BİRLİK HABER 6 Ağustos 2009 - Avrupa Batı Trakya Türk

Transkript

BİRLİK HABER 6 Ağustos 2009 - Avrupa Batı Trakya Türk
Keşan Belediyesi Batı Trakya’dan Hiç Bir Türk Kuruluşunu Festivale
Davet Etmedi Ama “HRONOS” Gazetesi’ne Plaket Verdi!
Birlik
Dora Yine “Saçmaladı”
Yunanistan Vakıflar
Konusunda Geri Adım
Atmadı
Dilde, İşte, Fikirde Birlik
www.birlikgazetesi.info
Yıl: 2 Sayı: 115
6 Ağustos 2009
Fiyatı: 0.50 euro
Siz Gelmesenizde
Biz Yaylaları İnletiriz
Bize Türk Derler
Gümülcine’de 80
Yaşında Kadını
Sokağa Attılar,
Bu Nasıl Avrupa
Birliği Ülkesi ve
Kanunudur?
Birlik Gazetesi İnternet Ortamında Büyümeye Devam Ediyor
www.birlikgazetesi.info
6 Ağustos 2009
Gerekli Telefonlar
Bölge G. Sekreterliği:(25310)81830
T.C.Başkonsolosluğu: (25310)83420
Dedeağaç Hastanesi: (25510)74000
Gümülcine Hastanesi:(25310)22222
İskeçe Hastanesi: (25410) 47100
Polis Merkezleri: 100
İtfaiye Merkezleri: 199
Elektrik Kurumu: (DEİ) 125
Otobüs Terminalleri:
Dedeağaç: (25510) 26479
Gümülcine: (25310) 22912
İskeçe: (25410) 22684
Tren İstasyonları:
Dedeağaç: (25510) 26935
Gümülcine: (25310) 22650
İskeçe: (25410) 22581
OLIMPIC H.Y:(25310) 36900
AEGEAN H.Y:(25510) 89150
Valilikler:
Dedeağaç:(25510) 36441
Gümülcine:(25310) 36746
İskeçe: (25410) 22661
Belediyeler:
Gümülcine Belediyesi: (25310) 24444
İskeçe Belediyesi: (25410) 24444
Dedeağaç Belediyesi: (25510) 64100
Yassıköy Belediyesi: (25340) 22253
Susurköy Belediyesi: (25310) 95205
Sirkeli Belediyesi: (25310) 61209
Kozlukebir Belediyesi: (25320) 41955
Şapçı Belediyesi: (25320) 22369
Maronya Belediyesi:(25330) 22210
Canbaz Belediyesi:(25310) 51400
Kavaklı Belediyesi:(25310) 97878
Arabacıköy Nahiyesi:(25340) 31206
Hemetli Nahiyesi:(25310) 30863
Mehrikoz Nahiyesi:(25310) 34934
Sağlık Ocakları:
Yassıköy: (25340) 22780
Şapçı:(25320) 22222
Hemetli:(25310) 30866
Mehrikoz:(25310) 30592
ABONE ŞARTLARI:
Yıllık Abone: 25 €
Özel Kuruluşlar: 100 €
Belediye ve Nahiyeler: 150 €
Yurtdışı: 75 €
Sayısı: 0.50 €
ΣΥΝΔΡΟΜΕΣ:
ΙΔΙΩΤΩΝ: 25 ΕΥΡΩ
ΟΡΓΑΝΙΣΜΩΝ: 100 ΕΥΡΩ
ΔΗΜΩΝ,ΚΟΙΝΟΤΗΤΩΝ: 150 ΕΥΡΩ
ΕΞΩΤΕΡΙΚΟ: 75 ΕΥΡΩ
ΤΙΜΗ ΦΥΛΛΟΥ: 0.50 ΕΥΡΩ
Birlik
BATI TRAKYA’NIN HAFTALIK SİYASİ
AKTÜEL ve SPOR GAZETESİ
Sahibi:İ.TAHSİN
G.Md.Y.Y: İ.TAHSİN
Adres: Narlıköy
İrtibat bürosu: Harilau Trikupi 72-74
Gümülcine (Komotini)
[email protected]
Büro tel:2531070126
Cep:6979692018
Fax:2531073841
Μπιρλίκ
ΕΒΔΟΜΑΔΙΑΙΑ ΠΟΛΙΤΙΚΗ ΚΑΙ ΑΘΛΗΤΙΚΗ
ΕΦΗΜΕΡΙΔΑ της ΔΥΤΙΚΗΣ ΘΡΑΚΗΣ
Ιδιοκτησία: Ι.ΤΑΧΣΙΝ
Εκδ. Γ. Διευθ. Ι.ΤΑΧΣΙΝ
Γραφείο Επ. Χ. Τρικούπι 72-74 ΚΟΜΟΤΗΝΗ
Χ.ΠΟΛΥΑΝΘΟΣ 69200
Τηλ. 2531070126
Φαχ. 2531073841
[email protected]
BİRLİK HABER
2
Dora Yine “Saçmaladı”
Yunanistan Vakıflar Konusunda
Geri Adım Atmadı
Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, Batı Trakya Türk Azınlığının tepki gösterdiği yeni
Vakıflar Kanunu’nun hiçbir değişiklik yapılmadan uygulanacağını açıkladı. Dora Bakoyianni bu
açıklamasıyla, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık insanına bir kez daha Yunanistan’ın davranış
biçimini göstermiş oldu ve Batı Trakyalı Türkler sorunlarını Avrupa koridorlarına taşımalarındaki
haklılığını bir kez daha ortaya çıkarmış oldu.
İskeçe PASOK Milletvekili Çetin Mandacı’nın, Batı Trakya’da Türk Azınlığa ait vakıfların yönetim
sorunuyla ilgili parlamentoya sunduğu soru önergesine, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıkları tarafından
yazılı cevap verildi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan, Dora Bakoyanni’nin imzasıyla Mandacı’ya gönderilen yanıtta, ‘’Yeni
yasanın, Azınlığın, vakıf yöneticilerinin seçimle belirlenmesi konusundaki talebini yerine getirdiği’’
ileri sürüldü.
Bakanlığın yanıtında, ‘’Yunan devleti, ‘Müslüman Vakıfları’nın yönetimi ve idaresi’ ile ilgili 3647/
2008 sayılı kanunu hiçbir değişiklik ya da sapma yapmadan uygulayacaktır. Herkesi, olası eksiklik
veya yanlışlıklar konusunda kişisel görüş belirtmeden ve sorun çıkarmadan, dikkatimizi ve
gücümüzü bu kanunun uygulanması konusuna yöneltmeye davet ediyorum. Ve her demokraside
olduğu gibi de ilerki yıllarda sorun ya da kanunun işleyebilirliği ile ilgili zorluklar çıkması
durumunda, Yunan devleti bunların düzeltilmesi için, olası düzeltici hareketleri değerlendirecektir’’
ifadesine yer verildi.
Cevapta ayrıca, ‘’vakıf yöneticileri seçimle belirlenene kadar, halen görevde bulunan atanmış
idarecilerin görev sürelerinin uzatılacağı’’ kaydedildi.
Mandacı’nın soru önergesinin, İskeçe’de vakıflara ait mal varlıklarının kaydı ve bunlarla ilgili
değişiklik olup olmadığına ilişkin bölümünü yanıtlayan İçişleri Bakanlığı ise ‘’bu konuda yetkili
makamlarda bilgi bulunmadığını’’ bildirdi.
İçişleri Bakan Yardımcısı Athanasios Nakos imzasıyla gönderilen yanıtta, ‘’Trakya Genel
Sekreterliği’ne bağlı yetkili makamlarda, Vakıflar’a ait mal varlıklarında değişiklik olup olmadığı
konusuyla ilgili bilgi bulunmadığı’’ kaydedildi.
Yunanistan’da, kısa süre önce parlamentoda onaylanan, Batı Trakya Türk Azınlığı’na ait vakıfların
idare heyetlerinin seçim yoluyla belirlenmesini içeren yasa değişikliği ile ilgili Türk Azınlığın ciddi
itirazları bulunuyor.
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu bu konuda yaptığı yazılı açıklamada, ‘’yeni yasanın Türk
Azınlığın görüş ve taleplerinin dikkate alınmadan hazırlanmış bir yasa olduğunu, Azınlığın bu
konuda önerdiği değişiklikler yapılmadan uygulanmasının mümkün olmayacağını’’ bildirmişti.
E-POSTA BAKANLIKLAR
1- Başbakanın Bürosu
www.primeminister.gr
2- Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanlığı
www.minagric.gr
3- Kalkınma Bakanlığı
www.ypan.gr
4- Çalışma Bakanlığı
www.labor-ministry.gr
5- Kamu Düzeni Bakanlığı
www.ydt.gr
6- Adalet Baknalığı
www.ministryofjustice.gr
7- Savunma Bakanlığı
www.mod.gr
8- Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı
www.ypepth.gr
9- Deniz Ticaret Bakanlığı
www.yen.gr
10-Dışişleri Bakanlığı
www.mfa.gr
11-İçişleri Bakanlığı
www.ypes.gr
12-Makedonya Trakya Bakanlığı
www.mathra.gr
13-Taşımacılık ve Haberleşme
Bakanlığı
www.yme.gov.gr
14- Ekonomi ve Maliye Bakanlığı
www.mnec.gr
15- Çevre ve Kamu İşleri Bakanlığı
www.ypehode.gov.gr
16- Kültür Bakanlığı
www.culture.gr
17- Sağlık ve Sosyal Dayanışma
Bakanlığı
www.ypyp.gr
18- Spor Bakan Yardımcılığı- Spor
Genel Sekreterliği
www.sport.gov.gr
Nöbetçi Eczane
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
3
Keşan Belediyesi Batı Trakya’dan
Haftanın Nabzı
Hiç Bir Türk Kuruluşunu Festivale
Davet Etmedi Ama “HRONOS”
Gazetesi’ne Plaket Verdi!
[email protected]
Bunu da gördük, geçmişte İpsala Belediyesi, bugün Keşan Belediyesi,
Batı Trakya’da “Türklük alehtarı” yazı ve kışkırtmalarıyla tanınan, bilinen
“Hronos” gazetesine Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan tarafından
plaket verildi. Bu harekete sadece şunu deyebiliriz,
“YAŞASIN CUMHURİYET, KEŞAN BAŞKANI SEN ÇOK YAŞA, EN BÜYÜK
SENSİN, AYNEN DEVAM ET”.
Bunu da gördük, geçmişte İpsala Belediyesi,
bugün Keşan Belediyesi, Batı Trakya’da
“Türklük alehtarı” yazı ve kışkırtmalarıyla
tanınan, bilinen “Hronos” gazetesine Keşan
Belediye Başkanı Mehmet Özcan tarafından
plaket verildi. Bu harekete sadece şunu
deyebiliriz,
“YAŞASIN CUMHURİYET, KEŞAN
BAŞKANI SEN ÇOK YAŞA, EN BÜYÜK
SENSİN, AYNEN DEVAM ET”.
Öncelikle Keşan festivalinin ruhunu ve
onu yaşatanları tebrik etmek istiyorum.
Önemli değil, biz Batı Trakya Türkleri
davet edilmemiş olabiliriz, önemli değil
diyemiyeceğim çünkü büyük önemi var
bizim için, ancak Yunanlılar Keşan pazarına
gelmezken, Batı Trakya Türkleri’nin Keşan
esnafını yıllarca desteklediği de unutulmasın.
Plaketin kime verildiği ve bir soydaşın
platformun üzerine çıkıp boy göstermesine
aldanmıyoruz. Sadece Batı Trakya
Türk Azınlığını oraya çıkanların temsil
edemeyeceğini de herkesin bilmesi lazım.
Yani sizin anlayacağınız, bizi bizsiz kimse
temsil edemez.
Sayın Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan
bu yıl yaşananlarla alakalı bir açıklama da
yaparsa çok iyi olur. Halk şunları merak
ediyor, Keşan Belediyesi Batı Trakya
Müslüman Türk Azınlığı’nın kurumlarına
davetiye gönderdi mi? eğer gönderdiyse
lütfen kiminle gönderdiğini açıklasın çünkü
halk merak ediyor. Hronos gazetesi’ne de
hangi kriterler göz önünde bulundurularak
plaket verildi? Türk Gazeteleri neden davet
edilmedi? Sayın başkan, affına sığınarak
senden bu sorularıma cevap verirsen sana
teşekkür etmek istiyorum.
ΑΠΟΣΤΟΛΗ ΣΤΗΝ ΚΕΣΑΝΗ ΤΟΥΡΚΙΑΣ
Πάνω από 15.000 κόσμου στις εκδηλώσεις,
με συμμετοχή συγκροτημάτων από την
μακρινή Ινδονησία
04.08.2009
Σολίστες και δεξιοτέχνες οργάνων, επώνυμοι
καλλιτέχνες κράτησαν ένα πρόγραμμα
αξιώσεων στο φεστιβάλ πολιτισμού και
τουρισμού
«Χαιρόμαστε όταν καταγράφουμε
στιγμές χαράς και διασκέδασης των
γειτόνων μας», είπε η αρχισυντάκτρια
Μελαχροινή Μαρτίδου που παρέλαβε από
τον δήμαρχο Κεσάνης τιμητική πλακέτα,
εκπροσωπώντας ένα ζωντανό ελληνικό
μέσο ενημέρωσης.
Kendinize Gelin
Değerli okurlarım, az hareketli son 6 aydan
beri, çok yoğun hareketli iki üç haftadan beri
yazılması gerekenleri bir kez daha kaleme
almayı uygun gördüm ki, bölgemizde durum
giderek kötüye doğru gidiyor. Birileri Batı
Trakya’da birlikte yaşayan Türklerle Yunanlıları
birbirine düşürmeye çalışıyor. Sebebi nedir ben
de anlamış değilim. Önceki yıllarda da azınlık
olarak bizim etkinliklerimiz vardı ve uyumlu bir
şekilde kimse kimseye taş atmadan Yunanlının
dediği gibi strava kuça (eğri topal) götürüyorduk.
Ama malesef sayın Stamatis’in bölgeye Genel
Sekreter atanmasından sonra, Stilyanidis’in
bakanlık koltuğuna oturmasından sonra, Hronos
gazetesi’nin güçlü bir biçimde azınlık aleyhinde
sahne almasından sonra Batı Trakya’da yaşayan
Müslüman Türk Azınlığın huzuru bozulmaya
başladı.
Nasıl bozulmasın ki, her gün kaldır kopar azınlık
öyle, azınlık böyle, müftüleri sahte, Ankara’nın
uşakları gazeteciler derken yalan yanlış
şaşırtmaca kışkırtmaca haberlerle halk bunaldı.
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de hayrat işleri
için yaptığımız etkinlikler ve ona paralel anma
törenleri birilerini ciddi şekilde rahatsız etmiş
olacak ki, kafası esen iş makinesini gönderiyor
ve azınlığın temelini kazıyor, yok ediyor. Nereden
başayalım? Gümülcine şehir planı’ndan mı? Seçek
Yaylası’ndaki çeşmenin yerle bir edilmesinden
mi? Nereden başlasak aynı yola çıkıyor, azınlığın
son döneme sıkıştırılmasına çıkıyor bütün yollar.
Aksini iddia eden varsa buyursun gelsin son
gelişmeleri dikkatle ele alalım.
Gelelim Yunan basınında son yazılanlara, neymiş
efendim minarenin hoporlerinden ezan sesi
çok yüksek çıkıyormuş, mahallelerde, köylerde
olan düğünlerimiz gece geç vakite kadar devam
ediyormuş, Almanya, Türkiye’den yıllık izinlerini
geçirmek üzere Gümülcine’ye gelen Batı Trakya’lı
Türkler kapılarının önünde gece geç saate
kadar oturup sohbet ediyorlarmış ve sesten
mahallede oturan Yunanlılar rahatsız oluyormuş.
Düğünlerimiz neden salonlarda değil de
mahallelerde oluyormuş gibi son istekleri her gün
çarşaf çarşaf gazetelerde yayımlanıyor. Neticede
Polis’in yanısıra, seçimle iş başına gelen Valiler,
Belediye başkanları, adeta seçimle ilgi ve alakası
olmayan Gümülcine-Maronya Metropolitliği de
bu rahatsızlık veren duruma el atması gerektiği
yazılıyor. Daha neler neler.
Hani siz bizimle birlikte yaşamak isterdiniz? Hani
azınlık çok serbest bir şekilde dini törenlerini
yaşıyordu? Hani azınlığı sayın Stilyanidis başta
olmak üzere Yeni Demokrasi partisi modern
gelişmiş Avrupai bir azınlık yaratmıştı, nerede bu
yukarıdaki saydıklarım? Gören var mı? Yaşayan
var mı? duyan var mı beyler?
Tüm bunlar yetmezmiş gibi Seçek Yaylası’nda
etkinlikler Batı Trakya’da görev yapan Yunanlı
Yerel Yöneticiler başta olmak üzere, hiç bir
İsa’nın kulllarından kimse katılmadı. Kimisinin
dişi ağırmış Selanik’e gitmiş. Kimisi Atina’da
çok yoğun işlerinden dolayı katılamamış, kimisi
derede eşek koştururken zaman bulamamış
bahaneleriyle bizi inandıracaklarını zannediyorlar.
Nasıl olsa biz insan değiliz ya onların bakış açısına
göre, böyle saçmalıklar son dönemde aldı başını
gidiyor.Allah sonumuzu hayır etsin.
Ama Yunan devleti lafa gelince davulun üzerinde
toz bırakmıyor, azınlık onlara göre çok rahat bir
yaşam sürüyor. Eh o zaman öyle düşünenleri Batı
Trakya’ya davet ediyorum, gelin hep birlikte bir
altı ay yaşayalım da görün azınlığın durumunu.
Bu hafta bu kadar, iki hafta sonra görüşmek
dileğiyle iyi tatiller herkese ve kendinize gelin
diyorum.
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
Yunanistan, Ege Denizi’nde Petrol
Arayacak
Hacidakis, Elefterotipia gazetesinde yayımlanan demecinde, “Bu konuda
yeni bir yasal düzenleme üzerinde çalışıldığını ve bunun yıl sonuna kadar
parlamentoya getirileceğini” belirtti.
Yunanistan Kalkınma Bakanı Kostas
Hacidakis, Yunanisatan’ın Ege Denizi’nde
petrol ve doğal gaz araştırma ve çıkarma
çalışmaları başlatacağını açıkladı.
Hacidakis, Elefterotipia gazetesinde
yayımlanan demecinde, “Bu konuda yeni
bir yasal düzenleme üzerinde çalışıldığını
ve bunun yıl sonuna kadar parlamentoya
getirileceğini” belirtti.
Yeni yasal düzenlemenin, 1990 yılından beri
geçerli olan yasal çerçevenin yatırımcılar için
daha çekici duruma getirilmesi amacıyla, AB
hukuk kurallarına uyumlu ve
ve çağdaş çevre hassasiyetleri
dikkate alınarak hazırlanacağını
ifade eden Hacidakis, “Daha
basit şekilde söyleyeyim, son
gelişmeleri de göz önüne alarak,
‘açık kapı’ denilen modeli
benimsemek istiyoruz” dedi.
Hacidakis, hidrokarbon
araştırmalarının Ege’nin
hangi bölgelerinde yapılacağı
konusunun ise “bu bölgelerin
Ekonomi, Dışişleri, Kalkınma ve
Çevre bakanlıklarından oluşan
dörtlü bir komisyon tarafından
belirleneceğini” söyledi.
Türkiye’nin bu konudaki
itirazlarıyla ilgili bir soruyu da yanıtlayan
Hacidakis, “Yunanistan’ın egemenlik
haklarından ve bu konuda açıkça tavır
almaktan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini”
söyledi.
Hacidakis, “Araştırmalar, eldeki veriler
ve ülkenin öncelikleri göz önüne alınarak
yapılacak. Diğer bir deyimle, araştırmalarda
petrol bulma olasılığı, çevrenin korunması ve
tabii ki dış politika faktörü dikkate alınacak”
diye konuştu.
Sun Express İzmir–Atina Uçuşlarına
Başlıyor
Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu Sunexpress, 15 Ağustos
2009’dan itibaren İzmir-Atina arasında direkt uçuşlara başlıyor. Uçuşlar,
haftada 2 gün, salı ve cumartesi günleri karşılıklı olarak gerçekleştirilecek
ve bilet fiyatları herşey dahil 49 Euro’dan başlayacak.
Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak
kuruluşu Sunexpress, 15 Ağustos 2009’dan
itibaren İzmir-Atina arasında direkt
uçuşlara başlıyor. Uçuşlar, haftada 2 gün,
yaklaşık 20 yıllık bir aradan sonra direkt
uçuşlarla birbirine bağlayan ilk havayolu
olmaktan son derece mutluyuz. Destekleri
için, Atina Havalimanı Genel Müdürü’ne
ve ekibine teşekkür ediyoruz.
Kendilerinin de desteğiyle, 20 yıllık
tecrübemiz ve uluslararası pazardaki
deneyimimizle, iki şehir arasındaki
iş ve turizm potansiyelini büyütmeyi
amaçlıyoruz” dedi.
BAĞLARI GÜÇLENDİRECEK
salı ve cumartesi günleri karşılıklı olarak
gerçekleştirilecek ve bilet fiyatları herşey
dahil 49 Euro’dan başlayacak.
Sun Express’in İzmir - Atina arasında
yapılacak seferlerle ilgili bir açıklama yapan
Sunexpress Genel Müdürü Paul Schwaiger,
Türkiye ile Yunanistan arasında kültürel,
ticari ve turistik olarak uzun yıllara dayanan
köklü bir geçmiş bulunduğunu söyledi.
Seferlerin Sun Express için yeni bir
kilometre taşı olacağına inandığını dile
getiren Schwaiger, “Ege’nin iki kıyısını,
Atina Uluslararası Havalimanı Genel
Müdürü Yiannis Paraschis ise Atina
için en dinamik pazarlardan biri
olan İzmir’e uçuşların başlayacak
olmasından dolayı memnuniyet
duyduklarını dile getirdi. Paraschis,
“Atina’yi İzmir’e bağlayan yeni
hatla birlikte, bu yıl uçuş ağımıza
8. yeni destinasyonu eklemiş
oluyoruz. Sunexpress’e Atina Uluslararası
Havalimanı’na hoşgeldin diyor, iki merkez
arasındaki bağları daha da güçlendireceğine
inandığımız bu önemli uçuşlarda başarılar
diliyoruz” ifadelerini kullandı.
Salı ve cumartesi günleri düzenlenecek
seferlerde, İzmir’den 12.15’te kalkan
Sunexpress uçağı 13.15’te Atina’ya varırken,
dönüş uçuşları saat 14.00’te yapılacak.
Sunexpress’in İzmir - Atina hattında bilet
fiyatları, her şey dahil 49 Euro’dan başlıyor.
4
Hayvan
Besicilerinden
Eylem Hazırlığı
Ulusal Hayvan Besicileri Birliğinin çağrısıyla
önümüzdeki Cumartesi günü hayvan besicileri
Selanik’te bir toplantı yapacak. Toplantıda
besicilerin taleplerinin yerine getirilmesi için eylem
hazırlıklarının görüşüleceği ve eylemin tarihin
belirleneceği bildirildi. Yapılacak eylemin amacı,
Tarım ve Gıdasal Kalkınma Bakanlığı’nın çiftçiler
için ayrılmış olan destek paketinden hayvan
besicilerine gereği kadar desteğin ayrılmaması
neden olarak gösteriliyor.
Konuyla ilgili olarak Rodop Hayvan Besicileri
Derneği Başkanı Margaritis Theologu yaptığı
açıklamasında, “Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanı
Sayın Hacigakis’in çiftçileri desteklemek için
açıklamış olduğu destek paketinin dışarısında
kaldık. Bu konuda sayın Bakan’a görüşmeler
sonrası gerekli süreyi tanıdık fakat olumlu yönde
hiçbir gelişme olmadı. Talebimiz çiftçiler için
ayrılan 500 milyon euroluk destek paketinin
100 milyon eurosu hayvan besicilerine ayrılması
yönündeydi. Bu konuda hiçbir adım atılmadı ve
bizde kendimizde bazı ek girişimlerin yapılmasına
karar verdik” dedi.
Bu gelişmelerin ışığında eylem hazırlığında
olunduğunu açıklayan Theologu, “Şu an eylem
yapılması konusunda bir karar alındı fakat tarihi
henüz kesinleşmedi. Ulusal Hayvan Besicileri
Birliğinin çağrısıyla önümüzdeki Cumartesi
günü hayvan besicileri Selanik’te bir toplantı
yapacak. Toplantıda besicilerin taleplerinin yerine
getirilmesi için eylem hazırlıklarının görüşülecek
ve eylemin tarihin belirlenecek. Biliyorsunuz
böyle bir toplantı daha öncede olmuş ve eylem
yapılmıştı. Amacımız eylemin yapılmadan
hükümet tarafından taleplerimizin yerine
getirilmesidir” diye belirtti.
Theologu, “Ulusal Hayvan Besicileri Birliğinden
bazı yetkiler geçtiğimiz hafta Sayın Karamanlis ve
Tarım Kalkınma ve Gıda Bakanı Sayın Hacigakis ile
bir görüşme yaptı. Taleplerimiz kendilerine iletti
ve bize kararın bir hafta içerisinde açıklanacağı
söylendi ama maalesef istediğimiz karar bir türlü
çıkmadı” ifadesini kullandı.
Yapılması planlanan eylem ile ilgili bilgi veren
Theologu, büyük ihtimalle tarihi kesin olmamakla
birlikte 15 Ağustosta iki büyük eylemin yapılacağı
ve binlerce hayvan besicisinin Korinthos ve
Larisa’da Tembi bölgesinde buluşacağı, isteklerine
bu şekilde karşılık bulmaya çalışacaklarını
kaydetti.
Son olarak sorunları hakkında bilgi veren
Theologu, yunan besicisi olarak son iki yıldır
muazzam sıkıntılar yaşadıklarını ifade ederek,
ekonomik yönden darboğaza girdiklerini söyledi.
Birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını da
açıklayan Theologu, Bulgaristan’dan ve diğer
Avrupa ülkelerinden gelen süt ve süt ürünlerini
yerli mallara büyük darbe vurduğunu bu konuda
yetkililerin gerekli çalışmaları biran önce yapmaya
davet ettiğinin altını çizdi.
Domuz Gribi
Alarmı
Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’ nden yapılan
halka yönelik açıklamada, paniğe kapılmak yerine
kişisel sağlık kurallarına riayet edilmesi tavsiye
edildi.
Bu arada A/H1N1 gribine karşı geliştirilen aşının
ilk partisinin Eylül ayında beklendiği, okul
öğrencilerinin öncelikle aşılanacağı ve ilacın
eczanelerde satılmayacağı bildirildi.
İlk başta kalp, akciğer, böbrek, diyabet gibi kronik
hastalık sorunları olan 65 yaş üstündeki grubun
aşılanacağını belirten yetkililer, 0-5 yaş arasındaki
gruba mevsimlik grip aşısı yapılabileceğini
bildirdiler.
Öksürük ve hapşırma ile bulaşan yeni gribin
semptomlarının, mevsimlik gribin benzeri
olduğundan, ani ve yüksek ateş, öksürük,
nezle, boğaz, adale ve başağrıları, ishal, kusma
ve yorgunluk belirtilerinin dikkate alınması
gerekmektedir.
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
Rum Komandolar: “Türkleri
5
Katlettik”
Rum yazar Panikos Neokleus’un Kıbrıs Barış Harekátı sırasında askerlik
yapan Rumların anılarını derlediği “Kıbrıs’ta 1974’te göz ardı edilenler” adlı
kitap, savaşta yaşanan korkunç bir katliamın itirafına da sahne oldu.
Rum Yazar Panikos Neokleus’un “Kıbrıs’ta
1974’te Gözardı Edilenler” Adlı Kitabı,
Savaşta Yaşanan Korkunç bir Katliamın
İtirafına da Sahne Oldu.
Rum komandolardan Türk katliamı itirafı
Rum yazar Panikos Neokleus’un Kıbrıs Barış
Harekátı sırasında askerlik yapan Rumların
anılarını derlediği “Kıbrıs’ta 1974’te göz
ardı edilenler” adlı kitap, savaşta yaşanan
korkunç bir katliamın itirafına da sahne oldu.
Tiyatrocu Atilla Olgaç’ın “Rum esir öldürdüm”
sözleri üzerine Türkiye’yi AB’ye şikáyet eden
Rumların o vahşeti yaşayan komandoları, 20
Temmuz 1974 gecesi Doğruyol mevzilerinde
esir alınan 20 kadar Türk mücahidin canlı
canlı uçurumdan atıldığı baskına katıldıklarını
söyledi.
Ömer BİLGE
TİYATROCU Atilla Olgaç’ın “Rum esir
öldürdüm” sözü üzerine Türkiye’yi AB’ye ve
BM’ye şikáyet eden Kıbrıs Rum yönetiminde,
Kıbrıs Barış Harekátı’nın yapıldığı 20 Temmuz
1974’te asker olan bir grup Rum komando,
Kıbrıslı Türk mücahitlerin, esir düşmelerine
rağmen canlı canlı uçuruma atıldığı Doğruyol
baskınına katıldıklarını itiraf etti.
Hedefteki tepeye sızma operasyonu
Kıbrıs Barış Harekátı’nın kader anı olarak
adlandırılan Doğruyol muharebeleri, Türk
Ordusu’nun Girne’den çıkarma yaptığı ve
aynı anda Beşparmak Dağları’nın ardına
paraşütçü komandoları indirdiği 20 Temmuz
1974 gecesi yaşandı.
Kıbrıslı Türklerin uzun yıllardır elinde
bulunan Doğruyol tepesindeki mevziler, 20
Temmuz gecesi, Rumların Girne’nin Bellapais
(Beylerbeyi) bölgesindeki komando taburuna
bağlı birliklerin baskınına uğradı.
Mevzilere sızma operasyonu düzenleyen
Rum komandolar, kısa bir süre de olsa Barış
Harekátı planlarını tehlikeye düşürdü. Tepe
ve mevziler şiddetli çatışmaların ardından
geri alındı ancak Rum komandolar, baskın
sırasında esir aldıkları 20’ye yakın mücahidi
canlı canlı uçuruma atarak katletti.
50 Rum askerin itirafları kitaplaştı
Türklerin Doğruyol, Rumların ise Kocakaya
adı verdikleri tepedeki katliama katılan
askerlerin isimleri, Rum yazar Panikos
Neokleus’un 20 Temmuz günü askerlik yapan
Rumların anılarını derlediği “Kıbrıs’ta 1974’te
göz ardı edilenler” adlı kitapta yayınlandı.
50 Rum askerin savaşın başladığı gün
yaşadıklarının anlatıldığı kitapta, 3 asker
Doğruyol baskınına bizzat katıldıklarını
ve Türkleri esir aldıklarını itiraf etti. Rum
askerler, esirleri öldürdüklerini gizledi ancak
katliamın yapıldığı saldırıya katıldıklarını
vurguladı.
Baskın kader anı oldu
BARIŞ Harekátı’nın başladığı 20 Temmuz
günü, paraşütçü komandoların indiği Boğaz
Köyü’ne harekátın ünlü komutanı Nurettin
Ersin Paşa üs kurdu. Nurettin Ersin’in irtibat
subaylığını yapan Kıbrıslı Türk Emekli Binbaşı
Hasan Kutay, Doğruyol mevzilerinin düştüğü
gün yaşananları şöyle anlattı:
Komutan ateş altında
“Nurettin Ersin Paşa, kurmaylarıyla birlikte
Boğaz’da karargáhını kurdu. Doğruyol
mevzileri, çıkarma yapan birlikler ile
paraşütle inen birliklerin tam ortasındaydı.
Rumların saldırısıyla Doğruyol düşünce,
doğrudan komutanlığımız da ateş altında
kaldı. Bir anda harekát planları aksadı.
Gece boyu çatışma
Gece boyunca yaşanan şiddetli çatışmalar
sonucunda tepe geri alındı. Alınmasaydı,
çıkarma yapan birliklerimiz ile ikiye
bölünmüş olacaktık. Doğruyol’u tutan
mücahitlerimiz uçuruma atılıp şehit edilmişti.
Derin uçurumdan şehitlerimizin bedenlerini
bir hafta sonra çıkartabildik.”
Rumlar:Türkleri çok gafil avladık
O korkunç gecede baskına katılan Rum
askerleri, yaşananları şöyle anlattı:
DİMOS Dimitriu: 1954 Limasol doğumlu.
Lefkoşa Rum Kesimi 3’üncü Teknik Lisesi’nde
halen öğretmenlik yapıyor. Evli 2 kız çocuğu
babası: “20 Temmuz günü askerdim. 31.
Komando Taburu’nun görevi, Kocakaya
(Doğruyol) tepesinin ele geçirmekti. Diğer
tepeler de Türklerin elindeydi, aralarından
sızdık. Tepe, gerek Lefkoşa gerekse Girne
tarafından görülüyordu. Gece saat 20.00’de
hedefe doğru yola çıktık. 120 kadar
komandoyduk. Bölüğün komutanı Üsteğmen
Karahalios’tu. Türkleri gafil avladık. Kaçmayı
başaramayanlar ya öldürüldüler ya da
esir düştüler. Esirler yaklaşık 30 kişiydi.
Akıbetlerinin ne olduğunu bilmiyorum.”
Komutan ’Öldür’ dedi
Mihalikis Kiprianu: 1955 Kaminarya
doğumlu. Hellenic Bank’ın Limasol şube
müdürlüğünü yapıyor. Evli 3 kız çocuğu
babası: “20 Temmuz gecesi Doğruyol’a
saldırdık. Önce destek için havan topu ateşi
açıldı. Bizi beklemiyorlardı. Baskınımız tam
anlamıyla başarılı olmuştu. Ertesi gün başka
bir noktada elleri arkadan bağlanmış bir Türk
bulduk. Komutanımız Karahalios öldürün
emri verdi ama ben öldürmedim.”
Pieris Hacikulas: 1953 Karava
doğumlu. İngiltere’de inşaat eğitimi aldı
ve 1983’ten bu yana Kıbrıs Rum Kesimi’nde
müteahhitlik yapıyor. Evli ve 2 çocuk babası.
“Bellapais’teki (Beylerbeyi) 33. Komando
Taburu’nda askerlik yaptım. Taburum
St.Hillarion karşısındaki Kocakaya’ya
(Doğruyol tepesi) saldırı emri aldı. Gece
ilerlerken, Girne-Lefkoşa anayolunda
BM’nin Finlandiya askerlerini taşıyan
aracına rastladık. Sıradaki son askerlerimiz
görevimizi ihbar etmemeleri için BM
askerlerini alıkoydu.”
Şehitleri uçurumdan ellerimle
çıkardım
20 Temmuz gecesi kurtulanlardan biri de,
silah arkadaşlarını korkunç bir katliama şehit
veren mücahit Vedat Toksoy’du. Toksoy,
“Ben de ölürsem onları kimse tanımaz diye
ayaklarına taş bağlayıp isimlerini yazdım.
Çoğunun üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir
düştükten sonra canlı canlı atılmışlardı” dedi.
VAHŞETİN yaşandığı 20 Temmuz
gecesi Doğruyol tepesine yapılan Rum
baskınından sağ kurtulan Vedat Toksoy,
silah arkadaşlarının cesetlerini günler sonra
uçurumunun dibine inerek bulduğunu
anlattı. Bulduğunda silah arkadaşlarının
cesetlerinin sıcaktan şişmeye başladığını
söyleyen Toksoy, “Ben de ölürsem onları
kimse tanımaz düşüncesiyle, ayaklarına
taş bağlayıp üzerlerine tanıyabildiklerimin
isimlerini yazdım. Çoğunun üzerinde kurşun
yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı canlı
atılmışlardı” dedi.
Gelenler Türkçe seslenince kandık
Vedat Toksoy, baskını şöyle anlattı:
“Beşparmak Dağları’na hakim bu mevziler,
1964 yılından bu yana Kıbrıslı Türklerin
elindeydi. Baskın gecesi Rum askerlerin
arkamızdan sızacaklarını beklemiyorduk.
Çevremizdeki St.Hillarion Kalesi, Ada Tepe
ve şahin Tepe yine bizim elimizdeydi; bu
nedenle gerimizi güvenli kabul ediyorduk.
Mevzilerimiz de tam aksi yöne bakıyordu.
Rumlar, geride tuttuğumuz tepelerdeki
askerlere görünmeden geldiler. Gelenleri
çıkartma yapan Türk askeri zannettik. Çünkü
Rumlar Türkçe sesleniyordu. İlk önce geride
yer alan ATAK kod adlı Kıbrıs’taki Türk
alayına mensup 4 askerin bulunduğu telsiz
istasyonu düştü. Baskın günü, çevremizdeki
ormanlık alan da alev alev yanıyordu.
Mevzilerimizin biraz ilerisindeydim. Yoğun
ateş altında Rumlar önce sarı ardından
da yeşil işaret fişeği attı. Yeşil fişek
atılınca, mevzilerimizin düştüğünü anladım
komutanımızın emriyle hemen üst taraftaki
St.Hillarion’daki atış poligonunda üslenen
Türk komandoları komutanı Cemal Oruç
Yarbay’a giderek, Doğruyol’un düştüğünü
anlattım. Derhal karşı taaruz emri verdi.
Bölgeyi iyi biliyordum. Askerlere öncülük
yaparak yol gösterdim.
Taş bağlayıp tek tek isim yazdım
Günler sonra, silah arkadaşlarımın cesetlerini
uçurumun dibinde gördük. Büyük güçlükle
indim. Üst üste yığılmış şehitlerimizin
cesetleri sıcaktan şişmeye başlamıştı.
Çoğunun bedeninde kurşun yarası da
yoktu. ’Ben de ölürsem kim tanıyacak bu
şehitlerimizi’ düşüncesiyle tanıyabildiklerimin
ayaklarına taş bağlayarak isimlerini yazdım;
Osman Benli, İsmet Mustafa, Alpay Raif,
Fevzi Mehmet, Mustafa Behiç, Mustafa
Abdullah, Erol İsmail...”
Şehit komutanın soyadını aldı
Vedat Toksoy, savaş sonrası, Türk
komandoların tepeyi geri almak için başlattığı
saldırıda yanında şehit olan Asteğmen Sıtkı
Toksoy’un soyadını aldı.
Birlik Gazetesi‛ne Abone
Olun Habersiz Kalmayın.
İlanlarınızı Gazetemize
Verebilirsiniz
Abone Başvuru
telefonları.
Büro: 25310 70126
Cep: 6979692018
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
Siz Gelmesenizde Biz Yaylaları
İnletiriz, Bize Türk Derler
Yaklaşık 700 yıldan bu yana Batı Trakya’nın dağlık bölgesinde çeşitli
yaylalarda gerçekleştirilen etkinlikler halen günümüzde Batı Trakya Türkleri
tarafından her yıl geleneksel olarak yaşatılmaya devam ediyor. Yunanlı
yetkililer tarafından etkinliklerin boykot edilmesine rağmen Batı Trakyalı Türkler
Seçek Yaylasını doldurdular ve herkese bu azınlığın ne olduğunu gösterdiler.
6
çeşitli gösteriler sundular. Tabii ki, Batı Trakya’ya
ait folklor grupları da her etkinlikte olduğu gibi
bu etkinlikte de oyunlarını büyük bir beceriyle
sergilediler.
Seçek Dernek Başkanı Ali Pencal:
“Buraya, 1902-1931 yılları arasında yaşamış
olan merhum öğretmen gazeteci adına bir hayrat
çeşmesi yaptırıldı. Çeşme bitim aşamasına
gelinceye kadar üç defa kimliği belirsiz kişiler
tarafından saldırıya uğradı. Geçtiğimiz günlerde
Bölge Genel Sekreteri’nin aldığı ani kararla da
yıktırıldı. Acaba burada bir tarih mi yok edilmek
isteniyor? Taş duvarlar betonlar yıkılabilir,
ancak zihinlere, gönüllere yazılmış olan tarih
asla yıkılamaz. Bölgemizde yol kenarlarında,
ormanlık alanlarda yüzlerce hayrat çeşmeleri
bulunmaktadır. Buraya da yaptırılan çeşme bir
vatan haininin çeşmesi değildir. Yol kenarlarında
bulunan küçük kiliselerin Hıristiyanlar için önemi
ne kadar büyük ise, biz Müslümanlar için de bir
hayrat çeşmesinin değeri büyüktür. Bir çeşme
renk ayırımı yapmaz, herkese su verir. Eğer
bir çeşme yapmak yasalara aykırı ise, gelin
tüm var olanları beraber yıkalım. Bölge halkı
bunun sebebini öğrenmek istiyor. Yapılanları
onaylamıyoruz ve nefretle kınıyoruz.”
Mehrikoz Nahiye Başkanı
Abdülkadir Hafız Hoca:
Yaklaşık 700 yıldan bu yana Batı Trakya’nın dağlık
bölgesinde çeşitli yaylalarda gerçekleştirilen
etkinlikler halen günümüzde Batı Trakya Türkleri
tarafından her yıl geleneksel olarak yaşatılmaya
devam ediyor. Yunanlı yetkililer tarafından
etkinliklerin boykot edilmesine rağmen Batı
Trakyalı Türkler Seçek Yaylasını doldurdular ve
herkese bu azınlığın ne olduğunu gösterdiler.
Geçtiğimiz haftalarda Alantepe Yaylası’nda
gerçekleştirilen etkinliklerin ardından, sırasıyla
Seçek Yaylası’ndaki şenliklerde adeta yer yerinden
oynadı. Seçek Yaylası’nda Batı Trakya’lı efeler
kendilerinden emin bir şekilde geleceğe yönelik
kollarını açarak, herkese buraların asırlar önce
olduğu gibi bugün halen kime ait olduğunu bir kez
daha herkese gösterdi. Seçek yayla şenlikleri, 31
Temmuz Cuma günü başladı ve 2 Ağustos Pazar
günü sona erdi.
Seçek Yaylası’nda yapılan bu yılki etkinliklere,
Edirne Valisi Mustafa Büyük, T.C. Gümülcine
Başkonsolosu Mustafa Sarnıç, eşi Esin Sarnıç,
Edirne İl Emniyet Müdürü Mehmet Yazıcı,
Edirne’nin çeşitli Kurum ve Kuruluşların müdürleri,
Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlileri, Gümülcine
S. Müftüsü İbrahim Şerif, Batı Trakya Türk
Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe S.
Müftüsü Ahmet Mete, Rodop Vali Yardımcısı Sibel
Mustafaoğlu, Gümülcine Türk Gençler Birliği
Başkanı Adnan Selim, İskeçe Türk Birliği Başkanı
Mehmet Hacıhalil, eski milletvekili İlhan Ahmet,
Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Hacı, Kırcaali
Müftüsü Şaban Ali, Pazarcık Müftüsü Yaşar
Sali, Kozlukebir Belediye Başkanı Halit Mehmet,
Hemetli Nahiye Başkanı Dr. Mehmet Eminoğlu’nun
yanısıra çok sayıda Batı Trakya Türkü katıldı. Bu
yıl Yunanlı yetkililerden tek bir kişinin katılmaması
dikkat çekti.
Azınlığa Yağ Çeken Yiannakidis
dahi Gelmedi
Özellikle Rodop İlinden azınlığın oylarıyla Valilik
koltuğunda oturan Aris Yannakidis’in katılmaması
gerçekten kabul edilebilir bir durum değil.
Bakan Stilyanidis’in katılmadığı görülürken
temsilcisinin de yer almaması, Stilyanidis’in
“Avrupai modern azınlık politikası” bakışını bir
kez daha ortaya koymuş oldu. Bir hafta önce
yaptıklarından utanan Yunanlı yetkililer Seçek
Yaylasına çıkamadılar ancak sakın unutmayın
ki, bu azınlık gerektiği zaman herkese gerekli
cevabı verecektir. Bu uyutmaca politikası özellikle
Vali Aris Yiannakidis’in yanına kalmayacaktır.
Valilik seçimlerinde ne sağa, ne sola, gereken
yapılacaktır bunu herkes böyle bilmelidir. Bu
azınlığın arka sıvazlamaya artık tahammülü yok.
Bizim atalarımızın söylediği bir söz vardır, “takke
düştü, kel göründü” Aris ve diğerleri gereken
cevabı zamanı geldiğinde sandıkta alacaklardır.
Artık hacı agaların dönemi bitti, gençlik uyandı ve
geliyor. Babaları bu gençleri bu günler için okuttu.
Haydi be gençler, kırın bu zincirleri, düne kadar
sen çocuktun ve baban Valilik kapılarında ezik
büzük bir şekilde vatandaşlık hakkını “rüşvetle”
almaya çalışırken orada oturanlar tafanından
itelendi, kakalandı. Onun hesabının sorulması
zamanı geldi ve korkmayın kimse birşey yapamaz.
Unutma, ölümden öte köy yoktur. Ölürsen de
şerefli ve alnı dik olarak bir Türk evladı gibi öl ki
mekanın Cennet olsun.
Her etkinlikte olduğu gibi Seçek Yaylası’nda da
konuşmalar yapıldı. Misafir konuşmacılar iki ülke
arasındaki hassasiyeti göz önünde bulundurarak
yaptıkları konuşmalarda komşuluk ilişkileri ve
soydaş ilişkilerine vurgu yaptılar. Bu konuşmaların
ardından başta Müftü İbrahim Şerif yaptığı
konuşmasında her zaman olduğu gibi gerçekleri
söyledi ve bu yıl hiç bir Yunanlı yetkilinin
katılmamasını bir ayıp olarak değerlendirdi.
B.T.T.A.D.K.Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet
Mete de yaptığı konuşmasında mesajlar verdi.
T.C.Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç
sırasıyla yaptığı konuşmasında her geçen yıl
soydaşların Seçek şenliklerini sahiplendiğini
vurguladı.
Konuşmaların ardından Türkiye Kültür ve Turizm
Bakanlığı Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosu
ekipleri ve sanatçıları ile folklor grupları izleyicilere
“Yaklaşık 700 yıldan beri Seçek etkinliğini
coşkuyla kutluyoruz. Hepiniz Seçek Yaylası’na
hoşgeldiniz. Kültürümüzü yaşatmak için yıllardır
verdiğimiz çabayı hepiniz görüyorsunuz. Biz
meclis olarak çabalarımızı bütün gücümüzle
devam ettirmeye çalışıyoruz. Tabii ki bu gücü
sizlerden alıyoruz. Sizler de kilometrelerce
uzaktan gerek Türkiye’den ve gerekse
Bulgaristan’dan buraya akın ediyorsunuz. Burada
bir kültürü yaşatıyoruz. Ve, bu kültürü biz burada
yaşarken hiç kimse gocunmasın, gücenmesin. Biz
burada yaşıyoruz ve kültürümüzle, örfümüzle,
adetimizle yaşıyoruz ve yaşayacağız.”
Müftü Ahmet Mete:
“Bizler Batı Trakya
Nüslüman Türk
toplumu olarak
hatim cemiyetleri,
hafızlık cemiyetleri,
festivalleri ve
panayırları olan
bir toplulukuz.
Bunlar Türk
Dünyası içerisinde
sıkça görülen
etkinliklerdir.
Biz bunları
yaşatıyoruz, çünkü
bunlar bizim
kültürümüzdür.
Çünkü biz Türk
Dünyası’nın bir
parçasıyız. Aynı
zamanda bizler
Batı Trakya Türkleri
olarak Yunanistan
ve AB vataşdaşıyız.
Bundan da hem
gururlu hem
de mutluyuz. Bizler bu vatan için gün geldi
cephelerde can verdik. Bu vatan için gerekirse
yine can veririz. Çünkü biz bu memleketin
insanıyız. Biz dışarıdan gelmedik. Torunlarımızla
evlatlarımızla bu memlkette yaşamak istiyoruz,
bu niyeti taşıyoruz. Biz bu memleketlere hıyanet
eden insanlar değiliz! Bunun güzel bilinmesini de
istiyoruz. Batı Trakya Müslüman Türk toplumu
bu niyette ve bu çalışmalar içerinde iken, biraz
önce sayın başkanın ifade ettiği şekliyle, vakıf
arazilerine kiliseler dikilirken, bunlara izinsiz
bir şekilde göz yumulurken, izinsiz olduğu
gerekçesiyle çeşmelerin de yıkılmamasını
bekliyorum. Yine güncel konulardan olan
Türkiye’deki Ruhban Okulu açılma çabaları
sarfedilirken Batı Trakya Müslüman Türkünün
de unutulmamasını bekliyorum. Danışma Kurulu
Başkanı olarak Ruhban Okulu açılırken Batı Trakya
Müslüman Türk Toplumunun eğitim sorununun,
müftülük sorununun aynı şekilde devam ettiğini,
bir imam hatip mektebinin hala olmadığını,
vakıflar sorununun var olduğunu, vatandaşlık
sorununun var olduğunu da hatırlatmak
istiyorum.”
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
7
Edirne Valisi Mustafa Büyük:
“Edirne Valisi olarak heyetimle birlikte, Edirne’de
bilinen Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin bir başka
şekliyle burada da Türkün geleneğinde olan,
kültüründe olan, adetinde olan bu geleneği
sürdürme gayretinizi büyük bir mutlulukla izlemiş
oluyoruz ve sizlerle birlikte olmaktan da büyük
mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyorum. Her
zaman kültürel alanda, sanat faaliyetlerinde,
sportif faaliyetlede birlik ve beraberlik içerisinde
iki komşu ülkenin halkları, aynı soydaşlar
olarak bizler beraber olmaktan ayrıca mutluluk
duyduğumuzu belirtmek isytiyorum.”
Müftü İbrahim Şerif:
“Yirmi beş
otuz yıldan
bu yana bu
etkinliklerin
müdavimi
ve bu
mikrofondan
konuşan bir
kişi olarak
buranın
uluslararası bir
kültür alışveriş
merkezi
olmasını hep
temenni ettik.
Fakat her
yıl değişik
manzaralarla
karşılaştık.
Bugün benim
en çok
dikkatimi
çeken ne
yazık ki bizleri
yöneten
insanlar, yani
devletimiz Yunanistan’ın yetkililerinin aramızda
olmayışı. Bunun manasını anlamıyorum, ancak
şunu tahmin ediyorum ve sizinle de paylaşmak
istiyorum. Burada büyük bir ayıp işlendi ve o
ayıbı biraz önce sayın dernek başkanımızın da
zikrettiği gibi, Mehmet Hilmi adına yapılan bir
çeşmenin yıkılması, bu çeşmenin insanların su
içmesine, bir tarihin, bir insanın anılmasına mani
olunmasının bir ayıp olduğunu tahmin ediyorum.
Çünkü burada bulunanlar, sesimi duyanlar bunu
buruk buruk seyrettiler, gördüler. Çünkü insanların
ve hayvanların su içmesi için yapılan bir çeşmenin
yıkılması kadar büyük bir ayıp yoktur ve bu
çok büyük bir ayıptır. Bu ayıbın yapılmaması
gerekirdi. Yetkililerin de bunun için burada
bulunamadığını tahmin ediyorum. İnanıyorum ki,
bu çeşme gelecek yıl yanlış yapıldığı anlaşılarak
tekrar yapılacak ve bizi yönetenler geçmişte
olduğu gibi buraya gelecekler. Değerli dostlar
hep söylediğimiz şey bir çiçekle bahar olmaz.
Değişik kültürler bir memleketin zenginliğidir. Biz
Anavatan Türkiye’den ve Bulgaristan’dan gelen
misafirlerle bu ülkeye bir zenginlik katıyoruz.
Bizim kültürümüz bu ülkenin bir zenginliğidir.
Bunun herkesin kabul etmesi lazım.”
Başkonsolos Mustafa Sarnıç:
“Bizleri buraya
davet eden
ve şenliklerin
düzenlenmesinde
büyük emek
sarfeden Seçek
Azınlık Eğitim ve
Kültür Derneği
Başkanı Ali
Pencal ve Genel
Sekreter Ahmet
Karahüseyin’e
şükranlarımı
sunmak
istiyorum.
Dernek yönetimi,
önceki yönetimle
birlikte takdiri
fazlasıyla
hak etmiş
bulunmaktadır.
Derneğin başarılarının devamını diliyorum. Öte
yandan bu yılki şenliklere Türkiye’den Kültür
ve Turizm Bakanlığı’ndan Devlet Halk Müziği
Korosu ile Halk Dansları Ekibi de katılmaktadırlar.
Ekiplerin sergileyecekleri sahne performansıyla
şenliğe renk katacağına, ayrıca bölge ülkelerinden
güreşçilerin ve yapılacak diğer sportif etkinliklerin
bölgenin tarihi ve kültürel mirasının gelecek
nesillere aktarılması bakımından önemli bir
işlev gördüğüne inanıyorum. Değerli misafirler.
Seçek Şenlikleri’nin her geçen yıl daha düzenli
bir şekilde gerçekleştirilmesi, soydaşların bu
etkinliğe samimiyetle sahiplendiğini ve başarılı
olmak için hiç bir fedakarlıktan kaçınmadığını
göstermektedir.”
Mustafa Dündar Bursa Osmangazi
Belediye Başkanı:
“Uzun yıllardır devam eden Seçek Şenlikleri’nin
devamını sağlayan ve her yıl düzenleyen ve
özelikle bu yıl yapılmasını sağlayan, emeği geçen,
katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü bu
etkinlikler bizlerin geleneğinin yaşaması, bizlerin
tarihle olan ilgimizin alakamızın devam etmesi
ve bizlerin biraraya gelerek sevginin, kardeşliğin,
dostluğun gelişmesi açısından çok önemli
etkinliklerdir. Ve, özellikle bu bölgelerde yapılan
bu etkinlikler sadece bu civardaki insanlarımızın
değil, bölgesel olarak diğer ülkelerle dostluğun,
barışın ve bölgesel ekonominin gelimesine katkısı
olan etkinliklerdir.”
Seçek şenlikleri öncesi Edirne’den gelen heyet
Kavala’da Kavala’lı Mehmet Ali Paşa Kalesi ve
İmaret’i ziyaret, İskeçe’de Müftü Ahmet Mete ve
İskeçe Türk Birliği’ni, Gümülcine’de G.T.G.B.rliği
ve Kilise Müzesi yapılan Gazi Evrenos Bey
İmareti’ni ziyaret ettiler.
Pazar günü Seçek Yaylası’nda törenleri izledikten
sonra Yayladan ayrılan Edirne Valisi Mustafa
Büyük ve beraberindeki heyet, Başkonsolos
Mustafa Sarnıç ve Eşi Esin Sarnıç’ın da katılımıyla
Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Dergahını ziyaret
ettiler. Heyet buradan da Edirne’ye hareket etti.
GÜREŞLER
Yağlı güreşlerde Yunan, Türk ve Bulgar
güreşçilerin değişik kategorilerde kapıştı.
Başpehlivanlık güreşlerine ise Türkiye’li güreşçiler
damgasını vurdu. Seyircilerin tezahüratları
arasında Kırkpınar güreşlerinde 3’lüğü bulunan
Edirneli Ahmet Yavuz ile aslen Edirneli olan
Selanikli Ayhan Çelik finale kaldı. Yavuz, rakibini
ters düşürerek 2009 Tarihi Seçek Yağlı Güreşleri
Başpehlivanı oldu. Üçüncülük kürsüsüne ise
yine Edirne’den Soner Toto çıktı. Dereceye giren
güreşçilere madalya, kupa ve para ödülü verildi.
Mehmet Hilmi Kır Koşusu büyükler kategisinde ise
birincilik Bulgaristan’a gitti. Şenliklere Edirne’den
gelen 10 kişilik davulcu ve zurna grubu katıldı.
Bu yılın Seçek ağalığını yapan Ruşenler köyünden
Mehmet Çengel, kınalı koç eşliğinde 2010 yılı
ağalık görevini Meriç ili Büyük Derbent köyünden
Muharrem Caferoğlu’na bıraktı.
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
8
Eski Evlere Yenilenme
Programı
Ruhban Okulu ve Türk
eserleri…
Hükümet kurmayları yapmış oldukları toplantı sonrasında eski yapıların
yenilenmesinde destekleme programını öngören karar üzerine uzlaşmaya
vardılar. Enerji tasarrufu sağlamak amacıyla 1980’den önce inşa edilen yapılara
devlet desteği sağlanmasıyla ilgili karar onaylanmasının ardından açıklandı.
Açıklanan karar göre; 1980’den önce inşa edilen evlerde enerji tasarrufunu
sağlamak amacıyla destek verilmesi öngörülmektedir. Programdan 1980
yılından önce inşa edilen evlerde yaşayan ve yıllık toplam gelirleri 25.000
euro’dan az olan aileleri kapsamaktadır. Program enerji tasarrufu sağlayan kapı
ve pencerelerin değiştirtmesini, çift cam takılmasını, güneş enerjisi sistemlerini,
kalorifer kazanlarını ve yapıların dış kısımlarının yalıtımını öngörmektedir.
Destek verilmesi öngörülen alanlar beş kaleme ayrılarak belirlenmiş ve çatı
katlarının yalıtım sistemiyle donatılması, çift çam kullanılan pencere ve
kapıların tercih edilmesi, eski yakıt kazanlarının kaldırılarak yeni petrol veya
doğal gaz ile çalışan yakıt kazanlarının tercih edilmesi, sıcak su sağlamada
güneş enerjisiyle çalışan su ısıtıcılarının kullanılması ve yapının dış cephelerinin
ısı yalıtımı olan maddeler ile çevrilmesi şeklinde açıklanmaktadır.
Toplam 400 milyon euro büyüklüğünde olan destek paketinden 100 bin ev
sahibinin yararlanması planlanırken, müstakil evlerin desteklenmesinde
destek oranının yüzde 30 ila 40 arasında olması öngörülürken, apartmanlarda
da 10 daire ve üzerindeki yapılarda yüzde 50’ye varan desteklerin verilmesi
planlanmaktadır.
Başvuruların yapılması konusunda açıklamada yer verilen bilgilerde,
konuyla ilgili dilekçeler belediyelere ait Vatandaşa Hizmet Büroları’nda (KEP)
toplanacağı bildirilmektedir. İlgili kişiler KEP Büroları’na başvurup programdan
faydalanmak istediklerini belirterek ve birnevi kendilerine sıra numarası
verileceği ve daha sonraki müracaatların da bu numarayla yapılabileceği dikte
edilmektedir.
Diğer taraftan Batı Trakya’daki binaların çoğu 1980’den önce inşa edildiğine göz
önüne alındığında, bu programın Batı Trakya ve özelliklede köylerde yaşayan
halk için büyük fayda sağlayacağı tahmin edilmektedir.
Açıklanan programının son satırlarında ise yer alan dip notlarda bu enerji
tasarrufu destek programına başvuracak kişilerin yıllık gelirlerinin olduğu gibi
desteğin sağlanacağı yapının değerinin 120 bin euro’nun üzerinde olmaması
koşulu getirildiği görülmektedir.
Ruhban Okulu’nun açılması tartışmaları yeniden alevlendi.
Her kafadan bir ses!..
Özellikle aydın-cıklarımız bu konuda hayli hararetli bir savunma
güdüsüyle hareket ediyorlar.
Ama aynı aydın-cıklar; Yunanistan’ın egemenliğindeki Rodos
Adası’nda bulunan Süleymaniye Medresesi’nin yıkılması ile
Rodos’ta bulunan Müslüman Türk Azınlığın sorunları (ve
diğer Türk soydaşlarımızın yaşadıkları) karşısında kıllarını bile
kıpırdatmıyorlar.
Çünkü ağa-babaları böyle istiyor!..
Yazıklar olsun!..
Neyse…
Biz konumuza devam edelim.
Genel duruma bir göz atarsak olayı daha iyi anlayacaksınız.
Mesela…
Süleymaniye Camii ile Türk kütüphanesini tamamlayan tarihi
‘Türk okulu’ kapalı. Rodos’taki Türkler, okulun kapatılmasını
siyasi bir karar olarak görüyorlar. Rodos’un önde gelen Türklerine
göre, okul 1970’lerin başında Heybeliada Ruhban Okulu’nun
kapanmasına misilleme olarak kapatılmış. Yunanistan bunu kabul
etmese de gerçek nedeninin bu olduğuna inanılıyor.
Sadece Türk okulu değil, 7 camiden 6’sı da kapalı.
Rumlar Askeri Tatbikatı İptal
Etti
Kıbrıs’taki görüşmelerin olumsuz etkilenmemesi için Rum kesimi askeri
tatbikatı iptal etti.
Kıbrıs Rum yönetiminin, Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) tarafından her yıl
icra edilen “Nikiforos” (muzaffer) tatbikatını, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da
iptal edilmesini düşündüğü bildirildi.
Rum Filelefetheros gazetesinin haberine göre, Rum yönetimi “Nikiforos”
tatbikatının iptal edilmesine ilişkin niyeti konusunda RMMO komutanlığını
bilgilendirdi.
RMMO’nun tüm birimlerinin yanı sıra seferilerin katılımıyla deniz, hava
ve karada, zaman zaman Yunanistan’dan unsurların da katılımıyla icra
edilen tatbikatın iptal edilmesi konusu, bir sonraki Rum bakanlar kurulu
toplantısında ele alınacak.
Rum yönetiminin, tatbikatın iptal edilmesine ilişkin girişimi konusunda
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’a bilgi vermesinin de beklendiği belirtilen
haberde, girişimin Kıbrıs görüşmelerinde olumsuzluk yaşanmaması
çabalarına dayandığı kaydedildi.
Ancak “Nikiforos”un yerine küçük çaplı bir tatbikatın yapılmasının
düşünüldüğü belirtildi. Kıbrıs Rum tarafı ve KKTC, sonbaharda icra edilen
“Nikiforos” ve “Toros” tatbikatlarını geçen yıl karşılıklı olarak iptal etmişti.
İBRAHİM AYHAN
Kışlık Odununuzu almadan bize uğramanızı
tavsiye ediyoruz.
Çünkü biz müşteriyi memnun etmek için
dağların en kral odununu sizler için ovaya
indirdik.
Kış aylarında evinizin rahat, cebinizin sıcak
olmasını istiyorsanız her yeri dolaştıktan sonra
bize bir uğrayın.
Sizleri Bağlar Mahallesi Tuzçuköy Yolu
üzerinde işyerimizde bekliyoruz.
T E L : 6 9 0 9 0 8 2 9 6 0
‘Rodos`ta Türk İzleri ve Unutulan Kardeşlerimiz’ gezisi sonrasında
izlenimlerini anlatan Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi
Müdürü Bekir Şahin bakın neler anlatıyor: ‘‘Rodos’ta 3500’ün
üzerinde Türk yaşıyor. Müslümanlığı tam olarak bilmiyorlar
(Bunun suçu kimde acaba?). Rodos’taki camiler ve mezar
taşları perişan halde. Geniş bir alana yayılan Osmanlı kültür
coğrafyasının zenginliğini sergileyen mimarî eserlerin tespiti ve
korunarak gelecek kuşaklara aktarılması, aynı zamanda insanlığın
ortak tarih ve kültür mirasını zenginleştirecek, zorlu, ancak bir o
kadar da önemli, onurlu bir ödev ve sorumluluk olarak karşımızda
durmaktadır.’’
Peki; Rodos’ta öyle iken bizde durum ne?
Bir de buna bakalım…
Türkiye, AB talepleri doğrultusunda azınlık vakıflarıyla ilgili olarak
sürekli baskı altında. Vakıflara tanınacak ayrıcalıklara ilişkin yasa
düzenlemesi de Meclis’in gündeminde.
Bu vakıfların mali ayrıcalıkları bir başka baskı konusu…
Türkiye, vakıf gelirlerinden stopaj dışında vergi almıyor, ancak,
Yunanistan’daki Türk vakıflarının durumu öyle değil. Örneğin Türk
Kütüphanesi’nin de ait olduğu Fethi Paşa Vakfı Başkanı Aşgero
şöyle diyor: ‘‘AB Türkiye’ye baskı yapıyor ama Yunanistan’da biz
en ağır vergileri ödüyoruz. Burada vakfın gelirlerinden Yunanistan
yüzde 41 vergi alıyor. Biz bir tarihi, bir kültürü, dünya için hazine
değerindeki eserleri koruyup yaşatmaya çalışıyoruz ama en ağır
vergilere tabi tutuluyoruz. Türkiye bu konuda ağırlığını koymalı.
Karşılılık esasını çalıştırmalı.’’
Değerli okurlar
Verdiğimiz sadece bir örnek…
Batı Trakya Türkleri, Rodos ve İstanköy’deki Türkler, Kıbrıs
Türkleri, Uygurlar, Hazaralar ve dünyanın çeşitli yerlerinde
yaşama savaşı veren diğer soydaşlarımızın durumu da bundan
farklı değil.
Hatta bazı bölgelerde (Doğu Türkistan) öyle şeyler yaşanıyor ki;
yukarıda yazdıklarımız hafif kalır.
İnsanlar eziliyor…
Geçmişleri siliniyor…
Yoğun bir propaganda ve baskı ile dinleri bile unutturuluyor.
Ve biz seyrediyoruz!..
Yazık, çok yazık!..
Bunları dile getirmemez gerekiyordu…
Dilimiz döndündğünce getirdik/getirmeye de devam edeceğiz.
Ama asıl yapılması gerekenleri Türkiye Cumhuriyeti yapmalı.
Bunu yapabilmesi için de…
Hep birlikte, el ele vererek çok çalışmalı ve dik durmalıyız.
Oyuna gelmemeli; oyun içinde oyun tezgahlayanlara da prim
vermemeliyiz. Unutmayalım ki; bizim sahip çıkamadıklarımıza,
başkaları çöreklenecektir.
Şöyle bir araştırın…
Misyonerlerlerin nerelerde ve nasıl çalıştıklarını görünce; ne
demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız…
Misyoner dosyası’nda görüşmek üzere…
Metin Yener
[email protected]
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
Gümülcine’de 80 Yaşında
Kadını Sokağa Attılar, Bu
Nasıl Avrupa Birliği Ülkesi
ve Kanunudur?
Gümülcine Belediyesi
adım adım Türkleri
mağdur eden şehir
planını uygulamaya
devam ediyor. Hem
de kimseye hesap
vermeden. Evler
yıkılıp yeşil alan
oluyor, ev sahipleri
haciz memurunun
kapıya dayanmasıyla
bir iki saat içerisinde
evlerinden kapı dışarı
atılıyor. Kanunların
bir kez daha Batı
Trakya’da gerektiği
şekilde uygulanmadığı
görülüyor. İşlemleri
yapan belediye
yetkilileri 80 yaşında
yaşlı kadının
gözyaşlarına aldırış
etmeden yaşlı kadını
sokak ortasına
atıyorlar. Bu uygulama
başka hangi Avrupa
ülkesinde yaşanıyor.
Batı Trakya’da
Müslüman Türklerin
bir sığınma yurdu
dahi yok. Buna rağmen Gümülcine Belediyesi acımasızca yaşlı kadınları
yola atabiliyor. Böyle bir olay 29 Temmuz 2009 tarihinde Gümülcine’nin
Çayüstü mahallesinde yaşandı. Mahallede yaşayan üç Türk aile zorunlu
istimlâk nedeni ile evlerinden deyim yerindeyse yaka paça çıkarıldılar. 1933
Gümülcine Şehir Planı’na uygun olarak istimlâk edilen evler için istimlâk
bedeli olan tazminatları ödenmeksizin aileler evlerinden atıldılar.
İSTİMLAK BEDELİ ÖDENMEKSİZİN EVLERİNDEN
ÇIKARILDILAR
Hukuki sürece uygun olarak hareket ederek mülk sahiplerine evlerini
üç gün içerisinde boşaltmak üzere bildirimde bulunduklarını söyleyen
görevli, istimlâk bedeli olarak ödenmesi gereken tazminatın Devlet
Emanet Kasası’na yatırıldığını iddia etti. Ancak yetkililer ile yapılan
telefon görüşmeleri sonrasında dava henüz tamamlanmadan istimlâkin
gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Aileleri temsil eden iki avukatın mahkemeye
eksik belge ibraz etmeleri nedeni ile dava, Haziran 2009’a ertelenmiş ancak
dava yeniden ertelenerek duruşma tarihi 26 Kasım 2009 olarak belirlenmiş.
Bu durumda henüz karara bağlanmamış bir davada üstelik istimlâk bedeli
olarak tazminatlar ödenmemiş iken mülk sahipleri evlerinden çıkarılmış
oldular. Buna karşılık istimlâkin yapılması için mahkemeye başvuran
davacı, 1933 Şehir Planı’nın uygulanması için yaklaşık dört yıl süren
hukuki sürecin sonunda davayı kazanarak parasını ödediğini ve belediyenin
istimlâki mahkeme kararına rağmen geciktirdiğini iddia etti. Evleri istimlak
edilen mülk sahipleri içerisinde dikkat çeken ise Batı Trakya Türk Azınlığı
üyesi yaşlı kadın oldu. Eşinin ölümünden sonra yalnız yaşayan ve kimsesi
olmayan kadının evi boşaltılarak kapısının kilidi değiştirildi. İstimlak bedeli
karşılığında tazminatı ödenmeyen kadına mahalle sakinleri yardımda
bulunarak evlerini yaşlı kadına açtılar.
İSTİMLAK MAHKEME SONUCU BEKLENMEDEN
GERÇEKLEŞTİRİLDİ
1933 Şehir Planı’na göre yapılan istimlâk gereğince boşaltılan evlerin yolun
açılması için yıkılması gerekiyor. Ancak henüz tamamlanmamış bir davada
mahkemenin nihai kararı olmaksızın evlerin yıkılması durumunda büyük bir
hata yapılmış olunacak. 1933 Şehir Planı’na göre boşaltılan evlerin yıkılarak
üzerinden geçecek yol, çıkmaz sokak olacak. Ancak Plan’a göre yolun bir
diğer yola bağlanması için bölgede bulunan başka evlerin de yıkılması
gerekiyor. İstimlaka konu üç evin daha önceki sahipleri olan Mustafa Kabak
ve Hasan Çolak’a göre Şehir Planı, evlerin yalnızca ön kısmını yani evin
oda olarak kullanılan bölümlerini kapsamıyor. Kabak ve Çolak, yolun diğer
ucunda yaklaşık 100 metre ileride bulunan Müslüman mezarlığı olan arazi
üzerine Rodop Tarım Kooperatifleri tarafından büyük bir bina inşa edilmesi
ile evlerin üzerinden geçen planın daha da içeri kaydırılarak bugün evlerin
tamamının yıkılmasına sebep oldukları iddiasında bulunuyorlar.
Konu ile ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı
Halit Habipoğlu, “1933 Şehir Planı nedeniyle Batı Trakya Türk Azınlığı üyesi
kişilere ait mülkler ile Azınlık’a ait vakıf malları ve camilere ait araziler zarar
görmüştür. Şehir Planı, Batı Trakya Türk Azınlığı aleyhine geliştirilmiş bir
plan olmak ile birlikte Şehir Planı’na göre istimlak edilen mülklere karşılık
tazminat bedeli ödenmeksizin evlerin boşaltılması kişinin mülk hakkının ihlal
edilmesi anlamına gelmektedir. Şehir Planı’ndan kaynaklanan problemlerin
giderilmesinde kişinin mağdur edilmemesi öncelikli amaç olmalıdır”
açıklamasında bulundu.
9
Bütün Kadınlar
Güzel Olmak İster
Cildinizin Rengini Bulun
Cilt tipi kadar cildin renginin de doğru
bilinmesi gerekir. Öncelikle bilmeniz
gereken cildin renginin pigment
derecesine bağlı olduğudur.
Açık renk ciltler soluktan pembeye,
bejden gül pembesine kadar değişir.
Koyu cilt rengi ise buğdaydan esmere,
açık kahverenginden siyaha kadar gider.
Siyah aslında genel bir deyimdir ve
beyazdakinden daha fazla tonu kapsar.
Cilt uzmanları cildin bir çok tonunun
bulunduğunu, esmer ciltlerin 35 ton,
beyaz ciltlerin ise 10 ayrı tonda dağılım gösterdiğini vurgulamaktadır.
Cildin rengi, cildin yapısına ve niteliğine etki etmediği için cilt
renklerine bağlı olarak farklı bakımların yapılmasına gerek yoktur.
Yalnız açık renk ciltlilerin güneşten daha fazla etkilendiği için güneşe
çıkarken daha çok korunmaları gerekir.
Soğuk havalarda kuruyan esmer ciltler, grimsi bir renk alırlar. Genel
olarak cilt ne kadar koyu renkteyse cildin yaşlanması da o kadar geç
olur. Güneş, açık renk ciltlerin en büyük düşmanıdır. Bu tip ciltler
kolay kurudukları için çok çabuk yaşlanırlar. Oysa koyu renk ciltlerde
dengeli dağılmış olan pigmentler güneş ışınlarını engelleyen bir filtre
görevi yapar. Bu tür yağlı cildin üstü nemi içinde tutan bir koruyucu
sayılabilir. Koyu renk ciltler güneşte daha da koyulaşır ve yanarlar.
Üstelik bu yanma beyaz tendekiler gibi kötü bir etki yaratmaz ve
hemen soyulmaz. Cilt uzmanlarına göre; esmer tenlilerde akne, cilt
kanseri ihtimali de açık renklilere kıyasla daha azdır.
Dolgun görünümlü dudaklar için
Dolgun görünümlü, seksi bir dudağa
sahip olmak istiyorsanız, üst
dudağınızı, ortasına hafifçe parlatıcı
sürerek vurgulayın.
Ruju fırçayla sürmek, daha uzun
süreli bir kalıcılık sağlar.
Rujunuzun rengine uygun bir dudak
kalemi yerine, doğal renkte bir
dudak kalemi kullanın.
Dudak kalemini dudak etrafına
noktalar halinde uygulayın, ardından
doğal dudak çizgisini takip ederek
“noktaları birleştirme”
oyununu oynayın.
Daha yumuşak bir dudak rengi için, rujun içine nemlendirici
karıştırın.
Herhangi bir rujun rengini değiştirmek için, ruju sürmeden önce
dudaklara sarı renk göz farı uygulayın. Bu, her rengi daha sıcak hale
getirecektir.
Daha uzun süre dayanan bir görünüm için dudak kalemini ve ruju,
elinizin arkasında birbirlerine karıştırarak uygulayın.
Rujunuz akmaya meylederse, önce ruju sürün, ardından dudak
kalemleriyle sınır çizin.
Renkleri karıştırarak ve eşleştirerek kendi dudak renklerinizi yaratın.
Akşam yemeğinde rujunuzun çıkmamamsı için dudaklarınızı çatal,
bardak gibi şeylerden uzak tutun. Bu iş için alt dişlerinizi ve dilinizi
kullanın.
Eğer dudaklarınızın orantısız olduğunu düşünüyorsanız, daha küçük
olan dudağınıza daha açık renkte bir ruj sürün.
Orta kısımlarına sürülecek az miktarda kırmızı veya turuncu,
dudakların daha dolgun görünmelerini sağlar.
Ruju sürdükten sonra, dudaklarınızı büyük “O” şeklinde büzün.
Parmağınızı bir peçeteyle kaplayın ve dudaklarınıza hafifçe değdirin.
Sonrada dişlerinize bulaşacak olan tüm renk fazlalığını alın.
Birlik Gazetesi‛ne Abone Olun Habersiz
Kalmayın.
İlanlarınızı Gazetemize Verebilirsiniz
Abone Başvuru telefonları.
Büro: 25310 70126
Cep: 6979692018
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
10
Bilelim-Gülelim
BULMACA
B e k r i‛ n i n K ö ş e s i
Karamanlis, Papathanasiu ve
Markopulos İle Görüştü
Başbakan Kostas Karamanlis kabul ettiği Ekonomi ve Maliye
Bakanı Yannis Papathanasiu ve Turizm Kalkınma Bakanı
Kostas Markopulos ile işbirliği görüşmesi yaptı. Maliye Bakanı
açıklamasında, ana muhalefet başkanı Papandreu’ nun olağanüstü
girişimcilik vergisiyle ilgili açıklamalarının sorumsuzluktan
başka bir şey olmadığını belirtirken 2. altı aylık dönemde
alınan önlemlerin sonuçlarının hissedilmeye başlanacağı
değerlendirmesini yaptı.
Turizm Kalkınma Bakanı ise açıklamasında, Turizm hakkında
dolaşan felaket senaryolarının gerçeği aksettirmediğine vurgu
yaptı .
İnsan Hakları İzleme
Örgütü’nden Yunanistan’a
Kınama
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün( Human Rights Watch) İltica
Konularındaki Direktörü Bill Frelick, Yunanistan’ı Eleştirirken, “Durum
Kötüydü ve Açık Bir Şekilde Daha da Kötüleşti. Sığınmacıların, Mülteci
Olarak Kabul Edilme Oranları, Gerçekten Bundan Daha Kötü Olamaz.
Kabul Edilme Oranı Binde Birin Altında” İfadelerini Kullandı.
Kaçak göç konusunda görevini yapmadığı iddiası ile Türkiye’yi AB’ye
şikayet eden Yunanistan, dünyanın başlıca insan hakları örgütlerinden
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nce ( Human Rights Watch) sert dille
eleştiriliyor. Örgütün iltica konularındaki Direktörü Bill Frelick,
Yunanistan’ı kınarken “Durum kötüydü ve açık bir şekilde daha da
kötüleşti” şeklinde konuştu.
Bbc Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Bill Frelick, Yunanistan’a sert
eleştirilerde bulundu. “Durum kötüydü ve açık bir şekilde daha
da kötüleşti” diyen Frelick, “Sığınmacıların, mülteci olarak kabul
edilme oranları, gerçekten bundan daha kötü olamaz. Kabul edilme
oranı yüzde birin değil, binde birin altında bugün. Üstelik kişiler
daha ilk mülakatlarında reddediliyor ve sağlıklı bir şekilde işletilen
itiraz prosedürü dahi yok. Rakamlara göre, yetkililerin yalnızca
şu an varolan itirazları ele almayı tamamlaması 10 yılı bulabilir”
değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan’da mülteci statüsünün tanınma oranının çok daha
yüksek olması gerektiğini vurgulayan Frelick, “Avrupa Birliği içinde
gözlediğimiz ilginç bir durum da, Birliğin ilticaya karşı tutumunun
uyum içinde olduğu varsayılmasına rağmen, Finlandiya’da Iraklıların
mülteci olarak kabul edilme oranı yüzde 100 iken Yunanistan’da bu
rakamın sıfır olabilmesi” dedi.
Bbc’nin Yunanistan’a destek konusunda “Sizce Avrupa Birliği
sorumluluğunu yerine getiriyor mu?” sorusunu da yanıtlayan Bill
Frelick şunları söyledi:
“Avrupa Birliği, Dublin Sözleşmesi uyarınca, sığınmacıdan sorumlu
olacak olanın, ilk girdiği birlik ülkesi olmasında anlaşmış durumda.
Bu da Yunanistan, Malta, İtalya ve İspanya üzerinde daha fazla yük
binmesine neden oluyor. Biz bunu eleştiriyoruz fakat, Yunanistan’ın da
anlaştığı kimi sorumlulukları var ve bunları yerine getirmek zorunda.”
Tarım Sigortası Kurumu (OGA)
Prim Dağıtımına Başladı
Üç ve üçten fazla çocuklu 430 bin aileyi kapsayan Tarım Sigortası
Kurumu’nun prim ödentileri 4 - 14 Ağustos’ ta hak kazananlara
dağıtılacak.
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
Batı Trakyalı Cemile Yusuf CDU Aachen
Belediye Meclis Üyesi Adayı
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu’nun ilk üyesi
Cemile Yusuf, 30 Ağustos 2009 tarihinde Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde gerçekleştirilecek yerel
seçimlerde Hristiyan Demokrat Parti’den (CDU) Aachen Belediye Meclis üyesi olarak aday gösterildi.
ABTTF üyesi olarak Birleşmiş Milletler
Azınlıklar Çalışma Grubu ile Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)
İnsani Boyut Toplantısı platformları ile
2004 yılında Barselona’da düzenlenen
Birleşmiş Milletler HABITAT Dünya
Kent Forumu’na katılan Cemile Yusuf,
Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsil
etti. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu
olan ve halen Kuzey Ren- Vestfalya
Uyum Bakanlığı’nda çalışan Cemile
Yusuf, Genç Birliği (Junge Union) dahil
olmak üzere 650.000’den fazla üyesi
bulunan Hristiyan Birlik Partisi’nden
Aachen Kenti Belediye Meclisi üyeliği
için aday gösterildi.
Kuzey Ren-Vestfalya Uyum Bakanı
Armin Laschet’in göçmen yanlısı
samimi politikası nedeni ile CDU’ya
üye olduğunu söyleyen Yusuf, Türk
seçmenlerin sorunlarını belediye
meclisine taşımaya kararlı olduğunu ifade ediyor. Yusuf, “Kendimizi daha iyi anlatmak ve yerel
yönetimde söz sahibi olmak için aday oldum. Benim rolüm Almanlar ile yabancı olarak ifade edilen
kişiler arasında köprü olmaktır. Bu kişileri eşit haklar ile Almanya için bir risk değil büyük bir
potansiyele sahip olduklarını ispat etmek istiyorum. Anne ve babalarımızın göçmen olarak geldiği
Almanya’da bazen çok kötü şartlar altında senelerce işçi olarak gösterdikleri çabaya Almanya’nın
saygı duymasını istiyorum” açıklamasında bulundu.
CDU Aachen Belediye Başkan adayı Marcel Philipp ve Aachen Belediye Meclis adayı Ahmet Hicri
Ağırman tarafından başlatılan “Aachen için el ele” kampanyasına destek veren Cemile Yusuf,
Almanya’da yaşayan göçmen ve göçmen kökenli kişilere yönelik ayrımcı uygulamaların farkında
olduklarını söyledi. Göçmenlerin kilit bir role sahip olduklarını dile getiren Yusuf, göçmenleri siyasete
aktif olarak katılmaya davet etti. Kamuoyunda CDU’nun göçmen karşıtı oldukları yönünde bir algının
var olduğunu söyleyen Yusuf, partide aktif olarak görev alarak sorunları çözebileceklerini dile getirdi.
Yunanistan’ın Avrupa Birliği üyesi olması dolayısı ile Yunanistan vatandaşı olan ancak Almanya’da
yaşayan Batı Trakya Türkleri yerel seçimlere katılma hakkını sahipler. Gençlerin siyasi sistemde
yer alan partilere üye olarak aktif olarak görev almalarını isteyen Yusuf, gençlerin böylelikle
geleceklerine sahip çıkacaklarını ifade etti. Bu nedenle Cemile Yusuf, 27 Eylül 2009 tarihlerinde
gerçekleştirilecek federal seçimlerde herkesi sandık başına gitmeye davet etti.
Yassıköy’de Muhteşem Konser
Seçek Yaylası yağlı güreşleri ve Kültürel etkinliklere katılmak üzere Türkiye’den gelen
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Türk Halk Müziği Korosu, 30
Temmuz Perşembe akşamı Yassıköy’de bir konser verdi. Yassıköy Belediyesi Azınlık Kültür
Derneği tarafından organize edilen konseri yaklaşık 600 kişi izledi. Konseri izlemeye
11
“Türk -Yunan
Balayı Dönemi
Bitti” İddiası
Brüksel’deki Yunanlı Gözlemciler, “Türk Yunan Balayı Dönemi” Nin, Avrupalıların,
Fakat Aynı Zamanda Türklerin de,
“Ankara’nın AB Üyeliğinden Vazgeçmiş
Olduğu Netleşince” Sona Erdiğini Öne
Sürdüler.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki
“balay”nın sona erdiği öne sürüldü.
Brüksel’deki Yunanlı gözlemciler, “TürkYunan balayı dönemi” nin, Avrupalıların,
fakat aynı zamanda Türklerin de,
“Ankara’nın AB üyeliğinden vazgeçmiş
olduğu netleşince” sona erdiğini iddia
ediyorlar.
Yıllardır Brüksel’de AB’nin
Türkiye,Yunanistan ve Güney Doğu
Akdeniz ülkeleri ile ilişkilere hakim üst
düzey bir AB bürokratı, ABHaber’e, Ege
ve Akdeniz’de Ankara-Atina arasında
petrol, kara veya hava sahası yüzünden
tansiyonun yükselme olasılığının
bulunduğunu söyledi.
ABHaber’e göre, Brüksel’deki AB
gözlemcileri, Atina’nın, Türkiye’nin AB
üyeliğini desteklemeyi sürdürmesinin
önemli olduğuna dikkat çekerlerken, son
10 yıl içinde, yani AB kapısı Türkiye’ye açık
olduğu sürece Atina-Ankara ilişkilerinin bir
dereceye kadar sakin bir dönem geçirdiği
görüşünü ortaya koydular.
Brüksel’deki Yunanlı gözlemciler ise, “TürkYunan balayı dönemi”nin, Avrupalıların
fakat aynı zamanda Türklerin de
Ankara’nın AB üyeliğinden vazgeçmiş
olduğu netleşince sona erdiğini ifade
ettiler. Aynı gözlemciler, şunladı söyledi:
“Türkiye’nin Avrupalılaşması yönündeki
başarısızlık, Türk-Yunan ilişkilerini bir
dönem geriye götürdü. Ankara ısrarla
masaya taleplerini koyuyor (gri bölgeler),
ancak Atina’nın da onu yatıştırmak için
vereceği bir şey yok.
Yunanistan’ın son 10 yılda uyguladığı
yatıştırıcı tutum, karşılık alma fırsatlarını
kullanmadan bitti. Bu gelişme Yunanistan’ı
tehlikeli yeni bir döneme sokuyor; bu yeni
gelişmeler karşısında ise Yunanistan’ın
stratejik bir yaklaşım çerçevesinde
şekillendirilmiş verecek cevapları yok.”
Anneler Babalar
Dikkat Fast Food
Sakat Bıraktı
gelenler arasında, Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu Mustafa Sarnıç ve eşi
Esin Sarnıç, T.C.Ziraat Bankası Gümülcine Şubesi Müdürü Nesimi Özay ve yardımcısı,
Banka çalışanları, Rodop Vali Yardımcısı Sibel Mustafaoğlu, Dernek yöneticileri ve çok
sayıda Yunanlı da bulunuyordu.
Gece geç saate kadar süren konserde Foklor gruplarının segilediği oyunlar ve ses
sanatçılarının söylediği birbirinden güzel türkülerle coşan halk, Başkonsolos Mustafa Sarnıç
ve eşiyle birlikte konser sonunda halay çekti.
Ünlü fast food restoranlar zinciri Kentucky
Fried Chicken’ın Sydney şubesinde bozuk
ürün yiyen 11 yaşındaki Avustralyalı
küçük kız sakat kaldı.
Beyni hasar gören Monica Sumaan’ın
ailesi, KFC’ye 10 milyon Avustralya
dolarlık (yaklaşık 12 milyon TL) dava
açtı. 7 yaşındayken KFC restoranında pita
ekmeği ve tavuktan oluşan bir mönüyü
tüketen Monica’da, ertesi gün kusma ve
ishal baş gösterdi.
Küçük kızın ailesi de aynı anda
rahatsızlandı, ancak durumun Monica
üzerindeki etkisi kalıcı oldu. Monica’nın
beynine yerleşen salmonella bakterisi, iki
kolunu ve iki bacağını felç ederek talihsiz
kızı tekerlekli sandalyeye mahkûm etti.
Ailenin avukatı, olayın yaşandığı ay
restorandan yemek yiyen 10 kişide daha
gıda zehirlenmesi görüldüğünü belirtti.
6 Ağustos 2009
BİRLİK HABER
ABTTF, FYK Yaz Değişim
Programı’nda
26 Temmuz-2 Ağustos 2009 tarihlerinde Avrupa
Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Avrupa
Azınlıkları Gençliği (YEN) üyesi Frysk Uluslararası
Kontakt (FYK) tarafından Hollanda’nın Frizye
(Frysian) bölgesinde düzenlenen “Azınlıklar ve
Pazarlama” temalı Yaz Değişim Programı’na
katıldı.
Örgütün 20. kuruluş yılı vesilesi ve Hollanda’da
yaşayan Friz azınlığını uluslararası alanda
tanıtmak amacıyla düzenlenen yaz değişim
programında azınlık dili ve azınlık kültürünün nasıl
çekici hale getirilebileceği tartışıldı. Azınlıkların
birer pazarlama aracı olarak tanımlandığı
programda, geleneksel yiyecek ve içecekler ile
geleneksel içki ya da sporun bölge ve azınlıkların
durumuna nasıl etki edebileceği araştırılmakla
birlikte Frizlerin kendi bölgelerinin tanıtımını nasıl
gerçekleştirdikleri anlatıldı.
Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsilen ABTTF
Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi
Fatma Reşit’in
katıldığı programa
Avrupa’nın çeşitli
ülkelerinde
yaşayan
azınlıklardan
Almanya’da
yaşayan Danlar,
Burgenland
Hırvatları,
Sırbistan Macarlar,
Macaristan
Almanları dahil
olmak üzere
yaklaşık kırk genç
iştirak etti.
FYK Başkanı
Lieuwe Eringa’nın
yaptığı açış konuşmasının ardından FYK
yöneticilerinden Anouk Doornbos, kurumu
tanıtan bir sunum gerçekleştirdi. 1989 yılında
Friz gençleri arasında diyalog oluşturmak amacı
ile esnek bir yapıda kurulan FYK, düzenlenen
atölye çalışmaları ve oyun ve eğlence aktiviteleri
düzenliyor. Doombos, gençlik aktiviteleri ile
Friz dilini tanıtmak amacı ile kurulan oyunu
katılımcılara gösterdi.
Gençler azınlık dili ve
kültürünün yaşatılmasında
belirleyici faktör
ile ilgili sunumlarda Batı Trakya Türk Azınlığı’nı
temsilen Fatma Reşit söz hakkını kulandı. Batı
Trakya bölgesini tanıtan Reşit, bu bölgenin
12
1923 Lozan Barış Antlaşması ile Yunanistan’a
bırakıldığını, antlaşma ile burada yaşamakta
olan Türklerin insan ve azınlık haklarının garanti
altına alındığını ifade etti. Ardından ABTTF
hakkında kısa bir tarihsel bilgi veren Reşit, ikili
ve uluslararası antlaşmalarla garanti altına alınan
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın haklarının Yunanistan
tarafından sürekli ihlal edildiğini dile getirdi.
Devamında, Batı Trakya’da 90’lı yıllarda Türk
Azınlık’a yapılan saldırılardan ve bölgedeki Azınlık
okullarının kötü şartlarından bahseden Reşit, Batı
Trakya’nın Avrupa Birliği içerisinde en geri kalmış
bölgelerden biri olduğunu dile getirdi.
Pek çok atölye çalışması ve seminerin
düzenlendiği haftada ABTTF üyesi Fatma Reşit,
Friesland gazetesinin Batı Trakya Türk Azınlığı
ile ilgili sorularını yanıtladı. Frizler ile Batı Trakya
Türk Azınlığı arasında bir karşılaştırma yapmanın
mümkün olmadığını ifade eden Reşit, Hollanda’da
yaşayan Frizlerin resmi azınlık statüsünde
olduklarını ve Hollanda’nın resmi dillerinden
kabul edilen Friz dilinin Friesland bölgesinde
olan tüm ilkokullarda okutulduğunu söyledi.
Buna karşılık Batı Trakya Türk Azınlığı’nın “Türk”
etnik kimliğinin tanınmadığını söyleyen Reşit,
Yunan Vatandaşlık Kanunu’nun eski 19. Maddesi
ile yaklaşık 60.000 Türk’ün vatandaşlıktan
çıkarılıldığını dile getirdi. Reşit, Batı Trakya
Türk Azınlığı’nın Lozan Antlaşması ile hakları
güvence altına alınmış olmasına karşın dernek
kurma hakkı dahil olmak üzere pek çok alanda
problemlerin devam ettiğini belirtti.
Yaz değişim programı ile ilgili olarak Fatma
Reşit, “Program, Friz dilini ve kültürünü
tanımak ve Avrupa’nın diğer azınlık grupları ile
tanışmak açısından oldukça olumlu bir etkinlik
olarak değerlendirilmelidir. Daha da önemlisi
azınlık dilinin yaşatılması ve kültürünün devam
ettirilmesinde gençlerin belirleyici bir role sahip
olduğuna tanıklık etme fırsatını yakaladım. Batı
Trakya Türk Azınlığı ile ilgili vermiş olduğum
röportaj, bölge gazetelerinin çoğunda yer aldı.
Böylelikle Türk Azınlık’ın sorunlarını dile getirme
fırsatını yakaladık” açıklamasında bulundu.
İnşaat Yapımı ve Malzeme Satış Deposu
EFRAHİM
Adres: Gümülcine-Çepelli Arası 3. Km’de.
Tel: 25310-84476
Cep:6977489655