Sosyal - Bilişim ve Yaşam Dergisi

Transkript

Sosyal - Bilişim ve Yaşam Dergisi
IT. Business. 100%.
New Perspectives in IT Business
16-20 Mart / March 2015
Hannover Almanya / Germany
Dünya’nın 1 No’lu ICT Platformunda yerinizi Alın!!
ICT Sektörünün en son trendlerinin yer aldığı CeBIT bu yıl
16-20 Mart 2015 tarihlerinde Hannover’de kapılarını açıyor.
30 Aralık 2014’e kadar CeBIT Hannover
standınızı ayırtın avantajlardan yararlanın!
CeBIT 2015’te öne çıkan konu başlıkları:
Digital Business Solutions
ECM, Input / Output Solutions
ERP, CRM, BI & Commerce
Global Business IT / International Business Area
Business security
Research & Innovation
DatacenterDynamics@CeBIT
Communication & Networks
Special Displays
www.cebit.de
[email protected]
0212 334 69 00
Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş.
Tel
Fax
: 0212 334 69 00
: 0212 334 69 34
Email : [email protected]
[email protected]
CeBIT
ver
Hanno mi
ono
T.C. Ek ığı
l
Bakan ir.
lid
destek
Bizi takip edin / Follow us
bookmarkeditorial
Eralp Bilgi Teknolojileri Eğitim İletişim Danışmanlık
Organizasyon Yayıncılık Limited Şirketi Adına İmtiyaz Sahibi
ve Genel Yayın Yönetmeni
Ayşe Civelek
Yayın Koordinatörü
(Sorumlu Yazı İşleri Müdürü)
Uğurcan EVCİ
Editör
Yalın KULEYİN
Art Director
Erkan EŞME
Reklam Temsilcileri
Fatma GÜRER
Satı KELKİT
Mali İşler Koordinatörü
Harun ÖZTÜRK
Hukuk Danışmanları
Yarının Mimarı
Bu Gündür!
G
ünümüz, teknolojiyi evlerimize ve ceplerimize hatta hatta
düşüncelerimizin derinliklerine işlemiş durumda. Anılarımızı
bile sanal dünyaya işlemekte olduğumuz bu çağda, Bookmark olarak teknolojinin hayatımıza nasıl dahil olduğunu bu
günün ışığında yarını nasıl şekillendirdiğini sizlerle paylaşmak üzere bir kez daha yola çıkıyoruz.
Av. Özgür ERALP
Av. Özge EVCİ ERALP
Av. Ezgi IŞIK
Sektör Danışmanı
Nezih KULEYİN
Bookmark Dergisi’nin imtiyaz ve yayın hakkı Eralp Bilgi
Teknolojileri Eğitim İletişim Danışmanlık Organizasyon
Yayıncılık Limited Şirketi’ne aittir.
Mersis No : 1678768864632912
Yönetim Yeri
Sosyal Medya konu başlığı ile yola çıkan ve Antalya’da bilişim profesyonellerini 9. kez buluşturan ITP ’14 ü, diğer yandan CeBIT Global Konferansların
“Medya ve Sosyal Medya Hukuku” oturumunu sizlerle buluşturuyoruz.
Takip edemediğiniz bilişim etkinliklerini sizin için kayda almaya devam ediyor ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) işbirliği ile Ankara’da gerçekleştirilen “Dijital İletişim
Çağında Sosyal Medya ve Fikri Haklar” seminerini de sizlerle paylaşmak
istiyoruz.
GMK Bulvarı No:39/24 Maltepe/ANKARA
Tel: 0312 231 32 64
Faks: 0312 231 20 77
www.bookmark.com.tr
[email protected]
Baskı
AJANS-TÜRK Basın ve Basım A.Ş.
İstanbul Yolu 7. Km. Necdet EVLİYAGİL Caddesi
No:24 ANKARA Tel: 0312 278 08 24
Basım Tarihi
01.12.2014
Yayının Türü
Hayatımızın her anını kucaklayan teknoloji, tüm alışkanlıklarımızı da yönlendirmeye başlamış durumda. Yepyeni E-para mevzuatını, Teknokent avantajlarını irdeliyor, blogları ve instagram hesaplarıyla hem fenomen hem de
öncü haline gelen internetin ünlü annelerini sizler için biraraya getiriyoruz.
Öldükten sonra internet ortamındaki dijital hesaplarımız ne olacağı sorusunu merak ediyorsanız, dijital mirasınızı garanti altına almak için neler yapmanız gerektiğinin cevabını da bu sayımızda bulabileceğinizi umuyoruz.
Sonra okumak için not almaya zaman bulamayacağınız ilginç içerikleri sizlerle buluşturmaya devam ederken, dergimizi keyifle okumanızı diliyoruz.
Yaygın Süreli
Bu dergi, basın meslek ilkelerine
uymayı taahhüt eder.
Yazı ve fotoğrafların tüm hakları Bookmark Dergisi’ne,
yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine, köşe
yazılarının sorumluluğu ise yazarlarına aittir.
2
Yalın Kuleyin
bookmarkindex
06
Bu Oyunda Ürpermek Garanti:
Silent Hills
10
Bilişim Profesyonelleri bu yıl 9’ncusu
yapılan ITP Seminerinde biraraya
geldi.
16
Sosyal Medyaya Türk öğrenciler el
attı: %100 Türk yapımı sosyal ağ
TheGardrobe
34
Blogları ve Instagram Hesapları ile
ünlenmiş internet anneleri
42
BTK Başkanı Tayfun Acarer CeBIT
Zirvesinde kounuştu
22
E para mevzuatı neler getiriyor?
Av.Özgür Eralp kaleme aldı
4
bookmarkgame
Efsane Geri Dönüyor!
SILENT HILLS!
Özellikle Play Station 2 ve ilk nesil Xbox
döneminde Silent Hill survival horror tarzında
inanılmaz bir ivme yakalamıştı. 2. ve 3. Oyunuyla
insanları iliklerine kadar korkutmayı başaran bu
seri, Silent Hill the Room’dan itibaren (ki bence
bu da iyi bir oyundu) yavaş yavaş düşüşe geçmeye
başladı, ve bir önceki nesilin, yani Playstation 3
ve Xbox 360’ın zamanında artık adı duyulmayan
bir oyun haline geldi. Ancak tanıdığımız efsane
geri dönüyor! Sadece ufak bir ad değişikliğiyle,
artık sessiz tepemiz çoğul. Oyunumuzun adı
Türkçeye yeni versiyonda “Sessiz
Tepeler” diye çevrilebilecek. Bu
değişikliğe neyin yol açtığını şu
an bilemesek de yapımcı ve
oyuncu kadrosuna bakınca bu
değişikliğin altından da kesin
bir şeyler çıkacağını söylemek
zor olmayacaktır.
Hazırlayan: Uğurcan EVCİ
6
7
Ö
ncelikle oyunun yapımcı koltuğuna
bakalım. Oyun dünyasıyla içli dışlı
olan insanların tanıyacağından emin
olduğum bir isim oyunun yapımcılarından: Hideo Kojima. Evet, efsanevi Metal Gear Solid serisinin efsanevi yapımcısı ve yaratıcısı. İmzasını
attığı her oyunda mükemmel bir iş çıkartan Kojima,
yeni Silent Hill oyununun da seriyi eski günlerine
taşıyacağının habercisi belki de.
İkinci yapımcı ise daha çok sinema dünyasından
tanıdığımız bir isim: Guillermo del Toro. Mimic,
Blade 2, Crimson Peak gibi filmlerden tanıdığımız
yönetmen, yeni Silent Hill oyununun yapımında da
yönetmen koltuğunda olacak. Bu da oyunun sinematik yönünün çok kuvvetli olacağını kesinlikle
gösteren bir durum. Zaten Metal Gear Solid serisini
oynayanlar tek başına Kojima’nın sinematik oyunlar
konusunda ne kadar başarılı olduğunu bilir, bunun
yanında Guillermo del Toro gibi bir isim insanı daha
da heyecanlandırmak için fazlasıyla yeterli.
Oyuncu olaraksa (hayır oyunu oynayan değil, oyun
içindeki karakter olarak) Norman Reedus’ı görüyoruz. İsmini ilk söylediğimde belki de çok bir şey
ifade etmedi; ancak şöyle diyeyim: Kendisi The Walking Dead’de Daryl Dixon’ı oynayan karakter! Yani
yeni Silent Hill oyununda the Walking Dead’deki
Daryl Dixon’ı oynayan oyuncu olan Norman Reedus
gerek sesiyle gerek görüntüsüyle oyunda boy göste8
recek. Anlattıkça heyecanlanıyorum!
Oyunu merak eden oyuncularımız için, şu anda
oyunun oynanabilir trailerı, ve bir adet de izlenebilir trailerı var. Bunların ikisi de yeterince korkutucu
olmakla birlikte, spoiler olmaması için haklarında
çok da bilgi vermeyeceğim. Lütfen ilgiliyseniz en
azından Youtube’dan videoları izleyin. Oyunun ne
denli mükemmel gözüktüğünü siz de göreceksiniz.
Yazımın son bölümünü bir Reddit kullanıcısının oynanabilir trailerın en ürkütücü sahnelerinden birisini
alıp yaptığı hafif oynamalarla ne hale getirdiğinin
fotoğrafını koyarak tamamlayacağım. Bu fotoğrafın
altındaki en iyi yorum bence: “Don’t make it real”.
Yani, “gerçek yapmayın”. Hak vermemek elde değil,
uykusuz geceleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
bookmarkevent
ITP Bilişim Profesyonelleri
Seminerinin 9’uncusu
Antalya’da Yapıldı
Bilişim Profesyoneller Semineri ITP, bu yıl 9’uncu
kez, 30 Ekim 2 Kasım tarihleri arasında Antalya
Sirene Belek Hotel’de, Semor A.Ş. öncülüğünde
düzenlendi.Kamu ve özel sektörün seçkin
temsilcilerinin katılım sağladığı seminerin 2014 yılı
konusu “Sosyal Medya” olarak belirlendi.
HABER: Özge Evci Eralp
Semor A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı
Nezih Kuleyin
S
eminerin açılışını Semor A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Nezih Kuleyin yaptı. Kuleyin, bu yıl 9’uncusunu yaptıkları ITP
Seminerinin sektördeki 531. Etkinlikleri
olduğunu söyleyerek, sürekliliği olan etkinlikler yaratma çabasında olduklarını
söyledi. Kişilerin ve kurumların kendilerine ait sosyal medya verilerini yönetebilmeleri gereğine dikkat çeken Kuleyin, Bunun için de ITP Seminerinde konunun en uzman kişilerini davet ettiklerini
söyledi.
Etkinlikte konuşan Bilişim Muhabirleri Derneği başkanı Musa Savaş, paylaşımlarını doğrudan sosyal medya
sitelerinden yapmadığını, kendi kişisel sitesinden ve
alıntı görsel kullanmadan yapmaya özen gösterdiğini
söyledi. Sosyal medyada interaktiviteye, tartışmalara dahil olmamaya çalıştığını belirten Savaş, sosyal
medyada yayınlanan içeriğin oraya hediye edildiğinin
bilinmesi gerektiğine dikkat çekti.
Sektör Çalışanları Büyümeye Hazırlıklı Olmalı
9 yıldır etkinliğin ana sponsoru olan Intel adına konuşan Kamu Sektöründen Sorumlu İş Geliştirme Müdürü
Hişam Advan, pazarlama aktivitelerinin sosyal medyaya kaydığını, 2015 itibariyle bu büyümenin sonucu
olarak ihtiyaçların daha da artacağının öngörüldü-
10
ğünü ve sektörü çalışanlarının buna hazır olması gerektiğini söyledi. Bu nedenle Intel’in depolama, network ve güvenlik sistemlerine de yatırım yaptığına
dikkat çeken Advan, Dünyaya teknoloji ihraç edebilmeleri için İstanbulda açtıkları teknokentte çok ciddi
çalışmalar içerisine olduklarını belirtti. Advan, Türkler olarak sosyal medyayı kullanırken tükettiğimizi
belirterek alınması gereken önlemlere dikkat çekti.
“Geleneksel Medyanın Sosyal Medya Karşısındaki Durumu” hakkında konuşan Yrd. Doç. Dr. Gökmen Karadağ, sosyal medyanın içine doğan çocuklar karşısında
sonradan adapte olan dijital göçmenlerin aksanlarından hiç bir zaman kurtulamadığını belirtti. Karadağ,
Hişam Advan
INTEL
sosyal medyanın birbirine anlatmak üzerine kurulduğunu söyledi. Bilgi kirliliğine sosyal medyada olduğu
kadar geleneksel medyada da rastlandığına dikkat
çeken Karadağ, geleneksel medya ile sosyal medyanın giderek benzeşmesi yönündeki sürece girildiğini
söyledi.
Kullanıcılar Tek Buluta Kilitlenmemeli
“Sosyal Medya üzerinden Clouda Bakış” konulu
konuşmaları ile Intel Bulut mimarı Bora Taşer ve
PlusClouds Ceo’su Barış Bulut, firmaların artık yeni
ürünlerinin dönüşlerini sosyal medyadan takip ettiğini, artan kullanıcı ve cihaz sayısının beraberinde
Musa Savaş
Bilişim Muhabirleri Derneği
Başkanı
11
Barış Bulut
PLUSCLOUDS
Bora Taşer
INTEL
veri yapısı değişikliğini getireceğini, IT yöneticilerinin ellerindeki imkanlarla bu yükü taşıyamadıklarını
söyledi. Konuşmacılar, bu bulut tüketicisi için servis
sağlayıcılar arasında transferin çok rahat sağlanması
gereğine dikkat çekerek, tek buluta kilitleme sisteminden vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. Bulut sisteminde, hızın ve kullanıcının cihazına göre içeriğin
ayarlanmasının çok önemli olduğunu belirten konuşmacılar, bulut sistemindeki içeriğin mutlaka kullanıcının kendi sisteminde de depolanması gerektiğini
söyledi.
Verilerimizi Kendi Ülkemizde Tutmalıyız
“Big Data Verisi Olarak sosyal Medya” konusunda konuşan Türk Telekom Genel Müdür Danışmanı Paşa Yaşar, veri depolayan, veri işleyen firmaların ülkemizde
ilerlemesi durumunda gelişmiş ülkeler düzeyine yaklaşabileceğimizi söyledi. Yaşar, firmalar verileri ne
kadar ulaşılabilir ve kullanılabilir tutarsa yeni dünya
Tansel Özkuşaksız
ARGOSIA
Mariye Umay Akkaya
TSE
üzerinde o kadar yer bulabileceklerini söyledi. Dünyada en az veri tutan ülkeler arasında olduğumuza
dikkat çeken Yaşar, bu verilerin de yüzde 60’ını yurtdışında tuttuğumuzu söyledi. Yaşar, Türk vatandaşlarına ait verilerin Türkiye’de tutulması için gerekli
düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtti.
Avea Kurumsal Pazarlama Direktörü Hasan Başol,
Murat Şermet
Yeni Hayat
12
etkinlikte
“GSM
Sektöründe
Sosyal
Dr. Faik Uyanık
UNDP Türkiye
Medya”
konusuna değindi. Sosyal
medyada markaların kendisini konuşturmasının, konuşulur olmasının çok
değerli
olduğunu
söyledi. Her sosyal
medya mecrasının
kendine özgü dili
olduğuna dikkat çeken Başol, firmaların bu dili bilmeleri gerektiğini belirtti.
Kurumsal Ağlar Bilgi Bankası Görevi Görüyor
Argosia’dan Tansel Özkuşaksız, “İş Ortamında Kurumsal Ağlar ile Ekip Yönetimi ve Sosyal Medya konulu konuşmasında, 2007 yılından itibaren mobil iç
iletişime geçtiklerini, bu sistemin kurumsal imajı
arttırdığını, kurumsal kültürü geliştirdiğini ve kurum
içi yeteneklerin keşfine imkan sağladığını söyledi.
Özkuşaksız, kurumların zamanla kendi sosyal ağlarını kurma ihtiyaçları doğduğunu, kurum içi sistemde, kullanıcıların kurumsal geçmişini görebildiğini,
ağdan ekspertiz hizmeti alabildiklerini, bilgi bankası
gibi görev de gördüğünü, motivasyon ve innovasyon
sağladığını belirtti. Kurum içindeki paylaşım ağlarının çalışanların sosyal medya sitelerini kulllanımını
da azalttığına dikkat çeken Özkuşaksız, kurum içi
sistemlerde 160 bin kullanıcıları olduğunu söyledi.
na ilişkin taahhütnameler aldıklarını belirtti.
Yeni hayat Koordinatörü Murat Şermet, “Hangi Sosyal Medya” konulu konuşmasında, dünyada 1 milyar
web sitesi olduğuna ve unutulma hakkına dikkat çekerek, bu hakkın insan hakları tanımı içinde Avrupa
Birliğinde kabul edilmek üzere olduğunu söyledi.
Herkes Kendi Sosyal Medya
Kurallarını Oluşturmalı
Etkinliğin ikinci günü konuşan UNDP Türkiye İletişim
Koordinatörü Dr. Faik Uyanık, “Sosyal Medya ve siz:
kurgu, mahremiyet, izlenme, örgütlenme” başlıklı
konulmasında, sosyal medyanın var olan eğilimlerimizi körüklediğini, sosyal normlar ve mahremiyet
anlayışının değişimini hızlandırdığını söyledi. Her
bireyin kendi sosyal medya kurallarını oluşturması
gerekliliğine dikkat çeken Uyanık, yeni bir etik koda
ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Uyanık, örgütlenmenin
önünde ciddi engellerin olduğu toplumlar için örneğin facebookta grup açma özgürlüğünün büyük önem
taşıdını söyleyerek, sosyal ağların insanların bilinçaltındaki çocuğa hitap ettiğini anlattı.
İşe Alımlarda Sosyal Medya Hesapları İnceleniyor
Posta Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serkut Bozkurt, “sosyal medyanın nasıl yönetilmesi gerektiğiSerkut Bozkurt
Posta Gazetesi Gen. Yay. Koord.
TSE Yazılım Test ve Belgelendirme Daire Başkanı Mariye Umay Akkaya, TSE olarak yazılım test hizmetlerinden ve siber güvenlik eylem planından bahsetti.
Verdikleri beyaz şapkalı hacker eğitimlerine katılım için bazı kriterler aradıklarını söyleyen Akkaya,
amaçlarının iyiniyetli sızma testi uzmanları yetiştirmek olduğunu ve eğitim belgesi verecekleri kişilerden elde ettikleri bilgileri kötüye kullanmayacakları13
Betül Özer
TÜRK ELEKTRONİK PARA VE
ÖDEME SİSTEMLERİ A.Ş.
Sosyal Medyada Paylaşılan İçeriklere
Dikkat Edilmeli
Sosyal Medyada İşlenen Suçlar konusunda konuşan
Eralp Danışmanlık Hukuk Danışmanı Avukat Özgür
Eralp, sosyal medya paylaşımlarında suç teşkil eden
içeriklere dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Özellikle gençlerin bilmeyerek suç
teşkil eden paylaşımlarda bulunduğunu hatırlatan
Eralp, mevzuatın bu anlamda iyi irdelenmesi gerektiğini belirtti.
Duygu Çampınarı
TPE
ne” değinerek, sosyal medyanın insan kaynaklarında
işe alımlarda çok önemli rol oynadığını, işe alınacak
adayların sosyal medya hesaplarının da değerlendirmeye tabi tutulduğunu söyledi. Firmaların iletişim
merkezlerine ulaşım 10-15 dakikayken, sosyal medyadan ulaştığınızda 5 dakikada geri dönüş aldığınıza dikkat çeken Bozkurt, habercilerin bile magazin
haber fotoğraflarının %90’ını artık sosyal medyadan
almaya başladığını belirtti.
Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri A.Ş. adına
Sosyal Medya uygulamalarında elektronik para kullanımı hakkında konuşan Genel Müdür Betül Özer de,
Türkiye’nin ilk elektronik para kuruluşu olduklarını,
şirket olarak 300.000 civarında ön ödemeli kart arzettiklerini, barokart, adalet kart, kolej kart gibi
bir çok projeyi hayata geçirdiklerini anlattı. Sosyal
medya uygulamalarının finansal kuruluşlar için de
önem arzettiğine dikkat çeken Özer, marka algısının
ön plana çıkmasını sağlayan bir platform olan sosyal
medya adına finans sektörünün de yeni ürünlere ihtiyaç duyduğuna değindi.
Özgür Eralp
ERALP DANIŞMANLIK
14
Sosyal Medyaya Giriş Kolay Çıkış Zor
Türk Patent Enstitüsü adına Sosyal Medyada Markalaşmak ve Markanın Korunması konusunda konuşan
Marka Uzmanı Duygu Çampınarı, marka başvurusunda Avrupa’da 1, Dünya’da 6’ncı sırada olduğumuzu,
ancak tescil edilen markaları kullanma oranının düşük olduğunu söyledi. Sosyal medyanın farkındalık
yaratmak için birebir olduğunu belirten Çampınarı,
zaman zaman faydalı olmayabileceği konusunda da
uyarılarda bulundu. Çampınarı, sosyal medyaya girişin kolay çıkışın zor olduğuna dikkat çekti ve zaman
zaman markaların sosyal medyada korumasız kalabildiğini ve kontrol edilemez hale gelebileceğine
dikkat çekti. Çampınarı, sosyal medadaki markaların
genel hükümler ile korunduğunu söyledikten sonra
ihlal halinde dava açmadan önce ihlalin yapıldığı
web sitelerine başvurmanın faydalı olabileceğini de
hatırlattı.
Yüzde Yüz Türk Yapımı Sosyal Ağ
“TheGardrobe”
www.thegardrobe.com
HAZIRLAYAN: Şeyma İrem Kaya
Herkes Evden Çıkmadan Aynaya Bakar
Yakın zamanda sosyal ağlar arasına katılan TheGardrobe, “Herkes evden çıkmadan önce aynaya bakar”
konsepti ile bir yenilik yaparak sektöre girdi.
Bir sosyal ağ projesi olan “TheGardrobe”, “İnsanların
Facebook, Twitter gibi paylaşım sitelerinde paylaşmadıkları ne kaldı?” sorusundan yola çıkarak oluşan
fikir; bir kıyafet paylaşım platformu ve insanların kıyafetlerini ve zevklerini göstermelerini, giyim tarzlarının beğenildiğini görmelerini ve yeni insanlar ile
tanışmalarını amaçlayan bir oluşum.
TheGardrobe, kullanıcıların giyim tarzlarını paylaşmaları fikri ile ortaya çıkan bir platform olmakla beraber kesinlikle bir moda blogu ya da manken gibi
kızların kendilerini göstermelerini amaçlayan bir
oluşum değil. Aksine giyinmeyi bilen, alışveriş yaparken aldıklarını özenle ve kendi zevki doğrultusunda
16
bir uyumla seçen, modadan ziyade hangi kıyafetin
üzerinde daha iyi durduğunu bilerek alışveriş yapan,
dışarı çıktığında kendi tarzıyla gideceği ortamda giyilmesi gereken konsepti harmanlayan, evinde dahi
giydiklerini özenle seçen insanlara, kısacası hepimize hitap ediyor. İşte bu nedenle motto olarak “Herkes evden çıkmadan önce aynaya bakar” demişler.
Hangimiz bakmıyoruz ki, hangimiz saatlerce ayna
karşısında gideceğimiz davete özenle hazırlanmıyoruz, hangimiz işe gitmeden önce dakikalarca hangi
kravatı taksam, hangi eteği giyinsem, hangi ayakkabımı giysem ya da hangi saatimi taksam diye düşünmüyoruz? Giyimimize bu kadar özendikten sonra doğamız gereği beğenilmek ve takdir edilmek istiyoruz.
Arkadaşınızın düğünü öncesinde, düğünde giyeceğiniz ve özenle seçtiğiniz elbiseyi arkadaşlarınıza gösterip fikir almaz mısınız? Okulda tanımadığınız birinin üzerindeki montu nerden aldığını merak edip de
sormaya çekindiğiniz hiç olmadı mı? Hiç gitmediğiniz
bir yere gideceksiniz ama orada nasıl giyinilir bilmiyorsunuz ve fikre ihtiyacınız var; işte tam burada
TheGardrobe devreye giriyor. Bu sosyal ağ bizlere,
o gün ne giyindiğimizi paylaşabilme, arkadaşlarımız
ne giyinmiş görebilme, marka etiketleme imkânı ile
merak edip de soramadığımız o montun markasını
öğrenebilme, hangi ortamda nasıl giyinilir öncesinde
fikir sahibi olabilme, hatta bir kıyafeti almadan önce
arkadaşlarımıza sorup onların fikirlerini alabilme
imkânını sağlıyor.
Türk Yapımı Sosyal Ağ Projesi
TheGardrobe hem hayatımızı kolaylaştırma hem de
eğlenmemizi amaçlayarak TOBB ETÜ’de okuyan iki
adaş mühendis (Osman Eren Özdil ve Eren Zeybek)
tarafından kurulmuş. TheGardrobe, TOBB ETÜ’deki
Garaj adlı, yeni girişim projelerini destekleyen ve
büyümelerine yardımcı olan merkezde yaklaşık 40
kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürüyor. Bu sosyal
ağ öncelikle üniversitelerde yayılmayı amaçlamış ancak şu an için her yaştan kullanıcıya ulaşmayı amaçlamakta ve bu konudaki faaliyetlerini sürdürmekte.
TheGardrobe yaklaşık 2 aydır aktif olmasına rağmen
kulaktan kulağa duyulmuş ve hemen hemen 1000
üyeye ulaşmış. Yakın zamanda mobil store’larda da
appleri olacağını duyuran TheGardrobe uygulamaların kullanım kolaylığı sayesinde daha çok kullanıcıya
ulaşacak gibi görünüyor.
Kullanımı Hem Eğlenceli Hem Kolay
Sitenin kullanım sistemi aslında oldukça basit; öncelikle üye olmak gerekiyor, üye olmadan sitedeki
içeriği göremiyorsunuz. Kayıt olduktan sonra mailinize gelen aktivasyon mailini tıklayıp siteye giriş yapabiliyorsunuz.
Siteye girdiyseniz kendinize bir profil fotoğrafı yük-
leyin ve tarzları keşfetmeye, güzel kıyafetleri incelemeye başlayın. Üst taraftaki “Gardrobe Karıştır”
yazısına basarak arkadaşlarınızı arayabilir, TheGardrobe ekibi tarafından belirlenmiş kategoriler içerisinde kıyafetleri inceleyebilir, tarihe, yere ve en
önemlisi markaya göre arama yapabilirsiniz.
Ama sadece başkalarının tarzlarını incelemekle yetinmek yetmez, siz de tarzınızı yansıtmalısınız. Yine
üst çubuktaki “Askı Ekle” düğmesine basarak fotoğraf ekleme, TheGardrobe tabiri ile askı ekleme
ekranına ulaşıyorsunuz ve burada askınızı seçip istenilen yerleri dolduruyorsunuz. Her askı profilinizde
“Gardrobe”lar içerisinde saklanıyor. Bu gardrobe’ları
sizin isimlendirmeniz mümkün olmakla beraber TheGardrobe ekibi bu askılara diğer kullanıcıların rahat
ulaşabilmesi amacıyla kategoriler eklemişler ve siz
de askınızı eklerken bu kategorilerden uygun olanı
seçebiliyorsunuz.
Aslında bu sosyal ağın temelinde yatan, başkalarında
beğendiğimiz ama nereden aldığını sormaya çekindiğimiz şeylere ulaşabilmek adına oluşturulan marka
etiketleme özelliğini ise, askınızın altındaki “Kıyafet
Tag’le” düğmesine tıklayıp çıkan yuvarlak simgeyi
etiketlemek istediğiniz kıyafetinizin üzerine sürükleyerek aktif edebilirsiniz. Bütün bunları yaptıktan
sonra da “Kaydet” düğmesi ile askınızı paylaşıp tarzınızı yansıtmış oluyorsunuz.
Eğer tarzınızın takdir görmesinden hoşlanıyorsanız,
TheGardrobe’da kendinizi bir anda aktif bir kullanıcı
olmuşken bulacaksınız demektir.
Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarla yarışır mı bilinmez ama Türkiye’den, bizim içimizden bu büyük
sosyal ağlarla yarışacak bir sosyal ağ neden çıkmasın?
Tabi ki her şeyi zaman gösterecek ve bu proje daha
yolun çok başında ama bizler TheGardrobe’un ileride adından çok söz ettireceği kanaatindeyiz. Bizde
heyecanla gelişmeleri takip ediyoruz ve TheGardrobe ekibine başarılar diliyoruz.
17
5 Soruda Elektronik Para
Turk Elektronik Para ve Ödeme
Sistemleri A.Ş. Yanıtladı
Tarihteki ilk madeni para basımının Anadolu’da
Lidyalı’lar tarafından yapıldığı biliniyor. M.Ö
VII. Yüzyıldan beri geçtiğimiz bu uzun süreç
içerisinde madeni para yerini kağıt paraya
bıraktı.Nakdin kirlenmesi, eskimesi, ağırlığı,
depolanması, nakledilmesi gibi sorunlarla
karşılaşılmasıyla zamanla kredi kartı , banka
kartı, havale ve EFT gibi yeni ödeme araçları
ortaya çıktı , nakdin avantajlarını hatta fazlasını
yansıtabilen elektronik para sistematik bir
yapıda gelişmeye başladı. Gerçekten de
teknolojinin gelişimiyle günümüzde nakit
paranın cazibesi giderek azaldı , ekonomiler
büyüdükçe ve bir anlamda globalleştikçe
uzak ödemelerin gerçekleşmesinde zorluklar
yaşanmaya başlandı. Bilişim teknolojilerindeki
olağanüstü gelişmeler para üzerinde de
etkisini gösterdi ve elektronik paranın ortaya
çıkmasını sağladı. Elektronik Para dünya
genelinde yükselen bir trend ve ödeme
araçları içerisinde en yeni olanıdır. Elektronik
para nakit paranın dijital şekli olarak da
tanımlanabilir. Elektronik para ile ilgili en
merak edilen 5 soruyu Turk Elektronik Para ve
Ödeme Sistemleri A.Ş. yanıtladı.
18
Türkiye’de elektronik para ne şekilde kimlik kazandı?
Bilişim dünyasındaki gelişmeler ve
internet ekonomisinin büyümesi ile
elektronik
para
olarak tanımlanan
ödeme sistemlerinin günlük hayatımızın bir parçası
haline gelmesi ile
bunlara ilişkin hukuksal alt yapının
oluşturulması ihtiyacı gündeme
geldi. Çok kısa bir süre öncesine
kadar elektronik para ve alternatif
ödeme sistemlerine ilişkin olarak
ülkemizde yasal bir düzenleme bulunmuyordu. Ödeme sistemlerinin
oluşturulması, ödeme kuruluşları
ve elektronik para kuruluşların kurulmasına yönelik düzenlemeleri
içeren 6493 sayılı “ ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemleri
ödeme hizmetleri ve elektronik
para kuruluşları hakkında “ kanun
27/06/2013 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kanunun elektronik para kuruluşlarında aradığı şartlar neler?
6493 sayılı bu kanuna göre,
Türkiye’de bankalar ve 6493 Sayılı Kanun kapsamında elektronik para ihraç etme izni verilen
elektronik para kuruluşları dışındaki kişilerin elektronik para ihracı
faaliyetinde bulunmaları yasaktır. Kanun kapsamında elektronik
para ihraç etmek isteyen elektronik para kuruluşu ancak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu’ndan (BDDK) izin alarak
faaliyette bulunabilir. Elektronik para kuruluşu olabilmek için
ise ciddi şartlar aranmaktadır. Bu
şekilde yasal bir altyapıya kavuşan sektör oyuncuları 27/06/2015
tarihine kadar kanuna uyum süreci dahilinde tüm gereklilikleri
yerine getirerek BDDK dan lisans
alacaktır. İlgili mevzuat gereği
27/06/2015 tarihinden itibaren lisans sahibi olamayan hiçbir kuruluş
yasal olarak işlem yapamayacaktır.
Turk Elektronik Para ve Ödeme
Sistemleri A.Ş. neler yapar?
Bu kapsamda da bizler Turk Elektronik Para ve Ödeme Sistemleri
A.Ş. yi 05/08/2014 tarihinde kurduk.İlk yönetim kurulu toplantımızda da BDDK ya lisans başvurusu
yapılmasına ilişkin kararımızı aldık. Esasen bu şirketin kurulmasından önce de Turk Para A.Ş. nin %
100 sermayedarı Turuncu Holding
A.Ş. olarak mevcut yapımızda bakanlıklar ve üst meslek kuruluşları ile çalışan ,ön ödemeli kartlı
sistem elektronik para kuruluşu
olarak faaliyetlerimize devam etmekteydik .Ödeme sistemleri içerisinde en hızla gelişenlerden biri
ön ödemeli kart sistemlerinden
Barokart,Adaletkart ve Kolejkart
gibi projeleri hayata geçirdik. Bizim kart adet büyüklüğümüz şu an
için yaklaşık olarak 300.000.- adet
seviyelerinde.Lisans
almamızın
ardından tüm kartlı sistem elektronik para projelerimiz Turk Para
A.Ş. üzerinden yürütülecek ve kart
adetlerimiz yeni projelerle yaygınlaşacak.
Turk Elektronik Para ve Ödeme
Sistemleri A.Ş. tarafından hangi
ürünler geliştirildi?
Tarafımızdan piyasaya arz edilen
kartlar, kullanıcıya ait kimlik bilgisini ve parasal değer taşıyabilme
imkanını veren çipli akıllı kartlardır. Bu kartlara para yükleme işlemi EFT,havale veya ATM aracılığı ile
yapılabilmektedir.Daha sonra kullanıcılarımız karta yükledikleri parayı kartın geçerli olduğu sistemlerde değişik oranlardaki avantaj
ve indirimlerle kullanabilmektedir.
Şirketimizin ürettiği akıllı kartlar
farklı çözümleri bir araya getirerek
kullanıcının kolay
ve hızlı bir şekilde işlem yapmasını sağlamaktadır.
Akıllı kartlar kullanım alanlarına
göre farklı yazılımlar ile kurumlara özel olarak
ü r e t i l m e k t e d i r.
Kapı geçiş sistemi,
personel takip sistemi, ödeme sistemi ve dış entegrasyon sistemi gibi birçok başlıkta
tek kart ile çok hizmet verilmesi
sağlanmaktadır. Adalet Bakanlığı
tarafından geliştirilen UYAP – Ulusal Yargı Ağı Projesi ile tamamen
entegre olan sistemimiz ödeme süreçlerinin tamamında Uluslar arası
bilgi güvenliği kurallarına çok titiz
bir şekilde uyum sağlamaktadır.
Elektronik Parada güvenlik nasıl
sağlanır?
6493 sayılı kanun ve ilgili mevzuat
bilgi güvenliği konusunda da kuruluşlara önemli sorumluluklar yüklemektedir. Kullanıcılar tarafından
ödeme emrinin verilmesinde veya
kullanıcı kimliğinin doğrulanmasında kullanılan, ele geçirilmesi veya
değiştirilmesi halinde dolandırıcılık ya da kullanıcılar adına sahte
işlem yapılmasına imkan verebilecek şifre, güvenlik sorusu, sertifika, şifreleme anahtarı ile PIN,
kart numarası, son kullanma tarihi, CVV2, CVC2 kodu gibi kuruluşlar tarafından ihraç edilen ödeme
araçlarına ilişkin kişisel güvenlik
bilgileri hassas ödeme verileri olarak tanımlanmaktadır. Şu an var
olan e-ticaret sitelerinin bir çoğu
bu bilgileri kendi sistemlerinde işliyor, tutuyor ve kaydediyor. İlgili
mevzuat gereği bu e-ticaret siteleri lisanslı bir hizmet sağlayıcıdan
hizmet almadıkça tahsilat işlemi
de yapamayacaklardır.
Lisans
başvurusu için Sistemin güvenlik açıklarını istismar edilmeden
önce tespit etmek ve düzeltmek
amaçlı gerçekleştirilen sızma testi
yaptırma zorunluluğu olduğundan
sistemlerimizi bu testleri geçecek
şekilde yapılandırdık.
19
bookmarknews
Playstation Plus Zamlanıyor!
S
ONY’nin Playstation cihazları için 2010
yılında kullanıma sunduğu Playstation
Plus servisi Türkiye’de zamlanıyor!
Oyuncuların sayesinde bedava oyunlar
indirebildiği, Playstation 4’ten itibaren
online oyun oynayabildiği, bazı oyun ve özel
içeriklere ulaşabildikleri platform Türkiye’de
uzun bir süre aynı fiyatta kaldıktan sonra tamı
tamına %50 zamlanıyor. Bu zamla birlikte
3 aylık Playstaiton Plus üyeliği 29 TL yerine
44.99 TL, 1 senelik Playstation Plus üyeliği
99 TL yerine 149.99 TL olacak. Bu değişikliğin
1 Ekim 2014 tarihinden itibaren geçerli
olacağı söylense de oyuncular Ekim ayının
başında hala eski fiyatlardan üyelik satın
alabilmekteler.
Facebook’tan Afetlere Özel Uygulama
B
ugün hemen hemen herkesin bir hesabı olan Facebook
dur durak bilmeden gelişmeye devam ediyor. Son
birkaç yılda doğal afetlerin gerçekleşme oranı fark
edilebilecek şekilde arttığı için Facebook kullanıcılarının afet
bölgesinde olan yakınlarından haber alabilmeleri adına yeni
bir uygulama geliştirdi. Güvenlik Durum Kontrolü adı verilen
bu uygulama ile sevdiklerimizin güvende olup olmadıklarını
öğrenmemiz mümkün hale geliyor.
Doğal afetin
gerçekleştiği yerde veya yakınlarındaysanız Facebook’ta bu
uygulamaya tıklayıp ‘Güvendeyim’ seçeneğine dokunarak
sevdiklerinizin sizden ve yine aynı şekilde sevdiklerinizden
haber alabileceksiniz. Bu uygulama, dünyanın her yerinde
aktif hale gelmekle beraber IOS ve Android işlemcili
cihazlarda da kullanılabiliyor.
Akıllı Dikiz Aynası
G
ünden güne gelişen teknolojik
gelişmelere bir yenisi de Pioneer’den
geldi. Akıllı telefon, akıllı ev ve
daha bir sürü akıllı ev aletinden sonra
akıllı dikiz aynası da hayatımıza girmeye
hazırlanıyor. Akıllı dikiz aynasının yetenekleri
ile sürüşünüze renk katacağı kesin. Bu
aynanın, 5 inçlik dokunmatik ekranın
üzerinde bulunan kamera sayesinde
yolculuğu kaydedebilme, telefonunuza
gelen bildirimleri size aktarabilme, LTE
ile bağlantı kurabilme, navigasyon, hava
ve yol durumunu bilgilendirmesi gibi
özelliklere sahip olacağı tahmin edilmekte.
Ayrıca cihazda Wİ-Fİ, ivmeölçer ve jiroskop
bulunacağı açıklandı. Firma cihazın gelecek
yıl piyasaya gireceğini belirtirken fiyatı
hakkında bir açıklamada bulunmadı.
20
Özgür ERALP
Avukat
Yeni Elektronik Para
Mevzuatı Ne Getiriyor?
başlatılmış olup; 6493 sayılı Ödeme Ve Menkul Kıymet
Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik
Para Kuruluşları Hakkında Kanun 20/6/2013 tarihinde
kabul edilmiş ve 27.06.2013 tarihli 28690 Sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanmıştır. Bu kanunun geçici 1.maddesine göre bu Kanunda öngörülen yönetmelikler bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde hazırlanarak yürürlüğe konulacaktı.
İ
nternetin ve sosyal medya uygulamalarının kullanımının artmasıyla elektronik ticaret dolayısıyla da
elektronik ödeme sistemleri gelişti. Klasik banka
havale ve Visa, Matercard gibi kredi kartı ödeme
sistemleri aracılığıyla çalışan e-ticaret siteleri kullanım kolaylığı, anonimlik imkanı ve uluslarası geçerlilikleri gibi sağladığı avantajlar nedeniyle elektronik para
sistemleri ile çalışmaya başladırlar.
Kart tabanlı ve ağ tabanlı olarak iki ana kategoriye ayrılabilecek elektronik para sistemleri kapalı ve açık olarak
iki şekilde dolaşıma sokulabilmektedir.
E-cash, cybercash, netcash ve mondex gibi elektronik
para uygulamalarının yanısıra dünyanın en çok bilinen
elektronik para birimlerinden olan Bitcoin'in herhangi
bir merkez bankası, resmi kuruluş, ile resmi bir bağlantısı bulunmamaktadır. 3 Ocak 2009'da hayata geçen Bitcoin
ağındaki bitcoin sayısı 21 milyonla sınırlıdır. Wikipedia verilerine göre 22 Temmuz 2013 tarihi itibariyle dolaşımdaki
Bitcoin'lerin toplam değeri 1.2 milyar dolar seviyesindeyken 4 Haziran 2014 tarihi itibariyle bu değer 8.2 milyar
dolar seviyesine ulaşmıştır.
Kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte tüm dünyada elektronik para ile ilgili olarak yasal düzenlemeler yapılmaya
başlamıştır.
Elektronik para alanındaki AB gereklilikleri 2000/46/EC
ve 2000/28/EC sayılı direktifler temelinde 2009/110/EC
ile belirlenmiş bulunmaktadır. Elektronik fon transferlerini düzenleyen Payments Regulation 1781/2006 'de 2007
yılında yürürlüğe girmiştir.
Türkiye'de de elektronik para ile ilgili yasal çalışmalar
22
Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para İhracı İle Ödeme
Kuruluşları Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 29043 sayılı 27.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de
yayınlanmıştır. Ödeme Kuruluşları Ve Elektronik Para
Kuruluşlarının Bilgi Sistemlerinin Yönetimine Ve Denetimine İlişkin Tebliğ 29043 Sayılı 27.06.2014 tarihli Resmi
Gazete'de yayınlanmıştır.
Bu Kanunun amacı, ödeme ve menkul kıymet mutabakat
sistemlerine, ödeme hizmetlerine, ödeme kuruluşlarına
ve elektronik para kuruluşlarına ilişkin usul ve esasları
düzenlemektir.
Elektronik para: Elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen,
elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan
ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve
elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek
ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değeri ifade etmektedir.
SİSTEM İŞLETİCİSİ
Bu kanun kapsamında Sistem işleticisi Bankadan izin alması kaydıyla bu Kanun kapsamında sistem işletebilir.
Sistem işleticisinin; Anonim şirket şeklinde kurulması,
Nakden ve her türlü muvazaadan ari olarak ödenmiş sermayesinin en az beş milyon Türk Lirası olması, Sistemi
işletebilmek için yeterli sayıda nitelikli personel çalıştırması ve gerekli teknik donanım ile yönetime sahip olması,
Yeterli risk yönetimine sahip olması ve bilgilerin güvenliği
ile güvenilirliğine ve iş sürekliliğine dair gerekli tedbirleri
alması, Sistemin, katılımcıların ve işletim kurallarının bu
Kanuna ve bu Kanun uyarınca çıkarılacak düzenlemelere
uygunluğunu sağlaması, Pay senetlerinin nakit karşılığı
çıkarılması ve tamamının nama yazılı olması, Bankanın
etkin gözetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir ortak-
lık yapısı ve organizasyon şemasına sahip olması, Sermayesinde yüzde on ve üzerinde paya sahip olanların ve
kontrolü elinde bulunduranların 19/10/2005 tarihli ve
5411 sayılı Bankacılık Kanununda banka kurucuları için
aranan nitelikleri haiz olması, gerekmektedir.
Bu kanun kapsamında 5411 sayılı Kanun kapsamındaki
bankalar, Elektronik para kuruluşları, Ödeme kuruluşları, ödeme hizmeti sağlayıcısıdır. Banka ve ödeme hizmeti sağlayıcısı dışındaki kişiler ödeme hizmeti sunamazlar.
ÖDEME KURULUŞU
Bu Kanun kapsamında ödeme hizmetleri alanında
faaliyette bulunmak isteyen ödeme kuruluşu Kuruldan
izin almak kaydıyla faaliyette bulunabilir. Ödeme kuruluşunun; anonim şirket şeklinde kurulması, Sermayesinde yüzde on ve üzerinde paya sahip olanların ve
kontrolü elinde bulunduranların 5411 sayılı Kanunda
banka kurucuları için aranan nitelikleri haiz olması, Pay
senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve tamamının
nama yazılı olması, Nakden ve her türlü muvazaadan
ari ödenmiş sermayesinin bu Kanunun 12 nci maddesiBU KANUN KAPSAMINDA
CEZALANDIRILACAK SUÇLAR
n İzinsiz faaliyette bulunmak
n Denetim ve gözetim faaliyetlerini engellemek ve
istenilen bilgileri vermemek
n Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak
n Belgelerin saklanması ve bilgi güvenliği yükümlülüğüne aykırı davranmak
n Sırların açıklanması
n İtibarın zedelenmesi
n Elektronik para kuruluşlarının görevli ve ilgililerinin cezai sorumluluğu
n İşlemlerin kayıt dışı bırakılması ve gerçeğe aykırı
muhasebeleştirme
n Zimmet
nin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan
hizmetleri sunan ödeme kuruluşları için
en az bir milyon Türk Lirası, diğer ödeme
kuruluşları için ise en az iki milyon Türk
Lirası olması, Bu Kanun kapsamındaki işlemleri gerçekleştirebilecek yönetim, yeterli personel ve teknik donanıma sahip
olması ve şikâyet ve itirazlarla ilgili birimleri oluşturması, Bu Kanun kapsamında
yürütecekleri faaliyetlerin sürekliliğine ve
ödeme hizmeti kullanıcılarına ilişkin fon
ve bilgilerin güvenliğine ve gizliliğine dair
gerekli tedbirleri alması, Kurumun denetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir
ortaklık yapısı ve organizasyon şemasına
sahip olması,şarttır.Ödeme kuruluşu, ödeme hizmeti sunarken sadece ödeme işlemi için kullanılıyor olması şartıyla ödeme
hesabı tutabilir. Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının ödeme hizmeti ile ilgili olarak aldığı fonlar, 5411
sayılı Kanunun 60 ıncımaddesine göre mevduat veya katılım fonu veya bu Kanun kapsamında elektronik para
olarak değerlendirilmez. Ödeme kuruluşu kredi verme
faaliyetinde bulunamaz. Ödeme hizmetleri ile ilgili olarak yürütülen faaliyetlerin kredi verme faaliyeti kapsamına girip girmediği Kurumca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
SORUŞTURMA USULÜ
Bu Kanunun 28 inci, 29 uncu ve 31 inci maddelerinde
belirtilen suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturma yapılması, sistem işleticileri ile ilgili olarak Banka; ödeme
ve elektronik para kuruluşları ile ilgili olarak ise Kurum
tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda
bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Bu Kanunun 31 inci maddesinde belirtilen
suçtan dolayı ilgililerin Cumhuriyet başsavcılığına başvurması hâlinde yazılı başvuru şartı aranmaz.Bu Kanun
ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılacak düzenlemelerde
belirtilen görevlerin yerine getirilmesi sırasındaki fiilleri
dolayısıyla Banka personeli hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması, Bankanın Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır.
ŞİKAYET VE İTİRAZ USULÜ
Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmeti kullanıcılarının ödeme hizmetiyle ilgili olarak yapacakları şikâyet
ve itiraz başvurularını, başvuru tarihinden itibaren yirmi
gün içinde ödeme hizmeti kullanıcılarının başvuru yöntemi kullanılarak kanıtlanabilir ve gerekçeli bir şekilde
cevaplandırmak zorundadır. Ödeme hizmeti sağlayıcıları, ödeme hizmeti kullanıcılarının şikâyet ve itirazlarının
ilgili birimlerine kolaylıkla ulaşmasını sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür.
23
Doğru
Bilinen
r
a
l
ş
ı
Yanl
Alexander Graham Bell
telefonu icat etti
Telefonu kim icat sorusunu duyunca aklımıza ilk
gelen isim Graham Bell olmasına rağmen aslında
çalışan ilk telefon Alman mucit Philipp Reis
tarafından bulunmuştur. Reis, “Reis Telephon”
adını verdiği bu cihazı, 1861’de tanıtmıştır. Ancak
bu buluşun en büyük eksikliği, müzik notalarını
oldukça net olarak iletmesine rağmen insan
sesini zayıf bir şekilde iletmesiydi. Bu nedenle
tarihte insan sesini iletebilen ilk telefonu Reis
bulmasına rağmen, Bell’in icadı insan sesini daha
iyi ilettiği için telefon denildiğinde ilk akla gelen
isim Bell’dir.
İlk otomobil’i
Henry Ford icat etmiştir
Gottlieb Daimler, Wilhelm Maybach, ve Siegfried
Marcus gibi birçok Alman mühendis aynı
zamanlarda fikirlerini hayata geçirmeye çalışmış
olsa da, modern otomobillerin ilk örneğinin
Karl Benz tarafından yapıldığı bilinmektedir.
Otomobilin mucidi olarak sayılan Henry Ford’a
bu ünü kazandıran üretim bandını geliştirip, seri
üretim teknolojisini başarıyla kullanmasıdır.
24
Röntgeni bulan
Thomas Edison’dur
Edison’un
Fluoroskop’unun (röntgen
perdesi) tıp alanında
bir standart haline
gelmiştir.Ancak bu X-ışını
fotoğrafının ilk örneği,
22 Aralık 1895 yılında
Alman bir fizik profesörü
olan Wilhelm Röntgen’in
karısının el kemiklerini
bir X-ışını kullanarak
fotoğrafik plaka üzerinde
görmesidir.
İlk teleskopun mucidi
Galileo’dur
Çalışır olduğu bilinen en eski teleskoplar
1608 yılında Hans Lippershey tarafından
bulunmuştur. Buluşun sahibi olduğunu iddia
eden isimler arasında Zacharias Janssen,
Middelburg’da
bulunan
spekülatörler
ve Alkmaar’lı
Jacob Metius
da bulunuyor.
İlk teleskopların
tasarımında
konveks
objektif
merceğiyle
birlikte bir de
küçük mercek
bulunuyordu.
Galileo bu
tasarımı
geliştirerek bir
yıl sonra, 1609’da kullandı. 1611’de Johannes
Kepler bir konveks mercek ve bir konkav öküler
ile nasıl daha güçlü bir teleskop yapılabileceğini
açıkladı.1655 yılında ise Christiaan Huygens
gibi astronomlar kendileri için bileşik mercekler
kullanarak oldukça güçlü ancak sıradışı
büyüklükte büyük ve kullanışsız Keplerian
teleskoplarını inşa etmişlerdir.
İnternet’in mucidi Al Gore’duR
İnternet’in babası olarak tanınan 4 isim, ARPANet’in yöneticileri
Vinton Cerf, Lawrence Roberts, Leonard Kleinrock ve Robert
Kahn’dır. Yanlış bilinen mucit: Al Gore aslında hiçbir zaman
“İnternet’i ben keşfettim” dememiştir. Ancak “ABD Kongresi’ne
hizmetim sırasında, İnternet’in yaratılışı sürecinde önemli bir
yere sahiptim” demiştir. 23 Haziran 1943 doğumlu Vinton
Cerf, “İnternet’in babası” olarak tanınıyor. Ulusal Teknoloji
Madalyası gibi birçok ödülle onurlandırılan Cerf, üniversite
yıllarında Profesör Gerald Estrin gözetiminde Profesör Leonard
Kleinrock’un veri paket ağı grubu içinde çalışmıştır. Bu grup
ARPANet’in, yani İnternet’in ilk halinin iki düğümü arasında
yer alıyordu. Bu düğüm içinde eşten eşe yönlenen protokolü
geliştiren Cerf, UCLA’de iken, o zamanlar ARPANet’in donanım mimarisi üzerinde çalışan Robert E. Kahn
ile tanışarak buluşunu geliştirdi. Cerf, 2005 yılının Eylül ayından beri Google’da Başkan Yardımcısı ve Baş
İnternet Evanjelisti olarak çalışıyor.
25
Elektriği Benjamin
Franklin Buldu
Benjamin Franklin 1752 senesinde
uçurtmasına yıldırım çarpınca elektriği
bulmadı. Aslında elektrik o zaman çoktan
bilinen bir şeydi. Bunun yerine Franklin
yıldırımın elektriksel yapısını kanıtlamaya
çalıştı. Fırtına sırasında Franklin ucuna metal
bir anahtar bağlanmış ipek bir uçurtma
uçuruyordu ve iplerin elektrik akımı ile şarj
olduğunu fark etti. Anahtara dokunduğunda
havadaki elektrik yüklemesini hissetti yıldırımı
değil. Bu da ona yıldırımın elektrik olduğunu
kanıtlaması için yeterli bir kanıt vermiş oldu.
İlk ampul Thomas Edison
tarafından icat edilmiştir
Humphry Davy, 1802 yılında o zamana
kadar yapılmış en güçlü elektrik pilini
yapmış. O yıl içinde ince bir platin tel
içinden elektrik akımını geçirerek ilk
ampulü elde eden Davy, bu şekilde
modern ampulün atası olan cihazı
geliştirmiş. İlk ampul uzun süre
dayanmadığı gibi, çok parlak ışık da
vermiyordu. Davy’den yaklaşık 75 yıl
sonra yani 1879’da Edison’un bulduğu
ampulün üretime geçmesi ile ampulde beklenen başarıya ulaşılmış oldu.
26
Hem Avukat, Hem Blogger, Hem Modacı
Zeynep Seçkin Öztürk
Zesotfashion
Zeynep Seçkin Öztürk, avukatlık mesleğini yürütse de, modaya
olan ilgisine kayıtsız kalmamış bir blogger. “Hayat sıradan olmak
için çok kısa” diyerek başladığı moda hobisi, girdiği bir instagram
yarışması sonrasında edindiği 11.000 takipçisi ile hızla tanınmasını
sağlamış. Hobisini de en az mesleği kadar ciddiye alan Zesot, bloguna
yükleyeceği fotoğraflar için profesyonel çekimler yapıyor, mekanları
ve kıyafetlerini titizlikle seçiyor.
28
Zeynep Seçkin Öztürk,
yabancı alışveriş sitelerinden
çok sık alışveriş yapıyor ve
böylelikle farklı kombinler
yarattığını belirtiyor.
29
• Bloggerlık serüveniniz nasıl başladı?
Modaya her zaman ilgim vardı, blog açmak ise son
zamanlarda hep kafamda olan fakat bir türlü harekete geçiremediğim bir düşünceydi, arkadaşlarımın
ısrarları ve desteğiyle başladım bu yolculuğa, şimdi
ise keşke daha önce açsaymışım diyorum
• Instagramda 11.000 takipçiniz var, insanların
hesabınızı keşfetmeleri nasıl oldu?
İlk olarak, geçen yaz Veet’in düzenlediği stil yarışmasına katıldım orada haftanın 1.si olunca pek çok
insana ulaşma şansını yakaladım. Daha sonra başka
hesaplarda da fotoğraflarım paylaşıldıkça takip
edenler de çoğaldı.
• Her fotoğrafınızın 11.000 kişiye ulaşması nasıl
bir duygu? Avantajları ve dezavantajları neler?
Tanımadığınız insanlardan destekleyici yorumlar,
mesajlar almak, beğendiklerini görmek güzel, insanı
çok mutlu ediyor. Ben eleştiriye açık bir insanım
hesabımda kendi tarzımı paylaşıyorum ve bunu
herkes beğenmek zorunda değil fakat önemli olan
karşınızdaki kırmadan düşüncenizi açıklayabilmek
30
maalesef bunu beceremeyenler var, böyle durumlarda tabiki üzülüyorum, hoş olmayan pek çok şey
ile muhatap olmak zorunda kalabiliyorsunuz
•Instagram fotoğraflarınız için hangi telefon ve
makineyi kullanıyorsunuz? En sevdiğiniz fotoğraf
uygulamaları hangileri?
Telefonum iphone, fotoğrafları onunla çekiyorum,
stil postları için canon kullanıyoruz, favori appim
ise kesinlikle picsart
• Dünyaca ünlü bloggerlardan beğendikleriniz ve
takip ettikleriniz var mı?
Tabiki var, herkes gibi chiara ferragni’yi takip ediyorum o artık olmazsa olmaz oldu galiba, ama benimki
meraktan yoksa çok beğendiğimden değil, bloggerlığa yeni bir boyut getirdi, belki blog açanların bu kadar çoğalmasının nedeni onun yaşadığı hayat. Onun
dışında benim en çok beğendiğim ve severek takip
ettiğim Martha Graeff, Jessie Chanes(jessiekass) ve
Jennifer Grace(Thenativefox)
•Yurtdışı sitelerden sıklıkla alışveriş yaptığınız
etiketlemelerinizden anlaşılıyor. Hangi alışveriş
sitelerini kullanıyorsunuz? Nereden ne almak
gerekir?Nelere dikkat etmek gerekir?
Benim en çok alıveriş yaptığım yurtdışı siteler asos
ve ebay, bildiğiniz gibi başka pek çok site var fakat
ben bu iki siteyle hiç sorun yaşamadım. Asos hem
kendi markasını hem de dünyaca ünlü pek çok markayı bir araya getiren bir platform, muhatabınız ise
sadece asos. Bir sorun yaşadığınızda size hemen bir
çözümle geliyorlar; ürünleri değişik ve güzel fakat
asos markasında dikkat edilmesi gereken nokta
kumaş, bazen kaliteli kumaş kullanmayabiliyorlar,
fotoğrafı büyüterek, kumaş detaylarını okuyarak
hayal kırıklığını önleyebilirsiniz. Ebay’de ise durum
daha farklı, orada binlerce satıcı var ürünü almadan satıcıların feedbacklerini dikkatle incelerseniz,
özellikle de alacağınız ürünle ilgili olanları, herhangi bir sorun ile karşılaşmazsınız diye düşünüyorum.
Özellikle abiye elbiseler için yurtdışı siteleri tercih
etmek mantıklı, ama günlük hayatınızda da pişti
olmayı sevmiyorsanız yurtdışı sitelerden alışveriş
yaparak bu ihtimali düşürebilirsiniz.
• Yabancı sitelerden alışverişlerinizde gümrük ve
kargolama sorunları yaşıyor musunuz? Tüyolarınız var mı?
Biliyorsunuz gümrükte artık 75£ sınırı var, bu sınır
içinde alışveriş yaptığınızda gümrükte herhangi bir
sorun yaşamadan ürününüze kavuşursunuz. Bunun
dışında benim tavsiyem yurtdışı sitelerden alışveriş yaptığınızda takip numarası olan kargo türünü
seçmeniz böylelikle ürününüz ne zaman kargoya
verilmiş, nerede, tahmini varış süresi ne zaman
hepsini detaylı bir şekilde görebiliyorsunuz, biraz
daha fazla ücret ödeyip ürünü kargoda kaybetmemek en iyisi .
31
• Instagram butiklerinden alışveriş yapıyor musunuz?
Buna cevabım hayır. Sadece bir arkadaşımın açtığı,
kendine ait 2.el ya da hiç kullanılmamış ürünleri
sattığı butikten alışveriş yaptım yani bloggerların
2.el ürünlerini sattıkları hesaplara evet, diğerlerine
hayır .
• Sizin en beğenerek takip ettiğiniz instagram
hesapları hangileri?
Bayıldımmm, w magazine, bukombin, whowhatwear, mytrendline pek çok tarzı bir arada görebileceğiniz, ilham alabileceğiniz, benim de ilk başta aklıma
gelen ve severek takip ettiğim hesaplar
• Avukat olmanız paylaşımlarınızda bir otokontrole neden oluyor mu?Ya da tersten bakmak gerekirse avukat kimliğiniz instagramdaki rahatsız
edici yorumlardan sizi koruyor mu?
Mesleğimi öğrendiklerinde genelde çok şaşırıyorlar,
ben o fotoğrafları instagrama yüklerken aslında adliyede koşturuyor oluyorum ve evet tabiki meslek
gereği mecburi bir otokontrol gelişiyor ama rahatsız
edici yorumlardan emin olun korumuyor çok değişik bir kitle oluşmuş da biz farkında değilmişiz ne
yazıkki.
32
bookmarkinsta
İnternet’in Ünlü
Anneleri
Modern hayatın getirileri ile günümüzde iş hayatında yer
alan kadın sayısı da hızlıca artış gösteriyor. Ancak çocuk
sahibi kadınlar, iş hayatına devam etme veya ara verme
konusunda ikilimde kalabiliyorlar. Çoğu anne hem aile
hayatında hem de iş hayatı görevlerini de eksiksiz olarak
yerine getiriyor ve bunun yanı sıra gerek sosyal hayattan,
gerekse de sosyal medyadan geri kalmak istemiyorlar.
HAZIRLAYAN: Gökçe Karakaya Gül
gokcegokky/ www.gokceninseyirdefteri.com
B
en oldum olası sosyal medyayı yakından takip etmiş ve sosyal medyanın
sayamayacağım kadar çok faydasını
da görmüşümdür. Bunun dışında sosyal
medyadan keyif aldığımı ve eğlendiğimi de yadsıyamam.
Anne olacağımı öğrendiğim andan itibaren benim de
aklımda çoğu anne adayı gibi pek çok soru oluştu.
Kaan ve Arhan doğmadan önce onlar için yavaştan
hazırlıklar yapmaya başlamıştım. Bebeklerimin ihtiyaçları neler, onlara ilk aşamada ne almalıyım, nereden almalıyım, hangisi daha sağlıklı, ikiz bebeklerde
düzen nasıl oluyor ve bunun gibi daha pek çok soru…
34
Gerek google’dan gerekse de instagramdan yaptığım
araştırmalar neticesinde bana yararı olan pek çok
bloglara ve instagram hesaplarına eriştim. Bu kişilerle gerek instagram, gerekse de mail vasıtasıyla irtibata geçip pek çok yararlı bilgi edinme fırsatım da
oldu. Elbette bana da danışan kişiler oldu ve elimden
geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Pek çok annenin instagram vasıtasıyla tanışıp şu anda arkadaş olduğunu da biliyorum. Yani sosyal medyanın faydasını
bu devirde inkar edemeyiz.
Aşağıda size severek takip ettiğim, kısa sürede pek
çok takipçi tarafından takip edilen başarılı anne
bloggerlar ve ig annelerinden bahsetmek istiyorum.
takipçi
www.momsblognote.com
18513
berilbayindir
takipçi
2948
duygukaratas
takipçi
3688
elislina
Beril Bayındır/Instagram: berilbayindir
B
eril Hanım yani kısaca “Görey’in eşi, Kuzey’in ise annesi”. Kendisi
hamile olduğunu öğrendiği ilk gün blog yazmaya karar vermiş ve oğlu
Kuzey’e güzel bir anı bırakmak istemiş. Blogu ve instagram hesabı
sayesinde pek çok anneye de yardımcı olmuş ve onları da yönlendirmiş.
Beril Hanım kısa sürede binlerce takipçiye ulaşarak başarılı olmuş ve ödüllü
bir blogger haline gelmiş. Gerek blogta, gerekse de instagram hesabında
annelik tecrübelerini, tatlı oğlu Kuzey’le maceralarını, endişelerini, mutluluklarını, okuduklarını ve gezip gördüklerine ulaşıyoruz. Ayrıca blogunda
annelik, anne ürünleri, bebek, bebek bakımı, bebek odaları, bebek ürünleri, beslenme, hamilelik-doğum, bebeğimiz ve biz anneler için sağlıklı
tarifleri de bulabiliyoruz. Beril Hanım’ın önem verdiği diğer bir konunun
da organik beslenme olduğunu belirtmek isterim. Kendi alanında uzman
danışmanlara da yer veriyor olması blogu diğer bloglardan ayıran önemli
bir diğer özellik.
www.ikizannesiyim.com
Duygu Karataş /Instagram: duygukaratas
D
uygu Hanım’ın instagram hesabına
ikiz bebekler hakkında araştırma
yaparken bir anda denk geldim.
İkiz bebeklerin ihtiyaçları, ikiz bebeklerin
alışveriş listesi ve düzeni tek bebeğe göre
tamamen farklı olduğu için gerek instagram hesabında, gerekse de blogunda Duygu Hanım’ın kızları Defne ve Derin’le olan
maceralarını keyifle takip etmeye başladım. Bu blogta sevdiğim diğer bir özellik ise Türkiye’nin değişik illerinden benimde
yer aldığım her biri birbirinden özel ikiz hikâyelerine erişebilmemiz. Burada ikiz
annesinin gözünden, iki çocuklu hayata dair tecrübeler, günlük hayata dair keyifli
paylaşımlara rastlıyoruz. Duygu Hanım, hem iki bebeğe yetebilme çabası, hem de
sosyal hayata tekrar geri dönebilme arzusuyla blog yazmaya başlamış. Kendisi kızlarını büyütürken hem kendi yaşadığı tecrübeleri, hem de onlar için yaptığı alışverişlerle ilgili deneyimlerini paylaşırken yeni annelerle tanışmış ve ikiz anneleriyle
sosyal medya sayesinde bilgi alışverişi yapmaya girişmiş. Blogunda bebek beslenmesinden, çocuk gelişimine dair katıldığı seminerlerle ilgili notlara, kızlarıyla ilgili
deneyimlerime erişebiliyoruz. Ben de ikiz bebekler hakkında kendisine pek çok
kez danıştım ve üşenmeden her seferinde bana yardımcı oldu.
takipçi
38862
mavibebegim
takipçi
5235
bonibonlar
takipçi
25719
littlefighterstr
takipçi
4303
ozgelokmanhekim
takipçi
79200
uzmanannem
takipçi
34447
ozgekopuz
takipçi
35810
turuncubikiz
35
Ebru Bülbül
Ebru Bülbül/Instagram: elislina
I
nstagramda benim severek takip ettiğim hesaplardan birisi de elislina. Ebru Hanım Almanya’da yaşıyor
ve instagram hesabında tatlı kızı Elis Lina’nın küçük
dünyası başlığıyla kızına dair paylaşımlarda bulunuyor.
Elis Lina 25 haftalık , 630 gram ve 31 cm prematüre
bebek olarak doğmuş ancak kendisi şu anda yaşıtlarıyla eşdeğer çok tatlı bir kız. Anılan hesapta Elis Lina’ya
ikoncan kıyafetleriyle, annesi ve babasıyla olan fotolarına ve bazen de Elis Lina’nın prematüre minik hallerine
erişebiliyoruz. Bende Elis Lina’nın pek çok takipçisi gibi
kombinlerini büyük bir zevkle takip ediyorum. Ebru Hanım prematüre annelerine de destek oluyor ve sorularını
cevaplıyor.
www.mavibebegim.com
İnci Timuremre /Instagram: mavibebegim
İ
nci Hanım bebeği Mavi doğunca kendisinin de doğduğunu ifade ediyor. Kendisi
Mavi’nin doğumuyla birlikte pek çok kitap
okumuş, araştırma yapmış ve bebeğine yetebilmek için kariyer planlarını anne – bebek
olacak şekilde düzenlemiş. Kendisi bebek işaret dili eğitimciliği için çalışmalarda bulunuyor ve mottosu “mutlu yüzler mutlu çocuklarımız için”. Gerek web sayfasında gerekse
de instagram hesabında bebeklere yönelik
oyunlara, tavsiyelere ve bebeği Mavi’nin günlüğüne erişebiliyoruz. Bebeği ile olan annekız kıyafet kombinleri de takipçileri tarafından oldukça beğeni topluyor. İnci Hanım,
instagram hesabında bebekle oynanabilecek
oyunlar belirliyor ve takipçileri de bu oyuna
katılarak belirlenen sürenin sonunda oyunların en iyileri İnci Hanım tarafından belirlenerek tekrar instagram hesabına yüklüyor. İnci
Hanım’ın kızı Mavi’yle yaptığı aktiviteler ben
dâhil diğer takipçileri tarafından da ilgiyle
takip ediliyor.
36
www.bonibonlarim.blogspot.com
İpek Alper Palabıyık /Instagram: bonibonlar
A
nılan hesapta “ikiz delisi bir
annenin ikizleriyle günlüğüne”
ulaşıyoruz. İpek Hanım, ikiz
oğulları Bonibonlarla yani Yaman ve
Eren’le olan maceralarını bize instagram hesabından aktarıyor. Ayrıca
blogunda kendi doğum hikâyesine ve
biz annelerin ortak derdi olan bakıcı
sorununa da değinmiş durumda. İnstagram fotoğraflarının altında oğullarına dair yorumları da pek çok kişi
tarafından ilgiyle karşılanmış ve kısa
sürede Bonibonlar pek çok takipçi tarafından takip edilmeye başlanmış.
Kendisinin pek çok ikiz annesine de
yol gösterdiğini ve yardımcı olduğunu
belirtmek isterim. Bende anılan hesaba ikizler etiketiyle araştırma yaparken ulaşmıştım ve takipçileri olarak
gün be gün Yaman ve Eren’in gözümüzün önünde büyümesine biz de tanıklık ediyoruz.
İrem Erdoğan Güzey
İrem Erdoğan Güzey /Instagram: littlefighterstr
İ
rem Hanım yani kısaca littlefighter Mert’in annesi. Oğlu
Mert 27 haftalık, 700 gram prematüre bebek olarak dünyaya merhaba demiş. Annesi İrem Hanım tüm dünyada
prematüre doğumların çok olduğunu belirterek ve prematüre doğumlara dikkat çekmek için bu hesabı açmış. Kendisi,
prematüre doğum yapacağı kesinleştiğinde hastanede elinde
telefonla instagrama girip aynı şeyleri yaşayan anne var mı
diye araştırmış, ancak herhangi bir Türk anneye denk gelmemiş. İnstagramdan bulduğu anneler ise Amerikalı annelermiş
ve belli başlı bazı etiketleri takip ederek prematüre bebek
sahibi olan başka annelerle de instagram üzerinden tanışmış.
Kendisi Amerikalı annelerin bebeklerinin durumunu, tecrübelerini gün be gün paylaşıp birbirlerine destek olduklarını fark
etmiş. Türk annelerden ise yoğun bakımda yatan bebeklerini
paylaşan tek bir anneye denk gelmediğini belirtiyor. O yüzden instagram hesabını açar açmaz #prematuregücü etiketini
kullanarak Türk annelerinde dikkatini çekmeye başlamış.İrem
Hanım bu etiket altında başka annelerinde bebeklerinin fotoğraflarını paylaştıklarını belirterek Türkiye’deki annelerin
bu vesileyle birbirlerine destek olacaklarını belirtiyor. İnstagram hesabında Mert’in yoğun bakımdaki günlerinden adım
adım hangi günlerden bugünlere gelindiği bizlere aktarılıyor.
37
www.seyahatperest.com
Özge Altınok Lokmanhekim /Instagram: ozgelokmanhekim
Ö
zge Hanım’ı anne olmadan önce Çok Gezenler Kulübünden ve www.seyahatperest.com dan, anne olduktan sonra da www.sehrincocukhali.com dan takip
etmeye başladım. Kendisinin seyahat notlarından oldukça
faydalandım ve gazete-dergilerde yazılarına denk geldikçe
severek okuyorum. Kendisiyle meslektaş olmam, yazılarındaki üslup ve içimdeki seyahat aşkı, ona karşı sempatiyle
yaklaşmamın diğer bir sebebi. Özge Hanım seyahatperest'te
ağırlıklı olarak yurtdışı gezi notlarını ve seyahat tecrübelerini bizlerle paylaşıyor. Anne olduktan sonra da oğlu Kemal’le
gezmeye başlayınca çocukla seyahat önerilerini de yazmaya başlamış. Şehrin Çocuk Hali web sayfası ise İstanbul’lu
ailelerin şehir rehberi niteliğini taşıyor. Özge Hanım anılan
sayfada çocuklar için atölyeleri, müzeleri, kursları, parkları, spor mekânlarını, oyuncakçıları, kitapçıları, çocuk dostu
restoranları bir çatı altında toplamış, yani biz çocuklu ailelere acaba bugün çocuklarımızla ne yapsak diye sorduğumuzda tüm bu bilgileri ve önerileri tek yerde cevaplıyor.
Şehrin Çocuk Hali şu anda sadece İstanbul için aktif, umarım kısa sürede Türkiye genelinde bir rehbere dönüşür. Ben
instagramda kendisinin gezi fotoğraflarını ve kahvaltı sofralarının fotoğraflarını da severek takip ediyorum.
www.uzmanannem.com
B
u sitenin ve hesabın sahibi
Çocuk Gelişim ve Özel Eğitim
Uzmanı olan Sibel Hanım. Sibel hanım web sayfasında anneler
için faydalı olan gerekli tüm bilgilere, bebekle yaşam, bebek ve
çocuk eğitimi, bebeklerin gelişimi
ile ilgili olan tüm bilgilere uzman
gözüyle yer veriyor. Web sayfasında ayrıca etkinlik, hikâye, hayatın
içinden, alışveriş önerileri vb. bir
çok konu hakkında da fikir sahibi oluyoruz. İnstagram hesabı ise
daha çok "annelerin sayfası" ve "annelere tavsiye" üzerine tasarlanmış
olup, oğlu Başar’ın da fotoğraflarına denk geliyoruz. Instagram hesabında ayrıca olası çocuk-bebek sorunlarıyla ilgili olarak anne-çocuk
diyaloglarına da yer veriyor. Bir
uzmanın gözünden bu bilgileri öğrenmek biz anneler için gerçekten
de çok büyük bir avantaj.
38
Sibel Özdemir/Instagram: uzmanannem
www.ozgekopuz.com
Özge Kopuz /Instagram:ozgekopuz
Ö
zge Kopuz yani Mira ve ikizler Yade-Asım’ın
annesi. Özge Hanım üç çocuklu bir aile olduktan sonra hayatındaki eksikliği tamamladığını
belirtiyor, yaşadıklarını aktarmak, benzer heyecan
ve beklentisi olan kişilere yol haritası çizmek ve fikir
alışverişinde bulunabilmek amacıyla blog yazmaya
başlamış. Blogunda 22 ay içinde 3 çocuk sahibi harika bir aile olmak , anne olmak için yaşadığı tüm zorluklara da samimiyetle yer veriyor. Özge Hanım ile
de meslektaşız, kendisi instagram hesabında daha
çok çocuklarıyla günlük hayattan fotoğraflar paylaşıyor. Özge Hanım’ın blogunda ayrıca moda, parti
fikirleri, sağlık, güzellik ve annelere tavsiye bölümleri de bulunuyor. Üç çocuğuyla olan enerjisine de
gıpta etmemek mümkün değil. Hatta bende onun
çocuklarıyla gezmelerini görünce kendisine “ikiz
bebeklerde bakım çantası nasıl olmalı?” sorusunu
sormuştum ve samimiyetle bu konuya da blogunda
yer vermişti. Tıpkı benim gibi kendisini takip eden
binlerce kişinin instagramda Asım, Yade ve Mira’nın
fotoğraflarını ve videolarını görünce yüzlerine birer
gülücük konuyor.
www.turuncubikiz.com
Funda Karakılıç/Instagram:turuncubikız
İ
nstagram profilinde “Turuncunun güncesi, Dikkat! bolca süs püs, kitap,
kahve , pati, şarap, aşkmeşk, fiyonk,
diyet ve bebek içerir” ifadesi yer alıyor.
Turuncu bi kız, Ankara'lı genç ve çiçeği
burnunda bir anne. Internetin ünlü annelerinin çoğunun İstanbul'dan olduğu
gözetildiğinde turuncubikız Ankaralı annelerin dikkatini çekiyor. Funda Hanım,
hamileliğinden başlayarak anneliğe dair
heyecanlarını, tatlı oğlu Barış için yaptığı doğum hazırlıklarını, alışverişini ,
Barış'ın bebek odasını, doğum odasını,
babyshower partisini, Barış'a gelen hediyeleri takipçileriyle adım adım paylaştı.
Turuncubikız’ın isminden de anlaşılacağı
üzere çok renkli paylaşımlarda bulunduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.
Eğer içinizin açılmasını istiyorsanız, hem
eğlenceli paylaşımlar, hem de karşınızda
güleryüzüyle turuncubikizi ve yanında
tatlı mı tatlı turuncubibebek Barış'ı görüp gününüzün güzel geçmesini istiyorsanız, bu hesabı takip edin derim. 39
Özge Evci ERALP
Avukat
Teknokentler ve
Avantajları
Ü
niversiteler ile sanayiyi biraraya getirmeyi amaçlayan “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri” ya da yaygın kullanım adıyla “teknokentler”, Dünyada
ilk olarak 1952 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Standford Research
Park(Silikon Vadisi) adıyla ve 1959’da
Research Triangle Park adıyla kuruldu.
Türkiye’de Teknokent temelleri 1980li yıllarda atılmış
olsa da, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunun yayınlanması ile ivme kazandı.
Teknokent bünyesinde faaliyet gösterecek olan firmaların kendi bünyelerinde Ar-Ge çalışması yapıyor olması ya
da firmanın bir projesinin KOSGEB, Avrupa Birliği, TÜBİTAK desteklerinden birini almış olması gerekiyor.
Sanayi Bakanlığı verilerine göre, Eylül 2014 itibariyle;
toplam 59 adet Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Ankara’da
8 adet, İstanbul’da 7 adet, Kocaeli’de 4 adet, İzmir’de
4 ve Konya, Antalya, Kayseri, Trabzon, Adana, Erzurum, Mersin, Isparta, Gaziantep, Eskişehir, Bursa, Denizli, Edirne, Elazığ, Sivas, Diyarbakır, Tokat, Sakarya,
40
Bolu, Kütahya, Samsun, Malatya, Urfa, Düzce, Çanakkale, Kahramanmaraş, Tekirdağ, Van, Çorum, Manisa,
Niğde, Burdur, Yozgat, Kırıkkale, Balıkesir ve Hatay’da
1’er adet) kuruldu. Bunların 41’i faaliyetine aktif olarak
devam etmekle, 18’inin altyapı çalışmaları ise sürüyor.
Yine 2014 itibariyle, Teknokentlerde faaliyet gösteren
firma sayısı 2956.
Her ne kadar, genel kanı, teknoloji geliştirme bölgelerinin “bilişim” firmaları için kurulduğu olsa da, Türkiye’deki teknokentlerde denizcilik, enerji, gıda sanayi,
ilaç, kimya, inşaat, madencilik, medya ve iletişim, savunma gibi başka sektörler de faaliyet gösteriyor.
Ancak yine de, Teknokentlerde faaliyet gösteren firma
sayılarında, yazılım sektörü %39’luk oranı ile birinciliği,
bilgisayar ve iletişim teknolojileri ise %18’le ikinciliği
elinde bulunduruyor.
Eylül 2014 sonu itibariyle teknokentler yaklaşık 30.000
personele de istihdam olanağı sunmuş durumda.
Teknokentlerde Faaliyet Göstermenin Avantajları Neler?
-Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin, münhasıran bu Bölgedeki yazılım ve/
veya Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31/12/2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
- Bölgede çalışan Ar-Ge ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri 31/12/2023 tarihine kadar her
türlü vergiden istisnadır.
-Atık su arıtma tesisi işleten Bölgelerden, belediyelerce atık su bedeli alınmaz.
- Bölgede yer alan girişimcilerin yürüttükleri yazılım
ve/veya Ar-Ge projesi kapsamında çalışan Ar-Ge personelinin, bölgede yürüttüğü görevle ilgili olarak yönetici
şirketin onayıyla, Bölge dışında geçirdiği sürelere ait
bu çalışmaları kapsamında elde ettikleri ücretlerinin;
üniversite bünyesinde kadrolu olan öğretim elemanları
için % 50’si, diğer Ar-Ge personeli için % 25’i gelir vergisinden müstesnadır.
-Teknokent bölgesinde faaliyette bulunan girişimcile-
rin bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri
yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil
ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki
teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır.
- Ar-Ge ve destek personeli ile Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca
ücreti gelir vergisinden istisna olan personelin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden
hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı, Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.
Bu destek, eskiden 5 yıl süreyle geçerli ise de, Eylül
2014’ten itibaren süresiz hale getirilmiştir.
-Örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi
ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden
birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini,
desteği veren merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idareleri tarafından desteklenmesi uygun bulunan bir
iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmelerini teşvik etmek için bir defaya mahsus
olmak üzere teminat alınmaksızın 100.000 Yeni Türk
Lirasına kadar teknogirişim sermayesi desteği hibe
olarak verilir.
-Öğretim üyeleri, belirli şartlar altında, teknokentlerde şirket kurabilir, bir şirkete ortak olabilir, şirket
yöneticisi olabilir.
*İstatistik bilgileri www.sanayi.gov.tr’den alınmıştır.
41
bookmarkevent
CeBIT Medya ve Mobil Ekonomi Zirvesinde
“İnternet ve Sosyal Medya Hukuku” Konuşuldu
Acarer: Artık Savaşlar
Bilgisayarlar İle Yapılacak
CeBIT BİLİŞİM EURASIA
CeBIT Bilişim Eurasia &
CeBIT Global Conferences
11 – 14 Eylül / September 2014
İstanbul Fuar Merkezi/
Istanbul Expo Center
www.cebitbilisim.com
CeBIT etkinliği kapsamında düzenlenen CeBIT
Global Konferanslarda konuşulan konulardan
biri de Medya ve Sosyal Medya Hukuku oldu.
Özellikle 5651 sayılı Kanun ve uygulamasının
masaya yatırıldığı konferansa ilgi ve katılım
beklenenin üstünde oldu.
K
onferansta açılış konuşması Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer
tarafından yapıldı. Acarer, Türkiyede IT alanında düzenlemeler yapılması gerektiğine,
standartizasyon kurulmadığı sürece rekabetin sağlıklı yapılamayacağına, bu nedenle bir
çok projenin yarım kaldığına dikkat çekti. İletişim ile ilgili 1015 yetkilendirme yaptıklarını, ancak bilişim
ile ilgili bir yetkilendirmenin olmadığını belirten Acarer, bilişim alanında nitelikli eleman ihtiyacı olduğunu da hatırlattı. Acarer, üniversitelerin sanayiye hizmet etmesi ve bu yönde eğitim vermesi gerektiğini belirterek ders programlarının
sektörün ihtiyaçlarına göre oluşturulması gerektiğini,siber
suçların son bir yılda %116 arttığını ve artık savaşların da
top ve tüfek ile değil bilgisayarlarla yapılacağını söyledi.
Tüketim Toplumu Olmaktan Vazgeçmeliyiz
Intel Genel Müdürü Burak Ayan, nesnelerin internetinin 7
trilyon dolar bir pazara ulaşacağının öngörüldüğünü, 6 sene
sonra 60 milyon dolarlık bir giyilebilir teknoloji pazarının
oluşacağını, bunun da yeni iş modelleri ve cihazlar geliştireceğini söyledi. Dijital ekonomi versiyon 3’te tüketim top-
42
lumu olmaya devam edersek hedeflerimize ulaşamayacağımıza dikkat çeken Ayan, medyanın da tüm bu
değişimlerden çok etkilendiğini söyledi.
Oturum Yöneticisi Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı Musa Savaş, geçtiğimiz yıllarda 5651 sayılı kanunun hayatımıza girmesi ile büyük değişim yaşandığını, bu kanunun sosyal hayatı medyayı ve internet
kafeleri oldukça etkilediğini söyledi.
Bilişim Muhabirleri Derneğinden Serhat Ayan, 5651
sayılı yasanın bir sansür yasası olduğunu söyleyerek
Torba Yasa ile getirilen milli güvenlik nedeniyle erişim engelleme esasının sınırlarının çizilmesinin çok
zor olduğuna dikkat çekti.
İnternet Kafeler Eğitim Alanlarına Çevrilmeli
İnternet Kafeciler Derneği Başkanı Metin Baltaoğlu,
internet kafe sektörünün yılda 1-5 milyar dolarlık bir
sektör olduğunu, donanım şirketlerine de yılda 200
milyon dolar katkı sağlandığını belirtti. İnternet kafelere gelen gençlerin büyük bölümünün çok yetenekli olduğunu, bu nedenle de buraların eğitim alanına
çevrilmesi gerektiğine dikkat çeken Baltaoğlu, MEB
ile ortak projeler yürütülmesi gerektiğini söyledi.
43
Üniversitede Öğretilenlerin
%10’ununu Kullanıyoruz
Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş, 5651
sayılı yasanın çıkış aşamasında BTK’nın sürece dahil
edilmediği yönünde eleştiri getirdi. Teknolojik olarak
internette hiç bir şeyin engellenemeyeceğine, filtrelenemeyeceğine dikkat çeken Menteş, teknoloji ile
tüm engellerin aşılmasının mümkün olduğunu söyledi. Menteş, üniversitelerde analiz-sentez yöntemlerinin öğretilmesi gerektiğini belirterek, burada edinilen eğitimin sadece %10’unun ileride kullanıldığını
belirtti.
Yasa ile Adliye Arasında Kopukluk Var
Eralp Danışmanlık adına konuşan Avukat Özgür Eralp,
2007 yılında çıkan 5651 sayılı Kanunun son bir iki senede değişik boyutlara taşındığını, şu anda kanunun
uygulaması ile ciddi sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Adliye ile yasa arasında kopukluk olduğuna dikkat
çeken Eralp, suç duyurularının basın savcılığı ile
bilişim savcılığı arasında gidip geldiğini, sulh ceza
hakimliklerinin zaten çok yoğun olduğunu ve teknik
bilgiler nedeniyle zorluk yaşadıklarını üstelik 24 saat
içerisinde karar verme zorunluluklarının işi daha da
zorlaştırdığını söyledi. İnternet mağdurlarının korunmasının da gerekli olduğunu söyleyen Eralp, kanun
üzerinde çalışılması gerekli hususlara dikkat çekti.
İnternet Bilinci Oluşturulmalı
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı İnternet Geliştirme Kurulu Başkanı Serhat Özeren, inter44
netin teknolojik tarafının yanında sosyolojik ve psikolojik tarafına da önem vermek gerektiğini, sadece
kanun yapmak yerine eğitim sistemlerine adapte
edilmesi, internet kültürü ve bilinci oluşturulması
gerektiğini söyledi.
Yeni iPadler
neler getiriyor?
Apple, yeni piyasaya sürdüğü iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ın
yankıları sürerken ve bu cihazların stok sıkıntısı devam ederken
iPad serisinin yeni modellerini de tanıttı. iPad’in en yeni
modelleri: 9.7 inçlik iPad Air 2, ve 7.9 inçlik iPad Mini 3. Peki bu
modeller bize yeni neler getiriyor?
HAZIRLAYAN: Uğurcan Evci
iPad Air 2
İki cihazın yeniliklerini ayrı inceleyeceğiz, dolayısıyla ilk ürünümüz iPad Air 2. Son yıllarda pek yenilik
yapmamakla suçlanan Apple, iPad Air 2 ile oldukça
iyi bir atılım yapmış gibi gözüküyor. İlk göze çarpan
yenilik, geçen sene değişime gidilen kasa tasarımının daha da inceltilmesi. Yeni iPad’in kasası eskisine
göre %18 daha ince, 6.8 mm inceliğinde. Bu incelme
iPhonelarda yapıldığı gibi bükülme testlerinin yapılmasına neden olsa da cepte taşınacak bir cihaz olmadığından bu testlerin pek anlamlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Bunun yanında ekranının da eski iPad
ekranlarına göre ışığı %56 daha az yansıttığı belirtili46
yor. Yapılan testlerde de gerçekten ekranın daha az
ışık yansıttığı görülebiliyor. Bu, özellikle ışıklı ya da
güneşli ortamlarda tableti kullanmaya çalışanlar için
oldukça iyi bir gelişme.
Donanım açısından, Apple, iPad Air 2’ye A8X işlemci
yerleştirmiş. Bu işlemci, bir önceki model olan iPad
Air’e göre işlemci hızı açısından %40, grafik işleme
açısındansa 2.5 kata kadar daha yüksek bir hız sunuyor. Başka bir açıdan ise, iPad Air 2 ilk çıkan iPad’e
göre tam 12 kat daha hızlı. Üstelik bu işlemci gelişmesine rağmen iPad Air 2 pil ömründen taviz vermiyor ve 10 saatlik kullanım ömrüyle göz doldurmaya
devam ediyor. Bunun yanında, Apple duyurmamış
Son olaraksa, iPad Air ile gelmesi beklenen Touch
ID özelliği, iPad serisine iPad Air 2 ile gelmiş bulunmakta. Artık parmak izinizi gerek tuş kilidini açmak
için olsun, gerek alışverişlerinizde olsun, gerekte bu
özelliği kullanan uygulamalarda kullanabileceksiniz.
Özellikle iPad üzerinden bol bol alışveriş yapan birisiyseniz bu özellik kredi kartınızı kaydettikten sonra
sizin çok işinize yarayacak bir özellik olabilir.
iPad Air 2 şu an Türkiye’de satışa çıkmış bulunmakta.
16, 64 ve 128 GB olarak gri, uzay grisi ve altın renk
seçenekleri olan cihazın fiyatları ise şöyle: 16 GB WiFi: 1.449 TL, 64 GB Wi-Fi: 1.729 TL, 128 GB Wi-Fi:
2.009 TL, 16 GB Wi-Fi + Cellular: 1.819 TL, 64 GB
Wi-Fi + Cellular: 2.099 TL, 128 GB Wi-Fi + Cellular:
2.379 TL
olsa da iPad Air 2, Apple cihazlar arasında 2 GB ram
kullanan ilk cihaz. Stabilite ve hız konusunda kullanıcılarının yüzünü kara çıkarmayan Apple, bu yenilikleriyle kullanıcılarını memnun etmeye devam edecek
gibi gözüküyor.
Başka bir yenilik ise kamerada. Kamera 8 megapiksellik iSight kamera. Bu kamera iPad’ kamerasına
pek çok yenilik getiriyor. Bu yeniliklere örnejk olarak
iPhone 5s ile gelen burst modu, panoramik çekim,
1080p video çekimi örnek verilebilir. Bunun yanında, iOS 8 ile gelen zamanlayıcı da iPad kamerasında
unutulmamış.
iPad Mini 3
iPad Air 2’de gelen yeniliklerin yanında iPad Mini
3’ün hayal kırıklığı yarattığını söyleyebiliriz. Büyük
kardeşinin aksine iPad Mini 3 yenilik olarak adlandırabileceğimiz neredeyse hiçbir şey içermiyor. Zaten
oldukça iyi bir tablet olduğunu söyleyebileceğimiz
iPad Mini 2’nin üstüne ne işlemci açısından, ne kamera açısından bir şey koymayan bu yeni cihazımızın
tek yeniliği Touch ID. Yeni iPhonelarda ve iPad Air
2’de Touch ID kullanarak yapabildiğimiz şeyleri artık
iPad Mini 3’te de yapabileceğiz; ancak şu an gelen
tek yenilik bu olarak gözüküyor. Bunun yanında yenilik olarak adlandırabilecek en büyük değişiklik altın
rengi kasanın da bu modelle satışa sunulması.
iPad Mini 3 de Türkiye’de şu an satışta. Aynı renk ve
hafıza seçenekleriyle sunulan bu cihazın ise fiyatlandırılması şöyle: 16 GB Wi-Fi: 1.169 TL, 64 GB Wi-Fi:
1.449 TL, 128 GB Wi-Fi: 1.729 TL, 16 GB Wi-Fi + Cellular: 1.539 TL, 64 GB Wi-Fi + Cellular: 1.819 TL, 128
GB Wi-Fi + Cellular: 2.099 TL
47
bookmarkoyku
TANGO
İ
Hazırlayan: Ş. Nezih Kuleyin
nebolu Kuvayı
millîye Reisi Emin
Bey’in karargâh
olarak kullandığı
iki katlı evin önüne
geldiğimde gümbürtüyü andıran sesiyle bir
yandan bana bağırıyor
diğer yandan da cep
saatini çıkartmış o kadar
uzaklıktan gözüme sokacakmış gibi göstererek
‘Vay muharrirlerin şahı
bakıyorum uykuperver
olmuşsun, saat yedi oldu
ancak teşrif edebildin’
diyordu.
‘Ne olacaktı’ diye düşündüm içimden, üç gündür yoldayız zaten
bir de sabahın köründe mi kalkacaktık. ‘Bize uykuperver değil,
dense dense uyku muhtacı denebilir’ diye düşünürken zaten
binanın bahçesine gelmiştim. Kapıdan bir kurşun hızı ile geçip
hızla yukarı çıkmayı planlıyordum, merdivenin ilk basamağına
ayağımı yeni atmıştım ki arkamdan ‘Gündüz bu ne sürat kardeşim’ diyen tanıdık sese doğru döndüm.
-Ferdi sen burada
- Evet
- Oğlum sana ihtiyati görev vermezler, ne işin var burada?
- Haberin yok galiba Meclisi Mebusan silahların cepheye ulaştırılmasının cephede savaşmak kadar önemli bir görev olduğuna
karar verdi. Boş ver şimdi bunları Emin Bey’i bekletmeyelim,
bilirsin biraz delidir.
Yukarı çıktığımızda Emin Bey’i masasının önünde kollarını açmış
beni beklerken buldum. ‘Kanının sıcaklığı yüzüne vurmuş bu
adamın’ diye düşündüm. Sarılmamızın içtenliğini ne kadar iyi bir
yazar olsam da anlatamayacağımı hissettim .
Sen de otur Ferdi, her ne kadar iki simidimiz varsa da artık
yapacak bir şey yok.
Sağ olun komutanım ben tokum, biliyorsunuz benim evini kiraladığım Zehra Teyze oğlunu İnönü’de kaybettiği için çökelekten,
bazlamaya neyi varsa bana yedirmeye çalışıyor, korkum o ki
cepheye çağıracaklar sürünemeyeceğim
Bir şey olmaz görüyor musun Gündüz, -adam her zaman şanslı
Musul’da kurşun kulağını sıyırır, Bakü’de öldü zannedip bırakırlar,
neyse bırakalım Ferdi’yi sen niye geldin.
Bu günlerde dünya bizim nasıl olup da kamyonsuz, trensiz bu
kadar cephaneyi cepheye, bu hızla nasıl naklettiğimiz merak…
Kapı vuruldu bir asker Emin Bey’i selamladıktan sonra Ferdi’ye
dönerek :
Komutanım üçüncü kafile yola çıkmıyor
Neden?
Tangoları gelmemiş.
Onların tangoları Fitnat Hanım değil mi?
Evet.
Ferdi şimşek hızıyla ayağa fırladı. Emin Bey’e:
Komutanım bilirsiniz Fitnat hanım en fedakâr kafile mümessilidir.
Mutlaka çok önemli bir şey olmalı, izin verirseniz hemen evine
48
gidip bakayım.
Ben de gelebilir miyim?
Gidin bakalım.
Binanın kapısından çıkınca Ankara’ya kadar cephane götürecek
üçüncü kafileye gözüm ilişti. Hazırdılar, Anadolu’nun fedakar
kadınları bir kısmının ayaklarına bez sarılmış, bazıları bebeklerini sırtlarına bağlamışlar en önde ise kendilerine yol boyu eşlik
edecek olan iki Mehmetçik ve cılız öküzleri ile tamir edilmekten
gerçekte hangi ağaçtan yapıldığı belli olmayan kağnılar. Şimdi
yola çıkması gerek bu kafile ‘tango’larını bekliyorlardı.
Ferdi kardeşim nedir bu tango işi?
Sehirli kadınların kılık kıyafeti ile dalga geçmek için onlara buralarda tango derler.
Peki kafile neden hareket etmiyor?
Kafilelerde yaklaşık otuza yakın kadın olur. Bunların fedakârlığı
anlatılamaz, yağmur yağar çocuğunun örtüsünü alır top mermisinin üzerine örterler. Bazen de kağnının birinin öküzü ölür onun
yerine kendilerini koşarlar. Bilirler ki dünyanın en önemli işini
yapmaktadırlar.
Hâlâ bu tango işini anlayamadım.
Nasıl oldu bilmiyorum, bu kafilelere katılan şehirli kadınlar başlangıçta etek gibi şık şeyler giyiyor ve narin yapılarıyla ötekiler
tarafından giyimleri ve davranışları nedeniyle ‘’tango’ denilerek
dalga geçiliyorlardı. Fakat onlar, önce kafilelere katıldılar sonra
ortaya çıkan beklenmedik sorunlara buldukları çözümlerle kafilelerin güvenini kazanıp kafilenin komutanı durumuna geçtiler.
Kendilerine güvenildi, onlar da bu güveni hak ettiler. Hatta öyle
bir şey oldu ki tangosuz bir kafile yola çıkamaz oldu. Fitnat
hanım da bunlardan biridir hemen şu köşeyi dönünce evlerini
görürüz.
Köşeyi döndüğümüzde evin önündeki kalabalık bizi karşıladı.
Fitnat Hanım’ın babaannesi henüz ölmüştü. Bizi içeri aldılar. Kadınlar hep bir ağızdan ağıt yakmaya başlamışlardı. Fitnat Hanım
babaannesinin baş ucunda ellerinden tutmuş bitkin bir hâlde diz
çökmüştü ve gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir vaziyette
oturuyordu.
Bizim odadan içeri girmemizle birlikte odadakilerin bakışları bize
yöneldi. Fitnat Hanım da bize döndü, bakışlarından bir şey anlamak olanaksızdı. Ferdi rahatsız olmamasını işaret etti, herkese
başsağlığı dileyip çıktık.
Gündüz, aklımda bir çözüm var. Birinci kafilenin tangosu Mihri
Hanim dün gece geldi ama hiç düşünmeden yola çıkabilir ona
uğrayıp durumu anlatalım.
Sen bilirsin.
İnebolu o zaman bir ucundan bir ucu en fazla on beş dakikalık
bir kasabaydı. Mihri Hanım’ın kapısını çaldık olayı anlatmamızla
birlikte beş dakika sonra hazırdı.
Fitnat’a başsağlığı bile dilemeye vaktimiz yok değil mi komutanım dedi. Polatlı’ya cephaneyi ucu ucuna yetiştireceğiz.
Bugünler bitecek Mihri Hanım, bizim kararlılığımızı kim yenebilir
ki…
Meydana geldiğimizde yola çıkmak üzere bıraktığımız kafilenin
yerinde yeller estiğini gördük. Şehrin dışına doğru baktığımızda
son kağnıyla birlikte gözden kaybolmaya başlayan kadınların
siluetleri görünüyordu. Mihri Hanım yüzümüze baktı ve:
‘Fitnat’ dedi ‘o tangoların sultanıdır’.
Ölümden Sonra
Dijital Hayat Var mı?
Bugün gelinen noktada hepimiz bir dijital mirasa
sahibiz ve bu varlığın maddi veya manevi bir
değeri olduğu yok sayılamayacak bir gerçek olarak
karşımızda duruyor. Peki, tüm bu dijital birikimimizin
bizler bu dünyadan ayrıldıktan sonraki akıbeti ne
olacak?
Hazırlayan: Ezgi Işık
T
witter,
Facebook,
Instagram gibi sosyal medya hesaplarımız,
internetten
satın alarak online
arşivimizde sakladığımız film, müzik,
kitap gibi görsel ve işitsel yayınlar
ve bütün bunların dışında yalnızca
50
internet üzerinden sizin erişiminize açık hesaplarda yer alan önemli
veri, doküman, bilgi ve belgeler.
Öncelikle dijital mal varlığı tabir
edilen bir haklar bütününün varlığını an itibari ile kabullenmemiz
ve konuya bu açıdan yaklaşmamız
doğru olacaktır. Ölümden sonra
üzerinde artık üzerinde tasarruf
edemeyeceğimiz dijital haklarımız
ile ilgili tıpkı menkul ve gayrimenkul mal varlıklarımızda olduğu gibi
bunların da gelecekteki akıbetleri
hakkında şimdiden bir takım düzenlemeler yapmamız gerekebilir.
Konu hakkında internette ve sosyal
medya araçlarında kullanıcılara
farklı alternatifler sunuluyor.
Facebook: Kullanıcının öldüğü resmi belgelerle kanıtlanırsa Facebook
iki seçenek sunuyor. Mirasçılar hesabın kapatılmasını talep edebiliyorlar. Ancak bu halde kullanıcının
bilgileri yine de vasilerle paylaşılmıyor. İkinci seçenek ise kullanıcı
sayfasının bir "memorial page" hesabına çevrilmesi. Bu şekilde kullanıcının Facebook duvarı açık kalabiliyor ve sevenleri duvarına mesaj
bırakabiliyor.
Gmail: Kullanıcının öldüğünün
kanıtlanması için resmi belge ve
kimliğini istiyor. Ama e-postaların
içeriğini ileteceğine dair garanti
vermiyor.
LinkedIn: Kullanıcının öldüğü resmi
belgelerle kanıtlanırsa hesap kapatılabiliyor ancak içerik yasal mirasçılarla paylaşılmıyor.
Twitter: Kullanıcının öldüğüne dair
resmi belge ve herhangi bir gazetede yayınlanmış ölüm ilanını istiyor.
İçeriği değil de herkes tarafından
görülmesine izin verilen tweet’ler
yakınlarına veriliyor. Ayrıca hesap
kapatılabiliyor.
Youtube: Kullanıcının öldüğüne
dair resmi belge ve hesaba erişmek
isteyen kişinin mirasçı olduğunu kanıtlayan belge istiyor.
Yahoo: Yahoo’da dört ay postanıza
erişmezseniz üyeliğiniz deaktif hale
geliyor, bir altı ay daha erişmezseniz Yahoo hesabınızdakileri içindekilerle birlikte temizliyor ve bunun
geri dönüşü olmuyor. Hiçbir şekilde
yakınlara e-postaları vermiyor. Ama
mahkeme kararı ile alınabilen vakalar Amerika'da var.
Hotmail: 270 gün hesabınıza girmezseniz Yahoo'da olduğu gibi hesabınız kullanılmaz hale geliyor.
Kullanıcının mirasçıları 270
gün içinde resmi
evrak ile
başvurursa
içerik verilebiliyor.
Görüldüğü
gibi pek çok sosyal medya aracı ve
standart e-posta sağlayıcıları ölümden sonra içeriği yasal mirasçılarla
paylaşmayabiliyor. Bu durumda nasıl bir önlem alınabilir? Sizden sonra
da yakınlarınızın e-postalarınızdaki,
medya hesaplarınızdaki içeriğe erişim sağlamasını isterseniz yasal bir
temsilci atayarak ve kendisi ile online hesaplarınızın bilgilerini paylaşabilirsiniz. Yaşarken internet
üzerinden yetkilendirdiğiniz yasal
temsilcinin 18 yaşından büyük ve
geçerli bir e-posta adresine sahip
olması gerekiyor. Yasal temsilci
atarken kullandığınız voluntaddigital, cirruslegacy gibi internet siteleri aracılığı ile vasinize, internet
alışverişi, internet bankacılığı, sosyal medya, bulut ve e-posta hesaplarınızla ilgili kategoriler yaratabilirsiniz. Böylece hesaplarınızla ilgili
sizden sonra ne yapması gerektiği
hakkında vasinize tamamen kapatılması, tüm verilerin temizlenmesi ya da bir banka hesabı ise para
transferi yapılması gibi talimatlar
bırakabilirsiniz. Bu durumda elbette belirleyeceğiniz yasal temsilcinizin güvenilir olması ve sizin yerinize tüm online araçlarınızı sizin
yerinize yönetebilecek niteliklere
sahip olmasına dikkat etmeniz gerekecektir.
51
CeBIT 4 Kıtada Büyümeye
Devam Ediyor
Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdür Yardımcısı Murat Özer, 16-20 Mart 2015’te
Almanya’da düzenlenecek CeBIT öncesi, etkinliğin ulusal ve uluslararası heyetler için de
büyük bir buluşma alanı olduğuna dikkat çekerek, bu yıl ilk kez düzenlenecek Scale 11 ile
genç girişimcilerin iş dünyasına inovatif fikirlerini sunma fırsatını bulacaklarını söyledi.
• CeBIT, Almanya’dan başlayarak dünyanın en uzak
yerlerindeki global pazarlara kadar büyümeye devam
ediyor, bu büyümeden biraz bahseder misiniz?
Deutsche Messe "CeBIT Events Worldwide" kapsamında,
dünya genelinde belirlenen noktalarda Almanya Hannover
merkezli CeBIT fuarlarının birer şubesini kurdu. Hannover
Merkezli CeBIT, dünya çapındaki üst düzey karar mercilerinin ilgisini çekiyor. Dünya Çapındaki CeBIT etkinliklerimiz, uluslararası müşterilerimizin ilgi odağındaki hedefleri
yakalamaları ve bu doğrultuda müşteri portföyü oluşturmaları için ilave avantajlar sunmak amacıyla faal durumdaki yurtdışı pazarlarında sahnelenmektedir. Hannover
Merkezli CeBIT ve yurtdışındaki yan etkinlikleri, yeni ticari
faaliyetlerin hızlanmasında etkili ve güçlü bir araç sağlamaktadır. İşletmelerin bu etkinliklere olan katılımı, Bulut,
Büyük Veri, Sosyal Medya, Mobil, Güvenlik ve Nesnelerin
İnterneti gibi günümüzün en favori trendlerine ışık tutmakta ve ticari hedeflere yönelik çok çeşitli çözümler, ürünler
ve uygulamalar sunmaktadır.
CeBIT takvimi her yıl Mart ayı başında düzenlenen öncü konumdaki Almanya Hannover’deki CeBIT (16-20 Mart 2015)
fuarıyla başlar. Daha sonra CeBIT Avustralya (05-07 Mayıs
2015), Brezilya’daki CeBIT etkinliği BITS (11-13 Ağustos
2015) ile devam eder. Kasım ayındaki CeBIT Hindistan (1214 Kasım 2014) galası sonrasında dünya çapındaki takvimimizde yer alan son CeBIT etkinliği ise 17-19 Aralık 2015’te
gerçekleştirilecek olan CeBIT Bilisim Eurasia’dır. CeBIT
Events Worldwide 4 Farklı kıta’da sektörün öncü etkinliği
olarak büyümeye devam ediyor.
52
• 2015 Yılının ilk CeBIT ekinliği 16-20 Mart 2015
tarihlerinde kapılarını açıyor. Geçtiğimiz yıllardan
farklı olarak bu
yıl bizi neler
bekliyor?
Dijital ekonomi
alanında
dünyanın lider fuarı CeBIT, BT ve
sayısallaştırma
alanlarındaki ana
eğilimler üzerine sergilenecek
ürün ve hizmetler ve uluslararası konferans programı ile 2015 sezonu
için güçlü bir başlangıca hazırlanıyor. Bu yılın ana teması
“d!conomy”, Partner Ülkesi ise Çin . CeBIT 2015, Huawei
ve LTE gibi uluslararası büyük markaların da yer aldığı 600
Çinli şirketi ve kuruluşu bir araya getirecek.
Bu yıl CeBIT’te bizi bekleyen diğer bir yenilik ise Scale 11
adı altında 11. Holde bilişim sektörünün genç yatırımcılarını ağırlıyor. Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan bu alanda
genç girişimciler iş dünyasına inovatif fikirlerini sunma fırsatını bulacaklar.
CeBIT 2015, bilişim teknolojilerinin ticaret ve toplumun
tüm alanları üzerindeki etkisinin yanı sıra, inovasyonun
rolünün giderek büyüyen etkisi etrafında yoğunlaşmayı
hedefliyor.
• %100 İş Dünyasına Odaklanan CeBIT 2014’ün yansımaları nelerdir?
“Gelecek Bilişim ile Gelecek” sloganıyla yola çıkan %100
iş Dünyasını hedefleyerek CeBIT Bilişim Eurasia Fuarı ve
Global Conferences’la bu yıl, B2B Konseptine odaklanan
etkinlik;eğitim, sağlık, mobil ekonomi, akıllı şehirler gibi
çeşitli dikey pazarlara yönelik inovasyonları içeren yüzde
yüz iş odaklı bir platform oldu.
Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika olmak üzere ICT piyasaları için uluslararası bir buluşma noktası olan fuar 18
ülkeden gelen katılımcıları ağırladı. Bu ülkeler arasında
Almanya,Azerbaycan,Belçika, Bulgaristan,Çin,Dubai,Kore,
Polonya,Tayvan ve bu yıl ilk kez olmak üzere Hırvatistan,
hükümetlerinin desteğini alarak ulusal pavilyon şeklinde
fuar katılmları gerçekleşti.
Bunun yanı sıra, etkinlik ulusal ve uluslararası heyetler için de büyük bir buluşma alanı oldu. Sunulan satın alma programları ile birlikte Almanya, Azerbaycan,
Bulgaristan,Hırvatisyan.İran,Kore,Kosova,Makedonya
ve
Polonya’dan gelen heyetler fuar boyunca önemli iş bağlantılarına imza attı.Ayrıca,Ticaret Odalarının işbirliği ile
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen heyetler ile birlikte CeBIT’i 25.018 profesyonel ziyaretçi geldi.
Hem ziyaretçi hem de katılımcıların yüksek menuniyetleri
%100 B2B konseptine yönelik değişimin başarıyla sonuçlanması bizi hayli memnun etti.
Üçüncü şahıslara yaptırdığımız anket sorularında gerek katılımcı gerek ise ziyeretçi memnunniyeti %100 İş Dünyası
konseptine geçmemizin başarılı olduğumuzu tespit etti.
• CeBIT ile eş zamanlı gerçekleşek olan CeBIT Global
Conferences etkinliklerinin sektöre katkıları neler
olacak?
CeBIT Global Conferences etkinliklerini CeBIT Bilişim
Eurasia’nın ayrılmaz bir parçası olarak düzenlemeye devam etmekteyiz. Bilgi odaklı konferans programı ve önde
gelen konuşmacıları ile, teknik bilgi transferi ve yeni iş ilişkilerine yönelik mükemmel bir fırsat sunduğunu düşünüyorum. Ayrıca etkinlik boyunca bir çok ulusal ve uluslararası
alanda sektörün önemli temsilcilerini ağırladık.Azerbaycan Cumhuriyeti iletişim ve Yüksek Teknoloji Bakan Yardımcısı İltimas Mammadov;Polonya Cumhuriyeti Ekonomi
Bakan yardımcısı Arkadiusz Bak; Kuzey Kıbrı Bayındırlık ve
Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif; Almanya (Aşağı Saksonya)
Ekonomi, İş ve Ulaştırma Bakanı Olaf Lies; Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ve Türkiye
Cumhuriyeti Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Lüfti Elvan Başta olmak üzere kamu,özel sektör ve akademi dünyasından birçok değerli konuk değerli görüşlerini
aktarmak üzere katılım gösterdi. CeBIT Global Conferen-
ces etkinliklerinin sektöre bağımsız bir bilgi paylaşım platformu sağladığını düşünüyorum.
• İş Dünyası Organizasyonlarını başarılı yapan en
önemli faktörlerden birisi de nitelikli ziyaretçiler,
potansiyel alıcı çalışmalarını nasıl yürütmektesiniz?
CeBIT Bilişim Eurasia 2015’te bizi neler bekliyor?
CeBIT Bilişim Eurasia önümüzdeki yıl 17-19 Aralık 2015’te
düzenelenecektir ancak biz fuar çalışmalarına şimdiden
başladık.Çalışmalarımızı iki ana başlık altında takip ediyoruz. Yurt İçi ve Yurt Dışı Tanıtım çalışmaları olmak üzere.
Her bir başlık ta kendi altında bir çok alt başlığa ayrılıyor.
Görsel Medya, Yazılı Medya, Sektörel Medya gibi. Nihai hedefimiz nitelikli katılımcı ile nitelikli ziyaretçiyi buluşturmak ve %100 iş dünyasının katılımının gerçekleşeceği 2015
yılı etkinliğe yine iş dünyasından nitelikli ziyaretçi, nitelikli alıcı getirebilmek. Tabi hedefi doğru belirlemek için
katılımcılarımızla birlikte çalışıyor ve onların beklentilerini analiz ettikten sonra aksiyon alıyoruz. Bu sene ziyaretçi
çalışmalaını özetleyecek olur isek Anadolu ; Hedeflediğimiz coğrafya olan,Orta Doğu, Afrika,Türki Cumhuriyetler,
Yakın Doğu, Avrupa ve Rusya pazarına yönelik çalışmalarımıza şimdiden başladık. Uluslararası programları ki burada
Türk Ticaret Ateşeleri, Federasyonlar, Dernekler ile olan
çalışmalar ve Deutsche Messe AG nin 100’ü aşan ülkelerdeki ofisleri aracılığı ile gerçekleştirdiğimiz tanıtım, Özel
Alım Heyetleri ki burda yol ve konaklamaları tarafımızdan
karşılanan karar vericilerin getirilmesi, yurt içinde ise Ticaret Odaları,Sanayi odaları, Kamu Kurum Kuruluşları ile
ortak çalışmalarımızın sonunda nitelikli ziyaretçilerden
oluşan alım heyetleri düzenlemek. Bunun yanı sıra hem
yurt için hem de yurtdışında yürütkmekte oldupumuz stratejik ve sektörel medya çalışmalarımız, hali hazırda Ortadoğu ve Avrupa’da anlaşma yapmış olduğumuz 20’nin
üzerinde medya iş ortağımız bulunmaktadır.
53
bookmarkevent
Dijital İletişim Çağında
Sosyal Medya ve
Fikri Haklar
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG)
işbirliği ile Ankara’da 26 Eylül 2014 tarihinde gerçekleştirilen “Dijital İletişim Çağında Sosyal
Medya ve Fikri Haklar” panelinde sanat, hukuk, televizyon, müzik ve edebiyat dünyasında
ön plana çıkan isimler konuşmacı olarak katılım sağladılar. Panelin, “Fikri Haklar Bağlamında
Sosyal Medya: Yeni bir ihlal alanı mı? Yeni Fırsatlar mı?” başlıklı oturumuna başkanlık eden
Fikri Haklar Uzmanı, Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Kültür Bakanlığı Müfettişi
Özgür Semiz ile de keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
HABER: Ezgi IŞIK
P
anelin açılış konuşmasını Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve
aynı zamanda FİSAUM’un müdürü olan
Prof. Dr. Arzu Oğuz yaptı. Prof. Dr.
Oğuz fikir ve sanat eserleri ile sosyal
medya arasındaki ilişki ve etkileşimin,
eser sahibi ve bağlantılı hak sahiplerinin haklarını nasıl etkileyeceğinin masaya yatırılması
54
gerektiğini belirtti.
Gelişen teknoloji, içerik yaratma, çoğaltma ve
yayma araçlarının sağladığı imkanlar ile her internet kullanıcısı birer içerik yayıncısı haline dönüştü.
Panel’in Oturum Başkanı, Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Kültür Bakanlığı Müfettişi Özgür Semiz, gelişen teknolojinin sunduğu araçlar ve Web 2.0
teknolojileri ile her bireyin birer yayıncıya dönüştüğünü, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ortaya çıkardığı yeni medya veya sosyal medya mecralarının,
radyo- televizyon ve basılı yayınlar gibi geleneksel
medyanın bugüne kadar sunduğu çerçeveyi değişime
zorladığına değindi. Diğer yandan, Semiz, bilgi ve
iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin telif hakları
hukuku alanına dinamik bir yapı kazandırdığına da
vurgu yaptı.
Genç Nesil yakın akrabalarının ekleme talebi gönderme, profil resmine yorum yapma tehdidi altında Facebook’tan vazgeçiyor
Sosyal medyada etkileşimin çok yönlü olduğu yeni
alanlar yaratıldığını belirten Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Aslı Tunç daha önce pasif
izleyici modellerine dayanan klasik iletişim kuramlarının yerini üretime katkıda bulunan izleyicilerin
olduğu modellerin aldığını söyledi. Tunç’a göre; Her
geçen gün yeni sosyal medya mecraları daha popüler
buna karşılık Facebook gibi yaş ortalamasının arttığı
siteler daha demode hale gelmeye başladı.
Şu anda, paneli dinlerken bile “ağ”dasınız:
Sosyal medyayı kavramlar ile değerlendiren Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ruken
Öztürk sosyal medyanın bir etiketleme ve damgalama mekanizmasına sahip olduğunu, sürekli olarak
ağda olma durumu yarattığını ve panel esnasında
dahi salonun neredeyse tamamının bir şekilde ağda
aktif durumda olmasının sürekli olarak bir etkileşim
içerisinde olduğumuzu ortaya koyduğunu belirtti.
Türkay Alıca
Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar
Hukuk Mahkemesi Hâkimi
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ufuk Eriş ise, Sürekli bir
yayın akışı, her an yeni bir haber ya da güncellenme
olduğunu ve bu akışın dışında kalmanın ve bir teknofobik gibi davranmanın günümüz koşullarında artık
mümkün olmadığına dikkat çekti.
Esere erişim temel bir insan hakkıdır
Panelin ikinci oturumunda Ankara 3. Fikri ve Sınai
Haklar Hukuk Mahkemesi Hâkimi Türkay Alıca, Sosyal
medyada eser sahipliği sorununu ele alan temel metin olarak bahsettiği Birleşmiş Milletler Temel Haklar Bildirgesinden yola çıkarak eserden yararlanma
hakkının temel bir hak ve eser sahibinin haklarının
bu husus gözetilerek korunması gerektiğine dikkat
çekti.
Esere erişim hakkının belirli bir koruma refleksi çerçevesinde temel bir insan hakkı olarak ortaya çıktığını belirterek konuya giriş yapan Alıca, yaratılan eserler hakkındaki klasik korumacı algıdan vazgeçilmesi
gerektiğini belirterek, çoğaltma, kamuya yayma ve
istisnaların artırılması ile serbest meslek birliklerinin
artık daha aktif rol oynaması, teknolojiye paralel gelişen yeni iş modelleri ile internete sunulan eserlerle
ilgili istisnalar getirilmesi gerektiğini belirtti. Alıca,
bu istisnalarla sosyal medya aracılığı ile yeni eserler
daha hızlı ve daha çabuk yayılacağına dikkat çekti.
140 karakterden oluşan bir tweet eser olabilir
mi?
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi
Yard. Doç. Dr. Zehra Özkan ise kullanıcı tarafından
yaratılan içeriğin eser niteliğine değindi ve Twitter,
Facebook gibi sosyal medya araçları kullanılarak yapılan paylaşımların hangilerinin ne ölçüde eser olabileceği konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Özkan, gündelik paylaşımlar fikri haklar korumasından yararlanmayacağını, ancak bir paylaşımın
Yard. Doç. Dr.
Zehra Özkan
55
Nebil Özgentürk
Prof. Dr.
Savaş Bozbel
Yard. Doç. Dr.
Barış Şensoy
MSG Genel
Sekreteri
eser sahibinin hususiyetini taşıması niteliğini de göz
önünde bulundurmak gerektiğini söyledi. Özellikle
140 karakterden ibaret bir metnin asgari düzeyde
bir yaratıcılık taşıyabilir olup olmadığı üzerinde duran Özkan bu noktada ilk görüşe göre fikri hakların
amaçlarını da göz önünde bulundurarak bir tweet’in
asla bir eser olamayacağını, ikinci bir görüşe göre ise
tweet eser sahibinin hususiyetini taşıyorsa korumadan yararlanabileceğini ve her somut olayın kendi
içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Öte yandan Özkan, sosyal ağ sitelerine üye olurken
sorgusuz sualsiz ve hatta okumadan kabul ettiğimiz
kullanım koşulları aslında sosyal medya mecrasında
56
kişilik haklarımızı ciddi ölçüde kısıtladığına dikkat
çekti. Kullanıcı eser sahipliğini taşısa da dünya çapında tüm metotlarıyla çoğaltma ve kamuya yayma
gibi hemen hemen tüm sosyal ağ siteleri inhisarı olmayan bir lisansa sahip olduğunu söyleyen Özkan,
kullanım sözleşmesinin onaylanması ile tüm bu haklardan tamamen feragat edilmiş olmakta ve sosyal
ağ siteleri paylaştığınız içeriğin istenilen şekilde kullanılabileceğini söyledi.
“Like”larken Bir Kez Daha Düşünün
Sosyal medyada telif hakları ihlallerinde sorumluluk
doğuran fiillerin ne olduğuna değinen Uluslararası
Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Savaş Bozbel sorumluluğun kimlere ait olacağı konusuna açıklık getirdi.
İnternet ortamında İçerik sağlayıcı (internet kullanıcı), Yer Sağlayıcı (Sosyal medya platformu) ve Hizmet Sağlayıcı (TTNET, Superonline vd.) şeklinde 3 tür
aktör olduğundan bahseden Bozbel her bir aktörün
sorumluluklarından söz etti. Bozbel: “İçerik sağlayıcılar olan biz kullanıcılar kendi paylaştığımız içerikten dolayı her türlü sorumlu olabiliriz. Bunun dışında
bir başkasının içeriğini benimsemeden dolayı sorumluluk, örneğin link verme veya içeriğin retweet edilmesinden dolayı içeriğin fikri hak ihlali içermesi halinde sorumluluk, doğabilmektedir. İçerik onaylayıcı
şekilde link verilmişse sorumluluk doğar. Yer sağlayıcılar ise kendilerine hak ihlalinin ihtar edilmesinden
itibaren hak ihlali teşkil eden içeriği kaldırılmakla
yükümlüdür. Yer sağlayıcı kendisine bildirilen ve telif
hakkı ihlali teşkil eden içeriği kaldırmamakta ısrar
ediyor ise kusurludur ve bu takdirde oluşan zarardan müteselsilen sorumludur. Erişim sağlayıcılar ise
yayınlanan hukuka aykırı içeriğe erişimin engellenmesi ile yükümlüdür. Bu noktada filtreleme konusu
gündeme gelmiş ancak Avrupa Adalet Divanı erişim
sağlayıcıların filtreleme yöntemini uygulamasına
kesin bir dille karşı çıkarak tüm internet trafiğinin
denetlenmesinin aşırıya kaçan bir tedbir olarak kişisel verilerin ihlali anlamına geleceği belirtmiştir.”
şeklinde konuştu.
Artık “müzik ise dinle bitsin, film ise izle bitsin”
çağındayız.
MSG Genel Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Barış Şensoy, istatistiklere göre Ocak-Haziran 2014 -2013 kıyaslamasına göre kartonet satışlarının düştüğünü, buna karşın
streaming dijital ortamda tek kullanımda %42 artış
yaşandığını belirtti. Youtube ile eser sahiplerinin içeriğini kullandıklarından elde edilen gelirin %12’sinin
ödenmesi için bir anlaşma yapıldığını söyleyen Şensoy, Youtube’un tüm ülkelerde içerik sağlayıcılar ile
gelir üzerinden benzer anlaşmalar yaptığına dikkat
çekti.
Kutlu Özmakinacı
Sanatçı-Hukukçu
57
Teknoloji İlerlese de
Telif Hakları Hep Varolacak
Özgür SEMİZ kimdir?
Mülkiye’de Kamu Yönetimi bölümünde lisans, Yönetim
Bilimleri alanında (MSc) Yüksek lisans ve İngiltere’de
Londra Brunel Üniversitesi Hukuk Okulu’nda Uluslararası
Fikri Mülkiyet Hukuku (LLM) yüksek lisans derecesine
sahip olan Özgür Semiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanlığında, Bakanlık Müfettişi olarak
görev yapmaktadır. Bir dönem, Telif Hakları Genel Müdür
Yardımcılığı görevinde de bulunan Semiz, aynı zamanda,
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü ve AÜ Fikri ve Sinai Haklar Araştırma ve Uygulama
Merkezi’nde (FİSAUM) sertifika ve yüksek lisans programlarında, öğretim görevlisidir ve bu kapsamda ‘telif
hakları’ ve ‘fikri haklar ve yeni teknolojiler’ gibi dersleri
vermektedir. Ankara Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına devam eden Semiz, 2003 yılından buyana telif
haklarının tarihsel gelişim süreci, uluslararası fikri mülkiyet
politikaları, geleneksel bilgi ve folklor, internet ortamında
ortaya çıkan fikri hak ihlalleri, dijital hak yönetim sistemleri, fikri haklar ve yeni teknolojiler ve AB Bilgi Toplumu
Direktifi gibi konularda birçok akademik çalışma, tebliğ ve
yayına sahiptir.
58
Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinde baş
döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler ile
telif haklarına konu eserlerin üretim ve tüketim
kalıpları arasında nasıl bir ilişki ve etkileşim söz
konusu?
“Telif hakları, teknolojik gelişmelerden en fazla etkilenen hukuki konular arasında yer alıyor. Bilgi ve
iletişim teknolojilerinde kaydedilen gelişmeler, ilim
ve edebiyat, müzik, sinema ve güzel sanat eserlerinin üretim, yayılım ve kamuya iletim kanalları ile tüketim kalıplarını olağanüstü bir şekilde değiştiriyor.
Özellikle, bilgisayar teknolojileri, dijital içerik yaratma, çoğaltma, okuma ve çeviri araçları ile İnternet,
Web 1.0, ve 2.0 gibi dijital iletişim ve içerik paylaşım
teknolojileri doğmadan önce, eser nüshaları, fiziki
olarak basılıp çoğaltılmakta ve bu eser nüshalarına
ancak belli satış noktaları, dağıtım kanalları, kütüphaneler ve kültür merkezlerinden manuel olarak
erişim sağlanabilmekte idi. Günümüzde, teknolojideki hızlı gelişmeler sonucunda, örneğin, bilgisayar
veya akıllı telefonlarımız ile dünyanın herhangi bir
yerinde yaratılan eserlere ve içeriğe, zaman ve mekan sınırı olmaksızın, kendi şekillendirdiğimiz tüketim tercihleri ile dijital formatta ulaşabilmekteyiz.
Bu gelişmeler, eser sahipleri bakımından, ürettikleri eserleri daha geniş kitlelere ulaştırma ve yayma
fırsatı verirken, kullanıcılar ve toplumun geneli bakımından da bilgiye erişim imkanlarını artırmakta,
bilginin ve kültürel ürünlerin daha geniş kitlelere
yayılmasına olanak sağlamaktadır. Bunun yanında,
söz konusu teknolojik gelişmelerin yol açtığı olumsuzluklar da bulunmaktadır. En önemli olumsuzluk,
eser sahipleri ve bağlantılı hak sahipleri bakımından
eserlerin çoğaltılmış nüshaları ve dağıtım kanalları
üzerindeki kontrolün kaybolmasıdır. Dijital teknolojilerin sunduğu olanakların menfi yönde kullanılması,
bir çok alanda olduğu gibi telif hakları alanında da
ihlallerin artışına yol açmıştır.”
Dijital alanda ortaya çıkan telif hakları ihlallerine karşı yine dijital çözümler bulunamaz mı?
“Bu konuda, kısaca DRM olarak adlandırılan “dijital
hak yönetim sistemleri” veya “teknolojik koruma
yöntemleri” karşımıza çıkıyor. Teknolojik çözümler
kullanılarak dijital şifreleme ve kriptolama, dijital
parmak izi ve filigranlama gibi yöntem ve uygulamalar ile dijital içeriğe yetkisiz ve izinsiz erişim, çoğaltım ve yayım fiilleri engellenebilmekte; yasal olarak
ulaşılan içeriğe ise yine bu teknolojiler ile zaman
ve mekan yönünden erişim ve kullanım kısıtlamaları
getirilebilmektedir. DRM teknolojileri, uluslararası
alanda ve ulusal çerçevede hukuki düzenlemelerin
de konusu yapılmıştır. Örneğin, 1998 tarihli ABD Dijital Bin Yıl Telif Hakları Kanunu, 2001 tarihli Avrupa
Birliği Bilgi Toplumu Direktifi ve ülkemizde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 72. maddesi DRM
teknolojilerini ve bu teknolojik çözümleri etkisiz kılmaya yönelik fiilleri, düzenlemiştir. DRM teknolojileri, dijital mecrada, eser niteliğindeki içeriğe etkin
koruma sunmakla birlikte, esere yasal olarak erişim
sağlayan kullanıcıların eser nüshaları üzerindeki
meşru tasarruflarını da sınırlandırabilmekte ve bu
bakımdan olumsuzluk yaratmaktadır. Bu teknolojiler,
şahsen çoğaltma, eğitim ve öğretim amaçlı kullanım
gibi geleneksel hukuk ile tanımlanmış telif hakları istisnaları ve sınırlandırmalarından kullanıcıların
yararlanmasını da engellemesi nedeniyle doktrinde
yoğun olarak eleştiri konusu yapılmaktadır. Diğer
yandan, eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin
haklarının korunması yanında, kullanıcı haklarını da
sınırlayan DRM teknolojilerini dijital içeriğe yerleştiren şirketler aleyhine, kullanıcılar ya da tüketicileri
temsil eden sivil toplum örgütlerince sık sık yargı yoluna başvurulduğu ve bu konuda önemli yargısal kararlara imza atıldığı da görülmektedir. Örnek, “XCP”
– “MediaMax” adlı DRM teknolojilerini konu edinen
2005 tarihli ABD Sony BMG Davası ile “Testify” vakası
olarak bilinen 2006 tarihli Warner Müzik Fransa Da-
vası, DRM teknolojilerinin kullanıcılar açısından yarattığı olumsuzluklara ilişkin önemli içtihatlar ortaya
çıkarmıştır.”
Bu açıklamalarınız, dijital teknolojilerin, sadece eser sahipleri açısından değil, kullanıcılar ya
da tüketiciler bakımından da bir takım olumsuz
sonuçlar yarattığına işaret ediyor. Buradan hareketle, telif hukuku, günümüz teknolojik gelişmelerine yetişebiliyor mu? Daha doğru bir ifade ile hukuk, teknolojinin yarattığı olumsuzluklara anında
cevap verebiliyor mu?
“Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler
karşısında hukuk sistemi, doğası gereği daha durağan
ve yavaş gelişme kaydeden bir yapıya sahip. Hukuk
sistemi, toplum hayatında ortaya çıkan yeni olgu ve
olayları veri kabul eder ve bunlara karşı, sonradan
refleks geliştirir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki
gelişim ve değişim o kadar hızlı ki yasa yapma sürecini düşündüğümüzde, teknolojinin ortaya çıkardığı
her yeni soruna hukuk sisteminin anlık ve hızlı çözümler sunması beklenmemeli. Bilişim ve teknoloji
alanını ilgilendiren herhangi bir kanun taslağı metni,
hazırlık sürecinden geçip kanunlaşıncaya kadar geçen süreçte, yeni bir teknolojik gelişme karşısında
daha o aşamada güncelliğini yitirebiliyor; bazen tas59
lak metin yeni kanunlaştığı anda dahi eskimiş oluyor
ve yeniden revizyona ihtiyaç duyulabiliyor. Bu noktada, her spesifik teknolojik gelişme ve yarattığı soruna özgü ayrı ayrı spesifik hukuki normlar geliştirmek
mümkün görünmüyor. Gerçekleştirdiğimiz panelde,
Ankara 3. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimi Sayın Türkay Alıca’nın da belirttiği gibi; teknolojinin sunduğu her içerik yaratma, çoğaltma, iletim
ve koruma imkanı, mevcut hukuki normları yeniden
test eder: ihlal mi? İstisna mı? sorularını sordurur.
Mevcut hukuk çerçevesinde yargı, bu konularda duraksar, karar vermekte gecikir ve bazen de çelişkili
kararlara imza atar. Bu nedenle hukuk sistemi, hızlı gelişen teknolojik araçların doğurduğu sonuçlara
özgü ayrı ayrı çözüm arayışına girmek yerine, geriye
doğru çekilerek genel ve soyut ilke ve esaslar doğrultusunda genel-geçer normlar yaratmaya yönelmeli
ve beliren yeni uyuşmazlıklar karşısında, yargı sistemine, temel hukuki normlar çerçevesinde yeterli
uzmanlıkta içtihat yaratma yetisi ve sorunlara hızlı
cevap verebilme becerisi kazandırılmalıdır.”
Teknoloji ve hukuk ilişkisini düşündüğümüzde, bu
gelişmeler karşısında dijital alanda ve özellikle
sosyal medya mecralarında telif hakları yok olma
tehlikesi ile karşı karşıya mı? “Telif hakları veya bu alanı düzenleyen hukuki araçlarının, bu gelişmeler karşısında tamamen etkisiz
kalacağını ve ortadan kalkacağını söylemek mümkün
değil. Teknolojinin gelişme hızı ve yarattığı belirsizlikler, sadece, bahsi geçen sorunları aşmayı, daha
karmaşık, yavaş ve tereddütlü hale getiriyor. Ortaya
çıkan bu yeni durumda, eser sahiplerinin hakları ile
toplumun bilgiye ve kültür ürünlerine erişim hakkı
arasındaki dengenin korunmasına hassasiyet gösterilerek ve belki de bu hakların boyutları ve sınırları
yeniden yapılandırılarak, ortaya çıkan uyuşmazlıklar
karşısında hukuk ve yargı sisteminin hızlı ve etkin
çözümler sunma becerisinin geliştirilmesine ihtiyaç
var. Teknolojik gelişmeler ne olursa olsun, telif hakları her zaman olacaktır. Ancak, bu haklar ile ilgili
uyuşmazlıklar ve tartışmaların niteliği, teknoloji gibi
sürekli değişim gösterecektir.”
Son olarak, dijital mecralarda her bir içerik paylaşımı yapan, eser sahibi midir? Asgari düzeyde
yaratıcılığı olan her bir içerik, eser niteliği kazanır mı? Sosyal medyada başkasına ait bir eserin
paylaşılması halinde bu bir telif hakkı ihlali midir? ve Telif koruması bu noktada devreye girer
mi?
“İnternette içerik paylaşımı yapan her kişinin eser
sahibi olarak tanımlanması, mümkün değil. Telif hukuku gereği, bir kişi, kendi hususiyetini taşıyan özgün nitelikteki bir eserin üretimini gerçekleştirmiş
ise eser sahibi sıfatını kazanır. Sahibinin hususiyetini
taşıyan, asgari yaratıcılık unsurlarını ihtiva eden ve
somut olarak vücuda getirilen içerik, eser niteliğindedir. Bu nitelikte kendine ait içeriği sosyal medya
60
hesaplarında paylaşan kişiler, elbette eser sahibidir.
Her hangi bir özgünlük içermeyen, günlük olay ve
havadisleri belirten kısa metin, kelime, cümle veya
başlık, eser niteliği kazanmaz ve telif hakkı korumasından faydalanmaz. Başkasına ait eser niteliğinde
bir içeriğin, örneğin, bir makale veya şiirin, müzik
eserinin ya da sanatsal unsurları ihtiva eden bir fotoğrafın, eser sahiplerinden izin alınmaksızın bizzat internette veya facebook ve twitter gibi sosyal
medya hesaplarında yüklenmesi, yayımlanması veya
kamuya iletimi durumunda, eser sahiplerinin telif
hukuku ile korunan manevi ve mali haklarının ihlali
gündeme gelebilmektedir. Ancak, burada, paylaşımın ne şekilde yapıldığı da önemli. Bu bakımdan, bir
uyuşmazlık doğduğunda, her içerik paylaşımı, kendi
özel koşullarında değerlendirilmeli. Örneğin, eser
sahiplerinden gerekli izinler alınarak hukuki koşullara uygun içerik yayını yapan başka bir web sitesinin
veya sosyal medya hesabının linkini vererek bu site
ve hesaplara açıkça yönlendirme yapmak suretiyle
üçüncü kişilerce içerik paylaşımı yapılması durumunda, hak ihlalinden söz edilemeyecektir. Diğer yandan
hak ihlali ortaya çıktığı durumlarda, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 66 ila 76. maddeleri
arasında düzenleme konusu yapılan hukuki ve cezai
araçlar, hak sahiplerince devreye sokulabilir. Bunlara
ek olarak, internet ortamında beliren ve telif hakkı
ihlali yaratan herhangi bir içeriğin, yüklendiği ya da
paylaşıldığı ağdan bir an önce kaldırılması ve ihlalin durdurulması için hak sahiplerince anılan Kanunun ek 4. maddesi çerçevesinde işlem tesis edilmesi
mümkündür.”
bookmarkapp
Görsel Keşif Uygulaması
İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte iletişim
ve haber alma yöntemlerimiz değişti. Daha
önceden yazılı medya üzerinden takip ettiğimiz
haberleri artık dijital ortamlarda okuyoruz. Dijital
ortamlar da iletişim araçlarımızın değişimine ayak
uydurarak platformlar şeklinde değişik yazılımlarla
haber alma özgürlüğümüzü geliştirdi.
HAZIRLAYAN: Gülşah DENİZ
http://tr.pinterest.com/atabinencadi/
Ç
oğunluğuna sosyal medya diyebildiğimiz ve aslında teknik olarak web 2.0
ın ( internet kullanıcılarının ortaklaşa
ve paylaşarak yarattığı sistem) kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, çift
yönlü ve eş zamanlı bilgi paylaşımına
ulaşılmasının başladığı bu alan barındırdığı derin bilgi, zengin içerik ve görselliği ile klasik ve ana akım
medya sistemlerinin önüne geçti. Sosyal medya kişilerin dijital ortamda
birbirleriyle yaptığı
diyaloglar ve paylaşımların bütünüdür.
Sosyal ağlar sayesinde insanlar birbiriyle
içerik ve bilgi paylaşıyor ve herkes aradığı
içeriğe ulaşabiliyor.
Sosyal ağlar sayesinde
kullanıcıların
ürettiği içerik zaman
ve mekan sınırlama-
62
sına tabi tutulmadan, dijital dünyada bir değere
dönüşüyor ve aynı zamanda kullanılan sosyal medya
platformunun da itibarını yükseltiyor. Bu yazımızda
sosyal medya platformlarından özellikle son 2 yıldır
kullanıcı ve görüntüleme sayısının gözle görülebilir
bir hızla arttığı pintereste göz atmak istedik.
Pinterest Ben Silbermann, Paul Sciarra ve Evan Sharp
tarafından geliştirilen, kullanıcılarını görsel bir keşife çıkaran, bu görselleri paylaşma, depolama ve aslında koleksiyon oluşturma imkanı yaratan
bir web ve mobil uygulaması. Bu uygulama, kullanıcılarına
ücretsiz bir kayıt ile
kaydolma ve bir aktivasyon e-postası sonrasında kullanma ya
da uygulamayı kullanıcının mevcut facebook, twitter ya da
google plus üyelikleri
mesine açık. Kullanıcılar aynı zamanda pinlenmiş bu
içerikleri kaydetme olanağına da sahip. Hem kullanıcılar hem de uygulamanın ziyaretçileri için dört ana
bölüm olan her şey, videolar, popüler ve hediyeler
kategorileri pintereste başlamak için ideal.
Pinterestte kadınların daha çok vakit geçirdiği, ortalama bir pinterest kullanıcısının bile ayda yaklaşık
90 dakika vaktini pinterestte geçirdiği, en popüler
kategorilerin ise yiyecek, içecek, DIY ve el sanatları,
kadın giyim, ev dekorasyonu ve seyahat olduğu 2012
yılında ABD’de yapılan bir araştırmada ortaya çıktı
ve 2012 ABD başkanlık seçimlerinde First Lady adaylarının da pinterest kullanmaya başlaması pinterestin kullanıcı sayısına çarpıcı bir yükselişe sebep oldu.
Sayının artmasıyla beraber markalar da pinteresti
sanal mağaza olarak kullanmaya ve tüketicilerin bir
ürüne nasıl tepki verdiğini keşfetmeye başladılar.
Pinterest perakende işletmeler için kanıtlanmış bir
satış jeneratörü haline dönüştü.
ile anında kullanma opsiyonu sunuyor. Peki nedir ve
nasıl kullanılır?
Uygulamanın adı pin (iğne) ve interest(ilgi) kelimelerinin birleşiminden yola çıkılarak oluşturulmuş.
Okullarda resimleri iğnelediğimiz panoların dijital
ortamda bulunma hali pinteresti meydana getirmiş.
Temel mantığı diğer sosyal medya platformlarında
olduğu gibi paylaşıma dayanıyor. Pinterestin diğer
platformlardan en büyük farkı bu paylaşımların yazı
değil görsel ağırlıklı olması. Uygulama kullanıcıları
dijital ortamda rastladıkları ve kendi ilgilerini çeken
fotoğrafları uygulama üzerinde bir pano yaratarak bu
panoya pinliyor(iğneliyor) ve böylelikle içerik kullanıcılar tarafından oluşturuluyor. Kullanıcılar panolarını pinterestin sunduğu kategorilerden birini seçerek
kategorisel aramalarda görünmesini sağlayabiliyor.
Panolar bir tatil planlama, kitaplar, ev dekorasyonu,
yemekler, tarifler, doğum günü partileri, evlilik organizasyonları, arabalar, moda gibi içeriklerle donatılarak diğer kullanıcıların da paylaşımına sunuluyor.
Panolarda içerik kronolojik bir sıralama ile bulunuyor. Kullanıcılar tarafından oluşturulan bu içerik diğer kullanıcıların da bu fotoğrafları “pin it” butonu
ile yeniden pinlemesine (paylaşmasına) ya da beğen-
Pintereste ilişkin istatistikler
Pinterest’in kurulduğu tarih Mart 2010.
Pinterest kullanıcılarının toplam sayısı 70 milyon.
Kadın Pinterest kullanıcılarının oranı %80.
Pinterest’te açılan işletme hesaplarının toplam sayısı 500 bin.
Pinterest aylık sayfa gösterim sayısı 2.5 milyar.
İnsan yüzü içeren Pinterest resimlerinin oranı <
%20.
Günlük pinlenen ortalama makale sayısı 5 milyon.
Repin alan pinlerin oranı %80.
Tek bir ziyarette Pinterest’te geçirilen ortalama
süre 14.2 dakika.
Ortalama bir kullanıcının bir ayda Pinterest’te geçirdiği süre 98 dakika.
Pinterest üzerinden ürün satın alan müşterilerin
ürün başına ödedikleri ortalama fiyat 140 – 180 dolar.
Pinterest hesabı ile Facebook hesabını birleştiren
kullanıcıların sayısı 9 milyon.
Platforma sadece mobilden giriş yapan tekil ziyaretçi oranı %35.
iPad üzerinde gerçekleştirilen tüm sosyal paylaşımların içinde Pinterest’in oranı %48.2.
ABD’de yaşayan Pinterest kullanıcılarının oranı %60.
63
Meksika’da yaşayan Pinterest kullanıcılarının sayısı 1.2 milyon.
ABD’de yaşayan aylık tekil kullanıcı sayısı 25.6 milyon.
Dünyanın en çok ziyaret edilen siteleri arasında
Pinterest’in sırası 49.
Pinterest tarafından arttırılan toplam fon 338 milyon
dolar.
Bugüne kadar Pinterest’in kod yapısında yapılan
değişiklik sayısı 0.
Pinterest çalışanlarının sayısı 140+.
En çok takipçisi olan kullanıcı Joy Cho (13.8 milyon+).
En çok takipçisi olan marka Nordstrom (4.4 milyon+).
En çok takipçisi olan pano Delicious (6.9 milyon+).
En çok repinlenen pin Garlic Cheesy Bread (105 bin+
repin).
En çok yorum yapılan pin Old Couple (800+ pin).
(İstatistik için http://expandedramblings.com/ sitesinden yararlanılmıştır.)
Kullanıcılar Ne Diyor?
http://tr.pinterest.com/kelebenk/
Pinterest benim için trendi takip ettiğim ve dekorasyondan, cilt bakımına; modadan, ilham kaynaklarına kadar çok geniş bir yelpazede içerik sunan
bir platform. Her gün olmasa da gün aşırı takip ettiğim insanların paylaşımlarına bakıyorum. Evimi bile
ileride büyük ihtimal buradan aldığım tüyolar doğrultusunda dekore edeceğim. Bunun dışında global
olarak trend takibi yapabildiğiniz için moda olacak
parçaları çok önceden yakalayabiliyorsunuz; örneğin Türkiye’ye bu yaz bomba gibi düşen ancak geçen
seneden beri Pinterest’te varolan “kimono” modası
gibi. Kısacası Pinterest bir çok konuda yeni ve kaliteli içeriğe ulaşabildiğim ve keyifle takip ettiğim bir
oluşum. 64
http://tr.pinterest.com/cizenbayan/
Pinterest’i ilham almak icin kullaniyorum. Basta
moda, dekorasyon, mimarlik, fotograf, yemek sunumlari, dovme konularinda sevdigim gorselleri ilgili
kategorilere pinliyorum. Dergileri karistirip sevdigim
sayfalari yirtip mantar ilham panosuna ignelemek
gibi. Bir fikir aradigimda oraya goz atiyorum aramalar yapiyorum. Gozume hos gelen seyleri biriktirdigim ve paylastigim bir platform. http://tr.pinterest.com/allegrande/
Pinteresti seviyorum çünkü; görselliğin bu denli
önemli olduğu bu dönemde ulaşabileceğim en geniş
görsel arşiv pinterestte
Çığır İlbaş
Bilişim Teknolojileri Uzmanı
Geleceğin İnternet Ağı
Meshnet
Ü
lkemizde 2007 yılı
Mayıs ayında yürürlüğe giren 5651 sayılı yasa kapsamındaki
erişim
engelleme
tedbir kararları ve yasanın metni yıllardır tartışılıyor. Geçtiğimiz
Eylül ayında yasaya eklenen ve İnternet trafik bilgilerinin toplanması
yetkisini Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı’na veren madde nedeniyle tartışmalar daha da alevlendi.
Telif hakları konusunda ABD kongresinde görüşülen Çevrimiçi Korsanlığı Durdurma (SOPA) ve Entellektüel
Mülkiyeti Koruma (PIPA) yasaları,
İnernet sansürünün küresel boyutlardaki etkilerini değerlendirmemize olanak sağladı. Söz konusu
yasalar onaylansaydı video portallarında yayınlanan videolar, İnternet tabanlı bilgisayar oyunları ve
telif hakkı gereksinimi olan pek çok
sitenin yayını olumsuz yönde etkilenecekti.
Tüm bu tartışmalar devam ederken
İnternet erişimi için telekom şirketlerine gerek duymayan ve kullanıcılara ücretsiz, özgür ve denetimsiz
bir internet erişimi sağlayan meshnet teknolojisi, İnternet dünyasında hızla yaygınlaşıyor. İnternet
üzerindeki denetimi hiçe sayan,
fişleme tartışmalarına son veren ve
İnternet teknolojisindeki ezberleri
bozan meshnet teknolojisi aslında
çok basit bir yapıya sahip.
Günümüzde İnternet erişimi için
mobil şebekelere ya da karasal te-
66
lefon hatlarına ihtiyaç duyuyoruz.
Meshnet teknolojisi ise uydu İnternet erişiminin gönüllü paylaşımıyla
oluşan alternatif bir ağ yapısından
oluşuyor. Uydu İnternet erişimine
sahip kişiler, erişimlerini kablosuz
yayıncılar aracılığıyla dağıtarak
mesh ağlarının kurulmasına olanak
sağlıyorlar. İnternet erişiminden
faydalanmak isteyen kullanıcıların
yapması gereken tek şey ise kablosuz modemlerini telefon bağlantılarından ayırıp mesh ağlarına
bağlanacak biçimde tekrar yapılandırmak. Böylece 100 Km lik bir alan
içinde ücretsiz, hızlı ve kimlik bilgisi vermeden İnternet erişimi sağlamak mümkün hale geliyor.
Karasal hatlar üzerinden İnternet
erişim hizmeti veren servis sağlayıcıların sözleşmelerinde İnternet
paylaşımını engelleyen hükümler
mevcut. Uydu İnternet teknolojisi ise kullanıcılara paylaşım yasağı
getirmiyor. Bu nedenle meshnet
teknolojisi kullanımının yaygınlaşmasının önünde -şimdilik- herhangi
bir yasal engel bulunmuyor.
“Seattle Meshnet” projesinin liderlerinden Dan Ryan, meshnet sisteminin merkezi telefon dinleme ve
internet takip sistemlerini bir anlamda devre dışı bıraktığını söylüyor. Devletlerin dinleme sistemleri
kurduğu telekom şebekesini kullanılmıyor. Bu nedenle kullanıcıları
takip etmek büyük ölçüde zorlaşıyor. Meshnet teknolojisine bir de
güvenli VPN hizmetini ekleyen kullanıcılar adeta görünmez hale geliyorlar.
Meshnet ile ilgili en büyük soru işareti İnternet’in zamanla suçluların
cirit attığı bir derin İnternet (deepweb) haline getirip getirmeyeceği. Sorunun yanıtı evet bile olsa
hükümetlerin alabileceği herhangi
bir önlem yok. Meshnet, İnternet’i
merkezden dağılan erişim mimarisinden ayırıp, dağınık merkezli bir
yapıya kavuşturuyor.
Kitlesel meshnet kullanımının en
iyi örneklerinden biri İspanya’nın
Katalonya özerk bölgesinde hayata
geçirildi. Oracle şirketinin eski çalışanlarından Ramon Roca, 2000’lerin başında çiftliğinde hem kendi
elektriğini üretmek hem de kendi
internet ağını oluşturmak istedi ve
meshnet sistemine geçti. Günümüzde Roca’nın meshnet ağı Guifi.net,
21 binden fazla kablosuz erişim
noktası ile Katalonya’nın neredeyse
tamamına hizmet veriyor. Guifi.net
internette bağımsız web sitelerini
barındırmak için sunucu ve video
konferans hizmetleri sunuyor, İnternet üzerinden üzerinden radyo
yayınları yapıyor.
Meshnet projesindeki gelişmeler
ve meshnet ağına dahil olmak için
gerekli teknik bilgiler projectmeshnet.org adresinde yayınlanıyor. Proje şimdilik ABD, Kanada, İngiltere,
Amanya, Fransa, Rusya, Meksika,
Arjantin, Brezilya ve Okyanusya
bölgelerinde yaygın olarak kullanılıyor.
Ülkemizde de yaygınlaşması beklenen meshnet teknolojisi, özgür
internet tartışmalarına farklı bir
boyut kazandıracak gibi görünüyor.
bookmarkmovie
SOCIAL NETWORK (SOSYAL AĞ)
IMDB: 7.8
Sevgilisi tarafından terk edilen
Mark, acısını tüm kızlardan çıkarmak
adına Harvard Üniversitesi’nin veri
tabanına sızarak kız öğrencilerin
bilgilerine ulaşır ve bu bilgileri
veri tabanına yükleyerek kızların
güzelliklerine göre oylandıkları bir
site kurar. Bu sitenin ekranında iki
ayrı kızın bilgileri ve fotoğrafı çıkar
ve hangisinin daha güzel olduğuna
ilişkin bir oylamaya sunar. Mark bu
oylamanın yapıldığı siteye Fashmash
adını verir.Fashmash’ in başarısı
giderek yayılır. Gizlilik ihlalleri
sonucunda oluşturulan uygulama
Harvard idarecilerinin de dikkatini
çeker. Bunun sonucunda uygulama
boyut değiştirerek sosyal medya
uygulamasına döner ve üniversitenin
genelinde kullanılmaya başlar. Daha
sonra tüm üniversitelere ve en
sonunda da Ivy League sayesinde
Silikon Vadisi’nden tüm dünyaya
yayılır. Sosyal medya dediğimizde ilk
aklımıza gelen Facebook’un hayata
geçiriliş öyküsünü anlatan Social
Network filmi 3 dalda Oscar Ödülü
aldı.
Yapımı: 2010 ABD
Tür: Dram
Süre:121 dakika
Yönetmen:David Fincher
Oyuncular: Jesse Eisenberg, Andrew
Garfield, Justin Timberlake, Brenda Song,
Armie Hammer, Max Minghella, Rashida
Jones, Rooney Mara
Senaryo:Aaron Sorkin
Yapımcı:Scott Rudin, Dana Brunetti, Michael
De Luc, Cean Chaffin, Kevin Spacey
KOD ADI KILIÇ BALIĞI (OPERATION SWORDFISH)
IMDB: 6.5
Yapımı: ABD, Avustralya
Tür: Gerilim, Aksiyon, Polisiye
Süre: 1 saat 39 dakika
Yönetmen: Dominic Sena
Oyuncular: John Travolta, Hugh
Jackman, Halle Berry
Senaryo: Skip Woods
Yapımcı: Jonathan Krane Group
Filmin anafikri şu: Şifreyi biliyorsan,
heryere girebilirsin:
ABD çapında uyuşturucuyla
mücadeleden sorumlu DEA,
‘Kılıçbalığı’ kod adlı operasyonunu
1986 yılında iptal eder, böylelikle
400 milyon dolar gibi yüksek
miktarda kara para, kimsenin
kullanamayacağı bir biçimde açıkta
kalır. Aradan geçen 15 yıllık süre
içinde faizlerle 9.5 milyara çıkan bu
birikime Gabriel Shear göz koyar.
Shear, Kara Hücre adlı gizli bir
anti-terör örgütünün lideridir ve bu
parayı uluslararası terörizme karşı
vermekte oldukları mücadeleye
kaynak olarak aktarmak ister. Fakat
paraya ulaşmak için, önce özel bir
güvenlik kodunu kırmak gerekir.
Shear, usta bir hacker olan Stanley
Jobson’ı bu işi yapmaya zorlar Shear.
Tek arzusu kızı Holly’e kavuşabilmek
olan bu hacker da, geçmişteki
suçlarının kefaleti olarak önemli
miktarda paraya muhtaçtır.
67
bookmarkevent
E Ticarette Herkese Yer Var
2014 E-Ticaret Dijital Pazarlama Konferansı,
04.11.2014 tarihinde Swiss Otel Ankara’da TEB EticaretSEM iş birliği ile gerçekleştirildi. Konferansa
konuşmacı olarak elektronik ticaret sektörünün dev
isimlerinin yanı sıra yeni e-ticaret uygulamalarının
mimarı genç girişimciler de katkıda bulundu. Kobiler
diğer ticaret aktörleri dikey pazarlama çalışmalarını
elektronik ticaret sayesinde yatay ticarete çevirerek
kitlelere ulaştırma amaçlarına yönelik olarak
konferansa katılım sağladılar.
Hazırlayan:Ezgi Işık
E
ticaretSEM
kurucusu
Merter
ÖZDEMİR’in moderasyonunda gerçekleştirilen sunumlarda Webnak, Gittigidiyor, Markafoni, PayPal TROfix.com,
TEB, Akakce.com, Aramex Int., Webnak, Pay U, Bilginet, Fotometrik 360,
Gold Dijital, Setrow, VitrinGez.com
gibi bir çok e-ticaret firması katkıda bulundu.
EticaretSEM kurucusu Merter ÖZDEMİR e-ticaret
sektörünün yatırım yapılmayı bekleyen bir alan olduğunu ve ne kadar büyük bir potansiyel taşıdığını
bir hikaye ile özetledi: “İtalya’da bir ayakkabıcı, üç
oğlunu uzak ülkelerde ayakkabıcılık işlerinin nasıl
yürüdüğünü, neler yapılabileceğini ve işlerini nasıl
büyütebileceklerini araştırmak için görevlendirmiş.
Büyük oğul önce gitmiş, uzun yollar kat etmiş en so-
68
nunda çok uzak bir ülkede kimse ayakkabı giymiyor
bizim burada işimiz olamaz diye geri dönmüş. İkinci
oğlu da burada kimse ayakkabı giymiyor kimseye satamayız diyerek geri dönmüş. Küçük oğul ise ülkede
kimsenin ayakkabı giymediğini görünce, burada kimse ayakkabı giymiyor ilk bizim ayakkabıları giymeliler, hemen buradaki insanlara ayakkabı üretimine
başlamalı ve büyük bir pazar oluşturmalıyız diye düşünerek geri dönmüş. İnternetten ticaret yapma yöntemleri kullanılarak çok daha geniş kitlelere seslenebilirsiniz. Her geçen gün daha fazla insan e ticarete
değiyor ve e ticarete ilgisi büyüyor. Bu kapasiteyi bir
şekilde değerlendirmek yatırımlarınızı bu yöne kanalize ederek karlılığınızı artırabilirsiniz.”
Gittigidiyor.com Genel Müdürü Gülfem Toygar
e-ticaretin daha fazla çeşit ürün olması, insanların
Gülfem Toygar
CEO-gittigidiyor.com
alışveriş için fazladan zamanının artık olmaması ve
fiyat karşılaştırması yapma imkânı sağlaması olduğunu belirtti. Toygar’a göre; “İnternette bir dükkân
açtığınızda fiziki dükkânınızın önünden geçen insan
sayısının yüzlerce katı daha fazla insana hem de 7
gün 24 saat hitap ediyorsunuz. E ticaret müşteriye
Cenap Doğru
PAY PAL
360 derece ulaşılabilecek yöntemler sunuyor. Müşteri
size bilgisayarından, tabletinden, mobil cihazından
günü her saati ulaşma imkânına sahip. Her mecradan
ulaşılabilir olmak ise müşteriyi markaya karşı daha
sadık kılıyor.”
Pay Pal TR Ülke Direktörü Cenap Doğru ihracatın
aynı pazara aynı şirketle ve aynı ürün ile geliştiğini,
Türkiye’de klasik ihracat yapan firmaların ancak 3
pazara erişebilirken mobil ihracat yapan firmaların
asgari 34 pazara erişebildiklerini belirtti. Doğru aynı
zamanda e ihracatın girişimciler için bir fırsat ülke
ekonomisi için ise önemli bir potansiyel teşkil ettiğini, Pay Pal TR’nin “Ben Kazanıyorum, Türkiye Kazanıyor” kampanyası ile e ihracata ilk adımını atıldığını
belirtti.
Pay U Ülke Direktörü Emre Güzer, E ticaret ortamında şirketlerin ve e ticaret yapan kuruluşların tahsilatlarını nasıl gerçekleştirecekleri ve elektronik
ortama yerleştirilen alışveriş sitelerinin ödeme için
bankalara nasıl entegre olacaklarını anlattı.
Aramex Int., Genel Müdürü Tolgahan Bulut, e ticarette satıcının müşteriye satmaya çalışmasından
ziyade müşterinin satıcıdan alma talebi ile hareket
ettiğini belirterek katılımcılara işlerini geliştirmek
istiyorlarsa yatırımlarını elektronik ortama çevirmeleri gerektiğini tavsiye etti.
Bir başarı hikâyesi olarak ortaya çıkan ve henüz 2,5
aydır faaliyette olan Webnak, Genel Müdürü Cem K.
Mimaroğlu ise sundukları mobil nakliye yönetimi uygulamalarının en makul fiyat avantajı ile sağlandığını
ve tüm operasyonu mobil ortamdan izleme imkânı
sunulduğunu anlattı.
Emre Güler
PAY U
69
iPhone 6 ve
iPhone 6+
İncelemesi
Türkiye Apple Store’un açılmasıyla Apple’ın merakla
beklenen yeni modelleri 6 ve 6+ ülkemize de 16, 64,
ve 128 gblık modelleriyle giriş yapmış bulunmakta.
iPhone 6’nın en ucuz modeli 2349 TL iken, iPhone
6+’ın en ucuz fiyatı 2649 TL. iPhone 6 ve 6+ piyasaya
yine 3 renkte çıkıyor: Uzay Grisi, Gri ve Altın. fiyat
faktörü dışında bu iki cihaz arasında seçim yapmayı
zorlaştıran pek çok faktör var, dolayısıyla biz de bir
inceleme yapmak istedik
S
HAZIRLAYAN: Uğurcan Evci
eneler boyunca Apple “tek elle kullanılabilirlik” konusuna yüksek önem verip
iPhone’un boyutlarını 4 inçin üstüne çıkarmamıştı. Ancak son zamanlarda marketteki açık ara en küçük telefon haline
gelmesi ve phablet cihazlara olan ilginin
artması Apple’ı da ekranı büyütmeye
teşvik etti gibi görünüyor. Dolayısıyla yeni iPhonelarımız iki farklı boyutta gelmiş, birisi 4.7, plus olan
model ise 5.5 inç boyutunda.
70
Boyut büyümesini duyduğumuzda ilk akla gelen tabi
ki taşınabilirlik. Yaptığım gözlemlemelere göre 5.5”
versiyon gerçekten büyük boyutlara sahip. Özellikle
Apple’ın telefondaki çerçeve boyutunu hala inceltmemesi telefonu daha da büyük bir hale getiriyor.
Dolayısıyla 5.5 inçlik versiyon telefonunu cebinde
rahat taşımak isteyenler, gerekse tek elle kullanıma
önem veren kullanıcılar için biraz sıkıntılı olabilir.
Ancak büyük ekran isteyenler için her türlü mükemmel bir seçenek. Cepte taşıma gibi bir endişeniz yoksa ve büyük ekran daha çok işinize geliyorsa bu mode-
li kesinlikle düşünebilirsiniz. Tasarım olarak bir diğer
farklılıksa telefonun artık daha da incelmiş olması. Bu
incelme iPhone 6+ modelinde bükülme problemine yol
açmış gibi gözükse de, telefon piyasasındaki incelme
çılgınlığı bu tarz problemlerin düşünülmesinin önüne
geçmiş gibi duruyor.
Ekran boyutu dışında telefondaki yenilikler Apple cihazlarda genel olarak görebileceğimiz yenilikler diyebiliriz. İki telefon da artık daha hızlı bir işlemciye (A8)
sahip, ikisinin de kamerası daha iyi, ikisinin de Wi-Fi
teknolojileri daha gelişmiş... Yani neredeyse her nesil iPhone’da görebileceğimiz yenilikler toplamda 8.
Nesil iPhonelarda da gözlemlenebilmekte. Bunun yanında bu tarz yeniliklerin neredeyse hepsi aynıyken,
ekran çözünürlüğü ve ppi derinliği konusunda Apple
iki telefona da aynı cömertlikte davranmamış. iPhone
6 1344*750 çözünürlüğe sahipken, iPhone 6+ Full HD
çözünürlük olan 1920*1080 çözünürlüğe sahip. Her ne
kadar gözümüz belli bir çözünürlük üstünü kolay kolay algılayamasa da iki telefon arasındaki bu farklılık
bazı kullanıcıların fikirlerini değiştirebilir diye düşünmekteyim. Kişisel fikrim, iki ekranın da – iPhone 4’ten
beri kullanılan iPhone ekranları gibi – mükemmel bir
görsellik sunduğu.
iPhone denince akla gelen konulardan ilki de maalesef
ki pil ömrü. İki telefon da haliyle yeni ve daha büyük
pillere sahip. Ancak ekranın ve işlemcinin daha çok
enerji harcadığını düşünürsek pil ömrünün çok da fazla artmadığını söyleyebiliriz. Eski nesillere göre belki
%10 civarı bir artış vardır; ama öyle çok büyük bir fark
beklenmemesi gerekiyor. Bunun yanında bazı yorumlara göre 6+ modelinin şarjı daha uzun süre gitmekte;
ancak ben böyle bir şey fark edemedim.
Ekran büyümesi demek yeni uygulamaların güncellen-
mesi demek tabii ki. Şu anda Apple’ın kendi uygulamaları dışında 6 serisi için özel olarak güncellenmiş
uygulama pek bulunmuyor. Bunun yanında uygulamalar kendilerini “upscale” ederek ekrana çok güzel
uyum sağlayabiliyorlar, üstelik iPhone 5 çıktığındaki
gibi siyah bantlar da görmüyoruz bu sefer. Kindle uygulaması, ya da pek çok oyun iPhone 6 serisi ile mükemmel bir uyum sağlamış durumda.
Performans konusunda, iki telefon da aynı işlemcilere sahip olduğundan neredeyse aynı hızda olduklarını
söyleyebiliriz. Yani birisinin öbüründen daha hızlı olacağını düşünmemize pek de gerek yok.
Telefon çıktığında ilk ortaya çıkan skandallardan birisi
– daha önce de bahsedildiği gibi – telefonun kolayca
bükülebilmesiydi. Özellikle iPhone 6+ modelini etkileyen bu problem, telefonun elle rahatça bükülebilmesiyle kanıtlanıyor. Bunun günlük kullanımda cebe
telefonu koyduğumuzda bile bükülme olabileceğini
gösterdiği, ve telefonun büyük bir hatası olduğu düşünülüyor. Apple bu konuyu henüz kabul etmemiş olsa
da, Apple Storelarda bükülmüş telefon problemli telefonların rahatça değiştirildiği duyumları internette
görülebiliyor.
Son olarak, iPhone 6 ve 6+’ın çıkmasıyla Apple’da bir
cihazın satışına son verildi. 4s modeli artık Apple Storelardan satın alınamayacak.
Kısacası, ekranını büyüterek phablet sektörüne girmeye çalışan Apple’ın başarılı olup olamayacağını yakın
zamanda görebileceğiz gibi duruyor. Her ne kadar –
her iPhone’da yaşandığı gibi – skandallarla başlamış
olsa da, iPhone 6 ve iPhone 6+ şimdilik başarılı gibi
gözükmekle birlikte, büyük ekran seven Android kullanıcılarını da etkileyebilecek gibi.
71
Bu Dünya
Yalan Dünya
Bilişim çağı olarak nitelendirdiğimiz bir zaman
diliminde yaşadığımızın farkındayız. Bu dönemde
internet ile yapılamayacak neredeyse hiçbir
şey kalmadı. Küçük büyük herkesin bir sosyal
ağda olduğu, görüşemediği arkadaşlarıyla bu
yolla iletişim kurduğu değişmez bir gerçek. Bu
durumun hayatımıza kattığı artıların yanında
eksilerinin lafı olmayacak kadar az olmasına
rağmen bu eksileri göz ardı etmememiz gerek.
Geçen dinlediğim bir panelde konuşmacılardan
biri, “ Sosyal medya mutfağın ön tarafı,
çevremizdekilere sunmak istediklerimizi
sosyal medya aracılığı ile sunuyoruz. Ancak bu
mutfağın bir de arka tarafı var ki; orası paylaşmak
istemediğimiz şeylerden ibaret.” Demişti. Bu
cümleler bende yer edinmiş olacak ki kendimi bu
yazıyı yazarken buldum.
S
HAZIRLAYAN: Şeyma İrem Kaya
osyal medyada herkes mutlu, herkes
iyi, herkes adil, kimsenin bir sıkıntısı
yok, her şey dört dörtlük gibi görünüyor.
“Dışı seni içi beni yakar” durumunun
söz konusu
olduğu
bir sosyal medya bilinci
var insanlarımızda.
Samimiyetten uzaklaşılan sadece şekilcilikle yürütülen
arkadaşlıkların ortaya çıkmasına sebep
olan bir sosyal medya bilinci… Örneğin;
Facebook’da yakın
olmadığımız bir arkadaşımız, nasılsın?
Dedi ve biz de iyiyim
diye cevap verdik. Zaten iyiyim demekten başka verilebilecek bir cevap
var mı ki? Neden derseniz hayatınızda yaşadığınız
sıkıntılarımızı gerçek dostlarımıza anlatırız; sadece
72
bir arkadaş diye nitelendirdiğimiz birilerine anlatmayız değil mi? Bu nedenle dostluklarımıza sadece
sosyal ağ dostluğu olarak bakmamalıyız ve kendimizi
bilgisayarın başına kilitlememeli; dışarıdaki hayattan soyutlanmamalıyız.
Bir de unutmadan
zamanın gereklerine
göre şekillenen bir
kitle var ki o zamanın
gereklerinin
yerine
getirmeyenleri topa
tutarlar maazallah.
Siyasi bir olay olmuştur ona göre paylaşım
yapar, insanlık dersi
almamız gereken bir
olay olmuştur ona
göre paylaşım yapar,
bir söz okur kendisini,
kimliğini hiç yansıtmasa dahi prim yapmak adına paylaşır, aksini iddia edeni topa tutar. İşte
böyle şekilci, böyle sığ bir anlayışla ilerleyen sosyal
medyanın ne kadar sağlıklı olmasını bekleyebiliriz ki?
Yapılan bir ankete göre vatandaşımız sosyal medyanın daha da genel olarak düşünürsek internetin bizi
kötü etkilediği kanaatinde ve bu durumdan korkuyor.
Bilinçsiz kullanılan bir sosyal medyadan ve kullanıcı
kitlesinden dolayı interneti suçlamak ya da bizi kötü
etkilediği kanaatine varmak doğru değil. Çünkü internet sosyal medyadan ibaret değil. Olaya bu gözle
bakmamak gerekiyor, internet tek tıkla dünyanın öbür
ucuna ulaşabilme imkanını sağlıyor bizlere. Yani biz
interneti yararlı kullanmak istesek fazlasıyla faydalanabiliriz. Burada en büyük hata bizlerde, elimizde
günden güne gelişmemizi sağlayacak bir potansiyel
var ve o potansiyelin nasıl kullanılacağını belirleyenler bizleriz. Sosyal medya aracığı ile içsel olarak
yalnızlaşmamızın en büyük nedeni, bizim birbirimizi
etkileyerek, kendimizi olmak istediğimiz insan gibi
göstermeye çalışma çabalarımız. Sosyal medyada ne
kadar mutluymuş, iyiymiş, her şey yolundaymış gibi
davranırsak hayatımız o kadar güzelleşecek zannediyoruz. Sosyal medyada oluşturduğumuz profil ile
gerçek hayatımızın arasına sıkışmaya başlayacağımızı fark edemiyoruz. Bu durumu yine bir mutfak örneğiyle anlatmak istersek, “Yemeğe misafiriniz gelecek
ama siz yemek yapmayı bilmiyorsunuz. Yemek
yapmama gibi bir şansınız yok ve yemek yapmayı öğrenecek kadar da vakit yok; daha
önce Facebook’da, Instagram’da kendiniz yapmış gibi yemek fotoğrafları
paylaştınız. Çevrenizdeki herkes de o
yemekleri sizin yaptığınızı düşündü
ve bu güzel tatları bir de biz tadalım diye size geliyorlar. Bu durumda,
yemek yapmayı bilmediğinize göre
yemekleri dışarıdan sipariş edip masayı
düzenlemeye başlayacaksınız demektir. “
Şimdi durum değerlendirmesi yapalım; misafirler o
yemeklerin hazır olduğunu düşünmez çünkü hazır
yemek alıp önlerine koyacak olsaydınız zaten onları
dışarıda yemek yemeğe davet ederdiniz, değil mi?
İşte sosyal medya da böyle, siz insanlara kendinizle
ilgili ne kadarını gösterirseniz insanlar da sizinle ilgili o kadarını bilir. Önemli olan dertlerinizi yansıtıp
yansıtmamanız değil.Önemli olan sadece ve sadece
kendiniz olmanız.
Kimse size Facebook’ta duvarınıza eşimle kavga ettim, işimle ilgili sorunlarım var yazın demiyor ki. Sadece olmadığınız biriymiş gibi görünmemenizi ifade
etmek istiyor. Eğer öyle görünürseniz benim bir kazancım olur mu? Hayır. Kaybım olur mu? Hayır. Bu
yazdıklarım, eleştiriden ziyade herkesin zihninde
kurduğu ama kimsenin bir türlü dile getiremediği sorunların dile getirilişi aslında. Sürekli olarak bir sosyal ağda insanlarla iletişim kurmanın mümkün olmadığını kabullensek, ağ üzerindeki hayatımızın dışında
bir de fiziki bir hayatımızın olduğu bilinciyle hareket
etsek, belki de her şey daha güzel olur.
73
backtothefuture
Geleceğe Dönebildik Mi?
1980’li ve 1990’lı yıllara damgasını vuran,
sinema gösterimlerinin ardından Türk
Televizyonlarında neredeyse ayda bir
tekrar tekrar yayınlanan Geleceğe Dönüş
filmini hepimiz izledik, hatta ezberledik.
Son yıllarda da, internette “işte Marty’nin
geleğe döndüğü yıl” başlıklarıyla bir çok
sahte tarihle karşılaştık. İşin aslı, hiç biri
gerçek değildi. Gerçek tarih 21 Ekim 2015,
yani yaklaşık bir yıl sonra.
74
G
eleceğe Dönüş 2 filminde Marty 21 ekim
2015’e gitmiş, orada hava kaykayıyla
geziyor, uçan arabalara biniyor, kendiliğinden üstüne göre küçülen elbiseler giyiyordu.
Peki biz bu tarihe bir kala Geleceğe Dönebildik mi?
Cevap “Hayır”.
Aslında, filmden gerçek olanlar da yok değil. Örneğin, Nike 2015’te Geleceğe dönüş 2’deki ayakkabının aynısını piyasaya sunmaya hazırlanıyor. Filmdeki
gelecek TV’leri de şimdinin büyük ekran Led TV leri
ile birebir aynı. Marty patronuyla görüntülü konuşma
yapıyor ki, bu da günümüz teknolojisi ile hiç de zor
değil. Marty’nin akıllı gözlüğü de google class’ı çağıştırıyor.
kadar Geleceğe Dönüş’ü ne kadar yakalayabileceğini
izleyeceğiz. 21 Ekim 2015’e tüm dünyada ilgi büyük.
www.october212015.com isimli sitede geri sayım
devam ediyor. Türk ve yabancı forumlarda, sosyal
medya gruplarında da 21 Ekim 2015 için etkinlikler
organize ediliyor. Diğer yandan, Universal Studios
Orlando ve Hollywood’dan 2007’de kaldırılan Back
to the Future Ride’ın hem Geleceğe Dönüş 1’in 30.
Yılı sebebiyle, hem de 21 Ekim 2015 kutlamaları için
tekrar inşa edileceği konuşulsa da Universal’dan herhangi bir doğrulama henüz yok.
Filmde öngörülmeyen, ama teknolojinin bize sunabildiği ekstra yenilikler de yok değil. Örneğin cep telefonu, Geleceğe Dönüş 2’de yok.
Öyleyse, bilim her zaman bilim kurguyu takip eder
sözünü hatırlayıp, bilim adamlarının 21 Ekim 2015’e
75
bookmarkapp
Bitaksi
Taksi bulmakta sıkıntı mı çekiyorsunuz?
Bilmediğiniz yerlerde taksiye
binmekten çekiniyor musunuz? Yoksa
nakitiniz mi yok? Bunlar artık pek de
sıkıntı değil, çünkü Bitaksi uygulaması
bu sıkıntılarınızı çözmek için yayında!
HAZIRLAYAN: Uğurcan Evci
T
76
elefonumuz üzerinden taksi çağırmaya yarayan Bitaksi uygulaması artık Ankara’da! İstanbul ile birlikte
Ankara’ya da açılan bu uygulamanın gelin neler yapabildiğine, ne gibi yararlar
sağladığına bakalım.
Bitaksi’nin en çok üstünde durduğu özellik kredi kartıyla ödeme yapmaya izin vermesi. Taksiyi çağırdığımızda karşımıza gelen ekranda bize kredi kartıyla mı
yoksa nakit mi ödeme yapmak istediğimiz soruluyor.
Kredi kartı seçeneğini seçersek, yolculuk sonunda
telefonunuzla uygulamayı açtığınızda direkt olarak
nerede olduğunuzu harita üzerinde görebiliyorsunuz.
Ekranın alt kısmında çıkan sarı tuşa dokunduğunuzda
taksi çağrısı yapılıyor, bir taksi şöförü bunu kabul ettiğinde şöförün bilgileri ve yaklaşık kaç dakika içinde
orada olacağını görebiliyorsunuz. Yolculuk bittiğinde
de kredi kartıyla ödeme seçtiyseniz onayınızı veriyorsunuz. Dolayısıyla kullanımında kompleks bir yan
yok. Ayrıca, illa ki bulunduğunuz yere çağırmak zorunda değilsiniz. Haritada seçeceğiniz herhangi bir
yere de taksi gönderebiliyorsunuz. Yani bir arkadaşınız için taksi çağırmanız gerekiyorsa bunu da uygulama üzerinden rahatça yapabilirsiniz.
Son olarak, Bitaksi uygulaması kampanya açısından
da oldukça cömert diyebiliriz. Uygulama, Ankara’daki ilk günlerinde herkese gün içinde kullandıkları ilk
taksi için 20 lira indirim veriyordu. Yani 18 liralık bir
yere gidiyorsanız aslında bedavaya gidiyordunuz. Bunun yanında uzunca bir süre için öğrenci indirimi de
yapıldı ve bu indirim sayesinde öğrenciler her gün 10
lira indirim kazandı. Son olaraksa arkadaşını davet
ettiğinizde, hem size hem de davet ettiğiniz arkadaşınıza 10 liralık indirim verildi. Bu cömert kampanyalar devam ettiği sürece Bitaksi’nin git gide popülerleşeceğini rahatça söyleyebiliriz.
taksi şöförü yolculuk miktarını telefona giriyor, siz
de kendi telefonunuzdan onay veriyorsunuz ve hiçbir
nakit alışverişinde bulunmadan ödediğiniz ücret taksi şöförünün hesabına geçiyor. Özellikle nakit yerine
kredi kartı kullanımını tercih eden kullanıcılar için
oldukça ilgi çekici bir özellik olmalı.
Bitaksi Apple
Application Store
ve Google Play
Market’ten ücretsiz
olarak indirilebilir.
Uygulamanın ikinci yararlı yanıysa belli bir güvenlik sağlaması. Taksiyi çağırdığımızda taksi şöförünün
adı, soyadı, telefon numarası, fotoğrafı, aracının
plakası ve bundan önceki yolculuklardan aldığı ortalama puanı görüyoruz. Yolculuk bittiğindeyse taksi
şöförüne 5 üzerinden bir puan verip yorum yapabiliyoruz, bir sorun yaşadıysak bunu Bitaksi’ye bildirebiliyoruz. Öğrenebildiğime göre sıkıntı yaratan sürücüleri sistem dışına atarak sistemin güvenli kalmasına
özen gösteriliyor. Artık taksi şöförü sizi uzun yoldan
götürecek mi, kısa mesafe diye almayacak mı, ya da
size karşı kaba bir tavırda bulunacak mı sorularını
kafanıza takmanıza gerek yok, çünkü Bitaksi bunun
yaşanmaması için elinden geleni yapıyor.
Uygulama sayesinde gideceğimiz yerin ortalama ne
kadar yazacağını ve hangi rotaların tercih edilebileceğini de görüyoruz. Bunun yanında taksiyi harita
üzerinden an ve an takip edip, hedefimize yaklaşıp
yaklaşmadığını görebiliyoruz.
Uygulamanın kullanımı oldukça basit. İnternete bağlı
77
Yunus Balı
Adli Bilişim Uzmanı
Gelişmiş Ülke Bilişimcisiyle
Gelişmemiş Ülke Bilişimcisi
Arasında Bazı Davranış Farkları…
78
Gelişmiş ülke bilişimcisi
Gelişmemiş ülke bilişimcisi
Sorulan bir konunun cevabını biliyorsa cevap vermeye çalışır.
Bilmiyorsa;
- “I don’t know(bilmiyorum)” veya
- “I have never tested it (Hiç test etmedim)” diye cevap verir.
Cevabı bilip bilmemesi önemli değildir. Muhakkak bir şeyler
söyler ya da söylemesi gerektiğini düşünür. O söylediği şey sorunun cevabı mı değil mi bu önemli değildir. Çünkü “bilmiyorum” demeyi kendine yediremez. Ayrıca arada başka konulara
da dalar. Bakarsınız o kadar lafın sonunda sorunuza cevap
alamıyorsunuz, “Amaaan tamam neyse, sussun bari” diye “tamam anladım” demek zorunda kalırsınız. Öyle deyince “hah,
iyi kurtardık durumu” diye düşünerek susar.
Belirli bir iş, çalışma düzeni ve planı vardır ve bir konuda
“oturup detaylı olarak konuşalım” dediğinizde 2 gün sonrası
için “How about Wednesday, at 12:00 (Çarşamba 12’ye ne
dersin” gibi bir cümle kurar.
Bir konuda “oturup detaylı olarak konuşalım” dediğinizde “Tamam bir ara otururuz, hallederiz, yaparız, inşallah, maşallah
vs” şeyler söyler. Ama zaman filan belirtmez, dolayısıyla ne
zaman oturup konuşacağınız da aslında belli değildir. Zaten o
müsait olunca siz olmazsınız, siz olunca da o olmaz. Derken,
unutulur gider. Ya da tesadüfen aylar sonra bir yerde filan karşılaşırsanız “yaaa hani konuşacaktık…” diye başlarsınız ve
süreç başa döner.
Cep telefonunu lazım oldukça kullanır. Dolayısıyla o konuşurken siz dinlediğiniz gibi siz konuşurken de o dinler.
Elinde sürekli telefonuyla yaşar. Kimi zaman da kulağından
kulaklık veya bluetooth aygıtları görünür. Boynundan, karın
bölgesinden, kol ağzından, kulağının çevresinden orasından
burasından kablolar göze çarpar. Siz sorduğu bir soruya cevap
verirken dahi telefonu çalınca telefona cevap verir. Telefonla
konuşması bitince siz nezaketen konuyu baştan ele alırsınız.
Ama devamını getirmeniz ne mümkündür. Yine telefonu çalar
ve gelen tüm telefonlara hemen bakması şarttır. “Meşgul”
veya “sessize almak” diye bir fonksiyondan habersiz gibidir.
Artık baktınız uzun süreli diyalog kurulamıyor, kısaca bir şeyler söyleyip işinize dönmek istersiniz.
Bilimsel etkinliklerde sunum yapacağı zaman kendisine ayrılan
süre kadar konuşur. Tam dakikasında başlar ve dakikasında
bitirir.
Bilimsel etkinliklerde konuştukça konuşur. Süreyi aştığı ve
diğer konuşmacıları beklettiği için gelen uyarılara kulak
asmaz. Ayrıca da anlattıklarının bu kadar kısa zamana sığmayacağını söyler. Zaten sunum yaparken de ya mikrofonu
çalışmaz, ya projeksiyon arızalanır, ya da sunumundaki bir
multimedya uygulaması açılmaz.
Genelde bir tane e-maili vardır. E-mail gönderirsiniz ve cevap
alırsınız.
Bilgisayarla ilgili “John, şunu nasıl yapıyorduk” gibi kolay bir
şeyi sorsanız dahi, hemen gelip gösterir ve çekinerek sorduğunuzu gördüğü için de sizi rahatlatmak için “I know, it is a
little bit difficult, most people forget it” (Biliyorum, birazcık
zor, çoğu insan unutuyor) der.
Yapılacak bir teknik iş, arıza, bakım, tamir, vb işlem var ise,
alet çantasıyla gelir, “Merhaba” der, sessizce çalışır, kurulumlarda sessizce bekler, işini tam yapar ve gider. (Çalışırken siz
konuşursanız konuşur, konuşmazsanız o da konuşmaz.)
Genelde bir kaç tane e-mail adresi vardır. Kurumsal e-maili
ya çalışmaz ya da bilmem ne politikasına takıldığı için
e-mailleriniz size geri gelir. Diğer e-mailine mesajı gönderirsiniz. Ancak ona da cevap gelmeyebilir. O nedenle cevap
alamadığınız zaman telefonla da aramak zorunda kalırsınız.
Arayınca da “Yaaaa ben o maili kullanmıyordum, başka bir
mailim daha var ona gönder” der. Size bambaşka bir e-mail
adresi daha verir.
bookmarkbook
Dijital Kale
U
lusal Güvenlik Teşkilatı dünyanın kaderini değiştirecek
ve dijital ortamdaki tüm şifreli metinleri bilecek özel bir
bilgisayar üretir. Ne var ki, günün birinde bu özel bilgisayar
karşılaştığı esrarengiz bir şifreyi çözemez. Ve kriptoloji
uzmanı, zeki ve güzel Susan Fletcher göreve çağrılır. Genç
kadın korkunç bir gerçekle yüzleşir. Silahlarla ya da bombalarla değil,
Amerika Birleşik Devletleri'nin en güçlü haber alma örgütü olan Ulusal
Güvenlik Teşkilatı çözülemez bir şifreyle rehin alınmıştır.
Sırlar ve yalanlar fırtınasına yakalanan Fletcher inandığı teşkilatı
kurtarma savaşı verir. Dörtbir yandan ihanete uğrayan güzel kadın
yalnızca ülkesini değil, kendi canını ve sevdiği erkeği de kurtarmaya
çalışır...
Dan Brown’ın tüm dünyada ilgi gören kitaplarının en bilinenlerinden
biri olan Dijital Kale, Dan Brown’ın ilk eseri olma özelliğini de taşısa da
herhangi bir acemilik belirtisi göstermiyor. Yazarın 1996 yılında yazdığı
kitapta kurguladığı teknolojik ögelerin halen dahi güncelliğinden bir
şey kaybetmemesi şaşırtıcı bir zeka ürünü olduğunu ispat ediyor.
Kitabın Yazarı:
Çeviren:
Yayınevi:
Kitap Türü:
Yayınlandığı Yıl:
Sayfa Sayısı:
Orijinal Adı:
İlk Yayınlandığı Yıl
Dan Brown
Sezer Soner
ODTÜ Yayıncılık
Macera
2004
448
Digital Fortress
1998
Sistem
H
issedarlarına yapacağı sunumda, kurucusu olduğu
yazılım şirketinin geliştirdiği ve Google’la rekabet
edebilecek arama motorunu tanıtan Marc, yarattığı
yapay zekânın yalnızca birkaç küçük kusuru
olduğunu düşünür. Yazılımın hazırlanmasında
çalışan iki programcının esrarengiz ölümünden sonra, virüsün
dünyadaki internet ağına hızla yayıldığı ve ulaştığı her yerde
korkunç bir kaos ve yıkım yarattığı anlaşıldığında, işlemediği iki
cinayetin zanlısı olarak aranmaya başlanır. Eski çalışanı Lisa ile
birlikte bu yapay zekânın üstesinden gelip dünyayı kurtaracak
bir antivirüs programı yazmak için ölümüne bir savaşa girişirler.
Bilgisayarlarının, açıp kapadıkları basit makineler olduğunu
düşünenler! Düğmeye basmadan önce bir kez daha düşünün!
Bilgisayarlar, hackerlar ve yazılımlara meraklı kişilerin çok
seveceğini düşündüğümüz bu kitabın yazarı yapay zeka üzerine
doktora yapmış ve multimedya ile yazılım üzerine iş yapan
şirketlerin sahibi. Bu yüzden “Sistem” size daha da gerçekçi
gelecek.
Kitabın Yazarı:
Çeviren:
Yayınevi:
Kitap Türü:
Baskı yılı:
Sayfa sayısı:
Orijinal Adı:
Karl Olsberg
Ömürnaz Kurt
Can Yayınları
Macera
2010
376
Das System
79
bookmarkquiz
Teknoloji Hayatının
Neresinde?
Bilgisayarlar, notebooklar, tabletler, akıllı telefonlar, akıllı televizyonlar, akıllı evler derken hayatımızın her köşesi teknolojik aletler
ve sistemler ile kaplanmış bir hal aldı. Peki sen bu çağa ayak uydurabildin mi? Teknoloji hayatının neresinde? Bunu öğrenmenin bir
yolu var; o da bu testi çözmek. Haydi testimizi çözmeye başlayalım
o zaman.
1) Uyandıktan sonra ilk yaptığım şey…
a) Su içmek
b) Dişimi fırçalamak
c) Saate bakmak d) Telefonumdaki bildirimlere bakmak
2) Uyurken telefonumu…
a) Odanın dışında bir yere bırakırım
b) Uçuş moduna alırım
c) Odamdaki masanın üstüne bırakırım
d) Yastığımın yanında durur
3) Uyumadan önce en son…
a) Odamın ışığını kapatırım
b) Alarmımı kurarım
c) Telefonumdan oyun oynarım
d) Facebook’a bir göz atarım
4) Dışarıda arkadaş grubunuzla yemek yemeğe gittiniz ve birden sohbet kesildi…
a) Konuşmak için yeni bir konu bulmaya çalışırım
b) Sabah gazetede okudum bir haberden bahsederim
c) Bu akıllı telefonlar iyi ki varlar der ve Twitter’a bakarım
d) “Hesabı isteyelim mi?” derim
5) İş yerindesin ve sabahtan beri aralıksız çalıştın. 5 dakikalık
bir mola vereyim dedin…
a) Kalkıp kendine bir kahve alırsın
b) Whatsapp’ta arkadaşların neler yazmış onlara bakarsın
c) Snapchat’ten arkadaşlarına “5 dk. Mola” yazarak bir fotoğraf atarsın
d) İnstagram’da neler paylaşılmış diye bakarsın
6) Fotoğraf çekmek için en çok kullandığı şey…
a) Fotoğraf makinen
b) Profesyonel fotoğraf makinen
c) Tabletin
d) Telefonun
7) Çantana bir baktın ...... evde unutmuşsun. Boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelirse seni daha iyi tanımlamış olur?
a) Bu gün son günü olan elektrik faturasını
b) Anahtarlarını
c) Tabletini
d) Okumayı planladığın kitabını
8) Nereden müzik dinlemeyi tercih edersin?
a) Odamdaki radyodan
80
b) Tv’deki müzik kanallarından
c) Telefonumdaki radyodan
d) Telefonuma indirdiğim müzik app’lerinden
Cevapların çoğunlukla A ise, sen teknolojiye ne gerek var diyenlerdensin.
Hayatındaki alışkanlıklarını kolay kolay
değiştiremeyen, en iyi yol bildiğim yoldur diyen birisin. Bu nedenle teknoloji
ne kadar gelişirse gelişsin sen bu gelişime ayak uydurmamaya niyetlisin. Bu
nedenle teknolojinin senin hayatındaki
yerini “Telefonum arama yapabiliyor,
mesaj atabiliyor başka da bir özelliğe gerek yok.” Cümleleri
ile tanımlamak mümkün.
Cevapların çoğunlukla B ise, sen
teknolojik gelişmelerden haberdar
olurum ama hayatımın her aşamasında onlara yer vermem diyenlerdensin. Bunun nedeni ise “Her
şeyin fazlası zarardır.” felsefen
olsa gerek. Ancak unutmamak gerek, çamaşır makinesi ve bulaşık
makinesi olmasa ev işleri bu kadar
kolaylaşmazdı. Bu nedenle gelişmelere açık olman ve hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan projeleri desteklemen
gerek.
Cevapların çoğunlukla C ise, evet
sen bir teknoloji seversin. Günden
güne kendimi geliştirmeliyim ve
ileriye doğru adım atmalıyım diye
düşünüyorsun. İnternetin ve akıllı
aletlerin hayatını kolaylaştırdığını
düşünüyorsun. Bu nedenle de bu
aletleri hayatına entegre ederek
yaşamaya çalışıyorsun. Evde, işte,
tatilde, her zaman her yerde dünyadan ve gündemden haber
alarak yaşayanlardansın.
Cevapların çoğunlukla D ise, sen
bir bağımlısın desek yeridir. Gazete
okuyacaksan internetten, gündemden kısa kesitlerle bilgi edinmek
istersen Twitter’dan, arkadaşların
nerelerde ne yapıyor bilmek istiyorsan Facebook ve Swarm’dan
yararlanırsın. Evdeki her şey akıllı
olsaydı ne güzel olurdu diye düşünenlerdensin. En doğrusu da bu değil mi? Gelişen çağa ayak
uydurmak ve o çağ ile birlikte gelişmek senin felsefen.

Benzer belgeler