özgürce-1 okul dergisi - Kaymakam Özgür Azer Kurak Ortaokulu
Transkript
özgürce-1 okul dergisi - Kaymakam Özgür Azer Kurak Ortaokulu
ÖZGÜRCE SAYI:1 OCAK 2011 Yıl:1 Sayı:1 OCAK 2011 SAHİBİ: Kaymakam Özgür Azer Kurak İ.Ö.O adına Okul Müdürü Yaşar ULUSOY GENEL YAYIN YÖNETMENİ Naif KANDEMİR Md. Yardımcısı YAYIN KURULU Hatice KAYA Fatma Nur KOCAR Servet VURAL Tahsin KESER Behiye YAMANGİL Ehliman GÜNGÖRDÜ Kazım ŞİMŞEK İNCELEME KURULU Hatice KAYA Fatma Nur KOCAR Behiye YAMANGİL Ehliman GÜNGÖRDÜ Menekşe GÜRSES Yaşam Boyu SAYFA TASARIMI Fatma Nur KOCAR Süren Şey : Hatice KAYA Eğitim BASKI Arya Ofset BASKI TARİHİ Önsöz ADRES Mansuroğlu Mah. 269/6 Sok. No:4 Bayraklı/ İZMİR İLETİŞİM Tel: 0 232 347 67 80 www.kaymakamozgurioo.k12.tr Sayfa 2 Ö ZGÜRCE Sayfa 3 İÇİNDEKİLER Adımızı aldığımız Sayın Kaymakam Özgür Azer Kurak Let’s Have Haydi Deney Fun Bilişim’in Günlüğü Yapalım Ö ZGÜRCE MİSYONUMUZ Biz; 1. Öğrencilerimizi Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı, Türk Milleti’nin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek, 2. Geleceğin dünyasına şekil verecek, çalışkan, ufku geniş, sahip olduğu değerleri paylaşabilen, bütün insanlığı sevgiyle kucaklayabilecek hoşgörüye sahip, huzurun ve güvenin teminatı örnek bir dünya insanı yetiştirmek 3. Öğrencilerimize akademik bilginin yanı sıra temel insani değerlerin eğitimini vererek onların sosyal ve duygusal gelişimlerini tamamlayarak üst öğrenim kurumlarına hazırlamak 4. Kendi kendine yetebilen, problem çözen, sorgulayıcı, araştıran, bilimsel ve çağdaş düşünceyi birleştirebilen, üreten ve ürettiklerini paylaşan, takım ruhuna sahip, yeniliklere açık, hayata sevgiyle bakan, mutlu ve lider insanlar yetiştirmek. “Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.” VİZYONUMUZ Yüce Önder Atatürk’ün “Büyük Türkiye” idealine ulaşmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarının bilincinde olan nesiller yetiştiren, kendini sürekli yenileyen, okuyan inceleyen, araştıran, analiz ve sentezler yapabilen, ileride iyi bir vatandaş olmanın idealini taşıyan nesillerin yetiştiği; bütün öğrencilerin akla bilime dayalı eğitim ortamında hayata ve bir üst öğrenime hazırlandığı; dünü bugüne, bugünü yarına bağlayan köprülerin kurulduğu; yönetici, öğretmen, personel, öğrenci ve velilerin elbirliğiyle çevrede , bölgede ve ülkede etkin ve nitelikli bir “Model okul” olmaktır. Sayfa 4 Ö ZGÜRCE Sayfa 5 DEĞERLERİMİZ Biz; Bütün çalışmalarımızın odak noktasına öğrencilerimizi koyarız. Öğrencilerimize saygı duyar, değer verir ve onları destekleriz. Öğrencilerimiz var olduğu için varız. Kendimize ve birbirimize güveniriz. Sevgi dolu, hoşgörülü ve anlayışlıyızdır. Niteliğin nicelikten üstün olduğuna inanırız. Yönetici, öğretmen, öğrenci ve aile ilişkisinde güven ortamı oluştururuz. Her bireyin farklı özellikler taşıdığına ve bu farklılıkların birer zenginlik kaynağı olduğuna inanırız. Biz; YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİN İNSANLIK ALEMİ’NİN sürekli değişen ve gelişen beklentilerine cevap verecek “FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR” nesiller yetiştirmeye kendimizi ada- “Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.” İLKELERİMİZ Öğrenci ve veli odaklılığı Kararlılık Dürüstlük, şeffaflık ve güven Katılımcılık, paylaşımcılık İnanmak, çalışmak, başarmak Çözüm üretme Öğrenme, öğretme ve eğitme İletişime önem verme, insana saygı Sürekli iyileştirme ve yenileştirme Sevgi ve hoşgörü Önerilere ve yeniliklere açık olmak Takım ruhuna sahip olmak Milli ve özdeğerlere bağlılık Ö ZGÜRCE OKULUMUZLA İLGİLİ BİLGİLER OKULUN ALANI : 8097 M2 BAHÇE ALANI BİNA ALANI : 6397 M2 : 6800 M2 OKULUN YERLEŞİM DURUMU: 1 Müdür odası, 2 Müdür yardımcısı, 1 Öğretmenler odası, 1 Memur odası, 1 Rehberlik servisi, 1 Kütüphane, 2 Fen Bilgisi Laboratuvarı, 1 Resim atölyesi, 1 Bilgisayar Laboratuvarı, 1 Müzik odası, 2 İşlik, 32 Derslik, 1 Sığınak, 1 Depo, 1 Çok amaçlı salon, 1 Kantin, 1 Kantin Deposu ve her katta 3 yangın merdiveni çıkışı bulunmaktadır. Okutulan Yabancı Dil: İngilizce SINIF VE ŞUBE DURUMU: PERSONEL DURUMU: Anasınıfı Yöneticilerimiz : 1 Müdür, 2 Müdür Yrd. 1. Sınıflar : 6 ŞUBE 2. Sınıflar : 4 ŞUBE 20 Sınıf Öğretmeni 3. Sınıflar : 4 ŞUBE 28 Branş Öğretmeni 4. Sınıflar : 4 ŞUBE Memur : 1(Ücretli) 5. Sınıflar : 4 ŞUBE Hizmetli : 1(Kadrolu) 6. Sınıflar : 5 ŞUBE 7. Sınıflar : 5 ŞUBE 8. Sınıflar : 5 ŞUBE TOPLAM Öğretmenlerimiz : 6 Okul Öncesi 5(Ücretli) Güvenlik : 1(Ücretli) : 41 ŞUBE Okulumuzun yapımı; Milli Eğitim Bakanlığınca anahtar teslimi olarak ihale edilmiş ve deprem yöneltmeliğine uygun olarak 10 ay gibi kısa sürede tamamlanarak 2001-2002 öğretim yılı başında hizmete girmiştir. Okulumuz adını; Ağrı ili Diyadin Kaymakamı iken görevi esnasında trafik kazası geçirerek 24.02.2001 tarihinde vefat eden KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK’ dan almıştır. Sayfa 6 Ö ZGÜRCE Sayfa 7 RESİM KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK (20.07.1971 - 24.02.2001) 20.07.1971 tarihinde Mardin ili Kızıltepe ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ziraat Mühendisi olan babasının görevi nedeni ile Ağrı’da tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden 1992 yılında mezun oldu. İçişleri bakanlığınca açılan Kaymakamlık sınavını kazanarak 1994 yılında memleketi olan Kars ilinde Kaymakamlık stajına başladı. Menemen Kaymakamlık Refikliği , Maçka Kaymakam vekilliği görevlerinde bulundu. 8 ay süreyle İngiltere’de yabancı dil eğitimi aldı. 1997 yılında Eskişehir ili Mihalgazi ilçesi Kaymakamlığına atandı. Buradaki görevi esnasında Erzincanda 3.Ordu Komutanlığı’nda askerlik görevini tamamladı. 19.10.2000 tarihinde atandığı Ağrı ili Diyadin ilçesi Kaymakamlığı görevini yürütürken 24.02.2001 tarihinde kar nedeni ile kapanan köy yollarının açılması çalışmalarını takibe giderken geçirdiği trafik kazasında şehit oldu. Ailesinin yaşadığı İzmir’de 26.02.2001 günü Karşıyaka Doğançay aile mezarlığında toprağa verildi. Kaymakam Özgür Azer KURAK, meslektaşı Selda ÖZGÜVEN KURAK ile evliydi. Kısa süren yaşamı boyunca özündeki insan sevgisi ve görevine bağlılığı nedeni ile çalıştığı yerlerde halkın sevgi ve takdirini kazandı. Meslek yaşamında önceliği, eğitim ve öğretime verdi. Ağrı ve İzmir illerimizde 2001 yılında açılan iki yeni okulda isminin yaşatılması Kaymakam Özgür Azer KURAK’ın ailesi,yakınları ve onu tanıyan herkesi mutlu etmiştir. Sayfa 7 Ö ZGÜRCE Önsöz Merhaba, 1 Eylül 2010 tarihinde okulumuza müdür olarak naklen atanarak göreve başladım. Çok güzel, donanımlı ve başarılı bir kurumun başında olmaktan son derece mutluyum. Sahip olduğumuz değerler ve güzellikleri daha iyiye ve ileriye taşıyarak Kaymakam Özgür Azer Kurak İlköğretim Okulu’nun ilçemizin ve ilimizin en başarılı okullarından birisi durumuna getirmek hepimizin en başta gelen görevi olacaktır. Yaşadığımız çağın bir sonucu olarak teknolojik süreç bireylerin her türlü bilgiye kısa sürede ulaşmalarına olanak verdiği için okuma kültürünü ve alışkanlığını yok etme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Öğretmenlerimizin ve büyüklerimizin gayret ve örnek davranışlarıyla bu güzel alışkanlığımızı yani okumayı mutlaka sürdürmeliyiz Bizler genç beyinlere okuma ve yazma alışkanlığı vermezsek korkarım ki çok kısa sürede kitap, gazete,dergi v.b. iletişim araçlarına gerek kalmayacak ve gençlerimiz kolay yoldan araştırma ve sorgulama yapmadan, teknolojik araçlarla hazır bilgilere ulaşma yolunu seçeceklerdir. Bu da tembelliği ve hazırcılığı alışkanlık haline getirecektir. Bu olumsuzluklara karşı sağlıklı ve çok okuyan bireyler yetiştirebilmek düşüncesiyle okulumuzda bir dergi çıkarmak için yola çıktık. Dergimizin sürekliliğinde ve geniş bir ufukla okurlarıyla buluşmasında hepinizi göreve davet ediyorum. Gelecek sayımızda birlikte olmak dileğiyle, katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum. Okul Müdürümüz Yaşar ULUSOY Sayfa 8 Ö ZGÜRCE Sayfa 9 EĞİTİMİN ANLAMI Eğitim, en genel anlamıyla, insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir. Bu süreçten geçen insanın kişiliği farklılaşır. Bu farklılaşma eğitim sürecinde kazanılan bilgi, beceri, tutum ve değerler yoluyla gerçekleşir. Günümüzde okullar, eğitim sürecinin en önemli kısmını oluşturur. Eğitim yalnız okullarda yapılmaz. Günlük hayattaki eğitim-okul bitişikliği eğitim denince “okul”u anımsatır. Oysa, okul dışında da gençleri ve yetişkinleri bir mesleğe hazırlamak ve onların hayata uyumlarını kolaylaştırmak için açılmış kısa süreli eğitim veren kurumlar vardır. Ayrıca eğitim ailede, iş yerinde insanların oluşturdukları çeşitli gruplar içinde de yer alır. En geniş anlamı ile eğitim toplumdaki kültürleme sürecinin bir parçasıdır. Okulda Eğitim; Toplumlar kendilerine uygun insanı kendilerine özgü süreci içinde yetiştirirler. Bu nedenle, onu tesadüflere ve kültürlemenin gelişigüzel etkilerine açık bırakmamışlardır. Toplumlar insanlara birlikte yaşamanın gerektirdiği toplum bilincini vermek için eğitim sürecinin amaçlarını ve içeriğini belirlemişler ve onu kontrol altına almışlardır. Bu suretle eğitim bir kamu hizmeti olarak kurumlaşmıştır. Ailede Eğitim; İnsanlar kişiliklerinin temelini oluşturan bir kısım davranışı aile ortamında kazanır. Çocuklar daha küçük yaşlarda anne – babalarını ve ailede sevdikleri büyükleri taklit ederek onlarla kendilerini özdeşleştirirler. Ortak aile yaşamı içinde ailenin temel davranış kalıplarını ve değerlerini öğrenirler. İnformal eğitim süreci aile ortamında çok etkili olarak çalışır. Genelde ailede eğitim amaçlı olarak yürütülür. Ailede yazılı olmayan yasalar vardır. Hangi davranışların onaylanacağı, çocukların hangi davranışları hangi ortamda nasıl göstermeleri gerektiği maksatlı olarak duyurulur. Ödül ve cezaya dayalı bir koşullandırma mekanizması sürekli olarak aile yaşamında yer alır ve çocuklar yönlendirilir. İşyerlerinde Eğitim;Toplumda etkisi sürdürülen diğer bir eğitim türü de işyerlerinde eğitimdir. Endüstrileşmiş ülkelerde formal bir sisteme bağlanmış olan bu eğitimin bir kısmı ülkemizde yarı formal bir biçimde yürütülmektedir. M.Naif KANDEMİR Müdür Yardımcısı Ö ZGÜRCE 10 yıl yaşam için bazen çok uzun süre bazen de çok kısa. İyi, güzel, başarılı işler yaparsanız zaman çok hızlı akar, başaramazsanız geçmek bilmez. Biz tam onuncu yıldayız. Zaman bizim için çok hızlı geçti. Kurucu Müdürümüz Recai DERE, Müdür yardımcısı arkadaşım Naif KANDEMİR değerli öğretmenlerimizle birlikte iyi şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Okulumuzu ilçe ve ilde saygın bir okul haline getirdik. Her yıl daha fazla talep gören bir okul olduk. Bu bizi çok mutlu etti. Sayın velilerimizin katkılarını inkar etmek mümkün değil. Onlar bize inandılar, güvendiler. Onların katkısı olmasa düşüncelerimizin birçoğunu hayata geçirmemiz mümkün olmazdı. Onlara sonsuz teşekkürler. Ve sevgili öğrencilerimiz. Biz sizleri çok seviyoruz. Bizim için çok önemlisiniz. Çabamız sizlerin daha iyi okullarda olması. Keşke hepiniz Anadolu Liselerine, Fen Liselerine girebilseniz. Bizim hedefimiz sizlerin, hepinizin iyi bir lisede okumanızı sağlayabilmek. Daha da önemlisi küçüklerini büyüklerini bilen, ülkesini ve milletini seven iyi bir vatandaş olarak yetişebilmeniz. Bu duygularla emeği geçen herkese, çalışanlarımıza teşekkür ediyor ve nice on yıllara diyerek saygılarımı sunuyorum. Erdoğan GÜNGÖR Müdür Yardımcısı Sayfa Ö ZGÜRCE Okul Aile Birliğimiz... Kaymakam Özgür Azer Kurak İlköğretim Okulu, Okul Aile Birliği Başkanı olarak herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.Tüm toplumlarda eğitimin başlangıç noktası ailedir; fakat eğitimin devamı okulda gelir. Bu nedenle toplumun bu iki önemli birimi, toplumun geleceği için sıkı bir birliktelik ve devamlılık içinde olmalıdır. Çocuğun eğitiminde eğitim kurumlarının yanı sıra aile de önemli rol oynadığı için aile ile eğitim kurumlarının sürekli işbirliği yapması gerekir. Çocuğun aile içinde geçirdiği yaşantılar sonucu elde ettiği bilgi ve beceriler onun okuldaki başarısını etkiler. Bizler okulumuzdaki tüm öğrenci velilerini temsilen veliler adına eğitime, okulumuza ve çocuklarımıza her konuda destek olmak için almış olduğumuz bu görevi büyük bir titizlik ve bitmeyen bir coşkuyla sürdürmeye devam ediyoruz… Saygılarımızla. Gülen nar bağı bahçeyi de güldürür. Katı taş olsan, mermer kesilen bile bir gönül sahibine ulaştın mı inci olursun. MEVLANA Şerife ERCAN (Okul Aile Bir. Bşk.) Ayşen Balmahmut (Bşk. Yrd.) Funda Eriş Orhan (Sekreter) Nermin Türkay (Veli-Üye) Ayşe Orman (Rehber Öğrt.-Üye) Sayfa 11 Ö ZGÜRCE Sayfa 12 Türkçe Zümresi Adına... Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir. M. Kemal ATATÜRK Değerli Okurlarımız, Sizlerle dergimizin sayfalarında buluşmaktan mutluluk duyuyoruz. Okulumuzun İdareci ve Öğretmenleri olarak sizlerle daima en iyiye, en güzele, en yükseğe doğru el ele yürümek hedefimizdir. Bu hedef için ne yapabiliriz, derken bir eksiğimizi fark ettik ve hemen harekete geçtik. Öğrencilerimizin yeteneklerini görüyor, okuyor, izliyorduk. İstedik ki bunları paylaşalım, gözler önüne serelim.Yazan, çizen öğrencilerimizi yüreklendirelim, onlara kılavuz olalım. “Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.” diyor Mustafa Kemal ATATÜRK. Bizler daima güzelliklerin peşindeyiz. Gelişmiş bir dünyada, uygar bir toplumu yaratacak olan çocuklarımızı her yönden yarınlara hazırlamak istiyoruz. Hayata sağlam adımlar atmalı, bu yarışta asla geride kalmamalılar. Dergimizin oluşmasında emeği geçen okul yönetimi, öğretmen ve öğrencilerimizi kutlar; başarılı, mutlu yarınlar dilerim. Hatice KAYA Türkçe Öğretmeni Ö ZGÜRCE Notalardan… Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. M. Kemal ATATÜRK MÜZİK EĞİTİMİNDE ANADİL METODU Gelişmiş toplumlarda, sanata ve sanatçıya verilen önemin bir göstergesi olarak, sanatsal, kültürel ve hatta sportif anlamda dünya devletleri arasında yerlerini alabilmek için, bilim adamları çeşitli eğitim yöntemleri geliştirmişler; sanatın toplum eğitimi için etkileyici ve sihirli gücünü kullanmaya yüzyıllar öncesinden başlamışlardır. Dünyada müzik ve sanat eğitimi üzerine geliştirilmiş sayısız eğitim metotları vardır, bu metotların bir kısmı müzik eğitimcileri arasında kabul görmüş ve uygulamaya konmuştur. Yüzyıllarca bu metotlarla çeşitli yetenekler keşfedilmiş ve halen bu metotlardan bazıları, müzik ve sanat eğitiminde başarıyla uygulanmakta ve kullanılmaktadır. Bu metotların en önemlilerinden biri, Suziki Metodudur. Suziki Metodu, müzik eğitiminde oldukça etkili olup günümüzün en önemli müzik eğitim metodu sayılmaktadır. Bir müzik eğitimcisi olarak, sıklıkla kullandığım Anadil Metodunun ayrıntıları, sonuçları ve etkileri hakkında bilgi vermek istiyorum. Anadil Metodu (Suziki Metodu) Yetenek eğitiminin en önemlisi, Japon Kemancı Shinichi Suziki (1898–1998) tarafından 20.yüzyılın ikinci yarısında geliştirilmiş müzik eğitimi felsefesi ve metodudur. Bu metot 70’lerin sonları ve 80’lerin başlarında müzik eğitimcileri tarafından benimsenmiş ve ilk olarak Amerika Birleşik Devletlerinde olmak üzere, Kanada, Avustralya, Avrupa ve birçok Afrika ülkesinde hızla yayılmıştır. Bu metoda Suziki Metodu denmesine rağmen kendisi ‘Anadil Metodu’ olarak isimlendirmiştir. Sayfa 13 Ö ZGÜRCE Sayfa 14 Anadil Metodu, başlangıçta keman eğitimi için geliştirilmiş olmasına rağmen flüt, blokflüt, gitar, piyano, viyolonsel, viyola, kontrbas, org, arp gibi birçok çalgı aletine ve ses eğitimine hatta matematik, edebiyat ve resim eğitimine de uyarlanmıştır. Suziki’ye göre öğrenci öğrendiklerini ne kadar tekrar eder, gözden geçirirse becerisi o oranda gelişir. Yeni edinilen beceriler ve hüner gerektiren aktiviteler, vücut için doğal bir hale gelinceye kadar tekrar edilmelidir. Anadil Metodunda çevrenin dayandığı üç önemli sütun, Suziki üçgeni olarak adlandırılır. Bu üçgen çevre, ebeveyn ve öğretmenden oluşur. Öncelikle öğretmen ve ebeveyn her çocuğun başarabileceğine inanmalıdır. Her çocuk başarabilir: Suziki’ye göre her çocuk yeteneklidir ve eğitilebilir; dolayısıyla Suziki, yetenek eğitiminin felsefesini de kişinin anadilini konuşma sürecine dayandırmaktadır. Öğrenme iyi dinlemekle başlar. Suziki, müzik dinlemenin anne karnında başlaması gerektiğini sıklıkla dile getirmiştir; çünkü 0–5 yaş arası çocukların işitme kapasitesinin en yüksek olduğu dönemdir. Eğer anadil öğrenme süreciyle müzikal yetenek arasında bir paralellik kurulacak olsa, birçok benzer noktanın varlığı dikkat çeker. Çocuklar erken yaşlarda çevrelerini dinlemiyormuş gibi görünmelerine rağmen pasif dinleme güçleri sayesinde sesleri taklit edebilme becerisini geliştirirler. Anadil Metodu, çocuğun felsefi becerisinin doğuştan olmadığı ve uygun çevre koşulları sağlandığı sürece yeteneğin her çocuk tarafından edinilebileceği prensibi üzerine kurulmuştur. Bu tez her sağlıklı çocuğun anadilini konuşabiliyor olma gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Bireysel ve toplumsal olarak sanat ve müzik eğitiminin önemi konusunda, farkındalık yaratmak amacıyla yazımı hazırladım. Öncelikle bireysel müzik eğitiminin daha sonra ise toplumsal kültürü geliştirmenin birey ve toplum olarak önceliklerimiz arasında yer alması gerektiği düşüncesindeyim. Adil ARSLAN Öncelikle öğretmen ve ebeveyn her çocuğun başarabileceğine inanmalıdır. Müzik Öğretmeni Her çocuk başarabilir Ö ZGÜRCE Rehberiniz Olalım… REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ ÇALIŞMALARI Rehber Öğretmen (Psikolojik Danışman) Okulumuz Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisinin amacı; sosyal bilimler lisesi misyonu ve Milli Eğitimin genel amaçları doğrultusunda; öğrencilerimizin içinde bulunduğu gelişim dönemlerindeki sosyal, kişisel,psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarına cevap vererek onların çevreleri ve kendileriyle uyumlu bireyler olabilmelerine yardımcı olmaktır. Bu amaçtan yola çıkan, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerimiz yalnızca sorun çözmeye yönelik değil, öğrencilerimizin gelişimini destekleyen ve problem çözme becerisini kazanmalarına yardımcı olan gelişimsel ve önleyici rehberlik yaklaşımlarını temel alınmaktadır. Çalışmalarımız, Bireysel Rehberlik Grup Rehberliği Etkinlikleri Mesleki Rehberlik Eğitsel Rehberlik Test-Envanter uygulamaları şeklinde sürdürülmektedir. Bireysel Rehberlik ; Öğrencilerin karşılaştıkları sorunları çözebilmelerine yardımcı olmak için psikolojik danışma ilke ve yöntemleri doğrultusunda öğrencilerle bireysel görüşmeler yapılır. Grup Rehberliği Etkinlikleri ; Rehberlik saatleri içerisinde, öğrencilerin grup etkileşimini geliştirmeleri ve kendilerini ifade edebilmelerine yardımcı olmaya yönelik gelişim dönemlerine uygun etkinlikler yapılır.Rehberlik saatleri dışında ihtiyaca yönelik çalışmalar kapsamında grup rehberliği etkinlikleri gerçekleştirilir. Eğitsel Rehberlik ; Öğrencilerin geleceğe yönelik hedefler belirlemeleri ve bu hedefler doğrultusunda etkili ders çalışma ve zamanı verimli kullanmalarına yardımcı olmak amacıyla bireysel görüşmeler ve grup görüşmelerinde bulunulur ve bilgi vermeye yönelik sunumlar gerçekleştirilir. Mesleki Rehberlik ; Öğrencilerin gelecekte yönelebilecekleri TM VE SÖZEL alanları ve meslekleri tanımlarına ve bu doğrultuda sağlıklı seçimler yapabilmelerine yardımcı olmak amacıyla etkinlikler ve bilgi verme çalışmaları,sunular yapılır. İlgi ve yeteneklerini tanımalarına yönelik test ve envanter uygulamaları yapılmaktadır. Ayrıca öğrencilerimizin üniversiteleri yakından tanımalarına yardımcı olmak amacı ile 11.sınıfta değişik illere "Üniversite Tanıtım Gezileri" düzenlenecektir. Test-Envanter uygulamaları; Öğrencilerimizin değişik yönlerden kendilerini tanımalarına yardımcı olmak amacı ile değişik test ve envanterler uygulanmaktadır. REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK TANIMI Rehberlik ve psikolojik danışmanlık; problemleri çözme, bağımsız hale gelme, yetenekleri açığa çıkarma ve geliştirme, gerçekçi karar vermede tercihler yapma, çevreyle sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurma ve sonuçta kendini gerçekleştirmek amacıyla bireylere yapılan sistemli ve profesyonel yardım sürecidir. Sayfa 15 Ö ZGÜRCE Sayfa 16 REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIĞIN AMAÇLARI Rehberlik ve psikolojik danışmanlığın amacı; öğrencinin fizyolojik, psikolojik, sosyolojik kültürel..v.b özellik- lerini dikkate alarak, kendisini gerçekleştirmesini sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam sürmesini sağlamaktır. Rehberliğin amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz. - Öğrencinin, kendi kendisini tanımasına ve anlamasına yardım etmek. - Okul ve çevreye uyumlarını sağlamaya yönelik tanıtım yapmak - Ailesi ve çevresiyle sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurmasına yardım etmek. - Problemlerinin çözümü için seçenek oluşturmak, problem çözme anlayış ve becerisini kazandırmak. - Öğrenciye bağımsız, özgün kişilik özellikleri kazandırmak. - Öğrencinin kişisel ve toplumsal özelliklerinin gelişmesine yardım etmek. - İlgi yetenek ve becerilerini açığa çıkarmak, geliştirmek. - Karar verme ve tercih yapma bilgi ve becerisini kazandırmak. - Öğrenciye iş ve meslek imkanları konusunda bilgi vermek,yetenekleri doğrultusunda tercihler yapmasını sağlamak. - Öğrenciye kendisini sürekli olarak geliştirmesi gücü ve anlayışını kazandırmak. - Ders başarısını arttırmak amacıyla verimli ders çalışma yollarını öğretmek. - Öğrenciye; fiziksel, duygusal sosyal sağlığını koruma yollarını öğretmek. REHBERLİĞİN TEMEL İLKELERİ Rehberlik ve psikolojik danışmanlığın temel ilkesi; rehberlik ve psikolojik danışmanlığın çalışmalarında ortak olarak kullanılan,çalışmalarda göz önüne alınması zorunlu olan ilkelerdir. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin başarılı olabilmesi bir takım ilkelere uygun olarak yapılmasına bağlıdır: - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık; organize edilmiş bir çalışmadır. Belirli bir amacı, programı yöntem-teknik ve uzman personelle yapılabilir. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri okul, aile ve çevredeki herkesi ilgilendirir. Okul aile ve çevre işbirliği olmadan rehberlik hizmetlerinde istenilen sonuçlar alınamaz. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; okulun eğitim düzeyi, yapısı öğrencilerin gelişim düzeyleri ve imkanlarına göre değişebilir. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; iş birliği içinde çalışmayı gerektirir. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; birinci derecede bireyin gelişimiyle ilgilidir. -Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; öğrencinin kendi kendisini tanıması,kabullenmesi sürecini içerir. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; dıştan zorlamayla değil, gönüllü işbirliği ve katılımı gerektirir. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri;öğrencinin gelişim özellikleri dikkate alınarak sürekli yapılan bir yardımı kapsar. - Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri ;bilimsel ve profesyonel yardımları içerir Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinde gizlilik esastır. Ayşe ORMAN Reh. Ve psik. Dan. Öğrt. Ö ZGÜRCE Öğretmenimizden Bir Şiir... İnsanlarda birtakım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen şairdir. M. Kemal ATATÜRK ÇOCUĞUM Çocuğum iki yol var önünde Birincisi hedefe kilitlenmek İkincisi gününü gün etmek İlki zordur fedakârlık ister Diğeri hoştur ekmeğinden eder. Zor yolu seçenler, hem sağlıklı hem mutlu Kimseye muhtaç olmaz, gelecekten umutlu Kolay yolu seçenler, hem sağlıksız, hem işsiz Hep başkasına muhtaç, hem de güçsüz. Tahsin KESER Türkçe Öğretmeni Sayfa 17 Ö ZGÜRCE Sayf Öğrencilerimizden Seçmeler... Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. M. Kemal ATATÜRK YAŞAM BOYU SÜREN ŞEY: EĞİTİM Sevgili Arkadaşlar, Eğitim ve öğretim bizlerin en temel haklarımızdan biridir. Bu haklarımız yasalara da geçirilmiştir. Eskiden her çocuğun eğitim görme hakkı yoktu; ama günümüzde eğitimin önemi anlaşılmış ve bizler için yasa yapılmıştır. Ne güzel! Bizler eğitim ve öğretim için savaşmak zorunda kalmadık. Zorluklar çekmedik. Bunun değerini iyi bilmeliyiz. Derslerimize çalışmalı, başarmak için azim göstermeliyiz. En azından derslerimiz için gayret etmeliyiz; ama maalesef bunu her çocuk için diyemem. Günümüzdeki çocuklar eğitimi o kadar önemsemiyorlar. Dersleri yerine teknolojiye daha çok ilgi duyuyorlar. Teknolojiyi takip etmeliyiz; ama yerinde ve zamanında kullanmalıyız. Bazı çocuklar aileleri çalışıyor diye ileride meslek sahibi olmasalar bile ailelerinin onlara bakabileceğini düşünüyorlar. Bu en büyük yanlışlardan biridir. Çünkü ileride ailemiz yanımızda olmayabilir, tek başımıza kalabiliriz. O zaman da kendi ayaklarımız üstünde durmaya çalışacağız. Aynı serçeler gibi… Serçeler de anne ve babasının yanında büyürler; ama zamanı geldiğinde kendi ayakları üstünde durmaları gerekir ve ilk uçuşlarını yaparlar. Aynı anneniz ve babanız gibi. Onlar da zamanında serçe değil miydiler? Şimdiyse yetişkin kuşlar oldular. Biz de aynen onlar gibi olacağız. Bunu bilelim. Dünyada okula giden birçok çocuk var. Gördüğümüz konular aynı. Sadece dilimiz ve eğitim gördüğümüz ortam farklı. Ö ZGÜRCE Kimimiz dağın eteğindeki okulda, kimimiz deniz kenarındaki bir okulda, kimimiz şehirlerde, kimimiz köylerde, kimimiz kutuplarda, kimimiz ibadet yerlerinde daha bunun gibi birçok yerde eğitim görmekteyiz. Uygun ortamda eğitim görenlerimiz şanslıdır; çünkü ulaşım, ekonomi, iklim gibi sorunlar yaşamazlar. Uygun ortamda eğitim görmeyenler birçok konuda zorluk çekerler. Ama bu zorlukları bir duvar gibi görmez, eğitimden vazgeçmezler. Zorluklara katlanır, azim ve çaba gösterirler; çünkü onların içinde ders çalışma ve öğrenme isteği vardır. Ülkemizde, doğudaki çocuklar öyle değiller midir? Giyecek düzgün kıyafeti olmasa da karda, tipide her zaman okullarına gecikmeden gitmeye çalışırlar. Yolda çıkacak olası durumlar için grup halinde giderler. Büyükler, küçüklerine gözcülük yapar. Sorumluluk ve dayanışma içinde olurlar. Hele de doğudaki kız öğrenciler hem eğitimi hem de ev işlerini idare etmeye çalışırlar. Kardeşlerine bakar ve analarına yardımcı olurlar. Tüm bu işlerine karşın derslerine çalışır ve hiçbir zaman derslerini aksatmazlar. Sözünü etmek istediğim bir ülke, aynı zamanda kıta olan Avustralya. Burada da eğitim, iç ve dış bölgelerine göre farklılık gösterir. Çünkü Avustralya’nın iç bölgelerinde yerleşim seyrektir. Burada çiftliklere yakın okul yoktur; ama çocuklar yine de okula giderler. Bildiğimiz okullar farklı. Nasıl mı? Radyo okuluna giderek. Radyo okulunun öğrencileri her sabah, okula gider gibi kitap ve defterleriyle telsizlerinin başındaki yerlerini alıyorlar. Öğretmen, öğrencilere telsiz aracılığıyla ders anlatıyor. Öğrenciler de telsizlerini kullanarak derse katılıyor, sorularını yanıtlıyor, ödevlerini postayla okula gönderiyorlar. Öğrenciler yılda birkaç kez okullarını ziyaret ederek bir araya toplanıyorlar.Öğretmenler de yılda en az bir defa öğrencilerini evlerinde ziyaret ediyorlar. Ne ilginç eğitim değil mi? O öğrencilerin yerinde olmak istemezdiniz sanırım. Arkadaşlarınızı ve öğretmenizi yılda sadece bir kere görüyorsunuz. Ayrıca bu öğretim görsel öğrenciler için çok zor. Anlamakta güçlük çekebilirler. Anlıyoruz ki eğitim, istenirse her yerde her koşulda devam edebilir. Unutmayalım, eğitim bizlere tanınmış en önemli, en güzel hakkımızdır. Yarınların gençleri olarak yolumuza kararlı adımlarla devam edelim. Tüm yol arkadaşlarım,hepinize başarılar diliyorum. Sevgilerimle… Müge DERELİ 8/E Sayfa 19 Ö ZGÜRCE Sayfa 20 Hikaye Zamanı... BİR MERCEDES HİKÂYESİ Ben bir arabayım, markam da Mercedes. Fabrikada üretilirken o kadar mutluydum ki anlatamam. Hele satışa hazır bir şekilde beklerken gelen benim rengimi görüyor, hızımı görüyor, güzelliğimi görüyor; direk fiyatımı soruyor, sonra kara kara düşünüyor, acaba alsam mı almasam mı? Bir gün bir genç geldi, onu gördüm tüylerim diken diken oldu, korkumdan lastiğim patladı. Korkuyordum beni alırsa başıma geleceklerden korkuyordum. Hemen benim kapımı açtı, bir baktı :“Vay be 260 basıyormuş, tam benlik.”dedi. Net olarak duyamadım.El sıkıştılar, yarın gelip aracını alabilirsin,dedi galerinin zengin sahibi.Bu sefer çaresizdim.Ertesi gün beni almaya geldi, çalıştırdı egzozumdan gelen sesten ben korktum.Gaza bastı, yola girdik ve müzik açtı. Müzikten gelen sesten kendisi bile titriyordu. Gaza bastıkça basıyordu, hız sınırı 120 de ama sahibim 220 basıyor ve tehlikeli hareketler yapıyor. İşte eve geldik garaja girdim ve az da olsa dinlendim. Garajdan çıktım ve depomu doldurdu, yurt dışına çıkıyormuşuz. Sahibim çok sinirli gaza çok basıyordu, 250 ile gidiyorduk, bir telefon çaldı. Açtı ve yine çok sinirli konuşuyordu. Camı açtı ve telefonu yere attı, telefon kırıldı. Ben çok korktum, frene bastı, direksiyonu sol şeride kırdı. Geri dönüyorduk ve bu sefer çok hızlı gidiyorduk.260 basıyorduk. Yokuştan aşağı inerken direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Önümüzde giden yavaş bir araba vardı, ona vurduk ve kaza yaptık. Sahibim beyin kanamasından öldü. Ben ise önce tamirciye gönderildim. Yaşım küçüktü; ama neredeyse hurdaya çıkacaktım. Galerideyken bana bakıp bakıp hayran olan insanlar şimdi beni görünce üzülüyorlardı. Ben de üzgündüm. Tamircide birçok arkadaşım oldu. Durumu benden kötü olanlar vardı. Onlara bakıp teselli buluyordum. Günden güne hasarlı bölgelerim de onarılıyor ve güzelleşip iyileşiyordum. Nihayet iyiyim. Galerideyim, kendime güvenim geldi. Mutluyum. Önümde güzel yollar, yıllar var. Yaşasın! BERKAY YILDIRIM 7/A Ö ZGÜRCE BEN BİR ÖĞRETMENİM Çok yorgunum. Bu gün çok yaramazlardı, çok üzdüler beni. Telefon çalmaya başladı. Biraz geç cevap verdim. Kalkamadım önce. Konuşmam kısa sürdü. Hani o yorgunluğum var ya bir anda geçti. Bağırmak istiyorum. Biriciğim benim… Büyümüş başarılı olmuş. Artık bir ailesi var. O mutlu. Ben yine gelecek yarattım. Çok mutluyum. Sanırım ben iyi bir öğretmenim… Aslında yaşlandım artık. Emekli olmak lazım. Bırakmıyorlar; sözde onlardan sağlıklıymışım. Kalbim ağrıyor arada, nefesim tutukluk yapıyor. Eee artık elli beşime merdiven dayadım. Aslında emekli olamam ki ben. Şu hayatta tek varlığım çocuklarım. Onlar olmasa ben ne yaparım? Onların bana öğretmenim, demesi, hani bazen olur ya arkadaşlar arası tartışmaları, bana koşmaları. Ah! Yanlış söyledim. Benim çocuklarım onlar. Otuz yaşında olanı da yedi yaşında olanı da. Hepsi benim hayatım. Ben onlarsız ne yaparım? Nasıl yaşarım? Gözlerim doldu. Sınıfa girdim. Bir konuşma, beni görenler sustular. Anlamışlardı. Meraklı gözler baktı bana. Destek almak için masaya tutundum. Konuşmaya başladım: “Çocuklar biliyorsunuz artık yaşlandım. Zamanı geldi. Ayrılık vakti. Çocuklar ben emekli oluyorum.” Bağırışlar. İtirazlar etmeler. Sonra kalktılar; birden sarıldık, ağladık. Okuldan çıktım. Döndüm baktım. “Buraya kadarmış.” dedim. Ah! Yaşlılık. Bir çocuk pencereden bağırdı. Canım öğretmenim. Sizi çok seviyorum, diye. El salladım sadece. Eve döndüm. Bugün öğretmenliğimin son günü oldu. Bilir misiniz öğretmenlik ne kadar zordur? Ancak o kadar da yücedir. Bir öğretmen asıl saygıyı hak edendir. O en yüce olan, gelecek yaratandır. Ece CENGİZ 7/A Sayfa 21 Ö ZGÜRCE Sayfa 22 OYUNCAĞIM Merhaba ben oyuncakçı dükkanındaki bir oyuncağım. Oyuncakçı dükkanının sahibi Güneş teyze ve burada benim gibi satılmayı bekleyen birçok oyuncakla birlikte yaşıyorum. Beni Güneş teyze tasarladı. Güneş teyze çok iyi kalpli, çocukları çok seven ve oyuncaklar tasarlayıp satan yaşlı bir teyzedir. Güneş teyze her sabah büyük bir umutla dükkana gelir; ama çoğu zaman hiç müşteri gelmeden kapatır dükkanı. İşte o gün Güneş teyze anahtarı kapının üzerinde çevirdi ve içeri küçük bir kızla girdi. Kız çok küçüktü; ama çok sevimliydi. Gözlerini rafların üzerinde gezdirdi ve benim iki raf altımda duran pembe renkli bir oyuncak bebeği eline aldı. Bense çok üzüldüğümü itiraf etmeliyim. Bütün oyuncaklar kendilerinin alınmalarını isterler; fakat ben bugün alınmayı hepsinden daha da çok istiyordum. Küçük kız sanki elindekinden memnun olmamış gibi onu yerine bıraktı. Benimse içimi büyük bir umut kapladı birden. Bu sefer beni alabilirdi. Ama ben en üst raflardaydım beni nasıl görecekti? Keşke hareket edebilseydim, o zaman kendimi gösterebilirdim. Kız geri geri iki adım attı. Sanki yukarıdaki oyuncakları da görmek istiyordu. Yukarılara baktı, benim olduğum rafa bakıyor gibiydi, gözlerini tam seçemiyordum. Evet evet, işte beni gördü. Gözleri ve yüzü parıldamaya başlamıştı. İlk defa biri beni görmüş ve beğenmişti. O sırada Güneş teyze de “O en iyi oyuncaklardan biridir, onu alabilirsin.” dedi. Onun da çok mutlu olduğunu görebiliyordum. Küçük kız beni eline aldı: “Senin adın Çilçe olsun.” dedi. Benim artık bir adım vardı. Keşke konuşabilseydim de ona senin adın ne, diye sorabilseydim. Güneş teyze ona “Hadi onu getir de giydirelim.” dedi. Sonra Güneş teyze beni son kez eline aldı ve bana hoşça kal, dedi. İşte o an biraz üzüldüm; çünkü Güneş teyzeden ve diğer bütün arkadaşlarımdan ayrılacaktım. Ama küçük kız çok iyi birine benziyordu. Beni kucağına alıp: “seni eve götürüyorum.” dedi. Evlerine gittiğimde beni alıp hemen annesinin yanına götürdü. Annesi beni ellerinin arasına alıp uzun uzun okşadı. Ben de içimden iyi ki buradayım, iyi ki Güneş teyze beni yaratmış, dedim. EZGİ GÜNGÖRDÜ 7/A Ö ZGÜRCE TÜRK GENÇLİĞİ’NİN DUYGULARI Sözün bittiği yer… Ölüm… Her canlıya mahsustur; ancak bazı insanlara hiç yakışmaz. Ulu önderimiz Mustafa Kemal’e de yakışmadığı gibi… Yine bir 10 Kasım. Hiç sevemedim Ata’mızı alan bu günü. Onu alan zamanı… Saat dokuzu beş geçeyi… Derler ya “Her ölüm erken ölümdür.”diye. Ata’mızın ki ise çok ama çok erken bir ölüm. Ona hala ihtiyacımız var… Ona tıpkı yurdumuzun işgal altında olduğu zaman ki gibi ihtiyacımız var. Bu ülke hala çok zor durumda. Her 10 Kasım da olduğu gibi saat dokuzu beş geçe okulumuzun önündeydik. İçimde yine bir rahatsızlık vardı. Onun bizi ve ülkemizi izlediğine emindim; ancak onun huzuruna bu şekilde çıkıp “İzindeyiz!”demek yine yalan söylemiş gibi hissetmeme neden oldu. Gerçekten izinde miyiz? Bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ne tam anlamıyla sahip çıkıyor muyuz?1920’de hükümetini, 1923’te cumhuriyetini kurduğu ülkemiz istediği durumda mı? Bu soruları düşündükçe onu daha çok özlüyorum ve ona daha çok ihtiyaç duyuyorum. Onu her Türk gibi çok seviyorum. Bizim için yaptıkları unutulmaz şeylerdir. O,tarihte eşi benzeri görülmemiş bir liderdir. Yolumuza ne kadar engel çıkarsa çıksın, biz onun cumhuriyeti emanet ettiği gençleriz ve asla onun yolundan dönmeyeceğiz. İPEK ÖZONAY (Mezun Öğrencilerimizden) Sayfa 23 Ö ZGÜRCE Sayfa 24 BİR ANNE ve BABANIN ÇOCUĞUNA ÖĞÜTLERİ Ne Olursa Olsun Seni Seviyoruz Seni anlıyorum. Senin geçtiğin yollardan ben de geçtim, diyerek klasik bir ebeveyn olmak istemiyorum. Ders çalışmak sıkıcı geliyor. Okul mu? Hayır, sadece arkadaşlarını düşünüyorsun. Bir de şöyle düşün: Hayatın hep benim yanımda ve aynı zaman diliminde geçmeyecek. Her gün büyüyeceksin, her gün farklı şeyler duyup farklı şeyler konuşacaksın. Kısacası herkes gibi sen de değişeceksin. Sonuç olarak zaman geçiyor. Senin de durmaman gerekiyor; yoksa ilerleyen zamanda geleceğini düşünerek koşarsın koşarsın , çok yorulursun ve belki de istediğin yere yetişemezsin bile. Ben bir şekilde geleceğimi kazanırım mı diyorsun? Emin misin? Unutma ne kadar zeki olursan ol, hiçbir başarı çalışmadan elde edilemez. Örneğin Einstein düşündükleri hakkında bilimsel destekleri olmadığı için okulundan aptal, denilerek atıldı. Düşündükleri diğer insanlara saçma geliyordu; fakat şimdi onun düşündüğü çoğu şey kanıtlanabiliyor ve onun bir zamanlar düşündükleriyle yaşıyoruz. Şimdi mantıklı ol ve düşün, bugün seni anlamadığımızı hissetsen bile vazgeçme, doğru olanda ısrarlı ol. Arkadaşlarınla vakit geçirmen gayet güzel olabilir.Unutma ki geleceğin onların elinde değil.Sana şu an sıkıcı gelen derslerin sana bir gelecek sağlayacak.Sana arkadaşlarına zaman ayırma,demiyorum.Sadece birinci planda derslerin olsun.Unutmadan söyleyeyim,sen ders çalışsan da çalışmasan da çeşitli başarılar elde etsen de etmesen de seni çok seviyoruz. S.Ebrar BOSTANCI 8/E Ö ZGÜRCE FEDAKÂRLIK İnsanlar birbirine benzemez. Yalnız kendi çıkarlarını düşünen insanların yanı sıra, yakınları ve çevresindekiler için çırpınan, içi insanlık sevgisi ve yardımlaşma duygusu ile dolu fedakâr insanlar da vardır. Bunlar başkaları için çalışmayı kendilerine temel görev sayarlar; hemen herkesin her işine koşarlar. Hatta geçimlerini bile, başkalarına yararı olan işleri yapmakla sağlarlar. Bu insanların, kendilerinin de hayret ettikleri bir yönleri vardır: Kendilerini ihmal etmeleri, başkalarına ayırdıkları kadar olsun, kendilerine zaman ayırmamaları. Fedakarlık o an kendinden çok yanındakini düşünüp ona yardım etmektir. Bir insan yanındakine yardım edince fedakarlık etmiş olur. O kişi de zamanı gelince ona yardım eder ; ama fedakarlık ödeşmek gibi bir olay değildir .Fedakarlık içten gelen bir duygudur. Bazı durumlarda bazı kişiler karşısındaki insanı çok sevdiği için canını bile feda eder. İşte bu içten gelen gerçek fedakarlıktır. İnsanlar bazen Bana yardım eder misin, demeden o kişiye yardım ederler. Bazı kişiler ise: “Bana yardım eder misin? “diyenlere “İşim var” diye cevap verir veya duymazdan gelir. Bazıları da istemeyerek yardım eder ve işi yüzüne gözüne bulaştırırlar. Fedakarlığı insan başkasının zoruyla değil isteyerek yapmalıdır. Fedakar olan kişiye insanlar zor durumlarında güvenirler ve ondan yardım isterler .Fedakarlık kötü bir insanın hoşuna gider ve onu yumuşatır. Artık ülkemizde ve dünyada fedakarlık denilen bir şey kalmadı. Herkes kendini düşünüyor . İnsanlar her şeyi paradan ibaret sanıyorlar, sevgiyi önemsemiyorlar. Halbuki sevgi çok önemli bir duygudur. Sevgi fedakarlık gibi duyguları da yanında getirir. Yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmeliyiz. Fedakarlık gibi yüce duyguları yaşatalım. Fedakarlığın anlamını herkese öğretelim. Funda Melek OF 6/D Sayfa 25 Ö ZGÜRCE Sayfa 26 ATATÜRK Ata’m kurtardı bizi Türkiye için, bizim için feda etti kendini Atam kurdu cumhuriyeti Topraklarımız için, Ülkemiz içindi her şey. Razı değildi savaşmaya Kan döküldü bu topraklarda. Vatanımızı Atatürk kurtardı Erlerimiz bu topraklar için savaştı O an gelmişti Ne yazık ki Kasım ayında Atatürk yıprandı, hastalandı Savaşamaz oldu Irkımıza sahip çıktı… Mustafa Kemal dünyaya gözlerini kapattı. İLKNUR CEMRESU SANCAK 6/A Ö ZGÜRCE Gülmece-Güldürmece... PENCERENİN ALTINDAKİ ALTIN PAPAZ VE ŞEYTAN Temel, günün birinde altın bulur. “Bu altını nereye saklayayım da kimse bulamasın.” Diye düşünürken pencerenin altına koyar ve cama “Pencerenin altında altın yoktur.” Yazılı bir kâğıt yapıştırır. Dursun, yazıyı görünce altını alır ve penceredeki yazının yanına ilave eder: “Buradaki altını Dursun almamıştır.” KIZILDERİLİ Film ekibi çölün kızgın güneşi altında çekim yapmaktadır. Çok zor koşullar altında çalışırlarken ihtiyar bir Kızılderili sete gelir ve” Yağmur… yarın” der ve gider. Ertesi gün müthiş bir yağmur yağar ve çekim yarıda kalır. Yaşlı Kızılderili tekrar gelir ve yönetmene: Fırtına… yarın” der ve gider. Gerçekten de ertesi gün müthiş bir fırtına çıkar ve yine çekim yapılamaz. Yönetmen emreder:”Çabuk o kızıldereliyi bulup bana getirin ve istediği parayı verin yoksa bu filmi çekemeyeceğiz.” Adamlar kızılderiliyi bulup getirirler ama yaşlı Kızılderili bir türlü razı olmaz. Sonunda Kızılderili bir milyon dolara ikna edilir ve her söylediği tutar. Yağmur der, yağmur yağar, fırtına der, fırtına çıkar, bugün hava iyi der, çekim yapılır. Ama bir süre sonra Kızılderili susar, hiçbir şey söylemez olur. Yönetmen kızar:”Sana bir milyon dolar ödedik neden susuyorsun?” Kızılderili sakince Papaz ölmek üzere olan adamın üzerin eğilerek “Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle…” der. Ancak adamdan ses çıkmaz. Papaz isteğini bir kez daha tekrarlar ama hastanın sessizliği sürer. Sonunda papaz kızgın bir şekilde “ Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyorsun bre gafil?” diye sorunca, adam halsizce yanıt verir: “Nereye gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak istemiyorum.” BURASI AMERİKA Temel, Dallas’taki kuzeni Durgun’u görmeye gitmiş. Dursun Temel’i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! “Uyyy, amma da büyük bu, daa!” Dursun hafifçe gülmüş.”Temel’im burası Amerika! Burada her şey Büyük!” Yola çıkmışlar. Durgun’un çiftliğinin kapısından girmişler. Git git bir türlü eve varamıyorlar. Temel şaşkınlık içinde: “Uyyy!” diye bağırmış! “ Amma da büyük çiftlikmiş daaa.” Dursun hafifçe gülmüş. “Temel’im burası Amerika! Burada her bir şey büyük.” Neyse akşam olmuş, yemek salonuna geçmişler. Salonun ortasında kocaman bir masa. Bir ucunda Temel, bir ucunda Dursun. Temel, Durgun’u taa uzaktan zor seçiyor. “Uyyy” diye bağırmış. “Amma da büyük masa, daa!” Durgun’un sesi gelmiş: “ Temel’im burası Amerika! Burada her şey büyük.” Yemekten sonra Temel’in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun: “ Temel’im, alt kata in, soldan üçüncü kapı.” Diye tarif etmiş. Temel alt kata inmiş, ama sol yerine sağdan üçüncü kapıya girmiş. Burası evin yüzme havuzunun olduğu yermiş. Ortalık karanlık olduğu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düşmüş. Can havliyle Sayfa Ö ZGÜRCE Sayfa 28 KarikaTürlü... 1 Pelin Topaz 7-E Menekşe Gürses Resim Öğretmeni 3 İpek Nalçakan 7-E 5 Ezgi Köse 7-E 2 Kevin Deniz Astley 7-A 4 Cemre Karakaya 7-B Ö ZGÜRCE TEAC H are y ER: Why ou la te W EB STER ? : Because o TEAC f the sign . H WEB ER: What STER sign? :T says, "Scho he one th ol Ah at ead, Let’s Have Fun... TEACHER: What a pair of strange socks you are wearing, one is green and one is blue with red spots! KIRK: Yes it's really strange. I've got another pair of the same at home. Did You Know These??? Teacher: Desmond, your composition on "My Dog" is exactly the same as your brother's. Did you copy his? Desmond: No, teacher, it's the same dog! Bats always turn left when they fly out of their home at night. Nobody knows why . When your left eye moves, your right eye moves with it. But chameleons can move one eye up and the other eye down, or one eye left and the other eye right. What is the longest word in the English language? ‘SMILES’ ... There is a mile between the first and last letters! Go Slow." Sayfa 29 Sayfa 30 1-Why do birds fly south for the winter? Did You Know These??? Because it is too fat to walk. An archerfish uses its mouth like a water gun. It shoots water at an insect. The insect falls, and 2-Where does Thursday come before Wednesday? the fish eats it. In a dictionary. Albatrosses can sleep and fly at the same time. 3-What has got four legs, ears like a rabbit and can run? This is useful because they sometimes fly for many days over water. Another rabbit. 4-What must you do before you get off a train? You must get on it first. On the Roof Nasreddin Hodja's old house had a leaking roof. One day the Hodja decided to fix it. He borrowed a ladder and with great difficulty climbed up to the roof. Just as he was setting off to work, he heard a knock on the door. He looked down from the edge of the roof and saw a stranger in front of his door. “I am up here.” Hodja shouted. When the man looked up, “What is it that you want?'“ he asked him. “Please come down,” replied the man, “I have something to say to you.” Hodja precariously descended down the old ladder. Once on the ground he again asked the man what he wanted. “Alms,” said the man, “could you spare some alms.” Hodja thought for a second and then told the man to come up to the roof with him. Hodja in front, the beggar behind him, both running short on breath, climbed up the ladder. Once on the roof top, Hodja turned to the man and said: “I don't have any.” Behiye YAMANGİL Şebnem MAVİŞ Dilek ENDER Ceren TEZEL KELEŞ İngilizce Öğretmenlerimiz Fen ve Teknoloji Köşesi... Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. M. Kemal ATATÜRK Ben yüzerim. Benim bulunduğum suyun tuzu çok. Yoğunluğu benden fazla. Ben de kendi ağırlığıma eşit ağırlıkta tuzlu su taşırmış olurum. Fakat bunun için 2. yumurta gibi tüm hacmimi kullanmam gerekmez. Bir bölümüm dışarıda kalır. Tuzlu su içindeki hacmim, benim ağırlığım kadar tuzlu su taşırır. Benim tuzlu suyum benden daha yoğundur. Bana uygulanan kaldırma kuvveti ağırlığımla aynıdır. Teşekkürler yoğun tuzlu su, sayende yüzüyorum. 3. YUMURTA: BATMA – DENGEDE KALMA – YÜZME Bakalım yandaki yumurtalar sıvı içindeki durumları için neler söylemişler. 1. YUMURTA: 1 Ben dipteyim. Çünkü su içindeyim. Su, benden daha yoğun. Ben hacmim kadar hacimde su taşırdım. Fakat taşırdığım suyun ağırlığı benim ağırlığımdan az. Bende yüzmek iterdim. Sorun bende değil. Sorun, benden daha yoğun bir sıvı içinde bulunmamam. 2 3 Ben dengedeyim. Ne dipteyim ne de yüzüyorum. Denizaltı gibiyim. Yoğunluğum 1. yumurtanın aynısı. Fakat benim suyum tuzlu. Öyleki tam benim yoğunluğum kadar. Yani ben, kendi hacmimde tuzlu su taşırırken, kendi ağırlığıma eşit ağırlıkta da tuzlu su taşırmış olurum. Beni aşağı çeken yerçekimi kuvveti ile, yukarıya iten tuzlu suyun kaldırma kuvveti aynıdır. İşte böyle, ne yukarı ne aşağı. Dengeli yumurtayım. ben 2. YUMURTA: 1. ve 2. yumurta arkadaşlarıma tavsiyem, kendi yoğunluklarını değiştiremeyeceklerine göre, bolca tuz katsınlar sıvılarına, artırsınlar onların yoğunluklarını ve benim gibi ulaşsınlar su yüzeyine ve gökyüzüne… EHLİMAN GÜNGÖRDÜ Fen ve Teknoloji Öğretmeni Sayfa 31 Ö ZGÜRCE Okulumuz Matematik Kulübü temsilcileri ( Sıla CAN, Müge DERELİ, Onat Ege SALTIK) ve öğretmenleri Rasim MAVİŞ tarafından hazırlanan matematik köşemiz... Bunları Biliyor Musunuz? -—Matematik Olimpiyatları; Tübitak’ın öğrenciler ve matematik meraklıları arası organize ettiği matematik yarışmalarıdır. Ulusal olarak 3 aşamada gerçekleşir. Cahit Arf(11 Ekim 1910-26 1. aşama eleme, 2. aşama Ulusal çapta madalyalandırma ve 3. Aralık 1997) aşamada Uluslararası Matematik Olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil edecek 6 kişilik takımın oluşturulması amaçlıdır. Bu 6 öğrenci Tür- Doktorasını yapmak için gittiği Almanya'da, matema- kiye’yi her yıl farklı ülkelerde temsil eder. tikçi Helmut Hasse ile birlikte önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonunda, matematikte Hasse- MATEMATİKLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZLER Arf Kuramı'nı geliştirdi. Arf değişmezi, Arf halkaları ve “Hayat sadece iki şey için güzel; matematiği keşfetme ve öğret- Arf kapanışları gibi kendi adıyla bilinen matematiksel me...” terimleri bilim dünyasına kazandırdı.Türkiye’ye dön- Simeon Poisson "İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür. TOLSTOİ düğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde ordinaryüs profesörlüğe yükseldi, Robert Koleji’nde matematik dersleri vermeye başladı ve 1964 yılında bilim “Bir matematikçi sanmaz fakat bilir. İnandırmaya çalışmaz çünkü ispat eder. Güveninizi beklemez. Belki dikkat etmenizi ister.” Henri POINCARE kolu başkanı oldu.Cahit Arf, matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Öğrencilerine sürekli "Matematiği ezberle- “İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise o sayının içinde bulunduğu sayı ile ölçülür.” meyin, kendiniz yapın ve anlayın" demiştir. NEWTON “Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar.” GOETHE ARF Teoremi MANTIK OYUNLARI Üçgenlerin her bir ucunu farklı dairelerle eşleştiriniz. Eşleştirmeyi yaparken çizgilerinizin kesişmemesine dikkat ediniz. Bu soruyu dünyada sadece 2 kişi bulabilmiştir.Belki de 3. kişi siz olacaksınız... Sayfa 32 Sayfa 33 OKULUMUZDAKİ MATEMATİK SINAVLARINDA 6.,7 ve 8., SINIFLARDA EN ÇOK ZORLANILAN SORULAR: 7. Sınıf Matematik Sorusu: 2 3 2 ? 4 3 4 işleminin sonucu kaçtır? 5 A) 2 1 B) 2 C) 5 2 D) 7 2 8. Sınıf Matematik Sorusu: Büyük karenin çevresi küçük karenin çevresinden kaç birim fazladır? (kareli kağıdın eni ve boyu 15 birimdir) A) 8 B) 12 2 C) 5 2 D) 8 2 6. Sınıf Matematik Sorusu: A Dönem Sayımızın Formülü; Pisagor bağıntısı: Dik üçgenlerde kenar uzunluğunun bulunmasını sağlar.(Hipotenüsün uzunluğunun karesi diğer dik kenar uzunluklarının kareleri toplamına eşittir.) b C c a HİPOTENÜS B Bilişimin Günlüğü... Elektronik araçlar yardımıyla yapılan otomatik işlemlerin bilimine, bilişim diyoruz. Çağımızda bilişim öyle gelişti ki artık günlük yaşantımıza dair birçok işlemi elektronik araçlar ve buna ek olarak internetle yapar hale geldik. İnternet ve elektronik araçlar elimiz ayağımız oldu tabiri caizse. Tabii bu gelişmeler beraberinde olumsuzluklar da getirmedi değil. En başta, çoğumuz ne yazık ki işyerlerimizde, evlerimizde bulunduğumuz diğer tüm mekanlarda radyasyona maruz kaldık kalıyoruz. Belki de bunun zararlı sonuçlarını, önümüzdeki birkaç yıl içinde daha da fazla hissetmeye ve görmeye başlayacağız. Bunun yanında tabii birçok işimiz de kolaylaştı, oturduğumuz yerden , belki önceden aklımıza dahi gelmeyen, yapılması imkansız gibi görülen birçok işlemi de kolaylıkla yapar hale geldik. Gül dikensiz olmaz; her artının bir eksisi var. Hepinize fayda getiren bol bilişimli günler… Fatma Nur KOCAR Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Siz Konuşun Google Bulsun Arama motoru devi Google özelliklerine özellik Çevreci font ile yüzde 25 daha az mürekkep! katmaya devam ediyor… Ecofont'u kullanacak dünyadaki ilk telekomüni- Konuşan kişinin sesini ve ne dediğini anlayarak kasyon şirketi olan Türk Telekom, ülke çapında arama yapmaya imkan tanıya- tüm çalışanlarının kullanacağı Ecofont yazı tipi cak olan Google Voice projesi ile mürekkep tüketimini yüzde 25 oranında Türkçe olarak sunuldu. azaltacak. Arama motoru devi Google mobil cihazlar ‘da konuşarak arama yapma hizmetini Türkiye’de Türkçe olarak sunmaya başladı. Mobil cihaz kullanıcılarının aratacakları kelimeleri yazma yoluyla değil de direk konuşarak aratabileceği bu muhteşem ve yeni teknolojiyi kullanıcıların çok beğeneceği Sayfa 34 tahmin ediliyor Sayfa 35 1-EMİNE GİZEM AKYOL 2-GÖKBERK YAYLALI İzmir Fen Lisesi Buca Fen Lisesi 3-İPEK ÖZONAY 4-EGE YILMAZ Atatürk Lisesi Atatürk Lisesi 5-EGE EREN USLU 6-IŞIN ALTINKAYA Bornova Anadolu Lisesi Bornova Anadolu Lisesi 7-NAZ ÇELİK 8-MELTEM AKBABA Bornova Anadolu Lisesi Bornova Anadolu Lisesi 9-DİLHAN İLAYDA AYDIN 10-GÖKÇE SELİN KAYNAK Bornova Anadolu Lisesi Bornova Anadolu Lisesi KÜLTÜREL ETKİNLİKLERİMİZ 23 Nisanlarda ev sahipliği yaptık. Tiyatrolar da oynadık, münazaralar da yaptık. Sayfa 36 KÜLTÜREL ETKİNLİKLERİMİZ Kapak topladık; bir engelli, sandalyesine kavuştu. 2009-2010 Bayraklı Belediyesi şenliğinde biz de vardık. Bunlar da Miniklerimiz ve Çalışmaları... Sayfa 37 KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK İLKÖĞRETİM OKULU’NUN EĞİTİM-ÖĞRETİME BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN ELDE ETTİĞİ BAŞARILAR 2002-20003 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA - Yıldız Erkekler Futbol Branşında; MEHMET BÜYÜKAKGÜL İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARIFİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE ŞAMPİYONLUK ŞİLTİ 2003-2004 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA - Yıldız Erkekler Futbol Branşında; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE ALTINCILIĞI - Küçük Erkekler Futbol Branşında; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI 2004-2005 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA - Yıldız Erkekler Futbol Branşında; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ - Küçük Erkekler Futbol Branşında; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE DOKUZUNCULUĞU 2005-2006 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA - Yıldız Erkekler Futbol Branşında; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ - Küçük Erkekler Futbol Branşında; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE SEKİZİNCİLİĞİ BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ Sayfa 38 KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK İLKÖĞRETİM OKULU’NUN EĞİTİM-ÖĞRETİME BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN ELDE ETTİĞİ BAŞARILAR 2006-2007 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA YILDIZ ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA; SELMA CÜCÜ İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI BEDEN EĞİTİMİ ÖĞ- İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI RETMENİ TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ KÜÇÜK ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI 2007-2008 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA YILDIZ ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ KÜÇÜK ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ 2008-2009 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA YILDIZ ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI KÜÇÜK ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ TÜRKİYE DOKUZUNCULUĞU YILDIZ KIZLAR VOLEYBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI TÜRKİYE YARI FİNAL GRUP ÜÇÜNCÜSÜ KÜÇÜK KIZLAR VOLEYBOL BRANŞINDA; İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI ELDE EDİLMİŞTİR. Sayfa 39 CAN BEY Sayfa 40 EMİNCAN TİCARET Sayfa 41 PUNTA Sayfa 42 ŞANLIURFA 2 ADRES: SAKARYA CAD. NO:34/1A MANAVKUYU TEL:0232 348 66 63-348 62 45 Sayfa 44