Mart - TFMD

Transkript

Mart - TFMD
ISSN 1309-095X
TFMD ‘’FOTO MUHABİRİ’’
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği
(TFMD) Adına Sahibi ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Rıza ÖZEL (Başkan)
YÖNETİM KURULU
Rıza Özel (Başkan)
Ümit Kozan (Başkan Vekili)
Yüksel Pektekin (Başkan Yrd.)
Arif Akdoğan (Başkan Yrd.)
Hamza Şahin (Genel Sekreter)
Öner Şan (Genel Sekreter Yrd.)
Barış Oral (Mali Sayman)
Murad Sezer (Üye Marmara ve İstanbul Bölge
Temsilcisi)
Kadir Kemaloğlu (Üye Ege Bölge Temsilcisi)
Raşit Aydoğan (Üye)
Bülent Karadaş (Üye)
TFMD KURUCU ÜYELERİ
Rafet Hüner
Sökmen Baykara
Zekai Durmuş
Halim Ermiş
Rıza Ezer
Dursun Gündoğdu
Bülent Hiçyılmaz
İlhan Kuyucu
Turgut Mantar
Mehmet Ünlü
GENEL YAYIN DANIŞMANLARI
Bülent Hiçyılmaz
Mehmet Ünlü
Şükrü Akın
Aykut Fırat
KAPAK
FOTOĞRAFININ
HİKAYESİ
Türkiye sosyal medyada
fotoğraflarla tanıtıldı.
Instagram’da yüzbinlerce
takipçisi olan fotoğrafçılar
Come See Turkey projesi
kapsamında Türkiye’ye
geldi. Türkiye Foto
Mubabirleri Derneği’ninde
desteklediği projeyi
Instagram’ın Türk fenomeni
Mustafa Seven yürüttü.
10
46
HUKUK DANIŞMANI
Av. Umut Kurman
ALK Hukuk Bürosu
Grafik Tasarım
Erhan KOÇ
YAYIN KURULU
Uğur Kavas
Emin Demir
Celal Çevirgen
Murat Çetin Mühürdar
Yavuz Özden
Kenan Gürbüz
Kenan Çimen
Denizhan Güzel
Cem Öksüz
İbrahim Laleli
Adnan Poyraz
Bülent Uzun
Cem Bakırcı
Adres:
Feza Gürsey Bilim Merkezi Yanı
Altınpark-Aydınlıkevler-ANKARA
Tel: 0 312 417 87 60 • Fax: 0 312 417 87 18
Süreli yayın Sayı: 20
Mart 2014 / Üç ayda bir yayınlanır
Foto Muhabiri Dergisi’nde yeralan yazı, fotoğraf ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir.
Yazı ve fotoğrafların kullanım hakları TFMD’ye
(Türkiye Foto Muhabirleri Derneği) aittir. izinsiz olarak yayınlanamaz.
Baskı
Dumat Ofset • Ankara
0.312 278 82 00
64
52
70
76
i
r
i
b
a
h
Foto Mu
,
r
ı
d
ı
G
ı
n
a
t
n
i
h
i
tar
a
z
u
n
u
S
o
sizin h
…
e
d
e
s
e
gitm
r,
Söz uçar yazı kalı
kanıttır
a
fs
a
r
ğ
to
fo
r,
tı
la
n
ama yazı ancak a
TFMD Başkanı Rıza ÖZEL
Ancak, “Tanıklık etmek” ağır bir vicdani yüktür. Yaşanılanları objektife
baktığında olayları en yalın haliyle,
en gerçek haliyle sunmak zorundadır,
foto muhabiri. Tarihe belge taşımanın
ağır vicdani yükü ile bakar vizöründen
herbir meslektaşım. Foto muhabirini
yaşanılanı en doğru şekilde aktarmak
zorunda bırakır, aksi onu vicdanı ile
başbaşa bırakır.
Fotoğrafa yansıyan kimi zaman bir
sevincin ortak coşkusu, kimi zamanda bir acının dayanılmaz sızısı olabilir.
Ancak kimi zaman da foto muhabirinin karesine takılan olay, hiç hoşa gitmeyebilir. Hoşa gitmez çünkü tarih o
olayı o kare ile anımsayacaktır.
Fotoğraf: Ümit BEKTAŞ
F
oto muhabirleri ile ilgili tüm
dünyada söylenen bir tanımlamadır “Tarihin tanıkları.” İki
kelime ama altında derin anlamlar barındıran iki kelime.
Foto muhabiri deklanşöre bastığı anda
yaşanılanlar, gazetede, dergide, internette, televizyonda ajansın sisteminde
yayınlandıktan sonra artık tarih sayfalarına taşınan bir belge niteliği taşır. Bu
belgeleme işinden dolayıdır, foto muhabirliğinin tanıklığı.
O fotoğraflar olmasa birileri o olayı kendi bakış açısıyla aktaracaktır.
Hatta “Söz uçar yazı kalır” diyerek
kaleme de alacaktır. Yazı ile kendi gerçeklerinizi aktarabilirsiniz ama kanıtlayamazsınız. “Fotoğrafsa” buz gibi
kanıttır, ne bir cümle söze ne bir tek
satır yazıya ihtiyaç bırakmaz.
29 yıldır aralıksız olarak düzenlenen
Yılın Basın Fotoğrafları Yarışması tarihinde ilk kez ödül kazanan fotoğraflara yüz çeviriliyor.
Bu mesleğe ve bu işi canları pahasına
yapan arkadaşlarımızın emeklerine bugüne kadar sahip çıktık. Bundan sonra
da meslektaşlarımızın aydınlık yarınları
için onlarla birlikte yürümeye devam
edeceğiz.
Türk medyasının en önemli organizasyonları arasında gösterilen Yılın
Basın Fotoğrafları Yarışması 2014’e 4
bin 3 yüzün üzerinde kare katıldı. Yarışmanın saygınlığının temeli 17 kişilik
bağımsız jüri saatler süren değerlendirme ile ödül alan kareleri belirledi.
Yarışmada ödül alan meslektaşlarımızın yanı sıra bu organizasyona eserlerini gönderen tüm arkadaşlarımızı
gönülden kutluyorum. Onların çektiği
her bir kare tarih sayfalarına birer belge olarak kayıt edildi.
YILIN BASIN
FOTOĞRAFLARI
2014
T
ürkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği
TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014 yarışmasında
Reuters foto muhabiri Osman Örsal’ın çektiği “Kırmızılı Kadın”
karesi “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü
aldı. 29.su düzenlenen Türkiye’nin en
önemli medya organizasyonları arasında yer alan ve basın fotoğraflarının
ödüllendirildiği tek yarışma olan “Yılın
Basın Fotoğrafları”’na 2013 yılına damga vuran olaylardan 4 bin 381 karenin
katıldığı açıklandı. Jüri değerlendirmelerinin ardından Ramada Plaza Ankara
Oteli’nde yapılan basın toplantısı ile
açıklanan sonuçlarla 6 kategoride 22
fotoğraf ve 4 seri ödül aldı. Ödül alan
kareler, derneğin web sitesi www.
tfmd.org.tr adresinde sunuluyor.
YILIN FOTOĞRAFI OLDU
Türkiye’de basın fotoğrafçılığına yön
veren isimlerin yanı sıra Dünyaca ünlü
foto muhabiri Christopher Morris’in
katıldığı jüri, geçtiğimiz yıla damgasını vuran gezi olaylarında simge olduğu gerekçesiyle Reuters foto muhabiri
Osman Örsal’ın karesini Yılın Basın
Fotoğrafı olarak seçti. Yarışmada Anadolu Ajansı foto muhabiri Ali İhsan
Öztürk’ün Van’daki Muradiye Şelalesi fotoğrafı da Jüri Özel Ödülü’nü aldı.
Zaman foto muhabiri Kürşat Bayhan’ın
üçüncü köprü inşaatı sırasında orman
alanında yapılan yol genişletme çalışmalarından bir kare de Çevre Fotoğrafı
olarak seçti. Sabah foto muhabiri Murat Şengül’ün bir otel bahçesinde köpekleri ile birlikte uyudukları kareyi ise
Türkiye’nin modern yüzünü yansıtan
günlük hayattan bir kare olarak değerlendirerek TFMD Özel Ödülü’ne layık
gördü. Bu yıla özel olarak açıklanan
özel kategori AB Yolunda Türkiye’de
ise birinciliği Zaman foto muhabiri İsa
Şimşek’in Sultanahmet ve Ayasofya
arasındaki havuzda gerçekleştirilen su
oyunlarından karesi aldı.
HAFIZALARA KAZINACAK
Nisan ayında Ankara’da yapılacak törenle ödüllerin dağıtılacağını belirten
TFMD Başkanı Rıza Özel, “Yarışmada derece alan fotoğraflar, sergilerle
Türkiye’yi dolaşacak. Ödül alan karelerin yanı sıra yıla damgasını vuran
olaylardan seçilen fotoğrafların yer aldığı özel bir seçki de 20 yıldır aralıksız
olarak yayınlanan ve artık bir kaynak
eser olarak değerlendirilen Yılın Basın
Fotoğrafları Kataloğu ile basılı hale
6
gelecek. Derneğimizin dergisi Foto
Muhabiri’nin Mart sayısında da geniş
şekilde yer bulacak kareler, www.tfmd.
org.tr adresinde de galeri olarak sunulacak. Tüm bu yapılanlar sayesinde gazete sayfalarında bir günlük ömrü olan
tarihe not düşen kareler, hafızalarda
kazınacak” dedi.
2013’E DAMGA VURAN KARELER
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin
düzenlediği TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014 yarışması geçtiğimiz aylarda
sonuçlanmıştır. Bu yıl 29. kez düzenlenen Türkiye’nin en önemli medya organizasyonları arasında yer alan ve basın
fotoğraflarının ödüllendirildiği tek yarışma olan “Yılın Basın Fotoğrafları”’na
2013 yılına damga vuran olaylardan 4
bin 381 karenin katıldı. Bağımsız jüri
değerlendirmelerinin ardından açıklanan sonuçlarla 6 kategoride 22 fotoğraf ve 4 seri ödül aldı. Ancak 29 yıllık
yarışma tarihinde ödüller açıklandıktan
sonra ilk kez sponsorluklar iptal edildi.
Yarışmanın Anasponsoru Vakıfbank ve
Çevre Kategorisi’ne ismini veren TUKÇEV, sponsorluk sözleşmelerini tek taraflı fesh ettiklerini açıkladı.
YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI 2014 JÜRİSİ
VII Fotoğraf Ajansı Kurucusu, Christopher Morris, İZTV Genel Yayın Yöneteni-Foto Muhabiri Coşkun Aral, DEPO
Photos Yayın Yönetmeni Abdurrahman
Antakyalı, TSYD Genel Başkanı Naci
Arkan,Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Nazmi Bilgin, Sabah Gazetesi Fotoğraf
Editörü Kutup Dalgakıran, TFMD Onur-
sal Başkanı Bülent Hiçyılmaz, Hürriyet
Gazetesi Fotoğraf Editörü Sebati Karakurt, Vatan Gazetesi Ekler Fotoğraf
Editörü Burak Kara, Associated Press
Türkiye Fotoğraf Editörü Burhan Özbilici, Habertürk Gazetesi Eski Fotoğraf
Editörü Fatih Sarıbaş, Anadolu Ajansı
Görsel Yayınlar Daire Başkanı Ahmet
7
Sel, Akşam Gazetesi Eski Fotoğraf Editörü-Foto Muhabiri Mustafa Seven,
Zaman Gazetesi Fotoğraf Editörü Selahattin Sevi, Milliyet Gazetesi Eski Fotoğraf Editörü-Foto Muhabiri Yurttaş
Tümer, TFMD Eski Başkanı-Habertürk
Gazetesi Foto Muhabiri Ateş Tümer.
YILINBASINFOTOĞRAFI
R
E
HAB
I
AF
R
G
O
FOT
1
4
Y
IN
IL
20
İstanbul Gezi Parkı’nda polisin bir kadına sıktığı biber gazı, bir çok olayın
başlamasına neden oldu.
› Osman ÖRSAL,Reuters
Yılın Basın Fotoğrafı
Ödülünü Kazanan
Osman Örsal Kimdir?
14 Aralık 1975 yılında İstanbul’da doğan
Osman Örsal, ilk ve orta eğitimini
İstanbul’da yaptıktan sonra Üniversite Eğitimini İzmir’de tamamladı. 1992
Yılında Hürriyet Gazetesi İzmir Bölge
Müdürlüğü’nde gazetecilik mesleği ile
tanışan Foto Muhabiri 1993 yılından
itibaren sırasıyla Yeni Asır, Gazete Ege
ve Akşam Gazeteleri ile Associated
Press Ajansı’nda çalıştı. Osman Örsal,
2006 yılından bu yana ise mesleğini
İstanbul’da Reuters Haber Ajansı’nda
sürdürüyor.
Reuters foto muhabiri Osman Örsal,
Yılın Basın Fotoğrafı karesinin hikayesini anlattı:
Yılın Basın
Fotoğrafı’nın Hikayesi...
10
“Bir çevre protestosunu haber yapmak için yola çıktığımda, çekeceğim
fotoğrafın Türkiye’de bir ay sürecek olayların sembollerinden birine
dönüşeceğini hiç düşünmemiştim.
Taksim Gezi Parkı’na ulaştığımda
karşılaştığım manzara daha önce
yüzlercesini takip ettiğim eylemlerden hiç farklı değildi. Taksim’deki
yeniden yapılandırma projesi çerçevesinde Gezi Parkı’ndaki ağaçların
sökülmesini protesto eden bir grup
eylemci iş makinalarini engellemeye
çalışıyordu.
Çevik kuvvet polisleri ise bir çok eylemde de olduğu gibi bu gruba dağılmalarına yönelik çağrılar yapıyordu.
Bu uyarıları dinlemeyen gruba, po-
lisin gaz bombaları ve biber gazı ile
müdahale etmeye hazırlandığı görülüyordu. Bir anda başladı olaylar,
deklanşöre bastığımda, kadrajımda
gördüğüm, bir çevik kuvvet polisinin
gaz sıktığı, kırımızı elibesli ve bir el
çantası taşıyan bir kadındı. Barışçıl
park protestoları kısa sürede yurt
geneline yayılıp yedi kişinin hayatını
kaybettiği çatışmalara dönüşürken,
“kırmızılı kadın” fotoğrafı protestoların sembollerinden birisi haline
gelmişti.
Gazetelerden, dergilere, duvar resimlerinden, grafittilere, ve hatta
tişört baskılarından dövmelere kadar
kendisine yer bulan “kırmızılı kadın”
dünya üzerinde tanınan bir figür ha-
11
line gelmişti. Tabii bizler foto muhabiri olarak görev yaparken tarihe
tanıklık ediyoruz. Çektiğimiz fotoğraflar zaman zaman farklı tepkiler
yaratıyor. Bundan sonra adımın geçtiği her noktada belki insanların hafızalarındaki bu kare yansıyacak. Beni
bu kare ile anımsayacaklar.
I
L
ÖZE
Ö
J
UR
Van’ın doğal güzellikleri sonbaharda ziyaretçilerine
eşsiz bir renk cümbüşü sunuyor. Muradiye
ilçesindeki Muradiye Şelalesi’nin yıldızların altındaki
manzarası bölgeye turist çekiyor.
› Ali İhsan ÖZTÜRK,Anadolu Ajansı
LÜ
Ü
D
1
4
JURİÖZELÖDÜLÜ ‘14
20
YILINHABERFOTOĞRAFI
Suriye’deki iç savaştan kaçan halk Türkiye’ye
sığınıyor. Annesiyle birlikte Bismil yakınlarındaki
kampta yaşayan 4 yaşındaki Zeynep Bin Mustafa
annesinin elinden tutması için ağlıyor.
›Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi
2.si
YILINHABERFOTOĞRAFI
Taksim Gezi Parkı’na iş makinelerinin girmesinin
ardından başlayan olaylara müdahale eden polisin
kullandığı biber gazı bir çok farklı platformda
eleştirilere neden oldu.
›Bülent KILIÇ, AFP
3.sü
YILINÇEVREFOTOĞRAFI
İstanbul’da üçüncü köprü için Poyrazköy ve
Garipçe köyünde zemin etütleri yapılıyor. İnşaat
alanına ulaşmak için mevcut orman yolları
genişletilirken bazı yerlerde ise yeni yollar açılıyor.
› Kürşat BAYHAN,Zaman Gazetesi
1.si
YILINÇEVREFOTOĞRAFI
Nesli tükendiği sanılan Anadolu Leoparı, Diyarbakır’ın Çınar
ilçesine bağlı Solmaz köyü yakınlarında bir çoban tarafından
öldürüldü.
› Özgür AYAYDIN, Anadolu Ajansı
2.si
YILINÇEVREFOTOĞRAFI
İstanbul’un etrafındaki taş ocakları.
› Celil KIRNAPÇI, Zaman Gazetesi
3.sü
RAFET HÜNER ÖZEL ÖDÜLÜ
Suriye’de El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen örgütler, Esad
yanlılarını başlarını keserek infaz etti.
› Emin ÖZMEN, Agence Le Journal
YILINSPORFOTOĞRAFI
N
LI
YI
2013 Mersin Akdeniz Oyunları
Türkiye-İtalya hentbol maçı.
1.si
›Sedat YILMAZ, Habertürk Gazetesi
OTO
F
R
SPO
FI
A
GR
14
0
2
YILINSPORFOTOĞRAFI
Spor Toto Süper Lig’de Galatasaray ile Gençlerbirliği
karşı karşıya geldi. Galatasaraylı Umut Bulut ve rakibi
kaleci Ramazan Köse’nin mücadelesi.
›Berk ÖZKAN, Anadolu Ajansı
2.si
YILINSPORFOTOĞRAFI
Fenerbahçe-Arsenal maçı
›Mehmet TOPALOĞLU, İHA
3.sü
YILINSİYASETFOTOĞRAFI
1.si
Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından CHP İzmir
Milletvekili Mustafa Balbay’ı, Sincan Cezaevi’nden tahliye
edilmesinin ardından evinde oğlu Deniz karşıladı.
YI
› Volkan FURUNCU, Anadolu Ajansı
N
LI
Si
ET
YAS
FI
RA
TOG
FO
14
20
YILINSİYASETFOTOĞRAFI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Rize’de Ziraat
Botanik Çay Bahçesi’nde yöresel kıyafetli
kadınlarla birlikte çay topladı.
› Aykut ÜNLÜPINAR, Anadolu Ajansı
2.si
YILINSİYASETFOTOĞRAFI
› Mevlüt KARABULUT, Zaman Gazetesi
26
3.sü
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını
fondaki ışıklar altında yaptı.
27
Y
AB
UN
OL
DA
I
R
TÜ
EB
Y
I
K
ISI
C
RIN
14
0
2
Sultanahmet ve Ayasofya arasındaki havuzda gerçekleştirilen su oyunları büyük
küçük herkesin ilgisini çekiyor.
›İsa ŞİMŞEK, Zaman Gazetesi
AB YOLUNDA TÜRKIYE
1.si
AB YOLUNDA TÜRKIYE
Gülhane Parkı’nda kitap okuyan kadınlar.
› Hüseyin SARI, Zaman Gazetesi
2.si
AB YOLUNDA TÜRKIYE
İstanbul Bağcılar Belediyesi maddi durumu iyi
olmayan 30 çifti evlendirdi. Nikah töreninden sonra
çiftler, 3 boyutlu sanal İstanbul turu yaptı.
›İsa ŞİMŞEK, Zaman Gazetesi
3.sü
YILINSERBESTFOTOĞRAFI
1.si
Köylüler, Sultan sazlığından kamışları
biçerek geçimini sağlıyor.
N
LI
YI
› Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi
SER
ST
BE
FI
RA
TOG
FO
14
20
YILINSERBESTFOTOĞRAFI
Siirt’in Tillo ilçesinde bir adam uçurumun kenarına
oturarak Botan Vadisi’ni izliyor.
› Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi
2.si
YILINSERBESTFOTOĞRAFI
Reyhanlı saldırısında bir binanın yan
duvarları yıkıldı.
› Hüseyin SARI, Zaman Gazetesi
3.sü
MUSTAFA PEKCAN ÖZEL ÖDÜLÜ
Taksim’deki Gezi olayları sırasında bir BDP’li, Atatürk
bayraklı bir göstericiyi TOMA’nın sıktığı tazyikli sudan
çekerek uzaklaştırırken bir başka eylemci de güvenlik güçlerine doğru bozkurt işareti yaptı.
› Uğur CAN, DHA
İstanbul’da bir otelin bahçesinde iki arkadaş
köpekleriyle birlikte uyuyor.
› Murat ŞENGÜL, Sabah Gazetesi
TFMD ÖZEL ÖDÜLÜ
› Bülent KILIÇ, AFP
IN
IL
JI
A
T
POR
RÖ
O
T
FO
1
4
27 Mayıs’ta İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’na
iş makinelerinin girmesinin ardından başlayan
olaylar, sosyal medya aracılığı ile tüm Türkiye’ye
yayıldı, 6 sivil ve 1 komiser hayatını kaybetti,
8163 kişi ise yaralandı.
1.si
Y
YILINFOTORÖPORTAJI
20
YILINFOTORÖPORTAJI
Taş olmayan Bangladeş’te insanlar Jaflong bölgesinde Pian nehrinden taş elde ediyor. Altın madenini andıran görüntülerde Bangladeşliler eleklerle
tek tek taşları ayırıyor.
› Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi
40
2.si
41
42
YILINFOTORÖPORTAJI
Şehrin kendilerinden aldığı hareket yeteneğini
geri isteyen parkour sporcuları engelleri yürüyerek
değil akrobatik hareketlerle aşıyor.
› Mehmet Ali POYRAZ, Zaman Gazetesi
43
3.sü
SEBAHATTIN YILMAZ
CEM EMIR
ÖZEL ÖDÜLÜ
Sanatçı Erdem Gündüz’ün
başlattığı pasif eylemi “Durma”
kısa zamanda Türkiye’nin bir
çok kentine yayıldı. Bu protesto
şekli #Duranadam etiketi ile
sosyal medya üzerinden Türkiye
gündemine girdi. Taksim Meydanı
başta olmak üzere pek çok
merkezde durma eylemi yapıldı.
› Kürşat BAYHAN, Zaman Gazetesi
44
45
Foto muhabirliği mesleğinin 44 yıllık tanığı
Faik Kaptan’dan
MESLEKİ SEVDA ÖYKÜSÜ...
TFMD Başkan Vekili
Ümit Kozan, Faik
Kaptan ile Atatürk
Havalimanı’nda görev
yaptığı Doğan Haber
Ajansı (DHA) bürosunda
röportaj yaptı.
Lise yıllarındayken gazetecilik sevdasına kapılan ve gazeteciliğe duyduğu
sevgiyi ve heyecanı aradan geçen 44
yıla rağmen hiç kaybetmeyen bir gazeteci Faik Kaptan...Türkiye’deki foto
muhabirliği mesleğinin 44, hava limanı muhabirliğinin 37 yıllık tanığı...
“Gazetecilik, özellikle de ‘foto muhabirliğinin’ dayanılmaz bir cazibesi
vardır. Böyle olmasa tam 44 yıldır,
sırtımda fotoğraf makinesiyle dolaşmazdım” diyor Faik Kaptan.
Bu röportajı, gazeteci olmanın heyecanını hiç kaybetmeyenlerin keyifli
okuyacağına inanıyorum.
İlk olarak duayen gazeteci Faik Kaptan ile şuan çalışmayı sürdürdüğü Doğan Haber Ajansı’nın (DHA) Atatürk
Havalimanı’ndaki bürosunda, mesleğine duyduğu sevdanın ilk günlerini
konuşarak başladık sohbete...
“İlk gençlik yıllarım Adapazarı’nda
geçti. Lise çağlarında bir arkadaşımla
beraber fotoğrafçı açmıştık. Ara sıra
da mahalli gazetelere fotoğraf veriyorduk. Mesleğe sevgimin ilk başlarından bahsediyorum... Çektiğiniz bir
fotoğrafın ertesi gün küçük de olsa
bir gazete sayfasında görünmesi
muhteşem hazdır. Hiçbir duyguya değişilmez.
Adapazarı’ndaki yıllardan sonra üniversite sıralarında Gazetecilik Yüksek
Okulu’nda arkadaşlarımla beraber
okul gazetisi çıkartmaya başlamıştık.
Öğretim Görevlisi İffet Halim Oruz’un
sahibi olduğu ‘Kadın’ dergisindeki
46
fotoğraf ve röportajlarla bünyeme
hakim olan mesleki sevginin artışı,
zamanla geçinebilmek için yaptığım
diğer uğraşıları bana unutturdu.
Yıl 1970, Yedek Subay olarak gittiğim ve 24 ay yaptığım askerlik dönüşü Adapazarı’ndaki evimde bir gece
yarısıydı. ‘Bundan sonraki yaşantım
sadece gazetecilik olacak’ kararıyla
İstanbul’a geldum ve gazetecilik serüvenim başladı.
Ankara’da askerlik yaparken aynı evi
paylaştığım arkadaşlarım aracılığıyla tanıdığım Bedii Faik’in oğlu Faik
Akın’ın da çalıştığı, Cağaloğlu’nda
Dünya Gazetesi’ne başvurdum. Sanırım, Kasım ayıydı. Başvurumu kabul
ettiler ve bana üç ay stajyer muhabir
olarak çalışacağımı söylediler.
Ancak aradan geçen üç aylık süre sonunda, kadro yapılması konusunda bir
hareketlilik olmayınca, İstihbarat Şefi
Erdoğan Bazer’e, “İşe yaramıyorsam
gidebilirim, şayet beğendiyseniz kadromun yapılmasını istiyorum” dedim.
Önce şaşırdı, sonra yazı işlerine gitti
ve dönüşte bana sözleşme için idare
müdürlüğe gitmemi söyledi.
Bab-ı Ali’ye sanırım yüksek okul mezunu muhabir olarak gelen birkaç muhabirden biriydim. O dönemde Yener
Süsoy Milliyet’te müzik yazarlığı yapıyor, İlker Ateş ise Tercüman’da Spor
Yazarlığı yapıyordu.
Dünya Gazetesinde önce adliye sonra
polis muhabiri olarak çalıştım. Gittiğim
işlerin hem fotoğrafını çekiyor, hem
Ümit Kozan
Faik Kaptan
süre çalkalardık. Tabi bu ilaçların birbirlerine göre belirli
formülleri vardı. Bir birimizden
formül çalardık. En iyi formül
en az gren yapan formüldü. En
güzel formülleri Sinan Akatay
arkadaşımız bulurdu.
de haberini yazıyordum. Diğer
arkadaşların da çoğu öyleydi.
Sadece büyük ağabeylerimiz
Sait Şenol ve Osman Özcan
haber yazmıyorlar, sadece
foto muhabirliği yapıyorlardı.
GRAM GRAM İLAÇ
TARTARDIK.
Dünya gazetesindeki çalışmamızı biraz açmak istiyorum.
Orada bir gazeteci için haberin
tüm unsurlarının bilinmesi gerekiyordu. Yani, öncelikle fotoğraf laboratuvarında birinci
ve ikinci banyoları kendimiz
hazırlardık. Birinci banyo film
yıkama ve kart basma banyosuydu. İkinci banyo ise içinde
hipo sülfit olan tespit banyosuydu. Yani filmin veya kartın
görüntüsü geldiği anda bu
banyoya atılır, görüntü orada
sabitleşirdi.
Bir habere gidip döndükten
sonra önce, karanlık oda da filmimizi yıkardık. Filmi kuruması
için asıp haberi yazardık. Film
acil ise saç kurutma makinesi
ile kuruturduk. Haberi yazdıktan sonra tekrar karanlık odaya gider, filmi agrandisman
makinesine takıp bize şefimiz
tarafından sayılı olarak verilen fotoğraf kartlarına 13x18
ebadında basardık. Kartları da
kurutma makinesinde kuruttuktan sonra daktiloda yazdığımız haber metninin üzerine
ataç ile takıp şefe verirdik.
Bu banyoları yapmak için
Sirkeci’den gram gram ilaç alır,
onları terazide tartar, sonra
da koyu renk şişe içinde uzun
İşte böyle bir gazetecilik döneminden sonra 1973 yılında
Hürriyet Haber Ajansı’ndan çağırıldım. Dünya Gazetesi’nden
47
ayrılmam zor oldu. Bedii Bey
bırakmak istemiyordu. ‘Gitme
seni şef yapacağım’ derken
Genel Müdür Mithat Perin
de ‘Yazı İşleri’ne alalım, ilerde
müdür yaparız’ diyordu. Rica,
minnet zor ayrıldım. Çünkü o
dönemde patron izin vermeden bir başka gazeteye geçilmiyordu.
Hürriyet Haber Ajansı’nda görevdeyken merkezde bekler ve
Türkiye’nin neresinde olursa
olsun çıkan olaylara giderdim.
Bazı büro şefleri de yıllık izinlerini kullanacakları zaman
oraya gider, o bölgede çalışırdım.
KIBRIS BARIŞ HAREKATI
GÜNLERİ
Kıbrıs Barış Harekatı başladığı
zaman önce ihtiyat askeri olarak 45 gün Edirne-Yunanistan
hududunda Karağaç’ta üsteğmen olarak görev yaptım.
Oraya da fotoğraf makinesi
çantamla gittiğim için Kolordu
Komutanı Korgeneral Ali Fethi Esener’in
talimatı üzerine küçük bir uçakla Yunanistan sınırı boyunca Meriç Nehri üzerinde
geçiş noktalarını tespit eden fotoğraflar
çektim. Balıkesir’den gelen o küçük uçak
Edirne yakınlarında bir tarlaya inip beni
alıyor, sonra yarım saat kadar uçtuktan
sonra sınır boyunca fotoğraflar çekiyordum. Gerçekten güzel bir belge çektim.
Oradan döner dönmez de bu kez Kıbrıs’a
Hürriyet Muhabiri olarak Lefkoşa’ya gittim.
Burada iki yıl kaldım. Bu süre içinde harekat
bitmiş, ancak çatışmalar her gece devam
ediyordu. Gidişimin ilk altı ayında devamlı
olarak cephede çalıştım. Dönünce Nezih
Demirkent beni Hürriyet kadrosuna aldı.
İstihbarat servisinde foto muhabiri olarak
İstihbarat Şefi Mehmet Türker’in servisinde Çetin Şencan’ın yanında çalıştım. 1976
yılından beri de 15 günlüğüne geldiğim
Atatürk Havalimanı’nda çalışıyorum.Tam
37 yıldır yani...
Gazetecilikte geçerdiğim 44 yıllık ömrü ancak böyle özetleyebilirim. Tabii bu süre içinde foto muhabiri olarak siyah-beyazdan
dia pozitife, oradan renkli negatife; son
olarak da dijital ortama ve bilgisayar dünyasına geçişlerde yaşadıklarımız gerçekten
mesleğimizin ayrı ayrı gelişmeleriydi..
Foto Muhabirlerinin İlk
Genel Kurulu
Foto Muhabirleri Derneği’nin ilk genel
kurulunda sol başta Ümit Turpçu ve
yanındakiler Kani Atmaca, Erol Dernek
(Rahmetli), Murat Çetin,
Hayrettin Karateke, Faik Kaptan
El Sallıyarak Uğurlandık
Gar’dan İstanbul’a
Mavi trene binmemizin ardından ben tekrar trenden inerek bu
fotoğrafı çektim. Rahmetli Yaşar Uçar ve diğer arkadaşlarımızın el
sallayarak bizleri uğurlama fotoğrafıyla o günü ölümsüzleştirdik.
İlk genel kurulumuzun ardından Gazeteciler Cemiyeti’nde Beyhan
Cenkci abimiz bize akşam yemeği vardı ve ardından arkadaşlarımız
bizleri Mavi Tren’le İstanbul’a yolcu ettiler.
Soldan sağa ayakta: İlhan Kuyucu, Erol Dernek (Rahmetli),
Hayrettin Karateke, Bülent Hiçyılmaz, Dursun Gündoğdu, Murat
Çetin, Sökmen Bayraka, Ümit Turpçu
Soldan sağa oturanlar: Faik Kaptan, Şükrü Akın, Yaşar Uçar
(Rahmetli), Rafet Hüner, Kani Atmaca.
48
FOTO MUHABİRLERİ DERNEĞİMİZİN KURULUŞU
Yıllar sonra bizleri bir araya getiren ‘Foto
Muhabirleri Derneğimizin’ kurulduğu gün
yaşadıklarımızı da unutamam.
Ankara’dan Ümit Turpçu ve Halim Ermiş,
dernek kurma çalışmalarını tamamladıklarını ve genel kurul yapacaklarını belirterek bizleri de Ankara’ya çağırdı. Hürriyet
İstihbarat’tan rahmetli Erol Dernek, Murat
Çetin, Kani Atmaca, Hayrettin Karatekin ve
ben Faik Kaptan beş kişi olarak arkadaşlarımızı temsilen İstanbul’dan Ankara’ya gitmeye karar verdik.
Ancak o dönemlerde Ankara ve İstanbul
Gazeteciler Cemiyetleri arasında ne hikmetse sebebini bilmediğimiz anlaşmazlık
vardı. Bizim Ankara’da kurulan derneğin
toplantısına gitmemize de pek iyi gözle
bakmadılar. Ama bizim umurumuzda de-
ğildi. Kurulan Foto Muhabirleri Derneği
idi. Bugüne kadar cemiyetlerin ikinci sınıf
gördüğü foto muhabirlerinin kurduğu bir
dernekti. Bana göre Foto Muhabirliği gazeteciliğin olmazsa olmazıydı. Cemiyetlerin yöneticilerinin ise yanına bile yaklaşılmıyordu. Sırça köşklerinde protokol işleri
yapıyorlardı. Bu kurulan dernek ise bizim
derneğimizdi. Buraya gitmemek olmazdı.
Gidişimiz ve dönüşümüz Mavi Tren’le olmuştu. Genel Kurulu yapmış ve tüm arkadaşlardan büyük ilgi görmüştük. Ben Genel Kurul
da bir konuşma yapmıştım. Hiç unutmadığım bir cümle ise, “Gazetecinin özellikle Foto
Muhabirinin Ankaralısı, İstanbullusu olmaz.
Bizler birbirimize sıkı sıka sarıldığımız zaman aşamayacağımız engel yok” demiştim.
Büyük alkış almıştım. Çok mutlu olmuştuk.
Başkanlığa Rafet Hüner’i seçmiştik. Sanırım, Sökmen Baykara, İstanbul’da iken bizim
“Çıkabilur da çıkmayabilur da” şeklinde takıldığımız Halim Ermiş de yönetime girmişlerdi. Çok güzel bir gündü. Akşam olunca o
dönemin efsane Cemiyet Başkanı Beyhan
Cenkçi’de bize cemiyet binasında yemek
verdi ve hepimizle tek tek ilgilendi. Bizlere,
‘Bu cemiyet sizin de cemiyetiniz. İstediğiniz
an üye olabilirsiniz’ dedi. Ama üye olamadık.
Üye olduğumuz anda İstanbul’daki cemiyet
bizi üyelikten atıyordu. Keşke üye olsaydık. Gece trenin kalkma zamanı geldiğinde
hep beraber Gar’a gittik. İnanın ayrılırken
utanmasak ağlayacaktık. Çok güzel kaynaşmıştık. O günden bugüne Türkiye Foto
Muhabirleri Derneği bizi hiç unutmadı. Sağolsunlar.”
Lütfen Biraz Saygı!
Bu süre içinde yaşadıklarımdan birkaçını hiç unutamam. Şehit
Binbaşı’nın cenazesinin kamyonetle götürülmesi bunların başında
gelir. Çünkü bu fotoğrafı çektikten sonra inanın bir süre kendime
gelemedim. Hikayesi şöyle:
Haziran 2007, günlerden Perşembe. O günkü gündem de son günlerde sıklaşan şehit cenazelerinden Binbaşı Murat Özyalçın’ın cenazesi... Cenaze Van Ferit Melen Havalimanı’ndan İstanbul Atatürk
Havalimanı’na getirilecekti.
Havalimanı muhabirleri olarak beş arkadaş aprona çıkarak uçağın
altına gittik. Uçak kargoya yakın bir yere park ederken karşılamaya sadece sivil giyinmiş bir er gelmişti. Cenazeyi getiren uçakla da
Şehit Binbaşı’nın bir silah arkadaşı vardı. Uçaktan valizler indikten
sonra Şehidimizin valizlerini yanında gelen silah arkadaşı bir kenara
koymuş bekliyordu. Bu sırada tabut uçaktan çıktı. Ancak valizleri
boşaltan yer işçileri karşılamaya kimse gelmediği için hemen tabutun altına girdiler, “Hiç olmazsa şehidimizin cenazesini biz taşıyalım
ve görevimizi yapalım” dediler.
İşçiler omuzlarına aldıkları şehit cenazesini bir kamyonete doğru
götürüyorlardı. Fotoğraf açısında yerimiz güzel değildi. Tam o sırada arkamda uçaktan yolcuların inmesi için yanaştırılan bir merdiven
gördüm. Hemen şoförüne işaret ettim ve koşarak üstüne çıktım. En
üst basamaktan baktığım anda dondum kaldım. Hemen 3-4 kare
bastım ve aşağıya indim. Kamyonet de gitti. Görülen objektiften
başka zihnime de kazınmıştı. Kamyonetin içindeki Şehit Binbaşı’nın
tabutunun her iki yanında valizleri ve çantası vardı. Korkunçtu. İnsanın içini titretiyordu. Bu kadar mı vurdum duymaz olmuştuk?
Aşağıya indiğim zaman gözüm kararmıştı. Odaya gelip fotoğrafları
49
bilgisayara aktardığım zaman gerçek, bütün çıplaklığı ile ortadaydı.
Evet “Lütfen Biraz Saygı”…
İnanın bu fotoğraf ertesi gün yayınlandığı andan itibaren bütün yurtta büyük tepki topladı. Buradaki tüm düzen değişti. Bütün şehit cenazeleri için törenler düzenlenmeye başladı. Bu fotoğraf aradan yıllar
geçmesine rağmen tüm sosyal medyada sık sık gündeme geliyor.
Bu fotoğrafın inanın meslek hayatımda bambaşka bir yeri vardır. 44
yıl boyunca binlerce fotoğraf çektim, binlerce haber yazdım. Birçok
ödül aldım. Ama bu fotoğrafın yeri bende hep ayrı oldu.
Faik Senin Tanıdığın Mı,
Geç O Zaman
-Mevhibe Hanım, “Ama oğlum ben çok yaşlandım. Belki torunumu bir daha göremem,
izin ver de geçeyim”
Faik Kaptan, 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet
İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım, kızı Özden Toker ile birlikte torunu Gülsün Toker
Bilgehan’ı Paris’e yolcu etmek için şu anda
yıkılmış olan Yeşilköy Havalimanı’na geldiklerinde aralarında geçen diyaloğu şöyle
aktardı:
“Mevhibe Hanım, kızı Özden Toker birlikte
torunu Gülsün Toker Bilgehan ile kısa süre
sohbet ettikten sonra torun İnönü annesinin ve anne annesinin ellerini öptükten
sonra öğrenim gördüğü Paris’e gitmek için
pasaport kontrolünden geçti. Mevhibe Hanım, tam geri dönmek üzereyken bir anonsla olduğu yerde kaldı.
Paris uçağı bir saatlik gecikme yapmıştı. Bunun üzerine geri döndü ve pasaport kontrol
noktasının yanında bulunan personel kapı-
Bu arada ben devreye giriyorum ve masanın altından Osman’ın ayağına vuruyorum.
Osman bir anda bana dönüyor ve “Ha Faik
senin tanıdığın mı? Geç o zaman teyze,
kefilin sağlam” deyince nur içinde yatsın
Mevhibe Hanımın yüzünde bir gülümseme
oluyor.
sındaki polisten torunun görmek için içeriye geçme izini istedi. Adı Osman olan polis
arkadaşın yanındaydım. Aralarında şöyle bir
konuşma geçti:
-Mevhibe Hanım, “Oğlum torunum Paris’e
gidiyor. Uçağı bir saat gecikme yaptı. Bana
izin verirsen torunumu bir saat daha göreyim”
-Polis Osman; “ Ama teyzeciğim, biliyorsun
içersi gümrüklü saha. Sizi bırakırsam bana
kızarlar”
Bizim polis Osman’a bu sırada “Tanımadın mı
Osman, Mevhibe Hanımı. İsmet İnönü’nün
eşi kendileri”deyince bizim Osman olduğu
yerden fırlayıp koşarak Mevhibe Hanımın
yanına gitti ve kendisinin ellerinden öperek
özür diledi, emrinde olduğunu söyledi. Ben
de o günün anısına izin isteyerek bu fotoğrafı çektim.
İşte Mevhibe Hanım böyle bir kişiliğe sahip
Eski Cumhurbaşkanı eşiydi!”
Kıbrıs Hatıraları
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ölümsüz liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş ile orada bulunduğum iki yıl süresince
sık sık bir araya geldim. Dr. Küçük, iki yıl sonra ben Türkye’ye dönerken bana bir yemek vermişti. Rauf Denktaş’ta dönmeden
önce Kıbrıs’ta kalmamı ve Kıbrıs TAK Ajansının rahmetli müdürü Sait Şenol’un yardımcısı olarak kalmamı istedi. Ama ben geriye
gazeteme döndüm.
II. Elizabeth’in Kızının Dileği
Gerçek Oldu
İngiltere Kraliçesi II Elizabeth 1972 yılında
Türkiye’yi ziyarete geldi.(Solda beyazlı) Kızı
Prenses Anne’de beraberindeydi (Sağdan
ikinci). Fotoğraf’ta Kraliçe ve beraberindekiler Sultan Ahmet Camiini gezerken.
Ancak Kraliçe Aysofya’yı da gezdi. Kraliçe
ikinci katı gezerken kızı Prenses Anne ve
eşi Prens Philippe birinci katta kaldı. Ben de
yanlarında tek gazeteci olarak kaldım. Bir
ara Prenses Anne parmağını bir sütundaki
deliğe soktu. Bir kare çektim. Bu fotoğraf
bir İngiliz Ajans tarafından satın alındı ve
tüm dünyada yayınlandı. Prenses sevgilisiyle evlenebilmek için dilek tuttu başlığı
ile verildi. Ertesi yıl Prenses sevgilisiyle evlenince bir kez daha yayınlandı. Bu orijinal
fotoğraf Dünya Gazetesi arşivinde kaldı.
50
Uçan Daire
Bir pilotun uçan dair gördüğünü duymuştum. Resmi raporlara geçmişti. Bu pilotu yakalamak ve konuşmaya ikna etmek için bir aya
yakın uğraşı verdim. Sonunda ikna ettim ve Cağaloğlu’nda merkeze
getirip konuştuk. Resmi üniformalı bir pilotun ilk kez uçan daire gördüğü haber olarak önemliydi.
Osman Fazıl Polat Paşa, Duracağım Yeri
Gösterdi
Kıbrıs Barış Harekatının unutulmaz komutanlarından Osman
Fazıl Polat Paşa (Sağdan ikinci) cephede bir çatışma anında
bana duracağım yeri gösterdi.
Emel Sayın, Falda Özal’ı Gördü
Rahmi Turan Genel Yayın Müdürü olduğu zaman magazin
ağırlıklı haberler gözdeydi. Turgut Özal Cumhurbaşkanı olmadan önce Emel Sayın’a havalimanında kahve falı baktırmıştım. O da falda Cumhurbaşkanı için “Kısa boylu, gözlüklü,
tıknaz birisi görülüyor” diye yorum yapmıştı. Haber ertesi
gün manşet oldu.
Çetin Altın Hatırası
Dünya gazetesindeyken bır ara Sıkı Yönetim Mahkemelerine
bakmıştım. Yargılanan Çetin Altan’ın bir duruşmasındaki duruşu hoşuma gittği için bunu çekip haber yapmıştım.
Vehbi Koç Ayakta Kalmayı Severdi
Türkiye’nin en büyük iş adamı Vehbi Koç sağlığında çok sayıda uçak yolculuğu yaptı. Rahmetli Koç en ileri yaşında bile
destek için koluna girilmesini istemez ve hele tekerlekli sandalyeden nefret ederdi.
Kıbrıs’da Yemin Töreni
Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) ilan edildiği gün, (KKTC’den
önceki devlet. Onda önce de Otonom Kıbrıs Cumhuriyeti idi)
Meclis’te Bakanlar yemin ederken. Arkada oturan ve olayı
gözleyen TC Lefkoşa Büyükelçisi Asaf İnan.
Otelin Personeline Garsonluk Yaptık
Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs’da görev yaparken Lefkoşe’de Saray
Otel’de kalırdık. Tarihi bir oteldi. Üçüncü katta sadece gazetecilerin kalmasına izin veriliyordu. Zira ara sıra odalara karşı taraftan mermi geliyordu.
Personelle akraba gibi olmuştuk. Ortalık biraz rahatladğı bir dönemde otel
müdürü Erdal Andız personele gece tertip etti. Gazeteciler olarak bizler
de bu kez garson arkadaşlara garson olarak hizmet verdik. Sol baştaki o
zaman TRT’de Kameraman olan Erbil Tuşalp diğerleri ise yerel gazeteciler
ve en sağda ben garson kıyafetlerimizle.
51
Kenan GÜRBÜZ
Yeryüzü Cenneti
MUĞLA
Yazı ve Fotoğraflar:
Kenan GÜRBÜZ
Birçok antik kentin bulunduğu
ören yerleri ile ziyaretçileri tarihe
yolculuğa çağıran Muğla, bin 124
kilometre uzunluğundaki kıyı
şeridiyle Türkiye’nin en uzun sahil
şeridine sahip. Muğla il sınırları
içerisinde bulunan 195 ören
yerinden 22’sinin düzenlenerek
ziyarete açılmış durumda. 5
arkeoloji müzesi bulunan Muğla,
Bodrum, Milas, Yatağan, Ortaca,
Köyceğiz, Fethiye, Marmaris
ve Datça ilçelerinde bulunan
arkeolojik ve kültürel değerleri ile
Türkiye’nin en önemli kentlerinden
birisi olma özelliğine sahip.
Muğla’daki müze ve ören yerlerini
her yıl yaklaşık 1 milyon yerli ve
yabancı turistin ziyaret ediyor.
Denizi, kumu ve güneşi ile bir
dünya markası olan bölgede tatil
yapan yabancı turist sayısı ise 3
milyonun üzerinde.
Birçok antik kentin bulunduğu ören
yerleri ile ziyaretçileri tarihe yolculuğa çağıran Muğla, bin 124 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridiyle
Türkiye’nin en uzun sahil şeridine
sahip. Muğla il sınırları içerisinde bulunan 195 ören yerinden 22’sinin düzenlenerek ziyarete açılmış durumda.
5 arkeoloji müzesi bulunan Muğla,
Bodrum, Milas, Yatağan, Ortaca, Köyceğiz, Fethiye, Marmaris ve Datça ilçelerinde bulunan arkeolojik ve kültürel değerleri ile Türkiye’nin en önemli
kentlerinden birisi olma özelliğine sahip. Muğla’daki müze ve ören yerlerini
her yıl yaklaşık 1 milyon yerli ve yabancı turistin ziyaret ediyor. Denizi,
kumu ve güneşi ile bir dünya markası
olan bölgede tatil yapan yabancı turist sayısı ise 3 milyonun üzerinde.
Türkiye’nin tek sualtı
arkeoloji müzesi Bodrum’da
Bodrum’daki sualtı ve arkeoloji müzesi, St. Jean Şövalyeleri tarafından
1406-1523 yılları arasında inşa
edilen Bodrum Kalesi içinde bulunuyor. Kalenin içindeki kuleler, Bodrum
Müzesi’nin sergileme alanı olarak
kullanılıyor. Dünyanın bilinen en eski
batığı’ olarak tanımlanan Uluburun
Batığı’ndan elde edilen eserler, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin en
önemli parçaları arasında gösteriliyor.
54
Bodrum Antik Tiyatro, Halikarnas
Mozolesi ve Myndos Kapısı gibi tarihi
yerleri her yıl binlerce yerli ve yabancı
turistin ziyaret ediyor.
Muğla’nın mavi koyları
Muğla’nın Turkuvaz mavisi koyları ise
dünyaca ünlü. 1 hafta süren bir mavi
yolcukta doğal güzellikleri ile ünlü
koyların yanı sıra, bölgedeki antik
kent ve ören yerlerini de keşfetmek
mümkün. Son dönemde mavi yolculuk rotalarını turistler, deniz uçakları
yapılan yolculuklarla gökyüzünden
görüntüleme şansını yakalıyorlar.
Mavi Yolculuğa ne şekilde çıkmak istediğinize kendiniz karar verirsiniz,
tercih sizin. İster tek başınıza, ister
sevdiklerinizle birlikte bir tekne kiralayın, ya da aynı teknede hiç tanımadığınız dünyanın herhangi bir yerinden
bu arada bulunanlarla birlikte yeni
dostluklara yelken açabilirsiniz.
Depo Photos Foto
Muhabiri Kenan
Gürbüz,
“Yeryüzü
Cenneti” olarak
tanımladığı
Tarihle doğanın
buluştuğu
kent Muğla’yı
fotoğraflarıyla
anlattı
Kenan GÜRBÜZ
55
Muğla evleri; tasarımları, ahşap işçilikleri, tavan işlemeleri ve şehrin sembolü haline
gelmiş bacaları ile Türk geleneksel mimarisinde özgün bir model oluşturuyor. Muğla
ve ilçelerindeki evler, genelde iyi korunmuş durumdalar.
Geleneksel mimariden doğrudan esinlenmiş yeni yapıların da Muğla bölgesinde halen diğer bölgelerimize kıyasla daha fazla inşa edildiği söylenebilir.
Bunda kentin yüksek eğitim ve yerel şuur düzeyi ile yörenin turistik bir bölge olmasının etkileri bulunuyor. Kent merkezinde özellikle Hisar dağı eteklerine doğru
yoğunlaşan eski Muğla evleri, Milas evleri, Karabağlar Yaylası’ndaki Karabağlar
Mahallesi ve Yılanlı Dağı yamacındaki Düğerek Mahallesi evleri ile bir arada ele alınabilir.
56
Yeryüzü Cenneti
MUĞLA
Muğla’nın ahşap evleri
57
Gökova Körfezi’nde Günbatımı,
Dalyan’da Tekne Turu
Muğla ve İlçelerinde tatil yapma planları yapan foto muhabiri arkadaşlara önerim: Gökova Körfezi’nde güneşin batışını,
Ölüdeniz’de yamaç paraşütü ile yapılan atlayışları, Bodrum,
Marmaris ve Fethiye’de gece hayatını mutlaka görüntülesinler.
Tatil yorgunluğunu ise binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip kaya
mezarları ile ünlü Dalyan’da tekne turu yaparak ve deniz ürünlerinin tadına bakarak atmalarını öneriyorum. Muğla ve ilçeleri
özellikle tarihe ve doğal yaşama ilgisi olan fotoğraf tutkunları
için adeta bir cennet.
58
Yeryüzü Cenneti
MUĞLA
Ortak noktanız hazır: mavinin peşine düşmek!
Şehirmiş, kalabalıkmış ve iş stresiymiş hepsini
unutarak…
Muğla’da mavi yolculukta kullanılan rotaları; “Bodrum, Gökova, Fethiye, Hisarönü Körfezi, Marmaris, Dalyan, Göcek, Kekova, Antalya, Fethiye arasında olduğunu anlatarak, bunlardan da en fazla Bodrum’da
Tavşan Burnu, Karaada, Kisse Bükü, Orak Adası ve Çökertme;
Gökova›da Sedir Adası, İngiliz Limanı, Karaca Söğüt Limanı, Tuzla
Limanı, Yedi Adalar Limanları ve Löngöz Limanı, Çatı Limanı; Hisarönü Körfezi’nde Palamut Bükü, Datça-Bencik Limanı, Selimiye Limanı,
Orhaniye Limanı ve Kameliye Adası; Yeşilova Körfezi’nde Akvaryum,
Bozburun Limanı; Marmaris’te Bozuk Kale Bükü, Serçe Limanı, Gebekse Koyu, Kadırga Koyu, Yıldız Adası ve Cennet Koyu; Köyceğiz’de
Ekincik Koyları ile Dalyan ve Delik Ada; Fethiye’de Göcek Koyları, Yıldız Adası, Gemiler Adası ve Ölüdeniz” şeklinde sıralayabilirim.
59
SARAYDAN
POZ KAÇIRMA
Beyaz Saray’ın algı yönetimi için servis ettiği fotoğraflar ulusal ve
uluslar arası ajanslar ile dünyaya sunuluyor. Gazi Üniversitesi İletişim
Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Sadullah Çebi:
“Kovboy imajı var”
Prof. Dr. Murat Sadullah Çebi
60
Röportaj: Raşit AYDOĞAN
Ukrayna’da yaşanan iç karışıklıklar sonucu Rus askerlerinin Kırım Özerk
Cumhuriyeti’ne girmesiyle beraber NATO endişesini dile getirdi. Karşı kıyımızda
yaşanan bu gerilim Türkiye’nin de tepkisiyle karşılaştı. ABD Başkanı Barak
Obama, Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin ile yaklaşık bir buçuk saatlik
telefon görüşmesi yaptı. Görüşme esnasında, Beyaz Saray’ın resmi fotoğrafçısı
Pete Souza tarafından çekilip dünyaya servis edilen fotoğrafta, Obama’nın
çalışma ofisinde kot pantolon ve üzerindeki kolları dirseğe kadar sıvanmış
spor gömleği, sağ eli belinde, sol eli telefon ahizesinde ve dalgın bakışları
görüşmenin başarıya ulaşamadığının göstergesiydi. Zira basına Putin’in geri
adım atmayacağı noktasında haberler yansımıştı.
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat
Sadullah Çebi, Beyaz Saray’ın zaman zaman servis ettiği bu fotoğrafları
ve kamuoyunun bilinçaltına yüklenen göstergeleri dergimiz Foto
Muhabiri’ne değerlendirdi.
61
KOVBOY İMAJI VAR
“Bu fotoğrafta ABD’ye ilişkin gerçeğin
inşası söz konusu. Bu fotoğraf, baktığımızda önceden düşünülmüş, planlanmış, kurgulanmış özellikle seçilmiş
bir görüntü. Burada kodlanan, şifrelenen bir kovboy imgesi var. Bu kovboy imgesini daha önce uluslar arası
kolektif bilince, değişik olaylar vesilesiyle yerleştirilmesine defalarca şahit
olduk. Körfez Savaşı, Irak Savaşı, baba
Bush ve oğul Bush şimdi ise Obama
ile karşımıza çıkıyor. Obama’nın çok
sayıda iletişim uzmanından imaj konusunda faydalandığı ve sosyal medyayı çok iyi kullandığı biliniyor. Beyaz
Saray tarafından bu görüşmenin içeriğine dair yapılan açıklamadan şunu
görüyoruz. “Rusya’nın Birleşmiş Mil-
letler (BM) sözleşmesi altındaki yükümlülüklerine, Ukrayna ile 97 tarihli
askeri üs anlaşmasının ihlali anlamına
gelen ve Budapeşte sözleşmesi ile
Helsinki nihai senediyle uyuşmayan,
Ukrayna’nın egemenliği ve toprak
bütünlüğüne yönelik açık ihlalinden
duyduğu kaygıları ifade etmiş.” Yani
daha yumuşak uyarıcı bir üslup, yani
Putin’in aklına seslenen daha akılcı
bir retorik var. Buradaki argümanlar
çok güçlü, yani Obama artık bir soğuk savaş döneminde yaşamıyoruz
diyor. Elini kolunu sallayarak bunu
yapamazsın diyor. Bunu ben yapabilirim fakat sen yapamazsın diyor.
Aynı zamanda Rusya’nın da gönlünü
almaya çalışıyor. Ukrayna ve Kırım’da
yaşayan Rus nüfusun haklarının korunması gerektiğini ifade ediyor. Bu-
nun yanı sıra Obama, Putin’i tehdit
ederek uluslar arası düzeyde siyasi ve
ekonomik izolasyonlarla karşı karşıya
kalırsınız diyor.”
“Burada ABD Başkanı ulusal bir kovboyluktan çıkıyor ve evrenselliğe evriliyor. Yani burada ben varım bu sürüyü ben güderim diyor.”
“Fotoğrafın görüntüsel göstergesine
baktığımız zaman simgelediği bir kovboy var. Kıyafeti bir kovboy kıyafeti. Kot
pantolonu, dirseğe kadar sıvanmış jean
gömleği. Bu pozun verilmesi kesinlikle
tesadüfi değil. Fotoğraf çekilirken belki
de Obama’nın imaj danışmanları Beyaz
Saray fotoğrafçısının arkasında duruyordu. Obama’nın kollarını sıvaması bir
işe, bir mücadeleye girişeceğine yönelik bir göndermeyi ifade ediyor, her an
tetikteyim, kovboy gibi silahımı senden
hızlı çekerim diyor. Yani bu belirtisel bir
göstergedir Kırım konusunda. Eli belindeki duruş bir özgüven göstergesidir,
kendine ve yapacağı hamlelere güveni
ifade ediyor.
haklarının, özgürlüğün, demokrasinin
beşiğidir. Gerektiğinde bu ihlallerin
olduğu ülkelerde gerekli eylemlere
girişir.”
KAMU DİPLOMASİSİ YAPILIYOR
Seçim kampanyaları sürecinde Cumhuriyetçiler savurganlıkla eleştirilirken Demokrat aday Barak Obama’nın
tabanı delik ayakkabılı fotoğrafı yine
kamuoyuna servis edilmişti. First Lady
Michelle Obama CNN’e verdiği bir mülakatta eşinin kendisine ve giyimine
çok da önem vermediğini altı delik
ayakkabılar giydiğini vurgulamıştı.
“Devletler, hükümetler mesajlarını
günümüzde medya aracılığıyla veriyorlar. Medya aracılığıyla kamu diplomasisi yapılıyor. Devletlerin uluslar
arası toplumda olumlu izlenim oluşturmak için kullandığı bir yöntem bu.
Beyaz saray bunu defalarca yaptı.
Seçim kampanyaları döneminde yırtık
ayakkabıyla servis ettikleri fotoğraf
bunlardan biri. Bu bir izlenim yönetimidir. Nedir bu izlenim?Yani ABD haksızlığın karşısındadır, barışçıldır, insan
YIRTIK PAPUÇLU OBAMA
ELİ SOPALI OBAMA
Suriye ordusunun onlarca tankla
Halep’e düzenlediği operasyon sonrası birçok sivil hayatını kaybetmişti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ABD
liderini telefonla aramış ve 36 dakikalık bir görüşme gerçekleştirmiş. Ertesi
gün gazetelere yansıyan fotoğraftaki detay birleşik devletlerde günün
konusu haline gelmişti. Servis edilen
fotoğrafta sol elinde telefon ahizesini tutan Obama’nın sağ elinde ise bir
beyzbol sopası fotoğraf karesinin altın noktasında boy gösteriyordu.
Düzenlenen günlük basın toplantısında Beyaz Saray sözcüsü Jay Carney, konuyla ilgili gazetecilerin soru
yağmuruyla karşılaşmıştı. Carney,
Obama’nın bir beyzbol hayranı olduğunu ve Chicago White Sox taraftarı
olduğunu belirterek mevcut durumu
geçiştirmekle yetinmişti.
MADEN
İŞÇİLERİ
Yazı ve Fotoğraflar
Selahattin Sönmez
Kara Elmas diyarında yerin 500 metre altında çalışan
esmer tenli maden işçilerini Hürriyet Gazetesi Foto
Muhabiri Selahattin Sönmez, fotoğrafladı. Sönmez,
gündüzü gece gibi yaşayan alın teri ile ölüme meydan
okuyan kömür işçilerinin hikayesini yazdı.
64
65
MADEN
İŞÇİLERİ
i, nişanlıları,
çalışıyorlar. Eşler
a
nd
tı
al
re
et
m
inde bekYerin 500
babaları endişe iç
ne
an
ı,
ar
kl
cu
ço
ocağına
sevgilileri,
fetleri ile maden
ya
kı
z
ya
be
m
be
r,
eden teklerken onla
güneş yüzü görm
le
er
tl
fe
ya
kı
h
inip simsiya
uldak mae dönüyor. Zong
rin
le
ev
rı
la
m
şa
ocağına
rar çıkıp ak
r korku ile maden
bi
de
in
er
zl
yü
in
den işçilerin
iniyor.
66
Madencilerle Kahkahalar
Zonguldak’ta Türkiye Taş Kömürü Üzülmez Taş Kömürü İşletme Müdürlüğü’nde
madene indim. Zonguldak’ta güneş henüz
doğmuştu. Üzerlerinde beyaz kıyafetler
başlarında sarı baretleri ile maden ocağının
giriyordu işçiler. Etrafımda bir anda onlarca
baretli madenci toplandı ve sabah ayazı sıcak bir sohbete dönüştü. “Abi bizim galeriye gel orada daha güzel fotoğraf çekersin,
hem ben güzel poz veririm” diyenler, ona
laf atmaya çalışan “ Yok abi onun suratı
simsiyah sen bizim galeriye gel, orada daha
güzel fotoğraf çekersin” diyen başka bir işçi
ocağının önünde kahkahalar.
İçimde Büyük Korku
İçimde korku yavaş yavaş beni esir almaya başladığı anda sabahki sohbet ve
kahkahalar bir an aklıma geldi. Korkunun
yerine ilk kez madene inmenin heyecanı
sardı. Beyaz tulumları ve botlarımı giydikten sonra sıra bareti takmaya geldiğinde
uzaktan beni izleyen başka bir işçi yanıma sokulup abi “Korkma biz her gün inip
çıkıyoruz “ deyince heyecan daha da arttı.
Asansörle İndim
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra kendimi
madene inecek asansörün içinde buldum.
Yanımda iki makinem ve bana eşlik edecek iki maden çalışanı, asansör çalışmaya başlayıp aşağıya inmeye başlayınca;
sabah güneş ışıklarının üzerine vurduğu
Madenci Anıtı üzerinde isimler gözlerimin
önüne geldi. Aşağıya indiğimde heyecan
ve korku yavaş yavaş beni terk etmeye
başladı.
67
Fotoğraf Çekmek Zor
20 metre ileride gördüğüm ışık ve şarkı
söyleyen madencilerin sesleri yaklaştıkça yüzleri kömür tozundan görünmeyen
sadece başındaki baret ve üzerindeki
kıyafet içerisinde gülümseyen bir bir çift
göz elini uzatıp “Hoşgeldiniz“ dedi. Açılan
koridorda yaklaşık 1 kilometre yürüdükten sonra çalışan işçilerle karşılaştım.
Yeraltında fotoğraf çekmek, yer üstünde
fotoğraf çekmek kadar kolay değildi. Işık
yok, hareket edebileceğin alan çok kısıtlı.
Havanın etkisi ile makine ve objektifler
buğulanmaya başladı. Korkunun ve heyecanın yerini artık “Fotoğraf çekemeyeceğim“ endişesi almaya başladı.
MADEN
İŞÇİLERİ
68
Üç Vardiya Çalışıyor
Ocakta 5 Saat Kaldım
Artık fotoğraf çekme zamanı deyip, denklaşöre basmaya başladım. Işık o kadar kötü
, yer o kadar dar ki, 100 metreyi sürünerek
gitmek zorunda kaldık. Fotoğraf çekmek
neredeyse imkansız, ben de kendimi maden ocağına bıraktım. Maden ocağında 3
vardiya çalışıyordu. Gündüz vardiyasında
çalışanlar, akşam ve gece vardiyası için
güvenli alan oluşturmak için çalışıyordu.
Akşam ve gece vardiyası ise kömürü bu
Kömür ocağında 5 saat geçirdikten sonra tekrar geriye dönüş başladı. Yukarı
çıkıp ilk aynaya baktığımda kendimi tanımadım. Aşağıda diğer işçiler gibi çalışmadım sadece fotoğraf çektim. Ama yüzümdeki kömürle onlardan biri olup çıktım
dışarıya. Sabah madene inen işçiler öğleden sonra çıkmaya başladı. Onları kapıda
karşılamaya ve sonrasını çekmeye başladım. Bir gün daha ailerine, sevdiklerine
kavuşmanın rahatlığı ve sevinci ile Kömür
güvenli alanlardan çıkarıyordu.
69
Karası’ndan kurtulmak için banyo yapmaya gittiler. Banyo yaptıkları yeri görmek
ve onları burada çekmek istedim, işçilerle
birlikte ben de banyoya doğru yürüdüm.
Aşağıda gördüğüm elleri yüzleri kömür
tozundan simsiyah olanlar, aşağıda mendilini veren suyunu ikram eden madencilerin hiç birini banyo sonrası tanıyamadım.
Tesadüfen
Gazeteci
Röportaj
Erdoğan Öztürk
1
964 Samsun doğumlu
olan Cengiz Altay, mesleğe
1984 yılında Samsun’da
Akajans’ta başladı. Mesleğe başlaması tamamen
tesadüf. Büro şefliğini dayısı Adem
Bilir’in yaptığı Akajans bürosuna bir
sabah uğradığında o anda muhabir
olmadığı için bir cinayet olayına gitmek zorunda kalır. Fotoğraf makinesine lunaparktaki fotoğrafçı filmi
takıp nasıl çekeceğini gösterir. Cengiz
Altay, lunaparktaki fotoğrafçının tarif
ettiği şekilde çeker, haber ertesi gün
Tercüman ve Bulvar gazetelerinin birinci sayfasında çıkar. Dayısı, iş arayan
Cengiz Altay’a, gazeteciliği yapabileceğini söyler ve denemesini önerir.
Altay, dayısını dinler ve mesleğe adım
atar. Altay, meslekte olgunlaşmadan
Ünye’de 14 kişinin öldüğü düğün,
Vezirköprü’de 15 öğrencinin öldüğü
traktör kazası gibi önemli olayları da
takip etmek zorunda kalır.
Askerlik görevini 1987 Ocak ayı sonunda tamamlayan Altay, 1989 yılında Hürriyet Haber Ajansı’na geçiş yapar ve 1995 yılında da iş imkanlarının
daha iyi olduğuna inandığı Antalya’ya
gelir. Antalya’da polis adliye muhabiri
olarak çalışacağını tahmin etmektedir,
ancak iş başvurusu yaptığı Akdeniz
70
Atılım gazetesinde kendisine ‘geçici’
denilerek spor servisinde görev verilir.
Ama ‘geçici’ denilen spor muhabirliği
onun Antalya’daki ‘daimi’ işi olur.
Antalya’da, Akdeniz Atılım gazetesinden sonra Hürriyet Haber Ajansı’nda,
daha sonra da Sabah gazetesinde çalıştı. Sabah gazetesinde Ocak
2104’te yapılan tenkisatta işten
çıkarıldı. Mayıs ayı başından itibaren
Antalya’da 1922 yılında yayın hayatına başlamış olan Antalya gazetesinde spor şefi olarak işe başladı.
İŞTEN ÇIKTI AMA, İŞI BIRAKMADI
TFMD, TSYD ve Antalya Gazeteciler
Cemiyeti üyesi olan Altay, foto muhabirliği beceresini ‘orta derece’ olarak
nitelendiriyor. Maçlarda hep foto muhabiri olarak akredite olup saha içinde
görev yapıyor. Maç yazısını ve maçın
perde arkası haberlerini hep fotoğraf
çekerken saha içinde yazıyor.
Sabah gazetesinde işine son verildikten sonra da Antalyaspor’un antrenman ve maçlarını aksatmadan takip
etti. Bunun nedenini, “Mutlaka bir
gazetede yine spor muhabiri olarak
işe başlayacaktım. Bu yüzden hergün
antrenmana gidip fotoğraf çektim,
gelişmeleri takip ettim. Antalya gaze-
Mesleğe 1984 yılında tesadüfen başlayan Cengiz Altay, 19
yıl önce polis adliye muhabiri olarak geldiği Antalya’da
yine tesadüfen spor servisine verildi. Şimdi Antalyasporlu
futbolcuları karanlıkta bile yürüyüşlerinden tanıyor.
Cengiz ALTAY
71
72
tesinde işe başladığımda hiç ara vermemiş gibiydim” diyerek açıklıyor.
ANTALYASPOR PEŞİNDE 20 SEZON
Antalyaspor’un peşinde Süper Lig’de
15, şimdiki adı ile PTT 1. Lig’de ise 5
sezon koşturdu. Antalyaspor’un 3 kez
Süper Lig’den düşüşüne, 2 kez de Süper Lig’e yükselişine tanık oldu. Şimdi
Antalyaspor’un peşinde 20. sezonuna
hazırlanıyor.
Artık sözleşmelerine görevini ‘muhabir’
olarak değil, özellikle ‘spor muhabiri’ veya
‘spor şefi’ olarak yazdırıyor.
Antalyaspor’u günlük olarak takip etmeye, basına açık olan antrenmanları kaçırmamaya özen gösteriyor. Her sezon
ortalama 250’ye yakın antrenmanı takip
ediyor.
Geride kalan 19 sezonda yüzlerce futbolcunun yanı sıra Antalyaspor’un başında teknik direktör olarak Metin Türel,
Ümit Kayıhan, Metin Ünal, Joseph Jara-
binsky, Rudiger Abramczyk, Cezmi Turhan, Hüseyin Kalpar, Giray Bulak, Mehmet
Ali Öztürk, Adnan Dinçer, Tarık Söyleyici,
Coşkun Demirbakan, Adnan Gülek, Yılmaz
Vural, Raşit Çetiner, Ümit Turmuş, Hikmet Karaman, Mehmet Özdilek, Osman
Akyol ve Fuat Çapa’yı gördü.
Antrenmanları kaçırmamaya özen göstererek takip ettiği için futbolcuları gölgesinden bile tanıyabildiğini iddia eden
Altay, “Gece yapılan antrenmanlarda sahanın karanlık bölümündeki futbolcuları
yüzlerini görmesem bile 80-90 metre
mesafeden yürüyüşlerinden, koşmalarından kim olduklarını biliyorum” diyor.
Altay, sürekli saha içinde çalışmasının
nedenini de, “Foto muhabirliğimi de kendim yapmak zorundayım. Spor servisinin
sorumlusu da, foto muhabiri de benim.
Bence maçın en güzel yaşandığı yer saha
içi. Saha içinde maçın atmosferini daha
iyi hissediyorsunuz. Sahadakilerin mücadelesini daha iyi analiz edebiliyorsunuz”
diyerek açıklıyor.
73
ÇOK KONUŞULAN FOTOĞRAFI
ÇEKTİ
Antalyaspor’un 48 yıllık tarihinde en çok
konuşulan ve hatırlanan fotoğrafı çeken
de Cengiz Altay. Kırmızı-beyazlı takımın
2007 yılında Gençlerbirilği’ne 3-1 yenilerek Süper Lig’den düştüğü maç sonrası
tribün liderlerinden Süleyman Turhan’ın,
stat kapısında Başkan Sedat Peker’in
yakasına yapıştığı anı görüntüleyen tek
gazeteci olan Altay, “Fotoğraf gazetede
yayınlandıktan sonra epeyce sansasyon
oldu. Hatta ulusal kanalların spor programlarında o fotoğraf gösterilerek çok
sert tepkili yorumlar yapılmıştı” diyerek o
anısını anlattı.
Altay’ın ilginç anıları da var. Trabzonspor
kampını takip etmek için gittiği otelde
gördüğü fiziği düzgün bir bayanın fotoğrafını çeker. Çektiği bayan Tuğba
Özay’dır, ama magazinle ilgisi olmayan
Altay bayanı tanımaz. Çektiği fotoğraf
Hürriyet gazetesinin arka kapağında ha-
tırı sayılır büyüklükte yayınlanır. Bürodaki magazin muhabirlerinin
henüz arka kapakta hiç haberi çıkmamışken, bunu başaran spor
muhabiri Cengiz Altay olur.
Antalya’da, 1998 yılında kalkış sırasında parçalanan tekerinden
çıkan parçanın motoruna girmesi sonucu gövdesinin üzerine zorunlu iniş yapan Fransız uçağını askeri havalimanına girip çekebilen 2 gazeteciden biri de Cengiz Altay’dır. Emniyet görevlileri,
habercilerin askeri havalimanına gitmelerine engel olur. Bu sırada
bir polis otomobili askeri havalimanına gitmek için habercilerin
arasından geçmeye çalışmaktadır. Cengiz Altay bu kargaşada,
büro şefi Dursun Gündoğdu’nun da işaret etmesiyle polis otomobilinin arka kapısını açıp biner. Polisler, Altay’ın araca bindiğini
askeri havalimanına gittikleri zaman farkederler ama artık engel
olamazlar. Hürriyet, sabah karşı yeniden birinci sayfa yaparak
Altay’ın çektiği fotoğrafları yayınlar.
Antalyaspor’u takip ettiği 19 yılda sayısız anıları olan Altay’ın
unutamadığı maçlardan biri 2011 yılında Sivas’ta yoğun kar yağışı altında oynanan karşılaşma.
Bir başka ilginç anısını da şöyle anlatıyor: “Antalyaspor’un, Süper
Lig’de mücadele edeceği 2006/07 sezonunun başında Isparta
kampındaydık. Hazırlık maçı vardı. Hazırlık maçı oynanırken Hakan
Çimen, genç futbolcu Alican Tez ile tartıştı, elindeki topu genç
futbolcunun yüzüne attı. Gerilim artık, taraftar da tribünden inmeye kalkıştı. Bu sırada ben fotoğrafı çektiğim için kulübün bazı
idari görevlileri bana sitemli yaklaştı. Ertesi gün maçtaki gerginlik
fotoğrafları ile birlikte spor sayfamızda yayınlandı. Kulüpteki görevliler kimsenin morali bozulmasın diye o günün gazetesini almamış. Birkaç gün sonra kulüp müdür bana telefon açtı ve mahçup
bir ses tonu ile, saha içindeki gerilim saha içindeki gerilim anında
çektiğim fotoğrafları istedi. Nedenini sorduğumda, futbolcunun
sözleşmesini tek taraflı feshetmek istediklerini, federasyona kanıt olarak sunacaklarını söylediler. Çekmemi istemedikleri fotoğraf onlara lazım oldu yani.”
74
75
Türkiye
Fotoğraflarla
Tanıtılıyor
Fotoğraf paylaşım sitesi İnstagram, sıradışı bir tanıtıma ev sahipliği yaptı. Dünyanın en ünlü instagram fotoğrafçıları, İstanbul’dan başlayarak 10 günde 10 şehir gezdi. Sosyal medyanın fotoğraf
fenomenleri, çektikleri kereleri “Comeseeturkey” etiketi ile sosyal medyada paylaşarak Türkiye’yi
tanıttı. Cumhurbaşkanlığı himayesindeki projeyi Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’de destekledi.
Haber: Arif AKDOĞAN
76
D
ünyayı kasıp kavuran fotoğraf paylaşımı uygulaması olan
Instagram’ın fenomen isimleri diğer güçlü sosyal medya mecralarını da kullanarak
Türkiye’yi tanıtıyor. İlk grubu geçtiğimiz
günlerde Türkiye’ye gelen İnstagram’da
her biri yüzbinlerce takipçisi olan isimler,
İstanbul’dan yola çıkarak Trabzon, Artvin, Ardahan, Kars, Ağrı, Van, Mardin ve
Gaziantep’i gezdi. Popüler fotoğrafçılar,
çektikleri kareleri İnstagram’ın yanısıra
Twitter, Facebook, Printerest, Youtube
ve Vine gibi sosyal medya platfotmlarından paylaştı.
Cumhurbaşkanlığı
Destekliyor
Cumhurbaşkanlığı Himayelerinde gerçekleştirilen, Kültür ve Turizm Bakanlığı
ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından desteklenen projenin ana sponsorluğunu ise Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği üstlendi. Projenin yönetimini de
Türkiye’nin en fazla takip edilen fotoğrafçılarından biri olan ve dünyanın sayılı
Instagram fotoğrafçıları arasında yer alan
Mustafa Seven ve ekibi yapıyor.
Projenin Mimarı Mustafa
Seven
Projenin mimarı Mustafa Seven, dinlerin
ve binlerce yıllık medeniyetlerin buluştuğu Türkiye’yi, Avrupa ile Asya’yı bileştiren
toprakları dünyaya anlatmak, tanıtmak
için yola çıktıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Çankaya Köşkü ekibinin bu projeye büyük bir özenle sahip
çıktığını ifade eden Seven şöyle konuştu:
“İkinci turu 15 Mayıs’ta başlayacak projenin ilk etabı geçtiğimiz günlerde bitti.
İlk turda 10 instagram fotoğrafçısıyla
10 kenti gezdik. Proje tamamlandığında
13 ülkeden 20 Instagram fotoğrafçısı
Türkiye’de 24 kenti gezmiş olacak. Kendi bakış açılarıyla ülkemizin kültürünü,
tarihini, doğasını ve insanlarını fotoğrafın evrensel dilini kullanarak anlattılar,
anlatacaklar. Ayrıca “Come see Turkey”
Projesini belgeselleştirecek TRT ekibi de
77
fotoğrafçıları adım adım izliyor. Tamamen sosyal medya üzerinden yürütülecek projenin dünyanın dört bir yanından
insanlara ulaşıyor. Bu işin sonunda sosyal
medyada ComeSeeTurkey seyahatleri ile
ortaya çıkacaktır. Burada çekilen Türkiye
fotoğraflarının gezici sergilerle dünyayı
dolaşması ve kitaplaştırılması da projenin
devam eden ayakları”
Nereleri Gezecekler
14 Nisan’da başlayan ilk turda
İstanbul’dan yola çıkan fotoğrafçılar
Trabzon, Artvin, Ardahan, Kars, Ağrı, Van,
Mardin ve Gaziantep’i gezdi. Tur tamamladı. 15 Mayıs’ta başlayacak ikinci etapta
ise diğer 10 kişilik fotoğrafçı ekibi Kayseri, Kapadokya (Nevşehir), Konya, Antalya,
Aydın, Pamukkale, Dalyan, Bodrum, İzmir
ve Çanakkale’yi gezip görüntüleyecek.
Instagram Fenomenleri
“ComeseeTurkey” projesinin ilk 10 günlük etabında Morgan Stone Grethet ve
Sam Horine (ABD), Nicolee Drake (İtalya),
Christopher Collin (İsveç), Thomas Kakareko (Almanya), Fedja Salihbasic, (Danimarka), Sezgin Yılmaz (Türkiye), Putri
Anindya, Aditya Zulizar ve Darisz Cahyadi
(Endonezya) çektikleri fotoğrafları sosyal
medyada takipçileriyle paylaştı.
@aditzt
Aditya Zulizar (Endonezya)
Ağrı Dağı
İstanbul
Ani Harabeleri
@dariszcahyadi
Darisz Cahyadi (Endonezya)
Trabzon, Uzungöl
İstanbul
Ayasofya
@felecool
Fedja Salihbasic, (Danimarka)
Artvin
Malabadi Köprüsü
Mardin
@cucinadigitale
Nicolee Drake (İtalya)
Sümela Manastırı, Trabzon
@grether
Morgan Stone Grethet (ABD)
İshakpaşa Sarayı
İstanbul
Adıyaman
Şanlıurfa
@thomas_k
Thomas Kakareko (Almanya)
83
Kızkulesi, İstanbul
@wisslaren
Christopher Collin (İsveç)
Ağrı
@sezyilmaz
Sezgin Yılmaz (Türkiye)
Halfeti, Şanlıurfa
@samhorine
Sam Horine (ABD)
İshakpaşa Sarayı
@puanindya
Putri Anindya (Endonezya)
Harran, Şanlıurfa
Ağrı
İstanbul
Yunan adasından
Türk gazeteciye
ödül
Sakız Adası tarihinde ilk kez bir Türk gazeteciye Onur Ödülü verildi.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği üyesi usta gazeteci
Denizhan Güzel’e Sakız Adası Ticaret Odası, adanın kültürünü tanıtma
ve Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin güçlenmesi için
gösterdiği çabalardan dolayı onur ödülü ve şeref madalyası verdi.
27 YILLIK BİR USTA
Her yıl Sakız Adası Ticaret Odası tarafından
adaya bir çok yönden katkıda bulunanlara verilen bu ödül bu yıl, Denizhan Güzel’e
ve Sakız Adası’ndaki Alfa-Pi Yayınevi sahibi
Yannis Panlyos’a layık görüldü. 27 yıllık usta
foto muhabiri Denizhan Güzel, bu ödülü alan
ilk kez bir Türk gazeteci oldu.
ONUR ÖDÜLÜ ALDI
Foto muhabiri Denizhan Güzel ödünü Sakız
Adası’nda düzenlenen bir törenle aldı. Sakız
Adası Ticaret Odası Başkanı Georgoulis Georgios yaptığı konuşmada gazeteci Denizhan Güzel’i komşu ve bir dost olarak tanımladı. Sakız Adası’nı ve kültürünü tanıtmak
için çok çaba harcadığını söyleyen Georgios,
“O, bizimle arkadaşlık ilişkileri kurdu. Güzel,
adamızı çok seviyor ve sanki bizim gibi bu-
88
DENİZHAN GÜZEL
rada doğmuş. 1986 yılında Milliyet
Gazetesi’nde çalışma hayatına başladığını biliyorum. Güzel, bugüne kadar
büyük gazete ve ajanslarda çalıştı ve
her zaman iki halk arasındaki ilişkileri
güçlendirmeye çabaladı. Bu sebepten dolayı ona bu onur ödülü ve şeref
madalyası vermeye layık gördük” diye
konuştu.
onur ödülü vermeyi layık gördüklerini
söyledi. Bu ödüle layık olan ilk Türk gazeteci olduğunu vurgulayan Kytrilakis
te, Güzel’e adaya sağladığı katkılardan
dolayı teşekkür etti.
DOSTLUĞA KATKI
SAĞLAYANLARA TEŞEKKÜR
TÖRENDEN NOT
Gazeteci Denizhan Güzel ödülünü
alırken Yunanistan’ın Avrupa Birliği
Dönem Başkanlığını kutladı. Katkıda
bulunan herkese teşekkür eden Güzel,
“Bu dostluğa katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Umarım iki
ülke arasındaki ilişkiler daha da gelişir” dedi. Sakız Adası Homeros Kiralık
Odalar, Daireler ve Yazlık Evler Derneği
Başkanı Dimitris Kytrilakis, adanın turizmine ve kültürüne sağladığı destekten ötürü Gazeteci Denizhan Güzel’e
89
Bu arada törende ödüller verilmeden
önce her yeni yıla girerken düzenlenen
yılbaşı çöreği kesme serenomisi yapıldı. Yılbaşı çöreği hazırlanırken içine bir
tane para konuyor. Bu parayı bulanın
yılının şanslı ve bereketli geçeceğine inanılıyor. Papazlar yeni yılın para,
bereket, sağlık ve şans getirmesi için
dualar okuduktan sonra çöreği parça
parça keserek önce Türk misafirlere
ardından diğerlerine dağıtıldı.
YILIN BASIN FOTOĞRAFLARI
İZMİR’DE GÖRÜCÜYE ÇIKTI
90
TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014’de ödül alan kareler,
İzmir’den sergi turuna başlıyor. Basın Fotoğrafları 15 Nisan tarihleri
arasında İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde açılacak ilk sergi
ile görücüye çıktı.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin düzenlediği Türkiye’de basın fotoğrafçılığı
dalındaki en prestijli yarışması “TFMD Yılın
Basın Fotoğrafları 2014” ödüllü fotoğrafları 20 Nisan’a kadar İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi fuaye alanında
sergilendi.
Yılın Basın Fotoğrafları’2014 yarışmasında Reuters foto muhabiri Osman Örsal’ın
çektiği “Kırmızılı Kadın” karesi “Yılın Basın
Fotoğrafı” ödülünü almıştı. Sergide geçtiğimiz yıla damga vuran olaylardan hafızalara
kazınan 22 fotoğraf ve 4 seriden oluşan
70 fotoğraf yer aldı. Serginin açılışına İEÜ
Rektörü Prof. Dr. Oğuz Esen, İEÜ Medya ve
İletişim Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gökçen
Karanfil, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Ege Temsilcisi Kadir Kemaloğlu, Türkiye
Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı
Halil Hüner, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Çimen, Türkiye
Spor Yazarları Derneği İzmir Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Yılmaz, gazeteci Yusuf Çınar,
akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Oğuz Esen, serginin ilk kez İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde açılmasından dolayı
mutluluk duyduklarını belirterek, “29 yıldır
süren bir geleneği olan serginin bu yıl ilk
etkinliğinin üniversitemizde açılması bizler
için önemli. Toplumumuzun yaşadığı olayların belleği fotoğraflarla ortaya çıkıyor. Hem
görsellik hem de olayların anılması açısından
büyük bir emek ile karşı karşıyayız” dedi.
Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Yrd. Doç.
Dr. Gökçen Karanfil de, foto muhabirleri
yılın basın fotoğrafları sergisinin ilk durağının İzmir’de olduğunu söyledi. Yrd. Doç.
Dr. Karanfil, serginin kuruluşundan itibaren
akademisyen ve öğrencilerin büyük ilgisini
çektiğini de vurguladı.
91
TMFD Ege Bölge Temsilcisi Kadir Kemaloğlu, her fotoğrafın ayrı bir hikayesi bulunduğuna dikkat çekerek, “2014 yılında
gelenekler değişti. Türkiye’deki serginin
ilk durağı İzmir Ekonomi Üniversitesi oldu.
Türkiye’nin en prestijli fotoğraf ödülü, basın
fotoğrafçılığı oskarları olarak nitelendirilen
yarışmanın sergisinin bu yıl 29.’cusu gerçekleştiriliyor. Foto muhabiri hiçbir zaman
taraflı değildir. Ne görürse onu çeker. Objektifi hiçbir zaman yalan söylemez” dedi.
Yarışmaya, haber, serbest, spor, çevre, siyaset, foto röportaj ve AB Yolu’nda Türkiye
kategorilerinde 4 bin 381 kare katıldığını
belirten Kemaloğlu, serginin İzmir’in ardından İstanbul’da Beykent Üniversitesi’nde
29 Nisan’da “Toplumsal Bellek ve Medya”
konulu etkinlik çerçevesinde açılacağını
kaydetti.
30 YIL,
30 FOTOĞRAF
92
1984 yıllında kurulan Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin,
30. Yıl etkinlikleri kapsamında One Tower’da 30 fotoğraflık
özel bir sergi açıldı.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin 30’uncu yıl etkinlikleri
özel bir sergi ile başladı. One Tower Kule Konut ve AVM
projesinde düzenlenen “30. Yıl, 30 Fotoğraf” sergisinde
Yılın Basın Fotoğrafları Yarışmaları’nda farklı yıllarda ödül
alan kareler sunuldu. Bir ay boyunca açık kalan serginin
açılışına iş ve medya dünyasından konuklar katıldı. Sergide
yer alan fotoğraflarla ile ilgili TFMD Başkanı Rıza Özel ve
Genel Sekreter Hamza Şahin konuklara bilgi verdi. İTO Yatırım
ortaklarından Özkan Özçelik, TFMD Başkanı Özel’e bir anı
plaketi sundu. Özel, “Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, 30
yıl önce güçlükle büyük özverilerle kuruldu. Bugün medya
dünyasının en saygın meslek örgütleri arasında yer alan
derneğimiz 1985 yılından bu yana da aralıksız olarak Yılın
Basın Fotoğrafları Yarışmalarını düzenliyor. Bu yarışmada
ödül alan kareler ülkemiz basın tarihinin görsel hafızasını
oluşturuyor”diye konuştu.
93
Basın
Fotoğrafçılığının
tek yayını artık
size daha da yakın...
94
www.tfmd.org.tr
“Foto Muhabiri” İPhone’de, İPad’de
Android’le akıllı telefonlar ve tabletlerde
www.tfmd.org.tr adresinde web’te
95
96

Benzer belgeler