Dergi Sayı No: 11 - Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı

Transkript

Dergi Sayı No: 11 - Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı
Merhaba,
Ü
niversitemizin kuruluşunun 100. Yılını yüzlerce proje gerçekleştirerek
tamamladığımız bugünlerde yeni bir
yüzyıla başlamanın verdiği coşkuyla
değerli Yıldızlıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İktisadi gelişmenin en önemli unsurlarından
biri sanayileşmek ise sanayileşmenin devamlı
ve yayılan bir yapı kazanması içinde teknolojik ilerleme ve Ar-Ge üretiminin yapılması
diğer önemli bir unsurdur. Türkiye’de bilim
politikası alanındaki çalışmaların bir değerlendirilmesi yapıldığında; Ar-Ge çalışmaları
için yeterli kaynağın ayrılması, ayrılan kaynakların harcanmasında da etkili koordinasyon denetimi sağlayacak mekanizmaların
oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Araştırma geliştirme faaliyetleri tüm dünyada
büyümenin, verimliliğin ve rekabet avantajının önemli bir dinamosu olarak hız kazanmaktadır. Ar-Ge’nin hedeflerine ulaşabilmesi
için, kamu-özel sektör arasında sorumlulukların paylaşılması, bilişim teknolojileri ve insan
kaynakları ile ilişkilerinin irdelenmesi, teşvik
ve finansman boyutlarının dikkate alınması
ve harcamaların doğru ve dönüşü olan alanlara kanalize edilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
uluslararası rekabette daha kalıcı bir konum
elde etmek için inovasyona ağırlık verilmesi
gerekliliği de dikkat çekmektedir.
Bugünün iş dünyasında inovasyon, bir kerelik
değil tekrarlanabilir ve sistemleştirilebilir olmalıdır. İnovasyon, bir ülkede sürdürülebilir
büyümenin, toplumsal refahın ve istihdamın
sağlanması için tek çözümdür. Bütün inovasyon çalışmalarının kaynağı, planlı ve sistematik bir şekilde yürütülen araştırma-geliştirme
faaliyetleridir. Bilimsel bilgiye yönelik organize edilmiş araştırma ve geliştirme faaliyetleri
tüm ekonomiye yayılmakta ve paylaşılmakta;
bunun sonucunda da ekonomik büyüme gerçekleşmektedir. 21. Yüzyılın yapılanmasında
“girişimcilik”, “Ar-Ge” ve “inovasyon” vazge-
çilmez başarı faktörleri haline gelmiştir. Bu
faktörleri zekice kullanan, hızla ve esneklikle
şekillendirebilen kişiler ve kurumlar oyunun
kurallarını belirleme hakkına sahip olmaktadırlar.
Bu gerçekler ışığında, üniversite-sanayi-kamu
işbirliğini kurumsallaştırmak ve sanayicilerimizin Ar-Ge ve inovasyona dayalı ihtiyaçlarının, sanayi işbirliği ile üniversite bilimselliği
kapsamında çözüme kavuşturulması amacıyla Üniversitemiz, 100. Yılımız olan 2011 yılını Ar-Ge yılı olarak ilan etmiştir. Yeni yüzyılın başlangıcında, Üniversitemizin geleceğini
inşa etmek ve böylece ülkemizin gelişimine
hizmet edecek Ar-Ge hedeflerimizi ve politikalarımızı hayata geçirmek temel amacımız
olacaktır.
2012 yılında Üniversitemiz’in tüm çalışanlarına sağlık, mutluluk ve başarılar diler, yeni
yılda tüm beklentilerinizin karşılanmasını ve
hayallerinizin gerçeğe dönüşmesini temenni
ederim.
Prof. Dr. İsmail YÜKSEK
Rektör
İÇİNDEKİLER
4
10
12
16
18
2
24
28
32
33
34
38
44
46
50
YILDIZ
GÜNLÜĞÜ
Basında
yıldız
yeni akademik yılın ilk
dersi verildi
4. DÖKÜM VE ÇEVRE
SEMPOZYUMU
(IFES 2011)17-18 Kasım 2011
12
GAZİOSMANPAŞA
ÜNİVERSİTESİ’NİN
YTÜ İLE İŞBİRLİĞİ ADIMLARI
TAYKON
2011
MECLİSTEKİ
“YILDIZ”LAR
Yıldız,
Sanat ile Renklendi
9. Uluslararası Kırılma
Konferansı
ULUSLARARASI
ETKİNLİKLERİMİZE
YENİ BİR SEMPOZYUM EKLEDİK
18
GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
PROF. DR MESUT GÜNER İLE
SÖYLEŞİ
Mezunlar
100. Yıl’da buluştu
DÜNYA’YA YILDIZ’DAN AÇILMAK
İSTER MİSİNİZ
ANKARA’DA “YILDIZLILAR
GECESİ”NDEN YILDIZLAR GEÇTİ
[email protected]
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
( SORUMLU )
YILDIZ TEKNİK
ÜNIVERSİTESİ ADINA
İMTİYAZ SAHİBİ
Aslıgül Topuz
Rektör Prof. Dr. İsmail
Yüksek
N.Bilge Ok
Merve Koçal
Mine Kurtuluş
Merve Karataş
YAYIN DİREKTÖRÜ
Yard. Doç. Dr. Zehra
Yumurtacı
YTÜ İletişim Koordinatörü
DİREKTÖR YARDIMCISI
Muhammed Attila Sevim
46
GÖRSEL YÖNETMEN
Zeyneb Şahin
AJANS CF - CATCH FUTURE
YAZI İŞLERİ
FOTOĞRAF
Nur Burgazoğlu
Baran Saraç
Merve Koçal
İzzetpaşa Mh. Abide - i Hürriyet Cd. No: 158 Kat: 3
34381 Biz Cevahir İş Merkezi
Çağlayan, Şişli / İstanbul
T. 0 212 232 89 52
F. 0 212 232 89 47
E. [email protected]
BASKI
Mavi Ofset
T. 0212 549 25 28
Bu derginin içeriği Yıldız
Teknik Üniversitesi
İletişim Koordinatörlüğü
tarafından hazırlanır.
Ücretsiz dağıtılır. Para
ile satılmaz. Yayınlanan
yazıların sorumluluğu
yazarına aittir.
Reklamların sorumluluğu
ise reklam verene aittir.
Dergide yayınlanan yazı
ve resimler kaynak
gösterilmek suretiyle
iktibas edilebilir.
ÜNİVERSİTEMİZİN İKTİSADİ
VE İDARİ BİLİMLER
FAKÜLTESİ’NİN KALİTESİ
BELGELENDİ…
YTÜ İKTİSADİ VE İDARİ
BİLİMLER FAKÜLTESİ’NDE
“ISO 9001:2008”
BELGELENDİRME SÜRECİ
54
80
TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN
AR-GE YILDIZI
Ar-Ge ve İnovasyonun
Yükselen Yıldızı YTÜ
Teknopark
54
61
64
SOSYAL MEDYA
VE ÜNİVERSİTELER
66
70
72
EURASIA WASTE
MANAGEMENT SYMPOSIUM
YILDIZ’IN 100. YILINDAN
CUMHURİYET’İN 100. YILINA
“Bir Ar - Ge Üniversitesi
Olarak YTÜ.”
DÖRT GÖZLE BEKLENEN
TUDES 2011 BAŞARIYLA
GERÇEKLEŞTİRİLDİ
80
84
“Hilye-i Şerîfeler”
YIlDIz SarayI’nda
Sergilendi
86
88
92
96
100
102
100. yıl etkinlikleri
listesi
106
Üniversite ve
Güvenlik
“100. yılımızda
söz veriyoruz, Atam”
YTÜ’de
Harİtacılık Bİlİncİ
“İNŞAAT FAKÜLTESİ DEKANI
PROF. DR. HAYRULLAH
AĞAÇCIOĞLU İLE SÖYLEŞİ”
ZAMANIN “YÜZ”LERİ
100
53
AR-GE PROJESİ OLAN
GİRİŞİMCİLERE
100.000 TL HİBE
ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
PROGRAMI
88
52
3
YILDIZ GÜNLÜĞÜ
Ödüllü Yıldızlar
2
010-2011 döneminde üniversitemizi ve meslek yüksekokullarımızı derece ile bitiren öğrencilerimizin ödüllendirildiği 100. Yıl Öğrenci Ödül Töreni 29 Kasım 2011 tarihinde
Yıldız Kampüsü Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.
Tören, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.
Dr. İsmail Yüksek’in açılış konuşmaları ile başladı.
Üniversite bazında ilk üçe giren öğrenciler plaket ve
başarı belgelerini Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten
alırken; fakülte, bölüm ve programlarında dereceye
giren öğrencilere ödülleri dekanları, bölüm başkanları ve müdür yardımcıları tarafından takdim edildi.
Mezunlarımızı ve ailelerini tebrik ediyor, kendilerine iş yaşamlarında başarılar diliyoruz.
Öğretmenler Günü
G
azi Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Kasım
1928 tarihinde Başöğretmen kabul edilmesinin anısına 1981 yılından itibaren
kutladığımız Öğretmenler Günü her yıl
olduğu gibi bu yıl da Eğitim Fakültesi’nin hazırladığı kapsamlı bir program eşliğinde kutlandı. 24
Kasım Perşembe günü Elektrik- Elektronik Fakültesinin konferans salonunda gerçekleşen programa başta Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın
Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ Yönetim Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mehmet Ahlatcıoğlu ve Eğitim Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Göksel Ağargün olmak üzere diğer fakülte dekanları, birçok
öğretim elemanı ve çok sayıda öğrenci katıldı.
4
Erişilebilir Üniversite
Y
ıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne
(TOFD) bir ziyaret gerçekleştirerek erişilebilir bir
üniversite hedeflerini ve bu konuda TOFD’den destek alabileceklerini dile getirdi. TOFD Merkez Binası’ındaki
iş atölyelerini gezen Genel Başkan Ramazan Baş ve Yüksek,
engelleri aşma ve erişilebilir üniversite konusunda fikir
alışverişinde bulundu.
Ziyaretin sonunda TOFD tarafından yürütülen plastik kapak toplama kampanyasının Yıldız Teknik Üniversitesi’nde
de yürütülmesi için bir protokol imzalanırken, Prof. Dr. İsmail Yüksek TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş’a bir plaket
armağan etti.
Yıldız Teknik Üniversitesi’inde Yeni Anayasa Paneli
Prof. Dr. Turan YAY
Y
ıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 24 Kasım
2011 Perşembe günü Üniversitemiz Merkez
Kampüsü Hünkâr Salonu’nda, Üniversitemizin 100. Yılını Kutlama Etkinlikleri kapsamında
“İktisat Tartışmaları II: Yeni Anayasa” adlı bir Panel
düzenlemiştir.
İçinde bulunduğumuz yılın en önemli toplumsal ve
güncel sorunlarından biri olan “Yeni Anayasa”, altı
farklı Üniversiteden/Kurumdan 10 Bilim İnsanı/Panelist tarafından iki oturum halinde tartışılmıştır.
Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güler Aras’ın oturum başkanlığını yaptığı sabah oturumunda “Anayasanın
İktisadi Temelleri”, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat (Bilgi
Üniversitesi), Prof. Dr. Güneri Akalın (İstanbul Aydın
Üniversitesi) ve Prof. Dr. Turan Yay (YTÜ) tarafından
ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Tartışmada Anayasada
bulunması gereken ya da gerekmeyen iktisadi ilke-
ler ne olmalıdır? Sorusu ön plana çıkmıştır.
Panelin öğleden sonraki “Anayasadan Beklentiler:
Nasıl Bir Anayasa?” başlıklı oturumu Prof. Dr. Murat
Demircioğlu (YTÜ) tarafından yönetilmiş ve Prof.
Dr. Sibel İnceoğlu (Bilgi Üniversitesi), Prof.Dr. Mustafa Erdoğan (İstanbul Ticaret Üniversitesi), Doç.Dr.
Ozan Erözden (YTÜ) ve İstanbul Barosu Eski Başkanı
Avukat Muammer Aydın konuşmacı olarak görüşlerini ifade etmişlerdir. Konuşmacıların sunuşlarından şu kavram ya da konular özellikle ön plana
çıkmıştır: Toplumun Anayasal talepleri (özgürlük,
yönetime katılma ve adalet talepleri), Anayasa tartışmalarındaki temel çatışma konuları (Etnik kimlik, inanç kimliği, yargının bağımsızlığı/tarafsızlığı, sivilleşeme), Halksız Demokrasi, Haksız Hukuk,
Çoğulcu Rejim, Demokratik İşleyiş, Hukukun Üstünlüğü ve İnsan Hakları. Konuşmacıların büyük çoğunluğu Anayasa değişikliğinin, beraberinde ya da
öncesinde önemli zihniyet değişikliği gerektirdiğini
ileri sürmüşlerdir.
Prof. Dr Ferruh Ertürk
(1949 – 2011)
Yaptığı başarılı çalışmalarla Yıldız Teknik Üniversitesi’ne değerli katkılarda bulunan, Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ferruh
ERTÜRK hocamızı kaybettik. Hocamız 24 ağustos 2011 Çarşamba günü
aramızdan ayrıldı.
Yard.Doç.Dr.Tanla ABKAN
(1970-2011)
Yıldız Teknik Üniversitesi’ne değerli katkılarda bulunan, Metalürji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
öğretim üyelerinden Yard.Doç.Dr.Tanla ABKAN hocamız 20 Ekim 2011 tarihinde vefat etti. 1970 yılında doğan ABKAN’ın cenazesi 22 Ekim 2011 Cumartesi günü, Zincirlikuyu Mezarlığında defnedildi.
Hocalarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.
5
YILDIZ GÜNLÜĞÜ
“Gelecek Bizimle Daha Güzel Olacak”
“
Gelecek Bizimle Daha Güzel Olacak” sloganıyla
yola çıkan 3İK’nın (Türkiye İş ve Kariyer Kulüpler Birliği) en büyük projesi olan ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Etkileşim ve Gelişim Kampı;
25 farklı il, 39 farklı üniversiteden ve 75 farklı kulüp temsilcisinin, Türkiye’nin geleceği olan nitelikli
öğrencilerin katılımıyla 19-20-21-22 Ekim 2011 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Bu yıl da başarıyla gerçekleştirilen kamp projesiyle Türkiye’nin geleceği olan gençleri ile Türkiye’nin
en saygın şirketlerini buluşturan 3İK, şirketlerin ve
kulüplerin sıcak ve samimi bir ortamda bir araya
gelmesini sağlayarak bir sinerjinin doğmasını sağlamıştır.
Philip Morris Sabancı, Yapı Kredi Bankası, Finansbank, Vodafone, PwC, British American Tobacco,
PepsiCO, Hürriyet Kampüs, SecretCV ve Üniversite Medya’nın çeşitli sunum ve aktivitelerini içeren
kamp, özel söyleşi konuğu olarak Rektörümüz Prof.
Dr. İsmail YÜKSEK’in katılımıyla gerçekleşmiştir.
CUMHURİYET’imiz 88 Yaşında…
6
C
umhuriyet’imizin 88. Yılı Yıldız Kampüsü
Oditoryumu’nda gerçekleştirilen tören ile
kutlandı. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK,
tüm şehit ve gazilerimiz, artık aramızda
olmayan Yıldızlılar ile Van Depremi’nde hayatını
kaybeden vatandaşlarımız anısına bulunulan saygı
duruşu ve okunan İstiklal Marşı’nın sonrasında üniversitemiz rektörü sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek’in
açılış konuşması ile başlayan tören, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Sayın Doç. Dr.
Fatmagül Demirel’in hazırladığı video çalışması ve
sunumu ile devam etti. Tören, YTÜ Sadıka Sabancı
Kreşi öğrencilerinin şiir ve rontları ile sona erdi.
Metro Turizm’e Yıldız Teknik Üniversitesi Desteği
Y
ıldız Teknik Üniversitesi ve Metro Turizm
arasındaki işbirliği eğitim alanına taşındı.
2012’yi “ Eğitim ve Kalite” yılı ilan eden Metro Turizm, eğitim çalışmalarında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden destek alacak. Bu kapsamda
ilk ders, Metro Turizm İstanbul Bölge Müdürlüğü çalışanlarına, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. İsmail Yüksek tarafından 23 Kasım Çarşamba
günü Büyük İstanbul Otogarı Konferans Salonu’nda
verildi.
Prof. Dr. İsmail Yüksek’in verdiği ilk derse Metro
Turizm çalışanlarının yanı sıra, Metro Holding Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Yücel, Metro Turizm Yö-
netim Kurulu Başkanı Sevgi Mert, Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür Şenol Ayyıldız,
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Danışmanı Muhammet Atilla Sevim ile Avrasya Terminal İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yalamanoğlu ve
Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Genel Başkanı
Mehmet Erdoğan da katıldı.
Risk Yönetiminde Liderlik ve Yöneticilik
Arş. Gör. Özlem KUTLU
Ü
niversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nün, “İşletmecilik Günleri”
kapsamında düzenlediği paneller dizisinin
ilki 17 Kasım 2011 de gerçekleşmiştir. “Risk
Yönetiminde Liderlik ve Yöneticilik” konulu panele,
Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran,
HP Network Türkiye Ülke Müdürü Sami Arbak ve REDCELL Danışmanlık şirketinin kurucusu Alp Üstüngör
katılmışlardır. Panelistler, başarı hikayelerini, liderlik
ve yöneticilik kapsamında iş hayatında edindikleri tecrübeleri, kariyerlerinin başında yaşadıkları sıkıntıları
öğrencilere aktarmışlardır. Özellikle risk ortamında
yönetim becerilerinin nasıl olması gerektiği konusundaki deneyimlerini, başarılı bir liderin hangi özelliklere sahip olması gerektiğini öğrencilerle paylaşmışlar
ve soru-cevap kısmı ile panel tamamlanmıştır.
Yıldızlı Avantajlar
Y
7
ıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yürütülen girişimlerle Yıldız mensuplarına çeşitli kurum ve kuruluşlarda avantajlar sağlanmaktadır. 2011 yılı itibariyle
anlaşma sağlanan kurumlar ise şöyledir;
• Npistanbul Nöropsikiyatri Hastanesi / Ümraniye
• Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi / Feneryolu-Bağdat Caddesi
• Npistanbul Etiler Polikliniği / Etiler-Levent
• Özel Balat Or-Ahayim Hastanesi
• Boğaziçi Tıp Merkezi
• Dünya Göz Hastaneleri
• Ota Tıp Merkezi
• Denistanbul
• Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri
• Sema Hastanesi
• Ethica Sağlık Grubu
• Uzmanlar Diş Kliniği
• Medical Park
• Özel Çapa Cerrahi Estetik Diş Hekimliği
• Dental Akademi Koruyucu Diş Hekimliği Ve İmplantoloji Merkezi
• Anadolu Anonim Türk Sigorta
• Göz Grup Optik Mağazaları
• Herry
• Boyner Büyük Mağazacılık A.Ş.
• Sarar ,S’store,Kadın,Ccs,Intervıew • Pronto Tour • Bilkent Otel Ankara
• Cumhuriyetköy Legend Hotel
• The Marmara Taksim
• Hilton İstanbul,Conrad İstanbul,Hilton Parksa
• Başkent Konukevi
• Amerikan Kültür Derneği Dil Okulları • İbb Sosyal Tesisleri
• Metro Turizm • Tokı, Kiptaş, Toki-Epp, Yorum İnşaat Ve Ağaoğlu
www.ytukonutlar.yildiz.edu.tr
• Osmanbey Sürücü Kursu
• Türk Ekonomi Bankası A.Ş İstinye Şubesi
• Forum İstanbul
• İstanbul Sapphire
• Rahmi M.Koç Müzesi • Miniatürk
• Yerebatan Sarnıcı Sultanahmet
• 1453 Panorama Tarih Müzesi • Ağaoğlu My Club
• İbb Spor Aş
YILDIZ GÜNLÜĞÜ
Faizsiz Finansman’ın Geleceği Yıldız’da
Tartışıldı
Arş. Gör. Özlem KUTLU
Y
ıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dekanlığı’nın 100. Yıl etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Türkiye
Finans Piyasasının Derinleşmesinde Faizsiz
Finansman ve Yatırım Araçlarının Önemi” konulu
panel 5 Aralık 2011 Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda gerçekleşti, Konusunda akademik olarak düzenlenen ilk etkinlik olma özelliği taşıyan bu
toplantıda TCMB Başkan Yardımcısı Dr. M. İbrahim
TURHAN, Ana Tema konuşmacısı olarak yer aldı.
TCMB Banka Meclisi Üyesi Prof. Dr. Sabri ORMAN’ın
başkanlığında gerçekleşen oturuma ise Prof. Dr.
Necdet ŞENSOY, Albaraka Türk, Genel Müdürü Fahrettin YAHŞİ, Kuveyt Türk KB Genel Müdür Yardımcısı Murat ÇETİNKAYA, SPK Ortaklıklar Finansmanı
Daire Başkanı Bircan AKPINAR ve İMKB’den Doç. Dr.
8
Mustafa K. YILMAZ konuşmacı olarak katıldı.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Güler ARAS’ın açılışını yaptığı panelde ARAS, “İslami
Finans” başlığı altında tanımlanan faizsiz yatırım ve
finansman araçlarının yapılandırılmasına ilişkin çalışmaların son 10 yılda önemli gelişme gösterdiğini
belirtti. Özellikle 2008 küresel finansal krizinin etkisiyle, geleneksel bankacılık sisteminde ortaya çıkan
sorunların, faizsiz finansal araçlara olan ilgiyi daha
da arttırdığını vurguladı.
Toplantıda ayrıca, İslam Hukuku uzmanlarının finans uzmanları ile bir araya getirilmesi gerektiğinden bahsedilerek, faize duyarlı yatırımcılara yeni
finansal araçların sunulmasına yönelik atılması gereken adımlar konusunda nasıl bir stratejik yol haritası izlenmesi gerektiği tartışılmıştır.
Üniversitemizin Başarısını Tübitak
Taçlandırdı
Prof. Dr. Rahmi Güçlü
tirilmesi ve Binalarda Isıtma Uygulaması” konulu
TÜBİTAK 1007 KAMAG Projesi (Proje Ekibi; Doç.
Dr.Ahmet DAĞDAŞ, Yard.Doç.Dr. Süleyman SEVİLGEN, Yrd.Doç.Dr.Burhanettin ÇETİN, Yrd.Doç.Dr.Ali
Volkan AKKAYA).
Makine
Fakültesi,
Makine
Mühendisliği
Bölümü’nden Prof.Dr.Rahmi GÜÇLÜ’nün Yürütücülüğünü yaptığı “ Ray Sistem Titreşimlerinin Yolcu
ve Çevre Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi” konulu TÜBİTAK 1001 MAG Projesi (Proje Ekibi; Arş.Gör.
Muzaffer METİN, Yrd.Doç.Dr.Hakan YAZICI, Sevgi
YALÇIN)
- Makine Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümünden Yrd.Doç.Dr.İhsan KAYA, bilim insanı destekleme kapsamında yaptığı bilimsel çalışmaları .
Öğretim Üyelerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
D
evlet Bakanı Prof.Dr.Mehmet AYDIN’ın katılımıyla 20 Nisan 2011 tarihinde Ankara’da
gerçekleştirilen TÜBİTAK Başarı Öyküleri
Paylaşım Günleri’nde, Üniversitemize gurur yaşatan öğretim üyelerimizin yaptığı çalışmalar, başarı öyküsü olarak seçilmiştir. Mühendislik,
Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarında Türkiye çapında toplam 85 proje ödüle layık görülmüş
olup, öğretim üyelerimizin projeleri, seçilen 15
Mühendislik projesi içerisinde yer almıştır. Öğretim üyelerimizin ödüle layık görülen çalışmaları
aşağıdaki gibidir;
Makine
Fakültesi,
Makine
Mühendisliği
Bölümü’nden Doç.Dr.Hasan Hüseyin ERDEM’in Yürütücülüğünü yaptığı “ Enerji Verimliliğini Arttırmak Üzere Termik Santral Atık Isılarının Faydaya
Dönüştürme Yöntemlerinin Araştırılması, Geliş-
9
Basında
YILDIZ
Yeni
akadem
ik yılın
ilk der
s
i
verild
i
2011-2
Şehirci 012 Akadem
i
l
Yıldız ik Bakanı Erd k Yıl Açılış T
öreni,
oğan B
a
gerçek Merkez
y
r
a
ktar’ın Çevre ve
Kampü
leştiril
ka
di.
sü
Oditor tılımıyla
yumu’n
da
M
erve Ko
çal
Merve
Baran SKoçal,
araç
13
Y
eni Akademik Yıl’ın açılış töreni 6 Ekim
2011 tarihinde yapıldı. Törene saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlandı. Akademik
yıl açılış törenine katılamayan devlet büyükleri duygu ,düşünce ve temennilerini telgrafla
bildirdiler.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül;
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin akdemik yıl açılış
törenine davetiniz için teşekkür ediyorum. Ülkemizin bilim kültür sanat ekonomi sanayi ve
uluslararası ilişkiler başta olmak üzere her alanda gelişmesi ve hedeflerine ulaşması yolunda en
önemli itici gücü üniversiteleridir. Gençlerimize
mesleki bilgi ve beceri kazandırılmasının yanısıra onların vizyon sahibi sorumluluklarının bilincinde ülke ve dünya sorunlarına duyarlı eleştirel
düşünen araştıran her alanda gelişmeye açık evrensel değerleri benimsemiş bireyler olarak yetiştirilmesi konusunda üniversitelerimize büyük
görev düşmektedir. Üniversitelerimizde çağın
gereklerine uygun bir eğitim sistemiyle yetiştirilen topluma yol göstermesi sorunların çözümü
konusunda etkin rol üstlenmesi beklenen gençlerimiz, yarınlarımızın en önemli güvencesidir.
Üniversitelerimizin desteklenmesi amacıyla çalışmalar titizlikle yürütülmektedir. Böylelikle bir
taraftan bütün gençlerimize eşit şartlarda kaliteli
ve çağdaş eğitim imkanı sağlanması, diğer taraftan da topluma öncülük edecek nitelikli insan
gücünün arttırılması hedeflenmektedir. Bununla
birlikte üniversitelerimizin de kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri bilimsel çalışmaları teknoloji alanındaki üretimleriyle dünya üniversiteleri arasındaki rekabette ön sıralarda yer almaları
büyük önem taşımaktadır.
Üniversitelerimizin AR-GE çalışmalarına yoğunlaşarak yeni buluşlar ve bilimsel yayınlarla ülkemizin adından söz ettirmeleri bizleri gururlandırmakta, ülkemizin bilim ve teknoloji alanında artan
potansiyeli hepimizi heyecanlandırmaktadır. Üniversitelerimizin başarısı ve tüm sektörlerle işbirliği içinde yürüteceği çalışmalar, bulundukları şehir
ve bölge başta olmak üzere ekonomik kalkınmanın
hız kazanmasına ve refahın artmasına, dolayısıyla
toplumsal barış ve huzurun sağlanmasına önemli
katkı sağlayacaktır. Bugün yeni unutmalarla akademik yıla başlayacak sevgili gençlerimizin gerekli donanıma sahip sorumluluklarının bilincinde
bireyler olarak büyük bir özgüven içerisinde ülkemizi ileriye taşıyacak başarılara imza atacaklarına
inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle 2011-2012
akademik yılında üniversitenizin değerli öğretim
üyeleri ve görevlileriyle sevgili öğrencilerimize
başarılar diliyor selam ve sevgilerimi iletiyorum.
14
TBMM Başkanı Cemil Çiçek;
Üniversitenizin 2011-2012 akademik yılı açlışına
nazik davetiniz için teşekkür ederim. Yoğun programım nedeniyle katılamadığım için üzgünüm.
2011- 2012 akademik yılının başarılı ve verimli
geçmesini diliyor şahsınızda tüm öğretim üyeleri,
öğrenci ve katılımcılara selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan;
Yıldız Teknik Ünviersitesi’nin 2011-2012 eğitim
öğretim yılının açılışına nazik davetiniz için teşekkür ederim. İlim irfan alanlarındaki önemli çalışmalarıyla ülkemize kaliteli insan gücü yetiştirerek
hizmet veren değerli eğitim kurumumuzun yeni
akademik yıl sevincini, heyecanını sizlerle paylaşıyorum. Kıymetli öğrencilerimize ve öğretim üyelerine başarılar diliyor sevgi ve selamlarımı sunuyorum.
Yeni Akademik Yıl temennileri
Telgrafların okunmasının ardından Yıldız Teknik
Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. İsmail Yüksek
açılış konuşmasını yaptı. Rektör Prof.Dr. İsmail
Yüksek konuşmasında; üniversitenin misyonu,
vizyonu, personel ve öğrenci sayısı, Erasmus programı, öğrenci bursları, Davutpaşa Kampüsü, Yıldız
Merkez Kampüsü, öğrenci yurtları, 100. Yıl proje
ve etkinlikleri, gelecekteki projeler konu başlıkları
altında genel bilgiler verdi .
Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek yeni akademik yılda
öğrenci ve öğretim elemanlarına ilişkin temennilerini “Değerli öğrencilerim üniversiteli olmanın
ayrıcalıklarından yararlanarak, sizlere sunulan
eğitim fırsatlarını verimli şekilde değerlendirmeli
ve bilinçli topluma tevşik sürecinde kendi yol haritanızı çizmelisiniz. Üniversiteniz her zaman sizin
yanınızda ve size destek olacaktır. Bir Yıldızlı olarak ülkenize, üniversitenize ve geleceğinize olan
inancınızı ve kendinize olan güveninizi kaybetmeyiniz. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğrenim görüyor olmanın gücünü, ayrıcalıklağını ve mutluluğunu kalbinizden eksik etmemenizi temenni eder
öğrenim hayatınızda başarılar dilerim.
Değerli öğretim elemanlarım Yıldızn bir parçası olmanın gereği olarak sahip olduğunuz bütün
bilgi tecrübe ve değerleri sevgiyle bütünleştirerek
üniversiteniz ve öğrencilerimizin gelişimine yapmış olduğunuz katkılar her zaman saygı sevgi ve
minnetle anılacaktır. Sizlerin başarıları özverileri ve nimetleri üniversitemiz için büyük güç ve
umut kaynağıdır. Üniversitemizin eğitim öğretim
ve araştırma faliyetlerinde göstermiş olduğunuz
çabaları takdirle karşılıyor ve sizleri gönülden tebrik ediyorum.” sözleriyle belirtti.
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr.
İsmail Yüksek’in ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar konuşmasını ger-
çekleştirdi. Bayraktar, konut projeleri kapsamında üniversiteye kazandırılan lojmanların yaşatığı
mutluluktan bahsetti ve ;
“Bugün ülkemizin neresine giderseniz gidin Yıldız
Teknik Üniversitesi mezunlarının yaptığı eserleri
görürsünüz. Barajlarından yollarına, köprülerinden menfezlerine, binalarından şehir düzenlemelerine ve demiryollarına varıncaya kadar bu ülkenin çalışanlarının izlerini görürsünüz. Bu kişiler
mütevazi, çalışan, üreten, problem çözen, teknik
elemanlar olarak tebaruz etmiştir. Biz zaten lisans
eğitimi alan yavrularımızdan kardeşlerimizden de
bunu bekliyoruz. Teknolojiyi çok iyi okuyabilen,
teknolojiyi çok iyi kullanabilen, gelişen ve değişen
dünya bilimini, dünya konjüktörünü çok iyi koklayabilen ve bugün dünyanın geldiği iletişim ulaşım
pozisyonunu, düzeyini de çok iyi anlayarak problem çözen ve sadece kendi önüne gelen projeleri
ve sadece kendisine gelen bir görevi yerine getirmek değil; üreten, buluş yapan ve yeni ARGE’ye
dayalı, yeni sistemler geliştiren gençler olarak donanmalıyız.
Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlamadan önce
Yıldız Teknik Üniversitemiz 100. Yılını kutluyor.
Bu gerçekten tebrik edilecek ve alkışlanacak bir
durumdur. Şimdi hocalarımız, rektörümüz çok
daha büyük bir vizyon çiziyor. Davutpaşa kışlasında çok daha modern ortamlarda binalarda, teknoparkıyla AR-GE’siyle ve özel sektörle gerçekten
çok daha iyi bilgi alışverişi yapmak suretiyle üniversitemizi geliştirmek durumundayız. “ dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a
konuşmasının ardından, Rektör Prof. Dr. İsmail
Yüksek tarafından diplomasının bir örneği takdim
edildi. Tören, Sanat Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi Özer Özel ‘in konseriyle devam etti.
Birinciler ödüllerini aldı
2010-2011 Eğitim öğretim yılı üniversite birincisi,
ikinci ve üçüncüsü ödüllerini aldı. Ödüller, Yıldız
Teknik Üniversitesi Vakfı, Yıldız Sosyal Hizmetler
Derneği, Mezunlar Derneği, Çağdaş Yıldızlılar Derneği, Koruma Yaşatma Derneği tarafından ortak
olarak hazırlandı. Ödül olarak tablet bilgisayar,
yazıcı, Kıbrıs tatili ve altın verildi.
2010- 2011 eğitim öğretim yılı üniversite birincisi
İşletme Mezunu Sibel Malgir, üniversite ikincisi Bilgisayar Mühendisi Furkan Işıkdoğan ve üçüncüleri
Endüstri Mühendisi Mert Edalı, Makine Mühendisi
Oğuz Ulutürk ödüllerini, Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten aldılar.
Tören bitiminde 2011-2012 Akademik Yılının ilk
dersini Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı kurucularından 1951 mezunu İnşaat mühendisi Ethem Vurucu
verdi. Dersin konusu” 60 yıldan örnekler” idi.
15
4.
DÖKÜM
VE ÇEVRE
SEMPOZYUMU
(IFES 2011)
17-18 Kasım 2011
16
Prof. Dr. Ahmet Ekerim
Dördüncü Döküm ve Çevre Sempozyumu (IFES 2011),
17-18 Kasım 2011 tarihlerinde Yıldız Kampüsü Oditoryumu’nda
gerçekleştirildi.
S
empozyumun açılış konuşması Balkan İleri
Döküm Teknolojileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr.Ahmet EKERİM yapıldı. Döküm
endüstrileşme için günümüzde vazgeçilmez
bir şekillendirme yöntemi olup, çevre ile önemli ortak çalışma alanlarına sahip olduğunu dile getirdi.
Döküm sadece şekilli parça üretme için gereksinim
duyulan bir üretim yöntemi olmayıp, şekilli parça
üretiminin yanında istenilen fiziksel, mekanik ve
teknolojik özelliklerin ve beklentileri karşılayacak
niteliklerde olmasını da sağlayarak vazgeçilemeyen
ve tarihin çok eski çağlarından günümüze çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti. Araştırma merkezinin iki önemli araştırmacıyı kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını açıklayarak Prof.Dr.Ferruh Ertürk
ve Prof.Dr.G.Nihat Kınıkoğlu’nun sevenlerine baş
sağlığı diledi.
Protokol konuşmalarında, Türk Döküm Sanayicileri Deneği’nden Kubilay Dal, TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası’ndan İrfan Kaptı, İstanbul Sanayi
Odası Başkan Vekili Fikret Tanrıverdi, Kimya Metalürji Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.Dr.Ergun Keleşoğlu, İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürü Prof.
Dr.Mehmet Emin Birpınar ve Rektör Prof.Dr.İsmail
Yüksek sempozyum konusunu, önemini ve sektöre
sağlayacağı yararlar dile getirilerek başarı dileklerini sundular.
Sempozyum açılış bildirisi Prof.Dr. Orhan Kural
tarafından sunuldu, sunumda bireysel olarak yapılması gereken çevre duyarlılığı hatırlatılarak,
yapılması çevrecilik anlayışı ile uyumlu olmayan;
TV programları, örnek alınması gereken sanatçılar,
doğa ve hayvan sevgisi, yemek ve içeceklerden giy-
17
silere kadar çok çeşitli yelpazelerde örnekler sunularak doğal hayatın korunması için önermelerde
bulunuldu.
Düzenlenen panelde enerji konusu tartışılarak,
döküm sektörü için en önemli girdi olan enerjinin
yönetimi, verimliliği, eğitimi, endüstrinin gelişmesindeki tarihi dönemleri örnekleri ile açıklandı. Tartışmalarda Eneri – Çevre –Yönetim – Döküm
çevre ve çevrecilik anlayışı ile döküm sektöründe
yapılan uygulamaların bilimsel, teknik, teknolojik
ve ekonomik analizleri yapıldı. Doğal kaynakları
ekonomik kullanarak, enerjinin kontrollü ve ekonomik kullanımı için doğa ve çevreye dostluk edecek, döküm sonrası daha az katı atık, daha az hava
kirletici ortam ve insan sağlığını koruyucu malzemelerle çalışmak, KYOTO yasalarının hayata geçirilmesini sağlayacak uluslar arası kabul görmüş çevre
standartlarının döküm sektöründe elde edilmesine
öncülük edecek çalışmaları özendirmek ve teşvik
etmek gelecek nesillere bırakılacak yaşanabilir ve
sürdürülebilir bir çevre koruma anlayışı pekiştirilmiştir.
Sempozyumun oturumları beş ayrı konuda gerçekleştirilmiş, toplam 16 bildiri tartışılmış. Sempozyuma; akademisyenler, sektör temsilcileri ile sektörde
çalışanlar, İstanbul çevre Şehircilik Bakanlığı’nda,
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Çevre Koruma Dairsinde ve kamuda çalışan mühendisler, lisans ve
yüksek lisans öğrencileri katılmıştır.
GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ’NİN
YTÜ İLE İŞBİRLİĞİ
ADIMLARI
5-6 Mayıs – 9-10 Haziran 2011 tarihlerinde Gaziosmanpaşa Üniversitesi
ve Yıldız Teknik Üniversitesi arasında gerçekleştirilen işbirliği
görüşmeleriyle, iki üniversitenin karşılıklı olarak sağlayabilecekleri
yararlar ortaya konuldu.
G
19
18
Prof.Dr.Ahmet Dursun Alkan
aziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) ile
Yıldız Teknik Üniversitesi arasında
kurulacak akademik işbirliğinin cazip
gelişmeler sağlayacağı gündeme gelmiştir. Bu amaçla ilk aşamada 5 Mayıs 2011
günü GOÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Osman Çakmak,
rektörlüğün davetlisi olarak YTÜ Yıldız kampüsünü ziyaret etti. Yapılan ilk toplantıda
Prof. Dr. Osman Çakmak ve YTÜ’den Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Mesut Güner’in yanısıra,
Tokat şehrine çeşitli yakınlıkları olan akademisyenler, (Teknopark) Teknoloji Transfer
Merkezi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Topuz, Gemi İnşaatı
ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, ElektrikElektronik Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr.
Nurettin Umurkan ve FBE Müdür Yardımcısı
Doç. Dr. Salim Yüce hazır bulundular. Toplantıda her iki üniversitenin özellikleri, yaşanan gelişmeler, geleceğe yönelik planları
ve mümkün işbirliği imkanları görüşüldü.
Prof.Dr.Osman Çakmak 6 Mayıs 2011 günü
Davutpaşa’da Fen-Edebiyat Fakültesi ve Kimya-Metalurji Fakültelerini ziyaret ederek, dekanlar ve öğretim üyeleri ile karşılıklı görüşmelerde bulundu.
Gündeme gelen konulardan özetler
Yapılan toplantılarda,GOÜ’nin Merkez Laboratuvarı ve Teknopark çalışmaları olduğunun
ve bu konuda YTÜ tecrübelerinden faydalanılmasının öneminin üzerinde duruldu. Türkiye
çapında ilk 10’a giren GOÜ Fizik-Kimya-Biyoloji bölümlerinin her birinde 10’ar donanımlı laboratuvar bulunduğu ve GOÜ’nün temel
bilimler alanında “Bilim Merkezi” olabileceği
belirtildi. Özellikle cihaz alımlarında merkezi
kullanıma açılacak cihazlar, özellikleri, kullanım durumları, uygun firma ve fiyat açısından YTÜ’deki uygulamaların GOÜ açısından
önemli olduğu ifade edildi. Bu çerçevede GOÜ
Merkez Laboratuvarı kurulumunda her iki
okul ilgililerinin irtibatının sağlanmasının yararlı olacağı görüşü benimsendi.
YTÜ’deki tecrübeden yola çıkılarak GOÜ’nde
Teknopark kuruluşu, yapılandırılması ve işleyişi konusunda işbirliği yapılması sonucunda
kısa zamanda daha çok mesafe alınabilece-
ği belirtildi. Ayrıca halen ilişkide bulumulan
Tokat Sanayi ve Ticaret Odası’nın,Teknopark
yapısına dahil edilmesinin önemli olduğu belirtildi.
YTÜ’de arama konferanslarının yapıldığı, bu
konferansların stratejik planlama ve gelecekteki hedef tespitlerine yer vermesinin kayda
değer olduğu ifade edildi. Yine YTÜ’de, yürütülmüş olan Proje Pazarı faaliyetinin yararlı
sonuçlar verdiğinin altı çizilerek, GOÜ’de arama konferansı ve proje pazarı faaliyetlerinin
yapılması fikri üzerinde duruldu.
GOÜ Mühendislik Bölümlerine, YTÜ mühendislik bölümlerinden,eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri için,akademik personelin
gelebileceği, bu konuda prosedürlerinin netleşmesi beklenen Farabi programının büyük
bir fırsat olduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede
Malzeme Mühendisliği alanında,büyük akademik potansiyele sahip YTÜ’deki güçten yararlanılabileceği, Biyomühendislik Bölümleri’nin
işbirliği içerisinde olmasının karşılıklı bir
çok yarar sağlayacağı belirtilmiştir. Toplantıda 2020 yılında sanayi üretiminde metal
kullanımının %25, Polimer %30, Seramik %20,
Kompozit %20-25 dolaylarında olacağı ve bu
yüzden malzeme teknolojisinde gelecekteki
eğilimin,eğitim programları ve araştırma çalışmalarında dikkate alınmasının önemli olacağının altı çizilmiştir.
YTÜ öğretim üyeleri, GOÜ’nün Gıda ve Tarım bilimlerinin ön plana çıkması konusunda, önemli bir potansiyel olacağı görüşlerini
öne sürmüşlerdir. Akredite bir Gıda Kontrol
Laboratuvarının kurulmasının önemine değinilmiştir.
YTÜ’de kurulan Ulusal Enerji Merkezi’nin işbirliği için kuvvetli bir zemin olduğu görüşmelere yansıyan önemli konulardan biri olmuştur.
ÖYP yoluyla GOÜ araştırma görevlilerinin 35.
madde üzerinden YTÜ’de görevlendirilmesinin yararlı olacağı belirtilmiştir.
20
GOÜ merkez veya ilçe kampüslerinde yeni
açılacak bölümler üzerinde durulmuştur.
Uluslar arası standartlarda gemilerde çalışacak mühendisleri yetiştiren, Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümü’nün ülke ve
dünya genelinde direk istihdam sağlaması ve
iş garantisi sunabilmesi bakımından önde gelen bir tercih olabileceği değerlendirilmiştir.
Tokat bölgesinde iç sularda görev yapacak bir
araştırma gemisine, ayrıca Almus baraj gölünde yüzer bir cankurtaran ve güvenlik elemanına ihtiyaç bulunmaktadır. Bölge iç sularında
avlanan balıkçılara 7 metre civarında tekne
kazandırılması hususları da ayrıca gündeme
getirilmiştir.
Üniversite-sanayi işbirliğinde etkinlik sağlanabilmesi için YTÜ’nün birikimi ve tecrübesine
Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmış sanayi bölgeleri potansiyeli de eklendiğinde işbirliğinin
önemli getiriler kazandıracağı ifade edilmiştir.
GOÜ’ne yapılan ziyaret
Gaziosmanpaşa
Üniversitesi
Rektörü
Prof.Dr.Mustafa Şahin’in daveti ile Prof.
Dr.Ahmet Dursun Alkan, 09-10 Haziran 2011
günlerinde,Taşlıçiflik yerleşkesini ziyaret
etti. Rektörlükte yapılan toplantılara Rektör
Yardımcıları Prof.Dr.Mücahit Eğri ve Prof.
Dr.Kenan Kara’nın yanısıra, Kimya Bölümü
öğretim üyesi Prof.Dr.Osman Çakmak katıldı.
Rektörlüğün koordinasyonu ile değişik fakül-
TOKAT / Zile
21
ÖYP yoluyla
GOÜ araştırma
görevlilerinin
35. madde
üzerinden YTÜ’de
görevlendirilmesinin
yararlı olacağı
belirtilmiştir.
22
te ve birimlerde bir dizi toplantı düzenlendi.
Bu toplantılarda görüşülen konular ve yapılması düşünülen işbirliği çalışmaları şunlardır:
GOÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi bünyesindeki Biyomühendislik, Gıda
Mühendisliği, Harita Mühendisliği ve Mekatronik Mühendisliği bölümlerinin,YTÜ’deki
ilgili mühendislik bölümleri ile işbirliği potansiyellerinin bulunduğu ifade edilmiştir.
Biyomühendislik bölümünün Enerji Bitkileri
ve Yeşil Yakıtlar gibi ön plana çıkan çevre
ve iklim değişikliğini korumaya katkı yapan
çalışmaları itibari ile yeni ve önemli bir mühendislik dalı olduğu, halen GOÜ’deki bazı
öğretim üyelerinin YTÜ öğretim üyeleri ile
aynı projede çalıştıkları gözlemlenmiştir.
Mekatronik Mühendisliği ve Harita Mühendisliği bölümlerinin eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerine destek amacıyla YTÜ’den
günlük veya dönemlik ziyaretçi öğretim üyelerine ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Tokat
bölgesindeki organik gıda ürünleri zenginliğinin üzerinde durularak, Gıda Mühendisliği bölümünün farklı mühendislik disiplinleri
ile işbirliği içerisinde olmasının yararlı olacağına değinilmiştir. Tokat bölgesinin gıda
ticareti ve bilhassa gıda ihracaatı gözönüne
alındığında uygun standart ve tanınırlığa sahip Gıda Laboratuvarlarının kurulmasına büyük ihtiyaç olduğu ve bu tip laboratuvarların
GOÜ bünyesinde kurulacağı belirtilmiştir.
Fakülte öğrencilerine İstanbul ve çevresindeki sanayi tesisleri ve firmalarda staj imkanı
sağlamada YTÜ’deki tecrübelerden yararlanılması gündeme gelmiştir. GOÜ ve YTÜ’nün
Farabi programı dahil olmak üzere, ortak eğitim programları, ortak konferans ve benzeri
etkinlikler düzenleyebileceği ve bu faaliyetlerin karşılıklı olarak duyurulmasının yararlı
olacağı belirtilmiştir. Geleceğin stratejik bilim alanlarının yer aldığı GOÜ Mühendislik
ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ndeki faaliyetler
YTÜ açısından geniş bir işbirliği potansiyeli
sunmaktadır.
T
abii
Bilimler
bölümleri
ve
altyapısı
kuvvetli
olan
GOÜ
FenEdebiyat
Fakültesi’nde,
yapılan
toplantılarda,fakültede yürütülen araştırma alanları üzerinde durulmuştur. Fizik
Bölümü’nde nanoteknoloji, piston alaşımları,
metalik camlar, süper iletkenler, ince filmlerin mekanik ve tribolojik tahlilleri, hidrojen
depolama, yapay elmas; Biyoloji Bölümü’nde
anti-kanser molekülleri ve biyolojik ürün uygulamalarının yapıldığı, Kimya bölümünde özel
deney ve araştırmalar yapılan laboratuvarlarla
iyi bir araştırma altyapısı bulunduğu gözlemlenmiştir.
GOÜ’nün 1982 yılında kurulmuş olup,en eski birimi olan Ziraat Fakültesi’nde geniş katılımlı bir
toplantı yapıldı. Fakülte “Ziraat Fakültesi Dergisi” adlı başarılı bir bilimsel dergiyi de çıkarmaktadır. Fakülteden bir öğretim üyesi, biyogaz
konusunda YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile
ortak bir projede çalışmaktadır. Yapılan toplantıda fakültedeki araştırmaların,biyosistem
mühendisliği ve diğer mühendislik alanları ile
ilişkili ve aynı zamanda çevre ve iklim değişikliği konularına katkı yapabilecek çalışmalara
önemli bir potansiyel teşkil ettiği gözlemlenmiştir.
Tıbbi aromatik bitkiler konusunda ülkemizde
önemli bir açık olduğu, kriterlerlerin eksikliği,
ilgili sektörün bilgilendirmeye ihtiyacı olduğu
ifade edilmiştir. YTÜ Teknopark bünyesinde
tıbbi aromatik bitkiler alanında katkı konulabileceği kaydedilmiştir. Üniversitede Teknopark
henüz kurulum aşamasında olduğundan bazı
araştırmaların bir başka teknoparkta yürütül-
düğü, bölgede büyük potansiyeli olan tıbbi
aromatik bitkilerin ve şeker pancarı araştırmalarının sanayi bağlantısına ihtiyacı olduğu üzerinde durulmuştur.Ayrıca bitki koruma, GDO
ve genetik araştırmalarının büyük bir işbirliği
potansiyeline sahip olduğu gözlemlenmiştir.
Tokat bölgesi meyve ve sebze ihracaatı bakımından özel bir bölgedir. Meyve ve sebze ihracaatının teknolojik, pazarlama ve diğer gerekleri ile geliştirilmesi, etkili bir işbirliği çalışması
konumundadır. Fakülte öğretim üyeleri İstanbul ilinin talep edeceği yüksek kaliteli organik
buğday ve diğer ürünlerin Tokat bölgesinden
temin edilebileceğinin önemine işaret etmişlerdir. Fakültede Enerji Bitkileri alanında önemli
bir altyapı bulunmaktadır. Enerji Bitkileri konusunda YTÜ’deki farklı mühendislik alanları ile işbirliğinin önemli sonuçlar verebileceği
üzerinde durulmuştur. İşbirliği potansiyeli
olan diğer bir konu yenilenebilir enerji kaynakları ve jeotermal enerjidir.
Öncelikli bir işbirliği alanının çevre kirliliğini
önleme olduğu ve bu konuda YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ile ilişki kurulması gündeme
getirilmiştir. Tokat dahil diğer bölgelerde çalışmalar yapılmasının aciliyet kazandığına dikkat
çekilmiştir. Tokat bölgesinde çevre kirliliğinin
kritik seviyelere ulaştığı belirtilmiştir. Bu arada
Erbaa ilçesinin çevre korumada iyi bir yol aldığı ifade edilmiştir. Tokat bölgesinde iç sular
önem arz etmektedir. YTÜ’de su havzalarının
yönetimi konusunda araştırmalar yapılmaktadır. Kalkınma Ajansları ve diğer desteklere başvurularak YTÜ ile ortak projeler geliştirmenin
yararlı olacağı belirtilmiştir.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin işbirliği adımlarının her alanda başarılı olması dileği ile…
GOÜ Hakkında
www.gop.edu.tr
REKTÖR : Prof.Dr.Mustafa Şahin
KURULUŞ : 01.11.1992
FAKÜLTELER : Ziraat, Fen-Edebiyat, İİB, Tıp, Eğitim, Mühendislik ve Doğa Bilimleri, Güzel
Sanatlar.
ENSTİTÜLER :FBE, SBE, Sağlık Bilimleri
YÜKSEK OKULLAR :Tokat ve ilçelerinde 4 yüksekokul, 12 MYO.
KAMPÜS :Taşlıçitflik, 2000 dekar.
SAYILAR
:(2010-2011): Öğrenci 18.511, Akademik 943, İdari 669.
TEKNOPARK :Kurulum aşamasında.
ADRES :GOÜ, Taşlıçiftlik Yerleşkesi 60250 TOKAT
23
TAYKON
2011
Yrd.Doç.Dr. Rabia ÖZAKIN
Tarihi Yapıları Koruma ve Onarım
Sempozyumu YTÜ Meslek Yüksekokulları
tarafından Gerçekleştirildi.
Y
ıldız Teknik Üniversitesi’nin 100.yıl
etkinlikleri kapsamında; YTÜ Meslek
Yüksekokulu ile YTÜ Milli Saraylar ve
Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu tarafından “Tarihi Yapıları Koruma ve Onarım
Sempozyumu (TAYKON 2011)” gerçekleştirildi.
Koruma-onarım sorunlarının ve çözüm önerilerinin paylaşılabileceği akademik bir ortam
oluşturulması, farklı disiplinlerden uzmanların bilgi alışverişinde bulunması ve ortak bir
bilgi birikimi sağlanmasının amaçlandığı sempozyum, 26-29 Ekim 2011 tarihleri arasında
Yıldız Oditoryumu’nda yapıldı.
Sempozyum; Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar
Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. Cengiz
Can, Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. Turgut Kocatürk, Fatih Belediye Başkan Yardımcısı
Erhan Oflaz, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, TBMM Milli
Saraylar Daire Başkanlığı Teknik Daire Başkan
Yardımcısı Sinan Bölek ve YTÜ Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Tamer Yılmaz’ın açılış konuşmaları ile başladı.
Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Sempozyum Eş Başkanı Prof.
Dr. Cengiz Can, açılış konuşmasında; “koruma
alanının son yıllarda kapsamının genişleyerek
uygulama çeşitliliğinin arttığını, bu gelişme
ile birlikte interdisipliner çalışmaların yaygınlaşmaya başladığını, sempozyumun amacının
da farklı disiplinlerden proje hazırlayanlar,
uygulayıcılar ve eğitimcileri bir araya getirmek olduğunu” belirtti. “Hızlı ve yaygın uygulamaların sevindirici olmakla birlikte, riskleri
de beraberinde getirdiği, restorasyonun asıl
amacının var olan tarihi yapıların eskilik ve
özgünlüğünün korunarak ömrünü uzatmak
olduğu, yok olmuş, varlığı bile unutulmuş yapıların tekrar inşa edilmesi ile tarihi yapı elde
edilemeyeceğini, bakım-onarımın daha doğru
olduğunu, “aşırı restorasyon” yerine gerekli
ve nitelikli restorasyonlara ihtiyaç olduğunu”
vurguladı.
Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Sempozyum
Eş Başkanı Prof.Dr. Turgut Kocatürk ise, açılış
konuşmasında; “eski eser zenginlikleri açısından ülkemizin, dünyada ender bölgelerden biri
olduğunu, ilk çağlardan itibaren önemli medeniyetleri barındırdığını, bu medeniyetlerin
meydana getirdikleri eserlerde, günümüzde
önem kazanan “sürdürülebilirlik” ve “ekolojik
mimari” kavramlarını çok doğru biçimde uyguladıklarını belirterek, böylesi önemli medeniyetlerin eserlerini işlevsel hale getirerek tarihi
mirası korumanın, günümüz neslinin hizmetine sunmanın ve gelecek nesillere aktarmanın,
ülke turizmini canlandırmak en önemlisi de
onları yaşatmanın, restorasyon alanında çalışan ve bu işe gönül veren herkesin görevi olduğunu” vurguladı. Tarihi yapıların öneminin
gün geçtikçe daha çok kavranmakta olduğunu,
bu yapıların restorasyon çalışmalarının da son
yıllarda büyük oranda arttığını, buna paralel olarak, tarihi eserlerin korunmasının, hem
taşıyıcı sistemleri, hem de sanatsal özellikleri açısından, aslına uygun olarak onarımında
ihtiyaç duyulan, her alandaki nitelikli eleman
sayısının da sürekli arttığını belirten Prof.Dr.
Turgut Kocatürk; restorasyon alanında ihtiyaç
duyulan nitelikli eleman sayısının artmasına
katkıda bulunmak için, koruma ve onarım camiasında, bilim dünyasının ve ilgili kurumların
bir araya gelerek geliştirdikleri yöntemleri ve
uygulama tecrübelerini paylaşacakları kongre,
panel ve sempozyumların daha sık düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Sempozyumun açılış oturumu YTÜ Mimarlık
Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Başkanı
25
Prof.Dr. Can Binan başkanlığında gerçekleştirildi. İstanbul Koruma Uygulama ve Denetim
Müdürlüğü (KUDEB) Müdür Yardımcısı Meltem Gündoğdu, İstanbul İl Özel İdaresi’nden
Y.Mimar Asuman Budak, İstanbul Rölöve ve
Anıtlar Müdürü Salman Ünlügedik, TBMM Milli
Saraylar Daire Başkanlığı’ndan Y.Mimar Damla Acar ve Vakıflar 1. Bölge Müdürü İbrahim
Özekinci’nin davetli olarak katıldığı özel oturumda, Türkiye’de koruma ve onarım uygulamaları gerçekleştiren resmi kurumların yaptığı
uygulamalar, karşılaştıkları sorunlar, zorluklar, geleceğe yönelik hedefleri konuşuldu.
İki Meslek Yüksekokulu tarafından ortaklaşa
düzenlenen sempozyumda, üç gün boyunca
“koruma ve teori, belgeleme, restorasyon-uygulama, taşıyıcı sistemler, malzeme, tek yapı
koruma sorunları, arkeolojik alanlar, kırsal,
kentsel tarihi çevre koruma” ana başlıkları altında gerçekleştirilen 15 oturumda 48 bildiri
sunuldu. Farklı uygulamaların paylaşıldığı ve
farklı disiplinlerde bir çok uzmanın bir araya
geldiği sempozyum; öğrenciler ve akademisyenler tarafından büyük ilgi gördü.
Sempozyumun kapanış oturumunda Prof. Dr.
Can Binan, Prof. Dr. Cengiz Can, Prof. Dr. Kutgün Eyüpgiller ve Prof. Dr. Turgut Kocatürk tarafından;
Sempozyuma uygulamacıların katılımının önemi,
Restorasyon uygulamalarında disiplinler arası
çalışmanın önemi,
Farklı bilim alanlarının ortak bir terminolojide
buluşmaları gerektiği, aynı anda kullanabilecekleri ortak bir dilin geliştirilmesinin gerekliliği,
Geleneksel yapılarda taşıyıcı sistemlerin ve
yapı elemanlarının iyi bilinmesi ve öğretilmesinin gerekliliği,
Arkeolojik alanlardaki restorasyonların önemi,
Koruma ve uygulama alanındaki resmi kurumlarımızda deprem öncesi ve sonrası için stratejik planlamanın eksik olduğu,
vurgulanarak, sempozyumun genel bir değerlendirilmesi yapıldı.
Sempozyum kapsamında, aynı zamanda Çalıştay ile 1. Öğrenci Çalışmaları Sergisi gerçekleştirildi. 30 öğrencinin katıldığı ve İstanbul Tarihi Yarımada Uygulama ve Araştırma
Merkezi (İSTYAM) tarafından “İstanbul Tarihi
Yarımada’dan İzlenimler: Bulgur Palas ve Çevresi” konulu Çalıştay; 26-29 Ekim 2011 tarihlerinde YTÜ Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksekokulu’nda yapıldı.
21Ekim-4 Kasım 2011 tarihleri arasında YTÜ
Yüksel Sabancı Sanat Merkezinde yer alan 1.
Öğrenci Çalışmaları Sergisinde ise, Meslek Yüksekokulu Basın ve Yayın Teknolojileri Programı, Restorasyon Programı ve Seramik Cam ve
Çinicilik Programı ile Milli Saraylar ve Tarihi
Yapılar Meslek Yüksekokulu Mimari Restorasyon Programı öğrencilerinin çalışmaları sergilendi. Sempozyum kapsamında Semih İrteş
tarafından, “Bursa Ulu Camii 2006-2009 Onarımı” adlı bir poster sergisi gerçekleştirildi.
Sempozyumunda sunulan bildiriler ve katılımcılar hakkında detaylı bilgiye www.taykon2011.yildiz.edu.tr sayfasından ulaşılabilir.
27
İ
K
E
T
S
İ
L
MEC
R
A
L
”
Z
I
D
L
I
“Y
28
ERDOĞAN BAYRAKTAR : Trabzon’un Of İlçesi’nde doğdu.
İstanbul Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten
sonra İstanbul Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü İnşaat Anabilim Dalı’nda ‘Metropol Şehirlerde Alternatif Yerleşim Bilimleri’ konusunda Yüksek
Lisans derecesi aldı. Bükreş Üniversitesi’nde inşaat
sözleşmeleri konusunda tez hazırlayarak derece aldı.
Faruk Çelik :
1956 yılında Artvin-Yusufeli ilçesinde doğdu. İlkokulu Artvin
de orta öğrenimini Bursa da tamamladı. Bursa Yüksek İslam
Enstitüsü’nü bitirdi. Yıldız Üniversitesine bağlı Kocaeli İşletme
Enstitüsünde iki yıl işletme eğitimi gördü. Dört yıl Lise öğretmenliği yapan Sayın
ÇELİK, çeşitli dallarda ticaretle meşgul oldu.
Nusret Bayraktar : Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühenidsliği Fakültesi’ni
bitirdi. Bademlik İlim ve Hizmet Vakfı Kurucu Üyeliği ve
Başkanlığı, İstanbul İl Genel
Meclis Üyeliği, Mahalli İdareler
Derneği ve Mahalli İdareler Enstitüsü Kuruculuğu ve Yönetim Kurulu Üyeliği, Beyoğlu Belediye Başkanlığı yapmıştır. XXII.ve XXIII.
Dönem İstanbul, XXIV. Dönem Rize Milletvekilidir.
Evli ve 4 çocuk babasıdır.
İlyas Şeker : 1960 yılında Erzurum’da doğdu.
İlkokulu Erzurum’da, Orta Okulu Kars’ta tamamladıktan sonra
girdiği Ankara Tapu ve Kadastro Lisesi’nden 1978 yılında mezun oldu.Aynı yıl Bursa Orhaneli Kadarstro Müdürlüğü’nde
Fen Memuru olarak iş hayatına başladı. Memuriyeti
devam ederken; öğrenimini de sürdürdü.Sırasıyla;
Gazi Üniversitesi Tapu ve Kadastro Meslek Yüksek
Okulu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Kadastro
Mühendisliği’nde okudu, mezun oldu. 1985 yılında
özel sektöre geçti. Denge Harita’nın kurucu ortağı
ve şirket müdürü olarak çalışmaya başladı. 1986
yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Yüksek Lisans’ını tamamladı.
A. Edip Uğur :
7 Nisan 1950’de Balıkesir’de
doğdu. Babasının adı İsmail Hakkı, annesinin adı
Güzide’dir. Kimya Mühendisi
ve Sanayici; İstanbul Devlet
Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Kimya Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Balıkesir Ticaret Odası Başkanlığı,
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Balıkesir
Şube Başkanlığı yaptı. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanıdır. 18, 22 ve 23. Dönemde Balıkesir
Milletvekili seçildi. Uğur, evli ve 3 çocuk babasıdır.
Halil Mazıcıoğlu :
4 Kasım 1960’ta Gaziantep’te
doğdu. Babasının adı Mehmet Doğan, annesinin adı Hilal Neşide’dir. Yüksek Makina
Mühendisi; Yıldız Üniversitesi
Makina Mühendisliği Bölümünü
bitirdi. Yüksek lisansını, aynı
üniversitede “Isı proses” dalında tamamladı. Tekstil, doğalgaz, mühendislik hizmetleri sektörlerinde
yönetici olarak, inşaat sektöründe müteahhit olarak
faaliyette bulundu.
LÜTFÜ TÜRKKAN :
Lütfü Türkkan, 1959 yılında
İstanbul’da doğdu.Eğitimi: 2004
/ - Makedonya Kiril Metodij Üniversitesi (Türkoloji Bölümü)
Makedonya, 1978 / 1980 DGSA
Mimarlık Yüksek Okulu İstanbul,
1976/1978 Yıldız Teknik Üniversitesi, 1973 / 1976 Kabataş Erkek Lisesi İstanbul. Sanayici Tügmad Türkkan Gıda Mad. San ve Tic. A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı.
Ünal Kacır : 13 Ocak 1953’te Giresun
Şebinkarahisar’da
doğdu.
Babasının adı Mehmet, annesinin adı Zeynep’tir. Makine
Mühendisi; İstanbul Devlet
Mühendislik Mimarlık Akademisi Vatan Mühendislik
Yüksek Okulunu bitirdi. Çalışma Bakanlığında İş
Güvenliği Müfettişi olarak görev yaptı. İstanbul
İl Genel Meclisi Üyeliği görevinde bulundu. 22
ve 23. Dönemde İstanbul Milletvekili seçildi. 23.
Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Başkanı oldu.
Orta düzeyde İngilizce bilen Kacır, evli ve 3 çocuk babasıdır.
Zeki Aygün :
22 Temmuz 1953 tarihinde Kocaeli’nin Derince ilçesinde doğdu. 1976 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Bölümünden mezun oldu. 1979-1981 yılları arasında serbest
elektrik mühendisliği hizmeti verdi. 1981 yılında Ünka İnş. Tes. San. Ve Tic. Ltd. Şirketini
kurarak 1981 yılından bugüne şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürmekte. AK Parti
Kocaeli İl Başkan Yardımcılığı ve Kocaeli İl Başkanlığı görevlerini yürüttü. 12 Haziran 2011
seçimlerinde Ak Parti Kocaeli Milletvekilliği görevine talip olduğumdan dolayı görevinden
istifa etti. Evli ve 3 çocuk babası.
29
Kemal Ekinci : 1945 Sarıkamış doğumludur.
İlkokulu köyünde, ortaokulu
Sarıkamış’ta okudu. 1966 yılında Kars Alpaslan Lisesi’nden
mezun oldu. 1972 yılında
Devlet Mühendislik Mimarlık
Akademisi’ni bitirdi. İş hayatı,
1972 yılında Muş Bayındırlık Müdürlüğü’nde görev almasıyla başladı. 1973 yılında Erzurum’daki
Karayolları 12. Bölge Müdürlüğü’nde, 1976 yılında
Bursa’da Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü’nde çeşitli kademelerde görev yaptı.1978 yılında Bursa
YSE İl Müdürü olarak atandı.1979 yılının sonunda Ankara YSE Genel Müdürlüğü Köy Yolları Daire
Başkanlığı’na atandı. 1980 yılı Mayıs ayında istifa
ederek, özel bir firmada şantiye şefi olarak çalıştı.
1981 yılından itibaren kendi işini kurarak serbest
çalışmaya başladı.
30
Gürsoy Erol : 1956 yılında Tokat’ta dünyaya
geldi. 1978 yılında Yıldız Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
Etibank’ta madencilik sektöründe başlayan iş hayatına özel
sektörde çeşitli görevler alarak
devam etti. Genel Müdürlük yaptı. Bir müddet kendi firmasında ticaretle meşgul oldu. 1985’ten beri
aktif olarak siyasetin içinde çeşitli görevler aldı.
Evli ve iki çocuk babası.
Gülay Dalyan : Gülay Dalyan, 1 Haziran
1962’de İstanbul’da doğdu. Babasının adı Suret Naci, annesinin adı Zühtüye’dir.Matematik
Mühendisi; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Mühendisliği
Bölümünü bitirdi. Kutes Madencilik AŞ Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı, Kut Enerji
Madencilik Şirketi Genel Müdürü, Kaplan Deri Konfeksiyon Sanayi AŞ Genel Müdür Yardımcısı olarak
görev yaptı.
İdris Güllüce :
1950
yılında
Erzurum
Hasankale’de doğan İdris Güllüce, İlköğrenimini Erzurum’da
tamamladıktan sonra, eğitim ve çalışma hayatına
İstanbul’da devam etti. Orta
öğrenimini Haydarpaşa Meslek
Lisesinde tamamlayarak Yıldız Teknik Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Fakültesi’ne girdi. Sonrasında,
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümünü
de bitiren İdris Güllüce; Gebze Yüksek Teknoloji
Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalında da, “Yerel Yönetimlerin Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu
mastır tezini tamamladı. Serbest mühendis olarak
iş hayatına atılan Güllüce, kendi inşaat şirketini
kurdu.
Osman Boyraz :
20.01.1974 yılında Sivas ili
Gürün ilçesinde doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini Sivas’ta
tamamladı. Üniversite eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi
İnşaat Fakültesin’de Harita ve
Kadastro bölümünü bitirerek
HARİTA MÜHENDİSİ ünvanını
aldı. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsün’de doğalgaz dağıtım şirketlerine yönelik altyapı bilgi sistemlerinin oluşturulması tezi ile yüksek lisans eğitimini tamamlayarak HARİTA YÜKSEK MÜHENDİSİ
ünvanını aldı.
Metin Külünk :
16.11.1960 tarihinde Rize’nin
Güneysu ilçesinde dünyaya
geldi. Babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini sırasıyla Diyarbakır ve
İstanbul’da tamamladı. Daha
sonra Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Askerlik hizmetini yerine getirmesinin ardından
1984 yılında İnanç Dış Ticaret Hizmetleri Grubunda iş hayatına atıldı.
Yıldız, Sanat ile Renklendi
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri, Yıldız Kampüsünde gerçekleşen
I.Karma Öğrenci Sergisi ile sanat dünyasındaki varlıklarını bir kez daha
hatırlattı. Öğrenciler tarafından yapılan ve tasarlanan ürünler, Hocalarının
da desteğiyle sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
Yrd.Doç.Dr. Rabia Özakın,
Öğr.Gör. Burak Satar
Y
üksel Sabancı Sanat Merkezinde 21
Ekim- 4 Kasım tarihleri arasında
I.Karma Öğrenci Sergisi etkinliği
gerçekleştirildi. Sergide, YTÜ Meslek
Yüksekokulu, Basım ve Yayın Teknolojileri
Programı, Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar
Meslek Yüksekokulu, Restorasyon Programı
ve Seramik Cam ve Çinicilik Programı
öğrencilerinin proje ve çalışmaları yer aldı.
32
Geleneksel hale getirilmek istenen BaskıResim, Seramik ve Restorasyon 1. Öğrenci Sergisi, YTÜ 100.Yıl etkinlikleri arasında, konusu
itibariyle özel bir yere sahip. Yaratıcı sanata
farklı bir bakış açısı sunan sergi, Yıldız Teknik
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek,
Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Turgut Kocatürk, Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar
Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Cengiz Can ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Güler Aras’ın katılımıyla 21
Ekim 2011 tarihinde açıldı.
Sergi de ziyaretçilerin en çok dikkatini
çeken potansiyelin büyüklüğü oldu.
Toplam 130 çalışmanın yer aldığı sergi, Yrd.
Doç. Dr. Rabia Özakın, Öğr. Gör. Burak Satar, Öğr. Gör. Kadir Demir, Öğr. Gör. Yavuz
Sevinç, Öğr. Gör. Burcu Serbes, Öğr. Gör.
Drahşan Uğuryol ve Uzman Ayça Özmen
tarafından düzenlendi. Seramik Cam ve Çinicilik Programı öğrencilerinin sergide raku, serbest şekillendirme, endüstriyel üretim ve dekor örneklerinden oluşan çalışmaları yer aldı.
Basım ve Yayın Teknolojileri Programı Öğr.
Öğr. Gör. Kadir Demir,
Öğr.Gör, Burak Satar
Gör. Burak Satar Atölyesi öğrencilerinin ise
sergide ağaç baskı işlerinden oluşan serbest
çalışmaları geleneksel atölye yaklaşımıyla ortaya kondu.
Sergide, Maslak MYO ile Milli Saraylar ve
Tarihi Yapılar MYO Restorasyon Programı
öğrencilerinin rölöve ve restorasyon projelerinin posterlerinden, ahşap, alçı, taş,
konservasyon ile Türk motifi atölyelerinde
gerçekleştirdikleri çalışmalara kadar geniş
yelpazede ürünler yer aldı. Ayrıca Milli
Saraylar ve Tarihi Yapılar MYO tarafından
gerçekleştirilen “YTÜ Yıldız Yerleşkesinde
Bulunan Osmanlı Çeşmelerinin Belgeleme;
Koruma ve Onarım Çalışmaları” adlı projenin
posterlerinin de bulunduğu toplam 73 adet
çalışma sergilendi.
Yıllardır biriken enerji ile ortaya konan işler,
izleyiciler tarafından heyecan ve ilgi ile
izlendi…
9. Uluslararası Kırılma
Konferansı
9.Uluslararası Kırılma Konferansı Endüstriyel İlişkiler Uygulama
ve Araştırma Merkezi’nin organizasyonu ile, 19-21 Ekim 2011
tarihleri arasında 100. Kuruluş Yılını kutlayan Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir.
1
Düzenleme Kurulu Adına
Prof. Dr. Ahmet Topuz
981 Yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Düzenlenerek yaşama geçirilen Kırılma
Konferansı belli aralıklarla Karadeniz Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi,
Fırat Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Kocaeli
Üniversitesinde düzenlenerek devam etmiştir.
9.Uluslararası Kırılma Konferansı Endüstriyel
İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin organizasyonu ile, 19-21 Ekim 2011 tarihleri arasında 100. Kuruluş Yılını kutlayan Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir. Kırılma ve
Kırılma olgusuna dayalı mühendislik tasarımı ve
uygulamalarının, bilimsel teknik ve sınırlı da olsa
ekonomik yönleriyle ele alınıp değerlendirildiği
bu konferansta yurt içi ve yurt dışından toplam
60 bildiri sunularak tartışılmıştır. Sunulan bildiriler teorik ve deneysel çalışmalar olarak iki grupta
toplanmaktadır.
Bilim ve teknolojide ileri gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerde kırılma konusundaki araştırmaların
itici gücü uygulama alanlarının gereksinmelerinden kaynaklanmaktadır. Üzerinde önemle durulan
hususlar teknik, ekonomik ve çevresel nedenlerle
limit dizaynlara gitme zorunluluğudur. Bu durum
can ve mal güvenliğini ön plana çıkarmıştır. Dolayısıyla kırılma çalışmaları önemli bir motivasyon
vermiştir. Ayrıca yeni tasarımlarda kompozit, polimer, seramik, nano malzemelerin gittikçe artan
bir hızla kullanılmaları bu malzemelerin kırılma
davranışlarının daha fazla araştırılmasına neden
olmaktadır. Bu konferansta sunulan bildirilerde
bunu gözlemlemek mümkün olmuştur. Ayrıca hasar analizlerinin gittikçe artan bir ivme kazandığını görmekteyiz. Konferans kapsamında yapılan
panel tartışmalarının hasar analizlerine yön gösterici bazı sonuçlara ulaştığını ümit ediyoruz.
Sonuç olarak 9. Uluslararası Kırılma Konferansı’nda
teorik ve deneysel çalışmalardan oluşan kırılma ve
hasar araştırmalarının son durumu bilimsel olarak
değerlendirilmiştir. Ayrıca farklı alanlardan araştırmacıların bir araya gelerek kırılmanın farklı
alanlarında görüş ve fikir alışverişi yapmalarına
olanak sağlamıştır.
Konferansın son günü öğleden önceki oturumlar
geçtiğimiz Şubat ayında kaybettiğimiz değerli bilim adamı Prof. Dr. Şadi KARAGÖZ anısına düzenlenmiştir. Prof. Dr. Ahmet TOPUZ oturum öncesi
yaptığı konuşmada Prof. Dr. Şadi KARAGÖZ’ün
Kırılma Konferanslarının düzenlenmesinde önemli katkılarının bulunduğunu söyleyerek kendisini
saygı ile andıklarını belirtmiştir.
33
Uluslararası Gemi İnşaatı
ve Denizcilik Sempozyumu
Yıldız Oditoryumu’nda
Gerçekleştirildi
Yüzüncü yılımızda uluslararası
etkinliklerimize yeni bir sempozyum ekledik.
Düzenleme kurulu adına
Prof.Dr.Ahmet Dursun Alkan
Ulaştırma Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığı’nın himayesinde, Yıldız Teknik Üniversitesi
Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi tarafından düzenlenen
1.Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik
Sempozyumu (First International Symposium of Naval Architecture and Maritime,
INT-NAM 2011) 24-25 Ekim 2011 tarihinde
Yıldız’da gerçekleştirildi. Sempozyumun
amacı, gemi inşaatı ve denizcilik alanın-
Nur Burgazoğlu,
Baran Saraç
da eğitim ve araştırma faaliyetlerini 1967
yılından bu yana sürdüren Yıldız Teknik
Üniversitesi ve Gemi İnşaatı ve Denizcilik
Fakültesi’nin aynı isimli uluslararası bir bilimsel etkinlik yoluyla dünya okulları ile
işbirliği imkanlarını artırmak, gündemdeki
bilimsel ve teknolojik araştırmalar, yenilikçi çalışmalar ve bulgularla birlikte gelecekte
insan refahı ve çevreye duyarlı çalışmalara
yön verecek katkıların ortaya konarak bu gelişmeleri geniş kitleye duyurmak olmuştur.
Türkiye’nin düzenlediği, alanında ilk uluslararası bilimsel etkinlik olan INT-NAM 2011’in
açılış töreni 24 Ekim 2011 günü saat 10:00’da
yapıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nı takiben açılış konuşmaları sırasıyla Sempozyum
Başkanı Prof.Dr. Ahmet Dursun Alkan, Gemi
İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Bahri Şahin, Gelişim Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Mesut Güner, Rektör Vekili ve Türk
Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan ve Başbakanlık Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu tarafından yapıldı.
Uluslararası katılımın yüksek olduğu INT-NAM
2011 sempozyumunda 16 ülkeden 42 üniversite, araştırma ve sanayi kuruluşlarını temsilen 161 katılımcının hazırladığı 82 tebliğ yer
aldı. Yabancı ülkelerden katılan araştırmacılar
37, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi öğretim elemanları ise 16 bildiri hazırladılar. Hamburg Teknik Üniversitesi’den Prof. Dr. Ing.
Heinrich Södıng, Trieste Üniversitesi’nden
Prof. Radoslav Nabergoj ve New Orleans
Üniversitesi’nden Prof. Dr .Bhaskar Kura’nın
davetli bildiri ile katıldığı sempozyumda sunulan bilimsel çalışmalar; Hidrodinamik,
Deniz Taşımacılığı, Yeşil Teknolojiler, Gemi
Dizaynı, İnsan Faktörü, Deniz Yapıları ve Güvenlik, Gemi Sevk Sistemleri, Enerji Verimliliği ve Gemi Makineleri alanlarına hitap etmiştir. INT-NAM 2011 sosyal faaliyetleri arasında
Gala Yemeği, 24 Ekim akşamı YTÜ Hisarüstü
Sosyal Tesisleri’nde, Boğaz’da tekne gezisi ise
25 Ekim akşamı sempozyum kapanışının ardından gerçekleşti.
Sempozyum esnasında
Gemi İnşaatı ve Gemi
Makineleri Mühendisliği Bölümü lisans ve
lisanüstü
öğrencileri
ile üniversitemizdeki
farklı mühendislik dallarından bir
grup öğrencinin ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu projelerden YTÜ
Hidrojenli ve Güneş Enerjili tekne
ve teknik özellikleri açık alanda ziyaretçilerin incelemesine sunuldu.
Sempozyum ambleminde 1911 yılında hizmete giren Kalender isimli
şehirhatları gemisi kullanıldı.
Sempozyuma Gemi Mühendisleri Odası, Türk Loydu, Türk Hava Yolları, Deniz Ticaret Odası,
Gemi Sanayicileri Derneği, Tuzla Gemi Sanayi ve Ticaret Şirketi, Şehirhatları İşletmesi, Barbaros Denizciler Derneği ve İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi katkıda bulundu.
Hatıra plaketleri verildi.
Açılış töreninde Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi’ne geçmişte katkılarda bulunmuş ve
sempozyumda kuruluşları temsilen katılan değerli bilim adamı ve profesyonellere INT-NAM
2011 sempozyumu hatıra plaketleri verildi. Plaket takdim edilenler: Prof. Dr. Ali Cemal Benim,
Prof. Dr .Andreas Meyer-Bohe, Prof. Dr. Carlos Guedess Soares, Prof. Dr. Dong-Myung Bae,
Prof. Dr. Güldem Cerit, Prof. Dr. Lothar Dannenberg, Cemalettin Şevli, İsmet Üner,
Metin Kalkavan, Prof. Dr. Michael Klausner, Prof. Dr. Nil Güler, Prof. Dr. Muhittin Söylemez, Prof. Dr. Nihat Tekin, Prof .Dr. Oğuz Borat, Prof. Dr. Osman
Kamil Sağ, Prof. Dr. Osman Turan, Özkan Poyraz, Dr. Ahmet Paksoy,
Prof. Dr. Sander Çalışal, Prof. Dr. Tamer Yılmaz, Prof. Giorgio Trincas, Prof. Radoslav Nabergoj, Prof. Dr. Osman Kamil Sağ, Süleyman Genç, Yaşar Duran Aytaş, Ziya Gökalp.
35
Sempozyuma katkı sağlayan üniversiteler
Sempozyuma bildirileri ile bilimsel katkı sağlayan
16 ülkenin üniversite, araştırma ve sanayi kuruluşları şükran ve saygı ile aşağıdaki gibi sıralanmıştır.
36
University of New Oerleans, Texas A&M University
(ABD); Bundeswehr Technical Centre for Ships and
Naval Researches, Berlin University of Technology,
Duesseldorf University of Applied Sciences, Friendship Systems GmbH, Gabler Maschinenbau GmbH,
Hamburg University of Technology, Kiel University
of Applied Sciences, University of Rostock (Almanya); University of Liege (Belçika); Bulgarian Ship
Hydrodynamics Center-BSHC, Varna Free University
(Bulgaristan); Aalto University (Finlandiya); Pukyong
National University (Güney Kore); IHC Merwede Metalix (Hollanda); University of Newcastle, University
of Strathclyde (İngiltere); Marine Fisheries Department, University of Genoa, University of Naples
“Federico II”, University of Trieste (İtalya); Kobe
University (Japonya); Defence R&D Canada Atlantic,
University of British Coumbia (Kanada); Port Said
University (Mısır); Kielce University of Technology,
Naval Academy (Polonya); Ovidius University (Romanya); Technical University of Lisbon (Portekiz);
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Dokuz Eylül Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi,
İstanbul Kültür Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Piri Reis
Üniversitesi, TÜBİTAK, Yıldız Teknik Üniversitesi
(Türkiye).
Uluslararası Gemi İnşaatı ve Denizcilik Sempozyumu bilimsel katkı ve katılım anlamında beklenen
başarıya ulaşmıştır. INT-NAM sempozyumunun
ülkemizde ve/veya diğer ülkelerde seri halinde düzenlenecektir. Yabancı katılımcılar bir
sonraki sempozyumun yine üniversitemizde düzenlenmesinden memnun olacaklarını bildirmişlerdir.
37
38
GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
PROF. DR MESUT GÜNER İLE SÖYLEŞİ
Üniversitemizde 3 yıldır Eğitim-Öğretim Rektör Yardımcılığı
görevini yürüten Prof. Dr. Mesut Güner, Ağustos 2011 tarihinden
itibaren İstanbul Gelişim Üniversitesi Kurucu Rektörü olarak
görevlendirilmiştir. Kendisiyle kariyerini, Yıldız’dan İstanbul
Gelişim Üniversitesi Rektörlüğü’ne uzanan süreci konuştuk.
Muhammed Attila Sevim
Aslıgül Topuz
Akademik kariyeriniz üretken ve performansı
yüksek bir süreç olmuş. Bize biraz bu dönemde yaşadıklarınızdan bahseder misiniz lütfen?
1967 Malatya doğumluyum. İlkokul, ortaokul ve
liseyi İstanbul’da bitirdim. Pertevniyal Lisesi’ni bitirdikten sonra 1984 yılında İTÜ Gemi İnşaatı ve
Denizcilik Fakültesi, Gemi İnşaatı Mühendisliği
Bölümü’ne ilk yüzdebirlik dilimde girdim. Edebiyat alanını da sevmeme rağmen yeteneğim sayısal
yönde olduğu için mühendislikler temel tercihimdi. Denize olan tutkum, gemicilik tutkum da benim için tercihte çok önemliydi.
Eğitim geçmişiniz başarılarla dolu, çok genç
yaşta profesör ünvanını aldınız. Bunun yanı
sıra özel sektörde de çalışmışsınız.
Evet, üniversitem bitiminde bir dizayn bürosunda
çalıştım ve aynı zamanda yüksek lisans yaptım.
Milli Eğitim Bakanlığı yüksek lisans ve doktora
programları için yurt dışına öğrenci yollayacağına
dair bir ilan gördüm ve başvurdum. Sınav sonucunda başarılı bulundum. O zamana kadar yurt dışına
çıkmamıştım, benim için çok ciddi bir deneyimdi.
Altı aylık bir dil kursunda İngilizcemi geliştirmek
için Bournemouth kentine gittim. Üç ay sonra lisanüstü eğitim-öğretim hayatına başlamak için
üniversitelere başvurdum, Glasgow, Newcastle ve
London College Üniversitelerinden kabul aldım.
Değerlendirmem neticesinde Newcastle’ı tercih ettim ve böylece 1990 yılının Ekim ayında yüksek
lisans eğitimime başladım. Bir yılda yüksek lisansı tamamladım. 1991 yılında doktoraya başladım,
1995 yılında tamamladım. Doktora çalışmalarım
sırasında birçok makale yazdım ve bir çok araştırmalar yaptım. Bu çalışmalar için başta Amerika
olmak üzere birçok ülkeye gittim ve doktora derecemi alıncaya kadar kendimi alanımda geliştirdim.
Sürem bitiminde ise ülkeme dönüp hizmet etmeye karar verdim. Benim çalışma alanım için uygun
olan Yıldız Teknik Üniversitesi’ni tercih ettim ve
1995’te Yardımcı Doçent olarak göreve başladım
ve ayrıca doçentlik sınavına da başvurdum.. Aynı
yıl askere gittim, o dönem içinde yaş itibari ile en
büyük ben, birde başka doktora yapan arkadaş
kalmıştı. Askerlik sırasında bu sırada doçentlik
sınavına girdim ve Gemi Hidromekaniği alanında
doçent oldum. Yedek subay eğitimi sonunda Deniz Harp Okulu’nda asteğmen olarak askerliğime
devam ettim. 2001 yılına kadar değişik bilimsel
alanlarda çalıştım; değişik projeler gerçekleştirdim, gemi sanayinin problemlerine destek oldum,
çeşitli yayınlar hazırladım. Bu arada doçentlikte 6
yılımı tamamlamam ve mesai arkadaşlarımın baskısı ile profesörlük kadrosuna başvurdum ve 34
yaşındayken Yıldızın en genç profesörleri arasında yerimi aldım. Profesör olduktan sonra akademik çalışmalara devam ettim ve yaklaşık on yıldır
profesör olarak çalışıyorum. Yine bu zaman zarfında birçok kez yurt dışında bulundum ve yurt
39
dışında doktora tezlerine jüri olarak çağırıldım.
Üç doktora öğrencisi yetiştirdim ve biri bir sene
sonra profesör olacak. Böylece ben de profesör
yetiştirmiş bir profesör olmanın gururunu yaşayacağım. Bilim insanı yetiştirmek, ders vermek,
araştırma yapmak ve de geleceğe insanları
hazırlamak çok önemli. Bunun için yerimize
mutlaka birini bırakmak, ülkenin geleceğini
düşünmemiz lazım. Öğretim üyesinin bunları
dikkati alıp akademik personel yetiştirmeye de
önem vermesi gerektiğine inanıyorum.
2008’de İsmail Bey’in rektörlüğüyle, Rektör Yardımcılığı görevine getirildim. İsmail Bey bugüne
kadar gerçekten çok güzel şeyler yaptı, benim de
onun yardımcısı olmam gurur verici. Ülkemizde
milyonlarca kişi üniversite sınavına giriyor, fakat
çok azı üniversitelere yerleşiyor. Kapasite az ve
yeni açılan üniversitelerin de kurumsallaşması lazım. Bu açıdan benim yeni kurulacak bir üniversitede destek vermemin iyi olacağını düşünerek İstanbul Gelişim Üniversitesi kurucu rektörlük
görevini kabul ettim.
Sizin bu deneyimlerinizden yola çıkarak sormak istiyoruz, yurt dışı tecrübesi gerek iş hayatı, gerekse akademik hayat açısından ne derece önemli sizce?
Yurt dışından döndükten sonra Türkiye’ye daha
farklı, daha geniş açıdan bakabiliyorsun. O yıllarda bazı şeyler yurtdışında bir adım daha önde
olabiliyordu ve Türkiye’nin ileride bunu yakalayacağını düşünüyorsunuz ve öngörüyorsunuz.
Bunun yanı sıra yabancı dil sorununuz varsa yurt
dışında bulunarak kolayca çözebiliyorsunuz. Ufkunuz açılıyor, kendinize güveniniz geliyor ve
40
daha geniş açıyla bakıyorsunuz. Bu nedenle bütün
öğrencilerin kesinlikle okurken veya okullarını
tamamladıktan sonra yurtdışında uzun süreli bulunmasını tavsiye ediyorum. En azından okurken
Erasmus kapsamında yurt dışına gitmelerini öneririm. Doktora ya da yüksek lisans yapanlarında en
az 6 ay yurtdışında araştırma yapmalarını tavsiye
ederim. Bunun akademik hayatta faydasını muhakkak göreceklerdir.
Bir sektör olarak Gemi Mühendisliği’nden ve
bu alanda yaptığınız çalışmalardan bahseder
misiniz?
Kendi açımdan bunu iki şekilde değerlendiriyorum; benim bir akademik yanım var ve kendi
alanımda bilimsel çalışma yapmak ve öğrenci yetiştirmek, diğeri ise endüstri ile olan ilişkilerim.
Bugüne kadar eksik olan yanımız üniversite-sanayi
iş birliğiydi. Bizler gemi mühendisliği alanında iyi
bir ekip kurduk ve bu ekip çok başarılı işlere imza
atıyoruz. Bunun yanında kendi uzmanlık alanımızla ilgili Tuzla’daki büyük firmalara danışmanlık
hizmeti verip, onların problemlerini çözmeye çalışıyoruz. Bunun dışında Türkiye de yapılan askeri
gemilerin inşa projelerinde Tuzladaki tersanelere
desteklerimiz oldu. Son bir kaç yıldır gemi sektörü
canlı değil fakat 2001-2007 yıllarında çok iyiydi.
Krizle birlikte grafiğimiz aşağıya inmiş durumda.
Bunun dışında Gemi Mühendisleri Odası’nın onur
kurulu üyesiyim.
Gemi Mühendisleri Odası tarafından kurulan Türk
Loydu Vakfı’nda Mayıs Ayından itibaren yönetim
kurulu üyesiyim, başkanımız YTÜ Araştırma Planlama Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Tamer Yılmaz.
Türk Loydu; 1962 yılında TMMOB Gemi Mühendisleri Odası tarafından Türkiye Sigorta ve Reasürans
Şirketleri Birliği’nin katkıları ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB), Deniz Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası, TMMOB, Armatörler Birliği, Gemi
İnşa Sanayicileri Birliği, Kazan ve Basınçlı Kap
Sanayicileri Birliği gibi çeşitli kuruluşların katılımıyla kurulmuş bağımsız, tarafsız, güvenilir ve
uzman bir “Ulusal Klaslama, Belgelendirme ve
Uygunluk Değerlendirme Kuruluşu” dur.
İstanbul Gelişim Üniversitesi sürecinden ve kişisel hedeflerinizden bize bahseder misiniz?
İstanbul Gelişim Üniversitesi Şubat 2011’de kuruldu. Aslında 2008 yılında kurulmuş bir Meslek
Yüksek Okuluydu. Çeşitli alanlarda olmak üzere
toplam 25 tane programda ara eleman yetiştiren
bir okuldu. Şubat 2011’de üniversite 3 fakülte ve
2 enstitü ile kuruldu. Güzel Sanatlar Fakültesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Mühendislik ve Mimarlık Fakültelilerine ilk defa 2011-2012
eğitim-öğretim yılında öğrenci almaya başladık.İstanbul Gelişim Üniversitesi yeni bölümler açmak
41
istiyor, Hukuk Fakültesi ve Sağlık Meslek Yüksek
Okulu gibi… Zamanla İnşaat Mühendisliği ve İşletme Bölümlerini de açmayı düşünüyoruz. Hedefimiz mezunlarımızın tercih edildiği, ortaöğretim kurumu mezunlarının da tercih ettiği
bir dünya üniversitesi olmak. Kaliteye ve kişisel gelişime son derece önem veriyoruz. Bu yüzden de kurduğumuz öğrenci kulüpleri ve kariyer
merkezimizle öğrencilerimize her türlü desteği
sağlıyoruz.
Mesut Bey, “Rektör bakış açınızı” merak ediyoruz. Örneğin üniversitenize öğrenci alımlarını
bizzat siz yapıyor olsaydınız ölçütleriniz neler
olurdu?
Evet, Türkiye’de hep puan odaklı, test odaklı bir
seçim yapılıyor. Öğrenci de en yüksek puanlı yeri
tercih ediyor, mezun olunca nerede çalışacağını veya o işi yaparken mutlu olup olmayacağını
hiç düşünmüyor. Zevkle yapılan işlerde başarı kendiliğinden gelir ve başarı çalıştığınız
firmanın yükselmesine, böylece ülkenin gelişmesine yardımcı olur. İşte ben de seçim yapsam, öğrencinin seçtiği mesleğe yeteneği var mı
ve bu işi yaparken mutlu olacak mı gibi kriterlere
bakardım. Zamanla bizim ülkemizde de merkezi
sınavlar kalkacak ama bu ne kadar süre alır onu bilemiyoruz. Kısaca, eğer seçimleri ben yapsaydım
benim öğrencimin okuyacağı bölüme ilgisi, merakı, yeteneği olsun isterdim.
Peki, hocam bugünkü öğrenci profili ile sizin
döneminizdeki öğrenci profilini, kıyaslayacak
olursak neler söylerdiniz?
İnsan faktörü genetik yolla geçiyor ve toplum içinde yetiştirilme tarzıyla belli özellikler ediniliyor.
Eskiden öğrenci sayısı azdı böylece eğitim daha
kaliteli yapılabiliyordu. Hocalarımız daha disiplinliydi. Eskiden hoca ve üniversite merkezli bir
eğitim sistemi varken, şimdi ise öğrenci merkezli
bir sistem mevcut. Ayrıca üniversite-sanayi iş birliğiyle, öğrenciler kendilerini daha çok geliştirebiliyor. Şimdiki öğrenciler bölüm ve üniversite seçimlerinde daha bilinçli, hocaların kalitesine, kaç
yayın yaptığına bile bakıyorlar.
Sizce bir rektörde olmazsa olmazlar nelerdir?
Rektör bir üniversiteye neler katabilmeli?
Rektör bir üniversiteye vizyon katabilmeli, iyi bir
ekip oluşturmalı ve o ekiple birlikte hedeflerine
doğru yürümeli hatta koşmalıdır. Vakıf üniversitesinde rektör akademik işlerden sorumludur,
devlet üniversitesinde ise her şeyden sorumludur.
Bu da vakıf üniversitesindeki rektörlüğün idari yönüyle devlet üniversitesinden farklı olduğunu ortaya koyuyor.
Akademik olarak eğitim verilen anabilim dalının rektörlük sürecine katkısı var mıdır sizce?
Örneğin bir sosyal bilimci mi, yoksa bir mühendis mi rektör olmalıdır?
Rektörlük genel anlamda idari bir görev olmakla
42
birlikte hangi bilim alanında olması yöneteceğine fayda sağlar söylemek mümkün değildir. Bu iş
ekip işi çünkü. Soysal veya fen bilimci olması tartışması her kademede her alanda olabiliyor. Bence
her ikisi de olabilir. Her ikisinin de bakış acısı ve
yöntemleri farklı olabilir ama hedefleri aynı olmalıdır. Mesela mühendis daha hızlı, pratik yol katabilir ama sosyal bilimci olayı daha çok rengiyle görebilir. Bense pratik olarak mühendislik yöntemini
daha çok benimsiyorum.
Son olarak eklemek istedikleriniz veya öğrencilere mesajınız var mıdır?
Genel olarak şunları söyleyebilirim. Ülkenin geleceğine yatırım yapmak lazım ve bunun yoluda eğitimden geçiyor. Eğitime ve öğretime katkı, insana
yatırım hiç bir zaman boş değildir. Bir köprü inşa
edebilirsiniz, ama öncelikli sıralamasında eğitimden
daha önde olmayabilir. Şunu bilmeliyiz ki eğitimli
insan hem kendisine, hem ailesine, hem de topluma her zaman her açıdan fayda sağlayabilmektedir.
Bu nedenle toplum olarak eğitime öncelik verirsek
sırtımız yere gelmez. Hiç bir şey eğitime yapılan
yatırımdan daha değerli değildir ve asla ziyan
olarak görülmemelidir. O yüzden bütün insanlarımızın eğitimle ilişkilendirilmesi bizim bir artımızdır, kısaca eğitim şart diyoruz.
İzindeyiz...
8
1881- 193
“Kurtuluş Savaşı’mızın Başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 73. Yılında Türk Milleti ve Yıldız
Teknik Üniversitesi Ailesi olarak sevgi, saygı ve rahmetle andık.”
10 Kasım 2011
Mezunlar
100. Yıl’da buluştu
Geleneksel olarak gerçekleştirilen mezunlar şöleni etkinliğinde, mezunlar
100. Yılda biraraya gelmenin heyecanını ve mutluluğunu paylaştı.
Merve Koçal
Nur Burgazoğlu
Mezunlar Derneği’nin koordinasyonu ile Mezunlar Koordinatörlüğü, İletişim Koordinatörlüğü, YTÜ Vakfı,
YTÜ Sosyal Hizmetler Derneği ve YTÜ Çağdaş Yıldızlılar
Derneği’nin destekleri ile düzenlenen Geleneksel Mezunlar Şöleni, 1 Ekim 2011 tarihinde Yıldız Kampüsünde gerçekleştirildi. Özellikle, Yıldız mezunu bürokrat,
siyasi ve sanayicilerin bir araya geldiği şölene katılım,
geçen senelere göre daha fazlaydı. 100. Yıl sevincini
paylaşan mezunlar, geçmişi yad ederken tekrar Yıldız
ailesiyle birarada olabilmenin mutluluğunu yaşadı.
Tören, saygı duruşu ve Mehter Takımı eşliğinde söylenen İstiklal Marşı ile başladı. Mehter Takımı gösterisini tamamladıktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi
Mezunlar Derneği Başkanı Sadri Eyüboğlu açılış konuşmasını yaptı. Eyüboğlu, 100. Yılında Yıldız Teknik
Üniversitesi çatısı altında birarada olmanın önemini
vurguladı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı Başkanı Ahmet Turgut
ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail
Yüksek konuşmalarını yaptıktan sonra Sadri Eyüboğlu
Mezunlar Derneği adına, Rektör İsmail Yüksek’e şükran plaketini takdim etti. Rektör İsmail Yüksek ve Sadri
Eyüboğlu’u birlikte Mezunlar Derneği eski başkanları
Behçet Murat Türen, Mustafa Sözer ve Yaşar Büyükçetin adına eşi Sevgi Büyükçetin’e teşekkür plaketlerini
sundular.
Yılın Yıldızlı Ödülleri Verildi
Programın devamında Yıldız Teknik Üniversitesi Halk
Oyunları ekibinin gösterisinin ardından ödül törenine geçildi. İlk olarak Yılın Yıldızlı Yerel Yöneticileri
Kategorisi’nde Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu
ve Küçükçemece Belediye Başkanı Aziz Yeniay Rektör Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten ödüllerini aldılar. Yeniay, teşekkürlerini ilettikten sonra YTÜ mezunu olmaktan duyduğu gururu dile getirdi ve Yıldız Teknik
Üniversitesi’nin birleştirici misyonundan bahsetti.
Yılın Yıldızlı Bürokratları Kategorisi’nde, İstanbul Çevre ve Şehircilik Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Binpınar, İski Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demir ve İETT
Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı ödüllerini Prof. Dr. İsmail Yüksek’ten aldılar. Yılın Yıldızlı Öğrenci Kulüpleri Kategorisi’nde, Üniaktivite’nin Türkiye çapında 176
öğrenci kulübü arasında yaptığı değerlendirmede iş
ve kariyer alanında birinci seçilen Kalite ve Verimlilik
Kulübü, sanat dalında birinci seçilen Fotoğraf Kulübü,
bilim teknolojileri alanında ikinci seçilen Makine Teknolojileri Kulübü temsilcileri, ödüllerini Prof. Dr. Mehmet Emin Binpınar’dan aldı.
Törende en eski Yıldızlılar da unutulmadı. Yıldız Teknik Üniversitesi 1955 yılı mezunu Makine Mühendisi
Hamdi Ertürk, üniversite için yazdığı şiiri okudu. Hemen ardından 25.-45. Yıl mezunları büyük bir çoşkuyla kep attı. Mezunlar ve Rektör ile birlikte toplu fotoğraf çekimi yapıldı. Şenlik boyunca, bu yıl Hollanda’da
düzenlenen Wind Turbine Race 2011 yarışmasında Jüri
Özel Ödülü’nü alan, Türkiye’nin ilk rüzgar enerjisiyle
çalışan aracı (Bora) sergilendi.
Mezunlar düşüncelerini paylaştı
Kanber Aydoğru
Ülkeye katkıda bulunabilmek gurur verici
İnşaat Mühendisiyim. 1981 yılında mezun oldum.
Şişli Belediyesi’nde çalışıyorum. Okuldan arkadaşlarımızla zaman zaman dışarıda ya da İnşaat
Mühendisleri Odası’nda biraraya geliyoruz. Bugün
de burada toplandık. Bundan dolayı mutluyuz. İş
dünyasından, iş adamlarından ve geçmiş anılardan bahsederek özlem gideriyoruz. Bölümden
arkadaşlarımızla, hayatta başarılı olup ülkeye
faydalı birşeyler yapabilmek, verim elde etmek
bizim için çok gurur verici. Geçmişi bugünle birleştirmek yarına güzel hatıralar bırakmak insana
haz veriyor.
Mehmet Atilla Güçlü
Mezuniyetin üzerinden 43 yıl geçti
1969 yılı İnşaat Mühendisliği mezunuyum. Proje
bürom var. Yurtiçi ve yurtdışı projeler yapıyorum.
Genelde okulun etkinliklerini takip ediyorum ve
çoğuna katılıyorum. Şölen için eski mezun arkadaşlarımı aradım, etkinlikle ilgili bilgilendirdim. İş
temposu ve zamansızlıktan kaynaklı uzaklaşmalar
yaşıyoruz. İş güç gelir geçer. Böyle etkinliklere
soğuk bakmamak, zaman ayırmak lazım. Mezun
olmanın üzerinden 43 yıl geçmiş, saçlarımız döküldü. Hepimiz sima olarak değişitik. Birbirimizi
tanımakta güçlük çekiyoruz. Artık biraraya gelip
özlem gidermek lazım.
Çetin Vural
Anılarımız tazelendi
1985 yılı elektrik bölümü mezunuyum. Mezuniyet
şölenine ilk kez katılıyoruz. İlk izlenimlerimiz güzel. Okulun ana girişi, sarmaşıklar, sınıfımız değişmemiş. O yılların anıları hemen canlandı gözümüzde.
Ayşe Eryiğitoğlu
Öğrencilik yıllarımıza özlem duyuyoruz
Elektrik mühendisiyim. 1981 yılı mezunuyum. Bugün
benim için önemli çünkü arkadaşlarımla biraradayım.
Onları sağlıklı sıhhatli görmek, meslekte büyük başarılar elde ettiklerini öğrenmek beni çok mutlu etti. Geçmişi anımsamak hepimizi heyecanlandırdı. Değişmişiz,
sınıf arkadaşlarımızla birbirimizi tanımakta zorlandık.
Şimdi ki jenerasyon dijital teknoloji açısından çok
şanslı. Bizim mezuniyet resimlerimiz eski Türk fimleri gibi. Şimdi cep telefonu var herkes herşeyi istediği
anda kayıt edebiliyor. Keşke bizimde öyle bir şansımız
olsaydı o hallerimizi daha net görebilmek isterdim.
Mustafa Türel
Sürekli gelişen bir okul
1966 yılı Mimarlık Bölümü mezunuyum. Emekliyim
ama yapı denetim firmasında çalışıyorum. Burayı
yüksekokulken kazandım sonra benim dönemimde
akademi oldu. Biz mezun olduktan sonra da üniversiteye dönüştü. Sürekli gelişen bir okul ve okulumuzu
seviyoruz.
Yeşim Özkan
Üniversitemiz başarılı atılımlar yapmaya devam
ediyor
Kimya Mühendisiyim. 1986 yılında mezun oldum. Şölen kapsamında 25. Yıl şükran belgemi aldım. Diploma
alırken duyduğum heyecanı tekrar hissettim. Arkadaşlarımızla biraraya geldik sanki hiç ara vermemiş gibi.
Hatıra eşyalar aldık. Okuldayken hayata atılmak önemliydi bizim için okuldan çıkınca da öğrencilik zamanlarınızı özlüyorsunuz. Bu bir çelişki gibi gözükse de ayrı
bir duygu katıyor insana. Tekrar ismimizin anılması
çok güzel. 100. Yıl okulumuz için önemli bir durak.
Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu olmak iş imkanları
açısından artık daha önemli. Üniversitemiz kendi adını duyaracak atılımlar yapmaya devam ediyor.
45
DÜNYA’YA
YILDIZ’DAN
AÇILMAK
İSTER MİSİNİZ
Uluslar Arası İlişkiler Ofisi, AB-Erasmus programı
dışındaki tüm dünya ülkeleri ile akademik işbirlikleriyle,
anlaşmalarla ve programlarla ilgilenmektedir.
46
Y
ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)’nin
uluslar arası bir dünya üniversitesi
olması yolunda kurulan ve Eğitim-Öğretim Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ayvaz’a bağlı olarak, Öğr. Gör. M.Ed. Aylin
Yavaş’ın koordinatörlüğünde faaliyet gösteren
Uluslar Arası İlişkiler Ofisi, AB-Erasmus programı dışındaki tüm dünya ülkeleri ile akademik işbirlikleriyle, anlaşmalarla ve programlarla ilgilenmektedir. Ayrıca, yurt dışından
üniversitemize gelen heyetlere ve gruplara
çeşitli dillerde üniversite tanıtımı, rehberlik,
sözlü çeviri gibi çeşitli hizmetler sunulmakta; uluslar arası yaz okulu, staj gibi organizasyonlar yapılmaktadır. Bunlardan bazıları,
Michigan State University (ABD)’nin üniversitemizde yaptığı yaz okulu ve Malezya Teknoloji
Üniversitesi’nin stajıdır. Bu kapsamda, Michigan State University İnşaat Fakültesi’nden 15
kişilik öğrenci grubu ile 29 Mayıs-18 Haziran
2011 tarihlerinde yaz okulu yapıldı. Malezya
Teknoloji Üniversitesi’nden 14 kişilik öğrenci
grubu ise 15-18 Kasım 2011 tarihlerinde, YTÜ
Makine Mühendisliği Bölümü “Makine Malzemesi”, “Otomotiv Motorlar” ve “Isı Tekniği ve
Termodinamik” laboratuvarlarında staj yaptı.
YILDIZ, ITAM-8’E HAZIRLANIYOR
Bilgi Teknolojileri Uygulamaları ve Yönetimi
Uluslar Arası Konferansı (International Conference on IT Applications and Management)
ITAM’ın sekizincisi Kore Veritabanı Topluluğu
(KDBS) ve Yıldız Teknik Üniversitesi tarafın47
Meksika:
- Universidad Nacional Autonoma de Mexico
Kanada:
- The University of Alberta
İrlanda:
- Dublin City University
İngiltere:
- Leeds Metropolitan University
- Warwick University
dan yapılan işbirliği protokolüyle 28-29 Haziran 2012’de Yıldız Teknik Üniversitesi’nde
düzenlenecektir. KDBS Başkanı ve Hanyang
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Namjae Cho ve Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek kongreyle ilgili protokolü 19 Ekim 2011 Çarşamba günü
imzalanmıştır. YTÜ Beşiktaş kampüsünde gerçekleşecek olan ITAM-8’in hazırlıkları devam
etmektedir. 48
AKADEMİK İŞBİRLİKLERİ
2011 yılında imzalanan -AB-Erasmus programı dışındaki- akademik işbirliği anlaşmaları
aşağıda verilmiştir. Bu anlaşmalarla akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin dünyaya açılması ve dünya kültürlerinin üniversitemizde
buluşması hedeflenmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri:
- The University of Alabama at Birmingham
- The University of Arkansas at Little Rock
- Syracuse University
Polonya:
- Lublin University of Technology
Makedonya:
- First Private University-Skopje
İran:
- Islamic Azad University MAKU Branch
Kazakistan:
- S. Toraighyrov Pavlodar State University
Çin:
- Minzu University of China
Kore:
-Korea University
-Hanyang University
Japonya:
- Tokyo Metropolitan University
CUMHURBAŞKANI HİMAYELERİNDE
100. YIL ANKARA KONSERİ
Yıldız Vakfı Ankara Şubesi tarafından düzenlenen
100. Yıl Konseri mezunları Ankara’da buluşturdu.
Merve Koçal
Baran Saraç,
Nur Burgazoğlu
50
Y
ıldız Teknik Üniversitesinin 100. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde 23 Eylül
Cuma Akşamı TOBB ETÜ salonlarında Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL himayelerinde Meslekte 40. ve 50. yılını dolduran mezunlar onuruna
Türk Sanat Müziği Konseri düzenlendi.
Meslekte 50 yılını dolduran Sanayi ve Ticaret eski
Bakanlarından Ali COŞKUN’ un güftelerinden bestelenmiş on dört eseri de değerli bestekarlarımız Amir
ATEŞ, Vedat Kaptan YURDAKUL, Kenan GÜNEL, Suat
YILDIRIM, Necip GÜLSES, Kenan GÜNEL ve Koroyu da
yöneten Erdoğan TOZOĞLU’nun katılımlarıyla seslendirildiği gecenin ikinci bölümü TRT YILIN SANATÇISI
seçilen Melihat GÜLSES’in konseriyle devam etti.
Gecenin sürprizi ise sözleri merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’a bestesi Merhum Rüştü ERİÇ’
e ait şarkı ile sözleri Ali COŞKUN’ a Bestesi Erdoğan
TOZOĞLU’na ait Sayın Abdullah GÜL’ e hitaben yazılmış bir rubaiydi.
Ülkemiz kalkınmasında görev almış meslekte 40 ve
50 yılı aşkın hizmet vermiş olan Mühendis mezun-
lara YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail YÜKSEK tarafından
Şeref Diploması verilmesi de geceye ayrı bir anlam
kazandırdı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Vakfı Ankara Şubesince
düzenlenen bu etkinliğe başta TBMM Başkanı Cemil
ÇİÇEK, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, Başbakanlarımızdan Yıldırım AKBULUT,
Bakanlarımızdan Recai KUTAN; Hayati Yazıcı, Vecdi
GÖNÜL, Abdulkadir AKSU, Fahri KASIRGA, Muzaffer
ECÇEMİŞ, Necati ÇETİNKAYA, Milletvekilleri, Müsteşarlar, Genel Müdürler İş ve Sanat dünyasının seçkin
simaları, Sivil Toplum Kuruluşlarının Başkan ve temsilcileri, Ali COŞKUN ve “Yıldızlılar” ın gönül dostları
ile aileleri olmak üzere 800 ‘ ü aşkın davetli katıldı.
Okunan çok değerli eserlerle oldukça hareketli anlamlı ve duygu dolu geçen gece, Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri ve TBMM Başkanı tarafından Bestekarlara, Sanatkarlara ve mezunlara plaket verilmesi ile
sona erdi.
TBMM Başkanı M
akamında Ziyaret
Edildi
100. Yıl Konserinde
n erken ayrılmak
zorunda kalan TBMM Başkanı
Cemil Çiçek, Ali Co
şk
un, Ahmet
Sarıgül ve Erdoğan
Tozoğlu tarafından
m
akamında
ziyaret edildi. Kons
er sonrası verilmes
i planlanan
plaket Çiçek’e mak
amında takdim edild
i. YTÜ Vakfı
Kurucu Başkanveki
li Ali Coşkun, kons
er
e katılımından dolayı Cemil Çi
cek’e teşekkürlerin
i ifade etti.
51
ÜNİVERSİTEMİZ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER
FAKÜLTESİ’NİN
KALİTESİ
BELGELENDİ…
Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Haziran 2011
tarihinden bu yana sürdürdüğü çalışmaların sonucunda ISO
9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Sertifikası almış ve YTÜ’nün kalite
belgesi alan ilk fakültesi olmuştur.
52
Y
TÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Güler ARAS öncülüğünde, değer yaratmanın, sürdürülebilir büyüme ve katkı için
temel oluşturduğu bilinciyle yola çıkılan Kalite Yönetim Sistemi çalışmalarında, sistemin iyileştirilmesi ile iç ve dış tüm paydaşların memnuniyetinin
arttırılması esas alınmıştır. Bu doğrultuda, İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesinde ADBA Danışmanlıktan
destek alınarak gerçekleştirilen çalışmalar, Yönetimin Kalite Temsilcisi ve İç denetçi olarak görev alan
Dr. Pınar BÜYÜKBALCI ve Dr. Yasemin BAL tarafından
yürütülmüştür.
ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgelendirme
çalışmaları Ekim 2011 tarihinde tamamlanarak, hem
yerel (TÜRKAK) hem uluslararası akreditasyona sahip bir sistem belgelendirme kuruluşu olan TÜV-SÜD
denetçileri tarafından değerlendirilmiş ve İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi bu denetimi başarıyla geçerek ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Sertifikası
almaya hak kazanmıştır.
YTÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER
FAKÜLTESİ’NDE
“ISO 9001:2008” BELGELENDİRME SÜRECİ
ISO 9001 standardı, her 5 yılda bir ISO tarafından gözden geçirilmekte
ve uygulayıcıların görüşleri ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan
revizyonlar ile yeniden yayınlanmaktadır. Standardın son revizyonu
2008 yılında yapılmıştır.
Y
Arş. Gör. Dr. Pınar BÜYÜKBALCI
Arş. Gör. Dr. Yasemin BAL
ÖK’ün Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme
Yönetmeliği’nde kalite geliştirme; bir yükseköğretim kurumunun, eğitim, öğretim, araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin kalitesinin
sürekli iyileştirilmesi olarak ifade edilmektedir. Bu
noktadan hareketle, eğitim kurumlarında kalite geliştirmenin kuruma olduğu kadar topluma ve bilim
dünyasına da önemli katkılar sağlayan boyutları olduğu gözlenmektedir. Özellikle ulusal ve uluslararası
akademik alanda rekabetin artmasıyla beraber, yüksek öğretim kurumlarında, kurumsal sistemin iyileştirilmesi ve akademik evrensel değerleri tüm kurumun
benimsemesine yardımcı olacak bir ortamın yaratılması daha da önemli hale gelmiştir. Yüksek öğretim kurumlarında kalite sisteminin oluşturulması ve
işlerlik kazanması sonucunda, bilimsel gelişmelere
katkı düzeyinde ve uluslararası işbirliklerinde artış
gözlemlenmekte, öğrencilerin beklentileri ve ihtiyaçları ile uyumlu bir eğitim-öğretim sisteminin tasarlanması mümkün olmakta, akademik ve idari personelin
ihtiyaçlarına daha kısa sürede daha az hatayla cevap
verilmektedir. Bu durum, bir yükseköğretim kurumunun, bağımsız bir denetçi tarafından denetlenerek kalite belgesi almasının önemini kuvvetle vurgulamaktadır.
Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nde, değer yaratmanın, sürdürülebilir büyüme ve katkı için temel oluşturduğu bilinciyle yola
çıkılan Kalite Yönetim Sistemi çalışmalarında, sistemin iyileştirilmesi ile iç ve dış tüm paydaşlarımızın
memnuniyetinin arttırılması esas alınmıştır. Bu amaçla, Haziran 2011 tarihinde başlatılan ISO 9001:2008
Kalite Yönetim Sistemi Belgelendirme çalışmaları,
Ekim 2011 tarihinde tamamlanmıştır. Kalite Yönetim
Sistemi kurulması kapsamında Ekim 2011 itibariyle
gerçekleştirilen çalışmalar; dokümantasyon sisteminin yeniden düzenlenmesi, Kalite El Kitabı, Stratejik
Plan El Kitabı ve Süreç Akış El Kitabının oluşturulması, görev tanımlarının güncellenmesi, kalite politikası
ve kalite hedeflerinin yenilenmesi ve süreçlere ilişkin
prosedürlerin belirlenmesi olarak özetlenebilir. Bu
çalışmalara ek olarak, fakülte çapında birçok fiziksel
iyileştirme gerçekleştirilmiştir. Çalışmaların tamamlanmasının ardından, 19 Ekim 2011 tarihinde, hem
yerel (TÜRKAK) hem uluslararası akreditasyona sahip
bir sistem belgelendirme kuruluşu olan TÜV-SÜD tarafından fakültemizde bir denetim gerçekleştirilmiş
ve bu denetim sonucunda, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi, ISO 9001:2008 belgesini almaya hak kazanmıştır. İlgili tüm belge ve sertifikalar, 2 Kasım 2011
tarihinde, TÜV-SÜD Genel Müdürü Sn. Rıfat PERGEL tarafından, fakültemiz dekanı Sn. Prof. Dr. Güler ARAS’a
teslim edilmiştir.
Çalışmalar kapsamında, fakültemiz işleyişinin iyileştirilmesi için, 1987 yılında yayınlandığından bu yana
geniş kabul gören ve Kalite Yönetim Sistemi olarak
kapsamlı uygulama alanı bulan uluslararası standartlar sistemi olan ISO 9001 temel alınmıştır. ISO 9001’in
de parçası olduğu TS-EN-ISO 9000 Kalite Standartları
Serisi, etkili bir yönetim sisteminin nasıl kurulabileceğini, dokümante edilebileceğini ve sürdürebileceğini göstermektedir. ISO 9001 standardı, her 5 yılda
bir ISO tarafından gözden geçirilmekte ve uygulayıcıların görüşleri ve ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan
revizyonlar ile yeniden yayınlanmaktadır. Standardın
son revizyonu 2008 yılında yapılmıştır. Bu standardın
şartlarını sağlayan kuruluşlar, ürün ve hizmetler ile
bunlara ilişkin süreçlerin, uluslararası kabul görmüş
standartlara uygun olarak gerçekleştiğini gösteren
ISO 9001:2008 belgesini almaya hak kazanırlar. Belgelendirme şirketlerinin yetkilendirilmesini üye ülkelerin akreditasyon kuruluşları yapmaktadır. Türkiye’deki akreditasyon yetkisi ise TÜV-SÜD’ün de akredite
olduğu TÜRKAK’a verilmiştir.
Kalite Yönetim Sistemi’nin kurulması ile birlikte öğrencilerin gereksinimlerine göre tasarlanmış evrensel
ve güncel bir eğitim-öğretim programının yürütülmesi, eğitim öğretim faaliyetlerine katılan farklı birimler
arasında iletişim, işbirliği ve eşgüdümün sağlanması
desteklenecektir. Bu sistem ile ilişkili olarak, araştırma faaliyetlerinin de ilgili birim liderlerinin iletişimi
ile güçlendirilmesi ve desteklenmesi hedeflenmektedir. Kurulan Kalite Yönetim Sistemi, bu hedeflerin
gerçekleştirilmesi için, fakülte birimlerinin, kurumun
misyon ve vizyonu ile uyumlu biçimde stratejik amaç
ve hedeflerini belirlemesi, bu amaç ve hedeflere ulaşmak için yapılması gereken faaliyetleri planlaması ve
diğer birimler ile koordineli bir şekilde faaliyetlerini
yürütmelerini kolaylaştıracaktır.
53
TÜRKİYE’NİN
YÜKSELEN
AR-GE YILDIZI
54
Hazırlayan: Nevzat DEMİR
YTÜ Teknopark A.Ş. Araştırma Uzmanı
• Yüksek teknolojik AR-GE
çalışmalarının yürütülebileceği
özel laboratuarlar,
• Prototip proje uygulama
atölyeleri,
• 40,000 m2’lik kapalı alana sahip
5 AR-GE binası,
• Yüksek teknolojik donanımlı
konferans ve toplantı salonları,
• Kapalı ve açık spor tesisleri,
• Teknoloji transfer merkezi,
• Tiyatro, konferans, konser
alanları,
• Çağdaş mimari ile bütünleşik
rekreasyon alanları,
[email protected]
www.teknopark.yildiz.edu.tr
Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Merkezi
YTÜ Teknopark A.Ş.
mevcut küçük şirketlerin büyümesini teşvik etmek. Misyon
Vizyon
• Paydaşlarının mevcut kaynaklarının daha verimli kullanılması veya onlara yeni kaynak yaratılması amacıyla, ileri teknoloji, inovasyon ve
yazılım geliştirme alanında faaliyet gösterecek
firma ve kuruluşlara en uygun maliyet çerçevesinde, dünya kalitesinde, etkin teknopark hizmetleri sunmak.
• İleri teknoloji alanında çalışan yerli ve uluslararası şirketleri bir araya getirerek aralarında
ve üniversitelerle sinerji yaratmalarını sağlayan
mekanizmalar kurmak. İleri teknoloji üretme
potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını ve
• Ülkemizde, Sanayi-Üniversite işbirliğini en üst
düzeye taşıyarak, ileri teknoloji üreten ve/veya
kullanan şirketlerin kurulumlarını ve gelişimlerini desteklemek; mevcut kaynakların daha
verimli kullanabilmeleri yada yeni kaynak oluşturabilmesi için bu şirketlere yenilikçi ileri teknoloji ve yazılım geliştirme alanlarında Ar-Ge
çalışmalarını yürütebilecekleri ortamı ve desteği sağlamak,
• İleri teknoloji alanında çalışan yerli ve yabancı
şirketleri bir araya getirerek, gerek kendi alanlarında gerekse üniversite ile sinerji yaratabilecekleri işleyişleri oluşturmak,
• Üniversitelerdeki akademik birikimin ve araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüştürülmesini sağlamak,
• Ülkenin ekonomik ve teknolojik düzeyinin
yükseltilmesine ; böylece, uluslar arası rekabet
gücünün arttırılmasına katkıda bulunmak,
• İleri teknoloji üretme potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını; mevcut Ar-Ge firmalarının
yenilikçi küçük şirketlerin gelişmelerini teşvik
etmek.
ULAŞIM : Yıldız Teknik Üniversitesi Beşik-
taş Yerleşkesi’nden Davutpaşa Yerleşkesi’ne
Zincirlikuyu – Cevizlibağ metrobüs hattının
yanı sıra, belediye otobüsü ve toplu taşıma
hizmeti veren özel otobüs seferleri ile ulaşım
sağlanmaktadır.
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampusu Teknoloji Geliştirme Bölgesi 1. Faz
Esenler – İstanbul / Türkiye
Tel : 0 212 483 70 00 – 01
Fax : 0 212 483 70 02
Web : www.teknopark.yildiz.edu.tr
Mail : [email protected]
55
Ocak 2010 itibariyle toplam 15.000 m2 alanda
kurulu 1. Faz Ar-Ge Bölgesi ile faaliyete başlamıştır. 1. Faz Bölgesi; Yazılım geliştirme, bilişim
sektörü Ar-Ge çalışmaları, telekomünikasyon
çözümleri, endüstriyel ürünler, moleküler teknoloji, sağlık sektörü Ar-Ge çalışmaları, endüstriyel ürünler Ar-Ge çalışmaları gibi çok çeşitli
alanlarda faaliyet gösteren 12 Ar-Ge firması ve
toplamda 170 kalifiye Ar-Ge mühendisine ev sahipliği yapmaktadır. 1. Faz bölgesi, çeşitli rekreasyon alanları, servis ve hizmet alanları gibi
çoklu kullanıma açık alanlarla beraber 3 adet,
toplamda 4.000 m2 kapalı alan içeren Ar-Ge
merkezlerini bulundurmaktadır. Kuruluş
56
1911 yılında “Kondüktör Mektebi” olarak kurulan
Yıldız Teknik Üniversitesi, Osmanlı’nın sayılı mühendislik okullarından biri olarak başlayıp günümüz Türkiye’sinin önde gelen teknik üniversiteleri arasında yer alarak ülkemizde çağdaş bilimin
ve teknolojilerin gelişmesine katkıda bulunmak
amacıyla 99 yıllık birikimi, 25.000 öğrenci ve
2000 öğretim görevlisi ve yetiştirdiği 50.000
mezunu ile Türkiye’nin kalkınmasında önemli
görev yapan, çağdaş bir dünya üniversitesi olma
yolunda ilerlemektedir. Sanayi ile işbirliği içinde ülkenin Ar-Ge faaliyetlerine katkıda bulunan
21. yüzyılın girişimci üniversite modeli doğrultusunda Teknopark kurulması çalışmalarına başlamış ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun dört maddesine göre Başkanlar
Kurulu’nun 22/3/2003 tarih ve 5390 sayılı kararı
ile Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulmuştur.
• İleri teknoloji alanında çalışan yerli ve uluslararası şirketleri bir araya getirerek aralarında ve
üniversitelerle sinerji yaratmalarını sağlayan mekanizmalar kurmak. İleri teknoloji üretme potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını ve mevcut
küçük şirketlerin büyümesini teşvik etmek. Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi
TEKNOPARK 1. FAZ AR-GE BINALARI
Yıldız Teknoloji Geliştirme Bölgesi – Teknopark,
Teknopark 2. Faz Ar-Ge
Binaları
Yıldız Teknoloji Geliştirme Bölgesi Teknopark
Projesi, 1.300.000 m2 toplam alana sahip Yıldız
Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa yerleşkesi
içinde, Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanmış
103.000 m2 alana sahiptir. Teknopark projemiz içerisinde; inşaat ruhsatı alınmış 40.000
m2’lik alanda 5 adet her biri 8.000 m2’lik Ar-Ge
binası yapılanması planlanmıştır ve Mayıs 2010
itibariyle ana gelişim projesi uygulanmaya başlanmıştır. Teknopark Projesi genel yapılanması
içerisinde sunulması hedeflenen hizmetler şu
şekilde açıklanabilir;
• Ar-Ge çalışmalarının tüm çeşitlerine hizmet
sağlayacak, toplam 30.000 m2 kiralanabilir ofis
alanı.
• Yüksek teknoloji Ar-Ge çalışmalarının yürütülebileceği özel laboratuvarlar.
• Mali danışmanlık, hukuk danışmanlığı ve genel danışmanlık hizmetleri.
• Prototip proje uygulama atölyeleri.
• Yüksek teknoloji konferans ve toplantı salonları.
• Sağlık hizmetleri.
• Kapalı ve açık spor tesisleri.
• Restorantları ve kafeteryalarıyla yüksek kalitede hizmet verecek yaklaşık 1.000 kişilik yaşam merkezi.
• Tiyatro, konferans, konser alanları.
• Geniş otopark alanları.
• Çağdaş mimari ile bütünleşik rekreasyon alanları
• Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Merkezi (YTTM), üniversitemizdeki bilgi ve
teknoloji birikimini sanayiye aktararak, sanayimizin uluslar arası rekabet gücünün artmasına
katkı sağlamak ve üniversite ile sanayi arasında arayüz görevi görmek üzere kurulmuştur. Bu
amaca dönük olarak hizmet verecektir.
Teknoloji Transfer Merkezi
• Bilimsel ve Teknolojik bilgiye ulaşmaya aracılık etmek, teknolojik bilgiyi ticaretleştirmek,
teknoloji transferine yardımcı olmak, teknoloji
yoğun üretim ve girişimciliği desteklemek ve bu
amaçla fikri mülkiyet haklarının değerlendirilmesi, korunması ve ticaretleştirilmesine destek
olmak ticaretleştirmek.
• Dünyadaki gelişmeleri takip etmek, gerekli görülen her nevi teknolojiden ve bu teknolojilerin
gelişiminden yararlanmak.
Bu gelişmelerin uygulanabilir sonuçlarını Türkiye ‘de sanayinin kullanımına yardımcı olmak,
ihracat imkânı sınırlı olan küçük ve orta ölçekli
firmalara yurtdışından müşteri ve sipariş sağlayarak ülke ihracatının geliştirilmesine katkı
sağlamak, ithal edilen malların satış zincirlerine dağıtımını sağlamak, ithal edilen ürünlerin
tamamının veya bir bilumum Türkiye distribütörlüğünü yapmak, imalatlarını, ithal ve ihracatlarını yapmak.
• Araştırma ve geliştirme projeleri hazırlamak,
proje gerçekleştirmek, müşterisi firmaların istekleri doğrultusunda Araştırma ve Geliştirmeye
ve patent almaya yönelik her türlü danışmanlık
hizmetlerini vermek.
57
YTÜ. DAVUTPAŞA KAMPÜSÜ TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLG. 1.FAZ TEKNOPARK BİNASI
ESENLER / İSTANBUL
Tel :0212 483 70 13
Web :www.yttm.org
Faks :0212 483 70 14
E-mail:[email protected]
Yıldız Teknopark’ın Mevcut Durumu
Yıldız Teknopark ta Temmuz 2011 itibari ile yazılım, bilişim, medikal, nükleer enerji, elektrikelektronik, kimya, sektörlerinde 65 firma faaliyet göstermektedir. Yıldız Teknoparkta, 8,000
m2 A1 Ar-Ge binası, 8,000 m2 B1 Ar-Ge binası,
8,000 m2 C1 Ar-Ge binası, 2000 m2 lik Nukleon
Ar-Ge binası ve 2000 m2 lik Eczacıbaşı Monrol
Ar-Ge binası olmak üzere toplam 5 adet Ar-Ge
binası bulunmaktadır. 2011 yılının sonunda
inşa edilecek 8,000 m2 lik 3 ayrı Ar-Ge binası ile
bu sayı 8 e ulaşacaktır.
Kısa ve Orta Dönem Hedeflerimiz
Yıldız Teknik Üniversitesi Teknoloji Geliştirme
Bölgesi’nde 2013 yılının sonuna kadar 40.000
m2’lik kapalı alana sahip toplamda 5 Ar-Ge binasını hizmete sunmayı, Yıldız Teknopark bünyesinde yer alacak firma sayısını 150 ye, bu firmalarda çalışan Ar-Ge ve yazılım geliştirme eleman
sayısını 1.500’e ulaştırmayı hedeflemektedir.
58
Destek ve Teşvikler
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve bu kanunda değişiklik yapan 6170 sayılı
kanun gereğince Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren yabancı, gerçek veya tüzel kişilere, girişimci firmalara sağlanan destek
ve muafiyetler şunlardır.
KDV Muafiyeti
Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde faaliyette bulunan girişimciler, kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde (31/12/2023 tarihine kadar) münhasıran bu
bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri
yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet,
mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazı-
lımı şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer
vergisinden müstesnadır.
Firma ve Girişimcilere Gelir ve kurumlar Vergisi Muafiyeti
Yönetici şirketlerin bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançlar ile Bölgede
faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgedeki yazılım
geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve
kurumlar vergisinden müstesnadır.
Ar-Ge Personeline Gelir Vergisi Muafiyeti
Bölgede çalışan; Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31/12/2023 tarihine kadar
gelir ve her türlü vergiden müstesnadır. Yazılım
geliştirme ve Ar-Ge personelinin Ar-Ge projesi
kapsamında TGB Yönetici Şirketinin izni ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onayı ile
Teknoloji Geliştirme Bölgesi dışında geçirdiği
süreye ait ücretler de gelir vergisinden müstesnadır. Bununla ilgili koşullar, 6170 sayılı yasanın Uygulama Yönetmeliğinde tanımlanmıştır.
Sigorta Prim Desteği
5746 Sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanunun 3. Maddesine istinaden 4691 sayılı yasa kapsamında
Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren firmalarda görev yapan ve ücreti gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları
karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden
hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, her bir çalışan için 5 (beş) yıl süreyle Maliye
Bakanlığı bütçesinde konulacak ödenekten karşılanmaktadır.
Destek Personeline Gelir Vergisi Muafiyeti
Bölgede çalışan destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31/12/2023 tarihine kadar
her türlü vergiden müstesnadır. Muafiyet kapsamındaki destek personeli sayısı Ar-Ge personeli
sayısının yüzde onunu aşamaz.
Yabancı Yatırımcıların Teşvik Edilmesi
Yabancı özel hukuk tüzel kişileri 5/6/2003 tarihli ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yönetici şirkete iştirak edebilir. Ayrıca, yabancı yatırımcılar, 4691 ve 6170 sayılı kanunlar
kapsamında yazılım geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerini Bölgede yürütebilir.
Öğretim Üyelerine Sağlanan Destekler
Kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite personelinden Bölgede yer alan faaliyetlerde araştırmacı ve idari personel olarak hizmetine ihtiyaç duyulanlar, çalıştıkları kuruluşların izni ile
sürekli veya yarı zamanlı olarak çalıştırabilirler.
Yarı zamanlı görev alan öğretim üyesi, öğretim
görevlisi, araştırma görevlisi ve uzmanların bu
hizmetleri karşılığı elde edecekleri gelirler, üniversite döner sermaye kapsamı dışında tutulur. Sürekli olarak istihdam edilecek personele
kurumlarınca aylıksız izin verilir ve kadroları
ile ilişkileri devam eder. Bunlardan 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa
tabi personelin burada geçirdikleri süreler için
emeklilik hakları 5434 sayılı Kanunun 31 inci
maddesi hükümlerine uyulmak kaydıyla saklı
kalır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36
ncı maddesinin bu maddede yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri uygulanmaz.
Öğretim elemanları 2547 sayılı Kanunun 39
uncu maddesinde öngörülen yurt içinde ve yurt
dışında geçici görevlendirme esaslarına göre yapacakları çalışmaları Üniversite Yönetim Kurulunun izni ile Bölgedeki kuruluşlarda yapabilirler.
Aylıklı izinli olarak Bölgede görevlendirilen öğretim üyelerinin Bölgede elde edecekleri gelirler üniversite döner sermayesi kapsamı dışında
tutulur. Ayrıca, öğretim elemanları Üniversite
Yönetim Kurulunun izni ile yaptıkları araştırmaların sonuçlarını ticarileştirmek amacı ile bu
bölgelerde şirket kurabilir, kurulu bir şirkete ortak olabilir ve/veya bu şirketlerin yönetiminde
görev alabilir.
Ar-Ge Yatırım Desteği
Girişimciler, Yıldız Teknopark A.Ş.’nin inşa edeceği Ar-Ge ofislerinden yararlanabileceği gibi,
kendilerine tahsis edilen arsalar üzerinde belirli
bir süre kullanım hakkını alabilecekleri binalar
inşa ederek yazılım geliştirme ve Ar-Ge faaliyetinde bulunabileceklerdir.
İşletmeler, bölgede başlatıp sonuçlandırdıkları
Ar-Ge projeleri sonucu elde ettikleri teknolojik
ürünün üretilmesi için gerekli yatırımı, yönetici
şirketin uygun bulması ve Bakanlığın izin vermesi şartıyla Bölge içerisinde yapabilirler. Söz
konusu yatırıma konu olan teknolojik ürünün
üretim izin belgeleri, ilgili kurum ve kuruluş tarafından Bakanlık görüşü alınarak, öncelikle verilir. Bu yatırımlara ilişkin faaliyetler, 4/1/1961
tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu gereğince
tutulması zorunlu defterlerde, yatırım yapan işletmelerin Bölgede yürüttükleri Ar-Ge faaliyetlerinden ayrı olarak izlenir. Bu yatırımlar nedeniyle Bölgede çalışan personel ve bu yatırımlardan
elde edilecek kazançlar Bölge dışında faaliyet
gösteren işletmelerin ve bunların personelinin
tabi olduğu esaslara göre vergilendirilir.
59
TGB’nde Teknoloji Transfer Ofislerinin Kuruluşu
Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde Yönetici Şirketlerin teknoloji geliştiricisi Ar-Ge kurum ve kuruluşları ile teknoloji kullanıcısı sanayi şirketleri,
diğer teknoloji veya Ar-Ge kurum ve kuruluşları
arasında bilgilendirme, koordinasyon, araştırmayı yönlendirme, yeni Ar-Ge şirketlerinin oluşturulmasını teşvik etme, işbirliği geliştirme, fikri mülkiyet haklarının korunması, pazarlanması,
satılması, fikri mülkiyetin satışından elde edilen
gelirlerin yönetilmesi konularında faaliyet gösteren yapının oluşturulması amacıyla Teknoloji
Transfer Ofisi (TTO)’nin kurulmasına imkan sağlanmıştır. Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi aracılığıyla bu hizmet verilmektedir.
Yatırım İstisnası Desteği
60
Yerli
veya
yabancı
girişimciler;
Bakanlar Kurulu’nun 2009/15199 sayılı kararı ile
16.07.2009 tarih ve 227290 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile bu kararda değişiklik yapan 2011/1597 sayılı Bakanlar Kurulu uya-
rınca Yatırım Teşvik Belgesi alınması halinde;
özel bölgelerin yanı sıra Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri’nde Ar-Ge yatırımları, bilişim teknolojisi yatırımları, yazılım geliştirme yatırımları,
elektronik sanayi yatırımlar, Bilim ve Teknoloji
Yüksek Kurulu veya Türkiye Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu tarafından belirlenecek öncelikli teknoloji alanında yapılacak yatırımlar ile
bu bölgede yapılacak yatırımlar ve ileri teknoloji gerektiren yatırımlarda;
• Gümrük vergisi muafiyeti,
• Katma Değer Vergisi İstisnası,
• Faiz desteği,
• Sigorta Primi işveren hissesi desteği,
• Vergi indirimi,
Gibi destek unsurlarından yararlanabilecektir.
TÜBİTAK Projelerine Sağlanan Özel Destek Uygulamaları
TÜBİTAK’ın TEYDEB kapsamında desteklediği belirli bir projenin Ar-Ge faaliyetleri kapsamındaki
personel harcamaları için sağlanan hibe desteği,
girişimcinin TGB’de yer alması halinde %90’lara
kadar varan oranlara desteklenebilmektedir.
Ar-Ge ve İnovasyonun
Yükselen Yıldızı YTÜ
Teknopark
2 yıl gibi kısa bir sürede, Yıldız Teknik
Üniversitesi Rektörü Sn. Prof. Dr.
İsmail YÜKSEK’in önderliğinde,
Türkiye’nin en önde gelen birkaç
Teknoparkından biri oldu.
Nevzat DEMİR
YTÜ Teknopark
A.Ş. Araştırma
Uzmanı
61
Nasıl mı ?
• 103.000 m2 lik toplam alanı
• 29.000 m2 lik Ar-Ge ofis alanı
• Bünyesinde yer alan 102 firması
• Toplamda 2000 e aşkın çalışanı
• Türkiye’nin en modern mimarisine sahip binaları
• İleri teknolojik alt yapıya sahip ofisleri İle Bu denli büyük ve Üniversitemiz için önem arz eden YTÜ
Teknopark, kuruluş aşamasından bu yana, stratejik ve uzun-süreli planlamalar yapılarak yönetildi,
aksi takdirde Türkiye 2023 hedeflerinin bir parçası
ve Yıldız Teknik Üniversitesinin, Ar-Ge üniversitesi
olma yolunda ki hedeflerine katkı sağlayamaz ve
şimdiki “kalite” standartlarını yakalayamazdı.
62
Kalite : Yalnızca bir ürün veya hizmetin ortaya çıkış
sürecinde değil, aynı zamanda ürün/hizmet ortaya
çıktıktan sonraki süreçte sağlanan desteği de kapsar.
Bu düşünceyle, 22 Ekim 2011 tarihinde, Point Hotel, İstanbul da,
• Sn. Rektörümüz Prof. Dr. İsmail YÜKSEK
• Üniversitemiz Üst Düzey Yöneticileri
• Fakülte Dekanlarımız
• YTÜ Teknopark Yönetim Kurulumuz
• Teknoloji Transfer Merkezi Yöneticilerimiz
• Üniversitemiz İdari Birimlerinin Yöneticileri
• YTÜ Teknopark Firmalarımız
• Üniversite Akademisyenlerimiz
• YTÜ Öğrenci Kulüpleri Temsilcilerimiz
ve
• YTÜ Teknopark Yönetim Ofisimiz olmak üzere
toplamda 70 kişilik katılımcıyla YTÜ Teknopark
ÇALIŞTAYINI gerçekleştirdik.
Katılımın bu kadar geniş ve renkli olması, yapmış
olduğumuz çalıştaydan beklentimizin de üzerinde
güzel sonuçlar almamızı sağladı.
Sonuçlar
neler
mi ?
• Ortalama 15 sn de bir fikir/öneri
• Toplamda 700 ün üzerinde fikir/öneri
Çalıştayda elde ettiğimiz Fikir/önerilerden hayata
geçirdiklerimizden bir kaçı ;
• Üniversitemiz Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinin tezlerini Teknoparkta yapmaları için gerekli
çalışmaların başlatılması.
• Yurt dışındaki Ar-Ge merkezleri ile iş birliği kapsamında WARWICK üniversitesinin WMG üretim gurubuyla iyi niyet anlaşmasının imzalanması.
• Üniversitemiz Lisans öğrencilerine YTÜ Teknopark bünyesinde staj, part-time, full-time iş imkanlarının sağlanması.
• YTÜ Teknoparkın prestijini yansıtan ve çok daha
işlevsel bir web sitesi.
…
Ve daha niceleri.
Yaptığımız bütün çalışmaları, sizlerle bu yazı aracılığıyla paylaşmak isterdim. Fakat böyle bir durum
için bu dergi sayısının bütünüyle YTÜ Teknoparka ayrılması gerekirdi ki bu da çok zor bir durum.
Ama YTÜ Teknopark ailesinin, paydaş ve çözüm
ortağı olarak benimsediği, Yıldız Teknik Üniversitesini seçmeyi düşünün lise öğrencilerimizden, mevcut üniversitemiz öğrencileri, akademisyenlerimiz
ve bünyemizde faaliyet gösteren firmalarımıza kadar, herkese, yaptıklarımız ve yapacaklarımızı anlatıp onlarında değerli fikirlerini almak için, kapısı
her zaman açıktır.
Üstelik çaylar da YTÜ Teknopark’tan…
63
AR-GE PROJESİ OLAN GİRİŞİMCİLERE
100.000 TL HİBE
Salih Kürek
100. Yılımızda genç girişimcilere 100 bin TL hibe fırsatını tanıtmak
üzere üniversitemizde, 25.11.2011 tarihinde Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı ve Marmara Teknogirişim Derneği işbirliğiyle
“Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı” düzenlenmiştir.
5
746 Sayılı Kanun kapsamında sağlanan Teknogirişim Sermayesi Desteği ile yeni ve yenilikçi iş fikirleri olan genç girişimciler, bu iş fikirlerini katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek
teşebbüslere dönüştürebilmeleri için gerekli çekirdek sermayeyi sağlama yoluyla desteklenmektedir.
100. yılımızda genç girişimcilere 100 bin TL hibe fırsatını tanıtmak üzere üniversitemizde, 25.11.2011
tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Marmara Teknogirişim Derneği işbirliğiyle “Teknogirişim
Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı” düzenlenmiştir. Tanıtım toplantısı, Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü
Sayın Ziya KARABULUT’un katılımıyla gerçekleşmiştir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde böyle bir toplantının
yapılmasından son derece mutlu olduğunu söyleyen Karabulut, katılımcıları Teknogirişim desteğine başvurmaları konusunda motive ederek, desteğin ayrıntıları bizzat anlatmıştır.
64
Sayın Karabulut, Bakanlık olarak uyguladıkları Teknogirişim Sermayesi Desteği için bürokrasiyi en alt düzeye indirdiklerini ifade etmiştir. Başvuru için, ön başvuru dosyası ve beraberinde öğrenci belgesi veya
diplomanın yeterli olacağı vurgulayan Karabulut, ön başvuru dosyasının bir gün kadar kısa bir sürede hazırlanabilecek bir yapıda olduğunu belirtmiştir.
Öte yandan geçmiş yıllarda destek alan teknogirişimciler toplatıya konuşmacı olarak iştirak etmiş ve destek
sürecindeki tecrübelerini paylaşmıştır. Toplantı boyunca ön başvuru, iş planı, mülakat ve iş kurma süreci
ayrıntılarıyla anlatılmıştır.
Genel Müdür Ziya KARABULUT’a merak ettikleri soruları doğrudan sorma fırsatı bulan katılımcılar, tecrübeli
teknogirişimcilerle fikir alışverişi yaparak toplantıdan azami faydayı sağlamışlardır.
TEKNOGİRİŞİM
SERMAYESİ DESTEĞİ
• Örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde
mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da
lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en
çok beş yıl önce almış kişiler desteğe başvurabilmektedir.
• Destek başvuruları, yılda bir kez ve Ekim-Kasım aylarında alınmaktadır.
• Destek olarak ayrılan kaynak 50.000.000 TL olup 2012 yılında 500 girişimci desteklenecektir.
• Desteklenmesine karar verilen iş fikirlerine uygulanan destek miktarı 100.000 TL olup teminat
alınmaksızın ve hibe olarak verilmektedir.
• Destek kapsamında makine, donanım, yazılım, yayın, sarf malzemesi, hizmet alımı, danışmanlık,
personel ve genel işletme giderlerine yönelik harcamalar 12 ay boyunca desteklenmektedir.
• Teknogirişim Sermayesi Desteği Programına 2009-2011 yılı arasında toplam 1742 başvuru
yapılmış olup, yapılan değerlendirme neticesinde 472 adet girişimciye ait iş fikrinin desteklenmesi uygun bulunmuştur. YTÜ’den ise 10 adet proje desteklenmiştir.
MARMARA
TEKNOGİRİŞİM
DERNEĞİ
Teknogirişim desteğini kazanan ilk
teknogirişimciler, Bakanlığımızın yönlendirmesi ve teşvikiyle dernekleşme
sürecine
girmiştir.
Teknogirişim
desteğini kazananların üye olabileceği
derneğin temel amacı, Teknogirişim
desteğiyle kurulan şirketlerin başarı seviyelerini yükseltmek ve Teknogirişim
programının bilinirliğini artırmaktır.
Merkezi Kocaeli olan Marmara Teknogirişim Derneği, 2011 yılı ön başvuru döneminde Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle ve tecrübeli teknogirişimcilerin katılımıyla 6 il ve 12
üniversitede “Teknogirişim Sermayesi Desteği Tanıtım Toplantısı” düzenlemiş ve geniş kitlelere
ulaşmıştır. Sosyal sorumluluk bilinciyle Teknogirişim programına duyulan ilgiyi artırmak için
2012 yılında, en az 15 il ve 60 üniversitede tanıtım toplantıları yapmayı hedeflemektedir.
65
SOSYAL MEDYA VE
ÜNİVERSİTELER
Ü
nlü bilişim dergisi Wired Eylül 2010
sayısında “ The Web Is Dead. Long
Live the Internet “ başlığıyla bir yazı
yayınladı. Yazıya göre yakın bir gelecekte web üzerinden iletişim yerine çeşitli firmaların geliştirdiği uygulamalar kullanılacak
ve iletişim statik web ortamı yerine dinamik
uygulamalar üzerinden yürütülecektir. Sosyal
medya ise bu tür uygulamaların en kolay gerçekleştirilebildiği bir alan olacaktır
66
Bu öngörü tam olarak gerçekleşmese bile bilişim trendlerinin yönü geleceğin şimdiki internet dünyasındaki yapılanmadan farklı olacağını gösteriyor. İnternetin sosyal ve kültürel
hayatımıza getirdiği en önemli farklılık büyük
bir topluluk yaratması ve her birey ve kurumun bu topluluğun ayrılmaz bir parçası olmasıdır. İnternet toplumu (Internet Community)
milyarlarca üyesi olan ve bütün üyelerin birbirine ulaşabilme ve iletişim kurabilme yeteneği olan benzersiz bir organizasyon. İnsanlık
tarihinin hiç bir döneminde global düzeyde
farklı uluslar, ülkeler, devletler, kurumlar ve
bireyleri kapsayacak türde bir organizasyon
hiç bir zaman gerçekleşmemişti. Günümüzde
moda deyimle birkaç “tık” ile milyarlara ulaşmak, mesaj vermek, paylaşmak, konuşmak
mümkün
hale
geldi. Üstelik çok
kolay, basit ve
düşük maliyetlerle. Artık internet
toplumu
sosyal
medya adı verilen
sitelerde bir araya
geliyor. Belli parametrelere göre
kümeleniyor, segmentler oluşturuyor ve zamanını
önemli bir kısmını bu sitelerde yaProf. Dr. İbrahim Kırcova
şayarak geçiriyor.
Yazılar,
sözler,
videolar, şarkılar, fotoğraflar ve benzeri bir
çok malzemeyi paylaşıyor. Fotoğrafları etiketliyor, yorumlar yazıyor, birbirlerine tavsiyelerde bulunuyor, yönlendiriyor kısaca sosyal
medyada yaşıyor. Sosyal medya denilince ilk
akla gelen platform facebook’dur. Günümüzün sosyal medya fenomeni olarak adlandılıran Facebook internet üzerinden yürütülen
iletişim ve paylaşımın en büyük bölümünü
yürütüyor. Bir başka platform olan Twitter ise onun tahtını şimdilik zorlamasa da
Ağırlıklı olarak
gençlerin yer
aldığı, içerik
ürettiği, paylaşımda
bulunduğu
sosyal medyadan
üniversitelerin daha
etkili bir biçimde
yararlanması
gerekir.
“Ben de varım!” diyebilecek noktaya çoktan ulaştı bile...
Üzerinde 430 milyon civarında insanın yer aldığı bir sosyal ağ sistemi olan
Facebook’ta en kalabalık dördüncü ülke
Türkiye. 26 milyondan fazla Türk insanı
günde ortalama 56 dakikasını Facebook’ta
geçirmekte ve bir kısmını sağdan solda
topladığı bir kısmını da kendi ürettiği
şarkı,resim,şiir,güzel söz video ve benzeri materyali paylaşmaktadır. Facebook’ta
her kullanıcının ortalama 130 arkadaşı bulunmakta kullanıcılar ayda ortalama 500 milyar dakikayı burada tüketmektedir. Kullanıcıları birbirine bağlayan çeşitli olay, sayfa, grup
ve objelerin sayısı 160 milyon civarındadır.
Dünya üzerindeki 180 ülkeden çok sayıda
girişimci ve geliştirici Facebook üzerinde çeşitli uygulamalar geliştirmekte ve halen 550
binden fazla aktif uygulama bulunmaktadır.
Tarımsal üretimimizin yerlerde süründüğü ve
köyden kente hızlı bir göçün yaşandığı ülkemizde binlerce çiftçi Facebook’un Farmville
uygulamasını kullanarak sanal alemde tarımsal üretim yapmaktadır. Yaklaşık 100 milyon
Facebook kullanıcısı mobil araçlarından içerik
üretimine katkı vermektedir.
Sosyal medyanın bir başka ilginç paylaşım sitesi de Twitter adıyla bilinen sitedir. Kullanıcıların birbirlerini izledikleri ve anlık bilgi
67
üretimi ve paylaşımına imkan veren
Twitter pazarlama iletişimi,
marka tutundurma ve kullanıcı eğilimlerinin
belirlenmesi bakımından önemli mecra olarak
çok geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından tercih edilmektedir. İnternet kullanıcılarının ve
de şirketlerin kendi ürettikleri videoları yükledikleri Youtube, profesyonellerin iş dünyasındaki profillerini paylaştıkları Linkedin,
kullanıcıların kendi ürettikleri fotoğrafları
paylaştıkları Flicker, kullanıcıların metin yazarı olarak katkı verdikleri Wikipedia ve de
hemen her kullanıcının ya da şirketin açtığı
bloglar internet dünyasında yeni bir dönemin
başladığını gösteriyor. Bu dönem tüketicinin
kendi içeriğini yarattığı dönem olarak anılmaktadır.
68
Anlaşılan o ki bilgi verme amacıyla oluşturulan durağan web siteleri internet denilen devasa ağ sisteminin uzak köşelerinde tozlanmaya yüz tutacak. Artık resimli, müzikli ve
animasyonlu web siteleri kullanıcılara cazip
gelmiyor. Geçtiğimiz günlerde ilk kez Facebook ziyaretçileri kısa bir süre için de olsa ünlü
arama motoru google’ı geride bıraktı. İnternet dünyası bu gelişimi kodlarken web 1.0 ve
web 2.0 terimlerini kullanıyor. Şirketler giderek daha fazla oranda web 2.0 uygulamalarını tercih ediyor. Artık eski sayılabilecek web
siteleri üzerinden iletişim ve pazarlama tam
anlamıyla terkedilmemiş olsa da iş dünyası
web 1.0’dan web 2.0’a hızlı bir şekilde taşınıyor. Coca-Cola içinde bulunduğumuz yıl
istihdam ettiği üç blog yazarıyla, cola satılan 206 bölgede internet üzerinden mutluluk
araştırması yapacak ve elde edilen deneyimleri facebook, youtube ve filcker üzerinden
müşterileriyle paylaşacak. Procter&Gamble
bu yıl her markasının facebook üzerinde anlamlı bir varlığının olmasına gayret gösterecek. Gururla belirtmek gerekir ki “Fulya’nın
İntikamı” isimli çalışmasıyla kısa zamanda
bir milyonu aşkın site trafiği sağlayan gittigidiyor.com da sosyal medya ortamına ülkemizden bir başarı hikayesi katmayı başaran
şirketler arasında yer aldı.
Daha çok şirketler ve kurumlar tarafından
üretilen içeriğe dayanan, tek yönlü iletişim
sistemine alternatif olmasa da onu bütünleyen ancak tüketicinin ürettiği içeriğe dayanan ve iki yönlü, interaktif iletişim sistemi
internet dünyasının en çok konuşulan, tartışılan ve tercih edilen mecrası haline geldi.
Öyle ki çoğu büyük şirket kurumsal iletişimlerinde web adreslerinin yerine facebook
adreslerini kullanmaya başladı. Facebook
sosyal paylaşım sitesinin gösterdiği bu hızlı
gelişme bir taraftan da ticari internetin çeşitli fonksiyonlarının sosyal medya alanına
kaymasına yol açtı. Artık literatürde “F Marketing” adıyla bilinen ve facebook üzerinden
yapılan pazarlama faaliyetlerini ifade eden
bir kavram yer alıyor. Henüz web üzerinden
yapılan pazarlama faaliyetlerinin tam anlamıyla yaygınlaşmadığı bir ortamda sosya
medyanın bu amaçla kullanılması ve sosyal
medya sitelerinin bir iletişim ve de pazarlama ortamına dönüşmesi internet tarihinin en
ilginç gelişmelerinden birisidir.
Bu gelişmeleri tamamlayan bir başka olgu
da internetin mobil araçlarla desteklenmesi
ve internet toplumunun hareket halinde bile
internette yaşamaya devam etmesidir. Akıllı
telefonlar sayesinde internete erişim için mekana bağlılık zorunluluğu ortadan kalkmış
ve her kullanıcı dünyanın neresinde olursa
olsun sosyal medya etkinliklerini yürütebilir
hale gelmiştir.
İnternet üzerinde yaşanan bu hızlı gelişme iş
dünyasını büyük ölçüde bu alana çekmesine
karşın kar amacı olmayan kurumları örneğin
üniversiteleri aynı ölçüde cezbetmeyi başaramadı. Ülkemiz üniversitelerinin büyük bir
bölümü sosyal medyada az da olsa yer almaya başlasa da henüz bu alanın yarattığı katma
değerden tam anlamıyla yararlanmaktan çok
uzaktadırlar. Ağırlıklı olarak gençlerin yer
aldığı, içerik ürettiği, paylaşımda bulunduğu
sosyal medyadan üniversitelerin daha etkili
bir biçimde yararlanması gerekir. Zira üniversiteler de kendi aralarında ciddi bir rekabet içine girmiş durumdalar. Günümüzde her
üniversite hem ulusal hem de global alanda
küresel eğitim pazaranın birer oyuncusu durumunda. Geleneksel olarak sadece bilimsel
araştırma, eğitim ve öğretime odaklanan üniversitelerin bugün farklı sorumlulukları da
var. Farklı ülkelerden öğrenci kabul etmek,
lisans ve yüksek lisans programları için nitelikli öğretim üyeleri ve öğrenci bulabilmek
ve üniversitenin marka değerini yukarıya
çekmek üniversitelerin gündemlerinde yer
almaya başlayan yeni çalışmalar. Ek olarak
yenilikçi fikirler bulmak, yeni ürün ve hizmet
geliştirme çabalarına destek vermek, toplumsal refahı arttıracak yeni yol ve yöntemler
önermek üniversitelerin görevleri arasında.
Ayrıca sosyal sorunlara dikkat çekerek onları
çözmek için çeşitli öneriler getirmek, çevresel sorunları aşmaya yönelik çabalar içinde
olmak günümüz üniversitelerinden beklenen
işlevler. Bu amaçla çok boyutlu pazarlama
stratejilerine ihtiyaç duyan üniversiteler sosyal medyayı de etkili bir şekilde kullanmak
zorundadırlar.
Sosyal medyanın paylaşım esaslı bir iletişim ortamı olması üniversiteler açısından
değerlendirilmesi gereken bir şanstır. Zira
üniversite tercihlerinde ağızdan ağıza iletişim önemli bir yer tutmaktadır. Orta öğretim
kurumlarındaki danışmanlar, öğretmenler,
rehber öğretmenler, serbest danışmanlar
her zaman öğrencilerin üniversite tercihlerinde en önemli faktörlerdir. Bu nedenle fikir önderlerinin izlenmesinde sosyal medya
önemli bir plaform olarak değerlendirilebilir.
WOMM (word of mouth marketing) ve viral
pazarlama paylaşım temelli teknikler olarak
üniversiteler tarafından çok rahatlıkla kullanılabilir. Bu tekniklerin de en kolaylıkla uygulandığı platform olarak sosyal medyadan
yararlanmak hem düşük maliyetli hem de kolay bir yöntemdir. Zira üniversitelerin özel-
likle de devlet üniversitelerinin geleneksel
medyada kitle iletişim araçlarını kullanmak
üzere kullanabilecekleri türden büyük bütçeleri yoktur. Sosyal medya platformu ise
küçük bütçelerle hedef kitleye en etkili iletişimin yapılabildiği mecradır.
Bir iletişim mecrası olarak sosyal medya
yenilikçi bir ortamdır. Bu nedenle de geleneksel medya araçlarını kullanmaya alışmış
olan kurum ve kuruluşlar tarafından benimsenmesi zaman almaktadır. Oysa çok yönlü
bir iletişim platformu olarak kullanılması
özellikle de üniversitelerin hedef kitleleriyle
iletişimini zenginleştirebilir. Facebook üzerinde oluşturulan marka topluluğu, twitter
ile anlık olarak bilgilendirilebilir. Üniversite
tanıtım videoları youtube üzerinden yayınlanabilir. Tanıtım fotoğrafları flicker ya da
picasa platformundan gösterilebilir. Apple
ve Android uygulamalarıyla kayıt bilgileri,
günlük duyurular, sınav sonuçları ve benzeri
iletişimler anlık olarak yapılabilir.
Halen çoğu üniversitenin sosyal medya
platformlarının geniş imkanlarını yeterince kullandıklarını söylemek mümkün değil.
Özellikle genç nüfusun lise ve üniversite öğrencilerinin ağırlıklı olarak katıldığı sosyal
ağlara üniversitelerin de bütün imkanlarıyla
katılması giderek bir zorunluluk haline gelmektedir.
69
EURASIA WASTE
MANAGEMENT
SYMPOSIUM
Sempozyum Düzenleme Kurulu Adına
Doç. Dr. M. Sinan Bilgili
Sempozyumda 3 gün süreyle Atık Yönetiminde Biyolojik Yöntemler,
Atık Yönetiminde Yasal Düzenlemeler, Tehlikeli Atık Yönetimi, Düzenli
Depolama, Katı Atıkların Taşınması, Arıtma Çamuru Bertarafı
konularında yapılan sunumlara toplam 250 kişi katılmıştır.
Ü
niversitemizin kuruluşunun 100. yılında
Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü tarafından ilk kez uluslararası
olarak düzenlenen EurAsia Waste Management Symposium 14-16 Kasım 2011 tarihleri arasında İstanbul Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilmiştir.
70
Sempozyumun ilk gününde açılış ve protokol konuşmaları YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ
İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayrullah Ağaçcıoğlu ve İSKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Demir
tarafından yapılmıştır.
Sempozyuma dünyanın farklı bölgelerinden katılımın yüksekliği ileride yapılacak bu tür çalışmaların
geleneksel hale gelmesi bakımından ümit verici olmuştur.
Sonuç olarak, 14-16 Kasım 2011 tarihleri arasında
İstanbul Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilen
Avrasya Atık Yönetimi Sempozyumu başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.
Programın açılış panelinde İBB adına Dr. Cevat Yaman “İstanbul’da Atık Yönetimi Uygulamaları”, İSTAÇ A.Ş. den Dr. Şenol Yıldız “Atık Yönetiminde
Gelecekteki Uygulamalar” ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından Dr. Ahmet Varır “Türkiye’de Atık Yönetimi Mevzuatının Gelişimi” konularında sunum
yapmışlardır.
Sempozyumda 3 gün süreyle Atık Yönetiminde Biyolojik Yöntemler, Atık Yönetiminde Yasal Düzenlemeler, Tehlikeli Atık Yönetimi, Düzenli Depolama,
Katı Atıkların Taşınması, Arıtma Çamuru Bertarafı,
Atık Yönetiminde Termal Yöntemler, Endüstriyel
Atık Yönetimi ve Tıbbi Atık Yönetimi konularında yapılan sunumlara toplam 250 kişi katılmıştır.
Sempozyuma 30 farklı ülkeden bilim insanlarının
yanında sivil toplum kuruluşları, özel şirket temsilcileri, yerel yönetim temsilcileri ve kamu kuruluşlarından katılım gerçekleşmiştir. Sempozyum
süresince gerçekleştirilen 18 oturumda 74 sözlü ve
62 poster sunum gerçekleştirilmiştir.
Düzenleme kurulu adına değerli katılımlarıyla sempozyumumuza destek veren kişi ve kuruluşlara,
sempozyum onur, bilim ve düzenleme kuruluna
teşekkür ederim.
2013 yılında düzenleyeceğimiz Avrasya Atık Yönetimi Sempozyumunda aramızda görmekten onur ve
mutluluk duyacağımızı belirtir saygılar sunarım.
YILDIZ’IN 100. YILINDAN
CUMHURİYET’İN 100. YILINA…
“Bir Ar - Ge Üniversitesi Olarak YTÜ.”
2023 ülkemiz için çok önemli bir yıl. Cumhuriyetimizin 100. Yılına
her alanda, her sektörde meydana gelen gelişmelerle, önümüze
koyduğumuz hedeflerle emin adımlarla ilerliyoruz. 100. Yıl
heyecanını yaşayan bir üniversite olarak Yıldız, Cumhuriyetin
100. Yılı için çok daha heyecanlı. Çünkü hedef büyük:
“Bir Ar - Ge Üniversitesi Olarak YTÜ.”
Muhammed Attila Sevim
Aslıgül Topuz
72
Cumhuriyet’in 100. Yılında bir Ar – Ge Üniversitesi olma hedefimizi, 2023 Yılının önemini ortaya koyan ilk kuruluşlardan Türk – Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Sayın
Süleyman ŞENSOY ve bu hedefin mimarlarından
üniversitemiz Araştırma Planlama Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Tamer YILMAZ ile konuştuk.
Süleyman Bey öncelikle bize TASAM’ın kuruluşundan bahseder misiniz? Çünkü öncesinde bir
özel sektör deneyiminiz var. Ülkemiz 2023 kavramıyla daha çok yeni tanıştı, toplumdaki bilinç daha yeni uyandı ama siz 90’lı yıllarda bu
projeye fikir olarak başlamışsınız. Bu vizyonun
arka planını anlatır mısınız?
TASAM’ın ilk fikri 1996 yılında oluşmuştu, ama
şartların olgunlaşması ve harekete geçmemiz hem
maddi hem manevi açıdan 2002 yılında oldu, 2003
yılının ortasında da aktif olarak çalışmaya başladık.
8 - 9 yıllık aktif bir geçmiş söz konusu. 21.Yüzyılın
ilk 10 yılı belki 100 yıllık gelişmelere sahne oldu.
Dünyadaki geçmiş deneyimi açısından ve bu 10
yılda yaşanan 100 yıllık gelişim ve rekabetin odak
noktasının insan kaynağının niteliği olduğunu gördük. Tabi insan kaynağının niteliğinin değişmesi
de stratejik anlamda bir bilgi anlayışının oturması
ve bunun yönetilebilir hale gelmesinden yola çıkıyor. Biz de Tasam olarak ki isminde de bir anlam
var, açılımı “Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi” olsa da bir “tasa”dan yola çıkmış, yani ülkemizin bölgede ve dünyada daha etkin bir noktaya
ulaşması, tarif edilen muassır medeniyet seviyesinin üzerine çıkması noktasında kendi alanında bir
katkı sunmak üzerine çalışan bir kurumuz. Temel
prensip olarak her zaman “ Tarafsız ve bilimsel
bir tutum benimseyeceğiz ve birtakım ideolojik gö-
rüşlerimizi ispatlamaya ya da yansıtmaya çalışan
bir anlayış içinde olmayacağız, bilimsel ve doğru
olan her şeyin doğru bir yansıtıcısı olmaya çalışacağız.” şeklinde bir kurumsal yaklaşım belirledik. Bu
kurumsal yaklaşıma göre bir kadro oluşturduk. Çok
değişik alanlardan insanlar kuruma ve vizyonuna
katkı sağlıyor. Türkiye’nin kendi alanında entelijansı açısından en az yarısının Tasam’a çeşitli şekillerde katkısı oldu. Dış politika üzerinde Tasam’ın
9 tane kurumsallaştırdığı alan var ve bunları çok
bilinçli kurumsallaştırdık. Dört tanesi kıta bazında, bir tanesi Afrika. Kurumsallaşma sırasıyla Asya,
Avrupa, Latin Amerika, Karayipler ve yine Amerika
kıtasının kuzeyi için Kuzey Amerika olarak 3 tane
de bölgesel çalışması var. Ve bu çalışmaları İstanbul ya da Ankara’dan değil bölgeye en yakın Türkiye
ilinden yürütmeye çalışıyoruz. Bir tanesi Balkanlar,
bir tanesi Ortadoğu, bir tanesi de Karadeniz Kafkas
çalışmaları. Kimlik alanı olarak tanımladığımızda
Türk ve İslam dünyası var. Tabi bu 9 dış politika
alanına yönelik çok sayıda çalışma yapılıyor, düzenli yapılan kongreler, forumlar, bu bölgedeki ülkelerin önemli bir kısmıyla karşılıklı yuvarlak masa
ülke toplantıları, makaleler ve hakemliklerimiz var.
Basılan yayınlar, stratejik raporlar, sürecin içerisini
doldurmaya yönelik çok sayıda çok sayıda çalışma
yapılıyor. Bunların yanı sıra iki çok önemli projenin
yürütücüsüyüz. Biri Sayın Cumhurbaşkanı himayesinde yürüttüğümüz, “Türkiye’nin Stratejik Vizyon
2023” projesi, bir diğeri de çok önemsediğimiz ve
stratejik bulduğumuz, kalkınma için 2005 yılından
beri yürüttüğümüz “Sürdürülebilir Kalkınma için
Nükleer Teknoloji” projesi. Biz karar alıcılara en
doğru kararı verip, ülkeyi en doğru şekilde yönetebilmeleri için mümkün olan en iyi seçenekleri sunmaya çalışıyoruz.
Tamer Bey çok önemli bir çalışmadan üniversitemize dönecek olursak; 100 yıllık, bilinen bir
üniversiteyiz. Teknik anlamda eğitim ve öğretim faaliyetleri yürüten iyi üniversitelerden biriyiz. 100. Yılında Ar - Ge üniversitesi olmayı
hedefleyen bir üniversite olarak bu hedeflere
ulaşmak için ne gibi çalışmalar yapıyoruz. Bize
bunlardan bahseder misiniz?
Üç yıl önce üniversitemizde bir yönetim olarak değişikliği oldu. Sayın rektörümüzle beraber görev yerine gelince tabi öncelikle mevcut durum analizi yapmak zorundasınız. Açıkça söylemek gerekirse bizim
de yönetim tecrübemiz çok yoktu. Bunun bir takım
zorluklarını çekiyorsunuz ama bazı avantajlarının
da olduğuna inanıyorum. Bazı şeyleri çok iyi bildiğiniz zaman bazı şeyleri de göremiyor oluyorsunuz,
kendinize çok güveniyorsunuz, daha rahat oluyorsunuz yeteneğiniz varsa da. Bilmemek bir handikap
ama biraz daha işe sarılmanızı, biraz daha gayret
etmenizi sağlıyor. Biz öyle bir çabayla üniversiteyi
tanımaya başladık. Yıldız Teknik Üniversitesi 100
yıllık bir kurum. Baktığımız zaman gördüğümüz şu;
çok iyi bir eğitim-öğretim üniversitesiyiz, dersleri
çok iyi anlatan, derslere çok iyi giren, iyi hocaların
olduğu sosyal yönümüz var. Ama Ar -Ge ‘de biraz
geride kalmışız. Ama potansiyelimizin her 3 konuda da çok iyi olduğunu analiz ettik.
Süleyman Bey’in biraz önce söylediği çok güzel bir
şey var; benim burada söyleyeceğim şeyleri herkes
bir şekilde söyleyebilir ama kurumun iç paydaşlarına ve dış paydaşlarına söyletmek çok önemli,
kurumun kabullenmesi çok önemli. Siz bir şeyler
yaparsınız çok iyi bir yere getirirsiniz sonra onu sahiplenmezlerse yapılanlar yıkılır ve bir önceki noktaya geri dönersin. Biz de bu bağlamda çok önemli iki tane “Ortak Akıl Platformu” adında bir arama
73
74
konferansı yaptık. İlki Aralık 2010’daydı. Tam 100.
Yıla giriyoruz, 100. Yılda ne yapacağız, Yıldız Teknik Üniversitesi çok iyi bir eğitim üniversitesi, bunu
hiç bozmadan çok iyi öğrenci yetiştiriyoruz, çok iyi
mühendis yetiştiriyoruz, Sayın Cumhurbaşkanımız
da geldi burada söyledi, Yıldız Teknik’ten mezun
olan öğrenci pratik mühendis tulumunu giyer, sahaya girer. Çok güzel de iş yapar, güvenebilirsiniz.
Bazı kurumlar için bunu söylemek çok zor ama
Yıldız’da böyle bir gelenek var, bunu da bozmayalım ama topluma nasıl daha fazla faydalı olacağız,
100. Yılda bu vurguyu nasıl yapacağız, önce topluma kendimizi benimsetmeliyiz diye düşündük. İlk
hedefimiz buydu, çok güzel şeyler çıktı. 100. Yıl boyunca çok ses getiren 100 vizyon proje yaptık şimdi
onu da kapatıyoruz. Şimdi Ar - Ge ayağımızla ilgili
yoğun bir çalışma yapmaya başladık. Ar - Ge üniversitesi olmayı da tartıştık. Gerçekten Ar - Ge üniversitesi olmalı mıyız, talep var mı? Eğer iyi bir eğitim
öğretim yapıyorsanız Ar - Ge üniversitesi olmak zorunda değilsiniz. ODTÜ var, İTÜ var, onlar bu açığı
kapatıyorsa “Biz burada mı durmalıyız?” baktık ama
bunu cidden yapmalıyız. Çünkü ciddi anlamda bir
potansiyelimiz, deneyimimiz ve alt yapımız var, ülkenin buna ihtiyacı var, çok fazla mesafe kaydetme
şansımız var, o zaman bunu da araştırmak, konuşmak istedik ve yine bir arama konferansı yaptık. Dış
paydaşlarımızı da çağırdık. Oradan çıkan sonuç; Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ciddi bir Ar - Ge üniver-
sitesi olması için hiçbir engel yok. Sadece bunu hep
beraber kabullenmemiz ve yöneticilerin bununla
ilgili karar alması ile ilgili bir problem var. İşte burada bir takım sıkıntılar var çünkü hocalar derslere
giriyor, dersleri birinci öncelik yapıyor, fakültelerimiz ona göre yapılanmış, dekanlarımızın birinci önceliği hep derslerimizin ilerlemesi ama onun dışında yayım yapmak, proje üretmek biraz daha ikinci,
üçüncü plana atılmış. Bunu konuştuk. Aslında bizim
böyle bir irademiz vardı ama bu iradeyi ortak akılda bütün üniversite paydaşlarıyla tartıştık, onlardan da böyle bir sonuç çıktı. “Biz böyle bir vizyona
inanıyoruz ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağız”
dendi. Yıldız Teknik Üniversitesi 100. Yılında statik
hedeflerinde ilk defa eğitim - öğretim ikinci hedef
haline döndü. İlk hedef, araştırma - geliştirme hedefi ön plana kondu. İlk defa araştırma - geliştirme
faaliyetleriyle ilgili performans kriterleri devreye
girmeye başladı. İnsanlara “Ne kadar araştırma yapıyorsunuz, ne kadar proje üretiyorsunuz, onları ne
şekilde kullanıyorsunuz, bunları ne şekilde derslere
yansıtıyorsunuz?” diye sormaya başladık. 100. Yılın
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin iyi bir Ar - Ge üniversitesi olması için bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Yine bizim de bir vizyonumuz var, tabi
bu Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın
vizyonuyla da örtüşen bir şey. Yani Türkiye 2023’ü
hedef almış. Türkiye 2023’ü hedef aldıysa bütün
kurumların 2023’ü hedef alması gerekir diye düşü-
nüyoruz. Tüm özel sektör ve kamu kurumlarının da
bunu hedef alması lazım. Hep beraber aynı hedefe
doğru gitmezseniz o hedef amacına ulaşmaz. Biz de
o hedefi göz ardı edemezdik. 100. Yılımızda Cumhuriyetin 100. Yılına doğru bir perspektif çizmeye
çalıştık ve bu yolda ne yapmamız gerektiği ile ilgili
bir yol haritası çıkarmaya başladık. O yol sonunda
ulaşacağımız bir takım şeyleri belirlemeye çalıştık.
Orada ciddi hedefler çıktı, patent almamızla ilgili
şeyler çıktı, araştırma ve geliştirmeyle ilgili bir takım formlar ortaya çıktı, ilk 100 üniversite arasına girmekle ilgili bir hedef ortaya kondu. Yani biz
üzerimize düşen o görevi yaptığımızı ve yapmaya
devam ettiğimizi düşünüyoruz. Ülkemizin o hedefe ulaşmasında Yıldız Teknik Üniversitesi olarak
üzerimize düşen neyse onu azami seviyede yapmak için şu anda öyle bir hava oluştu. Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde birimler kuruldu, bunlara çok ciddi
fonlar ayrıldı, bir takım destekler yapıldı. Birkaç yıldır yayınlarımızda ve proje sayımızda bir artış gözlemliyoruz, yükselen bir eğilim sergiliyoruz ve bu
hedeflere ulaşacağız diye düşünüyoruz.
Peki, eğitim kurumlarımızın 100 yıllık bir birikime sahip olması bize nasıl bir stratejik üstünlük sağlar?
Süleyman Şensoy: Bizim Türk Devlet geleneği içerisindeki en büyük mirasımız, bilinen 2200 yıllık bir
devlet geleneğine sahip olmamız. 17. Büyük Türk
devletinde yaşıyoruz ama burada şöyle bir sonuç
da ortaya çıkıyor, 16 tanesini de yıkmışız, yani çok
büyük müteşebbis bir ruh var. Bu, doğru yönetildiği zaman çok büyük başarı hikâyeleri ve medeniyet
çerçevesi ortaya çıkıyor. Kötü yönetildiği zaman da
kendi içinde yıkıcı bir hale dönüşüp kendi kendini
tasfiye edebiliyor. Dolayısıyla eğitim başta olmak
üzere bu alandaki tüm birikimimiz, Yıldız Teknik
Üniversitesi gibi bu kurumsal hafızaya sahip birimlere sahip olmamız, 2023 hedefine ulaşabileceğimiz
noktasında moral işaretleri. Ama tabi bu birikimi
yenileyip, sürekli güncelleyip, sürekli yapıcı eleştirisel bir bakış açısıyla sürekli yorumlamak gerekiyor. Tamer Yılmaz: Tabi bir kurumun köklü olması
birtakım avantajlar getiriyor, kurumsal hafızanız ve
gelenekleriniz oluşmaya başlıyor. O gelenekler eğer
doğru yapılanmışsa işiniz çok kolay fakat bazıları
bu 100 yılda doğru kurgulanmamışsa eğer onları değiştirmek de biraz zor oluyor. Geleneksel bir
yapı var, geleneksel bir anlayış var. Yenilikçi bir şey
getirmeye çalıştığınız zaman bir takım duvarlarla
karşılaşıyorsunuz. Biz bir Ar - Ge üniversitesi olacağız? Dışarıdan çok iyi Ar – Ge insanlarını buraya
çekmemiz lazım. Beyin göçünü tersine çevirecek bir
takım hamleler yaptık. İlk 1 - 1.5 sene bir çok ülke
dolaştık, Amerika’ da, İngiltere’de, Fransa’da doktora yapan çocuklarla konuştuk, çoğunu da buraya
almaya başladık. Bu, aşamalardan yalnızca biri. Bütün kurumlarda olduğu gibi eğitim kurumlarında da
köklü bir yere sahip olmak bir avantaj, hem tercih
edilme avantajı veriyor, güvenilirlik veriyor. Çünkü 100 yıldır
oturmuş bir sistem var. İnsanlar
tercih yaparken o sistemin iyi
işlediğini biliyor, görüyor. Uygulamaları var dışarıda, sizden
yetişen elemanlar var, onlar referans oluyor. Bu çok önemli bir
etken. Yeni kurulan bir kurumda
bunu yapmak çok çok daha zor
çok ciddi çaba gerektiriyor onun
için ben bunu çok büyük avantaj
olarak görüyorum.
Yıldız’ın 100 yıllık bir birikime sahip olmuş
üniversitelerden biri olmasından söze başladık, Cumhuriyetin 100. Yılına geçiş yapmak istiyoruz müsaadenizle. Üniversiteler biraz daha
akademik bakış açısıyla ele alacak olursak Vizyon 2023’ün neresinde olmalı?
Süleyman Şensoy: Türkiye için üzerinde durduğumuz yedi ana hedef var. Dört tanesi ekonomiyle
ilgili üç tanesi de devlet ve toplum hayatıyla ilgili.
Bir tanesi Türkiye’nin ticari açık sorununu çözmesi, ticaretin de gelişmiş birçok ülkede olduğu gibi
artı verecek seviyeye gelmesi. Bu da ancak insan
kaynağının niteliğinin değişmesi ve bu değişen insan kaynağının üreteceği değerle mümkün. İkincisi, Türkiye’nin bütçe açığı vermemesi. Üçüncüsü,
borçlanma oranının yeni bir güç adayı olarak %25’in
altına çekilmesi. Dördüncüsü milli gelirin 25 Bin
dolar seviyesine ulaşması ve bunun da adaletli bir
gelir dağılımıyla dağıtılabilmesi. Beşincisi savunma sanayisinin de kendisine yeterli hale gelmesi
ve mümkünse ihracat kapasitesi. Altıncısı, nükleer
teknolojiye mutlaka ama mutlaka barışçıl amaçlarla
geçilmesi. Yedincisi de Türkiye orta teknoloji ürün
grubuna sahip bir ülke yüksek teknolojik ürün gamına geçmek bu da yine üniversitelerin rolüyle direkt
ilgili. Türkiye’nin 2023 hedefleri ne ulaşması noktasında ortaya çıkacak kapasitenin en büyük mimarı
üniversiteler olacak. Ama eğitimin niteliği, üniversitelerin idari altyapısının bu hedefi gerçekleştirmeye
uygun olup olmadığı da karar alıcıların sorgulaması
gereken şeyler belki çok basit bir detay ama üniversiteler uluslararası etkinlik yapamıyorlar. Bütçeleri
olmadığını söylüyorlar yani bunu zihin olarak, kapasite olarak hiç kimseye izah edemezsiniz. Bizzat
işi bu olan üniversiteler nasıl uluslararası etkinlik
yapamaz ve bununla ilgili nasıl bütçede ödeneği
olamaz bunun mutlaka bir açıklaması vardır ama
ben dışarıdan birisi olarak söylüyorum, bunu hiç
kimseye anlatamazsınız. İnsanları sınıflara toplayıp
gönderip sonra bir diploma vermek değil üniversitelerin görevi. Buna benzer yapısal olarak aşılması
gereken birçok sorunlar var. Bunu yapısal eleştiri
olarak söylüyorum çünkü Türkiye’nin artık geldiği
noktada kaynak sorunu yok. Önemli olan bu kaynakların nerede nasıl aktif kullanacağı artık dün-
75
yada yeni formül az; kaynak, insan, finansman çok
hata yaptırıyor.
76
Bu konuda sizin görüşleriniz nedir Tamer Bey?
Gerçekten Süleyman Bey’in ve dışarıdan birinin bunu
anlaması mümkün değil. Türkiye’de ciddi imkânlar
var. Bunun sadece öğrenilmiş bir çaresizlik olduğunu düşünüyorum. Eskiden gelen bir söylem bu. Biz
üniversite bütçesinden devlet bütçesinden 5 kuruş
para vermeden onlarca sempozyum düzenledik,
bunun yapılabileceğini biz gösterdik. Dediğiniz gibi
çok fazla paraya ihtiyaç yok. Bazı şeyler parayla yapılabilecek şeyler değil, bunlar birtakım çabalarla o
işi yapacak, o vizyondaki insanlarla mümkün. Yani
üniversitelerde paradan bahsetmek mümkün değil,
insan kaynağından bahsediyorsunuz orası önemli. Yedi alan saydı Süleyman Bey. Bu yedi alan da
içerisinde üniversitelerin olması gerektiğini söyledi. Üniversiteler bilim üreten kurumlar ama artık
teknoloji de üretmemiz lazım. Vizyonumuzda
da bu var. Teknoloji üretir bir seviyeye gelmemiz
lazım. Bunun üniversitelerde en iyi modeli şu anda
teknoparklar. Üç yıl içerisinde sıfırdan bir teknopark oluşumu içerisine girdik, şu an 1000 Ar - Ge
personeli bizim teknoparkımızda çalışıyor. İstediğimiz de tam olarak Süleyman Bey’in de dediği
gibi artık teknolojiyi kendimizin ürettiği, bilimsel
çalışmalarımızı teknolojik ürüne dönüştürebileceğimiz, onu da bir katma değer yaratacak bir hale
getireceğimiz bir ortam oluşturmak. Artık fonlarını
üniversitelerin kendileri bulmaları gerekiyor, ki ben
ona inanıyorum, hedeflerimizde de var. Ülkemizin
şu anki geldiği nokta bunu gösteriyor çok güzel bir
yerdeyiz ama üniversitelerimizin de özel sektörün
geldiği yerden geri kalmaması lazım.
Süleyman Şensoy: Özel sektörün önde olması toplum hayatı için bazen iyi bazen de kötü. Önceliği
kar etmek olduğu için sunacağı modellemeler ve
formüller hep kısa vadeli. Orta ve uzun vadede gerek kendi için gerek toplum için bir takım tehlikeler
barındırıyor, bu doğal yapısında var. Bunun önderliğini üniversiteler yaptığı zaman dengeyi bulacaktır.
Temel olarak yedi madde saydınız ve üniversitelerin bu yedi maddenin tümünde olduğunu,
olması gerektiğini ifade ettiniz. Bir Ar – Ge üniversitesi olmayı hedefleyen bir teknik üniversite olarak odaklandığımızda, bu projelerin
neresindeyiz? Otomotiv sektörü, nükleer enerjinin üzerine yapılan çalışmalar, enerji sektörü
ve sektördeki problemleri, savunma sanayisiyle
ilgili 2023’e doğru atılan adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ortaya konulan iradeler güzel. Kat edilen mesafeler
var. Hiçbir zaman olumsuz bir bakış açısı içerisinde
değilim ama kat edilmesi gereken mesafe açısından
da çok yolumuz var. Geç kaldığımız çok fazla konu
var. Bir de siyaset kendi dili itibariyle büyük söylemler üretmeyi çabuk başarır ama önemli olan
bunun içinin doldurulması ve başarıya ulaşılması.
Bir de birtakım önemli, çok uzun zaman gerektiren
çok büyük projelerin henüz işin çok başında açıklanmasını da ben açıkçası çok doğru bulmuyorum.
Onları başardıktan sonra açıklamak daha sağlıklı
ve başarılı olur. İşte bu siyasilerin, siyasi iradenin
ortaya koymuş olduğu o çok yerinde hedeflerin kurumsallaşabilmesi, inşa edilmiş bir kapasite haline
dönüşebilmesi üniversitelerin gayretleriyle mümkün. Biliyorsunuz hala %100 yerli bir otomobil yapmış değiliz, ki şöyle bir söz vardır ben ona katılırım
“Devlet kurmak otomobil fabrikası kurmaktan
kolaydır.” derler. Çünkü bir modelde 10.000 parça
üretimi yapıyorsunuz. Savunma sanayi aynı şekilde kendine has bir çok spesifik özellikleri var. Tüm
bu etkinlik size sadece ekonomik refah değil, dünya çapında siyasi bir üstünlük de getiriyor. Bu aynı
zamanda ekonomik pazar da demek ama ekonomi,
siyaset, refah, saygınlık iç içe, hepsi üst üste inşa
ediliyor. Bunun başarılması, hem savunma sanayi
olsun, hem yerli otomotiv olsun; bu sürecin özel
sektörün gerçekleri, tüketici gerçekleri uluslararası
rekabet şartlarının getirdiği gerçekler içerisinde harmanlanarak başarılabilmesi tabi çok tarihi bir olay
olur.
Tamer Yılmaz: Savunma sanayi, otomotiv sektörü bir takım lokomotif sektörlerin olması lazım
ama ben enerjiyi çok önemsiyorum. Enerji bence bu
saydıklarımız içerisinde en büyük sektör. Stratejik
olarak bir ülkenin belli bir hedefe yönelme isteği
varsa önce enerjiye ve enerjiyle ilgili yatırımlara
yönelmesi gerekir. Nükleer enerji de bunların içinde çok önemli stratejik bir yere sahip. Otomotivde,
yerli otomobil yapılması aslında kulağa hoş gelen
bir şey, güzel bir siyasi yönü de var ama beni çok
heyecanlandıran bir şey değil. Nükleer enerjiyle
ilgili yapılacak şeyler beni daha çok heyecanlandırıyor. Çünkü onun arkasında getireceklerini,
ülkeye kazandıracağı teknolojiyi ben çok rahat
hissedebiliyorum. Otomobili yapıyoruz, bir
sıkıntımız yok. Tek sıkıntı pazarlama stratejisi ki o da başka bir şey. Yerli otomobil
o ülkemize bir prestij katacaktır, buna
inanıyorum ama biraz daha reklam yönü, pazarlama
etkileri fazla olan bir proje. Ama ben nükleer enerjiyi çok önemsiyorum. 1987 yılında ben daha 1. Sınıfta iken nükleer enerjiyle ilgili bir makale yazmışım,
“Enerjiyi yönetemeyen hiçbir şeyi yönetemez.” gibi
de büyük bir laf etmişim. Nükleer enerjiyi çok iyi bilen ne kadar bilim adamı, ne kadar profesörle konuşursanız konuşun, herkesin söyleyeceği hep olumlu,
bir an önce çalışmaların artırılmasının gerekliliği fakat hep geç kalındığı. Ama bu gecikmenin bir sebebi,
nükleer enerji hakkında en ufak bir bilimsel temelleri olmamasına rağmen toplumu çok iyi yönlendirip
baskı altına alma şansları yüksek gruplar. Şu kritik
nokta çok önemli. Artık bu işi çok iyi bilen insanların da bu gruplar gibi kendilerini etkin şekilde ifade
etme yeteneğini kazanması. Maalesef hocalarımız
yaptığı iş gereği çok iyi bir nükleer fizikçi, çok iyi bir
nükleer enerjici ama çok iyi bir hitabet yeteneği yok,
toplumu bilgilendirme gibi kendine bir vazife edinmemiş bunu yapamıyor yani bunu bir şekilde kontrol edecek aşacak bir koridor bulmamız lazım. Bu
işi toplum diliyle anlatmak lazım. Bir diğer konu da
mükemmeliyet merkezleri. Her üniversite her konu
da mükemmel olamaz, her konu da iyi olduğunu
iddia eden bir üniversite aslında hiçbir konuda iyi
değildir. Bazı üniversitelerin bazı konularda uzmanlaşması lazım. Örneğin otomotivde İstanbul Teknik
Üniversitesi’nin ciddi bir birikimi var. Otomotivle
ilgili bütün bilimsel altyapıyı biz lokomotif olarak
çekiyoruz, deyip mükemmel hale gelmeleri gerekiyor. Yıldız Teknik Üniversitesi olarak iki konuda mükemmele yakın bir noktada olduğumuzu
düşünüyorum. Birincisi enerji. Ciddi bir enerji
araştırma merkezi kurduk, enstitüye dönüştürme
yolundayız. Yaklaşık 150 değişik disiplinden fizikçi,
kimyacı, makine mühendisi, elektrik mühendisi..vs
gibi bir ekip oluşturduk, başına da yurt dışından çok
değerli bir hocamızı getirdik ve yapılanmaya gittik.
Enerji sektörü çok özel bir sektör onunla ilgili bir
mükemmeliyet merkezi kurmayı düşünüyoruz. Savunma sanayi ve gemi sanayinde de çok iyi bir birikimimiz var. Birçok savunma sanayi projelerinde,
örneğin milli gemide üniversitemiz yaklaşık on beş
yıldır işin içerisinde. Şimdi milli pervane projesini
yönetmeye başladık. Milli gemiyi başardık, Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla denize indirdik
ilk gemiyi. İkinci, üçünü gemi yolda, onlar geliyor.
Şimdi İngiliz savunma sanayi firması Rolls Royce,
Türkiye ile iş birliği yaparak gemileri beraber üretelim demeye başladı. Eskiden biz gemileri oralardan
alırdık, Almanya’dan alırdık. 500 milyon dolara aldığımız gemileri şimdi 100 milyon dolara üretmeye
başladık. Geminin de gemi sanayinin de Yıldız için
çok önemli olduğunu ve bu noktada çok iyi olduğumuzu görüyoruz. Bu yüzden bu konuyla ilgili bir
araştırma merkezi, enstitü kurma çalışmamız var.
Bunun gibi temel birkaç noktada, konsantrasyonu,
motivasyonu çok fazla dağıtmadan Yıldız Teknik
Üniversitesi bir takım sektörleri seçerek, bir takım
uzmanlıkları seçerek, Süleyman Bey’in söylediği bu
vizyonumuza uygun çıktıları ortaya koyacak çalışma içerisinde. Tabi milli gemiyi yaptık milli uçak
neden olmasın, milli denizaltı neden olmasın, milli
roket neden olmasın. Bunların hepsinin olacağına
inanıyorum. Olmaması için hiçbir engel yok.
Peki, bu projelerin fikir olarak kalmaması adına neler yapılabilir? Geçmişte birçok projeden
77
78
bahsedildi, hala heyecanla bahsettiğimiz birçok proje var. Söz konusu projelerde teoriden
pratiğe geçiş nasıl hızlandırılabilir ve kesinleştirilebilir sizce?
Süleyman Şensoy: Öncelikle projeleri verilen
söz olarak değil, birlikte yapılacak işler olarak algılamak gerekiyor. Çünkü ancak bir kapasite inşası
olursa bu hedefler başarıya ulaşacak. Yoksa örneğin
2010-2011 yılında şunlar söylenmişti, fakat bunun
%10 unu başarabildik, bu da iyi de denilebilir. Böyle
bir şeyin yaşanmaması için bir yol haritası olması,
her aktörün kendi rolünü çok iyi oynaması gerekli. Burada siyasi iradenin hem çok büyük bir misyonu var, karar almak ve yapılmasını desteklemek.
Şunu da belirtelim, alınan bu kararları uygulayacak
kimse olmazsa bu noktada karar alıcıların yapacağı
hiçbir şey yok. Dolayısıyla herkesin kendi rolünü
iyi oynaması gerekiyor. Bir de bir şeyleri başarmak
yenilerini getirir. Onun size taşıdığı kültür, değer,
manevi hazlar, maddi kazançlar size yenilerini yapmak konusunda cesaretlendirir. Yani 10 yıl önceki
Türkiye’nin özgüveni ile bugünkü özgüveni arasında dağlar kadar fark var. Çünkü yeni şeyler başarıyoruz. Bu hepimizde var. Onun için doğru bir yol
haritasıyla bütün aktörlerin rolünü doğru olarak oynaması gerekiyor.
Tamer Yılmaz: Süleyman Bey’ in ifade ettiği gibi
herkes görevini iyi yapacak. Şimdi siz bize bir şey
soruyorsunuz. Üniversite olarak 2023’te o tabloyu
bulacak mıyız? Eğer siz üzerinize düşeni yapmazsanız bulamayız. Yani biz üzerimize düşeni yapmazsak bulamayız. Yani ben kendi adıma kendi üzerime
düşeni yapıyorum diye söylüyorum, siz de bu ülkenin gençleri olarak kendi stratejik planınızı yazacaksınız. Kendi hedeflerinizi koyacaksınız. 2023’te
siz nasıl bir çalışma yapacaksınız veya bir kurumda
çalışıyorsanız kurum adına ne yapacaksınız? Bu çalışmayı mutlaka hepimizin yapması lazım. Siz bize
bu soruyu sorma hakkını görüyorsunuz. Ama biz de
size hesap sorma hakkını göreceğiz ve eğer o vizyona ulaşamamışsak, hesap soracak bir şey de olmamış olacak. Biraz önce de konuştuklarımızın hepsi
bu yolda. Üniversitemiz bir yere gidiyor, ülkemiz
bir yere gidiyor, dünya bir yere gidiyor. Biz de buna
uygun adım atmalıyız. Bu adımı atıp, biraz daha
hızlanmamız lazım. Yavaş yavaş ısınmaya başladık,
koşuyoruz. Ben iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum. Daha da hızlanıp olmamız gereken yerde,
yani en önde olacağız diye düşünüyorum.
Süleyman Şensoy: Bütün bu hedeflerle birlikte toplumda değerler inşasının da çok sağlam olması gerekiyor. Burada da üniversiteler en baş aktör. Siz eğer
belli değerleri inşa etmeden refah getirirseniz
bu çürüme getirir. Kısmen Türkiye bunu yaşıyor
aslında. Batılı ülkeler bunu Türkiye’den çok çok ağır
şartlar altında yaşıyor. Yani ürettikleri zenginlik ve
refah onlara medeniyet getirmedi. Yani bugün nüfus artmıyor, insanlar evlilik yapmıyor, çocuk yapmıyor gibi birçok detaydan bu sonuca ulaşılabilir.
Dolayısıyla ürettiğiniz zenginliğin, gücün, kültürün
de bir değerler inşasının üzerine oturması gerekiyor. Bunu da tabi her zaman göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Süleyman Bey, Vizyon 2023 fikrinin ortaya çıkmasının üzerinden neredeyse 10 Yıl geçmiş. 10
yıldır hem şahsi olarak hem de kurumunuz adına heyecanınızın aynı şekilde devam ettiğini
söyleyebilir miyiz? Ve bu heyecanı özellikle biz
üniversitelerin yeterince paylaştığını düşünüyor musunuz?
Her türlü sabrın sonu güzeldir. Davası yanlış olanlar bile sadakatlerinden dolayı çoğu zaman sonuca ulaşırlar. Onun için bir şeye sadakatle sarılmak her şeyin en güzel noktasıdır. Üniversiteler
bunu ne kadar paylaşıyor? Açıkçası Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde bugün benim gördüğüm tablo,
iltifat olarak söylemiyorum, çok farklı bir tablo.
Genel olarak üniversitelerde gördüğümüz fiziksel
ihtiyaçların ve altyapıların karşılanmasına yönelik bir yönetim anlayışının olduğu. Bir de yöneticilerin kendi aralarındaki -en diplomatik ifade
ile- uyumsuzlukları. Bu iki konu üniversitelerin
vaktinin ve enerjisinin büyük bir kısmını çalıyor.
Yatırım anlayışımızın öncelikle üniversitelerde
değişmesi gerekiyor. Yani yatırımların yalnızca
fiziksel kapasite ya da ihtiyaçların giderilmesine
değil; bunların orantısını doğru tutarak, insan
kaynağının niteliğinin değişmesine yönelik, özellikle eğitmenlerin eğitimi gibi bir anlayışla kendi
içinde bir zihinsel dönüşüm yaşama çalışmalarına
da yönlendirilmesi gerekir. Geçmişe göre iyi bir
yerdeyiz fakat gidilmesi gereken yer olarak da
çok çok gerideyiz. Ülkeler kendi kendine, yalnızca çok iyi maaş vererek, çok iyi kanunlar çıkararak
ilerlemezler. Yani mutlaka ve mutlaka işin yarısı
idealizmdir. Dünyadaki örneklerine bakın. Yöneticilerine iyi ödeme yapıldığı için, iyi imkânlar sunulduğu için kalkınan ülke yoktur. Mutlaka sizin
orda bir idealizmle ülkenize sarılmanız ve daha
ileriye götürme isteği içinde olmanız gerekmektedir. Bu açından bakıldığında üniversitelerin bu heyecanı belli ölçülerde paylaştığını söyleyebilirim.
Yani çok büyük kaynakları, hem insan kaynağı
hem finansal kaynağını çok verimsiz kullandıkları kanaatindeyim. Yani üniversiteler eğer görevini
yapsa TASAM gibi kuruluşlara çok sofistike alanlar kalır. Biz buna razıyız, onu da belirtelim. Bir
üniversitenin büyüklüğü yanında TASAM gibi kuruluşların fiziksel büyüklüğü hiçbir şey değil. Ama
önemli olan ortaya çıkan nitelik ve öğretim.
Tamer Bey siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sizin önceki konuşmalarınızda bahsettiğiniz
bir konu var. Şöyle söylüyorsunuz: “Bizde fikri
deha çok fazla.” Bir arkadaş meclisinde bile ülkeyi kurtaracak milyonlarca fikir ortaya çıkabiliyor. Üniversiteler
Üniversitenin görevlerinden en önemli görevlerinden biri fikir üretmek. Bu kesinlikle yadsınamaz.
Fikir üretmek güzel bir şey. Bu fikirlerin projeye
dönüştürülmesi çok daha önemli. Ama dönüştürülmese bile fikirleri de derli toplu, güzel bir şekilde
ifade etmenin de yöntemini oluşturmamız lazım.
Bu noktada üniversitelerin sıkıntısı var. Bu sıkıntı
neden kaynaklanıyor, henüz kurumsallaşamamış
olmaktan. 100 yıllık üniversitelerimizin sayısı çok
fazla değil. Üniversite yapısı nedir, üniversite önceliği nedir… Böyle bir gelenek olmayınca, yanlış
işte tam bu başlangıç noktasında yapılıyor. Köklü
üniversitelerde de bu sorun var. Özeleştiri yapmak gerekirse üniversitemizde de böyle bir sorun
var. Yüzyıllık bir üniversite olduğumuzu hep söylüyoruz ama hala alt yapıyla ilgili sorunlarımız çözülmemiş. Bu durumda yöneticiler bu sorunlarla
uğraşmaya başlıyor ve o girdaba girdiğiniz zaman
diğer asli görevlerinizi kaybetmeye başlıyorsunuz. İkisini aynı anda yürütmeniz de çok zor. İşte
o zaman fikri dehayla aksiyon dehasının birlikte
olması gerekliliği ortaya çıkıyor. Hem altyapıyla
ilgili bir yatırım yapmanız gerekiyor, eş zamanlı
olarak bilim, fikir, proje ve teknoloji üretmeniz lazım. Bu da bir vizyon meselesi, yöneticilik vasıflarının iyi olmasıyla ilgili bir durum.
Teşekkür ediyoruz. Konuştuklarımız bizim için
çok verimli oldu. Eminiz ki paylaştığımız zaman topluma da yön verecek birçok fikir ortaya
çıktı. Eklemek istedikleriniz ve öğrencilerimize
mesajınız var mı?
Süleyman Şensoy: Yani bir kişi eksiksek 2023 hedeflerine ulaşamayız. Herkes kendisi açısından böyle bir yorum yapabilmeli, kendi rolünü oynayabilmeli.
Tamer Yılmaz: Gençlere üzerine basarak şunu
söylüyorum, sadece derslere girmekle üniversite
öğrencisi olunmuyor. Bir takım şeylere de kafalarını kaldırıp bakmaları lazım. Kulüpler, sivil toplum örgütleri, sosyal etkinlikler… Bunları sağlayacak platformlar artık var. Artık gençlerimizin
tüm bu imkanları değerlendirmesi ve gelecek nesiller için yeni imkanlar yaratmak için çalışması
gerekiyor.
79
İĞİ TEKNİKERLİĞİ; GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;GÜVENLİĞİ TEKN
DIZ TEKNİK YILDIZ TEKNİK YILDIZ TEK
NİVERSİTESİ ÜNİVERSİTESİ ÜNİVERSİT
SAĞLIĞI VE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ SAĞLIĞI
GÜVENLİĞİ GÜVENLİĞİ GÜVENLİĞ
PROGRAMI PROGRAMI PROGRAM
ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;
YILDIZ TEKNİK
ÜNİVERSİTESİ
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ
PROGRAMI
ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;
ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;
YILDIZ TEKNİK
ÜNİVERSİTESİ
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ
PROGRAMI
ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;
YILDIZ TEKNİK
YILDIZ TEKNİK
ÜNİVERSİTESİ
ÜNİVERSİTESİ
ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI
İŞ SAĞLIĞI VE
İŞ VE
SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ GÜVENLİĞİ TEKNİKERLİĞİ;
GÜVENLİĞİ
PROGRAMI YILDIZ TEKNİKPROGRAMI
ÜNİVERSİTESİ
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ
PROGRAMI
Öğr.Gör.Dr. Fatih YILMAZ
Sanayide çalışacak İSG teknikerlerini yetiştiren bölümlerden biri
de, üniversitemizin Meslek Yüksekokulu bünyesindeki İş Sağlığı
ve Güvenliği programıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli
üniversitesinden sonra bu bölümü kuran ikinci üniversite olmuştur.
İ
ş sağlığı ve güvenliği (İSG) ile ilgili konular son
yıllarda ülkemizde oldukça önem kazanmıştır.
2003 yılında çıkarılan 4857 sayılı İş Kanunu ile
bu alanda yeni düzenlemeler yapılmış, yayınlanan
yönetmeliklerle İSG konusu ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve işverenlere önemli yükümlülükler getirilmiştir. Avrupa Birliği’ne (AB) giriş sürecinde olduğumuz bu dönemde, İSG ile ilgili önlemlere, gerek
özel gerekse kamu sektöründeki tüm kuruluşların
önem vermesi gerekmektedir.
İş Kanunu ile gündeme gelen yeni ve önemli bir
uygulama da, elliden fazla işçi çalıştıran sanayi işletmelerinin en az bir tane iş güvenliği mühendisi
veya teknik elemanı bulundurma yükümlüğünün
getirilmesidir. AB standartları doğrultusunda getirilen bu düzenleme ile ülkemizde 10 binden fazla
işyerinde 20 binden fazla mühendis ve teknik elemana iş imkanı doğmuştur. Ayrıca bu maddeye dayanılarak çıkarılan yönetmeliklerleİSG mühendisi
veya teknik elemanı olacak kişilerle ilgili yetkinlikler tanımlanmış; bunların belirli okullardan mezun
olmaları, İSG konusunda eğitilmiş ve Bakanlıkça “İş
Güvenliği Uzmanı” olarak belgelendirilmiş olmaları
zorunluluğu getirilmiştir.
Firmalarımızın AB piyasalarıyla entegrasyonu ile
İSG konusundaki yasal değişiklikler, ülkemizde
“İSG Uzmanlığı”, “İSG mühendisliği” ve “İSG teknikerliği” gibi önemli meslek dallarının doğmasına
yol açmıştır. Bununla birlikte, ülkemizde İSG mühendisi yetiştiren bir lisans bölümü halen kurulamamıştır. İşyerlerinde mühendislik düzeyinde İSG
çalışmaları diğer mühendislik alanlarından mezun
kişilerce yürütmektedir. Yeni uygulama ile, bunların da İSG konusunda eğitilmeleri ve sertifikalandırılmaları gereği doğmuştur.
İSG alanında yaşanan değişimin, İSG mesleğinde
yarattığı en somut gelişmelerden biri de “İSG teknikerliği” konusunda olmuştur. İlki 1996 yılında
Kocaeli Üniversitesi’nde olmak üzere, çok sayıda
üniversitede İSG önlisans programları açılmıştır.
Bu bölümlerin amacı; yüksek risk gurubuna giren
81
82
işyerlerinde mühendislere yardımcı, daha düşük
riskli işyerlerinde ise İSG ile ilgili tüm işleri tek başına yapabilecek teknik elemanları yetiştirmektir.
Bununla birlikte, ülkemizin bu alandaki ihtiyacı
göz önüne alındığında bu bölümlerin ülke çapındaki toplam kontenjanı oldukça sınırlıdır. Gündemdeki “İSG Yasa Taslağı” yürürlüğe girdiğinde, iş kanunundaki “sanayiden sayılan işyeri” sınırlaması da
kalkacağından, İSG uzmanı bulundurmakla yükümlü olacak işyeri sayısı daha da artacaktır. Bu nedenle, ülkemizde İSG teknikeri yetiştiren bölüm sayısı
mutlaka arttırılmalıdır. Ayrıca “İSG Mühendisliği”
bölümleri de kurulmalıdır.
Sanayide çalışacak İSG teknikerlerini yetiştiren
bölümlerden biri de, üniversitemizin Meslek Yüksekokulu bünyesindeki İş Sağlığı ve Güvenliği
programıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi, Kocaeli üniversitesinden sonra bu bölümü kuran ikinci
üniversite olmuştur. 2004 yılında kurulan programımız 2004-2005 Eğitim-Öğretim Yılı’nda öğrenci kabulüne başlamıştır. Program dört yarıyıldan
oluşmaktadır ve öğrenci kontenjanı 25’tir.
Programa Sağlık ve Endüstri Meslek Liselerinin Acil
Tıp Teknisyenliği, Elektrik, Kimya, Motor, Tekstil, Yapı gibi bölümlerinden sınavsız geçiş yoluyla öğrenci alınmaktadır. Öğrencilerimiz; sanayinin
tüm iş kollarındaki işletmelerde, ticaret merkezleri,
çok katlı yüksek binalar, okullar, alışveriş merkez-
leri ve topluma açık merkezlerde, itfaiyeler, sivil
savunma ve benzeri acil durum kuruluşlarında,
“İş Sağlığı ve Güvenliği Teknikeri” ve “İş Güvenliği
Uzmanı” olarak görev alacak şekilde eğitilmektedir.
Ayrıca, programda okuyan öğrencilerin dikey geçiş
yapabilmelerine olanak verecek düzeyde genel kültür ve genel yeteneğe sahip olması da hedeflerimiz
arasındadır.
Programımızın ilk yarıyılında ağırlıklı olarak Bilgisayar, Genel Kimya ve Fizik dersleri ile temel kültür
dersleri okutulmaktadır. Temel derslerden sonra
diğer yarıyıllarda öğrenciler yoğun bir mesleki eğitime tabi tutulmaktadırlar. Bu kapsamda Makine ve
Teçhizat, Ergonomi, İSG Yönetim ve Denetimi (OHSAS), Elektrik İş Güvenliği, İstatistik, Kimyasallar ve
Tehlikeleri, İş Hijyeni, Çevre Koruma, Yapı İşlerinde
İSG, Risk Analizi, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, İş
Güvenliği Hukuku, İşletme Yönetimi, Toplam Kalite
Yönetimi, İş Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, İlkyardım, Acil Durum Yönetimi gibi, bölümün mesleki
teknik konularını içeren dersler okutulmaktadır.
Derslerin bir kısmı uygulamalı olup, uygulamalı
saatler genellikle mesleki teknik geziler yapılarak
şantiye ve fabrikalarda geçirilmektedir. Ayrıca, mezun olabilmek için her iki yılın sonunda toplam 45
iş günü staj yapılması zorunludur.
Mezunlarımız Türkiye’de isim yapmış önemli firmalarda, yüksek ücret ve özlük haklara sahip ola-
rak çalışmaktadır. Bazı öğrencilerimiz yurtdışında
çalışma olanağı da bulmaktadır.
Programın eğitim-öğretim faaliyetlerinde, gerek
kadrolu gerekse üniversite dışından çok sayıda
öğretim elemanından yararlanılmaktadır. Kadrolu olarak görev yapan 4 öğretim elemanı yanında,
üniversitemizin değişik fakültelerinden öğretim
üyeleri ve 7 uzman öğretici de mesleki derslerin
yürütülmesinde katkı yapmaktadır. Öğretim elemanlarının mezuniyetleri ve uzmanlık alanları da,
İSG alanının multidisipliner yapısına uygun olarak
farklılaşmaktadır.
Mezunlarımız, İş Kanunu’nun 81 inci maddesine
göre sanayiden sayılan ve devamlı olarak en az elli
işçi çalıştıran işyerlerinde bulunması zorunlu “iş
güvenliği uzmanı” eğitimlerine katılmaya ve eğitim
sonunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca
yapılacak sınavı başardıkları takdirde “iş güvenliği
uzmanı” belgesi almaya hak kazanmaktadır.
Üniversitemiz 2011 Aralık ayından itibaren, Sürekli
Eğitim Merkezi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Programı
koordinatörlüğünde “iş güvenliği uzmanlığı” eğitimlerine de başlayacaktır. “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hk. Yönetmelik” hükümlerine göre, Çalışma Bakanlığı’nın
belirlediği esaslar çerçevesinde yapılan eğitimlerle
ilgili yetki işlemleri tamamlanmış olup, Bakanlıktan
onay alınmıştır. Yakın zamanda (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı eğitim programı açılarak eğitimlere
başlanacaktır.
Uzmanlık eğitimi toplam 220 saattir. Bunun 90 saati uzaktan, 90 saati sınıf eğitimi, 40 saati ise iş
güvenliği uzmanı nezaretinde yapılacak pratik
eğitimden oluşmaktadır. Konuyla ilgili 49 dersten
oluşan programda, üniversite içinden ve dışından,
alanında uzman 26 eğitmen görev yapmaktadır.
Dersler hafta içi ve hafta sonu 15.00-21.00 saatleri
arasında Yıldız-SEM’in Beşiktaş Merkez Kampüs’teki binasında yapılmaktadır. Eğitimi tamamlayanlara bir eğitim katılım sertifikası verilmekte, aday
aldığı bu belge ve gerekli diğer başvuru koşullarını
sağladıktan sonra, yönetmeliğe göre yılda iki kez
yapılacak sınava katılma hakkı elde etmektedir. Sınavda 70 puan alan aday başarılı sayılarak, Çalışma
Bakanlığı’ndan İş Güvenliği Uzmanı belgesi almaya
hak kazanmaktadır.
Bu alanda belgeli uzmanlara, bilhassa sanayi işletmeleri ve şantiyelerde yoğun ihtiyaç duyulmaktadır. Mühendislik, Mimarlık, Teknik Eğitim Fakülteleri, Fen Fakültelerinin Fizik ve Kimya bölümü
mezunları ve önlisans düzeyinde İş Sağlığı ve Güvenliği programlarından mezun olanların katılabildiği bu eğitim, adaylara yeni bir meslek kazanma
fırsatı sunmaktadır.
NOTLAR
* Yıldız Teknik Üniversitesi
Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve
Güvenliği Program Yürütücüsü.
1 İş Sağlığı ve Güvenliği ile
Görevli Mühendis ve Teknik
Elemanların Görev, Yetki ve
Sorumlulukları Yönetmeliği (Dan.
10. D. 2006/2159 iptal) ile İşyeri
Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri
Hakkında Yönetmelik, İş Güvenliği
Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında
Yönetmelik (yürürlükten kalktı),
İş Güvenliği Uzmanlarının Görev,
Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri
Hakkında Yönetmelik (halen uygulanan yönetmelik).
83
DÖRT GÖZLE BEKLENEN TUDES 2011
BAŞARIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Arş.Gr. Büşra Sürgit
84
Yıldız
Teknik
Üniversitesi
Türk Dili ve Edebiyatı
Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Yakup ÇELİK ile bölümün sekiz
araştırma görevlisinin, çalışmalarına
Şubat 2011’de başladığı TUDES 2011 (Türk
Dilinin ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları ve
Çözümleri Uluslararası Sempozyumu) 11- 13 Kasım
tarihleri arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş
Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Atatürk Kültür
Merkezi, Yunus Emre Enstitüsü ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nün maddi ve manevi açılardan
cömertçe desteklediği sempozyumun açılışı 11
Kasım günü saat 09:30’da Beşiktaş Yerleşkesi
Oditoryumu’nda yapıldı. Türk Dil Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Ş. Haluk AKALIN, Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan KORKMAZ, Nevşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Filiz KILIÇ ile Fatih
Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa DUMAN’ın da
onurlandırdıkları açılış töreni
görkemli bir şekilde
gerçekleştirildi.
Açılışın
ardından
ilk gün iki ayrı
salonda toplam sekiz
oturum yapıldı. Bildiri sahibi Türkologlar konuşmalarını on
beş dakika ile sınırlandırdılar. Böylece
bildiri vasıtasıyla söz konusu edilen problem
ile onu ortadan kaldırmaya yönelik çözüm önerisinin salondaki dinleyiciler tarafından on beş
dakika boyunca tartışılmasına fırsat verildi. Aynı
zamanda bütün oturumlar en az bir kamera ile
kayıt altına alındı.
Türkoloji sahasına önemli katkılarda bulunan kıymetli bilim adamlarının oturumlara
başkanlık etmeleri dikkat çekti. Prof. Dr. Talat
Sait HALMAN’ın başkanlığını yaptığı “Edebiyat
Araştırmalarında Kaynaklar” başlıklı oturumda
söz alan Prof. Dr. Emel KEFELİ, Prof. Dr. Nazım
Hikmet POLAT ile Prof. Dr. Abdullah UÇMAN, edebiyat çalışmalarında sıklıkla karşılaşılan problemleri ortaya koydular.
Özellikle UÇMAN’ın “Yeni Türk Edebiyatı
Araştırmalarında Metot Meselesi” konulu
bildirisi salonda çözüm odaklı tartışmalar
yapılmasına ve yeni kararlar alınmasına vesile
oldu. İkinci salonda “Metinden Görsele” oturumu gerçekleştirildi. Burada yapımcı ve yönetmen Osman SINAV ile Cemal GÜLAS metinlerin
kurguya dönüştürülmeleri maceralarını izleyicilerle paylaştı.
“Dünyada Türkoloji” başlıklı oturum, sempozyumun yoğun ilgi gören oturumlarından biri
oldu. Burada Batı’nın dört bir tarafından gelen
Türkologlar çalıştıkları enstitülerde yüz yüze
geldikleri zorlukları dinleyicilerle paylaştılar.
Wisconsis University’den Dr. Derya İNER Türkçe
bilmeyen öğrencilere Türk Edebiyatı dersi verirken çektiği güçlüklerden yakındı. Bununla
beraber Türk yazarlarının ortaya koyduğu
edebi metinlerin İngilizce’ye tercüme edilmesi
çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini ifade
etti. Sempozyuma Paris’ten katılan Prof. Dr.
Michel BOZDEMİR ise bağlı olduğu INALCO’nun
doğuşunu ve burada gerçekleştirdiği projeleri
aktardı. Prof. Dr. Yavuz DEMİR, bildirisinde,
dünyada
gelişen
“endüstriyel
yazarlık”
düşüncesini somutlaştırdı.
Sempozyumun ikinci günü oditoryumlara ek
olarak Hünkâr Salonu ile Şömineli Salon’un
da kullanılması dolayısıyla birinci güne nazaran daha yoğun geçti. Dört ayrı salonda
gerçekleştirilen toplam on beş oturum, zaman
zaman dinleyicileri tercih konusunda zorladı.
“Türkoloji Nereye?” ve “Türk Dili ve Edebiyatı
Öğretimi” başlıklı oturumlarda sunulan bildiriler, yoğun ve yararlı tartışmalara ev sahipliği
yaptılar. Sempozyumun en uzun soluklu
oturumu olarak da anılan “Divan Edebiyatı
Tartışma Programı” tarihi bir atmosferde,
Şömineli Salon’da gerçekleştirildi. Burada Divan Edebiyatı’nın yıllardır dile getirilen fakat
bir türlü çözüme kavuşturulamayan problemleri masaya yatırıldı. Prof. Dr. Günay KUT, Prof.
Dr. Kemal YAVUZ, Prof. Dr. M. A. Yekta SARAÇ,
Prof. Dr. Orhan BİLGİN, Prof. Dr. Filiz Kılıç,
Prof. Dr. Nihat ÖZ
TOPRAK, Prof. Dr. Cihan OKUYUCU ve Prof.
Dr. A. Atilla ŞENTÜRK gibi sahanın en yetkin Türkologlarını bir araya getiren ve beş
saat süren program sonunda Divan Edebiyatı
çalışmalarına yeni bir yön verecek teklifler
görüşüldü.
Çok sayıda dinleyicinin fikirlerini rahatça ortaya koyabildiği “Türk Dilinin ve Edebiyatının
Bugünkü Sorunları ve Çözümleri Uluslararası
Sempozyumu 2011”, Prof. Dr. Ahmet Bican
ERCİLASUN, Prof. Dr. Michel BOZDEMİR ile Prof.
Dr. Yakup ÇELİK’in teşekkür konuşmalarıyla
sona erdi. Kapanış oturumunda sempozyumun
sağladığı yararlar kısaca söz konusu edildikten
sonra ertesi yıl gerçekleştirilmesi planlanan
TUDES 2012’nin yol haritası da çizildi.
Sempozyumun üçüncü günü Yunus Emre
Enstitüsü’nün katkılarıyla tekneyle Boğaz turu
gerçekleştirildi.
Sempozyumda sunulan bildiriler daha sonra
kitap olarak yayınlanacak. Tüm oturumlar
kamera ile kayıt altına alınacağından dolayı
Türkologlar, bildiri metinlerini bu kayıtlar
ışığında düzeltme imkânına sahip olacaklar.
Böylelikle kitaplaşan bildiriler tartışmalardan
izler taşıyacak.
85
Üniversite
ve
Güvenlik;
86
Güvenlik üniversitelerde;
geleceğimizin teminatı olan
gençlerimizin ve onları büyük
özveri ve titizlikle yetiştiren
akademik personelimizin en
büyük yardımcısı olmak,
İbrahim ÇELİK
huzurlu bir eğitim
YTÜ Davutpaşa Kampüsü
Güvenlik Koordinatörü.
öğretim ortamına
katkı sunmak
olarak; evde, işte, sokakta, ülüvenlik tüm canlılar
için vardır.
kede güvende olma; ihtiyaç sıiçin olduğu gibi, insa-
G
noğlu için de varoluşundan
bu güne kadar ortak ihtiyaçlar
arasında en üst basamaklarda yer almıştır.
Maslow’un gereksinimler hiyerarşisine göre güvenlik ihtiyacı, yeme, içme ve uyku gibi temel fiziksel ihtiyaçların hemen devamında yer alır. Güvenlik
ihtiyacı karşılanmamış hiçbir birey; hayatta üst basamaklara tırmanmaya, sosyalleşmeye, üretmeye,
verimli olmaya iş ve özel hayatında mutlu olmaya,
kısacası kişisel gelişimini tamamlama başarısına
erişemez. Güvenliğin insan hayatındaki öneminin;
sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve daha bir çok sebeplerinden bahsedilebilir.
İnsanoğlu ilk çağlardan itibaren kendisini güvende hissedebilmek amacıyla, ulaşımı ve idamesi zor
topoğrafik arazi engellerinden faydalanmış veya
büyük emeklerle kendi engellerini oluşturmuştur.
Ancak zaman içinde güvenlik salt barınma yoluyla
engeller koymanın ötesine geçmiştir. Günümüzde
ise, artan nüfus ve bilgi çağına özgü teknolojik gelişmeler nedeniyle güvenlik daha da önem kazanmıştır. Modern toplumlarda varlığı bilinen ve hissedilen ama göz önünde olması, rahatsız etmesi,
istenmeyen güvenlik anlayışı, hakim olmuştur. Birey
ralamasındaki yerini hep korumuştur. Aileler, kurumlar ve ülkeler; çoğu
zaman diğer önemli ihtiyaçlardan kısarak;
güvenlik konusunda yatırımlar yapmakta, eğitimler vermektedir.
Üniversiteler için de güvenlik hizmetleri ayrı bir
önem ve hassasiyet kazanmaktadır. Toplumların
lokomotifi olan, her türlü bilimsel, sosyal ve kültürel bilgilerin işlendiği ve yeni ufukların keşfedildiği
üniversitelerde güvenlik çok daha büyük işlev ve
sorumluluk taşımaktadır. Gelecekte Ülkemize her
alanda yön verecek nesillerin yetiştirildiği böylesi
ortamlarda; güvenlik hizmetleri daha etkin, daha
hassas ve kaliteli olmak zorundadır. …
Güvenlik personeli, üniversitenin gelişiminde hizmet odaklı yardımcı unsur olarak görev yaptıklarını unutmamalıdır. Bu amaca yönelik olarak üniversitede güvenlik yönetimi; güvenlik personelinin
bilgi, beceri, donanım ve insan ilişkileri açısından
çağın gereksinimleri doğrultusunda yetişmiş olmasına önem vermeli, güvenlik personelinin modern ve kaliteli hizmet sunmasını sağlamalıdır.
Ayrıca gerek güvenlik yönetiminin ve gerekse personelinin en önemli özelliği proaktif olmak olmalıdır. Üniversitede meydana gelebilecek olumsuz
olaylara karşı hazırlıklı olunmalı, bu tür olayların
neler olabileceğine dair -geçmişte meydana gelen
olaylar da dikkate alınarak- planlar hazırlanmalı ve
bu planlar zaman zaman kontrol edilerek güncellenmelidir. Güvenlik tedbirlerinin nihai hedefi, önleyici davranmak ya da caydırıcılık olmalıdır.
Güvenlik üniversitelerde; geleceğimizin teminatı
olan gençlerimizin ve onları büyük özveri ve titizlikle yetiştiren akademik personelimizin en
büyük yardımcısı olmak, huzurlu bir eğitim-öğretim ortamına katkı sunmak için vardır. Akademik,
idari personel ve öğrencilerle ilişkilerde nazik ve
saygılı olmayı ilke edinmelidir. Güvenlik personeli
öğrencilerin en büyük değer olduğunu bilmeli ve
kendilerini güvende hissedebilmeleri için gerekeni
yapmalıdır.
Yıldız Teknik Üniversitesi Güvenliği; belirtilen değerler ve evrensel güvenlik kuralları çerçevesinde
hizmet vermeyi hedeflediğimizi ve bu doğrultuda
çalışmalara başlamış bulunmaktayız. Bu kapsam
da; özel güvenlik personeline; insan ilişkilerinde
iletişim, beden dilinin önemi ve güzel konuşma
konularında, Fen Edebiyat Fakültesince konferans
verilmiştir. Özel güvenlik personelinin görev içi
eğitimleri belirli periyotlar dahilin de yapılarak,
modern, kaliteli ve verimli hizmet sunmasına dikkat edilmektedir. Üniversitemiz bütçe imkanları
ölçüsünde güvenlik personelinin özlük haklarında iyileştirme yapılmıştır. Güvenlik tedbirlerinin
MİSYONUMUZ
daha etkin olabilmesi için, Üniversitemiz kampüslerinde, Kapalı Devre Görüntüleme ve Kayıt Sistemi
(CCTV) tesis edilerek güvenlik merkezi oluşturulmuştur. Güvenlik merkezinde görüntüler 7/24 izlenerek, meydana gelmesi üzücü durumların önüne
geçilmesi hedeflenmektedir.
Şüphesiz! Üniversitemizde; güvenli ve huzurlu bir
ortamın oluşması ve varlığını sürdürebilmesi için,
güvenlik yönetiminin ve görevlilerinin etkinliğinden çok, akademik, idari personel ve öğrencilerimizin duyarlılığı ve desteği çok önemlidir. Bu nedenle, akademik, idari personel ve öğrencilerimiz,
güvenlik personeline yardımcı olmalı, üniversiteye
girişlerde; mevcut kartlı geçiş sistemini kullanarak
giriş yapılmalı, güvenlik personeline kimliğini veya
kendisini tanıtıcı belgeleri gösterilmelidir. Özellikle Davutpaşa kampüsü içerisinde araç trafiğinin yoğun olması, trafik kurallarına uymayı araç ve insan
güvenliği açısından önemli kılmaktadır, Araçların
park alanlarına park edilmesi veya park edilen yerin trafiği engellememesi ile kampüs içerinde (30)
Km hız limitine uyulması gerekmektedir.
Yıldız Teknik Üniversitesi güvenlik yönetimi olarak, hedefimiz!, göz bebeğini korumak için var gücüyle çalışan, göz kapakları ve kirpiklerin görev bilinciyle; Üniversitemizin göz bebeklerini korumak
ve hizmet etmektir…..
VİZYONUMUZ
Eğitim, araştırma ve kültür ortamı ile tercih edilen, bir dünya üniversitesi olmak için var gücü ile Üniversitemizde; Güvenli, huzurlu eğitim-öğreçalışan, Üniversitemizin misyonu doğrultusunda
tim ve çalışma ortamını sağlamak, gerektiğinsaygı ve nezaket değerleri ışığında; akademik, idari de; Akademik, İdari personel ile öğrencileripersonel ve öğrencilerimizin huzurlu bir ortamda
mize yardım eden, insan merkezli, modern ve
eğitim öğretim yapabilmesi ve çalışabilmesi için
kaliteli hizmetleriyle örnek bir güvenlik birimi
güvenli bir ortam oluşturulmasına ve korunmasına
olmaktır.
katkı sunmaktır.
87
“100. Yılımızda
söz veriyoruz,
Atam”
eyiz. Memleketimizi
em
ün
üş
d
ı
ız
ım
ığ
d
şa
ya
k başımıza
elmiş,
“Gözlerimizi kapayıp te ile olan bağlarımızı kopartamayız. Aksine yüks z.
ya
cağı
bir çember içine alıp dün olarak medeniyet düzeyinin de üzerinde yaşaya
et
.”
ilerlemiş, çağdaş bir mill fen ile olur. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur
Bu hayat ancak ilim ve
rk
tatü
Mustafa Kemal A
88
Türkiye Cumhuriyeti’ni ilim ve fen alanında her zaman daha
ileri düzeylere çıkarmayı amaçlayan ve 100 yıllık kökleriyle
ülkenin eğitim ve öğretim ağının önemli bir parçası olan
Yıldız Teknik Üniversitesi mensupları Mustafa Kemal Atatürk’ü
Anıtkabir’de ziyaret etti.
Merve Koçal
Yıldız Teknik Üniversitesi, kurulduğu 1911 senesinden itibaren, ülkenin kalkınmasını, çağdaş bir millet olarak varolabilmesini sağlayan mühendisler,
mimarlar, akademisyenler, sanatçılar, edebiyatçılar yetiştiriyor. Atatürk’ten miras aldığı düşünceler önderliğinde eğitim ve öğretim hayatının 100.
yılını dolduran Yıldız Teknik Üniversitesi, bu çerçevede hazırlanan en önemli etkinliği, Yıldız 100.
Yıl Treni- Ankara Cumhuriyet Yürüyüşü’nü gerçekleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları ve Metro Turizm sponsorluğunda,
YTÜ Sosyal Hizmetler Derneği,
Merve Koçal,
Baran Saraç Nur Burgazoğlu
YTÜ Vakfı ve YTÜ Ankara Şubesi destekleri ile düzenlenen etkinliğe; akademisyen, idari personel,
Yıldız Sosyal Hizmetler Derneği mensupları, mezun
ve öğrenciler katıldı. 300 katılımcı, 13 Ekim 2011
tarihinde Anıtkabir’i ziyaret etmek üzere Yıldız
Kampüsü’nden hareketle Haydarpaşa Tren Garı’nda
biraraya geldi. Yıldızlılar, büyük bir heyecanla saat
24.00’da Eskişehir’den hızlı trene binmek üzere
Haydarpaşa Tren Garı’ndan yola çıktı.
Kondüktör Mekteb-i Alisi adıyla kurulan üniversitenin geçmişini yad etmek amacıyla düzenlenen tren
yolculuğu başlangıcında, Yıldız Teknik Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, geziye katılan öğrencilere tek tek hoşgeldiniz dedi. Gitar çalıp şarkılar söyleyen ve arkadaş gruplarıyla bol bol fotoğraf
çekinen öğrenciler keyifli bir yolculuk geçirdi. 100.
Yıl için özel olarak tasarlanan montlar Rektör Prof.
Dr. İsmail Yüksek tarafından öğrencilere ve akademisyenlere dağıtıldı. Tren sabah saat 06:00‘da
Eskişehir Tren Garı’na giriş yaptı. Buradan hızlı trene aktarma yapılarak Ankara’ya doğru
yola çıkıldı.
Ankara’da büyük karşılama
Ankara Tren Garına sabah saat
08.00’de giriş yapan Yıldız Teknik
Üniversitesi gezi grubu, YTÜ Vakfı
Ankara Şubesi Başkanı Ahmet Sarı-
89
gül ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılandı.
Katılımcılar için hazırlanan kokteyl ile kahvaltı edildikten sonra Anıtkabir ziyaretini gerçekleştirmek
üzere Metro Turizm tarafından özel olarak YTÜ gezi
grubuna tahsis edilen otobüsler ile yola çıkıldı.
YTÜ Matematik Mühendisliği Mezunu İstanbul Milletvekili Güler Dalyan, Anıtkabir ziyaretine eşlik etmek üzere gezi grubuna katıldı. Anıtkabir Komutanı
Albay Nevzat Büyükceran, askerler ve Rektörün önderliğinde başlayan Aslanlı Yol Yürüyüşü’nün ardından resmi tören yapıldı. Anıtkabir’in önünde toplu
olarak anı fotoğrafı çektirildikten sonra Atatürk ve
Kurtuluş Savaşı Müzesi ziyaret edildi. Rektör Prof.
Dr. İsmail Yüksek Anıtkabir Özel Defteri’ne 100. yıl
ile ilgili duygularını “Atam, en büyük kötülük zorluklara karşı koymamak zaafiyetinden gelir. Yıldız
Teknik Üniversitesi’nin 100.yılında ülkemizin birlik beraberlik ve kalkınması için zorluklara meydan
okuyacak Türk gençliğini yetiştirmenin sözünü ve-
90
rerek huzurunuzda saygıyla eğiliyorum.” sözleriyle
belirtti.
Anıtkabir ziyaretini, üstlendiği sorumlulukları Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde eksiksiz yerine
getirmenin huzuruyla tamamlayan Yıldızlılar, Eski
Meclis gezisini gerçekleştirmek için yola çıktı. Eski
Meclis ziyaretinden sonra öğlen saat 12.30 da Gazi
Üniversitesi’nde yemek arası verildi. Gazi Üniversitesi Eğitim Öğretim Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duran Altınparmak yemek boyunca Yıldızlılara eşlik
etti.
Mecliste hatıra fotoğrafı
İstanbul Milletvekili Güler Dalyan, YTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve Ziyaretçi Kabul Salonu ve Giriş Kapıları Yöneticisi Murat Yalçın eşliğinde TBMM gezildi. İktidar
kulisinde, İstanbul Milletvekili Metin Külünk parlamenterler ve iktidar kulisinde uygulanan düzen
hakkında genel bilgi verirken, YTÜ Rektörü Prof. Dr.
İsmail Yüksek, Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü. Daha sonra Genel Kurul Salonu ziyaret edildi ve
Milletvekili Metin Külünk, öğrencilere YTÜ mezunu
olmanın ayrıcalıklarını anlattı. Şeref girişi önünde
toplu olarak fotoğraf çekimi yapıldı. Saat 16:30 da
dönüş trenine binmek üzere Ankara Tren Garı’na
dönen YTÜ gezi grubu, saat 18:00’de Eskişehir’den
hızlı tren aktarması yaparak, gece 23:00’da İstanbul
Haydarpaşa Tren Garı’na giriş yaptı.
Cumhuriyet tarihinde modern eğitim ve öğretim anlayışının temellerini Mustafa Kemal Atatürk atmıştır. Temellerine sımsıkı bağlanarak bir asrı geride
bırakan Yıldız Teknik Üniversitesi, kalkınmanın ve
çağdaşlaşmanın öncüsü öğrenciler yetiştirerek bir
AR-GE üniversitesi olma yolunda ilerliyor. Bu ilerleyişte en büyük kılavuz Atatürk’ün miras bıraktığı
yapıcı, yeni ufuklar açan düşünceleri ve görüşleridir. Yıldız 100. Yıl Treni- Ankara Cumhuriyet Yürüyüşü etkinliği, tüm Yıldızlılar için Atatürk’e duyulan
minnetin ifade şekli olmuştur.
91
YTÜ’de
Harİtacılık Bİlİncİ
Yıldız Teknik Üniversitesi yüzüncü yıl etkinlikleri kapsamında YTÜ Harita
Mühendisliği Bölümü tarafından Tarihi ve Güncel Haritalarımız Sergisi
açıldı ve YTÜ’nün Türk Haritacılığına Katkıları Paneli düzenlendi.
Yrd.Doç.Dr. Melih Başaraner
E
94
tkinlikler, YTÜ Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Erkaya’nın
başkanlık yaptığı düzenleme kurulunun
koordinasyonunda, başta eski bölüm
başkanı Prof. Dr. Mehmet Selçuk olmak üzere
Yrd. Doç. Dr. Melih Başaraner, Yrd. Doç. Dr. Füsun Balık Şanlı ve Yrd. Doç. Dr. Fatih Gülgen’in
aktif rol oynadığı yürütme kurulunun ve araştırma görevlileri, uzmanlar, teknikerler, bölüm
sekreterleri ve görevlileri ile öğrencilerin özverili çabalarıyla gerçekleştirildi. Sergi ve panele
YTÜ akademik ve idari personeli, üniversite
dışından kurum ve kuruluş temsilcileri ve öğrenciler katıldı.
Çeşitli konularda birçok harita
sergilendi
Tarihi ve Güncel Haritalarımız Sergisi, harita ve haritacılık bilincinin ve farkındalığının
oluşturulması ve geliştirilmesi amacıyla 18-21
Ekim 2011 tarihleri arasında çeşitli kurum, kuruluşlar ve kişilerin katkılarıyla YTÜ Davutpa-
şa Yerleşkesi, Otağ-ı Hümayun’da düzenlendi.
YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail YÜKSEK, İnşaat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayrullah Ağaççıoğlu, Harita Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Halil Erkaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
(İBB) Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü Nadir
Eserler Sorumlusu İrfan Dağdelen, eski Harita
Genel Komutanı Hrt. Müh. Tümgeneral (E) Cevat Ülkekul ve Prof. Dr. Mehmet Selçuk tarafından yapılan açılış konuşmalarını takiben sergi
açılışı yapıldı.
Tarihteki en eski harita olarak bilinen Çatalhöyük haritasından deniz haritalarına, kadastral
haritalardan sigorta haritalarına kadar çeşitli
tarihi haritalar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü, Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı, eski
Harita Genel Komutanı Hrt. Müh. (E) Tümgeneral Cevat Ülkekul ve Tapu ve Kadastro İstanbul
Bölge Müdürlüğü tarafından sağlanmıştır.
Sergide ayrıca ülkemizde üretilen 1:1.000 ölçeğinden 1:51.800.000 ölçeğine kadar çeşitli
güncel topografik ve tematik haritalar yer aldı.
Sergiye, Harita Genel Komutanlığı, İBB Harita
Müdürlüğü, İBB Coğrafi Bilgi Sistemi Müdürlüğü, İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü,
Tapu ve Kadastro İstanbul Bölge Müdürlüğü,
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü Harita Şube Müdürlüğü, İSKİ Genel Müdürlüğü, Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı, Elektrik İşleri Etüt İdaresi
Genel Müdürlüğü, EMI
Harita, National Geographic Türkiye, Mapist
ve Selçuk Üniversitesi
Kartografya Anabilim
Dalı gibi farklı kurum
ve kuruluşlar destek
verdi.
Büyük ve orta ölçekli topografik haritalar, ortofotolar, uydu
görüntüleri ve küçük
ölçekli fiziki, idari ve
kabartma haritalar yanında karayolları haritası, deniz haritası,
flora haritası, fauna
haritası, baraj batimetri haritası, içme suyu
havzaları haritası, atıksu hatları, barajlar ve
havza alanları haritası,
nehir haritası, deprem
bölgeleri haritası, jeoloji haritası, heyelan envanteri haritası, diri fay
haritası, jeomorfoloji haritası, kadastral harita,
kent haritası ve rehberi, turistik harita, yerleşime uygunluk haritası, fay haritası, zemin sınıflandırma haritası, heyelan tehlike haritası,
sıvılaşma tehlike haritası, yer sarsıntı haritası,
yükseklik haritası, eğim haritası, yeraltı suyu
derinlik haritası, deprem tehlike haritası ve
tsunami tehlike haritası gibi çeşitli konu ve ölçekte haritalar sergilendi.
YTÜ’nün Türk
Haritacılığına Katkıları
Yürütücülüğü
Prof.
Dr. Mehmet Selçuk
tarafından yapılan ve
İnşaat Fakültesi Konferans
Salonu’nda
gerçekleştirilen
YTÜ’nün Türk Haritacılığına
Katkıları
Paneli’nde Hrt. Müh.
Tümgeneral (E) Cevat
Ülkekul “Türk Haritacılığı ve Son 100 Yılı”,
Prof. Dr. Halil Erkaya
“YTÜ’nün 100. Kuruluş Yılında Harita
Mühendisliği Bölümü
ve Türk Haritacılığına
Doğrudan Katkıları”,
Prof. Dr. Ahmet Yaşayan “YTÜ’nün Türk
Haritacılığına Dolaylı
Katkıları”, Yrd. Doç.
Dr. Melih Başaraner “Genç Kuşak Haritacıların
Yüzyıla Bakışı” ve Doç. Dr. Bülent Bayram “Harita Mühendisliği’nin Gelecek Projeksiyonu ve
YTÜ” başlıklı konuşmalarını yaptılar. 1949 yılında ülkemizde sivil harita mühendisliği eğitim-öğretiminin başladığı kurum olan YTÜ Harita Mühendisliği Bölümü, Türk Haritacılığı’na
yaptığı önemli katkıları aynı sorumluluk bilinciyle ve çağdaş vizyonuyla sürdürmeye devam
etmektedir.
95
“İNŞAAT FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR.
HAYRULLAH AĞAÇCIOĞLU İLE SÖYLEŞİ”
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin en köklü fakültelerinden biri olan
İnşaat Fakültesi, yıllardır Üniversitemizin “Sosyal Mühendis”
anlayışına uygun öğrenciler yetiştiriyor. Biz de dergimizin bu
sayısında İnşaat Fakültesi Dekanımız Sayın Prof. Dr. Hayrullah
AĞAÇCIOĞLU ile bir röportaj gerçekleştirerek kariyerini,
fakültesini, vizyonunu ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Aslıgül Topuz
Nur Burgazoğlu
96
Hocam kısaca bize kendinizden bahsedebilir
misiniz?
1965 yılı Aydın doğumluyum. 1981 yılında üniversitemizin İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde öğrenim görmeye başladım. 1985 yılında lisansı, 1988
yılında da lisansüstü öğrenimimi tamamladım.
1990 yılında Hollanda Hükümet bursuyla ikinci
bir tezsiz yüksek lisans programı çerçevesinde bir
yıl Hollanda’da kaldım. Döndükten sonra Hidrolik
dalında doktorama devam ederek, 1995 yılında
doktoramı tamamladım. 1996’da Yardımcı Doçent,
2001’de Doçent ve 2007’de de Profesör oldum.
2008 yılında İnşat Fakültesi Dekan Yardımcılığı’na
atandım, bir buçuk yıl bu görevi yaptıktan sonra
dekan olarak atandım ve halen bu görevimi sürdürüyorum. Yaş ve tecrübe olarak üniversitedeki
genç dekanlardan biriyim sanırım. Evliyim ve 2
çocuğum var.
İnşaat Mühendisliği’ni seçmenizde hangi faktörler etkili oldu?
Aydın’ın Köşk ilçesinden geldim, orta büyüklükte
bir kasabadır. Çocukluğumda kasabamızda genellikle İnşaat Mühendisleri mühendis olarak algılanırdı. Köşk, ilçe olmadan önce belde belediyesiydi
ve ruhsat verilecek veya kontrol edilecek binalara
bakmak için kısmi zamanlı ve haftada bir gelen bir
inşaat mühendisi vardı. Benim ilk karşılaştığım
inşaat mühendisi o idi. Sonra kendi evimizi yaptırdık, ben de merak ettiğim için kalıp çakılırken,
beton dökülürken, demir döşenirken hep inşaatın
başında durdum. Bu şekilde zihnimde yer edindi
İnşaat Mühendisliği mesleği.
Bir de lise döneminde hep temel mühendisliklerden yanaydım. Bunlara ek olarak İnşaat
Mühendisliği’nin bir özelliği de az bir sermayeyle
kendi işinizi kurup, geliştirebilmeniz. İnşaat Mühendisliğinde bağımsız çalışma imkanınız daha
çok.
Nasıl bir öğrencilik hayatınız oldu? Bizimle
paylaşabileceğiniz unutamadığınız hatıralarınız var mı?
Çok düzenli bir öğrencilik hayatım oldu. Yurtta
kalıyordum, sistematiktim. Lisansı erken bitirince
hem lisan hem de bilgisayar bilgimi geliştirmek
için yüksek lisans yapmak istedim ve yüksek lisansa başladım. O zaman bilgisayar teknolojileri
daha çok yeniydi, kişisel bilgisayarlar da yaygın
değildi. Yüksek lisansa başladıktan yaklaşık 5 ay
sonra asistan olarak göreve başladım. Yüksek lisans bittikten sonra askere gittim, askerlik bitiminde de doktoraya başladım. Yurt dışında kazandığım eğitim bursu ile eğitimime devam ettim.
Doktorayı bitirdikten sonra özel sektörden ziyade
bürokrasiyi ya da üniversiteyi tercih etmek durumunda kalıyorsunuz zaten.
İstanbul’da öğrenci olmanın da şöyle bir ayrıcalığı
vardır; hayatla ilgili tecrübeleri insan İstanbul gibi
bir şehirde öğreniyor. İstanbul’da edindiğiniz hayat tecrübesini kasabada ya da küçük bir şehirde
edinemezsiniz. Bu yüzden İstanbul’da üniversiteyi okumak bence bir ayrıcalıktır, bir diğer
ayrıcalık da tabiî ki Yıldızlı olmak. Bunu da gittiğimiz her yerde görüyoruz. Bürokrasinin hangi
kademesine giderseniz gidin, muhakkak Yıldız’lı
bir mühendisle karşılaşırsınız. Dolayısıyla bu açıdan baktığımda Yıldız’da olmaktan mutluyum.
Üniversitemizde en çok öğrencisi olan Fakültelerimizden biri İnşaat Fakültesi. Bize fakültenizden bahseder misiniz?
İnşaat Mühendisliği Bölümümüz Türkiye’nin en
eski bölümlerinden ikincisi ve kuruluşu 1937 daha
sonra İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden ayrılan hocalarımız ve aramıza katılan yeni akademisyenler
ile Harita Kadastro Mühendisliği Bölümü kurulmuş.
Harita Mühendisliği Bölümümüz de Türkiye’nin ilk
Harita Mühendisliği bölümdür, kuruluşu 1949 yılıdır. Fakültemiz bunun haklı gururunu yaşıyor.
Çevre Mühendisliği Bölümü de İnşaat Mühendisliği bölümünün bünyesinden koparak, 1989 yılında kuruldu. İkinci farkımız ise Devlet Mimarlık ve
Mühendislik Akademisinden gelen İkinci Öğretim,
eski adıyla gece öğretimine ilk başlayan fakültelerden birisidir Türkiye’de.
Okumak isteyen fakat çalışmak zorunda olan birçok idealist genç, o dönemde gece öğretimi sayesinde diplomalarını alarak iş hayatına atıldılar ve
iyi yerlere geldiler. Bu da fakültenin bir avantajıdır. Üniversite olarak uygulamaya dönük eğitim
vermemizin de etkisi büyük, tüm mühendislik bölümlerimizde tasarım derslerimiz fazladır. Yani
diğer üniversitelerdeki eşdeğer programlara göre
çok daha fazla proje yapılır. Diğer tüm üniversiteler sürekli parlayan Yıldız’ımızın uygulamaya
dönük mühendis yetiştirdiğini de bilir. Bu denli
başarılı ve mezunu olduğum fakültenin dekanı olmaktan gururluyum.
İnşaat Fakültesi hangi özelliklere sahip mühendisler yetiştirmeyi amaçlıyor?
Tasarımı, iş sahasında uygulamayı çok iyi yapan
mühendisler yetiştirmeye çalışıyoruz. Kendi alanında temel mesleki formasyonu çok iyi almış,
evrensel değerleri ilke edinen, problemlerin çözümünde bilim ve teknolojiden yararlanan, onların
gelişimine katkıda bulunan, mesleki etik kurallarına saygılı, uluslararası düzeyde başarılı, uygulamacı, girişimci bireyler yetiştirmek hedefimizdir.
Öğrencilerimizin gelişiminde önemli olan sosyal
etkinlikler için de büyük gayret sarfediyoruz. Kendi alanlarında ün yapmış isimlerin fakültemize
gelmesi konusunda öğrencilerimize destek veriyoruz. Fakültemiz bünyesinde seminerler düzenliyor ve bunlara devam etmeyi planlıyoruz.
İnşaat Fakültesi için vizyonunuz nedir, geleceğe dair planlarınız nelerdir?
İnşaat Fakültesi için vizyonumuz; uluslararası düzeyde tanınarak eğitim-öğretimini yürüten, akademik olarak güçlü, toplumsal sorunlara duyarlı bir
fakülte olmaktır. Uluslararası düzeyde tanınmak,
akreditasyon ile sağlanır. Bu bağlamda biz de tüm
bölümleri Mühendislik Dekanları Konseyi’nden
(MÜDEK) akredite olan bir Fakülteyiz. Laboratuarlarımızla ve idari bölümlerimizle ilgili akreditasyon
çalışmalarımız da devam
ediyor.
Aynı zamanda üniversitelerin yasalarla belirlenmiş, toplumsal
97
görevleri de var. Doğal afetlere bakıldığında pek
çok konu bizim çalışma alanımıza giriyor. Dolayısıyla bu konularda da toplumu aydınlatmak gibi
bir görevimiz var. Bu arada yakın zamanda Van
Depremi’ni yaşayan afetzedelerimize geçmiş olsun
dileklerimi iletiyor, yakınlarını kaybedenlere baş
sağlığı diliyorum. Rektörlüğümüz hasar tespiti ve
değerlendirme yapmak amacıyla bir ekip kurarak
Van’a gönderdi. Bu ekibin elemanlarının çoğunluğunu İnşaat Fakültesi elemanları oluşturuyor. Yakın zamanda bu tip afetler için hazır bir ekip kurucağız ve bu ekip izin alma gereği duymaksızın
hızla afet alanına gidebilecek. Benzer şekilde sel
baskınları ile ilgili de bir ekip kuracağız.
Artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını sınırlı su kaynakları karşılamakta yetersiz kalıyor. Dolayısıyla
çevre ilçelerde çevre bilincini yaygınlaştırmak için
faaliyet gösterecek ekipler kuracağız. Konu hakkında üniversite bünyesinde de seminerler verip
sosyal sorumluluk projelerini hayata geçireceğiz.
Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca
deprem ile ilgili, hocalarımızdan oluşan bir ekip
98
ile çevre halkını ve öğrencileri bilinçlendirerek,
afetten korunma yöntemlerini paylaşacağız.
Hocam, deprem konusu her gündeme geldiğinde sorulan bir soru var. Bu soruyu bir İnşaat
Mühendisi olarak size de yöneltelim: Deprem
mi öldürür yoksa binalar mı?
İnşaat mühendisleri, şiddetli depremlere dayanıklı sağlam binalar yapmayı amaçlar. İnşaat Mühendisi olarak biz “Şu bina ayakta kalır, şu bina ayakta
kalamaz” diyemeyiz. Tecrübelere dayanarak, binanın tekniği hakkında yorum yapılabiliriz ancak.
Bir binanın inşa edilmesinde bir mühendisin uygun proje yapması tek başına yeterli olmuyor. Onu
kontrol eden kurum veya kişilerin de gerekli titizliği göstermeleri gerekiyor. Binanın projesi çok
iyidir, kontrol mühendisi de dikkatli ve titizdir
ama bir kolonun betonunun dökülmesi sırasında
gerekli özen ve dikkat gösterilmezse, orada oluşacak bir olumsuzluk binada sıkıntılar oluşturabilir.
Bina hasar görebilir ama ayakta kalmalı ve insanlar sağ olarak kurtulmalıdır. Sonuçta tekniğine uygun yapılmış, titizlikle kontrol edilmiş bir bina
güvenlidir denilebilir. Bunların yanı sıra binaların
uzun süre kullanılabilmesi için bakıma ihtiyacı
vardır. 20 sene önce yapılmış bir bina, 20 sene
sonra korozyondan oturulamaz hale gelebilir.
Biliyorsunuz Van Depremi’nde en büyük kayıp her zamanki gibi binalardan kaynaklandı.
Özellikle öğretmenlerin oturduğu apartmanın
altında bulunan kafenin kolonlarının kesildiği
sonradan ortaya çıktı. Ya da Bayram Oteli’nin
tabir-i caizse makyajlanması, 5.6 şiddetindeki
depremde bile ölümlere sebep oldu. Bu konu
hakkındaki görüşlerinizden bahseder misiniz
bize?
Türkiye’deki binaların depremde yıkılmasının en
önemli iki sebebinden biri kötü zemin, diğeri de
beton kalitesidir. Dolayısıyla bina katlarının üstü
üste yığılması beton kalitesi ve donatı eksikliğinden kaynaklanıyor. Binayı yaptıktan sonra içindeki yapısal hataları görmek oldukça zordur. Nasıl
hasta olan insanın hastalığını tam olarak teşhis etmek içini röntgen, MR çekiyorsak, depremden çıkmış bir binanın hasarlıdır ya da oturulabilir kararını vermek için röntgenini çekmeniz lazım. Bunu
çekmeden dışarıdan yapılan her gözlem sadece bir
tahmindir. Bayram Oteli de bu yüzden facia ile sonuçlanmıştır. Ayrıca özellikle Deprem bölgesindeki bazı yerlerin zeminin de oldukça kötü olduğunu
ifade etmek gerekir.
Peki olası bir depremde İstanbul’da durum ne
olur sizce?
İstanbul’un genelinde zeminin sağlam olması
avantajdır. Bunun yanında fay hattının İstanbul’un
içinden geçmediği de biliniyor. Fakat yapı stoku,
kalitesi ve yerleşim şekli açısından sıkıntılı bir durumu söz konusudur. Binanız ne kadar çürükse o
kadar risk altındasınız. Kentsel dönüşüm ne kadar
hızlı uygulanabilirse bu İstanbul için bir fırsattır.
Ben şöyle görüyorum; İstanbul’da aşağı yukarı 2530 yılda bir binalar yenileniyor. Maddi imkanlar
sağlanabilirse şimdi başlanıldığı takdirde İstanbul, 30 yıl içinde bu dönüşümünü tamamlayabilir.
Teşekkür ederiz Hocam. Son olarak Yıldız’lı
öğrencilere bir mesajınız var mı?
Bizim toplum olarak en büyük eksiğimiz, gerek
mesleki gerek toplumsal konularla ilgili okumamak ya da az okumak. Özellikle televizyon alışkanlığından sonra bu durum toplumda daha da
yaygınlaştı. Birincisi, mezunlarımızın mesleki gelişimle ilgili olarak mezun olduktan sonra okulla
aidiyet duygusu içerisinde ilişkilerini devam ettirmeleri, meslek odalarınca düzenlenen meslek içi
eğitim ve seminerleri takip etmeleri ve literatürü
takip etmeleri çok önemlidir. Sürekli kendilerini
yeniledikleri takdirde, dinamik ve hızlı değişen
topluma ayak uydurabilirler.
İkincisi tartışmaya açık olmalılar. Bir insan her
şeyi bilemez, her zaman en doğruyu düşünemez.
Doğru tektir ama doğruya ulaşım yolları çeşitlidir.
Dolayısıyla meslek içinde arkadaşları ile tartışmayı ve bilgi paylaşımını öne çıkarmalarında fayda
var. Son olarak, İnşaat Fakültesi mezunları için
belirtmek istediğim bir nokta var. Bireysel çalışma devri çok geride kaldı. Ne kadar iyi olursanız
olun tek başınıza başarılı bir mühendis olmanız
zordur. Mezun olan arkadaşlarımız çalışma hayatına birlikte atılırlarsa daha başarılı olurlar. Artık
bireysel değil, takım çalışmasıyla başarının geldiğini tüm dünya biliyor. Bir de kendilerinden sonra fakültemize yeni gelen öğrenci arkadaşlarımıza
destek olsunlar. Burs ve benzeri kültürel, sosyal
faaliyetlere maddi manevi destek vermeye önem
versinler.
99
ZAMANIN
“YÜZ”LERİ
Aslıgül Topuz
2011 biz Yıldızlılar için gururla dolu bir yıl oldu. Öğrencilerimiz,
mezunlarımız, akademik ve idari personelimizle en iyi şekilde
değerlendirmeye çalıştığımız 100. Yılımız, bu heyecanı yaşayan bizler
tarafından gelecekte güzel tecrübe ve anılarla hatırlanacak. 2011 yerini
başka güzelliklerin “yüz”ü olmak üzere 2012’ye terk ederken, biz de bu
yıl bizimle birlikte yeni bir yüzyıla adım atan kimlerin olduğuna dair
kısa bir araştırma yaptık.
TÜRK HAVA KUVVETLERİ
Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir.” vizyonu ile
1911 yılında Tayyare Komisyonu adı altında, dünyanın ilk havacılık teşkilatlarından
biri olarak kurulan Türk Hava Kuvvetleri ilk
“yüz”ümüz. Yüzüncü yılları dolayısıyla çekilen Anadolu Kartalları filmi ile küçük büyük
herkesin beğenisini kazanan Hava Kuvvetleri,
Türk Sinemasına da iyi bir yapım kazandırmış
oldu.
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1911 – 1975)
“Kara dutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem…”
Pek çoğumuzun bu dizeler (Karadut, 1948) ile tanıdığı, asıl ismi Ali Bedrettin
Eyüboğlu olan, 1911 doğumlu ressam ve şairimiz, eski milletvekillerimizden
Mehmet Rahmi Eyüboğlu’nun oğlu, Türk aydınlanmasının öncülerinden Sabahattin Eyüboğlu ve ilk kadın mimarlardan Mualla Eyüboğlu’nun kardeşi, ressam Eren Eyüboğlu’nun eşi. Türk sanatına yazma, gravür, seramik, heykel,
vitray, mozaik, hat, serigrafi, litografi gibi birçok formlarda eserle katkıda
bulunan Bedri Rahmi’nin doğumunun 100. Yılı anısına bir de şiir yarışması
düzenlendi.
WILLIAM BERNBACH (1911 – 1982)
“Beyin tıpkı bir pençe ya da sivri bir diş gibi hayatta kalmaya hizmet eden bir organdır. Bu nedenle de doğruyu değil avantajlı olanı arar. Mantık ve analiz fikirleri
kısırlaştırır ve onları durağan kılar. Bu durum tıpkı aşka benzer. Ne kadar analiz
ederseniz o kadar hızlı kaybedersiniz.” 1911 New York doğumlu Willam Bernbach
günümüz reklamcılarının, yapılan işlerde güzel olan ne varsa Bernbach etkileri taşıyor, dedikleri reklamcılık otoritesi, reklamın dâhisi. Kendisini otorite kılan ise, çalışma arkadaşlarının tabiriyle, bir ürüne baktığında onu en başarılı olacak metamorfozunda görmesi, dezavantajları farkedip, her şeyi tersine çevirmesi. Mezar taşına “He
made difference” yazdıran Bernbach’ın son günlerin popüler dizilerinden MadMan’in
senaryosunun esin kaynağı olduğunu da belirtelim.
MARSHALL McLUHAN (1911 - 1980)
“Dünya global bir köy olacaktır.” Günümüzde İnternet, medya ve sosyal medya
kavramları her tartışıldığında üzerinde en çok durulan ifadeler, bu kavramlar
sayesinde ülkeler arası sınırların kalktığı, bir kamu koridoru açıldığı ve dünyanın global bir köy olduğu. Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall McLuhan
“Global Köy” kavramını, kişisel bilgisayar kavramının dahi yeni yeni dile getirildiği 1962 yılında kullanarak iletişim tarihinde çoktan yerini aldı. İletişim
teknolojilerinin; bilginin elektronik ortamda, paylaşım hızının saniyelerle
ölçülür şekilde paylaşılmasının dünyayı kökten değiştireceğini savunan
McLuhan’ın, özellikle yeni bir yaşam tarzı oluşturan sosyal medyanın da
etkisi göz önünde bulundurulduğunda, dünya tarihinde de hatırı sayılır bir
yere sahip olduğunu söylemek mümkün.
RIFAT ILGAZ (1911 – 1993)
Hababam Sınıfı… Yazarın altmıştan fazla eseri arasında belki de Türk mizah tarihinin
en iyi örneklerinden olduğu için olsa gerek, en iyi bilineni. Rıfat Ilgaz’ı 100. Yılında
anma etkinlikleri, yazarın doğum günü olan 7 Mayıs günü İstiklal Caddesi’nde başladı.
Edebiyat hayatına 1926 yılında Kastamonu Nazikter gazetesinde yayınlanan “Sevgilimin Mezarında” şiiriyle başlayan Ilgaz’ın 1991 yılında yazdığı son şiirinin son dizeleri
ise şöyle;
“Elin elime değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım…”
“Hilye-i Şerîfeler”
Yıldız Sarayı’nda Sergilendi
Yıldız Holding’in desteği, Antik A.Ş.’nin organizasyonu ile düzenlenen, “Hat
Sanatının Şaheserleri Hilye-i Şerîfeler” sergisi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla açıldı.
102
Y
ıldız Holding, “1400. yılında Kur’an-ı
Kerim” Sergisi’nin ardından, bu yıl
Kasım ayında düzenlenen “Hat Sanatının
Şaheserleri Hilye-i Şerîfeler” sergisini de
sanatveserlerle buluşturdu. Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın izniyle, Yıldız Sarayı Mabeyn
Köşkü’nde gerçekleştirilen sergide, Topkapı
Sarayı Müzesi, Sadberk Hanım Müzesi’nden
eserlerin yanı sıra, Yıldız Holding Koleksiyonu
gibi özel koleksiyonlardan biraraya getirilen
101 adet kıymetli Hilye-i Şerîfe izleyicilerin
beğenisine sunuldu.
Hilye
sanatının
nadide
örneklerini
meraklılarıyla buluşturan sergide, hilyenin
klasik grafik tasarımının yaratıcısı Hafız Osman, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Mahmud
Celaleddin ve eşi Esma İbret, Yahya Hilmi,
Fatma Mevhibe Hanım, Hasan Rıza, Mehmed
Aziz Rifai, Kamil Akdik, Hamid Aytaç gibi hat
sanatının kıymetli isimlerinin değerli eserleri,
Hasan Çelebi ve Hüseyin Gündüz gibi çağdaş
hat sanatçılarının kıymetli hilyeleri ile Faruk
Taşkale’nin Hz.Muhammed’i sembolize eden
gül çalışmaları yer aldı.
Hz. Muhammed’in özelliklerini anlatan hilyeler, bulunduğu yeri kötülüklerden koruduğuna,
o yere huzur ve bereket getirdiğine dair duyulan inanç nedeniyle de ayrı bir öneme sahip.
Hz. Muhammed’in hilyeler ile tasviri
Türkçede “süs, ziynet, güzel sıfatlar, güzel yüz”
gibi anlamları bulunan hilye, “Hilye-i Şerif”, “Hilye-i Şerîfe”, “Hilye-i Saadet” ve “Hilye-i Nebevi”
gibi isimlerle de anılır. Hilye, İslam edebiyatı
103
104
ve hüsn-i hat sanatında Hz.Muhammed’in
fiziksel özelliklerini, karakterini, tavır ve
hareketlerini anlatan eserlere verilen genel
isimdir. Hilyeler, aslen Hz.Muhammed’i görenlerin, onu göremeyenlere anlatımlarıdır. Eserler, Hz.Muhammed’in vefatından sonra onun
nasıl biri olduğunu öğrenmek ve onu tanımak
isteyenlerin çoğalması, onu tanıyanların,
ona yetişenlerin bildiklerini anlatmasıyla
oluşmuştur. İslam anlayışıyla bağdaşmadığına
inanmaları sebebiyle, müslüman sanatkarlar, kutsal kimselerin resmini yapmaktan
kaçınmışlar; Hz.Muhammed’in özelliklerini,
onu tanıyanların tariflerinden yararlanarak
yazıyla anlatma yoluna gitmişlerdir.
Hilye metinlerinin büyük bir kısmı Hz.Ali’den
rivayet edilen metinlerdir, ancak başka rivayetler de bulunur. Hz.Ali’nin rivayeti olan
metnin tercümesi şöyledir: “Peygamberimizin
boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa ne düz uzun saçlıydı;
saçı, kıvırcıkla düz arasında idi. Yuvarlak yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun
kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu.
Göğsü, ortadan karnına kadar kılsızdı. İki
avucu ve tabanları dolgundu.
Yürüdüğü zaman, sanki yokuş aşağı iner
gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna
baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki
omuzu arasında “nübüvvet mührü” vardı. Bu
onun son peygamber oluşunun nişanesi idi.
O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru
sözlüsü, en yumuşak huylusu, en arkadaş
canlısıydı. Kendilerini ansızın görenler,
heybeti karşısında sarsılırlar, fakat üstün
vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise,
O’nu her şeyden çok severlerdi.”
105
Bulunduğu yeri kötülüklerden koruduğu, bolluk, bereket ve huzur getirdiğine inanılan hilyeler çeşitli boyutlarda yazılır. Göğüs cebinde
taşınabilenden, boyu iki metreyi aşanına kadar farklı ölçülerde görülebilir.
Hilyelerin yazılacağı, özenle seçilmiş kağıtlar
genellikle sarıya çalar renktedir, açık yeşil
kağıt üzerine yazılmış örnekler de bulunur. Hz.Muhammed’in sembolü olarak kabul
edilen gül, tezhiplerde yaygın bir biçimde
kullanılır. Klasik bir hilyede göbek kısmındaki
metin dokuz satır, etek kısmındaki metin ise
beş satırdır. Satır sayıları, tek sayı kuralı bozulmamak kaydıyla değişebilir.
Hz.Muhammed’in hilyesini yazmak ve tezhiplemek, hattat ve tezhip sanatını icra eden
müzehhipler için onurdur, sanatlarını uygulamada ulaşacakları son mertebedir.
100. Yıl
Etkinlikleri
OCAK
Kırk Ambar Sohbetleri’ Prof.Dr.İlber Altaylı/
Ekonomi Kulübü Diyabette Yeni Teknolojiler’ Semineri / KimyaMetalurji Fakültesi
Yılın Yıldızları Ödül Töreni’ / İşletme Kulübü
Düzce Üniversitesi Rektörü Funda Sivrikaya
Şerifoğlu’nun Üniversitemizi Ziyareti
YtüMED- Yıldızlıyız Cumartesi Toplantıları
2011 Akademik Ödül Töreni
Öğrenci Ödül Töreni
Nanopartiküllerin Hücre Fonksiyonları Üzerine
Etkisi’ Semineri / Kimya- Metalurji Fakültesi
ŞUBAT
106
“İstanbul Metropolitan Planlama Ve Kentsel
Tasarım Merkezi Kentsel Tasarım Ve Yarışmalar
Grubu Çalışmaları Sergisi” / Mimarlık Fakültesi
“Bilişim Projeleri Tanıtımı” Etkinliği / ElektrikElektronik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği
Bölümü
Tübitak 1001 Projesi Ödül Töreni
Söyleşi-Müjdat Gezen
İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Semineri
Hizmet Ödül Töreni
Hobi Bahçeleri Açılışı
YTÜ - İtü Basketbol 1.Lig Karşılaşması 7.Rlc Günleri / YTÜ IEEE
MART
Mak.Tek. Kulübü 3. Savunma Sanayi Günleri
Profesörlerle 100. Yıl Kahvaltısı
Yıldız Buluşmaları Mimarlık Platformu - Sergi
Ve Panel / Mimarlık Fakültesi YTÜ- İstanbul Enerji Ve Sanayi Ticaret A. Ş.
Protokolü
YTÜ-Kızılay-Metro Turizm - 250 Bin Cana Hayat
Verin Protokol İmza Töreni
Dünyaya Kadın Eli Değdi / YTÜ IEEE
Rüzgar Günleri 2011 / YTÜ Rüzgar Enerjisi
Kulübü
Ist’11 4. Isıtma, Soğutma Ve Tesisat Paneli /
YTÜ Maktek
“Türkiye Ekonomisi Sempozyum Dizisi
4:Türkiye’de Regülasyon Ve Rekabetin Politik
Ekonomisi” İİBF / İktisat Bölümü
İTBB Salı Konuşmaları -3 : Amy Singer Acun Ilıcalı Ve Hayko Cepkin Söyleşisi / YTÜ
KVK
Kabulünün 90. Yılında İstiklal Marşı Ve Mehmet
Akif’ Semineri / Fen-Edebiyat Fakültesi
‘Bu Kan Seni Unutur Mu?’/ Çanakkale - Kızılay
Kan Bağışı
6. İltek Günleri / YTÜ IEEE
YTÜ İSTYAM Kuruluşu
‘Sürdürülebilir Kentsel Kalkınma’ Semineri /
Mimarlık Fakültesi
‘Lefkoşa Suriçi Canlandırma Ve Kentsel Tasarım
Çalışması’ Sergisi/ Mimarlık Fakültesi
‘Yeni Ttk’nun Finans Ve Muhasee
Uygulamalarına Etkisi / İİBF
Kampüsteyiz Engelsiz Erişim Çalıştayı
“Eski Eser Restorasyon Şantiyelerinde Mimar
Ve Restoratörler” Semineri / Milli Saraylar Ve
Tarihi Yapılar Meslek Yüksek Okulu
Otek 11 / YTÜ Maktek
Tübitak Açılış Töreni
Gemi Titreşimleri’ Semineri / Gemi İnşaat
Mühendisliği Fakültesi
Endüstriyel Eğilimler’ / YTÜ Ieee
NİSAN
Tübitak Ödül Töreni
Teaf- Türkiye Hibrit Ve Elektrikli Araçlar
Çalıştayı
Yeni Geleceğe Hazır Mısınız?’ Semineri /
İİBF
Akademik Teşvik Ödüllerinin Verilmesi
İtbb Salı Konuşmaları - 4 : Elisabeth
Özdalga
YTÜ IEEE 10. Yıl Hatıra Ormanı
YTÜ Med - ‘ Yıldızlıyız Cumartesi
Toplantıları’
“Ortadoğu’nun Geleceği Iı: Eski Aktörler, Yeni
Gündemler” -Panel / İİBF Siyaset Bilimi Ve
Uluslararası İlişkiler Bölümü
Red Bull Kart Fight/ YTÜ İşletme Ve Ieee Kulübü
İşbirliği
“Infrared Multiple Photon Dissociation
Spectroscopy, Guided Ion Beam, And
Theoretical Study Of Alkali Metal Interactions
With Histidine” Semineri / Kimya - Metalurji
Fakültesi
“Kentin Seslerini Dinlemek....Henry Torgue Konferans
“Biyolojik Objelerin Sayısal
Değerlendirilmesinde Stereolojik Teknikler”
Semineri / Kimya - Metalurji Fakültesi
“Türkiye Ekonomisinin Sorunları Sempozyum
Dizisi 5:“Türkiyede Ekonomik Değişim Ve
Kurumsal Temelleri” Toplantısı / İİBF İktisat
Bölümü
Eperbis Toplantısı
“Research İn Germany”” Almanya’da Yüksek
Öğrenim, Araştırma Ve Burs Olanakları Bilgilendirme Semineri
Endonezya Heyeti Ziyareti
MAYIS
Büyüme, Kalkınma Ve Verimlilik Paneli
Pertevniyal Lisesi Söyleşi
‘Gençliğin 100 Yılı Sergisi’ / Sanat Ve Tasarım
Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans
Key Propertıes And Central Theorems In
Probabılıty Andstatıstıcs—Corroborated
By Simulatıons And Animations -Seminer /
İstatistik Bölümü
Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü
YTÜ 100. Yıl Etkinlikleri Hisar’da Yaza Merhaba
Gecesi
“Rheological Behavior Of Advanced CementBased Materials: Transformation From
Science To Practice” Semineri / YTÜ İnşaat
Mühendisliği
Koruma Yaşatma Derneği Söyleşileri - İbrahim
Öztürk
Metal Nanokümeleri ile Kataliz Semineri / YTÜ
Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü
‘Çağımızın Gözde Mesleği Biyomedikal
Mühendisliğinin Eğitimi Ve Sorunları’ /
Biyomedikal Ana Bilim Dalı
Toplumsal Tarih Söyleşileri:””Osmanlı
Müzeciliğinin İlk Evresi: Aya İrini’deki
Koleksiyon(Lar), 1846-1869”” / İktisat Bölümü
Gazikent Üniversitesi Protokol İmza Töreni
Akıl Oyunları
Kermes / Mimarlık Fakültesi
“Ankara’da Yıldızlılar Günü” / YTÜ Med-Ankara
“New Perpendicular Thin Films For Spintronics
& High Density Magnetic Recording” Semineri /
YTÜ Rektörlüğü Merkez Laboratuvarı
Lisansüstü Sempozyumu: Iı Osmanlı Ve
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları / YTÜ Atatürk
İlkeleri Ve İnkılap Tarihi Bölümü
Ulaştırma Kongresi
Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü
19 Mayıs Yürüyüşü
“Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü Bahar
Konseri”
Yıldızlıyız Cumartesi Toplantısı
Bahar Şenlikleri Başlangıcı
Liseler Arası Mühendislik Yarışması’ / YTÜ Best
Ve Mezunlar Derneğinin İşbirliği İle Fikirler
Pazarı
Mühendisliğin Dünü Ve Bugünü
Ahşap Ve Taş Eserlerin Temizliği Ve Korunması
Semineri / Milli Saraylar Ve Tarihi Yapılar
Myo
Ulusal Enerji Merkezi Açılışı
Geri Dönüşüm Resim Yarışması Ödül
Töreni
Yıldız Günü
6. Denizcilik Eğitim Konseyi Toplantısı
Ahmet Yenilmez Söyleşisi
Mardin Gezisi Mayıs - 2011
HAZİRAN Arama Konferansı
‘Vedat Kosal Anma Konseri’ / Vekom
YTÜ 100. Yıl Etkinliği Muhteşem Karadeniz Gecesi
YTÜ 100. Yıl Etkinlikleri Yemekli Boğaz
Turu
YTÜ 100. Yıl Etkinlikleri Necla Akben
Konseri
100. Yıl Mezuniyet Törenleri
Nanokon / YTÜ Maktek
Konser-Öğr.Gör. Özer Özel / YTÜ Sanat Ve
Tasarım Fakültesi / Müzik Ve Sahna Sanatları
Bölümü”
YTÜ Mezunlar Derneği “Yıldızlıyız Cumartesi”
Toplantıları Rısk In Scıence And Socıety: Towards New
Pedagogıes Of Probabılıty’ Semineri / Fen
-Edebiyat Fakültesi
Middle East And Security - Kongre / İİBF İktisat
Bölümü
İktisat Kongre Middle East And
Security 2
‘Su Ve Atıksuda Toksik Ve Tehlikeli
Maddeler’çalıştayı
Icaaa 2011 Akşam Kokteyli
Nijerya Rektörlük Heyet
TEMMUZ
ICAAA Matematik Konferansı
Phoenix Contact Otomasyon Lab. Açılışı
YTÜ Enerji Uygulama Ve Araştırma Merkezi
Resmi Açılışı
ROBOCUP 2011 Robot Olimpiyatları/ Katılımcı
YTÜ Elektrik - Elektronik Fakültesi Bilgisayar
Mühendisliği Bölümü
AMPT Hilton Oteli
Emniyet Müdürlüğü Protokol İmzası
YTÜ 100. Yıl Etkinliği Müthiş Ege Gecesi
Omron Otomasyon Teknolojileri Laboratuvarı
Açılışı
“Advances İn Dip-Pen Nanolithography For
Applications İn Engineering, Biosensors And
Biomaterials” Semineri/ Kimya- Metalurji
Fakültesi Biyomühendislik Bölümü
AĞUSTOS
Enerji Yönetici Programı Sertifika Töreni
YTÜ Akademik Ve İdari Personel İçin Geleneksel
İftar Yemeği Programı
Sapanca Gezisi
100. Yıl Pul Tanıtımı
EYLÜL
Yüksel Sabancı Sanat Merkezinde Sergi Açılışı
Yıldız-Sem Sertifika Töreni
10. Uluslararası İstanbul Satranç Festival Ve
Satranç Turnuvası Ödül Töreni
YTÜ Voleybol Takımı Kutlama Yemeği
Ankara 100. Yıl Konseri
Yıldızlı Projeler Yarışması
Esenler Belediyesi Proje Tasarımı Toplantısı
Davutpaşa Otağ-I Humayun
EKİM
Mezunlar Şöleni
Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması
107
108
Mimarlık Fakültesi
Akademik Açılış Töreni
Lojman Teslim Töreni
“ Organik Optoelektronik Cihazlar” Ve
“Fotovoltaik Teknolojilerde Yeni Gelişmeler”
Konferansları /Fen-Edebiyat Fakültesi
100. Yıl Treni Ve Anıtkabir Gezisi
“1.Harita Mühendisliği Bölümü 100. Yıl Etkinliği
2. “”Ca’ Foscari University Of Venice And
Veneto Region Nanotech Cluster: Developing
Opportunities Of Research And Teaching””/
Fen-Edebiyat Fakültesi
Itam-8 İle İlgili Protokol Kdbs Başkanı Ve
Hanyang Üniversitesi’nden Prof.Dr. Namjae
Coe Ve Rektörümüz Prof.Dr.İsmail Yüksek
Tarafından İmzalandı.
2.Ulusal Sempozyum:Mimari Tasarım
Eğitimi:Bütünleşme 2/ Mimarlık Fakültesi
Mimarlik Bölümü
‘Rektörlük Kupası’ Futbol, Voleybol, Masa Tenisi
Ve Tenis Turnuvaları Başlangıcı / Beden Eğitimi
Bölümü
YTÜ’nün 100. Yılı Kutlamaları Çerçevesinde
Taykon2011 Sempozyumu Ve Myo Öğrencileri
Sergisi
Yıldız Teknik Üniversitesi Personeli Kapadokya
Gezisi
YTÜ Teknopark Çalıştayı
Hentbol Karşılaşması/ YTÜ Spor Kulübü
INT-NAM 2011
Okuma Eğitiminde Yeni Yönelimler - Tübitak
Projesi /Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü
‘Sigara Ve Dumanın Kimyasal Yapısı’-Prof.
Dr.Mustafa Arslan/ Eğitim Fakültesi
‘İstanbul Tarihi Yarımadadan İzlenimler:Bulgur
Palas Ve Çevresi’ Çalıştayı / YTÜ Milli Saraylar
Ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksek Okulu
Cumhuriyet Bayramı Töreni
Enerji Verimliliği Semineri / YTÜ Maktek
KASIM
İki Efendinin Uşağı / YTÜ Tiyatro Kulübü-Van
Depremi Yararına
Rektörlük Bilgisayar Dağıtımı Ve Cübbe
Dağıtımı
ISO-9001/ İİBF
AB Ofisi Erasmus Programı Semineri
1.’Mühendislik Ve İnovasyon’ Dersi-Sayın
Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek Tarafından
2.Van Depremi Raporu/ Özel Heyet
10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni
Uluslararası Sempozyum Türk Dilinin
Ve Edebiyatının Bugünkü Sorunları Ve
Çözümleri- Tudes
/Türk Dili Ve Edebiyatı
Bölümü
7. Dünya Şehircilik Günleri
35. Dünya Şehircilik Günleri Kutlamaları’/
Mimarlık Bölümü Şehir Ve Bölge Planlama
Bölümü
Eurasia Waste Management Symposium 2011/
Çevre Mühendisliği Bölümü
Kıyı Alanları Çalıştayı - Hisar
Bir Diriliş Öyküsü:Halk Müziğinde Kadın
Aşıklar’/Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü
Seminerleri
Döküm Ve Çevre Sempozyumu
,
Risk Yönetiminde Liderlik Ve Yöneticilik
Paneli’-İşletmecilik Günleri Paneli/İİBF İşletme
Bölümü
Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü
Yıldızlıyız Cumartesi’toplantıları-23.Oturum
Omurilik Felçlileri Derneği Protokol İmza
Töreni
Rektörün Katıldığı Metro Turizm Etkinliği
Innovation İs The Tradition Of Jazz’/ Müzik Ve
Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri
24 Kasım Öğretmenler Günü Etkinliği /
Eğitim Fakültesi Ve Hisar Öğretmenler Günü
Yemeği
İktisat Tartışmaları Dizisi 2: ‘Yeni Anayasa’ /
İİBF İktisat Bölümü
Prof. Dr. Sadık Kara / Müzikal Seslerin
Fizyolojik Ve Sosyal Etkileri
Futbol Söyleşisi / Beden Eğitimi Bölümü
Hentbol Karşılaşması / YTÜ Spor Kulübü
100.Yıl Öğrenci Ödül Töreni
Müzikte Anlayış Ve Müzik Yapmanın Zorlukları
İle İlgili Söyleşi’/Müzik Ve Sahne Sanatları
Bölümü
ARALIK
‘Paralel Çizdüşümler’ Resim Sergisi / Sanat
Tasarım Fakültesi
Koruma Seminerleri 1 - Tarihi Eserlerde Mikro
Kumlama İle Yüzey Temizliği Uygulaması Ve
Silikat Esaslı Boyaların Kullanımı / Milli Saraylar
Ve Tarihi Yapılar Meslek Yüksek Okulu
“Türkiye Finans Piyasasının Derinleşmesinde
Faizsiz Finansman Ve Yatırım Araçlarının
Önemi” Paneli / İİBF İktisat Bölümü
Hisar’da 100.Yıl Türk Sanat Müziği Konseri
Mehmet Ali Uzunselvi’nin Son Çalışmaları
Bağlamında Kayıt Ve Sample Yapımı’/ Müzik Ve
Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri
Prof . Dr. Yavuz Aksoy YTÜ 100.Yıl Kitabı
Lansmanı
Çevre Ve Tasarım Kongresi
İşveren Markalaması : Y Kuşağı’ Paneli
İşletmecilik Günleri Paneli / İİBF
YTÜmed-Yıldızlıyız Cumartesi Seminerleri
“Dijitalleşme Ve Pazarlamaya Etkileri’
İşletmecilik Günleri Paneli / İİBF
Evrim Demirel’in Son Dönem Yapıtları’/Müzik
Ve Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri
Clara Schumann Ve Fanny Mendelssohn’un
Yaşamları Işığında 19. Yüzyılda Kadın
Besteciler’/Müzik Ve Sahne Sanatları Bölümü
Seminerleri
Ses Eğitimi Üzerine Genel Bir Bakış’/ Müzik Ve
Sahne Sanatları Bölümü Seminerleri

Benzer belgeler