özgürce-1 okul dergisi - Kaymakam Özgür Azer Kurak Ortaokulu

Transkript

özgürce-1 okul dergisi - Kaymakam Özgür Azer Kurak Ortaokulu
ÖZGÜRCE
SAYI:1
OCAK 2011
Yıl:1
Sayı:1
OCAK 2011
SAHİBİ:
Kaymakam Özgür Azer Kurak İ.Ö.O adına Okul
Müdürü
Yaşar ULUSOY
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Naif KANDEMİR
Md. Yardımcısı
YAYIN KURULU
Hatice KAYA
Fatma Nur KOCAR
Servet VURAL
Tahsin KESER
Behiye YAMANGİL
Ehliman GÜNGÖRDÜ
Kazım ŞİMŞEK
İNCELEME KURULU
Hatice KAYA
Fatma Nur KOCAR
Behiye YAMANGİL
Ehliman GÜNGÖRDÜ
Menekşe GÜRSES
Yaşam Boyu
SAYFA TASARIMI
Fatma Nur KOCAR
Süren Şey :
Hatice KAYA
Eğitim
BASKI
Arya Ofset
BASKI TARİHİ
Önsöz
ADRES
Mansuroğlu Mah. 269/6 Sok. No:4 Bayraklı/
İZMİR
İLETİŞİM
Tel: 0 232 347 67 80
www.kaymakamozgurioo.k12.tr
Sayfa 2
Ö ZGÜRCE
Sayfa 3
İÇİNDEKİLER
Adımızı aldığımız Sayın Kaymakam Özgür
Azer Kurak
Let’s
Have
Haydi
Deney
Fun
Bilişim’in
Günlüğü
Yapalım
Ö ZGÜRCE
MİSYONUMUZ
Biz;
1.
Öğrencilerimizi Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı, Türk Milleti’nin milli, ahlaki, insani,
manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını,
milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına saygılı, demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek,
2.
Geleceğin dünyasına şekil verecek, çalışkan, ufku geniş, sahip olduğu değerleri paylaşabilen, bütün insanlığı sevgiyle kucaklayabilecek hoşgörüye sahip, huzurun ve güvenin teminatı örnek bir dünya insanı yetiştirmek
3.
Öğrencilerimize akademik bilginin yanı sıra temel insani değerlerin eğitimini vererek
onların sosyal ve duygusal gelişimlerini tamamlayarak üst öğrenim kurumlarına hazırlamak
4.
Kendi kendine yetebilen, problem çözen, sorgulayıcı, araştıran, bilimsel ve çağdaş
düşünceyi birleştirebilen, üreten ve ürettiklerini paylaşan, takım ruhuna sahip, yeniliklere açık, hayata sevgiyle bakan, mutlu ve lider insanlar yetiştirmek.
“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya
yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”
VİZYONUMUZ
Yüce Önder Atatürk’ün “Büyük Türkiye” idealine ulaşmayı hedefleyen Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarının bilincinde olan nesiller yetiştiren, kendini sürekli yenileyen, okuyan inceleyen, araştıran, analiz ve sentezler yapabilen, ileride iyi bir
vatandaş olmanın idealini taşıyan nesillerin yetiştiği; bütün öğrencilerin akla bilime dayalı
eğitim ortamında hayata ve bir üst öğrenime hazırlandığı; dünü bugüne, bugünü yarına
bağlayan köprülerin kurulduğu; yönetici, öğretmen, personel, öğrenci ve velilerin elbirliğiyle çevrede , bölgede ve ülkede etkin ve nitelikli bir “Model okul” olmaktır.
Sayfa 4
Ö ZGÜRCE
Sayfa 5
DEĞERLERİMİZ
Biz;

Bütün çalışmalarımızın odak noktasına öğrencilerimizi koyarız.

Öğrencilerimize saygı duyar, değer verir ve onları destekleriz.

Öğrencilerimiz var olduğu için varız.

Kendimize ve birbirimize güveniriz.

Sevgi dolu, hoşgörülü ve anlayışlıyızdır.

Niteliğin nicelikten üstün olduğuna inanırız.

Yönetici, öğretmen, öğrenci ve aile ilişkisinde güven ortamı oluştururuz.

Her bireyin farklı özellikler taşıdığına ve bu farklılıkların birer zenginlik kaynağı olduğuna inanırız.
Biz;
YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİN İNSANLIK ALEMİ’NİN sürekli değişen ve gelişen beklentilerine cevap verecek “FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR” nesiller yetiştirmeye kendimizi ada-
“Okuyucunun dikkatini çekmek için, buraya
yazıdan bir alıntı veya ilginç bir cümle koyun.”
İLKELERİMİZ

Öğrenci ve veli odaklılığı

Kararlılık

Dürüstlük, şeffaflık ve güven

Katılımcılık, paylaşımcılık

İnanmak, çalışmak, başarmak

Çözüm üretme

Öğrenme, öğretme ve eğitme

İletişime önem verme, insana saygı

Sürekli iyileştirme ve yenileştirme

Sevgi ve hoşgörü

Önerilere ve yeniliklere açık olmak

Takım ruhuna sahip olmak

Milli ve özdeğerlere bağlılık
Ö ZGÜRCE
OKULUMUZLA İLGİLİ BİLGİLER
OKULUN ALANI
: 8097 M2
BAHÇE ALANI
BİNA ALANI
: 6397 M2
: 6800 M2
OKULUN YERLEŞİM DURUMU:
1 Müdür odası, 2 Müdür yardımcısı, 1 Öğretmenler odası, 1 Memur odası, 1
Rehberlik servisi, 1 Kütüphane, 2 Fen Bilgisi Laboratuvarı, 1 Resim atölyesi, 1 Bilgisayar Laboratuvarı, 1 Müzik odası, 2 İşlik, 32 Derslik, 1 Sığınak, 1 Depo, 1 Çok amaçlı
salon, 1 Kantin, 1 Kantin Deposu ve her katta 3 yangın merdiveni çıkışı bulunmaktadır.
Okutulan Yabancı Dil: İngilizce
SINIF VE ŞUBE DURUMU:
PERSONEL DURUMU:
Anasınıfı
Yöneticilerimiz
: 1 Müdür, 2 Müdür Yrd.
1.
Sınıflar
: 6 ŞUBE
2.
Sınıflar
: 4 ŞUBE
20 Sınıf Öğretmeni
3.
Sınıflar
: 4 ŞUBE
28 Branş Öğretmeni
4.
Sınıflar
: 4 ŞUBE
Memur
: 1(Ücretli)
5.
Sınıflar
: 4 ŞUBE
Hizmetli
: 1(Kadrolu)
6.
Sınıflar
: 5 ŞUBE
7.
Sınıflar
: 5 ŞUBE
8.
Sınıflar
: 5 ŞUBE
TOPLAM
Öğretmenlerimiz : 6 Okul Öncesi
5(Ücretli)
Güvenlik
: 1(Ücretli)
: 41 ŞUBE
Okulumuzun yapımı; Milli Eğitim Bakanlığınca anahtar teslimi olarak ihale edilmiş ve deprem yöneltmeliğine uygun olarak 10 ay gibi kısa sürede tamamlanarak
2001-2002 öğretim yılı başında hizmete girmiştir.
Okulumuz adını; Ağrı ili Diyadin Kaymakamı iken görevi esnasında trafik kazası geçirerek 24.02.2001 tarihinde vefat eden KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK’ dan
almıştır.
Sayfa 6
Ö ZGÜRCE
Sayfa 7
RESİM
KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK (20.07.1971 - 24.02.2001)
20.07.1971 tarihinde Mardin ili Kızıltepe ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise
öğrenimini Ziraat Mühendisi olan babasının görevi nedeni ile Ağrı’da tamamladı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden
1992 yılında mezun oldu. İçişleri bakanlığınca açılan Kaymakamlık sınavını kazanarak 1994 yılında memleketi olan Kars ilinde Kaymakamlık stajına başladı. Menemen Kaymakamlık Refikliği , Maçka Kaymakam vekilliği görevlerinde bulundu.
8 ay süreyle İngiltere’de yabancı dil eğitimi aldı. 1997 yılında Eskişehir ili
Mihalgazi ilçesi Kaymakamlığına atandı.
Buradaki görevi esnasında Erzincanda 3.Ordu Komutanlığı’nda askerlik görevini tamamladı.
19.10.2000 tarihinde atandığı Ağrı ili Diyadin ilçesi Kaymakamlığı görevini
yürütürken 24.02.2001 tarihinde kar nedeni ile kapanan köy yollarının açılması
çalışmalarını takibe giderken geçirdiği trafik kazasında şehit oldu. Ailesinin yaşadığı İzmir’de 26.02.2001 günü Karşıyaka Doğançay aile mezarlığında toprağa verildi.
Kaymakam Özgür Azer KURAK, meslektaşı Selda ÖZGÜVEN KURAK ile evliydi.
Kısa süren yaşamı boyunca özündeki insan sevgisi ve görevine bağlılığı nedeni ile çalıştığı yerlerde halkın sevgi ve takdirini kazandı.
Meslek yaşamında önceliği, eğitim ve öğretime verdi.
Ağrı ve İzmir illerimizde 2001 yılında açılan iki yeni okulda isminin yaşatılması Kaymakam Özgür Azer KURAK’ın ailesi,yakınları ve onu tanıyan herkesi mutlu etmiştir.
Sayfa 7
Ö ZGÜRCE
Önsöz
Merhaba,
1 Eylül 2010 tarihinde okulumuza müdür olarak naklen atanarak göreve
başladım. Çok güzel, donanımlı ve başarılı bir kurumun başında olmaktan son
derece mutluyum.
Sahip olduğumuz değerler ve güzellikleri daha iyiye ve ileriye taşıyarak
Kaymakam Özgür Azer Kurak İlköğretim Okulu’nun ilçemizin ve ilimizin en
başarılı okullarından birisi durumuna getirmek hepimizin en başta gelen görevi
olacaktır.
Yaşadığımız çağın bir sonucu olarak teknolojik süreç bireylerin her türlü
bilgiye kısa sürede ulaşmalarına olanak verdiği için okuma kültürünü ve
alışkanlığını yok etme tehlikesini de beraberinde getirmektedir.
Öğretmenlerimizin ve büyüklerimizin gayret ve örnek davranışlarıyla bu güzel
alışkanlığımızı yani okumayı mutlaka sürdürmeliyiz
Bizler genç beyinlere okuma ve yazma alışkanlığı vermezsek korkarım ki
çok kısa sürede kitap, gazete,dergi v.b. iletişim araçlarına gerek kalmayacak ve
gençlerimiz kolay yoldan araştırma ve sorgulama yapmadan, teknolojik araçlarla
hazır bilgilere ulaşma yolunu seçeceklerdir. Bu da tembelliği ve hazırcılığı
alışkanlık haline getirecektir. Bu olumsuzluklara karşı sağlıklı ve çok okuyan
bireyler yetiştirebilmek düşüncesiyle okulumuzda bir dergi çıkarmak için yola
çıktık. Dergimizin sürekliliğinde ve geniş bir ufukla okurlarıyla buluşmasında
hepinizi göreve davet ediyorum. Gelecek sayımızda birlikte olmak dileğiyle,
katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.
Okul Müdürümüz
Yaşar ULUSOY
Sayfa 8
Ö ZGÜRCE
Sayfa 9
EĞİTİMİN ANLAMI
Eğitim, en genel anlamıyla, insanları belli amaçlara göre yetiştirme sürecidir. Bu süreçten geçen insanın kişiliği farklılaşır. Bu farklılaşma eğitim sürecinde kazanılan bilgi, beceri,
tutum ve değerler yoluyla gerçekleşir. Günümüzde okullar, eğitim sürecinin en önemli kısmını oluşturur. Eğitim yalnız okullarda yapılmaz. Günlük hayattaki eğitim-okul bitişikliği eğitim
denince “okul”u anımsatır.
Oysa, okul dışında da gençleri ve yetişkinleri bir mesleğe hazırlamak ve onların hayata uyumlarını kolaylaştırmak için açılmış kısa süreli eğitim veren kurumlar vardır. Ayrıca eğitim ailede, iş yerinde insanların oluşturdukları çeşitli gruplar içinde de yer alır. En geniş anlamı ile eğitim toplumdaki kültürleme sürecinin bir parçasıdır.
Okulda Eğitim; Toplumlar kendilerine uygun insanı kendilerine özgü süreci içinde yetiştirirler. Bu nedenle, onu tesadüflere ve kültürlemenin gelişigüzel etkilerine açık bırakmamışlardır. Toplumlar insanlara birlikte yaşamanın gerektirdiği toplum bilincini vermek için
eğitim sürecinin amaçlarını ve içeriğini belirlemişler ve onu kontrol altına almışlardır. Bu suretle eğitim bir kamu hizmeti olarak kurumlaşmıştır.
Ailede Eğitim; İnsanlar kişiliklerinin temelini oluşturan bir kısım davranışı aile ortamında kazanır. Çocuklar daha küçük yaşlarda anne – babalarını ve ailede sevdikleri büyükleri taklit ederek onlarla kendilerini özdeşleştirirler. Ortak aile yaşamı içinde ailenin temel
davranış kalıplarını ve değerlerini öğrenirler. İnformal eğitim süreci aile ortamında çok etkili
olarak çalışır.
Genelde ailede eğitim amaçlı olarak yürütülür. Ailede yazılı olmayan yasalar vardır.
Hangi davranışların onaylanacağı, çocukların hangi davranışları hangi ortamda nasıl göstermeleri gerektiği maksatlı olarak duyurulur. Ödül ve cezaya dayalı bir koşullandırma mekanizması sürekli olarak aile yaşamında yer alır ve çocuklar yönlendirilir.
İşyerlerinde Eğitim;Toplumda etkisi sürdürülen diğer bir eğitim türü de işyerlerinde
eğitimdir. Endüstrileşmiş ülkelerde formal bir sisteme bağlanmış olan bu eğitimin bir kısmı
ülkemizde yarı formal bir biçimde yürütülmektedir.
M.Naif KANDEMİR
Müdür Yardımcısı
Ö ZGÜRCE
10 yıl yaşam için bazen çok uzun süre bazen de çok kısa. İyi, güzel, başarılı işler yaparsanız zaman çok hızlı akar, başaramazsanız geçmek bilmez. Biz
tam onuncu yıldayız. Zaman bizim için çok hızlı geçti. Kurucu Müdürümüz Recai
DERE, Müdür yardımcısı arkadaşım Naif KANDEMİR değerli öğretmenlerimizle
birlikte iyi şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Okulumuzu ilçe ve ilde saygın bir
okul haline getirdik. Her yıl daha fazla talep gören bir okul olduk. Bu bizi çok
mutlu etti. Sayın velilerimizin katkılarını inkar etmek mümkün değil. Onlar bize
inandılar, güvendiler. Onların katkısı olmasa düşüncelerimizin birçoğunu hayata
geçirmemiz mümkün olmazdı. Onlara sonsuz teşekkürler.
Ve sevgili öğrencilerimiz. Biz sizleri çok seviyoruz. Bizim için çok önemlisiniz. Çabamız sizlerin daha iyi okullarda olması. Keşke hepiniz Anadolu Liselerine,
Fen Liselerine girebilseniz. Bizim hedefimiz sizlerin, hepinizin iyi bir lisede okumanızı sağlayabilmek. Daha da önemlisi küçüklerini büyüklerini bilen, ülkesini
ve milletini seven iyi bir vatandaş olarak yetişebilmeniz.
Bu duygularla emeği geçen herkese, çalışanlarımıza teşekkür ediyor ve
nice on yıllara diyerek saygılarımı sunuyorum.
Erdoğan GÜNGÖR
Müdür Yardımcısı
Sayfa
Ö ZGÜRCE
Okul Aile Birliğimiz...
Kaymakam Özgür Azer Kurak İlköğretim Okulu, Okul Aile Birliği Başkanı olarak herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.Tüm toplumlarda eğitimin başlangıç
noktası ailedir; fakat eğitimin devamı okulda gelir. Bu nedenle toplumun bu iki
önemli birimi, toplumun geleceği için sıkı
bir birliktelik ve devamlılık içinde olmalıdır.
Çocuğun eğitiminde eğitim kurumlarının
yanı sıra aile de önemli rol oynadığı için
aile ile eğitim kurumlarının sürekli işbirliği yapması gerekir. Çocuğun aile içinde geçirdiği
yaşantılar sonucu elde ettiği bilgi ve beceriler onun okuldaki başarısını etkiler. Bizler okulumuzdaki tüm öğrenci velilerini temsilen veliler adına eğitime, okulumuza ve çocuklarımıza
her konuda destek olmak için almış olduğumuz bu görevi büyük bir titizlik ve bitmeyen bir
coşkuyla sürdürmeye devam ediyoruz…
Saygılarımızla.
Gülen nar bağı bahçeyi de güldürür.
Katı taş olsan, mermer kesilen bile bir gönül sahibine ulaştın mı inci olursun.
MEVLANA
Şerife ERCAN (Okul Aile Bir. Bşk.)
Ayşen Balmahmut (Bşk. Yrd.) Funda Eriş Orhan (Sekreter) Nermin Türkay (Veli-Üye)
Ayşe Orman (Rehber Öğrt.-Üye)
Sayfa
11
Ö ZGÜRCE
Sayfa 12
Türkçe Zümresi Adına...
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir.
M. Kemal ATATÜRK
Değerli Okurlarımız,
Sizlerle dergimizin sayfalarında buluşmaktan mutluluk
duyuyoruz. Okulumuzun İdareci ve Öğretmenleri olarak sizlerle
daima en iyiye, en güzele, en yükseğe doğru el ele yürümek hedefimizdir. Bu hedef için ne yapabiliriz, derken bir eksiğimizi
fark ettik ve hemen harekete geçtik.
Öğrencilerimizin yeteneklerini görüyor, okuyor, izliyorduk. İstedik ki bunları
paylaşalım, gözler önüne serelim.Yazan, çizen öğrencilerimizi yüreklendirelim, onlara
kılavuz olalım.
“Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık…
olur.” diyor Mustafa Kemal ATATÜRK. Bizler daima güzelliklerin peşindeyiz. Gelişmiş
bir dünyada, uygar bir toplumu yaratacak olan çocuklarımızı her yönden yarınlara hazırlamak istiyoruz. Hayata sağlam adımlar atmalı, bu yarışta asla geride kalmamalılar.
Dergimizin oluşmasında emeği geçen okul yönetimi, öğretmen ve öğrencilerimizi kutlar; başarılı, mutlu yarınlar dilerim.
Hatice KAYA
Türkçe Öğretmeni
Ö ZGÜRCE
Notalardan…
Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü,
musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.
M. Kemal ATATÜRK
MÜZİK EĞİTİMİNDE ANADİL METODU
Gelişmiş toplumlarda, sanata ve sanatçıya verilen önemin bir göstergesi olarak, sanatsal, kültürel
ve hatta sportif anlamda dünya devletleri arasında
yerlerini alabilmek için, bilim adamları çeşitli eğitim
yöntemleri geliştirmişler; sanatın toplum eğitimi için
etkileyici ve sihirli gücünü kullanmaya yüzyıllar öncesinden başlamışlardır.
Dünyada müzik ve sanat eğitimi üzerine geliştirilmiş sayısız eğitim metotları vardır, bu metotların
bir kısmı müzik eğitimcileri arasında kabul görmüş ve uygulamaya konmuştur.
Yüzyıllarca bu metotlarla çeşitli yetenekler keşfedilmiş ve halen bu
metotlardan bazıları, müzik ve sanat eğitiminde başarıyla uygulanmakta
ve kullanılmaktadır.
Bu metotların en önemlilerinden biri, Suziki Metodudur. Suziki Metodu, müzik eğitiminde oldukça etkili olup günümüzün en önemli müzik
eğitim metodu sayılmaktadır.
Bir müzik eğitimcisi olarak, sıklıkla kullandığım Anadil Metodunun
ayrıntıları, sonuçları ve etkileri hakkında bilgi vermek istiyorum.
Anadil Metodu (Suziki Metodu)
Yetenek eğitiminin en önemlisi, Japon Kemancı Shinichi Suziki
(1898–1998) tarafından 20.yüzyılın ikinci yarısında geliştirilmiş müzik
eğitimi felsefesi ve metodudur.
Bu metot 70’lerin sonları ve 80’lerin başlarında müzik eğitimcileri
tarafından benimsenmiş ve ilk olarak Amerika Birleşik Devletlerinde olmak üzere, Kanada, Avustralya, Avrupa ve birçok Afrika ülkesinde hızla
yayılmıştır. Bu metoda Suziki Metodu denmesine rağmen kendisi
‘Anadil Metodu’ olarak isimlendirmiştir.
Sayfa 13
Ö ZGÜRCE
Sayfa 14
Anadil Metodu, başlangıçta keman
eğitimi için geliştirilmiş olmasına rağmen
flüt, blokflüt, gitar, piyano, viyolonsel,
viyola, kontrbas, org, arp gibi birçok çalgı aletine ve ses eğitimine hatta matematik, edebiyat ve resim eğitimine de
uyarlanmıştır.
Suziki’ye göre öğrenci öğrendiklerini ne kadar tekrar eder, gözden geçirirse
becerisi o oranda gelişir. Yeni edinilen
beceriler ve hüner gerektiren aktiviteler, vücut için doğal bir hale gelinceye kadar tekrar edilmelidir.
Anadil Metodunda çevrenin dayandığı üç önemli sütun, Suziki üçgeni olarak adlandırılır. Bu üçgen çevre, ebeveyn ve öğretmenden oluşur. Öncelikle öğretmen ve ebeveyn her çocuğun başarabileceğine inanmalıdır. Her çocuk başarabilir: Suziki’ye göre her çocuk yeteneklidir ve
eğitilebilir; dolayısıyla Suziki, yetenek eğitiminin felsefesini de kişinin
anadilini konuşma sürecine dayandırmaktadır.
Öğrenme iyi dinlemekle başlar. Suziki, müzik dinlemenin anne karnında başlaması gerektiğini sıklıkla dile getirmiştir; çünkü 0–5 yaş arası
çocukların işitme kapasitesinin en yüksek olduğu dönemdir. Eğer anadil
öğrenme süreciyle müzikal yetenek arasında bir paralellik kurulacak olsa, birçok benzer noktanın varlığı dikkat çeker. Çocuklar erken yaşlarda
çevrelerini dinlemiyormuş gibi görünmelerine rağmen pasif dinleme güçleri sayesinde sesleri taklit edebilme becerisini geliştirirler.
Anadil Metodu, çocuğun felsefi becerisinin doğuştan olmadığı ve
uygun çevre koşulları sağlandığı sürece yeteneğin her çocuk tarafından
edinilebileceği prensibi üzerine kurulmuştur. Bu tez her sağlıklı çocuğun
anadilini konuşabiliyor olma gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
Bireysel ve toplumsal olarak sanat ve müzik eğitiminin önemi konusunda, farkındalık yaratmak amacıyla yazımı hazırladım. Öncelikle bireysel müzik eğitiminin daha sonra ise toplumsal kültürü geliştirmenin
birey ve toplum olarak önceliklerimiz arasında yer alması gerektiği düşüncesindeyim.
Adil ARSLAN
Öncelikle öğretmen ve ebeveyn her
çocuğun başarabileceğine inanmalıdır.
Müzik Öğretmeni
Her çocuk başarabilir
Ö ZGÜRCE
Rehberiniz Olalım…
REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ ÇALIŞMALARI
Rehber Öğretmen (Psikolojik Danışman)
Okulumuz Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisinin amacı; sosyal bilimler lisesi
misyonu ve Milli Eğitimin genel amaçları doğrultusunda; öğrencilerimizin içinde bulunduğu gelişim dönemlerindeki sosyal, kişisel,psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarına
cevap vererek onların çevreleri ve kendileriyle uyumlu bireyler olabilmelerine yardımcı olmaktır. Bu amaçtan yola çıkan, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerimiz
yalnızca sorun çözmeye yönelik değil, öğrencilerimizin gelişimini destekleyen ve
problem çözme becerisini kazanmalarına yardımcı olan gelişimsel ve önleyici rehberlik yaklaşımlarını temel alınmaktadır.
Çalışmalarımız,

Bireysel Rehberlik

Grup Rehberliği Etkinlikleri

Mesleki Rehberlik

Eğitsel Rehberlik

Test-Envanter uygulamaları şeklinde sürdürülmektedir.
Bireysel Rehberlik ;
Öğrencilerin karşılaştıkları sorunları çözebilmelerine yardımcı olmak için psikolojik danışma ilke ve yöntemleri doğrultusunda öğrencilerle bireysel görüşmeler yapılır.
Grup Rehberliği Etkinlikleri ;
Rehberlik saatleri içerisinde, öğrencilerin grup etkileşimini geliştirmeleri ve kendilerini ifade edebilmelerine yardımcı olmaya yönelik gelişim dönemlerine uygun etkinlikler yapılır.Rehberlik saatleri dışında ihtiyaca yönelik çalışmalar
kapsamında grup rehberliği etkinlikleri gerçekleştirilir.
Eğitsel Rehberlik ;
Öğrencilerin geleceğe yönelik hedefler belirlemeleri ve bu hedefler doğrultusunda etkili ders çalışma ve zamanı
verimli kullanmalarına yardımcı olmak amacıyla bireysel görüşmeler ve grup görüşmelerinde bulunulur ve bilgi
vermeye yönelik sunumlar gerçekleştirilir.
Mesleki Rehberlik ;
Öğrencilerin gelecekte yönelebilecekleri TM VE SÖZEL alanları ve meslekleri tanımlarına ve bu doğrultuda sağlıklı
seçimler yapabilmelerine yardımcı olmak amacıyla etkinlikler ve bilgi verme çalışmaları,sunular yapılır. İlgi ve yeteneklerini tanımalarına yönelik test ve envanter uygulamaları yapılmaktadır. Ayrıca öğrencilerimizin üniversiteleri
yakından tanımalarına yardımcı olmak amacı ile 11.sınıfta değişik illere "Üniversite Tanıtım Gezileri" düzenlenecektir.
Test-Envanter uygulamaları;
Öğrencilerimizin değişik yönlerden kendilerini tanımalarına yardımcı olmak amacı ile değişik test ve envanterler
uygulanmaktadır.
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK TANIMI
Rehberlik ve psikolojik danışmanlık; problemleri çözme, bağımsız hale gelme, yetenekleri açığa çıkarma ve geliştirme, gerçekçi karar vermede tercihler yapma, çevreyle sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurma ve sonuçta kendini
gerçekleştirmek amacıyla bireylere yapılan sistemli ve profesyonel yardım sürecidir.
Sayfa 15
Ö ZGÜRCE
Sayfa
16
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIĞIN AMAÇLARI
Rehberlik ve psikolojik danışmanlığın amacı; öğrencinin fizyolojik, psikolojik, sosyolojik kültürel..v.b özellik-
lerini dikkate alarak, kendisini gerçekleştirmesini sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam sürmesini sağlamaktır. Rehberliğin amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz.
- Öğrencinin, kendi kendisini tanımasına ve anlamasına yardım etmek.
- Okul ve çevreye uyumlarını sağlamaya yönelik tanıtım yapmak
- Ailesi ve çevresiyle sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurmasına yardım etmek.
- Problemlerinin çözümü için seçenek oluşturmak, problem çözme anlayış ve becerisini kazandırmak.
- Öğrenciye bağımsız, özgün kişilik özellikleri kazandırmak.
- Öğrencinin kişisel ve toplumsal özelliklerinin gelişmesine yardım etmek.
- İlgi yetenek ve becerilerini açığa çıkarmak, geliştirmek.
- Karar verme ve tercih yapma bilgi ve becerisini kazandırmak.
- Öğrenciye iş ve meslek imkanları konusunda bilgi vermek,yetenekleri doğrultusunda tercihler yapmasını sağlamak.
- Öğrenciye kendisini sürekli olarak geliştirmesi gücü ve anlayışını kazandırmak.
- Ders başarısını arttırmak amacıyla verimli ders çalışma yollarını öğretmek.
- Öğrenciye; fiziksel, duygusal sosyal sağlığını koruma yollarını öğretmek.
REHBERLİĞİN TEMEL İLKELERİ
Rehberlik ve psikolojik danışmanlığın temel ilkesi; rehberlik ve psikolojik danışmanlığın çalışmalarında ortak olarak kullanılan,çalışmalarda göz önüne alınması zorunlu olan ilkelerdir. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin başarılı olabilmesi bir takım ilkelere uygun olarak yapılmasına bağlıdır:
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık; organize edilmiş bir çalışmadır. Belirli bir amacı, programı yöntem-teknik ve
uzman personelle yapılabilir.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri okul, aile ve çevredeki herkesi ilgilendirir. Okul aile ve çevre işbirliği olmadan rehberlik hizmetlerinde istenilen sonuçlar alınamaz.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; okulun eğitim düzeyi, yapısı öğrencilerin gelişim düzeyleri ve imkanlarına göre değişebilir.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; iş birliği içinde çalışmayı gerektirir.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; birinci derecede bireyin gelişimiyle ilgilidir.
-Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; öğrencinin kendi kendisini tanıması,kabullenmesi sürecini içerir.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri; dıştan zorlamayla değil, gönüllü işbirliği ve katılımı gerektirir.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri;öğrencinin gelişim özellikleri dikkate alınarak sürekli yapılan bir
yardımı kapsar.
- Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri ;bilimsel ve profesyonel yardımları içerir

Rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinde gizlilik esastır.
Ayşe ORMAN
Reh. Ve psik. Dan. Öğrt.
Ö ZGÜRCE
Öğretmenimizden Bir Şiir...
İnsanlarda birtakım ince, yüksek ve asil duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve asil duyguları en çok duyabilen ve
diğer insanlara duyurabilen şairdir.
M. Kemal ATATÜRK
ÇOCUĞUM
Çocuğum iki yol var önünde
Birincisi hedefe kilitlenmek
İkincisi gününü gün etmek
İlki zordur fedakârlık ister
Diğeri hoştur ekmeğinden eder.
Zor yolu seçenler, hem sağlıklı hem mutlu
Kimseye muhtaç olmaz, gelecekten umutlu
Kolay yolu seçenler, hem sağlıksız, hem işsiz
Hep başkasına muhtaç, hem de güçsüz.
Tahsin KESER
Türkçe Öğretmeni
Sayfa 17
Ö ZGÜRCE
Sayf
Öğrencilerimizden Seçmeler...
Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk
milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.
M. Kemal ATATÜRK
YAŞAM BOYU SÜREN ŞEY: EĞİTİM
Sevgili Arkadaşlar,
Eğitim ve öğretim bizlerin en temel haklarımızdan biridir. Bu haklarımız yasalara da geçirilmiştir.
Eskiden her çocuğun eğitim görme hakkı yoktu; ama
günümüzde eğitimin önemi anlaşılmış ve bizler için
yasa yapılmıştır. Ne güzel! Bizler eğitim ve öğretim
için savaşmak zorunda kalmadık. Zorluklar çekmedik. Bunun değerini
iyi bilmeliyiz. Derslerimize çalışmalı, başarmak için azim göstermeliyiz.
En azından derslerimiz için gayret etmeliyiz; ama maalesef bunu her
çocuk için diyemem.
Günümüzdeki çocuklar eğitimi o kadar önemsemiyorlar. Dersleri
yerine teknolojiye daha çok ilgi duyuyorlar. Teknolojiyi takip etmeliyiz;
ama yerinde ve zamanında kullanmalıyız. Bazı çocuklar aileleri çalışıyor diye ileride meslek sahibi olmasalar bile ailelerinin onlara bakabileceğini düşünüyorlar. Bu en büyük yanlışlardan biridir. Çünkü ileride ailemiz yanımızda olmayabilir, tek başımıza kalabiliriz. O zaman da kendi ayaklarımız üstünde durmaya çalışacağız. Aynı serçeler gibi… Serçeler de anne ve babasının yanında büyürler; ama zamanı geldiğinde
kendi ayakları üstünde durmaları gerekir ve ilk uçuşlarını yaparlar. Aynı anneniz ve babanız gibi. Onlar da zamanında serçe değil miydiler?
Şimdiyse yetişkin kuşlar oldular. Biz de aynen onlar gibi olacağız. Bunu bilelim.
Dünyada okula giden birçok çocuk var. Gördüğümüz konular aynı. Sadece dilimiz ve eğitim gördüğümüz ortam farklı.
Ö ZGÜRCE
Kimimiz dağın eteğindeki okulda, kimimiz deniz kenarındaki bir okulda, kimimiz şehirlerde, kimimiz köylerde, kimimiz kutuplarda, kimimiz ibadet
yerlerinde daha bunun gibi birçok yerde eğitim görmekteyiz. Uygun ortamda eğitim görenlerimiz şanslıdır; çünkü ulaşım, ekonomi, iklim gibi sorunlar yaşamazlar. Uygun ortamda eğitim görmeyenler birçok
konuda zorluk çekerler. Ama bu zorlukları bir duvar
gibi görmez, eğitimden vazgeçmezler. Zorluklara
katlanır, azim ve çaba gösterirler; çünkü onların içinde ders çalışma ve
öğrenme isteği vardır. Ülkemizde, doğudaki çocuklar öyle değiller midir? Giyecek düzgün kıyafeti olmasa da karda, tipide her zaman okullarına gecikmeden gitmeye çalışırlar. Yolda çıkacak olası durumlar için
grup halinde giderler. Büyükler, küçüklerine gözcülük yapar. Sorumluluk ve dayanışma içinde olurlar. Hele de doğudaki kız öğrenciler hem
eğitimi hem de ev işlerini idare etmeye çalışırlar. Kardeşlerine bakar
ve analarına yardımcı olurlar. Tüm bu işlerine karşın derslerine çalışır
ve hiçbir zaman derslerini aksatmazlar.
Sözünü etmek istediğim bir ülke, aynı zamanda kıta olan Avustralya. Burada da eğitim, iç ve dış bölgelerine göre farklılık gösterir.
Çünkü Avustralya’nın iç bölgelerinde yerleşim seyrektir. Burada çiftliklere yakın okul yoktur; ama çocuklar yine de okula giderler. Bildiğimiz
okullar farklı. Nasıl mı? Radyo okuluna giderek. Radyo okulunun öğrencileri her sabah, okula gider gibi kitap ve defterleriyle telsizlerinin
başındaki yerlerini alıyorlar. Öğretmen, öğrencilere telsiz aracılığıyla
ders anlatıyor. Öğrenciler de telsizlerini kullanarak derse katılıyor, sorularını yanıtlıyor, ödevlerini postayla okula gönderiyorlar. Öğrenciler
yılda birkaç kez okullarını ziyaret ederek bir araya toplanıyorlar.Öğretmenler de yılda en az bir defa öğrencilerini evlerinde ziyaret
ediyorlar. Ne ilginç eğitim değil mi? O öğrencilerin yerinde olmak istemezdiniz sanırım. Arkadaşlarınızı ve öğretmenizi yılda sadece bir kere
görüyorsunuz. Ayrıca bu öğretim görsel öğrenciler için çok zor. Anlamakta güçlük çekebilirler. Anlıyoruz ki eğitim, istenirse her yerde her
koşulda devam edebilir.
Unutmayalım, eğitim bizlere tanınmış en önemli, en güzel hakkımızdır. Yarınların gençleri olarak yolumuza kararlı adımlarla devam
edelim. Tüm yol arkadaşlarım,hepinize başarılar diliyorum.
Sevgilerimle…
Müge DERELİ 8/E
Sayfa 19
Ö ZGÜRCE
Sayfa 20
Hikaye Zamanı...
BİR MERCEDES HİKÂYESİ
Ben bir arabayım, markam da Mercedes. Fabrikada
üretilirken o kadar mutluydum ki anlatamam. Hele satışa
hazır bir şekilde beklerken gelen benim rengimi görüyor,
hızımı görüyor, güzelliğimi görüyor; direk fiyatımı soruyor,
sonra kara kara düşünüyor, acaba alsam mı almasam mı?
Bir gün bir genç geldi, onu gördüm tüylerim diken diken oldu, korkumdan lastiğim patladı.
Korkuyordum beni alırsa başıma geleceklerden korkuyordum.
Hemen benim kapımı açtı, bir baktı :“Vay be 260 basıyormuş, tam benlik.”dedi.
Net olarak duyamadım.El sıkıştılar, yarın gelip aracını alabilirsin,dedi
galerinin zengin sahibi.Bu sefer çaresizdim.Ertesi gün beni almaya geldi, çalıştırdı egzozumdan gelen sesten ben korktum.Gaza bastı, yola girdik ve müzik açtı. Müzikten gelen sesten kendisi bile titriyordu. Gaza bastıkça basıyordu, hız sınırı 120 de ama sahibim 220 basıyor ve tehlikeli hareketler yapıyor.
İşte eve geldik garaja girdim ve az da olsa dinlendim. Garajdan çıktım ve depomu doldurdu, yurt dışına çıkıyormuşuz. Sahibim çok sinirli gaza çok basıyordu, 250 ile gidiyorduk, bir telefon çaldı.
Açtı ve yine çok sinirli konuşuyordu. Camı açtı ve telefonu yere attı, telefon kırıldı. Ben çok korktum, frene bastı, direksiyonu sol şeride kırdı. Geri
dönüyorduk ve bu sefer çok hızlı gidiyorduk.260 basıyorduk. Yokuştan aşağı
inerken direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Önümüzde giden yavaş bir araba
vardı, ona vurduk ve kaza yaptık. Sahibim beyin kanamasından öldü. Ben ise
önce tamirciye gönderildim. Yaşım küçüktü; ama neredeyse hurdaya çıkacaktım. Galerideyken bana bakıp bakıp hayran olan insanlar şimdi beni görünce
üzülüyorlardı. Ben de üzgündüm.
Tamircide birçok arkadaşım oldu. Durumu benden kötü olanlar vardı.
Onlara bakıp teselli buluyordum. Günden güne
hasarlı bölgelerim de onarılıyor ve güzelleşip
iyileşiyordum.
Nihayet iyiyim. Galerideyim, kendime
güvenim geldi. Mutluyum. Önümde güzel yollar, yıllar var. Yaşasın!
BERKAY YILDIRIM 7/A
Ö ZGÜRCE
BEN BİR ÖĞRETMENİM
Çok yorgunum. Bu gün çok yaramazlardı, çok üzdüler beni. Telefon çalmaya başladı. Biraz geç cevap
verdim. Kalkamadım önce. Konuşmam kısa sürdü. Hani
o yorgunluğum var ya bir anda geçti. Bağırmak istiyorum. Biriciğim benim… Büyümüş başarılı olmuş. Artık bir
ailesi var. O mutlu. Ben yine gelecek yarattım. Çok mutluyum. Sanırım ben iyi bir öğretmenim…
Aslında yaşlandım artık. Emekli olmak lazım. Bırakmıyorlar; sözde onlardan sağlıklıymışım. Kalbim ağrıyor arada, nefesim tutukluk yapıyor.
Eee artık elli beşime merdiven dayadım. Aslında emekli olamam ki ben.
Şu hayatta tek varlığım çocuklarım. Onlar olmasa ben ne yaparım? Onların
bana öğretmenim, demesi, hani bazen olur ya arkadaşlar arası tartışmaları,
bana koşmaları. Ah! Yanlış söyledim. Benim çocuklarım onlar. Otuz yaşında
olanı da yedi yaşında olanı da. Hepsi benim hayatım. Ben onlarsız ne yaparım? Nasıl yaşarım? Gözlerim doldu.
Sınıfa girdim. Bir konuşma, beni görenler sustular. Anlamışlardı. Meraklı
gözler baktı bana. Destek almak için masaya tutundum. Konuşmaya başladım:
“Çocuklar biliyorsunuz artık yaşlandım. Zamanı geldi. Ayrılık vakti. Çocuklar ben emekli oluyorum.” Bağırışlar. İtirazlar etmeler. Sonra kalktılar; birden sarıldık, ağladık. Okuldan çıktım. Döndüm baktım. “Buraya kadarmış.”
dedim. Ah! Yaşlılık. Bir çocuk pencereden bağırdı. Canım öğretmenim. Sizi
çok seviyorum, diye. El salladım sadece. Eve döndüm. Bugün öğretmenliğimin son günü oldu.
Bilir misiniz öğretmenlik ne kadar zordur? Ancak o kadar da yücedir. Bir
öğretmen asıl saygıyı hak edendir. O en yüce olan, gelecek yaratandır.
Ece CENGİZ 7/A
Sayfa 21
Ö ZGÜRCE
Sayfa 22
OYUNCAĞIM
Merhaba ben oyuncakçı dükkanındaki bir oyuncağım. Oyuncakçı dükkanının sahibi Güneş teyze ve burada benim gibi satılmayı bekleyen birçok oyuncakla birlikte yaşıyorum. Beni Güneş teyze tasarladı. Güneş teyze çok iyi kalpli, çocukları çok seven ve oyuncaklar tasarlayıp satan yaşlı bir teyzedir. Güneş teyze her sabah
büyük bir umutla dükkana gelir; ama çoğu zaman hiç
müşteri gelmeden kapatır dükkanı.
İşte o gün Güneş teyze anahtarı kapının üzerinde
çevirdi ve içeri küçük bir kızla girdi. Kız çok küçüktü;
ama çok sevimliydi. Gözlerini rafların üzerinde gezdirdi ve benim iki raf altımda duran pembe renkli bir oyuncak bebeği eline aldı. Bense çok üzüldüğümü
itiraf etmeliyim. Bütün oyuncaklar kendilerinin alınmalarını isterler; fakat ben
bugün alınmayı hepsinden daha da çok istiyordum. Küçük kız sanki elindekinden memnun olmamış gibi onu yerine bıraktı. Benimse içimi büyük bir umut
kapladı birden. Bu sefer beni alabilirdi. Ama ben en üst raflardaydım beni nasıl görecekti?
Keşke hareket edebilseydim, o zaman kendimi gösterebilirdim. Kız geri
geri iki adım attı. Sanki yukarıdaki oyuncakları da görmek istiyordu.
Yukarılara baktı, benim olduğum rafa bakıyor gibiydi, gözlerini tam seçemiyordum. Evet evet, işte beni gördü. Gözleri ve yüzü parıldamaya başlamıştı. İlk defa biri beni görmüş ve beğenmişti.
O sırada Güneş teyze de “O en iyi oyuncaklardan biridir, onu alabilirsin.” dedi. Onun da çok mutlu olduğunu görebiliyordum. Küçük kız beni eline
aldı: “Senin adın Çilçe olsun.” dedi. Benim artık bir adım vardı. Keşke konuşabilseydim de ona senin adın ne, diye sorabilseydim. Güneş teyze ona “Hadi
onu getir de giydirelim.” dedi. Sonra Güneş teyze beni son kez eline aldı ve
bana hoşça kal, dedi.
İşte o an biraz üzüldüm; çünkü Güneş teyzeden ve diğer bütün arkadaşlarımdan ayrılacaktım. Ama küçük kız çok iyi birine benziyordu. Beni kucağına alıp: “seni eve götürüyorum.” dedi.
Evlerine gittiğimde beni alıp hemen annesinin
yanına götürdü. Annesi beni ellerinin arasına alıp uzun
uzun okşadı.
Ben de içimden iyi ki buradayım, iyi ki Güneş
teyze beni yaratmış, dedim.
EZGİ GÜNGÖRDÜ 7/A
Ö ZGÜRCE
TÜRK GENÇLİĞİ’NİN DUYGULARI
Sözün bittiği yer… Ölüm… Her canlıya mahsustur;
ancak bazı insanlara hiç yakışmaz. Ulu önderimiz Mustafa Kemal’e de yakışmadığı gibi…
Yine bir 10 Kasım. Hiç sevemedim Ata’mızı alan bu
günü. Onu alan zamanı… Saat dokuzu beş geçeyi… Derler ya “Her ölüm erken ölümdür.”diye. Ata’mızın ki ise
çok ama çok erken bir ölüm. Ona hala ihtiyacımız var… Ona tıpkı yurdumuzun
işgal altında olduğu zaman ki gibi ihtiyacımız var. Bu ülke hala çok zor durumda.
Her 10 Kasım da olduğu gibi saat dokuzu beş geçe okulumuzun önündeydik. İçimde yine bir rahatsızlık vardı. Onun bizi ve ülkemizi izlediğine
emindim; ancak onun huzuruna bu şekilde çıkıp “İzindeyiz!”demek yine yalan
söylemiş gibi hissetmeme neden oldu. Gerçekten izinde miyiz? Bize emanet
ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ne tam anlamıyla sahip çıkıyor muyuz?1920’de hükümetini, 1923’te cumhuriyetini kurduğu ülkemiz istediği durumda mı? Bu soruları düşündükçe onu daha çok özlüyorum ve ona daha çok ihtiyaç duyuyorum.
Onu her Türk gibi çok seviyorum. Bizim için yaptıkları unutulmaz şeylerdir. O,tarihte eşi benzeri görülmemiş bir liderdir. Yolumuza ne kadar engel
çıkarsa çıksın, biz onun cumhuriyeti emanet ettiği gençleriz ve asla onun yolundan dönmeyeceğiz.
İPEK ÖZONAY
(Mezun Öğrencilerimizden)
Sayfa 23
Ö ZGÜRCE
Sayfa 24
BİR ANNE ve BABANIN ÇOCUĞUNA
ÖĞÜTLERİ
Ne Olursa Olsun Seni Seviyoruz
Seni anlıyorum. Senin geçtiğin yollardan ben de
geçtim, diyerek klasik bir ebeveyn olmak istemiyorum.
Ders çalışmak sıkıcı geliyor. Okul mu? Hayır, sadece arkadaşlarını düşünüyorsun.
Bir de şöyle düşün: Hayatın hep benim yanımda ve aynı zaman diliminde geçmeyecek. Her gün büyüyeceksin, her gün farklı şeyler duyup farklı şeyler konuşacaksın. Kısacası herkes gibi sen de değişeceksin. Sonuç olarak zaman geçiyor. Senin de durmaman gerekiyor; yoksa ilerleyen zamanda geleceğini düşünerek koşarsın koşarsın , çok yorulursun ve belki de istediğin yere
yetişemezsin bile. Ben bir şekilde geleceğimi kazanırım mı diyorsun? Emin
misin? Unutma ne kadar zeki olursan ol, hiçbir başarı çalışmadan elde edilemez. Örneğin Einstein düşündükleri hakkında bilimsel destekleri olmadığı için
okulundan aptal, denilerek atıldı. Düşündükleri diğer insanlara saçma geliyordu; fakat şimdi onun düşündüğü çoğu şey kanıtlanabiliyor ve onun bir zamanlar düşündükleriyle yaşıyoruz. Şimdi mantıklı ol ve düşün, bugün seni anlamadığımızı hissetsen bile vazgeçme, doğru olanda ısrarlı ol.
Arkadaşlarınla vakit geçirmen gayet güzel olabilir.Unutma ki geleceğin
onların elinde değil.Sana şu an sıkıcı gelen derslerin sana bir gelecek sağlayacak.Sana arkadaşlarına zaman ayırma,demiyorum.Sadece birinci planda derslerin olsun.Unutmadan söyleyeyim,sen ders çalışsan da çalışmasan da çeşitli
başarılar elde etsen de etmesen de seni çok seviyoruz.
S.Ebrar BOSTANCI 8/E
Ö ZGÜRCE
FEDAKÂRLIK
İnsanlar birbirine benzemez. Yalnız kendi çıkarlarını
düşünen insanların yanı sıra, yakınları ve çevresindekiler
için çırpınan, içi insanlık sevgisi ve yardımlaşma duygusu
ile dolu fedakâr insanlar da vardır. Bunlar başkaları için
çalışmayı kendilerine temel görev sayarlar; hemen herkesin her işine koşarlar. Hatta geçimlerini bile, başkalarına
yararı olan işleri yapmakla sağlarlar. Bu insanların, kendilerinin de hayret ettikleri bir yönleri vardır: Kendilerini ihmal etmeleri, başkalarına ayırdıkları kadar olsun, kendilerine zaman ayırmamaları.
Fedakarlık o an kendinden çok
yanındakini düşünüp ona yardım etmektir. Bir insan yanındakine yardım
edince fedakarlık etmiş olur. O kişi de
zamanı gelince ona yardım eder ; ama
fedakarlık ödeşmek gibi bir olay değildir .Fedakarlık içten gelen bir duygudur. Bazı durumlarda bazı kişiler karşısındaki insanı çok sevdiği için canını
bile feda eder. İşte bu içten gelen gerçek fedakarlıktır.
İnsanlar bazen Bana yardım eder misin, demeden o kişiye yardım ederler. Bazı kişiler ise: “Bana yardım eder misin? “diyenlere “İşim var” diye cevap verir veya duymazdan gelir. Bazıları da istemeyerek yardım eder ve işi
yüzüne gözüne bulaştırırlar.
Fedakarlığı insan başkasının zoruyla değil isteyerek yapmalıdır. Fedakar
olan kişiye insanlar zor durumlarında güvenirler ve ondan yardım isterler .Fedakarlık kötü bir insanın hoşuna gider ve onu yumuşatır. Artık ülkemizde ve dünyada fedakarlık denilen bir şey kalmadı. Herkes kendini düşünüyor . İnsanlar her şeyi paradan ibaret sanıyorlar, sevgiyi önemsemiyorlar.
Halbuki sevgi çok önemli bir duygudur. Sevgi fedakarlık gibi duyguları da yanında getirir. Yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmeliyiz.
Fedakarlık gibi yüce duyguları yaşatalım. Fedakarlığın anlamını herkese
öğretelim.
Funda Melek OF 6/D
Sayfa 25
Ö ZGÜRCE
Sayfa 26
ATATÜRK
Ata’m kurtardı bizi
Türkiye için, bizim için feda etti kendini
Atam kurdu cumhuriyeti
Topraklarımız için,
Ülkemiz içindi her şey.
Razı değildi savaşmaya
Kan döküldü bu topraklarda.
Vatanımızı Atatürk kurtardı
Erlerimiz bu topraklar için savaştı
O an gelmişti
Ne yazık ki
Kasım ayında
Atatürk yıprandı, hastalandı
Savaşamaz oldu
Irkımıza sahip çıktı…
Mustafa Kemal dünyaya gözlerini kapattı.
İLKNUR CEMRESU SANCAK 6/A
Ö ZGÜRCE
Gülmece-Güldürmece...
PENCERENİN ALTINDAKİ ALTIN
PAPAZ VE ŞEYTAN
Temel, günün birinde altın
bulur. “Bu altını nereye saklayayım
da kimse bulamasın.” Diye düşünürken pencerenin altına koyar ve
cama “Pencerenin altında altın yoktur.” Yazılı bir kâğıt yapıştırır. Dursun, yazıyı görünce altını alır ve
penceredeki yazının yanına ilave
eder: “Buradaki altını Dursun almamıştır.”
KIZILDERİLİ
Film ekibi çölün kızgın güneşi altında çekim yapmaktadır. Çok zor koşullar altında çalışırlarken ihtiyar bir Kızılderili sete gelir ve” Yağmur… yarın” der ve gider. Ertesi gün müthiş bir yağmur yağar ve çekim yarıda kalır. Yaşlı Kızılderili tekrar gelir ve yönetmene: Fırtına… yarın” der ve gider.
Gerçekten de ertesi gün müthiş bir fırtına çıkar ve yine çekim
yapılamaz. Yönetmen emreder:”Çabuk o kızıldereliyi bulup bana
getirin ve istediği parayı verin yoksa bu filmi çekemeyeceğiz.”
Adamlar kızılderiliyi bulup getirirler ama yaşlı Kızılderili bir türlü
razı olmaz. Sonunda Kızılderili bir milyon dolara ikna edilir ve
her söylediği tutar. Yağmur der, yağmur yağar, fırtına der, fırtına çıkar, bugün hava iyi der, çekim yapılır. Ama bir süre sonra
Kızılderili susar, hiçbir şey söylemez olur. Yönetmen kızar:”Sana
bir milyon dolar ödedik neden susuyorsun?” Kızılderili sakince
Papaz ölmek üzere
olan adamın üzerin eğilerek
“Ölmeden önce şeytanı ve
onun kötülüklerini lanetle…”
der. Ancak adamdan ses çıkmaz. Papaz isteğini bir kez
daha tekrarlar
ama hastanın
sessizliği sürer.
Sonunda papaz
kızgın bir şekilde
“ Neden şeytanı
ve kötülüklerini
lanetlemiyorsun
bre gafil?” diye sorunca, adam
halsizce yanıt verir: “Nereye
gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak
istemiyorum.”
BURASI AMERİKA
Temel, Dallas’taki kuzeni Durgun’u görmeye gitmiş. Dursun Temel’i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! “Uyyy, amma da büyük bu,
daa!” Dursun hafifçe gülmüş.”Temel’im burası Amerika! Burada her şey Büyük!”
Yola çıkmışlar. Durgun’un çiftliğinin kapısından girmişler. Git git bir türlü eve varamıyorlar. Temel
şaşkınlık içinde: “Uyyy!” diye bağırmış! “ Amma da büyük çiftlikmiş daaa.” Dursun hafifçe gülmüş.
“Temel’im burası Amerika! Burada her bir şey büyük.” Neyse akşam olmuş, yemek salonuna geçmişler. Salonun ortasında kocaman bir masa. Bir ucunda Temel, bir ucunda Dursun. Temel, Durgun’u taa
uzaktan zor seçiyor. “Uyyy” diye bağırmış. “Amma da büyük masa, daa!” Durgun’un sesi gelmiş: “
Temel’im burası Amerika! Burada her şey büyük.” Yemekten sonra Temel’in
tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun: “ Temel’im, alt kata in, soldan üçüncü
kapı.” Diye tarif etmiş. Temel alt kata inmiş, ama sol yerine sağdan üçüncü
kapıya girmiş. Burası evin yüzme havuzunun olduğu yermiş. Ortalık karanlık
olduğu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düşmüş. Can havliyle
Sayfa
Ö ZGÜRCE
Sayfa 28
KarikaTürlü...
1
Pelin Topaz 7-E
Menekşe Gürses
Resim Öğretmeni
3
İpek Nalçakan 7-E
5
Ezgi Köse 7-E
2
Kevin
Deniz Astley 7-A
4
Cemre Karakaya
7-B
Ö ZGÜRCE
TEAC
H
are y ER: Why
ou la
te
W EB
STER ?
: Because
o
TEAC f the sign
.
H
WEB ER: What
STER
sign?
:T
says,
"Scho he one th
ol Ah
at
ead,
Let’s Have Fun...
TEACHER:
What a pair of
strange socks
you are wearing, one is
green and one is blue with
red spots!
KIRK: Yes it's really
strange. I've got another pair of the same at
home.
Did You Know These???

Teacher: Desmond, your
composition on "My Dog" is
exactly the same as your
brother's. Did you copy his?
Desmond: No, teacher, it's
the same dog!

Bats always
turn left when they
fly out of their
home at night.
Nobody knows
why .
When your left eye moves, your right eye moves
with it. But
chameleons can
move one eye
up and the other
eye down, or
one eye left and the
other eye
right.

What is the longest word in the English language?

‘SMILES’ ...
There is a mile between the first and last letters!
Go Slow."
Sayfa 29
Sayfa 30
1-Why do birds fly south for
the winter?
Did You Know These???
Because it is too fat to
walk.

An archerfish uses its mouth like a water gun. It
shoots water at an insect. The insect falls, and
2-Where does Thursday come
before Wednesday?
the fish eats it.
In a dictionary.

Albatrosses can sleep and fly at the same time.
3-What has got four legs, ears
like a rabbit and can run?
This is useful because they sometimes fly for
many days over water.
Another rabbit.
4-What must you do before
you get off a train?
You must get on it first.
On the Roof
Nasreddin Hodja's old house had a leaking roof. One day the Hodja decided to
fix it. He borrowed a ladder and with great difficulty climbed up to the roof. Just as
he was setting off to work, he heard a knock on the door. He looked down from the
edge of the roof and saw a stranger in front of his door.
“I am up here.” Hodja shouted. When the man
looked up, “What is it that you want?'“ he asked him.
“Please come down,” replied the man, “I have
something to say to you.”
Hodja precariously descended down the old
ladder. Once on the ground he again asked the man
what he wanted.
“Alms,” said the man, “could you spare some
alms.”
Hodja thought for a second and then told the
man to come up to the roof with him. Hodja in front,
the beggar behind him, both running short on breath,
climbed up the ladder. Once on the roof top, Hodja
turned to the man and said: “I don't have any.”
Behiye YAMANGİL Şebnem MAVİŞ
Dilek ENDER Ceren TEZEL KELEŞ
İngilizce Öğretmenlerimiz
Fen ve Teknoloji Köşesi...
Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk
milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.
M. Kemal ATATÜRK
Ben yüzerim.
Benim bulunduğum suyun tuzu çok. Yoğunluğu benden fazla. Ben de
kendi ağırlığıma eşit
ağırlıkta tuzlu su taşırmış olurum. Fakat bunun için 2. yumurta gibi
tüm hacmimi kullanmam gerekmez. Bir bölümüm dışarıda kalır.
Tuzlu su içindeki hacmim, benim ağırlığım kadar tuzlu su taşırır. Benim tuzlu suyum benden
daha yoğundur. Bana uygulanan
kaldırma kuvveti ağırlığımla aynıdır. Teşekkürler yoğun tuzlu
su, sayende yüzüyorum.
3. YUMURTA:
BATMA – DENGEDE KALMA – YÜZME
Bakalım yandaki yumurtalar sıvı içindeki
durumları
için neler
söylemişler.
1. YUMURTA:
1
Ben dipteyim. Çünkü
su içindeyim. Su, benden daha yoğun.
Ben hacmim kadar hacimde su
taşırdım. Fakat taşırdığım suyun ağırlığı benim ağırlığımdan
az. Bende yüzmek iterdim. Sorun bende değil. Sorun, benden
daha yoğun bir sıvı içinde bulunmamam.
2
3
Ben dengedeyim. Ne
dipteyim ne de yüzüyorum. Denizaltı gibiyim. Yoğunluğum 1.
yumurtanın aynısı. Fakat benim
suyum tuzlu. Öyleki tam benim
yoğunluğum kadar. Yani ben,
kendi hacmimde tuzlu su taşırırken, kendi ağırlığıma eşit
ağırlıkta da tuzlu su taşırmış
olurum. Beni aşağı çeken yerçekimi kuvveti ile, yukarıya iten
tuzlu suyun kaldırma kuvveti aynıdır. İşte
böyle, ne yukarı ne aşağı. Dengeli yumurtayım. ben
2. YUMURTA:
1. ve 2. yumurta arkadaşlarıma
tavsiyem, kendi yoğunluklarını
değiştiremeyeceklerine göre, bolca tuz
katsınlar sıvılarına, artırsınlar onların yoğunluklarını ve benim gibi ulaşsınlar su
yüzeyine ve gökyüzüne…
EHLİMAN GÜNGÖRDÜ
Fen ve Teknoloji Öğretmeni
Sayfa 31
Ö ZGÜRCE
Okulumuz Matematik Kulübü temsilcileri ( Sıla CAN, Müge
DERELİ, Onat Ege SALTIK) ve öğretmenleri Rasim MAVİŞ
tarafından hazırlanan matematik köşemiz...
Bunları Biliyor Musunuz?
-—Matematik Olimpiyatları;
Tübitak’ın öğrenciler ve matematik meraklıları arası organize ettiği matematik yarışmalarıdır. Ulusal olarak 3 aşamada gerçekleşir.
Cahit Arf(11 Ekim 1910-26
1. aşama eleme, 2. aşama Ulusal çapta madalyalandırma ve 3.
Aralık 1997)
aşamada Uluslararası Matematik Olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil
edecek 6 kişilik takımın oluşturulması amaçlıdır. Bu 6 öğrenci Tür-
Doktorasını yapmak için gittiği Almanya'da, matema-
kiye’yi her yıl farklı ülkelerde temsil eder.
tikçi Helmut Hasse ile birlikte önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonunda, matematikte Hasse-
MATEMATİKLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZLER
Arf Kuramı'nı geliştirdi. Arf değişmezi, Arf halkaları ve
“Hayat sadece iki şey için güzel; matematiği keşfetme ve öğret-
Arf kapanışları gibi kendi adıyla bilinen matematiksel
me...”
terimleri bilim dünyasına kazandırdı.Türkiye’ye dön-
Simeon Poisson
"İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek
kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.
TOLSTOİ
düğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde ordinaryüs profesörlüğe yükseldi, Robert Koleji’nde matematik dersleri vermeye başladı ve 1964 yılında bilim
“Bir matematikçi sanmaz fakat bilir. İnandırmaya çalışmaz çünkü
ispat eder. Güveninizi beklemez. Belki dikkat etmenizi ister.”
Henri POINCARE
kolu başkanı oldu.Cahit Arf, matematiği
bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak
görmüştür. Öğrencilerine sürekli "Matematiği ezberle-
“İnsanlar sayılar gibidir, o insanın değeri ise o sayının içinde bulunduğu sayı ile ölçülür.”
meyin, kendiniz yapın ve anlayın" demiştir.
NEWTON
“Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar.”
GOETHE
ARF Teoremi
MANTIK OYUNLARI
Üçgenlerin her bir ucunu farklı dairelerle eşleştiriniz. Eşleştirmeyi yaparken çizgilerinizin kesişmemesine dikkat ediniz. Bu soruyu dünyada
sadece 2 kişi bulabilmiştir.Belki de 3. kişi siz olacaksınız...
Sayfa
32
Sayfa 33
OKULUMUZDAKİ MATEMATİK SINAVLARINDA 6.,7 ve 8., SINIFLARDA EN ÇOK ZORLANILAN SORULAR:
7. Sınıf Matematik Sorusu:
2
3  2 ?
4 3
4
işleminin sonucu kaçtır?
5
A) 2
1
B) 2
C)

5
2
D)

7
2
8. Sınıf Matematik Sorusu:
Büyük karenin çevresi küçük karenin çevresinden kaç birim fazladır?
(kareli kağıdın eni ve boyu 15 birimdir)
A) 8
B) 12
2
C) 5
2
D) 8
2
6. Sınıf Matematik Sorusu:
A
Dönem Sayımızın Formülü; Pisagor bağıntısı:
Dik üçgenlerde kenar uzunluğunun bulunmasını sağlar.(Hipotenüsün uzunluğunun
karesi diğer dik kenar uzunluklarının kareleri toplamına eşittir.)
b
C
c
a
HİPOTENÜS
B
Bilişimin Günlüğü...
Elektronik araçlar yardımıyla yapılan otomatik işlemlerin
bilimine, bilişim diyoruz. Çağımızda bilişim öyle gelişti ki artık
günlük yaşantımıza dair birçok işlemi elektronik araçlar ve buna
ek olarak internetle yapar hale geldik. İnternet ve elektronik araçlar elimiz ayağımız oldu tabiri caizse. Tabii bu gelişmeler beraberinde olumsuzluklar da getirmedi değil. En başta, çoğumuz ne
yazık ki işyerlerimizde, evlerimizde bulunduğumuz diğer tüm mekanlarda radyasyona maruz kaldık
kalıyoruz. Belki de bunun zararlı sonuçlarını, önümüzdeki birkaç yıl içinde daha da fazla
hissetmeye ve görmeye başlayacağız. Bunun yanında
tabii birçok işimiz de kolaylaştı, oturduğumuz yerden ,
belki önceden aklımıza dahi gelmeyen, yapılması imkansız gibi görülen birçok işlemi de kolaylıkla yapar
hale geldik. Gül dikensiz olmaz; her artının bir eksisi
var. Hepinize fayda getiren bol bilişimli günler…
Fatma Nur KOCAR
Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
Siz Konuşun Google Bulsun
Arama motoru devi Google özelliklerine özellik
Çevreci font ile yüzde 25 daha az mürekkep!
katmaya devam ediyor…
Ecofont'u kullanacak dünyadaki ilk telekomüni-
Konuşan kişinin sesini ve ne dediğini anlayarak
kasyon şirketi olan Türk Telekom, ülke çapında
arama yapmaya imkan tanıya-
tüm çalışanlarının kullanacağı Ecofont yazı tipi
cak olan Google Voice projesi
ile mürekkep tüketimini yüzde 25 oranında
Türkçe olarak sunuldu.
azaltacak.
Arama motoru devi Google
mobil cihazlar ‘da konuşarak arama yapma
hizmetini Türkiye’de Türkçe olarak sunmaya
başladı.
Mobil cihaz kullanıcılarının aratacakları kelimeleri yazma yoluyla değil de direk konuşarak
aratabileceği bu muhteşem ve yeni teknolojiyi
kullanıcıların çok beğeneceği
Sayfa 34
tahmin ediliyor
Sayfa 35
1-EMİNE GİZEM AKYOL
2-GÖKBERK YAYLALI
İzmir Fen Lisesi
Buca Fen Lisesi
3-İPEK ÖZONAY
4-EGE YILMAZ
Atatürk Lisesi
Atatürk Lisesi
5-EGE EREN USLU
6-IŞIN ALTINKAYA
Bornova Anadolu Lisesi
Bornova Anadolu Lisesi
7-NAZ ÇELİK
8-MELTEM AKBABA
Bornova Anadolu Lisesi
Bornova Anadolu Lisesi
9-DİLHAN İLAYDA AYDIN
10-GÖKÇE SELİN KAYNAK
Bornova Anadolu Lisesi
Bornova Anadolu Lisesi
KÜLTÜREL ETKİNLİKLERİMİZ
23 Nisanlarda ev sahipliği yaptık.
Tiyatrolar da oynadık, münazaralar da yaptık.
Sayfa 36
KÜLTÜREL ETKİNLİKLERİMİZ
Kapak topladık; bir engelli, sandalyesine kavuştu.
2009-2010 Bayraklı Belediyesi şenliğinde biz de vardık.
Bunlar da Miniklerimiz ve Çalışmaları...
Sayfa 37
KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK İLKÖĞRETİM OKULU’NUN
EĞİTİM-ÖĞRETİME BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN ELDE ETTİĞİ
BAŞARILAR
2002-20003 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
- Yıldız Erkekler Futbol Branşında;
MEHMET BÜYÜKAKGÜL
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARIFİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE ŞAMPİYONLUK ŞİLTİ
2003-2004 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
- Yıldız Erkekler Futbol Branşında;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE ALTINCILIĞI
- Küçük Erkekler Futbol Branşında;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
2004-2005 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
- Yıldız Erkekler Futbol Branşında;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ
- Küçük Erkekler Futbol Branşında;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE DOKUZUNCULUĞU
2005-2006 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
- Yıldız Erkekler Futbol Branşında;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ
- Küçük Erkekler Futbol Branşında;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE SEKİZİNCİLİĞİ
BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ
Sayfa 38
KAYMAKAM ÖZGÜR AZER KURAK İLKÖĞRETİM OKULU’NUN
EĞİTİM-ÖĞRETİME BAŞLADIĞI ANDAN İTİBAREN ELDE ETTİĞİ
BAŞARILAR
2006-2007 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
YILDIZ ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA;
SELMA CÜCÜ
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
BEDEN EĞİTİMİ ÖĞ-
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
RETMENİ
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ
KÜÇÜK ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
2007-2008 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
YILDIZ ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ
KÜÇÜK ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE BEŞİNCİLİĞİ
2008-2009 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDA
YILDIZ ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
KÜÇÜK ERKEKLER FUTBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL BİRİNCİLİK ŞİLTİ
TÜRKİYE DOKUZUNCULUĞU
YILDIZ KIZLAR VOLEYBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
İZMİR İL BİRİNCİLİK KUPASI
TÜRKİYE YARI FİNAL GRUP ÜÇÜNCÜSÜ
KÜÇÜK KIZLAR VOLEYBOL BRANŞINDA;
İLÇE KAYMAKAMLIK BİRİNCİLİK KUPASI
ELDE EDİLMİŞTİR.
Sayfa 39
CAN
BEY
Sayfa 40
EMİNCAN
TİCARET
Sayfa 41
PUNTA
Sayfa 42
ŞANLIURFA 2 ADRES:
SAKARYA CAD. NO:34/1A MANAVKUYU TEL:0232 348 66 63-348 62 45
Sayfa 44

Benzer belgeler