Pakize ve MELOŞ
Transkript
Pakize ve MELOŞ
Pakize ve MELOŞ Bir zamanlar Kıbrısın Lefkoşa kentinin ara sokaklarında yaşayan bir kedicik varmış. Boş boş dolanır, arkadaşlarının yaptıkları şeylere laf eder ama kendisi hiçbir şey yapmadan kentin sokaklarında gezinip dururmuş. Sivri dilli ve kendini beğenmiş olduğu için de hiç arkadaşı yokmuş. Karların kristal taneleri olarak birbirlerine değmeden süzüldükleri havada yolda kalmış arabalar, dört bir yana kaçışan insanlar ve dükkanlarının önünde sıcak çaylarını yudumlayan “memet amcalar” varken, bir taraftan da kış olmasına aldırış etmeden bir o yana bir bu yana gidip gelen Pakize varmış. Pakize yolda kalan arabalardan birinin yanından geçerken araba birden çalışmış ve pakizeyi altına alarak ilerlemiş. Bir şeye çarptığını anlayan sürücü Meloş hemen arabayı durdurup inmiş ve arabanın altına bakmış ve bir de ne görsün: KAN ! Kalbi yerinden çıkacak gibi olmuş meloşun. Etrafa bakınmış yaralı insan nerede diye ancak kimseyi görememiş. Sonra bir miyav sesi gelmiş kulağına. Çevreye bakmış ancak herhangi bir kedi görememiş. Sonra gelen miyavlamalar artınca arabanın altından geldiğini anlamış ve hemen eğilip bakmış ve ne gördü dersiniz? Kedi tekerin üzerine yapışmış vaziyette sefilce acılar içinde yatıyor. Meloş pakizeyi alıp hemen bir veterinere götürmüş. Pakizenin kanlı bedeni veteriner sedyesinin üzerinde uzanırken veteriner acilen ameliyatın gerektiğini aksi takdirde kediyi kaybedeceğimizi söyledi. Pakize ameliyata alınırken meloşun gözlerinden küçük su tanecikleri sıyrılıp aşağı iniyordu yanaklardan. Ve daha sonra bu su taneciklerin sesi de duyulmaya başlandı. Meloş ağlıyordu. Neyse ki 1-2 saat sonra Pakize ameliyattan çıktı ama gözleri kapalıPakize ameliyata alınırken meloşun gözlerinden küçük su tanecikleri sıyrılıp aşağı iniyordu yanaklardan. Ve daha sonra bu su taneciklerin sesi de duyulmaya başlandı. Meloş ağlıyordu. Neyse ki 1-2 saat sonra Pakize ameliyattan çıktı ama gözleri kapalıydı. Veterinere sorduğumuzda 1 saat içinde açacağını söyledi ve nitekim de öyle oldu. Pakize gözlerini açtığında başında tek bir kişi vardı: Meloş. Aralarında bir bağ oluşmuştu çoktan. Pakizenin sulu gözlerinin açıldığı o an Meloş kararını vermişti. Pakize bundan sonra kendisinde yaşayacaktı ve öyle de oldu. Meloş pakizeyi evlat edindi. Pakize kısa bir sürede yeni yaşantısına adapte olma becerisini gösterdi. Yeni okuluna başladı. Bu okul Pakize için çok hareketliydi ancak Pakize tüm bu hareketliliğe ayak uydurabiliyor, zaman zaman Meloş’u şok ediyordu. Derken bir gün Pakize eve geldi ve Meloş’a artık quidditch oynamasının vakti geldiğini söyledi. Ancak Meloş’un tek bir yanıtı vardı: Hayır. Çünkü Pakize ameliyat geçirmiştir ve quidditch sert bir spordu. Ancak Pakize Meloş’u ikna edebildi ve quidditch takınına yerleşebildi. İlk defa süpürgeye binerken duyduğu heyecanı şöyle aktarıyordu Pakize: “İnsanın hayatında unutamayacağı anlardan birine daha şahitlik etmiş bulunmaktayım. Umarım çokça sayı yapabilirim.” Ancak Pakize’nin bu girişimi anne dediği Meloş’u üzmeye yetti. Çünkü hem Pakize için endişeleniyordu hem de Pakize ilk defa Meloş’un söylediğini yapmadı. Ve nitekim bunun da hesabını ödedi. Gaziantep Şafak Boya sponsorluğundaki kayaönü gençlik spor tarafından atılan top pakizenin süpürgesine değince süpürge kırıldı ve Pakize o anda yere çakıldı. Kahrolan Meloş bu durumu kamuoyuna nasıl açıklayacağını gerçekten bilemiyor ve kara kara düşünüyordu. Ancak bu düşünceleri veterinerin cümlesi kesti: “maalesef başaramadık.” Pakize bir ayağını yitirmişti. Ve artık 3 ayak üzerinde durmak zorunda olduğunu düşündüğünü Meloş. Bu kabullenemez dedi ve hemen çözüm arayışlarına girişti. “ Ben bir daha yeni bir Pakize olayı yaşanmasına müsaade etmeyeceğim.” Cümlesiyle sözlerine başlayan Meloş ilerleyen dakikalarda doktor olmak istediğini ve bunun gibi durumlar için çözüm önerileri üzerinde çalışacağına inandığını ve bunu yapacağını dile getirdi. Çok çalıştı çabaladı ve ardından Pakize için adım attığı üniversitenin tıp fakültesine ait önlüğü sırtına geçirdi. Uzun yıllar boyunca bu sorun üzerine çalışmasını yürüten Meloş emeklerinin karşılığını yeni icadıyla aldı. Bu icat kedilerin yüksek rakımlı bir yerden düşerken hızlarını azaltıyor ve yönlerini rüzgara karşı olarak ayarlıyordu. Böylece düşmenin hızı azalıyor ve oluşturduğu olumsuz etki de bertaraf ediliyordu. Bu buluşunun ardından dünya üzerinde hatrı sayılır üne kavuşan meloş 2015 yılının en iyi bilim kadını seçilirken diğer taraftan da Boğaziçi Üniversitesi tarafından fahri doktora ile ödüllendirildi. Birçok uluslararası kuruluş tarafından yakından takip edilen Meloş Hanım 2015 yılı Nobel ödününün de sahibi oldu. KENDİSİNE BU GÜZEL HAYATINDA BAŞARILAR DİLİYOR, ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR TEMENNİ EDİYORUM. IHSAN MERCAN