Ful Text - Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi

Transkript

Ful Text - Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi
TÜRÜK
Uluslararası Dil, Edebiyat
ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi
2016 Yıl:4, Sayı:7
Sayfa:42-103
ISSN: 2147-8872
TÜRKÇE İLK KUR’AN ÇEVİRİLERİNİN TANIKLIĞINDA TOPONİMİ
Abdullah Kök*
Suat Ünlü**
Özet
Bu çalışmada Türkçe İlk Kur’an Çevirilerinden hareketle, Kur’anda geçen
mekân
adlarına
karşılık
gelen
adlandırmalar
tespit
edilip
değerlendirilmeye çalışılacaktır. Yer adları dünden güne taşınan kültür
kodları, tapu senetleri, milletlerin hafızası hükmündedir. Milletler
tarihten gelen kültür kodlarını geleceğe Yer adları bilimi (toponimi)
aracılığıyla taşırlar. Dünden güne gelen her ad bize tarihten bir bilgi
sunar.
X. yüzyıldan itibaren kitlesel olarak İslâm kültür çevresine giren Türkler,
Türkçe İlk Kur’an Çevirilerinde, yeni girdikleri İslâm kültür çevresine ait
adlandırmaları dillerine nasıl çevirmişlerdir? Her Arapça sözcüğe karşılık
Türkçe adlar vermişler midir? Toplumların yerleşme ve kültür tarihinin
aydınlatılmasında yer ve coğrafya alanlarına ait özel adlar başvurulan
önemli kaynak malzemelerdir. Toplumların içinde bulundukları dinî ve
kültürel çevreler ad verme geleneklerini yakından etkilemiştir. Bununla
birlikte İslâm dini ile yeni bir çevreye giren Türklerin, Arapça sözcüklere
verdiği karşıtlıklar tarihî metinler tanıklığında sunulmaya çalışılıp
Türkçenin ifade gücü örneklerle tanıklanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Sözcükler: Türkçe İlk Kur’an Çevirileri, Ad verme, Yer adları,
Tarihî karşıtlık, Toponimi.
THE TOPONYM FROM THE TESTIMONY OF THE FIRST TURKISH
QUR’AN TRANSLATIONS
Abstract
This study attempts to identify and evaluate the place names that
corresponds to the place names in early Qur’an translations into
Turkish. Place names, cultural codes that transcend from past into
*Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Öğretim Üyesi,
[email protected]
**Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Öğretim Üyesi,
[email protected]
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
future, certificate of title comprise the collective memory of nations.
Nations transcends their cultural codes into future by toponym. Each
name that spans past to present, conveys valuable information about
history.
How did Turks that entered into Islamic Cultural sphere in masses since
10th century, translate the namings that belonged to Islamic cultural
sphere? Did they name each Arabic word in Turkish? Place and
geographical namings are important references for one nations
settlement and cultural history. Cultural and religious sphere that
nations belong to, largely affect their naming conventions. That in mind,
Turks entering into a new sphere with Islam, this study strives to
exemplify the names given by Turks for their Arabic equivalents in
historical texts that show the expressive power of Turkish.
Key Words: Early Qur’an Translations,
Historical equivalents, Toponym.
Naming,
Names of place,
Giriş
İnanan insanların ilgisine mazhar olan Kur’an şu veya bu sebeple manevî bilimlerden
bahsettiği gibi, tabiî bilimlerden de bahsetmiş, bu iki bilim grubunu iç içe işlemiştir. Pek çok
bilimle ilgili olan Coğrafya da, Kur’anın temas ettiği bilimler arasında yer alır. Çeşitli
sebeplerle Kur’an yeryüzü ve gökyüzü ile ilgi Coğrafî adlara değinir
Konar/göçer hayattan yerleşik hayata geçen insanın Coğrafyayı vatan kılıp yurt
edintikten sonra, yurt edindiği Vatan uğruna pek çok fedakârlıklarda bulunmuştur. Maddî ve
manevî ihtiyaçlarını karşıladığı mekân, Vatan olup insan hayatında çok ayrı yer tutmuştur.
Dilciler arasında tarihî kaynaklarda bulunan ve dağınık dil yadigârları olarak görülen
yer adlarına karşı duyulan ilgi günden güne gittikçe güçlenerek artmaktadır. Türkçe İlk
Kur’an Çevirilerinde geçen özel adların her biri Türk özel ad külliyatının tespitinde önemli dil
yadigârlarıdır.
Türklerin ilk yazılı belgelerden itibaren farklı coğrafyalardaki orijinal metinlerden tespit
edilebilecek tüm Özel Adlar üzerine yapılacak tarihî karşılaştırmalı bir inceleme
araştırmacıların ilgisini beklemektedir. [Kök 2004;2037]
Mekân da denilen yer, fiilin maddî ve hissi ortamın teşkil eder. Mekânlar belirli ve
belirsiz mekânlar olmak üzere iki grupta incelenebilirler. Bunlardan belirli mekân, sınırları
çizilmiş, zahiri hislerimizle algılanabilen oda, ev, okul, bahçe gibi yerlerdir. Belirsiz mekân
ise, hudutları çizilmemiş, yalnız başına gözümüzle algılanmayan yerlerdir. Altı yön dediğimiz
Ön-arka, alt-üst, sağ-sol ile, yan, orta, ara, hiza gibi mekanlara karşılık gelen kelimeler
belirsiz mekanlardır. (Akpınar 2002: 92)
Yer adları bilimi (Alm. Toponymie, Fr. toponymie, İng. Toponymy), yer belirten özel
adları inceleyen bilim dalıdır [VARDAR 2002:224]. Batıda yer adları bilimi “toponymie”, ad
bilim’in (onomastics)’in bir alt koludur. Sosyal bilimler için son derece önemli olan tabiat
kültür ilişkisinin çözümlenmesinde toponimi’ye her geçen gün daha fazla ihtiyaç
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 43 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
duyulmaktadır. Toponimi aynı zamanda arkeoloji, tarih, folklor, coğrafya, jeoloji, botanik,
antropoloji, sosyoloji, teoloji gibi diğer bilimleri de yakından ilgilendirmekte ve onlarla
doğrudan ve yakın bir ilişki içerisinde bulunmaktadır.
Dil Toponymie, Avrupa’da son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda bağımsız bir bilim
kolu haline gelmiştir. Eski tabirle “Mahallî Esâmî” ve “Çoğrafî Lisâniyât” denilen ve
“Toprağın dili” diye tanımlanan bu bilim dalı, yer adlarının yapı, anlam ve kökenlerini
inceler. Bu bilim dalının dağ, tepe, bel, sırt gibi yer şekilleri üzerinde duran bölümüne
“oroymy”; dere, çay, ırmak, göl gibi adları konu alan bölümüne “hydronymy” denir. Bu bilim
dalı ile uğraşanlara “toponymiste” denilmiştir. Türkçe’de bu bilim dalına “yer adları bilimi”
denmiştir.[Akpınar 2002:92]
Bu dalda yapılan çalışmalar, bütün yer adlarının bir anlam taşıdığını tespit etmiştir.
Ünlü ad bilimci Adolf Bach "Bir ulusun ad hazinesi, onun geçmişteki ve bugünkü zihinselruhsal durumunun anlatımıdır” der. [Aksan, 2000:115]
Yer adları üzerinde yapılan çalışmalar, yalnızca dil çalışmaları olarak kalmamakta,
toplumsal gelişmelere de ışık tutmaktadır. Yer adları, tarih çalışmalarında bir kaynak olarak
kullanılabilmektedir. Çünkü yer adlarının verilişi tesadüfî değildir. Sonradan anlamla doğru
orantılı olarak verilmiştir. Her yer adının bir tarihsel arka planı vardır. Sözgelimi yer adları
verilirken, kişi adları, adlandırılan yerin tabii durumu, o yerde yetişen bitki adları, renkler,
meslekler ve savaşlar başta olmak üzere o yerde meydana gelen önemli olaylar etkili
olmuştur. [Akpınar 2002: 92]
Çeşitli din ve kültürlerde yer, su, dağ,, taş/kaya, ağaç kültleri önemli bir yer tutar.
Örneğin Yahudiler Sinâ Dağını, Araplar Arafat Dağını, Moğollar Burhan-Kaldun’u kutsal
sayarlar. [İnan 1991:253]
Yer adları, bir yerin Coğrafî, tarihî ve genel karakterini tanıma ve tanıtmada önemli rol
oynar. Yer adları fikir açıcıdır, rastgele verilmiş değildir. İnsan, bir taraftan kendi adını veya
diğer insanlarla bütünleşen ortak şahsiyetini toprağa nakşederek onun üzerindeki hâkimiyetini
sembolleştirirken, diğer taraftan da tabiatın kendi üzerindeki etkisini dile getirmekten
kaçınamamıştır. İşte bu etkileme ve etkilenme yaşadığı yerlere verdiği isimlerle yansımıştır.
a- Tabiata ve Fiziksel Koşullara Dayanan Adlar/Çevreyle İlgili Olanlar
1. Çevrenin Coğrafi özellikleri ve jeolojik yapısını yansıtan yer adları
2. Çevredeki renkleri yansıtan yer adları
3.Bitki örtüsü, hayvanlar ve yapılar gibi çevrede bulunan varlıkları yansıtan yer adları
4. Çevrenin genel niteliklerini yansıtan yer adları
b- İnsanlar ve Topluluklara Dayanan Adlar/Bireyle İlgili Olanlar
1. Kişi adları ve unvanlar
2. Dinle ilgili olanlar
3. Meslekle ilgili olanlar
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 44 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
4. Akrabalıkla ilgili olanlar
İslam literatüründe yeryüzünün tavsifi anlamına gelen “Coğrafya” ile ilgili eserler için,
“Suretü’l-Arz”, “Kat’u’l-Arz”, “Resmü’r-Rub’ı’l-Ma’mûr”, “Suretü Ma’muri’l-Arz”,
“Resmü’l-Arz” gibi tabirler kullanılmıştır. Bu ilme ise, “İlmü’l-Mesalik ve’l Memâlik” (Yol
ve Ülkeler bilimi), “İlmü’l Bürûd (Posta bilimi) gibi adlar verilmiştir. Öteden beri Coğrafya
eserlerinin riyazî ve tarihi iki yönü olmuştur. Riyazî yön yeryüzünü, semavî bir cisim gibi
incelemiş, tarihî yön ise daha çok insanlar ve ülkeleri konu almıştır. Coğrafya İslam
eserlerinde ilk olarak X. asrın ortalarında İhvânü’s-Safâ risalelerinde “Suretü’l-Arz”
anlamında kullanılmıştır. Kur’an, Coğrafî bilgiler içeren en güvenilir ve en eski bir metindir.
[Akpınar 2002: 93]
Kur’an’da dört yüzden fazla ayette yeryüzü anlamına gelen “Arz” sözcüğü
kullanılmıştır. Bu ayetlerde yeryüzünün Allah tarafından eksiksiz ve en güzel bir biçimde
yaratıldığı, süslendiği, insanların ve tüm canlıların hizmetine sunulduğu, onlara boyun
eğdirildiği vurgulanmıştır. Kur’an’a göre, diğer yaratılanlar gibi yeryüzü de boşuna ve
anlamsız olarak yaratılmamıştır. Her şeyden önce tüm aksamı ile yeryüzü, Yüze Allah’ın
azametini kanıtlayan açık ve büyük bir ayet, güçlü bir delildir. [Akpınar 2002: 96]
Kur’an-ı Kerimde Yer Adalarının Zikrediliş Sebepleri
1. Yerin insan hayatındaki öneminin vurgulanması,
2. Kur’anda geçen yer adlarının Allah’ın şeâirinden olması,
3. Medeniyetin ilk merkezlerine dikkat çekilmesi,
4. Anlama canlılık kazandırması,
5. İbret ve model oluşturmak için merkezlerin anılması,
6. Din-tarih-medeniyet ve kültür bağlarının canlı tutulmasının istenmesi,
7. İnsan hayatındaki yerleşik hayat tutkusuna dikkat çekilmesi.
Kur’anda yer adlarının geçiş sebebi insanların gidip görebileceği, ibret alabileceği
nisbette anlatılmıştır. Kur’an dünyevî yer adlarından bahsettiği kadar uhrevî yer adlarından da
bahsetmiştir.
1. el- Ahkāf (
)
Ar. “
” “Kum yığınlarıı” “Hıkf” kelimesinin çoğulu olup kum yığınları
demektir. Arabistan yarımadası genelde kum yığınlarından oluştuğundan Ahkâf kavramı,
genel olarak tüm bölgeyi içine alabilir. Zaten Kur’an’da bölgenin sınırları belirtilmemiştir.
Ancak tarihçiler ve müfessirler bölgenin yerini belirlemeye çalışmışlardır. Ahkâf, Umman ile
Hadramevt arasındaki kum dağları, Hz. Hûd’un peygamber olarak gönderildiği ve âd
kavminin yaşadığı bölgedir. Arap yarımadasının güney tarafı ile, Hadramevt’in kuzeyinde bir
yer olup doğusunda Umman, batısında er- Rubu’l’-Hâlî bulunmaktadır. [Akpınar 2002: 120121]
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 45 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Tü. ķum taġları; uzun taķı yüksek ķumlar Aĥķāf’da ki ķum ŧaġları; uzun egri kayalar
yaǾnį yemen ili
Ar. “
” Tü. “Kum yığınları”; Türkçe İlk Kur’an Çevirilerinde; TİEM 73’de
ķum taġları; Hekimoğlu KT’de uzun taķı yüksek ķumlar, Manisa KT’de Aĥķāf’da ki ķum
ŧaġları; TİEM 40 KT’de uzun egri kayalar yaǾnį yemen ili sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73:
yāđ ķılġıl Ǿād ķadaşlarını ançada [370r/1] ķorķut(t)ı bođunı ol ķum
taġları.(370v/9=046/021)
Hekimoğlu KT:Taķı yāđ ķılġıl ǾĀd ķavmındın (8) birini. Ol vaķtın kim ķorķuttı ķavmını
uzun taķı yüksek ķumlarda (481b/7=046/021)
Manisa KT:
Źikr eyle yā Muĥammed (6) ǾĀd ķavmi ķardaşını ki ķorķutdı ķavmini
Aĥķāf’da ki ķum ŧaġları-y-ıdı. (368a/5=046/021)
TİEM 40:
Dakı añ ǾĀd karındaşını yaǾnį Hūd’ı. Ol vakt kim korkıtdı kavmını,
uzun egri kayalarda yaǾnį yemen ilinde.... (240a/11=046/021)
Kur’an: Kendisinden önce ve sonra uyarıcıların gelip geçmiş olan Âd kavminin
kardeşini (Hûd’u) hatırla. Hani Ahkâf’taki kavmini, “Ancak Allah’a ibadet edin, çünkü ben
sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum” diye uyarmıştı.(046/021)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden ķum
taġları (T.); uzun taķı yüksek ķumlar (T); Aĥķāf’da ki ķum ŧaġları (Ar.+.T.); uzun egri kayalar
yaǾnį yemen ili (T.+Ar.) sözcük veya sözcük gruplarıyla çevrenin coğrafî özelliği ve tabiat
şekillerine göre adlandırılmıştır.
2. El-ArâǾ(
)
ArâǾ çıplak arazi anlamına gelen bir kelimedir. Rivayetlere göre Yunus Peygamber,
Musul bölgesindeki Ninova kentinde yaşayan bir topluma gönderilir. Onları tevhide davet
eder, fakat onlar kendisini yalanlarlar. Onların helak olmak üzere olduklarını anlayan Hz.
Yunus orayı terk eder. Rum Denizinde bir gemiye biner. Gemidekiler onu denize atarlar,
denizde bir balık onu yutar. [Akpınar 2002:122]
Ar. “
” “çıplak arazi”
Tü. yalıŋ yär; ħālį yir; ĥālį yir; yazı
Ar. “
” Tü. “çıplak arazi” ;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de yalıŋ yär;
Hekimoğlu KT’de ħālį yir; Manisa KT’de ĥālį yir; TİEM 40 KT’de yazı sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: at(t)ımız anı yalıŋ yärkä (8) ol iglig ärdi. (328r/7=037/145)
Hekimoğlu KT: (9) Kemiştük anı ħālį yirde, taķı ol sökel. (430b/9=037/145)
Manisa KT:
Çıķarduķ anı balıķ ķarnından, ĥālį yire bıraķduķ. (2) Anda bitmiş aġaç
yoġ-ıdı, ol ħasta-y-ıdı. (324b71=037/145)
TİEM 40:
Pes bırakduk anı yazıya, ol sayru-y-iken. (214b/3=037/145)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 46 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden yalıŋ yär
(T.); ħālį yir (Ar.+T.); ĥālį yir (Ar.+T.); yazı (T.) sözcüklerinden veya sözcük gruplarından.
Aynı Ar. “
” kavram Kamer suresinin 49. ayetinde TİEM 73’de tüz yābān;
Anonim KT’de yazı; Hekimoğlu KT’de yazı; Manisa KT’de yir aġaçsuz; TİEM 40 KT’de yazı
sözcükleriyle karşılanmıştır
TİEM 73: ägär yätmäsä ärdi anı raĥmät iđisindin atılġay ärdi tüz yābānķa ol (4) yärindi
bolup.( 419r/3=068/049
Anonim KT: (12)Eger tegmese erdi aña niǾmet iđisindin yaǾnį.... (12) atġay erdük
yazıġa, ol sögülmiş bolġay erdi. (102b/12=068/049)
Hekimoğlu KT:Eger bolmasa irdi anga kim niǾmet yitti (5) İđisindin bıraķılġay irdi
yazıda, taķı ol yirilmiş. (544a/5=068/049)
Manisa KT: Eger yitişmeseydi aña Tañrı taǾālānuñ niǾmeti ki (5) tevfiķdür tevbeye
bıraġılurdı çoķ yirde aġaçsuz, melāmet olup buyrulmış raĥmetden, kerāmetden.
(419a/5=068/049)
TİEM 40: Eger irmemiş-misse ana, (10) bir niǾmet Çalabı’sından yaǾnį tevbe kabūl
olmak, bıraġıdıy-dı yazıya, ol melāmat olınmışken. (270b/9=068/049)
Kur’an: Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir
hâlde ıssız bir yere atılacaktı.(068/049)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
tüz
yābān (T.+F.); yazı(T.); yazı(T.); yir aġaçsuz(T.); yazı (T.) sözcük veya sözcük gruplarıyla
çevrenin bitki örtüsü dikkate alınarak adlandırılmıştır.
3. Arafât (
)
Sözlükte “bilme, anlama, tanıma ve güzel koku” anlamlarına gelen Arafat kelimesi,
cemǾ(çoğul) formunda bir kelime olup Mekke ile Tâif yolu üzerinde, doğu taraftan Mekke’ye
23 km uzaklıkta, doğu, güney ve kuzey doğudan dağlarla çevrili bir büyük alanın adıdır.
Ar. “
” “Mekke ile Tâif yolu üzerinde dağlarla çevrili bir büyük alan ”
Tü. Ǿarafāt; Ǿarafāt; Müzdelife; Arafat taġı
Ar. “
” Tü. “Mekke ile Tâif yolu üzerinde dağlarla çevrili bir büyük alan”
;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ǿarafāt; Hekimoğlu KT’de ǾArafāt; Manisa
KT’de Müzdelife; TİEM 40 KT’de Arafat taġı sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: yoķ silär üzä yazuķ yoķ kim tiläsä [24r/1] artuķluķnı iđiŋizlärdin. ķaçan
yansa silär Ǿarafātdın.( 24r/1=002/198)
Hekimoğlu KT: Yoķ turur sizing üze (9) yazuķ kim istesengiz artuķsı nirseni İđingizdin.
Ķayu vaķtın kim ķaytsangız (29b/1) ǾArafāt’dın, (29a/8=002/198)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 47 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Manisa KT: Yoķdur sizüñ üstüñüze yazuķ (11) Tañrı taǾālānuñ fażlını keremini
istemekde tācirlik eylemek bile ķaçan ifāża eyleseñüz (22a) Tañrı taǾālāyı źikr eyleñüz
Müzdelife’ye(21b/10=002/198)
TİEM 40: (15a) Degül üzerünüze yazuk kim isteyesiz fazl Çalabunuzdan yaǾnį rızk, yā
assı bezirgenlikden. Dakı kaçan kim çoklıġ-ıla dönesiz Arafat taġından, (15a/1=002/198)
Kur’an: (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size
bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i
Haram’da Allah’ı zikredin.1 Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol
göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz.(002/198)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden Ǿarafāt;
ǾArafāt (Ar.); Müzdelife (Ar.); Arafat taġı (Ar.+T.) sözcüklerinden veya sözcük gruplarıyla
adlandırılmıştır.
4. El-Arim (
)
Ar. “ ” “su seddi ”
Tü. Ǿarim atlıġ aķın suw; erkek sıçġannıng aķını, yā ķatıġ yaġmurnung aķını; seyli ķatı
śarı, ulu siyl.; dereler sįli
Ar. “” Tü. “su seddi ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ǿarim atlıġ aķın
suw; Hekimoğlu KT’de erkek sıçġannıng aķını, yā ķatıġ yaġmurnung aķını; Manisa KT’de
seyli ķatı śarı, ulu siyl.; TİEM 40 KT’de dereler sįli sözcükleriyle karşılanmıştır.
Set, baraj, büyük sel ve taşkın anlamında bir sözcük olan Arim, bir görüşe göre vadi
adıdır. Kur’anda sözü edilen Arim, Sebe Devletinin eski merkezi olan MeǾrib şehri
yakınındaki su seddidir.
TİEM 73: (8) yüz äwürdilär ıđtımız anlar üzä Ǿarim atlıġ aķın suwnı tegşürdimiz anlarķa
ekki niǾmät būstānlarıŋa (9) yegü açıġ otluġ yılġun närsä çäyädın az.( 312r/8=034/016)
Hekimoğlu KT:Yüz ewürdiler, ıđduķ anlar üze erkek sıçġannıng aķınını, yā ķatıġ
yaġmurnung aķınını (5) Taķı bedel birdük anlar iki bustānlar birle iki bustānnı, meyvelıġ erek
yıġaçlıķ taķı yılġunġa oħşaş yanglıġ (6) taķı nirse sidrdin az. (410b/4=034/016)
Manisa KT: İǾrāż eylediler şükürden. Gönderdük anlara seyli ķatı śarı-y-ıdı, ulu siyldi.
(5) Tebdįl eyledük anlaruñ bostānları yirine iki cennet ki anuñ yimegi acı nesne-y-idi, (6) adı
ĥamtdur daħı ŧarfa aġacı ki yimişi yoķdur daħı sidr aġacı daħı az-ıdı anda bitdidi.
(307a/4=034/016)
TİEM 40: Pes yüz döndürdiler, pes viribidük anlarun üzere (8) dereler sįlin. Dakı
degşürdük iki bostanlarına iki bostan, yimiş isleri erük aġacının yaǾnį erük aġacı yimişlü
bostan, dakı ılgun, dakı nesene sidrden (9) az. (204a/7=034/016)
1
.Meş’ar-i Haram, Müzdelife’de bir yerdir. Müzdelife vakfesinin burada yapılması sünnettir.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 48 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Kur’an: Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onların
bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, acı ılgın ve biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye
çevirdik.(034/016)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden Ǿarim
atlıġ aķın suw (Ar.+T.); erkek sıçġannıng aķını, yā ķatıġ yaġmurnung aķını (T.); seyli ķatı śarı,
ulu siyl (T.+Ar.); dereler sįli (T.+Ar.) sözcük veya sözcük gruplarından meydana gelmiştir.
Ǿarim atlıġ aķın suwnı= Ar
“akmak, akma fiilinin vadilere isnadı olup,
vadilerdeki suların akması anlamındadır, sel, akıntı. “[Çanga 259b]
5. el-Arz (
)
Tü. yär yir, yir, yir
Ar. “”Tü. “”;Türkçe İlk Kur’an Çevirilerinde; TİEM 73’de yär; Hekimoğlu KT’de yir,
Manisa KT’de yir, TİEM 40 KT’de yir sözcükleriyle karşılanmıştır
TİEM 73: kün tägşürülür yär bu yärdä ađın (4) köklär çıķarlar taŋrıķa bir iđi küçäp ärk
sürgän.(192r/3=014/048)
Hekimoğlu KT:(8)ol kün kim tegşürülgey yir, öngin yirge, taķı kökler. Taķı çıķtılar (9)
Tangrıķa; bir ķaĥr ķılġan. (251b/8=014/048)
Manisa KT:ol günde yirler tebdįl olur. (8) Özge yirler daħı žāhir olsalar, çıķsalar
türbelerden Tañrı taǾālānuñ ĥażretine ĥisāb-içün, cezā-y-içün (9) ki birdür ķaĥr eyleyici.
(180b/7=014/048)
TİEM 40: Ol gün kim degşürinile yir, ayruk yire yaǾnį yirün sıfatları döne, dakı gökler.
(10) Dakı çıkdılar Tanrı içün bir yaǾnį sinden, hisāb-ıçun, kahr eyleyici. (123a/9=014/048)
Kur’an:O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir
ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.(014/048)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
yir (T.) sözcükleriyle karşılanmıştır.
6. el-Arzu’l-Mukaddes (
” karşılığı kullanılan sözcüklerden yär/yir/yir/
)
Kutsal ve pisliklerden arınmış yer anlamına, Beyt-i Makdis ve çevresine verilen addır
Beytullah (Allah’ın evi) anlamına gelen ”ilyâ” da denmiştir.
1.1.2 el-Arzu’l-Mukaddes (
1. Ar. “
)
” “kutsal yer”
Tü. arıtılmış yär; arıġ ķılınmış yir; muķaddes yirler ki Ķudüs iķlįmi; yire, aru olınmış
yaǾnį Beyte’l mukaddes yiri
Ar. “
”
Tü. “el-Arzu’l-Mukaddes”, Türkçe İlk Kur’an
Çevirilerinde; TİEM 73’de arıtılmış yär; Hekimoğlu KT’de arıġ ķılınmış yir; Manisa KT’de
muķaddes yirler ki Ķudüs iķlįmi; yir, TİEM 40 KT’de aru olınmış yaǾnį Beyte’l mukaddes yiri
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 49 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
TİEM 73: ay mäniŋ bođunum kiriŋlär ol arıtılmış yärkä kim bitidi taŋrı (4) silärkä.
ķađranmaŋlar arķalarıŋız üzä yanġay silär ķorķuġlılar. (83r/3=005/021)
Hekimoğlu KT: Ay ķavmum Kiring (2) arıġ ķılınmış yirge, ol kim bitidi Tangrı sizge.
Taķı ķaytmang (3) songlarıngız üze kim ewrülgey siz ziyān ķılġanlar (108a/1=005/021)
Manisa KT: Yāķavmüm didi. Girüñüz muķaddes yirlere ki Ķudüs iķlįmidür. (8) Tañrı
taǾālā yazdı süzüñ üstüñüze. Ġazālıġı farż eyledi. Mürted olup dönmeñüz arduñuza. Kāfir
olmañuz, dįni daħı dünyāyı āħireti (9) ħasāret eyleyüp ziyān eylersiz. (77a/7=005/021)
TİEM 40: “iy kavmum girün yire, aru olınmış yaǾnį Beyte’l mukaddes yiri, yā Dımışk,
yā Şām ili dükeli, ol kim (9) yazdı yaǾnį Lavha’l mahfūz’da Tanrı sizün-içün. Dakı girü
dönmen, arkalarunuz üzere; pes dönesiz zıyanlular. (50b/8=005/021)
Kur’an: “Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza
dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.”(005/021)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT ǿde arıtılmış yär; Hekimoğlu KTǿde arıġ
ķılınmış yir; Manisa KT’de muķaddes yirler ki Ķudüs iķlįmi ; TİEM 40 KT’de aru olınmış
yaǾnį Beyte’l-mukaddes yiri sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden arıtılmış yär ve arıġ ķılınmış yir
sözcükleri (T.) dir. Manisa KT’de muķaddes yirler ki Ķudüs iķlįmi (Ar.+T.) ve (Ar.), TİEM
40 KT’de ise önce Türkçesi aru olınmış yir olarak verilmiş sonra kasdedilen anlamı Beyte’lmukaddes yiri (Ar.+T) olarak karşılanmıştır.
7. Bâbil (
)
Akkadca “Bâb” kapı “il” ise tanrı anlamına olup “Babil tanrının kapısı anlamına gelir.
Orada geceleyin bir topluluğun dilleri biri birine karıştığı için bu anlama gelen “bâbil” diye
isimlendirdiği de söylenmiştir.
Ar. “
” “”
Tü. bābil yâri; Bābil atlıġ yir; Bābil ķapusı; Bābil ili
Ar. “”Tü. “” ;Türkçe İlk Kur’an Çevirilerinde; TİEM 73’de bābil yäri; Hekimoğlu
KT’de Bābil atlıġ yir; Manisa KT’de Bābil ķapusı; TİEM 40 KT’de Bābil ili sözcükleriyle
karşılanmıştır
TİEM 73: ..ögrätürlär kişilärkä cāđūluķnı negü kim indürüldi ärsä [12v/1] ekki färiştä
üzä bābil yäriniŋ hārūtķa dämāvänd taġı da ärdi mārūtķa. (14v/2=002/102)
Hekimoğlu KT:Ögretürler kişilerge siĥrni; taķı ol nirseni kim indürüldi (8) iki firişte
Bābil atlıġ yirde, Hārūt taķı Mārūt (14b/7=002/102)
Manisa KT:Gişilere siĥr ögredürler. Daħı ol nesneyi ögredürler (11) ki iki melege düşdi
Bābil ķapusında adları Hārūt’dur; Mārūt’dur. (11a/10=002/102)
TİEM 40: Ögredürler ādamlara cādulıġı; (10) dakı anı kim indürinildi iki firişte üze,
Bābil ilinde; Hārūt’a daķı Mārūt’a. (8a/9=002/102)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 50 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Kur’an: "Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların)
uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat
şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham
edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler....!(002/102)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden bābil yäri
(Ar.+T.); Bābil atlıġ yir(Ar.+T.); Bābil ķapusı(Ar.+T.); Bābil ili (Ar.+T.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
8. Bedir (
)
Sözlükte olgun, tamam, kâmil anlamına gelen, ayın en parlak ve dolgun halini ifade
eder. Medine’ye 150 km. uzaklıkta Mekke’ye giden yolda bugün mamur büyük bir beldedir.
Ar. “
” “bedir ”
Tü. bädr; Bedr; Bedr; Bedir yaǾnį bir yir, Mekke-y-ile Medįne arası
Ar. “ ”Tü. “bedir”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de bädrdä;
Hekimoğlu KT’de Bedrde; Manisa KT’de Bedr ġazāsında; TİEM 40 KT’de Bedir’de yaǾnį bir
yirdür, Mekke-y-ile Medįne arasında sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: (3) taķı yārį berdi taŋrı bädrdä taķı siz żaǾįflär. ķorķuŋ taŋrıdın bolġay kim siz
şükr ķılġay siz.( 50r/3=003/123)
Hekimoğlu KT: (7) Taķı yārį birdi sizge Tangrı Bedrde, taķı siz żaǾįfler. Ķorķung (8)
Tangrıdın, bolġay kim siz şükr ķılġay-siz. (63b/7=003/123)
Manisa KT: Taĥķįķ size nuśret virdi Tañrı taǾālā Bedr ġazāsında ĥāl bu-y-ıdı ki siz
arıduñuz (4) Tañrı taǾālādan ķorķuñuz; ola kim şükr eyleyesiz Allāh
taǾālāya.
(46a/3=003/123)
TİEM 40: (8) Dakı bayık arka virdi size Tanrı Bedir’de yaǾnį bir yirdür, Mekke-y-ile
Medįne arasında, siz horlar-iken yaǾnį az; zįra üç yüz on üç gişi-y-idi. Pes sakınun Tanrı’dan,
anun-ıçun kim siz şükr eyleyesiz. (30a/8=003/123)
Kur’an
Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O
hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız.(003/123)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “ ” karşılığı kullanılan sözcüklerden bädr; Bedr;
Bedr ġazāsı (Ar.); Bedir yaǾnį bir yir, Mekke-y-ile Medįne arası (Ar.+T.) sözcük veya sözcük
gruplarıyla Arapçadaki şekliyle karşılanmıştır.
9. Bekke: (
)
Mekke şehrinin öteki ismidir. Kelimenin başındaki “bâ” harfinin “mim” harfinin yerine
geldiği söylenmiştir. Ölüleri içine çekip aldığından, günahları gideren kutsal şehir
olduğundan, suyu az olduğundan, dağlarından sel suları çekilip toplandığından yahut dört bir
yandan insanları kendisine çektiğinden, yahut da yeryüzünün merkezi, özü kaymağı
olduğundan şehre bu anlamlara gelen “Mekke” kökünden Mekke denmiştir. Bir diğer görüşe
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 51 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
göre ise “ıslık çalmak” anlamına gelen “mükâ”dan bu isim verilmiştir. Çünkü cahiliye
döneminde Araplar ıslık çalarak Ka’beyi tavaf ederlerdi. [Akpınar 2002:131]
Başındaki “bâ” harfinin sözcüğün aslı olduğunu savunan görüşe göre ise, kibirlilerin
boynunu kırıp zelil ettiğinden yahut tavaf nedeniyle izdiham yeri olduğundan Beke denmiştir.
Çünkü “bkk” kökü yarmak, koparmak, ayırmak alçaltmak, ve kalabalıklaşmak anlamlarına
gelir. [Akpınar 2002:131]
Mekke isminin harem bölgesinin adı, Beke isminin ise sadece mescidin olduğu yerin adı
olduğu söylenerek iki kelime arasındaki farka dikkat çekilmiştir.
Mekke için şehirlerin anası anlamına Ümmü’l-Kurâ, insanların orada birbirlerine
merhamet edişlerine bakılarak Ümm-ü Rahm (Rahmet anası), kalabalık olup biri birleriyle
itişip kakışmalarına bakılarak Ümm-ü Zahm (Zahmet anası), yoldan çıkıp sapanı kırıp geçiren
bir yer anlamına Bâsse yahut inkar edilenin sürüp çıkarıldığı yer anlamına Nasse isimleri de
kullanılmıştır. Cahiliye şiirinde şehir için “Salâh” (Kurtuluş) adı da kullanılmıştır.
Ar. “
” “”
Tü. mäkkädä turur; Mekkede turur; Mekke iķlįminde; Mekke’de
Ar. “
”Tü. “”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de mäkkädä turur;
Hekimoğlu KT’de Mekkede turur; Manisa KT’de Mekke iķlįminde; TİEM 40 KT’de
Mekke’de sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ĥaķįķat üzä (9) ħalķ üçün ķurulġan äwnüŋ ilki ol kim mäkkädä turur
bäräkätlig taķı köni yol Ǿālämlarķa.(46r/8=003/096)
Hekimoğlu KT: (2)Ĥaķįķat üze ħalķ üze ķođulġan iw, ol kim Mekkede turur, (bereketlig
taķı köni yol Ǿālemlarġa. (60a/2=003/096)
Manisa KT:Evvel ev ki (2) yapıla gişiler-içün Mekke iķlįminde KaǾbe’dür ki
mübārekdür, hidāyetdür, ķıbledür, Ǿālemde. (43b/1=003/096)
TİEM 40: (4) Bayık ilk ev kim konıldı ādamılar-ıçun, oldur kim Mekke’de, kutlu
bereketlü-y-iken; dakı toġru yol göstermek-iken ālemler içün. (28b/4=003/096)
Kur’an: Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi, elbette Mekke’de, âlemlere
rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâ’be’dir.(003/096)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden mäkkädä
turur; Mekkede turur; Mekke iķlįminde; Mekke’de (Ar.) sözcük ya da sözcük grupları
karşılığıyla bir ve aynı kurulmuştur.
10. Beled/Belde (
)
Kur’an’da bir surenin de adı olan Beled, sınırları belirlenmiş yer, yerleşim yeri, vatan
anlamına gelen bir kelime olup pek çok Kur’an ayetinde Mekke için kullanılmıştır. Çoğulu
“bilâd” ve “büldân” gelir. [Akpınar 2002: 134]
Ar. “
” “ ”
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 52 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Tü. bu käntni; bu ilni; Mekke şehrini; uşbu ili yaǾnį Mekke
Ar. “
”Tü. “”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de bu käntni;
Hekimoğlu KT’de bu ilni; Manisa KT’de Mekke şehrini; TİEM 40 KT’de uşbu ili yaǾnį
Mekke sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ançada aydı ibrāhįm yalavaç iđimä ķılġıl bu käntni ķorķunçsuz (4) sıŋardın
yıġġıl meni taķı oġlumnı büt burħanķa tapunmaķımızdın. (191r/3=014/035)
Hekimoğlu KT: Taķı ol vaķtın kim aydı İbrāhįm: “İđim! Ķılġıl bu (4) ilni , amānlıġ.
Taķı saķlaġıl mini taķı oġullarımnı kim ķulluķ ķılsa miz butlarġa. (250b/3=014/035)
Manisa KT: (8) Eyitdi İbrāhįm: Yā Rabbį ķıl, didi bu Mekke şehrini emįn eyle, ıraķ beni
(9) oġlanlarumı daħı Ǿibādet eylemkden śanemlere ki maǾbūdāt-ı bāŧıldur. (179b/8=014/035)
TİEM 40: Dakı ol vakt kim eyitti İbrāhim: iy Çalabum kıl uşbu ili yaǾnį Mekke, įmin;
dakı ırak eyle beni dakı oġlanlarumı, kim tapavuz (6) butlara. (122b/5=014/035)
Kur’an: Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı
putlara tapmaktan uzak tut.”(014/035)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden bu
känt (S.); bu il (T.); Mekke şehri (Ar.); uşbu il yaǾnį Mekke (T.+Ar.) sözcük veya sözcük
gruplarından meydana gelmiştir
11. Beyt: (
)
İnsanın geceleyin sığındığı yer, ev anlamına gelen bu kelime Ku’ranın pek çok ayetinde
Ka’benin karşılığı olarak kullanılmıştır. Bunlardan yedi ayette el-Beyt ve Beyt şeklinde, iki
ayette de kelimeyi Yüce Allah kendi zatına izafe etmiş ve Beytî (Evim) şeklinde geçmiştir.
Kur’an’da bu kelime, genel olarak ev, han, mescid, Ka’be, cennet evi, arı kovanı, mağara gibi
anlamlarda kullanılmıştır.[Akpınar 2002: 135]
Ar. “
”
Tü. ew; ėw; ew; Beytuǿllāh; Ev
Ar. “
” Tü. “”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ew; Rylands KT’de
ėw; Hekimoğlu KT’de ew; Manisa KT’de Beytuǿllāh; TİEM 40 KT’de ev sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: [134v/1] ärmädi namāzları ew üskindä mägär aya ura sılķulmaķ. fäđūķū
tatıŋlar ķınnı. (2) anıŋ birlä kim ärdiŋizlär tanar ärdilär(134v/1=008/035)
Rylands KT: Bolmadı olarnıñ namāzları ėw (2) üskinde meger sıġırmaķ, aya urmaķ,
tatıñlar (3) ķını anıñ birle kim tanar erdiñizler. (83a/1=008/035)
Hekimoğlu KT:Taķı bolmadı anlarnıng namāzı ew ķatında, meger (3) sıķırmaķ taķı aya
birle ün ķılmaķ. Tatıng ķını, ol nesre birle kim küfr ketrür irdingiz. (175a/2=008/035)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 53 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Manisa KT: Anlaruñ namāzı degüldi yā duǾāları (8) Beytuǿllāh ķatında illā āvāz virmek,
śıķlıķ eylemek aġız bile, taśdįķ eylemek el ile. Daduñuz Ǿaźābını (9) küfrüñüz sebebi-y-ile.
(125b/7=008/035)
TİEM 40: (10) Dakı olmadı namāzı anlarun, Ev katında, illā sıklık virmek, dakı aya
karsmak. Pes tadun azābı, andan ötürü kim oldunuz (11) kāır olursız. (84b/10=008/035)
Kur’an: Onların, Kâ’be’nin yanında duaları ıslık çalıp el çırpmaktan ibarettir. Öyle ise
(ey müşrikler) inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.2(008/035)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden ew; ėw; ew
(T.); Beytuǿllāh (Ar.); Ev (T.) sözcükleriyle karşılanmıştır.
12. el- Beytü’l-Atîk (
)
Atîk çok eski, azat edilmiş ve şerefli anlamlarına gelen bir kelimedir. Azmanlardan
kurtarıldığı için yahut yeryüzünün en eski mabedi olduğu için, yahut Nuh tufanından
kurtulduğu için Beytullaha el- Beytü’l-Atîk ismi verilmiştir. Bu adlandırmada zaman boyutu
ile ilgili olarak Beytullah’ın çok eski bir ma’bed olması yahut da çok değerli ve kıymetli bir
mekan olması gözetilmiştir. Nitekim eski çağlardan kalma eserler için asâr-ı atîk dendiği gibi,
Latince antik/antika da denmiştir. Büyük sahabî Hz. Ebubekir’e de cehennemden azat edilmiş
anlamına yahut, soyu temiz anlamına “Atîk” lakabı verilmiştir3. Beyt-i Atîk olan Ka’be’yi
toplu olarak insanlar için kurulan ilk ev, özgürlük ve başkaldırı sembolü olarak ifade etmek
mümkündür. [Akpınar 2002:136-137]
el- Beytü’l-Atîk (
Ar. “
)
” “eski ev”
Tü. “eski ev” Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de ärkli äw yaǾnį kabäǾ
Türkçe Hekimoğlu KT ‘de KaǾbe; Manisa KT beytu’llāh ki ķadįmdür; TİEM 40’de kadįm ev
sözcüğü ile karşılanmıştır.
TİEM 73 :yana ötäsünlär baçıġlarını tükäl ötäsünlär näźrlärini ŧavāf ķılsunlar (7) ärkli
äwkä yaǾnį kabäǾķa 244v/7=022/029)
Hekimoğlu KT: Andın song ķażā ķılsunlar kirlerini taķı vefā ķılsunlar neźrleringe (9)
taķı ŧavāf ķılsunlar KaǾbege (322a/8=022/029)
Manisa KT: (7) Andan śoñra vasaħlarını gidersünler bıyıķ kesüp dırnaķ kesmek.
Neźirlerini tamām eylesünler, ŧavāf eylesünler (8) beytuǿllāhı ki ķadįmdür. (234a/7=022/029)
TİEM 40: (6) Andan, gidersünler çirklerini, dakı yirine getürsinler nezrlerini, dakı tavāf
eylesünler Kadįm Ev’e. (159a/6=022/029)
2
İslâm’a inanmayanlar Mescid-i Haram’da müslümanların ibadetine engel oluyorlardı. Onların bir kısmı
kadınlı-erkekli Kâ’be’yi çıplak olarak tavaf ederken, ıslık çalıp el çırparlardı.
3
Hz. Ebubekir bir gün peygamberimizin huzuruna girince ona şöyle demiştir: “Ey Ebubekir! Sen Allah’ın
cehennemden azat ettiği (atîk) kimsesin.” İşte bundan sonra ona Atîk denmiştir.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 54 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Kur’an: Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i
(Kâbe’yi) tavaf etsinler.(022/029)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT ǿde ärkli äwkä yaǾnį kabäǾ; Hekimoğlu
KT’de KaǾbe; Manisa KT’de beytu’llāh ki ķadįmdür; TİEM 40 KT’de kadįm ev sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden ärkli äw (T.) açıklaması olan yaǾnį kabäǾ (Ar.), beytu’llāh ki ķadįmdür, KaǾbe
(Ar.) alınmıştır. TİEM 40 KT’de geçen kadįm ev sözcüğü ise (Ar.+ T.) kelimelerden
oluşmuştur.
ärkli äwkä yaǾnį kabäǾķa= Ar.
“Kadim, eski, eskiden kalma” [Çanga
316a]. Eğer okunuşu doğru ise ärkli < är-kli “geçmiş” olarak açılıp, ärt- “geçmek” (< är-t-)
fiilinin kökü ile ilişkilendirilebilir. –kli < -gli sıfat fiili ekinin bu yöndeki gelişmesi için bkz.
Gabain ETG & 111. Bu ibare 022/033’te de geçer, TİEM 73’te çevrilmeden bırakılmış veya
müstensih tarafından aslındaki sözcük tanınıp okunamadığı için (?) yazımı ihmal edilmiştir.
[Ünlü; 2004]
13. el-Beytü’l-Harâm
Ar. “
” “yasak ev”
2.7. Tü. aġırlıġ ew; KaǾbeni ĥarām ew; KaǾbeyi ki Beytuǿllāh’ı; Ka’be’yi harām ev
Ar. “
” Tü. “Haram ev, yasak ev” Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73 KT ’de aġırlıġ ew; Hekimoğlu KT’de KaǾben ĥarām ew; Manisa KT’de KaǾbe ki
Beytuǿllāh; TİEM 40 KT’de Ka’beǾ harām ev sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ķıldı oķ taŋrı kaǾbäni aġırlıġ ewni ađaķın turġu kişilärkä (9) aġırlıġ aynı
boġuzlaġu ärtüt boġuzda asınġular. (92r/8=005/097)
Hekimoğlu KT:(119b/1) ķıldı Tangrı KaǾbeni ĥarām ewni, ķopmaķ kişilerge; (2) taķı
ĥarām aynı taķı ıđġu ķurbānnı taķı anlarnıñ boynınġa <asılġan nirseni> (119b/1=005/097)
Manisa KT Tañrı taǾālā ķıldı KaǾbeyi ki (86a) Beytuǿllāh’ı ĥarāmdur ķıyām olmaġ-içün,
ħalķ maǾįşeti durmaġ-içün. Muĥarrem eyledi daħı ķıldı ķurbānlıķları daħı ķıldı (2)
ķılǾādeleri daħı ki ķurbānlıķ Ǿalāmetidir. (85b/11=005/097)
TİEM 40:Kıldı Tangrı Ka’be’yi harām ev yaǾnį anun yöresinde av harām; ağacın
kesmek, otın kırmak harāmdur, ādamıların turmağı-y-ıçun yaǾnį hacc eylemegi, ādamıların
dirligi durmak içün eyledi; dakı harām (4) ayı yaǾnį Zü’lhicce yā dört ay Receb, Şevval,
Zü’lka’de, Zü’lhicce; dakı kurbānı; dakı kurban boynına dakduklarını. (57a/3=005/097)
Kur’an: Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve (bu kurbanlara
takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı.
Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi
hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir.4(005/097)
4 Bu âyette Kâ’be, haram ay ve kurbanlar, insanlar için maddî ve manevî kalkınmanın sebepleri arasında
gösterilmiştir. Kâ’be, dünya müslümanları için inançtaki tevhid ile sosyal tevhidin birlikte yaşandığı mübarek bir
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 55 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
TİEM 73 KT ’de aġırlıġ ew; Hekimoğlu KT’de KaǾben ĥarām ew; Manisa KT’de
KaǾbe ki Beytuǿllāh; TİEM 40 KT’de Ka’be harām ev sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk
Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden aġırlıġ ew (T.)
KaǾbeni ĥarām ew (Ar.+T.); KaǾbeyi, Beytuǿllāh’ı (Ar.) sözcükleri ila karşılanmıştır.
14.
Bi’run Muattala (
)
Semud kavminden geriye kalanlara ait Aden’de bulunan ve bütün şehrin su ihtiyacını
karşılayan kuyudur. Suyundan yararlanılmadığı için muattal kuyu anlamına bu isim
verilmiştir. Arapçada “kuyu” kelimesi yerleşim bölgesi anlamına da gelir. Buna göre ayet,
kullanılmaz hak gelmiş metruk memleketlere de işaret etmiş olabilir. [Akpınar 2002:140]
Ar. “
”“ ”
Tü. ķuđuġ täbränilmiş; kelinmegen ķuyuġ; ķuyuları baŧŧāl; kuyu, işsüz kalmış
Ar. “
”Tü. “”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķuđuġ
täbränilmi; Hekimoğlu KT’de kelinmegen ķuyuġ; Manisa KT’de ķuyuları baŧŧāldur; TİEM 40
KT’de kuyu, işsüz kalmış sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73:näçä käntlärdin hälāk ķıldımız anlarnı ol (5) küç ķılıġlılar ärdi ol käntlär
tüşmiş turur taħtları üzä ķuđuġ täbränilmiş köşki ärnäk birlä suwanmış.5( 245r/5=022/045)
Hekimoğlu KT: Neçe köp (5) ķonumdın, yoķattuķ anı taķı ol žulm žulm ķılġan. Taķı ol
tüşgen (6) kögelen üze taķı eyesi ķalmamışı üçün kelinmegen ķuyuġ taķı yüksek köşk.
(324a/4=022/045)
Manisa KT: İy nice şehirler iķlįmler ki ben anı helāk eyledüm ehli žālim olduġı ĥālde.
(7) Dįvārları saķfları üstine düşmişdür, ħarāb olmışdur, ķuyuları baŧŧāldur, kimse śuyın içmez,
yüce Ǿālį ķaśırlar baŧŧāldur, kimse sākin yoķdur. (235b76=022/045)
TİEM 40: Pes niçe köy, helāk eyledük anı, dakı ol zulm eyleyici-y-idi; (5) pes ol
düşüpdür örtüleri üzere. Dakı niçe kuyu, işsüz kalmış, dakı yüksek köşk yā kireçlenmiş.
(160a/4=022/045)
Kur’an: Halkı zulmetmekteyken helâk ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş
çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem
saraylar vardır!(022/045)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
ķuđuġ täbränilmiş (T.); kelinmegen ķuyuġ (T.); ķuyuları baŧŧāl (T.+.Ar.); kuyu, işsüz kalmış
(T.) sözcük veya sözcük gruplarıyla kurulmuştur.
mekândır. Hac ayları da, bütün müslümanların iman kardeşliğini, dostluk ilişkilerini güçlendiren bir mevsimdir.
Ayrıca kesilen kurbanlar ihtiyaçlı kitlelere destek sağlar. Ticaret yoluyla ekonomik güç kazanılır. Herkes için
eşdeğerde bir kıyafet, bütün insanların eşit olduğunu simgeler. İhram yasakları sosyal hayatta kötülüklerden
sakınma alışkanlığı kazandırır.
5
022/045=245r/5 köşki ärnäk birlä suwanmış= Ar.
“Badanalanmış, boyanmış saray” (Çanga 273b).
Bu ifade Hekimoğlu KT’te yüksek köşk (324a/6-22/45), Manisa KT’te yüce Ǿālį ķaśır (235b/7-22/45) ile
karşılanmıştır.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 56 -
www. turukdergisi.com
15. el-Buk’a (
Abdullah Kök & Suat Ünlü
)
Sözlükte yer, çevresindeki toprak parçalarından farklılık gösteren arazi parçası ve ülke
anlamlarına gelen buk’a kelimesi, İslam dünyasında türbe, zaviye ve özellikle eğitim yeri için
kullanılmıştır. [Akpınar 2002:140]
Ar. “
” “yer, çevresindeki toprak parçalarından farklılık gösteren arazi parçası ve
ülke anlamlarına gelen”
Tü.
TİEM 73:
ķaçan käldi ärsä ündänildi özäkniŋ ķıđıġıdın oŋı sıŋardın (2) ķutluġ
orun içindä bir yıġaçdın kim ay mūsâ män (3) taŋrı män ajunluġlarnı ägtülägli iđi
(283v/1=028/030)
Hekimoğlu KT:Ol vaķtın kim (7) keldi anga, ķırķıldı ķolnung saġ yanındın, yir içinde
bereketlıġ, (8) yıġaçdın kim: “Ay Mūsā! Men Tangrı Ǿālemlerning erkligi. (371a/6=028/030)
(10) Vaķtį ki vardı oda nidā oldı Mūsā’ya vadįnüñ saġ yanından ol
mübārek buķǾanuñ deresinden (11) ol aġaçdan ki andan tecellį oldı yā Mūsā didi. Taĥķįķ ben
ol Tañrı taǾālāya ki Ǿālemlerüñ ħāliķi men rāzıķı-men. (274b/10=028/030)
Manisa KT:
TİEM 40: Pes ol vakt kim geldi ana kıġrınıldı (8) derenün saġdın yanından, bereketlü
yirde aġaçdan yaǾnį Ǿunnab aġacı-y-ıdı, kim “Yā Mūsā! Bayık ben, benven Tanrı (9) ālemler
Çalabı’sı (185a/7=028/030)
Kur’an: Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan
şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan
Allah’ım.”(028/030)
özäkniŋ ķıđıġıdın oŋı sıŋardın ķutluġ orun (TİEM 73 283v/1=028/030); ķolnung saġ
yanındın, yir içinde bereketlıġ (Hekimoğlu KT 371a/7=028/030); vādinüñ saġ yanından ol
mübārek buķǾanuñ deresinden (Manisa KT 274b/10=028/030); derenün saġdın yanından
(TİEM 40185a/8=028/030) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
16. CemǾ (
)
Sözlükte toplamak, bir araya getirilmek anlamına gelir. Akşam ile yatsı namazları
birleştirilerek kılındığı için, şeytanı taşlamak üzere taşların toplandığı yer olan Müzdelife’ye
cem’de denilmiştir.
Ar. “
”
Tü. ellär ortasıŋa; Ortada; düşmānlıķ cemāǾatı ortasına; bir bölüge yaǾnį duşmana
Ar. “” Tü.” ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ellär ortasıŋa; Hekimoğlu
KT’de Ortada; Manisa KT’de düşmānlıķ cemāǾatı ortasına; TİEM 40 KT’de bir bölüge yaǾnį
duşmana sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ellär ortasıŋa özläri kämşür.( 447r/1=100/005)
Hekimoğlu KT: Ortada boldılar anıng birle bir yıġında. (579a/3=100/005)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 57 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Manisa KT: Girürler ol atlar bile düşmānlıķ cemāǾatı ortasına. (447a/10=100/005)
TİEM 40 (5) pes girdiler ol vakt bir bölüge yaǾnį duşmana. (288a/5=100/005)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “” karşılığı kullanılan sözcüklerden ellär ortasıŋa
(T.); Ortada (T.); düşmānlıķ cemāǾatı ortasına (Ar.+T.); bir bölüge yaǾnį duşmana (T.+Ar.)
sözcük gruplarıyla kurulmuştur.
17. el-Meş’arü’l-Ĥarām (
)
Meş’ar kelimesi, alamet, nişan, şiar anlamına gelir haccın menasiklerinden biri olan
namazın cem edilmesi burada yerine getirildiğinden bu isim verilmiştir.
TİEM 73: yoķ silär üzä yazuķ yoķ kim tiläsä [24r/1] artuķluķnı iđiŋizlärdin. ķaçan yansa
silär Ǿarafātdın yāđ ķılıŋlar taŋrını (2) aġırlıġ mäzgit üskindä. yāđ ķılıŋlar anı nätäg kim köni
yolķa köndürdi silärni ägär ärsä silär andın (3) öŋdün yolsuzlardın.( 24r/1=002/198)
Hekimoğlu KT: Yoķ turur sizing üze (9) yazuķ kim istesengiz artuķsı nirseni İđingizdin.
Ķayu vaķtın kim ķaytsangız (29b/1) ǾArafāt’dın, yāđ ķılıng Tangrıġa MeşǾarü’l- Ĥarām
ķatındın (2) Taķı yāđ ķılıng anı, neteg kim köndürdi sizni; taķı ĥaķįķat üze irdingiz andın
aşnu, (3) azġunlardın. (29a/8=002/198)
Manisa KT:
Yoķdur sizüñ üstüñüze yazuķ (11) Tañrı taǾālānuñ fażlını keremini
istemekde tācirlik eylemek bile ķaçan ifāża eyleseñüz (22a) Tañrı taǾālāyı źikr eyleñüz
Müzdelife’ye varġanda Tañrı taǾālāyı źikr eyleseñüz size hidāyet virüp beyān eylegen-içün (2)
egerçi siz beyān eylemezden burun almışlardan olmış-ıduñuz. (21b/10=002/198)
TİEM 40: (15a) Degül üzerünüze yazuk kim isteyesiz fazl Çalabunuzdan yaǾnį rızk, yā
assı bezirgenlikden. Dakı kaçan kim çoklıġ-ıla dönesiz Arafat taġından, añun Tanrı’yı (2)
MeşǾari’l-harām katında. Dakı añun anı, nite kim yol gösterdi size; dakı bayık oldunızdı andan
ilerü, azgunlardan. (15a/1=002/198)
Kur’an: (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size
bir günah yoktur. Arafat’tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife’ye) akın ettiğinizde, Meş’ar-i
Haram’da Allah’ı zikredin.6 Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol
göstermesinden önce yolunu şaşırmışlardan idiniz.(002/198)
aġırlıġ mäzgit (TİEM 73 24r/2=002/198); Meş’arü’l-Ĥarām ķatı (Hekimoğlu KT
29b/1=002/198); müzdelife (Manisa KT 22a/1=002/198); MeşǾariǿl-harām (TİEM 40
15a/2=002/198) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
18. el-Cûdî (
)
Sözlükte cömertlik anlamına gelen cûd kökünden türeyen Cûdî Dicle’nin doğu
yakasında ve Musul bölgesinde bir dağın adıdır. Hz. Nuh’un gemisi bu dağ üzerinde karaya
demir atmıştır. Dağın tepesinin avuç içi gibi olması, geminin demir atmasına ve gemidekilerin
barınmasına elverişli olması nedeniyle bu isim verilmiştir. [Akpınar 2002: 144]
Ar. “
6
” “cudi dağı ”
Meş’ar-i Haram, Müzdelife’de bir yerdir. Müzdelife vakfesinin burada yapılması sünnettir.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 58 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Tü.
TİEM 73:aytıldı (8) ay yär siŋürgil suwuŋnı ay kök yıġılġıl suġuldı suw ötäldi iş turlup
turdı (9) cūdį taġı üzä aytıldı ıraķlıķ bolsun küç ķılıglı bođunlarķa (167v/9=011/044)
Hekimoğlu KT: Taķı aytıldı: “Ay yir yutġul suwungnı (3) Taķı ay kök yıġılġıl! Taķı
eksildi suw taķı ĥükm ķılındı iş taķı ķarār ķıldı (4) Cūdį taġı üze, taķı aytıldı: “Yoķalmaķ, küç
ķılġan erenlerge. (218a/2=011/044)
Manisa KT: (3) Eydildi: Yāy ir yüz śuyı yā gök açıl dut yaġmuruñı. Śu içildi , eksük
oldı. (4) Tañrı taǾālānuñ vaǾdesi yirine geldi ķarār dutdı. Gemi Cūdi ŧaġında eydildi: Helāk
oldı žālim ķavm Tañrı taǾālā raĥmetinden ıraġ oldı. (156a/3=011/044)
TİEM 40: Dakı eyidildi: “İy yir, yut (9) suyunı; dakı iy gök, girü tur! yaǾnį yaġmakdan.
Dakı eksinildi su; dakı tamām olındı iş: Dakı dölendi Cūdi taġı üzere; (10) dakı eyidildi:
Helāklik olsun, kavma kim zālımlardur. (106a/8=011/044)
Kur’an: “Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş
bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!”
denildi.(011/044)
cūdį taġı (TİEM 73 167v/9=011/044); cūdį ŧaġı (Hekimoğlu KT 218a/4=011/044);
cūdį ŧaġı (Manisa KT 156a/4=011/044); Cudį taġı (TİEM 40 106a/9=011/044) söcük
gruplarıyla karşılanmıştır.
19. Ednā’l-Arz (
)
“En yakın yer” anlamına gelen bu ifade ile Şam bölgesi yahut da Mezopotamya
kastedilmiştir. Çünkü Rumlar Ezre’ât ve Basradan sonra Şam bölgesinde yenilmişlerdir.
[Akpınar 2002:140]
2. Ar. “
” “en yakın yer”
2.2 Tü. yaķınraķ yär, yirning yaķınraķı, ǾArab yirine yaķın yirler, yakınırak yir yaǾnį
Arab ili
Ar. “
“ Tü. “en yakın yer” Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT
’de yaķınraķ yär; Hekimoğlu KT’de yirning yaķınraķı; Manisa KT’de ǾArab yirine yaķın
yirlerde; TİEM 40 KT’de yakınırak yir yaǾnį Arab ili sözcüğü ile karşılanmıştır.
“En yakın yer” anlamına gelen bu ifade ile Şam bölgesi yahut da Mezopotamya
kastedilmiştir. Çünkü Rumlar Ezre’ât ve Basradan sonra Şam bölgesinde yenilmişlerdir.
[Akpınar 2002:140]
TİEM 73: yaķınraķ yär içindä anlar ġaläbä bolmışlarında keđin tärk ġaläbä ķılġaylar.
293r/9=030/003
Hekimoğlu KT: yirning yaķınraķındın. Taķı anlar ying<il>miş (3) lerindin song
yinggeyler (385b/2=030/003)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 59 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Manisa KT: ǾArab yirine yaķın yirlerde anlar maġlub olduķdan (3) ġālib olsalar gerek.
(286b/2=030/003)
TİEM 40: yakınırak yirde yanį Arab iline; dakı Rūmiler andan soñra kim yiñdi Farsiler,
tiz yiñeler Rūmiler. (192a/8=030/003)
Kur’an:yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl
içinde galip geleceklerdir (030/003).
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT ǿde yaķınraķ yär; Hekimoğlu KT ‘de
yirning yaķınraķı ;Manisa KT’de ǾArab yirine yaķın yirler; TİEM 40 KT’de yakınırak yir yaǾnį
Arab ili sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
”
karşılığı kullanılan sözcüklerden yaķınraķ yär, yirning yaķınraķı (T.), ǾArab yirine yaķın yirler,
(Ar.+T.), yakınırak yir yaǾnį Arab ili (T.+ Ar.) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
19. Eyke: (
)
Eyke, ağaçları sık ve birbirine örülmüş koruluk ve orman demektir. Şuayb peygamberin
kavmi Medyenlilerin yurdudur. Tebuk’un kuzeyinde, Ürdün nehrinin doğu yakasında bir yer
olup leyke diye de isimlendirilmiştir. Bir görüşe göre, Eyke yerleşim merkezinin adı, Leyke
ise genel olarak bu bölgenin adıdır. [Akpınar 2002:146-147]
Ar “
” “Eyke halkı, Orman Milleti, Şuayib Milleti”
Tü. orman bođunı; bük eyeleri; Eyke ehli; bįşe isleri
Ar “
”Tü. “Eyke halkı , Şuayib Milleti”, Türkçe erken Kur’an
çevirilerinde; TİEM 73’de orman bođunı; Hekimoğlu KT’de bük eyeleri, Manisa KT’de Eyke
ehli; TİEM 40 KT’de bįşe isleri sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde
Ar. “ “ karşılığı kullanılan sözcüklele adlandırılmıştır.
TİEM 73: yalġanķa tut(t)ı orman bođunı (2) ıđılmışlarnı. (272r/1=026/176)
Hekimoğlu KT: yalġanġa nisbet ķıldı bük eyeleri, ıđılmışlarnı (358b/2=026/176)
Manisa KT:Yalanladı Eyke ehli ki bostānları çoġ-ıdı mürsel nebįleri. (263b/1=026/176)
TİEM 40: Yalan duttı (3) bįşe isleri, mürsel peygambarları yaǾnį vahy gelinmiş
peygambarları. (178a/2=026/176)
Kur’an: Eyke halkı da peygamberleri yalanladı. (026/176)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de orman bođunı; Hekimoğlu KT’de bük
eyeleri, Manisa KT’de Eyke ehli; TİEM 40 KT’de bįşe isleri sözcükleriyle karşılanmıştır.
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
orman bođunı (Ar.); bük eyeleri (T.); Eyke ehli (Ar.); bįşe isleri (F.+T.) söcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
TİEM 73:
ŝämūdluġlar ymä lūŧ bođunı ymä bük iđiläri, anlar ärdilär (4)
gürūh.(330r/3=038/013)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 60 -
www. turukdergisi.com
Rylands KT:
(50b/3=038/013)
Abdullah Kök & Suat Ünlü
(3) Śāliĥ bođnı ve Lūŧ bođnı, bök iđileri (51a/1) bu ögürler.
Hekimoğlu KT:Taķı Ŝemūd taķı Lūŧ ķavmı (3) taķı bük eyeleri. Anlar ögürler.
(433a/2=038/013)
Manisa KT:Daħı Ŝemūd ķavmi daħı Lūŧ ķavmi (10) Daħı ŞuǾayb ķavmi ki bostānlar
çoġ-ıdı, anlar müteĥazzib oldılar resūller üstine ki cund mehzūm anlardandur.
(326a/9=038/013)
TİEM 40:
(215b/5=038/013)
Dakı Semūd (6) dakı Lūt kavmı, dakı bįşe isleri, şunlar bölükler.
Kur’an:
TİEM 73: (8) ymä orman iđiläri şuǾaybni ymä tubbaǿ bođunı, tegmä biri yalġanķa
tut(t)ılar yalavaçlarnı säzā boldı anlarķa ķorķmaķım.(381r/8=050/014)
Anonim KT: Taķı bük aśĥābları (2) taķı TubbaǾ melikiniñ ķavmı, ķamuġı yalġanturdı
rasūllarġa; sezā boldı Ǿaźāb. (49b/1=050/014)
Rylands KT: bök iđileri (3) TübbaǾ bođnı, ķamuġ yalġan tuttı (72b/1) yalawaçlarnı, sezā
boldı meniñ iđim (72a/2=050/014)
Hekimoğlu KT: (6) taķı bük eyeleri yaǾnį ŞuǾayb ķavmları, Taķı TubbaǾ ķavmı. Tigme
biri yalġanġa nisbet ķıldı yalawaçlarını, (7) sezā boldı ķaķıġım. (495b/6=050/014)
Manisa KT:Daħı Eyke ķavmi (7) daħı TubbaǾ ķavmi barçası resūlleri yalanladılar.
Vācib oldı anlar üstine (8) benüm vaǾįdüm Ǿaźāb bile. (379b/6=050/014)
TİEM 40:dakı bįşe isleri dakı TübbeǾ kavmı. Dükeli yalan duttı yalavaçları, pes vācıb
oldı azābum. (247b/1=050/014)
Kur’an:
TİEM 73: näçä ymä bolsa bük yaǾnį orman iđiläri küç ķılıġlılar.(195r/4=015/078)
Rylands KT:
(3) Her-āyine neçe kim bök ėşleri....( küç ķılıġlılar) (30b/3=015/078)
Hekimoğlu KT:Taķı ĥaķįķat üze irdi ŞuǾayb ķavmı küç ķılġanlar (256a/3=015/078)
Manisa KT:
(183b/11=015/078)
Taĥķįķ bustān ehli ki ŞuǾayb ķavm-y-ıdı, žālimler-idi, kāfirler-idi.
TİEM 40: Dakı bayık oldı bįşe isleri yaǾnį ŞuǾayb kavmı, zālımlar. (125b/3=015/078)
orman bođunı (272r/1=026/176); bük eyeleri (Hekimoğlu KT 358b/2=026/176); eyke
ehli (Manisa KT 263b/1=026/176); bįşe isleri (TİEM 40 178a/3=026/176) söcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
20. el-Hıcr (
)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 61 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Kur’an-ı Kerim’in, ibret dersi çıkarmamız için, kendisinden bahsettiği topluluklardan
biri de “Ashâb-ı Hıcr”dır. Bu topluluk Arabistan topraklarında yaşamış ve tarihin
derinliklerine gömülmüş kavimlerden biridir.
Sözlükte menetmek, akıl, engel, yasak, himaye ve korunan şey anlamlarına gelen Hıcr,
Medine-Şam arasında bulunan Va’di’l-Kurâ yakınında bir Şam beldesi olup Semud Kavminin
yurdudur. Medain-i Salih de denilen Hıcr, Medine-Tebuk yolu üzerindeki Teyma’nın yaklaşık
110 km güneybatısına düşer. Muhafazalı bir yer olması nedeniyle bu isimle adlandırıldığı ileri
sürülmüştür. Semud kavmine ait ilginç ve sanatsal kalıntılarıda barındırmaktadır. [Akpınar
2002:146-148]
TİEM 73: yalġan tu(t)tı ĥicr iđiläri ıđılmış yalavaçlarnı. (195r/5=015/080)
Hekimoğlu KT:Taķı yalġanġa nisbet ķıldı (5) Śāliĥ ķavmi, ıđılmışlar. (256a/4=015/080)
Manisa KT:Taĥįķ yalanladı (2) Ĥicr ķavmi ki Ŝemūd ķavmidir mürsel nebįleri.
(184a/1=015/080)
TİEM 40: Dakı bayık (5) yalan duttı, Hicr yiri isleri yaǾnį Sālih kavmı, viribinilmişleri.
(125b/4=015/080)
Kur’an: Andolsun, Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı.7 (105/080)
ĥicr iđiläri (TİEM 73 195r/5=015/080); Śāliĥ ķavmı (Hekimoğlu KT 256a/5=015/080);
ĥicr ķavmi ki Ŝemūd ķavmidir (Manisa KT 184a/2=015/080); Hicr yiri isleri yaǾnį Sālih
kavmı (TİEM 40 125b/5=015/080) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
21. Huneyn (
)
Evtâs’ta bir yer ismi olup adını Amelikalılardan Huneyn b. Kaniye Mehlâil’den almıştır.
Huneyn gazvesi burada yapılmış olup bugün bu vadi doğudan Mekke’ye 26 km. uzaklıkta,
baş tarafı es-Sadr, alt tarafı ise eş-Şerâi’ diye anılmaktadır. [Akpınar 2002:146-150]
Ar. “
”
Tü. ĥunäyn; Ĥuneyn ; Ĥuneyn; Ĥuneyn
Ar. “
” Tü. “” ; Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ĥunäyn ; Hekimoğlu
KT’de Ĥuneyn ; Manisa KT’de Ĥuneyn ; TİEM 40 KT’de Ĥuneyn sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: yārį berdi ök silärkä taŋrı üküş orunlar içindä. ĥunäyn toķışı kün (6) ançada
ħoş käldi silärkä üküşlüküŋizlär muŋsuz ķılmadı silärdin närsä tarudı silär üzä (7) yär ol kim
keŋüdi ärdi. yana yüz äwürdiŋizlär kerü yanıġlılar.( 141r/5=009/025)
Hekimoğlu KT: Yārį birdi sizlerge Tangrı, (9) yirlerde üküş taķı Ĥuneyn küninde; ol
vaķtın kim tangķa ketürdi size (184b/1) üküşlüküngüz, Niyābet ķılmadı sizdin nirse; taķı dar
7
. Hicr”, kayalık bölge demek olup Medine’nin kuzeyinde bir yerin adıdır. Salih peygamberin kavmi Semûd,
burada yaşardı.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 62 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
boldı sizing üze (2) yir, munung birle kim king boldı. Andın song iǾrāz ķıldıngız songlarıngız
çewrü. (184a/8=009/025)
Manisa KT: (8) Taĥķįķ Tañrı taǾālā size nuśret virdi çoķ yirlerde (9) daħı Ĥuneyn
güninde ,sizi Ǿacebe getürdi, siznüñ çoķ olmaġuñuz fāyide eylemedi size bir nesne bile, (10)
dar oldı yir sizüñ üstüñüze giñ olmaķ bile. Andan śoñra arķa ķaytardı-siz kāfirlere daħı ķaçdısiz. (132a/8=009/025)
TİEM 40: Bayık arka virdi size Tanrı, çok yirlerde, dakı Ĥuneyn (10) çalışı güni Huneyn
bir yirdür Mekke-y-ile Tāyıf arasında; ol vakt kim tañladı sizi çoklıġunuz yaǾnį muǿminler on
iki bin idi, kāfırlar dört bin. Pes assı eylemedi size nesene; dakı tar oldı size yir, (11) giñligi-yile, Andan yüz döndürdünüz,. Ard döndüriciler iken. (89a/8=009/025)
Kur’an: Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn savaşı gününde size yardım etmiştir.
Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış,
yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisingeriye dönüp
kaçmıştınız.8(009/025)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden ĥunäyn (Ar.+T.); Ĥuneyn (Ar.+T.); Ĥuneyn (Ar.+T.); Ĥuneyn (Ar.+T.) söcük
gruplarıyla karşılanmıştır.
23. İrem (
11. Ar. “
)
” “görkemli saray”
2.11 Tü. “görkemli saray” üstün iđisi, mengzeşiki yaratılmadı iller içinde ; irem bostānı;
İrem adlu direkler issi
Ar. “
” Tü. KT’de “görkemli saray”, Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT’de üstün iđisi; Hekimoğlu KT’de mengzeşiki yaratılmadı iller içinde ; Manisa KT’de irem
bostānı; TİEM 40 KT’de İrem adlu direkler issi
TİEM 73: ol kim yaratılmadı anıŋ mäŋizlig kändlär içindä üstün iđisi ( 442v/4=089/008)
Hekimoğlu KT: Ol kim yaratılmadı mengzeşiki (2) iller içinde. (573a/1=089/008)
Manisa KT: (9) Ol irem bostānı gibi yaradılmadı hįç bir iķlįmde (441b/9=089/008)
TİEM 40: İrem adlu direkler issi ? yaǾnį İrem şarı, yā Şeddād uçmaġı, yā direk gibi
yaplular İrem’de 284b/8=089/008)
8
.Huneyn, Mekke’den Tâif’e giden yollardan biri üzerinde, Mekke’ye yaklaşık on mil uzaklıkta yer alan bir
vadinin adıdır. Bu âyetle bir sonraki ayette, Mekke’nin fethinden sonra (H.8) müslümanlarla müşrik Havâzin
kabilesi arasında, bu vadide gerçekleşen savaşa işaret edilmektedir. Bu savaşta müslümanların sayısı
düşmanınkinden çoktu. Müslümanlar, sayıca üstünlüklerine güvenerek savaş öncesi fazlaca emin ve rahat
hareket ediyorlardı. Bu sebeple, Havâzinlilerin kurduğu pusuya düştüler. İslâm ordusunun büyük bir kısmı
düzensiz bir şekilde geri çekilmeye başladı. Ancak, Hz. Peygamber’in ve sebatkâr bir grup müslümanın
gayretleriyle dağılan ordunun toparlanması sağlandı ve tekrar hücum edilerek zafer kazanıldı.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 63 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Taş anlamına gelen irem kelimesi, İsrailoğullarının Tîh çölü ile Doğu Ürdün
dağlarından Hımsâ sıradağlarından birinin adıdır. İrem, Şeddat’ın Allah’ın mümin kulları için
hazırladığı cennete özenerek yaptırdığı görkemli sarayın adı, yahut da bir kabile adıdır. Adını
Ad kavminin babalarından Âd b. Avs b. İrem b. Sâm b. Nuh’dan almıştır. Tefsircilerin çoğu
İrem’in Ad kavminin büyük şehirlerinden biri olduğunu, İskenderiye yahut Dımeşk
olabileceğini söylemişlerdir. [Akpınar 2002:150]
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de üstün iđisi ; Hekimoğlu KT’de
mengzeşiki yaratılmadı iller içinde; Manisa KT’de irem bostānı; TİEM 40 KT’de İrem adlu
direkler issi sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı
kullanılan sözcüklerden üstün iđisi, mengzeşiki yaratılmadı iller içinde (T.), irem bostānı
(Ar.+T.) İrem adlu direkler issi (Ar.+T.) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
24. el-Ka’be: (
)
Ululuk, büyüklük anlamına gelen bir kelimedir. Kübik formdaki evlere ka’be denmiştir.
Ka’be’ye kübik formundan dolayı yahut ululuğundan dolayı bu isim verilmiştir. Rivayetlere
göre, Yüce Allah, gök halkının Beyt-i Ma’mûru tavaf ettikleri gibi, yeryüzü halkının da tavaf
ve ziyaret etmeleri için Beyt-i Ma’mûrun yerde bir örneği olmak üzere meleklere Ka’beyi inşa
ettirmiştir. Ka’be ikinci kez Hz. Adem tarafından, daha sonra da Nuh tufanındaki yıkılışından
sonra Hz. İbrahim tarafından yeniden yapıldı. [Akpınar 2002:152]
Ka’be’ye Allah’ın evi anlamına Beytullah, azat edilmiş ev anlamına Beytü’l-Atîk,
kendisiyle alay edenleri yakıp mahveden anlamına Hâtime, zulüm ve isyanda bulunanları
sürüp çıkaran anlamına Bâsse, haram ev anlamına Beytü’l-Haram, kutsal-mübarek anlamına
Kadîs adları da verilmiştir. [Akpınar 2002:153]
Ar. “
” “ulu ev, yüce ev ”
Tü. aġırlıġ ewni; KaǾbeni ĥarām ewni; KaǾbeyi ki Beytuǿllāh’ı ĥarāmdur; Ka’be’yi
harām ev
Ar. “
” Tü. “ ulu ev, yüce ev ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT’de aġırlıġ ewni; Hekimoğlu KT’de KaǾbeni ĥarām ewni; Manisa KT’de KaǾbeyi ki
Beytuǿllāh’ı ĥarāmdur; TİEM 40 KT’de Ka’be’yi harām ev sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ķıldı oķ taŋrı kaǾbäni aġırlıġ ewni ađaķın turġu kişilärkä (9) aġırlıġ aynı
boġuzlaġu ärtüt boġuzda asınġular.. (92r/8=005/097)
Hekimoğlu KT:(119b/1) ķıldı Tangrı KaǾbeni ĥarām ewni, ķopmaķ kişilerge; (2) taķı
ĥarām aynı taķı ıđġu ķurbānnı taķı anlarnıñ boynınġa <asılġan nirseni> (119b/1=005/097)
Manisa KT
Tañrı taǾālā ķıldı KaǾbeyi ki (86a) Beytuǿllāh’ı ĥarāmdur ķıyām olmaġiçün, ħalķ maǾįşeti durmaġ-içün. Muĥarrem eyledi daħı ķıldı ķurbānlıķları daħı ķıldı (2)
ķılǾādeleri daħı ki ķurbānlıķ Ǿalāmetidir. (85b/11=005/097)
TİEM 40:Kıldı Tangrı Ka’be’yi harām ev yaǾnį anun yöresinde av harām; ağacın
kesmek, otın kırmak harāmdur, ādamıların turmağı-y-ıçun yaǾnį hacc eylemegi, ādamıların
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 64 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
dirligi durmak içün eyledi; dakı harām (4) ayı yaǾnį Zü’lhicce yā dört ay Receb, Şevval,
Zü’lka’de, Zü’lhicce; dakı kurbānı; dakı kurban boynına dakduklarını. (57a/3=005/097)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden aġırlıġ ewni (T.); KaǾbeni ĥarām ewni(Ar.+T.); KaǾbeyi ki Beytuǿllāh’ı
ĥarāmdur (Ar.); Ka’be’yi harām ev (Ar.+T.) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
Aynı kavram
Ar. “
” “ulu ev, yüce ev ”
Tü. ħalķ üçün ķurulġan äwnüŋ ilki; ħalķ üze ķođulġan iw; evvel ev ki yapıla gişiler-içün
Mekke iķlįminde KaǾbe’dür; ilk ev
Ar. “
” Tü. “ulu ev, yüce ev ” ; Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT’de ħalķ üçün ķurulġan äwnüŋ ilki; Hekimoğlu KT’de ħalķ üze ķođulġan iw; Manisa KT’de
evvel ev ki yapıla gişiler-içün Mekke iķlįminde KaǾbe’dür; TİEM 40 KT’de ilk ev
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ĥaķįķat üzä (9) ħalķ üçün ķurulġan äwnüŋ ilki ol kim mäkkädä turur
bäräkätlig taķı köni yol Ǿālämlarķa.(46r/8=003/096)
Hekimoğlu KT: (2)Ĥaķįķat üze ħalķ üze ķođulġan iw, ol kim Mekkede turur, (bereketlig
taķı köni yol Ǿālemlarġa. (60a/2=003/096)
Manisa KT:Evvel ev ki (2) yapıla gişiler-içün Mekke iķlįminde KaǾbe’dür ki
mübārekdür, hidāyetdür, ķıbledür, Ǿālemde. (43b/1=003/096)
TİEM 40: (4) Bayık ilk ev kim konıldı ādamılar-ıçun, oldur kim Mekke’de, kutlu
bereketlü-y-iken; dakı toġru yol göstermek-iken ālemler içün. (28b/4=003/096)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden ħalķ üçün ķurulġan äwnüŋ ilki (Ar.+T.); ħalķ üze ķođulġan iw (Ar.+T.); Evvel
ev ki yapıla gişiler-içün Mekke iķlįminde KaǾbe’dür (Ar.+T.); ilk ev (T.) sözcük söcük
gruplarıyla karşılanmıştır.
25. el-Karye: (
)
Köy, kasaba, şehir, ülke, yerleşim merkezi anlamındadır. Çoğulu kurâ’ olarak gelir.
Kur’an’da yerleşim merkezleri için kullanılan karye kelimesi ile değişik merkezler
kasdedilmiştir. Sözgelimi kimi ayetlerde “karye şeklinde nekre (belirsiz isim) olarak geçmiş
ve bu ayetlerde genel olarak yerleşim merkezleri kastedilmiştir.
Kimi ayetlerde ise el-Karye şeklinde marife (belirli isim) olarak geçmiş ve bu ayetlerde
belli yerleşim merkezlerine işaret edilmiştir. Bu ayetlerde “el Karye” kelimesi ile Beyt-i
Makdis, Şam, Mekke, Eyke; Meyden, Taberiye, Mısır, Sedum, Antakya şehirleri
kasdedilmişir. [Akpınar 2002: 156]
Ar. “
” “Köy, kasaba, şehir, ülke, yerleşim merkezi ”
Tü. lūŧ eli; ķonum üze; şehr üstine śudūmdur; köye yaǾnį Lūt kavmı ili
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 65 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Ar. “
” Tü. “Köy, kasaba, şehir, ülke, yerleşim merkezi”;Türkçe erken Kur’an
çevirilerinde; TİEM 73 KT’de lūŧ eli; Hekimoğlu KT’de ķonum üze; Manisa KT’de şehr
üstine śudūmdur; TİEM 40 KT’de köye yaǾnį Lūt kavmı ili sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: [264r/1] käldilär ök lūŧ eli üzä ol kim yaġduruldı yawuz yaġmur, azu
körmädilär mü anı, (2) yoķ kim ķorķmazlar ärdi ķoparmaķķa.(264r/1=025/041)
Hekimoğlu KT: Taķı keldiler (5) ol ķonum üze kim yaġduruldı yawuzluķ yaġmurı.
İrmediler mü körerler anı (6) irdiler ümenmesler tirgüzmekni. (348a/4=025/041)
Manisa KT:
Taĥķįķ vardılar, geçdiler tācirlıķda (10) Ol ki şehr üstine śudūmdur, Lūŧ
ķavminüñ şehrleridür anı görmezler mi? Belki anlar (11) ķorķmazlar-ıdı nüşūrdan, inkār
iderleri-di ķıyāmete. (254b/9=025/041)
TİEM 40: Dakı bayık geldiler yaǾnį Mekke kāfırları köye yaǾnį Lūt kavmı ili, kim
yaġınıldı yavuzlık (3) yaġmurı yaǾnį taş. Ay degül midi anlar gördiler anı yaǾnį Şam ili
yolında? Belki oldılar ümid dutmazlar yā korkmazlar girü kopmaġı (172b/3=025/041)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden lūŧ eli (Ar.+T.); ķonum üze (T.); şehr üstine śudūmdur (Ar.); köye yaǾnį Lūt
kavmı ili (Ar.+T.) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
26. Kehf: (
)
Kehf; sözlükte büyük ve geniş mağara anlamına gelir. Kehf suresinde Allah Teâlâ’nın
durumlarından haber verdiği grubun sığındıkları dağın mağarasıdır. Bu kişiler Rum’lu
gençlerdi. İsa Mesih’ten önce mağaraya girdiler. Orada Allah onları uyuttu. İsa mesih
gönderilince onlardan haber verddi. Sonra Allah Teâlâ onları fetret devrinde İsa’dan sonra, İsa
ile Nebî (s.a.v.) arasında uykudan uyandırdı.
“Rakîm” kelimesinin hangi anlama geldiği konusunda müfessirler değişik görüşler ileri
sürmüşlerdir. Bu kelimeye verilen manalar arasında “vâdi”, “kurşun levha”, “yazılmış kitap”,
“diğer gençler topluluğu”, “ashâb-ı kefhin beldesi”, “taştan levha” manaları vardır.
[Honamlıoğu 1992: 103]
TİEM 73: azu sezindüŋ-mü kim üŋür iđiläri bitig iđiläri (2) ärdilär biziŋ bälgülärimizdä
taŋ. (215r/1=018/009)
Anonim KT: (5) Azu sizindiñiz kim (üñür) iđileri, bitig idileri, erdiler biziñ (6)
belgülerimizdin, tañ? (1a/5=018/009)
Hekimoğlu KT: Saķındıng mu, ĥaķįķat üze üngürnüng eyeleri taķı raķįmnüng (3) irdiler
nışānlarımuzdan tang? (282b/2=018/009)
Manisa KT: (4) Śaġır mısın ki taĥķįķ maġara ehli bile, raķįm ehli bizüm āyetlerümüzde
(5) Ǿaceb midür. (204a/4=018/009)
TİEM 40: Belki sandun mı, bayık in isleri dakı yazılmış isleri yaǾnį bakır tahta kim anda
Ashābu’l-Kehf adı yazılmış-ıdı; yāhud <Rakıym>, itleri adıdur oldılar (10) nışanlarumuzdan,
tañ 139a/9=018/009)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 66 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
üñür iđiläri (TİEM 73 215r/1=018/009); üñür iđiläri (Anonim KT 1a/5=018/009);
üñürnüñ eyleri (Hekimoğlu KT 282b/2=018/009); bayık isleri (TİEM 40 139a/9=018/009);
maġara ehli (Manisa KT 294a/4=018/009) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
27. Makâmun Kerîm (
)
Güzel ev anlamına gelen Makamun Kerîm, Mısır topraklarında Feyyûm denen yerdir,
denilmiştir. Bir başka görüşe göre ise Makamun Kerîm, mimberlerdir. [Akpınar 2002:158]
6. Ar. “
” “güzel ev”
2.6 Tü. arıġ orun; yaħşı orun; kerįm maķām, yaħşı yirler; görklü turak yir
Ar. “
” Tü. “güzel ev”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT
’de arıġ orun; Hekimoğlu KT ‘de yaħşı orun; Manisa KT’de kerįm maķām, yaħşı yirler; TİEM
40 KT’de görklü turak yir
TİEM 73: känclärdin arıġ orundın.(269v/2=026/058)
Hekimoğlu KT: (4) taķı genclerdin taķı yaħşı orunlardın. (354a/4=026/058)
Manisa KT: kenzlerden (8) kerįm maķāmdan, yaħşı yirlerdin. (259b/7=026/058)
TİEM 40: Dakı genclerden, dakı turak yirden görklü. (175b/5=026/058)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de arıġ orun; Hekimoğlu KT’de yaħşı
orun Manisa KT’de kerįm maķām, yaħşı yirler; TİEM 40 KT’de görklü turak yir sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden arıġ orun , görklü turak yir (T.), yaħşı orun (T.+F) sözcüklerden meydana
gelmiştir.kerįm maķām, yaħşı yirler (Ar.+T.) söcük gruplarıyla karşılanmıştır..
28. Makâmu İbrahîm (
)
Hz. İbrahim’in Ka’be’yi inşa ederken kullandığı ve üzerinde ayak izleri bulunan taşın
adıdır. Bir başka görüşe Hz. İbrahim’in gelinine başını yıkatırken ayağını bastığı yahut Hz.
Hacer’in üzerinde oğlu Hz. İsmail’i yıkadığı taştır. [Akpınar 2002:158]
Ar. “
” “Hz. İbrahim’in Ka’be’yi inşa ederken kullandığı ve üzerinde ayak
izleri bulunan taşın adı”
Tü. ibrāhįm ornı; İbrāhim ornı; maķāmu İbrāhįm; İbrāhįm makāmı yaǾnį ol taş
Ar. “
” Tü. “Hz. İbrahim’in Ka’be’yi inşa ederken kullandığı ve üzerinde
ayak izleri bulunan taşın adı ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT’de ibrāhįm
ornı; Hekimoğlu KT’de İbrāhim ornı; Manisa KT’de maķāmu İbrāhįm’dür; TİEM 40 KT’de
İbrāhįm makāmı yaǾnį ol taş sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: [47v/1] anıŋ içindä nişānlar açuķmanlar ibrāhįm ornı. taķı kim kirsä aŋa boldı
ķurtulġan..( 47v/1=003/097)
Hekimoğlu KT:Anıñ içinde nişānlar açuķlar (4) İbrāhim ornı. Taķı kim irse anga, boldı
ķurtulġan. (60a/3=003/097)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 67 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Manisa KT: (3) Anda āyetler vardur, delįller vardur beyān eyleyici ki maķāmu
İbrāhįm’dür. (4) Kim Mekke’ye girse emįn olur nesine (43b/3=003/097)
TİEM 40: Anun içün nışanlardur (5) bellüler; İbrāhįm makāmı yaǾnį ol taş kim anun
katında iki rekǾet namz kılurlar. Dakı her kim gire ana, ola įmin. (28b/4=003/097)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden ibrāhįm ornı (Ar.+T.); İbrāhim ornı(Ar.+T.); maķāmu İbrāhįmr (Ar.); İbrāhįm
makāmı yaǾnį ol taş (Ar.+T.) söcük gruplarıyla karşılanmıştır.
29. a) Mecmau’l-Bahrayn (
)
İki denizin birleştiği yer anlamında bir ifadedir. Kur’an’ın bir ayetinde geçen iki denizin
birleşme yerlerinin neresi olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ürdün ve
Kalzem denizleri, yahut Mağrib ve Zükak denizleri, yahutta doğuda Faris ile batıda Rum
denizleri olduğu söylenmiştir. [Akpınar 2002:159-160]
Ar. “
” “İki denizin birleştiği yer ”
Tü. ekki täŋiz ternäki; iki tengiz cemǾ bolur yir; mecmaǾu’l-baħreyn; iki deñiz dirildük
yire yaǾnį Rum deñizi, dakı Fars deñizi
Ar. “
“ Tü. “İki denizin birleştiği yer”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73 KT’de ekki täŋiz ternäki; Hekimoğlu KT’de iki tengiz cemǾ bolur yir; Manisa
KT’de mecmaǾu’l-baħreyn; TİEM 40 KT’de iki deñiz dirildük yire yaǾnį Rum deñizi, dakı Fars
deñizi sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
TİEM 73: ançada aydı mūsā yigitiŋä täprämäs-män (4) tägginçäkä tägi män ekki täŋiz
ternäkikä azu käçginçä män säksän yıl. (219v/4=018/060)
Hekimoğlu KT: Taķı ol vaķtın kim aydı Mūsā (8) yigitinge: “ Kışmaz men, ançaġa tegrü
kim tegsem iki tengiz cemǾ bolur yirge, yā yörügey men (9) uzun zamāne. (288b/7=018/060)
Manisa KT: (11) Źikr eyle ol güni ki Mūsā ķulına yā ŧapucısına źāyil olmasun sefer
eylemekden ĥattā mecmaǾu’l-baħreyn (209a) yitişmeyince yā bir zamān gidemeyince ki uzun
zamāndur. (208b/11=018/060)
TİEM 40: Dakı ol vakt kim eyitti Mūsā, (3) yigidine: “Hemįşe olam tā irem iki deñiz
dirildük yire yaǾnį Rum deñizi, dakı Fars deñizi; yā geçem yüriyü, uzun ruzıġar.
(142b/2=018/060)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden ekki täŋiz ternäki (T.); iki tengiz cemǾ bolur yir (T.+Ar.); mecmaǾu’l-baħreyn
(Ar.); iki deñiz dirildük yir yaǾnį Rum deñizi, dakı Fars deñizi (T.+Ar.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
b) Mecmaa’l-Bahrayn (
Ar. “
)
” “ ”
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 68 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Tü. ol ekki suw ķatışı; ikisining arası cemǾ bolur yir; mecmaǾa’l-baħreyn; dirilecek yirine
ol iki arası
Ar. “
” Tü. “ ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT’de ol ekki
suw ķatışı; Hekimoğlu KT’de ikisining arası cemǾ bolur yir; Manisa KT’de mecmaǾa’lbaħreyn; TİEM 40 KT’de dirilecek yiri ol iki arası sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
TİEM 73: ķaçan tägdilär ärsä ekkägükä ol ekki suw ķatışıŋa (5) unıt(t)ılar balıķlarını
tu(t)tı anıŋ yolını täŋiz içindä bir ew (219v/4=018/061)
Hekimoğlu KT:Ol vaķtın kim tegdiler ikisining arası cemǾ bolur yirge, unıttılar
balıķlarını, tutundı (289a/1) yolını tengiz içinde ŧāķ mengizlig nirse. (288b/9=018/061)
Manisa KT: Vaķtį ki yitişdiler, mecmaǾa’l-baħreyn (2) unutdılar balıķları balıķ yol
idindi deñize, taķa gibi oldı. (209a/1=018/061)
TİEM 40:Pes ol vakt kim irdiler, dirilecek yirine ol iki arasınun (4) unıttılar halıklarını,
pes duttı yolını yaǾnį balık, denizde, yir altında bir ev yaǾnį balık su içinde ne yirde kim
yüridi, zįr-i zemin gibi kovuk olurdı. (142b/3=018/061)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden ol ekki suw ķatışıŋa (T.); ikisining arası cemǾ bolur yirge (T.+Ar.); mecmaǾa’lbaħreyn (Ar.); dirilecek yirine ol iki arasınun (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
30. Medâin/ ehlü’l-Medîne (
Ar. “
)
” “Şehir halkı ”
Tü. känt bođunı ; il eyeleri ; şehr ķavmi ki südūmdur, şar kavmı
Ar. “
” Tü. “ Şehir halkı ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de
känt bođunı ; Hekimoğlu KT’de il eyeleri ; Manisa KT’de şehr ķavmi ki südūmdur ; TİEM 40
KT’de şar kavmı sözcükleriyle karşılanmıştır.
Medîne’ye 347 km uzaklıkta Hicr vadisinin bulunduğu bölgedeki şehirlere verilen
addır. Lût kavminin oturdukları bu bölge en büyüğü Sedûm olan dört yahut yedi şehirden
oluşmakta idi. Nitekim “Şehir halkı sevinerek geldiler”9 ayetindeki şehirden kastın
Sedûm/Sodom şehri olduğu söylenmiştir. [Akpınar 2002:160]
TİEM 73: käldi känt bođunı säwnüşürlär.( 194v/8=015/067)
Hekimoğlu KT: (5) Taķı keldi il eyeleri, sewnürler. (255b/5=015/067)
Manisa KT:Geldi şehr ķavmi ki südūmdur, beşāret eylediler birbirine. (183b/4=015/067)
TİEM 40: Dakı geldi (10) şar kavmı, sevinürler yaǾnį firişteler gökcek oġlaan sūratınday-ıdı. (125a/9=015/067)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de känt bođunı ; Hekimoğlu KT’de il
eyeleri ; Manisa KT’de şehr ķavmi ki südūmdur ; TİEM 40 KT’de şar kavmı sözcükleriyle
9
Hıcr:15/67
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 69 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden känt bođunı (T.) ; il eyeleri (T.) ; şehr ķavmi ki südūmdur (Ar.); şar kavmı (Ar.)
sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
31. el Medîne (
)
Sözlükte, kalesi bulunan şehir anlamına gelen Medîne kelimesinin çoğulu “Medâin” ve
“Müdün” şeklinde gelir. On dört ayette geçen bu kelime Kur’an’da dört ayette peygamber
şehri için kullanılmıştır. Peygamber şehri Medine dışında anılan şehirler, ahalilerinin
kötülükleriyle anılmış olduğundan, şehirlerin ismi açıkça belirtilmemiştir. [Akpınar 2002:
162]
Ar. “
” “”
Tü. känt; il; şehr; şar
Ar. “
” Tü. “ ”; Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT’de känt;
Hekimoğlu KT’de iling; Manisa KT’de şehr; TİEM 40 KT’de şarun sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: käldi käntniŋ yıraķ sıŋarındın bir är yügrü aydı (8) ay mäniŋ bođunum uđu
barıŋlar ıđılmışlarķa.(321v/7=036/020)
Hekimoğlu KT: taķı keldi iling yıraķraķındın erį, iwe yöriyür; (9) aydı: “Ay ķavmum!
Uyung ıđılmışlarġa. (421a/8=036/020)
Manisa KT: Geldi şehr āħirinde bir gişi saǾy eyleyüp, çapup geldi. (316b) eyitdi: Yā
ķavmum tābiǾ oluñuz mürsel nebįlere. (316a/11=036/020)
TİEM 40: (7) Dakı geldi şarun ıraġıraġından bir er yaǾnį Habįb-i Neccār, yügrür; eyitti;
belki siz, kavmsız müşrikler. (209b/6=036/020)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden känt (S.); il (T.); şehr (Ar.); şar (Ar.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
32. el- Medînetü’l Münevvera (
)
İslam öncesi ismi Yesrib idi. Oraya ilk yerleşen kişi olan İrem b. Sâm b. Nuh
oğullarından Yesrib b. Vâil’in adını almıştır. [Akpınar 2002: 163]
Yesrib kelimesi, fesat anlamına gelen “serb” yahut kınama anlamına gelen “tesrib”
kelimesinin çağrıştırdığından dolayı bu isim Peygamberimiz tarafından Medîne olarak
değiştirilmiştir. Hz. Peygamberin hicretiyle birlikte Medîne, İslamın siyasal merkezi ve
Peygamber şehri olmuştur. Medîne’ye bundan başka Taybe, Tâbe, Tayibe, Miskîne, Cebâr,
Câbira, Mahbûre, Yended, AzrâǾ, Mecbûre, Muhabbebe, Mahbûbe, Merhûme, Kasıme,
Arzullah, Harem, Daru’s-Selam, Daru’l-Hicra, Daru’s-Sünne, Âsıme gibi isimler de
verilmiştir. [Akpınar 2002: 163-164]
Ar. “
” “ Medine ”
Tü. Mädįnä; Medįne; Medįne; Medįne
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 70 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Ar. “
” Tü. “ Medine ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT’de Mädįnä; Hekimoğlu KT’de Medįne; Manisa KT’de Medįne; TİEM 40 KT’de Medįne
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: silärniŋ tägräŋizlärdä taş yorır Ǿarablardın (4) ekki yüzlüglär. mädįnä
bođunındın...(49v/3=009/101)
Hekimoğlu KT:Taķı ol kim erselerdin kim tegrengizde, (4) bedevį ǾArablardın;
münāfıķlar taķı Medįne eyelerindin... (195b/3=009/101)
Manisa KT: (10) Sizüñ ĥavālüñüz olan ǾArablar baǾżısı münāfıķlardur Medįne ehlinden
..(140a/10=009/101)
TİEM 40:Dakı anlardan kim yörenüzdedür, arablardan: munāfıklardur; dakı Medįne
kavmından...( 94b/10=009/101)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden Mädįnä; Medįne; Medįne; Medįne (Ar.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
33. Medyen (
)
Şam ve Medîne arasında, Kızıldeniz kenarında bir yerleşim merkezinin adıdır. Şehir
adını Meyden b. İbrahim’den almıştır. Hz. Şuayb, bu bölgede bulunan insanlara peygamber
olarak gönderilmiştir. Hz Musa’nın Şuayb peygamberin davarlarını suladığı kuyu da bu
şehirdedir. Kur’an’da on ayette geçmektedir. [Akpınar 2002:160]
Ar. “
” “Medyen, Şam ve Medîne arasında, Kızıldeniz kenarında bir yerleşim
merkezinin adı ”
Tü. mädyän käntiŋä; Meyden; Medyen’e; Meydendin
Ar. “
” Tü. “Medyen, Şam ve Medîne arasında, Kızıldeniz kenarında bir yerleşim
merkezinin adıdır ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT’de mädyän känti;
Hekimoğlu KT’de Medyen; Manisa KT’de Medyen; TİEM 40 KT’de Medyen sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: ıđtımız mädyän käntiŋä anıŋ ķadaşları şuǾayb yalavaçnı aydı ay mäniŋ
bođunum tapnuŋlar taŋrıķa (4) umnuŋlar keđinki künkä artaķlıķ ķılmaŋlar yär içindä artaķlıķ
ķılıġlılar. (291v/3=029/036)
Hekimoğlu KT: Taķı (3) Meyden tapa, uyaları ŞuǾaybnı; aydı: Ay ķavmum ķulluķ
ķılıng Tangrıķa (4) taķı ümening song künni. Taķı ĥaddın kiçmeng yirde, fesād ķılġanlarġa.
(382a/2=029/036)
Manisa KT:Daħı Medyen’e ķardaşları Şu’ayb’ı gönderdük. (2) Eyitdi: Yā ķavmüm!
Ǿİbādet eyleñüz Tañrı taǾālāya. Ķorķuñuz ķıyāmet güninüñ Ǿaźābından (3) yir yüzinde. Ķatı
fesād eylemeñüz fesād eyleyici olduġuñuz ĥālde. (283b/1=029/036)
TİEM 40: Dakı Meydendin yana, karındaşlarını Şu’ayb’ı; pes eyitti: İy kavmum tapun
Tanrı’ya, dakı korkun soñraġı (190b) günden. Dakı fesād eylemen yirde. Fesād
eyleyicilerken.” (190a/11=029/036)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 71 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden mädyän känti (Ar.+.S.); Meyden; Medyen; Medyen (Ar.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
34. Mekânun Karîb (
)
Mekânun Karîb, yakın yer anlamında bir ifadedir. Beyt-i Makdis kayasının üzeri ve bu
kayanın yeryüzünün semaya en yakın yeri olduğu, yeryüzünün ortasında bulunduğu
söylenmiştir. [Akpınar 2002:166]
5. Ar. “
” “yakın yer”
Tü.yaķın yär; yawuķ yir; yaķın yerdin yawuķ. yaķın yirden; yakın yir yaǾnį köge, ol
Beyte’l-mukaddes sahrası;
2.5 Ar. “
” Tü. “ yakın yer ”,Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT ’de yaķın yär; Anonim KT’de yawuķ yirdin ; Rylands KT’de yawuķ yaķın yirdin;
Hekimoğlu KT’de yawuķ yir; Manisa KT’de yaķın yirden; TİEM 40 KT’de yakın yir yaǾnį
köge, ol Beyte’l-mukaddes sahrası
TİEM 73: eşitgil ol kün oķısa oķıġuçı yaķın yärdin.(383v/4=050/041)
Anonim KT (52b) Eşitgil, ol kün ķıķırur ķıķırġan, yawuķ yirdin; yaǾnį İsrāfil śūr
ürmeki turur (2) ürmeklikdin, bigeyler pārekende tenleri..(52b/1=050/041)
Rylands KT: (81a/1) ķulaķ tutġıl ol kün ündeyür ündegüçi (2) yaķın yerdin yawuķ.
(81a/1=50/41)
Hekimoğlu KT:Taķı eşitgil (7) ol küni kim ķıķırġan ķıķrar, yawuķ yirdin.
(497a/6=050/041)
Manisa KT:(4) İşit ķıyāmet aĥvālini ol günde ki münādį nidā eyleye ki Cebrāǿįldür yā
İsrāfildür yaķın yirden. (381a/4=050/041)
TİEM 40:Dakı kulak dut, ol gün kim kığıra kığırdıcı, yakın yirden yaǾnį göge, ol
Beyte’l-mukaddes sahrasıdur, ol iki mil yakınırakdur göge, ayruk yirden (248a/7=050/041)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de yawuķ yir ; Anonim KT’de yawuķ
yirdin ; Rylands KT’de yawuķ yaķın yirdin; Hekimoğlu KT’de yawuķ yirdin ; Manisa KT’de
yaķın yirden; TİEM 40 KT’de yakın yir yaǾnį köge, ol Beyte’l-mukaddes sahrası sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan
sözcüklerden yaķın yär (T.); yawuķ yir (T.); yaķın yerdin yawuķ (T.) yaķın yirden (T.); yakın
yir yaǾnį köge, ol Beyte’l-mukaddes sahrası (T.+Ar.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
35. Mekânun Şarkî (
)
Mekânun Şarkî, doğu tarafı, doğudaki yer anlamında bir ifadedir. Araplara göre doğu
tarafı, batı tarafından daha kutsal görülürdü. Hristiyanlara göre namaz için kıble doğu tarafı
idi. Rivayete göre Hz. Meryem, hayız gördüğü için yahut başka bir sebepten dolayı kendisini
ibadete adadığı mescidin doğu tarafına çekilmişti. [Akpınar 2002:167]
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 72 -
www. turukdergisi.com
Ar. “
Abdullah Kök & Suat Ünlü
” “Mekânun Şarkî, doğu tarafı, doğudaki yer ”
Tü. bir yärdä kün tuġuşı tapa ; bir yirde kün toġşuķı tapa; kün toġuşı sıngar orundın; bir
yirde maşrıķ ŧarafında-y-ıdı; bir yire gün togusındın yana
Ar. “
” Tü. “Mekânun Şarkî, doğu tarafı, doğudaki yer ”;Türkçe erken Kur’an
çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de bir yär kün tuġuşı tapa Anonim KT’de ; bir yirde kün toġşuķı
tapa; Hekimoğlu KT’de kün toġuşı sıngar orun; Manisa KT’de bir yir maşrıķ ŧarafı; TİEM 40
KT’de bir yire gün togusındın yana
TİEM 73: yāđ ķılġıl bitig içindä märyämni ançada ıraķ boldı öz kişilärindin bir yärdä (9)
kün tuġuşı tapa.( 223v/8=019/016)
Anonim KT: yāđ ķılġıl bitig içindä yaǾnį Ķurǿān’da Meryemmi. Ķaçan (9) yıraķ boldı
erse öz kişilerdin, bir yirde kün toġşuķı tapa. (12a/8=019/016)
Hekimoğlu KT: Taķı yāđ ķılġıl kitāb içinde (5) Meryemni, ol vaķt kim saçlındı ħāś
kişilerindin, kün toġuşı sıngar orundın. (294b/4=019/016)
Manisa KT:(4) Źikr eyle kitābda Meryem’i ki Ǿuzlet eyledi (5 ehlinden bir yirde maşrıķ
ŧarafında-y-ıdı. (213a/4=019/016)
TİEM 40: Añıl yā Muhammed, Kitāb içinde yaǾnį Kur’an, (7) Meryem’i. ol vakt kim bir
yana çıkdı kavumı katından, bir yire gün togusındın yana. (145a/6=019/016)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de bir yär kün tuġuşı tapa (T.); bir yir kün
toġşuķı tapa (T.); kün toġuşı sıngar orun (T.); bir yir maşrıķ ŧarafı (T.+Ar.); bir yir gün
togusındın yana (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
36. el-Merve (
)
Safa ve Merve, Hz. İbrahim tarafından Allah’a emanet edilerek susuz bir vadide
bırakılan Hz. Hacer’in oğlu Hz. İsmail ile birlikte susuzluktan ölme endişesiyle koşa koşa
gidip geldiği iki küçük tepedir. Hacer’in bu hatıratını yaşatmak için, bu iki tepecik arasında
yedi kere gidip gelme (sa’y) hac ve umrenin vecibelerinden sayılmıştır. (Akpınar 2002: 168)
Ar. “
” “Merve tepesi ”
Tü. märvä taġı; Merve atlıġ taġ; Merv; Merve
Ar. “
” Tü. “Merve tepesi ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de
märvä taġı; Hekimoğlu KT’de Merve atlıġ taġ; Manisa KT’de Merv; TİEM 40 KT’de Merve
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: bütünlükün śafā taġı märvä taġı taŋrı nişānlarındın turur. kim uġrasa (5) äwkä
yā taķı ziyārät ķılsa yazuķ yoķ anıŋ üzä kim täzginsä ol ekki tegrä. kim artursa (6) eđgülük
bütünlükün taŋrı sipās tutuġlı biligli turur. (18v/4=002/158)
Hekimoğlu KT:Ĥaķįķat üze (7) Śafā atlıġ taġ Merve atlıġ taġ, Tangrınıng
Ǿalāmetlerindin kim kim uġrasa KaǾbege, yā (8) ziyāretķa; hįç yazuķ yoķ anıng üze kim
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 73 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
tezginse ol ikisinge taķı kim kim artuķsı ķılsa (9) ħayr ĥaķįķat üze Tangrı şükr ķılġan, bilgen.
(22b/6=002/158)
Manisa KT: (4) Taĥķįķ Śafā bile Merv, Tañrı taǾālā dįni nişānıdur. Menāsik ĥacdandur.
Kim beytuǿllāh’ı ĥac eylese yā Ǿumre eylese (5) yazuķ yoķdur anuñ üstine ol ikisinde ŧavāf
eylemekde. Kim ħayr taŧavvuǾ eylese (6) Taĥķįķ Tañrı taǾālā Ǿameller ķabūl eyleyicidür,
ġāyetde bilicidür. (17a/4=002/158)
TİEM 40 : Bayık Safā dakı Merve, Tanrı nışanlarundandur. (10) pes her kim kasd
eyleye Ev’e, yā zıyarat eyleye; yazuk yokdur anun üzere kim tavāf eyleye ol ikiye. Dakı her
kim farįza degül-iken işler-ise hayrı, bayık Tanrı (119 sıpās dutıcıdur, bilicidür.
(11b/9=002/158)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de märvä taġı (Ar.+T.); Merve atlıġ
taġ(Ar.+T.); Merv; Merve (Ar.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
37. el- Mescidü’l-Aksâ (
Ar. “
)
“ Uzak mescit”
Tü. “uzak mescit” yıraķraķ mäzgit; KaǾbe yöresindeki mescid; Mescid-i Aķśā ki Ķudüs;
Mescidi’l-aksā yaǾnį Beytü’l- mukaddes
Ar. “
”Tü. “Uzak mescit”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM
73 KT ’de yıraķraķ mäzgit; Hekimoğlu KT’de KaǾbe yöresindeki mescid; Manisa KT’de
Mescid-i Aķśā ki Ķudüs; TİEM 40 KT’de Mescidi’l-aksā yaǾnį Beytü’l- mukaddes
TİEM 73: [206r/1] arıġ taŋrı ol kim tünlä eläti ķulını bir tünlä aġırlıġ mäsciddin yıraķraķ
mäzgitkä (2) ol kim ķutluġ ķıldımız anıŋ tegräsini körgütmäkimiz üçün aŋar bälgülärimizdin.
bütünlükün ol eşitgän körgän.(73 206r/1=017/001)
Hekimoğlu KT: (2) Arıġlıķ anga kim tünle iletti ķulını, tünle, Ka’be yöresindeki (3)
mescidin Beytü’l-Muķaddes tapa, ol kim bereketlig ķılduķ yöresini; (4) munung üçün kim
körküzse miz anga nişānlarımızdın. Ĥaķįķat üze ol, ol, işitgen, körgen (270b/2=017/001)
Manisa KT: (11) Münezzehdür Tañrı taǾālā barça Ǿayblardın İsrā eyledi ķulını, bir
gicede yürütdi Mescid-i Ĥarāmdan, ĶaǾbedür, (195a) Mescid-i Aķśā’ya iletdi ki Ķudüs’dür.
Bereket eyledük anuñ ĥavālesini dįn dünyā bereket bile göstermeg-içün özine bizüm
āyetlerümüzi. (2) Taĥķįķ Tañrı taǾālā ġāyetde işidicidür, ġāyetde göricidür.
(194b/11=017/001)
TİEM 40:(5) Arulıġı anun, Ol kim gice iltti kılını yaǾnį Muhammed Mustafa bir gice,
Mescid-i Harām’dan Mescidi’l-aksā dapa yaǾnį Beytü’l mukaddes, ol kim (6) bereketlü
eyledük yörendürisin anun tā gösterevüz ana nışanlarumuzdan. Bayık Ol, Ol’dur işidici görici.
(133a/5=017/001)
“Uzak Mescid” anlamına gelen bu terkipten kasıt Beyt-i Makdis, öteki adıyla İlyâ’dır.
Mescid, İshak yahut Yakup peygamber zamanında; yahut da Davud peygamber devrinde
yapımına başlanıp tam anlamıyla Hz. Süleyman devrinde bitirilmiş olan mabeddir. Mescid-i
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 74 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Aksa, Kudüs-ü Şerif hareminin tümünü kapsar. O zaman Mescid-i Aksa’dan sonra mescid
olmadığından, yahut Mekke ile Kudüs arası uzak bir mesafe olduğu için en uzak mescid
anlamına gelen bu isim verilmiştir.
Mescid-i Aksa, Mescid-i İlyâ (Allah’ın Mukaddes Evi), Arz-ı Mukaddese, beyt-i
Makdis (Kutsal ev), Kudüs (Kutsal), Şellem, Erşelim (veya Erşelem veya Erşelîm), Beyt-i
Âyil, Sayhûn, Kasrûn gibi isimlerle de anılmıştır. [Akpınar 2002: 169]
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de yıraķraķ mäzgit; Hekimoğlu KT’de
Beytü’l-Muķaddes; Manisa KT’de Mescid-i Aķśā ki Ķudüs ; TİEM 40 KT’de Mescidi’l-aksā
yaǾnį Beytü’l- mukaddes sözcükleriyle karşılanmıştır. . Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar.
“
“ karşılığı kullanılan sözcüklerden yıraķraķ mäzgit (T+F), -Beytü’lMuķaddes, Mescid-i Aķśā ki Ķudüs Mescidi’l-aksā yaǾnį Beytü’l- mukaddes (Ar.) sözcük
gruplarıyla karşılanmıştır.
38. Mescidu Dırâr (
)
Mescidu Dırar, zararlı mescid demektir. Büyük ölçüde Tevrat ve İncil ezberinde olan
din bilgini Ebû amir’in yönlendirmesiyle, Müslümanları birbirine düşürmek için, münafıklar
tarafından Medîne’de Kubâǿ mescidinin yanıbaşına inşa edilen ve Kur’an’da “zarar veren
mescid” diye anılan mesciddir. Anılan mescid, banilernin, Peygamberimizin gelip
mescidlerinde namaz kıldırarak açılışını yapmasını beklerken, inen ayetler üzerine
Peygamberimiz tarafından yıktırılan, enkazı yaktırılıp yeri çöplük haline getirilen mesciddir.
[Akpınar 2002: 172]
Ar. “
” “zararlı mescid”
Tü. bir mäscid ziyānlıķ tanmaķ tarmaķ; mescid eylediler żarar eylemeg-içün müǿminlere;
duttılar mezgiti, zıyan degürmek içün
Ar. “
” Tü. “zararlı mescid”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT
’de bir mäscid ziyānlıķ tanmaķ tarmaķ; Manisa KT’de mescid eylediler żarar eylemeg-içün
müǿminlere; TİEM 40 KT’de duttılar mezgiti, zıyan degürmek içün sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: anlar kim tut(t)ılar bir mäscid ziyānlıķ tanmaķ tarmaķ (5) müǾminlär ara
küđäzmäk üçün...( 150r/4=009/107)
Manisa KT: Ol gişiler ki mescid eylediler żarar eylemeg-içün müǿminlere, (11) ayırmaġiçün müǿminler ortasını müterekkib olup śaķlaşmaķ-çün.. (140b/10=009/107)
TİEM 40: Dakı anlar kim yaǾnį on iki munāfıklar, duttılar mezgiti, zıyan degürmek içün
dakı kāfırlık içün; (8) dakı taġıtmak içün mu’minler arasında. (95a/7=009/107)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de bir mäscid ziyānlıķ tanmaķ tarmaķ
(Ar.+T.); mescid eylediler żarar eylemeg-içün müǿminlere (Ar.+T.); duttılar mezgiti, zıyan
degürmek içün (F.+Ar.+T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
39. el Mescidü’l Harām (
)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 75 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Atîk çok eski, azat edilmiş ve şerefli anlamlarına gelen bir kelimedir. Azmanlardan
kurtarıldığı için yahut yeryüzünün en eski mabedi olduğu için, yahut Nuh tufanından
kurtulduğu için Beytullaha el- Beytü’l-Atîk ismi verilmiştir. Bu adlandırmada zaman boyutu
ile ilgili olarak Beytullah’ın çok eski bir mabed olması yahut da çok değerli ve kıymetli bir
mekan olması gözetilmiştir. Nitekim eski çağlardan kalma eserler için asâr-ı atîk dendiği gibi,
Latince antik/antika da denmiştir. Büyük sahabî Hz. Ebubekir’e de cehennemden azat edilmiş
anlamına yahut, soyu temiz anlamına “Atîk” lakabı verilmiştir10. Beyt-i Atîk olan Ka’be’yi
toplu olarak insanlar için kurulan ilk ev, özgürlük ve başkaldırı sembolü olarak ifade etmek
mümkündür.(Akpınar 2002:136-137)
Ar. “
” “Beytullah ”
Tü. ärkli äwkä yaǾnį kabä; KaǾbe; beytuǿllāhı ki ķadįm; Kadįm Ev
Ar. “
” Tü. “Beytullah ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT
’de ärkli äwkä yaǾnį kabä; Hekimoğlu KT’de KaǾbe; Manisa KT’de beytuǿllāhı ki ķadįm;
TİEM 40 KT’de Kadįm Ev’e sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
TİEM 73 :yana ötäsünlär baçıġlarını tükäl ötäsünlär näźrlärini ŧavāf ķılsunlar (7) ärkli
äwkä yaǾnį kabäǾķa 244v/7=022/029)
Hekimoğlu KT: Andın song ķażā ķılsunlar kirlerini taķı vefā ķılsunlar neźrleringe (9)
taķı ŧavāf ķılsunlar KaǾbege (322a/8=022/029)
Manisa KT: (7) Andan śoñra vasaħlarını gidersünler bıyıķ kesüp dırnaķ kesmek.
Neźirlerini tamām eylesünler, ŧavāf eylesünler (8) beytuǿllāhı ki ķadįmdür. (234a/7=022/029)
TİEM 40: (6) Andan, gidersünler çirklerini, dakı yirine getürsinler nezrlerini, dakı tavāf
eylesünler Kadįm Ev’e. (159a/6=022/029)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
ärkli äwkä yaǾnį kabä (T.+Ar.); KaǾbe (Ar.); beytuǿllāhı ki ķadįm (Ar.); Kadįm Ev (Ar.+T.)
sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
40. el Meşaru’l Harām (
)
Sözlükte toplamak, bir araya getirilmek anlamına gelir. Akşam ile yatsı namazları
birleştirilerek kılındığı için, şeytanı taşlamak üzere taşların toplandığı yer olan Müzdelife’ye
cem’de denilmiştir.
Ar. “
” “toplanma yeri”
Tü. ellär ortası orta; düşmānlıķ cemāǾatı ortası bir bölük yaǾnį duşman
Ar. “
” Tü. “toplanma yeri ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT ’de ellär ortasıŋa; Hekimoğlu KT’de ortada; Manisa KT’de düşmānlıķ cemāǾatı ortasına;
TİEM 40 KT’de bir bölüge yaǾnį duşmana sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
10
Hz. Ebubekir bir gün peygamberimizin huzuruna girince ona şöyle demiştir: “Ey Ebubekir! Sen Allah’ın
cehennemden azat ettiği (atîk) kimsesin.” İşte bundan sonra ona Atîk denmiştir.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 76 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
TİEM 73: ellär ortasıŋa özläri kämşür.( 447r/1=100/005)
Hekimoğlu KT: ortada boldılar anıng birle bir yıġında. (579a/3=100/005)
Manisa KT: Girürler ol atlar bile düşmānlıķ cemāǾatı ortasına. (447a/10=100/005)
TİEM 40 (5) pes girdiler ol vakt bir bölüge yaǾnį duşmana. (288a/5=100/005)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
ellär ortası (T.); orta (T.); düşmānlıķ cemāǾatı ortası (Ar.+T.); bir bölük yaǾnį duşman (T.+Ar.)
sözcük ya da sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
41. Meşârıku’l-Arz ve Meğâribühâ (
)
Yeryüzünün doğuları ve batıları anlamına gelen ve bir ayette geçen bu ifade ile Şam ve
Mısır’ın kastedildiği ileri sürülmüştür. Bu ifadeden kastın doğusuyla batısıyla tüm yeryüzü
olduğu da söylenmiştir.
Ar. “
” “yeryüzünün doğu kısımları ”
Tü. yeriŋ kün tuġuşuġları; yirnüng kün toġuş yanları; maşrıķlar; Benį İsrāyil, güneş
doġacak yirleri yirde yaǾnį Mısır yirü
Ar. “
” “yeryüzünün doğu kısımları ” ;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde
TİEM 73’de yeriŋ kün tuġuşuġlarını; Hekimoğlu KT’de yirnüng kün toġuş yanlarındın;
Manisa KT’de maşrıķlarını; TİEM 40 KT’de Benį İsrāyil, güneş doġacak yirlerini yirde yaǾnį
Mısır yirünün sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73 yana mįrāŝ berdimiz ol bođunlar kim küçsüz żaǾįf bilür ärdilär yeriŋ kün
tuġuşuġlarını (5) anıŋ batışıġlarında ol kim.( 77b/10=007/137)
Hekimoğlu KT: (2) Taķı birdük ol erenlerge kim irdiler żaǾįf tutulurlar, yirnüng kün
toġuş yanlarındın (3) taķı kün batış yanlarındın; ol kim (161b/2=007/137)
Manisa KT: Mįrāŝ virdük (2) ol ķavme ki żaǾįf oldılar FirǾavn ĥükminde oġlanların
boġazlamaķ bile, ķullıķ bile bir maşrıķlarını daħı maġriblerini (3) ki... (116a/1=007/137)
TİEM 40: Dakı mįras virdük kavma kim anlar oldılar zaǾıf sayınurlar yaǾnį Benį İsrāyil,
güneş doġacak (11) yirlerini yirde yaǾnį Mısır yirünün, yā Şam yirinün; dakı güneş batacak
yirlerini, ol kim bereket virdük anda. (77b/10=007/137)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “” karşılığı kullanılan sözcüklerden yeriŋ kün
tuġuşuġları (T.); yirnüng kün toġuş yanları (T.); maşrıķları (Ar.); Benį İsrāyil, güneş doġacak
yirleri yirde yaǾnį Mısır yirü (Ar.+T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
42. Meğâribühâ
Ar. “
” “yeryüzünün batı kısımları
”
Tü. yeriŋ kün batışıġlarında; yirnüng kün kün batış yanlarındın; maġriblerini; Şam
yirinün; dakı güneş batacak yirlerini
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 77 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Ar. “
” Tü. “yeryüzünün batıkısımları ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73 KT ’de yeriŋ kün batışıġları; Hekimoğlu KT’de yirnüng kün kün batış yanları;
Manisa KT’de maġribler; TİEM 40 KT’de Şam yiri, güneş batacak yirlerisözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73 yana mįrāŝ berdimiz ol bođunlar kim küçsüz żaǾįf bilür ärdilär yeriŋ kün
tuġuşuġlarını (5) anıŋ batışıġlarında ol kim.( 77b/10=007/137)
Hekimoğlu KT: (2) Taķı birdük ol erenlerge kim irdiler żaǾįf tutulurlar, yirnüng kün
toġuş yanlarındın (3) taķı kün batış yanlarındın; ol kim (161b/2=007/137)
Manisa KT:
Mįrāŝ virdük (2) ol ķavme ki żaǾįf oldılar FirǾavn ĥükminde oġlanların
boġazlamaķ bile, ķullıķ bile bir maşrıķlarını daħı maġriblerini (3) ki... (116a/1=007/137)
TİEM 40: Dakı mįras virdük kavma kim anlar oldılar zaǾıf sayınurlar yaǾnį Benį İsrāyil,
güneş doġacak (11) yirlerini yirde yaǾnį Mısır yirünün, yā Şam yirinün; dakı güneş batacak
yirlerini, ol kim bereket virdük anda. (77b/10=007/137)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden yeriŋ kün
batışıġları (T.); yirnüng kün kün batış yanları (T.); maġribleri (Ar.); Şam yiri, dakı güneş
batacak yirleri (Ar.+T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
43. Mevâtın Kesîra (
)
Birçok yer/yurt demektir. Vatan, kişinin doğup büyüdüğü ve yaşadığı yerdir. “Vtn”
kökünden türeyen ve “yerler” anlamına gelen “mevâtın” kelimesi, “mevtın” kelimesinin
çoğulu olup Huneyn savaşından önce, Hz. Peygamber ve ashabının yaptığı savaş yerleri olan
Bedir, Kurayza, Nadir, Hudeybiyye, Hayber, Mekke gibi yerler için kullanılmıştır. [Akpınar
2002: 173]
Ar. “
” “bir çok yer/yurt ”
Tü. üküş orunlar; yirler üküş; çoķ yirler; çok yirler
Ar “
” Tü. “bir çok yer/yurt ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT ’de üküş orunlar; Hekimoğlu KT’de yirler üküş; Manisa KT’de çoķ yirler; TİEM 40
KT’de çok yirler sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
TİEM 73: yārį berdi ök silärkä taŋrı üküş orunlar içindä. ĥunäyn toķışı kün (6) ançada
ħoş käldi silärkä üküşlüküŋizlär muŋsuz ķılmadı...( 141r/5=009/025)
Hekimoğlu KT: Yārį birdi sizlerge Tangrı, (9) yirlerde üküş taķı Ĥuneyn küninde; ol
vaķtın kim tangķa ketürdi size (184b/1) üküşlüküngüz, Niyābet ķılmadı... (184a/8=009/025)
Manisa KT: (8) Taĥķįķ Tañrı taǾālā size nuśret virdi çoķ yirlerde (9) daħı Ĥuneyn
güninde, sizi Ǿacebe getürdi, siznüñ çoķ olmaġuñuz fāyide eylemedi. (132a/8=009/025)
TİEM 40: Bayık arka virdi size Tanrı, çok yirlerde, dakı Huneyn (10) çalışı güni
Huneyn bir yirdür Mekke-y-ile Tāyıf arasında; ol vakt kim tañladı sizi çoklıġunuz yaǾnį
muǿminler on iki bin idi, kāfırlar dört bin. Pes assı eylemedi. (89a/8=009/025
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 78 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden üküş
orunlar (T.); yirler üküş (T.); çoķ yirler; çok yirler (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
44. Mısr (
)
Sınırları belirlenmiş her beldeye mısır adı verilir. Mısır, doğu ile batı ayrımında bir sınır
kenti olduğu için, yahut kendisine yönelinen, ayrılmak istemeyen yer anlamına geldiği için bu
isimle adlandırılmıştır. Adını Mısır b. Beysar b. Kıbt’en almıştır. Mısır bölgesine Füstât ismi
de verilir. [Akpınar 2002:174]
Ar. “
” “sınırları belirlenmiş her belde ”
Tü. mıśr mülki; Mıśr mülki; Mıśır mülki; Mısr pādışahlıġı
Ar “
” Tü. “sınırları belirlenmiş her belde ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM
73 KT ’de mıśr mülki; Hekimoğlu KT’de Mıśr mülki; Manisa KT’de Mıśır mülki; TİEM 40
KT’de Mısr pādışahlıġı sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: [361v/1] ündädi firǾavn bođunı içrä aydı ay mäniŋ bođunum ärmäs-mü maŋa
mıśr mülki (2) bu arıķlar aķar mäniŋ altınımdın körmäs(-)mü silär.(361v/1=043/051)
Hekimoğlu KT: Taķı ķıķırdı FirǾavn (470b/1) ķavmı içinde aydı: “Ay ķavmum! İrmes
mü manga Mıśr mülki taķı bu (2) arıķlar, aķar astındın ? Körmez mü siz. (470a/9=043/051)
Manisa KT: (2) Nidā eyledi FirǾavn ķavminde, eyitdi ki Yā ķavmüm didi. (3) Mıśır
mülki benüm degül midür? Bu śular aķar menüm (4) altumda, görmez misiz.
(358b/2=043/051)
TİEM 40: Dakı kıġırdı FirǾavn, kavmı içinde; (2) eyitti: “İy kavmum! Ay, degül mi
benüm Mısr pādışahlıġı, dakı uşbu ırmaklar yaǾnį Nil ırmaġı, akar altumdan? Ay, görmez
misiz. (234b/1=043/051)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden mıśr mülki;
Mıśr mülki; Mıśır mülki (Ar.); Mısr pādışahlıġı (Ar.+F.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
46. el-Mihrâb(
)
Evin en şerefli ve yüksek yeri ve kıble anlamlarına gelen camilerde imam için
hazırlanan bir makam olan mihrab, manastır ve kiliseleri birbirine bağlayan ve yerden biraz
yüksek olarak inşa edilen hücreler içinde kullanılmıştır. Kur’an’da bir ayette çoğul olmak
üzere (mehârib) toplam dört ayette, belli mabedlerin mihrabları kastedilmiştir.
Ar. “
” “evin en şerefli ve yüksek yeri ve kıble”
Tü. tapunġu yär; miĥrāb tamı.; miĥrāb; köşk dıvarı
Ar “
” Tü. “evin en şerefli ve yüksek yeri ve kıble ”;Türkçe İlk Kur’an
çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de tapunġu yärkä; Hekimoğlu KT’de miĥrāb tamınġa.; Manisa
KT’de miĥrāba; TİEM 40 KT’de köşk dıvarına sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73:
näk tegdi(-)mü saŋa [331v/1] ol ekki ħaśmnuŋ ħabäri ķaçan aġdılar ärsä
tapunġu yärkä. (331v/1=038/021)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 79 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Hekimoğlu KT: Keldi mü sanga ħuśūmet ķılġanlarnıng ħaberi? (2) ol vaķtın kim aştılar
miĥrāb tamınġa. (433b/1=038/021)
Manisa KT:
(7) Geldi mi saña yā Muĥammed ħsımlar ħaberi ki geldiler, miĥrāba
girdiler , dįvārdan indiler. (326b/7=038/021)
TİEM 40: (11) Dakı geldi mi sana tartışıcı habarı yaǾnį biri Cebreyil biri Mįkāyil, ol
vakt kim aġdılar köşk dıvarına.215b/11=038/021)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden tapunġu
yär (T.); miĥrāb tamı (Ar.+T.).; miĥrāb (Ar.); köşk dıvarı (F.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
Ar. “
” “evin en şerefli ve yüksek yeri ve kıble”
Tü. śavmaǾadın yaǾnį toķışġu yärdin; Ǿibādet ķılġu yerdin; namāz ķılġu śamǾadın;
miĥrābdın; miĥrābdan; namaz kılacak yirden
Ar “
” Tü. “evin en şerefli ve yüksek yeri ve kıble”Türkçe erken Kur’an
çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de śavmaǾa yaǾnį toķışġu yär; Rylands KT’de Ǿibādet ķılġu yer;
Anonim KT’de namāz ķılġu śamǾa; Hekimoğlu KT’de miĥrāb; Manisa KT’de miĥrāb; TİEM
40 KT’de namaz kılacak yir sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: çıķtı öz bođunı üzä (4) śavmaǾadın yaǾnį toķışġu yärdin imlädi anlarķa kim
täsbįĥ ķılıŋlar ertä taķı keçä(223v/4=019/011)
Rylands KT: Çıķtı öz bođunı üze Ǿibādet ķılġu yerdin (7b/1) işāret ķıldı olarķa kim
Tesbįĥ ķılıñlar tėp (29 erte hem kėçe. (7a/3=019/011)
Anonim KT: Çıķtı öz bođunı üze namāz ķılġu śamǾadın (5) imledi anlar tapa, ķaşın
gözin . Tesbįĥ ķılıñlar erte, kiçe. (12a/4=019/011)
Hekimoğlu KT:çıķtı ķavmı üze (9) miĥrābdın, işāret ķıldı anlarġa kim: Tesbįĥ ķılıng, yā
namāz irtede taķı zevāldin song. (294a/9=019/011)
Manisa KT:Tañrı taǾālānuñdur źikrine, çıķdı (10) ķavmine, miĥrābdan vaĥy eyledi
anlara işāretki tesbįĥ eyleyeler (11) śabāĥda, Ǿaśırda. (212b/9=019/011)
TİEM 40: Pes çıkdı Zekeriyyā, kavmı üzere, namaz kılacak yirden; pes işarat eyledi
anlardın yana, kim “Namaz kılun, (4) irte dakı gice. (145a/3=019/011)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden śavmaǾa
yaǾnį toķışġu yär (F.+T.); Ǿibādet ķılġu yer (Ar.+T.); namāz ķılġu śamǾa (F.+T.); miĥrāb (Ar.);
miĥrāb (Ar.); namaz kılacak yir (F.+.T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
47. Mübevve Sıdk (
Ar. “
)
” “güzel yerleşim yeri”
Tü. “güzel yerleşim yeri”, çın köni orun; śalįĥ orun; yaħşı menzil marażı ki Şām iķlįmi
Mıśr iķlįmidür; girçeklik yir
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 80 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Ar. “
” Tü. “güzel yerleşim yeri”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73 KT ’de çın köni orun; Hekimoğlu KT’de śalįĥ orun; Manisa KT yaħşı menzil marażı
ki Şām iķlįmi Mıśr iķlįmi ; TİEM 40 KT’de girçeklik yir
TİEM 73: (3) ornat(t)ımız oķ taŋrı ķulı oġlanlarını çın köni orunķa rūzį ķıldımız anlarķa
arıġlardın...( 161v/3=010/093)
Hekimoğlu KT: Taķı anuķ ķılu birdük YaǾķūb oġlanlarınġa, Śāliĥ orun. (8) Taķı rūzį
ķılduķ anlarġa arıġlardın.. (210b/7=010/093)
Manisa KT: (151b) Taĥķįķ menzil virdük Beni İsrāǿįl’e yaħşı marażı ki Şām iķlįmi Mıśr
iķlįmidür. Rızķ virdük anlara yaħşı niǾmetlerden (151b/1=010/093)
TİEM 40: Dakı bayık yir virdük Benį İsrāyil’e, girçeklik yiri; dakı rūzį virdük (5)
arulardan.... (102b/4=010/093)
İyi güzel yer anlamına gelen “Mübevvee Sıdk”, İsrailoğullarının Mısır’dan çıktıktan
sonra gelip yerleştikleri Filistin bölgesindeki Ürdün; Şam, Beyt-i Makdis, Mısır Medîne
arasında kalan yesrib toprağıdır. [Akpınar 2002:175]
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de çın köni orun; Hekimoğlu KT’de śalįĥ
orun ; Manisa KT’de yaħşı menzil marażı ki Şām iķlįmi Mıśr iķlįmi ; TİEM 40 KT’de
girçeklik yir sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
”
karşılığı kullanılan sözcüklerden çın köni orun; girçeklik yir (T.), śalįĥ orun (Ar.+T.), yaħşı
menzil marażı ki Şām iķlįmi Mıśr iķlįmidür (F.+T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
48. el-Mü’tefikât
el-Mü’tefike (
Ar. “
)
” “yerle bir olmuş şehir”
Tü. “yäŋdürmiş känd; ewrülgen ķonumlar, şehir , köy
Ar. “
” Tü.’de “yerle bir olmuş şehir”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73 KT’de yäŋdürmiş känd’de; Hekimoğlu KT ‘de ewrülgen ķonumlar; Manisa KT’de
şehir, TİEM 40’de köy
TİEM 73: (7) yäŋdürmiş kändni.( 389v/7=053/053)
Hekimoğlu KT: Taķı ewrülgen ķonumlarnı (6) tüşürdi. (505a/5=053/053)
Manisa KT:Daħı lūŧ ķavmi helāk eyledi şehirler ehli bile, müntaķil olmaķ bile.
(387b/6=053/053)
TİEM 40: Dakı Lūt kavmı köyin bırakdı. (252a/3=053/053)
Mü’tefikât kelimesi, sözlükte, altüst, tersyüz olmuş anlamındadır. Hz. Lut’un kavminin
helak edildiği yerler için kullanılmıştır. Sa’be, Sa’de, Umra, Dûmâ ve Sedûm adlı beş
yerleşim merkezine verilen addır. Bu şhirlerin en büyüğü sedum şehri idi. Sedum, Şam ile
Medîne arasında bir yerdir. [Akpınar 2002: 175]
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 81 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Rivayete göre Hz. İbrahim Filistin bölgesine; Hz. Lut ise Mütefike bölgesine
peygamber olarak gönderilmişlerdir.11
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de yäŋdürmiş känd; Hekimoğlu KT’de
ewrülgen ķonumlar; Manisa KT’de şehir; TİEM 40 ‘de köy sözcükleriyle karşılanmıştır.
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
“ karşılığı kullanılan sözcüklerden
yäŋdürmiş känd, ewrülgen ķonumları (T.), şehir (Ar.); köyi (F.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
49. NakǾu (
)
Sözlükte “nak’, dağılıp yayılan toz ve suyun biriktiği yer anlamına gelir. “Ve tozu
dumana katanlara yemin olsun”12 ayetinde geçen “Nak” kelimesinin Arafat ile Müzdelife
arasında bulunan bir yer ismi olduğu söylenmiştir. Buna göre ayetin anlamı şöyle olur: “ Nak
vadisinde tozu dumana katan hacılara yemin olsun”(Akpınar 2002: 177)
TİEM 73: ġāzįlär bilä ant [447r/1] ķoparurlar ol yügürmäk birlä toġnı.(447r/1=100/004)
Hekimoğlu KT: ķopardılar anda toġnı. (579a/3=100/004)
Manisa KT: Depredürler ol atlar bile āvāzlar yā ŧozlar. (447a/9=100/004)
TİEM 40: Pes kopardılar ol vakt toz. (288a/4=100/004)
ķoparurlar ol yügürmäk birlä toġnı (TİEM 73 447r/1=100/004); ķopardılar anda toġnı
(Hekimoğlu KT 579a/3=100/004) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
50. Rabve (
)
Kur’an’da iki ayette geçen ve Rabve, Ribve, Rubve ve Rabâve formlarında okunan bu
kelime yüksek tepe anlamında olup Bakara suresinde bu anlam da kullanılmıştır. Öteki ayette
ise belirli bir yer adı olarak tanımlanmıştır.13
Ar. “
”
Tü. bir bäđük täpä tüzü; yüksek yir; yüce yirler; yüce yir
Ar “
” Tü. “ ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de bir bäđük täpä
tüzü; Hekimoğlu KT’de yüksek yirde; Manisa KT’de yüce yirlerde; TİEM 40 KT’de yüce yir
sözcükleriyle karşılanmıştır.
11
Bugün bu bölgede “Ölü Deniz” (Dead Sea) de denilen lût gölü bulunmaktadır. Rivayetlere göre pis kokulu ve
deniz seviyesinden dört yüz metre daha aşağıda bulunan bu göl, daha önceleri yoktu. Ancak bölgenin altını
üsütüne getirebilecek büyük sarsıntılarla böyle bir gölün oluşmuş olması muhtemeldir. 1965 te bölgede yapılan
araştırma ve kazılar, gölün güney kısmında yirmi binden fazla mezar tesbit edilmiştir. Bu da, bir zamanlar
buralarda, büyük şehirlerin varolduğunu ve bunların yere batarak yok olduklarını doğrulamaktadır.
12
Adiyat: 100/4
13
Bu ayette geçen bu tepenin neresi olduğuna dair farklı görüşler ileri sürülmüştür. Dımeşk şehri olduğu, yahut
Âd kavminden Ceyrun b Saîd’in kendi adına yaptırdığı ve bol sütunlu bir şehir olduğu, yahutta Hz. Meryem’in
küçükken sığındığı Nâsıra adlı bir şehir olduğu ve Nasarâ isminin de buradan geldiği söylenmiştir. [Akpınar
2002: 178]
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 82 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
TİEM 73: taķı anlarnıŋ mäŋzägi kim (9) nafaķa ķılurlar māllarını tiläyü taŋrı
ħoşnūdluķını bütün tutmaķ özlärindin [34v/1] bir būstān mäŋizlig bir bäđük täpä tüzü.(
34v/1=002/265)
Hekimoğlu KT: (4) Taķı anlarnıng śıfatı kim ħarc ķılurlar māllarını, isteyü Tangrınıng
ħoşnūdluķını taķı tölendürmek üçün özlerindinİ ol bustān śıfatı mengizlig kim yüksek yirde
(42a/4=002/265)
Manisa KT: (10) Meŝeli ol ķavmüñ ki nafaka iderler māllarını Tañrı taǾālā rāżılıġın
istemeg-içün, (11) nefslerini Allāh yolına ŝābit eylemeg-içün ol bostāna beñzer ki ŧopraġı
yaħşı ola, yüce yirlerde bitmiş ola (31a/10=002/265)
TİEM 40: (21a) Dakı meseli anlarun kim nafaka eylerler mallarını, Tanrı dilegin
istemek içün; dakı yirinde dutmak içün nefslerini yaǾnį nefslerin sābit dutarlar inanmaġa kim
müzd olısardur: tamam bir bostan meseli gibidür. (2) yüce yirde idi. (21a/1=002/265)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden bir bäđük
täpä tüzü (T.); yüksek yir (T.); yüce yirler (T.); yüce yir (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
51. er Raķîm (
)
Sözlükte rakîm, divit, kurşun levha, kitap gibi anlamlara gelir. Onun bir dağ yahut
yerleşim merkezi adı olduğu da söylenmiştir. Bir görüşe göre ise Rakîm, Ashab-ı Kehf’in
bulunduğu şehrin adıdır. İçerisinde mağara bulunan bir vadi ismi, Ashab-ı Kehf’in
köpeklerinin adı, yahut isimlerinin yazılı olduğu kitabe adı, mağaranın ağzını kapatan taşın
adı olduğu da ileri sürülmüştür. Ashab-ı kehf’in bulunduğu söz konusu şehrin
Kostantıniyye’ye altı fersah uzaklıkta olduğu söylenmiştir. Rakîm’in Ürdün’ün doğu
taraflarında bir yer olduğu da ileri sürülmüştür. Bir grup ilim adamı da Kehf ehli ile Rakîm
ehlinin Rum diyarında yaşamış ayrı ayrı toplumlar olduğu görüşüne varmışlardır. [Akpınar
2002: 178-179]
TİEM 73: azu sezindüŋ-mü kim üŋür iđiläri bitig iđiläri (2) ärdilär biziŋ bälgülärimizdä
taŋ. (215r/1=018/009)
Anonim KT: (5)Azu sizindiñiz kim (üñür) iđileri, bitig idileri, erdiler biziñ (6)
belgülerimizdin, tañ? (1a/5=018/009)
Hekimoğlu KT: Saķındıng mu, ĥaķįķat üze üngürnüng eyeleri taķı raķįmnüng (3) irdiler
nışānlarımuzdan tang? (282b/2=018/009)
Manisa KT: (4) Śaġır mısın ki taĥķįķ maġara ehli bile, raķįm ehli bizüm āyetlerümüzde
(5) Ǿaceb midür. (204a/4=018/009)
TİEM 40: Belki sandun mı, bayık in isleri dakı yazılmış isleri yaǾnį bakır tahta kim anda
Ashābu’l-Kehf adı yazılmış-ıdı; yāhud <Rakıym>, itleri adıdur oldılar (10) nışanlarumuzdan,
tañ 139a/9=018/009)
üŋür bitig iđiläri (TİEM 73 215r/1=018/009); Raķįm eyeleri (Hekimoğlu KT
282b/2=018/009); raķįm ehli (Manisa KT 204a/4=018/009); yazılmış isleri yaǾnį bakır tahta
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 83 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
kima anda Ashābuǿl-Kehf adı yazılmış-ıdı; yāhud Rakıym itleri adıdur. (TİEM 40
139a/9=018/009) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
Ashâbü’r –Ress (Kur’an-ı Kerim’de helak edildikleri bildirilen eski bir
kavim)
Kur’an’da iki ayette (Furkân 25/38, Kâf 50/12) Ashâbü’r-ress’in Nuh, Ad ve Semud
kavimleriyle birlikte peygamberlerini yalanladıkları ve bu yüzden helak edildikleri
belirtilmekte, bunun dışında bir bilgi verilmemektedir. Bununla birlikte, gerek ress
kelimesinin manası gerekse Ashâbü’r-ress’in kimler olduğu, nerede ve ne zaman yaşadıkları
konusunda tefsir kitaplarında birçok rivayet mevcuttur. Buna göre, Arapça’da “kuyu,
örülmemiş kuyu, çukur, maden ocağı” gibi anlamlara gelen res, Yemâme’de Felc de denilen
bir kasabanın bir vadinin ve bir kuyunun adıdır.
Ress kuyu demektir. Şuayb Aleyhisselam’ın kavmi, kendisini yalanlayınca, çok sığ olan
bir kuyunun başında toplandıkları sırada kuyu birden çöküvermiş, hepsi batmışlar. Başka bir
tefsire göre Ress, Doğu Anadolu da bulunan Aras Nehri’dir. İşte bu nehrin kıyısında bulunan
bir kent halkı (Semûd’un torunları) isyanları yüzünden helak edilmişlerdir. Semûd kavminden
artakalanlar burada otururlarmış. Kendilerine gelen peygamberi öldürdüklerinden dolayı helak
olmuşlar. [Ateş 615a]
Ar.
” “Ashâbü’r –Ress, Kuyuya atılanlar”
Tü. ķuđuġ iđiläri; ķuđuġ eyelerini; Re’s ķavmini; Ress kuyusı islerini
Ar.
” Tü. “Ashâbü’r -Ress, Kuyu Ahabı; Kuyuya atılanlar” Türkçe
erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķuđuġ iđiläri; Hekimoğlu KT’de ķuđuġ eyeleri;
Manisa KT’de Re’s ķavmini; TİEM 40 KT’de Ress kuyusı islerini
sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: Ǿādlıġlar ŝämūdluġlar ķuđuġ iđiläri14 käçmiş ķayular (9) anıŋ ara üküş.
264v/8=025/038
Hekimoğlu KT: Taķı ǾĀdnı taķı Ŝemūdnı, taķı (3) örülmedük ķuđuġ eyelerini taķı
zamāne kişilerni anıng arasında üküş. (348a/2=025/038)
Manisa KT: Daħı ǾĀd ķavmini daħı Ŝemūd ķavmini daħı Re’s ķavmini (8) daħı özge
ümmetler her ķarnda çoķ Ǿaśır ehli geldi, helāk oldılar. Anları Tañrı taǾālādan özge kimse
bilmez. (254b/7=025/038)
TİEM 40: Dakı ǾĀd kavmın yaǾnį helāk eyledük; dakı Semūd’i dakı Ress kuyusı islerini
dakı bölükler anun arasında çok. (172b/1=025/038)
TİEM 73: yalġanķa tut(t)ı anlarda burun nūĥ bođunı (7) ymä ķuđuġ bođunı ŝämūdluġlar
śāliĥni. (TİEM 73 381r/7=050/012)
14
025/038 =264v/8
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 84 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Rylands KT: Yalġan tuttı (3) olarda burun Nūĥ ķavmi taķı yārānları (72a/1) ol ve Śāliĥ
ķavmi (71b/2=050/012)
Anonim KT: Yalġan sözledi anladın aşnu Nūĥ ķavmi Taķı Res aśĥābları (49b) taķı
Ŝemūd. (49a/11=050/012)
Hekimoğlu KT: Yalġanġa nisbet ķıldı aşnularında, Nūĥ ķavmı taķı örülmedük ķuyuġ (5)
eyeleri taķı Ŝemūd. (495b/4=050/012)
Manisa KT:(5) yalanladılar anlardan burun Nūĥ ķavmi daħı Reǿs ķavmi (6) daħı Ŝemūd
ķavmi. (379b/5=050/012)
Yalan duttı anlardan ilerü: Nuh kavmı dakı kuyu isleri dakı Semūd.
TİEM 40:
(247a/11=050/012)
ķuđuġ iđiläri harfiyen “kuyu sahipleri”, metinde = Ar.
“Bunun
Yemame’de Felc adı verilen bir köy olup, ahalisinin peygamberlerini diri olarak kuyuya
attıkları, peygamberlerinin orada öldüğü yahut da bunun, Necran ile Yemen’e ve Hadramevt’e
kadar uzanan muhitin adı olduğu söylenmiştir” [Çanga 211b]. Kur’ân Kerîm ve Açıklamalı
Meâli’nde “Ress” hakkında değişik tefsirler vardır; daha çok Şuayb (a.s.)ın kavmi olarak
bilinmektedir. Bir tefsire göre ise, Yemâme çayı üzerinde bir köyün adı olup, Semûd
kavminden kalanlar burada otururlardı. Fakat bu bilgiler, sahih haberlerle sabit değildir.
Kur’an tarafından bize bildirilen husus “Ashab-ı Ress” denen bir insan topluluğunun yaşadığı
ve küfürleri yüzünden helak edildiğidir. [Karaman vd. 2001: 362]
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķuđuġ iđiläri; Hekimoğlu KT’de ķuđuġ
eyeleri; Manisa KT’de Re’s ķavmini; TİEM 40 KT’de Ress kuyusı islerini sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “ “ karşılığı kullanılan sözcüklerden ķuđuġ
iđiläri (T.); ķuđuġ eyelerini (T.); Re’s ķavmini (Ar.); Ress kuyusı islerini (Ar.+T.); sözcük
gruplarıyla karşılanmıştır.
52. Rûm (
)
Rûm kavminin adı olup tekli rûmîdir. Rumlar bu ismi ataları Rûm b. Aysû (Iysû) b.
İshak b. İbrahim’den almışlardır. Anadolu çoğrafyası başta olmak üzere iklim, bolluk ve
bereket bakımından en verimli yerlerden oluşmuş geniş bir bölgenin adıdır. Diyar-Rûm,
Rumeli, Roma şeklinde yer ismi olarak kullanılan bu kelime bir ayette geçer.
Ar. “
” “Anadolu”
Tü. rūm bođunı; Rūm; Rūm; Rūmiler
Ar “
” Tü. “Anadolu ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de rūm
bođunı; Hekimoğlu KT’de Rūm; Manisa KT’de Rūm; TİEM 40 KT’de Rūmiler sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: (9) ġaläbä ķıldı rūm bođunı.( 293r/9=030/002)
Hekimoğlu KT: Yingildi Rūm (385b/1030/002)
Manisa KT: Rūm maġlub oldı. (286b/2=030/002)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 85 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
TİEM 40: Yiñildi Rūmiler (192a/8=030/002)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden rūm bođunı
(Ar.+T.); Rūm; Rūm; Rūmiler (Ar.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
53. es Safâ (
)
Safa ve Merve, Hz. İbrahim tarafından Allah’a emanet edilerek susuz bir vadide
bırakılan Hz. Hacer’in oğlu Hz. İsmail ile birlikte susuzluktan ölme endişesiyle koşa koşa
gidip geldiği iki küçük tepedir. Hacer’in bu hatıratını yaşatmak için, bu iki tepecik arasında
yedi kere gidip gelme (sa’y) hac ve umrenin vecibelerinden sayılmıştır. [Akpınar 2002: 168]
Ar. “
” “Safa tepesi ”
Tü. śafā taġı; Śafā atlıġ taġ; Śafā; Safā
Ar “
” Tü. “ Safa tepesi ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de śafā
taġı; Hekimoğlu KT’de Śafā atlıġ taġ; Manisa KT’de Śafā; TİEM 40 KT’de Safā sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73:
bütünlükün śafā taġı märvä taġı taŋrı nişānlarındın turur. kim uġrasa (5)
äwkä yā taķı ziyārät ķılsa yazuķ yoķ anıŋ üzä kim täzginsä ol ekki tegrä. kim artursa (6)
eđgülük bütünlükün taŋrı sipās tutuġlı biligli turur. (18v/4=002/158)
Hekimoğlu KT: Ĥaķįķat üze (7) Śafā atlıġ taġ Merve atlıġ, Tangrınıng Ǿalāmetlerindin
kim kim uġrasa KaǾbege, yā (8) ziyāretķa; hįç yazuķ yoķ anıng üze kim tezginse ol ikisinge
taķı kim kim artuķsı ķılsa (9) ħayr ĥaķįķat üze Tangrı şükr ķılġan, bilgen. (22b/6=002/158)
Manisa KT:
(4) Taĥķįķ Śafā bile Merv, Tañrı taǾālā dįni nişānıdur. Menāsik
ĥacdandur. Kim beytuǿllāh’ı ĥac eylese yā Ǿumre eylese (5) yazuķ yoķdur anuñ üstine ol
ikisinde ŧavāf eylemekde. Kim ħayr taŧavvuǾ eylese (6) Taĥķįķ Tañrı taǾālā Ǿameller ķabūl
eyleyicidür, ġāyetde bilicidür. (17a/4=002/158)
TİEM 40: Bayık Safā dakı Merve, Tanrı nışanlarundandur. (10) pes her kim kasd
eyleye Ev’e, yā zıyarat eyleye; yazuk yokdur anun üzere kim tavāf eyleye ol ikiye. Dakı her
kim farįza degül-iken işler-ise hayrı, bayık Tanrı (119 sıpās dutıcıdur, bilicidür.
(11b/9=002/158)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden śafā taġı
(Ar.+T.); Śafā atlıġ taġ(Ar.+T.); Śafā; Safā (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
es-Sarh (
)
Sarh, tezyinatlı yüksek köşk demektir. Hz. Süleyman’ın Sebe’ melikesini ağırlamak için
cinlere yaptırdığı camdan köşktür.15
Ar. “
” “tezyinatlı yüksek köşk ”
15
Hz. Süleyman’ın yaptırdığı muhteşem sarayın bugün yalnızca “Batı Duvarı” ayaktadır. Burası Yahudilerce
“Ağlama Duvarı” olarak adlandırılmaktadır
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 86 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Tü. köşk ärmiş yalba ābgįnälärdin; köşk tayıġ ķārūrelerdin; ķaśr-ı emles; köşkdür,
düzülmiş sırçalardan
Ar “
” Tü. “tezyinatlı yüksek köşk ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT ’de köşk ärmiş yalba ābgįnälärdin; Hekimoğlu KT’de köşk tayıġ ķārūrelerdin; Manisa
KT’de ķaśr-ı emles; TİEM 40 KT’de köşkdür, düzülmiş sırçalardan sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73: [277v/1] aytıldı aŋar kirgil köşkkä, ķaçan kördi ärsä anı sezindi anı batıġ suw
täg açtı bälķıs (2) ekki baldırındın, aydı ol köşk ärmiş yalba ābgįnälärdin16.( 277v/2=027/044)
Hekimoğlu KT: Aytıldı (3) anga: “Kirgil köşke ol vaķtın kim kördi anı sizdi anı tengiz
ortası, taķı açtı (4) iki yünçükindin. Aydı ĥaķįķat üze ol köşk tayıġ ķārūrelerdin.
(364a/2=027/044)
Manisa KT:
Eydildi aña gir ķaśra yā ev Ǿarśasına vaķtį ki (3) deñiz śandı, śu śandı
śırçayı açdı baldırını: Eyitdi ki: Ol görgen śu degüldür, (4) ķaśr-ı emles śırçadur..
(268b/2=027/044)
TİEM 40: (7)Eyidildi ana: “Gir köşke!” Pes ol vakt kim gördi anı, sandı anı ulusu, dakı
açdı iki incikin. Eyitti Süleyman: “Bayık ol (8) köşkdür, düzülmiş sırçalardan..
(181a/7=027/044
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden köşk
ärmiş yalba ābgįnälärdin (F.+Ar.); köşk tayıġ ķārūrelerdin (F.+T.+Ar.); ķaśr-ı emles (Ar.);
köşkdür, düzülmiş sırçalardan (F.+T.+Ar) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
54. Sebe’ (
)
Yemen’de bir şehir olup şu an harap vaziyettedir. Hz. Süleyman devrinde yaşamış olan
ve Kur’an’da kıssası anlatılan kraliçenin yaşadığı şehirdir. Arim selinin yıktığı seddin
bulunduğu şehir de burasıdır. Bu sed, bölgeyi sürekli tahrip eden sel sularını durdurup
toplamak için yapılmıştı. Demir ve taşlardan sağlamca yapılmış olan bu sed ile oluşturulan
büyük baraj ile hem sulama yapılıyor hem de suyu içme suyu olarak kullanılıyordu. Sebe’
bölgesi azaptan önce oldukça verimli, güzel manzaralı, yolları geniş ve düz, suyu bol, dillere
destan bir yerdi. Adını Sebe’ b. Yesçub b. Ya2rub b. Kahtan’dan almıştır. Tarihçiler
Sebe’lilerin tarihinin miladdan önce 950 yılına kadar uzadığını söylerler. Bu da Sebe’
yurdunun insanlık tarihinde çok önemli ve eski bir medeniyet merkezi olduğunu ortaya koyar.
[Akpınar 2002: 183]
Ar. “
” “Yemen’de bir şehir ”
Tü. säbäǿ eli; Sebe; Sebā iķlįmi; Sebe ili
16
yalba ābgīnälärdin+ = Ar.
, yalba “düzeltilmiş”, buradaki anlamı “cilalanmış, parlatılmış” = Ar.
“mücellâ, parlatılmış ” (Çanga 478a). yalba’yı Krş. DLT III 30 yalbı näŋ’deki yalbı ile. Bunun için bkz.
ED 919b yalbı.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 87 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Ar. “
” “Yemen’de bir şehir ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT ’de
säbäǿ eli; Hekimoğlu KT’de Sebe; Manisa KT’de Sebā iķlįmi; TİEM 40 KT’de Sebe ili
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: küđti ıraķ ärmäz aydı ötüg boldum anı kim sen bilmädiŋ (3) kältürdüm saŋa
ay süläymān säbäǿ elidin yaķın ħabär.( 275r/3=027/022)
Hekimoğlu KT: (8) Kiçti yıraķdın öngin. Aydı: “yaǾnį bildim ķapsadım ol nirseni kim
ķapsamadıng anıñ birle. Taķı keldim sanga (9) Sebedin yaķįn ħaber birle. (362a/8=027/022)
Manisa KT:
ķaldı az zamān çoķ ġāyib olmadı. (10) Eyitdi ki ben bildüm sen bilmege
Ǿilmi. Geldüm saña Sebā iķlįminden, (11) bir yaķın ħaber getürdüm. (266b/9=027/022)
TİEM 40: Pes dölendi ırak degül pes eyitti. Bildüm anı kim bilmedün anı; dakı
getürdüm sana Sebe ilinden, habar gümensüz. (180a/6=027/022)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden säbäǿ eli
(Ar.+T.); Sebe (Ar.); Sebā iķlįmi(Ar.); Sebe ili(Ar.+T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
55. Sedd-u Ye’cûc ve Me’cûc (
)
Sed, dağ, engel anlamına gelir. Ye’cûc ve Me’cûc, Sâm b. Nuh oğullarından olan
bozguncu iki kabiledir. Ayetlerde geçen seddin nerede olduğu konusunda farklı görüşler
vardır.17
Ar. “
” “iki dağ arası”
Tü. ekki taġ arası; iki taġ arası ; iki taġnıng arası; iki ŧaġ yanı; iki taġ arası
Ar. “
” “iki dağ arası ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de
ekki taġ arası; Anonim KT’de iki taġ arası ; Hekimoğlu KT’de iki taġnıng arası; Manisa KT’de
iki ŧaġ yanı; TİEM 40 KT’de iki taġ arası sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ķaçan tegdi ärsä ekki taġ arasıŋa bulundı anlarda mundın (5) bir bođun uķa
yazmaslar sözni.( 221v/4=018/093)
Anonim KT: Ķaçan tegdi erse iki taġ arasında, buldı olar ikide ađın bir buđun; (6)
uķa yazmaslar aytunı. (7b/5=018/093)
Hekimoğlu KT: Ançaġa tegrü kim (2) ol vaķtın kim tegdi iki taġnıng arasınġa taķı buldı
ileyindin erenlerni (3) uķa yawumazlar sözni. (291b/1=018/093)
17
Ayette geçen iki dağın Hazar Denizi ile Kara Deniz arasında uzanan sıra dağların bir bölümü olduğu ileri
sürülmüştür. Kimi tarihçiler de ayette sözkonusu edilen seddin, uzaydan dünya üzerinde görüldüğü söylenen tek
insan yapıtı olan Çin seddi olduğunu söylemişerdir. Oysa bu sed, Dağıstan ve Kara Deniz ile Hazar Denizi
arasında yer alan ve Kafkasya’nın iki şehri olan Derbent ve Daryal arasına inşa edilmiştir. Kara Deniz ve Daryal
arasında, aralarını büyük bir ordunun geçemeyeceği derin vadilerin ayırdığı yüksek dağlar vardır. Fakat Derbent
ile Daryal arasında bu tür dağlar yoktur ve dağların araları geçit verecek şekilde geniştir. Eski çağlarda kuzeyden
gelen vahşi ve göçebe kabileler güneydeki toprakları bu geçitlerden yararlanarak istila ederlerdi. Bu akınlardan
korunmak için elli mil uzunluğunda, 29 fit yüksekliği ve 10 fit genişliği olan bir duvar yapmak zorunda
kalmışlardır. Bu duvarın kalıntıları bugün bile görülebilir. Müslüman tarihçiler bu duvarın Zü’l-Karneyn
tarafından yaptırıldığını ileri sürerler.[Akpınar 2002: 184]
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 88 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Manisa KT: ĥattā ki yitişdi iki ŧaġ ortasına (2) sed eyledi, ŧapdı anda ol iki ŧaġ yanında
bir ķavm ki
yaķın olmazlar (3) siz fehm eylemege luġatları ġarįb olmaġ-içün.
(211a/1=018/093)
TİEM 40: Tā kaçan irdi iki taġ arasına, buldı ol iki ileyinde (10) bir kavm; yakın
olmazlar kim añlayalar sözi yaǾnį dilleri ayruksı-y-ıdı. (143b/9=018/093)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
ekki taġ arasıŋa (T.); iki taġ arasında(T.); iki taġnıng arasınġa(T.); iki ŧaġ yanında(T.); iki taġ
arasına(T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
56. Şâtıü’l Vâdî (
)
Şam’da bir vadi olduğu söylenmiştir Kur’an’da bir ayette geçmektedir. “Oraya gelince,
kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: “Ey Musa! Şüphesiz Ben alemlerin
Rabbi olan Allah’ım diye seslenildi”18
Ar. “
” “Şam’da bir vadi ”
Tü. ķutluġ orun; yir içinde bereketlıġ; mübārek buķǾanuñ deresi; bereketlü yir
Ar. “
” Tü.“ Şam’da bir vadi ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM
73’de ķutluġ orun; Hekimoğlu KT’de yir içinde bereketlıġ; Manisa KT’de mübārek buķǾanuñ
deresi; TİEM 40 KT’de bereketlü yir sözcükleriyle karşılanmıştır
TİEM 73:
ķaçan käldi ärsä ündänildi özäkniŋ ķıđıġıdın oŋı sıŋardın (2) ķutluġ
orun içindä bir yıġaçdın kim ay mūsâ män (3) taŋrı män ajunluġlarnı ägtülägli iđi.
(283v/2=028/030)
Hekimoğlu KT: Ol vaķtın kim (7) keldi anga, ķırķıldı ķolnung saġ yanındın, yir içinde
bereketlıġ, (8) yıġaçdın kim: “Ay Mūsā! Men Tangrı Ǿālemlerning erkligi. (371a/6=028/030)
Manisa KT: (10) Vaķtį ki vardı oda nidā oldı Mūsā’ya vadįnüñ saġ yanından ol
mübārek buķǾanuñ deresinden (11) ol aġaçdan ki andan tecellį oldı yā Mūsā didi. Taĥķįķ ben
ol Tañrı taǾālāya ki Ǿālemlerüñ ħāliķi men rāzıķı-men. (274b/10=028/030)
TİEM 40: Pes ol vakt kim geldi ana, kıġrınıldı (8) derenün saġdın yanından, bereketlü
yirde aġaçdan yaǾnį Ǿunnab aġacı-y-ıdı, ki “Yā Mūsā! Bayık ben, benven Tanrı (9) ālemler
Çalabısı. (185a/8=028/030)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķutluġ orun; Hekimoğlu KT’de yir içinde
bereketlıġ; Manisa KT’de mübārek buķǾanuñ deresi; TİEM 40 KT’de bereketlü yir
sözcükleriyle karşılanmıştır. Ar “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden: ķutluġ
orun (T.); yir içinde bereketlıġ (T.+Ar.); mübārek buķǾanuñ deresi (Ar.+:T.); bereketlü yir
(Ar.+:T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
57. Tahte’ş-Şecera (
18
)
Kasas::28/30
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 89 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
“Allah inananlardan, ağaç altında sana baş eğerek el verirlerken and olsun ki hoşnut
olmuştur”19 ayetinde işaret edilen ve bugün Mekke’nin batısında Mekke’ye 22 km mesafede
Cudde yolu üzerinde bulunan Hudeybiyye mevkiindeki Semura ağacının altıdır.20
Ar. “
” “Semura ağacının altı”
Tü. yıġaç altı; yıġaç astı.; sidre aġacı altı; aġaç dibi
Ar. “
” Tü.“ Semura ağacının altı ”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM
73’de yıġaç altı; Hekimoğlu KT’de yıġaç astı.; Manisa KT’de sidre aġacı altı; TİEM 40 KT’de
aġaç dibi sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ħoşnūd boldı oķ taŋrı (9) müǿmįnlärdin ķaçan bįǾat ķıldılar ärsä mäniŋ birlä
yıġaç altınında bildi anı kim köŋülläri içindä [377r/1] indürdi ençlikni anlar üzä ymä berür
anlarķa el açmaķ yawuķ.( 337v/9=048/018)
Hekimoğlu KT:Ħoşnūd boldı Tangrı (5) müǿminlerdin, ol vaķtın kim beyǾat ķılışurlar
sening birle, yıġaç astında. Bildi (6) anı kim köngüllerinde bar, indürdi ķarārnı anlar üze. Taķı
yanut birdi anlarġa (7) yaķın fetĥ. (490a/4=048/018)
Manisa KT: (4) Taĥķįķ Tañrı taǾālā rāżı oldı müǿminlerden. BeyǾat eylediler senüñ bile
sidre aġacı altında (5) Bildi ki yüreklerinde olan nesneyi iħlāśdan indür anlar üstine nefs sākin
olmaġı (6) ŝevāb virdi anlara yaķın zamānda fetĥ olmaġı (375a/4=048/018)
TİEM 40: Bayık hoşnūd oldı Tanrı muǿminlerden, (6) ol vakt kim beyǾat eylediler
senün-ile, aġaç dibinde. Pes bildi anı kim göñüllerinddedür, pes indürdi dölenmegi anlarun
üzere, dakı yanud virdi anlara (7) açmak yakın yaǾnį Hayber’i. (244b/5=048/018)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de yıġaç altı; Hekimoğlu KT’de yıġaç astı.;
Manisa KT’de sidre aġacı altı; TİEM 40 KT’de aġaç dibi sözcükleriyle karşılanmıştır. ilk
Kur’an çevirlerinde Ar”
” karşılığı kullanılan sözcüklerden: yıġaç altı (T.); yıġaç
astı(T.); sidre aġacı altı (Ar.+.T.); aġaç dibi(T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır..
58. et Tîh (
)
“Allah: Orası onlara kırk yıl haram kılındı; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Sen,
yoldan çıkmış millet için tasalanma dedi” 21Ayette geçen “yetîhûne” kelimesi şaşkın şaşkın
dolaşma yanında, Tîh’te kalmak anlamında da gelmektedir. Mısır’dan çıkan İsrailoğulları
Sina yarımadasına Arabistan’ın kuzey sınırıyla Filistin’in güney sınırının birleştiği yerin
yakınındaki Faran çölünde uzun bir müdet dolaşmışlardır. İşte bu çöl, Ben-i İsrail Çölü” diye
19
Fetih:48/2
Hicretin altıncı yılında umre yapmak için 1400 kişilik sahabesiyle yola çıkan Hz. Peygamber’in umre
yapmasına izin vermeyen Mekke müşriklerine elçi olarak gönderdiği Hz. Osman’ın müşriklerce öldürüldüğüne
dair haberlerin gelmesi üzerine ashabıyla altında ölüm beyati yaptıkları bu ağaç hakkında kaynaklarımızda farklı
rivayetler vardır. Yaygın olan rivayete göre, insanlar sürekli bu ağacı ziyaret edip altında namaz kılmaya
başlayınca Hz. Ömer bu davranışlarından dolayı onları azarlamış ve ağacı kestimiştir. [Akpınar 2002: 186]
21
Maide: 5/26
20
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 90 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
de anılan, Eyle, Mısır, Kulzüm denizi ve Serât dağları arasında bulunan, kırk fersah uzunluk
ve genişliğindeki, taşlık ve kumluk Tîh çölüdür.
Ar. “
” “Tih çölü”
Tü. yär; yir.; yiryüzinde yite yazusı; yirde yaǾnį bayaġı yir
Ar. “
” Tü.“Tih çölü ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de yär;
Hekimoğlu KT’de yirde.; Manisa KT’de yiryüzinde yite yazusı; TİEM 40 KT’de yirde yaǾnį
bayaġı yir sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: aydı ol ĥarām ķılınmış turur anlar üzä (3) ķırķ yıl. täzginü yöriyürlär yär
içindä. ķađġurmaġıl yarlıķdın çıķıġlı bođunlar üzä.( 83v/3=005/026)
Hekimoğlu KT Aydı Ĥaķįķat üze ol, ĥarām ķılınmış anlar üze (4) ķırķ yıl. Müteĥayyir
bolurlar yirde. Ķađġurmaġıl (5) buyruķdın çıķġa n erenler arasında.(108b/3=005/026)
Manisa KT: (6) Eyitdi: Taĥķiķ ķudüs’e girmek ĥarām oldı anlar üstine. Ķırķ yıl azarlar
(7) yiryüzinde yite yazusında ķayġurma fāsıķ ķavmler üstine ki Tañrı taǾālā buyruġından
çıķdılar. (77b/6=005/026)
TİEM 40: Eyitti: Bayık ol yaǾnį ol il, harām olınmışdur (5) anlarun üzere kırk yıl.
Hayrān olalar yirde yaǾnį her gün yürirler-idi; irte dururlar-ıdı, gendüzilerini bayaġı yirde
bulurlar-ıdı. Pes kayurma kavm üzere buyrukdan çıkıcılar. (51a/4=005/026)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden yär;
yirde.(T.); yiryüzinde yite yazusı (T.) ; yirde yaǾnį bayaġı yir (T.+Ar.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
59. Tûr -ı Sînâ (
)
Dilcilerin açıklamalarına göre, tûr dağ demektir. Bazıları, özellikle ağaç yetişmeyen
çıplak dağlara tûr dendiğini söylemişlerdir. Tûr, Mısır’ın kuzey doğusunda Afrika’yı Asya’ya
bağlayan tarihi yarımadaya verilen addır. O, bu adı, Tûr b. İsmail b. İbrahim’den almıştır. Bir
başka görüşe göre Tûr -ı Sînâ ve Tûr -ı Zeytâ beytü’l-Makdis yanında bulunan iki dağın
adıdır. İbranicede “Sînâ” mübarek, “Tûr” ise dağ anlamına geln iki kelimedir. Arapçada
meyveli ve ağaçlı dağlara “tûr”, ağaçsız dağlara ise “cebel” adı verilir. Hz. Adem ile Hz.
Havva’nın kabirlerinin Tûr dağında olduğu da söylenmiştir. [Akpınar 2002: 189-191]
Tûr, Kur’an’da on ayette geçmektedir.
Ar. “
” “Tur dağı ”
Tü. taġ sıŋarı; Ŧūr yanı; Ŧūr yanı; Tūr taġındın yana
Ar. “
” Tü.“ Tur dağı ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de taġ
sıŋarı; Hekimoğlu KT’de Ŧūr yanı; Manisa KT’de Ŧūr yanı; TİEM 40 KT’de Tūr taġındın
yana sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ķaçan kim ötädi ärsä(8) mūsâ atalmış vaķtnı elät(t)i ewi bođunını taġ
sıŋarındın ot , aydı (9) ewi bođunıŋa yaǾnį äwlügiŋä turuŋlar män kördüm otnı bolġay kim
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 91 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
kältürgäy män silärkä andın bir saw yā bir käs otdın [283v/1] bolġay kim silär isingäy silär.(
282r/8=028/029)
Hekimoğlu KT:ol vaķtın kim (4) ötedi Mūsā vaķtını taķı yöridi ehli birle; kördi Ŧūr
yanındın (5) otnı aydı ehlinge: “Kiçing, men kördüm ot. Bolġay kim kelgey men sizge (6)
andın ħaber birle, yā eksündü birle otdın; bolġay kim siz çonġay siz. (371a/3=028/029)
Manisa KT: Vaķtį ki (7) Mūsā eceli düketdi tamām eyledi yüridi ehli birle, Ŧūr yanında
od gördi, (8) eyitdi ehline: Bunda oturuñuz. Taĥķįķ ben od gördüm; ola kim size andan (9)
ħaber getürem yol ħaberini yā bir pāre aġaçda od getürem; ola kim ıśınasız anuñ-ıla.
(274b/6=028/029)
TİEM 40: Pes ol vakt kim tamām eyledi Mūsā, müddeti, (6) dakı yüridi evi kavumı-yıla; gördi Tūr taġındın yanadın, od; eyitti evi kavumına: Eglenün, bayık ben gördüm od. Ola
kim, ben (7) getürem size andan bir habar, yā bir pāra igsü yā od oddan; ola kim siz isinesiz.
(185a/5=028/029)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de taġ sıŋarı; Hekimoğlu KT’de Ŧūr yanı;
Manisa KT’de Ŧūr yanı; TİEM 40 KT’de Tūr taġındın yana sözcükleriyle karşılanmıştır. ilk
Kur’an çevirlerinde Ar “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden: taġ sıŋarı (T.); Ŧūr
yanı (Ar.+.T.); Ŧūr yanı(Ar.+.T.);
Tūr taġındın yana (Ar.+.T.) sözcük gruplarıyla
adlandırılmıştır.
60. Tuva (
)
Filistinde bulunan Tûr dağının yanında bir vadi adıdır. Bu vadi Yüce Allah’ın Hz. Musa
ile konuşması ve Hz. Musa’nın Mısır’dan çıktıktan sonra oraya uğramasıyla şereflenen kutsal
bir yerdir. Kur’an’da iki ayette geçer.
Tuva (
Ar. “
)
” “Tuva Vadisi”
Filistinde bulunan Tûr dağının yanında bir vadi adıdır. Bu vadi Yüce Allah’ın Hz.
Musa ile konuşması ve Hz. Musa’nın Mısır’dan çıktıktan sonra oraya uğramasıyla şereflenen
kutsal bir yerdir. Kur’an’da iki ayette geçer
Tü. arıġ öz; öz arıġ Ŧuvā atlıġ ; arıġ arıtılmış orun kim atı Ŧuvā turur. ; ķol arıġ
ķılınmış Ŧuvā, vād-i muķaddes ki adı Ŧuvā, aru olınmış dere
Ar. “
” Tü. “Tuva vadisi”, Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT’de arıġ
öz; Rylands KT’de öz arıġ Ŧuvā atlıġ; Anonim KT’de arıġ arıtılmış orun kim atı Ŧuvā turur. ;
Hekimoğlu KT’de ķol arıġ ķılınmış Ŧuvā; Manisa KT’de vād-i muķaddes ki adı Ŧuvār.,TİEM
40’de aru olınmış dere sözcüğü ile karşılanmıştır.
TİEM 73: män [229r/1] iđiŋ män. suçulġıl ekki naǾlıŋnı. sän arıġ özniŋ içindä sän anıŋ
atı ŧuvā turur. (229r/1=020/012)
Rylands KT:men men seniñ İđiñ, (2) suçulġıl iki naǾleyniñi, sen özde (3) arıġ Ŧuvā atlıġ
(39a/1=020/012)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 92 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Anonim KT: men men seniñ İđiñ suçulġıl naǾlıŋnı (4) kim sen arıġ arıtılmış orunda-sen
kim anıñ atı Ŧuvā turur. (19b/3=020/012)
Hekimoğlu KT: Ĥaķįķat üze men, men İđing. Suçulġul naǾleyningni; sen ķolda (3) arıġ
ķılınmış Ŧuvāda (301b/1=020/012)
Manisa KT:Taĥķįķ men senüñ Tañruñ-men ki seni yaratdum. Çıķar naǾlunuñı
ayaġuñdan, taĥķįķ sen (4) vād-i muķaddesde-sen ki adı Ŧuvā’dur. (218a/3=020/012)
TİEM 40:Bayık ben, benven Çalabun. Pes çıkar bırak, iki naǾlınun; bayık sen (2)
deredesin, aru olınmış dere, ol yir adı. (148b/1=020/012)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de arıġ öz, Hekimoğlu KT’de ķol arıġ
ķılınmış Ŧuvāda , Rylands KT’de öz arıġ Ŧuvā atlıġ ; Anonim KT’de arıġ arıtılmış orun kim atı
Ŧuvā turur. ; Hekimoğlu kT’de arıġ ķılınmış ŧuvā ; Manisa KT vād-i muķaddesde- ki adı Ŧuvā,
TİEM 40’de aru olınmış dere sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar.
“
” karşılığı kullanılan sözcüklerden arıġ öz (T.), özde arıġ Ŧuvā atlıġ (T.); arıġ arıtılmış
orunda-sen kim anıñ atı Ŧuvā turur (T.) ; ķolda arıġ ķılınmış ŧuvā (T. Ar.), vād-i muķaddesdeki adı Ŧuvā’dur. (Ar.+ T.); aru olmış dere (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
Tuva (
) Ar. “
” “Tuva Vadisi”
Tü. arıġ ķol atı ŧuvā turur, arıġ turur, atı Ŧuvā turur ; arıġ ķılınmış ķol Ŧuvā atlıġ yir.; vādı muķaddes ki adı Ŧuvā’dur, dere arınmış, Tuvā adlu
Ar. “
” Tü. “Tuva Vadisi”, Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73 KT’de
arıġ ķol atı ŧuvā turur; Anonim KT’de arıġ turur, atı Ŧuvā turur; , Hekimoğlu KT’de arıġ
ķılınmış ķol, Ŧuvā atlıġ yir Manisa KT’de vād-ı muķaddes ki adı Ŧuvā, TİEM 40 ‘de dere
arınmış, Tuvā adlu sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ançada oķıdı anı (7) iđisi ol arıġ ķolda atı ŧuvā turur. (434v/6=079/016)
Anonim KT: (5) Andın kim nidā ķıldı aña anıñ İđisi kim arıġ turur, atı Ŧuvā turur
(124a/5=079/016)
Hekimoğlu KT: Ol vaķtın kim ķıķırdı İđisi (2) arıġ ķılınmış ķolda, Ŧuvā atlıġ yirde.
(563b/1=079/016)
Manisa KT: (4) Tañrı taǾālāya nidā eyledi Mūsā’ya vād-ı muķaddesde ki paķdur, arıdur
ki adı Ŧuvā’dur. (434a/4=079/016)
TİEM 40 KT:Ol vakt kim kıġırdı ana, Çalabısı, derede arınmış, Tuvā adlu.
(280a/3=079/016)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de arıġ ķol atı ŧuvā turur; Anonim KT’de
arıġ turur, atı Ŧuvā turur; Hekimoğlu KT’de arıġ ķılınmış ķol Ŧuvā atlıġ yir.; Manisa KT’de
vād-ı muķaddesde ki adı Ŧuvā’dur, TİEM 40’de dere arınmış, Tuvā adlu sözcükleriyle
karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
arıġ ķol (T.); atı ŧuvā turur; arıġ turur, atı Ŧuvā turur (T.+Ar.); arıġ ķılınmış ķol, Ŧuvā atlıġ yir
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 93 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
(T.+ Ar.), vād-ı muķaddes ki adı Ŧuvā (Ar.+T), dere arınmış, Tuvā adlu ( T.+Ar.) sözcük
gruplarıyla karşılanmıştır.
61. el-Udvetü’d-Dünya (
)
Vadinin yakın tarafı anlamına gelen bu ifadenin zıddı olan “el-Udvetü’l Kusvâ” ifadesi
de vadinin uzak tarafı anlamına gelip her ikisi de aynı ayette geçmektedir. Bedir savaşını
yapan iki ordunun karargah kurdukları yerleri bildiren bu ifadelerden ilki Müslümanların
bulunduğu tarafa, ikincisi ise Mekkeli müşriklerin bulunduğu yere işaret etmektedir. Buna
göre İslam ordusu Bedir vadisinin Medîne’ye yakın tarafında şirk ordusu ise uzak tarafında
bulunmaktaydı. [Akpınar 2002: 192]
Ar. “
” “vadinin yakın tarafı ”
Tü. yaķın sıŋar; yaķın sıñar; ķolnuñ yaķınraķ ķırıġı; vādįnüñ aşaġasına yaķın; dere
yanınun yakınıraġı
Ar. “
” Tü.“ vadinin yakın tarafı ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73’de yaķın sıŋar; Rylands KT’de yaķın sıñar; Hekimoğlu KT’de ķolnuñ yaķınraķ
ķırıġı; Manisa KT’de vādįnüñ aşaġasına yaķın; TİEM 40 KT’de dere yanınun yakınıraġı
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ançada kim silär (5) yaķın sıŋar ärdiŋizlär anlar yıraķ sıŋar ärdilär arķış
ķuđıraķ silärdin.( 135r/5=008/042)
Rylands KT: Ançada (3) yaķın sıñar erdiñiz, olar (2b1) ıraķ sıñar erdiler arķış astınraķ
sizdin. (2a/2=008/042)
Hekimoğlu KT: Ol vaķtın kim siz (2) ķolnuñ yaķınraķ ķırıġında taķı anlar ķolnuñ
yıraķraķ ķırıġında taķı münügliler, (3) astınraķ sizdin. (176a/1=008/042)
Manisa KT: Siz vādįnüñ aşaġasına yaķınduñuz (126b) anlar ıraġ-ıdı Medįne’den, ķāfile
daħı sizden aşaġa-y-ıdı. (126a/11=008/042)
TİEM 40: Ol vakt kim, siz dere yanınun yakınıraġında-y-ıdunuz; dakı anlar (10) dere
yanınun ıraġında-y-ıdı; dakı deve biniciler yaǾnį kāvran kavmı aşaġarak sizden..
(85a/9=008/042)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
yaķın sıŋar; yaķın sıñar (T.); ķolnuñ yaķınraķ ķırıġı (T.); vādįnüñ aşaġasına yaķın (Ar.+T.);
dere yanınun yakınıraġı (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
62. el-Udvetü’l Kusvâ (
)
---“el-Udvetü’l Kusvâ” ifadesi
vadinin uzak tarafı anlamına gelip her ikisi de (elUdvetü’d-Dünya/ el-Udvetü’l Kusvâ) aynı ayette geçmektedir. Bedir savaşını yapan iki
ordunun karargah kurdukları yerleri bildiren bu ifadelerden ilki Müslümanların bulunduğu
tarafa, ikincisi ise Mekkeli müşriklerin bulunduğu yere işaret etmektedir. Buna göre İslam
ordusu Bedir vadisinin Medîne’ye yakın tarafında şirk ordusu ise uzak tarafında
bulunmaktaydı. [Akpınar 2002: 192]
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 94 -
www. turukdergisi.com
Ar. “
Abdullah Kök & Suat Ünlü
” “ vadinin uzak tarafı”
Tü. yıraķ sıŋar; ıraķ sıñar; ķolnuñ yıraķraķ ķırıġı ; vādįnüñ aşaġasına ıraġ-ıdı
Medįne’den; dere yanınun ıraġı
Ar. “
” Tü.“ vadinin uzak tarafı ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73’de yıraķ sıŋar; Rylands KT’de ıraķ sıñar; Hekimoğlu KT’de ķolnuñ yıraķraķ ķırıġı
;Manisa KT’de vādįnüñ aşaġasına ıraġ-ıdı Medįne’den; TİEM 40 KT’de dere yanınun ıraġı
sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: ançada kim silär (5) yaķın sıŋar ärdiŋizlär anlar yıraķ sıŋar ärdilär arķış
ķuđıraķ (6) silärdin.( 135r/5=008/042)
Rylands KT: Ançada (3) yaķın sıñar erdiñiz, olar (2b1) ıraķ sıñar erdiler arķış
astınraķ sizdin. (2a/2=008/042)
Hekimoğlu KT: Ol vaķtın kim siz (2) ķolnuñ yaķınraķ ķırıġında taķı anlar ķolnuñ
yıraķraķ ķırıġında taķı münügliler, (3) astınraķ sizdin. (176a/1=008/042)
Manisa KT:Siz vādįnüñ aşaġasına yaķınduñuz (126b) anlar ıraġ-ıdı Medįne’den, ķāfile
daħı sizden aşaġa-y-ıdı. (126a/11=008/042
TİEM 40: Ol vakt kim, siz dere yanınun yakınıraġında-y-ıdunuz; dakı anlar (10) dere
yanınun ıraġında-y-ıdı; dakı deve biniciler yaǾnį kāvran kavmı aşaġarak sizden.
(85a/9=008/042)
Türkçe İlk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden
yıraķ sıŋar; ıraķ sıñar (T.); ķolnuñ yıraķraķ ķırıġı (T.); vādįnüñ aşaġasına ıraġ-ıdı Medįne’den
(Ar.+T.); dere yanınun ıraġı (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır..
63. el-Uhdûd (
)
Suudî Arabistan’ın güneyinde Necran şehrinde kazılmış hendeklere verilen addır.
Şehidlerin ruhunu tebcil etmek üzere Hz. Ömer’in emriyle bir mescid yapılan ve Medînetü’lUhdûd (Hendekler Şehri) diye anılan bu bölge bugün harabe halindedir.22
“Hadd”; yerde olan uzun hendek ve yarığa denilir. “Yanak” anlamına geldiği gibi,
kamçı ile vücuduna vurulan kimselerden bedenlerinde yol yol kan oturarak moraran kamçı
izlerine de denir. Çoğulu “uhdūd” ve ehādįd” şeklinde gelir.
“Ashâbu’l Uhdûd23” ile Allah’a inanan insanları sadece inançlarından dolayı içerilerine
ateş yakılmış hendeklere atarak, onları diri diri yakan kimseler kastedilmektedir.
[Honamlıoğlu 1992: 91]
22
Kendi kız kardeşi ile evlenecek kadar sapıklıkta ileri giden bir kralın inanan insanları cezalandırmak için kuyu
gibi derin ve geniş hendekler kazıp ateşle doldurduktan sonra, inananları içine attığı ve onların yanarak can
vermelerini seyrettiği kaynaklarımızda anlatılmaktadır. İnsanlık tarihinde inanan insanları ateş dolu hendeklere
atarak katletme pek çok kez tekrarlanmış ve değişik rivayetlerde bu katliamlara dikkat çekilmiştir. (Akpınar
2002: 193)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 95 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Ar. “
www.turukdergisi.com
” “yerde olan uzun hendek ve yarık ”
Tü. ķuđı ; Uĥdūd ; yarılmış yirler; Uĥdud ; kazılmış yir
Ar. “
” Tü.“ yerde olan uzun hendek ve yarık ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73’de ķuđı; Anonim KT’de Uĥdūd ; Hekimoğlu KT’de yarılmış yirler; Manisa KT’de
Uĥdud; TİEM 40 KT’de kazılmış yir sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: [439r/1] öldürüldi ķuđı iđiläri (439r/1=085/004)
(129a) LaǾnet ķılınmış turur Uĥdūd ķavmına. (129a/1=085/004)
Anonim KT:
Hekimoğlu KT:Öldürülsün yarılmış yirlerning eyeleri. (569b/6=085/004)
Manisa KT: Helāk oldı, laǾnet oldı Uĥdud ķavmi ki yiri yarup od yandurdılar.
(439a/6=085/004)
TİEM 40: laǾnat olındı, kazılmış (7) yir isleri (283a/6=085/004)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķuđı; Anonim KT’de Uĥdūd ; Hekimoğlu
KT’de yarılmış yirler; Manisa KT’de Uĥdud; TİEM 40 KT’de kazılmış yir sözcükleriyle
karşılanmıştır. ilk Kur’an çevirlerinde Ar “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden: ķuđı
(T.); Uĥdūd (Ar.); yarılmış yirler(T.); Uĥdud (Ar.); kazılmış yir (T.) sözcük gruplarıyla
karşılanmıştır.
64. Uhud (
)
Medîne’nin kuzeyinde bir dağın adıdır. Mekke müşrikleriyle yapılan ikinci büyük
savaşın gerçekleştiği dağın adıdır. Diğer dağlardan ayrı tek başına bir dağ olduğu için, tek
anlamına gelen “ehad” kökünden bu isimle anılmıştır.
Ar. “
” “Medîne’nin kuzeyinde bir dağın adıdır”
Tü. soŋ ügür; songunguz içinde; āħiretüñüz; soñunuz
Ar. “
” Tü. ” Medîne’nin kuzeyinde bir dağın adıdır “;Türkçe erken Kur’an
çevirilerinde; TİEM 73’de soŋ ügürüŋüz; Hekimoğlu KT’de songunguz içinde; Manisa KT’de
āħiretüñüz; TİEM 40 KT’de soñunuz sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73:
ol vaķtın kim barur siz (4) taķı küymäz siz bir kim ärsä üzä taķı yalawaç
ündäyür sizni soŋ ögürüŋüz içindä.. (52v/4=003/153)
Hekimoğlu KT:Ol vaķtın kim barur siz taķı küymez siz bir kim irse (7) üze, taķı
yalawaç ündeyür sizni songunguz içinde. (67a/6=003/153)
Manisa KT: Ol vaķtda siz çıķduñuz, iltifāt eylemedüñüz kimseye (48b) Nebį daħı sizi
daǾvet eyler-idi āħiretüñüze,. (48a/11=003/153)
TİEM 40: Ol vakt kim ırak gider-idünüz, (10) dakı durmaz-ıdunuz hiç kimseye; dakı
yalavaç okır-ıdı sizi soñunuzda. (32b/9=003/153)
23
Yemen’de Yahudi Zû Nüvas ve adamları, Yahudi dinine dönmeyen Necran Hıristiyanlarını ateş dolu
hendeklere atıp yakmış ve onların cayır cayır yanmalarını seyretmişlerdir. (Ateş 1030b)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 96 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de soŋ ögür; Hekimoğlu KT’de songunguz
içinde; Manisa KT’de āħiretüñüz; TİEM 40 KT’de soñunuz sözcükleriyle karşılanmıştır. ilk
Kur’an çevirlerinde Ar”
“ karşılığı kullanılan sözcüklerden: soŋ ögürüŋüz (T.); songunguz
içinde(T.); āħiretüñüz (Ar.); soñunuz (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır..
65. ümmü’l Kurâ (
)
Mekke şehrinin öteki ismidir. Kelimenin başındaki “bâ” harfinin “mim” harfinin yerine
geldiği söylenmiştir. Ölüleri içine çekip aldığından, günahları gideren kutsal bir şehir
olduğundan, suyu az olduğundan, dağlarından sel suları çekilip, yahut da yeryüzünün
merkezi, özü kaymağı olduğundan şehre bu anlamlara gelen “Mekke” kökünden Mekke
denmiştir. Bir diğer görüşe göre ise “ıslık çalma” anlamına gelen “mükâ’dan bu isim
verilmiştir. Çünkü cahiliye döneminde Araplar ıslık çalarak Ka’beyi tavaf ediyorlardı. Mekke
için şehirlerin anası anlamına Ümmü’l Kurâ denmiştir.
Ar. “
” “Mekke şehrinin öteki ismi ”
Tü. mäkkä bođunı; mekkeni ; Mekke ķavmi; Mekke
Ar. “
” Tü.“ Mekke şehrinin öteki ismi ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde;
TİEM 73’de mäkkä bođunı; Hekimoğlu KT’de mekke ; Manisa KT’de Mekke ķavmi; TİEM
40 KT’de Mekke sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: bu bitig turur indürdimiz anı ķutluġ <könikä tutuġlı>. (9) ol kim yüzikä otru
yana ķorķutsa mäkkä bođunını anıŋ tägräsindä. anlar kim kertgünürlär [104r/1] keđinkikä
kertgünürlär aŋar anlar namāzları üzä küđäzürlär.(104v/9=006/092)
Hekimoğlu KT:Taķı bu kitāb, indürdük anı; (8) bereketlig, menfaǾatleri köp aġġan;
<rāstlaġan> ol nirseni kim ileyinde turur; taķı munung üçün kim ķorķutsang
Mekkeni….(134b/7=006/092)
Manisa KT: Bu Ķurǿān kitābdur, indürdük, mübārekdür. (7) Taśdiķ eyleyicidür elince
gelen nebįler kitābları ķorķutmaġ-içün Mekke ķavmini (8) daħı ĥavālisinde olanları. Ol gişiler
ki įmān getürürler āħirete įmān getürürler Ķurǿān’a, anlar (9) namāzlarını dāyim śaķlarlar.
96b/6=006/092)
TİEM 40: (3) Dakı uşbu kitabdur, indürdük anı; mubârekdür; gircek dutıcıdur anı kim
ileyindedir yaǾnį ilerügi kitablar; dakı korkıdasan yā Muhammed Mekke’yi (4) dakı anı kim
yöresindedür.……….(64b/3=006/092)
Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden mäkkä
bođunı (Ar.+.T.); mekkeni ; Mekke ķavmi; Mekke (Ar.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
66. Vâd ( )
Tarihte ilk defa dağ ve tepelerde oydukları taş evlerde yaşadığı sanılan toplum Semud
kavmidir. Semud kavmi Arabistan’ın kuzey batı kısmında yer alan ve başkenti Medîne-Tebuk
demiryolu üzerindeki istasyon şehri Medain-i Salih olan Hıcr bölgesidir.
Ar. “
” “taş evde yaşayan topluluklar”
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 97 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Tü. taş özüŋdä.; uluġ taş, ķol; dereler dere
Ar. “ ” Tü.“ taş evde yaşayan topluluklar ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM
73’de taşnı özüŋdä.; Hekimoğlu KT’de uluġ taş, ķol; Manisa KT’de dereler; TİEM 40 KT’de
dere sözcükleriyle karşılanmıştır.
TİEM 73: (5) ŝämūd bođunı anlar kim küsärilär taşnı özüŋdä.( 442v/5=089/009)
Hekimoğlu KT: taķı Ŝemūd birle, anlar kim kestiler uluġ taşnı, ķolda. (573a/2=089/009)
Manisa KT: Daħı Ŝemūd ķavmine ne işler işledi ki kesdiler ŧaşları, maġaralar eylediler
(10) derelerden. (441b/9=089/009)
TİEM 40:(9) Dakı Semūd’a yaǾnį nite işledi, anlar kim kesdiler taşı, derede.
(284b/9=089/009)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de taşnı özüŋdä.; Hekimoğlu KT’de uluġ
taşnı, ķol; Manisa KT’de dereler; TİEM 40 KT’de dere sözcükleriyle karşılanmıştır. ilk
Kur’an çevirlerinde Ar “
” karşılığı kullanılan sözcüklerden: taşnı özüŋdä (T.); uluġ
taş(T.);, ķol; dereler(T.); dere (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır..
67. Vâdî Ğayru zî-Zer (
)
Bu Kur’an ifadesiyle, ekilip dikilmeye elverişli olmayan Mekke vadisi kastedilmiştir.
Hz İbrahim’in hanımı Hz. Hacer ile oğlu Hz. İsmail’i bu vadiye yerleştirdiğinde Yüce Allah’a
dua ederken şu şekilde bu ifadeyi kullanmıştır.
“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için senin kutsal evinin
yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara
meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.24
Ar. “
” “ekilip dikilmeye elverişli olmayan arazi ”
Tü. bir öz tarıġsız.; bir ķol, ekinligdin öngin; vādįde ekini yoķdur; bir dere, ekinlü degül
Ar. “
” Tü.“ ekilip dikilmeye elverişli olmayan arazi”;Türkçe erken
Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de bir öz tarıġsız.; Hekimoğlu KT’de bir ķol, ekinligdin öngin;
Manisa KT’de vādį ekini yoķdur; TİEM 40 KT’de bir dere, ekinlü degül. sözcükleriyle
karşılanmıştır.
TİEM 73:(6) iđimizä män ornat(t)ım oġlum ķızımdın bir özikä tarıġsız. aġırlıġ äwnüŋ
üskindä. (7) iđimizä ađaķın ķılsa silär namāznı ķılġıl köŋüllärni kişilärdin (8) küsär anlarķa
rūzį ķılġıl anlarķa yemişlärdin bolġay kim anlar şükr ötägäylär.( 191r/6=014/037)
Hekimoğlu KT: İđimiz. Ĥaķįķat üze ķarār ķılurdum (7) oġlanlarımdın, bir ķolda,
ekinligdin öngin; ĥarām ķılınmış ewüng ķatında. (8) İđimiz peyveste ķılsalar namāznı. Taķı
ķılġıl köngüllerni kişilerdin, (9) iwer anlar tapa. Taķı rūzį birgil anlarġa, meyvelerdin; bolġay
kim şükr ķılġaylar. (250b/6=014/037)
24
İbrahim: 14/37
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 98 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
Manisa KT:Yā Rabbenā Yā Allāh taĥķįķ ben sākin eyledüm baǾżı źürriyetümi ki
İsmāǾįldür anası bile (180a) bize vādįde ekini yoķdur senüñ evüñde ki ĥarām eyledi sen
taǾarruż eylemekden. Yā Rabbenā Yā Allāh! Ĥattā ki namāz ŧurġuralar (2) ķıl baǾżı gişiler
yüreklerini, anlara meyl eylesün. Rızķ eyle naśįb eyle (3) dürlü yimişlerden; ola kim şükr
eyleyeler. (179b/11=014/037)
TİEM 40: İy Çalabumuz! Bayık ben turaklandurdum neslümden yaǾnį İsmāǾil’i, bir
derede, ekinlü (8) degül; evün katında azamatlu olmış yā harām olmış yaǾnį tūfan harāb
eylemek. İy Çalabumuz! Tā tururalar namāzı. Pes kıl göñüller ādamılardan, meyl eyleye (9)
anlara; dakı rūzį vir anlara, yimişlerden; ola kim anlar şükr eyleyeler. (122b/7=014/037)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de bir özi tarıġsız.; Hekimoğlu KT’de bir
ķol, ekinligdin öngin; Manisa KT’de vādį ekini yoķdur; TİEM 40 KT’de bir dere, ekinlü
degül. sözcükleriyle karşılanmıştır. ilk Kur’an çevirlerinde Ar”
” karşılığı
kullanılan sözcüklerden: bir özi tarıġsız (T.); bir ķol, ekinligdin öngin (T.); vādį ekini yoķdur
(Ar.+T.) ; bir dere, ekinlü degül (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
68. el- Vâdî’l Eymen (
Ar. “
)
” “ ”
Tü. özäkniŋ ķıđıġıdın oŋı sıŋarın; ķolnung saġ yanı; vadįnüñ saġ yanı; derenün saġdın
yanı
Ar. “
” Tü.“ ”;Türkçe erken Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de özäkniŋ
ķıđıġıdın oŋı sıŋar; Hekimoğlu KT’de ķolnung saġ yanı; Manisa KT’de vadįnüñ saġ yanı;
TİEM 40 KT’de derenün saġdın yanı
TİEM 73: ķaçan käldi ärsä ündänildi özäkniŋ ķıđıġıdın oŋı sıŋardın (2) ķutluġ orun
içindä bir yıġaçdın kim ay mūsâ män (3) taŋrı män ajunluġlarnı ägtülägli iđi.
(283v/1=028/030)
Hekimoğlu KT: Ol vaķtın kim (7) keldi anga, ķırķıldı ķolnung saġ yanındın, yir içinde
bereketlıġ, (8) yıġaçdın kim: “Ay Mūsā! Men Tangrı Ǿālemlerning erkligi. (371a/6=028/030)
Manisa KT: (10) Vaķtį ki vardı oda nidā oldı Mūsā’ya vadįnüñ saġ yanından ol
mübārek buķǾanuñ deresinden (11) ol aġaçdan ki andan tecellį oldı yā Mūsā didi. Taĥķįķ ben
ol Tañrı taǾālāya ki Ǿālemlerüñ ħāliķi men rāzıķı-men. (274b/10=028/030)
TİEM 40: Pes ol vakt kim geldi ana, kıġrınıldı (8) derenün saġdın yanından, bereketlü
yirde aġaçdan yaǾnį Ǿunnab aġacı-y-ıdı, ki “Yā Mūsā! Bayık ben, benven Tanrı (9) ālemler
Çalabısı. (185a/8=028/030)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de özäkniŋ ķıđıġıdın oŋı sıŋar; Hekimoğlu
KT’de ķolnung saġ yanı; Manisa KT’de vadįnüñ saġ yanı; TİEM 40 KT’de derenün saġdın
yanı; ilk Kur’an çevirlerinde Ar”
” karşılığı kullanılan sözcüklerden: özäkniŋ
ķıđıġıdın oŋı sıŋar (T.); ķolnung saġ yanı(T.); vadįnüñ saġ yanı (Ar.+.T.); derenün saġdın yanı
(T.). sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
69. el- Vâdî’l-Mukaddes (
)
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 99 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
Tü. arıġ öz atı ŧuvā; ; ķolda; özde arıġ Ŧuvā atlıġ; arıtılmış orun atı Ŧuvā turur;
ķılınmış Ŧuvā, vād-i muķaddesde- ki Ŧuvā’dur, aru olınmış dere
arıġ
Ar. “(
) ” Tü. “Tuva vadisi”, Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73
KT’de arıġ öz atı ŧuvā turur; Rylands KT’de öz arıġ Ŧuvā atlıġ;Anonim KT’de arıtılmış orun
atı Ŧuvā turur; Hekimoğlu KT’de ķol arıġ ķılınmış Ŧuvā; Manisa KT’de vād-i muķaddesde- ki
adı Ŧuvā’dur.,TİEM 40’de aru olınmış dere sözcüğü ile karşılanmıştır.
Filistinde bulunan Tûr dağının yanında bir vadi adıdır. Bu vadi Yüce Allah’ın Hz. Musa
ile konuşması ve Hz. Musa’nın Mısır’dan çıktıktan sonra oraya uğramasıyla şereflenen kutsal
bir yerdir. Kur’an’da iki ayette geçer.
TİEM 73: män [229r/1] iđiŋ män. suçulġıl ekki naǾlıŋnı. sän arıġ özniŋ içindä sän anıŋ
atı ŧuvā turur. (229r/1=020/012)
Rylands KT: men men seniñ İđiñ (2) suçulġıl iki naǾleynniñi, sen özde (3) arıġ Ŧuvā
atlıġ. (39a/1=020/012)
Anonim KT: men men seniñ İđiñ suçulġıl naǾlıñnı (4) kim sen arıtılmış orunda-sen kim
anıñ atı Ŧuvā turur (19b/3=020/012)
Hekimoğlu KT: Ĥaķįķat üze men, men İđing. Suçulġul naǾleyningni; sen ķolda (3) arıġ
ķılınmış Ŧuvāda (301b/1=020/012)
Manisa KT:Taĥķįķ men senüñ Tañruñ-men ki seni yaratdum. Çıķar naǾlunuñı
ayaġuñdan, taĥķįķ sen (4) vād-i muķaddesde-sen ki adı Ŧuvā’dur. (218a/3=020/012)
TİEM 40:Bayık ben, benven Çalabun. Pes çıkar bırak, iki naǾlınun; bayık sen (2)
deredesin, aru olınmış dere, ol yir adı. (148b/1=020/012)
Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde TİEM 73 KT’de arıġ öz atı ŧuvā turur; ,; Rylands
KT’de özde arıġ Ŧuvā atlıġ;, Anonim KT’de arıtılmış orun-sen atı Ŧuvā turur; Hekimoğlu
KT’de ķol arıġ ķılınmış ŧuvā ; Manisa KT vād-i muķaddesde- ki Ŧuvā’dur., TİEM 40’de aru
olınmış dere sözcükleriyle karşılanmıştır. Türkçe ilk Kur’an çevirlerinde Ar. “
” karşılığı
kullanılan sözcüklerden arıġ öz atı ŧuvā turur; (T.), öz arıġ Ŧuvā atlıġ (T.+Ar.) ; arıtılmış
orun-sen atı Ŧuvā turur (T.+Ar.); ķol arıġ ķılınmış ŧuvā (T. Ar.), vād-i muķaddesde- ki Ŧuvā.
(Ar.+ T.); aru olmış dere (T.) sözcük gruplarıyla karşılanmıştır.
70. Vâdi’n-Neml: (
)
Karınca Vadisi anlamına gelen bu tabir bir ayette geçmektedir.
Ar. “
” “ Karınca vadisi ”
Tü. ķarınçķalar ķolı; ķarınçalar ķolı; ķarınca vādisi; karınca deresi
Ar. “
” Tü. “Karınca vadisi”;Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de
ķarınçķalar ķolı; Hekimoğlu KT’de ķarınçalar ķolı; Manisa KT’de ķarınca vādisi; TİEM 40
KT’de karınca deresi sözcükleriyle karşılanmıştır.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 100 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
TİEM 73: (5) ķaçan kim käldilär ärsä ķarınçķalar ķolıŋa aydı bir ķarınçķa ay ķarınçķalar
kiriŋlär ornuŋuzlarġa (6) sımasun sarsıtmasun silärni süläymān taķı anıŋ çärigläri anlar
bilmäslär.( 275v/5=027/018)
Hekimoğlu KT:Ançaġa tegrü ol vaķtın kim keldiler (362a/1) ķarınçalar ķolı üze, aydı bir
ķarınça: “Ay ķarınçalar! Kiring turġu yirleringizge, (2) sındurmasun sizni Süleymān taķı
çerigi, taķı anlar bilmesler. (361b/9=027/018)
Manisa KT: (266b) ĥattā ki ķarınca vādisine yitişdi eyitdi bir ķarınca yā ķarıncalar: (2)
Girüñüz meskenlerüñüze, yirlerüñüze baśmasun sizi Süleymān daħı çerisi (3) anları bilmeziken. (266b/1=027/018)
TİEM 40: Tā kaçan kim geldiler karınca deresine, eyitti bir karınca: “İy karıncalar,
girün (2) turak yirlerünüze! Sımasun sizi Süleyman dakı süleri; dakı anlar bilmezler.
(180a/1=027/018)
Türkçe İlk Kur’an çevirilerinde; TİEM 73’de ķarınçķalar ķolı; Hekimoğlu KT’de
ķarınçalar ķolı; Manisa KT’de ķarınca vādisi; TİEM 40 KT’de karınca deresi sözcükleriyle
karşılanmıştır. ilk Kur’an çevirlerinde Ar”
” karşılığı kullanılan sözcüklerden:
ķarınçķalar ķolı (T.); ķarınçalar ķolı(T.); ķarınca vādisi (T.+Ar.); karınca deresi (T.)
sözcüklerinden meydana gelmiştir.
Sonuç
Türkler islâm dinini kabul ettikten sonra, dinin öğretilerini geniş halk kitlelerine
öğrenmek/öğretmek maksadıyla kibâr-ı kelamı Türkçe’ye çevirmişlerdir. Kur’an belagat
bakımından değeri dünden güne retorik bilimciler tarafından örnek olarak gösterilen
tarihî/ilahî metin olmak özelliğini taşımaktadır. Kur’anda geçen toponimik adlara verilen
Türkçe karşılıklar son derece önemlidir. Türk yazı dilinin farklı zamanlarında çevrilmiş tarihî
Kur’an çevirilerinde görülen adlandırmalar Türkçe’nin söz varlığı açısından son derece
önmeli tanıklardır. Arapça sözcüklere verilen Türkçe karşılıklar Türkçenin ifade gücünü
göstermesi açısndan da önem teşkil etmektedir. Arapça sözcüklerin eş değerine karşılık gelen
adlandırmalar hem Türkçe’nin hem de Kur’anı Türkçeye çevirenlerin ifade gücü ve
anlamlandırma başarınsın en değerli ispatı olmalıdır.
KAYNAKÇA
AKSAN, Doğan, Her Yönüyle Dil I, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1982.
AKSAN, Doğan, “Anadolu Yer Adaları üzerine En Yeni Araştırmalar”, Türk Dili Yıllığı
Belleten, 1973-1974, Ankara, 1974.
AKPINAR, Ali, Kur’an Çoğrafyası (Kur’an’da Yer adları) Ankara, 2002.
ARAT, Reşit Rahmeti, Edip Ahmed b. Mahmud Yükneki, Atebetüǿl Haķayıķ, İstanbul, 1951
ARAT, Reşit Rahmeti, Ķutadġu Bilig, III İndeks, (Neşre Hazırlayanlar: Kemal ERASLAN
Osman Fikri SERTKAYA, Nuri YÜCE), İstanbul, TKAE, 1979.
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 101 -
Abdullah Kök & Suat Ünlü
www.turukdergisi.com
ATA, Aysu, Türkçe İlk Kur’an Tercümesi, Rylands Nüshası, Karahanlı Türkçesi, GirişMetin-Notlar-Dizin, Ankara, TDK, 2004.
ATALAY, Besim, Divanü Lūgat-it-Türk Tercümesi I-II-III, 2. Baskı, Ankara, IV,
2.Baskı, (Dizin “İndeks”), Ankara, 1986.
ATEŞ, Süleyman, Kur’ân-ı Kerîm ve Cümle Meali, İstanbul, Yeni Ufuklar Neşriyat 1975.
BOROKOV, A. K., Orta Asya’da Bulunmuş Kur’an Tefsirinin Söz Varlığı (XII. - XIII.
Yüzyıllar), (Rusçadan Çeviren: USTA, Halil İbrahim, AMANOĞLU Ebülfez),
Ankara,TDK, 2002.
CAFEROĞLU, Ahmet, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul, TDK, 1968.
CLAUSON, Sir Gerard, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkish,
Oxford , 1972.
ÇANGA, Mahmut, Kur’an-ı Kerim Lugatı, İstanbul, 1999
DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lūgat, Ankara, 1991.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI, KurǾān-ı Kerįm ve Açıklamalı Meāli, 2. Baskı, Ankara.
1993.
An Inter-Linear Translation Of The QurǾan Into Old Anatolian
Turkish = Eski Anadolu Türkçesi Satır Arası Kurǿan Tercümesi: Introduction and Text
KARABACAK, Esra,
I, Sources Of Oriental Languages and Literatures 22, Turkish Sources XX, Harvard
University The Department Of Near Eastern Languages and Civilizations. 1994; (Part
II: Glossary: Section one, p. 1-384. Section Two, p. 385-786), 1995; (Part III:
Facsimilie of the MS Manisa İl Halk Library No. 931, Section one: 1a-224a.1997;
(Part III: Facsimilie of the MS Manisa İl Halk Library No. 931, Section two: 224b451a, 1999.
KÖK, Abdullah, Karahanlı Türkçesi Satır-Arası Kur’an Tercümesi (TİEM 73, 1v/1-235v/3)
235v/2), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Ankara, 2004.
KÖK, Abdullah, “Türkçe İlk Doğu ve Batı Türkçesi Kur’an Çevirilerinde Özel Adlar”, Türk
Dil Kurumu V/ Uluslar Arası Türk Dili Kurultayı Ankara, 2004.
KÖK, Abdullah, “İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Metonimli Kullanımlar Üzerine” Ankara
Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları
Bölümü, Çağdaş Türklük Sempozyumu Ankara, 2004.
KÖK, Abdullah, “Türkçe İlk Kur’an Çevirilerinde Türlü ‘Cennet’ ler Üzerine”, Türk Dünyası
Araştırmaları, 181, Temmuz-Ağustos 2009, s.181-212.
SAĞOL, Gülden, Old Turkish and Persian Inter-Linear Qurǿan Translations II: An Inter-
Linear Translation of the Qurǿan into Khawarazm Turkish, Introduction, Text,
Glossary and Facsimile (Part I: Introduction and Text), Harvard, (410 pages), 1993;
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 102 -
www. turukdergisi.com
Abdullah Kök & Suat Ünlü
(Part II: Glossary) Harvard, 1995, (310 pages); (Part III Facsimile of the MS
Süleymaniye Library, Hekimoğlu Ali Paşa No.2 Section One: 1b-300b), Harvard,
1996; (Part III: Facsimile of the MS Süleymaniye Library, Hekimoğlu Ali Paşa No.2
Section Two:301a-587b), Harvard,1999.
TEKİN, Talat, Orhon Yazıtları, TDK, Ankara. 1988.
TEKİN, Talat, Orhon Türkçesi Grameri, Ankara: Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi, 2000.
TOPALOĞLU, Ahmet, Muhammed Bin Hamza, XV/ Yüzyıl Başlarında Yapılmış “Satır
Arası KurǾan Tercümesi, I Giriş ve Metin, İstanbul,1976; II, Sözlük, İstanbul, I978.
TÜRK DİL KURUMU, Türkçe Sözlük, Ankara, 2000.
USTA, Halil İbrahim, “XIII. Yüzyıl Doğu Türkçesiyle Yazılmış Anonim Kurǿan Tefsirinin
Söz ve Şekil Varlığı.” Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans
Tezi, 1989.
ÜNLÜ, Suat, Karahanlı Türkçesi Satır-Arası Kur’an Tercümesi (TİEM 73, 235v/3-451r/2)
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Ankara, 2004.
ÜNLÜ, Suat, İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Uhrevî Yer Adları, Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or
Turkic, Volume 6/2 Spring 2011, p. 985-1032, TURKEYs
TURUK
International Language, Literature and Folklore Researches Journal
2016, Year 4, Issue 7
Issn: 2147-8872
- 103 -

Benzer belgeler