Rize Ticaret ve Sanayi Odası

Transkript

Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
1
2
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
3
içindekiler
krizde
06 Ekonomik
birlik beraberlik
rekabette
08 Küresel
karşı değişim
ve çay içme
10 Çay
kültürü
Başbakan
12 Acara
Konuğumuz oldu
kapısı
18 Sarp
modernize edildi
güç
22 STK’lardan
birliği platformu
24 Bakırcı’dan
RTSO’ya ziyaret
altyapı ihalesi
25 OSB
yapıldı
26 Hisarcıklıoğlu
yeniden başkan
avuç çay da
28 Bir
sizden olsun
30 Stockholm’e
diyalog köprüsü
33 Oda-Borsa
güçbirliği
okullara
34 Teknik
önem verilmeli
ekonomik kriz
36 Bir
hikayesi
varsa
38 Kriz
çare var
kursi41 RTSO’dan
yerlere sertifika
42 Defterdar’dan
odamıza ziyaret
ve borsalar
45 Oda
RTSO’da toplandı
Can’ın
46 Osman
arşivinden...
49 Bankalardan
üyelerimize kredi
50 Pazarlama
dünyası
değişikliği
51 İklim
risk oluşturuyor
giden
52 Zirveye
yolun ipuçları
ve altın
56 Döviz
fiyatları
Önsöz
Hüseyin KUTLU
Türkiye de siyaset en büyük sektör haline gelmektedir. Gelişmiş ülkelerin tersine ülkemizde
siyasetin günlük hayatın önemli bir
bölümünü işgal ettiğini görüyoruz.
Bütün ilginin sohbetlerin, bu oranda siyasetle ilgili olduğu çok az ülke
bulunmaktadır
Türkiye ekonomisinde Devletin ekonomik alandaki ağırlığının
nispeten yüksek olması, siyasetin
yasama dışında, yürütme erki ile
yakın ilişkisi, kuralların geleneksel
olarak oturmamış olması böyle bir
sonuç ortaya çıkarmıştır.
Böyle olunca her kurum,
her kişi ve her söz siyaset açısından
değerlendirilmektedir. Oysa ekonomik durum,sektörlerimizin durumu
ve sorunları, şehrimizin sorunları,
günlük hayatımız, her zaman siyasetin içinde değildir. Ayrıca böyle
bir zaruret de yoktur.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası olarak siyasetten uzak durma
konusundaki katı anlayışımızı, bu
konudaki hassasiyetimizi defalarca
dile getirmiş bulunuyoruz. Bu yalnızca Rize değil, birliğimiz başta olmak üzere, ülkemizdeki bir çok Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından
da benimsenmiş bir anlayıştır.
Ticaret ve Sanayi Odaları ülkemizin ve illerin ekonomik ve
sosyal konuları dışında siyasi bir
tavır içinde olamazlar. İş adamları
için ekonomik ve sektörel sorunlar
her şeyin önünde gelir. Zaten geniş üye tabanlarının yapısı böyle bir
tavrın sürdürülmesine de izin ver-
Rize
Ticaret ve Sanayi Odası
Adına Sahibi
Ömer Faruk OFLUOĞLU
(Yönetim Kur. Başkanı)
RİZE
TİCARET VE SANAYİ ODASI
SAYI: 130
TEMMUZ 2009
Adres:
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Atatürk Cad. No: 359 - RİZE
Tel: 0.464 217 55 66 (pbx)
Fax: 0.464 212 22 00
Web: www.rizetso.org
Genel Yayın Sorumlusu
ve Yazı işleri Müdürü
e-mail: [email protected]
[email protected]
Hüseyin KUTLU
Tasarım
(Yönetim Kur. Bşk. Yrd.)
Rize Grafik
0.464 217 71 50
Yayın Koordinatörü
YIL: 17
mez. Buna rağmen, eski alışkanlıklar nedeniyle, Ticaret ve Sanayi
Odaları adına söylenen her söz
siyasetle ilişkilendirilmekte, her söz
ve tutumun altında siyasi hedefler
aranmaktadır. Bu durum odalar
için son derece kısıtlayıcı bir etki yaratmaktadır.
Oda olarak temennimiz,
ilimizde ve toplumumuzda siyasete ihtiyaç duyulmadan üretme
alışkanlığının gelişmesi, sosyal ilgi
alanlarının çeşitlenmesi, başkalarıyla uğraşmaya sarf edilen zaman ve
emeğin hizmet etmeye harcanması, güven ve samimiyet ortamının
güçlenmesi, fikir tartışmalarının ve
uzlaşma kültürünün zenginleşmesidir.
Sevgi ve Saygılarımla
Osman CAN
Baskı
FSF Printing Hause
0.212 690 89 89 İstanbul
Ekonomik
krizde
birlik ve
beraberlik
Şaban Aziz KARAMEHMETOĞLU
RTSO
Meclis Başkanı
6
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Ticaret ve sanayi odamızın değerli üyeleri,
Malümlarınız olduğu üzere dergimizin bir önceki
sayısında, Dünyanın ve Türkiye’mizin karşı karşıya kaldığı
ekonomik krizin daha az hasarla atlatılabilmesi için birlik
ve beraberliğimizin öneminden bahsetmiştim. Sizlerden
almış olduğum olumlu tepkilerden dolayı tekrar devam
etmek istiyorum.
Değerli dostlar,
Ne kadar tek vucut olmayı becerebilirsek ekonomik gücümüze ve hedeflerimize ulaşma şansımız o derece artacaktır. Ayağa kalkabilmemiz için birlik ve beraberlik
fitilinin ateşlenmesine ihtiyaç vardır. Özellikle şunu bilmeliyiz ki üretim, tüketim ve istihdam birbirlerine bağlıdır. Biri
olmazsa hiçbiri olmaz. Bu bağlamda dünyamızda olduğu
gibi ilimizde de tüketimin düştüğünü görmekteyiz. İlimiz
ekonomisinin toparlanabilmesi için öncelikle iç pazarımızı
canlandırmamız şarttır. Bunun için hane halkı harcamalarımızı canlı tutmamız gerektiğine inanıyorum. Zaman
kendimize güven cesaretle harekete geçme zamanıdır.
Zaman önce kendimize sonra birbirimize güvenme zamanıdır.
Değerli meslektaşlarım, Malümlarınız olduğu üzere 4 Hazıran 2009 Tarihinde sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yatırım teşvikleri istihdam düzenlemeleri
ve kredi garanti sistemi ile ilgili paketi konumuz açısından
genel itibarı ile birlikte olumlu bulduğumuzu belirtmek
isterim. Kısa vadede iş yerlerimizin
devlete olan pirim ve vergi borçları
konusunda süre uzatımına gidilmesi ve gecikme zamlarının enflasyona göre revize edilip uzun dönemli
bir ödeme kolaylığı sağlanması
gerekir diye düşünüyorum. Piyasaların canlanması ve istihdamın artması için hükümetimiz tarafından
yürürlüğe konan KDV ve ÖTV indirimlerinin uzatılması ve kapsamının
geliştirilmesi gerekir. Bu bağlamda
bankalarımız düşük faizli kredilerle
piyasaların likidite ihtiyacını karşılamalıdırlar.
Krizden çıkmak için mutlak
surette tüketici - üretici - işveren -çalışan - hükümetimiz kısacası
herkesim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve fedakarlığını yapmalıdır. Vatandaşlarımız
umutsuzluğa ve kriz korkusuna
kapılmadan hareket etmeli ve ihtiyaçlarını ileri tarihlere ertelememeleri gerektiği inancındayım.
Değerli dostlar,
Piyasalar
canlanmaya
başladıkça moraller düzelecektir.
Bunun için önce ülkemize güvenmemiz gerekir. Ülkemiz siyasi ve
ekonomik anlamda güçlü bir ülkedir birbirimize destek olursak
sıkıntılarımızdan çok daha kısa bir
zamanda kurtulmamız olası aşikardır.
Değerli dostlar,
Küresel bölgesel olarak
ekonomik sıkıntılar yaşadığımız bu
günlerde temel ana çözüm birlik ve
beraberlik ruhu içersinde ortak akılda buluşmaktır. Bunun için başta
kurumlarımız sivil toplum örgütlerimiz ve yöneticilerimiz olmak üzere
nefsi hareket etmeden siyasilerimizle birlikte ortak dilimizi kullanarak planlayarak ve hedef koyarak
ancak başarabiliriz. Türkiye’miz de
ki marka illere baktığımız zaman
ortak dili kullanan iller gelişmişliği
ve kalkınmayı çok daha rahat becermişler ve marka haline gelmişlerdir. Bu bağlamda Ticaret ve Sanayi
Odamız’ca başlatılan toplantılarda
kamu kurum ve kuruluşlarımız ve
sivil toplum kuruluşlarımızın katılımı
ile ilimizin sorunları tartışılmakta ve
çözüm önerileri hazırlanmaktadır.
Çok önemsediğimiz bu toplantıların önümüzdeki süreçte ilimize
neler kazandıracağını hep birlikte
göreceğiz.
Değerli dostlar,
Yıllardan beri bir çok altyapı
“Krizden
çıkmak için
mutlak surette
tüketici, üretici,
işveren, çalışan,
hükümetimiz
kısacası herkesim
üzerine düşen
sorumluluğu
yerine getirmeli
ve fedakarlığını
yapmalıdır.”
eksikliği ile boğuştuğumuz ilimizin
sorunlarının çözümü noktasında bizlere her türlü desteği veren
sayın Başbakanımıza teşekkür etmek isterim. Bu destek yeterlimidir, asla değildir. Ticaret ve Sanayi
Odası olarak ilimizin kalkınması ve
gelişmesi adına başta Rize-İspir Erzurum yolu olmak üzere çeşitli
projeler üzerinde çalışıyor ve takip
ediyoruz. Bu projelerin gerçekleşmesi için başta sayın Başbakanımız
Recep Tayip Erdoğan olmak üzere bölgemizi temsil eden siyaset
ve bürokratlarımızın desteğine ve
yaptırım güçlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız. Çünkü bizler bu projelere başta
Rize ispir Erzurum Yolu olmak üzere Rize’mizin kader projeleri olarak
bakıyoruz. Rize’mizin gelişmişliği
ve kalkınması adına bu projelerin
sözünde Türkiye’mize, özünde İlimize neler kazandıraca ğını hep
birlikte göreceğiz.
Sevgili meslekdaşlarım;
Malumlarınız olduğu üzere
3 Ocak 2009 Tarihinde odamız seçimlerini yenileyip 53 arkadaşımız
guruplarından seçilerek Rize Ticaret ve Sanayi Odamızın Meclisini
oluşturmuşlardır. O tarihten bugüne kadar her ay muntazaman yapmış olduğumuz meclis toplantılarımızda başta çayımız olmak üzere
turizm - Sağlık ve Tıp Fakültemiz başta olmak üzere çeşitli konular
üzerinde enine boyuna tartışmalar
yapılmış ve çözüm üretmek adına
büyük çabalar sarfedilmiştir. Bu
arada bugüne kadar ana başlıklar
halinde yapmış olduğumuz toplantılarda davetimize icabet edip
bizlere her türlü desteği veren bilgi
ve birikimlerinden istifade ettiğimiz
başta ilimiz valisi Sayın Zekeriya
Şarbak olmak üzere tüm bürokratlarımıza ilimiz iş dünyamız adına
teşekkür etmek isterim. Sizlerin desteğiyle guruplarından seçilerek gerek meclisimizi
oluşturan arkadaşlarımız ve gerekse gurup komite başkanlarımızın
bugüne kadar yapmış oldukları
çalışmalar ve gösterdikleri performanslarından dolayı kendilerine
teşekkür ederken Meclis Başkanlık
Divanı olarak ilimizin kalkınması gelişmesi ve birlik ve beraberliğimizin
sağlanması adına yapacak oldukları her türlü çalışmalarda kendilerine
bugüne kadar verdiğimiz desteğin
bundan sonrada artarak devam
edeceğini belirtmek isterim .
Değerli dostlar;
Rize Ticaret Ve Sanayi
Odası Meclis üyeleri olarak bizlere
yüklemiş olduğunuz sorumluluğun
ve misyonun bilinci içersindeyiz .
Sizlerden aldığımız güç ve destekle
sorunlarımızın çözümü noktasında
caba sarfediyoruz. Bunun için yeterli oranda kararlılığımız ve enerjimiz mevcuttur. Çalışmak bizden
takdir sizlerindir . Bu duygu ve düşüncelerle sıhhat ve afiyet temenni
eder hayırlı işler dilerim .
S a y g ı l a r ı m l a
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
7
Küresel
rekabete
karşı değişim
Ömer Faruk OFLUOĞLU
RTSO
Yön. Kur. Başkanı
8
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Son dönemlerde sürekli olarak üyelerimizin
Türkiye gündeminde kaybolmaktan kaçınmaları ve
işlerine dikkat etmeleri gereğini vurguluyorum. Siyasal sorunlar bir şekilde çözüme kavuşabilir, kavuşmak
zorundadır. Ancak ekonomideki sorunların çözümü
daha zordur ve zaman gerektirir. Dahası günümüzün ekonomisinde yabancı rekabet karşısında özel
sektör olarak kaybettiğimizde ülkenin kaybını telafi
etme her zaman mümkün değildir.
Bu nedenle bizim özel sektör olarak işimizi iyi
yapmamız, küresel rekabetle başa çıkacak konuma
gelmemiz kendimiz kadar ülkemizin kaderi bakımından da gereklidir. Bu nedenle her işletmenin kendi
geleceğine, işini korumaya ve geliştirmeye odaklanması zorunludur.
Dünya ve ülke ekonomisi en sıkıntılı dönemlerden birisindedir. Bir çok sektör, bir çok işletme ciddi
sıkıntılar yaşamaktadır. Türkiye ekonomisinde güncel
ekonomik verilerin henüz yaşanan sıkıntıyı tam olarak yansıttığını düşünmüyorum. İhracatın düşüşüne,
kredi gelişmelerine, protestolu senetlere, karşılıksız
çek rakamlarına, şirket açılış
ve kapanışlarına bakdığımızda piyasadaki sıkıntıyı yansıtan
olumsuz verileri çok daha rahat
görebiliyoruz.
Yabancı sermaye yatırımlarında gerileme var, piyasada
ciddi bir nakit sıkıntısı devam
ediyor, bir çok sektörde iflasların arttığını görüyoruz, borçlar
ödenmediği için icra dosyaları
artıyor. Ekonomide düşük büyümeye rağmen büyük ölçekli
firmalar paylarını arttırmaya, yatırım yapmaya devam ederken,
özellikle küçük işletmelerin pazarları iç piyasada daralma ve
büyüklerin paylarını arttırmaları
sonucunda hızla azalıyor. İnşaat gibi ciddi talep daralması
yaşayan sektörlerde neredeyse
bir çıkmaz durum yaşanıyor. bu
durum henüz ekonomik verilerde gözükmesede piyasanın bir
gerçeğidir.
Dolayısıyla inşaat gibi sektörlerde talebi canlandırmak için
teşviklerin getirilmesi, küçük işletmeler lehine düzenlemeler
yapılması, ulusal ve yerel ölçekte sorun yaşayan sektörler için
düşük faizli kredi,borç ve vergi
ertelenmesi gibi önlemlerin alınması zorunludur.
Ekonomide cari açığın
oluşturduğu kur riski artmaktadır. Bu nedenle özel sektörün
artan dış borcunu veya en azından kur riskini azaltmaya dönük
düzenlemelere ihtiyacı vardır.
Dünya ekonomisinde
daralma ve rekabet artışı karşısında Türk reel sektörün enerji
gibi temel girdi maliyetlerinin
hızla artması önemli bir sorundur. Son elektrik ve doğalgaz
zamlarıyla ülke genelinde reel
sektörün maliyetleri artarken
halkımızın geçim maliyetide yükselmektedir. Enerji maliyetimizin
düşürülmesi için yenilenebilir
enerji yatırımlarına dönük, ciddi
bir teşvik politikasının gündeme
getirilmesi, stratejik yatırımların
özel olarak desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Benzer sorunlara sahip bir
çok gelişen ülkede dış dengenin korunması, enflasyon hedeflemesi politikasına alternatif bulunması, ekonomide maliyetlerin azalmasına dönük yapısal
politikalar gündemdedir.
“Unutulmaması
gereken nokta
Türkiye’nin genç
ve dinamik bir ülke
olduğu gerçeğidir.
Avrupa ülkeleri
yanında Türkiye
ekonomisinin orta ve
uzun vadeli geleceği
fırsatlarla doludur.”
Dünya ekonomisinde
yüksek enflasyon, düşük büyüme, artan kur riski dönemi
gelişirken her ülke en az düzeyde etkilenmenin yollarını
araştırmakta ve köklü reformlar
yapmaktadır. Biz ise en kısa zamanda ulusal ve yerel düzeyde
yapısal ve sektörel reform ve acil
önlem kanunlarının ele alınacağı bir gündeme kavuşmayı ümit
etmekteyiz.
Yine en önemli bir ko-
nuda tüketimden kaçışa neden
olan karamsarlığın azaltılması,
bunun içinde belirsizliği ortadan
kaldıracak, güven arttıracak bir
programın ortaya konulması ve
doğru yönde bir iletişime önem
verilmesidir. Riskler ve önlemler açıklanmadığı için gereğinden fazla korku ve karamsarlık
doğmuştur. Doğru bir iletişim
sorunların ve risklerin her senaryoda alınacak önlemlerin açık
olarak ilan edilmesiyle başlar. En
kötü karar kararsızlıktan iyidir.
Bütün bunlara rağmen
unutulmaması gereken nokta
Türkiye’nin genç ve dinamik bir
ülke olduğu gerçeğidir. Avrupa
ülkeleri yanında Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadeli geleceği fırsatlarla doludur.
Bu fırsatlardan yararlanmak için üyelerimizin firma yönetiminde bilgilerini geliştirmeleri,
ekonomiyi ve sektörlerini iyi izlemeleri ve yönetim hatasından
kaçınmaları gerekmektedir. Ne
yazık ki, bu konuda halen çok
eksiğimiz bulunmaktadr. Halen
Odamızın eğitimlerinden, yayınlarımızdan KOSGEB gibi destek
birimlerimizden yararlanmayan,
sorunlarına çözüm aramak için
meslek grubu ile ilişkisi olmayan
çok sayıda üyemiz olduğunu
görüyoruz.
Doğru yatırım, doğru
ürün konusunda hata yapan,
doğru finans, stok ve insan kaynakları yönetimi geliştiremeyen,
ortaklık arayışında bulunmayan,
geleneksel yöntemlerle devam
etmeyi tercih eden üyelerimiz
var. Bu nedenle üyelerimizin de
değişim yönünde çaba göstermesi gerçeğini de bir kez daha
dile getirmeyi gerekli görüyorum.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
9
Çay ve Çay İçme
Kültürü
Ekrem Yüce
Çay İşletmeleri Genel Müdürü
“Türkiye’de çay
denince akla Rize,
Rize denince akla
çay gelmektedir.
Çay, Rize’mizle
özdeşleşmiştir.
Çayın ülkemizdeki
bu tanınmışlığını
bölgemizin turizm
faaliyetlerinde bir
katma değer haline
getirmeliyiz.”
10
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Çay, nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle, diyar diyar gezerek
günümüze kadar ulaşan büyülü bir içecek...
Uğradığı her durakta iz bırakarak kendi kültürünü oluşturan çay…
İlk çay biraz keyif, biraz da tıbbi
nedenlerle içilmiş, çay içerek zihni uyanık tutmak, bin bir derde deva özelliklerinden yararlanmak hep söz konusu edile gelmiş ve çay sıcak bir içecek olmanın ötesine geçmiştir.
Önce Çinliler, daha sonra çayı
onlardan altıncı yüzyılın sonuna doğru aldıkları söylenen Japonlar, kendi
dini ritüellerine ve eskiden beri törensel
olan yemek adabına uygun düşen bir
çay içme töresini geliştirmişler. Dünya
üzerinde milyonlarca kişi gün boyu çay
içerken bunu sıradan bir iş gibi yaparken, Japonlar ve Çinliler, buna derin bir
anlam yüklüyor.
Avrupa’da 17. yüzyıldan beri bir keyif maddesi olarak bilinen çay,
19.yüzyılda tüm Kuzey Denizi civarında,
bir halk içeceği haline gelmiştir.
Tüm dünyada, toplumsal yaşamda oldukça önemli bir yer tutan
çayı, Hintliler süt ve şekerle, Kuzey Afrikalılar yeşil çayı taze nane ile lezzetlendirirler. Çay kültürü her ülkede farklı
yorumlanmaktadır.
Yüzyıllar içinde çeşitli evrimler
geçirip günümüze kadar ulaşan çay geleneği, Japonya’da çay seremonisi halini
almıştır. Japonlar, günlük çay ritüellerini
felsefeleriyle harmanlayarak kültürlerine
yansıtmışlar, çay içme ve ikram etmeye
kattıkları estetikle başlı başına bir sanat,
düşünsel zenginlikle bir ayin boyutu kazandırmışlar. Japonlar, ev bahçelerinin
en sade bölümlerinde sadece çay tö-
renlerinde kullanılmak üzere özel tasarlanmış küçük bir ev bulundururlar. Ev
sahibi ve misafir arasındaki ilişkinin özen
ve hürmete dayandırıldığı Japon çay seremonisi, inceliğin en güzel örneklerinden biridir.
Çin’de, her bölgenin de kendine özgü çay demleme ve içme yöntemi
vardır. Çin’in doğusunda yaşayanlar,
çay demlerken büyük çaydanlık kullanmaktan hoşlanırlar. Misafir kapıdan girer girmez ev sahibi büyük çaydanlığına
çay koyar ve içine kaynamış su döker.
Beijing’de, ev sahibi çay sunarken misafir hemen ayağa kalkar ve çay bardağını iki eliyle tutarak ev sahibine teşekkür
eder. Uygur Özerk Bölgesi’nde sımsıcak
bir kâse çay sofralardan hiç eksik olmaz.
Sütlü çay, çiçekli çay, ilaçlı çay bunlar
arasındadır. Çay, halkın günlük yaşamının vazgeçilmez bir öğesidir. Sıcak yaz
günlerinde bir kâse çay harareti ve susuzluğu giderir, soğuk kış günlerinde ise
insanı ısıtır...
Çayla 17.yüzyılın sonunda sömürgesi Hindistan vasıtasıyla tanışan
İngilizler, zamanla çayı yaşamlarının
ayrılmaz bir parçası haline getirdiler.
Çayın ilk başlarda pahalı olması, yaygın
bir içecek olmasını engelledi. Bu da çayı
üst düzey toplantılara özgü bir şölen,
prenslere ve asillere ayrılmış bir hediye
haline getirdi.
Bugün İngiltere de çat kapı gelen birine konukseverliğin işareti olarak
bir fincan çay sunulur. İkindi vakti olan
‘Beş Çayı’ olarak adlandırılıp, Dünya’ya
da armağan edilen küçük çay daveti,
dostların bir araya gelmesi için düşünülen ve Kral Edward döneminden beri
devam eden gelenektir.
Fransız entelektüellerinin özel
bir çay sevgisi vardır. Yaygın çay salonlarının yanı sıra, romantik isimlerin takıldıkları çeşitli çayların satıldığı küçük çay
dükkanı zincirleri vardır. Fransız kültüründe çay, uzun süre demlenmeden,
ince porselen bir fincanda ikram edilir.
Hafif içimli bir çayın yanında küçük bir
çikolata, krokan veya pralin ikram edilir.
Rusya’da her öğün çay içilmesi bir gelenektir. Sıcaklığı ve dinç tutma
özelliğine sahip uyarıcılığı sayesinde çay,
Rus yaşam stili içinde ideal bir içecek olmayı başarmıştır. Ruslar çaylarını semaverde demlerler ve çay geleneği dahilinde bal yada reçelle tatlandırılmış şerbeti
bol ve çok demli çay tercih edilir. Çay,
Rusya’daki kısa tarihine rağmen, kültür
içinde hızla özümsenerek Rusların ulusal içeceği olarak anılmayı başarmıştır.
Diğer medeniyetlerden ülkemize gelinceye kadar edindiği birikimin
ışığında, kültürümüzle yeniden yoğurduğumuz çay, öncelikle sabah kahvaltısı soframızın, sonrasında da ikindi ve
akşam sohbetlerimizin müdavimlerinden olmuştur. Genellikle ince belli cam
bardakla sunulan çayın, tavşankanı adı
verilen dem ölçüsü esastır. Hala yöreden yöreye yaygın bir şekilde kullanılan
semaverler ise otantik çay bahçelerinde
meraklılarıyla buluşmayı sürdürmektedir.
Türkler, Anadolu’ya gelmeden
öncede çayı bilmelerine karşın; çayın
Türkiye’ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl
önceye dayanmaktadır. Çay içiminin
Anadolu’da yaygınlaşması 19. yüzyıldan
itibaren olmuştur. Çay bugün sosyal
hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında
oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır.
Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı
başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay
kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir
kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır.
Çay, kendi maddi kültürünü de
oluşturmuştur. Semaverler, geleneksel
Türk çay kültürünün özgün malzemeleridirler. Çaydanlıklar, çay bardakları, çay
kaşıkları, tepsiler diğer maddi kültür örnekleridirler. Avrupa ve ABD de çay, büyük fincanlarda içilir. Bizde de daha çok
üst sosyo-ekonomik kesimde kullanılır.
Resmi dairelerimiz ve çeşitli iş
yerlerimiz çaysız olamazlar. Bütün gün
iş yerlerinde durmadan çay içilir. Hem
sohbetlerde, hem iş yapılırken çay içilmezse insanın kafası yerine gelmez. Bu
yetmezmiş gibi, birde eve gelince çay
içilir. Batıda olduğu gibi iş yerlerinde formel bir çay saati yoktur.
Gün boyunca çay içmemizin
yanı sıra, kendimize özgü demleme
usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama
çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahilerimize
ve manilerimize de girdiği hatırlanırsa...
İşte bütün bunlardan görüleceği üzere çay, doğduğu Çin’den yayıldığı Japonya’da, İngiltere’de, Fransa’da,
Rusya’da ve dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de kültürü-
müz üzerinde önemli bir iz bırakmış ve
kendi kültürünü oluşturmuştur.
Türkiye’de çay denince akla
Rize, Rize denince akla çay gelmektedir. Çay, Rize’mizle özdeşleşmiştir. Çayın ülkemizdeki bu tanınmışlığını, bölgemizin
kültürel tanıtımında, turizm faaliyetlerinde bir katma değer haline getirmeliyiz, bunun için yeni yollar aramalı, yeni
yöntemler bulmalıyız.
Gerek turizm amaçlı olsun gerek iş amaçlı olsun bölgemize gelen yerli
ve yabancı misafirlerimizi ağırlarken Rize
çayının kendine özgü tadını ve kültürünü gelenek ve göreneklerimize uygun
kendimize has bir şekilde sunmalıyız.
“Çay, doğduğu topraklarda bir başka
içilir”, “Çay, çayın başkentinde bir başka
güzel” gibi sloganlar oluşturup, bunu
bir marka haline getirebiliriz. Rize ve diğer bölge illerinin turistik yerlerini ziyarete gelen insanların bir yandan bölgenin eşsiz doğal güzelliğini seyrederken,
kendine özgü çay demleme ve sunum
şekliyle çayını keyifle yudumlamanın ortamlarını oluşturabiliriz. Böylece bölgemizi ziyaret eden
insanların seyahatlerinin daha keyifli,
daha renkli ve daha güzel geçmesini
sağlayabilir, bölge ekonomisine çayın
üretimin yanında sunum ve içim şekliyle
de katkı yapmasını sağlayabiliriz.
Son olarak; Türk Çay Sektörünü Geleceğe Taşımak İçin Yürüttüğümüz 15 projemizden birisi olan;
“Doğu Karadeniz Bölgesi Çay
Tarım Topraklarının Bazı Özelliklerinin
Araştırılması” konulu projeye bakacak
olursak;
Türkiye’de çay bitkisi Doğu
Karadeniz
Bölgesinde,
doğuda
Gürcistan’dan başlayan ve batıda
Fatsa’ya kadar uzanan bir alan içerisinde yetiştirilmektedir. Bir takım kültürel
önlemlerle elde edilen yaş çay; Çaykur’a
ait 47 adet Yaş Çay İşleme Fabrikası, 3
adet Paketleme Fabrikası, 7 Pazarlama
Bölge Müdürlüğü, 2 Pazarlama ve Üretim Bölge Müdürlüğünde değerlendirilmektedir.
Böyle bir genel tablo içinde
çay her yönü ile personel istihdamına,
dengeli gelir dağılımına, bölgesel göçün
azalmasına, bölge topraklarının elverişli bir şekilde kullanılmasına ve sonuçta
milli ekonomimize önemli katkılarda bulunmaktadır. Bu kadar öneme sahip bir
bitkinin yetiştirildiği toprakların verimlilik
durumlarının bilinmesinin yanı sıra bu
verimliliğin devam edip etmediğinin takip edilmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
11
Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze konuğumuz oldu
Gürcistan, iş adamları için güvenli
bölge olmaya devam edecek
RTSO’nun davetlisi olarak Rize’ye gelen Gürcistan Acara Özerk Bölgesi Başbakanı Levan Varşalomidze Vali, Belediye Başkanı, Çaykur Genel Müdürü ve Tıp Fakültesi Dekanına ziyaretlerde
bulundu ve RTSO da katıldığı panelde, Gürcistan da iş yapan tüccarların sorunlarını dinledi.
Gürcistan Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze RTSO’nun davetlisi olarak Rize’ye
geldi.
Başbakan Varşalomidze ve
beraberindeki heyeti RTSO’ya gelişinde Meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Faruk Ofluoğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri karşıladı. Başkanlık makamında yapılan görüşmelerde konuk
başbakana Rize hakkında bilgiler sunuldu. Yönetim kurulu Başkanı Ömer
Faruk Ofluoğlu, Acaristan Başbakanı
ve beraberindeki heyetin Rize’yi ziyaretlerinden mutlu olduklarını ifade
ederek “Biz Acaristanı kardeş şehir olarak kabul ediyoruz. Bu ziyaretler kar12
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Konuk Başbakan tarihte Türk ve Gürcü
halkının bir arada yaşadığını, değişen rejimle
75 yıl ayrı kaldıklarını
belirterek, ”Bir çok Rizelinin geçmişte dedelerinin Batum’da işyeri
mevcuttu, yeniden bu
yatırımların yapılmasını
bekliyoruz”dedi.
şılıklı olarak devam edecek ve iki ülke
arasındaki ekonomik, kültürel sosyal
alanlarda faaliyetler dahada güçlecektir.” dedi.
Acaristan Başbakanı Varşalomidze de başkan Ofluoğlunun iyi
niyet dileklerine katdıldığını belirterek
“ Ülkelerimiz arasında tarihten gelen bir bağ vardır. Bizde bu bağın en
iyi şekilde karşılıklı devam etmesini
arzuluyoruz.”dedi. Konuk Başbakan ve
beraberindekiler daha sonra Rize Devlet Hastanesine geçerek Tıp Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Arif Yılmaz’dan hastane hakkında bilgi aldılar. Kardiyoloji
Bölümünü gezdiren Dekan Yılmaz’ın,
Gürcistan halkına Rize’de sağlık hizmeti verebileceklerini açıklaması Başbakan Varşalomidze ve bereberindeki
heyeti memnun etti.
Vali Zekeriya Şarbak’ı da makamında ziyaret eden konuk Başbakan
Levan Varşalomidze iki ülke arasında
yapılabilecek çalışmalar konusunda
fikir teatisinde bulundular. Vali Şarbak
ziyaretleri anısına konuk Başbakan’a Rize’de yapılan bir vazo ve içinde
Rize’de yapılan ürünlerden oluşan bir
sandık hediye etti. Başbakan da Valiye
bir tablo hediye etti.
Valilikten belediye geçen heyet Belediye Başkanı Halil Bakırcı’yı
makamında ziyaret ettiler. Başkan Bakırcı ve Başbakan Varşalomidze görüşmesinde iki ülke arasında belediyecilik
konusunda karşılıklı çalışmaların yapılması gündeme geldi. Başkan Bakırcı
bekar olan Acaristan Başbakanı Levan
Varşalomidze’ye Rize dokuması el yapımı yatak takımı ile ipek çeşan hediye
etti.
Havanın kapalı ve hatta yağışlı
olmasına rağmen Dağbaşından Rize’yi
de seyrederek manzarayı çok beğendiğini ifade eden Acaristan Özerk
Cumhuriyeti Başbakanı Varşalomidze
Çaykur’a geçerek Genel müdür Ekrem
Yüceyi’de makamında ziyaret etti.
Görüşmelerde Çaykur’un Batum da yaş çay işleme tesisleri kurması
gündeme geldi. Genel Müdür Yüce
Rize’de başlatmış oldukları organik çay
tarımı konusunda Batum da da çalışma yapabileceklerini,ve ortaklaşa tesis kurabileceklerini ifade etti.
Rize Ticaret ve Sanayi Odasının davetlisi olarak günübirlik Rize’ye
gelen Gürcistan Acaristan Özerk Bölgesi Başbakanı Levan Varşalomidze
ve beraberinde ki heyet Rize’deki çeşitli ziyaretlerden sonra akşam RTSO
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
13
Meclis salonunda yapılan “GürcistanAcaristan Özerk Cumhuriyeti ile Bölgesel İlişkilerin Geliştirilmesi, İhracatçıların
ve Nakliyecilerin Sorunları” konulu toplantıya katıldılar.
Rize’de ki ihracatçıların da hazır bulunduğu toplantının açılış konuşmasını yapan RTSO Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu, global
14
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
krız nedeniyle iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin şu anda düşük seviyede olduğunu ancak gelecek yıllarda bu
ilişkilerin çok daha iyi olacağına inandığını söyledi. Ofluoğlu “ Gürcistanda
yönetim değişikliğinden sonra çok şey
değişti, köklü değişiklikler yapıldı. 4 yıl
önce Gürcistan da mal ve can güvenliği yoktu. Güvenlik konusunda çok
radikal tedbirler alındığını görüyoruz.
Gürcistan da çok güzel bir yatırım iklimi oluşturuldu. Gürcistan’ı kendi ülkemizden ayırmıyoruz. Batum da yatırım
yapmayı düşünen arkadaşlarımız var.
Batum işadamları için gelecek vaad
eden bir konuma geldi”dedi.
Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze de Türkiye
ile geçmişe dayanan bir bağları olduğunu vurguladı. Konuk Başbakan iş
adamlarına yaptığı konuşmada “Türkiye ile Gürcistan arasında tarihi ilişkile-
rimiz vardır. Ancak komünist yönetimi
döneminde iki dost ülke 75 yıl ayrı düşürülmüştür. Bir çok Rizelinin dedelerinin Batum’da iş yerleri vardı. Bugün
ziyaret ettiğimiz Rize Belediye Başkanı
da Batum da dedesinin fırını olduğu
söylediler. Sizlerden yeniden Batum
da yatırım yapmanızı istiyorum.”
Gürcistan Trabzon Konsolosu
Avtendil Mikatsadze ve Batum Türkiye
Başkonsolosu Tuğrul Ercan Özten’in
de katıldığı toplantıda, Gürcistan’ın hızlı
bir değişim ve gelişim içinde olduğuna
dikkati çeken Varşalomidze amaçlarının çok az bürokrasi, çok iş yapılmasını
sağlamak olduğunu belirterek ”Türk
işadamlarının Gürcistan ile ilgili geçmişten kaynaklanan kaygıları var. Artık
4 yıl öncesindeki Gürcistan’ı unutun.
Birkaç yıl öncesine kadar ülkemizde işe
başlamak için bir çok bürokratik engeller vardı, bunları aşmak için iş adamları rüşvet vermek zorunda kalıyordu. Artık
bu sorunları kaldırdık. İş adamlarıyla ve
yatırımcılarla her ay bir araya geliyorum. Gürcistan’da yatırım yapmak artık çok rahat. Ben Gürcistan’da yatırım
yapmayı düşünen tüm Türk işadamlarına ücretsiz danışmanlık yapmaya ve arasında mevcüt ilişkiler çok iyi seviyedestek vermeye hazırım. Ülkelerimiz de. İki bölgenin insanını daha da yakınlaştırmak için çaba göstermeliyiz.
Forumlar düzenleyerek her iki ülkenin
iş adamlarını bir araya getirip ilişkilerin
gelişmesine katkıda bulunmalıyız.”
Acara Başbakanı Varşalomidze
iki ülke arasındaki geçişlerde iş adamlarına yeni bir kolaylık getirme çalışması
yaptıklarını söyleyerek “ 20 yıl öncesine baktığımızda bir taraftan diğerine
bakmak bile mümkün değildi. Rize ye
kadar uzanan aydınlatma projektörleri
ile kapı donanmıştı. Biz bunları kaldırdık. Oysa şimdi ortak hava limanı kullanıyoruz. Ortak geçişler konusunda
çalışmalar yapıyoruz. Şu anda iş adamlarının 72 saat ülkemizde pasaportsuz
kalması için çalışmalarımız var. Bu projenin uygulamaya başlamasıyla ilişkilerimiz çok daha fazla gelişecektir.”dedi.
15
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Tıp Fakültesi morfoloji
binası hizmete açıldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rize Üniversitesi Servet Yardımcı
Tıp Fakültesi Morfoloji Binası´nın açılışını yaptı.
Erdoğan, açılış törenindeki
konuşmasında, hizmet binasının alışının kendilerine nasip olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Rize´li hemşehrilerinin de üniversite için ´´kolları sıvadığını´´ ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları
söyledi: “Özellikle Yardımcı Ailesi, Tıp
Fakültesi Binası´nın yapımında katkı
sağladı ve bu binanın Rize´nin yerel
mimarisine uygun yapılmasından dolayı mutlu oldum. Çok teşekkür ediyorum Yardımcı Ailesine. Medeniyet yolculuğunda, özellikle rekabet kültürü
içinde mimarı renkleri ile çevre anlayışı
ile kültürel zenginlikleriyle şehirlerimiz
öne çıkmalı. Rize´nin de bu anlamda
yerel mimarisi var, ama bu mimari yok
edilmeye yüz tutmuş.
Bunun içindir ki gerek ilkokullarda, gerek kamu binalarında, gerekse hemşehrilerimin yapacağı binalarda
yerel mimariyi ayağa kaldırmaya çalışan
hemşehrilerime teşekkür ediyorum.
Tıp Fakültesi Binası, yapılmakta olan
devlet hastanesinin tamamlanmasından sonra daha rahat hizmet verecek.
Hastanemiz şifa kaynağı olsun”.
Başbakan Erdoğan, daha
sonra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Rize Valisi Zekeriya Şarbak, Tıp Fakültesi Binası´nı
yaptıran iş adamı Şevket Yardımcı, eşi
Saynur Yardımcı ve davetlilerle binanın
açılışını yaptı.
16
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Tıp Fakültesi 39 ana
bilim dalında eğitim verecek
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Arif Yılmaz, hizmete
giren morfoloji binasında 3 bölümde
39 anabilim dalında eğitim vereceklerini söyledi.
Prof. Dr. Yılmaz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı
yapılan Tıp Fakültesi morfoloji binasının, 15 bin metrekare kapalı alana
sahip temel bilimler ve dekanlık binası
olmak üzere iki bloktan oluştuğunu
ifade etti.
Bina içerisinde 3 adet anfi,
laboratuarlar, derslikler, kantin, kütüphane, bilgisayar salonu, öğretim üyesi
odaları, öğrenci işleri birimi ve yönetim
birimi bulunduğunu belirten Dekan
Prof. Dr. Arif Yılmaz, Temel Tıp Bilimleri Bölümü’nde 7 Anabilim Dalı, Dâhili
Tıp Bilimleri Bölümü’nde 18 Anabilim
Dalı, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümünde
14 Anabilim Dalı olmak üzere fakülte
dahilinde 3 bölümde 39 anabilim dalında eğitim vereceklerini açıkladı.
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Yılmaz, 2008-2009
öğretim yılında 41 öğrenci alan Tıp
Fakültesi’nde eğitim kadrosunda 58
öğretim üyesi 53 asistan bulunduğunu, ancak öğretim yılı başında fakülte
binalarının hazır olmaması nedeniyle
öğrencilerin öğretimlerine Karadeniz
Teknik Üniversitesi’nde devam ettiklerini söyledi.. Prof. Dr. Yılmaz, bu öğrencilerin 11’inin 1. sınıfta, 30’unun
da hazırlık sınıfında eğitim gördüklerini
belirtti. Yılmaz, öğrencilerin gelecek
yıldan itibaren Rize Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde eğitim görmeye başlayacaklarını kaydetti.
Prof. Dr. Yılmaz, amaçlarının
ülkenin sağlık problemlerini bilen, bunlara karşı yeterli bilgi ve beceri ile donanmış, araştırma yönü olan, kendisini sürekli yenileyen, tıbbı etik ve insan
haklarına saygılı, kalite standartlarına
dikkat eden ve uluslararası ilişkilere hazırlıklı hekimler yetiştirmek olduğunu söyledi..
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
17
Yeni tesisleri Başbakan Erdoğan Gürcistan Cumhurbaşkanı Şaakaşvili ile birlikte hizmete açtı
Sarp Kapısı modernize edildi
Açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Gürcistan’ın en sıkıntılı anında Türkiye’nin devamlı
yanında olduğuna işaret ederek “Bundan sonra da Gürcistan’ın yanında olmaya devam edeceğiz”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yap-işlet-devret
modeli ile modernize edilen Türkiye ile
Gürcistan arasındaki Sarp Sınır Kapısı,
Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TOBB Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu’nun katıldığı törenle hizmete açıldı.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu
törende yaptığı konuşmada, gümrük
kapılarının ülkelerin itibarını ve gücünü yansıttıklarını, ülkeye girişte ilk intibanın gümrük kapılarında edinildiğini
söyledi.
TOBB olarak yapımını tamamladıkları 5 gümrük kapısına, modern,
hızlı, konforlu tesisler kazandırıldığını,
hizmeti sunan ve hizmeti alanın memnuniyetinin en üst düzeye çıkarıldığını
18
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
anlatan Hisarcıklıoğlu, hizmet kapasiteleri yaklaşık 4 katına çıkarılan bu kapılarda, Türkiye’nin imajını zedeleyecek
hiçbir aksaklık kalmadığını belirtti.
Bugüne kadar bu yatırımları
gerçekleştirmek için 185 milyon dolar
harcadıklarını, bunu yaparken devletin
kasasından bir kuruş çıkmadığını ifade
eden Hisarcıklıoğlu, başlangıçtan bugüne kadar, kapılardan devlete, 25
milyon liradan fazla vergi geliri sağladıklarını kaydetti.
Gümrük kapılarındaki ortalama bekleme süresinin 30 dakikadan
10 dakikaya indirildiğine, araç kapasitesinin 4 milyondan 14 milyona çıkarıldığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, bu
başarının Türk kamu yönetimi ile özel
sektörünün doğru projelerde bir araya
geldiklerinde neleri başarabileceklerinin hikayesi olduğuna dikkati çekti.
Hisarcıklıoğlu, modernizasyon kapsamında Sarp gümrük kapısı
için yaklaşık 20 milyon dolarlık yatırım
yapıldığını, modernizasyondan önce
gümrük kapısında yıllık toplam 180 bin
civarında araç ve 1,3 milyon yolcuya
hizmet verilirken, modernizasyonun
tamamlanmasıyla birlikte 750 bin araç
ve 4 milyon yolcuya hizmet verilebilir
hale gelindiğini söyledi.
Batum havalimanının her iki
ülkeye hizmet verebilir konuma getirildiğini belirten Hisarcıklıoğlu, Sarp’ta
sınırın bir tarafının modernize edilmesinin yeterli olmadığını, modernizasyon
projesinin sınırın Gürcistan tarafını da
içine alacak şekilde genişletilmesini istedi.
Hisarcıklıoğlu,’’ama daha da
önemlisi ortak sınır kapısı modelini
uygulamalıyız’’ dedi. TOBB Başkanı,
Gürcistan ile Azerbaycan arasındaki
gümrük kapısının modernize edilmesi
işine de talip olduklarını bildirdi.
Dünyanın en büyük üretim
ve ihracat merkezine dönüşmekte
olan Çin’in, üretim tesislerini ülkenin
doğusuna doğru yaymaya çalıştığını,
bu durumun Çin ile Avrupa arasında
yeni ulaşım rotalarının doğmasına yol
açacağını belirten Hisarcıklıoğlu şöyle
devam etti:
‘’Bu rotalardan biri de tarihi
İpekyolunun yeniden canlandırılmasını
sağlayabilir. Ama bunu sağlayabilmek
için yapılması gerekenler var. Bunların
başında da, sınır geçişlerinde standardın sağlanarak gümrük işlemlerinin
hızlı ve daha az maliyetle yapılması
gelmektedir. Azerbaycan-Gürcistan-
Türkiye arasında bunu sağlarsak,
Çin ile Avrupa’yı birleştiren güzergah
biz oluruz, bunun getirisi de bizlerin
olur.’’
Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan da yaptığı konuşmada, modernize edilen Sarp Sınır Kapısı’nın açılışının
Türkiye ve Gürcistan için büyük anlam
ifade ettiğini belirterek, ‘’Bu sanal kapı,
sadece bir formalite kapısı haline gelmeli ve buradan rahatlıkla halklarımız
geçişlerini yapabilmelidir’’ dedi.
Her iki ülkenin vatandaşları ve
iki ülke için büyük bir anlam ifade eden
böyle bir törende bir arada olmanın
kendisini duygulandırdığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
‘’Halklarımızı 70 yıl birbirinden
ayıran sınır, Gürcistan’ın bağımsızlığına kavuşmasından sonra insanlarımızın kucaklaştığı bir hasret ve dostluk
köprüsüne kavuştu. Artık bu sanal
kapı, sadece bir formalite kapısı haline
gelmeli ve buradan rahatlıkla halklarımız geçişlerini yapabilmelidir. Bürokratik engelleri de bütün bürokratlarımız
karşılıklı olarak süratle gidermeli ve bu
sıkıntıları da aşmalıyız.
Beş yıl kadar önce değerli
dostumla Batum’u ve buraları gezdi-
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
19
Sarp sınır kapısının insanların hayatını kolaylaştıracağını ifade eden Cumhurbaşkanı Saakaşvili, Sarp’ta
oluşturdukları modelin
örnek bir model olduğunu
ve burada ortak bir yönetim tesis edileceğini ve
bürokratik engellerin bulunmayacağını söyledi.
ğimizde bunları konuşmuştuk. Şimdi
Türkiye tarafının bugün açılışını yapıyoruz. Az önce Sayın Cumhurbaşkanı ile bunu konuştuğumda ‘Hemen
öğleden sonra başlayabiliriz, bizim tarafa da’ dediler. TOBB, bu işe hazırsa
ki ‘ben hazırım’ dedi, hazırsa öğleden
sonra hemen anlaşma yapılıp bu işe
süratle başlanabilir. Dolayısıyla burada
kurulacak bir müşterek sistemle de bu
adımlar atılır ve bir an önce artık bu sanal kapı, bizler için doğal hale gelmiş
olur.’’
Başbakan Erdoğan, o tarihten bu yana iki ülke arasındaki dostluk
bağlarının her geçen gün arttığını vurgulayarak, dış ticarette gelinen noktanın gayet iyi bir yerde olduğunu ifade
etti. Gürcistan’ın en sıkıntılı anında
Türkiye’nin devamlı yanında olduğuna
işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
‘’Bundan
sonra
da
20
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Gürcistan’ın yanında olmaya devam
edeceğiz. Şunu çok açık ve net ifade
etmek istiyorum, bizler aslında akrabalık bağlarıyla da birbirine bağlı iki
ülke konumundayız. Bu bağlar, tabii
ki aramızdaki her türlü ilişkiyi artırıyor.
Siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel
anlamda artırıyor. Bunların bundan
sonraki süreçte de artacağını görüyorum, inanıyorum. Tabii tırmanan
bu süreci inşallah Türk girişimcilerin,
Türk müheahhit firmalarının hele hele
Batum’da şu anda yapmakta olduğu
oteller, yaptığı otellerle Gürcistan turizmine katkısı çok büyük olacak. Bu,
halklarımızın kaynaşmasına da ayrı bir
vesile teşkil edecektir.
Aramızda çok önemli bağlar
var. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-TiflisErzurum, hepsinden öte biliyorsunuz
İpek Demiryolu olayı ta Pekin’den
alın, Londra’ya kadar bir bağlantıdır.
Marmaray’la boğazın geçişi de şu
anda bitmek üzere. 2013’te bu da
bitecek. Bütün bu bağlantılar yapıldığında artık Avrupa-Asya farklı bir şekilde bu bağlantıyı sağlayacak. Herkes
bunun huzurunu duyacak. Bütün bu
anlayışla bizler burada toplandık, bir
araya geldik. İstedik ki bu mutluluğu
hep birlikte yaşayalım. Artvinli, Rizeli,
Trabzonlu, Batumlu, Gürcistanlı kardeşlerimizle beraber bunu yaşayalım
istedik. Şu anda bunu birlikte yaşıyoruz ve birlikte de bu açılışı yapıyoruz.’’
Başbakan Erdoğan, sözlerinin
sonunda TOBB’a bir yıl gibi kısa sürede
tesisi tamamlamış olması nedeniyle teşekkür ederek, Sarp Gümrük Kapısı’nın
taraflara hayırlı olmasını temenni etti.
Gürcistan
Cumhurbaşkanı
Mikhail Saakaşvili de, Türkiye ile Gürcistan arasında, modernizasyon çalışması tamamlanan Sarp Gümrük Kapısının, Fransa ve İsviçre arasındaki sınır
kapısı gibi hiçbir vatandaşın varlığını
fark etmeyeceği bir sınır kapısı olacağını söyledi.
Saakaşvili yine Türkçe olarak
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a,
sadece Gürcistan için değil, bölge için
başarılı ve çok büyük bir devlet adamı
olduğunu söyledi.
Bugünün tarihi bir gün olduğunu, 5 yıl önce Başbakan Erdoğan
Sarp sınır kapısına geldiğinde, Sarp’ı
dostluk kapısı yapma konusunda bir
model oluşturmayı kararlaştırdıklarını
anımsattı.
Sarp sınır kapısının bugün iki
ülke halkı arasında dostluğun simgesi
haline geldiğini ifade eden Saakaşvili,
politikacıların, sözlerini çok ender tuttuklarını ancak, Başbakan Erdoğan’ın
sözünü tutan ender devlet adamlarından olduğunu söyledi.
Konuşmasında
sık
sık
Erdoğan’a ‘’kardeşim’’ diye hitap
eden Saakaşvili, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesine ilişkin verilen sözlerin yerine getirildiğini anlattı.
Türkiye ile Gürcistan arasında ortak bir havaalanı oluşturulmasını
önceki görüşmelerde dile getirdiklerini
ifade eden Saakaşvili, şimdi bir havaalanının mevcut olduğunu kaydetti.
Batum’un artık Karadeniz
üzerinde çok önemli bir role soyunmak
üzere olduğuna işaret eden Saakaşvili, Batum’un 5 yıl önce yerle bir halde
olduğunu, o günden şimdiye, büyük
ilerlemeler sağlandığına dikkati çekti.
Konuşmasında Sarp Sınır kapısına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Saakaşvili, Sarp’ta oluşturdukları
modelin örnek bir model olduğunu ve
burada ortak bir yönetim tesis edileceğini ve bürokratik engellerin bulunmayacağını söyledi.
Saakaşvili, ‘’Bu sınır kapısı hiçbir vatandaşın varlığını fark etmeyeceği
bir sınır kapısı olacak, Fransa ve İsviçre
arasındaki sınır kapısı gibi... Kimse bunun sınır kapısı olduğunu fark etmeyecek’’ dedi.
Sarp sınır kapısının insanların
hayatını kolaylaştıracağını ifade eden
Saakaşvili, aynı zamanda kapının Türk
tarafının Gürcistan’daki faaliyetleri de
güçlendireceğini belirtti.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
21
Rize’nin sorunları bir kez daha gündeme geldi
Sivil toplum kuruluşlarından
Güç Birliği Platformu
RTSO’nun organize
ettiği ve ildeki
bütün sivil toplum
kuruluşlarının katıldığı
‘Rize için güç birliği
platformu’n da
Rize’nin gelişmesi ve
kalkınması konusunda
görüşler açıklanırken
ana konu yine Rizeİspir- Erzurum
yolu oldu.
22
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen Rize Güç
Birliği Platformu Ticaret ve sanayi
odası salonunda yapıldı. Rize’de ki
Sivil toplum örgütleri temsilcilerinin
büyük bir bölümünün katıldığı toplantıda Rize’nin öncelikli sorunları
görüşüldü.
Toplantının açılış konuşmasını yapan ve platformu yöneten
Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk
Ofluoğlu, sivil toplum örgütlerinin
katılmasından duyduğu memnuniyeti belirterek bu tür toplantıların
belli aralıklarla yapılmasının Rize için
yararlı olacağını vurguladı.
İlkini düzenledikleri Rize için
Güç Birliği Platform’un da iki konuyu gündeme aldıklarını ifadeden Ofluoğlu “Son yıllarda kurulumuna başlanan ve İzmir’in başlatmış
olduğu ve bazı bölgelerde kurulan
Kalkınma Ajanslarının bölgemizde
de kurulması lazım. Rize-TrabzonArtvin-Giresun-Ordu ve Gümüşhane illerini kapsayacak olan bu Ajans
sayesinde bazı yatırımlar daha kolay alınabilecek” dedi.
Ofluoğlu, Doğu Karadeniz
Bölgesi’nde henüz bir kalkınma
ajansının kurulmadığını belirterek
‘’Kalkınma ajansının bir an önce kurulmasını ve Rize merkezli olmasını
istiyoruz. Kalkınma ajansı, bölgenin
kalkınmasında çok önemli bir işlev
üstlenecektir’’ dedi
“Rize İçin Güç Birliği Platformu’’ toplantısında, Rize’nin çözüm
bekleyen en önemli sorunun Övit
Tüneli projesi olduğuna dikkati çeken Ofluoğlu, Karadeniz Limanları
ile İran’ı, Doğu Karadeniz ile doğu
ve güneydoğu bölgesini kucaklaştıracak olan Rize-Erzurum yolunun
Rize için, ‘olmazsa olmaz’ lardan
biri olduğunu belirterek, ‘’Bu hatta
yapılacak olan Ovit tüneli projesi,
uzun yıllardır bölge gündemindedir. Rize-Erzurum yolunun her iki
tarafında yapılacak duble yollar için
ihaleler yapıldı. Bu önemli bir aşamadır. Şu an İyidere- İkizdere arasında yol çalışmaları sürüyor. Ovit
Tünelinin projesinin İstanbul Büyük
Şehir belediyesi tarafından hazırlan-
dığını biliyoruz. Dileğimiz bu proje
Bolu Tüneli projesine benzemez
İran ile yapılacak olan yük taşımacılığında Ovit tünelinin açılması ile
bölgemizdeki limanların dahi yetmeyeceğini biliyoruz. Bu proje, Karadeniz limanları ile İran`ı, Doğu
Karadeniz ile doğu bölgesini kucaklaştıracak bir proje. Bugün İran,
ithalatının büyük bölümünü Avrupa ile yapıyor. Ancak bu, uzun bir
yoldan yapılmak zorunda kalınıyor.
İran`ın eskiden olduğu gibi ticaretini Karadeniz limanları üzerinden
yapmasını istiyoruz. Bunun için de
Ovit tünelinin yapılması şart` diye
konuştu.
Ömer Faruk Ofluoğlu, RizeErzurum güzergahında sorunların
çözülmesi, böylece İran`ın Karadeniz limanlarını kullanmaya başlamasıyla yıllık 5 milyar dolarlık bir ticaret
hacmi doğabileceğine dikkati çekerek, bunun da Rize`nin geleceğinin
kurtuluşu anlamına geleceğini söyledi.
GAP`ın da önemli bir proje
olduğunu kaydeden Ofluoğlu, Ovit
tünelinin yapılması halinde doğu
bölgesi, ticaretini Doğu Karadeniz
üzerinden yapabilir. Bu nedenle bu
proje bölgenin değil, Türkiye`nin
projesidir. Erzurum da bizimle aynı
duyguları paylaşıyor” dedi.
Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan‘da Kalkınma
Ajansı konusuna değinerek “2006
yılında ilk Kalkınma ajansının kuruldu, buna öncelik İzmir yaptı. Ardından Mersin ve Adana da kuruldu.
Kalkınma Ajansı sayesinde teşvikler
artıyor. Halen teşvik kapsamında
olan ilimizde birçok arkadaşımız
bundan yararlanamadı.”
Erdoğan Rize-İspir Erzurum
yolu için seslerini gereği şekilde duyuramadıklarını belirterek “ Bölge
ve ülke ekonomisi için önem arz
eden bu yolun yapımını engelleyen güçler olduğunu sanıyoruz.
Sivil toplum örgütleri olarak Ovit’e
giderek kazmalar ellerimizde tünel
çalışmasını başlatalım” dedi.
Rize Ziraat Odası Başkanı
Nevzat Paliç ise siyasilerin seçim
zamanlar siyasi çıkar olarak kullandıkları Ovit Tüneli için hiçbir çalışma
yapmadıklarını belirterek “Erzurum
da yapılan Ovit tüneli ile ilgili toplantılara Erzurum milletvekilleri katılırken bizim toplantılarımıza hiçbir
milletvekilimizin katılmaması dikkatimi çekti ve bu konuda hiçbir açıklamalarınıda duymadık” dedi.
Rize Muhasebeciler ve mali
müşavirler odası başkanı Muammer Berberoğlu ise 20 yıldır Türkiye
yi Rize’nin yönettiğini söyleyerek”
Maalesef yeterince destek alamadık. Bugüne kadar sivil toplum örgütleri olarak birlik ve beraberliği
yakalayamadık. Rize göç veriyor ve
bu göçü önlemek için çalışmalıyız”
dedi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
23
Başkan Bakırcı’dan RTSO’ya ziyaret
Herşey Rize İçin
Belediye başkanı Halil Bakırcı
yeniden Rize Belediye Başkanı seçilmesinden sonra tebrik Ziyaretinde bulanan RTSO yönetimine iadeyi ziyarette bulundu.
RTSO yönetimi Halil Bakırcı’yı
makamında ziyaret ederek yeniden
belediye başkanlığına seçilmesi nedeniyle kutlamışlardı.
RTSO Meclis başkanı Şaban
Aziz Karamehmetoğlu, ve Yönetim
kurulu başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu tarafından karşılanan Başkan
Bakırcı’nın ziyaretinde oda yönetim
kurulu üyeleri Mustafa Meral, Kamil
Yıldız,Murat Artan, Mehmet Kopuz,
İbrahim Turgut, Ali Yaşar Er Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Şükrü Cevahir, Önceki dönem Meclis Başkanı Selahattin Ataç, Disiplin kurulu başkanı
Mehmet Akmehmet ve genel sekreter
Gafur Karali hazır bulundu.
24
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Yönetim kurulu Başkanı Ofluoğlunun odasında gerçekleşen görüşme samimi bir havada geçti. Rize’nin
sorunları konularına da değinilen görüşmede ortak düşünce “ Her Şey Rize
için” oldu.
Başkan Bakırcı öğlen yemeğinde de RTSO yönetimiyle birlikte
olarak görüşmeler yemekte de sürdürüldu.
Organize Sanayi Bölgesi
Altyapı İhalesi Yapıldı
Rize Organize Sanayi Bölgesi 1. Etap altyapı inşaatı ihale
sözleşmesi Valilik Toplantı Salonunda yapıldı.
İmza törenine, Vali Zekeriya Şarbak, AK Parti Rize Milletvekili
Ali Bayramoğlu, Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Faruk Ofluoğlu Kalkandere
Belediye Başkanı Nihat Çolak ile
ihaleyi kazanan firma temsilcileri ve
diğer davetliler katıldı. Ankara da yapılan ve
10.870.549.-TL keşif bedele ihaleye
çıkartılan OSB alt yapı inşaatı ihalesini 3.529.667.-TL. ile Rizeli olan
Ekşioğlu Kardeşler İnş. Tic. Ltd. Şti.
kazanmıştı.
İhale protokolu imza törenininde konuşan Rize Valisi Zekeriya Şarbak ‘’Bu ihale ile Rize
OSB’nin yol, atık su, yağmur suyu
gibi altyapı işleri yapılacak. Elekt-
rik, iletişim hatları ise daha sonra yapılacak.İşin teslim tarihi 1 mayıs
2009, teslim tarihi ise 20 kasım
2014 tarihidir.”dedi. ‘’ dedi.
RTSO Yönetim Kurulu Başkanı ve OSB yönetim kurulu üyesi Ömer Faruk Ofluoğlu OSB’nin
Rize’de istihdama önemli katkı
sağlayacağına inandığını belirterek,
‘’Müracaat eden firmalardan edindiğimiz bilgiye göre ilk etapta en az
bin 500 kişi istihdam edilecek. Bu
güne kadar OSB için 34 firma müracaatta bulundu bu sayının dahada artağına inanıyorum.”dedi.
İhaleyi kazanan Ekşioğlu Kardeşler Ltd. Şti. firması adına konuşan Hızır Ekşi ise amaçlarının para
kazanmak olmadığını, Rizeli olarak
istihdama katkıda bulunmak istediklerini ifade ederek, işin süresinin
5 yıl olmasına rağmen ödeneğin
zamanında verilmesi halinde 1 yıl
içinde işi tamamlamayı planladıklarını söyledi.
Organize Sanayi Bölgesinde alt yapı çalışmalarının yapılacağı
550 hektar alanda her biri 4.000m2
ile 30.000m2 arasında değişen 37
parselde kurulacak tesislerde 1500
kişin çalışma alanı bulacağı belirtildi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
25
Hisarcıklıoğlu, Yeniden
TOBB Başkanı Seçildi
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB 64. Genel Kurulunda
yapılan seçimde yeniden başkan seçildi.
TOBB’un 64. Genel Kurulu,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dev-
let Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul
Günay, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Zafer
Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
Bayırdırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz,
Devlet Bakanı Egemen Bağış, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal katılımıyla TOBB
Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde
gerçekleştirildi. Genel Kurul da bin
552 kayıtlı delegeden bin 385’i oy kullandı. 23 oy geçersiz sayılırken tek aday
olan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu bin 362 geçerli oyun tamamını alarak
yeniden başkan seçildi
TOBB’un 22. Başkanı olan Hisarcıklıoğlu, 12 yıl görev yapan ilk başkan oldu. Genel Kurul Salonuna girişi
sırasında delegeler tarafından ayakta
alkışlanan Hisarcıklıoğlu, yaptığı teşekkür konuşmasında, birlik ve beraberliğin
olduğu yerde bereketinde olacağını belirterek, “Başarının tamamen sahibi sizsiniz. Sizlerle gurur duyuyorum. Eksiklikler
26
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
noksanlıklar varsa bu benimdir. Liderlik
bunu gerektirir. Üç dönem odalar birliği
başkanlığı yaptım. Bu bana karşı gösterdiğiniz teveccühünüz. Sizlere hizmet
etmek bu ülkeye hizmet etmektir” diye
konuştu.
Salonda 365 oda ve birlik başkanı bulunduğunu ve bütün başkanların kardeşi olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sadece 14 tanesinin yönetim
kuruluna seçilebildiğini söyledi. Herkesin
yönetim kurulu üyesi olduğunu, kimsenin ayrısı gayrısı olmadığını ifade eden
Hisarcıklıoğlu, “Aranıza fitne ve fesatın
girmesine müsaade etmeyin” dedi.
Hısarcıklıoğlu TOBB 64. Genel
Kurulun da birlik ve beraberliğin önemine değindiği konuşmasında şunları söyledi “İnanıyorum ki; elbirliği, güç
birliği yaptığımız zaman, dayanışma
içinde ortak hedeflerde kilitlendiğimiz
zaman aşamayacağımız engel yoktur.
Biz artık Türkiye’nin gerçek gündemine
dönmesine, ekonomiye odaklanılmasını
bekliyoruz. Küresel krize karşı artık ciddi tedbirler alınmasını istiyoruz. Susan
makineler yeniden çalışana ve bu makinelerin yanına bir makine daha koyana
kadar, gündem ekonominin büyümesi
olmalıdır. Vakit çözüm üretme zamanıdır. Ortak çıkar, ortak akıl ve ortak
paydayı yüceltmeli, sorunlarımızı sağduyuyla aşmalıyız. Adalet ve hakkaniyet
kavramlarını canla başla savunmalıyız.
Toplumsal hayatta ötekini göstererek
kendimizi tarif etmekten vazgeçmeliyiz. Mevlânâ, ölümsüz eseri Mesnevi’de
derki; “Murad muradsızlıkta, varlık yokluktadır! Her şey zıddıyla birlikte var edilmiştir. Hayata anlam veren yegâne şey
de, onun zıddı yani ölüm’dür. O halde
farklılıklarımıza, farklı düşüncelere ve
inançlara saygı göstermek zorundayız.
Aslında hepimiz, aynı bütünün parça-
larıyız ve ancak birlikte varız.
Şimdi, ülkemizin tüm kurumTOBB’un
larına bir mesajımız var. Birlik
64. Gene
l Kurulu’n
olun, bize heyecanımızı geri
yönetim k
da
urulu ve g
verin. Herkesi; bu ülkeyi
ö
re
ş
v
u
b
ş
ö
e
k
lü
il
mü
de oluştu:
ihtiraslarından daha fazla sevmeye, demokrasiye
Rıfat Hisa
rcıklıoğlu
sahip çıkmaya, hukukun
Başkan
Faik YAVU
üstünlüğünü korumaya, Z (Ankara
TB) Başka
Bülent KO
n Yard.
vicdanına kulak vermeye,
ŞMAZ (Ma
n
isa TSO) b
H
alim MET
fitne ve fesattan vazgeçaşkan Yard
E (İMEAK
.
DTO) Başk
Murat YA
meye, ülkemizin kuruman Yard.
LÇINTAŞ
(İ
T
O
) Başkan
Tanıl KÜÇ
larını yıpratmamaya, her
Yard.
ÜK (İstanb
ul SO) Ba
Hüseyin Ü
kurumu şeffaf olmaya,
şkan Yard
ZÜLMEZ (K
.
onya TO)
hesap
verebilmeye,
A. Nejat K
Sayman
OÇER (Ga
ziantep S
komşusunu öteki diye
Ender YO
O) Üye
RGANCIL
görmemeye, hepimizi
A
R
(Ege Böl S
Çetin Osm
O) Üye
an BUDA
bir arada tutmaya deK (Antaly
Mehmet A
a
T
S
O) Üye
li
KUSEYRİ (A
vam edecek ortak bir
ntakya TB
İlhan PAR
)
SEKER (Bu
Üye
zeminde mutabakat
rsa TSO) Ü
Fahrettin
ye
AKYIL (Diy
sağlamaya, sadece iş
arbakır TB
M. Şadan
) Üye
ve aş kavgası vermeEREN (Tra
b
zon TSO)
Mustafa Y
Üye
ye davet ediyorum.”
ARDIMCI
(Edirne TB
) Üye
TOBB Genel Kurul Üyeleri Ata’nın Huzurunda
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
27
Onkoloji Üniversitesi için kampanya
“Bir Avuç Çay da Sizden”
Rize Üniversitesini Geliştirme Derneği tarafından, Tıp Fakültesi
bünyesinde onkoloji ünitesi kurulması için kampanya başlatıldı.
Rize Üniversite Geliştirme
Derneği Rize Tıp Fakültesinde onkoloji ünitesinin kurulması için kampanya başlattı.
Kanser Araştırma ve tedavi
Merkezinin en kısa sürede hizmete
girmesi için başlattıkları kampanyayı
Rize kamu oyuna duyurma ve desdeklerini almak için Dernek yönetim
kurulu Ticaret ve Sanayi Odası Salonunda basın mensuplarıyla bir araya
geldi.
Dernek Başkanı Rahmi Metin
Üniversitenin kurulması için yaptıkları
öz verili çalışmaları bundan sonrada
devam ettireceklerini söyledi. Başkan Metin yaptığı açıklamada şunları
söyledi: “, Dernek olarak Rize Üniversitesinde bundan sonra kurulacak fakültelerin fiziksel alt yapılarının tamamlanması için beş yıl sonra veya on
yıl sonra yapılması gerekenlerin daha
çabuk yapılması için gayret edeceğiz.
Bizler dünya konjoktürünün ihtiyaç
duyduğu fakültelerin ve ülkemizde
daha çok tercih edilen bölümlerin kurulduğu, nitelikli öğrenci ve akademik
personeliyle Türkiye’ye hizmet eden
bir üniversite hayal ediyoruz. Böyle bir
üniversite kısa sürede mevcutları içinden sıyrılıp öğrenciler tarafından ter28
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Dernek Başkanı Rahmi
Metin “Rize’miz de böyle
bir ünitenin kurulmasını
öncelikli bir görev olarak
algıladık. Biliyoruz
ki bu sese ileride
çok kişi ve kurumlar
da yardımlarıyla ses
verecektir.
cih edilen ve kapasitesini 30.000’lere
kadar taşıyabilen bir üniversite olur.
Bunun da sonuçları itibariyle Rize’nin
eğitim-kültür ve ticari hayatına katacaklarını etraflıca düşünmeliyiz.
Üniversitemiz Tıp Fakültesi
bünyesinde bölgemiz için çok önemli bir ünitenin hayata geçirilmesi için
kolları sıvadık. Bilindiği gibi iki yıl önce
kardiyoloji ünitesine hayal diye bakılırken bugün dernek vasıtasıyla alınan
“anjiyo cihazı” sayesinde ve başhekimliğin özel personel gayretleriyle
Rize’de bugüne kadar 3.000.’e yakın
anjiyo, 300’e yakın açık kalp ameliyatı
yapılmıştır.
Son yıllarda Türkiye’de olduğu gibi
Rize’de de sağlık konusunda kayda
değer ilerlemeler olmuştur. Rize’de ve
ilçelerinde yeni hastaneler yapılmakla
beraber önemli bir gelişme de Tıp Fakültesin kurulmasıydı. İşte biz dernek
olarak bu Tıp Fakültesi bünyesinde
Kardiyoloji ünitesi yanında Onkoloji ünitesini kurabilmek için bir kampanya düzenlemeyi uygun gördük.
Artvin’den Rize’den ve yakın illerden
vatandaşların büyük şehirlerde hastane kapılarında maddi ve manevi eziyet çekmemesi için Rize’miz de böyle
bir ünitenin kurulmasını öncelikli bir
görev olarak algıladık.
Bu kampanya tamamıyla “gönüllülük” esasına dayanmaktadır. Rize’de
ve Rize dışında yaşayan vatandaşlarımızdan Rize’ye hizmet konusunda taraf olmalarını istedik. Sağlık ve
eğitim gibi hassas bir konuda birlik
ve beraberliğin sergilendiğini gösterme adına bu kampanyayı tüm Rize’
de uygulamak istedik. Vatandaşlarımız gönüllü olarak bu kampanyaya
katılacak ve miktarı ne olursa olsun
Rize’den yana, hizmetten yana taraf
olduklarını göstereceklerdir. Bu kampanya ile ulaşılacak rakamın miktarı bizim için önemli değil. Bizim için
önemli olan Rizelilerin bu kampanyayı
taktirle karşılaması ve katılım çoğunluğudur. Kurulması istenilen onkoloji ünitesi ve diğer bölümler belli bir
zaman dilimizde elbette üniversite
tarafından yapılabilir. Ancak biz bu
hizmetin Rize’de acilen olmasını istiyoruz. İşte bunun için yardım çığlığını Rize’den başlatıyoruz. Bu nedenle
ilimizdeki bütün sivil toplum örgütleri
ve insanlarımızdan bu konuda yardım
bekliyoruz. Biliyoruz ki bu sese ileride
çok kişi ve kurumlar yardımlarıyla ses
verecektir.
Kampanyamızın büyük başlığı “Rize Üniversitesine Sahip Çıkıyor”
şeklinde olacaktır. Ancak biz öncelikle
Onkoloji ünitesini yapmak istiyoruz.
Bunun içinde “Bir avuç çay da sizden
olsun” ve “Bir SMS de sizden” adı altında kampanyayı başlatıyoruz.
Bu kampanaya süresince elimizden geldiğince tüm sivil toplum örgütleriyle bir araya geleceğiz. siyasi
parti temsilcileriyle, muhtarlarla, çay
eksperleriyle ve fabrika müdürleriyle, milli eğitim camiasıyla, belediye
başkanlarımız ve kaymakamlarımızla
oturup bilgilendirme toplantıları yapacağız”.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
29
Meclis üyelerine tanıtıldı
‘’Rize’den Stockholm’e
Diyalog Köprüsü’’ Projesi
RTSO Meclis Başkanı Şaban Aziz Karaahmetoğlu, hazırladıkları projenin AB tarafından
desdeklendiğini belirterek “Uluslararası ticaret odalarıyla işbirliğini geliştireceğiz”dedi
Rize Ticaret ve Sanayi Odası Meclis toplantısında ‘’Rize’den
Stockholm’e Diyalog Köprüsü’’
projesinın tanıtımı yapıldı.
Toplantıya meclis üyelleri yanında Vali Zekareya Şarbak,
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Arif Yılmaz da katıldı.
Ayrıca Stockholm Ticaret Odası
Uluslararası Departman Sorumlusu Max Lundgren ve Ticaret Proje
yöneticisi Sophiya Nygard da toplantıya katılarak proje hakkında
bilgi verdiler.
RTSO Meclis Başkanı Karaahmetoğlu, toplantıda yaptığı
konuşmada, RTSO KOBİ Danışma merkezi olarak hazırladıkları
projenin Avrupa Birliği tarafından
30
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
desteklendiğini belirterek, ‘’Avrupa Birliği sürecinde sivil toplum
örgütlerinin önemi son derece
artmıştır. Biz de bu anlamda uluslararası sivil toplum örgütlerinin
işleyişini incelemek ve bilgi paylaşımında bulunmak için böyle bir
proje hazırladık. Proje, AB sürecinde şirketlerin beklentilerini ve
eksikliklerini ortaya koyacak ve
çözüm yolu bulmasına olanak
sağlayacak’’ dedi.
Türk ve AB ticaret odaları arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi
gerektiğini ifade eden Karaahmetoğlu, ‘’Uluslararası ticaret odalarıyla işbirliğini geliştirmek istiyoruz.
Proje kapsamında Stockholm ve
Rize Ticaret Sanayi Odası birlikte
dış ticaret eğitimi, AB ile ticaret,
tecrübe paylaşımı şirketlerarası ağ
kurulması ve şirket temsilcilerinin
bilgi paylaşımı konularında çalışma yürüteceğiz’’ diye konuştu.
RTSO Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu da
yaptığı konuşmada hazırladıkları
projenin kabul edildiğini belirterek
“Bir yıl sürecek projenin bedeli 110
bin Euro. Bu para AB fonlarından
karşılanacak. Proje kapsamında 10
şirket yöneticisi ile 4 ticaret odası
çalışanının İsveç’te çeşitli eğitim
faaliyetlerine katılacaklar. Bu proje
Stockhom Ticaret Odası ile birlikte
yürütülmektedir.”dedi.
Toplantıda Tıp Fakültesi
hakkında bilgi veren Dekan Prof
Dr. Arif Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yılda ameliyat
sayısının 3 binden 10 bine çıktığını belirterek “Her ay KTU ye 150
dolayında hasta sevk ediyorduk.
Bu rakam 30 a indi. Rize Ticaret
ve Sanayi odası ünitelerin kurulmasına destek vermeseydi Rize
den çoktan ayrılmıştım. Yıllık döner sermayemiz 2005 de 18 milyon TL iken 2008 de 30 milyon TL
ye çıktı, bunun 3 de birini personel maaşı oluşturmakta. 2005 de
55 hekimimiz varken bu rakam
bugün yine aynı. Hastanemize
33 asistan doktor atandı. Ancak
bunların hangilerinin gelip başlayacağını bilemiyoruz. Türkiye de
kurulan 11 Tip fakültesi arasında
ilk sırada yer alıyoruz. 41 öğrencimiz Trabzon KTU de öğrenim
görmekte. Gelecek yıl kendi binamızda öğrenim vereceğiz.”
Rize valisi Zekeriya Şarbak Rize’nin dönüşüm gerçekleştirdiRize Ticaret ve Sanayi Odası
31
ğini söyleyerek” Hızlı gelişimin iyi
ve kötü tarafları var. Biz ahenki
iyi sağlamalıyız. Aciliyet durumuna göre hizmetleri sıralamalıyız.
Başbakan’ in Rizeli olması nedeniyle kendimizi biraz daha şanslı
görüyoruz. Biz Dekanımızdan tıp
ta çağ atlamasını bekliyoruz. Gerisini biz halletmeliyiz her idarenin
sorunlarını çözmek için kendimi
sorumlu hissediyorum. Hızlı ilerlemek istiyorsak iletişimler iyi olmalı”
dedi.
Kobiler konusunda bilgi
verilmesinin ardından söz alan
Stockholm Ticaret odası Departmanı Max Lundgren” Her iki ülke
arasında iş adamlarının karşılıklı
olarak görüşmelerinın ardından
Kobi konusunda eğitim göreceklerini söyleyerek” Oluşturulacak
toplantılardan sonra kapasite
oluşumu, kobi eğitimi , ihtiyaç
analizi değerlendirmesi yapılacak.
Karşılıklı neler yapabiliriz bunları öğrenmeliyiz. İki ülke arasında
ki ticaret odalarının istişarelerinden sonra 13 bin Üyesi bulunan
Stockholm Ticaret Odası heyeti
ile karşılıklı görüşmeler yapılacak.
Türkiye ile şu an sadece ulaşım
sektöründe çalışmalarımız var”
dedi.
Her iki ticaret odası arasında yapılacak olan görüşmelerde
Ticaret Odası çalışanları için dış ticaret eğitimi (AB ile ticaret) kapasite oluşturma hazırlık toplantısı
Rize Sanayi Ve Ticaret Odası çalışanları için kapasite oluşturma,
her iki ticaret odası çalışanları İçin
iş gölgeleme (staj mahiyetinde),
Rize Ticaret Ve Sanayi Odası’nda
iç eğitim ve tecrübe paylaşımı, pilot komilere danışmanlık hizmeti,
şirketler arası ağ kurulumu, proje
web sayfası tesis edilmesi kobiler
için ticaret eğitim seminerleri, şirketler için piyasa araştırması, şirket temsilcileri değiş tokuşunun
organize edilmesi, proje sonrası
destek/danışmanlık hizmeti gibi
çalışmaların yapılacağı bildirildi.
32
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Oda - Borsa Güçbirliği
RTSO’dan RTB’ye ziyaret
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
yönetimi, Rize Ticaret Borsasına ziyarette bulundu.
RTSO Meclis Başkanı Şaban
Aziz Karamehmetoğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ile
Birlikte Yönetim Kurulu üyeleri Ramazan Aydoğan, Murat Artan, Ramazan
Meral, ve Mehmet Kopuz Ticaret Borsasına giderek Ticaret Borsası meclis
Başkanı Resul Okumuş ve Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan’ı
ziyaret edip hayırlı olsun dileklerinde
bulundular.
Oda borsa ilişkilerinde çok
sıcak ve samimi bir ilişkinin başladığı
gözlenen görüşmede borsanın yeni
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, RTSO’yu ağbi pozisyonun da
bir kuruluş olarak gördüklerini ifade
etti. Erdoğan “RTSO’nun geçmşte
Rize’ye yaptığı hizmetler küçümsenemez. RTSO ile kanaat önderliği yaparak oda- borsa birlikteliğini en üst
seviyelerde tutmamız lazım. Bunu
da gerçekleştireceğimize inanıyoruz.
Ayrıca Rize’deki tüm kuruluşların bu
birlikteliğe katılmasını sağlayacağız.
RTSO burada bizim yol göstericimiz
olacaktır.”dedi
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
ile Rize Ticaret Borsası’nın kardeş kuruluşlar olduğuna dikkati çeken RTSO
Yönetim kurulu Başkanı Ömer Faruk
Ofluoğlu gayelerinin Rize’ye hizmet
etmek olduğunu belirtip, el ele vererek Rize için çok daha güzel projelere imza atacaklarını söyledi. Oflu-
oğlu “Rize’ye hizmetten başka bir
düşüncemiz,amacımız yok. Borsa ile
ortak projeler üretip takıpcısı olacağız.
Ortak çalışmalarla üyeler arasındaki
kopuklukları da ortadan kaldıracağız.
Üzerinde durduğumuz önemli konu
Rize’de tüm kuruluşların birlikte hareket etmesidir. Rize’de hiçbir kuruluş
birbiriyle küs olmayacak. Bir kurumun
tek başına verebileceği hizmet sınırlıdır.
Oysa tüm kuruluşlar birlikte hareket
edersek Rize’ye çok büyük hizmetlerin
gelmesini sağlayabiliriz. Rize ve halkımız için RTSO olarak her türlü katkıyı
sağlayacağız borsa yönetim kurulu
başkanımızın bu konudaki olumlu
düşünceleri bizi bu birlikteliğin kısa sürede oluşacağı konusunda ümitlendirmektedir” dedi. Rize Ticaret ve Sanayi Odası
33
Mesleki teknik
okullara gereken
önem verilmeli
Murat ARTAN
RTSO
Yönetim Kurulu Üyesi
“Mesleki teknik
liseler, sanayi ve hizmet alanında
öğrenci yetiştiren
okullar, sanayi ve
hizmet kuruluşları da
bu okulların yetiştirdiği insanlara işveren kurumlardır.”
34
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Bugünkü şartlarıyla, iş bulma işinden tatmin olma ve kazandıracağı sosyal statü yönünden, gençler “ara eleman” olmayı pek fazla
hedeflemiyorlar. Bu durumda toplumsal hayatın en çok ihtiyaç duyduğu, kalkınmanın ve gelişmenin
ana unsurlarından birisi olan mesleki
teknik eğitim ve mezunlarını yeniden
tanımlamak ve birer cazibe merkezi
haline getirmemiz gerektiğini düşünmekteyim.
Mesleki teknik eğitimin finansmanına, hem kamu bütçesinden daha pay ayrılmalı, hem de özel
sektörün, mesleki teknik eğitim alanında da okullaştırma yolunda hizmet vermesi teşvik edilmelidir. Ayrıca
bu hizmetten yararlanan sendika,
oda, borsa, kişi, kamu ve özel sektör
kuruluşlarının katkı yapmaları sağlanmalıdır. Mesleki teknik liseler, sanayi
ve hizmet alanında öğrenci yetiştiren
okullar, sanayi ve hizmet kuruluşları
da bu okulların yetiştirdiği insanlara
işveren kurumlardır. Dolayısıyla bu
okullara yönelik olarak alınacak bütün kararları okul yöneticileri, eğitim
bilimciler, sanayi ve hizmet kuruluşlarının temsilcileri ile birlikte vermelidirler.
Mesleki teknik eğitimde belirlenmiş olan hedeflere ulaşılması,
yeter sayıda ve en iyi yetişmiş öğretmenlerle mümkün olacaktır. Bunun
için, hem okulların ihtiyaç duyulan
alanlarına iyi öğretmen yetiştirme-
li, hem de öğretmenlerin, sanayi ve
hizmet alanında bilgi ve tecrübelerinin artırılması sağlanmalıdır.
Arzu edilen “kalifiye ara eleman” nın yetiştirilmesinde, sanayi ve
hizmet sektörünün değişen ve gelişen şartlarına uygun ders araç ve gereçlerinin tespiti, tasarımı sağlanmalı
ve kullanıma hazır hale getirilmesi
önemli şartlardan birisidir. Ayrıca bu
husus, bir ülkede mesleki teknik eğitim vermenin asgari koşuldur.
Ülkemizde mesleki teknik
eğitimin planlanmasına esas teşkil
etmek üzere, hangi iş kolunda, hangi düzey ve nitelikte, ne kadar “kalifiye ara eleman’a” ihtiyac duyulduğu
ve gelecekte ihtiyaç duyulacak insan
gücünün sayı ve netliği, ileriye yönelik projeksiyonlarla kısa zamanda
belirlenmeli, belirlenecek bu veriler ışığında da mesleki teknik eğitimin
bugünü ve geleceği planlanmalıdır.
Bu okulların bina ve tesislerinin mesleki teknik eğitimin amaçlarına hizmet edebilecek, okulun ve
çevrenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek
düzeye ulaştırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Mesleki teknik liselerde “eğitimde program geliştirme” çalışmaları
başlatılarak bu okulların programları,
öğrencilere hem bugünün, hemde çağın gelişen ihtiyaçlarına cevap
verecek temel bilgileri kazandıracak
programlar haline getirilmelidr.
Doğu Karadeniz’de
İhracaat Düştü
Rize, Trabzon ve Artvin’de Ocak-Nisan aylarını kapsayan ilk 4 aylık
dönemde yapılan ihracatta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde
42 düşüş yaşandı.
Trabzon, Rize ve Artvin illerinden bu yılın Ocak-Nisan aylarını
kapsayan ilk 4 aylık dönemde yapılan
ihracatta geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 42 oranında düşüş yaşandı.
Doğu Karadeniz İhracatçılar
Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Hamdi Gürdoğan, birliğin yetki alanında bulunan Trabzon, Rize ve
Artvin illerinden 2009 yılı Ocak-Nisan
aylarında yapılan 269 milyon 746 bin
396 Dolar tutarında ihracat yapıldığını
belirtti. Geçen yılın aynı döneminde
465 milyon 483 bin 856 Dolar tutarında ihracat yapıldığını hatırlatan Gürdoğan, bu yıl yapılan ihracatta yüzde
42 oranında bir azalmanın yaşandığına dikkat çekti.
Türkiye genelinde ihracatta
yaşanan düşüşe paralel olarak Doğu
Karadeniz Bölgesi’ndeki ihracatta da
düşüş trendinin sürdüğünü belirten
Gürdoğan, “Yaşanan bu düşüşteki
en önemli etken, bilindiği üzere global krizin tüm dünya ülkelerindeki
olumsuz etkilerinin halen sürmesine
bağlı olarak dünya piyasalarında ürün
fiyatlarının çok önemli miktarlarda düşüşünden kaynaklanmaktadır. Buna
bağlı olarak bir önceki yılın aynı döneminde ihracatımızda miktar olarak
çok fazla bir değişiklik olmamasına ve
bazı sektörlerde miktar olarak artış olmasına rağmen, dünya emtia fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak ürünlerin
bir önceki yılın fiyatlarının altında ihraç
edilmesi, ihracatta yaşanan yüksek
oranda düşüşle karşı karşıya kalmamıza sebebiyet vermiştir. Dünya piyasalarında yaşanmaya başlanan kısmi
iyileşmelere paralel olarak ürün birim
fiyatlarının artması ile düşüş oranının
azalması ve ihracatımızın tekrar artış
trendine girmesini ümit etmekteyiz”
dedi
İhracatta yeniden artış trendinin başlayabilmesi için ihracatçıların
finansman ihtiyacının ivedilikle çözülmesinin şart olduğunun altını çizen Gürdoğan, “Bankaların hala katı
tutumlarını
sürdürmesi,
Merkez
Bankası’nın yaptığı faiz indirimlerini
uygulamamaları, yüzde 9 faiz oranıyla topladıkları TL mevduatını, yüzde 25 gibi dünyanın hiçbir ülkesinde
görülmeyen makas farkı ile satmaları,
teminat oranlarını 5 katına çıkarmaları, teminat faiz ve komisyonlarını binde 1 seviyesinden yüzde 5 seviyesine
yükseltmeleri, reel sektör ve ihracat
sektörümüzün önünü tıkamıştır” diye
konuştu. Hükümetin ihracatçıların yaşadığı sorunlara çözüm getirmesini ve özellikle bankacılık ve finans
sektörüyle ilgili etkin politikalar uygulanmasını beklediklerini vurgulayan
Gürdoğan, şunları söyledi: “Temennimiz Kabinede yapılan revizyon sonucu
ekonominin tek bakanlık bünyesinde
toplanması ile bu konulara ivedilikle
çözüm bulunmasıdır. Bütün dünya ülkeleri şu anda krizden çıkış yolu olarak,
reel sektörü etkin ve çok düşük maliyetle fonlama tedbirleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Eğer ihracatımızda artış
olmasını istiyorsak, yoğun rekabetin
yaşandığı uluslararası piyasalarda ihracatçımıza rakipleri eşdeğerinde finansman temin etmemiz gerekmektedir.
Hükümetimizden en önemli talebimiz,
bankacılık ve finans sektörünü uyararak bu olumsuz tablonun fırsata dönüştürülmesi konusunda reel sektörümüze dünya gelişmeleri paralelinde
fonlama yapmalarının sağlanmasıdır.”
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
35
Bir Ekonomik
Kriz Hikâyesi
Doç. Dr. Osman KARAMUSTAFA
KTÜ
İBF İşletme Öğretim Üyesi
Her şeyden
önce dinamik
bir nüfusa
sahip olmamız
ve pazar
büyüklüğü,
ülkemize yönelik
yatırımların
devam
edeceğinin
önemli bir
göstergesi
niteliğindedir.
36
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Bizim ortaokul yıllarımızda bir
mizah dergisinin arka sayfasında “nası
oluyo da oluyo” karikatürleri yer alırdı.
Bu sayfada günlük hayatımızda kullandığımız araç ve gereçlerin aslında nasıl
o halde kullanıldığını oldukça eğlenceli
bir şekilde karikatürize ederlerdi. Yaşadığımız ekonomik krizin bu hale nasıl
geldiği, ülkeleri daha nelerin beklediği
oldukça sık bir şekilde ekonomik çevreler
tarafından tartışılmaktadır. Yapılan tartışmaların boyutları; yüzyılın en şiddetli kriz
olduğunu, ekonomik dönüşümün en erken 2012 veya 2014 yılından sonra başlayacağı şeklindeki yorumlardan, yaşanan bugünkü gelişmelerin bir dönüşüm
sinyallerini ortaya koyduğu ve bundan
kötü bir duruma düşmeyeceği gibi farklı
yorumlara kadar ulaşmaktadır.
Finansal piyasalardaki gelişmelerin bir sonucu olarak yaşanan ekonomik
krizin gelişimi, firma sahip ve yöneticilerine alacakları kararlarda bu piyasalardaki
gelişmeleri yakından takip etmenin ne
derece önemli olduğunu bir kez daha
hatırlatmıştır.
Yaşanan krizin daha önceden yaşanan
Güney Amerika, Asya, Rusya krizlerinden
en önemli farkı, finansal sistemin temellerini sarması ve kapitalizmin temel dinamiklerinin sorgulanmaya başlamasıdır.
Önceki krizlerin dar veya yakın bölgeleri
etkilemesi, özellikle gelişmekte olan piyasalarda ağırlığının hissedilmesi ve IMF
ve diğer küresel aktörlerin devreye girmesiyle atlatılmış olması dikkate alındığında, bugün için çok farklı bir durumla
karşı karşıya kalındığı bir gerçektir. Her ne
kadar iç siyasi kadro krizin etkilerini önceleri hafife almış ise de, sonuçları itibariyle
tüm ülkelerin olumsuz etkilerinde muaf
olamayacağı bir durumla karşı karşıyayız.
Bu denli bir çöküntüye dünya
ekonomisi nasıl gelebildi. Son yirmi yılda en fazla buluşlar tahminlerin ötesinde finans alanında yaşanmıştır. Buluşlar
insan hayatını kolaylaştırması ve sağladıkları fayda ile öne çıkarken, finans alanındaki buluşların amacı sadece daha
fazla rant sağlama üzerine oturtulmuştur. Önceleri çoğunlukla ABD’de çıkartılan ve hedge fonlar olarak adlandırılan
türev ürünler, diğer finans merkezlerinde
de ihraç edilmeye başlanması, dünyadaki toplam GSMH’nın artış hızından daha
fazla likidite artmasına neden oldu. Bu
likidite bolluğu kredi piyasasını tetikledi
ve büyük bir balon şişirilmeye başlandı.
Bu likidite bolluğunun gayrimenkul piyasalarındaki etkisinin hikâyesini dramatize
etmeye çalışırsak karşımıza şöyle bir tablo çıkar;
Bir ev sahibi olmak, özelliklede
gelir seviyesi düşük olan kesim için vazgeçilmez bir tutkudur. Ancak son yıllarda
ABD’de çalışanların gelirlerindeki düşme
bunu olanaksızlaştırıyordu. Bu sorun
kredi mekanizmasıyla aşıldı ve çalışanların gelirleri azalmasına rağmen verilen
krediler artırılmaya başlandı. Artan borç
miktarı, bunun ödenmesi konusunda
ortaya çıkacak problemleri piyasa dinamikleri önceleri görmezlikten gelse bile,
çığın önünden kaçmak artık imkânsız
hale gelmeye başlıyordu. 2001 sonlarında ABD ekonomisindeki faiz oranlarındaki düşük seyir ev
sahibi olmayı bu ülke toplumu, özellikle
de fakir zenci halk için hayal olmaktan
çıkarmaya başlamıştı. Faiz oranlarındaki
düşme, sabit faizli borçlanmadan ziyade önceleri daha avantajlı olan değişken
faizli konut kredilerinin artmasına neden
olmuştu. Sistem aslında faizler artarsa
ödemeler artacak, düşerse ödemeler
başlangıç faizinden aşağıya düşmeyecek
şekilde uygulanmaktaydı. Buna ilaveten
ekonomiyi canlandırmak için inşaat sektörü teşvik edildi ve ev sahibi olmayı kolaylaştıracak bazı düzenlemeleri bankalar
uygulama başladı. Örneğin konut kredisi
alabilmek için belli bir sabit gelirin olması
gerekirken bunu sadece var veya yakında
olacak şeklinde beyan etmek dahi yeterli
görüldü. Önceleri her şey iyi gidiyordu.
Yani uzun vadeli alınan konut kredilerinin geri ödemeleri düşük faiz dolayısıyla
oldukça cazip idi. Ancak yatırım bankaları daha fazla kredi satabilmek için daha
önce vermiş oldukları kredi alacaklarını
menkulleştirmeye başladılar. Yani bir değişim aracı olarak kullanılması gereken
para ve bunu belgeleyen araçlar sanal
olarak yumurtlamaya başladı. 4 trilyon
dolarlık mortgage piyasası önce 8 trilyon
dolara son değerlendirmelerde ise 11 trilyon doları aştı. Konut talebinin artması
fiyatlarının da artmasına sebep oldu. Bu
gelişmeden sadece bankalar yararlansaydı belki de işler bu hale gelmeyecek
idi. Bu sefer ev sahipleri örneğin 100 bin
dolara aldığı evin değeri uzman raporuyla 150 bin dolara çıktığını görünce bu ilave 50 bin doları teminat göstererek yeni
kredi aldılar. Ne için mi? Araba da yenilenecek veya tatil veya tüketim harcaması.
Nasıl olsa Çin ürünleri her tarafta ve oldukça makul fiyatlarda. Bazı durumlarda
evin değeri ekspertiz raporlarda 200 bin
dolara çıktığı görüldüğünde yeni kredi de
pekala alınabilmekteydi.
Uzman raporları ile konutların
değerinin artması gerçeği ne kadar yansıtıyordu? Satışa çıkan evlerin değil 200,
100 bin doların dahi altında olduğunu bir
düşünün. Aldığınız ilave kredi için ek teminat göstermeniz veya borcu kapatmanız gerek. Taksit ödemelerinin değişken
faizli olduğunu hatırlayacak olursak, yani
faiz düşük iken az, ama artmaya başladığında fazla ödeme yapmanız gereken
sistemde işler karışmaya başladı. Alacaklarını tahsil edemeyen bankaların likidite
sıkışıklığı faizleri tırmandırmaya başlattı.
Emlak fiyatlarının düşmeye başlamasıyla
şiddetli uyanış başladı. Yastık altında parası olmayanların mevcut borcu ödemek
için menkul kıymet çıkarması mümkün
değildi, böylece artan faiz oranları önce
temerrüde, sonra icraya ve evsiz barksız
kalmaya neden oldu.
Akla hemen şu soru gelebilir.
“Amerikalıların ne hali varsa görsün”,
hatta biraz daha radikal bir söylemle “oh
olsun, bize ne?”. Dünyadaki ekonomik
sistem içerisinde Amerikan hane halkı önceleri net tasarruf eden bir konumda idi.
Yani gelirlerinin bir kısmını tasarruf eden
ve finansal sisteme ödünç para vermeye
razı olan bir konumda idi. Bu arz eden
kesime şirketler ve yatırımcıları da dahil
ettiğinizde, dünya finansal sisteminden
en azından kendi kişisel harcamaları için
fon talep etmiyorlar idi. İşlerin tersine işlemeye başlamasıyla ABD ekonomisinin
fon talep eden bir pozisyona gelmesi,
özellikle bizim gibi ödemeler dengesi
açıkları veren ülkelerin reel faiz oranlarını
olumsuz etkilemeye başladı. Likidite piyasalarındaki bu sıkışıklık neredeyse bankalar arası kısa vadeli borç transferlerini
dahi durma noktasına getirdi.
Tamamen güven esasına dayalı
olarak işleyen finansal sistemde halkaların zedelenmesi sistemin kilitlenmesine
neden olmuştur. Bunların sonucunda
ABD’nin sisteme aktardığı kaynaklar, IMF
önlemleri, finansal kuruluşların batmaya
başlaması, Kapitalizmin kalelerindeki bazı
bayrakların inmemesi için gösterilen özel
gayretler ve bunun gibi diğer girişimler.
Yaşanan krizin akla getirdiği bir
diğer soru “neden büyük firmaların çok
daha fazla etkilendiğidir”. Makine, ekipman gibi sabit yatırımları diğer firmalara
göre daha fazla olan firmalar eğer satışlarını bir birim artırabilecek girişimde
bulunabilirlerse, faaliyet karları bir birimden daha fazla artış gösterirler. Bundan
dolayıdır ki, büyük ölçekli üretim yapan
firmaların dünya pazarlarında rekabet
gücü küçük firmalara nazaran çok daha
fazladır. Bunun tersi de doğrudur. Firma içi veya ekonomik koşullardan dolayı eğer bu firmaların satışları bir birim
azalırsa faaliyet karları daha fazla azalma
gösterir. Eğer bu azalma sabit faaliyet
giderlerini karşılayacak kadar kar üretemiyorsa büyük firmaları kolayca iflasa
kadar götürebilir. Krizle birlikte tüketim
azalması firmalar açısından bu problemi
daha da derinleştirmiştir. Kapitalizmin
önündeki bu problemin anlatıldığı meşhur bir hikâye vardır; çocuk annesine sorar, “Anne evimiz soğuk sobamız neden
yanmıyor?”, anne cevap verir, “Çünkü
kömür alacak paramız yok.” Çocuk tekrar sorar: “Anne neden kömür alacak
paramız yok!”, anne cevap verir: “Çünkü baban artık çalışmıyor, isten atıldı.”,
çocuk tekrar sorar: “Peki babam neden
isten atıldı.”, anne cevap verir: “Çünkü
baban çok kömür çıkardı. Şirkette onları satamadı.” Çocuk tekrar sorar: “Şirket
neden satamadı.” Anne cevap verir:
“Çünkü babanın maaşı kömür almaya
yetmiyordu”.
2000’li yılların başından itibaren
piyasalarda yaşanan olağanüstü durumun sonuçlarını öngören sayısız çalışma
olmasına rağmen bunun kamuoyunda
fazla yer almaması neyle açıklanabilir.
Her şeyden önce kriz geçicide olsa herkesi memnun edebilmeyi başarıyordu.
Hisse alım opsiyonu gibi imkânlar şirketlerin tepe yöneticilerini gayet memnun
etmekteydi. Borsalardaki yükseliş bireysel servetlerin artmasını sağlıyordu. Geliri
ve ödeme gücü olmasa bile aldığı kredi
ve emlak değerinin artmasıyla ek kredi
imkânı özellikle fakir halkı mutlu etmeye
yetiyordu. Finans kesimindeki yüksek işlem hacmi ve çalışanların aldığı ek primler
onlar açısından da durumun fena olmadığını ortaya koymaktaydı. Bu kesimlerin
memnuniyeti ülke yöneticilerinin de işine
gelmekteydi. Yani alan da veren de razı
idi. ABD’deki çıkar gruplarının bu memnuniyeti, yönetimin olası tehlike olarak
göstermeye çalıştığı Müslümanlara yönelik saldırıları da hoş karşılamasına yetiyordu. Basın dahil ABD kamuoyu bu
saldırıları ve zulmü yerinde ve makul karşılıyordu.
Krizle birlikte ülkelerin üretim
yapıları, finans sistemi, uluslar arası kuruluşlar, bölgesel birlikler ve bir bütün
olarak kapitalist sistem yeniden değerlendirilmeye ve tartışılmaya başlanmıştır.
Ülkemiz açısından durum değerlendirildiğinde karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır;
Her şeyden önce dinamik bir
nüfusa sahip olmamız ve pazar büyüklüğü, ülkemize yönelik yatırımların devam
edeceğinin önemli bir göstergesi niteliğindedir. Ara mallarının giderek daha
fazla ithal edilmesi ve cari açık üzerindeki baskısı KOBİ’lerin bu yöndeki üretim değişikliği ile telafi edilebilir. Belki de
AB’den çok Müslüman ülkeler ve diğer
yakın bölgesel pazarların gelişimi ve sınır
ticareti ülke dinamiğinde önemli yeri olan
KOBİ’ler için kaçınılmaz bir fırsat niteliği
taşıyabilir. Belki de her şeyden önemlisi
katma değeri ihraç edilen diğer ürünlere
göre fazla olan tarım ürünlerinin üretim
ve dış pazarlamasına yönelik girişimlere
ağırlık verilmesi büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde hemen her şehirde adlarını sıkça duyurmaya başlayan
iş adamları dernekleri, ticaret ve sanayi
odaları kendi illerinin dinamik ve yapılarını da dikkate alarak orta ve büyük ölçekli
girişimlerin oluşturulmasında öncü olabilirler. Şehirlerdeki ticari hayatın likiditesini
(geri dönüşümü olmaksızın) emen, alım
yaptıkları küçük ve orta ölçekli imalat şirketlerini alım tekeliyle bitirme noktasına
getiren, ülke geneline yayılan market zincirlerine yönelik problemi yerel dinamikler
ve haksız rekabet sağladıkları dolayısıyla
Rekabet Kurulu çözüme kavuşturmalıdır. Rize Ticaret ve Sanayi Odası
37
“Kriz varsa çare var” kampanyası başlatıldı
RTSO’dan Kampanyaya destek
TOBB’un bazı sivil toplum kuruluşlarıyla yurt genelinde başlattığı “krız varsa
çare var” kampanyası hakkında açıklama yapan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu” Ekonomik krizin etkilerini azaltmak için başlatılan bu kampaya ya tüm üyelerimizi ve halkımızı davet ediyoruz”dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin “Üreterek ve tüketerek ekonomiye can verelim” diyerek başlattığı
“Kriz varsa çare de var” kampanyası
yurt genelinde ses getirdi.
RTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Faruk Ofluoğlu kampanya hakkında açıklama yaparak tüm üyelerin
ve halkın bu kampanyaya destek vermelerini istedi.
TOBB’un önderliğinde Türkiye’nin en büyük işveren ve işçi örgütleri Türk-İş, Hak-İş, Tisk,Tesk,Tim,
Kamu-Sen, MÜSİAD ve TÜSİAD‘ın da
desdeklediği “Kriz varsa çare de var”
kampanyasının iç pazarı canlandırmayı hedef aldığını belirten Ofluoğlu
“Bütün Dünya da görülen ve Türkye’yi
de etkileyen küresel kriz nedeniyle ülkemizde iş yerleri kapanmakta, işsizlik
hızla artmakta. Özellikle gençler arasında işsizlik büyük boyutlara ulaştı. İş
yerlerinin kapanmasına yol açan krize
karşı çareler aranmaya, önlemler alınmaya başlandı. TOOB’un girişimiyle
başlatılan “Kriz varsa çarede var” pro38
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
tek olacağız. Üretim sürecek istihdam
artacak. Bir çok firmanın ürünlerinde
indirim yaptığını görüyoruz. Tüketicilerinde bundan yararlanmasıyla piyasalar canlılığını bir nebze korumuş
olur. Ülkemizde Gayri Safi Milli gelirin
%68’ini özel tüketim oluşturduğunu
göz önüne alırsak bunun ne denli yararlı olacağı ortadadır. Başlatılan bu
kampanyaya tüm halkımızı ve üyelerimizi davet ediyorum. Bu zor dönemecin geçilmesinde Rize’mizin de katkısı
olsun” dedi.
jesi tüketici ile sanayiciyi buluşturarak,
ülke ekonomisinin hep birlikte kalkındırılması, krizin olumsuz etkilerinin en
hafif şekilde atlatılması hedeflenmiştir.“
Başlatılan “Kriz varsa çarede
var” kampanyasının ülke genelinde
büyük ilgi ve destek gördüğünü vurgulayan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu krize karşı
Rize’nin de direncini göstereceğini
ifade ederek “Krize yenilmeyeceğiz, çıkacağız çarşıya pazara ülkemize des-
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
39
Rusça dil kursu ilgi gördü
RTSO’dan başarılı kursiyerlere sertifika
Rize Ticaret ve Sanayi Odasının
üyelerine yönelik açtığı Rusça dil kursunda
başarılı olanlara sertifikaları törenle verildi.
RTSO Yönetim kurulu Başkanı
Ömer Faruk Ofluoğlu sertifika töreninde
yaptığı konuşmada Ruçca dil öğreniminin
bölgemiz için önem arz ettiğini belirterek
“ Rusya karşı komşumuz ve önemli bir pazar. Bölgemiz için interlandı çok yüksek bir
ülke. Ticari ilişkilerimizin devam ettiği bu
ülke ile ilişkilerin daha iyi yürütülmesi için
dilin önemli fonksiyonu olduğuna inanıyoruz. Rusça Bölgemizde yaşayan insanların
öğrenmesi gereken bir dil. Bu nedenle
Odamızda Rusça dil kursu açtık. Beklenenin üzerinde ilgi gördü. Hocamızın belirleyeceği tarihlerde yeni kurslar açacağız.”
dedi.
Dıl konusuna oda olarak büyük
önem verdiklerini ifade eden Ofluoğlu,
Rize Üniversitesinde yabancı dil Bölümlerinin açılması halinde Rus Dili konusunun
gündeme getirileceğini, bu bölümün açılmasının bölge için önem taşıyacağını söyledi.
RTSO Toplantı Salonunda Zamira Topçu’nun verdiği Rusça dil kursuna 30
kursiyer katıldı. Dört ay süren kurs sonunda başarılı olanlara sertifikaları meclis Başkanı Şaban Aziz Karamehmetoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu
ve yönetim kurulu üyeleri tarafından verildi.
Müşterinin Kalbi Nasıl Kazanılır?
* Müşterilere temas etmek için fırsatlar yaratın.
Örneğin kokteyller, seminerler vb. organizasyonlar bu tür buluşmalar için idealdir.
* Verdiğiniz hizmette, müşterinin her zaman desteğe ihtiyacı olduğunu unutmayın ve buna göre davranmayı alışkanlık
haline getirin.
* Her müşterinizin kendisini önemli hissetmesini sağlayın. Müşteriler her zaman, insanlardan özel hizmet bekler. Onlara tutkuyla hizmet verin, kendileri için zaman harcadığınızı
gösterin.
* Elle yazılmış, kişiye özel yazışmalar yapın. Bunlar ilişkinizin gücünü arttıracaktır.
* Müşteriler hızlı hizmet ister. Telefona ilk çalışta bakıyor olmanız çok önemlidir.
* Ağırlama sanatında ustalaşın. Gerçekten
yetenekli bir hizmet görevliniz olsun. Bu
kişi sizinle müşteriler arasındaki bağlantıyı
kuran ilk cephedir.
* Bütün müşterilerinize şükran duyun. Eskilerine bile!
* Müşterilerinizin sırlarını tutun.
* Onlara verdiğiniz her sözü yazılı hale getirin.
Etkileyici olmaya çalışmayın. Bu çaba görünür
olduğunda değeriniz düşer.
* Cep telefonu görüşmelerini müşterinizin
yanında yapmayın. Onların yanındayken, telefonun sesini
kısın ya da mümkünse kapayın.
* Müşterinize övgüde bulunun ama bunu abartmayın.
Asla kendinizi övmeyin, rakibinizi yermeyin.
* Müşterinizle ilgili şüpheye düştüğünüz bir nokta
olursa, kibar ve ılımlı davranmaya özen gösterin.
* Müşteriniz için bir şeyden vazgeçersiniz fazlasını alırsınız. Bunu unutmayın.
* Şirketinize zarar verecek olsa bile müşterinize gerçeği söyleyin. Güven kazanmak
için kendinizi riske atın; bu, güçlü ilişkilerin temelidir.
* Müşterinize verdiğiniz vaatler, eylemleriniz ve
performansınızla tutarlı olmalı. Kalite, tutarlılıktır.
* Müşteriler rahatı sever. Onlara rahatlık
sağlayarak elinizde tutabilirsiniz. Müşteriye gerçekten gösterilen ilgi ve yaptığınız
işe duyduğunuz tutkunun gücü, müşteri
rahatlığının temel kaynaklarıdır. En büyük varlığınız, tutkunuz ve kendinize olan
inancınızdır
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
41
Defterdar Tongül’den RTSO’ya ziyaret
Vergi haftası nedeniyle Rize
Defterdarı Ali Tongül Rize Ticaret odasını ziyaret etti. Ziyarette Yeşilçay Vergi
dairesi ile Karçay Vergi daire müdürleri
de hazır bulundu. RTSO ziyaretinde konuşan
RTSO başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu,
Rize ilinin vergi toplamada ilk sıralarda
olduğunu belirterek, “İlimiz esnafı vergi
vermede Türkiye standartlarının üzerinde Vergi vermeye ne kadar sadık olsak
ta bu kriz böyle devam ederse vergi verecek gücümüz kalmayacak. Biran evvel
hükümet krize çare bulmalı. Rize her ne
kadar krizi fazla yaşamıyor dense de artık iliklerimize kadar krizi hisseder olduk.
Ne 24 ocak kararları sırasında nede 2001
yılı krizlerinde bu sıkıntıya düşmemiştik.
Bir çok esnafımız kepenk kapatmak zorunda kaldı” dedi.
Ziyarette konuşan Rize İl defterdarı Ali Tongül, “Türkiye’ de yaşanan
kriz, dünyanın her yerinde yaşanmakta-
dır. Her ne kadar Rizeli esnaf krizi yaşıyoruz desede imalat sektörü Rize’ de
olmadığı için kriz fazla hissedilmemektedir. Diğer illerde kriz daha büyük oranda
hissedilmektedir.”dedi.
Türkiye genelinde yedinci il
Rize’de Vergi toplama oranı 87.72 oldu
Rize Defterdarı Ali Tongül Rize’nin vergi tahsil oranı bakımından ülke genelinde ilk yedi de yer aldığını söyledi.
Vergi tahsilatı
açısından
Türkiye’de ilk sıralarda yer aldığı açıklanan Rize’de vergi tahsil oranı geçen yıl yüzde 87.72 olarak gerçekleşti.
Geçen yıl Rize’de tahakkuk
eden 427 milyon 336 bin 634 TL’lik verginin 369 milyon 148 bin 555 TL’sinin
tahsil edildiğini bildiren Rize Defterterdarı Tongül, ‘’Geçen yıl ilimizde vergi
tahsil oranı yüzde 87.72 olarak gerçekleşti. Böylece Rize Türkiye genelinde
vergi tahsil oranı bakımından yedinci
oldu’’ dedi.
42
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize’nin geçen yılki giderinin de
370 milyon 848 bin 215 TL olduğunu ifade eden Defterdar Tongül, Rize’nin geliri
giderinden fazla olan illerden birisi olduğunu kaydetti.T ongül, fiş karşılığında
vergi iadesi uygulamasından vazgeçilmesinin ardından vatandaşların fiş alma bilincinde azalma olduğunu belirterek, ‘’Fiş
almak, vatandaşlık görevidir. Ülkemizin
kalkınması için vergilerin tam olarak toplanması gerekir. Bu nedenle vatandaşlarımız yaptıkları alışverişin sonunda fişini
almaya özen göstermeliler’’ dedi.
Rize ödediği verginin karşılığında yatırım alamıyor
Rize’nin geliri
giderinden fazla!
Gelir 1
Üç ay
da
Gider
01.208
90.116
milyon
milyon
lira
lira
2009 yılının ilk üç ayında Karadeniz Bölgesinde geliri giderinden fazla tek
il Rize oldu. Rize 11.92 milyon lira fazlalık verirken Trabzon 114.409 milyon lira, Ordu 93.364 milyon lira, Giresun 78.188 milyon lira, Gümüşhane
37.202 milyon lira ve Artvin 32.522 milyon lira açık verdi.
Bütçesi fazla veren 16 il arasında yer alan Karadeniz Bölgesi’nin
geliri giderinden fazla olan tek ili Rize
oldu.
Tüm dünyada etkili olan ve
Türkiye’de de etkisi hissedilen ekonomik kriz nedeniyle 2009 yılının ilk üç
ayındaki gelir kalemleri gider kalemlerinin çok gerisinde kaldı. Bölgemizde
Trabzon, Gümüşhane, Artvin, Giresun
ve Ordu illerindeki kamu yatırımları ve
harcamalar gelirin çok gerisinde kalırken sadece Rize ilindeki gelirler giderlerden fazla oldu.
Türkiye genelindeki 81 ilden
64 tanesi açık verirken bu illerin arasında Trabzon, Giresun, Gümüşhane,
Artvin ve Ordu’da yer aldı. Bütçesi fazla veren 16 il arasında yer alan Karadeniz Bölgesi’nin tek ili Rize oldu.
Karadeniz Bölgesi’nde en büyük açık Trabzon’da oldu. Trabzon
ilinde yılın ilk üç ayındaki açık 115 milyon lira oldu.
Maliye Bakanlığı verilerine
göre yılın ilk çeyreğinde Trabzon’da
172 milyon 501 bin liralık bir gelir elde
edilirken kamu giderleri 286 milyon
910 bin lira oldu. Trabzon’da yılın ilk
üç ayındaki açık 114 milyon 409 bin
lira oldu.
Artvin ilinde ise yılın ilk üç
ayında gelir miktarı 30 milyon 975 bin
lira olurken gider miktarı 63 milyon
497 bin lira olmuştu. Artvin’deki açık
miktarı ise 32 milyon 522 bin lira oldu.
Giresun ilinde ise yılın ilk çeyreğinde toplam gelir 52 milyon 298
bin lira olurken giderler 130 milyon
486 bin lira oldu. Giresun’un açığı ise
78 milyon 188 bin lira olarak gerçekleşti.
Gümüşhane ilinde ise yılın ilk
üç ayında 10 milyon 589 bin liralık gelir
elde edilirken gider miktarı 47 milyon
791 bin lira oldu. Gümüşhane’deki
açık miktarı ise 37 milyon 202 bin lira
oldu.
Ordu ilinde ise bu yılın ilk çeyreğinde 92 milyon 846 bin liralık gelir
elde edilirken 186 milyon 210 bin liralık
gider oluştu. Bu ilin yılın ilk üç ayındaki
açığı ise 93 milyon 364 bin lira olmuştu.
Karadeniz Bölgesi’nde geliri
giderinden fazla olan tek il unvanına
sahip olan Rize de ise yılın ilk üç ayında 101 milyon 208 bin liralık gelir elde
edilirken 90 milyon 116 bin liralık gider
oluştu. Rize de fazlalık yılın ilk çeyreğinden 11 milyon 92 bin lira oldu.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
43
Oda ve Borsalar RTSO’da toplandı
Rize il dahilinde kurulu bulunan oda ve Borsaların ortak toplantısı
Rize Ticaret ve Sanayi Odası’n da yapıldı,
RTSO’nun ev sahipliği yaptığı “Rize ili müşterek oda-borsa
toplantısı”na Çayeli Ticaret ve Sanayi
Odası, Pazar Ticaret ve Sanayi Odası
Ardeşen Ticaret ve Sanayi Odası ile
Rize Ticaret Borsası yönetim kurulu ve
meclis başkanlarıyla yönetim kurulu
üyeleri katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını
yapan RTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Faruk Ofluoğlu yılın ilk toplan-
tısını yaptıklarını belirterek. “Rize’deki
oda ve borsalar olarak ilk defa bir
araya geldik, sırasıyla diğer oda ve
borsalarımızda bu toplantıları devam
ettireceğiz. Bu toplantıların amacı
şehrimizdeki odalar ve borsalarımızın
dayanışmasını sağlamak, müşterek
sorunları görüşüp üst kuruluşumuz
olan TOBB‘ne ve ilgili bakanlıklara
sunmaktır.”dedi.
Toplantı gündeminde belirlenen konular üzerinde yapılan konuşma ve görüşmeler sonunda sonuç
bildirgesi hazırlandı.
Bildirgede, 492 sayılı saya ile
Duyuru
28 Şubat 2009 tarih ve 27155 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan , 5838 Sayılı kanunda bazı değişiklikler yapılması hakkında kanun ile 18 Mayıs 2004 tarih ve 5174 Sayılı Odalar ve Borsalar Birliği
Kanununa geçici geçici madde eklenmiştir.
Bu madde de “Üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların da birliğe ödenmemiş aidat borçlarına ait gecikme zamlarının
tamamı ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay
içinde üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların birliğine olan
aidat borçlarının tamamının ödenmesi halinde bu borçlara ait gecikme zamları silinir” hükme yer almaktadır.
Yasanın 28 Şubat 2009 Tarihinde yayınlandığından süre 28
Ağustos 2009 tarihinde sona erecektir. Üyelerimizin, bu tarihe kadar yapacakları ödemelerden geçmiş yıllara ait aidat ödemelerin
geçikme zammı alınmayacaktır.
Üyelerimizin dikkatine sunulur.
kaldırılan ticaret sicil memurların sicil
harcı tahsili yetkisinin yeniden verilerek
veya on-line sistemle sicil harçlarının
odalarda tahsil edilmesiyle, odalara
işlem için gelen üyelerin vergi dairelerine gönderilmesinin yarattığı sorunların
ortadan kaldırılması, ayrıca AB kriterlerince nüfus başına düşmesi gereken iş
yeri sayının, sektör ve meslek dalında
nüfusa göre iş yeri açılması yönünde,
Belediyeler ve vergi dairelerine başvurmadan önce odalara başvuru yapılmasıyla hem sermayenin hem de işyeri
açacak kişilerin korunacağı konularına
yer verildi.
RTSO’dan
İftar
Yemeği
Rize Ticaret ve Sanayi
Odas’nın, Ramazan ayındaki
geleneksel iftar yemeği bu yılda
verilecek.
Her yıl ramazan ayının ilk
haftasında organize edilen iftar
proğramı bu yılda ramazan ayının sekizinci günü 28 Ağustos
2009 cuma günü Yakomoz restorantta yapılacak.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
45
46
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
47
Denizbank’tan RTSO
üyelerine düşük faizle kredi
Rize Ticaret ve Sanayi Odası ile Deniz Bank arasında imzalanan protokol de Rize tüccarına
1.33 faizle kredi anlaşması imzalandı.
RTSO’da düzenlenen imza
töreninde RTSO başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu ile Deniz Bank Rize
şube müdürü Özgür Devrim Güvensoy arasında imzalanan protokolde Rize Tüccarına aylık 1.33
faizle kredi verilecek.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası başkanı Ömer Ofluoğlu “esnaf
ve tüccar olmazsa bankalar olmaz.
Son 5 aydır Esnaf ve tüccar zor
günler yaşamakta. Bankalarımızın kazandıklarından biraz daha
fedakârlık yapmalarını istiyoruz.
Bu Tüccar ve esnafın sırtından kazanılan paralardan biraz geri dönüşüm olmalı. Yaz sonuna kadar
esnaf ve tüccarımız zor günler ge-
çirecek. Kredi almak her tüccar ve
esnafa nasip değil bunun da kriterleri var. Zor durumda olan tüccar zaten kredi alamıyor. Durumu
iyi olan ise krediye ihtiyaç duymuyor. Kredi almak kolay ancak bunu
geri ödemek çok zor” dedi.
Deniz Bank Rize şube müdürü
Özgür Devrim Güvensoy ise esnafa can suyu adında kredi vereceklerini söyleyerek “Son zamanlarda
kredi faizlerinde düşüş yaşanmakta şube olarak kendi inisiyatifimizle 30 bin TL verebiliyoruz” dedi.
Garanti Bankası’ndan
RTSO üyelerine kredi
Rize Ticaret ve Sanayi Odası (RTSO) ile Garanti Bankası arasında, oda üyelerine uygun koşullarda kredi verilmesine ilişkin
protokol imzalandı.
Rize Ticaret ve Sanayi
Odası’ndan yapılan protokol, Garanti Bankası Rize Şube Müdürü
Oğuzhan Tuna ile RTSO Yönetim
Kurulu Başkanı Ömer Faruk Ofluoğlu arasında imzalandı.
Bankanın sağladığı imkanlardan iş adamlarının yararlanmasının öngörüldüğü protokol
sonrası yapılan ortak açıklamada;
‘‘Anlaşma kapsamında oda üyesi
KOBİ’ler, TL cinsinden aylık yüzde
2 faizle, avro ve dolar cinsinden
ise aylık yüzde 1 faizle ticari kredi kullanabilecek. Kredilerin geri
ödenmesi 60 aya kadar vadede
eşit taksitlerle yapılabilecek. Anlaşmanın, üyelere önemli fırsatlar
tanıyacağına inanıyoruz.’’ denildi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
49
Pazarlama Dünyasında Neler Oluyor?
Siz Ne Yapmalısınız?
Günümüzün
değişine
dünyasında, birkaç yıl öncesinin
pazarlama taktikleri bile yerini ve
yarattığı faydayı korumuyor. Dünya nüfusunun, eskisinden çok
daha yaşlı, daha entelektüel ya da
daha fazla zaman baskısı altında
olduğunu düşünmek bile değerlerin ne kadar alt üst olduğunu gösteren bir değişim… Bu nedenle,
sizin pazarlama stratejiniz de bunlara uyacak biçimde oluşturulmalı.
Peki, o zaman işe yarayacak olan
yol nedir?
Araştırmacılara göre markaların büyük çoğunluğu, hedef
kitlelerine ulaşmak için metinli ve
çok-medyalı mesaj gönderme yolunu kullanıyor. Bunların yaklaşık
üçte biri de, pazarlama bütçelerinin yüzde 10’undan fazlasını,
bu iletişim aracı yoluyla yapacağı
reklamlara harcıyor. Video kolaylığı sunan telefonlar yaygınlaştıkça,
daha da zenginleştirilmiş medya
yoluyla pazarlama seçeneklerinin
ortaya çıkmasına hazır olun. Buna
ek olarak, mobil hizmet sağlayıcılar
artık ellerini kredi kartı havuzuna
da atmaya başladıklarından -telefonunuz ya da PDA’nız (avuç içi
bilgisayarınız) çok yakında çok kul-
50
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
lanır duruma gelecek.
Şimdi İnternet Zamanı
“Küresel düşünün, yerel
davranın,” artık İnternet’te reklam
yapan girişimcilerin sloganı oldu.
Google’ın sağladığı harita hizmeti
ve Adwords programıyla bağlantılı
olarak başlattığı yeni yerel reklam
programı devrim niteliği taşıyor.
Böylece, şirketler, Google trafiğinin
önemli bir kısmının, kendi kanallarına yönelmesini sağladı. İnternet
üzerinden yapılan reklamlar, aynı
zamanda, reklam yapanların çok
özel kitlelere ve alanlara ulaşabilecekleri podcastlara ve bloglara yöneliyor. Video üretimi maliyetinin
düşmesi nedeniyle şirketler için de
internet üzerinden video reklamlarında bir artış olacağını öngörülüyor.
Yeni Kuşaklararası Pazarlama
Kabul edelim, dünya yaşlanıyor. Genç kuşaklar elbette herkesin hedefinde ama ya diğerleri?
Evet, onların oranı her geçen gün
daha fazla artıyor. Her 7 saniyede
bir, Bebek Patlaması (Baby Boom)
kuşağından bir kişi 50 yaşına giriyor. Diğer yaş gruplarının nüfusu
düz bir çizgide ilerlerken, bu kuşa-
ğın temsilcileri, gelecek 10 yıl içinde yüzde 25 artacak olan bir nüfus kesimine katılıyor. Şirketlerin,
1946 ile 1974 arasında doğmuş
olan erişkinlere ulaşmasını sağlayan danışmanlık firması The Boomer Project’in kurucusu olan Matt
Thornhill, pazarlamacıların, daha
büyük yaşlardaki erişkinlere yönelik
pazarlamaya ilişkin düşünce biçimlerini yeniden gözden geçirmelerinin zamanının geldiğini söylüyor.
Bebek Patlaması kuşağı, önceki
erişkin kuşaklarına göre yeni deneyimlere ve markalara çok daha
açık, dinamik bir grup oluşturuyor.
Pazarlama uzmanları, bu kuşağın
ne kadar yaşlı olduklarına bakmak
yerine, ne yaptıklarına bakarak hedeflerini belirlemeleri öneriliyor. Bu
kuşaktakiler, çok döngüsel yaşamlar sürüyor. 40’lı ya da 50’li yaşlarında üniversiteye dönüyor olabilirler, yalnız yaşayabilirler. Ya da ikinci
kez evlenmiş, çocuk yetiştiriyor
olabilirler. Bu insanların hepsine
aynı tatil paketini satamazsınız.
Öyleyse, hedeflediğiniz yaşama
biçimi kesimini seçin ve bu kesime
odaklanın.
İklim değişikliği
sağlık riski
oluşturuyor
Dünya sağlık Örgüt, iklim değişikliğinin sağlık riski oluşturduğunu
bildirdi ve küresel ısınma nedeniyle hastalıkların ve gıda sıkıntısının
da arttığı Asya Pasifik bölgesinde halk sağlığı riskine karşı acil harekete geçilmesi çağırısında bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü hazırladığı taslakta,
iklim değişikliğinin yol açtığı sağlık sorunlarıyla ilgili
verilerin sınırlı olduğuna işaret edilerek, hükümetlerin küresel ısınmanın sağlığa etkisiyle ilgili çalışmalar
yapması, sağlığa etkilerinin azalması için tedbirlerleri
artırması gerektiği kaydedildi.
İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileriyle
ilgili sınırlı bilgilerin de çoğu zaman tutarsız olduğu ve
şeffaf biçimde nadiren paylaşıldığı da belirtilen taslakta, DSO’nun bu konuda bölgede çalışmalar yapacak
hükümetlere teknik rehberlik ve fon desteği sağlayacağı bildirildi. Taslakta, küresel ısınmaya yol açan sera
etkisi yaratan gazların salımının azalması için alınabilecek tedbirlere örnek olarak, ulaşımda motolu araçlar
yerine bisiklet gibi araçların kullanılması, özel otomobillerin kullanımının azaltılması verildi.
iklim değişikliğinin Asya Fasifik bölgesinde
önde gelen sağlık tehditleri arasında geldiği belirtilerek, bölgede dang hastalığı, sıtma ve diğer hastalıkların artabileceği uyarısında bulunuldu. Okyanus sularının yükselmesinin, Pasifik’te deniz seviyesine yakın
ada ülkelerine ve bölgeleri kısa süre içinde tehdit edebileceği belirtildi.
Küresel ısınmanın artmasının sıtma ve dang
hastalığını taşıyan sivrisineklerin yayılma alanını genişletebileceği, sıcak hava dalgalarına ve gıda güvenliğini
tehdit eden kuraklığa yol açabileceği vurgulanırken,
gezegenin ısınmasının bazı hastalıklar üzerinde etkisi
olduğu belirtilerek, buna örnek olarak dang gibi bazı
hastalıkların daha önce hiç görülmedikleri bölgelerde
görülmeye başlaması gösterildi.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
51
Zirveye Giden Yolun İpuçları
Müşterilerinizin istediği hiçbirşey sorun değildir, müşteri talebi, onun sizinle iş yapmaya teşhir ederek doğru tercihini yapmış olduğunu kanıtlamak için bir fırsattır.
‘Başarı ayrıntılarda gizlidir…’ Bu söz iş hayatında ne kadar çok sık telaffuz edilir değil mi?
Kendi iş hayatınızı şöyle bir gözden geçirecek olursanız, çoğu zaman, ayrıntılarla geçen zamanın,
nasıl bir fark yaratabildiğini gördüğünüz oldu mu? Yönetim dünyasının duayenlerinden Jeffrey J Fox
da yaptığı çalışmalarda bu konuya fazlasıyla zaman ayıranlardan
biri. “Zirvenin Yolu” isimli kitabında da iş hayatında zirveyi hedefleyenlere, kendi deyimiyle “yemek
sofrasında” edinilmiş derslerden
ipuçları veriyor. Fox’un “sofra” ile
kastettiği ise; evde, sokakta, aile
yaşamında, alışverişte vb. kısacası
hayatın içinde öğrenilen ayrıntılar!
İşte Jefry J. Fox’tan, iş
dünyasında zirveye çıkmak için
yemek sofrasında öğrenilmiş
dersler…
Hem İçerde Hem
Dışarıda Olun
Şirket içinde, iş arkadaşlarınıza çalışırken “içerideki adam”
olursunuz. Şirket dışında, müşterilerle, distribütörlerle, bayilerle,
hissedarlarla, toptancılarla, medyayla vb. görüşürken ise “dışarıdaki adam… İçerideki adam olarak, ılımlı, alçakgönüllü, uyumlu,
nazik, sakin, kontrollü (kontrolcü
değil), sorgulayan, araştıran ve
yardımsever bir kişi olmalısınız. İş
arkadaşlarınızı saymalı, takdir etmeli ve onlara bol bol teşekkür
etmelisiniz. Dışarıdaki adam olarak ise adeta şirketinizin bayrağını
dalgalandıran bir fanatik olmalısınız. Şirketinizin, ürünlerinizin, hizmetlerinizin ve de52
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
ğerlerinizin reklamını yapmalısınız.
Onu pazarlayan, yorulmak bilmez, korkusuz, hevesli ve olumlu
bir kişi olmalısınız. Satış yapmalı,
iş bağlamalı, yatırımcıları çekmeli,
müşteri bulmalı ve onları elinizde
tutmalı, etkili insanları etkilemelisiniz. Bir lider, hem “içerideki
adam” hem de “dışarıdaki adam”
olmayı başardığında öncülük yapabilir ve insanları motive eder.
Kişinin işi, pozisyonu ve kıdemi
ne olursa olsun, şirketi için hem
içeride hem de dışarıda çaba sarf
edebilir. Gayret göstermek için
beklerseniz, bütün meslek yaşamınız boyunca bekleyebilirsiniz...
Generallerinizi Kantin
Sorumlusu Yapmayın
İyi bir kumandan, en başarılı generalini düşmanla savaşmaya göndermek yerine kantin veya
levazım sorumlusu yapar mı? Bütün şirketlerde, sorunu çözebilecek, elinden bir şeyler gelebilecek,
meseleyi sonuçlandıracak kişiye
başvurmaya dair sonu gelmez bir
dürtü ve tartışılmaz bir gereksinim vardır. Çok başarılı
bir müşteri hizmetleri
elemanından, “müşterilerin sesi” konulu bir
piyasa araştırmasını
yürütmesi istenir; bu
da onu müşterilerin
sorunlarını gidermekten
alıkoyar.
Müthiş bir satıcıdan, ödenmemiş
büyük senetlerin toplanmasına
yardımcı olması istenir; bu da
onu şirkete yeni müşteriler kazandırmaktan, yeni anlaşmalar
bağlamaktan, şirkete para kazandırmaktan alıkoyar.
Öfkenizi Kontrol Edin
Öfkenizi kontrol altında
tutun. Kendinizden
emin görünün.
Dostlar,
iş
arkadaşları,
yatırımcılar
ve ortaklar,
soğukkanlılığını koruyan kişilerle
iş yapmak
ister; öfkeden
köpüren ve
bağırıp çağıran kişilerle değil.
Suçlam a k
anlam-
sız bir eylemdir. Eğer bir insan hata
yaptıysa, bunu kasten yapmamıştır. Öncelikle durumu düzeltin ve
ardından bu olayın bir daha tekrarlanmaması için ne gerekiyorsa
yapın. Kimse şikayet eden, sızlanan ve bahaneler uyduran kişileri
sevmez. Kimse şikayetçilerle birlikte çalışmak ve iş yapmak istemez.
Sürekli şikayet edenler tüketicidir.
İnsanın enerjisini, zamanını ve
keyfini tüketirler. Bir sorun hakkında şikayet etmeyin. Sorunu giderecek bir şeyler yapın.
Nazik Olun
İş arkadaşınıza bağırmayın. Gün gelir, o sizin patronunuz
olur. Kendinizi methetmeyin ve
böbürlenmeyin. Bugün kaybeden
yarın kazanabilir, sizi geride bırakabilir. İnsanları aşağılamayın. Bir
gün onlar size tepeden bakabilir.
Tarih, yeni yükselenleri hafife alan
ama sonradan onlar tarafından
ezilen piyasa liderleriyle doludur.
Tatlı dilli olun, sert sözler sarf etmeyin. Ne kadar öfkeli olursanız
olun, sebebiniz ne olursa olsun,
pozisyonunuz ne ka-dar yüksek
olursa olsun, nazik olun. Nazik
olun çünkü sözlerinizi yutmak zorunda kalabilirsiniz.
Müşteriler Olmadan İş
Olmaz
Satış elemanı, pazarlayıcı,
üretici, yatırımcı olarak ben, müşterinin yerinde olsaydım, neden
benimle iş yapardım? Müşteriyi
tanımak, piyasayı bilmek, rekabeti bilmek, kendinizi tanımak, müşterinin yerinde olsaydınız neden
sizinle iş yapacağınızı veya sizden
satın alacağınızı bilmek. İşte iş
dünyasındaki en önemli mesele budur. Bu soruyu gerçeklere
dayanarak, dürüst ve tarafsız bir
şekilde yanıtlayabilmeniz gerekir.
Kendinizi müşterinin yerine koyup
neden sizden satın alacağınızı on
kelimeyle ifade edebilirseniz, belki
müşteri sizi dinler.
Satış Ekibinin Gözünden
Bakın
Zeki bir satış elemanı işe
yarayan ve yaramayan şeyleri,
müşterileri çeken ve tutan şeyleri,
müşterileri çekip tutmayı başaramayan şeyleri bilir. Her iyi satış
elemanının şirket yönetmesi ya
da üst düzey yöneticiler arasında
yer alması şart değildir. Ancak üst
düzey yönetimde yer alan her kişi,
satış savaşında birkaç madalya
kazanmalıdır. Herkes satış tecrübesine sahip olmalıdır. Kurumda
çalışan herkes, işini satış elemanının gözünden görmelidir. Şirketinizi, müşterilerinizi politikalarınızı,
ürünlerinizi, fiyatlarınızı, satış elemanının gözünden görürseniz,
ışığı görmüş olursunuz.
Moda Sözcükler Kullanmayın
Anlamsız sözcükler söylemeyin ve yazmayın. Örneğin
“ağırlıklı” kelimesini söylemeyin
ve yazmayın. “Yeniden projelendirmek”, “iç kaynak kullanımı”,
“önemli bir atılım”, “sinerji” gibi
ifadeleri ve “resmi şirket politikalarını yansıtan” ya da “resmi şirket
politikalarını yansıtmayan” diğer
ıvır zıvır lafları kullanmayın. Bu
kelimeleri yasaklayın. Kelime dağarcığınızdan çıkarın. İş dünyasına özgü moda sözcükler kullanmayın. Onları icat et-meyi tercih
edin. İş dünyasına özgü moda
sözcükler yaratmak kolaydır. Aykırı düşünün yeter; “kalıpların dışına çıkın”. Jargonlardan da uzak
durun. Şirketinizde çalışmayan
kişilerle, örneğin müşterilerle iletişim kurarken jargonlardan uzak
durun. “Kes ve Yapıştır” bilgisayarcılara başka, sanatçılara başka,
kiremitçilere başka, ilkokul öğretmenlerine başka anlamlar ifade
eder.
Eleman Seçimine Dikkat
İş hayatında başarılı olmanın kilit
noktası işe iyi elemanlar almak ve
onları elde tutmaktan geçer. İyi bir
elemanı beklenmedik bir şekilde
kaybetmenin bedeli ağırdır. Fakat
işe uygun olmayan bir elemanı
almanın bedeli de ağırdır. Beklenmedik istifalar ve yanlış işe alımlar, gizli zararlara neden olabilir.
Eleman aranıyor ilanları vermek,
mülakat yapmak, test etmek, özgeçmişleri kontrol etmek, eğitim
vermek, boşu boşuna ödenen
maaşlar, avukat masrafları, istihdam ücretleri, iş kazası teminatı,
işyerinde moral düşüşü, yönetim
kurulunun boşa harcadığı zaman
ve kaybedilen gelirler...
Doğru Kararlar Alın
Alacağınız kararın doğuracağı sonuçların bir nebze de
olsa geri döndürülebilir olup olmadığını belirleyin. Eğer kararınızın doğuracağı sonuçlar geri döndürülebilirse, değiştirilebilirse ve
daimi değilse, o zaman kararınızı
alın. Karar almak için tam olarak
ne kadar zamanınız olduğunu
belirleyin. Karar almak için ister
100 gününüz olsun, ister 100 saniyeniz, elinizdeki zamanın yüzde 90’ını düşünmeye ve gözden
geçirmeye ayırın. Karar almadan
önce bilmeniz gereken verileri belirleyin ve karar almanız gereken
an gelene kadar, veri toplamaya,
düşünmeye, planlamaya devam
edin. Karar alma konusunda kesin
olan gerçeklerden biri, asla tüm
verilere sahip olamayacağınızdır.
Veri yetersizliği kararsızlık için bahane olamaz. Karar aldıktan sonra kararınız hakkında tereddütlere düşmeyin. Haklı olduğunuzu
düşünenlerden veya yanıldığınızı
düşü-nenlerden
etkilenmeyin.
Verilerden etkilenin. Ancak, kararınıza saplanıp kalmayın da. Eğer
yeni veriler, yeni gereksinimler ortaya çıkarsa, dürüst, objektif ve
gerçekçi bir biçimde kararınızı yeniden düşünmeli, tekrar gözden
geçirmelisiniz.
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
53
Evinizde Yemeğe Davet
Edeceğiniz Kişileri İşe Alın
Şirket ile aile arasında birçok benzerlik bulunuyor. Her iki
yapının da benzer DNA’ları, ortak kimyaları vardır. Kendi içlerinde tartışabilirler ama insanların
önünde ‘aileye karşı konuşmazlar. İyi kurumlarda çalışan iyi insanlar, iş arkadaşlarının fikirlerini
önemser ve bu fikirlere saygı duyar. Aynısı aileler için de geçerlidir.
Aile fertleri, diğer aile fertlerinin ne
düşündüğünü önemser.. Önemserler çünkü birbirlerine benzerler,
ortak değer yargıları vardır. İyi bir
ailede öğrenilen değer yargıları,
hayata ilişkin verilen bütün kararları şekillendirir. İşe alım sürecinde
kendinize şunu sormalısınız: ‘Bu
insanı ailemle birlikte yemeğe davet eder miydim?’ Eğer beyninizin
de-rinliklerinde, ailenizin o kişiden
hoşlanmayacağını seziyorsanız,
mutlaka işi ağırdan alın. Özellikle
de aileniz, insanlara kucak açan,
onları hoş karşılayan fertlerden
meydana geliyorsa. Ailenizin değer yargıları ve kaygıları, aynı zamanda sizin değer yargılarınız ve
kaygılarınızdır. Aile değerleriniz,
insanları iyi yönetici, iyi eleman,
iyi iş arkadaşı, iyi tedarikçi, iyi ortak olarak değerlendirmenizde
etkilidir. İşe başvuran adayı eve
yemeğe getirmek konusunda isteksizseniz onu davet etmeyin ve
işe almayın.
Müşterilerinize Özel Olduklarını Hissettirin
Evinize gelen konuklara
nasıl davranıyorsanız, işyerinizi ziyaret eden müşterilere, diğer bir
deyişle konuklara da öyle davranmalısınız. Müşterilerin tercih hakkı
vardır. Müşteriler sizi tercih ettiklerinde, doğru tercihi yapmış olduklarını onlara asla unutturmayın.
Müşterinin, üzerine titrenen bir
ünlü gibi hissetmesini sağlayın.
İşyerinizi bir müşteri gibi ziyaret
edin. Deneyimlerinizi bir müşteri
54
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
gibi tartın. Size bir konuk gibi mi
davranılıyor? Müşterinin istediği
hiçbir şey sorun değildir. Müşteri talebi, onun sizinle iş yapmayı
tercih ederek doğru tercihi yapmış olduğunu kanıtlamak için bir
fırsattır.
Sahaya Çıkın
Zirveye dört duvar arasında, masa başında çalışarak ulaşılamaz. Zirveyi hedefleyen bir yönetici mutlaka sahaya çıkmalıdır. Saha ise “müşterilerle görüşmek,
tesisleri ziyaret etmek, tedarikçileri teftiş etmek, teknik sorunları
gidermek, tohum ekmek, ekinleri
biçmek, piyasa araştırması yapmak, mağaza denetimleri yapmak, rafları doldurmak, rakipleri
araştırmak, petrol bulmak için
sondaj yapmak, bir davayı savunmak, bir baca inşa etmek, ek bölümü kaldırmak, kapıları açmak,
işe başvuran adayla mülakat yapmak, hisse senedi alım satımı yapmak ve bir satış gerçekleştirmektir. Para dışarıda, ofisin dışında
kazandır. Dışarıda fikirlerle, ilham
kaynaklarıyla, gerçeklerle, ezgilerle ve fırsatlarla dolu bir dünya
vardır. Dışarıdaki dünya çamurludur, zalimdir, çetindir, heyecan
vericidir, korkutucudur. Dışarıda
çalışmak başarının garantisi değildir ama kesin olan bir şey vardır:
eğer avcı mağarasından çıkmazsa, avını yakalayamaz.”
Dakik Olun
Geç kalırsanız, sizin için
çok geç olabilir. Sürekli geç kalan
biri olarak tanınmak, daha fazla
sorumluluk ve daha büyük işler
alma ihtimalini düşürür. Geç kalmak disiplin yetersizliğine, planlama yetersizliğine ve başkalarının
programlarına karşı duyarlı olma
yetersizliğine işaret eder. Kurumlarda insanlar insanlara bel bağlar
ve geç kalan biri gü-venilmezdir.
Geç kalmak stresi ve gerilimi artırır. Bir dakika geç kalmaktansa,
bir saat erken çıkmak daha iyidir.
Kendinize Güvenin
Ofiste, mağazada, fabrikada veya sahada çalışmaya gittiğiniz her gün, kendinize güvenerek hareket edin. Müşterinizin
işyerine gittiğinizde kendinize güvenerek hareket edin. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranın.
Kibirli olmayın. Bulunduğunuz yerin sahibi gibi davranmak, oranın
sahibinin bütün endişelerini paylaşmak ve bu endişelere bağlı olarak harekete geçmek anlamına
gelir. Bulunduğunuz yerin sahibi
gibi davranırsanız, belki gerçekten oranın sahibi olursunuz...
Suçlu Aramak Yerine
Çözüm Üretin
Zaman zamana hataların
zirve yolculuğunu sekteye uğratabilir. Hata kimden kaynaklanırsa kaynaklansın, ne kadar büyük
olursa olsun, yapılamayacak tek
şey, olmuş bir şeyin etkileri Bu tür
felaket zamanlarında suçlu aramak yerine çözüm üretmek gerekir. Zamanı geri döndüremezsiniz.
Zaten olmuş bir şeyi önleyemezsiniz. Geçmişi değiştiremezsiniz.
Ne kadar isteseniz de olayı yok
sayamaz, hayıflanarak bir yere
varamazsınız. Aynı zamanda işi
bırakamazsınız da. Karşı hamlede bulunmalısınız. Sorunlarınız
için sızlanarak vakit kaybetmeyin.
İlla suçlamalarda bulunacak veya
kendi kendinizi yiyip bitirecekseniz, bunu çok ama çok sonraya
bıra-kın. Düşünmeye başlayın.
Kafa yorun. Hasar tespiti yapın.
Ardından karşı hamleler yapmaya başlayın, çalışmaya başlayın.
Olaydan etkilenen kişileri arayın.
Onlara eylem planınız anlatın.
Yardım isteyin. Yeni zaman planlaması, yeni şartlar ve koşullar
isteyin. Her gün mutlaka işin bir
kısmını halledin. Donup kalmayın.
Kabuğunuza çekilmeyin. Kendinize acımayın.
56
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
57
58
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
Rize Ticaret ve Sanayi Odası
59
60
Rize Ticaret ve Sanayi Odası

Benzer belgeler