çelişkiler

Transkript

çelişkiler
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
1. Hz. Ebu Bekir’e, Hz. Ömer’e, Hz. Osman’a hakaret
ettikleri için mi?
2. Sasani imparatorluğunu yıkan Hz. Ömer’in katili
Feyruz’a türbe yaptıkları için mi?
3. Kur’an ayet ile pak olduğu bildirilen Hz. Aişe’ye
iftira attıkları için mi?
4. Tuvalet taşlarına Sahabe efendilerimizin isimlerini
yazdıkları için mi?
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
5. Sünnileri kafir edip öldürülsünler diye Suriye’ye asker
gönderdiği için mi?
6. Suriye’de Esad’ın yegane destekçisi olduğu için mi?
7. Tarih boyunca sadece Müslüman ülkeler ile savaştığı için
mi?
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
8. Almadığımız gazın parasını bile bizden tahsil ettikleri için mi?
9. Doğalgazı bize Azerbaycan’ın 11 katı fiyata sattıkları için mi?
10. Her Avrupa’ya sefer düzenlediğinde Osmanlı’yı arkadan
hançerlediği için mi?
11. Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın 17 Aralık 2013 tarihli
yazısında dediği gibi 40’tan fazla bayanlarla uygunsuz
kasetinizin İran’ın elinde olduğu için mi?
Antlaşma metinlerinde, toprak
paylaşımının haricinde yer alan bir
madde, dünü ve bugünüyle “İran ve
Şii tehlikesinin anlaşılması”
bakımından önem arz eder.
Osmanlı, maddeler arasına Sünni
düşmanlığının önüne geçilmesi
yönünde şart koydurdu:
“Safevîler, İran’da, Eshâb-ı kirama,
İslâm âlimlerine ve eserlerine
sövülmesini yasaklayacaktır”
İran, günümüze kadar geçerliliğini
koruduğu söylenen Kasr-ı Şirin
Antlaşması’na hiçbir zaman sadık
kalmadı; bu maddeye hiçbir zaman
uymadı. Şia sahabeye laneti halen
ibadet sayarak bu antlaşmaya aykırı
hareket etmektedir.
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
YOKSA GÜZEL KADIN AJANLARIYLA
MUTA NİKÂHINI İSTİHBARATININ EN
BÜYÜK SİLAHI OLARAK KULLANAN
İRAN, BUNLAR İÇİN SİZE ŞANTAJ MI
YAPIYOR?
Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, ferman etmiş ki:
َ‫للاُ باْس ُه َْم ب ْين ُه ْموسل‬
َ َ‫وم رد‬
َِ ‫الر‬
َُ ‫اِذاَ مش ُوا ا ْل ُمط ْيط ۤاءَ وخدم ْت ُه َْم بن‬
ُّ ‫ات فا ِرسَ و‬
‫*طَ شِ رار ُه َْم ع ٰلى خِيا ِر ِه َْم‬
deyip, “Ne vakit size Fars ve Rum kızları hizmet etti; o
vakit belânız, fitneniz içinize girecek, harbiniz dahilî
olacak, şerirleriniz başa geçip hayırlılar ve iyilerinize
musallat olacaklar” haber vermiş. Otuz sene sonra
haber verdiği gibi çıkmış. (19. Mektup, 6 Nükteli İşaret)
*:
Tirmizî (tahkik: Ahmed Şâkir), no. 2262; el-Elbânî,
Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha, 954; el-Heysemî, Mecmeu’zZevâid, 10:232, 237.
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
İran’ın silahları, sadece retorikteki ABD ve İsrail
karşıtlığından ibaret değil. İran’ın üç önemli silahı daha var:
Muta, humus ve takiyye. Muta, bir kadınla cinsel
münasebette bulunmak için yapılan süreli ahitleşmedir..
Humus, (Sünnî) İslâm’da madenler gibi yerden çıkarılan
maddelerden verilen zekât ve harp ganimetlerinden Allah
Rasûlü’nün, devlet başkanının hissesine düşen 5’te 1’lik
miktarı ifade ediyor. Fakat Şiîlikteki humusun kapsamı çok
daha geniş. Bir zaman, Türkiye’yi darü’l-harp gören bazıları,
bundan dolayı, sanki devlet, çalışarak elde ettiği özel geliri
olan bir şahısmış ve onun malı aslında bütün kamunun malı
değilmiş gibi, devlet malından almayı helâl addederdi.
Humus da, bunun gibi, pek çok yolsuzluğa, devlet ve kamu
malını
kullanmada
farklı
davranmalara
gerekçe
oluşturabiliyor. Takıyyeye gelince: Şiîlik’te takıyye bir
esastır; İmam Cafer Sadık Hazretleri’ne atfen, “Takıyyesi
olmayanın dini yoktur.” inancı hakimdir. Dolayısıyla takıyye,
yalanın, aldatmanın, Kur’an’da şiddetle men edilen,
söylenenin tersinin yapılması ve yapılanın tersinin
söylenmesinin hem de dinen gerekli kılıfıdır.
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
26.08.2012 tarihli Haaretz gazetesinde Aner Shalev
imzalı, genelde dünyada, özelde “Ortadoğu”da olup
bitenleri anlamamıza yarayacak çok güzel bir makale
yayımlandı. ‘İsrail ve İran: Ebedî Müttefikler’ başlığını
taşıyan makalede Shalev, özetle şöyle diyor:
İsrail, İran’a yardım ediyor. İran’a saldırının eli kulağında
olduğu tehditleri, Ayetullahların rejiminin tekerleklerini
yağlıyor. Diğer yandan, İsrail de ölesiye İran’a muhtaç.
İran olmasa, İsrail onu icat eder. İran, İsrail için daima var
olmalıdır. Nefret ve düşmanlık söylemleri, bilhassa sağcı
iktidarlar için etkili kontrol mekanizmaları olmuştur.
Netanyahu’nun İran karşıtı çılgın retoriği, kitlelerin
dikkatini asıl problemlerinden uzaklaştırmaktadır. İran’ın
İsrail’i tehditleri, Netanyahu hükümetinin tekerleklerini
yağlıyor.”
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
İran’ın kaset şantajlarını muta nikahı ile izah etmek
için milli eğitim kitaplarıyla alıştırmalar mı
yapılıyor?
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
Dünyanın dört bir tarafından gelen İslam Alimleri
MUTA'nın zinadan bir farkı olmadığını ve Peygamber
Efendimiz tarafından haram kılındığı söyledi. Bir başka
konuşmacı ise İran'ın MUTA'yı bir istihbarat aracı olarak
kullandığına dikkat çekti.
Çeşitli ülkelerden din adamları, toplum için çok büyük
bir
tehdit
olan
mut'anın
“Zinadan
farkı
olmadığı” görüşünde birleşiyor. İran’ın İslam ülkelerine
nüfuz için bir tuzak olarak da sıkça kullandığı ve Sünni
toplumlarda yaygınlaşmaya başlayan mut'a nikahı,
zinadan farksız olarak görülüyor. Türkiye’de de el
altından gizlice yaygınlaşmaya başlayan “mut'a
fitnesinin” ehli sünnet akidesinde kesinlikle yeri
olmadığını vurgulayan İslam alimleri, mut'anın toplum
ve aile hayatına karşı en büyük tehditlerden biri
olduğunu vurguladı.
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
Arzu Yıldız'ın Türkiye gazetesinde yer alan 'AK Parti içindeki
İran böcekleri' haberine Yıldız hakkında gizliliği ihlal
suçlamasıyla dava açıldı.
Arzu Yıldız, "Bu zamana kadar gizliliği bulunan birçok
soruşturmanın haberlerini yazdım. Onlara açılmayan
soruşturma neden sadece bu habere açılıyor?" diyerek şu
açıklamalarda bulundu:
"Turgut Özal davası, 12 Eylül ve 28 Şubat soruşturması gibi gizli
birçok soruşturmayı yazdım. Bu haberler nedeniyle hiç dava
açılmadı. 'AK Parti içindeki İran böcekleri' haberime açılan bu
soruşturmanın ihbar mektubunda kadınların adı dahi yok. 28
Şubat davası da gizliydi. Neden bu haberlere dava açılmadı?
Neden sadece bu haberime dava açıldı merak ediyorum.«
Bu haber yüzünden Arzu Yıldız’ın 8 yıl hapsi isteniyor.
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
Türkiye Gazetesi’nin manşetinde Başbakanlık'a bağlı Yurt Dışı
Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı'nda aktif halde 2
adet böcek diye de bilinen dinleme cihazı bulunduğunu
duyurdu. Daha ilginci ise böceği koyanlar AK Parti'nin kuruluş
sürecinde yer alan 2 kadındı ve İran'a istihbarat
topluyorlardı.
Peki kim bu iki kadın?
Bu iki isim Fatma Altun ve Azime Doğan.
AK Parti'nin kurucu üyeleri arasında yer almayan bu isimler,
partinin kuruluşunda yer almış kişiler.
NEDEN İRAN SİZİN İKİNCİ EVİNİZ?
Nükleer faaliyetlerinden dolayı Birleşmiş Milletler
ambargosuna maruz kalan İran'ın Türkiye'de kurduğu
şirket sayısında büyük bir patlama yaşanıyor. Sunday's
Zaman gazetesinde yer alan bir habere göre Türkiye'de
kurulan İranlı şirket sayısı geçtiğimiz sene yüzde 41 artış
gösterdi. Geçen sene kurulan 590 şirketle birlikte
Türkiye'deki İranlı firma sayısı 2.140'a yükseldi.
YOLSUZLUK DOSYASI
Tüpraş: ÖİB, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kamuya
açıklanmayan bir kararını dayanak alarak Tüpraş’ın yüzde
14.76’sını,
kurumun
tamamının
özelleştirmeye
çıkılmasından 6 ay önce, başka hiçbir aracı kuruluşa haber
vermeden Global Menkul Değerler aracılığıyla, yaklaşık 1 yıl
önce vefat eden İsrailli işadamı Sami Ofer’e ait 6 fona, o
günkü borsa değerinin yüzde 8 altında fiyata sattı. Danıştay
2005’te yapılan işlemi iptal etti ve hisselerin geri alınmasını
istedi. 6 ay sonra Tüpraş’ın kalanı özelleştirildiği fiyat
üzerinden yapılan hesaplamada kamunun 750 milyon $
zarar ettiği hesaplandı.
YOLSUZLUK DOSYASI
TÜPRAŞ’ın yüzde 14.76’sını özelleştirme öncesinde 465
milyon dolara satın alarak büyük oranlarda kar eden,
ardından Galataport ihalesini 3.5 milyar dolarlık teklifle
kazanan Sami Ofer ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
ilişkisi gündeme gelmiş ve Başbakan Erdoğan önce Sami
Ofer’le görüşmediğini söylemişti. Ancak Başbakan kısa bir
süre sonra ATV’de katıldığı programda Tüpraş hisselerinin
satışından ve Galataport ihalesinden önce Sami Ofer ile
görüştüğünü açıklamıştı. Erdoğan ‘Ofer ile ilk görüşmem
Davos’ta oldu’ demiş, bu sözleriyle de Ofer ile ikinci bir
görüşmesi daha olduğu izlenimi vermişti. Ancak ikinci
görüşmeyi hatırlayamadığını söylemişti.
http://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/117439erdogan-ile-ofer-firsatlar-ulkesinde
YOLSUZLUK DOSYASI
Zafer Çağlayan , saatleriyle ünlü İsviçre’nin Cenevre
kentinde beğenmiş olduğu 5101G model saati Zerrab’dan
istedi. İranlı da, bir adamını Cenevre’ye göndererek saati
aldırdı ve 25 Eylül 2013 günü saat 01.25 sularında
Ankara’da Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya’ya teslim
etti.
YOLSUZLUK DOSYASI
17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan halkbank genel
müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki kütüphanede ayakkabı
kutuları içerisinde 4.5 milyon dolar paranın ele geçirildiği
öğrenildi. Banka genel müdürünün eşinin de bir telefon
görüşmesinde “Yeşiller geldi” şeklinde ifade kullandığı
kaydedildi.
YOLSUZLUK DOSYASI
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen büyük
Rüşvet Operasyonu kapsamında yapılan incelemelerde,
siyasetçi ve bürokratlara para yanında pahalı hediyelerin
de rüşvet olarak verildiği ortaya çıktı.
Bu kapsamda siyasetçi ve bürokratlara, değeri 2 milyon
liranın üzerinde olan saatlerin yanında, takım elbise,
ayakkabı, piyano, mücevherin de rüşvet olarak verildiği
tespit edildi. Bazı rüşvet bedellerinin ise “taksitler”
hâlinde ödenmesi dikkat çekti.
YOLSUZLUK DOSYASI
Bayraktar şunları söyledi:
”17 Aralık tarihinde yapılan operasyon dosyasında şahsımı
rencide edecek veya izah edemeyeceğim hiçbir husus yok.
Ancak Sayın Başbakan’ın istediği Bakanla çalışmak veya
istediği bakanı görevden almak en tabi hakkıdır ve yetkisidir.
Fakat ‘rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir
operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak
deklarasyonu yayınlayınız’ şeklinde tarafıma baskı
yapılmasını kabul etmiyorum.
Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve
onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın
Başbakan’ın onayıyla yapıldı.
Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa
ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için
sayın Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade
ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.”
YOLSUZLUK DOSYASI
İşadamlarının AKP'li bakanlara işlerini halletmek için
rüşvet verdiği ve bakan çocuklarının, rüşvete aracılık
ettikleri ortaya çıktı. 137 milyar dolara ulaşan rüşvet,
kamera kayıtları ve teknik takip ile belgelendi..
YOLSUZLUK DOSYASI
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "paralel
devlet yok" ve AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
“Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış... Bunlar
kargaları güldürür...
Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım.” dedi.
YOLSUZLUK DOSYASI
Nihat Ergün: Servet, şehvet ve şöhret arzusu insanı
yoldan çıkarır. Allaha şükür parayla pulla işimiz olmadı.
Makamların mevkilerin başından beri geçici olduğunu
biliyoruz.
MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYI
BBP, Prof. Hayrettin Karaman’ın 19 Aralık 2013 tarihli Yeni
Şafak gazetesinde yayınlanan, Muhsin Yazıcıoğlu ’nu örnek
gösterdiği köşe yazısındaki ifadeler ile ilgili dinlenmesi için
savcılığa başvurdu.
Yazının son bölümünde
Kamuya (ve bu arada ümmete) ait zararı önlemek için bir
şahıs, bölge veya gruba ait zarar göze alınır, sineye çekilir.
Siyasette olan selim akıl ve kalb sahiplerine de bu kuralı
hatırlatıyor ve örnek olarak merhum şehid Muhsin
Yazıcıoğlu'nu dua ile anıyorum.
MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYI
Muhsin Yazıcıoğlu"nun ölmeden önce AK Parti hakkındaki
yolsuzluk iddialarına yer verdiği bir konuşması ortaya çıktı.
Konuşmada Yazıcıoğlu, bugünlerde AK Parti hakkında
ortaya atılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına adeta
gönderme yapıyor. Konuşmasında AK partili belediyelerin
ve yöneticilerin yolsuzluğa bulaştığını belirten Muhsin
Yazıcıoğlu"nun, AK Parti ile ilgili yolsuzluk iddialarının yer
aldığı ses kayıtlarını yayınlayan kişilerin kullandığı
"Haramzadeler" kelimesini de kullanması dikkat çekiyor.
MUHSİN YAZICIOĞLU OLAYI
Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinin milletin bekası
için yapılmış olduğuna halkı alıştırmak adına
yayınlar yapılıyor. Tartışma programlarında,
gazetelerde, dergilerde ve dizilerde bu konu
sıradanlaştırılmaya çalışılıyor!
RÜŞVETİN FETVASI
Başbakan'ın yolsuzluk iddialarına karşı geliştirdiği
savunmanın, ünlü ilahiyatçı Hayrettin Karaman'ın
fetvasına dayandığı söyleniyor. Bu yaklaşıma Ali
Bulaç ve Mümtazer Türköne itiraz ediyor.
Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet
Ödülleri töreninde Hayrettin Karaman’a «Yılın Din
Adamı» ödülünü Başbakan verdi.
Türköne: Başbakan ‘Rüşvet, bir
memur ile sivilin iş tutmasıdır’
diyor. Başbakan’ın içinde yer aldığı
hiçbir
işlem
bu
tanıma
girmediğine
göre,
‘Başbakan
yolsuzluk yapmadı’ dememiz
gerekecek. Ancak öncelikle kamu
erkini
kullanarak
yapılan
yolsuzlukların rüşvetten ibaret
olmadığını hatırlatalım. Para
mukabili yapılan kanunsuz işe
rüşvet diyoruz.”
RÜŞVETİN FETVASI
27 Aralık 2012’deki yazısında Karaman iddiayı
gündeme getirdi ve şu açıklamayı yaptı: “Bana,
‘Devletten veya belediyelerden haklı ve meşru
olarak ihale alıp istifade ve kâr eden kimseleri,
yardımda bulunsunlar diye hayır kurumlarına
yönlendirsek bunda bir sakınca var mıdır’ diye
sordular. Buna verdiğim cevap şudur:
Hayır işlesin diye teşvik ve sevkettiğiniz kimseler
Müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı
yapmayacak idiyseler ve/veya bir daha iş ve ihale
alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan ecir
(sevap) alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları
şartıyla hayır kurumları bundan istifade edebilirler;
çünkü onların bir zorlamaları ve baskıları söz
konusu değildir…”
YOLSUZLUK DOSYASI
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası
tutuklanan Başbakan Erdoğan'ın "hayırsever işadamı"
dediği Reza Zarrab'la ilgili Başbakanlık'a bir raporun daha
sunulduğu iddia edildi.
Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi’ne Eylül 2011’de
suikast hazırlığı yaparken tutuklanan İran asıllı Mansour
Arbabslar’a gönderilen 1.5 milyon doların izini süren
FBI’ın yolu Türkiye ’ye çıktı.
MİT RAPORUNDA O ŞİRETLERİN SAHİBİ REZA ZARRAB
ÇIKTI
Paranın Türkiye’deki iki şirket üzerinden gönderildiğini
tespit eden FBI, MİT’ten yardım istedi. MİT’in hazırladığı
raporda, söz konusu şirketlerin Rıza Zarrab'la bağlantılı
olduğu tespit edildi.
YOLSUZLUK DOSYASI
Fatih Emniyet Müdür yardımcısı Orhan İnce'nin görevden
alınmasından hemen önce yaşandığı iddia edilen telefon
görüşmelerine göre Güler, Zerrab'a, "Gerektiğinde (Orhan
İnce) daha da ileri giderse dersin ki kardeşim bana çöktü,
benden şöyle bir rüşvet istedi... Hayır bunu daha ileri
götürürlerse o zaman da ben senin ağzından iki satır ifade
alırım, bunu aynı gün işleme çektiririm ve meslekten
attırırım…" diyor.
Sarraf’ın yasadışı faaliyetlerini MASAK’a ihbar eden Emniyet
Müdürü Orhan İnce’nin 400 bin dolar karşılığında İstanbul’dan sürüldüğü tespit edildi.
Bakan Güler’in “Defterini düreceğim o pezevengin. Sen rahat ol. Ayağını denk alsın, meslekten attırırım. Ben o terbiyesizin kafasını kopartırım, onda rahat ol” diyerek Sarraf’ın
tedirginliğini gidermeye çalıştığı takipte tespit edildi.
YOLSUZLUK DOSYASI
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü
ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün
ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyon kapsamında
gözaltına alınan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu
Barış Güler’in evinde arama yapıldı. Aramada, 6 para
kasası ile sahte para kontrolü de yapabilen 1 adet para
sayma makinesi bulundu. Kasalardan çıkan çok
miktarda döviz ve Türk Lirası’na el konulduğu
belirtildi.Barış Güler’in evindeki sadece 2 numaralı
kasada ise 1 milyon 421 bin 73 TL civarında dolar, euro
ve Türk Lirası bulundu.
YOLSUZLUK DOSYASI
YOLSUZLUK DOSYASI
İhale alan dev firmalar,
Başbakan’ın
oğlunun
yöneticisi olduğu vakfa
milyonlarca
lira
bağış
yapmış. En büyük bağışı
200 milyon TL ile Royal
Protocol. En az bağış yapan
isim ise 100 bin TL ile iş
adamı Ali Ağaoğlu.
YOLSUZLUK DOSYASI
Dünyanın hangi ülkesinde bir kanun 11 yıl içinde 164 defa değiştirilir? AKP eliyle Kamu İhale Yasası’na tam 164 defa müdahale edilmiştir. Kamu İhale Yasası’nda doğrudan 26 sefer,
diğer özel yasalarla 56, kararnamelerle 82 defa olmak üzere
164 kez değişiklik yapıldı
KCK-PKK DOSYASI
Doğu'da ve Güneydoğuda her ilde kurulan ve PKK'ya eleman
toplayan
EĞİTİM DESTEK EVLERİ (EDEV)'ler artarken,
milletin evlatlarına eğitimde PKK'yla bile fırsat eşitliği
tanımamak mesuliyettir...
PKK/KCK dershanelerin kapatılması sonrası döneme
hazırlanıyor.
KCK, okul ile dershanenin farklı olgular
olduğunu çok iyi biliyor ki, KCK il sorumluları ve KCK
kaymakamlarıyla dershanelerin kapatılmasıyla boşalacak
sahanın süratle ve organize bir şekilde doldurulması
mütalaaları yapmaya başladı bile. "PKK Valiler Kararnamesi"
hemen hemen tamamlanmış durumda."
KCK-PKK DOSYASI
EĞİTİM DESTEK EVLERİ (EDEV)‘lerin hedefi bölgedeki
çocuklar ve gençler.
Maddi imkânsızlıklar içindeki ailelerin çocukları ve gençlerin
sınavlara hazırlanmasına yardımcı olmak gibi masum bir
gerekçe arkasına gizlenen EDEV'lerin sayısı süratle arttı.
Güneydoğu'da her il ve ilçede EDEV'ler kurularak, gençlerin
KCK sistemine entegre edildiği bir sistem ortaya çıktı.
KCK-PKK DOSYASI
"Güneydoğu'da çocukların, gençlerin dağa çıkmasının
önündeki en büyük engellerden birisi olan dershaneleri
kapatıyorsunuz, peki belediye yasasına göre BDP'nin
açtığı 152 dershaneyi de kapatacak mısınız? Bu
dershanelerden iddialara göre PKK'ya adam devşiriliyor.
Niye kimse bunları kapatmıyor? Niye kimse bunları
konuşmuyor?"
KCK-PKK DOSYASI
Demirtaş, “Başkan Apo eğitimin altını defalarca
çizmiştir. Biz boşluk yaratırsak başkaları doldurur. Cemaat yapılarının hangi boşluklardan yararlandığını tespit edin. Bu boşlukları bizler dolduramazsak toplumu teslim alma sürecektir. 15
yıldır çukurda çaba gösteren Apo’dan her şeyi
çözmesini beklemeyeceğiz. Biz kendimiz inşa
edeceğiz. Çözümlerimizi kendi ellerimizle var
edeceğiz” dedi.
KCK-PKK DOSYASI
PKK’nin anadil ve diğer talepleri için silah kullanmasına gerek
yok diyen Ak Parti milletvekili Metiner, ”Bazı kesimler
PKK’nın talepleri üzerinden konuyu tartışmaya çalışıyor. Bu
çok yanlıştır. PKK kendini lavettikten sonra ister başka bir
parti kursun isterse BDP ile devam etsin, talep ettiği şeyler
için silah kullanmasına gerek yok. Bağımsız bir Kürdistan için
silah kullanabilirsiniz. Ama ana dilde eğitim, demokratik
özerklik, bunlar için silah kullanılmaz”ifadesini kullandı.
KCK-PKK DOSYASI
Gülten Kışanak: “Bizim çetrefilli, anlaşılması zor bir
yolumuz yok. Dümdüz bir yolumuz var. O da
demokratik cumhuriyet, özerk Kürdistan’dır. Artık
21’inci Yüzyılda bir tek kişinin ağzından bir ülke
yönetilemez. Bu yetkileri yerellere, bölgelere
devredeceksiniz, demokratik bir sistemi kabul
edeceksiniz. Biz Kürt halkı olarak kendi
özerkliğimizi, dilimizi, tarihimizi özgürce yaşamak
istiyoruz. Ama bu yetmiyor. Herkes kendi
özerkliğini, özgürlüğünü yaşamalıdır.”
KCK-PKK DOSYASI
"3 Aralık günü BDP'nin Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı
adayının Osman BAYDEMİR olacağını duyurmuş, bunun
kararının Oslo'da verildiğini işaret etmiştim. Sizi temin
ederim ki, son Cemaat kavgası da, Büyükşehir Belediyesi
Yasası da, Urfa'da AKP'nin seçtiği zayıf aday da Oslo
mutabakatında alınan kararlarla yakından ilgili...
Oslo'da alınan karara göre Kürdistan Haritasının
tamamlanması için BDP'nin bölgede AKP'yi tercih eden
illerin tamamını alması gerekiyor. Bunun için Büyükşehir
Yasası çıkartıldı. Zira BDP'nin şehir merkezlerinin oyları ile
Urfa gibi yerlerde belediyeleri alması mümkün değildi.
Kırsaldan gelecek oylar ile BDP'nin Urfa, Mardin, Van gibi
bölgeleri alabileceği hesaplandığı için Büyükşehir yasası
çıkartıldı. Böylece Oslo mutabakatında öngörüldüğü gibi
bölgenin BDP'ye bırakılması kararlaştırıldı..."
ÇELİŞKİLER
AK Parti Düzce Milletvekili Fevai Arslan,
Erdoğan’ın liderlik vasıflarını sıralarken işi abarttı
ve “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan
bir lider var. İşte bunun önünü kesmek
istediler” dedi. Erdoğan için daha önce de Aydın İl
Başkanı İsmail Hakkı Eser, “Erdoğan bizim için ikinci
peygamber gibidir” demişti.
ÇELİŞKİLER
Başbakan Erdoğan Muğla'daki mitinginde Gülen'in
bedduasına atıfta bulunarak, "Hocalarının da bedduasını
gördük. Biz bedduaya lanet duaya davet diyoruz. Biz rahmet
için geldik gazap için değil. Bizim rahmetimiz gazabımızı
aşacaktır inşallah..." dedi.
HADİS-İ KUDSİ
Erdoğan'ın bu sözü bir Allah'ın hadisi kutsisi olan " "İnne
rahmetî sebakat alâ gadabî - Yani "Rahmetim benim
gadabıma sebkat etmiştir (aşmıştır)" sözünü hatırlattı...
ÇELİŞKİLER
1) Başbakan Gazze’ye gideceğini açıkladı. Tarih
bile verdi. Hatta ABD Dışişleri Bakanı’nın
gitmeyin telkinine de meydan okudu.
Obama’nın yanında Gazze’ye gideceği tarihi ilan
etti. Ama ne Gazze’ye gidebildi ne de sözünü
tutabildi. Bir daha ağzından Gazze lafı çıkmadı.
2) Önüne geleni İsrail menfaatine hizmet
etmekle suçladı, oğlunun gemilerinin İsrail
limanlarında fink attığı ortaya çıktı.
ÇELİŞKİLER
3) “Kasetle şantaj yapacaklar” dedi Gülen’in kasetleri
servis edilince zerre kadar tereddüt etmeden kasetleri
kullanmaya başladı. Tüm Gülen Cemaati’ni ananasçı ilan
etti. Ananas aşağı ananas yukarı vurmaya devam ediyor.
Etrafına sığınan dünkü demokrat kaçkın taraftarları,
demokrat duruşlarını unutmuş şimdi ona sufle yapmakla
meşgul.
ÇELİŞKİLER
4) “Savcı 22 defa yurt dışına çıktı” dedi. Savcı meydan
okudu, ispat etsin mesleği bırakacağım dedi ama Başbakan
belgesini koyamadı. Hatta yanlış Zekeriya Öz’den söz ettiği
ortaya çıktı. Bir daha o konuyu hiç açmadı.
ÇELİŞKİLER
5) Ağzından “milli irade” lafını hiç düşürmüyor. En büyük
hırsızlık “milli iradeyi çalmaktır” diye bir metafor bile üretti
ama hırsızlıktan fezleke yiyen bakanlarının fezlekesini milli
iradenin temsilcisi Meclis’ten kaçırıyor. Kimse çıkıp da “milli
iradeye saygın varsa bakanlarının fezlekelerini neden
Meclis’e göndermiyorsun” diye sormuyor/soramıyor.
ÇELİŞKİLER
6) “Evlatlarımın yolsuzluk yaptığı ortaya çıksın onları
evlatlıktan reddederim” dedi. Evlatlarına belediyenin
sosyal tesislerinin bağışlandığı ortaya çıktı, tek kelime
edemedi.
Ümraniye Belediyesi tarafından arsası umuma hadim,
TÜRGEV’e
devredilen
Ümraniye
Belediyesinin
katkılarıyla inşa edilen Özel Şule Yüksel Şenler Kız Yurdu
bu örneklerden sadece biri.
ÇELİŞKİLER
7) Tüm belgeleri görme konumundaki İçişleri Bakanı, “Bir
banka 17 Aralık operasyonundan önce döviz aldı, iki milyar
dolarlık kâr elde etti. Bunun belgeleri var” dedi. Hatta “ben
belgesiz konuşmam” dedi. Bizzat Merkez Bankası, Bakan’ı
yalanladı. Bakan’ın sadece belgesiz değil, boş konuştuğu da
ortaya çıktı...
ÇELİŞKİLER
ABD'li şirket, kendilerine dayandırılan montaj haberi için
“Bu bariz sahtekarlığı yayınlayanlar kendinizden utanın.”
dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan
arasında geçtiği iddia edilen ses kaydının Amerikalı bir
medya şirketin raporuna dayandırılarak montaj olduğu
yönünde çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığı anlaşıldı.
Amerikalı firma yaptığı açıklamada, montaj haberini
yalanladı. Bir diğer şirket ise, kendilerinin daha çok müzik
kayıtları ile ilgilendiklerini ve adli ses uzmanı olmadıklarını
ifade etti.
Haberde kaynak olarak gösterilen John Marshall Media
(JMM) şirketinin Kurucusu ve CEO'su John Marshall Cheary
III, Türkçe bir kayıt için herhangi bir görüş belirtmediklerini
ifade ederek “Bu bariz sahtekarlığı yayınlayanlar
kendinizden utanın.” dedi.
ÇELİŞKİLER
Ses uzmanları, internette paylaşılan Başbakan Erdoğan ve
oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarını
analiz etti. Uzmanlar, eldeki mevcut verilerle kayıtların
‘montaj’ olmadığını belirtiyor. Müzisyen-ses uzmanı Attila
Özdemiroğlu, “Konuşmalarda kesik bir bölüm yok, onu
garanti edebilirim. Bu 5 ayrı konuşma kendi içinde aynı
atmosferde geçiyor. Sosyal medyada okuduğum
eleştirilerde 4. bölüme takılmışlardı. Evet 4. bölümde ses
biraz farklı. Ortam farklılığı daha kısık konuşuluyor ve
konuşulan mikrofon farklı. Kriptolu telefonlara montaj
yapılabilir ancak ortada montaj yok, bunu göremedim.”
dedi.
ÇELİŞKİLER
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında
geçtiği iddia edilen ses kaydını inceleyen Amerikalı Bilgi
Güvenliği ve Adli Bilişim Uzmanı Joshua Marpet , detaylı
bir rapor yayınladı. Analiz sürecinde Türkçe bilen kişilere de
danışan Marpet, kayıtlarda kanıtlanabilir herhangi bir
montajlama olgusu olmadığını belirtti.
ÇELİŞKİLER
Hükümete yakın “haber7.com”haber sitesinde Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen
ses kayıtları ile ilgili bir rapora yer verildi. Yayınlanan raporda;
Amerikalı uzman Robin Lai’nin ses kayıtlarında montaj
yapıldığını tespit ettiği söylendi.
Yayınlanan raporun sol üst köşesinde araştırma şirketi John
Marshall Media’ya ait bir kartvizit de yer aldı. John Marshall
Media yayınlanan raporun ardından yaptığı açıklamada böyle
bir rapor vermediğini, haberde görülen antetli kağıt ile
kartvizitin de kendilerine ait olmadığını belirtti. Ayrıca antetli
kağıdın ve üzerinde bulunan kartvizitin de şirketle ilgisinin
olmadığını vurgulayarak "sahtekarlık" ifadesini kullandı.
ÇELİŞKİLER
Başbakan Erdoğan çalışma ofisine yerleştirilen böceklerle
ilgili yaptığı açıklamada, böcekleri yerleştiren kişilerin
belirlendiğini ve bu kişilerin yurt dışına kaçtığını ileri
sürmüştü.
Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından canlı yayına çıkan
Efkan Ala da "Başbakan'ın ofisine konulan böceklerle ilgili
olarak bunları koyan kişiler yakın zamanda yurt dışına
kaçtılar. Bunlar Başbakan'ın yakın koruma ekibinden kişiler.
Hangi ülkeye kaçtıklarını ise şuan için söyleyemem doğru
olmaz." diyerek, Erdoğan'ın açıklamasına paralel bir
açıklama yapmıştı.
Ancak hem Erdoğan'ın hem de Efkan Ala'nın verdiği bilginin
gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Böcekleri yerleştiren kişi
oldukları ileri sürülen S.D'nin yurt dışına kaçmadığı ve
resmi görevle yurt dışında bulunduğu ortaya çıktı.
ÇELİŞKİLER
24 yıldan beri TÜBİTAK’ta görev yapan eski Başkan
Yardımcısı Dr. Hasan Palaz, Başbakanlık’ta
bulunan ‘böcek’le ilgili hazırladığı raporda tarih
değişikliği yapması için baskıya maruz kaldığını, bunu
kabul etmeyince de görevden alındığını söyledi.
TÜBİTAK BİLGEM Daire Başkanlığı yapan Dr. Hasan Palaz,
5 Şubat 2014 tarihinde görevden alınmasıyla ilgili çarpıcı
açıklamalarda bulundu. Başbakanlık’ta ele geçirilen
böceklerin Ocak 2012 tarihinde MİT tarafından
kendisine gönderildiğini ve bir rapor hazırladığını
belirten Palaz, “Raporumu beğenmediler.
İstedikleri şekilde bir rapor hazırlamamı talep
ettiler. Kabul etmeyince baskı başladı ve
görevden alındım” dedi.
ÇELİŞKİLER
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan
Başbakan Erdoğan "kaset" ismini kullanmadan Deniz
Baykal'a sahip çıktı. Başbakan Erdoğan "Bu komplonun
Türkiye’nin hayrına değil şerrine olduğunu lütfen görün.
Bu komplonun benzerleri Baykal’a, Demirel’e, Erbakan’a
da yapıldı. En sert cevabı vermezsek bu komploların
benzerleri yapılmaya devam edilecektir" dedi.
Peki Başbakan Erdoğan Deniz Baykal'ın kasedi için daha
önce ne demişti?
Erdoğan 2011 seçimleri öncesi 4 Mayıs 2011′de yaptığı bir
konuşmada Baykal için, ”Bak Hacı Bektaşi Veli diyor ki,
eline beline diline hakim ol diyor. Hanım kardeşlerimden
özür diliyorum ama bundan önceki beline hakim
olmaadı, gitti. Bu özel değil, genel"demişti.
ÇELİŞKİLER
Başbakan Erdoğan, dershaneleri "eğitimde
reform" için değil, Cemaatin "hesabını
bozmak" için kapattığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, dershaneleri kapatmak için harekete
geçtiğinde hem toplumdan hem de dershane
sahiplerinden gelen tepkilere "eğitimde reform"
yapıyoruz diye karşılık vermişti.
Ancak 26 Şubat 2014 tarihli grup toplantısında yaptığı
konuşmada asıl niyetin bu olmadığı kendi ağzından
bizzat itiraf edildi.
Başbakan Erdoğan parti grup toplantısında dershaneleri
kapatarak "Parelel Yapı" diye itham ettiği Cemaatin
hesabını bozmak için dershaneleri kapattıklarını söyledi.
ÇELİŞKİLER
Başbakan ile oğlu Bilal arasında geçen Telefon
kaydıyla ilgili cevap bekleyen 7 soru
BİR: Eğer böyle bir konuşma söz konusu değilse ve telefon
kaydı külliyen yalansa... Neden “ben oğlumla böyle bir
konuşma yapmadım” demiyorsunuz?
İKİ: Eğer böyle bir konuşma “dublaj” ise... Neden gayet net
ve somut bir şekilde “seslerimizi taklit etmişler”
demiyorsunuz.
ÜÇ: Eğer bir “montaj” söz konusu ise... Neden
konuşmanın montaj yapılmamış halini, dost düşman
herkesi ikna edecek şekilde ortaya koymuyorsunuz?
DÖRT: Eğer o konuşmaların yapıldığı iddia edildiği
saatlerde canlı yayınlarda konuşmalar yapıyorsanız...
Neden bunu net bir şekilde kanıtlamıyorsunuz?
ÇELİŞKİLER
BEŞ: Eğer o telefon konuşmalarının iddia edildiği
saatlerde yapılmadığını söylüyorsanız... Hangi
telefonun
hangi
saatte
hangi
telefonla
bağlantılı olduğunu gösteren TİB kayıtlarını neden
“güm” diye ortaya koymuyorsunuz?
ALTI: Eğer ortada büyük bir iftira varsa... Neden
iftirayı açığa çıkaracak somut adımlar atarak ikna
edici bir teknik inceleme falan yerine “montaj,
dublaj,
yalan”
şeklinde
genel
ifadelere
sarılıyorsunuz?
YEDİ: Eğer o görüşmeyi kriptolu telefondan
yaptıysanız ve bu nedenle dinlenmesinin imkânsız
olduğunu düşünüyorsanız... Neden “bizim kriptolu
telefon görüşmelerimizi bile dinlediler” dediniz?
ÇELİŞKİLER
Bilal Erdoğan Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinden
mezun olduktan sonra ABD’ye Üniversite okumaya
gitti. Bilal Erdoğan, 2003’te Harvard Üniversitesi’nde
Kamu Yönetimi mastırını yaptı. Kasım 2004’ten itibaren
Dünya Bankası’nda stajyer olarak çalışmaya başladı.
Stajını tamamlayınca Washington‘un önde gelen
araştırma
kuruluşlarından
Brookings
Institute‘de
araştırma görevlisi olarak iş başı yaptı.
ÇELİŞKİLER
Dershanelerin kapatılması ve Milli Eğitim'deki bazı
düzenlemeleri içeren tasarı komisyonda görüşülmeye
başlandığı esnada görüşmelere geçilmeden önce bazı
milletvekilleri, 'Çocuğunu dershaneye göndermeyen
milletvekili arıyorum' yazılı pankart açtı. Ama hiç
kimseden cevap çıkmadı.
ÇELİŞKİLER
Yiğit Bulut 2 Kasım 2006'da kaleme aldığı yazısında
AKP'nin yolsuzluklarını sıralamış ve "unutmayın hesap
günü gelecek" diye de uyarıda bulunmuş.
ÇELİŞKİLER
ÇELİŞKİLER
ÇELİŞKİLER
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , Urla’da 1. Derece SİT alanına
villa yaptırdığı iddialarıyla ilgili olarak, “Benim senede 3-5 kere
görüştüğüm çok yakın bir dostuma ait 35 yıllık bir
yerdir” demişti. Ancak Google Earth'deki 2 yıl önceki
görüntülerde arazi üzerinde inşaat görünmüyor.
ÇELİŞKİLER
1- Gezi Parkı eylemlerinde bir 'ihanet şebekesi' ortaya
çıktığını söyledi. 'Bu şebekesin tüm bağlantılarına yakında
milletimize açıklayacağız' dedi. Aradan 9 ay geçti. Açıklanan
bir şey olmadı.
2- Savcı Muammer Akkaş´la Başbakan bizzat hesaplaşmayı
gündeme getirdi. 'Senin nereye çalıştığını biliyoruz. Nereye
çalıştığını açıkla' diye çıkıştı. Ardından da, 'Yoksa biz
açıklayacağız' dedi. Erdoğan´ın bu sözü de havada kaldı.
3- Erdoğan, Savcı Öz´ün bir yılda 22 kez yurt dışına çıktığını
söyledi ve bir savcı olarak, ayda iki kez yurt dışına çıkacak
kadar parayı nereden bulduğunu sordu. Erdoğan, bu
ithamla da yetinmedi, 'Bütün deliller elde' diye çıkıştı.
Hepsini açıklayacaklarını söyledi. Aradan uzun süre geçti,
açıklanan bir şey olmadı.
ÇELİŞKİLER
27 Şubat 2014 sabah saatlerinde eski Ak Parti milletvekili
Feyzi İşbaşaran, Başbakan ile alakalı “Başbakan yoğun
bakımda ..... Yanlış bilgi olsun isterim.. Yaşadıkları çok ağır..”
şeklinde bir twit attı. Başbakan bu haberi «ölümümden medet
umuyorlar» diyerek meydanlarda kullandı. Ancak Erdoğan, bu
paylaşımı ilk yapanın Ak AK Parti eski milletvekili İşbaşaran
olduğunu görmezden geldi.
Bilindiği gibi Başbakan daha önce de Sivas'ta kendisine 8 genç
kızın geldiğini ve Camia evlerinde kendisine beddua saatleri
düzenlendiğini söylemişti. Ancak bu iftirada çok vakit
geçmeden yalanlanmış kızların AK Parti gençlik kollarında
olduğu anlaşılmıştı. Başbakan Erdoğan'ın yapmış olduğu bu
yalan ve eksik konuşmalar kendisinin sürekli yanlış
yönlendirildiği gerçeğinin güçlendirdi.
ÇELİŞKİLER
MAVİ MARMARA OLAYI
İsrailli yetkililere dava açmaya hükümet
izin vermedi
Mavi marmara konusunda camiaya yapılan eleştirilerin
haksız olduğunu söyleyen Ömer Faruk Gergerlioğlu,
Başbakan’ın “one minute” ile başlayan ve Mavi Marmara
ile devam eden tavrını sıra somut adım atmaya
geldiğinde sürdüremediği görüşünde. Sebebi ise 2008
yılında Gazze katliamı olduğunda Mazlum Der’in İsrailli
yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundukları
davanın açılmasına Başbakan’ın izin vermemesi. “Dava
açılsa İsrailli yetkililerin Türkiye’ye girişleri halinde
tutuklama ihtimali vardı. Bugün İspanya, İngiltere ve
başka ülkelerde dava açıp bu insanların ülkelerine girişini
yasaklayanlar var.” diyen Gergerlioğlu, “Sanırım İsrail’in
dünyayı saran dev gücü hesap edilmişti. Şimdi bu dev
gücü hesap eden cemaate karşı celallenenler o zaman bu
ince hesabı yapmamıştı.” diyor.
MAVİ MARMARA OLAYI
Burada İsrail’in de Türkiye’nin yapabileceklerinin
sınırını gördüğünü söyleyen Mazlum Der eski Başkanı,
“Açılabilecek bir dava Erdoğan izin vermediği için
açılmadı. Mavi Marmara’da 9 kişi şehit olduktan
sonra da hukuki süreç hükümet tarafından bilerek
konjonktür hesaplarıyla uzatılmıştı.” hatırlatmasını
yapıyor. Gergerlioğlu, camianın “Yenemeyeceğin
muhataplarla diplomatik ilişkilerini sevmesen de
devam ettirmek zorundasın.” fikrini eleştirirken
İsrail’e karşı onurlu bir duruşun olmadığı görüşünde.
Mavi Marmara, Türkiye'yi bölgede İsrail'le karşı
karşıya getirip yalnızlaştırmak ve neticede bölgedeki
bütün tesirini kırmak için, daha sonra CIA ve MI5
bağlantılı el-Kaide mensuplarının da dâhil olduğu bir
İran ve yandaşları prodüksiyonu muydu?
MAVİ MARMARA OLAYI
Mavi Marmara, uluslarası sularda saldırıya uğradı. Aynı
sularda Deniz Kuvvetlerimiz'e ait Çağrı Grubu muhripleri
devriye görevi yapmaktadır. Bu muhripler, rahatlıkla olay
yerine yönlendirilebilir, en azından kurtarma çalışmasına
katılabilirlerdi.
O zamana kadar Türk bandırası taşıyan Mavi Marmara
gemisine, Gazze'ye hareket etmeden önce Komor Adaları
bandırası çekildi. Oysa gemi Türk bandırasıyla kalsaydı,
uluslararası sularda gemiye yapılan bir saldırı, uluslararası
hukukta Türkiye topraklarına yapılmış sayılacaktı. Türkiye,
bir NATO üyesi ve NATO'nun ünlü 5. Madde'si, NATO'ya
üye ülkelerden birinin topraklarına başka bir ülke
tarafından yapılan saldırıyı, NATO'ya yapılmış sayıyor ve
üyelerin buna cevap vermesini gerektiriyor. Bu bilinirken,
bandıranın değiştirilmesiyle Türkiye, hakkı olan NATO
müdahalesi ihtimalini kendi elleriyle yok etti. Neden?
MAVİ MARMARA OLAYI
Mavi Marmara'ya Abdürrahman Dilipak'tan başka 15
AKP'li milletvekili de binmekten vazgeçiyor. Bu 15
milletvekili, gemiye binmek üzere çok önceden yerlerini
ayırtmışken, AKP yönetimi, son anda bu milletvekillerinin
binmesine herhangi bir gerekçe göstermeden izin
vermiyor. Neden? Oysa gemide, 40 civarında yabancı
milletvekili de vardı. Bazılarının "İsrail'in saldıracağı
hükümet
tarafından
biliniyordu.
Bunun
için
milletvekillerine izin çıkmadı" iddiasına cevap nedir?
Mavi Marmara'da Türklerden başka daha pek çok ülkeden
insan bulunmasına ve 9 vatandaşımızın şehid edilmesiyle
neticelenen hadisede geminin çok karışmış olmasına
rağmen neden sadece Türk vatandaşları katledildi ve
başka
ülkelerden
kimseye
bir
şey
olmadı?
MAVİ MARMARA OLAYI
Mavi Marmara'nın mahiyetiyle ilgili önemli bir diğer bilgi
olarak, Mavi Marmara kafilesine katılan 26 kişi, daha sonra,
Türkiye'de İran'ın önde gelen destekçilerinden N.Ş.
tarafından
İran'a
götürülüyor.
Dönemin
İran
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, kafiledeki herkesi tek tek
bağrına basıyor. Mavi Marmara'nın ikinci defa Gazze'ye
gönderilmesi gündeme gelince İran'dan Ayetullah
Kaymakamî başkanlığında bir heyet Türkiye'ye geliyor, N.Ş.
ile de görüşüyor ve bir protesto yürüyüşüne katılıyor. Fakat
hükümet, bu defa Mavi Marmara'nın Gazze'ye gitmesine
izin vermiyor.
FİŞLEME DOSYASI
Belgede, sadece hükümete yakın İlim Yayma Cemiyeti üyesi
olan adaylar mavi listeye alınırken, ulusalcı, Alevi, Kürt vs.
olduğu öne sürülen adaylara ise kırmızı renk veriliyor.
FİŞLEME DOSYASI
29 Nisan 2010 tarihli Vakit gazetesinde yer alan habere
göre MİT'in 2010 yılı takip tablosunda 1. Derece yıkıcı - dini
Örgütler listesinde Süleymancılar, Nakşibendiler, İHH ve Nurcu
Gruplar, Mazlum-Der, Milli Görüş, Menzil, Aleviler , Fethullah
Gülen Cemaati gibi gruplar yer aldı. Şok listeden El-Kaide’nin
çıkarıldığı görüldü.
FİŞLEME DOSYASI
MGK tavsiye kararını, hükümet kanadından Başbakan
Erdoğan’ın yanı sıra Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Cemil
Çiçek, Vecdi Gönül ve Abdülkadir Aksu da imzalamış.
Ayrıca dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, kuvvet
komutanları özden örnek, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına ve
Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un da imzaları
bulunuyor.
FAİZ LOBİSİ
Başbakan, Gezi olaylarını Faiz Lobisi olarak adlandırdığı bir
gurubun çıkardığını, bu olaylar yüzünden de ekonomide
sarsıntı meydana geldiğini öne sürmüştü.
"Faiz Lobisi" diye yasal veya yasadışı bir örgüt mevcut değildi.
Başbakan bu hayali örgütün kimlerden veya hangi
şirketlerden meydana geldiğini açıklamıyordu. Olmayan şey
nasıl açıklansın ki?
FAİZ LOBİSİ
SPK’nın ‘Gezi Parkı’ sürecindeki işlemlere ilişkin aracı
kuruluşlara yönelik incelemesi aradan 6 aya yakın bir süre
geçmesine rağmen herhangi bir yasadışı işleme
rastlanmadığını ortaya çıkardı.
SERMAYE Piyasası Kurulu’nun (SPK) Gezi Parkı sürecindeki
işlemlerine ilişkin aracı kuruluşlara yönelik haziran ayı
sonunda 20 Mayıs-19 Haziran arasındaki işlemlere ilişkin
başlattığı incelemesinde herhangi bir yasa dışı işleme
rastlanmadığı ortaya çıktı. Sermaye piyasası çevrelerinde, ‘SPK
aradığı lobiyi bulamadı” şeklinde yorumlara neden olan bu
inceleme sonucunda, yerli ve yabancı yatırımcıların yasadışı
herhangi bir işlem yapmadıkları gibi, o dönemdeki işlemlerde
ayrıca manüpülasyona da rastlanmadığı kaydedildi.
YALAN HABER ORDUSU
AK Parti milletin parasıyla kurduğu bilişim ekibiyle
internette sürekli yalan haberl üreterek gündem
oluşturmaya çalışıyor.
Twitter’da herkesi “yemlemeye” çalışan, “Yılbaşı
kutlayanlar idam edilsin” gibi şaşırtıcı, “Münir Özkul
öldü” gibi herkesin ilgisini çeken ancak gerçek olmayan,
bazen şoke edici iletiler paylaşarak suni gündem
oluşturmaya çalışan; Twitter’ı bir bilgi edinme ve
paylaşma ortamı olarak değil de eğlence ve ti’ye alma
platformu olarak gören kullanıcılar“troller” diye
adlandırılıyor.
KENDİSİYLE ÇELİŞENLER
Bülent Arınç, çocuğun ve ailenin siyasette
kullanılmaması gerektiğini söyledi. Çocuğun sayısının
önemli olmadığını söyleyen Arınç, "Allah hayırlı evlad
versin. Allah bizi çocuklarımızla, malımızla, servetimizle
imtihan etmesin... 'Çok mal haramsız çok laf yalansız
olmaz' deler. Yani çok maldan korkmak lazım. Zenginin
işi zor. Hele helalinden değilse işi çok daha zor." dedi.
KENDİSİYLE ÇELİŞENLER
Madem Başbakan Erdoğan tehdit edildi, neden kendisini
tehdit edenleri açıklamıyor?
Neden -eğer varsa- o kişileri yargıya şikayet etmiyor da
medyada bunu seçim malzemesi yapıyor?
KENDİSİYLE ÇELİŞENLER
Başbakan Erdoğan önceki gün internete düşen Milli Gemi
Projesi (MİLGEM) ve Yargıya müdahale ettiğine ilişkin Aydın
Doğan'la ilgili ses kayıtlarını bugün resmen doğruladı.
Erdoğan, Aydın Doğan'ın yargılandığı davaya Adalet Bakanı
üzerinden müdahele ederken, MİLGEM projesi ihalesi için
Metin Kalkavan'a taktikler veriyor.
Başbakan Erdoğan bugünkü konuşmasında bu ses kaydını
doğruladı. Erdoğan o ses kaydında, "Bir çok ihaleler yapılıyor
birisi safdışı edilmiş olabilir, şahsıma müracaatı olabilir, ben de
dava et diyorum" diyor.
Ancak Erdoğan'ın ses kaydında Metin Kalkavan'ın ihaleye
girmesi için yazılı müracat etmediği anlaşılıyor. Yani Başbakan
Erdoğan'ın dediği gibi safdışı edilme durumu yok.
De ki: "Herkes beklemede! Siz de gözleyin
bakalım! Doğru yolu tutanların, hidâyete
erenlerin
kim
olduğunu
yakında
anlayacaksınız! Tâhâ – 135. Ayet

Benzer belgeler