Gündem Sayı 101

Transkript

Gündem Sayı 101
PERPA
GÜNDEM DERGİSİ
SAYI: 101 ARALIK 2015
PERSİAD Perpa
Sanayici ve İş Adamları
Derneği yayın organıdır.
KOBİLERE
ALTIN
ÖNERİLER
ARALIK 2015
Sayı: 101
ENGELLİLERİN TÜRKİYE
İŞ
DANS
ÇALIŞMA
EKONOMİSİNİ 2016’DA GÜVENLİĞİNDE RUHUNUZU
HAKLARI
NELER BEKLİYOR?
KARA YIL
ÖZGÜRLEŞTİRİR
PERPA
GÜNDEM DERGİSİ
SAYI: 101 ARALIK 2015
PERSİAD Perpa
Sanayici ve İş Adamları
Derneği yayın organıdır.
KOBİLERE
ALTIN
ÖNERİLER
ARALIK 2015
Sayı: 101
ENGELLİLERİN TÜRKİYE
İŞ
DANS
ÇALIŞMA
EKONOMİSİNİ 2016’DA GÜVENLİĞİNDE RUHUNUZU
HAKLARI
NELER BEKLİYOR?
KARA YIL
ÖZGÜRLEŞTİRİR
İÇİNDEKİLER
16
20
24
34
42
4
Bu Sayıda
6
Başkandan
PERSİAD Perpa Sanayici ve
İş Adamları Derneği yayın organıdır.
Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği adına;
Nazmi GÖKÇELİ
Genel Yayın Yönetmeni
Devrim BOZKURT
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Yeşim ÖZDEMİR
Yayın Kurulu
Osan BAŞTA
Ömer PESEN
Filiz BAL
Yücel KAYAR
Grafik Tasarım
Derya BOZKURT
Yapım
tanıtım hizmetleri
ARKHE TANITIM HİZMETLERİ
Tel. : 0212 210 54 45
Baskı: Portakal Baskı İt. İh. San ve Tic. AŞ.
Tel: 0212 332 28 01
• Tüm yayın hakları ARKHE TANITIM HİZMETLERİ’ne ait olup,
içerik izinsiz olarak yayınlanamaz.
• Tüm makalelerdeki görüşler yazarlarına aittir.
• Yazılar, internet ve ilgili firmalardan sağlanan kaynak ve
öneriler doğrultusunda hazırlanmıştır.
Sayı 101
2 Ayda bir yayınlanır
28
30
“Mücadele edenler kazanır”
8
Köşe
Oğuz GÜLAY “Gücün anahtarları”
10 Haberler
İş ve Sosyal Güvenlik
14 16 19 Kanser 20 yıl sonra kâbusumuz olabilir mi?
Engellilerin çalışma hakları ve şartları
İş güvenliğinde kara yıl?
Ekonomi Finans
20 Kobiler finansal yönetimde nerede hata yapıyor?
24 Gergin geçen seçim dönemi yatırımcıyı etkiledi
26 2016’da Türkiye ekonomisini neler bekliyor?
28 Başarı Hikâyesi
“Gökyüzünü görmeden çalışıyoruz”
Makale
30 34 Propaganda faaliyetlerinin toplum açısından yönelimi
Kapitalizm krizi mi? İklim krizi mi?
Teknoloji
36 Güncel teknoloji haberleri
Serbest Kürsü
38 “Hedefimiz mesleki dayanışmayı arttırmak”
Sağlıklı Yaşam
40 41 Saç dökülmesine karşı 10 altın öneri
Güncel sağlık haberleri
Gezelim Görelim
42 “Kartalkaya”
Kültür Sanat
44 46 Dans ruhunuzu özgürleştirir
Farklı dünyaların kapılarını aralayın
a
IDA
BU SA
Y
2015’i geride
bırakırken…
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre sadece
2014 yılında 1886 çalışan; önlenebilir iş kazaları sonucu
hayatını kaybetti. Bu sayı sigortalı çalışanları kapsadığından,
sigortasız ve tarım sektöründe yaşanan can kayıplarını da
eklediğimizde vahim bir sonuçla karşılaşıyoruz.
2
ki toplumda yeterli bilinç
015 yılını
oluşturulamadı. İş kazageride bıraktık.
larının önüne nasıl geçiTürkiye için
lebilir? Alınması gereken
çok huzurlu bir
önlemler nelerdir? Çalıyıl geçirdiğişanların hakları nelerdir?
mizi söylemek
gibi soruların cevaplarını
pek mümkün değil. Birise “İş ve Sosyal Güvenlik”
çok insanımızın hayatını
başlığı altında bulabilirsikaybettiği acı olaylar yaşaniz?
dık. Doğuda devam eden
Toplumsal sorunlar;
olayların sebep olduğu
günlük koşuşturmalar
huzursuzluklar ise devam
ediyor. Yine 7 Haziran seiçinde kendinizi ihmal
Yeşim ÖZDEMİR
çimlerinin yarattığı belirsizetmeyin? “Sağlıklı Yaşam”
lik nedeniyle ekonomide
bölümümüzde günlük
bir durgunluk yaşandı.
bakımlarla ilgili sırları
Son Rusya ile yaşanan gerginliğin de
sizlerle paylaştık. Yine yoğun iş temposu
Rusya ile olan ekonomik ilişkilere olumiçerisinden kurtulup ufak kaçamaklar
suz etkisi oldu. Tüm bu gelişmeleri ve
yapmayı planlıyorsanız “Gezelim Görelim
Türkiye ekonomisinin geleceğine dair
ve Kültür Sanat” disiplin başlığı altında
ekonomi uzmanlarının değerlendirmeyer alan içeriklerden faydalanabilirsiniz.
lerini “Ekonomi Finans” disiplin başlığı
Bu sayıda “Başarı Hikayesi” sayfamızın
konuğu Şafak Ozalit Yöneticisi Hakan
altında okuyabilirsiniz.
TAŞ. “Serbest Kürsü”de ise konuğumuz
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin
Perpa Muhasebeciler Grubu oldu. Dergiverilerine göre sadece 2014 yılında
1886 çalışan; önlenebilir iş kazaları somizdeki tüm yazılarımızı keyifle okuyacanucu hayatını kaybetti. Bu sayı sigortalı
ğınızı düşünüyoruz.
çalışanları kapsadığından, sigortasız ve
tarım sektöründe yaşanan can kayıplaYeni yılın tüm umutsuzlukların geri de
rını da eklediğimizde vahim bir sonuçla
kaldığı barış ve huzur dolu bir yıl
yüz yüzeyiz. İş güvenliğinde ne yazık
olmasını diliyoruz.
4 PERSİAD GÜNDEM
BAŞK
A
NDAN
Mücadele edenler kazanır
Değişimlerin, dönüşümlerin temel nedeni iç çelişkidir.
Kapitalizm yapısı gereği içerisinde birçok çelişki
barındırır. Aşırı kar hırsı, plansızlığı ve ataklığı,
sonu gelmez istekleri nedeniyle yaramaz çocuklarda
olduğu gibi başını beladan kurtaramaz.
A
bela ile savaşır; hem yaparken,
damlar daha ne
hem yıkarken kazanır. Sonunda
desinler? Bill
kısır döngüye girer. Kısır döngüGATES: “Kapitalizm
den de savaşarak çıkar. Görülebizi iklim değişikliceği gibi iç çelişkisi kapitalizmin
ğinden kurtaramaz.
başını beladan kurtarmaz.
Çare sosyalist
Çelişki çelişkiyi getirir. Yukarıda
politikalardadır. ” dedi. Waren
yazdığın, dünyanın en zenginleri
BUFFETT; dünyanın zenginlerini
arasında bulunanların da iç çeçağırdığı bir toplantıda: “İsa’nın
lişkileri dışa vurmuş olmalı ki bu
havarileriyle yediği son yemeği
sözleri söylemişler. Söylemişler
(last supper) hatırlayın. Tıpkı
de ne olmuş diyenlere şu söyleonun gibi ama bu, bizim ilk
nebilir: “Bu bile önemlidir.”
yemeğimiz. Çünkü sizlerden kiNazmi GÖKÇELİ
Adam SMİTH, kapitalizm süreklişisel servetlerinizin en az yarısını
PERSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
liğini serbest rekabet ortamında
bağışlamanızı istiyorum.”diyor.
sürdürebileceğini ummuştu. Ne
Ne çarpıcı söz veriş; ne büyük
oluyor peki? Sistem serbest rekabet ortamına
fedakârlık. Ve “İlk adımı ben atıyorum ”diyerek
geçemiyor mu? Yoksa kendi iç çelişkilerine,
gereğini yapıyor.
karakterine yenik mi düşecek?
Ali KOÇ ise kapitalizm var olduğu sürece eşitliYalan söylemiyorlar: Kandırıldık da demiyorlar.
ğin ve adaletin elde edilemeyeceğini sorunun
Peki, neler oluyor? Nasıl olacak?
kapitalizmde olduğunu daha yeni söyledi.
Toplumların tarihi, birilerinin nedamet getirmesi,
Elbette ki söylenenler yüzyıllardır bilinen şeyler.
vicdanını temizlemesi ile değişmeyeceğine göre,
Her şeyin bir doyum noktası olduğu gibi, burada
bu açıklamaları nasıl anlamalıyız? Kapitalizmin iç
da yavaş yavaş ortaya çıkıyor anlaşılan.
çelişkilerinin kendi sonunu getireceğini söyleyenBu sözlerini bakıp da söz sahiplerinin sosyalist
ler de oldukça çoktur. Ama insanlığın daha adil
olduklarını düşünemeyiz. Bir iç hesaplaşma,
bir dünyada yaşaması için mücadele edenlerle,
vicdan temizleme gibi belki… Ama ne olursa oladaletsiz bir dünyada yaşaması için mücadele
sun; insanlığın geleceğine ilişkin önemli sözlere
edenler arasındaki oran da birincisinin ikinciye
olarak tarihe geçtiler.
oranı üçte bir olduğu genel kabul görmektedir.
Değişimlerin, dönüşümlerin temel nedeni iç
Bu orantıya karşın, uzun vadede hep iyilerin kaçelişkidir. Kapitalizm yapısı gereği içerisinde
zandığı da ortadadır. Bu da ancak ve ancak mübirçok çelişki barındırır. Aşırı kar hırsı, plansızlığı
cadele ile oluyor. Mücadele edenler her zaman
ve ataklığı, sonu gelmez istekleri nedeniyle yarakazanamazlar ama kazananlar ancak mücadele
maz çocuklarda olduğu gibi başı beladan kurtuledenlerdir.
maz. Aslında belayı da kendisi yaratır. Yarattığı
6 PERSİAD GÜNDEM
KÖŞE
“Gücün anahtarları”
Güç oyununda bağlantı kurduğunuz insanlar
önemlidir. Mutsuzluk bulaştırıcılarla ilişki kurmadaki
risk; kendinizi kurtarmak için değerli zaman ve
enerjinizi ziyan etmenizdir.
K
çok mutsuzluğun da bulaşıcı türü
ontrolleri dışındaki
vardır. Bulaşmanın diğer yanı da
şartlar nedeniyle
eşit derecede geçerlidir ve belki
yıkılanlar onlara
de en kolay anlaşılandır. Keyifleri,
verebileceğimiz
doğal neşeleri ve zekâları ile muther türlü yardım
luluğu kendilerine çeken insanlar
ve anlayışı hak
vardır. Onlar sevinç kaynağıdırlar
ederler. Buna karşılık bir de
ve kendi üzerlerine çektikleri
şansızlık ya da mutsuzluk içinde
mutluluğu paylaşmak için onlarla
doğmayan ama yıkıcı hareketleri
ilişki kurmalısınız.
ve diğerleri üzerindeki rahatsız
Bu olumlu duygusal etkilenmeyi
edici etkileri nedeniyle talihsizliği
avantajınız için kullanın. Eğer cimya da mutsuzluğu üzerlerine
ri yaratılıştaysanız asla bir sınırın
çekenler vardır.
ötesine geçemezsiniz. Yalnızca
Eğer onları ayağa kaldırabilsek;
Oğuz GÜLAY
cömert insanlar mükemmelliğe
kalıplarını değiştirebilsek harika
ulaşabilirler. O halde cömert
bir şey olurdu fakat çoğunlukla
insanlarla ilişki kurun. Bu niteliği size de bulaştıraiçimize girip bizi değiştiren şey bu kalıplardır.
cak, içinizde sıkı ve sınırlı ne varsa gevşeteceklerNedeni basittir. İnsanlar ruhsal durumlara, duydir. Eğer ümitsizseniz neşeli insanlara yönelin. Asla
gulara hatta birlikte zaman geçirdikleri diğerlesizin eksiklikleriniz paylaşanlarla ilişki kurmayın
rinin düşünce tarzına karşı bile aşırı derecede
onlar sizi engelleyen şeyleri güçlendireceklerdir.
hassastırlar.
Yalnızca olumlu tanıdıklarınızla bağlantıya girin;
Tedavi edilemez derecede mutsuz ve dengesiz
bunu hayatınızın kuralı yapın.
olanların bunu başkalarına bulaştırma güçleri
Talihlileri tanıyın böylece onların arkadaşlığını seçok büyüktür; çünkü karakterleri ve duyguları
çebilirsiniz; talihsizleri de tanıyın böylece onlardan
çok yoğundur. Kendilerini genellikle kurban
kaçınabilirsiniz. Talihsizlik genellikle aptallık suçuolarak gösterirler; başlangıçta çektikleri acılara
dur ve ondan yakınanlar arasında daha bulaşıcı
kendilerinin neden olduğunun görülmesini zorolan başka bir illet yoktur. Kapınızı talihsizliğin en
laştırırlar. Siz onların sorunlarının doğal yapısını
küçüğüne bile açmayın. Çünkü eğer bunu yaparfark etmeden önce hastalık size de bulaşmış
sanız birçokları arkasından gelecektir. Başkasının
olur.
acısı yüzünden ölmeyin.
Güç oyununda bağlantı kurduğunuz insanlar
Bu yasanın tersi yoktur; uygulanması evrenseldir.
önemlidir. Mutsuzluk bulaştırıcılarla ilişki kurmaTalihli kişilerle ile ilişki kurarak elde edilecek şey
daki risk; kendinizi kurtarmak için değerli zaman
yalnızca güç ve şanstır. Bu yasaya uymazsanız
ve enerjinizi ziyan etmenizdir. İlişki ile gelen
tehlikeyi göze almış olursunuz.
suçluluk yoluyla diğerlerinin gözünde de acı çekersiniz. Bulaşmanın tehlikelerini hiçbir zaman
Uygulanması dileğimle…
küçümsemeyin. Farkında olunması gereken bir-
8 PERSİAD GÜNDEM
HABE
R
Perpa artık cebinizde Muhalefet
Perpa’da 10 Kasım Anma Töreni
Perpayla ilgili merak ettiğiniz tüm
soruların yanıtları artık cebinizde.
Perpa Ticaret Merkezi IOS ve Android
uygulaması Perpa B Blok Yönetimi
tarafından hazırlanarak hizmete sunuldu. Perpa’da hangi ürünü nerede
bulabileceğiniz, Perpa’da yer alan
sektörler ve o sektörlerde faaliyet
gösteren firmalar, Perpa kat planları,
Perpa yönetimi bölümleri ve iletişim
bilgileri, güncel haberler IOS ve Android uygulamasında yer alıyor. IOS
işletim sistemini kullanan iphone, ipad
gibi akıllı cihazlarınızdaki app store’u
açarak arama çubuğuna “Perpa” yazıp Perpa Ticaret Merkezi uygulamasını indirebilirsiniz. Android’ler de ise
play store’u açarak; arama çubuğuna
“Perpa” yazıp Perpa Ticaret Merkezi
uygulamasını indirebilirsiniz. Perpa
uygulamasına ulaşmak için Perpa içerisine asılan “Perpa Artık Cepte” duvar
afişlerinde ve çeşitli restoranlara
dağıtılan tepsi afişlerinde bulunan
QR kodları telefonunuza okutmanız yeterli. “Perpa Ticaret Merkezi”
Mustafa Kemal Atatürk ölüm yıl
dönümü’nde Perpa’da saygıyla anıldı.
10 Kasım 2015 tarihinde Perpa 8’inci
katta bulunan Atatürk köşesinde
gerçekleşen törene Perpa yönetimi,
sivil toplum kuruluşları,basın ve Perpa
esnafı katıldı. Anma töreni Atatürk
Anıtın’a çelenk sunumuyla başladı.
Atatürk’ün vefat ettiği saat 9:05’te
Perpalılar saygı duruşunda bulundu.
Ardından bayrağımız yarıya indirilerek
İstiklal Marşı okundu. Törende kısa bir
konuşma yapan Perpa Yapı Kooperatifi Sayman Üyesi Hacı DEMİR; tarih
güven
uyandırmadı
uygulamasını cep telefonunuza
indirebilmeniz ve sağlıklı bir şekilde
çalışabilmesi için telefonunuzun
güncellemelerinin yapılmış olması
gerekiyor. Perpa Ticaret Merkezi
cep telefonu uygulamasıyla Perpa
içinde ulaşmak istediğiniz firmayların
bilgilerine kolaylıkla ulaşabileceksiniz.
Perpa cep telefonu uygulamasında
ve Perpa Portalında yer vermek
üzere firmaların güncel bilgilerine
ihtiyaç duyuluyor. Perpa Portalında
ve uygulamasında yer alan firma
bilgileriniz güncel değilse Perpa B
Blok Bilgi İşlem Bölümüyle iletişime
geçebilirsiniz.
Komşularımız
aşure bekliyor
Darülaceze Başkanlığı Reis Gıda işbirliği
ile Perpa’da Muharrem Ayı nedeniyle
“Komşularımız aşure bekliyor” etkinliği
düzenledi. Etkinliğe Darülaceze Başkanı Hamza CEBECİ, Reis Gıda Yönetim
10 PERSİAD GÜNDEM
Kurulu Başkanı Mehmet REİS,Darüleceze
Başkan Yardımcıları Ümit ÜNAL, Ahmet
MALATYALI ve İlhan UĞUR katıldı. Perpa
bahçesinde havuz başında gerçekleşen
etkinlikte Perpa B Blok Yönetim Kurulu
Başkanı Mithat YÜMLÜ ve Perpa Yönetimi de bulundu. Darülaceze Başkanı
Ahmet CEBECİ; yaptığı kısa konuşmada
Mehmet Akif ERSOY’un dizelerinden
alıntı yaptı. “Sen! Ben! Desin efrâd,
aradan vahdeti kaldır; Milletler için işte
kıyâmet o zamandır” dizelerini hatırlatan
CEBECİ; “Ne zaman bir toplumda gençler yaşlılarına sahip çıkmışsa, komşuluk
ilişkileri tesis edilmişse o toplumda
bereket olmuşdur. Emeği geçen herkese
teşekkür ederim” dedi. Etkinlik aşure
dağıtımı ile devam etti.
Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği Şişli Şubesi 1 Kasım 2015 tarihinde
gerçekleştirilen genel seçimin sonuçlarını
değerlendirdi. Oturum Başkanlığını Taci
TEKİN’in yaptığı toplantının özel bir
konuğu vardı. Gazeteci Can ATAKLI seçim
sonuçlarını
değerlendirdi. ATAKLI
“AKP’nin oy
oranlarının
artmasında
toplumda
yaratılan
tedirginliğin
etkisi oldukça
fazla. “dedi.
Türkiye’de terörün bir anda patladığını
ifade eden ATAKLI; “7 Haziran seçiminde
dengeler değişmişti. 80 milletvekili çıkartan bir parti neden silah bırakmasın,neden
bomba patlatsın? diye sordu. Muhalefet
partilerinin toplumu etkileyemedeğini
vurgulayan ATAKLI; halkın karşısına farklı
projelerle çıkılmadığı ve güven duygusunun uyandırılmadığı üzerinde durdu.
PERSİAD
TOPLANTI
SALONU:
EĞİTİM, PANEL,
SEMİNER, KONGRE
VE MÜŞTERİ
TOPLANTILARINIZ
İÇİN 40 KİŞİLİK
PERSİAD TOPLANTI
SALONUNU UYGUN
FİYATLARLA
KİRALIYABİLİRSİNİZ.
sahnesinde yok edilmek üzere olan Türk
Milletini Atatürk’ün yeniden yükselttiğini
ifade etti. DEMİR; “Türk devrimi birçok
konuda ilktir. Emperyalizme karşı başarılı
olan ilk ve tek ulus hareketidir. Bağımsızlık
savaşını 3,5 yıl gibi kısa bir sürede zaferle
sonuçlandıran ilk ve tek ulusal devrimdir.
Cumhuriyet fazilet ve erdemdir.”dedi.
DEMİR’in konuşmasının ardından tören
sona erdi.
Cumhuriyet’in 92’inci
yılı coşkuyla kutlandı
Perpa Ticaret Merkezi 29 Ekim Cumhuriyet
Töreni 28 Ekim 2015’te Atatürk heykel
alanında gerçekleşti. Türk bayraklarıyla
alanda toplanan Perpalılar Cumhuriyet’in
92’inci yılını coşkuyla kutladı. Törene Perpa
A ve B Blok Yönetim Kurulları, Vatan Partisi
Genel Başkan Yardımcısı Hasan KORKMAZCAN, CHP Kağıthane İlçe Sekreteri Hatun
Leyla AYDINDAĞ, sivil toplum kuruluşları
basın ve perpa esnafı katıldı. Cumhuriyet
Bayramı Töreni Atatürk Anıtı’na çelenk
sunumuyla başladı. Çelenk sunumunun
ardından Atatürk ve tüm şehitlerimizin anısına saygı duruşuna geçildi. İstiklal Marşı’nın
okunmasının ardından konuşmasını gerçekleştiren Perpa A Blok Yönetim Kurulu
Başkanı Hasan SEZGİN; “ Bugün Cumhuriyetin değerini anlamak için Ortadoğu
coğrafyasına bakmak yeterlidir. Bitmek
bilmeyen savaşlar ve gözyaşları... Bize
düşen Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez
bütünlüğünü savunmaktır.” dedi. Perpa
B Blok Yönetim Kurulu Başkanı Mithat
YÜMLÜ ise cumhuriyetlerin demokrasiyle
taçlandırıldığında önemlerinin arttığını
vurguladı. Tören Perpalıların 10. Yıl
Marşını coşkuyla söylemesinin ardından
sona erdi.
Persiad üyeleri
yemekte buluştu
Persiad (Perpa Sanayicileri ve İş Adamaları Derneği) her ayın ilk
haftası gerçekleştirdikleri yemek organizasyonunda üyeleri bir araya
geldiler. Sera Restaurant’ta keyifli bir öğlen yemeği yiyen üyeler
ülke gündemine dair sohbet etti. Sohbet havasında devam eden
yemekte PERSİAD’ın gerçekleştirdiği kültür ve sanat gezilerine ilişkin
değerlendirmeler yapıldı. Yemek organizasyonu üyelerin iyi dilek ve
temenileriyle sona erdi.
ARALIK 2015 11
Bu topu birlikte atalım
HABE
R
Küçükçekmece Dostluk Engelli Basketbol Kulübü
1997’den beri engellilere umut ışığı oluyor. Engellileri
sosyal yaşamın içerisine katan ve yaşamlarını sürdürebilmek için destek veren kulüp şu anda 2. ligte yer alıyor. 2
dönemdir kulüp başkanlığını yürüten Casım ACAR; yeterli
sayıda engelli arabaları olmadığı için gençleri geri çevirmek
zorunda kaldıklarını ifade ediyor. Yardım ve destek
bekleyen Casım ACAR; sosyal hayat içerisinde var olmak
istediklerinin altını çiziyor. Destek olmak isteyen okuyucularımız Casım ACAR’a 0542 523 28 67 numarasından
ulaşabilirler.
PTT Perpa’da
hizmet vermeye
başladı
PERSİAD üyeleri
tarihi mekânları
ziyaret etti
Perpa PTT Müdürlüğü’nün tadilatı tamamlandı. Perpalılara
hizmet vermeye başlayan PTT Müdürlüğü B Blok 5’kat yeşil
hat no: 389’da faaliyete başladı. Perpa B Blok gelir artırıcı
çalışmalar arasında yer alan Perpa PTT Müdürlüğü’nden PTT
kargo işlemleri de yapılabiliyor.
PERSİAD kültür ve sanat
gezilerini sürdürüyor
PERSİAD her yıl düzenlediği kültür
ve sanat gezisi kapsamında bu yıl
Yunanistan’ı ziyaret etti. 27 Kasım
2015 tarihinde bir araya gelen PERSİAD
üyeleri keyifli bir yolculuktan sonra sabah saatlerinde Selanik’teydi. Panaromik
şehir turu kapsamında kordon, beyaz
kule, döner kule, fuar meydanı, Osmanlı
üyeler su kemerleri, liman, kale,19.yy
Neo klasik yapılar, Pangia, eski yeni şehir
gibi birçok yeri ziyaret etti. Türk bölgesi
olan İskece, Gümülcine ve Dedeağaç
şehirlerini panoramik olarak ziyaretlerinin
ardından tur sona erdi. Keyifli bir hafta
sonu geçiren üyeler bir sonraki etkinlikte
buluşmak üzere ayrıldı.
Geleneksel tohumlar nasıl korunur?
Persiad (Perpa Sanayici ve İş Adamları Derneği) üyeleri 15 Kasım
2015 tarihinde Samatya Kültür etkinliğini gerçekleştirdi. Sabah
kahvaltısında bir araya gelen üyeler keyifli bir sohbetin ardından
tarihi mekânları, kiliseleri ve camileri ziyaret etti. Üyeler keyifli bir gün
geçirirken tarihi mekânları da keşfetmiş oldu. Etkinlik birlikte yenilen
akşam yemeğinin ardından sona erdi.
Isıtma-soğutma sistemleri
çalışmaları sürüyor
Perpa B Blok 4 borulu fan coil ısıtma soğutma sistemi için kazan dairesindeki çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Perpa B Blok 4 borulu fan coil sisteminin
ısıtma bölümünün koridor, kazan dairesi mekanik işleri bitti; elektrik işleri de
bitmek üzere. Dükkân içlerinin büyük bölümünde çalışmalar sona erdi. Isıtma
bölümünün ay sonunda devreye alınması planlanıyor. Soğutma bölümünün yapımı ise devam ediyor. Soğutma bölümünün yılbaşında bitirilmesi
amaçlanıyor.
12 PERSİAD GÜNDEM
ve Bizans eserleri, Yunanistan’ın en
büyük katedrali olan Aya Dimitros Katedrali ve tarihi dokusu olan birçok yer
ziyaret edildi. Tur bitiminde Ulu Önder
Atatürk’ün evini ziyaret eden üyeler
burada hatıra fotoğrafları çektirdi. Turun
2. gününde Kavala’ya hareket edildi.
Yunanistan’da farklı lezzetleri keşfeden
Şubat 2015’te kurulan TOHUMDER Perpa
Ticaret Merkezi’nde faaliyetlerini sürdürüyor. Derneğin amacı doğal üretimi destekleyerek; doğal üreten üretici ile insanları
bir araya getirmek. Endüstriyel tarımının
hayatımıza soktuğu GDO’lu ürünlere karşı
savaşan dernek; üreticide ve tüketicide
bilinci artırmak için seminerler düzenliyor.
Derneğin faaliyetlerine ilişkin görüşlerini
aldığımız TOHUMDER Dernek Başkanı
Aydın Doruk; “ Geleneksel tohumlar git gide
bitiyor. Türkiye Avrupa ülkelerine mahkûm
hale gelmeye başladı. Biz farkındalık yaratarak doğal üreticiyi tarıma teşvik etmek
istiyoruz.” dedi. Geleneksel tarımda herkes
kendi üretiyor. Kimyasal madde kullanılmıyor. TOHUMDER’in hedeflerini
anlatan DORUK; sözlerini şu
şekilde sürdürdü: Biz
profesyonel insanlar
değiliz. Doğal tüketicilerle doğal üreten
üreticileri bir araya
getirmek istiyoruz. Bugüne kadar neler yaptık; dernek açılırken panel düzenledik. 350 kişi katıldı,
Perpa’da en kalabalık etkinlerden birisiydi.
İnsanların doğal tüketim gibi bir kaygıları var. Panelde geleneksel tohumların
nasıl korunabileceği bunla nasıl mücadele
edilebileceğine değinildi. Tüketicideki bilinci
artırmak için küçük broşürler çıkartıyoruz.
Halil Rıfat Paşa Mahallesi’nde Ekolojik Mahalle Projemiz var. Amacımız kendine yeten
bir mahalle oluşturmak. Mart ayında herkes
kendi tohumunu değiştirecek. Türkiye’de
doğal üretim kalmadı tarım ithalata dayanıyor biz bu durumu değiştirmek istiyoruz.
ARALIK 2015 13
KÖŞE
Kanser 20 yıl sonra
kâbusumuz olabilir mi?
Asbest tüm dünyada yılda 100 bin ölüme sebebiyet verecek
yaygınlığa ulaştı. Asbest tozunun öldürücü özeliği solunabilir
hale gelmesiyle başlıyor. Solunduğunda asbestosis (akciğer
hastalığı), mezotelyoma (akciğer zarı veya karın zarı tümörü)
ve akciğer kanserine neden oluyor.
B
tamamına yakınında, okul, hastane ve
aşlatılan kentsel dökamu binalarında yapı ve izolasyon malnüşüm seferberliği ile
zemesi olarak kullanılmıştır. Bu yapıları
2020 yılına kadar 7
yıktığımızda veya asbestli malzemeleri
milyon binanın yıkılıp
söktüğümüzde asbest tozları havaya
yerine yenisinin yapılması
karışmakta; yıkımı ve sökümü yapan
planlanmaktadır. Yapı
çalışanlar ile çevrede yaşayanlar tarasektöründeki depreme dayanıksız olan
fından solunarak yukarıda saydığımız
bu yapıların yenilenmesi bir yönüyle
hastalıklara neden olmaktadır. Bugün
bizleri sevindirirken diğer taraftan insan
ülkemizde eski binaların yıkımı ve asve çevre sağlığını hiçe sayan bilinçsiz
bestli malzemelerin sökülmesi işlerinde
uygulamalar bizlerde derin kaygılar
olması gereken özen gösterilmemekteyaratmaktadır. Bu uygulamaların en
Hüseyin POLAT
dir. Gerekli önlemler alınmaz ise asbest
tehlikelisi; 15-20 yıl sonra geniş bir
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
İlk Yardım Eğitmeni
tozunun öldürücü etkilerine maruz kalan
kitlenin sağlığını etkileyebilecek, toplu
çalışanlar ile çevrede yaşayanların 15-20
kanserlere ve bunun sonucu ölümlere
yıl sonra kansere yakalandıkları görüleyol açabilecek olan asbest tozlarıdır.
cektir. Ülkemizde kanser patlaması yaşanacaktır.
Asbest; insanlar tarafından 2.500 yıldır bilinen ve kullanılan, tabiatta doğal olarak da bulunan, lifli yapıda bir mineNe yapmak gerekir?
raldir. 1950’li yıllardan sonra ucuz ve kolay ulaşılır olması;
Söküm; yıkım, tamir ve bakım işleri yapıldığında ‘Risk
ısıya, aşınmaya, kimyasallara ve mikroorganizmalara karşı
Değerlendirilmesi’ ve ‘Ortam Ölçümleri’ yapılmalıdır. Ortam
çok dayanıklı olmasından dolayı yaygın bir şekilde inşaat
ölçümleri sonrası asbest tozuna maruziyet riski bulunan
malzemeleri, boru, balata, conta, elektrikli aletler, iplik ve
çalışmalarda asbestli malzemenin sökülmesi, depolanması
dokuma, yalıtım malzemeleri ve benzer binlerce ürünün
ve bertaraf edilmesinde çalışanların ve çevrede yaşayapımında kullanıldı. Kullanım alanı genişledikçe ölümcül
yanların sağlığı ön planda tutulmalıdır. Asbest tozunun
özelliği de aynı oranda genişledi. Asbest tüm dünyada
havaya karışma ihtimalinin bulunduğu yerlere gerekli uyarı
yılda 100 bin ölüme sebebiyet verecek yaygınlığa ulaştı.
levhaları konularak çevre, yetkili ve gerekli donanıma saAsbest tozunun öldürücü özeliği solunabilir hale gelmehip olmayan herkese kısıtlanmalıdır. Asbest veya asbestli
siyle başlar. Solunduğunda asbestosis (akciğer hastalığı),
malzemeden çıkan tozun, tesis veya çalışma alanı dışına
mezotelyoma (akciğer zarı veya karın zarı tümörü) ve akyayılması önlenmelidir. Asbest içeren malzemelerin, yıkım,
ciğer kanserine neden olmaktadır. Ne yazık ki tedavisi de
söküm, bakım ve uzaklaştırma işlerini, belge sahibi ‘Asbest
mümkün değildir. Bu öldürücü özelliğinden dolayı asbest
Söküm Uzmanı’ nezaretinde yine belge sahibi ‘Asbest
üretimi, kullanımı ve ticareti 2005 yılında Avrupa Birliği’ne
Söküm Çalışanlarına’ yaptırılmalıdır. Uzman ve çalışanlara
üye ülkelerde yasaklanmıştır. 2006 yılında kabul edilen
uygun iş elbisesi, göz ve solunum koruyucu donanım
direktif ile de asbestin temizlenmesi işlerinde çalışacak
verilmelidir ve denetimler yapılarak bu donanımların etkin
işçilerin maruz kalacakları asbestten korunmaları için sıkı
kullanımı sağlanmalıdır. Çalışanlarımızın ve vatandaşlarımıtedbirler getirilmiştir. Türkiye’de de 2010 yılından itibaren
zın sağlığı için, teknik ve bilimsel tedbirleri alalım ki; kentsel
asbesttin üretimi, kullanımı ve ticareti yasaklanmıştır.
dönüşüm kâbusumuz olmasın!
Asbest yasaklansa bile bugün oturduğumuz binaların
14 PERSİAD GÜNDEM
İŞ ve S
OS
GÜVE YAL
NLİK
Sevgi DÜZGÜN
Fizikçi - Yazar
lananlar, durumlarını tescil için İş ve İşçi
Bulma Kurumuna başvurabilirler.
Engellilik dereceleri % 40’ın üzerindeyken işe girip de daha sonra durumlarında bir iyileşme görülerek dereceleri %
40’ın altına düşenler engelli kadrosunda
çalışmaya devam ederler.
Bu hükümlere aykırı hareket eden,
özürlü işçi çalıştırmayan işverene çalıştırmadığı her ay için para cezası verilir.
Engellilerin çalışma
hakları ve şartları
Engellilerin emekli olma ve
kendilerine malul aylığı bağlanma şartları
Bir iş yerinde çalışırken iş kazası nedeniyle sakatlanan
kişilerin öncelik hakkı vardır. İşveren, bu işçisini engelli
kadrosunda öncelikle çalıştırmakla yükümlüdür. Çalıştığı
iş yerinde sakatlananlar, durumlarını tescil için İş ve İşçi
Bulma Kurumu'na başvurabilirler.
3
0 Mayıs 1997 tarihinde
Bakanlar Kurulunca alınan
karara göre 1475 sayılı İş
Kanunu’nun 25. Maddesinin a fıkrasının 1. bendinde
zorunlu engelli çalıştırma
oranı belirtilmiştir.
16 PERSİAD GÜNDEM
Engellinin işyerindeki
hakları:
Bir iş yerinden malulen ayrılmak
zorunda kalıp da sonradan maluliyeti
ortadan kalkan engelli işçiler, eski
iş yerlerine alınmalarını istedikleri
takdirde işveren kadroda boşluk
varsa derhal; yoksa boşalan ilk kadroda
kendilerine şans tanımalıdır.
Bir iş yerinde çalışırken iş kazası
nedeniyle sakatlanan kişilerin öncelik
hakkı vardır. İşveren, bu işçisini engelli
kadrosunda öncelikle çalıştırmakla
yükümlüdür. Çalıştığı iş yerinde sakat-
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na
tabi olarak işe girenler;
Çalışma gücünün en az %40’ını
kaybettiğini belgeleyerek özürlü olarak
işe girmiş olanlar, en az 15 yıl fiili
hizmet süresini doldurdukları takdirde
istekleri üzerine emekliye ayrılabilirler
(39. maddenin J Bendi).
5434 sayılı Kanuna tabi olarak
çalışırken herhangi bir hastalık veya
kaza sonucu çalışma gücünü kaybederek (hayatını çalışarak kazanamayacak
derecede) malul duruma düşenlere 10
yıllık emekliliğe tabi hizmetleri olmaları
halinde aylık bağlanır.
Yukarıda 1. ve 2. Maddelerde bahsi
geçenlerin ölmeleri halinde dul ve
yetimlerine de Sandıkça aylık bağlanır
(madde 53).
5 sene emekliliğe esas bir
hizmette bulunmak şartıyla tedavisi
mümkün olmayacak bir şekilde malul
duruma düşen adi malullere 15 sene
hizmetleri varmış gibi aylık bağlanır.
Ancak bu aylıklar dul ve yetimlere
intikal etmez (53. maddenin son
paragrafı).
5434 sayılı Yasaya tabi olarak
çalışırken (en az 5 yıl fiili hizmeti
olmak kaydıyla) veya 5434 sayılı
Yasaya göre emeklilik hakkını kazanmış ya da emekli aylığı alırken ölmüş
olanların yaşları ne olursa olsun malul
ve muhtaç erkek çocuklarına emekli
aylığı bağlanır (74. Madde).
506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu’na tabi olarak işe
girenler;
Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya
başladığı tarihten önce malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalığı
bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan veya sakatlığı
nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan
sigortalılar, yaşları ne olursa olsun,
en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları pirimi ödenmiş olmak
şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar
(60. maddenin C bendinin a ve b
fıkraları).
Malul sayılanlar (çalışma gücünün
2/3’ünü ya da iş kazası veya meslek
hastalığı sonucu meslekte kazanma
gücünün en az %60’ını yitirdikleri
resmi sağlık kurulu raporuyla saptanan) emekli aylığı bağlanabilmesi için
toplam 1800 gün ve en az 5 yıldan
beri sigortalı bulunmalıdır. Sigortalılık
süresinin her yılı için ortalama 180
gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası
pirimi ödenmiş olması gerekmektedir
(54. maddenin C Fıkrası).
506 sayılı Kanun kapsamında
sigortalı çalışırken (en az 5 yıldan beri
sigortalı bulunup sigortalılık süresinin
Çalışma
gücünün en az
%40'ını kaybettiğini
belgeleyerek özürlü
olarak işe girmiş
olanlar, en az 15 yıl
fiili hizmet süresini
doldurdukları takdirde
istekleri üzerine
emekliye
ayrılabilirler.
her yılı için ortalama 180 gün malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortası pirimi ödenmiş
olması kaydı ile) yaşlılık aylığı almaya
hak kazanmış veya yaşlılık aylığı alırken,
ölenlerin malul ve muhtaç erkek çocuklarına (Sosyal Sigortaya yahut Emekli
Sandığına tabi çalışmalarından dolayı
gelir ve aylık almama şartıyla) aylık
bağlanır (23.maddenin C Bendinin b
Fıkrasının V. Paragrafı ve 68. maddenin
C Bendinin b Fıkrasının V. Paragrafı).
1479 sayılı Bağ-Kur
Kanunu’na tabi olarak çalışanlar;
Çalışma gücünün en az üçte ikisini
yitirerek malul duruma düşenlere en az
5 tam yıl BAĞ-KUR primi ödemiş olmaları ve yazılı istekte bulunmaları şartıyla
malullük aylığı bağlanır
(29. Madde).
BAĞ-KUR’da fiili sigortalılığı devam
ederken bir iş kazası veya meslek
hastalığı sonucu çalışma gücünün en az
üçte ikisini kaybedenler için 5 yıl sigorta
primi ödenmiş olma şartı aranmaz.
ARALIK 2015 17
İş güvenliğinde kara yıl
İŞ ve S
OS
GÜVE YAL
NLİK
İş kazalarını 6331 sayılı iş güvenlik kanunu ile çözeceğini
düşünen Çalışma Bakanlığı her geçen yıl artarak devam eden işçi
ölümlerinin nedenini kadere bağlamaktadır. İş güvenlik uzmanları
Çalışma Bakanlığının can simidi olmuş; tüm kazaların birinci
sorumluluğu bu uzmanlara yıkılmıştır.
En az 3 tam yıl BAĞ-KUR pirimi ödemiş
olmaları şartıyla;
Ölen Bağ-Kurlunun veya 5 (beş)
tam yıl BAĞ-KUR pirimi ödeyerek
malulen emekli olduktan sonra ölen ya
da herhangi bir şekilde yaşlılık aylığını
hak eden ya da yaşlılık aylığı alırken ölen
Bağ-Kurlunun malul ve muhtaç erkek
çocuklarına aylık bağlanır (Madde 41).
2022 Sayılı Kanun’a
göre Sakatlık ve
Malullük Aylığı
Sakatlık aylığı: Çalışma ve iş
görme gücünün %40 ile %70 arasında
kaybetmiş muhtaç sakatlara bağlanan
aylıklardır. Aylık bağlanabilmesi için 18
yaşını doldurmuş olmak, çalışma ve iş
görme gücünü en az %40 oranında
kaybettiklerini tam teşekküllü hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporu ile
kanıtlamaları gerekmektedir.
Malullük aylığı: Çalışma ve iş görme
gücünü %70’in üzerinde kaybetmiş
muhtaç sakatlara bağlanan aylıklardır.
18 yaşını doldurmuş olmak; başkasının
yardımı olmaksızın hayatını devam
ettiremeyecek şekilde malul olduğunu
tam teşekküllü hastanelerden alacakları
sağlık kurulu raporu ile kanıtlamaları
gerekmektedir.
18 PERSİAD GÜNDEM
Erkan ATEŞ / TİGİAD YÖNETİM KURULU ÜYESİ
Aylıkların bağlanma
şartları
T.C. vatandaşı olmak,
Muhtaç olmak,
Bağlanacak aylık miktarına eşit veya
fazla devamlı gelir sağlayamamak,
Kendisine kanunen bakmakla yükümlü kimsesinin olmamasıdır.
Aylık bağlanması için
gerekli belgeler
2022 sayılı kanuna göre başvuru
formu: Bu formda yer alan; aylık istek
dilekçesi ile mal bildirim belgesi kişi
tarafından doldurulacaktır. Muhtaçlık
belgesi ve vukuatlı nüfus kayıt örneği,
ikametgâh, ilmuhaberi bölümleri ise yetkililerce imzalanacak ve mühürlenecektir.
Sağlık Kurulu Raporu; Mal Müdürlüğü tarafından sevk edilen bir hastaneden alınmalıdır.
Üç adet fotoğraf
Bu belgelerle Emekli Sandığı veya valilik
ya da kaymakamlık makamlarına başvurulur. Aylığı almakta olan aile reisinin
aylığı; eşinin de bu aylığı hak etmesi
halinde veya bu aylığı alma hakkına
sahip biriyle evlenmesi durumunda
%50 oranında artırılmaktadır. 2022
sayılı Yasaya göre aylıklar üç ayda bir
peşin olarak alınır. Aylık bağlananlar
devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi
görürler.
Ü
lkemizde iş güvenliğinde geldiğimiz nokta; deyim yerinde
ise her gelen yıl bir önce ki
yılı aratır durumda . Plansız,
kontrolsüz ve denetimsiz
üretimin yanında bir de bilinçsiz bir toplum eklenince iş kazaları nedeni
ile ciddi kayıplar kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bu durumu yeni 6331 sayılı iş güvenlik
kanunu ile çözeceğini düşünen Çalışma
Bakanlığı her geçen yıl artarak devam eden
işçi ölümlerinin nedenini kadere bağlamıştır.
İş güvenliğinde risk ve tehlike sınıfına göre
A-B-C sınıfı olarak planlanan İş güvenlik
Uzmanları Çalışma Bakanlığının can simidi
olmuş; tüm kazaların birinci sorumluluğu bu
uzmanlara yıkılmıştır. Devlet bu büyük sorunu özelleştirerek üstüne adeta para almıştır.
Ortak sağlık birimlerine bakanlık tarafından
verilen ruhsatlardan ciddi bedeller alınmış
olup bu birimlerin çok daha yüksek sayıda
işletmelere hizmet vermeleri sağlanmıştır.
Bu kadar büyük bir sorumluluğu alan İş güvenlik uzmanı olası bir eksikliği ya da yanlış
bir uygulamayı hizmet verdiği ve maddi
karşılığını aldığı işvereni şikâyet etmesi
ya da ispiyonlamasını devlet iş güvenlik
uzmanından istemektedir. Bu durum güvenlik ve kontrolün doğal yapısına ters ve
tehlikeli bir ilişkidir. Soma, Ermenek ve Mecidiyeköy’ deki iş kazalarında bakanlık önce
iş güvenlik uzmanlarını sorumlu tutmuştu.
Tüm bu gelişmeler ülkemizde yaşanırken
2015 yılının başlarında üyesi olduğumuz
İLO(Uluslararası Çalışma Örgütü) ülkemizde yaşanan iş cinayetlerini neden göstererek bunun kabul edilir gibi olmadığını ve
gerekli önlemler alınana kadar ülkemizin
Utanç Listesine alınacağını açıkladı.
Daha sonra haziran ayındaki toplantıda
bu durumun yılsonunda Kara Listeye
dönüşeceğini açıkladı. Ülkemizin; İLO ile bu
yılın sonunda yeniden masaya oturarak
iş güvenliğinde yeni ve köklü reformları
karşılıklı imza altına alması beklenmekte.
Tüm bu anlaşmaları gerçekleştirecek olan
siyasi irade yeni kabinede eski Çalışma
Bakanı Faruk ÇELİK’i Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığına, Süleyman SOYLU’yu da Çalışma
Bakanlığı’na getirdi. Bu durumda yeni Çalışma Bakanı Süleyman SOYLU nasıl bir yol
izleyecek hep beraber göreceğiz. Anlaşılan
eski uygulamalar, acil eylem planları çok işe
yaramamış olacak ki aynı kabinede böyle bir
icra makamında köklü isim değişikliğine gidilme ihtiyacı duyuldu. İstanbul iş güvenlik
meclisi verilerine göre bu yıl ölümlü iş kazalarında ilk altı ayda yaklaşık 800 yurttaşımız
hayatını kaybetmiş. Bu kadar yurttaşımızın
iş kazalarında yitirilmesine ve yaralanmasını
önleyecek yeni politikalar ve önlemlerin bir
an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bu yıl Almanya’ da gerçekleşen iş güvenlik
fuarında hepimiz gördük ki başta ABD, İngiltere, Japonya ve Avrupa ülkeleri iş güvenlik
konusunda bizlerin 50 yıl ötesinde duruyorlar. Neden mi? Bu iş güvenlik fuarına giriş
31 Euro yani yaklaşık 100 TL değerindeydi
ve ziyaretçi sayısı 350 bini geçmişti. Bence
sadece yasalar yetmiyor ciddi teşvikler
ve bireysel bilinçlenmeye ihtiyaç var gibi
görünüyor.
ARALIK 2015 19
EKON
O
FİNAN Mİ
S
Dr. Gökhan UGAN
Genel Müdür ve Kurucu Ortak
İNFORCE
T
KOBİ’ler finansal yönetimde
nerede hata yapıyor?
İşletme sermayesi sabit değil optimal düzeyde
tutulmalıdır. Büyüme ve kriz dönemlerinde işletme
sermayesi yükseltilmeli, daralma ve refah dönemlerinde
düşürülmelidir.
20 PERSİAD GÜNDEM
ürkiye İstatistik
Kurumu’nun verilerine
göre Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletmeler
(KOBİ) 2013 yılında
toplam girişim sayısının %99,8’ini, istihdamın %74,2’sini,
maaş ve ücretlerin %54,7’sini,
cironun %63,8’ini, faktör maliyetiyle
katma değerin (FMKD) %52,8’ini ve
maddi mallara ilişkin brüt yatırımın
%53,3’ünü oluşturdu. 2014 yılında ihracatın %56,4’ü, ithalatın ise %37,8’i
KOBİ’ler tarafından gerçekleştirildi. Rakamlardan da görüleceği üzere çalışan
nüfusun %75’i KOBİ’ler sayesinde eve
ekmek götürebiliyor. KOBİ’ler ekonomimizde kilit bir role sahip olmasına
rağmen süreklilik konusunda maalesef
aynı başarıyı sergileyemiyor. Ülkemizdeki KOBİ’lerin neredeyse tamamı aile
şirketidir ve ne yazık ki bu şirketlerin
ömürleri ortalama 13 yıldır. Her 100
şirketten 84’ü 1. kuşakta, 12 tanesi
ise 2. kuşakta yok oluyor. Girişimcilik
konusunda bu kadar başarılı olan
KOBİ’ler, ayakta kalma konusunda
neden bu kadar zorlanıyor? Gelin
bu sorunun finansal boyutuyla ilgili
cevapları birlikte arayalım. Türkiye’deki
KOBİ’lerin genel finansal yapısına
baktığımızda genellikle sermayesi
az, cirosu yüksek, işletme sermayesi
düşük, dış kaynak limitlerini sonuna
kadar kullanmış, aktiflerinin tamamı
teminata vermiş şirketler karşımıza
çıkıyor. Güçlü bir şirketin omurgasını özkaynaklar oluşturmalıyken
ülkemizde bu rolü ciro üstlenmiş gibi
görünüyor. Yüksek ciro sayesinde
işletmeler özkaynaklarının dört beş
katı kadar kredi kullanabiliyor. Ne
yazık ki ciro özkaynaklara göre çok
daha fazla kırılgan bir yapıya sahiptir.
Ekonomideki gelişmeler ilk önce ciroda kendini gösterir. Bu nedenle ciroyu yaratan faaliyetlerini dış kaynak
ağırlıklı finanse ederek pasif yapısını
bozan işletmeler, kullandıkları kredilere karşılık olarak aktiflerinde yer
alan varlıkları göstererek bilançonun
her iki tarafını da riske atmaktadır.
Talep artarken ve pazar payı büyürken işletmeleri bulutların üzerine
uçuran bu strateji, kriz dönemlerinde
işletmelerin bataklığa saplanmasına
neden olur. Cirodaki azalma ile kendini gösteren bunalım, teminat olarak
verilen müşteri çeklerinin dönmesi,
alacakların tahsil edilememesi ile
birlikte derinleşmeye başlar. Alacaklarda gecikmeler yaşanırken başta
devlete ve bankalara olan ödemeler
olmak üzere yükümlülükler yerine
getirilememeye; işçi ücretleri ödenememeye başlar. İşletme sermayesi
tıpası çekilmiş küvetteki su gibi hızlı
bir şekilde tükenir. Ödemelerdeki
gecikme yüzünden tedarikçilerden
mal alınamazken; siparişlerin teslimatında sorunlar yaşanır. Firma yavaş
yavaş itibarını kaybeder. Kredi ödemelerindeki gecikmeler, faktöringe
kırdırılan ödenmeyen müşteri çekleri
işletmeleri güçlü finansal kuruluşlarla
karşı karşıya bırakır. Eğer kriz doğru
yönetilemezse yasal takipler başlar
ve firma teminat olarak gösterdiği
aktiflerini yavaş yavaş kaybeder.
Bilançonun pasif tarafı, aktifini adeta yiyerek işletmenin küçülmesine
neden olur.
Yukarıda anlattıklarımız birçoğunuza
tanıdık gelmiş olabilir. KOBİ’lerimiz
faaliyetlerinde yüksek finansal risk
Ekonomideki
gelişmeler ilk önce
ciroda kendini
gösterir. Bu nedenle
ciroyu yaratan
faaliyetlerini dış
kaynak ağırlıklı
finanse ederek pasif
yapısını bozan
işletmeler, kullandıkları
kredilere karşılık olarak
aktiflerinde yer alan
varlıkları göstererek
bilançonun her iki
tarafını da riske
atmaktadır.
almaktadır. Maalesef kredi sağlayan finansal kuruluşlar da aldıkları
teminatlara güvenerek belirledikleri
hedefleri tutturabilmek için işletmelerin yüksek risk almalarına ses
çıkarmamaktadır. Risk iki tarafı keskin
bıçak gibidir. Yüksek risk yüksek getiri
sağlayabildiği gibi, işletmelerin yok
olmasına da neden olabilmektedir.
Olay her ne kadar finansal yönetim
eksikliği gibi görünse de, burada
tespit edilmesi gereken esas eksiklik
işletmelerin kurumsallaşma alanında
yaşadığı sıkıntıdır. Bir aile efradı tarafından yürütülen operasyonlar, bilançonun aktif ve pasif tarafı büyüdükçe,
ciro arttıkça giderek kontrol edilemez
hale gelmektedir. Bu aşamada bazı
yetkileri profesyonel yöneticilere
devretmesi gereken ortaklar, işletme
üzerindeki kontrolü kaybetme kor-
ARALIK 2015 21
EKON
O
FİNAN Mİ
S
KOBİ’lerimiz faaliyetlerinde yüksek
finansal risk almaktadır. Maalesef kredi
sağlayan finansal kuruluşlar da aldıkları
teminatlara güvenerek belirledikleri
hedefleri tutturabilmek için işletmelerin
yüksek risk almalarına ses
çıkarmamaktadır.
kusu ve güven eksikliği yüzünden bu
konuda direnç göstermektedir. Risk
iştahının ne olduğunun bile farkına
varmadan sistemin izin verdiği tüm
riskler fütursuzca alınmaktadır.
KOBİ’lere finansal
yönetimde tavsiyeler
KOBİ’lerdeki kurumsallaşma süreci
bugünden yarına olabilecek bir şey
değil, bunun bilincindeyiz. Ancak en
azından her sorunu içeride halletmeye
çalışmak yerine dışarıdan bir bilenden
yardım almanın normal ve doğru
bir hareket olduğu fikrine kendimizi
alıştırmalıyız. KOSGEB kurumsal yönetim amacıyla dışarıdan danışmanlık
hizmeti alan KOBİ’lere, katlandıkları
maliyetin yarısını 15.000 TL’ye kadar
ödeyerek destek vermektedir. Fuzuli
gibi görünen bu maliyet doğru yere
harcandığı takdirde getirisi çok daha
fazla olacağı için profesyonellerden destek almanın bedeli KOBİ’ler
tarafından gider olarak değil, yatırım
olarak görülmelidir. KOBİ’lerin finansal
yönetimi konusundaki bazı önerilerimi
izninizle aşağıda paylaşmak istiyorum:
Kayıt dışı ülkemizin yadsınamaz bir
gerçeği. Genellikle vergisel endişelerle
yürütülen kayıt dışı ekonomik aktivite
işletmelerin mali tablolarına yansımadığı için, firma itibarına yani kredibilitesine önemli ölçüde zarar vermektedir.
İşletmelerin tüm faaliyetlerini şeffaf
bir şekilde kayıt altına alarak bilanço-
22 PERSİAD GÜNDEM
larında göstermesi gerçek güçlerini
ortaya çıkaracağından, daha uzun
vadede, daha düşük maliyetle ve
daha kolay bir biçimde borçlanabilmek
mümkün olacaktır.
İşletmelerin karşısına çıkan yeni
fırsatlar için gereken finansman,
mümkün olduğunca dış kaynak yerine
özkaynak kullanılarak sağlanmalıdır.
Dış kaynak daha çok operasyonların
finansmanında tercih edilmelidir. İşletme sermaye koyma konusunda sıkıntı
yaşıyorsa, stratejik ortak alınarak bu
finansman sorunu aşılabilir.
Stratejik ortak bulabilmek için
şirket türünün anonim şirket olması
gerekir. Limited şirketler, ortaklık devrindeki zorluklar nedeniyle stratejik
ortaklık için uygun yapıyı barındırmaz.
Bu nedenle KOBİ’lerin şahıs ve limited
şirket türünden anonim şirkete dönüşmeleri yararlı olacaktır.
Şirket aktifinde yer alan ticari alacaklar için mutlaka kredi riski yönetimi
yapılmalı veya bu kalemde alınan risk
için belirli ölçüde karşılık ayrılmalıdır.
Alacak sigortası kredi riski yönetimi
tekniklerinden birisidir ve aynı zamanda poliçe bankalar tarafından teminat
olarak da kabul edilmektedir.
Borç/özkaynak oranı yakından takip edilmeli; borçların ortalama vadesi
mümkün olduğunca uzatılmalıdır. Kriz
dönemlerine girilirken rotatif kredilerden uzak durulmalıdır.
Bankalar işletmelerin tek finansman sağlayacakları kuruluşlar değildir.
Sermaye piyasaları artık firmalara
birçok finansman olanağı sunmaktadır. İşletmeler bankalardan kredi
sağlamak yerine sermaye piyasası
aracı ihraç ederek belki de hayal bile
edemeyecekleri fonlara daha düşük
maliyetlerle üstelik teminat göstermeden kavuşabilir.
Döviz cinsinden ticaret yapan
firmalar mutlak suretle kur riski yönetimini yapmalıdır. Esas faaliyetinde
hiçbir sorun yaşamayan firmalar, sırf
döviz kurlarında yaşanan dalgalanmadan ötürü zor duruma düşebilir.
İşletmeler faaliyetlerinin sürekliliğini sağlamak için gerekli tedbirleri
almalıdır. Tedarikçilerden sağlanan
girdiler; ürün ve hizmetlerin üretimi,
satış ve pazarlama süreçlerinde
yaşanabilecek her türlü aksama ve
bu aksama durumunda karşılaşılacak
riskler hesaplanarak hangi önlemlerin
alınacağı önceden planlanmalıdır.
Vergisel endişelerin bilançoya
olan farklı bir yansıması, işletmelerin
mali dönemi zararla kapatması
şeklinde tezahür etmektedir.
Ancak, iş sermaye piyasası aracı
ihraç etmeye veya stratejik ortak
bulmaya geldiğinde işletmelerin
bilanço büyüklükleri ve kârlılık oranları
daha önemli bir kriter olarak değerlendirilecektir. Hiç kimse her yıl zarar
eden; aktif büyüklüğü küçük, cirosu
düşük şirketlere yatırım yapmak
istemez. Bu nedenle bilançoların
güçlü olması, işletmelerin alternatif
finansman olanakları yaratmasını
kolaylaştıracaktır.
İşletme sermayesi sabit değil
optimal düzeyde tutulmalıdır. Büyüme ve kriz dönemlerinde işletme
sermayesi yükseltilmeli, daralma ve
refah dönemlerinde düşürülmelidir.
Gereğinden fazla belirlenen işletme
sermayesi için firma bir finansman
maliyetine katlanmak zorunda
kalırken, gereğinden düşük belirlenen
işletme sermayesi öngörülemeyen bir
krizde firmayı zor duruma sokabilir.
EKON
O
FİNAN Mİ
S
Gergin geçen seçim
dönemi yatırımcıyı
etkiledi
Yurtiçinde öncelikle Merkez Bankası’nın
bağımsızlığına yönelik tedirginlik sonrasında
hükümete yönelik beklentiler öne çıktı.
2015 yılı piyasalar açısından oldukça volatil geçti.
Yılbaşında 85.721 puandan başlayan endeks en düşük
69.800, en yüksek ise 91805 seviyesini gördü ve şuanda
75.000 üzerinde dengeleme çabası içinde.
Hakan ÇAL
Araştırma Uzmanı
GEDİK YATIRIM
2
015 yılı piyasalar açısından
oldukça volatil geçti. Yılbaşında 85.721 puandan
başlayan endeks en düşük
69.800, en yüksek ise
91805 seviyesini gördü
ve şuanda 75.000 üzerinde dengeleme çabası içinde. Dolar TL kuru ise
2.33 seviyelerinden yıl boyu yükselen
trend ile 3.07 seviyeleri gördü. Endeks
yurtdışında FED’e yönelik beklentiler
ve Çin endişeleri ile düşüş eğilimi içinde
olurken; Türkiye yurtiçinde yaşanan
gelişmelere paralel zaman zaman diğer
gelişmekte olan piyasalardan negatif
ayrıştı. Yurtiçinde öncelikle Merkez
Bankası’nın bağımsızlığına yönelik tedirginlik sonrasında ise hükümete yönelik
beklentiler öne çıktı. Son zamanlarda ise
Rusya ile yaşanan gerginliğin BIST-100
endeksinin düşüşüne neden olduğunu
izledik. Türkiye’de yabancı yatırımcılar
Borsa İstanbul’un %63.50 sahip olmasının yanında yılbaşından bu yana satış
pozisyonunda olduğunu izlemekteyiz.
Özellikle banka hisseleri öncülüğünde
yabancı yatırımcının çıkışını izledik.
Yerli yatırımcıya baktığımızda ise hem
kısa vadeli pozisyon almaları ve Borsa
İstanbul’daki hacmin %78’ni karşıladığını
görmekteyiz. Kısacası yabancı yatırımcıların payı yerli yatırımcılardan daha çok
olmasına karşın yerli yatırımcının daha
çok al-sat yaptığı görülmektedir. Özellik-
24 PERSİAD GÜNDEM
le bu sene gibi volatil olan dönemlerde
kısa vadeli al-sat stratejisinin yatırımcıların çok fazla terste kalmasına neden
olduğunu düşünmekteyiz.
Seçim döneminde iki farklı sonuç görülmesine rağmen Borsa İstanbul’daki fiyat
hareketleri benzer şekildeydi.
Aşağıdaki grafikte 7 Haziran seçimleri
ve 1 Kasım seçimleri öncesi ve sonrasındaki fiyat hareketleri verilmiştir. 7
Haziran seçimleri öncesi 81.943’den
kapatan BIST-100 endeksi o sabah
gördüğü dip seviyeyi yaklaşık 1.5
ay boyunca test etmemiş ve sürekli
yükselen trend içine girmişti. 1 Kasım
seçimlerinden önce 79.400’den kapatan
endeks tek parti iktidarı ile 84.354’ü
test etmiş ve sonraki günlerde bir daha
bu seviyeyi görmemiş ve oluşan düşüş
trendine devam etmiştir. Kısacası seçim
sonuçları ve fiyatlama farklı olsa dahi
oluşan fiyat hareketlerinin benzer bir hal
aldığı görülmektedir. Kısaca çıkan seçim
sonuçları ertesi gün fiyatlanmış ve
beklentinin fiyatlara girmesiyle beraber
ters yönde trendler oluşmuştur.
Yatırımcının Türkiye koşullarında izlemesi gereken adımlar
nelerdir?
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uzun
vadede fırsatlar devam etmekte ve yatırım
için ideal bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. Zaman zaman gelen haber akışları ile
beraber sert fiyat hareketleri görülse dahi
uzun vadeli yukarı trend devam etmektedir.
Bu nedenle yatırımcıların kısa vadeli pozisyon almalarını değil uzun vadeli yatırımcı
olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Hatta
gelen veri akışları ile beraber yaşanan sert
düşüşlerin alım fırsatı olarak değerlendirmek
ve bunu kademeli olarak gerçekleştirmek
yararlı olacaktır. Kısaca yatırımcılar çalışmakta oldukları aracı kurumlardan destek alarak
uzun vadeli hikayesi olan hisse senetleri
belirlemeli ve bu belirlenen hisse senetlerinden endekste yaşanan düşüşler fırsat kabul
edilerek kademeli alım yapılmalıdır. Bu tip bir
strateji ile beraber sadece akşam hisse senedinin kapanış fiyatına bakarak gün içinde
takip dahi edilmeyerek (gün içi piyasa takibi
ani kararlar ile yanlış sonuçlar doğurabilir)
istikrarlı kazançlar elde edilebilir.
ARALIK 2015 25
EKON
O
FİNAN Mİ
S
Türkiye ekonomisini
2016’da neler bekliyor?
üç aylık “geçici bütçe” için de çalışmalar
başladı. Ak Parti geçici bütçe yerine
2016 yılı bütçesinin görüşmesini önerdi
ancak diğer partiler tarafından bu teklif
kabul edilmedi. TBMM’ye gelecek 5
maddelik Geçici Bütçe Tasarısı bir gün
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, bir gün de
Genel Kurul’da görüşülecek, yasallaşacak.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet ŞİMŞEK, 2016 bütçesinde
Rusya ile yaşanan krizden kaynaklanan
bir değişiklik yapmayacaklarını söyledi.
Rusya ile uçak düşürme krizi ile başlayan ve Türkiye'den
ithal edilen sebze, meyve ve tavuk ürünlerine yasak
koymasıyla devam eden bir sürecin içerisine girdik.
Önce Rusya'ya giden tırlar sınırlarda bekletildi. Ardından;
charter ve tur satışları yasaklandı.
Gökhan KAZBEK
Ekonomi Uzmanı
rin genel sağlık sigortası borçlarının
silinmesi, muhtarlara zam, çiftçiye KDV
desteği, esnafa vergi kolaylığı gibi sözler
için yasal değişikliklerde ilk 100 günde
yapılacak vaatler arasında. Kalkınma
bakanı Cevdet YILMAZ güven oylaması
sonrasında gazetecilerle yaptığı sohbette; parti olarak verdikleri sözler konusundaki taahhütleri ve reform içeren eylem
planını son kez Bakanlar Kurulu’nda
değerlendirdikten sonra açıklayacaklarını söyledi. Eylem planının işleyişi 3’er
aylık takvimlere bağlı olarak açıklanacak,
planın yürütümünde görevli bakanlıklar ve kurumlar da belirlenerek birlikte
açıklanacak, böylece denetim kolaylığı da
sağlanabilecek.
Asgari Ücret
7
Haziran seçimlerinden tek
parti iktidarı çıkmayınca
iş dünyası umudunu bir
koalisyon hükümetine bağladı. Ancak siyasi partiler
anlaşamadı; iş çevrelerinin çağrıları boşa çıktı ve ekonomik
beklentiler olumsuza döndü. 5 ay sonra
kasım seçimlerinde Ak Parti tek başına
iktidar şansı yakaladı. Kaybolan umutlar
yeniden sadece ekonomide değil tüm
alanlarda yeşermeye başladı. Yeni kabi-
26 PERSİAD GÜNDEM
ne cumhurbaşkanı tarafından onaylandı.
Hükümet programı TBMM’de okundu.
Artık 64. hükümetin önünde icraatları
uygulamak için bir engel kalmadı derken
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşanan olaylar ardından güneyde
sınırda Suriye ve terör sorunu, son
olarak ta sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle
Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağı
ve Rusya ile yaşanan gerilim ekonomide
ve dış arenada iplerin gerilmesine sebep
oldu.
Eylem planı
AK Parti, 1 Kasım seçim beyannamesinde verdiği sözler için 100 günlük eylem
planı hazırlamaya başladı. Eylem planında
öncelik 1.300 liralık asgari ücret, taşeron
işçilerin kadroya alınması, işçi ve BAĞ-KUR
emeklilerine yıllık 1.200 liralık zam, polislerin emniyet hizmet tazminatında yapılacak
değişiklikle maaşlarında 240 ila 580 lira
arasındaki artış gibi başlıklar dikkat çekiyor.
Ayrıca, er ve erbaşların harçlıklarının 30
liradan 100 liraya çıkarılması, gençle-
Milyonlarca çalışanın heyecanla beklediği
asgari ücretle ilgili mesai başladı. Asgari
ücret tespit komisyonu ilk toplantısını
yaptı. Piyasalar ve iş dünyası asgari
ücreti bekliyor. Hükümet, asgari ücretin
1.300 liraya çıkarılması vaadini komisyona sundu. İşçi temsilcileri öneriyi olumlu
bulurken, rakama itiraz etmeyen işveren
hükümete ‘yükü paylaşalım’ çağrısı yaptı.
Asgari ücretteki bu artış bir yılı kapsayan bir artış olacak. Asgari ücret tespit
komisyonu ikinci toplantısı 10 Aralık’ta
yapılacak.
Geçici Bütçe
Bu arada; ekonomi yönetimi aynı
zamanda geçici bütçe için çalışmalarına
başlayacak. Aralık ayında yasalaşacak
Rusya ile kriz
Bu bilgilerden sonra, Rusya ile uçak
düşürme krizi ile başlayan ve Türkiye’den
ithal edilen sebze, meyve ve tavuk ürünlerine yasak koymasıyla devam eden bir
sürecin içerisine girdik. Önce Rusya’ya
giden TIR’lar sınırlarda bekletildi. Ardından, charter ve tur satışları yasaklandı.
Bir şirketimizin Moskova’da yapılacak
stadın 30 milyon Euro’luk elektrik altyapı
işi iptal edildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Faruk ÇELİK, Rusya’dan 160 ton
malın geri geldiği açıklamasında bulundu. Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev
Türkiye’ye uygulanacak ekonomik
yaptırım listesini onayladı. 1 Ocak’tan itibaren Türkiye’den yapılan sebze, meyve,
karanfil, tuz, donmuş tavuk ve hindi gibi
ürünlerin ithalatı yasaklandı. Turunçgiller,
elma, şeftali, çilek, erik, üzüm gibi meyveler ile domates, salatalık, brokoli ve
kuru soğan gibi sebzeler yasaklı ürünler
arasında. Rusya Devlet Başkanı Vladimir
PUTİN, Türkiye’ye yönelik tedbir paketi
kararnamesini 28 Aralık’ta imzalamıştı.
6 maddelik tedbir paketinde şunlar
bulunuyordu.
Merkezi Türkiye’de bulunan ve
hukuken Rusya’ya bağlı olan firma ve
kuruluşların Rusya’da güvenliği ilgilendiren alanlarda faaliyet yürütmesi
yasaklanıyor.
1 Ocak tarihinden itibaren Türk
vatandaşlarının, Rusya’da işe alınmasına
yasak getiriliyor.
Türkiye’de üretilmiş belirli ürünlere
Rusya’ya giriş yasağı getiriliyor.
Rusya’ya taşımacılık yapan araçlar,
sıkı kontrol ve denetim altına alınacak.
Ayrıca Rusya tur operatörlerinden
Türkiye’ye tur satmaktan kaçınmaları
isteniyor.
İki ülke arasında charter seferlerinin
tamamı askıya alınıyor.
Rusya ile Türkiye arasında 1
Ocak’tan itibaren vizesiz seyahat uygulaması askıya alınıyor.
Yaptırım listesinde Türk Akımı boru
hattı ya da Mersin’deki Akkuyu Nükler
Santrali konusunda maddeler bulunmuyor. Ancak devlete bağlı Rus gaz
şirketi Gazprom’dan iki yetkili Türk Akımı
Projesinin bir kaç yıl için askıya alınabileceğini söyledi. Rus Ekonomi Bakanı
Aleksey ULYUKAYEV şu aşamada iki
projenin de devam ettiğini söyledi.
Türkiye en iyi tedarikçisi konumundaki
Rusya’dan yıllık 50 milyar metreküp
olan doğalgaz ihtiyacının 28-30 milyar
metreküplük bölümünü alıyor. Var olan
ekonomideki yüksek risklere Rusya’da
eklendi. Krizin ne kadar süreceğini ve
nelere mal olacağını göreceğiz. Öyle görünüyor ki Türkiye bu krizden hem siyasi
hem de ekonomik olarak ciddi faturalar
ödeyecek.
Tüm bunları neden anlattım? Çünkü 64.
hükümetin işi hiç kolay değil. Bir taraftan yapısal reformları hayata geçirmek
için mücadele verecek, diğer taraftan
eylem planı dâhilinde verdiği vaatleri
ötelemesi mümkün değil. Hükümet
vergi artışı yapmayacağı sözünü verdiği
için de bu ilave yükler vergiyle karşılanamayacak. Yani 2016 yılı bütçesi sıkıntılı
olacak. Vaatlerin bütçeye yansımasının
yaratacağı ilave yüklerin büyüklüğü
bu sıkıntıyı artıracak. Tüm bunların
yanında, 64. hükümetin önceliklerinden
birisi de “enflasyon” ve bu kapsamda
“gıda enflasyonu” ile mücadele olacak.
Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi
için ekonomide beklenen canlanmanın
gerçekleşmesi gerekiyor. Beklenen canlanma olmazsa bu durum KDV ve ÖTV
gibi büyük tutarlı vergi gelirleri olumsuz
etkilenecek ve bunun sonunda da vergi
performansı düşecek. Bu da bütçe açığı
anlamına geliyor. Kısacası 2016 zor
geçecek...
ARALIK 2015 27
BAŞA
HİKA RI
YESİ
Ş
“Gökyüzünü görmeden
çalışıyoruz”
Ortak akla sahip
olan herkes
Perpa’da tek
yönetim olması
gerektiğini
savunur. Tek
yönetim olursa
bürokrasi azalır.
Bürokrasi
azalırsa işler
daha hızlı
yürür.
1993 yılından beri Perpa’da hizmet veren Şafak
Ozalit Yöneticisi Hakan TAŞ’ın en büyük sıkıntısı
gökyüzünü görmeden çalışmak. Perpa’nın mimari
yapısını eleştiren ve yaşadığı sorunları dergimizle
paylaşan TAŞ; “Perpa’da dış cephede yenilenmeye
gidilmesi gerekiyor. Şu anki görüntüsüyle Perpa
hapishaneyi andırıyor” dedi.
afak ozalitten
söz eder misiniz?
1993-1994 yıllarında
Perpa’da şafak kırtasiye
adıyla piyasaya giriş
yaptık. 15 yıl kırtasiye
olarak hizmet verdik. 2007 yılında
da şafak ozaliti kurduk. 9 senedir de
şafak ozalit olarak devam ediyoruz.
22 senedir Perpa’dayız. Poster baskı,
plan kopyalama, plaket yapımı, kaşe
vb. baskı adına düşünebileceğiniz tüm
hizmetleri veriyoruz.
1993 yılından beri Perpa’dasınız? Başarı öykünüzü paylaşabilir misiniz?
İşe amatör bir ruhla başladık. İlk
yıllarda kırtasiye olarak hizmet verdik.
Aslında çok ileriye dönük planlama
yoktu. Daha çok günü kurtarma
peşindeydik. Ama daha sonra süreç
müşteriler ve Perpa’nın da büyümesi
işlerimizi büyüttü. Yola çıkarken 1
kişiydim; şimdi 30 kişi çalışıyoruz.
Perpa’da hemen hemen hatırı sayılır
bir müşteri ve dost potansiyeline
28 PERSİAD GÜNDEM
ulaştık. 23 senedir aynı yerdeyiz.
Bazı müşterilerimizin babalarına
hizmet ediyorduk; şimdi çocuklarına
hizmet ediyoruz.
Süreç bizim açımızdan olumlu
gelişti. İnsan ilişkileri ve emek yol
kat etmemizde en büyük etken. Biz
insan ilişkilerine önem veriyoruz. 25
senedir güven ilişkisi üzerine kurulu
bir ilişki yürüttük. Perpa’nın tamamı
bizi bu şekilde tanıyor. Çok küçük bir
sermaye ile girdik. İlk geldiğimizde
Perpa’da 100 firma vardı. Perpa’nın
gelişmesiyle dışarıda da müşterilerimiz oluşmaya başladı. İyi bir yere
geldik. Son basamak diye bir şey
yok; ama basamakları emin adımlarla
çıkıyoruz.
Bulunduğunuz süreç
içerisinde Perpa’da neler
değişti?
Perpa konjonktürdeki yerini hala
alamadı. Kasaba iş merkezi gibi
duruyor dışarıdan bakıldığında.
Yönetimsel olarak değil; esnafın da
çok ciddi sorunları var. 1980’den
önce “Öğrenciler olmasaydı milli
eğitimi çok güzel idare ederdim”
diyen bir zihniyet vardı. Yönetimsel olarak böyle bir zihniyeti
Perpa’da hissediyorum. Sanki
insanlar olmadığı zaman daha
güzel yönetilebilirmiş gibi bir hava
var. Otoparklardaki ücretsiz park
süresi yarım saat. Yarım saat gelen
müşteri hiçbir işini halledemez.
Esnaf iş yapamıyor. Dış yapısının
hapishaneyi andırması; antipati
uyandırıyor. İşyerim Perpa’da olmasaydı gelmezdim. Ankara’nın gri bir
havası vardır. Perpa’nın da soğuk
bir yüzü var. Dış cephe yenilenmeli.
Isıtma soğutma sistemi güzel bir
hizmet. Ama ondan önce dış cephe
yapılabilirdi. Esnaf da Perpa’nın
sorunlarına karşı duyarlı değil.
Topu yönetici arkadaşlara atıp;
geri çekiliyoruz. Ortak bir platform
oluşturulmalı; Perpa’nın sorunları
ancak bu şekilde çözülebilir.
Perpa’daki yönetimi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Ortak akla sahip olan herkes
Perpa’da tek yönetim olması
larını göremiyoruz. Perpa şu haliyle
esnaf için bile çekici değil. Oksijen
olmadığı için çalışma isteği de olmuyor. Güneşin girmediği iş yerine
müşteri girer mi. Hava olacak ki için
açılsın; için açılınca da işin açılsın.
Mimari yapısından dolayı bir havasızlık problemi var; bu da insanları
olumsuz yönde etkiliyor.
Perpa’da ticareti canlandırmak için hangi adımlar
atılmalı?
gerektiğini savunur. Perpa’da
tek yönetim olması Türkiye’nin
Kürt sorununu çözmesi kadar
zor. Arapsaçı olan bir durum…
Perpa’nın yüzde 95’i Perpa yönetiminin tek çatı altında olmasını
ister. Tek yönetim olursa bürok-
rasi azalır. Bürokrasi azalırsa işler
daha hızlı yürür.
Perpa’da esnafın en büyük sıkıntısı nedir?
Perpa hapishane gibi. Gökyüzünü
göremeden çalışıyoruz. Hava olay-
Dış cephe, otopark, mimari yapı dış
etkenler. İç etkenler olarak Perpa
ticari bir yer olarak algılanmıyor.
Kameracılar için bir piyasa oluştu. Yönetimin bu konuda vermiş
olduğu bir hizmet yok. Önce halk
gecekonduları yapıyor sonra
belediye niye gecekondu yaptınız
diyor. Ama tüm ihtiyaçlarını da
karşılıyor. Önce esnaf kendine bir
yol çiziyor. Yönetimle esnaf bu
konu da bir fikir birliği yapsaydı
daha etkili olurdu.
ARALIK 2015 29
LE
MAKA
Propaganda
faaliyetlerinin toplum
açısından yönelimi
Merkezi güçlerin ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde
kullandıkları propagandanın önemli bir boyutunu
haberleşme ve iletişim unsurları oluşturur. Burada dikkat
çeken husus, bir görüş lehine diğerleri üzerinde baskı
kuran sansür biçimleridir.
Özer ÖZBEN / E. Emniyet Müdürü
30 PERSİAD GÜNDEM
İ
nsandaki yaradılış kaynaklı
bütün temel motifler, duygu
yüklü ve şartlı olduğundan
yine insanlara yönelik hesaplı,
planlı yaklaşımlar; hissi ağırlıklı
ve sevgi, korku, ümit, suçluluk
vb. gibi zaaflar merkezinde meydana gelmektedir. Bununla birlikte;
psikolojik harekât, psikolojik savaş,
soğuk savaş gibi başlıklar ile dünya
istihbarat örgütleri ve gizli servislerin
yapmış olduğu faaliyetlerde insana
özel zaafların kullanılması vazgeçilmez
bir yöntemdir. Aynı zamanda devlet
politikası olarak kullanılmaktadır. Bu
yöntem açık da olsa, kapalı da olsa
yanıltıcıdır. İnsanların zaaflarını kullanma iki alanda sonuç verir:
Rutin sosyal: Politika, kültür,
sanat ve edebiyat çerçevesinde
yapılan veya yönlendirilen faaliyetler ile insanları, fiziki bir güce gerek
duymadan kullanma ya da ikna etme
ile ortaya çıkar.
Rutin şiddet: Canlı veya cansız
hedefli her çeşit silahlı eylemler, başka
bir kişiye veya gruba teslim olma ya
da taviz verme sunucunu oluşturabilir.
bu gibi sonuçlar genelde merkezi güçlerin uyguladıkları politikalarla birlikte
kullandıkları, zaman zaman ülke siyasi
yapılarına göre güncelledikleri emperyalist iş kollarıdır.
Şiddet konusunu şimdilik toplumsal
yönlendirme ve akıl dondurma kargaşası içerisinde bırakırsak; propagandayı
destekleyen ve tamamlayan diğer bir
nokta dikkat çekicidir. İnsanda mevcut
her türlü özellik iyi ve kötü alanlarda,
güçlerin manüplasyonları yönünde,
amaca uygun kullanımları kaynak olarak ülke ve örgütler şeklinde kendisini
gösterir.
Merkezi güçlerin ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde kullandıkları
propagandanın önemli bir boyutunu
da haberleşme ve iletişim unsurları
oluşturur. Burada dikkat çeken husus,
bir görüş lehine diğerleri üzerinde
baskı kuran sansür biçimleridir.
Mevcut haberin; bir görüş açısı
lehine ve menfaatine ayıklanıp, seçilerek, denetim altında tutulmasıdır.
Toplumda veya bireyde;
amaca yönelik tepki meydana getirmek amacıyla haberin gerçek halini
bozarak, farklı hale getirilmesidir.
Propagandaların ortak özelliği, gizliden
veya açıktan seçimimizi sınırlaması,
algı oluşturmasıdır. Bu amaçla bireyleri
ve toplumları sinsi metotlarla yönlendirmenin hemen her zaman gizlediği
bir şeyler vardır. Kullanılan araçlar;
psikolojik telkinler, tercihli görüşler vb.
gibi sanal sunuşlardır. Önce üretilmiş
bir olguya inandırıp; sonra bu yolda
ölmek, öldürmek özgürlük, bağımsızlık
vb. gibi siyasal faaliyetlerle ülkeleri
kullanmaktır. Dünya üzerinde bu
çok taraflı çalışmayı; uygulamaya
koyan, uygulayan ve bir de çalışmayı
koruyanlar vardır. Bu üçlü kombinenin; düşünmeyen bireyler için hazır
değerlendirmeler sunmak, toplumsal
tepkileri kullanarak kapalı ve ötekileştirilmiş bir zihin meydana getirmek gibi
karmaşık eylemleri vardır. Hızlı sonuç
verecek hedefler uygun ve bu eylem
için mükemmeldir.
Propagandacılar (Terörist eylemlerden görev çıkaranlar, üstleniciler, son
kullanıcılar, güç sahipleri) topluma nasıl
düşüneceklerini söyler, ne düşüneceklerini bildirirler. Bu mekanizmayı
kurmak yeterlidir; yenisi kurulmadıkça
sonsuza kadar devam eder. Şu örneğe
bakıldığında; asırlar geçmesine rağmen
insanlığın çaresiz dalaşmalardan
vazgeçmedikleri, iletişimin dayattığı
global elektronik ağ ile kavramsal ve
siyasal karmaşanın içerisinde sanal
ve soğuk bir savaşa entegre oldukları
görülmektedir. Üstelik güçlerin soğuk
savaşı güçsüzlerin sıcak savaşına
dönüşmektedir.
Atinalılar şehrin gençlerini
düşünmeye yönelterek; uyandırdığı, onları değiştirdiği ve saptırdığı için
Sokrates’e ölüm cezası verdiler.
Düşünmek, sorgulamak, ölçmek gibi
Propagandaların
ortak özelliği, gizliden
veya açıktan
seçimimizi sınırlaması,
algı oluşturmasıdır. Bu
amaçla bireyleri ve
toplumları sinsi
metotlarla
yönlendirmenin
hemen her zaman
gizlediği bir şeyler
vardır.
dinamik değerlendirmeleri gündelik
hayattan koparan ve bütünüyle hazırlanmış sanal statikleri çeşitli yollarla topluma kabul ettiren Propaganda
kombinesi; bazı hedefler için bir istek
uyandıracak, daha sonraki bir aşamada bu isteği tatmin edecek araç, fikir,
ortam veya güce yalnız kendisinin
sahip olduğu görüşünü önerecektir.
Bireyler; öneriler ile ikna olmaya
hiçbir zaman yiyecekleri, sığınakları,
güvenlikleri ile benzer diğer ihtiyaç
ve duyguları engellenmiş olduğu
durumlardaki kadar yatkın değillerdir.
O halde kavramsal açıdan veya pratikte; açlık, yoksulluk ve ölüm bunun
çift taraflı psikolojik baskısı, çözüm
önerileri sosyal ve siyasi paketleri ile
gündemde tutulmalıdır. Zenginliğe
ve huzura istek artırılmalı; isteğin
yoğunluk kazandığı an devreye girilip,
asıl amaca yönelik sonuçlar alınmalıdır. Bu tarz propaganda genel olarak
bakıldığında; toplumda karmaşık,
henüz ikna olmamış, pişmanlık duyan
intikamcı, çaresiz kabul edilmiş ancak
keskin sınırları olan bilinçsiz ayrışma-
ARALIK 2015 31
LE
MAKA
İnsanların ölünceye kadar
planladıkları veya birileri tarafından
idare edilen hayatları hayal kırıklığı
denilen ruh hali ile karşılaştığında
duygularının daha da keskinleştiği
bilinen bir gerçektir.
lar oluşacaktır. Bu ayrışmalar toplumu
ötekileştirecek, kendi güvenlik sahaları
ile birlikte var olan İZM’lere organik
olarak yaklaştıracaktır.
İZM’ lerin gelişmesi ve hayata geçebilmesi için her ne kadar vadeli propagandalar; herhangi bir yaş grubuna
yönelik olsa da tasarlanmış, tam ve
mükemmel bir fikir aşılama veya ikna
edilmeye en uygun olanlar gençler ve
kadınlardır. Yalan ve sanal sunumlar
bu iş için harcanan sermayelerin en
önemli parçası olmuştur. Buradaki
psikolojik avantaj çok dikkat çekicidir.
Hayatının ilk dönemlerinde herkesin
az ya da çok aykırı bir inanış, henüz
kabullenilmemiş ve aranan bir kimlik
ya da heyecanlı bir davranışa sahip olması propaganda lehine fayda sağlar.
İnsanların ölünceye kadar planladıkları
veya birileri tarafından idare edilen
hayatları hayal kırıklığı denilen ruh
hali ile karşılaştığında duygularının
daha da keskinleştiği bilinen bir
gerçektir. Bu hal ikiyüzlü çalışmalar için
bulunmaz bir fırsat olmakla birlikte;
üçlü kombinenin çalışması, sonradan
kazandıkları veya kazandırılan davranış ve duyguların uygun düşenleri
toplamakla, değerlendirmekle de
sınırlıdır. Yapılması gereken ilk iş dikkat
çekmektir. Devam eden süreçte kendi
mesajını ortaya koyarak, çalışırken, bir
diğer ve daha çarpıcı unsuru devreye
sokar. Asıl mesajla doğrudan ilgisi
olmasa da dikkatleri yakalamada
oldukça etkilidir. Tartıştıkları problemlerle ortaya çıkan bireyler, daha sonra
gerek teşkilatlanma gerekse ideolojik
32 PERSİAD GÜNDEM
zemin açısından organize olup, hedefe yönelik birbirleri ile rekabet edecek
olan bakış açılarını meydana getirirler.
Bu aşamaya varıldığında; temsilciler
hazırlanmış politikayı uygulamaya
zorunlu olurlar. Propaganda faaliyetlerinde toplum hareketleri bağlılarını
aynı tip insanlar arasından bulur ve
alırlar. Aynı zihinlere hitap ederler, aynı
zamanda birbirinin rakipleridirler, birisinin taraftar kazanmış olması diğeri
için kayıptır.
Toplum hareketleri birbirinin
yerine geçebilirler
Propaganda faaliyetlerinin dayattığı
toplum hareketleri birbirinin yerine
geçebilirler; dini bir hareket, milli bir
harekete ya da sosyal sorumluluk
hareketi bir protestoya veya kavgaya dönüşebilir. Bu dönüşüm terör
faaliyetlerinde de aynıdır; bütün
değişkenlik eylemleri ancak bittiğinde
kullanıma açık bir anlam kazanır. Çünkü toplumsal güdülemeyi hazırlayacak başlama vuruşunu oluştururlar.
Bununla birlikte; politik, ideolojik ve
bireysel menfaatlere yönelik toplum
hareketleri sık sık tekrarlandığında
halk içerisindeki etkisi azalır. İnsanlar
ilk tepkilerini göstermezler, basit
gösteriler, yürüyüşler ve sloganlardan başka hiçbir tepki yoktur. Şiddeti
ve etkisi azalan tepkileri, milli maçlar,
eğlenceler ve törenlerle dönüştürmek
veya ortadan kaldırmak mümkündür.
Böyle toplumlarda infial uyandıran
ölümler, tecavüzler dahi halkın tepkisi
açısından bakıldığında kısa süreli
parlayan ateşe benzer, bıkkınlık,
bezginlik ve duyarsızlık vazgeçilmez
özelliklerdir. Bir de hazırlanmış şiddetin uzun süren taarruzu, toplumun pısırık ve şuursuz dalgalanışını
gösterir.
Sonuç olarak; global sürkilasyonun
oluşturduğu, iletişim ile entegre
olmuş propaganda faaliyetleri ulusal
güvenliğin zaaflarını oluşturmaktadır. Bir toplumun sosyal, siyasal ve
ekonomi politiği, yerleşik güçlerin
egemenlik kaygısını önlemeye yönelik
propaganda faaliyetlerinde gizlidir.
Terör ve propaganda ikiz kardeş
gibidir aynı şeyleri yaparlar.
LE
MAKA
Kapitalizm krizi mi?
İklim krizi mi?
Uygarlık gezegende doğanın ve canlılığın insan
eli ile yönetim ve kontrol edilmesi bağlamında
işleyen süreçtir.
Halit Konanç
Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği
Kurucu ve YK Üyesi
2
00 yıl gibi insanlık
tarihinde kısa sayılabilecek döneme damgasını
vuran kapitalizm kendine
has yöntem ve yasalar
ile varlığını ve etkisini
sürdürmeye devam ediyor. Bilim ve
teknolojinin sınırlarını son 50 yıldan
günümüze zamanla yarış edercesine
akıl almaz yöntemler ile zorlayan sistem. Nüfusun kaynakların verimliliği ve
sürdürülebilirliği gözetilmeksizin artışına bağlı tüketim çılgınlığını aklı almaz
34 PERSİAD GÜNDEM
yöntemler ile tetikleyen sistem. İnsanı
üretimden emeği sömürüp dışlayarak tüketim makinesine dönüştüren
sistem. İnsan gereksinim/ihtiyaçlarını
gerektiğinde şartları oluşturup dayatma ile belirleyen sistem. Doğal yaşam
koşul ve kaynakları endüstriyel/sanayi işleyişine bağlı devre dışı bırakan
sistem. İnsanın temel ihtiyaçlarını su,
gıda, eğitim, sağlık, barınma, enerji vb.
metalaştıran sistem. Sayısız canlılığa
kusursuz işleyişi ile ev sahipliği yapan
gezegeni kendine ait gören sistem.
Kapitalizm bu gün uygarlığın
sonlanmasını tetikleyen
konumdadır
Kapitalizme bağlı gelinen bu noktayı
görmezden gelerek yaşanan felaketin
boyutlarını tartışmak sadece zaman
kaybına neden olur. Boğaziçi Üniversitesi
ev sahipliğinde düzenlenen Alternatif
İklim Forumu’nda Antalya G 20 zirvesine
göndermede bulunmak ve daha önemlisi
BM Paris İklim Zirvesi’nde gündeme
gelmesi muhtemel konulara çözüme
dair destek vermek için tartışma, görüş
ve öneriler konuşuldu. Üzülerek ifade
etmem gerekir ki konuşmacıların çoğu
sistemin sorgulanmasına yönelik
saptamalardan özellikle kaçındı. Oysa
çoğumuz iklim değişimine bağlı gezegende yaşanan felaketlerin ne boyutta olduğunu biliyoruz. Özellikle Afrika,
Orta doğu, Pakistan, Afganistan ve
daha birçok ülkede iklim değişimi ve
savaşlara bağlı kitlesel ölümlerin ve
gezegenin yakın tarihinde görmediği
ve giderek artan göç/nüfus kaymaları
yaşandığını biliyoruz. Birçok ülkede
ve Türkiye’ de yanlış politikalara bağlı
iç göçlerin benzer sorunlar nedeni ile
yaşandığını biliyoruz.
Alternatif enerji uygulamalarına
yönelik çözümleri öneren konuşmacıların bir kaçı hariç ne yazık ki
ayakların yere değmediğini söylemek
mümkün. Nükleer, katı yakıt/kömür ve
HES’lerin sürdürülebilir enerji seçeneği
olmasından vazgeçilmesi konusunda
mutabakat oluşurken diğer alternatif uygulamalarda yaşanan sorunlar
nedense gündeme getirilmedi.
HES’ lerin tarımsal verimlilik ve devamlılık gözetilmeden özellikle Ege’ de;
incir, zeytin başta olmak üzere birçok
temel gıda da üretimi nasıl olumsuz
etkilediği, enerji amaçlı ruhsat verilen
termal kaynakların verimli arazi ve
toprağı nasıl ağır metal bağlamında
kirlettiğinden söz edilmedi.
Güneş enerji panel uygulama sahala-
rının da benzer sorunlara ısı artışına
bağlı olumsuzluğuna değinilmedi.
Doğru enerji alternatiflerinin yanlış
sahalarda uygulamaya sokulması için
uygun alanların tespitine dair nedense
vurgulamada bulunma göz ardı edildi.
Tarımda endüstriyel uygulamalara
bağlı biyolojik kimyasal ilaç, gübre ve
onun vazgeçilmez gereksinimi GDO,
HİBRİD, ve kısır tohumların girdisine
bağlı tarımsal üretimden vazgeçilmezse özellikle hayvancılığa bağlı atmosferde karbon vb. artışı önlenemez.
Bu gün gezegende en önemli sorun
su ve giderek eksilen gıda kaynaklarıdır.
Tarımda endüstriyel hayvancılık
uygulamaları atmosfere salınan ve
iklim değimini tetikleyen gazlarda artışta %50 ile önemli bir paya sahiptir.
Bu nedenle acilen yerli tohumlara
dönük üretimi ikame edecek tarımsal
politikalara dönülmek ve doğal gübre
ve ilaç kullanımını zorunlu kılacak
uygulamalara geçilmek zorunda. Unutulmamalı ki doğa insan kaynaklı baskı
ve müdahaleden vazgeçildiği anda
kendini yenileyebilecek olanaklara sahiptir. İnsanın kendini doğa ile uyumlu
yaşamda buluşturması için kapitalizm
ile yolunu ayırması gerekiyor ve bunu
nasıl yapabileceğimizi, sağlıklı gıdaya
nasıl ulaşabileceğimizi tartışmalıyız.
2050’lerde en az 3 derecelik
ısı artışı öngörülüyor
Gezegende neden olacağı olası
sonuçları değerlendirmeliyiz. Ani ısı
artış düşüşleri daha şiddetli ve yıkıcı
tayfunlar, kasırgalar, aşırı yağışa bağlı
seller nedeni ile yaşam alan/kentlerin
kullanılabilir olmaktan çıkıp terk edilmesi. Kavurucu sıcaklığa bağlı kuraklığa
orman yangınları, tarımsal çöküş ve 50
derecenin üzerinde sıcaklığın tetikleyeceği kitlesel ölümler. Ekonomide telafisi mümkün olmayan kayıplar salgın
hastalıklar. Yaşam kaynaklarında hızlı
çöküş/eksilmeye bağlı gıda yetersizliği,
açlık, yağmacılık. Su, enerji vb. kaynaklarına sahip olma adına giderek artan
Afrika, Orta doğu,
Pakistan, Afganistan ve
daha birçok ülkede iklim
değişimi ve savaşlara
bağlı kitlesel ölümlerin
yaşandığını ve
gezegenin yakın
tarihinde görmediği,
giderek artan göç/nüfus
kaymaları yaşandığını
biliyoruz.
savaşlar hali hazırda zaten var olan
yönetim sorunlarını içinden çıkılmaz
uygulanamaz demografik koşullara
taşıyacak.
Yaşanması kaçınılmaz olasılıkları
tehlikenin farkındayız duyarlılığı ve
sorumluluğunda tartışmak gerekiyor.
Kapitalizmin neden olduğu ve önlem
alınamazsa olmaya devam edeceği
sorunları bağdaşıkları ile çözmenin
mümkün olamayacağına karar verip
yol almak gerekiyor.
Hali hazırda yetmezliği söz konusu
olan kaynakları sürdürülebilir üretim
politikaları ile ihtiyaca göre üretim
esasında kullanabilmenin koşullarını
oluşturmak gerekiyor. Bunun içinde
kapitalizmin ruhuna aykırı olan politikalara zaman geçirmeksizin dönmek
gerekiyor.
Dünya bize ait değil…
Ona ait olduğumuzu inkâr etmeden
tüm canlılığa sunulan yaşam olanaklarını kurallarına uyum sağlayarak eşit
ve adil kullanarak yaşamak hakkımızın
olduğunu kabul etmeliyiz.
İnsan olmanın ayrıcalığını baskın/istilacı
tür kimliğinden arındırmak zorundayız.
Buna acil dönüşü yapamaz isek ev
sahibi bize kapıyı gösterecek…
ARALIK 2015 35
Jİ
TEKN
OLO
Android, iPhone
karşısında kan
kaybediyor
Güvenlik video
yönetim yazılımında
devrim
Akıllı telefonlar arasındaki savaş son sürat devam ederken farklı
bir istatistik ortaya çıktı. Belirtilenlere göre iPhone’a geçen Android
kullanıcıları bir hayli fazla... Hem Google hem de Apple, bir adım öne
çıkabilmek adına sürekli yeni özellikleri işletim sistemlerine eklemeye devam ediyor. Hatta üçüncü parti firmalar dahi Android için
çalışmalarını sürdürüyor. Durum böyle olunca sistemler arasındaki
geçişler de önem arz ediyor. Yapılan yeni bir araştırma, iPhone
6S kullanıcılarının eskiden Android kullandıklarını ortaya koydu.
Raporda yer alan bilgilere göre iPhone 6S’e çıkış tarihinden itibaren
ilk 1 ay içerisinde sahip olanlar, %26 dilimle Android’den geçenleri
temsil ediyor. %5’lik kesim farklı cihazlar kullanırken geçiş yapanları,
%70’si hali hazırda önceki jenerasyon iPhone modellerine sahip
kişileri temsil etmekte. Android’in yeni bir iPhone modeli karşısında
epey etkisiz kaldığı gözlemleniyor.
İnternetten
alışveriş ya
panlara uya
Pronet’e En İyi Müşteri
Deneyimi Ödülü
rı!
Emniyet ye
tkilileri; inte
rnetten alış
şikâyetlerin
verişin artm
de de artış
asıyla dolan
olduğunu b
kimlik ve ka
dırıcılık
elirtti. Şikâ
rt bilgilerinin
y
etlerin başın
çalınması ile
alakasız ürü
da,
sipariş verile
nlerin gönd
n ürün yeri
erilmesinin
dolandırıcılı
ne,
y
er aldığı be
ğının çok çe
lirtildi. İntern
şitli türlerin
şikâyetlerin
e
t
in olduğun
iki temel ba
u vurgulay
şlık altında
Dolandırıcıla
an yetkilile
toplanabile
r,
rın asıl hed
ceğini dile g
efinin, inte
daşların ka
etirdi.
rnet siteleri
rt ve kimlik
aracılığıyla
bilgilerini alm
son zaman
vatanak olduğun
larda alışve
u bildiren y
riş sitelerin
yapılan ürü
etkililer,
d
e piyasa de
n satışlarıy
ğerinin çok
la dolandırıc
Piyasa değ
a
ltında
ılıklara rastl
eri 2 bin lira
andığına dik
olan bir tele
ması, tanın
k
ati çekti.
fonun 300
mış bir firm
-400 liraya
aya ait parf
sunulması
satılü
m
ün değerin
veya ürünle
in altında s
rin isimlerin
yöntemlerl
atışa
d
e harf değiş
e siparişler
ikliği yapılm
alınıyor. Em
aldıklarını z
a
sı gibi
niyet yetkili
annettikleri
leri, vatand
ürün yerine
hayal kırıklığ
a
ş
ların
alakasız ürü
ı yaşadıkları
nle karşılaş
nı, firmaya
maktan va
tı
ğ
ında
u
la
şamadıkları
zgeçmeleri
nda ise uğra
nin dolandır
Vatandaşla
ıc
şıla
rın yanına k
rdan, dolan
ar kaldığını
dırıldıklarını
dan işlem ip
a
n
anladıkların
lattı.
tali talep e
da ilk olara
tmelerini ya
malarını iste
k bankada kredi ka
yen yetkilile
rtını işleme
r, zaman ka
kuvvetleri y
kapatybetmeden
a da Cumh
en yakın ko
uriyet Savcı
gerektiğini
lluk
lığ
ına müraca
ifade etti.
atta bulun
ulması
36 PERSİAD GÜNDEM
MOBOTIX; MxManagementCenter yazılımıyla
güvenlik video yönetim yazılımında bir devrim gerçekleştiriyor. MxManagementCenter
dokunmatik ekranlara uyumlu yapısıyla,
tamamen sezgisel kullanım özellikleriyle, üstün
fonksiyonlarını kullanıma sunuyor. Ve size
şimdiden geleceğin video yönetim yazılımına sahip olma şansını sunuyor. Üstelik hiçbir
limitasyon olmadan; sınırsız sayıda kamera için
ve MOBOTIX’ in tüm diğer ürünlerinde olduğu
gibi tamamen ücretsiz. Görünümünden, teknik
altyapısına kadar yepyeni bir düzenleme ile
Almanya’da 2 seneyi aşkın büyük bir çalışmanın sonucu olarak hayata geçirilen MxMC,
mükemmel oynatıcı fonksiyonları ve uzak
bağlantılar için geliştirilen eşsiz adaptif bant
genişliği yönetimiyle en düşük bağlantı hızlarında bile çok etkili sonuçlar veriyor. Hem de
hiçbir sunucu kullanmadan, merkezi sistemin
ağır ve maliyetli yapısı yerine MOBOTIX dağıtık
mimarisi sayesinde hem üstün performans
hem de yüksek çözünürlüklü ekonomik bir
sistem sunuyor. Sene sonuna doğru çıkacak
bir sonraki versiyonu ile ONVIF uyumlu 3. parti
kameraların yine lisans ve sınırlama olmadan
komple entegrasyonuna imkan tanıyacak
olması MOBOTIX’ in bu konuda ne kadar ciddi
olduğunun da ipuçlarını veriyor.
IMI Conferences tarafından Haliç Kongre
Merkezi’nde 10’uncusu düzenlenen ve 12 kategoride gerçekleşen Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde
Pronet; “En İyi Müşteri Deneyimi” kategorisinde
ödül almaya hak kazandı. Pronet Alarm ve Çağrı
Merkezi hizmetlerinin kalitesi, Türkiye’nin saygın
iş ödüllerinden biri olan Türkiye Çağrı Merkezi
Ödülleri’nde tescillendi. Sağladığı hizmetlerin ödüllerle taçlandırılmasından duyduğu memnuniyeti
dile getiren Pronet Satış Sonrası Hizmetler Genel
Müdür Yardımcısı Olgun KÜKRER; “Pronet Alarm ve
Çağrı Merkezi olarak, rekabetin yoğun olduğu “En
iyi müşteri deneyimi” kategorisinde ödüllendirilmek,
bizleri onurlandırdı. Gelişen teknolojiyi süreçlerimize
entegre ederek daima müşterilerimizin beklentilerinin bir adım ötesine geçmek için çok çalıştık ve
bunu başardık. Kaliteli hizmet anlayışımızla müşterilerimize ihtiyaç duydukları her an yanlarında
olduğumuzu hissettirmek için 7 gün 24 saat hiç
durmadan ayaktayız. Yalnızca bir çağrı merkezi
olmanın ötesinde alarm ve haber alma merkezi
gibi hizmet veriyoruz. Pronet olarak geliştirdiğimiz
teknoloji, altyapı ve hizmetlerimizle bugüne kadar
yaşanan acil durumlarda, Pronet Alarm Merkezimize gelen çağrılarla 10.000’lerce hayat kurtardık.
Müşterilerimizle olan iletişimimiz sadece olay
öncesinde değil, yaşanan durum ne olursa olsun
sonrasında da devam ediyor. Türkiye Çağrı Merkezleri Ödülleri’nde “En İyi Müşteri Deneyimi” ödülünü
almak işte bu yüzden bizim için çok anlamlı” dedi. .
ARALIK 2015 37
SERB
ES
KÜRS T
Ü
e
m
z
i
”
k
m
a
fi
m
e
r
d
ı
t
He nışmayı art
a
y
a
d
i
k
e
l
s
e
m
z
i
m
i
f
e
”
k
a
“Hed
m
r
ı
t
t
r
a
ı
y
a
m
ş
ı
n
a
y
da
ini devam
r
e
l
t
e
y
i
l
a
i’nde fa hedefi mesleki na
z
e
k
r
e
M
t
a Ticare rubu’nun temel zuatlarda meyda
p
r
e
P
i
r
e
eslek G
ubu;
ndan b
ve mev
1997 Yılı rpa Muhasebe Melişen teknolojiyi hasebe Meslek Gr melerden
ettiren Pe ayı sağlamak. G n takip eden Mu larını güncel gelişzcüsü
dayanışmişiklikleri yakında liklerle meslektaş rubu Dönem Sö BEBEK ve
gelen değ düzenlediği etkinuhasabe Meslek Gı SMMM Yılmaz tuk.
Perpa’da ediyor. Perpa M Sözcü Yardımcısbu’na dair konuş
haberdar erya KARADİŞ, T ile Meslek Gru
SMMM D ye Bayram ERA
Kurucu Ü
M
eslek grubunuz ne zaman
kuruldu?
Perpa muhasebe
meslek grubumuz
1997 yılında kuruldu. Grubumuza Perpa Serbest Muhasebeciler, Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler Meslek Grubu ismini verdik.
Süreç içerisinde grup toplantılarımıza
Yeminli Mali Müşavir meslektaşlarımızın da katılması nedeniyle grubumuzun adını oy birliği ile Perpa Muhasebe
Meslek Grubu olarak değiştirdik.
Yaklaşık 18 yıldır faaliyet gösteren bir
meslek grubuyuz.
Bayram ERAT: 8 Aralık Salı günü
463’üncü toplantımızı yapacağız. Yılda
26 toplantı düzenleniyor. Amacımız
meslek içi gelişmeleri takip etmek;
meslektaşlarımızı bilgilendirmek.
Yılda bir ya da iki sefer ailelerimiz de
katılabildiği yemek organizasyonları
gerçekleştiriyoruz. Meslektaşlarımızın
sosyal hayatlarını da canlandırıyoruz.
38 PERSİAD GÜNDEM
Siyaset dışında kalmaya çalışan bir
grubuz. Mesleki dayanışmayı arttırmayı ve haksız rekabeti ortadan kaldırmayı hedefliyoruz.
Meslek grubunuzun
hedefi nedir?
Perpa’da faaliyet gösteren grubumuzun amacı serbest muhasebeci, mali
müşavirler ve yeminli mali müşavirler
olarak aramızda mesleki dayanışmayı
sağlamak, mevzuattaki değişiklikler
hakkında haberdar olmak, tecrübelerimizi birbirimize aktarmak, haksız
rekabeti ortadan kaldırmak, meslek
örgütlenmesine ve mesleki gelişime
katkı sağlamaktır.
Bayram ERAT: Teknoloji sürekli
gelişiyor. Değişen dünyaya ayak
uydurmak gerekiyor. Şimdi her şey
elektronik programa geçiyor. Bizde
ona hazırlık yapıyoruz. Muhasebeciler
grubuna katılanlar güncel hiçbir şeyi
kaçıramazlar. Toplantıda 15 gün içerisinde çıkan mevzuatlar okunuluyor.
Kendi içimizde de eğitimlerimiz oluyor.
Konusunda yetkin kişileri davet ediyoruz. Örneğin Ticaret Sicil Müdürü’nü
çağırıyoruz. 2-3 ayda bir yetkili bir isim
mutlaka konuğumuz oluyor. Mesleğimiz kalitesini artırmak güncel gelişmelere yabancı kalmamak istiyoruz.
Bu konuda yürütülen faaliyetlerden
olumlu sonuçlar alıyoruz.
Bu güne kadar neler
yaptınız?
Grubumuz bulunduğu dönemin sözcü
ve yardımcıları ile beraber düzenli
olarak 1997 yılı kuruluşundan bu yana
yani 18 yıldır 2 hafta da bir toplantı
düzenlemektedir. Toplantıya gruptan
haberdar birçok muhasebeci meslek
mensubu katılmaktadır. Toplantımızın
gündemi genellikle etkinlik duyuruları,
mevzuattaki değişikliklerin sunumu,
mesleğimizin icrası sırasında uygulamada yaşanan zorluklar hakkında bilgi
alışverişi şeklinde gerçekleşmektedir.
Bunun yanı sıra mesleğimiz alanına giren birçok konuda seminerler, paneller,
davetler düzenlemekteyiz. Ayrıca yine
kamuda görevli mesleğimizin icrası
sırasında sıkça muhatap olduğumuz
SGK, Vergi Daireleri, Ticaret Odaları
gibi kurum yetkililerini toplantılarımıza
davet eder; sorunlarımızı dile getiririz.
Bayram ERAT: Yeni Türk Ticaret Kanunu çıktığında Türkiye’nin en büyük
toplantılarından birini yaptık. Katılım
oldukça yüksekti. Toplantılarımıza
en yetkin kişileri çağırıyoruz; Maliye
Bakanlığı’ndan gelen konuklarımız
oluyor. Perpa’da bir bilinçlenme sağlıyoruz. Esnafı da geliştirecek toplantılar yapıyoruz. Bizim toplantılarımıza
katılan mali müşavirler ile katılmayan-
lar arasında çok fark var. Toplantıya
katılanlar kendini geliştiriyor.
Bildiğimiz kadarıyla yazlı bir
tüzüğünüz yok. Bu konuda
bir sıkıntı yaşadınız mı?
İşler nasıl yürüyor?
Evet; grubumuzun yazılı bir tüzüğü, bir
tüzel kişiliği yok ve bu anlamda hiçbir
sıkıntı yaşamadık. Bir tüzel kişiliğimiz
olmasa da ilkelerimiz var. Bu ilkelerimize bağlı kalmaya gayret gösteriyoruz.
Yürütme kimlerden ve nasıl
oluşuyor?
Grubumuzun idaresi şu şekilde
sağlanıyor; her yıl üyelerimiz arasında
bir sözcü ve iki yardımcı seçeriz ve
bu kişiler tüm bir yıl boyunca gerekli
organizasyon, seminer ve toplantıların
idaresi konularında gönüllülük temelinde görev alırlar. Grubumuza üye olmak
için ayrıca katılımcılardan giriş aidatı,
aylık, yıllık aidat gibi ödentiler de talep
etmemekteyiz.
Perpa’da kaç SMMM var ve
siz kaçına ulaştınız?
Grubumuzun
yazılı bir tüzüğü, bir
tüzel kişiliği yok ve bu
anlamda hiçbir sıkıntı
yaşamadık. Bir tüzel
kişiliğimiz olmasa da
ilkelerimiz var;
ilkelerimize bağlı
kalmaya gayret
gösteriyoruz.
halindeyiz. Rutin toplantılarımıza
tümü sürekli katılamasa da birçoğu
ile sürekli faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca Perpa dışında da birçok
üyemiz-katılımcımız mevcut. Perpa
dışında ki üyelerimizle beraber yaklaşık
olarak 800 civarı üyemiz bulunmaktadır. Grubumuz hiçbir siyasi görüş
içermemektedir. Tüm siyasi görüşlere
eşit uzaklıktadır. Mali müşavir, yeminli
mali müşavir, muhasebe elemanı olan
herkes grubumuza katılabilir.
18 yıldır Perpa’dasınız
Perpa’yı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bayram ERAT: Türkiye’deki ticari
yaşam gibi Perpa da değişiyor. Perpa
açık bir fuar. Hizmet sektörü içinde
ideal bir yer. Konum itibariyle merkezi
bir yerde bulunuyor. Perpa’nın güzel
bir yerde olduğunu ve iyi yönetildiğini düşünüyorum. AVM’lerle bazen
kıyaslanıyor. Perpa AVM değil; ticaret
merkezi. Ticaret merkezi için ideal bir
yerde olduğunu düşünüyorum.
m
l
o
m
i
t
öne
Perpa’da toplamda 400 adet mali
müşavirlik ofisi var ve tümü ile iletişim
ARALIK 2015 39
SAĞL
IK
YAŞA LI
M
Saç dökülmesine karşı
10 altın öneri!
Saç dökülmesi kadınların ve erkeklerin ortak sorunu.
Fiziksel stres, hamilelik, aşırı A vitamini, protein eksikliği saç
dökülmelerine neden olan faktörler arasında yer alıyor. Saç
dökülmesin önüne geçmek mümkün. Sağlıklı saçlar için altın
kuralları sizlerle paylaşıyoruz.
Kan dolaşımını hızlandırmak ve
saç köklerini canlandırmak için zeytinyağı veya hindistancevizi yağı ile
saç derinize masaj yapın. Saçlarınızı
duruladıktan sonra ılık su ile masaj
yapmak, saç dökülmesini engellemek
ve saçlarınızın daha hızlı uzamasını
sağlamak için oldukça faydalıdır.
Limon suyunu ve alma yağını birlikte karıştırın ve oluşan karışımı saç
derinize masaj yaparak uygulayın.
Bone yardımı ile saçınızı örtün ve bu
oluşan karışımın saç köklerinin derinliklerine kadar etkilemesi için sabaha
kadar bekleyin. Sabah uyandığınızda
hafif bir şampuan ile saçınızı yıkayın
ve soğuk su ile durulayın.
Marul ilaçları saç dökülmesini
azaltmada en çok kullanılan ürünlerdendir. Bir demet marul yaprağını
püre haline getirdikten sonra taze
sıkılmış ıspanak suyunu mikser yardımıyla karıştırın ve oluşan karışımı
haftalık saç derisi ve saç maskesi
olarak saçınıza sürünüz.
Biberiye dalları saç dökülmesi
tedavisinde kullanılmıştır. Bir tutam
biberiye yaprağını kısık ateşte 20
dakika kaynatın. Daha sonra biberiye
suyunu süzdürün ve her gün saçlarınızı durulamak için kullanın. Biberiye
suyu yaklaşık üç gün buzdolabında
muhafaza edilebilir. Dökülen saçları
geri getirmeye ilaveten, biberiye
suyu doğal bir saç kremi olarak
40 PERSİAD GÜNDEM
Tırnakları güçlendirmenin
5 püf noktası
T
ırnaklarınız sık sık
kırılıyor ve sağlıksız görünüyorsa
şu yöntemleri
deneyebilirsiniz:
Zeytinyağı limon suyu karışımı
1 çay kaşığı zeytinyağı ve 1-2
damla limonu karıştırıp haftada 2
kez tırnaklarınıza uygulayın. Gece
yatmadan masaj yaparak tırnaklarınıza sürün ve eldiven takıp gece
bekletin. Sabah kalktığınızda ılık
suyla durulayın.
Çay ağacı yağı e vitamini karışımı
1 çay kaşığı çay ağacı yağı ve 2-3
damla E vitaminini karıştırıp tırnaklarınıza sürün. Bu karışım sadece
tırnakları güçlendirmek, mantar
ve enfeksiyona karşı da tırnakları
korur.
Deniz tuzu yöntemi
uygulanabilir.
Saç güçlendirici etkisi inanılmaz
olan kına, Hindistan’da yetişen bir
bitkidir. Kına, saçların parlak ve güçlü
görünmesinde önemli bir role sahiptir
ve saç millerinin kırılması engeller.
Kına özü içeren doğal saç bakım
ürünleri kullanmaya özen gösteriniz.
Yonca suyu, yıllardan beri kullanılan saç bakım ilaçlarından. Özellikle
saç köklerini beslemede, saç incelmesini engellemede ve saç dökülen böl-
gelerdeki yeni saçların gelişmesinde
önemlidir. Sıvısı, havuç suyu ile hem
güncel olarak hem de serinletici bir
vitamin içeceği olarak uygulanabilir.
Hindistancevizi sütü güçlendirici,
besleyici ve saçları gençleştirici iyileştirici bir ilaçtır. Az miktarda taze veya
konserve hindistancevizi sütü ile saç
derinize masaj yapın veya geceleyin saç derisinde bekletin. Bu işlem
aynı zamanda saçınızın yumuşak ve
parlak görünmesinde etkili olacaktır.
2 kaşık deniz tuzuna 2 damla
limon suyu, 2 damla akgünlük
yağı, 2 damla mür yağı ve 2 damla
buğday tohumu yağı karıştırın. Bu
karışımı bir kase sıcak suya ekleyip
ellerinizi 10-15 dk suyun içerisinde
tutun. Haftada 2 kez uygulayın.
E vitamini gece terapisi
Bira - zeytinyağı elma sirkesi karışımı
1-2 damla E vitamini yağını tırnaklarınıza uygulayıp eldiven takarak
gece bekletin. En hızlı çözüm yollarından biri olduğunu göreceksiniz.
1/4 fincan zeytinyağını ısıtıp aynı
miktardaki elma sirkesi ve yarım
fincan bira ile karıştırın. 15 dakika
tırnakları bu karışımda bekleyin.
ARALIK 2015 41
GEZE
L
GÖRE İM
LİM
Kartalkaya
K
artalkaya’ya doğru
sabah ayazında
kalkan tur otobüslerinden birine
atlayarak Bolu’nun
güneydoğusunda
vakti zamanında
sadece kartalların barınabildiği Köroğlu Dağları’na doğru yola koyuldum.
Köroğlu, Bolu ilinin güney ve doğusunu bütünüyle kaplayan, kuzeydoğugüneybatı doğrultulu, İç Anadolu bölgesini Karadeniz bölgesine bağlayan,
volkanik yapılı bir dağ sırası. Doğuda
Osmancık dolaylarında Kızılırmak dirseğinden, batı da Bilecik dolaylarında
Sakarya vadisine kadar uzanıyor. En
yüksek noktası olan Köroğlu Tepesi
2 bin 499 metre.
Dağların doğu batı istikametinde
uzunluğu ise yaklaşık 400 km.
42 PERSİAD GÜNDEM
Bu dağlık alanda çok sayıda yayla
bulunuyor. Gerede, Kıbrıscık, Seben,
Mudurnu ve Göynük, bu yaylaların
akla ilk gelenleri.
Bulutların üstünde...
Kartalların uçuş pisti olan şimdinin
kayak pistlerinin hikayesini anımsıyorum. Sadece kartalların yaşadığı, yolu
izi olmayan bu dağ başını 1970’lerin
ortalarında keşfeden ve “Burayı
kayak merkezi yapacağım” diyen
Mazhar Murtazaoğlu isimli bir girişimci. Aynı zamanda burada kurulan ilk
iki otelin de sahibi. Zamanında katırla
dahi çıkılamayan bu yöreye yolu,
elektriği, suyu getiriyor Murtazaoğlu;
kendisine deli diyen Bolulular’a aldırmaksızın. Üstüne üstlük bölgeye 12
bin çam fidanı ekerek dağın çehresini
de değiştiriyor. Belki de böylece
Türkiye’nin en önemli kayak sporu
merkezi kazandırılmış olunuyor, bu
ileri görüşlü girişimcilik hamlesi ile.
Kartalkaya sapağında, İstanbul’a
yaklaşık 250 km uzaklıktaki Bolu’nun
hemen yanıbaşındayız. Sabah ışığının
romantik renkleri ve kar beyazlığı ile
masal gibi bir atmosferde devam ediyor. Kartalkaya’ya doğru 6 km kala,
Sarıalan Yaylası dağ evleri ve geniş
beyaz düzlükleri ile Bolu’ya tepeden
baktırıyor ve yolculuğun sona yaklaştığını müjdeliyor.
Sonunda Kartalların kayasındaki
kayak merkezine varıyoruz.
Yol boyunca içinden geçtiğimiz
bulutların üzerine çıkmışız; güneşle
aramızda hiçbir engel kalmamış. Manzara insanı dinlendiren ve doğanın
gücüne, etkisine saygı uyandıracak
cinsten. 2 bin 100 metrelik zirveye
doğru yolculuğa başlıyorum. Yolculuk dediğime bakmayın, doğrusu
otelin önünden kayaklarınızla sizi
çeken liftlere kendinizi bırakıp 10
dakikada zirveye çıkıyorsunuz
Zirveden aşağıya doğru baktığınızda Köroğlu Dağlarının heybeti,
yediğiniz rüzgârla birlikte sizi sarsabilir, dolayısıyla hemen aşağı doğru
kaymakta fayda var. Toplamda 32
km uzunluğundaki Turkiye’nin en
uzun pistlerinden, kolaylık derecesine göre seçtikleriniz arasında
doğa ile mücadelinizde kendinizle
başbaşasınız.
Burada kayak sonrası bastıran
gecenin sert soğuğu, dağda konaklayanları genelde oteller içerisinde
zaman geçirmeye zorluyor. Sabah
olunca, günübirlik kayak yapmaya
gelenler tur otobüslerinden inmeye
başlıyor. Ben de, kayak ve
snowboard ekipmanları kiralamak
üzere kayak odalarına akın eden
kalabalığa karışıyorum. Eldivenden
kayağa, board ayakkabısından kar
gözlüğüne kadar her türlü ekipman
burada hazır, sizi bekliyor. Hafta
sonu gelen günübirlik kayakçılar bir
an önce kendini piste atabilmek için
kayak odasında sağa sola koşuşturuyor. Kıyafetlerimi kuşanıp, kayak
odasının pistlere açılan kapısından
çıkıyorum. Kar kokusunu içime
çekip, soğuğu iliklerime kadar hisettikten sonra zirveye tırmanıp tekrar
aşağı kaymak üzere kayaklarımı
alıyorum.
Kartalların kayaları üstündedeki
kara imzalarını atan snowboardcuların geride bıraktığı izler, sabah ışığı
ile büyüleyici görüntüler bırakıyor.
O görüntülere bakarak aşağı doğru
kayarken, onume çıkan tümseğe
hazırlıksız yakalanıyorum. Kardan
adamdan tek eksiğim, burnumdaki
havuç! Karların arasında kaybolan
kayaklarımı ararken, kışın en soğuk
günlerinden daha da soğuk olan
bu bölgede, durumdan keyif almaya
çalışarak tebessüm ediyorum. Bu
arada, yaklaşık iki metre üzerimden geçen bir çift kartal da, benim
kayarken düşüşüme tebessüm eder
gibi tepemde dönüyor. Nede olsa
Kartalkaya, onların mekânı...
ARALIK 2015 43
KÜLT
Ü
SANA R
T
Rutinin içine sıkışan hayatlar özgürlüğünü kaybeder.
İş hayatında ve özel hayatta birçok sorun yaşıyoruz.
Yaşamın getirdiği sorunlardan sıyrılıp kendimize bir
alan açmamız lazım.
A
Dans ruhunuzu
özgürleştirir
şkın ve tutkunun
dansı olarak bilinen
tangonun anavatanı Arjantin’dir. Tango, Buenos Aires,
Arjantin ve Montevideo, Uruguay
kökenli bir dans ve müzik türüdür.
Dansla beraber gelişen müzik tarzı
da aynı adla anılmaktadır. İlk yılların
tangosu “tango criollo” veya “basit
tango” olarak bilinmekle beraber,
günümüzde Amerikan ve uluslararası tango stilleri, Fin tangosu, Çin
tangosu gibi çeşitli türler gelişmiştir.
Tangonun dramatik duygusu, dans
sırasında çok zengin doğaçlama
fırsatları yaratması, dansın özünde
aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelir. Türkiye’nin tango ile
tanışma tarihi cumhuriyetin kurulduğu yıllara dayanır. Cumhuriyetin ilanı
ile oluşan çok sesli müzik gelişimi
ile tango sevilmiş ve yayılmıştır.
Necip Celal, Fehmi Ege ve Necdet
Koyutürk pek çok tango besteleyerek tangonun Türkiye’de sevilmesi
ve yayılmasını sağlamışlardır. Bir
zamanların ayıplanan ve hor görülen
dansı, artık günümüzde ışıltılı dans
salonlarında uygulanan, nezih bir
eğlence halini almıştır. Tango Vizyon
giderek yayılan ve ilgi gören tango
dansı ile perpalıları tanıştırdı. “Dans
etmek ruhu özgürleştirir” diyen
Arjantin Tango Eğitmeni Özgür SARI
ile tangoya dair konuştuk.
Tango sizi için ne ifade
ediyor?
Tango benim için çok şey ifade
ediyor. Tango insana değer katan bir
44 PERSİAD GÜNDEM
dans. Kişi bencilse bencil olmamayı
empati kurmayı öğreniyor. Asosyal
bir insansa sosyalleşiyor. Güvensiz
biriyse güven kazandırıyor insana.
Psikolojik bir terapi aslında. Tango
derslerinde dans ediyorsunuz, spor
yapıyorsunuz ve ruhunuzu arındırıyorsunuz. Rutinin içine sıkışan
hayatlar özgürlüğünü kaybeder.
İş hayatında özel hayatta birçok
sorun yaşıyoruz. Yaşamın getirdiği
sorunlardan sıyrılıp kendimize bir
alan açmamız lazım. Dans bu anlamda tutunabilecek en güzel dal.
Tango tamamen doğaçlama emek
ve sabır isteyen bir dans. Türk
erkeğinin yapısına uygun aslında.
Tango neden tercih
edilmeli?
Salonu Aralık 2014 yılında açtık.
Perpa 15 bin kişinin çalıştığı bir iş
merkezi. İnsanlar iş hayatında sinir
stres çekiyorlar. Her insanın bence
bir hobisinin olması gerekiyor. Dans,
fotoğrafçılık sanatın bir alanıyla
mutlaka ilgilenmeli. Çoğu insan
bu yüzden depresyonda, insanlar
mutsuz oluyorlar. Rutin hayat depresyona sokuyor. İş çıkışı trafikte
eziyet çekeceklerine dans etsinler
ruhlarını dinlendirsinler.
Türkiye’de tango ilgi
görüyor mu?
Kesinlikle biz Türkiye olarak dünyada en iyilerdeyiz. Arjantin’den
sonra ikinciyiz diyebilirim. Türkiye’de
her yıl İstanbul ve onun dışındaki
şehirlerde uluslararası festivaller
yapılıyor. Bu festivallere dünyanın
her ülkesinden tango dansçıları
geliyor. Dans ediyorlar. Türkiye çok iyi
bir yerde.
Tango dersi dışında hangi
dersler veriliyor?
Arjantin tango ve düğün dansı dersleri veriliyoruz. Düğün dansı derslerinde çiftler için seçtikleri şarkıya uygun
koreografi hazırlıyoruz. Çok basit
olarak 4 derste öğretiyoruz. Özel bir
an yaşamış oluyorlar. Tango derslerinde partner zorunluluğu yok. Çoğu
kişi tek başlamak istediğinde çift
zorunluluğunu düşünerek vazgeçiyor.
Biz sınıflarımızı ona göre ayarlıyoruz.
Ders saatlerimiz iş saatlerine uygun.
Herkes tango yapabilir mi?
İki ayağı olan yürüyebilen herkes
dans edebilir. Ne kadar yeteneksiz
olursa olsun tango öğrenmemeleri
için hiçbir sebep yok. Bir ön yargı
oluşturmamaları gerekiyor. Tango
doğaçlama bir dans. Vücut esnekliği
zamanla kazanılıyor. Cumartesi günleri de pratik dersler düzenliyoruz.
ARALIK 2015 45
KÜLT
Ü
SANA R
T
KOKU
“Farklı dünyaların
kapılarını aralayın”
Kürk Mantolu Madonna, Körlük, Erken
Kaybedenler… Ölmeden önce okumanız
gereken kitaplar içerisinde yer alan eserler
size farklı dünyaların kapılarını açıyor
Hayatımızın belli dönemlerinde
okuduğumuz bazı kitaplar bütün
kalıplarımızı, yerle bir eder. Kitap,
zihnimizin ve gönlümüzün ihtiyaçlarını
en kestirme yoldan karşılayan kıymetli bir
hazinedir. Hayal gücü sınırlarını genişleten
sihirli bir etkisi vardır. Okunan her kitap dünyaya bakış
açımızı değiştirir. Yapılan araştırmalara göre ölmeden önce
mutlaka okunması gereken 7 kitabı sizlerle paylaşıyoruz.
Madonna
Kürk Mantolu
ri Maria Puder ve
anın başkarakterle
Rom
nık,
if Efendi içine kapa
Raif Efendi’dir. Ra
ğlayadünyaya uyum sa
melankolik ve dış
a birçok
dir. Hayatı boyunc
mamış bir karakter
dığında
iş, haksızlığa uğra
şeye boyun eğm
ediği bir
yamamıştır. Sevm
bile buna karşı ko
Kendi
ir, bir ailesi vardır.
kadınla evlenmişt
alarının
n verememiş, başk
hayatına kendi yö
rdürolarak hayatını sü
istediği bir insan
ını
gerçekten yaşadığ
müştür. Hayatında
bunu
ve
bir anısı olmuştur
hissettiği sadece
ıştır.
günlüğüne aktarm
DAVA
Dava bir
eyin top
lum
mekaniz
ması tara un her çeşit
fından (h
yüksek
yargıç v
izmetçid
e din ad
en,
ablukay
amına k
a alınıp
adar)
hapsedil
sonucu
işini, bun
olarak ö
un
zgür irad
elleriyle
esini ken
teslim e
di
dişini an
rasinin v
latıyor. B
e “insan
ü
ro
lar ne de
olan Jos
rin kurba kep K. kit
n
a
ı
bın başın
bilmediğ
da sebe
i bir suç
bini
tan yarg
nı öğren
ılanacağ
en sırad
ıan
Yargılan
dığı mah bir burjuvadır.
k
emenin
hakkınd
düzeni v
a hiçbir
e
fikir taş
keşfetm
ımadığı
eye çalış
s
u
ç
u
nu
ır
ken, top
alt kade
lumun e
mesinde
n
n
e
türlü kiş
ilerden b n üstüne kadar
ir çıkış k
yardım a
apısı için
rar ve e
n sonun
kabullen
d
a çaresiz
miş
yargıcı o liğiyle kendi dav
lur.
asının
Körlük
ülü’
‘Nobel Edebiyat Öd
Körlük, 1998 yılı
O’nun
AG
M
zar Jose SARA
sahibi Portekizli ya
.
tır
ap
kit
ığı en etkileyici
son yıllarda yazd
ışığın
şil
ye
,
am
olan bir ad
Araba kullanmakta
.
şir
rle
kö
en birdenbire
yanmasını beklerk
körlük
duğu doktora da
ur
Tedavi için başv
lgın
sa
bir
k
şadığı körlü
bulaşır. Adamın ya
aktadır.
m
yıl
ya
Küçük Prens
e
bütün kent
ve
ir
bid
gi
k
alı
st
ve
ha
değerFransız yazar
ancak tüm ahlaki
SaintÖldürücü değildir
eyen
rm
gö
,
pilot Antoine de
şarır. Toplum
n
leri yok etmeyi ba
olur.
nık
ta
re
Exupéry tarafında
e, tecavüzle
gözlerle cinayetler
ır.
rd
nla
ola
yazılan ve 1943’te
çlü
r ancak gü
k Prens
Ayakta kalabilenle
göz
i,
kiş
k
te
yayımlanan Küçü
kten kurtulan
rlü
kö
te
bir
nt
’ta
ke
rk
ca
Yo
Ko
şayan en
hikâyesi New
ıdır. Portekiz’in ya
mış
doktorunun karıs
bu çarO,
AG
otel odasında yazıl
M
n Jose SARA
éry’nin
önemli yazarı ola
etafor
m
bir
u
olup; kitapta Exup
rlük olgusun
akpıcı romanında kö
ebileş
ell
ns
re
çizimleri de yer alm
kurgunun ev
s’te
olarak kullanmış,
eral
lib
in
siz
ek
tadır. Küçük Pren
rm
kişilere ad ve
an
nd
ısı
en
aç
nd
i
zü
es
m
gö
sağlıksız
bir çocuğun
anları sürüklediği
ı
demokrasinin ins
tmıştır.
ra
ya
büyüklerin dünyas
la
ü bir ustalık
ortamı olağanüst
anlatılır.
46 PERSİAD GÜNDEM
hasını ve yaratıcılıck SÜSKİND’in de
tri
Pa
r
za
ya
an
m
Al
rfum’ü yazarken
ilk romanı Das Pa
ğu
du
ur
şt
nu
ko
ı
ğın
tır, kişi aksesuar’
elaire’in ‘koku esas
ud
Ba
ir
şa
sız
an
Fr
a zihne ve ruha
çıkmış bilinmez am
la
yo
i
ı
m
en
nd
zü
sö
dan birini yazmay
en ender kitaplar
ed
ap
hit
da
,
an
an
nı
m
ay
vrilen ro
“Koku” şeklinde çe
başarmış. Dilimize
ile’in sıradışı
ou
en
Gr
n Baptiste
Jea
an
am
hr
ka
tian
nı,doğduğu
dönemin Fransa’sı
en
ind
er
üz
i
es
ây
hik
yabanileşmiş kahvgisiz bırakılarak
se
n
re
r
ba
iti
n
da
an
rafından bu sefe
nunda insanlar ta
so
ın
ab
kit
la
ın
ım
an
lat
m
an
ra
gorik bir
yok edilmesini ale
de aşırı sevilerek
aktarır.
nler
Erken Kaybede tanıdığımız Emrah SERBES; bu
iyle
“Ankara polisiyeler
ızda pek de
ıyor ve edebiyatım
kır
u
on
siy
ek
dir
defa
r. Erkek çocuklaa meseleye el atıyo
şk
ba
bir
iş
em
m
işlen
giriyoruz. Baba
, alengirli dünyasına
nlü
zü
hü
,
jik
er
en
rın
lığın kalesi... İşçiler,
nımı, muhafazakâr
ha
ev
ne
an
r,
ıyo
çalış
sert adamlar...
iler... Kolay ağlayan
ab
r,
ele
yz
te
,
ar
ull
yoks
lay vazgeçen, başbuk öfkelenen, ko
ça
;
ES
a
RB
SE
h
ra
Em
or... Kederli, insan
cukları konuşturuy
ço
k
ke
er
ış
m
çık
tan
âyeler bunlar...”
dokunan komik hik
Kramazov
Kardeşler
19. yüzyılın büyük
ustası Dostoyevski’nin
başyapıtı Kramozov
Kardeşler romanı
yazarı zirveye
çıkararak bütün
kitlelerce tanınmasını
sağlamıştır.
Dostoyevski’nin
yaşam birikiminin
tümünü ve sanat
gücünün doruğunu
içeren bu roman,
gerçekte insanı insan
yapan ne varsa,
onlara adanmış bir
destan niteliğini taşır.
Doğu’nu
n
Limanla
Doğu’nun
rı
Limanları
Amin
MAALOU
F’un bir h
ayat
hikayesin
e dayana
n, belki de
en alegori
siz, en dü
z anlatımlı kitab
ı. Kitap Do
ğu’nun
Oryantalis
t bakış aç
ısıyla
da en dik
kat çeken
limanı
İstanbul’d
a başlayıp
; Adana,
Beyrut, M
arsilya lim
anlarında
yoğunlaş
ıp algıda
Doğu’ya
olabilecek
en uzak y
erlerden
birinde Pa
ris’te son
lanıyor.
Kahraman
ımız İsyan
öyle
doğal, öy
le sahici b
ir tonda
anlatıyor
ki başında
n geçenle
Dostoyev
ri
sky karak
terleriyle
boy ölçüş
ecek bir ş
ekilde can
lanıyor ön
ümüzde.
A
şkında,
davasınd
a ve aile
ilişkilerind
arafta ka
e
lmış, Batı
mentalitesiyle ya
şamaya ç
alışırken
Doğu’da
ezilmiş bir
a
damdan
bahsediy
oruz bu k
itapta. Ad
da hayat
ı
ı da İSYAN
olan…
ARALIK 2015 47

Benzer belgeler

Nisan 2014 - Perpa Dergisi

Nisan 2014 - Perpa Dergisi Her ayın ilk çarşambası yapılan geleneksel öğle yemeklerimiz Ocak ayında Ebruli Restaurant’ta, Şubat ayında da Sera Restaurant’ta, yapıldı. Dernek üyelerimizi ve tüm Perpalıları her ayın ilk çarş...

Detaylı

Perpa Haber Gazetesi

Perpa Haber Gazetesi İstanbul Tel: 0212 320 08 09 - e-mail:[email protected]

Detaylı