Makaleyi okumak için tıklayınız.

Transkript

Makaleyi okumak için tıklayınız.
> DÜBAM
DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Güney Çin Denizinde Sınır
Anlaşmazlıkları ve ABD-ÇHC
İlişkileri’ne Etkileri
DÜBAM
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
DÜBAM
Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları ve
ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri
Musab Eryiğit
Okan Üniversitesi Çince Mütercim-Tercümanlık Bölümü mezunu
Uluslararası İlişkiler son sınıf öğrencisi
Genel Yayın Yönetmeni
Akif Emre
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
4
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları
ve ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri
Musab Eryiğit
Yer: Güney Çin Denizi, Spratly Takımadası, Johnson South Kayalıkları
Tarih: 14 Mart 1988, 07:30
… Vietnam Deniz Kuvvetlerinden Onbaşı Nguyen ve Deniz Teğmeni Tren kayalıklara çıkıp Vietnam bayrağını dikmişti. Yaklaşık 2 aydır kayalıklar çevresinde karşılıklı
bekleştikleri Vietnam donanmasının bu hamlesine Çin donanması da kayalıklara asker
göndererek cevap verdi. Çinli asker Du’nun Vietnam bayrağını indirmek için bayrağa
doğru hamle yapması fırtına öncesi sessizliği bozdu ve açılan ilk ateşte Çin’li Du yaralandı. Çinli askerler donanmadan gelen geri çekilin emri üzerine yaralı Du’yu da alarak
geri çekildi. Vietnam’lılar Çin’lileri geri püskürttüklerini sanmaya başladıkları an, Çin
donanmasından kayalıklarda bulunan Vietnamlılara karşı ağır silahlarla ateş açıldı. 70
Vietnam askeri hayatını kaybederken, yine Vietnam donanmasına ait 2 deniz zırhlısı batırıldı, biri ise ağır hasar gördü. Bunun üzerine geri çekilen Vietnam ordusu bölgedeki 7
adacık ve kayalıkları da Çin’e bırakmış oluyordu.1
Güney Çin Deniz, Uzak ve Güney Doğu Asya’nın en stratejik noktalarından bir tanesi, belki birincisi olma özelliğine sahip. Yukarıda kısaca değindiğim sıcak çatışma bu
denizdeki sayıları yüzlerle ifade edilen ada ve adacık grublarından birinde gerçekleşti.
Hatta bu çatışmanın yaşandığı Johnson South Kayalıkları deniz yüzeyinde bile değildi.
Askerler kayalıkların üzerindeyken, dizlerine kadar suya batmış halde birbirleriyle çatışıyorlardı. Peki Çin Halk Cumhuriyeti’nin son kara sınırı olan Hainan adasından 1000 km
ötede, su yüzeyinin bile üstünde olmayan kara parçasına asker gönderip sıcak çatışma
içerisine sokan sebep neydi? Aynı şekilde soğuk savaş yıllarında müttefiği olan ÇHC’ye
karşı savaşı bile göze alıp Vietnam Bayrağını bu kayalıklara dikilmesinin Vietnam’a ne
menfaati vardı?
Dünya siyasetinde henüz çok fazla adı anılmıyor olsada, Güney Çin Denizi potansiyel
sıcak çatışma riskinin en yüksek olduğu bölgelerden biridir. Sahip olduğu zengin doğalgaz ve petrol kaynakları, uluslararası deniz taşımacılığının atar damarlarının bu güzergahdan geçmesi ve de balıkçılık için elverişli ortam kıyı devletleri için paylaşılamayacak
önemde bir pastayı ifade ediyor. Buralarda çıkacak bölgesel bir çatışmanın dünya ticaretine yapacağı olumsuz etkileri ABD başta olmak üzere batılı devletleri de bölge üzerinde
5
> MAKALE
1) http://baike.baidu.com/view/1800456.htm
yeni planlar yapmaya sevkediyor. Irak ve Afganistan başta olmak üzere Ortadoğu’da Orta
Doğu’da çok fazla enerji ve vakit kaybettiğini fark eden ABD, stratejik rakibi olarak
gördüğü ÇHC’nin arka bahçesi ve zayıf karnı olduğuna inandığı Güney Denizi sorununa
giderek daha fazla müdahil olmaya başladı. Şimdilik ASEAN üzerinden soruna müdahil
olmakla yetinen ABD, Asya- Pasifiğin bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu ilk ağızdan
belirtti. ABD’nin bölgeye artan ilgisinden oldukça rahatsız olan ÇHC ise ABD’yi iç işlerine karışmakla suçluyor ve sorunun ASEAN-ÇHC platformunda tartışılması gerektiğini
belirtip, bölgeden olmayan güçlerin soruna burnunu sokmaması gerektiğini nazik bir dille
ifade ediyordu.
Bu çalışma tüm bu gelişmelerin arka planını analiz etmektedir. Bölgenin coğrafi
ve stratejik önemi araştırılıp, kıyı devletlerin sınır anlaşmazlıkları BM Deniz hukuku
ve tarihi arka plan çerçevesinde sunulacaktır. ASEAN-ÇHC-ABD ilişkilerinin soğuk
savaş sonrası durumundan yakın ve orta vadeye yönelik projeksiyonlarda bulunulacaktır.
Güney Çin Denizi
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Güney Doğu Asya’da Çin’in bittiği yerle
pasifik okyanusu arasında, Doğu’da Filipinler,
Güney’de Endonezya ve Malezya, Doğu’da ise
Vietnam arasında kalan deniz sahası Güney Çin
Denizi olarak bilinir.
Uluslararası terminolojide Güney Çin Denizi
olarak geçen bölge diğer kıyı devletlerce farklı
isimlerle de anılıyor. Filipinler bölgeyi Batı Filipinler Denizi, Vietnam ise Doğu Denizi olarak
adlandırıyor. Bu çalışmada genel kabul görmüşlüğü esas alınarak Güney Çin Denizi ifadesi kullanılacaktır. Esasen Çinliler de bölge için
önceleri farklı isimler kullanmış. 2000 yıl önce
Han Hanedanı kayıtlarında ‘Şişkin Deniz’ olarak adlandırılırken, 500 sene sonraki kayıtlarda
‘ Kaynayan Deniz’ olarak bahsedilmiş. Şimdiki Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) tarafından
da kullanılan Güney Çin Deniz’i ismi ise Çin’in son hanedanlığı olan Qing Hanedanlığından günümüze kalmadır.2
Pasifik Okyanusu ile birkaç farklı yerden birleştiğinden dolayı bir iç deniz olma2)
6
(Hua Linfu), 2006.
(An illustrated history of Chinese place names).
(Qilu Publishing), page 197. ISBN 7533315464
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
yıp, esasen Pasifik Okyanusu’nun en batıdaki parçasıdır. Toplamda 3.500.000 metre kareyi kapsayan deniz
Malezya’daki Malakka Boğazı ile Hint Okyanusuna,
Kuzey’de de Tayvan Boğazı’ndan geçip Doğu Çin
Denizi’ne bağlanır. Çin, Filipinler ve Vietnam’ın yanı
sıra Malezya, Singapur, Endonezya, Brunei ve Tayvan
da kıyı devletleridir.
Spratly ve Paracel Takım Adaları
Güney Çin Denizi sayıları yüzlerle ifade edilen
ada, adacık, takım ada ve kayalıklara sahiptir. Yine
bunların dışında deniz seviyesinde yada seviyesinin
hemen altında olan kayalıklara da deniz sahası boyunca sıkça rastlanır. Bu adaların % 95’i yaşama müsait
olmadığından yerleşim alanı olarak kullanılmamaktadır. Sadece Spratly ve Paracel Takım Adalarında birkaç kısmen büyük adada yerleşim bulunmaktadır. Bunun dışındaki ada ve kayalıklarda
deniz ulaşımı ve güvenliği için kıyı devletler tarafından inşa edilen gözetleme kuleleri
ve bilimsel araştırma tesisleri bulunmaktadır.3
Paracel Takım Adaları Vietnam ve Çin’in Hainan Adasından yaklaşık 180 km uzaklıktadır. 15.000 km kare’yi kapsayan bölgede toplam 30 tane adacık, kumsal ve kayalık
vardır. Adalarda en yüksek yerde rakım yalnızca 14 metredir. Sahip olduğu zengin balık
sürüleriyle birlikte deniz yatağında büyük petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olduğu
tahmin ediliyor. Adaların tamamı 1974’de Vietnam ile gerçekleşen küçük çaplı bir deniz
savaşının ardından ÇHC egemenliğindedir. 2012 Temmuz ayında ÇHC, önceleri Hainan
adasındaki yerel yönetime bağlı olan bölgenin statüsünü yükselterek Takım Adaları özel
idari yapıya büründürmüş ve yerinden yönetime geçmiştir.4
İkinci büyük takım ada olan Spratly Adaları ise güneyde Malezya ve Filipinlere daha
yakın bölgededir. 425.000 km kare alanda serpilmiş 750’den fazla adacık ve kayalıklardan oluşan Spratly’deki toplam yüzey alanı ise 4 km kareden azdır. Bu adacıklardan sadece 40 kadarı deniz seviyesinin üstündedir ve en yükse nokta 4 metredir. Aynen Paracel
adaları gibi yerleşime uygun değildir, ancak doğal kaynakları nedeniyle kıyı devletleri
arasında büyük bir çatışma noktasıdır. Takım adadaki adalık ve kayalıkların tamamı kıyı
devletler tarafından işgal edilmiş durumda bulunuyor. ÇHC 6, Malezya 13, Filipinler 14,
7
> MAKALE
3) http://en.wikipedia.org/wiki/Spratly_Islands
4) http://www.dailymail.co.uk/news/article-2178656/China-celebrates-birthday-Sansha-new-city-heart-disputed-South-China-Sea-course-neighbours-werent-invited.html
Tayvan 2 ve Vietnam ise 11 adayı işgal etmiştir. Brunei ise hiçbir bölgeyi işgal etmemiş
olsada adalarda hak iddia etmeyi sürdürmektedir.
Tayvan ve ÇHC arasında konumlanmış ve Güney Çin Denizinin Spratly ve Paracelle
birlikte 3 takım adasından biri sayılan Pratas Takım Adası ise ÇHC ve Tayvan arasında
potansiyel çatışma noktası olma özelliğini koruyor. Halen Tayvan tarafından yönetilen
takım ada, Güney Çin Denizindeki en büyük ada olan Dongsha adasına da ev sahipliği
yapıyor.
Petrol ve Doğalgaz Yatakları,
Uluslarası Deniz Ulaşımı ve Balıkçılık
Uluslararası Deniz Taşımacılığının en
önemli noktalarından biri olan Güney Çin
Denizi, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olduğu gibi balıkçılık içinde oldukça
elverişli imkanları barındırır.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Başta Çin olmak üzere Güney Doğu
Asya ülkelerinin petrol ihtiyacının çok büyük bir kısmı deniz taşımacılığı ile sağlanıyor. Buradaki deniz yollarından tüm dünyadaki senelik petrol ticaretinin yarısının
yapıldığı belirtilmektedir. Yıllık 10 milyon
varil ham petrol Malezyada Malakka Boğazından geçerek kıyı devletlerin tüketim ihtiyacını karşılıyor. Bu hattın ÇHC için önemi
ise paha biçelemez derecede. Son 30 yılda
GDP’sini 4’e katlayarak büyüme rekorları kıran ÇHC’nin petrole olan ihtiyacı da her
geçen gün artmaktadır. ÇHC petrol ithalinin yarısı bu hat üzerinden geçerek ülkeye
ulaşmaktadır. Diğer kıyı devletleriyle birlikte Kore ve Japonya’ya da deniz taşımacılığı ile giden enerji yine Güney Çin Denizinden geçiyor.
Deniz üzerinde taşımacılığı yapıldığı kadar deniz yatağında olduğu tahmin edilen
yüksek miktardaki petrol ve doğalgaz kaynakları kıyı ülkelerin iştahını kabartacak cinsten. Ekonomik büyümeleri arttıkça enerjiye olan ihtiyaçları da artan bu devletler Güney
Çin Denizindeki enerji kaynaklarına oldukça önem vermekte, buraları milli mesele olarak
kabul etmektedir. Şimdiye kadar deniz yatağında 7.7 milyar varil petrolun varlığı kanıtlandı. Toplamda ise bu rakamın 28 milyar varili geçeceği tahmin ediliyor. Yine doğalgaz
yataklarının da 7500 km3 olduğu düşünülmekte. Bu rakamlar Güney Çin Denizi’ndeki
enerji kaynaklarını tüm dünyada 4. Sıraya oturtuyorki, bu durum kıyı devletler için çok
8
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
büyük bir ekonomik gelir ifade ediyor. 2007 de Brezilya sahillerinde 150 milyon varillik petrol yatakları bulunmasının ardından Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva,
bu buluş da gösteriyorki ‘Tanrı Brezilya’lı’ diyerek sevincini paylaşmıştı. Buradaki petrol yataklarının Brezilyadakinden birkaç kat daha büyük olduğu göz önüne alındığında,
‘Tanrı’nın Milliyetinin’ kıyı ülkeleri arasında tartışma konusu olmayı sürdüreceği kesin
gibi gözüküyor.5
Güney Çin Denizi’nde diğer bir ekonomik değer ise balıkçılık. Dünya toplam balıkçılığının 8%’i burada yapılıyor. Antik çağlardan bu yana başta Çinli denizciler olmak üzere
tüm kıyı devletler bölgede balıkçılığa önem veriyor. Tahminlere göre deniz altı biyolojik
çeşitlilik olarak dünyadaki tüm deniz altı canlılarının üçte birini barındırıyor. Ancak yapılan kontrolsuz balıkçılık sonucunda balık sürüleri ya bölgeyi terk ediyor yada yok olma
tehlikesiyle karşılaşıyor.
Deniz taşımacılığı, enerji yatakları ve balıkçılık
gibi ekonomik kaynaklar ÇHC verilerine göre toplamda 1 trilyon doları aşıyor. Bu rakam bölgenin neden kıyı devletler tarafından paylaşılamadığının da
bir göstergesi.
BM Deniz Hukuku ve
Sınır Anlaşmazlıkları
Deniz eski çağlardan bu yana insanoğlunun
hem yiyecek ihtiyacını karşılamış hem de çoğu zaman maliyetsiz ekonomik gelir elde etmesine imkan sağlamıştır. Pusulanın icadı ve büyük ve dayanıklı gemilerin yapılmasıyla okyanuslar aşılmaya
başlanmış, geleneksel olarak karadan yapılan ticaret yeni bir yol daha kazanmıştır.
Bu yolların güvenliğini ve düzenini sağlamak üzere devletler günümüzdeki kadar
komple olmasa da uluslararası düzenlemelere gitmiştir. Karasuları sınırları top menziline denk gelen 3 mil olakak belirlenmiş, bunun dışında kalan bölge uluslararası
sular olarak kabul edilmiştir. Bu sular hiçbir devlete ait değildir ve balıkçılık, ticaret gibi ekonomik girişimler serbesttir. Ancak 20. Yy’ın ortasından itibaren devletler deniz yataklarındaki enerji kanynaklarını kullanabilmek için yeni düzenlemelere
ihtiyaç duymuştur. 1973’den 1982’ye kadar devam eden uluslararası görüşmelerin
ardından BM Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi olarak bilenen sözleşme ortaya
çıkmıştır. 6
9
> MAKALE
5) http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=43778
6) http://www.un.org/Depts/los/convention_agreements/texts/unclos/closindx.htm
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Bu sözleşmeye göre devletlerin karasuları 12 deniz mili olarak belirlenmiştir. Bu sular
tamamen kıyı devlete aittir ve egemenliğini sınırsız olarak kullanabilir. Karasuların bittiği
yerden denize doğru giden 12 millik alan ise Bitişik Bölge olarak belirlenmiştir. Bitişik
bölgeler hiçbir devletin egemenliği altında değildir ancak kıyı devlet gerekli gördüğü
durumlarda güvenliği sağlamak üzere tasarrufta buluma hakkına sahiptir. Karanın bittiği
yerden itibaren denize doğru giden 200 millik bölge ise Münhasır Ekonomik Bölge olarak kabul edilmiştir. Bu alan içerisinde balıkçılık yapma, deniz yatağındaki enerji kaynaklarını çıkarma gibi haklar kıyı devlete aittir. Son olaraksa Kıta Sahanlığı 350 millik
alanda deniz altı kaynaklarını koruma ve çıkarma yetkisini sadece kıyı devlete verir. Şu
ana kadar 162 ülke bu sözleşmeyi onaylamıştır.
Güney Çin Denizi’nde de balıkçılık eski çağlardan bu yana yapılmaktaydı. Kıyı devletlerin tamamı bölgenin zengin balık sürülerini ekonomik gelire dönüştürmüştür. Ancak
20. yy’ın başında Japonyanın bölgeyi işgal etmesi ozamana kadar bir balık denizi olarak
bilinen bölgeye yeni bir stratejik önem kazandırmıştır. Bölgenin Güney Doğu Asyadaki
merkezi konumu ve yeni yüzyılda deniz yollarına hakim olanın dünya ekonomik pastasının da büyük kısmına sahip olacağına olan inanç kıyı devletleri yarışa sürüklemiştir.
Birkaç farklı noktada küçük de olsa sıcak çatışmaya kadar yükselen bu yarış, 1982 BM
Deniz Hukuku Sözleşmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Her ne kadar Tayvan
haricindeki( BM’de tek Çin politikası nedeniyle temsil edilmiyor) diğer tüm sahildar
devletlerin bu sözleşmeyi imzalamasıyla birlikte Güney Çin Denizi’ndeki soruna da çözüm bulunacağına inananların hayal kırıklığına uğraması çok uzun sürmedi. Zira kıyı
devletlerinin tamamının münhasır ekonomik bölgesi birbiriyle kesişiyor. Ayrıca sözleşmenin çok da açık olmayan kısımları kıyı devletleri tarafından menfaatleri doğrultusunda kullanılıyor. Sözleşmeye göre karasuları egemen devlete ait olan adanın bittiği kara
parçasından itibaren başlamaktadır. Böyle bir durumda denizde sahip olunan adaların
önemini arttırmaktadır. Ancak sözleşmede bu adaların özellikleri belirtilmemiştir. Adaların insan yerleşimine elverişli olmasının gerekip gerekmediği, hatta deniz seviyesinin bile
altında olan kayalıkların bile bu statüde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği net olarak
belirlenmemiştir. Sözleşmedeki bu boşluklardan yararlanan kıyı devletleri menfaatlerinin peşine düşmüştür. Yine sözleşmeye taraf olmakla birlikte ÇHC, sözleşmenin bazı
maddelerini değiştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Münhasır Ekonomik Bölge’nin
devletlerin egemenliği altında olması gerektiğini belirten Çin yönetimi, bölgedeki transit
geçişin güvenliğinin de bu şekilde sağlanabileceğini savunuyor. Bir adım daha ileri giden
ÇHC, Münhasır Ekonomik Bölge üzerindeki hava sahasının da sahildar devletin hava
sahası olarak tanınması gerektiğini uluslararası toplantılarda gündeme getirmekten geri
durmuyor.
10
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
Anlaşmazlığa Dair Hukuki ve Tarihi Arka Plan
Sınır anlaşmazlıklarının genel bir fotoğrafını çektikten sonra sahildar devletlerin iddalarını incelememiz gerekiyor. Bölgenin ve de dünyanın en köklü medeniyetlerinden
biri olan Çin’den başlayacak olursak sorunun griftliğini gösteren dinamiklerle karşılaşmak mümkün.
ÇHC bölgeye yönelik resmi iddalarını tarihsel ve hukuksal gerçeklik üzerine oturttuğunu iddia ediyor. 2000 yıl önceki Han hanedanlığı kayıtlarında Güney Çin Denizindeki
Paracel ve Spratly adaları dahil olmak üzere bölgenin Çinli balıkçılar tarafından bilindiğini ve yerleşim alanı olarak kullanıldığını iddia ediyor. Değişen
hanedanlıklara rağmen ÇHC bölgede her zaman egemendi ve aslında sahildar devletlerde 20. yy’ın ikinci yarısına kadar buna itiraz etmiyorlardı. Ancak Japonya’nın ikinci dünya savaşında mağlup olmasının ardından işgal ettiği bu adaları Çin Cumhuriyeti’ne
teslim etmesinin ardından sonra diğer sahildar devletler adalar
üzerinde egemenlik iddia etmeye başladı. Bunun üzerine Çin
Cumhuriyet’i (Qiang Kai-Shek başkanlığındaki Guomingdang
yönetimi. Komünistler kıta Çin’i ele geçirdikten sonra Tayvan’a
kaçtı ve Tayvan’da yeni yönetim kurdu.) Güney Çin Denizi’nde 9
Çizgili Hat( U Şeklindeki Sınırlar) olarak bilinen egemenlik hattını dünyaya ilan etti. 7
ÇHC kurulmadan 2 yıl , BM Deniz Hukuku Sözleşmesinden
35 yıl önce 1947 yılında ilan ettiği bu kararla Çin Yönetimi, Güney Çin Denizi’nde sahildar devletlerin karasuları dışında kalan
tüm bölgenin üzerindeki ada, adacık ve kayalıklarla birlikte Çin
egemenliği altında olduğunu dünyaya duyuruyordu. İkinci Dünya Savaşının hemen ardından verilen bu karar şüphesiz konjüktürel şartlar taşıyordu. 1945’de ABD Başkanı
Truman’ın karasularını 200 mile çıkarma kararıyla birlikte bir anda önemi artan deniz
sınırlarına karçı Çin yönetimi ilk hamlesini yapmış oluyordu. Günümüzde ÇHC, halefi
tarafından ilan edilen bu sınırlara aynen sahip çıkmaktadır. Bu denizin ve üzerindeki tüm
alanın geçmişten beri kendilerine ait olduğunu savunan Çin yönetimi, kıyı devletlerini
BM Deniz Hukuk Sözleşmesini istismar etmekle suçlamaktadır. Çin yönetimine göre
sözleşmeden önce kıyı devletlerin böyle bir iddiaları yoktu. Ancak münhasır ekonomik
alan sözleşmeyle birlikte ortaya çıkınca sahildar devletler yeni ve asılsız iddialarda bulunmaya başladı.
Başta Filipinler ve Vietnam olmak üzere diğer sahildar devletler ÇHC’nin 9 hatlı
sınırını kabul edilemez ve uluslararası hukukun ihlali olarak görüyor. Kendilerine ayrılan
11
> MAKALE
7) http://www.fmprc.gov.cn/eng/topics/3754/
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
12 millik karasuları dışında kalan tüm bölgenin ÇHC’ye ait olduğu iddiase onlar için
kabul edilemez. Tüm doğalgaz ve petrol yataklarını, balıkçılık sahalarını ve transit geçit
yollarını içine alan bu bölgeyi kayıtsız şartsız ÇHC’ye teslim etmek bu devletlerin hiç de
ulusal menfaatlerine değil. Vietnam Paracel adalarının tarihi ve hukuki olarak kendisine
bağlı olduğu iddiasından önce bu bölgeye coğrafi olarak da en yakın kendisinin olduğunu belirtiyor. Tıpkı Çinli balıkçılar gibi Vietnamlı balıkçılarda bölgede balık avlıyordu.
Ayrıca 200 millik Münhasır ekonomik bölge gereği paracel adaları hukuken Vietnam’a
ait olması gerekir diyen Vietnam bu zamana kadar Çin’e yaptığı konuyu Adalet Divanına taşıma tekliflerine red cevabı aldı. 1932’de Fransız
sömürgesi olduğu dönemde ilk teklifi yapan Vietnam,
dönemin milliyetçi hükümeti tarafından red cevabı
aldı. Özet bölümünde kısaca bahsettiğim 1988 yılındaki çatışmanın ardından ilişkileri normale döndürme
adına yine aynı teklifi yaptı ama ÇHC yönetimi krizi
uluslararası arenaya asla taşımayacağını, bölgesel bir
sorunun ancak bölge ülkeleri arasında çözülebileceğini savunuyordu. Vietnam, ÇHC yönetiminin bu tutumunu haksızlıklarının kanıtı olarak değerlendiriyor.
Vietnam yönetimine göre hukuken ve tarihi olarak
bölgeninin Çin’e ait olduğunu belirten kesin deliller
olsaydı, Çin yönetimi konuyu Adalet Divan’ına taşımaktan kaçınmazdı. Yine 9 hatlı sınır için de aynı iddiaları savunan Vietnam, böyle bir tarifin uluslararası
arenada yerinin olmadığını savunuyor. Nitekim ‘U’ şeklindeki bu sınırlar, enlem ve boylamlarla belirlenmiş değildir. İddialarını oldu bittiye getirmekle suçladığı Çin yönetimiyle yaşadığı iki silahlı çatışmanın ardından donanmayı kuvvetlendirmeye öncülük veren
Vietnam, bölgeye yönelik egemenlik iddialarından asla vazgeçmeyeceğini uluslararası
arenada açıkça belirtiyor.
Diğer sahildar devlet Filipinler için de durum pek iç açıcı gözükmüyor. Vietnam gibi
sınırlarının ihlal edildiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu savunan yönetim, İkinci
Dünya Savaşından bu yana iyi ilişkilere sahip olduğu ABD’nin desteğini arıyor. Bölgede
düzenli olarak ABD ile ortak düzenledikleri deniz tatbikatlarıyla ÇHC’ye mesaj veren yönetim gerekirse çatışmayı göze alabileceğini belirtiyor. Filipinler’in ÇHC ile sık sık karşı
karşıya geldiği bölge ise Scarborough kayalıkları olarak bilinen bölge. Hong Kong’dan
470 mil uzakta olan kayalıklar, Filipinler’den ise 124 deniz mili uzaklıkta bulunuyor.
Kayalıklarda bulunan zengin balık sahaları Çin’li balıçıların iştahını kabartıyor. Sık
sık bölgede avlanmaya çıkan Çin’li balıkçılara karşı da Filipinler yönetimi Ekonomik
Münhasır Bölgesi’nde bulunduğu ve adaların kendisine ait olduğu iddiasıyla balıkçıları
12
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
göz altına alıyor ve Çin Donanmasıyla karşı karşıya geliyor. Bölgeye yönelik çıkattığı
avlanma yasağını dikkate almayan balıkçılar yüzünden ÇHC yönetimi ile arası açılan
Filipinler yönetimi, ASEAN ve ABD ile olan ilişkilerini kullanarak ÇHC’yi baskı altına
almaya çalışıyor.
Diğer sahildar devletler Endonezya, Malezya ve Brunei de hem ÇHC ile hem de diğer sahildar devletlerle sınır anlaşmazlığı yaşasa da bu çatışma Filipinler ve Vietnam’a
oranla biraz daha geri planda kalmış durumda. Bu ülkeler ASEAN’ı kullanarak soruna
diplomatik çözüm peşindeler. Peki ÇHC yönetimin iddia ettiği gibi bölgesel bu sorunu
ASEAN-ÇHC kendi arasında çözebilecek mi? ABD çıkarları doğrultusunda soruna müdahil olacağının belirtilerini gösterirken 21. yy’ın ikinci yarısında bölgedeki güç dengesi
nasıl şekillenecek? Bu sorulara çalışmanın ikinci kısmında cevap arayağız.
ASEAN-ÇHC-ABD Güç Dengesi
ASEAN, yani Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği, 8 Ağustos 1967’de, ABD’nin Vietnam mağlubiyetinin ardından bölgede yaşanabilecek olası komünist genişlemeye karşı
kurulmuş bir örgüttür. Kurucu üyeler Filipinler, Tayland, Malezya, Endonezya ve Singapurdur. Ancak ilerleyen yıllarda soğuk savaşın da bitmesiyle birlikte sırasıyla Bruney,
Vietnam, Lao, Myanmar ve Kamboçya da örgüte üye olmuşlardır.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından iki kutuplu olarak şekillenen yeni dünya düzeninde Avrupa ve Amerika kıtasının NATO güvenlik şemsiyesine alan ABD, Asya’nın
tamamını komunist güçlere bırakmanın hayati bir hata olacağını anlayarak, Asya kıtasında Komünist güçlere karşı müttefik ülkeleri örgütleme girişimlerine başlamıştı.
Bu plan çerçevesinde komünist blokun yaramaz çocuğu ÇHC’nin güç alanını kırmak,
Tayvan’ın güvenliği ve komünist genişlemenin engellenmesi için bölge ülkelerinin birlik olarak hareket etmesi gerekiyordu. 1967’de Bangkok’da yayınlanan deklarasyonda
kurucu ülkeler halklarına ekonomik büyüme, toplumsal ve kültürel gelişim sözü veriyorlardı. Zira Vietnamdan ülkelerine sıçraması muhtemel ve tüm Güneydoğu Asya’da
domino etkisi yaratacak bir komünist genişlemeden korkuyorlardı. ASEAN bu gerçeklikler üzerine kurulmuş ekonomik ve kültürel işbirliği örgütü olarak dünya sahnesinde
yerini aldı.
13
> MAKALE
Kuruluş amacı gereği kurulduğu andan itibaren ÇHC ile sorunlu ilişkilere sahip olan
ASEAN, bölge ülkelerinin bir araya gelerek tartışabilecekleri bir platform oluşturmuştur.
Komünizm tehlikesine karşı bölge ülkeleri ortak kararlar almış, tüm bölgeninin kültürel,
sosyal ve ekonomik gelişimi sağlanmaya çalışılmıştır. Bir ekonomik işbiriği örgütü olduğundan, NATO’nun üstlendiği gibi askeri misyonlar üstlenmeyen örgüt, soğuk savaş
yıllları boyunca psikolojik ve kültürel savaşın bir parçası olmuştur. Bu dönemde devletler
silahlanmaya büyük bütçeler ayırmıştır. 70’ler boyunca hızlı bir silahlanma yarışı içine
giren bölgede ASEAN silahlanma için bütçesinden 5%, ÇHC ise 9% pay ayırmıştı.8 Karşılıklı ticari ilişkiler yok denecek kadar azdı. 1974’de ÇHC’nin Paracel adalarına düzenlediği operasyon ve adaları işgali bölge için alarm zillerini de çalıyordu. Sahildar ülkeler
arasından tartışmalı olan bölgede yaşanan bu olay, egemenlik hakkı iddası ile devletleri
sıcak çatışmaya düşürebilirdi. Gelecek dönemde Güney Çin Denizi Sorunu olarak ortaya
çıkacak sorunun ilk sahnesi de gerçekleşmiş olmuştu.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Ancak 70’lerin sonlarından itibaren bölge devletlerinin iç işlerinde yaşadıkları gelişmeler Güneydoğu Asya’daki siyaset kültürünü değiştirmeye başlamıştı. Mao’nun ölmesi
ve yerine Deng Xiao Ping’in gelmesiyle birlikte ÇHC’de büyük reformlar ve dışa açılım
süreci gerçekleşmeye başladı. Bu çerçevede ÇHC, komünist devrimden itibaren kapadığı
kapaları açmaya, yeni ilişkiler kurmaya başladı. Sovyetlerle arası açılan ve komünist birliği ideolojisinin konjüktür gereği gerçekçi olmadığına karar veren Deng Yönetimi, bölge
ülkelerinin en çok rahatsız olduğu marjinal sol gruplara verdiği maddi desteği keserek,
ASEAN’la ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye başladı. ÇHC’ de yaşanan bu gelişmelerler aynı şekilde bölge ülkelerinde iş başına geçen yeni yönetimlerde Çin’le ilişkileri
geliştirmenin hem kendi devletleri hem de bölge menfaatlerine olduğunu savunuyordu.
Tüm bu gelişmeler bir araya gelince de ASEAN tarafından yıllarca düşman devlet olarak
görülen ÇHC yavaş yavaş ticaret ortağına dönüşmeye başlamıştı.
Güneydoğu Asya’da yaşanan bu gelişmeler Batı’da dikkatle izleniyordu. Sovyetlerle ÇHC’nin arasının açılmasından oldukça memnun olan ABD yönetimi bir yandan
sovyetlerle ilişkileri geliştirmeye çalışıyor diğer yandan da ÇHC ile diplomatik ilişkileri
kurma hazırlıkları yapıyordu. Tayvan sorunu nedeniyle 1979’a kadar kurulamayan diplomatik ilişkiler, ÇHC’nin BM’ye Tayvan yerine dahil oluşu ve Güvenlik Konseyindeki
yerini almasıyla farklı bir boyut kazanmıştı. Kendi geliştirdiği iyi ilişkilerle aynı orantılı müttefiklerinin de ÇHC ile yeni ilişkiler kurmasını isteyen ABD, kuruluşundan bu
yana aktif olduğu ASEAN’ı ilişkileri geliştirmeye sevkediyordu. Güneydoğu Asya ve
Güney Çin Denizi’ndeki gerginliğin daha fazla bölgesel ve küresel çıkarlarına uygun
olmadığına karar veren yönetim yeni pazarlar yaratma peşindeydi. Yıllarca kapalı bir
kutu şeklinde dünyadaki gelişmelerden uzak yaşayan ÇHC’ye giriş için en uygun yer
de hiç şüphesiz ASEAN olacaktı. Esen bu barış rüzgarlarıyla birlikte ticari ilişkiler gelişirken askeri harcamalarda düşüşe geçti. 90’larda ASEAN askeri harcamlararı 2.8%’e,
ÇHC’nin ise 5%’e geriledi. ÇHC’nin reformlarla birlikte gerçekleştirdiği ekonomik atılım ise ekonomik işbirliğini düşünülenin ötesine taşıyordu. 80’ler ve 90’lar boyunca her
yıl için ortalama 10%’la büyüyen Çin, ASEAN’ın en önemli ortaklarından biri haline
geldi. ÇHC’nin gerçekleştirdiği bu ekonomik mucize daha önceleri bölge içinde bütünleşme isteyen ABD’yi ise tedirgin etmeye başlamıştı. Zira ABD yönetimi bölgede sıcak
çatışma riskini minimize ederek, geri kalmış bu bölgelerde ekonomik ve ticari canlanma
8) From “threat” to “opportunity”?, ASEAN, China, and triangulation, Etel Solingen
14
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
yaratma peşindeydi. Bu canlanmanın ise ABD’nin öngördüğü şekilde değilde, ÇHC’yi ön
plana çıkarır şekilde gerçekleşmesi bölgedeki Amerikan çıkarları için potansiyel bir tehdit oluşturabilirdi. Ekonomik olarak kendisine bağlamak istediği bölgeyi, hiç de hesapta
olmayan Çin mucizesi ile Çin’e kaptırmak anlamına gelen gelişmeler Asya-Pasifik’teki
Amerikan çıkarlarının tehlikeye girmesi demekti.
2000’li yıllara gelindiğinde bölgedeki entegrasyon farklı boyutlara taşınıyordu.
ASEAN ve ÇHC, Serbest Ticaret Bölgesi kurmak üzere 2002 yılında ortak bir deklarasyon yayınlıyordu. İki taraf için de ilk olma özelliğine sahip olacak STA ile taraflar arasındaki ticaret ve ekonomik ortaklık bir adım daha ileriye götürülecekti. 10
yıllardır sürdürdüğü ekonomik gelişimi yakın çevresindeki bölgesel barışın korunmasıyla sürdürülebileceğine inanan ÇHC yönetimi, rakip devletler tarafından zayıf
karnı olarak görülen bölgeyle ilişkilerini çok daha sağlam hale getirmeyi planlıyordu.
Güney Çin Denizinde yaşanan sınır ve egemenlik tartışmalarının gölgesinde bazı üyeleri istemeye istemeye de olsa ASEAN da bu anlaşmaya oldukça önem veriyordu.
Bölge ülkelerinin Çin’e yönelik ihraç mallarına uygulanacak gümrüğün sıfırlanacak
olması ASEAN için yeni ticari fırsatlar anlamına geliyordu. Bu anlaşmayla aynı sene
ASEAN ve ÇHC arasında imzalanan diğer bir deklarasyon olan Güney Çin Denizi’ndeki Sorunların Çözümüne Yönelik Yol Haritası karşılıklı güveni geliştiriyordu.
Her ne kadar hukuki bir bağlayılıcılığı olmasa bile bu deklarasyonla birlikte taraflar
sınır anlaşmazlıklarını sıcak çatışmaya dönüştürmeden diplomasi masasında çözmeye
yönelik iradelerini ortaya koymuş oluyordu. Deklarasyonla sorunlar çözülmüş değildi
tabiki, ancak serbest ticaret bölgesi başta olmak üzere daha ileri ortaklıkların önü bu
sözleşmeyle açıldı diyebiliriz. Zira Güney Çin Denizi’ndeki güvenlik bölge ülkeler
için oldukça önemli. ÇHC’nin ithal ettiği petrol ihtiyacının büyük bölümü bu denizden
geçerek ÇHC’ye ulaşıyor. Dünya petrol ticaretinin 25%’i ise bölgedeki deniz yollarından geçiyor. Ekonomisi büyüdükçe enerjiye olan ihtiyaçları da gittikçe artan bölge
ülkeleri için enerji yolları birer kan damarı haline gelmiş durumda. Kan damarlarının
tıkanması halinde ise dönen çarklar duracak, işsizlik tehlikesi baş gösterecek. Bunun
için ÇHC başta olmak üzere bölgesel devletler enerji yollarının her halükarda açık ve
güvenli olmasını istiyor.
15
> MAKALE
Bununla birlikte çok yönlü politikalar üreten ÇHC yönetimi ASEAN üyeleriyle ayrı
ayrı imzaladığı güvenlik, ekonomik ve enerji anlaşmalarıyla enerji yollarının çoğaltmanın peşinde. Myanmar ile yapılan ve hayata geçirilmek üzere olan doğalgaz ve petrol
boruları projeleriyle ÇHC yönetimi Güney Çin Denizi’ndeki yollara alternatif yollar üretiyor. Orta doğu petrollerinin Malakka boğazına girmeden Myanmar’daki Arakan bölgesinde kurulacak tesisler yoluyla karadan direk Çin’e ulaştırılması hedefleniyor. Ayrıca
Myanmar hükümeti ile imzaladıkları anlaşma ile Çin yönetimi Arakan ve açıklarında
petrol ve doğalgaz çıkarma hakkını elde etti. Aynı şekilde Pakistan ve Tayland’da da pet-
rol ve doğalgaz tesisleri kurararak denize olan bağımlılığını azaltmayı hedefleyen ÇHC
yönetimi, Orta Asya’dan enerji ithal etmek üzere yeni anlaşmalar peşinde.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Güneydoğu Asya’da bu gelişmeler yaşanırken New York’ta gerçekleşen 11 Eylül
saldırıları Amerikanın dikkatini Ortadoğu Asya’ya çevirdi. İslamcı ‘terörist’ ve radikalleri beslemek ve onlara askeri destek vermekle suçladığı Irak ve Afganistan saldırılarıyla
bölgede fiziki varlıklarını konuçlandıran Amerikan yönetimi, aynı zamanda bölgeye demokrasi getirmiş de oluyordu. Kısa süren düzenli ordu savaşlarının ardından geçen yıllar
boyunca halen devam eden gerilla savaşları ABD ekonomisine ağır bir yükü de beraberinde getiriyordu. 2007 yılında yaşanan finans krizi ve 2009’da patlak veren Avrupa borç
krizi etkisinden kendini kurtarmaya çalışan ABD yönetimi yeni yeni Asya- Pasifik bölgesini ihmal ettiğini itiraf ediyor. ÇHC 2000’li yıllar boyunca düşman yaratmak yerine yeni
dostlar üretip, ekonomik gelişimin ve enerjinin peşine düşerken; ABD yönetimi Ortadoğu
ve Afganistan çöllerinde İslamcı savaşçı peşinde para, vakit ve enerji harcıyordu. Yine
2000’li yıllar boyunca ÇHC yönetimi hem ayrı ayrı hem de bir bütün olarak ASEAN
ile yeni gelir kaynakları oluşturup bölgesel ekonominin canlanmasını sağlarken, ABD
yönetimi ticaret ve ekonomi ihraç etmek yerine demokrasi ihraç etmeye başlamış, oluşan
ekonomik boşlukta borç batağına saplanan en yakın müttefiki Avrupa Birliğinin kendisini
de batağa çekme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
Günümüzde artık Asya-Pasifik’te ÇHC menfaatine olacak her gelişme ABD için
bir kayıp anlamına geliyor. Bölgede güç dengesinin korunmasını, tek güçlü hegemon
bir devlet yerine çok devletin söz sahibi olduğu yönetim arzusunda olan ABD yönetimi için ÇHC zaten oldukça güçlenmiş hale gelmiştir. Şanghay İşbirliği örgütü ile
Orta Asya ülkeleri ve Rusya ile yaşadığı sınır sorunlarını minimize ederek güvenlik
problemini çözen Çin, Pakistan, Afganistan ve hatta Hindistan ile ilişkileri geliştirerek
tüm dikkatini Güney Çin Denizi’ne vermeyi planlıyor. ABD için bir diğer tehdit ise
bölgeden geçen deniz yollarının güvenliği. Her ne kadar ÇHC yönetimi serbest geçişin garantisini verse de, Amerika, Güney Çin Denizi’nden geçen yolların Çin hakimiyetine geçmesini milli menfaatlerine olduğunu düşünmüyor. Deniz yollarını kontrolü
altına almış, bölge ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmaları kurmuş bir Çin egemenliği,
ABD’nin bölgeden çıkartılması anlamına geliyor. Bütün bunlara karşın ABD yönetimi
demokrasi, insan hakları gibi evrensel söylemlerle bir yandan ÇHC’yi eleştirip bölge
ülkelerine bana muhtaçsınız mesajı verirken diğer yandan bölgeden çıkması halinde
bölgenin terörist gruplar için bir üs haline gelebileceği haberlerini yayarak bölgedeki
varlığını korumaya çalışıyor.
16
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
Genel Değerlendirme
17
> MAKALE
Gelinen noktada Asya- Pasifik tarihte hiç olmadığı kadar dünya gündemini belirleyecek hale gelmiştir. Yüzyıllar boyunca çekik gözlü insanların balık avladığı Güney Çin
Denizi, sahip olduğu enerji kaynakları ve stratejik önemi nedeniyle şimdilik sakin olsa da
sıcak çatışma potansiyeli en yüksek deniz haline gelmiştir. Kıyamet senaryaso çizip, 3.
Dünya Savaşının buradan başlayacağını söyleyecek değilim ancak yakın ve orta vadede
ÇHC ile diğer sahildar devletler arasında küçük caplı çatışmaların yaşanması bizim için
sürpriz olmayacaktır. Bu çatışmaların tüm bölge ülkelerini içine alıp ASEAN-ÇHC savaşına dönüşme riski ise oldukça düşük. Zira ASEAN içinde ÇHC ile sınır anlaşmazlığı
yaşayan sadece 4 devlet var, ki bunlar; Filipinler, Vietnam, Malezya ve Brunei. Malezya
ve Brunei’in hem tarihi hem de hukuki iddaları göz önüne alınıp konjüktürel şartlarla
birlikte değerlendirildiğinde ÇHC ile sıcak çatışma içerisine girmesi pek mümkün gözükmemektedir. Filipinler ve ÇHC arasında ise son dönem de sıkça duyduğumuz Scarborough kayalıklarında yaşanan gerilim artarak devam edecektir. Zira son zamanlarda Filipinler donanmasını modernize etmeye başlamıştır. Ancak ABD destekli bu modernizasyon
ÇHC ile baş edebilecek boyutlarda değildir. Elden düşme veya ikinci sınıf sahil güvenlik
gemi ve botları ile ÇHC ile mücadele edecek kadar gözü kara olmadını umduğum Filipinler yönetimi, ABD gücünün bölgedeki seyrine bağlı olarak politika üretmeye devam edecek. Aynı şekilde Vietnamla da geçmişte yaşanılan türden çatışma riski oldukça yüksek.
Ama gerek Vietnam gerekse de Filipinler tek başlarına ÇHC ile mücadele edecek güce
sahip değiller. Egemenlik iddaları doğrultusunda ABD ile ilişkileri iyi tutmaktan başka
çaresi kalmayan bu iki ülke ileride seçim yapmak zorunda kalabilir. Geçtiğimiz aylarda
Kamboçya’da gerçekleşen ÇHC ve ABD’nin de dışişleri bakanları düzeyinde katıldığı
ASEAN zirvesinde Güney Çin Denizi’nde yapılan sınır ihlalleri doğrultusunda ÇHC’ye
yönelik yazılması planlanan ortak deklarasyonun örgüt tarihinde ilk kez aykırı sesler çıkması sebebiyle yapılamaması ÇHC’nin ASEAN içindeki etkisini de gözler önüne seriyor.
Bu da ilerleyen zamanlarda Filipinler ve Vietnam’ın ASEAN içinde yalnız kalabileceği
ve hatta biraz daha uzak vadede ASEAN’ın Amerikan etkisinden çıkarak ÇHC etkisi
altına girebileceği şeklinde yorumlanabilir.
Kaynaklar
1- China, the United States, and South-East Asia , Sheldon W. Simon, Evelyn Goh
2- International Relations of Asia , DAVID SHAMBAUGH
3- China-Southeast Asia Relations: Trends, Issues, and Implications for the USA, CRS Report for Congress
4- China’s Maritime Territorial Claims: Implications for U.S interests, CRS Report for Congress, http://wikileaks.org/wiki/CRS-RL31183
5- Çin ve Hindistan’ın Deniz Stratejisi ve Hint Okyanusu’nda Güç Mücadelesi, Ömer ATAGENÇ
6- Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/denizhukuku.pdf
7- Paracel Adalarında Çin- Vietnam deniz kuvvetlerinin çatışması: http://www.militaryphotos.net/forums/
showthread.php?157294-Real-footage-China-massacred-64-people-with-37mm-anti-aircraft-guns/page10
8- China and Souteast Asia, Evelyn Goh , http://www.fpif.org/articles/china_and_southeast_asia
9- Güney Çin Denizi başlıklı Çin Dışişleri Bakanlığı Açıklamaları: http://www.fmprc.gov.cn/eng/topics/3754/
10- Historical Proofs of Vietnamese Sovereignty of Paracel and Spratly Islands, http://eyedrd.org/2011/08/
historical-proofs-of-vietnamese-sovereignty-of-paracel-hoang-sa-and-spratly-truong-sa-islands-since17th-century.html
11- China Holds Undisputed Sovereignty over Huangyan Islands, http://english.cntv.cn/special/huangyan_island/homepage/index.shtml
12- China Trumps ASEAN in the South China Sea, Nicholas Clement, http://www.2point6billion.com/
news/2012/07/18/china-trumps-asean-in-the-south-china-sea-11389.html
13- Çin’in İçişlerine Katılmak ABD’ye Zarar Verir, http://turkish.cri.cn/781/2012/07/30/1s142009.htm
14- 2002 Declaration on the conduct of parties in the South China Sea, http://www.aseansec.org/13163.htm
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
15-
16-
18
http://baike.baidu.com/view/1800456.htm
http://baike.baidu.com/view/16187.htm
ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ
<
> DÜBAM DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları
ve ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
19
> MAKALE
> DÜBAM
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

Benzer belgeler