57. SAYI - Avrasya Hospital

Transkript

57. SAYI - Avrasya Hospital
Avrasya Hospital Sa€l›k Dergisi
ASTIM MI? ALERJİK RİNİT Mİ?
BAHAR
ALERJİSİ
YANLIŞ ANTİBİYOTİK
KULLANIMINA DİKKAT!
DERİ
TÜMÖRLERİ
ŞEKER YÜKLEME TESTİ
SES
KISIKLIĞI
BÖBREK TAŞI
HASTALIKLARI
YAZLARI KADINLAR
İÇİN DAHA GÜZELDİR.
Y›l: 16 - Say›: 57 -
www.avrasyahospital.com
BÖLÜMLERİMİZ
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİMİZ
HASTANEMİZİ FARKLI KILAN ÖZELLİKLER
Temelden itibaren hastane olarak projelendirilip, inşa edilen ülkemizin ender
özel hastanelerinden biridir. Avrasya Hospital; 51 yoğun bakım olmak üzere
135 nitelikli hasta yataklarına sahiptir.
6 adet üstün teknolojik donanımlı ameli-
yathane, 3 doğumhane, 3 küçük cerrahi
müdahale odası mevcuttur. Yenidoğan
Yoğun Bakım Ünitesi, Koroner Yoğun
Bakım Ünitesi, KVC Yoğun Bakım Ünitesi,
Cerrahi ve Dahili Yoğun Bakım Üniteleri,
Onkoloji Merkezi (Radyasyon Onkolojisi,
Medikal Onkoloji Ünitesi) bulunmaktadır.
50 adet modern poliklinik odası, yüksek
teknolojisi ve deneyimli kadrosu, 4200
m2’lik kapalı, 1000 m2’lik açık otoparkı
ile 7 gün 24 saat hizmet veren bir sağlık
kuruluşudur.
BÖLÜMLERİMİZ
• 24 Saat Acil Hizmet
• Genel Cerrahi
• Onkoloji
• Kad›n Hastal›klar› ve Do€um
• Çocuk Sa€l›€› ve Hastal›klar›
• ‹ç Hastal›klar› • Kulak Burun ve Bo€az
• Nöroloji
• Beyin, Omurilik ve Sinir
Cerrahisi (Nöroflirurji)
• Gö€üs Hastal›klar›
• Gö€üs Cerrahisi
• Kardiyoloji
• Kalp ve Damar Cerrahisi
• Göz Hastal›klar›
• Difl Sa€l›€›
• Ortopedi ve Travmatoloji
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
• Üroloji • Estetik-Plastik Cerrahisi
• El ve Mikro Cerrahi
• Psikiyatri
• Cilt Hastal›klar› • Beslenme ve Diyet
• Eriflkin Yo€un Bak›m
• Koroner Yo€un Bak›m
• Yeni Do€an Yo€un Bak›m
TEŞHİS VE TEDAVİ ÜNİTELERİ
Onkoloji Merkezi
Kanser Teflhis ve Tedavisi
Radyasyon Onkolojisi
Kemoterapi
Ifl›n Tedavisi
Trilogy
Lineer Akseleratör (Linak)
Kobalt Ayg›t›
Simülatör
Üç Boyutlu (3D) Tedavi Planlama
Onkoloji Yo€un Bak›m›
Genel Cerrahi
Acil Cerrahi
Kanser Cerrahisi
Endoskopik Cerrahi
Sünnet
Endoskopi Ünitesi
Gastroskopi
Duodenoskopi
E.R.C.P.
Kolonoskopi
Rektoskopi
Gö€üs Hastal›klar›
Bronkoskopi
Transtorasik ‹€ne Aspirasyonu
Plevral Biyopsi
Torasentez
Plörodesiz
Solunum Fonksiyon Testleri
Allerji Testleri
Kardiyoloji
Koroner Anjiyografi
128 Kesit BT Anjiyo
MR Anjiyo
Damarlar›n Doppler Tetkiki
Periferik Anjiyografi
Kalp Anjiyografisi
Balon Anjiyoplasti
Stent Tak›lmas›
ASD
VSD
PDA Kapat›lmas›
Valvüloplasti
DSA ile Damarlar›n Tetkiki
Kal›c› Kalp Pili Tedavisi
Periferik Anjiyografi (Alt-ÜstEkstremite-Karotis-Renal-Beyin
Anjiyografisi)
Ekokardiyografi
Eforlu EKG
EKG
Stres Eko
Holter
Tansiyon Holter
Kardiovasküler Cerrahi
Eriflkin Koroner Arter BYPASS
Kalp Kapak Cerrahisi
Do€ufltan (Konjentinal) Kalp
Hastalıkları Cerrahisi
Büyük Aort Damarı Cerrahisi
Bacak Atardamarları ve Varis
Karotis (fiahdamarı) Ameliyatları
Nöroloji
EEG
A€r› Tedavisi
Göz Ünitesi
FFA (Göz Anjiyosu)
Görme Alan› Belirleme Ünitesi
Argon Laser
Yag Laser
Kontakt Lens
Üroloji
Böbrek Tafl› K›rma Ünitesi
(ESWL)
Pnömatik Tafl K›rma
Sistoskopi
Üreteroskopi
Renoskopi
Sünnet
Dermatoloji (Cildiye)
Laser Uygulama Ünitesi
Kal›c› Epilasyon
Cilt Gençlefltirme
Varis Tedavisi
Elektrokoterizasyon
Krioterapi
Radyoloji
Emar-MR (Manyetik Rezonans)
Multislice Tomografi
128 Kesit Tomografi (Dijital
Anjiyo)
Ultrason
Renkli Doppler
Mamografi
Fluoroskopi
Konvansiyonel Röntgen
Laboratuvar
Biyokimya
CHEK-UP
Mikrobiyoloji
Patoloji Laboratuvar›
Histopatoloji
Sitoloji
Frozen ‹nceleme
Hasta Bafl› Giriflimler
MİSYONUMUZ
VİZYONUMUZ
DEĞERLERİMİZ
Nitelikli uzman kadrolar›m›z ile
bireylerin teflhis, tedavi , bak›m ve
koruyucu sa€l›k hizmetlerini kapsayan
uygulamalar›m›z›, etik de€erlere ba€l›,
hasta haklar›na sayg›l›, dil, din, ›rk ve
cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin kaliteli ve
ekonomik olarak sunmakt›r.
Ça€dafl bir yönetim sistemi, t›bbi uygulamalar› ve teknolojisi ile örnek gösterilen,
toplumun beklentileri ile hastalar›m›z›n
tüm sa€l›k gereksinimlerini karfl›layan ve
bu özellikleri ile öncelikle tercih edilen,
güvenilir, standart, kurumsal, sayg›n bir
sa€l›k kuruluflu olmakt›r.
De€iflim ve geliflime aç›kl›k
fiefkat ve güleryüzlülük
Çevreye ve insana sayg›
Tak›m çal›flmas›na olan inanç
Güvenilirlik
HASTANEMİZ SGK, BANKALAR VE ÖZEL SAĞLIK SİGORTALARI İLE ANLAŞMALIDIR.
2
Yön. Kur. Başkanı
Op. Dr. Hüseyin URLU
Yeni Hizmet ve
Teknolojilerle
Gelişiyoruz...
Yön. Kur. Baflk. Op. Dr. Hüseyin Urlu
Kurumlar Vergisi
Dalında 3 Kez
Bronz Madalya
Değerli okuyucularımız,
Yıllar önce Avrasya Hospital Zeytinburnu şubemizi açtığımızda
Türkiye’de Onkoloji Ruhsatı alan ilk özel hastane olma misyonunu da
yüklenmiştik. O yıllarda ülkemizde ve şehrimizde Onkoloji alanında
hizmet veren sağlık tesisi sayısı bir hayli azdı. Biz özel sektör temsilen ilk ruhsat alan onkoloji merkezi olan özel hastane olarak bu
alanın öncülerinden olduk. Bizden sonra ülkemizde ve şehrimizde
birçok özel ve kamu sağlık tesisi de bu yoldan ilerleyerek kanser tedavisi konusunda birimler açtılar. Kanser tedavisine yapılan yüksek
maliyeti olan bu yatırımlar hem halkımıza hem de yurtdışından gelen
hastalarımıza şifa olmaya devam etmektedir.
Bu günlerde Küçükköy’de inşaatı devam eden hastanemiz ile de
yine sağlık sektöründe örnek olacak bir çalışma içinde olduğumuzu
düşünüyoruz. Hastanemiz binası Türkiye’de son yıllarda yapılan ve
yapılacak hastane binalarına örnek teşkil edecek bir mimari yapıya
sahip olması düşünülmüştür. Dış cephe giydirmesi biten hastanemiz
iç dizaynı ve konsepti de tamamlandıktan sonra kısmetse 2015‘in son
çeyreğinde siz değerli halkımızın hizmetine girecektir. 31.000 metrekare kapalı alana sahip olacak hastanemizde ekonomik, kaliteli
ve ulaşılabilir sağlık hizmetini vermeye devam edeceğiz. Yine tüm
branşlarda SGK kurumu ile anlaşmalı olacak hastanemiz halkımıza
ve yurtdışı misafirlerimize de hizmet verebilecektir.
Tabii ki hastane, sadece binası ve konsepti ile hizmet verebilecek bir yapıya sahip olamaz. İnsanımıza değer veren ve sorunlarını
çözmeye çalışan hekim, hemşire ve diğer sağlık personellerimiz ile
Avrasya çalışanlarına yakışır sıcaklıkta hizmetlerimizi vereceğiz. Bu
hizmet ruhu ile hastalarımızın teşhis ve tedavilerini gerçekleştirirken
başarıya ulaşacağımızı düşünüyorum.
Halkımıza 16 yıldır ekonomik, kaliteli ve ulaşılabilir sağlık hizmetini üstün teknoloji ürünleri ile sunmaya çalışan hastanemiz Onkoloji
bölümüne dahil ettiği Trilogy Radyoterapi cihazı ile tıbbi cihaz parkını
daha da genişletmiş oldu. Kanserli hastalarımıza daha konforlu ve
sadece tümöre daha yoğun ışın
verecek olan cihazımız siz değerli
halkımızın hizmetine girmiştrir.
Avrasya Hospital ailesi olarak
önümüzdeki süreçte büyümeye
ve siz değerli halkımıza daha değerli ve önemli sağlık hizmetlerini ulaşılabilir, ekonomik ve kaliteli
vermeye devam edeceğiz.
Nisan - Mayıs - Haziran, 2015
Sahibi :
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Genel Yay›n Yönetmeni:
Op. Dr. Tamer Sözen
Yaz› ‹flleri Müdürü:
Ömer Urlu
Yay›n Koordinatörü:
‹brahim Urlu
Bilgi ‹fllem ve ‹letiflim:
Güner Mollao€lu - Gülay Tunçel
YAYIN KURULU
Uz. Dr. Ahmet Altun
Prof. Dr. Ali Bayram
Op. Dr. Ali Güven Ak›nc›
Doç. Dr. Ali Rıza Cenal
Uz. Dr. Ali Vardar
Op. Dr. Attila Okur
Op. Dr. Arman Çitçi
Uz. Dr. Ayflegül Navdar
Uz. Dr. Banu Altoparlak
Op. Dr. Berk Arapi
Op. Dr. Bülent Öztürk
Uz. Dr. Celal Gölgeci
Uz. Dr. Cengiz Konuksal
Op. Dr. Coşkun Görmüş
Doç. Dr. Çetin A. Evliyaoğlu
Uz. Dr. Deniz Yardımcı
Op. Dr. Ebru Topuz
Uz. Dr. Ersin Sar›
Prof. Dr. Esat Akıncı
Dt. Eylem Uslu
Op. Dr. Ferhat O€uz
Op. Dr. Fuat Kurflun
Op. Dr. Galip Arda Pelen
Op. Dr. Gamze Baykan
Op. Dr. Güzin Yıldırım
Uz. Dr. Handan Yaflar
Op. Dr. Hasan Lice
Op. Dr. Hüseyin Urlu
Uz. Dr. Ifl›l Soysal
Op. Dr. ‹stepan Suna
Op. Dr. Kemal Y›ld›r›m
Uz. Dr. Mecdi H. Ergüney
Doç. Dr. Mahmut İlhan
Prof. Dr. Mehmet Meriç
Op. Dr. Mehmet Koç
Uz. Dr. Metin Yegen
Uz. Dr. M. Ali Talay
Uz. Dr. Nilgün Demirba€
Dr. Nur Arslan
Op. Dr. Nurcan Dalan
Op. Dr. Orkunt Özkaptan
Op. Dr. Özgür Odabafl
Op. Dr. Özgür Ortak
Uz. Dr. Sercan Yılmaz
Uz. Dr. Suzan Uzan
Uz. Dr. fienay S›ld›r
Op. Dr. Tamer Sözen
Dr. Türkan Kasabal›
Uz. Dr. Türkan Zeybel Uslu
Uz. Dr. Züleyha Ö. Kadehçi
Baflhemflire: Gülay Aziret
YAYIN DANIfiMA KURULU
Prof. Dr. Ayan Gülgönen - Prof. Dr. Bülent Ergun
Prof. Dr.Lemi ‹brahimo€lu - Prof. Dr. Rafet Yi€itbafl›
Prof. Dr. Türker Özkan - Prof. Dr. Hasan Serdaro€lu
Prof.Dr. Kürflat Bozkurt - Op. Dr. Halil Önsoy
Op. Dr. Halil Toplamao€lu
‹LET‹fi‹M:
Befltelsiz Mahallesi Seyit Nizam Caddesi 101. Sk. No:107
Zeytinburnu - ‹stanbul
Tel:(0212) 665 50 50 (pbx) Fax: (0212) 665 50 60
www.avrasyahospital.com.tr - [email protected]
Grafik, Tasarım ve Baskı:
Esenlikle ve sağlıkla kalın.
Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 129-130
Topkap›-‹stanbul Tel: (0212) 565 21 12 - 544 16 83
E-mail: [email protected]
3
AVRASYA HOSPITAL
HABERLER
5. HATAY GÜNLERİ FESHANE’DE
ZİYARETÇİLERİ İLE BULUŞTU.
5.si düzenlenen Feshane Hatay Günleri’nde sağlık sponsoru olarak stantımızı kurarak misafirlerimizi
ağırladık. İstanbul Valisi Vasip Şahin, Hatay Valisi Ercan Topaca, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi
Dingil stantımızı ziyaret ederek, yaptığımız sağlık sponsorluğundan ve verdiğimiz hizmetlerden dolayı bizleri tebrik etti.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş
Feshane Hatay Günlerinde kurduğumuz stantımızı ziyaret etti.
Avrasya Hospital olarak verdiğimiz kaliteli hizmet ve üstün
başarılarımızdan dolayı bizleri tebrik etti.
İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Ayhan Feshane Hatay
Günlerinde sağlık sponsoru olarak kurduğumuz stantımızı ziyaret etti. Sayın Ayhan, İleri düzey teknolojilerimiz ve başarılı kadromuzla vermiş olduğumuz üstün hizmetlerden dolayı Avrasya
Hospital ailesini tebrik etti ve başarılarımızın devamını diledi.
Feshane Hatay Günleri’nin 2. gününde Avcılar Kaymakamı
Hulusi Doğan, Dörtyol Belediye Başkanı Yaşar Toksoy stan-
4
tımızı ziyaret ettiler. Hatay Dörtyol İlçesi Esnaf Kefalet Kooperatif Başkanı Ali Gün, Hatay Esnaf ve Sanatkarlar Odası
Başkanı Ahmet Bölükbaşı ve İş Adamı Hasan Demir sağlık
sponsoru olarak kurduğumuz stantımızı ziyaret ettiler.
Hatay günlerinin sonunda Aya İrini Müzesinde Hatay Medeniyetler korosunun verdiği konser ve kardeşlik mesajları
görülmeye değerdi. Birçok seçkin konuğun katıldığı konseri
1000 e yakın davetli izledi. Hastanemizden de konsere Yön.
Kur. Bşk. Hüseyin Urlu ve eşi Ecz. Nermin Urlu, Prof.Dr. Ali
Bayram, Op.Dr. Coşkun Görmüş, Battal Urlu ve eşi Öznur
Urlu izlediler.
AVRASYA HOSPITAL
HABERLER
ONKOLOJİ ÜNİTEMİZİN 1-7 NİSAN
KANSER HAFTASI ETKİNLİĞİ SES GETİRDİ…
Erken Teşhis Hayat Kurtarır!
Dünyada kanser hastalığının tedavisi hakkındaki gelişmeleri sunan Doç. Dr. Mahmut İLHAN kanser konusunda şunları
anlattı; 2015 yılına ait kanser oranı 20 milyon üzerinde beklenmektedir. Özellikle fakir ülkelerde bu artışın da fazla olması
beklenilmekte. Dünyada ölümle sonuçlanan ilk 3 kanser oranından bahseder isek ; birinci sırada akciğer kanseri dünyada
1.820.000 kişide görülmekte ve bunun 1.600.000’i ölümle sonuçlanmaktadır, ikinci sırada meme kanseri dünyada 1.670.000
kişide görülmekte ve bunun 745.000’i ölümle sonuçlanmaktadır ve son olarak kolorektal kanser dünyada 1.360.000 kişide
görülmekte iken bununda 723.000’i ölümle sonuçlanmakta.
Kanserin başlıca sebeplerinde %30 etken sigara tüketimidir bunun ardından % 35 oranda beslenme ve kilo ve diğer etkenlerde
hareketsizlik, enfeksiyonlar, çevresel radyasyon olarak değerlendirilebilir. Kanserden korunmak için sigara tüketmeyin sağlıklı beslenin ve güneş ışınları altında çok fazla süre kalmayın’.
koloji Bölüm Şefi Uzmanı Dr. Züleyha Kadehçi ve ekibinden
Radyo Fizik Uzmanı Füsun Şentürk, Radyo Fizik Uzmanı Onur
Tosun, Radyoterapi Bölüm Sorumlusu Aygün Akyar, Radyo Terapi Teknikerleri nden Ayşe Öğütken, Züleyha İlçi, Gülşah Armağan, Elçin Taymaz, Muhsin Güllük, Didem Serbest Özbek, Ali
Serbest, Aysun Adanur sizleri günün her saatinde güler yüzleriyle
karşılayarak en iyi şekilde sağlığınıza destek olmaya çalışmaktadır.
Güler yüz ve motivasyon, tedavi süreçlerinde en önemli etkendir.
Nefes aldığımız sürece hayatın her alanında bazen inişler bazen
çıkışlar, bazende olumlu ve olumsuz hayatımızı etkileyecek olaylarla karşılaşabiliyoruz. Karamsarlığa kapılmadan neden beni buldu
demeden ve en önemlisi de pes etmeden kazanmak için, hem kendimizi hem de dünyamızı aydınlatmak adına yüzünüzden gülücükler kalbinizden sevgi eksik olmasın. Hayat paylaştıkça güzeldir.
Hiç Bir Şey İnsan ve Sağlık Kadar Önemli Değildir.
Avrasya Hospital kalite politikasında ‘teknolojik yenilikleri,
bilimsel gelişmeleri sürekli takip ederek hastalarımızın hizmetine sunacağız’ diyen bir kurum olarak son sistem cihazlara gerekli tüm yatırımlarını yapmış ve kanserle 15 yıldır savaşan bir
kurumdur. Bu hastalığı 3 koldan cerrahi, radyoterapi, kemoterapi yöntemleriyle tedavi etmekteyiz. Bir sağlık kurumu olarak
halkı bu konuda bilinçlendirmek. Siz değerli hastalarımıza her
alanda sağlık hizmeti sunmayı sosyal sorumluluk edinmekteyiz.
Neşeli Gülen bir yüz Güneş, hava, su, ilaç gibidir. Radyasyon On-
ARAMIZA
YENİ
KATILANLAR
1963 doğumludur. İst. Üni. Tıp Fak. 1987
yılında mezun olmuştur. 1993 yılında
uzmanlık eğitimini tamamlayarak SSK
İst. Eğit. Hast. uzman olarak çalışmıştır.
2003 yılında T.C.Marmara Üni. Sağlık Eğitim Fak. Sağlık Yönetim Böl. “Hastane
Yöneticiliği Sertifika Programı”nı başarı
ile tamamlamıştır. 2015 yılı Mart ayında
Dr. Cengiz KONUKSAL Avrasya Hospital’de görev yapmaya baş- Uz. Dr. Sercan YILMAZ
Enfeksiyon Hast. ve Klinik lamıştır.
Radyasyon Onkolojisi
Mikrobiyoloji Uzmanı
1980 Hatay doğumlu. Tıp
Fak. İzmir 9 Eylül Üniv.
Tıp Fakültesinde, uzmanlık eğitimini de Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Radyasyon Onkolojisi Böl.
tamamladı. 2015 Nisan ayı
itibari ile Avrasya Hospital
Onkoloji Ünitesinde görev
yapmaktadır.
5
AVRASYA HOSPITAL
HABERLER
HASTANEMİZDE DÜZENLENEN
14 MART TIP BAYRAMI ETKİNLİĞİ
GÜZEL GÖRÜNTÜLERE SAHNE OLDU..
H
astanemizde her yıl düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı
etkinliği bu günde sade bir törenle kutlandı. Op.Dr.
Tamer SÖZEN’in açılış konuşması ile başlayan törende sırasıyla hemşireler adına Başhemşire Yardımcısı Ümran Karahan BAL, doktorlar adına Uzm.Dr. Ali VARDAR,
Başhekim Uzm.Dr. Türkan USLU ve Yönetim Kurulu Başkanı Op.Dr. Hüseyin URLU birer konuşma yaptılar. Konuşmalarda özellikle sağlık çalışanı olmanın yarattığı zorluklar,
ülkemizde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları gün-
6
deme getirildi. Dahiliye uzmanı Uzm.Dr. Ali VARDAR hekimlik yaptığı yıllarda aile bireylerini kaybettiği halde yinede
mesleğini yapmaya devam ettiğini belirtti. Yönetim Kurulu
Başkanı Op.Dr. Hüseyin URLU’da hekimlik mesleğinin zorluklarının yanında manevi olarak insanı doyuma ulaştıran bir
meslek olduğunu belirtti. Tören sonrasında çalışanlarımıza
geleneksel orkide takdimi yapıldı. Tören yapılan kokteylle
sona erdi. Nice 14 Mart’lara diyor ülkemizdeki ve dünyadaki tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramını Kutluyoruz.
Uz. Dyt. Seda DURSUN
Diyetisyen
Uz. Dyt. Seda DURSUN
Diyetisyen
Hoşgeldin
Bahar
B
aharın gelmesiyle havalar ısınmaya,
rengarenk çiçekler açmaya, birçok
hayvan kış uykusundan uyanmaya
kısacası tabiat ana canlanmaya başladı.
İnsanda çocuksu mutluluğu, bir o kadar
içten duyguları uyandırır bahar, hoşgeldin
bahar. Baharla birlikte birçoğumuzun mevsim değişmelerinde hissedebildiği ruhsal
ve bedensel belirtiler gözlemlenmekte bu
durum bahar yorgunluğu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Havaların ısınmasıyla birlikte
birçoğumuz için yataktan kalkmak çok daha
zor bir hal alırken gündelik işleri yaparken
daha isteksiz olabiliyoruz. Bazı dönemlerde
yeterli besin alınmaması, vitamin ve minerallerin eksik kalması, tiroit bezinin çalışma
düzensizlikleri, sigaranın fazla kullanılması
yorgunluk belirtilerini arttıran unsurlar olarak sıralanıyor. Bu durumları göz önünde
bulundururken mutlaka beslenme düzenimiz gözden geçirilmelidir.
İstanbul’da doğdu. İstanbul Bilim Üniversitesi Beslenme Ve Diyetetik Bölümünde
lisans eğitimini tamamladı.. Florance
Nightingale Araştırma Hastanesi, Medical Park Hastanesi, Memorial Hastanesi, Galatasaray Spor Kulübü, İstanbul
Tıp Fakültesinde stajlarını tamamladı.
Okan Üniversitesi Master Programını
sürdürmektedir. 2015 itibariyle Avrasya
Hospital’da çalışmaktadır.
Dahili Tel: 1126
öğünlerimizde düzenli tüketilerek enfeksi- *Hergün duş almalı. Alırken 2-3 dk. “soğuk
yonlara karşı sizi koruyacaktır.
“duş almak ruhen ve bedenen kendinizi
*Gün içerisinde iştah kontrolümüzü sağ- tam iyi halde hissettirecektir. Bununla birlayan, güne zinde ve enerjik başlatan en likte metabolizmanızın ve kan dolaşımının
kıymetli öğünlerimizden biri olan sabah hızlanmasına, bağışıklığın güçlenmesine,
kahvaltısı uyandıktan en geç 1 saat sonra vücut ısısının düzenlenmesine yardımcı
olacaktır.
yapılmalıdır.
*Çay,kahve,asitli ve aşırı şekerli içecek tüketimi azaltılmadır. Bu içeceklerin yerini
şeker katılmadan doğal olarak hazırlanmış
limonata, soğuk naneli ayran, mevsim
meyveleri ile hazırlanmış süt alabilir. Yada
uyumadan önce içeceğiniz bitki çayları
mate,yeşilçay,rezene,papatya sizi rahatlatacak keyifli bir uyku sağlayacaktır.
*Açık havada yürüyüş, fiziksel ve ruh sağlımıza iyi gelecektir. Uzun yürüyüşlere çıkılamıyorsa sabah kalkınca odanızı havalandırıp odanızın oksijenle dolmasını sağlayıp,
gevşeme egzersizleri yapabilirsiniz böylece
dolaşım sisteminizin harekete geçmesini
sağlayıp, güne daha canlı başlayabilirsiniz..
*Stres ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir faktördür. Günlük hayatta
yaşanan herşey strese yol açabilir. Önemli
olan bu durumun devam etmemesidir. Streden uzaklaşmak için egzersiz çok faydalı
olumlu bir çözümdür. Egzersiz yapmak istemediğiniz durumlarda yoga,pilates,masaj
gibi sizi iyi hissetirecek vucut kompozisyo*Geceleri aşırı yağlı,salçalı,kızartma türü nunuzu çalıştırarak endorfin hormonu salgıyiyeceklerden uzak durun. Midenizi ve di- latacak aktiviteler deneyin.
ğer sindirim organlarınızı rahatsız ederek
uykunuzu verimli alamamanızı sebep olur . Belirtmiş olduğum tavsiyelere uyarak
bahar ayını mutluluk ve tam iyilik haliyle
*Kahvaltı,öğle, akşam öğünlerinizde sofra- karşılayacaksınız. Bedenimize ve ruhumuza
danızdan rafine ürünleri kaldırın.Bu ürünler iyi bakalım hayata faydalı olmak kendimize
kanınıza hızlıca karışarak kan şekerinizin ani değer vermekten ve en önemlisi sevmekiniş-çıkışlarına sebep olacaktır. Rafine edil- ten başlar. Güneşin bol olduğu yüzümüzmemiş ürünleri tercih edin kepekli pirinç, den gülümsemenin eksik olmadığı harika
bulgur, tambuğday unundan hazırlanmış
bir bahar mevsimi geçirmemiz dileğiyle ...
makarna ve ekmek çeşitleri gibi lif içeriği
oldukça yüksek besinler.
iyi beslenin fit kalın =)
*Tükettiğimiz su miktarı oldukça önemlidir.
Günde ortalama 2.5-3 lt su alımı sağlanmalıdır. Tüketeceğimiz suyu daha keyifli
bir hale getirmek için su şişelerimize taze
meyveler katabiliriz. Böylece bahar aylarının taze meyleriyle göz şöleni sağlarken su
BAHAR YORGUNLUĞUNU “BESLENME” tüketimimizide sağlamış oluruz.
İLE YENMENİN 10 ALTIN KURALI
*Bahar sebze ve meyveleri çeşitlilik ve
zengin vitamin-mineral içeriğiyle vucudumuzun ihtiyacının karşılanmasında oldukça
önemlidir. Gün içerisinde ara öğünlerimizde 2-3 porsiyon tüketilmelidir.
*Mevsim geçişlerinde B Ve C vitamini,
magnezyum, potasyum kaynaklı besin
tüketimi özenle sağlanmalıdır. Bağışıklık
sistemi güçlenerek hastalıklara karşı koruyucu bir bağışıklık sistemi oluşturulmalıdır.
Kuşburnu, yeşil-kırmızı biber ve maydanoz
7
Uz. Dr. Mehmet Ali Talay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Bahar Alerjisi
Alerjik rinit çoğunlukla ömür boyu devam eden, fakat ileri yaşlarda şiddeti azalabilen bir hastalıktır.
Burun akıntısı, hapşırma ve öksürük gibi bulgularla seyreden soğuk algınlığı ve alerji çok karıştırılır.
B
Uz. Dr. Mehmet Ali Talay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994
y›llar›nda Çapa T›p Fakültesi’nde t›p
e€itimini ald›. Ayn› fakültede 1999
y›l›nda Çocuk Hastal›klar› ve Sa€l›€›
Uzman› oldu.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
8
aharın gelmesiyle birlikte doğa canlanmaya başlayınca. Bu aylarda çimen, ot, çiçek ve
ağaçların çiçek açmaları ile birlikte polenler
atmosfere yayılırlar sonunda ağız, burun, göz ve
ciğerlerimize kadar ulaşırlar. Özellikle rüzgârlı havalardan sonra polenler havaya daha çok dağıldığı
için şikâyetler artar. Bazı insanlar mevsim değişikliğinin farkına varmazken, bazılarında baharla birlikte hapşırık, burun – göz akıntıları yani bahar alerjisi
şikâyetleri başlıyor.
Alerjenler (polen, küf, toz, hayvan tüyü, akarlar
vb) hedef organlarda (burun ve gözlerde) bir takım
biyokimyasal reaksiyonlara, salgılara neden olurlar. Bu da vücutta genel kaşıntı, gözlerde yaşarma,
kızarıklık, burunda tıkanıklık ve akıntı, akciğerde
ise sekresyon artışı, öksürük, hırıltı vb. neden olur.
Havadaki polenler soluma yoluyla vücuda yerleşir.
Alerjik rinit ağır bir hastalık olmamasına rağmen
kişiyi son derece rahatsız edebilir; uykuyu, yemek
yeme ve yaşam şeklini olumsuz etkiler; okul ve işgücü kaybına yol açar. Genellikle 2 yaşından sonra
ortaya çıkmaktadır. Çünkü alerji gelişebilmesi için
en az iki bahar mevsimi ile karşılaşılması gerekir. 2
yaş altında bahar alerjisi gelişme risk çok düşüktür.
Bahar alerjisi gözde, burunda ve akciğerde ve ciltte
hasarlar oluşturmaktadır. Bu nedenle burun, göz ve
akciğerler aşırı hassastır. Bahar alerjisi olan çocuklar
kokulara aşırı hassas oldukları için çamaşırların parfümsüz deterjanla yıkanması ve ev temizliğinde kokusuz ürünlerin kullanılması önemlidir. Bahar alerjisi
olan çocukların genellikle burunları tıkalı olduğu için
uyku kaliteleri de bozulur. İyi bir uyku alamayan
çocuklar ise gün boyu kendilerini yorgun ve halsiz hisseder. Bu da okul başarısını ciddi bir şekilde
etkilemektedir. Ayrıca başağrısı, burun kanaması,
konsantrasyon bozuklukları,, yaşam kalitesinde
bozulma,huysuzluk, ruhsal bozuklukların çıkmasına
neden olacaktır.
Alerjik rinit (saman nezlesi); alerjenlerin hava yolu
ile burnun iç kısmını döşeyen ve mukoza adı verilen
dokuya yapışarak iltihapsız yangıya (inflamasyon) neden olur. Alerjik rinit çoğunlukla ömür boyu devam
eden, fakat ileri yaşlarda şiddeti azalabilen bir hastalıktır. Burun akıntısı, hapşırma ve öksürük gibi bulgularla seyreden soğuk algınlığı ve alerji çok karıştırılır.
Soğuk algınlığı genellikle kısa sürede geçer, alerjik
bulgular ise aylarca devam eder.Viral enfeksiyonlar
genellikle başlangıçta 2-3 gün hafif ateşle birlikte
burun akıntısı, öksürük, halsizlik, boğaz ağrısı ve kas
ağrıları şeklinde seyreder ve bir hafta-10 gün içinde
düzelir. Alerjik hastalıkta genellikle ateş görülmez.
Ama sık tekrarlar ve genellikle tüm bahar mevsim
boyunca devam eder. Alerji ilaçlarına kısa sürede yanıt verir ama ilaçlar kesildiği anda tekrarlayabilir.
Uz. Dr. Mehmet Ali Talay
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
lığı, hırıltı ( nefes
alıp verirken ıslık
sesi duyulması)
olabileceği gibi sadece öksürük ile de
seyredebilir.
Ayrıca
deride kaşıntı, kızarıklık
kabarıklık şeklinde bulgularda görülebilir.
TANI:Alerji
düşünülen
durumlarda yukarıda saymış olduğumuz oldukça tipik
bulguların yanında tanıyı kesinleştirmek için bazı testlerin
yapılması gerekmektedir.
1. Serolojik (kan) tetkik
2. Deri testleri
3. Burun sekresyonunun kimyasal
analizi
4. Burun içine allerjen maddelerle yapılan uyarı testi
TEDAVİ: Alerjik hastalığın tedavisinde ilk
yapılması gereken hastanın duyarlı
olduğu alerjenlerle temasını önlemektir.
Alerjenden kaçınma tedavinin temelidir.
Çünkü Ancak polenler dış ortamda soluduğumuz havada var olan alerjenler olup
bunlardan tümüyle uzaklaşmak olası değildir. Bu yöntemlerle maruz kalınan alerjen
seviyesini biraz azaltabiliriz. Rüzgarla etrafa
yayılan polenler de, alerjiye neden oluyor.
Hatta rüzgarın etkisiyle kilometrelerce uzağa gidip alerjik tepkilere yol açıyor. Üstelik
sadece rüzgar değil, böcek ve sineklerle de
polenler yayılabiliyor.
Bahar aylarında sık nezle, burunda kaşınma, damakta kaşıntı, kulakta kaşıntı, sık burun kanaması, sık öksürük, nefes sıkışması,
hapşırma nöbetleri,burun tıkanıklığı, burunda sürekli akıntı,gözlerde kaşıntı, sulanma
(konjonktivit),burunda, dudakta, damakta
ve boğazda kaşıntı, Öksürük, baş ağrısı, göz
altlarında morluk gibi belirtileri bahar alerjisinin en önemli belirtileridir.
Bahar Alerjisi Dört Şekilde Görülür:
Sıklıkla alerjik rinit, konjuktivit dediğimiz
halk değimiyle saman nezlesi ve göz nezlesi, alerjik astım ve egzema şeklinde görülür.
Alerjik astımda aralıklı, nöbetler halinde
göğüste sıkışma hissi, öksürük, nefes dar-
ALERJİK HASTALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
• Tozlu ve polenli ortamlarda bulunmayın,
eğer bulunmak zorundaysanız mutlaka
maske kullanın. Polen yoğunluğu en çok
sabah erken saatlerde ve akşam saatlerinde olmaktadır. Bu saatlerde dışarı çıkmamaya çalışılsın.
• Yeşil alanlardan uzakta durun.
• Polenlerin uçuştuğu mevsimlerde kapı ve
pencerelerinizi kapalı tutun. Rüzgârlı havalarda evde kalmaya çalışın.
• Burnun dış kısmına ve göz çevresine çok
ince bir tabaka şeklinde vazelin sürün,
polenler vazeline yapışmakta ve böylece
girişleri engellenmektedir.
• Özellikle kaloriferli evlerde kuru ev ha-
vası alerjik rinitin kötüleşmesine neden
olabileceğinden, evde hava nemlendiricisi kullanın. Klimalarda kullanılan filtreleri her ay değiştirin, alerjenleri tutan
özel filtreler alın.
•Hava değişimini içeride bulunan havayı
kullanarak temizleyen, dışarıdaki havayı
kullanmayan özel klimaları tercih edin.
• Evinizde tüylü hayvan ve bitki beslemekten kaçının. Sigara içmeyin ve yanınızda
içirmeyin.
• Beden temizliğinize dikkat edin, düzenli
olarak el ve yüzünüzü yıkarsanız vücudunuza girmek üzere olan polenleri engellersiniz. Dışarı çıkmak zorunda kalındığında
eve girer girmez duşa girmek ve kıyafetleri değiştirmek. Saçlar tozu tutar,yatmadan
önce duş almak, saçları yıkamak
• yararlı olur.Polen mevsiminde giysilerinizi
açık havada kurutmayın. Şapka ve ceketlerinizi daha sık
• yıkayın. Çocuklar sokaktan geldiği zaman
üstlerini hemen değiştirmelerini sağlayın.
• Tüylü ve yünlü battaniyeler yerine pamuklu ve sentetik olanları tercih edin. Toz
barındırabilecek tarzda kilim, halı gibi ev
eşyalarını kullanmamaya özen gösterin.
• Polen zamanı açık havada spor yapmayın
Tatil için deniz kenarını tercih edin.
• Polen zamanı evde kapı ve pencerelerinizi
sıkı sıkı kapatın, araba ile giderken camları
açmamak.
• Allerjenlerden koruma:Polen alerjisi olanların alerji yapan maddelerden uzak durarak korunma yollarına harfiyen uymaları
gerekiyor.
İlaç Tedavisi: Doktora danışıp alerjiye yol
açan polenin etkisini en aza indirgeyecek
ilaçlar alınmalı.Örneğin burun nezlesinde
anti-alerjik ilaçlar ve burun spreyleri, astımda havayollarını genişletici ve tedavi edici
ağızdan spreyler ve tabletler, derideki lezyonlarda antialerjik ilaçlara ilaveten kremler
etkili olmaktadır.
Aşı tedavisi;
Son yıllarda özellikle polen alerjili hastalarda aşı tedavisinin, etkinliğinin başarısı daha iyi. Eğer alerjik şikâyetler ilaçlarla
geçmiyorsa ve giderek artıyorsa aşı tedavisi
(immunoterapi) uygulanır. Bu aşıların içinde alerjiye neden olan alerjenler vardır. Çok
az miktarlardan başlanarak giderek artırılan
miktarlar aşı ile vücuda verilir. Bu alerjenlere karşı vücudun bağışık hale gelmesi sağlanır. Bu enjeksiyonlarla vücutta antikorlar
oluşur, bunlar alerjenleri engeller.
Ancak bu önlemler tam uygulansa, tedaviye yardımcı olur. Çevresel allerjenlerden
korunma önlemleri tek başına yeterli değildir. Bu nedenle ilaç tedavisi mutlaka yapılmalıdır. Doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
9
Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ
Radyasyon Onkoloji
Avrasya Hospital
Radyasyon Onkolojisi
Trilogy Cihazıyla Şifa Dağıtıyor...
Kanserle savaşın, üç farklı branşta (cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi) asıl amacı öncelikle tümörü
doku veya organdan tamamen silmek, bunu yaparken de vücudumuzdaki sağlıklı olan biçbir yere
zarar vermemektir.
H
Uz.Dr. Züleyha Ö. KADEHÇ‹
Radyasyon Onkoloji
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya
Üniversitesi T›p Fakültesi mezunu
‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana
Bilim Dal›nda ihtisas›n› tamamlad›.
Avrasya Hospital’da Onkolog olarak
çal›fl›yor. Evli ve iki çocuk sahibi.
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 3078 - 3079
10
içbir şey insan ve sağlık kadar önemli değildir inancıyla yola çıkarak, hastalarına
son teknoloji yöntemleriyle şifa dağıtmaya devam eden Avrasya Hospital özellikle son
yıllarda dünya sorunu olan kalp ve kansere yaptığı yatırımlarıyla da dikkat çekiyor. Bilindiği gibi
Kanser Tedavisinde 3 yöntem vardır. Cerrahi,
ilaç (Kemoterapi akıllı molekül-hedefe yönelik
tedavi) ve ışın yöntemidir. Kanser tedavisinde
Radyasyon Onkolojisinin yeri ve önemi çok
büyüktür. Kanser Tedavisindeki 3. Aşama olan
Radyasyon tedavisi, kanser ve diğer problemleri tedavi etmek için X ışınlarının kullanımıdır.
Avrasya Hospital olarak son teknolojik
özelliklere sahip rapidarc lisansıyla beraber
VARİAN TRİLOGY cihazını hastane bünyesine kazandırarak hasta kabulüne başlamıştır.
VARİAN TRİLOGY cihazı 3 cihazın tedavi
alanlarını bir cihazda toplayarak hizmet vermektedir. VARİAN TRİLOGY cihazı ismini donanım özellikleri sayesinde 3 farklı tedaviyi de
yapabilmesinden dolayı almıştır. Bu tedaviler
IMRT, IGRT, SRS’tir. VARİAN TRİLOGY cihazı Özel
teknolojilerle kanser hücrelerine ya da tümöre
yüksek dozlarda x ışını yollayarak kanserli hücre tedavi edilmektedir. Bu tedavi yöntemleri ile
güvenilir, kaliteli ve daha kısa sürede radyoterapi yapma imkanı sunarak hizmet vermektedir.
Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ
Radyasyon Onkoloji
TRILOGY TEKNOLOJİSİ
AVRASYA HOSPITAL’DE…
Radyoterapi iyonizan ışın veya atom partiküllerinin kanser veya nadiren kanser dışı hastalıkların tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemidir. Radyasyonlar madde ve biyolojik ortamdan geçerken çarpıştığı atom ve molekülleri
iyonize ederek biyolojik ve fiziksel etki gösterirler. İyonizan
radyasyonların tümör ve diğer hücreleri öldürücü veya bölünmeleri sırasında öldürücü etkileri olması nedeniyle modern kanser tedavisinde kullanılan temel taşlardan biridir.
Bilgisayar teknolojisinin gelişimine paralel olarak radyoterapi
planlaması ve tedavisinde kullanılan iyonizan radyasyon oluşturan eksternal radyoterapi cihazlarının teknolojisinde de gelişmeler olmuştur. LİNAK tabanlı cihazlar geliştirilmiştir. Geliştirilen bu cihazların ortak özelliği IMRT ve IGRT yapabilmeleridir.
Bu gelişmeler doğrultusunda hastanemiz son teknolojik özelliklere sahip rapidarc lisansıyla beraber VARIAN TRILOGY CİHAZINI hastane bünyesine kazandırmıştır. Avrasya Hastanesi
Onkoloji Bölümündeki TRILOGY CİHAZI, eksternal (dışarıdan)
uygulanan radyoterapide kullanılan bir lineer akseleratör (LİNAK) cihazıdır. 6MV ve 16MV foton(x ışını) ve4,6,9,12,16,20
MeV elektron enerjisi üretmektedir.
lı olan doku ve organlar en iyi şekilde korunurken, hastalıklı
olan dokuya en yüksek radyoterapi dozu verilmesi sağlanır.
IMRT tekniği sayesinde tümöre istenilen yüksek doz verilirken
tümör ile sağlam doku birleşim bölgesinde ani doz düşmesi ve
çoklu alan kullanımı ile tümörlü dokuya komşu olan normal dokularda dozların düşük seviyede tutulması sağlanır. Tedavi edilecek bölgeye uygulanacak radyoterapi dozunu belirlemek için
Tedavi Planlama Bilgisayar Sistemi ile hesaplamalar yapılır. Daha
hassas hesaplamalar gerektirdiğinden planlama süresi uzundur.
RapidArc ÖZELLİĞİ
Cihaz hasta etrafında bir veya daha fazla dairesel olarak
döner. Bu teknikte tümörlü olan doku daha hassas ve yüksek dozda ışınlanırken, komşu sağlam dokular çok yüksek
oranda radyasyondan korunur. RapidArc tekniği ile hastaların
TRİLOGY CİHAZININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
IMRT: Yoğunluk ayarlı radyoterapi
RapidArc: Volümetrik Yoğunluk Ayarlı Ark Tedavisi (VMAT)
SRT/ SRC: Noktasal ışınlama
Trilogy cihazı yukarıda belirttiğimiz bu özelliklerinin yanı
sıra imaj eşliğinde radyoterapi (IGRT) özelliği ile planlanan
ışın dozunun hastaya hassas şekilde uygulanması sağlanır.
IMRT ÖZELLİĞİ
Radyoterapi cihazında şimdiye kadar kullandığımız 3D (3
boyutlu) konformal tedavinin gelişmiş formudur. Radyoterapi cihazı ile insan vücuduna tek bir ışın demeti göndermek
yerine radyasyonu binlerce ışıncığa bölerek yoğunluk farklılıkları oluşturulmuş alanlardan tedavi yapılır. Böylece sağlık-
11
Uz. Dr. Züleyha Ö. KADEHÇİ
Radyasyon Onkoloji
liği denir. Bu sayede eğer ışınladığımız
bölgeden aldığımız görüntülerde farklılıklar varsa gerekli düzeltmeler yapıp tedavimizi daha doğru yapmamızı sağlarız.
TRILOGY CİHAZI KULLANIRKEN HASTALARIMIZIN TEDAVİSİNDE TEDAVİYE
BAĞLI MİNİMUM YAN ETKİ, TÜMÖRÜN
ORTADAN
KALDIRILMASINDA
MAKSİMUM BAŞARI ELDE EDERİZ.
YENİ NESİL KANSER TEDAVİSİNDEN NE
ANLAMALIYIZ?
Kanserle savaşan üç farklı branşta
da (cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi)
asıl amaç öncelikle tümörü doku veya
organdan tamamen silmek, bunu yaparken de vücudumuzdaki sağlıklı olan
biçbir yere zarar vermemektir.
ARTIK KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TIP VE
KİŞİYE ÖZEL TEDAVİLERDEN BAHSEDİYORUZ. BİZE DAHA ÖNCE UYGULANAN
FARKI NEDİR?
Radyoterapide daha önceleri Kobalt60 (Co60) cihazı kullanılmaktaydı.
Hastaları tedavi ederken tedavi alanındaki sağlıklı dokuları yeterince koruyamazdık. Tedaviye bağlı yan etkilerimiz
fazlaca olurdu. Ancak son zamanlarda
hızla geliştirilmiş olan LİNAC tabanlı gelişmiş radyoterapi cihazları ile hedefe
yönelik tadavi yapmaktayız. Bunun anlamı tümörü hedef alarak tamamen ortadan kaldırmaya çalışmak, sağlıklı organları en iyi şekilde korumaya çalışmaktır.
günlük tedavi süresi aynı işi yapan diğer
cihazlara göre göreceli olarak daha kısadır. Ayrıca RapidArc’ın yoğunluk ayarlı
radyoterapi tekniğini uygulayan diğer
cihazlara göre avantajı daha az monitor
unit (radyoterapi doz birimi) kullanılır.
SRT (Stereotaktik Radyocerrahi)
ÖZELLİĞİ
Trilogy cihazının bu özelliği sayesinde birkaç santimetre büyüklüğünde
çok küçük tümörlere noktasal ışınlama
yapabilir. Böylece tümöre çok yüksek
dozda yoğunlaştırılmış iyonize radyasyon verilir. Tümörün çevresindeki
normal dokuda çok hızlı doz düşüşü
sağlanarak sağlıklı dokuların radyasyondan zarar görmesi en aza indirilir.
Stereotaktik radyocerrahi özelliği
kullanıldığında hastanın tedavisi birkaç seansta tamamlanır. Ancak cihazın
12
bu özelliği doğru seçilmiş hasta gruplarına uygulanması gerekmektedir.
IGRT ÖZELLİĞİ (GÖRÜNTÜ KLAVUZLUĞUNDA RADYOTERAPİ)
Yakın zamana kadar radyoterapi uygulaması sırasında tümörün ve ışınlanan
bölgenin tam olarak sabit olmaması ve
ışınlama sırasında hareket edebilmasi
nedeniyle tedavi sırasında geniş emniyet sınırı kullanılırdı. Maalesef daha fazla
sağlıklı doku radyasyona maruz kalırdı.
Radyoterapiya bağlı gelişen yan etkiler
fazlaydı. Emniyet marjı küçük verildiğinde tümörün tedavi sırasında alan dışında
kalma riski vardı. Radyoterapi cihazlarındaki teknolojik gelişime paralel olarak
hastaların günlük tedavi öncesi, tedavi
sonrası ve en önemlisi tedavi sırasında
doğru yeri ışınlayıp ışınlamadığımızı kontrol etmek için tedavi sahasının görüntüsünü almaktayız. Buna cihazın IGRT özel-
VÜCUDUN TÜMÜNE YAYILAN KANSERLERDE TRILOGY CİHAZININ ETKİSİ
NEDİR?
Kanser eğer tüm organlara yayılmışsa yapmamız gereken şey vücuttaki hayati önem taşıyan başlıca kritik organları
koruma altına almaktır. Tümörün yerleşimine göre korunacak organlar değişir.
Radyoterapi yapılırken sağlıklı organları
daha iyi koruyabilmek için TRILOGY
cihazını korumaya ihtiyaç duyulur.
RADYASYONUN İNSANLARI İYİLEŞTİRİCİ YÖNÜ NEDİR?
Radyasyonlar madde ve biyolojik
ortamdan geçerken çarpıştığı atom ve
molekülleri iyonize ederek biyolojik
ve fiziksel etki gösterirler. İyonizan
radyasyonların tümör ve diğer hücreleri öldürücü etkisi olması nedeniyle
modern kanser tedavisinde kullanılır.
AVRASYA HOSPITAL
HABERLER
13
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
YANLIŞ
Antibiyotik Kullanımına
DİKKAT!
Antibiyotikler bakterilere karşı etkilidir, virüslere etki etmezler.
Bu nedenle iyileşme sürecini kısaltma, virüslerin diğer insanlara
yayılmasını engelleme gibi bir özellikleri yoktur.
G
Uz. Dr. Ali VARDAR
‹ç Hastal›klar›
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda
GATA T›p Fakültesi’nden mezun oldu. 1990 – 1994 aras› Gata
Haydarpafla E€itim Hastanesi’nde
‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–
2007 y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik
flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren
Avrasya Hospital’da ‹ç hastal›klar›
uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
ünümüz toplumunda iletişim araçlarının
gelişimi ve ulaşılabilir olması nedeniyle
sağlık ile ilgili farklı boyutta sorunlar ortaya çıkmıştır. Artık hastalarımız doktora geldiğinde şikayetin nedir diye sorulduğunda tanı ile
yanıtlamaktadırlar. Eğer gidilen doktor deneyimsiz ise bu tanı ile fizik muayene yapmadan,
inceleme yaptırmadan ilaç yazabilmektedir. Bu
nedenle, hastalığımıza şifa arıyor isek, ki buna
kuşku yok, gittiğimiz doktora mutlaka yakınmalarımızı anlatmalıyz. Az da olsa, şiddetli de olsa
her yakınmamızı eksiksiz anlatmalıyız. Bazen
bir kelime bile doğru tanı koymaya yardımcı
olabilir.
İnternetten yakınmaları girip tanı ve tedavi
araştırmak yerine hangi doktora gideceğimizi
araştırmak daha doğru bir yaklaşımdır. Buna
zaman ayıramamış isek hastanelerde bulunan
danışma masaları size yardımcı olabilir.
Ateş ve ağrı için doktora gitmeden ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaç, hafif bulantı için bulantı giderici ilaç, öksürük için öksürük şurubu
(Balgam sökücü değil!) kullanılabilir. Ancak, çok
14
yüksek ateş (39-40 C gibi) kusma, 1 günden
fazla süren ishal, her türlü kanama, geçmeyen
baş ağrıları, idrar ve dışkılama anormallikleri, ciltte ve gözlerde renk değişiklikleri (Sarılık habercisi?) 3 günden fazla süren her türlü
yakınmada mutlaka doktora danışılmalıdır. Bu
konuda aile hekimlerimiz en iyi danışmanımız
olacaktır. Burada yapılacak tarama testleri ile
sizi uygun branş hekimine yönlendirme olanağı
bulunmuş olur.
Kış aylarında beslenme önemlidir. C vitaminini bol miktarda içerdiğinden narenciye
ürünleri bol tüketilmelidir. (Kivi, portakal, mandalina, evde yapılan limonata da iyi bir seçenektir) Bunun dışında çok özel bir durum yoksa
her şey az olmak şartı ile tüketilebilir. Her şeyin
azı karar çoğu zarar atasözü hiç akıldan çıkarılmamalıdır. Yaş ilerledikçe metabolizma yavaşlayacağından, yediğimiz gıdaları vücudumuz
kullanamayacağından kilo artışı olabilir. Bu nedenle yaşımız ilerledikçe yediğimiz porsiyonları
küçültmek, azlatmak gereklidir. Genellikle sebze ağırlıklı beslenmek en akılcı yoldur. Olanaklı
ise taze sebze ve meyve seçmek, mevsiminde
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
yemek, güvenilir gıda tüketmek uygundur. GDO ve hormonlı
gıdalardan uzak durmak gereklidir. Tatil yörelerine gittiğimizde
orada üretilen organik ürünlerden, çiftçiden almak çok doğru bir yoldur. Hem çiftçimiz kazanır, hem de bizim sağlığımız.
Tanıdık kasap, tanıdık manav, tanıdık bakkal sahibi olmak güvenilir gıdaya ulaşmamızı kolaylaştırır. Çocuğumuz ile bizim
yediğimiz gıda türü ve miktarı aynı olmamalıdır. Büyüme çağındaki çocukların protein ve karbohidrat ağırlıklı beslenmesi daha doğru iken erişkin birinin bu tarz beslenmesi uygun
olmayabilir. Dengeli beslenme terimini hepimiz biliriz, ancak
anlamını çoğumuz bilmeyiz. Herkes kendi bünyesine göre beslenmelidir. Bu konuda kimseyi örnek almamalıyız. Takıntı haline getirmeden kilolarımızla mücadele etmeliyiz. Veremiyorsak
ta üzülmek yerine almadığımıza sevinmek daha doğrudur.
Kilo almamakta başarıdır. Zayıflama diyetleri aylık, mevsimlik
olmaz. Yaşam boyu sürdürülmelidir. Yaşam tarzımızı yaş ile,
ortaya çıkan bazı hastalıklara göre yeniden şekillendirmeliyiz.
Bir defadan bir şey olmaz demek tehlikelidir. Olanaklı ise bu
konuda hiç yanlış yapmamak yolu seçilmelidir. Bazen bir defa
yapılan yanlışlar onarılamaz yıkımlara yol açabilmektedir. Alkol
ve sigaradan kesinlikle uzak durulmalıdır. Bunların her miktarı
zararlıdır. Az içmek zarar vermez inancı yanlıştır. En uzun yolculuğa bile küçük bir adımla başlanır. Bugün 2-3 adet sigara içen
ileride 1 paket, 2 paket içebilir..
Bizler son yıllarda bir hastalığı tedavi ederken diyet, ilaç ve
dozları konusunda kişiye özgü tedavi yöntemleri uygulamaktayız. Aynı hastalığın tedavisi herkeste aynı değildir. Bir hastaya
iyi gelen ilaç bir başka aynı hastalığı olan kişiye iyi gelmeyebilir. Bu nedenle doktor olan kişiler dışında önerilen tedavilere
kulak asmamalıyız. Hiç kimse ile sağlık sorunlarımızı konuşmamalıyız. Bizim toplumumuzda sağlık konusunda önerilerde
bulunma hastalığı maalesef var. Ben doktora gittim diyerek
kibarca öneride bulunmasını önleyebilirsiniz. Ya da konuyu hiç
açmamak daha doğru bir seçenektir. Öneride bulunmak istiyorsak doktor önermek daha doğru bir yaklaşımdır. İlaç önermek
Nasrettin Hoca’ya
değil.
olamamak yeterlidir. Yemekten hemen sonra
spor yapmak sakıncalıdır. En az yemekten sonsormuşlar: Hocam,
ra 2-3 saat beklemek gereklidir. Spor yapmak
Kalabalık ve kapalı yerlerden
sağlıklı yaşamak için
için mutlaka spor salonuna gitmek şart değildir.
kış aylarında uzak durmak gerekir.
Spor salonuna yazılayım öyle spora başlayayım
ne yapmalıyız? Hoca:
Bulaşıcı hastalık salgınlarında en
demek, mazeret üretmek, spora başlayamamak
doğru yaklaşımdır. Açık hava her
Ayağını sıcak tut,
demektir. Evde, sokakta spor yapılabilir. Evde
zaman iyi bir seçenektir. Havanın
başını serin, yemeğine
küçük dambıllarla, ağırlık kaldırarak kol kasları
durumuna göre uygun giyinmek,
dikkat et, düşünme
güçlendirilebilir. Kolay ve ucuz temin edinilebilen
pamuklu kıyafetler tercih etmek,
derin! Bu sözleri asla
yer minderi ile mekik, bacak hareketleri yapılabipamuklu iç çamaşırı giymek en
unutmamalıyız..
lir. Hiçbir alet olmadan kolları hareket ettirmek,
doğru seçenektir. Teri emdiği için
yerinde koşar gibi yapmak, vücudu esnetmek,
pamuklu kumaştan üretilen giysiyürümek de hiçbir şey yapmamaktan iyidir. Yeler üşütmemizi engellemeye yardımcı olur. Evde soğuk tabana çıplak ayakla basmak hastalık- mek yemek, uyumak gibi spor yapmak da zorunlu bir gereklara davetiye çıkarmak demektir. Bu nedenle uygun kalınlıkta sinimdir. Hareketsiz bir gün geçirmek kas zaafiyeti yaratabilir.
‘’İşleyen demir ışıldar’’ atasözünde olduğu gibi hareket etmek
pamuklu, yünlü çorap giymek, terlik giymek doğru olacaktır.
için her ortam değerlendirilmelidir. Çalışmak spor yapmamak
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: Hocam, sağlıklı yaşamak için için bahane değildir. İşyerinde de her fırsatta yürüyebilirsiniz.
ne yapmalıyız? Hoca: Ayağını sıcak tut, başını serin, yemeğine Özel arabanızı az kullanmak, asansör kullanmamak eksersiz
dikkat et, düşünme derin! Bu sözleri asla unutmamalıyız..
için iyi bahanelerdir. Oturduğu semti bisiklet kullanmaya uygun
olanlar için bisiklet sürmek çok iyi ve her yaşa uygun bir se Spor yapmak her mevsim gereklidir. Yazın sabah ve akşam
çenektir. Günümüzde yüzme havuzları sayıca artmış, gidilmeserin saatlerde, kışın her zaman spor yapılabilir. Sadece tok
15
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
si daha uygun fiyatlara düşmüş olduğundan
yüzme de her yaşa uygun bir spordur. Ayrıca,
tüm kasların çalışmasına olanak sağlar. Bazı
hastalığı olanlarında yürüme, bisiklet sürmek
ve yüzme rahatlıkla yapabilecekleri bir spordur. Özel durumları olanların ne sporu yapacaklarını mutlaka doktorlarına danışmaları
gerekmektedir.
Kış aylarında kaplıcalara gitmek de çok
yaygındır. Ancak gitmeden önce mutlaka Fizik
Tedavi ve Romatoloji Uzmanlarına danışmak
gereklidir. Bazı hastalıklar ve bazı durumlar kaplıca tedavisi için uygun olmayabilir.
Rahatsızlığımız artabilir. Astım, KOAH, Kalp
hastalıkları, Baypass operasyonu geçirenler,
Hipertansiyon, Şeker Hastalığı olanlar dikkatli
olmalıdırlar.
AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI İÇİN…
• Doktor tarafından, hastada tespit edilen enfeksiyon hastalığına sebep olan bakteriye göre en etkin antibiyotiğin
seçilmesi,
• Doktor reçetesi olmadan antibiyotik kullanılmaması,
• Viral enfeksiyonlarda antibiyotik alınmaması,
• Doktorun belirlediği süre ve dozda antibiyotik kullanılması,
• Belirtiler geçince tedaviye son verilmemesi (uygun doz
ve sürede alınmazsa bakteri yeniden üreyebilir, hastalık
tekrarlayabilir ve antibiyotik direncine sebep olur),
• Gebelerde ve emziren annelerde bebeğe zarar vermeyecek antibiyotiklerin seçimine dikkat edilmesi, bu tür
hastaların, doktorlarını durumları hakkında uyarmaları,
gebelik düşünen, korunmayan bayanlarında her an gebe
kalabilecekleri düşünülerek ilaç seçimi yapılmalıdır. Sürekli ilaç kullanan kişilerin de gebelik planlamaya başladıklarında mutlaka ilaçları konusunda doktorlarına danışmaları gereklidir.
• Altta yatan kronik hastalıkları olan kişilerde uygun antibiyotik seçimine dikkat edilmesi gerekir.
Bazı hobiler edinmek sağlık için faydalıdır. Fotoğraf çekmek,
bisiklet sürmek, doğa yürüyüşlerine katılmak, müzik çalışmaları yapmak, tenis oynamak, sosyal faaliyetlerde bulunmak hem
ruhu hem bünyemizi dinlendirir. Stresimizi azaltarak ruh sağlığımızı korumamıza ve buna bağlı bazı hastalıkların ortaya çıkmasına engel olmuş oluruz..
Gereksiz ya da yanlış antibiyotik kullanımının toplumun tümünü ilgilendiren bir halk sağlığı sorunudur. Yerinde olmayan
antibiyotik kullanımı mikroorganizmalarda giderek artan antibakteriyel dirence, tedavi başarısızlıklarına, yan etki sıklığı ve
16
tedavi maliyetlerinin artışına yol açar.
Antibiyotiklerin kalitesiz kullanımı sadece hastaların değil
aynı zamanda çevrenin mikrobiyolojik yapısındaki dengenin
değişmesine neden olur. Çoğu zaman uygunsuz kullanılan antibiyotiklerin ekolojik etkileri unutulmaktadır. Yanlış kullanılan
ağrı kesici sadece o hastaya zarar verdiği halde antibiyotiklerin
kalitesiz kullanımı sonradan başkalarını enfekte edebilecek dirençli hastalıkların oluşmasına yol açabilir.
Antibiyotiklerin kullanımı keyfi uygulamalardan uzak belli
kurallara oturtulmalıdır. Antibiyotikler ne kadar uygunsuz ve
çok kullanılırsa o kadar çabuk kaybedilen ilaçlardır. İlaç sanayisinde son yıllarda yeni çıkan antibiyotiklerin sayısı azalmıştır. Yeni moleküllerin üzerinde az çalışma yapılmaktadır. İlaç
maliyetlerini azaltmak için daha çok eski antibiyotiklerin ana
mololekülü üzerinden ilaçlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Uygunsuz kullanımlar sonucunda yeni geliştirilen antibiyotikler
kullanılmaz hale gelmektedir. İlaç molekülünün piyasaya sürülmesi 10-20 yıllık araştırma geliştirme döneminden sonra
olmaktadır. Bu da elimizdeki antibiyotikleri kaliteli kullanmanın
önemini göstermektedir.
“Antibiyotikleri en çok üst solunum yolu enfeksiyonlarında
yanlış kullanıyoruz!”
Özellikle hastanın doktora gitmeden eczaneden antibiyotiği
temin edebilmesi bu yanlışın sürdürülebilir bir yanlış olmasına
da neden olur. Virüslerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonlarından en sık görülen nezle ve grip gibi ateşli hastalıklarda hemen antibiyotik alınması yaygın olarak görülse de
kesinlikle yanlıştır. Antibiyotikler ateş düşürücü değildir. Hastalık uygun antibiyotikle tedavi edildiği zaman, diğer belirtilerle
birlikte ateş de düşer.
Antibiyotikler bakterilere karşı etkilidir, virüslere etki etmezler. Bu nedenle iyileşme sürecini kısaltma, virüslerin diğer insanlara yayılmasını engelleme gibi bir özellikleri yoktur. Aksine;
antibiyotik direncine, vücut hücrelerinin ölmesine, bağışıklığın
azalmasına ve antibiyotiğin yan etkilerine maruz kalarak iyileşme sürecinin uzamasına neden olur. Antibiyotik gerçekten
gerekli olduğunda artık işe yaramaz.
Op. Dr. Berk ARAPİ
Kalp ve Damar Cerrahisi
Abdominal Aort
Anevrizmaları
(Karın Damarında Genişleme)
Anevrizma kesesinin
büyümesi ve bunun
sonucunda çevre
yapılara basısı ile
bulantı, kusma,
sindirim bozukluğu,
sırt ağrısı, karın ağrısı
gibi şikayetlerle kendini
gösterir. Anevrizma
yırtılması ani bir iç
kanamaya yol açarak
sıklıkla ölüme neden
olur.
A
nevrizma, yunanca “Aneurysma” kelimesinden türetilmiştir ve anlamı genişleme
demektir. Tanım olarak damarın normal
çapının yarısından daha fazla artması anevrizma
olarak ifade edilir. Anevrizma zamanla daha da
genişler, tedavi edilmediği takdirde damarın patlamasına ve hastanın ölümüne neden olabilmektedir. Damarda oluşabilecek patlamaların yaklaşık
%60’ı ölümle sonuçlanır. Bir anevrizma capı ne
kadar büyükse yırtılma riski o kadar fazladır.
Aort anevrizmaları çoğunlukla herhangi bir belirti vermez ancak farklı nedenlerle çekilen ultrason ya da yapılan başka tetkiklerde fark edilebilen
bu hastalık, insanların karşısına bir sürpriz olarak
çıkar. Bu çok ciddiye alınması gereken bir hastalıktır ve tedavisi de mümkündür.
Kimler risk altındadır?
Bu hastalığa sebep olabilecek durumlar şunlardır:
*Ailede bu hastalık varsa (Irsi)
*İlerleyen yaşlarda anevrizma olma riski artar
*Sigara kullanma
*Yüksek tansiyon
*Yüksek kolesterol
*KOAH (akciğer hastalığı)
*Genetik bazı hastalıklar (Marfan sendromu vb.)
*Erkeklerde 3.5 katı daha fazla görülmektedir.
Belirtileri nelerdir?
Op. Dr. Berk ARAPİ
Kalp ve Damar Cerrahisi
Prizren (Kosova)’da doğdu. Selçuk Üni.
Meram Tıp Fak.’sini 2007 yılında bitirdi.
İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fak.’nde Kalp
ve Damar Cerrahisi Uzmanlığını 2014
yılında tamamladı. Arnavutça, Sırpça ve
İngilizce olmak üzere 3 dil bilmektedir.
2014 yılı itibariyle Avrasya Hospital’de
görev yapmaktadır.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4007
Anevrizması olan hastaların %75’inde herhangi bir şikayet saptanmamaktadır, tesadüfen farkedilir. Şikayetler genellikle anevrizma kesesinin büyümesi ve bunun sonucunda çevre yapılara basısı
ile bulantı, kusma, sindirim bozukluğu, sırt ağrısı,
karın ağrısı gibi şikayetlerle kendini gösterir. Anevrizma yırtılması ani bir iç kanamaya yol açarak
sıklıkla ölüme neden olur. Daha önce anevrizması
olduğu bilinen yada bilinmeyen bir kişi ani gelişen şiddetli sırt ve karın ağrısı ile beraber bayılma,
tansiyon yüksekliği yada düşüklüğü durumunda
yırtılma akla gelmeli ve hemen hastaneye başvurmalıdır.
Tanı nasıl konulur ?
Fizik muayene ile abdominal aort anevrizması
3,5-6 cm çapında olanların yarısı tespit edilmektedir. Ancak genelde anevrizmalar pek fazla şikayete neden olmadığı için çoğu kez yapılan incelemelerde tesadüfen saptanır. Tanısında en basit
yöntem ultrasonografidir. Ultrasonografi anevrizmaların tanısında basit, hızlı, ucuz ve güvenilir bir
yöntemdir. Ultrasonografi ayrıca toplumda anevrizmalar için çok iyi bir tarama aracıdır. Anevrizma
tedaviyi planlamak için başka yöntemlerde kullanılmaktadır. Bunlar bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans ve anjiografidir.
Tedavi:
Anevrizma tanısı konulduğu zaman en önemli
detay çaptır. Anevrizma çapı 5,5cm altında ise takip altına alınır.
Anevrizmanın büyümesini engelleyen faktörler:
Sigaranın bırakılması, kilo vermek, tansiyonu normal
sınırlarda tutmak ve varsa şeker hastalığının kontrol
altına almak gibi önlemler olarak sıralanabilir.
Anevrizmanın aralıklı olarak ultrason veya bilgisayarlı tomografi ile çap ve büyüme hızı izlenir.
İlaçlar ile risk faktörlerinin (kolesterol, hipertansiyon) tedavisi
Ancak damar genişliği 5,5cm üzerinde ise ozaman tedavi planına geçilir. Bunlar Açık ameliyat
yöntemi veya Kapalı ameliyat yöntemi (stent)dir.
1. Açık Ameliyat: Anevrizmanın klasik cerrahi
yöntemi ile genişlemiş damarın suni bir damar
ile değiştirilmesidir. Ameliyat genel anestezi altında
yapılmakta ve bir sorun olmadığı takdirde hastalar
ameliyat sonrası 5-7gün içinde taburcu edilmektedir.
2. Kapalı Ameliyat Yöntemi (EVAR/STENT):
Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte yeni girişimsel
tekniklerden biri de stenttir . Bu işlemde genel
anestezi altından kasıktan özel bazı kateterler ile
damarın içine girilip, anevrizmanın olduğu bölgeye suni stent-damar yerleştirilmektedir. Ancak bu
hastaların aralıklı olarak görüntüleme yöntemleri
ile takip edilmesi gerekmektedir.
17
MEDİKAL
KADRO
M E D İ K A L
Op. Dr. Hüseyin URLU
Uz. Dr. Türkan USLU
Baflhekim - Nöroloji
Başhekim Yard. - Göğüs Cerrahisi
1950 Dörtyol/Hatay’da do€du. 1973 ‹st. T›p
Fak.'nden mezun oldu. 1980 y›l›nda Vak›f Gureba
Hast. Genel Cer. Uzm. E€itimi ald›. B.Evler
Erdem Yügen Klini€i’nde çal›flt›. 1992-1998
y›llar› aras›nda Özel Çaml›k Hastanesi’nin
Baflhekimli€ini yapt›. 1998’den itibaren Avrasya
Hospital’da Yön. Kur. Baflk. ve Genel Cerrahi
Uzmanl›€› görevini yürütmektedir.
Dahili Tel: 1020
‹stanbul do€umlu. Uluda€ Üni. T›p Fak.’nden 1990
Y›l›nda mezun oldu. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hast.
Hastanesi’nde Nöroloji ihtisas›n› tamamlad›.
1999 y›l›ndan itibaren Nöroloji Uzman› olarak
görev yapmaktad›r. 2008 y›l›ndan beri Avrasya
Hospital’da Baflhekim olarak görev yapmaktad›r.
Gaziantep 1970 do€umlu. Gaziantep Anadolu Lisesinden mezun oldu. ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fak. 1994
y›l›nda bitirdi. Yedikule Gö€üs Cerrahisi Merkezinde uzmanl›k e€itimi ald›ktan sonra, Kastamonu
Devlet Hast. mecburi hizmetini tamamlayarak, Özel
Ordu Umut Hast. çal›flt›ktan sonra, 2007 y›l›nda Avrasya Hospital bünyesine kat›ld›. Evli ve iki çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1113
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
1967’de Tekirda€’da do€du. ‹lk ve orta e€itimini
Tekirda€ fiarköy’de tamamlad›. Lise e€itimini
Kandilli K›z Lisesinde, T›p e€itimini de Uluda€ Ün.
T›p Fakültesi’nde tamamlad›. Uzmanl›k e€itimini
Osmangazi Üni.’nde tamamlad›. Lüleburgaz SSK
ve K›rklareli SSK Hast. 7 y›l görev yapt› Halen
Avrasya Hospital’da görev yapmakta ...
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1128 - 1136
1956 Yozgat do€umlu. 1981 ‹stanbul Çapa T›p Fakültesi mezunu, fiiflli Etfal Hastanesi’nde Kad›n
Hastal›klar› ve Do€um ihtisas›n› 1996 y›l›nda tamamlad›. Evli ve iki çocuk babas›d›r.
Op. Dr. Gamze BAYKAN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
1973 Tokat do€umlu. ‹lk, orta, lise ve üniversite
e€itimini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹stanbul T›p
Fak. mezun olduktan sonra Taksim E€itim ve
Araflt›rma Hastanesinde ihtisas›n› tamamlad›.
Bir süre serbest doktorluk yapt›. Halen Avrasya
Hospital’da görev yapmakta.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1122
1969 yılında Konya’da doğdu. 1992 yılında Hacettepe Tıp
Fak.’nden mezun oldu. 1993- 1997 yıllarında Eskişehir
Osman Gazi Üni.’nde ihtisasını tamamladı. 1997-2012
yılları arasında Kütahya Devlet Hast. Kadın Doğum
Uzmanı olarak görev yaptı. 2012-2014 yıllarında İstanbul
Arnavutköy Devlet Hast. çalıştı. 2014 Temmuz ayından
itibaren Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 14:30
Cumartesi : 08.00 - 13.00 Dahili Tel: 1113
Op. Dr. Hasan LİCE
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de Çapa Tıp
Fak. mezun oldu. 1994-1998 yılları arasında Taksim
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistanlık yaptı.
1998-2012 yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahi,
Kanser Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi
alanlarında teşhis ve terapatik çözümler konusunda
hizmet verdi. Evli ve 2 çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
1987 İstanbul Tıp Fak. mezunu olan Deniz YARDIMCI, Haseki Eğitim Araş. Böl. Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında Uzman Dermatolog ünvanını aldı, 3 yıllık
mecburi hizmet görevini Niğde Devlet Hast. sürdürdü. Haseki Eğitim Araştırma Hast. 2011 yılına kadar çalıştı. 2011
yılından sonra istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine
devam etti, 2013 itibariyle Avrasya Hospital’de görevini
sürdürmektedir. Evli 2 çocuk annesidir.
Görev Saati: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 1105
Op.Dr. Özgür ODABAfi
Op. Dr. Özgür ORTAK
Yön. Kur. Başkanı
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul T›p Fak.
mezun oldu. 1992-1996 y›l›nda ‹st. T›p Fak. Kad›n
Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›.
Bir y›l süreyle Alman Hast.’ne ba€l› olarak çal›flt›.
2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de görev
yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk babas›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123
Op.Dr. Mehmet KOÇ
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
05.07.1972 yılında Kırşehirde doğdu. 1996 yılında Atatürk Üniv.
Tıp Fak. bitirdi. Kadın Hast. ve Doğum uzmanlığı eğitimini Şişli
Etfal E.A. Hast. yaptıktan sonra 2003-2007 özel bir sağlık kuruluşunda çalıştı. 2007 yılında İ.Ü. Çapa Tıp Fak. Perinatoloji (2. Düzey USG eğitimi aldı. 2008 yılında yurtdışında Laparaskopi(kapalı
ameliyat) eğitimi aldı. 2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2009-2010 yılları arasında İ.Ü. Çapa Tıp Fak.
Yard. Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek eğitimi almıştır.
Tüp bebek uzmanlığını İ.Ü. Çapa Tıp Fak. 2010 yılında aldı.Yurt içi
ve yurt dışında bir çok kongreye katıldı. Evli ve 1 çocuk babası.
Muayene Saatleri:08:00-18:00
Dahili Tel: 1114
Op.Dr. Coşkun GÖRMÜŞ
Genel Cerrahi
1977 İstanbul’da doğdu, 2001 yılında Uludağ Üni. Tıp
Fak. mezun oldu. 2002-2007 yılları arsında Haseki
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ihtisas yaptı. 20092010 yılları arasında Van Özalp Devlet Hast., 20102012 yılları arasında Bilecik Bozüyük Devlet Hast.
çalıştı. 2012 Mart Ayından itibaren Avrasya Hospital’de
görev yapmaktadır. Evli ve 1 çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
Op. Dr. Bülent ÖZTÜRK
Genel Cerrahi
1974 Razgart’da do€du. 1997 y›l›nda ‹stanbul
Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. Aral›k 2002’de Haseki Araflt›rma
ve E€itim Hastanesi’nde Genel Cerrahi ‹htisas›n›
tamamlad›. Avrasya Hospital’da Genel Cerrahi
Uzman› olarak çal›flmakta.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4013
Op. Dr. Arman Ç‹TÇ‹
Üroloji
‹stanbul’da do€du. 1992 y›l›nda ‹st. T›p
Fakültesi’nden T›p Doktoru olarak mezun oldu.
1999 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde
Üroloji
ihtisas›n›
tamamlad›.
1999-2000
y›llar›nda Erciyes Üni. T›p Fak. Üroloji A.B.D.’da
ö€retim görevlisi olarak çal›flt›. 2000’den beri
Avrasya Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4010
Op. Dr. Ebru TOPUZ
K.B.B.
1974 ‹stanbul do€umlu. ‹lk, Orta, Lise ö€renimini
‹stanbul’da tamamlad›ktan sonra, Uluda€ Üni. T›p
Fak,’ne girdi. 1997 y›l›nda mezun olduktan sonra
fiiflli Etfal E€itim ve Araflt›rma Hastanesinde 4 y›l
K.B.B. ihtisas›n› yapt›. 2 y›l ayn› hastanede uzman
olarak çal›flt›. Evli ve iki çocuk annesi.
Muayene Saatleri 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 4008
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1112
Op. Dr. Nurcan DALAN
Kad›n Hastalıkları ve Do€um
Genel Cerrahi
Genel Cerrahi
1971 y›l›nda Trabzon’da do€du. 1989 y›l›nda
‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fak. ‹ngilizce program›n›
kazand›. 1995 y›l›nda Haseki Hast. Genel Cerrahi
‹htisas›na bafllad›. Mart 2000’de Cerrahi Uzman›
oldu. fiu an Avrasya Hospital’da Endoskopi ERCP
ve Genel Cerrahi ünit. görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4013
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Gö€üs Hastal›klar›
Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üni.
T›p Fak.’nden mezun oldu. Uzmanl›k e€itimini
‹stanbul Yedikule Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs
Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde
tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya
Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
Op. Dr. Orkunt ÖZKAPTAN
Üroloji
1979 ‘da Almanya’da doğdu. 1996 yılına kadar Almanya’da
Yaşayan Özkaptan 1998-2004 yılları arasında İstanbul
Üni. Tıp Fak. okudu. Daha sonra Okmeydanı Eğitim Ve
Araş. Hast. Üroloji Uzm. ihtisas yaptı. 2011-2013 yılında
Kastamonu Taşköprü Devlet Hast. mecburi hizmetini
tamamladı. 2013-2014 Almanya ‘LAPAROSKOPİK’ cerrahi
eğitimi aldı. 2014 Ekim ayı itibariyle Avrasya Hospital’de
görevini sürdürmektedir.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1129 - 1136
Op. Dr. Ferhat O⁄UZ
K.B.B.
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise ö€renimini Mersin’de
tamamlad›. 1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi
Cerrahpafla T›p Fakültesine girdi. 1996-1999 yılları
arasında aynı fakültede uzmanlık eğitimini tamamladı.
1999 yılında Avrasya Hospital’de göreve başladı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4011
Uz. Dr. Ersin SARI
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Eskiflehir do€umlu. Marmara Üniversitesi
‹ngilizce T›p Fakültesi’nden mezun oldu.
Eskiflehir
Osmangazi
T›p
Fakültesi’nde
uzmanl›€›n› tamamlad›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4006
18
Uz. Dr. M. Ali TALAY
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Van Ercifl’de do€du. 1988 - 1994 y›llar›nda Çapa T›p
Fakültesi’nde t›p e€itimini ald›. Ayn› fakültede 1999
y›l›nda Çocuk Hastal›klar› ve Sa€l›€› Uzman› oldu.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
Op. Dr. Ali Güven Akıncı
Op.Dr. ‹stepan SUNA
Muayene Saatleri: 08:30 - 17:00
Dahili Tel: 1109 - 1122
Op. Dr. Attila OKUR
Cildiye (Dermatoloji)
Ortopedi ve Travmatoloji
1976 Bornova do€umlu. Ege Üniv. T›p Fakültesinden
2000 Y›l›nda mezun oldu. 2005 y›l›nda Vak›f Gureba
Araflt›rma ve E€itim Hastanesinde Ortopedi ve
Travmatoloji ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve 1 çocuk
babası. Halen Avrasya Hospital’da çal›fl›yor.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1011 - 1012
Dt. Eylem USLU
Diş Hekimi
Ardahan do€umlu. 1998 y›l›nda Hacettepe Difl
Hekimli€i Fakültesi mezunu. Halen Avrasya
Hospital’da difl hekimi olarak görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 10:00 - 18:00
Dahili Tel: 1010 - 1012
Op. Dr. Fuat KURfiUN
Plastik-Rekonstruktif ve El Cer.
1966 ‹stanbul do€umlu. 1990 ‹stanbul Üniv. T›p Fak.’nden
mezun oldu. 2000 y›l›nda uzmanl›k e€itimini tamamlad›.
2006 y›l›nda Avrasya Hospital’da çal›flmaya bafllayan
Op. Dr. Fuat Kurflun El Cerrahisi alan›nda Amerika
Birleflik Devletleri Columbia University Newyork Hand
Department of Orthopedic Surgery de bir y›l çal›flt›ktan
sonra 2008 Eylül’ünde tekrar aram›za kat›ld›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1108
Op. Dr. Galip Arda PELEN
K.B.B.
1979 Balıkesir doğumlu. 2004 yılında İst. Üni. Tıp
Fak. mezun oldu. Göztepe Eğit. Araş. Hast. K.B.B.
İhtisası yaptı. 2013 Mayıs ayı itibari ile Avrasya
Hospital’da görev yapmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 14:30
Cumartesi : 11.30 - 15.00
Dahili Tel: 1133
Uz. Dr. Handan YAfiAR
Çocuk Sa€lığı ve Hastalıkları
Malatya’da do€du. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Çukurova Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde Çocuk Sa€lı€ı ve Hastalıkları ihtisasını yaptı. Evli ve 2 kız çocuk annesi. 1 Aralık
2011 tarihinden itibaren Avrasya Hospital’de
çalıflmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4012
K A D R O
Prof. Dr. Mehmet MERİÇ
Prof. Dr. Esat AKINCI
MEDİKAL
KADRO
Prof. Dr. Ali BAYRAM
Kardiyoloji Bölüm Baflkan›
Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Bşk.
Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı
1949’da Antalya’da do€du. 1973’de ‹stanbul Tıp Fak.’ni bitirdi.
Aynı sene, ‹stanbul Tıp Fak. ‹ç Hast. Anabilim Dalında ihtisasa baflladı. 1995-1998 yılları arasında Alman Hastanesi’nde,
1998-1999 yılları arasında Academic Hospital’da çalıfltı, 20002006 y›llar› aras›nda fiafak Hastanesinde Kardiyoloji Bölüm
Baflkanı olarak kalp kateterizasyon laboratuvarında çalıfltı.
2006 yılından itibaren JFK Hastanesi’nde çalıfltı. A€ustos
2010’dan 2011 yılı sonuna kadar Özel Avrupa fiafak Hastanesinde çalıfltı. 1 fiubat 2012 tarihinden itibaren Özel Avrasya Hospital’de Kardiyoloji Bölüm Baflkanı olarak çalıflmaya
baflladı. ‹ngilizce ve Almanca bilmekte olup, iki çocuk babasıdır.
1961 yılında Denizli-Acıpayam’da doğdu. A.Ü. Tıp Fak. 1985 yılında
mezun oldu. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hast. Kalp ve Damar Cerrahisi ihtisasını 1993 yılında tamamladı. Koşuyolu Kalp Hast. baş
asistanlık görevine atandıktan sonra 1998 yılında Doçent 1999 yılında klinik şefi olarak aynı hastanede görevine devam etti. 2005 yılında başladığı Avrupa Şafak Hastanesinde K.V.C. bölüm başkanlığı görevine 2011 yılına kadar devam etti. 2011-2012 yıllarında Universal
grup Çamlıca hastanesinde bölüm başkanlığı görevini yürüttü, aynı
yıl profesör unvanını aldı. Ağustos 2012’den beri Avrasya Hospital
Kalp ve Damar Cerrahisi bölüm başkanlığı görevini yürütmektedir.
1957 yılında Trabzon’da doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Trabzon’da
tamamladı. 1979’da Erzurum Atatürk Üniv.Tıp Fak. mezun
oldu. İç Hastalıkları Uzmanlığını aynı fak., Kardiyoloji İhtisasını
Konya Selçuk Üniv. Tıp Fak.’de tamamladı. 1987’de Doçent,
1993’de Profesör oldu. Trabzon Karadeniz Teknik Üniv. Konya
Selçuk Üniv. Öğretim Üyeliği Manisa Celal Bayar Üniv. Tıp Fak.
Kurucu Dekanlığı yapmıştır. Trabzon Numune Eğit. ve Arş.
Hast. Kardiyoloji Kliniği kurucu şefliği, Ahi Evren Göğüs, Kalp
Damar Cerrahisi Eğit. ve Arş. Hast. Kardiyoloji Kliniği Şefliğini
yürütmüştür. İyi derecede ingilizce bilmektedir. 2013 yılı itibariyle
Prof. Dr. Ali Bayram Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır.
Uz. Dr. Celal GÖLGEC‹
Doç. Dr. Çetin A. EVLİYAOĞLU
Kardiyoloji
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi
1970 y›l›nda Gaziosmanpafla – ‹stanbul’da do€du.
1996 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla
T›p Fakültesinden mezun oldu. 2009 y›l›nda
‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesinde Kardiyoloji
uzmanl›€›n› tamamlad›. Ocak 2010 tarihinden
itibaren Avrasya Hospital’da Kardiyoloji uzman›
olarak çal›flmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1126
1964 Ankara doğumlu. 1988 Ankara Üni. Tıp Fak. mezun
oldu. 1995 yılında Ankara Numune Eğit. Araşt. Hast.
Nöroşirurji ihtisasını tamamladı. 1997-1998 yılları arası
Boston Harvard Üni. Brigham Women’s Hospitalda
Nöroonkoloji research followluğu yaptı. 1996-2001 yılları
arası Kocaeli Üni. ve 2001-2009 yılları arasında Kırıkkale Üni.
akademik çalışmalarını devam ettirdi. 2005 Doçentlik ünvanı
aldı. 2006-2009 yılları arası anabilim dalı başkanlığı yaptı.
İngilizce ve Almanca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Muayene Saatleri : 08:30 - 14:00
Dahili Tel: 1131 - 1136
Doç. Dr. Ali Rıza CENAL
Kalp Damar Cerrahisi
1966 yılında Sivas-Divri€i’de do€du. 1991 yılında istanbul
Tıp Fakültesinden mezun oldu.1992-1998 tarihleri arasında
Kofluyolu Kalp E€itim ve Arafltırma Hastanesinde ihtisasını
yaptı. 1 yıl bu hastanede uzman doktor olarak çalıfltı. 20012011 yılları arasında Özel Avrupa fiafak hastanesinde ve
2011 y›l›nda Çamlıca Alman Hastanesinde görev yaptı. 2012
y›l›nda Avrasya Hospital’de göreve bafllam›flt›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4007
Doç. Dr. Mahmut İLHAN
Uz.Dr. Ayflegül NAVDAR
Uz. Dr. Mecdi Hikmet ERGÜNEY
Med. Onk. ve Kemoterapi Uzm.
‹ç Hastal›klar›
İç Hastalıkları
1966 Ağrı doğumlu.1989 yılında Erzurum Tıp
Fakültesini bitirdi.1995 yılında Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi İç Hastalıkları ve 2000 yılında aynı fakülteden Medikal Onkoloji dalında uzmanlığını
aldı. 2006 yılında Doçentlik ünvanı aldı.
Rize do€umlu. 1996 y›l›nda ‹st. Ünv. Cerrahpafla
T›p Fakültesinden mezun oldu. 1996- 2001
aras›nda
Haseki
E€itim
ve
Araflt›rma
Hastanesinde ‹ç Hastal›klar› Uzmanl›k E€itimi
ald›. Evli ve 2 çocuk annesi. 2001 yılından itibaren
Avrasya Hospital’da görev yapmaktadır.
1949 Trabzon doğumlu. İlk, orta ve liseyi Trabzonda bitirdi. 1973’de İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak.’den
mezun oldu. 1979’da İst. Eğit. ve Arşt. Hast.’da
Uzmanlığını aldı. Çeşitli devlet hast. klinik şefliği
ve eğitim sorumluluğu görevlerini üstlendi. Evli
ve ingilizce bilmektedir. 2014 yılından beri Avrasya Hospital’da çalışmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1151 - 1122
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Uz.Dr. Metin YEGEN
Uz. Dr. Ali VARDAR
İç Hastalıkları
‹ç Hastal›klar›
1983 İstanbul’da doğdu. 2001 Yılında İst. Tıp Fak.
başladı. 2007 Yılında Mezun oldu. Aynı yıl uzmanlık sınavını kazanarak Haseki Eğit. ve Araş. Hast.
İç Hastalıkları İhtisasına başladı. 2011 yılında İç
Hast. Uzmanı oldu. 2011-2013 Yılları arasında
Şırnak Asker Hast. Askerlik görevini tamamladı.
2013 –2014 Yılları arasında Haseki Eğit. yılı itibari
Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1009
1963 ‹zmir do€umlu. 1987 y›l›nda GATA T›p Fakültesi’nden
mezun oldu. 1990 – 1994 aras› Gata Haydarpafla E€itim
Hastanesi’nde ‹ç hastal›klar› ihtisas›n› yapt›. 1994–2007
y›llar› aras› Deniz Kuvvetlerinin çeflitli hastanelerinde klinik flefli€i yapt›. 2008 y›l›ndan itibaren Avrasya
Hospital’da ‹ç hastal›klar› uzman› olarak çal›flmaktad›r.
Op. Dr. Güzin YILDIRIM
Kalp ve Damar Cerrahisi
Muayene Saatleri : 08.00 - 18.00
Dahili Tel: 1118 - 1125
Uz.Dr. Züleyha Ö. KADEHÇ‹
Radyasyon Onkoloji
1974 Lüleburgaz’da do€du. Trakya Üniversitesi T›p
Fakültesi mezunu ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p
Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dal›nda
ihtisas›n› tamamlad›. Avrasya Hospital’da Onkolog olarak çal›fl›yor. Evli ve iki çocuk sahibi.
Muayene Saatleri: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 3078 - 3079
Op. Dr. Kemal YILDIRIM
Göz Hastal›kları
Göz Hastalıkları
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1016
Op. Dr. Berk ARAPİ
Prizren (Kosova)'da doğdu. Selçuk Üni. Meram Tıp
Fak.'sini 2007 yılında bitirdi. İstanbul Cerrahpaşa
Tıp Fak.'nde Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanlığını
2014 yılında tamamladı. Arnavutça, Sırpça ve İngilizce olmak üzere 3 dil bilmektedir. 2014 yılı itibariyle Avrasya Hospital’de görev yapmaktadır.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4007
Malatya do€umlu. ‹st. Üniv. ‹st. T›p Fakültesi
1988-1994 mezunu. 1994-1998 ‹st. Üniv. ‹st. T›p
Fakültesi Göz Hastal›klar› Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. 2001 itibaren Avrasya Hospital’da Göz
Hastal›klar› Uzman› olarak çal›flmaktad›r.
1961 Ordu doğumlu. İlk, Orta, Lise eğitimini
Ordu’da bitirdi. İst. Üni. Tıp Fak. mezunu. Haseki
Eğt. Araşt. Hast. ihtisasını tamamladı. Evli ve 2
çocuk annesi. 2014 Ekim ayı itibariyle Avrasya
Hospital’de görevini sürdürmektedir.
Muayene Saatleri : 08:00 - 17:00
Dahili Tel: 1132 - 1136
Görev Saatleri : 09:00 - 14:00
Uz. Dr. Meral ÖZER
Reanimasyon ve Anestezi
Reanimasyon ve Anestezi
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1991 yılında Uludağ
Üni.mezun oldu. Uzmanlığını İst. Eğit. Araş.
Hastanesinde tamamladı. 2.5 yıl Moskova’da El
Cerrahisi eğitimi aldı. 2013 yılı itibariyle Avrasya
Hospital’de görev yapmaktadır.
‹stanbul Do€umlu. 1992 Trakya Üniversitesi T›p
Fakültesi’den mezun oldu. Avrasya Hospital’da
çal›fl›yor. Evli ve bir çocuk babas›.
Reanimasyon ve Anestezi
Mardin do€umlu. 1985’de ‹stanbul Üni.
Cerrahpafla Tıp Fakültesini bitirdi. Kofluyolu
Kalp ve Arafltırma Hast. Anesteziyoloji ve Reanimasyon ihtisasını tamamladı. 2012 Ocak ayından
bu yana Avrasya Hospital’da görev yapıyor.
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4105
Uz. Dr. Ahmet ALTUN
Radyoloji
Uz. Dr. Tülay UYANIK
Görev Saati: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 4503
Uz. Dr. Murat ULUSOY
Radyoloji
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2049
1957-İstanbul’da doğdu. 1980 İstanbul Tıp Fak. mezun oldu. 1982-1985 İstanbul Bezmi Alem Vakıf Gureba Hast. Radyoloji Uzmanlığı eğitimini tamamladı.
1986-2006 Sinop Atatürk Hastanesi, Taksim Hast. ve
Haseki Hast. çalıştı. 2006 yılında Haseki Hast. Radyoloji Klinik Şefliğinden kendi isteği ile emekli olup
serbest çalışmaya başlamıştır. Haziran 2013’den
itibaren Avrasya Hospital’de görev almaktadır.
Görev Saati: 08:00 - 14:00
Dahili Tel: 2071
Uz. Dr. Sercan YILMAZ
Uz. Dr. fienay SILDIR
1963 Elbistan Do€umlu. Çukurova Üniversitesi Mezunu. ‹htisas›n› Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Radyoloji Ana Bilim Dal›nda, Radyasyon Onkoloji Rotasyonunu ‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nde
tamamlad›. Halen Avrasya Hospital’da Radyoloji
Uzman› olarak görev yapmaktad›r.
Radyasyon Onkolojisi
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
1980 Hatay doğumlu. Tıp Fak. İzmir 9 Eylül Üniv.
Tıp Fakültesinde, uzmanlık eğitimini de Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi
Böl. tamamladı. 2015 Nisan ayı itibari ile Avrasya
Hospital Onkoloji Ünitesinde görev yapmaktadır.
1947 K›br›s’ta do€du. 1972’de ‹stanbul Çapa
T›p Fakültesinden mezun oldu. 1978 y›l›nda
Okmeydan› Hastanesinde Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve üç
çocuk annesi. Ekim 2007 tarihinden itibaren
Avrasya Hospital’da FTR uzman› olarak çal›fl›yor.
Görev Saatleri : 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 3080
Dr. Cengiz KONUKSAL
Muayene Saatleri : 08.00 - 17.00
Dahili Tel: 4304
Uz. Dr. Suzan UZAN
Enfeksiyon Hast. ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
Biyokimya ve Klinik Biyokimya
1963 doğumludur. İst. Üni. Tıp Fak. 1987 yılında mezun olmuştur. 1993 yılında uzmanlık eğitimini tamamlayarak SSK İst.
Eğit. Hast. uzman olarak çalışmıştır. 2003 yılında T.C.Marmara
Üni. Sağlık Eğitim Fak. Sağlık Yönetim Böl. “Hastane Yöneticiliği Sertifika Programı”nı başarı ile tamamlamıştır. 2015 yılı
Mart ayında Avrasya Hospital’de görev yapmaya başlamıştır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2044
1968 y›l›nda Kocaeli’de do€du. 1991 y›l›nda ‹st.
Üniv. Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden T›p Doktoru
olarak mezun oldu. 1998 y›l›nda ‹.Ü. Cerrahpafla
T›p Fakültesi’nde Biyokimya ve Klinik Biyokimya
ihtisas›n› tamamlad›. Evli ve bir çocuk annesi.
Görev Saatleri: 09:00 - 17:00
Dahili Tel: 2044
Uz.Dr. Ifl›l SOYSAL
Görev Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2065
Uz.Dr.Hasan Murat DİKMEN
Radyoloji
1964 yılında İstanbul’da doğdu. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. bitirdikten sonra TUS sınavını kazanarak Önce Prof. Dr. Siyami
Ersek ve Haydarpaşa Numune Hast.’de Radyoloji asistanı
olarak çalıştı. Daha sonra tekrar TUS sınavına girdi ve Marmara Üniv. Radyodiagnostik Ana Bilim Dalın’nda ihtisas yaptı. İhtisas sonrası sırasıyla StarMar Görüntüleme Merkezi,
Acıbadem İnternatinal Hospital, Memorial Hastanesi Şişli,
Medikal Park Bahçelievler ve en son Özel Gaziosmanpaşa
hastanelerinde 5 yıl Radyoloji uzmanı olarak görev yaptı.
Ağustos 2012 tarihinde Avrasya Hospital da göreve başladı.
Dahili Tel: 2071
Uz. Dr. Nilgün DEM‹RBA⁄
Patoloji
1963 y›l›nda Bolu’da do€du. 1986 y›l›nda Ege
Üniversitesi T›p Fakültesinden mezun oldu.
Uzmanl›k e€itimini Haseki E€itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde tamamlad›. Avrasya Hospital’da
Patoloji Uzman› olarak görev yapmaktad›r. Evli
ve iki çocuk annesi.
Görev Saatleri : 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 2047
Uz. Dyt. Seda DURSUN
Diyetisyen
İstanbul'da doğdu. İstanbul Bilim Üniversitesi Beslenme Ve Diyetetik Bölümünde lisans
eğitimini tamamladı.. Florance Nightingale
Araştırma Hastanesi, Medical Park Hastanesi,
Memorial Hastanesi, Galatasaray Spor Kulübü,
İstanbul Tıp Fakültesinde stajlarını tamamladı.
Okan Üniversitesi Master Programını sürdürmektedir. 2015 itibariyle Avrasya Hospital’da
çalışmaktadır.
Dahili Tel: 1126
19
Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
ASTIM MI?
ALERJİK RİNİT Mİ?
B
aharın gelmesiyle birlikte birçok insan için alerjik hastalıklar da baş göstermeye başladı. Ancak bu durumdan kötü etkilenen bir de
astım hastaları var. Peki yaşadığımız şikayetler alerjik rinit mi yoksa astım hastası mı olduğumuzu gösteriyor? Alerjik rinit ve astım tanı
ve tedavi yöntemleri nelerdir? Bu mevsimde astımı olan hastalar nasıl korunmalı? İşte tüm bu sorularınızın yanıtlarını Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Banu Altoparlak sizler için yanıtlıyor. Alerjisiz, sağlıklı bir bahar mevsimi geçirmeniz dileğiyle…
Uz.Dr. Banu ALTOPARLAK
Gö€üs Hastal›klar›
Erzurum’da do€du 1997 y›l›nda Ankara Gazi Üni. T›p Fak.’nden mezun oldu.
Uzmanl›k e€itimini ‹stanbul Yedikule
Gö€üs Hastalıkları ve Gö€üs Cerrahisi E€itim ve Araflt›rma Hastanesi’nde
tamamlad›. 2005 y›l›ndan beri Avrasya
Hospital’de görev yapmaktad›r.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1015 - 1012
Astım Nedir?
Astım bronş dediğimiz akciğer içi hava yollarının
müzmin iltihabi bir hastalığıdır. Bu iltihap alerjiye
veya sık geçirilen enfeksiyonlara bağlı gelişebilir. Astımda, hava yolları iltihaplı, şiş ve kızarıktır.
20
Hava yolları iltihaba bağlı daralmıştır. Hava yollarında aşırı duyarlılık vardır. Eğer alerjik astımınız
varsa solunum yollarınız alerjenlere karşı aşırı
hassastır ve bu alerjenlere maruz kaldığınızda
astım belirtileri görülmeye başlar. Alerjenler, akciğerde bronşların spazm şeklinde kasılmasına
Dr. Banu ALTOPARLAK
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Astım Hastaları
Polenlerden Nasıl
Korunabilir?
neden olur ve solunum yolları iltihaplanarak kısa sürede kalın bir
mukus tabakası ile kaplanır.
Alerjik astım ve Alerjik rinit’in
ayırdedici belirtileri nelerdir?
Alerjik Astım:
- Nefes darlığı
- Hırıltılı solunum
- Öksürük
- Eforla gelen nefes darlığı
- Göğüste baskı hissi
- Sabaha doğru uykudan uyandıran nefes darlığı veya öksürük
Alerjik Rinit:
• Polen sezonu (Nisan-Mayıs-Haziran)
gerekli olmadıkça dışarıda dolaşmamalı, pikniğe gidilmemelidir.
• Ev ve arabalarda polenleri tutan hava
filtreleri, hava temizleme cihazları kullanılabilir.
• Polenin yoğun olduğu günlerde dış ortamda maske ve gözlük takılabilir.
• Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde
kapı ve pencereler kapalı tutulmalıdır.
• Evdeki pencerelerin ince örgülü telle
kapatılması yarar sağlayabilir.
• Polen sezonu boyunca alerjiye karşı koruyucu antialerjik ilaçlar alınmalıdır.
- Burun akıntısı
- Tekrarlayan hapşırıklar
- Burun ve boğazda kaşıntı ve
gıcık hissi
- Koku ve bazen tat alamama
Alerji testinin amacı, hastanın duyarlı
olduğu alerjeni belirleyip, bununla temastan kaçınmayı sağlamaktır. Çok az
olguda ise immünoterapinin (aşı tedavisi) temelini oluşturur.
Alerjik hastalıkların tedavisi
nasıl yapılır?
1- Alerji yapan maddeleri kendinizden
uzak tutun.
Testlerden sonra hastanın belirlenen
alerjenlerden uzak durması gerekir.
Özellikle en sık rastlanan ev tozu akarlarına yönelik başta yatak odası olmak
İmmünoterapi, ilaç tedavilerinden yeterli oranda fayda göremeyen, şikayetleri yıl boyu devam
eden, ilaçları çeşitli nedenlerle
kullanamayan ya da ilaca bağlı
yan etkilerinin gözlendiği ve aşı
uygulamasına engel bir başka
sağlık sorunu olmayan hastalara
uygulanır.
Alerjik Astımı tetikleyen
unsurlar nelerdir?
Alerjik astım genellikle “mevsimsel” alerjenler (bahar aylarında
polenlerin artması) nedeniyle
görülür. Ancak solunan havada
yıl boyu bulunabilecek mantar
sporları, toz, haşere parçaları da
astımı tetikleyen unsurlar arasındadır. Ayrıca kedi, köpek gibi
tüylü ev hayvanlarının da alerjiyi,
dolayısıyla alerjik astımı tetiklediği bilinmektedir.
Alerji tanısı nasıl konulur?
Alerjik hastalıkların teşhisi yalnız laboratuar testlerine dayalı
olmayıp öncelikle hastanın yakınmaları ile ilgili verdiği bilgiler
tanımın ilk basamağını oluşturur.
Alerjik astım için hastanın muayene bulguları, akciğer grafisi,
solunum fonksiyon testleri çok
önemli olup Laboratuar bulgularından serum IgE düzeyleri değerlendirilir. Pride testleri de ev
tozu akarları, polenler, mantarlar,
hayvan antijenleri içeren 20-30
adet standart hazırlanmış alerjen deri içine verilir. Oluşan sert
kabarık ve çevresindeki kırmızılık
değerlendirilir.
maz. Bu nedenleriyle bağışıklık
sisteminde tespit edilen etkenlere duyarlılığının azaltılmasına yönelik yapılan aşı tedavisi seçilmiş
vakalarda şikayetleri büyük oranda azaltabilir.
Astım tedavisi nasıl yapılır?
üzere tüm ev toz tutan her türlü eşyadan arındırılmalıdır. Akar alerjeni olanlar
anti alerjenik yatak takımları kullanabilirler. Yün, pamuk, kuştüyü içeren yatak
malzemeleri uzaklaştırılmalıdır. Yastık
kılıfı, çarşaf ve nevresimler her hafta
55’c üzerindeki ısıda yıkanmalıdır. Kalın
tüylü halılar kaldırılmalıdır. Ev temizliği
özel filtreli süpürgeler ve ıslak bezlerle
düzenli olarak yapılmalıdır.
2- İlaç tedavileri Alerjik reaksiyonun
çeşidine bağlı olarak doktor tarafından
seçilmelidir.
3- Alerji aşısı yaptırın. Alerjik hastalıklar
kalıtsal yani genetik kökeni olan bir hastalıktır ve bilinen hiçbir tedavi yöntemi
alerjik genetik yapıyı ortadan kaldıra-
Astımlı hastaların tedavisinin
temelini eğitim oluşturmaktadır. Hasta hastalığı ile ilgili tüm
bilgilere sahip olmalı, hekim ile
sürekli diyalog halinde olmalıdır.
Sağlığındaki en ufak değişimleri
hekimiyle paylaşmalı, önerilen
ilaçları önerilen sürede düzenli kullanmalı, düzenli kontrollerine gitmelidir.
Eğer hasta günlüğü tutması ve PEF metre ölçümleri yapması istendiyse bunları
aksatmadan ve bıkmadan yerine getirmelidir. Bu öneriler tutulduğu zaman astımın tam kontrolü mümkün olabilir. Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma
(inhalasyon) yolu ile kullanılan ilaçlardır
ve özel aletlerle verilmektedir. Bu değişik aletlerin kullanımı konusunda mutlak
surette hekiminizden eğitim almalı ve
tekrarlayan vizitlerde doğru kullanıp kullanmadığınız hekim tarafından kontrol
edilmelidir. Tedavi; Koruyucu, tedavi edici ilaçlar ile Rahatlatıcı, bronş genişletici
ilaçlar olmak üzere ikiye ayrılır.
21
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
DERİ
TÜMÖRLERİ
Fazla miktarda ve büyük benleri olanlar, vücüdunda fazla miktarda ve çili olanlar belirli aralıklarla
cilt doktoruna kontrole gitmelidir.
S
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
on yıllarda deri tümörleri halk tarafından
daha çok bilinen sıklığı artan popüler bir
konu haline gelmiştir. Bunun iki önemli
nedeni vardır. 1.Güneşin zararlı ışınlarına ve
radrasyona maruz kalma,tümöre neden olan
madde ve ilaçların daha fazla kullanılması
2.İnsanların hastalığının farkına daha çok vararak daha çabuk doktora başvurmasıdır.
Cildiye (Dermatoloji)
1987 İstanbul Tıp Fak. mezunu olan
Deniz YARDIMCI, Haseki Eğitim Araş.
Böl. Dermatolog İhtisasını tamamlayarak 1992 yılında Uzman Dermatolog
ünvanını aldı, 3 yıllık mecburi hizmet
görevini Niğde Devlet Hast. sürdürdü.
Haseki Eğitim Araştırma Hast. 2011
yılına kadar çalıştı. 2011 yılından sonra
istanbul 29 Mayıs Hastanesinde mesleğine devam etti, 2013 itibariyle Avrasya
Hospital’de görevini sürdürmektedir.
Evli 2 çocuk annesidir.
Görev Saati: 09:00 - 16:00
Dahili Tel: 1105
22
Deri tümörleri temel olarak 3’e ayrılır.
1.Bazal hücreli karsinom
2.Skuamöz hücreli karsinom
3.Malign melonom
BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM
Çoğunlukla beyaz ve açık
tenli toplumlarda en sık görülen kanserdir.
Önceki güneş yanıkları, bağışıklık sistemini
baskılayan tedaviler (immunsupresyon) açık
ten bilhassa kızıl şaç ve kolay güneş yanığı,
radrasyon tedavisi, çocuklukta güneşe aşırı
maruz kalma ve şiddetli güneş yanıkları bazal
hücreli karsinom gelişimi için risk faktörleridir.
Daha çok baş boyunda yerleşirler. Ciltte derine
inen yaralar (ülser) ciltte dışarıya doğru bazen
kabuklu olabilen kabarıklar şeklinde görülebi-
lirler. Bunlar kolaylıkla kanarlar va kabuklaşırlar. Çoğunlukla kaşıntı ve ağrı gibi belirtileri
yoktur. Zaman içinde büyürler. Etrafa doğru yayılırlar. Yıllarca iyileşmeyen yaralar şeklinde de
devam edebilirler. Deri kanserleri içinde seyri
en iyi olan grup budur. Başka organlara yayılım
nadirdir.
SKUAMÖZ HÜCRELİ KARIŞIM
Cilt kanserlerinin en yaygın görülen 2.türüdür. Risk faktörleri ilkiyle benzerlik gösterir.Sürekli güneş ışınlarına maruz kalma,cilt yanıklarından sonra oluşan ülserler risk faktörleridir.
Diğer cilt tümörlerinden farklı olarak insan
popillem virüsü ile olan cilt enfeksyonları,cilt
hastalıklarının tedavisi için kullanılan ışınlar ve
bağışıklılık sistemini baskılayan ilaçlar bu tümörleri oluşma sıklığını arttırırlar.
Çoğunlukla yüz ve el sırtında kahverengimsi lekeler tarzında başlayıp birkaç ay içinde
daha büyük hale gelir,üzerinde yaralar açılır.
Alt dudakta başkayan tümörlerde sigara hikayesi önemli bir risk faktörüdür.
MALİGN MELANOM
En habis deri tümördür. Bu türde yine
Uz. Dr. H. Deniz YARDIMCI
Cildiye (Dermatoloji)
güneşe maruz kalma, açık ten rengi ve çocuklukta geçirilen ağır güneş yanıkları klasik
risk faktörleridir. Fakat bunun dışında yüzde ve
vücutta çillenmenin fazla olması fazla miktarda beni olanlar ve büyük benler bu tümörlere
özgü önemli risk faktörleridir. Bu tümörler çoğunlukla sinsi seyrederler.Ciltte küçük tenden
biraz daha koyu leke ile başlarlar.Giderek büyür
ve koyulaşır.Gelişim başlangıçta yavaş olduğu
için gözden kaçabilir. Benlerden kaynaklanan
tümör türlerinde ise, bende büyüme,renkte
koyulaşma, etrafta yeni ben oluşumları, bende
kanama malign melanomdan şüphelenilmesine neden olan belirtilerdir. İlginç bir şekilde
tırnağın altında ve kenarında da olabilirler. Yine
aynı koyu lekeler olarak başlayıp büyüme gösterirler. Diğer organlara lenf bezleri aracılığı ile
hızlı bir yayılım gösterirler. Öncelikle yakındaki
lenf bezlerini şişilirler. Oradan tüm vücuda
yayılırlar.
DERİ TÜMÖRLERİNİN TANISI
Deri tümörleri, uzman cilt doktorunun değerlendirilmesiyle oluşan şüphe ile başlar. O bölgeden alınan cilt biopsileri ile tanı konulur.Tanıda
en önemli aşama ciltteki değişikliklerin hasta
tarafından fark edilerek doktora başvurmasıdır.
DERİ TÜMÖRLERİNDE TEDAVİ
Deri tümörlerinin tanısı konulduktan sonra tümörün büyüklüğü,nerelere kadar yayıldığı ve
türü saptanarak tedaviye karar verilir.En önemli tedavi metodu tümörün bulunduğu yerden
mümkün olduğunca tümüyle çakarılmasıdır.Tümör yakın veya uzak biryere yayılmış ise ilaç
tedavisi (kemoterapi) ve ışın tedavisi (radyoterapi) yapılarak tümör iyileştirmeye çalışılır.
DERİ TÜMÖRLERİNDEN KORUNMA
Yukarıda da belirtildiği gibi güneş ışınlarına
korunmasızca fazla maruz kalma,vücudun direnç sisteminin zayıf olması, cilde ait yanıklar
ve benlerin zararlı etkenlere maruz kalması
risk faktörleridir. Öncelikle açık tenli insanların
güneş ışınlarından kaçınmaları, sadece deniz
kıyısında değil güneş içinde de cildi güneş
ışınlarından koruyacak ürünlerin kullanımı cok
önemlidir.
Fazla miktarda ve büyük benleri olanlar,
vücüdunda fazla miktarda ve çili olanlar belirli aralıklarla cilt doktoruna kontrole gitmelidir.
Tüm kanser türleri ile mücadele etmede
önemli olan sağlıklı beslenme,düzenli egzersiz
yapılması,sigaragibi zararlı alışkanlıklardan kaçınılmalı cilt tümörleri içinde geçerlidir.
23
Op. Dr. Mehmet KOÇ
Kadın Has. ve Doğum Uzmanı
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
Şeker
Yükleme
Testi’nin
Anne
Ve Bebeğe
Zararı
Yoktur...
Her şeyi bildiğini iddia eden ve her
konu da söz söyleyenler aslında
hiçbirşey bilmeyenlerdir.
Op. Dr. Mehmet KOÇ
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
Kırşehirde doğdu. Atatürk Üniversitesi Tıp
fakültesini bitirdi. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlığı Eğitimini Şişli Etfal Eğitim ve
Araştırma hastanesinde tamamladıktan sonra 2003-2007 yılları arasında özel bir sağlık
kuruluşunda çalıştı.2007 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesinde Perinatoloji
(2. Düzey USG kursuna katıldı) 2008 yılında
yurtdışında Laparaskopi(kapalı ameliyat) eğitimi aldı.2008 Kasım ayından itibaren hastanemizde çalışmaktadır. 2010 yılında İstanbul
Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Yardımcı
Üreme Teknikleri Merkezinden Tüp Bebek uzmanlığını eğitimini tamamlayarak .Tüp bebek
uzmanlığı sertifikası aldı.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1114
24
Op. Dr. Mehmet KOÇ
Kadın Has. ve Doğum Uzmanı
Tüp Bebek ve Reprodüktif Endokrinoloji
Ş
eker yükleme testi uzun yıllardır güvenle yapılan anne ve bebek için
hayati önem taşıyan bir testtir. Bir
dilim pasta veya iki dilim baklava da ne
kadar şeker varsa şeker yükleme testinde de o kadar şeker vardır.
Gebelik öncesi salgılanan insülin yeterli iken, gebelikte oluşan değişiklikler
ve kilo artışı nedeni ile insülin ihtiyacı
artar gebelerin %3-10’un da yeterli insülin salgılanamadığından gestasyonel
diabet gelişir.
Her şeyi bildiğini iddia eden ve her
konu da söz söyleyenler aslında hiçbirşey
bilmeyenlerdir.
Gündem de kalmak için bilinçsizce
ve hiçbir bilimsel temele dayanmadan
yapılan açıklamalar anne ve bebekleri
için zararlı olmuştur ve zarar vermeye de
ne yazık ki devam etmektedir.
Şeker yükleme testinin bebeğe zararlı
olduğu gibi bilimsel temelden yoksun bir
iddia, gündemi meşgul etmeye devam
etmektedir. Türk jinekoloji ve Obstetrik
derneğinin gebelikte yapılan şeker yükleme testinin zararının olmadığını açıklamasına rağmen hastalarımız testin zararlı olduğu düşüncesi ile şeker yükleme
testini yaptırmaktan kaçınmaktadır.
Amerikan Diabet Derneğinin
gebelikte şeker taraması ile
ilgili önerileri şunlardır:
1.Obezite
2. Bir önceki gebelikte Gebelik Diabeti
tanısı konulmuş veya 4000 gramın
üstünde
bebek doğumu
3.İdrar tetkikinde şeker pozitif
4.Daha önce Polikistik Over Tanısı
konulmuş
5.Ailede Tip 2 Diabet tanısı varsa
Bu gebelere hemen şeker yükleme
testi yapılmalı 24 haftayı beklememeli
ve eğer şeker seviyesi yüksekse öncelikle diet ,diet yetersiz kalırsa da ilaç
tedavisine başlanmalı.
Risk faktörü yok ve gebeliğin ilk üç
ayında yapılan kan testlerinde şeker
testleri normal sınırlar içerisinde ve
1. 25 yaşınından küçük
2. Gebe kalmadan önce normal kilolu
3. Ailesinde şeker hastalığı hikayesi yok
4. Daha önce yapılmış şeker yükleme
testi normal olan gebelerde
Şeker yükleme testi gebeliğin
24-28 haftaları arasında yapılmalıdır. Gebelikte yüksek seyreden şeker seviyeleri anneye
ve bebek sağlığını olumsuz etkileri vardır.
Anneye Etkileri:
1. Diabetik Retinopati: Şeker hastalığında kontrolsüz yüksek şeker seviyeleri
körlüğe kadar gidebilen göz problemlerine sebeb olabilir.
2. Böbrek Hastalıkları: Kontrolsüz yüksek
şeker seviyeleri böbrekleri olumsuz
etkiler
3. Gebeler de kan basıncını artırarak hipertansiyon riskini artırır.
Yüksek şeker seviyelerinin
Bebek üzerindeki olumsuz
etkileri:
1. Düşük riskini artırır.
2. Gebeliğin erken dönemindeki yüksek
şeker seviyeleri özellikle bebekler de
kalp ve sinir sistemi anomali riskini
artırır.
3. Diabetik anneden doğan bebeklerde
çocukluk çağında obezite daha sık
görülür
4. Doğum ağırlığının 4000 gramın üzerinde olması ve buna bağlı olarak
doğum yaralanmaları ve sezaryen
doğum oranın da artış
5. Bebeklerin akciğer gelişimini yavaşlattığından doğum sonrası solunum
sıkıntısı ve yenidoğan bakım ünitesinde yatma riskini artırır.
6. Uzun dönem takiplerde gebeliklerin
de kontrolsüz şekeri olan kadınların
çocuklarının zeka seviyeleri ve öğrenme kabiliyetinin diğer çocukardan
geri olduğu görülmüştür.
Kolaylıkla her yerde yapılabilen ucuz bir
test olan şeker yükleme testi zararı olmadığı gibi anne ve bebek için bir çok
olumsuz durumu gerçekleşmeden önlememizi sağlar.
Kadın doğum uzmanları anneleri ve
onların bize emaneti olan karnında ki
bebeklerini çok sevmektedirler,annenin
ve bebeğinin zarar göreceği bir testi
yapmayacaklardır.
Bilimsel temele dayanmayan ,uzmanı
olmadığı bir konuda konuşan birinin değil de gebeliğin hukuki ve vicdani tüm
sorumluluğunu alan kadın doğum uzmanları ile Türkiye de ve Dünya da ki
bilimsel kurulların önerilerine uyulması
daha doğru olacaktır..
Gebelikte ortaya çıkan kontrolsüz şeker
yüksekliği anne ve bebek için zararlı
iken. Bir dilim pastadan yada iki dilim
baklavadan daha fazla şeker içermeyen,
gebelik boyunca bir kez yapılan şeker
yükleme testinin bebeğe ve anneye zararı yoktur.
Bu gebelere hemen şeker yükleme testi yapılmalı 24 haftayı beklememeli ve eğer şeker seviyesi yüksekse öncelikle diet, diet yetersiz kalırsa da ilaç tedavisine başlanmalı.
Not: Sağlık Bakanlığı Şeker Yükleme Testi’nin zararlı olmadığını ve yapılması gerektiğini açıkladı. (Makalemizin Yayın Aşamasında)
25
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
TÜP MİDE
Ameliyatı
(Vertical
Sleeve
Gastrectomy)
Tüp Mide Ameliyatında ghrelin üretilen midenin fundus bölgesi çıkarıldığından iştahta azalmış olur ve
kilo kaybı meydana gelir. almak gerekir.
1
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
1967 yılında İstanbul’da doğdu. 1993’de
Çapa Tıp Fak. mezun oldu. 1994-1998
yılları arasında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistanlık yaptı.
1998-2012 yılları arasında Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2. Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahi, Kanser
Cerrahisi, Laparoskopi Cerrahisi ve Endoskopi alanlarında teşhis ve terapatik
çözümler konusunda hizmet verdi. Evli
ve 2 çocuk babası.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1017
990 lı yıllardan beri mide küçültme ameliyatları uygulansa da, günümüzde uygulanan sleeve gastrektomi tekniği son olarak
2001 yılında Amerikalı cerrah Dr. Gagner tarafından bildirilmiştir. Dr. Gagner bu tekniği, klasik gastrik by-pass ve biliopankreatik diversiyon
ameliyatları uygulanamayacak derecede kilolu
süper obez hastalar için asıl ameliyat öncesi belli oranda kilo verdirmek amaçlı ilk basamak cerrahi olarak düşünmüştür. Fakat bu amaçla sleeve
gastrektomi uygulanan hastaların beklenenden
çok ve daha önemlisi yeterli oranda kilo verdiğinin görülmesi üzerine, bu teknik tek başına
uygulanabilen bir obezite ameliyatı olarak tıbbi
litaratüre girmiştir
Bu ameliyattan sonra hastaların fazla kilolarının
%54 ile %81’ini yaklaşık 12 ay içinde kaybettikleri, aynı zamanda şişmanlığa bağlı diğer hastalıklarda düzelme görüldüğü tespit edilmiştir.
Sleeve gastrektomi avantajları nelerdir?
Sleeve gastrektominin en büyük avantajı sindirim sisteminin doğal yolunda herhangi bir değişiklik yapılmamasıdır. Ameliyat sonrası vitamin
26
ve mineral eksikliği diğer obezite ameliyatlarına
oranla çok daha az görülür. Genellikle 40 ile 90
dakika arasında süren nispeten teknik olarak
Op. Dr. Hasan LİCE
Genel Cerrahi
daha kolay sayılabilecek bir prosedürdür.
Diğer bir avantajı ise obezite ameliyatları
sonrası tekrar kilo alımı durumunda sleeve gastrektomi revize edilebilecek en uygun prosedürdür.
Tüp Mide Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Sleeve gastrektomi aynı zamanda
“uzunlamasına gastrektomi” veya “tüp
mide” olarak da adlandırılmaktadır. Midenin büyük kenarı kesilip çıkarılarak 60 ile
120 ml arasındaki hacme sahip bir mide
tüpü oluşturulur. Diğer obezite cerrahisi
yöntemlerinde olduğu gibi sleeve gastrektomide laparoskopik dediğimiz kapalı
yöntem ile yapılmaktadır. Yaklaşık yarım
santimlik 6 adet küçük deliklerden yapılmaktadır. Ameliyat sonrası ağrının son
derece az olması, iyi bir kozmetik sonuç
ve erken mobilizasyon gibi laparoskopik
cerrahinin tüm faydalarını obezite cerrahisinde de görmekteyiz. Sleeve gastrektomide tek kullanımlık özel aletlerle mide
kesilmekte ve aynı anda üzerine dikilmektedir. İşlem sırasında kalan midenin
inceliği mide içerisine yerleştirilen bir tüp
sayesinde sağlanmaktadır. Kesilme işlemi
sonrası midenin yaklaşık %80 lik kısmı
çıkarılır. İşlem sonrası kalan mide adeta
muz şeklinde bir tüpü andırdığından dolayı teknik genellikle tüp mide olarak adlandırılmaktadır. Dikiş hattından olası bir
kaçağı tespit etmek amaçlı mide özel bir
boya ile şişirilir ve dikiş hattı kontrol edilir.
Ameliyatın ertesi günü sıvı alımına başlanır. Sıvı alımı 3. Gün artar ve hasta genellikle 3. Gün taburcu edilir. İlk hafta berrak
sıvılar olmak üzere 14 gün sıvı gıdalarla
beslenilir. Daha sonra yavaş yavaş yumuşak gıdalara geçiş olur ve 4. Hafta sonunda
bütün gıdalar yenebilecek hale gelinir. Bu
periyod boyunca çoğu ekip bir diyetisyen
kontrolünde olunmasını tercih eder. Ameliyat sonrası beklenen kilo kaybı, fazla kiloların %70 idir. Yani 70 kg olması gereken
bir insan 170 kg
ise; ameliyat sonrası bir buçuk yıl sonunda
yaklaşık 100 kg civarına iner. Kilo verimi ilk
6 ayda hızlı iken daha sonra daha yavaş
bir şekilde devam eder. Sleeve gastrektomi
sonrası verilen kiloların kalıcı olma oranı
%75-80 civarındadır. %15-20 hastada tekrar kilo alma görülebilmekte olsa da aynı
kilolara tekrar dönme olasılığı %1 civarındadır.
Tüp Mide Ameliyatında Kilo
Kaybı Nasıl Oluşur?
Tüp Mide Ameliyatında, 2 mekanizma ile
kilo kaybı olmaktadır:
• Mide hacminin küçültülmesi ile
mekanik bir kısıtlanma ve mide
hareketlerinin azaltılmasına bağlı kilo kaybı,
• Ghrelin olarak bilinen bir maddeyi üreten mide dokusu çıkarıldığından hormonsal bir değişiklik meydana
gelmesi sonucu kilo kaybı olur.
Ghrelin midenin fundus denilen üst
parçasındaki oksintik hücrelerce üretilen 28 amino-asitlik bir peptit proteindir. Beyindeki hipotalamus ya da pituiter
bölgedeki reseptörlerinin aktivasyonu ile
düzenlenen kuvvetli bir oreksijenik (iştah
arttırıcı) bir peptittir. Mide fundusunun her
bir gramında, oniki parmak bağırsağına
göre 10-20 kat daha fazla ghrelin bulunmaktadır. Tüp Mide Ameliyatında ghrelin
üretilen midenin fundus bölgesi çıkarıldığından iştahta azalmış olur ve kilo kaybı
meydana gelir.
Tüp mide ameliyatı kısa sürede etkili
olan önemli bir şişmanlık ameliyatıdır. Altı
ayda toplam fazla kiloların %35-70’i ve
12 ayda ise fazla kiloların %33-81’i kaybedilmektedir. Üç yılda kaybedilen fazla
kiloların “Gastrik By-Pass Ameliyatı” sonrasında kaybedilen kilolara yakın olduğu
gösterilmiştir.
Tüp Mide Ameliyatından Sonra
Kilo Alınırmı?
Tüp mide ameliyatından sonra mide
tüpünün zamanla genişlemesi halinde
yeniden kilo alımı görülebilir. Ameliyat tekniklerindeki farklılıklar nedeniyle bu durumun neden meydana geldiği anlaşılmıştır.
Nedenleri şunlardır:
• Aşırı geniş buji kullanılması.
• Mide arka duvarının yeterince alınmaması.
• Büyük lokmalar nedeniyle mide
tüpüne aşırı basınç ile genişleme
Tüp Mide Ameliyatından Sonra
Kilo Alınırsa Ne Yapılır?
•
•
•
Yeniden laparoskopik tüp mide
ameliyatı ile genişleyen midenin
fazlalılığının alınması.
Gastrik by-pass ameliyatına geçilmesi.
Laparoskopik düodenal swich
ameliyatına geçilmesi.
Tüp mide ameliyatının riskleri
nelerdir?
Sleeve gastrektomi ameliyatında çıkarılan mide kısmında uzun bir dikiş hattı
oluşur. Bazı hastalarda bu uzun dikiş hattından küçük kaçaklar olabilmektedir. Bu
oran %1 in altındadır. Kaçak durumunda
dikiş hattı çevresinde ufak apseler olabilmektedir. Bu durumda radyolojik olarak
oluşan birikintiler drene edilir ve kaçağın
kapanması beklenir. Düşük ihtimalle tekrar ameliyat veya endoskopik olarak kaçak noktasına stent denilen örtücü bir cihaz konulabilmektedir. Günümüzdeki tıbbi
teknolojideki gelişmeler (özellikle mideyi
kesen ve kapatan stapler teknolojisi) sayesinde bu ameliyat son derece güvenle
yapılabilmekte ve işleme bağlı komplikasyonlar çok nadir görülmektedir. Sleeve gastrektomiye bağlı ölüm riski %0.3-0.5 dir.
27
Op. Dr. Galip Arda PELEN
K.B.B. Uzmanı
Yaz Aylarında
K.B.B. Hastalıkları
Daha Çok Baş Gösteriyor
“Hijyen şartları iyi
olmayan havuz ve
denizlerde yüzenlerde dış kulak yolu
enfeksiyonlarına,
özellikle de mantara
yakalanma riski
artmaktadır.”
Op. Dr. Galip Arda Pelen
K.B.B. Uzmanı
1979 Balıkesir doğumlu. 2004 yılında
İst. Üni. Tıp Fak. mezun oldu. Göztepe Eğit. Araş. Hast. K.B.B. İhtisası
yaptı. 2013 Mayıs ayı itibari ile Avrasya
Hospital’da görev yapmaktadır.
Muayene Saatleri: 08:00 - 14:30
Cumartesi : 11.30 - 15.00
Dahili Tel: 1133
28
Y
az mevsiminin gelmesiyle sanılanın aksine
kbb hastalıklarında azalma olmaz, sadece
hastalıkların sıklığında değişim olur. Kışın
daha sık görülen nezle, grip gibi viral üst solunum
yolu hastalıkları ve bunlara bağlı oluşun sinüzit,
otit gibi bakteriyel enfeksiyonlar, güneş ışınlarının etkisini göstermesi ve havaların ısınmasıyla
podyumdaki yerlerini dış kulak iltahabı (eksternal otit) ve kulak mantarı (otomikoz) gibi sıcak,
nemli havaları seven mikrobik hastalıklara bırakırlar. Özellikle yazın aşırı terleme, sık banyo alma,
deniz daha sıklıkla havuz suyunun etkisiyle kulak
girişindeki cildin asit-baz dengesi bozulur ve enfeksiyonlara yatkınlık artar. Normalde dış kulak
yolu iyi korunaklıdır ve kendi kendini temizleme
özelliği vardır. Cilt altında kulak kiri dediğimiz serumeni oluşturan bezler ve kıl kökü bezleri bulunur. Doktorlar ve hastalar tarafından kullanılan
kulak kiri terimi yanlış bir tabirdir. Bu salgı aslında
dışardan gelen bir pislik değil, kulağın yaptığı son
derece yararlı bir salgıdır. Normalde eğer kişinin
kulağında yapısal bir problem (kulak kanalı darlıkları, sedef hastalığı gibi) yoksa bu salgı dışarıya doğru atılır. Hastalarda birikerek kulağı tıkayıp
işitme kaybına neden olması genellikle yanlış
alışkanlıklar (kulak temizleme pamuğunun sık ve
yanlış kullanımı, kulağın yabancı cisimlerle kaşıyarak tahriş edilmesi gibi) nedeniyle olmaktadır.
Bu salgı; kulak kanalının hafif asidik (pH 4-5) olmasını sağlar, mikropların yerleşmesini engeller
ve enfeksiyonların gelişmemesi açısından bir bariyer oluşturur, dış ortamdan gelen toz ve benzeri
yabancı cisimleri zamk gibi tutar. Ancak dış kulak
yolundaki asiditeyi değiştiren faktörler (banyo,
deniz veya havuz sonrası kulağın ıslak kalması,
pamuklu çubukla kurcalama sonrası kulak kirinin
temizlenip koruyucu bariyerin ortadan kaldırılması, yine temizleme veya kaşıma amaçlı dış
kulak yoluna sokulan yabancı cisimlerin yaptığı
travmaya bağlı deride zedelenme, kulak kirinin
itilip birikmesi ve suyla şişmesi sonucu mikropların yerleşimi için zemin oluşturması vb.) patojen
bakterilerin ve mantarların üremesine ve dış kulak yolu iltihabına yol açar.
Hijyen şartları iyi olmayan havuz ve denizlerde
yüzenlerde dış kulak yolu enfeksiyonlarına, özellikle de mantara yakalanma riski artmaktadır.
Op. Dr. Galip Arda PELEN
K.B.B. Uzmanı
Ayrıca kulak temizlettirmek için
gidilen hastanelerde kullanılan
aletlerin yeterince temiz ve steril
olmaması, aynı aletin birden
çok kişide kullanılması ya da
temizleyen kişinin dış kulak
cildini tahriş etmesi durumunda
hastanelerden de mantar ve
enfeksiyon kapılabilinir.
İşitme cihazı kullananlar da yaz aylarında dış kulak yolu enfeksiyonları daha sık
görülme eğilimindedir. Kulak içi cihazlarda
cihazın kendisi, kulak arkası olanlarda kulak
kalıbı dış kulak yolunu tıkayarak dış kulak
yolunun kendini temizleme mekanizmasını
bozmakta, yazın özellikle terleme ile kulak
yolu asiditesinin bozulması bu enfeksiyona
zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle cihazı
aralıklı kullanmakta ve sık sık temizlemekte
yarar vardır.
Eksternal Otit’de
(Dış Kulak Yolu İltihabı)
Ne Hissedilir?
Ağrı ve kaşıntı eksternal otitin en sık görülen belirtileridir. Hastalar genellikle zonklayıcı tarzda, öncesinde hafif kulak kaşıntısı
olan, çene ve kulak kepçesinin hareketine
duyarlı oldukça şiddetli bir ağrıyla hekime
başvurur. Kulağının üzerine yatamadığını,
kulağına dokunamadığını belirtir. Sıklıkla öncesinde havuza veya denize girme öyküsü
vardır. İşitme kaybının ön planda olduğu orta
kulak iltahabının aksine dış kulak yolu iltahabında kulak girişi şişip kapanmadıkça erken
evrede işitme kaybı beklenmez ve genellikle
kulak zarında herhangi bir hasar yoktur.
Ekternal Otit
(Dış Kulak Yolu İltihabı)
Nasıl Önlenebilir?
Eksternal Otit’i (Dış Kulak Yolu İltihabı’nı)
önlemenin en güvenli yolu, kulak yolunu
tahriş etmemek ve savunma mekanizmalarının iyi çalışmasını sağlamaktır.
• Kulak temizleme çubuğu, tel toka, tığ, kürdan, parmak ve benzeri cisimlerle kulağın
kaşınarak tahriş edilmesinden kaçınılmalıdır.
• Kulak kirini (mumunu) çıkarmaya çalışmayın. Eğer, işitmenin etkilendiğini hissediyorsanız doktorunuza danışınız.
• Kulaklarınızı mümkün olduğunca kuru tutmaya çalışın. Yüzdükten veya duş aldıktan
sonra kulaklarınızı havlu ya da pamukla
kurulayın. Düşük derecede ayarlanmış, saç
kurutma makinesi, kulak yolunu kurutmada
yardımcı olabilir, ancak kulağınızdan 30 cm.
uzakta tutun.
• Sık tekrarlayan dış kulak yolu iltihabınız
oluyorsa yüzme sırasında başlık kullanarak
suyun kulaklarınıza kaçmasını engelleyebilirsiniz. Kulak tıkacı, kulaklarınızın iltihaplanmasına olanak sağlayabilir. Önlem amaçlı
olarak yaz aylarında haftada iki kere kulak
temizleme pamuğuna damlatılacak 2 damla
sirkenin kulak girişine yumuşakça sürülmesi
de asidik bir ortam yaratarak iltihap oluşma
riskini azaltmaktadır.
Ekternal Otit
(Dış Kulak Yolu İltihabı)
Nasıl Tedavi Edilir?
olan hastalarda kış aylarında da görülebilir. Kaşıntı, kötü kokulu akıntı, işitme kaybı,
bazen ağrı şikayetleri yapar. Ağrı hastalığın
doku derinliğine nüfuz ettiğini gösterir. Bu
durum daha çok kulak karıştırma alışkanlığı
olan kişilerde ortaya çıkar. bu nedenle kulak
karıştırmak doğru bir alışkanlık değildir, hastalığa davetiye çıkarır. Tedavi aspiratör yardımı ile iyi bir temizlik ve kanalın asidifikasyonu yoluyladır. Tedavi tamamiyle lokaldir,
sistemik yani ağızdan alınan ilaçların etkisi
olmaz. Mantar ilaçlarının damla şekilleri en
etkin olanıdır. Özel hazırlanmış solüsyonlarla
yapılan pansumanda tedavide kullanılır. Tedavide antibiyotik kullanımının yeri yoktur.
Otomikoz tedaviye dirençli olabilir, tekrarlarla
seyredebilir. Hastalık iyileştikten sonra kulağı
korumak ve kuru tutmak tedavi kadar önemlidir. Mantar enfeksiyonları kulak zarında ve
dış kulak yolunda kalıcı hasar oluşturmazlar.
Oluşturdukları işitme kaybı tedavi ile düzelir.
Anlatılanlardan herhangibirinin sizde olduğunu düşünüyorsanız hemen doktorunuza
başvurun. Yapılacak muayeneden sonra iltahabın seviyesine göre genellikle lokal yani
çeşitli damla ve pomadlarla yapılacak tedavi
yeterli olacaktır. Daha ilerlemiş durumlarda,
ağır vakalarda ise (abseleşme, kulak girişinin
tamamen kapanması, iltahabın çevredeki
cilde yayılması...) doktorunuz tarafından sistemik yani ağızdan veya enjeksiyon yoluyla
verilecek ilaçlara ek olarak yapılacak kulak
temizliği, pansuman, gerekirse cerrahi müdahaleyle sorun çözülecektir. Kulak Mantarı
(Otomikoz) Normal olarak dış kulak yolunda mantar sporları mevcuttur. Yaz aylarında
aşırı terleme, sık banyo yapılması, deniz ve
havuz nedeniyle kulağın nemli kalması sonucunda sıklığı artar. İltahaplı kulak akıntısı
29
Op. Dr. Orkunt ÖZKAPTAN
Üroloji
Taşı
Böbrek
Hastalıkları
Taş oluşumun önlemek için bol miktarda sıvı alınmalıdır. Sıklıkla taş oluşturan hastaların günde en
az 2 litre suyu 24 saat boyunca düzenli aralıklarla eşit miktarlara bölerek alması önerilir.
B
öbrek ve üreter taşı hastalıkları üroloji hekimleri tarafından sık görülen hastalıklardır.
Bu hastalar genelde ağrı ile başvururlar. Toplumda her 10 kişiden 1’inin hayatı boyunca en az
1 kez böbrek taşı hastalığına yakalandığı düşünülmektedir.
Op. Dr. Orkunt ÖZKAPTAN
Üroloji
1979‘da Almanya’da doğdu. 1996 yılına kadar Almanya’da Yaşayan Özkaptan 1998-2004 yılları arasında İstanbul Üni. Tıp Fak. okudu. Daha sonra
Okmeydanı Eğitim Ve Araş. Hast.
Üroloji Uzm. ihtisas yaptı. 2011-2013
yılında Kastamonu Taşköprü Devlet
Hast. mecburi hizmetini tamamladı.
2013-2014 Almanya ‘LAPAROSKOPİK’
cerrahi eğitimi aldı. 2014 Ekim ayı
itibariyle Avrasya Hospital’de görevini
sürdürmektedir.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1008 - 1012
İklimin böbrek taşı görülme riski üzerinde
önemli bir etkisi vardır. Ülkemizin de yer aldığı
ılıman iklim kuşağı böbrek taşı gelişiminde riskli
bölgeler arasında sayılmaktadır. Taşlar büyük çoğunlukla ağrı kesici tedavi dışında herhangi bir
müdahaleye gerek olmadan verilen ilaçlar ve taş
düşürücü tedavilerle kendiliğinden düşerler. Böbrek yada üreterde tespit edilen taşların düşme
oranı %80 kadardır.
Böbrekte oluşan taşlara böbrek taşı denir. Üre-
ter taşı ise önce böbrekte oluşmuş daha sonra
böbreği terk ederek üreter adını verdiğimiz böbrek
ile mesane arasındaki idrar kanalına ilerlemiş ve
burada takılarak idrar akışını tıkamış olan taşlara
verdiğimiz isimdir. En sık görülen taş bileşenleri
kalsiyum ve oksalat adını verdiğimiz minerallerden oluşan kalsiyum oksalat taşlarıdır. Bunun dışında kalsiyum fosfat, ürik asit, sistin ve sitruvit
taşları diye adlandırılan taşlar vardır.
Böbrek hücrelerinde günlük 180 litre kan süzülür ve bu süzme işlemi ile yaklaşık 1.5 litre idrar
çıkar. İdrar içerisinde çözünmüş hâlde atık maddeler ve vücuda fazla gelen mineraller vardır. Bazı
zamanlarda idrardaki maddeler çok konsantre
hâle gelmekte ve idrar içerisinde katı kristaller
meydana gelebilmektedir. Bu kristaller yavaş yavaş büyüyerek daha büyük kristallere ve sonrasında böbrek taşlarının oluşumuna neden olmaktadır.
İdrar içerisinde ortaya çıkan kristalleşmeyi önleyici bazı bileşikler bulunur. Taş oluşumu idrarda kristalleşmeyi engelleyen maddelerle kristalleşmeyi
oluşturan maddeler arasındaki denge bozulunca
meydana gelir
Yapılan çalışmalarda beyaz ırkta siyahi ırka göre
daha fazla taş üretimi olduğu, yine erkeklerde kadınlara göre daha fazla taş üretimi olduğu tespit
edilmiştir. Bir kez taş üreten bir insanın hayat boyu
yeniden taş üretme riski %50’dir. Yani taş üreten
30
Op. Dr. Orkunt ÖZKAPTAN
Üroloji
insanların yarısı yeniden taş düşürecektir.
Ailesel yatkınlık önemli bir faktör olarak
görülmektedir. Ailesinde taş olan kişide taş
oluşma riski daha fazladır. İklim ve su alımı
yine taş oluşumunu etkileyen önemli faktörlerdendir. Ülkemizin de üzerinde bulunduğu ılıman ve sıcak iklim kuşağı taş oluşumunun daha sık rastlandığı bölgelerdir. Taş
oluşumunun en önemli nedenlerinden bir
tanesinin yetersiz sıvı alımı, buharlaşma ve
dehidratasyon ile vücuttan fazla sıvı kaybı
olduğu bilinmektedir. Bir insan yeterli su
almadığı zaman idrarı daha konsantre ve
koyu hâle gelir. Bu durumda idrarda kristaller oluşma şansı artar. Ayrıca daha konsantre idrarda kristalleşmeyi çözücü maddelerin
oranı da azdır. Bu yüzden kristaller baskın
çıkar ve birbirlerine tutunmaya başlarlar.
Bir kez taş üretmiş bir insanın günlük en az
2 litre su içmesi önerilir. Anne, babasında
veya kardeşlerinde taş olan bir insanın taş
üretim oranı topluma göre çok daha yüksektir. Bu kişilerinde günde 2 litre su içmesi
önerilir. Diyetin taş üretme üzerindeki etkisi
kanıtlanmıştır. Yüksek proteinli ve asit içeren diyet taş üretimini arttırır. Bu tip diyetlerde idrarda atılan sitrat miktarının azaldığı
görülmüştür. Sitrat taş üretimini engelleyen
bilinen en önemli kimyasal maddedir. Sitrik asit olarak da bilinir. Bu asidin azlığında
taş oluşum hızı yükselmektedir. Yüksek
tuzlu diyet bir başka önemli risk faktörüdür. İdrarda aşırı miktarda tuz atılması beraberinde kalsiyumu da idrara çekmekte
ve idrardaki kalsiyum konsantrasyonunu
arttırmaktadır. Sonuç olarak artan kalsiyum
miktarları kalsiyum kristallerinin bir araya
gelmesine ve taş oluşturmasına neden
olmaktadır. Oksalattan zengin yiyecekler ki
bunlar yeşil yapraklı sebzeler, fındık, fıstık
gibi yemişler, çay ve çikolata bu durumu
daha da kötüye götürür. Ayrıca şişmanlık,
obezite de taş üretimi için bir risk faktörüdür. Tansiyon ve kalp yetmezliği tedavisinde sıklıkla kullanılan bazı diüretikler ya da
mide rahatsızlıklarında kullanılan bazı anti
asit türlerinde idrar kalsiyum atılımı artarak
taş oluşumunda riskli durumlar yaşanabilmektedir
gelen gerginlik renal kolik adını verdiğimiz
çok şiddetli ağrıya sebep olur. Normal doğum yapmış bayanlar taş ağrısının doğum
ağrısından daha şiddetli bir ağrı olduğunu
belirtirler.
Ağrının karakteristik özellikleri; aniden başlaması, şiddetli irritasyon, idrar yapma hissi, keskin veya kramp tarzı bir ağrıya
sebep olma özellikle lomber bölge adını
verdiğimiz sırt ve yan tarafta şiddetli ağrılara neden olmasıdır. Bazen ağrı sırttan ön
tarafa kasık bölgesi ve genital bölgeye doğru yayılım gösterebilmektedir. Kimi zaman
hastada bu belirtilere ek olarak idrarda kan,
bulantı-kusma meydana gelebilir. Böbrekte
oluşan taşlar zaman zaman üretere düş-
meyip böbrekte büyümeye devam ederler.
Böbrekte sessiz durduğu dönemde taşlar
dönem dönem çok şiddetli olmasa da künt
ağrılar yapabilmektedir. Böbrekteki taşın
idrar yolundan hiçbir belirtiye neden olmadan rahatlıkla düşebilmesi için genelde 2-3
milimin altında olması gerekir. Bundan büyük taşlar üreterin çeşitli kısımları 2-3 milimden daha dar olduğu için idrar kanalında
tıkanıklıklara neden olurlar.
Taş üretere geldiği zaman taşı çıkarabilmek için üreter ritmik olarak kasılmalara
başlar. Bu kasılmalar taşın daha fazla sıkışmasına ve hasta da irritasyon bulgularının
meydana gelmesine neden olabilir. Hasta
sıklıkla tuvalete gitme hissi duyar. Tuvalet
yapma sırasında da yanma hissi ve irritas-
Böbrek taşının belirtileri
Böbrekte duran bir taş büyük çoğunlukla
hiçbir belirti vermez. Çünkü böbreğin ağrı
hissi ancak kapsülün gerilmesiyle yani
böbreğin şişmesi ile oluşmaktadır. İdrar
akışını tıkamayan taşlar semptomsuz bir
şekilde yıllar boyunca böbrekte durabilirler.
Taş yerinden ayrılıp böbrek içerisinde yer
değiştirdiği ya da üretere geçtiği zaman
idrar akımı zorlamakta, tıkanmakta ve
taşın gerisindeki idrar kanalı ve böbrekte tıkanıklığa bağlı basınç artışı meydana
gelmektedir. Böbrek kapsülünde meydana
31
Op. Dr. Orkunt ÖZKAPTAN
Üroloji
tomografi yöntemlerine göre Böbrek taşı tedavisi:
radyasyonun az alındığı bir yön- Taş tedavisinde en sık kullanılan yöntemdir.
temdir. Litotriptör taş kırma makinesi adı
verilen bir cihaz kullanılır. Vücut dışında
Taş oluşumun önlemek için bol üretilen ultrasonik dalgaların ya da şok dalmiktarda sıvı alınmalıdır. Sıklıkla
galarının cilt, deri, dokular geçilerek taşa
taş oluşturan hastaların günde
iletilmesi ve taş üzerinde meydana gelen
en az 2 litre suyu 24 saat botitreşimler sayesinde taşın parçalara ayyunca düzenli aralıklarla eşit
rılmasını meydana getiren bir yöntemdir.
miktarlara bölerek alması öneESWL noninvaziv bir tedavi yöntemidir yani
rilir. Geçmiş yıllarda kalsiyum
vücut içerisine bir girişim yapmayı gerektirtaşları oluşturan hastalara kalsimez. Ülkemizde çoğunlukla ayaktan uyguyum içeren yiyeceklerden uzak
lan bir prosedürdür. İyileşme zamanı kısadır.
durulması öğütlenirdi. Ancak
son yıllarda yapılan çalışmalar Birçok insan çok kısa süre içerisinde normal
göstermiştir ki kalsiyum ya- aktivitelerine döner.
saklamak kalsiyum taşı oluşum
riskini bilakis arttırmaktadır.
Ailesinde taş olan insanlarda
yüksek dozda kalsiyum, vitamin C veya D kullanmak taş
oluşum riskini arttırmaktadır.
Bu tip ürünleri kullanması gereken hastalar yakın takip edilmeli, sıvı alımları arttırılmalı ve
gerekirse sitrik asit içerikleri ile
desteklenmelidir. Taş oluşturma
riskini belirleyecek olan metabolik analizler adını verdiğimiz
testler bu hastalarda özellikle
yapılmalıdır.Tuz kullanımı ve
hayvansal protein tüketimi kısıtlanmalıdır.,
yon hisseder. Erkeklerde testislere ve penis
ucuna vuran ağrılar görülebilir. Taş üreterin en alt kısmı olan mesaneye girişine
geldiğinde mesaneyi çok fazla irrite eder
ve mesane tek bildiği his olan “idrar var”
hissini kişiye yansıtarak sıklıkla tuvalete
gitmesine idrarı boşaltmaya çalışmasına
neden olur. Bu sırada idrarda kan görülmesi de sık rastlanan bir bulgudur. İdrar yolundan rahatlıkla geçemeyen taşlar bazen
enfeksiyonlara sebep olabilir.
Böbrek taşı teşhisi:
Yan ağrısı nedeniyle acil servise başvuran hastalarda çoğunlukla taş hastalığı tespit edilir. Basit bir radyolojik görüntüleme
ya da ultrasonografi ile teşhis konulamadığında bilgisayarlı tomografi tetkikinden yararlanılır. Bilgisayarlı tomografi taşın teşhisi
için en etkili yöntemdir Tomografinin sık
kullanılması ile gündeme gelen radyasyona maruziyet tehlikesi üriner sistem tomografisi için çok düşüktür. Üriner sistem
tomografisi tek seferde çekilir, kontrast
madde verilip yeniden çekilmesi gerekmez. Bu sayede kısa sürede çekilir. Diğer
32
Üreteroskopi tedavisinde idrar kanalından üreteroskop adı verilen fiber optik bir
enstrüman kullanılır. Üreteroskop ile önce
mesaneye daha sonra da üretere ilerlenerek taş olan bölgeye ulaşılır, taş görülür..
Üreterokopi sayesinde taş ile direkt görsel
temas kurulur ve taşı kırmak için yapılan
atışlar direkt taş üzerine yapılır. Bu kapalı
bir ameliyat tekniğidir. Herhangi bir kesi
(insizyon) olmadan idrar kanalları vasıtasıyla taşa ulaşılır. Hastanın idrar kanallarında hassasiyeti çok fazla olacağından işlem
sırasında genel anestezi uygulanması gereklidir. İdrar kanalları vasıtasıyla taşa ulaştıktan sonra taşın büyüklüğüne göre tedavi
seçenekleri değerlendirilir. Çok küçük taşlarda bir basket yardımıyla taş çekilerek alınabilir.
Fakat büyük çoğunlukta
taşın parçalara ayrılması
gerekir. Bu amaçla pnömatik litotriptör ya da
holmiyum lazer litotriptörler kullanılır.
PNL (kapalı böbrek taşı
ameliyatı), 2 cm üzerindeki taşlarda ESWL’ nin
uygulanamayacağı düşünülüyor ise kullanılması
gereken tedavi seçeneğidir. PNL sırasında genel
anestezi uygulanır. Bu
yöntemin en büyük avantajı açık cerrahinin yerini
almış olmasıdır. 1 cm’lik
bir yaradan böbreğe ulaşılarak böbrek içerisindeki
taşlar tamamen temizlenmektedir.
Böbrek taşlarında açık
cerrahi hemen hemen
tamamen terk edilmiştir.
Op. Dr. Ferhat OĞUZ
K.B.B.
SES
KISIKLIĞI
Ses kısıklığı, özellikle sesini uzun süre
kullanan meslek gruplarında (öğretmen,
ses sanatçıları vs.), sigara, çay ve kahve
gibi keyif vericileri bol miktarda kullananlarda daha sık olarak görülmektedir...
İ
nsanları hayvanlardan ayıran en önemli
özellikler konuşma ve düşünme yetenekleridir. Konuşma, larenks (gırtlak)
tarafından oluşturulan bir dizi süreçle
meydana getirilen ses sayesinde başarılmaktadır. Kişi de değişik nedenlerle oluşabilecek ses kısıklığı başta sesini profesyonel olarak kullananlarda olmak üzere
herkesi derinden etkilemektedir.
(nodul, polip, reinke ödemi, kistler vs.)
aynı şekilde kendini ses kısıklığı yaparak
belli etmektedir. Ses kısıklığı yapan diğer
patalojiler ise enfeksiyonlardır. Bunlardan
özellikle kış aylarında toplum için büyük
bir sağlık problemine neden olan üst solunum yollan enfeksiyonları önemli yer
tutar. Bir diğer ses kısıklığı nedeni ses
tellerinin tek veya çift taraflı felçleridir.
Bu duruma özellikle guatr operasyonları
Sesin oluşumunda; akciğer, larenks sırasında ses tellerini hareket ettiren sini(gırtlak ve üst solunum yolları ve sinüsler rin kesilmesi sebep olmaktadır.
değişik görevler üstlenmektedir. Bunlardan akciğer, larenkste yerleşen ses telle- Vücudun başka bölgelerinde yerlerinin titreşmesini sağlayan basınçlı havayı şenlere nazaran ses tellerinin kötü huylu
temin eder. Larenks ses tellerini barındı- tümörleri çok erken dönemlerde ses kırarak sesin oluşumunda önemli bir görev sıklığı yaparak erken teşhise olanak sağüstlenmektedir. Üst solunum yollan ve lamakta ve bu da hastalımın ilerlemeden
sinüsler ise oluşan sesin şekillenmesini tedavisine olanak sağlamaktadır. Bu ne(rezonans) sağlar. Yukarıdaki bahsi geçen denledir ki 10 günü aşan ses kısıklığı duorganların değişik rahatsızlıkları sesin ka- rumlarında mutlaka kişinin kulak burun
boğaz muayenesi olması gerekmektedir.
rakterinin bozulmasına neden olur.
Ses kısıklığı, özellikle sesini uzun süre
kullanan meslek gruplarında (öğretmen,
ses sanatçıları vs.),
sigara, çay ve kahve
gibi keyif vericileri
bol miktarda kullananlarda daha sık
olarak görülmektedir. Ses kısıklığına
neden olan patolojilerin büyük çoğunluOp. Dr. Ferhat OĞUZ
ğu ses telleri üzerinK.B.B.
de veya çevresinde
Mersin’de do€du. ‹lkokul-Lise
yerleşir. Bu patoloö€renimini Mersin’de tamamlad›.
jiler içinde diğerle1988 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesine
rine göre daha az
girdi. 1996-1999 yılları arasında
aynı fakültede uzmanlık eğitimini
görülmesine karşın
tamamladı. 1999 yılında Avrasya
en ciddi olanı ses teHospital’de göreve başladı.
linden kaynaklanan
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
kötü huylu tümörler
Dahili Tel: 4011
mini artırması tedaviye yardımcı olması
bakımından çok önemlidir. Ses kısıklığının ilerlememiş vakaİarda konuşma terapisiyle fayda görmektedir. Ancak poliplerde, kistlerde, reinke ödeminde cerrahi
olarak kitlelerin çıkarılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, pek çok değişik nedenle meydana gelen ses kısıklığının tedavisinde en önemli nokta erken teşhistir.
Erken dönem’de tespit edildiğinde, sınırlı
cerrahi rezeksiyonla kolaylıkla tedavisi
mümkün olan ses tellerinin kötü huylu
tümörleri teşhiste gecikildiğinde hayati
tehlike yaratan sağlık problemi haline
gelmektedir.
Sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle.
Ses kısıklığı şikayetiyle başvuran hastalarda özellikle yapılması gereken dikkatli bir şekilde hastanın sorgulanmasıdır. Bu esnada hekimde ses kısıklığının
nedenine yönelik bir fikir doğacaktır.
Takiben yapılan muayenede en önemli
aşama, kötü huylu tümörlerinde mümkün olan en erken dönemde tümöral kitlenin cerrahi olarak temizlenmesidir. Ses
tellerinin iyi huylu tümörlerinden nodüllerde özellikle ses tellerinin endoskopik
(kamera ve ekran yardımıyla) olarak
görülmesidir. Bu sayede ses tellerinin
görünüm ve hareketleri ayrıntılı olarak
değerlendirilmektedir.
Ses kısıklığına neden olan patalojiler’in
sık olarak görülen üst solunum yollarının
enfeksiyonlarının tedavisinde antibiyoterapi, siscemik dekonjestan, anti-flamatuar ilaçlarla sıkça başvurulmaktadır.
Özellikle bu dönemde kişinin sıvı tüketi33
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Yazları Kadınlar
için Daha Güzeldir.
Her türlü stildeki
yüzmenin hem normal doğumu hemde
sezeryanı kolaylaştırıcı etrkisi vardır.
O nedenle gebelik
haftasına bakmaksızın düşük yada
erken doğum tehditi
yoksa yüzmek karın
kaslarını güçlendirecek, hastalarımıza büyük fayda
sağlar.
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
‹stanbul’da do€du. 1991 y›l›nda ‹stanbul
T›p Fak. mezun oldu. 1992-1996 y›l›nda
‹st. T›p Fak. Kad›n Hast. Do€um Ana Bilim Dal›’nda ihtisas yapt›. Bir y›l süreyle
Alman Hast.’ne ba€l› olarak çal›flt›.
2000 y›l›ndan beri Avrasya Hospital’de
görev yapmaktad›r. Evli ve 2 çocuk babas›.
Muayene Saatleri: 08:00 - 18:00
Dahili Tel: 1123
34
E
vet başlık doğru, yaz mevsimi gelince daha rahat kıyafetler seçen
daha şık ve gösterişli giyinme fırsatı
yakalayan kadınlar için hem daha güzel
hem daha özeldir. Ayrıca aileleriyle yapacakları tatilin tatlı telaşı, büyük ailelerine
yapacakları ziyaretlerin o farklı heyecanlarıda mevsimi farklı kılar. Bronzlaşıp
güzelleşmek isteyenler, kilo verip form
yakalama arzusunda olanlar içinde yaz
hem hem özeldir. Ama ne yazık ki yaz
kadın hastalıkları açısından ve gebelik
takipleri yönünden biz jinekologlar için
oldukça sıkıntılıdır. Tatil programları, balayı dönemleri, kutsal ziyaretlerin regl
periyotları ile çakışmaması açısından sikluslar öne yada sonraya çekilir. Bu bazı
adet düzensizliklerinde sorun oluşturabilir. Fakat kesin söyleyebilirim ki bu regl
ayarlamaları asla önemli zarar vermez.
Yalnız bir sonraki adet dönemi için de
düzenleme yapmak gerekir. Tatile gelince; deniz ve bakımı yapılmış havuzlar son
derece keyifli mekanlardır. Ağır pelvik
enfeksiyon ve vaginiti olan hastalar için
sorun oluşturabilir. Sağlıklı gebeler için
hem havuz hem deniz hem de güneş
hiçbir sakınca oluşturmaz ve zevkle suya
girebilir diledikleri gibi yüzebilir. Koruyucu kremler sürerek güneşlenmeleri de
sakınca oluşturmadığı gibi faydalı bile
olacaktır. Sadece gebelerin deniz ya da
havuzdan çıktıktan sonra mayo değiştirmeleri yada iki parçalı mayo (bikini) giyip karın bölgelerini hemen kurulamaları
gerekir. Her türlü stildeki yüzmenin hem
normal doğumu hemde sezeryanı kolaylaştırıcı etkisi vardır. O nedenle gebelik
haftasına bakmaksızın düşük yada erken
doğum tehditi yoksa yüzmek karın kasla-
Op. Dr. Tamer SÖZEN
Kadın Hastalıkları ve Doğum
rını güçlendirerek, hastalarımıza büyük
fayda sağlar. Yüksek ne ve aşırı sıcaklar
sıvı kaybını arttırdığı için gebelerin bol
su içmeleri yada sıvı içecek tüketmeleri
de önemlidir. Regl döneminde vagınal
tampon konularak denize girilmesinde
sakınca yoktur. Ama tamponlar düzenli
bir şekilde değiştirilmeli ve yenilenmelidir. Hijyene de dikkat etmek gerekir. Bekar genç kızların ise maalesef
(eğer adet geciktirici kullanmadılarsa)
denize yada havuza girmeleri sakıncalıdır. Yazın normal doğum yapan yada
operasyon geçiren kadınların ise sık sık
duş almaları ameliyat sahasını düzenli
olarak havalandırmaları gerekir. Sık tekrarlayan vaginal enfeksiyonu olan hastalarımızın flora düzenliyici özel fitiller
tatil boyunca da kullanmaları nüksleri
engelleyecektir. Uzun mesafeli ziyaret
yada tatil yörelerine uçak yolculuğu gebeler için tercih edilmelidir. Ama yurt-
dışı yada uzun uçuşlar özellikle 6. ayını
bitirmiş gebelerin ve doğum kontrol hapı
alan kadınların yada genç kızların dikkatli
olması gerekir. Çünkü gebelik ve doğum
kontrol ilaçları kan dolaşımını yavaşlatarak
pıhtı oluşumuna zemin hazırlar. Bu pıhtılar
vücudun herhangi bir yerine atarak (emboli) çok ciddi rahatsızlıklara neden olur.
O nedenle uzun uçuşlardan kaçınılmalı,
ertelenmeli yada zorunluysa 1-2 saatte
bir yürüyüşe kalkılmalı oturur yada yatarken sürekli pozisyon değiştirilmelidir. Özel
araçla gidilen yolculuklarda da en az iki
saatte bir mola verilmeli ve postür (vücut
duruş şekli) değiştirilmelidir. Tüm hastalarımız ve gebelerimiz bütün sene evde
yada işte çalışarak tatili ve memleket ziyaretlerini fazlasıyla hakettiler. Umarım bu
notlarımızı da göz önünde tutarak mutlu,
huzurlu ve keyifli günler geçirirler. Mutlu
bir yaz mevsimi diliyorum.
35

Benzer belgeler

54. SAYI - Avrasya Hospital

54. SAYI - Avrasya Hospital (ESWL) Pnömatik Tafl K›rma Sistoskopi Üreteroskopi Renoskopi Sünnet

Detaylı

56. SAYI - Avrasya Hospital

56. SAYI - Avrasya Hospital (ESWL) Pnömatik Tafl K›rma Sistoskopi Üreteroskopi Renoskopi Sünnet

Detaylı

52. SAYI - Avrasya Hospital

52. SAYI - Avrasya Hospital (ESWL) Pnömatik Tafl K›rma Sistoskopi Üreteroskopi Renoskopi Sünnet

Detaylı