bir eğitimci modeli: efsanevî simurg kuşunun zal`ın eğitimi üzerindeki

Transkript

bir eğitimci modeli: efsanevî simurg kuşunun zal`ın eğitimi üzerindeki
525
2nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications
27-29 April, 2011 Antalya-Turkey
www.iconte.org
BİR EĞİTİMCİ MODELİ: EFSANEVÎ SİMURG KUŞUNUN ZAL’IN EĞİTİMİ
ÜZERİNDEKİ ROLÜ VE ÖNEMİ
Hayrunnisa ÇAKMAKÇI, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Türk-İslam Sanatları Tarihi
Anabilim Dalı, Samsun, Türkiye, [email protected], [email protected]
Nagihan ŞAHİN, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü,
[email protected], [email protected]
Özet
Morğ-i morgân (kuşların şahı); morg-i fermanrevâ (egemen kuş); morğ-i çâreger (çare
bulan kuş); morğ-i dermânger (tedavi eden kuş) adlarıyla da bilinen Simurg Farsça
sözlüklerde „büyük bir avcı kuş, Zal‟ın yanında öğrenip olgunluğa eriştiği kişi‟ olarak
geçmektedir. Halk arasında ise “Zümrüdüanka” olarak bilinmektedir. Simurg aslında bir
efsane kahramanı olmasına rağmen Şehnâme isimli eserde işlenişi temele alındığında
eğitici ve öğretici bir kimlik sergilemektedir. Simurg Zal‟ın eğitimi üzerinde; onun annebabası olması, ona konuşmayı öğretmesi, onun bütün zor işlerini kolaylaştırması, ona
her adımda rehberlik yapması, ileri görüşlü olması ve fedakâr bir eğitimci olması gibi
roller üstlenmiştir.Bu çalışmada efsanelere konu olan Simurg‟un Şehnâme‟ye göre
eğitici ve öğretici kimliği incelenecek, eğitime ilişkin çeşitli analizler yapılarak ideal
eğitimci modeli ile karşılaştırmalar yapılacaktır. Günümüzün değişen ve gelişen toplum
yapısı ile sürekli yenilenmelere ihtiyaç duyan eğitim sistemi düşünüldüğünde
Simurg‟un, Zal‟ın eğitimi üzerinde izlediği modelin günümüz eğitimcilerine ışık tutacağı
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Simurg, Zal, eğitimci, rehber.
AN EDUCATIONALIST MODEL: THE ROLE OF MYTHICAL BIRD SIMURGH
AND ITS IMPORTANCE ON THE EDUCATION OF ZAL
Abstract
Known to have different names like Morg al-Morgan (the shah of birds); morg alFermanreva (the ruling bird); morg al-Chareger (the remedying bird); morg alDermanger (the curing bird), Simurgh is found in Persian dictionaries as „a great
hunter bird‟ and „ someone who educate and guide Zal‟. It has been known as
„Zumrud al-Anqa‟ in public. However Simurgh is actually a legendary hero, considering
the role of it in the Shahnama, Simurgh displays an instructive and educational
identity. Simurgh have some roles on Zal like being a parent of him, teaching to talk
to him, facilitating the difficult situations for him, guiding him at every step, being farsighted and prudential educationalist. In this study, it will be researched the identity
of mythical Simurgh according to the Shahnama and made several analysis to
compare with a model of an ideal educationalist. At the present day, considering the
educational system which needs some constant renovations because of the changing
and developing structure of society, it has been viewed that the model of Simurgh on
the education of Zal to light the way for modern educationalists.
Key Words: Simurgh, Zal, educationalist, guide
Firdevsî‟nin 11. yy‟da İran mitolojisi hakkında kaleme aldığı Şehnâme isimli eseri, minyatürlere de
sıklıkla konu olarak istinsah edilen önemli bir edebi kaynaktır. Bir silsile halinde süre gelen saltanat
mücadelelerini, kahramanlık öykülerini ve iyi ile kötünün amansız savaşını ele alan, eserin söz konusu
kahramanlarından biri de çalışmamızın temelini oluşturan Simurg isimli efsanevi kuştur. Her ne kadar
Şehnâme‟de bir tür için kullanılmış genel bir tabiri ifade edercesine iki farklı karakterde Simurg‟dan
bahsedilmişse de bu çalışmada, olumlu özellikleriyle ön planda olan Simurg karakteri ele alınmıştır.
Eserin İran mitolojisi ve Zerdüşt gelenek ile olan ilişkisiyle düalist düşünce tarzı içerisinde işlenen
Siyasal Kitabevi, Ankara, Turkey, 2011 ISBN: 978-605-5782-62-7
526
2nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications
27-29 April, 2011 Antalya-Turkey
www.iconte.org
Simurg karakteri, iyinin, doğrunun ve adaletin tarafında temsil ettiği rol açısından efsane için büyük bir
önem arz etmektedir.
Ahura Mazda yanlısı Simurg‟un efsanede anaç bir karakter sergileyerek ilk kez ortaya çıkışı Şehnâme
kahramanı Zal‟ın doğumundan sonra olmuştur. Bu süreç içerisinde yardımseverlik, fedakârlık,
rehberlik, ileri görüşlülük, olgunluk rollerinin yanı sıra Simurg‟un şöhret bulduğu en önemli vasfın
eğiticilik-öğreticilik rolü olduğu bilinmektedir.
Efsaneye göre albino olarak doğan oğlu Zal‟ın varlığını hazmedemeyen Sam‟ın, doğaya terk edilmesini
buyurduğu oğluna bir ebeveyn özverisiyle sahip çıkarak kendisini eğiten Simurg hakkındaki hikâyeden
Şehnâme‟de (Firdevsî, s. 285-302) şu şekilde söz edilmektedir:
“Elburz adlı, güneşe yakın ve insanlara uzak bir dağ vardı.
Simurg‟un yuvası burada idi; çünkü o, yuvasını insanlardan uzakta
bulundururdu.
Çocuğu götürüp oraya bıraktılar ve dönüp geldiler. Aradan uzun bir zaman
geçti.
Yeryüzünde vahşi hayvanlar bile, bu çocuğa insanlardan daha çok sevgi ve
şefkat gösterdiler.
Zaman zaman parmağının ucunu emiyor ve için için ağlıyordu.
Simurg, yavruları acıkınca, yuvasından uçarak yükseklere havalandı.
Aşağılarda henüz meme çağındaki bir çocuğun ağlamakta olduğunu duydu;
yer, bu bağrışlarla, bir deniz gibi kaynıyordu.
Tanrı Simurg‟un yüreğine öyle bir şefkat verdi ki, bu çocuğu yemeği hatırına
bile getirmedi.
Simurg, göklerden aşağı indi ve çocuğu, pençesiyle, üzerinde yattığı kızgın
taştan kaldırıp yavrularının yuvasının bulunduğu Elburz dağına götürdü;
feryatlarını duyup ona acımaları için çocuğu onlara gösterdi.
İyilik verici Tanrı ona acıyarak korudu ve canını bağışladı.
Bir kimseyi Tanrı koruduktan sonra, bir başkası onu hor tutmuş, ne çıkar?
Bu esnada Simurg‟un kulağına şöyle bir ses geldi:
Ey temiz görüşlü, mübarek kuş!
Memedeki bu çocuğu iyi koru, çünkü ondaki yiğitlik tohumu ileride yemişini
verecek ve onun soyundan, azgın aslanlar gibi, cihan pehlivanları
yetişecektir!
Simurg ile yavruları, gözlerinden kanlı yaşlar akıtan bu küçük çocuğu
korudular, ona baktılar.
Ne şaşılacak şeydir ki, yüreklerinde ona karşı bir sevgi uyandı; onun güzel
yüzüne hayran kaldılar.
Simurg, süt bulamayınca artık kan emmeye alışan bu küçük konuğuna,
avlarının en körpelerini yedirdi.
Aradan uzun zamanlar gelip geçti. Bulunduğu yeri kimse bilmeden.
Çocuk, nihayet, alabildiğine uzamış bir selvi gibi boylandı; göğsü gümüşten
bir tepe gibi şişkin, beli de kamış gibi ince idi.”
Öğretme öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için o iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması
gerekir. Başka bir deyişle öğretmen ve öğrenci arasında özel bir bağ kurulmalıdır (Çetin, 2001). “Tanrı
Simurg‟un yüreğine öyle bir şefkat verdi ki, bu çocuğu yemeği hatırına bile getirmedi.” beyitinin
içerdiği anlam Simurg ve Zal‟ın arasında bu bağın çok kuvvetli bir şekilde kurulduğunu
vurgulamaktadır. Simurg Zal‟ın ilk öğretmeni olmuştur. Zal‟a doğumundan itibaren hayat boyu
faydalanabileceği bilgiler öğretmiştir. Simurg‟un sevgi ve ilgisi karşılıksız kalmamış, Zal da onu gerçek
ebeveyni olarak benimsemiştir. Günümüzde de ideal öğretmen ve öğrencileri arasında bu sevgi yoğun
olarak yaşanmaktadır. Özellikle okula yeni başlayan öğrenciler için, vakitlerinin çoğunu da birlikte
geçirdiği öğretmenleri onların gözünde kusursuz bir insan, örnek alınacak tek ve en önemli kişi olarak
görülüp, zaman zaman kendi ebeveynlerinden de ön plana çıkmaktadır. Nitekim öğrenciye öğretmeni
hakkındaki düşünceleri sorulduğunda; onu ailesinden biri olarak algıladığı, sevdiği bir şeyi edindiğinde
Siyasal Kitabevi, Ankara, Turkey, 2011 ISBN: 978-605-5782-62-7
527
2nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications
27-29 April, 2011 Antalya-Turkey
www.iconte.org
hemen öğretmeniyle paylaşmayı düşündüğü ve sanki hiç ayrılmayıp hayat boyu öğretmeniyle bir arada
olacakmış gibi hayaller kurduğu görülmektedir.
Yücel (2004) bir öğretmende bulunması gereken rolleri; temsilcilik, liderlik, bilgi kaynaklığı,
arabuluculuk, hakemlik, yargıçlık, eğiticilik/disiplincilik, ana-babalık, rehberlik/sırdaşlık, danışmanlık,
yöneticilik, öğreticilik, araştırma uzmanlığı, girişimcilik, toplumsal davranış becerileri, iş birliği ve
yönetim olarak belirtmiştir. Simurg‟un Zal‟ı ilk gördüğü andan itibaren yüreğinde barındırdığı şefkatle
ona zarar vermeyi asla düşünmemesi ve onu sahiplenmesi öğretmenlerin ana-babalık rolü ile
özdeşleştirilebilir. Zal‟a konuşmayı öğreten Simurg onun sosyalleşmesine önemli katkılar sağlayarak,
toplumsal davranış becerilerini kazandırma rolünü yerine getirmiştir. Onu yavrularından ayırt
etmeyerek ve koşulsuz severek büyütmüştür. “Simurg ile yavruları, gözlerinden kanlı yaşlar akıtan bu
küçük çocuğu korudular, ona baktılar”, beyitinde ifade edilen “bakmak” fiili ile Simurg‟un, Zal‟ın hem
fiziksel ihtiyaçlarını karşıladığı hem de bilginin kaynağı olup, her alanda üstlendiği eğiticilik-öğreticilik
rolü vurgulanmaktadır. Günümüzde bir öğretmenin öğrencisinin fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak
konusunda pek bir rolü olmadığı düşünülse de, bu durum tüm çevre şartları için geçerli değildir. Zor
koşullar altında, ekonomik gelir düzeyi düşük bir sosyal çevrenin okulunda görev yapmakta olan
öğretmenler, öğrencilerinin fiziksel ve maddi ihtiyaçlarını da karşılamaktadırlar. Öğrencilerine kalem,
kitap gibi kırtasiye malzemeleri alması, karnını doyurması ya da birtakım temizlik ihtiyaçlarını
karşılamasında yardımcı olması bu duruma örnek olarak verilebilir.
Simurg, hikâyenin buraya kadar olan kısmında şefkat yüklü ebeveyn vasfıyla ön planda olarak Zal‟ı
yetiştirmiş ve aynı zamanda ona konuşmayı öğretmiştir. Zal‟ın babası Sam bir gece rüyasında oğlunu
görerek uykudan uyanır uyanmaz Elburz Dağı‟na oğlunu aramak üzere gider. Sam ile adamlarının
geldiğini fark eden Simurg, Zal için tam bir rehberlik ve ileri görüşlülük örneği sergileyerek, ona
birtakım nasihatlerde bulunur. Ona Destan adını verdiğini ve artık kendisini babasına teslim etmesi
zamanının geldiğini söyler. Simurg‟dan bu sözleri duyunca Zal‟ın yüreği burkulur ve o da Simurg gibi
akıllı ve bilgece konuşarak şöyle der:
“Senin yuvan benim parlak tahtım ve kanatların da başımın tacını aydınlatan
ışıktır.
Ben, Tanrıdan sonra sana şükrederim. Çünkü bütün güç işler ancak senin
sayende kolaylaştı”.
Simurg da ona: “Sen, padişahlığın tacını, tahtını ve padişahlık külahını giyme
törenini ve şatafatını görünce,
Belki de bu ilk yurdunun değeri gözünden düşer; zamanı sen de bir
sınayıver.
Ben; seni, sevmediğimden, sana bir kötülük olsun diye yanımdan
uzaklaştırmıyorum; Ben seni padişahlığa yükseltiyorum.
Senin burada kalman benim için daha iyi ama gitmen de senin için daha iyi.
Sen yanında kanadımdan bir tüy götürerek, her zaman benim himayemin
gölgesine sığınabilirsin.
Eğer düşmanların sana bir güçlük çıkarırlarsa, iyi veya kötü bir harekette
bulunurlarsa,
Benim tüyümü ateşe at, işte o zaman kudretimi görürsün.
Çünkü ben seni kanadımın altında besledim, yavrularımla beraber büyüttüm.
Ben o zaman bir kara bulut gibi gelir ve hiç incitmeden seni yine buraya
getiririm.
Yüreğimdeki sevgin pek büyüktür, sen de dadının sevgisini yüreğinden
çıkarma!”
Onu böylece avuttu ve tutup havaya kaldırarak bulutlara kadar yükseltti.”
Günümüzün ideal eğitimcisinden de, Simurg‟un Zal‟dan ayrılacağı an sergilediği gibi davranışlar
sergileyerek, öğrencilerine rehber olması-yol göstermesi; bu yolda öğrencinin işini kolaylaştırarak, ona
cesaret vermesi beklenir. Simurg Zal‟a doğruyu işaret eden bir yaklaşımla değil, ideal bir eğitimci gibi
doğruya giden yolları gösteren bir tutum sergileyerek son kararı Zal‟a bırakmaktadır. Zal “Ben,
Siyasal Kitabevi, Ankara, Turkey, 2011 ISBN: 978-605-5782-62-7
528
2nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications
27-29 April, 2011 Antalya-Turkey
www.iconte.org
Tanrıdan sonra sana şükrederim. Çünkü bütün güç işler ancak senin sayende kolaylaştı” diyerek,
Simurg‟un kendi hayatındaki önemini belirtmekte ve onun zorlukları kolaylaştıran özelliğini
vurgulamaktadır. Simurg Zal‟dan ayrılmak zorunda kaldığında onu çok sevmesine rağmen büyük bir
özveride bulunarak, onun iyiliği için gitmesi gerektiğini söylemektedir. Bu davranışıyla ideal bir eğitimci
modeli sergileyerek fedakârlık yapmaktadır. W. R. Mann öğretmenin rolünü belirtmek amacıyla yapmış
olduğu çalışmasında (Akt. Özyurt, 1999 ) bir öğretmenin rollerini; uzman, otorite, sosyalizasyon ajanı,
destekleyici, benlik ideali, bireysel şahıs olarak altıya ayırmaktadır. Simurg Zal‟ın kendi doğasına uygun
olarak gelişmesini teşvik etmek amacıyla “Ben seni padişahlığa yükseltiyorum” ve “gitmen de senin için
daha iyi” diyerek destekleyici bir rol üstlenmiştir.
Simurg kendisi yanında yokken de Zal‟ın işlerini kolaylaştırabilmek ve ona yol göstererek yardımcı
olabilmek için giderken Zal‟a kanadından bir tüy vermiştir. İdeal eğitimci her an öğrencisinin yanında
olup ona kol kanat gererek her şeyi üstlenen değil, öğrettikleriyle öğrencisinin kendi yolunu kendi
bulmasını sağlayıp zorluklarla başa çıkmasını sağlayan kişidir. Yani amaç, kendisine bağımlı bir kişilik
oluşturmak değil, zorluklarla karşı karşıya kaldığında bu zorluklarla mücadele etmek için mevcut
donanımını gerektiği gibi kullanma becerilerine sahip bağımsız bir kişilik gelişmesine yardımcı olmaktır.
Şehnâme‟de Simurg‟un ikinci kez ortaya çıkışı da Zal‟ın zorda kaldığı böyle bir durumda; bir başka İran
kahramanı ve aynı zamanda Zal‟ın oğlu olan Rüstem‟in doğumunda gerçekleşmektedir. Rüstem‟e
hamile olan Zal‟ın karısı Rûdâbe‟nin doğum yapma zamanı yaklaştıkça karnındaki yükün ağırlığından
kanlı yaşlar dökmekte ve feryat etmektedir. Yanakları gözyaşı içinde ve yüreği parça parça olan Zal
Rûdâbe‟nin başucuna gelerek düşünceye dalmışken, hatırına Simurg‟un kanadı gelir. Bir buhurdan
getirtip içinde ateş yakarak orada Simurg‟un kanadından küçük bir parçayı yakar. Bunun üzerine
hemen havanın kararmasıyla o yeryüzüne hâkim olan kuş, döktüğü yağmur mercan olan bir bulut gibi
aşağı iner. Bu gelişi için kendisine teşekkür edip önünde saygı ile eğilen Zal‟a, Simurg bu kederli halinin
nedenini sorarak ona doğacak oğlunun yiğitliğinin müjdesini verir. Sonrasında Zal‟a bazı talimatlarda
bulunan Simurg, öğütleri doğrultusunda gerçekleşecek olan doğumun ardından oluşacak yaranın
üzerine son olarak kendi tüyünü sürmesini ister. Talimatlar doğrultusunda Zal, getirdiği su rengindeki
çelikten yapılmış bir hançer ve bir de uyanık yürekli büyüden anlayan birisiyle doğumun
gerçekleşmesini sağlar. Çocuğun çıkması için Rûdâbe‟nin böğründe yarılan yer dikilir ve buraya önce
Simurg‟un söylediği süt ve misk ile dövülerek gölgede kurutulmuş olan ot sürülerek çekilen ızdırabın
dinmesinin ardından son olarak Simurg‟un tüyü sürülür. Bu zorlu sürecin nihayetinde ise, boy pos
bakımından bir selviyi, güç bakımından bir fili andıran, aslanların onun ayağının tozunu öpeceği ve
gürzünün sesi, göğsünün, kolunun ve pazısının görüntüsüyle, çeliği çiğneyen savaş erinin bile yüreğini
yerinden koparacak olan pehlivan yapılı Rüstem dünyaya gelir (Firdevsî, s. 451-55).
Simurg Zal‟dan ayrıldığı an kanadından bir tüyü ona verip ihtiyaç duyduğunda kullanması gerektiğini
söylerken, aslında ideal eğitimcinin öğrencilerine kazandırdığı, hayat boyu lazım olacak bilgi, beceri ve
davranışlara işaret etmektedir. Böylece fiziksel olarak aynı ortamda bulunmasalar bile Zal‟ın hayatında
Simurg‟un rolü ve önemi tıpkı ideal eğitimcinin öğrencilerinin yaşamındaki rolü ve önemi gibi yerine
korumaktadır. Ayrıca ideal eğitimci öğrencilerinin öğrendiklerini ötelemeleri, doğada benzerlikler
kurmaları için öğrencilere fırsat tanırken (Özden, 2003), Simurg da tüyünü verirken Zal‟ın ilerleyen
zamanlarda karşılaşacağı durumları öngörmüştür. Zal‟ın, tüyünü ateşe atmasıyla Simurg‟un belirmesi
başlangıçta öğrencisine fırsat vermeyerek, sorunları öğrencisinin adına çözen öğretmen profili çizse de
hikâyenin ilerleyen kısmında Simurg‟un, rehber-yol gösterici rolü belirmektedir. Simur öğrencisini aktif
dinleyen bir eğitimci gibi Zal‟ı dinler ve karşılaştığı probleme ilişkin ona yol göstererek ortadan
kaybolur. Ayrıca sadece yol göstermekle kalmaz, oğlunun yiğitliği müjdesini de vererek Zal‟ın içinde
bulunduğu ümitsiz ruh halinden çıkmasına yardımcı olur. İyi bir eğitimci daima üzüntü ve gerginlikleri
hissederek bu durumu en asgari düzeye indirgeyen kişidir (Kılıç ve ark. 2004)
Efsanede Simurg, bilhassa Zal‟ın yetiştirilmesinde oynadığı rol itibariyle ve kendisine dilin
inceliklerinden en iyi şekilde faydalanarak akıcı bir üslupta konuşabilecek düzeyde konuşma becerisi
kazandırmasıyla eğitici-öğretici vasıflarıyla vurgulanmaktadır. Bunun yanı sıra Zal‟a duyduğu yoğun
sevgiye rağmen tam bir ileri görüşlülük örneği sergileyerek ve Zal‟ın geleceğini ön görerek onu
babasına teslim etmesi ile ileriye yönelik rehberlik vasfını üstlenmiştir. Günümüz yeni eğitim modelinde
de ideal eğitimci, bilgi birikimini aktarmaktan çok, yönlendirici olmakta; öğrencilerine neyi, nerelerden
ve nasıl öğrenebileceğini; hangi eğitim araçlarından nasıl yararlanacaklarını göstermektedir ( Yiğit,
Siyasal Kitabevi, Ankara, Turkey, 2011 ISBN: 978-605-5782-62-7
529
2nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications
27-29 April, 2011 Antalya-Turkey
www.iconte.org
2004). Aynı zamanda şifa dağıtıcı, tedavi edici ya da tedavi için tavsiyelerde bulunucu özellikleriyle yol
gösterici bir karakter sergilemektedir. Bu noktada belirtilmesi gereken bir diğer husus, Simurg‟un
Zal‟dan ayrılmadan evvel kendisine kanadından bir tüy vererek, herhangi bir sıkıntı esnasında bu tüy
vasıtasıyla nasıl yardımına koşabileceğini ifade eden sözleri, bir anlamda ebeveynin evladına ya da
öğretmenin öğrencisine yönelttiği tavsiyelere yahut rehber niteliğinde armağan ettiği somut değerlere
karşılık gelmektedir. Bu değerleri edinen öğrenci ihtiyaç duyduğu anlarda hatırlayarak kullanacak ve
öğretmenin fiziksel olarak olmasa da yanında olduğunu hissedecektir. Nitekim ideal eğitimci
öğrencisinin her an yanında olan değil, öğrencisine problem çözme yollarını ve bilgiye giden yolları
öğreten kişidir.
Hikâyede belirtildiği üzere gerek anne-babalık gerekse öğretmenlik nitelikleriyle bir sembol teşkil eden
Simurg‟un Zümrüdüanka ismiyle Türk halk masallarında da pek çok kez olumlu özellikleriyle anıldığı
bilinmektedir. Ancak söz konusu masallarda ekseriyetle yardımseverlik, fedakârlık ve yol göstericilik
vasıfları vurgulanmakta olup, çalışmamızın esasını oluşturan Şehnâme örneğinde ise bu vasıfların yanı
sıra dil öğretimi, rehberlik, ileri görüşlülük özellikleriyle eğitici ve öğretici bir kimlik kazanmıştır.
Simurg‟un Zal‟ın eğitimi üzerindeki rolü incelendiğinde; yüzlerce yıl önceki bu etkileşimin günümüz
ideal eğitimci modeli ve öğretmen-öğrenci etkileşimleriyle paralellik gösterdiği; öğretmen-öğrenci
ilişkilerine dair uygulamaların efsanede sık sık vurgulandığı görülmektedir.
Kaynakça
Çetin Ş. (2001), “İdeal Öğretmen Üzerine Bir Araştırma”, Milli Eğitim Dergisi, Sayı: 149, Ocak, Şubat,
Mart.
Firdevsî, (1992), “Şehnâme”, Çev. Necati Lugal, c.1, Şark İslam Klasikleri, MEB Yayınları, İstanbul.
Kılıç M. ve ark. (2004), “Eğitimci Gözüyle Öğretmen ve Öğrenci”, XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı,
6-9 Temmuz 2004 İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya.
Özden Y., (2003), “Öğrenme ve Öğretme”, Ankara: Pegem Yayıncılık, ss:72.
Özyurt S., (2000), “Öğretmenlik Mesleğinin Özellikleri”, Adapazarı: Değişim Yayınları, ss: 18.
Yiğit B., (2004), “Felsefe ve Öğretmenlik”, Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Mehmet Durdu Karslı (Edt),
Ankara: Öğreti Yayınları, ss.109-140.
Yücel C., (2004), “Eğitimle İlgili Temel Kavramlar”, Meslek Olarak Öğretmenlik, Cevat Celep (Edt),
Ankara: Anı Yayıncılık, 2004, ss.2–21.
Siyasal Kitabevi, Ankara, Turkey, 2011 ISBN: 978-605-5782-62-7