küresel ücret - İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi

Transkript

küresel ücret - İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi
T
E
R
C
Ü
L
E
KÜRES
9
0
/
8
0
0
2
U
R
RAPO ve toplu pazarlık:
Asgari ücretler
a doğru
Politika uyumun
Global Wage Report
2008/09
Minimum wages and collective
bargaining: Towards policy coherence
Kriz Dönemlerinde Ücretler Politikası
ILO - Cenevre
Not: ILO ile İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi arasında imzalanan protokole göre bu raporun Türkçeye çevirisi Üniversite tarafından yapılmış ve öğrencilerin, işçilerin ve işverenlerin yararlanmaları için Üniversitenin web
sayfasında yayınlanmaktadır. Raporun yazılması, çoğaltılması ve diğer tüm hakları izne tabidir.
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Katkı sağlayanlar
Bu rapor ILO Sosyal Koruma Sektörü- Çalışanı Koruma Bölümü: Çalışma ve İşgücü Programlarının
Şartları tarafından hazırlanmıştır. Bu rapor Patrick Belser, Yongjan Hu, Nassul Kabunga, Sangheon
Lee, Manuela Tomei ve Daniel Vaughan-Whitehead’in takım çalışmasının ürünüdür. Patrick Belser baş
editördür. Charlottes Beauchamp basım ve yayın koordinatörüdür.
Özel destekler
Chang-Hee Lee ve John Ritchotte Çin de ve Kambodya daki minimum ücretler ve toplu pazarlık konusuna
ayrı ayrı katkı sağlamıştır.Ulusal uzmanlar ülke çapında arkaplan çalışmaları ve veri üretmişlerdir:
Ernesto Kritz (Arjantin), Claudia Dedecca
(Brezilya), Helia Henriquez (Şile), Rodolfo Tacsan Chen (Costa Rica), Carlos Salas
(Meksika), Jorge Bernedo Alvarado (Peru), Juan Manuel Rodriguez and Graciela
Mazzuchi (Uruguay); Charles Ackah (Ghana), Haroon Bhorat and Sumayya Goga
(Güney Africa), Godius Kahyarara ( Tanzanya); Wang Xia and Su
Hainan (Çin), Ganesh Chand (Fiji), Rayaprolu Nagaraj (Hindistan), Armida S. Alisjahbana
(Endonezya), Gunna Jung (Kore), Esther F. Guirao (Filipinler), Worawan
Chandoevwit (Tayland), Nguyen Thi Lan Huong (Vietnam).
Özel teşekkürler
Özel teşekkürlerimizi bu rapor için pahabiçilemez veriler sağlayan Panama daki ILO/SIAL ( Bilgi
Sistemi ve Çalışma Analizi) Mónica Castillo, Manuel Córdova, Rigoberto García Torres ve Bolívar Pino’
ya sunuyoruz. Ayrıca OECD ‘den Paul Swaim ‘e de ücret eşitsizliği konusunda sağladığı veriler için
özel teşekkürlerimizi sunuyoruz. Peter Peek ve takımı Küresel Çalışma Monitörü’ne gelişen ve geçiş
aşamasında olan 50 den fazla ülke için sundukları minimum ücret seviyeleri konusundaki verileri için
teşekkürlerimizi sunuyoruz. Eleştirmenlerimiz Edward Anderson ve Andres Marinakis’e de bu raporun
tüm kapsamı ve deneysel analizini geliştirmek için sağladıkları öneriler için teşekkür ediyoruz.
Diğer destekler
Raporun birçok farklı hazırlık aşamasında faydalı yorumlar edindiğimiz birçok insana; Peter Auer,
Philippe Egger, Lawrence Egulu, ChristineEvans-Klock, François Eyraud, Elaine Fultz, Susan Hayter,
Frank Hoffer, Jeff Johnson,
David Kucera, Malte Luebker, Adriana Mata-Greenwood, Alena Nesporova, Sten Toft
Petersen, Stephen Pursey, Catherine Saget and Sylvester Young teşekkür ediyoruz.
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Global Wage Report
2008/09
Minimum wages and collective
bargaining: Towards policy coherence
ILO ofisi Cenevre
İlk yayın: 2008
3
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
ÖNSÖZ
Ücretli istihdamı ve ücretler çalışma dünyasının merkezidir. Küresel işgücünün takriben yarısı bir ücret
için çalışır. Yaşama standartları ile ücretlilerin ve ailelerin geçimi ücretler düzeyine bağlıdır ve ücretlerin nasıl
ve ne zaman ayarlandığı ve ödendiği ile ilgilidir. Ücretler tüm harcamanın en önemli parçası ve ülkelerin
ekonomik performansındaki anahtar faktördür.
Uluslararası malların ve hizmetlerin mübadelesinde doğrudan ve dolaylı şekilde yer alan ve düşük, orta ve
yüksek gelirli ülkelerin karşılıklı artan dayanışması işgücünün aşırı genişlemesi, küreselleşmedeki tartışmanın
merkezine hemen ücretleri koymaktadır. Dünya çapında ücretler düzeyini ve eğilimler konusunda herkesin
kullanacağı verileri sağlamak ILO’nun sorumluluğundadır. Bu rapor, çok hızlı artışların olduğu birkaç ülkeden
ortalama büyümenin olduğu birçok ülke ve bölgenin, birkaç hızlı ücret artışı olan birkaç ülkeden normal
dağılımı olan diğer ülkelere kadar geniş çeşidini resimlemektedir.
Genel eğilim ücretlerin, önemli biçimde kişi başına GSYİH’dan yavaş bir adımda büyümesidir.
Verimlilikteki artış ile ücretlerdeki artış arasında bir aralık önererek ücretleri belirleyen milli gelirdeki payda
bir düşme ülkelerin çoğunluğunda ortaya çıkmıştır. Yine rapor, ücretlerin tüm ekonomik büyümeler kadar hızlı
artmadığı, düşmelerde daha hızlı yavaşladığını belirten kanıt ortaya koymaktadır. Eğer bu modeli, 2008 yılında
hızla yaygın hale gelmiş küresel kötüleşme takip etseydi, resesyon derinleşebilir ve iyileşme gecikebilirdi.
Çoğu ülkede tavan ücretlerde ücretlilerin büyük çoğunluğuna nazaran daha hızlı artış olduğundan ücret
eşitsizliğinde bir artışın olduğunu da göstermektedir. Toplu sözleşme kapsamında olan ülkelerde ücretler daha
dar dağılıma sahip olmaya meyillidir.
ILO, tüm ülkelerde adil bir küreselleşmenin sağlanması için aktif biçimde görev üstlenmektedir. ILO
Decent Work Agenda, dört temel üzerine oturan uygulamaya stratejik unsurlar sunmaktadır. Bunlar; çalışma
hakları, istihdam ve girişimin gelişmesi, sosyal koruma, sosyal diyalog ve üçlü danışmadır. Küreselleşmenin
ve açık ekonomilerle toplumların kabul edilmesi hasıladaki büyükçe adalete kritik biçimde dayanak
sağlamaktadır. Bu hakkaniyetin esas kabul edilmesi, çalışan erkeklerin ve kadınların ürettikleri refahtan adil
bir pay almalarına imkan sağlayacaktır.
Uluslar arası Çalışma Konferansı 2008 yılı Haziran ayında ‘Adil bir Küreselleşme İçin Sosyal Adalet ILO
Deklarasyonunu’ kabul etti. Burada dengeli ekonomik ve sosyal politikalar üretmek için ülkelere, işveren ve
4
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
işçi örgütlerine bazı kuralları hatırlatmakta ve bir yaklaşım sunmaktadır. Deklarasyon “tüm istihdam olanlara
asgari ücret ve koruma ihtiyacında olan herkese gelişmenin semerelerinden adil bir pay sağlayacak, ücretler,
gelirler ve diğer çalışma şartlarını öngören politikaları” desteklemektedir. Bu kuralları uygulamaya geçirmek
amacıyla ILO, pek çok ülkedeki bilgileri ve son gelişmeleri analiz ederek politika yapımcılarına ve sosyal
ortaklara sunmaktadır.
Bu raporda ulusal istatistik büroları, Çalışma bakanlıkları ve diğer kurumlar tarafından ILO’ya sunulan
veriler karşılaştırılmakta ve incelenmektedir. Ücretlerin bölüşümü, düzeyleri ve eğilimleri hakkındaki bilgi
ve verilerin alanı, dizilmesi ve karşılaştırılmasını geliştirmekte önemli çalışmalar vardır. ILO, bu çabayı
sürdürmek için ulusal, bölgesel ve küresel kuruluşlara destek olmaya hazırdır. Küreselleşmenin sosyal
boyutunu desteklemek yine, ekonomik büyümenin sosyal hasıla verilerinin toplanması ve üretilmesinde daha
çok kaynağın sağlanmasını da gerektirmektedir.
Böyle raporlar, ILO’nun son ulusal çalışma amaçlarını geliştirmektedir ve üyelerine yardım etmenin en
güzel yollarından biridir. Ücret politikaları ve verimlilik, ekonomik performans, fiyatlar ve ücretler arasındaki
ilişkiler konusundaki unsurlara teknik destek sağlamakta ILO’nun gücünü artıracaktır.
Juan Somavia
Genel Sekreter
5
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
İÇİNDEKİLER
Teşekkür................................................................................................................................................................................2
Önsöz....................................................................................................................................................................................4
İçindekiler.............................................................................................................................................................................6
Giriş......................................................................................................................................................................................8
I. BÖLÜM ÜCRETLERDE ANA EĞILIMLER 1995-2007
1. Genel Ekonomik Durum..................................................................................................................................................9
1.1. Güçlü Ekonomik Büyüme, Ancak Belirsiz Bir Görünüm............................................................................................9
1.2. Devam Eden Küresel Ekonomik Bütünleşme............................................................................................................11
Uluslararası Ticaret..............................................................................................................................................................11
Doğrudan Yabancı Yatırım..................................................................................................................................................12
İşgücü Göçü.........................................................................................................................................................................13
1.3. Enflasyon.....................................................................................................................................................................13
2. Toplam Ücretler...............................................................................................................................................................15
2.1. Tanımlar ve İstatistikler...............................................................................................................................................15
2.2. Ortalama Ücretler........................................................................................................................................................17
Ücretler ve Verimlilik..........................................................................................................................................................18
2.3 Ücret paylaşımındaki değişiklikler...............................................................................................................................24
3. Ücretlerin dağılımı.........................................................................................................................................................24
3.1 Ücret eşitsizliği konusu var mı?...................................................................................................................................24
3.2 Ücret eşitsizliğinde eğilimler........................................................................................................................................27
3.3.Ücret Eşitsizliği ve Ekonomik Gelişme.......................................................................................................................29
3.4. Ücret Eşitsizliği ve Cinsiyet........................................................................................................................................32
6
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
II. BÖLÜM ASGARİ ÜCRETLER VE TOPLU İŞ GÖRÜŞMELERİ
4. Son gelişmeler.................................................................................................................................................................36
4.1. Ücretlerin yeniden canlanması....................................................................................................................................36
4.2 Toplu sözleşme kapsamında gelişmelerin karşılaştırılması..........................................................................................38
5. Kurumların ücret çıktıları üzerindeketkileri....................................................................................................................41
5.1. Toplu pazarlık, verimlilik ve ücretler...........................................................................................................................41
5.2. Kurumlar ve ücret eşitsizliği .......................................................................................................................................43
5.3. Literatürden bulgular.................................................................................................................................................44
6. Uyumlu ücret politikaları hazırlanması........................................................................................................................45
6.1. Asgari ücretleri etkin ve iyi bir ücret tabanı olarak kullanma..................................................................................46
İyi bir ücret tabanı nedir?....................................................................................................................................................46
Asgari ücretlerin artırılması................................................................................................................................................48
Basitleştirme.......................................................................................................................................................................48
Uyumluluk, kapsam ve tutarlılık.........................................................................................................................................49
6.2 Asgari ücretlerle birlikte toplu pazarlığın desteklenmesi
Eşgüdümlü yaklaşımın desteklenmesi.................................................................................................................................51
Toplu pazarlığı harekete geçirmekte önlem örnekleri........................................................................................................53
Toplu pazarlığın izlenmesi ve toplu ücret istatistikleri........................................................................................................53
III. BÖLÜM ÖZET VE SONUÇLAR
7. Temel Bulgular ve Uygulamalar....................................................................................................................................55
8. Çıkan sonuçlar ve takip edilecek yol.............................................................................................................................56
Teknik Ek I: Ücret payı........................................................................................................................................................58
Teknik Ek II: Kurumlar ve eşitsizlik......................................................................................................................................5
7
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
GİRİŞ
1995 yılından beri dünya çapında ücretlerin seviyesi ve bölüşümünde ana eğilimler nelerdir? Bu ücret
eğilimlerini ekonomik büyüme ve küreselleşme nasıl etkilemiştir? Asgari ücretlerin ve toplu pazarlığın rolleri
nedir? ILO’nun bu ilk Küresel Ücret Raporunda ana sorulardan bazıları bunlardır.
Rapor üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, ortalama ücretler ve ücretlerin dağılımında ana
eğilimlerin bir özetini vermektedir. 1995-2007 döneminde ortalama ücretlerin kişi başına GSYİH’daki
büyümenin gerisinde kaldığını görüyoruz. Bunun anlamı, verimlilikteki artışların tamamen yüksek ücretlere
dönüşmediğinin göstergesidir. Yine ekonomik entegrasyonun büyümesi ile bilinen son dönemin ücretlere
giden GSYİH payında bir düşmenin olduğunu göstermektedir. Ücret alanlar arasında eşitsizlikte tümüyle bir
artış ve kadınlarla erkekler arasındaki ücret açığında yavaş azalmaların olduğunu belirtmektedir. Raporun
diğer bir özelliği, 2008 yılı küresel ücret artışı ve 2009 yılı tahminini sunmasıdır.
Bu dizinin her yeni yayınında, İkinci Bölüm özel bir konuya hasredilecektir. Bu yılın raporunda ücretleri
etkileyen iki temel kurum olan asgari ücretler ve toplu pazarlık ele alınmaktadır. İlk olarak bu kurumlar
hakkında bazı istatistikler verilmektedir. Asgari ücretin bir canlanması ve toplu pazarlığın kapsamındaki belge
değişikliklerini bu kurumlar tekit etmektedir. Daha sonra istatik analizlerimiz ücretlerin çıktıları hakkında
önemli pozitif etkileri olduğunu göstermektedir: toplu pazarlık tüm ücret eşitsizliğini düşürürken ve ekonomik
büyüme ile ortalama ücretler arasında kuvvetli bir bağ oluştururken, asgari ücretler emek piyasasının aşağı
yarısında eşitsizlikleri azaltmaktadır. Bununla birlikte politika yapımcıları için bir özelliği, birbirlerine karşıt
olmaktan çok birbirlerini tamamlayan toplu pazarlık ve asgari ücretler için kurumları geliştirmektir. Böylece
rapor, asgari ücretlerin nasıl oluşacağı, toplu pazarlığın dışlanmaması hakkında önemli tavsiyeler sunmaktadır.
Raporun 3. Bölümü yapılacak araştırmalar için ciddi politika tavsiyeleri sunmaktadır. Politika
önerilerimiz, 2008 ve 2009 yıllarında daha zayıf ekonomik büyümenin yeni durumuna bağlı olarak temel
konuları vermektedir. Özellikle yüksek gıda fiyatları sadece düşük ücret alan işçileri değil, orta sınıftaki pek
çok işçiyi de etkileyecektir. Bu bağlamda, hükümetlere aktif ücret politikaları uygulamalarını tavsiye ediyoruz:
Toplam gelirin işçilerle işverenler arasında dengeli bölüşümünü sağlamak için düşük ücretli işçilerin satın alma
güçlerini korumak için asgari ücretleri mümkün olduğu kadar artırmakta sosyal paydaşlar arasında pazarlığı
geliştirmeliler.
Sonuçta, ücretler konusunda ilk raporda belirtilmeyen veya daha ayrıntılı inceleme gerektiren pek
çok önemli konunun farkındayız. Bunun için 3. Bölüm Küresel Ücret Raporunun gelecek konuları için
bazı taslaklar sunmaktadır. Bunlar, ücretlerle işgücü verimliliği arasındaki ilişkileri daha ayrıntılı anlamak,
belirli mesleklerdeki ücret farklılıkları ve ücretlerin erkeklerle kadınlar arasındaki eşit olmayan ödemelerini
içermektedir. Gelecekte esas çaba yeni veri tabanları geliştirmek olacaktır. Çünkü ilk raporun amacından birisi
de budur. Daha iyi çalışma şartları ve sosyal adalete ulaşmakta ücretlerin rolünü anlamak için bu raporun
önemli bir katkı sağlayacağını umarız.
8
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
1. BÖLÜM
Ücretlerdeki Ana Eğilimler, 1995 – 2007
Küresel ücret eğilimleri üzerinde tartışmak maksadıyla, birinci bölümde ana ekonomik eğilimlere göz
atılmaktadır. Asıl hedefimiz, 1995 ile 2007 yılları arasını mümkün olduğu ölçüde ele almaktır, ancak bazı
durumlarda bilgi yetersizliği nedeniyle analizlerimizi 2001-2007 yılları arasında yapacağız. Ekonomik büyüme
ve enflasyon gibi bazı temel makroekonomik etkenler üzerinde yoğunlaşacağız ve dünya ekonomisinin
küreselleşme eğilimlerini uluslararası ticaret, doğrudan yabancı yatırım ve insan göçü doğrultusunda
inceleyeceğiz. Tüm bu faktörler, 2. ve 3. bölümlerde incelenecek olan ücret gelişimi üzerindeki büyük etkileri
nedeniyle tekrar işlenecektir.
1. Genel Ekonomik Durum
1.1. Güçlü Ekonomik Büyüme, Ancak Belirsiz Bir Görünüm
1995–2007 yılları arası küresel ekonomik büyüme açısından, Asya ve Latin Amerika’daki mali krizler
ile dönüşüm halindeki geçiş ülkelerdeki ekonomik zorluklar gibi birkaç bölgedeki ciddi ekonomik güçlüklere
rağmen, bir başarı dönemi olarak görünmektedir. Şekil-1, küresel GSYİH büyüme tahminlerini göstermektedir.
Küresel ekonominin yüksek performans gösteren büyüyen ekonomilerin olumlu etkisiyle son otuz yıllık
dönemde yılda ortalama olarak %3,3 oranında büyüdüğünü görmekteyiz. Bu dönemde, büyüme oranı 19801994 döneminde yıllık ortalama % 2,9’dan 1995-2007 döneminde yıllık ortalama % 3,8’e yükselmiştir. Bu
dikkate değer bir durumdur ve küresel ücret büyümesi lehine bir kanıya ulaşmaya yardımcı olmaktadır.
Bununla birlikte, Asya ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)’nda bulunan gelişmekte olan ülkeler için
önemli bölgesel değişim gösteren iki tahmin, Şekil-1’de gösterilmektedir. Gelişmekte olan Asya ülkeleri grubu
ortalama büyüme oranlarının üzerinde bir performans gösterirken, BDT ülkeleri 1990’larda meydana gelen
ciddi bir ekonomik çöküşten çıkmıştır. Yıllık % 4,8’lik sabit bir büyüme oranıyla Afrika ve özellikle 20002002 yılları arasında Latin Amerika’daki ciddi ekonomik sorunlarla boğuşmasına rağmen yıllık % 3,2’lik bir
ortalamayla batı yarımküre ülkeleri gibi diğer gelişmekte olan bölgeler, 1995’ten sonra ortalamanın üzerinde
bir büyüme performansına sahip olmuşlardır.
9
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil-1 Ekonomik Büyüme: GSYİH’da yıllık değişmeler, 1980-2007, (2000 sabit fiyatlarıyla ABD $, %)
Kaynak : IMF
Kaçınılmaz olarak, bazı uyarılar da yok değildir. Birinci olarak, her bir ülkenin tecrübesi büyük oranda
bölgesel eğilimlerden zaman zaman farklılıklar arz etmektedir. 2001-2007 yılları süresince hızla büyüyen
bölgelerde dahi bazı ülkeler düşük veya negatif ekonomik büyüme oranları yaşamışlardır. Örneğin bu durum
Afrika’da Fildişi Sahilleri, Latin Amerika’da Guatemala ve Haiti ve Karayipler’de yaşanmıştır. Aslında,
ülkelerin ekonomik büyüme oranlarındaki değişimler 1990’lı yıllarda artma eğilimi göstermeye başlamıştır ve
önceki mali krizin etkileri tüm etkisiyle hissedildiği 1998 yılında zirve noktasına ulaşmıştır78.
İkinci olarak, yıllık ortalamaların ötesine bakmak ve ekonomik büyümenin zaman içerisindeki sürekliliğini
dikkate almak önemlidir. Ekonomik performansın standart sapması ücretlerin tespit edilmesini zorlaştırmakta
ve önceden tahmin edilemez hale getirmektedir. Bu bağlamda, 1998 yılından sonra ekonomik büyümenin
kararsızlığı düşme meydana gelmesi ilginç bir husustur. Bu husus, şekil-2’de ifade edilmektedir. 1980-1994
dönemine kıyasla 1995-2007 dönemi süresince ülkelerin büyük bir çoğunluğu daha az istikrarsız değişikliğe
sahip, daha yüksek bir ekonomik büyümeye ulaşmayı başarmıştır.
Şekil-2 Ekonomik büyüme ve istikrar: 1980-94 ve 1995-2007 dönemlerinin karşılaştırılması
Kaynak : IMF
78
Ülkenin ekonomik büyüme oranlarındaki farklar örnekteki ülkeler arasında GSYİH için standart sapmaya dayalı olarak
tahmin edilmiştir.
10
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
2008 yılındaki durum ve 2009 yılındaki beklentiler o kadar çok parlak değildir. ABD’de yaşanan mali
sorun nedeniyle meydana gelen küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama kaçınılmaz olarak görülmektedir.
Sanayi üretiminin zayıfladığı ve tüketici güveninin azaldığı yönünde güçlü kanıtlar bulunmaktadır. 2008 yılı
içerisinde, Uluslar arası Para Fonu (IMF) küresel ekonomik büyüme tahminini 2008 yılı için % 3,8’e revize
etmiş ve bu düşüş eğiliminin 2009 yılında da devam edeceği öngörülmüştür. IMF’nin 2009 yılı için öngörüsü
de aşağıya, % 3 seviyesine çekilmiştir78. Gelişmekte olan ve geçiş halindeki ülkelerin küresel yavaşlamanın
etkilerini kendi ekonomilerinde hissetmeye yeni başlamaları nedeniyle, aşağıya doğru yapılan düzeltmelerin
hala iyimser olmanın ötesinde olduğu ifade edilmektedir. 2008-2009 yılları için pozitif ekonomik büyümenin
sürdürülmesi yönündeki IMF tahminleri, gelişmekte olan dünyada yıllık % 6’dan daha büyük bir ekonomik
büyümenin elde edilmesi varsayımına dayandırılmaktadır. Buna karşılık, sanayileşmiş ekonomilerin 2008
yılında % 2’den daha az ve 2009 yılında % 1’den daha az büyüyecekleri tahmin edilmektedir.
1.2. Devam Eden Küresel Ekonomik Bütünleşme
Küreselleşme son yıllarda, güçlü bir ekonomik büyüme için zemin hazırlamıştır. Bu rapor, küreselleşmenin
kavramsal sorularını tartışmayı amaçlamasa da, küreselleşmenin üç ana cephesindeki eğilimleri özet olarak
tekrar ele alacağız. Bunlar sırasıyla uluslar arası ticaret, doğrudan yabancı yatırım ve işgücü göçüdür.
Küreselleşmenin bu üç boyutunun ücret düzeyi ve dağılımını az veya çok ölçüde etkilediği kabul edilmektedir.
Bunların potansiyel etkileri çok boyutludur. Ancak tartışmalar ücretlerin genel düzeyi üzerindeki etkilerine –
özellikle küreselleşmeden ücret artışı olarak faydalanan işçiler kapsamına – ve “yetenek primi (skill-premium)”
olarak adlandırılan vasıflı ve vasıfsız işçilerin ücretleri arasındaki farka odaklanmıştır. Uluslar arası ticaretin
ücret eşitsizliği üzerindeki etkileri hakkındaki endişeler Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour
Organization - ILO) ve Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization) Sekreterliği’nin ortak bir çalışması
ile ele alınmıştır79.
Uluslararası Ticaret
Küresel seviyede, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla – GSYİH (Gross Domestic Product - GDP) içinde ticaretin
payı 1980’lerden itibaren sürekli olarak yükselmiştir ve son yıllarda % 50’yi geçmiştir. (Şekil-3’e bakınız)
Bölgesel seviyede, değişim Doğu Asya ve Pasifik’te etkili olmakla beraber, Sahraaltı Afrika’da sürekli bir
yukarı eğilim de gözlenmiştir. Bununla birlikte, bu tablo bazı ülkelerde meydana gelen aykırı gelişmeleri de
gölgelemektedir. Haklarında bilgi toplanabilen tüm ülkeler “küreselleşmiş” değillerdir. Politikalardaki genel
eğilim ekonomilerini dışa açmak olsa da, Güney Afrika’daki ülkeler dahil olmak üzere ticaret payı ülkelerin
üçte biri kadar düşmüştür. Sonuçta, ticaretin payındaki ülkelerarası farklılıklar artmıştır80.
78
79
80
MF World Economic Outlook (2008, updated in October 2008).
Jansen and Lee (2007). Küreselleşme ve kalkınmakta olan ülkelerdeki eşitsizlikle ilgili literatürdeki teknik görüşler hakkında bak, örnek olarak Anderson (2005) ve Goldberg and Pavcnik (2007).
Ele alınan ülkelerdeki ticaretin payının standart sapması 1995’te 44.8’den 2006’da 60.3’e çıkmıştır.
11
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil-3 Ticaret (ithalat ve ihracat) GSYİH’nın yüzdesi olarak, 1980-2006
Doğrudan Yabancı Yatırım
Kaynak : IMF
Küreselleşmenin ana unsurlarından biri de 1980 ile 2006 yılları arasında dalgalı ancak önemli bir şekilde
artan doğrudan yabancı yatırımdır (Foreign Direct Investment - FDI) (Şekil-4’e bakınız) Doğrudan yabancı
yatırımın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki küresel ortalaması 1980’lerde % 1 seviyelerine güçlükle yaklaşırken
2000 yılında tepe noktasına, yaklaşık % 4,9’a ulaşmıştır. Daha sonra % 2-3 seviyelerinde sabitlenmiştir.
Uluslararası ticaret açısından, doğrudan yabancı yatırım girişindeki ülkelerarası değişimler de yıllar boyunca
artmıştır78. Bu durum, ticaret ve yabancı yatırım alanlarında daha açık politikalar uygulanması yönünde genel
bir eğilime rağmen, ülkelerin dünya ekonomisi ile bütünleşmedeki gerçek başarıları artan bir şekilde aykırılık
arz ettiğini göstermektedir.
Şekil-4 Net ülkeye giren akımlar, GSYİH’nın yüzdesi olarak, 1980-2006
78
12
Kaynak : IMF
Tüm özel sermaye akımlarındaki değişme bu kadar keskin olmuştur. Bu, bazı gözlemcilerin FDI’yı özel sermaye akımlarının “cazip yönü” (sunny side) olarak görme sebebidir.
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
İşgücü Göçü
Gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş olan ülkelere olan işgücü göçü son yıllarda gittikçe artmaktadır. Bu
akışın tüm dünyadaki büyüklüğünü tespit etmek çok zor olsa da, Uluslararası Çalışma Örgütü 2004 yılında,
tüm dünyada 32 milyonu gelişmekte olan bölgelerde olmak üzere 86 milyon ekonomik olarak aktif göçmenin
bulunduğunu tahmin etmiştir78. Göçü etkileyen etkenler çeşitlilik arz etmektedir, ancak fakir ve zengin ülkeler
arasındaki ücret farklılıkları önemli bir neden olarak karşımıza çıkmaktadır. İşgücü göçü özellikle ABD ve
Avrupa’da önemli seviyelerdedir. 2006 yılında Avrupa Birliğinde oturan ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler
dışından gelen insan sayısının 18,5 milyondur, bu da toplam nüfusun % 3,8’ini oluşturmaktadır79.
Toplam işgücünün büyük bir oranını göçmen işçilerin oluşturduğu Körfez ülkeleri de önemli bir başka
duraktır.
1.3. Enflasyon
Önceki dönemlere kıyasla 2006 yılına kadarki on yıl içerisinde fiyatlar göreceli olarak sabitti. Şekil5’te gösterildiği gibi, enflasyonun küresel ortalama oranı 1980’lerde ve 1990’ların başlarında % 5-10
aralığında dalgalanmaktaydı. Bilindiği üzere, Latin Amerika bölgesi 1980’lerde ve 1990’ların başlarında
para krizi ve daha geniş ekonomik kargaşa bağlamında hiper enflasyon ile ciddi bir şekilde zarar görmüştür.
Yüksek enflasyon, özellikle para sıkıntısı yaşayan, aşırı borçlu ve politik istikrarsızlık içindeki Güney Afrika
bölgesini de etkilemiştir. 1990’ların başlarında yaşanan küresel enflasyondaki ani yükseliş, Avrupa ve Orta
Asya bölgesinde bulunan geçiş ekonomilerinde, o tarihe kadar eşi görülmemiş enflasyon oranlarının (1991 ile
1994 yılları arasında % 100’den fazla) katkısıyla güçlü bir şekilde meydana gelmiştir. Bununla birlikte son
yıllarda birçok bölgede enflasyon genellikle dengeli bir hale getirilmiş ve global enflasyon oranı % 5 civarında
tutulmuştur80. 2005 yılında gelişmekte olan ülkelerdeki enflasyon oranı II. Dünya savaşı sonrası rekoru olan
% 9’un altında olmuştur.
Şekil 5 Enflasyon: GSYİH deflatörleri, 1980-2006 (yılık değişmeler, %)
Kaynak : IMF
78
79
80
Bak ILO (2004).
Bak Avrupa Konseyi (2008).
Tüketici fiyatlarıyla enflasyon düşük olsa da, varlık fiyatlarındaki yüksek enflasyon olmuştur. Bundan dolayı bazı gelişmiş ekonomilerde halkın refahında düşme eğilimi görülmüştür.
13
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Özellikle fırlayan gıda ve petrol fiyatları nedeniyle 2006 yılından itibaren enflasyonist baskı oluşmuştur.
Şekil 6 (Panel A)’da da gösterildiği üzere, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture
Organization - FAO) tarafından hesaplanan gıda fiyat endeksi 2000 ile Mayıs 2008 tarihleri arasında, özellikle
son iki buçuk yılda çok yükselen gıda fiyatları nedeniyle, iki katından fazla artmıştır. Rapor edilen asıl önemli
fiyat artışları hububat, buğday ve pirinç gibi üç katından fazla fiyat artışı tahıllarda meydana gelmiştir. (Panel
B) Bahse konu tahıl fiyatlarının gelecekte de yüksekliğini koruması beklenmektedir.
Yakıt fiyatları da çok dalgalı olmuştur. IMF temel ürün fiyatları endeksine (göre 2005 ile 2007 yılları
arasında enerji fiyatları78 % 30’dan fazla artmıştır. Petrol fiyatları süratli bir şekilde artmaya devam etmiş ve
düşmeye başlamadan hemen önce 2008 yılı ortalarında zirve noktasına ulaşmıştır. Dalgalı olması nedeniyle
spekülatif olmakla suçlanmıştır. Bununla birlikte, artan talep ve kısıtlı arz ikilisi nedeniyle uzun vadede petrol
fiyatları yükselecektir. Gelecekte, yüksek petrol fiyatları nedeniyle, iklim değişikliği ile mücadelede önemli
olan, emisyon (gaz salınımı) azaltımı ve yeni enerji kaynakları araştırmalarının artması muhtemeldir. Bahse
konu son eğilimler bize “ucuz gıda” ve “ucuz petrol” döneminin çok yakında sona ereceğini göstermektedir.
Global ticaretin fiyat dengesi üzerindeki, gelişmiş ülkelerin ucuza ürettiği ürünleri gelişmekte olan ülkelere
ihraç etmesine bağlı olan olumlu etkilerinin de sona ermesi muhtemeldir. Örnek olarak Çin’den ithal edilen
ürünlerin fiyatlarındaki son artışlar bu durumun bir belirtisidir.
Şekil 6 Gıda fiyatları: A. Gıda fiyat endeksi, 2000-08; B. Tahıl fiyatları genel düzeyi, 1996-2017
Kaynak : FAO estimates (http://www.fao.org/worldfoodsituation/FoodPricesIndex/en): OECD-FAO (2008).
78
14
Bu endeks, petrol, doğal gaz ve kömürü içermektedir.
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
2. Toplam Ücretler
Ücretlerdeki başlıca eğilimleri tanımlamak için bu bölümde toplam ücretler düzeyinin temel iki
göstergesini, yani ekonomi içinde ortalama ücretleri (reel düzeylerde) ve toplam GSYİH içinde ücretlerin payını
ele alacağız. İlk gösterge ücretlerin satın alma gücünün zamanla artıp artmadığı ve nasıl olduğunu belirtmekte,
ikinci gösterge ise –çoğu kez “ücret payı” olarak adlandırılmakta- ücretlere giden artı değerin ekonomik kısmını
göstermektedir.78 Bu iki gösterge birbirlerine çok yakından bağlıdır. Eğer ortalama ücretlerdeki büyüme kişi
başına GSYİH’daki büyümeden daha yavaş ise, ücret payı genellikle düşer.79 Buna karşılık, ortalama ücretler,
kişi başına düşen GSYİH’dan daha hızlı büyür, böylece ücret payı, karların karşılığının artması halinde ortaya
çıkar. Bununla beraber ücretlerdeki eğilimleri tartışmadan önce, ücretlerle ilgili geniş kapsamlı istatistikleri
toplamadaki güçlüğü belirteceğiz ve ücretlerin tanımını kısaca vereceğiz.
2.1. Tanımlar ve İstatistikler
Bu raporda kullanılan, çoğunlukla eldeki ücret istatistikleri, çalışanlara bir dönem için verilen, çalışmadığı
dönemi (yıllık izinler gibi) ve düzenli primleri de kapsayan toplam ödemelerden oluşmaktadır. Bazı ödemeler
malla olsa da, genellikle nakit olarak yapılmaktadır. Prensip olarak, “ücretler” tüm kazançları belirtir, böylece
işçilerin nakit evlerine götürdükleri ödeme (vergilerden, emekli kesenekleri ve sosyal sigorta payları ile diğer
kesintilerden sonra kalan) farklıdır. Ücretler aynı şekilde, işverenlerin toplam işçilik maliyetlerinden (sosyal
sigortaya işverenlerin katkıları, emekli aylığı payları veya mesleki eğitim masrafları) ayrılır.
Her işçi bir ücret almaz. Ücretler özellikle “ücretli istihdam” (paid employment) olup işverenler, kendi
hesabına çalışanlar, aile işçileri ve üretici birliklerinde çalışanlar bunun dışında kalır. Tablo 1’deki rakamlarda
“ücretle çalışanlar” (kısaca, “çalışanlar”) küresel istihdamın yaklaşık yarısıdır. Bölgesel farklılıklara dikkat
edilmelidir. Sanayileşmiş ülkelerdeki toplam istihdamda çalışanların oranı, % 80’i aşarken, bu oran gelişmekte
olan ülkelerde daha düşüktür. Güney Asya ve Sahra Altı Afrikada % 20nin altındadır. Çoğunlukla kadın
işçilerin istihdamı daha düşüktür. Bununla birlikte ücretli istihdamı (Latin Amerika dışında) her yerde artıyor
gözükmektedir ve özellikle Doğu Asya’da hızla genişlemektedir. Toplam kadın istihdamında ücretli istihdamı
konusu, bölgeler itibariyle önemli farklılık gösterse de büyümektedir. Bu şunu göstermektedir: zamanla
ücretler, gelire bağlı toplam istihdamın çok önemli bir boyutu olacaktır.80
Mevcut halde ücret istatistikleri gelişmiş ekonomilerde daha geniş biçimde bulunmaktadır. En fazla
gelişmiş ülkeler şimdi düzenli olarak ortalama ücretlerle ilgili veri toplamakta ve yine –ama daha az sıklıklamedyan ücretleri ve/veya üst düzeyde ücret kazananlarla alt düzeyde ücret kazananlar arasındaki ücretlerin
dağılımı konusunda veri derlemektedir. İrlanda gibi düzenli incelemeleri hala uygulamayan ülkeler, kendi
veri toplama sistemlerini geliştirme süreci içindedir. İrlanda sadece 2003 ve 2006 yıllarında ekonomi çapında
gelirler verilerini toplamıştır. Diğer ülkelerin tümü için ücretlerle ilgili istatistikler, aylık, üç aylık veya yıllık
anketlerle oluşmaktadır. Bir kısım uluslar arası kurumlar, bu ulusal ücret istatistiklerini derlemektedir.81 Mevcut
rapor, bu istatistik kaynaklarının birçoğundan faydalanmaktadır.
78
79
80
81
Verimlilik faaliyetlerinden doğan gelirlerin toplamı artık değer (value added) dir, işletmedeki üretim fazlası, kira ve diğer gelirlerden işçilerin aldıkları bedeli kapsar. “Ürün yaklaşımı”nda (production approach) toplam GSYİH, tüm endüstrilerde (net vergiler ve ürünlerin ve hizmetlerdeki sübvansiyonlarla artırılan) artık değerin toplamı olarak ölçülmektedir. Örnek olarak OECD (2002), Bölüm 2.
İstihdamın nüfus içindeki payı yıllık olarak sabit kaldığında -genellikle bu durum geçerlidir- bu hal, gerçekleşir. İstihdam oranı önemli ölçüde genişlediğinde ortalama ücretlerdeki büyüme kişi başına GSYİH’daki büyümenin gerisinde kaldığında bile, ücret payı sabit kalabilir.
Burada, ücret istihdamındaki yukarıya eğilimin yardımcı aile işçilerinin payındaki önemli bir düşüşle birlikte olduğunu tablo 1’den anlaşılabilir. Bu, kayıt dışı ekonomi ölçeğinin bir göstergesi olan, kendi hesabına çalışanların payındaki bir artış kadar tarım sektöründeki düşen istihdam payını gösterir. (bak ILO, 2008).
Bak OECD, Eurostat, UNECE ve AMECO veri tabanları.
15
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde, istatistikler çoğunlukla yetersizdir. Bunun nedeni, ücret
istatistiklerinin sadece en karmaşık istatistikler arasında olmayıp aynı zamanda ciddi kaynakları ve altyapıyı
gerektirmesinden dolayıdır.78 Bu raporda kullanılan Latin Amerika verileri için, doğrudan ILO/SIAL (Bilgi
sistemi ve İşgücü Analizi, Information System and Labour Analysis) tarafından ülke düzeyinde hanehalkı
anket verileriyle işlem yapılmaktadır. Diğer bölgeler için ILO Yıllık İşgücü İstatistikleri (sınırlı bazı ülkelerden
sağlanan ücret verilerini içermekte) ve ulusal istatistik birimleri dahil, karma kaynakları kullanmamız
gerekmektedir. Bu çabalara rağmen kalkınmakta olan ülkelerin ücret verileri tamamlanamamakta ve özellikle
Afrika ülkelerine ait veriler yetersizdir. Verinin kalitesi konusu da ayrı bir konudur. Bazı bölgelerde, örneğin
BDT’de, raporlama problemi çoğu zaman ortaya çıkmakta veya maaşlar verilmemektedir. Ücret verilerinin
pek çoğu aylık ücretlerden çok saat başına ücretler şeklindedir.
Tablo 1 Ücretli ve maaşlı işçilerin payı ( toplam istihdamın %’si)
Bu zorlukların bir sonucu olarak, veri tabanımız süreçteki çalışmalarda önemli bir görev yapmaktadır.
Küresel Ücret Raporunda kullanılan veri ve gösterge sayısının kalitesi, son çalışmanın değişik boyutlarındaki
daha iyi istatistikleri üretmekte ILO’nun ülkelere desteğinin bir sonucu olarak zamanla, kademe kademe
gelişecektir.79 ILO’nun dünya çapındaki ücret anketleri ve çalışma saatleri –“October Inquiry” Ekim Araştırması(bak Kutu 1) modernize edilmiş ve esas konusu bağlamında mesleki ücret verisini sağlamakta ILO ülkelerince
talep edilmektedir. Aynı zamanda veri karşılaştırılmasında bu potansiyel sorunları belirtmek için raporumuz,
ülkelerdeki zamanla meydana gelen değişmeleri tanımlama ve daha sonra tanımlanmış değişmeleri ülkeler
arasında karşılaştırmaya yoğunlaşmaktadır. Diğer bir deyişle, ülkeler itibariyle ücret düzeylerini karşılaştırma
yerine dünya çapında değişmeleri karşılaştırma konusuna dikkat çekilmektedir.
78
79
16
Geniş kapsamlı bir veri seti sağlamakta ILO/SIAL’e müteşekkiriz.
Bak ILO (2008).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Ek 1 ILO Ekim Araştırması
ILO Ekim araştırması, 49 sanayi grubunda ve 93 yiyecek maddesinin perakende satış fiyatlarında 159
meslekleri ilgilendiren dünya çapında ücretler ve çalışma saatleri araştırmasıdır. O, 1924’te başlatılmış ve
büyük bir düzeltme 1985’te yapılmıştır. Araştırma, her Ekim ayında iki anketle yapılmakta, birisi ücretler ve
çalışma saatleri ile ilgili olup, diğeri perakende fiyatlarını esas almaktadır. Anketler, mümkün olduğu kadar çok
mesleklere ve maddelerde bilgi sunabilecek ilgili birimlere iletilmek üzere hükümetlere yollanır. ILO, rapor
veren birimlerden belirli anketleri uygulamasını istemez, ancak kurum ve hanehalkı anketleri dahil mevcut
ulusal kaynaklardan alınabilecek bilgiyi sağlamayı talep eder. Ücretleri ilgilendiren anket sonuçları daha sonra
ILO İstatistik Bürosu tarafından yayınlanır ve sanal ortamdan elde edilebilir (http://laborsta.ilo.org).
Maalesef, veriler birçok ülke ve birçok yıl itibariyle yetersizdir. Gerçekten, ILO üyesi ülkelerin raporlaması,
yıllar sürmektedir. 1985 yılındaki en az bir meslek için 71 ülke Araştırmaya ücretleri rapor ederken, 2002
yılında sadece 43 cevap vermiştir (Oostendorp, 2005). Üstelik ILO’ya verileri sunarken ülkeler, farklı tanımlar
ve birimleri kullanıyor. Sonuçta raporlanmış ücretler ülkeler arasında, bazı durumlarda da ülke içinde değişik
biçimlerde karşılaştırılamamaktadır. Örneğin, bazı ülkeler, ortalama aylık ücretleri rapor ederken, diğerleri
ücret veya maaş oranlarını vermektedir. Tüm ücretlerin sadece % 5.7’sinin aynı esas üzerinde tam olarak
verildiği tahmin edilmektedir (Freeman and OOtendorp, 2001). Bu tanım sorunlarına ilave olarak, herhangi
bir düzenleme olmaksızın ILO tarafından yayınlanan ve Araştırmaya sağlanan verilerin kalitesini gözeterek
değişik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Tüm bu öğeleri bir araya getirerek Araştırma istatistiklerinin geniş çokluğu
karşılaştırılamamaktadır.
Sonuç olarak, Ekim Araştırmasından elde edilen verilerin pek azı kullanılmaktadır. Verilerin ayıklanmasını
(birimlerin uyumlu hale getirilmesi, kişisel göstergelerin göz ardı edilmesi vs.) kapsayan bir komplike ve
zaman alan standartlaştırma süreçlerini uygulayarak ve raporlansa bile aylık, standart ortalama ücret oranlarına
tüm verileri dönüştüren bir model uygulayarak ülkeler arası karşılaştırma amacıyla bazı yazarlar mevcut
verileri kullanmaya çalışmaktadır. Ayrıca bu, birçok varsayımı içermektedir. ILO’nun İşgücü Piyasası Temel
Göstergeleri 19 meslek grubunun bir seçmeyi kullanmaktadır. Verilerin kapsamı ve kalitesi reel ücretlerin bir
endeksini hesaplamakta anlam taşımaktadır (ILO, 2008).
Gelecekte Ekim Araştırma anketi ayıklanarak ve güncelleştirerek yeniden gözden geçirmenin kolaylık
sağlayacak, böylece daha az meslek içererek daha fazla sağlam ve tam olabilecektir. Bunun, sadece ILO’ya
değil diğer ülkelere de faydası olacaktır. Bu ülkeler çok uzun anketlerle karşı karşıya gelmekle beraber
neredeyse hiç tam cevap vermemektedirler. Uluslar arası Meslekler Standart Sınıflandırmasının son gözden
geçirmesi (International Standard Classification of Occupations, ISCO) 2007 yılı Aralık ayında bu ILO anket
silsilesinin gözden geçirilmesi konusundaki çalışma başlatılmasında iyi bir fırsat sunmaktadır.
Kaynaklar: ILO Occupational Wages and Hours and Retail Food Prices: Statistics from the ILO October
Inquiry (değişik yıllar); Freemand and Oostendorp (2001); Oostendorp (2005).
2.2. Ortalama Ücretler
Veri sınırlamalarını hesaba katarak, 2001-07 süresinde ücret büyümesi78 konusunda bazı tahminlerde
bulunabiliriz. Bu tahminler, dünya nüfusunun % 70’i kadarını göstermek için 83 ülkenin ücret verilerini esas
almaktadır. Küresel olarak, ortalama ücretlerinin, yıllık olarak % 1.9 büyüdüğünü tahmin ediyoruz.79 Geniş
78
79
“Ücretler” kavramı, diğerleri belirtilmeden “reel ücretler” anlamında kullanılmıştır.
Bu bölümde medyan ülkede ortalama ücretlerdeki yıllık büyümeyi belirtiyoruz.
17
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
bölgesel değişimler vardır. Gelişmiş ülkelerin arasında, medyan ülkedeki ücretlerin yıllık % 0.9 civarında
büyüdüğünü buluyoruz. Göstergeler karşılaştırıldığında Latin Amerika ve Karayipler’de % 0,3, Asya’da %
1.8 vasıtasıyla ve Bağımsız Devletler Topululuğu ve Avrupa Birliği üyesi olmayan Merkezi ve Doğu Avrupa
ülkelerinde daha da yüksektir % 14.4.78 Daha önceki dönemlerle karşılaştırıldığında verilerin elde edilebildiği
ülkelerin pek çoğunda ücret artışının çok yavaş olduğunu görüyoruz. Bu durum, şekil 7’de görülebilir. Burada
1995-2000 ve 2001-07 olmak üzere iki dönemdeki ülkelerin büyümelerini ele alıyoruz. Eğilim çizgisinin
eğimi 1’den daha düşüktür ve ücret artışındaki genel bir düşmeyi göstermektedir.
Şekil 7 Reel ücret artışı
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
Ülke düzeyinde, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Bağımsız
Devletler Topluluğu ülkeleri yıllık ücret artış oranlarını % 10’dan daha fazla sağlayarak en iyi bazı kayıtları
göstermektedir (bak istatik ekler). Çin dışında en fazla performans gösteren on ülke bu bölgedendir. Bununla
birlikte bu etkileyici gelişme, 1990’larda ekonomik geçiş döneminin ilk başlarındaki ücretlerde ciddi düşmeleri
takiben iyileşme sürecinin parçasıdır. Geçtiğimiz yıllarda büyümedeki engellere rağmen bazı ülkelerdeki
cari ücret düzeyi, geçiş öncesi seviyenin daha altındadır. Örneğin Ermenistan’da reel ücretler, 1990’ların ilk
yıllarındaki başlangıç seviyesinin beşte birine düşmüştür; geçen on yıl zarfında sürekli büyüme ile eğilim,
tersine dönmüştür, ancak 2006 yılında reel ücretler hala 1991 düzeyinin altındadır.79 Buna karşılık Dominik
Cumhuriyeti gibi bazı ülkeler bu sürede reel ücretlerde azalmalar yaşamıştır.
Ücretler ve Verimlilik
Genelde, bir kaç olumsuz tecrübeye rağmen, 1995–2007 yıllarında ekonomik büyüme, ortalama
ücretlerdeki büyümeyle ilişkilendirilmiştir. Ekonomik büyüme ve ücret artışı arasındaki pozitif ilişki, şekil
8’de gösterilmektedir. Ortalama olarak bir ülkenin kişi başına GSYİH hızla büyüdüğünde, onun ücretlerinin de
hızla arttığını görmekteyiz. Bu, yıllar itibariyle sürekli ücret artışının sadece ekonomik büyümenin genişlediği
ve emek verimliliğinin büyüdüğünde mümkün olduğunu ifade etmektedir. Bunun bir örneği Çin’dir: Burada,
çift rakamlı ekonomik büyüme sonucunda yıllık % 11 civarında reel ücretler artmıştır. Bunun tersi, ekonominin
gerilediği dönemde sürekli ücret artışını beklemek gerçekçi olamaz. Örneğin 2001-03 yıllarında Arjantin’de
finansal kriz olduğunda kişi başına GSYİH azalmış ve ücretler ortalama yıllık % 11 düşmüştür.
78
79
18
Afrika ve Orta Doğu ülkeleri için tahminler çok az sağlamdır ve bundan dolayı yer almamaktadır.
Ermenistan’la ilgili bak World Bank (2007); yine bak Statistical Committee of the Commonwealth of Independent States (2007).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 8 Kişi başına GSYİH büyüme ve reel ücretlerdeki değişme
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
Verimlilik ve ücretler arasındaki ilişkiyi ele almakta başka bir yol, emek verimliliğinin yüksek olduğu
ülkelerde ortalama ücretler düzeyinin daha yüksek olmasıdır. Karşılaştırmalı bir açıdan, ülkeler arasında
uluslar arası ücretlerdeki farklılıkların temelde ekonomik kalkınma ve emeğin verimliliğindeki farklılıkları
yansıtmaktadır.78 Bu, şekil 9’da gösterilmektedir. 2006 yılında 60 ülkedeki kişi başına GSYİH düzeyi ve
ücretler düzeyi verilmektedir. Ülkeler itibariyle ortalama ücretlerdeki farkların büyük bir kısmı, kişi başına
GSYİH ile ölçülen emek verimliliğindeki uluslar arası farklılıklarla açıklandığını görmekteyiz (kişi başına
GSYİH her zaman verimliliğin sağlam göstergesi değildir). Yine, ücretlerin “ekonomik mekanizmanın
verimliliğinin donatma kapasitesinin ne olduğunun ötesinde” beklemenin gerçekçi olmadığını ifade
etmektedir.79 Bunun anlamı, tüm toplumlarda istenilen güvenilir ve sürekli ücret artışı, sağlıklı ekonomik
performans gerektirmektedir.
Şekil 9 Kişi başına GSYİH seviyesi ve ücretler seviyesi (satınalma gücü paritesi, PPP)
78
79
Örneğin bak, Rodrik (1999).
Bunun formülasyonu için bak Keynes (1936).
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
19
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Yine de, ekonomik büyüme ve ücretin arasındaki ilişki, varsayıldığı gibi apaçık değildir. Gerçekten,
ekonomik büyümenin, reel ücretlerle pozitif korelasyon olduğunda bu ilişki, çok sıkı gözükmemektedir.
Regresyon çizgisindeki eğim78 “GSYİH’ya göre ücret esnekliği” (kısaca, ücret esnekliği) olarak bilinmekte ve
kişi başına GSYİH’da % 1 değişmeye karşılık reel ücretlerdeki tipik bir yüzde değişmeyi göstermektedir. Bu
yüzden, eğer kişi başına GSYİH ve ücretler, tam olarak aynı oranda büyürlerse, eğimin (ücret esnekliğinin)
1’e eşit olduğunu buluruz. Bizim istatistik analizimiz, yine de ücret esnekliğinin, ortalama reel ücretlerin
ekonomik büyümeden daha az arttığı tüm 1995-2007 döneminde ücret esnekliğinin 0.75 civarında olduğu
görülmektedir. Kişi başına GSYİH’daki yıllık ek % 1 büyüme olursa, ücretlerin yıllık artışında % 0.75 artış
olmaktadır.
Bu sonuçların bir yorumu, geçen yıllardaki ücretlerin artışının verimlilik artışının gerisinde kaldığıdır.79
Yine de, kişi başına GSYİH’in, emek verimliliğinin sağlam bir göstergesi olduğu konusundaki yoruma
dayanılmaktadır. Uygulamada (işçi başına GSYİH çok az olarak elde edilebildiğinden) bu, ortak ve kullanışlı
bir tahmin80 olduğu için, kişi başına GSYİH’nın emek verimliliğinin eksik bir gösterge olduğunu biliyoruz.
Bundan dolayı, bazı durumlarda kişi başına GSYİH’ya bakarak iki ülkedeki emek verimliliğini karşılaştırma,
çok yanlış olabilir. Aynı zamanda kişi başına GSYİH’daki değişme, zamanla emek verimliliğindeki değişme
için daha az riskli bir ikamedir.81
Bu genel gözlem, şekil 10’da gösterilen iki ilave ifade ile tamamlanabilir. İlkin, ücretlerle ekonomik
büyüme arasındaki ilişki tipik olarak ekonomik düşme süreçlerinde değiştiği gözlemlenebilir. Ekonomik
genişlemenin olduğu zamanlarda ücretler, kişi başına GSYİH’daki değişmelere daha az karşılık vermekte,
ekonomik inişe geçişteki ekonomilerde ücretler aşırı şekilde karşılık vermeye eğilimli ve GSYİH’dan daha
hızlı düşmektedir. Bu durum, 1990’lı yılların sonunda ekonomik krizden etkilenen birçok ülkede (özellikle bazı
Güney Asya ve Latin Amerika ülkeleri) reel ücretler, zamanla ciddi ekonomik iyileşme görülse bile kriz öncesi
düzeylere tam olarak gelememektedir. İkincisi, ekonomik büyüme ile ücretler arasındaki etkileşim zamanla
zayıflamaktadır. Gerçekten 1995-2000 ve 2001-06 arasında ücret esnekliğinin az da olsa düştüğünü tahmin
ediyoruz. GSYİH’daki büyüme ile ilgili ücretlerdeki artışta bir azalmaya bakarak daha önceki gözlemlerimizde
bunu görsek de, fark daha ılımlı olduğundan (0.80’den 0.72’ye) bu eğilimden kesin sonuçlar çıkarmak bu
haliyle zordur. 78
79
80
81
20
Regresyonda şu denklemi tahmin ediyoruz: Ücret artışı = a + b.GSYİH (kişi başına) (kişi başına GSYİH verim değişikliği için bir aracı olarak kullanılmaktadır) yıllık kişi başına GSYİH’daki artış ve yıllık reel ücret artışı (% 15 üstündeki yıllık reel ücret artışı olarak ifade edilmektedir) konusundaki tüm verileri bir araya getirerek.
Dar bir yorum da şöyledir: Kişi başına GSYİH büyüme istihdam-nüfus oranındaki genişleme ile yönlendirilmektedir. Kişi başına GSYİH işçi başına hasıladan (verimlilik) daha hızlı büyüdüğünde teoride bu ortaya çıkabilir. Uygulamada istihdamın nüfusa oranı genellikle bir yıldan gelecek yıla marjinal şekilde değişir.
Örnek olarak bak Rodrik (1999) veya Flanagan (2006).
Maalesef özellikle sağlam nüfus veya istihdam artışına sahip ülkelerde bile.
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 10 Küresel ücret esnekliğinin karşılaştırmalı tahminleri
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
2008 ve 2009 yıllarının önceki yıllara göre daha yavaş ekonomik büyüme ve daha yüksek tüketici fiyatları
ile belirlenmiş olması muhtemeldir. Nominal ücretlerdeki kesintiler istisna kalacak gibi görünse de, 200809 yıllarında nominal ücretlerdeki kazançların büyük bir bölümünün fiyat artışlarıyla aşınması (eaten away)
olasıdır. IMF’nin GSYİH artışı ve kendi ücret esnekliği üzerine bulgularımızdaki tahminlere dayanarak, 2008
yılında reel ortalama ücret artışlarını gelişmiş ülkelerde % 0,8 ve dünya çapında % 2 olarak tahmin ediyoruz.
Ayrıca, 2009 yılı için, ücret artışlarının gelişmiş ülkelerde % 0,1, dünya çapında % 1,7 olacağını bekliyoruz.
Reel ücretler küresel seviyelerde büyümeye devam ederken, bazı ülkelerin reel ücretlerde düşüşü tecrübe
etmesi olasıdır. Bazı ülkelerde gıda fiyatları artarak çalışanları çok kötü etkileyecektir. Nominal ücretlerde
hızlı ve karşılaştırılabilir düzenlemelerin yokluğunda, bu enflasyon eğilimleri reel ücretleri ve çalışanların
hayat standartlarını etkili bir biçimde düşürebilir. Şekil 11’de görülebileceği üzere, veri kümemiz, özellikle
enflasyon yüksek iken reel ücretlerdeki azalmanın alışık olmadığını gösteriyor. 1995-2007 dönemi boyunca
negatif reel ücret artışı, uygun olan gözlemlerin toplamının çeyreği civarında gözlemlenmişti. (örneğin: tüm
veriler 45 derece çizgisinin altında)
Şekil 11: TÜFE ve nominal ücretlerdeki değişiklikler arasındaki ilişki (1995-2007)
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
21
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Kaynak: ILO Ücret verileri Bir dizi ülkede, yüksek gıda fiyatları ciddi iş gücü uyuşmazlıklarını tetiklemiştir.
Örneğin Vietnam’da, hızla artan gıda fiyatlarıyla oluşan yüksek enflasyon, kamuda endişeye yol açmış ve iş
gücü uyuşmazlıklarını tüm ülkede tetiklemiştir. Devlet istatistiklerine göre, 2007’nin ilk çeyreğinde kaydedilen
103 grevin ilerisinde, 2008’in ilk çeyreğinde 300 civarında grev gerçekleşmiştir. İşçilerin işlerinden yasal
olmayan şekilde ayrıldıklarında işverenlerine tazminat ödeme yükümlülüğü getiren yeni iş gücü yasalarına
rağmen bu olaylar gerçekleşmiştir. Grevler, yükselen gıda maliyetlerinin arasında sadece ücretlerinin satın
alma gücünü görmek için kendi kırsal toplumlarını bırakıp, Hanoi ve Ho Chi Minh şehri çevresindeki yeni
endüstriyel alanlarda iş aramak için gelen çok sayıda insanın endişelerini yansıtıyor.
Ücretlerin toplamda artması muhtemel olan ülkelerde bile, bazı çalışanlar reel ücret gerilemelerinden
sıkıntı çekecektir. Bilhassa, yoksul çalışanlar ve gelişmekte olan ülkelerdeki hane halkı için - bu gruplar
gelirlerinin büyük bir bölümünü gıda satın almasına harcadığından - gıda fiyatı enflasyonunun etkisi daha
büyük olacaktır. Bu noktayı örneklemek için Şekil 12, gıda harcamalarını, bilgileri mevcut olan ülkelerdeki
en yoksul %10luk hane halkı için, toplam harcamaların bir yüzdesi olarak göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde
(Danimarka, Hollanda ve İsviçre) gıda harcamaları, toplam harcamaların % 20’sinden daha az olduğu, fakat
çoğu gelişmekte olan ülkelerde % 60’tan daha fazla olduğu gösterilmektedir. Örneğin Ermenistan, Nijer,
Romanya gibi bazı ülkelerde bu oran % 70’i bile geçmektedir. Bu son ülkelerde, son aylarda tecrübe edilen
gıda fiyatlarındaki büyük artışlar, ek gelir kaynakları sağlanmadıkça yoksul hane halkının sağlığını tehdit
edebilir.
22
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 12: En yoksul hane halklarının gıda harcamaları.
(Bilgilerin mevcut olduğu son yıllar, toplam harcama oranları)
Hanehalkı gıda harcamaları (%)
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
23
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Yüksek gıda fiyatları yalnızca yoksul hane halkı için kötü bir diyete dönüşmeyecek, aynı zamanda, aile
bireylerinin sağlığı için önemli olan hizmetlerin ve diğer malların satın alınmasında kesintilere yol açacaktır.
Kadınların, özellikle hamile ve emzirenler için, aynı zamanda çocukların da etkilenmeleri muhtemeldir.78
Mücadele stratejisi olarak, düşük gelirli kadınlar daha fazla getirili işleri – çoğu kayıt dışı ve geçici - hâlihazırda
uzun iş günlerini uzatarak karşılayacaklar.
2.3 Ücret paylaşımındaki değişiklikler
Ücretlerin artışı genel ekonomik büyümenin gerisinde kaldığında, normal olarak işçilerin toplam ekonomik
pastadan düşük bir pay edinmesine yol açmaktadır. (Örnek: Gayrisafi yurtiçi hâsıla).79 Bu sonuç; küresel ve
ülkesel çapta çok dikkat çeken ücret paylaşımı kavramı (toplam GSYİH’nin bir oranı olarak çalışanların aldığı
bedel) içinde sıkça tutulur.80 Doğal olarak, ücret paylaşımına işçiler için “adil paylaşım” göstergesi olarak sıkça
önem verilmiştir. Çünkü gerileyen bir ücret paylaşımı, daha geniş bir ekonomik kazancın kâra yönlenmesini
ima eder. Bu sadece haksızlık olarak görülmeyebilir, aynı zamanda gelecekteki ekonomik büyüme üzerinde
zıt bir etkisi olabilir.81 Ayrıca, gerileyen ücret paylaşımı otomatik olarak azalmış satın alma gücü anlamına
gelmez. Hızlı ekonomik büyüme durumlarında, gerileyen ücret paylaşımları sadece ücretlerin kârdan daha
yavaş bir adımda büyüdüğünü yansıtır. Böylece satın alma gücü yükselir, fakat umulduğu kadar olmaz.
Ücret paylaşımı dinamiklerinin giderek önemli hale gelen politika sonuçları, bir dizi ulusal, bölgesel
ve uluslararası organizasyonlar ile akademisyenlerin ücret paylaşımındaki eğilimleri ve bunların sebeplerini
incelemesine yol açmıştır.82 Bu çalışmalar farklı tahmin yöntemlerini ve analitik çerçeveleri istihdam ettiği halde,
bulguları genellikle konjonktürel dalgalanmaların kontrolünden sonra bile ücret paylaşımındaki gerilemenin
baskın bir eğilimde olması görülmektedir. Bilgileri kolayca elde edilebilen ülkelerin ücret paylaşımındaki
eğilimleri, 1995–2000 ve 2001–2007 arasındaki süreçlerde ücret paylaşımındaki değişiklikleri karşılaştıran,
Şekil 13’ün A panelinde gösterilmiştir. Baskın olan eğilimin, gerileyen bir ücret paylaşımı olduğunu görüyoruz:
Ücret paylaşımı, örneğimizde bulunan ülkelerin üç çeyreğinde düşmüştür (38’den 28’i). Büyükçe azalmalar
Bulgaristan, Litvanya ve Polonya gibi bazı geçiş ülkelerinde, gözlemlenmektedir. Bu üç ülkede iki dönem
arasında % 4’ten daha fazla bir ücret paylaşımı düşüş görüleceği tahmin edilmektedir. Analizlerimiz aynı
zamanda, genel eğilimin düşen ücret paylaşımları için önemli sürekli olmayan (non-cylical) eğilim gösterdiğini
belirtmektedir (İstatistiksel ekteki eğilim katsayılarının açıklamalarına bakınız, Ek tablo A1).
78
79
80
81
82
24
IFPRI (2008).
Burada gerçekçi biçimde istihdam ve nüfusun yıldan yıla aynı kalacağı varsayılmaktadır. Bak, dipnot 11.
Örneğin bak, Krueger (1999) ve Luebker (2007).
İşgücü gelirinin tüketim meyli, sermaye gelirinin meylinden daha yüksek olduğundan, ücret payındaki artışın ekonomik etkisinin pozitif olduğu genellikle kabul edilmektedir. Avrupa’daki son çalışmalar şunu göstermektedir: Ücret payındaki yüzde birlik bir artış GSYİH’da % 0.17 artış sağlamaktadır (Stockhammer, 2008).
AOB (2007); Avrupa Komisyonu (2007a, b); ILO (2007); IMF (2007a, b); OECD (2007).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 13 Ücret paylaşımındaki eğilimler: 2001–07 (ortalama) ve 1995–2000 (ortalama) süreçleri
arasındaki farklılıklar A. Ayarlanmış ücret paylaşımı olan ülkeler
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
Ücret payındaki değişme (%)
Not: ILO, ayarlanmamış (unadjusted) ücret oranlarını tahmin etmektedir.
Kaynaklar: AMECO; BM (Ulusal hesaplar).
25
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Aynı zamanda bu eğilimlere önemli istisnalar vardır, özellikle Çek Cumhuriyeti, İzlanda, Romanya
ve İsveç. Avrupa ülkelerinden uzun dönemli seri veriler kullanan çalışmalar, ücret paylaşımının 1970lerin
ortasında doruğa çıktığını ve o zamandan bu yana hızlı bir şekilde gerilediğini belirtmektedir.78
Bu birkaç ülkeye, çoğunlukla Avrupa birliği ve diğer gelişmiş ülkelere, büyük bir dikkat gösterildiği
halde, diğer ülkeler hakkında özellikle gelişen ülkeler hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu sorunu gidermek
için, Birleşmiş Milletler Ulusal Hesap İstatistiklerine dayalı bazı ek ücret paylaşımları üstlendik. Sonuçlar
Şekil 13 panel B’de gösterilmiştir; çoğu gelişen ülkeler için fakat bazı ek olarak gelişmiş ülkelerde eklenmiştir.
Tahmin metotları farklı olduğundan, değişikliklerin büyüklükleri iki panel boyunca karşılaştırılmamalıdır
(ücret paylaşımlarını hesaplayan metodoloji üzerine bir tartışma için Teknik Ek 1’e bakınız.). Ancak, panel
B’deki genel resim Panel A’dakine benzemektedir. Ücret paylaşımı hemen hemen Panel B’deki ülkelerin üçte
ikisinde gerilemiştir, özellikle Çin, Kazakistan, Kırgızistan gibi geçiş ülkelerinde. Genel olarak tüm ülkeler
göz önüne alındığında, GSYİH içindeki yıllık yüzde bir artış, ortalama olarak yüzde 0.05 ücret paylaşımındaki
gerilemeyle ilişkili bulunmuştur.
Bu eğilimlerin sebepleri düşünüldüğünde, en az üç muhtemel faktör tanımlanmıştır. İlk olarak, ücret
paylaşımlarındaki gözlemlenmiş gerilemelerin sendikaların zayıflamasından dolayı olduğu tartışılmıştır
- raporun 2.bölümüne döneceğimiz bir ihtimal-. İkincisi, teknik sürecin ücretlerdeki kâra dair gerilemeden
sorumlu olduğu düşünülmektedir. Bu görünürde IMF tarafından tercih edilen bir açıklamadır.79 Kendi istatistik
analizlerimiz; bu hikâyede küreselleşmenin de bir rol oynamış olabileceğini belirtmektedir. Geçtiğimiz on
yıl içerisinde GSYİH oranı olarak ticaretin büyüdüğü ülkelerin, aynı zamanda ücret paylaşımında en hızlı
gerilemeyi yaşayan ülkeler olduğunu öğrendik. (Teknik Ek 1deki tam regresyon sonuçlarına bakınız).
Küreselleşmeyle olan bu bağlantı, yükselen ekonomik entegrasyon ve ücret paylaşımındaki zamanlamanın
tesadüfünden dolayı sıkça kurulmuştur. Düşük ücret paylaşımı ve ticaret arasındaki bağ için muhtemel bir
açıklama şudur ki; rekabetin yoğunlaşmasının –özellikle emek yoğun ürünler için pazarda düşük ücretli
ihracatçıların varlığının- ücret ılımlaştırma faktörü olarak çalışmasıdır.80
3. Ücretlerin dağılımı
3.1 Ücret eşitsizliği önemli midir?
Ortalama ücretler ve ücret paylaşımı ücretlerin toplam ölçümleridir. Bu yüzden ücretlerin işçiler arasında
nasıl dağıtıldığını anlamamıza yardımcı olmaz. Ücret paylaşımı çoğu ülkede geriledikçe, ücret dağılımı
daha da bir önem kazanmaktadır. Elbette ücret eşitsizliği çok yönlü boyutları içeren karmaşık bir konudur.
Son yıllarda cinsiyete, eğitim seviyesine, yaşa, etnik kökene, göçebe durumuna göre ayrılan farklı gruplar
arasındaki ücret eşitsizliği konusuna özel bir ilgi verilmektedir. Bu konuların karmaşıklığı ve küresel analiz
için ilgili verinin yetersizliği nedeniyle, bu sorunlar bu yılki raporda ele alınmamıştır. Bunun yerine yüksek ve
düşük gelir sağlayanların karşılaştırıldığı ve ayrıca bu iki uç grup ile orta gelir sağlayanların karşılaştırıldığı
bazı göstergeleri inceledik.
Aynı zamanda ekonomik büyüme ve cinsiyet ile ilgili ücret eşitsizliği eğilimlerini de inceledik. Ancak
bunu yapmadan önce eşitsizlik meselelerinin daha temel nedenlerini ele aldık. Bu konu ile ilgili tartışmalar
son yıllarda yoğunlaşmıştır. Genel bir ilke olarak, ücret tazminatının, işçilerin katkılarını ve performansını
78
79
80
26
Avrupa Komisyonu (2007).
Bak IMF (2007 a, b). Ücret payındaki azalmanın sermaye tercihindeki değişmeler (esasta sermaye/işgücü oranındaki değişmeleri içeren) ve sadece nitelikli işgücünü tercih eden nitelik yapısındaki değişmeleri (teknolojik değişmelerle nitelik kazanılması) faktör verimliliği ile ilgili bir konudur.
Hem kısa dönem, hem de uzun dönem birlikte etkilerini belirterek ticaretin ücretler üzerindeki toplam etkileri değerlendirilebilir. Bu etkiler ölçekte farklı olabilir. Bak Majid (2004).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
yansıtması gerektiği geniş çapta kabul edilmiştir. Bu kaçınılmaz bireysel çeşitlilikler gösterdiğinden, ücret
eşitsizliğinin, ekonomik gerçeklerin oldukça “doğal” bir yönü olmasını takip eder. Aynı zamanda çok fazla
eşitsizlik ahlaki, sosyal ve politik açılardan kabul edilemeyebilir. Bu nokta özellikle insanların memnuniyet
seviyelerini neyin belirlediğine dair son zamanki bulguların ışığında, bir öneme sahiptir. Nüfus araştırmaları,
mutluluk öznel algılamalarının, bireylerin kendi gelir seviyelerinde diğer insanlarla karşılaştırıldığında ne kadar
fazla kazandığına bağlı olduğunu göstermektedir.78 Aynı zamanda, yüksek suç oranları, özel ve genel güvenlik
için yapılan yüksek harcamaları, kötü sağlık koşulları için yapılan harcamaları ve düşük eğitim edinimleri
gibi eşitsizlik meseleleriyle ilgili olarak ekonomik maliyetler vardır. Giderek artan çalışmalar, yoksulluğun
indirgenmesini başarmak için eşitsizliğin azaltılmasının önemini vurgulamaktadır.79
3.2 Ücret eşitsizliğinde eğilimler
Bazı eğilimleri sunmak için, ilk olarak yüksek gelir elde edenler ile düşük gelir elde edenleri karşılaştırdık.
Özellikle, ücret seviyesi yüzde on daha az ödenen işçilerle ( bu ücret başlangıcı genel olarak D1 diye
adlandırılmaktadır) ücret seviyesi yüzde on daha yüksek olanları (başlangıcı D9 olarak adlandırılmaktadır)
karşılaştırdık.80 Sonuçlar şekil 14’de gösterilmiştir. Bunlar 1995–97, 2004–06 dönemleri için ücret eşitsizliği
genel oranındaki farklılıkları göstermektedir. Ücret eşitsizliği yükselişlerini tecrübe eden örnekteki ülkelerin
üç de ikiden fazla olduğunu görmekteyiz. Ancak, öncelikli olarak Latin Amerika ülkelerinden Brezilya,
Meksika, Venezuela gibi önemli istisnalar vardır.81 En fazla ücret eşitsizliği kayıt edilen ülkeler, daha önceki
geçiş ülkeleri olan Bulgaristan, Macaristan, Polonya gibi ciddi bir ekonomik krizin vurduğu Arjantin, Kore
Cumhuriyeti ve Tayland gibi ülkelerdir.
78
Layard (2006).
79
Ferreira and Ravallion (2008); UNDP (2007).
80
Teknik olarak D1 alt seviyenin ondalık en üst sınırı iken, D9 ücret bölüşünde (veya yüksek ondalık daha alt sınırında)
dokuzuncu ondalık üstlerdeki sınırını göstermektedir.
81
Ortalama oranlar arasındaki farklılıkları bu göstergeler ifade ettiğinden, ücret eşitsizlikleri konusuna genişçe bağlı olarak
değişmelerin ölçeğini ülkeler arasında ciddi olarak fark etmesi şaşırtıcı değildir.
27
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 14 Ücret eşitsizliği, D9/D1 oranı; 1995–97 ve 2004–06 süreçleri arasındaki farklar D9/D1 oran
değişiklikleri
Not: En son oran, parantez içlerinde görülmektedir.
Kaynak: ILO Ücret Veritabanı
Not: T1 başlangıç durumunu, T2 ise yeni durumu göstermektedir.
28
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Bu tarz ücret eşitsizliğindeki artışlar kesinlikle politik bir açıdan dikkat gerektirmektedir. Fakat politik
çıkarımlar bir anda belirlenemiyor. Bu durumda önemli bir soru da; yükselişin ücret ölçeğinin üstündeki
değişiklerle mi, yoksa alt tarafındaki veya her ikisindeki değişiklerle mi oluştuğudur. Politik çıkarımlar son
derece farklıdır. Bunu örneklemek için şekil 15, ücret eşitsizliğindeki üç farklı tip yükselişin tiplendirmesini
göstermektedir. İlki – dibe çöken – ücret eşitsizliğinin düşük ücretlerdeki kötüleşmenin bir sonucu olarak
büyüdüğü bir durumu anlatmaktadır. İkincisi – yukarı uçan- yüksek gelir edinimlerinin diğer ücret gruplarından
daha hızlı arttığını gösteren zıt bir durumdur. Son tip ise; ücret edinimlerinde kutuplaşmanın oluştuğu, her
iki değişikliğin de aynı anda meydana geldiği bir durumdur. Gerçekte bu tiplerin genellikle bir karışımı
olduğu halde bizim basit tiplememiz; ücret eşitsizliklerindeki genel seviye değişikliklerinin, yüksek gelir elde
edenler arasındaki eşitsizliği, orta gelir seviyesindekileri (veya D9/D5) ve orta gelir seviyesi ile düşük gelir
seviyesindekiler (veya D5/D1) arasında adlandırılan, ücret eşitsizliklerindeki iki alt kategorideki değişimlerin
biri ürünü olduğu gerçeğini aydınlatmaktadır.78
Ücret eşitsizliklerindeki yükselişin altında yatan sebepler ülkeden ülkeye değişmektedir. Şekil 16; bir dizi
ülkeden, hem ücret dağılımının üst yarısındaki (D9/D5) hem de ücret dağılımının alt yarısı (D5/D1) içindeki ücret
eşitsizliği değişikliklerini göstermektedir. 1995–2000 yılları ile 2001–06 yıllarını karşılaştırdık. Eşitsizliğin
düştüğü ülkeleri sağ tarafta gösterilirken, eşitsizliğin büyüdüğü ülkeler şemanın sol tarafında sunulmuştur.
Eşitsizlik yükselişin yaşandığı ülkelerin arasında, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi daha fazla
gelişmiş ülkeler genel olarak yukarı -uçan79 kategorisine- girmiştir, dibe çöken kategorisine giren Almanya
istisnasıyla, Avustralya kutuplaşma kategorisine dâhil edilebilir.80 Gelişmekte olan bölgelerdeki ülkeler baskın
olarak “dibe çöken” ücret senaryosuna yakındır: Arjantin’de, Şili’de, Tayland’da, ücret eşitsizliğindeki genel
yükselişin arkasındaki asıl güç; orta gelir seviyesi ve düşük gelir seviyesi arasındaki ücretlerin eşitsizliğinin
büyümesi olmuştur.
Benzer bir farklılık ücret eşitsizliğinin 1995’den bu yana düştüğü ülkelerde de görülebilir. Fransa
örneğinde olduğu gibi, düşük eşitsizlik genel olarak, düşük gelir ile orta gelir arasında ücret sıkıştırmasından
dolayı olmuştur. Meksika’da her iki tarafta da eşitsizlik gerilemesinin durumu sergilenirken, yüksek ve orta
gelir seviyesinin makul bir şekilde daraltılması Brezilyada da (orta gelirlilerin hızlıca artmasından dolayı) zıt
bir durum olarak görülmüştür.
3.3. Ücret Eşitsizliği ve Ekonomik Gelişme
Ücret eşitsizliği konusu, daha çok ekonomik gelişme bağlamında tartışılmaktadır. Yaygın olan görüş,
eşitsizliğin ekonomik gelişmenin önemli bir parçası olduğu yönündedir. Bu anlayış, çoğu kez, adını Nobel
ödüllü ekonomist Simon Kuznets (1901-85) tarafından alan ve sanayileşme süresince eşitsizliğin ilk olarak
yükseleceğini, daha sonra dengeleneceğini ve son olarak nihayetinde düşeceğini ileri süren ‘’Kuznets eğrisi’’
ile açıklanır.81 Eşitsizliğin delili olarak yorumlanan bu ilişki, şöyle ya da böyle ekonomik gelişmenin doğal
bir yan mamulüdür ve gelişmenin daha sonraki aşamalarında azalır. Bu görüş genellikle istemeyerek de olsa
ekonomik büyümeyi riske edecek bazı politikalardan duyulan çekinceler için, eşitsizliği azaltıcı müdahale
politikasına karşı bulunulan tavsiyelerle ilişkilendirilmiştir.
78
(D9/D1) deki değişmeler = (D9/D5)deki değişmeler artı (D5/D1) deki değişmeler, eşitsizlik artışının her türü şöyle tanımlanabilir:
“dibe çöken” – D5/D1 artıyor, D9/D1 istikrarlı iken,
“yukarı uçan” – D9/D5 artıyor, D5/D1 istikrarlı iken,
“kutuplaşma” – hem D9/D5 ve hem D5/D1 artıyor.
79
Her iki ülkede, D5/D1 deki değişmeler ne önemsiz (ABD) ne de ılımlı (İngiltere) iken D9/D5 ciddi biçimde artmıştır.
80
Avustralya’da yüksek ücret elde edenlere göre önemli artışlar olmuştur. Ancak D1 ve D5’de (a’da ama önemsiz) artışlar olmuştur.
81
Ekonomik büyüme ile eşitsizlik arasındaki ters U biçimindeki ilişki.
29
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 16 Seçilmiş ülkelerdeki ücret eşitsizliği ayrışması: D9/D5 ve D5/D1‘deki değişimler (1995 – 2000)
ve (2001-06)
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı.
41 Ekonomik gelişme ve ücret eşitsizliği arasındaki ters U şeklindeki ilişki
Alternatif bir görüş, aşırı ücret eşitsizliğinin haklı gerekçesi olan müdahale politikasının aslında ekonomik
büyüme için kötü olduğu yönündedir. 42
Müdahale politikası ve ekonomik büyüme arasındaki muhtemel alışverişler tam bir bütünlük vermek
zorundayken, en azından iki noktayı açıklamak yerinde olacaktır. Birincisi, Kuznets gelişmenin aksine,
Kuznets’in eşitsizliği azaltan en önemli faktör olarak tespit ettiği büyük etken, daha düşük gelirli kentsel grupların
siyasi güçlerinin artmasıyla eşgüdümlü durumdaki yasama engelleri ve siyasi kararlardır.43 İkinci nokta ise,
Kuznets’in ücret eşitsizliği ile değil de, gelir eşitsizliği ve ekonomik büyüme arasındaki bağlantıları tarafından
dikkat çekilmiş istatistiksel ilişkidir. Gelir aynı zamanda kazançları, mülkiyet gelirini ve gelir işlemlerini
de içerir ve genellikle bireyler açısından olmasından ziyade hane halkı düzeyleri ile ölçümlenmektedir. Son
araştırmalar, 2.Dünya Savaşı ve Büyük Depresyon sonrasında ABD’deki gelir eşitsizliğinin düşmesinin önemli
sebebinin, ücret baskısından ziyade, artan vergilerden ötürü olduğunu göstermiştir. 44
O halde ekonomik gelişme ücret eşitsizliğini nasıl etkiler? Şekil 17, göreceli olarak az sayıdaki ülke
için iki farklı ücret eşitsizliği göstergesi sunar: Ücretler için bir Gini endeksi (ücret eşitsizliğini etraflı bir
şekilde tahmin eden) ve bizim zirvedeki ve dipteki ücret grupları arasındaki boşluk ücret göstergemiz (D9/
D1). Bu iki gösterge kişi başına GSYİH’ya karşı gelişme düzeylerini göstermek için çizilmiştir. Normal olarak,
ücret eşitsizliğinin ülkelerde daha düşük kişi başına GSYİH ile daha yüksek olduğunu görürüz. Sınırlı ülke
kapsamının, bu grafiklerden güçlü sonuçlar çıkarmayı zor hale getirmesine rağmen, burada yine de daha düşük
ücret eşitsizliği ve daha yüksek ekonomik gelişme arasında bir korelasyon var gibi görünmektedir. Bununla
birlikte görülmek zorundadır ki, Gini Endeksi’ndeki bu değişimler (Panel A) gelişmekte olan ülkelerde
-ülkeler arasındaki ücret dağılımı ve kişi başına GSYİH arasında ortaya çıkarılabilecek bu önemli olmayan
ilişkiye göre çok büyüktür.
42 43 44 30
Girişimler her nasılsa “iyi” ve “kötü” eşitsizlikleri bağdaştırarak ve eşitsizliklerin altında yatan güçler temelinde ekonomik gelişme için iyi ya da kötü olabileceğini kabul ederek bu görüşleri uzlaştırmıştır. Chaudhuri and Ravallion, örnek olarak eğer ekonomik özendirmelerin rolünü aksettirirse (pazar yaratarak) eşitsizlikleri iyi, oysa fiziksel sermaye, insan birikimi, yatırım sınırı ve pazarla bağlantılı kişilerin önüne geçiyorsa kötü eşitsizlik olarak göz önünde bulundurur.
Kuznets (1955). Malte Luebker’e gözden kaçan bu gerçeği bize hatırlattığı için teşekkür ederiz.
Piketty ve Saez’e bakınız (2007).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 17 Ücret Eşitsizliği ve Ekonomik Gelişme, 2006 ya da sonraki yıllar:
A. Gini Endeksi (Tüm ücret Eşitsizlikleri): B. D9/D1 Oranı
Not: A ve B tablolarındaki ülke ortalamaları, veri kısıtlamalarından dolayı farklıdır. Detaylar için İstatistik Bölümüne bakınız.
Tablo A. 0 = tam eşitlik, 100 = tam eşitsizlik. %5 düzeyinde önemli.
Tablo B. Daha yüksek oranın anlamı daha yüksek eşitsizliktir. %1 düzeyinde önemli.
Kaynak: ILO Ücret Veritabanı.
31
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Ayrıca, yukarıda tanımlanan eğilimler son yıllardaki en önemli gelişmelerden biri olan milli gelir
düzeylerine bakılmaksızın birçok ülkede ücret eşitsizliğinin arttığını göstermiştir.
3.4. Ücret Eşitsizliği ve Cinsiyet
Eşitsizlikteki bir diğer temel ölçü, “cinsiyete göre ücret farkı” olarak adlandırılan, kadınlar ve erkeklerin
ücretleri arasındaki farktır. Bu konu özel önem hak etmesine karşın, hem verilerde hem de araştırmada var olan
baskılar, bu aşamada global perspektiften geniş bir cinsiyet ücret farkları analizi yapmayı zorlaştırmaktadır. Bu
bölüm yine de ülkelerin sınırlı bir örneğine dayanan ve cinsiyet ile bütünleştirilmemiş ortalama ücret verileri
için bir genel bakış sağlayacaktır.
Kısıtlı analizimizin sonuçları Şekil 18’de gösterilmiştir. Ücret farkının hala geniş olduğunu ve çok
yavaş bir şekilde kapandığını gözlemlemekteyiz. Cinsiyet ücret farkı, kadın ücret oranı kullanılarak
ölçüldüğü zaman (kadınların ortalama ücretinin erkeklerin ortalama ücretine oranı), son yıllarda ücret
farklarının azaldığı sonucuna ulaşırız. Cinsiyet ücret farkı verileri mevcut olan ülkelerin yaklaşık
%80’i daralmıştır. Bununla birlikte, değişikliğin boyutu küçüktür ve bazı durumlar ihmal edilebilir.
Bir uçtan bir uca, var olan çalışmalarla aynı doğrultuda olan bu bulgu, cinsiyet ücret farkının tercihen
durağan olduğunu ya da çok az bir şekilde azaldığını gösterir.45 Bunun sonucu olarak, cinsiyet ücret
farkındaki azalış son gelişmelerin ışığında hayal kırıklığına uğratıcı olmuştur. Şöyle ki kadınların
eğitsel başarıları, iş tecrübesi içindeki cinsiyet farkını giderek yakınlaştırmaktadır ve bölüm 1’de
belgelendiği şekilde ekonomik anlamda lehtedir. Ülkelerin çoğunluğunda, kadınların ücretleri,
erkeklerin ücretlerinin %70’i ile %90’ı arasını temsil eder. Avrupa Ülkelerinde ise, oran ortalama
olarak 0.75 civarında olarak bilinmektedir.46 Fakat dünyanın diğer bölgelerinde özellikle Asya’da
daha yüksek oranlar bulmak şaşırtıcı değildir.47
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
Şekil 18 Cinsiyet Ödeme Aralığındaki Değişimler, 1995 – 2007
Not: Şekiller erkeklerin ortalama ücretlerinin kadınlara oranını gösterir. Değerlerin 1’den az olmasının manası kadın işçilerin
erkek meslektaşlarından ortalama olarak daha az kazanmalarıdır.
45 46 47 32
Gupta (2002); ITUC (2008); Plantenga ve Remery (2006).
Plantenga ve Remery (2006).
Bkz. Gupta (2002); ITUC (2008).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Kadınlar ve erkekler arasındaki ücret eşitsizliğinin yavaş bir şekilde azalması artan gelir düzeyleri
ve daralan cinsiyet ücret eşitsizlikleri arasındaki ilişkinin açık olmadığını doğrular.48 Literatür ayrıca
küreselleşmenin cinsiyet ücret eşitsizliği üzerindeki etkileri ile ilgili karmaşık bulguları gösterir.49 Bir
çok çalışma, kadınların göreceli ücretlerinin ihracat yönlü büyümesinin negatif etkilerini keşfetmiştir.50
Diğerleri de, ihraç yönlü doğrudan dış yatırımların kadınların daha yüksek ücret kazançlarının sonucu
olabileceğini, doğrudan yabancı yatırımlar daha yüksek verimlilik ve daha fazla yerli üretime doğru
değiştirildiğinde ise tersi durumun gözlemlenebileceğini göstermiştir.51 Şu ana kadar diğer çalışmalar,
kadınların erkek ücretlerine oranın arttığı yerde, verimlilik diferansiyelleri nedeniyle açıklanamayan
ücret açığı miktarının arttığını gözler önüne sermiştir. 52
Gelecekteki tartışma konusu, kadınların ve erkeklerin yaptığı işlerin farklılığı fakat eşit derecede
emeklerinin karşılığını eşit değerler almalarının sağlanmasıdır. Bu, “eşit değerdeki iş için eşit ücret”
kuralıdır. Problemler aynı zamanda, eşit iş yapan kadın ve erkeklere eşit ücret verilmesinin garanti
altına alınması konusuna gelince de devam eder. Gerçekten de, benzer işlerle uğraşan kadın ve erkekler
arasındaki ödeme aralığı, özellikle profesyonel ve yönetim düzeyindeki işlerde ve yetenek gerektiren
işlerde bile artarken, problemler süreklilik göstermektedir.53 Çalışmalar göstermiştir ki, özellikle
yetenekli işçiler konusunda, başlangıç ücretleri kadınlar için erkeklerden daha az olma eğilimindedir.54
Bir diğer tartışma, iş elverişsizliği ve aile uzlaştırma ölçümleri ve kadınlar arasında istemsiz olarak
yarı zamanlı çalışanların miktarının yüksek olmasıdır. Raporun II. Bölümünde, toplu görüşmelerin ve
asgari ücretlerin cinsiyet ücret farkı azalmasına nasıl katkıda bulunacağını tartışacağız.
48 49 50 51 52 53 54
Gupta (2002), Şekil 1.
Seguino ve Grown (2006).
Oostendorp (2004).
Braunsteinand Brenner (2007).
Liu (2004).
Pay Equity Task Force (2004).
Kunze (2003).
33
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
34
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
2. BÖLÜM
ASGARİ ÜCRETLER VE TOPLU İŞ GÖRÜŞMELERİ
Bu Küresel Ücret Raporu’nun II. Bölümü asgari ücret politikaları ve toplu görüşmelerin ücretler üzerindeki
kalıcı etkilerini ele almaktadır. Hem asgari ücretler, hem de toplu görüşmeler emek piyasası kuruluşlarının
temel ve değişmez bir parçasıdır ve yaygın bir şekilde “kurallar, uygulamalar ve politikalar- resmi ya da resmi
olmayan olsun, yazılı ya da yazısız olsun- tüm bu emek piyasasının çalışmaları üzerindeki etkileri de ihtiva
edecek şekilde tanımlanmışlardır.55 Ücretler, emek verimliliği ve ekonomik şartlara bağlı iken (Bölüm I’de
görmüş olduğumuz gibi), asgari ücret politikaları ve sendikaları içeren kuruluşlarca daha çok ilgilenilmektedir.56
Uygulamada, bu kuruluşların göreceli etkisi, ülkeler ve fazla mesai karşısında değişmektedir, fakat çoğu
ülkelerde işçilerin ve işverenlerin karşılıklı etkilendiği ve ücretlerin karara bağlandığı yapıda bir emek piyasası
denetimi ve toplumsal bölümü şekillendirmektedir.57 Tüm dünyada, hükümetler, ahlaki olarak kabul edilebilir
ya da bölgesel sosyal adalet algıları ile aynı hizada, sosyal olarak çekici ürün sonuçlarını sağlayacak piyasanın
eksikliğini hatasız kılacak politikalara bel bağlamaktadırlar.
Bölüm 4’te, ilk olarak hem toplu görüşme anlaşmaları ile korunmuş işçilerin sayısı ve hem de asgari
ücretlerin sınırları için bazı küresel eğilimleri sunacağız. Asgari ücretlerin yeniden canlandırılması söz konusu
iken, toplu görüşmeler içindeki eğilimler çelişmektedir. Bölüm 5’te toplu görüşmelerin ve asgari ücretlerin, ücret
sonuçları üzerinde nasıl etkisi olduğuna ilişkin bazı kanıtlar sunacağız. Bu kanıtlar, bu iki ücret politikasının
etkilerinin oldukça farklı olduğunu göstermektedir. Oysa ki toplu görüşmeler hem ücret dağılımını hem de
ücretlerin sınırlarını etkiler, asgari ücretlerin etkileri, emek piyasasının yarısından daha azında ücret dağılımı
için sınırlıdır. Bölüm 6 böylece, bir sosyal koruma aracı olarak asgari ücretlerin kullanılmasının önemini, yeterli
bir ücret tabanının sağlanmasının ve sosyal paydaşlar arasındaki toplu görüşmeler için daimi temsilciliğin
önemini vurgulamaktadır. Bölüm 6 aynı zamanda, bazı basit fakat konuyla alakalı, toplu görüşmeler ve asgari
ücretler arasındaki tutarlı ifadeler için tavsiyeler de sağlar.
55 56 57 Berg ve Kucera (2008), s. 11.
Aynı zamanda tarafsızlığın normatif standartları rol oynar; örnek olarak Dickens ve diğerlerine bkz.(2007).Ücret müzakereleri gibi ekonomik kararlar ve faaliyetler aynı zamanda sosyal iletişim ağlarında, kültürde, politikada ve dinde yerleştirilmiştir. Bkz. Granovetter (2005) ya da Gibbons (2005).
Bu görüş Hirsch’ e aittir. (2006).
35
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
4. Son Eğilimler
4.1. Asgari Ücretlerin Yeniden Canlandırılması
ILO, asgari ücret terimini, ücret dağılımının alt düzey çalışanları koruması için ücret yapısı için bir taban
ücreti olarak tanımlamaktadır.58 Asgari ücretler, ILO’ya üye ülkelerin %90’dan fazlası tarafından başvurulan
neredeyse evrensel bir politika enstrümanıdır.59 Yine de, asgari ücretlerin oluşumu ve ne sıklıkta arttığı
ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Asgari ücretlerin düzeylerindeki evrensel eğilimlerin belgelenmesi
için, yeni veriler ILO’nun asgari ücret veritabanına güncellenerek derlenmiştir. Bu yeni veriler, esas olarak
2000-07 dönemine odaklanmaktadır. Bütün olarak, genişletilmiş veritabanımız, şimdi nüfusları toplam dünya
nüfusunun yaklaşık %90’ını temsil eden 100’den fazla ülkedeki asgari ücret düzeyleri hakkındaki bilgileri
içermektedir. Tüm bu ülkeler için gerçek anlamda (yani enflasyon için düzeltme) asgari ücret artışlarını yıllık
olarak tahmin ettik. Bu, asgari ücretle geçinenlerin satın alma gücünün bulgularını sağlamaktadır. Biz aynı
zamanda, iki tane ilave ülke-düzey göstergelerini de hesapladık. İlki, asgari ücret politikaları vasıtasıyla ücret
eşitsizliğini azaltmaya çalışan ülkelerin genişliğinin ölçümü anlamına gelen, asgari ücretin ortalama ücrete
oranıdır. İkincisi ise, bütün olarak emek verimliliği düzeylerinin içindeki değişikliklerle ilgili asgari ücretlerin
oranlarındaki değişimlerin nasıl olduğu bulgusunun sağlanması anlamına gelen asgari ücretin, GSYİH’ya
oranıdır.60
Asgari ücretler için göstergelerin hesaplanmasındaki kavramsal bazı zorluklar burada belirtilmiş olmalıdır.
Nominal ve reel ücretlerdeki değişikliklere rağmen, hesaplamanın çok kolay olduğu gözükebilmektedir, bu her
zaman bir sorun değildir. Temel sorun, ülkelerin çoğunun hala bir asgari ücret oranına sahip olmamalarıdır.
Bu raporun detaylı bir şekilde tartışacağı gibi, ülkeler sıklıkla asgari ücretler için bölgelere göre, çalışanların
yaşına göre, ekonomik aktivite ve profesyonel uğraşa göre değişen asgari ücret oranlarına sahiptir.
Bu, kişi başına düşen GSYİH ya da ekonomi ölçeğindeki ortalama ücretler gibi diğer ekonomik
göstergelerle asgari ücretlerin karşılaştırılmasının zor olduğu her ülke için asgari ücretlerin tahmin edilmesini
zorlaştırabilmektedir. Genel bir kural olarak ve diğer bazı istisnalarla, asgari ücretlerle en çok ilgili olduğunu
düşündüklerimizi tercih ettik (genellikle en geniş işçi sayılarını uygulanabilir oranla). Geniş bölgesel farklılıklar
ile ülkeler durumunda, konuyla en ilgili bölgesel asgari ücret oranlarının bir ortalamasını kullandık.
Son yıllarda göz önündeki eğilimlerimiz, asgari ücretlerin yeniden canlanmadan yararlandığı yönündedir.
Küresel olarak, 2001-07 dönemi bittiğinde, ülkelerin %70’inden fazlası, gerçek vadede de asgari ücretlerinin
arttığı örneğimizi içermektedir. Ortalama olarak, asgari ücret tüm ülkelerde gerçek anlamda yüzde 5.7 artmıştır.
Bu, yüzyılın başlangıcıyla daha önceki dönemlere rağmen ve asgari ücretin gerçek değeri azaldığında, asgari
ücret kazancının satın alma gücü içerisindeki artışını temsil eder. Asgari ücretlerin yükselmesindeki gerçek
artışlar, hem gelişmekte olan ülkelerde (yüzde +6.5) ve hem de gelişmiş ülkelerde (yüzde +3.8) mevcuttur.
58 Yasal bir perspektiften, bir asgari ücret yasal güce sahip olmalı ve cezai tehditler ve diğer yaptırımlar altında uygulanabilir olmalıdır.
59 Önemli istisnalar, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi korunmuş göçmen işçilerin sayısının hala fazla olduğu bazı körfez ülkeleridir.
60 Tabii ki, burada tekrar, asgari ücretin kişi başına GSYİH’ya oranı çok eksik bir göstergedir, esas olarak KBGSYİH emek verimliliğinin eksik bir göstergesidir, fakat daha sıklıkla ortalama ücretlerden daha kullanılışlıdır (özellikle gelişmekte olan ülkelerde).Aynı zamanda, kişi başına GSYİH’daki değişim çoğunlukla zaman içinde emek verimliliğindeki değişimin tahmin edilmesi için kabul edilebilirdir. Kişi başına GSYİH için asgari ücretin oranı gerekir, bununla birlikte ülkeler düzeyinde dikkatle karşılaştırarak değerlendirmek gerekir. Çünkü çalışan nüfusun miktarı ülkelerde farklıdır. Örnek olarak, asgari ücret göstergelerini içeren daha detaylı tartışma olan Saget (2008)’e bakınız.
36
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Muhtemelen gelişmiş ülkeler içerisindeki asgari ücretlerin canlandırılmasının çoğunlukla sembolik
olması, 1980’lerdeki asgari ücretlerin endüstriyel sistem düzeyini yürürlükten kaldırdıktan sonra, 1999’da
yeni bir ulusal asgari ücret benimsemiş olan İngiltere örneğinden kaynaklanmaktadır. Ondan beri, ulusal asgari
ücret gerçek anlamda her yıl yüzde 3.5 artmıştır. İngiltere örneğine eklenecek olursa, İspanya göreceli olarak
asgari ücretini hızlı bir şekilde arttırdı, İrlanda 2000 yılında ilk kez ulusal bir asgari ücret başlattı. Avrupa
Birliği’nin daha yeni üye ülkeleri arasında, asgari ücret genellikle daha eski birlik üye devletlerinin düzeylerini
yakalayacak şekilde kademeli bir görüntü vererek oldukça artmaktadır.
Gelişmekte olan ülkeler aynı zamanda artan bir şekilde asgari ücretlerini, savunmasız ve organize
olmayan işçi kategorileri için sosyal koruma sağlamak için oranlamaktalar. Brezilya, Çin ve Güney Afrika
gibi bölgesel güçler, bu yukarı eğilimin ana unsurları arasındadır. Örneğin Çin’de, asgari ücretler üzerindeki
yeni yasalar, ücret eşitsizliğiyle alakalı yükselen kaygılar karşısında 2004 yılında çıkarılmıştır. Arjantin ve
Brezilya’da, asgari ücret politikaları, düşük ödemeli işçilerin ücretlerindeki azalışın tersine çevrilmesine yardım
etmek için canlandırılmıştır. Güney Afrika’da ise, farklı ekonomik sektörlerdeki düşük ödemeli milyonlarca
işçinin ücretlerine destek için, ücret tabanları 2002 yılında yürürlüğe konmuştur.
Birbirinden farklı ülke tecrübeleri bazen bu yükselme eğiliminden sapmıştır. Hollanda’da, asgari ücretin
değeri durgunlaşmıştır- bu aynı zamanda, asgari ücretle eşleşmiş sosyal güvenlik yardımlarında da durgunluğa
sebep olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nde, federal asgari ücret 2001 ve 2007 yılları arasında gerçek
değerinden yaklaşık %17 değer kaybetmiştir- 2007’nin sonunda 10 yıl içerisinde ilk kez artmıştır. Değerdeki
bu kayıp, 2008 ve 2009 için planlanmış artış serisi tarafından şimdi telafi edilecektir. Asgari ücret Gürcistan’da
da, 2001-07 dönemi boyunca gerçek vadede her yıl %6’dan daha fazla azaldı. Ve Afrika ülkelerinin önemli bir
kısmında da düştü. Bütünüyle, bununla birlikte, bu örnekler dünya çapında asgari ücret oranlarındaki genel
yükselme içinde çok azınlıkta kalır.
Asgari ücretler ile ortalama ücretler ve kişi başına GSYİH’yı karşılaştırdığımızda, resim belirsiz bir
şekilde karışmaktadır ( bkz. Tablo 2). Asgari ücretlerin küresel ve temel olarak gelişmiş ülkelerdeki yükselen
eğilimlerden dolayı, ortalama ücretlere göre hafifçe arttığını görürüz (2000-02 yıllarındaki % 37’den ve 200407 yıllarındaki % 39’a). Bununla birlikte kişi başına GSYİH ile karşılaştırıldığında, asgari ücretler gelişmiş
ülkelerde dengede kalır ve küresel bir şekilde azalır.(%68’den %60’a). Temel olarak bu, emek piyasasının
sonunda daha düşük asgari ücretlerin artışlarının tamamen yerini tutamayan gelişmekte olan ülkelerdeki
ortalama emek verimliliğinin güçlü bir şekilde geliştiğini yansıtmaktadır.
Tablo 2 Asgari Ücretlerdeki Eğilimler
61
Salaire minimum interprofessionnel de croissance.
37
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Diğer ülkelerdeki asgari ücretlerin düzeylerindeki önemli farklılıklar aynen devam etmektedir. Gelişmiş
ekonomiler arasındaki, İspanya ve İngiltere göreceli olarak, ortalama ücretlerin %35’i civarında düşük asgari
ücretler belirlemiştir, Fransa’da ortalama SMIC61 ücretleri tüm gelişmiş ekonomiler içinde en yüksek seviyede
%50 civarında arttırmıştır. Önceki ve şimdiki geçiş ekonomilerinde asgari ücretler hızlı bir şekilde artmıştır
fakat göreceli olarak düşüş aynen kalmıştır. Örneğin asgari ücretin gerçek değerinin 2001 ve 2007 yılları
arasında hızlı bir şekilde arttığı Estonya’da, asgari ücret düzeyi şimdi ortalama ücretlerin %32’si civarındadır.
Gürcistan ve Rusya gibi ülkelerde oran daha bile azdır, 2007 yılında ortalama ücretlerin %10 veya daha azıdır.
Genel olarak, asgari ücret düzeyleri, ortalama ücretlerin ortalama olarak %50’den daha yukarı olduğu bir bölge
olan Latin Amerika’da en yüksek olarak kalmıştır.
4.2
Toplu sözleşme kapsamında gelişmelerin karşılaştırılması
Artık toplu sözleşmelerden faydalanan işçilerin sayısındaki küresel eğilimlerden haberdarız. Teoride bu,
toplu bir iş sözleşmesinde işçilerin ücretlerindeki pay olarak ifade olunan toplu sözleşmenin “kapsamı” ile
ölçülebilir. Ne yazık ki, bu gibi gözlemler hakkındaki karşılaştırmalı istatistiksel bilgiler hala yeterli değildir.
Bunun böyle olmasında en az iki sebep var. Birincisi kullanılan ölçüm araçlarının farklı olması olabilir.
Ölçümlerden biri –toplu sözleşmelerin kapsamının ayarlanmamış oranı- bir toplu iş sözleşmesine katılan işçi
sayısının toplam işçi sayısına oranıdır. Bu gösterge, toplu iş sözleşmesiyle düzenlenen ücretlilerin istihdamını
da gösterir. Diğer ölçüm ise, belli başlı kamu çalışanları (kolluk kuvvetleri veya silahlı kuvvetler gibi) veya kayıt
dışı ekonomide çalışanlar gibi toplu sözleşmeye uygun olmayan tüm işçilerden paydadan mahrum bırakılan
toplu olarak sözleşme yapma hakkına sahip olmayan düzeltilmiş orandır. Eğer farklı ölçümler kullanılmışsa,
sonuçta ortaya çıkan veriler anlamlı uluslar arası karşılaştırmalarda kullanılamaz.
Verilerin eksikliğiyle alakalı ikinci ve daha problemli sebep tahminlerin zorlukla yapılması olabilir.
Çoğu ülkelerde toplu sözleşmelere katılan işçilerin tam sayısını bilmek imkânsızdır, çünkü kayıt süreci ve
anlaşmaların izlenmesi yeterli değildir. Toplu sözleşmelerin iyi takip edildiği (belki de en yüksek kapsam oranı
olan ) gelişmiş ülkelerde bu durum söz konusudur. Filipinler gibi gelişmekte olan ülkeler arasında da bazı
istisnalar yok değil. Diğer tahmin yolları hane halkı ya da iş gücü incelemelerinden çıkarımları içeriyor. Ancak,
gelişmekte olan ülkelerde, araştırmaya katılanların mesleklerinin bir ortak anlaşma dâhilinde olup olmadığı
sorusu nadiren sorulmaktadır.
Bu zorlukların ışığında, kapsam konusundaki veriler genellikle sözleşme yapan gruplar tarafından
verilmektedir. Bu raporun hedefinde benzer bir metodoloji kullandık. Öncelikle ikincil kaynaklarda bulunan
istatistikleri derledik, sonra bu veriye işçi temsilcileriyle yapılmış bir araştırmayı ekledik. Bu araştırma Haziran
2008’deki Uluslar arası İşçi Konferansı (International Labour Conference) sırasında kullanıldı. Bazı metotlarla
kusursuz hesaplamayı sağlamadaki zorluklar yüzünden, ülkeleri sadece 4 ana kategoriye ayırdık. Bunlardan
biri %15’in altında kapsamı olanlar, diğeri %15 ve %50 arasında kapsamı olanlar, bir diğeri %51 ve %70
arasında olanlar ve sonuncusu ise %70 kapsam oranı üzerindekiler. Sonuçlar tablo-3’te gösterilmektedir.
İlk şaşırtıcı sonuç, Avrupa ülkeleri hariç toplu sözleşmelerdeki katılım oranı genel olarak düşüktür. Asya
ülkelerinde, bazı yerler %15 altında ve aslında çoklukla %5’in altındadır. Avrupa’da, toplu sözleşmeye katılımı
AB ülkelerinin çoğunda işçilerin %70’inin veya daha fazlasının toplu sözleşmeler kapsamında olmasıyla
genel olarak yüksektir. Zorunlu genişleme mekanizması dolayısıyla, Avusturya %100’lük bir katılım oranına
sahiptir. Fakat bütün Avrupa ülkeleri bu yüksek-katılım modelini uygulamamaktadır. Macaristan, Polonya ve
İngiltere’de işçilerin yarısından az bir kısmı kapsam içindedir ve Letonya ve Litvanya’da bu oran %15’in
altındadır.
38
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Bazı ülkelerde, mevcut düşük katılım oranı gitgide azalmaktadır. Kapsam 1995’ten beri Almanya,
Hollanda ve İngiltere gibi bazı Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi
birkaç Orta ve Doğu Avrupa ülkesinde de inanılmaz bir şekilde düşmektedir. Latin Amerika’da bu genelde,
toplu sözleşmelerde ve sendikalaşmada bir düşüşe de sebep olan liberal reformların uygulanması süresince
1990’lardaki toplumsal iletişim mekanizmalarının kullanımının azalması şeklinde görülmüştür. Peru’da,
örneğin, toplu sözleşmeler katılımın %8’in altında olması ve 1980’lerde 2000 olan ortak uzlaşmaların sayısının
2007’de 300’e kadar inmesiyle, tarihi düşük bir seviyeye ulaşmıştır. Tanzanya’da, birçok Afrika ülkesinde
olduğu gibi, işletme seviyesinde ücret sözleşmesi merkezî ücret politikasının yerini alınca kapsam düşmüştür.78
Tablo 3 Toplu sözleşme kapsamı, 2007 veya en son yıl
Kaynaklar: ILO özel anketler (International Labour Conference 2008, esnasında derlenmiştir); ILO sendika üyeliği ve toplu iş sözleşme
kapsamı konusundaki içsel veri tabanları; OECD; diğer bölgesel ve ulusal kaynaklar.
(1)
Toplu pazarlık kapsam oranı toplu sözleşmelerce düzenlenen istihdam için bir göstergedir. Bir toplu sözleşmenin kapsadığı
işçi sayısı toplam işçi sayısına oranı olarak belirlenmektedir (yani ücret ve maaş kazananlar). Bu oran, pazarlık hakkına sahip olmayan
işçi sayısını hesaba katmadığından “unadjusted- düzeltilmemiş” bir orandır. Bu konudaki veriler tahmin zorluğu ve yeterli verinin
sağlanamamasından dolayı bazı işçileri hariç tutmaktadır.
(2)
Toplu pazarlık kapsam oranı, sendikalaşma ile aynı oranda olma zorunluluğu yoktur (yani, sendika üyelerinin ücretli
çalışanların toplam sayısına oranı). Çünkü sendika üyesi olmayan işçiler de toplu sözleşme hakkından yararlanabilmektedir. Teşmil
mekanizması, Avrupa ülkelerinde nispeten daha yaygındır, ama Afrika (örneğin Güney Afrika) ve Latin Amerika (örneğin Arjantin)
gibi bazı bölgelerde de görülmektedir.
78
Kahyarara (2008).
39
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Katılımdaki bu denli azalmayı açıklamaya yardımcı olabilecek önemli faktörler sendika üyeliğinin78
azalması ve toplumsal iletişim kurumlarının yerelleştirilmesidir. Toplu sözleşmelerin ulusal ya da sektörel
kapsamda yapıldığı daha merkezî sistemler tipik olarak, toplu sözleşmelerde daha yüksek katılımlara imkân
vermektedir. Bu bize sözleşmelerin genellikle işletmeler bazında yapıldığı Asya ve Afrika ülkeleriyle Avrupa
arasındaki kapsam oranlarındaki farkı bir nebze açıklayabilir. Merkezîleşme ve işletme bazında anlaşmaya
yönelik eğilimler birçok Orta ve Doğu Avrupa ekonomisinde olduğu gibi Avusturya, İngiltere, Amerika
Birleşik Devletleri ve Yeni Zelanda iyi bir biçimde kaydedilmektedir.
Daha düşük kapsama sebebiyet veren diğer bir faktör ise daha küçük firmalarda ya da sıklıkla toplu
sözleşmeler dışında kalan part-time veya geçici/mevsimlik gibi özel statüler altında çalışan işçilerin sayısındaki
artıştır.79 Örnek olarak Kore Cumhuriyeti, küresel krize bir tepki olarak belirli süreli sözleşmelerin kullanımında
büyük bir artış tecrübe etmiştir ve bu durum diğer bazı ülkelerde de gözlenmiştir.80 Azalan katılım, standardı
olmayan istihdam türlerinin erkeklere nazaran kadınlar arasında daha fazla olması ve kadın ağırlıklı sanayinin
(bazı hizmet sektörlerinin de) erkek ağırlıklı sanayiden daha az oluşmuş olmasından dolayı cinsiyet sorunlarını
da bünyesinde içermektedir.81
Şu akıldan çıkarılmamalıdır ki, bazı gelişmekte olan ülkeler bazı küçük formel sektörlerde yüksek katılıma
sahiptir, ama büyük informel sektörler de yoktur. Gana’da örneğin, sendikalar formel sektörde genelde güçlü
iken, hesaplara göre informel istihdam toplam istihdamın %88’ini temsil etmektedir. Bu nedenle gerçek toplu
pazarlık Gana’da varlığını korumasına ve sendikaların kayıt dışı ekonomiye ulaşma çabasına rağmen, çelişki
büyük bir açıklıkla kendini göstermektedir. Gana’daki sendikalar mesela, tarım sektöründeki işçilerin sadece
yaklaşık %8’inin formel ekonomide, özellikle ticari tarım alanında kendilerine yer bulduğunu hesaplamıştır.82
Kendi işlerinde de çalışmadıklarında, informel ekonomideki istihdamın şartları ve şekilleri genellikle ya işçiişveren arasındaki informel bir anlaşmayla ya da işverence kararlaştırılıyor.
Aynı zamanda şunun da vurgulanması gerekir ki, toplu ücret pazarlığının azaltılmasına yönelik olumsuz
eğilimler yoktur, ancak etkinsiz hale getirme girişimleri vardır. Öncelikle, Avrupa’da toplu pazarlık kapsamı
yüksek seviyede bulunmakta ve bazen artmaktadır. Mesela Danimarka, Finlandiya, Portekiz, İspanya ve
İsveç’te durum bu şekildedir. Ayrıca kapsam Afrika ve Latin Amerika’daki bazı gelişmekte olan ülkelerde de
artış göstermektedir. Bu artış esasında hizmet sektörüyle birlikte pazarlık konsey sözleşmelerinin gelişmesi
sayesinde olmuştur. Bu, esasında kamu sektöründeki pazarlık konsey sisteminin gelişmesine borçludur, ancak
bazı tekstil endüstrilerindeki gibi özel sektörde de ortaya çıkmıştır.83
Toplu pazarlık inşa etme ya da canlandırma girişimleri de ücret sözleşmelerinin çatıyı oluşturduğu eski
ya da mevcut geçiş ekonomisi ülkelerinde gücünü korumaktadır. Letonya ve Litvanya gibi Doğu Avrupa
ülkelerinde kapsam oranı düşük, fakat çalışmalar ücretleri toplu pazarlık alanına getirme üzerine yoğunlaşmış
durumdadır. Slovenya örneğin, güçlü bir büyüme mekanizmasını inşa etmekte ve etkisini de şu an katılım
oranın neredeyse %100 olmasıyla göstermektedir. Bu genişleme mümkündür, çünkü şirketler aynı zamanda
toplu sözleşmelerde işverenlerin kurumu durumunda olan ticaret ve sanayi odalarına üye olmakla zorunlu
kılınmaktadırlar. Kurumların özgürlüğünü içeren bazı problemlere rağmen, Çin’deki mevcut gelişmeler de bu
bağlamda görülmeye değerdir. (bkz. kutu 2)
78
79
80
81
82
83
40
Bak Visser (2006).
Örneğin, bak Cazes and Nesporova (2007).
Lee and Eyraud (2008). Yine bak Alvarado (2008); Eyraud and Vauhan-Whitehead (2007); Kahyarara (2008).
Rubery et al. (2005).
Ackah (2008).
Bhroat and Goga (2008).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Kutu 2 Çin: Toplu pazarlıkta eğilimler
Toplu pazarlık 1990’ların ortasına kadar (deneme amaçlı birkaç durumun dışında) Çin’de pek bilinmiyordu,
çünkü işçi-işveren ilişkileri merkezî planlı ekonominin altındaki idarî müdahalelere tabi idi. İş Yasasının 1995
Ocak ayında yürürlüğe girmesinden sonra etkilerini gösterdi. Çünkü yasa, toplu sözleşme (Çince karşılığı
jitixieshang-sözlük anlamı “toplu müzakere (collective cunsultation)” anlamındadır) kavramını inşa etmişti.
Yavaş bir başlangıçtan sonra, Çin hükümeti politikasının dümenini “uyumlu bir toplum inşa etme”
amacı altında daha dengeli toplumsal ve ekonomik gelişmelere çevirince, toplu pazarlığın gelişimi 2000’lerin
başlarında önem kazanmaya başladı. Hükümet, bütün Çin Tüm Çin Sendikalar Federasyonu (ACFTU) ve
Çin Girişim Konfederasyonu (CEC) 2001’de belli seviyelerde, üçlü müzakereler yapmaya başlayınca, toplu
pazarlık Çin’de bir öncelik haline gelmiştir. Resmi rakamlar gösteriyor ki, ortak uzlaşmaların sayısı 2000’de
60 milyondan 2005’te 102 milyona çıkmıştır.
Bununla beraber, son zamanlarda Çin’deki birçok toplu sözleşme, yasal asgari haklar seviyeden daha
azdı ve anlaşmalar aslında işçi temsilcileri ve işçiler arasında imzalanmamıştır. Mesela, 2000’lerin başlarına
kadar ücret seviyeleri toplu sözleşmelerin içerisinde yer almamıştır. Ciddi manada girişimci için bile hala
böyle iken, toplu sözleme sürecinde ve ortak uzlaşmalarda kalitenin yükseldiğine dair bazı işaretler vardır.
Resmi istatistiklere göre, ücret anlaşmalarının kapsadığı işçi sayısı 2000’de 27 milyondan 2005’te 37 milyona
yükselmiştir. Ücret anlaşmalarındaki işçilerin sayısı, genel ortak uzlaşmalardaki işçilerin sayısına nazaran
Çin’deki toplu sözleşmelerin nüfuzunun etkisiyle daha güvenilir bir ölçüm olacaktır.
Son yıllarda gerçekleşen diğer kayda değer değişim ise, bölgesel ya da sektörel seviyedeki toplu
sözleşmeleri sayısındaki artıştır. Birçok toplu sözleşme 2000’lere kadar girişimci seviyesinde gerçekleşirken,
ACFTU’nun etkisi altındaki birçok sendika, bölgesel ve sektörel seviyede toplu sözleşmelerin yeni bir biçimde
uygulanmasında başarılı olmuşlardır. Bazı bölgesel/sektörel anlaşmaların, bazı yerel hükümetlerin belirlediği
zorunlu asgari ücretin üzerinde anlaşılmış asgari bir ücreti içerdiği aktarılmaktadır.
Şu mümkündür ki, Ocak 2008’den itibaren yürürlüğe giren İş Akdi Yasası, toplu sözleşmelerin makul
seviyeye gelmesini hızlandıracaktır. Çin’in son tahlilde endüstriyel ilişki sisteminde kusurlar var, fakat
gelecekte daha gerçekçi bir toplu sözleşmenin temel oluşturacağı sisteme doğru aşamalı, fakat istikrarlı
ilerleyişin izleri mevcuttur .
Kaynak: Contribution from Chang-Hee Lee (ILO, Beijing).
5. Kurumların ücret çıktıları üzerindeki etkileri
Önceki bölümde tanımladığımız eğilimlerin önemli etkileri var, çünkü toplu pazarlık ve asgari ücretler
üzerinde ciddi etkilere sahiptir. Bu bölümde, toplu pazarlığın daha yüksek ve daha düşük ortalamadaki ücret
eşitsizliklerin her ikisiyle de ilişkili olduğunu, asgari ücretlerin ise emek piyasasının daha düşük yarısındaki
ücret eşitsizliğiyle ilişkili olduğunu gösteren bazı istatistiksel veriler sunacağız.
5.1. Toplu pazarlık, verimlilik ve ücretler
Öncelikle toplu pazarlığın ortalama ücretler üzerindeki etkisine göz atacağız. Bu raporun baş taraflarında
daha önce de tartışılan, ücretler ve ekonomik büyüme arasındaki görünür şekilde zayıflayan ilişkinin ışığında,
toplu pazarlığın ücret esnekliği üzerindeki etkisini inceleyeceğiz (ücretlerin kişi başına GSYİH’daki değişimlere
hassasiyeti gibi). Böyle yapmak için, örnek ülkeleri iki gruba ayırdık: “yüksek kapsamlı” grup ve “düşük
kapsamlı” grup. Yüksek kapsam grubu %30’un üzerindeki bir katılımı ifade ederken, düşük katılım grubu ise
%30’un altındakileri ifade ediyor. Bu eşik örneğimizdeki ülkeleri kabaca iki eşit sayıda gruba ayırmaktadır.
41
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Sonuçlar, ücret esnekliği ile toplu pazarlık arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteriyor. Şekil 19’da
gösterildiği gibi, düşük kapsamlı ülkeler için ücret esnekliği dünya ortalaması olan 0.75 (bölüm 2,2’de
hesaplandığı üzere) altında, 0.65 dolaylarında seyretmektedir. Başka bir deyişle, ücret tespitinde toplu
pazarlığın önemli bir araç olmadığı ülkelerde, kişi başı GSYİH’dakı her %1’lik artış için ücret ortalamalarında
% 0.65’lik bir artışın olduğu görülmektedir. Yüksek kapsamlı ülkelerde ise ücret elastikiyeti çok daha yüksektir.
Şekil 20’de gösterildiği gibi, bu ülkelerde kişi başına GSYİH’dakı her %1’lik artış için ücret ortalamalarında
%0.87’lik bir artış görülmektedir. Bundan dolayı, ciddi bir toplu pazarlık kapsamı durumunda gerçek ücretlerin
ekonomik büyümeye bağlılığı çok daha artmaktadır.78
Şekil 19 Toplu pazarlık kapsamının düşük olduğu ülkelerde kişi başına GSYİH değişmesi ve reel ücret
artışı ( ≤ % 30)
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
Şekil 20 Toplu pazarlık kapsamının yüksek olduğu ülkelerde kişi başına GSYİH değişmesi ve reel ücret
artışı ( >% 30)
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
78
Toplu pazarlığın yüksekçe kapsamının ücretlerle ekonomik performans arasındaki sıkı ilişkiye bağlı olmasından dolayı,
“ücret payı”na da etki etmektedir. İşçilerle işverenler arasındaki taksimat gibi (bak Teknik ek I).
42
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Kapsam, ücretin çıktılarının önemli bir belirleyicisi iken, toplu pazarlık düzeyi ve farklı muhtemel
seviyeler arasındaki koordinasyonun hangi derecede yapıldığı da ayrıca ücret sonuçlarını etkilemektedir. Ne
yazık ki, konuyla ilgili kaynak kıtlığından dolayı bu etkilere analizimizde yer veremiyoruz. Diğer araştırmalar
merkezî ve/veya işbirliğiyle yapılan pazarlıklarla, cinsiyete göre daha az ücret farkını içeren daha düşük ücret
farklılığı arasında güçlü bir ilişki olduğunu doğrulamaktadır.78 Bunun tam tersine, toplu sözleşmelerin ademimerkezîleştirilmesi (yerelleştirilmesi) Şili ve Avusturya örneğindeki gibi daha büyük ücret farklılıklarının
doğmasına yol açmıştır.79 Fakat bazı gözlemciler şunu vurguluyorlar ki, pazarlık sistemleri ve emek piyasası
performansı arasındaki ilişki zannedildiği kadar basit değildir ve bu bağlamda genellenmemeleri gerekir.80
Daha sağlıklı bir araştırma, yerelleşmenin ücret belirlemede ülke farklılıkları üzerindeki etkisini daha iyi
anlamak için gereklidir.
5.2. Kurumlar ve ücret eşitsizliği
Ücret esnekliğine ek olarak, asgari ücretlerin ve toplu pazarlığın ücret eşitsizliğini nasıl etkilediğine
bakacağız. Veri sınırlılığından dolayı, analizimiz Asya ve Latin Amerika ülkelerini de içermesine karşın genelde
gelişmiş ülkeleri içine almaktadır. Burada da tekrar ciddi manada toplu pazarlık kapsamı olgusunu bulduk.
Sonuçlar gösteriyor ki, yüksek kapsamlı ülkeler açık bir şekilde hem kapsamlı hem de ücret bölüşümünün
düşük yarısında daha az ücret eşitsizliğine sahipler.81 Avrupa ülkelerine baktığımızda, Şekil 21’de gösterildiği
üzere toplu pazarlık kapsamı ile toplam ücret eşitsizliği aralarında basit bir korelasyon doğrultusunda bir ilişki
vardır. Diğer faktörlerin de eşitsizliği etkilemesine rağmen, Macaristan, Polonya ve Birleşik Krallıklar düşük
kapsam ve yüksek ücret eşitsizliğine sahipken, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda ve İsveç’in hem
yüksek kapsam, hem de düşük ücret eşitsizliğine sahip olduğunu görüyoruz.
Asgari ücret için sonuçlarımız daha sağlıklıdır. Bazen şaşırtsa da, daha yüksek asgari ücretler (ortalama
ücretin %40’ının üstünde) daha yüksek toplam ücret eşitsizliğiyle ilişkilidir.82 Bu bulguların açıklamaları
ileride daha çok analizi içerecektir. Hipotezlerden biri, tersine nedensellikten kaynaklanabilir, daha yüksek
toplam eşitsizliklerin olduğu ülkelerin asgari ücretleri kullanmaya daha eğilimli olabilir. Ancak, aynı zamanda,
daha yüksek asgari ücretler, ücret dağılımının alt yarısında yer alan indirgenmiş ücret eşitsizliğiyle ilişkilidir.83
Bu sonraki sonuç daha ziyade tahminidir, çünkü asgari ücretler esas olarak düşük gelirli işçileri korumaya
yöneliktir.84 Hakikaten, gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların her ikisinde de asgari ücretler, işçi piyasasının
daha düşük yarısındaki büyüme eşitsizliklerinden kaynaklanan toplumsal gerilimin azalışıyla birlikte yeniden
canlandırılmıştır. Mesela, Avrupa’da, çalışan fakir kesimin sayısındaki artış hükümet üzerinde bir baskı
oluşturmaktadır. Bazı Avrupa ülkelerinde, asgari ücretler, göçmen işçilerle bir mücadele halinde bulunan
vasıfsız işçilerin ücretlerini korumada önemli bir rol aldığı görülmektedir.85
78
79
80
81
82
83
84
85
Bertola et al. (2002); Blau and Khan (1996, 1999); OECD (2004).
Bak sırayla Hall (2007); Riveros (1994).
Örneğin bak, Freeman (2007).
Raporun I Bölümünde, kapsamlı ücret eşitsizliği yüksek ücret alanların düşük ücret alanlara oranı ile ölçülmekteydi (D9/
D1), ücret bölüşümünün düşük yarısında medyan ücret alanların düşük ücret alanlara oranı ile ölçülmekteydi (D5/D1).
D9/D1 ile ölçüldü.
Diğer bir deyişle, asgari ücretler düşük D5/D1 oranı ile ilgilidir, ama D9/D1’de ülkeler arasındaki farklılıkları açıklamakta yeterli değildir.
Aynı zamanda, istatistik verilerimizin metotları belirleme ve tahminde anlamlı sonuçları olduğunu da belirtmeliyiz. Ancak bu analizden kesin sonuçlar çıkarmak da zordur. Ülkeler itibariyle asgari ücretlerdeki farklılıkların tek bir değişkene bağlanamayacağı da bir gerçektir. Karmaşık asgari ücretler sistemi ve uygulamada ve etkilerdeki çeşitlilik sonucu raporun sonraki kısmında tartışılacaktır.
Dustmann etal. (2007a).
43
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Şekil 21 (D9/D1) ücret farklılıkları ve toplu pazarlık oranı (2005), AB ülkeleri
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
5.3. Literatürden bulgular
Daha önceki araştırmaların çoğunun kendi iş sahası üzerindeki etkilerine odaklanmasına rağmen,
kurumların ücret tespiti üzerinde yukarıda ifade edilen etkileri dünya çapında giderek daha iyi anlaşılmakta
ve benimsenmektedir. Sendikaların ücret eşitsizliğinin azaltılmasına katkısı deneysel bulgularda ortaya
çıkmaktadır.78 Son ekonomik çalışmalar, toplu pazarlığın toplam istihdam ya da ekonomik performans üzerinde
olumsuz bir etkisi olmaksızın ücretler üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.79 Dünya
Bankası tarafından yayınlanan literatürün kapsamlı bir eleştirisinin özetlediği gibi karşılaştırmalı çalışmalar,
örgütlenme ve toplu pazarlık özgürlüğünü garanti altına alan ülkelerle almayan ülkeler arasında, “ekonomik
performanstaki küçük sistematik farkları” göstermektedir.80 Benzer şekilde mevcut çalışmalar ana hatlarıyla,
eğer belli bir seviye konulursa, makul ücretlere ulaşmak ve istihdam seviyesi üzerine etkilerini en az şekilde
yansıtarak cinsiyet farklılıklarını azaltmak için işçi sayısını arttıracağını söyleyen asgari ücretler konusundaki
bazı basit örneklerini bertaraf etmiştir.81 Aynı zamanda, büyüyen bir araştırma organı, toplu pazarlık ya da
asgari ücretlerin birçok sosyo-kültürel değişken üzerindeki zararlı etkileri hakkındaki düşünceleri giderirken,
politika yapımcıları zayıfça tasarlanmış politikaların istihdam veya ekonomik göstergeler üzerinde zararlı
etkiler bırakacağı gerçeğini görmezlikten gelemezler.
Kurumların ücretler üzerindeki etkileri hakkındaki genel ifadeleri değerlendirmek zordur. Toplu pazarlıkla
ilgili birçok araştırma sendika üyeliğinin (kapsamdan ziyade) ücretleri nasıl etkileyeceği üzerine odaklanmıştır.
İngiltere ve ABD gibi ülkelerde, sendikalaşmış ve sendikalaşmamış benzer meslekler karşılaştırınca genelde
şu tahmin edilir; sendikalaşma genellikle ücretleri %10’dan fazla artırmaktadır. Ücretler konusundaki
sözleşmenin sendikasız çalışanlara da uygulandığı Fransa, Almanya ve İsveç gibi ülkelerde, güçlü büyüme
mekanizmalarının varlığıyla birlikte, bu ücret primi gün geçtikçe ortadan kaybolmaktadır.82
78
79
80
81
82
44
Bak bir değerlendirme için Machin (2008).
Cahuc and Zylberberg (2004); Manning (2003); Tzannatos (2008).
Aidt and Tzannatos (2002), p.4.
UK’s Low Pay Commission (İngiltere Düşük Ödeme Komisyonu) tarafından ele alınan kapsamlı araştırmaya bakılabilir.
Bak Blanchflower and Bryson (2002).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Ayrıca şu da ifade ediliyor; bu ücret primi son yıllarda sendikaların gücünün azaldığı İngiltere ve ABD
gibi ülkelerde azalma eğilimindedir.83 Şu da tahmin edilebilir ki, geçen 20 yıl boyunca ABD’deki ücret
eşitsizliğindeki azalışın üçte birlik kısmı sendikalaşmadaki düşüşle açıklanabilir ve buna benzer bir bulgu
Almanya için söz konusudur.84 Ne yazık ki, dünyanın diğer ülkelerinde sendikaların ücretlere etkisi üzerine
çalışmalar yeterli değildir.
Asgari ücretler üzerine yapılan son çalışmalar da ücret dağılımının daha düşük son kısımlarındaki eşitsizlik
üzerindeki etkisini tahmin etmeye çalışmaktadır. ABD’deki bir çalışma, asgari ücretteki bir yükselmenin ücret
dağılımında en alttaki %10’luk dilimde olan işçilerin maaş oranlarında artışa neden olacağını kanıtlamış,
bundan dolayı yüksek ücret eşitsizliğine olan eğimi ters yüz etmeye katkıda bulunmuştur.85 Aynı çalışma şunu
belirtiyor: ABD asgari ücrette %10-15’lik bir artış toplam yıllık kazancın % 0,2’si kadar yeniden küçük bir
dağılıma yol açmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde, bölüşümün etkileri üzerine çalışmalar da yapılmıştır.
Örneğin Brezilya’da, işçilerin %12,5’i asgari ücret kazanmakta ve bu asgari ücret bölüşümüne güçlü bir baskı
uygulamaktadır.86 Literatür, asgari ücretlerin ücret dağılımının tabanında yer alan cinsiyet itibariyle ücret
farklılıklarını da azalttığını göstermektedir. Kadınlar düşük ücretli işlerde çokça bulunmaktalar ve sayıları
yüksek ücretli işlerde erkeklere oranla bir hayli düşüktür. Kadınlar buna rağmen toplu sözleşme imkânının
kısıtlı olduğu dallarda daha çok yoğunlaşmaktalar. Birbirlerine benzemeyen ve cinsiyet ayrımı yapan
işyerlerinde ücret karşılaştırmaları yapmakta asgari ücretler, ücret tespitinde cinsiyet önyargılarını ele almada
yardımcı olabilir.
Genel olarak, ücret eşitsizliğindeki belirleyiciler çok karmaşıktır. Şu denilmek isteniyor ki, büyük biri
dizi etken farklı sonuçlar oluşturmak için farklı yollarda farklı değerlerle birlikte çalışır. Bu bağlamda çok
dikkat çeken etkenlerden biri, beceri isteyen işleri destekleyen ve kutuplaşmaya iten yetenek eğilimli teknolojik
değişikliklerdir.87 Ancak bu, teknolojik değişikliklerin ücret eşitsizliğindeki değişikliklerle ilişkili olduğu
mertebeyle ilgili küresel bir görüntü sunan bu raporun alanının ötesindedir. Kendi istatistik analizlerimizde,
kişi başına GSYİH, ticaret haddi ve FDI (doğrudan yabancı yatırımlar) akımları gibi ekonomik değişkenlerdeki
değişmelerin, ülkeler arasındaki ücret eşitsizliğin farkını açıklamada istatistiksel anlamda önemli bir yere sahip
olmadığı görünüyor (Bak Teknik ek II).
6. Uyumlu ücret politikalarının hazırlanması
Bu kısımda asgari ücretler ve toplu pazarlık politikaları tasarlanması ve yerinde ifadesi üzerinde
yoğunlaşılmaktadır. Gördüğümüz gibi, birçok ülkede toplu pazarlık, küreselleşme, yeni istihdam türleri ve
taşeronlaşmaya bağlı olarak zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Diğer ülkelerde bir rijitlik kaynağı olarak
gösterilmekte ve yaygın kanı, işletme düzeyindeki pazarlıkla toplu pazarlığın daha yüksek seviye ile değişimi
olacağıdır. Bu örneklerin birçoğunda emek piyasasında en çok korumasız işçileri korumak için hükümetler
toplu pazarlığın ikamesi olarak asgari ücretlere yönelmiş gözükmektedir. Bu çoğu kere, endüstri, sektörel ve
mesleki asgari ücretlerin çok karmaşık sistemlerine yöneltmektedir.
83
84
85
86
87
Bak Hirsch (2008).
ABD için bak Lemieux (2007) ve Almanya için Dustmann et al. (2007b).
Card and Krueger (1995).
Bak Lemos (2007) and Dedecca (2008).
Bilgisayar kullanımının rolü hakkında bir eleştiri için bak Machin (2008) and Author et al. (2006). Bu yaklaşımın açıkça sınırlaması, ücret eşitsizliklerindeki değişmelerin ülkeler itibariyle önemli farklılıkları neden oluşturduğunu anlamaktaki güçlüktür. Buralarda teknolojik değişmeler (örneğin Anglo-Sakson ve Kara Avrupası ülkeleri arasında) en az karşılaştırma bulunmaktadır. Yine bu, kurumsal faktörlerin geçen yıllardaki ücret eşitsizliğindeki değişmeler için en güçlü açıklayıcı bir faktör olarak ortaya çıktığını da açıklamaktadır (Bak örnek olarak, Lemieux, 2007). Ek olarak teknolojik değişmeler sıklıkla endüstri düzeyinde ücret dinamiklerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır (örnek olarak bak Berg, 2004).
45
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Toplu pazarlık yerine asgari ücretlerin aşırı karmaşık sistemlerine güvenme, en az iki sebepten dolayı iyi
değildir. Birincisi, toplu pazarlığın rolü, korumasız işçilerin korunmasını daha sonra takip eder – fiilen, asgari
ücretlerden ziyade daha geniş işçi kesimine fayda sağlar. Yine toplu pazarlık çalışma saatleri ve istihdam
kalitesi gibi çalışma şartlarının diğer konularını içermekte ücret tespitlerinin ötesine etki eder. İkincisi, farklı
endüstrilerde birçok çalışan kategorisi için ücret oranlarını veren asgari ücretler, toplu pazarlığı teşvik yerine
vazgeçmeyi getirebilir. Asgari ücretler üzerinde sosyal taraflar arasındaki bazı görüşmeler, toplu pazarlığın
uyarılmasını sağlamakta, örneklerin çoğunluğunda karmaşık asgari ücretler toplu pazarlığı “dışlama etkisi”
meydana getirmektedir. Bu olumsuz deneyim, dikkatli ve uygun politika çizilmesinin önemini göstermektedir.
6.1. Asgari ücretleri etkin ve iyi bir ücret tabanı olarak kullanma88
Asgari ücretler politikalarını belirlemede iki temel kuralı hatırda tutmak gerekir. Birincisi, iyi bir ücret
tabanı belirlemek diye söylenebilecek asgari ücret planlamasıdır. İkinci kural, sadece asgari ücret sisteminin
tasarlanması ve izlenmesiyle değil aynı zamanda asgari ücret düzeyinin kurulmasıyla ilgili karar almada sosyal
tarafları içermesidir.
İyi bir ücret tabanı nedir?
ILO 131 nolu Anlaşmasına göre ülkeler, asgari ücretleri belirlerken dengeli bir yaklaşımda bulunacaklar.
Hem işçilerinin ve ailelerinin ihtiyaçlarını hem de verimlilik ve yüksek istihdamın sağlanması gibi ekonomik
faktörleri dikkate alacaklar. Tabii ki, asgari ücretlerin fiili seviyeleri, iyi bir ücret tabanının ulusal anlayışlarına
göre değişir. “İyi ücret tabanı” tanımı, bir asgari ücret düzeyinin iyi denecek kadar yüksek olmasını, ancak
taban bir ücret kalması için yeterli düşüklükte olmasını belirtir. Şekil 22, ortalama ücretlere nispeten asgari
ücretlerin düzeylerinin ülkelere göre çok farklılık gösterdiğini, ama ortalama ücretlerin % 40 civarında nispi
yüksek frekans olduğunu belirtmektedir. Bir asgari ücretin ideal düzeyini ele alırken bunu, kullanışlı referans
noktası olarak düşünülebilir.
Şekil 22 Ortalama ücretlerle ilgili asgari ücretler
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
88
Bu kısım, Eyraud ve Saget (2005) tarafnıdan yapılan daha kapsamlı araştırmayla ilgilidir. Yine Wage-Fixing Machinery
Convention No.26 (1928’e kabul edilmiş) ve 1970’de kabul edilmiş 131 nolu Minimum Wage Fixing Convention diye bilinen asgari
ücretlerle ilgili ILO Anlaşmalarına dayanır. ILO’ya üye 181 ülkenin 119’u en azından bu iki anlaşmanın birisini şimdiye kadar
imzalamıştır. 2000 yılından sonra bu anlaşmanın birisini veya her ikisini imzalayan ülkeler, 131 nolu anlaşmanın imza tarihlerine göre,
Moldova Cumhuriyeti (2000), Sırbıstan (2000), Kore Cumhuriyeti (2001), Antigua and Barbuda (2002), Arnavutluk (2004), Ermenistan
(2005), Ukrayna (2006), Orta Afrika Cumhuriyeti (2006) ve Kırgızistan (2007).
46
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Bu çok genel referans düzeyinin ötesinde, bir asgari ücret düzeyi ince ayrıntılı ülke analizleri ile
belirlenebilir. Gerçekten potansiyel olumsuz etkilerini minimize ederken bir asgari ücretin faydalarını
maksimize etmek için asgari ücret düzeyinin araştırmaya dayanan politika kararlarıyla belirlenmesi ve
uygulamanın sistematik olarak izlenmesi gerekir. Yine şu hatırlanmalıdır ki, ücret bölüşümünün en altında
cinsiyet açığını azaltmak gerekir. Asgari ücret meslekler veya sektörlerdin kadın ağırlıklı olan geçerliliğinin
üzerindeki bir düzeyde belirlenmelidir.89 Asgari ücretler hususunda iyi tasarlanan politika kararlarının sağlam
kanıt ve analize ihtiyacı olduğu, bunun için bunların amaçlarına karşı geldiği herkes tarafından bilinmektedir.
Asgari ücretlerle ilgili iyi politikalar ve iyi sosyal diyalog, iyi araştırmaları gerektirir.90
Şekil 23 Latin Amerika’da nominal asgari ücretler ve enflasyon, 1996-2007.
Kaynak : ILO Ücret Veritabanı
Asgari ücretlerle ilgili kararlar daima sosyal taraflar tarafından alınmalıdır. Kapsam ve asgari ücretlerin
oranlarına nazaran bu ortaklar, karar almayı içermelidir. Pekçok ülkede hükümetler, sosyal taraflarla
müzakereden sonra asgari ücretlerin artırılmasına yönelik son kararı almaktadır. Oldukça az ülkede asgari
ücretler, bağımsız üçlü mekanizma ile sosyal diyalog çerçevesinde doğrudan belirlenmektedir. Kararlar
üçlü organlarca alındığında, hükümetler işçilerin ve işverenlerin temsilcileri ile bir anlaşmaya varmaları
gerekmektedir. Birkaç halde, ulusal bir asgari ücret Belçika ve Yunanistan’daki gibi doğrudan sosyal taraflarca
belirlenmekte ve hükümetin sadece resmi görevi görüşmelerin çıktısını onaylamaktır.
Diğer ülkelerde sektörel asgari ücretler, toplu pazarlık aracılığı ile belirli gruplar şeklinde belirlenmektedir.
Örneğin Almanya, İtalya ve İsviçre örneklerinde böyledir. Bu sistem, kesin biçimde en fazla esnekliği
sağlamakta ve asgari ücret tespitinde devlet müdahalesine engel olmaktadır. Bununla beraber, bazı açık
sınırlamalar artış göstermektedir. İlki, böyle sistemler etkin biçimde bazı Avrupa ülkelerindeki işçilerin
çoğunluğunu koruyabilirken buralarda toplu pazarlık işlemektedir. Toplu pazarlık sisteminin tipik biçimde
düşük olduğu kalkınmakta olan ülkelerde etkin değildir. İkincisi Avrupa’daki ülkelerde bile toplu pazarlık
kapsamında son azalmalar ve emek piyasasının düzensiz kısmındaki “çalışan fakirlerin” artması ciddi sosyal
gerilimler oluşturmaktadır. Almanya’da ve daha küçük çapta İsviçre’de tüm ücret alanlar için iyi bir ücret
tabanı sağlamakta ulusal bir asgari ücretin mümkün olan girişi hakkında tartışmaları yeniden başlatmıştır.
89 90 Rodgers and Rubery (2003).
Böyle araştırma çalışmalarını sağlamak için ILO son yıllarda standart referans kavramları geliştirmiştir (istenildiğinde temin edilebilir) asgari ücretleri belirlemek için rehber olarak sunulmaktadır.
47
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Asgari ücretlerin artırılması
Asgari ücretler, fiyat artışlarına karşı işçilerin satın alma güçlerini sağlamak ve ekonominin geniş
sarsıntılarından sakınmak için düzenli olarak tespit edilmek zorundadır. Fakir işçilerin ve hane halklarının
refahı, hem ücretlere hem de karşılaştıkları fiyatlara bağlıdır. Artan fiyatlar çerçevesinde nominal asgari ücretin
ayarlanması, bunun için asgari bir ücret için başlangıç oranı belirleme bakımından önemlidir. Gıda ve petrol
fiyatlarındaki keskin artışlar ve 2008 ve 2009 yılları için yüksek enflasyon tahminleri olduğundan asgari
ücretlerdeki hızlı düzenleme çok önemlidir.
Latin Amerika’daki son gösterge- orta vadede- genel olarak enflasyon nominal asgari ücretteki orantılı
ayarlamayla telafi edilmektedir (Bak şekil 23) Bununla birlikte veriler, enflasyon ile asgari ücret düzenlemeleri
arasında bir gecikmenin olduğunu göstermektedir. Yüksek enflasyon halinde bu gecikme, daha fazla beşeri
sıkıntıya neden olmaktadır. Asgari ücret düzenlemesi olduğunda tüketici fiyat endeksinin (TÜFE), ortalama
bir tüketicinin karşılaştığı fiyatı ve ekonomi ölçeğinde tüketici fiyat enflasyonunu izlemekte kullanıldığını
unutmamak gerekir. Gıda fiyatları hızlıca yükseldiği zamanlarda TÜFE, tipik olarak asgari ücret alanların
tükettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarında artışı vermektedir. Çünkü fakir hane halkları gelirlerinin büyük
bir kısmının gıdaya harcamaktadır. Yani, asgari ücret alanların maruz kaldıkları enflasyon oranı TÜFE’den
daha fazla olabilmektedir. Asgari ücret artışlarını buna göre ayarlamak gerekir. Örnek olarak Çin’de artan gıda
fiyatlarını ve bunun düşük gelirli çalışanlar üzerindeki etkilerini dikkate alarak birçok eyalet, 2007 ve 2008
yıllarında asgari ücretleri artırmıştır.
Yükselen enflasyon bağlamında birçokları, yüksek asgari ücretin “ücret-fiyat döngüsü” denilen fiyat
artışlarına neden olacağını söylemektedir. Bu, ücretlerin ve fiyatların birbirlerini yükselttikleri durumu
gösterir.78 Bu anlayış, asgari ücretin sıklıkla toplu pazarlıkta bir kıstas olarak düşünülmesi veya enformel
sektördeki ücretler için de79 asgari ücret üzerindeki işçilerin ücretlerini etkilediği zamanki durumla ilgilidir.
Ancak asgari ücretlerin fiyatları uyarabilmesi, genellikle tek ulusal asgari ücretler halinde ılımlı bulunduğu
doğrudur.80 Böylece tüm ekonomide asgari ücretlerin kapsayıcı enflasyon başlatabilmesi korkuları, çoğunlukla
abartılıdır.
Basitleştirme
Asgari ücret tespit kurumlarının planını basit tutmak önemlidir. Dünyadaki ülkelerin pek çoğu nispeten
açık ulusal asgari ücretler uygulamaktadır. (bak tablo 4). Ulusal asgari ücretler, bölgeler veya (özellikle genç
işçiler veya aile içi işçiler gibi) genel kategoriler arasında mümkün olabilecek değişkenlerle tüm işçilere
uygulanan ekonomi ölçeğinde ücret tabanıdır. Örnekler, İngiltere’de ulusal asgari ücret ve Fransa’daki SMIC’i
kapsamaktadır. Diğer bir örneği 2007 yılında 75. yılı kutlanan ABD’deki federal asgari ücrettir. Yine bir dizi
kalkınmakta olan ülke vardır; bunlar nispeten daha kolay sistemler uygulamakta, örneğin Brezilya, Çin ve Batı
Afrika’daki çoğu Frankofon ülkeleri.
Daha az sayıda ülke, sektörel ve/veya mesleki asgari ücretlerin daha karmaşık sistemlerini uygulamaktadır.
Kamu idarelerinin farklı ekonomik faaliyetler veya meslekler için asgari ücret hadlerini belirlediği sistemler,
nispeten kalkınmakta olan ülkelerde daha sıkça görülmektedir (tablo 4’te görülebilir). Bu tür sistemler, bazı
sektörlerde toplu pazarlık sisteminin eksikliğini telafi etmekte kullanılmaktadır. Örnek olarak Güney Afrika’da
hükümet, sendikasız ve korumasız işgücünün bulunduğu sektörlerde “sektörel kararlar (sectoral determinations)”
diye bilinen asgari ücretleri belirlemektedir. 2002 yılından beri bu, aile içi işçileri ve tarım işçilerini de
91
92
93
48
Bak Layard et al. (1991).
Bak Saget (2006).
Asgari ücretlerin fiyatlar üzerindeki etkisi konusunda çalışma için bak Lemos (2004).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
kapsamaktadır- Bu kategoriler ekonomide en düşük ücretli ve en fakir çalışanların bir kısmını kapsar. Sektör
veya meslek düzeyinde vesayet asgari ücretlerin benzer sistemleri Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki ülkelerin
çoğunda mevcuttur. Bu sektörel asgari ücretler, işçiler için önemlidir; çünkü kendilerini korumakta – korumasız
sektörlerdekileri- ve diğer sektörlerde oluşan toplu pazarlığın tamamlanmasında kullanılabilmektedir. Ayrıca
bazı örneklerde Afrika ve Asya ülkelerindeki yaygın olan çok yönlü asgari ücretlerle sistemler toplu pazarlığa
“dışlama etkisi” oluşturmaktadır. Tipik biçimde bu, asgari ücretlerin işletme düzeyinde ücret tabanını kolayca
fiili ücret politikasına doğru çekildiği durumlarda meydana gelmektedir. Sonra ortaya çıkan sistem, asgari
ücretlerin bir düzenlemesinden çok fiili ücret-belirleme metodudur. Nihayetinde böyle bir sistem devletin esas
belirleyici olduğu toplu pazarlığa alternatif bir hal almaktadır.
Tablo 4 Ulusal ve sektörel asgari ücretler (bir asgari ücreti olan tüm ülkelerin yüzdesi)
Örnek olarak Vietnam’da tüm işçi kategorilerinin ücretleri bir asgari ücret çarpanı ile sabitlenmiş,
sosyal yardımlar bile buna bağlanmıştır. Ama bazı karışıklıklar daha az merkezi devletler de bile vardır.
Endonezya’da formel sektördeki çoğu ücretler eninde sonunda asgari ücret civarında kümelenmekte, bunun
için yerel hükümet tarafından asgari ücret ilan edildikten sonra çok fazla toplu pazarlık olmamaktadır. Benzer
biçimde Filipinlerde bölgesel kurullar firma düzeyinde ücret pazarlığını kendisi yapmakta ve şimdi şirketler
kolayca işçilerle müzakere yerine kurulların yıllık asgari ücret düzenlemelerini beklemektedir. Diğer örnekleri,
Bangladeş, Sri Lanka ve Hindistan gibi Güney Asya ülkeleridir. Buralarda hükümet 45 meslek ve faaliyette bir
dizi asgari ücret belirlemekte ve yerel hükümetler de yerel düzeyde bunu yapmaktadır. Sonuçta tahmini 1 230
meslek ve sektör asgari ücreti ülke çapında ortaya çıkmaktadır.
Emeklilik, özürlülük ödenekleri veya doğum yardımları gibi farklı sosyal korumaların olduğu hallerdeki
karmaşa, asgari ücret düzeyi ile de ilgilidir. Uygulamada bunun anlamı emeklilik ve diğer yardımlar asgari
ücretler arttığında yukarıya doğru çekilecektir. Örneğin Cezayir’de asgari emeklilik aylığı asgari ücretin %
75’i, Brezilya’da asgari ücret, emeklilik, hastalık ve işsizlik ödenekleri için bir kıstastır. Bu en fakir emeklilerin
satın alma gücünü sağlamakta kullanışlı olsa bile, uygulamada sıkça hükümetler sosyal güvenlik bütçesi
üzerindeki tersine etkinin korkusuyla asgari ücretleri artırmaktan çekinmektedir. Anlamlı olması bakımından
asgari ücret, düşük ücretli işçiler için asgari bir taban sağlamak üzerine yoğunlaşmalı ve mümkün olduğu kadar
sosyal yardımlar asgari ücretlerle ilişkilendirilmemelidir.
Uyumluluk, kapsam ve tutarlılık
Kullanışlı olması için asgari ücretler iyi uygulanmalıdır. Bunun için asgari ücretler, güvenilir zorunlu
mekanizmalarla desteklenmelidir. İş teftiş hizmetleri ve uymama halinde ceza verme ile firmaların denetlenmesi
fonksiyonu, uyum bakımından hoş karşılanır.94 Maalesef birçok ülkede iş teftişi hizmetleri personel
49
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
eksikliğinden yapılamamakta ve cezalarda çok zayıf kalmaktadır. Sonuçta asgari ücretler etkin bir politika
olmaktan çok “kağıt üzerinde kaplan” görünümündedir. Birkaç ülkedeki kanıt, özellikle azgelişmiş ülkelerde
uyumsuzluğun önemli derecede yüksek olduğunu belirtmektedir. Örneğin Latin Amerika’da asgari ücretten
aşağı kazanan işçilerin oranın çoğunlukla % 20’yi aştığı ve % 45’e ulaştığı tahmin edilmektedir.95 Sosyal
tarafların iş yasalarının uygulanması için duyarlı olmaları da önemlidir. sosyal akran baskısı işverenlerce kötü
uygulamalardan vazgeçirdiğinde İşveren örgütleri ve sendikalar işverenlerin düşük ödeme yapmalarına karşı
baskı kuracaktır.
Cinsiyet eşitliği konusunda asgari ücretlerin etkisini azamiye çıkarmak amacıyla kapsam ve uyum, fiilen
veya hukuken (de facto or de jure) asgari ücret yasalarının koruması dışında tutulan kadınların yaygın olduğu
mesleklerde ve sektörler gibi, ilgiyi çekmektedir.96 Ücret tavanları endüstri asgari ücretleri formunu aldığında,
kapsam sıklıkla yetersiz, farklı düşük ücret sektörleri kapsam dışı kalmakta ve kadınların çoğunlukta olduğu
meslekler veya sektörler yüksek asgari ücretlere daha az sahip olmaktadır.97 Bu, sürekli olarak aile içi işçiler
için konulan daha düşük asgari ücret hadlerini belirlemekte- asgari ücret yasalarıyla tümünü kapsamaktadır
(bak tablo 5). Bu sorun, yakınlarda Hollanda’da, asgari ücretlerin kapsamının rastgele (casual) ve aile içi
işçileri (domestic workers) içine almasıyla ele alınmıştır. Portekiz’de aile içi işçiler için düşük asgari ücret
tespitinin onları diğer asgari ücret alanlarla aynı hizaya getirme yüksek seviyeye getirme, olumlu bir gelişmeyi
göstermektedir.
Tablo 5 Asgari ücretler ve aile içi işçiler (seçilmiş ülkeler)
Sonuçta asgari ücretler diğer politikalardan soyutlanarak belirlenemez ve geliştirilemez. Gerçekte
asgari ücretler düşük ödeme, fakirlik ve eşitsizliğe karşı bir dizi tedbirden biri olarak görmek gerekir. Çünkü
asgari ücretler sadece ücret alanlara (ayrıca asgari ücret yasalarının kapsamına alınan diğerlerine) fayda
sağlamaktadır. Bazı ülkelerde birçok fakir kimseyi asgari ücretlerin dışında kalabilmektedir. Böylece asgari
ücretler, bir dizi tamamlayıcı politikalarla desteklenmelidir,98 çünkü hedefi olan politikalar böyledir. Özellikle
asgari ücretler tek başına fakirliği azaltma hedefini sağlayamaz. Fakirliği azaltıcı gelir transferleri için anahtar
ünitenin hanehalkı veya aile olduğu durumlarda asgari ücretler fertlere verilmelidir. Bu nedenle asgari ücretler,
gelir transferleri ile birlikte kullanılmalıdır.
94
Bak Squire and Suthiwart-Narueput (1997).
95
Bak Cunningham (2007).
96
Bak Rubery (2003).
97
Bak Rubbery et al. (2005)
98
Neumark (2008) ve bazıları ister işgücü piyasasında olsun isterse olmasın tüm fakirlere sağlanan yardımlar ve fakirlikle
mücadelede gerçekte daha etkili olan negatif gelir vergisinin olduğundan bahseder. Bununla beraber uygulamada böyle bir vergi
sisteminin uygulanabilmesi tartışmalıdır ve sorgulanabilir. Özellikle işverenlerin Devlete ücret maliyetlerini transfer etme girişimlerini
etkisi gözönüne alınabilir.
50
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
6.2 Asgari ücretlerle birlikte toplu pazarlığın desteklenmesi
İyi tespit edilmiş asgari ücretler toplu pazarlığın “dışlama” etkisine neden olmaz. Kapsamlı ücret
politikalarını iki taraflı güçlendirici ve tamamlayıcı elemanları olarak işlev yapmakta asgari ücretler ve toplu
pazarlık için hükümetler, toplu pazarlığı geliştirmek için tedbirler ve girişimleri asgari ücretler konusuna
güvenlerini sürdürmelidir. Bu bölüm, bunun nasıl olacağını ve olması gerektiğini belirtir.
Eşgüdümlü yaklaşımın desteklenmesi99
Temel bir ILO prensibi, toplu pazarlığın sendika özgürlüğü hakkını tasdik eden bir çerçevede oluşur.
Örgütlenme özgürlüğü işçilerin ve işverenlerin, devlet müdahalesi olmadan ve serbestçe kendi tercihleriyle
örgütlerini kurmakta bir araya gelme hakkının tanınması dahil biri dizi konuyla ifade edilir. Sendikalı işçilerin
işten çıkarılması gibi işverenlerin sendika karşıtı ayrımlarına karşı işçileri korumayı sağlar. Son yıllardaki
bazı önemli olumlu gelişmelere rağmen örgütlenme özgürlüğü önemli bir konu olarak durmaktadır. Sendikal
faaliyetlere hükümet müdahalesi yinelenen bir sorundur ve sendika ayrımcılığına ve ILO tarafından müdahaleyi
ilgilendiren birçok şikayet artmaktadır. Bazı ülkeler önemli derecede işçi kitlesini toplu pazarlık hakkının
dışında tutmaya devam etmektedir. özellikle aile işletmesi işçileri, tarım işçileri, gemiciler ve tamu görevlileri
bu gruptandır. Bazı ülkelerde sendikacıların öldürülmesi önemli bir sorun olarak sürmektedir.
Örgütlenme özgürlüğüne ek olarak hükümetler, işletme, endüstri farklı düzeylerde, sektörel ve ulusal
toplu pazarlığı desteklemekte ve bu düzeyleri birleştirmeyi sağlamakta elverişli bir çevre sağlamalıdır.
Özellikle farklı toplu sözleşme düzeylerindeki pazarlık sistemleri artarak tanımlanmakla toplu pazarlıklar daha
etkin ve eşitliğe götürecektir. Farklı düzeyleri içeren sendikalar ve işverenler, toplu pazarlık düzenlemelerinin
görüşülmesiyle ekonominin daha geniş ihtiyaçlarının göz önüne alınması sağlanmalıdır.100 Örnek olarak
Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinde ulusal üçlü yapı ile işletme düzeyinde ücret tespiti arasında arada bir
sektörel pazarlık olmaması, ulusal düzeyde belirlenen ücret artışları ile işletme düzeyinde gözlemlenen fiili
ücret yükselişleri arasındaki bir ilgisizliğe götürmektedir.101
Toplu pazarlığı harekete geçirmek için önlem örnekleri
Önceki kısım farklı düzeylerde toplu pazarlığın desteklenmesinin önemini vurgulamıştır. Bunun nasıl
alabileceğini göstermek için bu kısım bazı ülkelerde açıkça, bazılarında farklı şartlarda zor olabilecek birçok
örnek ortaya koymaktadır.
Latin Amerika’da geçen deneyimler, toplu pazarlığı harekete geçiren ve tepki vermekte devlet
müdahalesinin etkili olduğunu gösterir. 1990’larda sosyal diyalogdaki ve bölgesel düzeyde işletme düzeyinde
pazarlığın esnekliği ve desteği için araştırma yetersizlik, geniş ücret eşitsizliğini açıklayan nedenlerin bazısı
olarak belirtilmektedir. ILO bu ülkeleri “uluslar arası çalkantıların oluşturduğu paylaşım tartışmalarını
üretmeye sürükleyen kurumları yetersiz olduğundan dolayı dışsal şoklardan daha kolayca sıyrılan Latin
Amerika ülkeleri”102 şeklinde dikkate almaktadır; bundan sonra bölgedeki bir dizi ülke ücretlerini ve toplu
pazarlık kurumlarını yeniden değerlendirmeye çalışmaktadır.
Toplu pazarlık uyarısı ekonomik büyümenin Arjantin’de ücret eğilimlerinde gelişmeye götürmüş,
Hükümet kararının daha yüksek ücretlere çekmesi eninde sonunda toplu pazarlığı teşvik etmektedir. burada
99
100
101
102
Bu fasıl ILO (2007) ve ILO (2008) konusunu işlemektedir.
Bak Avrupa karşılaştırmalı inceleme için Marginson and Sisson (2004). Yine bak Tzannatos and Aidt (2008) genel bakımdan. Yak Baccaro and Simoni (2007).
Ghellab and Vaughan-Whitehead (2003).
ILO (2002).
51
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
sosyal taraflarla anlaşma halinde Hükümet, dereceli olarak artan sabit ücret artışlarını uygulamış 2003 yılı
itibariyle sosyal taraflar toplu sözleşmelere dahil olmuştur. Bu tedricen gerçek toplu pazarlığı tüm sektörlere
uyarlamış ve dahil olan birçok işçi sayısı 2004 yılında 1.2 milyondan 2005 yılında 2.1 milyona ve 2006 yılında
3.5 milyona çıkmıştır. Latin Amerika’da diğer bir örnek Uruguay’ın durumudur. Burada hükümet, aktif bir
üçlü politika uygulamıştır. (Bak kutu 3)
Kutu 3 Uruguay: Toplu pazarlığın ve ücret politikasının etkinleştirilmesi
2005 yılında Uruguay hükümeti sosyal diyalog ve toplu pazarlığın üst öncelikleri arasında tespitini
kararlaştırdı. Bu amaç, üc ana temel üzerine kapsamlı bir strateji ile sürdürülmüştür: sosyal diyalog için ulusal
üçlü mekanizmanın geliştirilmesi, toplu pazarlığın harekete geçirilmesi ve sektörel düzeyde ücret komiteleridir.
Daha önce kamu sektörü ve tarım dışarıda tutulurken şimdi ücret pazarlığı uyarılmıştır.
Aynı zamanda hükümet, iki temel araçla ücret tespitinde aktif bir rol oynama kararı almıştır. İlki, hükümet
geçen ve muhtemel enflasyon çizgisinde yılda iki defe ücretleri belirlemek ve ücret sözleşmelerini görüşmek
için çağrılan üçlü sektörel ücret komitelerini harekete geçirmiştir. İkincisi, hükmet ulusal asgari ücretleri
yüksetltemiyi tercih etmiştir, böylece düzgün bir ücret tabanı sağlamakta önceki fonksiyonu ele almıştır. Bu
amaçla hükümet tüm sosyal faydaları hesaplamakta temel olarak asgari ücret kullanımının resmi uygulamasını
da durdurmuştur.
Hükümet politikasındaki bu değişme hem toplu pazarlığa hem de ücretlere doğrudan etki kılmıştır. Yıllar
sonra toplu pazarlık görüşmelerine yeniden başlanması üç taraf arasındaki uzlaşmanın uygulanmasıyla ilgili bir
çok sözleşme yapılmıştır. Birkaç sözleşme daha ayrıcalıklı ücret tespiti kriterlerini ortaya koymuştur (işletme
ölçeği veya coğrafi konum gibi) veya sağlık ve güvenlik, eğitim ve ücret dışı haklar gibi ücreti ilgilendirmeyen
konuları kapsama almaya kadar uzatılmıştır.
Derin bir krizi müteakiben ekonomik iyileşme bağlamında asgari ücretlerin ve toplu pazarlığın
canlandırılması bağlamında ücretlerin bozulma eğilimi durmuştur. 2005-2006 yıllarında reel anlamda ortalama
ücretler % 9.1 artmışken, ücret eşitsizliği de azalmıştır. Artan istihdam ve sosyal koruma planlarla beraber bu,
fakirliğe karşı hükümetin başarısını sağlayabilmiş, fakirlik 2005-2006 yıllarında % 13.7 azalmıştır. Cinsiyete
göre ücret açığı ve farklı eğitim düzeyleri arasındaki ücret farkı da azalmıştır. Bununla beraber ücret yayılması
(dispersion) Uruguay’da hala yüksektir.
Kaynak: Juan Manuel ve Graciela Mazzuch’inin katkılarıyla.
Diğer bölgelerde de asgari ücret politikaları yanında toplu pazarlığı harekete geçiren bazı girişimler
vardır. Asya’da bir örnek Kamboçya’dır (Bak kutu 4). Toplu pazarlığın ücret gelişmelerini sağlaması için artış
sağlayan bazı Avrupa ve Bağımsız devletler Topluluğu ülkelerinde bazı umut verici çabalar vardır. Örneğin
Bulgaristan’da 2005 yılında sosyal taraflarca imzalanan “Bulgaristan Cumhuriyeti’nin 2009 yılına kadar sosyal
ve ekonomik gelişmesi konusundaki pakt” hem toplu pazarlığı hem de asgari ücretleri geliştirmeyi amaçlar.
Kutu 4 Kamboçya: toplu pazarlık için bir esas olarak asgari ücret
Kamboçya’da ülkenin en yüksek üçlü danışma organı olan Çalışma Danışma komitesinin önerilerini
aldıktan sonra çalışmadan sorumlu bakanlık tarafından asgari ücret belirlenmektedir (Kingdom of Cambodia,
İş Yasası, madde 107, paragraf 2; 1997)
52
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Kamboçya’da 2000 ve 2006 yıllarında iki asgari ücret belirlenmesine tanıklık etmiştir. Üçüncü bir
ücret ayarlaması 2008 Nisanında yapılmıştır. Bunların hepsi sadece tekstil, giyim ve ayakkabı sektörlerine
uygulanmış, enflasyon süreci ve endüstriyel kargaşa ile gündeme gelmiştir.
Hükümet, 2000 yılında ilk asgari ücreti uygulamaktan önce işverenler ve sendikalarla görüşmüştür.
Buna karşılık 2006 yılında işverenler ve siyasi yelpazenin her kesiminden 17 sendika federasyonu yeni asgari
ücret, endüstri ölçeğinde ücret tespitinden sosyal tarafların ilk adımını tayinde yol göstermiştir. Görüşmeler
sonuçsuz olsa bile deneyim sosyal diyalogun kurulmasında önemli bir adımdı ve toplu pazarlığa yönelik olarak
alışkanlıklarda bir değişme için temel sağlamıştır. 1 ocak 2007 tarihinden başlayarak üç yıllık bir süre için yeni
bir asgari ücret kurulmasıyla hükümet, çalışma danışma komitesinden önerilerini almıştır.
Enflasyon baskılarının ardından hükümet, 2008 Nisanında sendikaların ek ücret artış taleplerini kabul
etti. Yeni bir asgari ücret yerine hükümet, etkisi genişçe aynı ise de “hayat pahalılığı düzenlemesi” olarak
nitelendirmiştir.
Kamboçya’da bölgenin diğer ülkelerindeki gibi ILO sürekli olarak , asgari ücret tespitiyle toplu pazarlık
aracılığı ile ücret belirlenmesi arasındaki ayırım yapmaya çalışmıştır. İşletme ölçeğindeki toplu pazarlık, hala
emekleme aşamasında ise de otel endüstrisinde çok gelişmiştir ve giyim, yapı ve diğer sanayilerde gelişmesini
sürdürmektedir. Kamboçya’da ILO bu gelişmeleri politika, eğitim ve kapasite oluşturma, yasaların ve
mevzuatın gözden geçirilmesi önerileri ile desteklemektedir. Üçlü öğeler, endüstriyel ilişkiler ve toplu pazarlık
için bir çevrenin son yıllarda geliştirilmesi konusunda mutabıktır.
Kaynak: John Ritchotte (ILO, Cambodia) katkısı.
Diğer bir konu da “teşmil mekanizmalarının (extension mechanisms)” yerinde kullanımıdır. Burada toplu
sözleşmeler, bir endüstri veya sektördeki diğer işverenlere ve işçilere teşmil edilir. Böyle teşmil örnekleri
önemli derecede kapsam düzeyini artırır. Özellikle farklı ülkelerde kullanılan teşmil mekanizmalarının derecesi
ülkeler itibariyle pazarlık kapsamı düzeyinde en güçlü değişkenlerin belirleyicisidir.103 Değişik türlerdeki
teşmil mekanizmaları hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde kullanılır104 ve toplu pazarlığı uyarmada güçlü
araç olabilir. Özellikle toplu pazarlığı imzalamayan uygulamaya hazır işverenlerin işveren örgütlerini dahil
etmeye ve pazarlık sürecine katılmaya ciddi bir uyarıcıdır.
Toplu pazarlığın izlenmesi ve toplu ücret istatistikleri
Sonuç olarak toplu sözleşmelerin eğilimlerinin raporlanması ve istatistik analizi, toplu pazarlığın gelişimi
için temel bir alan olarak görülmelidir. Birçok ülkede kayıt süreci olmadığından sözleşmelerin sayısını,
içeriklerini veya mümkünse teşmili takip etmek ve izlemek mümkün değildir. Örnek olarak Brezilya’da
işçiler ve işverenler sektörler, meslekler ve bölgeler itibariyle örgütlenmiştir- genellikle belediyeler düzeyinde
başlamıştır. Ayrıca sendikalar işverenlerin örgütü veya doğrudan işletmelerle görüşme yapabilmektedir. Diğer
bazı ülkelerde merkezi sicil ve toplu sözleşmelerin izlenmesi eksikliğinden dolayı kayda dayalı karar alma
politikası oluşmamıştır.
Ücretler konusunda sağlam veriler toplu pazarlık hakkında bilgi vermek amacıyla toplanmalıdır. Özellikle
sağlam ücret istatistikleri sırf makro politika için değil ücretler konusunda sosyal diyalog için elverişli bir çevre
103
Traxler et al. (2001).
104
EIRO (2002).
53
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
oluşturmak için de önemlidir. Anahtar ücret istatistiklerini paylaşmaya yönelik bir anlayış olmadan çalışanlarla
işverenler arasında değişik düzeylerde toplu görüşmeler (asgari ücretler üzerinde üçlü müzakereler dahil)
istenildiği kadar yapıcı olamaz. Böyle veriler her iki kesim için yeterli olsa bile bazı hallerde istatistiklerin
nasıl oluşturulduğu konusunda güven eksik olabilir ve bunların güvenirliği sorgulanabilir. Bundan dolayı etkili
ücret pazarlığında güvenilir ve şeffaf istatistiklerin önemi inkar edilemez. Şeffaflık ve güvenilirlik hem veri
toplanmasında hem de bu süreçte yerine getirilmeli ve ücret istatistikleri sonuçları toplumun tüm üyelerine
“kamu malı ve hizmeti” olarak hızlı ve en kolay ulaşılabilir şekilde sunulmalıdır. Bu amaçlar ve kurallar, geçen
yıllarda önemli gelişmeler gösterse de dünyanın pek çok bölgesinde hala ulaşmakta zorluk vardır.
54
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
3. BÖLÜM
Özet ve sonuçlar
7. Temel Bulgular ve Uygulamalar
Görünürdeki tercih edilebilir ekonomik bağlama karşın tümüyle bu rapor ücretliler için oldukça sukuti
hayal bir tablo göstermektedir. 2001-07 döneminde enflasyon düşüktür ve küresel ekonomi reel rakamlarla
yıllık % 4.0 büyümüştür. Bununla birlikte ücretlerdeki büyüme tüm ekonomik performansın gerisinde kalmıştır.
Mevcut bazı ve eski geçiş ekonomilerindeki etkileyici iyileşmeye rağmen tahminlerimize göre reel ücretlerin
2001-07 döneminde sadece % 1.9 büyüdüğü tahmin edilmiştir. Örneğimizde belirtilen ülkeler için 1995-2007
döneminde kişi başına GSYİH’da yıllık % 1 büyüme ilavesi sadece ortalama olarak yıllık ücretlerin artışında
% 0.75 kadar artış olmuştur. Bu ücret esnekliğinin (GSYİH büyümedeki değişmelere ücret artışlarının karşılık
vermesi) geçen yıllarda daha ziyade zayıfladığı konusunda bazı ilk göstergeler vardır. Artan uluslar arası nüfus,
mal, hizmet ve sermaye hareketiyle ortaya çıkan büyüyen ekonomik uyum bağlamında bu eğilimler ortaya
çıkmıştır.
Ücretlerdeki yavaş artış GSYİH’da karların ücretlere göre dağılımında bir düşme takip etmiştir.
GSYİH’nın yıllık büyümesinin % 1’lik her ek ücret paylaşımında ortalama % 0.05’lık bir azalma olduğu
tahmin edilmiştir. Yine uluslar arası ticarete nispeten yüksek açık olan ülkelerdeki ücret paylaşımının daha
hızlı düştüğünü görüyoruz. Bu muhtemelen ithalatla beraber iş kaybı korkusuna dayalı ücret taleplerini kapatan
açık işyerlerinde olmuştur. Çalışanlar arasındaki eşitsizlik hala artmaktadır. Ayrıntılı olarak örneğimizde
mevcut olan ülkelerin üçte ikisinden fazlasında ücret eşitsizliğinde artış vardır. Tepe ücretler bazı ülkelerde
birdenbire ortaya çıkmış, temel ücretler diğer ülkelerin çoğunda ortalama (medyan) ücretlere bağlı olarak
düşmüştür. Kadınlar ve erkekler arasındaki ücret açığı hala yüksektir ve bu açık çok yavaş kapanabilir. Bu,
kadınların aldıkları eğitim kazanımlarının ışığında ve çalışma tecrübelerinde cinsiyetten kaynaklanan açıkta
hayal kırıklığıdır.
Ekonomik çerçeve şimdi daha az uygundur ve 2009 yılı manzarası bu kadar parlak değildir. Dünya
ekonomisi esas olarak enerji ve gıda fiyatlarında artışa ve tüm ekonomik durgunlaşmaya bağlı olarak şimdi daha
yüksek enflasyona maruzdur. IMF 2008 yılı için % 3.9 ve 2009 yılı için % 3.0 olan küresel ekonomik azalmayı
tahminini yeniden düzenledi. Bu tahminler şunu gösteriyor, yavaş ekonomik büyümenin sürdürülebilir bir süreç
olması muhtemeldir. Geleceğe yönelik olarak ücret artışı için olasılıklar bundan dolayı oldukça belirsizdir.
Tümü reel ortalama ücretlerdeki 2008 yılındaki büyümenin kalkınmış ülkelerde % 0.8’i ve dünya çapında
% 2.0 ‘ı aşmadığını tahmin ediyoruz. 2009 yılı için bazı tahminlerle, reel ücret büyümesi % 0.1 kalkınmış
ülkelerde ve dünyada % 1.7 olduğunu tahmin ediyoruz.
Pekçok işçinin önünde zor zamanların olduğunu tahmin ediyoruz. Yüksek değişken fiyatlar (volatile prices)
ile bir araya gelen yavaş veya negatif ekonomik büyüme özellikle düşük ücretli ve fakir hanehalklarında birçok
55
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
işçinin reel ücretlerini aşındıracaktır. Birçok ülkede orta sınıfların da etkileneceği tahmin edilmektedir. Sonuçta
eğilimler ücretler üzerinde yoğunlaşmakta ve çalışma yeri ücretle ilgili tartışmalara maruz kalabilecektir. 2008
yılı yazında Vietnam, Bangladeş ve diğer Asya, Afrika ülkelerinin birçoğunda, değişik ülkelerde bu tür sorunlar
ortaya çıkmıştır. Yine çalışanlaraın fakirlik sayısında ve fakirlikte genel bir yükselişte risk görülmektedir.
Ne olabilecektir? Kısa dönemde hükümetler, nüfuslarının satınalma gücünü korumaya ve buradan da
iç tüketimi teşviğe yönelik önemli bir karar almaya yönledirilmektedir. Bu, ücret politikalarının tutarlı bir
kombinezyonunu gerektirmektedir. İlkin, toplu sözleşmeler geliştirilmeli, sosyal paydaşların sekörlerinde
veya işletmelerinde özel durumları göz önünde bulundurularak ücret paylaşımı ve ücret farklılıklarının artışına
çare aranmalıdır. İkincisi, asgari ücret düzeyleri, en fazla etkilenen işçilerin mümkün olduğu kadar korumasına
devam edilmelidir. Mevcut durumda sadece ücretleri düzeltici değişken (adjustment variable) olarak kabul
etmek ne hakkaniyet ne de ekonomik olacaktır. Eğer ücretler maliyetin orantısız bir parçasını taşıyorsa, sonuç
GSYİH’da karların payı lehinde ücretlerin payında ilave bir düşme olacaktır.
Asgari ücretler ve ücret pazarlığı konusuna vurgu, gelir destek tedbirleriyle kamu müdahalesi olarak
tamamlanmalıdır. Böylece fakir hanehalklarına destek sağlanmış olur. Ayrıca raporda belirtildiği üzere
dünyada ücret kazananların çoğunluğu organize olmamıştır veya toplu sözleşmeler dahil değildir. Buna ilave
olarak geçen makroekonomik gelişmeler ücret pazarlığını zorlaştıracaktır, çünkü işletmelerdeki baskılar
artacaktır. Bunun anlamı, mevcut makroekonomik baskılarla başa çıkmakta ücret pazarlığının tek başına
yeterli olmayacağıdır.
Orta dönemde ne olacaktır? Ücretler konusundaki kurumsal faktörlerin etkisiyle ilgili tespitlerimizin
ücret çıktılarının iş piyasası kurumlarının daha etkili olmasıyla gelişebileceğini önerebiliriz. Toplu sözleşmenin
daha yüksek kapsamı ekonomik büyüme ile ücretlerin büyümesi arasındaki ilerlemeyi sağlamaktadır. Toplu
pazarlığın % 30’dan fazla çalışanı kapsayan ülkelerde, herhangi bir ekonomik % 1 büyüme daha düşük
kapsamdaki ülkelerdeki sadece % 0.65’lik ücret büyümesi ile karşılaştırıldığında ücretlerde % 0.87lik bir artışı
takip etmiştir. Bizim yorumumuz, toplu pazarlığın verimlilikle ücretler arasındaki ilişkiyi güçlendirmekte
faydalı olduğudur. İlave olarak analizimiz şunu göstermektedir ki, toplu pazarlık tüm ücret eşitsizliğinde
azalmayı sağlamıştır. Asgari ücretler iş piyasasının alt yarısında ücret eşitsizliğini azaltmakta etkin olarak
kullanılabilmektedir.
Bu sonuçlar, iş piyasası kurumlarının yeniden canlandırmaya ihtiyacı olduğunu desteklemektedir.105
Pazarlık ve görüşmenin hem işçilerin hem de işverenlerin ihtiyaçlarını ve çıkarlarını yansıtmasından dolayı en
etkili ücret tespiti metotları olduğu prensibini tekrar etmek gerekir. Yine küresel bağlamda oluşturulabilecek
katkıyı sağlamakta asgari ücretleri yeniden belirlemeye ihtiyaç vardır. Hem kalkınmış hem de kalkınmakta
olan ülkelerdeki işçiler için sosyal adaleti ve yeterli ücretler sağlamak amacıyla ücret politikaları ile diğer
sosyal ve ekonomik politikalar arasındaki uyumu güçlendirmeye acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
8. Ortaya çıkan konular ve takip edilecek yol
Geçen bölümdeki öneriler ayrıntılı politika talimatlarını göstermekle beraber dünya çapında ülkelerde
politika faaliyetleri için sunulabilecek somut ve yenilikçi politika tedbirlerine yöneltmekte daha çok araştırma ve
analize ihtiyaç duyulmaktadır. Ücretlerdeki küresel eğilimleri sunan ILO’nun yeni girişiminin ilk ürünü olarak
bu rapor, ülkeler itibariyle makro düzeydeki gelişmeler üzerine de yoğunlaşması gerekir. Bu nedenle ülkelerdeki
çok karmaşık ayrıntılı kalkınma analizlerini örneğin farklı sektörler itibariyle veya çalışanların değişik grupları
105
56
Bununla ilgili olarak bakınız Berg and Kucera (2008).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
arasındaki analizleri içermemektedir. Doğrudan uygulanabilen kalkınma politika müdahaleleriyle ilgili bir
bakış açısıyla (diğerleri içinde) müteakip konular daha sistematik araştırma çalışmasını gerektirmektedir.
Ücret gelişmeleri daha yakından izlenilmeli ve ücret istatistikleri ile analitik metodoloji geliştirilmelidir.
Raporda vurgulandığı gibi bu bakıştaki temel değişim, ülkedeki kapsamı geliştirmek ve veri kalitesini
artırmakla küresel ücret istatistiklerini sağlamaktır. Küresel tahminlerindeki ücret artışının ve işgücü verimliliği
gibi konularla ilgili makroekonomik değişkenler ile ücret arasındaki ilişkilerin analizinde devamlı gelişme
sağlamanın büyük önemi vardır. Ücretlerin ekonomik büyüme ve işgücü verimliliğindeki değişmelere nasıl
karşılık verdiğini anlamak ve ücret payındaki (işçilerin GSYİH’dan aldıkları bedellerin oranı) gelişmeleri
ortaya koymak için daha iyi istatistikler tabii ki gereklidir.
Bir dizi sebepten dolayı dünyada ücret farklılıkları veya eşitsizlik önemli ölçüde artmaktadır. Bu
rapor gelişmelerin ana görünüşlerini genel olarak ortaya koyarken, bu konunun daha esaslı analiz edilmesi
gerekir. Örneğin, cinsiyet itibariyle ödeme açığı gelişmekte olan ülkelerin özel durumları da gözetilerek daha
esaslı olarak araştırılmalıdır. Cinsiyet itibariyle ödeme açığının büyüklüğü ve değişimi ile bunu belirleyen
faktörler tanımlanmalı ve politika kararları için bir temel olarak kullanılmalıdır. Yine işgücünde ve istihdam
türlerindeki çeşitliliğin ücretler için anlamları olduğundan bunlar dikkate alınmalıdır. Belirli işçiler ve istihdam
türleriyle ilgili ayrımcı anlaşma riski hakkında belirli büyüme ilgisi dikkatle ele alınmalıdır. Örneğin kayıt dışı
(informality) ücret sonuçları, standart olmayan çalışma ile göç hakkında araştırma daha iyi politika oluşturmak
için gereklidir.
Asgari ücret sistemlerinin daha iyi bir şekilde nasıl ortaya konulacağı ve yönetileceği de önemli bir konudur.
Değişik ülkelerin tecrübelerine bağlı olarak asgari ücret sistemlerinin etkinliği ve önemini göstermeye yardım
edecek olan unsurların listesini belirlemeye yardımcı olan araştırmalar artmaktadır. Bununla birlikte asgari
ücretler konusunda politika kararlarına rehberlik etmekte daha fazla ayrıntıya girmek gerekmektedir. Aynı
zamanda enflasyonu hızlandırma riskinden kaçınarak düşük ücretli işçilerin korunması için asgari ücretlerin
düzeylerini belirlerken fiyat değişmelerinin nasıl oluşacağına da dikkat edilmelidir. Otomatik bir endeksleme
şemasından dikkatlice birçok ülkede vazgeçilmiştir.
Rapor, ücretler düzeylerindeki değişmeler hakkında yoğunlaşırken, ücretlerin belirlenme ve ödemeleriyle
ilgili konular iyi bilinmektedir. Farklı ücret sabitleştirme mekanizmaları işçiler için (hem olumlu, hem
olumsuz) farklı dürtüler oluşturabilmekte ve farklı ücret düzeylerinde de sonuçlar doğurmaktadır. Bu yüzden
ödeme sisteminin önemi ihmal edilmemelidir. Bu çerçevede performansa bağlı ödeme ve kar paylaşımı
şemaları üzerinde durmakta yarar vardır. Bu sistemler, ücretleri karlarla veya girişimin performansının
diğer ölçütleriyle ilişkilendirmekte ve hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde daha fazla dikkat
çekmekteler. Ücretlerin verimlilik düzeyleriyle aynı hizaya getirilmesinde işverenlerin dikkatlerini çekerek
çalışanlar için ücret paylaşımını korumaya yardım edecek bu şemaların geliştirilmesinin ne kadar ayrıntılı
çalışma yapıldığı önem taşımaktadır. Birçok ülkeyi ilgilendiren ve enine boyuna analizi gerektiren bir başka
alan da, özel sektörle paralel ödeme düzeylerini sağlamak ve ulusal ücret politikalarının kapsamlı uyumunu
sağlamak için kamu sektör ödemesinin nasıl düzenlendiğidir.
Sonuçta ücret tespitinde toplu pazarlığın rolü hakkında daha fazla araştırma çalışması gerekir. Özellikle
bu, sanayileşmiş ülkelerdeki sendika üyeliği ve toplu pazarlık yapısındaki değişmeler ile geçiş ekonomileri ve
kalkınmakta olan ülkelerdeki toplu pazarlığın desteklenmesi için süren tartışmalarla ilgilidir. Raporda tartışıldığı
gibi asgari ücretlerin ve toplu pazarlığın tamamlayıcı kullanımının faydalarını nasıl artırdığının anlaşılması
önemlidir. Toplu pazarlık sisteminin yapısında ve bunun koordinasyon mekanizmasındaki değişkenlerin ücret
uygulamaları da daha fazla araştırılma alanlarıdır. Özellikle önemli bir sorun, sendikasız işçilerin ücretleri
57
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
konusunda toplu sözleşmeleri yaymakta, özellikle standart dışı istihdam veya kayıt dışı işçilerle ilgil usuller
bulunmasıdır.
8. Tanımlar ve metotlar
Ücret payı normal olarak GSYİH içinde işçilere yapılan toplam ödeme ile karşılaştırılarak hesaplanır.
Ayarlanmamış (unadjusted) ücret payı olarak bilinen bu tanım, işçiler için GSYİH’nın bir payı olarak toplam
bedel şeklindedir.
Teknik Ek 1: Ücret Payı
Ayarlanmamış ücret payı = İşçilere ödenen toplam bedel / GSYİH
Bununla beraber bu metodun sorunu, hem işçilerin sayısı hem de bunların ücretleri (işçilerin toplam
bedellerini bulmak için çarpılması gerekir) bilmeye bağlı olan bir sonuçtur. Bu, uzun dönem serilerinin
verisi halinde yorumu zordur. Örneğin ABD’de yirminci yüzyılın ilk yarısında ücret payını araştıran ampirik
araştırmalar, artışın çoğunun ücretlerin düzeyindeki büyümeden ziyade ücretli istihdamının büyümesine bağlı
olduğunu göstermektedir. Bundan dolayı genellikle aşağıdaki şekilde ölçülen “ayarlanmış” (adjusted) ücret
payını tanımlamak tercih edilmektedir.
Ayarlanmış ücret payı = (işçi başına toplam ödeme X toplam istihdam / GSYİH
Ne yazık ki, istihdam yapısındaki karşılaştırılabilir tutarlı zaman serileri verisi elde olmadığında,
ayarlanmış ücret paylarını tahmin etmek mümkün değildir. Bunun için bu raporda sadece ayarlanmamış
paylar hesaplanmıştır. (şekil 13/ B kısmı) Birçok kalkınmakta olan ülkede geniş ölçekli kendi adına istihdam
olduğundan bu uygun değildir. Böylece verilerin yorumunda ihtiyatlı olmak gerekir ve kesin düzeylerin ülke
çapındaki basit karşılaştırması uygun değildir. Bu sınırlamalarla rapor, ülkeler arası yerine ülkedeki (yaklaşık
onyıl) göreceli kısa dönemli değişmeler konusuna yoğunlaşmaktadır.
Daha genel uyarılar olarak aşağıdaki konuların ücret payı yorumlanmasında dikkate alınması
gerekmektedir. İlk olarak kavramsal olarak işçilere ödeme (bedel) işgücü gelirinden farklıdır. Çünkü ücret
dışı bazı önemli ödeme biçimleri içerilmemektedir. İkincisi, eğer kendi adına bağımsız çalışanları kapsayacak
şekilde genişletilirse (ve böylece “ücret geliri” genelleşirse) ölçüm sorunları da açığa çıkmış olur. Ücret payının
analiz edilmesinde kendi adına istihdam olunanlardan işgücü gelirini yüklemek için bazı çalışmalar yapılmıştır.
Gerçekte, işçi olarak çalışanlar gibi kendi adına bağımsız çalışanların aynı ücret oranını hak ettiklerini öne
sürdüğümüzde ayarlanmış ücret payı işgücü payının yaklaşık bir ölçüsü olarak görülebilir.106 Bununla birlikte
bunun, güvenilir deneysel kanıta dayanan kabul edilebilir bir yaklaşım olması tam açık değildir.107
Panel regresyonlar
Geçtiğimiz yıllardaki ücret payı ile ticaret, yabancı doğrudan yatırımdaki değişmeler arasındaki
korelasyonu anlamak için iki panel veri seti oluşturduk. İlk panel daha çok kalkınmış ve orta gelirli ülkeleri
içine alan, 1995-2007 yıllarını kapsayan ayarlanmış ücret paylarını ele almaktadır. İkinci panel daha çok
gelişmekte olan ülkelerin 1995-2006 deneyimindeki ayarlanmamış ücret paylarından oluşmaktadır. Diğer
kantitatif metotlara kıyasla panel regresyon modellemesi verinin daha iyi kullanımını sağlamakta ve paneller
arasında varyans için kontrolü sağlamaktadır. Modelde ücret payı ile bunun potansiyel ilişkisini hesaplamaya
GSYİH artışı dahildir.
106
107
58
Mesela bakınız European Commission (2007a).
Mesela bakınız Krueger (1999).
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
A1 tablosu ücret payı konusundaki panel regresyonunun sonuçlarını göstermektedir. Ayarlanmış ücret
payının ekonomik büyüme ve ticaret payına nasıl tepki gösterdiğini ilk model ispat etmektedir. ikinci model
özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki ayarlanmamış ücretlerin payı konusuyla ilgilidir. Panellerde hiçbir ülke
iki defa yer almamaktadır. Ek olarak ayrıntılı etkileri hesaplamak için bir girişimde iki veri seti de oluşturuldu.
Tabii ki bu, iki karşılaştırma imkanı olmayan göstergelerle beraber bir araya getirmenin riskini de içermektedir.
Bununla beraber önemli biçimde bir risk azaltılmasını sağlayan ülkelerdeki zamanla değişmeler konusu ile de
ilgilidir.
Sonuçlar, ekonomik kalkınma ve ücret payının son on yıl içinde farklı yönlerde ilerlediğini göstermektedir.
Baştan başa GSYİH’da yıllık % 1 büyüme ile ücret payında % 0.047 lik bir azalma ile birlikte olmuştur.
Bu negatif korelasyon kalkınmakta olan ülkelerdeki ayarlanmamış ücret payı örneğiyle daha yakından
gözükmektedir.
Tablo A1 Ücret payındaki değişme konusunda panel regresyon sonuçları
Tablo A1’de, her üç model için ticaret oranı değişkeninin katsayılarının önemli negatif değerlere sahip
olduğu görülmektedir:. Bu, geçen yıllarda ücret payındaki gerilemeye neden olan GSYİH’nın bir yüzdesi olarak
büyüyen ticari payını göstermektedir. Toplu modelimizde GSYİH’da (ithalat ve ihracat) ticaret oranındaki her
yüzde birlik artış ücret payında % 0.005’lik bir azalma ile birlikte olmaktadır. İlginç biçimde ücret payının
ticaret oranındaki değişmelere karşılığının büyüklüğü (magnitude) üç modelde hemen hemen aynıdır. Buna
karşılık FDI oranı için sonuçlar, önemli bulgular gözlemlenmese de karışıktır. Ücret payında teknolojinin
muhtemel etkisini kontrol etmediğimizi belirtelim. Eğer teknolojik ilerleme yükselen ticaret oranı ile beraber,
ticaret ve teknolojinin etkilerini çözmek güç olacaktır.
Teknik Ek II: Kurumlar ve Eşitsizlik
Sanayileşmiş ülkeler örneğinde ücret farklarının azaltılmasında toplu sözleşmenin etkili bir araç olduğu
bilinmektedir. Ülkelerde ücret eşitsizliğindeki farklar konusunda asgari ücretlerin istatistik etkileri hakkında
yeterli bilgi yoktur. Bunun için aşağıdaki basit panel regresyonlarını ele aldık.108 Toplu sözleşmenin daha
az kapsamlı ücret eşitsizliği (D9/D1) ve yine emek piyasasının alt yarısındaki daha az eşitsizliği (D5/D1)
ile ilgisini tablo A2’de görmekteyiz. Buna karşılık asgari ücretler emek piyasasının daha düşük kısmında
108
European Commission (2007a); European Commission (2007b); IMF (2007a); IMF (2007b); OECD (2007).
59
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
(D5/D1) daha az ücret eşitsizliği ile ilgilidir. Ama ilginç olanı yüksek geniş eşitsizliktir (D9/D1). Bu durum,
daha yüksek eşitsizlik olan ülkelerde asgari ücretleri kullanmanın daha etkin olduğu konusunda bazı tersine
nedensellikleri göstermektedir. Aynı zamanda tahmin sonuçları, model ayrıntılarındaki değişmelere duyarlı
olmaya yöneliktir. Bununla birlikte ticaret ile ücret payı arasındaki negatif ilişki daha önce belirtildiği gibi
kurumsal faktörler hesaba katılmakla beraber önemli ve kuvvetli haldedir.
Ücret payı ile kurumsal faktörler arasındaki muhtemel korelasyonlar önceki uluslar arası raporlarda
tartışılmıştı. Bu raporlar, sanayileşmiş ülkeler örneğinde bu ilişkiye bazı deneysel destek vermektedir. Ücret
eşitsizliği hakkında uyguladığımız istatistik stratejiyi kullanarak analizlerin bir serisi (hem panel hem kesit
(cross-section)) ücret payı konusunda yeni verimizi üstlenmiştir. Bu veriler mevcut kümesinden daha genişti.
Toplu sözleşmenin kapsamı ve asgari ücretlerin her ikisinin ücret payı ile pozitif korelasyonda olduğunu
bulduk. Katsayılar istatistik açıdan önemli değildir (tümü burada belirtilmemektedir, ancak, [email protected]
adresinden istenebilir). Aynı zamanda tahmin sonuçları model ayrıntısındaki değişmelere karşı duyarlıdır.
Bununla birlikte ticaret oranı ile ücret payı arasındaki negatif ilişki, kurumsal faktörler hesaba katılsa bile daha
önce belirtildiği gibi önemli ve sıkı haldedir.
Tablo A2 Ücret eşitsizliği ve kurumsal faktörler
* Fransa’da uygulanan asgari ücret sistemi.
61 Salaire minimum interprofessionnel de croissance.
60
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Referanslar
Ackah, C. 2008. “Wage trends and wage policy in Ghana”, unpublished report prepared for the ILO.
Aidt, T.; Tzannatos, Z. 2002. Unions and collective bargaining: Economic effects in a global environment
(Washington, DC, World Bank).
Alvarado, J.B. 2008. “Salarios y políticas salariales en el Perú”, paper prepared for the ILO Global Wage
Report, mimeo (Geneva, ILO).
Anderson, E. 2005. “Openness and inequality in developing countries: A review of theory and recent
evidence”, in World Development, Vol. 33, No. 7, pp. 1045–1063.
Asian Development Bank (ADB). 2007. Key Indicators 2007: Inequality in Asia (Manila, ADB).
Autor, D.; Katz, L.; Kearney, M. 2006. “The polarization of the US labour market”, NBER Working
Paper No. 11986 (Cambridge, MA, National Bureau of Economic Research).
Baccaro, L.; Simoni, M. 2007. “Centralized wage bargaining and the Celtic Tiger phenomenon” in
Industrial Relations, Vol. 26, No. 3, pp. 426–455.
Berg, J. 2004. “Technology v. trade v. social institutions: Understanding rising wage inequality in the
Chilean cosmetics industry”, in W. Milberg (ed.): Labour and the globalisation of production:
Causes and consequences of industrial upgrading (Basingstoke, UK, Palgrave Macmillan).
Berg, J.; Kucera, D. (eds). (2008). In defence of labour market institutions: Cultivating justice in the
developing
world (Geneva, ILO and New York, Palgrave Macmillan).
Bertola, F.; Blau, F.; Kahn, L. 2002. “Comparative analysis of labour market outcomes: Lessons for
the US from international long run evidence”, in A. Krueger; R. Solow (eds): The roaring nineties:
Can full employment be sustained? (New York, Russell Sage and Century Foundations),
pp. 159-218.
Bhorat, H.; Goga, S. 2008. “Wage formation and wage trends in South Africa”, paper prepared for the
ILO Global Wage Report, mimeo (Geneva, ILO).
Blanchfl ower, D.; Bryson, A. 2002. “Changes over time in union relative wage effects in the UK and the
61
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
US revisited”, NBER Working Paper No. 9395 (Cambridge, MA, National Bureau of Economic
Research).
Blau, F.; Kahn, L. 1996. “Wage structure and gender earnings differentials: An international comparison”,
in Economica (supplement), Vol. 63, pp. S29–S62.
—. 1999. “The effect of wage inequality and female labour supply on the gender pay gap: A crosscountry
analysis, 1985 to 1994”, working paper (Ithaca, NY, Cornell University).
Braunstein, E.; Brenner, M. 2007. “Foreign direct investment and gendered wages in urban China”, in
Feminist Economics, Vol. 13, Nos 3 & 4, pp. 213–237.
Cahuc, P.; Zylberberg, A. 2004. Labor economics (Cambridge, MA, MIT Press)
Card, A.; Krueger, D. 1995. Myth and measurement (Princeton, NY, Princeton University Press).
Cazes, S.; Nesporova, A. 2007. Flexicurity: A relevant approach in Central and Eastern Europe (Geneva,
ILO).
Chaudhuri, S.; Ravallion, M. 2007. “Partially awakened giants: Uneven growth in China and India”, in
A. Winters; S. Yusuf (eds): Dancing with giants: China, India and the global economy ( Washington,
DC, World Bank).
Council of Europe. 2008. Economic migration, social cohesion and development: towards an integrated
approach, report prepared for the 8th Council of Europe Conference of Ministries Responsible for
Migration Affairs, Kiev, 4–5 Sep.
Cunningham, W. 2007. Minimum wages and social policy: Lessons from developing countries
(Washington,
DC, World Bank).
Dedecca, C.S. 2008. “A evolução recente dos salários no Brasil”, paper prepared for the ILO Global
Wage Report, mimeo (Geneva, ILO).
Dickens, W. et al. 2007. “How wages change: Micro evidence from the International Wage Flexibility
Project”, in Journal of Economic Perspectives, Vol. 21, No. 2, pp. 195-214.
Dustmann, C.; Frattini, T.; Preston, I. 2007a. A study of migrant workers and the enforcement issues that
arise, Report to the Low Pay Commission, Jan.
—; Ludstreck, J.; Schoenberg, U. 2007b. “Revisiting the German wage structure”, IZA Working Paper
No. 2685 (Bonn, Institute for the Study of Labor).
European Commission. 2007a. Labour market and wage developments in 2006 (Brussels).
—. 2007b. “The labour income share in the European Union”, in Employment in Europe (Brussels).
European Industrial Relations Observatory (EIRO). 2002. “Collective bargaining coverage and extension
procedures”. Available at: http://www.eurofound.europa.eu/eiro/2002/12/study/tn0212102s.
62
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
htm [6 Sep. 2008].
Eyraud, F.; Saget, C. 2005. The fundamentals of minimum wage fi xing (Geneva, ILO).
—; Vaughan-Whitehead, D. (eds). 2007. The evolving world of work in the enlarged EU – Progress and
vulnerability (Geneva, ILO).
Ferreira, F.; Ravallion, M. 2008. “Global poverty and inequality: A review of the evidence”, World Bank
Policy Research Working Paper No. 4623 (Washington, DC, World Bank).
Flanagan, R. 2006. Globalization and labor conditions: Working conditions and worker rights in a global
economy (New York, Oxford University Press).
Freeman, R. 2007. “Labor market institutions around the world”, NBER Working Paper No. 13242
(Cambridge, MA, National Bureau of Economic Research).
—; Oostendorp, R. 2001. “The occupational wages around the World data fi le”, in International Labour
Review, Vol. 140, No. 4, pp. 380–401.
Ghellab, Y.; Vaughan-Whitehead, D. (eds). 2003. Sectoral social dialogue in future EU Member States:
The weakest link (Budapest, ILO and European Commission).
Gibbons, R. 2005. “What is economic sociology and should any economists care?”, in Journal of
Economic Perspectives, Vol. 19, No. 1, pp. 3–7.
Goldberg, K.; Pavcnik, N. 2007. “Distributional effects of globalization in developing countries”, in
Journal of Economic Literature, Vol. XLV, pp. 39–82.
Granovetter, M. 2005. “The impact of social structure on economic outcomes”, in Journal of Economic
Perspectives, Vol. 19, No. 1, pp. 33–50.
Gupta, N. 2002. “Gender, pay and development: A cross-country analysis”, in Labour and Management
in Development, Vol. 3, No. 2, pp. 1–19.
Hall, R. 2007. “The fi rst year of Work Choices: Industrial relations in Australia in 2006”, in Journal of
Industrial Relations, Vol. 49, pp. 307–309.
Hirsch, B. 2006. “Emerging labor market institutions for the twenty-fi rst century, by Freeman R., Hersch
J.,
and L. Mishel”, book review, in Industrial and Labor Relations Review, Vol. 60, No. 2, Article 81.
—. 2008. “Sluggish institutions in a dynamic world: Can unions and industrial competition coexist?”, in
Journal of Economic Perspectives, Vol. 22, No. 1, pp. 153–176.
International Food Policy Research Institute (IFPRI). 2008. High food price: The what, who, and how of
proposed policy action, Policy Brief, May. Available at: www.ifpri.org [22 Sep. 2008].
International Labour Offi ce (ILO). 2002. “News: Latin America and the Caribbean”, in 2002 Labour
Overview (Lima, ILO Regional Offi ce).
63
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
—. 2004. Towards a fair deal for migrant workers in the global economy, International Labour Conference,
92nd Session, Geneva, 2004 (Geneva).
—. 2007. ESP paper GB/298.11 (rev.), Mar. (Geneva).
—. 2008. Key Indicators of the Labour Market, 5th ed. (Geneva).
International Monetary Fund (IMF). 2007a. “The globalization of labor”, in World Economic Outlook:
Spillovers and cycles in the global economy (April 2008) (Washington, DC).
—. 2007b. “Globalization and inequality”, in World Economic Outlook: Globalization and inequality
(October 2008) (Washington, DC).
International Trade Union Confederation (ITUC). 2008. The global pay gap (Brussels).
Jansen, M.; Lee, E. 2007. Trade and employment: Challenges for policy research (World Trade Organisation
and International Labour Offi ce, Geneva).
Kahyarara, G. 2008. “Wages in Tanzanian labour market’, paper prepared for the ILO Global Wage
Report, mimeo (Geneva, ILO).
Keynes, J.M. 1999 [1936]. General theory of employment, interest and money (Basingstoke, UK,
Palgrave Macmillan).
Krueger, A. 1999. “Measuring labor’s share”, in American Economic Review, Vol. 89, pp. 45–51.
Kunze, A. 2003. “Gender differences in entry wages and early career wages”, in Annales d’Economie et
de Statistique, Nos 71 & 72, pp. 245–265.
Kuznets, S. 1955. “Economic growth and income inequality”, in American Economic Review, Vol. XLV,
pp. 1–28.
Layard, R. 2006. “Happiness and public policy: A challenge to the profession”, in The Economic Journal,
Vol. 116, March, pp. C24–C33.
—; Nickell, S.; Jackman, R. 1991. Unemployment: Macroeconomic performance and the labour market
(Oxford, Oxford University Press).
Lee, S.; Eyraud, F. (eds). 2008. Globalization, fl exibilization and working conditions in Asia and the
Pacifi c (Geneva, ILO and Oxford, Chandos).
Lemieux, T. 2007. “The changing nature of wage inequality”, NBER Working Paper No. 13523
(Cambridge, MA, National Bureau of Economic Research).
Lemos S. 2004. “The effect of the minimum wage on prices”, IZA Discussion Paper No. 1072 (Bonn,
Institute for the Study of Labor).
—. 2007. “Minimum wage effect across the private and public sectors in Brazil”, in Journal of Development
Studies, Vol. 43, No. 4, pp. 700–720.
Liu, A.Y.C. 2004. “Gender wage gap in Vietnam: 1993 to 1998”, in Journal of Comparative Economics,
Vol. 32, No.3, pp. 586–596.
64
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Luebker, M. 2007. “Labour shares”, ILO Technical Brief No. 1 (Geneva, ILO).
Machin, S. 2008. “An appraisal of economic research on wage inequality”, in Labour, Vol. 22, Special
issue, pp. 7–26.
Majid, N. 2004. “What is the effect of trade openness on wages?”, ILO Employment Strategy Papers
No. 18 (Geneva, ILO).
Manning, C. 2003. Monopsony in motion: Imperfect competition in labor markets (Princeton, NJ,
Princeton University Press).
Marginson, P.; Sisson, K. 2004. European integration and industrial relations: Multilevel governance in
the making (Basingstoke, UK, Palgrave Macmillan).
Neumark, D. 2008. “Alternative labor market policies to increase economic self-suffi ciency”, IZA
Discussion
Paper No. 3355 (Bonn, Institute for the Study of Labor).
Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD). 2002. Measuring the non-observed
economy: A handbook (Paris, OECD, IMF, ILO and CIS Stat).
—. 2004. Employment Outlook (Paris).
—. 2007. Employment Outlook (Paris).
Organisation for Economic Co-operation and Development/Food and Agriculture Organization
(OECDFAO).
2008. Agricultural Outlook 2008–2017 (Paris).
Oostendorp, R. 2004. Globalization and the gender wage gap, World Bank Policy Research Working
Paper (Washington, DC, World Bank).
—. 2005. “The standardized ILO October Inquiry 1983–2003”, mimeo (Amsterdam, Free University).
Pay Equity Task Force. 2004. Pay equity: A new approach to a fundamental right, Final Report (Ottawa).
Available at: www.payequityreview.gc.ca [9 Sep. 2008].
Piketty, T.; Saez, E. 2007. “How progressive is the US federal tax system? A historical and international
perspective”, in Journal of Economic Perspectives, Vol. 21, No. 1, pp. 3–24.
Plantenga, J.; Remery, C. 2006. The gender pay gap: Origins and policy responses – A comparative
review of thirty European countries, report prepared for the European Commission, Brussels.
Riveros, L.A. 1994. Chile’s structural adjustment: Relevant policy lessons for Latin America, FOCAL
Working Paper No. FC1995-9 (Toronto, University of Toronto).
Rodgers, J.; Rubery, J. 2003. “The minimum wage as a tool to combat discrimination and promote
gender equality”, in International Labour Review, Vol. 142, No. 4. pp. 543–556.
Rodrik, D. 1999. “Democracies pay higher wages”, in Quarterly Journal of Economics, Vol. 114, No. 3,
pp. 707–738.
65
KÜRESEL ÜCRET RAPORU 2008/09
Rubery, J. 2003. Pay equity, minimum wage and equality at work, Declaration Working Paper 19 (Geneva,
ILO).
—; Grimshaw, D.; Figueiredo, H. 2005. “How to close the gender pay gap in Europe: Towards the gender
mainstreaming of pay policy”, in Industrial Relations J ournal, Vol. 36, No. 3, pp. 184–213.
Saget, C. 2006. “Wage fi xing in the informal economy: Evidence from Brazil, India, Indonesia, and
South Africa”, ILO Working Paper, Conditions of Work and Employment Series No.16 (Geneva,
ILO).
—. 2008. “Fixing minimum wage levels in developing countries: Common failures and remedies”, in
International Labour Review, Vol. 147, No. 1, pp. 25–42.
Seguino, S.; Grown, C. 2006. “Gender equity and globalization: Macroeconomic policy for developing
countries”,
in Journal of International development, Vol. 18, pp. 1–24.
Squire, L.; Suthiwart-Narueput, S. 1997. “The impact of labor market regulations”, in The World Bank
Economic Review, Vol. 11, No. 1, pp. 119–144.
Statistical Committee of the Commonwealth of Independent States. 2007. Offi cial statistics of the
countries
of the Commonwealth of Independent States (CD-Rom) (Moscow).
Stockhammer, E. 2008. “Wage fl exibility or wage coordination? Economic policy implications of the
wage-led demand regime in the Euro area”, Political Economic Research Institute Working Paper
No. 160 (Amherst, MA, University of Massachusetts).
Traxler, F.; Blaschke, S.; Kittel, B. 2001. National labour relations in internationalised markets. A
comparative study of institutions, change and performance (Oxford, Oxford University Press).
Tzannatos, Z. 2008. “The impact of trade unions: What do economists say?”, in J. Berg; D. Kucera (eds):
In
defence of labour market institutions: Cultivating justice in the developing world (Geneva, ILO and
New York, Palgrave Macmillan), pp. 150 –191.
—; Aidt, T. 2008. “Unions and microeconomic performance: A look at what matters for economists (and
employers)”, in International Labour Review, Vol. 145, No. 4, pp. 257–278.
United Nations Development Programme (UNDP). International Poverty Centre. 2007. Poverty in focus:
The challenge of inequality (Brasilia).
Visser, J. 2006. “Union membership statistics in 24 countries”, in Monthly Labour Review, Vol. 129,
No. 1, pp. 38–49.
World Bank. 2007. Armenia labor market dynamics (Washington, DC).
66