Untitled - Pamukkale
Transkript
Untitled - Pamukkale
İçindekiler Gezi Moda Sosyal Medya 14-16 Teknoloji 24-30 Biyografi 2 74-75 42-44 Oyun Tarih 32-36 06-12 38-40 48-54 Müzik Künye Pamukkale Turizm Adına İmtiyaz Sahibi C.Sadık Bababalım Genel Yayın Yönetmeni Müge Bababalım Başkan Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet Bababalım 56-58 Röportaj Yayın Danışma Kurulu Sadık Bababalım Mustafa Özdalgıç Hakan Özder Av. Uğur Burak Duru Dr. Jale Akın Denizci Editör Alper Şahin Grafik Tasarım Sorumlusu Levent İnanç 60-61 64-65 76-77 Sinema Eurovision Kültür - Sanat Reklam iletişim [email protected] 0530 540 87 01 İletişim [email protected] Baskı: Barış Ofset Matbaacılık & Kağıtçılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Tel:0:(258) 371 23 45 (pbx) Yayın Türü : Ulusal, süreli Baskı Tarihi : Mayıs 2012 68-70 Dizi Pamukkale Dergi, Pamukkale Turizm’in lisanslı yayınıdır ve TC yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Pamukkale Dergi’de yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her haklı saklıdır. Dergimizde yayınlanan yazı ve makaleler kaynak göstermek kaydıyla kullanılabilir. Dergimizde yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir. 3 Başyazı Sadık Bababalım Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Geçtiğimiz ay sizlere bu köşeden müjdesini verdiğim ve bu sayımızın kapak sayfasında yer alan, yeni sosyal sorumluluk projemiz “Sesli Betimleme” tekniği uygulanan filmlerimizle, artık görme engelli vatandaşlarımız da otobüs yolculuklarında film izleyebiliyorlar. Yolcularımızdan aldığımız yüzlerce teşekkür mesajı bu projemize olan inancımızı ve mutluluğumuzu bir kere daha pekiştirdi. Görme engelli vatandaşlarımızla ilgili yarattığımız farkındalığın gururunu tüm Pamukkale ailesi olarak yaşıyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimizden sorumlu Pamukeller ekibimize bir kere daha teşekkür ediyorum. Yazın provasını yaptığımız şu günlerde güneşle beraber çevremdeki herkesin enerjisinin yükseldiğini gözlemliyorum. Havalarla beraber hayat da güzelleşiyor adeta. Bu mevsimde kampüs yaşamını ve bahar şenliklerini özlüyor insan. Bu festival dönemlerinde bir yandan senenin yorgunluğunu atarken; diğer yandan yaklaşan sınav döneminin stresini yaşıyorduk. Tüm öğrenci arkadaşlarıma final dönemlerinde başarıları diliyorum. Ayrıca bu sene Pamukkale Turizm olarak bahar şenlikleri için sıkı çalıştık ve iddialı bir konseptle geldiğimizin bilgisini vermek istiyorum. Ulusuyla bu denli kenetlenip; milli bir mücadele başlatan Ata’mıza; bir Türk genci olarak saygı ve şükranlarımı yineliyor; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyorum. En kutsal varlıklarımız annelerin, hayatımdaki en büyük şansım annemin, Anneler Günü’nü kutluyorum. Hepimiz için mutlu bir Mayıs ayı diliyorum. 5 Moda 2012 Yaz Modası ve Trend renkler 06 K ıyafetlerde beyaz ve tonları gibi sade renklerin oldukça ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Askılı elbiseler ve dantelli tuniklerin dışında alt kısımda geniş kesimli ve rahat kumaşlardan yapılmış olan pantolonları bu yıl yaz aylarında bayanların üzerinde oldukça fazla göreceğiz. Yaz aylarının vazgeçilmezi dar ve geniş kesimli mini etekler vücuduna güvenen bayanların yine en çok kullandığı kıyafetlerden birisi olacak. Beyaz dışında siyah, gri, sarı ve mavi tonlarınında oldukça fazla kullanıldığı koleksiyonlarda, çiçek desenleri ve işlemelerinin yine çok fazla kullanıldığını söyleyebiliriz. Ayrıca gece davetlerinde ve özel günlerde parlak kumaşlardan yapılmış olan rahat abiyelerin ve elbise takımlarının şık aksesuarlarla birlikte kombine ediliğini belirtelim. Moda Bayanların vazgeçilmez aksesuarı olan çantalarda ise, geçen seneninde trendlerinden olan el çantalarının ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Ayakkabılarda ise, 08 bilekten kayış veya ipli topuklu ayakkabılar, yüksek topuklu sandaletler ve artık her genç kızda görmeye alıştığımız babetler baş rolde olacak. Şort giyimi, bayanlar tarafından son yıllarda oldukça rağbet görmekte. Bu yılda şortlar ve şort tipi etekler ön planda olacak. Göğüs ve göbek dekolteli bluzlar ise ince yelek veya ceketler ile uyumlu bir şekilde kullanılacak. Yaz denilince akla ilk gelen herhalde deniz kenarıdır. Bu yılın mayo ve bikinileri için dünyaca ünlü marka Victoria`s Secrets markasının koleksiyonuna baktığımızda, daha sıcak ve göz alıcı renkler olan pembe, mavi, sarı ve kırmızı gibi renkleri görüyoruz. Yandan ve göğüs kısmından bağcıklı veya fiyonk süslemeli sade ve çizgi desenli bikiniler bu yılda popülerliğini kaybetmiyor. M 2012 Erkek Modası Moda odanın artık sadece kadınlar için değil, erkekler içinde vazgeçilmez olduğu şu günlerde,ünlü markaların yurtdışındaki moda haftalarında sergiledikleri defilelerle anlamaktayız ki 2012 yaz sezonu erkekler için rengarenk geçecek! 10 Dar paça kesimleri, bol desenli gömlekleri, parıltılı ceketleri, renkli oxford’ları ve büyük deri çantaları sıkça gördüğümüz koleksiyonlarda, tasarımcılar erkekleri en az kadın giyiminde olduğu kadar dikkat çekici bir dünyaya davet ediyor. Biz de sizler için, 2011/2012 erkek İlkbahar/Yaz sezonu defilelerinde öne çıkan markaların koleksiyonlarını seçip yorumladık… Giorgio Armani koleksiyonun en çok dikkat çeken parçaları,takım elbiselerdeki dar paçalar ve skinny jean’lerdi.Bahar renkleri olarak kendine açık yeşil,gri vemaviyi seçen marka ilkbahar/yaz dönemini tanıttığı defilesinde, ceketlerde iki düğmeli vücuda oturan modeller,uçuşan kumaşlardan tasarlanan gömlekler ve artık Armani’nin vazgeçilmezi olan örme kazakları görücüye çıkardı.Aksesuar olarak ise güneş gözlükleri,zincirler,eşarplar ve çantalar kullanan marka, her zamanki gibi tüm asilliği ile karşımızda. Dolce&Gabanna İlkbahar/Yaz koleksiyonunu ,markanın 20. Yılı olması sebebiyle “Sicilya Duygusallığı” adını verdiği özel bir koleksiyon hazırlayarak piknik temalı bir defile ile sundu.Karşımıza , ceket şort ve yelekten oluşan üçlü kombinasyonlar ile çıkan mankenler,ellerindeki içi sebzemeyve dolu piknik sepetleriyle izleyenlere tam bir bahar havası yaşattılar.Siyah,krem ve çikolata renginin hakim olduğu koleksiyon, Dolce&Gabanna’nın 20. Yılı olması sebebiyle koleksiyonun çıkış noktası olan”Çimlerin üzerinde yemek” adlı tablosundan esinlenilerek çim motifli kazak ve açık renkli jean’ler ile akıllarda yer etmeyi başardı. Gucci 1970’ler tarzı kesimlerden esinlenerek hazırladığı ilkbahar/yaz koleksiyonunun ana teması,dar paça pantolon ve fit kesimli ceketlerdi.Ana renkler olarak gri,kahverengi ve siyah kullanılan koleksiyonda;ipek ceket ve gömlekler,kısa şortlar ve kızılderililerden etkilenerek hazırlanmış kalın örgü kazaklar ve büyük deri çantalar yer almakta. Prada bu sezon için sade tasarımlar yaratarak,onları çizgilendirerek detaylandırmayı seçti.Çoğunlukla siyah olan Moda tasarımlarını,kırmızı,mavi ve sarı kullanarak hareketlendiren marka,casual giyim için yakaları yuvarlak ve omuza kadar açık kazaklar,salaş görünümlü bol pantolonlar tasarlarken,takım elbiselerde ise dar ve üste oturan kalıplı tek düğmeli ceketleri tercih etti. Christopher Bailey Burberry Prorsum için hazırladığı İlkbahar 2012 koleksiyonunda gelenekçilikle modernliği kombinleyerek doğal görünümlü kıyafetler tasarladı. Slim silüetler yaratılarak genç bir görünüm elde eden koleksiyonda; örgü kazaklar, 12 klasik tarzda montlar, yakası desenli kazaklar ve göz alıcı aksesuarlar kullanılmış. Ana renkler olarak; mavi, beyaz ve toprak renklerinin kullanıldığı koleksiyon kombinasyonları, farklı tarzda mokasen ve renkli,yün bereler ile hareketlendirilerek tüketiciye sunuldu. John Varvatos markasının estetik görünüşüne sadık kalarak , bizlere şiirsel bir ruh katarak 2012 İlkbahar koleksiyonunu sundu. Müşteri sadakatini peşpeşe koleksiyonlar sunarak devam ettiren markayı soft renkli kombinasyonlar içinde görüyoruz. 1970’lerin John Lennon ve Saint Laurent’in hippi döneminden ilham alınarak hazırlanan, modernize edilmiş koleksiyon, “rock” tarzını benimseyen mankenler tarafından sunuldu. Bol dökümlü kalıplı parçaların hakim olduğu koleksiyon,1970’lerin o görkemli dünyasını hayalinde yaşatmak isteyen ya da “cool” görünmek isteyen insanlara hitap etmekte.. Google’ın süper gözlükleri hazır Teknoloji G 14 oogle'ın gizli projelerini gerçekleştirdiği X laboratuarında yürütülen “Project Glass” gözlükleri, kullanıcılara her an ulaşabilecekleri ve bulundukları her yerde kullanabilecekleri görsel bilgi sunuyor. Dijital ekranlarda harita üzerinden istediğiniz güzergahı bulabiliyor, arkadaşlarınızın nerede bulunduğunu tespit edebiliyor, mesaj gönderebiliyor, hatta görüntülü sohbet bile yapabiliyorsunuz. Google’ın son bir yıldır internette sözü edilen gizli projesiyle duyulan ve ilk kez resmi olarak açıklamasını yaptığı gözlüklerin piyasaya sürülüp sürülmeyeceği bilinmiyor. Bazı analistler, gözlükleri tanıtarak Google’ın teknoloji alanındaki yeteneğini göstermek istediğini savunuyor. Google ise açıklamasında, fütürist gözlüklerin, “kullanıcılara dünyayı keşfetmek ve daha iyi paylaşım sağlanmasında yardımcı olmak için” üretildiğini belirtti. Google yetkililerinden Babak Parviz, Steve Lee ve Sebastian Thrun, “Bu bilgiyi paylaşıyoruz çünkü kullanıcılarla bir diyalog kurmak ve değerli girdilerden yararlanmak istiyoruz” açıklamasında bulundu. Google, süper teknoloji ürününde harita, görüntülü sohbet, sesli not ve kamera özelliği bulunacağını belirtti. Google, yaklaşık bir yıl önce göreve başlayan yeni CEO’su Larry Page’in belirlediği çizgi doğrultusunda, sürücüsü olmayan arabalar gibi ilginç teknolojiler ve alternatif enerji kaynakları üretmek gibi projelerinden kayarak, mobil ve sosyal ağ teknolojilerine daha fazla odaklanmaya başladı. Teknoloji Tek Robotic Mobilisation Device 16 T ek Robotic Mobilisation Device adı verilen cihaz, bacaklarını kullanamayan kişilerin alışverişten ütüye kadar günlük işlerini çok kolay bir şekilde gerçekleştirmelerini sağlıyor. İstanbul merkezli AMS Mekatronic şirketi tarafından geliştirilen cihazı ilk olarak attan düşerek felç kalan Yusuf Aktürkoğlu denedi. 27 yaşındaki Aktürkoğlu, “Ayakta durarak işlerimizi görebilmek çok iyi bir şey çünkü hayatımız oturarak geçiyor. Normalde sadece yardım edildiği takdirde ayakta durabiliyoruz. Ama bu cihazı kullanarak istediğim zaman ayağa kalkabiliyorum. Aktürkoğlu ayrıca, ihtiyaçlarını kendi başına giderebildiği için Tek’in kendisine özgürlük hissi verdiğini de söyledi. ZORLUKLAR ORTADAN KALKIYOR Tekerlekli sandalyeleri kullanan kişiler, sandalyeye oturmaya çalıştıkları zaman yardım eden biri olmadığı takdirde zorluk yaşayabiliyorlar. Ancak Tek bu tür zorlukları ortadan kaldırıyor. Uzaktan kumandayla kullanılabilen Tek, kendisini kemerle bağlayan kişiyi yukarı kaldırıyor. Ardından kumanda ile yönlendirme yapılabiliyor. Yaklaşık 0.6 metre uzunluğunda ve 0.3 metre genişliğinde olan Tek’in taşınması son derece kolay. Bataryaya sahip olan cihazın, üç günde bir şarj edilmesi gerekiyor. Tek’i tasarlayan mühendis Necati Hacıkadiroğlu, Reuters’a, “Engellilerin dar yollardan geçmesini, bizim gibi oturmasını, banyoda ve mutfakta rahatça hareket etmelerini sağlayan bir cihaz geliştirdik” dedi. Hacıkadiroğlu, Tek ile engellilerin girmekte zorlandıkları mekanları da kullanabileceğini ifade etti. DOKTORLAR TEST ETTİ Klinik testlerden geçen Tek, doktorlardan övgü alan bir icat olarak kabul gördü. Doktorlar, Tek’in engelli insanlar için tehdit oluşturan şeker hastalığı ve yavaş kan akışından kaynaklanan kalp rahatsızlıkları gibi sağlık risklerinin de önüne geçtiğini belirtti. Tek’in henüz satışına başlanmadı ancak, Yusuf kendisine çok faydalı olan icat hakkında bol bol haber görmeyi umduğunu söyledi. Ege’de Işığın Peşinde Gezi G 18 ünler öncesinden hazırlandık ‘Akdağ’ diyerek yola koyulduk. İzmir çıkışında hava güneşli ve açıktı, biraz rüzgar vardı, ama güneş yüzünü göstermeye başladığında üzerimizdeki kat kat giysileri yavaşça çıkarmaya başladık. Artık mevsimlerin dengesi yok. Mart ayının ortalarında “Üşüyoruz” derken bir anda sanki yazdan kalma günler yaşamaya başladık. Yol boyunca yılkı atlarından söz ettik. Akdağ, Işıklı Gölü’nü kuşbakışı seyrediyor, sanki birbirlerini tamamlamak için bir araya getirilmiş gibi duruyorlar. Dağ ve göl o kadar güzel birbirlerine yakışıyorlar ki… EŞME LEVHASINI TAKİP ETTİK Bu yazıyı okuduktan ve fotoğrafları gördükten sonra, mutlaka günübirlik ve konaklamalı gitmek isteyenler olacaktır. İzmir çıkışlı gezimizde Turgutlu yolunu takip ettik. Turgutlu’da yine geleneksel ‘kelle paça’ çorbası içtik. Salihli’yi kent içine girmeden geçip gittik. Kula’da kıymalı börek ve çay eşliğinde karnımızı doyurduk. Uşak’a giden yol üzerinde ve Kula çıkışında yolun sağında Eşme levhasını takip ettik. Soğuk havanın da etkisiyle ortalıkta pek kimse görünmüyordu, yol boyunca sessizlik hakimdi. Çevrede karlar daha erimemişti, doğa gri renkli elbisesini çıkarmaya hazırlanıyor, ağaçların dalları tomurcuklar ile dolmaya başlamıştı. Kırmızı kiremit çatılı evler, ağır kış koşullarından geriye kalan kirli renkli karlar ile kaplanmış, erimek için yaz güneşini bekliyor gibi duruyordu. KÖYLÜ BİZİ ALAYA ALDI Karşımızda Çivril, bir esnaf lokantasında karnımızı doyurduk. Yine bir marketten alışverişimizi yaptık. Denizli’nin Çivril ilçesine 10 kilometre uzaklıktaki Akdağ’a tırmanmaya başladık. Dağın eteğinde nereden çıkış yapmamız gerektiğini sorduğumuz sırada, bir köylünün alaycı tavrıyla karşılaştık: ” Gidemezsiniz, çıkamazsınız, yollar çamurlu ve karla kaplı” dediğinde inanmadık, ama tırmanmak için yolu bulduğumuzda adamın doğru söylediği ortaya çıktı. Ve yeni bir kamp arayışı içinde Işıklı Gölü’nde karar kıldık. CAZİBESİNİ YİTİRMESİN Çivril’ in en önemli akarsuyunu ilçe merkezinin 10 km. doğusundaki Işıklı kasabasından çıkan Büyük Menderes nehri oluşturuyor. Bu nehir Dinar ve Akdağ dan çıkan pek çok kaynağın suları ile birleşerek 72 km. lik bir alana sahip olan Işıklı Gölü’nü meydana getiriyor. Bu göle Sandıklı ovasının sularını toplayan Küfi Çayı da katılıyor. Nilüferlerin açtığı, tatlı su balıklarının yaşadığı Işıklı Gölü aynı zamanda pek çok su kuşuna da ev sahipliği yapıyor. Çivril ovası üzerinde yer alan bir tatlı su gölü olan Işıklı’nın çevre kirliliği, bilinçsiz avlanma, yanlış balıklandırma ve aşırı sulama gibi sebeplerden dolayı cazibesini yitirmemesi için yetkililerin hızlı davranması gerekiyor. İSRAİL SAZANI YUMURTALARI YİYOR Çevresinde üç belde ve 10'dan fazla yerleşim yeri bulunan gölün sazlıklarında yine de 155 çeşit kuşun yaşadığını öğreniyoruz. Gölün en derin yeri 7.5 metre. Gölde avlanan balıkçılar bundan 25 yıl öncesine kadar gölden kerevit yetiştirilip ihraç edildiğini, ancak 1984 sonbaharında kerevit vebası çıkmasının ardından bu tatlı su ıstakozunun bir daha görülmediğini anlatıyor. Ayrıca göle atılan İsrail sazanlarının yumurtaları yemesi yüzünden neredeyse bitme noktasına gelmiş. Çivril ve Baklan ovalarının sulandığı Işıklı Gölü'nün yönetim planı, Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesine rağmen etkili bir çalışma yok. Göl içindeki küçük saz adalarındaki otlar bilinçsizce yakılarak, kuşların yumurtalık alanları azaltıldığı gibi balıkçılık da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmış. 19 Gezi KAMP ATEŞİ YANIYOR Gölün kıyısında ağaçların arasında akşam güneş batmadan çadırlarımızı kurduk. Güneşin ışıklarının en tatlı geldiği zamandan yararlanarak göl ve çevresinde bolca fotoğraf çekmeye başladık. Aykut Fırat ile Hürol Dağdelen kamp ateşini yakmak için uğraş verirken, diş ağrısı çekmeye başlayan Engin Yavuz ise bizi sadece seyretmekten başka bir şey yapamadı. Güneşin batmasının ardından sazlıkların ardından gölün son kıyısı ile gökyüzünün birleştiği yerde kızıl bir görüntü oluştu. Gölün karşısındaki Akdağ’ın beyaz karlı tepesinin suya yansımasıyla ortaya çıkan görsel güzellik gezimize farklı bir renk kattı. Renk cümbüşüne, balıkçı kayıkları ile kuşlar da eşlik edince ortaya muhteşem bir görüntü çıktı. 20 Gezi İNCİKLER TAVAYA Karanlığın çökmesiyle birlikte tavuk inciklerini tavaya attık, kadehlere rakıları doldurduk, hava soğuyana kadar sohbet ettik. Soğuk havaya dayanamadığımız saatlerde çadırlarımıza çekildik. Erken yatınca, sabah altı gibi hepiniz ayaktaydık. Yine kamp ateşinde demlenen çayı yudumlarken, tavada etrafa mis gibi kokular yayan sucukları afiyetle yedik. Dönüşümüze renk katmak için güzergahımızı Salihli üzerinden Bozdağ’a çevirdik. Yorgunluk çayını içtikten sonra Ödemiş’in meşhur kebabı ile karnımızı doyurduk. İzmir’e dönerken yeni bir kamp için sözleştik. 22 Yazı ve fotoğraflar : Işık Teoman Mehmet Turgut 24 Biyografi M ehmet Turgut 21 Temmuz 1977 yılında Ankara’da doğdu. İsmini aldığı Dedesi Mehmet Turgut’un mesleği olan fotoğrafçılık kaderini belirleyecekti. Uzun yıllar teorik fotoğrafçılık, baskı teknikleri, boyama, kara kalem ve fotoğraf işleme üzerine çalışmalar yaptı. İlerleyen zaman içerisinde kendisini kurgusal fotoğraflar üretmeye ve çekmeye adadı. Yurt içi ve yurt dışında sayısız ödüle layık görüldü. Üyelikleri: AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği) FSK ( Fotoğraf Sanatı Kurumu / Ankara) TFSF Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu Bir Turgut ailesi üyesiyseniz fotoğrafçılık bilmek zorundasınızdır. Bu bir aile geleneği ve kuralıdır. Ailede birçok farklı meslek yapan birey var ama herkes iyi de bir fotoğrafçı. Başlarda, 717 yaş arasında fotoğrafla ilgili bir şey yapmayı düşünmüyor hatta sevmiyordum. Ama zaman içerisinde fotoğraf benim bir parçam, hatta ‘ben’ haline geldi Mehmet Turgut aslında çok durgun birisidir. Çok marjinal hayat yaşayan biri değilim, aksine mütevazi bir hayat yaşıyorum. Kötü alışkanlıklarım yok, uyuşturucuya çok karşıyım. Belki ilerde bununla ilgili de bir proje yapabilirim. Onun dışında da karışık bir adamım. Hissetme noktalarım fazla, üzüldüğüm zaman fazla üzülüyor, sevdiğim zamansa fazla seviyorum. Bunların hiç ortası yok. Dışarıdan da ben öyleyim, ya beni çok sevenler vardır ya da benden çok nefret edenler vardır ama hiç ortasında olanları görmedim. 25 Biyografi Dışarıdan göründüğü kadar fotoğraflarıma photoshop uygulamıyorum. Herkes zannediyor ki her şeyi photoshopta yapıyorum. Fotoğraf için makyaj tasarımları hazırlıyoruz, yaklaşık dört saat makyaj sürüyor. Keşke o halimizi de görseler. Bazı fotoğraflarımda hiç photoshop kullanmadığım halde yine photoshop kullandığımı söylüyorlar. Photoshop sanatçısı olsam zaten illüstratör (Grafik programlarını kullanarak resimleme, tasvir etme) olurdum. Fotoğraf çekerken bazen bu fikir nereden geldi aklına diye sorarlar, bilmiyorum derim. Fotoğraflarım çok entelektüel, çok marjinal değil aslında. Hayal gücümü besleyecek bir şey de yapmıyorum. Kitap okumayı pek sevmiyorum ama çok film izlerim. Tekniğimin gelişmesinde, bir fotoğraf platformu içinde doğmak çok önemli bir etken. Çocukken çizgi film izleyeceğime fotoğraf baskısı yapan insanları izliyordum. Sürekli fotoğraf çeken birileri vardı etrafımda. Bunların çok etkisi oldu tekniğimi geliştirmemde. Mesleğimi severek yapıyorum, mesleğim aynı zamanda benim hobim. O yüzden problemim yok çünkü, yaşam biçimim bu benim. 26 Mehmet Turgut son zamanların en gözde fotoğraf sanatçılarımızdan biridir. 1977 yılında Ankara'doğmuş olan sanatçımızın stüdyosundan bir çok ünlü gelip geçmiş... İsmi gibi meseleği de dedesinden miras kalmıştır. Dedesinden kalan fotoğrafçılık mesleğini geliştirerek ve kendisini eğiterek kurgusal fotoğraf dalında müthiş çalışmalara imza atmıştır. Bir çok filmin afişlerini, bir çok şarkının albüm kapaklarını , konser afişlerini , kliplerini , kurgusal fotoğrafların tasarımını yapmaktadır. Biyografi Yurt İçi ve Yurt Dışı Ödülleri: Avusturya Super Circuit "EMOTIONS - HUMAN RELATIONS" dalında Altın Madalya Fotoğraf Dergisi Ulusal Fotoğraf Yarışması 2.cilik Ödülü Photographic Society of America PSA-Goldmedal / MP - Altın Madalya Avusturya Super Circuit "COLOUR PRINTS GENERAL" dalında Bronz madalya Avusturya Super Circuit "PORTRAIT" dalında Altın Madalya Avusturya Super Circuit "EMOTIONS – HUMAN RELATIONS" dalında Altın Madalya Balcan Photography Contest "Mask and Faces" dalında Gümüş madalya ve Onur Ödülü Vizon Show “Kadın ve Renk” Fotoğraf yarışması Birincilik Ödülü Apple İcan fotoğraf yarışması ikincilik ödülü T.C. Kültür ve Turizm Bakanığı Fotoğraf Yarışması Birincilik Ödülü İncirliova Belediyesi Fotoğraf Yarışması İkincilik Ödülü Boyner "sevgi konulu" Fotoğraf Yarışması Üçüncülük ve mansiyon Ödülü 28 Biyografi 46 Dergisi Fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut'un hayat verdiği, okuyucunun, fotoğrafın karanlık soluğunu ensesinde hissetmesini sağlayan fotoğraf kültür dergisi 46; ikinci yaşını "46 – Dance Edition" ile kutluyor! Güzel ve başarılı oyuncu Naz Elmas, "ZENNE"nin başrol oyuncusu Kerem Can, Türkiye'nin "topmodeli" Didem Soydan, tiyatro ustası Mücap Ofluoğlu, engelli balet Memet Sefa Öztürk, koreograf Beyhan Murphy ve daha birçok ismin konuk olduğu "46 – Dance Edition" 21 Mart'ta raflara çıktı! İkinci yaşını kutlamaya hazırlanan 46; Mart-Nisan sayısı "Dance Edition"da beden ile ruhun buluşması olan dansı ve aşkı, isyanı, tutkuyu anlatan dansla doldurulan hayatları sayfalarına taşıyor. Önceki sürprizlerinden aldığı güçle yoluna devam eden 46'nın, dans temalı yeni sayısı; dansın en yetenekli temsilcilerini, ikon sanatçıların hayatlarını, felsefelerini ve unutulmaz söylemlerini dosya konuğu olarak sayfalarında ağırlıyor. 30 Gezi B Rio De Jenerio rezilya'ya çok uzak bir yerde yaşıyor olmamızdan kaynaklı olarak aslında çok önyargılıydım. Bir çok şeyi oraya gidince farkettim ki yalan yanlış şeyler biliyoruz bir çok yerle ilgili. Bir backpacker(sırt çantalı seyahat eden kişi) olarak bir aylık bir boşluk yakalayınca nasılsa Avrupa yakın, ne zaman olsa gideriz mantığıyla, yıllardır merak ettiğim Güney Amerika'ya bu sefer gideyim diye düşündüm. Birde tanıdığım bütün Güney Amerikalılar yaşam sevinci ile dolu insanlardı. Bu kültürü çok merak ediyordum. Çokta iyi etmişim. Daha seyahat kararını almamla beraber bir çok şey yaşamaya başladım. Herkesin sorduğu ortak soru "Karnavala mı gidiyorsun?". Cevap: Hayır çünkü karnaval şubat ayında olmakta. Bense nisan mayıs aylarını orada gecireceğim. Türkiye’ye kıyasla tam ters bir mevsim zamanına sahip güney yarımkürede olması sebebiyle ancak ülke o kadar büyük ki ekvatora yakın kısımların da tabi ki daha tropikal iklimler görülmekte. Kışı yeni bitirmiş ve büyük soğuklar görmüş birisi olarak orada çok tatlı günler geçirdim. Nisan mayıs orada yaz sonu. Son bahar. Karnaval bitmiş. Yaz boyu herkes doya 32 doya gezmiş yaşamış eğlenmiş. Ben tüm bu doluluğun bitimi üstüne gittim. THY direk Sao Paulo 'ya giden uçağına aldım bir bilet. Doldurdum sırt çantamı. İndim havaalanında. Bir ABD vatandaşından daha rahat bir şekilde Brezilya ya giriş yaptım. Sebebi Brezilya çok prensipli bir ülke. Kendi vatandaşını o kadar çok sevip kolluyor ki, bunu her aşamada hissettiriyor. Dış politikada kendisine ne yapılıyorsa onu o ülkeye uyguluyor. ABD Brezilya’ya vize uyguladığı için Brezilya’da ABD’ye vize uyguluyor. Ama biz vizesiz olarak direk kapıda bir iki ufak kontrolle girebiliyoruz. Sao Paulo sanayi şehri Brezilya’nın. İş merkezi gibi bir yer. Pek gezilecek turistik bir şeyi yok. Bu sebeple hemen Rio de Janeiro’ya geçmekte fayda var. Yakın zaten iki şehir birbirine. Orhan Veli Kanık elbette turistik bir gezi için yazmamış bu satırları ama Rio için söylenebilecek çokta bir kelime bulunamıyor. Kelimeler bu güzelliği anlatmaya kifayetsiz kalıyor. Hani İstanbul aşığı birisi olarak en az İstanbul kadar sevdim. Havaalanından inince yapmayı en çok sevdiğim şey bilgi alma noktalarına gidip o şehri tanıtan broşürlerin hepsini alıp tek tek incelemektir. Hemen metro haritasını açtım. Atladım metroya. Çok açık ve net hersey. Kalacağım hostele gittim hemen. Ben genelde hostellerde kalmayı seçiyorum. Hostel yurt tarzı oteller. Ranza sistemli odalarda 4/6/8 kişi kalınabiliyor. İsteyen tekte kalabiliyor ama çoklu kalmalar da fiyat uyguna geliyor. Tanımadığın insanlarla gece aynı odada uyuyorsun. İlk baş biraz ürkütücü gibi ama hırsız, katil ya da kötü niyetli birisinin seyahatle pek işi olmuyor. Zaten herkes daha fazla tatil yapabilmek için ugraşıyor. herkes mutlu. Çünkü herkes tatilde. Ve diğer insanlarla kaynaşabilmek için harika fırsat. Kaldığım hosteller de hem benim gibi bir çok seyahat eden insanla tanışıp onlarla gezdim. Bilgilerimizi paylaştık. Hem hostel de çeşitli organizasyonlardan sizi haberdar ediyor. Rio da görülmesi gerekli muhteşem yerler var. Birincisi Sugar Loaf. iki tepeden oluşan denizin ortasında teleferikle çıkılan bir yer. Harika manzarası var. İnsan yaşadığına şükrediyor. Yusuf Tümay yusuf [email protected] 33 Gezi Biletimi alıp bindim teleferiğe, hafiften de bir yağmur başladı. Ufak bir sis. Yer yer açılıyor hava. İlk tepeye çıktım. Etrafta ufak maymunlar karşılıyor hemen. Ağaçlarda oradan oraya zıplayıp, yere inip sizin verdiğiniz yiyeceklere yenilebilir mi diye bakıyorlar. Hemen kenarda bir helikopter pisti. Hafta içi gittiğim için, fazla turistte yok. 4 kişiyle kaldırıyorlar helikopteri. Şehrin üstünde harika bir tur atayım istedim. Bir saat 34 kadar bekledim. Benim gibi başka istekli çıkmadığı için binemedim maalesef. Cristo Redentor(İsa heykeli) un etrafında şöyle bir dönemedim. Ama yolunuz düşerse siz mutlaka yapın. Müthiş Cobacabana plajı üstünde de bir takılın. Manzara o kadar güzel ki, bu yaşadığım helikopter fiyaskosunu hemencecik orada unutuverdim. Sürekli bir fotoğraf çekme telaşındayım. Dur dur yoksa kameraya mı çeksem sonra izlesem falan diye de bir kameraya bir fotoğraf makinesine sarılıyorum. Baktım olmuyor. İkisini de koyuverdim çantaya. Anı yaşamaya karar verdim. Çünkü en iyi görüntü bile gerçeğinden güzel olamıyor. Biraz ilk tepede oyalandıktan sonra ikinci tepeye yine teleferikle geçtim. Böyle seyahatler de bazı para tuzakları oluyor. Gezi O yüzden kararsız kaldığım anlar oluyor. Aşağıda bilet alırken ikinci tepe bileti ayrı satılıyordu. Bende turistim sonuçta. İlla ki her şeyi merak etmem lazım. Bir çok kere gereksiz yere para harcadım. Daha sonra da bütçe planlaması yapmam gerektiği için bazı yerlerde kısıtlamaya gitmem gerekti. Ama ikinci tepe biletini iyi ki almışım. Yer yer sis gelip bizi içine alıyor. Sonra bir bırakıp gidiyor ki, arada güneş çıkıyor. Sonra oda saklanıyor. Manzara mükemmel. 360 derece hep manzara. Cafesine oturdum. Bir keyif çayı içtim ki yok böyle bir zevk. İlerde deniz üstünde havaalanı var, ülke içi uçuşlar için kullanılan. Uçakların inişi kalkışı çok rahat görülebiliyor. Nereye bakacağımı şaşırıyorum. Plajlar, okyanus, meşhur İsa heykeli, havaalanı, şehir, etraftaki adacıklar. Açtım müziğimi de kulaklıktan kimseyi rahatsız etmeden ayin gibi oturdum uzun süre. Ama gitme vakti geldiğinde büyük bir hüzün kapladı içimi. Kimbilir buraya bir daha gelebilecek miyim diye sordum kendi kendime. İlk fırsatta tekrar deneyeceğim. 2. durak Jardim Botanica adında bir botanik bahçesiydi. Ben botanikten bağ bahçeden pek hazetmiyorum. O yüzden pek zevk alamadım, ancak dünyanın en büyük botanik bahçesiymiş. İlginç bir mekan. Botaniğe ilgisi olanlar için bulunmaz nimet. Acaip tatlı bir ince uzun bir yolu vardı. Huzurlu bir mekan. Görülebilir. 3. durağım aslında Güney Amerika ya geliş nedenim Cristo Redentor(İsa heykeli). Heykele iki türlü çıkış yolu var. Ben gittiğimde dağın altındaki tren istasyonu bakımdaydı. O yüzden ben trenle çıkamadım. Mecbur taksi tutup gişeye kadar geldim. 36 Gişeden minibüslerle yukarı taşıyorlar turistleri. Bıraktıkları noktadan da yürüyen merdivenler yardımı ile en tepeye ulaşılıyor. Biraz meşakkatli olsa da yukarı ulaşınca açıkçası Sugar Loaf kadar olmasa da yine de harika bir manzarayla karşılaşılıyor. 270 derecelik bir manzara izlenebiliyor buradan da. Sugar Loaf tan biraz daha yüksek olduğu icin Maracana Stadyumu ve İpanema Plajı da görünüyor. 4. durak Maracana Stadyumu. 2014 Dünya Kupasının Brezilya da düzenlenecek olmasından dolayı tadilatta olan stad benim futbola bakış açımı bile değiştirdi denebilir. Dünyanın en büyük stadyumlarından. Hatta en çok seyirciyle izlenen resmi maç rekoruda yine bu stada ait. Tel örgü yok. Ama saha ile seyirci arasında boş havuz var. Sahaya atlamak mümkün değil. Ama bir o kadar seyirciyle iç içe. Seyirciyle iç içe demişken seyircide iç içe. En büyük rakiple oynanan maçlarda bile seyircileri ayıran hiçbir şey yok. Herkes istediği yerden maçı izleyebiliyor. İlk başta tedirgin olmuştum. Ev sahibi takımın yerinde izleyeyim de başıma bir olay gelmesin diye tribünde o bölgeden bilet istedim ama bileti aldığım adamın anlamsız bakışlarıyla karşılaştım. İçeri girince daha bir garip, bizde su köfte çekirdek satan adamlar orda kola dondurma bira satıyorlar. Tek şart şu: plastik bardakta içilebiliyor. Alkol şişede durduğu gibi durmaz diye düşünüp kesin olay çıkar diye beklerken maç esnasında kaçan her pozisyonda daha da bir anladım ki adamlar olaya zihnen çok net bakıyorlar: EĞLENCE. Acaip kıskandım Brezilyalıları. Kaçan golden sonra en az gol kadar keyif alıp, tempoooo tempoooo diye bağırıp oyuncularına destek oluyorlar. Ben şaşkın bakışlarla maçı tamamladığımda yenilen takımın taraftarları cocuklarıyla gülerek stadı terk ediyorlardı. Bir yanımda yenilen takımı destekleyen aile diger yanımda yenen takıma gönül vermiş 23 24 yaşlarında 3 genç. Herkesin ortak yaptığı sey keyifle gülmekti. Güney Amerika insanı çok sıcakkanlı. Her an hayat dolu. Gezme tozma yeter deyip biraz da yüzeyim diyerekten 5.ve 6. duraklar olan meşhur Copacabana ve İpanema Plajlarına gittim. Hayatımda ilk defa okyanusta yüzeceğim içinde heyecanlıyım. Her yer sörf tahtalarıyla dolu. Dev dalgalarla harika manzaralar oluşturuyor insanlar. Bende heves ettim. Okyanusla tanışmam acı oldu ama. Suda ilerledikçe anladım ki okyanusta yüzme herkesin harcı değil. Daha göbeğime kadar gelen bir noktada dalga aldı beni yere bir çarptı ki 10 12 mt sürüklendim. Sahile vurdum resmen. Yüzme maceramda böylelikle son buldu. Copacabana plajı biraz daha halk plajı gibi. Kalabalık. Sürekli bir satıcı tarafından rahatsız ediliyorsunuz. Ancak İpanema çok daha elit. Hele ki güneşin batışını İpanema da izlemek gibi bir imkan varsa nolursa olsun her şeye değer. Orada bulunduğum 8 gün boyunca her gün orda güneşin batışını büyük bir keyifle izledim. Çok renkli bir gece hayatı var Rio’da. Her türlü eğlence mevcut. Çok enteresan müthiş girişimcilik örneği barlara gittim. Buradan yazıp bedava danışmanlık yapmak istemiyorum ama beni bulan olursa uygun ücret karşılığı danışmanlık yaparım =D Rota buradan dünyanın en harika 3 şelalesinden biri olarak gösterilen İguazzu Şelaleleri olacak. Eğer derdiniz tasanız kafaya taktığınız bir şey varsa bırakın kenara ve şunu düşünün. Dünyanın öbür ucunda tüm bunlardan habersiz bir çok insan var. Onlarında kendilerine göre dertleri var ama diyebileceğim şey olaylara bakış açınızı değiştirin. Rio yu görmeden önce ve sonra diye ikiye ayrılacak hayatınız. Benimki artık Riodan sonra kısmında =)))))) 37 Sosyal Medya Instagram 38 S on zamanlarda oldukça sık duymaya başladığımız “Instagram” konusunda ilk bilmeniz gereken şey şu: Instagram mobil cihazlar için tasarlanmış bir fotoğraf paylaşma uygulaması. Instagram, anlık olarak fotoğraf paylaşmanıza, fotoğraflarınızı filtrelereyek efektler vermenize olanak sağlayan bir iPhone uygulamasıdır. Bu fotoğrafları Takipçilerinizle anlık olarak paylaşabilir, “Like” yollayabilir, Yorum yazabilirsiniz Instagram’a Başlamak oldukça kolay: Uygulama mağazasına gidin, indirin, hesap oluşturun, kullanıcı adınızı seçin ve bir profil resmi gönderin. Fotoğraf Paylaşımı: Program içinden kamerayı açıp fotoğraf çekebiliyor veya galerinizde mevcut fotoğraflardan seçebiliyorsunuz. Fotoğrafınıza bir başlık verebiliyor ve fotoğraflarınızı anında Facebook, Twitter, Flickr, Posterous ve Tumblr gibi sitelere gönderebiliyorsunuz. Ayrıca Foursquare hesabınızla bağlanıp fotoğraflarınızı yer bilgisiyle etiketleyebiliyorsunuz. Varsayılan güvenlik seviyesinde, fotoğraflarınız herkese açık olarak yayınlanıyor. Bu seviyeyi değiştirip kimin fotoğraflarınızı görebileceğini ayarlayabiliyorsunuz. Fotoğraf Düzenlemesi: Instagram’ın en ‘havalı’ özelliği fotoğraflarınızı düzenlemeniz için tasarlanmış 11 değişik filtreye sahip olması. Bu filtreler sayesinde en sıradan ve klişe fotoğraflar bile güzel bir görünüme kavuşabiliyor. Instagram çıktığı günden beri filtre koleksiyonunu oldukça genişletti ve ilerde satın alabileceğiniz filtreler konulacağına dair de sinyaller mevcut. İzleyecek insanlar bulmak: Instagram size hangi Twitter ve Facebook arkadaşlarınızın bu programı kullandığını gösteriyor ve onları kolaylıkla Instagram ağında takip etmenizi sağlıyor. Ayrıca rehberinize gönderen bir ‘Arkadaşlarını Davet Et’ butonu var. Eğer isterseniz Instagram size takip etmeniz için kişi de öneriyor. Takip edecek kimseleri bulmanın iki popüler yolu var: 1. En popüler fotoğrafları gösteren ‘Popüler Sayfa’ 2. Fotoğraflara gönderilen yorumlar arasından en ilginç olanlarına sahip kimseler Genel olarak, Instagram ‘kendi markanızı geliştirmekten’ çok, fotoğraflarınızla sosyal bir ağ kurmak esasına dayanıyor. Sosyal Medya Geçmişten günümüze Instagram 6 Instagram’ı 1 milyar dolara Facebook aldı 40 Sosyal medya tabanlı online dijital fotoğraf paylaşım platformu olan Instagram, Twitter ve Facebook ağlarında da oldukça çok kullanılan bir platform. Instagram iPhone’larda çekilen fotoğrafların farklı efektlerle zenginleştirilerek arkadaşlar arasında paylaşılmasını sağlıyor. Sistemin geçen ay Android platformu da yayınlanmış ve büyük ilgi (12 saatte 1 milyon kullanıcı) görmüştü. Facebook’un kusucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg’in dün kendi profil Ekim 2010 tarihinde yayınlandı Yayınlanmasından sadece 24 saat sonra #1 numaraya yükseldi Haftanın en iyi iPhone uygulaması seçildi 1 milyon indirmeye en hızlı ulaşan program olma rekorunu 21 Aralık 2010′da kırdı 7 farklı dilde kullanılabiliyor Wall Street Journal’in kapak konusu olmuş Mart 2012 itibariyle 25 milyon kullanıcı sayısını geçmiş Nisan 2012 itibariyle Android için olan versiyonu da sunulmuş sayfasında duyurduğu bu satın almanın arkasında yatan rakamlara bakıldığında şu tablo görülüyor... Instagram kurulalı henüz 18 ay oldu, 2’inci yaşına henüz basmadı. 30 milyonu aşkın kullanıcısı var. 1 milyar dolarlık ödemenin nakit ve Facebook hissesi olarak yapılacağı bildirildi. Instagram’ın sadece 13 çalışanı bulunuyor ve bundan böyle Facebook bünyesine katılacaklar. Diğer ağlarda da kullanılacak Mark Zuckerberg, satış konusunda “Facebook için önemli bir adım attık. İlk kez bu kadar yoğun kullanısı olan bir site aldık. İleride bu kadar büyük bir alım düşünmüyoruz” dedi. Facebook, Instagram’ın bağımsız yapısının süreceğini sadece Facebook platformunda değil diğer ağlarda da kullanılacağını açıkladı. San Francisco merkezli Instagram’ı Ekim 2010’da Kevin Systrom ve Mike Krieger kurdu. Şirkete 7.5 milyon fon sağlayan risk sermayedarları da kısa sürede parasını katlamış olacak. Tarih Ş Nikola Tesla üphe yok ki, Nikola Tesla da Vinci'den beri dünyaya gelen en muhteşem akıl. Küçük Nicky Tesla 1856'da Hırvatistan'daki Smijlan'da doğar. Sıra dışı bir hafızası vardır ve 6 dil öğrenir, Gratz'da ki Politeknik Enstitüsünde matematik, fizik ve mekanik çalışarak 4 yıl geçirir. Ancak Tesla'yı esas harika yapan, muhteşem elektrik anlayışıdır. Bu zamanın elektriğin henüz bebeklik evresindeki bir zaman olduğunu hatırlatayım. Ampul bile henüz icat edilmemiştir. Tesla, 1884'te Birleşik devletlere ilk defa geldiğinde, Thomas Edison için çalışır. Edison henüz yenice ampulün patentini almıştır, ve tabi böylece elektriğin dağıtımı için bir sisteme ihtiyaç duymaktadır. Edison, DC elektrik sistemiyle her türden problemi yaşamaktadır. Tesla'ya sistemdeki hataları gidermesi karşılığında büyük paralar söz verir. Tesla bu işin altından kalkar ve Edison'ı 100 bin dolardan fazla masraftan kurtarır, fakat Edison sözünde durmaz. 42 Tesla istifa eder, ve Edison hayatının kalan kısmını Tesla'nın dehasını ezmek için harcar. (Tesla'nın bugün hala bilinmemesinin ana sebebi işte budur.) Tesla elektrik iletimi için daha iyi bir sistem geliştirmişti; bugün evlerimizde kullandığımız AC (alternating current alternatif akım) sistemini. AC, DC'ye göre büyük avantajlara sahiptir. Tesla'nın o zamanlar yeni geliştirdiği transformatörleri kullanarak, AC voltaj yükseltilebilir ve ince kablolarla uzun mesafelerde iletilebilir. DC ise iletilemez. (Çünkü çok kalın kablolarla iletilirken her bir mil karede bir büyük bir güç istasyonu ihtiyaç duyar.) Tabi bir iletim sistemi, elektrikle çalışacak araçlar olmadan eksik olacaktır. Böylece Tesla evlerimizde her tür sistemde kullanılan elektrik motorunu icat eder. Bu basit bir başarı değildi. 1800'lerin sonlarındaki bilim adamları, alternatif akım sistemi için bir motorun geliştirilemeyeceğine ikna olmuşlardı ki bu da AC kullanımını zaman kaybı yapar. Sorun şuydu ki, eğer akım saniyede 60 defa yön değiştirirse, motor bir ileri ve bir geri hareket edecek ve asla bir yere varamayacaktı. Tesla bu problemi kolayca çözdü ve herkesin yanlış olduğunu ispatladı. Endüstrinin florasan lambayı "icat etmesinden 40 yıl kadar önce kendi laboratuvarında florasan lamba kullanıyordu. Fuarlarda ve sergilerde cam tüplere ünlü bilim adamlarının isimlerinin şeklini veriyordu; bugün her yerde gördüğümüz neon ışıkların ilk örnekleri. Unutmadan, Tesla dünyanın ilk hidroelektrik santralini Niagara şelalerinde gerçekleştirmiştir. Ayrıca ilk arabalar için hızölçerin de patenti ona aittir. AC sisteminin ünü yayılmaya başlar ve George Westinghouse'un kulaklarına kadar gider. Tesla, Westinghouse ile bir anlaşma imzalar ve satılan her bir kilovat AC elektrik için 2.50 dolar alacaktır. Bir anda, Tesla hayal ettiği tüm deneylere başlamak için gereken paraya kavuşur. Fakat Edison DC sistemine çok fazla para yatırmıştır, böylece Tommy, Tesla'yı her seferinde gözden düşürmek için elinden gelenin en iyisini yapar. Edison devamlı olarak AC akımın DC akımdan çok daha tehlikeli olduğunu göstermeye çalışır. Tesla kendi pazarlama kampanyasını sahneye koyarak buna karşılık verir. 1893'te Chicago'daki fuarda (21 milyon insan katılmıştır), yüksek frekansta AC elektriği kendi vücudundan geçirip lamba yakarak AC'nin ne kadar güvenli olduğunu göstermiştir. Sonrasında Tesla bobinlerinden kalabalığın üzerine büyük şimşek okları fırlatabilmiştir hiç bir zarar vermeden. Tesla'ya borçlanılan işletme payı bir milyon doları geçmeye başladığında, Westinghouse finansal olarak zora girer. Tesla anlaşmasının devam etmesi durumunda, Westinghouse bu işten çıkabileceğini anlar ve kendisinin de kredilerle anlaşma yapmak için hiç bir arzusu yoktu. Onun rüyası tüm insanların erişebildiği ucuz AC elektrik idi. Tesla anlaşmasını alıp yırtar. Dünya'nın ilk dolar milyarderi olmak yerine, patentleri için 216 bin dolarlık ödemeyi kabul eder. 1898'de, Madison Square Garden'da dünyaya ilk uzaktan kumandalı model botunu gösterir. Yani Tesla'ya uzaktan kumandalı uçaklar, arabalar, ve botlar (ve hatta televizyonlar) için de teşekkür edebiliriz. Tesla'nın rüyası dünya'ya bedava enerji sağlamak idi. 1900 yılında, yatırımcı J.P. Morgan'ın sağladığı 150 bin dolarla, Tesla "Telsiz Yayın Sistemi" adındaki kulenin yapımına Long Island, New York'ta başladı. Bu yayın kulesi Dünya’nın telefon ve telgraf servislerini bağlayacaktı, aynı zamanda resimleri, borsa verilerini ve hava durumu bilgisini dünya çapında aktaracaktı. Maalesef, Morgan bunun dünyaya bedava enerji anlamına geldiğini fark ettiğinde bu işe para yatırmayı kesti. Dünya, henüz duyulmamış olan sesin ve resmin iletiminden sonra onun bir kaçık olduğunu düşündü. Dünyanın bilmediğiyse Tesla'nın, Marconi'nin kabul edilen icadından 10 yıl önce radyonun gerisindeki ilkeleri zaten gösterdiğiydi. Aslında, (Tesla'nın öldüğü yıl olan) 1943'te yüksek mahkeme Tesla'nın daha önceki açıklamalarından dolayı Marconi'nin patentlerinin geçersiz olduğuna hükmetmişti. Hala, pek çok referans kaynak Radyo’nun icadıyla ilgili olarak Tesla'nın ismini zikretmiyor. (Ayrıca: Marconi'nin radyosu sesi iletmiyordu, sadece sinyal iletiyordu, halbuki Tesla yıllar öncesinde ses iletimini göstermişti.) Bu noktada medya Tesla'nın iddialarını abartmaya başladı. Tesla Mars'dan ve Venus'ten radio sinyalleri aldığını belirtmişti. Bugün onun aslında sinyalleri uzaklardaki yıldızlardan aldığını biliyoruz, fakat o zamanlar evren hakkında çok az şey biliniyordu. Basın ise onun "rezil" iddialarıyla eğlendi. Manhattan'daki laboratuvarında, Tesla dünyayı bir elektrik diyapazonuna çevirdi. Altındaki yer ile aynı frekansta titreyen buharlı bir osilatör elde etmeyi başardı. Sonuç? Etrafındaki tüm yapılarda yer sarsıntısı. Binalar zangırdadı, camlar kırıldı, sıvalar duvarlardan döküldü. Tesla, teoride, aynı ilkenin Empire State binasının yok edilmesi ve hatta Dünya'nın ikiye bölünebilmesi için kullanılabileceğini iddia etti. Tesla bilimin onun sonuçlarını onaylamasından neredeyse 60 sene öncesinde Dünya'nın rezonans frekansını doğru bir şekilde belirledi. Dünya'yı yarmaya benzer bir şeyi denemediğini sanmayın. (En azından buna yakın bir şeyi...) 1899'da Colorado Springs laboratuvarında, kaynağa dönmelerini sağlayacak şekilde, Dünya’nın her tarafına enerji dalgaları gönderir. (Bugünün deprem sismik istasyonlarının teorisini de sağlar böylece). Dalgalar geri geldiğinde daha çok yükleme ekler. Sonuç? Bugüne kadar kayıtlara geçen insan eliyle yapılmış en büyük şimşek oku; 40 metre. Hala kırılmamış bir dünya rekoru. Takip eden şimşek sesi 22 mil mesafeden duyulmuştur. Laboratuvarın etrafındaki çayırlar garip bir mavilikle ışımıştır. Aslında bu onun esas deneyi için sadece bir ısınmaydı. Maalesef, o bölgedeki güç istasyonunun donanımına zarar vermiş ve deneyi bir daha asla tekrarlayamamıştır. 43 Tarih Birinci dünya savaşının başlarında, Amerikan hükümeti umutsuzca Alman denizaltılarının tespiti için bir yol aramaktaydı. Hükümet Thomas Edison'u iyi bir yöntemin araştırılması işinin başına getirdi. Tesla gemilerin tespiti için enerji dalgalarının kullanımını (bugün radar dediğimiz şey) önerdi, Edison Tesla'nın fikrini komik bularak redetti ve böylece dünya radarın bulunması için bir 25 yıl daha beklemek zorunda kaldı. Ömür boyu üretkenliğinin ödülü? Edison madalyası! Edison'un onca fiili hakaretinden sonra gerçek bir surata şamar Tesla için. Ve hikaye böyle devam ediyor. Sanayi'nin (görülüyor ki oldukça başarılı olan) bilim literatüründen silme girişimleri onu 20 yıllık bir sürgüne sürdü. Sermaye yokluğundan, test edemediği teorilerini sayısız deftere not etti. Modern dünyayı icat eden insan neredeyse meteliksiz bir şekilde 86 yaşında 7 Ocak 1943'te öldü. İki binden fazla insan cenaze törenine katıldı. Hayatı boyunca, Tesla 800'den fazla patent aldı. Muhtemelen Edison'ın rekor sayısını geçebilirdi eğer devamlı engellenmeseydi. Hayatının son 30 senesinde çok az patent başvurusu yapabildi. Edison'dan farklı şekilde, Tesla fikirleri bilimde daha 44 önce emsali olmayan özgün bir düşünürdü. Maalesef, dünya Tesla kadar özgün kişileri finansal olarak ödüllendirmiyor. Sadece bu fikirleri alıp daha kullanışlı ürünler haline getirenleri ödüllendiriyor. Bilim adamları bugün onun notlarını satır satır taramaya devam ediyor. Uçuk teorilerinin çoğu bugünün ünlü bilim adamları tarafından ispatlanıyor. Örneğin, Tesla pervanesiz disk türbin motoru, bugünün modern malzemeleriyle birleştirildiğinde, tasarlanmış en verimli motorlardan biri oluyor. 1901'de patentini aldığı kriyojenik (mutlak sıfıra yakın sıcaklıklarda) sıvılarla ve elektrikle olan deneyleri süper iletkenlerin kaynağını sağlıyor. Electron altı yükleri olan parçacıkların varlığını ortaya koyan deneylerden bahsetmişti, 1977'de bilim adamları nihayet keşfetti, kuarklar. Belki tarih bir gün gerçek bir dahiyi gördüğü an tanıyabilecek. Müzik Alanis Morissette 48 K anadalı şarkıcı, şarkı sözü yazarı ve sinema oyuncusu. Ülkesinin en başarılı isimlerinden biri olmuş ve albümleri tüm dünyada 40 milyondan fazla satış başarısı gerçekleştirmiştir. Dünyada albümü en çok satmış kadın sanatçıdır. Yazdığı şarkı sözleriyle müzik dünyasının filozoflarından biri olarak görülen sanatçı, toplumsal konulardaki duyarlı duruşuyla dikkat çekmiştir. Sayısız enstrüman çalan, konserlerindeki başarılı performanslarıyla göz dolduran Morissette’nin diskografisi, “You Oughta Know”, “Ironic”, “Thank You” ve “Uninvited” gibi sayısız hit şarkıyla doludur. 1 Haziran 1974’te Kanada’da dünyaya geldi. Piyano dersleriyle müziğe başlayan şarkıcının ekranlarda göründüğü ilk deneyimi, çocukluk yıllarında, Nickelodeon'un "You Can't Do That On Television” isimli programında oldu. Morissette, showdan kazandığı parayla, 10 yaşında, Kanada’da büyük ilgi gören “Fade Stay With Me ve Find The Right Man şarkılarından oluşan ilk single’ını kaydetti. Müzik 1991’te ise ilk albümü “Alanis”i çıkardı. Kanada’da büyük ilgi gören albüm, sanatçıya bir de ödül kazandırdı. Ancak albümün başarısı Kanada dışına çıkmayınca, Alanis bu kez yeni albümü “Now Is The Time” için kolları sıvadı. 1992’de çıkarttığı bu albümden de beklediği sonucu alamadığı için, Los Angeles’a taşındı. Madonna’nın da albümlerini hazırlamış ünlü prodüktör Glen Ballard’la tanışması, Alanis Morissette için dönüm noktası oldu. 1994’te tanışan ikili, Alanis’in yeni albümü Jagged Little Pill’i 1995 yılında çıkardılar. Jagged Little Pill, müzik sektöründe bomba etkisi yarattı. Daha önce pop tarzında çıkardığı albümlerden oldukça farklıydı. Sert, protest ve keskin bir stili vardı ve rock soundlarındaydı. Albüm tüm dünyada 33 milyondan fazla satarak inanılmaz bir başarı elde etti ve en çok satan çıkış albümü oldu. Bu başarı Alanis’in 3 dalda aldığı, Amerika’nın en prestijli müzik ödülü Grammy’i 50 kazanmasıyla katlandı. Yeni dünya, şarkılarında kendisini ifade etmeyi seven, yaşadıklarını anlatan ve şarkı sözleriyle düşündürtmeyi seven bu öfkeli kıza kollarını açmıştı artık. Öfkeliydi çünkü albümden çıkardığı ilk 45’lik “You Oughta Know”, onu aldatan eski erkek arkadaşına yazılmıştı ve sözleri oldukça keskin ifadelerle doluydu. Jagged Little Pill albümünde yer alan “Hand In My Pocket”, “You Learn”,” Ironic”, “Head Over Feet” ve “Forgiven”, 1995 yılında, radyoların playlistlerinde en çok çalınan diğer şarkılar oldu. Müzik Albümleri Albüm satışlarının ulaştığı nokta, onu tüm zamanların en çok satış yapmış kadın vokali yapsa da, Alanis, medyanın ilgisinden çabuk sıkıldı. Bu sebeple Hindistan’a gitti ve orda bulunduğu süre içinde ruhunu dinlendirdiğini söyleyerek, yeni albümü “Supposed Former Infatuation Junkie” için enerji topladı. 1998’de yayınladığı yeni albümün başarısı ilki kadar görkemli olmasa da, sanatçı City Of Angels filminin soundtrack albümünde de kullanılmış olan Uninvited isimli çalışmasıyla Grammyödülü aldı. Hindistan’a olan sevgisini yansıttığı Thank You ise, Alanis’in en çok sevilen 45’liklerinden biri oldu. Albümü için dünya turuna çıkan Alanis’in konser verdiği ülkelerden biri de Türkiye oldu. Sanatçı 22 Temmuz 2000 yılında Türk hayranlarıyla Park Orman’da buluştu. 1999’da Alanis Unplugged Alanis (Kanada) (1991) Now Is the Time (Kanada) (1992) Jagged Little Pill (1995) Jagged Little Pill Live (DVD) (Grammy Ödüllü) (1996) Supposed Former Infatuation Junkie (1998) Music in High Places (DVD) Under Rug Swept (2002) Feast on Scraps (CD+DVD) (2002) VH1 Storytellers (DVD) So-Called Chaos (2004) Jagged Little Pill Acoustic (2005) The Collection (2005) The Collection Limited Edition (CD+DVD) (2005) Flavors Of Entanglement (2008) Not as We (2008) 52 albümünü kaydettikten sonra, Dogma filmi için aldığı teklifi değerlendirdi ve filmde Tanrı rolünde oynadı. Bu film için "Stil” isminde bir şarkı da yazan şarkıcı, aynı zamanda HBO’nun popüler dizisi “Sex And The City”nin bir bölümünde oynadı ve Carrie karakterini canlandıran Sarah Jessica Parker’la senaryo gereği öpüşmesi, oldukça konuşuldu. “Alanis Unplugged”’i 2002’de kaydettiği Under Rug Swept albümü takip etti. Bu albümüyle en iyi prodüktör dalında Juno ödülü alan sanatçı için albümden çıkan ilk hit Hands Clean bile beklediği sonucu vermedi ve albümün satışları 5 milyon sınırında kaldı. Konser performanslarından oluşan Feast On Scraps DVD’si, onun daha önceki albümlerinde yer almayan, “Purgatorying” şarkısını da içeriyordu. Müzik Alanis Morissette’ın, Kanadalı aktör Ryan Reynolds’la tanışması yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Zira Morrisette Reynolds’la evlendi ve 2004 yılında çıkardığı So-Called Chaos albümünü ünlü aktöre adadı. SoCalled Chaos, diğer albümlerinden stil ve müzikal yapı olarak büyük farklar gösteriyordu. Daha olgun ve sakin bir ruh halinin yansımalarının görüldüğü albüm, tipik Alanis çizgisine göre oldukça yumuşak bulundu. 2005 senesinde Narnia Günlükleri filmine yaptığı "Wunderkind" şarkısıyla Altın Küre'ye aday olan sanatçı Jagged Little Pill 'in 10. yılı anısına akustik versiyonunu çıkardı.2005’in sonlarına doğru "The Collection" adlı "Best of" albümünü çıkardı ve ünlü Seal şarkısı "Crazy"ye yaptığı cover büyük ilgi gördü. Bir dönem, “Vajina Monologları” isimli tiyatro oyununda da rol alan sanatçı, popüler dizi Nip Tuck’ın 3 bölümünde oynamıştır. 2008 yılında 7. stüdyo albümü Flavors of Entanglement'ı çıkartan sanatçı, 2008 sonunda Not as We adlı single çalışmasını piyasaya sürmüş, en son 2009 yılında Weeds adlı T.V. dizisinde Dr. Audra Kitson karakterini canlandırmıştır. 54 Röportaj B Vera ir akşam telefon çalıyor. Arayan Vera’nın solisti Koray. Tanışma faslı vs. derken ilk andan itibaren güzel bir frekans yakalıyoruz. Biraz müzik konuşuyoruz. Koray’la beraber, Mustafa(gitar) ve Dünyacan’ın(bas gitar) gitar hocası Çağdaş İyililkçi aynı zamanda benim de gitar hocam çıkıyor. Zaten grup Onur(klavye) hariç tamamen benim gibi Denizlili (bir de davulda Canberk var tabi). Bu güzel tesadüflerden sonra Koray, yakın zamanda albümlerinin çıkacağı haberini veriyor. Bir çok insandan önce albümü dinleme, klibi izleme fırsatı buluyorum. Çok az şarkıyı ilk dinleyişte sevebilen ben, “Karanlık Dokunmasın”a bayılıyorum ve o gece 30 defa dinliyorum. Albümün içine girdikçe “hain”, “inan bana”, “yerle yaksan” keyif veriyor. Daha sonra bizim Teknobüs’lerde albümü ve klibi konumlandıralım diye konuşuyoruz. En çok dinlenen gruplar arasına giriveriyor Vera. Zaten albümün çıkar çıkmaz D&R’da en çok satan 2. rock albümü olduğunu öğreniyorum. Röportaj yapalım’a geliyor konu. Denizli’de gençlik festivalinde 56 buluşuyoruz. Kalabalık, kurulduğu topraklarda Vera’yı beklerken biz büyük keyifle onları ve müziği konuşuyoruz; çok da keyif alıyoruz. Bu adamlarda iş var. Görünen o ki bu yaz Vera dinleyeceğiz ve “ben size demiştim” i derken de yüzümde hafiften bir tebessüm belirecek. Alper Şahin: Vera’nın kuruluş serüveni merak ediyorum. Nasıl bir araya geldiniz? Dünyacan: Onur hariç hepimiz Denizli’de doğduk. Koray’la 2 yaşından beri tanışıyorum. Hepimizin okulları belirli zamanlarda aynı oldu. Sürekli bir komşu ilişkimiz vardı. Ailelerin tanışıyor olması biz de müzikle uğraşıyoruz derken küçük bir oluşum meydana geldi. Koray söze giriyor: 15-16 yaşındaydık. O dönemde kendi bestelerini yapan çok az grup vardı. O yaşların heyecanıyla kendi şarkılarımızı yazıyor ve onları kaydediyorduk. Hatta bu kayıtları bastırıp üzerine kapak yaparak albümümüz şeklinde çevremizle paylaşıyorduk. Derken grup olarak üniversitelerimiz için İstanbul’a geldik. Sonrasında Onur bize katıldı ve bu şekilde devam ettik. A .Ş.: Vera ne anlama geliyor? Koray: Pink Floyd’u epeyce beğeniyorduk (halen çok beğeniriz). Vera şarkılarının ismi bize çok güzel geliyordu. Şarkının hikayesini araştırdık. Şarkıda adı geçen Vera Lynn’in 2. Dünya savaşını destekleyen bir İngiliz kadın sanatçı olduğunu öğrendik. Diğer yandan Nazım Hikmet de bir bütün olarak takdir ettiğimiz bir bu fikrimiz hale devam ediyordu. Taksim’de yürürken ilk klibinin senaryosunu konuşuyorduk. Daha sonra bir gün taksideyken radyoda Babajim İstanbul Studios & Mastering ve Radyo Eksen işbirliğiyle gerçekleşen “Be 'The Band' Müzik Yarışması”nı duyduk. Juri ve yarışmanın konsepti çok hoşumuza gitmişti. Bir anda yarı finale sonra da finale kaldığımızı öğrendik. Heralde o dönem şu ana dek en yoğun çalıştığımız ve en stresli dönemimizdi. Yarışmada 2.’liğe layık kişilikti. Onun da son eşinin adı Vera Tulyakova’ydı. 2 farklı taraftan çelişkili bir şekilde vuku bulan bu ismi beğendik ve Vera olduk. A .Ş.: Vera kimleri dinler? Gelişim sürecinizde müzikal anlamda kimlerden etkilendiniz ve Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Biz lisedeyken Türk rock gruplarının tam da yükseldiği dönemdi. Mor ve Ötesi, Duman, Athena baya sıkı dinliyorduk. Yabancıları sayacak olursak 5 kişi apayrı müzik zevki var. Ortak dinlediklerimiz ise Maroon 5 ve Incubus dışında neredeyse başka grup yok diyebiliriz. Herkes kafasındakini yansıtmaya çalışıyor, 8 yıldır süregelen Vera tarzı var. O tarzda da çok marjinal değişiklikler yapmayı düşünmüyoruz. A .Ş.: Albüm fikri nasıl ortaya çıktı ve ne zaman “artık biz albüm yapmalıyız” dediniz? Genelde gruplar kurulduklarında şehirlerindeki sahnelerde çıkmak veya okullarının özel günlerinde çalalım diye başlar; biz ilk bir araya geldiğimiz andan itibaren “albüm çıkaracağız” diye yola çıktık. O dönemler albümsüzken insanlar bizim bestelerimizi bizimle birlikte söylüyordu. İstanbul’a geldiğimizde de görüldük. Ve artık albüm sürecine girmeseydik kendimize ve bizi dinleyen ve gittikçe büyüyen kitleye de haksızlık etmiş olacaktık. Reuben De Lautour prodüktörlüğünde albümümüzü kaydettik ve Babajim imzasıyla albümümüz yayınlandı. A .Ş.: İlk klibinizi “Karanlık Dokunmasın”a çektiniz. Klip Türkiye standartlarının üzerinde bir görsel kaliteye sahip. Biraz klip fikrinden bahsedelim mi? Can Fakıoğlu bir araya geldik ve şarkıyı dinlemeye başladık. Can’ın ortaya attığı fikir; karanlık öncesi ve sonrası süreci anlatma yönündeydi. Bize de çok mantıklı geldi bu çelişki durumu. Şarkılarımızda da sürekli olan bir durum bu çelişki. Çok neşeli tınlayan müziklerin hüzünlü sözleri olabiliyor. Can’ın Kaliforniya’da yaşayan arkadaşlarıyla beraber orada yapılacak çekimlerle ilgili fikrine de bayılmıştık. Türkiye ve ABD’de alınan görüntüler birleşerek klibimiz meydana geldi. A .Ş.: İkinci klibinizi hangi şarkıya çekmeyi planlıyorsunuz? Sosyal medyayı epey bir aktif kullanıyoruz. Bizi dinleyenlerle bu mecra üzerinden sıkı bir iletişimimiz var. twitter.com/veraistanbul, facebook.com/veraistanbul gibi platformlardan gelen geri bildirimlere göre karar vereceğiz. 57 Röportaj 58 A.Ş.: Sizler aslında sıkı da birer arkadaşlarsınız. Müzik için bir araya geldiğiniz zamanlar dışında birlikte neler yapıyosunuz? Koray: Biz bir araya geldiğimizde çok az müzik yapıyoruz J Şaka bir yana beraber olunca naparsak yapalım biz çok keyif alıyoruz. Birbirimizin gözüne baktığımızda ne ifade etmek isediğimizi rahatlıkla anlar hale geldik. Bu uyumumuz ve üretkenliğimiz müzik haricinde yaptığımız şeylerden ve birlikteyken aldığımız keyiften çıkıyor aslında. A.Ş.: Şu an oldukça iyi bir başlangıcı yaptınız. Peki bundan sonra Vera kendini nerede görmek istiyor? Hiç sonunu düşünmedik aslında. Her zaman bir sonraki adımı düşünüyoruz. İlk hedefimiz albüm yapıp bir kartvizit sahibi olmaktı. Bu süreç iyi bir şekilde devam ediyor. Konserler var Mayıs’ta bir sürü. Radyo Boğaziçi ödül töreninde en iyi çıkış yapan grup kategorisine aday gösterildik. Bunlar kısa vadeli hedefler tabiki. Müzik haricinde hiçbir şey yapmadan keyif alarak hayatımızı devam ettirebilmek en somut hedefimiz aslında. A.Ş.: Son olarak Pamukkale ile seyahat deneyimlerinizi merak ediyoruz. Var ve çok kelimeleri yükseliyor hep bir ağızdan. Dünyacan tam bir Pamukkale fanatiği çıkıyor ve sazı eline alıyor. “En son Pamukkale’yle Eskişehir’e caz festivaline gittim. Pamukyol ilk çıktığında bilet aldım. Benim boyum 1.90 dolayısıyla otobüs yolculuklarından hiç sevmiyorum. Derken Pamukyol geldi. Tekli koltuğa yayıldım ve ilk defa bir koltuğa sığdım. Otobüs çok rahattı. Yol boyunca arkadaşlarla okey oynadık; film izledik. Eğlene eğlene gittik yani. Gerçekten çok keyifliydi.” Röportaj: Alper Şahin köftezade iyifikir 0 258 242 05 65 'HQL]OLnQLQ \ H Q L E X O X í P D merkezi Yarışma Eurovision Tanıtım Turu 60 C an Bonomo’nun 57. Eurovision Şarkı Yarışması için düzenlenen tanıtım turunun birinci ayağı Hırvatistan oldu. Genç müzisyen, öğlen saatlerinde Zagreb’e gelerek şehri gezdi. Hırvatlar tarafından sıcaklıkla karşılanan sanatçı, Türkiye’nin Zagreb Büyükelçisi Sn. Burak Özügergin ve Türkiye-Hırvatistan Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı Sn. Jasmina Jasaragic ile ogle yemeği yedi. Can BONOMO ayrıca RTL, HRT Radio, Nova TV’den gelen gazetecilere yönelik düzenlenen basın topantısına katıldı ve Hırvat OGAE üyeleriyle buluştu. Genç müzisyen, son olarak Hırvatistan Devlet Televizyonu’nda 2 Nisan sabahı yayınlanan “Dobro Jutro Hrvatska” (Günaydın Hırvatistan) programına konuk oldu. Bonomo, Hırvatistan’da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ve Türkiye ile Hırvatistan arasında birçok benzerlik bulunduğunu, bunun en büyük göstergelerinden birinin de şarkısındaki Balkan ritmleri olduğunu dile getirdi. Can Bonomo’nun Eurovision Şarkı Yarışması için yapmakta olduğu tanıtım turunun ikinci durağı Karadağ oldu. Genç müzisyen, Zagreb ziyaretinin ardından Podgorica’ya öğleden sonra vardı. Havaalanında Vijesti TV’den gelen gazeteciler tarafından karşılanan Bonomo, yaptığı söyleşiden sonra ilk kez geldiği şehri biraz gezdi. Daha sonra Atlas TV ve Karadağ Devlet Televizyonu RTCG’de yayınlanan televizyon programlarına konuk olan genç müzisyen, ulusal gazetelerin temsilcileriyle de buluştu. Bonomo, akşam saatlerinde Türkiye’nin Podgorica Büyükelçisi Sn. Emine Birgen Keşoğlu’nun rezidansında verdiği yemek davetine katıldı. Birinci Yarı Final : 22 Mayıs 2012, Salı İkinci Yarı Final : 24 Mayıs 2012, Perşembe Büyük Final : 26 Mayıs 2012, Cumartesi Genç müzisyen, 3 Nisan 2012 sabahı ise Karadağ’ın Basın Başkanı Sayın Sabrija Vulic ile bir araya geldi ve “Cafe” adlı sabah programına konul oldu. Bonomo’nun Eurovision şarkısı “Love Me Back”in son bölümündeki “Haydi!” nidası, Balkanlar’da da çokça kullanıldığı için Karadağ’da büyük ilgi çekti. Reklam Sanatı En İyi Gerilla Reklamlar 62 G erilla pazarlamanın temeli, “en düşük maliyetle en iyi sonuca ulaşma” mantığına oturuyor. Geleneksel pazarlama anlayışında bütçe önemli bir yer tutarken, burada önemli olan, hayal gücünüz ve yaratıcılığınız… Tüketicilerle, daha doğrusu hedef kitleye hiç beklemedikleri bir anda, beklemedikleri bir şekilde karşılaşmak ve böylelikle akıllarında kalmak bu işin özünü oluşturuyor. Dünyaca ünlü gerilla pazarlama uzmanı Jay Conrad Levinson, gerilla pazarlamayı “bütçesi küçük, hayalleri büyük girişimcilerin pazarlama modeli” olarak tanımlıyor. Askeri literatürde “düşmanı şaşırtarak, beklenmedik bir anda hamle yapma taktiği” olarak açıklanan gerilla kavramının pazarlama ile yan yana anılması ise 60’ların ortasına, Amerika’ya, Vietnam Savaşı sonrasına dayanıyor. Savaşta, Vietnam halkının direniş esnasında kullandığı bu taktik, ülkedeki pazarlamacıları etkisi altına aldı ve şirketler de bu taktikleri kullanmaya başladı. Bununla birlikte, gerilla pazarlama, başlangıçta yalnızca küçük şirketlerin büyüklerle daha iyi rekabet edebilmesini sağlıyordu. Levinson, gerilla pazarlamayı aynı nedenle “yıpratma saldırısı” olarak da tanımlıyor. Halen, sınırlı bütçeleri olan şirketler için ideal bir model olsa da, artık büyükler de bu modelin cazibesine kapılıyor. 63 Kültür - Sanat Bunlar Fotoğraf Değil! 64 İ skoçya’da yaşayan 47 yaşındaki Paul Cadden karakalem çalışmalarıyla görenleri şaşkına çeviriyor.Sadece kurşun kalem kullanarak eserlerini ortaya çıkaran Cadden, yaşlı bir kadının yüzündeki kırışıklıklardan, bir sigaradan yükselen dumana, bir su damlasına kadar tüm detayları siyahbeyaz fotoğraf netliğinde sergiliyor. 1 tablosunu 3 ile 6 ay arasında bitiren Cadden’in tabloları yaklaşık 5 bin sterlinden alıcı buluyor. Kaybettiklerimiz Meral Okay Ü 66 nlü senarist ve oyuncu Meral Okay için Bebek Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Törene Muhteşem Yüzyıl dizisi oyuncuları ve çok sayıda kişi katıldı. Okay, Bebek Camii'nde kılınan öğle namazının ardından Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verildi. Dostları Okay'ı son yolculuğuna uğurlamak için cami avlusunda toplandı. Yoğun katılım nedeniyle Bebek'te trafik de kilitlendi. Okay'ı son yolculuğuna uğurlayan isimler arasında Meral Okay'ın kuzeni Atilla Saral, Yonca Evcimik, Muhteşem Yüzyıl ekibi, Özcan Deniz, Çiğdem Anad, Cem Özer, Hülya Avşar, Oktay Kaynarca, Emel Sayın, Işın Karaca, Meltem Cumbul, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Tolga Karel, Özgü Namal, Nükhet Duru, Meryem Uzerli, Yönetmen ve Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Adnan Polat, Celal Doğan, Mustafa Sarıgül, Mahsun Kırmızıgül, Nur Aysan, Engin Akyürek, Vahide Altan Gördüm, Adnan Şenses, İrem Sak ve Bahar Korçan yer aldı. Yaşama veda eden senarist, söz yazarı ve oyuncu Meral Okay, mal varlığını İzmir Selçuk Şirince'deki Matematik Köyü'ne bağışladı. Çocuğu bulunmayan Okay'ın mallarını bıraktığı ve kısa süre önce maddi imkansızlıklar nedeniyle kapatılma tehlikesi yaşayan köyün başında Prof. Dr. Ali Nesin bulunuyor. 1995 yılında ölen Aziz Nesin tarafından kurulan Nesin Vakfı'na bağlı olarak faaliyet gösteren köyde, ünlü matematikçiler 7'den 70'e herkese ücretsiz eğitim veriyor. Bu arada, imzasını attığı işlerle televizyon sektöründe çığır açan Okay'ın, masasında 3 projeyi bırakarak aramızdan ayrıldığı öğrenildi. Okay'ın, "Allah uzun ömür verirse yazmayı çok isterim" dediği Sultan Abdülhamid dönemi ile Ahmet Altan'ın 'Kılıç Yarası' ve 'İsyan Günleri'nde Aşk' romanlarını senaryolaştırmak üzerinde çalıştığı belirtildi. L eyla ile Mecnun, Eflatun Film tarafından yapılıp TRT 1'de yayınlanan Türk absürt komedi televizyon dizisi. Dizi temel olarak efsanevî karakterler olan Leylâ ile Mecnun'un hikayesi üzerine kurgulanmış ve üzerine absürt komedi, bilim kurgu ve durum komedisi öğeleri eklenmiştir. Leyla ile Mecnun Dizi Senaryosunu Burak Aksak’ın yazdığı, yönetmenliğini Onur Ünlü'nün yaptığı ve kurgusunu Murat Bör’ün üstlendiği dizinin ilk bölümü 9 Şubat 2011 tarihinde TRT 1'de gösterilmiştir. 68 Behzat Ç. ile birlikte farklı yapım şirketlerine bağlı dizilerin birbirlerine konuk olduğu ilk dizi olan Leyla ile Mecnun sonlandıktan sonra aynı senaryo üzerinde bir de sinema filmi çekilecektir. Dizi Eleştiriler: Eleştiriler: Dizi yayınlamaya başladığı günden itibaren sosyal medyada olumlu eleştiriler almaya başlamıştır. Türkçe sosyal medyanın önemli kaynaklarından olan katılımcı sözlüklerde gördüğü ilgi ile popülerleşen yapım zamanla fenomen haline gelmiştir. Zamanla yaşadığı başarı ile ulusal medyanın da dikkatini çeken dizi, Türkiye'de yayınlanan absürt komedi tarzındaki diziler içerisinde önemli bir yer edindiği ve TRT'nin en iyi yapımlarından birisi olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Uluslararası film eleştiri sitesi IMDb'de 15.098 oy üzerinden 9.3/10 puan alan Leyla ile Mecnun sitenin en iyi televizyon dizileri listesinde ilk 10 içerisinde yer almıştır. Bu başarıyı yakalayan ilk Türk dizisi olan yapım ayrıca henüz farklı ülkelere pazarlanmamasına rağmen yabancı paylaşım sitelerinde İngilizce altyazıyla izlenmektedir. Konusu: Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebek, yatak sayısının azlığından dolayı yanyana yatırılırlar. Ailelerinin “doğar doğmaz birbirlerini buldular” sözü üzerine beşik kertmesi yapılan bebekler, isimlerini de efsane aşıklar Leylâ ve Mecnun'dan alırlar. Aradan 25 yıl geçer. Bir sabah ailesi 70 Mecnun'a durumu anlatır ve Leyla'yı istemeye giderler. Mecnun başta bu durumdan rahatsızlık duysa da Leyla'yı görür görmez aşık olur. Onu etkilemek için ne yapacağını bilemeyen Mecnun, bir gece rüyasında aksakallı dedeyi görür. Aksakallı dedenin rüyalarından çıkıp Mecnun'la beraber yaşamaya başlamasıyla da işler karışır. Otomobil Mercedes SL65 AMG 72 M ercedes-Benz Cenevre Otomobil Fuarı’nda yeni SL63 AMG’yi tanıttıktan sonra şimdi de SL65 AMG’yi duyurdu. SL’nin en güçlü versiyonunda daha ufak motorlu kardeşlerinde olduğu gibi alüminyum kaporta ve diğer ağırlık tasarrufu teknikleri uygulanmış, böylece aracın ağırlığı 170 kg gibi kayda değer bir miktarda azaltılarak 1950 kg’ye indirilmiş. Önceki modeli ile kıyaslandığında, yeni SL65 AMG’nin güçlü çift turbo beslemeli 6 litrelik V12 motoru kısmen elden geçirilmiş, emme ve egzoz sistemleri değiştirilmiş. Motorun gücü önceki modeldeki 612 bg’den 630 bg’ye yükselmiş, böylece yeni lüks iki kişilik üstü açılır aracın güç-ağırlık oranı da 323 bg/tona çıkmış. Tork değeri 2300 ile 4300 devir/dakika arasında 1000 Nm ile sınırlandırılmış. Revize edilmiş V12 motor, eski SL65 AMG’de kullanılan, neredeyse yirmi yıllık 5G-Tronic şanzıman yerine, otomatik durdurma-çalıştırma da dâhil olmak üzere, bir dizi BlueEfficiency özelliği içeren 7G- Tronic yedi vitesli otomatik şanzıman vasıtasıyla arka tekerlekleri tahrik ediyor. V12 motorlu yeni otomobilin yakıt tüketiminin yüzde 17 azalarak 100 kilometrede 11,6 litreye, CO2 emisyonlarının ise 270 gr/km’ye indiği iddia ediliyor. SL65'in 0-100 km/s hızlanma süresi sadece 4,0 saniye, yani SL63’e göre 0,3 saniye daha hızlı. 0-200 km/s hızlanması 11,8 saniye olan aracın azami hızı 250 km/s ile elektronik olarak sınırlanmış. 73 Oyun Spec Ops: The Line 74 E ski oyuncular hatırlar; bir dönem özel harekat timleri üzerine kurulu oyunlar revaçtaydı. Delta Force ile başlayan bu seriyi, uzun bir süre birçok oyun takip etti. Counter-Strike gibi daha basit oynanışlı oyunların çıkması ile bu dönem yavaş yavaş son buldu. Özel Harekat (Special Forces) teması Call of Duty’nin savaş oyunlarını günümüze adapte etmesi ile oyun dünyasında yeniden yer edinmeye başladı. Oyunumuz Spec Ops: The Line, büyük bir parçasını bu dirilişten almakta. Oyunu oluşturan diğer unsur ise Amerika’nın 80’li ve 90’lı yıllarda filmlerinde (Rambo vb.) çok kullandığı, sonrasında da oyunların içerisine yerleştirdiği “Amerikan savaşlarını meşru kılma” teması. Özellikle Command & Conquer serisinde Rusları, Ortadoğu devletlerini, Çin Halk Cumhuriyeti’ni hedef alan bu düşmanlaştırma, günümüzde de birçok oyunda devam etti. İkinci sınıf aksiyon filminden bozma senaryosunu müthiş bir sunum ile bizlere yediren Call of Duty, Asya’nın yükselişinden korkmamız gerektiğini gösteren HomeFront gibi oyunlar da bu meşrulaştırmanın ve Amerika’nın askeri şovunun günümüzdeki popüler ürünleri. Yukarıda bahsettiğim gibi ilk bakışta Spec Ops: The Line’da bu popüler temadan faydalanmak isteyen bir yapım gibi görünüyor (Ne yazık ki aynı basitliği Medal of Honor’da yaptı). Oyun yine Ortadoğu temalı bir modern savaş oyunu. Biz ise Amerikan özel birimlerinden bir askeri canlandırıyoruz. Açıkçası işin bu kısmı çok fazla benzer yapım olduğu için pek heyecan vermiyor artık. Oyunun kurgu dünyasında Dubai büyük kum fırtınaları yüzünden yaşanmaz hale geliyor ve oradaki insanların tamamı tahliye ediliyor. Neredeyse çölün altına gömülen ülke, kanunların olmadığı bağımsız bir toprağa dönüşüyor. Sadece güçlülerin ayakta kalabileceği bu yerde kaçaklar ve suç şebekeleri hüküm sürüyor (Biri S.T.A.L.K.E.R. mı dedi?). Buraya kadar kurgu fena değil, fakat insanları kurtarma işini yine Amerika’nın üstlenmesi biraz can sıkıyor. İlk giden kurtarma ekibiyle bilinmeyen bir sebepten dolayı temas kesiliyor. Bundan bir süre sonra, alınan zayıf bir sinyal sonucu bizim de içerisinde bulunduğumuz başka bir ekip bölgeye yollanıyor ve oyunumuz başlıyor. Buraya kadar her şey vasat gitmiş olsa da; oyunun işlerin boyutunu değiştirebilecek bir kaç yönü var. Öncelikle bu oyunu Yager adında bir firma geliştiriyor. İşin tezatlık derecesinde garip olan yanı ise Yager’in Avrupa’nın sanat merkezi Berlin’de bulunan bağımsız bir firma olması. Oyunun dağıtıcısı da Borderlands, Mafia II, Bioshock gibi kült oyunlara imza atmış 2K Games. Bu kadar klişe görünen bir yapımın bir ucunun Berlin’e, bir ucunun da 2K Games’e dokunması oyunun bir sürpriz yapabilme şansının olduğunu gösteriyor. Oyun bu temadaki diğer oyunlar gibi bir FPS değil. Oyunda Gears of War ve türevlerindeki gibi üçüncü şahıs bir kamera sistemi kullanılıyor; bu da oyunun birçok platformda boy göstereceğinin bir işareti. Zaten oyunun PC, Xbox 360 ve PlayStation 3 için çıkması planlanıyor. Yani aslında, daha konsol merkezli bir aksiyon oyunu var elimizde. Unreal III motoru ile geliştirilen oyun, motorun karakteristiğine uygun olarak etkileyici ve parlak grafiklere sahip. Her ne kadar bu teknoloji eski kalmaya başlamış olsa da, motorun esnekliği grafiklerin güncel kalmasını sağlıyor. Zaten günümüzde birçok oyun konsol ve PC birlikte düşünülerek üretiliyor. Dolayısıyla yeni nesil konsollar çıkana dek grafiklerde büyük bir ilerleme beklememek gerek. Kısacası, Spec Ops: The Line büyük beklentiler yaratmaması gereken fakat karşımıza sürprizler ve farklılıklar çıkartma ihtimali olan bir oyun. Birinci önceliğiniz olmasa bile aklınızın bir köşesinde bulunsun.. 75 Sinema Can Vizyon tarihi: 11 Mayıs 2012 Yönetmen: Raşit Çelikezer Oyuncular: Selen Uçer, Serdar Orçin, Yusuf Berkan Demirbağ Özet : Ayşe ve Cemal birbirlerini çok severek evlenmiş, maddi açıdan iyi-kötü geçinen mutlu bir çifttir. Fakat bir türlü çocukları olmaz. Ayşe'nin karşı çıkışlarına rağmen Cemal, yasa dışı bir şekilde çocuk sahibi olur. Ayşe, Can adını verdikleri bu bebeği hiçbir zaman tam olarak sahiplenemez. Diğer yandan bu tutum yüzünden Cemal ile de arası gitgide açılacaktır; Cemal'in bir sene boyunca çabalaması sonuç vermez, nihayetinde evi terk eder. Ayşe şimdi Can ile tek başına kalır, diğer yanda tek düze giden hayatından gitgide sıkılmıştır. Bir gün karşısına yeniden birlikte olabileceği bir adam çıkınca, Ayşe kağıt üstünde hala evli göründüğü Cemal ile yüzleşmek için onun karşısına çıkar... 76 Komik Bir Aşk Hikayesi Vizyon tarihi: 11 Mayıs 2012 Yönetmen: Cüneyt Yosulçay Oyuncular: Aydoğan Temel, Arzu Yanardağ, Zeynep Gülmez Özet: Atila beyninde ortaya çıkan bir tümör nedeniyle bundan 10 sene önce görme yetisini tamamen yitirmiş olan, hiç evlenmemiş, ailesi çevresi olan muzip ama bir o kadar da yalnız bir adamdır. Bir gün biraz eğlenmek ve sıkıntısını dağıtmak için kötürüm numarası ile eve yatılı bakıcı almak ister ve gazete ilanı verir. Leyla ise kendi mesleği olan yazarlığı bırakmış, sağda solda geçici işlerle hayatını zorlukla sürdürmeye çalışan genç ve güzel bir kadındır. Bir otomobil şirketine asistan olarak giren ve kalacak evi olmayan Leyla, şirket sahibinin yatılı bakıcı aradığını duyunca bir şekilde 'işi' kapar. İkili arasında zamanla hiç de beklemedikleri biçimde oluşan yakınlık, aşka dönüşecektir... Sizden Gelenler pamukkale turizm müşteri hizmetleri kendini aşmış arkadaş. adamlara mail attım. 15 dakika sonra cepten geri dönüş yaptılar... in fo @ pa m uk ka le .c o m .tr Merhaba, Muğla-Ankara 22:15 seferi yapan aracınızın hostu Mertcan Batar'a teşekkür etmek istiyorum. Yolculuk günü rahatsızlığım nedeniyle zor geçen yolculuğum sırasında öksürüğüm nedeniyle yolcularada rahatsızlık vermek istemezken, hostunuzun ben daha söylemeden sıcak su ikramı öksürüğümün kesilmesine neden oldu ve yolculuğumun geri kalanıda daha rahat vede problemsiz geçmiş oldu. Yolculuk sırasındada mümkün oldukça kontrol edip birşey isteyip istemediğimi sordu. Bu ilgi ve nezaketi için kendisine teşekkürümün iletilmesini istiyorum. Teşekkürler.. otobüslerde görme engelli bireyler için sesli betimlemeli filmler varmış. yüreğinize, düşüncenize sağlık. pa m uk ka le .c om .tr Merhaba Bursa'dan İzmir'e ilk defa firmanızın pamukyol seçeneğiyle seyahat ettim, ve herşey kusursuzdu özellikle host bey çok ilgilendi. Hizmetten yana herşeyi dört dörtlük yaptı ve priz olayı çok hoşuma gitti seyahatlerimin arasında ilk defa priz gördüm ve çok şaşırmıştım, hoşnut oldum çünkü işime yaradı pcmi ve telimi şarja takabildim internette çok hızlıydı yolculuğumun nasıl geçtiğini anlayamadım. Hayatımdaki en zevkli yolculuklarımdan biriydi bu. Servis konusunda da çok olumlu düşüncelerim var çünkü hangi servisin hangi noda durduğunu ve güzergahları tabelada gösterilmesi çok iyi bir yönlendirme olduğu düşüncesindeyim ve servis kalkışı için de çok beklemedik iyi ki firmanızı seçmişim bundan sonra ki seyahatlerimde de firmanızı seçeceğim herşey için çok teşekkürler iyi ki varsınız... fo @ in 78 #Pamukkale turizm hizmet kalitesi ile nasıl da doğru bir secim yaptığımın göstergesi oldu, teşekkürler kibar insanlar.. Yılların verdiği tecrübeyle,güler yüzlü müşteri hizmetlerimizle sizin firmanız PAMUKKALE 50 yaşında (Nice 50 Senelere PAMUKKALE) İyi ki Varsınız. itü sö zlü müşteri k hizmetlerini iyiden iyiye geliştiren firma. Bugün adamlara mail attım "online şifremi unuttum sanırım mail hesabım bloke olmuş giriş yapamıyorum" diye. 15 dakika sonra telefonla geri dönüş yaptılar. [email protected] ben sizin 15,04,2012 13:00 Ankara aracından damla sahan araç görevlilerinden recep acar ve irfan kayanın üstün hizmetinden göstermiş olduğu ilgi alakadan dolayı çok memnun kaldım. Böyle bir firmada bu gibi çalışanları görmekten mutluluk duyuyorum. Böylesine bir hizmeti hiçbir firmada görmemiştim. Türk kahvesinden adaçayına kadar herşeyi tattım. Böylesine güzel bir yolculuk ilk defa yaptım. Görevli arkadaşlara çok çok teşekkürlerimi iletiyorum. ilk defa geçen hafta marmaris-aydın arası güzergahta kullandım bu firmayı. ben bu kadar profesyonel olduklarını bilmiyordum. hatta biraz daha öteye gideyim, keşke daha düzgün bi' firma olsaymış dedim kendi kendime binmeden önce.O kadar ilgili muavinleri vardı ki! 15 dakikada bir 'su ister misiniz?' diye yanıma geliyordu adam. 3 saatlik yolda iki kere servis yaptı. hemi de ton balıklı sandviç verdiler. yuh dedim! yan koltukta arkadaşım uyuyordu, cebinden sticker çıkarıp önüne yapıştırdı. "uyandırmak istemedik. yukarıdaki servis tuşuna basarak istediğinizi dilediğiniz kadar alabilirsiniz." bunlar küçük şeyler ama insana özel hissettiriyor. bi' tane dergileri vardı, editörleri sıkı bi' ekşi sözlük takipçisi sanırım. içeriğinde beş on yerde ekşi sözlük'ten alıntılar yapmışlar. Uzun lafın kısası ben çok beğendim bu firmayı. istanbul-izmir arası seferleri de varsa bundan sonra ilk tercihimdir. ekşisözlük Bu Pamukkale seyahat çıldırmış öndeki ekrandan nete bile giriyorsun @Pamukkale uyuyunca üstümüze anne şefkatiyle battaniye örten servis görevlisi can değil candan ötedir (20 Nisan AnkaraFethiye seferi) @Pamukkale 200.seferimi de sizinle yapacağım mutluyum , teşekkürler.. Pamukkale turizm ile yaptığım yolculuk sayısını merak ediyorum :) Pamukkalede verilen sandvicler beni bitiryo :) onu yedikce sanki hic doymuyomusum gibi, surekli yiyesim var :)) İzmir otogardayız otobüsün kalkmasını bekliyoruz. Pamukkale görevlileri çocuklara kırmızı kırmızı balonlar dağıtıyor :) Bir kez daha takdirimi kazandınız :) @pamukkale yolculuk yaparken de internet keyfi bir başka oluyor Digiturk ariza yaptığı için, yolcularımızı mağdur edemeyiz diyerek otobüs değiştiren @Pamukkale'ye teşekkürler. Of Pamukkale'nin müzik listesi o kadar iyi ki hepsini dinleyemeden yolculuk bitecek diye korkuyorum ki ben normalde muzik dinlemem. Ayrica baska firma, araba, ucak falan tanimiyorum istanbula en guzel @pamukkaleturizm'le gidilir. PamukkaleTurizm disinda herhangi bir firmanin sitesine bile girmiyorum sanirim, bi gecen hafta arkadas kurbani oldum ekşisözlük müşteri memnuniyeti olayında tavan yapmış ve gönlümdeki yerini diğerlerinden çok çok yukarılara çıkarmış firmadır. ankara - istanbul güzergâhında bir şikayetimi twitter'a yazdıktan yaklaşık bir saat sonra müşteri hizmetleri beni cep telefonumdan arayıp (halen otobüsteyim), durumun nedenlerini açıklayıp özür dilemiş ve başka bir isteğim olup olmadığını sormuştur. açıkçası bu hareketle beni tavlamışlardır. 79 Bilet Satış Noktaları Nerede olursanız olun: AFYON Otogar Ataköy Park Sandıklı Dazkırı Dinar Kolaylı Tesis Eski Otogar Yeşilyol AKÇAKOCA Otogar Merkez ANKARA AŞTİ KIZILAY KÜÇÜKESAT ULUS HEYKEL BAHÇELİEVLER AYDINLIKEVLER K.ÖREN TEPEBAŞI K.ÖREN DUTLUK ETLİK CEBECİ TUZLUÇAYIR ODTÜ KAMPÜS YÜZÜNCÜYIL ÇANKAYA ÇAYYOLU YENİMAHALLE DEMETEVLER BATIKENT ERYAMAN SİNCAN POLATLI ELVANKENT ETİMESGUT AYDIN Nazilli Otogar Çine Otogar Aydın Otogar Aydın Otogar II Ş.içi Terminal Söke Otogar Kuşadası Otogar Belediye Çevreyolu Güzelçamlı Akbük Altınkum Didim Otogar Mavişehir Yunusemre AYVALIK Otogar Altınova Merkez Sarımsaklı Ayvalık Merkez Altınova Çarşı BALIKESİR Otogar T.Taşıma Merkezi Çardaklı Çarşı Terminal BODRUM Otogar Yalıkavak 80 0.272 2299999 2174141 2153334 5151250 4213004 3534100 2299012 2151866 2121199 0.380 6187595 6117485 0.312 224 00 24 419 09 25 417 93 38 312 16 96 222 09 94 317 84 83 358 92 62 381 06 35 321 78 79 319 40 04 365 35 20 210 10 62 286 35 99 442 55 63 235 97 99 315 22 68 334 52 12 385 11 20 283 49 75 268 24 44 623 14 74 261 09 99 245 35 06 0.258 3131665 7116340 2251328 2132035 2251236 2150852 2254639 5184646 6141497 6120938 6149571 6142126 6127199 6463111 8564436 8131145 8113334 8112221 8257022 8113711 0.266 3313112 3381972 3242238 3121969 3382227 0.266 2466120 2466130 2433629 2411121 2443535 0.252 3161369 3160650 3852166 Turgutreis Gündoğan Güvercinlik Güllük Milas Üçyol Milas Otogar 3823085 3879609 3746048 5223888 5151015 5124835 5130330 BURDUR 0.248 Otogar 2333500 2335169 Ş.içi Terminal 2333526 Çavdır 4271011 Gölhisar Otogar 4115535 Bucak 3251174 BURSA 0.224 OTOGAR 2615171 2615200 ALTIPARMAK 2241535 BEŞEVLER 4521612 ÇARŞAMBA 2552616 DİKKALDIRIM 2398988 ESKİ FAKÜLTE 3661662 FSM BULVARI 2401625 GÖRÜKLE 4837130 GÜRSU 3713235 HEYKEL 2252002 HÜRRİYET 2473916 KENT MEYDANI 2501613 KORUPARK 2421624 KÜKÜRTLÜ 2348990 NİLÜFER BLD T. 2400033 SETBAŞI 3260500 KAMPÜS 4428988 YEŞİLYAYLA 3610186 GEMLİK-OTOGAR 5120025 GEMLİK-ÇARŞI 5120083 GEMLİK-MERKEZ 5120082 İNEGÖL 7134775 DALAMAN 0.252 Dalaman Otogar 6923939 DATÇA 0.252 Otogar 7124148 Merkez 7123101 Aktur 7246242 DENİZLİ 0.258 Acıpayam 5182122 Buldan 4313604 Çivril Otogar 7139940 Çivril Şehiriçi 7139930 Otogar ( 3 Hat ) 2424000 Honaz 8113577 Kale 6711313 Karahayıt 2714973 Pamukkale Kasaba 2722458 Sarayköy 4156020 Tavas 6131911 Bağbaşı 2662089 Çamlık 2110491 Kampüs 2117177 Pamukkale Petrol 2424000 Tedaş 3610110 Yenişehir 3738106 DİKİLİ 0.232 Salihleraltı 6765080 Dikili Otogar 6710074 6715588 Dikili Çarşı 6713142 6713242 Çandarlı 6731112 6730555 EDREMİT 0.266 Otogar 3730071 Edremit Çarşı 3742712 Akçay Otogar 3847853 0850 333 35 35 ‘i arayın biletinizi alın. Altınoluk Otogar Küçükkuyu Otogar ESKİŞEHİR Otogar 3967373 7521080 0.222 2271020 2271314 Bağlar 3239543 Kızılay 2212535 Osman Gazi Üniv. 2399595 Kızılcıklı 2343823 Sedef Turizm 2331497 FETHİYE 0.252 Otogar 6141451 6141919 Çarşı Terminal 6142437 Günlükbaşı Term. 6137110 Göcek Terminal 6452647 ISPARTA 0.246 Otogar 2273434 2273535 2273636 Mimar Sinan 2330376 Aksu 2187701 Tural 2181568 Köy Yazıhanesi 2186262 Senirkent 5113050 Uluborlu 5313207 Gelendost 3812828 İSTANBUL (AVRUPA) 0.212 Esenler Otogar (9ht) 6582222 Alibeyköy 6273535 Avcılar 6763266 Bağcılar 6346020 Bakırköy 5703654 Balat 5232623 Beşiktaş 2584854 Beşyüzevler 5377729 Beylikdüzü 8722562 Büyükçekmece 8820488 Camlıkahve 6431900 Cennet 5403103 Esenyurt 4501754 Gaziosmanpaşa 6152366 Gültepe 2812733 İkitelli 4701375 İstinye 2772281 KocaMustafaPaşa 5879777 Levent 2783535 Mecidiyeköy 2743536 Okmeydanı 2211120 Sefaköy 5800391 Sirkeci 5271250 Şehremini 5852674 Şişli 2300015 Taksim 2452946 Yayla 5075377 Yenibosna 5512434 Yeşilpınar 6500550 Zeytinburnu Adliye 6659878 İSTANBUL (ANADOLU) 0.216 Ataşehir 3800929 Kavacık 5371823 Harem 3340998 Bostancı 5770250 Cevizli 4414930 Çekmeköy-Çamlık 3149555 Çekmeköy- Şahinbey 6428954 Çiftehavuzlar 3508812 Kadıköy 3365413 Kartal 4884255 Kaynarca 3907267 Kozyatağı 3857192 Kuyubaşı 4189092 Maltepe 3839961 Pendik 3900788 Sancaktepe Sarıgazi Soğanlık Sultanbeyli Tepeüstü Tuzla Uğur Mumcu Ümraniye Çarşı Ümraniye Sondurak Ümraniye Meydan Üsküdar İZMİR İzmir Otogar Atakent Balçova Bornova Park Bornova Stad Bostanlı Buca Heykel Buca Üçkuyular Çiğli Dokuzeylül Ege Üniv.Hastanesi Efes F.Altay Gaziemir Girne KSK Yalı KSK Çarşı Kolej Narlıdere Nokta Özkanlar Şirinyer Üçyol Yeni Girne Yeşilyurt Aliağa Menemen Yeni Şakran Selçuk KOCAELİ Çarşı Darıca Gebze Otogar İzmit Otogar KÖYCEĞİZ Otogar Köyceğiz Terminal KÜTAHYA Otogar Müftülük Vazo Yoncalı Altıntaş Simav MARMARİS Marmaris Otogar Marmaris Merkez İçmeler MUĞLA Otogar Kurşunlu Kötekli Akyaka ORTACA Otogar UŞAK Otogar 5611357 6211393 4515061 6691131 6140190 7011066 4761835 3292184 5238746 3168689 3433805 0.232 4720313 3305201 2784838 3733131 3887272 3305201 4407576 4420442 3764554 2788638 3736767 4454360 2477799 2513323 3644618 3644673 3237373 2470555 2390440 2446449 3426797 4391346 2618980 3636693 2271422 6161913 6160009 8321285 6289285 8923961 0.262 3220711 6557770 6443956 6443957 3113034 3115551 0.252 2624164 2623066 0.274 2251135 2251235 3330073 2740022 2494099 3112772 5131276 0.252 4125586 4131369 4553535 0.252 2141692 2141596 2130813 2239119 2435518 0.252 2825264 0.276 2230064 Otogar Cadde Dörtyol Banaz Sarayaltı Sivaslı Devlet Hastanesi Eşme Şekerevleri YALOVA Otogar Cumhuriyet Çiftlik Köy YATAĞAN Otogar ZONGULDAK Otogar Çarşı Yazıhane Kozlu KDZ.Ereğli Otogar Kilimli Yazıhane Demirpark AVM Çatalağzı Alaplı MANİSA Manisa Otogar ANTALYA 100.YIL Alanya Alanya Şehiriçi Altınkum Antalya Otogar Avsallar Burhanettin Onat Kolej Çalkaya Çallı Çimtur Doğu Garajı II Dokuma Düden Faysal Fener ( Astur ) Işıklar Kalekapı Kalkan Kampüs Kemer Konaklı Korkuteli Liman Mahmutlar Meltem Metropol Meydan Muratpaş Örnekköy Plaza 2000 Serik Şirinyalı Tekirova TRT Uncalı Yenigün Finike Kumluca Serik Otogar Manavgat Kalkan Otogar Kaş Otogar 2247800 2156008 2245044 3156406 2235070 6182020 2273780 4143468 2317522 0.226 8128400 8133939 3520505 0.252 5722272 0.372 2910167 2910267 2010167 2661198 3220202 2656253 2578807 2641011 3785592 0.236 2320626 0.242 2410643 5133606 5123566 2295585 3311020 3311021 5173536 3119736 2427776 4631246 3441070 5274646 3110517 3451765 3610466 3391645 3234732 2420858 2449614 8442777 2261045 8142600 5653001 6430090 2262923 5280801 2375900 3217271 3223595 2471600 3492431 3210804 7224495 3168262 8215093 2420857 2262923 3225656 8552900 8874161 7224495 7461914 8442777 8443756 8361310 [email protected]