Sinema yönetmeni Ömer U

Transkript

Sinema yönetmeni Ömer U
Onlarýn Anýsýna
Merhaba Genç Yoldaþlar
Genç yoldaþýn elinizdeki Þubat sayýsý Türkiye devrim tarihinde önemli bir yer edinen üç genç sosyalist iþçiye adanmýþtýr. 1982’de 13 Mart günü Ýzmir Buca ceza evinde idam edilen üç devrimci iþçi; Seyit Konuk,
Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun bugün bizlerin devrim mücadelesinde yaþýyor. Adlarý adýmýz, Adlarý Onur diyerek onlarýn bayraklarýný
dalgalandýrýyoruz. Ölümün karþýsýnda boyun eðmeden davalarýný ve partilerini savunan yoldaþlar yolumuzu aydýnlatýyor. Bizlerde onlarýn aydýnlattýðý bu þanlý mücadele yolunda yürümekten geri durmayacaðýz. Çünkü
onlar gençliðe bayrak, mücadelelerine ýþýk oldular!
Komsomol Marþý
Devrimci kavganýn þahdamarý
Yaþýyor 13 Mart Savaþçýlarý
Yýkýyor burjuvanýn topunu
Açýyor komsomolun ufkunu
Proletarya verdi üç yiðidini
Bayraklaþtýrdý gelecek ümidini
Ölümsüzleþtirdi eserini
Necati, Ethem, Seyit yoldaþlar
Esin oldular kavganýn hasýna
Bayrak oldular komsomolun adýna
Proletaryanýn devrim bakýþýna
Bayrak oldu 13 Mart savaþçýlarý
Iþýk oldu 13 Mart Savaþlarý
ONLARIN ANISINA
SEYÝT KONUK’UN SON MEKTUBU
Savaþsýz sömürüsüz bir dünya için savaþtýk.
Onun için ölüyoruz.
Biz bu davaya baþ koyduk.
Baþýmýz devrime, halkýmýza, partimize feda olsun.
Kahrolsun faþizm.
Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn mücadele birliði.
Ýdamlar bizi yýldýramaz.
Hoþcakalýn.
Elveda yoldaþlar…
13.03.1982 Ýzmir
Gece 01.25-03.05
SEYÝT KONUK : 1958’de Tokat’ta doðdu. Yoksul bir ailenin çocuðuydu. 18 yaþýnda devrimci mücadelesini örgütlü bir þekilde THKO/MB saflarýnda sürdürmeye baþladý. Örgütlü mücadelesini iþçiler arasýnda sürdürmek üzere Ýzmir’e geldi. Ýzmir Tariþ Üzüm Ýþletmelerinde çalýþmaya baþladý. Tariþ’te sýnýf mücadelesi içerisinde kýsa
sürede öncü iþçi konumuna yükseldi. Tariþ direniþini örgütleyenler arasýnda ve en ön sýralarda yer aldý.Tariþ direniþi sýrasýnda çýkan çatýþmalarda yaralandý. Tariþ’te THKO/MB’nin “Ýþçi Komitesi” üyesi ve fabrika sorumlusuydu. Tariþ’ten atýldýktan sonra çeþitli sanayi iþletmelerinde çalýþtý ve mücadelesini sürdürdü. Ýzmir’de Ýplik – Ýþ ve
Birleþik Maden – Ýþ sendikalarýnýn kurulmasýnda aktif yer aldý. Mart 1980’de hareketin Ýzmir iþçi komitesinde yer
aldý.
24.4.1980 – 29.4.1980’de faþist müteahhit Nuri Yapýcý ve MHP il sekreteri Turan Ýbrim’in cezalandýrýlmasý eylemlerini gerçekleþtirdi. Ýbrahim yoldaþla birlikte yakalandý. 13 Mart 1982’de Ýzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi.
ÝBRAHÝM ETHEM COÞKUN’UN SON MEKTUBU
Savaþsýz sömürüsüz bir dünya için savaþtýk.
Onun için ölüyoruz.
Biz bu davaya baþ koyduk.
Baþýmýz devrime, halkýmýza, partimize feda olsun.
Kahrolsun faþizm.
Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn mücadele birliði.
Ýdamlar bizi yýldýramaz.
Hoþcakalýn.
Elveda yoldaþlar…
13.03.1982 Ýzmir
Gece 01.25-03.05
2
ÝBRAHÝM ETHEM ÇOÞKUN : 1959’da Gaziantep’te doðdu. Ýlk, ortaokulu Yavuzeli’nde bitirdi. Ortaokulda
devrimcilerle tanýþtý. Lise sürecinde THKO taraftarý olarak çalýþtý. THKO ayrýþma sürecinde THKO/MB’nin ideolojik politik yönlendiriciliði doðrultusunda tutum aldý. Antep ve Adana’da okuduðu lise döneminde gözaltý ve okuldan uzaklaþtýrma, disiplin cezalarý aldý. 1977’de Yavuzeli THKO/MB’nin öðrenci gençlik komitesinde, daha
sonra gençlik komitelerinde görev aldý. Gençliðin Anti – faþist kavgasýnda ihtilalci ruhla görev aldý. 1978 sonlarýnda hareket tarafýndan Ýzmir’e gönderildi. 1979 – 80 arasý Ýzmir THKO/MB’nin iþyeri, fabrika komitelerinde yer aldý. Çalýþtýðý iþyerinde Baðýmsýz Birleþik Maden Ýþ Sendikasýný yoldaþlarýyla kurdu. Ayný sendikanýn Ýzmir þube
baþkanlýðýna getirildi. Sendika baþkaný olduktan sonra hareketin Ýzmir Sendikalar Komitesinde görev aldý. Mart
1980’de Ýzmir Ýþçi Komitelerine seçildi. Ayný komitenin sekreteri oldu. 29.4.1980’de Faþist Turan Ýbrim’i cezalandýrma eyleminde görev aldý. Ayný eylemde yakalandý. Þube, mahkeme ve cezaevinde TKEP üyesi olarak onurluca
tutum takýndý. Ýdam sýrasýnda bir iþçi ve komünist bilinci içinde devlete karþý kesin kararlýlýk ve asilikle, yoldaþlarýna ve devrimci güçlere karþý sýcak ve sempatik tavrýyla örnek oldu. 13 Mart 1982’de Ýzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi.
NECATÝ VARDAR’IN SON MEKTUBU
Sevgili aðabeyciðim Süleyman,
Mektubuma baþlamadan evvel sana ve
Vardar ailesine özlem, hasret ve sevgilerimi iletir, en
güzel günlerin sizlerin olmasýný dilerim.
Nasýlsýn abi? iyi misin? iyi olmaný candan temenni ederim.
Sen de kardeþin Neco’yu soracak olursan iyiyim.
Sana çoktandýr mektup yazmak istedimse de olmadý.
Gönül isterdi ki bu satýrlarýmý cezaevi mapus hücresinde deðil,
Doða ile tabiatýn, deniz ile ormanýn, sevgi ile insanlarýn,
Özgürlük türküleri söylediði bir ortamda yazmak isterdim.
Hepinizin yaþamýnýn iyi olmasý dileðiyle.
Savaþsýz sömürüsüz bir dünya için savaþtýk.
Onun için ölüyoruz.
Biz bu davaya baþ koyduk.
Baþýmýz devrime, halkýmýza, partimize feda olsun.
Kahrolsun faþizm.
Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði.
Ýdamlar bizi yýldýramaz.
Hoþcakalýn.
Elveda yoldaþlar…
13.03.1981 ÝZMÝR
ONLARIN ANISINA
NECATÝ VARDAR : 1960’da Urla’da doðdu. Boþnak olan Necati devrimci mücadeleye ÝGD saflarýnda baþladý. Ýzmir DDKD’nin kurucu üyesi olarak devam etti. Ýzmir Çamdibi’nde anti-faþist mücadelede Seyitlerle tanýþtý.
Tariþ Üzüm iþletmesinde devam eden eylem birliði 1979 sonlarýnda Ýþçi Birliði programýný kabul ederek Emeðin Birliði taraftarý oldu. BMC fabrikasýnda hareketin komsomoluna seçildi. Çamdibi gençlik içinde ve iþyerinde hareketin hücresinde çalýþtý. Çamdibi gençlik çalýþmasýnda aktif görev aldý.
30.4.1980’de yakalandý. Faþist Müteahhit Nuri Yapýcý’nýn öldürülmesi eylemini gerçekleþtirir. Necati, þube ve
mahkeme safhasýnda siyasi tutum takýnýr. Genç ve coþkuludur. “Ýdamýnýz bize výz gelir” diyecek kadar neþeli, ölüme kucak açacak kadar yüreklidir.13 Mart 1982’de Ýzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi.
“ya üçü
müz ya
hiç biri
miz”
Seyit, Ý
b
rahim v
daþlýk b
eN
munda
aðý ile
baðlý o ecati birbirler
tu
ri eylem
l
i
an kom
ne gerç
bul etm tacaðým. Anc
i üstlen
ü
e
i
a
k
n
y
s
Ama on
e
i
y
çimind orlar. Ya üçü k yoldaþlar bu
lar bun ydi, diðer ikis stlerdi. Ýçlerin ole
m
nu kai hayat
u tercih
d
bu kavg
ü
den bi- d
ta k
üþünce iretiyorlar. Bu z ya da hiç bi
a
e
r
lerinizi
imiz bik
mü ber da beraber n tmediler. Ýbra alabilirdi.
o
n u da a
miþ old
bildirin
asýl döv
him ve
aber ku
c
i
l
e
n
u
.
ð
N
ü
.
c
.
u bu n o
tirdiler
þtülerse
”
aklama
ecati, ma
.S
tu onay * Parti, Seyit
k
þ
y
’ in ilet
layarak
siyasi s eyit, partisine istediklerini s imdi de ölü- seç apmasýný ve
siy
av
ür
onlarýn
m
g
savuneylemle unma yapma önderdiði gizl ekli dile ge- sor elerinin uygu asi temsilcile
k istedi
rini
i bir no
unun
n olac
ri tek b
kle
tta
aþ
Necati
söylem asýl kendileri aðýný iletiyor
ve Ýbra ýna üstlenme rini ve yaptýk
es
. Parti,
ni
ki
hi
la
olsa bil
bu
silcimiz i üzerine Seyi n çözmelerin
e bunu m’ in itiraz et stediðini, anc rý
i
t
n
S
þ
g
u
e
y
e
n
tiðini, s
ak
i
berabe
r
u
t
iletti. S
e
.
ktið
ilet
An
da anca
on u
r ku
ey
berabe cak eylemleri iyor, “Siyasi t ini
tiriyor, it bunlarý gizl caklamak ist ç ölüm
c
r
em
ü
,
e
k
za alsa
s
ed
in
“B
k da...B anca beraber tlenme konus Bu kon iz siyasi savu otta þu sözler iklerini
b
ul etmi
.
le dile g
ud
nma ya
yoruz. u konuda gele Asýlsak ta üç unpmak i
e
yardým a bize döküm
Y
ümüz
c
o
e
l
kh
d
a
stiy
þça Sel
cý
an
amlar S iç bir kararý k
mek ist olun. Eylemle ve yöntem k oruz.
aeyit.”*
o
iyorum
, diðer ri tek olarak b nusunda
yoldaþl
e
n üstl
*Bu no
arý göz
tlar “O
cü kon enÞa
uadlý kit faðýn Atlýlarý”
aptan a
lýnmýþt
ýr.
3
ONLARIN ANISINA
Ýzmir, 12 Mart 1982’nin son dakikalarý. Buca tutukevi önünde kýpýrtýlý bir kalabalýk.
Gazeteciler, polis otolarý, bir de panzer.
Milli Güvenlik Konseyi’nce onaylanan 3 idam cezasýnýn yerine
getirilmesi bekleniyor.
Yasa dýþý TKEP’i (Türkiye Komünist Emek Partisi)
kurarak örgütün adýný duyurmak amacýyla müteahhit
Mehmet Nuri Yapýcý ile MHP il sekreteri eczacý Turan
Ýbrahim’i 1980 yýlýnda teammüden öldürmek suçundan
7 Mayýs 1981’de Ege Ordu ve Sýkýyönetim Komutanlýðý
1 numaralý askeri mahkemesince idama mahkum edilen
3 sol eylemcinin idamý bekleniyor.
laþtýrýlýyor. Motorlarý çalýþýyor polis otolarýnýn ve saat
02.00 sularýnda bir sedye çýkýyor cenaze evinin iç kapýsýndan.
Seyit Konuk: 02.02.1958 Tokat doðumlu (Ah demek
ki o da henüz 24 yaþýnda...) Lise son sýnýf öðrencisi. Bekar. Saat 02.15 sularýnda ikinci infaz gerçekleþtiriliyor.
Bir süre sonra bir kez daha hareketleniyor cezaevi kapýsý ve bir sedye daha çýkýyor dýþarý.
Ayaz gittikçe artýyor. Saat 03.05. Alfabetik sýraya göre son infaz. Necati Vardar. 21.10.1960 doðumlu (Ah tanrým en gençleri bu.) Urfa doðumlu Necati Vardar. Ýlkokul
mezunu. Ýþçi. Bekar.
Ýnfazlarda müdahil olarak bir tek avukat bulunuyor.
Ýdam edilenlerin aileleri bilmedikleri için cezaevinde
yoklar (Neden peki, nasýl bir þey bu böyle? Ailelerine haber vermek yasal görev deðil mi? Bu ne acýmasýzlýk...) ÜKýpýrtýlar gittikçe artýyor. Suçlarý arasýnda anayasa- çü de ailelerine verilmek üzere birer mektup býrakýyor.
nýn tamamýný ortadan kaldýrmaya, TBMM’nin görevini Bir de Necati Vardar’ýn son istekleri:
yapmadan alýkoymaya cebren giriþimde bulunan Ýbrahim Ethem Coþkun, Seyit Konuk, Necati Vardar idamla(Parkamý 3. Koðuþtaki Remzi Karakaþ arkadaþa verýný bekliyorlar. Ýdam cezalarýyla ilgili infaz yazýlarý rin. Saatimi kardeþim Serdar’a...)
uçakla Ankara’dan gönderilmiþ...
13 Mart 1982’nin ilk saatleri... 01.25 sularý. Ýdamlarýn infazý baþlýyor. Alfabetik sýra gözetildiðinden ilk asýlan Ýbrahim Ethem Coþkun. 16.01.1959 Gaziantep
doðumlu. Endüstri Meslek Lisesi mezunu. Ýþçi, bekar...
(Demek 23 yaþýndan gün almýþ)
4
Tutukevi kapýsýnda bekleyen gazeteciler biraz uzak-
“(Hiçbir yorum yapamýyorum. Necati Vardar’ýn söyledikleri kafamda çýnlýyor. Parkamý arkadaþýma, saatimi kardeþime... Ne demek istedi diye düþünüyorum.
Böyle býrakmasýnýn yalýn bir anlamý var yalnýzca. Ýþçi ve
bekar... Bir genç kýz kadar bakirdi belki de daraðacýnda
sallandýðýnda...)”
*Orhan Ýyiler’in günlüðüne düþen notlar
ONLARIN ANISINA
“bir gün bile y
aşamak
yarını belirler
belki”
Orhan İyiler
(ÖYKÜYE YAZARIN
NOTU)*
Yazdýklarýný yayýnlata
madýðý için elden ele ok
utarak yazgýsýný hafifletme
ye
çalýþan yazara, yakýn çevr
esinin uyanýk okuyucularýn
dan
biri, öyküyü okuyup bitird
ikten sonra þu eleþtirel uy
arýda
bulundu: “Ýyi güzel de,
öykü
hangi tarihte baþlýyor? Ne
zaman bitiyor? Olaylar ha
ngi
süreçte geliþiyor? Belli
deðil...”
Okuyucusuna hak veren
yazar, Adam’ýn yaþadý
ðý olaylar sürecini zaman kesit
ine
iyice oturtabilmek ve bö
ylece
her þeyi daha anlaþýlýr kýl
abilmek için basýma aþaðýda
ki þu
notu týknefes yetiþtirdi:
Adam’ýn kendini kaybedip de aradýðý tarih yani:
Olaylar baþlangýç tarihi:
15 Ekim 1981 (Partilerin
yönetimce feshedildiði gün..
.)
Olaylar Süreci: 5 ay
Bitimi: 13 Mart 1982. Adam’ýn kliniðe yerleþtiril
diði
gün. 13 Mart 1982 tarihi
ni en
somut biçimde bellekl
erde
canlý tutan olaysa o gün
3 politik tutuklu gencin soyadla
rýnýn alfabetik sýralarýna
göre
Ýzmir Buca tutukevinin
avlusunda ardarda asýlmalarý.
Ýlk asýlan:
Necati VARDAR: (20.1
0.1960
doðumlu. En gençleri. Ur
la’lý. Ýlkokul
bitirmeli. Ýþçi Bekar)
Ýþte ayný gece ve sonunc
u olarak
idam edilen bu Necati Va
rdar’a idam
sehpasýnýn ilk basamaðýn
da yetkililer
son bir diyeceði olup olm
adýðýný sordular. Necati Vardar: “P
arkamý 3. koðuþtaki Remzi Karaka
þ arkadaþa
verin” dedi... “Saatimi
de kardeþim
Serdar’a...”
Ýbrahim Ethem CO
ÞKUN:
(16.1.1959) Gaziantep do
ðumlu. Endüstri Meslek Lisesi bi
tirmeli. Ýþçi.
Bekar) 12 Mart’ý 13 Mart
’a baðlayan
gece, yani Adam’ýn Yarg
ýç önüne çýkarýldýðý günün gecesinde
, Adam avucundaki son boya kalýntýl
arýný da silip
koltuðuna uzandýðýnda,
ilk horultularý
kendini alýp götürürken,
henüz 23 yaþýndaki genç iþçi, elleri ark
asýna baðlý,
beyaz gömleði sýrtýnda ce
zaevinin avlusuna çýkarýldý. Ýdam se
hpasýnýn basamaklarýný hiçbir þey de
meden aðýr
aðýr çýktý. Saat 01.25...
Vardar’ýn parkasý 3. Ko
Tutukevinin
ðuþ’taki
kapýsý saat 02.00’de açýld
ark
ad
aþ
ý
Re
mz
i’y
e bir tutanakla teslim
ý. Ve genç iþçinin cesedi bir sedyeyle
çýkartýlýp po- edilirken ayný saatlerde Adam
Psikilis panzeri kollamasýn
da alelacele yatri Kliniðinin iki
nci katýndaki parbilinmeyen bir yöne götür
üldü. Aile- maklýklý kü
çü
k odasýna konuyordu.
sine haber verilmediði içi
n yakýnlarýnOz
an
da
dan
annesinin bu kez elinden
hiçbiri
ölüm
tutiþleminde
bulunamadý. Cezaevinin
mu
þ,
ma
hk
em
en
in
geniþ avlusundan
kapýsý önünde bekleyen gazeteciler de
kolluk kuv- sokaða çýkýyorlardý. (Saat 11.00)
vetlerince uzaklaþtýrýldýla
r, cenazeyi
izlemelerine izin verilme
di.
Adam yataðýnda önce bir
süre otur
du
.
Ka
pýs
ýndaki iri yarý hastabakýSeyit KONUK: Adam’ýn
uykusunun en yoðun saatlerind
cýl
ara
bir süre baktý. Ve sonra að
e ve hizmetçi
ýr aðýr
Sebeb’in parmak uçlarýn
a basa basa kalkarak hastahane penceresinin dekalkýp üstünü battaniyey
le örttüðü sa- mir parmaklýklarýna tutun
du. Oradan
atlerde; saat 02.30’da: To
kat doðumlu dýþarýya, aðaçlar
a,
gö
kyüzüne iri iri aLise son sýnýf öðrencisi
Seyit Konuk çýlmý
þ gözleriyle, sanki bunlarý
da kaldýrýlarak arkadaþýnd
ilk kez
an kýrk beþ
görüyormuþcasýna derin
dakika sonra ayný biçim
bir
de, ayný avluþaþkýnlýk
da asýldý ve ayný biçimde
cesedi tutu- içinde bakmaya baþladý.
kevinden uzaklaþtýrýld
ý. Onun da
ailesinden hiç kimseye
bir duyumda
*Orhan Ýyiler’in “Odasýn
bulunulmamýþtý...
ý boyayan adam” öyküsünden
alýnmýþtýr.
5
Üçlerle Son Konuþma
ONLARIN ANISINA
Sevgili Dostlar;
6
Devrim ve sosyalizm mücadelesinde her türden baskýya,
zulme, iþkenceye karþý çýkýlarak yaratýlan deðerler, elbette emekçi halklarýmýza mal olmaktadýr. Bu mücadelede yer alan
devrimciler-komünistler, yaratýlan deðerleri sahiplenerek ve yeni deðerler yaratarak insanlýk mücadelesinin sürdürücüsü olacaktýr, olmalýdýr.
Ýnsan yaþamýnda öylesine anýlar vardýr ki, unutulmamacasýna kazýnýr belleklere. Toplumsal emeðin öðretilerini kavramanýn dýþýnda yaþayarak öðrenmek, öðrenirken sahiplenmek ve
bunu sonrakilere aktarmak ertelenemez bir görevdir. Gelin görün ki, bu “aktarma” iþini yapmak, benim için oldukça zor. Zira böyle bir, yeteneðe sahip olduðumu hiç sanmýyorum. Hoþgörü
sýnýrlarýnýzýn, anlatým fukaralýðýmý kapsayacak kadar geniþ olmasýný ümit ederek, “13 Mart Þehitleri”yle vedalaþmamýzý kýsaca aktarmak isterim.
Bizler, Buca cezaevinin 3. koðuþunda uzun süredir kalýyorduk. 12 Mart 1982 öðle öncesi yapýlan ani bir baskýnla koðuþumuz, o güne kadar olmadýk bir biçimde aramaya tabi tutuldu.
Arama sonrasý ortalýk sakinleþir gibi olunca, doktor muayenesi
amacýyla olsa gerek, iki-üç kiþi kapý altýna çýkmak için maltaya
çýktýk. Maltada eskisinden çok daha fazla asker vardý ve Seyit’lerin havalandýrma için çýkarýldýðý orta bahçenin mazgalýnýn
önüne de bir asker dikilmiþti. Ýtiþ-kakýþ da olsa mazgala yaklaþtýk ve dostlarla görüþtük. Karþýlýklý hal hatýr sormanýn ardýndan
Seyit:
“- Yahu durup dururken yine radyomuzu aldýlar. Halbuki
þu an eylemde falan da deðiliz. Acaba cezaevine operasyon mu
yapacaklar?” deyiverdi.
Üç’ler ve biz bu konuþmalarý yaparken, bunlarýn “son konuþmalarýmýz olduðunu biliyorduk. Vedalaþmamýz bu kýsacýk
konuþmalarla tamamlandý. Bizi mazgaldan uzaklaþtýrmak için
sýrtýmýza inip-kalkan cop darbelerinin etkisi, dostlarýmýzýn ölümü gülerek kucaklayacaklarýný bilsek de buna bir kez daha tanýk
olmanýn coþkusuyla, acýnýn duyumsamazlýðýna dönüþmüþtü.
Belki bir çoðunuz okumuþsunuzdur 12 Eylül sehpalarýnda
can veren devrimcilerin anlatýldýðý “O Þafaðýn Atlýlarý” kitabýný. Doðal olarak kitapta yazýlanlar; Seyit, Ýbrahim, Necati’nin
cezaevi yaþantýsýnýn çok küçük bir bölümünü içeriyor. Ýsterdim
ki, “insan duygularý”nýn abartýlý olarak verildiði cezaevi yaþam
öykülerinde; Üç’lerin cezaevi direniþlerindeki tutumlarý, idam
hücrelerindeki yaþamlarý ve ne yazýk ki yaklaþýk 1500 devrimcinin yaþadýðý bir ortamda devrimci dayanýþmanýn yeterince sergilenemediði de anlatýlsýn, yazýlsýn...
Düþünün bir kere; güneþ ve ýþýk yok, rutubet ve gýdasýzlýk,
aramaya gerek duymayacaðýnýz kadar fazlasýyla mevcut. Çamaþýr yýkamak ise ayrýca bir derttir Buca zindanýnýn hücrelerinde.
Açýktýr ki devrimci siyasi tutsaklar, ne temizliklerine ne de beslenmelerine fazla katkýda bulunmadý.
Diþleri dökülürken bile “önce diþlerimizi asýyorlar” diyerek ölüme espriyle meydan okuyan Üç’lerin devrim ve sosyalizm mücadelesine baðlýlýklarý, sehpalardaki tavýrlarýyla bir kez
daha görüldü. Evet sevgili dostlar, Üç’lerin ölümü gülerek ve
sloganlarýný haykýrarak kucaklamýþ olmalarý, Buca zindanýndaki 1500 devrimci siyasi tutsaða bir “dayanýþma” dersi olmuþtu
adeta. Artýk hücreye giden tüm devrimci idamlýklarý ayrýmsýz
sahiplenmek ve onlara her türlü yardýmý yapmak için yarýþmak
içtendi, güzeldi ve dostçaydý. Rutubet kokan çamaþýrlarýný defalarca yýkamak, iki haftada bir verilen paramýzýn çoðunu cezaevinin en lüks yiyeceði olan “fýndýk ezmesi” ve “saralle”ye
yatýrarak idamlýklara, hepimizin idamlýklarýna göndermek devrimci özverinin geç kalmýþ yansýsýydý.
Üç’leri gerçek anlamýyla sahiplenmediðimiz için mahcuptuk, mahcup olmalýydýk da. Öyle ya Kýzýldere’de yaþanmýþ olan devrimci dayanýþmanýn en soylu örneklerinden iyi
öðrenememiþtik. Ýbo’nun Nurhak katliamýnýn muhbirci sorumlusu muhtarý cezalandýrmasýndaki “dayanýþma ruhu”nu unutmuþtuk. Elbette mahcup olmalýydýk; devrimci dayanýþmanýn
zorunluluðunu, bir kez daha yaþayarak öðrenmiþ olduk Üç’lerin
infazýyla. Bunu herkesin öðrenmesi dileðimiz olacaktýr.
Proletaryanýn yiðit evlatlarýnýn devrimci yaþamlarýndan, kararlýlýklarýndan, kahramanlýklarýndan sözetmenin anlamý yok. Ýnanýyoruz ki bir gün Üç’lerin mücadele bayraðýný militan
devrimci mücadeleyle sürdüren/sürdürecek olan yoldaþlarý Seyit, Ýbrahim ve Necati’nin öðretilerini geridekilere anlatacaktýr.
Diðer tüm devrim þehitlerimiz gibi Üç’ler, hiçbir kiþisel çýkar
kaygýsýna kapýlmadan, fedakarca ve kararlýlýkla bu insanlýk mücadelesinde canlarýný ortaya koyan ve yolumuzu aydýnlatan insan güzeliydiler. 12 Eylül’ün daraðaçlarýna giden Üç’ler ve tüm
devrimciler, emekçi halklarýmýza güven ve egemen zorbalara
korku saran tavýrlarýyla bugünümüze ýþýk saçmaya devam ediyorlar. Þehitlerimizin deðerini sahiplenmek, ilkemiz olmalýdýr.13
Mart þehitlerinin þahsýnda, Türkiye, Kürdistan ve dünyanýn tüm
devrim þehitlerini saygýyla anýyorum. 13 Mart Savaþçýlarýnýn
Buca Cezaevinden Arkadaþý
Not: 1982’de BUCA Cezaevinde Seyit, Ýbrahim ve Necati
yoldaþlarla ayný ortamý paylaþan, üç yoldaþýmýzýn ölümsüzlüðe
doðru ilk adýmlarýný attýklarýnda onlarla en son görüþen dost
bir devrimcinin, bu son görüþe iliþkin duygu ve düþüncelerini içeren bu mektubu, okuyucularýmýzla paylaþmak amacýyla yayýnlýyoruz.
O zorlu ve karanlýk döneme biraz olsun ýþýk tutan bu mektubu bize gönderen dostumuza devrimci içtenliðimizle teþekkür
ediyoruz.
“Biz iyiyiz merak etmeyin”
“Bana öyle bakma cellat
Gözlerimde hüzün,
Yüzümde üzüntüden
Eser bulamayacaksýn”
13 Mart 1982 þafaðýnda yazýlan bu sözleri, “13 Mart Þehitleri” seslendirmemiþti a-
ma; bu “gri” sözleri yaþamýn pratiðinde “yeþil” gerçekliðe büründüren davranýþ sergilemiþti ÜÇLER!
Devrim ve sosyalizm mücadelesinin yiðit neferi bu üç proleteri anmak; mücadele-
deki kararlýlýðý ve gözüpekliði anlamaktýr.
1 Mayýs 1981 günü Sýkýyönetim Mahkemesinde: “... Bugünün anýsýna saygý duru-
þuna çaðýrýyoruz!” dedikten sonra yenilen onca dayaðýn yara-bereleri iyileþmeden çýký-
lan duruþmada “6 Mayýs þehitleri için saygý duruþuna çaðýrýyoruz” diyebilme kararlýlýðý,
o günün koþullarýnda devrim ve sosyalizm mücadelesini sahiplenmenin adýdýr.
Üçleri anmak: Buca zindanýnýn idam hücrelerinde rutubetten ve gýdasýzlýktan çürü-
yüp, el-ayak parmaklarý þiþerek, diþler dökülürken, yine de yanýbaþlarýnda bulunan siya-
si koðuþlardaki dostlarýna; “Biz iyiyiz, merak etmeyin” diyerek moral verme
fedakarlýklarýný öðretmektir.
Üçleri, 12 Mart 1982 öðle sularýnda, bahçedeki son kaçamak görüþmede Seyit’in:
“Radyomuzu aldýlar, acaba cezaevine operasyon mu yapacaklar?” diye gülümserken,
dostlarýna “bu gece ölümü kucaklayacaðýz” dememe erdemliliðini kavramaktýr. Öyle ya,
akþam haberlerinde spikerin “yasadýþý sol bir örgüt üyesi ÜÇ kiþinin idam cezasý onay-
landý” sözleri duyulmasýn ve düðüne gider gibi ölüme hazýrlanýlmasýn diyerek, düþmanýn radyolarý toplattýðýný bilmemek olur mu? Deðiþen ne oldu ki: yine düðüne gidildi 13
Mart þafaðýnýn kýzýllýðýnda... Ve Seyit’in konuþmasý üzerine dostlarýnýn, “bu gece yine sa-
bahlayacaðýz anlaþýlan” sözleri sonrasýnda Necati’nin, “kimbilir bir daha ne zaman gö-
rüþürüz, hoþçakalýn” sözleriyle BURUK VEDALAÞMA’daki içtenliðin ve inceliðin
anlaþýlmasýdýr ÜÇ’leri sahiplenmek.
ÜÇ’leri anmak; daraðaçlarýnda boyun eðmezliðin ve düþmanýn sýkýyönetim savcýsý
Hacý Mirza’nýn, Buca Zindanýnda üç yiðit devrimciyi uðurlayan binlerce siyasi tutsaðýn
sloganlarýndan korkarak, sehpada sloganýný haykýran kiþiye: “kesin þunun sesini” sözlerini söylemesi üzerine:
“Benim sesimi kesebilirsiniz ama, onlarýn sesini nasýl keseceksiniz” diyerek koðuþ-
larý gösterirken Necati, sýnýf kinini haykýrmasýna tanýk olunmasa da bunlarý duyarak ký-
vançlanmaktýr.
ÜÇ’leri anmak: Necati’nin son isteðinde, parkasýný “...parkamý... verin” diyerek, o
günkü tek siyasi koðuþa göndermesinin ve tüm koðuþça bu “yeþil parka”nýn onurla sa-
hiplenilmesidir.
Ve Üç’leri anmak, yazýlan mektuplarýn hala saðlam bir yerde saklandýðýný bilerek,
kiþisel sevgi ve dostluða duyulan güveni koruyabilmektir?
Seyit KONUK, Ýbrahim Ethem COÞKUN, Necati VARDAR, proletaryanýn yiðit
kahramanlarý; anýnýz önünde saygýyla eðiliyorum. Ve sizlerin davranýþýnýzla sergilediði-
niz “yeþil” gerçekliði, “gri” söylemle ifadelendirerek diyorum ki:
“Bana öyle bakma cellat/Gözlerimde ýþýk/
Yüzümde tebessüm/Görecek ve/Yýkýlacaksýn”
13 Mart Savaþçýlarýnýn Buca Zindanýndan Mahpus arkadaþý
ONLARIN ANISINA
TÜM AYDIN VE SANATÇILARA
ÇAÐRIMIZDIR!
Bir günde üç iþçi birden idam edildi. 12 Eylül faþizmi 13 Mart 1982’de
Seyit Konuk, Necati Vardar ve Ýbrahim Ethem Coþkun’u; iþçi sýnýfýnýn bu gencecik ama öncü
militanlarýný idam etti. Özgür ve sömürüsüz bir dünyanýn kavgasýný
veren, her zaman ezilenlerin yanýnda saf tutan 13 Martçýlar iþçi sýnýfýnýn içinden çýkmýþ ve tüm toplumu
özgürleþtirme mücadelesine giriþmiþtir. Faþizme karþý Tariþ”ten tutun da, Tokat, Adana, Antep ve
Ýzmir gibi illerde emekçilerin içerisinde ilmek ilmek ördükleri devrimci mücadelenin baþarýsý için
fedakarlýktan kaçýnmadýlar.
Toplumu özgürleþtirme mücadelesinde bedel ödemeyi göze almýþ iþçilerin olduðu yerde aydýnlar,
sanatçýlar gerçekten özgür olacaklarý topluma, yani sosyalizme ulaþmak için onlarla birlikte olmalý,
mücadelelerini sahiplenmelidir. Ýþçiler nasýl ki aydýnlaþýyor ise aydýnlarýn da proleterleþmesi için
proletaryanýn öncüleriyle sým sýký
baðlar kurmalýdýr. Seyit, Necati ve
Ethem yoldaþlar, hem iþçi emekçi
gençliðin, hem de aydýn ve sanatçýlarýn romanlarýnda, þiirlerinde, resimlerinde aradýklarý ve toplumun
deðiþimine öncülük edecek karakterlerdir.
13 Mart günü çeþitli illerde ÝHD’de
yapacaðýmýz basýn açýklamalarýna
tüm aydýn ve sanatçýlarý da davet ediyoruz.
GEB/ Genç Emekçiler Birliði
DÖB/ Devrimci Öðrenci Birliði
Ýzmir/ ÝHD
13 Mart Çarþamba
Saat: 16:00
Mücadele Birliði Platformu
7
ONLARIN ANISINA
8
13 Mart 1982’de ne oldu biliyor
musunuz? Bu kimileri için sýradan geçmiþ bir tarih olabilir, ama Türkiye iþçi
sýnýfý ve gençliði için unutulmayacak,
unutturulmayacak bir tarihtir. Çünkü
13 Mart 1982’de bir gecede üç genç iþçi idam edildi. Üç genç sosyalist iþçi;
Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim
Ethem Coþkun faþist darbe tarafýndan
idam edildiler. Türkiye’de idam edilen
ilk iþçiler olan 13 Martçýlarýn idamlarý
ile, iþçi sýnýfýna, gençliðe ve ezilen
halklara bir mesaj verilmeye çalýþýlýyordu. Ama idam sehpasýna çýkan devrimcilerin tavrý faþizmin hevesini
kursaðýnda býrakmýþtýr.
12 Eylül faþist darbesi Türkiye ve
Kürdistan’da derin izler býraktý. Yüz
binlerce insanýn gözaltýna alýnmasý,
binlerce insanýn ölmesi, kaybedilmesi
ve iþkenceler. Emekçi halklar bu faþist
darbeyi ve bu dönemde ölümsüzleþen
savaþçýlarýný asla unutmayacaktýr. Çünkü özgürlük yürüyüþünde ölümsüzleþen savaþçýlarýný unutan bir iþçi sýnýfý
özgürlüðü asla elde edemez. Çünkü idealleri ve insanlýðýn yüksek çýkarlarý
için ölümün üstüne korkusuzca yürüyen devrimciler, komünistler devrimimizin zaferini müjdeliyorlar. Ayný
zamanda sömürücü sýnýf olan burjuvaziye karþý sýnýf kinimizi perçinliyorlar.
12 Eylül faþist darbe dönemlerinde unutamadýklarýmýzýn içinde en unutamadýðýmýz kayýplarýn yaný sýra, bir
gece yarýsý hücresinden alýnýp idam
sehpasýna götürülenler de vardýr. Çocuk yaþta idam edilenden tutunda,
gençliðinin baharýnda olanlara kadar
birçok devrimci sehpaya temsil ettikle-
ri iþçi sýnýfýnýn tavrýyla çýktýlar. Dimdik
durdular ve sehpalarýna tekmeyi kendileri vurarak ölümle nasýl alay edildiðini gösterdiler.
13 Martçýlardan biri ve en gençleri olan Necati Vardar; “Ölüm bize výz
gelir, yoldaþ” diyerek çýkmýþtýr sehpaya ve davasýna baðlý kalarak bayraklaþmak onu mutlu etmiþtir. Onlardan
sonra gelen bizim kuþaðýn görevi, bizden öncekilerin baþlattýðý yürüyüþü tamamlamak, bizden önce yaratýlan
deðerlere sahip çýkmak ve geliþtirmektir. 13 Martçýlar Denizlerin yarattýklarý
deðerleri büyüttüler, bizler de 13 Martçýlarýn yarattýklarý deðerleri koruyup
büyüteceðiz.
13 Mart 1982’ye Nasýl Gelindi?
Devrim ve karþý- devrim arasýndaki mücadele 70’lerin ortasýndan itibaren iç- savaþ boyutuna evrilmiþ ve
grevler, direniþler, silahlý çatýþmalar
artmýþtý. Tekelci burjuva sýnýf bu gidiþatý durdurmak, yani devrimi engellemek için faþist bir darbe gerçekleþtirdi.
Bu darbeyle devlet tüm kurumlarýyla
birlikte faþistleþtirildi. Ýþçi örgütleri daðýtýldý, deyim yerinde ise tam anlamýyla devrimci avý baþlatýldý.
Bu arada Denizlerin kurmuþ olduðu THKO bölünmüþ ve Denizlerin
devrimci davasý THKO/MB tarafýndan
sürdürülüyordu. Seyit Konuk Tokat’ta,
Ýbrahim Ethem Antep’te, Necati Vardar ise Ýzmir’de THKO/MB saflarýnda
mücadele etmeye baþladýlar. Mücadele
onlarý Ýzmir’de bir araya getirdi. Hepsi
de iþçi sýnýfý içinde çalýþma yürütmeye
baþladýlar. Daha önceden de bildikleri
ve faaliyetini yürüttükleri Genç Emek-
çiler Birliði çalýþmasý burada da sürdü.
Üstelik çalýþma daha da geniþledi ve iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz sendikalarýnýn kurulmasýna da öncülük ettiler.
Sýnýf hareketinin geliþimine göre
THKO/MB’de geliþimini sürdürüyordu. Ýç- savaþýn ilerleyen süreçlerinde
partileþme kararý alýndý. 1980 yýlýnda
TKEP( Türkiye Komünist Emek Partisi) kuruldu. Kuruluþunu ise silahlý eylemlerle duyurma kararý aldýlar.
Ýzmir’de bu sorumluluðu sendikal faaliyet yürütmelerine raðmen Seyitler
üstlendi. Ýzmir MHP il baþkaný Turan
Ýbrim ve faþistlerin finansmanlýðýný yapan Müteahhit Nuri Yapýcý cezalandýrýldý.
Bir süre sonra Seyitler yakalandý.
Seyitlerin komünist tutumu bu sefer faþizmin askeri mahkemelerinde görüldü. Faþizm mahkemelerinden birini
bilerek 1 Mayýs gününe getirip onlarý
yargýlamak istedi. Ama yanýldýlar, yargýlanan kendileri oldu. Seyit Konuk
mahkeme heyetine hitaben “Bugün iþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele ve dayanýþma günü olan 1 Mayýs. 1 Mayýs
þehitleri için sizleri bir dakikalýk saygý
duruþuna davet ediyorum” diye çaðrýda
bulundu. Bu çaðrýnýn þaþkýnlýðý ile
mahkeme heyeti ve salondakiler ayaða
kalktýlar. Ne yaptýklarýný anladýklarýnda ise büyük bir suçlulukla yerlerine oturdular ve arkasýndan jandarmalarýn
saldýrýsý, sloganlar.
Böylesine partizan bir ruh, üç genç
sosyalist iþçinin en baþta örnek almamýz gereken yanlarýdýr. Sonrasý biliniyor, faþizm idam kararýný veriyor ve üç
yoldaþ birlikte idam sehpasýný göðüs-
13 MART
SAVAÞÇILARINI
UNUTTURMAYACAÐIZ!
ONLARIN ANISINA
lüyorlar. Týpký Denizler gibi, onlar Denizler gibi olmak istemiþlerdi ve oldular. Ýdam sehpasýnda yoldaþlarýn
yüzünde hüzün görmek isteyenler, onlarý görünce hüzünlendiler. Böylesine
coþkuyla, slogan sesleri altýnda ölüme
yürümek yalnýzca proletarya devrimcilerine aittir. Ve Seyitler iþçi sýnýfýnýn içinden çýkmýþ devrimciler buna
fazlasýyla sahiptiler.
Seyitlerin idamý düþmanlarýnýn
umduðu gibi bir korku yaratmadý. Yalýn bir sýnýf kini ve büyük bir öfke yarattý. Yýllar sonra Seyitlerin adý gençlik
mücadelesinin adý ve bayraðý olacaktýr.
1989 yýlýnda 13 Mart Genç Komünistler Birliði kurulur ve gençlik mücadelesi bir adým ileriye taþýnýr.
Onlarýn Ardýndan
Tarihte eylemlerin gerçek etkisinin, eylemin gerçekleþtiði zamanda deðil de, sonrasýnda görüldüðüne sýk
rastlanýr. 13 Martçýlarýn silahlý eyleme
sarýlmalarý, mahkemede ve idam sehpasýndaki tavýrlarý sonraki dönemlerde
daha iyi anlaþýlacaktýr. Onlarýn ardýn-
dan geriye baktýðýmýzda bilinçlerimize
kazýmamýz gereken önemli dersler ve
geliþmeler görüyoruz.
13 Mart bizim için, güncel mücadele için neyi ifade ediyor? Her þeyden
önce 12 Eylül faþist darbesi öncesine
baktýðýmýzda harekete önderlik eden
kiþilerin daha çok öðrenci kökenli olduðunu görüyoruz. 13 Martçýlar bunu
aþmýþ ve iþçi sýnýfýna kendi içinden komünist önderler çýkarmýþtýr. Bu mücadelenin ipinin iþçi sýnýfý tarafýndan
göðüslenmeye baþlayacaðý anlamýna
geliyor ki, 13 Mart bu açýdan bir ilktir.
Sonrasýnda yaþanan süreç bu tespitimizi doðruluyor. 89’lu yýllarda iþçi sýnýfý
mücadelede pratik önderliði de elde diyor. Ne mutlu içinden 13 Martçýlar gibi yiðit devrimci öncüler çýkarmýþ iþçi
sýnýfýna!
13 Martçýlar hem iþçi hem de öncü
komünist bir partide örgütlü ve kendi
sýnýfýnýn özgürlüðü için mücadele etmektedirler. Hem iþçi hem de proletarya partisinde örgütlü olmak öncü iþçi
profilinin somutlaþmýþ halidir. Ayný za-
manda sahip olduklarý partizan ruh; üyesi olduklarý Komünist partiden, davalarýna olan baðlýlýktan ve MarksistLeninist bilime olan güvenden kaynaklýdýr.
13 Martçýlar, iþçi sýnýfýnýn bu yiðit
genç evlatlarý zora dayalý devrim anlayýþýný savunmaktadýr. Savunmanýn da
ötesinde bu düþüncenin eylemcileridir.
Faþizme karþý silaha sarýlmýþ olmasý,
sendikalizmi yerle bir etmeleri anlamýna geliyor ki; bugünün sendikalarý ve
sendikacýlarý düþündüðümüzde önemi
daha iyi anlaþýlýr.
13 Martýn bayraðýný taþýyan genç
iþçi ve öðrenciler, izleyeceðimiz yol 13
Martçýlarýn devrimci yoludur. Genç leninistlerin bayraðý olan 13 Martçýlar,
devrimci gençliðin de bayraðý olmalýdýr. Ve bu da 13 Martçýlarýn savunduðu zora dayalý devrim anlayýþýný
örgütlemekten, gençliði mücadelenin ileri noktalarýna taþýmaktan geçiyor. Bu
görev adlarý adýmýz, kavgalarý kavgamýzdýr diyen genç leninistlere aittir.
9
ONLARIN ANISINA
12 EYLÜL ÝDAMLARINA VE FAÞÝZME KARÞI YÜRÜYORUZ!
ÝDAMLAR BÝZÝ YILDIRAMAZ!
DENÝZLERDEN SEYİTLERE
Ve Cellat uyandý yataðýnda bir gece
“Tanrým” dedi. “Bu ne zor bilmece
Öldükçe çoðalýyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe...”
6 Mayýs 1972’de Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Hüseyin Ýnan 12 Mart faþizmi tarafýndan idam edildi.
13 Mart 1982’de Denizlerin yoldaþlarý, onlarýn mücadelesini sürdüren üç genç devrimci iþçi, 12 Eylül faþizmi
tarafýndan idam edildi. Ýzmir Buca cezaevinde idam edilen Seyit Konuk, Necati Vardar ve Ýbrahim Ethem Coþkun
ayný zamanda Türkiye’de idam edilen ilk iþçilerdi.
Onlar savaþsýz ve sömürüsüz bir dünya için savaþtýlar. Ve bu uðurda hiçbir fedakarlýktan kaçýnmadýlar. Faþizm devrimcileri idam ederek, katlederek yok edebileceðini düþündü ama nasýl ki Denizlerin idamý devrim mücadelesini durduramamýþ ve Seyitleri doðurmuþsa, Seyitlerin idamý da devrim mücadelesini engelleyememiþtir. Faþizm
bugün daha fazla saldýrýyor ama sosyalizm mücadelemiz Denizlerin, Seyitlerin yolundan yürüyenlerle; gençliðin,
emekçilerin yükselen mücadelesiyle büyüyor.
Genç Ýþçiler, Öðrenciler ve Kadýnlar
13 Mart 1982’de idam edilen üç devrimci iþçiyi ve onlar þahsýnda 12 Eylül faþizminin idam ettiði tüm devrimcileri anmak için; 16 Mart Cumartesi bir anma yürüyüþü gerçekleþtireceðiz. Savaþsýz ve sömürüsüz bir dünya isteyen herkesi bu anma yürüyüþüne davet ediyoruz. Hiçbir çýkar gözetmeden hayatlarýný iþçi sýnýfýnýn ve ezilen
halklarýn özgürlüðü için vermiþ, bu üç devrimci iþçinin bugün mücadelesini sahiplenmek ve büyütmek bizlerin görevidir.
Tarih:
16 Mart Cumartesi
Toplanma:
Taksim Tünel
Saat: 16:00
10
GEB/
GENÇ EMEKÇÝLER BÝRLÝÐÝ
DÖB/
DEVRÝMCÝ ÖÐRENCÝ BÝRLÝÐÝ
13 MART ÇARŞAMBA
SAAT:17.00
İNÖNÜ PARKI ADANA
16 MART CUMARTESİ
SAAT:15.00
YKM ÖNÜ İZMİR
MÜCADELE BİRLİĞİ
PLATFORMU
ONLARIN ANISINA
“HER ÖLEN PİȘMAN ÖLMEZ”..!
Eðer bir gecede üç iþçi idam ediliyorsa ve arkalarýndan koðuþ arkadaþlarý Ozan Öncü “Her ölen piþman ölmez”
diye yazýyorsa, bir bakmak lazým 13
Mart 1982 tarihinde neler olduðuna. Eðer bir gecede 3 iþçi idam ediliyorsa ve
içlerinden birisi henüz yüzüne jilet deðdirmemiþ kadar gençse, hafýzalarýmýzý
tazelememizde fayda bulunuyor. Ben
ne zaman,TKEP üyesi olduklarý ve kimi eylemlere karýþtýklarý gerekçesiyle
13 Mart 1982’de Ýzmir’de idam edilen
üç iþçiyi düþünsem, nedendir bilinmez,
Amerika’da 22 Aðustos 1927’de idam
edilen Sacco ile Vanzetti gelir aklýma.Onlar harbi iþçilerdi; týpký Ýbrahim
Ethem Coþkun, Necati Vardar, Seyit
Konuk gibi.
Nazým, Sacco ile Vanzettin’in için
“ferdin cesur hamlelerinden uman/Ýki
saf ve namuslu çocuktu/Ne milyonlarýn
rehberiydi onlar/Ne de inzibatlý bir devrim ordusunun sýra neferiydi onlar/Devrimin namuslu neferi” diye
yazmýþtý. Bu dizeler tek bir farkla bizimkilere uyarlanabilir. Ýnsana inandýlar bu doðru, ama ferdin cesur
hamlelerinden deðil, örgütlü mücadeleden medet umdular.
Necati Vardar 1960’da Urla’da
doðmuþtu. Seyit Konuk’tan dört, Ýbrahim Ethem Coþkun’dan bir yaþ küçüktü. Seyit Konuk, yoksul bir ailenin
çocuðuydu. Kendini bildiði an, hem
tezgah baþýndaydý, hem de devrimci
mücadelenin içinde. Genç yaþta Ýzmir
Tariþ üzüm iþletmesinde iþçi olarak çalýþmaya baþlamýþ,sendikal örgütlenmeye girmekten de geri durmamýþtý. Tariþ
direniþinin ön safýndaydý, sendikal mücadelenin, sendikal yapýnýn sýnýrlarýný
aþmasý gerektiðine inananlardandý. Necati Vardar tezgahýn baþýna BMC fabrikasýnda geçti. TKEP’e baðlý Genç
Emekçiler Birliði’nin örgütleyicilerindendi. Hem sendikal mücadelede hem
de gençlik mücadelesinde vardý. Ýbrahim ise önce tekstil iþ kolunda, sonra
metal iþ kolunda çalýþtý. Ýki iþ kolunda
da iþçilerin örgütlenmesi yolunda çaba
harcadý. Bir süre Birleþik Metal Ýþ Sendikasý Ýzmir Þube Baþkanlýðý yaptý. Ýþaret edip, uzaklaþanlardan deðildi. Ýþaret
ettiði yöne doðru yürüyüþün öncülerindendi. Necati Urla’lýydý, Seyit Tokat,
Ýbrahim Gaziantepli.
Üç arkadaþ, üç iþçi, üç TKEP’li Ýzmir Sýkýyönetim Askeri Mahkemesi tarafýndan yargýlanýp, idama mahkum
oldular. 4 Mart 1982’de Danýþma Meclisi onayladý idamlarýný, Kenan Evren
elleri titremeden imzaladý ölüm fermanýný.13 Mart’ta Buca Cezaevinde çýktýlar daraðacýna. Daraðacý kimin için
kurulmuþtu, anlaþýlmadý. Onlar için mi,
idama refakat edenler için mi? Ölen
kimdi, öldüren kim? Zaten duruþmalarda belli olmuþtu bunun böyle olacaðý. 1
Mayýs’taki duruþmada, mahkeme heyetine seslenerek; “Bugün iþçi sýnýfýnýn
birlik, dayanýþma ve mücadele günüdür. Bu þerefli günde yargýlanmayý reddediyor, sizleri 1 Mayýs þehitleri için bir
dakikalýk saygý duruþuna davet ediyoruz” demiþti içlerinden birisi.
Üç arkadaþ, son söyleyeceklerinin
sorulacaðý küçük odaya alýndýklarýnda,
dýþarýda onlarý çaresiz, korkmuþ ve piþman halde görmek için bekleyenler sabýrsýzdý ama hevesleri kursaklarýnda
kalacaktý. Ýlk Seyit çýkacaktý slogan atarak odadan. Seyit’in yüzüne okunacaktý karar ama o izin vermeyecekti
okunmasýna. “Beni asmakla bir yere
varamazsýnýz” diyecekti. Hakimden
susturun emri gelince, askerler çullanacaktý üzerine. Sehpasýna kendisi vuracaktý. Sonra diðerleri Seyit’i takip
edecekti. Necati ve Ýbrahim’in ölüm’e
gidiþleri de kahredecekti idamcýlarý. Ýnfazlar tamamlandýktan sonra çöken sessizliði infaz savcýsýnýn hýçkýra hýçkýra
aðlamasý daðýtacaktý. Cezaevi yönetimi
üç arkadaþýn ailelerine yazdýðý mektuplara bile el koyacaktý.
NE ÝTÝBARLARINI
KAYBETTÝLER,
NE DE
GÖLGE DÜÞÜRDÜLER
Yýllar sonra Sacco ile Vanzetti’nin suçsuzluklarýnýn anlaþýldýðý, itibarlarýnýn iade edildiði, þeklinde
bir haber düþtü gazetelere. Biliyorum onlarýn ihtiyacý yoktu böyle bir
þeye ama yine de okuyunca farklý
duygular kaplýyor insanýn içini. Necati Vardar, Seyit Konuk ve Ýbrahim
Ethem Coþkun’un itibarlarýnýn iade
edilip edilmediðini merak eden olursa, hemen söyleyeyim: Belki canlarýný aldýlar ama itibarlarýný asla!
Onlar ne itibarlarýný kaybettiler, ne
de gölge düþürdüler.
Kimse alýnýp incinmesin; kaybettiðimiz arkadaþlarýmýza eþit yaklaþmýyoruz. Ne kadar etkileyici ve
yakýþýklýlarsa ve ne kadar ‘sýradan’
deðillerse, hayatýmýzda o oranda yer
veriyoruz. Çocuklarýmýza isimlerini
verirken bile böyle davranýyoruz, açýk olalým. Ne kadar çok Mahir var
etrafýmýzda, ne kadar çok Deniz, Ulaþ. Saffet hiç yok örneðin, Kadir hiç
yok. Cevahir’i koyarýz da, Hüseyin’i
görmezden geliriz. Varsa bile Saffet
Alp’in, Kadir Manga’nýn anýsýna konan isimler, dikkatimizi çekmez,
fazlaca vurgu yapmayýz. Kimilerinin ismini ezbere biliriz de, Ýzmir’de
13 Mart günü idam edilen arkadaþlarýmýzýn ismini saymaya kalksak, çoðumuz zorlanýrýz. Ýþ bu yazý; bunun
için kaleme alýnmýþtýr.
Ýnönü Alpat/Birgün
11
ONLARIN ANISINA
Seyit Konuk: ‘24 Saatini Devrime Adamýþ İþçi’
S
inema yönetmeni Ömer Uður, “Eve Dönüþ” filmini
adadýðý ev arkadaþlarýndan, Tokatlý köylüsü Seyit Konuk’un anýsýný öldürülüþünün 28.
yýlýnda Ertuðrul Kürkçü’yle paylaþtý
-“Eve Dönüþ”ü Seyit Konuk’a
ithaf etmiþtiniz. Neden?
-Doðrusu, sadece Seyit’e ithaf edilmiþ deðildi. “Seyit, Semih ve diðerlerine” ithaf edilmiþ bir filmdi.
Aslýnda diðerlerine derken Semih ile Seyit’e bir parantez açmak gerekebilirdi. Önceliði Seyit ve Semih’e
verdim. Ýkisi de ev arkadaþýmdý.
Yaklaþýk iki buçuk üç yýl ayný evi
paylaþtýk. 1977-80 arasýnda Ýzmir, Ýkiçeþmelik’teki öðrenci evimizde her
siyasi görüþten insan vardý: TKP, Emeðin Birliði, Kurtuluþ, Devrimci
Yol… Hemþerilik, ayný okuldan olmak, o dönem sosyalist harekette egemen olan gruplar arasý husumete
kendimizi kapýp koyuvermekten koruyordu bizi…
-Siz kimle hemþeriydiniz?
-Seyit’le… Sonra Cemal ve Erdoðan... Tokatlýydýk hepimiz. Seyit’le ayný köydeniz. Semih
Bergamalýydý, onunla da Güzel Sanatlar Fakültesinden arkadaþtýk.
Zaman olur evde sekiz-dokuz kiþi
kalýrdýk. TARÝÞ direniþinden sonra
Seyit “yeraltýna geçeceðim” diyerek
evden ayrýlana kadar birlikteydik.
Hepimizin bir idolü vardý: Mahir,
Deniz, Ýbrahim... Onunki Teslim Töre’ydi…
-Seyit Konuk’u sizin için deðerli kýlan?
12
-Seyit’i tek bir sözcükle anlat deseniz: “Ýyi bir iþçi” derim. Bir iþçiyi
iyi yapan ne varsa hepsi vardý onda.
Türkiye iþçi sýnýfýnýn tipik bir üyesiydi. Çok esprili, güler yüzlü, inanmýþ
bir
dava
adamýydý…
Komünizme inanýyordu, devrimciydi, militan iþçiydi… Siyasi tezleri beni ikna etmezdi belki; “THKP-C
Eylem Birliði’nden ne farkýnýz var”
dediðimde ÝGD’li olmama gönderme yapar, “Sizin TÝP’ten ne farkýnýz
var” derdi… Ama inanmýþ bir komünistti ve bunu yaþamaya çalýþýyordu. Bu beni çok etkiler; hala çok
etkiler… Yani, biz kývýrtýrdýk belki;
sadece politik metinleri deðil de saðdan soldan sanat ve edebiyat okumanýn, öðrenciliðin, bohemliðin de
verdiði laf ebeliðiyle bizim kývýrtma
ve yan çizme gerekçelerimiz rasyonel olarak hep hazýrdý. Ama o gerçekten “24 saatini devrime adamýþ”
adamdý. Bu anlatý bize uymaz…
Kendimiz için bunu söylesek ayýp olur doðrusu. Ama o gider gece vardiyasýnda TARÝÞ’te sabaha kadar
çalýþýr, eve döner, Ýzmir’in o yapýþ
yapýþ sýcaðýnda kendini yataða atar,
kalktýðýnda sünger yataðýn üzerindeki desen dövmeciden yeni çýkmýþ
gibi üzerine yapýþýrdý. Uyanýr, yemek yapar, herkesten sorumlu olan
oymuþ gibi hepimizi kollar, sonra þaka yollu çýkýþýrdý: “Bi dakka, n’oluyo, bu eve çok kýz gelip gidiyor ne
yapýyorsunuz, iþleri seriyor musunuz?” Siyasi mücadeleden yan çizmeyelim diye dürterdi hep.
Bu bizim “78 kuþaðý” denilenler,
hepimiz ne kadar farklý siyasetlere
karýþmýþ olsak da birbirimize benziyoruz aslýnda. Bizim ruhiyatýmýzý
þekillendiren kitaplar var mesela:
Fedor Glavkov’un Çimento’su, Dimitr Dimov’un Tütün’ü, Nikolay
Ostrovskiy’nin Ve Çeliðe Su Verildi’si, Mitka Grýbçeva’nýn Seni Halk
Adýna Ölüme Mahkûm Ediyorum’u… Bu kitaplarý okuduk ezberledik, böyle bir kültür ve maneviyat
oluþtu… O dönemlerde hayata baþ-
Söyleþi: Ömer Uður
layan her adamýn bu romanlarda
bir karþýlýðý vardýr bence. Seyit büyük bir ihtimalle de bunlarý okumamýþtý. Ama esen o hava içerisinde o
hepimizden daha çok öyleydi. O romanlarýn kahramanlarýndan biri gibiydi. Bizim gibi Türk deðil de,
buralý olmayan, burada bulunmayan cinsten bir görev adamý gibi…
Görev, eylem, bunlar yerli yerinde
miydi? O baþka bahis. Baþýna gelenlerin geleceðini hissediyordum sanki. Ama “bu hesaplanýldý mý,
kitaplanýldý mý” diye sorsan, o dönem öyleydi ki, “illegaliteyi ihlal”den
de öte bu sefer “n’oluyo abi, nesin
sen” muhabbetleri baþlardý. Sormazdýk.
Seyit bir köy çocuðuydu kökeninde. Ayný köydeniz. Bazý konularda tutucu da davranabiliyordu.
Kadýn erkek iliþkilerinde ister istemez biraz maço ve erkekti. Kýz arkadaþýný getirmiþti eve, onun o
kadar erkeðin arasýnda bizimle birlikte kalmasýndan þu kadar olsun
gocunmazdý. Böyle bir tutuculuk deðil dediðim. Bir keresinde kýz arkadaþýyla denize gitmiþlerdi. Bir
döndüler suratlar bir karýþ. Ýkisi de
birbiriyle konuþmuyor. Üsteleyince
kýz anlattý: “Bir kumsala gitmiþler,
giysilerini koyacak yer yok. Seyit denize girerken kýz arkadaþý onun giysilerinin baþýnda beklemiþ, ama sýra
Seyit’in onun giysilerini beklemesine
gelince olmaz demiþ bizimki, kýzýn
giysisini bekleyemem ben, seninki görev, yapacaksýn…”
Çok temiz çocuktu Seyit. “Temiz” þu anlamda: Kendini adamýþtý.
Bir yolunu bulur feda da ederdi yani. Biz de öyleydik. Kavgaya dövüþe
gidiyorduk gece, sabahleyin gelince
üzülüyorduk: “Ulan gene bir þey olmadý, ölmedik gene.” Gerçekten de
böyle oluyordu yani: “Ölmedik, hay
Allah!” O zaman ben büyük bir adamdým, 26 yaþýndayým; Seyit de bir
o kadardý. 18-19 yaþ romantizmi için haddinden fazla olgunduk; ama
böyle oluyordu gene de.
-Seyit’in öldürüldüðünü ne zaman haber aldýnýz?
-Karaburun cezaevinde gazetelerden öðrendim. Bizi Buca cezaevinden
daðýtmýþlardý.
Onun
mahkemesi devam ediyordu ama akýbetin bu kadar yakýn ve bu kadar
kesin olduðunu biz bilmiyorduk o
zaman. Bir sürü bilgin olabiliyor, bir
sürü edimin olabiliyor, hani bu ölüm
muhabbetini biz çok önemsemiyoruz ya, ama sonunda yakýnýna gelince çok feci oluyor. O dönem babam
ölmüþtü. Çok severdim de babamý
mesela; ama aðlamamýþtým. Ama
Seyit’e çok aðladým. Anlamlý bir þeye tekabül ediyorsa çok koyuyor.
Mesela son yýllarda da bir gün radyoyu açtým Mahsuni Þerif öldü dediler 2,5 saat aðlamýþým. O da, köy
öðretmenliði dönemimden içime iþlemiþ.
Þimdi Seyit’i de anlatýrken ben
anlýyorum ki, aslýnda çok da bir þey
bilmiyormuþum onun hayatý hakkýnda. Hep hatýrladýðým bir ayrýntý,
iki domates bir yumurta buldu mu
sürekli atan bir elektrik ocaðýnda
menemen piþirmesi. Ayaðýnda lastik
ONLARIN ANISINA
ayakkabý “gelin lan karnýnýzý doyuSanýrým kendimiz gibi deðil de
rayým” derdi; “bak, sizin karnýnýzý iþ- olmamýz gerektiði gibi olduk biz.
çi sýnýfý doyuruyor.”
Mesela cezaevinde hamama giderken karþýlaþýyorduk. O konuþmada
-En çok aklýnýzda kalan ne Se- bile seziyorum, ne ben, ben gibi koyit’ten?
nuþuyorum, ne o, o gibi konuþuyor.
O idama gidecek adam gibi konuþu-Aslýnda Seyit ile ilgili konuþ- yor, ben de arkadaþý idama giden bir
mak bence o dönemle ilgili konuþ- adam gibi konuþuyorum. Þimdi dümak gibi bir þey. Emin olun örneðin þününce buralardan yaralanýyorum.
Necdet Adalý’yý ya da bir baþkasýný Dediðim gibi 26-27 yaþlarýndaydýk
alsanýz büyük ihtimalle çok benzer ama, karanlýk yüzlü, býyýklar kasþeyler söyleyebilirsiniz onlar için ketler aþaðýya inmiþ resimlerle kende… Ama Seyit’i anlatýrken herkesi dimizi özdeþleþtirmek hoþumuza
anlatmakta da bir sorun var. Çünkü gidiyordu. Gene de Seyit’le ilgili bir
evet, bu deðerlendirme þimdi biraz fark mesela: Seyit’in gözleri çok güacý olabilir ama bütün bunlar olur- zel bir renkti. Maviyle yeþil arasýnken çok da birbirimize benzer olmuda bir þey… Kendi yüzüme bakýnca
þuz, farklarý silmiþiz. Aslýnda ben de
o fark da yok… Köyden gelmiþ solöyleydim. Benim gibi yüz tane daha
cu iþte. Seyit Tokat’tan, Tokatlý hemadam vardý etrafýmda, ayný benim
þerilerinin yanýna geldi. Biz iþçi
gibi býyýðý, ayný benim gibi parkasý
sýnýfýný savunan öðrencilerdik. Ama
olan, ayný benim gibi konuþan, ayný
o iþçi sýnýfýnýn kendisi, iþçi sýnýfýnýn
benim gibi baðlama çalan. Her kanbir ferdiydi. TARÝÞ’te çalýþýyordu.
tinde en az 15-20 adam vardý böyle
Okulumuzu TARÝÞ’ten bir yol ayýanlatabiliyor muyum? Þimdi Seyit
yaþýyor olsa, ben ölmüþ olsaydým; rýyordu sadece, o kadar yakýn. Ayný
Seyit benim için “biraz güzel sanat- evde ayný yatakta yatardýk bazen o
lar ayaðý falan yapýyordu, biraz entel kadar kalabalýk olurdu evimiz. Ama
-dantel yapýyordu” dedikten sonra üç direniþteki iþçi Seyit’ti. Biz o sýnýfa
aþaðý beþ yukarý benim onun için omuz veren öðrenciler. Ýþte bu fark
söylediklerimi söyleyecekti. Ama hiç kapanmadý. O zaman bir gün simesela “hangi türküyü seviyordu” nema yapabileceðinizi düþünüyor
deseniz bilmiyorum. Oysa evde iki muydunuz?
Tabii. O dönemde de memlekebaðlamamýz vardý, çok çalar çýðýrýrdýk ama bilmiyorum iþte. Aslýnda tin problemleri çoktu. Bunun film ve
çok ilginçtir, ölümler de ayrýlamadý tiyatroyla da anlatýlmasý mümkünbirbirinden, hep karýþtýrýrsýn. O dü. Bunu için de bir donaným lazýmyüzden resim basýyorlar, resimler de dý. O yüzden sinema okumak
hep karýþýyor. Doðrusu öyle yoðun istedim. Þimdi bakýyorum 55 yaþýnbir kýyým içerisinde bilmiyorum baþ- dayým. Aslýnda o zaman þimdiki olgunluðumdan daha olgunmuþum,
ka nasýl olurdu yani.
daha belirginmiþ amacým…
13
ONLARIN ANISINA
...
Ne alnýmýzda bir ayýp
Ne koltuk altýnda
Saklý haçýmýz
Biz bu halký sevdik
Ve bu ülkeyi.
Ýþte baðýþlanmaz
Korkunç suçumuz..
Ahmed Arif
“Sizleri ve ezilen
halklar uðruna
mücadeleyi,
erken býrakmak
zorunda kaldýðým
için üzgünüm...
Kahrolsun
faþizm”
(Necdet Adalý)
14
“Yeri geldiðinde
benim
kemiklerimi
Mahir Çayaný’ýn
yanýna gömün.”
(Serdar Soyergin)
“Bütün bu
yapýlanlar,
baþýmdan
geçenler, kinimi
binlerce kez
arttýrdý ve
mücadele
azmimi
körükledi; kavga
ve devrime olan
inancýmý yok
edemedi...
Devrimci
selamlar”
(Erdal Eren)
“Onu öldürdükten
sonra ailesine bile
vermediler.
Mektup
yazmasýna da...
Bugün hala
gömülü
olduðu yer
bilinmiyor,
ama
kalplerimizde
yaþýyor.”
( Veysel Güney)
ONLARIN ANISINA
“Bütün
arkadaþlarýma
selam. Ben
biniyorum, gidin
anlatýn
dostlarýmýza,
anlatýn
arkadaþlarýmýza”
(Ahmet Soner)
“Tüm Gültepe
halkýna ve Türkiye
halklarýna selam.
Ben halkýmýn
mutluluðu için
savaþtým. Adým
hüzünle birlikte
anýlmasýn”
(Ramazan
Yukarýgöz)
“Beni
düþünürken,
dünyada tek
oðlunuz, Kadir’
inizi, yitirmiþ bir
kiþi olarak deðil,
sadece binlerce
kiþiden biri olarak
düþünmenizi
isterim”
(Kadir Tandoðan)
* “Ben ve yüzlerce kiþinin öldürülmesi, sýnýf
savaþýný durdurmayacak ve bu
savaþ, bu bozuk
düzen tüm pislikleri ile tarihin çöp
sepetine atýlýncaya kadar sürecektir. Elveda”
(Mustafa Özenç)
“Aman ha...
Aman maviþim,
karamsarlýk
yok... Her
karanlýðýn bir
aydýnlýðý, her
zorluðun çýkacaðý
bir düzlük vardýr
kuþkusuz.”
(Ali Aktaþ)
“Hoþçakalýn
arkadaþlar,
devrimci
mücadelenizde
size baþarýlar
diliyorum.
Kahrolsun
faþizm”
(Ömer Yazgan)
“Beni hayat
devrimci yaptý.
Nihai hedefin,
mutlaka ama
mutlaka bizim
olacaðý
inancýyla...”
( Mehmet
Kambur)
“En çok sevdiðim
dörtlüðü size de
yazýyorum. Açardýn yalnýzlýðýmda/
Mavi ve yeþil açardýn/ Keklik kaný kýnalý berrak/
Yenerdim acýlarý,
kahpelikleri/
Sýktýkça cellat
kemendi.”
( Erdoðan Yazgan)
“Þu an sizlere son
mesajýmý iletiyorum. Sizlerin yüzünü kara çýkarak
hiçbir þey yapmadým. Bugünlerde
size aðýr gelen bu
itham, gelecekte
sizlere bir þeref
payesi olarak görünecektir”
(Ýlyas Has)
“Yüreðimin tüm
sevgisi ile, tüm onurlu güçlerimle
seni, sizi, hepinizi
kucaklar, doyasýya
öperim. Güçlü olun. Baþý dik olun.
O güzel günlerde
tekrar yanýnýzda
olacaðým.”
(Hýdýr Aslan)
15
ONLARIN ANISINA
4 Ocak 1982
Necati Vardar
“Caným arkadaþým Hilmi!..
Yazýtýma baþlamadan önce, sonsuz sevgi, saygý, selamlarýmý iletir,
canevimin tüm y..... sýcaðýyla her iki ellerinden hasretle sýkarým.
Hilmi, göndermiþ olduðun, en az senin kadar deðeri biçilmesi bence güç olan, yeni yýl kartýný almýþ bulunmaktayým. Sevincimi bilmem anlatmaya gerek var mý? Nasýlsýn?... Dost. Sanýrým iyisin
diyemeyeceðim. Çünkü böylesi koþullarda iyi olmak biraz güç. Ama moralinin doruklarda olmasýný tüm canevimle dilerim. Sen de
beni soracak olursan? Ben sýhat bakýmýndan 1.þubeden buraya geldikten sonra pek iyi olamýyorum. Bünyem öteki arkadaþlara nazaran daha güçsüz ve zayýf. Kendimi, bir türlü toparlayýp, saðlýklý
yaþam sürmem þimdilik olanaksýz... Burada hücrede oluþumuz. Hava, güneþ, doða, tabiattan yoksun býrakýlýþýmýz, sýhat bakýmýný ters
yönde etkilemekte. Birde gözlerim sýzlýyor. Gazete günlük basýný
çok güç takip edebilmekteyim. Böylesi koþullar, varacaðýmýz güzel,
mutlu, özgür, aydýn günlerin gelmesini engelleyemez kanýsýndayým.
O günleri imgelemimde canlandýrdýkça, sanki onu yaþamýþ onunla bütünleþmiþ gibi oluyorum. Çocuklarýmýzýn yanaklarýnda kýpkýrmýzý güllerin açmasý, onlarýnda þeker yiyebildikleri gün, iþte o
zaman mutluluk tablomuzun ýþýnlarý yavaþ yavaþ yaklaþmaktadýr.
Seninde dostlarýn var, varmak için yarýnlara EN GÜZEL GÜNLER
uðrunda savaþým verenlerin olmasý dileyi ile. DOSTÇA KAL. ÖLÜM SENÝ YANILTMASIN..!
Nasýlki yýðýlýr yüzüne gecenin karanlýðý
gözlerinle tek baþýna kalýrsýn, ölüm öylesine göz uçlarýnda
savur, kavuþtur yüreðini. Bak minicik bir çiçeðin kökleri bile
yaþamak hýrsýyla uykusuzdur.
Ölülerimiz, iþte Stevan Flopeviç bir kahraman!!
16
F...ler sarmýþ çevresini, sehpada, boynunda ip ve o dalayýp
son nefesini, bir býçak gibi vuruyor...
kelimeleri diþleri arasýndan- haykýrýyor, þiarýný.
Kahrolsun F... Yaþasýn mücadelemiz.
Stevan Flopev iç, onurun, direnmenin, insanlýðýn bekçisi!!!
ÖLÜM, SENÝ, YANILTMASIN!...
düþün bir, bir yaþananlarý, alnýný korkusuzca kaldýr,
kimin yanýndasýn, yerin neresi?...
ve... senin en aresiz anýnda, tek silahýn nedir?
ÖLÜM, SENÝ, YANILTMASIN!...
Usanma hayata yaraþan sesi araþtýrmaktan.
Her kuþun palazlandýðý bir yuva vardýr. Her dal, güneþin ve
rüzgarýn avuçlarýnda, kendi hevesince boyanýr.
Çünkü, yaþamasý gerekiyor bir þeylerin, senin olan...
bak kollarýný baðlýyor, son defa bakýyor, dünyaya...
Nguan van Troi, birazdan göðsünü parçalayacaklar.
Ama kan onu geriletmiyor, baþlýyor þarkýsýna,
Yaþasýn hoþming Yaþasýn Vietnam.
Damarlarým, damarlarýna baðlý yaralarýndan, çünkü öldürülmek
istenen benim de sevincimdir.
Nguanvantroionun bir siperi. Bir buðday tanesimidir?
Ayný anda topraða düþer, düþmez, kýrýpdayan o þarký,
bir buðday tanesi midir?...
ölülerimizin, sesleri dünyamýz kadar bilge, birazdan
kalkacakmýþ gibi, uzanýp bir sipere, koyulaþan ölülerimiz
bakýþlarý, uçmaya hazýrlanan bir kartalýnki kadar çevik
sen baðrýmý amansýzca zorlayan siyahlýk, unutma, öldürmekten daha kuvvetlidir ölebilmek...
ÖLÜM SENÝ YANILTMASIN!.. Hiçbir zaman!
Acele yanýt yaz...D.. selamlar.”
10 Aralık 1981
Ý. Ethem Coþkun
“Deðerli dost merhaba, kimi zaman insan, bir þeyler yazabilmek için kalemi eline aldýðýnda, beyninde toparlamýþ olduklarý
bir anda daðýlýr, karýþýr. Neyi, nasýl yazsam?... sorusu usu kemirir durur. Düþünüyorum, duruyorum, düþünüyorum.
Ýþe hücremi anlatarak mý baþlasam acaba? Yoksa, hasretimi, özlemimi, sevdamý anlatarak mý baþlasam? Yoksa ölüm denilen
nesneylen boðuþtuðumu, ona meydan okuduðumu anlatarak mý?
Veya ‘kara daðlarýn’daki rengarek ký çiçeklerini, laleyi, sümbülü... ovalarý anlatarak mý baþlasam? Ýyisi mi hücremden baþlayayým.
Burada çoðu zaman volta atýyorum. Böylelikle hem ýsýnmýþ oluyorum, hem de zaman geçiyor. Dudaklarýmda hasretlik, ayrýlýk,
özgürlük þarký ve türküleri mýrýldanýyorum çoðu kez... Ýyisi mi
fazla uzatmayayým... Satýrlarýmý istemeyerek noktalarken sana,
mevsim dolayýsýyla buz gibi hücremden, lodosu deðil, poyrazý
hiç deðil, sam yeli gibi yüreðimin sýcaklýðýný estireyim mektubumla ne dersin?
Aydýnlýk, mutluluk, özgürlük dolu günler sana ve insanlýða kucak açsýn.”
03 Şubat 1981
Seyit Konuk
“Caným Kardeþim,
‘Ben hiç mühim deðilim yeter ki kurtulsun halkým.’ Kardeþim; annem ve babamý metin görünce moralim bir hayli yükseldi. Caným kardeþim, cezaevlerinde en büyük þeyin moral
olmalý, moralini daima yüksek tut. Çünkü bizim moral silahýmýz olmalý. Birtakým tatsýz ve hatta çok kötü haber dahi almýþ
olsan yine de üzülmemelisin; karamsarlýða bizde yer yok, diren! Yaþamdan ümidini hiç kesmeden. Çünkü yaþam mücadeledir... 146/1 ile 450/4 maddelerinden yargýlanýyoruz. Biz
seninde belirttiðin gibi bilerek yaptýk. Adalet önünde çok iyi
bir savunmayla çýkacaðým. ‘Ben, beni deðil, düþmanýmý mahkum edeceðim’
Benim için hiçbir zaman karamsar ve duygusal olma!..”

Benzer belgeler