Tam Metin İndir - 21. Yüzyıl Dergisi

Transkript

Tam Metin İndir - 21. Yüzyıl Dergisi
Kaddafi ve Uluslararas› Ceza
Mahkemesi
Baybars ÖĞÜN*
Arap coğrafyasındaki halk hareketleri, Tunus ve Mısır’da kısa sürede yolunu bulmuşsa
da Libya’daki dalgalanma beklendiği gibi sonuçlanmamıştır. Kaddafi Yönetimi, “ya tamam
ya devam” niteliğinde bir mücadeleye girmiştir. Libya’yı kansız terk etmeyeceği anlaşılan
Kaddafi’nin sonunu getirme görevi ise Tunus
ve Mısır’dan farklı olarak BM Güvenlik Konseyi ve NATO’ya düşmüştür. Yeni sürecin Batı dünyası tarafından doğrudan veya dolaylı
olarak desteklendiği ortadadır. Bu noktada,
Kaddafi’nin karşısına en son Uluslararası Ceza
Mahkemesi (UCM) çıkarılmıştır.
*
Tutuklama ve Yargılama
BM Güvenlik Konseyi, 27 Şubat 2011’de
Libya ile ilgili yaptırım kararlarını kabul ederken oy birliğiyle UCM’ye Libya’daki olayları soruşturma yetkisi vermiştir. Kaddafi rejiminin sivillere yönelik saldırılarının mahkeme
tarafından değerlendirilmesi kabul edilirken
Güvenlik Konseyi, ikinci defa bir ülkeyi
UCM’ye havale etmiştir. 2005’te UCM’yi ilk
kez yetkili kılan Sudan’daki Darfur meselesi
için karar, oy birliğiyle alınmamıştı; bu kez
Güvenlik Konseyi’nde oy birliğiyle karar
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Amerika Araştırmaları Merkezi, Araştırmacı
Temmuz ’11 • Sayı: 31
21. YÜZYIL
[9]
Baybars Ö¤ün
alınması, Kaddafi rejimine karşı uluslararası
camianın tek vücut olarak hareket ettiğini göstermektedir.1
Geçen süre içinde Libya’daki olayları gözlemleyen UCM Savcısı Luis Moreno Ocampo,
16 Mayıs’ta mahkeme yargıçlarından Libya lideri Kaddafi hakkında tutuklama emri çıkarılmasını talep etmiştir. Ocampo, düzenlediği basın toplantısında, Kaddafi’nin yanı sıra oğlu
Seyfülislam ve istihbarat kurumu başkanı El
Senussi için de insanlığa karşı suç işledikleri
gerekçesiyle tutuklama emri çıkarılması gerektiğini söylemiştir. Muammer Kaddafi, Seyfülislam Kaddafi ve El Senussi’yi göstericilere
yönelik saldırıları planlama, emrini verme ve
bunlara katılmakla suçlayan Ocampo, Kaddafi
güçlerinin sivillere evlerinde saldırdığını, göstericileri vurduğunu, cenaze törenlerinde topçu saldırısında bulunduğunu ve camilerden çıkan insanları öldürmek için keskin nişancılar
yerleştirdiğini belirtmiştir. Ocampo’nun tutuklama talebinin yerine getirilmesi için UCM
yargıçlarının suçlamaların doğru olup olmadığını belirlemek ve uluslararası tutuklama müzekkeresi yayımlamaya karar vermek için kanıtları değerlendirmesi gerekmektedir.2
UCM, insanlığa karşı suçları kovuşturan
ilk kalıcı ve bağımsız mahkemedir. UCM
statüsü 1998 yılında BM’nin ev sahipliğinde
Uluslararası Ceza Mahkemesi Kurulmasına
Dair Tam Yetkili Temsilciler Diplomatik Konferansı’nda kabul edilmiştir. UCM, birçok açıdan uluslararası hukuka yenilikler getirmiştir.
UCM’nin BM Güvenlik Konseyi’nin bir alt
organı olarak kurulmamış olması da bu yeniliklerdendir.3 Mahkemenin kişiler bakımından yetkisi gerçek kişileri kapsamaktadır.
Dolayısıyla devletler, kurumlar ve uluslararası
örgütler mahkemenin yargı yetkisinin dışındadır. Devlet başkanları, hükümet başkanları, askeri liderler ve üst düzey bürokratlar da dâhil
tüm yönetici sınıfına mensup kişiler mahkemenin karşısında cezai sorumluluğa sahiptir.
Kaddafi de mahkemenin yetki alanına girmektedir. UCM’nin suçlar bakımından yetkisi, soykırım suçu, insanlığa karşı suç, savaş
21. YÜZYIL
UCM statüsünün kabul edildiği Roma
Konferansı sırasında alınan kararlardan birisi
de insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili olmuştur. Uluslararası nitelikte olmayan savaşlarda
insanlığa karşı suçlar işlenmesi halinde
UCM’nin yargılama yetkisinin bulunup bulunmamasına dair tartışmalar neticesinde bugün
Libya’da cereyan eden olaylara da uygulanabilecek bir karar alınmıştır. Buna göre iç savaşlarda işlenen insanlığa karşı suçların da
mahkeme tarafından yargılanması mümkün
hale gelmiştir.5
Kaddafi’nin UCM tarafından yargılanabilmesi için tamamlayıcılık ilkesi gereği Libya
ulusal mahkemeleri tarafından
Soruşturma veya kovuşturma yapmakta isteksiz davranılması,
Soruşturma veya kovuşturma yapılmasına
rağmen bunların göstermelik olması,
Soruşturma veya kovuşturma yapma kapasitelerinin yetersiz olması gerekmektedir.6
UCM Statüsü
[10]
suçu ve saldırı suçudur. Soykırım suçu ve insanlığa karşı suçlar barış ve savaş zamanında
işlenebilir nitelikte kabul edilmiştir. Savaş
suçları da uluslararası olan ve uluslararası olmayan savaş suçları olarak sınıflandırılmıştır.4
Temmuz ’11 • Sayı: 31
Buradan anlaşılmaktadır ki ulusal mahkemelerin UCM karşısında önceliği vardır. Ayrıca UCM önüne getirilen bir suçun faili aynı
fiili nedeniyle daha önce yargılanmışsa ya da
bu fiil yeterince ağır bir suç oluşturmuyorsa
UCM’nin yargı yetkisi yoktur. Neticede Kaddafi’nin bugünkü koşullarda ulusal yargı önüne çıkma ihtimali bulunmadığına göre
UCM’nin tamamlayıcılık ilkesi doğrultusunda
hareket etme yetkisi hukuken tamdır.
Güvenlik Konseyi’nin Hukuki Rolü
Roma statüsünün 13. maddesine göre
UCM, statü kapsamındaki suç veya suçların işlendiği bir durum statüye taraf bir devlet veya
BM Güvenlik Konseyi tarafından mahkeme
savcısına atfedilmişse ya da mahkeme savcısı
ilgili suç için bir soruşturma başlatmışsa yargı
yetkisini kullanabilmektedir. Eğer ilgili devlet
Kaddafi ve Uluslararas› Ceza Mahkemesi
Roma statüsüne taraf değilse UCM’nin yargı
yetkisini kullanabilmesi için ya bu devletin
UCM’nin yargı yetkisini tanıdığını beyan etmesi ya da Güvenlik Konseyi kararı gerekmektedir.7 Örneğin Sudan, Roma statüsüne taraf olmadığından Darfur olaylarının soruşturulması,
Güvenlik Konseyi’nin kararıyla gerçekleşebilmiştir. Aynı şekilde Libya da statüye taraf değildir. Bundan dolayı UCM savcısının soruşturma açabilmesi için Güvenlik Konseyi’nin
kararına ihtiyaç duyulmuştur. Bu karar da oy
birliğiyle alınmıştır.
Kaddafi’nin İtirazı
Kaddafi’nin UCM karşısında yargılanmayı
reddetmesi şaşırtıcı olmamıştır. Kaddafi bu
noktada ABD’nin UCM karşısındaki tavrını
kendisini aklamak için ortaya koymaktadır.
ABD de Libya gibi Roma statüsüne taraf değildir. ABD özellikle dünya çapında görev yapan askeri ve sivil personelini mahkemenin
yargı yetkisinden kaçırabilmek için ilk olarak
UCM’yi Güvenlik Konseyi’nin bir alt organı
olarak kabul ettirmek istemiştir. Bunda başarısız olan Washington, mahkemenin kalıcı ve bağımsız varlığına doğrudan karşı çıkarken kendi
vatandaşlarını UCM’nin yargı yetkisinden kaçırmak için devletlerle ikili anlaşmalar yapmıştır. Afganistan, Dominik Cumhuriyeti,
Honduras, Marshall Adaları, Romanya, Tacikistan, Özbekistan ve Hindistan, bu ülkelerden
bazılarıdır. Böylece olası durumlarda kendi vatandaşlarının UCM’ye değil kendisine teslim
edilmesini sağlamaya çalışmıştır.8 Kaddafi yönetiminin üzerinde durduğu ise ABD’nin çifte
standart uyguladığı ve hukuka aykırı davrandığıdır. Kaddafi’ye göre bu gerekçelerle UCM
hukuki olarak geçerliliğini yitirmiştir ve inandırıcılığını kaybetmiştir. Gerçekten de
ABD’nin yaptığı bu ikili anlaşmalar hukuken
geçersiz olmalıdır. Uluslararası hukukta savaş
suçları, soykırım suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar bakımından evrensel hukuk ilkeleri
ve uluslararası ceza sorumluluğu yerleşmiş temel hukuk kurallarıdır. Bu tür suçları işleyen-
lerin bireysel cezai sorumluluğu “jus cogens”
(buyruk kuralı) sayılmaktadır. Bu kişilerin yakalanması ve yargılanmasının sağlanması bütün devletler için bir yükümlülüktür. ABD’nin
bu politikası her şeyden önce hukukun genel
ilkelerine aykırıdır.
Neticede…
Kaddafi’nin tüm itirazlarına ve silahlı mücadelesine rağmen geçmişinde karıştığı olaylar
da göz önünde bulundurulursa dünya kamuoyundaki imajı pek parlak değildir. Lockerbie olayı başta olmak üzere Libya devletinin terörist devlet olarak anılmasına neden olan vukuatlar ve politikalara ek olarak muhaliflere
karşı sert tutum, Batı’nın Kaddafi’nin üzerini
çizmesini kolaylaştırmıştır. Kaddaf’inin teslim
mi olacağı, kaçmayı mı başaracağı yoksa ölü
mü ele geçirileceği belirsiz. Ancak siyasi yorumlar bir kenara bırakılırsa uluslararası hukuk
mekanizmasının bir an önce Libya’daki sivillerin daha fazla kayıp vermesini önleyecek şekilde işlemesi, bu tür suçların tekrarını önlemek açısından önemlidir.
21. YÜZYIL
1
“Libya: UN Security Council passes sanctions vote”,http://forum.newzimbabwe.com/index.php?/topic/35452un-refers-gaddafi-to-the-international-criminal-court-of-justice/, (01.06.2011)
2
“Kaddafi’ye Uluslararası Tutuklama Emri”, http://www.haberturk.com/dunya/haber/631124-kaddafiye-uluslararasi-tutuklama-emri, (01.06.2011)
3
Orçun Ulusoy, “Uluslararası Ceza Mahkemesi”, İnsan Hakları Gündemi Derneği, 1. Baskı, İzmir, 2008, s. 8-10
4
Hüseyin Pazarcı, “Uluslararası Hukuk”, 9. Baskı, Ankara,
Turhan Kitabevi, 2010, s. 670-671
5
Arzu Alibaba, “Uluslararası Ceza Mahkemesinin Kuruluşu”,
http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-200049-01-04/AUHF-2000-49-01-04-Alibaba.pdf, (05.06.2011)
6
Ulusoy, a.g.e., s. 16
7
Cenap Çakmak, “UCM’nin Darfur Krizine Müdahil Olması
ve ABD’nin Süpergüç Olarak Limitleri”, Uluslararası Hukuk
ve Politika Dergisi, C:3, No:10, 2007
8
Yusuf Aksar, “Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Amerika Birleşik Devletleri”, http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2003-52-02/AUHF-2003-52-02-Aksar.pdf,
(02.06.2011)
Temmuz ’11 • Sayı: 31
21. YÜZYIL
[11]

Benzer belgeler

Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.

Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız. ABD de Libya gibi Roma statüsüne taraf değildir. ABD özellikle dünya çapında görev yapan askeri ve sivil personelini mahkemenin yargı yetkisinden kaçırabilmek için ilk olarak UCM’yi Güvenlik Konsey...

Detaylı