MÜSİAD Türkiye-Malta İş Formu TÜMSİAD Genel

Transkript

MÜSİAD Türkiye-Malta İş Formu TÜMSİAD Genel
Ekim 2015 | Yıl: 01 | Sayı: 6 | Fiyatı 5 TL
MÜSİAD Türkiye-Malta İş Formu
Türkiye’nin Malta’ya ihracatı 2004 yılında 98 milyon
dolar iken, 2014 yılında 1 milyar dolar düzeyine ulaştı.
TÜMSİAD Genel İstişare Kurulu
Afyon’da Gerçekleştirildi
Hüseyin Tunç
Türkiye bütün islam ülkeleri içinde
ekonomik ve siyasal gücü ve
potansiyeli en yüksek ülkedir.
İslami Ekonomisi ve Finans
Konferansı
islami finansla ilgili hükümetin nezdinde
gerçekleşen önemli projeler var. Fakat
Türkiye bu alandaki insan kaynağı ve
araştırmalarda eksik.
Sukuk – Kira Sertifikası
Kira sertifikaları nasıl
çıkartılır ve neden tercih
edilir ?
Vakıf Katılım Genel Müdürü
Atandı
İkram GÖKTAŞ ilk genel müdür
oldu.
Yıl 1 Sayı 6
Ekim 2016
İmtiyaz Sahibi ve
Ufuk Altınbaş
[email protected]
Genel Yayın Yönetmeni
Ufuk ALTINBAŞ
Danışma Kurulu
Doç. Dr. İshak Emin AKTEPE
Aydın YABANLI
Fatma SELÇUK
Editör
Yunus Emre ASLANBAŞ
Haber Merkezi
Volkan ÖZEFE
Reklam Pazarlama ve Satış
Müdürü
Kadir BABA
[email protected]
Katılım bankaları sektörün tamamlayıcısı mı ?
Alternatifi mi ?
Katılım bankaları sistemleri gereği faizsiz çalışma prensipleri kapsamında
şimdiye kadar hep bankacılık sektörünün alternatifi değil tamamlayıcısı
olarak nitelendirildiler. Başta kamu otoriteleri olmak üzere, kendileri de hep
bu şekilde bir ifadeye yer verdiler. Bu ifadeyi tartışma zamanı gelmiştir diye
düşünüyorum. Neden sektörün alternatifi değil de tamamlayıcısı? Sektörün
alternatifi olması acaba birilerini korkutuyor mu? Katılım bankaları gerçek bir
alternatif olarak büyük bir çıkış yaparlarsa sektörden % 95 pay alan mevduat
bankalarının oranı düşecek diye bir endişe mi yaşıyorlar acaba?
Katılım bankalarının asli farklılığı faizsizlik prensibi üzerine yani İslami prensip
üzerine çalışıyor olmaları. Dolayısıyla bu prensip diğer faizli bir sistemin
tamamlayıcısı değil; başlı başına bir alternatifidir. Bu söylemi çekinmeden
herkesin söylemesi gerekmektedir. Tabii ki bu ifade sadece söylem olarak
kalmamalı gerçek bir alternatifin gereği olarak tüm detaylar bihakkın yerine
getirilmelidir.
Tasarım
İsmail KAPLANGÜL
Basım Yeri
Özlem Matbaacılık ve
Reklamcılık Ltd. Şti.
Litros yolu 2.Matbaacılar Sitesi
No: 2BB4 Topkapı / İstanbul
Telefon : 0212 501 66 00 (pbx)
İdari İşler Sorumlusu
Muzaffer Altınbaş
Adres
Atatürk Mahallesi
Alemdağ Caddesi
No: 21/3 Ümraniye İstanbul
Tel: 0216 474 04 81
Faks: 0216 474 04 88
[email protected]
www.Ekoreel.com
www.facebook.com/Ekoreel
https://twitter.com/Ekoreel
İslami Finansman enstrümanlarının hukuki, siyasi ve ekonomik alt yapıları
hükümet politikası olarak geliştirilmeye hız kesmeden devam ediyor. Böyle
bir zemin yakalanmışken bu ivmeden azami derecede faydalanarak katılım
bankacılığını insanların önüne bir alternatif olarak koyabilme cesaretini
yetkililerin göstermesi gerekmektedir.
Ülkemizin Uluslararası İslami Finans’ın merkezi olması için bu alanda ciddi
çalışmalar yaparak, cesaretli söylemlerde bulunup, reformist adımlar atmak
şarttır. İnşallah önümüzdeki günler bu adımların atılacağı günler olacaktır ve
halkının tamamına yakını Müslüman olan bu güzide topraklarda faizli sistem
yerine reel ekonominin can bulacağı faizsiz sistem inkişaf edecektir.
Bu gelişmelerin gerçekleşmesi için toplumun en ufak ferdinden, devletin en
üst kademesine kadar herkesin üzerine düşen görevler vardır. Bu görevleri
yerine getirmeyen her fert mesuldür, görevlerini yerine getirerek bu gelişime
katkı yapanlarda ülkemize ve insanımıza yapılan büyük bir hayra vesile olmuş
olacaktır.
İÇİNDEKİLER
06
ALİ BABACAN’IN
İSMİ YETTİ
10
RÖPORTAJ
HÜSEYİN TUNÇ
ALBARAKA TÜRK KREDİ
YÖNETİM MÜDÜRÜ
12
MOODY’S FRANSA’YA
“DUR” DEDİ
13
PETROLÜN DÜŞMESİ
FABRİKALARI ETKİLEDİ.
14
MAKALE
PROF.DR. HAYRETTİN
KARAMAN
16
İŞ DÜNYASI FORTUNE
500’DE BULUŞTU
17
İSLAM EKONOMİSİ VE
FİNANS KONFERANSI
(IIEFC)
21
İSLAMÎ EKONOMİ
VE FİNANS 2015
SEMPOZYUMU
23
DEVLETİN BÜTÇESİ 6
AYLIK DÖNEMDE FAZLA
VERDİ
29
TÜMSİAD GENEL
İSTİŞARE KURULU
AFYON’DA
GERÇEKLEŞTİRİLDİ
30
TÜMSİAD’DAN KOBİ
ZİYARETLERİ
33
MAKALE
İNŞ.MÜH. MEHMET
RECEP YAZGAN
34
4
Ekoreel ∆ Ekim 2015
24
TÜRKİYE SAVUNMA
SANAYİ KATAR’A GİDİYOR.
27
MÜSİAD EYLÜL AYI SATIN
ALMA MÜDÜRLERI
ENDEKSI’NI (SAMEKS)
AÇIKLADI
28
MÜSİAD TÜRKİYE-MALTA
İŞ FORUMU
MAKALE
DOÇ.DR.İSHAK EMİN
AKTEPE
35
VAKIF KATILIM GENEL
MÜDÜRÜ İKRAM GÖKTAŞ
36
FİNANSAL
SERFİTİKALAR = SUKUK
38
DR. FAHRETTİN YAHŞİ
KATILIM BANKALARININ
GELECEĞİNİ ANLATTI
40
KATILIM BANKALARI
ORANLARI
41
KUVEYT TÜRK’TEN
MİLYARLIK KİRA
SERTİFIKASI İHRACI
43
47
TÜRKİYE FİNANS’A ONUR
ÖDÜLÜ
MAKALE
FİKRET AKDEMİR
48
OTOMOBİL
MARKALARI VE
LOGOLARININ
ANLAMLARI
52
MAKALE
Abdullah Bozgeyik
54
TEKNOLOJİ DÜNYASI
MAKALE
BAHADIR KAYA
56
IOS 9 YAYINDA
57
VOLKSWAGEN’A ABD
ŞOKU
57
FACEBOOK
VIDEO ALANINDA
GELIŞTIRMELERE DEVAM
EDIYOR
57
58
IPHONE 6S TANITILDI
MAKALE
Özgüven Saymaz
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
5
KISA HABERLER
ALİ BABACAN’IN İSMİ YETTİ
1 Kasım’daki genel seçimlere siyasi partiler son
sürat hazırlanmaya çalışırken, Ak Parti, milletvekili
adaylarını YÖK’e bildirdi. Ak Parti’nin adaylarından
Ali Babacan’ın ismi, ekonomi dünyasında büyük ses
getirdi. Türk Lirası, uzun süreli kayıp zamanından
sonra yükselişe geçti.
Fed’in faiz oranlarını sabit tutması ile destek bulan lira, eski
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Kasım’da yapılacak
seçimler için aday olması ile birlikte bu yüzyılın en uzun
süreli kayıp dönemini sonlandırdı ve haftalık yükseliş
kaydetti. Lira dolar karşısında, yüzde 1 güçlenerek İstanbul
saati ile 19 Eylül 17.48’de 2.9827 seviyesine geldi.
C20 ZİRVESİ 15-16 EYLÜL
TARİHLERİNDE İSTANBUL’DA
GERÇEKLEŞTİRİLDİ
G20 Zirvesi’nden önce İstanbul Boğaziçi
Üniversitesi’nde C20 Zirvesi buluştu.
G20’ye sunulacak sivil toplum önerilerini şekillendirmek
üzere dünyanın dört bir yanından 400’ün üzerinde
sivil toplum temsilcisini bir araya getiren C20 Zirvesi
15-16 Eylül tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde
gerçekleştirildi. Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen
Zirvede, sivil toplumun G20’ye yönelik politika
önerilerinin şekillendirilmesi için uzman konuşmacı ve
misafirler bir araya geldi. Zirvede Başbakan Yardımcısı
Cevdet Yılmaz ve Eski Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan’da konuşmacı olarak yer aldı.
6
Ekoreel ∆ Ekim 2015
FITCH TÜRKİYE İÇİN
“YATIRIM YAPILABİLİR” DEDİ
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu
Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu açıkladı.
Türkiye’nin “BBB-” ile “yatırım yapılabilir”
seviyede bulunan kredi notunu ve “durağan” not
görünümünü teyit etti.
Fitch’in açıklamasında şunlar vurgulandı: “Kredi notunun
teyit edilmesi güçlü bilançoyu, mali disiplinin seçim
döneminde devam ettirilmesini yansıtıyor. Genel kamu
bütçe faiz dışı fazlasının 2015’te yüzde 1,1 olmasını,
Kamu borcunun GSYH’ya oranında aşağı trendin devam
etmesini ve oranın 2017 sonunda yüzde 30’a inmesinin
bekliyoruz.”
MOODY’S TURKCELL’İN YÜZÜNÜ KREDİ İLE GÜLDÜRDÜ
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu
Moody’s’in Turkcell’in kredi notunu yükseltmesi
dikkat çekti.
Moody’s, Turkcell’in ‘Ba1’ olan uzun vadeli kredi notunu
yatırım yapılabilir seviye olan ‘Baa3’e yükseltti. Turkcell’in
KAP’a bildirdiği açıklamada “Not artışına neden olarak,
Turkcell’in pazardaki güçlü konumuna ve iyileşen kurumsal
yönetimine ek olarak güçlü finansal durumunu ve likidite
pozisyonunu göstermiştir” dedi.
BORSA İSTANBUL’UN DENEYİMLİ MUHABİRİ VEFAT ETTİ
Borsa İstanbul’un deneyimli muhabiri olan Mustafa
Varuy vefat etti.
Uzun zaman çeşitli basın kuruluşlarında çalışan duayen
gazeteci Mustafa Varuy, karaciğer yetmezliğinden dolayı 3
Eylül’de vefat etti. Varuy’un cenazesi Cuma günü (4 Eylül)
Karacaahmet Şakirin Cami’de ikindi namazını müteakip
cenaze namazı kılındı ve Karacaahmet’te toprağa verildi.
EkoReel ailesi olarak Mustafa Varuy’a Allah’tan rahmet,
ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.
SOMALİ HEYETİ TOBB’A ÇIKARTMA YAPTI
Somali Heyeti’nden Ankara Büyükelçisi Abdullahi
Mohamed Ali ile Somali Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı Mohamed Abdikarim Gabaire ve
beraberindeki heyet, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi
Necdet Özer’le görüştü. Ticari hacminin büyümesini
isteyen heyet, TOBB’un tecrübelerinden faydalanmak
istediğini belirtti.
Somali Ankara Büyükelçisi Abdullahi Mohamed Ali,
Somali’de inşaat ve emlak sektörünün hızla gelişmekte
olduğunu, hayvancılık ve madencilik sektörlerinde de iş
potansiyeli olduğunu, yatırımları ülkelerine çekebilmek için
gerekli yasal düzenlemeleri yapmakta olduklarını, konum
olarak Somali’nin Afrika ile dünyayı bağladığını söyledi.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
7
MAKALE
Merih ÖZÇOBAN TUİK Uzmanı
TÜRKİYE SANAYİ ÜRETİMİ VE İSTİHDAMI
2005-2014
İktisadi gelişme süreci içinde mal ve hizmetlerin üretim ve
tüketiminde dalgalanmalar nedeni ile oluşan dengesizlikler,
karşılıklı etkileşim yoluyla tüm ekonomik unsurlar üzerinde
birikimli bir biçimde etkisini göstererek genişleme ve
daralmalara neden olabilmektedir. Makroekonomik
çalışmalarda bu değişimleri, üretim, istihdam ve enflasyon
gibi makro değişkenlerde ortaya çıkan dalgalanmaların
incelenmesi ile tespit edebiliriz.
Bu amaçla burada GSYH’nın önemli bir bölümünü oluşturan,
sanayi sektöründe ki trend ve buna paralel olarak istihdamın
nasıl etkilendiğini incelemek amacı ile 2005-2014 yılları
arasında TÜİK tarafından hesaplanan ve yayınlanan Sanayi
üretim endeksi ve sanayi istihdam endeksleri incelenmiştir.
Endeksler 2010 temel yıllıdır. Hafta sonu tatili, resmi
tatil, bayram tatili gibi süreyi etkileyen farklılıkların
giderilmesiyle elde edilen takvim etkisinden arındırılmış
endeksler kullanılmıştır.
Sanayi Üretim Endeksi Sanayi faaliyeti düzeyindeki
dalgalanmaların ekonominin geri kalan kısmı üzerindeki
etkilerinden dolayı, sanayi sektörü için üretim endeksleri
kendi başına temel bir kısa dönemli ekonomik gösterge
olarak kullanılmaktadır. Sanayi üretim düzeyi ile ekonomik
döngüsel davranış arasındaki kuvvetli ilişki ve üretim
endeksinin aylık düzeyde mevcut olması, üretim endeksinin
pek çok ülkede önde gelen göstergelerin üretilmesinde
referans seriler olarak kullanılmasına imkân sağlamaktadır.
Bunlar ekonomideki kırılma noktalarının öngörülmesinde
kullanılan araçlardır.
Sanayi üretim endeksinin aylık gelişmeleri, GSMH’nin en
önemli bileşenlerinden biri olan sanayi sektörü üretiminin
8
Ekoreel ∆ Ekim 2015
artıp artmadığını gösterir. Sanayi üretim endeksi aylık olarak
artış tren¬di gösteriyorsa, bu gelişme GSMH’nin sanayi
sektörü bileşeninin büyüdüğünü ortaya koyar.
2005-2014 yılları arasında sanayi sektöründeki üretim ve
istihdamda yaşanan değişim incelenirken ana sanayi grupları
(MİGs) dikkate alınmıştır.
Ana Sanayi Grupları (MIGs); Aramalı İmalatı, Dayanaklı
Tüketim Malları İmalatı, Dayanıksız Tüketim Malları
İmalatı, Enerji ve Sermaye Malı İmalatından oluşmaktadır.
Sanayi üretim endeksi içinde aramalı imalatının ağırlığı
yüzde 37.99, dayanaklı tüketim malı imalatının ağırlığı
yüzde 4.97, dayanıksız tüketim imalatının ağırlığı yüzde
23.91, enerji sektörünün ağırlığı yüzde 16.66, sermaye malı
imalatının ağırlığı yüzde 16.46 ‘dır.
2005-2014 yılları arasında Ana Sanayi Gruplarına (MIGs)
göre sanayi üretim ve sanayi istihdam endekslerini
incelediğimizde; 2008 Mayıs ayında başlayan ve aynı
yılın Eylül ayından itibaren devam eden sanayi üretim
düşüşleri, 2009 yılının Şubat ayında dip noktaya ulaşmış
ve 2008 ve 2009 (uluslar arası yaşanan finansal ekonomik
ekonomik kriz) yıllık olarak düşüş yaşanmış, diğer yıllarda
pozitif olarak sanayi üretim artmıştır. 2008 yılında aramalı
imalatı yüzde 4.2 oranında azalırken bunu 1.8 azalma ile
dayanıksız tüketim malı imalatı izlemiş, dayanıklı tüketim
malı imalatı (% 3), enerji (%3.8) ve sermaye malı imalatı (%
1.2) oranında artmış, toplam sanayi üretimi % 1.1 oranında
azalmıştır.
İstihdam endeksindeki değişimi aynı yıl için
incelediğimizde sermaye malı imalatında %3.5 artarken
diğerlerinde azalma göstermiş, toplam sanayi % 0.3
oranında azalmıştır. 2008 yılında başlayan ve 2009
yılında etkisini gösteren kriz yılında ise Tüm ana sanayi
gruplarında sanayi üretim azalmış özellikle de en fazla
azalmanın yaşandığı sermaye malı imalatında %28.2
oranında olmuştur. Toplam sanayi de % 10.4 oranında
üretim azalırken istihdam % 9.5 oranında düşmüş,
sermaye malı imalatında ise istihdam % 15 azalmıştır.
2010 yılından sonra ise üretimde ve buna paralel olarak
istihdamda artış yaşanmaya başlamıştır.
2010 yılından itibaren sanayi üretimde toparlanma başlamasına
rağmen istihdam endeksini incelediğimizde üretimdeki
gelişme kadar istihdamın artmadığını söyleyebiliriz. Özellikle
sermaye malı imalatında 2011 ve 2012 yıllarında ortalama
yüzde % 20 üretim artarken istihdam ortalama % 7 oranında
büyümüştür. Aynı durum enerji sektöründe de mevcuttur.
Aramalı imalatı, dayanıklı malların imalatında ise istihdam
üretimden daha fazla artmaktadır.
Sonuç olarak, ekonomik daralmaların yaşandığı kriz
ortamlarında işten çıkarılan işçilerin tekrar işe alınmasında
gecikme yaşanmaktadır. İstihdam azalırken üretim artışının
verimlilik artışından kaynaklanıp kaynaklanmadığının da
ayrıca incelenmesi gerekmektedir.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
9
RÖPORTAJ
Hüseyin Tunç
Albaraka Türk Kredi Yönetim Müdürü
Uzun yıllardan beri katılım bankacılığı sektöründe
çalışan Hüseyin Tunç bey ile bir röportaj yaptık,
Ekoreel okuyucuları için sorularımızı kendisine
yönelttik.
Hüseyin bey sektörün gelişmesi ve bilinmesi
ile ilgili faaliyetleri kendine misyon edinmiş biri,
bankacılık mesleğinin yanı sıra yazarlığı da olan
çok yönlü bir kişiliğe sahip, hem sektörel hem de
edebi kitapları mevcut. Kendisini sektöre yaptığı
katkılardan dolayı Ekoreel ailesi olarak tebrik
ediyoruz. Röportajımızı keyifle okumanız dileğiyle.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1968, Kastamonu, Daday doğumluyum. Karabük Endüstri
Meslek Lisesi’ni 1985 yılında, İÜ Siyasal Bilgiler
Fakültesini 1989 yılında tamamladım. Bankacılık mesleğine
1989 yılında Töbank’ta Müfettiş Yardımcısı olarak
başladım. 1992-1995 yılları arasında T. Halk Bankası’nda
görev yaptım. 1995 yılının şubat ayında geçiş yaptığım
Albaraka Türk’te müfettişlik, birim müdür yardımcılığı,
şube müdürlükleri yaptım. Yaklaşık on üç yıldır kredi tahsis
müdürlüğü görevini sürdürdüğüm Albaraka’da halen Kredi
Yönetim Müdürü olarak görev yapıyorum. Rakamları
kelimelerle dengelemek adına bir hobi olarak başladığım
yazma işinden de bugüne kadar dört adet kitap yayımladım.
Katılım bankacılığı sektörüne 1995 şubatında
geçmişsiniz. Hep aynı kurumda mı çalıştınız?
Evet. Albaraka Türk’te 21 yıl… Çok uzun bir süre fakat aynı
bankada farklı alanlarda görev yapmış olmam bu uzun süreyi
dengeliyor sanki. Albaraka’nın dokusunda da genel olarak
bu var zaten; çalışanlarını uzun süre muhafaza edebiliyor.
Bu bir Kurum için avantaj diye düşünüyorum.
Dezavantajları da vardır kuşkusuz ama avantajları daha fazla
diye düşünüyorum.
10
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Uzun yıllar aynı bankada görev yapmak nasıl bir
duygu? Başka bankalara geçme denemeleriniz
oldu mu?
Albaraka benim üçüncü iş yerim. İlk sorunuzda söylediğim
gibi meslek hayatıma Töbank’ta başladım. Sonra
Halkbank… Bankacılık bilinçli bir tercih olarak yöneldiğim
bir alan değildi. İlk iki banka biraz da şartların zorlamasıyla
oldu. Eğer bankacılık mesleğinde çalışacaksam bu mutlaka
faizsiz banka olmalıydı. Bu açıdan Albaraka benim için çok
iyi bir tercih oldu. Zaten katılım bankacılığı sektörü öyle
fazla seyyal olmaya müsait değil. Klasik bankalar defteri ise
benim için kapalıdır. 2002’lerde Bakırköy Şube Müdürü iken
Family Finans’tan Risk Takip Müdürlüğü teklifi almıştım.
Aynı dönemde Albaraka Türk’te de birim yöneticiliğine
terfi ettiğim için Family Finans’a geçmedim. Reel sektörden
teklifler geldi ama Albaraka’dan ayrılmamı gerektirecek bir
durum hiç olmadı.
Yazarlık yönünüze değinmek istiyorum. Bir
bankacının aynı zamanda yazar olması nasıl bir
şey? Zor olmuyor mu?
Bazı insanlar zorluğu ve yoğunluğu sever. Bankacılık da
yazmak da zor birer alan ama zorlukları farklı. Birbirlerini
dengeliyorlar. Kaderin ince işçiliği diyelim.
“Ne ara fırsat buluyorsunuz da yazıyorsunuz” sorusuyla çok
sık karşılaşıyorum.
İş hayatı dışında geniş bir zaman aralığı var ve zamanınızı
nereye harcayacağınız bir tercih meselesidir.
Sizce toplumumuz kitap okuyor mu?
Toplumumuz sohbeti seviyor. Okuma oranı giderek artıyor
elbet. Artmak zorunda. Sosyal, görsel, yazılı medyayı takip
ederseniz toplum neredeyse hep bir ağızdan konuşuyor.
Okuyan toplum bu kadar çok boş konuşmaz. Bu kadar çok
gürültü üretmez, enerjisini heba etmez.
Yapılan bir araştırmada Öğretmenlerin yüzde otuzunun
ayda bir kitap bile okumadığı tespit edilmiş. Öğretmenlerin
yüzde 36’sı hiç gazete okumuyormuş. Gerisini siz tahmin
edin.
Yazdığınız kitaplardan biraz bahseder misiniz?
İlk kitabım Biz Aslında Neyiz, denemelerden oluşan bir
kitap. 2005 yılında yazmaya başladım ve 2009 yılında
okurla buluştu. Sonrasında hedefim roman yazmaktı.
Geniş kitlelere roman türü ile ulaşmak nispeten daha
kolay. Fakat Albaraka’da çalışan bir kişi olarak her
kiminle tanışsam ilk sorulardan biri, “ne farkınız var diğer
bankalardan?” oluyordu. Bu ve benzeri sorulara bir kitapta
topluca cevap vermek için roman yazmayı bir müddet
daha erteleyerek Katılım Bankacılığı Felsefesi Teorisi ve
Türkiye Uygulaması adlı kitabı yazdım. Bu kitap vesilesi
ile sektöre önemli bir hizmet yaptığımı düşünüyorum.
Kitap yayımlandıktan sonra katılım bankacılığı ile ilgili çok
sayıda konferans verdim, programlara katıldım. Bu alandaki
hizmetimi her şeyden çok önemsiyorum. Binlerce insana
sektörü tanıttığımı düşünüyorum. Bunu gönüllü olarak ve
hiçbir beklentiye girmeden yaptım. Zira ülkemizde faizin
haram olduğunu gündemde tutan ve alternatif üreten
yegâne kurumsal alan katılım bankacılığıdır. Evet cuma
hutbelerinde, dini sohbetlerde faizin haram olduğu sık sık
hatırlatılıyor ama “eee peki ne yapalım?” sorusuna verilecek
cevap katılım bankalarıdır. Bütün noksanlıklarına rağmen
ilerisi için umut vaat eden kurumlar katılım bankalarıdır.
Bunu önemsiyorum.
Üçüncü kitabım roman Kayıp Renk
2012’de, son kitabım yine bir roman
FEREC de 2015’in Ağustos ayında
okurlarla buluştu.
Kitaplarınızda esas olarak neden bahsediyorsunuz?
Toplumsal keskinlikleri törpülemeye çalışıyorum. Daha
iyi bir dünya için farkındalık oluşturmaya, etrafımızda ve
dünyada olup bitenleri okurlarla birlikte yeniden seyretmeye
odaklanıyorum. Kimseye ders ya da akıl vermek gibi bir
amacım yok böyle bir üslubum da yok. Haydi birlikte
yeniden seyredelim diyorum. Günlük gaileler içinde unutulan
güzellikleri, yaşanması gerekip de ıskalananları sayfalar
arasında sahneye koyuyorum. Okur irkilsin, titresin istiyorum.
Katılım bankacılığı sektörüne yeni oyuncular giriyor.
Kamu katılım bankaları… Sizce mevcut katılım
bankalarını nasıl etkiler?
Otuz yıldır yürütülen mücadeleye rağmen katılım bankacılığı
toplam bankacılık sektörü içinde yüzde beşler civarında bir
paya sahip.
Kamu katılım bankalarının sektörün pazar payının
artmasında olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ne
kadar çok şube, ne kadar çok çalışan olursa o kadar çok
müşteriye ulaşılacaktır.
Katılım bankacılığına yönelik önyargılar ve bilgi
eksikliği var. Bu konuda neler yapılmalı? Sektörün
geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Toplumun ön yargılarını yıkmak için sektör farklılıkları öne
çıkarmalıdır. Kurumsal Finansman Desteği ağırlıklı olarak
faaliyetlerine devam eden sektörün, her şeyi rakamlardan
ibaret sayan bir toplumda ön yargıları yıkması kolay
olmayacaktır.
Faizsizlik olgusu onu tamamlayan değerlerle birlikte
işlenmeli ve katılım bankaları kendilerine özgü ürünleri öne
çıkarmalıdır.
Sektör bir şekilde büyümeye devam edecektir. Bugünkü
yaklaşımlarla geometrik bir büyümenin gerçekleşeceğini
zannetmiyorum. Sıçramalı bir büyümeye ihtiyaç var. Bunun
için sadece katılım bankalarında değil toplumda da zihinsel
bir dönüşüme ihtiyaç var.Türkiye genel olarak hamal
ekonomisinden kurtulmak zorunda. Bunun için katılım
bankaları da yeni bir paradigma arayışına girmelidir.
İstanbul Finans Merkezinde katılım bankacılığı ve
İslami Finans’ın ağırlığı ne olmalıdır?
Dünya liderliği olmalıdır. Türkiye bütün İslam ülkeleri
içinde ekonomik ve siyasal gücü ve potansiyeli en yüksek
ülkedir. İFM bu güce uygun bir merkez olmalıdır.
Nüfusunun yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülke
faizli sistemin peşinde koşmaktan utanmalıdır. Toplum en
azından karınca misali tarafını belli etmelidir.
Allah’ın şiddetle yasakladığı faizi hayatın tam ortasına
yerleştirmek maharetmiş gibi gece gündüz faiz hesabı
yapmaktan artık toplumun utanmasını bekliyorum.
Katılım bankaları arasında bazı uygulama
farklılıkları oluyor. Bu konuda otorite bir kurumun
katılım bankacılığı standartlarını belirlemesi uygun
olmaz mı?
Uygulama farklılıklarını zenginlik olarak görebiliriz. Bir
şartla ki, uygulamacılar bu farklı uygulamanın gerçekten
caiz olduğuna kalben inanıyorlarsa. Yoksa ufak hesaplar
yaparak rekabette öne geçmek adına sistemi sulandırma
niyeti varsa o kurum zaten kaybeder. Kimse kimseyi
kandıramaz. Müşteri de kandırılmak istemiyorsa onu
kimse kandıramaz. Ama elbette merkezi bir otorite olması
çok daha faydalı olacaktır. Bu sistem sadece şekli bir
uygulama değildir. Zihniyet esastır. Zihni olarak sistemi
benimsememiş uygulamacılar olursa onu hizada tutacak
resmi bir otoritenin standartları belirlemesi isabetli olur.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
11
DÜNYADAN HABERLER
MOODY’S FRANSA’YA “DUR” DEDİ
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu
Moody’s, Fransa’nın kredi notunu düşürdü.
Düşürme
sebebi:
Büyüme
görünümündeki
zayıflama.
Moody’s’ten Fransa’ya uyarı! Uluslararası kredi
derecelendirme kuruluşu Moody’s, Fransa’nın büyüme
görünümündeki zayıflamayı gerekçe göstererek ülkenin
kredi notunun bir basamak düşürüldüğünü açıkladı.
Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada,
Fransa’nın “Aa1” olan kredi notunun “Aa2”ye indirilirken,
ülkenin yeni not görünümünün ise “negatiften” “durağana”
güncellendiği belirtildi.
GEREKÇE: ZAYIFLAMA
Moody’s not indirimine gerekçe olarak, “Fransa’nın orta
vadeli büyüme görünümünde devam eden zayıflamanın
önümüzdeki 10 yıllık dönemde de sürebileceğinin
beklenmesini” gösterdi.
Fransa’nın büyüme ivmesinin yavaşladığına vurgu yapan
Moody’s,”Düşük büyüme ve reformlara yönelik kurumsal
ve politik güçlükler, hükümet borcunda önümüzdeki 10
yıllık dönemde maddi bir düşüş görme ihtimalini azaltıyor”
ifadesini kullandı.
Açıklamada Fransa’nın not görünümünün “durağan” olarak
belirlenmesi sebebiyle önümüzdeki 12-18 aylık dönemde
yeni bir reyting hareketinin beklenmediği belirtildi.
Öte yandan yapısal makro ekonomik reformların önümüzdeki
dönemde şekillenmemesi durumunda kredi notunda aşağı
yönlü baskıların artabileceği uyarısında bulunuldu.
FED FAİZ KARARINI AÇIKLADI
Eylül ayında dünyanın gözü FED’teydi. Amerikan
Merkez Bankası (FED) faiz kararını açıkladı. FED’in
açıklamasında, ABD enflasyon rakamları ve Çin
Ekonomisinin etkisi olduğu belirtildi. Bu açıklama,
dünyada ve Türkiye’de “ekonomi”nin rahatlayacağı
anlamına geliyor.
Emtia fiyatlarının düşmesi, ABD enflasyon rakamlarının
beklentilerin altında kalması ve Çin’deki yavaşlamanın
küresel ekonomi üzerinde olumsuz etki yaratması FED’in
elini bağladı. Banka, faiz oranını değiştirmeyerek yüzde
0.25’te bıraktı. FED başkanlarının yıl sonu federal fonlama
oranı tahmin ortalaması yüzde 0.25’in üstünde kaldı. Bu
Fed başkanlarının yıl sonundan önce faiz artışı bekledikleri
anlamına gelse de kararın ekimde mi aralıkta mı olacağı
belirsiz. Ancak piyasalar Fed kararının ardından derin bir
nefes aldı. ABD hisseleri ralli yaptı, dolar uluslararası
piyasalarda 2.97 TL’ye kadar geriledi.
FED’TEKİ KARAR
FED’in faizlerin sabit tutulması kararını 1’e karşı 9
oyla aldığı belirtildi. Tek ‘artsın’ oyunun Richmond Fed
Başkanı Jeffrey Lacker’dan geldiği öğrenildi. Toplantının
karar metninde faiz artışının ertelenmesine gerekçe olarak
12
Ekoreel ∆ Ekim 2015
uluslararası gelişmeler gösterilirken, şu ifadelere yer
verildi: “Son dönemdeki küresel ekonomik ve finansal
aktiviteler, ekonomik aktiviteyi görece sınırlayabilir ve kısa
dönemde enflasyon üzerinde daha fazla aşağı yönlü baskı
yaratabilir. Komite, ekonomik aktiviteye yönelik risklerin
ve işgücü piyasasının neredeyse dengelendiğini düşünüyor,
ancak uluslararası gelişmeleri de izlemeye devam ediyor.”
İşgücü piyasasındaki iyileşmeye rağmen FED’in faizlerde
değişikliğe gitmemesinde en önemli etken; Fed üyelerinin,
enflasyonun bankanın yüzde 2’lik hedefine yaklaşacağına
yeterince ikna olmaması oldu.
ÇİN’İN ZENGİNLERİ ÇİN’DEN
UZAKLAŞIYOR
sonrası yurtdışında gayrimenkul alımına yöneldi. FT
Confidential’ın araştırmasına göre Çinli zenginlerin yüzde
60’ı önümüzdeki iki yıl boyunca yurtdışındaki varlıklarını
artırmayı planlıyor.
ÇİNLİ GAYRİMENKULU SEVİYOR
Çinli zenginler için en popüler yatırım ise konut yatırımı,
bunu sabit getirili menkul kıymetler ve ticari mülkiyetler
izliyor.
Dünyanın ikinci ekonomi devi Çin’de sular
durulmuyor. Ekonomik sıkıntılar, Yuan’daki
devalüasyon, Çin’in zenginlerini yurt dışına
yönlendirdi.
Çin’in zenginleri, kendi ülkesine değil, yurt dışındaki
ülkelere yatırım yapmaya başladı. Financial Times’ın
haberine göre Çinli zenginler Yuan’daki devalüasyon,
ekonomideki soğuma ve Şanghay borsasındaki oynaklık
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından başlatılan rüşvete
karşı büyük kampanya Çinli patronlar için hükümetle
ilişkiler anlamında yeni bir mücadele demek.
Çin içindeki artan belirsizlik de Çinli zenginleri servetlerini
depolamak için başka yerlere bakmaya itiyor. Şenzen’de
Financial Times’a konuşan bir işadamı Çin’in politikasının
çok hızlı değiştiğini ve servetinin güvenliğinden endişe
ettiğini söyledi. FT Confidential’ın araştırmasına göre
Çinli zenginlerin yüzde 42’si yatırımları için ABD’yi tercih
ediyor
Petrolün düşmesi fabrikaları etkiledi
Markit Economics, petrol fiyatlarının düşmesinin
Euro
Bölgesi’ndeki
fabrikaların
üretimini
etkilediğini açıkladı.
Markit Economics’in açıkladığı verilere göre fabrika
fiyatları, girdi maliyetlerinin Ocak ayından bu yana en
hızlı şekilde gerilemesi ile Eylül ayında 6 aydan bu yana
ilk kez geriledi. İmalat sektörü için Satın Alma Yöneticileri
Endeksi 52.3 seviyesinden geçtiğimiz ay 52’ye geriledi.
Söz konusu gerileme 23 Eylül’deki öncü veri ile paralel
gerçekleşti.
MERKEZ BANKASI’NIN TEŞVİKİNE RAĞMEN
Markit Economics’in Başekonomisti Williamson, “Merkez
bankasının rekor teşvikine, para birimindeki değer kaybına
ve risklerin azalmasına rağmen, Euro Bölgesi’nde imalat
sektörü kayda değer bir ivmelenme göstermede başarısız
oluyor. İmalatçı fiyatlarının düşmesi ile birlikte deflasyon
endişeleri yoğunlaşacak ve AMB üzerindeki baskı daha
agresif bir şekilde artacak” dedi.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
13
MAKALE
Prof.Dr. Hayrettin Karaman
İslâm Ekonomi Düzeni Hakkında (1)
Teşhis ve tedâvi
İktisâdı ve iktisâdî doktrinler tarihini, geniş bir perspektif
içinde inceleyenler, şu apaçık neticeleri göreceklerdir:
1. Batı’nın dünkü ile bugünkü içtimâî hayatı arasında
ortak problemler ve açmazlar vardır. Feodal sistem, birçok
özellikleriyle toplumumuzda varlığını devam ettirmektedir.
Sayısız kusur ve noksanlarıyla bizde kapitalizm de
doğmuştur. Ortada, gerileme devrimizden kalan hastalıklar
yanında, ülkemize kapitalizmle birlikte giren dertler vardır.
Ancak bizim toplumumuz ile batı toplumu arasında mevcut
önemli fark: Batıda olduğu gibi müreffeh sınıfın tarafını
tutan, Allah ve din namına onların haksız imtiyazlarını ve
Allah’ın kulları üzerine zorla yüklenmiş hakları koruyan
papalık, kilise nizâmı ve din adamları sınıfının (priest class)
bizde mevcut olmamasıdır.
2. Bu tarihî incelemeyi yapanlar bizim akıllı ve bilgili
geçinenlerimizin, toplumun problem ve çıkmazlarını
çözmek için Allah’ın her günü ileri sürdükleri gülünç ve
değersiz tekliflerinin kökünü ve kökenini de tesbit etme
imkânını bulacaklardır. Birisi çıkıyor, sosyal plânlamaya
olan şiddetli ihtiyaçtan bahsediyor, diğeri ülkenin ekonomik
düzeni üzerinde reformlar ve değişiklikler istiyor, üçüncüsü
toprağın devletleştirilmesine ve fertlerin elinden alınmasına
çağırıyor. Dördüncüsü ülkedeki ağır sanayîin (key industries)
devletleştirilmesi tezini ilân ediyor, bazan bir reçeteciler
meclisi toplanıyor, uzun boylu düşünüp taşındıktan sonra
feodalite kalıntılarının kökünü kazıma şeklindeki kararını
sunuyor. Bütün bunlar doğulu doktor taslaklarının, batılı
meslektaşlarının ilhamlarından aşırdıkları reçetelerden
ibarettir. Üstadlarının Rusya, Almanya, İtalya, Amerika
ve İngiltere’de deneyip de başarısızlığa uğradıkları bütün
tecrübe ve operasyonları, onlar da doğuda denemek istiyorlar.
14
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Ancak, bu noktada bizimle batılılar arasında büyük bir fark
vardır; çünkü batılı doktor taslakları, yetersiz bilgileriyle
beraber, doktrin sahibi, düşünen kişilerdir. Halbuki bizde
eczane açıp hastalıkların tedâvisinde mütehassıs olduklarını
iddiâ edenler, hem bilgisiz ve kıt anlayışlı hem de üstadlarını
körükörüne taklid eden kimselerdir. Batılı üstadları,
ilâçlarının hastayı sıhhate kavuşturmadığını görünce, hemen
reçeteyi değiştirirken, doğudaki sadık talebeleri, yine batıdan
değişikliğe müsaade eden yeni bir ilham almadıkça, hastanın
son nefesine kadar tedâviyi değiştirmeye yanaşmazlar.
3. Batının içtimâî tarihini, batılı milletlerin düşünce ve
davranışlarını inceleyen kimsenin tesbit edeceği bir başka
vâkıa da, sürekli “mücadele ve çatışma”dır; bunlardan bir
grup (sınıf) hayat meydanına hâkim olur; ahlâk, din, hukuk,
örf-âdet, kültür ve medeniyeti belli bir yöne çeker, diğer
sınıfların maruz kaldıkları acılara, baskılara ve haksızlıklara
aldırmaz, bunları düzeltmeye gayret etmez. Sonra bu ezilen
gruplar içinden bir grup, zalimlere baş kaldırarak ayaklanır,
kötülerin yanında iyileri de silip süpürür, düşünce ve hareket
sisteminin hedefini değiştirir... nihâyet haksızlık, baskı ve
işkence yine doruk noktasına ulaşır, sonra durum şikâyet ve
yakınma sınırını aşarak üçüncü bir grubun ülke düzenine karşı
çıkmasına varır, direnme ve mücadele seli bâtıl ile beraber
hakkı da alıp götürür, ülkede öncekileri de aratan sivrilikte bir
düzen teşekkül eder, sonra aşırılıkta bundan geri kalmayan
yeni bir sel, eskisini bastırır... İşte bu devamlı çekişme ve
çatışma sebebiyle insan, batı tarihinin, akıllı bir kimsenin
dosdoğru yolunda yürüdüğü gibi değil de, sarhoşun, eğriler
çizerek yalpaladığı gibi seyretmekte olduğunu müşahade
eder. İşte bu vâkıadır ki zavallı Hegel’i ve Marks’ı bu zikzaklı
gidişin, insan medeniyetinin ilerlemesinde takib ettiği normal
yol olduğu zan ve hayaline sevketmiştir. Fakat gerçek şudur ki,
bütün bunlar bir tek şeyin neticeleridir: Batı, uzun bir süreden
beri hayatını, kitapsız ve rehbersiz olarak sürdürmektedir.
Saint Paul vasıtasıyla kendilerine ulaşan hıristiyanlık,
daha önceden musevîlik ile alâkası kopmuş durumda idi.
Muhtevâsı da Hz. İsâ’dan (a.s) nakledilen bir takım ahlâkî
mev’izelerden, öğütlerden ibaret idi; medeniyete, idare ve
ekonomiye temel teşkil edecek ilâhi hidâyet ve talimâttan
mahrum bulunuyordu. Yüzde doksan sekizi insan sözü,
yüzde ikisi Allah kelâmı olan mukaddes kitâbın Ahd-i
kadim kısmı da böyleydi; sonradan hıristiyanlar bir inanç
ile ona da yönelip rehber edinmek istediler ise de hayatları
için muhtaç oldukları ışık ve hidâyeti orada da bulamadılar.
Roma İmparatorluk döneminin yayılmasından bir müddet
sonra ve Ortaçağ karanlığının ufukları kaplamağa başladığı
sırada İslâm güneşi de doğudan yükselmeye başlamıştı.
Fakat hıristiyanlığı, hayatlarını düzenleyen hükümlerden
uzak bulunması şartıyla kabul eden Avrupalılar için İslâm’ın
rehberliğine yönelmek mümkün değildi; çünkü İslâm, insan
hayatının bütün yön ve yanlarını kaplayan, bunlara şekil ve
istikamet veren “nizâmlayıcı hükümlerinden” soyularak,
yalnızca “ibadet ve imanını” insanlara sunmayı asla kabul
etmiyor, buna rızâ göstermiyordu. Bir bu sebeple, bir de
kilise adamlarının aleyhte propagandaları ile, halk arasında
meydana getirdikleri “İslâm’a karşı taassup” sebebiyle
Avrupalılar İslâm hidâyetinden faydalanmadılar. Bütün
bunlardan sonra Avrupalılar için hayatlarını bizzat kendi
akıllarıyla düzenlemekten başka çare kalıyor muydu? İşte
onlar da bunu yaptılar. Ancak tabiâtı icabı olarak insan,
hiçbir halde yalnızca aklına dayanarak kanun vazetme ve
hükümler verme kudretine mâlik değildir; çünkü aklın her
anında yanından ayrılmayan arzu şeytanı vardır. Ayrıca
hayatı düzenleyen kâide ve kanunların vaz’ına bütün
insanların katılmaları da mümkün değildir; insanlar arasında
bulunan akılca ve zekâca üstün kimseler bir düzen teklif
eder ve bunu vazederler; şüphesiz bu kanun koyucuların
bilgileri yanında şahsî bağlantıları ve zümrevî temayülleri
de vardır; bu sebeple de koydukları nizama ancak aynı
bağlantı ve temayülleri paylaşanlar râzı olurlar. İşte bu
sebepler yüzünden Avrupa tarihinin her merhalesinde
vazedilen hayat düzeni dengesiz olmuş, bunun tabiî neticesi
olarak da ehâlisî arasında sert çatışmaların ardı arkası
kesilmemiş, ihtilâfın sonu gelmemiştir.
Burada ortaya bir sual çıkıyor: Biz müslümanlar da batılılar
gibi yolumuzu aydınlatan bir kitaptan ve rehberden mahrum
muyuz? Biz de, mesele, problem ve dertlerimizi halletmek
için, batıda komünist, nazi, faşist ve kapitalistlerin seçtikleri
yolları seçmeye mecbur muyuz? Hayatımız için dengeli
ve tutarlı bir nizam kurmamıza yardımcı olacak bir ışığa
biz de mi sahip değiliz? İslâm’ı bilen herkes bu suallere
-İslâm adına- müsbet cevap verecek, “dertlerimizin çaresi,
problemlerimizin çözümü İslâm’dadır,” diyecektir.
Mevdûdî’nin Usûlü’l-İktisâd isimli eserinden(s. 98-120). ,
çev. H. Karaman
Mevdûdî’nin Usûlü’l-İktisâd isimli eserinden(s. 98-120). ,
çev. H. Karaman
Gelecek yazı: Gerçek Problem
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
15
GÜNDEM
İŞ DÜNYASI FORTUNE 500’DE BULUŞTU
Fortune 500 Türkiye listesinde yer alan ilk üç şirket,
en yüksek ihracat gerçekleştiren şirket ve en yüksek
kar elde eden şirket dün düzenlenen gala gecesinde
ödüllerini aldı.
TURKCELL GECEYE DAMGASINI VURDU
Fortune 500 Türkiye’nin listesinde ilk sırayı alan Türkiye Petrol
Rafinerileri A.Ş. oldu. Listenin ikinci sırasında BOTAŞ yer
alırken OMV PETROL OFİSİ ödül alan üçüncü şirket oldu.
Fortune 500 Türkiye 2015 Gala Gecesi’nin açılış konuşmasını
yapan Nikkei Mutlu Dergi Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Zafer Mutlu, Mutlu Dergi Grubu’nun geçen yıl Asya’nın
en büyük ekonomi yayıncısı olan Nikkei Grubu ile yaptığı
evlilikten sonra bu yıl Nikkei Grubu’nun Financial Times’ı satın
almasıyla Fortune Türkiye’nin daha da güçleneceğini belirtti.
FORTUNE TÜRKİYE’NİN EN ŞANSLISI
Mutlu, satım alımına dair şu şekilde konuştu: ‘’Geçen sefer
sizlere Asya’nın en büyük ekonomi yayıncısı olan Nikkei ile
yaptığımız evlilikten bahsetmiştim. Fortune Türkiye’ye güç
vereceğine inandığımız yeni bir evlilikten bahsetmek istiyorum.
Nikkei Grubu, dünyanın en önemli ekonomi gazetelerinden
biri olan Financial Times’ı bünyesine kattı. Kendimizi Fortune
Türkiye olarak dünyanın en şanslısı kabul ediyoruz. Bir taraftan
Asya’nın en büyüğü ve diğer taraftan Avrupa’nın ve dünyanın
en önemli gazetelerinden birisinin desteğiyle Türkiye’de daha
doyurucu, dünyaya entegre Fortune yapma imkanı bulduğumuzu
düşünüyoruz. Yazılı basın dışında dijital yayında da çok daha
etkili olacağımıza inanıyoruz.’’
16
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Fortune 500 listesinde yer almanın çalışan, üreten, ekonomiyi
büyüten şirketler için önemli bir başarı olduğunun altını
çizen Turkcell Kurumsal Satış Grup Başkanı Tuğrul Cora,
“Fortune 500 şirketlerinin her 10 tanesinden 9’unun iş ortağı
olmaktan onur duyuyoruz. Turkcell olarak, şirketlerin ve
Türkiye’nin dönüşümüne, her alanda sağladığımız gerçek
zamanlı çözümler ve profesyonel hizmet yaklaşımı ile destek
oluyoruz. Türkiye’nin en geniş saha ve çözüm ekibi ile tüm
bu çözümleri sağlarken gücümüzü güçlü alt yapımızdan
alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen 4.5G ihalesi ile bu
konuda büyük bir eşik atladık. Turkcell’in 4.5G altyapısına
bağlanan şirketlerin işlerini anlık olarak takip edebilmesi,
müşteri için ve rekabette fark yaratması için çalışmalarımıza
devam ediyoruz. Fortune Türkiye’yi ve ödül alan ve listede
yer alan tüm şirketlerimizi kutluyoruz, başarılarının devamını
diliyoruz” dedi.
2. ULUSLARARASI İSLAM EKONOMİSİ VE FİNANS KONFERANSI
(IIEFC) İSTANBUL SEBAHATTİN ZAİM ÜNİVERSITESİ İSLAM
EKONOMİSİ VE FİNANSI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
(İZUİSEFAM) EV SAHİPLIĞİNDE GERÇEKLEŞTİ.
Uygulama ve Araştırma Merkezimizi
kurduk. Şuanda onunla ilgili muazzam
bir merkez yapıyoruz. Konferansımızda
da bu çerçevede açtığımız master ve
doktora programlarına ilave olarak
alanla ilgili dünyadaki akademisyenleri
ve araştırmacıları bir araya getirmeyi
hedefliyoruz.
Şu
anda
ikincisini
gerçekleştiriyoruz ve her yıl düzenli olarak
organize edeceğiz” açıklamasında bulundu.
2. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı
Konferansı,
İstanbul
Sabahattin
Zaim
Üniversitesi’nde yapıldı. Konferansa katılım
oldukça yüksekti. İslami Finans dünyasından
uzman kişiler ve akademisyenler katıldı. İZÜ
Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, İZÜ ve İslami
Finans üzerinden katılımcılara brifing verdi.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İslami Finans
dünyasını tekrardan bir araya getirdi. Albaraka Türk Katılım
Bankası, Kuveyt Türk Katılım Bankası, Türkiye Finans
Katılım Bankası, Dünya Bankası Küresel İslami Finans
Geliştirme Merkezi, İslam Ülkeleri İstatistik Ekonomik
Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) ve Borsa
İstanbul’un desteğiyle gerçekleşen konferansta, birçok
akademisyenin yer alması dikkat çekti. Ulusal ve uluslararası
üniversitelerden alanında uzman akademisyenlerin katılımı
ile İZÜ Merkez Kampüsü’nde başlayan 2. Uluslararası İslam
Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nın (IIEFC) açılışına
İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Dünya Bankası
Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi Direktörü Dr.
Zamir Iqbal, New Orleans Üniversitesi Öğretim üyesi
Prof. Dr. M. Kabir Hassan, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu
Başkanı Doç. Dr. Talat Ulussever ve alanında uzman birçok
akademisyen katıldı.
MEHMET BULUT’TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Konferansta konuşan İstanbul Sabahattin Zaim
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Uluslararası
İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma
Merkezi hakkında bilgi verdi. İstanbul Sabahattin Zaim
Üniversitesi’nin İslam ekonomisi ve finansıyla ilgili son
yıllarda önemli çalışmalara imza attığını belirten Prof. Dr.
Mehmet Bulut, “Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı
2016 yılında gerçekleştirilecek olan üçüncü
konferansın işbirlikçileriyle ilgili bilgiler
de veren Prof. Dr. Bulut, “Önümüzdeki yıl
için dünyanın değişik üniversitelerinden
bizimle ortaklık yapmak isteyen üniversiteler var.
Üçüncüsünü muhtemelen Pakistan Lahor Üniversitesi ile
birlikte İstanbul’da yapacağız” diye konuştu. Konferansın
İslami Finans açısından değerini bahseden Mehmet
Bulut açıklamasına şöyle devam etti: “Bu konferanslarda
amacımız Türkiye’de son yıllarda İslami finansla ilgili
hükümetin nezdinde gerçekleşen önemli projeler var. Fakat
Türkiye bu alanı, insan kaynağı ve araştırmalarda bayağı bir
arkadan izliyor. Biz İslam ekonomisini ve finansını birlikte
ele almak istiyoruz. Esasen dünyada son yıllarda İslami
finansla ilgili çok güzel gelişmeler var. Yani Doğu Asya’da
Malezya, Endonezya, Ortadoğu’da Bahreyn, Katar, Suudi
Arabistan ile Batı’da da Avrupa ve Amerika’da bu alanda
önemli konvensiyonel bankacılık içinde de pencereler
açılmak suretiyle Müslümanların finans alanındaki
birikimlerine göz konuldu.”
İslami ekonominin Türkiye ve dünyadaki durumu hakkında
bilgiler veren Prof. Dr. Bulut, “İslam ekonomisi biraz
geriye itilmiş durumda. Bugün İslam ülkelerine baktığımız
zaman günde 1 doların altında gelirle yaşayan milyonlar
var. Sadece İslam dünyasında değil bütün dünyada mevcut.
Dolayısıyla İslam ekonomisinin yani Müslümanların sosyal
adalet, bölüşüm yani gelir dağılımı, fakirliğin önlenmesi,
vakıf ve zekat gibi iktisadi konulara yaklaşımda daha fazla
müdahil olması çok önemli. Dünyada daha güzel, huzurlu
ve daha mutlu hayat için Müslüman entelektüellerin
özellikle Müslüman iktisatçıların daha çok şey söylemesi
gerektiğini düşünüyorum. İşte bu konferanslar bu bilinci
daha çok geliştirme imkanını sunacak. Ben bu çalışmalarla
ilgili YÖK üyesi olarak da birçok üniversiteyi bu
alandaki çalışmaların gelişmesi konusunda işbirliklerine
bekliyorum” açıklamalarında bulundu.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
17
GÜNDEM
COLA TURKA ARTIK COLA JAPON OLDU!
Yıldız Holding, kolayı, gazozu ve suyunu Japon
firma Japon DyDo DRINCO’ya satarak ekonomi
dünyasında büyük ses getirdi. Yurtdışında büyük
yatırımlara imza atan Yıldız Holding, Türkiye’deki
önemli yatırımlarını satmaya devam ediyor.
Yıldız Holding, Cola Turka, Çamlıca Gazoz ve Saka
Suyu’nu Japon DyDo DRINCO’ya 335 milyon TL’ye sattı.
Yıldız Holding’in içecek şirketleri Della Gıda, Bahar Su ve
İlk Mevsim Meyve Suları’nın % 90 hissesinin, 335 milyon
TL karşılığında Japon içecek şirketi DyDo DRINCO’a
satılmasına karar verildi.
DyDo DRINCO’nun internet sitesinde yapılan açıklamada,
Japon şirketin Yıldız Holding iştiraki içecek üreticilerinin
yüzde 90 hissesinin alım işleminin tamamlandığı belirtildi.
Japon şirketin açıklamasında, Yıldız Holding dünyanın
en büyük üçüncü bisküvi üreticisi ve en büyük 10’uncu
çikolatacı olduğu ifade edildi.
MURAT ÜLKER’DEN HOROZLU AÇIKLAMA
Yıldız Holding
Yönetim Kurulu
Başkanı
Murat
Ülker,
sosyal
medya üzerinden
açıklamalarda
bulundu.
Murat Ülker’in
Instagram’daki
açıklaması:
18
Ekoreel ∆ Ekim 2015
“Kıymetli takipçilerim,
Biliyorum benim yanıtlamamı istediğiniz birçok sorunuz var.
Ama takdir edersiniz ki, biz Yıldız Holding çalışanları elli bin
kişilik bir aileyiz ve aramızda işbölümü var. Arkadaşlarıma
saygısızlık etmemek için ben sadece benimle ilgili konuları
sizlerle paylaşmaktayım. Bildiğiniz gibi dünya çapında
alımlar yaparak bisküvi, çikolata işimizi globalleştirmeye
talibiz. Ama bu hedefe ulaşmak ve başarmak için odaklanmak
şart. Yani bütün enerjimizi, ve kaynaklarımızı bisküvi ve
çikolata işine seferber etmemiz lazım. Benim amacım
bizim markalarımız da büyüsün, gelişsin dünya çapında
global markalar olabilsin. Bunu yapmak için 50 bin kişi her
gün çalışıyoruz. İşte bu yüzden süt ve içecek işlerimizdeki
çoğunluk hisselerimizi işinde uzman yabancı şirketlere sattık.
Ama bizim yüzde on hissemiz var ve yönetimde yer alıyoruz.
ÜLKER markasını sadece belli bir süre için kullanabilecekler.
Türkiye ve ihraç pazarındaki tüketicilerimiz için onlara
devrettiğimiz markalarla iyi bir şekilde hizmet edeceklerdir.
Takdir edersiniz ki bu bir ortaklıktır ve biz de
sorumluluklarımızın farkındayız ve ortaklarımızı seçerken
hassas davranıyoruz. Mesela öncelikle tercihimiz mevcut
ortaklarımıza hisse satışı veya stratejik bir ortak bulmak
oluyor. Halka açılmak veya fonlara satış daha sonraki
tercihimiz. Yönetimde yer alarak amacımız, şirketlerin yapısı
ve çalışanları hakkında ve bilhassa markalarımızın kimlikleri,
pazarı ve tüketici tercihleri ile ilgili rehberlik etmektir.
Bir de şunu ekleyeyim. “Her horoz kendi çöplüğünde öter”
derler ya, ben de bu topraklarda doğdum ve emelim de gene
burada yaşayıp ölmektir. Fakat burada doğan Yıldız Holding
dünyada büyüsün oralarda da yaşasın isterim.”
IFA’YA DAMGA VURAN İKİ ŞİRKET:
VESTEL VE BEKO
7660x4320 piksele ulaştı. Vestel İcra Kurulu Başkanı Turan
Erdoğan, 17 yıldır elektronikte ihracat şampiyonu olduklarını
dile getirdi. Erdoğan, “İhracatımız fuara ilk katıldığımızda 90
milyon dolardı. Bugün 2,4 milyar dolar. Artık aydınlatmaları
akıllı tahtalarla konuşturuyoruz. Ayrıca 4.9 milimlik 4K
Android TV’ler de geliştirdik” dedi. Erdoğan, 4.5G üzerinden
oldukça iddialı bir açıklamada bulundu. “4.5G şartnamesine
göre operatörlerin altyapı yatırımlarında yüzde 40’a varan
yerlileşme kuralı var. Cihazları biz üretebiliriz” açıklamasında
bulunan Turan Erdoğan, dikkatleri üzerine çekti.
Elektrikli araç ve şarj sistemleri üzerinde de ciddi çalışmalar
yapan Vestel, bu yöndeki konsept ürünlerini de fuarda
sergiledi. İcra Kurulu Başkanı Erdoğan “Menzil problemini
aşmak için çalıştık. Akıllı şarj ünitesi yaptık. Cihaz, ödeme ve
araç bilgisini sürücüye gösteriyor.” dedi.
Dünyanın en etkin teknoloji fuarı olarak bilinen
IFA, Almanya’nın başkenti olan Berlin’de teknoloji
sevenleri bir araya getirdi. Dünyada teknolojiye yön
veren şirketlerin buluştuğu fuarda iki Türk şirketi
Vestel ve Beko oldukça dikkat çekti.
Vestel 8K TV, elektrikli araçlar için şarj istasyonu ve Venus
3 telefonu, Beko da en hızlı kurutma ve buz makinesi ile 3
kameralı buzdolabını tanıttı.
VESTEL TELEVİZYON DÜNYASINDA SES GETİRDİ
Vestel, 25 yıldır katıldığı IFA’ya toplam 680 farklı ürününü
3 bin metrekarelik standında sergiledi. Bu kapsamda halen
kullanımdaki 4K’dan bile 4 kat daha gerçekçi görüntü
sunan 8K TV’ler ile fuarda boy gösteren marka, bu alanda
rakiplerine de gözdağı verdi. Yeni televizyonda çözünürlük
BEKO BATI AVRUPA’DA ÖNCÜ
Arçelik Genel Müdürü Hakan Bulgurlu ise, Beko üzerindeki
yenilikleri anlattı. Beko’nun fuarda gövde gösterisini yaptığını
söyleyen Bulgurlu, sözlerine şöyle devam etti: En hızlı buz
yapan makineyi icat ettik. Ayrıca 5,5 litre ile en az su tüketen
bulaşık makinesiyle dünyaya örnek olduk. Buna benzer
bir teknolojiyi çamaşır makinesinde de uygulayacağız.”
Bulgurlu’nun verdiği bilgiye göre geliştirdikleri HomeWhiz,
tüm beyaz eşyalara Wi-Fi ağı üzerinden akıllı TV, akıllı telefon
ve tabletle erişim ve kontrol imkanı sunuyor.
İçinde 4 kamera olan buzdolabı tasarladıklarını açıklayan
Bulgurlu, “Marketteyken cepten buzdolabının içini
görebileceksiniz. Ayrıca bulaşık makinesi içindeki kokuyu
giderecek özel bir teknoloji geliştirdik” dedi.
YERLİ OTOMOTİV RAKİP OLMAYACAK
giderecek açıklamalarda bulundu. Türkiye’de üretim yapan
otomotiv firmalarını yerli firma olarak kabul ettiklerini
belirterek, “Bu markalara asla rakip değiliz. Amacımız onların
işini bozmak, aksatmak değil” dedi.
TÜRKİYE “RİSK ALANI”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli
otomotiv üzerine açıklamalarda bulundu. Yerli
otomotiv projesinin, otomotiv dünyasına “biz de
varız” demek için olduğunu söyleyen Bakan Işık,
Türkiye’de üretim yapan otomotiv firmalarına rakip
olmayacaklarını açıkladı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, endişeleri
Türkiye’nin yerli otomobil üretmesinin halen tedarikçi
konumunda olan otomotiv sanayinin geleceği için çok önemli
olduğunu ifade eden Işık, “Türkiye, otomotiv yan sanayinde
ve otomotivde iyi noktada ama yan sanayide tedarikçi ülkeyiz.
Yarın uluslararası oyuncuların öncelikleri değişince Türkiye
olumsuz etkilenebilir bu konu çok önemli bir risk alanı, kendi
markamızı çıkarmadığımız sürece risk alanı olarak kalacak”
diye konuştu.
Elektronik aksamlar, yazılım, donanım ve bataryanın otomotiv
sektörü için hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Işık,
Türkiye’nin, ‘Otomotivde ben de varım’ demesi için marka
çıkartması gerektiğine dikkat çekti.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
19
GÜNDEM
AVM’LER SİL BAŞTAN
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, ocak ayında yürürlüğe giren
Perakende Ticaret Yasası’nın uygulama yönetmeliğini hazırladı.
Sektörün görüşüne sunulan yönetmelik taslağı, alışveriş
merkezlerinin niteliklerini belirliyor.
Düzenlemeye göre, alışveriş merkezleri en az 5 bin metrekare
satış alanı ve en az 10 perakende mağazasına sahip olacak.
Seri sonu, sezon sonu, ihraç fazlası, kusurlu malların indirimli
veya fabrika çıkış fiyatıyla satılması “sürekli indirimli satış”
olarak tanımlanıyor.
Bir alışveriş merkezinin “outlet” ibaresini kullanabilmesi
için mağazaların en az yüzde 70’i, “sürekli indirimli satış”
kapsamındaki ürünleri satacak. Aynı şekilde mağazalardaki
ürünlerin en az yüzde 70’i de bu nitelikte olacak.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, AVM’ler üzerinden yeni
bir düzenleme hazırladı.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, AVM’lerdeki nitelik durumunu
biraz daha genişletiyor. İndirimli satışlarda standart, ibadet yeri,
çocuk oyunu gibi sosyal alanlarda genişlemeye gidiyor.
Alışveriş merkezleri, mağazaların en az yüzde 70’inde “seri
sonu” ve “indirimli” ürün satılması şartıyla “outlet” ibaresi
kullanabilecek. Tüm alışveriş merkezlerinde, altı ay içinde
tamamlanmak şartıyla “ibadet yeri”, “acil tıbbi müdahale
ünitesi” ve “çocuk oyun alanı” bulunacak.
Ürünlerin sürekli indirimli satışa konu olup olmadığı, yılda en az
3 kez kontrol edilecek.
Alışveriş merkezleri içinde sosyal ve kültürel etkinlik alanı,
acil tıbbi müdahale ünitesi, ibadet yeri, çocuk oyun alanı,
tuvalet ve dinlenme yerleri oluşturulacak. Bunlar 6 ay içinde
tamamlanacak.
Kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere, rayiç bedelin
dörtte biri kadar kirayla yer ayrılacak.
ADANA: KONUT SATIŞ FİYATLARININ EN ÇOK YÜKSELDİĞİ İL
Türkiye’de Ağustos ayında konut satış fiyatları en
çok artan il Adana oldu.
REIDIN-GYODER tarafından hazırlanan emlak endekslerinin
2015 Ağustos ayı raporu yayınlandı. ‘Reidin-GYODER Yeni
Konut Fiyat Endeksi’ kapsamındaki yeni konut fiyatlarında;
Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,75, geçen yılın
aynı dönemine göre ise yüzde 7,24 artış meydana geldi.
ADANA VE MARDİN
‘Türkiye Kompozit Satılık Konut Fiyat Endeksi’nde 7
metropolde bir önceki aya göre yüzde 1,45 oranında; 30
büyükşehir in tamamında ise bir önceki aya göre yüzde 1,06;
geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 11,11 oranında artış
gerçekleşti. Buna göre Adana, metrekare başına yüzde 2,08
değer artışıyla Ağustos 2015’te konut satış fiyatlarının en fazla
yükseldiği; Mardin ise yüzde 1,09 düşüşle metrekare başına
konut satış fiyatlarının en çok azaldığı şehir oldu.
Ağustos ayında 30 büyükşehirin tamamını kapsayacak
nitelikte hazırlanan Türkiye Kompozit Kiralık Konut Fiyat
Endeksi’nde ise bir önceki aya göre yüzde 1,21; geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 7,61 oranında artış gerçekleşti. Bir
önceki aya göre, Adana, metrekare başına yüzde 2,50 değer
artışıyla kiraların en çok yükseldiği; Bolu ise yüzde 2,11
düşüşle konut kira değerlerinin en çok azaldığı şehir oldu.
20
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Geçtiğimiz ay, yeni konut satış fiyatları bir önceki aya göre,
1+1 dairelerde yüzde 1,41, 2+1 dairelerde yüzde 1,03, 3+1
dairelerde yüzde 0,62 ve 4+1 dairelerde ise yüzde 1,46
oranında artış gösterdi. Ağustos ayında endeks bir önceki
aya göre 51-75 metrekare konutlarda yüzde 1,24, 76100 metrekare konutlarda yüzde 1,16, 101-125 metrekare
konutlarda yüzde 1,44, 126-150 metrekare konutlarda yüzde
0,43, 151 metrekare ve daha büyük alana sahip konutlarda ise
yüzde 1,11 oranında arttı.
İSLAMÎ EKONOMİ VE FİNANS 2015 SEMPOZYUMU
İslamî Ekonomi ve Finans 2015 Sempozyumu,
Boğaziçi Üniversitesi’nde iki gün sürdü ve
birçok kurum ve akademisyen tarafından izlendi.
Sempozyumun teması: İslamî finans refahın
paylaşımında itici bir güç mü?
İslamî Ekonomi ve Finans 2015 Sempozyumu, Dünya
Bankası Küresel İslamî Finans Geliştirme Merkezi (World
Bank Group Global Islamic Finance Development Center –
GIFDC), Borsa İstanbul, İslam Kalkınma Bankası (Islamic
Development Bank - IDB), İslamî Araştırma ve Eğitim
Merkezi (Islamic Research and Training Institute – IRTI)
ve Guidance Financial Group işbirliğiyle düzenlendi.
Sempozyum akademik çevreler, politika belirleyiciler
ve özel sektörden geniş bir katılımcı grubunu bir araya
getirdi. İslamî ekonomi ve finansla ilgili yenilik ve
ilerlemeleri desteklemek ve fikir alışverişini teşvik etmek
üzere düzenlenen Sempozyumun ana hedefi, bu alanda
düşünce liderliği ve bilgi geliştirme konularında önemli bir
uluslararası forum haline gelmek.
İSLAMİ EKONOMİ VE FİNANS 2015 İLK KEZ
Bu yıl ilk kez düzenlenen sempozyum, “İslamî finans
refahın paylaşımında itici bir güç mü?” temasıyla, Boğaziçi
Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşti.
İki gün süren sempozyumun açılış konuşmalarını Dünya
Bankası Global İslami Finans Geliştirme Merkezi Başkanı
Dr. Zamir Iqbal, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı
Dr. Talat Ulussever, İslami Araştırma ve Eğitim Merkezi
(IRTI) Genel Direktörü Prof. Dr. Azmi Omar, Guidance
Financial Group Başkanı Dr. Mohamad Hammour ile
Boğaziçi Üniversitesi Finans Uygulama ve Araştırma
Merkezi Direktörü Dr. Ali Coşkun yaptı.
Sempozyumda Dr. Andrew Sheng, Prof. Dr. Abbas
Mirakhor, Dr. Muhammed Umer Chapra, Prof. Hossein
Askari, Prof. Dr. Murat Çizakça’nın yanı sıra çok sayıda
isim konuşma yaptı.
EN İYİ MAKALE ÖDÜLÜ
Sempozyumda “En İyi Makale Ödülü”nü yazarlığını Frank
Hong Liu ile paylaştığı “İslamî mikrofinans kuruluşları:
Yoksulları desteklemeyi mi yoksa kar etmeyi mi
amaçlıyor?” isimli makalesi ile University of Glasgow’dan
Luqyan Tamanni kazandı.
Boğaziçi Üniversitesi Finans Uygulama ve Araştırma
Merkezi (CARF) sempozyumun mekân sponsorluğunu
üstlenirken, Anadolu Ajansı ve Islamic Finance News
(IFN) ise medya ortakları olarak Sempozyum’da yer aldı.
İTO: PERAKENDE FİYATLARINDA İSTANBUL’DA %0.90 ARTIŞ VAR
İstanbul Ticaret Odası “İTO”, İstanbul’daki
ekonomi veriyi, perakende ve toptan üzerinden
artışı değerlendirdi. İTO’nun verilerine göre,
Ağustos ayında İstanbul’da perakende fiyatlarında
%0.90, toptan fiyatlarında ise %0.83 artış olduğu
görüldü.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler
Geçinme İndeksi 2015 ağustos ayı itibarıyla yıllık ortalama
yüzde 10,26, Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yıllık
ortalama yüzde 10,56 artış gösterdi.
Perakende fiyatlar 2015 Ağustos ayında bir önceki yılın
aynı ayına göre yüzde 9,18, toptan fiyatlar ise yüzde 8,47
arttı.
SEKTÖRLER ARASINDAKİ EKONOMİ DEĞİŞİMİ
Ağustos 2015’te perakende fiyatlar bir önceki aya göre,
kültür-eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 6,80,
sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 2,00, gıda
harcamalarında yüzde 1,15, konut harcamalarında yüzde
1,02, ev eşyası harcamalarında yüzde 0,46 arttı. Ulaştırma
harcamalarında yüzde 0,12, giyim harcamalarında yüzde
4,26 azalış gerçekleşirken, diğer harcamalar grubunda fiyat
değişimi izlenmedi.
Ağustos ayı itibarıyla toptan fiyatlarda ise aylık bazda;
kimyevi maddeler grubunda yüzde 4,51, inşaat malzemeleri
grubunda yüzde 2,42, yakacak ve enerji maddeleri
grubunda yüzde 2,19, mensucat grubunda yüzde 1,29 ve
işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 1,17 artış izlenirken,
gıda maddeleri grubunda yüzde 0,12 ve madenler grubunda
yüzde 0,67 oranında azalış meydana geldi.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
21
GÜNDEM
ELEKTRONİK TİCARETİN CİROSU:
2 TRİLYON DOLAR
Dünya, alışverişini internetten yapmayı sevdi. Ve
bu durum interneti büyük bir pazara dönüştürdü.
2015 yılında internetteki pazar 2 trilyon Dolar’a
ulaştı.
Elektronik Ticaret Avrupa, Küresel 2015 Raporu’nu açıkladı.
Rapora göre, e-ticaret 2014 senesine nazaran %24 büyüdü ve
cirosunu 2 trilyon Dolar’a yükseltti.
Avrupa’da faaliyet gösteren e-ticaret şirketlerinin ve
derneklerinin üye olduğu “Elektronik Ticaret Avrupa”nın
Küresel 2015 Raporu’na göre, şirketlerin tüketicilere yönelik
e-ticaret cirosu geçen yıl yüzde 24 oranında artış gösterdi.
Buna göre 2014 yılında küresel ticaret cirosu 1 trilyon 563,8
milyar Dolar’dan 1 trilyon 943 milyar Dolar’a yükseldi.
Toplam 1,9 trilyon Dolar’lık cironun 770 milyar dolarlık
kısmı Asya Pasifik Bölgesi kaynaklı gerçekleşti. Söz
konusu ticaretin cirosu, Avrupa’da 567 milyar Dolar, Kuzey
Amerika’da 523 milyar Dolar, Latin Amerika’da 37,4 milyar
Dolar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde ise 21 milyar
Dolar’ı buldu.
ÇİN BİRİNCİ SIRADA
Geçen yıl Asya Pasifik bölgesindeki e-ticaret bir önceki yıla
kıyasla yüzde 44,3 artış gösterirken, Ortadoğu ve Afrika
bölgesinde yüzde 21,5 büyüdü. Avrupa ve Latin Amerika
bölgesinde nüfusun yüzde 75’i internet kullanırken, Asya
Pasifik Bölgesi’nde bu oranın yüzde 39 olması dikkati çekti.
Raporda, Asya Pasifik bölgesinde kişi başına düşen gelirin
ve perakende altyapısının artırılmasıyla e-ticaret gelirlerinin
22
Ekoreel ∆ Ekim 2015
yakın gelecekte çok güçlü şekilde yükseleceği belirtildi.
Söz konusu bölgede e-ticaretin bu kadar yüksek
gerçekleşmesinde dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin
etkili oldu. Buna göre geçen yıl Çin’in e-ticaret cirosu yüzde
63,8 artışla 538,1 milyar Dolar’a yükseldi. Ciroda ikinci
sırada 483 milyar Dolar’la ABD yer alırken, bunu 169 milyar
Dolar’la İngiltere, 136 milyar Dolar’la Japonya, 95 milyar
Dolar’la da Almanya izledi.
GÜNEY AVRUPA: İSPANYA, İTALYA, TÜRKİYE
Raporda Güney Avrupa listesinde yer alan Türkiye ise
İspanya (16,9 milyar avro) ve İtalya’dan (13,3 milyar avro)
sonra 9,8 milyar avro (11,2 milyar Dolar) ile üçüncü sırada
yer aldı.
E-Ticaret üzerinden kişi başına yapılan harcama İngiltere’de
ortalama 4 bin 82 Dolar’ı bulurken, ABD’de 2 bin 888 Dolar,
Fransa’da 2 bin 126 Dolar’ı, Çin’de ise bin 703 Dolar’a
ulaştı.
Tüketiciler tarafından son dönemde e-ticaret, “daha kolay
inceleme ve karşılaştırma yapabilme, daha rekabetçi fiyat
seçenekleri” gibi nedenlerle tercih ediliyor. E-Ticaretin
önündeki engeller ise altyapı eksikliği, güven sorunu, yüksek
gümrük vergileri, kanun farklılıkları ve dil sorunu olarak
sıralanıyor.
Bu yıl küresel e-ticaret büyüme hızının, küresel ekonomik
dalgalanmalara bağlı olarak bir miktar düşüşle yüzde 16
seviyesinde büyüyeceği ve 2 trilyon 251 milyar Dolar’a
ulaşacağı tahmin ediliyor.
“Kamu yatırımlarının en büyük engeli: TERÖR”
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Anadolu Ajans’ın
muhabirine verdiği demeçte, kamu yatırımlarının
zamanında yapılmamasının en büyük nedeninin
terör ve terör örgütü olduğunu söyledi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, özellikle Doğu ve
Güneydoğu’da yatırım yapmak isteyenlerin, o bölgede iş,
istihdam, huzur ve refah artışı olmasını isteyenlerin terör
olaylarından son derece tedirgin olduğunu belirterek,
“Kamu yatırımlarının da önünde en büyük engel, bu bölücü
terör örgütüdür” dedi.
DOĞU
VE
GÜNEYDOĞU
GELİŞMEME SEBEBİ
ANADOLU’NUN
Artan terör olaylarının yatırımları da olumsuz etkilediğini
vurgulayan Zeybekci, “Özellikle o bölgeye yatırım
yapmaya gitmek isteyenler, o bölgede iş, istihdam, aş,
huzur, refah artışı olmasını isteyen yatırımcılar, son derece
tedirgin oldular. Kamu yatırımlarının da önünde en büyük
engel, bu bölücü terör örgütüdür” diye konuştu.
DEVLETİN BÜTÇESİ 6 AYLIK DÖNEMDE FAZLA VERDİ
BÜTÇE HARCAMALARI
Temmuz ayı bütçe uygulama sonuçları da bugün açıklandı.
Temmuz’da merkezi yönetim bütçesi 5,4 milyar lira açık
verdi. Söz konusu ayda, geçen yılın aynı ayına göre bütçe
gelirleri yüzde 15,6 artarak 40,1 milyar lira, bütçe giderleri
ise yüzde 13,8 artışla 45,5 milyar lira oldu. Merkezi yönetim
bütçesinden, Ocak-Ağustos döneminde 319,7 milyar lira
harcama yapıldı, bütçe gelirleri ise söz konusu dönemde
320,4 milyar lira oldu.
Maliye Bakanlığı 2015 yılı temmuz ve ağustos
ayları ile ocak-ağustos dönemi bütçe uygulama
sonuçlarını açıkladı.
Buna göre, ağustosta bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 12,6 artarak 42,8 milyar lira, bütçe giderleri ise
yüzde 17,2 yükselerek 37,5 milyar lira olarak gerçekleşti.
Ocak-Ağustos döneminde ise bütçe gelirleri, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 13,1 artışla 320,4 milyar lira,
bütçe giderleri yüzde 11,8 artışla 319,7 milyar lira oldu.
Buna göre, geçen yılın ağustos ayında 32 milyar 38 milyon
lira olan bütçe giderleri, bu yılın aynı ayında yüzde 17,2
artarak 37 milyar 546 milyon liraya yükseldi. Faiz hariç
bütçe giderleri de geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,9
artışla 33 milyar 928 milyon lira oldu. Bütçe gelirleri de
ağustosta, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,6 artarak 42
milyar 784 milyon lira olarak gerçekleşti.
Merkezi yönetim bütçesi, geçen yılın ağustos ayında 5
milyar 947 milyon lira, bu yılın aynı ayında ise 5 milyar 238
milyon lira fazla verdi. Ağustosta yüzde 1,7 artışla 8 milyar
856 milyon lira faiz dışı fazla verildi. Faiz dışı fazla, geçen
yılın aynı ayında 8 milyar 706 milyon lira düzeyindeydi.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
23
GÜNDEM
TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİ KATAR’A GİDİYOR.
Türk
savunma
sanayisi,
Ekim
ayında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar
Emiri El Sani’nin himayesinde düzenlenecek olan
High-Tech Port by MÜSİAD’a çıkarma yapacak. Orta
vadede Türkler için Katar savunma ve havacılık
pazarında 5 milyar dolarlık pay bekleniyor.
High Tech Port Genel Koordinatörü Hakan Kurt, High
Tech Port by MÜSİAD Katar’ın sadece Türkiye ile Katar
arasında firma ve kurumların katılımlarıyla 6-8 Ekim 2015
tarihlerinde Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirileceğini
söyledi.
KATAR’A DEV ÇIKARMA
Diğer dünya devletlerine kapalı olan fuarın bu anlamda
monopol bir iş geliştirme ortamı oluşturmayı hedeflediğini
aktaran Kurt, “Türkiye ve Katar’dan toplamda 75 firma ve
kurum katılımcı olarak alanda yer alacak. Türkiye’den binin
üzerinde katılımcı ve ziyaretçi Katar’a çıkarma yapacak”
ifadelerini kullandı.
High Tech Port Genel Koordinatörü Hakan Kurt “Katar
en son büyük alımını Fransız bir firmadan 24 adet savaş
uçağı olarak gerçekleştirdi. 24 adet savaş uçağı için 7
milyar dolarlık bir satın alma yaptı. Tam da bu noktada
Türkiye gerçekleştirdiği kazanımlarla Katar’da Fransa’ya
meydan okuyor. Fransız savunma şirketlerinin önemli bir
pazarı olan Katar; devlet başkanları nezdinde devam eden
diplomatik ilişkilerle artık Türkiye’nin pazarı haline geliyor.
Orta vadede 5 yılda Katar’da 5 milyar dolarlık savunma
ve havacılık potansiyelinin Türkler için oluşacağını
öngörüyoruz.” açıklamasında bulundu.
24
Ekoreel ∆ Ekim 2015
2004 YILI TÜRKİYE İÇİN MİLAT YILIDIR
Hakan Kurt, savunma alanında Türkiye’nin 2004 yılından
itibaren kendi ürünlerini geliştirmeye başladığını söyledi.
Geçen 10 yılda yıllık 20 milyar doları aşan bir savunma
bütçesi olan Türkiye’nin bunun yüzde 50’sinden fazlasını
kendisinin karşıladığını aktaran Kurt, 2014 yılında ise 1
milyar 647 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini dile
getirdi.
Geliştirilen nihai ürünler taarruz helikopteri “Atak”, Milli
Gemi Projesi (MİLGEM), MPT, Kirpi ve Milli tank “Altay”
gibi ürünlerle gelecek on yıl savunma sanayisinin ihracatta
10 milyar doları yıllık bazda geçebileceğine dikkati çeken
Kurt, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye savunma sanayi stratejisini geliştirilmiş ürün
odaklı oluşturmalı. Özellikle dünya standartlarının üzerinde
ürettiğimiz insansız hava araçları gibi ürünler İsrail,
Almanya gibi ülkelerin ürünlerine meydan okuyor. Böylece
katma değeri ülkede bırakabiliriz.”
MÜSİAD’IN ETKİSİ
Türkiye Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri himayelerinde
Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile birlikte organize edilen
High Tech Port by MÜSİAD Katar’ın diğer resmi ortağı
Katar İş Adamları Derneği.
Savunma sanayisi, havacılık ve uzay, deniz sistemleri ile
IT ve mühendislik alanlarını kapsayan fuara Türkiye’den
BMC, Aselsan, Havelsan, TAI, Roketsan ve THY Teknik
başta olmak üzere 70’e yakın firma katılacak.
GELİR DAĞILIMI İYİLEŞME TRENDİNDE
TÜİK’in araştırmasına göre gelir dağılımında iyileşme
gerçekleşti. En zengin % 20’nin toplam gelirden aldığı pay
% 0.7 azaldı. En yoksul % 20’nin aldığı pay ise % 0.3 artış
gösterdi. Yıllık gelir 2014’te 14 bin 553 TL oldu.
TL’den 14 bin 553 TL’ye yükseldi.
TUİK’in araştırmasına göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir
fert geliri; hanehalkı kullanılabilir gelirinin, hanehalkı
büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak hesaplanan
eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünmesi ile elde
edilmektedir. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine
göre, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam
gelirden aldığı pay, geçen seneye göre 0,7 puan azalarak
%45,9 olurken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun
payı 0,1 puan artarak %6,2 oldu.
Toplam gelir içinde en yüksek pay, %49,1 ile maaş-ücret
gelirine ait iken, ikinci sırada %20,1 ile sosyal transferler,
üçüncü sırada ise %18,5 ile müteşebbis gelirleri yer aldı.
Sosyal transferlerin %93’ünü emekli ve dul-yetim aylıkları,
müteşebbis gelirlerin ise %71,1’ini tarım-dışı gelirler
oluşturdu.
Toplumun en zengin %20’sinin gelirinin en yoksul %20
’sinin gelirine oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı
7,7’den 7,4’e geriledi.
Gelir dağılımında bir önceki yıla göre iyileşme oldu
Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı,
sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça
gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. 2014 yılı
sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,009
puan düşüş ile 0,391 olarak tahmin edildi.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı
yüzde 20’lik gruplar, 2013-2014
Toplam
Üçüncü yüzde 20
Dördüncü yüzde 20
Son yüzde 20 (En yüksek)
2013
2014
100,0
6,1
10,7
15,2
21,4
45,6
7,7
0,400
100,0
62
10,9
15,3
21,7
45,9
7,4
0,391
Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri
14 bin 553 TL oldu
Türkiye’de ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir
fert geliri bir önceki yıla göre %9,8 artarak 13 bin 250
Toplam gelirden en yüksek payı %49,1 ile maaş-ücret
gelirleri aldı
Nüfusun %15’i yoksulluk sınırının altında kaldı
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin
%50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre,
yoksulluk oranı bir önceki yıla göre değişmeyerek %15
olarak gerçekleşti.
Okur-yazar olmayanların %27,7’si, üniversite mezunlarının
ise %1,3’ü yoksul
Okur-yazar olmayanların %27,7’si, bir okul bitirmeyenlerin
%25,1’i yoksul iken, bu oran lise altı mezunlarda %12,5,
lise ve dengi mezunlarda ise %5,7 oldu. Yükseköğretim
mezunları %1,3 ile yoksulluk oranının en düşük gözlendiği
grup oldu.
Sürekli yoksulluk oranı %15,1 oldu
Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan “sürekli
yoksulluk” oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert
medyan gelirinin %60’ına göre son yılda yoksul olan ve
aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul
olan fertleri kapsamaktadır.
Buna göre, 2014 yılında sürekli yoksulluk oranı %15,1
olarak hesaplandı.
Ekonomik nedenlere bağlı yaşam koşullarında iyileşme
oldu
Yaşam koşullarına ilişkin göstergelerde bir önceki yıla
göre iyileşme gözlendi. 2014 yılı sonuçlarına göre;
nüfusun; %37,2’si konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar,
çürümüş pencere çerçevesi vb. sorunlar yaşarken, %38,7’si
“izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşadı.
Nüfusun, %66,5’i konut alımı ve konut masrafları
dışında taksit ödemeleri ve borçları olduğunu, %68,7’si
“evden uzakta bir haftalık tatili”, %29’u “beklenmedik
harcamalarını” ve %68,4’ü “yıpranmış ve eskimiş
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
25
GÜNDEM
mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle
karşılayamadığını beyan etti.
düzenlemeleri dikkate alınarak 2006-2014 yılları için
yeniden hesaplandı.
Maddi yoksunluk yaşayanların oranı %29,4 oldu
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı
olarak tanımlanan ve beklenmedik harcamalar, evden
uzakta bir haftalık tatil, ödeme zorluğu, iki günde bir et,
tavuk, balık içeren yemek, evin ısınma ihtiyacı, çamaşır
makinesi, renkli televizyon, telefon, otomobil sahipliği
olarak belirlenen dokuz maddeden en az dördünü
karşılayamayanların oranı olarak tanımlanmaktadır.
Maddi
yoksunluk
oranı
Eurostat’ın
bu
konudaki
2006 2008
2009
2010 2011 2012
2013 2014
60,4
56,7
59,4
43,8 29,4
57,7
57,9
55,0
Ekonomik nedenlerden dolayı yukarıda belirtilen
maddelerin en az dördünü karşılayamayanların oranı
2013’de %43,8 iken, 2014 yılında bu oran %29,4’e düştü.
Aslan : Altyapımız olmasaydı 3G bile
kullanılamazdı
Aslan, söz konusu ihalede gerçekleşen frekans dağıtımıyla
sektöre normalizasyon geldiğini belirterek, tüm
operatörlerin eşit şartlarda rekabet edebilmesi için uygun
bir zemin oluşturulduğunu dile getirdi.
TÜRK TELEKOM’UN ALTYAPISI OLMASAYDI
Sağlıklı rekabet koşullarının en büyük kazananının,Türkiye
ekonomisi ve halkın olacağını vurgulayan Aslan, “Bu
değişimin Türkiye için ortaya çıkaracağı güçlü ekonomik
değerde, pay sahibi olmanın gururunu yaşıyoruz. Adil
frekans dağılımının ardından mobilde oyun yeniden
başlıyor. Geçmişten günümüze yaptığımız vizyoner
yatırımlar sayesinde bugün çok avantajlı bir noktadayız.
Bizim üstün teknolojiye sahip altyapımız sayesinde yeni
nesil teknolojileri kullanabiliyoruz. Bizim altyapımız
olmasaydı değil 4,5G teknolojisi, 3G teknolojisini dahi
kullanamazdık” diye konuştu.
Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, 4.5G
ihalesi ve Türk Telekom üzerine açıklamalarda
bulundu. Rami Aslan, Türk Telekom’un Avrupa’ya
nazaran daha iyi bir konumda olduğunu söyledi.
4.5G ihalesinden sonra Türk Telekom’un altyapı
yatırımının 20 milyar Lira’yı geçeceğini açıkladı.
Türk Telekom Grubu, geçen hafta Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu (BTK) tarafından gerçekleştirilen 4,5G
Yetkilendirme İhalesi’ne ilişkin değerlendirme toplantısı
düzenledi.
26
Ekoreel ∆ Ekim 2015
TÜRK TELEKOM’DAN
YATIRIM
20
MİLYAR
LİRA’LIK
Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını
yanıtlayan Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, 2005
yılı kasım ayından bu yana grup olarak yaptıkları altyapı
yatırımlarının bu yıl sonunda 20 milyar Lira’yı geçeceğini
söyledi.
MÜSİAD Eylül ayı Satın Alma Müdürleri
Endeksi’ni (SAMEKS) açıkladı
MÜSİAD SAMEKS verilerini
açıkladı. Verilere göre Sanayi
Endeksi’nde artış var. Sanayi
Endeksi, geçen aya göre 2,8
puanlık artışla 55,6 değerine
yükseldi. Hizmet Endeksi ise,
geçen aya göre 0,3 puanlık
azalış göstererek 52,5 puana
düştü. Eylül ayında Bileşik
Endeks, bir önceki aya göre
0,6 puanlık artış göstererek
53,4 değerine yükseldi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği, her ayın son haftasında
açıkladığı Satın Alma Müdürleri
Endeksi (SAMEKS) verilerini
MÜSİAD Karabük Şubesi’nin
ev sahipliğinde düzenlenen basın
toplantısında açıkladı. MÜSİAD
Karabük Şubesi Başkanı Ahmet
Nur, terör olaylarında hayatını kaybeden şehit asker ve
polisler için rahmet dileyerek yakınlarına sabırlar diledi.
MÜSİAD Genel Başkan Vekili Nazım Özdemir’in Türkiye
ve Dünya ekonomisi hakkında değerlendirme yaptığı
basın toplantısında MÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı
Ahmet Akif Demirbaş da SAMEKS verilerini açıkladı.
2012 yılının Ekim ayında başladıkları veri toplama
çalışmalarının, 2013 yılının Ocak ayında düzenli bir
şekilde raporlara dökülerek raporlama çalışmalarının
başladığını belirten MÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı
Ahmet Akif Demirbaş, SAMEKS verilerinin gelecek
aylardaki ekonomik hareketler hakkında bilgi verdiğini
ifade etti.
SANAYİ ENDEKSİ’NDEKİ ARTIŞ DİKKAT ÇEKTİ
göre 2,8 puanlık artışla 55,6 değerine, Hizmet Endeksi
de bir önceki aya göre 0,3 puanlık azalış göstererek
52,5 puana düşmüştür. Eylül ayında Bileşik Endeks, bir
önceki aya göre 0,6 puanlık artış göstererek 53,4 değerine
yükseldi” dedi.
TÜRKİYE EKONOMOSİ’NİN BÜYÜMESİ
MÜSİAD Genel Başkan Vekili Nazım Özdemir, dünya
ekonomisinin genel anlamda iyi bir grafik çizmediğini,
ABD ekonomisinin kendini toparlamaya başlarken başka
ekonomileri olumsuz etkilediğini vurguladı. IMF’nin
dünya ekonomisinin büyüme rakamlarını % 4,2 olarak
öngördüğünü ifade etti. Özdemir FED açıklamalarının
para birimlerini dalgalandırdığını kaydeden Özdemir,
Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte % 3,8 büyüyerek
,başarısını sürdürmesine dikkat çekti.
1100 iş yerinde tespit edilen havuz çalışmasında, 500 iş
yerinin satın alma müdürleri ile yapılan veri çalışmasından
akademisyenlerin de desteği ile bu bilgilere ulaşıp gelecek
aylardaki karşılaşılacak sıkıntıları gördüklerini ifade eden
Demirbaş, “Eylül ayında, Sanayi Endeksi bir önceki aya
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
27
GÜNDEM
TÜRKİYE-MALTA İŞ FORUMU
TÜRKİYE-MALTA İHRACAT VERİLERİ
DEİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
ve MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ,
”Türkiye’nin Malta’ya ihracatı 2004 yılında
98 milyon dolar iken, 2014 yılında 1 milyar
dolar düzeyine ulaşmıştır. Türkiye’nin
Malta’dan ithalatı ise 2004 yılında 73 milyon
dolar iken, 2011 yılında 324 milyon dolara
yükselmiş, 2014 yılında ise 57 milyon dolara
gerilemiştir” dedi.
TÜRKİYE-MALTA ARASINDAKİ TİCARİ
DURUM
Türkiye-Malta İş Forumu, 30 Eylül tarihinde
İstanbul’da gerçekleşti. Forum , MÜSİAD Genel
Başkanı Nail Opak, Malta Ticaret İşletmeler ve
Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Anton Borg
ve Türkiye-Malta İş Konseyi Başkanı Halis Çakmak
katılımları ile gerçekleşti.
MÜSİAD ve DEİK Türkiye-Malta İş Konseyi
organizatörlüğünde; Malta Ticaret Girişimcilik ve Sanayi
Odası, Malta Enterprise, Trade Malta ve Finance Malta’nın
katkılarıyla, Türkiye ve Malta arasındaki işbirliğinin
geliştirilmesine yönelik olarak, İstanbul’da “Türkiye-Malta
İş Forumu” etkinliği düzenlendi.
Programa; DEİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
ve MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD
Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Ahmet Selvi ve
Yardımcısı Can Tülümen, MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma
Komisyonu Başkan Yardımcıları Gökhan Aydoğdu,
Mahmut Yüksel Süne, Malta Ticaret İşletmeler ve Sanayi
Odası Başkanı Anton Borg, Trade Malta şirketi CEO’su
Anton Buttigieg, Yılport Holding CEO’su Sean Pierce,
TÜRSAB Uluslararası İlişkiler Direktörü Ela Atakan,
Sağlık Turizmi İş Konseyi Başkan Vekili Dr. Hasan Kuş
katıldı.
28
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Türkiye ile Malta ilişkilerinin çok eskiye dayandığını
vurgulayan Opak, iki ülke arasındaki önemli ilişkilerden
birinin de dil öğrenmek amacıyla her yıl Malta’ya giden ve
sayıları binleri bulan Türk öğrenciler olduğunu belirterek,
Türkiye ile Malta arasındaki ikili ticaret hacminin
son yıllarda artış gösterdiğini söyledi. Opak, “İkili
ticaret hacminin gösterdiği bu artışın kompozisyonuna
baktığımızda son 10 yılda Türkiye’nin Malta’ya ihracatının
arttığı, Malta’dan ithalatının ise dalgalı bir seyir izlediğini
görüyoruz. Türkiye’nin Malta’ya ihracatı 2004 yılında 98
milyon dolar iken, 2014 yılında 1 milyar dolar düzeyine
ulaşmıştır. Türkiye’nin Malta’dan ithalatı ise 2004 yılında
73 milyon dolar iken, 2011 yılında 324 milyon dolara
yükselmiş, 2014 yılında ise 57 milyon dolara gerilemiştir.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, sektörel olarak
incelendiğinde; Türkiye’nin mineral yakıtlar ve yağlar,
demir, çelik, bakır, alüminyum, elektrikli makine ve aletler
gibi ürünlerinin Malta pazarında önemli bir potansiyelinin
olduğu görülüyor. Türkiye’nin İthalatında ise karayolu/
asfalt yapımında kullanılan petrol türevleri, çelik, ilaç
ve ilaç endüstrisinde kullanılan maddelerin bulunduğu
görülmektedir. Tüm bunlar elbette yeterli değil. Daha
fazla iş birliği, daha fazla ticari faaliyet için bu ve benzeri
toplantıların önemli açılımlar sağlayacağına inanıyorum”
diye konuştu.
TÜMSİAD GENEL İSTİŞARE KURULU AFYON’DA
GERÇEKLEŞTİRİLDİ
TÜMSİAD Genel İstişare Kurulu 8’inci kez toplandı.
Toplantı Afyon’da gerçekleştirildi. Toplantıya 56
şube katıldı.
04 - 06 Eylül tarihleri arası gerçekleştirilen toplantıya
Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Avrupa TÜMSİAD
üyeleri ve 56 Şubeden Şube Başkan, Başkan Yardımcıları
ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Kardeş Kuruluşların ve
Vakıfların Başkan ve Yöneticileri, daha önceki dönemlerde
TÜMSİAD’a emeği geçmiş Yöneticiler ve çoğunun aileleri
katıldı. Toplantı 04 Eylül Cuma günü akşam yemeğinin
ardından yapılan Açılış Resepsiyonuyla başladı.
TÜMSİAD GENEL
AÇIKLAMALAR
BAŞKANI’NDAN
ÖNEMLİ
05 Eylül Cumartesi günü tüm katılımcıların iştirak
ettiği ana oturumda, bir önceki dönem Genel Başkan
olan Milletvekili Dr. Hasan Sert, Kurucu Genel Başkan
Mehmet Yıldırım, Avrupa TÜMSİAD Genel Başkanı
Cahit Kerenciler, Genç TÜMSİAD Genel Başkanı Fatih
Çıtak ve TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan açılış
konuşmalarını gerçekleştirdi. Genel Başkan Doğan genel
kapsamlı olarak yaptığı konuşmasında ``10. Yılımızda
yakaladığı ivmenin hakkını veren konuma gelen TÜMSİAD;
Genel İstişare Kurulu toplantılarında bu ivmenin devamı
için yapacağı çalışmalarla başarılarını artıracaktır. Hem
ülke ekonomisinin kalkınması için hem de KOBİ’lerimizin
gelişimi için yaptığımız organizasyonlar ve Avrupa’da,
Asya’da ve dünyanın birçok yerinde açtığımız şube ve
temsilciliklerle çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz
`` dedi.
2 gün boyunca yapılan toplantılar ve çalıştaylar ile
TÜMSİAD’ın daha da ileri gitmesi ve gelişmesi için
katılımcıların görüş ve önerileri alındı, gündemdeki
konular hakkında istişareler gerçekleştirildi. Toplantı için
otele gelen katılımcıların eş ve çocuklarına yönelik olarak
ayrı sosyal faaliyetler gerçekleştirildi.
Toplantı kapanışında toplantıya dair özel bir değerlendirme
yapan Genel Başkan Doğan, toplantıya katılan tüm
TÜMSİAD üyelerine ayrı ayrı teşekkür ederek, ‘’10.
Yılımızda yaptığımız bu güzel etkinliği eş ve çocukları
ile beraber onurlandıran ve toplantının etkinliğini
artıran herkese TÜMSİAD Yönetimi adına şükranlarımı
sunuyorum. Daha nice böyle güzel etkinliklerde görüşmek
ve buluşmak duasıyla esen kalın, hayırla Geldiniz, hayırla
gidiniz, yolunuz açık olsun’’ dedi.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
29
GÜNDEM
TÜMSİAD’dan KOBİ ziyaretleri
uzman kişilerin vereceği
konferans, seminer ve
paneller ile KOBİ’lerin
gelişme
stratejilerine
katkı
sağlamayı
hedeflediklerini söyledi.
Özellikle
İnovasyon
ve eğitim noktalarında
üniversitelerimiz
ile yapılacak olan iş
birliklerini
anlatan
Sayın Doğan; İstanbul
Sanayi Odası Başkanı
Erdal
Bahçıvan’dan
organizasyon için gerekli
her türlü desteğin sözünü
aldı.
TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan ve Yönetim
kurulu heyetinden önemli ziyaretler.
22-25 Ekim tarihlerinde büyük bir KOBİ şurası ve fuara
hazırlanan TÜMSİAD, Genel Başkan Sayın Yaşar Doğan
Bey beraberindeki Yönetim Kurulu üyeleri ve fuar
düzenleme heyetiyle birlikte, geçtiğimiz aylarda, İstanbul
Ticaret Odası(İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’ı, TÜİK
Bölge Müdürü İsmail Gökalp’i, TSE Marmara bölge
Koordinatörlüğünü, Türkiye İhracatçılar Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi, İstanbul Sanayi
Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı,
DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardal’ı,
İstanbul Kaynak Geliştirme ve İştirakler Daire Başkanı
Eyüp Karahan’ı ve Başbakanlık Tanıtım ve Yatırım Ajansı
Başkanı Arda Ermut’u ziyaret etti.
ORGANİZASYON SÖZÜ
Yapılan ziyaretlerde; bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan
TÜMEXPO Fuarı ve KOBİ Şurası ile ilgili bilgi veren Sayın
Doğan eşliğindeki heyet; fuar ve şuralarla ülke iş hayatına
kazandırılmak istenen katma değeri anlattı. TÜMSİAD’ın
ülke KOBİ’lerine öncülük etmesinin getirdiği sorumluluğu
belirten Genel Başkan Yaşar Doğan bu kapsamda bu yıl
yapılacak Uluslararası KOBİ Şurasıyla ülkemizden ve
farklı ülkelerden katılacak olan akademisyenlerin ve ilgili
30
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Dernek ve özellikle KOBİ
hedef kitlesine yönelik
yapılan
Uluslararası
KOBİ
Şurası,
Türk
girişimcilerinin hem ulusal hem de uluslararası arenada
dinamik, gelişime açık ve geleceğin iş dünyasında söz
sahibi olmalarına katkı sağlayacaktır.
Ziyaretlerde Ülkemiz için Emek vermek sanayici ve
iş adamları derneklerinin tek amacı olduğu üzerinde
durulurken, ülke istihdamına ve ekonomisine katma değer
üreten KOBİ’lere fayda üretmek ve onların gelişimini
sağlamanın KOBİ Şurasının çıkış noktası olduğu
vurgulandı.
TÜMEXPO Fuarında finans sektöründen sanayi sektörüne,
yurtiçi firmalardan yurtdışı firmalara kadar geniş katılımlı
bir organizasyon yapılacaktır. Özellikle Dünya Bankası
ve Tesla Motors gibi kurum ve kuruluşlarla görüşmeler
yapıldığını belirten Sayın Doğan, titizlikle üzerinde
çalışılan organizasyonun ziyaret ayağında İstanbul İştirakler
Daire Başkanlığından, Başbakanlık Yatırım Ajansından
ve TİM, İSO, İTO, DEİK gibi iş adamları kuruluşlarının
başkanlarından tam destek sözü aldı. DEİK ziyaretinde
Dünya Bankası’nın da fuara davet edilmesi çalışmaların
ciddiyeti açısından büyük takdir gördü.
Diğer bir noktada fuarın içeriğinde yer alan Helal Expo
2015, Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarıyla da Türkiye’yi helal
gıda sertifika ve fuar merkezi haline getirmek hedefinde
olunduğu TÜMSİAD heyetince anlatıldı
İkitelli Organize Sanayi ziyareti
Kutlu’yu, Tekzen Firması Genel Müdürü Onur Mertoğlu’yu
ve KİPTAŞ A.Ş Genel Müdürü İsmet Yıldırım’ı ziyaret etti.
TÜMEXPO ve KOBİ Şurası çerçevesinde yapılan
ziyaretlerde Sayın Doğan organizasyonun KOBİ’ler ve ülke
ekonomisi için sağlayacağı hedeflerden bahsetti. Tekzen
Genel Müdürü Onur Mertoğlu Ziyaretinde fuarı anlatan
Sayın Doğan ‘’ All İn Tech ile savunma sanayisine eğildik.
KOBİ’lerimizin bu alanda büyük katkı sağlayacağına
inanıyoruz. Çünkü KOBİ’ler kendi değerleriyle üretim
yaptıkça ülkenin her sektöründe ilerleme sağlanacaktır.’’
dedi.
TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan ve yanındaki
heyet, İkitelli Organize Sanayi, İSBAK, KİPTAŞ ve
TEKZEN’i ziyaret etti.
Genel Başkan Sayın Doğan eşliğindeki Yönetim Kurulu
Heyeti ve fuar düzenleme komitesi Ağustos ve Eylül
Aylarında sırasıyla İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkan
Vekili Nihat Tunalı’yı, İSBAK Genel Müdürü Kasım
KİPTAŞ ve İSBAK ziyaretlerinde belediye iştiraklerinin
sağlayacağı katkıyı anlatan Sayın Doğan; fuar ve şura
organizasyonları için iki kuruluş genel müdürlerinden de
tam destek sözü aldı.
Ziyaretlere Genel Sekreter Osman Kurtkan Kapıcıoğlu,
Yönetim Kurulu Üyesi Eyüp Topal, İstanbul Şube Başkanı
Soner Biber ve Kocaeli Şube Başkanı Erdoğan Yılmaz
Katıldı.
THY Yönetim Kurulu Başkanı
İlker Avcı’yı ziyaret
TÜMEXPO VE KOBİ şurası organizasyonlarını
düzenleyecek olan TÜMSİAD’tan THY’ye ziyaret.
TÜMSİAD’ın 22-25 Ekim tarihlerinde yapacağı All
In Tech, Helal Expo, KOBİ Şurası ve TÜMEXPO
organizasyonlarının ziyaret ayağının devamında 24
Ağustos tarihinde Genel Başkanımız Sayın Yaşar Doğan
Bey ve Yönetim Kurulu, THY(Türk Hava Yolları)
Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlker Aycı’yı makamında
ziyaret etti.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan TÜMEXPO fuarı ve
KOBİ Şurasının sağlayacağı kazanımları aktaran Genel
Başkan Sayın Doğan; ‘’Dünyanın dev firmalarının ve
kuruluşlarının tecrübelerinden faydalanarak KOBİ’lerin
yeni girişimlere yelken açmaları gerekli. Bu noktada onlara
eğitimlerinde rehberlik etmek, dünyadaki büyük finans,
para kuruluşlarıyla bir araya getirmek ve yeni vizyonlar
kazandırmak için bu iki fuar organizasyonunu yapmaktayız.
Ayrıca All In Tech ve savunma sanayi fuarını da program
içine dâhil ederek KOBİ’lerin çalışma alanlarını da daha
görünür hale getirmek istemekteyiz.’’ dedi.
Diğer bir noktada fuarın içeriğinde yer alan Helal Expo
2015, Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarıyla da Türkiye`yi helal
gıda sertifika ve fuar merkezi haline getirmek hedefinde
olunduğu heyetçe ziyaretlerde anlatıldı.
Ziyarete Genel Sekreter Osman Kurtkan Kapıcıoğlu ve
Yönetim Kurulu Üyelerinden Eyüp Topal, Mustafa Özbek
ve İstanbul Şube Başkanı Soner Biber katıldı.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
31
GÜNDEM
TÜMSİAD heyeti İstanbul Büyük Şehir Belediyesi
Genel Sekreteri Hayri Balaçlı’yı ziyaret etti
22-25 Ekim tarihlerinde büyük bir KOBİ Şurası ve
TÜMEXPO Fuarına hazırlanan TÜMSİAD hazırlık
aşamasında, Genel Başkan Sayın Yaşar Doğan
beraberindeki fuar düzenleme heyeti ile İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hayri
Baraçlı’yı ziyaret etti.
KOBİ’nin kalbi olan TÜMEXPO organizasyonundan önce
TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan, İBB Genel Sekreteri
Hayri Balaçlı’yı ziyaret etti. Fuar ve şuranın, Cumhurbaşkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde ve Ekonomi
Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirildiğini belirten Sayın
Doğan, ‘’KOBİ’lerimizin dünya ticaretindeki inovatif ve
Ar-Ge çalışmalarından faydalanarak yeni girişimlere
yelken açmaları gerekli. Bu noktada onlara rehberlik
etmek, dünyadaki büyük finans, para kuruluşlarıyla bir
araya getirmek ve yeni uluslararası pazarla alakalı tecrübe
kazandırmak için bu iki fuar organizasyonunu yapmaktayız’’
dedi.
İBB Genel Sekreteri Sayın Balaçlı, bu süreçte TÜMEXPO
ve KOBİ Şurasında destek vereceklerini söyleyerek
organizasyondaki başarılı çalışmalar için temennilerini
ilettiler.
Ziyarette Genel Başkan Sayın Doğan’a; Genel Sekreter
Osman Kurtkan Kapıcıoğlu ve İstanbul Şube Başkanı Soner
Biber eşlik etti.
İhracatta düşüş var
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Eylül ayı ihracat
verilerini açıkladı. İhracat verilerine göre, geçen
seneye oranla ihracatta düşüş var. Geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613
milyon dolar olarak gerçekleşti.
Eylül ayında en fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında,
en yüksek ihracat artışı yüzde 45 ile Ürdün’e yakalarken,
Slovenya’ya ihracat yüzde 32, Birleşik Arap Emirlikleri’ne
yüzde 11 arttı. Eylül ayında ihracat artışında öne çıkan ülkeler
şöyle oldu;
Türkiye’de siyasi boşluğun zararları görülmeye başlandı.
Hükümetin kurulmaması, ekonomiye yansımaya başladı.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Eylül ayı ihracat verilerini
ABD’deki Kaliforniya ve İtalya’daki Po ovasından sonra
dünyanın üçüncü büyük ovası olan Çukurova’nın üretim üssü
Adana’da açıkladı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin
açıkladığı verilere göre Türkiye’nin Eylül ayı ihracatı geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613
milyon dolar oldu.2015’in Ocak-Eylül döneminde yüzde 10
gerilemeyle 106 milyar 287 milyon dolar olan ihracat, son
12 aylık süreçte de yüzde 7,6 azalışla 145 milyar 515 milyon
dolar olarak gerçekleşti. TİM verilerine göre ilk 9 ayda tarım
ve sanayi ihracatı kilogram bazında yüzde 1,6 artış gösterdi.
Eylül ayında Namibya’ya ihracatı yüzde 1406, Fildişi
Sahili’ne yüzde 116, Katar’a yüzde 105, Norveç’e yüzde 81,
Slovakya’ya yüzde 80, Meksika’ya yüzde 74 ve Kolombiya’ya
yüzde 65 artış gösterdi.
EN FAZLA İHRACAT: ALMANYA
• Almanya’ya ihracat yüzde 14,
• İngiltere’ye ihracat yüzde 11,
• Irak’a ihracat yüzde 32,
• İtalya’ya ihracat yüzde 2
• ABD’ye ihracat yüzde 8 geriledi.
32
Ekoreel ∆ Ekim 2015
KITALAR ÜZERİ İHRACATTA GERİLEME
Eylül ayında AB’ye ihracat yüzde 11, Kuzey Amerika’ya
ihracat yüzde 7 ve Afrika’ya ihracat yüzde 25 geriledi.
En fazla ihracat yapan ilk 10 ile bakıldığında; Manisa’nın
ihracatı Eylül ayında yüzde 7 gerilerken, Sakarya’nın ihracatı
yüzde 14, Bursa’nın yüzde 15, Ankara’nın ve Gaziantep’in
yüzde 17, İzmir’in ve Kocaeli’nin yüzde 20, Denizli’nin
yüzde 21, İstanbul’un yüzde 22 ve Hatay’ın yüzde 30 düştü.
Adana’nın ihracatı Eylül ayında yüzde 16, ilk 9 ayda ise yüzde
14 geriledi.
İhracat verilerini Adana’da açıklamalarının önemine değinen
TİM Başkanı, “Adana, her geçen yıl gelişiyor ve 2 milyar
dolara yakın yıllık ihracat yapıyor. En büyük ihracatçı illerimiz
arasında 11. sırada olan bu ilimiz, ilk 1.000 ihracatçı firma
içerisinden de 21’ine ev sahipliği yapıyor” dedi.
MAKALE
İnş.Müh. Mehmet Recep YAZGAN Em.İş Baş Müfettişi
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI
İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı değişikliği, bunu da
kapsayacak şekilde iş hukuku mevzuatı değişikliği, bir dönem
değişikliği şeklinde 2003 yılı Haziran ayında gerçekleşti.
Eski mevzuatı çevreleyen ve 01.09.1971 tarihinden beri
yürürlükte olan 1475 sayılı eski İş Kanunu yürürlükten
kalktı. Yeni mevzuat dönemi, 10.06.2003 tarihli Resmi
Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu
ile başladı. Bu değişimin devamı olarak da, 30 Haziran 2012
tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, “İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu” yürürlüğe girdi. Biz, eski mevzuat ile 1475 sayılı İş
Kanunu ve ona bağlı mevzuatı, yeni mevzuatla da 4857 sayılı
İş Kanunu, 6331 sayılı “İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ve
bunlara bağlı olarak çıkarılan mevzuatı kastediyoruz.
Eski mevzuat olarak, 1475 sayılı eski İş Kanunu ve ona bağlı
olarak çıkarılmış tüzükler vardı. En başta “İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Tüzüğü” olmak üzere, “Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği Tüzüğü”, “Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve
Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak
Tedbirler Hakkında Tüzük”, “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Kurulları Hakkında Tüzük”, “Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü”
gibi. Bu Tüzükler, bağlı oldukları 1475 sayılı İş Kanunu
yürürlükten kalktığı için, hukuki olarak yürürlükten kalmış
oldu.
Yeni mevzuat olarak, 4857 sayılı İş Kanunu ve ona bağlı
olarak çıkarılan Yönetmelikler, 6331 sayılı “İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu” ve ona bağlı olarak çıkarılan
Yönetmelikler, tebliğler bulunmaktadır. “Çalışanların
İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik”, “İş Ekipmanlarının Kullanımında
Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği”, “Yapı İşlerinde
Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği”, “Risk Değerlendirmesi
Yönetmeliği” olarak da yeni çıkarılan yönetmeliği örnek
verebiliriz.
2003 yılında başlayan Yeni Mevzuat dönemi, bilindiği üzere,
Avrupa Birliğine giriş süreci içinde, Avrupa Birliği İş Hukuku
ve İş Sağlığı ve Güvenliği normlarının, ulusal mevzuatımıza
taşınmasını ifade etmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, bundan böyle,
mevzuat çıkarılmasını ve en az bunun kadar önemli olan
değişen şartlara ve uygulamaya bağlı olarak yürütülmesi
gereken “mevzuat değişim ve gelişimini”, daha iyi şartlarla
yürütmesi beklenmektedir. Bunun önemli bir öğesi olarak da,
mevzuat çalışmasına, akademik alandan (Üniversitelerden),
Meslek Odalarından, Sendikalardan, İşçi ve İşveren
Kuruluşlarından, özellikle yıllarca bu alanda ve uygulamada
çalışmış yetkin Bakanlık İş Müfettişlerinden katkıyı
arttırması uygun olacaktır. Çünkü iş sağlığı ve güvenliği ve
iş hukuku alanında, mevzuat, standart, şartname olarak bile
yapılacak daha çok çalışma bulunmaktadır. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’nın, Tüzük çıkarmak dışında, mevcut
yönetmeliklere ek olarak “Uygulama Yönetmelikleri”,
“Tebliğler”, “Genelgeler”, “Uygulama Rehberleri ” vb
çıkartması bunların başındadır. Ayrıca diğer Bakanlıkların
da bu alanla ilgili mevzuat çıkartmasına/yenilemesine, TSE
gibi kuruluşların standart oluşturmasına destek vermesi
gerekecektir. Bazı ekipmanların tanımlanmayan periyodik
kontrol şartları veya standartlarının, Sanayi Bakanlığı ve/
veya TSE tarafından belirlenmesini buna somut bir örnek
olarak verebiliriz.
Eski İş Hukuku ile Yeni İş Hukuku ve bu kapsamda İş Sağlığı
ve Güvenliği Mevzuatını ve aralarındaki temel farklılıkları,
başka bir deyişle Yeni Mevzuatın getirdiklerini aşağıdaki gibi
tablolaştırabiliriz.
ESKİ MEVZUAT
• 1475 sayılı “İş Kanunu” ve bağlı
Tüzükler (“İş Sağlığı ve Güvenliği
Tüzüğü”, “Yapı İşleri Tüzüğü” vd)
1. Standart ve Norm Eksikliği
2. Tek tip çalışma
YENİ MEVZUAT
• 4857 sayılı “İş Kanunu”
• 6331 Sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu”
• 4857 sayılı Kanuna bağlı Yönetmelik ve
Tebliğler
• 6331 sayılı Kanuna bağlı Yönetmelikler
ve Tebliğler
AB, İLO ve Dünya Standartlarına
uygun Normatif çalışma
Yeni çalışma Biçimleri: Kısmi Süreli
çalışma, Takım Çalışması, Ödünç İşçi
gibi.
3. Reaktif Eksenli
Proaktif Eksenli: Risk Değerlendirmesi
Esaslı, Önlem Esaslı
4. Sınırlı İşçi Katılımı
Çalışanların Katılımı ve Görüşlerinin
Alınması
5. Sınırlı Sertifikasyon
Geniş ve yaygın Sertifikasyon
6. Sınırlı kayıt altına alma
Her çalışmanın kayıt altına alınması
7. Sadece işverene bağlı olarak çalışan
Sigortalıları kapsaması: “İşçi” tanımı
8. Alansal Çalışma
İşverene bağlı olarak çalışan Sigortalıları
ve Kamu Çalışanlarını kapsaması:
“Çalışan” tanımı (6331 sayılı Kanunla
getirilen tanım)
Bütünsel, Yönetsel ve Sisteme dayalı
Çalışma: Yönetim Sistemi Kurulması,
Politika oluşturulması vb.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
33
MAKALE
Doç. Dr. İshak Emin Aktepe
ŞİRKET / ORTAKLIK
İnsanlar tarih boyunca bazı eylemlerin kâr ya da zararını
kendisi üstlenirken bazı eylemleri ise birlikte yapmış ve bu
eylemlerden doğacak kâr ya da zarara ortak olmuşlardır. Bu
durum ticâret için de geçerlidir. Mesela arazisi bulunan bir
şahıs ücretle işçi tutup kâr ve zararı kendisine ait olmak üzere
arazisinde ziraat yapabileceği gibi, arazisini ücretle başkasına
kiraya da verebilir. Bu durumda araziden elde edilecek kâr ya
da zarar kiralayana ait olur. Bu iki işlem yerine arazi sahibinin
arazisini işletme kabiliyetine sahip bir başka tarafla ortaklık
kurarak kâr ya da zarara ortak olmaları da mümkündür. Ticârî
faaliyetler için bir araya gelen insanlar, nakit sermayelerini,
emeklerini, sabit ya da diğer varlıklarını katarak ortaklık kurup
doğacak kâr ya da zarara ortak olabilmişlerdir. İslâmiyet,
insanların ortak meşrû girişimlerini yadsımadığı gibi bilakis
teşvik etmiştir. Hz. Peygamber Hayber arazisini yahûdilere
vererek işletmelerine izin vermiş ve çıkacak ürünün yarısını
onlara bırakmıştır . Yani yahûdilerle ortaklık yapmıştır. Temel
ibadetlerden biri olan kurbanda müslümanların ortak kesim
yapmalarına izin verilmiştir.
İslâm hukukçuları ortaklıkları şöyle kategorize etmişlerdir:
İbâha ortaklığı deniz, göl, nehirler ve yer altı suları gibi
kimsenin mülkü olmayan varlıklarda herkesin ortak olmasını
ifade eder. Bunlar kamu malıdır ve herkese aittir. İdaresi devlet
tarafından icrâ edilir. Mülk ortaklığı sözleşmeye dayanmayan
miras, vasiyet ve hibe gibi tasarruflarla gerçekleşen ortaklıktır.
Akit ortaklığı ise sözleşmeye dayanan ortaklıktır. Taraflar
sermayelerini koyarak (emvâl), mesleklerini koyarak (iş) ve
borçlanarak (itibar) şirketi kurabilirler. Mudârabe bir tarafın
emeğini diğer tarafın sermayesini koyarak kurduğu ortaklıktır.
Müzâraa bir tarafın araziyi diğer tarafın emeğini koyarak zirâî
faaliyette ortak olmalarını ve müsâkat ise bir tarafın meyve
ağaçlarını diğer tarafın emeğini koyarak ortaklık yapmalarını
ifade eder.
Şirket kârı taraflar arasındaki anlaşmaya göre pay edilir ve
yüzdelik nispete göre dağıtılır. Yani oluşacak kârın % 20, 30,
40’ı şeklinde paylaşım yapılır. Bu oranlar ortaklık sözleşmesi
yapılırken belirlenmelidir. Eğer belirlenmemiş ise kâr örf varsa
ona göre yoksa yarı yarıya dağıtılır. Ortaklardan herhangi
birine ortaklık için koyduğu sermayeye nispetle maktû bir
kâr verileceği garanti edilemez. Çünkü bu durumda söz
konusu taraf kâr ya da zarara ortaklık yapmış olmaz; şirkete
borç verip fâiziyle geri almayı talep ediyor olur. Bununla
34
Ekoreel ∆ Ekim 2015
birlikte şirkette fiilen çalışan ya da şirket yönetimini üstlenen
ortak kârdan fazla pay alabilir. Çalışan ortak için maaş da
takdir edilebilir. Ortaklardan herhangi biri ustalık, sanat ve
beceri gibi sebeplerle kârdan fazla pay almayı şart koşabilir.
Zarar ise İslâm hukukçularına göre sermayedeki paya göre
yansıtılır. Yani kâr paylaşım oranlarını belirlemek serbest iken
zarara katılma oranları sermayedeki paya göredir. Halbuki
kanaatimizce zararın paylaşımını sermayeye yapılan katkıyla
sınırlayan görüşün bağlayıcı bir dini temeli yoktur. O halde
tarafların zarara katılım konusunda da serbest iradeleriyle
akit yapabileceklerini ifade edebiliriz. İslâm hukukçularına
göre emek sermaye ortaklığında (mudârabe) da kâr taraflar
arasındaki anlaşmaya göre paylaşılır. Parasal zarar ise
sermayedâra ait olur. İşletmeci ortak emeğini kaybetmiş sayılır.
Ancak sermaye işletmeci ortağa emânettir. Kasıt, kusur ya da
şarta muhâlefeti yoksa tazminle sorumlu değildir. Örneğin
sermâyeyi yalnızca tekstil sektöründe değerlendirmesi şart
koşulan bir işletmeci ortak, otomotiv sektörüne girmiş ve
zarar etmişse sermayeyi tazminle mükellef olur. Kanaatimizce
mudârabe ortaklığında da zarar taraflar arasındaki anlaşmaya
göre pay edilebilir.
Prensip olarak müslümanlar gayrımüslimlerle ortaklık
kurabilirler. Bu durumda şirketin dinen onaylanmayacak
işlemlere girmemesi için şirket yönetimi ya müslümanlarda
olmalı ya da bunu sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Ayrıca bir ortaklık için konulmuş sermaye kullanılarak bir
başka tarafla ortaklık kurulabilir. Bu bakımdan herhangi
bir finansal kuruluşun yatırımcılardan ortaklık esasına göre
aldığı sermayeyi alt ortaklıklar yaparak işletmesi mümkündür.
Ortaklık sermayesi diğer ortakların izni olmadan başkasına
bağışlanamaz ve para borcu olarak verilemez. Belki örfe göre
karşılıklı küçük borçlar verilip alınabilmesi mubah görülebilir.
Ortaklığın sürekliliği düşünülebileceği gibi zaman içerisinde
hisse devriyle sonlandırılması da mümkündür. Buna göre
ortaklardan biri ortak olduğu bir projedeki hissesini zaman
içerisinde ortağına ya da başkasına satarak ortaklıktan
ayrılabilir (azalan ortaklık / müşâreke-yi mütenâkısa). Bunun
için ortak olunan işletme hisselere bölünerek tarafların hisseleri
tespit edildikten sonra hisselere biçilen değer üzerinden
zamana yayılmış şekilde hisse devri gerçekleştirilebilir.
Türkiye Finans’ın kurumsal
iletişim müdürü belli oldu
önce Destek Group, Türk Telekom, TTNET, Soyak gibi
şirketlerde görev alan Cengiz, Türkiye Finans’ın tüm
kurumsal iletişim faaliyetlerinden sorumlu olacak.
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü mezunu olan Cengiz, yüksek lisans
eğitimini yine aynı üniversitede Pazarlama alanında
tamamladı. Kariyerine 2003’te San Ajans’ta müşteri
temsilcisi olarak başlayan Cengiz, 2004-2009 yılları
arasında Soyak A.Ş.’de Satış Uzmanı ve Kurumsal İletişim
Yöneticisi olarak çalıştı. 2009 yılında TTNET’te tüm
markaların dijital iletişim faaliyetlerini yöneten Cengiz,
2012’de Türk Telekom İnteraktif Pazarlama Takım Lideri
olarak göreve başladı. Bu süreçte Türkiye’de, alanında ilk
olan pek çok dijital iletişim projesini hayata geçirdi.
Türkiye Finans Kurumsal İletişim Müdürlüğü’ne
Osman Fatih Cengiz getirildi.
Katılım bankası Türkiye Finans’ın Kurumsal İletişim
Müdürlüğü görevine Osman Fatih Cengiz getirildi. Daha
Son olarak Destek Group Pazarlama ve Kurumsal İletişim
Müdürlüğü görevini yürüten Cengiz, bir süredir markalara
dijital strateji oluşturma ve marka konumlandırma
konularında danışmanlık yapıyordu.
Vakıf Katılım Genel Müdürü
İkram GÖKTAŞ
BDDK’nın onay verdiği Vakıf Katılım’ın genel
müdürlüğüne İkram GÖKTAŞ getirildi. Vakıfbank
Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk Oran ise Vakıf
Katılım Bankası yönetim kurulu başkanı oldu.
Yeni bankanın ilk Genel Müdürü İkram Göktaş, 3 ay önce
Türkiye Finans’taki Genel Müdür Yardımcılığı görevinden
istifa etmişti.
İkram GÖKTAŞ kimdir?
1969 yılında Bitlis, Mutki’de doğdu. Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu.
1992-1997 yılları arasında Garanti Bankası Teftiş Kurulu
Başkanlığı’nda Müfettiş olarak görev yaptı. 1997-1999
döneminde Garanti Bankası İstanbul Kurumsal Şubesi’nde
Müdür Yardımcısı olarak görev alan Göktaş, 1999-2000
yıllarında Çorum Şube Müdürü olarak görevini sürdürdü.
2001-2005 yılları arasında Anadolu Finans Kurumunda
Bankacılık Hizmetleri Müdürü, 2006-2009 döneminde
Türkiye Finans Katılım Bankası’nda Bankacılık Hizmetleri
Müdürü olarak çalıştı. 2009 yılından itibaren Türkiye Finans
Katılım Bankası’nda Genel Müdür Yardımcılığı görevini
üstlenen Göktaş (sorumluluk alanında Bilgi Sistemleri
Koordinasyon Müdürlüğü, Bilgi Sistemleri Operasyon
Müdürlüğü, Bilgi Sistemleri Analiz ve Kalite Güvence
Müdürlüğü, Yazılım Müdürlüğü ve Süreç Geliştirme ve İş
Sürekliliği Müdürlüğü bulunmaktaydı) 2015 Haziran’da
banka ile yollarını ayırdı.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
35
DOSYA
FİNANSAL
SERFİTİKALAR = SUKUK
Dünyada “sukuk” olarak bilinen finansal sertifikalar, Türk
mevzuatında “kira sertifikaları” olarak yerini bulmuştur.
Arapça kökenli bir kelime olan Sukuk, Arapça “Sak”
kökünden gelmektedir. Sak, kelime anlamı olarak
sertifika anlamına gelmektedir. Sukuk ise Sak’ın cemisi
(çoğulu) olduğundan Saklar, sertifikalar anlamına
gelir. Arap piyasalarında bono ve tahviller için senet
kelimesi kullanılırken İslami finansman bonoları olan
Saklar için ise Sukuk denilmektedir. Türk mevzuatında
ise Kira Serfitikaları, faizsiz bono ve tahviller olarak
nitelendirilmektedir.
Sukuk, İslami Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetim
Organizasyonu
(AAOIFI) tarafından şu şekilde
tanımlanmaktadır: “Mevcut mal, menfaat veya hizmet ya da
belirli/mevcut bir proje veya özel bir yatırım faaliyeti halinde
bulunan varlıklar üzerinde şayi ortak mülkiyeti ifade eder
şekilde ve birbirine eşit değerde ihraç edilen sertifikalardır.
Ancak bu sertifikalar (sukuk), sertifika bedelleri tahsil
edildikten, ihraç gerçekleşip halka/yatırımcılara arz
tamamlandıktan ve bunlar ihraç edildikleri amaç için
kullanılmaya başlandıktan sonra varlıklar üzerinde eşit
değerde ortak mülkiyeti ifade ederler.”
Türk mevzuatında, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK)
yayınlamış olduğu Kira Sertifikaları Tebliği ise kira
sertifikasını aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır: “Kira
sertifikası, her türlü varlık ve hakkın finansmanını sağlamak
36
Ekoreel ∆ Ekim 2015
amacıyla varlık kiralama şirketi tarafından ihraç edilen ve
sahiplerinin bu varlık veya haktan elde edilen gelirlerden
payları oranında hak sahibi olmalarını sağlayan menkul
kıymeti ifade eder.”
Kira Sertifikaları Tebliği kira sertifikası türlerini; Sahipliğe,
Yönetim Sözleşmesine, Alım – satıma, Ortaklığa ve Eser
sözleşmesine, dayalı olarak tasnif etmekte ve bu türlerin
birlikte kullanımına müsaade etmektedir.
Kira Serfitikaları Nasıl Çıkarılır, İşleyişi Nasıldır ?
Devlet veya özel şirketler tarafından çıkarılabilen bu
ürünler, bir varlığı dayanak alarak ihraç edilir. Bu yöntemde,
kira sertifikasını çıkaran kuruluş (kaynak kuruluş olarak
adlandırılır) bir kısım varlığını veya haklarını bu amaç için
özel olarak kurulan bir varlık kiralama şirketine devreder.
Varlık kiralama şirketi devraldığı varlıkları veya hakları
dayanak alan kira sertifikalarını ihraç ederek yatırımcılara
satar. Kaynak kuruluştan gelen gelirler sertifikaların
dönemsel ödemelerinin yapılmasını sağlar. Vade sonunda
ise kaynak kuruluşa geri devredilen söz konusu varlık
veya haklardan elde edilen gelir, kira sertifikası sahiplerine
anapara ödemesi olarak payları oranında dağıtılır. Kira
sertifikaları vadeye kadar elde tutulabileceği gibi, ikincil
piyasada da satılabilir.
KİRA SERTİFİKASI SÜRECİ
Kısacası Sukuk (Kira Sertifikası), bir şirketin kullanıyor
olduğu varlıklarına karşılık ihraç ettiği bir borçlanma
enstrümanıdır. Bu enstrümanı şirketler kullanabildiği gibi
devlet hazineleri de kullanabilmektedir.
Kira Serfitikaları Neden Tercih Edilir ?
Kira sertifikaları herhangi bir şekilde faize dayalı
işlemleri içermediği ve kira geliri helal faaliyet sayıldığı
için özellikle Ortadoğu’lu yatırımcılar tarafından ilgiyle
karşılanmaktadır. sertifikalar sözleşmeye dayalı gelirleri
kapsadığı için getirileri de çok iyi olmaktadır. Bu özelliği ile
kira sertifikaları portföy yönetiminde oldukça tercih edilen
bir enstrümandır. Kaynak şirketler açısından bakıldığında
ise, gayrimenkul varlığı bulunan bu şirketler, bilançolarında
atıl duran gayrimenkullerini varlık kiralama şirketine
devrederek veya varlık kiralama şirketi lehine yönetilmesini
temin ederek asıl faaliyetlerini sağlıklı yürütebilmek için ek
finansman temin etmiş olabilmektedirler. Bir gayrimenkule
ihtiyaç duyan ancak peşin veya kısa vadede ödeme gücü
olmayan şirketler ise alım-satıma dayalı kira sertifikası
ihracı vasıtasıyla ihtiyaç duydukları gayrimenkulü varlık
kiralama şirketinden vadeli olarak temin edebilmektedirler.
Aynı zamanda kira sertifikaları gayrimenkul projelerinin
finansmanında da alternatif bir araç olarak düşünülebilir;
ortaklığa dayalı sertifika ihracı veya eser sözleşmesine
dayalı sertifika ihracı yoluyla proje finansmanı sağlamak
mümkündür.
Sonuç olarak kira sertifikaları yatırımcılar için sabit kira
gelirlerine dayalı ve korumalı bir gelir imkânı sunmaktadır.
Yatırımcıların sertifika kazançlarına %10 oranında gelir
vergisi stopajı uygulanır. Gerçek kişiler için uygulanan
bu stopaj nihai vergidir. Kurumlar için ise ödenen stopajın
yılsonunda kurumlar vergisinden mahsup edilmesi imkânı
vardır.
Kira sertifikaları BİST’te kote edilmiş olduğundan bu
sertifikalar için ikinci el piyasada likidite imkânı da
sağlanmıştır. Bu nedenle kira sertifikasının oldukça
likit bir endirekt gayrimenkul yatırım şekli olduğunu
söyleyebiliriz. Bu sertifikaların riskine bakıldığında ise, kira
sertifikalarının dayanak varlığın değeri kadar güvenceye
sahip olduğunu görürüz. Bu anlamda oldukça güvenli bir
finansal enstrümandır.
Haber
Volkan ÖZEFE
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
37
KATILIM DÜNYASI
DR. FAHRETTİN YAHŞİ KATILIM BANKALARININ
GELECEĞİNİ ANLATTI
potansiyelinin yüksel olduğunu görüyoruz. 2025 yılında
Türkiye’de katılım bankacılığının yüzde 15’lere ulaşacağı
tahmin ediliyor. Yani şimdiden 3 katı bir büyüme
hedefliyoruz. Bu da Türkiye’yi cazip hale getiriyor. Kamu
bankalarının da sektöre girmesi bunun bir göstergesi”
açıklamasını yaptı.
TÜRBÜLANSLI
DÖNEMLERİN
BANKASI: KATILIM BANKASI
Albaraka Türk Bankası’nın Genel Müdürü olan Dr.
Fahrettin Yahşi, Türkiye’deki katılım bankacılığına
dair öngörülerde bulundu. Yahşi, katılım bankacılığı
sayesinde, Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde global
pazarda daha cazip bir ülke olacağını söyledi.
İstanbul Finans Zirvesi’nde açıklamalarda bulunan Albaraka
Türk Genel Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi, katılım dünyasının
geleceğini anlattı.
Albaraka’nın sponsor olduğu İstanbul Finans Zirvesi, “Düşük
büyüme ve düşük faiz oranı ortamında yol almak” ana
temasıyla yapıldı. Bu yıl altıncı kez gerçekleştirilen etkinliğin
konuşmacıları arasında yer alan Albaraka Türk Genel
Müdürü DR. Fahrettin Yahşi, zirvenin ilk gününde “Katılım
bankalarının Türkiye’de alacağı çok yol var, sektör ciddi bir
potansiyel taşıyor” mesajını verdi.
2025’E DİKKAT
‘Bankacılar Oturumu’na panelist olarak katılan Yahşi,
Türkiye’de katılım bankacılığının büyük ilerleme kaydettiğini
belirtti. Bankacılık sektörü içinde, katılım bankalarının yüzde
5’lik pay aldığı bilgisini veren Yahşi, “Katılım Bankalarının
SAĞLAM
Katılım
Bankacılığının
türbülanslı
dönemlerde
müşterileriyle iyi ilişkiler kurduğunu kaydeden Yahşi, bu
süreçte kullandırılan krediler ve vade süreçlerini örnek
vererek “ Katılım Bankası kullandırdığı krediyi vadesinden
önce geri çağırmaz . Müşterisiyle hangi vade temrininde
anlaşmışsa o ilişkisini değiştirmeden devam eder. Sözleşme
öncesi fiyat da vade sonuna kadar geçerlidir “ dedi.
TÜRK BANKACILIĞI ARALIKLARLA
TESTİNE TABİ TUTULUYOR
STRES
Yahşi , konuşmasında Türk Bankacılık sektörünün kısa
aralıklarla stres testlerine tabi tutulduğuna da dikkat çekti.
“ Finansal kriz dönemlerinde bankacılık sektörü testi geçti.
2001 yılı çok ciddi bir testti. Yaklaşık 30 banka sistem dışına
çıktı” diyen Yahşi, “ Şu an faaliyetini sürdürmekte olan tüm
bankalar stres testini geçmiş bankalar. Günümüzde sağlam
pozisyonlarını sürdürmenin yanı sıra birkaç noktada bazı
tehditlerle karşı karşıyalar. Bunlardan biri kârlılık.”
Türkiye’deki bankaların kârlılıklarında ciddi düşüşler
görüyoruz. Öz kaynak kârlılığı geçen yıl yüzde 11’ler
civarındaydı. Bu yıl da benzer oranlar göreceğiz.
Sektörün ortalama sermaye yeterlilik rasyoları yüzde 13’lerden
yüzde 1 aşağı çekilecek gibi görünüyor. Sermaye yeterlilik
rasyoları Türkiye’de yüzde 12 hedef rasyo üzerinden takip
ediliyor. Yüzde 12 bu anlamda optimum seviye midir bununda
tartışılması lazım. “ Yorumunda bulundu.
Türk İstanbul Finans
Zirvesi’nin sponsoru oldu
Katılım bankacılığının Türkiye’de ilki olan Albaraka
Türk, 8-9 Eylül tarihlerinde yapılan İstanbul Finans
Zirvesi’nin “bronz sponsoru” oldu.
Türkiye’nin ilk katılım bankası Albaraka, finans sektörünün
en önemli etkinliklerinden biri olarak gösterilen İstanbul
Finans Zirvesi’nde bronz sponsorlardan biri olarak yer aldı.
8-9 Eylül tarihlerinde yapılan etkinlik, Hilton Convention
Center’da, “Düşük Büyüme ve Düşük Faiz Ortamında Yol
38
Ekoreel ∆ Ekim 2015
Almak” ana temasıyla gerçekleştirdi. Albaraka Türk Genel
Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi’nin panelist olarak katıldığı
etkinlikte, finans sektörünün 2015 yılı ve gelecek dönemde
beklenen gelişmeler ele alındı.
Bugüne kadar 35 ülkeden, 173 konuşmacıyı ve 51 farklı
ülkeden 5 binin üzerinde katılımcıyı ağırlayan İstanbul
Finans Zirvesi’ne, bu yıl da dünya ekonomisine yön veren
pek çok karar alıcı, özel sektör temsilcisi ve akademisyen
katıldı.
ALBARAKA TÜRK UZUN VADELİ
KREDİ TEMIN ETTİ!
Katılım bankacılığın öncülerinden olan Albaraka Türk Katılım, 16 banka ile 1.4 milyar Lira kaynak temin
etti.
Albaraka Türk Katılım Bankası, 11 ülkeden 16 bankanın katılımı ile 278 milyon dolar ve 154.5 milyon Euro murabaha
sendikasyon kredisi temin etti. Bu krediler iki farklı vadede temin edildi, bir dilimi 367 gün vadeli, diğer dilimi ise 2 yıl 3
gün vadeli olarak gerçekleşti.
ALBARAKA TÜRK TURYAP’I SEÇTİ
Katılım Bankalarından olan Albaraka Türk Katılım
Bankası, gayrimenkullerinin satışı için TURYAP’la
el sıkıştı.
sektöründeki kurumsal çözüm ortağı olma girişimlerimize
hız kesmeden devam edeceğiz.’’
Albaraka 28’i konut, 23’ü iş yeri, 15’i arsa olmak üzere
toplam 66 gayrimenkul satışını gerçekleştirmek için
TURYAP ile anlaşmaya vardı. TURYAP Yapı Genel Müdür
Yardımcısı İsmail Özcan konuyla ilgili değerlendirmede
bulundu: ‘‘30 yılın verdiği güven duygusuyla TURYAP
olarak başarılı iş birliklerimize bir yenisini daha ekledik.
Türkiye’nin önde gelen kuruluşu Albaraka gibi büyük
bankanın ihtiyaç fazlası gayrimenkullerinin satışı için
TURYAP’a güvenmesi bizler için oldukça gurur verici.
Satışa, kiralamaya konu gayrimenkulü olan bankaların,
sigorta kuruluşlarının, özel firmaların pazarlama ve aracılık
GAYRİMENKULLERİ SATIN ALMAK İSTEYENLER
İÇİN
Albaraka portföyünden ihtiyaç fazlası gayrimenkullerini
satın almak isteyenlerin, www.turyap.com.tr adresinde yer
alan Teklif Alma ve Satış Şartnamesi’ni, Peşin Satış Teklif
Formu’nu doldurup, Şartname’de belirtilen teminatın
yatırıldığını gösteren dekont ve diğer ekler ile birlikte
imzalı Şartname ve Formu, TURYAP’a göndermesi, satış
sürecinin başlatılması için yeterli olacak.
’NIN ÜST YÖNETİMİNDE DEĞİŞİKLİK
Çalık Holding insan kaynakları müdürü olan Betül Yılmaz,
BDDK’nın 28 Ağustos’ta yazılı onayı vermesinin ardından
yeni görevine resmen atanmış oldu.
1997 Ankara Siyasal İşletme mezunu olan Betül Yılmaz
aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. Ankara’da metroyu,
‘Ankaray’ı ve şehirler arası otobüs terminalini işleten
BUGSAŞ A.Ş.’de 11 yıl insan kaynakları departmanında
çalıştı. Betül Yılmaz yaklaşık 6 yıldır da Çalık Holding’te
çalışmaktaydı, Çalık Holding İnsan Kaynakları Müdürü
iken Bank Asya’ya insan kaynaklarından sorumlu genel
müdür yardımcısı olarak atandı.
BDDK, Bank Asya’nın üst yönetiminde değişikliğe
gitti. İnsan Kaynaklarından sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Betül Yılmaz oldu.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
39
KATILIM DÜNYASI
KATILIM BANKALARI 1035 ŞUBE
SAYISINA ULAŞTI
2015 senesi katılım bankalarının senesi olma
yolunda hızlıca ilerliyor. Katılım bankalarının
7 ayda açtığı şube sayısı 49 oldu. Peki katılım
bankalarının toplam kaç şubesi var?
Katılım bankalarının 2015 ilk 7 ay sonunda yurt içi şube sayıları
toplam 986’dan 1035’e çıktı. Şube sayıları açısından katılım
bankalarının sektör payı yüzde 8.5 oldu. Bu oranın katılım
bankalarının sektördeki aktif payıyla kıyasladığında (yüzde
5.1) oldukça yüksek olduğu görülüyor. Katılım bankalarının
yurt içi personel sayısı da yılın ilk 7 ayında 303 artarak 16 bin
510’a yükseldi.
Türk Bankacılık Sistemi toplam 50 banka, 12 bin 207 şube ve
217 bin 327 personelle faaliyet gösteriyor.
KATILIM BANKALARI ORANLARI
Albaraka
Bank Asya
Kuveyt Türk
Türkiye Finans
Albaraka
* Bank Asya
Kuveyt Türk
Türkiye Finans
TL
7,12
5,97
6,88
6,3
7,13
USD
1,6
0,21
1,25
1,38
1,33
1,25
1,45
1,26
1,3
1,35
1,15
1,3
1,2
1,35
1,2
EUR
1,61
0,16
1,32
1,42
1,22
2,3
* Kar dağıtım tablosu 21.09.2015 tarihli TKBB internet sitesinden alınan verilere dayanılarak oluşturulmuştur.
* Karşılaştırmalı Finansman Desteği tablosu 27.09.2015 tarihi itibarıyla ilgili bankaların inretnet sitelerindeki beyanları
doğrultusunda oluşturulmuştur.
*Bank Asya finansman desteği oranı olarak sadece 12 ay vade tarihini açıkladığı için bu oranlar dikkate alınmıştır
40
Ekoreel ∆ Ekim 2015
KUVEYT TÜRK’TEN MİLYARLIK KİRA
SERTİFIKASI İHRACI
UFUK
UYAN:
ÖNEMSİYORUZ
KİRA
SERTİFİKALARINI
Günümüz ekonomik ve siyasi konjonktüründe kira
sertifikalarının yatırımcılar tarafından böyle yüksek bir
talep görmesinin bankaya olan güveni gösterdiğini ifade
eden Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan “Faizsiz
sermaye piyasası ürünü olan kira sertifikalarının her geçen
gün derinleşmesini önemsiyoruz. Faizsizlik prensibi ile
çalışan Katılım Emeklilik ve Hayat A.Ş. unvanlı iştirakimiz
BES alanında faaliyetlerini sürdürürken yakın zamanda KT
Portföy Yönetimi A.Ş. unvanını taşıyan bir portföy yönetim
şirketini de hizmete sunduk. Bu firmalarımızın yönettiği
fonların da büyümesiyle birlikte piyasada kira sertifikası
ihraçlarına olan ihtiyacın daha da artacağını öngörüyoruz.”
dedi.
KİRA
SERTİFİKA
SUNULACAK
Türkiye’de Katılım Bankacılığı’nın öncülerinden
olan Kuveyt Türk, 150 Milyon TL tutarında kira
sertifikası ihracatı yaptı.
Kaynak çeşitliliğini artırmak amacıyla 2015 yıl sonuna
kadar toplam 1 milyar TL’lik kira sertifikası satışı
gerçekleştirmeyi hedefleyen Kuveyt Türk, 2015 Haziran
ayı itibari ile SPK’dan aldığı 1 Milyar TL’lik ihraç
tavan programı kapsamında nitelikli yatırımcıya kira
sertifikası satışı gerçekleştirdi. 15 Eylül’de talep toplaması
gerçekleştirilen 90 gün vadeli 150 milyon TL tutarında
ihraca yatırımcılardan yaklaşık 200 milyon TL talep geldi.
AVANTAJLARI
HALKA
Yurtiçi piyasada 2013 yılında başlayan kira sertifikası
ihraçlarında Kuveyt Türk’ün bugüne kadar toplamda 1,6
milyar TL ihraç tutarına ulaştığına dikkat çeken Uyan “Bu
tutarın yaklaşık %70’i klasik fon toplama teknikleri ile
ulaşma imkanımızın olmadığı, yeni kaynak olarak temin
edilmiştir. Kuveyt Türk olarak ABD Doları, Malezya Ringiti
ve Türk Lirası gibi farklı para cinslerinde toplamda yaklaşık
3,7 Milyar TL’lik kira sertifikamız piyasada dolaşımda
bulunuyor. Yıl boyu devam edecek ihraçlarımızla kira
sertifikasının avantajlarını nitelikli yatırımcıların yanı sıra
halkımızla da tanıştırmayı amaçlıyoruz.
İSTİFA HABERİ
Kuveyt Türk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdullah Tivnikli,
görevinden istifa etti.
Kuveyt Türk’te beklenmedik bir istifa, Kuveyt Türk’ün yönetim kurulu başkan
yardımcısı istifa etti. Abdullah Tivnikli istifa gerekçesi için “Uzun bir süredir
yönetiminde bulunduğum Kuveyt Türk’ ten ayrılma kararı vermiş bulunmaktayım.
Bu kararı almamda, önümüzdeki dönemde sosyal faaliyetlere, sivil toplum
çalışmalarına ve ailemizin ticari işlerine daha fazla zaman ayırma tercihim
etkili olmuştur. Kuveyt Türk’ün bugün katılım bankacılığında bulunduğu güçlü
konum ve sağlam yönetim kapasitesi bu kararı gönül rahatlığı ile vermeme imkan
sağlamıştır. Bu vesile ile her zaman Kuveyt Türk Ailesi’nin bir bireyi olmaktan
onur duyacağımı belirtmek isterim” açıklamasında bulundu.
İstifanın ardından, boşalan Yönetim Kurulu Üyeliğine, kalan görev süresini
tamamlamak üzere, Mazin S.A.S. AL NAHEDH’in Yönetim Kurulu Üyesi olarak
atanmasına karar verildi.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
41
KATILIM DÜNYASI
KATILIM BANKALARI DEĞERLENDİRMESİ
Buradan gelen fonlar, Vakıf Emeklilik tarafından, faizsiz
yatırım araçlarında değerlendiriliyor. Evrensel piyasalardaki
dalgalanmalara rağmen piyasanın önde gelen ülkeleri olan
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Malezya gibi
pazarlarda büyüme hızla devam ediyor. 2017 itibarıyla
dünya çapında Tekafül pazarının 20 milyar dolara erişeceğini
düşünüyoruz. Ülkemizde de potansiyelin yüksek meydana
geldiğini söyleyebiliriz.”Osman Çelik, 2014 yılının katılım
bankaları açısından epey verimli geçtiğini ve bu dönemde
katılım bankalarının Türk bankacılık sektöründeki payının
da zamanla yükseldiğini dile getirdi.,
Katılım bankacılığın geçen seneki sürdürebilme durumunun
bu sene de devam ettiğini söyleyen Osman Çelik sözlerine
şöyle devam etti:
Türkiye Finans Genel Müdürü Osman Çelik, katılım
bankalarını 2015’e göre oldukça iyi durumda
olduğunu söyledi.
Türkiye Finans Genel Müdürü Osman Çelik’ten katılım
bankacılığına dair önemli açıklamalar, Osman Çelik;
“Katılım bankaları sektöründe 2014 yılı nihayetinde 65,4
milyar TL olan toplanan fonlar, 2015 yılı ilk yarısında 70,4
milyar TL’ye ulaştı” dedi.
Katılım Sigortacılığı’na (tekafül) ilişkin değerlendirmelerde
bulunan Çelik, “Kar Paylaşımlı Katılım Sigortası Finansman Güvencesi” ürünlerini, Vakıf Emeklilik iş
birliği ile Şubat 2015’te müşterilerin hizmetine sunduklarını
hatırlattı.
TEKAFÜL’ÜN ÖNEMİ
Katılım Sigortacılığı, faizsiz veya İslami Sigortacılık
olarak adlandırılan Tekafül’ün, dayanışma anlamına gelen
Arapça orijinli bir kelimeden türediğini belirten ve Tekafül
şirketlerinin topladığı fonların faiz dışı yatırım araçlarında
değerlendirilerek, dönem nihayetinde müşterek havuzdaki
fonlardan elde edilen gelirlerin havuz sahiplerine dağıtıldığını
anlatan Çelik, “Dünyada Tekafül konusunda inşa edilen
çalışmalarda Türkiye’nin Endonezya ve Malezya ile büyüyen
ülkelerden olması beklenmekte, 3 yıl içinde 20 milyar dolara
erişmesi öngörülen Tekafül pazarı, Türkiye’de daha yeni
olmasına rağmen büyük ilgi görüyor. Tekafül, Türkiye’de
yeni gelişmekte olan bir sistem. Bu nedenle yeterince
anlaşıldığını söyleyebilmek için daha erken, bu konuda biraz
vakte ve tanıtıma ihtiyacımız var” diye konuştu.
42
Ekoreel ∆ Ekim 2015
“BDDK’nın yayınladığı haziran maaş bülten verilerine
göre katılım bankaları sektöründe 2014 yılında 65,4 milyar
TL olan toplanan fonlar, 2015 yılı ilk yarısında 70,4 milyar
TL’ye, nakdi kullandırılan fonlar ise aynı dönemde 70,6
milyar TL’den 77,3 milyar TL’ye ulaştı. Katılım bankacılığı
sektörünün toplam aktif büyüklüğü de 104,3 milyar TL’den
115,5 milyar TL’ye, özkaynak büyüklüğü ise 9,7 milyar
TL’den 10,6 milyar TL düzeyine yükseldi.
Osman Çelik, Türkiye’de sigortalılık oranının AB ülkelerine
kıyasla çok düşük seviyelerde yer aldığını vurgulayarak,
sigorta prim imalatının GSYH’ye oranının yaklaşık yüzde
1,3 meydana geldiğini, bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde
9’lara ulaştığını aktardı.
Kişi başına vasati prim imalatının ise dünyada 600 dolar
civarında iken, Türkiye’de 130 dolar seviyesinde seyrettiğini
ifade eden Çelik, katılım sigortacılığı özelinde ise bu
rakamların çok daha düşük olduğuna dikkati çekti.
KATILIM BANKALARININ DEĞERİ 100 MİLYAR
DOLARI GEÇTİ
Çelik, katılım bankalarının aktif büyüklüğünün Türkiye’de
100 milyar TL’yi aştığına ve son 10 senede sektörün ürün,
hizmet, şubeleşme ve alternatif dağıtım kanallarında yeni
yapılandığına dikkati çekerek, 2008 krizinin ardından dünya
genelinde faizsiz bankacılığa ilginin arttığını anlattı.
Türk hükümetinin, Türk bankacılık sisteminden yüzde 5 pay
alan katılım bankacılığının büyümesi için son yıllarda çok
önemli adımlar attığını hatırlatan Çelik, “Ziraat Katılım’ın
ardından Halk ve Vakıf Katılım’ın önümüzdeki aylarda
sektöre giriş yapması bekleniyor. Kamu bankalarının katılım
bankacılığı alanında faaliyete geçmesi, rekabeti ve dolayısıyla
da hizmet ve ürün kalitesini artıracak” diye konuştu.
Türkiye Finans, uluslararası ödüle doymuyor.
Katılım bankalarında ön plana çıkmayı hedefleyen Türkiye
Finans’a uluslararası bir ödül daha geldi. Türkiye Finans,
2014 yılı mali sonuçlarını kamuoyuna duyurduğu 2014
Faaliyet Raporu ile ABD merkezli bağımsız Mercomm
kuruluşu tarafından düzenlenen ARC Awards yarışmasında
Ulusal Bankalar Kategorisinde ‘Onur Ödülü’ ne layık
görüldü. Son ödül ile birlikte Türkiye Finans, 2013 ve
2014 faaliyet raporları ile bugüne kadar uluslararası
kuruluşlardan 12 ödül kazanmış oldu.
ŞEFFAFLIĞI ÖN PLANDA
Tayburn çözüm ortaklığıyla hazırlanan Türkiye Finans 2014
Faaliyet Raporu, Banka’nın şeffaflığını ve sürdürülebilir
ekonomiye verdiği değeri ortaya koyuyor.
Türkiye Finans’ın Katılım Bankacılığı’nda öncü ve
yenilikçi yaklaşımı ile sektördeki başarısının uluslararası
kuruluşlar tarafından taçlandırılmasından büyük mutluluk
duyduklarını ifade eden Türkiye Finans Genel Müdürü
Osman Çelik, “Banka ve iştiraklerimizin faaliyetlerini
şeffaf, yaratıcı ve yenilikçi
bir tarzda anlattığımız
faaliyet raporumuz ile bir kez daha dünyanın önde gelen
firmaları ile yarışıp ödül kazanmış olmak bizim için gurur
kaynağı. Türkiye Finans olarak her alanda iddiamızı ortaya
koyarken, başarılarımızın takdir edilmesi ise önümüzdeki
dönemde pazarda atacağımız yeni adımlar ve ilkler
konusunda doğrusu bizi yüreklendiriyor. Bu başarıda emeği
geçen bütün ekip arkadaşlarımı kutluyor ve sektörümüzde
daha nice ilklere ve başarılara imza atacağımıza yürekten
inanıyorum” açıklamasında bulundu.
Ziraat Katılım şubelerle geliyor
Ziraat Katılım Bankası, en son olarak İstanbul,
Üsküdar ve Gaziantep’te şubelerini açtı. Ziraat
Katılım Bankası, başka nerelere şube açacak?
Banka’nın bu yıl açmayı kesinleştirdiği şubeler ise şunlar:
Çorum Şube, şube müdürü Gökhan Esenyel, İnönü Caddesi
No:61 Merkez Çorum
Kayseri Şube, Vatan Caddesi No:19 Melikgazi
Ostim Şube, şube müdürü Yusuf Coşkun, Ostim OSB 100.
yıl Bulvarı No:46 Yenimahalle Ankara
Adana Şube, Abidinpaşa Caddesi No:11 Seyhan Adana
Fatih Şube, Şube Müdürü Abdullah Akdemir, Macar
Kardeşler Caddesi No:18/A Fatih İstanbul
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
43
SERMAYE PİYASALARI
katkılarıyla...
Gelişmekte Olan Ülke Para Birimleri
230%
2013
MAYIS – 2015 EYLÜL ARASI KUR VE
BORSA’DAKİ
GELİŞMELER
210%
190%
44
Ekoreel ∆ Ekim 2015
01.09.2015
01.08.2015
01.07.2015
01.06.2015
01.05.2015
01.04.2015
01.03.2015
01.02.2015
01.01.2015
01.12.2014
01.11.2014
01.10.2014
01.09.2014
01.08.2014
01.07.2014
01.06.2014
01.05.2014
01.04.2014
01.03.2014
01.02.2014
01.01.2014
01.12.2013
01.11.2013
01.10.2013
01.09.2013
01.08.2013
01.07.2013
01.06.2013
01.05.2013
USD/TL’nin
seyrine
bakıldığında
Mayıs
170%
2013’te
FED’in
parasal
genişlemeyi
durduracağını
150%
açıklaması
sonrası
yukarı yönlü bir trende
girildiği görülmektedir.
130%
USD/TL, 17-25 Aralık
operasyonlarında
iç
siyasi olayların etkisiyle
110%
hafif
bir
ayrışma
yaşasa da 17-25 Aralık
90%
operasyonlarından
dolayı yaşanan yükselme
bu operasyonlardan 5 ay
70%
sonra tekrar kazanılmış
ve
operasyonların
yükselişteki
etkisi
minimize
olmuştur.
Buna
göre
USD/
TL’deki ana yükselişin
USD/TL
EUR/TL
EUR/USD
USD/Real (Brezilya)
USD/Rupi (Hindistan)
Dolar
Endeksi tarihUSD/Ruble
başladığı
dolar (Rusya)
endeksinin
yükseliş
trendine girdiği yani
FED’in parasal genişlemeyi durduracağını açıkladığı
doların diğer ülke para
tarih olan Mayıs 2013’ten bu yana para piyasalarındaki birimleri karşısında değer kazanmaya başladığı tarih olan
gelişmeleri görmek adına 1 Mayıs 2013-10 Eylül 2015 Eylül 2014’tür. Her ne kadar USD/TL dolar endeksindeki
arasında para birimlerinin dolar karşısındaki seyri trendi izlese de doların Türk lirası karşısındaki değer
incelenmiştir. Öncelikle Dolar Endeksi’nin bu süreç kazancı endeksteki para birimlerinin ortalamasının üzerinde
içerisinde yukarı yönlü bir seyir izlediği özellikle Eylül gerçekleşmiştir. Bu durumun sebepleri ise Cumhurbaşkanı2014 tarihinden bu yana yükselişe geçtiği görülmektedir. Merkez Bankası arasında yaşanan kısmi gerginlik, bu
Bu endeks doların gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para dönemde yaşanan 3 seçim ve 7 Haziran sonrası koalisyonun
birimlerinin ortalamasına göre değer kazandığı anlamına kurulamaması olduğu gibi terör olaylarının çok keskin bir
gelmektedir. En çok değer kaybeden para biriminin Rus şekilde başlaması da Türk lirasının diğer para birimlerine
rublesi olduğu görülmektedir. Rus devlet bütçesinin çok göre kırılganlığını artırmıştır. Ayrıca gelişmekte olan
önemli bir kısmını oluşturan petrolün önemli oranda değer ülkelerde ortalama enflasyon %4-5 arasında gerçekleşirken
kaybetmesi, Ukrayna gerginliği, Batı’nın Rusya’ya yönelik Türkiye’de enflasyon %7-8 bandında dalgalanmaktadır.
ambargoları Rus ekonomisinin olumsuz bir seyre girmesine Dolayısıyla diğer para birimleri ile olan enflasyon farkına
sebep olmuştur. Rus ekonomisindeki beklentiler para bakıldığında aslında Türk lirasının dolar karşısındaki seyri
birimine de keskin bir şekilde yansımıştır. Brezilya reali makul karşılanabilir. Tüm bu etkilere ve yüksek enflasyona
ruble sonrası dolar karşısında en çok değer kaybeden 2. rağmen Türk lirası bu zorlu süreçte Brezilya reali ve
para birimi olmuştur.
Rus rublesine göre daha dirençli bir duruş sergilemiştir.
USD BAZLI BİST100&MSCI GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ENDEKSİ
110,0%
100,0%
90,0%
80,0%
70,0%
60,0%
50,0%
BİST100 USD Bazlı
01.09.2015
01.08.2015
01.07.2015
01.06.2015
01.05.2015
01.04.2015
01.03.2015
01.02.2015
01.01.2015
01.12.2014
01.11.2014
01.10.2014
01.09.2014
01.08.2014
01.07.2014
01.06.2014
01.05.2014
01.04.2014
01.03.2014
01.02.2014
01.01.2014
01.12.2013
01.11.2013
01.10.2013
01.09.2013
01.08.2013
01.07.2013
01.06.2013
01.05.2013
40,0%
MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi, USD Bazlı
Mayıs 2013’te FED tarafından parasal genişlemenin
durdurulacağının açıklanması sonrası gelişmekte olan ülke
borsalarının tamamı gerileme trendine girmiştir. Zira bu
süreçte Amerikan parasal genişlemesi hem gelişmekte olan
ülke ekonomileri hem de borsaları için önemli artışların
temel dayanağı idi. Parasal genişlemenin azaltılacağının
açıklanması sonrası yatırımcıların ve ekonomilerin
portföylerini yeni denge durumuna göre şekillendirmesi
sonrası önce borsalar geriledi sonrasında bu durum
gelişmekte olan ülke ekonomik büyümelerine de yansıdı.
Türk borsasının dolar bazlı seyrinin bu süreçte dolar bazlı
MSCI gelişmekte olan ülke borsalarının ortalamasından
daha fazla değer kaybettiği görülmektedir. Bu durum
Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelere göre daha kırılgan
olmasından kaynaklanmaktadır. Bu süreçte FED’in faiz
artırım beklentisine ek olarak Türkiye’de Gezi olayları, 1725 Aralık operasyonları, yaşanan 3 seçim, 7 Haziran sonrası
hükümetin kurulamaması ve başlayan terör olaylarına
ek olarak 1 Kasım 2015’te ülkenin 4.seçime gidecek
olması kırılganlığı artırmıştır. Özellikle Türk lirasının
dolar karşısındaki gelişmekte olan ülke ortalamalarına
göre görece yüksek değer kaybı borsa endekslerinde
de ayrışmanın bir sebebi olmuştur. Bu durum aslında 1
Kasım sonrası tek başına ya da koalisyon olarak gerginliği
azaltacak ve terörün tekrar bitmesine sebep olacak bir
hükümetin kurulması halinde Türk borsasının çok ciddi
bir ralli sürecine girebileceğine işaret etmektedir. Zira
değerleme çarpanları açısından da Türk borsası gelişmekte
olan ülkelere göre oldukça ucuz bir seviyededir.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
45
SERMAYE PİYASALARI
BİST100, USD/TL ve GÖSTERGE TAHVİL FAİZ ORANI
230%
210%
190%
170%
150%
130%
110%
90%
70%
USD/TL
Sonuç olarak her ne kadar 1 Kasım sonrası bir hükümet
kurulması ve gerginliğin azalması kısa vadede USD/
TL’nin gerilemesine sebep olacak olsa da özellikle USD/
TL’de uzun vadeli beklenti yukarı yönlüdür. Zira FED
Ekoreel ∆ Ekim 2015
01.09.2015
01.08.2015
01.07.2015
01.06.2015
01.05.2015
01.04.2015
01.03.2015
01.02.2015
01.01.2015
01.12.2014
01.11.2014
01.10.2014
01.09.2014
01.08.2014
Gösterge Tahvil Faiz Oranı
Türk borsasının gelişmekte olan ülke borsalarına paralel
düşmesi ve doların TL karşısında değer kazanmasına
ek olarak ülkede faizler de bu süreçte ciddi yükselmiştir.
Türkiye’ye has olaylar faizin yükselmesinde bir etken
olarak görülse de başat faktör FED’in parasal genişlemeyi
durduracak olması sonucu 2002-2007 ve 2009-2013 arası
gelişmekte olan ülkelere pompalanan bol likiditenin artık
devamının gelmeyeceğinin yanı sıra söz konusu ülkelerden
çıkıp ana vatanına likiditenin dönecek olması paranın
maliyetini de artırmaya başlamıştır.
46
01.07.2014
01.06.2014
01.05.2014
01.04.2014
01.03.2014
01.02.2014
01.01.2014
01.12.2013
01.11.2013
01.10.2013
01.09.2013
01.08.2013
01.07.2013
01.06.2013
01.05.2013
50%
BİST100
Aralık 2015 itibariyle yüksek ihtimalle faiz artırımına
başlayacaktır. Son 2 yıllık süreçte piyasaların nabzını
ölçmüş ve gelişmekte olan ülkelerin kendilerini bu sürece
uyarlamasını beklemiştir.
1 Kasım’a kadar Türk borsasının baskı altında kalmaya
devam etmesi beklenebilir. Ancak seçim sonrası bir
hükümet kurulabilir ve gerginlik azalırsa borsa hızlı bir tepki
verebilir. Zira dolar bazlı Türk borsası tarihi diplerine yakın
bir seviyededir. Sadece siyasi tansiyonun düşmesi bile ucuz
olan bu potansiyelin yabancılar tarafından kullanılacağına
işaret etmektedir. Seçim sonrası yaşanabilecek bu mini
ralliye rağmen faiz artırım süreci hem borsaları hem de
faizleri baskı altında tutmaya devam edecektir.
MAKALE
Fikret AKDEMİR TMSF Fon Uzmanı
NEDEN KAMU KATILIM BANKASI
Faizsiz Bankacılık sisteminde, neden kamu katılım bankasına
ihtiyaç duyulmuştur? Sorusuna ilişkin argümanları şöyle
sıralayabiliriz;
● Dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeler izlendiğinde
Türkiye’de katılım bankacılığının büyük bir potansiyele sahip
olduğu görülmektedir. Sektörde katılım bankası sayısının
azlığı rekabet ve kaliteyi olumsuz etkilerken, müşteri ilgisinin
de düşük kalmasına neden olmaktadır. Sektöre yeni katılım
bankalarının girmesi canlanma (hizmet, ürün ve istihdam
artışı) ve rekabet ile sektörün ve her bir katılım bankasının
kalitesini ve sektöre ilgiyi artırırken sektörün ve oyuncuların
ölçeğinin büyümesine, daha fazla atıl fonun daha sağlıklı
ve istikrarlı bir şekilde ekonomiye kazandırılmasına katkı
sağlayacaktır.
● Bankacılık sektörünün genelinde olduğu gibi dört katılım
bankasından üçü ağırlıklı yabancı sermayelidir. Yurt içinde
özellikle bu sektöre yatırım yapabilecek kesimde sermaye
birikiminin yetersizliği, kamu tarafından bir katılım bankası
kurulmasını zorunlu kılmıştır.
● Kamu bankaları, bankacılık sisteminde 3’te 1’lik bir paya
sahip. Dolayısıyla kamunun, otorite noksanlığını ortadan
kaldıran, ticari kaygılardan yoksun “rol model” olarak
sisteme girmesi sinerji oluşturur, sektörü büyütür, geliştirir,
yaygınlaştırır.
● Sektörün büyümesinin devlet öncülüğünde olması, sisteme
güveni artıracaktır.
● Türkiye’nin 81 ilinin 7’sinde hiç katılım bankası yok, Kişi
başına düşen banka sayısı esas alındığında; konvansiyonel
bankanın en az şubesi olan ilde dahi 32 bin kişiye bir
konvansiyonel banka düşerken, Katılım bankasının en fazla
şubesi olan İstanbul’da dahi 39 bin kişiye bir katılım bankası
düşmektedir. Dolayısıyla katılım bankaları hizmetlerini
hala geniş kitlelere ulaştıramamıştır. Kamu katılım bankası,
katılım bankacılığının Anadolu’ya yayılmasına büyük katkı
sağlayacaktır.
● “Kamu mevduatı” katılım bankacılığına kazandırılır.
Böylece katılım bankaları aracılığı ile uzun vadeli kaynak
kullandırılmasının yolu açılabilir. ● Faizsiz sistemi kullanacak ve kullanmak isteyen tüm
taraflara (kamu, belediyeler, vakıflar, esnaf, çiftçi, işçi,
diyanet vb.) kamu güvencesi ve gücüyle fırsat eşitliği
sağlanmış olacaktır.
●
Sektörün ürün çeşitliliğini artırmasına katkı sağlar,
kamu eliyle yeni ürünler geliştirilir. ●
Faizsiz Bankacılığın en önemli örneği Türkiye’nin
de üyesi bulunduğu İslam Kalkınma Bankası’dır. Türkiye
1984 yılında İslam Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu’nda
devamlı üye bulundurma hakkını elde etmiştir. Böylece
Türkiye elli devleti çatısı altında toplayan İslam aleminin en
büyük finansman kuruluşunda çok etkin rol oynayabilecek
konuma gelmiştir. Faizsiz finans endüstrisinin 2020 yılında
4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edildiği düşünüldüğünde
Türkiye bu global faizsiz fonlar için çekim merkezi olacaktır.
● İstanbul’un “Uluslararası Finans Merkezi” olması
yönündeki çabalar desteklenmiş olacaktır.
● Sektörün kredileri içinde, kamu politikalarıyla da uyumlu
bir şekilde KOBİ’lere verilen kredilerin en yüksek paya
sahip olduğu görülmektedir. Reel işlemlerin fonlanmasında
ekonomi politikaları kamu katılım bankası kanalıyla daha
rahat uygulanabilecektir.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
47
DOSYA
OTOMOBİL MARKALARI VE
LOGOLARININ ANLAMLARI
Peugeot’un ilk olarak testere ve kahve değirmeni
ürettiğini, Toyota’nın dokuma tezgahı üretmek
için kurulduğunu, BMW’nin dünyanın en yakışıklı
arabası, Mercedes’in ise dünyanın en akıllı arabası
olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz!
Dünya üzerinde milyonlarca insan tarafından kullanılan
araba markalarının isimlerinin nereden geldiğini merak
ediyorsanız cevabı bu haberde bulacaksınız, işte ülkemizde
yollarda gördüğünüz araba markalarının anlamları ve
hikayeleri;
AlfaRomeo
Ülkemizde Alfa Romeo veya
Alfa olarak bilinen markanın
ismi Anonima Lombardo Fabrica
Automobili’dir. Alfa markası, Romeo
soyadını kuruluşundan dokuz yıl
sonra 1919’da aldı. Romeo, Nicola
adlı bir Alfa mühendisinin soyadıydı.
Firma 1910 yılında Milano’da
kurulduğunda yönetim logo olarak, şehrin iki sembolünü
kullanma kararı aldı. ilki, şehrin logosunda yer alan kızıl
bir haçlı, İkincisi ise Visconti ailesi’nin flamasından alınan
bir yılandı. Bu ilginç logonun ilk Haçlı Seferi’nde Araplar’a
karşı kazanılan zaferi simgelediği söylenmektedir.
Audi
Marka ismi firmanın
eski
yöneticilerinden
August Horch tarafından
verilmiştir. Horch Kendi
isminin Latince karşılığı
Audi’yi
kullanmıştır.
Amblemdeki dört halka
ise araba birliği için bir araya gelip ittifak kuran dört firmayı
simgeliyor. Audi markası VW grubun alt bünyesinde
bulunan bir dünya otomotiv devidir.
48
Ekoreel ∆ Ekim 2015
BMW
Ülkemizde
bilinen
adı
Bayerischen Motoren Werke
firmasının baş harflerinden
oluşmuş bir markadır. 1913
yılında Karl Friedrich Rapp
tarafından Almanya’nın Münih
kentinde kurulmuştur. BMW,
Birinci Dünya Savaşı’nda uçak
motorları üretmeye başlamış
sonra motorsiklet ve araba üretimi de yaparak dünya
üzerinde sayılı otomobil markalarından biri haline gelmiştir.
BMW markasına sahip ilk otomobil olan Dixi 1929 yılında
üretilmiştir. Kurulduğundan bu yana değişmeyen BMW
logosunda lastik içinde dönen pervane figürü vardır.
Citroën
1919 yılında André Citroën
tarafından
kurulmuştur.
Otomobil dünyasına birçok
yenilik ve ilkler ile katkı
sağlamış
bir
markadır.
Citroën’in hafızalara kazınan
sembolü ”double chevron”
(rütbe işareti) André Citroën’in kendi buluşu olan üçgen
dişli sisteminden esinlenilmiştir.
Ferrari
Dünyada ve ülkemizde
Otomobil meraklılarının
takip ettiği, dünyanın en
ünlü lüks spor araba üreten markalarından biri olan Ferrari,
adını kurucusu Enzo Ferrari’nin soyadından almıştır.
Markanın şaha kalkan at figürlü logosunu ise İtalyan Kontes
Paolina Baracca, bizzat kendi aile flamasından esinlenerek
hazırlamış ve Enzo Ferrari’ye hediye etmiştir. Ferrari’nin
kelime anlamı nalbant’dır.
FIAT
Mercedes
1899 Yılında Giovanni Agnelli Tarafından İtalya Torino’da
Kurulmuştur. Marka ismini Fabbrica Italiana Automobili
Torino
kelimelerinin
baş
harflerinden almıştır. Dünyanın
en
büyük
otomobil
ve
endüstriyel grupları arasında yer
alan otomobil devinin logosu
basit olarak FIAT harfleri ve
sportif başarılarını simgeleyen
defne yapraklarından yapılmış
bir çerçeveden oluşmuştur.
Müşterisi tarafından
isim verilen tek
otomobil markasıdır.
Kurucusu Gottlieb
Daimler ve Karl
Benz Firmaya 36 adet Daimler siparişi veren ve bu
otomobillere en sevdiği kızının adının konmasını isteyen
Emil Jellinek’in talebi ile Mercedes adında üretim yapmış ve
1902 yılında isim tescili yaparak otomobil üretimlerinde bu
markayı kullanmıştır. Logosu olan Yıldız motorlu araçların
“karada, suda, havada” evrenselliğini simgelemek amacıyla
kullanılmıştır.
Ford
Markanın ismi kurucusu
Henry Ford’un soyadından
gelmektedir. 1903 yılında
kurulan firma dünyanın
ilk seri bant üretimi
yapılan,
Otomobillerde
değiştirilebilir parçalar kullanmaya ilk başlayan ve seri
üretim bandı ile sanayi devrimi yolunu açan firma olmuştur.
Firma logosu Mavi zemin üzerinde firma isminin yazıldığı
basit bir logodur.
Honda
1948 yılında Soichiro Honda
tarafından kurulmuştur. Marka
ismi kurucusunun soyadından
gelmektedir.
Başlangıçta
motosiklet
üretimi
yapan
firma zamanla otomobil, tekne
motoru, robot ve uçak üreten bir
firma haline gelmiştir. Dünyanın bir numaralı motor üreticisi
olan Honda Japon otomotiv sektörünün gelişmesine de ciddi
katkılar sağlamıştır. Firma logo olarak otomobillerinde
isminin baş harfini kullanmaktadır.
Hyundai
1967 yılında Güney Kore
Ulsan’da Chung Ju Yung ,
Hyundai Motors Company
firmasını HMC adıyla adıyla
kurarak
İngiltere’den
kit
halinde gelen Ford modeli
arabaları
monte
etmeye
başlamıştır. 1974 yılında kendi üretimi olan ilk otomobilini
piyasa sunan marka yabancı lisansa bağlı kalmamak için
kendi motor ve vites sistemini geliştirip kısa zamanda dünya
devleri arasında yükselmiştir. Kore dilinde Hyundai kelimesi
şimdiki zaman, asri zaman anlamında kullanılmaktadır.
Mitsubishi
Japon otomobil firması “Mitsu”
kelimesi, 3 rakamını; “Bishi” ise elması
temsil eden 3 Elmas anlamındadır. Üç
kanatlı baklava şeklindeki logosunda,
Samurai armasından esinlenilmiştir.
logo sorumluluk bilincini, centilmenliği
ve
cemiyetler
arası
uyumu
simgelemektedir.
Nissan
1934 yılında kurulmuş bir otomobil
markasıdır. Müşteri memnuniyeti
amacıyla otomobil üreten firmanın
logosu dürüstlüğü ve samimiyeti
sembolize etmektedir.
Opel
Adam Opel 1862’de Dikiş
makinesi ve bisiklet üretimi
amacı ile firmasını kurdu, Opel
kardeşler (Adam’ın oğulları),
1902’de lisanslı olarak Fransız
Darracq modellerini üretmeye
ve Opel-Darracq markası altında
pazarlamaya başladı. Otomotiv
sektöründe Almanya’da ilk seri
üretim hattını kuran ve katalitik konvertörlü modeller serisi
sunan üreticidir. Logodaki tekerlek güveni , şimşek ise hızı
ifade etmektedir.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
49
DOSYA
Peugeot
Peugeot’nun sanayi macerası,
1810
yılında
bir
çelik
dökümhanesi ile başlamıştır.
Testere, dikiş makinesi, saat
mekanizmaları
ve
kahve
değirmenleri üretimi yapmış,
1891’den itibaren ise otomobil
üretilmeye başlanmıştır. 1847
yılından beri kullanılan aslan logosunun anlamı ‘’Aslan gibi
güçlü’’ demektir.
Renault
1899’da
Société
Renault
Frères olarak Louis, Marcel
ve Fernand Renault kardeşler
ve arkadaşları Thomas Evert
tarafından
kurulmuştur.
Fransa’nın en büyük, dünyanın
sayılı otomobil üreticilerinden
biri olan firma 1968 yılından beri ülkemizde de otomobil
üretimi yapmaktadır. Logo olarak kullanılan eşkenar
dörtgen, tepetaklak edildiğinde geometrik formunu koruyor.
Bu şekil, modernliği ve geleceği simgelemek amacıyla
tasarlanmıştır.
SEAT
1919’da kurulan firma 1931
yılına kadar Fiat-Hispania adı
altında otomobil üretimi ve
satışı yapmıştır. 1931 yılından
sonra Sociedad Espanola de
Automobiles de Tourismo
kelimelerinin ilk harflerinden
oluşturulan marka ismi SEAT
50
Ekoreel ∆ Ekim 2015
ile markasını yenileyerek üretimlerine devam etmiş ve
1990’lı yıllarda VW grubu altında yer almıştır. Marka
Logosu olarak Spain (İspanya) kelimesinin ilk harfi “S”
kullanılmaktadır.
SKODA
Škoda Auto, 1895 yılında bisiklet
yapmak üzere kurulmuş, 1899
da motosiklet, 1900’lü yılların
başında ise araba yapmaya
başlamış dünyanın ilk otomobil
firmalarından biridir. 1991`de
VW tarafından satın alınmıştır.
Skoda’nın ilginç bir logosu
vardır,
amblemde
bulunan
kanatlı ok hayal etmeyi, itina göstermeyi, hız ve ilerlemeyi
sembolize ediyor.
SUBARU
1917 yılında Japon hava
ve deniz kuvvetleri için
uçak geliştirip üretmek
amacıyla
kurulan
firma, savaştan yenik
çıkan
Japonya’nın
silah
üretiminin
yasaklanmasının
etkisiyle adını Fuji Sangyo olarak değiştirmiştir. Motorlu
kara taşıtları geliştirme ve üretme kararı da alan Fuji
Sangyo’nun 1950 yılında on iki farklı şirkete bölünmesinin
ardından, otomobil bölümünün adının Subaru olmasına
karar verilmiştir. Logosu, 6 Japon araba üreticisinin
birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Oval içindeki 6 yıldız, bir
araya gelen firmaları sembolize eder.
SUZUKI
Wolkswagen
Michio Suzuki tarafından
1920 yılında dokuma tezgah
fabrikası olarak kurulmuştur.
Marka ismi kurucusunun
soyadından
gelmektedir.
1950
yılından
sonra
motorsiklet ve otomobil
üretmeye başlayan firma
logosu olan S işaretini 1961 yılında yaptığı yarışmada 300
tasarım arasından firma yetkilileri tarafından ‘’uzlaştırıcı’’
bulunduğu için seçilmiştir. Otomobilleri kadar dünyada
motorsikletleri ile de kendilerinden söz ettirmeyi başarmış
bir firmadır.
1937 yılında tek model halk tipi
otomobil üretimi için Nasyonal
Sosyalist Alman İşçi Partisi
tarafından Alman Otomotiv
Birliği’ne kurdurulan otomobil
firmasıdır. 2. Dünya savaşından
sonra İngiliz hükümeti tarafından
tekrar üretim yapılması için
onarılır ve müttefikler için
araç üretimi yapmaya ve tüm
dünyaya araç göndermeye başlayan firmanın Logosu
Porsche mühendisi Franz Xaver tarafından bulunmuştur.
Logo Volks’un (halk) V’ si ile
Wagen’in (araba)
W’sinden
oluşur. Bu arma Almanya’nın
Wolfsburg şehrine de ithaf
edilmiştir.
Toyota
Dünyanın
en
büyük
otomobil
üreticilerinden
birisi olan Toyota 1918
yılında dokuma tezgahları
üretmek
amacıyla
kurulmuş, 1933 yılında
ise
kurucusu
Sakichi
Toyoda’nın
oğlunun
ısrarı ve yönlendirmesi ile otomobil üretimine başlamıştır.
3 elipsten oluşan amblemi Toyota’nın geleceğe yönelik
kararlılığını gösteriyor. İlk elips araba sahibini, ikinci elips
Toyota’yı ve bu iki elipsi çevreleyen üçüncü elips ise Toyota
teknolojisinin ve yeniliğinin sınırsız olanaklarını ve yaratıcı
ruhunu temsil eder.
Volvo
Volvo kelimesi latince “araç
sürerim” anlamına gelmektedir.
1927 yılında İsveçli rulman
üreticisi SKF’nin bir yan firması olarak kurulmuştur. İkinci
dünya savaşı sonrasına kadar otomobil üretiminde fazla
varlık gösteremeyen firma 1950’li yıllara kadar Kamyon,
Tekne motoru ve Uçak motoru üretmiştir. Sağlamlığı ve
güvenli olması ile ön plana çıkmış bir otomobil markasıdır.
Logosunda İsveç çeliğini simgeleyen daire ve ok
bulunmaktadır. Logo aynı zamanda mitolojik olarak demir
silahlarla donatılmış savaş tanrısı Merih’i simgelemiştir.
Haber
Volkan ÖZEFE
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
51
MAKALE
Abdullah Bozgeyik
[email protected]
Haberlere Yatırım
Penceresinden Bakış
Son zamanlarda haberleri ve özellikle ekonomi haberlerini
izleyenlerin sayısı ciddi şekilde azalırken, izlenen
haberlerde ise güncel gündeme ve magazine odaklananların
sayısı gittikçe artıyorsa sorun var demektir. Eğer çalışan,
öğrenci, devlet memuru veya emekli iseniz ekonomi, döviz
hareketleri, yatırımlar ve özellikle istihdam verileri pek
ilginizi çekmeyebilir. Oysa söz konusu detaylar tüm toplum
için yatırımlarla direk ilgilidir. Aynı kapsamda devam
edecek olursak; durgunluk, nakit sorunu ve piyasalardaki
kırılganlık da dikkatinizi çekmeyebilir. Bu da reel ekonomi
ile ilişkiseldir. Haberlerden uzak durarak bu başlıkları sadece
siyasiler, iş adamları ve ekonomistlerin kendi aralarında
konuştuğu, tartıştığı konular, yazılar ve programlar
çerçevesinde görerek kendinizi soyutlayabilirsiniz.
Oysa tüm bu konularda ülkede yaşayan tüm kesimler
istisnasız ve kademeli olarak etkilenir. Toplumda çoğu
kesim ise; bu etki zamana yayıldığından ve farklı şekil ve
kapsamda karşımıza çıktığından fark etmeyebilir. Çünkü
konu bazı alanlarla ve kişilerle sınırlanmaktadır.
Bu durumlarda özellikle girişimciler, işadamları ve siyasiler
pozisyon alırlar, ekonomistler ve yazarlar konuya özel
muhtelif bakış açıları ile görüşlerini bildirirler. Veriler
52
Ekoreel ∆ Ekim 2015
belirli bir aşamada aşağı veya yukarı doğru hareket eder
ve iflaslar ve istifalar yaşanır. Söz konusu iflas bizimle
ilgili sektörde ise bunun bize olumsuz olduğu kadar
olumlu etkileri de olabilir. Çünkü eğer Kriz Yönetimi’nden
haberdar isek dahası belirli stratejileri uygulayabiliyorsak
pozisyon alabiliriz. Bu dönemlerde Ticari gayrimenkul
yatırımı, kiralık ve satılık otel ve binaların artması beklenir
ki, artar ve yatırımcılar da buna özel pozisyon alır.
Kriz Çincede “fırsat” ve “tehdit” kelimelerinden
oluşmaktadır. Kriz kelimesini duyunca aklımıza nedense
sadece “ekonomik kriz” geliyor. Doğal afetlerle ilgili krizleri
ise yönetemiyoruz. Dahası genelde merkeziyetçi, gelişime
ve dünyaya kapalı, emir komuta zinciri ile yönetilmeye
çalışılan şirketlerimizin çokluğu ve yönetimlerin krizleri
örtbas etmesi nedeniyle yönetimsel krizleri pek tanımıyoruz.
Oysa kriz yaşantımızda ve iş hayatında ölüm ve vergiler
kadar kaçılmazdır. Konuya özel kitabım: “Krizlerden
yükselerek Çıkın”, BAMM yayınları 2008.
Son söz: Türkiye krizlerini hep yönetmiştir ve yönetecektir.
Yeter ki Kriz yönetiminden doğru yararlanalım.
MARKİZ PATENT, sınai haklar olarak
adlandırılan marka, patent ve endüstriyel
tasarım tescil işlemleri konusunda gerekli
işlemlerin doğru, hızlı ve ekonomik bir
şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak
amacıyla Avrupa Patent Vekili olan
Orhan ERİMAN tarafından kurulan, gerek
yurtiçi gerekse yurtdışında hizmet veren bir
25 yıllık tecrübeyle yurtiçinde kendi uzman
kadrosu ve teknolojik altyapısı ile hizmet
veren Markiz Patent, yurtdışındaki işlemler
için de yurtdışındaki patent vekili partnerleri
ile koordineli olarak çalışmaktadır.
• Marka
• Patent
• Endüstriyel Tasarım
MARKİZ MARKA PATENT HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.
Barbaros Bulvarı No: 66 K.3 D.9 Beşiktaş - İstanbul
Tel: 0(212) 347 62 55 (Pbx) Fax: 0(212) 347 64 60
www.markizpatent.com.tr
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
53
TEKNOLOJİ DÜNYASI
Bahadır Kaya
Teknoloji editörü [email protected]
3D Yazıcılar Finans Sektörünü
Etkileyebilir mi?
ABD Başkanı Obama tarafından geleceğin
sanayi devrimi olarak tanımlanan, 3D
Yazıcıların gelecekte üretim hızlarının ve
kabiliyetlerinin artması ile birlikte finansı
doğrudan olmasa da dolaylı yoldan
etkileyeceğine inanıyorum.
3D Yazıcıların finans hizmetlerine etkisinde akla
ilk gelen sanayi şirketlerinin aldıkları finans
hizmetleri (krediler vs) olacaktır. Şirketlerin
üretim döngülerinde veya geleneksel maliyet
modellerinde değişim olması (Makina sayısı
minimizasyonu ile gelecek az sermaye yatırımı,
daha ucuz ve hızlı prototip üretime yeteneği vb.)
durumunda, geri ödemenin doğasında olan, ne
kadar sürede finansmana ihtiyaç duyulacağı ve
geri ödeme konusundaki yetenekler de önemli
ölçüde değişecektir. Bu da üretimin finanse
edilmesinde farklı bir bakış açısının gerekliliğini
doğurabilir.
Neticede, 3D Yazıcı daha hızlı ürün
geliştirilmesine, prototip aşamasında daha
az maliyete ve geliştirilebilir ürün çeşitliliği
miktarında artışa sebep olacaktır. Günümüz,
tüketim trendleri ele alındığında firmalar, bir işe özel daha
yüksek teknolojili parça ve bileşenleri üretebilir duruma
gelecektir. Bu da ürün çeşitliliğini arttırıp, pazar satış
hedeflerinin değişmesine yol açabilir. Kredi veren firma için
ise, bu değişim kalite yönetimi ve güvence gibi kavramların
üzerinde değişiklik yapmalarına sebebiyet verebilir. Yani, bir
kurum inovasyona olan bakış açısı ile kredi veren kurumlar
için daha olumlu bir izlenim verebilir.
Bir diğer konu ise üretimin tedariğine bakan tarafı, J. Keynes’
e göre “Tarifleri taşımak, kek ve bisküvileri taşımaktan daha
kolaydır.” Kurumsal üretim ve malzeme planlamasında
üretimde kullanılacak yan sanayi ürünleri, talebe yönelik
olarak aylar veya yıllar önceden sipariş verilebiliyor. 100
000 adet yan sanayi ürünü, ürüne ve büyüklüğüne göre 3D
Yazıcılar ile aylar içinde üretilmesi önümüzdeki yıllarda
54
Ekoreel ∆ Ekim 2015
mümkün olacaktır. Burada Çin’ de üretilecek ürünün fiziksel
satışı ve taşınmasından ziyade, fiziksel ürünün lisanslanıp
dijital kopyasının satılmasını arttırabilir. Böylece, Paypal vb
online ödeme sistemlerinin ticari yönünü kuvvetlendirebilir
ve dış ticarette çokça bilinen akreditifleri ikinci plana atabilir.
Hali hazırda, Boeing gibi birçok firma üretimlerinin bir
kısmını 3D Yazıcılar ile devam ettirmektedirler. Boeing en
son, F/A 18 Super Hornet uçağında 150 farklı parçanın SLS
3D Yazıcısından üretildiğini geçtiğimiz aylarda açıklamıştı.
Firma, hedef olarak ise 20 bin parça tipini 3D Yazıcı ile
üretmeyi planlıyor.
Sonuç olarak, 3D Yazıcıların global endüstride ekonomik
alışkanlıkları değiştireceğini düşünüyorum. Buda dolaylı
olarak bankacılık ve finans sektörünün yaklaşımını
etkileyebilir.
IOS için Google Cüzdan Uygulamasında
Kullanıcılar Sadece Email iletişimini kullanarak
para alıp gönderilebiliyor.
Para transferlerini kolaylaştıran Android Pay uygulaması
sonrası, Google şimdi de cüzdan uygulamasının yeni
sürümünü yayına aldı. Bu sürüm ile kullanıcılar sadece
email adreslerini kullanarak para gönderebiliyor ve
isteyebiliyorlar. Para alırken uygulamanızın olmasına
gerek de yok üstelik. Google Cüzdan banka kartını ATM
lerde kullanmak için talep de edebiliyorsunuz. Henüz,
ABD için geçerli olan uygulama önümüzdeki yıllarda
yaygınlaşacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Apple’ dan sonra Samsung da Telefon Kiralama
Modeline Geçiyor
Apple’ ın kiralama projesi sonrası Samsung ABD’ de
kiralama servisine başlayacağını duyurdu. Şirketler telefon
kiralama modeliyle, yeni modelleri eski kontratları sebebiyle
alamayan kullanıcıları hedef almış. Bu model ile şirketlerin
daha düzenli gelir elde etmesi de sağlanmış oluyor.
Monese Dijital Bankacılığa Yeni Bir Bakış Açısı
Getiriyor
Office 2016 Çıktı
22 Eylül itibariyle Microsoft Store üzerinden satılmaya
başlanan Office 2016’ nın en önemli özellikleri bulut
öncelikli ve mobil entegre olması. Windows 10 ile bir atılım
ve entegrasyon modeline geçen Microsoft’ un Office 2016’
sında bu entegrasyonun belirtilerini de görebiliyorsunuz.
Akıllı asistan Cortana’ nın Office uygulamalarıyla
entegrasyonu yeni gelen özellikler arasında. Ayrıca,
geçtiğimiz yıllarda Microsoft ailesine katılan Sunum
hazırlama aracı Sway de Office 2016 da yerini almış. Office
2016’ nın dikkat çekici bir başka yeniliği ise Office 365
gruplar. Artık ekipler dokümanları üzerinde ortak çalışma
yapabiliyorlar. Office 2016’ da bütün dokümanların mobil
uyumlu çalışmasındaki problemler de tamamen giderilmiş.
Yeni ürünü satın almak kullanmak için Microsoft Store a
erişiminizin olması yeterli.
Dakikalar içinde banka hesabı açmanızı mobil uygulama
ile sağlayan Monese’ nin 3 aylık beta sürümü yayınlandı.
Monose fiziksel bir banka gibi durmasa da, sizlere ATM’
den nakit çekme, Emeklilik maaşı, maaş vb ödemeleri
yapma imkanı sunduğu gibi fatura da ödeyebilmenizi de
sağlıyor. Müşteriler, ATM de nakit çekerken veya para
transfer ederken ekstra ücret ödemiyor. Monese EEA ‘ da
yaşayan 18 yaş üstü herkes tarafından kullanılabilir. Monese
bankacılığı Kredi notu iyi olmayan kişilerde kullanabiliyor.
Bu da kredi notu sebebiyle bankacılık hizmetlerinden
faydalanamayan müşteri potansiyelini Monese’ e çekmesi
planlanmış. Android uygulamasında kullanıma açılan
monese’ nin IOS uygulaması da yakında yayına girecek.
İngiltere tabanlı uygulamanın dijital bankacılığa yeni bir
vizyon getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Çünkü Monese,
internet şubesi de olmadan sadece mobil şube ile yola çıkan
ilk örneklerden.
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
55
TEKNOLOJİ DÜNYASI
IOS 9 yayında
Haziran ayında Apple IOS
9 özelliklerini tanıtmıştı. Bu
özellikler Eylül ayında Iphone
kullanıcıları için hizmete girdi.
Yeni siri, Haritalarda toplu
taşma bilgileri, yeni news,
Apple pay güncellemeleri
ve cüzdan uygulaması, yeni
not uygulaması, yenilenen
healthkit
uygulamalarıyla
IOS 9 daha dinamik ve
modern bir hale geldi. IOS 9
a yükseltilebilecek modeller
IOS 8 deki ile aynı kaldı. Yani,
Iphone 4S ve iPad 2 Ios 9’ a yükseltilebiliyor. IOS 8 için 4.6
GB alan gerekirken bu IOS 9 da 1.8 GB a kadar indirilmiş.
Apple WatchOS 2
Apple Watch un güncellemesi Eylül ayında kullanıcılarla
buluştu. Yeni watchOS 2 kullanıcılarına, Transit, Facebook
Messenger, iTranslate, Go Pro ve AirStrip uygulamarını
saatleri üzerinden kullanmalarını sağlıyor. Saat kadran
tasarımının değişmesi ile birlikte kadran üzerinde görünen
uygulamlarının hangisi olacağına da artık kullanıcılar
karar verebiliyor. IOS 9 güncellenmesini yapmış
Iphone kullanıcıları WatchOS 2 den watch cihazlarında
kullanabilecek.
Google Logoyu Değiştirdi
Bankalar Bitcoin İçin Biraraya Geldi
Ağustos ayında Alphabet
çatısı altına girerek
şirket
organizasyon
yapısı değişen Google
Eylül başında logosunu
değiştirdi.
1998 Yılından 2015’ e 6. Logo değişikliğini yapan Google
ile birlikte Google hizmetlerininde logoları yenilenmiş oldu.
JP
Morgan,Commonwealth
Bank
of
Australia,BBVA,Barclays,Goldman
Sachs,UBS,Royal
Bank of Scotland,Credit Suisse,State Street bankaları
bitcoin vb teknolojiye sahip sanal para teknolojilerine
uyum sağlamak için yeni yöntemler geliştirme kararı
aldı. Bu yöntemler, sanal para endüstri standartlarının ve
protkollerinin belirlenmesi olarak sıralandı. Bitcoin’ in
ardındaki blockchain teknolojisinin bankalar tarafından
incelenmesi, henüz erken olsa da sanal paraların kabul
edilen bir para birimine dönüşeceğine ilişkin söylentileri
arttırdı.
Yahoo Logo Değişikliği
Yahoo’ da yönetim değişikliği ile birlikte değişim devam
ediyor. 18 yıldır kullanılan Yahoo logosu Eylül başı
itibariyle değişti. Ağustos başından beri kullanıcıların
oylarıyla belirlendi ve CEO Mayer’ in yorumuyla, daha
okunabilir ve dikkat çeker bir hal aldı.
56
Ekoreel ∆ Ekim 2015
BMW araçlarını Elektrikliye Dönüştürüyor
BMW geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü elektrikli i
modellerinden sonra yeni bir karar alarak önümüzdeki 10
yılda tüm araçlarını elektrikli araçlara dönüştüreceğini
açıkladı. AB’ de Karbon Emisyon katkı kısıtlamalarının
artmasının da bu kararda etkili olduğu söyleniyor.
Volkswagen’a ABD Şoku
Volkswagen, ABD’ de 2009-2015
arası satışa sunduğu dizel araçların
emisyon testlerinde belirtilenin
aksine 40 kat daha fazla çevre
kirliliğine
sebep
olduğunun
anlaşılması üzerine ABD de şok
yaşadı. Satılan yüzbinlerce araç
için 18 milyar dolara yakın ceza
ödenmesi ve ABD yetkililerince
araçların geri çağrılmasının gündemde olduğu gelen bilgiler
arasında. Volkswagen’ in Frankfurt hisselerinde ise yüzde 20
ye varan değer düşüşü bu haberle birlikte yaşandı. Ardından
Fransa ve Güney Kore’ den olumsuz üst düzey yetkili
yorumları gelmesi ve VW CEO’ su Martin Winterkorn’
un daha taze bir başlangıç yapılması için istifa ettiğini
duyurması hisselerde düşüşü devam ettirdi. Almanya’ nın
ekonomisini etkileyecek bu gelişmelerin yaptırımları ne
seviyede gerçekleştireceği merak konusu.
Snapdragon 810, Oneplus 2, HTC One m9, Sony Xperia
Z4 Tablette ve LG G Flex2 de kullanılıyor. Snapdragon
810 da ki ısınma problemleri sebebiyle LG G4 modelinde
Snapdragon 808 kullanan LG, G5 modelinde snapdragon
820 kullanılacağını duyurdu.
Iphone 6S Tanıtıldı
Iphone 6s ile teknik
özellikler
meraklılarla
buluştu. Yeni iphone
4.7 inç ekrana sahip,
iphone 6s ile birlikte
renk seçeneklerine rose
gold’ da eklenmiş. Yeni
3D Touch teknolojisi ile
tek donuş tipiyle 3 farklı
sonuç elde edebiliyor
olacaksınız. İşlemci 64
Bit A9 ile hız aynı sınıf
işlemcilere göre %90
daha hızlı. Iphone 6 S 12
Megapiksel kamerasıyla
4K video çekilebiliyor. 5
Megapiksel ön kameraya
bir de flash eklenmiş.
Apple CEO’ su bugüne
kadar ki en iyi iphone u ürettiklerini duyurduğu lansman
sonrası Apple satışlarının hareketleneceği de bir gerçek.
Facebook Video Alanında Geliştirmelere Devam
Ediyor
Facebook, video piyasasında ağırlığını arttırmak için
geçtiğimiz dönemde Youtube tarafından kullanıma alınan
360 derece videolar özelliği Facebook tarafından da
duyuruldu. Artık, Facebook haber kaynağında 360 derece
videolar desteklenir hale geldi. Video üzerinde tıklayarak
videoyu hareket ettirebiliyor ve bunu mobil,web de
kullanabiliyorsunuz. Henüz, 360 derece video formatı
Internet Explorer ve Safari için kullanıma açılmadı ve
formatın mobil uyumluluğuda çok yakında kullanıcılarla
buluşacak.
Yeni SnapDragon İşlemci Mobil Cihazlarda
performans ve pil ömrünü 2 katına çıkarmayı vaat
ediyor.
Tablet ve Mobil cihazlardaki batarya ve performans
beklentisi artarken Qualcomm çalışmalarına devam
ediyor. Çip üreticisi Qualcomm ürettiği Snapdragon 820
işlemcisinin telefon ve tabletlerde 2 kata varan hızda
performans sağlayacağını duyurdu . Mevcut işlemci
Ekim 2015 ∆ Ekoreel
57
MAKALE
Özgüven Saymaz
Kimliklere yolculuk…
Başarı için kimlikler arası uyum ve denge…
Yaşamımız buyunca isteyerek veya istemeyerek, bilinçli
veya bilinçsiz birçok kimliğimiz olur. Kimliği, kendi
gözümüzde ve başkalarının gözünde ne olduğumuz şeklinde
tanımlayabiliriz. Anne, baba, evlat, kardeş, eş, çalışan,
yönetici, girişimci, öğrenci sahip olduğumuz kimliklerden
sadece bir kaçıdır. Kişiler eş zamanlı olarak birçok kimlik
içinde yaşamak zorundadır. Her kimliğin bir varlık amacı,
kendine özgü duygu, düşünce ve davranış kalıpları olabildiği
gibi, kimlikler arası ortak özellikler ve kimlikler arsı
etkileşimlerde bulunmaktadır.
Sahip olmadığımız bir kimliğe ilişkin bir duygu, düşünce ve
davranışın oluşması veya gelişmesi pek olası değildir. Ancak,
bazı duygu, düşünce ve davranış özelikleri sahip olduğumuz
veya olabileceğimiz diğer kimliklerde de etkili olabilmektedir.
Örneğin, öğrenci veya çalışan kimliğinde sahip olduğumuz
detaycı ve kuralcı olma özelliği, muhtemeldir ki ebeveyn
kimliğinde de olacak ve çocuklarımız ile olan ilişkilerimizi
etkileyecektir. Aynı şekilde, girişimci kimliğimizde olan
özgüven ve keşfetme duygusu eş kimliğimizde de bizi
etkileyecektir. Kimliklere yolculuk…
Bununla birlikte bazı düşünce, duygu ve davranış özellikleri
bizleri ileride başka kimliklere sahip olup olmamada
yönlendirici ve / veya hazırlayıcı olabilmektedir. Örneğin,
öğrenci kimliğinde sahip olduğumuz disiplinli olma özelliği
ileride bizi yönetici kimliğine geçişte etkiliyor olacaktır.
Başarlı olmak için sahip olduğumuz kimliklerin amaçlarına
yönelik kabul görmüş davranışlarını sergiliyor olmamız
gerekmektedir. Bunları sergilerken kimlikler arası denge
ve uyum başarılı olmak için son derece önemlidir. Gerek
kimlikler arasında gerekse kimliklerin kendi içinde uyum ve
denge sağlanamaz ise kalıcı başarı ve mutluluk neredeyse
imkânsızdır. Bir kimlikte başarılı olmak için gerekli olan
58
Ekoreel ∆ Ağustos 2015
özellikleri diğer kimliklerde de aynen uyguluyor olmak hem
kendimizi hem de o kimlikte ilişkide olduğumuz kişileri
olumsuz etkileyerek kaygı, endişe ve problemlere sebep
olacaktır
Bazı kimliklerimiz yaşamımızda baskın olabilir ancak
unutulmamalıdır ki her baskın kimlik bir başka kimlikteki
potansiyelimizi baskılamaktadır. Kimlikler arası baskınlık
yerine yer ve zamana göre değişen uyum ve denge içerisinde
ilgili kimlik özelliklerini sergilemek en doğrusudur. Uyum ve
dengeyi sağlamanın temel yolu ise içinden bulunulan durum
ve amaca göre kimliklerimizi kullanmaktan geçmektedir.
Kimliklerinin farkında, uyum ve denge içinde bir hayat
sürmeniz dileğiyle.
Kitap okuma önerisi, Tamer DÖVÜCÜ, Optimum Denge
Modeli
[email protected] adresinden
derginizi isteyebilirsiniz.

Benzer belgeler