Sosyal - Bilişim ve Yaşam Dergisi
Transkript
Sosyal - Bilişim ve Yaşam Dergisi
IT. Business. 100%. New Perspectives in IT Business 16-20 Mart / March 2015 Hannover Almanya / Germany Dünya’nın 1 No’lu ICT Platformunda yerinizi Alın!! ICT Sektörünün en son trendlerinin yer aldığı CeBIT bu yıl 16-20 Mart 2015 tarihlerinde Hannover’de kapılarını açıyor. 30 Aralık 2014’e kadar CeBIT Hannover standınızı ayırtın avantajlardan yararlanın! CeBIT 2015’te öne çıkan konu başlıkları: Digital Business Solutions ECM, Input / Output Solutions ERP, CRM, BI & Commerce Global Business IT / International Business Area Business security Research & Innovation DatacenterDynamics@CeBIT Communication & Networks Special Displays www.cebit.de [email protected] 0212 334 69 00 Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Tel Fax : 0212 334 69 00 : 0212 334 69 34 Email : [email protected] [email protected] CeBIT ver Hanno mi ono T.C. Ek ığı l Bakan ir. lid destek Bizi takip edin / Follow us bookmarkeditorial Eralp Bilgi Teknolojileri Eğitim İletişim Danışmanlık Organizasyon Yayıncılık Limited Şirketi Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Ayşe Civelek Yayın Koordinatörü (Sorumlu Yazı İşleri Müdürü) Uğurcan EVCİ Editör Yalın KULEYİN Art Director Erkan EŞME Reklam Temsilcileri Fatma GÜRER Satı KELKİT Mali İşler Koordinatörü Harun ÖZTÜRK Hukuk Danışmanları Yarının Mimarı Bu Gündür! G ünümüz, teknolojiyi evlerimize ve ceplerimize hatta hatta düşüncelerimizin derinliklerine işlemiş durumda. Anılarımızı bile sanal dünyaya işlemekte olduğumuz bu çağda, Bookmark olarak teknolojinin hayatımıza nasıl dahil olduğunu bu günün ışığında yarını nasıl şekillendirdiğini sizlerle paylaşmak üzere bir kez daha yola çıkıyoruz. Av. Özgür ERALP Av. Özge EVCİ ERALP Av. Ezgi IŞIK Sektör Danışmanı Nezih KULEYİN Bookmark Dergisi’nin imtiyaz ve yayın hakkı Eralp Bilgi Teknolojileri Eğitim İletişim Danışmanlık Organizasyon Yayıncılık Limited Şirketi’ne aittir. Mersis No : 1678768864632912 Yönetim Yeri Sosyal Medya konu başlığı ile yola çıkan ve Antalya’da bilişim profesyonellerini 9. kez buluşturan ITP ’14 ü, diğer yandan CeBIT Global Konferansların “Medya ve Sosyal Medya Hukuku” oturumunu sizlerle buluşturuyoruz. Takip edemediğiniz bilişim etkinliklerini sizin için kayda almaya devam ediyor ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) işbirliği ile Ankara’da gerçekleştirilen “Dijital İletişim Çağında Sosyal Medya ve Fikri Haklar” seminerini de sizlerle paylaşmak istiyoruz. GMK Bulvarı No:39/24 Maltepe/ANKARA Tel: 0312 231 32 64 Faks: 0312 231 20 77 www.bookmark.com.tr [email protected] Baskı AJANS-TÜRK Basın ve Basım A.Ş. İstanbul Yolu 7. Km. Necdet EVLİYAGİL Caddesi No:24 ANKARA Tel: 0312 278 08 24 Basım Tarihi 01.12.2014 Yayının Türü Hayatımızın her anını kucaklayan teknoloji, tüm alışkanlıklarımızı da yönlendirmeye başlamış durumda. Yepyeni E-para mevzuatını, Teknokent avantajlarını irdeliyor, blogları ve instagram hesaplarıyla hem fenomen hem de öncü haline gelen internetin ünlü annelerini sizler için biraraya getiriyoruz. Öldükten sonra internet ortamındaki dijital hesaplarımız ne olacağı sorusunu merak ediyorsanız, dijital mirasınızı garanti altına almak için neler yapmanız gerektiğinin cevabını da bu sayımızda bulabileceğinizi umuyoruz. Sonra okumak için not almaya zaman bulamayacağınız ilginç içerikleri sizlerle buluşturmaya devam ederken, dergimizi keyifle okumanızı diliyoruz. Yaygın Süreli Bu dergi, basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Bookmark Dergisi’ne, yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine, köşe yazılarının sorumluluğu ise yazarlarına aittir. 2 Yalın Kuleyin bookmarkindex 06 Bu Oyunda Ürpermek Garanti: Silent Hills 10 Bilişim Profesyonelleri bu yıl 9’ncusu yapılan ITP Seminerinde biraraya geldi. 16 Sosyal Medyaya Türk öğrenciler el attı: %100 Türk yapımı sosyal ağ TheGardrobe 34 Blogları ve Instagram Hesapları ile ünlenmiş internet anneleri 42 BTK Başkanı Tayfun Acarer CeBIT Zirvesinde kounuştu 22 E para mevzuatı neler getiriyor? Av.Özgür Eralp kaleme aldı 4 bookmarkgame Efsane Geri Dönüyor! SILENT HILLS! Özellikle Play Station 2 ve ilk nesil Xbox döneminde Silent Hill survival horror tarzında inanılmaz bir ivme yakalamıştı. 2. ve 3. Oyunuyla insanları iliklerine kadar korkutmayı başaran bu seri, Silent Hill the Room’dan itibaren (ki bence bu da iyi bir oyundu) yavaş yavaş düşüşe geçmeye başladı, ve bir önceki nesilin, yani Playstation 3 ve Xbox 360’ın zamanında artık adı duyulmayan bir oyun haline geldi. Ancak tanıdığımız efsane geri dönüyor! Sadece ufak bir ad değişikliğiyle, artık sessiz tepemiz çoğul. Oyunumuzun adı Türkçeye yeni versiyonda “Sessiz Tepeler” diye çevrilebilecek. Bu değişikliğe neyin yol açtığını şu an bilemesek de yapımcı ve oyuncu kadrosuna bakınca bu değişikliğin altından da kesin bir şeyler çıkacağını söylemek zor olmayacaktır. Hazırlayan: Uğurcan EVCİ 6 7 Ö ncelikle oyunun yapımcı koltuğuna bakalım. Oyun dünyasıyla içli dışlı olan insanların tanıyacağından emin olduğum bir isim oyunun yapımcılarından: Hideo Kojima. Evet, efsanevi Metal Gear Solid serisinin efsanevi yapımcısı ve yaratıcısı. İmzasını attığı her oyunda mükemmel bir iş çıkartan Kojima, yeni Silent Hill oyununun da seriyi eski günlerine taşıyacağının habercisi belki de. İkinci yapımcı ise daha çok sinema dünyasından tanıdığımız bir isim: Guillermo del Toro. Mimic, Blade 2, Crimson Peak gibi filmlerden tanıdığımız yönetmen, yeni Silent Hill oyununun yapımında da yönetmen koltuğunda olacak. Bu da oyunun sinematik yönünün çok kuvvetli olacağını kesinlikle gösteren bir durum. Zaten Metal Gear Solid serisini oynayanlar tek başına Kojima’nın sinematik oyunlar konusunda ne kadar başarılı olduğunu bilir, bunun yanında Guillermo del Toro gibi bir isim insanı daha da heyecanlandırmak için fazlasıyla yeterli. Oyuncu olaraksa (hayır oyunu oynayan değil, oyun içindeki karakter olarak) Norman Reedus’ı görüyoruz. İsmini ilk söylediğimde belki de çok bir şey ifade etmedi; ancak şöyle diyeyim: Kendisi The Walking Dead’de Daryl Dixon’ı oynayan karakter! Yani yeni Silent Hill oyununda the Walking Dead’deki Daryl Dixon’ı oynayan oyuncu olan Norman Reedus gerek sesiyle gerek görüntüsüyle oyunda boy göste8 recek. Anlattıkça heyecanlanıyorum! Oyunu merak eden oyuncularımız için, şu anda oyunun oynanabilir trailerı, ve bir adet de izlenebilir trailerı var. Bunların ikisi de yeterince korkutucu olmakla birlikte, spoiler olmaması için haklarında çok da bilgi vermeyeceğim. Lütfen ilgiliyseniz en azından Youtube’dan videoları izleyin. Oyunun ne denli mükemmel gözüktüğünü siz de göreceksiniz. Yazımın son bölümünü bir Reddit kullanıcısının oynanabilir trailerın en ürkütücü sahnelerinden birisini alıp yaptığı hafif oynamalarla ne hale getirdiğinin fotoğrafını koyarak tamamlayacağım. Bu fotoğrafın altındaki en iyi yorum bence: “Don’t make it real”. Yani, “gerçek yapmayın”. Hak vermemek elde değil, uykusuz geceleri sabırsızlıkla bekliyoruz. bookmarkevent ITP Bilişim Profesyonelleri Seminerinin 9’uncusu Antalya’da Yapıldı Bilişim Profesyoneller Semineri ITP, bu yıl 9’uncu kez, 30 Ekim 2 Kasım tarihleri arasında Antalya Sirene Belek Hotel’de, Semor A.Ş. öncülüğünde düzenlendi.Kamu ve özel sektörün seçkin temsilcilerinin katılım sağladığı seminerin 2014 yılı konusu “Sosyal Medya” olarak belirlendi. HABER: Özge Evci Eralp Semor A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Kuleyin S eminerin açılışını Semor A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Kuleyin yaptı. Kuleyin, bu yıl 9’uncusunu yaptıkları ITP Seminerinin sektördeki 531. Etkinlikleri olduğunu söyleyerek, sürekliliği olan etkinlikler yaratma çabasında olduklarını söyledi. Kişilerin ve kurumların kendilerine ait sosyal medya verilerini yönetebilmeleri gereğine dikkat çeken Kuleyin, Bunun için de ITP Seminerinde konunun en uzman kişilerini davet ettiklerini söyledi. Etkinlikte konuşan Bilişim Muhabirleri Derneği başkanı Musa Savaş, paylaşımlarını doğrudan sosyal medya sitelerinden yapmadığını, kendi kişisel sitesinden ve alıntı görsel kullanmadan yapmaya özen gösterdiğini söyledi. Sosyal medyada interaktiviteye, tartışmalara dahil olmamaya çalıştığını belirten Savaş, sosyal medyada yayınlanan içeriğin oraya hediye edildiğinin bilinmesi gerektiğine dikkat çekti. Sektör Çalışanları Büyümeye Hazırlıklı Olmalı 9 yıldır etkinliğin ana sponsoru olan Intel adına konuşan Kamu Sektöründen Sorumlu İş Geliştirme Müdürü Hişam Advan, pazarlama aktivitelerinin sosyal medyaya kaydığını, 2015 itibariyle bu büyümenin sonucu olarak ihtiyaçların daha da artacağının öngörüldü- 10 ğünü ve sektörü çalışanlarının buna hazır olması gerektiğini söyledi. Bu nedenle Intel’in depolama, network ve güvenlik sistemlerine de yatırım yaptığına dikkat çeken Advan, Dünyaya teknoloji ihraç edebilmeleri için İstanbulda açtıkları teknokentte çok ciddi çalışmalar içerisine olduklarını belirtti. Advan, Türkler olarak sosyal medyayı kullanırken tükettiğimizi belirterek alınması gereken önlemlere dikkat çekti. “Geleneksel Medyanın Sosyal Medya Karşısındaki Durumu” hakkında konuşan Yrd. Doç. Dr. Gökmen Karadağ, sosyal medyanın içine doğan çocuklar karşısında sonradan adapte olan dijital göçmenlerin aksanlarından hiç bir zaman kurtulamadığını belirtti. Karadağ, Hişam Advan INTEL sosyal medyanın birbirine anlatmak üzerine kurulduğunu söyledi. Bilgi kirliliğine sosyal medyada olduğu kadar geleneksel medyada da rastlandığına dikkat çeken Karadağ, geleneksel medya ile sosyal medyanın giderek benzeşmesi yönündeki sürece girildiğini söyledi. Kullanıcılar Tek Buluta Kilitlenmemeli “Sosyal Medya üzerinden Clouda Bakış” konulu konuşmaları ile Intel Bulut mimarı Bora Taşer ve PlusClouds Ceo’su Barış Bulut, firmaların artık yeni ürünlerinin dönüşlerini sosyal medyadan takip ettiğini, artan kullanıcı ve cihaz sayısının beraberinde Musa Savaş Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı 11 Barış Bulut PLUSCLOUDS Bora Taşer INTEL veri yapısı değişikliğini getireceğini, IT yöneticilerinin ellerindeki imkanlarla bu yükü taşıyamadıklarını söyledi. Konuşmacılar, bu bulut tüketicisi için servis sağlayıcılar arasında transferin çok rahat sağlanması gereğine dikkat çekerek, tek buluta kilitleme sisteminden vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. Bulut sisteminde, hızın ve kullanıcının cihazına göre içeriğin ayarlanmasının çok önemli olduğunu belirten konuşmacılar, bulut sistemindeki içeriğin mutlaka kullanıcının kendi sisteminde de depolanması gerektiğini söyledi. Verilerimizi Kendi Ülkemizde Tutmalıyız “Big Data Verisi Olarak sosyal Medya” konusunda konuşan Türk Telekom Genel Müdür Danışmanı Paşa Yaşar, veri depolayan, veri işleyen firmaların ülkemizde ilerlemesi durumunda gelişmiş ülkeler düzeyine yaklaşabileceğimizi söyledi. Yaşar, firmalar verileri ne kadar ulaşılabilir ve kullanılabilir tutarsa yeni dünya Tansel Özkuşaksız ARGOSIA Mariye Umay Akkaya TSE üzerinde o kadar yer bulabileceklerini söyledi. Dünyada en az veri tutan ülkeler arasında olduğumuza dikkat çeken Yaşar, bu verilerin de yüzde 60’ını yurtdışında tuttuğumuzu söyledi. Yaşar, Türk vatandaşlarına ait verilerin Türkiye’de tutulması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtti. Avea Kurumsal Pazarlama Direktörü Hasan Başol, Murat Şermet Yeni Hayat 12 etkinlikte “GSM Sektöründe Sosyal Dr. Faik Uyanık UNDP Türkiye Medya” konusuna değindi. Sosyal medyada markaların kendisini konuşturmasının, konuşulur olmasının çok değerli olduğunu söyledi. Her sosyal medya mecrasının kendine özgü dili olduğuna dikkat çeken Başol, firmaların bu dili bilmeleri gerektiğini belirtti. Kurumsal Ağlar Bilgi Bankası Görevi Görüyor Argosia’dan Tansel Özkuşaksız, “İş Ortamında Kurumsal Ağlar ile Ekip Yönetimi ve Sosyal Medya konulu konuşmasında, 2007 yılından itibaren mobil iç iletişime geçtiklerini, bu sistemin kurumsal imajı arttırdığını, kurumsal kültürü geliştirdiğini ve kurum içi yeteneklerin keşfine imkan sağladığını söyledi. Özkuşaksız, kurumların zamanla kendi sosyal ağlarını kurma ihtiyaçları doğduğunu, kurum içi sistemde, kullanıcıların kurumsal geçmişini görebildiğini, ağdan ekspertiz hizmeti alabildiklerini, bilgi bankası gibi görev de gördüğünü, motivasyon ve innovasyon sağladığını belirtti. Kurum içindeki paylaşım ağlarının çalışanların sosyal medya sitelerini kulllanımını da azalttığına dikkat çeken Özkuşaksız, kurum içi sistemlerde 160 bin kullanıcıları olduğunu söyledi. na ilişkin taahhütnameler aldıklarını belirtti. Yeni hayat Koordinatörü Murat Şermet, “Hangi Sosyal Medya” konulu konuşmasında, dünyada 1 milyar web sitesi olduğuna ve unutulma hakkına dikkat çekerek, bu hakkın insan hakları tanımı içinde Avrupa Birliğinde kabul edilmek üzere olduğunu söyledi. Herkes Kendi Sosyal Medya Kurallarını Oluşturmalı Etkinliğin ikinci günü konuşan UNDP Türkiye İletişim Koordinatörü Dr. Faik Uyanık, “Sosyal Medya ve siz: kurgu, mahremiyet, izlenme, örgütlenme” başlıklı konulmasında, sosyal medyanın var olan eğilimlerimizi körüklediğini, sosyal normlar ve mahremiyet anlayışının değişimini hızlandırdığını söyledi. Her bireyin kendi sosyal medya kurallarını oluşturması gerekliliğine dikkat çeken Uyanık, yeni bir etik koda ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Uyanık, örgütlenmenin önünde ciddi engellerin olduğu toplumlar için örneğin facebookta grup açma özgürlüğünün büyük önem taşıdını söyleyerek, sosyal ağların insanların bilinçaltındaki çocuğa hitap ettiğini anlattı. İşe Alımlarda Sosyal Medya Hesapları İnceleniyor Posta Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serkut Bozkurt, “sosyal medyanın nasıl yönetilmesi gerektiğiSerkut Bozkurt Posta Gazetesi Gen. Yay. Koord. TSE Yazılım Test ve Belgelendirme Daire Başkanı Mariye Umay Akkaya, TSE olarak yazılım test hizmetlerinden ve siber güvenlik eylem planından bahsetti. Verdikleri beyaz şapkalı hacker eğitimlerine katılım için bazı kriterler aradıklarını söyleyen Akkaya, amaçlarının iyiniyetli sızma testi uzmanları yetiştirmek olduğunu ve eğitim belgesi verecekleri kişilerden elde ettikleri bilgileri kötüye kullanmayacakları13 Betül Özer TÜRK ELEKTRONİK PARA VE ÖDEME SİSTEMLERİ A.Ş. Sosyal Medyada Paylaşılan İçeriklere Dikkat Edilmeli Sosyal Medyada İşlenen Suçlar konusunda konuşan Eralp Danışmanlık Hukuk Danışmanı Avukat Özgür Eralp, sosyal medya paylaşımlarında suç teşkil eden içeriklere dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Özellikle gençlerin bilmeyerek suç teşkil eden paylaşımlarda bulunduğunu hatırlatan Eralp, mevzuatın bu anlamda iyi irdelenmesi gerektiğini belirtti. Duygu Çampınarı TPE ne” değinerek, sosyal medyanın insan kaynaklarında işe alımlarda çok önemli rol oynadığını, işe alınacak adayların sosyal medya hesaplarının da değerlendirmeye tabi tutulduğunu söyledi. Firmaların iletişim merkezlerine ulaşım 10-15 dakikayken, sosyal medyadan ulaştığınızda 5 dakikada geri dönüş aldığınıza dikkat çeken Bozkurt, habercilerin bile magazin haber fotoğraflarının %90’ını artık sosyal medyadan almaya başladığını belirtti. Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. adına Sosyal Medya uygulamalarında elektronik para kullanımı hakkında konuşan Genel Müdür Betül Özer de, Türkiye’nin ilk elektronik para kuruluşu olduklarını, şirket olarak 300.000 civarında ön ödemeli kart arzettiklerini, barokart, adalet kart, kolej kart gibi bir çok projeyi hayata geçirdiklerini anlattı. Sosyal medya uygulamalarının finansal kuruluşlar için de önem arzettiğine dikkat çeken Özer, marka algısının ön plana çıkmasını sağlayan bir platform olan sosyal medya adına finans sektörünün de yeni ürünlere ihtiyaç duyduğuna değindi. Özgür Eralp ERALP DANIŞMANLIK 14 Sosyal Medyaya Giriş Kolay Çıkış Zor Türk Patent Enstitüsü adına Sosyal Medyada Markalaşmak ve Markanın Korunması konusunda konuşan Marka Uzmanı Duygu Çampınarı, marka başvurusunda Avrupa’da 1, Dünya’da 6’ncı sırada olduğumuzu, ancak tescil edilen markaları kullanma oranının düşük olduğunu söyledi. Sosyal medyanın farkındalık yaratmak için birebir olduğunu belirten Çampınarı, zaman zaman faydalı olmayabileceği konusunda da uyarılarda bulundu. Çampınarı, sosyal medyaya girişin kolay çıkışın zor olduğuna dikkat çekti ve zaman zaman markaların sosyal medyada korumasız kalabildiğini ve kontrol edilemez hale gelebileceğine dikkat çekti. Çampınarı, sosyal medadaki markaların genel hükümler ile korunduğunu söyledikten sonra ihlal halinde dava açmadan önce ihlalin yapıldığı web sitelerine başvurmanın faydalı olabileceğini de hatırlattı. Yüzde Yüz Türk Yapımı Sosyal Ağ “TheGardrobe” www.thegardrobe.com HAZIRLAYAN: Şeyma İrem Kaya Herkes Evden Çıkmadan Aynaya Bakar Yakın zamanda sosyal ağlar arasına katılan TheGardrobe, “Herkes evden çıkmadan önce aynaya bakar” konsepti ile bir yenilik yaparak sektöre girdi. Bir sosyal ağ projesi olan “TheGardrobe”, “İnsanların Facebook, Twitter gibi paylaşım sitelerinde paylaşmadıkları ne kaldı?” sorusundan yola çıkarak oluşan fikir; bir kıyafet paylaşım platformu ve insanların kıyafetlerini ve zevklerini göstermelerini, giyim tarzlarının beğenildiğini görmelerini ve yeni insanlar ile tanışmalarını amaçlayan bir oluşum. TheGardrobe, kullanıcıların giyim tarzlarını paylaşmaları fikri ile ortaya çıkan bir platform olmakla beraber kesinlikle bir moda blogu ya da manken gibi kızların kendilerini göstermelerini amaçlayan bir oluşum değil. Aksine giyinmeyi bilen, alışveriş yaparken aldıklarını özenle ve kendi zevki doğrultusunda 16 bir uyumla seçen, modadan ziyade hangi kıyafetin üzerinde daha iyi durduğunu bilerek alışveriş yapan, dışarı çıktığında kendi tarzıyla gideceği ortamda giyilmesi gereken konsepti harmanlayan, evinde dahi giydiklerini özenle seçen insanlara, kısacası hepimize hitap ediyor. İşte bu nedenle motto olarak “Herkes evden çıkmadan önce aynaya bakar” demişler. Hangimiz bakmıyoruz ki, hangimiz saatlerce ayna karşısında gideceğimiz davete özenle hazırlanmıyoruz, hangimiz işe gitmeden önce dakikalarca hangi kravatı taksam, hangi eteği giyinsem, hangi ayakkabımı giysem ya da hangi saatimi taksam diye düşünmüyoruz? Giyimimize bu kadar özendikten sonra doğamız gereği beğenilmek ve takdir edilmek istiyoruz. Arkadaşınızın düğünü öncesinde, düğünde giyeceğiniz ve özenle seçtiğiniz elbiseyi arkadaşlarınıza gösterip fikir almaz mısınız? Okulda tanımadığınız birinin üzerindeki montu nerden aldığını merak edip de sormaya çekindiğiniz hiç olmadı mı? Hiç gitmediğiniz bir yere gideceksiniz ama orada nasıl giyinilir bilmiyorsunuz ve fikre ihtiyacınız var; işte tam burada TheGardrobe devreye giriyor. Bu sosyal ağ bizlere, o gün ne giyindiğimizi paylaşabilme, arkadaşlarımız ne giyinmiş görebilme, marka etiketleme imkânı ile merak edip de soramadığımız o montun markasını öğrenebilme, hangi ortamda nasıl giyinilir öncesinde fikir sahibi olabilme, hatta bir kıyafeti almadan önce arkadaşlarımıza sorup onların fikirlerini alabilme imkânını sağlıyor. Türk Yapımı Sosyal Ağ Projesi TheGardrobe hem hayatımızı kolaylaştırma hem de eğlenmemizi amaçlayarak TOBB ETÜ’de okuyan iki adaş mühendis (Osman Eren Özdil ve Eren Zeybek) tarafından kurulmuş. TheGardrobe, TOBB ETÜ’deki Garaj adlı, yeni girişim projelerini destekleyen ve büyümelerine yardımcı olan merkezde yaklaşık 40 kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürüyor. Bu sosyal ağ öncelikle üniversitelerde yayılmayı amaçlamış ancak şu an için her yaştan kullanıcıya ulaşmayı amaçlamakta ve bu konudaki faaliyetlerini sürdürmekte. TheGardrobe yaklaşık 2 aydır aktif olmasına rağmen kulaktan kulağa duyulmuş ve hemen hemen 1000 üyeye ulaşmış. Yakın zamanda mobil store’larda da appleri olacağını duyuran TheGardrobe uygulamaların kullanım kolaylığı sayesinde daha çok kullanıcıya ulaşacak gibi görünüyor. Kullanımı Hem Eğlenceli Hem Kolay Sitenin kullanım sistemi aslında oldukça basit; öncelikle üye olmak gerekiyor, üye olmadan sitedeki içeriği göremiyorsunuz. Kayıt olduktan sonra mailinize gelen aktivasyon mailini tıklayıp siteye giriş yapabiliyorsunuz. Siteye girdiyseniz kendinize bir profil fotoğrafı yük- leyin ve tarzları keşfetmeye, güzel kıyafetleri incelemeye başlayın. Üst taraftaki “Gardrobe Karıştır” yazısına basarak arkadaşlarınızı arayabilir, TheGardrobe ekibi tarafından belirlenmiş kategoriler içerisinde kıyafetleri inceleyebilir, tarihe, yere ve en önemlisi markaya göre arama yapabilirsiniz. Ama sadece başkalarının tarzlarını incelemekle yetinmek yetmez, siz de tarzınızı yansıtmalısınız. Yine üst çubuktaki “Askı Ekle” düğmesine basarak fotoğraf ekleme, TheGardrobe tabiri ile askı ekleme ekranına ulaşıyorsunuz ve burada askınızı seçip istenilen yerleri dolduruyorsunuz. Her askı profilinizde “Gardrobe”lar içerisinde saklanıyor. Bu gardrobe’ları sizin isimlendirmeniz mümkün olmakla beraber TheGardrobe ekibi bu askılara diğer kullanıcıların rahat ulaşabilmesi amacıyla kategoriler eklemişler ve siz de askınızı eklerken bu kategorilerden uygun olanı seçebiliyorsunuz. Aslında bu sosyal ağın temelinde yatan, başkalarında beğendiğimiz ama nereden aldığını sormaya çekindiğimiz şeylere ulaşabilmek adına oluşturulan marka etiketleme özelliğini ise, askınızın altındaki “Kıyafet Tag’le” düğmesine tıklayıp çıkan yuvarlak simgeyi etiketlemek istediğiniz kıyafetinizin üzerine sürükleyerek aktif edebilirsiniz. Bütün bunları yaptıktan sonra da “Kaydet” düğmesi ile askınızı paylaşıp tarzınızı yansıtmış oluyorsunuz. Eğer tarzınızın takdir görmesinden hoşlanıyorsanız, TheGardrobe’da kendinizi bir anda aktif bir kullanıcı olmuşken bulacaksınız demektir. Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarla yarışır mı bilinmez ama Türkiye’den, bizim içimizden bu büyük sosyal ağlarla yarışacak bir sosyal ağ neden çıkmasın? Tabi ki her şeyi zaman gösterecek ve bu proje daha yolun çok başında ama bizler TheGardrobe’un ileride adından çok söz ettireceği kanaatindeyiz. Bizde heyecanla gelişmeleri takip ediyoruz ve TheGardrobe ekibine başarılar diliyoruz. 17 5 Soruda Elektronik Para Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. Yanıtladı Tarihteki ilk madeni para basımının Anadolu’da Lidyalı’lar tarafından yapıldığı biliniyor. M.Ö VII. Yüzyıldan beri geçtiğimiz bu uzun süreç içerisinde madeni para yerini kağıt paraya bıraktı.Nakdin kirlenmesi, eskimesi, ağırlığı, depolanması, nakledilmesi gibi sorunlarla karşılaşılmasıyla zamanla kredi kartı , banka kartı, havale ve EFT gibi yeni ödeme araçları ortaya çıktı , nakdin avantajlarını hatta fazlasını yansıtabilen elektronik para sistematik bir yapıda gelişmeye başladı. Gerçekten de teknolojinin gelişimiyle günümüzde nakit paranın cazibesi giderek azaldı , ekonomiler büyüdükçe ve bir anlamda globalleştikçe uzak ödemelerin gerçekleşmesinde zorluklar yaşanmaya başlandı. Bilişim teknolojilerindeki olağanüstü gelişmeler para üzerinde de etkisini gösterdi ve elektronik paranın ortaya çıkmasını sağladı. Elektronik Para dünya genelinde yükselen bir trend ve ödeme araçları içerisinde en yeni olanıdır. Elektronik para nakit paranın dijital şekli olarak da tanımlanabilir. Elektronik para ile ilgili en merak edilen 5 soruyu Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. yanıtladı. 18 Türkiye’de elektronik para ne şekilde kimlik kazandı? Bilişim dünyasındaki gelişmeler ve internet ekonomisinin büyümesi ile elektronik para olarak tanımlanan ödeme sistemlerinin günlük hayatımızın bir parçası haline gelmesi ile bunlara ilişkin hukuksal alt yapının oluşturulması ihtiyacı gündeme geldi. Çok kısa bir süre öncesine kadar elektronik para ve alternatif ödeme sistemlerine ilişkin olarak ülkemizde yasal bir düzenleme bulunmuyordu. Ödeme sistemlerinin oluşturulması, ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşların kurulmasına yönelik düzenlemeleri içeren 6493 sayılı “ ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemleri ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları hakkında “ kanun 27/06/2013 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun elektronik para kuruluşlarında aradığı şartlar neler? 6493 sayılı bu kanuna göre, Türkiye’de bankalar ve 6493 Sayılı Kanun kapsamında elektronik para ihraç etme izni verilen elektronik para kuruluşları dışındaki kişilerin elektronik para ihracı faaliyetinde bulunmaları yasaktır. Kanun kapsamında elektronik para ihraç etmek isteyen elektronik para kuruluşu ancak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan (BDDK) izin alarak faaliyette bulunabilir. Elektronik para kuruluşu olabilmek için ise ciddi şartlar aranmaktadır. Bu şekilde yasal bir altyapıya kavuşan sektör oyuncuları 27/06/2015 tarihine kadar kanuna uyum süreci dahilinde tüm gereklilikleri yerine getirerek BDDK dan lisans alacaktır. İlgili mevzuat gereği 27/06/2015 tarihinden itibaren lisans sahibi olamayan hiçbir kuruluş yasal olarak işlem yapamayacaktır. Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. neler yapar? Bu kapsamda da bizler Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. yi 05/08/2014 tarihinde kurduk.İlk yönetim kurulu toplantımızda da BDDK ya lisans başvurusu yapılmasına ilişkin kararımızı aldık. Esasen bu şirketin kurulmasından önce de Turk Para A.Ş. nin % 100 sermayedarı Turuncu Holding A.Ş. olarak mevcut yapımızda bakanlıklar ve üst meslek kuruluşları ile çalışan ,ön ödemeli kartlı sistem elektronik para kuruluşu olarak faaliyetlerimize devam etmekteydik .Ödeme sistemleri içerisinde en hızla gelişenlerden biri ön ödemeli kart sistemlerinden Barokart,Adaletkart ve Kolejkart gibi projeleri hayata geçirdik. Bizim kart adet büyüklüğümüz şu an için yaklaşık olarak 300.000.- adet seviyelerinde.Lisans almamızın ardından tüm kartlı sistem elektronik para projelerimiz Turk Para A.Ş. üzerinden yürütülecek ve kart adetlerimiz yeni projelerle yaygınlaşacak. Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. tarafından hangi ürünler geliştirildi? Tarafımızdan piyasaya arz edilen kartlar, kullanıcıya ait kimlik bilgisini ve parasal değer taşıyabilme imkanını veren çipli akıllı kartlardır. Bu kartlara para yükleme işlemi EFT,havale veya ATM aracılığı ile yapılabilmektedir.Daha sonra kullanıcılarımız karta yükledikleri parayı kartın geçerli olduğu sistemlerde değişik oranlardaki avantaj ve indirimlerle kullanabilmektedir. Şirketimizin ürettiği akıllı kartlar farklı çözümleri bir araya getirerek kullanıcının kolay ve hızlı bir şekilde işlem yapmasını sağlamaktadır. Akıllı kartlar kullanım alanlarına göre farklı yazılımlar ile kurumlara özel olarak ü r e t i l m e k t e d i r. Kapı geçiş sistemi, personel takip sistemi, ödeme sistemi ve dış entegrasyon sistemi gibi birçok başlıkta tek kart ile çok hizmet verilmesi sağlanmaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından geliştirilen UYAP – Ulusal Yargı Ağı Projesi ile tamamen entegre olan sistemimiz ödeme süreçlerinin tamamında Uluslar arası bilgi güvenliği kurallarına çok titiz bir şekilde uyum sağlamaktadır. Elektronik Parada güvenlik nasıl sağlanır? 6493 sayılı kanun ve ilgili mevzuat bilgi güvenliği konusunda da kuruluşlara önemli sorumluluklar yüklemektedir. Kullanıcılar tarafından ödeme emrinin verilmesinde veya kullanıcı kimliğinin doğrulanmasında kullanılan, ele geçirilmesi veya değiştirilmesi halinde dolandırıcılık ya da kullanıcılar adına sahte işlem yapılmasına imkan verebilecek şifre, güvenlik sorusu, sertifika, şifreleme anahtarı ile PIN, kart numarası, son kullanma tarihi, CVV2, CVC2 kodu gibi kuruluşlar tarafından ihraç edilen ödeme araçlarına ilişkin kişisel güvenlik bilgileri hassas ödeme verileri olarak tanımlanmaktadır. Şu an var olan e-ticaret sitelerinin bir çoğu bu bilgileri kendi sistemlerinde işliyor, tutuyor ve kaydediyor. İlgili mevzuat gereği bu e-ticaret siteleri lisanslı bir hizmet sağlayıcıdan hizmet almadıkça tahsilat işlemi de yapamayacaklardır. Lisans başvurusu için Sistemin güvenlik açıklarını istismar edilmeden önce tespit etmek ve düzeltmek amaçlı gerçekleştirilen sızma testi yaptırma zorunluluğu olduğundan sistemlerimizi bu testleri geçecek şekilde yapılandırdık. 19 bookmarknews Playstation Plus Zamlanıyor! S ONY’nin Playstation cihazları için 2010 yılında kullanıma sunduğu Playstation Plus servisi Türkiye’de zamlanıyor! Oyuncuların sayesinde bedava oyunlar indirebildiği, Playstation 4’ten itibaren online oyun oynayabildiği, bazı oyun ve özel içeriklere ulaşabildikleri platform Türkiye’de uzun bir süre aynı fiyatta kaldıktan sonra tamı tamına %50 zamlanıyor. Bu zamla birlikte 3 aylık Playstaiton Plus üyeliği 29 TL yerine 44.99 TL, 1 senelik Playstation Plus üyeliği 99 TL yerine 149.99 TL olacak. Bu değişikliğin 1 Ekim 2014 tarihinden itibaren geçerli olacağı söylense de oyuncular Ekim ayının başında hala eski fiyatlardan üyelik satın alabilmekteler. Facebook’tan Afetlere Özel Uygulama B ugün hemen hemen herkesin bir hesabı olan Facebook dur durak bilmeden gelişmeye devam ediyor. Son birkaç yılda doğal afetlerin gerçekleşme oranı fark edilebilecek şekilde arttığı için Facebook kullanıcılarının afet bölgesinde olan yakınlarından haber alabilmeleri adına yeni bir uygulama geliştirdi. Güvenlik Durum Kontrolü adı verilen bu uygulama ile sevdiklerimizin güvende olup olmadıklarını öğrenmemiz mümkün hale geliyor. Doğal afetin gerçekleştiği yerde veya yakınlarındaysanız Facebook’ta bu uygulamaya tıklayıp ‘Güvendeyim’ seçeneğine dokunarak sevdiklerinizin sizden ve yine aynı şekilde sevdiklerinizden haber alabileceksiniz. Bu uygulama, dünyanın her yerinde aktif hale gelmekle beraber IOS ve Android işlemcili cihazlarda da kullanılabiliyor. Akıllı Dikiz Aynası G ünden güne gelişen teknolojik gelişmelere bir yenisi de Pioneer’den geldi. Akıllı telefon, akıllı ev ve daha bir sürü akıllı ev aletinden sonra akıllı dikiz aynası da hayatımıza girmeye hazırlanıyor. Akıllı dikiz aynasının yetenekleri ile sürüşünüze renk katacağı kesin. Bu aynanın, 5 inçlik dokunmatik ekranın üzerinde bulunan kamera sayesinde yolculuğu kaydedebilme, telefonunuza gelen bildirimleri size aktarabilme, LTE ile bağlantı kurabilme, navigasyon, hava ve yol durumunu bilgilendirmesi gibi özelliklere sahip olacağı tahmin edilmekte. Ayrıca cihazda Wİ-Fİ, ivmeölçer ve jiroskop bulunacağı açıklandı. Firma cihazın gelecek yıl piyasaya gireceğini belirtirken fiyatı hakkında bir açıklamada bulunmadı. 20 Özgür ERALP Avukat Yeni Elektronik Para Mevzuatı Ne Getiriyor? başlatılmış olup; 6493 sayılı Ödeme Ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun 20/6/2013 tarihinde kabul edilmiş ve 27.06.2013 tarihli 28690 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu kanunun geçici 1.maddesine göre bu Kanunda öngörülen yönetmelikler bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde hazırlanarak yürürlüğe konulacaktı. İ nternetin ve sosyal medya uygulamalarının kullanımının artmasıyla elektronik ticaret dolayısıyla da elektronik ödeme sistemleri gelişti. Klasik banka havale ve Visa, Matercard gibi kredi kartı ödeme sistemleri aracılığıyla çalışan e-ticaret siteleri kullanım kolaylığı, anonimlik imkanı ve uluslarası geçerlilikleri gibi sağladığı avantajlar nedeniyle elektronik para sistemleri ile çalışmaya başladırlar. Kart tabanlı ve ağ tabanlı olarak iki ana kategoriye ayrılabilecek elektronik para sistemleri kapalı ve açık olarak iki şekilde dolaşıma sokulabilmektedir. E-cash, cybercash, netcash ve mondex gibi elektronik para uygulamalarının yanısıra dünyanın en çok bilinen elektronik para birimlerinden olan Bitcoin'in herhangi bir merkez bankası, resmi kuruluş, ile resmi bir bağlantısı bulunmamaktadır. 3 Ocak 2009'da hayata geçen Bitcoin ağındaki bitcoin sayısı 21 milyonla sınırlıdır. Wikipedia verilerine göre 22 Temmuz 2013 tarihi itibariyle dolaşımdaki Bitcoin'lerin toplam değeri 1.2 milyar dolar seviyesindeyken 4 Haziran 2014 tarihi itibariyle bu değer 8.2 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte tüm dünyada elektronik para ile ilgili olarak yasal düzenlemeler yapılmaya başlamıştır. Elektronik para alanındaki AB gereklilikleri 2000/46/EC ve 2000/28/EC sayılı direktifler temelinde 2009/110/EC ile belirlenmiş bulunmaktadır. Elektronik fon transferlerini düzenleyen Payments Regulation 1781/2006 'de 2007 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye'de de elektronik para ile ilgili yasal çalışmalar 22 Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para İhracı İle Ödeme Kuruluşları Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 29043 sayılı 27.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Ödeme Kuruluşları Ve Elektronik Para Kuruluşlarının Bilgi Sistemlerinin Yönetimine Ve Denetimine İlişkin Tebliğ 29043 Sayılı 27.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Bu Kanunun amacı, ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, ödeme hizmetlerine, ödeme kuruluşlarına ve elektronik para kuruluşlarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Elektronik para: Elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değeri ifade etmektedir. SİSTEM İŞLETİCİSİ Bu kanun kapsamında Sistem işleticisi Bankadan izin alması kaydıyla bu Kanun kapsamında sistem işletebilir. Sistem işleticisinin; Anonim şirket şeklinde kurulması, Nakden ve her türlü muvazaadan ari olarak ödenmiş sermayesinin en az beş milyon Türk Lirası olması, Sistemi işletebilmek için yeterli sayıda nitelikli personel çalıştırması ve gerekli teknik donanım ile yönetime sahip olması, Yeterli risk yönetimine sahip olması ve bilgilerin güvenliği ile güvenilirliğine ve iş sürekliliğine dair gerekli tedbirleri alması, Sistemin, katılımcıların ve işletim kurallarının bu Kanuna ve bu Kanun uyarınca çıkarılacak düzenlemelere uygunluğunu sağlaması, Pay senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve tamamının nama yazılı olması, Bankanın etkin gözetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir ortak- lık yapısı ve organizasyon şemasına sahip olması, Sermayesinde yüzde on ve üzerinde paya sahip olanların ve kontrolü elinde bulunduranların 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda banka kurucuları için aranan nitelikleri haiz olması, gerekmektedir. Bu kanun kapsamında 5411 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar, Elektronik para kuruluşları, Ödeme kuruluşları, ödeme hizmeti sağlayıcısıdır. Banka ve ödeme hizmeti sağlayıcısı dışındaki kişiler ödeme hizmeti sunamazlar. ÖDEME KURULUŞU Bu Kanun kapsamında ödeme hizmetleri alanında faaliyette bulunmak isteyen ödeme kuruluşu Kuruldan izin almak kaydıyla faaliyette bulunabilir. Ödeme kuruluşunun; anonim şirket şeklinde kurulması, Sermayesinde yüzde on ve üzerinde paya sahip olanların ve kontrolü elinde bulunduranların 5411 sayılı Kanunda banka kurucuları için aranan nitelikleri haiz olması, Pay senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve tamamının nama yazılı olması, Nakden ve her türlü muvazaadan ari ödenmiş sermayesinin bu Kanunun 12 nci maddesiBU KANUN KAPSAMINDA CEZALANDIRILACAK SUÇLAR n İzinsiz faaliyette bulunmak n Denetim ve gözetim faaliyetlerini engellemek ve istenilen bilgileri vermemek n Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak n Belgelerin saklanması ve bilgi güvenliği yükümlülüğüne aykırı davranmak n Sırların açıklanması n İtibarın zedelenmesi n Elektronik para kuruluşlarının görevli ve ilgililerinin cezai sorumluluğu n İşlemlerin kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı muhasebeleştirme n Zimmet nin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan hizmetleri sunan ödeme kuruluşları için en az bir milyon Türk Lirası, diğer ödeme kuruluşları için ise en az iki milyon Türk Lirası olması, Bu Kanun kapsamındaki işlemleri gerçekleştirebilecek yönetim, yeterli personel ve teknik donanıma sahip olması ve şikâyet ve itirazlarla ilgili birimleri oluşturması, Bu Kanun kapsamında yürütecekleri faaliyetlerin sürekliliğine ve ödeme hizmeti kullanıcılarına ilişkin fon ve bilgilerin güvenliğine ve gizliliğine dair gerekli tedbirleri alması, Kurumun denetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir ortaklık yapısı ve organizasyon şemasına sahip olması,şarttır.Ödeme kuruluşu, ödeme hizmeti sunarken sadece ödeme işlemi için kullanılıyor olması şartıyla ödeme hesabı tutabilir. Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının ödeme hizmeti ile ilgili olarak aldığı fonlar, 5411 sayılı Kanunun 60 ıncımaddesine göre mevduat veya katılım fonu veya bu Kanun kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmez. Ödeme kuruluşu kredi verme faaliyetinde bulunamaz. Ödeme hizmetleri ile ilgili olarak yürütülen faaliyetlerin kredi verme faaliyeti kapsamına girip girmediği Kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. SORUŞTURMA USULÜ Bu Kanunun 28 inci, 29 uncu ve 31 inci maddelerinde belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, sistem işleticileri ile ilgili olarak Banka; ödeme ve elektronik para kuruluşları ile ilgili olarak ise Kurum tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Bu Kanunun 31 inci maddesinde belirtilen suçtan dolayı ilgililerin Cumhuriyet başsavcılığına başvurması hâlinde yazılı başvuru şartı aranmaz.Bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılacak düzenlemelerde belirtilen görevlerin yerine getirilmesi sırasındaki fiilleri dolayısıyla Banka personeli hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması, Bankanın Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır. ŞİKAYET VE İTİRAZ USULÜ Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmeti kullanıcılarının ödeme hizmetiyle ilgili olarak yapacakları şikâyet ve itiraz başvurularını, başvuru tarihinden itibaren yirmi gün içinde ödeme hizmeti kullanıcılarının başvuru yöntemi kullanılarak kanıtlanabilir ve gerekçeli bir şekilde cevaplandırmak zorundadır. Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmeti kullanıcılarının şikâyet ve itirazlarının ilgili birimlerine kolaylıkla ulaşmasını sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür. 23 Doğru Bilinen r a l ş ı Yanl Alexander Graham Bell telefonu icat etti Telefonu kim icat sorusunu duyunca aklımıza ilk gelen isim Graham Bell olmasına rağmen aslında çalışan ilk telefon Alman mucit Philipp Reis tarafından bulunmuştur. Reis, “Reis Telephon” adını verdiği bu cihazı, 1861’de tanıtmıştır. Ancak bu buluşun en büyük eksikliği, müzik notalarını oldukça net olarak iletmesine rağmen insan sesini zayıf bir şekilde iletmesiydi. Bu nedenle tarihte insan sesini iletebilen ilk telefonu Reis bulmasına rağmen, Bell’in icadı insan sesini daha iyi ilettiği için telefon denildiğinde ilk akla gelen isim Bell’dir. İlk otomobil’i Henry Ford icat etmiştir Gottlieb Daimler, Wilhelm Maybach, ve Siegfried Marcus gibi birçok Alman mühendis aynı zamanlarda fikirlerini hayata geçirmeye çalışmış olsa da, modern otomobillerin ilk örneğinin Karl Benz tarafından yapıldığı bilinmektedir. Otomobilin mucidi olarak sayılan Henry Ford’a bu ünü kazandıran üretim bandını geliştirip, seri üretim teknolojisini başarıyla kullanmasıdır. 24 Röntgeni bulan Thomas Edison’dur Edison’un Fluoroskop’unun (röntgen perdesi) tıp alanında bir standart haline gelmiştir.Ancak bu X-ışını fotoğrafının ilk örneği, 22 Aralık 1895 yılında Alman bir fizik profesörü olan Wilhelm Röntgen’in karısının el kemiklerini bir X-ışını kullanarak fotoğrafik plaka üzerinde görmesidir. İlk teleskopun mucidi Galileo’dur Çalışır olduğu bilinen en eski teleskoplar 1608 yılında Hans Lippershey tarafından bulunmuştur. Buluşun sahibi olduğunu iddia eden isimler arasında Zacharias Janssen, Middelburg’da bulunan spekülatörler ve Alkmaar’lı Jacob Metius da bulunuyor. İlk teleskopların tasarımında konveks objektif merceğiyle birlikte bir de küçük mercek bulunuyordu. Galileo bu tasarımı geliştirerek bir yıl sonra, 1609’da kullandı. 1611’de Johannes Kepler bir konveks mercek ve bir konkav öküler ile nasıl daha güçlü bir teleskop yapılabileceğini açıkladı.1655 yılında ise Christiaan Huygens gibi astronomlar kendileri için bileşik mercekler kullanarak oldukça güçlü ancak sıradışı büyüklükte büyük ve kullanışsız Keplerian teleskoplarını inşa etmişlerdir. İnternet’in mucidi Al Gore’duR İnternet’in babası olarak tanınan 4 isim, ARPANet’in yöneticileri Vinton Cerf, Lawrence Roberts, Leonard Kleinrock ve Robert Kahn’dır. Yanlış bilinen mucit: Al Gore aslında hiçbir zaman “İnternet’i ben keşfettim” dememiştir. Ancak “ABD Kongresi’ne hizmetim sırasında, İnternet’in yaratılışı sürecinde önemli bir yere sahiptim” demiştir. 23 Haziran 1943 doğumlu Vinton Cerf, “İnternet’in babası” olarak tanınıyor. Ulusal Teknoloji Madalyası gibi birçok ödülle onurlandırılan Cerf, üniversite yıllarında Profesör Gerald Estrin gözetiminde Profesör Leonard Kleinrock’un veri paket ağı grubu içinde çalışmıştır. Bu grup ARPANet’in, yani İnternet’in ilk halinin iki düğümü arasında yer alıyordu. Bu düğüm içinde eşten eşe yönlenen protokolü geliştiren Cerf, UCLA’de iken, o zamanlar ARPANet’in donanım mimarisi üzerinde çalışan Robert E. Kahn ile tanışarak buluşunu geliştirdi. Cerf, 2005 yılının Eylül ayından beri Google’da Başkan Yardımcısı ve Baş İnternet Evanjelisti olarak çalışıyor. 25 Elektriği Benjamin Franklin Buldu Benjamin Franklin 1752 senesinde uçurtmasına yıldırım çarpınca elektriği bulmadı. Aslında elektrik o zaman çoktan bilinen bir şeydi. Bunun yerine Franklin yıldırımın elektriksel yapısını kanıtlamaya çalıştı. Fırtına sırasında Franklin ucuna metal bir anahtar bağlanmış ipek bir uçurtma uçuruyordu ve iplerin elektrik akımı ile şarj olduğunu fark etti. Anahtara dokunduğunda havadaki elektrik yüklemesini hissetti yıldırımı değil. Bu da ona yıldırımın elektrik olduğunu kanıtlaması için yeterli bir kanıt vermiş oldu. İlk ampul Thomas Edison tarafından icat edilmiştir Humphry Davy, 1802 yılında o zamana kadar yapılmış en güçlü elektrik pilini yapmış. O yıl içinde ince bir platin tel içinden elektrik akımını geçirerek ilk ampulü elde eden Davy, bu şekilde modern ampulün atası olan cihazı geliştirmiş. İlk ampul uzun süre dayanmadığı gibi, çok parlak ışık da vermiyordu. Davy’den yaklaşık 75 yıl sonra yani 1879’da Edison’un bulduğu ampulün üretime geçmesi ile ampulde beklenen başarıya ulaşılmış oldu. 26 Hem Avukat, Hem Blogger, Hem Modacı Zeynep Seçkin Öztürk Zesotfashion Zeynep Seçkin Öztürk, avukatlık mesleğini yürütse de, modaya olan ilgisine kayıtsız kalmamış bir blogger. “Hayat sıradan olmak için çok kısa” diyerek başladığı moda hobisi, girdiği bir instagram yarışması sonrasında edindiği 11.000 takipçisi ile hızla tanınmasını sağlamış. Hobisini de en az mesleği kadar ciddiye alan Zesot, bloguna yükleyeceği fotoğraflar için profesyonel çekimler yapıyor, mekanları ve kıyafetlerini titizlikle seçiyor. 28 Zeynep Seçkin Öztürk, yabancı alışveriş sitelerinden çok sık alışveriş yapıyor ve böylelikle farklı kombinler yarattığını belirtiyor. 29 • Bloggerlık serüveniniz nasıl başladı? Modaya her zaman ilgim vardı, blog açmak ise son zamanlarda hep kafamda olan fakat bir türlü harekete geçiremediğim bir düşünceydi, arkadaşlarımın ısrarları ve desteğiyle başladım bu yolculuğa, şimdi ise keşke daha önce açsaymışım diyorum • Instagramda 11.000 takipçiniz var, insanların hesabınızı keşfetmeleri nasıl oldu? İlk olarak, geçen yaz Veet’in düzenlediği stil yarışmasına katıldım orada haftanın 1.si olunca pek çok insana ulaşma şansını yakaladım. Daha sonra başka hesaplarda da fotoğraflarım paylaşıldıkça takip edenler de çoğaldı. • Her fotoğrafınızın 11.000 kişiye ulaşması nasıl bir duygu? Avantajları ve dezavantajları neler? Tanımadığınız insanlardan destekleyici yorumlar, mesajlar almak, beğendiklerini görmek güzel, insanı çok mutlu ediyor. Ben eleştiriye açık bir insanım hesabımda kendi tarzımı paylaşıyorum ve bunu herkes beğenmek zorunda değil fakat önemli olan karşınızdaki kırmadan düşüncenizi açıklayabilmek 30 maalesef bunu beceremeyenler var, böyle durumlarda tabiki üzülüyorum, hoş olmayan pek çok şey ile muhatap olmak zorunda kalabiliyorsunuz •Instagram fotoğraflarınız için hangi telefon ve makineyi kullanıyorsunuz? En sevdiğiniz fotoğraf uygulamaları hangileri? Telefonum iphone, fotoğrafları onunla çekiyorum, stil postları için canon kullanıyoruz, favori appim ise kesinlikle picsart • Dünyaca ünlü bloggerlardan beğendikleriniz ve takip ettikleriniz var mı? Tabiki var, herkes gibi chiara ferragni’yi takip ediyorum o artık olmazsa olmaz oldu galiba, ama benimki meraktan yoksa çok beğendiğimden değil, bloggerlığa yeni bir boyut getirdi, belki blog açanların bu kadar çoğalmasının nedeni onun yaşadığı hayat. Onun dışında benim en çok beğendiğim ve severek takip ettiğim Martha Graeff, Jessie Chanes(jessiekass) ve Jennifer Grace(Thenativefox) •Yurtdışı sitelerden sıklıkla alışveriş yaptığınız etiketlemelerinizden anlaşılıyor. Hangi alışveriş sitelerini kullanıyorsunuz? Nereden ne almak gerekir?Nelere dikkat etmek gerekir? Benim en çok alıveriş yaptığım yurtdışı siteler asos ve ebay, bildiğiniz gibi başka pek çok site var fakat ben bu iki siteyle hiç sorun yaşamadım. Asos hem kendi markasını hem de dünyaca ünlü pek çok markayı bir araya getiren bir platform, muhatabınız ise sadece asos. Bir sorun yaşadığınızda size hemen bir çözümle geliyorlar; ürünleri değişik ve güzel fakat asos markasında dikkat edilmesi gereken nokta kumaş, bazen kaliteli kumaş kullanmayabiliyorlar, fotoğrafı büyüterek, kumaş detaylarını okuyarak hayal kırıklığını önleyebilirsiniz. Ebay’de ise durum daha farklı, orada binlerce satıcı var ürünü almadan satıcıların feedbacklerini dikkatle incelerseniz, özellikle de alacağınız ürünle ilgili olanları, herhangi bir sorun ile karşılaşmazsınız diye düşünüyorum. Özellikle abiye elbiseler için yurtdışı siteleri tercih etmek mantıklı, ama günlük hayatınızda da pişti olmayı sevmiyorsanız yurtdışı sitelerden alışveriş yaparak bu ihtimali düşürebilirsiniz. • Yabancı sitelerden alışverişlerinizde gümrük ve kargolama sorunları yaşıyor musunuz? Tüyolarınız var mı? Biliyorsunuz gümrükte artık 75£ sınırı var, bu sınır içinde alışveriş yaptığınızda gümrükte herhangi bir sorun yaşamadan ürününüze kavuşursunuz. Bunun dışında benim tavsiyem yurtdışı sitelerden alışveriş yaptığınızda takip numarası olan kargo türünü seçmeniz böylelikle ürününüz ne zaman kargoya verilmiş, nerede, tahmini varış süresi ne zaman hepsini detaylı bir şekilde görebiliyorsunuz, biraz daha fazla ücret ödeyip ürünü kargoda kaybetmemek en iyisi . 31 • Instagram butiklerinden alışveriş yapıyor musunuz? Buna cevabım hayır. Sadece bir arkadaşımın açtığı, kendine ait 2.el ya da hiç kullanılmamış ürünleri sattığı butikten alışveriş yaptım yani bloggerların 2.el ürünlerini sattıkları hesaplara evet, diğerlerine hayır . • Sizin en beğenerek takip ettiğiniz instagram hesapları hangileri? Bayıldımmm, w magazine, bukombin, whowhatwear, mytrendline pek çok tarzı bir arada görebileceğiniz, ilham alabileceğiniz, benim de ilk başta aklıma gelen ve severek takip ettiğim hesaplar • Avukat olmanız paylaşımlarınızda bir otokontrole neden oluyor mu?Ya da tersten bakmak gerekirse avukat kimliğiniz instagramdaki rahatsız edici yorumlardan sizi koruyor mu? Mesleğimi öğrendiklerinde genelde çok şaşırıyorlar, ben o fotoğrafları instagrama yüklerken aslında adliyede koşturuyor oluyorum ve evet tabiki meslek gereği mecburi bir otokontrol gelişiyor ama rahatsız edici yorumlardan emin olun korumuyor çok değişik bir kitle oluşmuş da biz farkında değilmişiz ne yazıkki. 32 bookmarkinsta İnternet’in Ünlü Anneleri Modern hayatın getirileri ile günümüzde iş hayatında yer alan kadın sayısı da hızlıca artış gösteriyor. Ancak çocuk sahibi kadınlar, iş hayatına devam etme veya ara verme konusunda ikilimde kalabiliyorlar. Çoğu anne hem aile hayatında hem de iş hayatı görevlerini de eksiksiz olarak yerine getiriyor ve bunun yanı sıra gerek sosyal hayattan, gerekse de sosyal medyadan geri kalmak istemiyorlar. HAZIRLAYAN: Gökçe Karakaya Gül gokcegokky/ www.gokceninseyirdefteri.com B en oldum olası sosyal medyayı yakından takip etmiş ve sosyal medyanın sayamayacağım kadar çok faydasını da görmüşümdür. Bunun dışında sosyal medyadan keyif aldığımı ve eğlendiğimi de yadsıyamam. Anne olacağımı öğrendiğim andan itibaren benim de aklımda çoğu anne adayı gibi pek çok soru oluştu. Kaan ve Arhan doğmadan önce onlar için yavaştan hazırlıklar yapmaya başlamıştım. Bebeklerimin ihtiyaçları neler, onlara ilk aşamada ne almalıyım, nereden almalıyım, hangisi daha sağlıklı, ikiz bebeklerde düzen nasıl oluyor ve bunun gibi daha pek çok soru… 34 Gerek google’dan gerekse de instagramdan yaptığım araştırmalar neticesinde bana yararı olan pek çok bloglara ve instagram hesaplarına eriştim. Bu kişilerle gerek instagram, gerekse de mail vasıtasıyla irtibata geçip pek çok yararlı bilgi edinme fırsatım da oldu. Elbette bana da danışan kişiler oldu ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Pek çok annenin instagram vasıtasıyla tanışıp şu anda arkadaş olduğunu da biliyorum. Yani sosyal medyanın faydasını bu devirde inkar edemeyiz. Aşağıda size severek takip ettiğim, kısa sürede pek çok takipçi tarafından takip edilen başarılı anne bloggerlar ve ig annelerinden bahsetmek istiyorum. takipçi www.momsblognote.com 18513 berilbayindir takipçi 2948 duygukaratas takipçi 3688 elislina Beril Bayındır/Instagram: berilbayindir B eril Hanım yani kısaca “Görey’in eşi, Kuzey’in ise annesi”. Kendisi hamile olduğunu öğrendiği ilk gün blog yazmaya karar vermiş ve oğlu Kuzey’e güzel bir anı bırakmak istemiş. Blogu ve instagram hesabı sayesinde pek çok anneye de yardımcı olmuş ve onları da yönlendirmiş. Beril Hanım kısa sürede binlerce takipçiye ulaşarak başarılı olmuş ve ödüllü bir blogger haline gelmiş. Gerek blogta, gerekse de instagram hesabında annelik tecrübelerini, tatlı oğlu Kuzey’le maceralarını, endişelerini, mutluluklarını, okuduklarını ve gezip gördüklerine ulaşıyoruz. Ayrıca blogunda annelik, anne ürünleri, bebek, bebek bakımı, bebek odaları, bebek ürünleri, beslenme, hamilelik-doğum, bebeğimiz ve biz anneler için sağlıklı tarifleri de bulabiliyoruz. Beril Hanım’ın önem verdiği diğer bir konunun da organik beslenme olduğunu belirtmek isterim. Kendi alanında uzman danışmanlara da yer veriyor olması blogu diğer bloglardan ayıran önemli bir diğer özellik. www.ikizannesiyim.com Duygu Karataş /Instagram: duygukaratas D uygu Hanım’ın instagram hesabına ikiz bebekler hakkında araştırma yaparken bir anda denk geldim. İkiz bebeklerin ihtiyaçları, ikiz bebeklerin alışveriş listesi ve düzeni tek bebeğe göre tamamen farklı olduğu için gerek instagram hesabında, gerekse de blogunda Duygu Hanım’ın kızları Defne ve Derin’le olan maceralarını keyifle takip etmeye başladım. Bu blogta sevdiğim diğer bir özellik ise Türkiye’nin değişik illerinden benimde yer aldığım her biri birbirinden özel ikiz hikâyelerine erişebilmemiz. Burada ikiz annesinin gözünden, iki çocuklu hayata dair tecrübeler, günlük hayata dair keyifli paylaşımlara rastlıyoruz. Duygu Hanım, hem iki bebeğe yetebilme çabası, hem de sosyal hayata tekrar geri dönebilme arzusuyla blog yazmaya başlamış. Kendisi kızlarını büyütürken hem kendi yaşadığı tecrübeleri, hem de onlar için yaptığı alışverişlerle ilgili deneyimlerini paylaşırken yeni annelerle tanışmış ve ikiz anneleriyle sosyal medya sayesinde bilgi alışverişi yapmaya girişmiş. Blogunda bebek beslenmesinden, çocuk gelişimine dair katıldığı seminerlerle ilgili notlara, kızlarıyla ilgili deneyimlerime erişebiliyoruz. Ben de ikiz bebekler hakkında kendisine pek çok kez danıştım ve üşenmeden her seferinde bana yardımcı oldu. takipçi 38862 mavibebegim takipçi 5235 bonibonlar takipçi 25719 littlefighterstr takipçi 4303 ozgelokmanhekim takipçi 79200 uzmanannem takipçi 34447 ozgekopuz takipçi 35810 turuncubikiz 35 Ebru Bülbül Ebru Bülbül/Instagram: elislina I nstagramda benim severek takip ettiğim hesaplardan birisi de elislina. Ebru Hanım Almanya’da yaşıyor ve instagram hesabında tatlı kızı Elis Lina’nın küçük dünyası başlığıyla kızına dair paylaşımlarda bulunuyor. Elis Lina 25 haftalık , 630 gram ve 31 cm prematüre bebek olarak doğmuş ancak kendisi şu anda yaşıtlarıyla eşdeğer çok tatlı bir kız. Anılan hesapta Elis Lina’ya ikoncan kıyafetleriyle, annesi ve babasıyla olan fotolarına ve bazen de Elis Lina’nın prematüre minik hallerine erişebiliyoruz. Bende Elis Lina’nın pek çok takipçisi gibi kombinlerini büyük bir zevkle takip ediyorum. Ebru Hanım prematüre annelerine de destek oluyor ve sorularını cevaplıyor. www.mavibebegim.com İnci Timuremre /Instagram: mavibebegim İ nci Hanım bebeği Mavi doğunca kendisinin de doğduğunu ifade ediyor. Kendisi Mavi’nin doğumuyla birlikte pek çok kitap okumuş, araştırma yapmış ve bebeğine yetebilmek için kariyer planlarını anne – bebek olacak şekilde düzenlemiş. Kendisi bebek işaret dili eğitimciliği için çalışmalarda bulunuyor ve mottosu “mutlu yüzler mutlu çocuklarımız için”. Gerek web sayfasında gerekse de instagram hesabında bebeklere yönelik oyunlara, tavsiyelere ve bebeği Mavi’nin günlüğüne erişebiliyoruz. Bebeği ile olan annekız kıyafet kombinleri de takipçileri tarafından oldukça beğeni topluyor. İnci Hanım, instagram hesabında bebekle oynanabilecek oyunlar belirliyor ve takipçileri de bu oyuna katılarak belirlenen sürenin sonunda oyunların en iyileri İnci Hanım tarafından belirlenerek tekrar instagram hesabına yüklüyor. İnci Hanım’ın kızı Mavi’yle yaptığı aktiviteler ben dâhil diğer takipçileri tarafından da ilgiyle takip ediliyor. 36 www.bonibonlarim.blogspot.com İpek Alper Palabıyık /Instagram: bonibonlar A nılan hesapta “ikiz delisi bir annenin ikizleriyle günlüğüne” ulaşıyoruz. İpek Hanım, ikiz oğulları Bonibonlarla yani Yaman ve Eren’le olan maceralarını bize instagram hesabından aktarıyor. Ayrıca blogunda kendi doğum hikâyesine ve biz annelerin ortak derdi olan bakıcı sorununa da değinmiş durumda. İnstagram fotoğraflarının altında oğullarına dair yorumları da pek çok kişi tarafından ilgiyle karşılanmış ve kısa sürede Bonibonlar pek çok takipçi tarafından takip edilmeye başlanmış. Kendisinin pek çok ikiz annesine de yol gösterdiğini ve yardımcı olduğunu belirtmek isterim. Bende anılan hesaba ikizler etiketiyle araştırma yaparken ulaşmıştım ve takipçileri olarak gün be gün Yaman ve Eren’in gözümüzün önünde büyümesine biz de tanıklık ediyoruz. İrem Erdoğan Güzey İrem Erdoğan Güzey /Instagram: littlefighterstr İ rem Hanım yani kısaca littlefighter Mert’in annesi. Oğlu Mert 27 haftalık, 700 gram prematüre bebek olarak dünyaya merhaba demiş. Annesi İrem Hanım tüm dünyada prematüre doğumların çok olduğunu belirterek ve prematüre doğumlara dikkat çekmek için bu hesabı açmış. Kendisi, prematüre doğum yapacağı kesinleştiğinde hastanede elinde telefonla instagrama girip aynı şeyleri yaşayan anne var mı diye araştırmış, ancak herhangi bir Türk anneye denk gelmemiş. İnstagramdan bulduğu anneler ise Amerikalı annelermiş ve belli başlı bazı etiketleri takip ederek prematüre bebek sahibi olan başka annelerle de instagram üzerinden tanışmış. Kendisi Amerikalı annelerin bebeklerinin durumunu, tecrübelerini gün be gün paylaşıp birbirlerine destek olduklarını fark etmiş. Türk annelerden ise yoğun bakımda yatan bebeklerini paylaşan tek bir anneye denk gelmediğini belirtiyor. O yüzden instagram hesabını açar açmaz #prematuregücü etiketini kullanarak Türk annelerinde dikkatini çekmeye başlamış.İrem Hanım bu etiket altında başka annelerinde bebeklerinin fotoğraflarını paylaştıklarını belirterek Türkiye’deki annelerin bu vesileyle birbirlerine destek olacaklarını belirtiyor. İnstagram hesabında Mert’in yoğun bakımdaki günlerinden adım adım hangi günlerden bugünlere gelindiği bizlere aktarılıyor. 37 www.seyahatperest.com Özge Altınok Lokmanhekim /Instagram: ozgelokmanhekim Ö zge Hanım’ı anne olmadan önce Çok Gezenler Kulübünden ve www.seyahatperest.com dan, anne olduktan sonra da www.sehrincocukhali.com dan takip etmeye başladım. Kendisinin seyahat notlarından oldukça faydalandım ve gazete-dergilerde yazılarına denk geldikçe severek okuyorum. Kendisiyle meslektaş olmam, yazılarındaki üslup ve içimdeki seyahat aşkı, ona karşı sempatiyle yaklaşmamın diğer bir sebebi. Özge Hanım seyahatperest'te ağırlıklı olarak yurtdışı gezi notlarını ve seyahat tecrübelerini bizlerle paylaşıyor. Anne olduktan sonra da oğlu Kemal’le gezmeye başlayınca çocukla seyahat önerilerini de yazmaya başlamış. Şehrin Çocuk Hali web sayfası ise İstanbul’lu ailelerin şehir rehberi niteliğini taşıyor. Özge Hanım anılan sayfada çocuklar için atölyeleri, müzeleri, kursları, parkları, spor mekânlarını, oyuncakçıları, kitapçıları, çocuk dostu restoranları bir çatı altında toplamış, yani biz çocuklu ailelere acaba bugün çocuklarımızla ne yapsak diye sorduğumuzda tüm bu bilgileri ve önerileri tek yerde cevaplıyor. Şehrin Çocuk Hali şu anda sadece İstanbul için aktif, umarım kısa sürede Türkiye genelinde bir rehbere dönüşür. Ben instagramda kendisinin gezi fotoğraflarını ve kahvaltı sofralarının fotoğraflarını da severek takip ediyorum. www.uzmanannem.com B u sitenin ve hesabın sahibi Çocuk Gelişim ve Özel Eğitim Uzmanı olan Sibel Hanım. Sibel hanım web sayfasında anneler için faydalı olan gerekli tüm bilgilere, bebekle yaşam, bebek ve çocuk eğitimi, bebeklerin gelişimi ile ilgili olan tüm bilgilere uzman gözüyle yer veriyor. Web sayfasında ayrıca etkinlik, hikâye, hayatın içinden, alışveriş önerileri vb. bir çok konu hakkında da fikir sahibi oluyoruz. İnstagram hesabı ise daha çok "annelerin sayfası" ve "annelere tavsiye" üzerine tasarlanmış olup, oğlu Başar’ın da fotoğraflarına denk geliyoruz. Instagram hesabında ayrıca olası çocuk-bebek sorunlarıyla ilgili olarak anne-çocuk diyaloglarına da yer veriyor. Bir uzmanın gözünden bu bilgileri öğrenmek biz anneler için gerçekten de çok büyük bir avantaj. 38 Sibel Özdemir/Instagram: uzmanannem www.ozgekopuz.com Özge Kopuz /Instagram:ozgekopuz Ö zge Kopuz yani Mira ve ikizler Yade-Asım’ın annesi. Özge Hanım üç çocuklu bir aile olduktan sonra hayatındaki eksikliği tamamladığını belirtiyor, yaşadıklarını aktarmak, benzer heyecan ve beklentisi olan kişilere yol haritası çizmek ve fikir alışverişinde bulunabilmek amacıyla blog yazmaya başlamış. Blogunda 22 ay içinde 3 çocuk sahibi harika bir aile olmak , anne olmak için yaşadığı tüm zorluklara da samimiyetle yer veriyor. Özge Hanım ile de meslektaşız, kendisi instagram hesabında daha çok çocuklarıyla günlük hayattan fotoğraflar paylaşıyor. Özge Hanım’ın blogunda ayrıca moda, parti fikirleri, sağlık, güzellik ve annelere tavsiye bölümleri de bulunuyor. Üç çocuğuyla olan enerjisine de gıpta etmemek mümkün değil. Hatta bende onun çocuklarıyla gezmelerini görünce kendisine “ikiz bebeklerde bakım çantası nasıl olmalı?” sorusunu sormuştum ve samimiyetle bu konuya da blogunda yer vermişti. Tıpkı benim gibi kendisini takip eden binlerce kişinin instagramda Asım, Yade ve Mira’nın fotoğraflarını ve videolarını görünce yüzlerine birer gülücük konuyor. www.turuncubikiz.com Funda Karakılıç/Instagram:turuncubikız İ nstagram profilinde “Turuncunun güncesi, Dikkat! bolca süs püs, kitap, kahve , pati, şarap, aşkmeşk, fiyonk, diyet ve bebek içerir” ifadesi yer alıyor. Turuncu bi kız, Ankara'lı genç ve çiçeği burnunda bir anne. Internetin ünlü annelerinin çoğunun İstanbul'dan olduğu gözetildiğinde turuncubikız Ankaralı annelerin dikkatini çekiyor. Funda Hanım, hamileliğinden başlayarak anneliğe dair heyecanlarını, tatlı oğlu Barış için yaptığı doğum hazırlıklarını, alışverişini , Barış'ın bebek odasını, doğum odasını, babyshower partisini, Barış'a gelen hediyeleri takipçileriyle adım adım paylaştı. Turuncubikız’ın isminden de anlaşılacağı üzere çok renkli paylaşımlarda bulunduğunu belirtmeme gerek yok sanırım. Eğer içinizin açılmasını istiyorsanız, hem eğlenceli paylaşımlar, hem de karşınızda güleryüzüyle turuncubikizi ve yanında tatlı mı tatlı turuncubibebek Barış'ı görüp gününüzün güzel geçmesini istiyorsanız, bu hesabı takip edin derim. 39 Özge Evci ERALP Avukat Teknokentler ve Avantajları Ü niversiteler ile sanayiyi biraraya getirmeyi amaçlayan “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” ya da yaygın kullanım adıyla “teknokentler”, Dünyada ilk olarak 1952 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Standford Research Park(Silikon Vadisi) adıyla ve 1959’da Research Triangle Park adıyla kuruldu. Türkiye’de Teknokent temelleri 1980li yıllarda atılmış olsa da, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunun yayınlanması ile ivme kazandı. Teknokent bünyesinde faaliyet gösterecek olan firmaların kendi bünyelerinde Ar-Ge çalışması yapıyor olması ya da firmanın bir projesinin KOSGEB, Avrupa Birliği, TÜBİTAK desteklerinden birini almış olması gerekiyor. Sanayi Bakanlığı verilerine göre, Eylül 2014 itibariyle; toplam 59 adet Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Ankara’da 8 adet, İstanbul’da 7 adet, Kocaeli’de 4 adet, İzmir’de 4 ve Konya, Antalya, Kayseri, Trabzon, Adana, Erzurum, Mersin, Isparta, Gaziantep, Eskişehir, Bursa, Denizli, Edirne, Elazığ, Sivas, Diyarbakır, Tokat, Sakarya, 40 Bolu, Kütahya, Samsun, Malatya, Urfa, Düzce, Çanakkale, Kahramanmaraş, Tekirdağ, Van, Çorum, Manisa, Niğde, Burdur, Yozgat, Kırıkkale, Balıkesir ve Hatay’da 1’er adet) kuruldu. Bunların 41’i faaliyetine aktif olarak devam etmekle, 18’inin altyapı çalışmaları ise sürüyor. Yine 2014 itibariyle, Teknokentlerde faaliyet gösteren firma sayısı 2956. Her ne kadar, genel kanı, teknoloji geliştirme bölgelerinin “bilişim” firmaları için kurulduğu olsa da, Türkiye’deki teknokentlerde denizcilik, enerji, gıda sanayi, ilaç, kimya, inşaat, madencilik, medya ve iletişim, savunma gibi başka sektörler de faaliyet gösteriyor. Ancak yine de, Teknokentlerde faaliyet gösteren firma sayılarında, yazılım sektörü %39’luk oranı ile birinciliği, bilgisayar ve iletişim teknolojileri ise %18’le ikinciliği elinde bulunduruyor. Eylül 2014 sonu itibariyle teknokentler yaklaşık 30.000 personele de istihdam olanağı sunmuş durumda. Teknokentlerde Faaliyet Göstermenin Avantajları Neler? -Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu Bölgedeki yazılım ve/ veya Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır. - Bölgede çalışan Ar-Ge ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri 31/12/2023 tarihine kadar her türlü vergiden istisnadır. -Atık su arıtma tesisi işleten Bölgelerden, belediyelerce atık su bedeli alınmaz. - Bölgede yer alan girişimcilerin yürüttükleri yazılım ve/veya Ar-Ge projesi kapsamında çalışan Ar-Ge personelinin, bölgede yürüttüğü görevle ilgili olarak yönetici şirketin onayıyla, Bölge dışında geçirdiği sürelere ait bu çalışmaları kapsamında elde ettikleri ücretlerinin; üniversite bünyesinde kadrolu olan öğretim elemanları için % 50’si, diğer Ar-Ge personeli için % 25’i gelir vergisinden müstesnadır. -Teknokent bölgesinde faaliyette bulunan girişimcile- rin bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır. - Ar-Ge ve destek personeli ile Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca ücreti gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır. Bu destek, eskiden 5 yıl süreyle geçerli ise de, Eylül 2014’ten itibaren süresiz hale getirilmiştir. -Örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini, desteği veren merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından desteklenmesi uygun bulunan bir iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için bir defaya mahsus olmak üzere teminat alınmaksızın 100.000 Yeni Türk Lirasına kadar teknogirişim sermayesi desteği hibe olarak verilir. -Öğretim üyeleri, belirli şartlar altında, teknokentlerde şirket kurabilir, bir şirkete ortak olabilir, şirket yöneticisi olabilir. *İstatistik bilgileri www.sanayi.gov.tr’den alınmıştır. 41 bookmarkevent CeBIT Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesinde “İnternet ve Sosyal Medya Hukuku” Konuşuldu Acarer: Artık Savaşlar Bilgisayarlar İle Yapılacak CeBIT BİLİŞİM EURASIA CeBIT Bilişim Eurasia & CeBIT Global Conferences 11 – 14 Eylül / September 2014 İstanbul Fuar Merkezi/ Istanbul Expo Center www.cebitbilisim.com CeBIT etkinliği kapsamında düzenlenen CeBIT Global Konferanslarda konuşulan konulardan biri de Medya ve Sosyal Medya Hukuku oldu. Özellikle 5651 sayılı Kanun ve uygulamasının masaya yatırıldığı konferansa ilgi ve katılım beklenenin üstünde oldu. K onferansta açılış konuşması Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer tarafından yapıldı. Acarer, Türkiyede IT alanında düzenlemeler yapılması gerektiğine, standartizasyon kurulmadığı sürece rekabetin sağlıklı yapılamayacağına, bu nedenle bir çok projenin yarım kaldığına dikkat çekti. İletişim ile ilgili 1015 yetkilendirme yaptıklarını, ancak bilişim ile ilgili bir yetkilendirmenin olmadığını belirten Acarer, bilişim alanında nitelikli eleman ihtiyacı olduğunu da hatırlattı. Acarer, üniversitelerin sanayiye hizmet etmesi ve bu yönde eğitim vermesi gerektiğini belirterek ders programlarının sektörün ihtiyaçlarına göre oluşturulması gerektiğini,siber suçların son bir yılda %116 arttığını ve artık savaşların da top ve tüfek ile değil bilgisayarlarla yapılacağını söyledi. Tüketim Toplumu Olmaktan Vazgeçmeliyiz Intel Genel Müdürü Burak Ayan, nesnelerin internetinin 7 trilyon dolar bir pazara ulaşacağının öngörüldüğünü, 6 sene sonra 60 milyon dolarlık bir giyilebilir teknoloji pazarının oluşacağını, bunun da yeni iş modelleri ve cihazlar geliştireceğini söyledi. Dijital ekonomi versiyon 3’te tüketim top- 42 lumu olmaya devam edersek hedeflerimize ulaşamayacağımıza dikkat çeken Ayan, medyanın da tüm bu değişimlerden çok etkilendiğini söyledi. Oturum Yöneticisi Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı Musa Savaş, geçtiğimiz yıllarda 5651 sayılı kanunun hayatımıza girmesi ile büyük değişim yaşandığını, bu kanunun sosyal hayatı medyayı ve internet kafeleri oldukça etkilediğini söyledi. Bilişim Muhabirleri Derneğinden Serhat Ayan, 5651 sayılı yasanın bir sansür yasası olduğunu söyleyerek Torba Yasa ile getirilen milli güvenlik nedeniyle erişim engelleme esasının sınırlarının çizilmesinin çok zor olduğuna dikkat çekti. İnternet Kafeler Eğitim Alanlarına Çevrilmeli İnternet Kafeciler Derneği Başkanı Metin Baltaoğlu, internet kafe sektörünün yılda 1-5 milyar dolarlık bir sektör olduğunu, donanım şirketlerine de yılda 200 milyon dolar katkı sağlandığını belirtti. İnternet kafelere gelen gençlerin büyük bölümünün çok yetenekli olduğunu, bu nedenle de buraların eğitim alanına çevrilmesi gerektiğine dikkat çeken Baltaoğlu, MEB ile ortak projeler yürütülmesi gerektiğini söyledi. 43 Üniversitede Öğretilenlerin %10’ununu Kullanıyoruz Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, 5651 sayılı yasanın çıkış aşamasında BTK’nın sürece dahil edilmediği yönünde eleştiri getirdi. Teknolojik olarak internette hiç bir şeyin engellenemeyeceğine, filtrelenemeyeceğine dikkat çeken Menteş, teknoloji ile tüm engellerin aşılmasının mümkün olduğunu söyledi. Menteş, üniversitelerde analiz-sentez yöntemlerinin öğretilmesi gerektiğini belirterek, burada edinilen eğitimin sadece %10’unun ileride kullanıldığını belirtti. Yasa ile Adliye Arasında Kopukluk Var Eralp Danışmanlık adına konuşan Avukat Özgür Eralp, 2007 yılında çıkan 5651 sayılı Kanunun son bir iki senede değişik boyutlara taşındığını, şu anda kanunun uygulaması ile ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi. Adliye ile yasa arasında kopukluk olduğuna dikkat çeken Eralp, suç duyurularının basın savcılığı ile bilişim savcılığı arasında gidip geldiğini, sulh ceza hakimliklerinin zaten çok yoğun olduğunu ve teknik bilgiler nedeniyle zorluk yaşadıklarını üstelik 24 saat içerisinde karar verme zorunluluklarının işi daha da zorlaştırdığını söyledi. İnternet mağdurlarının korunmasının da gerekli olduğunu söyleyen Eralp, kanun üzerinde çalışılması gerekli hususlara dikkat çekti. İnternet Bilinci Oluşturulmalı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı İnternet Geliştirme Kurulu Başkanı Serhat Özeren, inter44 netin teknolojik tarafının yanında sosyolojik ve psikolojik tarafına da önem vermek gerektiğini, sadece kanun yapmak yerine eğitim sistemlerine adapte edilmesi, internet kültürü ve bilinci oluşturulması gerektiğini söyledi. Yeni iPadler neler getiriyor? Apple, yeni piyasaya sürdüğü iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ın yankıları sürerken ve bu cihazların stok sıkıntısı devam ederken iPad serisinin yeni modellerini de tanıttı. iPad’in en yeni modelleri: 9.7 inçlik iPad Air 2, ve 7.9 inçlik iPad Mini 3. Peki bu modeller bize yeni neler getiriyor? HAZIRLAYAN: Uğurcan Evci iPad Air 2 İki cihazın yeniliklerini ayrı inceleyeceğiz, dolayısıyla ilk ürünümüz iPad Air 2. Son yıllarda pek yenilik yapmamakla suçlanan Apple, iPad Air 2 ile oldukça iyi bir atılım yapmış gibi gözüküyor. İlk göze çarpan yenilik, geçen sene değişime gidilen kasa tasarımının daha da inceltilmesi. Yeni iPad’in kasası eskisine göre %18 daha ince, 6.8 mm inceliğinde. Bu incelme iPhonelarda yapıldığı gibi bükülme testlerinin yapılmasına neden olsa da cepte taşınacak bir cihaz olmadığından bu testlerin pek anlamlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Bunun yanında ekranının da eski iPad ekranlarına göre ışığı %56 daha az yansıttığı belirtili46 yor. Yapılan testlerde de gerçekten ekranın daha az ışık yansıttığı görülebiliyor. Bu, özellikle ışıklı ya da güneşli ortamlarda tableti kullanmaya çalışanlar için oldukça iyi bir gelişme. Donanım açısından, Apple, iPad Air 2’ye A8X işlemci yerleştirmiş. Bu işlemci, bir önceki model olan iPad Air’e göre işlemci hızı açısından %40, grafik işleme açısındansa 2.5 kata kadar daha yüksek bir hız sunuyor. Başka bir açıdan ise, iPad Air 2 ilk çıkan iPad’e göre tam 12 kat daha hızlı. Üstelik bu işlemci gelişmesine rağmen iPad Air 2 pil ömründen taviz vermiyor ve 10 saatlik kullanım ömrüyle göz doldurmaya devam ediyor. Bunun yanında, Apple duyurmamış Son olaraksa, iPad Air ile gelmesi beklenen Touch ID özelliği, iPad serisine iPad Air 2 ile gelmiş bulunmakta. Artık parmak izinizi gerek tuş kilidini açmak için olsun, gerek alışverişlerinizde olsun, gerekte bu özelliği kullanan uygulamalarda kullanabileceksiniz. Özellikle iPad üzerinden bol bol alışveriş yapan birisiyseniz bu özellik kredi kartınızı kaydettikten sonra sizin çok işinize yarayacak bir özellik olabilir. iPad Air 2 şu an Türkiye’de satışa çıkmış bulunmakta. 16, 64 ve 128 GB olarak gri, uzay grisi ve altın renk seçenekleri olan cihazın fiyatları ise şöyle: 16 GB WiFi: 1.449 TL, 64 GB Wi-Fi: 1.729 TL, 128 GB Wi-Fi: 2.009 TL, 16 GB Wi-Fi + Cellular: 1.819 TL, 64 GB Wi-Fi + Cellular: 2.099 TL, 128 GB Wi-Fi + Cellular: 2.379 TL olsa da iPad Air 2, Apple cihazlar arasında 2 GB ram kullanan ilk cihaz. Stabilite ve hız konusunda kullanıcılarının yüzünü kara çıkarmayan Apple, bu yenilikleriyle kullanıcılarını memnun etmeye devam edecek gibi gözüküyor. Başka bir yenilik ise kamerada. Kamera 8 megapiksellik iSight kamera. Bu kamera iPad’ kamerasına pek çok yenilik getiriyor. Bu yeniliklere örnejk olarak iPhone 5s ile gelen burst modu, panoramik çekim, 1080p video çekimi örnek verilebilir. Bunun yanında, iOS 8 ile gelen zamanlayıcı da iPad kamerasında unutulmamış. iPad Mini 3 iPad Air 2’de gelen yeniliklerin yanında iPad Mini 3’ün hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz. Büyük kardeşinin aksine iPad Mini 3 yenilik olarak adlandırabileceğimiz neredeyse hiçbir şey içermiyor. Zaten oldukça iyi bir tablet olduğunu söyleyebileceğimiz iPad Mini 2’nin üstüne ne işlemci açısından, ne kamera açısından bir şey koymayan bu yeni cihazımızın tek yeniliği Touch ID. Yeni iPhonelarda ve iPad Air 2’de Touch ID kullanarak yapabildiğimiz şeyleri artık iPad Mini 3’te de yapabileceğiz; ancak şu an gelen tek yenilik bu olarak gözüküyor. Bunun yanında yenilik olarak adlandırabilecek en büyük değişiklik altın rengi kasanın da bu modelle satışa sunulması. iPad Mini 3 de Türkiye’de şu an satışta. Aynı renk ve hafıza seçenekleriyle sunulan bu cihazın ise fiyatlandırılması şöyle: 16 GB Wi-Fi: 1.169 TL, 64 GB Wi-Fi: 1.449 TL, 128 GB Wi-Fi: 1.729 TL, 16 GB Wi-Fi + Cellular: 1.539 TL, 64 GB Wi-Fi + Cellular: 1.819 TL, 128 GB Wi-Fi + Cellular: 2.099 TL 47 bookmarkoyku TANGO İ Hazırlayan: Ş. Nezih Kuleyin nebolu Kuvayı millîye Reisi Emin Bey’in karargâh olarak kullandığı iki katlı evin önüne geldiğimde gümbürtüyü andıran sesiyle bir yandan bana bağırıyor diğer yandan da cep saatini çıkartmış o kadar uzaklıktan gözüme sokacakmış gibi göstererek ‘Vay muharrirlerin şahı bakıyorum uykuperver olmuşsun, saat yedi oldu ancak teşrif edebildin’ diyordu. ‘Ne olacaktı’ diye düşündüm içimden, üç gündür yoldayız zaten bir de sabahın köründe mi kalkacaktık. ‘Bize uykuperver değil, dense dense uyku muhtacı denebilir’ diye düşünürken zaten binanın bahçesine gelmiştim. Kapıdan bir kurşun hızı ile geçip hızla yukarı çıkmayı planlıyordum, merdivenin ilk basamağına ayağımı yeni atmıştım ki arkamdan ‘Gündüz bu ne sürat kardeşim’ diyen tanıdık sese doğru döndüm. -Ferdi sen burada - Evet - Oğlum sana ihtiyati görev vermezler, ne işin var burada? - Haberin yok galiba Meclisi Mebusan silahların cepheye ulaştırılmasının cephede savaşmak kadar önemli bir görev olduğuna karar verdi. Boş ver şimdi bunları Emin Bey’i bekletmeyelim, bilirsin biraz delidir. Yukarı çıktığımızda Emin Bey’i masasının önünde kollarını açmış beni beklerken buldum. ‘Kanının sıcaklığı yüzüne vurmuş bu adamın’ diye düşündüm. Sarılmamızın içtenliğini ne kadar iyi bir yazar olsam da anlatamayacağımı hissettim . Sen de otur Ferdi, her ne kadar iki simidimiz varsa da artık yapacak bir şey yok. Sağ olun komutanım ben tokum, biliyorsunuz benim evini kiraladığım Zehra Teyze oğlunu İnönü’de kaybettiği için çökelekten, bazlamaya neyi varsa bana yedirmeye çalışıyor, korkum o ki cepheye çağıracaklar sürünemeyeceğim Bir şey olmaz görüyor musun Gündüz, -adam her zaman şanslı Musul’da kurşun kulağını sıyırır, Bakü’de öldü zannedip bırakırlar, neyse bırakalım Ferdi’yi sen niye geldin. Bu günlerde dünya bizim nasıl olup da kamyonsuz, trensiz bu kadar cephaneyi cepheye, bu hızla nasıl naklettiğimiz merak… Kapı vuruldu bir asker Emin Bey’i selamladıktan sonra Ferdi’ye dönerek : Komutanım üçüncü kafile yola çıkmıyor Neden? Tangoları gelmemiş. Onların tangoları Fitnat Hanım değil mi? Evet. Ferdi şimşek hızıyla ayağa fırladı. Emin Bey’e: Komutanım bilirsiniz Fitnat hanım en fedakâr kafile mümessilidir. Mutlaka çok önemli bir şey olmalı, izin verirseniz hemen evine 48 gidip bakayım. Ben de gelebilir miyim? Gidin bakalım. Binanın kapısından çıkınca Ankara’ya kadar cephane götürecek üçüncü kafileye gözüm ilişti. Hazırdılar, Anadolu’nun fedakar kadınları bir kısmının ayaklarına bez sarılmış, bazıları bebeklerini sırtlarına bağlamışlar en önde ise kendilerine yol boyu eşlik edecek olan iki Mehmetçik ve cılız öküzleri ile tamir edilmekten gerçekte hangi ağaçtan yapıldığı belli olmayan kağnılar. Şimdi yola çıkması gerek bu kafile ‘tango’larını bekliyorlardı. Ferdi kardeşim nedir bu tango işi? Sehirli kadınların kılık kıyafeti ile dalga geçmek için onlara buralarda tango derler. Peki kafile neden hareket etmiyor? Kafilelerde yaklaşık otuza yakın kadın olur. Bunların fedakârlığı anlatılamaz, yağmur yağar çocuğunun örtüsünü alır top mermisinin üzerine örterler. Bazen de kağnının birinin öküzü ölür onun yerine kendilerini koşarlar. Bilirler ki dünyanın en önemli işini yapmaktadırlar. Hâlâ bu tango işini anlayamadım. Nasıl oldu bilmiyorum, bu kafilelere katılan şehirli kadınlar başlangıçta etek gibi şık şeyler giyiyor ve narin yapılarıyla ötekiler tarafından giyimleri ve davranışları nedeniyle ‘’tango’ denilerek dalga geçiliyorlardı. Fakat onlar, önce kafilelere katıldılar sonra ortaya çıkan beklenmedik sorunlara buldukları çözümlerle kafilelerin güvenini kazanıp kafilenin komutanı durumuna geçtiler. Kendilerine güvenildi, onlar da bu güveni hak ettiler. Hatta öyle bir şey oldu ki tangosuz bir kafile yola çıkamaz oldu. Fitnat hanım da bunlardan biridir hemen şu köşeyi dönünce evlerini görürüz. Köşeyi döndüğümüzde evin önündeki kalabalık bizi karşıladı. Fitnat Hanım’ın babaannesi henüz ölmüştü. Bizi içeri aldılar. Kadınlar hep bir ağızdan ağıt yakmaya başlamışlardı. Fitnat Hanım babaannesinin baş ucunda ellerinden tutmuş bitkin bir hâlde diz çökmüştü ve gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir vaziyette oturuyordu. Bizim odadan içeri girmemizle birlikte odadakilerin bakışları bize yöneldi. Fitnat Hanım da bize döndü, bakışlarından bir şey anlamak olanaksızdı. Ferdi rahatsız olmamasını işaret etti, herkese başsağlığı dileyip çıktık. Gündüz, aklımda bir çözüm var. Birinci kafilenin tangosu Mihri Hanim dün gece geldi ama hiç düşünmeden yola çıkabilir ona uğrayıp durumu anlatalım. Sen bilirsin. İnebolu o zaman bir ucundan bir ucu en fazla on beş dakikalık bir kasabaydı. Mihri Hanım’ın kapısını çaldık olayı anlatmamızla birlikte beş dakika sonra hazırdı. Fitnat’a başsağlığı bile dilemeye vaktimiz yok değil mi komutanım dedi. Polatlı’ya cephaneyi ucu ucuna yetiştireceğiz. Bugünler bitecek Mihri Hanım, bizim kararlılığımızı kim yenebilir ki… Meydana geldiğimizde yola çıkmak üzere bıraktığımız kafilenin yerinde yeller estiğini gördük. Şehrin dışına doğru baktığımızda son kağnıyla birlikte gözden kaybolmaya başlayan kadınların siluetleri görünüyordu. Mihri Hanım yüzümüze baktı ve: ‘Fitnat’ dedi ‘o tangoların sultanıdır’. Ölümden Sonra Dijital Hayat Var mı? Bugün gelinen noktada hepimiz bir dijital mirasa sahibiz ve bu varlığın maddi veya manevi bir değeri olduğu yok sayılamayacak bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Peki, tüm bu dijital birikimimizin bizler bu dünyadan ayrıldıktan sonraki akıbeti ne olacak? Hazırlayan: Ezgi Işık T witter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya hesaplarımız, internetten satın alarak online arşivimizde sakladığımız film, müzik, kitap gibi görsel ve işitsel yayınlar ve bütün bunların dışında yalnızca 50 internet üzerinden sizin erişiminize açık hesaplarda yer alan önemli veri, doküman, bilgi ve belgeler. Öncelikle dijital mal varlığı tabir edilen bir haklar bütününün varlığını an itibari ile kabullenmemiz ve konuya bu açıdan yaklaşmamız doğru olacaktır. Ölümden sonra üzerinde artık üzerinde tasarruf edemeyeceğimiz dijital haklarımız ile ilgili tıpkı menkul ve gayrimenkul mal varlıklarımızda olduğu gibi bunların da gelecekteki akıbetleri hakkında şimdiden bir takım düzenlemeler yapmamız gerekebilir. Konu hakkında internette ve sosyal medya araçlarında kullanıcılara farklı alternatifler sunuluyor. Facebook: Kullanıcının öldüğü resmi belgelerle kanıtlanırsa Facebook iki seçenek sunuyor. Mirasçılar hesabın kapatılmasını talep edebiliyorlar. Ancak bu halde kullanıcının bilgileri yine de vasilerle paylaşılmıyor. İkinci seçenek ise kullanıcı sayfasının bir "memorial page" hesabına çevrilmesi. Bu şekilde kullanıcının Facebook duvarı açık kalabiliyor ve sevenleri duvarına mesaj bırakabiliyor. Gmail: Kullanıcının öldüğünün kanıtlanması için resmi belge ve kimliğini istiyor. Ama e-postaların içeriğini ileteceğine dair garanti vermiyor. LinkedIn: Kullanıcının öldüğü resmi belgelerle kanıtlanırsa hesap kapatılabiliyor ancak içerik yasal mirasçılarla paylaşılmıyor. Twitter: Kullanıcının öldüğüne dair resmi belge ve herhangi bir gazetede yayınlanmış ölüm ilanını istiyor. İçeriği değil de herkes tarafından görülmesine izin verilen tweet’ler yakınlarına veriliyor. Ayrıca hesap kapatılabiliyor. Youtube: Kullanıcının öldüğüne dair resmi belge ve hesaba erişmek isteyen kişinin mirasçı olduğunu kanıtlayan belge istiyor. Yahoo: Yahoo’da dört ay postanıza erişmezseniz üyeliğiniz deaktif hale geliyor, bir altı ay daha erişmezseniz Yahoo hesabınızdakileri içindekilerle birlikte temizliyor ve bunun geri dönüşü olmuyor. Hiçbir şekilde yakınlara e-postaları vermiyor. Ama mahkeme kararı ile alınabilen vakalar Amerika'da var. Hotmail: 270 gün hesabınıza girmezseniz Yahoo'da olduğu gibi hesabınız kullanılmaz hale geliyor. Kullanıcının mirasçıları 270 gün içinde resmi evrak ile başvurursa içerik verilebiliyor. Görüldüğü gibi pek çok sosyal medya aracı ve standart e-posta sağlayıcıları ölümden sonra içeriği yasal mirasçılarla paylaşmayabiliyor. Bu durumda nasıl bir önlem alınabilir? Sizden sonra da yakınlarınızın e-postalarınızdaki, medya hesaplarınızdaki içeriğe erişim sağlamasını isterseniz yasal bir temsilci atayarak ve kendisi ile online hesaplarınızın bilgilerini paylaşabilirsiniz. Yaşarken internet üzerinden yetkilendirdiğiniz yasal temsilcinin 18 yaşından büyük ve geçerli bir e-posta adresine sahip olması gerekiyor. Yasal temsilci atarken kullandığınız voluntaddigital, cirruslegacy gibi internet siteleri aracılığı ile vasinize, internet alışverişi, internet bankacılığı, sosyal medya, bulut ve e-posta hesaplarınızla ilgili kategoriler yaratabilirsiniz. Böylece hesaplarınızla ilgili sizden sonra ne yapması gerektiği hakkında vasinize tamamen kapatılması, tüm verilerin temizlenmesi ya da bir banka hesabı ise para transferi yapılması gibi talimatlar bırakabilirsiniz. Bu durumda elbette belirleyeceğiniz yasal temsilcinizin güvenilir olması ve sizin yerinize tüm online araçlarınızı sizin yerinize yönetebilecek niteliklere sahip olmasına dikkat etmeniz gerekecektir. 51 CeBIT 4 Kıtada Büyümeye Devam Ediyor Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdür Yardımcısı Murat Özer, 16-20 Mart 2015’te Almanya’da düzenlenecek CeBIT öncesi, etkinliğin ulusal ve uluslararası heyetler için de büyük bir buluşma alanı olduğuna dikkat çekerek, bu yıl ilk kez düzenlenecek Scale 11 ile genç girişimcilerin iş dünyasına inovatif fikirlerini sunma fırsatını bulacaklarını söyledi. • CeBIT, Almanya’dan başlayarak dünyanın en uzak yerlerindeki global pazarlara kadar büyümeye devam ediyor, bu büyümeden biraz bahseder misiniz? Deutsche Messe "CeBIT Events Worldwide" kapsamında, dünya genelinde belirlenen noktalarda Almanya Hannover merkezli CeBIT fuarlarının birer şubesini kurdu. Hannover Merkezli CeBIT, dünya çapındaki üst düzey karar mercilerinin ilgisini çekiyor. Dünya Çapındaki CeBIT etkinliklerimiz, uluslararası müşterilerimizin ilgi odağındaki hedefleri yakalamaları ve bu doğrultuda müşteri portföyü oluşturmaları için ilave avantajlar sunmak amacıyla faal durumdaki yurtdışı pazarlarında sahnelenmektedir. Hannover Merkezli CeBIT ve yurtdışındaki yan etkinlikleri, yeni ticari faaliyetlerin hızlanmasında etkili ve güçlü bir araç sağlamaktadır. İşletmelerin bu etkinliklere olan katılımı, Bulut, Büyük Veri, Sosyal Medya, Mobil, Güvenlik ve Nesnelerin İnterneti gibi günümüzün en favori trendlerine ışık tutmakta ve ticari hedeflere yönelik çok çeşitli çözümler, ürünler ve uygulamalar sunmaktadır. CeBIT takvimi her yıl Mart ayı başında düzenlenen öncü konumdaki Almanya Hannover’deki CeBIT (16-20 Mart 2015) fuarıyla başlar. Daha sonra CeBIT Avustralya (05-07 Mayıs 2015), Brezilya’daki CeBIT etkinliği BITS (11-13 Ağustos 2015) ile devam eder. Kasım ayındaki CeBIT Hindistan (1214 Kasım 2014) galası sonrasında dünya çapındaki takvimimizde yer alan son CeBIT etkinliği ise 17-19 Aralık 2015’te gerçekleştirilecek olan CeBIT Bilisim Eurasia’dır. CeBIT Events Worldwide 4 Farklı kıta’da sektörün öncü etkinliği olarak büyümeye devam ediyor. 52 • 2015 Yılının ilk CeBIT ekinliği 16-20 Mart 2015 tarihlerinde kapılarını açıyor. Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yıl bizi neler bekliyor? Dijital ekonomi alanında dünyanın lider fuarı CeBIT, BT ve sayısallaştırma alanlarındaki ana eğilimler üzerine sergilenecek ürün ve hizmetler ve uluslararası konferans programı ile 2015 sezonu için güçlü bir başlangıca hazırlanıyor. Bu yılın ana teması “d!conomy”, Partner Ülkesi ise Çin . CeBIT 2015, Huawei ve LTE gibi uluslararası büyük markaların da yer aldığı 600 Çinli şirketi ve kuruluşu bir araya getirecek. Bu yıl CeBIT’te bizi bekleyen diğer bir yenilik ise Scale 11 adı altında 11. Holde bilişim sektörünün genç yatırımcılarını ağırlıyor. Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan bu alanda genç girişimciler iş dünyasına inovatif fikirlerini sunma fırsatını bulacaklar. CeBIT 2015, bilişim teknolojilerinin ticaret ve toplumun tüm alanları üzerindeki etkisinin yanı sıra, inovasyonun rolünün giderek büyüyen etkisi etrafında yoğunlaşmayı hedefliyor. • %100 İş Dünyasına Odaklanan CeBIT 2014’ün yansımaları nelerdir? “Gelecek Bilişim ile Gelecek” sloganıyla yola çıkan %100 iş Dünyasını hedefleyerek CeBIT Bilişim Eurasia Fuarı ve Global Conferences’la bu yıl, B2B Konseptine odaklanan etkinlik;eğitim, sağlık, mobil ekonomi, akıllı şehirler gibi çeşitli dikey pazarlara yönelik inovasyonları içeren yüzde yüz iş odaklı bir platform oldu. Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika olmak üzere ICT piyasaları için uluslararası bir buluşma noktası olan fuar 18 ülkeden gelen katılımcıları ağırladı. Bu ülkeler arasında Almanya,Azerbaycan,Belçika, Bulgaristan,Çin,Dubai,Kore, Polonya,Tayvan ve bu yıl ilk kez olmak üzere Hırvatistan, hükümetlerinin desteğini alarak ulusal pavilyon şeklinde fuar katılmları gerçekleşti. Bunun yanı sıra, etkinlik ulusal ve uluslararası heyetler için de büyük bir buluşma alanı oldu. Sunulan satın alma programları ile birlikte Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan,Hırvatisyan.İran,Kore,Kosova,Makedonya ve Polonya’dan gelen heyetler fuar boyunca önemli iş bağlantılarına imza attı.Ayrıca,Ticaret Odalarının işbirliği ile Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen heyetler ile birlikte CeBIT’i 25.018 profesyonel ziyaretçi geldi. Hem ziyaretçi hem de katılımcıların yüksek menuniyetleri %100 B2B konseptine yönelik değişimin başarıyla sonuçlanması bizi hayli memnun etti. Üçüncü şahıslara yaptırdığımız anket sorularında gerek katılımcı gerek ise ziyeretçi memnunniyeti %100 İş Dünyası konseptine geçmemizin başarılı olduğumuzu tespit etti. • CeBIT ile eş zamanlı gerçekleşek olan CeBIT Global Conferences etkinliklerinin sektöre katkıları neler olacak? CeBIT Global Conferences etkinliklerini CeBIT Bilişim Eurasia’nın ayrılmaz bir parçası olarak düzenlemeye devam etmekteyiz. Bilgi odaklı konferans programı ve önde gelen konuşmacıları ile, teknik bilgi transferi ve yeni iş ilişkilerine yönelik mükemmel bir fırsat sunduğunu düşünüyorum. Ayrıca etkinlik boyunca bir çok ulusal ve uluslararası alanda sektörün önemli temsilcilerini ağırladık.Azerbaycan Cumhuriyeti iletişim ve Yüksek Teknoloji Bakan Yardımcısı İltimas Mammadov;Polonya Cumhuriyeti Ekonomi Bakan yardımcısı Arkadiusz Bak; Kuzey Kıbrı Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif; Almanya (Aşağı Saksonya) Ekonomi, İş ve Ulaştırma Bakanı Olaf Lies; Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ve Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lüfti Elvan Başta olmak üzere kamu,özel sektör ve akademi dünyasından birçok değerli konuk değerli görüşlerini aktarmak üzere katılım gösterdi. CeBIT Global Conferen- ces etkinliklerinin sektöre bağımsız bir bilgi paylaşım platformu sağladığını düşünüyorum. • İş Dünyası Organizasyonlarını başarılı yapan en önemli faktörlerden birisi de nitelikli ziyaretçiler, potansiyel alıcı çalışmalarını nasıl yürütmektesiniz? CeBIT Bilişim Eurasia 2015’te bizi neler bekliyor? CeBIT Bilişim Eurasia önümüzdeki yıl 17-19 Aralık 2015’te düzenelenecektir ancak biz fuar çalışmalarına şimdiden başladık.Çalışmalarımızı iki ana başlık altında takip ediyoruz. Yurt İçi ve Yurt Dışı Tanıtım çalışmaları olmak üzere. Her bir başlık ta kendi altında bir çok alt başlığa ayrılıyor. Görsel Medya, Yazılı Medya, Sektörel Medya gibi. Nihai hedefimiz nitelikli katılımcı ile nitelikli ziyaretçiyi buluşturmak ve %100 iş dünyasının katılımının gerçekleşeceği 2015 yılı etkinliğe yine iş dünyasından nitelikli ziyaretçi, nitelikli alıcı getirebilmek. Tabi hedefi doğru belirlemek için katılımcılarımızla birlikte çalışıyor ve onların beklentilerini analiz ettikten sonra aksiyon alıyoruz. Bu sene ziyaretçi çalışmalaını özetleyecek olur isek Anadolu ; Hedeflediğimiz coğrafya olan,Orta Doğu, Afrika,Türki Cumhuriyetler, Yakın Doğu, Avrupa ve Rusya pazarına yönelik çalışmalarımıza şimdiden başladık. Uluslararası programları ki burada Türk Ticaret Ateşeleri, Federasyonlar, Dernekler ile olan çalışmalar ve Deutsche Messe AG nin 100’ü aşan ülkelerdeki ofisleri aracılığı ile gerçekleştirdiğimiz tanıtım, Özel Alım Heyetleri ki burda yol ve konaklamaları tarafımızdan karşılanan karar vericilerin getirilmesi, yurt içinde ise Ticaret Odaları,Sanayi odaları, Kamu Kurum Kuruluşları ile ortak çalışmalarımızın sonunda nitelikli ziyaretçilerden oluşan alım heyetleri düzenlemek. Bunun yanı sıra hem yurt için hem de yurtdışında yürütkmekte oldupumuz stratejik ve sektörel medya çalışmalarımız, hali hazırda Ortadoğu ve Avrupa’da anlaşma yapmış olduğumuz 20’nin üzerinde medya iş ortağımız bulunmaktadır. 53 bookmarkevent Dijital İletişim Çağında Sosyal Medya ve Fikri Haklar Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) işbirliği ile Ankara’da 26 Eylül 2014 tarihinde gerçekleştirilen “Dijital İletişim Çağında Sosyal Medya ve Fikri Haklar” panelinde sanat, hukuk, televizyon, müzik ve edebiyat dünyasında ön plana çıkan isimler konuşmacı olarak katılım sağladılar. Panelin, “Fikri Haklar Bağlamında Sosyal Medya: Yeni bir ihlal alanı mı? Yeni Fırsatlar mı?” başlıklı oturumuna başkanlık eden Fikri Haklar Uzmanı, Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Kültür Bakanlığı Müfettişi Özgür Semiz ile de keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. HABER: Ezgi IŞIK P anelin açılış konuşmasını Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda FİSAUM’un müdürü olan Prof. Dr. Arzu Oğuz yaptı. Prof. Dr. Oğuz fikir ve sanat eserleri ile sosyal medya arasındaki ilişki ve etkileşimin, eser sahibi ve bağlantılı hak sahiplerinin haklarını nasıl etkileyeceğinin masaya yatırılması 54 gerektiğini belirtti. Gelişen teknoloji, içerik yaratma, çoğaltma ve yayma araçlarının sağladığı imkanlar ile her internet kullanıcısı birer içerik yayıncısı haline dönüştü. Panel’in Oturum Başkanı, Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Kültür Bakanlığı Müfettişi Özgür Semiz, gelişen teknolojinin sunduğu araçlar ve Web 2.0 teknolojileri ile her bireyin birer yayıncıya dönüştüğünü, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ortaya çıkardığı yeni medya veya sosyal medya mecralarının, radyo- televizyon ve basılı yayınlar gibi geleneksel medyanın bugüne kadar sunduğu çerçeveyi değişime zorladığına değindi. Diğer yandan, Semiz, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin telif hakları hukuku alanına dinamik bir yapı kazandırdığına da vurgu yaptı. Genç Nesil yakın akrabalarının ekleme talebi gönderme, profil resmine yorum yapma tehdidi altında Facebook’tan vazgeçiyor Sosyal medyada etkileşimin çok yönlü olduğu yeni alanlar yaratıldığını belirten Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Aslı Tunç daha önce pasif izleyici modellerine dayanan klasik iletişim kuramlarının yerini üretime katkıda bulunan izleyicilerin olduğu modellerin aldığını söyledi. Tunç’a göre; Her geçen gün yeni sosyal medya mecraları daha popüler buna karşılık Facebook gibi yaş ortalamasının arttığı siteler daha demode hale gelmeye başladı. Şu anda, paneli dinlerken bile “ağ”dasınız: Sosyal medyayı kavramlar ile değerlendiren Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ruken Öztürk sosyal medyanın bir etiketleme ve damgalama mekanizmasına sahip olduğunu, sürekli olarak ağda olma durumu yarattığını ve panel esnasında dahi salonun neredeyse tamamının bir şekilde ağda aktif durumda olmasının sürekli olarak bir etkileşim içerisinde olduğumuzu ortaya koyduğunu belirtti. Türkay Alıca Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hâkimi Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ufuk Eriş ise, Sürekli bir yayın akışı, her an yeni bir haber ya da güncellenme olduğunu ve bu akışın dışında kalmanın ve bir teknofobik gibi davranmanın günümüz koşullarında artık mümkün olmadığına dikkat çekti. Esere erişim temel bir insan hakkıdır Panelin ikinci oturumunda Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hâkimi Türkay Alıca, Sosyal medyada eser sahipliği sorununu ele alan temel metin olarak bahsettiği Birleşmiş Milletler Temel Haklar Bildirgesinden yola çıkarak eserden yararlanma hakkının temel bir hak ve eser sahibinin haklarının bu husus gözetilerek korunması gerektiğine dikkat çekti. Esere erişim hakkının belirli bir koruma refleksi çerçevesinde temel bir insan hakkı olarak ortaya çıktığını belirterek konuya giriş yapan Alıca, yaratılan eserler hakkındaki klasik korumacı algıdan vazgeçilmesi gerektiğini belirterek, çoğaltma, kamuya yayma ve istisnaların artırılması ile serbest meslek birliklerinin artık daha aktif rol oynaması, teknolojiye paralel gelişen yeni iş modelleri ile internete sunulan eserlerle ilgili istisnalar getirilmesi gerektiğini belirtti. Alıca, bu istisnalarla sosyal medya aracılığı ile yeni eserler daha hızlı ve daha çabuk yayılacağına dikkat çekti. 140 karakterden oluşan bir tweet eser olabilir mi? Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Zehra Özkan ise kullanıcı tarafından yaratılan içeriğin eser niteliğine değindi ve Twitter, Facebook gibi sosyal medya araçları kullanılarak yapılan paylaşımların hangilerinin ne ölçüde eser olabileceği konusunda değerlendirmelerde bulundu. Özkan, gündelik paylaşımlar fikri haklar korumasından yararlanmayacağını, ancak bir paylaşımın Yard. Doç. Dr. Zehra Özkan 55 Nebil Özgentürk Prof. Dr. Savaş Bozbel Yard. Doç. Dr. Barış Şensoy MSG Genel Sekreteri eser sahibinin hususiyetini taşıması niteliğini de göz önünde bulundurmak gerektiğini söyledi. Özellikle 140 karakterden ibaret bir metnin asgari düzeyde bir yaratıcılık taşıyabilir olup olmadığı üzerinde duran Özkan bu noktada ilk görüşe göre fikri hakların amaçlarını da göz önünde bulundurarak bir tweet’in asla bir eser olamayacağını, ikinci bir görüşe göre ise tweet eser sahibinin hususiyetini taşıyorsa korumadan yararlanabileceğini ve her somut olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Öte yandan Özkan, sosyal ağ sitelerine üye olurken sorgusuz sualsiz ve hatta okumadan kabul ettiğimiz kullanım koşulları aslında sosyal medya mecrasında 56 kişilik haklarımızı ciddi ölçüde kısıtladığına dikkat çekti. Kullanıcı eser sahipliğini taşısa da dünya çapında tüm metotlarıyla çoğaltma ve kamuya yayma gibi hemen hemen tüm sosyal ağ siteleri inhisarı olmayan bir lisansa sahip olduğunu söyleyen Özkan, kullanım sözleşmesinin onaylanması ile tüm bu haklardan tamamen feragat edilmiş olmakta ve sosyal ağ siteleri paylaştığınız içeriğin istenilen şekilde kullanılabileceğini söyledi. “Like”larken Bir Kez Daha Düşünün Sosyal medyada telif hakları ihlallerinde sorumluluk doğuran fiillerin ne olduğuna değinen Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Savaş Bozbel sorumluluğun kimlere ait olacağı konusuna açıklık getirdi. İnternet ortamında İçerik sağlayıcı (internet kullanıcı), Yer Sağlayıcı (Sosyal medya platformu) ve Hizmet Sağlayıcı (TTNET, Superonline vd.) şeklinde 3 tür aktör olduğundan bahseden Bozbel her bir aktörün sorumluluklarından söz etti. Bozbel: “İçerik sağlayıcılar olan biz kullanıcılar kendi paylaştığımız içerikten dolayı her türlü sorumlu olabiliriz. Bunun dışında bir başkasının içeriğini benimsemeden dolayı sorumluluk, örneğin link verme veya içeriğin retweet edilmesinden dolayı içeriğin fikri hak ihlali içermesi halinde sorumluluk, doğabilmektedir. İçerik onaylayıcı şekilde link verilmişse sorumluluk doğar. Yer sağlayıcılar ise kendilerine hak ihlalinin ihtar edilmesinden itibaren hak ihlali teşkil eden içeriği kaldırılmakla yükümlüdür. Yer sağlayıcı kendisine bildirilen ve telif hakkı ihlali teşkil eden içeriği kaldırmamakta ısrar ediyor ise kusurludur ve bu takdirde oluşan zarardan müteselsilen sorumludur. Erişim sağlayıcılar ise yayınlanan hukuka aykırı içeriğe erişimin engellenmesi ile yükümlüdür. Bu noktada filtreleme konusu gündeme gelmiş ancak Avrupa Adalet Divanı erişim sağlayıcıların filtreleme yöntemini uygulamasına kesin bir dille karşı çıkarak tüm internet trafiğinin denetlenmesinin aşırıya kaçan bir tedbir olarak kişisel verilerin ihlali anlamına geleceği belirtmiştir.” şeklinde konuştu. Artık “müzik ise dinle bitsin, film ise izle bitsin” çağındayız. MSG Genel Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Barış Şensoy, istatistiklere göre Ocak-Haziran 2014 -2013 kıyaslamasına göre kartonet satışlarının düştüğünü, buna karşın streaming dijital ortamda tek kullanımda %42 artış yaşandığını belirtti. Youtube ile eser sahiplerinin içeriğini kullandıklarından elde edilen gelirin %12’sinin ödenmesi için bir anlaşma yapıldığını söyleyen Şensoy, Youtube’un tüm ülkelerde içerik sağlayıcılar ile gelir üzerinden benzer anlaşmalar yaptığına dikkat çekti. Kutlu Özmakinacı Sanatçı-Hukukçu 57 Teknoloji İlerlese de Telif Hakları Hep Varolacak Özgür SEMİZ kimdir? Mülkiye’de Kamu Yönetimi bölümünde lisans, Yönetim Bilimleri alanında (MSc) Yüksek lisans ve İngiltere’de Londra Brunel Üniversitesi Hukuk Okulu’nda Uluslararası Fikri Mülkiyet Hukuku (LLM) yüksek lisans derecesine sahip olan Özgür Semiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında, Bakanlık Müfettişi olarak görev yapmaktadır. Bir dönem, Telif Hakları Genel Müdür Yardımcılığı görevinde de bulunan Semiz, aynı zamanda, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü ve AÜ Fikri ve Sinai Haklar Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (FİSAUM) sertifika ve yüksek lisans programlarında, öğretim görevlisidir ve bu kapsamda ‘telif hakları’ ve ‘fikri haklar ve yeni teknolojiler’ gibi dersleri vermektedir. Ankara Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına devam eden Semiz, 2003 yılından buyana telif haklarının tarihsel gelişim süreci, uluslararası fikri mülkiyet politikaları, geleneksel bilgi ve folklor, internet ortamında ortaya çıkan fikri hak ihlalleri, dijital hak yönetim sistemleri, fikri haklar ve yeni teknolojiler ve AB Bilgi Toplumu Direktifi gibi konularda birçok akademik çalışma, tebliğ ve yayına sahiptir. 58 Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinde baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler ile telif haklarına konu eserlerin üretim ve tüketim kalıpları arasında nasıl bir ilişki ve etkileşim söz konusu? “Telif hakları, teknolojik gelişmelerden en fazla etkilenen hukuki konular arasında yer alıyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde kaydedilen gelişmeler, ilim ve edebiyat, müzik, sinema ve güzel sanat eserlerinin üretim, yayılım ve kamuya iletim kanalları ile tüketim kalıplarını olağanüstü bir şekilde değiştiriyor. Özellikle, bilgisayar teknolojileri, dijital içerik yaratma, çoğaltma, okuma ve çeviri araçları ile İnternet, Web 1.0, ve 2.0 gibi dijital iletişim ve içerik paylaşım teknolojileri doğmadan önce, eser nüshaları, fiziki olarak basılıp çoğaltılmakta ve bu eser nüshalarına ancak belli satış noktaları, dağıtım kanalları, kütüphaneler ve kültür merkezlerinden manuel olarak erişim sağlanabilmekte idi. Günümüzde, teknolojideki hızlı gelişmeler sonucunda, örneğin, bilgisayar veya akıllı telefonlarımız ile dünyanın herhangi bir yerinde yaratılan eserlere ve içeriğe, zaman ve mekan sınırı olmaksızın, kendi şekillendirdiğimiz tüketim tercihleri ile dijital formatta ulaşabilmekteyiz. Bu gelişmeler, eser sahipleri bakımından, ürettikleri eserleri daha geniş kitlelere ulaştırma ve yayma fırsatı verirken, kullanıcılar ve toplumun geneli bakımından da bilgiye erişim imkanlarını artırmakta, bilginin ve kültürel ürünlerin daha geniş kitlelere yayılmasına olanak sağlamaktadır. Bunun yanında, söz konusu teknolojik gelişmelerin yol açtığı olumsuzluklar da bulunmaktadır. En önemli olumsuzluk, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahipleri bakımından eserlerin çoğaltılmış nüshaları ve dağıtım kanalları üzerindeki kontrolün kaybolmasıdır. Dijital teknolojilerin sunduğu olanakların menfi yönde kullanılması, bir çok alanda olduğu gibi telif hakları alanında da ihlallerin artışına yol açmıştır.” Dijital alanda ortaya çıkan telif hakları ihlallerine karşı yine dijital çözümler bulunamaz mı? “Bu konuda, kısaca DRM olarak adlandırılan “dijital hak yönetim sistemleri” veya “teknolojik koruma yöntemleri” karşımıza çıkıyor. Teknolojik çözümler kullanılarak dijital şifreleme ve kriptolama, dijital parmak izi ve filigranlama gibi yöntem ve uygulamalar ile dijital içeriğe yetkisiz ve izinsiz erişim, çoğaltım ve yayım fiilleri engellenebilmekte; yasal olarak ulaşılan içeriğe ise yine bu teknolojiler ile zaman ve mekan yönünden erişim ve kullanım kısıtlamaları getirilebilmektedir. DRM teknolojileri, uluslararası alanda ve ulusal çerçevede hukuki düzenlemelerin de konusu yapılmıştır. Örneğin, 1998 tarihli ABD Dijital Bin Yıl Telif Hakları Kanunu, 2001 tarihli Avrupa Birliği Bilgi Toplumu Direktifi ve ülkemizde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 72. maddesi DRM teknolojilerini ve bu teknolojik çözümleri etkisiz kılmaya yönelik fiilleri, düzenlemiştir. DRM teknolojileri, dijital mecrada, eser niteliğindeki içeriğe etkin koruma sunmakla birlikte, esere yasal olarak erişim sağlayan kullanıcıların eser nüshaları üzerindeki meşru tasarruflarını da sınırlandırabilmekte ve bu bakımdan olumsuzluk yaratmaktadır. Bu teknolojiler, şahsen çoğaltma, eğitim ve öğretim amaçlı kullanım gibi geleneksel hukuk ile tanımlanmış telif hakları istisnaları ve sınırlandırmalarından kullanıcıların yararlanmasını da engellemesi nedeniyle doktrinde yoğun olarak eleştiri konusu yapılmaktadır. Diğer yandan, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin haklarının korunması yanında, kullanıcı haklarını da sınırlayan DRM teknolojilerini dijital içeriğe yerleştiren şirketler aleyhine, kullanıcılar ya da tüketicileri temsil eden sivil toplum örgütlerince sık sık yargı yoluna başvurulduğu ve bu konuda önemli yargısal kararlara imza atıldığı da görülmektedir. Örnek, “XCP” – “MediaMax” adlı DRM teknolojilerini konu edinen 2005 tarihli ABD Sony BMG Davası ile “Testify” vakası olarak bilinen 2006 tarihli Warner Müzik Fransa Da- vası, DRM teknolojilerinin kullanıcılar açısından yarattığı olumsuzluklara ilişkin önemli içtihatlar ortaya çıkarmıştır.” Bu açıklamalarınız, dijital teknolojilerin, sadece eser sahipleri açısından değil, kullanıcılar ya da tüketiciler bakımından da bir takım olumsuz sonuçlar yarattığına işaret ediyor. Buradan hareketle, telif hukuku, günümüz teknolojik gelişmelerine yetişebiliyor mu? Daha doğru bir ifade ile hukuk, teknolojinin yarattığı olumsuzluklara anında cevap verebiliyor mu? “Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler karşısında hukuk sistemi, doğası gereği daha durağan ve yavaş gelişme kaydeden bir yapıya sahip. Hukuk sistemi, toplum hayatında ortaya çıkan yeni olgu ve olayları veri kabul eder ve bunlara karşı, sonradan refleks geliştirir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişim ve değişim o kadar hızlı ki yasa yapma sürecini düşündüğümüzde, teknolojinin ortaya çıkardığı her yeni soruna hukuk sisteminin anlık ve hızlı çözümler sunması beklenmemeli. Bilişim ve teknoloji alanını ilgilendiren herhangi bir kanun taslağı metni, hazırlık sürecinden geçip kanunlaşıncaya kadar geçen süreçte, yeni bir teknolojik gelişme karşısında daha o aşamada güncelliğini yitirebiliyor; bazen tas59 lak metin yeni kanunlaştığı anda dahi eskimiş oluyor ve yeniden revizyona ihtiyaç duyulabiliyor. Bu noktada, her spesifik teknolojik gelişme ve yarattığı soruna özgü ayrı ayrı spesifik hukuki normlar geliştirmek mümkün görünmüyor. Gerçekleştirdiğimiz panelde, Ankara 3. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimi Sayın Türkay Alıca’nın da belirttiği gibi; teknolojinin sunduğu her içerik yaratma, çoğaltma, iletim ve koruma imkanı, mevcut hukuki normları yeniden test eder: ihlal mi? İstisna mı? sorularını sordurur. Mevcut hukuk çerçevesinde yargı, bu konularda duraksar, karar vermekte gecikir ve bazen de çelişkili kararlara imza atar. Bu nedenle hukuk sistemi, hızlı gelişen teknolojik araçların doğurduğu sonuçlara özgü ayrı ayrı çözüm arayışına girmek yerine, geriye doğru çekilerek genel ve soyut ilke ve esaslar doğrultusunda genel-geçer normlar yaratmaya yönelmeli ve beliren yeni uyuşmazlıklar karşısında, yargı sistemine, temel hukuki normlar çerçevesinde yeterli uzmanlıkta içtihat yaratma yetisi ve sorunlara hızlı cevap verebilme becerisi kazandırılmalıdır.” Teknoloji ve hukuk ilişkisini düşündüğümüzde, bu gelişmeler karşısında dijital alanda ve özellikle sosyal medya mecralarında telif hakları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya mı? “Telif hakları veya bu alanı düzenleyen hukuki araçlarının, bu gelişmeler karşısında tamamen etkisiz kalacağını ve ortadan kalkacağını söylemek mümkün değil. Teknolojinin gelişme hızı ve yarattığı belirsizlikler, sadece, bahsi geçen sorunları aşmayı, daha karmaşık, yavaş ve tereddütlü hale getiriyor. Ortaya çıkan bu yeni durumda, eser sahiplerinin hakları ile toplumun bilgiye ve kültür ürünlerine erişim hakkı arasındaki dengenin korunmasına hassasiyet gösterilerek ve belki de bu hakların boyutları ve sınırları yeniden yapılandırılarak, ortaya çıkan uyuşmazlıklar karşısında hukuk ve yargı sisteminin hızlı ve etkin çözümler sunma becerisinin geliştirilmesine ihtiyaç var. Teknolojik gelişmeler ne olursa olsun, telif hakları her zaman olacaktır. Ancak, bu haklar ile ilgili uyuşmazlıklar ve tartışmaların niteliği, teknoloji gibi sürekli değişim gösterecektir.” Son olarak, dijital mecralarda her bir içerik paylaşımı yapan, eser sahibi midir? Asgari düzeyde yaratıcılığı olan her bir içerik, eser niteliği kazanır mı? Sosyal medyada başkasına ait bir eserin paylaşılması halinde bu bir telif hakkı ihlali midir? ve Telif koruması bu noktada devreye girer mi? “İnternette içerik paylaşımı yapan her kişinin eser sahibi olarak tanımlanması, mümkün değil. Telif hukuku gereği, bir kişi, kendi hususiyetini taşıyan özgün nitelikteki bir eserin üretimini gerçekleştirmiş ise eser sahibi sıfatını kazanır. Sahibinin hususiyetini taşıyan, asgari yaratıcılık unsurlarını ihtiva eden ve somut olarak vücuda getirilen içerik, eser niteliğindedir. Bu nitelikte kendine ait içeriği sosyal medya 60 hesaplarında paylaşan kişiler, elbette eser sahibidir. Her hangi bir özgünlük içermeyen, günlük olay ve havadisleri belirten kısa metin, kelime, cümle veya başlık, eser niteliği kazanmaz ve telif hakkı korumasından faydalanmaz. Başkasına ait eser niteliğinde bir içeriğin, örneğin, bir makale veya şiirin, müzik eserinin ya da sanatsal unsurları ihtiva eden bir fotoğrafın, eser sahiplerinden izin alınmaksızın bizzat internette veya facebook ve twitter gibi sosyal medya hesaplarında yüklenmesi, yayımlanması veya kamuya iletimi durumunda, eser sahiplerinin telif hukuku ile korunan manevi ve mali haklarının ihlali gündeme gelebilmektedir. Ancak, burada, paylaşımın ne şekilde yapıldığı da önemli. Bu bakımdan, bir uyuşmazlık doğduğunda, her içerik paylaşımı, kendi özel koşullarında değerlendirilmeli. Örneğin, eser sahiplerinden gerekli izinler alınarak hukuki koşullara uygun içerik yayını yapan başka bir web sitesinin veya sosyal medya hesabının linkini vererek bu site ve hesaplara açıkça yönlendirme yapmak suretiyle üçüncü kişilerce içerik paylaşımı yapılması durumunda, hak ihlalinden söz edilemeyecektir. Diğer yandan hak ihlali ortaya çıktığı durumlarda, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 66 ila 76. maddeleri arasında düzenleme konusu yapılan hukuki ve cezai araçlar, hak sahiplerince devreye sokulabilir. Bunlara ek olarak, internet ortamında beliren ve telif hakkı ihlali yaratan herhangi bir içeriğin, yüklendiği ya da paylaşıldığı ağdan bir an önce kaldırılması ve ihlalin durdurulması için hak sahiplerince anılan Kanunun ek 4. maddesi çerçevesinde işlem tesis edilmesi mümkündür.” bookmarkapp Görsel Keşif Uygulaması İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte iletişim ve haber alma yöntemlerimiz değişti. Daha önceden yazılı medya üzerinden takip ettiğimiz haberleri artık dijital ortamlarda okuyoruz. Dijital ortamlar da iletişim araçlarımızın değişimine ayak uydurarak platformlar şeklinde değişik yazılımlarla haber alma özgürlüğümüzü geliştirdi. HAZIRLAYAN: Gülşah DENİZ http://tr.pinterest.com/atabinencadi/ Ç oğunluğuna sosyal medya diyebildiğimiz ve aslında teknik olarak web 2.0 ın ( internet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı sistem) kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, çift yönlü ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasının başladığı bu alan barındırdığı derin bilgi, zengin içerik ve görselliği ile klasik ve ana akım medya sistemlerinin önüne geçti. Sosyal medya kişilerin dijital ortamda birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımların bütünüdür. Sosyal ağlar sayesinde insanlar birbiriyle içerik ve bilgi paylaşıyor ve herkes aradığı içeriğe ulaşabiliyor. Sosyal ağlar sayesinde kullanıcıların ürettiği içerik zaman ve mekan sınırlama- 62 sına tabi tutulmadan, dijital dünyada bir değere dönüşüyor ve aynı zamanda kullanılan sosyal medya platformunun da itibarını yükseltiyor. Bu yazımızda sosyal medya platformlarından özellikle son 2 yıldır kullanıcı ve görüntüleme sayısının gözle görülebilir bir hızla arttığı pintereste göz atmak istedik. Pinterest Ben Silbermann, Paul Sciarra ve Evan Sharp tarafından geliştirilen, kullanıcılarını görsel bir keşife çıkaran, bu görselleri paylaşma, depolama ve aslında koleksiyon oluşturma imkanı yaratan bir web ve mobil uygulaması. Bu uygulama, kullanıcılarına ücretsiz bir kayıt ile kaydolma ve bir aktivasyon e-postası sonrasında kullanma ya da uygulamayı kullanıcının mevcut facebook, twitter ya da google plus üyelikleri mesine açık. Kullanıcılar aynı zamanda pinlenmiş bu içerikleri kaydetme olanağına da sahip. Hem kullanıcılar hem de uygulamanın ziyaretçileri için dört ana bölüm olan her şey, videolar, popüler ve hediyeler kategorileri pintereste başlamak için ideal. Pinterestte kadınların daha çok vakit geçirdiği, ortalama bir pinterest kullanıcısının bile ayda yaklaşık 90 dakika vaktini pinterestte geçirdiği, en popüler kategorilerin ise yiyecek, içecek, DIY ve el sanatları, kadın giyim, ev dekorasyonu ve seyahat olduğu 2012 yılında ABD’de yapılan bir araştırmada ortaya çıktı ve 2012 ABD başkanlık seçimlerinde First Lady adaylarının da pinterest kullanmaya başlaması pinterestin kullanıcı sayısına çarpıcı bir yükselişe sebep oldu. Sayının artmasıyla beraber markalar da pinteresti sanal mağaza olarak kullanmaya ve tüketicilerin bir ürüne nasıl tepki verdiğini keşfetmeye başladılar. Pinterest perakende işletmeler için kanıtlanmış bir satış jeneratörü haline dönüştü. ile anında kullanma opsiyonu sunuyor. Peki nedir ve nasıl kullanılır? Uygulamanın adı pin (iğne) ve interest(ilgi) kelimelerinin birleşiminden yola çıkılarak oluşturulmuş. Okullarda resimleri iğnelediğimiz panoların dijital ortamda bulunma hali pinteresti meydana getirmiş. Temel mantığı diğer sosyal medya platformlarında olduğu gibi paylaşıma dayanıyor. Pinterestin diğer platformlardan en büyük farkı bu paylaşımların yazı değil görsel ağırlıklı olması. Uygulama kullanıcıları dijital ortamda rastladıkları ve kendi ilgilerini çeken fotoğrafları uygulama üzerinde bir pano yaratarak bu panoya pinliyor(iğneliyor) ve böylelikle içerik kullanıcılar tarafından oluşturuluyor. Kullanıcılar panolarını pinterestin sunduğu kategorilerden birini seçerek kategorisel aramalarda görünmesini sağlayabiliyor. Panolar bir tatil planlama, kitaplar, ev dekorasyonu, yemekler, tarifler, doğum günü partileri, evlilik organizasyonları, arabalar, moda gibi içeriklerle donatılarak diğer kullanıcıların da paylaşımına sunuluyor. Panolarda içerik kronolojik bir sıralama ile bulunuyor. Kullanıcılar tarafından oluşturulan bu içerik diğer kullanıcıların da bu fotoğrafları “pin it” butonu ile yeniden pinlemesine (paylaşmasına) ya da beğen- Pintereste ilişkin istatistikler Pinterest’in kurulduğu tarih Mart 2010. Pinterest kullanıcılarının toplam sayısı 70 milyon. Kadın Pinterest kullanıcılarının oranı %80. Pinterest’te açılan işletme hesaplarının toplam sayısı 500 bin. Pinterest aylık sayfa gösterim sayısı 2.5 milyar. İnsan yüzü içeren Pinterest resimlerinin oranı < %20. Günlük pinlenen ortalama makale sayısı 5 milyon. Repin alan pinlerin oranı %80. Tek bir ziyarette Pinterest’te geçirilen ortalama süre 14.2 dakika. Ortalama bir kullanıcının bir ayda Pinterest’te geçirdiği süre 98 dakika. Pinterest üzerinden ürün satın alan müşterilerin ürün başına ödedikleri ortalama fiyat 140 – 180 dolar. Pinterest hesabı ile Facebook hesabını birleştiren kullanıcıların sayısı 9 milyon. Platforma sadece mobilden giriş yapan tekil ziyaretçi oranı %35. iPad üzerinde gerçekleştirilen tüm sosyal paylaşımların içinde Pinterest’in oranı %48.2. ABD’de yaşayan Pinterest kullanıcılarının oranı %60. 63 Meksika’da yaşayan Pinterest kullanıcılarının sayısı 1.2 milyon. ABD’de yaşayan aylık tekil kullanıcı sayısı 25.6 milyon. Dünyanın en çok ziyaret edilen siteleri arasında Pinterest’in sırası 49. Pinterest tarafından arttırılan toplam fon 338 milyon dolar. Bugüne kadar Pinterest’in kod yapısında yapılan değişiklik sayısı 0. Pinterest çalışanlarının sayısı 140+. En çok takipçisi olan kullanıcı Joy Cho (13.8 milyon+). En çok takipçisi olan marka Nordstrom (4.4 milyon+). En çok takipçisi olan pano Delicious (6.9 milyon+). En çok repinlenen pin Garlic Cheesy Bread (105 bin+ repin). En çok yorum yapılan pin Old Couple (800+ pin). (İstatistik için http://expandedramblings.com/ sitesinden yararlanılmıştır.) Kullanıcılar Ne Diyor? http://tr.pinterest.com/kelebenk/ Pinterest benim için trendi takip ettiğim ve dekorasyondan, cilt bakımına; modadan, ilham kaynaklarına kadar çok geniş bir yelpazede içerik sunan bir platform. Her gün olmasa da gün aşırı takip ettiğim insanların paylaşımlarına bakıyorum. Evimi bile ileride büyük ihtimal buradan aldığım tüyolar doğrultusunda dekore edeceğim. Bunun dışında global olarak trend takibi yapabildiğiniz için moda olacak parçaları çok önceden yakalayabiliyorsunuz; örneğin Türkiye’ye bu yaz bomba gibi düşen ancak geçen seneden beri Pinterest’te varolan “kimono” modası gibi. Kısacası Pinterest bir çok konuda yeni ve kaliteli içeriğe ulaşabildiğim ve keyifle takip ettiğim bir oluşum. 64 http://tr.pinterest.com/cizenbayan/ Pinterest’i ilham almak icin kullaniyorum. Basta moda, dekorasyon, mimarlik, fotograf, yemek sunumlari, dovme konularinda sevdigim gorselleri ilgili kategorilere pinliyorum. Dergileri karistirip sevdigim sayfalari yirtip mantar ilham panosuna ignelemek gibi. Bir fikir aradigimda oraya goz atiyorum aramalar yapiyorum. Gozume hos gelen seyleri biriktirdigim ve paylastigim bir platform. http://tr.pinterest.com/allegrande/ Pinteresti seviyorum çünkü; görselliğin bu denli önemli olduğu bu dönemde ulaşabileceğim en geniş görsel arşiv pinterestte Çığır İlbaş Bilişim Teknolojileri Uzmanı Geleceğin İnternet Ağı Meshnet Ü lkemizde 2007 yılı Mayıs ayında yürürlüğe giren 5651 sayılı yasa kapsamındaki erişim engelleme tedbir kararları ve yasanın metni yıllardır tartışılıyor. Geçtiğimiz Eylül ayında yasaya eklenen ve İnternet trafik bilgilerinin toplanması yetkisini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na veren madde nedeniyle tartışmalar daha da alevlendi. Telif hakları konusunda ABD kongresinde görüşülen Çevrimiçi Korsanlığı Durdurma (SOPA) ve Entellektüel Mülkiyeti Koruma (PIPA) yasaları, İnernet sansürünün küresel boyutlardaki etkilerini değerlendirmemize olanak sağladı. Söz konusu yasalar onaylansaydı video portallarında yayınlanan videolar, İnternet tabanlı bilgisayar oyunları ve telif hakkı gereksinimi olan pek çok sitenin yayını olumsuz yönde etkilenecekti. Tüm bu tartışmalar devam ederken İnternet erişimi için telekom şirketlerine gerek duymayan ve kullanıcılara ücretsiz, özgür ve denetimsiz bir internet erişimi sağlayan meshnet teknolojisi, İnternet dünyasında hızla yaygınlaşıyor. İnternet üzerindeki denetimi hiçe sayan, fişleme tartışmalarına son veren ve İnternet teknolojisindeki ezberleri bozan meshnet teknolojisi aslında çok basit bir yapıya sahip. Günümüzde İnternet erişimi için mobil şebekelere ya da karasal te- 66 lefon hatlarına ihtiyaç duyuyoruz. Meshnet teknolojisi ise uydu İnternet erişiminin gönüllü paylaşımıyla oluşan alternatif bir ağ yapısından oluşuyor. Uydu İnternet erişimine sahip kişiler, erişimlerini kablosuz yayıncılar aracılığıyla dağıtarak mesh ağlarının kurulmasına olanak sağlıyorlar. İnternet erişiminden faydalanmak isteyen kullanıcıların yapması gereken tek şey ise kablosuz modemlerini telefon bağlantılarından ayırıp mesh ağlarına bağlanacak biçimde tekrar yapılandırmak. Böylece 100 Km lik bir alan içinde ücretsiz, hızlı ve kimlik bilgisi vermeden İnternet erişimi sağlamak mümkün hale geliyor. Karasal hatlar üzerinden İnternet erişim hizmeti veren servis sağlayıcıların sözleşmelerinde İnternet paylaşımını engelleyen hükümler mevcut. Uydu İnternet teknolojisi ise kullanıcılara paylaşım yasağı getirmiyor. Bu nedenle meshnet teknolojisi kullanımının yaygınlaşmasının önünde -şimdilik- herhangi bir yasal engel bulunmuyor. “Seattle Meshnet” projesinin liderlerinden Dan Ryan, meshnet sisteminin merkezi telefon dinleme ve internet takip sistemlerini bir anlamda devre dışı bıraktığını söylüyor. Devletlerin dinleme sistemleri kurduğu telekom şebekesini kullanılmıyor. Bu nedenle kullanıcıları takip etmek büyük ölçüde zorlaşıyor. Meshnet teknolojisine bir de güvenli VPN hizmetini ekleyen kullanıcılar adeta görünmez hale geliyorlar. Meshnet ile ilgili en büyük soru işareti İnternet’in zamanla suçluların cirit attığı bir derin İnternet (deepweb) haline getirip getirmeyeceği. Sorunun yanıtı evet bile olsa hükümetlerin alabileceği herhangi bir önlem yok. Meshnet, İnternet’i merkezden dağılan erişim mimarisinden ayırıp, dağınık merkezli bir yapıya kavuşturuyor. Kitlesel meshnet kullanımının en iyi örneklerinden biri İspanya’nın Katalonya özerk bölgesinde hayata geçirildi. Oracle şirketinin eski çalışanlarından Ramon Roca, 2000’lerin başında çiftliğinde hem kendi elektriğini üretmek hem de kendi internet ağını oluşturmak istedi ve meshnet sistemine geçti. Günümüzde Roca’nın meshnet ağı Guifi.net, 21 binden fazla kablosuz erişim noktası ile Katalonya’nın neredeyse tamamına hizmet veriyor. Guifi.net internette bağımsız web sitelerini barındırmak için sunucu ve video konferans hizmetleri sunuyor, İnternet üzerinden üzerinden radyo yayınları yapıyor. Meshnet projesindeki gelişmeler ve meshnet ağına dahil olmak için gerekli teknik bilgiler projectmeshnet.org adresinde yayınlanıyor. Proje şimdilik ABD, Kanada, İngiltere, Amanya, Fransa, Rusya, Meksika, Arjantin, Brezilya ve Okyanusya bölgelerinde yaygın olarak kullanılıyor. Ülkemizde de yaygınlaşması beklenen meshnet teknolojisi, özgür internet tartışmalarına farklı bir boyut kazandıracak gibi görünüyor. bookmarkmovie SOCIAL NETWORK (SOSYAL AĞ) IMDB: 7.8 Sevgilisi tarafından terk edilen Mark, acısını tüm kızlardan çıkarmak adına Harvard Üniversitesi’nin veri tabanına sızarak kız öğrencilerin bilgilerine ulaşır ve bu bilgileri veri tabanına yükleyerek kızların güzelliklerine göre oylandıkları bir site kurar. Bu sitenin ekranında iki ayrı kızın bilgileri ve fotoğrafı çıkar ve hangisinin daha güzel olduğuna ilişkin bir oylamaya sunar. Mark bu oylamanın yapıldığı siteye Fashmash adını verir.Fashmash’ in başarısı giderek yayılır. Gizlilik ihlalleri sonucunda oluşturulan uygulama Harvard idarecilerinin de dikkatini çeker. Bunun sonucunda uygulama boyut değiştirerek sosyal medya uygulamasına döner ve üniversitenin genelinde kullanılmaya başlar. Daha sonra tüm üniversitelere ve en sonunda da Ivy League sayesinde Silikon Vadisi’nden tüm dünyaya yayılır. Sosyal medya dediğimizde ilk aklımıza gelen Facebook’un hayata geçiriliş öyküsünü anlatan Social Network filmi 3 dalda Oscar Ödülü aldı. Yapımı: 2010 ABD Tür: Dram Süre:121 dakika Yönetmen:David Fincher Oyuncular: Jesse Eisenberg, Andrew Garfield, Justin Timberlake, Brenda Song, Armie Hammer, Max Minghella, Rashida Jones, Rooney Mara Senaryo:Aaron Sorkin Yapımcı:Scott Rudin, Dana Brunetti, Michael De Luc, Cean Chaffin, Kevin Spacey KOD ADI KILIÇ BALIĞI (OPERATION SWORDFISH) IMDB: 6.5 Yapımı: ABD, Avustralya Tür: Gerilim, Aksiyon, Polisiye Süre: 1 saat 39 dakika Yönetmen: Dominic Sena Oyuncular: John Travolta, Hugh Jackman, Halle Berry Senaryo: Skip Woods Yapımcı: Jonathan Krane Group Filmin anafikri şu: Şifreyi biliyorsan, heryere girebilirsin: ABD çapında uyuşturucuyla mücadeleden sorumlu DEA, ‘Kılıçbalığı’ kod adlı operasyonunu 1986 yılında iptal eder, böylelikle 400 milyon dolar gibi yüksek miktarda kara para, kimsenin kullanamayacağı bir biçimde açıkta kalır. Aradan geçen 15 yıllık süre içinde faizlerle 9.5 milyara çıkan bu birikime Gabriel Shear göz koyar. Shear, Kara Hücre adlı gizli bir anti-terör örgütünün lideridir ve bu parayı uluslararası terörizme karşı vermekte oldukları mücadeleye kaynak olarak aktarmak ister. Fakat paraya ulaşmak için, önce özel bir güvenlik kodunu kırmak gerekir. Shear, usta bir hacker olan Stanley Jobson’ı bu işi yapmaya zorlar Shear. Tek arzusu kızı Holly’e kavuşabilmek olan bu hacker da, geçmişteki suçlarının kefaleti olarak önemli miktarda paraya muhtaçtır. 67 bookmarkevent E Ticarette Herkese Yer Var 2014 E-Ticaret Dijital Pazarlama Konferansı, 04.11.2014 tarihinde Swiss Otel Ankara’da TEB EticaretSEM iş birliği ile gerçekleştirildi. Konferansa konuşmacı olarak elektronik ticaret sektörünün dev isimlerinin yanı sıra yeni e-ticaret uygulamalarının mimarı genç girişimciler de katkıda bulundu. Kobiler diğer ticaret aktörleri dikey pazarlama çalışmalarını elektronik ticaret sayesinde yatay ticarete çevirerek kitlelere ulaştırma amaçlarına yönelik olarak konferansa katılım sağladılar. Hazırlayan:Ezgi Işık E ticaretSEM kurucusu Merter ÖZDEMİR’in moderasyonunda gerçekleştirilen sunumlarda Webnak, Gittigidiyor, Markafoni, PayPal TROfix.com, TEB, Akakce.com, Aramex Int., Webnak, Pay U, Bilginet, Fotometrik 360, Gold Dijital, Setrow, VitrinGez.com gibi bir çok e-ticaret firması katkıda bulundu. EticaretSEM kurucusu Merter ÖZDEMİR e-ticaret sektörünün yatırım yapılmayı bekleyen bir alan olduğunu ve ne kadar büyük bir potansiyel taşıdığını bir hikaye ile özetledi: “İtalya’da bir ayakkabıcı, üç oğlunu uzak ülkelerde ayakkabıcılık işlerinin nasıl yürüdüğünü, neler yapılabileceğini ve işlerini nasıl büyütebileceklerini araştırmak için görevlendirmiş. Büyük oğul önce gitmiş, uzun yollar kat etmiş en so- 68 nunda çok uzak bir ülkede kimse ayakkabı giymiyor bizim burada işimiz olamaz diye geri dönmüş. İkinci oğlu da burada kimse ayakkabı giymiyor kimseye satamayız diyerek geri dönmüş. Küçük oğul ise ülkede kimsenin ayakkabı giymediğini görünce, burada kimse ayakkabı giymiyor ilk bizim ayakkabıları giymeliler, hemen buradaki insanlara ayakkabı üretimine başlamalı ve büyük bir pazar oluşturmalıyız diye düşünerek geri dönmüş. İnternetten ticaret yapma yöntemleri kullanılarak çok daha geniş kitlelere seslenebilirsiniz. Her geçen gün daha fazla insan e ticarete değiyor ve e ticarete ilgisi büyüyor. Bu kapasiteyi bir şekilde değerlendirmek yatırımlarınızı bu yöne kanalize ederek karlılığınızı artırabilirsiniz.” Gittigidiyor.com Genel Müdürü Gülfem Toygar e-ticaretin daha fazla çeşit ürün olması, insanların Gülfem Toygar CEO-gittigidiyor.com alışveriş için fazladan zamanının artık olmaması ve fiyat karşılaştırması yapma imkânı sağlaması olduğunu belirtti. Toygar’a göre; “İnternette bir dükkân açtığınızda fiziki dükkânınızın önünden geçen insan sayısının yüzlerce katı daha fazla insana hem de 7 gün 24 saat hitap ediyorsunuz. E ticaret müşteriye Cenap Doğru PAY PAL 360 derece ulaşılabilecek yöntemler sunuyor. Müşteri size bilgisayarından, tabletinden, mobil cihazından günü her saati ulaşma imkânına sahip. Her mecradan ulaşılabilir olmak ise müşteriyi markaya karşı daha sadık kılıyor.” Pay Pal TR Ülke Direktörü Cenap Doğru ihracatın aynı pazara aynı şirketle ve aynı ürün ile geliştiğini, Türkiye’de klasik ihracat yapan firmaların ancak 3 pazara erişebilirken mobil ihracat yapan firmaların asgari 34 pazara erişebildiklerini belirtti. Doğru aynı zamanda e ihracatın girişimciler için bir fırsat ülke ekonomisi için ise önemli bir potansiyel teşkil ettiğini, Pay Pal TR’nin “Ben Kazanıyorum, Türkiye Kazanıyor” kampanyası ile e ihracata ilk adımını atıldığını belirtti. Pay U Ülke Direktörü Emre Güzer, E ticaret ortamında şirketlerin ve e ticaret yapan kuruluşların tahsilatlarını nasıl gerçekleştirecekleri ve elektronik ortama yerleştirilen alışveriş sitelerinin ödeme için bankalara nasıl entegre olacaklarını anlattı. Aramex Int., Genel Müdürü Tolgahan Bulut, e ticarette satıcının müşteriye satmaya çalışmasından ziyade müşterinin satıcıdan alma talebi ile hareket ettiğini belirterek katılımcılara işlerini geliştirmek istiyorlarsa yatırımlarını elektronik ortama çevirmeleri gerektiğini tavsiye etti. Bir başarı hikâyesi olarak ortaya çıkan ve henüz 2,5 aydır faaliyette olan Webnak, Genel Müdürü Cem K. Mimaroğlu ise sundukları mobil nakliye yönetimi uygulamalarının en makul fiyat avantajı ile sağlandığını ve tüm operasyonu mobil ortamdan izleme imkânı sunulduğunu anlattı. Emre Güler PAY U 69 iPhone 6 ve iPhone 6+ İncelemesi Türkiye Apple Store’un açılmasıyla Apple’ın merakla beklenen yeni modelleri 6 ve 6+ ülkemize de 16, 64, ve 128 gblık modelleriyle giriş yapmış bulunmakta. iPhone 6’nın en ucuz modeli 2349 TL iken, iPhone 6+’ın en ucuz fiyatı 2649 TL. iPhone 6 ve 6+ piyasaya yine 3 renkte çıkıyor: Uzay Grisi, Gri ve Altın. fiyat faktörü dışında bu iki cihaz arasında seçim yapmayı zorlaştıran pek çok faktör var, dolayısıyla biz de bir inceleme yapmak istedik S HAZIRLAYAN: Uğurcan Evci eneler boyunca Apple “tek elle kullanılabilirlik” konusuna yüksek önem verip iPhone’un boyutlarını 4 inçin üstüne çıkarmamıştı. Ancak son zamanlarda marketteki açık ara en küçük telefon haline gelmesi ve phablet cihazlara olan ilginin artması Apple’ı da ekranı büyütmeye teşvik etti gibi görünüyor. Dolayısıyla yeni iPhonelarımız iki farklı boyutta gelmiş, birisi 4.7, plus olan model ise 5.5 inç boyutunda. 70 Boyut büyümesini duyduğumuzda ilk akla gelen tabi ki taşınabilirlik. Yaptığım gözlemlemelere göre 5.5” versiyon gerçekten büyük boyutlara sahip. Özellikle Apple’ın telefondaki çerçeve boyutunu hala inceltmemesi telefonu daha da büyük bir hale getiriyor. Dolayısıyla 5.5 inçlik versiyon telefonunu cebinde rahat taşımak isteyenler, gerekse tek elle kullanıma önem veren kullanıcılar için biraz sıkıntılı olabilir. Ancak büyük ekran isteyenler için her türlü mükemmel bir seçenek. Cepte taşıma gibi bir endişeniz yoksa ve büyük ekran daha çok işinize geliyorsa bu mode- li kesinlikle düşünebilirsiniz. Tasarım olarak bir diğer farklılıksa telefonun artık daha da incelmiş olması. Bu incelme iPhone 6+ modelinde bükülme problemine yol açmış gibi gözükse de, telefon piyasasındaki incelme çılgınlığı bu tarz problemlerin düşünülmesinin önüne geçmiş gibi duruyor. Ekran boyutu dışında telefondaki yenilikler Apple cihazlarda genel olarak görebileceğimiz yenilikler diyebiliriz. İki telefon da artık daha hızlı bir işlemciye (A8) sahip, ikisinin de kamerası daha iyi, ikisinin de Wi-Fi teknolojileri daha gelişmiş... Yani neredeyse her nesil iPhone’da görebileceğimiz yenilikler toplamda 8. Nesil iPhonelarda da gözlemlenebilmekte. Bunun yanında bu tarz yeniliklerin neredeyse hepsi aynıyken, ekran çözünürlüğü ve ppi derinliği konusunda Apple iki telefona da aynı cömertlikte davranmamış. iPhone 6 1344*750 çözünürlüğe sahipken, iPhone 6+ Full HD çözünürlük olan 1920*1080 çözünürlüğe sahip. Her ne kadar gözümüz belli bir çözünürlük üstünü kolay kolay algılayamasa da iki telefon arasındaki bu farklılık bazı kullanıcıların fikirlerini değiştirebilir diye düşünmekteyim. Kişisel fikrim, iki ekranın da – iPhone 4’ten beri kullanılan iPhone ekranları gibi – mükemmel bir görsellik sunduğu. iPhone denince akla gelen konulardan ilki de maalesef ki pil ömrü. İki telefon da haliyle yeni ve daha büyük pillere sahip. Ancak ekranın ve işlemcinin daha çok enerji harcadığını düşünürsek pil ömrünün çok da fazla artmadığını söyleyebiliriz. Eski nesillere göre belki %10 civarı bir artış vardır; ama öyle çok büyük bir fark beklenmemesi gerekiyor. Bunun yanında bazı yorumlara göre 6+ modelinin şarjı daha uzun süre gitmekte; ancak ben böyle bir şey fark edemedim. Ekran büyümesi demek yeni uygulamaların güncellen- mesi demek tabii ki. Şu anda Apple’ın kendi uygulamaları dışında 6 serisi için özel olarak güncellenmiş uygulama pek bulunmuyor. Bunun yanında uygulamalar kendilerini “upscale” ederek ekrana çok güzel uyum sağlayabiliyorlar, üstelik iPhone 5 çıktığındaki gibi siyah bantlar da görmüyoruz bu sefer. Kindle uygulaması, ya da pek çok oyun iPhone 6 serisi ile mükemmel bir uyum sağlamış durumda. Performans konusunda, iki telefon da aynı işlemcilere sahip olduğundan neredeyse aynı hızda olduklarını söyleyebiliriz. Yani birisinin öbüründen daha hızlı olacağını düşünmemize pek de gerek yok. Telefon çıktığında ilk ortaya çıkan skandallardan birisi – daha önce de bahsedildiği gibi – telefonun kolayca bükülebilmesiydi. Özellikle iPhone 6+ modelini etkileyen bu problem, telefonun elle rahatça bükülebilmesiyle kanıtlanıyor. Bunun günlük kullanımda cebe telefonu koyduğumuzda bile bükülme olabileceğini gösterdiği, ve telefonun büyük bir hatası olduğu düşünülüyor. Apple bu konuyu henüz kabul etmemiş olsa da, Apple Storelarda bükülmüş telefon problemli telefonların rahatça değiştirildiği duyumları internette görülebiliyor. Son olarak, iPhone 6 ve 6+’ın çıkmasıyla Apple’da bir cihazın satışına son verildi. 4s modeli artık Apple Storelardan satın alınamayacak. Kısacası, ekranını büyüterek phablet sektörüne girmeye çalışan Apple’ın başarılı olup olamayacağını yakın zamanda görebileceğiz gibi duruyor. Her ne kadar – her iPhone’da yaşandığı gibi – skandallarla başlamış olsa da, iPhone 6 ve iPhone 6+ şimdilik başarılı gibi gözükmekle birlikte, büyük ekran seven Android kullanıcılarını da etkileyebilecek gibi. 71 Bu Dünya Yalan Dünya Bilişim çağı olarak nitelendirdiğimiz bir zaman diliminde yaşadığımızın farkındayız. Bu dönemde internet ile yapılamayacak neredeyse hiçbir şey kalmadı. Küçük büyük herkesin bir sosyal ağda olduğu, görüşemediği arkadaşlarıyla bu yolla iletişim kurduğu değişmez bir gerçek. Bu durumun hayatımıza kattığı artıların yanında eksilerinin lafı olmayacak kadar az olmasına rağmen bu eksileri göz ardı etmememiz gerek. Geçen dinlediğim bir panelde konuşmacılardan biri, “ Sosyal medya mutfağın ön tarafı, çevremizdekilere sunmak istediklerimizi sosyal medya aracılığı ile sunuyoruz. Ancak bu mutfağın bir de arka tarafı var ki; orası paylaşmak istemediğimiz şeylerden ibaret.” Demişti. Bu cümleler bende yer edinmiş olacak ki kendimi bu yazıyı yazarken buldum. S HAZIRLAYAN: Şeyma İrem Kaya osyal medyada herkes mutlu, herkes iyi, herkes adil, kimsenin bir sıkıntısı yok, her şey dört dörtlük gibi görünüyor. “Dışı seni içi beni yakar” durumunun söz konusu olduğu bir sosyal medya bilinci var insanlarımızda. Samimiyetten uzaklaşılan sadece şekilcilikle yürütülen arkadaşlıkların ortaya çıkmasına sebep olan bir sosyal medya bilinci… Örneğin; Facebook’da yakın olmadığımız bir arkadaşımız, nasılsın? Dedi ve biz de iyiyim diye cevap verdik. Zaten iyiyim demekten başka verilebilecek bir cevap var mı ki? Neden derseniz hayatınızda yaşadığınız sıkıntılarımızı gerçek dostlarımıza anlatırız; sadece 72 bir arkadaş diye nitelendirdiğimiz birilerine anlatmayız değil mi? Bu nedenle dostluklarımıza sadece sosyal ağ dostluğu olarak bakmamalıyız ve kendimizi bilgisayarın başına kilitlememeli; dışarıdaki hayattan soyutlanmamalıyız. Bir de unutmadan zamanın gereklerine göre şekillenen bir kitle var ki o zamanın gereklerinin yerine getirmeyenleri topa tutarlar maazallah. Siyasi bir olay olmuştur ona göre paylaşım yapar, insanlık dersi almamız gereken bir olay olmuştur ona göre paylaşım yapar, bir söz okur kendisini, kimliğini hiç yansıtmasa dahi prim yapmak adına paylaşır, aksini iddia edeni topa tutar. İşte böyle şekilci, böyle sığ bir anlayışla ilerleyen sosyal medyanın ne kadar sağlıklı olmasını bekleyebiliriz ki? Yapılan bir ankete göre vatandaşımız sosyal medyanın daha da genel olarak düşünürsek internetin bizi kötü etkilediği kanaatinde ve bu durumdan korkuyor. Bilinçsiz kullanılan bir sosyal medyadan ve kullanıcı kitlesinden dolayı interneti suçlamak ya da bizi kötü etkilediği kanaatine varmak doğru değil. Çünkü internet sosyal medyadan ibaret değil. Olaya bu gözle bakmamak gerekiyor, internet tek tıkla dünyanın öbür ucuna ulaşabilme imkanını sağlıyor bizlere. Yani biz interneti yararlı kullanmak istesek fazlasıyla faydalanabiliriz. Burada en büyük hata bizlerde, elimizde günden güne gelişmemizi sağlayacak bir potansiyel var ve o potansiyelin nasıl kullanılacağını belirleyenler bizleriz. Sosyal medya aracığı ile içsel olarak yalnızlaşmamızın en büyük nedeni, bizim birbirimizi etkileyerek, kendimizi olmak istediğimiz insan gibi göstermeye çalışma çabalarımız. Sosyal medyada ne kadar mutluymuş, iyiymiş, her şey yolundaymış gibi davranırsak hayatımız o kadar güzelleşecek zannediyoruz. Sosyal medyada oluşturduğumuz profil ile gerçek hayatımızın arasına sıkışmaya başlayacağımızı fark edemiyoruz. Bu durumu yine bir mutfak örneğiyle anlatmak istersek, “Yemeğe misafiriniz gelecek ama siz yemek yapmayı bilmiyorsunuz. Yemek yapmama gibi bir şansınız yok ve yemek yapmayı öğrenecek kadar da vakit yok; daha önce Facebook’da, Instagram’da kendiniz yapmış gibi yemek fotoğrafları paylaştınız. Çevrenizdeki herkes de o yemekleri sizin yaptığınızı düşündü ve bu güzel tatları bir de biz tadalım diye size geliyorlar. Bu durumda, yemek yapmayı bilmediğinize göre yemekleri dışarıdan sipariş edip masayı düzenlemeye başlayacaksınız demektir. “ Şimdi durum değerlendirmesi yapalım; misafirler o yemeklerin hazır olduğunu düşünmez çünkü hazır yemek alıp önlerine koyacak olsaydınız zaten onları dışarıda yemek yemeğe davet ederdiniz, değil mi? İşte sosyal medya da böyle, siz insanlara kendinizle ilgili ne kadarını gösterirseniz insanlar da sizinle ilgili o kadarını bilir. Önemli olan dertlerinizi yansıtıp yansıtmamanız değil.Önemli olan sadece ve sadece kendiniz olmanız. Kimse size Facebook’ta duvarınıza eşimle kavga ettim, işimle ilgili sorunlarım var yazın demiyor ki. Sadece olmadığınız biriymiş gibi görünmemenizi ifade etmek istiyor. Eğer öyle görünürseniz benim bir kazancım olur mu? Hayır. Kaybım olur mu? Hayır. Bu yazdıklarım, eleştiriden ziyade herkesin zihninde kurduğu ama kimsenin bir türlü dile getiremediği sorunların dile getirilişi aslında. Sürekli olarak bir sosyal ağda insanlarla iletişim kurmanın mümkün olmadığını kabullensek, ağ üzerindeki hayatımızın dışında bir de fiziki bir hayatımızın olduğu bilinciyle hareket etsek, belki de her şey daha güzel olur. 73 backtothefuture Geleceğe Dönebildik Mi? 1980’li ve 1990’lı yıllara damgasını vuran, sinema gösterimlerinin ardından Türk Televizyonlarında neredeyse ayda bir tekrar tekrar yayınlanan Geleceğe Dönüş filmini hepimiz izledik, hatta ezberledik. Son yıllarda da, internette “işte Marty’nin geleğe döndüğü yıl” başlıklarıyla bir çok sahte tarihle karşılaştık. İşin aslı, hiç biri gerçek değildi. Gerçek tarih 21 Ekim 2015, yani yaklaşık bir yıl sonra. 74 G eleceğe Dönüş 2 filminde Marty 21 ekim 2015’e gitmiş, orada hava kaykayıyla geziyor, uçan arabalara biniyor, kendiliğinden üstüne göre küçülen elbiseler giyiyordu. Peki biz bu tarihe bir kala Geleceğe Dönebildik mi? Cevap “Hayır”. Aslında, filmden gerçek olanlar da yok değil. Örneğin, Nike 2015’te Geleceğe dönüş 2’deki ayakkabının aynısını piyasaya sunmaya hazırlanıyor. Filmdeki gelecek TV’leri de şimdinin büyük ekran Led TV leri ile birebir aynı. Marty patronuyla görüntülü konuşma yapıyor ki, bu da günümüz teknolojisi ile hiç de zor değil. Marty’nin akıllı gözlüğü de google class’ı çağıştırıyor. kadar Geleceğe Dönüş’ü ne kadar yakalayabileceğini izleyeceğiz. 21 Ekim 2015’e tüm dünyada ilgi büyük. www.october212015.com isimli sitede geri sayım devam ediyor. Türk ve yabancı forumlarda, sosyal medya gruplarında da 21 Ekim 2015 için etkinlikler organize ediliyor. Diğer yandan, Universal Studios Orlando ve Hollywood’dan 2007’de kaldırılan Back to the Future Ride’ın hem Geleceğe Dönüş 1’in 30. Yılı sebebiyle, hem de 21 Ekim 2015 kutlamaları için tekrar inşa edileceği konuşulsa da Universal’dan herhangi bir doğrulama henüz yok. Filmde öngörülmeyen, ama teknolojinin bize sunabildiği ekstra yenilikler de yok değil. Örneğin cep telefonu, Geleceğe Dönüş 2’de yok. Öyleyse, bilim her zaman bilim kurguyu takip eder sözünü hatırlayıp, bilim adamlarının 21 Ekim 2015’e 75 bookmarkapp Bitaksi Taksi bulmakta sıkıntı mı çekiyorsunuz? Bilmediğiniz yerlerde taksiye binmekten çekiniyor musunuz? Yoksa nakitiniz mi yok? Bunlar artık pek de sıkıntı değil, çünkü Bitaksi uygulaması bu sıkıntılarınızı çözmek için yayında! HAZIRLAYAN: Uğurcan Evci T 76 elefonumuz üzerinden taksi çağırmaya yarayan Bitaksi uygulaması artık Ankara’da! İstanbul ile birlikte Ankara’ya da açılan bu uygulamanın gelin neler yapabildiğine, ne gibi yararlar sağladığına bakalım. Bitaksi’nin en çok üstünde durduğu özellik kredi kartıyla ödeme yapmaya izin vermesi. Taksiyi çağırdığımızda karşımıza gelen ekranda bize kredi kartıyla mı yoksa nakit mi ödeme yapmak istediğimiz soruluyor. Kredi kartı seçeneğini seçersek, yolculuk sonunda telefonunuzla uygulamayı açtığınızda direkt olarak nerede olduğunuzu harita üzerinde görebiliyorsunuz. Ekranın alt kısmında çıkan sarı tuşa dokunduğunuzda taksi çağrısı yapılıyor, bir taksi şöförü bunu kabul ettiğinde şöförün bilgileri ve yaklaşık kaç dakika içinde orada olacağını görebiliyorsunuz. Yolculuk bittiğinde de kredi kartıyla ödeme seçtiyseniz onayınızı veriyorsunuz. Dolayısıyla kullanımında kompleks bir yan yok. Ayrıca, illa ki bulunduğunuz yere çağırmak zorunda değilsiniz. Haritada seçeceğiniz herhangi bir yere de taksi gönderebiliyorsunuz. Yani bir arkadaşınız için taksi çağırmanız gerekiyorsa bunu da uygulama üzerinden rahatça yapabilirsiniz. Son olarak, Bitaksi uygulaması kampanya açısından da oldukça cömert diyebiliriz. Uygulama, Ankara’daki ilk günlerinde herkese gün içinde kullandıkları ilk taksi için 20 lira indirim veriyordu. Yani 18 liralık bir yere gidiyorsanız aslında bedavaya gidiyordunuz. Bunun yanında uzunca bir süre için öğrenci indirimi de yapıldı ve bu indirim sayesinde öğrenciler her gün 10 lira indirim kazandı. Son olaraksa arkadaşını davet ettiğinizde, hem size hem de davet ettiğiniz arkadaşınıza 10 liralık indirim verildi. Bu cömert kampanyalar devam ettiği sürece Bitaksi’nin git gide popülerleşeceğini rahatça söyleyebiliriz. taksi şöförü yolculuk miktarını telefona giriyor, siz de kendi telefonunuzdan onay veriyorsunuz ve hiçbir nakit alışverişinde bulunmadan ödediğiniz ücret taksi şöförünün hesabına geçiyor. Özellikle nakit yerine kredi kartı kullanımını tercih eden kullanıcılar için oldukça ilgi çekici bir özellik olmalı. Bitaksi Apple Application Store ve Google Play Market’ten ücretsiz olarak indirilebilir. Uygulamanın ikinci yararlı yanıysa belli bir güvenlik sağlaması. Taksiyi çağırdığımızda taksi şöförünün adı, soyadı, telefon numarası, fotoğrafı, aracının plakası ve bundan önceki yolculuklardan aldığı ortalama puanı görüyoruz. Yolculuk bittiğindeyse taksi şöförüne 5 üzerinden bir puan verip yorum yapabiliyoruz, bir sorun yaşadıysak bunu Bitaksi’ye bildirebiliyoruz. Öğrenebildiğime göre sıkıntı yaratan sürücüleri sistem dışına atarak sistemin güvenli kalmasına özen gösteriliyor. Artık taksi şöförü sizi uzun yoldan götürecek mi, kısa mesafe diye almayacak mı, ya da size karşı kaba bir tavırda bulunacak mı sorularını kafanıza takmanıza gerek yok, çünkü Bitaksi bunun yaşanmaması için elinden geleni yapıyor. Uygulama sayesinde gideceğimiz yerin ortalama ne kadar yazacağını ve hangi rotaların tercih edilebileceğini de görüyoruz. Bunun yanında taksiyi harita üzerinden an ve an takip edip, hedefimize yaklaşıp yaklaşmadığını görebiliyoruz. Uygulamanın kullanımı oldukça basit. İnternete bağlı 77 Yunus Balı Adli Bilişim Uzmanı Gelişmiş Ülke Bilişimcisiyle Gelişmemiş Ülke Bilişimcisi Arasında Bazı Davranış Farkları… 78 Gelişmiş ülke bilişimcisi Gelişmemiş ülke bilişimcisi Sorulan bir konunun cevabını biliyorsa cevap vermeye çalışır. Bilmiyorsa; - “I don’t know(bilmiyorum)” veya - “I have never tested it (Hiç test etmedim)” diye cevap verir. Cevabı bilip bilmemesi önemli değildir. Muhakkak bir şeyler söyler ya da söylemesi gerektiğini düşünür. O söylediği şey sorunun cevabı mı değil mi bu önemli değildir. Çünkü “bilmiyorum” demeyi kendine yediremez. Ayrıca arada başka konulara da dalar. Bakarsınız o kadar lafın sonunda sorunuza cevap alamıyorsunuz, “Amaaan tamam neyse, sussun bari” diye “tamam anladım” demek zorunda kalırsınız. Öyle deyince “hah, iyi kurtardık durumu” diye düşünerek susar. Belirli bir iş, çalışma düzeni ve planı vardır ve bir konuda “oturup detaylı olarak konuşalım” dediğinizde 2 gün sonrası için “How about Wednesday, at 12:00 (Çarşamba 12’ye ne dersin” gibi bir cümle kurar. Bir konuda “oturup detaylı olarak konuşalım” dediğinizde “Tamam bir ara otururuz, hallederiz, yaparız, inşallah, maşallah vs” şeyler söyler. Ama zaman filan belirtmez, dolayısıyla ne zaman oturup konuşacağınız da aslında belli değildir. Zaten o müsait olunca siz olmazsınız, siz olunca da o olmaz. Derken, unutulur gider. Ya da tesadüfen aylar sonra bir yerde filan karşılaşırsanız “yaaa hani konuşacaktık…” diye başlarsınız ve süreç başa döner. Cep telefonunu lazım oldukça kullanır. Dolayısıyla o konuşurken siz dinlediğiniz gibi siz konuşurken de o dinler. Elinde sürekli telefonuyla yaşar. Kimi zaman da kulağından kulaklık veya bluetooth aygıtları görünür. Boynundan, karın bölgesinden, kol ağzından, kulağının çevresinden orasından burasından kablolar göze çarpar. Siz sorduğu bir soruya cevap verirken dahi telefonu çalınca telefona cevap verir. Telefonla konuşması bitince siz nezaketen konuyu baştan ele alırsınız. Ama devamını getirmeniz ne mümkündür. Yine telefonu çalar ve gelen tüm telefonlara hemen bakması şarttır. “Meşgul” veya “sessize almak” diye bir fonksiyondan habersiz gibidir. Artık baktınız uzun süreli diyalog kurulamıyor, kısaca bir şeyler söyleyip işinize dönmek istersiniz. Bilimsel etkinliklerde sunum yapacağı zaman kendisine ayrılan süre kadar konuşur. Tam dakikasında başlar ve dakikasında bitirir. Bilimsel etkinliklerde konuştukça konuşur. Süreyi aştığı ve diğer konuşmacıları beklettiği için gelen uyarılara kulak asmaz. Ayrıca da anlattıklarının bu kadar kısa zamana sığmayacağını söyler. Zaten sunum yaparken de ya mikrofonu çalışmaz, ya projeksiyon arızalanır, ya da sunumundaki bir multimedya uygulaması açılmaz. Genelde bir tane e-maili vardır. E-mail gönderirsiniz ve cevap alırsınız. Bilgisayarla ilgili “John, şunu nasıl yapıyorduk” gibi kolay bir şeyi sorsanız dahi, hemen gelip gösterir ve çekinerek sorduğunuzu gördüğü için de sizi rahatlatmak için “I know, it is a little bit difficult, most people forget it” (Biliyorum, birazcık zor, çoğu insan unutuyor) der. Yapılacak bir teknik iş, arıza, bakım, tamir, vb işlem var ise, alet çantasıyla gelir, “Merhaba” der, sessizce çalışır, kurulumlarda sessizce bekler, işini tam yapar ve gider. (Çalışırken siz konuşursanız konuşur, konuşmazsanız o da konuşmaz.) Genelde bir kaç tane e-mail adresi vardır. Kurumsal e-maili ya çalışmaz ya da bilmem ne politikasına takıldığı için e-mailleriniz size geri gelir. Diğer e-mailine mesajı gönderirsiniz. Ancak ona da cevap gelmeyebilir. O nedenle cevap alamadığınız zaman telefonla da aramak zorunda kalırsınız. Arayınca da “Yaaaa ben o maili kullanmıyordum, başka bir mailim daha var ona gönder” der. Size bambaşka bir e-mail adresi daha verir. bookmarkbook Dijital Kale U lusal Güvenlik Teşkilatı dünyanın kaderini değiştirecek ve dijital ortamdaki tüm şifreli metinleri bilecek özel bir bilgisayar üretir. Ne var ki, günün birinde bu özel bilgisayar karşılaştığı esrarengiz bir şifreyi çözemez. Ve kriptoloji uzmanı, zeki ve güzel Susan Fletcher göreve çağrılır. Genç kadın korkunç bir gerçekle yüzleşir. Silahlarla ya da bombalarla değil, Amerika Birleşik Devletleri'nin en güçlü haber alma örgütü olan Ulusal Güvenlik Teşkilatı çözülemez bir şifreyle rehin alınmıştır. Sırlar ve yalanlar fırtınasına yakalanan Fletcher inandığı teşkilatı kurtarma savaşı verir. Dörtbir yandan ihanete uğrayan güzel kadın yalnızca ülkesini değil, kendi canını ve sevdiği erkeği de kurtarmaya çalışır... Dan Brown’ın tüm dünyada ilgi gören kitaplarının en bilinenlerinden biri olan Dijital Kale, Dan Brown’ın ilk eseri olma özelliğini de taşısa da herhangi bir acemilik belirtisi göstermiyor. Yazarın 1996 yılında yazdığı kitapta kurguladığı teknolojik ögelerin halen dahi güncelliğinden bir şey kaybetmemesi şaşırtıcı bir zeka ürünü olduğunu ispat ediyor. Kitabın Yazarı: Çeviren: Yayınevi: Kitap Türü: Yayınlandığı Yıl: Sayfa Sayısı: Orijinal Adı: İlk Yayınlandığı Yıl Dan Brown Sezer Soner ODTÜ Yayıncılık Macera 2004 448 Digital Fortress 1998 Sistem H issedarlarına yapacağı sunumda, kurucusu olduğu yazılım şirketinin geliştirdiği ve Google’la rekabet edebilecek arama motorunu tanıtan Marc, yarattığı yapay zekânın yalnızca birkaç küçük kusuru olduğunu düşünür. Yazılımın hazırlanmasında çalışan iki programcının esrarengiz ölümünden sonra, virüsün dünyadaki internet ağına hızla yayıldığı ve ulaştığı her yerde korkunç bir kaos ve yıkım yarattığı anlaşıldığında, işlemediği iki cinayetin zanlısı olarak aranmaya başlanır. Eski çalışanı Lisa ile birlikte bu yapay zekânın üstesinden gelip dünyayı kurtaracak bir antivirüs programı yazmak için ölümüne bir savaşa girişirler. Bilgisayarlarının, açıp kapadıkları basit makineler olduğunu düşünenler! Düğmeye basmadan önce bir kez daha düşünün! Bilgisayarlar, hackerlar ve yazılımlara meraklı kişilerin çok seveceğini düşündüğümüz bu kitabın yazarı yapay zeka üzerine doktora yapmış ve multimedya ile yazılım üzerine iş yapan şirketlerin sahibi. Bu yüzden “Sistem” size daha da gerçekçi gelecek. Kitabın Yazarı: Çeviren: Yayınevi: Kitap Türü: Baskı yılı: Sayfa sayısı: Orijinal Adı: Karl Olsberg Ömürnaz Kurt Can Yayınları Macera 2010 376 Das System 79 bookmarkquiz Teknoloji Hayatının Neresinde? Bilgisayarlar, notebooklar, tabletler, akıllı telefonlar, akıllı televizyonlar, akıllı evler derken hayatımızın her köşesi teknolojik aletler ve sistemler ile kaplanmış bir hal aldı. Peki sen bu çağa ayak uydurabildin mi? Teknoloji hayatının neresinde? Bunu öğrenmenin bir yolu var; o da bu testi çözmek. Haydi testimizi çözmeye başlayalım o zaman. 1) Uyandıktan sonra ilk yaptığım şey… a) Su içmek b) Dişimi fırçalamak c) Saate bakmak d) Telefonumdaki bildirimlere bakmak 2) Uyurken telefonumu… a) Odanın dışında bir yere bırakırım b) Uçuş moduna alırım c) Odamdaki masanın üstüne bırakırım d) Yastığımın yanında durur 3) Uyumadan önce en son… a) Odamın ışığını kapatırım b) Alarmımı kurarım c) Telefonumdan oyun oynarım d) Facebook’a bir göz atarım 4) Dışarıda arkadaş grubunuzla yemek yemeğe gittiniz ve birden sohbet kesildi… a) Konuşmak için yeni bir konu bulmaya çalışırım b) Sabah gazetede okudum bir haberden bahsederim c) Bu akıllı telefonlar iyi ki varlar der ve Twitter’a bakarım d) “Hesabı isteyelim mi?” derim 5) İş yerindesin ve sabahtan beri aralıksız çalıştın. 5 dakikalık bir mola vereyim dedin… a) Kalkıp kendine bir kahve alırsın b) Whatsapp’ta arkadaşların neler yazmış onlara bakarsın c) Snapchat’ten arkadaşlarına “5 dk. Mola” yazarak bir fotoğraf atarsın d) İnstagram’da neler paylaşılmış diye bakarsın 6) Fotoğraf çekmek için en çok kullandığı şey… a) Fotoğraf makinen b) Profesyonel fotoğraf makinen c) Tabletin d) Telefonun 7) Çantana bir baktın ...... evde unutmuşsun. Boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelirse seni daha iyi tanımlamış olur? a) Bu gün son günü olan elektrik faturasını b) Anahtarlarını c) Tabletini d) Okumayı planladığın kitabını 8) Nereden müzik dinlemeyi tercih edersin? a) Odamdaki radyodan 80 b) Tv’deki müzik kanallarından c) Telefonumdaki radyodan d) Telefonuma indirdiğim müzik app’lerinden Cevapların çoğunlukla A ise, sen teknolojiye ne gerek var diyenlerdensin. Hayatındaki alışkanlıklarını kolay kolay değiştiremeyen, en iyi yol bildiğim yoldur diyen birisin. Bu nedenle teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin sen bu gelişime ayak uydurmamaya niyetlisin. Bu nedenle teknolojinin senin hayatındaki yerini “Telefonum arama yapabiliyor, mesaj atabiliyor başka da bir özelliğe gerek yok.” Cümleleri ile tanımlamak mümkün. Cevapların çoğunlukla B ise, sen teknolojik gelişmelerden haberdar olurum ama hayatımın her aşamasında onlara yer vermem diyenlerdensin. Bunun nedeni ise “Her şeyin fazlası zarardır.” felsefen olsa gerek. Ancak unutmamak gerek, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi olmasa ev işleri bu kadar kolaylaşmazdı. Bu nedenle gelişmelere açık olman ve hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan projeleri desteklemen gerek. Cevapların çoğunlukla C ise, evet sen bir teknoloji seversin. Günden güne kendimi geliştirmeliyim ve ileriye doğru adım atmalıyım diye düşünüyorsun. İnternetin ve akıllı aletlerin hayatını kolaylaştırdığını düşünüyorsun. Bu nedenle de bu aletleri hayatına entegre ederek yaşamaya çalışıyorsun. Evde, işte, tatilde, her zaman her yerde dünyadan ve gündemden haber alarak yaşayanlardansın. Cevapların çoğunlukla D ise, sen bir bağımlısın desek yeridir. Gazete okuyacaksan internetten, gündemden kısa kesitlerle bilgi edinmek istersen Twitter’dan, arkadaşların nerelerde ne yapıyor bilmek istiyorsan Facebook ve Swarm’dan yararlanırsın. Evdeki her şey akıllı olsaydı ne güzel olurdu diye düşünenlerdensin. En doğrusu da bu değil mi? Gelişen çağa ayak uydurmak ve o çağ ile birlikte gelişmek senin felsefen.