MÜSİAD Türkiye-Malta İş Formu TÜMSİAD Genel
Transkript
MÜSİAD Türkiye-Malta İş Formu TÜMSİAD Genel
Ekim 2015 | Yıl: 01 | Sayı: 6 | Fiyatı 5 TL MÜSİAD Türkiye-Malta İş Formu Türkiye’nin Malta’ya ihracatı 2004 yılında 98 milyon dolar iken, 2014 yılında 1 milyar dolar düzeyine ulaştı. TÜMSİAD Genel İstişare Kurulu Afyon’da Gerçekleştirildi Hüseyin Tunç Türkiye bütün islam ülkeleri içinde ekonomik ve siyasal gücü ve potansiyeli en yüksek ülkedir. İslami Ekonomisi ve Finans Konferansı islami finansla ilgili hükümetin nezdinde gerçekleşen önemli projeler var. Fakat Türkiye bu alandaki insan kaynağı ve araştırmalarda eksik. Sukuk – Kira Sertifikası Kira sertifikaları nasıl çıkartılır ve neden tercih edilir ? Vakıf Katılım Genel Müdürü Atandı İkram GÖKTAŞ ilk genel müdür oldu. Yıl 1 Sayı 6 Ekim 2016 İmtiyaz Sahibi ve Ufuk Altınbaş [email protected] Genel Yayın Yönetmeni Ufuk ALTINBAŞ Danışma Kurulu Doç. Dr. İshak Emin AKTEPE Aydın YABANLI Fatma SELÇUK Editör Yunus Emre ASLANBAŞ Haber Merkezi Volkan ÖZEFE Reklam Pazarlama ve Satış Müdürü Kadir BABA [email protected] Katılım bankaları sektörün tamamlayıcısı mı ? Alternatifi mi ? Katılım bankaları sistemleri gereği faizsiz çalışma prensipleri kapsamında şimdiye kadar hep bankacılık sektörünün alternatifi değil tamamlayıcısı olarak nitelendirildiler. Başta kamu otoriteleri olmak üzere, kendileri de hep bu şekilde bir ifadeye yer verdiler. Bu ifadeyi tartışma zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Neden sektörün alternatifi değil de tamamlayıcısı? Sektörün alternatifi olması acaba birilerini korkutuyor mu? Katılım bankaları gerçek bir alternatif olarak büyük bir çıkış yaparlarsa sektörden % 95 pay alan mevduat bankalarının oranı düşecek diye bir endişe mi yaşıyorlar acaba? Katılım bankalarının asli farklılığı faizsizlik prensibi üzerine yani İslami prensip üzerine çalışıyor olmaları. Dolayısıyla bu prensip diğer faizli bir sistemin tamamlayıcısı değil; başlı başına bir alternatifidir. Bu söylemi çekinmeden herkesin söylemesi gerekmektedir. Tabii ki bu ifade sadece söylem olarak kalmamalı gerçek bir alternatifin gereği olarak tüm detaylar bihakkın yerine getirilmelidir. Tasarım İsmail KAPLANGÜL Basım Yeri Özlem Matbaacılık ve Reklamcılık Ltd. Şti. Litros yolu 2.Matbaacılar Sitesi No: 2BB4 Topkapı / İstanbul Telefon : 0212 501 66 00 (pbx) İdari İşler Sorumlusu Muzaffer Altınbaş Adres Atatürk Mahallesi Alemdağ Caddesi No: 21/3 Ümraniye İstanbul Tel: 0216 474 04 81 Faks: 0216 474 04 88 [email protected] www.Ekoreel.com www.facebook.com/Ekoreel https://twitter.com/Ekoreel İslami Finansman enstrümanlarının hukuki, siyasi ve ekonomik alt yapıları hükümet politikası olarak geliştirilmeye hız kesmeden devam ediyor. Böyle bir zemin yakalanmışken bu ivmeden azami derecede faydalanarak katılım bankacılığını insanların önüne bir alternatif olarak koyabilme cesaretini yetkililerin göstermesi gerekmektedir. Ülkemizin Uluslararası İslami Finans’ın merkezi olması için bu alanda ciddi çalışmalar yaparak, cesaretli söylemlerde bulunup, reformist adımlar atmak şarttır. İnşallah önümüzdeki günler bu adımların atılacağı günler olacaktır ve halkının tamamına yakını Müslüman olan bu güzide topraklarda faizli sistem yerine reel ekonominin can bulacağı faizsiz sistem inkişaf edecektir. Bu gelişmelerin gerçekleşmesi için toplumun en ufak ferdinden, devletin en üst kademesine kadar herkesin üzerine düşen görevler vardır. Bu görevleri yerine getirmeyen her fert mesuldür, görevlerini yerine getirerek bu gelişime katkı yapanlarda ülkemize ve insanımıza yapılan büyük bir hayra vesile olmuş olacaktır. İÇİNDEKİLER 06 ALİ BABACAN’IN İSMİ YETTİ 10 RÖPORTAJ HÜSEYİN TUNÇ ALBARAKA TÜRK KREDİ YÖNETİM MÜDÜRÜ 12 MOODY’S FRANSA’YA “DUR” DEDİ 13 PETROLÜN DÜŞMESİ FABRİKALARI ETKİLEDİ. 14 MAKALE PROF.DR. HAYRETTİN KARAMAN 16 İŞ DÜNYASI FORTUNE 500’DE BULUŞTU 17 İSLAM EKONOMİSİ VE FİNANS KONFERANSI (IIEFC) 21 İSLAMÎ EKONOMİ VE FİNANS 2015 SEMPOZYUMU 23 DEVLETİN BÜTÇESİ 6 AYLIK DÖNEMDE FAZLA VERDİ 29 TÜMSİAD GENEL İSTİŞARE KURULU AFYON’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ 30 TÜMSİAD’DAN KOBİ ZİYARETLERİ 33 MAKALE İNŞ.MÜH. MEHMET RECEP YAZGAN 34 4 Ekoreel ∆ Ekim 2015 24 TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİ KATAR’A GİDİYOR. 27 MÜSİAD EYLÜL AYI SATIN ALMA MÜDÜRLERI ENDEKSI’NI (SAMEKS) AÇIKLADI 28 MÜSİAD TÜRKİYE-MALTA İŞ FORUMU MAKALE DOÇ.DR.İSHAK EMİN AKTEPE 35 VAKIF KATILIM GENEL MÜDÜRÜ İKRAM GÖKTAŞ 36 FİNANSAL SERFİTİKALAR = SUKUK 38 DR. FAHRETTİN YAHŞİ KATILIM BANKALARININ GELECEĞİNİ ANLATTI 40 KATILIM BANKALARI ORANLARI 41 KUVEYT TÜRK’TEN MİLYARLIK KİRA SERTİFIKASI İHRACI 43 47 TÜRKİYE FİNANS’A ONUR ÖDÜLÜ MAKALE FİKRET AKDEMİR 48 OTOMOBİL MARKALARI VE LOGOLARININ ANLAMLARI 52 MAKALE Abdullah Bozgeyik 54 TEKNOLOJİ DÜNYASI MAKALE BAHADIR KAYA 56 IOS 9 YAYINDA 57 VOLKSWAGEN’A ABD ŞOKU 57 FACEBOOK VIDEO ALANINDA GELIŞTIRMELERE DEVAM EDIYOR 57 58 IPHONE 6S TANITILDI MAKALE Özgüven Saymaz Ekim 2015 ∆ Ekoreel 5 KISA HABERLER ALİ BABACAN’IN İSMİ YETTİ 1 Kasım’daki genel seçimlere siyasi partiler son sürat hazırlanmaya çalışırken, Ak Parti, milletvekili adaylarını YÖK’e bildirdi. Ak Parti’nin adaylarından Ali Babacan’ın ismi, ekonomi dünyasında büyük ses getirdi. Türk Lirası, uzun süreli kayıp zamanından sonra yükselişe geçti. Fed’in faiz oranlarını sabit tutması ile destek bulan lira, eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Kasım’da yapılacak seçimler için aday olması ile birlikte bu yüzyılın en uzun süreli kayıp dönemini sonlandırdı ve haftalık yükseliş kaydetti. Lira dolar karşısında, yüzde 1 güçlenerek İstanbul saati ile 19 Eylül 17.48’de 2.9827 seviyesine geldi. C20 ZİRVESİ 15-16 EYLÜL TARİHLERİNDE İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ G20 Zirvesi’nden önce İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde C20 Zirvesi buluştu. G20’ye sunulacak sivil toplum önerilerini şekillendirmek üzere dünyanın dört bir yanından 400’ün üzerinde sivil toplum temsilcisini bir araya getiren C20 Zirvesi 15-16 Eylül tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Zirvede, sivil toplumun G20’ye yönelik politika önerilerinin şekillendirilmesi için uzman konuşmacı ve misafirler bir araya geldi. Zirvede Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’da konuşmacı olarak yer aldı. 6 Ekoreel ∆ Ekim 2015 FITCH TÜRKİYE İÇİN “YATIRIM YAPILABİLİR” DEDİ Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu açıkladı. Türkiye’nin “BBB-” ile “yatırım yapılabilir” seviyede bulunan kredi notunu ve “durağan” not görünümünü teyit etti. Fitch’in açıklamasında şunlar vurgulandı: “Kredi notunun teyit edilmesi güçlü bilançoyu, mali disiplinin seçim döneminde devam ettirilmesini yansıtıyor. Genel kamu bütçe faiz dışı fazlasının 2015’te yüzde 1,1 olmasını, Kamu borcunun GSYH’ya oranında aşağı trendin devam etmesini ve oranın 2017 sonunda yüzde 30’a inmesinin bekliyoruz.” MOODY’S TURKCELL’İN YÜZÜNÜ KREDİ İLE GÜLDÜRDÜ Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Turkcell’in kredi notunu yükseltmesi dikkat çekti. Moody’s, Turkcell’in ‘Ba1’ olan uzun vadeli kredi notunu yatırım yapılabilir seviye olan ‘Baa3’e yükseltti. Turkcell’in KAP’a bildirdiği açıklamada “Not artışına neden olarak, Turkcell’in pazardaki güçlü konumuna ve iyileşen kurumsal yönetimine ek olarak güçlü finansal durumunu ve likidite pozisyonunu göstermiştir” dedi. BORSA İSTANBUL’UN DENEYİMLİ MUHABİRİ VEFAT ETTİ Borsa İstanbul’un deneyimli muhabiri olan Mustafa Varuy vefat etti. Uzun zaman çeşitli basın kuruluşlarında çalışan duayen gazeteci Mustafa Varuy, karaciğer yetmezliğinden dolayı 3 Eylül’de vefat etti. Varuy’un cenazesi Cuma günü (4 Eylül) Karacaahmet Şakirin Cami’de ikindi namazını müteakip cenaze namazı kılındı ve Karacaahmet’te toprağa verildi. EkoReel ailesi olarak Mustafa Varuy’a Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz. SOMALİ HEYETİ TOBB’A ÇIKARTMA YAPTI Somali Heyeti’nden Ankara Büyükelçisi Abdullahi Mohamed Ali ile Somali Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mohamed Abdikarim Gabaire ve beraberindeki heyet, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Özer’le görüştü. Ticari hacminin büyümesini isteyen heyet, TOBB’un tecrübelerinden faydalanmak istediğini belirtti. Somali Ankara Büyükelçisi Abdullahi Mohamed Ali, Somali’de inşaat ve emlak sektörünün hızla gelişmekte olduğunu, hayvancılık ve madencilik sektörlerinde de iş potansiyeli olduğunu, yatırımları ülkelerine çekebilmek için gerekli yasal düzenlemeleri yapmakta olduklarını, konum olarak Somali’nin Afrika ile dünyayı bağladığını söyledi. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 7 MAKALE Merih ÖZÇOBAN TUİK Uzmanı TÜRKİYE SANAYİ ÜRETİMİ VE İSTİHDAMI 2005-2014 İktisadi gelişme süreci içinde mal ve hizmetlerin üretim ve tüketiminde dalgalanmalar nedeni ile oluşan dengesizlikler, karşılıklı etkileşim yoluyla tüm ekonomik unsurlar üzerinde birikimli bir biçimde etkisini göstererek genişleme ve daralmalara neden olabilmektedir. Makroekonomik çalışmalarda bu değişimleri, üretim, istihdam ve enflasyon gibi makro değişkenlerde ortaya çıkan dalgalanmaların incelenmesi ile tespit edebiliriz. Bu amaçla burada GSYH’nın önemli bir bölümünü oluşturan, sanayi sektöründe ki trend ve buna paralel olarak istihdamın nasıl etkilendiğini incelemek amacı ile 2005-2014 yılları arasında TÜİK tarafından hesaplanan ve yayınlanan Sanayi üretim endeksi ve sanayi istihdam endeksleri incelenmiştir. Endeksler 2010 temel yıllıdır. Hafta sonu tatili, resmi tatil, bayram tatili gibi süreyi etkileyen farklılıkların giderilmesiyle elde edilen takvim etkisinden arındırılmış endeksler kullanılmıştır. Sanayi Üretim Endeksi Sanayi faaliyeti düzeyindeki dalgalanmaların ekonominin geri kalan kısmı üzerindeki etkilerinden dolayı, sanayi sektörü için üretim endeksleri kendi başına temel bir kısa dönemli ekonomik gösterge olarak kullanılmaktadır. Sanayi üretim düzeyi ile ekonomik döngüsel davranış arasındaki kuvvetli ilişki ve üretim endeksinin aylık düzeyde mevcut olması, üretim endeksinin pek çok ülkede önde gelen göstergelerin üretilmesinde referans seriler olarak kullanılmasına imkân sağlamaktadır. Bunlar ekonomideki kırılma noktalarının öngörülmesinde kullanılan araçlardır. Sanayi üretim endeksinin aylık gelişmeleri, GSMH’nin en önemli bileşenlerinden biri olan sanayi sektörü üretiminin 8 Ekoreel ∆ Ekim 2015 artıp artmadığını gösterir. Sanayi üretim endeksi aylık olarak artış tren¬di gösteriyorsa, bu gelişme GSMH’nin sanayi sektörü bileşeninin büyüdüğünü ortaya koyar. 2005-2014 yılları arasında sanayi sektöründeki üretim ve istihdamda yaşanan değişim incelenirken ana sanayi grupları (MİGs) dikkate alınmıştır. Ana Sanayi Grupları (MIGs); Aramalı İmalatı, Dayanaklı Tüketim Malları İmalatı, Dayanıksız Tüketim Malları İmalatı, Enerji ve Sermaye Malı İmalatından oluşmaktadır. Sanayi üretim endeksi içinde aramalı imalatının ağırlığı yüzde 37.99, dayanaklı tüketim malı imalatının ağırlığı yüzde 4.97, dayanıksız tüketim imalatının ağırlığı yüzde 23.91, enerji sektörünün ağırlığı yüzde 16.66, sermaye malı imalatının ağırlığı yüzde 16.46 ‘dır. 2005-2014 yılları arasında Ana Sanayi Gruplarına (MIGs) göre sanayi üretim ve sanayi istihdam endekslerini incelediğimizde; 2008 Mayıs ayında başlayan ve aynı yılın Eylül ayından itibaren devam eden sanayi üretim düşüşleri, 2009 yılının Şubat ayında dip noktaya ulaşmış ve 2008 ve 2009 (uluslar arası yaşanan finansal ekonomik ekonomik kriz) yıllık olarak düşüş yaşanmış, diğer yıllarda pozitif olarak sanayi üretim artmıştır. 2008 yılında aramalı imalatı yüzde 4.2 oranında azalırken bunu 1.8 azalma ile dayanıksız tüketim malı imalatı izlemiş, dayanıklı tüketim malı imalatı (% 3), enerji (%3.8) ve sermaye malı imalatı (% 1.2) oranında artmış, toplam sanayi üretimi % 1.1 oranında azalmıştır. İstihdam endeksindeki değişimi aynı yıl için incelediğimizde sermaye malı imalatında %3.5 artarken diğerlerinde azalma göstermiş, toplam sanayi % 0.3 oranında azalmıştır. 2008 yılında başlayan ve 2009 yılında etkisini gösteren kriz yılında ise Tüm ana sanayi gruplarında sanayi üretim azalmış özellikle de en fazla azalmanın yaşandığı sermaye malı imalatında %28.2 oranında olmuştur. Toplam sanayi de % 10.4 oranında üretim azalırken istihdam % 9.5 oranında düşmüş, sermaye malı imalatında ise istihdam % 15 azalmıştır. 2010 yılından sonra ise üretimde ve buna paralel olarak istihdamda artış yaşanmaya başlamıştır. 2010 yılından itibaren sanayi üretimde toparlanma başlamasına rağmen istihdam endeksini incelediğimizde üretimdeki gelişme kadar istihdamın artmadığını söyleyebiliriz. Özellikle sermaye malı imalatında 2011 ve 2012 yıllarında ortalama yüzde % 20 üretim artarken istihdam ortalama % 7 oranında büyümüştür. Aynı durum enerji sektöründe de mevcuttur. Aramalı imalatı, dayanıklı malların imalatında ise istihdam üretimden daha fazla artmaktadır. Sonuç olarak, ekonomik daralmaların yaşandığı kriz ortamlarında işten çıkarılan işçilerin tekrar işe alınmasında gecikme yaşanmaktadır. İstihdam azalırken üretim artışının verimlilik artışından kaynaklanıp kaynaklanmadığının da ayrıca incelenmesi gerekmektedir. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 9 RÖPORTAJ Hüseyin Tunç Albaraka Türk Kredi Yönetim Müdürü Uzun yıllardan beri katılım bankacılığı sektöründe çalışan Hüseyin Tunç bey ile bir röportaj yaptık, Ekoreel okuyucuları için sorularımızı kendisine yönelttik. Hüseyin bey sektörün gelişmesi ve bilinmesi ile ilgili faaliyetleri kendine misyon edinmiş biri, bankacılık mesleğinin yanı sıra yazarlığı da olan çok yönlü bir kişiliğe sahip, hem sektörel hem de edebi kitapları mevcut. Kendisini sektöre yaptığı katkılardan dolayı Ekoreel ailesi olarak tebrik ediyoruz. Röportajımızı keyifle okumanız dileğiyle. Kısaca kendinizi tanıtır mısınız? 1968, Kastamonu, Daday doğumluyum. Karabük Endüstri Meslek Lisesi’ni 1985 yılında, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesini 1989 yılında tamamladım. Bankacılık mesleğine 1989 yılında Töbank’ta Müfettiş Yardımcısı olarak başladım. 1992-1995 yılları arasında T. Halk Bankası’nda görev yaptım. 1995 yılının şubat ayında geçiş yaptığım Albaraka Türk’te müfettişlik, birim müdür yardımcılığı, şube müdürlükleri yaptım. Yaklaşık on üç yıldır kredi tahsis müdürlüğü görevini sürdürdüğüm Albaraka’da halen Kredi Yönetim Müdürü olarak görev yapıyorum. Rakamları kelimelerle dengelemek adına bir hobi olarak başladığım yazma işinden de bugüne kadar dört adet kitap yayımladım. Katılım bankacılığı sektörüne 1995 şubatında geçmişsiniz. Hep aynı kurumda mı çalıştınız? Evet. Albaraka Türk’te 21 yıl… Çok uzun bir süre fakat aynı bankada farklı alanlarda görev yapmış olmam bu uzun süreyi dengeliyor sanki. Albaraka’nın dokusunda da genel olarak bu var zaten; çalışanlarını uzun süre muhafaza edebiliyor. Bu bir Kurum için avantaj diye düşünüyorum. Dezavantajları da vardır kuşkusuz ama avantajları daha fazla diye düşünüyorum. 10 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Uzun yıllar aynı bankada görev yapmak nasıl bir duygu? Başka bankalara geçme denemeleriniz oldu mu? Albaraka benim üçüncü iş yerim. İlk sorunuzda söylediğim gibi meslek hayatıma Töbank’ta başladım. Sonra Halkbank… Bankacılık bilinçli bir tercih olarak yöneldiğim bir alan değildi. İlk iki banka biraz da şartların zorlamasıyla oldu. Eğer bankacılık mesleğinde çalışacaksam bu mutlaka faizsiz banka olmalıydı. Bu açıdan Albaraka benim için çok iyi bir tercih oldu. Zaten katılım bankacılığı sektörü öyle fazla seyyal olmaya müsait değil. Klasik bankalar defteri ise benim için kapalıdır. 2002’lerde Bakırköy Şube Müdürü iken Family Finans’tan Risk Takip Müdürlüğü teklifi almıştım. Aynı dönemde Albaraka Türk’te de birim yöneticiliğine terfi ettiğim için Family Finans’a geçmedim. Reel sektörden teklifler geldi ama Albaraka’dan ayrılmamı gerektirecek bir durum hiç olmadı. Yazarlık yönünüze değinmek istiyorum. Bir bankacının aynı zamanda yazar olması nasıl bir şey? Zor olmuyor mu? Bazı insanlar zorluğu ve yoğunluğu sever. Bankacılık da yazmak da zor birer alan ama zorlukları farklı. Birbirlerini dengeliyorlar. Kaderin ince işçiliği diyelim. “Ne ara fırsat buluyorsunuz da yazıyorsunuz” sorusuyla çok sık karşılaşıyorum. İş hayatı dışında geniş bir zaman aralığı var ve zamanınızı nereye harcayacağınız bir tercih meselesidir. Sizce toplumumuz kitap okuyor mu? Toplumumuz sohbeti seviyor. Okuma oranı giderek artıyor elbet. Artmak zorunda. Sosyal, görsel, yazılı medyayı takip ederseniz toplum neredeyse hep bir ağızdan konuşuyor. Okuyan toplum bu kadar çok boş konuşmaz. Bu kadar çok gürültü üretmez, enerjisini heba etmez. Yapılan bir araştırmada Öğretmenlerin yüzde otuzunun ayda bir kitap bile okumadığı tespit edilmiş. Öğretmenlerin yüzde 36’sı hiç gazete okumuyormuş. Gerisini siz tahmin edin. Yazdığınız kitaplardan biraz bahseder misiniz? İlk kitabım Biz Aslında Neyiz, denemelerden oluşan bir kitap. 2005 yılında yazmaya başladım ve 2009 yılında okurla buluştu. Sonrasında hedefim roman yazmaktı. Geniş kitlelere roman türü ile ulaşmak nispeten daha kolay. Fakat Albaraka’da çalışan bir kişi olarak her kiminle tanışsam ilk sorulardan biri, “ne farkınız var diğer bankalardan?” oluyordu. Bu ve benzeri sorulara bir kitapta topluca cevap vermek için roman yazmayı bir müddet daha erteleyerek Katılım Bankacılığı Felsefesi Teorisi ve Türkiye Uygulaması adlı kitabı yazdım. Bu kitap vesilesi ile sektöre önemli bir hizmet yaptığımı düşünüyorum. Kitap yayımlandıktan sonra katılım bankacılığı ile ilgili çok sayıda konferans verdim, programlara katıldım. Bu alandaki hizmetimi her şeyden çok önemsiyorum. Binlerce insana sektörü tanıttığımı düşünüyorum. Bunu gönüllü olarak ve hiçbir beklentiye girmeden yaptım. Zira ülkemizde faizin haram olduğunu gündemde tutan ve alternatif üreten yegâne kurumsal alan katılım bankacılığıdır. Evet cuma hutbelerinde, dini sohbetlerde faizin haram olduğu sık sık hatırlatılıyor ama “eee peki ne yapalım?” sorusuna verilecek cevap katılım bankalarıdır. Bütün noksanlıklarına rağmen ilerisi için umut vaat eden kurumlar katılım bankalarıdır. Bunu önemsiyorum. Üçüncü kitabım roman Kayıp Renk 2012’de, son kitabım yine bir roman FEREC de 2015’in Ağustos ayında okurlarla buluştu. Kitaplarınızda esas olarak neden bahsediyorsunuz? Toplumsal keskinlikleri törpülemeye çalışıyorum. Daha iyi bir dünya için farkındalık oluşturmaya, etrafımızda ve dünyada olup bitenleri okurlarla birlikte yeniden seyretmeye odaklanıyorum. Kimseye ders ya da akıl vermek gibi bir amacım yok böyle bir üslubum da yok. Haydi birlikte yeniden seyredelim diyorum. Günlük gaileler içinde unutulan güzellikleri, yaşanması gerekip de ıskalananları sayfalar arasında sahneye koyuyorum. Okur irkilsin, titresin istiyorum. Katılım bankacılığı sektörüne yeni oyuncular giriyor. Kamu katılım bankaları… Sizce mevcut katılım bankalarını nasıl etkiler? Otuz yıldır yürütülen mücadeleye rağmen katılım bankacılığı toplam bankacılık sektörü içinde yüzde beşler civarında bir paya sahip. Kamu katılım bankalarının sektörün pazar payının artmasında olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ne kadar çok şube, ne kadar çok çalışan olursa o kadar çok müşteriye ulaşılacaktır. Katılım bankacılığına yönelik önyargılar ve bilgi eksikliği var. Bu konuda neler yapılmalı? Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Toplumun ön yargılarını yıkmak için sektör farklılıkları öne çıkarmalıdır. Kurumsal Finansman Desteği ağırlıklı olarak faaliyetlerine devam eden sektörün, her şeyi rakamlardan ibaret sayan bir toplumda ön yargıları yıkması kolay olmayacaktır. Faizsizlik olgusu onu tamamlayan değerlerle birlikte işlenmeli ve katılım bankaları kendilerine özgü ürünleri öne çıkarmalıdır. Sektör bir şekilde büyümeye devam edecektir. Bugünkü yaklaşımlarla geometrik bir büyümenin gerçekleşeceğini zannetmiyorum. Sıçramalı bir büyümeye ihtiyaç var. Bunun için sadece katılım bankalarında değil toplumda da zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç var.Türkiye genel olarak hamal ekonomisinden kurtulmak zorunda. Bunun için katılım bankaları da yeni bir paradigma arayışına girmelidir. İstanbul Finans Merkezinde katılım bankacılığı ve İslami Finans’ın ağırlığı ne olmalıdır? Dünya liderliği olmalıdır. Türkiye bütün İslam ülkeleri içinde ekonomik ve siyasal gücü ve potansiyeli en yüksek ülkedir. İFM bu güce uygun bir merkez olmalıdır. Nüfusunun yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülke faizli sistemin peşinde koşmaktan utanmalıdır. Toplum en azından karınca misali tarafını belli etmelidir. Allah’ın şiddetle yasakladığı faizi hayatın tam ortasına yerleştirmek maharetmiş gibi gece gündüz faiz hesabı yapmaktan artık toplumun utanmasını bekliyorum. Katılım bankaları arasında bazı uygulama farklılıkları oluyor. Bu konuda otorite bir kurumun katılım bankacılığı standartlarını belirlemesi uygun olmaz mı? Uygulama farklılıklarını zenginlik olarak görebiliriz. Bir şartla ki, uygulamacılar bu farklı uygulamanın gerçekten caiz olduğuna kalben inanıyorlarsa. Yoksa ufak hesaplar yaparak rekabette öne geçmek adına sistemi sulandırma niyeti varsa o kurum zaten kaybeder. Kimse kimseyi kandıramaz. Müşteri de kandırılmak istemiyorsa onu kimse kandıramaz. Ama elbette merkezi bir otorite olması çok daha faydalı olacaktır. Bu sistem sadece şekli bir uygulama değildir. Zihniyet esastır. Zihni olarak sistemi benimsememiş uygulamacılar olursa onu hizada tutacak resmi bir otoritenin standartları belirlemesi isabetli olur. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 11 DÜNYADAN HABERLER MOODY’S FRANSA’YA “DUR” DEDİ Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Fransa’nın kredi notunu düşürdü. Düşürme sebebi: Büyüme görünümündeki zayıflama. Moody’s’ten Fransa’ya uyarı! Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Fransa’nın büyüme görünümündeki zayıflamayı gerekçe göstererek ülkenin kredi notunun bir basamak düşürüldüğünü açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, Fransa’nın “Aa1” olan kredi notunun “Aa2”ye indirilirken, ülkenin yeni not görünümünün ise “negatiften” “durağana” güncellendiği belirtildi. GEREKÇE: ZAYIFLAMA Moody’s not indirimine gerekçe olarak, “Fransa’nın orta vadeli büyüme görünümünde devam eden zayıflamanın önümüzdeki 10 yıllık dönemde de sürebileceğinin beklenmesini” gösterdi. Fransa’nın büyüme ivmesinin yavaşladığına vurgu yapan Moody’s,”Düşük büyüme ve reformlara yönelik kurumsal ve politik güçlükler, hükümet borcunda önümüzdeki 10 yıllık dönemde maddi bir düşüş görme ihtimalini azaltıyor” ifadesini kullandı. Açıklamada Fransa’nın not görünümünün “durağan” olarak belirlenmesi sebebiyle önümüzdeki 12-18 aylık dönemde yeni bir reyting hareketinin beklenmediği belirtildi. Öte yandan yapısal makro ekonomik reformların önümüzdeki dönemde şekillenmemesi durumunda kredi notunda aşağı yönlü baskıların artabileceği uyarısında bulunuldu. FED FAİZ KARARINI AÇIKLADI Eylül ayında dünyanın gözü FED’teydi. Amerikan Merkez Bankası (FED) faiz kararını açıkladı. FED’in açıklamasında, ABD enflasyon rakamları ve Çin Ekonomisinin etkisi olduğu belirtildi. Bu açıklama, dünyada ve Türkiye’de “ekonomi”nin rahatlayacağı anlamına geliyor. Emtia fiyatlarının düşmesi, ABD enflasyon rakamlarının beklentilerin altında kalması ve Çin’deki yavaşlamanın küresel ekonomi üzerinde olumsuz etki yaratması FED’in elini bağladı. Banka, faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 0.25’te bıraktı. FED başkanlarının yıl sonu federal fonlama oranı tahmin ortalaması yüzde 0.25’in üstünde kaldı. Bu Fed başkanlarının yıl sonundan önce faiz artışı bekledikleri anlamına gelse de kararın ekimde mi aralıkta mı olacağı belirsiz. Ancak piyasalar Fed kararının ardından derin bir nefes aldı. ABD hisseleri ralli yaptı, dolar uluslararası piyasalarda 2.97 TL’ye kadar geriledi. FED’TEKİ KARAR FED’in faizlerin sabit tutulması kararını 1’e karşı 9 oyla aldığı belirtildi. Tek ‘artsın’ oyunun Richmond Fed Başkanı Jeffrey Lacker’dan geldiği öğrenildi. Toplantının karar metninde faiz artışının ertelenmesine gerekçe olarak 12 Ekoreel ∆ Ekim 2015 uluslararası gelişmeler gösterilirken, şu ifadelere yer verildi: “Son dönemdeki küresel ekonomik ve finansal aktiviteler, ekonomik aktiviteyi görece sınırlayabilir ve kısa dönemde enflasyon üzerinde daha fazla aşağı yönlü baskı yaratabilir. Komite, ekonomik aktiviteye yönelik risklerin ve işgücü piyasasının neredeyse dengelendiğini düşünüyor, ancak uluslararası gelişmeleri de izlemeye devam ediyor.” İşgücü piyasasındaki iyileşmeye rağmen FED’in faizlerde değişikliğe gitmemesinde en önemli etken; Fed üyelerinin, enflasyonun bankanın yüzde 2’lik hedefine yaklaşacağına yeterince ikna olmaması oldu. ÇİN’İN ZENGİNLERİ ÇİN’DEN UZAKLAŞIYOR sonrası yurtdışında gayrimenkul alımına yöneldi. FT Confidential’ın araştırmasına göre Çinli zenginlerin yüzde 60’ı önümüzdeki iki yıl boyunca yurtdışındaki varlıklarını artırmayı planlıyor. ÇİNLİ GAYRİMENKULU SEVİYOR Çinli zenginler için en popüler yatırım ise konut yatırımı, bunu sabit getirili menkul kıymetler ve ticari mülkiyetler izliyor. Dünyanın ikinci ekonomi devi Çin’de sular durulmuyor. Ekonomik sıkıntılar, Yuan’daki devalüasyon, Çin’in zenginlerini yurt dışına yönlendirdi. Çin’in zenginleri, kendi ülkesine değil, yurt dışındaki ülkelere yatırım yapmaya başladı. Financial Times’ın haberine göre Çinli zenginler Yuan’daki devalüasyon, ekonomideki soğuma ve Şanghay borsasındaki oynaklık Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından başlatılan rüşvete karşı büyük kampanya Çinli patronlar için hükümetle ilişkiler anlamında yeni bir mücadele demek. Çin içindeki artan belirsizlik de Çinli zenginleri servetlerini depolamak için başka yerlere bakmaya itiyor. Şenzen’de Financial Times’a konuşan bir işadamı Çin’in politikasının çok hızlı değiştiğini ve servetinin güvenliğinden endişe ettiğini söyledi. FT Confidential’ın araştırmasına göre Çinli zenginlerin yüzde 42’si yatırımları için ABD’yi tercih ediyor Petrolün düşmesi fabrikaları etkiledi Markit Economics, petrol fiyatlarının düşmesinin Euro Bölgesi’ndeki fabrikaların üretimini etkilediğini açıkladı. Markit Economics’in açıkladığı verilere göre fabrika fiyatları, girdi maliyetlerinin Ocak ayından bu yana en hızlı şekilde gerilemesi ile Eylül ayında 6 aydan bu yana ilk kez geriledi. İmalat sektörü için Satın Alma Yöneticileri Endeksi 52.3 seviyesinden geçtiğimiz ay 52’ye geriledi. Söz konusu gerileme 23 Eylül’deki öncü veri ile paralel gerçekleşti. MERKEZ BANKASI’NIN TEŞVİKİNE RAĞMEN Markit Economics’in Başekonomisti Williamson, “Merkez bankasının rekor teşvikine, para birimindeki değer kaybına ve risklerin azalmasına rağmen, Euro Bölgesi’nde imalat sektörü kayda değer bir ivmelenme göstermede başarısız oluyor. İmalatçı fiyatlarının düşmesi ile birlikte deflasyon endişeleri yoğunlaşacak ve AMB üzerindeki baskı daha agresif bir şekilde artacak” dedi. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 13 MAKALE Prof.Dr. Hayrettin Karaman İslâm Ekonomi Düzeni Hakkında (1) Teşhis ve tedâvi İktisâdı ve iktisâdî doktrinler tarihini, geniş bir perspektif içinde inceleyenler, şu apaçık neticeleri göreceklerdir: 1. Batı’nın dünkü ile bugünkü içtimâî hayatı arasında ortak problemler ve açmazlar vardır. Feodal sistem, birçok özellikleriyle toplumumuzda varlığını devam ettirmektedir. Sayısız kusur ve noksanlarıyla bizde kapitalizm de doğmuştur. Ortada, gerileme devrimizden kalan hastalıklar yanında, ülkemize kapitalizmle birlikte giren dertler vardır. Ancak bizim toplumumuz ile batı toplumu arasında mevcut önemli fark: Batıda olduğu gibi müreffeh sınıfın tarafını tutan, Allah ve din namına onların haksız imtiyazlarını ve Allah’ın kulları üzerine zorla yüklenmiş hakları koruyan papalık, kilise nizâmı ve din adamları sınıfının (priest class) bizde mevcut olmamasıdır. 2. Bu tarihî incelemeyi yapanlar bizim akıllı ve bilgili geçinenlerimizin, toplumun problem ve çıkmazlarını çözmek için Allah’ın her günü ileri sürdükleri gülünç ve değersiz tekliflerinin kökünü ve kökenini de tesbit etme imkânını bulacaklardır. Birisi çıkıyor, sosyal plânlamaya olan şiddetli ihtiyaçtan bahsediyor, diğeri ülkenin ekonomik düzeni üzerinde reformlar ve değişiklikler istiyor, üçüncüsü toprağın devletleştirilmesine ve fertlerin elinden alınmasına çağırıyor. Dördüncüsü ülkedeki ağır sanayîin (key industries) devletleştirilmesi tezini ilân ediyor, bazan bir reçeteciler meclisi toplanıyor, uzun boylu düşünüp taşındıktan sonra feodalite kalıntılarının kökünü kazıma şeklindeki kararını sunuyor. Bütün bunlar doğulu doktor taslaklarının, batılı meslektaşlarının ilhamlarından aşırdıkları reçetelerden ibarettir. Üstadlarının Rusya, Almanya, İtalya, Amerika ve İngiltere’de deneyip de başarısızlığa uğradıkları bütün tecrübe ve operasyonları, onlar da doğuda denemek istiyorlar. 14 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Ancak, bu noktada bizimle batılılar arasında büyük bir fark vardır; çünkü batılı doktor taslakları, yetersiz bilgileriyle beraber, doktrin sahibi, düşünen kişilerdir. Halbuki bizde eczane açıp hastalıkların tedâvisinde mütehassıs olduklarını iddiâ edenler, hem bilgisiz ve kıt anlayışlı hem de üstadlarını körükörüne taklid eden kimselerdir. Batılı üstadları, ilâçlarının hastayı sıhhate kavuşturmadığını görünce, hemen reçeteyi değiştirirken, doğudaki sadık talebeleri, yine batıdan değişikliğe müsaade eden yeni bir ilham almadıkça, hastanın son nefesine kadar tedâviyi değiştirmeye yanaşmazlar. 3. Batının içtimâî tarihini, batılı milletlerin düşünce ve davranışlarını inceleyen kimsenin tesbit edeceği bir başka vâkıa da, sürekli “mücadele ve çatışma”dır; bunlardan bir grup (sınıf) hayat meydanına hâkim olur; ahlâk, din, hukuk, örf-âdet, kültür ve medeniyeti belli bir yöne çeker, diğer sınıfların maruz kaldıkları acılara, baskılara ve haksızlıklara aldırmaz, bunları düzeltmeye gayret etmez. Sonra bu ezilen gruplar içinden bir grup, zalimlere baş kaldırarak ayaklanır, kötülerin yanında iyileri de silip süpürür, düşünce ve hareket sisteminin hedefini değiştirir... nihâyet haksızlık, baskı ve işkence yine doruk noktasına ulaşır, sonra durum şikâyet ve yakınma sınırını aşarak üçüncü bir grubun ülke düzenine karşı çıkmasına varır, direnme ve mücadele seli bâtıl ile beraber hakkı da alıp götürür, ülkede öncekileri de aratan sivrilikte bir düzen teşekkül eder, sonra aşırılıkta bundan geri kalmayan yeni bir sel, eskisini bastırır... İşte bu devamlı çekişme ve çatışma sebebiyle insan, batı tarihinin, akıllı bir kimsenin dosdoğru yolunda yürüdüğü gibi değil de, sarhoşun, eğriler çizerek yalpaladığı gibi seyretmekte olduğunu müşahade eder. İşte bu vâkıadır ki zavallı Hegel’i ve Marks’ı bu zikzaklı gidişin, insan medeniyetinin ilerlemesinde takib ettiği normal yol olduğu zan ve hayaline sevketmiştir. Fakat gerçek şudur ki, bütün bunlar bir tek şeyin neticeleridir: Batı, uzun bir süreden beri hayatını, kitapsız ve rehbersiz olarak sürdürmektedir. Saint Paul vasıtasıyla kendilerine ulaşan hıristiyanlık, daha önceden musevîlik ile alâkası kopmuş durumda idi. Muhtevâsı da Hz. İsâ’dan (a.s) nakledilen bir takım ahlâkî mev’izelerden, öğütlerden ibaret idi; medeniyete, idare ve ekonomiye temel teşkil edecek ilâhi hidâyet ve talimâttan mahrum bulunuyordu. Yüzde doksan sekizi insan sözü, yüzde ikisi Allah kelâmı olan mukaddes kitâbın Ahd-i kadim kısmı da böyleydi; sonradan hıristiyanlar bir inanç ile ona da yönelip rehber edinmek istediler ise de hayatları için muhtaç oldukları ışık ve hidâyeti orada da bulamadılar. Roma İmparatorluk döneminin yayılmasından bir müddet sonra ve Ortaçağ karanlığının ufukları kaplamağa başladığı sırada İslâm güneşi de doğudan yükselmeye başlamıştı. Fakat hıristiyanlığı, hayatlarını düzenleyen hükümlerden uzak bulunması şartıyla kabul eden Avrupalılar için İslâm’ın rehberliğine yönelmek mümkün değildi; çünkü İslâm, insan hayatının bütün yön ve yanlarını kaplayan, bunlara şekil ve istikamet veren “nizâmlayıcı hükümlerinden” soyularak, yalnızca “ibadet ve imanını” insanlara sunmayı asla kabul etmiyor, buna rızâ göstermiyordu. Bir bu sebeple, bir de kilise adamlarının aleyhte propagandaları ile, halk arasında meydana getirdikleri “İslâm’a karşı taassup” sebebiyle Avrupalılar İslâm hidâyetinden faydalanmadılar. Bütün bunlardan sonra Avrupalılar için hayatlarını bizzat kendi akıllarıyla düzenlemekten başka çare kalıyor muydu? İşte onlar da bunu yaptılar. Ancak tabiâtı icabı olarak insan, hiçbir halde yalnızca aklına dayanarak kanun vazetme ve hükümler verme kudretine mâlik değildir; çünkü aklın her anında yanından ayrılmayan arzu şeytanı vardır. Ayrıca hayatı düzenleyen kâide ve kanunların vaz’ına bütün insanların katılmaları da mümkün değildir; insanlar arasında bulunan akılca ve zekâca üstün kimseler bir düzen teklif eder ve bunu vazederler; şüphesiz bu kanun koyucuların bilgileri yanında şahsî bağlantıları ve zümrevî temayülleri de vardır; bu sebeple de koydukları nizama ancak aynı bağlantı ve temayülleri paylaşanlar râzı olurlar. İşte bu sebepler yüzünden Avrupa tarihinin her merhalesinde vazedilen hayat düzeni dengesiz olmuş, bunun tabiî neticesi olarak da ehâlisî arasında sert çatışmaların ardı arkası kesilmemiş, ihtilâfın sonu gelmemiştir. Burada ortaya bir sual çıkıyor: Biz müslümanlar da batılılar gibi yolumuzu aydınlatan bir kitaptan ve rehberden mahrum muyuz? Biz de, mesele, problem ve dertlerimizi halletmek için, batıda komünist, nazi, faşist ve kapitalistlerin seçtikleri yolları seçmeye mecbur muyuz? Hayatımız için dengeli ve tutarlı bir nizam kurmamıza yardımcı olacak bir ışığa biz de mi sahip değiliz? İslâm’ı bilen herkes bu suallere -İslâm adına- müsbet cevap verecek, “dertlerimizin çaresi, problemlerimizin çözümü İslâm’dadır,” diyecektir. Mevdûdî’nin Usûlü’l-İktisâd isimli eserinden(s. 98-120). , çev. H. Karaman Mevdûdî’nin Usûlü’l-İktisâd isimli eserinden(s. 98-120). , çev. H. Karaman Gelecek yazı: Gerçek Problem Ekim 2015 ∆ Ekoreel 15 GÜNDEM İŞ DÜNYASI FORTUNE 500’DE BULUŞTU Fortune 500 Türkiye listesinde yer alan ilk üç şirket, en yüksek ihracat gerçekleştiren şirket ve en yüksek kar elde eden şirket dün düzenlenen gala gecesinde ödüllerini aldı. TURKCELL GECEYE DAMGASINI VURDU Fortune 500 Türkiye’nin listesinde ilk sırayı alan Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. oldu. Listenin ikinci sırasında BOTAŞ yer alırken OMV PETROL OFİSİ ödül alan üçüncü şirket oldu. Fortune 500 Türkiye 2015 Gala Gecesi’nin açılış konuşmasını yapan Nikkei Mutlu Dergi Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Mutlu, Mutlu Dergi Grubu’nun geçen yıl Asya’nın en büyük ekonomi yayıncısı olan Nikkei Grubu ile yaptığı evlilikten sonra bu yıl Nikkei Grubu’nun Financial Times’ı satın almasıyla Fortune Türkiye’nin daha da güçleneceğini belirtti. FORTUNE TÜRKİYE’NİN EN ŞANSLISI Mutlu, satım alımına dair şu şekilde konuştu: ‘’Geçen sefer sizlere Asya’nın en büyük ekonomi yayıncısı olan Nikkei ile yaptığımız evlilikten bahsetmiştim. Fortune Türkiye’ye güç vereceğine inandığımız yeni bir evlilikten bahsetmek istiyorum. Nikkei Grubu, dünyanın en önemli ekonomi gazetelerinden biri olan Financial Times’ı bünyesine kattı. Kendimizi Fortune Türkiye olarak dünyanın en şanslısı kabul ediyoruz. Bir taraftan Asya’nın en büyüğü ve diğer taraftan Avrupa’nın ve dünyanın en önemli gazetelerinden birisinin desteğiyle Türkiye’de daha doyurucu, dünyaya entegre Fortune yapma imkanı bulduğumuzu düşünüyoruz. Yazılı basın dışında dijital yayında da çok daha etkili olacağımıza inanıyoruz.’’ 16 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Fortune 500 listesinde yer almanın çalışan, üreten, ekonomiyi büyüten şirketler için önemli bir başarı olduğunun altını çizen Turkcell Kurumsal Satış Grup Başkanı Tuğrul Cora, “Fortune 500 şirketlerinin her 10 tanesinden 9’unun iş ortağı olmaktan onur duyuyoruz. Turkcell olarak, şirketlerin ve Türkiye’nin dönüşümüne, her alanda sağladığımız gerçek zamanlı çözümler ve profesyonel hizmet yaklaşımı ile destek oluyoruz. Türkiye’nin en geniş saha ve çözüm ekibi ile tüm bu çözümleri sağlarken gücümüzü güçlü alt yapımızdan alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen 4.5G ihalesi ile bu konuda büyük bir eşik atladık. Turkcell’in 4.5G altyapısına bağlanan şirketlerin işlerini anlık olarak takip edebilmesi, müşteri için ve rekabette fark yaratması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Fortune Türkiye’yi ve ödül alan ve listede yer alan tüm şirketlerimizi kutluyoruz, başarılarının devamını diliyoruz” dedi. 2. ULUSLARARASI İSLAM EKONOMİSİ VE FİNANS KONFERANSI (IIEFC) İSTANBUL SEBAHATTİN ZAİM ÜNİVERSITESİ İSLAM EKONOMİSİ VE FİNANSI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (İZUİSEFAM) EV SAHİPLIĞİNDE GERÇEKLEŞTİ. Uygulama ve Araştırma Merkezimizi kurduk. Şuanda onunla ilgili muazzam bir merkez yapıyoruz. Konferansımızda da bu çerçevede açtığımız master ve doktora programlarına ilave olarak alanla ilgili dünyadaki akademisyenleri ve araştırmacıları bir araya getirmeyi hedefliyoruz. Şu anda ikincisini gerçekleştiriyoruz ve her yıl düzenli olarak organize edeceğiz” açıklamasında bulundu. 2. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde yapıldı. Konferansa katılım oldukça yüksekti. İslami Finans dünyasından uzman kişiler ve akademisyenler katıldı. İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, İZÜ ve İslami Finans üzerinden katılımcılara brifing verdi. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, İslami Finans dünyasını tekrardan bir araya getirdi. Albaraka Türk Katılım Bankası, Kuveyt Türk Katılım Bankası, Türkiye Finans Katılım Bankası, Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi, İslam Ülkeleri İstatistik Ekonomik Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) ve Borsa İstanbul’un desteğiyle gerçekleşen konferansta, birçok akademisyenin yer alması dikkat çekti. Ulusal ve uluslararası üniversitelerden alanında uzman akademisyenlerin katılımı ile İZÜ Merkez Kampüsü’nde başlayan 2. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı’nın (IIEFC) açılışına İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi Direktörü Dr. Zamir Iqbal, New Orleans Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. M. Kabir Hassan, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Talat Ulussever ve alanında uzman birçok akademisyen katıldı. MEHMET BULUT’TAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR Konferansta konuşan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi hakkında bilgi verdi. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin İslam ekonomisi ve finansıyla ilgili son yıllarda önemli çalışmalara imza attığını belirten Prof. Dr. Mehmet Bulut, “Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı 2016 yılında gerçekleştirilecek olan üçüncü konferansın işbirlikçileriyle ilgili bilgiler de veren Prof. Dr. Bulut, “Önümüzdeki yıl için dünyanın değişik üniversitelerinden bizimle ortaklık yapmak isteyen üniversiteler var. Üçüncüsünü muhtemelen Pakistan Lahor Üniversitesi ile birlikte İstanbul’da yapacağız” diye konuştu. Konferansın İslami Finans açısından değerini bahseden Mehmet Bulut açıklamasına şöyle devam etti: “Bu konferanslarda amacımız Türkiye’de son yıllarda İslami finansla ilgili hükümetin nezdinde gerçekleşen önemli projeler var. Fakat Türkiye bu alanı, insan kaynağı ve araştırmalarda bayağı bir arkadan izliyor. Biz İslam ekonomisini ve finansını birlikte ele almak istiyoruz. Esasen dünyada son yıllarda İslami finansla ilgili çok güzel gelişmeler var. Yani Doğu Asya’da Malezya, Endonezya, Ortadoğu’da Bahreyn, Katar, Suudi Arabistan ile Batı’da da Avrupa ve Amerika’da bu alanda önemli konvensiyonel bankacılık içinde de pencereler açılmak suretiyle Müslümanların finans alanındaki birikimlerine göz konuldu.” İslami ekonominin Türkiye ve dünyadaki durumu hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Bulut, “İslam ekonomisi biraz geriye itilmiş durumda. Bugün İslam ülkelerine baktığımız zaman günde 1 doların altında gelirle yaşayan milyonlar var. Sadece İslam dünyasında değil bütün dünyada mevcut. Dolayısıyla İslam ekonomisinin yani Müslümanların sosyal adalet, bölüşüm yani gelir dağılımı, fakirliğin önlenmesi, vakıf ve zekat gibi iktisadi konulara yaklaşımda daha fazla müdahil olması çok önemli. Dünyada daha güzel, huzurlu ve daha mutlu hayat için Müslüman entelektüellerin özellikle Müslüman iktisatçıların daha çok şey söylemesi gerektiğini düşünüyorum. İşte bu konferanslar bu bilinci daha çok geliştirme imkanını sunacak. Ben bu çalışmalarla ilgili YÖK üyesi olarak da birçok üniversiteyi bu alandaki çalışmaların gelişmesi konusunda işbirliklerine bekliyorum” açıklamalarında bulundu. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 17 GÜNDEM COLA TURKA ARTIK COLA JAPON OLDU! Yıldız Holding, kolayı, gazozu ve suyunu Japon firma Japon DyDo DRINCO’ya satarak ekonomi dünyasında büyük ses getirdi. Yurtdışında büyük yatırımlara imza atan Yıldız Holding, Türkiye’deki önemli yatırımlarını satmaya devam ediyor. Yıldız Holding, Cola Turka, Çamlıca Gazoz ve Saka Suyu’nu Japon DyDo DRINCO’ya 335 milyon TL’ye sattı. Yıldız Holding’in içecek şirketleri Della Gıda, Bahar Su ve İlk Mevsim Meyve Suları’nın % 90 hissesinin, 335 milyon TL karşılığında Japon içecek şirketi DyDo DRINCO’a satılmasına karar verildi. DyDo DRINCO’nun internet sitesinde yapılan açıklamada, Japon şirketin Yıldız Holding iştiraki içecek üreticilerinin yüzde 90 hissesinin alım işleminin tamamlandığı belirtildi. Japon şirketin açıklamasında, Yıldız Holding dünyanın en büyük üçüncü bisküvi üreticisi ve en büyük 10’uncu çikolatacı olduğu ifade edildi. MURAT ÜLKER’DEN HOROZLU AÇIKLAMA Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu. Murat Ülker’in Instagram’daki açıklaması: 18 Ekoreel ∆ Ekim 2015 “Kıymetli takipçilerim, Biliyorum benim yanıtlamamı istediğiniz birçok sorunuz var. Ama takdir edersiniz ki, biz Yıldız Holding çalışanları elli bin kişilik bir aileyiz ve aramızda işbölümü var. Arkadaşlarıma saygısızlık etmemek için ben sadece benimle ilgili konuları sizlerle paylaşmaktayım. Bildiğiniz gibi dünya çapında alımlar yaparak bisküvi, çikolata işimizi globalleştirmeye talibiz. Ama bu hedefe ulaşmak ve başarmak için odaklanmak şart. Yani bütün enerjimizi, ve kaynaklarımızı bisküvi ve çikolata işine seferber etmemiz lazım. Benim amacım bizim markalarımız da büyüsün, gelişsin dünya çapında global markalar olabilsin. Bunu yapmak için 50 bin kişi her gün çalışıyoruz. İşte bu yüzden süt ve içecek işlerimizdeki çoğunluk hisselerimizi işinde uzman yabancı şirketlere sattık. Ama bizim yüzde on hissemiz var ve yönetimde yer alıyoruz. ÜLKER markasını sadece belli bir süre için kullanabilecekler. Türkiye ve ihraç pazarındaki tüketicilerimiz için onlara devrettiğimiz markalarla iyi bir şekilde hizmet edeceklerdir. Takdir edersiniz ki bu bir ortaklıktır ve biz de sorumluluklarımızın farkındayız ve ortaklarımızı seçerken hassas davranıyoruz. Mesela öncelikle tercihimiz mevcut ortaklarımıza hisse satışı veya stratejik bir ortak bulmak oluyor. Halka açılmak veya fonlara satış daha sonraki tercihimiz. Yönetimde yer alarak amacımız, şirketlerin yapısı ve çalışanları hakkında ve bilhassa markalarımızın kimlikleri, pazarı ve tüketici tercihleri ile ilgili rehberlik etmektir. Bir de şunu ekleyeyim. “Her horoz kendi çöplüğünde öter” derler ya, ben de bu topraklarda doğdum ve emelim de gene burada yaşayıp ölmektir. Fakat burada doğan Yıldız Holding dünyada büyüsün oralarda da yaşasın isterim.” IFA’YA DAMGA VURAN İKİ ŞİRKET: VESTEL VE BEKO 7660x4320 piksele ulaştı. Vestel İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, 17 yıldır elektronikte ihracat şampiyonu olduklarını dile getirdi. Erdoğan, “İhracatımız fuara ilk katıldığımızda 90 milyon dolardı. Bugün 2,4 milyar dolar. Artık aydınlatmaları akıllı tahtalarla konuşturuyoruz. Ayrıca 4.9 milimlik 4K Android TV’ler de geliştirdik” dedi. Erdoğan, 4.5G üzerinden oldukça iddialı bir açıklamada bulundu. “4.5G şartnamesine göre operatörlerin altyapı yatırımlarında yüzde 40’a varan yerlileşme kuralı var. Cihazları biz üretebiliriz” açıklamasında bulunan Turan Erdoğan, dikkatleri üzerine çekti. Elektrikli araç ve şarj sistemleri üzerinde de ciddi çalışmalar yapan Vestel, bu yöndeki konsept ürünlerini de fuarda sergiledi. İcra Kurulu Başkanı Erdoğan “Menzil problemini aşmak için çalıştık. Akıllı şarj ünitesi yaptık. Cihaz, ödeme ve araç bilgisini sürücüye gösteriyor.” dedi. Dünyanın en etkin teknoloji fuarı olarak bilinen IFA, Almanya’nın başkenti olan Berlin’de teknoloji sevenleri bir araya getirdi. Dünyada teknolojiye yön veren şirketlerin buluştuğu fuarda iki Türk şirketi Vestel ve Beko oldukça dikkat çekti. Vestel 8K TV, elektrikli araçlar için şarj istasyonu ve Venus 3 telefonu, Beko da en hızlı kurutma ve buz makinesi ile 3 kameralı buzdolabını tanıttı. VESTEL TELEVİZYON DÜNYASINDA SES GETİRDİ Vestel, 25 yıldır katıldığı IFA’ya toplam 680 farklı ürününü 3 bin metrekarelik standında sergiledi. Bu kapsamda halen kullanımdaki 4K’dan bile 4 kat daha gerçekçi görüntü sunan 8K TV’ler ile fuarda boy gösteren marka, bu alanda rakiplerine de gözdağı verdi. Yeni televizyonda çözünürlük BEKO BATI AVRUPA’DA ÖNCÜ Arçelik Genel Müdürü Hakan Bulgurlu ise, Beko üzerindeki yenilikleri anlattı. Beko’nun fuarda gövde gösterisini yaptığını söyleyen Bulgurlu, sözlerine şöyle devam etti: En hızlı buz yapan makineyi icat ettik. Ayrıca 5,5 litre ile en az su tüketen bulaşık makinesiyle dünyaya örnek olduk. Buna benzer bir teknolojiyi çamaşır makinesinde de uygulayacağız.” Bulgurlu’nun verdiği bilgiye göre geliştirdikleri HomeWhiz, tüm beyaz eşyalara Wi-Fi ağı üzerinden akıllı TV, akıllı telefon ve tabletle erişim ve kontrol imkanı sunuyor. İçinde 4 kamera olan buzdolabı tasarladıklarını açıklayan Bulgurlu, “Marketteyken cepten buzdolabının içini görebileceksiniz. Ayrıca bulaşık makinesi içindeki kokuyu giderecek özel bir teknoloji geliştirdik” dedi. YERLİ OTOMOTİV RAKİP OLMAYACAK giderecek açıklamalarda bulundu. Türkiye’de üretim yapan otomotiv firmalarını yerli firma olarak kabul ettiklerini belirterek, “Bu markalara asla rakip değiliz. Amacımız onların işini bozmak, aksatmak değil” dedi. TÜRKİYE “RİSK ALANI” Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli otomotiv üzerine açıklamalarda bulundu. Yerli otomotiv projesinin, otomotiv dünyasına “biz de varız” demek için olduğunu söyleyen Bakan Işık, Türkiye’de üretim yapan otomotiv firmalarına rakip olmayacaklarını açıkladı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, endişeleri Türkiye’nin yerli otomobil üretmesinin halen tedarikçi konumunda olan otomotiv sanayinin geleceği için çok önemli olduğunu ifade eden Işık, “Türkiye, otomotiv yan sanayinde ve otomotivde iyi noktada ama yan sanayide tedarikçi ülkeyiz. Yarın uluslararası oyuncuların öncelikleri değişince Türkiye olumsuz etkilenebilir bu konu çok önemli bir risk alanı, kendi markamızı çıkarmadığımız sürece risk alanı olarak kalacak” diye konuştu. Elektronik aksamlar, yazılım, donanım ve bataryanın otomotiv sektörü için hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Işık, Türkiye’nin, ‘Otomotivde ben de varım’ demesi için marka çıkartması gerektiğine dikkat çekti. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 19 GÜNDEM AVM’LER SİL BAŞTAN Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, ocak ayında yürürlüğe giren Perakende Ticaret Yasası’nın uygulama yönetmeliğini hazırladı. Sektörün görüşüne sunulan yönetmelik taslağı, alışveriş merkezlerinin niteliklerini belirliyor. Düzenlemeye göre, alışveriş merkezleri en az 5 bin metrekare satış alanı ve en az 10 perakende mağazasına sahip olacak. Seri sonu, sezon sonu, ihraç fazlası, kusurlu malların indirimli veya fabrika çıkış fiyatıyla satılması “sürekli indirimli satış” olarak tanımlanıyor. Bir alışveriş merkezinin “outlet” ibaresini kullanabilmesi için mağazaların en az yüzde 70’i, “sürekli indirimli satış” kapsamındaki ürünleri satacak. Aynı şekilde mağazalardaki ürünlerin en az yüzde 70’i de bu nitelikte olacak. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, AVM’ler üzerinden yeni bir düzenleme hazırladı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, AVM’lerdeki nitelik durumunu biraz daha genişletiyor. İndirimli satışlarda standart, ibadet yeri, çocuk oyunu gibi sosyal alanlarda genişlemeye gidiyor. Alışveriş merkezleri, mağazaların en az yüzde 70’inde “seri sonu” ve “indirimli” ürün satılması şartıyla “outlet” ibaresi kullanabilecek. Tüm alışveriş merkezlerinde, altı ay içinde tamamlanmak şartıyla “ibadet yeri”, “acil tıbbi müdahale ünitesi” ve “çocuk oyun alanı” bulunacak. Ürünlerin sürekli indirimli satışa konu olup olmadığı, yılda en az 3 kez kontrol edilecek. Alışveriş merkezleri içinde sosyal ve kültürel etkinlik alanı, acil tıbbi müdahale ünitesi, ibadet yeri, çocuk oyun alanı, tuvalet ve dinlenme yerleri oluşturulacak. Bunlar 6 ay içinde tamamlanacak. Kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere, rayiç bedelin dörtte biri kadar kirayla yer ayrılacak. ADANA: KONUT SATIŞ FİYATLARININ EN ÇOK YÜKSELDİĞİ İL Türkiye’de Ağustos ayında konut satış fiyatları en çok artan il Adana oldu. REIDIN-GYODER tarafından hazırlanan emlak endekslerinin 2015 Ağustos ayı raporu yayınlandı. ‘Reidin-GYODER Yeni Konut Fiyat Endeksi’ kapsamındaki yeni konut fiyatlarında; Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,75, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 7,24 artış meydana geldi. ADANA VE MARDİN ‘Türkiye Kompozit Satılık Konut Fiyat Endeksi’nde 7 metropolde bir önceki aya göre yüzde 1,45 oranında; 30 büyükşehir in tamamında ise bir önceki aya göre yüzde 1,06; geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 11,11 oranında artış gerçekleşti. Buna göre Adana, metrekare başına yüzde 2,08 değer artışıyla Ağustos 2015’te konut satış fiyatlarının en fazla yükseldiği; Mardin ise yüzde 1,09 düşüşle metrekare başına konut satış fiyatlarının en çok azaldığı şehir oldu. Ağustos ayında 30 büyükşehirin tamamını kapsayacak nitelikte hazırlanan Türkiye Kompozit Kiralık Konut Fiyat Endeksi’nde ise bir önceki aya göre yüzde 1,21; geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,61 oranında artış gerçekleşti. Bir önceki aya göre, Adana, metrekare başına yüzde 2,50 değer artışıyla kiraların en çok yükseldiği; Bolu ise yüzde 2,11 düşüşle konut kira değerlerinin en çok azaldığı şehir oldu. 20 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Geçtiğimiz ay, yeni konut satış fiyatları bir önceki aya göre, 1+1 dairelerde yüzde 1,41, 2+1 dairelerde yüzde 1,03, 3+1 dairelerde yüzde 0,62 ve 4+1 dairelerde ise yüzde 1,46 oranında artış gösterdi. Ağustos ayında endeks bir önceki aya göre 51-75 metrekare konutlarda yüzde 1,24, 76100 metrekare konutlarda yüzde 1,16, 101-125 metrekare konutlarda yüzde 1,44, 126-150 metrekare konutlarda yüzde 0,43, 151 metrekare ve daha büyük alana sahip konutlarda ise yüzde 1,11 oranında arttı. İSLAMÎ EKONOMİ VE FİNANS 2015 SEMPOZYUMU İslamî Ekonomi ve Finans 2015 Sempozyumu, Boğaziçi Üniversitesi’nde iki gün sürdü ve birçok kurum ve akademisyen tarafından izlendi. Sempozyumun teması: İslamî finans refahın paylaşımında itici bir güç mü? İslamî Ekonomi ve Finans 2015 Sempozyumu, Dünya Bankası Küresel İslamî Finans Geliştirme Merkezi (World Bank Group Global Islamic Finance Development Center – GIFDC), Borsa İstanbul, İslam Kalkınma Bankası (Islamic Development Bank - IDB), İslamî Araştırma ve Eğitim Merkezi (Islamic Research and Training Institute – IRTI) ve Guidance Financial Group işbirliğiyle düzenlendi. Sempozyum akademik çevreler, politika belirleyiciler ve özel sektörden geniş bir katılımcı grubunu bir araya getirdi. İslamî ekonomi ve finansla ilgili yenilik ve ilerlemeleri desteklemek ve fikir alışverişini teşvik etmek üzere düzenlenen Sempozyumun ana hedefi, bu alanda düşünce liderliği ve bilgi geliştirme konularında önemli bir uluslararası forum haline gelmek. İSLAMİ EKONOMİ VE FİNANS 2015 İLK KEZ Bu yıl ilk kez düzenlenen sempozyum, “İslamî finans refahın paylaşımında itici bir güç mü?” temasıyla, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşti. İki gün süren sempozyumun açılış konuşmalarını Dünya Bankası Global İslami Finans Geliştirme Merkezi Başkanı Dr. Zamir Iqbal, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Talat Ulussever, İslami Araştırma ve Eğitim Merkezi (IRTI) Genel Direktörü Prof. Dr. Azmi Omar, Guidance Financial Group Başkanı Dr. Mohamad Hammour ile Boğaziçi Üniversitesi Finans Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Ali Coşkun yaptı. Sempozyumda Dr. Andrew Sheng, Prof. Dr. Abbas Mirakhor, Dr. Muhammed Umer Chapra, Prof. Hossein Askari, Prof. Dr. Murat Çizakça’nın yanı sıra çok sayıda isim konuşma yaptı. EN İYİ MAKALE ÖDÜLÜ Sempozyumda “En İyi Makale Ödülü”nü yazarlığını Frank Hong Liu ile paylaştığı “İslamî mikrofinans kuruluşları: Yoksulları desteklemeyi mi yoksa kar etmeyi mi amaçlıyor?” isimli makalesi ile University of Glasgow’dan Luqyan Tamanni kazandı. Boğaziçi Üniversitesi Finans Uygulama ve Araştırma Merkezi (CARF) sempozyumun mekân sponsorluğunu üstlenirken, Anadolu Ajansı ve Islamic Finance News (IFN) ise medya ortakları olarak Sempozyum’da yer aldı. İTO: PERAKENDE FİYATLARINDA İSTANBUL’DA %0.90 ARTIŞ VAR İstanbul Ticaret Odası “İTO”, İstanbul’daki ekonomi veriyi, perakende ve toptan üzerinden artışı değerlendirdi. İTO’nun verilerine göre, Ağustos ayında İstanbul’da perakende fiyatlarında %0.90, toptan fiyatlarında ise %0.83 artış olduğu görüldü. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi 2015 ağustos ayı itibarıyla yıllık ortalama yüzde 10,26, Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yıllık ortalama yüzde 10,56 artış gösterdi. Perakende fiyatlar 2015 Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,18, toptan fiyatlar ise yüzde 8,47 arttı. SEKTÖRLER ARASINDAKİ EKONOMİ DEĞİŞİMİ Ağustos 2015’te perakende fiyatlar bir önceki aya göre, kültür-eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 6,80, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 2,00, gıda harcamalarında yüzde 1,15, konut harcamalarında yüzde 1,02, ev eşyası harcamalarında yüzde 0,46 arttı. Ulaştırma harcamalarında yüzde 0,12, giyim harcamalarında yüzde 4,26 azalış gerçekleşirken, diğer harcamalar grubunda fiyat değişimi izlenmedi. Ağustos ayı itibarıyla toptan fiyatlarda ise aylık bazda; kimyevi maddeler grubunda yüzde 4,51, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 2,42, yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 2,19, mensucat grubunda yüzde 1,29 ve işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 1,17 artış izlenirken, gıda maddeleri grubunda yüzde 0,12 ve madenler grubunda yüzde 0,67 oranında azalış meydana geldi. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 21 GÜNDEM ELEKTRONİK TİCARETİN CİROSU: 2 TRİLYON DOLAR Dünya, alışverişini internetten yapmayı sevdi. Ve bu durum interneti büyük bir pazara dönüştürdü. 2015 yılında internetteki pazar 2 trilyon Dolar’a ulaştı. Elektronik Ticaret Avrupa, Küresel 2015 Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, e-ticaret 2014 senesine nazaran %24 büyüdü ve cirosunu 2 trilyon Dolar’a yükseltti. Avrupa’da faaliyet gösteren e-ticaret şirketlerinin ve derneklerinin üye olduğu “Elektronik Ticaret Avrupa”nın Küresel 2015 Raporu’na göre, şirketlerin tüketicilere yönelik e-ticaret cirosu geçen yıl yüzde 24 oranında artış gösterdi. Buna göre 2014 yılında küresel ticaret cirosu 1 trilyon 563,8 milyar Dolar’dan 1 trilyon 943 milyar Dolar’a yükseldi. Toplam 1,9 trilyon Dolar’lık cironun 770 milyar dolarlık kısmı Asya Pasifik Bölgesi kaynaklı gerçekleşti. Söz konusu ticaretin cirosu, Avrupa’da 567 milyar Dolar, Kuzey Amerika’da 523 milyar Dolar, Latin Amerika’da 37,4 milyar Dolar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde ise 21 milyar Dolar’ı buldu. ÇİN BİRİNCİ SIRADA Geçen yıl Asya Pasifik bölgesindeki e-ticaret bir önceki yıla kıyasla yüzde 44,3 artış gösterirken, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde yüzde 21,5 büyüdü. Avrupa ve Latin Amerika bölgesinde nüfusun yüzde 75’i internet kullanırken, Asya Pasifik Bölgesi’nde bu oranın yüzde 39 olması dikkati çekti. Raporda, Asya Pasifik bölgesinde kişi başına düşen gelirin ve perakende altyapısının artırılmasıyla e-ticaret gelirlerinin 22 Ekoreel ∆ Ekim 2015 yakın gelecekte çok güçlü şekilde yükseleceği belirtildi. Söz konusu bölgede e-ticaretin bu kadar yüksek gerçekleşmesinde dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin etkili oldu. Buna göre geçen yıl Çin’in e-ticaret cirosu yüzde 63,8 artışla 538,1 milyar Dolar’a yükseldi. Ciroda ikinci sırada 483 milyar Dolar’la ABD yer alırken, bunu 169 milyar Dolar’la İngiltere, 136 milyar Dolar’la Japonya, 95 milyar Dolar’la da Almanya izledi. GÜNEY AVRUPA: İSPANYA, İTALYA, TÜRKİYE Raporda Güney Avrupa listesinde yer alan Türkiye ise İspanya (16,9 milyar avro) ve İtalya’dan (13,3 milyar avro) sonra 9,8 milyar avro (11,2 milyar Dolar) ile üçüncü sırada yer aldı. E-Ticaret üzerinden kişi başına yapılan harcama İngiltere’de ortalama 4 bin 82 Dolar’ı bulurken, ABD’de 2 bin 888 Dolar, Fransa’da 2 bin 126 Dolar’ı, Çin’de ise bin 703 Dolar’a ulaştı. Tüketiciler tarafından son dönemde e-ticaret, “daha kolay inceleme ve karşılaştırma yapabilme, daha rekabetçi fiyat seçenekleri” gibi nedenlerle tercih ediliyor. E-Ticaretin önündeki engeller ise altyapı eksikliği, güven sorunu, yüksek gümrük vergileri, kanun farklılıkları ve dil sorunu olarak sıralanıyor. Bu yıl küresel e-ticaret büyüme hızının, küresel ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak bir miktar düşüşle yüzde 16 seviyesinde büyüyeceği ve 2 trilyon 251 milyar Dolar’a ulaşacağı tahmin ediliyor. “Kamu yatırımlarının en büyük engeli: TERÖR” Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Anadolu Ajans’ın muhabirine verdiği demeçte, kamu yatırımlarının zamanında yapılmamasının en büyük nedeninin terör ve terör örgütü olduğunu söyledi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yatırım yapmak isteyenlerin, o bölgede iş, istihdam, huzur ve refah artışı olmasını isteyenlerin terör olaylarından son derece tedirgin olduğunu belirterek, “Kamu yatırımlarının da önünde en büyük engel, bu bölücü terör örgütüdür” dedi. DOĞU VE GÜNEYDOĞU GELİŞMEME SEBEBİ ANADOLU’NUN Artan terör olaylarının yatırımları da olumsuz etkilediğini vurgulayan Zeybekci, “Özellikle o bölgeye yatırım yapmaya gitmek isteyenler, o bölgede iş, istihdam, aş, huzur, refah artışı olmasını isteyen yatırımcılar, son derece tedirgin oldular. Kamu yatırımlarının da önünde en büyük engel, bu bölücü terör örgütüdür” diye konuştu. DEVLETİN BÜTÇESİ 6 AYLIK DÖNEMDE FAZLA VERDİ BÜTÇE HARCAMALARI Temmuz ayı bütçe uygulama sonuçları da bugün açıklandı. Temmuz’da merkezi yönetim bütçesi 5,4 milyar lira açık verdi. Söz konusu ayda, geçen yılın aynı ayına göre bütçe gelirleri yüzde 15,6 artarak 40,1 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 13,8 artışla 45,5 milyar lira oldu. Merkezi yönetim bütçesinden, Ocak-Ağustos döneminde 319,7 milyar lira harcama yapıldı, bütçe gelirleri ise söz konusu dönemde 320,4 milyar lira oldu. Maliye Bakanlığı 2015 yılı temmuz ve ağustos ayları ile ocak-ağustos dönemi bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı. Buna göre, ağustosta bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,6 artarak 42,8 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 17,2 yükselerek 37,5 milyar lira olarak gerçekleşti. Ocak-Ağustos döneminde ise bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,1 artışla 320,4 milyar lira, bütçe giderleri yüzde 11,8 artışla 319,7 milyar lira oldu. Buna göre, geçen yılın ağustos ayında 32 milyar 38 milyon lira olan bütçe giderleri, bu yılın aynı ayında yüzde 17,2 artarak 37 milyar 546 milyon liraya yükseldi. Faiz hariç bütçe giderleri de geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,9 artışla 33 milyar 928 milyon lira oldu. Bütçe gelirleri de ağustosta, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,6 artarak 42 milyar 784 milyon lira olarak gerçekleşti. Merkezi yönetim bütçesi, geçen yılın ağustos ayında 5 milyar 947 milyon lira, bu yılın aynı ayında ise 5 milyar 238 milyon lira fazla verdi. Ağustosta yüzde 1,7 artışla 8 milyar 856 milyon lira faiz dışı fazla verildi. Faiz dışı fazla, geçen yılın aynı ayında 8 milyar 706 milyon lira düzeyindeydi. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 23 GÜNDEM TÜRKİYE SAVUNMA SANAYİ KATAR’A GİDİYOR. Türk savunma sanayisi, Ekim ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri El Sani’nin himayesinde düzenlenecek olan High-Tech Port by MÜSİAD’a çıkarma yapacak. Orta vadede Türkler için Katar savunma ve havacılık pazarında 5 milyar dolarlık pay bekleniyor. High Tech Port Genel Koordinatörü Hakan Kurt, High Tech Port by MÜSİAD Katar’ın sadece Türkiye ile Katar arasında firma ve kurumların katılımlarıyla 6-8 Ekim 2015 tarihlerinde Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirileceğini söyledi. KATAR’A DEV ÇIKARMA Diğer dünya devletlerine kapalı olan fuarın bu anlamda monopol bir iş geliştirme ortamı oluşturmayı hedeflediğini aktaran Kurt, “Türkiye ve Katar’dan toplamda 75 firma ve kurum katılımcı olarak alanda yer alacak. Türkiye’den binin üzerinde katılımcı ve ziyaretçi Katar’a çıkarma yapacak” ifadelerini kullandı. High Tech Port Genel Koordinatörü Hakan Kurt “Katar en son büyük alımını Fransız bir firmadan 24 adet savaş uçağı olarak gerçekleştirdi. 24 adet savaş uçağı için 7 milyar dolarlık bir satın alma yaptı. Tam da bu noktada Türkiye gerçekleştirdiği kazanımlarla Katar’da Fransa’ya meydan okuyor. Fransız savunma şirketlerinin önemli bir pazarı olan Katar; devlet başkanları nezdinde devam eden diplomatik ilişkilerle artık Türkiye’nin pazarı haline geliyor. Orta vadede 5 yılda Katar’da 5 milyar dolarlık savunma ve havacılık potansiyelinin Türkler için oluşacağını öngörüyoruz.” açıklamasında bulundu. 24 Ekoreel ∆ Ekim 2015 2004 YILI TÜRKİYE İÇİN MİLAT YILIDIR Hakan Kurt, savunma alanında Türkiye’nin 2004 yılından itibaren kendi ürünlerini geliştirmeye başladığını söyledi. Geçen 10 yılda yıllık 20 milyar doları aşan bir savunma bütçesi olan Türkiye’nin bunun yüzde 50’sinden fazlasını kendisinin karşıladığını aktaran Kurt, 2014 yılında ise 1 milyar 647 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini dile getirdi. Geliştirilen nihai ürünler taarruz helikopteri “Atak”, Milli Gemi Projesi (MİLGEM), MPT, Kirpi ve Milli tank “Altay” gibi ürünlerle gelecek on yıl savunma sanayisinin ihracatta 10 milyar doları yıllık bazda geçebileceğine dikkati çeken Kurt, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye savunma sanayi stratejisini geliştirilmiş ürün odaklı oluşturmalı. Özellikle dünya standartlarının üzerinde ürettiğimiz insansız hava araçları gibi ürünler İsrail, Almanya gibi ülkelerin ürünlerine meydan okuyor. Böylece katma değeri ülkede bırakabiliriz.” MÜSİAD’IN ETKİSİ Türkiye Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri himayelerinde Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile birlikte organize edilen High Tech Port by MÜSİAD Katar’ın diğer resmi ortağı Katar İş Adamları Derneği. Savunma sanayisi, havacılık ve uzay, deniz sistemleri ile IT ve mühendislik alanlarını kapsayan fuara Türkiye’den BMC, Aselsan, Havelsan, TAI, Roketsan ve THY Teknik başta olmak üzere 70’e yakın firma katılacak. GELİR DAĞILIMI İYİLEŞME TRENDİNDE TÜİK’in araştırmasına göre gelir dağılımında iyileşme gerçekleşti. En zengin % 20’nin toplam gelirden aldığı pay % 0.7 azaldı. En yoksul % 20’nin aldığı pay ise % 0.3 artış gösterdi. Yıllık gelir 2014’te 14 bin 553 TL oldu. TL’den 14 bin 553 TL’ye yükseldi. TUİK’in araştırmasına göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri; hanehalkı kullanılabilir gelirinin, hanehalkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak hesaplanan eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünmesi ile elde edilmektedir. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, geçen seneye göre 0,7 puan azalarak %45,9 olurken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun payı 0,1 puan artarak %6,2 oldu. Toplam gelir içinde en yüksek pay, %49,1 ile maaş-ücret gelirine ait iken, ikinci sırada %20,1 ile sosyal transferler, üçüncü sırada ise %18,5 ile müteşebbis gelirleri yer aldı. Sosyal transferlerin %93’ünü emekli ve dul-yetim aylıkları, müteşebbis gelirlerin ise %71,1’ini tarım-dışı gelirler oluşturdu. Toplumun en zengin %20’sinin gelirinin en yoksul %20 ’sinin gelirine oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7,7’den 7,4’e geriledi. Gelir dağılımında bir önceki yıla göre iyileşme oldu Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. 2014 yılı sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,009 puan düşüş ile 0,391 olarak tahmin edildi. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 20’lik gruplar, 2013-2014 Toplam Üçüncü yüzde 20 Dördüncü yüzde 20 Son yüzde 20 (En yüksek) 2013 2014 100,0 6,1 10,7 15,2 21,4 45,6 7,7 0,400 100,0 62 10,9 15,3 21,7 45,9 7,4 0,391 Ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 14 bin 553 TL oldu Türkiye’de ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre %9,8 artarak 13 bin 250 Toplam gelirden en yüksek payı %49,1 ile maaş-ücret gelirleri aldı Nüfusun %15’i yoksulluk sınırının altında kaldı Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı bir önceki yıla göre değişmeyerek %15 olarak gerçekleşti. Okur-yazar olmayanların %27,7’si, üniversite mezunlarının ise %1,3’ü yoksul Okur-yazar olmayanların %27,7’si, bir okul bitirmeyenlerin %25,1’i yoksul iken, bu oran lise altı mezunlarda %12,5, lise ve dengi mezunlarda ise %5,7 oldu. Yükseköğretim mezunları %1,3 ile yoksulluk oranının en düşük gözlendiği grup oldu. Sürekli yoksulluk oranı %15,1 oldu Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan “sürekli yoksulluk” oranı, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ına göre son yılda yoksul olan ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsamaktadır. Buna göre, 2014 yılında sürekli yoksulluk oranı %15,1 olarak hesaplandı. Ekonomik nedenlere bağlı yaşam koşullarında iyileşme oldu Yaşam koşullarına ilişkin göstergelerde bir önceki yıla göre iyileşme gözlendi. 2014 yılı sonuçlarına göre; nüfusun; %37,2’si konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi vb. sorunlar yaşarken, %38,7’si “izolasyondan dolayı ısınma sorunu” yaşadı. Nüfusun, %66,5’i konut alımı ve konut masrafları dışında taksit ödemeleri ve borçları olduğunu, %68,7’si “evden uzakta bir haftalık tatili”, %29’u “beklenmedik harcamalarını” ve %68,4’ü “yıpranmış ve eskimiş Ekim 2015 ∆ Ekoreel 25 GÜNDEM mobilyalarını yenileme ihtiyacını” ekonomik nedenlerle karşılayamadığını beyan etti. düzenlemeleri dikkate alınarak 2006-2014 yılları için yeniden hesaplandı. Maddi yoksunluk yaşayanların oranı %29,4 oldu Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir haftalık tatil, ödeme zorluğu, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek, evin ısınma ihtiyacı, çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon, otomobil sahipliği olarak belirlenen dokuz maddeden en az dördünü karşılayamayanların oranı olarak tanımlanmaktadır. Maddi yoksunluk oranı Eurostat’ın bu konudaki 2006 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 60,4 56,7 59,4 43,8 29,4 57,7 57,9 55,0 Ekonomik nedenlerden dolayı yukarıda belirtilen maddelerin en az dördünü karşılayamayanların oranı 2013’de %43,8 iken, 2014 yılında bu oran %29,4’e düştü. Aslan : Altyapımız olmasaydı 3G bile kullanılamazdı Aslan, söz konusu ihalede gerçekleşen frekans dağıtımıyla sektöre normalizasyon geldiğini belirterek, tüm operatörlerin eşit şartlarda rekabet edebilmesi için uygun bir zemin oluşturulduğunu dile getirdi. TÜRK TELEKOM’UN ALTYAPISI OLMASAYDI Sağlıklı rekabet koşullarının en büyük kazananının,Türkiye ekonomisi ve halkın olacağını vurgulayan Aslan, “Bu değişimin Türkiye için ortaya çıkaracağı güçlü ekonomik değerde, pay sahibi olmanın gururunu yaşıyoruz. Adil frekans dağılımının ardından mobilde oyun yeniden başlıyor. Geçmişten günümüze yaptığımız vizyoner yatırımlar sayesinde bugün çok avantajlı bir noktadayız. Bizim üstün teknolojiye sahip altyapımız sayesinde yeni nesil teknolojileri kullanabiliyoruz. Bizim altyapımız olmasaydı değil 4,5G teknolojisi, 3G teknolojisini dahi kullanamazdık” diye konuştu. Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, 4.5G ihalesi ve Türk Telekom üzerine açıklamalarda bulundu. Rami Aslan, Türk Telekom’un Avrupa’ya nazaran daha iyi bir konumda olduğunu söyledi. 4.5G ihalesinden sonra Türk Telekom’un altyapı yatırımının 20 milyar Lira’yı geçeceğini açıkladı. Türk Telekom Grubu, geçen hafta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından gerçekleştirilen 4,5G Yetkilendirme İhalesi’ne ilişkin değerlendirme toplantısı düzenledi. 26 Ekoreel ∆ Ekim 2015 TÜRK TELEKOM’DAN YATIRIM 20 MİLYAR LİRA’LIK Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, 2005 yılı kasım ayından bu yana grup olarak yaptıkları altyapı yatırımlarının bu yıl sonunda 20 milyar Lira’yı geçeceğini söyledi. MÜSİAD Eylül ayı Satın Alma Müdürleri Endeksi’ni (SAMEKS) açıkladı MÜSİAD SAMEKS verilerini açıkladı. Verilere göre Sanayi Endeksi’nde artış var. Sanayi Endeksi, geçen aya göre 2,8 puanlık artışla 55,6 değerine yükseldi. Hizmet Endeksi ise, geçen aya göre 0,3 puanlık azalış göstererek 52,5 puana düştü. Eylül ayında Bileşik Endeks, bir önceki aya göre 0,6 puanlık artış göstererek 53,4 değerine yükseldi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği, her ayın son haftasında açıkladığı Satın Alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) verilerini MÜSİAD Karabük Şubesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında açıkladı. MÜSİAD Karabük Şubesi Başkanı Ahmet Nur, terör olaylarında hayatını kaybeden şehit asker ve polisler için rahmet dileyerek yakınlarına sabırlar diledi. MÜSİAD Genel Başkan Vekili Nazım Özdemir’in Türkiye ve Dünya ekonomisi hakkında değerlendirme yaptığı basın toplantısında MÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Akif Demirbaş da SAMEKS verilerini açıkladı. 2012 yılının Ekim ayında başladıkları veri toplama çalışmalarının, 2013 yılının Ocak ayında düzenli bir şekilde raporlara dökülerek raporlama çalışmalarının başladığını belirten MÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Akif Demirbaş, SAMEKS verilerinin gelecek aylardaki ekonomik hareketler hakkında bilgi verdiğini ifade etti. SANAYİ ENDEKSİ’NDEKİ ARTIŞ DİKKAT ÇEKTİ göre 2,8 puanlık artışla 55,6 değerine, Hizmet Endeksi de bir önceki aya göre 0,3 puanlık azalış göstererek 52,5 puana düşmüştür. Eylül ayında Bileşik Endeks, bir önceki aya göre 0,6 puanlık artış göstererek 53,4 değerine yükseldi” dedi. TÜRKİYE EKONOMOSİ’NİN BÜYÜMESİ MÜSİAD Genel Başkan Vekili Nazım Özdemir, dünya ekonomisinin genel anlamda iyi bir grafik çizmediğini, ABD ekonomisinin kendini toparlamaya başlarken başka ekonomileri olumsuz etkilediğini vurguladı. IMF’nin dünya ekonomisinin büyüme rakamlarını % 4,2 olarak öngördüğünü ifade etti. Özdemir FED açıklamalarının para birimlerini dalgalandırdığını kaydeden Özdemir, Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte % 3,8 büyüyerek ,başarısını sürdürmesine dikkat çekti. 1100 iş yerinde tespit edilen havuz çalışmasında, 500 iş yerinin satın alma müdürleri ile yapılan veri çalışmasından akademisyenlerin de desteği ile bu bilgilere ulaşıp gelecek aylardaki karşılaşılacak sıkıntıları gördüklerini ifade eden Demirbaş, “Eylül ayında, Sanayi Endeksi bir önceki aya Ekim 2015 ∆ Ekoreel 27 GÜNDEM TÜRKİYE-MALTA İŞ FORUMU TÜRKİYE-MALTA İHRACAT VERİLERİ DEİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak , ”Türkiye’nin Malta’ya ihracatı 2004 yılında 98 milyon dolar iken, 2014 yılında 1 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Türkiye’nin Malta’dan ithalatı ise 2004 yılında 73 milyon dolar iken, 2011 yılında 324 milyon dolara yükselmiş, 2014 yılında ise 57 milyon dolara gerilemiştir” dedi. TÜRKİYE-MALTA ARASINDAKİ TİCARİ DURUM Türkiye-Malta İş Forumu, 30 Eylül tarihinde İstanbul’da gerçekleşti. Forum , MÜSİAD Genel Başkanı Nail Opak, Malta Ticaret İşletmeler ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Anton Borg ve Türkiye-Malta İş Konseyi Başkanı Halis Çakmak katılımları ile gerçekleşti. MÜSİAD ve DEİK Türkiye-Malta İş Konseyi organizatörlüğünde; Malta Ticaret Girişimcilik ve Sanayi Odası, Malta Enterprise, Trade Malta ve Finance Malta’nın katkılarıyla, Türkiye ve Malta arasındaki işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak, İstanbul’da “Türkiye-Malta İş Forumu” etkinliği düzenlendi. Programa; DEİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı Ahmet Selvi ve Yardımcısı Can Tülümen, MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Komisyonu Başkan Yardımcıları Gökhan Aydoğdu, Mahmut Yüksel Süne, Malta Ticaret İşletmeler ve Sanayi Odası Başkanı Anton Borg, Trade Malta şirketi CEO’su Anton Buttigieg, Yılport Holding CEO’su Sean Pierce, TÜRSAB Uluslararası İlişkiler Direktörü Ela Atakan, Sağlık Turizmi İş Konseyi Başkan Vekili Dr. Hasan Kuş katıldı. 28 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Türkiye ile Malta ilişkilerinin çok eskiye dayandığını vurgulayan Opak, iki ülke arasındaki önemli ilişkilerden birinin de dil öğrenmek amacıyla her yıl Malta’ya giden ve sayıları binleri bulan Türk öğrenciler olduğunu belirterek, Türkiye ile Malta arasındaki ikili ticaret hacminin son yıllarda artış gösterdiğini söyledi. Opak, “İkili ticaret hacminin gösterdiği bu artışın kompozisyonuna baktığımızda son 10 yılda Türkiye’nin Malta’ya ihracatının arttığı, Malta’dan ithalatının ise dalgalı bir seyir izlediğini görüyoruz. Türkiye’nin Malta’ya ihracatı 2004 yılında 98 milyon dolar iken, 2014 yılında 1 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Türkiye’nin Malta’dan ithalatı ise 2004 yılında 73 milyon dolar iken, 2011 yılında 324 milyon dolara yükselmiş, 2014 yılında ise 57 milyon dolara gerilemiştir. İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, sektörel olarak incelendiğinde; Türkiye’nin mineral yakıtlar ve yağlar, demir, çelik, bakır, alüminyum, elektrikli makine ve aletler gibi ürünlerinin Malta pazarında önemli bir potansiyelinin olduğu görülüyor. Türkiye’nin İthalatında ise karayolu/ asfalt yapımında kullanılan petrol türevleri, çelik, ilaç ve ilaç endüstrisinde kullanılan maddelerin bulunduğu görülmektedir. Tüm bunlar elbette yeterli değil. Daha fazla iş birliği, daha fazla ticari faaliyet için bu ve benzeri toplantıların önemli açılımlar sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu. TÜMSİAD GENEL İSTİŞARE KURULU AFYON’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ TÜMSİAD Genel İstişare Kurulu 8’inci kez toplandı. Toplantı Afyon’da gerçekleştirildi. Toplantıya 56 şube katıldı. 04 - 06 Eylül tarihleri arası gerçekleştirilen toplantıya Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Avrupa TÜMSİAD üyeleri ve 56 Şubeden Şube Başkan, Başkan Yardımcıları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Kardeş Kuruluşların ve Vakıfların Başkan ve Yöneticileri, daha önceki dönemlerde TÜMSİAD’a emeği geçmiş Yöneticiler ve çoğunun aileleri katıldı. Toplantı 04 Eylül Cuma günü akşam yemeğinin ardından yapılan Açılış Resepsiyonuyla başladı. TÜMSİAD GENEL AÇIKLAMALAR BAŞKANI’NDAN ÖNEMLİ 05 Eylül Cumartesi günü tüm katılımcıların iştirak ettiği ana oturumda, bir önceki dönem Genel Başkan olan Milletvekili Dr. Hasan Sert, Kurucu Genel Başkan Mehmet Yıldırım, Avrupa TÜMSİAD Genel Başkanı Cahit Kerenciler, Genç TÜMSİAD Genel Başkanı Fatih Çıtak ve TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Genel Başkan Doğan genel kapsamlı olarak yaptığı konuşmasında ``10. Yılımızda yakaladığı ivmenin hakkını veren konuma gelen TÜMSİAD; Genel İstişare Kurulu toplantılarında bu ivmenin devamı için yapacağı çalışmalarla başarılarını artıracaktır. Hem ülke ekonomisinin kalkınması için hem de KOBİ’lerimizin gelişimi için yaptığımız organizasyonlar ve Avrupa’da, Asya’da ve dünyanın birçok yerinde açtığımız şube ve temsilciliklerle çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz `` dedi. 2 gün boyunca yapılan toplantılar ve çalıştaylar ile TÜMSİAD’ın daha da ileri gitmesi ve gelişmesi için katılımcıların görüş ve önerileri alındı, gündemdeki konular hakkında istişareler gerçekleştirildi. Toplantı için otele gelen katılımcıların eş ve çocuklarına yönelik olarak ayrı sosyal faaliyetler gerçekleştirildi. Toplantı kapanışında toplantıya dair özel bir değerlendirme yapan Genel Başkan Doğan, toplantıya katılan tüm TÜMSİAD üyelerine ayrı ayrı teşekkür ederek, ‘’10. Yılımızda yaptığımız bu güzel etkinliği eş ve çocukları ile beraber onurlandıran ve toplantının etkinliğini artıran herkese TÜMSİAD Yönetimi adına şükranlarımı sunuyorum. Daha nice böyle güzel etkinliklerde görüşmek ve buluşmak duasıyla esen kalın, hayırla Geldiniz, hayırla gidiniz, yolunuz açık olsun’’ dedi. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 29 GÜNDEM TÜMSİAD’dan KOBİ ziyaretleri uzman kişilerin vereceği konferans, seminer ve paneller ile KOBİ’lerin gelişme stratejilerine katkı sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Özellikle İnovasyon ve eğitim noktalarında üniversitelerimiz ile yapılacak olan iş birliklerini anlatan Sayın Doğan; İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’dan organizasyon için gerekli her türlü desteğin sözünü aldı. TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan ve Yönetim kurulu heyetinden önemli ziyaretler. 22-25 Ekim tarihlerinde büyük bir KOBİ şurası ve fuara hazırlanan TÜMSİAD, Genel Başkan Sayın Yaşar Doğan Bey beraberindeki Yönetim Kurulu üyeleri ve fuar düzenleme heyetiyle birlikte, geçtiğimiz aylarda, İstanbul Ticaret Odası(İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’ı, TÜİK Bölge Müdürü İsmail Gökalp’i, TSE Marmara bölge Koordinatörlüğünü, Türkiye İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı, DEİK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardal’ı, İstanbul Kaynak Geliştirme ve İştirakler Daire Başkanı Eyüp Karahan’ı ve Başbakanlık Tanıtım ve Yatırım Ajansı Başkanı Arda Ermut’u ziyaret etti. ORGANİZASYON SÖZÜ Yapılan ziyaretlerde; bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan TÜMEXPO Fuarı ve KOBİ Şurası ile ilgili bilgi veren Sayın Doğan eşliğindeki heyet; fuar ve şuralarla ülke iş hayatına kazandırılmak istenen katma değeri anlattı. TÜMSİAD’ın ülke KOBİ’lerine öncülük etmesinin getirdiği sorumluluğu belirten Genel Başkan Yaşar Doğan bu kapsamda bu yıl yapılacak Uluslararası KOBİ Şurasıyla ülkemizden ve farklı ülkelerden katılacak olan akademisyenlerin ve ilgili 30 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Dernek ve özellikle KOBİ hedef kitlesine yönelik yapılan Uluslararası KOBİ Şurası, Türk girişimcilerinin hem ulusal hem de uluslararası arenada dinamik, gelişime açık ve geleceğin iş dünyasında söz sahibi olmalarına katkı sağlayacaktır. Ziyaretlerde Ülkemiz için Emek vermek sanayici ve iş adamları derneklerinin tek amacı olduğu üzerinde durulurken, ülke istihdamına ve ekonomisine katma değer üreten KOBİ’lere fayda üretmek ve onların gelişimini sağlamanın KOBİ Şurasının çıkış noktası olduğu vurgulandı. TÜMEXPO Fuarında finans sektöründen sanayi sektörüne, yurtiçi firmalardan yurtdışı firmalara kadar geniş katılımlı bir organizasyon yapılacaktır. Özellikle Dünya Bankası ve Tesla Motors gibi kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yapıldığını belirten Sayın Doğan, titizlikle üzerinde çalışılan organizasyonun ziyaret ayağında İstanbul İştirakler Daire Başkanlığından, Başbakanlık Yatırım Ajansından ve TİM, İSO, İTO, DEİK gibi iş adamları kuruluşlarının başkanlarından tam destek sözü aldı. DEİK ziyaretinde Dünya Bankası’nın da fuara davet edilmesi çalışmaların ciddiyeti açısından büyük takdir gördü. Diğer bir noktada fuarın içeriğinde yer alan Helal Expo 2015, Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarıyla da Türkiye’yi helal gıda sertifika ve fuar merkezi haline getirmek hedefinde olunduğu TÜMSİAD heyetince anlatıldı İkitelli Organize Sanayi ziyareti Kutlu’yu, Tekzen Firması Genel Müdürü Onur Mertoğlu’yu ve KİPTAŞ A.Ş Genel Müdürü İsmet Yıldırım’ı ziyaret etti. TÜMEXPO ve KOBİ Şurası çerçevesinde yapılan ziyaretlerde Sayın Doğan organizasyonun KOBİ’ler ve ülke ekonomisi için sağlayacağı hedeflerden bahsetti. Tekzen Genel Müdürü Onur Mertoğlu Ziyaretinde fuarı anlatan Sayın Doğan ‘’ All İn Tech ile savunma sanayisine eğildik. KOBİ’lerimizin bu alanda büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Çünkü KOBİ’ler kendi değerleriyle üretim yaptıkça ülkenin her sektöründe ilerleme sağlanacaktır.’’ dedi. TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan ve yanındaki heyet, İkitelli Organize Sanayi, İSBAK, KİPTAŞ ve TEKZEN’i ziyaret etti. Genel Başkan Sayın Doğan eşliğindeki Yönetim Kurulu Heyeti ve fuar düzenleme komitesi Ağustos ve Eylül Aylarında sırasıyla İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkan Vekili Nihat Tunalı’yı, İSBAK Genel Müdürü Kasım KİPTAŞ ve İSBAK ziyaretlerinde belediye iştiraklerinin sağlayacağı katkıyı anlatan Sayın Doğan; fuar ve şura organizasyonları için iki kuruluş genel müdürlerinden de tam destek sözü aldı. Ziyaretlere Genel Sekreter Osman Kurtkan Kapıcıoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Eyüp Topal, İstanbul Şube Başkanı Soner Biber ve Kocaeli Şube Başkanı Erdoğan Yılmaz Katıldı. THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Avcı’yı ziyaret TÜMEXPO VE KOBİ şurası organizasyonlarını düzenleyecek olan TÜMSİAD’tan THY’ye ziyaret. TÜMSİAD’ın 22-25 Ekim tarihlerinde yapacağı All In Tech, Helal Expo, KOBİ Şurası ve TÜMEXPO organizasyonlarının ziyaret ayağının devamında 24 Ağustos tarihinde Genel Başkanımız Sayın Yaşar Doğan Bey ve Yönetim Kurulu, THY(Türk Hava Yolları) Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlker Aycı’yı makamında ziyaret etti. Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan TÜMEXPO fuarı ve KOBİ Şurasının sağlayacağı kazanımları aktaran Genel Başkan Sayın Doğan; ‘’Dünyanın dev firmalarının ve kuruluşlarının tecrübelerinden faydalanarak KOBİ’lerin yeni girişimlere yelken açmaları gerekli. Bu noktada onlara eğitimlerinde rehberlik etmek, dünyadaki büyük finans, para kuruluşlarıyla bir araya getirmek ve yeni vizyonlar kazandırmak için bu iki fuar organizasyonunu yapmaktayız. Ayrıca All In Tech ve savunma sanayi fuarını da program içine dâhil ederek KOBİ’lerin çalışma alanlarını da daha görünür hale getirmek istemekteyiz.’’ dedi. Diğer bir noktada fuarın içeriğinde yer alan Helal Expo 2015, Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarıyla da Türkiye`yi helal gıda sertifika ve fuar merkezi haline getirmek hedefinde olunduğu heyetçe ziyaretlerde anlatıldı. Ziyarete Genel Sekreter Osman Kurtkan Kapıcıoğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerinden Eyüp Topal, Mustafa Özbek ve İstanbul Şube Başkanı Soner Biber katıldı. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 31 GÜNDEM TÜMSİAD heyeti İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Genel Sekreteri Hayri Balaçlı’yı ziyaret etti 22-25 Ekim tarihlerinde büyük bir KOBİ Şurası ve TÜMEXPO Fuarına hazırlanan TÜMSİAD hazırlık aşamasında, Genel Başkan Sayın Yaşar Doğan beraberindeki fuar düzenleme heyeti ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hayri Baraçlı’yı ziyaret etti. KOBİ’nin kalbi olan TÜMEXPO organizasyonundan önce TÜMSİAD Genel Başkanı Yaşar Doğan, İBB Genel Sekreteri Hayri Balaçlı’yı ziyaret etti. Fuar ve şuranın, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde ve Ekonomi Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirildiğini belirten Sayın Doğan, ‘’KOBİ’lerimizin dünya ticaretindeki inovatif ve Ar-Ge çalışmalarından faydalanarak yeni girişimlere yelken açmaları gerekli. Bu noktada onlara rehberlik etmek, dünyadaki büyük finans, para kuruluşlarıyla bir araya getirmek ve yeni uluslararası pazarla alakalı tecrübe kazandırmak için bu iki fuar organizasyonunu yapmaktayız’’ dedi. İBB Genel Sekreteri Sayın Balaçlı, bu süreçte TÜMEXPO ve KOBİ Şurasında destek vereceklerini söyleyerek organizasyondaki başarılı çalışmalar için temennilerini ilettiler. Ziyarette Genel Başkan Sayın Doğan’a; Genel Sekreter Osman Kurtkan Kapıcıoğlu ve İstanbul Şube Başkanı Soner Biber eşlik etti. İhracatta düşüş var Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Eylül ayı ihracat verilerini açıkladı. İhracat verilerine göre, geçen seneye oranla ihracatta düşüş var. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613 milyon dolar olarak gerçekleşti. Eylül ayında en fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında, en yüksek ihracat artışı yüzde 45 ile Ürdün’e yakalarken, Slovenya’ya ihracat yüzde 32, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 11 arttı. Eylül ayında ihracat artışında öne çıkan ülkeler şöyle oldu; Türkiye’de siyasi boşluğun zararları görülmeye başlandı. Hükümetin kurulmaması, ekonomiye yansımaya başladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Eylül ayı ihracat verilerini ABD’deki Kaliforniya ve İtalya’daki Po ovasından sonra dünyanın üçüncü büyük ovası olan Çukurova’nın üretim üssü Adana’da açıkladı. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin açıkladığı verilere göre Türkiye’nin Eylül ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 düşüşle 10 milyar 613 milyon dolar oldu.2015’in Ocak-Eylül döneminde yüzde 10 gerilemeyle 106 milyar 287 milyon dolar olan ihracat, son 12 aylık süreçte de yüzde 7,6 azalışla 145 milyar 515 milyon dolar olarak gerçekleşti. TİM verilerine göre ilk 9 ayda tarım ve sanayi ihracatı kilogram bazında yüzde 1,6 artış gösterdi. Eylül ayında Namibya’ya ihracatı yüzde 1406, Fildişi Sahili’ne yüzde 116, Katar’a yüzde 105, Norveç’e yüzde 81, Slovakya’ya yüzde 80, Meksika’ya yüzde 74 ve Kolombiya’ya yüzde 65 artış gösterdi. EN FAZLA İHRACAT: ALMANYA • Almanya’ya ihracat yüzde 14, • İngiltere’ye ihracat yüzde 11, • Irak’a ihracat yüzde 32, • İtalya’ya ihracat yüzde 2 • ABD’ye ihracat yüzde 8 geriledi. 32 Ekoreel ∆ Ekim 2015 KITALAR ÜZERİ İHRACATTA GERİLEME Eylül ayında AB’ye ihracat yüzde 11, Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde 7 ve Afrika’ya ihracat yüzde 25 geriledi. En fazla ihracat yapan ilk 10 ile bakıldığında; Manisa’nın ihracatı Eylül ayında yüzde 7 gerilerken, Sakarya’nın ihracatı yüzde 14, Bursa’nın yüzde 15, Ankara’nın ve Gaziantep’in yüzde 17, İzmir’in ve Kocaeli’nin yüzde 20, Denizli’nin yüzde 21, İstanbul’un yüzde 22 ve Hatay’ın yüzde 30 düştü. Adana’nın ihracatı Eylül ayında yüzde 16, ilk 9 ayda ise yüzde 14 geriledi. İhracat verilerini Adana’da açıklamalarının önemine değinen TİM Başkanı, “Adana, her geçen yıl gelişiyor ve 2 milyar dolara yakın yıllık ihracat yapıyor. En büyük ihracatçı illerimiz arasında 11. sırada olan bu ilimiz, ilk 1.000 ihracatçı firma içerisinden de 21’ine ev sahipliği yapıyor” dedi. MAKALE İnş.Müh. Mehmet Recep YAZGAN Em.İş Baş Müfettişi İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı değişikliği, bunu da kapsayacak şekilde iş hukuku mevzuatı değişikliği, bir dönem değişikliği şeklinde 2003 yılı Haziran ayında gerçekleşti. Eski mevzuatı çevreleyen ve 01.09.1971 tarihinden beri yürürlükte olan 1475 sayılı eski İş Kanunu yürürlükten kalktı. Yeni mevzuat dönemi, 10.06.2003 tarihli Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu ile başladı. Bu değişimin devamı olarak da, 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” yürürlüğe girdi. Biz, eski mevzuat ile 1475 sayılı İş Kanunu ve ona bağlı mevzuatı, yeni mevzuatla da 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı “İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ve bunlara bağlı olarak çıkarılan mevzuatı kastediyoruz. Eski mevzuat olarak, 1475 sayılı eski İş Kanunu ve ona bağlı olarak çıkarılmış tüzükler vardı. En başta “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü” olmak üzere, “Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü”, “Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük”, “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları Hakkında Tüzük”, “Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü” gibi. Bu Tüzükler, bağlı oldukları 1475 sayılı İş Kanunu yürürlükten kalktığı için, hukuki olarak yürürlükten kalmış oldu. Yeni mevzuat olarak, 4857 sayılı İş Kanunu ve ona bağlı olarak çıkarılan Yönetmelikler, 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ve ona bağlı olarak çıkarılan Yönetmelikler, tebliğler bulunmaktadır. “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”, “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği”, “Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği”, “Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği” olarak da yeni çıkarılan yönetmeliği örnek verebiliriz. 2003 yılında başlayan Yeni Mevzuat dönemi, bilindiği üzere, Avrupa Birliğine giriş süreci içinde, Avrupa Birliği İş Hukuku ve İş Sağlığı ve Güvenliği normlarının, ulusal mevzuatımıza taşınmasını ifade etmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, bundan böyle, mevzuat çıkarılmasını ve en az bunun kadar önemli olan değişen şartlara ve uygulamaya bağlı olarak yürütülmesi gereken “mevzuat değişim ve gelişimini”, daha iyi şartlarla yürütmesi beklenmektedir. Bunun önemli bir öğesi olarak da, mevzuat çalışmasına, akademik alandan (Üniversitelerden), Meslek Odalarından, Sendikalardan, İşçi ve İşveren Kuruluşlarından, özellikle yıllarca bu alanda ve uygulamada çalışmış yetkin Bakanlık İş Müfettişlerinden katkıyı arttırması uygun olacaktır. Çünkü iş sağlığı ve güvenliği ve iş hukuku alanında, mevzuat, standart, şartname olarak bile yapılacak daha çok çalışma bulunmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, Tüzük çıkarmak dışında, mevcut yönetmeliklere ek olarak “Uygulama Yönetmelikleri”, “Tebliğler”, “Genelgeler”, “Uygulama Rehberleri ” vb çıkartması bunların başındadır. Ayrıca diğer Bakanlıkların da bu alanla ilgili mevzuat çıkartmasına/yenilemesine, TSE gibi kuruluşların standart oluşturmasına destek vermesi gerekecektir. Bazı ekipmanların tanımlanmayan periyodik kontrol şartları veya standartlarının, Sanayi Bakanlığı ve/ veya TSE tarafından belirlenmesini buna somut bir örnek olarak verebiliriz. Eski İş Hukuku ile Yeni İş Hukuku ve bu kapsamda İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatını ve aralarındaki temel farklılıkları, başka bir deyişle Yeni Mevzuatın getirdiklerini aşağıdaki gibi tablolaştırabiliriz. ESKİ MEVZUAT • 1475 sayılı “İş Kanunu” ve bağlı Tüzükler (“İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü”, “Yapı İşleri Tüzüğü” vd) 1. Standart ve Norm Eksikliği 2. Tek tip çalışma YENİ MEVZUAT • 4857 sayılı “İş Kanunu” • 6331 Sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” • 4857 sayılı Kanuna bağlı Yönetmelik ve Tebliğler • 6331 sayılı Kanuna bağlı Yönetmelikler ve Tebliğler AB, İLO ve Dünya Standartlarına uygun Normatif çalışma Yeni çalışma Biçimleri: Kısmi Süreli çalışma, Takım Çalışması, Ödünç İşçi gibi. 3. Reaktif Eksenli Proaktif Eksenli: Risk Değerlendirmesi Esaslı, Önlem Esaslı 4. Sınırlı İşçi Katılımı Çalışanların Katılımı ve Görüşlerinin Alınması 5. Sınırlı Sertifikasyon Geniş ve yaygın Sertifikasyon 6. Sınırlı kayıt altına alma Her çalışmanın kayıt altına alınması 7. Sadece işverene bağlı olarak çalışan Sigortalıları kapsaması: “İşçi” tanımı 8. Alansal Çalışma İşverene bağlı olarak çalışan Sigortalıları ve Kamu Çalışanlarını kapsaması: “Çalışan” tanımı (6331 sayılı Kanunla getirilen tanım) Bütünsel, Yönetsel ve Sisteme dayalı Çalışma: Yönetim Sistemi Kurulması, Politika oluşturulması vb. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 33 MAKALE Doç. Dr. İshak Emin Aktepe ŞİRKET / ORTAKLIK İnsanlar tarih boyunca bazı eylemlerin kâr ya da zararını kendisi üstlenirken bazı eylemleri ise birlikte yapmış ve bu eylemlerden doğacak kâr ya da zarara ortak olmuşlardır. Bu durum ticâret için de geçerlidir. Mesela arazisi bulunan bir şahıs ücretle işçi tutup kâr ve zararı kendisine ait olmak üzere arazisinde ziraat yapabileceği gibi, arazisini ücretle başkasına kiraya da verebilir. Bu durumda araziden elde edilecek kâr ya da zarar kiralayana ait olur. Bu iki işlem yerine arazi sahibinin arazisini işletme kabiliyetine sahip bir başka tarafla ortaklık kurarak kâr ya da zarara ortak olmaları da mümkündür. Ticârî faaliyetler için bir araya gelen insanlar, nakit sermayelerini, emeklerini, sabit ya da diğer varlıklarını katarak ortaklık kurup doğacak kâr ya da zarara ortak olabilmişlerdir. İslâmiyet, insanların ortak meşrû girişimlerini yadsımadığı gibi bilakis teşvik etmiştir. Hz. Peygamber Hayber arazisini yahûdilere vererek işletmelerine izin vermiş ve çıkacak ürünün yarısını onlara bırakmıştır . Yani yahûdilerle ortaklık yapmıştır. Temel ibadetlerden biri olan kurbanda müslümanların ortak kesim yapmalarına izin verilmiştir. İslâm hukukçuları ortaklıkları şöyle kategorize etmişlerdir: İbâha ortaklığı deniz, göl, nehirler ve yer altı suları gibi kimsenin mülkü olmayan varlıklarda herkesin ortak olmasını ifade eder. Bunlar kamu malıdır ve herkese aittir. İdaresi devlet tarafından icrâ edilir. Mülk ortaklığı sözleşmeye dayanmayan miras, vasiyet ve hibe gibi tasarruflarla gerçekleşen ortaklıktır. Akit ortaklığı ise sözleşmeye dayanan ortaklıktır. Taraflar sermayelerini koyarak (emvâl), mesleklerini koyarak (iş) ve borçlanarak (itibar) şirketi kurabilirler. Mudârabe bir tarafın emeğini diğer tarafın sermayesini koyarak kurduğu ortaklıktır. Müzâraa bir tarafın araziyi diğer tarafın emeğini koyarak zirâî faaliyette ortak olmalarını ve müsâkat ise bir tarafın meyve ağaçlarını diğer tarafın emeğini koyarak ortaklık yapmalarını ifade eder. Şirket kârı taraflar arasındaki anlaşmaya göre pay edilir ve yüzdelik nispete göre dağıtılır. Yani oluşacak kârın % 20, 30, 40’ı şeklinde paylaşım yapılır. Bu oranlar ortaklık sözleşmesi yapılırken belirlenmelidir. Eğer belirlenmemiş ise kâr örf varsa ona göre yoksa yarı yarıya dağıtılır. Ortaklardan herhangi birine ortaklık için koyduğu sermayeye nispetle maktû bir kâr verileceği garanti edilemez. Çünkü bu durumda söz konusu taraf kâr ya da zarara ortaklık yapmış olmaz; şirkete borç verip fâiziyle geri almayı talep ediyor olur. Bununla 34 Ekoreel ∆ Ekim 2015 birlikte şirkette fiilen çalışan ya da şirket yönetimini üstlenen ortak kârdan fazla pay alabilir. Çalışan ortak için maaş da takdir edilebilir. Ortaklardan herhangi biri ustalık, sanat ve beceri gibi sebeplerle kârdan fazla pay almayı şart koşabilir. Zarar ise İslâm hukukçularına göre sermayedeki paya göre yansıtılır. Yani kâr paylaşım oranlarını belirlemek serbest iken zarara katılma oranları sermayedeki paya göredir. Halbuki kanaatimizce zararın paylaşımını sermayeye yapılan katkıyla sınırlayan görüşün bağlayıcı bir dini temeli yoktur. O halde tarafların zarara katılım konusunda da serbest iradeleriyle akit yapabileceklerini ifade edebiliriz. İslâm hukukçularına göre emek sermaye ortaklığında (mudârabe) da kâr taraflar arasındaki anlaşmaya göre paylaşılır. Parasal zarar ise sermayedâra ait olur. İşletmeci ortak emeğini kaybetmiş sayılır. Ancak sermaye işletmeci ortağa emânettir. Kasıt, kusur ya da şarta muhâlefeti yoksa tazminle sorumlu değildir. Örneğin sermâyeyi yalnızca tekstil sektöründe değerlendirmesi şart koşulan bir işletmeci ortak, otomotiv sektörüne girmiş ve zarar etmişse sermayeyi tazminle mükellef olur. Kanaatimizce mudârabe ortaklığında da zarar taraflar arasındaki anlaşmaya göre pay edilebilir. Prensip olarak müslümanlar gayrımüslimlerle ortaklık kurabilirler. Bu durumda şirketin dinen onaylanmayacak işlemlere girmemesi için şirket yönetimi ya müslümanlarda olmalı ya da bunu sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Ayrıca bir ortaklık için konulmuş sermaye kullanılarak bir başka tarafla ortaklık kurulabilir. Bu bakımdan herhangi bir finansal kuruluşun yatırımcılardan ortaklık esasına göre aldığı sermayeyi alt ortaklıklar yaparak işletmesi mümkündür. Ortaklık sermayesi diğer ortakların izni olmadan başkasına bağışlanamaz ve para borcu olarak verilemez. Belki örfe göre karşılıklı küçük borçlar verilip alınabilmesi mubah görülebilir. Ortaklığın sürekliliği düşünülebileceği gibi zaman içerisinde hisse devriyle sonlandırılması da mümkündür. Buna göre ortaklardan biri ortak olduğu bir projedeki hissesini zaman içerisinde ortağına ya da başkasına satarak ortaklıktan ayrılabilir (azalan ortaklık / müşâreke-yi mütenâkısa). Bunun için ortak olunan işletme hisselere bölünerek tarafların hisseleri tespit edildikten sonra hisselere biçilen değer üzerinden zamana yayılmış şekilde hisse devri gerçekleştirilebilir. Türkiye Finans’ın kurumsal iletişim müdürü belli oldu önce Destek Group, Türk Telekom, TTNET, Soyak gibi şirketlerde görev alan Cengiz, Türkiye Finans’ın tüm kurumsal iletişim faaliyetlerinden sorumlu olacak. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunu olan Cengiz, yüksek lisans eğitimini yine aynı üniversitede Pazarlama alanında tamamladı. Kariyerine 2003’te San Ajans’ta müşteri temsilcisi olarak başlayan Cengiz, 2004-2009 yılları arasında Soyak A.Ş.’de Satış Uzmanı ve Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak çalıştı. 2009 yılında TTNET’te tüm markaların dijital iletişim faaliyetlerini yöneten Cengiz, 2012’de Türk Telekom İnteraktif Pazarlama Takım Lideri olarak göreve başladı. Bu süreçte Türkiye’de, alanında ilk olan pek çok dijital iletişim projesini hayata geçirdi. Türkiye Finans Kurumsal İletişim Müdürlüğü’ne Osman Fatih Cengiz getirildi. Katılım bankası Türkiye Finans’ın Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevine Osman Fatih Cengiz getirildi. Daha Son olarak Destek Group Pazarlama ve Kurumsal İletişim Müdürlüğü görevini yürüten Cengiz, bir süredir markalara dijital strateji oluşturma ve marka konumlandırma konularında danışmanlık yapıyordu. Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram GÖKTAŞ BDDK’nın onay verdiği Vakıf Katılım’ın genel müdürlüğüne İkram GÖKTAŞ getirildi. Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi Öztürk Oran ise Vakıf Katılım Bankası yönetim kurulu başkanı oldu. Yeni bankanın ilk Genel Müdürü İkram Göktaş, 3 ay önce Türkiye Finans’taki Genel Müdür Yardımcılığı görevinden istifa etmişti. İkram GÖKTAŞ kimdir? 1969 yılında Bitlis, Mutki’de doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 1992-1997 yılları arasında Garanti Bankası Teftiş Kurulu Başkanlığı’nda Müfettiş olarak görev yaptı. 1997-1999 döneminde Garanti Bankası İstanbul Kurumsal Şubesi’nde Müdür Yardımcısı olarak görev alan Göktaş, 1999-2000 yıllarında Çorum Şube Müdürü olarak görevini sürdürdü. 2001-2005 yılları arasında Anadolu Finans Kurumunda Bankacılık Hizmetleri Müdürü, 2006-2009 döneminde Türkiye Finans Katılım Bankası’nda Bankacılık Hizmetleri Müdürü olarak çalıştı. 2009 yılından itibaren Türkiye Finans Katılım Bankası’nda Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlenen Göktaş (sorumluluk alanında Bilgi Sistemleri Koordinasyon Müdürlüğü, Bilgi Sistemleri Operasyon Müdürlüğü, Bilgi Sistemleri Analiz ve Kalite Güvence Müdürlüğü, Yazılım Müdürlüğü ve Süreç Geliştirme ve İş Sürekliliği Müdürlüğü bulunmaktaydı) 2015 Haziran’da banka ile yollarını ayırdı. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 35 DOSYA FİNANSAL SERFİTİKALAR = SUKUK Dünyada “sukuk” olarak bilinen finansal sertifikalar, Türk mevzuatında “kira sertifikaları” olarak yerini bulmuştur. Arapça kökenli bir kelime olan Sukuk, Arapça “Sak” kökünden gelmektedir. Sak, kelime anlamı olarak sertifika anlamına gelmektedir. Sukuk ise Sak’ın cemisi (çoğulu) olduğundan Saklar, sertifikalar anlamına gelir. Arap piyasalarında bono ve tahviller için senet kelimesi kullanılırken İslami finansman bonoları olan Saklar için ise Sukuk denilmektedir. Türk mevzuatında ise Kira Serfitikaları, faizsiz bono ve tahviller olarak nitelendirilmektedir. Sukuk, İslami Finans Kuruluşları Muhasebe ve Denetim Organizasyonu (AAOIFI) tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: “Mevcut mal, menfaat veya hizmet ya da belirli/mevcut bir proje veya özel bir yatırım faaliyeti halinde bulunan varlıklar üzerinde şayi ortak mülkiyeti ifade eder şekilde ve birbirine eşit değerde ihraç edilen sertifikalardır. Ancak bu sertifikalar (sukuk), sertifika bedelleri tahsil edildikten, ihraç gerçekleşip halka/yatırımcılara arz tamamlandıktan ve bunlar ihraç edildikleri amaç için kullanılmaya başlandıktan sonra varlıklar üzerinde eşit değerde ortak mülkiyeti ifade ederler.” Türk mevzuatında, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) yayınlamış olduğu Kira Sertifikaları Tebliği ise kira sertifikasını aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır: “Kira sertifikası, her türlü varlık ve hakkın finansmanını sağlamak 36 Ekoreel ∆ Ekim 2015 amacıyla varlık kiralama şirketi tarafından ihraç edilen ve sahiplerinin bu varlık veya haktan elde edilen gelirlerden payları oranında hak sahibi olmalarını sağlayan menkul kıymeti ifade eder.” Kira Sertifikaları Tebliği kira sertifikası türlerini; Sahipliğe, Yönetim Sözleşmesine, Alım – satıma, Ortaklığa ve Eser sözleşmesine, dayalı olarak tasnif etmekte ve bu türlerin birlikte kullanımına müsaade etmektedir. Kira Serfitikaları Nasıl Çıkarılır, İşleyişi Nasıldır ? Devlet veya özel şirketler tarafından çıkarılabilen bu ürünler, bir varlığı dayanak alarak ihraç edilir. Bu yöntemde, kira sertifikasını çıkaran kuruluş (kaynak kuruluş olarak adlandırılır) bir kısım varlığını veya haklarını bu amaç için özel olarak kurulan bir varlık kiralama şirketine devreder. Varlık kiralama şirketi devraldığı varlıkları veya hakları dayanak alan kira sertifikalarını ihraç ederek yatırımcılara satar. Kaynak kuruluştan gelen gelirler sertifikaların dönemsel ödemelerinin yapılmasını sağlar. Vade sonunda ise kaynak kuruluşa geri devredilen söz konusu varlık veya haklardan elde edilen gelir, kira sertifikası sahiplerine anapara ödemesi olarak payları oranında dağıtılır. Kira sertifikaları vadeye kadar elde tutulabileceği gibi, ikincil piyasada da satılabilir. KİRA SERTİFİKASI SÜRECİ Kısacası Sukuk (Kira Sertifikası), bir şirketin kullanıyor olduğu varlıklarına karşılık ihraç ettiği bir borçlanma enstrümanıdır. Bu enstrümanı şirketler kullanabildiği gibi devlet hazineleri de kullanabilmektedir. Kira Serfitikaları Neden Tercih Edilir ? Kira sertifikaları herhangi bir şekilde faize dayalı işlemleri içermediği ve kira geliri helal faaliyet sayıldığı için özellikle Ortadoğu’lu yatırımcılar tarafından ilgiyle karşılanmaktadır. sertifikalar sözleşmeye dayalı gelirleri kapsadığı için getirileri de çok iyi olmaktadır. Bu özelliği ile kira sertifikaları portföy yönetiminde oldukça tercih edilen bir enstrümandır. Kaynak şirketler açısından bakıldığında ise, gayrimenkul varlığı bulunan bu şirketler, bilançolarında atıl duran gayrimenkullerini varlık kiralama şirketine devrederek veya varlık kiralama şirketi lehine yönetilmesini temin ederek asıl faaliyetlerini sağlıklı yürütebilmek için ek finansman temin etmiş olabilmektedirler. Bir gayrimenkule ihtiyaç duyan ancak peşin veya kısa vadede ödeme gücü olmayan şirketler ise alım-satıma dayalı kira sertifikası ihracı vasıtasıyla ihtiyaç duydukları gayrimenkulü varlık kiralama şirketinden vadeli olarak temin edebilmektedirler. Aynı zamanda kira sertifikaları gayrimenkul projelerinin finansmanında da alternatif bir araç olarak düşünülebilir; ortaklığa dayalı sertifika ihracı veya eser sözleşmesine dayalı sertifika ihracı yoluyla proje finansmanı sağlamak mümkündür. Sonuç olarak kira sertifikaları yatırımcılar için sabit kira gelirlerine dayalı ve korumalı bir gelir imkânı sunmaktadır. Yatırımcıların sertifika kazançlarına %10 oranında gelir vergisi stopajı uygulanır. Gerçek kişiler için uygulanan bu stopaj nihai vergidir. Kurumlar için ise ödenen stopajın yılsonunda kurumlar vergisinden mahsup edilmesi imkânı vardır. Kira sertifikaları BİST’te kote edilmiş olduğundan bu sertifikalar için ikinci el piyasada likidite imkânı da sağlanmıştır. Bu nedenle kira sertifikasının oldukça likit bir endirekt gayrimenkul yatırım şekli olduğunu söyleyebiliriz. Bu sertifikaların riskine bakıldığında ise, kira sertifikalarının dayanak varlığın değeri kadar güvenceye sahip olduğunu görürüz. Bu anlamda oldukça güvenli bir finansal enstrümandır. Haber Volkan ÖZEFE Ekim 2015 ∆ Ekoreel 37 KATILIM DÜNYASI DR. FAHRETTİN YAHŞİ KATILIM BANKALARININ GELECEĞİNİ ANLATTI potansiyelinin yüksel olduğunu görüyoruz. 2025 yılında Türkiye’de katılım bankacılığının yüzde 15’lere ulaşacağı tahmin ediliyor. Yani şimdiden 3 katı bir büyüme hedefliyoruz. Bu da Türkiye’yi cazip hale getiriyor. Kamu bankalarının da sektöre girmesi bunun bir göstergesi” açıklamasını yaptı. TÜRBÜLANSLI DÖNEMLERİN BANKASI: KATILIM BANKASI Albaraka Türk Bankası’nın Genel Müdürü olan Dr. Fahrettin Yahşi, Türkiye’deki katılım bankacılığına dair öngörülerde bulundu. Yahşi, katılım bankacılığı sayesinde, Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde global pazarda daha cazip bir ülke olacağını söyledi. İstanbul Finans Zirvesi’nde açıklamalarda bulunan Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi, katılım dünyasının geleceğini anlattı. Albaraka’nın sponsor olduğu İstanbul Finans Zirvesi, “Düşük büyüme ve düşük faiz oranı ortamında yol almak” ana temasıyla yapıldı. Bu yıl altıncı kez gerçekleştirilen etkinliğin konuşmacıları arasında yer alan Albaraka Türk Genel Müdürü DR. Fahrettin Yahşi, zirvenin ilk gününde “Katılım bankalarının Türkiye’de alacağı çok yol var, sektör ciddi bir potansiyel taşıyor” mesajını verdi. 2025’E DİKKAT ‘Bankacılar Oturumu’na panelist olarak katılan Yahşi, Türkiye’de katılım bankacılığının büyük ilerleme kaydettiğini belirtti. Bankacılık sektörü içinde, katılım bankalarının yüzde 5’lik pay aldığı bilgisini veren Yahşi, “Katılım Bankalarının SAĞLAM Katılım Bankacılığının türbülanslı dönemlerde müşterileriyle iyi ilişkiler kurduğunu kaydeden Yahşi, bu süreçte kullandırılan krediler ve vade süreçlerini örnek vererek “ Katılım Bankası kullandırdığı krediyi vadesinden önce geri çağırmaz . Müşterisiyle hangi vade temrininde anlaşmışsa o ilişkisini değiştirmeden devam eder. Sözleşme öncesi fiyat da vade sonuna kadar geçerlidir “ dedi. TÜRK BANKACILIĞI ARALIKLARLA TESTİNE TABİ TUTULUYOR STRES Yahşi , konuşmasında Türk Bankacılık sektörünün kısa aralıklarla stres testlerine tabi tutulduğuna da dikkat çekti. “ Finansal kriz dönemlerinde bankacılık sektörü testi geçti. 2001 yılı çok ciddi bir testti. Yaklaşık 30 banka sistem dışına çıktı” diyen Yahşi, “ Şu an faaliyetini sürdürmekte olan tüm bankalar stres testini geçmiş bankalar. Günümüzde sağlam pozisyonlarını sürdürmenin yanı sıra birkaç noktada bazı tehditlerle karşı karşıyalar. Bunlardan biri kârlılık.” Türkiye’deki bankaların kârlılıklarında ciddi düşüşler görüyoruz. Öz kaynak kârlılığı geçen yıl yüzde 11’ler civarındaydı. Bu yıl da benzer oranlar göreceğiz. Sektörün ortalama sermaye yeterlilik rasyoları yüzde 13’lerden yüzde 1 aşağı çekilecek gibi görünüyor. Sermaye yeterlilik rasyoları Türkiye’de yüzde 12 hedef rasyo üzerinden takip ediliyor. Yüzde 12 bu anlamda optimum seviye midir bununda tartışılması lazım. “ Yorumunda bulundu. Türk İstanbul Finans Zirvesi’nin sponsoru oldu Katılım bankacılığının Türkiye’de ilki olan Albaraka Türk, 8-9 Eylül tarihlerinde yapılan İstanbul Finans Zirvesi’nin “bronz sponsoru” oldu. Türkiye’nin ilk katılım bankası Albaraka, finans sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olarak gösterilen İstanbul Finans Zirvesi’nde bronz sponsorlardan biri olarak yer aldı. 8-9 Eylül tarihlerinde yapılan etkinlik, Hilton Convention Center’da, “Düşük Büyüme ve Düşük Faiz Ortamında Yol 38 Ekoreel ∆ Ekim 2015 Almak” ana temasıyla gerçekleştirdi. Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Fahrettin Yahşi’nin panelist olarak katıldığı etkinlikte, finans sektörünün 2015 yılı ve gelecek dönemde beklenen gelişmeler ele alındı. Bugüne kadar 35 ülkeden, 173 konuşmacıyı ve 51 farklı ülkeden 5 binin üzerinde katılımcıyı ağırlayan İstanbul Finans Zirvesi’ne, bu yıl da dünya ekonomisine yön veren pek çok karar alıcı, özel sektör temsilcisi ve akademisyen katıldı. ALBARAKA TÜRK UZUN VADELİ KREDİ TEMIN ETTİ! Katılım bankacılığın öncülerinden olan Albaraka Türk Katılım, 16 banka ile 1.4 milyar Lira kaynak temin etti. Albaraka Türk Katılım Bankası, 11 ülkeden 16 bankanın katılımı ile 278 milyon dolar ve 154.5 milyon Euro murabaha sendikasyon kredisi temin etti. Bu krediler iki farklı vadede temin edildi, bir dilimi 367 gün vadeli, diğer dilimi ise 2 yıl 3 gün vadeli olarak gerçekleşti. ALBARAKA TÜRK TURYAP’I SEÇTİ Katılım Bankalarından olan Albaraka Türk Katılım Bankası, gayrimenkullerinin satışı için TURYAP’la el sıkıştı. sektöründeki kurumsal çözüm ortağı olma girişimlerimize hız kesmeden devam edeceğiz.’’ Albaraka 28’i konut, 23’ü iş yeri, 15’i arsa olmak üzere toplam 66 gayrimenkul satışını gerçekleştirmek için TURYAP ile anlaşmaya vardı. TURYAP Yapı Genel Müdür Yardımcısı İsmail Özcan konuyla ilgili değerlendirmede bulundu: ‘‘30 yılın verdiği güven duygusuyla TURYAP olarak başarılı iş birliklerimize bir yenisini daha ekledik. Türkiye’nin önde gelen kuruluşu Albaraka gibi büyük bankanın ihtiyaç fazlası gayrimenkullerinin satışı için TURYAP’a güvenmesi bizler için oldukça gurur verici. Satışa, kiralamaya konu gayrimenkulü olan bankaların, sigorta kuruluşlarının, özel firmaların pazarlama ve aracılık GAYRİMENKULLERİ SATIN ALMAK İSTEYENLER İÇİN Albaraka portföyünden ihtiyaç fazlası gayrimenkullerini satın almak isteyenlerin, www.turyap.com.tr adresinde yer alan Teklif Alma ve Satış Şartnamesi’ni, Peşin Satış Teklif Formu’nu doldurup, Şartname’de belirtilen teminatın yatırıldığını gösteren dekont ve diğer ekler ile birlikte imzalı Şartname ve Formu, TURYAP’a göndermesi, satış sürecinin başlatılması için yeterli olacak. ’NIN ÜST YÖNETİMİNDE DEĞİŞİKLİK Çalık Holding insan kaynakları müdürü olan Betül Yılmaz, BDDK’nın 28 Ağustos’ta yazılı onayı vermesinin ardından yeni görevine resmen atanmış oldu. 1997 Ankara Siyasal İşletme mezunu olan Betül Yılmaz aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. Ankara’da metroyu, ‘Ankaray’ı ve şehirler arası otobüs terminalini işleten BUGSAŞ A.Ş.’de 11 yıl insan kaynakları departmanında çalıştı. Betül Yılmaz yaklaşık 6 yıldır da Çalık Holding’te çalışmaktaydı, Çalık Holding İnsan Kaynakları Müdürü iken Bank Asya’ya insan kaynaklarından sorumlu genel müdür yardımcısı olarak atandı. BDDK, Bank Asya’nın üst yönetiminde değişikliğe gitti. İnsan Kaynaklarından sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Betül Yılmaz oldu. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 39 KATILIM DÜNYASI KATILIM BANKALARI 1035 ŞUBE SAYISINA ULAŞTI 2015 senesi katılım bankalarının senesi olma yolunda hızlıca ilerliyor. Katılım bankalarının 7 ayda açtığı şube sayısı 49 oldu. Peki katılım bankalarının toplam kaç şubesi var? Katılım bankalarının 2015 ilk 7 ay sonunda yurt içi şube sayıları toplam 986’dan 1035’e çıktı. Şube sayıları açısından katılım bankalarının sektör payı yüzde 8.5 oldu. Bu oranın katılım bankalarının sektördeki aktif payıyla kıyasladığında (yüzde 5.1) oldukça yüksek olduğu görülüyor. Katılım bankalarının yurt içi personel sayısı da yılın ilk 7 ayında 303 artarak 16 bin 510’a yükseldi. Türk Bankacılık Sistemi toplam 50 banka, 12 bin 207 şube ve 217 bin 327 personelle faaliyet gösteriyor. KATILIM BANKALARI ORANLARI Albaraka Bank Asya Kuveyt Türk Türkiye Finans Albaraka * Bank Asya Kuveyt Türk Türkiye Finans TL 7,12 5,97 6,88 6,3 7,13 USD 1,6 0,21 1,25 1,38 1,33 1,25 1,45 1,26 1,3 1,35 1,15 1,3 1,2 1,35 1,2 EUR 1,61 0,16 1,32 1,42 1,22 2,3 * Kar dağıtım tablosu 21.09.2015 tarihli TKBB internet sitesinden alınan verilere dayanılarak oluşturulmuştur. * Karşılaştırmalı Finansman Desteği tablosu 27.09.2015 tarihi itibarıyla ilgili bankaların inretnet sitelerindeki beyanları doğrultusunda oluşturulmuştur. *Bank Asya finansman desteği oranı olarak sadece 12 ay vade tarihini açıkladığı için bu oranlar dikkate alınmıştır 40 Ekoreel ∆ Ekim 2015 KUVEYT TÜRK’TEN MİLYARLIK KİRA SERTİFIKASI İHRACI UFUK UYAN: ÖNEMSİYORUZ KİRA SERTİFİKALARINI Günümüz ekonomik ve siyasi konjonktüründe kira sertifikalarının yatırımcılar tarafından böyle yüksek bir talep görmesinin bankaya olan güveni gösterdiğini ifade eden Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan “Faizsiz sermaye piyasası ürünü olan kira sertifikalarının her geçen gün derinleşmesini önemsiyoruz. Faizsizlik prensibi ile çalışan Katılım Emeklilik ve Hayat A.Ş. unvanlı iştirakimiz BES alanında faaliyetlerini sürdürürken yakın zamanda KT Portföy Yönetimi A.Ş. unvanını taşıyan bir portföy yönetim şirketini de hizmete sunduk. Bu firmalarımızın yönettiği fonların da büyümesiyle birlikte piyasada kira sertifikası ihraçlarına olan ihtiyacın daha da artacağını öngörüyoruz.” dedi. KİRA SERTİFİKA SUNULACAK Türkiye’de Katılım Bankacılığı’nın öncülerinden olan Kuveyt Türk, 150 Milyon TL tutarında kira sertifikası ihracatı yaptı. Kaynak çeşitliliğini artırmak amacıyla 2015 yıl sonuna kadar toplam 1 milyar TL’lik kira sertifikası satışı gerçekleştirmeyi hedefleyen Kuveyt Türk, 2015 Haziran ayı itibari ile SPK’dan aldığı 1 Milyar TL’lik ihraç tavan programı kapsamında nitelikli yatırımcıya kira sertifikası satışı gerçekleştirdi. 15 Eylül’de talep toplaması gerçekleştirilen 90 gün vadeli 150 milyon TL tutarında ihraca yatırımcılardan yaklaşık 200 milyon TL talep geldi. AVANTAJLARI HALKA Yurtiçi piyasada 2013 yılında başlayan kira sertifikası ihraçlarında Kuveyt Türk’ün bugüne kadar toplamda 1,6 milyar TL ihraç tutarına ulaştığına dikkat çeken Uyan “Bu tutarın yaklaşık %70’i klasik fon toplama teknikleri ile ulaşma imkanımızın olmadığı, yeni kaynak olarak temin edilmiştir. Kuveyt Türk olarak ABD Doları, Malezya Ringiti ve Türk Lirası gibi farklı para cinslerinde toplamda yaklaşık 3,7 Milyar TL’lik kira sertifikamız piyasada dolaşımda bulunuyor. Yıl boyu devam edecek ihraçlarımızla kira sertifikasının avantajlarını nitelikli yatırımcıların yanı sıra halkımızla da tanıştırmayı amaçlıyoruz. İSTİFA HABERİ Kuveyt Türk Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Abdullah Tivnikli, görevinden istifa etti. Kuveyt Türk’te beklenmedik bir istifa, Kuveyt Türk’ün yönetim kurulu başkan yardımcısı istifa etti. Abdullah Tivnikli istifa gerekçesi için “Uzun bir süredir yönetiminde bulunduğum Kuveyt Türk’ ten ayrılma kararı vermiş bulunmaktayım. Bu kararı almamda, önümüzdeki dönemde sosyal faaliyetlere, sivil toplum çalışmalarına ve ailemizin ticari işlerine daha fazla zaman ayırma tercihim etkili olmuştur. Kuveyt Türk’ün bugün katılım bankacılığında bulunduğu güçlü konum ve sağlam yönetim kapasitesi bu kararı gönül rahatlığı ile vermeme imkan sağlamıştır. Bu vesile ile her zaman Kuveyt Türk Ailesi’nin bir bireyi olmaktan onur duyacağımı belirtmek isterim” açıklamasında bulundu. İstifanın ardından, boşalan Yönetim Kurulu Üyeliğine, kalan görev süresini tamamlamak üzere, Mazin S.A.S. AL NAHEDH’in Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmasına karar verildi. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 41 KATILIM DÜNYASI KATILIM BANKALARI DEĞERLENDİRMESİ Buradan gelen fonlar, Vakıf Emeklilik tarafından, faizsiz yatırım araçlarında değerlendiriliyor. Evrensel piyasalardaki dalgalanmalara rağmen piyasanın önde gelen ülkeleri olan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Malezya gibi pazarlarda büyüme hızla devam ediyor. 2017 itibarıyla dünya çapında Tekafül pazarının 20 milyar dolara erişeceğini düşünüyoruz. Ülkemizde de potansiyelin yüksek meydana geldiğini söyleyebiliriz.”Osman Çelik, 2014 yılının katılım bankaları açısından epey verimli geçtiğini ve bu dönemde katılım bankalarının Türk bankacılık sektöründeki payının da zamanla yükseldiğini dile getirdi., Katılım bankacılığın geçen seneki sürdürebilme durumunun bu sene de devam ettiğini söyleyen Osman Çelik sözlerine şöyle devam etti: Türkiye Finans Genel Müdürü Osman Çelik, katılım bankalarını 2015’e göre oldukça iyi durumda olduğunu söyledi. Türkiye Finans Genel Müdürü Osman Çelik’ten katılım bankacılığına dair önemli açıklamalar, Osman Çelik; “Katılım bankaları sektöründe 2014 yılı nihayetinde 65,4 milyar TL olan toplanan fonlar, 2015 yılı ilk yarısında 70,4 milyar TL’ye ulaştı” dedi. Katılım Sigortacılığı’na (tekafül) ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çelik, “Kar Paylaşımlı Katılım Sigortası Finansman Güvencesi” ürünlerini, Vakıf Emeklilik iş birliği ile Şubat 2015’te müşterilerin hizmetine sunduklarını hatırlattı. TEKAFÜL’ÜN ÖNEMİ Katılım Sigortacılığı, faizsiz veya İslami Sigortacılık olarak adlandırılan Tekafül’ün, dayanışma anlamına gelen Arapça orijinli bir kelimeden türediğini belirten ve Tekafül şirketlerinin topladığı fonların faiz dışı yatırım araçlarında değerlendirilerek, dönem nihayetinde müşterek havuzdaki fonlardan elde edilen gelirlerin havuz sahiplerine dağıtıldığını anlatan Çelik, “Dünyada Tekafül konusunda inşa edilen çalışmalarda Türkiye’nin Endonezya ve Malezya ile büyüyen ülkelerden olması beklenmekte, 3 yıl içinde 20 milyar dolara erişmesi öngörülen Tekafül pazarı, Türkiye’de daha yeni olmasına rağmen büyük ilgi görüyor. Tekafül, Türkiye’de yeni gelişmekte olan bir sistem. Bu nedenle yeterince anlaşıldığını söyleyebilmek için daha erken, bu konuda biraz vakte ve tanıtıma ihtiyacımız var” diye konuştu. 42 Ekoreel ∆ Ekim 2015 “BDDK’nın yayınladığı haziran maaş bülten verilerine göre katılım bankaları sektöründe 2014 yılında 65,4 milyar TL olan toplanan fonlar, 2015 yılı ilk yarısında 70,4 milyar TL’ye, nakdi kullandırılan fonlar ise aynı dönemde 70,6 milyar TL’den 77,3 milyar TL’ye ulaştı. Katılım bankacılığı sektörünün toplam aktif büyüklüğü de 104,3 milyar TL’den 115,5 milyar TL’ye, özkaynak büyüklüğü ise 9,7 milyar TL’den 10,6 milyar TL düzeyine yükseldi. Osman Çelik, Türkiye’de sigortalılık oranının AB ülkelerine kıyasla çok düşük seviyelerde yer aldığını vurgulayarak, sigorta prim imalatının GSYH’ye oranının yaklaşık yüzde 1,3 meydana geldiğini, bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 9’lara ulaştığını aktardı. Kişi başına vasati prim imalatının ise dünyada 600 dolar civarında iken, Türkiye’de 130 dolar seviyesinde seyrettiğini ifade eden Çelik, katılım sigortacılığı özelinde ise bu rakamların çok daha düşük olduğuna dikkati çekti. KATILIM BANKALARININ DEĞERİ 100 MİLYAR DOLARI GEÇTİ Çelik, katılım bankalarının aktif büyüklüğünün Türkiye’de 100 milyar TL’yi aştığına ve son 10 senede sektörün ürün, hizmet, şubeleşme ve alternatif dağıtım kanallarında yeni yapılandığına dikkati çekerek, 2008 krizinin ardından dünya genelinde faizsiz bankacılığa ilginin arttığını anlattı. Türk hükümetinin, Türk bankacılık sisteminden yüzde 5 pay alan katılım bankacılığının büyümesi için son yıllarda çok önemli adımlar attığını hatırlatan Çelik, “Ziraat Katılım’ın ardından Halk ve Vakıf Katılım’ın önümüzdeki aylarda sektöre giriş yapması bekleniyor. Kamu bankalarının katılım bankacılığı alanında faaliyete geçmesi, rekabeti ve dolayısıyla da hizmet ve ürün kalitesini artıracak” diye konuştu. Türkiye Finans, uluslararası ödüle doymuyor. Katılım bankalarında ön plana çıkmayı hedefleyen Türkiye Finans’a uluslararası bir ödül daha geldi. Türkiye Finans, 2014 yılı mali sonuçlarını kamuoyuna duyurduğu 2014 Faaliyet Raporu ile ABD merkezli bağımsız Mercomm kuruluşu tarafından düzenlenen ARC Awards yarışmasında Ulusal Bankalar Kategorisinde ‘Onur Ödülü’ ne layık görüldü. Son ödül ile birlikte Türkiye Finans, 2013 ve 2014 faaliyet raporları ile bugüne kadar uluslararası kuruluşlardan 12 ödül kazanmış oldu. ŞEFFAFLIĞI ÖN PLANDA Tayburn çözüm ortaklığıyla hazırlanan Türkiye Finans 2014 Faaliyet Raporu, Banka’nın şeffaflığını ve sürdürülebilir ekonomiye verdiği değeri ortaya koyuyor. Türkiye Finans’ın Katılım Bankacılığı’nda öncü ve yenilikçi yaklaşımı ile sektördeki başarısının uluslararası kuruluşlar tarafından taçlandırılmasından büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Türkiye Finans Genel Müdürü Osman Çelik, “Banka ve iştiraklerimizin faaliyetlerini şeffaf, yaratıcı ve yenilikçi bir tarzda anlattığımız faaliyet raporumuz ile bir kez daha dünyanın önde gelen firmaları ile yarışıp ödül kazanmış olmak bizim için gurur kaynağı. Türkiye Finans olarak her alanda iddiamızı ortaya koyarken, başarılarımızın takdir edilmesi ise önümüzdeki dönemde pazarda atacağımız yeni adımlar ve ilkler konusunda doğrusu bizi yüreklendiriyor. Bu başarıda emeği geçen bütün ekip arkadaşlarımı kutluyor ve sektörümüzde daha nice ilklere ve başarılara imza atacağımıza yürekten inanıyorum” açıklamasında bulundu. Ziraat Katılım şubelerle geliyor Ziraat Katılım Bankası, en son olarak İstanbul, Üsküdar ve Gaziantep’te şubelerini açtı. Ziraat Katılım Bankası, başka nerelere şube açacak? Banka’nın bu yıl açmayı kesinleştirdiği şubeler ise şunlar: Çorum Şube, şube müdürü Gökhan Esenyel, İnönü Caddesi No:61 Merkez Çorum Kayseri Şube, Vatan Caddesi No:19 Melikgazi Ostim Şube, şube müdürü Yusuf Coşkun, Ostim OSB 100. yıl Bulvarı No:46 Yenimahalle Ankara Adana Şube, Abidinpaşa Caddesi No:11 Seyhan Adana Fatih Şube, Şube Müdürü Abdullah Akdemir, Macar Kardeşler Caddesi No:18/A Fatih İstanbul Ekim 2015 ∆ Ekoreel 43 SERMAYE PİYASALARI katkılarıyla... Gelişmekte Olan Ülke Para Birimleri 230% 2013 MAYIS – 2015 EYLÜL ARASI KUR VE BORSA’DAKİ GELİŞMELER 210% 190% 44 Ekoreel ∆ Ekim 2015 01.09.2015 01.08.2015 01.07.2015 01.06.2015 01.05.2015 01.04.2015 01.03.2015 01.02.2015 01.01.2015 01.12.2014 01.11.2014 01.10.2014 01.09.2014 01.08.2014 01.07.2014 01.06.2014 01.05.2014 01.04.2014 01.03.2014 01.02.2014 01.01.2014 01.12.2013 01.11.2013 01.10.2013 01.09.2013 01.08.2013 01.07.2013 01.06.2013 01.05.2013 USD/TL’nin seyrine bakıldığında Mayıs 170% 2013’te FED’in parasal genişlemeyi durduracağını 150% açıklaması sonrası yukarı yönlü bir trende girildiği görülmektedir. 130% USD/TL, 17-25 Aralık operasyonlarında iç siyasi olayların etkisiyle 110% hafif bir ayrışma yaşasa da 17-25 Aralık 90% operasyonlarından dolayı yaşanan yükselme bu operasyonlardan 5 ay 70% sonra tekrar kazanılmış ve operasyonların yükselişteki etkisi minimize olmuştur. Buna göre USD/ TL’deki ana yükselişin USD/TL EUR/TL EUR/USD USD/Real (Brezilya) USD/Rupi (Hindistan) Dolar Endeksi tarihUSD/Ruble başladığı dolar (Rusya) endeksinin yükseliş trendine girdiği yani FED’in parasal genişlemeyi durduracağını açıkladığı doların diğer ülke para tarih olan Mayıs 2013’ten bu yana para piyasalarındaki birimleri karşısında değer kazanmaya başladığı tarih olan gelişmeleri görmek adına 1 Mayıs 2013-10 Eylül 2015 Eylül 2014’tür. Her ne kadar USD/TL dolar endeksindeki arasında para birimlerinin dolar karşısındaki seyri trendi izlese de doların Türk lirası karşısındaki değer incelenmiştir. Öncelikle Dolar Endeksi’nin bu süreç kazancı endeksteki para birimlerinin ortalamasının üzerinde içerisinde yukarı yönlü bir seyir izlediği özellikle Eylül gerçekleşmiştir. Bu durumun sebepleri ise Cumhurbaşkanı2014 tarihinden bu yana yükselişe geçtiği görülmektedir. Merkez Bankası arasında yaşanan kısmi gerginlik, bu Bu endeks doların gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para dönemde yaşanan 3 seçim ve 7 Haziran sonrası koalisyonun birimlerinin ortalamasına göre değer kazandığı anlamına kurulamaması olduğu gibi terör olaylarının çok keskin bir gelmektedir. En çok değer kaybeden para biriminin Rus şekilde başlaması da Türk lirasının diğer para birimlerine rublesi olduğu görülmektedir. Rus devlet bütçesinin çok göre kırılganlığını artırmıştır. Ayrıca gelişmekte olan önemli bir kısmını oluşturan petrolün önemli oranda değer ülkelerde ortalama enflasyon %4-5 arasında gerçekleşirken kaybetmesi, Ukrayna gerginliği, Batı’nın Rusya’ya yönelik Türkiye’de enflasyon %7-8 bandında dalgalanmaktadır. ambargoları Rus ekonomisinin olumsuz bir seyre girmesine Dolayısıyla diğer para birimleri ile olan enflasyon farkına sebep olmuştur. Rus ekonomisindeki beklentiler para bakıldığında aslında Türk lirasının dolar karşısındaki seyri birimine de keskin bir şekilde yansımıştır. Brezilya reali makul karşılanabilir. Tüm bu etkilere ve yüksek enflasyona ruble sonrası dolar karşısında en çok değer kaybeden 2. rağmen Türk lirası bu zorlu süreçte Brezilya reali ve para birimi olmuştur. Rus rublesine göre daha dirençli bir duruş sergilemiştir. USD BAZLI BİST100&MSCI GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ENDEKSİ 110,0% 100,0% 90,0% 80,0% 70,0% 60,0% 50,0% BİST100 USD Bazlı 01.09.2015 01.08.2015 01.07.2015 01.06.2015 01.05.2015 01.04.2015 01.03.2015 01.02.2015 01.01.2015 01.12.2014 01.11.2014 01.10.2014 01.09.2014 01.08.2014 01.07.2014 01.06.2014 01.05.2014 01.04.2014 01.03.2014 01.02.2014 01.01.2014 01.12.2013 01.11.2013 01.10.2013 01.09.2013 01.08.2013 01.07.2013 01.06.2013 01.05.2013 40,0% MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi, USD Bazlı Mayıs 2013’te FED tarafından parasal genişlemenin durdurulacağının açıklanması sonrası gelişmekte olan ülke borsalarının tamamı gerileme trendine girmiştir. Zira bu süreçte Amerikan parasal genişlemesi hem gelişmekte olan ülke ekonomileri hem de borsaları için önemli artışların temel dayanağı idi. Parasal genişlemenin azaltılacağının açıklanması sonrası yatırımcıların ve ekonomilerin portföylerini yeni denge durumuna göre şekillendirmesi sonrası önce borsalar geriledi sonrasında bu durum gelişmekte olan ülke ekonomik büyümelerine de yansıdı. Türk borsasının dolar bazlı seyrinin bu süreçte dolar bazlı MSCI gelişmekte olan ülke borsalarının ortalamasından daha fazla değer kaybettiği görülmektedir. Bu durum Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelere göre daha kırılgan olmasından kaynaklanmaktadır. Bu süreçte FED’in faiz artırım beklentisine ek olarak Türkiye’de Gezi olayları, 1725 Aralık operasyonları, yaşanan 3 seçim, 7 Haziran sonrası hükümetin kurulamaması ve başlayan terör olaylarına ek olarak 1 Kasım 2015’te ülkenin 4.seçime gidecek olması kırılganlığı artırmıştır. Özellikle Türk lirasının dolar karşısındaki gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre görece yüksek değer kaybı borsa endekslerinde de ayrışmanın bir sebebi olmuştur. Bu durum aslında 1 Kasım sonrası tek başına ya da koalisyon olarak gerginliği azaltacak ve terörün tekrar bitmesine sebep olacak bir hükümetin kurulması halinde Türk borsasının çok ciddi bir ralli sürecine girebileceğine işaret etmektedir. Zira değerleme çarpanları açısından da Türk borsası gelişmekte olan ülkelere göre oldukça ucuz bir seviyededir. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 45 SERMAYE PİYASALARI BİST100, USD/TL ve GÖSTERGE TAHVİL FAİZ ORANI 230% 210% 190% 170% 150% 130% 110% 90% 70% USD/TL Sonuç olarak her ne kadar 1 Kasım sonrası bir hükümet kurulması ve gerginliğin azalması kısa vadede USD/ TL’nin gerilemesine sebep olacak olsa da özellikle USD/ TL’de uzun vadeli beklenti yukarı yönlüdür. Zira FED Ekoreel ∆ Ekim 2015 01.09.2015 01.08.2015 01.07.2015 01.06.2015 01.05.2015 01.04.2015 01.03.2015 01.02.2015 01.01.2015 01.12.2014 01.11.2014 01.10.2014 01.09.2014 01.08.2014 Gösterge Tahvil Faiz Oranı Türk borsasının gelişmekte olan ülke borsalarına paralel düşmesi ve doların TL karşısında değer kazanmasına ek olarak ülkede faizler de bu süreçte ciddi yükselmiştir. Türkiye’ye has olaylar faizin yükselmesinde bir etken olarak görülse de başat faktör FED’in parasal genişlemeyi durduracak olması sonucu 2002-2007 ve 2009-2013 arası gelişmekte olan ülkelere pompalanan bol likiditenin artık devamının gelmeyeceğinin yanı sıra söz konusu ülkelerden çıkıp ana vatanına likiditenin dönecek olması paranın maliyetini de artırmaya başlamıştır. 46 01.07.2014 01.06.2014 01.05.2014 01.04.2014 01.03.2014 01.02.2014 01.01.2014 01.12.2013 01.11.2013 01.10.2013 01.09.2013 01.08.2013 01.07.2013 01.06.2013 01.05.2013 50% BİST100 Aralık 2015 itibariyle yüksek ihtimalle faiz artırımına başlayacaktır. Son 2 yıllık süreçte piyasaların nabzını ölçmüş ve gelişmekte olan ülkelerin kendilerini bu sürece uyarlamasını beklemiştir. 1 Kasım’a kadar Türk borsasının baskı altında kalmaya devam etmesi beklenebilir. Ancak seçim sonrası bir hükümet kurulabilir ve gerginlik azalırsa borsa hızlı bir tepki verebilir. Zira dolar bazlı Türk borsası tarihi diplerine yakın bir seviyededir. Sadece siyasi tansiyonun düşmesi bile ucuz olan bu potansiyelin yabancılar tarafından kullanılacağına işaret etmektedir. Seçim sonrası yaşanabilecek bu mini ralliye rağmen faiz artırım süreci hem borsaları hem de faizleri baskı altında tutmaya devam edecektir. MAKALE Fikret AKDEMİR TMSF Fon Uzmanı NEDEN KAMU KATILIM BANKASI Faizsiz Bankacılık sisteminde, neden kamu katılım bankasına ihtiyaç duyulmuştur? Sorusuna ilişkin argümanları şöyle sıralayabiliriz; ● Dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeler izlendiğinde Türkiye’de katılım bankacılığının büyük bir potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Sektörde katılım bankası sayısının azlığı rekabet ve kaliteyi olumsuz etkilerken, müşteri ilgisinin de düşük kalmasına neden olmaktadır. Sektöre yeni katılım bankalarının girmesi canlanma (hizmet, ürün ve istihdam artışı) ve rekabet ile sektörün ve her bir katılım bankasının kalitesini ve sektöre ilgiyi artırırken sektörün ve oyuncuların ölçeğinin büyümesine, daha fazla atıl fonun daha sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde ekonomiye kazandırılmasına katkı sağlayacaktır. ● Bankacılık sektörünün genelinde olduğu gibi dört katılım bankasından üçü ağırlıklı yabancı sermayelidir. Yurt içinde özellikle bu sektöre yatırım yapabilecek kesimde sermaye birikiminin yetersizliği, kamu tarafından bir katılım bankası kurulmasını zorunlu kılmıştır. ● Kamu bankaları, bankacılık sisteminde 3’te 1’lik bir paya sahip. Dolayısıyla kamunun, otorite noksanlığını ortadan kaldıran, ticari kaygılardan yoksun “rol model” olarak sisteme girmesi sinerji oluşturur, sektörü büyütür, geliştirir, yaygınlaştırır. ● Sektörün büyümesinin devlet öncülüğünde olması, sisteme güveni artıracaktır. ● Türkiye’nin 81 ilinin 7’sinde hiç katılım bankası yok, Kişi başına düşen banka sayısı esas alındığında; konvansiyonel bankanın en az şubesi olan ilde dahi 32 bin kişiye bir konvansiyonel banka düşerken, Katılım bankasının en fazla şubesi olan İstanbul’da dahi 39 bin kişiye bir katılım bankası düşmektedir. Dolayısıyla katılım bankaları hizmetlerini hala geniş kitlelere ulaştıramamıştır. Kamu katılım bankası, katılım bankacılığının Anadolu’ya yayılmasına büyük katkı sağlayacaktır. ● “Kamu mevduatı” katılım bankacılığına kazandırılır. Böylece katılım bankaları aracılığı ile uzun vadeli kaynak kullandırılmasının yolu açılabilir. ● Faizsiz sistemi kullanacak ve kullanmak isteyen tüm taraflara (kamu, belediyeler, vakıflar, esnaf, çiftçi, işçi, diyanet vb.) kamu güvencesi ve gücüyle fırsat eşitliği sağlanmış olacaktır. ● Sektörün ürün çeşitliliğini artırmasına katkı sağlar, kamu eliyle yeni ürünler geliştirilir. ● Faizsiz Bankacılığın en önemli örneği Türkiye’nin de üyesi bulunduğu İslam Kalkınma Bankası’dır. Türkiye 1984 yılında İslam Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu’nda devamlı üye bulundurma hakkını elde etmiştir. Böylece Türkiye elli devleti çatısı altında toplayan İslam aleminin en büyük finansman kuruluşunda çok etkin rol oynayabilecek konuma gelmiştir. Faizsiz finans endüstrisinin 2020 yılında 4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edildiği düşünüldüğünde Türkiye bu global faizsiz fonlar için çekim merkezi olacaktır. ● İstanbul’un “Uluslararası Finans Merkezi” olması yönündeki çabalar desteklenmiş olacaktır. ● Sektörün kredileri içinde, kamu politikalarıyla da uyumlu bir şekilde KOBİ’lere verilen kredilerin en yüksek paya sahip olduğu görülmektedir. Reel işlemlerin fonlanmasında ekonomi politikaları kamu katılım bankası kanalıyla daha rahat uygulanabilecektir. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 47 DOSYA OTOMOBİL MARKALARI VE LOGOLARININ ANLAMLARI Peugeot’un ilk olarak testere ve kahve değirmeni ürettiğini, Toyota’nın dokuma tezgahı üretmek için kurulduğunu, BMW’nin dünyanın en yakışıklı arabası, Mercedes’in ise dünyanın en akıllı arabası olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz! Dünya üzerinde milyonlarca insan tarafından kullanılan araba markalarının isimlerinin nereden geldiğini merak ediyorsanız cevabı bu haberde bulacaksınız, işte ülkemizde yollarda gördüğünüz araba markalarının anlamları ve hikayeleri; AlfaRomeo Ülkemizde Alfa Romeo veya Alfa olarak bilinen markanın ismi Anonima Lombardo Fabrica Automobili’dir. Alfa markası, Romeo soyadını kuruluşundan dokuz yıl sonra 1919’da aldı. Romeo, Nicola adlı bir Alfa mühendisinin soyadıydı. Firma 1910 yılında Milano’da kurulduğunda yönetim logo olarak, şehrin iki sembolünü kullanma kararı aldı. ilki, şehrin logosunda yer alan kızıl bir haçlı, İkincisi ise Visconti ailesi’nin flamasından alınan bir yılandı. Bu ilginç logonun ilk Haçlı Seferi’nde Araplar’a karşı kazanılan zaferi simgelediği söylenmektedir. Audi Marka ismi firmanın eski yöneticilerinden August Horch tarafından verilmiştir. Horch Kendi isminin Latince karşılığı Audi’yi kullanmıştır. Amblemdeki dört halka ise araba birliği için bir araya gelip ittifak kuran dört firmayı simgeliyor. Audi markası VW grubun alt bünyesinde bulunan bir dünya otomotiv devidir. 48 Ekoreel ∆ Ekim 2015 BMW Ülkemizde bilinen adı Bayerischen Motoren Werke firmasının baş harflerinden oluşmuş bir markadır. 1913 yılında Karl Friedrich Rapp tarafından Almanya’nın Münih kentinde kurulmuştur. BMW, Birinci Dünya Savaşı’nda uçak motorları üretmeye başlamış sonra motorsiklet ve araba üretimi de yaparak dünya üzerinde sayılı otomobil markalarından biri haline gelmiştir. BMW markasına sahip ilk otomobil olan Dixi 1929 yılında üretilmiştir. Kurulduğundan bu yana değişmeyen BMW logosunda lastik içinde dönen pervane figürü vardır. Citroën 1919 yılında André Citroën tarafından kurulmuştur. Otomobil dünyasına birçok yenilik ve ilkler ile katkı sağlamış bir markadır. Citroën’in hafızalara kazınan sembolü ”double chevron” (rütbe işareti) André Citroën’in kendi buluşu olan üçgen dişli sisteminden esinlenilmiştir. Ferrari Dünyada ve ülkemizde Otomobil meraklılarının takip ettiği, dünyanın en ünlü lüks spor araba üreten markalarından biri olan Ferrari, adını kurucusu Enzo Ferrari’nin soyadından almıştır. Markanın şaha kalkan at figürlü logosunu ise İtalyan Kontes Paolina Baracca, bizzat kendi aile flamasından esinlenerek hazırlamış ve Enzo Ferrari’ye hediye etmiştir. Ferrari’nin kelime anlamı nalbant’dır. FIAT Mercedes 1899 Yılında Giovanni Agnelli Tarafından İtalya Torino’da Kurulmuştur. Marka ismini Fabbrica Italiana Automobili Torino kelimelerinin baş harflerinden almıştır. Dünyanın en büyük otomobil ve endüstriyel grupları arasında yer alan otomobil devinin logosu basit olarak FIAT harfleri ve sportif başarılarını simgeleyen defne yapraklarından yapılmış bir çerçeveden oluşmuştur. Müşterisi tarafından isim verilen tek otomobil markasıdır. Kurucusu Gottlieb Daimler ve Karl Benz Firmaya 36 adet Daimler siparişi veren ve bu otomobillere en sevdiği kızının adının konmasını isteyen Emil Jellinek’in talebi ile Mercedes adında üretim yapmış ve 1902 yılında isim tescili yaparak otomobil üretimlerinde bu markayı kullanmıştır. Logosu olan Yıldız motorlu araçların “karada, suda, havada” evrenselliğini simgelemek amacıyla kullanılmıştır. Ford Markanın ismi kurucusu Henry Ford’un soyadından gelmektedir. 1903 yılında kurulan firma dünyanın ilk seri bant üretimi yapılan, Otomobillerde değiştirilebilir parçalar kullanmaya ilk başlayan ve seri üretim bandı ile sanayi devrimi yolunu açan firma olmuştur. Firma logosu Mavi zemin üzerinde firma isminin yazıldığı basit bir logodur. Honda 1948 yılında Soichiro Honda tarafından kurulmuştur. Marka ismi kurucusunun soyadından gelmektedir. Başlangıçta motosiklet üretimi yapan firma zamanla otomobil, tekne motoru, robot ve uçak üreten bir firma haline gelmiştir. Dünyanın bir numaralı motor üreticisi olan Honda Japon otomotiv sektörünün gelişmesine de ciddi katkılar sağlamıştır. Firma logo olarak otomobillerinde isminin baş harfini kullanmaktadır. Hyundai 1967 yılında Güney Kore Ulsan’da Chung Ju Yung , Hyundai Motors Company firmasını HMC adıyla adıyla kurarak İngiltere’den kit halinde gelen Ford modeli arabaları monte etmeye başlamıştır. 1974 yılında kendi üretimi olan ilk otomobilini piyasa sunan marka yabancı lisansa bağlı kalmamak için kendi motor ve vites sistemini geliştirip kısa zamanda dünya devleri arasında yükselmiştir. Kore dilinde Hyundai kelimesi şimdiki zaman, asri zaman anlamında kullanılmaktadır. Mitsubishi Japon otomobil firması “Mitsu” kelimesi, 3 rakamını; “Bishi” ise elması temsil eden 3 Elmas anlamındadır. Üç kanatlı baklava şeklindeki logosunda, Samurai armasından esinlenilmiştir. logo sorumluluk bilincini, centilmenliği ve cemiyetler arası uyumu simgelemektedir. Nissan 1934 yılında kurulmuş bir otomobil markasıdır. Müşteri memnuniyeti amacıyla otomobil üreten firmanın logosu dürüstlüğü ve samimiyeti sembolize etmektedir. Opel Adam Opel 1862’de Dikiş makinesi ve bisiklet üretimi amacı ile firmasını kurdu, Opel kardeşler (Adam’ın oğulları), 1902’de lisanslı olarak Fransız Darracq modellerini üretmeye ve Opel-Darracq markası altında pazarlamaya başladı. Otomotiv sektöründe Almanya’da ilk seri üretim hattını kuran ve katalitik konvertörlü modeller serisi sunan üreticidir. Logodaki tekerlek güveni , şimşek ise hızı ifade etmektedir. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 49 DOSYA Peugeot Peugeot’nun sanayi macerası, 1810 yılında bir çelik dökümhanesi ile başlamıştır. Testere, dikiş makinesi, saat mekanizmaları ve kahve değirmenleri üretimi yapmış, 1891’den itibaren ise otomobil üretilmeye başlanmıştır. 1847 yılından beri kullanılan aslan logosunun anlamı ‘’Aslan gibi güçlü’’ demektir. Renault 1899’da Société Renault Frères olarak Louis, Marcel ve Fernand Renault kardeşler ve arkadaşları Thomas Evert tarafından kurulmuştur. Fransa’nın en büyük, dünyanın sayılı otomobil üreticilerinden biri olan firma 1968 yılından beri ülkemizde de otomobil üretimi yapmaktadır. Logo olarak kullanılan eşkenar dörtgen, tepetaklak edildiğinde geometrik formunu koruyor. Bu şekil, modernliği ve geleceği simgelemek amacıyla tasarlanmıştır. SEAT 1919’da kurulan firma 1931 yılına kadar Fiat-Hispania adı altında otomobil üretimi ve satışı yapmıştır. 1931 yılından sonra Sociedad Espanola de Automobiles de Tourismo kelimelerinin ilk harflerinden oluşturulan marka ismi SEAT 50 Ekoreel ∆ Ekim 2015 ile markasını yenileyerek üretimlerine devam etmiş ve 1990’lı yıllarda VW grubu altında yer almıştır. Marka Logosu olarak Spain (İspanya) kelimesinin ilk harfi “S” kullanılmaktadır. SKODA Škoda Auto, 1895 yılında bisiklet yapmak üzere kurulmuş, 1899 da motosiklet, 1900’lü yılların başında ise araba yapmaya başlamış dünyanın ilk otomobil firmalarından biridir. 1991`de VW tarafından satın alınmıştır. Skoda’nın ilginç bir logosu vardır, amblemde bulunan kanatlı ok hayal etmeyi, itina göstermeyi, hız ve ilerlemeyi sembolize ediyor. SUBARU 1917 yılında Japon hava ve deniz kuvvetleri için uçak geliştirip üretmek amacıyla kurulan firma, savaştan yenik çıkan Japonya’nın silah üretiminin yasaklanmasının etkisiyle adını Fuji Sangyo olarak değiştirmiştir. Motorlu kara taşıtları geliştirme ve üretme kararı da alan Fuji Sangyo’nun 1950 yılında on iki farklı şirkete bölünmesinin ardından, otomobil bölümünün adının Subaru olmasına karar verilmiştir. Logosu, 6 Japon araba üreticisinin birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Oval içindeki 6 yıldız, bir araya gelen firmaları sembolize eder. SUZUKI Wolkswagen Michio Suzuki tarafından 1920 yılında dokuma tezgah fabrikası olarak kurulmuştur. Marka ismi kurucusunun soyadından gelmektedir. 1950 yılından sonra motorsiklet ve otomobil üretmeye başlayan firma logosu olan S işaretini 1961 yılında yaptığı yarışmada 300 tasarım arasından firma yetkilileri tarafından ‘’uzlaştırıcı’’ bulunduğu için seçilmiştir. Otomobilleri kadar dünyada motorsikletleri ile de kendilerinden söz ettirmeyi başarmış bir firmadır. 1937 yılında tek model halk tipi otomobil üretimi için Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi tarafından Alman Otomotiv Birliği’ne kurdurulan otomobil firmasıdır. 2. Dünya savaşından sonra İngiliz hükümeti tarafından tekrar üretim yapılması için onarılır ve müttefikler için araç üretimi yapmaya ve tüm dünyaya araç göndermeye başlayan firmanın Logosu Porsche mühendisi Franz Xaver tarafından bulunmuştur. Logo Volks’un (halk) V’ si ile Wagen’in (araba) W’sinden oluşur. Bu arma Almanya’nın Wolfsburg şehrine de ithaf edilmiştir. Toyota Dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden birisi olan Toyota 1918 yılında dokuma tezgahları üretmek amacıyla kurulmuş, 1933 yılında ise kurucusu Sakichi Toyoda’nın oğlunun ısrarı ve yönlendirmesi ile otomobil üretimine başlamıştır. 3 elipsten oluşan amblemi Toyota’nın geleceğe yönelik kararlılığını gösteriyor. İlk elips araba sahibini, ikinci elips Toyota’yı ve bu iki elipsi çevreleyen üçüncü elips ise Toyota teknolojisinin ve yeniliğinin sınırsız olanaklarını ve yaratıcı ruhunu temsil eder. Volvo Volvo kelimesi latince “araç sürerim” anlamına gelmektedir. 1927 yılında İsveçli rulman üreticisi SKF’nin bir yan firması olarak kurulmuştur. İkinci dünya savaşı sonrasına kadar otomobil üretiminde fazla varlık gösteremeyen firma 1950’li yıllara kadar Kamyon, Tekne motoru ve Uçak motoru üretmiştir. Sağlamlığı ve güvenli olması ile ön plana çıkmış bir otomobil markasıdır. Logosunda İsveç çeliğini simgeleyen daire ve ok bulunmaktadır. Logo aynı zamanda mitolojik olarak demir silahlarla donatılmış savaş tanrısı Merih’i simgelemiştir. Haber Volkan ÖZEFE Ekim 2015 ∆ Ekoreel 51 MAKALE Abdullah Bozgeyik [email protected] Haberlere Yatırım Penceresinden Bakış Son zamanlarda haberleri ve özellikle ekonomi haberlerini izleyenlerin sayısı ciddi şekilde azalırken, izlenen haberlerde ise güncel gündeme ve magazine odaklananların sayısı gittikçe artıyorsa sorun var demektir. Eğer çalışan, öğrenci, devlet memuru veya emekli iseniz ekonomi, döviz hareketleri, yatırımlar ve özellikle istihdam verileri pek ilginizi çekmeyebilir. Oysa söz konusu detaylar tüm toplum için yatırımlarla direk ilgilidir. Aynı kapsamda devam edecek olursak; durgunluk, nakit sorunu ve piyasalardaki kırılganlık da dikkatinizi çekmeyebilir. Bu da reel ekonomi ile ilişkiseldir. Haberlerden uzak durarak bu başlıkları sadece siyasiler, iş adamları ve ekonomistlerin kendi aralarında konuştuğu, tartıştığı konular, yazılar ve programlar çerçevesinde görerek kendinizi soyutlayabilirsiniz. Oysa tüm bu konularda ülkede yaşayan tüm kesimler istisnasız ve kademeli olarak etkilenir. Toplumda çoğu kesim ise; bu etki zamana yayıldığından ve farklı şekil ve kapsamda karşımıza çıktığından fark etmeyebilir. Çünkü konu bazı alanlarla ve kişilerle sınırlanmaktadır. Bu durumlarda özellikle girişimciler, işadamları ve siyasiler pozisyon alırlar, ekonomistler ve yazarlar konuya özel muhtelif bakış açıları ile görüşlerini bildirirler. Veriler 52 Ekoreel ∆ Ekim 2015 belirli bir aşamada aşağı veya yukarı doğru hareket eder ve iflaslar ve istifalar yaşanır. Söz konusu iflas bizimle ilgili sektörde ise bunun bize olumsuz olduğu kadar olumlu etkileri de olabilir. Çünkü eğer Kriz Yönetimi’nden haberdar isek dahası belirli stratejileri uygulayabiliyorsak pozisyon alabiliriz. Bu dönemlerde Ticari gayrimenkul yatırımı, kiralık ve satılık otel ve binaların artması beklenir ki, artar ve yatırımcılar da buna özel pozisyon alır. Kriz Çincede “fırsat” ve “tehdit” kelimelerinden oluşmaktadır. Kriz kelimesini duyunca aklımıza nedense sadece “ekonomik kriz” geliyor. Doğal afetlerle ilgili krizleri ise yönetemiyoruz. Dahası genelde merkeziyetçi, gelişime ve dünyaya kapalı, emir komuta zinciri ile yönetilmeye çalışılan şirketlerimizin çokluğu ve yönetimlerin krizleri örtbas etmesi nedeniyle yönetimsel krizleri pek tanımıyoruz. Oysa kriz yaşantımızda ve iş hayatında ölüm ve vergiler kadar kaçılmazdır. Konuya özel kitabım: “Krizlerden yükselerek Çıkın”, BAMM yayınları 2008. Son söz: Türkiye krizlerini hep yönetmiştir ve yönetecektir. Yeter ki Kriz yönetiminden doğru yararlanalım. MARKİZ PATENT, sınai haklar olarak adlandırılan marka, patent ve endüstriyel tasarım tescil işlemleri konusunda gerekli işlemlerin doğru, hızlı ve ekonomik bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla Avrupa Patent Vekili olan Orhan ERİMAN tarafından kurulan, gerek yurtiçi gerekse yurtdışında hizmet veren bir 25 yıllık tecrübeyle yurtiçinde kendi uzman kadrosu ve teknolojik altyapısı ile hizmet veren Markiz Patent, yurtdışındaki işlemler için de yurtdışındaki patent vekili partnerleri ile koordineli olarak çalışmaktadır. • Marka • Patent • Endüstriyel Tasarım MARKİZ MARKA PATENT HİZMETLERİ LTD. ŞTİ. Barbaros Bulvarı No: 66 K.3 D.9 Beşiktaş - İstanbul Tel: 0(212) 347 62 55 (Pbx) Fax: 0(212) 347 64 60 www.markizpatent.com.tr Ekim 2015 ∆ Ekoreel 53 TEKNOLOJİ DÜNYASI Bahadır Kaya Teknoloji editörü [email protected] 3D Yazıcılar Finans Sektörünü Etkileyebilir mi? ABD Başkanı Obama tarafından geleceğin sanayi devrimi olarak tanımlanan, 3D Yazıcıların gelecekte üretim hızlarının ve kabiliyetlerinin artması ile birlikte finansı doğrudan olmasa da dolaylı yoldan etkileyeceğine inanıyorum. 3D Yazıcıların finans hizmetlerine etkisinde akla ilk gelen sanayi şirketlerinin aldıkları finans hizmetleri (krediler vs) olacaktır. Şirketlerin üretim döngülerinde veya geleneksel maliyet modellerinde değişim olması (Makina sayısı minimizasyonu ile gelecek az sermaye yatırımı, daha ucuz ve hızlı prototip üretime yeteneği vb.) durumunda, geri ödemenin doğasında olan, ne kadar sürede finansmana ihtiyaç duyulacağı ve geri ödeme konusundaki yetenekler de önemli ölçüde değişecektir. Bu da üretimin finanse edilmesinde farklı bir bakış açısının gerekliliğini doğurabilir. Neticede, 3D Yazıcı daha hızlı ürün geliştirilmesine, prototip aşamasında daha az maliyete ve geliştirilebilir ürün çeşitliliği miktarında artışa sebep olacaktır. Günümüz, tüketim trendleri ele alındığında firmalar, bir işe özel daha yüksek teknolojili parça ve bileşenleri üretebilir duruma gelecektir. Bu da ürün çeşitliliğini arttırıp, pazar satış hedeflerinin değişmesine yol açabilir. Kredi veren firma için ise, bu değişim kalite yönetimi ve güvence gibi kavramların üzerinde değişiklik yapmalarına sebebiyet verebilir. Yani, bir kurum inovasyona olan bakış açısı ile kredi veren kurumlar için daha olumlu bir izlenim verebilir. Bir diğer konu ise üretimin tedariğine bakan tarafı, J. Keynes’ e göre “Tarifleri taşımak, kek ve bisküvileri taşımaktan daha kolaydır.” Kurumsal üretim ve malzeme planlamasında üretimde kullanılacak yan sanayi ürünleri, talebe yönelik olarak aylar veya yıllar önceden sipariş verilebiliyor. 100 000 adet yan sanayi ürünü, ürüne ve büyüklüğüne göre 3D Yazıcılar ile aylar içinde üretilmesi önümüzdeki yıllarda 54 Ekoreel ∆ Ekim 2015 mümkün olacaktır. Burada Çin’ de üretilecek ürünün fiziksel satışı ve taşınmasından ziyade, fiziksel ürünün lisanslanıp dijital kopyasının satılmasını arttırabilir. Böylece, Paypal vb online ödeme sistemlerinin ticari yönünü kuvvetlendirebilir ve dış ticarette çokça bilinen akreditifleri ikinci plana atabilir. Hali hazırda, Boeing gibi birçok firma üretimlerinin bir kısmını 3D Yazıcılar ile devam ettirmektedirler. Boeing en son, F/A 18 Super Hornet uçağında 150 farklı parçanın SLS 3D Yazıcısından üretildiğini geçtiğimiz aylarda açıklamıştı. Firma, hedef olarak ise 20 bin parça tipini 3D Yazıcı ile üretmeyi planlıyor. Sonuç olarak, 3D Yazıcıların global endüstride ekonomik alışkanlıkları değiştireceğini düşünüyorum. Buda dolaylı olarak bankacılık ve finans sektörünün yaklaşımını etkileyebilir. IOS için Google Cüzdan Uygulamasında Kullanıcılar Sadece Email iletişimini kullanarak para alıp gönderilebiliyor. Para transferlerini kolaylaştıran Android Pay uygulaması sonrası, Google şimdi de cüzdan uygulamasının yeni sürümünü yayına aldı. Bu sürüm ile kullanıcılar sadece email adreslerini kullanarak para gönderebiliyor ve isteyebiliyorlar. Para alırken uygulamanızın olmasına gerek de yok üstelik. Google Cüzdan banka kartını ATM lerde kullanmak için talep de edebiliyorsunuz. Henüz, ABD için geçerli olan uygulama önümüzdeki yıllarda yaygınlaşacağına kesin gözüyle bakılıyor. Apple’ dan sonra Samsung da Telefon Kiralama Modeline Geçiyor Apple’ ın kiralama projesi sonrası Samsung ABD’ de kiralama servisine başlayacağını duyurdu. Şirketler telefon kiralama modeliyle, yeni modelleri eski kontratları sebebiyle alamayan kullanıcıları hedef almış. Bu model ile şirketlerin daha düzenli gelir elde etmesi de sağlanmış oluyor. Monese Dijital Bankacılığa Yeni Bir Bakış Açısı Getiriyor Office 2016 Çıktı 22 Eylül itibariyle Microsoft Store üzerinden satılmaya başlanan Office 2016’ nın en önemli özellikleri bulut öncelikli ve mobil entegre olması. Windows 10 ile bir atılım ve entegrasyon modeline geçen Microsoft’ un Office 2016’ sında bu entegrasyonun belirtilerini de görebiliyorsunuz. Akıllı asistan Cortana’ nın Office uygulamalarıyla entegrasyonu yeni gelen özellikler arasında. Ayrıca, geçtiğimiz yıllarda Microsoft ailesine katılan Sunum hazırlama aracı Sway de Office 2016 da yerini almış. Office 2016’ nın dikkat çekici bir başka yeniliği ise Office 365 gruplar. Artık ekipler dokümanları üzerinde ortak çalışma yapabiliyorlar. Office 2016’ da bütün dokümanların mobil uyumlu çalışmasındaki problemler de tamamen giderilmiş. Yeni ürünü satın almak kullanmak için Microsoft Store a erişiminizin olması yeterli. Dakikalar içinde banka hesabı açmanızı mobil uygulama ile sağlayan Monese’ nin 3 aylık beta sürümü yayınlandı. Monose fiziksel bir banka gibi durmasa da, sizlere ATM’ den nakit çekme, Emeklilik maaşı, maaş vb ödemeleri yapma imkanı sunduğu gibi fatura da ödeyebilmenizi de sağlıyor. Müşteriler, ATM de nakit çekerken veya para transfer ederken ekstra ücret ödemiyor. Monese EEA ‘ da yaşayan 18 yaş üstü herkes tarafından kullanılabilir. Monese bankacılığı Kredi notu iyi olmayan kişilerde kullanabiliyor. Bu da kredi notu sebebiyle bankacılık hizmetlerinden faydalanamayan müşteri potansiyelini Monese’ e çekmesi planlanmış. Android uygulamasında kullanıma açılan monese’ nin IOS uygulaması da yakında yayına girecek. İngiltere tabanlı uygulamanın dijital bankacılığa yeni bir vizyon getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Çünkü Monese, internet şubesi de olmadan sadece mobil şube ile yola çıkan ilk örneklerden. Ekim 2015 ∆ Ekoreel 55 TEKNOLOJİ DÜNYASI IOS 9 yayında Haziran ayında Apple IOS 9 özelliklerini tanıtmıştı. Bu özellikler Eylül ayında Iphone kullanıcıları için hizmete girdi. Yeni siri, Haritalarda toplu taşma bilgileri, yeni news, Apple pay güncellemeleri ve cüzdan uygulaması, yeni not uygulaması, yenilenen healthkit uygulamalarıyla IOS 9 daha dinamik ve modern bir hale geldi. IOS 9 a yükseltilebilecek modeller IOS 8 deki ile aynı kaldı. Yani, Iphone 4S ve iPad 2 Ios 9’ a yükseltilebiliyor. IOS 8 için 4.6 GB alan gerekirken bu IOS 9 da 1.8 GB a kadar indirilmiş. Apple WatchOS 2 Apple Watch un güncellemesi Eylül ayında kullanıcılarla buluştu. Yeni watchOS 2 kullanıcılarına, Transit, Facebook Messenger, iTranslate, Go Pro ve AirStrip uygulamarını saatleri üzerinden kullanmalarını sağlıyor. Saat kadran tasarımının değişmesi ile birlikte kadran üzerinde görünen uygulamlarının hangisi olacağına da artık kullanıcılar karar verebiliyor. IOS 9 güncellenmesini yapmış Iphone kullanıcıları WatchOS 2 den watch cihazlarında kullanabilecek. Google Logoyu Değiştirdi Bankalar Bitcoin İçin Biraraya Geldi Ağustos ayında Alphabet çatısı altına girerek şirket organizasyon yapısı değişen Google Eylül başında logosunu değiştirdi. 1998 Yılından 2015’ e 6. Logo değişikliğini yapan Google ile birlikte Google hizmetlerininde logoları yenilenmiş oldu. JP Morgan,Commonwealth Bank of Australia,BBVA,Barclays,Goldman Sachs,UBS,Royal Bank of Scotland,Credit Suisse,State Street bankaları bitcoin vb teknolojiye sahip sanal para teknolojilerine uyum sağlamak için yeni yöntemler geliştirme kararı aldı. Bu yöntemler, sanal para endüstri standartlarının ve protkollerinin belirlenmesi olarak sıralandı. Bitcoin’ in ardındaki blockchain teknolojisinin bankalar tarafından incelenmesi, henüz erken olsa da sanal paraların kabul edilen bir para birimine dönüşeceğine ilişkin söylentileri arttırdı. Yahoo Logo Değişikliği Yahoo’ da yönetim değişikliği ile birlikte değişim devam ediyor. 18 yıldır kullanılan Yahoo logosu Eylül başı itibariyle değişti. Ağustos başından beri kullanıcıların oylarıyla belirlendi ve CEO Mayer’ in yorumuyla, daha okunabilir ve dikkat çeker bir hal aldı. 56 Ekoreel ∆ Ekim 2015 BMW araçlarını Elektrikliye Dönüştürüyor BMW geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü elektrikli i modellerinden sonra yeni bir karar alarak önümüzdeki 10 yılda tüm araçlarını elektrikli araçlara dönüştüreceğini açıkladı. AB’ de Karbon Emisyon katkı kısıtlamalarının artmasının da bu kararda etkili olduğu söyleniyor. Volkswagen’a ABD Şoku Volkswagen, ABD’ de 2009-2015 arası satışa sunduğu dizel araçların emisyon testlerinde belirtilenin aksine 40 kat daha fazla çevre kirliliğine sebep olduğunun anlaşılması üzerine ABD de şok yaşadı. Satılan yüzbinlerce araç için 18 milyar dolara yakın ceza ödenmesi ve ABD yetkililerince araçların geri çağrılmasının gündemde olduğu gelen bilgiler arasında. Volkswagen’ in Frankfurt hisselerinde ise yüzde 20 ye varan değer düşüşü bu haberle birlikte yaşandı. Ardından Fransa ve Güney Kore’ den olumsuz üst düzey yetkili yorumları gelmesi ve VW CEO’ su Martin Winterkorn’ un daha taze bir başlangıç yapılması için istifa ettiğini duyurması hisselerde düşüşü devam ettirdi. Almanya’ nın ekonomisini etkileyecek bu gelişmelerin yaptırımları ne seviyede gerçekleştireceği merak konusu. Snapdragon 810, Oneplus 2, HTC One m9, Sony Xperia Z4 Tablette ve LG G Flex2 de kullanılıyor. Snapdragon 810 da ki ısınma problemleri sebebiyle LG G4 modelinde Snapdragon 808 kullanan LG, G5 modelinde snapdragon 820 kullanılacağını duyurdu. Iphone 6S Tanıtıldı Iphone 6s ile teknik özellikler meraklılarla buluştu. Yeni iphone 4.7 inç ekrana sahip, iphone 6s ile birlikte renk seçeneklerine rose gold’ da eklenmiş. Yeni 3D Touch teknolojisi ile tek donuş tipiyle 3 farklı sonuç elde edebiliyor olacaksınız. İşlemci 64 Bit A9 ile hız aynı sınıf işlemcilere göre %90 daha hızlı. Iphone 6 S 12 Megapiksel kamerasıyla 4K video çekilebiliyor. 5 Megapiksel ön kameraya bir de flash eklenmiş. Apple CEO’ su bugüne kadar ki en iyi iphone u ürettiklerini duyurduğu lansman sonrası Apple satışlarının hareketleneceği de bir gerçek. Facebook Video Alanında Geliştirmelere Devam Ediyor Facebook, video piyasasında ağırlığını arttırmak için geçtiğimiz dönemde Youtube tarafından kullanıma alınan 360 derece videolar özelliği Facebook tarafından da duyuruldu. Artık, Facebook haber kaynağında 360 derece videolar desteklenir hale geldi. Video üzerinde tıklayarak videoyu hareket ettirebiliyor ve bunu mobil,web de kullanabiliyorsunuz. Henüz, 360 derece video formatı Internet Explorer ve Safari için kullanıma açılmadı ve formatın mobil uyumluluğuda çok yakında kullanıcılarla buluşacak. Yeni SnapDragon İşlemci Mobil Cihazlarda performans ve pil ömrünü 2 katına çıkarmayı vaat ediyor. Tablet ve Mobil cihazlardaki batarya ve performans beklentisi artarken Qualcomm çalışmalarına devam ediyor. Çip üreticisi Qualcomm ürettiği Snapdragon 820 işlemcisinin telefon ve tabletlerde 2 kata varan hızda performans sağlayacağını duyurdu . Mevcut işlemci Ekim 2015 ∆ Ekoreel 57 MAKALE Özgüven Saymaz Kimliklere yolculuk… Başarı için kimlikler arası uyum ve denge… Yaşamımız buyunca isteyerek veya istemeyerek, bilinçli veya bilinçsiz birçok kimliğimiz olur. Kimliği, kendi gözümüzde ve başkalarının gözünde ne olduğumuz şeklinde tanımlayabiliriz. Anne, baba, evlat, kardeş, eş, çalışan, yönetici, girişimci, öğrenci sahip olduğumuz kimliklerden sadece bir kaçıdır. Kişiler eş zamanlı olarak birçok kimlik içinde yaşamak zorundadır. Her kimliğin bir varlık amacı, kendine özgü duygu, düşünce ve davranış kalıpları olabildiği gibi, kimlikler arası ortak özellikler ve kimlikler arsı etkileşimlerde bulunmaktadır. Sahip olmadığımız bir kimliğe ilişkin bir duygu, düşünce ve davranışın oluşması veya gelişmesi pek olası değildir. Ancak, bazı duygu, düşünce ve davranış özelikleri sahip olduğumuz veya olabileceğimiz diğer kimliklerde de etkili olabilmektedir. Örneğin, öğrenci veya çalışan kimliğinde sahip olduğumuz detaycı ve kuralcı olma özelliği, muhtemeldir ki ebeveyn kimliğinde de olacak ve çocuklarımız ile olan ilişkilerimizi etkileyecektir. Aynı şekilde, girişimci kimliğimizde olan özgüven ve keşfetme duygusu eş kimliğimizde de bizi etkileyecektir. Kimliklere yolculuk… Bununla birlikte bazı düşünce, duygu ve davranış özellikleri bizleri ileride başka kimliklere sahip olup olmamada yönlendirici ve / veya hazırlayıcı olabilmektedir. Örneğin, öğrenci kimliğinde sahip olduğumuz disiplinli olma özelliği ileride bizi yönetici kimliğine geçişte etkiliyor olacaktır. Başarlı olmak için sahip olduğumuz kimliklerin amaçlarına yönelik kabul görmüş davranışlarını sergiliyor olmamız gerekmektedir. Bunları sergilerken kimlikler arası denge ve uyum başarılı olmak için son derece önemlidir. Gerek kimlikler arasında gerekse kimliklerin kendi içinde uyum ve denge sağlanamaz ise kalıcı başarı ve mutluluk neredeyse imkânsızdır. Bir kimlikte başarılı olmak için gerekli olan 58 Ekoreel ∆ Ağustos 2015 özellikleri diğer kimliklerde de aynen uyguluyor olmak hem kendimizi hem de o kimlikte ilişkide olduğumuz kişileri olumsuz etkileyerek kaygı, endişe ve problemlere sebep olacaktır Bazı kimliklerimiz yaşamımızda baskın olabilir ancak unutulmamalıdır ki her baskın kimlik bir başka kimlikteki potansiyelimizi baskılamaktadır. Kimlikler arası baskınlık yerine yer ve zamana göre değişen uyum ve denge içerisinde ilgili kimlik özelliklerini sergilemek en doğrusudur. Uyum ve dengeyi sağlamanın temel yolu ise içinden bulunulan durum ve amaca göre kimliklerimizi kullanmaktan geçmektedir. Kimliklerinin farkında, uyum ve denge içinde bir hayat sürmeniz dileğiyle. Kitap okuma önerisi, Tamer DÖVÜCÜ, Optimum Denge Modeli [email protected] adresinden derginizi isteyebilirsiniz.