Topraklık ve Mengüç Caddeleri Sağlıklılaştırma Projesi

Transkript

Topraklık ve Mengüç Caddeleri Sağlıklılaştırma Projesi
TOPRAKLIK VE MENGÜÇ CADDELERĐ SAĞLIKLAŞTIRMA PROJESĐ
ANALĐTĐK ETÜDÜ
5226 ve 3386 sayılı yasalar ile değişik 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Yasası kapsamında, Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun
15.09.1989 tarih ve 551 sayılı Kararı ile belirlenen “Karatay Đlçesi Mevlana Külliyesi ve
Çevresi Tarihi ve Kentsel Sit Alanı” içinde yer alan Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Kurulunun ........tarih ve .......sayılı Kararı ile onaylanmış olan “Koruma Amaçlı
Đmar Planı” kararları ile uyumlu olarak hazırlanmış olan
Topraklık ve Mengüç
Caddelerinin Sağlıklılaştırma Projesi, söz konusu caddelerde yer alan tescilli ve tescilsiz
taşınmaz kültür varlıklarının sokağa bakı veren cepheleri ile birlikte avlu duvarları,
müştemilat, çeşme vb. mimari elemanların özgün sokak dokusu ve kentsel mobilya ile
birlikte korunması, sağlıklaştırılarak yaşatılması ve çağdaş
yaşama katılmasının
sağlanmasının yanı sıra sokak dokusunu tanımlayan tüm öğelerin korunması ve
belgelenmesine yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon, kentsel tasarım projelerini
içermektedir.
TOPRAKLIK VE MENGÜÇ CADDELERĐ SAĞLIKLAŞTIRMA PROJESĐ HEDEFLERĐ ve
TEMEL ĐLKELER
Proje alanımız Karatay ilçesinde Mevlana külliyesi yakın çevresinde yer alan Topraklık
Caddesi, Mengüç Caddesi ve Selimiye caddeleri ile tanımlanmış olan ve koruma imar
planına konu olan imar adasındaki iki ana caddeyi içermektedir. Proje alanında yer alan
Topraklık caddesi Mevlana Külliyesinden girişte sadece cadde sağ tarafı olarak proje
alanında yer alırken, Mengüç caddesinin Koruma Đmar Planı sınırları dışında bırakılmış
olan sol tarafı da içermekte olduğu tarihi tescilli yapılar nedeniyle ve algılama
bütünlüğünün de sağlanması kaygısıyla proje kapsamında değerlendirilmiştir.
Proje alanımız; konut kullanımlarının yaygın olduğu, ancak Mevlana Külliyesine yakınlığı
nedeniyle yoğun bir ticari baskı altında, ticaret merkezleri ile sarılmış, kentsel sit alanı
niteliğini taşımaması halinde çok hızlı bir yenilenmeyle karşılaşması kaçınılmaz ve bu
niteliğinden dolayı da özellikle geceleri güvenlik sorunları yaşamakta olan, bu nedenle de
yapı sahiplerince büyük ölçüde düşük gelir gruplarına kiralama yolu ile terk edilmiş ve
giderek sosyal çöküntü alanlarına dönüşmekte olan bir bölgedir.
Bölgenin gelişiminin izlenmesinde Mevlana Külliyesinin özel bir önemi bulunmaktadır.
Proje hedefimiz yılda yerli ve yabancı 1,5 milyon turistin ziyaretine konu olan Mevlana
Külliyiyesinin ziyaretçi potansiyelini geliştirilmesi, ziyaret sürelerinin uzatılarak genelde
saatlik ve tek merkezli olan turizm hareketliliğini Müzenin çok yakınındaki alana da
kaydırarak ziyaret süresini ve buna bağlı turizm gelirlerinin arttırılmasıdır. Bölgenin
rekreatif fonksiyonlarının arttırılması, yaya ve araç trafiğinin güçlendirilmesini sağlamak
proje hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Proje alanımız, Konya merkezinde tarihi evlerinin bir arada var oldukları son imar adası
niteliğini taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında, anılan alanın içine girdiği sosyal çöküntü
halinin ivedilikle giderilmesi özel bir önem arzetmektedir. Bu ise, anılan alanda
Yeni
ekonomik faaliyetlerin canlandırılarak, bölgenin mevcut turizm potansiyelinden yararlanma
düzeyinin arttırılması ile mümkün görülmektedir.
Konya'da tarihi evlerin artan rant baskısı ve populist yerel politikalar
nedeniyle
korunamaması, koruma bilincinin bölgede giderek zayıflamasını ve tescilli yapıların da
kendi kaderlerine terk edilerek zaman içinde yok olmalarına seyirci kalınmasını gündeme
getirmektedir. Proje alanımızda yer alan tescilli yapıların tamamının Kültür ve Turizm
Bakanlığı kaynaklarından yararlanarak restorasyon ve onarımının yapılması proje nihai
hedefi olmakla birlikte, söz konusu alanın sınırlarını oluşturan caddelerde yapılması
planlanan sağlıklaştırma çalışmalarının yapı sahiplerine yeni bir ufuk açması da beklenen
sonuçları arasında yer almaktadır.
Sokak iyileştirme çalışmalarının temel ekseninde sadece bazı sivil mimari örneklerinin dış
cephe iyileştirilmesi çalışmaları değil, özünde, kaybolmakta olan kent kimliğinin çağdaş
ihtiyaçları da gözetir şekilde yeniden yaşatılması esprisi yer almaktadır. Projemiz bu
gerçeklikten hareketle yol dokusunda da değişiklik yapılmasını önermekte olup, mevcur
asfalt kullanımı yerine paket taş kullanımı ile bir taraftan gelewneksel yaol dokusunun
yörede canlandırılmasını amaçlarken, öte yandan da sit alanı olarak ilan edilmiş tarihi
adanın fiziki sınırlarının farklılaştırılarak, görünürlüğünün ve hissedilirliğinin
amaçlanmıştır.
arttırılması
Yüksek kiracılık oranına sahip ve ticari alanların gece insansızlaşmasına bağlı olarak
özellikle geceleri artan güvenlik sorunları ile karşılaşılan bölgede aydınlatma, basit bir
ihtiyaçtan daha özel bir anlama haiz olmaktadır. Yol boyu yaya aydınlatması güvenlik
sorunlarına neden olan karanlık ve gizlenme olanaklarının ortadan kaldırılması problemine
yönelik olarak düşünülmüş olmakla birlikte, yörede gelişmesi beklenen dipğer turistik
fonksiyonlarında yörede yer seçmelerini kolaylaştıracak bir etmen olarak görülmüştür.
Bu noktada Projemiz;
•
Topraklık ve Mengüç Caddelerinin Sağlıklılaştırma Projesi, Konya Kültür ve Tabiat
Varlıkları Koruma Kurulunun ........tarih ve .......sayılı Kararı ile onaylanmış olan
“Koruma Amaçlı Đmar Planı” kararları doğrultusunda hazırlanmıştır.
•
Çevre ve yörenin doğal, kültürel, mimari, tarihi, ekonomik, estetik, görsel değerlerini
ve özgün kimliğini koruyarak ön plana çıkaran bir projelendirme anlayışıyla hareket
edilmiştir.
•
Proje alanımızın giderek artan bir sosyal çöküntü alanı haline dönüşmekte olduğu
gözetilerek, yapıların turizme yönelik fonksiyon değişiklikleri önerileri proje
kapsamında değerlendirilmiştir.
•
Projemiz; yasal, yönetsel, ekonomik ve teknik yönlerden uygulanabilir ve uygulama
sürecinde yer alan eylemlerin tasarımını içermektedir.
•
Projelendirme sürecinde çevreye uyumlu tasarımlarla çevre kalitesini yükseltmek
amaçlanmıştır.
•
Proje alanımızda yanlızca trafik yolları kullanımı ile tretuar kullanımları yer
almaktadır. Proje alanında yer alan yer alan yolların çevresindeki alanlar ile işlevsel
bütünlüğü korunarak çağdaş kullanımlara olanak verilirken, geleneksek mimari
dokunun gelişmesi amaçlanmıştır.
•
Proje alanımızın özel sorunu olan güvenlik ihtiyacının yaya aydınlatmaları
desteğinde geliştirilmesi planlanmıştır.
•
Proje alanımızın Mevlana Müze ziyaretçileri için Konya tarihi evleri ile de buluşma
imkanı yaratması önceliklerimiz arasında yer almıştır.
•
Proje alanı ile kent bütünü ve çevresi arasında yaya ve taşıt ulaşımında, işlevsel,
mekansal bütünlük ve süreklilik koruma imar planı esas alınarak sağlanmıştır.
•
Elektrik ve telefon direklerinin, reklam panolarının, altyapı hatlarının ve benzerlerinin
yaratacağı karmaşıklığın giderilmesi yönünde düzenlemelere proje kasamında yer
verilmiştir.
•
Temiz su, pis su, atık, çöp,yangın vb. altyapı sistemlerinin yeterliliği ve etkililiği ilgili
belediyesince calışma öncesi koşullarda sağlamış olup, proje kapsamında farklı
çözüm önerileri geliştirilmemiştir.
•
Topraklık ve Mengüç
Caddelerinin Sağlıklılaştırma Projesi kapsamında Koruma
amaçlı imar planı veya uygulama imar planı hükümlerine aykırı olarak yeni yapı
veya yapılaşma koşulu oluşturulmamıştır.
KONYA GENEL TARĐHÇE
Konya, M.Ö. 7000'li yıllardan itibaren çeşitli medeniyetlere sahne olmuş, tarihi açıdan
önemli bir merkezdir.
Konya, Asya ile avrupa arasında köprü oluşturan Anadolu'nun ortasında coğrafi olarak
konumlanmış olduğundan en eski ticaret yolları üzerinde yer almış ve bu nedenle de
değişik dönemlerde çeşitli akın ve istilalarla karşılaşmıştır. Etilerin M.Ö 7000 yıllarında
Anadolu'da ortaya çıkmalarına ilşkin izler Konya' da da görülmektedir. M.Ö. 1200 yıllarına
kadar hüküm süren Eti (Hitit) imparatorluğunun yıkılması ile Friglerin hakimiyetine geçen
bölge, Mö. 556 da Lidya tarafından ele geçirilmiş, Bir süre Medler ile Lidyalıların istilasına
uğrayan Konya, M.Ö. 546'da Đran Hükümdari Keyhüsrev tarafından ele geçirilerek burad
sertablık kurulmuştur. Büyük Đskender tarafından M.Ö. 334 yılındaĐranilerden alınan
Konya, Đskenderin M.Ö. 323 yılındaki ölümü üzerine 323-309 tarihleri arasında Saltanat
Naipliği olarak idare edilmiş, Konya'nın 309 yılında Đskenderin komutanlarından Antigon
tarfından krallık gasp edilmesi üzerine M.Ö. 276 ya kadar hüküm süren Romanın
bölünmesi ile sonuçlanan iç savaş döneminden sonra gene Roma komutanlarının birinin
yönetimine bırakılmıştı. M.Ö. 200 yılına kadar süren bu dönem sonunda Konya M.Ö. 200 191 yılları arasında Selefküslerin istilasına uğradıysa da, toparlanan Roma imparatorluğu
tarafından geri kazanılmış ve M.S. 395 yılına kadar Romanın bir vilayeti olarak kalmış,
Romanın bölünmesinin ardından ise, Bizans'a devredilmiştir.
Hristiyanlığın ilk çağlarında Kudüsten kaçarak Anadolu'ya sığınan hristiyanlardan bir
bölümü
de
Konya'ya
yerleşmiştir.
Đsa'nın
havarilerinden
olan
Sen
Pol,
incilin
propagandasını yapmak üzere Konya'ya gelince, kaçak hristiyanların bir bölümü de ona
katılmış ve bu dönemde Konya'da hristiyan kültürünün izleri oluşmuştur. Konya'nın tarihsel
adının bu dönemde yöredeki hristiyanlığa ait resimlerin “Đcon” ların çokluğu nedeniyle
“Đconium” olduğu söylense de Konya adının Hititlerden sonraki adı olan “Kuvanaa”
isminden günümüze geldiği sanılmaktadır.
Đslamın ortaya çıkışı ve Anadoluya yayılmaya başlamasıyla birlikte eski çağlardan beri
Likonya olarak adlandırılan bölge olan Konya bölgesi yeni savaşlara sahne olmuştur.
Büyük Selçuklu Hükümdari Alpaslan ile Bizans Đmparatorı Romen Diyojenin 1071'de
Malazgirtte sonuçlanan savaşından Romen diyojenin malup çıkması üzerine Bizansin
Anadoludaki hakimiyeti zayıflamış, Alp Arslanın yerine geçen Melikşah'ın Anadolunun fethi
için görevlendirdiği Kutulmuşoğlu Süleyman Đznik'e kadar gelmiştir. Melikşahtan sonra
Selçuk Devleti de bölünmüş, kurulan dört ayrı devletten biri olan Anadolu Seçuki Devletinin
ilk hükümdarı olan Süleyman tarafından önce Đznik alınmış ve hükümet merkezi yapılmış,
ardından Konya 1088'de Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti olmuştur. Anadolu Selçuklu
Devleti 1077'den 1308 yılına kadar 238 yıl varlığını sürdürmüştür.
Konya Selçuklular döneminde en ihtişamlı dönemini yaşamış olup,bu dönemde
Anadolunun
pek
çok
bölgesinde
de
görülen
camiler,
medreseler,
mektepler,
kervansaraylar, su yolları darüşşifalar Konya nın günümüze yansıyan en önemli tarihi
yapılarını oluşturmuştur. Uzun süren refah dönemi sonunda zayıflayan Selçuklular13031327 yılları arasında Đlhanlıların hakimiyetine geçmiş, Đlhanlılarında zayıflamalarının
ardından Anadolu'da pek çok küçük devlet kurulmuştur. Bu arada Konya'da kurulan
Karamanoğulları devleti 1256-1487 tarihları arasında iki asırdan fazla süre hüküm
sürmüştür.
1331 de Osmanoğullarından 1. Murat'a yenilen KaramanoğullarıOsmanoğullarının
yumuşak davranışlarından istifade ederek varlıklarını sürdürmüşler se de, irili ufaklı pek
çok istila ve savaş bu dönemde yaşanmış, 1465 yılında Osmanlı padişahı Fatih Sultan
Mehmet tarafından Karamanoğulları Beyliği ortadan kaldırılmış ve Konya Osmanlı
Đmparatorluğu sınırları içine alınmıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1470 yılında 4'üncü Eyalet
olarak Karaman eyaletini kurmuş, merkezini de Konya şehri yapmıştır.
17'inci yüzyılda Karaman eyaletinin sınırları genişlemiş, Tanzimat döneminde de ismi
değişerek Konya Eyaleti adını almıştır. Konya şehrinin nüfusu o tarihlerde 1.825 olup,
Türkiye'nin 11'inci ve dünyanın da 69'uncu büyük şehriydi.
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra, Konya Đtalyanlar tarafından işgal edilmiş ise de,
20 Mart 1920 tarihinde işgalden tamamen kurtarılmıştır.
KONYA DA BELEDĐYE TEŞKĐLATININ KURULUŞU
Konya’da ilk mahalli teşkilatın 1830 yılında Çarşı Ağalığı (Đhtisap Ağalığı) adı altında
kurulduğu
belirtilmektedir.
Bu
teşkilatın
1876
yılında
belediye
teşkilatı
haline
dönüştürülmesiyle Konya Đlk belediyesine sahip olmuştur.
Konya
Belediyesi’nin
kuruluş
tarihiyle
ilgili
olarak
bazı
kaynaklarda
1868
yılı
verilmektedir.Belediye Başkanı olarak Muhasebeci Rahmi Bey’in adı geçmekte olup
görevden ayrılış tarihi 1869’dur. 1869 -1876 yılları arasında herhangi bir belediye başkanı
kaynakta belirtilmediğinden, Belediye’nin kuruluş tarihini 1876 olarak kabul etmek daha
doğru olacaktır.
Seyyahlar 1800 ve daha sonraki yıllarda Konya nüfusunu 15.000 - 20.000 arasında
göstermiştir. 1853 yılında Konya’ya gelmiş olan Jeolog P.D. Techihatchef şehrin
nüfusunun 22.500, 1890 yılında ise Seyyah M.Gine 44.000 olduğunu yazmaktadır.
1868 yılı salnamesi Konya nüfusunu 16.732 Sille ve Hatunsaray ile birlikte 17.649
olarak göstermektedir. 1884 salnamesine göre nüfus 40.795’tir. 1894 salnamesine göre
ise, 9.265 hanede 42.318 Müslüman, 1566 Ermeni, 899 Rum olmak üzere toplam
44.762’dir
Seyyahnamelerin ve salnamelerin verdiği rakamlar Konya nüfusunun uzun yıllar
20.000 – 40.000 arasında olduğunu, fazla bir değişiklik göstermediğini, şehrin çeşitli
nedenlerle gelişemediğini belirtmektedir.
KARATAY ĐLÇESĐ, MEVLANA KÜLLĐYESĐ VE ÇEVRESĐNDE TARĐHSEL GELĐŞĐM
Karatay ilçesinde yer alan ve bu gün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana Dergahının
yeri, Selçuklu Sarayının gül bahçesi iken bahçe, Sultan Alaadin Keykubat tarafından
Mevlana'nın babası Sultanü'l Ulema Bahaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultanü'l Ulema
12 ocak 1231 yılında vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül
bahçesinde yapılan ilk defindir. Sultan'ül Ulema'nın ölümünden sonra kendisini sevenler
Mevlana'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini
söylemişlerse de Mevlana "Gök Kubbe'den daha iyi türbe mi olur? “ diyerek bu isteği
reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlânâ'nın oğlu Sultan
Veled mevlana'nın mezarının üstünde türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul
etmiştir. "Kubbe-i Hadra" Yeşil Türbe denilen türbe dört fil ayağı (Kalın sutun) üzerine
130.000 Selçuki Dirhemine mimar Tebrizli Bedreddin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra
inşaat faaliyetleri hiç bitmemiş, 19.y.y. ın sonuna kadar devam etmiştir. Mevlevi Dergahı ve
türbe 1926 yılında "Konya Asar-ı Atıka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete
başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir tanzimi yeniden elden geçilmiş ve müzeni adı
"Mevlana Müzesi” olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m2. Đken, yeni
istimlak edilerek Gül bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m2. ye
ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişan Kapısı" ndan girilir. Avlunun Kuzey ve Batı yönü
boyunca Derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, Matbah ve Hürrem Paşa
Türbesinden sonra, Üçler Mezarlığına açılan Hamuşun (Susmuşlar) kapısı ile son bulur.
Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa Türbeleri yanında
Semâhâne ve Mescit bölümleri ile Mevlana ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde
bulunduğu ana bina yer alır. Avluda Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri
kapalı Şadırvan ile Şeb-i Aruz (Düğün Gecesi) havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan
selsebil adı verilen çeşme bulunmaktadır.
Yılda Turizm il müdürlüğü verilerine göre 1.5 milyon yerli yabancı turist tarafından ziyaret
edilmekte olan Mevlana müzesi ile kentsel sit alanı bitişiktir. Mevlana Müze ziyaretçilerinin
diğer turistik hareketlerden en önemli farkı bölgeye yapılan ziyaretin tek merkezli ve adeta
saatlik bir ziyaret niteliğinde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yapı ise bölgede yaratılan
turizm gelirinin neredeyse müze giriş ücretinden ibaret kalması anlamındadır ki, bu da;
Konya'nın turizm gelirlerinden hak ettiği payı alamaması anlamındadır.
KONYA ŞEHĐR DOKUSU:
Likonyanın en önemli merkezi olarak tarihte yerini bulan ve Selçukluların başkenti olan
Konya, aynı zamanda Mevlevi tarikatının doğduğu ve geliştiği coğrafyası nedeniyle farklı
dönemlerde sanat ve kültürel gelişmelere beşiklik etmiştir. Bu önemi nedeniyle pek çok
seyyah tarafından ziyaret edilen Konya şehrinin tarihteki gelişmesi konusunda elimizde
farklı seyahatnameler delil teşkil etmektedir.
14. yüzyılda Konya'yı ziyaret eden Đbni Battuta'nın Konya tanımı şöyledir; “ Konya büyük
bir beldedir. Tarzı bina tesisi gayet latif ve dilperiz ve meyah ve enhar ve besaatin ve
fevakihi ve firdir...Sokakları, caddesi vâsi ve çarşılarının tertibi bediîdir. Her san'at ehli, bir
mahallei mahsus işgal eder”(1)
Aynı yüzyılda Hamdullah Mustafi adlı kişi tarafından yazılmış olan “Nüzhetülkulûp” isimli
eserde ise, Konya'daki surdan ve sur içindeki saraydan söz edilmekle birlikte, günümüzde
bu sur ve saray mevcut değildir.
16i yüzyılda Konyanın nüfusu çoğalmış ve şehir dış kale çevrelerinden çıkarak
büyümüştür. Bu asırda Konyadan bahseden Arp seyyah Gazzi; ”Konya güzel bir Şehirdir.
Ağaçları, çeşitli bahçeleri, büyük zengin çarşıları, geniş evleri, güzel türbeleri, şirin
mesçitleri vardır... Karaman memleketi arsasında buna benzer ikinci bir şehir yoktur.”
denmektedir.(2)
1650 yılında Konya'ya gelen Evliya Çelebi Konya hakkında oldukça ayrıntılı bilgi
vermektedir. “ Camilerin en eskisi Alâddin evvel camiidir. Darülkuralları, darülhadisleri, yüz
yetmiş sübyan mektebi, tekkeleri vardır. Üçyüzkırk kadar bağlı, bahçeli, akarsulu sarayları
vardır. Bedesteni ile beraber, bin dokuz yüz dükkanı vardır. Peçevi şehrinin Baruthane
mesiresi, Kırımın sudak bağı, Đstanbulun yüz yetmişten ziyade bahçe ve gülistanları,
Tebrizin Şahıcıhan bağı, bu Konya'nın Meram mesiresinin yanında bir çimenzar bile
değildirler” (3)
Đkinci Mahmut zamanında, Türk ordusuna hizmet etmiş olan Maraşal von Moltke ise Konya
hakkında şöyle yazmaktadır; ”Burasını, zamanın yıkıcı tesirinden ziyade insanları, kendi
sekenesi harap etmiştir. Burada bir devrin mebanisi, mutlaka, bir evvelki devrin enkazı ile
meydana getirilir.”(4)
Clement Huart ise “Konia” adlı esrinde şehrin yollarından şöyle bahsetmektedir; “Şahrin en
eski tarafları ve şimal cihetinde, bir daha geri dönmeyecek olan mazinin temaşasiyle
uyumuş olan, şarkı daha iyi hatırlatan ve bazı yerlerinde bir kaç kapı açılmış kerpiçten
duvarlar arasında gayrı muntazam uzun sokaklar var.” (5)
1800 yılında Konyanın nüfusunun 15- 20.000 arasında olduğunu, 1853'te 22.500 e ulaşan
nüfusun 1890 da 44.000'e vardığını gene seyahhaların anlatımlarından öğrenmekteyiz.
Régis Delbeuf adlı seyyah 1901 de Konya nüfusunu 52.000 olduğunu belirtmektedir.
Konya evleri konusunda günümüze uzanan en ayrıntılı çalışma 1951 yılında basımı
yapılmış olan Celile BERK'in Doçentlik tezidir. Söz konusu çalışmanın bir bölümünde 1950
lerin Konyası hakkında kentsel dokuyu anlatan betimlemeler yer almaktadır. “Uzun bir kara
yolculuğu esnasında karşılaşılan ıssız, yeknesak kurak manzara, oldukça yorucudur. Lakin
uzakta Konya, çölde hissedilen serap gibi etrafındaki yeşillikleri, bunların arasındaki
minareleri, ortada yükselen Alaeddin tepesi ile içleri açacak kadar güzeldir.(...) Şehrin içine
giden yol, iki tarafındaki ağaçların üstte bir tonoz teşkil etmeleri ile gölgelikli, serin ve
ferahtır. Asfaltın bittiği yerde Atatürkün abidesini geçtikten sonra Konya Lisesi,askeri
binaları, Halkevi, Orduevi ve şehrin istasyona doğru yeni inkişaf etmeye başlayan
kısmındaki modern binaları geçerek Aleaddin tepesi eteklerine gelinir.(...) Bu tepeden
Konya ve etrafı çok güzel seyredilebilir. (...) Şehir daha ziyade Aleaddin tepesinin doğu
tarfındadır. Bu tarafta, tepeden hükümet meydanına kadar geniş bir yol uzanır. Bu günkü
Konya'nın ana caddesi budur. (..)Meydanın arka tarafını, muntazam bloklar halinde çarşı
teşkil eder. Parselman itibariyle, burası hiç de şarkı andırmaz. Çarşı tarafının arka
tarafında ise eski Konya'nın merkezini teşkil eden müze (Mevlânanın Türbesi) ve
etrafındaki en eski mahalleler sıralanır.Çarşının bir yanından, kuzey – güney istikametinde
uzanan Đstanbul caddesi de şehrin eskidenberi en önemli yollarından biridir.”(6)
Celile Berk'in çarşının parselasyonuna ilşkin yorumu, Konya'nın tarihi ile ilgili çalışmalar
yapan Sn M. Sabri Doğan'ın “Konya'nın Belediyecilik ile ilgili Fıkraları” adlı makalesindeki
bir fıkra ile de onaylanmaktadır.
“Zaman, zaman Konya'yı ve Konyalıyı derinde etkilemiş olaylar olmuştur. Bunlardan birisi
de halkı derinden yaralayan 1868 Konya Çarşı yangınıdır. Anlatacağımız fıkra bu
yangından sonra yaraların sarılması sırasında geçen gerçek bir olaydan fıkralaştırılmıştır.
Buna göre; Yağcı Mehmet Efendi Hoca'nın 1284 yangınında dükkânı yanar. Yanan
dükkân yerlerinin ölçülüp biçilmesi ve sınırlarının tespiti için Vali Esat Paşa, Nafıa
mühendisini vazifelendirir. Mühendis dükkân yerlerini ölçerken, zengine fakire göre bir ölçü
tutturur. Sıra Yağcı Mehmet Efendi Hoca'nın yerine gelir. Mühendis ölçüyü yine kıt tutar.
Mühendisin adil olmayan ölçüsüne karşı Yağcı Mehmet Efendi Hoca;
-Bana bak, mühendis efendi! Zenginlerin dükkân yerleri ölçülürken Nafıanın arşını uzuyor
da, fakirlerinkinde kısalıyor mu?” (7)
Bu anlatımdan da anlaşılacağı üzere, yangın sonrasında yapılan ölçümler sırasında
fıkradaki gibi zengin fakir ayırımına bağlı olması düşünülemiyecek olan yangın sonrası
parselasyon çalışmalarında, mevcut durumun aynen korunması değil, belli bir şehircilik
anlayışı ile yeni bir parselasyon düzeninin oluşturulması hedeflenmiştir.
Konya' kent dokusunda günümüzde de izleri sürülebilen bir kentsel fonksiyonun oldukça
ayrıksı bir özelliğine Sn. Berk dikkati çekmektedir. “Şehrin mahallelerinde ne bir
kahvehaneye ne de bir eğlence yerine rastlanır. Bu gün dahi (1950 lerden
bahsediliyor)gazino ve kahvehaneler oldukça tenhadır.”(8) Konya genelinde eğlence ve
rekreasyon alanlarının son derece sınırlı olmasının görüldüğü gibi kent kültürü ile yakın bir
ilşkisi bulunmaktadır.
Özelemek gerekirse; Konya da kent dokusunun zaman içinde geçmiş medeniyetlerin
izlerini silerek gelişmesi olgusunun günümüze dek uzanan geçmiş içinde en yoğun kentsel
kültürel uzantı olduğun, Đkinci Mahmut zamanında, Türk ordusuna hizmet etmiş olan
Maraşal von Moltke'nin ”Burasını, zamanın yıkıcı tesirinden ziyade insanları, kendi
sekenesi harap etmiştir. Burada bir devrin mebanisi, mutlaka, bir evvelki devrin enkazı ile
meydana getirilir.” sözlerinin günümüz Konyasında da hala geçerli olduğunu söylemek
yanlış olmayacaktır. Konya nın kentsel sliuetini 1950 lerde dahi oluşturan cami minareleri
günümüz Konyasında kentsel rant beklentileri nedeniyle geniş ve düz bir coğrafyaya sahip
olmasına karşın
dikine büyüyen kentte kaybolmuş durumdadır. Konya evlerinin son
örnekleri de kaybolmaya yüz tutmuş durumdadır. Kent merkezinde Konya kentsel
dokusunun son örneklerinin yer aldığı sit alanı içinde dahi çarpık ve yüksek katlı yapılaşma
tehdidi sürmektedir. Konya'da çok yakın zamanda dahi popülist politikalarla tescilli yapların
büyük bir bölümünün ortadan kaldırılması için özel bir çaba gösterilmiştir. 1928 ve 1941
yıllarında Türk Tarih Kurumunca yapılmış olan tesciller ve sonrasında Kültür Bakanlığı'nca
oluşturulan envanterler zaman içinde tescilden düşürülmüş, son olarak ta, 1984 yılında
çıkarılan imar affına binaen kentsel sit alanı sınırları daraltılarak bu gün olduğu sınırlara
çekilmiş olmakla birlikte, kentte yoğun yurt içi ve yurt dışı turist kapasitesinin varlığına
rağmen, kentte Konyayı Konya yapan tarihi ve kültürel değerlerin tahribinin önlenmesi
konusunda ciddi önlemler ve kamuoyu yaratma çabaları geliştirilmemiş durumdadır.
Proje alanımız, Konya kent merkezinde kalan üçgenimsi yapıya sahip tek ve son sit alanını
çevreleyen ana akslardan ikisini içermektedir. Bu nedenle, yapılan çalışmada önceden
yapılmış hataların tekrarlanmaması, bölgenin kent dokusunun ayrıntılı olarak incelenerek,
yapılacak çalışmanın ada iç bölgelerinde yapılacak düzenlemelerle birleştiğinde “Konya
Kültürel Kimliğini” vurgulamaya yardımcı olmasına özen gösterilmesine öncelik verilmiştir.
Projemizin kendisi için belirlemiş olduğu misyon gereğince kent dokusunu vurgulayan ana
ögeler üzerinde ayrıntılı bir dökümantasyon çalışması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu
nedenle Konya analitik etüdlerinde sokak dokusunu oluşturan ve daha önceden çalışılmış,
dökümante edilmiş hemen hemen tüm ögeler inceleme alanımızda değerlendirilmeye
çalışılmıştır.
1-ÖNDER, Mehmet, Seyahatnamelerde Konya, Yeni Kitabevi,1948
2-ÖNDER, Mehmet, Seyahatnamelerde Konya, Yeni Kitabevi,1948
3-Evliya Çelebi Seyahatnamesi ııı. Cilt
4- Von Moltke, Briefe aus der Türkei (1835-1839) Berlin, 1911
5- Clement Huart, Konia, La Ville des Derviches Toutneurs,Paris,1897
6-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, istanbul, 1951, s: 18-19
7-M. Sabri Doğan,” Konya'nın Belediyecilik ile ilgili Fıkraları”, Konya Makaleler,
www.konya.bel.tr
8-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, istanbul, 1951, s: 38
KONYA DA YOL DOKUSU:
Konya'da
yol
dokusu
konusunda
seyahatnamelerden
bazı
izlerin
sürülmesi
mümkündür.14. yüzyılda Konya'yı ziyaret eden Đbni Battuta'nın Konya tanımında;
“Sokakları, caddesi vâsi ve çarşılarının tertibi bediîdir. Her san'at ehli, bir mahallei mahsus
işgal eder”(1) sözleri 14. y.y. dan itibaren Konya'da cadde ve sokak düzeninin varlığına
işaret etmektedir.
Clement Huart ise “Konia” adlı esrinde yollarından şöyle bahsetmektedir; “Şahrin en eski
tarafları ve şimal cihetinde, bir daha geri dönmeyecek olan mazinin temaşasiyle uyumuş
olan, şarkı daha iyi hatırlatan ve bazı yerlerinde bir kaç kapı açılmış kerpiçten duvarlar
arasında gayrı muntazam uzun sokaklar var.” (2)
1950'ler Konyasının caddeleri konusunda sayın Berk; “Konyada yollar geniştir. Bilhassa
eskidenberi mevcut olan Karaman yolu, Araplar yolu, Sedirler yolu gibi esas yollar gayet
geniştir. Bunların iki cidarını kerpiç bahçe duvarları ve bazende evlerin kapalı yüzleri teşkil
eder. Alçak olan bu cidarlar zeminin tozlu toprağı rengindedir.
“Bir minareye çıkıp şehre bakacak olursak Hiçbir yolu kesin olarak takip edemeyiz. Yollar o
kadar birbirine karışmıştır.Arkalarını şehrin yollarına çevirmiş evlerin mahrem addedilen iç
kısımları, bu şerefeden sezilebilir.(...) girintili çıkıntılı sokaklar, çıkmaz yollar boldur.
Yolların karışık labirentler teşkil etmesini bir çok âlimler, Türklerin evvela, iklim dolayısıyla,
göçebe olduklarını ve çadırlarda yaşadıklarını ve yollarını da lâalettayin kurulan çadırların
aralarından geçirdiklerini ve soralarıda buralara yerleşip çadırlarını binalara tahvil ettiklerini
söyleyerek izah ederler.”(3)
Berk Doçentlik tezi nedeniyle yapmış olduğu alan çalışmasında Konya yolları ile ilgili
olarak önemli tesbitlerde bulunmuştur.”..Konyada rastladığım bir vaziyeti burada
zikretmeden geçmek istemiyorum. Yukarıda da söylendiği gibi, Konyanın belli başlı
caddeleri gayet geniştir. Bu yolları sınırlayan duvarlar ve orad bulunan kapılarla delinmiştir.
Bu kapılardan içeri girilince, daima bahçe, hayat
veya evle karşılaşılmaz. Bazen bu
kapıdan tekrar yola geçilir. Bu yol dardır ve bazen kısa, bazen epeyce uzundur; bazen düz
bazen kıvrımlıdır. Bu yolun iki yanı bahçe kapılarına havi yüksek duvarlarla çevrilidir. Yol
içinde yol olan bu vaziywet karşısında Konyalılardan aldığım malûmatla vardığım netice şu
olmuştur: Etrafında bağ ve bahçesi, yani bütün gelir menbaı bulunan bir aile, evini bağının,
tarlasının ortasına kurmuştur. Aile bağları kuvvetli olan Konya'da (ve Anadoluda) evlatlar
evlenirken baba, tarlasının bir kısmını evlenen çocuğuna ayırır ve orada ev inşaa eder.
Evlenmek tabiri de buradan gelse gerek (..) Bu suretle bir bütün tarla, zamanla iki ve daha
fazla parçalara ayrılır. Bir nesil sonra, artık ilk aileye bağlılık azalmıştır. Kardeşler ve
akrabalar birbirlerine bağlılıklarını hissetmekle beraber, yaşama tarzlarının şekli icabı, her
aile kendi hayatını etraftan tecrit eder. Bu ailelerde kendi arazi parçalarını birer duvar ve
ikinci bir sokakla ayırırlar.(..) Zaten, dış sokak kapısı o zaman kadar çürümüş ve
yıkılmıştır. Ve bu ikinci sokakta karışık bir çıkmaz yol halini alır. Diğer tarftan da ayni
gelişme ve gelişmeler vaki olunca, bazen iki çıkmaz birleşirler. Böylelikle, bu gün şahit
olduğumuz yolların bir kısmı meydana gelir. Konyanın bütün yollarının bu şekilde meydana
geldiklerini iddia etmemekle beraber, yukarıda anlattığım şeklin muhtelif safhalarını,
bilhassa Araplar ve Sedirler taraflarında görmek mümkündür”(4)
Konyada yol dokusu hakkında ulaşabildiğimiz bilgilere baktığımızda kerpiç evler arasında
toprak yolların yaygın olmasına karşın, özellikle eski mahallelerde arnavut kaldırımı
uygulamalarının yaygın olduğunu, yağmur sularının isalesi amacıyla yol ortalarından su
yollarının geçirildiğini gene Sn. Berk'in gözlemlerinden öğrenmekteyiz. Şöyle ki; “ Bazı eski
mahallelerde, yolların belkemiği istikametinde, yağmur sularını akıtan muntazam su yolları
yapılmıştır. Bunlara Karamanda da tesadüf etmek mümkündür. Mevlana Türbesi
civarındaki bir mahallede ise bu oluklar Sille taşından oyulmuş muntazam profilli su
yollarıdır.” (5)
“Konya sokakları gezilmek için yapılmış değillerdir. Ekseriya arnavut kaldırımı ile kaplı olan
bu yollara ehemmiyet verilmemiştir. Ekseriya trotuvar yoktur. Olsa da gayet dardır.
Çörtenlerden gelen sularda yolların ortasına akmaktadır.”(6)
M. Sabri Doğan, Konya'nın kaldırımları konusunda bir makale yayınlamış durumdadır.
Yusuf Oğuzoğlu'nun
Ankara'da 23-27 Mayıs 1988'de yapılan VI. Araştırma Sonuçları
Toplantısında sunduğu "Konya'da Mevlana Müzesi'ndeki Şer'iyye Sicillerine Göre 17.
Yüzyılda Konya Şehir Dokusunun Özellikleri" bildiriden alıntılar yapan Doğan;
“Bu bildiriden anladığımıza göre Konya Mevlana Müzesindeki bir sicil kaydından ( Konya
şer'iyye sicilleri 19/146 ); "1683 yılında Elhac Đshak Efendi tarafından şehrin en işlek iki
kapısı olan Ertaş ve At-Pazarı kapıları yakınındaki Buğday Pazarından Semerciler
Çarşısı'na kadar kaldırım inşa edilmiştir. “... ” Ayrıca ikinci bir şeri'yye siciline göre ise
(Konya şer'iyye sicilleri 16/91); Aynı şekilde Kaldırım konusunun şehrin başka kesimlerinde
de alt-yapı öğesi olarak yer aldığını görmekteyiz. "1672 yılında Mevlana zaviyesi
yakınındaki Kiremidli Handan Şehir Irağına kadar kaldırım döşetilmiştir" Sonuçta; Đslam
Medeniyetini "Kaldırımların olmadığı bir medeniyet" olarak görmek son derece yanlış bir
yaklaşımdır“sonucuna varmaktadır.(7)
Yol altyapısı konusunda da bilgi veren Sn Berk 1950 yılındaki araştırmasında “
Selçuklulardan kalma ve Osmanlı zamanında tamir edilip şebekesi genişletilmiş bulunan
kanalizasyon künklerinin ise bu gün hala muntazam bir şekilde işlediklerini Belediye Fen
Đşleri Müdürlüğü bildirmektedir. “(8) diyerek, sit alanı içinde şebeke yenilemesi yapılmayan
önemli bir bölümde Selçuklu ve Osmanlı alt yapısının günümüzde de halen kullanılmakta
olabileceği uyarısını bizlere yapmaktadır.
1-ÖNDER, Mehmet, Seyahatnamelerde Konya, Yeni Kitabevi,1948
2- Clement Huart, Konia, La Ville des Derviches Toutneurs,Paris,1897
3-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:31
4-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:32
5-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:34
6-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:36
7-M. Sabri Doğan,” 17. yüzyılda Konya Kaldırımları”, Konya Makaleler, www.konya.bel.tr
8-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:36
KONYA EVLERĐ :
Proje alanımız olan Mengüç ve Topraklık Caddelerinde geleneksel Konya kerpiç ve kagir
evlerinin son derece özgün örnekleri yer almaktadır. Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Kurulunun 15.09.1989 tarih ve 551 sayılı Kararı ile belirlenen “Karatay Đlçesi
Mevlana Külliyesi ve Çevresi Tarihi ve Kentsel Sit Alanı”.içerisinde ..... tarih ve sayılı
kararları ile koruma altına alınmış..... adet kerpiç,... adet kagir tescilli ev bulunmaktadır.
Aynı şekilde Mengüç caddesinde ise tescilli ev sayısı;..........olup, bunlardan..........adedi
kargir, .......adedi ise kerpiç ev niteliğindedir.
Konya evleri konusunda günümüze uzanan en ayrıntılı çalışma 1951 yılında basımı
yapılmış olan Celile BERK'in Doçentlik tezidir. Berk çalışması sırasında tipik Konya sivil
mimari örneklerini oluşturabilecek evlerin ayrıntılı etüd ve röleve çalışmalarını yaparak,ev
tipolojilerini çıkarmış, örtak özellikleri saptamış ve evleri bilimsel anlamda ilk kez
guruplayarak, Konya'da bu gün yerinde olmayan bir çok yapıya ilşkin bilgiyi günümüze
aktarmış durumdadır.
Konya içindeki evlerle etrafındaki ve bağlarındaki evler hemen hemen aynı mimari
karakteri taşımaktadırlar. Bu, bilhassa, evlerin mütevazi olanlarında kendini daha açık bir
biçimde gösterir. Bu da Konya için en tipik ev örneklerini ortaya koymaktadır, çünkü bu
evlerde oturanlar , gelirleri nisbeten az olduğu için , yabancı etkilerden görece uzak
kalmışlardır. Böylece geleneksel yaşayış şekillerini daha muhafazakar bir tarzda devam
ettirirler.
Konya şehrinin evlerini , plan itibariyle ,esas olarak , iki kısma ayırmak mümkündür.
1. Hayatlı evler,
2. Sofalı evler
1. Hayatlı Evler ,
Bunlar şehrin en karekteristik tipini taşıyanlardır ki nisbeten ufak çapta binalardır, Bu
evlere, sokaktan bir hayat vasıtası ile girilir . Konyada hayat tabiri, zemini taşla döşeli bir
ön bahçedir.
Oldukça monoton , gölgesiz, çeşnisiz ve yazın güneşli bir yoldan sonra bahçe kapısını
açıp hayata girilince , büyük bir ferahlık hissedilir, cünkü burası dışarıya nazaran loş ,
tamamen yüksek duvarlarla çevrilmiş , ağaçlıklı , çiçeklikli , serin bir yerdir .Yaz günleri
ekseriye aileler bu hayatta , açık havada geçirler.
Genellikle , sokaktan hayata girildiği yerde, yan tarafta , hela ve mutfağı içeren bir yapı
vardır. Bu evin esas kısmından ayrı bir kütledir. Ekseri evlerde ve özellikle daha eski
olanlarda , ev karşıya gelir, yani bina yoldan uzaktadır ve sokaktan gözükmez. Fakat, daha
sonraları hayatın yan tarafına da sokaktan görülebilecek şekilde yapılmışlardır. Hatta,
bazen, sokağa bakarlar.
Bu gruptaki evlerin en belirgin özellikleri, odaların yanyana sıralanıp doğrudan doğruya
tahtaboşa açılmış olmalarıdır. Bu gruptaki evleri de üçe ayırmak mümkündür.
a. Tek katlı evler
b. Đki katlı evler.
c. Mabeynli evler
a. Tek katlı evlerde alt kat odaları hayatın zemini ile aynı seviyede değildir. Zeminden 11.5 m kadar yükseltilmiştir. Bu yolla, izbe denilen bodrum katına ufak pencereler açmak
ölanağına kavuşulduğu gibi üstteki odalar da rutubetten korunmuş olurlar.
b. Đki katlı evlerde ise alt kat odaları hayatın zemini ile aynı seviyededir . Bu odalar depo,
anbar, ahır olarak kullanıldıkları gibi çoğunlukla oturma odaları olarak ta cok
kullanılmaktadır. Đkinci kata , dışarıdan ahşap bir merdiven yoluyla çıkılır.
c. Mabeynli evlerde, tek katlı, iki odalı evlerdir . Bu Odalara evin ortasında bulunan bir
mabeyn vasıtası ile girilir. Bu tip evler , hayatlı evlerin soğuğa karşı daha iyi tedbir alınmış
şekilleridr ki bunlar hayatlı evlerden sofalı evlere geçiş şeklini de teşkil ederler.
Hayatlı evler gurubunun en basit örneği tek odalı olan evlerdir. Konyanın eski semtlerinden
biri olan Araplar mahallesinde bu ev şekline, yaygın bir biçimde rastlanmaktadır. Bahçeye,
hayatın dar olan kısmından girilir. Sağ tarafta hela ve mutfak ve sol tarafta da bir oda
vardır. Bu oda zeminden genellikle 1.20 m yüksekliğindedir. Odanın altı izbedir., önünde
tahtaboş denilen ahşap bir balkon vardır. Odanın döşemesi toprak , sedir kısmı ahşaptır.
Tek odalı evlerin ilkel şekillerinden biri de ahır sekili evlerdir. Bu tür evler, bir ahır ve bir de
odadan ibarettir. Bu evde oturanların hayvanlarla yatıp kalkmanın hiç de sıhhi olmadığını
bilmelerine rağmen gelir düzeyleri, gerek ısınma avantajları gerek müklün kısıtlı arsası ve
yeni yapım maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle ahırla evi ayırmağa imkan bırakmıyordu. Bu
tip evlere , şehrin kuzey taraflarında, Uzunköprüdeki baglarda sıklıkla rastlanmaktaydı.
Bir odalı evlerden sonra ,iki ve üç odalı evler gelir. Bir katta üçten fazla sıralanmış odalara
Konya'da pek rastlanmamaktadır. Bu tür evlerde genelde hayatın orta kısmı bahçedir.
Hayata yandan girilir ve tahtaboşun altından dolaşılarak Birkaç basamakla seki denilen
taşla döşeli kısma girilir. Buradan ahşap bir merdiven dogrudan dogruya üst kata çıkılır .Alt
kattaki hacımlardan biri oda, diğeri izbe olarak kullanılmaktadır. Hayattaki bir kapıdan
geçilerek evin arkasındaki bağa girilir.
Bir katta iki odası bulunan evlerin genel plan şekline bakıldığında;bu tür evlerde genelde
hayattan tahtaboşa, oradan iç içe iki odaya geçilirki bu son oda sokağa bakmaktadır. Bu
tür evlerin köşede yer alması durumunda evin üst katı müsellesi bir çıkma şeklindedir. Bu
evler genelde iki katlıdır. Evin iki odası bir yüzde diğer üç odası ise diğer yüzdedir.
Hayatlı evlerin en enteresan örneklerinden birini Sn. Berk çalışmasında Esenlü
Mahallesinde 252 numaralı sokakta , 16 numaralı Abdütallü Hacı Ahmet Efendinin evi
olarak tanımlamaktadır.Ev “iki odadan ibaret tek katlı bir binadır. Odalardan biri, iç mimari
bakımından değerlidir. Diğer oda ise , zamanla ailenin ihtiyaçlarına göre bölünmüştür.
Burada , hayat tamamen taş kaplıdır .Mutfak ve hela bermutad ayrı bir kütle teşkil ederler .
Hayatta bir de tandır vardır. Ahşap bir tahtaboş hayata açılmakta ve binanın bütün
pencereleri de bu hayata bakmaktadır. Tahtaboş , hayattan 1.20 m kadar yüksekliktedir.”
(1)
Plan iki odalı ve bu iki oda arasında mabeyn denilen bir giriş kısmını ihtiva eden bir tiptir.
Bu şekle Konyada sık sık rastlanır . Bu tipin en karakteristik misalini ise simetrik plan teşkil
eder. Bu ev , Konyanın en eski mahallelerinden biri olan Esnlü Mahallesinde , 17
Numarada Hacı Kadirlerin evidir. Bu ev de yüz elli senelik vardır. Burada hayat , bir taş
yolla ayrılmıştır. Sağdaki parça mutfağın önünde bir servis kısmıdır. Soldaki ise ağaçlıklı
ve çiçekli bir bahçedir. Burası 50 sm kadar çukurdadır. Evin önünde artık bir tahtaboş
mevcut değildir. Bunun yerine , iki sütunlu ve üstü örtülü bir giriş bulunmaktadır. Bu evin de
bütün pencereleri hayata açılır. Konya odalarının enteresan numunelerinden birini teşkil
eden bu evin metrik ev , civarın da karekteristik misallerinden biri olup, iç dış mimarisi
bakımından benzerlerine Karamanda Hisar civarındaki eski evlerde rastlanır.Bu mbeynli
evler,
zamanla
inkişaf
etmiştir.
Bunların
bir
çok
değişik
şekillerine
rastlamak
mümkündür.Bu değişik şekillerin arasında enteresan bulduğumuz birkaç evi aşagıda
anlatmaya çalışacagız.
Ilk ev Şems mahallesinde , Erkek Sanat Enstitüsü arkasında 4 numarada Bay Mustafa
Uğur a ait olan evdir . Bu ev ,iki sokak kavşagındadır.hayatın bir kısmının üsütü toprakla
örtülüdür. Altta bir mabeyn ,bir oda bir de izbe vardır. Üst katta ise bir mabeyn ve iki oda
Tahtaboşun ucu üst katta , üçgen şeklinde mevcuttur.Tahtaboşun ucu, üst katta ,üçgen
şeklinde sokağa taşar. Burası kapalıdır ve taht şeklinde bir oturma yeri vardır .Tahtaboş
sokaktan görülebildiği için, kısmen kafesle örtülmüştür. Bir ucunda ise parmaklığın
küpeştesi seviyesinde , bir masa vazifesini gören ufak bir ahşap çıkma yapılmıştır. Evin alt
katının köşesi sokağa uyabilmek için kesilmiş vaziyette dir ki bu gibi şehircilik
problemlerine Türkiyede rastlanır.Yoldan geçen arabaların , duavrı zedelenemeleri için, bu
kesilen köşeye de blok taş yerleştirilmiştir.
Mabeynli ve mabeynsiz tipleri yanyana getirerek yapılmış bir ev de Alaeddin tepesi
civarında , kız ögretmen okulu caddesinde 44 numaralı evdir ki bu aslında iki evden
ibarettir. Evin birinde ebeveyn , diğerinde ise oğlu ve ailesi oturmaktadır. Tek katlı olan
kısım mabeyn dir. Odalardan biri dışarı dogru çıkmıştır.Böylece arkasında karanlık mahal
kalmıstırki burası , izbesi olmayan evlerde depo vazifesi görür. Yazın halılar ve kışlık
elbiseler burada saklanır. Testiler içindeki sular , burada soğuk tutulur. Bu ev mahalin
bütük karekteristiklerini taşımakla beraber , tahminime göre yüz seneden eski değildir,
cünkü mabeyn kısmında bir lavabo vardır. Aynı zamanda yanındaki evde üst kata çıkan
merdiven evin içindedir. Bu kısımda üstte bir oda ve altında da ahır vardır.Ahırın ayrıca
sokağa bir kapısı vardır . Akşam olup gün kararmaya başlayınca inekler bu sokağı
doldurular. Bunların köşe başlarında durup sapacakları sokağı tayin etmeleri ve kendi
ahırlarını şaşırmadan bulmaları , eğlenceli bir vakit geçirme sahnesi yaratırlar.
Diğer örnek ilginçtir Gayri muntazam bir bahçeye sahip olan bu örnekte , bahçeye bu
şeklin özellikle verildiği tahmin edilir. Genel olarak dengeli bir görünüme sahiptir. Bu ev de
Esenlü Mahallesinde 13 Numarada Kara Mollaların evidir.. Burası iki ayrı evden ibarettir.
Bu evlerden girişin karşısına geleni “yazlık ev” dir.Yazın bağa giremeyenler bazen bu iki ev
şekline başvururlar.Đki katlı olan bu yazlık ev , her katında birer odadan ibarettir. Aile yazın
buraya taşınır. Diğer ev ise kışlık evdir Güneye karşı korumalı ve tek katlı olan bu evde
kışın oturulur. Bu evin önünde , altı izbe olan bir “örtülü hayat” vardır . Sirkülasyon kısmı
ile oturma kısmı seviye farkları ile birbirinden ayrılmıştır. Bu oturma köşesi yazın güzel olur
. Burası bahçenin ağaçlı kısmına bakmaktadır. Temiz havada yaşama şekillerine güzel bir
örnek dir.
Servis kısımları olarak bir çereş ve bir de mutfak vardır. Mutfağın arkasında bir de tandır
bulunur.Mutfağın pencereleri yoktur Düşey çıtalar güzel bir aydınlatma ve havalandırma
şekli temin edilmiştir.Mutfağın önünde bahçe zemininden 10 cm kadar yükseklikte, seki
denilen bir kısım mevcuttur ki bunun üstü asmalarla örtülüdür. Yazın , bu sekiye halı
,minder serilerek gölgelikli bir oturma yeri temin edilir.
Hayatlı evler zamanla ve ihtiyaçla gelişmiş , büyümüş ,ve şehir yollarına uymak
mecburiyetinden ve arsaların düzensiz olmalarından pek değişik şekiller almışlardır.
Mesela Uluırmak mahallesinde bir yol dönemecinde bulunan bir ev de görülmektedir .
Kapıdan bir taşlığa girilir.Sağda bir oda vardır ve soldaki merdivenle yukarı dogru çıkılınca
tekrar bir oda gelir.Bugün Yalnız bir bekçi kadının oturduğu evde
belki bu kısım bir
zamanlar selamlıktı.Girişteki taşlıktan soldaki bir kapı ile hayata çıkılır. Burada zemin kat
odaları ve ilerde hela ve mutfak vardır. Üst kattaki odalar ise birer çıkma şeklindedir.
Karışık bir arsaya , yine geleneğe uygun bir plan yerleştirilmesi bakımından enteresan
bulduğum bu evin cepheleri, son zamanlarda tadilata ugramıştır. Bilgisiz bir şekilde
modernelşmek gayesi ile yerli havaya aykırı olan nisbetsiz,üç kanatlı,vazistaslı,büyük
pencereler açılmıştır.
Mabeynli evlerin aldığı en büyük şekillerden biri Uluırmak mahallesinde Kızıl hacı
Hasanların evidir. Kızıl Hacı Hasan Efendinin dört hanımı varmış , ve “ bir mabeyn iki oda”
tipinin tekrar etmesi ile elde edilen bu binanın her biri “ bir mabeyn ve iki oda” tipinin
tekerür etmesi ile elde edilen bu binanın her biri “ bir mabeyn ve iki oda” sı hanıma
aitmiş.Bir nevi apartman şeklini almış olan bu binanın harice karşı hiç penceresi yokken,
daha sonraları, ve ihtimal, bina okula çevrildiği sıralarda , sokak yüzlerine de pencereler
açılmıştır. Bu yüzlerdeki pencere pencere şekillerinin iç avludakilere uymayışları ve bir aks
sistemi takip etmemeleri , bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.Bina ,iki buçuk katlıdır.Planı
güzel durmakla beraber cepheleri agır bir tesir bırakır.Buna, bilhassa,mabeynelerin dikey
vaziyette çıkıntı teşkil etmelerine sebeb olur.Maamafih, içeriden ,bu mabeynler aydınlık ve
ferah tır.Sokaktan ufak bir avluya inilir.Buraya birinci hayat denir .Konyada ilk defa olarak
hayatta sokaga bakan pencere boşluklarının bulundugu tesbit edilmiştir. Bu hayat bakan
hacımlar , bir ahırlaselamlık vazifesini gören bir kahve ocağıdır.Birinci avludan ikincisine
geçilirken büyük bir ağac bir muazzam gölgelik temin eder. Uzun zamandan beri okul
olarak kullanılan bu bina da büyğk değişmeler yapıldığı muhakkaktır. Bu evin mutfak v.s si
bugün mevcut değildir. Her halde onlarda “ikinci hayatın” etrafında bir yerde idiler.
2. Sofalı evler.
Bunlar hacımları ve ebatları büyük olan evlerdir . Zenginlere ve ekseriya Çelebilere , yani
Konyanın imtiyazlı sınıfına aittiler. Umumiyetle , büyük bağlar ve bahçeler içinde inşa
edilmişlerdir. Böyle olmakla beraber , bunların da esas pencereleri ön bahçeye
açılmışlardır. Bir kısmı da arkadaki bağa bakarlar . Bu evlere, daha ziyade Türbe civarında
ki mahallelerde rastlanır Iktısadi hayatın değişmesi ,zamanla mali vaziyetin hakimiyetinin
bir hallk zümresinden digerine geçişi ve nihayet ,bu asrın yaşayış ihtiyaçlarının icap
ettirdiği değişikliklerin ,Konyanın en müteassıp evine dahi , az derecede olsa da nüfus
etmesi ; bu binaların üzerinde bulunan arsaların bölünmelerine, küçülmelerine,büyük
evlerin taksim edilerek ayrı ayrı bölükler halinde satılmalarına , bilhassa harp zamanında
zengin olan yabancıların satın aldıkları bu evlerin bakımsızlıklarına ve yıkılmalarına sebeb
olmustur.
Maamafih bu evlerde Konyanın tam karekteristik evleridir denemez. Şehrin kendilerine
tahsis ettiği vakıflarla rahat ve zengin hayat süren Konyanın imtiyazlı tabakası ,hariçle ve
bilhassa Đstanbulla muhakkak temasa gelmişlerdir. Maamafih esas malzeme yine kerpic ve
dam da düz ve topraktır.Bu evler plan itibariyle simetiktirler ve birinci gruptaki simetrik
evlerin inkişafından ibarettirler. Söyleki , bu evler de mabeyn giriş istikametinde ve bina
boyunca
uzanan
sofalar
halini
almışlardır.
Bu
sofanın
bir
tarafına
üç
oda
yerleştirilmişlerdir.Bu merdiven , ekseriya alt ve nadiren üst katta , hımış bir duvar ve kapı
ile örtülerek üst ve alt kat birbirinden ayrılmıştır. Bu tipte hacım mefhumu güzel hissedilen
uzun ve ferah ve serin sofalara rastlanır. Bunlar muhtelif değişiklikler arz etmektedirler.
Karnıyarık denilen bu sistem evlerin gelişmesi ancak sofanın bir tarafındaki odalarxan
birinden diğerine geçilmek seklinde olmuştur. Bu odalar evin bir çocuguna ve onun ailesine
tahsis olunurdu ki böylece bir evde Birkaç aile beraber yaşayabilirdiler. Yine bu evlerin , bir
coğunda üst kat yazlık, alt kat kışkıl olarak kullanılmakta idi. Bazen yazlık kısım bir odaya
inhisar etmektedir Sedirler caddesindeki bir evin üst kat planında yazlık kısım bir odaya
tahsis edilmiştir . Bu da güneye açılan vee hımıştan çıkması ve b yüzden bol penceresi
olan odadır. <bu levhadaki misal simetrik değildir lakin Konyada çok rastlanan tiplerden
biridir ,iki katlı binadır ve kışlık ve yazlık mutfakları vardır .Bugün bu evin cevre duvarları
kısmen yıkılmış ,kısmen değiştirilerek yeniden yapılmıştır.
Bu grubun en karekteristik örnegi Nakipoğlu evidir. Konyanın belli başlı semtlerinden biri
olan nakipoğlu bulundukları mahalleye kendi isimlerini vermişlerdir. Bugün , bu yer,
Nakipoğulları Mahallesi diye anılmaktadır.verilen misal , Nakipogullarının zamanla epeyce
tamir görmüş binasıdırki Nakipoğulları camiinin karşısındadır. Bugün çarşıdan camiye
giderken sag kold a duvarların arkasında kalan bu evin evvelce bütün etraftaki arsaların
ortasında olduğunu ve bugünkü yolların coğunun o zamanlar bağlar bahçeler olduğunu
ayni sülaleden bir aile ferdinden ögrenilmiştir. Karnıyarık planların içinde en nisbetlisi
olarak bulduğum bu evin iç ve dış mimarisi Konya evlerinin vasıflarını iyice
taşımaktadır.Dört sütunlu bir girişten loş ve serin bir taşlıga girilir. Burası Sille taşları ile
örülmüş bir giriş holü dür. Merdiven , girince,karşıya düşer ve taşlığın iki tarafında ikişer
oda vardır . Bu katın yüksekliği diğer evlerde olduğu gibi basıktır . Üst katta çıkmalı bir sofa
ve yine iki tarafta ikişer oda mevcuttur ki bunların arka tarafta olanları , iki tarafa çıkmalarla
uzatılmıştır. Plan gayet ferahtır. Catı düz dam , ve duvarların korunması için parapetlidir.
Bu binanın servis kısımları , binanın karşısına gelmektedirler . Sonradan çok tamir
gördüklerinden hiçbir özellik göstermezler. Girişteki sütunlar ,üst sofadaki çıkmayı taşırlar
.Bunlar dört köşe olup hafif yuvarlatılmışlardır. Bu tip sütunlara yine bu tip evlere çok
rastlanır.Üst kattaki odaların çıkmaları da çıkmalar bölümünde görüleceği gibi karekteristik
şekil ve konstrüksiyon sistemi taşırlar.
Karnıyarık sistemi kaidesi isofayı boyuna koyacak yerde enine koyarak az çok değiştiren
bir bina da Durak Fakih mahallesinde Saffet Çelebinin evidir .Burada odaları teşkil eden iki
som kütle arasında hımış duvarlı hafif bir taşlık ve sofa mevcuttur. Binanın arka kısmında
bir havuz vardır . Bu havuzun etrafı yine taşla kaplıdırç Bahçenin evin içerisine kadar
uzaması şekli bugün mimarların aradığı vasıflardandır.havuza gelecek suyu bostandaki
suyu temin ederç Ufki olarak dönen bir cıkrığı çeviren at vasıtası ile su .yer yüzüne
çıkarılarak havuza akması temin edilir.
Bu evde alt kat taşlığından 12 cm kadar yükseklikte bir ahşap seki vardırki bu havuzlu
bahçeye akar .Bu katın yüksekliği 2.70 m dir ve kirişler de epeyce ağırdır. Kerpiç
duvarlarda 90 cm dir.Taşlığın bir tarafındaki hacim ambar v.s. olarak kullanılmakta imiş
üstteki ağırlığı taşıyabilmeleri için duvarların önüne ayrıca ahşap direkler ve
bunlara oturtulan kirişler yapılmıştır. Bu ambardan bir geçit vasıtası ile mutfağa
gelinirki bunun tavanı da ortada direğe oturan kirişler vasıtası ile tutulmaktadır.
Burada iki ocak mevcuttur.
Binanın iki yan kütlelerindeki pencereler mahalin karekteristik nisbetlerini taşımakta
iselerde sofadakiler bunlara nazaran gayet büyüktür.Sofanın havuza bakan tarafı
hafif bir bölme ile sofadan ayrılmıştır.bugün bu kısmın bir tarafına bir hela
konmuştur. Hem iç teşkilatı hem de dış cephesi bakımından zorlanmış hissini veren
bu parça herhalde evvelce mevcut değildi.Herhalde burası üst tarafındaki plan gibi
ferah idi.
Sarı Hasan Mahallesinde Beysokagında Hacı Abdurrahmanların evi ise bu ikinci
grup evlerin en son aldığı şekillerine bir örnektir.Bu evde girişin üstündeki üst ve iki
kenarındaki pencerelerde nisbetsiz derecede büyüktür.Lakin kapıdan içeri girilince
uzun ve ferah bir sofaya rastlanır .Bu sofanın ferah tesirini unutamayacağım.Bu ev
ancak doksan yüz sene evvel yapılmıştır .Đç bölme duvarlarının bir kısmı
hımıştır.Alttaki uzun sofa üsteki de aynen devam eder. Evin güneye bakan
kısmında ise bir yaz odası vardır.Konyanın adeta standartlaşmış kapıları burada
bulunmamakta beraber bu kapılarda değişiktir..Evin bir kısım pencereleri ise yine
sonraki devirlere
mahsus tiplerden
dir.”Modernleşmek” gayesi ile
yapılan
yanlışlardan biri de bina yüzünün çimento sıvanmalarıdır. Kerpiçle anlaşamayan
çimento kısa zamanda ağaç kabuğu gibi soyulmaktadır.
Emin Efendilerin evinde son birkaç sene zarfında epeyce tadilat yapıldığı için planı
Emin Efendiden ögrenebildiğim eski şeklilde çizmeyi münasip gördüm .Bu
değişmelerin en büyüğü sofanın sol tarafındaki odanın giriş kısmındaki sütunların
hizasına kadar çıkarılmış olmasıdır. Bugün kullanılmayan depo da karanlık mahal
olarak kalmıştır. Eski vaziyeti ile bu evin genel olarak planı gerideki esas kütle ve
yanda aşagıya dogru sarkan servis kısımları ile çok zevkli durmaktadır.Evine
düşkün olan Emin Efendi de boş vakitlerini ufak büyük tadilatla geçiriri Evin
karşısındaki çardak da bahçeye ayrı bir sevimlilik verir.
YAPI MALZEMESĐ VE YAPI TEKNĐgI
Đnşatta dört çeşit malzeme kullanılır.
1. Taş
2. Kerpiç (Toprak)
3. Ahşap
4. Kamış (Sazlık kındıra)
1.Taş
Yapıda kullanılan taş genellikle iki cinstir
a. Sille taşı
b. Gödene taşı
a. Sille Taşı Sille taşına Ken taşı da denir. Cünkü Sille ocaklarına Ken denir. Sille
Konyanın kuzey dogusunda ve sehirden araba ile bir buçuk saat mesafede Tekkeli
dağ eteklerinde sarp kayalar arasında kurulmuş bir kasabadır. Burası çok eskiden
beri meskundur. Eski ahalisi daha ziyade rumlarıdr. Bugün çek eski zamanlardan
kalma kayalar içinde mağaralar hala mevcuttur. Bu mağaralardan ikisi de kilisedir.
Sille taşı dasit veya trakit tüfü olup neojen devrine ait tabakalar arasında
bulunmaktadır. Bu taşın bol miktarda bulunmasından ileri gelmektedir. Đçerisindeki
feldspat ve mika gibi elemanlar kolay ayrışima uğradıklarından bilhassa dış tesirlere
ve rutubete maruz olan yerlerde kullanılmamalıdır.
Konya evlerinde bu taş ekseriye evin içindeki taşlıklarda ve hayatın döşemesinde
kullanılmaktadır. Temelde pek kullanılmaz . Mamafih Sillenin evleri bu taştan
yapılmışlardır.Konyada son yıllarda yeni binalarda ve mesela LiseKız Ögretmen
Okulu PTT binası gibi resmi yapılarda bordür olarak kullanılmıştır. Bu taşın Ankara
taşını andıran bir rengi vardır. Konya sehrinde bu taş çok para ettiğinden bir çok
Silleli taş evlerini yıkmış taşları merkezde satıp para sahibi olmuşlardır.Bu
bakımdan Sille bugün hava bombardımanlarından yeni cıkmiş bir şehir manzarasını
arzeder.
B. Gödene Taşı
Gödene köyü sehrin 20 km güney batısındadır. Eskiden bu taş çok kullanılmıştır.
Bu neojen devrinde teşekkül eden göllerde hasıl olan göl kalkeridir. Đçinde silis
parçaları bulunan yoğun bir kalkerdir. Kesifliğinden dolayı parçalar daima mukaar
satıhlar arz eder. Mukavemeti fazla bir taş olduğundan temellerde çok kullanılır.
Rengi bejimsi gridir.
Konyada bu iki taştan başka taşlarda vardır. Mesela Takkelidağ taşı bir andezittir ve
Konya caddelerinde parke olarak kullanılır. Direnci daha fazladır. Bir de Kesit Taşı
denilen kalkerli bir taş daha vardır ki yapıda hemen kullanılmaz
Temel Duvarları
Köy evlerinin bazılarında ahırlarda pek iptidai yapılarda temel yapmak için toprak
pek derin kazılmaz. Ancak 50 cm kadar kazılarak kerpiç tuğlalar ile duvar
örülür.Tabii bu şekilde yapılan binalar az dayanırlar zira kerpiç sürekli nem ile
temastadır.
Buna karşın genellikle temel duvarları zemin seviyesinden vasati olarak 50 cm
40-80 cm üstüne kadar taş ile örülüdür. Đzbesi olan binalarda taş duvarlar izbe
tavanı hizasına kadar çıkarlar. Bahçe duvarının temelleri de yine toprak üstünden
ortalama olarak 50 cm yüksekliğe kadar taştan yapılır. Bu duvarların kalınlıkları
üstteki duvarların kalınlığı kadar yani 65-70 cm kadardır.
2. Kerpiç
Evlerin temel üstü duvarları kerpiçtir.Kerpiç fırında pişirilmeyip yalnız güneşte
kurutulmuş çiğ tuğladır. Esas malzemesi topraktır. Ekseriya bodrum temelleri
kazılırken oradan çıkan toprakla kerpiç duvarlar hazırlanır. Böylece malzeme ve
toprağı başka yere taşıma masraflarından da kurtulunmuş olur. Konyada kırmızı
çamur denilen toprağın en iyi kerpiç verdiği tecrübeli ustalar tarafından
söylenmektedir.Toprağa katkı malzemesi olarak yalnız saman ilave edilir. Kerpiç in
içindeki
bu
samanlar
kerpiçin
mukavemetini
arttırarak
dağılmamasını
ve
parçalanmamasını temin ederler Son zamanlarda yapılan kerpiçlerde ise saman
tuğlaların
yalnız
Memleketimizde
yüzlerine
yapılarda
serpildiğinden
kullanılmakta
kerpiçler
olan
çabuk
kerpiçlerin
çatlamaktadır.
mukavemetinin
umumiyetle 6-15 kg-cm2 arasında olduğu laboratuar tecrübeleri neticesinde tesbit
edilmiştir. Bunların birim ağırlıkları 1.4-1.8 ve özgül ağırlıkları 2.4-2.86 değerleri
arasında dır.
Kerpiçin yapılış tarzı üzerine burada durulması lüzümsuz bulunmuştur. Bu hususta
yapılan araştırmalar bunu tafsilatlı olarak bildirmektedir. Đki bıy kerpiç ten analar
ekseriya 27x27x10 cm ve kuzular 14x27x10 cm kadardır fakat bu ebad lar cok
değişken dir.
Konyada
bir
buçuk
kerpiç
ten
ince
duvar
(
bilhassa
dış
Duvar
)
yapılmamaktadır.Böylece bu duvarların kalınlığı sıva ile beaber kerpiçine göre 6575 cm ve ekseriya 70 cm olur.
Kerpiçin en iyi taraflarından biri duvarların kalın olmasından dolayı yazın sızga kışın
soğuğu içeriye geçirmemesidir. Yazın günün en sıcak saatinde dışarıdaki sıcaklıkla
odada ki sıcaklık arasındaki fark ortalama olarak 10 derece kadardır.
Kerpiç ilkel bir yapı malzemesi olarak bilinmekle birlikte bu güne kadar asırlar boyu
nca bir çok medeniyetlerin bu malzeme ile eserler vermiş olduklarını unutmamamız
lazımdır.
Toprak üstü duvarları
Kerpiç duvarı örebilmek için evvela taşın bittiği yerde iki yüzü boyunca ahşap
hatıllar uzatırlar . bunlar mesafe mesafe
yekdiğerine yine haşaplarla bağlanır.
Kerpiç duvar da örülmeye başlanır . Pencerelerin alt ve üst hizasında ve dam
kirişlerinin alt hizalarında tekrar ahşap hatıllar ve lentolar kullanılır .Pencere kapı ve
dolap boşlukları kenarlarında dikey dikmeler ve bu iki seviyedeki hatıllar birbirine
baglanarak duvar boşluklarının çerçevesini teşkil ederler. Eski evlerde binanın iç
bölme duvarları da taşıyıcı kerpiç duvar şeklinde ve şu halde kalındır.Daha
sonraları hımış yapılmışlarıdır. Konyada hımış eve çatı ev denir. Bu ahşap iskelet
arasına kerpiçin doldurulup iki yüzünün sıvanması ile teşkil edilen Bağdadi duvarlar
vardırki bu son iki şekilde de duvar kalınlığı 25-30 cm geçmez.
Sıvalar ve Badanalar
Sıvalar ince samanlı kerpiç hamurundadır. Sıva kalınlıkları 2.5-3 cm ve ekseriya 4-5
cm dir . malzemesinden dolayı sıva kaba bir şekilde tatbik edilir. Ahşabın üzerine
gelen sıvalarda maalesef çabuk dökülmektedir.Harici sıvalar çok kere toprak
renginde bırakılır. Bazen aktoprak denilen beyaz renkte bir toprakla birinci katın
yarısı ve üstüne kadar badana edilir .Bu beyaz toprağın mor ve tuğla kırmızısı
renginde olanlar vardır. Bilhassa şehrin dış çevrelerinde bağların kapılarının etrafı
bayramlara hazırlık olarak yeniden badana edilir.
Çimentoların muhite girmesi ile heveslenip de yeni ev yaptıramayanlar evlerinin
cephesini “modernleştirmek” gayesi ile çimento örtmeye kalmışlardır. Fakar
toprakla uyuşmayan cimento çabuk ayrılıp kabuk kabuk dökülmektedir zaten bu
sıvalar mahalli karektere uymadığı gibi sevimli görünüştede değildir.
3. Ahşap
Yapıda en çok kullanılan ahşap katran çam meşe ve kavaktır. Ardıç da kullanılır
katran ve çam eski evlerde bol bol kullanılmıştır. Büyük kuturda kirişler az aralıkla
yerleştirilerek tavan ve döşemeler teşkil edilmiştir. Bu kirişler bazen duvarın dışına
kadar taşarlar . Bunların içinde en mahbulü katran ağacı sayılır. Lüban sediri ismini
de alan bu ağaçlar Toros ve Antitorosların daha ziyade güneye bakan eğimlerde
ardıç ve köknar ile karışık bir vaziyette bulunur.Bu odunun içerisindeki eteri yağlar
dolayısı ile kendisine mahsus hoş aromatik bir kokusu vardır.Bundan dolayı bu
ağaçtan yapılan sandık ve dolaplarda güve bulunmaz Bu ağaçlar düzgün bir satıh
arz etmekte iyi cila kabul etmekte ve kolaylıkla işlenebilmektedir.Đtinalı yapılarda
dolaplar kapılar pencereler bu ağaçtan yapılmıilardır. Bazı evlerde ise beyaz çam
kullanılır Bu da Beyşehir civarındaki ormanlardan getirilmektedir bunun haricinde
meşe sert sağlam rutubete karşı dayanıklı ve aynı zamanda oyma islerine müsait
ahşaptır .Konyalılar kacağı makbul saymazlar. Lakin zamanla çam katran kirişleri
yerini kavaklar almıştır Bunlar daha ince kuturdadırlar. Bugün alaeddin camii bir
kısmının tavanı kavak kirişlerindendir. Ve üstleri boyanmıştır.Kavagın en büyük
mahsuru rutubete karsı dayanıksız olmasıdır. Fakat kerpiç de aynı özellikte olduğu
için bu iki malzeme birbirlerine cok uyumludur.
Bütün bu ağaçların boları eşittir.ve ekseriya 4 metre dir Bundan dolayı homojen
kirişle bir tavanın örtülbilmesi için oda genişliğinin 3.5 m olmalıdır. Bu ölçü ise
Konyada Standardlaşmıştır.
4. Kamış Sazlık Kındıra
Döşeme ve tavanlardaki ahşap kirişlerin üzerine ahşap kaplama veya hasır
konduktan sonra ( 5-7 ) cm kalınlığında bir tabaka halinde kamış ve daha basit
yapılarda sazlık konur ve bunun üzerine çamur dökülür. Kamış ve sazlıklar etraftaki
tarla ve batakliklardan getirilir . Kınıralar ince sazlıklardır. Bunların uzunluğu 1 m
bile yoktur Bunlar rutubete karşı koyduklarından duvarların korunmasında ve şu
halde saçak olarak kullanılır.
1-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, istanbul, 1951, s: 46-49
Konya evleri konusunda günümüze uzanan en ayrıntılı çalışma 1951 yılında basımı
yapılmış olan Celile BERK'in Doçentlik tezidir. Berk çalışması sırasında tipik Konya sivil
mimari örneklerini oluşturabilecek evlerin ayrıntılı etüd ve röleve çalışmalarını yaparak,
Konya'da bu gün yerinde olmayan bir çok yapıya ilşkin bilgiyi günümüze aktarmış
durumdadır. Berk çalışmasının sonuç bölümünde Konya evleri için günümüzde de ders
alınması gereken, söylendiği tarihte dikkate alınmış olsaydı günümüzdeki çarpık ve
kimliksiz yapılanmalara mahkum olmayacağımız son derece önemli bir tesbitte
bulunmaktadır:
“ Mazideki evler, bir topluluğun hayatını aksettirdiğinden istikbaldeki evlerin muvaffak
olabilmeleri için o topluluğa o zaman göre yararlı olmaları ve aynı zamanda mahallî havayı
da az çok taşımaları lazımdır. Şu halde Yeniyi Etüd edebilmemiz için eskiyi bilmemiz
lazım.... Şu halde, eski binalardan, bu günkü ihtiyaçlara uyacak şekilde ders alınması, ve
Konya deyince, başlı başına bir varlığın tebellür etmesi, yerinde olan zevkli bir başarı
olur.”(1)
1-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950
tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:203-204
Geleneksel Konya evlerinde ahşap, yığma-kargir-karkas yapılar görülmektedir. Bunlar;
BUNDAN AŞAĞISI ŞÜPHELĐ
-Ahşap yapılar olarak, kerpiç ve ahşabın birlikte kullanıldığı (taşıyıcı ahşap-dolgu kerpiç
veya taşıyıcı duvarlar kerpiç, üst örtü ahşap) yapılar,
-Yığma-kargir kapsamında, taş veya tuğla+harç kullanılarak “kargir” yapı tekniği ile inşa
edilen, örtü sistemi ahşap veya betonarme olan yapılar,
- Karkas kapsamında ise, taşıyıcı sistemi, betonarme veya çelik karkas olarak inşa edilen
yapılardır.
Kargir binaların bir bölümü Cumhuriyet öncesi veya ilk yıllarında, yörenin ünlü Sille
taşından inşa edilen binalardır.
Eski Konya evleri iki katlı, dışa yüksek duvarlarla kapalı, dış dünyaya ikinci kattan
bağlantılı-çıkmalı, alt katta servis alanı olarak evin hanımının kullandığı örtme denilen
bölümün olduğu, üst katta haremlik-selamlık odalarının bulunduğu, bu odaların
tavanlarının süslü ahşaptan yapıldığı, odalarda günümüzde çatal-kaşık dolabı olarak
kullanılan niş denilen dolapların bulunduğu evlerdir. Geniş avlu dış dünyaya yüksek
duvarlarla kapalıdır. Avluyu selsebil denilen havuzlar süsler. Sokaklar dardır. Evlerin ancak
ikinci katında bulunan çıkmalarla dış dünya ile bağlantı kurulur.
Bina Yapımında Kullanılan Yerel Materyaller
Yapı taşı olarak kentte, 10 km mesafedeki Sille Mahallesinden ve Yazır Mevkiinden
çıkarılan neojen kalkerleri ve ikinci zaman kalkerleri kullanılır. Sille taşı olarak isim yapan
taş, gözenekli olup, su emmekle beraber mukavin ve işlemesi kolay bir taştır. Yazır taşı
(Aktaş) ise daha sert ve işlenmesi zor olmakla beraber gözeneksiz ve mukavemeti yüksek
bir taştır.
Neojen ve ikinci zaman kalkerleri, Köyceğiz’de işlenerek kireç taşı haline getirilir. Kentin
güney batısındaki sel yataklarından ise, kum ve çakıl elde edilir. Ayrıca Kayacık ve
Sarıcılardan çıkarılan ve çıkardıkları köylerin adıyla anılan kumlar, kentte en çok kullanılan
kumlardır.
Son yıllarda Konya’da önemli ölçüde gelişen bir imalat tipi olarak, kiremit ve tuğla imalatını
görmekteyiz. Kentin ihtiyacı tuğla fabrikalarıyla karşılanmaktadır. Yakın zamana kadar
kullanılan ot tuğlası günümüzde terk edilmiştir. Bunun yanında kendi evini, kendi yapan
aileler kerpiç kullanmaktadırlar.
4.1.
Mevcut Durumun Belgelenmesi ve Analitik Etüdler (Ön Proje)
a)Çevresel faktörlerin araştırılması ve değerlendirilmesi:
Projelendirme alanının 1/1000 ve/veya 1/5000 ölçekli, onaylı Koruma Amaçlı Đmar Planı
veya Đmar Planı üzerinde ticari ve idari merkez ile çevre bağlantısı ulaşım ilişkilerinin ve
kentsel bütünde yer alan, kente imge veren önemli korunması gerekli taşınmaz kültür
varlıkları ve sit alanları ile konumları belirlenecektir
****Tüm binaların ADA Parsel No. LARI ve TESCĐL TARĐHLERĐNĐN DÖKÜMÜ
****FOTOĞRAF ALBÜMÜ ĐÇĐN YAPILMIŞ OLAN BĐNA FOTOĞRAFLARI
b)Analitik Etüdler (1/200 ölçekli)
1. Arazi kullanım paftası
Tarihi kent dokusu içinde yoğunluklu olarak geleneksel yapıların tanımladığı, özgün
karakterini koruyan tescilli yada tescilsiz tüm yapılar ile bu yapıların mimari öğeleri (avlu,
bahçe duvarları, kapı, tandır, çeşme, kuyu, müştemilat vb.) ve doğal öğeler (ağaç, bitki
türleri, ekili-dikili alan vb.) arasındaki ilişkileri sağlayan sokağın; mevcut durumunu gösterir
belgeleme, yol kaplamaları, eğimleri, cephe çizgisi, yapı-avlu-bahçe girişleri, siluetlerin
yönü alt yapıya ilişkin şematik gösterimler ve raporlar ada/parsel, envanter ve kapı
numaraları, mülkiyet sınırları (kadastral), mülkiyet durumları, son durum sahiplilik sicil
kayıtları yapıların konfor durumları belirlenecektir.
2. Alan Kullanım Paftası (Fonksiyon)
Konut, ticaret, ticaret- konut, kamu yapısı vb. açık alanlar, trafik fonksiyon ilişkilerinin
yakın çevresi ile irdelenmesi ( çalışma alanı sınırı, taşıt yolu, yaya yolu vb.
3. Yapısal (Fiziki) Durum Paftası
Harabe yapı, statik sorunu ve malzeme sorunu olmayan veya olan yapıların belirlenmesi.
4. Yapı Gruplandırması Paftası
-Geleneksel Yapı:
•Kalıntı halindeki geleneksel yapı.
•Özgün niteliklerini koruyan geleneksel yapı
•Değişikliğe uğramış geleneksel yapı.
•Sanatsal yönden zengin yapı.
-Yeni yapı:
•Uyumlu yeni yapı.
•Uyumsuz yeni yapıların belirlenmesi
c) Siluetler (1/100 Ölçekli)
Siluetlerde ada/parsel, envanter, kapı numaralarının belirlenmesi.
d) Çatının planlarda gösterimleri (1/200 ölçekli)
Çatı ve çatı kaplama malzemelerinin belirtilmesi, bacalar ile yapı, çatı ve çıkma
izdüşümlerinin belirtilmesi,
e) Zemin kat ve üst kat planları (1/200 ölçekli)
Mekan kullanımlarının ve kat kotlarının belirtilmesi,
f) Tarihsel ve tipolojik araştırma
•Plan ve cephe tipolojisi ile raporu , (cephe özellikleri, mimari elemanlara ait
özelliklerin nitelikli dönem yapıları ile karşılaştırmalı şematik çizimle anlatılması,
•Özgün ve değişikliğe uğramış yol profillerinin şematik çizimle anlatılması,
•Çalışma alanında korumayı sağlayan faktörler
Rölöve
Proje kapsamındaki yapıların rölövesi, ölçülü ve malzeme tanımlı, bozulmalar vb.
gösterimlerin yer aldığı paftalar halinde hazırlanacaktır.
a) 1/100 ölçekli vaziyet planı (parselde yer alan yapı, müştemilatlar, kuyu, ağaç, bahçe
duvarı, döşeme malzemesi vb.) hazırlanacaktır.
b) Çatı Planı 1/50 uygulama projesi çizim tekniğinde kesit ve görünüşleri
ölçülendirilerek verilecektir. Çatı onarımı söz konusu olan yapılarda kesit
verilecektir.
c) Yola bakı veren tüm cepheler 1/50 ölçeğinde ölçülendirilerek hazırlanacaktır.
d) Yola bakı veren cephelerden geçirilecek en az iki kesit, Bakanlığın gerekli görmesi
halinde ikiden fazla ve 1/50 ölçeğinde ölçülendirilerek hazırlanacaktır.
e) En az iki, Bakanlığın gerekli görmesi halinde ikiden fazla yerden geçirilen ve yapısal
sistem ile malzemeyi tanımlamayı amaçlayan sistem detayı, görünüş 1/20, Plan
1/20, Kesit 1/20 olarak hazırlanacaktır.
f) Pencere, kapı, ocak, dolap, niş, saçak, taşıyıcı sistem süsleme elemanları vb. yapı
öğelerinden tipik olanlarına ilişkin sistem ve nokta mimari detayları (ölçekler 1/10,
1/5 ve 1/1) verilmelidir. Yerleri ve sayısı Bakanlık tarafından yer tesliminde
tutanakta ve daha sonra projenin gelişim sürecinde başka detaylara ihtiyaç
duyulursa idarece belirlenip yükleniciden istenebilecektir.
Rölöve Analiz Raporu
a) Yapıların oluşumunu sağlayan ekonomik, sosyal kültürel ve tarihi etkenler ile
özgün kullanımına ilişkin bilgiler ve bu konuda ulaşılabilen belgeler, kaynaklar
(fotoğraf, resim, tapu kaydı )
b) Yapının mimari tanımı (Her proje için yapının çevresi ile ilişkisi konumu, açık ve
kapalı mekanların mimari tanımı, işlev tanımı, mimari elemanları vb.)
c) Yapım tekniği ve malzeme kullanımı, (temel, yatay ve düşey taşıyıcı elemanlar,
dolgu elemanları, yatay ve düşey kaplama elemanları, örtü malzemeleri ve
tekniği, süsleme elemanlarına ilişkin mevcut durum tanımları).
d) Yapıda yaşayan nüfusun sosyo-kültürel, ekonomik yapısına ilişkin bilgiler.
Sorunlar (Mevcut fiziki durum değerlendirmesi)
a) Yapısal bozulmalar, deformasyonlar ve dağılımları, Temel sorunları, yatay ve
düşey yönde taşıyıcı sistem sorunları, cephe elemanları sorunları, cephe
kaplama ve üst örtü malzemesine ait sorunlar, cephe mimari süslemelere ve
yapı malzemesine ait sorunların tespiti, nedenleri
b) Kullanım (Aşırı yüklenme, terk edilme vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve
dağılımları.
c) Dış fiziksel etkenler (rüzgar, kar, yağmur, güneş, don, yer altı suyu vb.) sonucu
oluşan bozulmalar ve dağılımları.
d) Malzeme sorunları: Yapıdaki mevcut malzemelerin durumu ile korumaya yönelik
müdahale yönteminin belirlenmesi ve yeni önerilecek malzemenin tespiti için
yapılması gerekli olan malzeme laboratuar analizlerinin verilmesi.
Restitüsyon Raporu(Kaynak Araştırması ve Karşılaştırmalı Çalışma Raporu)
Yapının geçirdiği dönemlere ait değişmişliklerin ekler, yok olan mimari elemanlar
kapatılan-açılan kapılar, pencereler, izler vb.) siyah-beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade
edilmesi.
Yapının geçirdiği değişikliklerin (ekler, yok olan mimari elemanlar vb.) her döneme
göre ayrı ayrı çizimler üzerinde restitüsyon dayanakları (yapıdan gelen izler, karşılaştırmalı
çalışma, benzer yapı, eski fotoğraf, resim sözlü kaynak, mimari gereklilik vb. da belirtilerek
siyah- beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi.
Restorasyon Projesi
Keşfe esas belirlenen yapılarda uygulamaya yönelik olarak 1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.
Bu çalışmalara yönelik sistem detayları plan, kesit ve görünüşleri ölçülü ve malzeme
tanımlı olarak 1/20 ölçekte hazırlanacaktır. Kontrollük teşkilatının belirlediği yerlerden 1/10,
1/5 ve 1/1 ölçekte nokta detayları verilecektir.
Đşyeri teslim tutanağında belirlenmemiş olsa da cephede özgün niteliğine göre
yenilenmeleri zorunlu veya muhdes olan mimari elemanlar yerine, yeni getirilen öneri
mimari elemanlara ilişkin 1/10, 1/5, 1/1 ölçekte detaylar mutlaka üretilecektir.
Yapıya getirilen müdahalelere ilişkin ana yaklaşım ve bu ana yaklaşım çerçevesinde
cephede yapılacak müdahalelerin anlatımı (aynen korunacak elemanlar, yenilecek
elemanlar, tamamlanacak elemanlar) projeler üzerinde gerekli referanslarla gösterilecektir.
a) Yola bakı veren cephelerden geçirilecek en az iki kesit Bakanlığın lüzum
görmesi halinde ikiden fazla 1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.
b) En az iki, Bakanlığın gerekli görmesi halinde ikiden fazla yerden geçirilen ve
yapısal sistem ile malzemeyi tanımlamayı amaçlayan sistem detayı 1/20
ölçeğinde hazırlanacaktır.
Restorasyon Raporu
Belirlenen sistem ve yapı öğelerine ait detaylar hariç, mevcut durum çizimleri üzerinde
aşağıdaki hususlar işaretlenecek ve Madde 4.3. Rölöve Analiz Raporu, Madde 4.4
Sorunlara ait rapor ve Madde 5. Restitüsyon Projesi ve raporu göz önüne alınarak Rölöve
paftaları üzerinde gerekli referans ilişkisi kurularak önemler ve kararlar getirilecektir.
a) Yapıya çeşitli dönemlerde yapılan müdahaleler ve bunların dönemlerine göre
gruplandırılması,
b) Yapıda bugün mevcut olmayan elemanlara ilişkin olarak yapıdan elde edilebilen
bilgiler, izler,
c) Dönem eklerinin; korunması gerekli nitelikte olup olmadıklarının belirlenmesi,
Restorasyon raporundaki saptamalar ve değerlendirmeler sırasında aşağıdaki hususlara
dikkat edilecektir.
a) Geleneksel (tescilli veya tescilsiz) taşınmazlarda müdahale türleri saptanırken
özgün yapının korunması açısından kullanım önerileri ile tarihi çevre
bağlantılarının irdelenmesi.
b) Restorasyona yönelik teknik imkanlarla, özgün malzeme tayin edilmesi ve
kullanımı durumunda;
-
Yapının korunmasına yönelik müdahaleler ile özgün yapı aksamalardan
irdelenmesi.
Özgün malzemenin yeni kullanımda değerlendirilmesi.
Yeni malzemelerin özgün malzemelerle birlikte kullanımında oluşacak
kimyasal/görsel uyum ve uyumsuzluklar.
Malzemelerin nasıl ve nereden temin edileceği.
c) Yapılacak müdahalelerde,
- Cephe restorasyonunda koruma ve yenileme
gereksinimler, ilkeler ve anlatım biçimleri.
- Yenilenmeler,
- Konservasyonlar,
- Tamamlamalar,
- Deformasyonların düzeltilmesi,
- Yapının yabancı elemanlardan ayıklanması,
- Yapının bakımını kolaylaştırıcı önlemler,
- Yangın önlemleri,
- Bozulmayı geciktirici önlemler.
- Nem sorunun giderilmesi,
- Vejetasyonun (Bitkilenme) giderilmesi
ağırlıklı
müdahalelerde
d) Onarım Aşamalarında
- Yapının mevcut fiziki durumunun tespitine bağlı olarak; korumaya yönelik ilk
müdahalelerin neler olabileceğinin saptanması, onarım aşamalarının
belirlenmesi,
- Askılama ve safhaları,
- Dolgunun boşaltılma,
- Sökümler, hafriyatın yapılması,
- Üst örtünün onarımı ve yenilenmesi,
- Deformasyonların düzeltilmesi,
- Taşıyıcı sistem müdahaleleri.
DETAYLAR
Detaylar; plan kesit ve görünüş olarak aşağıda belirtilen ölçülerde düzenlenecektir.
Mimari elemanlarda; değişecek, tamamlanacak ve yenilenecek olanların 1/10 ölçekte,
plan, kesit, görünüş çizimleri yapılacaktır. 1/5 ve 1/1 ölçekteki nokta detayları Madde 7’de
tanımlanan çizimlere refere edilerek hazırlanacaktır.
Çatı onarımı gerektiren yapılarda çatı strüktürünü gösteren plan ve kesitler 1/50 ölçekte
saçak, oluk, baca dibi, makas vb. nokta detayları 1/10 ve/veya 1/5 ölçekte malzeme tanımı
ve ölçü verilerek hazırlanacaktır.
Komple çatı onarımı gerektirmeyen, ancak çatı elemanlarında baca, saçak, oluk vb.
sorunlar olan yapılarda, bu elemanlara ait uygulamaya yönelik nokta detayları 1/10
ve/veya 1/5 ölçekte, malzeme tanımı ve ölçü verilerek hazırlanacaktır.
MADDE 8- KENTSEL TASARIM ve ALTYAPI
Proje sınırları dahilindeki yapıların dışındaki avlu, bahçe gibi mekanlar ile birlikte sokak,
cadde, meydan gibi kentsel
açık alanların, kot ve ölçülerini, uygulama yapılabilecek
nitelikte mimari ve mühendislik detay referanslarını, malzemelerini, peyzaj elemanlarını,
donatılarını ve bitki düzenlemelerini içeren 1/100 veya 1/200 ölçekte tasarım projesi
hazırlanacaktır.
Bu projede estetik ve fonksiyonellik dikkate alınarak
-mimari elemanlar
-seçilecek bitkilerin tür ve boyları,
-yer döşemeleri
-kent mobilyaları
-altyapı
-tesisat
konularında konum ve miktarları belirtilecek ve paftalarda yerleri gösterilecektir.
Bunlara ilişkin gerekli detaylar 1/20, 1/10, 1/5, 1/1 ölçeklerde hazırlanacaktır.
MADDE 9-MÜHENDĐSLĐK PROJELERĐ
Kontrollük teşkilatının belirleyeceği yapılarda ilgili mühendislik proje hizmetleri uygulamaya
yönelik ölçek ve detayda raporu ile birlikte hazırlanacaktır.
MADDE 10- FOTOĞRAF ALBÜMÜ VE SAYDAM SETĐ
10.1.Proje alanından sokağın genel görünümünü yansıtan, sokakta yer alan
yapıların her birini tanımlayan ve gerekli görülen detayları sokak kaplaması, duvar
detayı vb. içeren saydamlar ve fotoğraflar (10x15 cb. Ebadında) hazırlanacaktır. A4
normunda hazırlanacak fotoğraf albümünde her bir sayfaya her bir fotoğraf için
açıklayıcı bilgi, çekim yönü ve çekim tarihi belirtilecektir.
10.2. Saydamlar çerçevelenecek üzerinde çekim tarihi ve yeri belirtilecektir.
MADDE 11- ĐHALE DOSYASI DÜZENLEME HĐZMETLERĐ
•
•
•
Yaklaşık maliyetin hesaplanmasına esas olacak metrajın yapılması
Yaklaşık maliyetin hesaplanmasına esas olacak mahal listelerinin hazırlanması
Uygulamaya esas “Özel Teknik Şartname” Taslağının düzenlenmesi
MADDE 12- ĐŞĐN TESLĐMĐ
Onama/ görüş aşamalarından önce, bu şartnamede istenilen her ölçekteki proje ile
rapor, fotoğraf, saydam sayısal ortamda hazırlanarak, renkli ve siyah-beyaz basılmış, A-4
formunda katlanmış olarak teslim edilir. Ayrıca tüm bu çalışmalar CD’ye de kaydedilir.

Benzer belgeler