izlanda`da türkler

Transkript

izlanda`da türkler
İZLANDA'DA TÜRKLER
Bernard
Lewis
Şimalî A f r i k a korsanları, asırlar b o y u n c a daha ziyade çekdirilerle
iş görmüşlerdir. Bu gemiler, t e d a r i k i ve muhafazası güç olan yüzler­
ce kürekçiye ihtiyaç gösterdiğinden, ç o k masraflı oluyor, kürekçiler
için fazla m i k d a r d a y i y e c e k ve içecek yüklemek m e c b u r i y e t i n d e n d o ­
layı faaliyet sahaları da m a h d u t kalıyordu. Bundan başka, bu cins ge­
miler, A k d e n i z ' i n s a k i n sularına g ö r e yapılmış oiup e n g i n okyanusun
şiddetli fırtınalarına mukavemet edecek şekilde değildiler.
Bununla beraber, X V I I . asrın başlarındaki değişiklikler neticesinde
korsanlar, f a a l i y e t j s a h a l a n n ı genişlettiler. İngiltere kraliçesi Elizabeth'in
1603'de v u k u b u l a n ölümünden sonra, K r a l James I . İspanya ile sulh
aktetmiş ve 1604 muahedesiyle, i k i memleket arasında cereyan eden
deniz muharebeleri, aynı zamanda, İspanya ile H o l a n d a arasındaki ç a r ­
pışmalar da nihayet bulmuş ve 1609'da İspanya, Danimarka'nın i s t i k ­
lâlini nihayet tanımağa mecbur kalmıştı. İspanya'ya karşı harplerde mü­
h i m bir r o l oynıyan İngiliz ve Danimarkalı korsanlar, lüzumsuz olmak
şöyle d u r s u n , şimdi zararlı b i r e r unsur haline ğelmişti ve b u n d a n d o ­
layı İngiltere ile diğer g a r p hükümetler tarafından milletler arası tica­
r e t i himaye için k o r s a n l a r a karşı 'gittikçe [şiddetini artıran t e d b i r l e r
almağa başlanmıştı.
K e n d i m e m l e k e t l e r i n d e m e s l e k l e r i n i n t a t b i k i için şartların gittikçe
fenalaştığını gören b i r ç o k korsanlar, Şimalî A f r i k a sahillerine kaçtı­
lar v e orada hüsnükabul gördüler. Dört köşe yelkenli gemilerle o k y a ­
nuslarda seyretmeğe alışık olan İngiliz ve D a n i m a r k a ' ! ; korsanlar, bu
gemileri Şimalî A f r i k a sakinlerine tanıttılar ve onların nasıl inşa ve is­
t i m a l edildiğini öğrettiler. Korsanlar, bu yelkenlilerin çekdirilerden d a ­
ha istifadeli bulunduğunu derhal k a v r a y a r a k , az zaman içinde bu y e n i
gemileri k u l l a n m a k ve onlarla harb etmekte usta oldular ve çok g e ç ­
meden büyük ve k u v v e t l i f i l o l a r l a Şimalî A f r i k a ' d a n kalkıp Cebelitarık'ı g e ç e r e k Mader, i n g i l t e r e ve İrlanda g i b i uzak y e r l e r i vurmağa b a ş -
Bernard
Lewis
ladılar. Korsanların en cüretkârane maceraları, şüphesiz, 1627 senesin­
d e İzlanda'ya yaptıkları a k ı n d ı r .
Bu sefer hakkında malûmat veren neşriyatın i l k i , h r i s t i y a h esirle­
r i n i n f i d y e - i necatı işini halletmek üzere 1634 senesinde Şimalî A f r i k a '
ya giden Fransız papazı Pierre Dan tarafından yapılmıştır. Pierre Dan,
Şimalî A f r i k a korsanlarına a i d olup 1637'de neşredilen eserinde Ceza­
y i r korsanlarının 1627'de İzlanda'ya yaptıkları bir akını hulâsaten an­
latmıştır. Müellifin dediğine g ö r e , bu akın üç gemi ile yapılmış ve as­
len A l m a n olup C o m e Murat adıyla tanınan b i r muhtedi tarafından
idare edilmiştir. Korsanlar İzlanda sahillerinin muhtelif yerlerine b i r çok
hücumlarda bulunarak 400 esir a l m ı ş t ı r .
1
3
Diğer b i r Fransız eseri de 1642 tarihine tetabük etmektedir. Mez­
kûr senede Sieur Emmanuel d ' A r a n d a , esaretten fidye v e r m e k sure­
t i y l e k u r t u l u p Cezayir'den ayrılacağı sırada yanına g e n ç b i r " T ü r k »
yaklaşmış ve kendisine Danimarka'nın M a d r i d sefirine b i r mektup g ö ­
türmesini rica etmiş. Bu g a r i p ricadan şaşıran d ' A r a n d a , adamı isticv a p etmiş ve onun muhtedi bir İzlanda'lı olduğunu anlamış. Bu ada­
mın dediğine g ö r e : " C e z a y i r korsanları île uzun seferlerde bulunduğu
halde hiç b i r mükâfat kazanmamış olan İzlandalı bir muhtedi, bir kaç
sene evvel, korsanların reisine, İzlanda'ya bir sefer yapmağı teklif et­
mişti». Bunun üzerine sefer yapılmış ve 800 esir alınmıştır k i bunların
çoğu halâ fidyelerine b e k l e m e k t e d i r .
3
Cezayir korsanlarının İzlanda seferi zamanına a i d g a r p k a y n a k l a ­
rında mevcud malûmat, bildiğime g ö r e , bu i k i kısa ve mütenakız h i ­
kâyeden İbarettir. Bununla beraber, gerek İzlandalılar ve gerek o za­
man İzlanda'nın hâkimi bulunan Danimarkalılar böyle fevkalâde bir ha­
d i s e y i meskût geçmemişlerdir. F i l v a k i , İzlanda ve D a n i m a r k a d i l l e r i n ­
de, şimal milletleri ve bütün A v r u p a Hristiyânları tarafından Berberistan K o r s a n l a r ı ( B a r b a ı y Corsairs) denilen Türklerin akınlarına aid kül­
liyetli ve mühim m a t e r y e l m e v c u t t u r . Bu meseleye dair i l k neşredilen
r i v a y e t , Vestmann takım adalarından H e i m a e y ' l i olup korsanların eline
1 Bak : S . L a n a - Pool, The
rorh, Şimalî
Afrika'da
2 Pierre D a n ,
276.
Türkler,
Histoire
Barbarg
Corsairs,
London, 1880,
İstanbul 1937, I , s. 174.
de Barbarie
et de ees
pp. 228. f i A z i z S a -
.
Paris 1637,
Corsaires,
L i v . I I I , p.
" E n 1627 trois vaisseau* d A l g e r , conduits par un R e n é g a t A l l e m a n d , nommé Como
Murat, furent si hardis que d ' a l l e r jusques en Danuemarc,
ou
prenant terre eu l'Isle
d'Island, ils enlevèrent plusieurs messages escertez l ' u n de l ' a u t r e , et firent esclaves
quatre cens personnes
(Amsterdam,
3
368 - 72.
1684)
qu' ils emmenèrent,,. Bu kitııbın D a n i m a r k a diline tercümesinde
reisin adı K u r e Murat olarak y a n l ı d ı r .
Emmanuel d' A r a n d a , Relation
de ta Captivité,
4 th édition, L e y d e n , 1671,
pp.
-
İzlanda'da
Türkler
düşerek Cezayir'e gönderilen Olaf Egilsson adlı b i r İzlanda papazının
hikâyesidir. Bu papaz, C e z a y i r ' d e kisa b i r zaman alıkonulduktan son­
ra, esirlerin fidyesi hakkında müzakere etmek üzere, k e n d i n i esir
edenler tarafından D a n i m a r k a payitahtı K o p e r h e g ' a gönderilmişti. Esa­
retinden 6 Temmuz 1628 senesinde vatanına avdetine kadar geçirdiği
m a c e r l a n n D a n i m a r k a diline çevrilmiş hikâyesi, i l k defa olarak 1641 d e
neşredilmiştir . Bu eserin İzlanda d i l i n d e k i metni ise Klâus Eyjolfsson'un o asra a i d kısa b i r h i k a y e s i y l e b i r l i k t e ancak 1852'de R e y k j a v i k '
de t a b ' e d i l m i ş t i r . Muasır ve e h e m m i y e t l i k a y r a k l a r d a n b i r diğeri
Björn Jonsson'un (1574- 1655) Tyrkjarânssaga
adlı k i t a p olup 1866'da
b a s ı l m ı ş t ı r . 1643'de yazılan bu k i t a b a yukarıda z i k r edilen i k i m e t i n
esas teşkil etmiş ve buna C e z a y i j ' d e k i esirlerin mektupları, f i d y e ile
kurtulanların r i v a y e t l e r i ve artık mevcut olmayan bazı yazılı k a y n a k ­
lar ilâve edilmiştir. Bu v e k a y i hakkında ter.kidli b i r inceleme, İzlandalı
İlim adamı Sigfus B l ö r d a l tarafından Danimarka lisanında olarak 1899'
da n e ş r e d i l d i . Bu eser, o zaman elde m e v c u d m a t b u k a y n a k l a r d a n
başka, i z l a n d a ve Danimarkalı esirlerin henüz yazma halinde muhtelif
k o l l e k s i y o n i a r d a b u l u n a n gayrımatbu' mektuplarına ve diğer bazı k a y d larına istinad eder. N i h a y e t , 1906- 1909 senelerinde İzlandalı âlimler­
den bir diğeri, Jdn T h o r k e l s s o r , sefere a i d malûm kaynakların hepsi­
ni i h t i v a eden bir cilt m e t i n neşretti. Müellif bu eserde akının başlan­
gıcı, seyri ve neticeleri hakkında mufassal bir medhalden sonra, sefe­
re a i d e l d e m e v c u d o n i k i muhtelif.kıssar.ın tenkidli metnini vermiştir,
Bunları, esir mektuplarından başka, f i d y e y e dair müzakereleri, Ceza­
y i r ' d e bulunan İzlandalı esirleı hakkında yazılmış raporları, f i d y e pa­
rası t o p l a m a ğ a a i d meseleleri tanzim etmeğe matuf muhabereleri m u h ­
tevi diğer vesikalar takib e t m e k t e d i r . K i t a p , korsan akınına dair man­
zumeler faslı ile nihayet b u l u r .
4
6
5
7
8
İzlanda
*
O l u f E i g i l s s e n , En
og Omgang
B
akınının
ete.
hikâyesi
Kari
Cophenagen,
Olafr E g i l s s o n , Litil
20 H a z i r a n 1627' de başlar. Bu esnada
Berelninğ
om de
Tyrkiske
Söröv
eres
Tgrltfcnt
arid 1627.
Önde
Medfari
1641.
Sega
umm
herhlaup
R e y k j a v i k , i 852
Müellif adının D a n i m a r k a ve İzlanda lisanlarındaki şekillerinin farkı dikkat edilecek bir
noktadır.
6
Bjö'rn Joosson,
1
Sigfus Blöndal, De A l g i e r s k e S ö r ö v e r e s T o g tİl Island aar 1627,
Tyrkjaranssaga,
Copbenagen, 1 8 9 8 - 9 , pp. 193 - 208. Bu
R e y k j a v i k , 1866.
mükemmel
makale,
burada
Nord
verilen
og
Syd,
malûmata
esas teşkil eder.
8
Jon Thorltelsson (ed.)
Tyrkjaranid
a islandi
1627, SÖgufjelag n e ş r i y a t ı , Rykja--
vik, 1906 • 9. Hücuma aid kısa bir m a l û m a t Knut Gjerset'in History
1923,
p p . 3 1 9 - 3 2 0 ' de bulunur.
of İceland,
London
280
Barnard
Lewis
İzlanda'nın g a r p sahilinin en cenubî kısmı olan Rykjanes'de güney k ı s ­
mındaki küçük G r i n d a v i k ' e b i r Cezayir korsan gemisi geldi ve k o r ­
sanlar b u sahilde k a r a y a "çıktılar. Akının i l k safhaları hakkında k a f i
malûmata sahip değiliz. A v d e t eden İzlandalı esirler, b u akına önayak
olanın Paul adı i!e z i k r e t t i k l e r i bir Danimarkalı esir olduğunu söyle­
mişlerdir. Bu a d a m , serbest bırakılmak v a a d i m u k a b i l i n d e k o r s a n l a r a ,
ç o k i y i tanıdığı Şimal denizine a i d malûmat vermiş ve akına bizzat i ş ­
t i r a k eylemiştir. Bu adamın d ' A r a n d a tarafından z i k r edilen İzlandalı
muhtedİ olması muhtemeldir.
İzlanda raporlarına nazaran, akın onikİ g e m i ile başlamış, fakat
b u n l a r d a n yalnız dördü İzlanda'ya varabilmiştir. D i ğ e r gemiler i h t i m a l
i n g i l t e r e ' y e gitmiştir. Seferin başında bulunan M u r a t Reis adlı kimse,
C e r m e n ve Flaman ( = Dutch) muhtedisi olarak gösterilmektedir. 8 u ada­
mın daha ziyade Flaman olması daha makul g ö r ü l ü y o r ve i k i tavsif a r a ­
sında b i r tezad görmeğe lüzum y o k t u r . Zira C e r m e n ( T y d s k ) adı o zaman
daha ziyade müphem b i r mana ifade e d i y o r ve b u isim Danimarkalılara
da v e r i l i y o r d u . Sefere iştirak edenlerin mütebakisi kısmen Türklerden ve
kısmen muhtediler ve köle olarak istihdam edilen esirlerden t e r e k k ü b
e d i y o r d u . Olaf Egilsson k e n d i n i esir edenler hakkında Du malûmatı
vermiştir. Olaf'ın, bu korkunç k o r s a n l a r ı n d a "tıpkı diğer insanlar g i b i "
olduğuna safdilâne hayret göstermesi ve kötü hareketlerin muhtediler
tarafından yapıldığını k a y d etmesi o k u y u c u n u n d i k k a t i n i çekecektir.
Olaf b u hususta şöyle d i y o r : " B u kötü insanların çehreleri ve kı­
y a f e t l e r i hakkında b i r a z malûmat vereceğim. Bunlar tıpkı diğer insan­
lar g i b i o l u p boyları b i r b i r i n d e n farklı i d i . Bazılarının r e n g i beyaz, b a ­
zıları k o y u esmerdi. İçlerinden bir kısmı Türk değil, Norveçli, D a n i ­
markalı, A l m a n ve İngiliz g i b i muhtelif milletlere mensuptu. İçlerinde
dinlerine sadık kalanlar esir düştükleri zamanki kıyafetlerini m u h a f a z a
etmişlerdi. En tehlikeli ve ağır işlere koşulan bıı insanlara, h i z m e t l e r i
m u k a b i l i n d e d a y a k atılırdı. Türkler ( = Müslümanlar ) ın kâffesi, bazı­
ları k a y t a n , bazıları sırma veya İpîk şîritle süslü uzun kırmızı serpuş­
l a r giyiyorlardı. Sırtlarında uzun entariler vardı. Bunlar çok bol o l d u ­
ğundan, eteklerini hallerindeki kemerlere s o k a r l a r d ı . Donları y e l k e n Bezinden olup, ç o ğ u çıplak ayaklarına nalçalı yemeni geçirmişlerdi. Si­
y a h saçlı İdiler, sakallarını tıraş edip yalnız bıyık bırakmışlardı. H a k i ­
kî Türklerin tavır ve hareketleri, diğer milletlerden, tâbir caizse, hiç
farklı değildi d i y e b i l i r i m . Muhtediler, kılık kıyafet bakımından T ü r k l e ­
r i n aynı idiler. A d a m öldüren, döven, işkence eden ve her türlü fena­
lığı irtikâb edenler de asıl bunlardı " .
D
9
En
Kort
Bcretning,
p p . 19 - 20.
İzlanda'da
Türkler
281
K o r s a n filosu İzlanda'ya yaklaşırken şiddetli b i r fırtınaya tutulup
-dağıldı. F i l o d a n ayrılan b i r g e m i 20 Haziranda tek başına Grindavİk'eyanaştı. L i m a n d a b i r D a n i m a r k a t ü c c a r gemisi b u l u n u y o r d u . K o r s a n ­
lar, k e n d i l e r i n e , balina avcısı süsü vererek b u hile sayesinde D a n i m a r ­
k a g e m i s i n i k o l a y c a ele geçirdiler ve sahile yaptıkları b i r hücümden
sonra ganimetler ve esirlerle uzaklaşıp gittiler. Y o l d a rasladıklan d i ­
ğer bir D a n i m a r k a gemisine yanaşıp g e m i y i yakaladılar ve içine k e n ­
dilerinden mürettebat yerleştirdiler. Gemilerden b i r i n i , esir ve g a n i ­
metle Cezayir'e gönderdiler. Diğer i k i gemi Faxa Bay istikametinde
İzlanda'nın g a r p sahiline d o ğ r u y e l k e n açtı.
Bu akının h a b e r i süratle intişar etmiş ve büyük b i r telaş husule
getirmişti. Halkı ikaz için hususî t e r t i b a t l a verilen işaret üzerine insan­
lar ve gemiler Bessastadir'de toplandı. R y k j a v i k ' e bir k a ç m i l mesafe­
de Seila adlı küçük b i r k ö y d e bulunan bu kasaba, Danimarka'nın İz­
l a n d a valisinin oturduğu y e r d i . Bu y e r bilâhare X V I I . asırda idare mer­
kezi olmuştur. H i n d i s t a n ' a seyahatleri ile tanınmış meşhur İzlandalı
seyyah Jon Olafsson, t a m b u sırada, birkaç Fransızla beraber Bessastadir'e gelmiş b u l u n u y o r d u . Bu zatın oğlu Olaf Jonsson tarafından
yazılan b i y o g r a f i s i n d e korsanların Bessastadİr'e gelişlerine d a i r şu ma­
lûmat m e v c u t t u r .
" J o n Olafsson'a seyahati g e r i bırakarak vaziyetin tavazzuhuna
k a d a r beklemesi emredilmişti. V a l i , herkesin müdafaaya amade b u l u n ­
masını ve gösterilen y e r l e r i işgal etmesini, Jon Olafsson iie Fransız­
ların da kalede k a l u p topları ateşlemeğe hazır b i r vaziyette olmala­
rını bildirmişti. Bizzat vali ile adamları ve bir ç o k İzlandalılar, el­
lerinde uzun değnekler, eğerleri tunçla kaplı atlara binerek öteye
b e r i y e koşuyorlardı. Eğerler güneşte parladıkça, süvariler, zırhlı i n ­
sanları andırıyordu. .
K a r a d a müdafaa tertibatı alındıktan sonradır k i k o r s a n gemileri
limana yaklaşmağa başladılar. L i m a n d a k i sefinelerde ve kalede b u l u ­
nanlar b u n u g ö r ü n c e b i r kaç salvo savurdular. K o r s a n l a r d a aynı şe­
k i l d e mukabele ettİİer. T a m bu sırada, Allah'ın i n a y e t i y l e , sular cezir
haline gelerek çekildiğinden i k i korsan gemisinden b i r i k a r a y a o t u r d u .
Korsanların esir ettikleri insanlarla g a n i m e t l e r i n büyük bir kısmı b u
gemide i d i . D i ğ e r g e m i d e k i korsanlar b u vaziyeti g ö r ü n c e k a r a y a o t u ­
r a n g e m i y i hafifletmek için insanları ve malları kendi gemilerine taşımak
üzere, her i k i gemiden sandal i n d i r d i l e r . Aynı zamanda, Danimarka
gemisinden istiğnam etmiş oldukları bal, y a ğ ve sair sulu maddelerle
d o l u ağır fıçıları denize atıyorlardı. B i r ç o ğ u sahile sürüklenen fıçıla­
rın üzerinde SkutilsfjÖrd t a c i r l e r i n d e n B o g i Nielsson'un markası vardı.
282
Bernard
Lewis
Jon Olafsson bu m a r k a j ı tanıyarak Skutilsfjörd limanına mensup b i r
g e m i n i n korsanlar eline düşmüş olduğunu anladı. Korsanlar suyun için­
de çırpınıp, insanları b i r gemiden diğerine n a k l e d e r l e r k e n , D a n i m a r k a ­
lılar, gerek kendi gemilerinden ve gerek kaleden, heyhat k i ateşi kestiler.
İzlandalılar ise, korsanların bu müşkül vaziyetleri esnasında mümkün
olduğu k a d a r fazla ateş etmek arzusunda idiler; fakat buna m u v a f f a k
olamadıkları için
k o r s a n gemisi, suların yükselmesi sayesinde yüzdürüimüştür. Her i k i g e m i Seila'dan uzaklaşarak gerisi g e r i y e cenup sa­
h i l l e r i n i tâkib ederek çekildiler ve Haziranda V e s t m a n n adalarına gelip
oralarını yağma ettikleri zamana kadar ortada görünmediler. K o r s a n
gemilerinin Seila'ya gelişi, İzlanda parlamentosu ( A l t h i n g ) nun içtimaa
b a ş l ı y a c a ğ ı sıralara tesadüf ettiğinden, ortalığı istilâ eden dehşet d o l a yısiyle, vali de, Bessastadir'de bulunan diğer kimseler de o yaz par­
lamentoya gelemediler^
, 0
11
V e s t m a n n adalarına geldiğini söylediğimiz gemiler, h a k i k a t t e , Bessastadir'e gelen gemiler değildi. Seila'dan hareket edenler diğer ge­
m i l e r i beklemeden, beraberlerinde 15 İzlandalı ve adedi meçhul D a n i ­
markalı esirle Cezayir'e dönmüştü. Aynı zamanda diğer i k i gemi şark
sahillerine doğru ilerlemekte i d i . Bunlar 5 T e m m u z d a dört sandalla
Berutfjörd'a çıkarak 13 Temmuzda ganimet ve esirle dönmüş ve
daha bir kaç ufak hücumdan sonra korsanlar 110 esir alıp cenup
istikametine teveccüh etmişlerdi. Bunlar cenup sahillerinde dördün­
cü g e m i y e raslıyarak onunla beraber Vestmann adalarına doğru
ilerlediler. Y o l d a rasladıkları bir İngiliz balıkçı gemisinin kaptanını,
K a u p s t a d limanının tehlikeli geçidi İçin klavuz vermesi hususunda
t a z y i k ettiler.
Vestmann adaları İzlanda'nın dört m i l cenubunda küçük b i r takım­
adadır. Bunların ancak en büyüğü olan Heimaey meskûndur ve bu
ada asrın i l k senelerinde İspanyol ve İngiliz korsanlarının taarruzuna
maruz kalmıştır. Cezayir korsanlarının yaklaştığı haberi ada sakinlerine
ulaşmıştır. İzlanda kaynaklarında, Türk'lerin pençeli, ağızlarından ateş
v e kükürt püsküren, alınlarında, göğüslerinde ve diz k apaklarında ile­
r i y e uzanmış bıçaklar bulunan mahlûklar olduğuna d a i r g a r i p r i v a y e t ­
ler vardır. İzlandalılar, korsanların geldiği h a b e r i üzerine, D a n i m a r k a ­
lılara a i d ticarethane etrafında süratle müdafaa tertibatı aldılar.
M Diğer bazı izlanda kaynakları, Danimarka'lı vali Holger Roseukrands'ın bu hu­
s u s t a k i kayıtsızlığını şiddetle tenkid etmektedir.
1 ]
The
Life
of the Icelander
Jon
Olafsson,
D r . Sigfus
t e r c ü m e eden Dame Bertha Philpotto, II, London, 1932,
kitap, orijinal kaynakların yegâne tercümesidir.
Blöndal'ın
pp. 2 a 8 - ö .
neşriyatından
Bildiğime güre,
bu
İalanda'da
Türkler
2S3
16 Temmuz sabahı, üç geminin adaya yaklaştığı görüldü. Bütün
. hazırlıklara' rağmen ciddî bir mukavemet gösterilemedi. Korsanlar ka­
raya üç büyük müfreze çıkardılar ve büyük m i k d a r d a ganimet ve esir
aldıktan başka, l i m a n d a yakaladıkları Krabbe adlı D a n i m a r k a t i c a r e t
gemisinde esirleri d o l d u r u p o n u kendilerinden mürekkep mürettebata
t e v d i ettiler. K o r s a n f i l o s u veda selâmı makamında dokuz pare t o p at­
tıktan sonra 242 esirle uzaklaşıp g i t t i l e r ,
Korsanların Cezayir'e dönüş seyyahatı, Heimaey'de yakalanmış esir
papaz Olaf Egilsson tarafından canlı b i r surette hikâye edilmiştir. H a ­
v a fena olduğundan, Krabbe diğer g e m i l e r d e n ayrılmak m e c b u r i y e t i n ­
de kalmış ve b i r hafta tek başına seyyahat etmiştir. Krabbe*deki esir­
lerin sayısı^ mürettebatın b i r kaç misli i d i . Bunlar, isyan ederek g e m i ­
y i ele geçirmek üzere plan tasarlamışlar, f a k a t b u plan meydana çık­
tığından teşebbüs a k i m kalmıştır.
Esirler arasında bulunan b i r Danimarkalı, kendi m i l l e t i n d e n olan
muhtedi Paul ile konuşarak, şüphesiz kendine ehemmiyet v e r d i r m e k
için, ona, b i r k e d i öldürmek için k a ç fare lâzım olduğunu sormuş,
Paul de bu sualden ne kast edildiğini anlıyarak korsanları ikaz etmiş.
Esirier, Krabbe'ma diğer gemilerle buluşmasına kadar zincire vurulmuş.
Olaf Egilsson, seyyahat e s n a s ı n d a esirlere i y i muamele edildiğini s ö y ­
leyerek, Türkler kendileri yalnız su içtikleri halde esirlerine b i r a , mead,
brandg g i b i içkiler v e r d i k l e r i n i k a y d e d i y o r .
Esirler, gemilerin alt anbarlarında yerleştirilmişti. Olaf Egilsson
d i y o r k i : * Burası karanlık olduğundan, gece gündüz k a n d i l yanıyor
ve her akşam bize y i y e c e k hazırlanıyordu, ve yemek zabitlerin k e n d i
kamaralarında y e d i k l e r i yemeğin aynı o l u y o r d u . Vestmann adasındaki
" ticarethaneden iğtinam edilen i k i v a r i l b i r a ve mead, tükeninceye k a ­
dar bize verilmiştir. K o r s a n l a r , ticarethanelerdeki bütün içkileri imha
etmişlerdir. Brandg de yalnız sabahları v e r i l i y o r d u . Türkler sudan b a ş ­
k a b i r içki kullanmazlar >.
1 2
K o r s a n Gemileri, 12 A ğ u s t o s d a Cezayir'e muvasalat etti v e esirler
b u r a d a satıldı. Olaf Egilsson, f i d y e işini tanzim etmek için Kopenhag'a
izam edilmiş ve o r a d a f i d y e için p a ı a t o p l a m a k üzere büyük b i r
g a y r e t gösterilmiştir. 1635 senesine a i d bir vesikada 31 erkek ve 39
kadının esarette kaldığını, müteakip seneye aid b i r vesikada ise 34
kişinin f i d y e v e r i l m e k suretiyle kurtarıldığı kaydı m e v c u d b u l u n m a k ­
tadır. Emmanuel d ' A r a n d a ' n ı n şehadetine g ö r e bir kısım esirler 1642'
de halâ A f r i k a ' d a b u l u n m a k t a i d i . Esirlerden en az i k i s i k e n d i arzuEn
Kart
Beretning,
p , 22,
Bernard
2S4
Lewis
l a n ile Cezayir'de kalmış ve korsanlara katılmışlardır. Bunlardan biri
olan Jon Asbjarnarsson, Cezayir Dayısı'nın sarayında mühim bîr
mevkiye yükselmiş, diğeri, Jon Jonsson Vestmann ise, korsan kaptanla­
rından biri olmuştur.
Bu adam, bir ç o k maceralar geçirdikten sonra nihayet A v r u p a ' y a
dönmüş ve Kopenhag: şehrinde vefat e t m i ş t i r .
13
Çeviran : H. D.
13 Blöndal, gast, ger,
pp. 207-8.
Andrea&yan

Benzer belgeler