Untitled - Pamukkale

Transkript

Untitled - Pamukkale
İçindekiler
Gezi
Moda
Sosyal Medya 14-16
Teknoloji
24-30
Biyografi
2
74-75
42-44
Oyun
Tarih
32-36
06-12
38-40
48-54
Müzik
Künye
Pamukkale Turizm Adına
İmtiyaz Sahibi
C.Sadık Bababalım
Genel Yayın Yönetmeni
Müge Bababalım Başkan
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ahmet Bababalım
56-58
Röportaj
Yayın Danışma Kurulu
Sadık Bababalım
Mustafa Özdalgıç
Hakan Özder
Av. Uğur Burak Duru
Dr. Jale Akın Denizci
Editör
Alper Şahin
Grafik Tasarım Sorumlusu
Levent İnanç
60-61
64-65
76-77
Sinema
Eurovision
Kültür - Sanat
Reklam iletişim
[email protected]
0530 540 87 01
İletişim
[email protected]
Baskı: Barış Ofset
Matbaacılık & Kağıtçılık
San. ve Tic.Ltd.Şti.
Tel:0:(258) 371 23 45 (pbx)
Yayın Türü : Ulusal, süreli
Baskı Tarihi : Mayıs 2012
68-70
Dizi
Pamukkale Dergi, Pamukkale
Turizm’in lisanslı yayınıdır ve TC
yasalarına uygun olarak
yayımlanmaktadır. Pamukkale
Dergi’de yayınlanan yazı,
fotoğraf ve illüstrasyonların her
haklı saklıdır. Dergimizde
yayınlanan yazı ve makaleler
kaynak göstermek kaydıyla
kullanılabilir. Dergimizde
yayınlanan ilanların sorumluluğu
ilan sahibine aittir.
3
Başyazı
Sadık Bababalım
Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi
Geçtiğimiz ay sizlere bu köşeden müjdesini verdiğim ve bu sayımızın kapak
sayfasında yer alan, yeni sosyal sorumluluk projemiz “Sesli Betimleme” tekniği
uygulanan filmlerimizle, artık görme engelli vatandaşlarımız da otobüs
yolculuklarında film izleyebiliyorlar. Yolcularımızdan aldığımız yüzlerce teşekkür
mesajı bu projemize olan inancımızı ve mutluluğumuzu bir kere daha
pekiştirdi. Görme engelli vatandaşlarımızla ilgili yarattığımız farkındalığın
gururunu tüm Pamukkale ailesi olarak yaşıyoruz. Sosyal sorumluluk
projelerimizden sorumlu Pamukeller ekibimize bir kere daha teşekkür
ediyorum.
Yazın provasını yaptığımız şu günlerde güneşle beraber çevremdeki herkesin
enerjisinin yükseldiğini gözlemliyorum. Havalarla beraber hayat da
güzelleşiyor adeta. Bu mevsimde kampüs yaşamını ve bahar şenliklerini
özlüyor insan. Bu festival dönemlerinde bir yandan senenin yorgunluğunu
atarken; diğer yandan yaklaşan sınav döneminin stresini yaşıyorduk. Tüm
öğrenci arkadaşlarıma final dönemlerinde başarıları diliyorum. Ayrıca bu sene
Pamukkale Turizm olarak bahar şenlikleri için sıkı çalıştık ve iddialı bir
konseptle geldiğimizin bilgisini vermek istiyorum.
Ulusuyla bu denli kenetlenip; milli bir mücadele başlatan Ata’mıza; bir Türk
genci olarak saygı ve şükranlarımı yineliyor; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik
ve Spor Bayramımızı kutluyorum.
En kutsal varlıklarımız annelerin, hayatımdaki en büyük şansım annemin,
Anneler Günü’nü kutluyorum.
Hepimiz için mutlu bir Mayıs ayı diliyorum.
5
Moda
2012 Yaz Modası
ve Trend renkler
06
K
ıyafetlerde beyaz ve tonları gibi sade
renklerin oldukça ön planda
olduğunu söyleyebiliriz. Askılı
elbiseler ve dantelli tuniklerin dışında alt
kısımda geniş kesimli ve rahat
kumaşlardan yapılmış olan pantolonları bu
yıl yaz aylarında bayanların üzerinde
oldukça fazla göreceğiz. Yaz aylarının
vazgeçilmezi dar ve geniş kesimli mini
etekler vücuduna güvenen bayanların yine
en çok kullandığı kıyafetlerden birisi
olacak. Beyaz dışında siyah, gri, sarı ve
mavi tonlarınında oldukça fazla kullanıldığı
koleksiyonlarda, çiçek desenleri ve
işlemelerinin yine çok fazla kullanıldığını
söyleyebiliriz. Ayrıca gece davetlerinde ve
özel günlerde parlak kumaşlardan
yapılmış olan rahat abiyelerin ve elbise
takımlarının şık aksesuarlarla birlikte
kombine ediliğini belirtelim.
Moda
Bayanların vazgeçilmez aksesuarı olan çantalarda ise,
geçen seneninde trendlerinden olan el çantalarının ön
planda olduğunu söyleyebiliriz. Ayakkabılarda ise,
08
bilekten kayış veya ipli topuklu ayakkabılar, yüksek
topuklu sandaletler ve artık her genç kızda görmeye
alıştığımız babetler baş rolde olacak.
Şort giyimi, bayanlar tarafından son
yıllarda oldukça rağbet görmekte. Bu
yılda şortlar ve şort tipi etekler ön
planda olacak. Göğüs ve göbek
dekolteli bluzlar ise ince yelek veya
ceketler ile uyumlu bir şekilde
kullanılacak. Yaz denilince akla ilk
gelen herhalde deniz kenarıdır. Bu
yılın mayo ve bikinileri için dünyaca
ünlü marka Victoria`s Secrets
markasının koleksiyonuna
baktığımızda, daha sıcak ve göz alıcı
renkler olan pembe, mavi, sarı ve
kırmızı gibi renkleri görüyoruz.
Yandan ve göğüs kısmından bağcıklı
veya fiyonk süslemeli sade ve çizgi
desenli bikiniler bu yılda popülerliğini
kaybetmiyor.
M
2012 Erkek Modası
Moda
odanın artık sadece kadınlar için değil, erkekler içinde vazgeçilmez
olduğu şu günlerde,ünlü markaların yurtdışındaki moda
haftalarında sergiledikleri defilelerle anlamaktayız ki 2012 yaz
sezonu erkekler için rengarenk geçecek!
10
Dar paça kesimleri, bol desenli gömlekleri, parıltılı ceketleri, renkli
oxford’ları ve büyük deri çantaları sıkça gördüğümüz koleksiyonlarda,
tasarımcılar erkekleri en az kadın giyiminde olduğu kadar dikkat çekici bir
dünyaya davet ediyor.
Biz de sizler için, 2011/2012 erkek İlkbahar/Yaz sezonu defilelerinde öne
çıkan markaların koleksiyonlarını seçip yorumladık…
Giorgio Armani koleksiyonun en çok dikkat
çeken parçaları,takım elbiselerdeki dar
paçalar ve skinny jean’lerdi.Bahar renkleri
olarak kendine açık yeşil,gri vemaviyi seçen
marka ilkbahar/yaz dönemini tanıttığı
defilesinde, ceketlerde iki düğmeli vücuda
oturan modeller,uçuşan kumaşlardan
tasarlanan gömlekler ve artık Armani’nin
vazgeçilmezi olan örme kazakları görücüye
çıkardı.Aksesuar olarak ise güneş
gözlükleri,zincirler,eşarplar ve çantalar
kullanan marka, her zamanki gibi tüm
asilliği ile karşımızda.
Dolce&Gabanna İlkbahar/Yaz
koleksiyonunu ,markanın 20. Yılı olması
sebebiyle “Sicilya Duygusallığı” adını verdiği
özel bir koleksiyon hazırlayarak piknik
temalı bir defile ile sundu.Karşımıza , ceket
şort ve yelekten oluşan üçlü kombinasyonlar
ile çıkan mankenler,ellerindeki içi sebzemeyve dolu piknik sepetleriyle izleyenlere
tam bir bahar havası yaşattılar.Siyah,krem
ve çikolata renginin hakim olduğu
koleksiyon, Dolce&Gabanna’nın 20. Yılı
olması sebebiyle koleksiyonun çıkış noktası
olan”Çimlerin üzerinde yemek” adlı
tablosundan esinlenilerek çim motifli kazak
ve açık renkli jean’ler ile akıllarda yer etmeyi
başardı.
Gucci 1970’ler tarzı kesimlerden
esinlenerek hazırladığı ilkbahar/yaz
koleksiyonunun ana teması,dar paça
pantolon ve fit kesimli ceketlerdi.Ana renkler
olarak gri,kahverengi ve siyah kullanılan
koleksiyonda;ipek ceket ve gömlekler,kısa
şortlar ve kızılderililerden etkilenerek
hazırlanmış kalın örgü kazaklar ve büyük
deri çantalar yer almakta.
Prada bu sezon için sade tasarımlar
yaratarak,onları çizgilendirerek
detaylandırmayı seçti.Çoğunlukla siyah olan
Moda
tasarımlarını,kırmızı,mavi ve
sarı kullanarak hareketlendiren
marka,casual giyim için yakaları
yuvarlak ve omuza kadar açık
kazaklar,salaş görünümlü bol
pantolonlar tasarlarken,takım
elbiselerde ise dar ve üste
oturan kalıplı tek düğmeli
ceketleri tercih etti.
Christopher Bailey Burberry
Prorsum için hazırladığı
İlkbahar 2012 koleksiyonunda
gelenekçilikle modernliği
kombinleyerek doğal
görünümlü kıyafetler tasarladı.
Slim silüetler yaratılarak genç
bir görünüm elde eden
koleksiyonda; örgü kazaklar,
12
klasik tarzda montlar, yakası
desenli kazaklar ve göz alıcı
aksesuarlar kullanılmış. Ana
renkler olarak; mavi, beyaz
ve toprak renklerinin
kullanıldığı koleksiyon
kombinasyonları, farklı
tarzda mokasen ve renkli,yün
bereler ile hareketlendirilerek
tüketiciye sunuldu.
John Varvatos markasının
estetik görünüşüne sadık
kalarak , bizlere şiirsel bir ruh
katarak 2012 İlkbahar
koleksiyonunu sundu. Müşteri
sadakatini peşpeşe
koleksiyonlar sunarak devam
ettiren markayı soft renkli
kombinasyonlar içinde
görüyoruz. 1970’lerin John
Lennon ve Saint Laurent’in
hippi döneminden ilham
alınarak hazırlanan,
modernize edilmiş
koleksiyon, “rock” tarzını
benimseyen mankenler
tarafından sunuldu. Bol
dökümlü kalıplı parçaların
hakim olduğu
koleksiyon,1970’lerin o
görkemli dünyasını hayalinde
yaşatmak isteyen ya da
“cool” görünmek isteyen
insanlara hitap etmekte..
Google’ın süper gözlükleri hazır
Teknoloji
G
14
oogle'ın gizli projelerini
gerçekleştirdiği X
laboratuarında yürütülen
“Project Glass” gözlükleri,
kullanıcılara her an
ulaşabilecekleri ve bulundukları
her yerde kullanabilecekleri
görsel bilgi sunuyor. Dijital
ekranlarda harita üzerinden
istediğiniz güzergahı bulabiliyor,
arkadaşlarınızın nerede
bulunduğunu tespit edebiliyor,
mesaj gönderebiliyor, hatta
görüntülü sohbet bile
yapabiliyorsunuz.
Google’ın son bir yıldır internette
sözü edilen gizli projesiyle
duyulan ve ilk kez resmi olarak
açıklamasını yaptığı gözlüklerin
piyasaya sürülüp sürülmeyeceği
bilinmiyor. Bazı analistler,
gözlükleri tanıtarak Google’ın
teknoloji alanındaki yeteneğini
göstermek istediğini savunuyor.
Google ise açıklamasında,
fütürist gözlüklerin, “kullanıcılara
dünyayı keşfetmek ve daha iyi
paylaşım sağlanmasında
yardımcı olmak için” üretildiğini
belirtti. Google yetkililerinden
Babak Parviz, Steve Lee ve
Sebastian Thrun, “Bu bilgiyi
paylaşıyoruz çünkü kullanıcılarla
bir diyalog kurmak ve değerli
girdilerden yararlanmak
istiyoruz” açıklamasında bulundu.
Google, süper teknoloji ürününde
harita, görüntülü sohbet, sesli not
ve kamera özelliği bulunacağını
belirtti.
Google, yaklaşık bir yıl önce
göreve başlayan yeni CEO’su
Larry Page’in belirlediği çizgi
doğrultusunda, sürücüsü
olmayan arabalar gibi ilginç
teknolojiler ve alternatif enerji
kaynakları üretmek gibi
projelerinden kayarak, mobil ve
sosyal ağ teknolojilerine daha
fazla odaklanmaya başladı.
Teknoloji
Tek Robotic Mobilisation Device
16
T
ek Robotic Mobilisation Device adı
verilen cihaz, bacaklarını
kullanamayan kişilerin alışverişten
ütüye kadar günlük işlerini çok kolay bir
şekilde gerçekleştirmelerini sağlıyor.
İstanbul merkezli AMS Mekatronic şirketi
tarafından geliştirilen cihazı ilk olarak
attan düşerek felç kalan Yusuf
Aktürkoğlu denedi.
27 yaşındaki Aktürkoğlu, “Ayakta
durarak işlerimizi görebilmek çok iyi bir
şey çünkü hayatımız oturarak geçiyor.
Normalde sadece yardım edildiği
takdirde ayakta durabiliyoruz. Ama bu cihazı kullanarak
istediğim zaman ayağa kalkabiliyorum. Aktürkoğlu
ayrıca, ihtiyaçlarını kendi başına giderebildiği için Tek’in
kendisine özgürlük hissi verdiğini de söyledi.
ZORLUKLAR ORTADAN KALKIYOR
Tekerlekli sandalyeleri kullanan kişiler, sandalyeye
oturmaya çalıştıkları zaman yardım eden biri olmadığı
takdirde zorluk yaşayabiliyorlar. Ancak Tek bu tür
zorlukları ortadan kaldırıyor. Uzaktan kumandayla
kullanılabilen Tek, kendisini kemerle bağlayan kişiyi
yukarı kaldırıyor. Ardından kumanda ile yönlendirme
yapılabiliyor. Yaklaşık 0.6 metre uzunluğunda ve 0.3
metre genişliğinde olan Tek’in taşınması son derece
kolay. Bataryaya sahip olan cihazın, üç günde bir şarj
edilmesi gerekiyor.
Tek’i tasarlayan mühendis Necati Hacıkadiroğlu,
Reuters’a, “Engellilerin dar yollardan geçmesini, bizim
gibi oturmasını, banyoda ve mutfakta rahatça hareket
etmelerini sağlayan bir cihaz geliştirdik” dedi.
Hacıkadiroğlu, Tek ile engellilerin girmekte zorlandıkları
mekanları da kullanabileceğini ifade etti.
DOKTORLAR TEST ETTİ
Klinik testlerden geçen Tek, doktorlardan övgü alan bir
icat olarak kabul gördü. Doktorlar, Tek’in engelli insanlar
için tehdit oluşturan şeker hastalığı ve yavaş kan
akışından kaynaklanan kalp rahatsızlıkları gibi sağlık
risklerinin de önüne geçtiğini belirtti.
Tek’in henüz satışına başlanmadı ancak, Yusuf kendisine
çok faydalı olan icat hakkında bol bol haber görmeyi
umduğunu söyledi.
Ege’de Işığın Peşinde
Gezi
G
18
ünler öncesinden hazırlandık ‘Akdağ’
diyerek yola koyulduk. İzmir çıkışında
hava güneşli ve açıktı, biraz rüzgar
vardı, ama güneş yüzünü göstermeye
başladığında üzerimizdeki kat kat giysileri
yavaşça çıkarmaya başladık. Artık mevsimlerin
dengesi yok. Mart ayının ortalarında
“Üşüyoruz” derken bir anda sanki yazdan
kalma günler yaşamaya başladık. Yol boyunca
yılkı atlarından söz ettik. Akdağ, Işıklı Gölü’nü
kuşbakışı seyrediyor, sanki birbirlerini
tamamlamak için bir araya getirilmiş gibi
duruyorlar. Dağ ve göl o kadar güzel
birbirlerine yakışıyorlar ki…
EŞME LEVHASINI TAKİP ETTİK
Bu yazıyı okuduktan ve fotoğrafları gördükten
sonra, mutlaka günübirlik ve konaklamalı
gitmek isteyenler olacaktır. İzmir çıkışlı
gezimizde Turgutlu yolunu takip ettik.
Turgutlu’da yine geleneksel ‘kelle paça’
çorbası içtik. Salihli’yi kent içine girmeden
geçip gittik. Kula’da kıymalı börek ve çay
eşliğinde karnımızı doyurduk. Uşak’a giden
yol üzerinde ve Kula çıkışında yolun sağında
Eşme levhasını takip ettik. Soğuk havanın da
etkisiyle ortalıkta pek kimse görünmüyordu,
yol boyunca sessizlik hakimdi. Çevrede karlar
daha erimemişti, doğa gri renkli elbisesini
çıkarmaya hazırlanıyor, ağaçların dalları
tomurcuklar ile dolmaya başlamıştı. Kırmızı
kiremit çatılı evler, ağır kış koşullarından geriye
kalan kirli renkli karlar ile kaplanmış, erimek
için yaz güneşini bekliyor gibi duruyordu.
KÖYLÜ BİZİ ALAYA ALDI
Karşımızda Çivril, bir esnaf lokantasında
karnımızı doyurduk. Yine bir marketten
alışverişimizi yaptık. Denizli’nin Çivril ilçesine
10 kilometre uzaklıktaki Akdağ’a tırmanmaya
başladık. Dağın eteğinde nereden çıkış
yapmamız gerektiğini sorduğumuz sırada, bir
köylünün alaycı tavrıyla karşılaştık: ”
Gidemezsiniz, çıkamazsınız, yollar çamurlu ve
karla kaplı” dediğinde inanmadık, ama
tırmanmak için yolu bulduğumuzda adamın
doğru söylediği ortaya çıktı. Ve yeni bir kamp
arayışı içinde Işıklı Gölü’nde karar kıldık.
CAZİBESİNİ YİTİRMESİN
Çivril’ in en önemli akarsuyunu ilçe merkezinin
10 km. doğusundaki Işıklı kasabasından çıkan
Büyük Menderes nehri oluşturuyor. Bu nehir
Dinar ve Akdağ dan çıkan pek çok kaynağın
suları ile birleşerek 72 km. lik bir alana sahip
olan Işıklı Gölü’nü meydana getiriyor. Bu göle
Sandıklı ovasının sularını toplayan Küfi Çayı da
katılıyor. Nilüferlerin açtığı, tatlı su balıklarının
yaşadığı Işıklı Gölü aynı zamanda pek çok su
kuşuna da ev sahipliği yapıyor. Çivril ovası
üzerinde yer alan bir tatlı su gölü olan Işıklı’nın
çevre kirliliği, bilinçsiz avlanma, yanlış
balıklandırma ve aşırı sulama gibi sebeplerden
dolayı cazibesini yitirmemesi için yetkililerin hızlı
davranması gerekiyor.
İSRAİL SAZANI YUMURTALARI YİYOR
Çevresinde üç belde ve 10'dan fazla yerleşim
yeri bulunan gölün sazlıklarında yine de 155
çeşit kuşun yaşadığını öğreniyoruz. Gölün en
derin yeri 7.5 metre. Gölde avlanan balıkçılar
bundan 25 yıl öncesine kadar gölden kerevit
yetiştirilip ihraç edildiğini, ancak 1984
sonbaharında kerevit vebası çıkmasının
ardından bu tatlı su ıstakozunun bir daha
görülmediğini anlatıyor. Ayrıca göle atılan İsrail
sazanlarının yumurtaları yemesi yüzünden
neredeyse bitme noktasına gelmiş. Çivril ve
Baklan ovalarının sulandığı Işıklı Gölü'nün
yönetim planı, Ulusal Sulak Alan Komisyonu
tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesine
rağmen etkili bir çalışma yok. Göl içindeki küçük
saz adalarındaki otlar bilinçsizce yakılarak,
kuşların yumurtalık alanları azaltıldığı gibi
balıkçılık da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
bırakılmış.
19
Gezi
KAMP ATEŞİ YANIYOR
Gölün kıyısında ağaçların arasında akşam
güneş batmadan çadırlarımızı kurduk.
Güneşin ışıklarının en tatlı geldiği
zamandan yararlanarak göl ve çevresinde
bolca fotoğraf çekmeye başladık. Aykut
Fırat ile Hürol Dağdelen kamp ateşini
yakmak için uğraş verirken, diş ağrısı
çekmeye başlayan Engin Yavuz ise bizi
sadece seyretmekten başka bir şey
yapamadı. Güneşin batmasının ardından
sazlıkların ardından gölün son kıyısı ile
gökyüzünün birleştiği yerde kızıl bir görüntü
oluştu. Gölün karşısındaki Akdağ’ın beyaz
karlı tepesinin suya yansımasıyla ortaya
çıkan görsel güzellik gezimize farklı bir renk
kattı. Renk cümbüşüne, balıkçı kayıkları ile
kuşlar da eşlik edince ortaya muhteşem bir
görüntü çıktı.
20
Gezi
İNCİKLER TAVAYA
Karanlığın çökmesiyle birlikte tavuk inciklerini
tavaya attık, kadehlere rakıları doldurduk,
hava soğuyana kadar sohbet ettik. Soğuk
havaya dayanamadığımız saatlerde
çadırlarımıza çekildik. Erken yatınca, sabah altı
gibi hepiniz ayaktaydık. Yine kamp ateşinde
demlenen çayı yudumlarken, tavada etrafa mis
gibi kokular yayan sucukları afiyetle yedik.
Dönüşümüze renk katmak için güzergahımızı
Salihli üzerinden Bozdağ’a çevirdik. Yorgunluk
çayını içtikten sonra Ödemiş’in meşhur kebabı
ile karnımızı doyurduk. İzmir’e dönerken yeni
bir kamp için sözleştik.
22
Yazı ve fotoğraflar : Işık Teoman
Mehmet Turgut
24
Biyografi
M
ehmet Turgut 21 Temmuz 1977 yılında
Ankara’da doğdu. İsmini aldığı Dedesi
Mehmet Turgut’un mesleği olan fotoğrafçılık
kaderini belirleyecekti. Uzun yıllar teorik fotoğrafçılık,
baskı teknikleri, boyama, kara kalem ve fotoğraf
işleme üzerine çalışmalar yaptı. İlerleyen zaman
içerisinde kendisini kurgusal fotoğraflar üretmeye ve
çekmeye adadı. Yurt içi ve yurt dışında sayısız ödüle
layık görüldü.
Üyelikleri:
AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği)
FSK ( Fotoğraf Sanatı Kurumu / Ankara)
TFSF Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu
Bir Turgut ailesi üyesiyseniz
fotoğrafçılık bilmek
zorundasınızdır. Bu bir aile
geleneği ve kuralıdır. Ailede
birçok farklı meslek yapan
birey var ama herkes iyi de
bir fotoğrafçı. Başlarda, 717 yaş arasında fotoğrafla
ilgili bir şey yapmayı
düşünmüyor hatta
sevmiyordum. Ama zaman
içerisinde fotoğraf benim
bir parçam, hatta ‘ben’
haline geldi
Mehmet Turgut aslında çok
durgun birisidir. Çok
marjinal hayat yaşayan biri
değilim, aksine mütevazi
bir hayat yaşıyorum. Kötü
alışkanlıklarım yok,
uyuşturucuya çok karşıyım.
Belki ilerde bununla ilgili
de bir proje yapabilirim.
Onun dışında da karışık bir
adamım. Hissetme
noktalarım fazla,
üzüldüğüm zaman fazla
üzülüyor, sevdiğim
zamansa fazla seviyorum.
Bunların hiç ortası yok.
Dışarıdan da ben öyleyim,
ya beni çok sevenler vardır
ya da benden çok nefret
edenler vardır ama hiç
ortasında olanları
görmedim.
25
Biyografi
Dışarıdan göründüğü kadar
fotoğraflarıma photoshop
uygulamıyorum. Herkes zannediyor
ki her şeyi photoshopta yapıyorum.
Fotoğraf için makyaj tasarımları
hazırlıyoruz, yaklaşık dört saat
makyaj sürüyor. Keşke o halimizi
de görseler. Bazı fotoğraflarımda
hiç photoshop kullanmadığım
halde yine photoshop kullandığımı
söylüyorlar. Photoshop sanatçısı
olsam zaten illüstratör (Grafik
programlarını kullanarak
resimleme, tasvir etme) olurdum.
Fotoğraf çekerken bazen bu fikir nereden geldi aklına diye
sorarlar, bilmiyorum derim. Fotoğraflarım çok entelektüel,
çok marjinal değil aslında. Hayal gücümü besleyecek bir şey
de yapmıyorum. Kitap okumayı pek sevmiyorum ama çok
film izlerim.
Tekniğimin gelişmesinde, bir fotoğraf platformu içinde
doğmak çok önemli bir etken. Çocukken çizgi film
izleyeceğime fotoğraf baskısı yapan insanları izliyordum.
Sürekli fotoğraf çeken birileri vardı etrafımda. Bunların çok
etkisi oldu tekniğimi geliştirmemde.
Mesleğimi severek yapıyorum, mesleğim aynı zamanda
benim hobim. O yüzden problemim yok çünkü, yaşam
biçimim bu benim.
26
Mehmet Turgut son zamanların en gözde fotoğraf
sanatçılarımızdan biridir. 1977 yılında Ankara'doğmuş olan
sanatçımızın stüdyosundan bir çok ünlü gelip geçmiş... İsmi
gibi meseleği de dedesinden miras kalmıştır. Dedesinden
kalan fotoğrafçılık mesleğini geliştirerek ve kendisini eğiterek
kurgusal fotoğraf dalında müthiş çalışmalara imza atmıştır.
Bir çok filmin afişlerini, bir çok şarkının albüm kapaklarını ,
konser afişlerini , kliplerini , kurgusal fotoğrafların tasarımını
yapmaktadır.
Biyografi
Yurt İçi ve Yurt Dışı Ödülleri:
Avusturya Super Circuit "EMOTIONS - HUMAN RELATIONS"
dalında Altın Madalya
Fotoğraf Dergisi Ulusal Fotoğraf Yarışması 2.cilik Ödülü
Photographic Society of America PSA-Goldmedal / MP - Altın
Madalya
Avusturya Super Circuit "COLOUR PRINTS GENERAL" dalında
Bronz madalya
Avusturya Super Circuit "PORTRAIT" dalında Altın Madalya
Avusturya Super Circuit "EMOTIONS – HUMAN RELATIONS"
dalında Altın Madalya
Balcan Photography Contest "Mask and Faces" dalında Gümüş
madalya ve Onur Ödülü
Vizon Show “Kadın ve Renk” Fotoğraf yarışması Birincilik Ödülü
Apple İcan fotoğraf yarışması ikincilik ödülü
T.C. Kültür ve Turizm Bakanığı Fotoğraf Yarışması Birincilik Ödülü
İncirliova Belediyesi Fotoğraf Yarışması İkincilik Ödülü
Boyner "sevgi konulu" Fotoğraf Yarışması Üçüncülük ve mansiyon
Ödülü
28
Biyografi
46 Dergisi
Fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut'un hayat verdiği, okuyucunun,
fotoğrafın karanlık soluğunu ensesinde hissetmesini sağlayan fotoğraf
kültür dergisi 46; ikinci yaşını "46 – Dance Edition" ile kutluyor! Güzel ve
başarılı oyuncu Naz Elmas, "ZENNE"nin başrol oyuncusu Kerem Can,
Türkiye'nin "topmodeli" Didem Soydan, tiyatro ustası Mücap Ofluoğlu,
engelli balet Memet Sefa Öztürk, koreograf Beyhan Murphy ve daha
birçok ismin konuk olduğu "46 – Dance Edition" 21 Mart'ta raflara çıktı!
İkinci yaşını kutlamaya hazırlanan 46; Mart-Nisan sayısı "Dance
Edition"da beden ile ruhun buluşması olan dansı ve aşkı, isyanı, tutkuyu
anlatan dansla doldurulan hayatları sayfalarına taşıyor. Önceki
sürprizlerinden aldığı güçle yoluna devam eden 46'nın, dans temalı yeni
sayısı; dansın en yetenekli temsilcilerini, ikon sanatçıların hayatlarını,
felsefelerini ve unutulmaz söylemlerini dosya konuğu olarak
sayfalarında ağırlıyor.
30
Gezi
B
Rio De Jenerio
rezilya'ya çok uzak bir
yerde yaşıyor
olmamızdan kaynaklı
olarak aslında çok
önyargılıydım. Bir çok şeyi
oraya gidince farkettim ki
yalan yanlış şeyler biliyoruz bir
çok yerle ilgili. Bir
backpacker(sırt çantalı seyahat
eden kişi) olarak bir aylık bir
boşluk yakalayınca nasılsa
Avrupa yakın, ne zaman olsa
gideriz mantığıyla, yıllardır
merak ettiğim Güney
Amerika'ya bu sefer gideyim
diye düşündüm. Birde
tanıdığım bütün Güney
Amerikalılar yaşam sevinci ile
dolu insanlardı. Bu kültürü çok
merak ediyordum. Çokta iyi
etmişim. Daha seyahat
kararını almamla beraber bir
çok şey yaşamaya başladım.
Herkesin sorduğu ortak soru
"Karnavala mı gidiyorsun?".
Cevap: Hayır çünkü karnaval
şubat ayında olmakta. Bense
nisan mayıs aylarını orada
gecireceğim. Türkiye’ye kıyasla
tam ters bir mevsim zamanına
sahip güney yarımkürede
olması sebebiyle ancak ülke o
kadar büyük ki ekvatora yakın
kısımların da tabi ki daha
tropikal iklimler görülmekte.
Kışı yeni bitirmiş ve büyük
soğuklar görmüş birisi olarak
orada çok tatlı günler
geçirdim. Nisan mayıs orada
yaz sonu. Son bahar. Karnaval
bitmiş. Yaz boyu herkes doya
32
doya gezmiş yaşamış eğlenmiş. Ben tüm bu doluluğun bitimi
üstüne gittim. THY direk Sao Paulo 'ya giden uçağına aldım bir
bilet. Doldurdum sırt çantamı. İndim havaalanında. Bir ABD
vatandaşından daha rahat bir şekilde Brezilya ya giriş yaptım.
Sebebi Brezilya çok prensipli bir ülke. Kendi vatandaşını o
kadar çok sevip kolluyor ki, bunu her aşamada hissettiriyor.
Dış politikada kendisine ne yapılıyorsa onu o ülkeye
uyguluyor. ABD Brezilya’ya vize uyguladığı için
Brezilya’da ABD’ye vize uyguluyor. Ama biz vizesiz
olarak direk kapıda bir iki ufak kontrolle girebiliyoruz.
Sao Paulo sanayi şehri Brezilya’nın. İş merkezi gibi bir
yer. Pek gezilecek turistik bir şeyi yok. Bu sebeple
hemen Rio de Janeiro’ya geçmekte fayda var. Yakın
zaten iki şehir birbirine. Orhan Veli Kanık elbette
turistik bir gezi için yazmamış bu satırları ama Rio için
söylenebilecek çokta bir kelime bulunamıyor. Kelimeler
bu güzelliği anlatmaya kifayetsiz kalıyor. Hani İstanbul
aşığı birisi olarak en az İstanbul kadar sevdim.
Havaalanından inince yapmayı en çok sevdiğim şey
bilgi alma noktalarına gidip o şehri tanıtan broşürlerin
hepsini alıp tek tek incelemektir. Hemen metro
haritasını açtım. Atladım metroya. Çok açık ve net
hersey. Kalacağım hostele gittim hemen. Ben genelde
hostellerde kalmayı seçiyorum. Hostel yurt tarzı oteller.
Ranza sistemli odalarda 4/6/8 kişi kalınabiliyor.
İsteyen tekte kalabiliyor ama çoklu kalmalar da fiyat
uyguna geliyor. Tanımadığın insanlarla gece aynı
odada uyuyorsun. İlk baş biraz ürkütücü gibi ama
hırsız, katil ya da kötü niyetli birisinin seyahatle pek işi
olmuyor. Zaten herkes daha fazla tatil yapabilmek için
ugraşıyor. herkes mutlu. Çünkü herkes tatilde. Ve diğer
insanlarla kaynaşabilmek için harika fırsat. Kaldığım
hosteller de hem benim gibi bir çok seyahat eden
insanla tanışıp onlarla gezdim. Bilgilerimizi paylaştık.
Hem hostel de çeşitli organizasyonlardan sizi haberdar
ediyor. Rio da görülmesi gerekli muhteşem yerler var.
Birincisi Sugar Loaf. iki tepeden oluşan denizin
ortasında teleferikle çıkılan bir yer. Harika manzarası
var. İnsan yaşadığına şükrediyor.
Yusuf Tümay
yusuf [email protected]
33
Gezi
Biletimi alıp bindim teleferiğe, hafiften de bir yağmur
başladı. Ufak bir sis. Yer yer açılıyor hava. İlk tepeye
çıktım. Etrafta ufak maymunlar karşılıyor hemen.
Ağaçlarda oradan oraya zıplayıp, yere inip sizin
verdiğiniz yiyeceklere yenilebilir mi diye bakıyorlar.
Hemen kenarda bir helikopter pisti. Hafta içi gittiğim
için, fazla turistte yok. 4 kişiyle kaldırıyorlar helikopteri.
Şehrin üstünde harika bir tur atayım istedim. Bir saat
34
kadar bekledim. Benim gibi başka istekli çıkmadığı için
binemedim maalesef. Cristo Redentor(İsa heykeli) un
etrafında şöyle bir dönemedim. Ama yolunuz düşerse
siz mutlaka yapın. Müthiş Cobacabana plajı üstünde
de bir takılın. Manzara o kadar güzel ki, bu yaşadığım
helikopter fiyaskosunu hemencecik orada unutuverdim.
Sürekli bir fotoğraf çekme telaşındayım. Dur dur yoksa
kameraya mı çeksem sonra izlesem falan diye de bir
kameraya bir fotoğraf makinesine sarılıyorum.
Baktım olmuyor. İkisini de koyuverdim çantaya. Anı
yaşamaya karar verdim. Çünkü en iyi görüntü bile
gerçeğinden güzel olamıyor. Biraz ilk tepede
oyalandıktan sonra ikinci tepeye yine teleferikle geçtim.
Böyle seyahatler de bazı para tuzakları oluyor.
Gezi
O yüzden kararsız kaldığım anlar oluyor. Aşağıda bilet
alırken ikinci tepe bileti ayrı satılıyordu. Bende turistim
sonuçta. İlla ki her şeyi merak etmem lazım. Bir çok
kere gereksiz yere para harcadım. Daha sonra da
bütçe planlaması yapmam gerektiği için bazı yerlerde
kısıtlamaya gitmem gerekti. Ama ikinci tepe biletini iyi
ki almışım. Yer yer sis gelip bizi içine alıyor. Sonra bir
bırakıp gidiyor ki, arada güneş çıkıyor. Sonra oda
saklanıyor. Manzara mükemmel. 360 derece hep
manzara. Cafesine oturdum. Bir keyif çayı içtim ki yok
böyle bir zevk. İlerde deniz üstünde havaalanı var, ülke
içi uçuşlar için
kullanılan. Uçakların
inişi kalkışı çok rahat
görülebiliyor. Nereye
bakacağımı
şaşırıyorum. Plajlar,
okyanus, meşhur İsa
heykeli, havaalanı,
şehir, etraftaki
adacıklar. Açtım
müziğimi de
kulaklıktan kimseyi
rahatsız etmeden ayin
gibi oturdum uzun
süre. Ama gitme vakti
geldiğinde büyük bir
hüzün kapladı içimi.
Kimbilir buraya bir daha gelebilecek miyim diye
sordum kendi kendime. İlk fırsatta tekrar deneyeceğim.
2. durak Jardim Botanica adında bir botanik
bahçesiydi. Ben botanikten bağ bahçeden pek
hazetmiyorum. O yüzden pek zevk alamadım, ancak
dünyanın en büyük botanik bahçesiymiş. İlginç bir
mekan. Botaniğe ilgisi olanlar için bulunmaz nimet.
Acaip tatlı bir ince uzun bir yolu vardı. Huzurlu bir
mekan. Görülebilir. 3. durağım aslında Güney Amerika
ya geliş nedenim Cristo Redentor(İsa heykeli). Heykele
iki türlü çıkış yolu var. Ben gittiğimde dağın altındaki
tren istasyonu bakımdaydı. O yüzden ben trenle
çıkamadım. Mecbur taksi tutup gişeye kadar geldim.
36
Gişeden minibüslerle yukarı taşıyorlar turistleri.
Bıraktıkları noktadan da yürüyen merdivenler yardımı
ile en tepeye ulaşılıyor. Biraz meşakkatli olsa da yukarı
ulaşınca açıkçası Sugar Loaf kadar olmasa da yine de
harika bir manzarayla karşılaşılıyor. 270 derecelik bir
manzara izlenebiliyor buradan da. Sugar Loaf tan
biraz daha yüksek olduğu icin Maracana Stadyumu ve
İpanema Plajı da görünüyor. 4. durak Maracana
Stadyumu. 2014 Dünya Kupasının Brezilya da
düzenlenecek olmasından dolayı tadilatta olan stad
benim futbola bakış açımı bile değiştirdi denebilir.
Dünyanın en büyük
stadyumlarından. Hatta
en çok seyirciyle izlenen
resmi maç rekoruda yine
bu stada ait. Tel örgü yok.
Ama saha ile seyirci
arasında boş havuz var.
Sahaya atlamak mümkün
değil. Ama bir o kadar
seyirciyle iç içe. Seyirciyle
iç içe demişken seyircide
iç içe. En büyük rakiple
oynanan maçlarda bile
seyircileri ayıran hiçbir şey
yok. Herkes istediği
yerden maçı izleyebiliyor.
İlk başta tedirgin
olmuştum. Ev sahibi takımın yerinde izleyeyim de
başıma bir olay gelmesin diye tribünde o bölgeden
bilet istedim ama bileti aldığım adamın anlamsız
bakışlarıyla karşılaştım. İçeri girince daha bir garip,
bizde su köfte çekirdek satan adamlar orda kola
dondurma bira satıyorlar. Tek şart şu: plastik bardakta
içilebiliyor. Alkol şişede durduğu gibi durmaz diye
düşünüp kesin olay çıkar diye beklerken maç
esnasında kaçan her pozisyonda daha da bir anladım
ki adamlar olaya zihnen çok net bakıyorlar: EĞLENCE.
Acaip kıskandım Brezilyalıları. Kaçan golden sonra en
az gol kadar keyif alıp, tempoooo tempoooo diye
bağırıp oyuncularına destek oluyorlar. Ben şaşkın
bakışlarla maçı tamamladığımda yenilen takımın
taraftarları cocuklarıyla gülerek stadı terk ediyorlardı.
Bir yanımda yenilen takımı destekleyen aile diger
yanımda yenen takıma gönül vermiş 23 24 yaşlarında
3 genç. Herkesin ortak yaptığı sey keyifle gülmekti.
Güney Amerika insanı çok sıcakkanlı. Her an hayat
dolu. Gezme tozma yeter deyip biraz da yüzeyim
diyerekten 5.ve 6. duraklar olan meşhur Copacabana
ve İpanema Plajlarına gittim. Hayatımda ilk defa
okyanusta yüzeceğim içinde heyecanlıyım. Her yer sörf
tahtalarıyla dolu. Dev dalgalarla harika manzaralar
oluşturuyor insanlar. Bende heves ettim. Okyanusla
tanışmam acı oldu ama. Suda ilerledikçe anladım ki
okyanusta yüzme herkesin harcı değil. Daha göbeğime
kadar gelen bir noktada dalga aldı beni yere bir çarptı
ki 10 12 mt sürüklendim. Sahile vurdum resmen.
Yüzme maceramda böylelikle son buldu. Copacabana
plajı biraz daha halk plajı gibi. Kalabalık. Sürekli bir
satıcı tarafından rahatsız ediliyorsunuz. Ancak İpanema
çok daha elit. Hele ki güneşin batışını İpanema da
izlemek gibi bir imkan varsa nolursa olsun her şeye
değer. Orada bulunduğum 8 gün boyunca her gün
orda güneşin batışını büyük bir keyifle izledim. Çok
renkli bir gece hayatı var Rio’da. Her türlü eğlence
mevcut. Çok enteresan müthiş girişimcilik örneği
barlara gittim. Buradan yazıp bedava danışmanlık
yapmak istemiyorum ama beni bulan olursa uygun
ücret karşılığı danışmanlık yaparım =D
Rota buradan dünyanın en harika 3
şelalesinden biri olarak gösterilen İguazzu
Şelaleleri olacak. Eğer derdiniz tasanız
kafaya taktığınız bir şey varsa bırakın
kenara ve şunu düşünün. Dünyanın öbür
ucunda tüm bunlardan habersiz bir çok
insan var. Onlarında kendilerine göre
dertleri var ama diyebileceğim şey olaylara
bakış açınızı değiştirin. Rio yu görmeden
önce ve sonra diye ikiye ayrılacak
hayatınız. Benimki artık Riodan sonra
kısmında =))))))
37
Sosyal Medya
Instagram
38
S
on zamanlarda oldukça sık duymaya
başladığımız “Instagram” konusunda ilk bilmeniz
gereken şey şu: Instagram mobil cihazlar için
tasarlanmış bir fotoğraf paylaşma uygulaması.
Instagram, anlık olarak fotoğraf paylaşmanıza,
fotoğraflarınızı filtrelereyek efektler vermenize olanak
sağlayan bir iPhone uygulamasıdır. Bu fotoğrafları
Takipçilerinizle anlık olarak paylaşabilir, “Like”
yollayabilir, Yorum yazabilirsiniz
Instagram’a Başlamak oldukça kolay:
Uygulama mağazasına gidin, indirin, hesap
oluşturun, kullanıcı adınızı seçin ve bir profil
resmi gönderin.
Fotoğraf Paylaşımı: Program içinden
kamerayı açıp fotoğraf çekebiliyor veya
galerinizde mevcut fotoğraflardan
seçebiliyorsunuz. Fotoğrafınıza bir başlık
verebiliyor ve fotoğraflarınızı anında
Facebook, Twitter, Flickr, Posterous ve Tumblr
gibi sitelere gönderebiliyorsunuz. Ayrıca
Foursquare hesabınızla bağlanıp
fotoğraflarınızı yer bilgisiyle
etiketleyebiliyorsunuz. Varsayılan güvenlik
seviyesinde, fotoğraflarınız herkese açık
olarak yayınlanıyor. Bu seviyeyi değiştirip
kimin fotoğraflarınızı görebileceğini
ayarlayabiliyorsunuz.
Fotoğraf Düzenlemesi: Instagram’ın en
‘havalı’ özelliği fotoğraflarınızı düzenlemeniz
için tasarlanmış 11 değişik filtreye sahip
olması. Bu filtreler sayesinde en sıradan ve
klişe fotoğraflar bile güzel bir görünüme
kavuşabiliyor. Instagram çıktığı günden beri
filtre koleksiyonunu oldukça genişletti ve
ilerde satın alabileceğiniz filtreler
konulacağına dair de sinyaller mevcut.
İzleyecek insanlar bulmak: Instagram size
hangi Twitter ve Facebook arkadaşlarınızın
bu programı kullandığını gösteriyor ve onları
kolaylıkla Instagram ağında takip etmenizi
sağlıyor. Ayrıca rehberinize gönderen bir
‘Arkadaşlarını Davet Et’ butonu var. Eğer
isterseniz Instagram size takip etmeniz için
kişi de öneriyor.
Takip edecek kimseleri bulmanın iki popüler
yolu var:
1. En popüler fotoğrafları gösteren ‘Popüler
Sayfa’
2. Fotoğraflara gönderilen yorumlar
arasından en ilginç olanlarına sahip kimseler
Genel olarak, Instagram ‘kendi markanızı
geliştirmekten’ çok, fotoğraflarınızla sosyal bir
ağ kurmak esasına dayanıyor.
Sosyal Medya
Geçmişten günümüze Instagram
6
Instagram’ı 1 milyar dolara Facebook aldı
40
Sosyal medya tabanlı online dijital fotoğraf paylaşım
platformu olan Instagram, Twitter ve Facebook
ağlarında da oldukça çok kullanılan bir platform.
Instagram iPhone’larda çekilen fotoğrafların farklı
efektlerle zenginleştirilerek arkadaşlar arasında
paylaşılmasını sağlıyor. Sistemin geçen ay Android
platformu da
yayınlanmış ve
büyük ilgi (12
saatte 1 milyon
kullanıcı)
görmüştü.
Facebook’un
kusucusu ve
CEO’su Mark
Zuckerberg’in
dün kendi profil
Ekim 2010 tarihinde yayınlandı
Yayınlanmasından sadece 24 saat sonra #1
numaraya yükseldi
Haftanın en iyi iPhone uygulaması seçildi
1 milyon indirmeye en hızlı ulaşan program
olma rekorunu 21 Aralık 2010′da kırdı
7 farklı dilde kullanılabiliyor
Wall Street Journal’in kapak konusu olmuş
Mart 2012 itibariyle 25 milyon kullanıcı sayısını
geçmiş
Nisan 2012 itibariyle Android için olan
versiyonu da sunulmuş
sayfasında duyurduğu bu satın almanın arkasında
yatan rakamlara bakıldığında şu tablo görülüyor...
Instagram kurulalı henüz 18 ay oldu, 2’inci yaşına
henüz basmadı. 30 milyonu aşkın kullanıcısı var. 1
milyar dolarlık ödemenin nakit ve Facebook hissesi
olarak yapılacağı bildirildi. Instagram’ın sadece 13
çalışanı bulunuyor ve bundan böyle Facebook
bünyesine katılacaklar.
Diğer ağlarda da kullanılacak
Mark Zuckerberg, satış konusunda “Facebook için
önemli bir adım attık. İlk kez bu kadar yoğun kullanısı
olan bir site aldık. İleride bu kadar büyük bir alım
düşünmüyoruz” dedi. Facebook, Instagram’ın bağımsız
yapısının süreceğini sadece Facebook platformunda
değil diğer ağlarda da kullanılacağını açıkladı. San
Francisco merkezli Instagram’ı Ekim 2010’da Kevin
Systrom ve Mike Krieger kurdu. Şirkete 7.5 milyon fon
sağlayan risk sermayedarları da kısa sürede parasını
katlamış olacak.
Tarih
Ş
Nikola Tesla
üphe yok ki, Nikola Tesla da Vinci'den
beri dünyaya gelen en muhteşem akıl.
Küçük Nicky Tesla 1856'da
Hırvatistan'daki Smijlan'da doğar. Sıra dışı
bir hafızası vardır ve 6 dil öğrenir, Gratz'da
ki Politeknik Enstitüsünde matematik, fizik ve
mekanik çalışarak 4 yıl geçirir. Ancak
Tesla'yı esas harika yapan, muhteşem
elektrik anlayışıdır. Bu zamanın elektriğin
henüz bebeklik evresindeki bir zaman
olduğunu hatırlatayım. Ampul bile henüz
icat edilmemiştir. Tesla, 1884'te Birleşik
devletlere ilk defa geldiğinde, Thomas
Edison için çalışır. Edison henüz yenice
ampulün patentini almıştır, ve tabi böylece
elektriğin dağıtımı için bir sisteme ihtiyaç
duymaktadır. Edison, DC elektrik sistemiyle
her türden problemi yaşamaktadır. Tesla'ya
sistemdeki hataları gidermesi karşılığında
büyük paralar söz verir. Tesla bu işin
altından kalkar ve Edison'ı 100 bin
dolardan fazla masraftan kurtarır, fakat
Edison sözünde durmaz.
42
Tesla istifa eder, ve Edison hayatının kalan
kısmını Tesla'nın dehasını ezmek için harcar.
(Tesla'nın bugün hala bilinmemesinin ana
sebebi işte budur.)
Tesla elektrik iletimi için daha iyi bir sistem
geliştirmişti; bugün evlerimizde
kullandığımız AC (alternating current alternatif akım) sistemini. AC, DC'ye göre
büyük avantajlara sahiptir. Tesla'nın o
zamanlar yeni geliştirdiği transformatörleri
kullanarak, AC voltaj yükseltilebilir ve ince
kablolarla uzun mesafelerde iletilebilir. DC
ise iletilemez. (Çünkü çok kalın kablolarla
iletilirken her bir mil karede bir büyük bir
güç istasyonu ihtiyaç duyar.) Tabi bir iletim
sistemi, elektrikle çalışacak araçlar olmadan
eksik olacaktır. Böylece Tesla evlerimizde her
tür sistemde kullanılan elektrik motorunu
icat eder. Bu basit bir başarı değildi.
1800'lerin sonlarındaki bilim adamları,
alternatif akım sistemi için bir motorun
geliştirilemeyeceğine ikna olmuşlardı ki bu
da AC kullanımını zaman kaybı yapar.
Sorun şuydu ki, eğer akım saniyede 60 defa
yön değiştirirse, motor bir ileri ve bir geri
hareket edecek ve asla bir yere
varamayacaktı. Tesla bu problemi kolayca
çözdü ve herkesin yanlış olduğunu ispatladı.
Endüstrinin florasan lambayı "icat
etmesinden 40 yıl kadar önce kendi
laboratuvarında florasan lamba
kullanıyordu. Fuarlarda ve sergilerde cam
tüplere ünlü bilim adamlarının isimlerinin
şeklini veriyordu; bugün her yerde
gördüğümüz neon ışıkların ilk örnekleri.
Unutmadan, Tesla dünyanın ilk hidroelektrik
santralini Niagara şelalerinde
gerçekleştirmiştir. Ayrıca ilk arabalar için
hızölçerin de patenti ona aittir.
AC sisteminin ünü yayılmaya başlar ve
George Westinghouse'un kulaklarına kadar
gider.
Tesla, Westinghouse ile bir anlaşma imzalar
ve satılan her bir kilovat AC elektrik için
2.50 dolar alacaktır.
Bir anda, Tesla hayal ettiği tüm deneylere
başlamak için gereken paraya kavuşur.
Fakat Edison DC sistemine çok fazla para
yatırmıştır, böylece Tommy, Tesla'yı her
seferinde gözden düşürmek için elinden
gelenin en iyisini yapar. Edison devamlı
olarak AC akımın DC akımdan çok daha
tehlikeli olduğunu göstermeye çalışır.
Tesla kendi pazarlama kampanyasını
sahneye koyarak buna karşılık verir. 1893'te
Chicago'daki fuarda (21 milyon insan
katılmıştır), yüksek frekansta AC elektriği
kendi vücudundan geçirip lamba yakarak
AC'nin ne kadar güvenli olduğunu göstermiştir.
Sonrasında Tesla bobinlerinden kalabalığın üzerine
büyük şimşek okları fırlatabilmiştir hiç bir zarar
vermeden. Tesla'ya borçlanılan işletme payı bir milyon
doları geçmeye başladığında, Westinghouse finansal
olarak zora girer. Tesla anlaşmasının devam etmesi
durumunda, Westinghouse bu işten çıkabileceğini anlar
ve kendisinin de kredilerle anlaşma yapmak için hiç bir
arzusu yoktu. Onun rüyası tüm insanların erişebildiği
ucuz AC elektrik idi. Tesla anlaşmasını alıp yırtar.
Dünya'nın ilk dolar milyarderi olmak yerine, patentleri
için 216 bin dolarlık ödemeyi kabul eder.
1898'de, Madison Square Garden'da dünyaya ilk
uzaktan kumandalı model botunu gösterir. Yani
Tesla'ya uzaktan kumandalı uçaklar, arabalar, ve botlar
(ve hatta televizyonlar) için de teşekkür edebiliriz.
Tesla'nın rüyası dünya'ya bedava enerji sağlamak idi.
1900 yılında, yatırımcı J.P. Morgan'ın sağladığı 150 bin
dolarla, Tesla "Telsiz Yayın Sistemi" adındaki kulenin
yapımına Long Island, New York'ta başladı. Bu yayın
kulesi Dünya’nın telefon ve telgraf servislerini
bağlayacaktı, aynı zamanda resimleri, borsa verilerini
ve hava durumu bilgisini dünya çapında aktaracaktı.
Maalesef, Morgan bunun dünyaya bedava enerji
anlamına geldiğini fark ettiğinde bu işe para yatırmayı
kesti. Dünya, henüz duyulmamış olan sesin ve resmin
iletiminden sonra onun bir kaçık olduğunu düşündü.
Dünyanın bilmediğiyse Tesla'nın, Marconi'nin kabul
edilen icadından 10 yıl önce radyonun gerisindeki
ilkeleri zaten gösterdiğiydi. Aslında, (Tesla'nın öldüğü yıl
olan) 1943'te yüksek mahkeme Tesla'nın daha önceki
açıklamalarından dolayı Marconi'nin patentlerinin
geçersiz olduğuna hükmetmişti. Hala, pek çok referans
kaynak Radyo’nun icadıyla ilgili olarak Tesla'nın ismini
zikretmiyor. (Ayrıca: Marconi'nin radyosu sesi
iletmiyordu, sadece sinyal iletiyordu, halbuki Tesla yıllar
öncesinde ses iletimini göstermişti.) Bu noktada medya
Tesla'nın iddialarını abartmaya başladı. Tesla Mars'dan
ve Venus'ten radio sinyalleri aldığını belirtmişti. Bugün
onun aslında sinyalleri uzaklardaki yıldızlardan aldığını
biliyoruz, fakat o zamanlar evren hakkında çok az şey
biliniyordu. Basın ise onun "rezil" iddialarıyla eğlendi.
Manhattan'daki laboratuvarında, Tesla dünyayı bir
elektrik diyapazonuna çevirdi. Altındaki yer ile aynı
frekansta titreyen buharlı bir osilatör elde etmeyi
başardı. Sonuç? Etrafındaki tüm yapılarda yer
sarsıntısı. Binalar zangırdadı, camlar kırıldı, sıvalar
duvarlardan döküldü. Tesla, teoride, aynı ilkenin
Empire State binasının yok edilmesi ve hatta
Dünya'nın ikiye bölünebilmesi için
kullanılabileceğini iddia etti. Tesla bilimin
onun sonuçlarını onaylamasından neredeyse 60 sene
öncesinde Dünya'nın rezonans frekansını doğru bir
şekilde belirledi.
Dünya'yı yarmaya benzer bir şeyi denemediğini
sanmayın. (En azından buna yakın bir şeyi...)
1899'da Colorado Springs laboratuvarında, kaynağa
dönmelerini sağlayacak şekilde, Dünya’nın her tarafına
enerji dalgaları gönderir. (Bugünün deprem sismik
istasyonlarının teorisini de sağlar böylece). Dalgalar
geri geldiğinde daha çok yükleme ekler.
Sonuç? Bugüne kadar kayıtlara geçen insan eliyle
yapılmış en büyük şimşek oku; 40 metre. Hala
kırılmamış bir dünya rekoru.
Takip eden şimşek sesi 22 mil mesafeden duyulmuştur.
Laboratuvarın etrafındaki çayırlar garip bir mavilikle
ışımıştır.
Aslında bu onun esas deneyi için sadece bir ısınmaydı.
Maalesef, o bölgedeki güç istasyonunun donanımına
zarar vermiş ve deneyi bir daha asla
tekrarlayamamıştır.
43
Tarih
Birinci dünya savaşının başlarında, Amerikan hükümeti
umutsuzca Alman denizaltılarının tespiti için bir yol
aramaktaydı. Hükümet Thomas Edison'u iyi bir
yöntemin araştırılması işinin başına getirdi. Tesla
gemilerin tespiti için enerji dalgalarının kullanımını
(bugün radar dediğimiz şey) önerdi, Edison Tesla'nın
fikrini komik bularak redetti ve böylece dünya radarın
bulunması için bir 25 yıl daha beklemek zorunda kaldı.
Ömür boyu üretkenliğinin ödülü? Edison madalyası!
Edison'un onca fiili hakaretinden sonra gerçek bir
surata şamar Tesla için.
Ve hikaye böyle devam ediyor.
Sanayi'nin (görülüyor ki oldukça başarılı olan) bilim
literatüründen silme girişimleri onu 20 yıllık bir sürgüne
sürdü. Sermaye yokluğundan, test edemediği teorilerini
sayısız deftere not etti.
Modern dünyayı icat eden insan neredeyse meteliksiz
bir şekilde 86 yaşında 7 Ocak 1943'te öldü. İki binden
fazla insan cenaze törenine katıldı.
Hayatı boyunca, Tesla 800'den fazla patent aldı.
Muhtemelen Edison'ın rekor sayısını geçebilirdi eğer
devamlı engellenmeseydi. Hayatının son 30 senesinde
çok az patent başvurusu yapabildi.
Edison'dan farklı şekilde, Tesla fikirleri bilimde daha
44
önce emsali olmayan özgün bir düşünürdü. Maalesef,
dünya Tesla kadar özgün kişileri finansal olarak
ödüllendirmiyor. Sadece bu fikirleri alıp daha kullanışlı
ürünler haline getirenleri ödüllendiriyor.
Bilim adamları bugün onun notlarını satır satır
taramaya devam ediyor. Uçuk teorilerinin çoğu
bugünün ünlü bilim adamları tarafından ispatlanıyor.
Örneğin, Tesla pervanesiz disk türbin motoru, bugünün
modern malzemeleriyle birleştirildiğinde, tasarlanmış
en verimli motorlardan biri oluyor. 1901'de patentini
aldığı kriyojenik (mutlak sıfıra yakın sıcaklıklarda)
sıvılarla ve
elektrikle olan
deneyleri süper
iletkenlerin
kaynağını sağlıyor.
Electron altı yükleri
olan parçacıkların
varlığını ortaya
koyan
deneylerden
bahsetmişti,
1977'de bilim
adamları nihayet
keşfetti, kuarklar.
Belki tarih bir gün
gerçek bir dahiyi
gördüğü an
tanıyabilecek.
Müzik
Alanis Morissette
48
K
anadalı şarkıcı, şarkı
sözü yazarı ve
sinema oyuncusu.
Ülkesinin en başarılı
isimlerinden biri olmuş ve
albümleri tüm dünyada 40
milyondan fazla satış
başarısı gerçekleştirmiştir.
Dünyada albümü en çok
satmış kadın sanatçıdır.
Yazdığı şarkı sözleriyle
müzik dünyasının
filozoflarından biri olarak
görülen sanatçı, toplumsal
konulardaki duyarlı
duruşuyla dikkat çekmiştir.
Sayısız enstrüman çalan,
konserlerindeki başarılı
performanslarıyla göz
dolduran Morissette’nin
diskografisi, “You Oughta
Know”, “Ironic”, “Thank
You” ve “Uninvited” gibi
sayısız hit şarkıyla doludur.
1 Haziran 1974’te
Kanada’da dünyaya geldi.
Piyano dersleriyle müziğe
başlayan şarkıcının
ekranlarda göründüğü ilk
deneyimi, çocukluk
yıllarında, Nickelodeon'un
"You Can't Do That On
Television” isimli
programında oldu.
Morissette, showdan
kazandığı parayla, 10
yaşında, Kanada’da büyük
ilgi gören “Fade Stay With
Me ve Find The Right Man
şarkılarından oluşan ilk
single’ını kaydetti.
Müzik
1991’te ise ilk albümü “Alanis”i
çıkardı. Kanada’da büyük ilgi gören
albüm, sanatçıya bir de ödül
kazandırdı. Ancak albümün başarısı
Kanada dışına çıkmayınca, Alanis
bu kez yeni albümü “Now Is The
Time” için kolları sıvadı. 1992’de
çıkarttığı bu albümden de beklediği
sonucu alamadığı için, Los
Angeles’a taşındı. Madonna’nın da
albümlerini hazırlamış ünlü
prodüktör Glen Ballard’la
tanışması, Alanis Morissette için
dönüm noktası oldu. 1994’te
tanışan ikili, Alanis’in yeni albümü
Jagged Little Pill’i 1995 yılında
çıkardılar.
Jagged Little Pill, müzik sektöründe
bomba etkisi yarattı. Daha önce
pop tarzında çıkardığı albümlerden
oldukça farklıydı. Sert, protest ve
keskin bir stili vardı ve rock
soundlarındaydı. Albüm tüm
dünyada 33 milyondan fazla
satarak inanılmaz bir başarı elde
etti ve en çok satan çıkış albümü
oldu. Bu başarı Alanis’in 3 dalda
aldığı, Amerika’nın en prestijli
müzik ödülü Grammy’i
50
kazanmasıyla katlandı.
Yeni dünya, şarkılarında kendisini
ifade etmeyi seven, yaşadıklarını
anlatan ve şarkı sözleriyle
düşündürtmeyi seven bu öfkeli kıza
kollarını açmıştı artık. Öfkeliydi
çünkü albümden çıkardığı ilk 45’lik
“You Oughta Know”, onu aldatan
eski erkek arkadaşına yazılmıştı ve
sözleri oldukça keskin ifadelerle
doluydu. Jagged Little Pill
albümünde yer alan “Hand In My
Pocket”, “You Learn”,” Ironic”,
“Head Over Feet” ve “Forgiven”,
1995 yılında, radyoların
playlistlerinde en çok çalınan diğer
şarkılar oldu.
Müzik
Albümleri
Albüm satışlarının ulaştığı nokta,
onu tüm zamanların en çok satış
yapmış kadın vokali yapsa da,
Alanis, medyanın ilgisinden çabuk
sıkıldı. Bu sebeple Hindistan’a gitti
ve orda bulunduğu süre içinde
ruhunu dinlendirdiğini söyleyerek,
yeni albümü “Supposed Former
Infatuation Junkie” için enerji
topladı. 1998’de yayınladığı yeni
albümün başarısı ilki kadar
görkemli olmasa da, sanatçı City Of
Angels filminin soundtrack
albümünde de kullanılmış olan
Uninvited isimli çalışmasıyla
Grammyödülü aldı. Hindistan’a
olan sevgisini yansıttığı Thank You
ise, Alanis’in en çok sevilen
45’liklerinden biri oldu. Albümü için
dünya turuna çıkan Alanis’in konser
verdiği ülkelerden biri de Türkiye
oldu. Sanatçı 22 Temmuz 2000
yılında Türk hayranlarıyla Park
Orman’da buluştu.
1999’da Alanis Unplugged
Alanis (Kanada) (1991)
Now Is the Time (Kanada) (1992)
Jagged Little Pill (1995)
Jagged Little Pill Live (DVD) (Grammy Ödüllü) (1996)
Supposed Former Infatuation Junkie (1998)
Music in High Places (DVD)
Under Rug Swept (2002)
Feast on Scraps (CD+DVD) (2002)
VH1 Storytellers (DVD)
So-Called Chaos (2004)
Jagged Little Pill Acoustic (2005)
The Collection (2005)
The Collection Limited Edition (CD+DVD) (2005)
Flavors Of Entanglement (2008)
Not as We (2008)
52
albümünü kaydettikten sonra,
Dogma filmi için aldığı teklifi
değerlendirdi ve filmde Tanrı
rolünde oynadı. Bu film için "Stil”
isminde bir şarkı da yazan şarkıcı,
aynı zamanda HBO’nun popüler
dizisi “Sex And The City”nin bir
bölümünde oynadı ve Carrie
karakterini canlandıran Sarah
Jessica Parker’la senaryo gereği
öpüşmesi, oldukça konuşuldu.
“Alanis Unplugged”’i 2002’de
kaydettiği Under Rug Swept albümü
takip etti. Bu albümüyle en iyi
prodüktör dalında Juno ödülü alan
sanatçı için albümden çıkan ilk hit
Hands Clean bile beklediği sonucu
vermedi ve albümün satışları 5
milyon sınırında kaldı. Konser
performanslarından oluşan Feast
On Scraps DVD’si, onun daha
önceki albümlerinde yer almayan,
“Purgatorying” şarkısını da
içeriyordu.
Müzik
Alanis Morissette’ın, Kanadalı aktör Ryan
Reynolds’la tanışması yeni bir dönemin
başlangıcı oldu. Zira Morrisette Reynolds’la
evlendi ve 2004 yılında çıkardığı So-Called
Chaos albümünü ünlü aktöre adadı. SoCalled Chaos, diğer albümlerinden stil ve
müzikal yapı olarak büyük farklar
gösteriyordu. Daha olgun ve sakin bir ruh
halinin yansımalarının görüldüğü albüm, tipik
Alanis çizgisine göre oldukça yumuşak
bulundu.
2005 senesinde Narnia Günlükleri filmine
yaptığı "Wunderkind" şarkısıyla Altın Küre'ye
aday olan sanatçı Jagged Little Pill 'in 10. yılı
anısına akustik versiyonunu çıkardı.2005’in
sonlarına doğru "The Collection" adlı "Best of"
albümünü çıkardı ve ünlü Seal şarkısı
"Crazy"ye yaptığı cover büyük ilgi gördü.
Bir dönem, “Vajina Monologları” isimli tiyatro
oyununda da rol alan sanatçı, popüler dizi Nip
Tuck’ın 3 bölümünde oynamıştır.
2008 yılında 7. stüdyo albümü Flavors of
Entanglement'ı çıkartan sanatçı, 2008
sonunda Not as We adlı single çalışmasını
piyasaya sürmüş, en son 2009 yılında Weeds
adlı T.V. dizisinde Dr. Audra Kitson karakterini
canlandırmıştır.
54
Röportaj
B
Vera
ir akşam telefon çalıyor. Arayan Vera’nın solisti
Koray. Tanışma faslı vs. derken ilk andan itibaren
güzel bir frekans yakalıyoruz. Biraz müzik
konuşuyoruz. Koray’la beraber, Mustafa(gitar) ve
Dünyacan’ın(bas gitar) gitar hocası Çağdaş İyililkçi aynı
zamanda benim de gitar hocam çıkıyor. Zaten grup
Onur(klavye) hariç tamamen benim gibi Denizlili (bir
de davulda Canberk var tabi). Bu güzel tesadüflerden
sonra Koray, yakın zamanda albümlerinin çıkacağı
haberini veriyor. Bir çok insandan önce albümü
dinleme, klibi izleme fırsatı buluyorum. Çok az şarkıyı
ilk dinleyişte sevebilen ben, “Karanlık Dokunmasın”a
bayılıyorum ve o gece 30 defa dinliyorum. Albümün
içine girdikçe “hain”, “inan bana”, “yerle yaksan” keyif
veriyor. Daha sonra bizim Teknobüs’lerde albümü ve
klibi konumlandıralım diye konuşuyoruz. En çok
dinlenen gruplar arasına giriveriyor Vera. Zaten
albümün çıkar çıkmaz D&R’da en çok satan 2. rock
albümü olduğunu öğreniyorum. Röportaj yapalım’a
geliyor konu. Denizli’de gençlik festivalinde
56
buluşuyoruz. Kalabalık, kurulduğu topraklarda Vera’yı
beklerken biz büyük keyifle onları ve müziği
konuşuyoruz; çok da keyif alıyoruz. Bu adamlarda iş
var. Görünen o ki bu yaz Vera dinleyeceğiz ve “ben size
demiştim” i derken de yüzümde hafiften bir tebessüm
belirecek.
Alper Şahin: Vera’nın kuruluş serüveni merak
ediyorum. Nasıl bir araya geldiniz?
Dünyacan: Onur hariç hepimiz Denizli’de doğduk.
Koray’la 2 yaşından beri tanışıyorum. Hepimizin
okulları belirli zamanlarda aynı oldu. Sürekli bir komşu
ilişkimiz vardı. Ailelerin tanışıyor olması biz de müzikle
uğraşıyoruz derken küçük bir oluşum meydana geldi.
Koray söze giriyor: 15-16 yaşındaydık. O dönemde
kendi bestelerini yapan çok az grup vardı. O yaşların
heyecanıyla kendi şarkılarımızı yazıyor ve onları
kaydediyorduk. Hatta bu kayıtları bastırıp üzerine
kapak yaparak albümümüz şeklinde çevremizle
paylaşıyorduk. Derken grup olarak üniversitelerimiz için
İstanbul’a geldik. Sonrasında Onur bize katıldı ve bu
şekilde devam ettik.
A .Ş.: Vera ne anlama geliyor?
Koray: Pink Floyd’u epeyce beğeniyorduk (halen çok
beğeniriz). Vera şarkılarının ismi bize çok güzel
geliyordu. Şarkının hikayesini araştırdık. Şarkıda adı
geçen Vera Lynn’in 2. Dünya savaşını destekleyen bir
İngiliz kadın sanatçı olduğunu öğrendik. Diğer yandan
Nazım Hikmet de bir bütün olarak takdir ettiğimiz bir
bu fikrimiz hale devam ediyordu. Taksim’de yürürken
ilk klibinin senaryosunu konuşuyorduk. Daha sonra bir
gün taksideyken radyoda Babajim İstanbul Studios &
Mastering ve Radyo Eksen işbirliğiyle gerçekleşen “Be
'The Band' Müzik Yarışması”nı duyduk. Juri ve
yarışmanın konsepti çok hoşumuza gitmişti. Bir anda
yarı finale sonra da finale kaldığımızı öğrendik.
Heralde o dönem şu ana dek en yoğun çalıştığımız ve
en stresli dönemimizdi. Yarışmada 2.’liğe layık
kişilikti. Onun da son eşinin adı Vera Tulyakova’ydı. 2
farklı taraftan çelişkili bir şekilde vuku bulan bu ismi
beğendik ve Vera olduk.
A .Ş.: Vera kimleri dinler? Gelişim sürecinizde müzikal
anlamda kimlerden etkilendiniz ve Müziğinizi nasıl
tanımlıyorsunuz?
Biz lisedeyken Türk rock gruplarının tam da yükseldiği
dönemdi. Mor ve Ötesi, Duman, Athena baya sıkı
dinliyorduk. Yabancıları sayacak olursak 5 kişi apayrı
müzik zevki var. Ortak dinlediklerimiz ise Maroon 5 ve
Incubus dışında neredeyse başka grup yok diyebiliriz.
Herkes kafasındakini yansıtmaya çalışıyor, 8 yıldır
süregelen Vera tarzı var. O tarzda da çok marjinal
değişiklikler yapmayı düşünmüyoruz.
A .Ş.: Albüm fikri nasıl ortaya çıktı ve ne zaman “artık
biz albüm yapmalıyız” dediniz?
Genelde gruplar
kurulduklarında
şehirlerindeki sahnelerde
çıkmak veya okullarının
özel günlerinde çalalım
diye başlar; biz ilk bir
araya geldiğimiz andan
itibaren “albüm
çıkaracağız” diye yola
çıktık. O dönemler
albümsüzken insanlar
bizim bestelerimizi bizimle
birlikte söylüyordu.
İstanbul’a geldiğimizde de
görüldük. Ve artık albüm sürecine girmeseydik
kendimize ve bizi dinleyen ve gittikçe büyüyen kitleye
de haksızlık etmiş olacaktık. Reuben De Lautour
prodüktörlüğünde albümümüzü kaydettik ve Babajim
imzasıyla albümümüz yayınlandı.
A .Ş.: İlk klibinizi “Karanlık Dokunmasın”a çektiniz. Klip
Türkiye standartlarının üzerinde bir görsel kaliteye
sahip. Biraz klip fikrinden bahsedelim mi?
Can Fakıoğlu bir araya geldik ve şarkıyı dinlemeye
başladık. Can’ın ortaya attığı fikir; karanlık öncesi ve
sonrası süreci anlatma yönündeydi. Bize de çok
mantıklı geldi bu çelişki durumu. Şarkılarımızda da
sürekli olan bir durum bu çelişki. Çok neşeli tınlayan
müziklerin hüzünlü sözleri olabiliyor. Can’ın
Kaliforniya’da yaşayan arkadaşlarıyla beraber orada
yapılacak çekimlerle ilgili fikrine
de bayılmıştık. Türkiye ve ABD’de
alınan görüntüler birleşerek
klibimiz meydana geldi.
A .Ş.: İkinci klibinizi hangi şarkıya
çekmeyi planlıyorsunuz?
Sosyal medyayı epey bir aktif
kullanıyoruz. Bizi dinleyenlerle bu
mecra üzerinden sıkı bir
iletişimimiz var.
twitter.com/veraistanbul,
facebook.com/veraistanbul gibi
platformlardan gelen geri
bildirimlere göre karar vereceğiz. 57
Röportaj
58
A.Ş.: Sizler aslında sıkı da birer
arkadaşlarsınız. Müzik için bir araya
geldiğiniz zamanlar dışında birlikte neler
yapıyosunuz?
Koray: Biz bir araya geldiğimizde çok az
müzik yapıyoruz J Şaka bir yana beraber
olunca naparsak yapalım biz çok keyif
alıyoruz. Birbirimizin gözüne baktığımızda
ne ifade etmek isediğimizi rahatlıkla anlar
hale geldik. Bu uyumumuz ve üretkenliğimiz
müzik haricinde yaptığımız şeylerden ve
birlikteyken aldığımız keyiften çıkıyor
aslında.
A.Ş.: Şu an oldukça iyi bir başlangıcı
yaptınız. Peki bundan sonra Vera kendini
nerede görmek istiyor?
Hiç sonunu düşünmedik aslında. Her zaman
bir sonraki adımı düşünüyoruz. İlk hedefimiz
albüm yapıp bir kartvizit sahibi olmaktı. Bu
süreç iyi bir şekilde devam ediyor. Konserler
var Mayıs’ta bir sürü. Radyo Boğaziçi ödül
töreninde en iyi çıkış yapan grup
kategorisine aday gösterildik. Bunlar kısa
vadeli hedefler tabiki. Müzik haricinde hiçbir
şey yapmadan keyif alarak hayatımızı
devam ettirebilmek en somut hedefimiz
aslında.
A.Ş.: Son olarak Pamukkale ile seyahat
deneyimlerinizi merak ediyoruz.
Var ve çok kelimeleri yükseliyor hep bir
ağızdan. Dünyacan tam bir Pamukkale
fanatiği çıkıyor ve sazı eline alıyor.
“En son Pamukkale’yle Eskişehir’e caz
festivaline gittim. Pamukyol ilk çıktığında bilet
aldım. Benim boyum 1.90 dolayısıyla otobüs
yolculuklarından hiç sevmiyorum. Derken
Pamukyol geldi. Tekli koltuğa yayıldım ve ilk
defa bir koltuğa sığdım. Otobüs çok rahattı.
Yol boyunca arkadaşlarla okey oynadık; film
izledik. Eğlene eğlene gittik yani. Gerçekten
çok keyifliydi.”
Röportaj: Alper Şahin
köftezade
iyifikir 0 258 242 05 65
'HQL]OLnQLQ
\ H Q L E X O X í P D merkezi
Yarışma
Eurovision Tanıtım Turu
60
C
an Bonomo’nun 57. Eurovision Şarkı
Yarışması için düzenlenen tanıtım
turunun birinci ayağı Hırvatistan oldu.
Genç müzisyen, öğlen saatlerinde Zagreb’e
gelerek şehri gezdi. Hırvatlar tarafından
sıcaklıkla karşılanan sanatçı, Türkiye’nin
Zagreb Büyükelçisi Sn. Burak Özügergin ve
Türkiye-Hırvatistan Dostluk Derneği Başkan
Yardımcısı Sn. Jasmina Jasaragic ile ogle
yemeği yedi. Can BONOMO ayrıca RTL, HRT
Radio, Nova TV’den gelen gazetecilere yönelik
düzenlenen basın topantısına katıldı ve Hırvat
OGAE üyeleriyle buluştu. Genç müzisyen, son
olarak Hırvatistan Devlet Televizyonu’nda 2
Nisan sabahı yayınlanan “Dobro Jutro
Hrvatska” (Günaydın Hırvatistan) programına
konuk oldu. Bonomo, Hırvatistan’da
bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ve
Türkiye ile Hırvatistan arasında birçok
benzerlik bulunduğunu, bunun en büyük
göstergelerinden birinin de şarkısındaki Balkan
ritmleri olduğunu dile getirdi.
Can Bonomo’nun Eurovision Şarkı
Yarışması için yapmakta olduğu
tanıtım turunun ikinci durağı
Karadağ oldu. Genç müzisyen,
Zagreb ziyaretinin ardından
Podgorica’ya öğleden sonra vardı.
Havaalanında Vijesti TV’den gelen
gazeteciler tarafından karşılanan
Bonomo, yaptığı söyleşiden sonra ilk
kez geldiği şehri biraz gezdi. Daha
sonra Atlas TV ve Karadağ Devlet
Televizyonu RTCG’de yayınlanan
televizyon programlarına konuk
olan genç müzisyen, ulusal
gazetelerin temsilcileriyle de buluştu.
Bonomo, akşam saatlerinde
Türkiye’nin Podgorica Büyükelçisi
Sn. Emine Birgen Keşoğlu’nun
rezidansında verdiği yemek davetine
katıldı.
Birinci Yarı Final :
22 Mayıs 2012, Salı
İkinci Yarı Final :
24 Mayıs 2012, Perşembe
Büyük Final :
26 Mayıs 2012, Cumartesi
Genç müzisyen, 3 Nisan 2012
sabahı ise Karadağ’ın Basın Başkanı
Sayın Sabrija Vulic ile bir araya geldi
ve “Cafe” adlı sabah programına
konul oldu. Bonomo’nun Eurovision
şarkısı “Love Me Back”in son
bölümündeki “Haydi!” nidası,
Balkanlar’da da çokça kullanıldığı
için Karadağ’da büyük ilgi çekti.
Reklam Sanatı
En İyi Gerilla Reklamlar
62
G
erilla pazarlamanın temeli, “en düşük
maliyetle en iyi sonuca ulaşma”
mantığına oturuyor. Geleneksel
pazarlama anlayışında bütçe önemli bir yer
tutarken, burada önemli olan, hayal gücünüz
ve yaratıcılığınız… Tüketicilerle, daha doğrusu
hedef kitleye hiç beklemedikleri bir anda,
beklemedikleri bir şekilde karşılaşmak ve
böylelikle akıllarında kalmak bu işin özünü
oluşturuyor. Dünyaca ünlü gerilla pazarlama
uzmanı Jay Conrad Levinson, gerilla
pazarlamayı “bütçesi küçük, hayalleri büyük
girişimcilerin pazarlama modeli” olarak
tanımlıyor. Askeri literatürde “düşmanı
şaşırtarak, beklenmedik bir anda hamle
yapma taktiği” olarak açıklanan gerilla
kavramının pazarlama ile yan yana anılması
ise 60’ların ortasına, Amerika’ya, Vietnam
Savaşı sonrasına dayanıyor. Savaşta, Vietnam
halkının direniş esnasında kullandığı bu
taktik, ülkedeki pazarlamacıları etkisi altına
aldı ve şirketler de bu taktikleri kullanmaya
başladı. Bununla birlikte, gerilla pazarlama,
başlangıçta yalnızca küçük şirketlerin
büyüklerle daha iyi rekabet edebilmesini
sağlıyordu. Levinson, gerilla pazarlamayı aynı
nedenle “yıpratma saldırısı” olarak da
tanımlıyor. Halen, sınırlı bütçeleri olan şirketler
için ideal bir model olsa da, artık büyükler de
bu modelin cazibesine kapılıyor.
63
Kültür - Sanat
Bunlar Fotoğraf Değil!
64
İ
skoçya’da yaşayan 47
yaşındaki Paul Cadden
karakalem çalışmalarıyla
görenleri şaşkına
çeviriyor.Sadece kurşun
kalem kullanarak eserlerini
ortaya çıkaran Cadden,
yaşlı bir kadının yüzündeki
kırışıklıklardan, bir
sigaradan yükselen
dumana, bir su damlasına
kadar tüm detayları siyahbeyaz fotoğraf netliğinde
sergiliyor. 1 tablosunu 3 ile
6 ay arasında bitiren
Cadden’in tabloları yaklaşık
5 bin sterlinden alıcı
buluyor.
Kaybettiklerimiz
Meral Okay
Ü
66
nlü senarist ve oyuncu Meral Okay
için Bebek Camii'nde cenaze töreni
düzenlendi. Törene Muhteşem Yüzyıl
dizisi oyuncuları ve çok sayıda kişi katıldı.
Okay, Bebek Camii'nde kılınan öğle
namazının ardından Zincirlikuyu
mezarlığında toprağa verildi. Dostları Okay'ı
son yolculuğuna uğurlamak için cami
avlusunda toplandı. Yoğun katılım nedeniyle
Bebek'te trafik de kilitlendi. Okay'ı son
yolculuğuna uğurlayan isimler arasında
Meral Okay'ın kuzeni Atilla Saral, Yonca
Evcimik, Muhteşem Yüzyıl ekibi, Özcan
Deniz, Çiğdem Anad, Cem Özer, Hülya
Avşar, Oktay Kaynarca, Emel Sayın, Işın
Karaca, Meltem Cumbul, Halit Ergenç,
Bergüzar Korel, Tolga Karel, Özgü Namal,
Nükhet Duru, Meryem Uzerli, Yönetmen ve
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Adnan
Polat, Celal Doğan, Mustafa Sarıgül,
Mahsun Kırmızıgül, Nur Aysan, Engin
Akyürek, Vahide Altan Gördüm, Adnan
Şenses, İrem Sak ve Bahar Korçan yer aldı.
Yaşama veda eden senarist, söz yazarı ve
oyuncu Meral Okay, mal varlığını İzmir
Selçuk Şirince'deki Matematik Köyü'ne
bağışladı. Çocuğu bulunmayan Okay'ın
mallarını bıraktığı ve kısa süre önce
maddi imkansızlıklar nedeniyle kapatılma
tehlikesi yaşayan köyün başında Prof. Dr.
Ali Nesin bulunuyor. 1995 yılında ölen
Aziz Nesin tarafından kurulan Nesin
Vakfı'na bağlı olarak faaliyet gösteren
köyde, ünlü matematikçiler 7'den 70'e
herkese ücretsiz eğitim veriyor.
Bu arada, imzasını attığı işlerle televizyon
sektöründe çığır açan Okay'ın,
masasında 3 projeyi bırakarak
aramızdan ayrıldığı öğrenildi. Okay'ın,
"Allah uzun ömür verirse yazmayı çok
isterim" dediği Sultan Abdülhamid
dönemi ile Ahmet Altan'ın 'Kılıç Yarası' ve
'İsyan Günleri'nde Aşk' romanlarını
senaryolaştırmak üzerinde çalıştığı
belirtildi.
L
eyla ile Mecnun, Eflatun Film tarafından yapılıp TRT 1'de yayınlanan
Türk absürt komedi televizyon dizisi. Dizi temel olarak efsanevî
karakterler olan Leylâ ile Mecnun'un hikayesi üzerine kurgulanmış ve
üzerine absürt komedi, bilim kurgu ve durum komedisi öğeleri eklenmiştir.
Leyla ile Mecnun
Dizi
Senaryosunu Burak Aksak’ın yazdığı, yönetmenliğini Onur Ünlü'nün yaptığı
ve kurgusunu Murat Bör’ün üstlendiği dizinin ilk bölümü 9 Şubat 2011
tarihinde TRT 1'de gösterilmiştir.
68
Behzat Ç. ile birlikte farklı yapım şirketlerine bağlı dizilerin birbirlerine
konuk olduğu ilk dizi olan Leyla ile Mecnun sonlandıktan sonra aynı
senaryo üzerinde bir de sinema filmi çekilecektir.
Dizi
Eleştiriler:
Eleştiriler: Dizi yayınlamaya başladığı günden itibaren sosyal medyada
olumlu eleştiriler almaya başlamıştır. Türkçe sosyal medyanın önemli
kaynaklarından olan katılımcı sözlüklerde gördüğü ilgi ile popülerleşen
yapım zamanla fenomen haline gelmiştir. Zamanla yaşadığı başarı ile
ulusal medyanın da dikkatini çeken dizi, Türkiye'de yayınlanan absürt
komedi tarzındaki diziler içerisinde önemli bir yer edindiği ve TRT'nin en
iyi yapımlarından birisi olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Uluslararası
film eleştiri sitesi IMDb'de 15.098 oy üzerinden 9.3/10 puan alan Leyla ile
Mecnun sitenin en iyi televizyon dizileri listesinde ilk 10 içerisinde yer
almıştır. Bu başarıyı yakalayan ilk Türk dizisi olan yapım ayrıca henüz
farklı ülkelere pazarlanmamasına rağmen yabancı paylaşım sitelerinde
İngilizce altyazıyla izlenmektedir.
Konusu:
Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebek,
yatak sayısının azlığından dolayı yanyana yatırılırlar.
Ailelerinin “doğar doğmaz birbirlerini buldular”
sözü üzerine beşik kertmesi yapılan bebekler,
isimlerini de efsane aşıklar Leylâ ve Mecnun'dan
alırlar. Aradan 25 yıl geçer. Bir sabah ailesi
70
Mecnun'a durumu anlatır ve Leyla'yı istemeye
giderler. Mecnun başta bu durumdan rahatsızlık
duysa da Leyla'yı görür görmez aşık olur. Onu
etkilemek için ne yapacağını bilemeyen Mecnun, bir
gece rüyasında aksakallı dedeyi görür. Aksakallı
dedenin rüyalarından çıkıp Mecnun'la beraber
yaşamaya başlamasıyla da işler karışır.
Otomobil
Mercedes SL65 AMG
72
M
ercedes-Benz Cenevre Otomobil Fuarı’nda yeni SL63 AMG’yi
tanıttıktan sonra şimdi de SL65 AMG’yi duyurdu. SL’nin en güçlü
versiyonunda daha ufak motorlu kardeşlerinde olduğu gibi
alüminyum kaporta ve diğer ağırlık tasarrufu teknikleri uygulanmış,
böylece aracın ağırlığı 170 kg gibi kayda değer bir miktarda azaltılarak
1950 kg’ye indirilmiş.
Önceki modeli ile kıyaslandığında, yeni SL65 AMG’nin güçlü çift turbo
beslemeli 6 litrelik V12 motoru kısmen elden geçirilmiş, emme ve egzoz
sistemleri değiştirilmiş.
Motorun gücü önceki modeldeki 612 bg’den 630 bg’ye
yükselmiş, böylece yeni lüks iki kişilik üstü açılır aracın
güç-ağırlık oranı da 323 bg/tona çıkmış. Tork değeri
2300 ile 4300 devir/dakika arasında 1000 Nm ile
sınırlandırılmış. Revize edilmiş V12 motor, eski SL65
AMG’de kullanılan, neredeyse yirmi yıllık 5G-Tronic
şanzıman yerine, otomatik durdurma-çalıştırma da dâhil
olmak üzere, bir dizi BlueEfficiency özelliği içeren 7G-
Tronic yedi vitesli otomatik şanzıman vasıtasıyla arka
tekerlekleri tahrik ediyor. V12 motorlu yeni otomobilin
yakıt tüketiminin yüzde 17 azalarak 100 kilometrede
11,6 litreye, CO2 emisyonlarının ise 270 gr/km’ye indiği
iddia ediliyor. SL65'in 0-100 km/s hızlanma süresi
sadece 4,0 saniye, yani SL63’e göre 0,3 saniye daha
hızlı. 0-200 km/s hızlanması 11,8 saniye olan aracın
azami hızı 250 km/s ile elektronik olarak sınırlanmış.
73
Oyun
Spec Ops: The Line
74
E
ski oyuncular hatırlar; bir dönem özel
harekat timleri üzerine kurulu oyunlar
revaçtaydı. Delta Force ile başlayan bu
seriyi, uzun bir süre birçok oyun takip etti.
Counter-Strike gibi daha basit oynanışlı
oyunların çıkması ile bu dönem yavaş yavaş
son buldu. Özel Harekat (Special Forces)
teması Call of Duty’nin savaş oyunlarını
günümüze adapte etmesi ile oyun dünyasında
yeniden yer edinmeye başladı. Oyunumuz
Spec Ops: The Line, büyük bir parçasını bu
dirilişten almakta.
Oyunu oluşturan diğer unsur ise Amerika’nın
80’li ve 90’lı yıllarda
filmlerinde (Rambo
vb.) çok kullandığı,
sonrasında da
oyunların içerisine
yerleştirdiği
“Amerikan savaşlarını
meşru kılma” teması.
Özellikle Command
& Conquer serisinde
Rusları, Ortadoğu
devletlerini, Çin Halk
Cumhuriyeti’ni hedef
alan bu
düşmanlaştırma,
günümüzde de birçok
oyunda devam etti. İkinci sınıf aksiyon
filminden bozma senaryosunu müthiş bir
sunum ile bizlere yediren Call of Duty,
Asya’nın yükselişinden korkmamız gerektiğini
gösteren HomeFront gibi oyunlar da bu
meşrulaştırmanın ve Amerika’nın askeri
şovunun günümüzdeki popüler ürünleri.
Yukarıda bahsettiğim gibi ilk bakışta Spec
Ops: The Line’da bu popüler temadan
faydalanmak isteyen bir yapım gibi
görünüyor (Ne yazık ki aynı basitliği Medal of
Honor’da yaptı). Oyun yine Ortadoğu temalı
bir modern savaş oyunu. Biz ise Amerikan
özel birimlerinden bir askeri canlandırıyoruz. Açıkçası
işin bu kısmı çok fazla benzer yapım olduğu için pek
heyecan vermiyor artık. Oyunun kurgu dünyasında
Dubai büyük kum fırtınaları yüzünden yaşanmaz hale
geliyor ve oradaki insanların tamamı tahliye ediliyor.
Neredeyse çölün altına gömülen ülke, kanunların
olmadığı bağımsız bir toprağa dönüşüyor. Sadece
güçlülerin ayakta kalabileceği bu yerde kaçaklar ve
suç şebekeleri hüküm sürüyor (Biri S.T.A.L.K.E.R. mı
dedi?). Buraya kadar kurgu fena değil, fakat insanları
kurtarma işini yine Amerika’nın üstlenmesi biraz can
sıkıyor. İlk giden kurtarma ekibiyle bilinmeyen bir
sebepten dolayı temas kesiliyor. Bundan bir süre
sonra, alınan zayıf bir sinyal sonucu bizim de
içerisinde bulunduğumuz başka bir ekip bölgeye
yollanıyor ve oyunumuz başlıyor.
Buraya kadar her şey vasat gitmiş olsa da; oyunun
işlerin boyutunu değiştirebilecek bir kaç yönü var.
Öncelikle bu oyunu Yager adında bir firma geliştiriyor.
İşin tezatlık derecesinde garip olan yanı ise Yager’in
Avrupa’nın sanat merkezi Berlin’de bulunan bağımsız
bir firma olması. Oyunun dağıtıcısı da Borderlands,
Mafia II, Bioshock gibi kült oyunlara imza atmış 2K
Games. Bu kadar klişe görünen bir yapımın bir
ucunun Berlin’e, bir ucunun da 2K Games’e
dokunması oyunun bir sürpriz yapabilme şansının
olduğunu gösteriyor.
Oyun bu temadaki diğer oyunlar gibi bir FPS değil.
Oyunda Gears of War ve türevlerindeki gibi üçüncü
şahıs bir kamera sistemi kullanılıyor; bu da oyunun
birçok platformda boy göstereceğinin bir işareti.
Zaten oyunun PC, Xbox 360 ve PlayStation 3 için
çıkması planlanıyor. Yani aslında, daha konsol
merkezli bir aksiyon oyunu var elimizde. Unreal III
motoru ile geliştirilen oyun, motorun karakteristiğine
uygun olarak etkileyici ve parlak grafiklere sahip. Her
ne kadar bu teknoloji eski kalmaya başlamış olsa da,
motorun esnekliği grafiklerin güncel kalmasını
sağlıyor. Zaten günümüzde birçok oyun konsol ve PC
birlikte düşünülerek üretiliyor. Dolayısıyla yeni nesil
konsollar çıkana dek grafiklerde büyük bir ilerleme
beklememek gerek.
Kısacası, Spec Ops: The Line büyük beklentiler
yaratmaması gereken fakat karşımıza sürprizler ve
farklılıklar çıkartma ihtimali olan bir oyun. Birinci
önceliğiniz olmasa bile aklınızın bir köşesinde
bulunsun..
75
Sinema
Can
Vizyon tarihi: 11 Mayıs 2012
Yönetmen: Raşit Çelikezer
Oyuncular: Selen Uçer, Serdar Orçin, Yusuf
Berkan Demirbağ
Özet : Ayşe ve Cemal birbirlerini çok severek
evlenmiş, maddi açıdan iyi-kötü geçinen mutlu bir
çifttir. Fakat bir türlü çocukları olmaz. Ayşe'nin
karşı çıkışlarına rağmen Cemal, yasa dışı bir
şekilde çocuk sahibi olur. Ayşe, Can adını
verdikleri bu bebeği hiçbir zaman tam olarak
sahiplenemez. Diğer yandan bu tutum yüzünden
Cemal ile de arası gitgide açılacaktır; Cemal'in bir
sene boyunca çabalaması sonuç vermez,
nihayetinde evi terk eder. Ayşe şimdi Can ile tek
başına kalır, diğer yanda tek düze giden
hayatından gitgide sıkılmıştır. Bir gün karşısına
yeniden birlikte olabileceği bir adam çıkınca, Ayşe
kağıt üstünde hala evli göründüğü Cemal ile
yüzleşmek için onun karşısına çıkar...
76
Komik Bir Aşk Hikayesi
Vizyon tarihi: 11 Mayıs 2012
Yönetmen: Cüneyt Yosulçay
Oyuncular: Aydoğan Temel, Arzu Yanardağ,
Zeynep Gülmez
Özet: Atila beyninde ortaya çıkan bir tümör
nedeniyle bundan 10 sene önce görme yetisini
tamamen yitirmiş olan, hiç evlenmemiş, ailesi
çevresi olan muzip ama bir o kadar da yalnız bir
adamdır. Bir gün biraz eğlenmek ve sıkıntısını
dağıtmak için kötürüm numarası ile eve yatılı
bakıcı almak ister ve gazete ilanı verir. Leyla ise
kendi mesleği olan yazarlığı bırakmış, sağda
solda geçici işlerle hayatını zorlukla sürdürmeye
çalışan genç ve güzel bir kadındır. Bir otomobil
şirketine asistan olarak giren ve kalacak evi
olmayan Leyla, şirket sahibinin yatılı bakıcı
aradığını duyunca bir şekilde 'işi' kapar. İkili
arasında zamanla hiç de beklemedikleri biçimde
oluşan yakınlık, aşka dönüşecektir...
Sizden Gelenler
pamukkale
turizm müşteri
hizmetleri kendini
aşmış arkadaş.
adamlara mail attım. 15
dakika sonra cepten
geri dönüş
yaptılar...
in
fo
@
pa
m
uk
ka
le
.c
o
m
.tr
Merhaba,
Muğla-Ankara 22:15
seferi yapan aracınızın hostu
Mertcan Batar'a teşekkür etmek
istiyorum. Yolculuk günü rahatsızlığım
nedeniyle zor geçen yolculuğum sırasında
öksürüğüm nedeniyle yolcularada rahatsızlık
vermek istemezken, hostunuzun ben daha
söylemeden sıcak su ikramı öksürüğümün
kesilmesine neden oldu ve yolculuğumun geri
kalanıda daha rahat vede problemsiz geçmiş
oldu. Yolculuk sırasındada mümkün oldukça
kontrol edip birşey isteyip istemediğimi
sordu. Bu ilgi ve nezaketi için kendisine
teşekkürümün iletilmesini
istiyorum. Teşekkürler..
otobüslerde
görme engelli
bireyler için sesli
betimlemeli filmler
varmış. yüreğinize,
düşüncenize
sağlık.
pa
m
uk
ka
le
.c
om
.tr
Merhaba
Bursa'dan İzmir'e ilk defa
firmanızın pamukyol seçeneğiyle
seyahat ettim, ve herşey kusursuzdu
özellikle host bey çok ilgilendi. Hizmetten
yana herşeyi dört dörtlük yaptı ve priz olayı çok
hoşuma gitti seyahatlerimin arasında ilk defa priz
gördüm ve çok şaşırmıştım, hoşnut oldum çünkü
işime yaradı pcmi ve telimi şarja takabildim internette
çok hızlıydı yolculuğumun nasıl geçtiğini anlayamadım.
Hayatımdaki en zevkli yolculuklarımdan biriydi bu.
Servis konusunda da çok olumlu düşüncelerim var
çünkü hangi servisin hangi noda durduğunu ve
güzergahları tabelada gösterilmesi çok iyi bir
yönlendirme olduğu düşüncesindeyim ve servis
kalkışı için de çok beklemedik iyi ki firmanızı
seçmişim bundan sonra ki seyahatlerimde
de firmanızı seçeceğim herşey için
çok teşekkürler iyi ki
varsınız...
fo
@
in
78
#Pamukkale
turizm hizmet
kalitesi ile nasıl da
doğru bir secim
yaptığımın göstergesi
oldu, teşekkürler
kibar insanlar..
Yılların
verdiği
tecrübeyle,güler
yüzlü müşteri
hizmetlerimizle sizin
firmanız PAMUKKALE 50
yaşında (Nice 50
Senelere
PAMUKKALE) İyi
ki Varsınız.
itü
sö
zlü
müşteri
k
hizmetlerini
iyiden iyiye geliştiren
firma. Bugün adamlara mail
attım "online şifremi unuttum
sanırım mail hesabım bloke
olmuş giriş yapamıyorum"
diye. 15 dakika sonra
telefonla geri dönüş
yaptılar.
[email protected]
ben sizin 15,04,2012
13:00 Ankara aracından
damla sahan araç görevlilerinden
recep acar ve irfan kayanın üstün
hizmetinden göstermiş olduğu ilgi
alakadan dolayı çok memnun kaldım.
Böyle bir firmada bu gibi çalışanları
görmekten mutluluk duyuyorum. Böylesine
bir hizmeti hiçbir firmada görmemiştim.
Türk kahvesinden adaçayına kadar
herşeyi tattım. Böylesine güzel bir
yolculuk ilk defa yaptım. Görevli
arkadaşlara çok çok
teşekkürlerimi
iletiyorum.
ilk
defa geçen hafta
marmaris-aydın arası
güzergahta kullandım bu firmayı. ben
bu kadar profesyonel olduklarını
bilmiyordum. hatta biraz daha öteye gideyim,
keşke daha düzgün bi' firma olsaymış dedim kendi
kendime binmeden önce.O kadar ilgili muavinleri
vardı ki! 15 dakikada bir 'su ister misiniz?' diye yanıma
geliyordu adam. 3 saatlik yolda iki kere servis yaptı.
hemi de ton balıklı sandviç verdiler. yuh dedim! yan
koltukta arkadaşım uyuyordu, cebinden sticker çıkarıp
önüne yapıştırdı. "uyandırmak istemedik. yukarıdaki
servis tuşuna basarak istediğinizi dilediğiniz kadar
alabilirsiniz." bunlar küçük şeyler ama insana özel
hissettiriyor. bi' tane dergileri vardı, editörleri sıkı bi'
ekşi sözlük takipçisi sanırım. içeriğinde beş on
yerde ekşi sözlük'ten alıntılar yapmışlar. Uzun
lafın kısası ben çok beğendim bu firmayı.
istanbul-izmir arası seferleri de
varsa bundan sonra ilk
tercihimdir.
ekşisözlük
Bu
Pamukkale
seyahat çıldırmış
öndeki ekrandan
nete bile
giriyorsun
@Pamukkale
uyuyunca üstümüze
anne şefkatiyle
battaniye örten servis
görevlisi can değil
candan ötedir (20
Nisan AnkaraFethiye seferi)
@Pamukkale
200.seferimi de
sizinle yapacağım
mutluyum , teşekkürler..
Pamukkale turizm ile
yaptığım yolculuk
sayısını merak
ediyorum :)
Pamukkalede
verilen sandvicler
beni bitiryo :) onu
yedikce sanki hic
doymuyomusum
gibi, surekli
yiyesim var :))
İzmir
otogardayız
otobüsün kalkmasını
bekliyoruz. Pamukkale
görevlileri çocuklara kırmızı
kırmızı balonlar dağıtıyor :)
Bir kez daha takdirimi
kazandınız :)
@pamukkale
yolculuk
yaparken de
internet keyfi bir
başka oluyor
Digiturk
ariza yaptığı
için, yolcularımızı
mağdur edemeyiz
diyerek otobüs
değiştiren
@Pamukkale'ye
teşekkürler.
Of
Pamukkale'nin müzik listesi
o kadar iyi ki hepsini dinleyemeden
yolculuk bitecek diye korkuyorum ki ben
normalde muzik dinlemem. Ayrica baska
firma, araba, ucak falan tanimiyorum istanbula
en guzel @pamukkaleturizm'le gidilir.
PamukkaleTurizm disinda herhangi bir
firmanin sitesine bile girmiyorum sanirim,
bi gecen hafta arkadas kurbani
oldum
ekşisözlük
müşteri memnuniyeti
olayında tavan yapmış ve
gönlümdeki yerini diğerlerinden
çok çok yukarılara çıkarmış firmadır.
ankara - istanbul güzergâhında bir
şikayetimi twitter'a yazdıktan yaklaşık bir
saat sonra müşteri hizmetleri beni cep
telefonumdan arayıp (halen otobüsteyim),
durumun nedenlerini açıklayıp özür
dilemiş ve başka bir isteğim olup
olmadığını sormuştur. açıkçası
bu hareketle beni
tavlamışlardır.
79
Bilet Satış Noktaları
Nerede olursanız olun:
AFYON
Otogar
Ataköy
Park
Sandıklı
Dazkırı
Dinar
Kolaylı Tesis
Eski Otogar
Yeşilyol
AKÇAKOCA
Otogar
Merkez
ANKARA
AŞTİ
KIZILAY
KÜÇÜKESAT
ULUS HEYKEL
BAHÇELİEVLER
AYDINLIKEVLER
K.ÖREN TEPEBAŞI
K.ÖREN DUTLUK
ETLİK
CEBECİ
TUZLUÇAYIR
ODTÜ KAMPÜS
YÜZÜNCÜYIL
ÇANKAYA
ÇAYYOLU
YENİMAHALLE
DEMETEVLER
BATIKENT
ERYAMAN
SİNCAN
POLATLI
ELVANKENT
ETİMESGUT
AYDIN
Nazilli Otogar
Çine Otogar
Aydın Otogar
Aydın Otogar II
Ş.içi Terminal
Söke Otogar
Kuşadası Otogar
Belediye
Çevreyolu
Güzelçamlı
Akbük
Altınkum
Didim Otogar
Mavişehir
Yunusemre
AYVALIK
Otogar
Altınova Merkez
Sarımsaklı
Ayvalık Merkez
Altınova Çarşı
BALIKESİR
Otogar
T.Taşıma Merkezi
Çardaklı
Çarşı Terminal
BODRUM
Otogar
Yalıkavak
80
0.272
2299999
2174141
2153334
5151250
4213004
3534100
2299012
2151866
2121199
0.380
6187595
6117485
0.312
224 00 24
419 09 25
417 93 38
312 16 96
222 09 94
317 84 83
358 92 62
381 06 35
321 78 79
319 40 04
365 35 20
210 10 62
286 35 99
442 55 63
235 97 99
315 22 68
334 52 12
385 11 20
283 49 75
268 24 44
623 14 74
261 09 99
245 35 06
0.258
3131665
7116340
2251328
2132035
2251236
2150852
2254639
5184646
6141497
6120938
6149571
6142126
6127199
6463111
8564436
8131145
8113334
8112221
8257022
8113711
0.266
3313112
3381972
3242238
3121969
3382227
0.266
2466120
2466130
2433629
2411121
2443535
0.252
3161369
3160650
3852166
Turgutreis
Gündoğan
Güvercinlik
Güllük
Milas Üçyol
Milas Otogar
3823085
3879609
3746048
5223888
5151015
5124835
5130330
BURDUR
0.248
Otogar
2333500
2335169
Ş.içi Terminal
2333526
Çavdır
4271011
Gölhisar Otogar
4115535
Bucak
3251174
BURSA
0.224
OTOGAR
2615171
2615200
ALTIPARMAK
2241535
BEŞEVLER
4521612
ÇARŞAMBA
2552616
DİKKALDIRIM
2398988
ESKİ FAKÜLTE
3661662
FSM BULVARI
2401625
GÖRÜKLE
4837130
GÜRSU
3713235
HEYKEL
2252002
HÜRRİYET
2473916
KENT MEYDANI
2501613
KORUPARK
2421624
KÜKÜRTLÜ
2348990
NİLÜFER BLD T.
2400033
SETBAŞI
3260500
KAMPÜS
4428988
YEŞİLYAYLA
3610186
GEMLİK-OTOGAR 5120025
GEMLİK-ÇARŞI
5120083
GEMLİK-MERKEZ 5120082
İNEGÖL
7134775
DALAMAN
0.252
Dalaman Otogar 6923939
DATÇA
0.252
Otogar
7124148
Merkez
7123101
Aktur
7246242
DENİZLİ
0.258
Acıpayam
5182122
Buldan
4313604
Çivril Otogar
7139940
Çivril Şehiriçi
7139930
Otogar ( 3 Hat )
2424000
Honaz
8113577
Kale
6711313
Karahayıt
2714973
Pamukkale Kasaba 2722458
Sarayköy
4156020
Tavas
6131911
Bağbaşı
2662089
Çamlık
2110491
Kampüs
2117177
Pamukkale Petrol 2424000
Tedaş
3610110
Yenişehir
3738106
DİKİLİ
0.232
Salihleraltı
6765080
Dikili Otogar
6710074
6715588
Dikili Çarşı
6713142
6713242
Çandarlı
6731112
6730555
EDREMİT
0.266
Otogar
3730071
Edremit Çarşı
3742712
Akçay Otogar
3847853
0850 333 35 35 ‘i arayın biletinizi alın.
Altınoluk Otogar
Küçükkuyu Otogar
ESKİŞEHİR
Otogar
3967373
7521080
0.222
2271020
2271314
Bağlar
3239543
Kızılay
2212535
Osman Gazi Üniv. 2399595
Kızılcıklı
2343823
Sedef Turizm
2331497
FETHİYE
0.252
Otogar
6141451
6141919
Çarşı Terminal
6142437
Günlükbaşı Term. 6137110
Göcek Terminal
6452647
ISPARTA
0.246
Otogar
2273434
2273535
2273636
Mimar Sinan
2330376
Aksu
2187701
Tural
2181568
Köy Yazıhanesi
2186262
Senirkent
5113050
Uluborlu
5313207
Gelendost
3812828
İSTANBUL (AVRUPA) 0.212
Esenler Otogar (9ht) 6582222
Alibeyköy
6273535
Avcılar
6763266
Bağcılar
6346020
Bakırköy
5703654
Balat
5232623
Beşiktaş
2584854
Beşyüzevler
5377729
Beylikdüzü
8722562
Büyükçekmece
8820488
Camlıkahve
6431900
Cennet
5403103
Esenyurt
4501754
Gaziosmanpaşa
6152366
Gültepe
2812733
İkitelli
4701375
İstinye
2772281
KocaMustafaPaşa 5879777
Levent
2783535
Mecidiyeköy
2743536
Okmeydanı
2211120
Sefaköy
5800391
Sirkeci
5271250
Şehremini
5852674
Şişli
2300015
Taksim
2452946
Yayla
5075377
Yenibosna
5512434
Yeşilpınar
6500550
Zeytinburnu Adliye 6659878
İSTANBUL (ANADOLU) 0.216
Ataşehir
3800929
Kavacık
5371823
Harem
3340998
Bostancı
5770250
Cevizli
4414930
Çekmeköy-Çamlık 3149555
Çekmeköy- Şahinbey 6428954
Çiftehavuzlar
3508812
Kadıköy
3365413
Kartal
4884255
Kaynarca
3907267
Kozyatağı
3857192
Kuyubaşı
4189092
Maltepe
3839961
Pendik
3900788
Sancaktepe
Sarıgazi
Soğanlık
Sultanbeyli
Tepeüstü
Tuzla
Uğur Mumcu
Ümraniye Çarşı
Ümraniye Sondurak
Ümraniye Meydan
Üsküdar
İZMİR
İzmir Otogar
Atakent
Balçova
Bornova Park
Bornova Stad
Bostanlı
Buca Heykel
Buca Üçkuyular
Çiğli
Dokuzeylül
Ege Üniv.Hastanesi
Efes
F.Altay
Gaziemir
Girne
KSK Yalı
KSK Çarşı
Kolej
Narlıdere
Nokta
Özkanlar
Şirinyer
Üçyol
Yeni Girne
Yeşilyurt
Aliağa
Menemen
Yeni Şakran
Selçuk
KOCAELİ
Çarşı
Darıca
Gebze Otogar
İzmit Otogar
KÖYCEĞİZ
Otogar
Köyceğiz Terminal
KÜTAHYA
Otogar
Müftülük
Vazo
Yoncalı
Altıntaş
Simav
MARMARİS
Marmaris Otogar
Marmaris Merkez
İçmeler
MUĞLA
Otogar
Kurşunlu
Kötekli
Akyaka
ORTACA
Otogar
UŞAK
Otogar
5611357
6211393
4515061
6691131
6140190
7011066
4761835
3292184
5238746
3168689
3433805
0.232
4720313
3305201
2784838
3733131
3887272
3305201
4407576
4420442
3764554
2788638
3736767
4454360
2477799
2513323
3644618
3644673
3237373
2470555
2390440
2446449
3426797
4391346
2618980
3636693
2271422
6161913
6160009
8321285
6289285
8923961
0.262
3220711
6557770
6443956
6443957
3113034
3115551
0.252
2624164
2623066
0.274
2251135
2251235
3330073
2740022
2494099
3112772
5131276
0.252
4125586
4131369
4553535
0.252
2141692
2141596
2130813
2239119
2435518
0.252
2825264
0.276
2230064
Otogar
Cadde
Dörtyol
Banaz
Sarayaltı
Sivaslı
Devlet Hastanesi
Eşme
Şekerevleri
YALOVA
Otogar
Cumhuriyet
Çiftlik Köy
YATAĞAN
Otogar
ZONGULDAK
Otogar
Çarşı Yazıhane
Kozlu
KDZ.Ereğli Otogar
Kilimli Yazıhane
Demirpark AVM
Çatalağzı
Alaplı
MANİSA
Manisa Otogar
ANTALYA
100.YIL
Alanya
Alanya Şehiriçi
Altınkum
Antalya Otogar
Avsallar
Burhanettin Onat
Kolej
Çalkaya
Çallı
Çimtur
Doğu Garajı II
Dokuma
Düden
Faysal
Fener ( Astur )
Işıklar
Kalekapı
Kalkan
Kampüs
Kemer
Konaklı
Korkuteli
Liman
Mahmutlar
Meltem
Metropol
Meydan
Muratpaş
Örnekköy
Plaza 2000
Serik
Şirinyalı
Tekirova
TRT
Uncalı
Yenigün
Finike
Kumluca
Serik Otogar
Manavgat
Kalkan Otogar
Kaş Otogar
2247800
2156008
2245044
3156406
2235070
6182020
2273780
4143468
2317522
0.226
8128400
8133939
3520505
0.252
5722272
0.372
2910167
2910267
2010167
2661198
3220202
2656253
2578807
2641011
3785592
0.236
2320626
0.242
2410643
5133606
5123566
2295585
3311020
3311021
5173536
3119736
2427776
4631246
3441070
5274646
3110517
3451765
3610466
3391645
3234732
2420858
2449614
8442777
2261045
8142600
5653001
6430090
2262923
5280801
2375900
3217271
3223595
2471600
3492431
3210804
7224495
3168262
8215093
2420857
2262923
3225656
8552900
8874161
7224495
7461914
8442777
8443756
8361310
[email protected]

Benzer belgeler

Untitled - Pamukkale

Untitled - Pamukkale İçindekiler Gezi

Detaylı