Telefonlar YORGUN

Transkript

Telefonlar YORGUN
Telefonlar YORGUN...
- Bakan Yıldırım’dan yıldırım gibi “özlü” sözler
- Manisa 4. Asliye Ceza’dan insan hakları ve Anayasa dersi…
- “Telefon Ablukası” ile “Gazze Ablukası” arasındaki on benzerlik…
RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı
Başlıktaki “telefonlar yorgun” sözü, 70’li, 80’li yıllarda telefon dinlenmesine karşın,
gazetecilerin birbirlerini sıkça uyardıkları
kodlu
bir uyarıydı.
Telefonların dinlenmesine ilişkin en veciz ve özlü söz Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan
geldi, geçen hafta.
Binali Yıldırım, Meclis Genel Kurulu’nda, telefon dinleme olaylarıyla ilgili eleştirileri
yanıtlarken, gayet
“özlü bir medya kazası” işledi. Yıldırı
m
,
1/6
Telefonlar YORGUN...
şöyle diyordu;
"Eğer yanlış işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın, istediğiniz kadar konuşun!"
Bakanın, Anayasa ile güvence altında bulunan bir özgürlüğü nasıl algıladığı herkesi hayrete
düşürdü.
Hürriyet Gazetesi yazarlarından Mehmet Yılmaz, köşesinde Yıldırım’ın bu sözlerini şöyle
değerlendiriyordu;
“Sorunun, temel kişilik hakları ve haberleşme özgürlüğü ile ilgili olduğunu, yanlış işler
yapmıyor olsak bile iletişimimizin gizliliğini koruma hakkımız bulunduğunu ona ne
yapsak da anlatabilsek, bilemiyorum.
Medeni ülkelerde, vatandaşa suçlu gözüyle bakılmaz.
Suç işlediğine ilişkin çok ciddi ve elle tutulur kanıtlar var ise ancak mahkeme kararıyla
temel kişilik hakları görmezden gelinebilir: Telefonu dinlenir, haberleşmesi izlenir,
kimlerle düşüp kalktığı takip edilir.
Güçlü bir kanıt yok ise bunların hiçbirini yapamazsınız.”
2/6
Telefonlar YORGUN...
Başbakan’ın Davos’ta estirdiği fırtınanın gölgesinde kalan bu özlü sözlü medya kazasının
işlendiği hafta,
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı iptal
kararı
dikkat çekiciydi.
İktidar adına telefon dinlemeleri yaptığı öne sürülen Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın
“Başbakan tarafından atanması”
ve
“TİB’in denetiminin Başbakan’ın özel yetkilendireceği kişi veya komisyon tarafından
yapılmasını”
öngören
kanun hükmü iptal
edildi.
Böylelikle, hükümetin elinden “dinleme kozu” alınmaya çalışılıyor.
Dahası Anayasa Mahkemesi, Manisa 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin telefon dinlemelere
ilişkin
esasları
düzenleyen
Cez
a Muhakemesi Kanunu
’ndaki (CMK) düzenlemelerin
iptal edilmesi
istemini ise
esastan görüşmeye
karar verdi.
3/6
Telefonlar YORGUN...
Manisa 4. Asliye Mahkemesi’nin başvurusundaki bir ifade, Ulaştırma Bakanı’nın kulağına
küpe
olacak nitelikte.
Mahkeme, bir oto hırsızlığı davasında önüne klasör dolusu dinleme kaydı konulduğuna
dikkat çekerek,
MK
’daki düzenlemelere şu itirazları yöneltiyor;
C
“Dinlemeler, istisnai olmaktan çıkıp genel kural haline getirildi. Suçla ilgisi olmayan
kişiler bile dinleniyor. Yasa, bu yetkinin “ömrün sonuna kadar uzatılmasına” imkan veriyor.
AİHS’ye aykırı. Bu paranoya, Biri Bizi Gözetliyor fobisi içinde bir toplum yaratıyor.”
SONUÇ
Gazeteciler için dinlenme, normal vatandaşlardan daha vahim bir durumdur.
Çünkü, gazetecinin en önemli haber kaynağı ve silahı telefonudur.
4/6
Telefonlar YORGUN...
Bu “telefonu” ablukaya alınırsa, ortaya “doğru haber” çıkması zorlaşır.
Haber kaynakları doğru konuşamaz, gazeteci de “doğru haberi” bulup ortaya koyamaz.
Telefonlar üzerinde yaratılan “sanal abluka”yı, Gazze’de İsrail yönetiminin gazetecilere
uyguladığı abluka
ile kıyaslamak mümkün.
Nitekim, Hürriyet yazarı Yalçın Doğan, Pazar ekindeki yazısında, İsrail’in gazeteci ablukasını,
Vietnam Savaşı ile
karşılaştırıyor;
“70’li yıllarda Amerika Vietnam’da savaşırken, gazeteciler özgürce haber yazıyor. Orada
olup bitenleri, bütün çıplaklığı ile anlatıyor. Bu haberler, Amerika’da Vietnam karşıtı akımı
doğuruyor. O akım, daha sonra dünyada dalgalanıyor. Vietnam’da Amerika savaş
suçlusu o haberler sayesinde. Aradan kırk yıl geçiyor, Amerika Vietnam için hala sanık
sandalyesinde.”
5/6
Telefonlar YORGUN...
İsrail, Amerika’nın Vietnam’dan çıkardığı ders sayesinde Gazze’ye hiçbir basın
mensubunu
sokmuyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığı’nda kurulan medya merkezinde, dünyanın dört bir yanından gelen
gazetecilere,
çay, kahve ve pasta servisiyle medya “gerçek”ten uza
k
t
utuluyor.
Yalçın Doğan, bu durumu şöyle ifade ediyor;
“Her zaman hele savaşta en tehlikeli silah, doğru haber. Gazetecilere abluka onun için.
Haber saptırmak ve saklamak onun için.”
“Telefon ablukası” ile “Gazze ablukası”nın yarattığı havanın benzerliğini ise Mehmet Yılmaz
’ın
Cuma
günkü yazısından aktararak bitirelim;
“Bunları yazdığım için şahsımın ve yakınlarımın telefonlarının nasıl taciz edileceğini de
tahmin ediyorum.”
6/6

Benzer belgeler