çelişkiler
Transkript
çelişkiler
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? 1. Hz. Ebu Bekir’e, Hz. Ömer’e, Hz. Osman’a hakaret ettikleri için mi? 2. Sasani imparatorluğunu yıkan Hz. Ömer’in katili Feyruz’a türbe yaptıkları için mi? 3. Kur’an ayet ile pak olduğu bildirilen Hz. Aişe’ye iftira attıkları için mi? 4. Tuvalet taşlarına Sahabe efendilerimizin isimlerini yazdıkları için mi? NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? 5. Sünnileri kafir edip öldürülsünler diye Suriye’ye asker gönderdiği için mi? 6. Suriye’de Esad’ın yegane destekçisi olduğu için mi? 7. Tarih boyunca sadece Müslüman ülkeler ile savaştığı için mi? NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? 8. Almadığımız gazın parasını bile bizden tahsil ettikleri için mi? 9. Doğalgazı bize Azerbaycan’ın 11 katı fiyata sattıkları için mi? 10. Her Avrupa’ya sefer düzenlediğinde Osmanlı’yı arkadan hançerlediği için mi? 11. Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın 17 Aralık 2013 tarihli yazısında dediği gibi 40’tan fazla bayanlarla uygunsuz kasetinizin İran’ın elinde olduğu için mi? Antlaşma metinlerinde, toprak paylaşımının haricinde yer alan bir madde, dünü ve bugünüyle “İran ve Şii tehlikesinin anlaşılması” bakımından önem arz eder. Osmanlı, maddeler arasına Sünni düşmanlığının önüne geçilmesi yönünde şart koydurdu: “Safevîler, İran’da, Eshâb-ı kirama, İslâm âlimlerine ve eserlerine sövülmesini yasaklayacaktır” İran, günümüze kadar geçerliliğini koruduğu söylenen Kasr-ı Şirin Antlaşması’na hiçbir zaman sadık kalmadı; bu maddeye hiçbir zaman uymadı. Şia sahabeye laneti halen ibadet sayarak bu antlaşmaya aykırı hareket etmektedir. NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? YOKSA GÜZEL KADIN AJANLARIYLA MUTA NİKÂHINI İSTİHBARATININ EN BÜYÜK SİLAHI OLARAK KULLANAN İRAN, BUNLAR İÇİN SİZE ŞANTAJ MI YAPIYOR? Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, ferman etmiş ki: َللاُ باْس ُه َْم ب ْين ُه ْموسل َ َوم رد َِ الر َُ اِذاَ مش ُوا ا ْل ُمط ْيط ۤاءَ وخدم ْت ُه َْم بن ُّ ات فا ِرسَ و *طَ شِ رار ُه َْم ع ٰلى خِيا ِر ِه َْم deyip, “Ne vakit size Fars ve Rum kızları hizmet etti; o vakit belânız, fitneniz içinize girecek, harbiniz dahilî olacak, şerirleriniz başa geçip hayırlılar ve iyilerinize musallat olacaklar” haber vermiş. Otuz sene sonra haber verdiği gibi çıkmış. (19. Mektup, 6 Nükteli İşaret) *: Tirmizî (tahkik: Ahmed Şâkir), no. 2262; el-Elbânî, Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha, 954; el-Heysemî, Mecmeu’zZevâid, 10:232, 237. NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? İran’ın silahları, sadece retorikteki ABD ve İsrail karşıtlığından ibaret değil. İran’ın üç önemli silahı daha var: Muta, humus ve takiyye. Muta, bir kadınla cinsel münasebette bulunmak için yapılan süreli ahitleşmedir.. Humus, (Sünnî) İslâm’da madenler gibi yerden çıkarılan maddelerden verilen zekât ve harp ganimetlerinden Allah Rasûlü’nün, devlet başkanının hissesine düşen 5’te 1’lik miktarı ifade ediyor. Fakat Şiîlikteki humusun kapsamı çok daha geniş. Bir zaman, Türkiye’yi darü’l-harp gören bazıları, bundan dolayı, sanki devlet, çalışarak elde ettiği özel geliri olan bir şahısmış ve onun malı aslında bütün kamunun malı değilmiş gibi, devlet malından almayı helâl addederdi. Humus da, bunun gibi, pek çok yolsuzluğa, devlet ve kamu malını kullanmada farklı davranmalara gerekçe oluşturabiliyor. Takıyyeye gelince: Şiîlik’te takıyye bir esastır; İmam Cafer Sadık Hazretleri’ne atfen, “Takıyyesi olmayanın dini yoktur.” inancı hakimdir. Dolayısıyla takıyye, yalanın, aldatmanın, Kur’an’da şiddetle men edilen, söylenenin tersinin yapılması ve yapılanın tersinin söylenmesinin hem de dinen gerekli kılıfıdır. NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? 26.08.2012 tarihli Haaretz gazetesinde Aner Shalev imzalı, genelde dünyada, özelde “Ortadoğu”da olup bitenleri anlamamıza yarayacak çok güzel bir makale yayımlandı. ‘İsrail ve İran: Ebedî Müttefikler’ başlığını taşıyan makalede Shalev, özetle şöyle diyor: İsrail, İran’a yardım ediyor. İran’a saldırının eli kulağında olduğu tehditleri, Ayetullahların rejiminin tekerleklerini yağlıyor. Diğer yandan, İsrail de ölesiye İran’a muhtaç. İran olmasa, İsrail onu icat eder. İran, İsrail için daima var olmalıdır. Nefret ve düşmanlık söylemleri, bilhassa sağcı iktidarlar için etkili kontrol mekanizmaları olmuştur. Netanyahu’nun İran karşıtı çılgın retoriği, kitlelerin dikkatini asıl problemlerinden uzaklaştırmaktadır. İran’ın İsrail’i tehditleri, Netanyahu hükümetinin tekerleklerini yağlıyor.” NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? İran’ın kaset şantajlarını muta nikahı ile izah etmek için milli eğitim kitaplarıyla alıştırmalar mı yapılıyor? NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? Dünyanın dört bir tarafından gelen İslam Alimleri MUTA'nın zinadan bir farkı olmadığını ve Peygamber Efendimiz tarafından haram kılındığı söyledi. Bir başka konuşmacı ise İran'ın MUTA'yı bir istihbarat aracı olarak kullandığına dikkat çekti. Çeşitli ülkelerden din adamları, toplum için çok büyük bir tehdit olan mut'anın “Zinadan farkı olmadığı” görüşünde birleşiyor. İran’ın İslam ülkelerine nüfuz için bir tuzak olarak da sıkça kullandığı ve Sünni toplumlarda yaygınlaşmaya başlayan mut'a nikahı, zinadan farksız olarak görülüyor. Türkiye’de de el altından gizlice yaygınlaşmaya başlayan “mut'a fitnesinin” ehli sünnet akidesinde kesinlikle yeri olmadığını vurgulayan İslam alimleri, mut'anın toplum ve aile hayatına karşı en büyük tehditlerden biri olduğunu vurguladı. NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? Arzu Yıldız'ın Türkiye gazetesinde yer alan 'AK Parti içindeki İran böcekleri' haberine Yıldız hakkında gizliliği ihlal suçlamasıyla dava açıldı. Arzu Yıldız, "Bu zamana kadar gizliliği bulunan birçok soruşturmanın haberlerini yazdım. Onlara açılmayan soruşturma neden sadece bu habere açılıyor?" diyerek şu açıklamalarda bulundu: "Turgut Özal davası, 12 Eylül ve 28 Şubat soruşturması gibi gizli birçok soruşturmayı yazdım. Bu haberler nedeniyle hiç dava açılmadı. 'AK Parti içindeki İran böcekleri' haberime açılan bu soruşturmanın ihbar mektubunda kadınların adı dahi yok. 28 Şubat davası da gizliydi. Neden bu haberlere dava açılmadı? Neden sadece bu haberime dava açıldı merak ediyorum.« Bu haber yüzünden Arzu Yıldız’ın 8 yıl hapsi isteniyor. NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? Türkiye Gazetesi’nin manşetinde Başbakanlık'a bağlı Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı'nda aktif halde 2 adet böcek diye de bilinen dinleme cihazı bulunduğunu duyurdu. Daha ilginci ise böceği koyanlar AK Parti'nin kuruluş sürecinde yer alan 2 kadındı ve İran'a istihbarat topluyorlardı. Peki kim bu iki kadın? Bu iki isim Fatma Altun ve Azime Doğan. AK Parti'nin kurucu üyeleri arasında yer almayan bu isimler, partinin kuruluşunda yer almış kişiler. NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ? Nükleer faaliyetlerinden dolayı Birleşmiş Milletler ambargosuna maruz kalan İran'ın Türkiye'de kurduğu şirket sayısında büyük bir patlama yaşanıyor. Sunday's Zaman gazetesinde yer alan bir habere göre Türkiye'de kurulan İranlı şirket sayısı geçtiğimiz sene yüzde 41 artış gösterdi. Geçen sene kurulan 590 şirketle birlikte Türkiye'deki İranlı firma sayısı 2.140'a yükseldi. YOLSUZLUK DOSYASI Tüpraş: ÖİB, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kamuya açıklanmayan bir kararını dayanak alarak Tüpraş’ın yüzde 14.76’sını, kurumun tamamının özelleştirmeye çıkılmasından 6 ay önce, başka hiçbir aracı kuruluşa haber vermeden Global Menkul Değerler aracılığıyla, yaklaşık 1 yıl önce vefat eden İsrailli işadamı Sami Ofer’e ait 6 fona, o günkü borsa değerinin yüzde 8 altında fiyata sattı. Danıştay 2005’te yapılan işlemi iptal etti ve hisselerin geri alınmasını istedi. 6 ay sonra Tüpraş’ın kalanı özelleştirildiği fiyat üzerinden yapılan hesaplamada kamunun 750 milyon $ zarar ettiği hesaplandı. YOLSUZLUK DOSYASI TÜPRAŞ’ın yüzde 14.76’sını özelleştirme öncesinde 465 milyon dolara satın alarak büyük oranlarda kar eden, ardından Galataport ihalesini 3.5 milyar dolarlık teklifle kazanan Sami Ofer ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ilişkisi gündeme gelmiş ve Başbakan Erdoğan önce Sami Ofer’le görüşmediğini söylemişti. Ancak Başbakan kısa bir süre sonra ATV’de katıldığı programda Tüpraş hisselerinin satışından ve Galataport ihalesinden önce Sami Ofer ile görüştüğünü açıklamıştı. Erdoğan ‘Ofer ile ilk görüşmem Davos’ta oldu’ demiş, bu sözleriyle de Ofer ile ikinci bir görüşmesi daha olduğu izlenimi vermişti. Ancak ikinci görüşmeyi hatırlayamadığını söylemişti. http://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/117439erdogan-ile-ofer-firsatlar-ulkesinde YOLSUZLUK DOSYASI Zafer Çağlayan , saatleriyle ünlü İsviçre’nin Cenevre kentinde beğenmiş olduğu 5101G model saati Zerrab’dan istedi. İranlı da, bir adamını Cenevre’ye göndererek saati aldırdı ve 25 Eylül 2013 günü saat 01.25 sularında Ankara’da Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya’ya teslim etti. YOLSUZLUK DOSYASI 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan halkbank genel müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki kütüphanede ayakkabı kutuları içerisinde 4.5 milyon dolar paranın ele geçirildiği öğrenildi. Banka genel müdürünün eşinin de bir telefon görüşmesinde “Yeşiller geldi” şeklinde ifade kullandığı kaydedildi. YOLSUZLUK DOSYASI İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen büyük Rüşvet Operasyonu kapsamında yapılan incelemelerde, siyasetçi ve bürokratlara para yanında pahalı hediyelerin de rüşvet olarak verildiği ortaya çıktı. Bu kapsamda siyasetçi ve bürokratlara, değeri 2 milyon liranın üzerinde olan saatlerin yanında, takım elbise, ayakkabı, piyano, mücevherin de rüşvet olarak verildiği tespit edildi. Bazı rüşvet bedellerinin ise “taksitler” hâlinde ödenmesi dikkat çekti. YOLSUZLUK DOSYASI Bayraktar şunları söyledi: ”17 Aralık tarihinde yapılan operasyon dosyasında şahsımı rencide edecek veya izah edemeyeceğim hiçbir husus yok. Ancak Sayın Başbakan’ın istediği Bakanla çalışmak veya istediği bakanı görevden almak en tabi hakkıdır ve yetkisidir. Fakat ‘rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız’ şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın onayıyla yapıldı. Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.” YOLSUZLUK DOSYASI İşadamlarının AKP'li bakanlara işlerini halletmek için rüşvet verdiği ve bakan çocuklarının, rüşvete aracılık ettikleri ortaya çıktı. 137 milyar dolara ulaşan rüşvet, kamera kayıtları ve teknik takip ile belgelendi.. YOLSUZLUK DOSYASI Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "paralel devlet yok" ve AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, “Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış... Bunlar kargaları güldürür... Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım.” dedi. YOLSUZLUK DOSYASI Nihat Ergün: Servet, şehvet ve şöhret arzusu insanı yoldan çıkarır. Allaha şükür parayla pulla işimiz olmadı. Makamların mevkilerin başından beri geçici olduğunu biliyoruz. MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYI BBP, Prof. Hayrettin Karaman’ın 19 Aralık 2013 tarihli Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan, Muhsin Yazıcıoğlu ’nu örnek gösterdiği köşe yazısındaki ifadeler ile ilgili dinlenmesi için savcılığa başvurdu. Yazının son bölümünde Kamuya (ve bu arada ümmete) ait zararı önlemek için bir şahıs, bölge veya gruba ait zarar göze alınır, sineye çekilir. Siyasette olan selim akıl ve kalb sahiplerine de bu kuralı hatırlatıyor ve örnek olarak merhum şehid Muhsin Yazıcıoğlu'nu dua ile anıyorum. MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYI Muhsin Yazıcıoğlu"nun ölmeden önce AK Parti hakkındaki yolsuzluk iddialarına yer verdiği bir konuşması ortaya çıktı. Konuşmada Yazıcıoğlu, bugünlerde AK Parti hakkında ortaya atılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına adeta gönderme yapıyor. Konuşmasında AK partili belediyelerin ve yöneticilerin yolsuzluğa bulaştığını belirten Muhsin Yazıcıoğlu"nun, AK Parti ile ilgili yolsuzluk iddialarının yer aldığı ses kayıtlarını yayınlayan kişilerin kullandığı "Haramzadeler" kelimesini de kullanması dikkat çekiyor. MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYI Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinin milletin bekası için yapılmış olduğuna halkı alıştırmak adına yayınlar yapılıyor. Tartışma programlarında, gazetelerde, dergilerde ve dizilerde bu konu sıradanlaştırılmaya çalışılıyor! RÜŞVETİN FETVASI Başbakan'ın yolsuzluk iddialarına karşı geliştirdiği savunmanın, ünlü ilahiyatçı Hayrettin Karaman'ın fetvasına dayandığı söyleniyor. Bu yaklaşıma Ali Bulaç ve Mümtazer Türköne itiraz ediyor. Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri töreninde Hayrettin Karaman’a «Yılın Din Adamı» ödülünü Başbakan verdi. Türköne: Başbakan ‘Rüşvet, bir memur ile sivilin iş tutmasıdır’ diyor. Başbakan’ın içinde yer aldığı hiçbir işlem bu tanıma girmediğine göre, ‘Başbakan yolsuzluk yapmadı’ dememiz gerekecek. Ancak öncelikle kamu erkini kullanarak yapılan yolsuzlukların rüşvetten ibaret olmadığını hatırlatalım. Para mukabili yapılan kanunsuz işe rüşvet diyoruz.” RÜŞVETİN FETVASI 27 Aralık 2012’deki yazısında Karaman iddiayı gündeme getirdi ve şu açıklamayı yaptı: “Bana, ‘Devletten veya belediyelerden haklı ve meşru olarak ihale alıp istifade ve kâr eden kimseleri, yardımda bulunsunlar diye hayır kurumlarına yönlendirsek bunda bir sakınca var mıdır’ diye sordular. Buna verdiğim cevap şudur: Hayır işlesin diye teşvik ve sevkettiğiniz kimseler Müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı yapmayacak idiyseler ve/veya bir daha iş ve ihale alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan ecir (sevap) alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları şartıyla hayır kurumları bundan istifade edebilirler; çünkü onların bir zorlamaları ve baskıları söz konusu değildir…” YOLSUZLUK DOSYASI 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası tutuklanan Başbakan Erdoğan'ın "hayırsever işadamı" dediği Reza Zarrab'la ilgili Başbakanlık'a bir raporun daha sunulduğu iddia edildi. Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi’ne Eylül 2011’de suikast hazırlığı yaparken tutuklanan İran asıllı Mansour Arbabslar’a gönderilen 1.5 milyon doların izini süren FBI’ın yolu Türkiye ’ye çıktı. MİT RAPORUNDA O ŞİRETLERİN SAHİBİ REZA ZARRAB ÇIKTI Paranın Türkiye’deki iki şirket üzerinden gönderildiğini tespit eden FBI, MİT’ten yardım istedi. MİT’in hazırladığı raporda, söz konusu şirketlerin Rıza Zarrab'la bağlantılı olduğu tespit edildi. YOLSUZLUK DOSYASI Fatih Emniyet Müdür yardımcısı Orhan İnce'nin görevden alınmasından hemen önce yaşandığı iddia edilen telefon görüşmelerine göre Güler, Zerrab'a, "Gerektiğinde (Orhan İnce) daha da ileri giderse dersin ki kardeşim bana çöktü, benden şöyle bir rüşvet istedi... Hayır bunu daha ileri götürürlerse o zaman da ben senin ağzından iki satır ifade alırım, bunu aynı gün işleme çektiririm ve meslekten attırırım…" diyor. Sarraf’ın yasadışı faaliyetlerini MASAK’a ihbar eden Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin 400 bin dolar karşılığında İstanbul’dan sürüldüğü tespit edildi. Bakan Güler’in “Defterini düreceğim o pezevengin. Sen rahat ol. Ayağını denk alsın, meslekten attırırım. Ben o terbiyesizin kafasını kopartırım, onda rahat ol” diyerek Sarraf’ın tedirginliğini gidermeye çalıştığı takipte tespit edildi. YOLSUZLUK DOSYASI İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyon kapsamında gözaltına alınan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in evinde arama yapıldı. Aramada, 6 para kasası ile sahte para kontrolü de yapabilen 1 adet para sayma makinesi bulundu. Kasalardan çıkan çok miktarda döviz ve Türk Lirası’na el konulduğu belirtildi.Barış Güler’in evindeki sadece 2 numaralı kasada ise 1 milyon 421 bin 73 TL civarında dolar, euro ve Türk Lirası bulundu. YOLSUZLUK DOSYASI YOLSUZLUK DOSYASI İhale alan dev firmalar, Başbakan’ın oğlunun yöneticisi olduğu vakfa milyonlarca lira bağış yapmış. En büyük bağışı 200 milyon TL ile Royal Protocol. En az bağış yapan isim ise 100 bin TL ile iş adamı Ali Ağaoğlu. YOLSUZLUK DOSYASI Dünyanın hangi ülkesinde bir kanun 11 yıl içinde 164 defa değiştirilir? AKP eliyle Kamu İhale Yasası’na tam 164 defa müdahale edilmiştir. Kamu İhale Yasası’nda doğrudan 26 sefer, diğer özel yasalarla 56, kararnamelerle 82 defa olmak üzere 164 kez değişiklik yapıldı KCK-PKK DOSYASI Doğu'da ve Güneydoğuda her ilde kurulan ve PKK'ya eleman toplayan EĞİTİM DESTEK EVLERİ (EDEV)'ler artarken, milletin evlatlarına eğitimde PKK'yla bile fırsat eşitliği tanımamak mesuliyettir... PKK/KCK dershanelerin kapatılması sonrası döneme hazırlanıyor. KCK, okul ile dershanenin farklı olgular olduğunu çok iyi biliyor ki, KCK il sorumluları ve KCK kaymakamlarıyla dershanelerin kapatılmasıyla boşalacak sahanın süratle ve organize bir şekilde doldurulması mütalaaları yapmaya başladı bile. "PKK Valiler Kararnamesi" hemen hemen tamamlanmış durumda." KCK-PKK DOSYASI EĞİTİM DESTEK EVLERİ (EDEV)‘lerin hedefi bölgedeki çocuklar ve gençler. Maddi imkânsızlıklar içindeki ailelerin çocukları ve gençlerin sınavlara hazırlanmasına yardımcı olmak gibi masum bir gerekçe arkasına gizlenen EDEV'lerin sayısı süratle arttı. Güneydoğu'da her il ve ilçede EDEV'ler kurularak, gençlerin KCK sistemine entegre edildiği bir sistem ortaya çıktı. KCK-PKK DOSYASI "Güneydoğu'da çocukların, gençlerin dağa çıkmasının önündeki en büyük engellerden birisi olan dershaneleri kapatıyorsunuz, peki belediye yasasına göre BDP'nin açtığı 152 dershaneyi de kapatacak mısınız? Bu dershanelerden iddialara göre PKK'ya adam devşiriliyor. Niye kimse bunları kapatmıyor? Niye kimse bunları konuşmuyor?" KCK-PKK DOSYASI Demirtaş, “Başkan Apo eğitimin altını defalarca çizmiştir. Biz boşluk yaratırsak başkaları doldurur. Cemaat yapılarının hangi boşluklardan yararlandığını tespit edin. Bu boşlukları bizler dolduramazsak toplumu teslim alma sürecektir. 15 yıldır çukurda çaba gösteren Apo’dan her şeyi çözmesini beklemeyeceğiz. Biz kendimiz inşa edeceğiz. Çözümlerimizi kendi ellerimizle var edeceğiz” dedi. KCK-PKK DOSYASI PKK’nin anadil ve diğer talepleri için silah kullanmasına gerek yok diyen Ak Parti milletvekili Metiner, ”Bazı kesimler PKK’nın talepleri üzerinden konuyu tartışmaya çalışıyor. Bu çok yanlıştır. PKK kendini lavettikten sonra ister başka bir parti kursun isterse BDP ile devam etsin, talep ettiği şeyler için silah kullanmasına gerek yok. Bağımsız bir Kürdistan için silah kullanabilirsiniz. Ama ana dilde eğitim, demokratik özerklik, bunlar için silah kullanılmaz”ifadesini kullandı. KCK-PKK DOSYASI Gülten Kışanak: “Bizim çetrefilli, anlaşılması zor bir yolumuz yok. Dümdüz bir yolumuz var. O da demokratik cumhuriyet, özerk Kürdistan’dır. Artık 21’inci Yüzyılda bir tek kişinin ağzından bir ülke yönetilemez. Bu yetkileri yerellere, bölgelere devredeceksiniz, demokratik bir sistemi kabul edeceksiniz. Biz Kürt halkı olarak kendi özerkliğimizi, dilimizi, tarihimizi özgürce yaşamak istiyoruz. Ama bu yetmiyor. Herkes kendi özerkliğini, özgürlüğünü yaşamalıdır.” KCK-PKK DOSYASI "3 Aralık günü BDP'nin Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı adayının Osman BAYDEMİR olacağını duyurmuş, bunun kararının Oslo'da verildiğini işaret etmiştim. Sizi temin ederim ki, son Cemaat kavgası da, Büyükşehir Belediyesi Yasası da, Urfa'da AKP'nin seçtiği zayıf aday da Oslo mutabakatında alınan kararlarla yakından ilgili... Oslo'da alınan karara göre Kürdistan Haritasının tamamlanması için BDP'nin bölgede AKP'yi tercih eden illerin tamamını alması gerekiyor. Bunun için Büyükşehir Yasası çıkartıldı. Zira BDP'nin şehir merkezlerinin oyları ile Urfa gibi yerlerde belediyeleri alması mümkün değildi. Kırsaldan gelecek oylar ile BDP'nin Urfa, Mardin, Van gibi bölgeleri alabileceği hesaplandığı için Büyükşehir yasası çıkartıldı. Böylece Oslo mutabakatında öngörüldüğü gibi bölgenin BDP'ye bırakılması kararlaştırıldı..." ÇELİŞKİLER AK Parti Düzce Milletvekili Fevai Arslan, Erdoğan’ın liderlik vasıflarını sıralarken işi abarttı ve “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler” dedi. Erdoğan için daha önce de Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser, “Erdoğan bizim için ikinci peygamber gibidir” demişti. ÇELİŞKİLER Başbakan Erdoğan Muğla'daki mitinginde Gülen'in bedduasına atıfta bulunarak, "Hocalarının da bedduasını gördük. Biz bedduaya lanet duaya davet diyoruz. Biz rahmet için geldik gazap için değil. Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır inşallah..." dedi. HADİS-İ KUDSİ Erdoğan'ın bu sözü bir Allah'ın hadisi kutsisi olan " "İnne rahmetî sebakat alâ gadabî - Yani "Rahmetim benim gadabıma sebkat etmiştir (aşmıştır)" sözünü hatırlattı... ÇELİŞKİLER 1) Başbakan Gazze’ye gideceğini açıkladı. Tarih bile verdi. Hatta ABD Dışişleri Bakanı’nın gitmeyin telkinine de meydan okudu. Obama’nın yanında Gazze’ye gideceği tarihi ilan etti. Ama ne Gazze’ye gidebildi ne de sözünü tutabildi. Bir daha ağzından Gazze lafı çıkmadı. 2) Önüne geleni İsrail menfaatine hizmet etmekle suçladı, oğlunun gemilerinin İsrail limanlarında fink attığı ortaya çıktı. ÇELİŞKİLER 3) “Kasetle şantaj yapacaklar” dedi Gülen’in kasetleri servis edilince zerre kadar tereddüt etmeden kasetleri kullanmaya başladı. Tüm Gülen Cemaati’ni ananasçı ilan etti. Ananas aşağı ananas yukarı vurmaya devam ediyor. Etrafına sığınan dünkü demokrat kaçkın taraftarları, demokrat duruşlarını unutmuş şimdi ona sufle yapmakla meşgul. ÇELİŞKİLER 4) “Savcı 22 defa yurt dışına çıktı” dedi. Savcı meydan okudu, ispat etsin mesleği bırakacağım dedi ama Başbakan belgesini koyamadı. Hatta yanlış Zekeriya Öz’den söz ettiği ortaya çıktı. Bir daha o konuyu hiç açmadı. ÇELİŞKİLER 5) Ağzından “milli irade” lafını hiç düşürmüyor. En büyük hırsızlık “milli iradeyi çalmaktır” diye bir metafor bile üretti ama hırsızlıktan fezleke yiyen bakanlarının fezlekesini milli iradenin temsilcisi Meclis’ten kaçırıyor. Kimse çıkıp da “milli iradeye saygın varsa bakanlarının fezlekelerini neden Meclis’e göndermiyorsun” diye sormuyor/soramıyor. ÇELİŞKİLER 6) “Evlatlarımın yolsuzluk yaptığı ortaya çıksın onları evlatlıktan reddederim” dedi. Evlatlarına belediyenin sosyal tesislerinin bağışlandığı ortaya çıktı, tek kelime edemedi. Ümraniye Belediyesi tarafından arsası umuma hadim, TÜRGEV’e devredilen Ümraniye Belediyesinin katkılarıyla inşa edilen Özel Şule Yüksel Şenler Kız Yurdu bu örneklerden sadece biri. ÇELİŞKİLER 7) Tüm belgeleri görme konumundaki İçişleri Bakanı, “Bir banka 17 Aralık operasyonundan önce döviz aldı, iki milyar dolarlık kâr elde etti. Bunun belgeleri var” dedi. Hatta “ben belgesiz konuşmam” dedi. Bizzat Merkez Bankası, Bakan’ı yalanladı. Bakan’ın sadece belgesiz değil, boş konuştuğu da ortaya çıktı... ÇELİŞKİLER ABD'li şirket, kendilerine dayandırılan montaj haberi için “Bu bariz sahtekarlığı yayınlayanlar kendinizden utanın.” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kaydının Amerikalı bir medya şirketin raporuna dayandırılarak montaj olduğu yönünde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığı anlaşıldı. Amerikalı firma yaptığı açıklamada, montaj haberini yalanladı. Bir diğer şirket ise, kendilerinin daha çok müzik kayıtları ile ilgilendiklerini ve adli ses uzmanı olmadıklarını ifade etti. Haberde kaynak olarak gösterilen John Marshall Media (JMM) şirketinin Kurucusu ve CEO'su John Marshall Cheary III, Türkçe bir kayıt için herhangi bir görüş belirtmediklerini ifade ederek “Bu bariz sahtekarlığı yayınlayanlar kendinizden utanın.” dedi. ÇELİŞKİLER Ses uzmanları, internette paylaşılan Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarını analiz etti. Uzmanlar, eldeki mevcut verilerle kayıtların ‘montaj’ olmadığını belirtiyor. Müzisyen-ses uzmanı Attila Özdemiroğlu, “Konuşmalarda kesik bir bölüm yok, onu garanti edebilirim. Bu 5 ayrı konuşma kendi içinde aynı atmosferde geçiyor. Sosyal medyada okuduğum eleştirilerde 4. bölüme takılmışlardı. Evet 4. bölümde ses biraz farklı. Ortam farklılığı daha kısık konuşuluyor ve konuşulan mikrofon farklı. Kriptolu telefonlara montaj yapılabilir ancak ortada montaj yok, bunu göremedim.” dedi. ÇELİŞKİLER Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kaydını inceleyen Amerikalı Bilgi Güvenliği ve Adli Bilişim Uzmanı Joshua Marpet , detaylı bir rapor yayınladı. Analiz sürecinde Türkçe bilen kişilere de danışan Marpet, kayıtlarda kanıtlanabilir herhangi bir montajlama olgusu olmadığını belirtti. ÇELİŞKİLER Hükümete yakın “haber7.com”haber sitesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları ile ilgili bir rapora yer verildi. Yayınlanan raporda; Amerikalı uzman Robin Lai’nin ses kayıtlarında montaj yapıldığını tespit ettiği söylendi. Yayınlanan raporun sol üst köşesinde araştırma şirketi John Marshall Media’ya ait bir kartvizit de yer aldı. John Marshall Media yayınlanan raporun ardından yaptığı açıklamada böyle bir rapor vermediğini, haberde görülen antetli kağıt ile kartvizitin de kendilerine ait olmadığını belirtti. Ayrıca antetli kağıdın ve üzerinde bulunan kartvizitin de şirketle ilgisinin olmadığını vurgulayarak "sahtekarlık" ifadesini kullandı. ÇELİŞKİLER Başbakan Erdoğan çalışma ofisine yerleştirilen böceklerle ilgili yaptığı açıklamada, böcekleri yerleştiren kişilerin belirlendiğini ve bu kişilerin yurt dışına kaçtığını ileri sürmüştü. Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından canlı yayına çıkan Efkan Ala da "Başbakan'ın ofisine konulan böceklerle ilgili olarak bunları koyan kişiler yakın zamanda yurt dışına kaçtılar. Bunlar Başbakan'ın yakın koruma ekibinden kişiler. Hangi ülkeye kaçtıklarını ise şuan için söyleyemem doğru olmaz." diyerek, Erdoğan'ın açıklamasına paralel bir açıklama yapmıştı. Ancak hem Erdoğan'ın hem de Efkan Ala'nın verdiği bilginin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Böcekleri yerleştiren kişi oldukları ileri sürülen S.D'nin yurt dışına kaçmadığı ve resmi görevle yurt dışında bulunduğu ortaya çıktı. ÇELİŞKİLER 24 yıldan beri TÜBİTAK’ta görev yapan eski Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Palaz, Başbakanlık’ta bulunan ‘böcek’le ilgili hazırladığı raporda tarih değişikliği yapması için baskıya maruz kaldığını, bunu kabul etmeyince de görevden alındığını söyledi. TÜBİTAK BİLGEM Daire Başkanlığı yapan Dr. Hasan Palaz, 5 Şubat 2014 tarihinde görevden alınmasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başbakanlık’ta ele geçirilen böceklerin Ocak 2012 tarihinde MİT tarafından kendisine gönderildiğini ve bir rapor hazırladığını belirten Palaz, “Raporumu beğenmediler. İstedikleri şekilde bir rapor hazırlamamı talep ettiler. Kabul etmeyince baskı başladı ve görevden alındım” dedi. ÇELİŞKİLER Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan "kaset" ismini kullanmadan Deniz Baykal'a sahip çıktı. Başbakan Erdoğan "Bu komplonun Türkiye’nin hayrına değil şerrine olduğunu lütfen görün. Bu komplonun benzerleri Baykal’a, Demirel’e, Erbakan’a da yapıldı. En sert cevabı vermezsek bu komploların benzerleri yapılmaya devam edilecektir" dedi. Peki Başbakan Erdoğan Deniz Baykal'ın kasedi için daha önce ne demişti? Erdoğan 2011 seçimleri öncesi 4 Mayıs 2011′de yaptığı bir konuşmada Baykal için, ”Bak Hacı Bektaşi Veli diyor ki, eline beline diline hakim ol diyor. Hanım kardeşlerimden özür diliyorum ama bundan önceki beline hakim olmaadı, gitti. Bu özel değil, genel"demişti. ÇELİŞKİLER Başbakan Erdoğan, dershaneleri "eğitimde reform" için değil, Cemaatin "hesabını bozmak" için kapattığını söyledi. Başbakan Erdoğan, dershaneleri kapatmak için harekete geçtiğinde hem toplumdan hem de dershane sahiplerinden gelen tepkilere "eğitimde reform" yapıyoruz diye karşılık vermişti. Ancak 26 Şubat 2014 tarihli grup toplantısında yaptığı konuşmada asıl niyetin bu olmadığı kendi ağzından bizzat itiraf edildi. Başbakan Erdoğan parti grup toplantısında dershaneleri kapatarak "Parelel Yapı" diye itham ettiği Cemaatin hesabını bozmak için dershaneleri kapattıklarını söyledi. ÇELİŞKİLER Başbakan ile oğlu Bilal arasında geçen Telefon kaydıyla ilgili cevap bekleyen 7 soru BİR: Eğer böyle bir konuşma söz konusu değilse ve telefon kaydı külliyen yalansa... Neden “ben oğlumla böyle bir konuşma yapmadım” demiyorsunuz? İKİ: Eğer böyle bir konuşma “dublaj” ise... Neden gayet net ve somut bir şekilde “seslerimizi taklit etmişler” demiyorsunuz. ÜÇ: Eğer bir “montaj” söz konusu ise... Neden konuşmanın montaj yapılmamış halini, dost düşman herkesi ikna edecek şekilde ortaya koymuyorsunuz? DÖRT: Eğer o konuşmaların yapıldığı iddia edildiği saatlerde canlı yayınlarda konuşmalar yapıyorsanız... Neden bunu net bir şekilde kanıtlamıyorsunuz? ÇELİŞKİLER BEŞ: Eğer o telefon konuşmalarının iddia edildiği saatlerde yapılmadığını söylüyorsanız... Hangi telefonun hangi saatte hangi telefonla bağlantılı olduğunu gösteren TİB kayıtlarını neden “güm” diye ortaya koymuyorsunuz? ALTI: Eğer ortada büyük bir iftira varsa... Neden iftirayı açığa çıkaracak somut adımlar atarak ikna edici bir teknik inceleme falan yerine “montaj, dublaj, yalan” şeklinde genel ifadelere sarılıyorsunuz? YEDİ: Eğer o görüşmeyi kriptolu telefondan yaptıysanız ve bu nedenle dinlenmesinin imkânsız olduğunu düşünüyorsanız... Neden “bizim kriptolu telefon görüşmelerimizi bile dinlediler” dediniz? ÇELİŞKİLER Bilal Erdoğan Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinden mezun olduktan sonra ABD’ye Üniversite okumaya gitti. Bilal Erdoğan, 2003’te Harvard Üniversitesi’nde Kamu Yönetimi mastırını yaptı. Kasım 2004’ten itibaren Dünya Bankası’nda stajyer olarak çalışmaya başladı. Stajını tamamlayınca Washington‘un önde gelen araştırma kuruluşlarından Brookings Institute‘de araştırma görevlisi olarak iş başı yaptı. ÇELİŞKİLER Dershanelerin kapatılması ve Milli Eğitim'deki bazı düzenlemeleri içeren tasarı komisyonda görüşülmeye başlandığı esnada görüşmelere geçilmeden önce bazı milletvekilleri, 'Çocuğunu dershaneye göndermeyen milletvekili arıyorum' yazılı pankart açtı. Ama hiç kimseden cevap çıkmadı. ÇELİŞKİLER Yiğit Bulut 2 Kasım 2006'da kaleme aldığı yazısında AKP'nin yolsuzluklarını sıralamış ve "unutmayın hesap günü gelecek" diye de uyarıda bulunmuş. ÇELİŞKİLER ÇELİŞKİLER ÇELİŞKİLER Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Urla’da 1. Derece SİT alanına villa yaptırdığı iddialarıyla ilgili olarak, “Benim senede 3-5 kere görüştüğüm çok yakın bir dostuma ait 35 yıllık bir yerdir” demişti. Ancak Google Earth'deki 2 yıl önceki görüntülerde arazi üzerinde inşaat görünmüyor. ÇELİŞKİLER 1- Gezi Parkı eylemlerinde bir 'ihanet şebekesi' ortaya çıktığını söyledi. 'Bu şebekesin tüm bağlantılarına yakında milletimize açıklayacağız' dedi. Aradan 9 ay geçti. Açıklanan bir şey olmadı. 2- Savcı Muammer Akkaş´la Başbakan bizzat hesaplaşmayı gündeme getirdi. 'Senin nereye çalıştığını biliyoruz. Nereye çalıştığını açıkla' diye çıkıştı. Ardından da, 'Yoksa biz açıklayacağız' dedi. Erdoğan´ın bu sözü de havada kaldı. 3- Erdoğan, Savcı Öz´ün bir yılda 22 kez yurt dışına çıktığını söyledi ve bir savcı olarak, ayda iki kez yurt dışına çıkacak kadar parayı nereden bulduğunu sordu. Erdoğan, bu ithamla da yetinmedi, 'Bütün deliller elde' diye çıkıştı. Hepsini açıklayacaklarını söyledi. Aradan uzun süre geçti, açıklanan bir şey olmadı. ÇELİŞKİLER 27 Şubat 2014 sabah saatlerinde eski Ak Parti milletvekili Feyzi İşbaşaran, Başbakan ile alakalı “Başbakan yoğun bakımda ..... Yanlış bilgi olsun isterim.. Yaşadıkları çok ağır..” şeklinde bir twit attı. Başbakan bu haberi «ölümümden medet umuyorlar» diyerek meydanlarda kullandı. Ancak Erdoğan, bu paylaşımı ilk yapanın Ak AK Parti eski milletvekili İşbaşaran olduğunu görmezden geldi. Bilindiği gibi Başbakan daha önce de Sivas'ta kendisine 8 genç kızın geldiğini ve Camia evlerinde kendisine beddua saatleri düzenlendiğini söylemişti. Ancak bu iftirada çok vakit geçmeden yalanlanmış kızların AK Parti gençlik kollarında olduğu anlaşılmıştı. Başbakan Erdoğan'ın yapmış olduğu bu yalan ve eksik konuşmalar kendisinin sürekli yanlış yönlendirildiği gerçeğinin güçlendirdi. ÇELİŞKİLER MAVİ MARMARA OLAYI İsrailli yetkililere dava açmaya hükümet izin vermedi Mavi marmara konusunda camiaya yapılan eleştirilerin haksız olduğunu söyleyen Ömer Faruk Gergerlioğlu, Başbakan’ın “one minute” ile başlayan ve Mavi Marmara ile devam eden tavrını sıra somut adım atmaya geldiğinde sürdüremediği görüşünde. Sebebi ise 2008 yılında Gazze katliamı olduğunda Mazlum Der’in İsrailli yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundukları davanın açılmasına Başbakan’ın izin vermemesi. “Dava açılsa İsrailli yetkililerin Türkiye’ye girişleri halinde tutuklama ihtimali vardı. Bugün İspanya, İngiltere ve başka ülkelerde dava açıp bu insanların ülkelerine girişini yasaklayanlar var.” diyen Gergerlioğlu, “Sanırım İsrail’in dünyayı saran dev gücü hesap edilmişti. Şimdi bu dev gücü hesap eden cemaate karşı celallenenler o zaman bu ince hesabı yapmamıştı.” diyor. MAVİ MARMARA OLAYI Burada İsrail’in de Türkiye’nin yapabileceklerinin sınırını gördüğünü söyleyen Mazlum Der eski Başkanı, “Açılabilecek bir dava Erdoğan izin vermediği için açılmadı. Mavi Marmara’da 9 kişi şehit olduktan sonra da hukuki süreç hükümet tarafından bilerek konjonktür hesaplarıyla uzatılmıştı.” hatırlatmasını yapıyor. Gergerlioğlu, camianın “Yenemeyeceğin muhataplarla diplomatik ilişkilerini sevmesen de devam ettirmek zorundasın.” fikrini eleştirirken İsrail’e karşı onurlu bir duruşun olmadığı görüşünde. Mavi Marmara, Türkiye'yi bölgede İsrail'le karşı karşıya getirip yalnızlaştırmak ve neticede bölgedeki bütün tesirini kırmak için, daha sonra CIA ve MI5 bağlantılı el-Kaide mensuplarının da dâhil olduğu bir İran ve yandaşları prodüksiyonu muydu? MAVİ MARMARA OLAYI Mavi Marmara, uluslarası sularda saldırıya uğradı. Aynı sularda Deniz Kuvvetlerimiz'e ait Çağrı Grubu muhripleri devriye görevi yapmaktadır. Bu muhripler, rahatlıkla olay yerine yönlendirilebilir, en azından kurtarma çalışmasına katılabilirlerdi. O zamana kadar Türk bandırası taşıyan Mavi Marmara gemisine, Gazze'ye hareket etmeden önce Komor Adaları bandırası çekildi. Oysa gemi Türk bandırasıyla kalsaydı, uluslararası sularda gemiye yapılan bir saldırı, uluslararası hukukta Türkiye topraklarına yapılmış sayılacaktı. Türkiye, bir NATO üyesi ve NATO'nun ünlü 5. Madde'si, NATO'ya üye ülkelerden birinin topraklarına başka bir ülke tarafından yapılan saldırıyı, NATO'ya yapılmış sayıyor ve üyelerin buna cevap vermesini gerektiriyor. Bu bilinirken, bandıranın değiştirilmesiyle Türkiye, hakkı olan NATO müdahalesi ihtimalini kendi elleriyle yok etti. Neden? MAVİ MARMARA OLAYI Mavi Marmara'ya Abdürrahman Dilipak'tan başka 15 AKP'li milletvekili de binmekten vazgeçiyor. Bu 15 milletvekili, gemiye binmek üzere çok önceden yerlerini ayırtmışken, AKP yönetimi, son anda bu milletvekillerinin binmesine herhangi bir gerekçe göstermeden izin vermiyor. Neden? Oysa gemide, 40 civarında yabancı milletvekili de vardı. Bazılarının "İsrail'in saldıracağı hükümet tarafından biliniyordu. Bunun için milletvekillerine izin çıkmadı" iddiasına cevap nedir? Mavi Marmara'da Türklerden başka daha pek çok ülkeden insan bulunmasına ve 9 vatandaşımızın şehid edilmesiyle neticelenen hadisede geminin çok karışmış olmasına rağmen neden sadece Türk vatandaşları katledildi ve başka ülkelerden kimseye bir şey olmadı? MAVİ MARMARA OLAYI Mavi Marmara'nın mahiyetiyle ilgili önemli bir diğer bilgi olarak, Mavi Marmara kafilesine katılan 26 kişi, daha sonra, Türkiye'de İran'ın önde gelen destekçilerinden N.Ş. tarafından İran'a götürülüyor. Dönemin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, kafiledeki herkesi tek tek bağrına basıyor. Mavi Marmara'nın ikinci defa Gazze'ye gönderilmesi gündeme gelince İran'dan Ayetullah Kaymakamî başkanlığında bir heyet Türkiye'ye geliyor, N.Ş. ile de görüşüyor ve bir protesto yürüyüşüne katılıyor. Fakat hükümet, bu defa Mavi Marmara'nın Gazze'ye gitmesine izin vermiyor. FİŞLEME DOSYASI Belgede, sadece hükümete yakın İlim Yayma Cemiyeti üyesi olan adaylar mavi listeye alınırken, ulusalcı, Alevi, Kürt vs. olduğu öne sürülen adaylara ise kırmızı renk veriliyor. FİŞLEME DOSYASI 29 Nisan 2010 tarihli Vakit gazetesinde yer alan habere göre MİT'in 2010 yılı takip tablosunda 1. Derece yıkıcı - dini Örgütler listesinde Süleymancılar, Nakşibendiler, İHH ve Nurcu Gruplar, Mazlum-Der, Milli Görüş, Menzil, Aleviler , Fethullah Gülen Cemaati gibi gruplar yer aldı. Şok listeden El-Kaide’nin çıkarıldığı görüldü. FİŞLEME DOSYASI MGK tavsiye kararını, hükümet kanadından Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül ve Abdülkadir Aksu da imzalamış. Ayrıca dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, kuvvet komutanları özden örnek, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un da imzaları bulunuyor. FAİZ LOBİSİ Başbakan, Gezi olaylarını Faiz Lobisi olarak adlandırdığı bir gurubun çıkardığını, bu olaylar yüzünden de ekonomide sarsıntı meydana geldiğini öne sürmüştü. "Faiz Lobisi" diye yasal veya yasadışı bir örgüt mevcut değildi. Başbakan bu hayali örgütün kimlerden veya hangi şirketlerden meydana geldiğini açıklamıyordu. Olmayan şey nasıl açıklansın ki? FAİZ LOBİSİ SPK’nın ‘Gezi Parkı’ sürecindeki işlemlere ilişkin aracı kuruluşlara yönelik incelemesi aradan 6 aya yakın bir süre geçmesine rağmen herhangi bir yasadışı işleme rastlanmadığını ortaya çıkardı. SERMAYE Piyasası Kurulu’nun (SPK) Gezi Parkı sürecindeki işlemlerine ilişkin aracı kuruluşlara yönelik haziran ayı sonunda 20 Mayıs-19 Haziran arasındaki işlemlere ilişkin başlattığı incelemesinde herhangi bir yasa dışı işleme rastlanmadığı ortaya çıktı. Sermaye piyasası çevrelerinde, ‘SPK aradığı lobiyi bulamadı” şeklinde yorumlara neden olan bu inceleme sonucunda, yerli ve yabancı yatırımcıların yasadışı herhangi bir işlem yapmadıkları gibi, o dönemdeki işlemlerde ayrıca manüpülasyona da rastlanmadığı kaydedildi. YALAN HABER ORDUSU AK Parti milletin parasıyla kurduğu bilişim ekibiyle internette sürekli yalan haberl üreterek gündem oluşturmaya çalışıyor. Twitter’da herkesi “yemlemeye” çalışan, “Yılbaşı kutlayanlar idam edilsin” gibi şaşırtıcı, “Münir Özkul öldü” gibi herkesin ilgisini çeken ancak gerçek olmayan, bazen şoke edici iletiler paylaşarak suni gündem oluşturmaya çalışan; Twitter’ı bir bilgi edinme ve paylaşma ortamı olarak değil de eğlence ve ti’ye alma platformu olarak gören kullanıcılar“troller” diye adlandırılıyor. KENDİSİYLE ÇELİŞENLER Bülent Arınç, çocuğun ve ailenin siyasette kullanılmaması gerektiğini söyledi. Çocuğun sayısının önemli olmadığını söyleyen Arınç, "Allah hayırlı evlad versin. Allah bizi çocuklarımızla, malımızla, servetimizle imtihan etmesin... 'Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz' deler. Yani çok maldan korkmak lazım. Zenginin işi zor. Hele helalinden değilse işi çok daha zor." dedi. KENDİSİYLE ÇELİŞENLER Madem Başbakan Erdoğan tehdit edildi, neden kendisini tehdit edenleri açıklamıyor? Neden -eğer varsa- o kişileri yargıya şikayet etmiyor da medyada bunu seçim malzemesi yapıyor? KENDİSİYLE ÇELİŞENLER Başbakan Erdoğan önceki gün internete düşen Milli Gemi Projesi (MİLGEM) ve Yargıya müdahale ettiğine ilişkin Aydın Doğan'la ilgili ses kayıtlarını bugün resmen doğruladı. Erdoğan, Aydın Doğan'ın yargılandığı davaya Adalet Bakanı üzerinden müdahele ederken, MİLGEM projesi ihalesi için Metin Kalkavan'a taktikler veriyor. Başbakan Erdoğan bugünkü konuşmasında bu ses kaydını doğruladı. Erdoğan o ses kaydında, "Bir çok ihaleler yapılıyor birisi safdışı edilmiş olabilir, şahsıma müracaatı olabilir, ben de dava et diyorum" diyor. Ancak Erdoğan'ın ses kaydında Metin Kalkavan'ın ihaleye girmesi için yazılı müracat etmediği anlaşılıyor. Yani Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi safdışı edilme durumu yok. De ki: "Herkes beklemede! Siz de gözleyin bakalım! Doğru yolu tutanların, hidâyete erenlerin kim olduğunu yakında anlayacaksınız! Tâhâ – 135. Ayet