kelebeğin fırtınası retorik

Transkript

kelebeğin fırtınası retorik
marketing europe & anatolia
Tarih: Ocak 2016 Sayı: 48
retorik
Hezeyan bulutu
güneşimizi kapattı...
kelebeğin
fırtınası
Yeni yıl umuttur...
e
z
i
i b rin
d
Ha n ve
ila
İçindekiler
marketing
europe & anatolia
Sayı: 48 Tarih: Ocak 2016
İmtiyaz Sahibi
Eksantrik Film Prodüksiyon
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Kısa Kısa
04 - 07
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
e-mail: [email protected]
Teknoloji
10 - 11
Medya Dünyası
12 - 13
Haber ve Fotoğraflar
Agency Europe & Anatolia
[email protected]
[email protected]
Katkıda Bulunanlar
Nurgül Eryıldır Günay
Ali Erdem Ekşioğlu
Seval Duban
Ekim Solemez
Yusuf Yener Günay
Röportaj
14 - 19
kelebeğin fırtanası
21
Reklam dünyası
22 - 23
Danışman
Abdullah Ekşioğlu
İlan Rezervasyon
Gözde Öztürk
Yayın Türü
Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mh. Fahir Açan Sk.
Deniz Ap. No: 21 /15
Kadıköy - İstanbul - Tr.
Tel: +90 555 233 24 41
e-mail: [email protected]
marketing europe & anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film
Prodüksiyon’a aittir. Tamamı ya da bir
bölümü yayıncısının izni olmaksızın
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara,
makalelerdeki görüşler ve hukuki
sorumluluk yazarlara aittir.
Bu derginin yayınlanma sürecinde
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
http://www.meadergi.com
mobil: http://m.meadergi.com
http://www.facebook.com/meadergi
instagram: meadergi
https://twitter.com/meadergi
Röportaj
24 - 26
retorik
29
Kampanyalar
31 - 35
Gezi
36- 43
Game On
44 - 47
Kültür Sanat
48 - 49
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe
Elvin Ekşioğlu / [email protected]
( editörden)
Hadi bize ilan verin...
Merhaba
marketing europe & anatolia'nın yeni sayısını yine titiz bir çalışmayla hazırladık.
Yayın hayatına başladığımız ilk günden bu yana her fırsatta dile getirdiğimiz, hiçbir
cemaate hizmet etmeyen, aldığı ilan kadar basılmayan, paylaştıkça çoğalan, tam
bağımsız, tarafsız sadece ve sadece doğru bildiğini yazan bir dergi olma sözümüzün
sadece sözde olmadığını çıkardığımız her sayımızda siz değerli okuyucularımıza
ispat ettiğimizi düşünüyorum.
Dergimizin aylık okuyucuları 5000 ila 7500 aralığına yerleşti. Her biri bizim için çok
değerli.
Medya planlarınıza bizim dergimizi de dahil edip, temsilcisi olduğunuz müşterilerinizin
ilanlarıyla bizi bu yürüyüşümüzde desteklemenizi, dergimizi bizim dergimiz olarak
değil kendi derginiz olarak paylaşmanızı, yaygınlaştırmanızı diliyorum.
Sevgiyle kalın.
marketing europe & anatolia / 3
Kısa Kısa
2016’nın dijital trendleri neler olacak?...
Avusturya merkezli teknoloji şirketi Emarsys, dünya genelinde 2016’da dijital alanda öne çıkacak trendleri açıkladı.
Konuyla ilgili bilgi veren Emarsys Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör, dijital dünyanın 2016’da oldukça hareketli bir yıl
geçireceğini, kişiselleştirmenin giderek önem kazanacağını
ve video içeriğin yükselişinin süreceğini belirterek, büyük
veri kavramının ve yapay zekanın hayatımızdaki yerinin
ise hissedilir derecede belirginleşeceğini ifade etti.
Erdör, 2016’da öne çıkacak dijital trendleri şöyle sıraladı:
1.Video İçerik: Kullanıcı deneyimini ve süreçleri daha keyifli
hale getirmek ve etkileşimi artırmak için kullandığımız
video içerik yükselişini sürdürecek. Video içeriklerin, toplam tüketici içeriği baz alındığında gelecekte %70’lere
ulaşması öngörülüyor.
2. Snapchat: ABD başkanlık seçimleri sırasında aday
isimler tarafından da kullanılan, anlık fotoğraf ve video
paylaşımı üzerine kurulu olan bu uygulama popülerliğini
artıracak.
3. Büyük Veri: Müşterilere ait verilerin sağlıklı şekilde
toplanması ve verimli şekilde analiz edilmesi, 2016’da da
en önemli gündem maddelerinden biri olmayı sürdürecek.
Analitikler, hedef kitle segmentasyonu, müşteri ve iş verileri dijital pazarlamacıların ana gündemi olacak.
4. Tavsiye Sistemleri: Web sayfasını ziyaret eden
müşterileri binlerce ürün ile boğmadan en uygun ürünü
sunup sitede daha fazla zaman geçirmesini sağlamak,
Tavsiye Sistemleri sayesinde artık daha kolay hale gelecek.
5. Mikro hedefleme: E-ticarete sektörünün büyümesiyle birlikte tüketicilere gönderilen mesaj sayısı da artış
gösteriyor. Herkese aynı mesajı gönderen firmaların satış
4 / marketing europe & anatolia
anlamında fazla şansı yokken, mikro hedefleme yapan ve
kişiye özel mesaj gönderenlerin okunma ve geri dönüşüm
oranları artmaya devam edecek.
6. Fark Yaratan “içerik”: Marka ve tüketici ilişkisinde hayati
önem taşıyan unsurlardan biri olan içerik, 2016’da da öne
çıkan konularından biri olmayı sürdürecek.
7.
Gerçek
Zamanlı
Pazarlama
(Real
Time
Marketing):Markaların güncel olayları takip ederek, özellikle sosyal mecralarda bu olaylara paralel içerik ve pazarlama kampanyaları düzenlemeleri önemini artıracak.
8. SMS ve Bildirimler: E-posta otomasyon programlarında
artık ulaşılamayan kitleye hatırlatma maili gönderme
ve Facebook üzerinde ürünü göstermenin yanı sıra iki
yeni kanal daha popüler olacak. Farklı kanallardan da
müşteriyi yakalamak adına firmalar, bu kişilere SMS veya
firmanın mobil aplikasyonu varsa buraya bildirimler gönderebilecek.
9. Sosyal Medya’yı Etkin Kullanma: Sosyal medya, sahip
olduğu etki gücünün yanı sıra Instagram ve Twitter gibi
platformların online satış yapan firmalara yönelik özellikler
geliştirmesiyle 2016’da da trendler arasında yer alacak
10. Mobil ödemeler: Daha uyumlu tasarımlar, daha fazla
mobil uygulama, yeni mobil girişimler ve mobil ödemelerdeki artış dolayısıyla mobilin popülerliği artacak.
Kısa Kısa
“2016 Global PR Trendleri Zirvesi”...
dünyasında PR’ın önemi, dijital iletişimde değişen trendler ve
iletişimin evrimleşmesi gibi son günlerde öne çıkan konular
odak noktası olacak.
Sektörün gündemini belirleyecek olan zirveye izleyici olarak
katılıp oturumları dinlemek için erken kayıt yaptıran katılımcılar
indirimli kayıt ücretlerinden yararlanabilecekler.
Global PR Trendleri Zirvesi ile ilgili programını detaylarına
ulaşmak ve erken kayıt yaptırarak indirimlerden yararlanmak
için
http://www.thepworld.com/pevents/event/110/global-pr-
trends-summit-3 sitesini ziyaret edebilirsiniz.
2011’den bu yana dünyanın birçok farklı ülkesinde 16 kez düzenlenen Global PR Trendleri Zirvesi, bu yıl da geçen sene olduğu
gibi Excel İletişim Yönetimi’nin resmi iş ortaklığı ile 25 - 26
Şubat tarihlerinde İstanbul Pera Palace Otel’de gerçekleşecek.
Google, Rolls Royce, P&G ve Henkel gibi farklı sektörlerden
iletişim
profesyonellerinin
katılacağı
oturumlarda
iletişim
dünyasının uzmanları bilgi ve deneyimlerini aktaracak.
PR Dünyasına yön veren global trendlerin tartışılacağı zirvede, itibar yönetiminin maksimize edilmesi, yöneticiler için iş
“Istanbul TALKS” Konferansları2016 Mart’ta Başlıyor...
Sahip olduğu benzersiz tarihi ve potansiyeliyle uluslararası organizasyonların tercih edilen merkezlerinden olan
İstanbul, 2016 yılında yepyeni bir konferanslar zincirine
ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. “Istanbul TALKS” konferanslarıyla uluslararası arenada adından söz ettirecek.
Dünyaca ünlü konuşmacıları, kanaat liderlerini, ilham veren profesyonelleri bir araya getirecek konferansın ilki
ise; Girişimcilik olacak.
Etkinlik yönetiminde 21 yıllık tecrübeye sahip Sipahiler,
“Istanbul TALKS” şemsiyesi altında farklı sektör ve konularda düzenlenecek konferanslar serisini İstanbul’a
kazandıracak. Alanında uzman danışma kurulları ve iş
ortakları eşliğinde düzenlenecek olan Istanbul TALKS konferanslarında, girişimcilikten finansa, teknolojiden sanata
9 farklı konu global bir perspektifte ele alınacak.
Istanbul TALKS konferanslarını hayata geçiren ekibin başı
aynı zamanda Sipahiler Events kurucu ortağı Tülin Sipahiler İstanbul’un,ülkemizdeki bir çok endüstrinin merkezi
konumunda olduğunu ve EMEA bölgesinde üstlendiği
belirleyici rolle müthiş bir çekim gücüne sahip olduğunu
belirtiyor. Sipahiler konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Bak-
tığımızda İstanbul imzasını taşıyacak, odaklandığı konularda global etki yaratacak, “referans” kimliği kazandırabilecek, daha fazla marka etkinliğe ihtiyaç olduğunu fark
ettik. Istanbul TALKS, İstanbul’a ve odaklandığı gündem
konularına değer katmayı amaçlayan bir konferans serisi
olacak. Bu konferanslarda konularımızı dünyaca tanınmış
konuşmacılarla ve ilham veren hikayeler ile gündeme getireceğiz.
marketing europe & anatolia / 5
Kısa Kısa
Dilara Oğur, Pegasus İnsan
Kaynakları Direktörü oldu...
Armut.com Üç Yeni Atama ile
Gücüne Güç Kattı...
Türkiye’nin lider düşük maliyetli hava yolu Pegasus Hava
Yolları’nınİnsan
Kaynakları
Direktörlüğü’ne, uzun yıllardır
sektörde kariyerini sürdüren Dilara Oğur atandı. 1996 yılında
iş yaşamına başlayan Oğur,
1999 yılında Turkcell İletişim
Hizmetleri’nde çalışmaya başladı.
Uzun yıllar şirketin çeşitli kademelerinde görevler üstlenen
Oğur, 2011-2014 yılları arasında Turkcell Grup Şirketleri’nde
İnsan
Kaynakları
Direktörü
olarak
görev
aldı.2014
yılındaTurkcellGlobal Bilgi’de İnsan Kaynaklarından Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı görevine atanan Oğur, 1 Aralık 2015
itibarıyla Pegasus Hava Yolları’nda İnsan Kaynakları Direktörü olarak çalışmaya başladı.
1996 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği
Bölümü’nden mezun olan Dilara Oğur, 1997-98 döneminde
Marmara Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri (MIS)
Sertifika Programına katıldı, 2000 yılında ise PMP Sertifikası
aldı. Oğur, evli ve bir çocuk annesi.
Pepsico atama...
PepsiCo’da 21 yıldan bu yana
farklı görevler üstlenen Ümran
Beba, PepsiCo İnsan Kaynakları Yönetim Hizmetleri ve Operasyonları Başkanı pozisyonuna
getirildi. Atandığı yeni görevine,
yeni yılın şubat ayı itibariyle başlayacak olan Beba’nın görevi
PepsiCo’nun faaliyette olduğu
tüm ülkeleri kapsayacak.PepsiCo’daki kariyerine 21
yıl önce Türkiye Pazarlama Direktörü olarak başlayan
Ümran Beba, gösterdiği başarılı çalışmalar nedeniyle
2016 yılının şubat ayı itibariyle PepsiCo İnsan Kaynakları Yönetim Hizmetleri ve Operasyonları Başkanı olarak atandı. Son olarak şirketin Asya, Ortadoğu ve Afrika
(AMEA) Bölgesi İnsan Kaynakları Başkanlığı’nı üstlenen Beba’nın görevi PepsiCo’nun faaliyette olduğu tüm
ülkeleri kapsayacak. PepsiCo’nun dünya çapında 200
ülkede 271 bin çalışanı bulunuyor. Beba ise yeni süreçte, PepsiCo’nun dünya merkez ofisi olan New York,
Purchase’da yerleşik olacak.
6 / marketing europe & anatolia
Ev içi tadilat, temizlik ve nakliye başta olmak üzere tüm
hizmet sektöründen uzman 70.000’den fazla hizmet vereni, hizmet ihtiyacı olanlarla İnternet üzerinden buluşturan armut.com, üç yeni atama ile birlikte gücüne güç
kattı. 2015 yılının başından bu yana toplamda 1 milyar
TL’lik talep yapılan, ayda 1 milyon ziyaretçiyi ağırlayan
ve 5 milyondan fazla sayfa gösterimine sahip olan armut.com’da Aycan Demirhan Kategori Yönetiminden
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Elif Baş Kategori Yönetiminden Sorumlu Direktör, Ediz Gür Göcenoğlu ise
İnsan Kaynakları Müdürü pozisyonuna atandı.
Weber Shandwick,
‘Facebook at Work’ ta...
Global
iletişim
şirketlerinden
Weber
Shandwick,
Facebook’un kurumlar için geliştirdiği platform ‘Facebook at
Work’ü kullanan ilk global halkla ilişkiler ajansı olacak. Weber
Shandwick’in farklı ofislerdeki
çalışanlarıyla bugün başlayan test, ajansın; müşterileri
için yenilikçi iletişim platformlarını keşfetmek ve anlamak adına ortaya koyduğu çabanın bir parçası…
Uygulamayla ilgili değerlendirmede bulunan Weber
Shandwick Dijital Başkanı Chris Perry “Öncü bir sosyal
ajans olarak, müşterilerimize etkileşim için yeni bakış
açıları sunan beta yazılımfırsatlarını sistematik bir şekilde takip ediyoruz”diyerek sözlerine şu şekilde devam
etti: “Çalışan bağlılığında inovasyon vaktinin geldiğini ve
müşterilerimizin buna ağırlık verdiğini göz önünde bulundurursak iç yapımız için Facebook ile yaptığımız bu
ortaklığı tam zamamında gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz”.dedi.
Kısa Kısa
Türkiye’nin En Büyük Güneş Enerjisi Santrali Açıldı...
Tunçmatik’in
yan kuruluşu
Powergie tarafından, Konya
Kızören’de bulunan 144 dönümlük alana
8 MW gününde Türkiye’nin
en büyük güneş enerjisi santrali kuruldu. Hizmete giren güneş enerjisi santrali, yılda 6936 ton karbon salınımını engelleyerek 13.600.000 kWh enerji üretecek.
13.000.000 USD yatırımla gerçekleşen proje, Tunçmatik-Powergie tarafından Gaziantep’li Baycan Yapı firması adına inşa edildi ve Akleasing tarafından finanse
edildi. 4 ay gibi rekor bir sürede tamamlanan santral,
30 yıl endüstriyel ömre ve maksimum verimliliğe göre
tasarlandı.
Tunçmatik-Powergie Yönetim Kurulu Başkanı Meh-
met Özer, konuyla ilgili olarak şu sözleri dile getirdi;
“Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali projesine
imza atmış olmak bizleri gururlandırıyor. Türkiye güneş
enerjisi konusunda önemli bir potansiyele sahip ve bu
potansiyeli yatırıma dönüştürmenin önemi büyük. Ülkemizde elektrik üretiminin en büyük kaynağının doğalgaz olduğunu düşünürsek, Konya güneş enerjisi santrali
üretmiş olduğu elektriğin karşılığı kadar doğalgazın ithalatını engelleyerek, milli yakıt güneşten faydalanmamızı
sağlayacak ve ayrıca cari açığın azaltılmasına katkıda
bulunacaktır.
Santralin yatırımcısı Baycan Yapı firmasının Türkiye’nin
temiz geleceği ve ekonomik gelişimi açısından son derece önemli olan bu yatırımda iş ortağı olarak bizleri
tercih etmesinin haklı gururunu yaşıyoruz. TunçmatikPowergie’e duydukları güven ve bu sağlam iş birliği için
sonsuz teşekkürler.”
Santralde 30.800 adet güneş paneli, 160 adet 50 kW
gücünde invertör, 8 adet 1250 kVA gücünde trafo kullanıldı.
Daikin Türkiye ihracatını 4 yılda 4 kat artırdı...
Türkiye pazarında faaliyet göstermeye başladığı Temmuz 2011 yılında
15 milyon dolar ihracat
yapan Daikin, bu yıl bu
rakamı 4 kat artırarak
yaklaşık 60 milyon dolara
çıkardı.Bu yıl tüm dünyada yaşanan ekonomik
sıkıntılara karşın, ihracat yaptığı ülkelere yenilerini ekleyen Daikin Türkiye, iç pazarın yanı sıra ihracata odaklanarak Avrupa ülkelerinin yanı sıra, CIS ülkelerinden Afrika pazarına kadar geniş bir coğrafyada büyüme kararı
aldı. Daikin Türkiye, Hendek Üretim Tesisleri’nde kurulan Daikin Split Klima Üretim Tesisi’nde ürettiği klimaları
yılda 90-100 bin adet tüm Daikin Group ülkelerine ihraç
ediyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde mevcut ihracat rakamını 3’e katlamayı planlayan Daikin Türkiye, ihracatın ciro
içindeki payını yüzde 10’lardan yüzde 25’lere çıkarma
hedefi doğrultusunda çalışmalarına hız verdi.
Sakarya Hendek Fabrikası’nda üretilen Daikin ve Airfel
markalı ürünler ile CIS ülkelerinin yanı sıra bu yıl Avrupa
pazarında da iyi bir çıkış yakaladıklarına dikkat çeken
Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Tuna Gülenç,
şu bilgileri verdi: “Daikin Türkiye olarak, Airfel’in satın
alınmasıyla birlikte Daikin Europe’undistribütörlerinin
yönetiminde olan CIS bölgesi olarak adlandırılan Azerbaycan, Özbekistan, Gürcistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan ülkelerinin yönetimi
doğrudan Daikin Türkiye’ye bağlandı.CIS bölgesine
ısıtma ürünlerinin yanı sıra tüm Daikin ürün gamının da
ihracatı gerçekleştirmeye başladık. Daikin Türkiye olarak CIS ülkelerini devraldıktan sonra agresif bir büyüme
gerçekleştirerek satışları 8 katına çıkardık.Şu anda ihracatımızın yüzde 60’ını CIS ülkelerine gerçekleştiriyoruz
ve geriye dönük baktığımızda bu pazarlarda son 4 yılda
yaklaşık yüzde 800’lük bir artış sağladığımız görülüyor.
Daikin Türkiye olarak, CIS ülkelerine gerçekleştirdiğimiz
ihracatı 2011 yılında 4milyon dolar seviyesinde iken bu
yıl yaklaşık 30 milyon dolaraçıkarmayı başardık. Bunun
için bu ülkelerde güçlü bir yapılanmaya gittik ve bu süre
içinde 8 yeni distribütörü bünyemize kattık” dedi.
marketing europe & anatolia / 7
Teknoloji
Nissan dakikada 2 kamera satıyor...
az dört adet geniş açılı kamera yer alıyor. Bu kameralar Çevre Görüş Sistemi’nin temelini oluşturuyor. Kuş bakışı olarak
360 derecelik bir görüş sağlayan Çevre Görüş Sistemi sürücüye şerit ve diğer araçlarla olan mesafeyi ayarlama konusunda yardımcı olurken, park alanlarındaki manevraları da
daha kolay gerçekleştirme imkanı sunuyor. Bunun yanında
Qashqai ve X-Trail modellerinde ön cama monte edilmiş ek
bir kamera daha yer alıyor. Bu kamera, Trafik İşareti Tanıma
Sistemi ve Otomatik Uzun Far Asistanı gibi teknolojiler için
kullanılıyor.
Nissan, 2014 yılında satışa sunduğu Yeni Qashqai modelini
1,4 milyon adet kamera ile donattı. Bu durum, günde 3 bin
adedin üzerinde kamera satışı anlamına geliyor.
Artan güvenlik teknolojilerinin yansıması olarak araçlardaki kamera kullanımı da artıyor. Nissan, geçtiğimiz iki yılda
iki milyonun üzerinde aracını kamera ile donattı. Nissan’ın
Qashqai, Juke ve X-Trail modellerinden oluşan SUV ailesi, yeni Qashqai modelinin satışa sunulduğu 2014 yılından
bu yana 1,9 milyon kamera satışına imza attı. En çok tercih
edilen versiyonlarda; ön, arka ve yanlarda olmak üzere en
Şık tasarımıyla Samsung Gear S2...
Samsung Electronics, dairesel tasarım ve döndürülebilir bezel halkası ile stil ve işlevselliği bir araya getirdiği en
yeni akıllı saati Gear S2’nin Network mağazalarında satışa
sunulduğunu duyurdu.
Samsung Electronics Türkiye IT ve Telekom Başkan
Yardımcısı Selçuk Mirza, şunları söyledi: “Teknoloji
dünyasının lideri Samsung olarak,modaya yakından uyum
sağlayacak iki yeniakıllı saat ile Türkiye’deki tüketicilerin
karşısına çıkmanın gururunu yaşıyoruz.Network işbirliği ile
modayı takip eden ve şıklığına önem veren tüketicilerimizi
yeni ürünlerimizle buluşturmaya devam ediyoruz.” Tüketicilerin ihtiyaç duyduğu her an yenilikçi yaklaşımsunmaya
devam edeceklerini belirten Mirza, “Şıklığıyla göz dolduran
Gear S2 Classic, kendine has eşsiz tasarımını paslanmaz çelik, deri ve camın muhteşem uyumuyla tamamlıyor. Gear S2
ise modern ve estetik görüntüsüyle daha sportif bir kullanıcı
kitlesine hitap ediyor. Her iki modelin de Network müşterileri
tarafından beğeni ile karşılanacağını düşünüyoruz” dedi.
Gear S2 ile ilgili daha fazla bilgi için www.samsung.com/tr/
galaxy/gear-s2/ adresini kullanabilirsiniz.
10 / marketing europe & anatolia
Teknoloji
PENTAX Q-S1: 40 farklı renk seçeneği…
yata tutkun olan kullanıcılar için mükemmel bir ürün. Ayrıca
zarif, minimalist deri kılıfı ile tasarım ve esnekliği bir arada
sunuyor.
Geleneksel dijital SLR’lerden daha küçük boyutlu olması sizi
yanıltmasın; Pentax Q-S1 fotoğraflarınıza farklılık ve eğlence katmak için tüm çekim özelliklerine sahip.
tavsiye edilen satış fiyatı: 375 €
Değiştirilebilir objektifli, şık tasarımlı, süper-kompakt bir fotoğraf makinesi mi arıyorsunuz? Daha fazla aramayın. Yeni
PENTAX Q-S1 40 farklı renk seçeneği ve değiştirilebilir objektifli olmanın yanı sıra, günlük kullanıma uygun ultra hafif ve şık tasarımı ile göz dolduruyor. Bu fotoğraf makinesi
her seviyede fotoğrafçılar için mükemmel bir seçim. Üstelik
ideal boyutuya dilediğiniz her yere beraberinizde taşımanız
çok kolay. Pentax Q-S1 sadece bir fotoğraf makinesi değil,
müthiş tasarımıyla bir moda simgesi aynı zamanda. Modayı
takip eden, hayattan zevk alan, tasarım, fotoğrafçılık ve ha-
8 Çekirdek işlemcili Casper VIA M1...
Casper, VIA serisinin yeni üyesi Casper VIA M1 ile tanıttı.
Yüksek değerdeki teknolojiyi şık tasarımlarla birleştiren
Casper, 8 çekirdekli işlemci, Android™ 5.1Lollipop işletim
sistemi, 3 GB RAM ve 16 ve 32 GB depolama alanı
seçenekleriyle iddialı ürünü Casper VIA M1’i kullanıcıların
beğenisine sundu. Casper VIA M1,kavisli 5.2inch Full HD
ekrana, 4.8 mm görünür; 8.6 fiziksel inceliğe sahip.8 çekirdek hızını, 3 GB bellekle taçlandıran Casper VIA M1, üstün
yetenekleriyle teknoloji tutkunlarını büyüleyecek.
VIA serisi akıllı telefonları 3GB RAM ile güçlenen 8 çekirdek
işlemcisi sayesinde çoklu görevler dahil tüm işlemleri donma
veya zorlanma olmadan yapabilir, 16 ve 32 GB depolama
alanı seçenekleriyle daha fazla fotoğraf, video ve uygulama
saklayabilirsiniz.
2900mAH güçlü bataryası, ekranda arka ışık yoğunluğunu
ayarlayan güç tasarrufu teknolojisi sayesinde kazandığı
uzun kullanım özelliğiyle de ön plana çıkıyor.145 gr ağırlığı
ile kolay taşıyabileceğiniz ürünün4G uyumu sayesinde en
güncel teknolojiyi sağlıyor.
Casper VIA M1, 32 GB seçeneği için KDV dahil 1.399 TL,
16 GB seçeneği için KDV dahil 1.299 TL satış fiyatlarıyla
tüketicinin beğenisine sunuldu.
marketing europe & anatolia / 11
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı basın görev değişiklikleri
• Sabah Gazetesi Ankara Haber Müdürü Yahya Bostan’ın Yazı
işleri Müdürü olarak atanmasının ardından boşalan Haber Müdürlüğü koltuğuna getirilen isim belli oldu. Ankara’da siyasi haberlere imza atan Sabah Gazetesi Ankara muhabiri Mehmet
Ali Berber, Ankara Haber Müdürü oldu.
• Yeni Yüzyıl gazetesi, internet sitesinin yazı işleri müdürlüğüne Hakan Göksel’i getirdi.
• Hürriyet Gazetesi Dijital Medya Grup Koordinatörü Bülent
Mumay görevinden ayrıldı.
• Deneyimli gazeteci Zafer Arapkirli haftada 5 gün siyasi köşe
yazıları ile Yeni Yüzyıl gazetesinde yer alacak.
• Sabah Gazetesi Ankara Haber Müdürü Yahya Bostan’ın Yazı
işleri Müdürü olarak atanmasının ardından boşalan Haber Müdürlüğü koltuğuna getirilen isim Sabah Gazetesi Ankara muhabiri Mehmet Ali Berber oldu.
• Kültür sanat gazetecisi Sayım Çınar Yeni yüzyıl gazetesinde
her hafta sonu “Kültür Pazarı”adlı bir köşe yazmaya başladı.
• Hürriyet Dünyası’nda 8 yıl süreyle görev yapan deneyimli
isim Zeynep Gürcanlı Sözcü Gazetesi İnternet Haberleri Ankara temsilcisi oldu.
• Zaman Gazetesinde Genel Yayın Müdür yardımcılığı görevine Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu
getirildi.
• Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmenliğini yürüten ve geçtiğimiz hafta görevi bırakma kararı aldığını kamuoyuna duyuran
Bülent Keneş’in yerine Today’s Zaman ve
Zaman gazeteleri yazarı Sevgi Akarçeşme
atandı.
• Hürriyet Gazetesi bünyesinde yayınlanan
Auto Show’da Test editörü ve motosporları yazarlığı yapan Murat Tosun görevinden
ayrıldı.
• Milliyet Cadde’nin Genel Yayın Yönetmenliğinden ayrılan Şirin Sever Posta Gazetesi ile anlaştı. Sever’in yazıları, Çarşamba ve Pazar günleri yayınlanacak.
• Can Yayınları’nın yaklaşık 5 yıldır basın danışmanlığı görevini yürüten Şebnem Soral, görevinden ayrıldı.
• Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak Gözlem
Gazetesi İstanbul Temsilcisi olarak yeni görevine başladı. Toprak, Gözlem’deki görevinin yanı sıra, televizyon programlarını
ve dijital medya çalışmalarını sürdürecek.
• Uzun yıllar Hürriyet gazetesinde çalışan Zeynep Gürcanlı,
sosyal medya hesabından artık Sözcü gazetesinde olacağını
duyurdu.
• Cem Küçük ile Günün Manşeti programını sunan Ersoy
Dede, Star gazetesinin Yazar kadrosuna dahil oldu.
• Geçtiğimiz ay Demirören Medya Grubu’ndan ayrılan Savaş
Yılmazer Doğan Medya Grubu’na transfer oldu. Yılmazer,
Doğan Burda Dergi Grubu Reklam Grup Başkanlığı görevini
yürütecek.
Görsel basın görev değişiklikleri
• NTV Dış Haber Koordinatörü Selim Atalay görevden alındı.
Atalay, NTV’de sunduğu Dünyanın Köpüğü programına ise
devam edecek.
• Cem Tv’nin program müdürlüğü görevine Hilal Solmaz getirildi.
• Tecrübeli spor spikeri Bilgehan Demir’in yeni kanalı NTV
Spor oldu. NTV Spor’a geldiğini söyleyen Demir, aynı zamanda ‘Boks Magazin’ programı yapacağını bildirdi.
12 / marketing europe & anatolia
• Galatasaray ile anlaşmadan önce TRT ekranlarında yayınlanan Stadyum programında yorumculuk yapan Mustafa
Denizli’nin yerine Doktor Gürkan Kubilay geldi.
• Bugün TV ve Kanaltürk Ankara Temsilciliğine Başkentin deneyimli gazetecilerindenFaruk Demirel atandı.
• Bugün TV’den ayrılan Erkan Akkuş’un yeni kanalı belli oldu.
Akkuş, pazartesinden itibaren Güne Bakış programıyla CanErzincan TV’de.
• TV 8 Ekranlarında ikinci sezonu ile seyirci karşısına çıkan
Ver Fırına isimli mutfak yarışması final yaptı.
• Habertürk TV Ankara Haber Müdürlüğüne Cumhurbaşkanlığı
Muhabiri Aysun Torungetirildi.
• Kanal D Genel Müdürü Pelin Diştaş Yaşaroğlu görevinden
ayrılırken yerine grupta etkili işlere imza atan Barış Tunay getirildi.
• Kanal D’nin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Lale Eren görevinden ayrıldı.
• CNN Türk Genel Müdürlük görevine uzun yıllar çok sayıda
kanalın yayın yönetmenliğini yapmış olan Erdoğan Aktaş getirildi.
• Doğan Medya Grubu’nda bir atama gerçekleşti. Doğan TV’ye
Projelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı görevine Oben Yıldırım atandı.
• NTV’de sunuculuk yapan Dilara Gönder görevinden ayrıldı.
• Spor Spikeri Ertunç Öner, CNN Türk
Spor Departmanı’na transfer oldu.
•
Show TV’de Programlar Koordinatörlüğü görevini yürüten Timuçin Güner
EndemolShine Türkiye ile anlaştı. Güner, Star TV’de yayınlanan BigBrother
Türkiye’nin Yayın Koordinatörlüğü’nü
üstlenecek.
• Kanal D televizyonunda drama direktörlüğü görevini yürüten İlkay Doğan görevinden istifa etti.
• Ünlü ekran yüzü Ebru Gediz Beyaz
TV’de sürdürdüğü programın sona erdiğini açıklayarak görevinden ayrıldı.
• Kanal D Dramalar’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na
Hülya Vural getirildi.
• EndemolShine Türkiye’de Dramalar Direktörlüğü görevine
Cengiz Deveci getirildi.
• Digitürk’ün Genel Müdürlük görevine Ümit Önal getirildi.
Medya dünyasından diğer haberler
• Gazeteci-Yazar Uğur Dündar; Başöğretmen Atatürk Onur
Ödülü’nü Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve Eğitim
İş Şube Başkanı Mehmet Balık’tan alacak.
• Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin kurucularından Türk spor
basının duayen ismi usta gazeteci Necati Bilgiç hayatını kaybetti.
• Hürriyet ve Tescilli Markalar Derneği, gerçekleştirdikleri işbirliği ile premium markalar ve tüketiciler için özel ve zengin
içerikli yeni bir gazeteyi; Follow’u yayın hayatına geçirdi.
• Gazeteci-yazar Hasan Çakmak dünyanın birçok yerinde sürdürdüğü kültür sanat çalışmaları nedeniyle ödüllendirilmeye
devam ediyor. “Anadolu Ödülleri” töreninde Gazeteci-yazar
Hasan Çakmak’a uluslararası kategoride ödül verildi.
• Cumhuriyet Gazetesi çalışanlara da bildirilen bir kararla,
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisini kapattı.
Medya Dünyası
marketing europe & anatolia / 13
Röportaj
’ho ho ho Hoover,
Hoover
Ülke Müdürü
Andrea Ojetti
Hoover markasının kuruluşu 1900’lü yılların
başlarında olmuştur ve 1908 yılında
Hoover markası süpürgeyi icad etmiştir.
Amerikan markası olan Hoover bu yıllarda Birleşik Krallık’ta
da tanınmış, yayılmış ve bilinen bir marka olmuştur;
hatta İngiltere’de insanlar süpürgeye hala daha “hoover” derler.
Örneğin yine İngiltere’de Hoover süpürgeler yılda
1.000.000 adetin üzerinde satılmaktadır.
Röportaj Nurgül Günay Eryıldır / [email protected]
- Bize biraz kendinizden ve iş yaşamınızdan bahseder misiniz?
1954 yılında Roma’da doğdum, 23 yaşımda mühendis olarak mezun olup iş
hayatına başladım. Seyahat etmeyi çok
sevdiğim için en başından beri uluslararası firmalara yöneldim; kariyerimde
Nijerya, Amerika, Meksika, Çin, İsviçre, Singapur, Arjantin ve Türkiye’de
yerleşik olarak yaşadım; onlarca ülkeyi de ziyaret ettim. 2005 yılından beri
Türkiye’de yaşıyorum, yamaç paraşütü
yapmayı ve motor sürmeyi seviyorum.
Neredeyse 30 senedir de dayanıklı
tüketim sektöründeyim. 2012 yılından
beri Candy Group’un Türkiye’deki bütün faaliyetlerinden sorumlu ülke müdürüyüm.
- Türkiye’de ‘’ho ho ho Hoover, süpürür döver’’ elektrikli süpürge reklamlarıyla hafızalara yer eden Hoover’in
marka hikayesi hakkında çok fazla
şey bilmediğimizi fark ettim. Bize
Hoover hakkında biraz bilgi verir misiniz?
14 / marketing europe & anatolia
Hoover markasının kuruluşu 1900’lü
yılların başlarında olmuştur ve 1908
yılında Hoover markası süpürgeyi icad
etmiştir. Amerikan markası olan Hoover bu yıllarda Birleşik Krallık’ta da
tanınmış, yayılmış ve bilinen bir marka olmuştur; hatta İngiltere’de insanlar
süpürgeye hala daha “hoover” derler.
Örneğin yine İngiltere’de Hoover süpürgeler yılda 1.000.000 adetin üzerinde
satılmaktadır.
Markanın Avrupa hakları 1995 yılında
Candy Group tarafından satın alınmıştır, 1945 yılından beri çamaşır makinesi
ve çeşitli beyaz eşyalar üreten İtalyan
Candy Group bu uluslararası marka
ile özellikle Avrupa pazarında Hoover’i
hem süpürge hem de diğer beyaz eşyalarda büyütmüştür. Hoover artık birçok
ülkede hem beyaz eşya, hem ankastre
ürünler hem de elektrikli süpürge satan
uluslararası bir markadır.
- Hoover ne kadar süredir Türkiye
pazarında ve bugün geldiğimiz noktada pazar payı nedir?
süpürür döver’’...
Röportaj
Hoover aslında Türkiye’de çok uzun
yıllar önce satılmış ve özellikle büyüklerimizin süpürge ve çamaşır makinlerinde bildiği bir markadır. Markanın
Candy Group tarafından satın alınmasından sonra 2007 yılına kadar Türkiye
pazarından çıkılmış, bu yıl itibarı ile de
grup kendisi pazara tekrardan girmiştir.
Şimdi 2007 yılından beri Türkiye’de Hoover markası ile beyaz eşya, elektrikli
süpürge ve ankastre ürünleri satıyoruz.
Hoover’in Türkiye’deki pazar payı ankastre ürünlerde %3, beyaz eşyada ise
%1 seviyesindedir.
- Türkiye’de hangi ürün gruplarını
satışa sunuyorsunuz?
Aslında Türkiye’de bütün ürün gruplarını satışa sunuyoruz; buzdolabı, ça-
Candy Hoover Group’un
Türkiye yatırımları
2016 yılında
25 milyon avronun üzerine
çıkacaktır. Eskişehir’deki
fabrikalarımızda bir
Ar-Ge merkezi
kurulacak ve Avrupa’ya
bilim üretilecektir.
maşır makinesi, bulaşık makinesi, kurutma makinesi, fırın, ocak, davlumbaz,
elektrikli süpürge vb. Ancak burada en
güçlü olduğumuz ürün grupları üretimini Türkiye’de yaptığımız pişirici grubu
ürünler ve kurutma makineleridir. Türkiye Candy Hoover Group için stratejik
bir üretim noktasıdır ve grup pişirici cihazlar ve kurutma makinesi fabrikalarını Türkiye’ye taşımıştır. Buradan bütün
dünyaya ihracat yapılmaktadır.
- Hoover’in ülkemize yaptığı yatırımlar devam edecek mi? 2016 Türkiye
hedefleri nelerdir?
Candy Hoover Group’un Türkiye yatı16 / marketing europe & anatolia
Röportaj
rımları 2016 yılında 25 milyon avronun
üzerine çıkacaktır. Eskişehir’deki fabrikalarımızda bir Ar-Ge merkezi kurulacak ve Avrupa’ya bilim üretilecektir.
TÜBİTAK destekli bu yatırım projesi
ile aynı zamanda üretim kapasiteleri
de iki katına çıkacaktır. Bu gelişmeler
ülkemiz açısından ihracat ve istihdamı artırırken iç piyasada bize de daha
inovatif ve daha rekabetçi ürünler sunma fırsatı verecektir. Bu yüzden 2016
yılında ankastre ürün grubumuza daha
fazla ağırlık vereceğiz.
- Piyasaya yeni çıkan ürün grubunuz
Wizard Serisi’nin özellikleri, rakiplerinden farklı olan özellikleri nelerdir?
Kasım ayında çok inandığımız, çok güvendiğimiz bir ürün serisi olan WIZARD’ı
lanse ettik, bu seri Türkiye’de her ürün
grubundan ürün içeren ilk Wi-Fi bağlantılı, akıllı ürün ailesidir. WIZARD gibi
ürünlere sahip olmaktan gerçekten gurur duyuyoruz, Türkiye’de beyaz eşya
Bu seri bizim niş olarak
konumlandırdığımız
bir tasarım serisi değildir,
örneğin yıkayıcı
grubunda 2016 yılında
tüm ürün gamımız
bağlantılı ve akıllı olacaktır.
sektöründe “akıllı” ürünleri sahiplenmek
istiyoruz. WIZARD ürünler tüketicilerimize tek bir cep telefonu ya da tabletten yönetebilecekleri çamaşır makinesi,
bulaşık makinesi, buzdolabı, ocak, fırın
ve davlumbazı bir arada sunmaktadır.
Bağlantılı olmanın yanında ürünler tüketicilerimizin hayatını kolaylaştıracak
akıllı özelliklere sahiptir. Rekabete baktığımızda Türkiye’de henüz kimse bağlantılı ürünlere yatırım yapmadı, bizim
farkımız bu trendi çok daha önceden
tüketicilerimize sunmaktır. Bu seri bizim
niş olarak konumlandırdığımız bir tasarım serisi değildir, örneğin yıkayıcı grubunda 2016 yılında tüm ürün gamımız
bağlantılı ve akıllı olacaktır. Biz tüketicilerimize bu teknolojiyi bir standart olarak sunacağız. Tüketici için en büyük
avantaj bizce bu teknolojini erişilebilir
fiyatta olmasıdır, bu serideki fiyat / fayda dengemiz gerçekten çok iyi.
- Şirket, marka ya da ürünlerinizle ilgili ulaştırmak istediğiniz bir mesajınız var mı?
Biz İtalya merkezli bir grup olarak
Türkiye’yi hem üretim hem satış olarak
stratejik olarak görüyoruz. Tüketicilerimize Avrupa standartlarında, yüksek
kaliteli ve inovatif ürünleri erişilebilir
fiyatlarla sunuyoruz. Türkiye’de Hoover markasının 2016 yılı ile beraber
Türkiye’de daha fazla ilgi göreceğine
iananıyoruz.
marketing europe & anatolia / 17
Köşe
Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]
Yeni yıl umuttur...
Zor, karanlık, acılarla dolu 2015 yılını geride bıraktık.
Yeni yıl her zaman yeni bir heyecandır benim için. Alt
tarafı takvimden bir yaprak daha düşüyor, yeni yıl sadece
bugünün ertesi günü diye düşünenlerden de vardır
mutlaka. Ama yeni yıl, adı üstünde yeni olduğu için eski
defterleri kapatmak, acıları ardında bırakmak, umuda
koşmak, yeni ilhamlarla hayata devam etmektir.
Bütün okuyucularımın yeni yılını kutluyor, ilham verici,
sağlıklı, düşlerin gerçek olduğu bir yıl diliyorum...
Uzun zamandır Türkiye'nin tanıtımı için yapılacak
kampanyayı ve tanıtım filmini merakla bekliyorduk.
Türkiye’nin yeni markası “Turkey Discover the Potential”
(Türkiye’nin gücünü keşfet) kampanyası, TİM öncülüğünde
Ekonomi Bakanlığı himayesi ve Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın katkıları ile gerçekleşiyor. 2015'in son
günlerinde Başbakan Davutoğlu'nun sunumuyla nihayet
tanıtım filmini de izledik. Potansiyelini keşfet Türkiye ya
da Turkey Discover to Potantial tanıtım filmi tek kelimeyle
''niteliksiz'' olmuş. Senaryonun TİM tarafından oluşturulan
iş dünyası ve akademisyenlerin hazırladığı yönlendirmeyle
şekillenen kampanyadaki tüm filmleri Öteki Film çekmiş.
Ulusal ve uluslararası bacağı olan kampanyanın
uluslararası bütçesi Ekonomi Bakanlığınca, yurtiçi bütçesi
ise TİM tarafından karşılanıyor. Bu kadar kapsamlı, büyük
bir proje için rekllamın temel sorularından birini soruyorum.
Hedef kitle kim? Bu film kim için yapıldı? Türkiye hakkında
bilgi ve fikir sahibi olması amaçlanan yabancılar için.
Ama filmdeki sahnelerin hiç bir cazibesi yok. Turizm için
gelecek olanlara bir şey vaad etmiyor. Ticaret ya da yatırım
yapmak isteyen yabancı sermaye için hiç bir cazibesi yok.
Hiç bir fotoğraf deneyimi olmayan sıradan ev kadınları bile
instagramda harika fotoğraflar paylaşırken dünya kadar
bütçe harcayıp bu kadar sıradan bir film ortaya çıkarmak
olacak şey değil! Yazık diyorum yazık!
Ziraat Bankası 152. yılını kutluyor. Kutlamalar
çerçevesinde Happy People Project imzalı iki dakikalık
reklam filmi medyada yerini almaya başladı. Uygar Kutlu
yönetmenliğindeki film bankanın 152 yıllık tarihine yolculuk
yaparak kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği hizmetlerin
nedenini sorguluyor. Filmin prodüksiyonu tek kelimeyle
harika. Ama bu köşede ilk günden beri hep söylüyorum,
yine söyleyeceğim, hayaller banka reklamı, gerçekler
banka şubeleri :) Ben bugüne kadar reklamlardaki gibi
( kelebeğin
fırtınası)
bir bankaya, öyle bir banka şubesine, öyle bir bankacıya
rastlamadım :) Ziraat Bankası reklamı için Ekşi Sözlük'ten
bir alıntıyla bu konuyu size havale ediyorum. ''Bayılıyorum
lan şu banka reklamlarına. öyle bi anlatıyorlar ki her
şeyi babalarının hayrına yapıyorlarmış da üstüne bi
de teşekkür bekliyorlarmış gibi. adamlar 3. köprü 3.
havaalanı muhabbetine devlete "kredi" veriyor üstüne bi
de vatansever ayağı çekip reklam yapıyor. muhteşem lan.
yarın ben de hazine bonosu alıp "ben bu devlete paramı
verdim paramı!" diye bağıracam.''
Ülker mutluluk ve Biscolata Mood Yağmur reklamı
arasında seçim yapın desem hangisini seçerdiniz :) Ben
en iyisi bunu twitter'da sorayım, burada reklamlardan
bahsedeyim. Ülker mutlluk reklamı şahane cıngılı ile
insanı gerçekten mutlu ediyor. Neşeli, keyifli çocuklar,
mutlu anneler, birbirinin yanağına öpücükler konduran
dedelerle, nineler, daha neler neler. Gerçek hayatta bunları
yapınca ''kahkaha atmak kadına yakışmaz'' diyen devlet
büyüklerinin sözleri aklıma geldi. Bu reklam filmi hakkında
ne düşünüyor diye sormak isterdim :)
Biscolata Mood onunla yağmur altında tanışacaksın
reklamında, villanın bahçesindeki yakışıklı bahçıvanı
görüyoruz. Evin hanımı, bahçıvana bakıp aaahh tüh
yağmur da yok diye iç geçirirken birden bire bahçedeki
fıskiyeler devreye giriyor ve yağmur efekti başlıyor. Bizm
yakışıklı bahçıvan en çekici haliyle kadına doğru yürüyor.
Ben villa sahibi bir erkek olsam bu reklamdam sonra
ilk iş olarak bahçıvanın işine son veririm. Ne olur ne
olmaz. reklamın hiç umulmadık etkileri olabilir :))) Şaka
bir yana Biscolata efsanesi devam ediyor. Kızlar hala
izlemediyseniz, izleyin hemen :)
Bu sayıdaki yazım başta canım annem ve anne adayı
Begüşüm olamak üzere tüm anneler ve anne adayları
için. Canım annem doğum günün kutlu olsun, Ailemizin
birleştirici gücü, herkesin derdine koşan, sevincine ortak
olan canım annem, Allah seni başımızdan eksik etmesin.
Bugünlerde anne olmak için gün sayan tatlı yeğenim
Begüm'ün de doğum gününü kutluyorum. Ailemize yeni bir
heyecan katacak minik bebeğimizi sabırsıkla bekliyoruz.
marketing europe & anatolia / 19
Reklam Dünyası
MIXX Awards Türkiye için başvuruları...
Dünyada 42 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising
Bureau’nun Türkiye merkezi IAB Türkiye tarafından 6. kez
düzenlenecek olan ve düzenlendiği ilk günden beri dijital
dünyanın nabzını tutan MIXX Awards Türkiye için başvurular başladı.
Ajans ve reklamverenlerin 8 Ocak 2016 tarihine kadar başvuru yapabileceği MIXX Awards Türkiye’de yarışmanın kazananları her yıl olduğu gibi başarılarını uluslararası arena-
larda da duyurma fırsatı bulacak.
Her geçen yıl daha çok büyüyen MIXX Awards’ta başvurular,
pazarlama ve iletişim dünyasının seçkin isimlerinden oluşan
jürinin titizlikle yaptığı değerlendirmeler sonucunda ödüllendiriliyor.
Temel hedefi, dijital reklamları hedef-sonuç ilişkisiyle incelemek, yaratıcı düşünceyi performansla birlikte değerlendirmek olan MIXX Awards’ta; “Araç, Yöntem ve Platformlar” ve
“Stratejiler ve Hedefler” ana başlıkları altında toplamda 24
kategori bulunuyor.
Bu yılki reklam teması “Önce Dijital” olan MIXX Awards’un
Lider Destekçisi Sahibinden.com; Başarı Destekçisi MedyaNet olurken, sektör kuruluşları da her zamanki gibi MIXX’e
katkıda bulunuyorlar. Reklam çalışmaları Karbonat tarafından yürütülen organizasyon Gramofon, İltek ve Project
House’un katkılarıyla gerçekleşiyor.
MIXX Awards Türkiye’nin ödül töreni 24 Şubat 2016’da gerçekleşecek. Yarışmanın kuralları, değerlendirme ve ayrıntılı
bilgi için yenilenen MIXX Awards Türkiye web sitesini ziyaret
edebilirsiniz.
www.mixxawards-tr.org
Turkuaz Seramik Diriliş Ertuğrul’un
Ana Sponsoru Oldu...
Turkuaz Seramik Diriliş Ertuğrul’un Ana Sponsoru Oldu.
Çeyrek asrı aşkın süredir tasarımları ve kalitesi ile Türkiye sınırlarının ötesine geçerek dünya pazarının önemli
oyuncularından biri olan Turkuaz Seramik, reyting rekortmeni Diriliş ‘Ertuğrul’ dizisinin ana sponsoru oldu.
Geliştirdiği ürün ve yeniliklerle dünya vitrifiye sektörünün
önemli oyuncuları arasında yer alan Turkuaz Seramik,
Türk tarihine ışık tutan senaryosu ve aksiyon sahneleriyle
dikkat çeken TRT1 dizisi Diriliş ‘Ertuğrul’un bir yıl boyunca
ana sponsoru olacak.
İkinci sezonu başlayan ve başrolünü Engin Altan Düzyatan’ın
oynadığı Diriliş ‘Ertuğrul’ dizisi, Orta Asya bozkırlarından
kopup Anadolu topraklarına gelen Türk boylarından biri olan
Kayı Boyu’nun hikâyesini anlatıyor.
250 kişilik çekim ekibi, kurulan devasa platoları, incelikle
hazırlanmış dekor ve kostümleri ile Diriliş ‘Ertuğrul’ Türk dizi
tarihinin en büyük prodüksiyonlarından biri olarak görülüyor.
20 / marketing europe & anatolia
Reklam Dünyası
Mahmood Coffee’nin Marka Yüzü...
karşısına geçen sanatçı, geçmişten gelip günümüze ayak
uydurmaya çalışan Yeniçeri Mahmood karakterini canlandırıyor. Sevilen oyuncu markanın reklam filmlerinde “Yeniçeri
Mahmood” karakteriyle kimi zaman yanlış cevap verilen tarih
yanıtlarını, kimi zaman bando takımının yanlışlarını düzeltecek.
İlk olarak 2001 yılında kamera karşısına geçen Taylan Güner; Beyaz Gelincik, Kaybolan Yıllar, Duvar, Serçe, Geç Gelen Bahar, Küçük Ağa ve Huzur Sokağı gibi birçok dizide rol
almıştır. Aynı zamanda ATV’nin sevilen dizisi Kertenkele’de
Şenol karakterini canlandırmaktadır.
Beyaz perdede Civa, Uçan Melekler, Çok mu Komik?, Hür
Adam Bediüzzaman ve Muska filmlerinde yer almıştır. Tarlabaşı Pansiyonu, Pes Doğrusu, Ada, Tevelütten Mütevellit,
Harputta Bir Amerikalı ve Sır gibi birçok tiyatro oyununda da
sahne almıştır.
Altunkaya Group’a bağlı markalardan olan Mahmood Coffee
geniş ürün yelpazesi, son teknoloji üretim tesisleri ve önce
Atv’nin sevilen dizisi Kertenkele’de Şenol hoca karakterini
müşteri memnuniyeti diyen uzman kadrosuyla 40’tan fazla
canlandıran ünlü oyuncu Taylan Güner, Mahmood Coffee’nin
ülkede tüketicilerin hizmetindedir.
yeni marka yüzü oldu.
Markanın “Bir Millet Öğreniyor” reklam filmi için kamera
Mesut Yar Dunlop’un marka yüzü oldu...
DUNLOP’un marka yüzü olan ünlü köşe yazarı ve televizyoncu Mesut Yar fuarda sevenlerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı.
DUNLOP iş birliği hakkında konuşan Mesut Yar: “Dünyanın
en saygın ve sportif markalarından biri. Dolayısıyla bu marka algısına katkıda bulunmak aynı zamanda kendi algımı
da güçlendirmek anlamına geliyor.
Aksesuara olan tutkum aynı tutkuyla tasarımlarını
hazırlayan bir marka ile ekstra sinerji oluşturacaktır. Toplarsak geleceği daha net görebiliyorum...” dedi.
TV dünyasının konuşturan ismi Mesut Yar’ı yakın dostu güzel oyuncu Berna Laçin de yalnız bırakmadı. Koyu bir sohbetin ardından ikili birbirlerine gözlük hediye etti.
İnovasyon ve tasarımlarıyla 100 yılı aşkın bir geçmişi olan
DUNLOP, 2016 gözlük koleksiyonu ile dikkat çekmeye devam ediyor. Konforu ve stili bir arada yakalayabileceğiniz
DUNLOP güneş gözlükleri ve optik çerçeveleri ile kaliteden
ödün vermeyenlerin dikkatini çekiyor.
Ürünlerinde kendine has çizgisi ve kalitesiyle fark yaratan
DUNLOP’un ürün gamında metal, asetat ve ahşap gözlükler bulunuyor.
marketing europe & anatolia /21
Yeter ki gön
Röportaj
nülden isteyelim...
AKUT, 2. Başkan, İnsan Kaynakları Sorumlusu
ve AKUT Spor Kulübü Koordinatörü
Cüneyt Koparan
AKUT adını ilk olarak 1998 yılında Adana-Ceyhan depreminde duydum. Hemen gidip üye olmak için başvurdum ve Nasuh
Mahruki ile görüşüp ekibe katıldım. O zamanlar küçük bir gruptuk. 1 yıl sonra Gölcük depremi oldu.
Avcılar, Gölcük ve Yalova’da farklı ekipler ile görev yaptık.
AKUT olarak o depremde büyük bir sınavı başarı ile atlattık.
Röportaj Elvin Ekşioğlu / [email protected]
- Cüneyt Bey, kısaca kendinizi tanıtır
mısınız?
29 Nisan 1957 Mudanya doğumluyum.
1978 yılında Anadoluhisarı Gençlik ve
Spor Akademisinden mezun oldum.
Mezun olduktan sonra 2 yıl akademide
öğretim görevlisi olarak görev yaptım
daha sonra ticarete atıldım. Evliyim,
1990 doğumlu bir kızım var.
Uzun yıllar Hentbol oynadım. Beşiktaş, Simtel, İTÜ kulüplerinde ve Türkiye
Hentbol Millî Takımında oynama, ülkemi temsil etme onurunu yaşadım.
- AKUT ile nasıl tanıştınız? 2. Başkan
olarak anılmanızın hikâyesini paylaşır mısınız?
AKUT adını ilk olarak 1998 yılında Adana-Ceyhan depreminde duydum. Hemen gidip üye olmak için başvurdum
ve Nasuh Mahruki ile görüşüp ekibe
katıldım. O zamanlar küçük bir gruptuk.
1 yıl sonra Gölcük depremi oldu. Avcılar, Gölcük ve Yalova’da farklı ekipler ile
görev yaptık. AKUT olarak o depremde
büyük bir sınavı başarı ile atlattık. O ana
dek böylesi bir sorumluluğun altına girmemiştik. Deprem bölgesinde hazırlık-
sız yakalanan devletimizin üstlenmesi
gereken organizasyon ve arama kurtarma görevinin büyük bir bölümünü, çok
az kişiden oluşan bizler AKUT olarak
üstlenmek durumunda kaldık. Bir taraftan arama kurtarma görevi yaparken
bir taraftan da bölgeye gelen yardımseverleri ve ülkenin dört bir yanından
yardımseverler tarafından gönderilen
araç-gereç ve malzemeleri yönlendirme, organize etme görevini üstlendik
ve bu görevi de başarı ile tamamladık.
AKUT’un ismi bu depremde yaptığımız
başarılı çalışmalardan sonra bütün ülkede ön plana çıkınca çok fazla gönüllü aramıza katılmak istedi. Bu durum,
beklemediğimiz ve kapasitemizi aşan
bir yoğunluktu ve bizi bazı önlemler almaya itti. İlk önce üye alım prosedürünü ve disiplin kurallarını gözden geçirip
tekrar düzenlemek zorunda kaldık. O
dönemde Yönetim Kurulu tarafından
Disiplin Kurulu Başkanı olarak atandım
ve disiplin kurallarını revize ettim. Bugüne kadar bu kurallara uyulması için
azami gayret sarf ettim. Daha sonra
Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim ve iki
marketing europe & anatolia /23
Röportaj
dönemin sonunda 2. Başkan seçildim.
İki dönemdir de YK üyesi 2. Başkanı
olarak görev yapmaktayım.
- AKUT gibi önemli bir STK’nın yönetim kurulunda olmak büyük bir
sorumluluk. Bu kurul kaç kişiden
oluşuyor? Bu sorumluluğun ağır
geldiğini düşündüğünüz zaman oluyor mu?
Türkiye’nin en saygın ve güvenilir sivil
toplum kuruluşları arasında ilk sıralarda
yer alan AKUT gibi bir kurumun yönetim kurulunda görev yapmak ve önemli
kararlara imza atmak tabii ki çok büyük
bir sorumluluk. Zira vereceğiniz kararlar
hem AKUT’un yararına olmak hem de
gönüllülerin onayını almak zorundadır.
Bu yüzden çok dikkatli olmak, ince eleyip sık dokumak zorundayız. Yönetim
Kurulunda Genel Başkanımız Nasuh
Mahruki de dâhil olmak üzere toplam 7
kişiyiz. Her birimiz AKUT içindeki birkaç
birim yahut bölümün yönetim ve denetiminden sorumluyuz. İnsanlara tabii ki
sorumluluk veriyoruz ancak hemen her
şeyden mutlaka haberdar oluyoruz. Her
pazartesi akşamı tüm gönüllülere açık
olarak YK toplantısı yapıyoruz. Bazen
iş ve özel hayatımızda davranmadığımız kadar özenli ve dikkatli olmak zorunda kalıyoruz.
24 / marketing europe & anatolia
Başlangıçta kimsenin
AKUT’un bu noktalara geleceğini düşündüğünü sanmıyorum.
- AKUT’u kurarken bir gün bu kadar
önemli bir kurum olabileceğini, ülke
genelinde 35 ekibe ulaşabileceğini,
Birleşmiş Milletler tarafından “Tüm
Dünyada Arama Kurtarma Yapabilir” sertifikası alabileceğini, tamamı
gönüllü bir kadro ile 2.000 den fazla insanı yaşama döndürebileceğini,
arama-kurtarmada bir çığır açabileceğini düşünüyor muydunuz?
AKUT’un kuruluşunda yer almadım
ancak kuruluşundan çok kısa bir süre
sonra katıldığım için bu konuda cevap
hakkım olduğunu düşünüyorum. Başlangıçta kimsenin AKUT’un bu noktalara geleceğini düşündüğünü sanmıyorum. Belki hayal edebilirdi. Yalnız,
dünyanın neresinde olursa olsun, özellikle toplum yararına doğru ve faydalı
işler yapıyorsanız, çabalarınız sizi hayal bile etmediğiniz noktaya getirebilir.
Özellikle hedefinizde İNSAN HAYATINI
KURTARMAK varsa; dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin, dünyanın neresinde
olursa olsun yardıma muhtaç insanların
veya canlıların yardımına koşuyorsanız
ve bunu yüzde yüz karşılıksız ve gönüllü bir ruh ile yapıyorsanız, bu noktaya
gelmeniz normal aslında…
Tabii kurallarınızı doğru koymak ve
bunlara uyulmasını olmazsa olmaz kabul etmek, misyon ve vizyonunuzu doğru tespit etmek ve bunlardan sapmamak, eğitimi her şeyden üstün tutmak,
aksatmamak ve sürekli olarak tekrarlamak, doğru ekip liderleri ve üyeleri ile
çalışmak gibi zorunluluklar ile gelişen
bir süreç.
Ayrıca % 100 gönüllülük esasına göre
yönetilen bir kurumda gönüllü yönetimini de çok dengeli ve adaletli yürütmeniz
gerektiğini unutmamak lazım.
- İnsan Kaynakları mevzuuna değinecek olursak; tüm birimler ve ekipler
için yeterli insan gücüne sahip misiniz? Gönüllü olma süreci merkezde
ve ekiplerde nasıl ilerliyor?
Bir STK’nın en önemli ihtiyacının sürdürülebilir insan gücü olduğu bir gerçek. AKUT’a gönüllü olarak başvuran
adayları özel hayatlarındaki kişisel kabiliyetlerine göre öncelikle faydalı olabilecekleri birim ve bölümlere yönlendirip
zamanları kalırsa birden fazla birimde
görev almalarına gayret gösteriyoruz
ki bireylerin uzmanlık alanlarından faydalanabilelim. Bu durum bazı birimlerde insan fazlalığına, bazı birimlerde
ise insan eksikliğine neden olabiliyor.
Bu da eksik kadro ile devam eden birimlerdeki üyelere fazla yük binmesine
neden olabiliyor. Ancak fedakâr üyelerimiz sayesinde bugüne kadar her işin
üstesinden geldik. Yakın bir zamanda
yeniden yapılandırdığımız mülakat grubu sayesinde daha dengeli bir gönüllü
profili oluşacağına inanıyorum.
Gönüllü olma süreci İstanbul’da şu şekilde işliyor; adaylar belirli tarihlerde
düzenlediğimiz tanışma toplantılarından birine katılıyorlar. Burada AKUT’u
tanıyıp misyon, vizyon ve disiplin kurallarını öğreniyorlar. Devam etmeye
karar verdilerse evraklarını tamamla-
Röportaj
malarını istiyoruz ve evraklarıyla mülakata alıyoruz. Mülakat sonucuna göre
faydalı olacakları birim yahut birimlere
yönlendirilmelerini sağlıyoruz. Bu arada derneğin misyonuyla paralel temel
eğitimleri (İlkyardım, Temel İletişim vb.)
almaya başlayıp birimlerinde görev almaya devam ediyorlar. Birimi departman gibi düşünebilirsiniz. Birim başkanları ve İnsan Kaynakları tarafından
performansları takip ediliyor. Bu arada
İlk Haber Alma eğitimini aldıktan sonra
nöbet tutmaya başlıyorlar.
İstanbul dışındaki ekiplerde ise gönüllülük süreci de hemen hemen aynıdır;
aslında İstanbul dışındaki ekipler genel
merkezin birer prototipidir, ancak onlarda tüm sorumluluk ve insiyatif ekip
liderindedir. Onlar da kendi içlerinde
birim ve bölümlere ayrılmışlardır. Adaylar hemen hemen aynı prosedürlerden
geçerler. Ancak İstanbul gibi büyük
şehirlerin haricindeki yerlerdeki ekiplerimizde bu prosedürler daha hızlıdır.
Daha küçük ve insanların birbirlerini
daha yakından tanıdıkları yerler olduğu
için,adayların tanıma ve intibak süreci
daha çabuk olur.
Bu vesile ile bize çok sık sorulan bazı
konulara da açıklık getirmek isterim: İnsanlar bize “ben dağcı ya da sporcu de-
İnsanlar bize “ben dağcı ya da
sporcu değilim, AKUT’a üye
olabilir miyim?”diye soruyorlar.
ğilim, AKUT’a üye olabilir miyim?”diye
soruyorlar.
AKUT’ta herkes operasyonel olmak zorunda değildir, isteyen özel hayatında
kabiliyeti ya da uzman olduğu, faydalı
olabileceği bir birim ya da bölümde rahatlıkla görev alabilir. AKUT’ta herkesin
faydalı olabileceği bir iş mutlaka vardır.
Sporcu ya da dağcı olmayıp yine de
operasyonlara gitmek isteyen olursa
eğitimlere katılır ve başarılı oldukları taktirde operasyonlara katılabilirler.
Yani AKUT’ta olmak isteyen herkese
kapımız açıktır.
Başka bir soru da,”ne kadar maaş alıyorsunuz?” sorusudur. Bildiğinizgibi
AKUT, tamamı ile gönüllülük üzerine
çalışan bir kurum. Burada herkes gönüllüdür ve karşılığında ücret almaz.
Sadece İstanbul Genel Merkez’de günlük idari işleri takip eden 2 arkadaşımız
ve AKUT Vakfı’nın Genel Müdürü arkadaşımız maaşlı.
- Bu kadar büyük bir markayı gönüllü bir kadro ile yönetebilmenizin sırrı nedir? Bu yöntem aynı zamanda
riskli de değil mi?
Bizim misyonumuzun merkezinde insan hayatı kurtarmak ve karşılıksız
yardımseverlik var. Bunu bilerek gelen
ve egosundan arınmış, gönülden yardım etmek için aramıza katılan adaylar
sürece adapte olmakta zorluk çekmiyorlar. Bu durumda bizim işimiz de kolaylaşıyor. Siz de kuralları doğru koyup
adaletli bir şekilde uygularsanız sorun
kalmıyor.
Gönüllü yönetimi kolay bir iş değil, hatta iş hayatındaki klasik insan kaynakları
yönetimine göre çok daha zor diyebilirim. Gönüllüye bir taraftan tatmin olabileceği bir iş vereceksiniz, bir taraftan
mutlu olmasını sağlayacaksınız, aynı
zamanda da derneğin işi görülecek…
Mutlu olmayan, aradığını bulamayan ya
da başka sebeplerden dolayı AKUT’a
gelen üyelerin ayrıldığını kabul etmek
durumundayız. Herkesin beklentisini
tümüyle karşılayamıyoruz. Bu sebeple
gidenler evet oluyor, ancak kalan üyeler
ile gerçekten güzel şeyler başarıyoruz.
- AKUT gönüllüsünü bir kaç kelimeyle nasıl tarif edersiniz?
AKUT gönüllüsü dürüsttür, güvenilirdir,
karşılıksız yardımseverlik ilkesini hayatının önemli bir yerine oturtmuştur,
gönüllü olarak yani beklentisiz iyi niyet
marketing europe & anatolia / 25
Röportaj
gösterebilecek düzeydedir ve insan yaşamına, yaşam hakkına değer verir.
- Başvuru yapanlar ile devam edenlerin oranlarını paylaşır mısınız?
Başvuran adaylar çeşitli nedenlerle
AKUT’a gelirler. Bu başvurular genellikle büyük bir deprem, afet ya da büyük kazalardan sonra çok fazlaca artar.
Bu adayların bazıları macera, bazıları
eğitim, bazıları aidiyet duygusu ve kimlik kazanmak için, bazıları gündemdeki olayın heyecanıyla, bazıları vermek
değil almak için, bazıları da gerçekten
yardım etmek, faydalı olmak için gelir.
Ancak bir kısmı henüz tanışma toplantısında, aldıkları bilgilerden sonra
aradıkları gibi bir yer olmadığını görüp
vazgeçerler. Bir kısmı devam eder ve
çalışmaya başlar fakat bazı kurallar ve
sorumluluklar ağır geldiği için henüz
yarı yoldayken bırakır. İşte herkes elendikten sonra geriye kalan aşağı yukarı
% 10’luk bir grup gerçek anlamda gönüllüdür ve bize ayak uydurarak iyi ve
kötü günde yanımızda olmaya devam
eder.
Burada özellikle bir konuya değinmek
istiyorum. Bana katılmak zorunda değilsiniz elbette.
Bazı adaylarımızın onlarla yakından
ilgilenilmediği için, sırtlarını sıvazlama26 / marketing europe & anatolia
Ne yazık ki şimdiye
kadar devletten maddi
anlamda bir yardım
alamadık
dığımız için, gönüllerini hoş tutmadığımız için uzaklaştıklarına ya da derneği
bıraktıklarına şahit oluyoruz.
Burada bir karşılama komitesi ve gönüllüleri hoş tutma komitesi kuramadık ne
yazık ki çünkü burada herkes gönüllü.
Dolaysıyla kimse kimseden aramıza
katıldığı için sırtının sıvazlanmasını,
hoş tutulmasını, motivasyonununbir
başkası tarafından sağlanmasını beklememeli. En güzel motivasyon, günün
sonunda kurtarılan insan hayatı ya da
yapılan güzel bir iş diye düşünüyorum.
Hepimiz buraya aynı amaç için geldik.
Bu amaç da temelde insan hayatı kurtarmak için gücümüz yettiğince katkıda bulunmak. Yani herkes kendi motivasyonunu kendi sağlamalıdır. Bu da
AKUT’ta iyi bir şeyler yaparak olur.
- İnsan Kaynaklarının yanı sıra AKUT
Spor Kulübünün de sorumluluğu sizde. Spor Kulübüne gelecek olursak;
ne zaman kurulduğu, kaç branştan
oluştuğu gibi detayları genel hatlarıyla paylaşabilir misiniz?
Spor kulübümüzü 2010 yılında kurmaya karar verdik. Yönetim Kurulumuzda
3 kişi zaten millî sporcu. Spordan gelen insanlar olarak, arama-kurtarma
konusundaki başarılarımızdan sonra,
spor konusunda da bir şeyler yapabiliriz, nitelikli sprocular yetiştirerek ülke
sporuna da katkı sağlayabiliriz diye
düşünerek yola çıktık ve AKUT Spor
Kulübü’nü kurduk. Düşündüğümüz gibi
birçok branşta da başarılara imza attık.
Şu anda Atletizm, Kar sporları (Kayak, Snowbord), Dağcılık, Motosiklet
Sporları, Paralimpik Yelken, Bisiklet,
Geleneksel Okçuluk branşlarında faaliyet gösteriyoruz. Bu branşlarda birçok başarılara imza atmış durumdayız.
Örneğin Kar Sporları branşında kayak
ve snowbord dalında birçok İstanbul ve
Türkiye şampiyonluklarımız var ve millî
takıma birçok sporcu vermekteyiz. Yine
Motosiklet branşında birçok Türkiye ve
Avrupa şampiyonlukları elde etmiş durumdayız.
Amacımız önümüzdeki yıllarda branş
ve sporcu sayımızı çoğaltmak, ülkemize daha fazla nitelikli ve başarılı sporcular yetiştirmektir.
- Ekiplerin finansmanlarını nasıl sağlanıyor? Devletten destek alıyor musunuz?
Ekiplerin bazı temel ihtiyaçları merkez
tarafından karşılanır, diğer talepleri için
kendi bölgelerindeki kaynakları harekete geçirmeleri istenir. Yerleşke, araba,
araç ve gereçlerini yerel kaynakları harekete geçirerek ve sponsorlar vasıtası
ile temin ederler. Ayrıca çeşitli kişi ve
kurumlara eğitim vermek suretiyle kendi kaynaklarını yaratırlar.
Ne yazık ki şimdiye kadar devletten
maddi anlamda bir yardım alamadık. Bu
konuda başvurmadığımız yer kalmadı.
“Kamu Yararına Dernek” statüsünde olmamıza rağmen bırakın yardım almayı,
tam aksi araç ve telsiz vergileri başta
olmak üzere devlete bugüne kadar bir
sürü vergi ödedik, ödemeye devam
Röportaj
ediyoruz. Aslında AKUT’taki insan kaynağının maliyeti kadar yükü devletin
üzerinden alıyoruz. Devlet bu sayıda
insan kaynağını kadrolarında istihdam
etmeye kalksaydı inanılmaz rakamlara
mâl olurdu. Oysa AKUT’a çok cüzi rakamlar ile destek sağlansa hem daha
fazla insan hayatı kurtulur hem de devlet üzerindeki yük daha da hafifler. Yazık ki biz devlet desteğinden vazgeçtik,
sadece halkın bağışları ve özel kurumlara verdiğimiz eğitimler ile mali kaynak
yaratmaya razıyız. Yeter ki ödediğimiz
vergilere bir çözüm bulunsun…
- Nasuh Mahruki ile çalışmak nasıl?
Size kattıklarını öğrenebilir miyiz?
Nasuh Mahruki ülkesini canını verecek
kadar seven, vizyonu ve dünya görüşü geniş, kültürlü, ileri görüşlü, dürüst,
güvenilir, içi dışı bir olan biridir. İyi bir
hatip, mütevazı bir sporcu, iyi bir yazar, başarılı bir liderdir. Meziyetleri ve
özellikleri saymakla bitmez ki her şey
ortada zaten.
Nasuh ile çalışmak aslında çok kolay.
İyi niyetliyseniz, dürüstseniz, ülke ve
AKUT için bir şeyler yapmaya çalışıyorsanız her zaman yanınızdadır. İhanete
tahammülü yoktur. İyi niyetli her türlü
hatanızı kabul eder ancak kötü niyet
ve ihaneti asla affetmez. Her türlü fikre
İnsan hayatı kurtarmak,
insanlara yardım etmek
dünyada karşılığı olmayan bir
his ve duygu.
açıktır. Bazen çabuk sinirlenir, kaşlarını
çatar. Öyle zamanlarda bir şeyi kabul
etmesi zorlaşır ancak mantıklı olduğu
takdirde onu her konuda ikna edebilirsiniz. Onun için vatanı ve AKUT en
önemli değerleridir.
- AKUT’un gelecekteki hedefleri nelerdir?
AKUT her zaman hedefini en yükseklerde tutmuş bir kurum. Her zaman
Türkiye’nin üç adım ötesinde olmaya
çalışıyoruz. Kaliteli ve gönüllü insan
kaynağımız ile yurdumuzun ihtiyaç olan
her yerinde var olmak istiyoruz. İhtiyacı
olan her insana, yardıma muhtaç her
canlıya yetişmek istiyoruz; insanlar hiç
uğruna yitirilsin istemiyoruz.
Sadece yurt içinde değil dünyanın neresinde olursa olsun afetlerde insanların
yardımına koşuyoruz ve koşmak istiyoruz. Derneğimizin yanı sıra Vakfımız,
Spor Kulübümüz, Üniversite Topluluklarımız, Yayınevimiz, Enstitümüz ile bu
ülkeye daha fazla katkıda bulunmak
istiyoruz. Ülkesini ve insanları seven,
topluma faydalı bireyler olmak isteyen,
doğaya saygılı insanların çoğalmasını
istiyoruz. Bunları gerçekleştirdiğinizde
hedefinizi gerçekleştirdiniz demektir.
Sizin gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Ben AKUT’ta kendime bir hedef belirlemiş değilim. AKUT’a faydalı olduğumu
düşündüğüm ve AKUT’un bana ihtiyacı
olduğu sürece, sağlığımın da elverdiği
sürece buradayım. Bugün YK 2. Başkanı, yarın normal bir üye olarak hizmet
ederim hiç fark etmez.
Ben AKUT’a verebildiğim kadar emek
vermeye geldim. Verebildiğim sürece
nerede olursa olsun vermeye devam
edeceğim. AKUT’ta birlik ve beraberlik
devem ettiği sürece, üyelerin birbirine
saygı ve sevgileri sürdüğü sürece, misyon ve vizyondan ayrılınmadığı sürece,
benim hedeflerim de gerçekleşmiş demektir.
- Eklemek istedikleriniz nelerdir?
İnsan hayatı kurtarmak, insanlara yardım etmek dünyada karşılığı olmayan
bir his ve duygu. Daha değerli bir duygunun olacağını düşünmüyorum. Bunun değerini ancak tattığınız zaman
anlayabilirsiniz. AKUT’ta bu duyguyu
her zaman tatma şansınız var. Kurtarmalara direkt olarak gitmeniz yani
operasyonel olmanız da gerekmez.
Bazen çay yapacak birisinin varlığı bile
son derece önemlidir. Bir şekilde insan
hayatını kurtarmaya yönelik bir organizasyonun içinde yer alıyorsunuz. O
ekibin içinde bir yerde olduğunuz sürece de bu sevinci herkesle birlikte yaşıyor, paylaşıyorsunuz. Bizler bir takımız.
Operasyon zamanı sahada çalışanından tutun geri planda lojistik destek verenine, yemek ve çay yapanına kadar
herkesin verdiği katkı aynı ve değerlidir.
Demek istediğimi herkesin AKUT’ta
yapacağı bir iş mutlaka var. Yeter ki
gönülden isteyelim. Bizim kapımız iyi
niyetle bir işin ucundan tutmak isteyen
herkese açık. Sevgilerimle
marketing europe & anatolia / 27
Köşe
Abdullah Ekşioğlu / [email protected]
( retorik)
Hezeyan bulutu güneşimizi kapattı...
Son birkaç yıldır yaşananlar, ülkemizi siyaset iletişimi
açısından tam bir inceleme dosyasına çevirdi. Üst üste
gelen seçimler, özellikle iktidar partisinin tüm medya
araçlarına dolaylı ya da direkt sahip olması, kendi istikbal
kaygılarını iktidarın mevcudiyetine endekslemiş kiralık
medya mensupları ve iktidar lehine asimetrik olarak
sürdürülen propaganda bombardımanı demokrasiyi iyice
yaralamışken şimdi yeni bir aşamaya gelindi.
Belki fark etmişsinizdir, son günlerde medya, siyasiler
ve siyasi parti taraftarları gerçekle bağlarını tamamen
kopardılar. İktidar tarafından oluşturulan bu rüzgara
muhalif seçmenin de katılmasıyla ülkemiz tam bir
dezenformasyon savaşları dönemine girdi.
Peki iktidar cenahı böyle de muhalefet farklı mı? Hayır.
Muhalefette yer alan partilerin seçmenleri de
Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin başını çektiği bu
dezenformasyon kervanına katılmış gibi görünüyor.
Konvansiyonel medyanın sayısal artış göstermesi ve
büyük bloğunun iktidar cephesinde toplanmasının
yanı sıra sosyal medyanın da yaygınlaşması bu
dezenformasyon çılgınlığını gerçeklerle ilişkisini koparmış
bir toplum seviyesine taşıdı. Yani benim gözlemim toplum
olarak, iktidarıyla muhalefetiyle hep birlikte hezeyan
girdabında her geçen gün daha derinlere gidiyoruz.
Ortalıkta birçok bilgi dolaşıyor. Ancak bu bilgilerin
Ana akım medya, en alt seviyeden ülkemizdeki en yüksek gözardı edilebilecek kadar küçük bir bölümü gerçeklerle
koltuğa sahip olan siyasetçiler ve seçmenler de dahil
örtüşüyor. Kalanı ya iktidarı güçlendirmek, ya
olmak üzere artık kimsenin gerçeklerle ilgilenmediğini,
cumhurbaşkanını başkanlık koltuğuna taşımak ya da
sadece kendi tezlerini güçlendirecek dezenformasyonla
bunlara engel olmak için uydurulmuş toplumu yanıltmaya
taşları yerinden oynatmaya çalıştığını görmek için iletişim yönelik gerçek dışı bilgiler.
uzmanı olmanıza gerek yok.
Dezenformasyon savaşlarında iş şirazesinden o kadar
Hedefe odaklandığında bakış zaviyesi oldukça daralıp
çıktı ki, bırakın dolaşıma sokulan bilgilerin gerçeklerle
canla başla yorulmadan çalışmayı kendisine şiar edinen
örtüşmesini, bir çoğu gerçek üstü, masalsı öğeler taşıyor.
Cumhurbaşkanımız, teşbihte hata olmaz züccaciye
dükkanındaki fil gibi çevresine zarar verdiğini sanırım
Tabi burada adını anmadan geçemeyeceğim. Bir ülkede
henüz farketmedi. Bence bu canhıraş çabanın bir
Cumhurbaşkanı'nın danışmanı "Cumhurbaşkanımızı
nedeni kısa dönemde kendisine hedef olarak belirlediği
düşünce gücüyle öldürmek istediler" gibi absürt bir tezi
başkanlık sistemi ile arasında çok az engel kaldığını
ileri sürer ve hala ihtiyaç duyduğu tıbbi desteği almak
düşünmesi. Benim açımdan bakıldığında görünen
yerine görevine devam ederse, sıradan seçmenin bu
o ki Cumhurbaşkanı bu heyecanla dezenformasyon
çıtayı daha ne kadar yukarıya çıkardığı hiç de sürpriz
bombardımanının liderliğini yürütüyor. Mevcudiyetlerini
olmaz. Dezenformasyon savaşının sonucu ne olursa
Cumherbaşkanı'nın seçmen arasındaki bazılarının
olsun, bu tablo ülkemiz için pek de içaçıcı görünmüyor.
iddiasına göre "karizmasına" borçlu olan AKP ve
yandaşları da Cumhurbaşkanı'nın bu heyecanını
Umarım aklı selim galip gelir ve siyasi hedeflerin, gerçek
paylaşarak, gerçeklerden kopuk bir dezenformasyon
ya da en azından gerçekçi tezlerle desteklendiği bir
savaşını, sonuçlarını ve yaratacağı toplumsal tıravmayı
atmosferi oluşturabiliriz. Yoksa korkarım ki bu hezeyan
düşünmeden sürdürüyorlar.
bulutu gerçeğin güneşini bütünüyle kaybetmemize neden
olacak.
marketing europe & anatolia / 29
Kampanyalar
Penti Scorp’ta rekor kırdı...
Penti, 4 milyondan fazla gence #İçimdenGeldi dedirterek
yeni reklam filmini dijitale entegre etti.
Kampanyası Künyesi
Reklamveren: Penti
Reklam Ajansı: Movida
Marka Yöneticileri: Cristina Polini, Sıla Yiğit Toklu
Ajans Müşteri Yönetmeni: Gaye Ayık
Müşteri Temsilcisi: Ulviye Yılmaz
Yaratıcı Yönetmen: Oğuzhan Akay
Yaratıcı Grup: Erdal Güngör, Deniz Akyıldız,
Kubilay Şenyiğit, Cansu Şahinler, Fatih Özkan
Yönetmen: Metin Arolat
Görüntü Yönetmeni: Serkan Güler
Müzik: Volga Tamöz
Müzik/Söz: Emel Güntaş, Oğuzhan Akay
Yapım: İnterfilm İstanbul
Yapımcılar: Bahadır Arlıer, Elif Özdemir, Cem Chaban
Sanat Yönetmeni/Dekor: Yalçın Uğurlu
Koreograf: Yuri Mezokh
Stilist: Melis Agazat
Işık: A-Plus Lighting
Post Prod.: IPD
Mekân: Beykoz Kundura ve Deri Fabrikası
Medya Ajansı: MG Media
Mecra: TV, internet, radyo, sinema, dergi, açıkhava
marketing europe & anatolia / 31
Kampanyalar
Tropicana’nın yeni reklam filmi...
Güzelbeyoğlu’nu bu durumdan torunu kurtarıyor. Zira iddiaya giren Muharrem Emmi’nin kendi bahçesinden portakalları
kullanmayıp Tropicana Portakal suyunu sunuyor ve herkes
Muharrem Emmi’nin portakal suyunun lezzetli olduğuna karar veriyor.
Tropicana’nın yeni reklam filmi ekran başında izleyenleri gülümsetiyor. Autonomy’nin çektiği reklam filminin başrol oyuncusu; mimar, müzisyen, tiyatro- sinema oyuncusu
ve bürokrat Arif Erkin Güzelbeyoğlu… Tropicana Portakal
reklam filminde, kendi portakallarından daha lezzetli portakal bulunması halinde bıyıklarını keseceğini söyleyen
Kampanya künyesi
Reklamveren: PEPSICO
Reklamveren yetkilileri: Alpagut Çilingir, Osman Dilber,
Yaprak Ağca, Kaan Akyiğit, Tuğçe Gamsız
Reklam Ajansı: ALICE BBDO
Kreatif Direktör: Derya Tambay
Yaratıcı Ekip: Ali Burak Erkan, Cem Öztürk,
Muhammet Ergül, Burcu Gizem Öztürk
Stratejik Planlama: Onur Erdoğan, Emir Demirtaş
Marka Ekibi: Maria Demir, Aylin Acar
Ajans Prodüktörleri: Umut Tangör, H.ObenÖzyakalı
Prodüksiyon Danışmanı: Sena Alpsan
Yapım şirketi: Autonomy
Yönetmen: Melih Eryılmaz
Müzik Düzenleme:Jingle House
Genç Emeklilik Planı...
Anadolu Hayat Emeklilik’in Genç Emeklilik Planı için TBWA\
ISTANBUL tarafından hazırlanan reklam filmi yayına girdi.
Kampanya gençlerin geleceğe dair plan yapmadığı ön yargısının aslında çok da doğru olmadığından yola çıkıyor.
Gençlerin yarını planladığını, fakat daha uzun vadede, gelecekleri için şimdiden aksiyon almadıkları iç görüsünden
hareket ediyor.
Çekimleri 2 gün süren filmlerin yönetmenliğini Aytuğ Üngör
yaptı, prodüksiyonunu Anima üstlendi.
Kampanyası Künyes
Reklamveren: Anadolu Hayat Emeklilik
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
CCO: İlkay Gürpınar
ECD: Volkan Karakaşoğlu
Yaratıcı Ekip: Gamze İçhedef, Berkay Özay, Ozan Aslan,
Cantekin Güngör, Oğuzhan Atlıman, Alpan Esen,
Ezgi Tanyeri, Leman Köksal, Özge Güven, Yasemin Deniz
Marka Ekibi: Aslı Ceren Aksak, Canan Ayvacı,
Denizhan Çakıl, Burçin Birim, Sırma Er, Selen Akın
CSO: Tuğyan Çelik
30 / marketing europe & anatolia
Stratejik Planlama: Mert Kal
Prodüksiyon Ekibi: Erman Karahisarlı, Cansu Arcan
Prodüksiyon Şirketi: Anima
Yönetmen: Aytuğ Üngör
Post Prodüksiyon: 1000 VOLT
Müzik: Opus / Mehmet Yranona, Tolga Türünz
Kullanılan Mecralar: TV, outdoor, basın, internet, radyo
Kampanyalar
‘Farkındayız, Farklısın’...
müziği ve dikkat çekici sahneleri sayesinde reklam filmi, seyircinin bu isimlerle arasında takdir ve öykünme dolu bir bağ
kurmasını sağlıyor.
Reklam filminde oynayan isimler ilham verici kadınlar arasından büyük bir özenle belirlendi. Bu isimler arasında
Türkiye’nin en genç, sivil, kadın akrobasi pilotu Semin Öztürk, dünyanın sayılı kadın orkestra şeflerinden Sera Tokay,
Avrupa’nın en iyi genç kuşak sopranoları arasında gösterilen Burcu Uyar ve oyunculuğunun yanı sıra yazar yönüyle
de dikkat çeken Görkem Yeltan yer alıyor. Heyecan verici
Kampanyası Künyesi
Reklamveren: Sanset Gıda
Marka: Pernigotti
Reklamveren Yetkilileri: Aslı Eren Şengezer,
Dönem Tokgöz
Kreatif Ajans: Lots İstanbul
Ajans başkanı: Ümit Demirbağ
Kreatif Ekip: Rauf Olcay, Çağrı Çankaya, Tekin Yücel,
Abdulkadir Daimagüler, Aysel Güler, Arda Kuş
Müşteri İlişkileri: Beste Kıran
Prodüksiyon Şirketi: 4 Films
Yönetmen: Levent Onan
Yapımcı: Gökalp Gökulu
Müzik: Jingle House
Post Produksiyon: Sinefekt
Medya planlama: Mediacom
Kullanılan mecra: TV, Outdoor, İnternet
“Artık Daha Güçlüyüz”...
Bu yıl 155 yeni istasyonu bünyesine katarak, sözleşmeli
bayi sayısını 455’e çıkaran Aytemiz, yeni reklam filminde
“Artık Daha Güçlüyüz” sloganı ile tüketicilerine ulaşıyor.
2015 yılında da akaryakıt bayi transferi rekorunu kırarak,
2010 yılındaki başarısını yenileyen Aytemiz, bu başarısını,
yayınlanmaya başlayan yeni reklam filmi üzerinden kamuoyu ile paylaşıyor.
Kampanyası Künyesi
Reklamveren: Aytemiz
Reklamveren yetkilisi: Özge Kansu Gökçek,Fatih Eren
Reklam Ajansı: BKS
Yaratıcı Yönetmen: Koray Can
Yapım şirketi: MCN Film
Yönetmen: Çağatay Kaya
Yapımcı: Fırat Mançuhan
Görüntü Yönetmeni: Firar Güney Kayran
Post prodüksiyon: IPD
Post prodüksiyon sorumlusu: Süleyman Derebaşı
Editör: Metehan Toprak
Ses Tasarım: Tunç Toprak
Medya Ajansı: Time
Kullanılan Mecra: TV, internet, radyo
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
“Teknoloji Yanında, İşler Yolunda”...
nusunda rahatlatmaya çalışıyor.Filmde, yeniliklere endişe ile
yaklaşan baba ve teknolojiye yatkın oğlu Fikri’nin çatışması
esprili bir şekilde anlatılıyor.
Kampanya künyesi
Reklamveren: Türk Telekom Grubu
Reklamveren Yetkilisi: Nurçin Koçoğlu, Hande Us Badur
Reklam Ajansı: M.A.R.K.A.
Yaratıcı Yönetmen: Hulusi Derici
Yaratıcı Grup: Ece Berktav, Caner Doğan, Sergen Bayram,
Senem Özyürek, Çağrı Çelik
Grafiker: Necdet Polat
Genel Müdür Yardımcısı: İlkay Ünlü
Müşteri
Grubu: Jülide S. Coşkuner, Berrak Selin
Türk Telekom Grubu,“Teknoloji Yanında, İşler Yolunda” reklam kampanyasının dördüncü filmini yayınladı. Reklam fil- Ajans Prodüktörü: Candaş Kaflı
mi, Türk Telekom Grubu’nun iş yerlerine yönelik çıkardığı Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar
8 GB’lık yüksek kotalı ve uygun fiyatlı mobil kampanyasını Prodüktör: Çağlar Ercan
anlatıyor. Filmde, müşteri ziyaretine giden Sabit Bey (Güven Yönetmen: Can Ulkay
Kıraç) ve oğlu Fikri (Öner Erkan) yoğun trafikte sıkışıp ka- Müzik: Jingle House
lıyor. Teknolojiye yatkın ve yenilikçi karakter Fikri, babasını Post Prodüksiyon: Sinefekt
cep telefonundan interneti istediği kadar kullanabileceği ko- Medya Ajansı: Skala Medya
#hersepetbirhayat...
CarrefourSA,market alışverişlerinin vazgeçilmezi sepetleri
odağına alarak hazırladığı reklam filminde her bir tüketicinin
sepetinin bir hayatı anlattığını vurguluyor.
CarrefourSA’da bulunduğu mesajını eğlenceli bir dille anlatan filmin prodüksiyonunu Autonomy, yönetmenliğini ise
Ferit Katipoğlu üstlendi.
Kampanya künyesi
Reklamveren: CarrefourSA
Reklamveren Yetkilisi: Banu Birgücü Atalay,
Melis Karatay Ebin, Sibel Yılmaz, Melis Bozkurt, Naz Acar,
Eylem Tekin, Tolga Aygör
Reklam Ajansı: TBWA\ ISTANBUL
CCO: İlkay Gürpınar
ECD: Zeynep Karakaşoğlu
Kreatif Grup Yöneticisi: Levent Yalgın,
Yaratıcı Ekip: Mustafa Hayit, Bilgin Aydın, Ümit Şentürk,
Marka Ekibi: Esra Özkan, MilaSevinti, Aslı Şahin
CSO: Toygun Yılmazer
GMY Stratejik Planlama: Tuğyan Çelik
Stratejik Planlama Ekibi: Nisan Danışman, Emirhan Çelik-
32 / marketing europe & anatolia
bilek
Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Gülşah Batıbeki,
İpek Savaş
Prodüksiyon Şirketi: Autonomy
Yönetmen:Ferit Katipoğlu
Post Prodüksiyon:Autonomy
Müzik:Jingle Jackson
Kullanılan Mecralar: TVC, internet, mağaza içi
Kampanyalar
Türkiye yola aygaz’la çıkıyor…
Türk sinema tarihinin efsane oyuncusu Kadir İnanır, Sigortam.net’in yeni reklam filmi için bir kez daha kamera karşısına
geçti.Tribal Worldwide İstanbul tarafından hazırlanan yeni
kampanyanın reklam filmlerinin yönetmenliğini Anima
İstanbul’dan Walky/Talky üstlendi.
Kampanya künyesi
Reklamveren: AYGAZ
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
Aygaz Pazarlama Direktörü: Ercüment Polat Aygaz
Otogaz-Dökmegaz Pazarlama Müdürü: Burcu Cihan Işık
Aygaz Otogaz Pazarlama Yöneticisi: Burak Pala Aygaz
Otogaz Pazarlama Sorumlusu: Kerem Can Yücel
CCO: İlkay Gürpınar
Kreatif Direktör / ECD: Volkan Karakaşoğlu
Yaratıcı Ekip: Eser Yazıcı, Ahmet Ülkü
Marka Ekibi: Ela Bilgisel, Beste Erener, Gülru Talayman,
Ceren Kaban
CSO: Toygun Yılmazer
Stratejik Planlama Ekibi: Ceren Şehitoğlu, Can Değerli
Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin, Erman Karahisarlı,
Cansu Arcan
Prodüksiyon Şirketi: PTT Film
Post Prodüksiyon Şirketi: ABT
Yönetmen: Umur Turagay
Müzik: Ömer Ahunbay
Medya Ajansı: People Communications
Kullanılan Mecralar: TV, internet, radyo, outdoor.
‘trolleme’ sürprizleri...
Toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olma vizyonuyla faaliyet gösteren Allianz Türkiye’nin yepyeni müzik
platformu Motto Müzik, dijital âlem için virütik sürprizler hazırladı.
Birbirinden eğlenceli programlar, ünlü konuklar, müzik haberleri ve listeleri ile internette müzik temelinde en eğlenceli
mecralardan biri olmayı hedefleyen Motto Müzik’in yeni viral
filmleri başta Youtube ve Facebook olmak üzere Instagram
ve Twitter’dan yayımlanacak.
Kampanya künyesi
Reklamveren: Allianz Türkiye
Reklamveren Yetkilileri: Melike Demirel, Murat Toz
Reklam Ajansı: H2O Kreatif
Kreatif Direktör: Murat Şener, Caner Çolakoğlu
Yönetmen: Serkan Yüksel
Prodüksiyon: Akira Works
Post Prodüksiyon: Akira Works
Mecra: İnternet
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Her Mevsim Algida...
Reklamveren yetkilisi: Leyal Eskin Yılmaz, Özge Onur,
Özge Sönmezöz
Reklam ajansı: Alametifarika
Yaratıcı ekip liderleri: Ozan Özüm Özbey, Handan Tepe
Yaratıcı ekip: Burçin Perçin, Yeliz Civelek, Tuğçe Tekin,
Alican Savaş, Pınar Ulus
Kampanya künyesi
Müşteri ilişkileri grubu: Dilek Sezen
Reklamın başlığı: Nogger ailesinin kış uykusuna yatacağı- Ajans prodüktörü: Sertuğ Alptekin, Berkay Tahmaz, Övgü
nı düşünenler yanıldı
Akgürgen
Reklamveren: Unilever Algida
Yapım şirketi: ANIMA/Koray Güzey
Medya ajansı: Mindshare
Kışa özel hazırlanan dijital filmlerin ikincisinde Nogger ailesi,
kışı uykuda değil, sevenleriyle eğlence dolu anlara imza atarak geçireceğini duyuruyor. Filmde efsane Nogger ailesinin
üyeleri Winner ve Waffle’ı ünlü oyuncular Eser Yenenler ve
Engin Günaydın seslendiriyor.
Arda Turan OPET Reklamlarında...
OPET, 2016’da ekranlarda olacak kurumsal imaj reklam
kampanyası için A Milli Takım oyuncusu, Türk futbolunun
Barcelona’daki gururu, yıldız futbolcu Arda Turan ile anlaştı.
Arda Turan, yaratıcı ve esprili senaryolar doğrultusunda İstanbul ve Barcelona’da OPET için kamera karşısına geçiyor. The Guardian Gazetesi tarafından yayınlanan’Yılın En
İyi 100 Futbolcusu’ listesinde yer alan Arda Turan ile ik iayrı
reklam filmi çekilecek.
Çekimlerinin bir kısmı Barcelona’da yapılacak olan ilk filmde
yıldız futbolcunun hem ülkesine hem de OPET’in güleryüzlü
kaliteli hizmet anlayışınaolan özlemi, duygusal bir biçimde
anlatılıyor. İstanbul’da çekilen ikinci filmiseTürkiyeFutbolFederasyonu Milli Takımlar ResmiA karyakıt Tedarikçisi olan
OPET’in Avrupa Kupası yolundaki‘ MilliTakım’a destek mesajlarını içeriyor.
OPET, daha önceki yıllarda daalanlarının tartışmasız en başarılı isimlerinden Tarkan, Cem Yılmaz ve Ajda Pekkan gibi
sanatçılarla ses getiren kampanyalara imza atmıştı.
34 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
B2B Encounters tanıtım filmi…
B2B Encounters’in sağlık turizmine ilişkin tanıtım filmi
Eksantrik Prodüksiyon’un çalışmasıyla gerçekleştirildi.
Film uluslararası sağlık fuarlarında ve internet mecrasında
kullanılacak.
Kampanya Künyesi
Reklamveren: Bosphours Encounters
Reklamveren Yetkilisi: Mert Akkök
Yapım Şirketi: Eksantrik Prodüksiyon
Prodüktör: Elvin Ekşioğlu
Yönetmen: Abdullah Ekşioğlu
Post- Prodüksiyon: Eksantrik-Express
Mecra: İnternet
#rengihisset...
Filli Boya, Ceza ile gerçekleştirdiği bu projede, müziğin gücüyle bir kez daha renklerin derinliğine iniyor, renklerin ruhumuzdaki yerine kelimelerle ve müzikle dokunuyor.
Renklerin hislere, hislerin de düşlere ve kelimelere dönüştüğü bu projede sözler CEZA’ya, müzik ROKABEAT‘e ait.
Şarkılara, çekilen kliplerde CEZA: “Her duyguda, her olguda, her nefeste, rüyalarda, hayallerde, her şarkıda, her bir
sözde renkler vardır. Rengini Hisset!” diyerek herkesi ‘renkleri hissetmeye’ çağırıyor.
Her çalışmada başka bir rengin anlatıldığı şarkılar, her dinleyicide de ayrı bir tat bırakıyor. Şarkının klipleri Filli Boya’nın
sosyal medya hesaplarından izlenebiliyor.
Kampanya Künyesi
Proje Sahibi: Filli Boya
Söz: Ceza
Müzik: Rokabeat
Proje Yetkilisi: Selda Uzun
marketing europe & anatolia / 37
Bar
Gezi
ve Sveti Stefan...
Bar ile Sveti Stefan arası 30 km civarında. Denize paralel uzanan dağların eteğinden doğru yol alarak vardık Sveti Stefan’ a.
Sonra da kalacağımız yeri aramaya koyulduk. Karadağ’ da hava
Makedonya’ nın aksine oldukça sıcaktı. Önceki kısımlarda daha
çok tarihi yerleri gezerken bundaki sonra ki kısımda daha çok
tatil ve deniz odaklı gezeceğiz :)
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / [email protected]
Bar ile Sveti Stefan arası 30 km civarında. Denize paralel uzanan dağların
eteğinden doğru yol alarak vardık Sveti Stefan’ a. Sonra da kalacağımız yeri
aramaya koyulduk. Her zamanki gibi
yine zar zor bulabildik :(
Oteli bulurken zorlandık ama bulunca da pek memnun olduk. Kocaman
bir stüdyo daire. Oda kadar da büyük
terası var. Terasta masa, sandalye ve
güneş şemsiyesi, üstelik de deniz manzaralı bir oda. Hemen birer kahve yapıp
terasın keyfini çıkardık. Sonra da mayolarımızı giyip sahile doğru yürümeye
koyulduk.
Karadağ’ da hava Makedonya’ nın aksine oldukça sıcaktı. Önceki kısımlarda
daha çok tarihi yerleri gezerken bundaki sonra ki kısımda daha çok tatil ve
deniz odaklı gezeceğiz :)
Otelimiz sahile yakın olduğu için yürüyerek gitmeyi tercih ettik ve etrafı seyrede seyrede sahile indik. Ada tarihi
dokusu ve surlarıyla çok güzel görünüyordu.
Sveti Stefan aslında minik adanın adı,
fakat artık o yerleşim yerinin adı da
Sveti Stefan olarak biliniyor. Adanın
bağlı bulunduğu minik yerleşim yeri
de dahil. Fakat çok nufüsü oldukça az.
Çok sayıda otel yani pansiyon var. O
yüzden en yüksek nüfus yazın oluyor.
Yokuş aşağı inip sahile vardığımızda
plajın oldukça kalabalık olduğunu gör-
dük. Plajda şezlong ve şemsiye kiralamak çok yüksek fiyata geliyor. Kişi başı
50 euro civarı. Fiyatı duyunca çok şaşırdık çünkü balkanlarda hiç bu kadar
yüksek meblağların telaffuz edildiğini
duymamıştık.
Biz de şezlong olayından vazgeçip havlularımızı serdik plaja ve orada takılmaya karar verdik.
Sıcaktan bunaldıkça kendimizi Adriyatik Denizi’ nin serin sularına bıraktık.
Deniz inanılmaz derece berrak ve güzeldi. Hiç sudan çıkasım gelmedi taa ki
kara bulutla gökyüzünü kaplayana dek.
Güneş gidince hava biraz serinledi. Biz
de kalkıp minik kasabayı keşfe çıktık.
Sveti Stefan,efsaneye göre 1442 yılında 12 tane aile tarafından kurulmuş.
Yüksek surları ve konumu sebebiyle,
Osmanlı’ lara ve korsanlara karşı korunak olmuş uzunca bir süre. 1960’lı yıllara kadar da bu güzel ada, bir balıkçı
köyü olarak anılmış. Eski Yugoslavya lideri Tito rejimi tarafından, adadaki köylüler karaya taşınarak; ada dünyanın
ileri gelenlerinin özel tatil beldelerinden
biri haline getirilmiş. 60-80’li yıllar arasında Sofia Loren, Marliyn Monroe, Orson Welles, Kirk Douglas ve Liz Taylor
gibi bir çok ünlünün uğrak yeri olmuş.
1990’larda,Yugoslavya’nın bölünüp de
Karadağ’ın Yugoslavya’ dan ayrılmasıyla Sveti Stefan’ ın da kaderi değişmiş ve
popülerliğini yitirmiş. Aman grubu bunu
marketing europe & anatolia / 39
Gezi
farketmiş olacak ki adayı kiralamış ve
restore ederek kocaman bir tatil köyüne dönüştürmüş adayı. Restore edilen
binalar arasında 1934 - 1936 yılları arasında inşa edilen ve uzun bir süre Kraliçe Marija Karadjordjevic tarafından
yazlık olarak kullanılan Villa Miločer de
var. Villa bir zamanlar 800 zeytin ağacı
ile birlikte 32 hektar alana sahipmiş. Şu
an kaç tane ağaç var bilmiyorum. 2009’
a kadar süren restorasyondan sonra
ada, 50 odası ve 8 süiti olan 5 yıldızlı bir
otel haline gelmiş. Merak edenler için:
https://www.aman.com/resorts/amansveti-stefan
Adayı karşınıza aldığınıda sağ tarafta
kalan kısım pembe kumlu plaj. Bu plaja
giriş kişi başı 75 euro.
Fotoğraftan da görüleceği üzere plaj
boş. Sanırım hafta içi olduğundan ötürü
böyle.
Normal şartlarda sadece gezmek için
Aman Resort’ a giriş yapamıyorsunuz.
Fakat denize girmek için veya yemek
yemek için girebiliyorsunuz. Plaj ücreti
günlük 125 euro. Plaja girmek için değil
40 / marketing europe & anatolia
Yugoslavya’nın bölünüp de
Karadağ’ın Yugoslavya’ dan
ayrılmasıyla Sveti Stefan’ ın
da kaderi değişmiş ve
popülerliğini yitirmiş
de yemek yemek için adaya gitmeyi düşündük fakat sonra baktık ki, orası da
aşırı sakin. O yüzden vazgeçtik.
Sahilde uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra otele gidip duşumuzu yaptık ve akşam yemeği için Sveti stefan’ ın en eski
restaurantlarından biri olan Villa Drago
restaurant’ a gittik. Oldukça nefis deniz ürünleri menüsü olan restaurantta
yemeklerimizi yiyip şarabımızı içtikten
sonra otelimize gidip uyuduk.
Ertesi gün sabah serinliğinde terasta
kahve keyfi yapalım dedik. Ben kahveleri hazırladım ve terasa çıktık. Keyif yapacağız ya, ayaklarımızı da diğer
sandalyelere uzatalım diye sandalyeyi
kaldırdım. Sandalyeyi kaldırmamla birlikte bir sürü arının arasında kaldım.
Meğerse sandalyenin altına yuva yap-
mışlar. Ben sandalyeyi hareket ettirince
hepsi üzerime saldırdı. Ne yapacağımı
bilemeden sandalyeyi yerine bırakıp
içeri kaçtım. Ama yine de kurtulamadım. Serçe parmağım ve kolumdan iki
ısırık almışım. Neyse ki alerjim yokmuş
da hafif yanmayla durumu kurtardık.
Asma ağaçlarında şüphelenmeliydim.
O kadar üzüm olan bir terasta arıların
da olması çok normal. Arılar sakinleşip yuvasına girince biz de kahve keyfi
yaptık ve kahvaltıyı yapmak için yola
çıktık.
Sveti Stefan oldukça minik bir kasaba
ve denize girmek dışında yapacak pek
bir şey yok. O yüzden burada 1 gün geçirmek yeterli diyerek Budva’ ya doğru
yola çıktık. Kahvaltıya Budva’ ya gidiyoruz.
Budva ile Sveti Stefan arası yaklaşık
10 km. Dolayısıyla da 15 dakika sonra
Budva’ daydık.
Arabamızı marina yakınlarına parkedip
kahvaltı etmek için mekan arayışına
girdik.
Baktık ki hemen yakınımızda Stari Grad
Gezi
Budva var yani eski şehir, bari orada
kahvaltı edelim dedik. Zaten Budva’ nın
en görülesi yeri de Stari Grad Budva.
Marina tarafındaki kaıdan içeri girip labirent gibi sokaklarında dolaşarak şirin
bir kafe bulduk, kahvaltı için.
Kahvaltımızı ettikten sonra eski şehirin
daracık, labirenti andıran sokaklarında
gezinmeye başladık.
Eski şehirin içindeki birçok binanın giriş katı sanat galerisi, kafe, butik ya da
mağazaya dönüştürülmüş. Çok güzel
hediyelik eşyalar var.
Budva, 2500 yıllık geçmişiyle Adriyatik
Denizi kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden biri. Ayrıca da ülke turizminin
merkezi konumunda. En çok turist ağırlayan şehir.
1572 yılında Uluç Ali Paşa tarafından
Venediklilerden alınarak Osmanlı topraklarına katılan Budva, Venedik ile
1573 yılında yapılan anlaşma ile bu ülkeye geri verilmiş. Bazen bu toprakları
kaybettiğimize çok üzülüyorum.
Eski şehir Budva, 1667 ve 1979 yıllarında meydana gelen depremlerde
epey hasar görmüş fakat sonrasında
Budva,
2500 yıllık geçmişiyle
Adriyatik Denizi
kıyısındaki en eski yerleşim
yerlerinden biri
yapılan çalışmalar ile günümüzdeki görünümüne kavuşmuş.
Şimdilerde, Stari Grad Budva, dar
sokakları, meydanları, Orta Çağ’dan
kalma duvar ve kuleleri ile bir labirent
görünümünde.
Stari Grad Budva duvarlarının arasında, The Citadel (Hisar), Church of
marketing europe & anatolia /41
Gezi
St Mary of Punta, Church of the Holy
Trinity, Church of St John the Baptist,
Svetog Ivana Katedrali gibi bir çok tarihi eseri barındırıyor.
Ben en çok Hisar (The Citadel)’ i beğendim. Burası Budva’nın en yüksek
noktası. Buradan her yeri görebiliyorsunuz.
1836 yılında inşa edilen hisar yüzyıllar içerisinde genişletilip, değiştirilmiş.
İçinde müze ve kütüphane var gezebildiğimiz. Bir de nefis manzarası.
1804 yılında inşa edilen Holy TrinityKilisesi’ nin önünde ünlü yazar ve politikacı
Stjepan Mitrov Ljubisa’nın mezarı bulunuyor. Kilisenin mimarisinde Church of
the Assumption’dan esinlenilen noktalar da bulunuyormuş.
Yaklaşık 1200 yıl önce inşa edilen St
Mary of PuntaKilisesi, bir efsaneye
göre İspanyol denizcilerin Hz. Meryem
heykeli bırakıp mum yaktıkları noktaya
inşa edilmiş. Budva’daki en eski kilise
olan Church of St Mary of Punta bölgedeki en eski Roma dönemi öncesi
yapılarından biri.
42 / marketing europe & anatolia
Budva’ nın eski şehrini
dolaştıktan sonra
Kotor’ a
doğru yola koyulduk.
Eski şehiri büyük bir hayranlıkla gezdikten sonra dans eden kız heykelini
görmek için dışarı çıkıyoruz. Budva’ ya
gelmeden önce bu heykel hakkında hiç
bir şey bilmiyordum. Fakat eski şehirdeki tüm hediyelik eşya dükkanlarında ya minik heykellerini gördüm ya da
yağlı boya resimlerini. En sonunda dayanamayıp dükkanlardan birine, heykelin nerede olduğunu sorduk. Sonra
da dışarı çıkıp aramaya koyulduk.
Bulmamız epey zor oldu çünkü hiç tahmin etmeyeceğimiz bir yere yapmışlar
heykeli. Sahilde bir kayanın üzerine.
Biz heykeli bulup da fotoğrafını çekmeye başlayınca diğer insanların da dikkatini çekti ve bir anda heykelin orası
kalabalıklaştı.
Bir efsaneye göre Budva’da boğulan
bir kızın heykeliymiş. Kimilerine göre
de sadece sıradan bir heykel. Biz tam
olarak ne olduğunu öğrenemedik. Bir
de heykele dokunmanın uğur getireceği yolunda söylentiler de var. Ne olur
ne olmaz diye ben de epey dokundum.
Budva’ nın eski şehrini dolaştıktan sonra Kotor’ a doğru yola koyulduk.
Gameon
Türkiye’nin dijital oyunlarda geldiği nokta...
Türkiye oyun endüstrisinin önemli organizasyonlarından biri
olan GameX Uluslararası Dijital Oyun Fuarı, İstanbul Lütfi
Kırdar Fuar Merkezi’nde 17 Aralık’ta kapılarını açtı. Organizasyon çerçevesinde, OYUNDER liderliğinde gerçekleştirilen paneller, sektörün gelişimini takip eden markalar ve
kurumlar tarafından ilgiyle takip edildi. Organizasyonlar çerçevesinde ayrıca, OYUNDER Kurucu Başkanı Tansu Kendirli tarafından, Riot Games’in iki yöneticisiyle dernek üyeleri
arasına katıldığı açıklandı.
eSpor’dan oyun yayıncılığına kadar geniş bir perspektifte
gerçekleşen farklı panellerde, sektör paydaşlarıda yerlerini aldı. Riot Games Türkiye eSpor Yöneticisi Bora Koçyiğit,
Riot Games Yöneticisi Erdinç İyikulile gazeteci ve League of
Legends yorumcusu Kaan Kural, “Dijital Sporlar” ve “Yayımcılık” panellerinde,Türkiye’deki oyun ve eSpor ekosistemini
farklı açılardan değerlendirdiler.
Riot Games Türkiye eSpor Yöneticisi Bora Koçyiğit Dijital
Sporculuk Paneli’ndeki konuşmasında, dijital sporun gelişimine katkı sağlamak istediklerinin altını çizerek şunları
söyledi;“Ülkemizde çok iyieSporcular olduğunu düşünüyoruz. Ancak Türkiye’deki şartlar henüz yurt dışındaki seviyelerde değil. Riot Games olarak, bu imkânları geliştirmeye
gayret ediyoruz. Oyun dünyası büyüdükçe, eSpor ekosistemi de paralel olarak büyüyor. eSpor’cuların kişisel gelişimleri için aldığımız aksiyonlar var. eSpor’da koçların önemi
de çok büyük. İlerleyen günlerde, koçların gelişimleri için de
eğitim çalışmalarımız olacak. Bu süreçte, isim yapmış konvansiyonel sporlardaki koçlarla, eSpor arenasındaki koçları
bir araya getirerek workshop’lar düzenlemek, eSpor’cular
ve farklı branşlardaki profesyonel sporcuları buluşturmak
istiyoruz. Bunu bir-iki yıl için hayata geçirmeyi değil, uzun
42 / marketing europe & anatolia
soluklu olarak planlayarak, düzenli hale getirmeyi istiyoruz.
eSpor’cuların ve koçların gelişimlerinin önünü açmak bizim
için çok önemli.”
Gazeteci ve League of Legends yorumcusu Kaan Kural ise
konuşmasında disiplinin önemine vurgu yaparak; “Benim
işimde günbegün dersini çalışıp, gelişmeleri takip edip, saniyeler içerisinde anlık hareketleri yorumlayıp, en iyi kritiği
izleyiciye sunmanız gerekiyor. Bu biraz yetenek, biraz çalışma ama hepsinden daha önemlisi bilgi düzeyinin yüksek
olmasıyla ilgili. Bilgi olmadan fikir olmaz. Bugüne kadar hızla
büyüyen eSpor dünyası daha da hızlı bir şekilde büyümeye
devam edecek” dedi.
Yayımcılık panelinde konuşan Riot Games Türkiye Yöneticisi Erdinç İyikul ise şu mesajları verdi; “Riot Games’in ilk
günden bu yana bir misyonu var. Bizim amacımız, dünyanın
en oyuncu odaklı şirketi olmak. Bu nedenle dünyada 15’den
fazla ofisimiz var. En önemli nokta, oyuncuyu ve onun istediklerini anlayabilmek. Oyuncuların bizi çağırdığı yere doğru
gitmeye çalışırken, onları da kendileri için doğru olan tarafa
yönlendirmeye çalışıyoruz.”
OYUNDER (Oyun Tasarımcıları, Geliştiricileri, Yapım ve Yayımcıları Derneği)Kurucu Başkanı Tansu Kendirli ise Riot
Games’in katılımıyla derneğin daha da geniş bir tabana hitap ettiğini belirterek; “OYUNDER, üç yıllık bir sivil toplum örgütü. Çeşitli kanallardan 130’dan fazla üyemiz var. Bu üyelerin arasına en son katılan ise Riot Games eSpor Yöneticisi
Bora Koçyiğit ve yine Riot Games’den oyun sektöründe çok
deneyimli bir isim olan Barış Yaman oldu.Dernek, çatı olarak oyuncusundan, tasarımcısına, ödeme sistemlerinden,
yayımcısına kadar, birçok kesimden üyesi olan, geniş kapsamlı bir yapıya sahip. eSpor’u oyun dünyasının can damarı
olarak görüyoruz. eSpor da önümüzdeki dönemde derneğimizin önemli bir parçası olacak. eSpor Kurulu’nun öncelikli
olarak kurulmasını ve buradan çıkan karar ve içeriklerin, yetkililere ulaşmasını istiyoruz. Bu çabaların sektöre daha fazla
değer katacağını düşünüyor ve umuyoruz” dedi.
Gameon
Apple TV’deki İlk Türk Oyunu: Lumino…
1010! ve 1010! World başta olmak üzere oyunlarıyla tüm
dünyada 40 milyonun üzerinde kişiye ulaşan Türk oyun şirketi Gram Games, Apple TV platformu için hazırladığı yeni
oyunu Lumino!’yu duyurdu. Apple TV’nin dünyada eşi benzeri bulunmayan dokunmatik kumandası ile oynanan Lumino!, Apple TV kullanıcılarına ayrıcalıklı bir oyun keyfi sunuyor.
1010! ve 1010! World’ün yapımcısı Türk oyun şirketi Gram
Games, Apple TV için özel olarak geliştirdiği Lumino! adlı
yeni oyununu duyurdu. Tüm dünyada 40 milyondan fazla
oyuncuya ulaşan Gram Games, Lumino! ile Apple TV platformuna adım attı. Gram Games’in her cuma günü düzenlediği Prototype Day’de ortaya çıkan onlarca oyun fikri arasından seçilen Lumino!, 3 kişilik bir ekip tarafından 2 hafta gibi
kısa bir süre içinde AppleTV’ye adapte edildi.
Basit ve çok eğlenceli bir bulmaca oyunu olan Lumino!’nun
oyun mekaniği, Apple TV için özel olarak tasarlandı. Uzayın karanlığında kalan son ışık hüzmesi olan Lumino!’nun
kontrol edildiği oyun, televizyonda çok şık gözüken sade bir
tasarıma sahip.
15 hamle hakkıyla başlanan oyunda amaç Apple TV kuman-
dasıyla Lumino!’yu sağ, sol, yukarı ve aşağıya hareket ettirerek aynı renkteki sıralı ışık kürelerini toplamak. Ek hamle
hakkı, bonus puanlar ve daha yüksek skor için aynı renkteki
birden çok küreyi tek hamlede toplamak gerekiyor. Apple TV
platformu için hazırlanan ilk Türk oyunu olan Lumino! bölüm
ve zaman sınırı olmadan kesintisiz bir oyun deneyimi sunuyor.
Büyük finali 36 milyon kişi izledi...
Ekim’debaşlayan ve beş hafta boyunca nefes kesen mücadelelerle rüzgâr gibi geçen League of Legends Dünya
Şampiyonası, geçtiğimiz yılın istatistiklerini neredeyse ikiye
katlayarak, dünya çapında rekor izlenme rakamlarına ulaştı.
Turnuvanın final mücadelesi, 36 milyon LoL tutkununu ekran
başında buluşturdu.
LoL tutkunları bu yıl da reyting oranlarını alt üst etmeyi
başardı. Paris’ten Berlin’e uzanan League of Legends
Dünya Şampiyonası, eSpor’un dünyada gördüğü ilginin ne
denli arttığını da ortaya koydu.
Final karşılaşmasının bu yılki tekil izleyici rakamı, geçen yıl
Sangam Stadı’nda gerçekleşen Samsung White - Royal
Club maçının 27 milyonluk rekorunu da açık farkla geride
bırakarak, 36 milyona ulaştı. Final karşılaşmaları, tüm
zamanların en yüksek toplam izlenme rakamına ulaşarak,
toplamda 360 milyon saat boyunca eSpor severleri ekran
başına kilitledi. 2014 Dünya Şampiyonası finalleri ise toplamda 194 milyon saat izlenmişti.
Günlük toplam kümülatif tekil izlenme oranlarına
bakıldığında, (her gün için çevrimiçikanallar ve TV yayınları
üzerinden turnuvayı takip eden tekil izleyicilerin toplamı)
dört haftalık süreçte izlenme sayısının toplam 334 milyona
ulaştığı görülüyor. Aynı oran 2014 yılı finalleri için 288 milyon olarak açıklanmıştı. Toplam 73 karşılaşmanın, eşzamanlı
izlenme rakamı ise bu yıl, her saat için 4,2 milyona ulaştı.
SK Telecom ile KOO Tigers arasında Berlin Mercedez-Benz
Arena’da gerçekleşen final karşılaşması ise yine eş zamanlı
olarak (izleyicilerin aynı anda izleme yaptığı en yüksek zaman diliminde) 14 milyon kişi tarafından takip edildi. Bu
rakam 2014’te 11 milyon olarak kayıtlara geçmişti.
marketing europe & anatolia / 43
Kültür - Sanat
“Oscar’ın Yabancıları”...
28 Şubat’ta açıklanacak 88. Oscar Ödülleri’nden önce
İstanbul Modern Sinema’da sunulan programda geçtiğimiz
günlerde aday adayları arasından açıklanan“Yabancı Dilde En İyi Film” kategorisine aday olan 9 filmden 5 tanesi
gösterilecek.
“Oscar’ın Yabancıları” başlıklı programda ayrıca Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen,
Kaan Müjdeci’nin ilk uzun metrajlı filmi “Sivas”, Oscar’ın
resmi seçkisinde yer alan ilk Etiyopyalı film olma özelliğini
taşıyan Yared Zeleke’den “Kuzu” filmide gösterilecek.
İstanbul Modern Sinema, Oscar heyecanı yaklaşırken
Başka Sinema işbirliği ve Sinema Sponsoru Türk Tuborg
A.Ş.’nin katkılarıyla, 7-17 Ocak tarihleri arasında “Yabancı
Dilde En İyi Film” kategorisine aday 18 filmlik “Oscar’ın
Yabancıları” başlıklı bir program sunuyor. Önümüzdeki günlerde sonuçları açıklanacak bu çekişmeli yarışta
adı öne çıkan filmlerden oluşan bu seçki, Oscar adayı
olmalarının yanında, Hollywood kulvarının dışında, dünya
festivallerinde başarılı olmuş, farklı dil ve kültürlerden filmlerin buluştuğu bir kategoriyi de temsil ediyor.
Nazlı Kar...
Nazlı Kar, dört kız
kardeşin
odağında
gelişen
bir
“kadın
romanı”.
Yazar,
satırlarında gelenek ve
modernlik, Doğu ve Batı
kavramlarını
sorgularken okuyucusunu da
kendisine katılmaya davet ediyor. Kitap adını,
Japon şiirindeki bir söz
sanatından alıyor. Kiraz çiçeklerinin baharda
dallarından dökülmesini kar zannetmek…
Kitabın kurgusu da bu imgeye uygun bir biçimde mevsimlerin döngüsünü aktarıyor, zamanın geçişine duyulan
hüznü bize ulaştırıyor. Bir döneme, farklı bir coğrafyaya,
Japon algısına, kültürüne bir yolculuk yaptıran kitap
Esin Esen çevirisiyle Can yayınlarından çıktı.
44 / marketing europe & anatolia
Kemal’in Londra
Günlüğü ...
Özge A. Lokmanhekim’in
kaleme aldığı, Gökçen
Eke’nin
çizimlerini
gerçekleştirdiği Kemal’in
Londra Günlüğü annelerin beğenisine sunuldu.
Tanıtım
konuşmasında
çocukların dünya kültürünü tanımalarının önemine vurgu yapan yazar
Lokmanhekim, “Kemal’in
Londra Günlüğü, çocuklara farklı ülkelerin kültürlerini tanıtmaya hedefleyen bir serinin ilk kitabı. Bir
sonraki kitabımız Brüksel temalı olacak.” diyerek ikinci
kitabın da müjdesini verdi.
Çocuk-ebeveyn ilişkisinin en olumlu ve keyifli yanlarını
sergileyen Kemal’in Londra Günlüğü, Altın Kitaplar etiketiyle tüm kitapçılarda.
Kültür - Sanat
“Günlük Sesler”...
Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezinde Kent yaşamına dairçeşitli seslerin deneyimlenebileceği “Günlük Sesler: Sesi Gündelik Hayat Üzerinden
Keşfetmek” sergisinde, gündelik hayatta dikkatten kaçan
sesler de ziyaretçilerle buluşacak. 8 Ocak Cuma günüaçılacak sergi, 20 Mart 2016 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma
Merkezi (ANAMED), yenisergisini günlük seslere ayırdı.
Günlük Sesler, ziyaretçileri kent yaşamına dair çeşitli seslerin yanı sıra gündelik hayatta dikkatten kaçan seslerle
debuluşturacak.İçerik geliştirme, sergi tasarımı ve grafik
tasarımını PATTU’nun (Cem Kozar, Işıl Ünal) üstlendiği
sergide, ses tasarımcıları Mine Erkaya ve Ateş Erkoç’un
ses yerleştirmeleri ile ziyaretçileremekan, sokak ve kent
gibi farklı ölçeklerde bir soundscape (ses alanı) deneyimi sunuluyor.Kent seslerinin derlendiği başka bir bölümde
ise, ziyaretçilere etkinliğin parçası olma imkânı sunulacak.Çalışmaya katılmak isteyenler, bu amaçla oluşturulan www.soundsslike.com internet sitesini ziyaret ederek,
kentlerinde kaydettikleri sesleri yükleyebilecekler.
“Sınıraşırılıklar üzerine”...
Açıkekran Yeni Medya Sanatları Galerisi, Ali Akay küratörlüğünde, insan odaklı çalışmalarında dijital teknolojileri ustaca kullanan video virtüözü URSULA BIEMANN’ın “SINIRAŞIRILIKLAR ÜZERİNE” sergisine ev sahipliği yapıyor.
İsviçreli sanatçı Ursula Biemann, küresel dünya insanlarının farklı coğrafyalara rağmen yaşadıkları ortak sorunları,
dokümanter bilgi ve estetiği ortak enstrüman olarak kullanabilen video sanatı aracılığıyla anlatıyor. Sınırlarla bölü-
nen dünya coğrafyasının iklim sorunları, geçinme, göç ve
sürdürülebilirliğe dayanan güncel konjonktüründe doğa ve
yaşanan coğrafya, yaşamı belirleyen en önemli parametreler olarak izleyiciye betimleniyor. Biemann, imgeleri dökümante edercesine natüralist bir yaklaşımla ele alırken,
kullandığı grafik, dil ve estetik bakışıyla üsluplaştırıyor.
Sergi, 13 Şubat 2016’ya kadar izlenebilecek.
marketing europe & anatolia /45

Benzer belgeler

Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir

Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik marketing europe & anatolia'nın yeni sayısını yine titiz bir çalışmayla hazırladık. Yayın hayatına başladığımız ilk günden bu yana her fırsatta dile getirdiğimiz, hiçbir cemaate hizmet etmeyen, ald...

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Solemez Yusuf Yener Günay

Detaylı