Kanserle Başetmede Destek Grupları

Transkript

Kanserle Başetmede Destek Grupları
Tuncay
Derleme
riskler potansiyel olarak mevcuttur. Grupta
üyelerin tümüne eşit davranılması güç olabilir ve bazı hastalar ihmal edilebilir. Ayrıca,
kendileri hakkında bilgi paylaşan hastalar
grup liderinden ve diğer üyelerden uygun
desteği alamadığında grup deneyiminden
zarar görebilirler.
KANSERLE
BAŞETMEDE DESTEK
GRUPLARI
Anahtar Sözcükler: Kanser, destek gru-
Support Groups in Coping
with Cancer
ABSTRACT
Tarık TUNCAY*
* Dr., Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
ÖZET
Bu makalede, kanser destek gruplarının özelliklerinin yanı sıra, hastalar açısından hem
yararlı olan hem de potansiyel riskler taşıyan yönleri tartışılmaktadır. Kanser tedavisinin temel amaçlarından birisi hastaların
bilişsel, psikolojik ve duygusal esenliklerinin
korunmasıdır. Kanser hastaları hastalığa
uyum sağlayabilmek için etkili psiko-sosyal
müdahalelere gereksinim duyarlar. Destek
grupları hastalar için bu müdahale araçlarından birisidir ve destek grupları sayesinde
psiko-sosyal esenlik bakımından yararlı sonuçlar elde edildiği görülmektedir. İnsanlar
genelde, doğal sosyal destek ağları yetersiz
olduğunda ya da psiko-sosyal gereksinimleri karşılanamadığında destek gruplarına
katılmaktadırlar. Kanser hastalarının destek
gruplarına katılması azalan düzeylerde depresyon ve anksiyetenin yanı sıra artan yaşam
kalitesi, sorun odaklı başetme stratejileri ve
hastalık uyumuna işaret etmektedir. Öte yandan, kanser destek gruplarının birçok yararı
olsa da, hastaların karşılaşması olası bazı
bu, psiko-onkoloji, onkolojik sosyal hizmet,
gruplarla sosyal hizmet
The article discusses characteristics and
the helpful and potentially risky aspects of
cancer support groups. One of the primary
objectives of cancer treatment is enhancement of patients’ cognitive, psychological
and emotional well-being. Patients with cancer need effective psychosocial interventions
to improve their illness adjustment. Support
groups are one type of intervention instruments for patients and have been shown to
have beneficial outcomes on psychosocial
well-being. In general, people join support
groups when their natural social support network is inadequate, or unable to meet their
psychosocial needs. Participation in support
groups by patients with cancer is associated with reduced levels of depression and
anxiety, and with improvement in quality of
life, problem focused coping strategies and
illness adaptation. On the other hand, many
benefits can be derived from cancer support
groups, but there are also potentially some
of the challenges patients may encounter. It
may be difficult to consider the needs of the
members in a group, and some patients may
be neglected. In addition, patients who disclose information about themselves without
getting appropriate support from the group
leader and other members may be harmed by
the group experience.
Key Words: Cancer, support group, psycho-
oncology, oncology social work, social work
with groups
59
Toplum ve Sosyal Hizmet
GİRİŞ
Kanserin, tanıyı alan bireylerin ve yakınlarının, bilişsel, psikolojik, duygusal,
tinsel ve sosyal alanlarında derin etkiler
yarattığına kuşku yoktur. Gerek hastalık tanısı gerekse tedavi süreci hastanın ben imgesinde, bedenine ilişkin algısında, gündelik hayatının işleyişinde,
ilişkilerinde, kişisel ve sosyal rollerinde
tanıyla başlayan değişimler yaratarak
destek gereksinimini artırır. Tanıyla, tedaviyle ilgili endişeler, geleceğe ilişkin
belirsizlik, kemoterapinin ya da radyoterapinin belirgin fiziksel yan etkileri
ve ölüm düşüncesi bir yandan psikososyal esenliği tehdit ederken öte yandan kanser hastası bu sürece uyum
sağlama çabasına girmektedir.
Kanserle başeden bir hasta için iyileşmeye giden yolda, ne kadar etkili
olursa olsun, yalnızca tıbbi tedavi protokolleri (kemoterapi, radyoterapi, cerrahi müdahale gibi) yeterli değildir. Tedavi süresince ve sonrasında hastanın
psiko-sosyal esenliğini temin etmesi ve
bunu sürdürebilmesi de temel tedavi ölçütleri arasındadır. Bunu sağlayan çok
önemli bir araç sosyal destektir. Kanser sağaltım alanında sosyal desteğin
kapsamını genelde, aile üyeleri, yakın
çevre (akrabalar, arkadaşlar) ve sağlık
bakım ekibi (hekim, hemşire, sosyal
hizmet uzmanı, psikolog vd.) oluşturur.
Hastanın aile üyelerinden, yakınlarından, diğer hastalardan ve sağlık bakım
ekibinden aldığı destek arttıkça, diğer
ifadeyle, kanser hastası sosyal desteği bir başetme stratejisi olarak kullandıkça onun kanser gerçeğine uyumu
kolaylaşacaktır. Bu desteğin sıklığı ve
yoğunluğuna paralel olarak hastalığa
daha olumlu anlamlar yüklenecek, hatta sağkalım oranında olumlu yönde artışlar olacaktır.
60
Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010
Kanser hastasının sosyal destek gereksinimini karşılayan bir diğer önemli araç kanser destek gruplarıdır. Bir
kanser destek grubunda sosyal destek
unsurlarının birden çoğu hali hazırda
mevcuttur. Grupta hem yakın çevre
unsurları içindeki arkadaşlar olarak
görülebilen diğer kanser hastaları yer
alırken, hem de lider olarak sağlık bakım ekibinden sosyal hizmet uzmanı,
psikolog veya konuyla ilgili diğer sağlık
profesyonellerinden birisi yer alır. Bu
yönüyle bir kanser destek grubunun
çok boyutlu etkileşimlerle psiko-sosyal
uyum vaat eden bir güçlenme aracı olduğu açıktır.
Bu makalenin amacı, kanser destek
gruplarının hem kuramsal temelde
hem de çeşitli hasta grupları örneğinde farklılaşan yönleriyle irdelenmesidir.
Kanser destek gruplarının kanserin doğasına göre aldığı görünümü, grubun
amaçlarını, yapısal özelliklerini, hangi
koşullarda grubun hastalar için bir güçlenme aracı olduğunu ve hangi değişkenlerin potansiyel olarak hastaların
grup sürecinden yararlanmasına engel
oluşturduğunu çeşitli araştırmalara referansla açığa kavuşturmakta yarar olduğu düşünülmektedir.
Makalenin odağı,
(1) liderlik ve kolaylaştırıcılık rolleri üstelenen bir profesyonelin içinde yer aldığı ve
(2) üyelerin deneyim paylaşımının ve
karşılıklı desteğin planlı bir eylemler
zinciri olarak tanımlandığı tipteki destek gruplarıdır.
Destek grubu adı altında internet grupları, kendine yardım grupları gibi güncel bazı grup tipleri de yaygındır, fakat
bunlar yazının kapsamı dışındadır.
Tuncay
Destek Grubuna Duyulan
Gereksinim
Genel anlamda, destek grupları yaşadığımız çağda ve yalnızca bugün ele
alınan bir konu değildir. Destek grupları üzerine yapılan çalışmalara sağlık ve sosyal bilim literatüründe 30 yılı
aşkın bir zaman diliminde rastlanabilir.
(Blandford, 1968; Johnson ve Stark,
1980; Jacobs ve diğ., 1983, s. vd.). Sosyal destek kavramsallaştırması içinde
yer alan destek grupları, nüfus grubu ya
da hasta özellikleri gözetilmeksizin her
uygulama alanında kriz yaratan durumla başetmede kullanılan psiko-sosyal
bir müdahale aracı olarak görülmüştür.
Nitekim destek grupları, sosyal hizmet
disiplininin ve mesleğinin de müdahale
odakları arasındadır ve grupla çalışma kavramsallaştırmasıyla son derece
önemli bir yere sahiptir. Sosyal hizmet
uygulamasında, gerek mikro düzeyde
bilişsel, psikolojik ve duygusal, gerekse makro düzeyde kültürel, ekonomik
ve sosyo-politik uzantıları olan çeşitli
sosyal sorunların çözümünde grup dinamiklerinden yararlanılmaktadır.
Kanser hastasının ailesi, akrabaları ve
arkadaşlarından oluşan doğal destek
sistemleri hastalık tanısının ardından
zarar görebilir veya yeterli işlev göremeyebilir. Ayrıca sağlık bakım profesyonelleri hastanın gereksinimlerini karşılayamayabilir. Işıkhan’ın vurguladığı
gibi, genelde sosyal destek, zihinsel
ve fiziksel sağlığın temel göstergelerindendir (2007, s. 27). Böylesi durumlarda tedavi olumlu yönde seyrediyor olsa
da hastanın sağlığı risk altına girmekte, kanser destek gruplarının hasta için
hem gereği hem de potansiyel yararları
daha çok artış göstermektedir. Nitekim
insanların genelde, sosyal destek ağının yetersiz olması ya da psiko-sosyal
gereksinimlerini karşılayamaması durumlarında destek gruplarına daha istekli olarak katıldıkları görülmektedir
(Taylor ve diğ., 1986). Nihayetinde destek grupları katılımcılarına, iç dünyalarını rahatça paylaştıkları ve başkaları
tarafından kabul edildikleri bir etkileşim
ortamı sunmaktadır.
Bir destek grubunun kanserden etkilenen insanlara yarar sağlaması için
kuşkusuz bazı psiko-sosyal gereksinimleri karşılaması gerekir. Bu gereksinimler, tanı sürecinde, tedavi boyunca
ve tedavi sonrasında farklı biçimlerde
ortaya çıkmaktadır. Temel psiko-sosyal
gereksinimleri şöyle sıralamak olanaklıdır (Cope, 1995; Turner ve diğ., 2005):
kanser hastası olmaktan kaynaklanan
damgalanma sorunundan kurtulma;
yakınlarla ve tedavi ekibiyle sağlıklı
iletişim becerileri geliştirme; kanser ve
tedavi yöntemleri konusunda bilgi edinme; yaşam planını ve önceliklerini yeniden oluşturma; başetme becerilerini
geliştirme; aileden ve arkadaşlardan
destek alma ve onlara destek verme
yeteneğini artırma; ölüm düşüncesi
ve hissinden uzaklaşma; stresi, depresyonu ve anksiyeteyi azaltma ya da
ortadan kaldırma ve kontrol kaybı ile
çaresizlik hissini azaltma. Destek gruplarında bu sorunların belirli bir planlama dâhilinde liderin kolaylaştırıcı rolü
ve üye etkileşimleriyle çözüme kavuşturulması beklenecektir. Avustralya’da
yapılan bir araştırmada (Butow ve diğ.,
2007), bireylerin gereksinimleri referans alınarak, kanser hastaları için ideal bir destek grubunun hangi özellikler
taşıması gerektiği sorusu sorulmuştur.
Bu çerçevede kanser hastaları ve/veya
yakınlarının yer aldığı işlevsel 184 kanser destek grubu belirlenmiştir. Bunların içinden; üyeleri heterojen yerine
61
Toplum ve Sosyal Hizmet
homojen olan, kır yerine kent kökenli
olan, grubun oluşumu hastane ortamı
yerine toplum tabanlı olan ve liderinin
konuyla ilgili bir profesyonel olduğu 50
destek grubu seçilmiştir. 417 kişinin
soru kâğıdına yanıt verdiği çalışmanın
sonucunda, katılımcıların (1) yalnız olmadıklarını fark etmeleri, (2) mevcut
tıbbi gelişmeler, kanserin tedavi yöntemleri ve yan etkiler hakkında haberdar olmaları ve (3) diğer insanların
kanserle nasıl başettiklerini görmeleri
ve kendi yöntemleriyle karşılaştırma
olanağı bulmaları onlar için bir destek
grubunu ideal kılan nedenler olarak bulunmuştur.
Grubun Amacı, Yapısı ve İşleyişi
Bir grubun işleyebilmesi için, hiç şüphesiz üyelere kendilerini açık ve rahat
bir biçimde ifade edebilecekleri güvenli
bir ortamın sağlanması gerekir. Fobair (1997b, s. 124), bir kanser destek
grubunun nihai amacının katılımcılara
sosyal ve duygusal destek sağlamak
olduğunu vurgulayarak genel bir grup
yapısı tanımlamıştır. Üyelerin kendilerini, özgün kanser yaşantıları içinde
anlamalarına yardımcı olan, zor kararları tartışabildikleri ve birbirleriyle benzer yaşam deneyimlerini paylaştıkları,
güvenli ve gizliliğe özen gösterilen bir
atmosferde stresi azaltan etkileşimleri
içeren bir yapı kanser bağlamında idealize edilen grubu yansıtmaktadır.
Destek grubunun temel yapısına bağlı
olarak biçimlenen ve daha somut görevler belirleyen amaçlar üzerinde de durmak gerekir. Johnson ve Lane (1993)
destek grubunun dört temel amacını
şöyle ifade eder: Birincisi, kanserle yaşama ve kanserin riskleri hakkındaki
deneyimlerin ve hislerin ifade edilmesi
62
Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010
sağlanır. Burada grubun tüm üyelerinin
olabildiğince eşit katkı ve katılımının
sağlanması hayati önem taşır. İkincisi,
deneyimlerin ve benzer sorunların üyeler arasında paylaşılmasıyla karşılıklı
destek gerçekleşir. Üçüncüsü, hastalık
ve tedavi seçenekleri konusunda bilgi
aktarımı yapılır. Dördüncüsü ise, grup
üyelerinin başetme stratejilerini ve sorun çözme becerilerini geliştirmelerine
yardımcı olunmasıdır.
Kanser destek grupları önceden belirlenmiş amaçlara bağlı olarak çeşitli yoğunlukta duygular ve çeşitli meselelerle başederler. Gruplarda yaygın olarak
üzerinde durulan konular şöyle sıralanmaktadır (Krupnick ve diğ., 1993):
1. duyguların grup üyeleri arasında
paylaşılması,
2. kanserle bağlantılı sorunların tartışılması,
3. kanser tanısıyla oluşan kayıplarla
başedilmesi (bedensel değişimler,
sosyal çevreyle etkileşimdeki değişimler vb.)
4. umudu korurken hastalığı kabullenmenin öğrenilmesi,
5. tedavi süreçlerinde duygusal baskının azaltılması,
6. karşılanmamış psiko-sosyal gereksinimlerin tanımlanması,
7. kişisel hayatın kontrolüne etkin olarak sahip olmayı öğrenme,
8. ben imgesini güçlendirme ve
9. sağlık koşulları gerektirdiğinde ölüm
üzerine konuşmada üyelerin birbirine destek olması.
Bunlara ilave olarak, kanser hastalarının birçoğunun destek grubunda
Tuncay
karşılanmayı bekleyen temel gereksinimi mevcut durumlarıyla ilgili belirsizliğin
azaltılmasıdır. Başarıyla sonuçlanan bir
tedavi sonrasında dahi süren belirsizlik
hissi hastalar için zorlu bir psikolojik
durumdur. Burada destek grubunun işlevi, üyelerin daha az baskı hissederek
belirsizlikle yaşamayı öğrenmelerini
sağlamak olmalıdır. Fobair’e (1997a)
göre kanser hastaları grup etkileşimi
sayesinde duyguları hakkında konuşarak geleceğe ilişkin belirsizlikle daha
kolay yüzleşebilirler. Ayrıca hastaların
destek gruplarında belirsizliğin yarattığı baskıdan korunmalarının yollarından
biri de kişisel hikâyelerin anlatımıdır.
Bireyin kendi yaşantılarını betimleyen
anlatılarla sağlanan açıklık ve bağlılık,
kanser hastalarına grubun sağladığı
olanaklardandır.
Destek grupları oluşturulurken bazı
konuların da netleştirilmesi gerekir.
Haftalık oturumların sayısı ve süresi,
grubun kaç hafta süreceği ve üyelerin
sayısı önceden belirlenir. Grup oturumları, tanı sürecinde, tedavide, iyileşme
sonrasında ya da palyatif bakım boyunca gerçekleştirilebilir. Her grup oturumu yaklaşık bir, bir buçuk saat sürerken, ortalama 6 ila 20 arasında üyenin
katılımıyla işleyebilmektedir. Bununla
birlikte, grubun yapısı “açık” ya da “kapalı” olabilir. Açık grupta üye profili süreç içinde gruptan ayrılan ve gruba yeni
katılan üyelerle değişim gösterebilmekte ama tutarlı bir sayı korunmaktadır.
Açık gruplar bu özelliğiyle dinamik ve
değişkendir. Sürece yeni katılan üyeler grubun diğer üyelerine farklı bakış
açıları sunarlar. Kapalı gruplar, zaman
açısından süreli ya da sürekli işleyen
bir yapıda olabilirler. Bu tip gruplar üyelerinin grup içi etkileşimlerini artırdıkça,
“kanser deneyimlerini normalleştirme,
kendini daha az izole hissetme, değişen ben imgesine uyum sağlama, duygularını ifade etme yeteneğini artırma,
başetme becerilerini geliştirme, sosyal
ve aile desteğini artırma (Fobair, 1997b,
s. 130)” olanakları sunar. Krupnick ve
diğ. (1993) kapalı tipte grup oluşturmanın yararlarını şöyle vurgular: “Bu
tip grupta, haftalık oturumlara düzenli
katılım her ne kadar üyelerin sağlık durumlarına bağlı ve kimi zaman zorlayıcı
olsa da, grup içinde esaslı bir güven ve
uyum ancak kapalı tipte grup ile elde
edilebilir (s. 288).”
Hastane ortamında destek grubu oluşturulacaksa açık grup olarak kurulmasında yarar vardır. Zira hastane uygulamalarında sıklıkla açık grup tercih
edilmektedir. Belirli bir tanısı olan ve/
veya yine belirli bir yaş grubunda bulunan tüm hastalar potansiyel grup üyesi
olarak değerlendirilebilir. Bazı hastalar,
hastanede bulunma sürelerine bağlı
olarak yalnızca bir oturuma katılabilirler. Diğer hastalar açık grubun tüm süreçlerine dâhil olabilirler. Hastalık türü,
aşaması ve yaş gibi değişkenlerin dışında grup üyeliğinin temel ilkesi hastanın grup yaşantısına katılmada istekli
olmasıdır.
Destek gruplarına sosyo-demografik
ve sosyo-kültürel bakımdan daha çok
kimlerin katılma eğiliminde olduğunu
bilmekte yarar vardır. “Yüksek eğitim
düzeyindekileri, genç yaştakileri, duygusal aktarım motivasyonu olanları,
bekârları, atılgan özellikli ya da daha
fazla bilgi elde etmek için yardım arayışında olan bireyleri ve erkeklerden
ziyade kadınları (Fobair, 1997b, s. 124),
destek grupları içinde görme olasılığı
daha yüksektir. Gruba katılımda söz
konusu değişkenler içinde cinsiyet
farklılığı olası bir sorun alanıdır. Kadın
63
Toplum ve Sosyal Hizmet
hastaların konuşma motivasyonu ve
aile üyelerini, arkadaşlarını içeren iletişim çevresi erkeklere göre daha yoğundur. Dolayısıyla kadınların destek
gruplarına katılımda daha istekli olduğu
düşünülmektedir. Kadınlara göre daha
düşük oranda temsil ediliyor olsalar da,
erkekleri bilgi gereksinimleri olduğunda, evde anlaşılmadıklarını hissettiklerinde ya da kontrol kaybı yaşadıkları
durumlarda destek gruplarında görmek
söz konusudur.
Kanser Destek Gruplarında Lider
Destek gruplarının işlerliğini sağlayan
en önemli unsur kuşkusuz liderdir. Grup
liderinin üyelerin özelliklerini ve gereksinimlerini doğru biçimde fark edebilmesi için duyarlı, esnek ve doğal olması
önemlidir. Ayrıca liderin, grup uyumunu
sağlamada, doğru ve tutarlı bilgi aktarımı yapmada, grubun gizliliğini temin
etmede, üyeler arasında doğal ve açık
iletişimin yanı sıra içtenliği kurmada etkili olması temel beklentilerdir. Bununla
birlikte, genelde kanserin, özelde destek
gruplarının çalışma alanı çok disiplinlidir.
Destek gruplarının uygulamasında başta
sosyal hizmet olmak üzere, psikoloji, ruh
sağlığı uzmanlığı, onkoloji hemşireliği vb.
rol almaktadır. Dolayısıyla kanser destek
gruplarında sağlık ve/veya sosyal bilimler alanında üniversite düzeyinde eğitim
almış profesyoneller lider olarak yer almaktadır. Grup liderleri olarak sosyal
hizmet uzmanlarının yanı sıra hekimleri,
hemşireleri, psikologları ve diğer ruhsal
sağlığı uzmanlarını görmek olanaklıdır.
Grupta profesyonelin konumu her ne
kadar lider olarak tanımlansa da bu
liderlik üyeler üzerinde baskın bir nitelikte değildir. Lider grupta kolaylaştırıcı
olarak rol alır, üyeleri ve onların belirli
64
Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010
gereksinimlerini değerlendirerek grubun amaçlarını oluşturur. “Hastaların
yaşamsal tehditle yüz yüze oldukları
bir çevrede lider, grup üyelerinin değerlerini ve kişisel hedeflerini gözden
geçirmelerini sağlar. Mevcut durumlarına uyumlu öncelikler belirlemelerine
yardımcı olur (Fobair, 1997b, s. 124).”
Lider, grup sürecinde üyelerin duygularına ve güncel sorunlarına odaklanır,
üyelerin duygu odaklı başetmeden ziyade sorun odaklı başetme stratejileri
kullanması yönünde onları yüreklendirir. Hiç şüphesiz liderin grup deneyimi
arttıkça daha derin duygulara odaklanabilecek ve ölüm gibi güç konular üzerinde çalışabilecektir.
Destek gruplarında liderin konuyla ilgili profesyonel bilgi ve becerisi olmayan
üyeler arasından belirlendiği yapılara da
rastlamak olanaklıdır. Fakat profesyonel
görüşten yoksun bu yapıların işlerliğinde bazı potansiyel sorunlar vardır. Bu
sorunlar, kanser destek gruplarında profesyonellerin lider olarak yer almasının
yaratacağı farklar belirtilerek açıklığa
kavuşturulabilir. Birincisi, kanser hastaları hastalıkları, tedavi süreçleri ve toplumsal kaynaklar hakkında güvenilir ve
nesnel bilgi gereksinimi duyarlar. Grup
üyelerini kanserin nedenleri, tedavi yöntemleri ve iyileşme süreci konularında
ancak konuyla ilgili ve doğru bilgileri
nasıl ve nereden temin edeceğini bilen
bir profesyonel aydınlatabilir. Ayrıca bu
profesyonel, grubunun üyesi hastadan
sorumlu olan tedavi ekibiyle de gerektiğinde iletişim kuran kişidir. İkinci neden,
profesyonel grup liderlerinin, grupta gizlilik ve güven sorunları ortaya çıktığında
ve risk yönetimi üzerinde durmak gerektiğinde grubu korumak için etkili müdahalelerde bulunabilmesidir (Gottlieb ve
Wachala, 2007). Üçüncüsü (Price ve
Tuncay
diğ., 2006), ancak profesyonel bir grup
lideriyle grubun nihai amaçları oluşturulmakta, olumlu grup kültürü geliştirilmekte, üyelerin etkileşimleri ve grubun odağı “hem içeriden hem de dışarıdan bir
gözle” izlenmekte ve yönetilmektedir.
Kanser Destek Grubu Modelleri ve
Dinamikleri
Hepsi için geçerli olmamakla birlikte,
kanser destek grupları belirli uygulama
modellerine göre şekillenir. Spiegel,
Bloom ve Yalom’un (1981) “destekleyici grup terapisi” olarak adlandırılan
modeli, duyguların aktarılması ve varoluşsal meydan okumalarla yüzleşilmesi
için üyelere karşılıklı destek sağlar. Bu
da hastaların başetme becerilerini artırır. İkincisi “bilişsel davranışsal” model
olup, belirli başetme becerilerini kazanmaları için üyelerin davranışlarını
ve/veya algılarını yeniden düzenleyen
uygulamalar içerir. Üçüncüsü ise, “hasta eğitimi” ya da “psiko-eğitim” olarak
adlandırılan model olup, tıbbi ve diğer
sağlık sorumlulukları ve davranışlarıyla ilgili bilgilerin sağlanmasını içermektedir. Cunningham (1995) burada
sözü edilen üç grup modelini, üyelerin
esenliklerine aktif katkıları yönünden
çoktan aza doğru sıralayarak birinci
sıraya destekleyici grup terapisini son
sıraya ise psiko-eğitim gruplarını koymaktadır.
Destek gruplarında seçilen uygulama modellerinin yanı sıra, Gottlieb
ve Wachala’ya (2007) göre ayrıca iki
kuramsal perspektif destek gruplarında ortaya çıkan dinamiklerle ilgilidir.
Birincisi sosyal karşılaştırma kuramıdır. Kuramda, insanların tehdit durumlarında düşüncelerini, duygularını
ve davranışlarını karşılaştırmak için
başkalarının desteğini arama motivasyonu içinde olduğu varsayılmaktadır.
İnsanlar kendilerini özellikle aynı ya da
benzer baskılara maruz kalmış kişilerle
karşılaştırma eğilimi sergilerler. Diğer
ifadeyle, insanlar kendi sorunlarını yaşayan bir paydaş bulma arayışındadırlar. Eğer paydaş olan kişi endişeli ise
bu endişe diğer kişiye de yansıyacaktır. Tam da bu nedenle grup sürecinde
profesyonel bir liderin kolaylaştırıcılığına gereksinim vardır. Üyeler arasında
olumsuz düşünce ve duyguların hızla
yayılması olasılığı dikkate alındığında
grubun sakinleşmesinde lider hayati bir
rol üstlenmektedir. Öte yandan, sosyal
karşılaştırma süreci normalleştirici bir
etki de yapar. Grup üyeleri kendileriyle benzer durumdaki diğer insanların
duyguları ve düşünceleri hakkında bilgi
edindiğinde kendileri için daha sakin ve
tutarlı bir psikolojik ortam kurabilirler.
Sosyal karşılaştırmanın yönü de grup
üyeleri için önem taşır. İnsanlar mevcut durumlarına kıyasla, kendilerinden
daha yukarıya, daha iyisine ya da daha
aşağıya, daha kötüsüne bakarak çeşitli
sonuçlar elde ederler. Örneğin bir grup
üyesi, yukarıya bakarak kanserle kendisinden daha iyi başeden bir üyeden
destek alabilir. Aynı grup üyesi, aşağıya bakarak kanser tanısı ya da hastalığının evresi kendisinden daha kötü
durumda olan bir üyeyi gördüğünde
mevcut durumundan daha az şikâyet
edebilir. Böylesi sosyal karşılaştırmalar
doğası itibarıyla kişiye özeldir ve gündelik hayatın birçok alanında bireylerin
sıklıkla başvurduğu bir araçtır (Buunk
ve diğ., 2006a; Buunk ve diğ., 2006b).
Bu nedenle, planlama ve oluşturma
aşamasında grup kompozisyonunun
dikkatle ele alınması gerekmektedir.
Üyelerin sosyo-demografik ve tıbbi
bakımdan birbirine benzer özellikler
65
Toplum ve Sosyal Hizmet
taşıması ve sosyal karşılaştırmaların
üyelerin daha çok yararına gerçekleşmesi hayati öneme sahiptir.
Destek gruplarındaki dinamiklerle bağlantılı ikinci kuramsal perspektif Lazarus
ve Folkman’ın (1984) stres ve başetme
kuramının temeli üzerine kuruludur. Bu
kuramda başetme kaynaklarının potansiyel olarak var olduğuna ilişkin bilginin
strese karşı tampon işlevi gördüğü savunulmaktadır. Yüz yüze oldukları sorunla ilgili destek alabileceklerini düşünen insanlar herhangi bir desteğe sahip
olmadığını düşünenlere göre çok daha
iyi bir psikolojik durumdadırlar. Bu çerçevede destek grupları, üyelerin karşılaşmaları olası streslere karşı tampon
rolü üstlenmektedir. Şu halde, destek
grubunun tampon etkisi gösterebilmesi için üyelerin gruptan gerektiğinde
yardım alabileceklerine inanmalarını
sağlayacak düzeyde olumlu etkileşimin
kurulması temel koşuldur (Gottlieb ve
Wachala, 2007). Son tahlilde, gerek
sosyal karşılaştırmalarla, gerekse grup
kaynaklarının var olduğuna ilişkin artan
inanışlarla birlikte destek grupları nihai
amaçlarına erişebilmektedir.
Kanser Destek Gruplarının Psikososyal Esenliğe Katkısı
Destek gruplarına aktif ve düzenli olarak katılan kanser hastalarının büyük
çoğunluğunda olumlu psikolojik değişimlerin yaşandığı genel bir kabuldür
(Targ ve Levine, 2002). 10 yıllık izleme
çalışması içeren bir araştırmada (Spiegel ve diğ., 1989), destek gruplarına katılan 50 meme kanserli kadınla, kontrol
grubu olup destek grubuna katılmayan
36 meme kanserli kadın psiko-sosyal
esenlik yönünden karşılaştırılmıştır.
Araştırma sonucunda destek grubuna
66
Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010
katılanların uyum düzeylerinin kontrol grubuna göre her yıl daha çok artış gösterdiği, ağrı ve acı gibi hastalık
belirtilerinin daha az ortaya çıktığı görülmüştür. Kanser destek grupları konusunda temel sayılan bu çalışma ve
sonrasında yapılan birçok diğer araştırma destek gruplarının kanser hastalarında uyumu ve yaşam kalitesini açıkça
artırdığını göstermiştir. Bu çerçevede,
konuyla ilgili literatür kontrol gruplu
çalışmalar özelinde incelendiğinde
(Edelman ve diğ., 1999; Bultz ve diğ.,
2000; Fukui ve diğ., 2001; Classen ve
diğ., 2008) kanser destek gruplarına
katılan hastaların, katılmayan hastalara oranla, depresyon belirtilerinin ve
anksiyete düzeylerinin anlamlı düzeyde
düştüğü, yaşam kalitelerinin yükseldiği
ve hastalığa uyumlarının arttığı görülmektedir. Bu uygulama ve araştırmalar
içinde, Bultz ve diğ. (2000) 15 meme
kanserli hastada (kontrol grubu 19 kişi)
altı hafta süren, her hafta bir buçuk iki
saatlik oturumlarda bilişsel davranışsal oryantasyonlu, eğitim, bilgilendirme ve duygusal destek içeren gruplar yapmıştır. Edelman ve diğ. (1999),
metastatik meme kanserli 62 kadınla
ayrı gruplarda (kontrol grubu 62 hasta)
sekiz hafta boyunca, her hafta iki saat
süren, rahatlama, sorun çözme ve iletişim becerilerin kullanıldığı davranışsal
tekniklerin yanı sıra duygusal destek
içeren oturumlar gerçekleştirmiştir.
Fukui ve diğ. (2001) ise, 65 yaşından
küçük, meme kanserli 25 kadınla (kontrol grubu 25 hasta) altı hafta boyunca,
her hafta bir buçuk saat süren, sağlık
eğitimi, başetme becerileri öğretimi,
stres yönetimi ve psikolojik destek
içeren oturumlar gerçekleştirmiştir.
Araştırmaların tümünde ortak olarak
hastalarda genel anlamda psikolojik
ve duygusal esenliğin anlamlı düzeyde
Tuncay
artış gösterdiği belirlenmiştir. Destek
gruplarının katkısıyla psikolojik baskı
ve klinik ziyaretler azalmakta, hastanın
stres yönetimi kabiliyeti gelişmekte ve
olumlu davranış değişimi artmaktadır.
Öte yandan destek grupları araştırma
literatürü ayrıntılı olarak incelendiğinde kontrol gruplu çalışmaların ağırlıklı
olarak meme kanserli kadınlar üzerinde yapıldığı dikkati çekmektedir. Bu
grubu, sayıca daha az olmakla birlikte
prostat kanserli erkekler izlemektedir
(örn.Voerman ve diğ., 2007; Zhang ve
diğ., 2008; Oliffe ve diğ., 2009). Bu çalışmalarda grup sürecine katılan erkek
hastaların özellikle kontrol hissi kazandıkları için destek gruplarını yararlı gördükleri bildirilmiştir.
Bu yazıda sözü edilenlerin yanı sıra
diğer birçok çalışmada psiko-sosyal
esenliğin arttığı açıkça saptanmış olsa
da destek gruplarının kanser hastalarında sağkalım oranını artırdığını gösteren çalışmalar sayıca oldukça sınırlıdır
(Spiegel ve diğ., 1989; Goodwin ve diğ.,
2001 vd.). Cwikel ve Behar’ın da (1999)
vurguladığı gibi, tanıda belirlenen hastalık evresi, tümörün yeri, büyüklüğü
gibi biyolojik kriterler, iyileşmede psikososyal faktörler ve müdahalelerden
daha fazla belirleyici unsurlardır. Fakat
yine de, hastanın sağlık sigortasının olması ve etkili bir sosyal etkileşim ağının
varlığı gibi sosyo-demografik değişkenler de iyileşmeyle doğru orantılıdır. Son
tahlilde, yüksek düzeyde psikolojik ve
duygusal belirtiler gösteren hastaların
gerek tanıya gerekse tedaviye uyumu
daha zor olmaktadır.
Kanser hastalarının psiko-sosyal esenliğine etki eden çeşitli uygulamaların
incelendiği başka çalışmalar da yapılmaktadır. Örneğin, Meyer ve Mark
(1995), kanser hastalarına yönelik farklı
psiko-sosyal müdahaleleri (gevşeme,
meditasyon, hipnoterapi, davranışsal
düzenleme) içeren rassal-deneysel
çalışmaların meta analizini yapmıştır.
Çalışma, kanser hastalarının hastalığa
uyumunda, belirtilerin kontrolünde ve
sorun odaklı başetme stratejilerinin artmasında psiko-sosyal müdahalelerin
etkili olduğunu göstermiştir. Bununla
birlikte, müdahalelerin hastaların tıbbi
durumlarında anlamlı bir gelişme yaratıp yaratmadığı kanıtlanmamıştır.
Roberts ve diğ. (1997) kanser destek
grubu üyelerine grup sürecinin katkılarını sormuştur. Üyeler grup sürecinin
kendilerine yardımcı dört temel alanını
şöyle tanımlamıştır: paylaşılan deneyimlerin ortaklığı, hastaların kendi yaş
gruplarında bir araya gelmiş olmaları, terapötik grup atmosferi ve grup
oturumlarında bilgi edinme. Hastalar
tedavi sürecinde yalnız olmadıklarını, yalnızca yardım almadıklarını aynı
zamanda başkalarına da yardım ederek güçlendiklerini belirtmişlerdir. Şu
halde, hastanın etkin katkı ve katılım
olanağına kavuşması, diğer ifadeyle,
yardım alırken bir yandan da yardım
ederek kontrol hissini artırması sayesinde kanser destek grupları daha çok
değer kazanmaktadır. Öte yandan,
hastaların kişisel gibi görünen sorunları grupta oluşan ortak paydayla genelleşerek daha az rahatsız edici hale dönüşmektedir. Zira, grup üyelerinin grup
sürecinden temel beklentisi ortalama
yaşam beklentisinin uzamasından ziyade rahatlatıcı bir etkileşim kurabilmektir. Bu da grup sürecinde karşılanmaktadır. Benzer biçimde, Hitch ve
diğ. (1994) konuyla ilgili araştırmaların
sonuçlarına referansla kanser destek
gruplarının yedi yararı üzerinde durur.
Birincisi, gruplar bilgi alışverişi yapma
67
Toplum ve Sosyal Hizmet
olanağı sunar. İkincisi, gruplarda üyelerin yoğun etkileşimi ile anlamlı bir uyum
oluşur. Üçüncüsü, üyelerin sorunlarıyla
hem yüzleşmesine hem de nasıl başedeceğine ilişkin yanıtların arandığı
bir ortam sağlar. Dördüncüsü, üyelerin
duygularını ifade etme motivasyonu artar. Beşincisi, üyelerin aileleriyle daha
etkili iletişim kurmasına yardımcı olur.
Altıncısı, hastaların kendilerine ve başkalarına yardım etme kabiliyetini artırır.
Yedincisi, grupta ölümden çok yaşama
odaklanılır. Hiç şüphesiz hastalar artan
etkileşimlerle grup sürecinden daha
çok yararlanmakta ve psikolojik esenliklerini korumaktadır. Ne var ki, grupların meydan okuyucu yönleri de vardır.
Grupların Potansiyel
Olumsuz Etkileri
Kanser destek grupları bir yandan,
hastaların, grup içi etkileşim sayesinde
yalnız olmadıkları ve gruptan aldıkları
yardım üzerindeki kontrol hislerini pekiştirmektedir. Öte yandan, bir grupta
üyelerin geniş yelpazedeki gereksinimlerini eşit ölçüde karşılamak son derece zordur ve bazı üyeler grupta ihmal
edilebilmekte hatta süreçten zarar dahi
görebilmektedirler (Hitch ve diğ., 1994).
Destek grubu araştırmalarından elde
edilen bulgular incelendiğinde, kanser
destek grubuna katılan hastaların belirli bir oranında grup sürecindeki etkileşimden olumsuz yönde etkilendikleri
görülmektedir (Cordova ve diğ., 2003).
Bu durumun çeşitli nedenleri vardır.
Bazı üyeler grubun kendilerine yararlı
olmadığını düşünürler ve bazı üyelerin
varlığını, gruba katkısını rahatsız edici
bulabilirler. Grup içi konuşmalara katılımı düşük olan üyeler kendilerini edilgen hissederek, kişisel yaşantılarını
68
Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010
paylaşamamanın yarattığı baskıyla
grup sürecinden ayrılmak isteyebilirler.
Ayrıca grup sürecine katılan hastalar
tipik bir biçimde, hastalıklarının seyrini
grubun diğer üyelerininkiyle karşılaştırmaktadırlar. Bu durum önceden belirtildiği gibi hasta için yararlı olduğu ölçüde
zararlı ve riskli de olabilir. Grupta ifade
edilen olumsuz bir deneyim, diğer üyeler için korkutucu ya da endişe yaratıcı
olabilir.
Şu halde, destek gruplarının yararları
göz ardı edilmeyecek kadar çok olsa
da, hasta açısından bir kanser destek
grubuna katılmanın belirli riskleri her
zaman mevcuttur. Bunlar; içinde bulunduğu durumdan utanç duyma, zayıf ya
da yetersiz bir kişi gibi görünme korkusu, gruba aşırı bağımlı olma, gruba katılma konusundaki yükümlülüğün baskı
yaratması ve grup üyeleri tarafından
potansiyel olarak reddedilme kaygısı
olabilir. Ayrıca, kendileri hakkında öznel, hatta mahrem bilgileri grupta açığa
çıkaran üyeler bunun karşılığında yeterli desteği ve rahatlamayı temin edemediklerinde de mağdur olabilirler.
Kanser destek gruplarının hastaları
olumsuz yönde etkilemesini önlemek
için başvurulacak önemli bir yol, grup
sürecinin çıktılarını önceden belirlemektir. Üye kendisini öncelikle bir kanser hastası olarak tanımlayabilmeli ve
başka insanlarla konuşmaya istekli olmalıdır. Kanserin nüks edebileceğine
ya da ölüme ilişkin korkular grubun bir
diğer üyesinde hastalık nüks ettiğinde
ya da bir üye kaybedildiğinde artabilir. Grup üyelerinin olası korku ve endişelerini hafifletmede ise grup lideri
hayati önem taşımaktadır. Her koşulda
grup üyelerinin hayata ve iyileşmeye
olan inançlarının pekiştirilmesi olumlu
örneklerin sıklıkla öne çıkarılmasıyla
Tuncay
sağlanabilir. Liderin grup sürecinde eşit
katılıma özen göstermesi, üyeleri, korkuları, endişeleri ve kuşkuları hakkında
açıkça iletişim kurmaları yönünde yüreklendirmesi hastalığın ve tedavi sürecinin yarattığı psikolojik ve duygusal
baskıları azaltmada etkilidir.
SONUÇ
Kanser destek grupları sayesinde karşılıklı bir sosyal destek işleyişi ortaya
çıkmakta, birey diğer kanser hastalarından destek alırken onlara destek
de olmaktadır. Kuşkusuz bu etkileşim
hastanın öz-yeterlilik ve kontrol hissini
pekiştirmektedir. Dolayısıyla, kanser
destek grupları doğası itibarıyla hastalar için ortak bir paydadır. Tüm üyeler
için yaşamsal tehdit yaratan kanser
karşısında profesyonel bir liderin yardımıyla gelişen bu yapı, hastaların bir
araya gelmesine, bilişsel, duygusal ve
psikolojik boyutlarda yakın bir bağlantı
tesis etmesine, güvenli bir çevre kurmasına hizmet etmektedir. Bu etkileşim
ise hastanın gerek tedavi sürecinde
gerekse sonrasında, özelde hastalığa
uyumuna, genelde psiko-sosyal esenliğine açıkça katkı sağlamaktadır.
Son tahlilde, destek grupları, kanser
hastalarının tedavi ve iyileşme süreçlerinin etkin katılımcıları olmasına olanak
tanır. Hastalar, ortak paydaları olan kanser tanısı ve iyileşme çabası ile bir araya
gelerek sosyal karşılaştırmalar içeren bir
etkileşim kurarlar. Bu sayede, umudun
var olduğunu, çaresiz olmadıklarını fark
ederler. Destek gruplarına katılan hastalar daha iyimser olmakta, potansiyel yeteneklerini daha çok kullanmaktadırlar.
Destek grupları adıyla da teklif ettiği
gibi, üyelerinin, çeşitli potansiyel başetme kaynaklarını ortaya çıkartırken
psikolojik anlamda bir birliktelik ve güven hissi oluşturmaktadır. Destek gruplarından yarar sağlayan kanser hastaları, kendilerini sorunlarıyla ilgili daha
az yalnız hissettiklerini, mevcut durumlarıyla ve duygularıyla başederken farklı yollar keşfettiklerini ve nihayetinde
grup deneyiminden hayata ilişkin yeni
anlamlar elde ederek yararlandıklarını
ifade etmektedirler. Konuyla ilgili birçok
araştırmadan elde edilen bu sonuçlar,
destek gruplarının kanser tedavi protokollerinin içinde yer alması gerektiğini
hatırlatmaktadır.
Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının temel rollerinden birisi, kanser hastalarına duygusal destek sağlamak ve destek grupları gibi
psiko-sosyal müdahalelerle hastaların
uyumunu kolaylaştırmaktır. Sosyal hizmet disiplininin kavramsal çatısı altında
“grupla çalışma” veya “grupla sosyal hizmet” olarak da adlandırılan destek gruplarını yönetebilmek için, sosyal hizmet
uzmanlarının etkili grup liderliği becerilerini geliştirmelerinin yanı sıra kanserin
tanısı ve tedavisi konularında yeterli düzeyde bilgi sahibi olmaları zorunludur.
KAYNAKÇA
Blandford, B. R. (1968) “Peer Group Membership of Young Women with Cancer”. J
Chronic Dis, 21(5), 315-322.
Bultz, B. D., Speca, M., Brasher, P. M.,
Geggie, P. H. ve Page, S. A. (2000) “A Randomized Controlled Trial of a Brief Psychoeducational Support Group for Partners
of Early Stage Breast Cancer Patients”.
Psychooncology, 9(4), 303-313.
Butow, P. N., Kirsten, L. T., Ussher, J. M.,
Wain, G. V., Sandoval, M., Hobbs, K. M.ve
Diğ. . (2007) “What Is the Ideal Support Group? Views of Australian People with Cancer and Their Carers”. Psycho-Oncology,
16(11), 1039-1045.
69
Toplum ve Sosyal Hizmet
Buunk, A. P., Zurriaga, R. ve Gonzalez, P.
(2006a) “Social Comparison, Coping and
Depression in People with Spinal Cord Injury”. Psychology & Health, 21(6), 791-807.
Buunk, A. P., Zurriaga, R., Gonzalez, P., Terol, C. ve Roig, S. L. (2006b) “Targets and
Dimensions of Social Comparison among
People with Spinal Cord Injury and Other
Health Problems”. British Journal of Health
Psychology, 11, 677-693.
Classen, C. C., Kraemer, H. C., Blasey, C.,
Giese-Davis, J., Koopman, C., Palesh, O.
G.ve Diğ. . (2008) “Supportive-Expressive
Group Therapy for Primary Breast Cancer
Patients: A Randomized Prospective Multicenter Trial”. Psycho-Oncology, 17(5), 438447.
Cope, D. G. (1995) “Functions of a Breast
Cancer Support Group as Perceived by the
Participants: An Ethnographic Study”. Cancer Nurs, 18(6), 472-478.
Cordova, M. J., Giese-Davis, J., Golant,
M., Kronnenwetter, C., Chang, V., McFarlin, S.ve Diğ. . (2003) “Mood Disturbance in
Community Cancer Support Groups - the
Role of Emotional Suppression and Fighting Spirit”. Journal of Psychosomatic Research, 55(5), 461-467.
Cunningham, A. J. (1995) “ Group Psychological Therapy for Cancer Patients.”. Support Care Cancer, 3, 244-247.
Cwikel, J. G. ve Behar, L. C. (1999) “Social
Work with Adult Cancer Patients: A VoteCount Review of Intervention Research”.
Soc Work Health Care, 29(2), 39-67.
Edelman, S., Belli, D., R ve Kidman, A., D.
(1999) “A Group Cognitive Behaviour Therapy Programme with Metastatic Breast
Cancer Patients. “. Psycho-Oncology, 8,
295-305.
Fobair, P. (1997a) “Cancer Support Groups and Group Therapies 1. Historical and
Theoretical Background and Research on
Effectiveness”. Journal of Psychosocial Oncology, 15(1), 63-81.
Fobair, P. (1997b) “Cancer Support Groups and Group Therapies: Part Ii. Process,
70
Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010
Organizational, Leadership, and Patient
Issues”. Journal of Psychosocial Oncology,
15(3-4), 123-147.
Fukui, S., Kugaya, A., Kamiya, M., Koike,
M., Okamura, H., Nakanishi, T.ve Diğ. .
(2001) “Participation in Psychosocial Group
Intervention among Japanese Women with
Primary Breast Cancer and Its Associated
Factors”. Psychooncology, 10(5), 419-427.
Goodwin, P. J., Leszcz, M., Ennis, M., Koopmans, J., Vincent, L., Guther, H.ve Diğ. .
(2001) “The Effect of Group Psychosocial
Support on Survival in Metastatic Breast
Cancer”. N Engl J Med, 345(24), 17191726.
Gottlieb, B. H. ve Wachala, E. D. (2007)
“Cancer Support Groups: A Critical Review
of Empirical Studies”. Psycho-Oncology,
16(5), 379-400.
Hitch, P. J., Fielding, R. G. ve Llewelyn, S.
P. (1994) “Effectiveness of Self-Help and
Support Groups for Cancer-Patients - a Review”. Psychology & Health, 9(6), 437-448.
Işıkhan, V. (2007) “Kanser Ve Sosyal Destek”. Toplum ve Sosyal Hizmet, 18(1), 15-29.
Jacobs, C., Ross, R. D., Walker, I. M.
ve Stockdale, F. E. (1983) “Behavior of
Cancer-Patients - a Randomized Study
of the Effects of Education and Peer Support Groups”. American Journal of Clinical
Oncology-Cancer Clinical Trials, 6(3), 347350.
Johnson, E. M. ve Stark, D. E. (1980) “A
Group Program for Cancer Patients and
Their Family Members in an Acute Care
Teaching Hospital”. Soc Work Health Care,
5(4), 335-349.
Johnson, J. ve Lane, C. (1993) “Role of
Support Groups in Cancer Care”. Supportive Care in Cancer, 1(1), 52-56.
Krupnick, J. L., Rowland, J. H., Goldberg,
R. L. ve Daniel, U. V. (1993) “ProfessionallyLed Support Groups for Cancer-Patients an Intervention in Search of a Model”. International Journal of Psychiatry in Medicine,
23(3), 275-294.
Tuncay
Lazarus, R. S. ve Folkman, S. (1984)
Stress, Appraisal, and Coping. New York:
Springer.
Meyer, T. J. ve Mark, M. M. (1995) “Effects
of Psychosocial Interventions with Adult
Cancer Patients: A Meta-Analysis of Randomized Experiments”. Health Psychol,
14(2), 101-108.
Oliffe, J. L., Ogrodniczuk, J., Bottorff, J. L.,
Hislop, T. G. ve Halpin, M. (2009) “Connecting Humor, Health, and Masculinities at
Prostate Cancer Support Groups”. PsychoOncology, 18(9), 916-926.
Voerman, B., Visser, A., Fischer, M., Garssen, B., van Andel, G. ve Bensing, J. (2007)
“Determinants of Participation in Social
Support Groups for Prostate Cancer Patients”. Psycho-Oncology, 16(12), 10921099.
Zhang, A., Galanek, J., Strauss, G. ve Siminoff, L. (2008) “What Would Take Men to
Attend Support Groups after Prostatectomy
for Prostate Cancer?”. Psycho-Oncology,
17, S277-S277.
Price, M., Butow, P. ve Kirsten, L. (2006)
“Support and Training Needs of Cancer Support Group Leaders: A Review”.
Psycho-Oncology, 15(8), 651-663.
Roberts, C. S., Piper, L., Denny, J. ve Cuddeback, G. (1997) “A Support Group Intervention to Facilitate Young Adults’ Adjustment to Cancer”. Health Soc Work, 22(2),
133-141.
Spiegel, D., Bloom, J. ve Yalom, I. (1981)
“Group Support for Patients with Metastatic Breast Cancer: A Randomized Outcome
Study”. Arch Gen Psychiatry, 38, 527-533.
Spiegel, D., Bloom, J. R., Kraemer, H. C. ve
Gottheil, E. (1989) “Effect of Psychosocial
Treatment on Survival of Patients with Metastatic Breast Cancer”. Lancet, 2(8668),
888-891.
Targ, E. F. ve Levine, E. G. (2002) “The
Efficacy of a Mind-Body-Spirit Group for
Women with Breast Cancer: A Randomized
Controlled Trial”. General Hospital Psychiatry, 24(4), 238-248.
Taylor, S. E., Falke, R. L., Shoptaw, S. J.
ve Lichtman, R. R. (1986) “Social Support,
Support Groups, and the Cancer Patient”. J
Consult Clin Psychol, 54(5), 608-615.
Turner, J., Zapart, S., Pedersen, K., Rankin,
N., Luxford, K. ve Fletcher, J. (2005) “Clinical Practice Guidelines for the Psychosocial Care of Adults with Cancer”. Psychooncology, 14(3), 159-173.
71

Benzer belgeler