6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun

Transkript

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
1
6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA
KANUN UYARINCA TECİL UYGULAMASI
Celal Çelik
Eski Baş Hesap Uzmanı
Yeminli Mali Müşavir
Değer YMM A.Ş.
(Vergi Dünyası - Eylül 2008)
1. GENEL BİLGİ
Tecil (erteleme) konusu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un
(AATUHK) 48’nci maddesinde düzenlenmiştir. Maliye Bakanlığı tarafından tecil konusunda
yapılan detaylı açıklamalar Seri:A 1 sıra numaralı Tahsilat Genel Tebliği’nin[1] Birinci Kısım
Dördüncü Bölüm Altbölüm I’de ve 2008/3 seri nolu Tahsilat İç Genelgesinde yapılmıştır.
Diğer taraftan 06.06.2008 tarihli mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5766 sayılı
Kanun ile 6183 sayılı Kanunun 48’nci maddesinde, 01.07.2008 tarihinden geçerli olmak üzere
önemli değişiklikler yapılmıştır. AATUHK’nunda 5766 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle ilgili
olarak 29.06.2008 gün ve 26921 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Seri:A 2 Sıra Nolu Tahsilat
Genel Tebliği ile açıklamalar yapılmıştır.
Yazımızın 2 numaralı bölümünde kanuni düzenlemeler esas alınmak suretiyle tecil kavramı ve
tecilin unsurları açıklanmıştır.
Yazının 3 numaralı bölümünde tecil müessesi ile ilgili özellikli konular ve 5766 sayılı Kanunla
yapılan değişlikler, 4 numaralı bölümde tecilin uygulanmasının veya talebin reddinin
sonuçları ve 5 numaralı bölümde sonuç açıklanmıştır.
2. TECİL KAVRAMI VE TECİLİN UNSURLARI
AATUHK’nun 48’nci maddesinde[2] tecil tanımlanmamış, tecil yapmanın koşulları
açıklanmıştır. Yapılan açıklamaların ışığında tecil, iyi niyetli fakat zor durumda olan
mükelleflerin vadesi geçmiş borçlarını bir faiz karşılığında ve prensip olarak teminat alınmak
suretiyle ertelenmesini sağlayan bir müessesedir. Tecil faizinin oranı halen aylık %2 (yıllık
%24) olup bu oran %2,5 oranındaki gecikme zammından[3] daha düşüktür. Tecil talebinin
kabul edilip edilmemesi idarenin takdir yetkisine bağlıdır. Yasal düzenleme ışığında tecilin
şartları aşağıdaki gibidir.
- Tecil borçlu tarafından imzalanan bir dilekçe ile talep edilmelidir.
- Borcun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki borçluyu “çok zor” duruma
düşürmelidir.
- Alacaklı amme idaresi tecil talebini uygun bulmalıdır.
2
- Borçlu borç ödemede iyi niyet sahibi olmalıdır.
- Toplam tutarı 50.000,- YTL üzerindeki borçlarda teminat gösterilmelidir.
- Tecil talep edilen kamu borcu “tecil edilebilir” borç türlerinden olmalıdır.
2.1. Tecil talebi ile ilgili dilekçe istenmelidir.
Tecil talebinin geçerli olması için mutlak surette yazılı olarak talep edilmesi gerekmektedir.
Vergi tecillerinde tecil dilekçesi vergi dairesine verilir. Tecil dilekçesine “Tecil ve
Taksitlendirme Talep Formu” eklenir.[4] Borçlu bu müracaatı bizzat yapabileceği gibi kanuni
temsilcileri veya bu konuda özel olarak vekalet verilen kişiler marifetiyle de yapabilecektir.
2.2. Çok zor durum kavramı
“Çok zor durum” kavramı 6183 sayılı Kanunda tanımlanmamıştır. Çok zor durum kavramı 249
nolu Tahsilat Genel Tebliği’nde borçlunun vergiyi doğuran ticari, sınai veya zirai faaliyetinin
devamına imkân kalmaması veya bu faaliyetlerin ağır şekilde sekteye uğraması olarak
tanımlanmıştır.[5] Öte yandan aynı husus Seri A, 1 sıra nolu Tahsilat Genel Tebliğinde de
belirtilmiştir. Ancak tebliğlerde yapılan ifade biçimi net bir tanımlamadan ziyade, çok zor
durumunun tespitine dönük bir ölçüdür. Buna göre, “çok zor durum” icra takibine
başlanılması ya da takibin devamı halinde borçlunun gelir kaynaklarının ortadan kalkması ya
da borçlunun gelir getirici faaliyetlerinin devamının engellenmesine sebebiyet verilmesi
olarak tanımlanabilir.
Çok zor durumun tespiti için “Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu’ndaki” bilanço
rakamlarından hareketle borçlunun likidite oranı[6] hesaplanır. Likidite oranı 1’in üstünde
olması halinde borçlu “çok zor durumda” kabul edilmez ve tecil talebi reddedilir. Öte yandan
kamu kurum ve kuruluşları ile faaliyetini terk etmiş borçlular ile gayrimenkul sermaye iradı
sahipleri vb. ile diğer borçluların tecil taleplerinde likidite analizi kullanılmayacaktır.[7]
2.3. İdarenin tecil talebini uygun bulma yetkisi
Tecil selahiyetini (yetkisini) kullanacak ve bu selahiyeti devredecek olanlar Devlete ait amme
alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme alacaklarında valiler,
belediyelere ait amme alacaklarında belediye reisleridir.[8]
Tecil, talep edilmesi halinde alacaklı amme idareleri veya tahsil daireleri tarafından zorunlu
olarak yerine getirilmesi gereken bir işlem değildir.[9] İdarenin borçlunun iyi niyetli olduğunu
görme, tecil dolayısıyla kamu alacağının tahsilinin tehlikeye girmemesini sağlama, çok zor
durumunu takdir etme gibi yetki ve sorumlulukları mevcuttur. Bu çerçevede alacaklı amme
idaresinin ve tahsil dairesinin geniş bir takdir yetkisi mevcuttur. Ancak idare bu yetkisini keyfi
olarak kullanamaz, yetki kullanımı yargısal denetime tabiidir.[10]
Öte yandan tecil için başvuruda borç tutarı ve tecil süresi itibariyle vergi dairesinin yetkisini
aşan istemler vergi dairesi başkanlığı, defterdarlık veya bakanlıkça sonuçlandırılır.[11] 2008/3
sayılı Tahsilat İç Genelgesine göre taşra birimlerinin 01.07.2008 tarihinden geçerli olan yetki
limitleri aşağıdaki gibidir.
a) Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı için,
2.000.000 YTL,
3
b) Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıkları için,
Bu başkanlıklara bağlı vergi daireleri için
c) Adana, Antalya, Bursa, Kocaeli, Mersin ve Konya Vergi
Dairesi Başkanlıkları için,
Bu Başkanlıklara bağlı vergi daireleri için
d) Diğer Vergi Dairesi Başkanlıkları için,
e) Defterdarlıklar için,
f) Bağımsız Vergi Daireleri için,
g) Bağlı Vergi Daireleri için,
1.500.000 YTL,
180.000 YTL
1.000.000 YTL,
120.000 YTL
750.000 YTL,
400.000 YTL,
60.000 YTL,
30.000 YTL,
2.4. Toplam tutarı 50.000,- YTL üzerindeki borçlarda
teminat gösterilmesi
Borçludan teminat alınması Kanunda sayılan tecil şartları arasındadır. Teminatın alınmasında
öncelikle 6183 sayılı Kanunun 10[12] uncu maddesindeki maddi teminatın aranması, borçlu
maddi teminat gösteremediği takdirde 11 inci maddeye göre şahsi kefaletin, tahsil dairesince
uygun görülmesi şartıyla, teminat olarak kabulü mümkündür.
5766 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce geçerli kural, tecili istenen amme alacağına eşit
tutarda (%100 oranında) teminat gösterilmesidir. Ancak 5766 sayılı Kanunla yapılan
düzenlemeden sonra, tecil için gerekli teminat miktarı, tecili istenen borcun 50.000,- YTL’nı
aşan kısmının %50’si olarak belirlenmiştir. Buna göre; amme borçlusunun alacaklı tahsil
daireleri itibarıyla tecil edilecek borçlarının toplamının 50.000,- lirayı (bu tutar dahil)
aşmaması şartıyla tecil edilecek borçlar için teminat aranılmayacaktır. Teminat aranılmaksızın
yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde, 50.000,- liralık sınır alacaklı amme idarelerinin her bir
tahsil dairesine olan tecile konu borç toplamları dikkate alınarak belirlenecektir.
Tecil ve taksitlendirilecek amme alacaklarının toplam tutarının 50.000,- lirayı aşması
durumunda, gösterilmesi zorunlu olan teminat tutarı 50.000,- lirayı aşan kısmın yarısı
olacaktır. Örneğin 150.000,- YTL borcu bulunan bir mükellefin tecil talep etmesi halinde
göstereceği teminat tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
İlk 50.000 YTL borç için gösterilecek teminat tutarı
0 YTL
50.000 YTL’nı aşan borç için teminat
50.000 YTL
(150.000 – 50.000 =) 100.000 x %50=
TOPLAM TEMİNAT TUTARI
50.000 YTL
Teminat tutarının hesaplanmasında tecil faizleri dikkate alınmamaktadır. Tecile konu
borçların toplam tutarları, alacaklı tahsil daireleri itibariyle ayrı ayrı dikkate alınmaktadır.
Öte yandan borçlu nezdinde haciz yapılmışsa mahcuz (hacizli) mal, değeri tutarınca teminat
yerine geçer.
2.5. Tecile Konu Edilebilecek Kamu Alacakları
Tecil prensip olarak asli veya feri amme alacaklarının hepsi için istenebilir. Borcun
tahakkukunun beyan üzerinden, re’sen ve ikmalen salınmasının tecil uygulamasında bir etkisi
bulunmamaktadır.[13] Öte yandan hangi amme alacaklarının tecil kapsamına girdiğini
4
belirleme konusunda tecil yetkisini kullanacak makamlar yetkilidir. Konuyla ilgili olarak
AATUHK’nun tecile 48/6 maddesi hükmü aşağıdaki gibidir.
“Tecil salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil edilecek
amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun faaliyetine devam
edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit etmeye, tecilde taksit zamanlarını
ve diğer şartları tayin etmeye yetkilidir.”
Yukarıda yer alan hükümden de görüldüğü üzere, Yasa hükmüne göre tüm kamu alacakları
tecil kapsamına girebilecektir.[14] Ancak yasanın verdiği yetkiyi kullanan Maliye Bakanlığı,
çıkarmış olduğu İç Genelgelerle tecil kapsamını daraltmıştır. Örneğin geçmiş uygulamalarda
bütün fonlar, harç, taşıt alım, motorlu taşıtlar vergisi, katma değer vergisi, geçici vergi, zirai
stopaj, banka ve sigorta muameleleri vergisi, pişmanlık zammı, ecrimisil, eğitime katkı payı ve
buna isabet eden gecikme zammı ve emekli keseneğinden oluşan kamu alacakları tecil
kapsamına alınmamıştır.[15] Diğer taraftan, Maliye Bakanlığı 2008/3 sayılı Tahsilat İç
Genelgesi ile katma değer vergisi, geçici vergi, özel tüketim vergisi, banka ve sigorta
muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi, ikmalen tarhiyata konu harçlar dışındaki harçlar,
fonlar, ecrimisil, eğitime katkı payı ve eğitime katkı payına ait gecikme zammı ile sınırlı süreli
uygulama süresine sahip ek vergilerin tecil kapsamında bulunmadığını belirtmiştir.[16] Öte
yandan tecil kapsamında kabul edilmeyen vergilere ilişkin gecikme zamları tecil ve
taksitlendirme kapsamına girmektedirler.[17]
2.6. Borçlunun iyi niyet sahibi olması gerekmektedir.
Tecil talebinde bulunan borçlunun iyi niyet sahibi olması gerekir. Öteden beri borç ödeme
alışkanlığı bulunmayan borçluların önerdikleri ödeme planlarının gerçekçi olmadığı kanaatine
ulaşılan hallerde tecil talepleri, bu kişiler çok zor durumda olsalar dahi, kabul
edilmeyecektir.[18]
3. TECİLLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ KONULAR
3.1. Tecil talebinde bulunabilecek borçlular
Tecil uygulamasında borçlu yönünden bir kısıtlama bulunmamaktadır. Mükellefin kendisi,
kanuni temsilciler, kefiller, limited şirket ortakları, mirasçılar gibi borcun ödenmesinden
sorumlu olan kişiler de tecil talep edebilirler.[19]
3.2. Tecil faizi oranı, hesaplanışı
Tecil faizi oranı yıllık olarak belirlenmektedir. Tecil faizi; “basit faiz” usulü uygulanarak ve
müracaat tarihinden (vade öncesi müracaat hallerinde vade tarihinden) ödeme tarihine (bu
tarihler dahil) kadar geçen günler için, ödenecek taksit tutarları üzerinden
hesaplanacaktır.[20]
Tecil faizi oranı en son Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan 438 numaralı Tahsilat Genel
Tebliği ile 28.04.2006 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %24 oranında belirlenmiştir.
AATUHK hükmü uyarınca ödenen tecil faizleri Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları
uygulamalarında kanunen kabul edilmeyen gider mahiyetindedir. (GVK md.90/1, KVK
5
md.11/1-d) Öte yandan taksitlerin ödenmesi sırasında, taksit tutarı ile tecil faizi tutarının
birlikte ödenmesi gerekmektedir. Hesaplanan tecil faizlerinin tam olarak ödenmemesi tecilin
ihlal nedenidir.[21]
3.3. Tecil süresi
AATUHK’nun “tecil” konusunu düzenleyen 48’nci maddesinde 01.07.2008 tarihinden geçerli
olmak üzere, 5766 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi ile önemli değişiklikler yapılmıştır. Söz
konusu yeni düzenlemeye göre, tecil süresi bütün kamu alacakları için en fazla 36 ay olarak
yeniden belirlenmiştir. Değişiklik öncesinde, vergi, resim, vergi cezası gibi bir çok kamu
alacağında 24 ay, diğer bazı kamu alacaklarında ise 5 yıl olarak belirlenmişti. Öte yandan tecil
süresi likidite oranına bakılarak belirlenir. Likidite oranının 0,5’ten küçük olması halinde 24
aya kadar, 0,5 – 1 arasında olması halinde 12 aya kadar tecil yapılabilir. Öte yandan, belirtilen
tecil süreleri, mahalli idareler tarafından kullanabilecek en fazla süreler olup, vergi daireleri
için daha düşük süreler bağlı bulundukları Vergi Dairesi Başkanlığı veya Defterdarlık
tarafından kısaltılabilir.[22]
3.4. Tecil talep zamanı
AATUHK’na göre tecil talep edebilmek için tecil talep zamanı önemli değildir. Borcun
ödenmesi gereken safhaya gelmesinden önce, henüz vadesi gelmeden, ödeme emri
gönderilmeden veya ödeme emri gönderilmesinden sonra da tecil talep edilebilir.[23]
3.5. Teminatların iadesi ve hacizlerin kaldırılması
Haklarında 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takip muamelesi sonucunda malları
haczedilmiş amme borçlularından aranılan amme alacaklarının tecil edilmesi durumunda
tecilden önce tatbik edilen ve alacağın tamamını karşılayacak değerde olan hacizler, yapılan
ödemeler nispetinde kaldırılacak ve buna isabet eden teminatlar bölünebilir nitelikte ise iade
edilecektir. Dolayısıyla bu durumdaki amme alacaklarının tecilinde, teminatsız tecil veya
zorunlu teminat tutarı esas alınarak teminat istenmesi uygulaması söz konusu olmayacaktır.
Borcun tecilinden önce haczedilmiş malların değeri tecil edilen borç tutarından az, zorunlu
teminat tutarından fazla ise tatbik edilmiş olan hacizler, tecil şartlarına uygun olarak ödenen
taksitler sonucunda kalan borç tutarı, hacizli mal değerinin altına inmediği sürece
kaldırılmayacak, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç
tutarı hacizli malın değerinin altına indikten sonra, yapılan ödemeler nispetinde ve
bölünebilir nitelikte olması şartıyla kaldırılacaktır.
Amme borçlusunun tecil ve taksitlendirilen borç tutarı teminat aranılmayacak 50.000,- liralık
sınırın altında olsa dahi tecilden önce haciz tatbik edilen hallerde yukarıda açıklandığı şekilde
tatbik edilmiş hacizler yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacaktır.
Borcun tecilinden önce haczedilmiş malların değeri, tecil edilen borç tutarından ve madde
hükmüne göre istenilmesi gereken zorunlu teminat tutarından az ise haczedilen malların
değeri ile gösterilmesi gereken zorunlu teminat tutarı arasındaki fark kadar teminat
gösterilmesi istenilecektir. Bu durumda yapılan tecillerde istenilecek zorunlu teminat tutarı
belirlenirken 50.000,- liralık sınırın dikkate alınacağı tabiidir.
6
6183 sayılı Kanun uyarınca herhangi bir haciz uygulaması olmadan tecil edilen borçlar için
alınan teminatlar; tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler sonucunda kalan tecilli borç
tutarının, zorunlu teminat tutarının altına inmesi durumunda yapılan ödemeler nispetinde ve
bölünebilir nitelikte olması şartıyla iade edilecektir.
Bu hüküm, amme borçlusunun tecilli borçlarına karşılık gösterdiği teminatların her bir tecil
için ayrı ayrı değerlendirilmesini ve tecil şartlarına uygun yapılan ödemeler nispetinde
teminatların iadesini gerektirmektedir.
Diğer taraftan, haciz tatbik edilmemiş amme alacaklarının tecili sırasında istenecek zorunlu
teminat tutarının belirlenmesinde hesaplanacak tecil faizleri dikkate alınmamakla birlikte,
teminatların iadesinde ödenmesi gereken tecil faizlerinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan teminatların iadesi ve hacizlerin kaldırılması konularında detaylı açıklamalar ve
örnekler Seri:A 2 sıra numaralı Tahsilat Genel Tebliği’nde[24] yer almaktadır.
3.6. 5766 sayılı Kanunla Tecil Müessesesinde Yapılan
Değişiklikler
AATUHK’nun “tecil” konusunu düzenleyen 48’nci maddesinde 01.07.2008 tarihinden geçerli
olmak üzere, 5766 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi ile önemli değişiklikler yapılmıştır. Söz
konusu yeni düzenlemeye göre, tecil süresi bütün kamu alacakları için en fazla 36 ay olarak
yeniden belirlenmiştir. Değişiklik öncesinde, vergi, resim, vergi cezası gibi bir çok kamu
alacağında 24 ay, diğer bazı kamu alacaklarında ise 5 yıl olarak belirlenmişti.
Diğer taraftan, eklenen yeni fıkra ile tecil için gerekli ön koşul olan teminat konusu da
maddede yeniden düzenlenmiştir. Değişiklik öncesinde, tecil için gerekli ön koşul kamu
alacağının tamamı kadar teminat gösterilmesiydi. Oysa, maddenin yeni halinde 50.000,- YTL
altındaki alacaklar için teminat aranmamakta, 50.000,- YTL tutarını aşan alacakların, 50.000,YTL’nı aşan kısmının %50’si oranında teminat aranmaktadır. Öte yandan Bakanlar Kurulu,
teminat istenmeyen tutarı 10 katında kadar artırma, yarısına kadar indirme ve alacaklı amme
idareleri itibariyle farklı tutarlar belirleme konusunda yetkilidir.
Maddenin değişiklik öncesi mevcut dört ve beşinci fıkraları da değiştirilmiştir. Dördüncü
fıkrada yapılan değişiklik ile haciz yapılmışsa mahcuz malın, değeri tutarınca teminat yerine
geçeceği kuralı korunmakta, ancak bu durumda hacizlerin hangi hallerde kaldırılacağı ve
istenilmesi gereken teminat tutarına açıklık getirilmektedir. Yapılan düzenlemenin Kanunun
teminata ilişkin hükümleri çerçevesinde teminat değişikliğine engel teşkil etmediği tabiidir.
Beşinci fıkrada yapılan değişiklikle ise, tecil yetkisini kullanacak ve bu yetkiyi devredecek olan
makamların; tecil edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme
borçlusunun faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit
etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye yetkili oldukları hususlarına
yönelik açıklayıcı hükümler öngörülmektedir.
Öte yandan tecil süresinin yeniden belirlenmesi dolayısıyla, AATUHK’nun 49’ncu maddesinde
yer alan “iki senelik” ibaresi de “kanuni” olarak değiştirilmiştir.(5766 s. Kanun md. 7/a)
4. TECİLİN SONUÇLARI
Kamu borçlusunun yapmış olduğu tecil talebi, vergi idaresi tarafından bir değerlendirmeye
7
tabi tutularak kabul veya red olunur. Ayrıca tecil edilen bir kamu alacağının tecil koşullarına
bağlı bir şekilde ödenmemesi halinde buna bağlı sonuçlar da ortaya çıkmaktadır.
4.1. Tecil Talebinin Kabul Edilmesinin Sonuçları
Tecil talebinin idare tarafından kabul edilmesi halinde bunun sonuçları aşağıdaki gibidir.





Vadesi gelmiş muaccel halde bulunan borçlar, “müeccel” (vadeye bağlanmış) hale
gelmektedirler.
Borçlular, vadesi geçmiş borçlarını 36 aya kadar ulaşabilen yeni vadelere bağlamış
olmaktadırlar. Bunun sonucunda borçlar yeni vadelerde ödenebilecektir. Borçlular
icra takibinden kurtulmaktadırlar.[25]
Yetkili makamın tecili uygun görüp, borcu takside bağlamasıyla takipler hangi
aşamada olursa olsun durur.[26] Tecil koşullarına uyulması halinde, borçlu nezdinde
yürütülen cebri icra takipleri hangi aşamada olursa olsun durdurulur. Tecil süresince
borçlular cebri icra takipleriyle karşılaşmazlar.[27] Öte yandan bir şirket nezdinde
yapılan bir takibat işleminde Şirketin teminat göstermesi halinde aynı amme alacağı
ile bağlantılı olarak kanuni temsilciler nezdinde yapılan takibatlar da durur.
Tecil edilen kamu borçlarıyla ilgili olarak gecikme zammı yerine daha düşük faizli tecil
faizi ödenir.
Tecilin yapılmasının bir sonucu da borçlu hakkında yurt dışı çıkış yasağı[28]
uygulanmamasıdır.
Diğer taraftan, tecil taksitlerinin zamanında ödenmemesi tecil koşullarının ihlali anlamına
gelmektedir. Tecil koşullarına uyulmaması durumunda tecil uygulaması geçerliliğini kaybeder
ve kamu alacağının tamamı muaccel hale gelir. Alacak için normal vade tarihinden itibaren
gecikme zammı uygulanır. Varsa tahsil edilmiş olan tecil faizleri bu gecikme zammından
mahsup edilir.
Ancak, tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik edilmeyen alacaklardan olması
halinde ödenen tecil faizleri iade veya mahsup edilmez. Tecil edilen amme alacağının bir
kısmının gecikme zammı uygulanabilecek, bir kısmının da gecikme zammı uygulanamayacak
alacaklardan oluşması ve bu tür tecillerin ihlal edilmiş olması halinde, ödenen tecil
faizlerinden, gecikme zammı uygulanabilecek alacağa isabet eden kısmı ödenmesi gereken
gecikme zammından mahsup edilir.
4.2. Tecil Talebinin Reddinin Sonuçları
6183 sayılı Kanunun 48’nci maddesinin 3’ncü fıkrası düzenlemesi aşağıdaki gibidir.
Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular söz
konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek
ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınmak
suretiyle tecil olunur.
Yasa metnindeki “.. idarece … verilebilecek ödeme süresi …” ibaresinden idarenin borçluya bir
süre verme mecburiyetinde olmadığı ileri sürülebilir.[29] Ancak, bu konuda aksine Danıştay
kararları mevcuttur.[30] Süreli red olarak tanımlanabilecek bu uygulamada idarenin bir süre
vermesi halinde, belirtilen süre için gecikme zammı işlemez, tecil faizi alınır. Öte yandan
8
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan belirlemeye göre, kendi yetki
alanlarında bulunan süreli redler için Bağımsız Vergi Daireleri en fazla 7 gün, Vergi Dairesi
Başkanlıkları ve Defterdarlıklar ise en fazla 15 gün süre tanıyabilirler.[31]
4.3. Tecil Şartlarına Uyulmamasının Sonuçları
Tecil şartlarına riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların
tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme alacağı
muaccel olur.
Mücbir sebep haliyle taksitlerin vadesinde ödenmemiş olması halinde tecil şartları ihlal
edilmiş sayılmaz.[32]
Tecil için verilen teminatın değerini yitirmesi halinde alacaklı amme idaresi, tecil talep eden
borçluya teminatlarını tamamlaması için mühlet verir. Verilen sürede teminat tamamlanmaz
ise doğrudan doğruya kanuni temsilciler nezdinde takibat yapılamaz. 5766 sayılı Kanunla
değişmeden önceki hükümlere göre, tecil şartlarının ihlali halinde yalnızca 6183 sayılı
kanundaki takip usullerinden teminatın paraya çevrilmesi usulünün uygulanması
gerekirdi.[33] Ancak 5766 sayılı Kanunla yapılan düzenleme sonucunda borcun bir kısmı için
teminat alınması gerçeği karşısında bu görüş geçerliliğini yitirmiştir. Tecil şartlarının ihlali
halinde borçlu nezdinde alacaklı kamu idaresi 6183 sayılı Kanundaki bütün hükümleri
uygulamak suretiyle alacağını takip edebilir.
Şartların ihlali halinde alacağın teminatlı kısmı için AATUHK’nun 56’ncı maddesine göre işlem
yapılır. Öte yandan alacağın teminatsız olan kısmı için daha önceden ödeme emri
düzenlenmiş ise doğrudan haciz tatbikatına gidilebilir. Alacak için daha önceden ödeme emri
çıkarılmamış ise önce ödeme emri çıkarılması ve daha sonra cebri takibata başlanması
gerekir.[34]
5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Borcun vadesinde ödenmemesinin sonuçları oldukça ağır olabilmektedir. Tecil, vadesi gelen
veya gelmek üzere amme borçlarını erteleme ve borcu ödememenin olumsuz sonuçları olan
haciz, yurt dışı çıkış yasağı gibi uygulamaları ortadan kaldıran önemli bir müessesedir.
Yazımızda, mevzuatta oluşan değişikliklerin ışığında, AATUHK’nun 48’nci maddesinde
düzenlenen tecil müessesi ele alınmıştır. Tecil müessesesinde 5766 sayılı Kanunla yapılan
değişikliklerin en önemlisi tecilden yararlanmak için zorunlu olan teminat tutarının
azaltılması ve/veya belli tutarın altındaki alacaklarda kaldırılmasıdır. Şüphesiz bu düzenleme,
borçlu mükellefler için önemli bir imkân yaratmasının yanı sıra, idare açısından da kamu
alacağını takipte bir zafiyet yaratabilecek bir durumdur.
[1] Seri:A 1 Sıra Numaralı Tahsilat Genel Tebliği 30.06.2007 gün ve 26568 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanmıştır.
[2] AATUHK’nun 5766 sayılı Kanunla değişik 48/1’nci maddesi hükmü aşağıdaki gibidir.
Tecil
Madde 48- Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin tatbiki veyahut haczolunmuş
9
malların paraya çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından
yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı amme idaresince veya yetkili
kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir.
[3] Gecikme zammı, AATUHK’nun 51’nci maddesinde “Amme alacağının ödeme müddeti
içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4
oranında gecikme zammı tatbik olunur” şeklinde düzenlenmiştir. Gecikme zammı oranı en
son 21.04.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 2006/10302 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile aylık %2,5 olarak belirlenmiştir.
[4] Formun örneği, 2008/3 seri nolu Tahsilat İç Genelgesi’nin ekinde ve Gelir İdaresi
Başkanlığı resmi internet sitesinde (www.gib.gov.tr) yer almaktadır.
[5] İrfan Ermin, “Kamu Alacaklarının Tecili”, Vergi Dünyası, Aralık 1989, s.3.
[6] Bilanço usulüne göre defter tutan mükelleflerde “Likidite oranı = (Dönen VarlıklarStoklar)/Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar” işletme hesabı esasına göre defter tutan
mükelleflerde ise “Likidite oranı= (Kasa+Banka+Kısa Vadeli Alacaklar)/Kısa Vadeli Yabancı
Kaynaklar” formülüyle hesaplanır. (2008/3 sayılı Tahsilat İç Genelgesi, 1-V/A)
[7] 2008/3 seri nolu Tahsilat İç Genelgesi,1-5/B.
[8] AATUHK md. 48/4.
[9] Seri A Sıra 1 Tahsilat Genel Tebliği, Dördüncü Bölüm I-1.2.
[10] Seyfi Yıldız, “Kamu Alacağının Tahsilinde Tecil Uygulaması ve Uyuşmazlık Hali”, Mali
Çözüm, Haziran – Temmuz 2006, S.76, s.65
[11] Ermin, , s.2.
[12] AATUHK’nun 10’ncu maddesi aşağıdaki gibidir.
Teminat ve Değerlenmesi
Madde 10Teminat olarak şunlar kabul edilir:
1. Para,
2. Bankalar ve özel finans kurumlar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
3. Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine
düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde
anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.),
4. Hükümetçe belli edilecek Milli esham ve tahvilat "Bu esham ve tahvilat, teminatın kabul
edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir."
5. İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme
idarelerince haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,
Teminat sonradan tamamen veya kısmen değerini kaybeder veya borç miktarı artarsa,
teminatın tamamlanması veya yerine başka teminat gösterilmesi istenir.
Borçlu verdiği teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir.
[13] Yılmaz Özbalcı, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Yorum ve
Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Ankara, 2003, s.474.
[14] Binnur Çelik, Kamu Alacaklarının Takip ve Tahsil Hukuku, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul 2002, 1.Basım, s.158.
[15] Aydın Kıratlı, “Vergi Borçlarının Tecil ve Taksitlendirilmesi ve Yeni Tecil Faizi Oranı-I, II”,
Yaklaşım, Mayıs, Haziran 2001, s.
[16] 2008/3 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’nin VII numaralı bölümü.
[17] Selahattin Tuncer, Vergi Hukuku Açısından Tecil ve Taksitlendirme, Yaklaşım, Haziran
2006, S.162, (V-A Kapsam)
10
[18] Seri:A 1 sıra nolu Tahsilat Genel Tebliği, Birinci Kısım Dördüncü Bölüm, I-5, 2008/3 seri
nolu Tahsilat İç Genelgesi 1-V/C bölümü.
[19] Özbalcı, s.474.
[20] Tecil faizinin uygulanışı, açıklamaları, örnekleri ve faizlerde değişiklik yapılması vb.
konuları Tahsilat Genel Tebliği’nde detaylı olarak açıklanmıştır. İlave açıklamalar için söz
konusu Tebliğ’e bakılabilir.
Seri:A 1 sıra nolu Tahsilat Genel Tebliği, Birinci Kısım Dördüncü Bölüm, I-10 vd.
[21] Seri:A 1 sıra nolu Tahsilat Genel Tebliği, Birinci Kısım Dördüncü Bölüm, I-9/h.
[22] 2008/3 seri nolu Tahsilat İç Genelgesi I-V/A ve C bölümleri.
[23] Özbalcı, s.475.
[24] Seri:A 2 sıra numaralı Tahsilat Genel Tebliği 29.06.2008 gün ve 26921 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanmıştır.
[25] Selahattin Tuncer, Vergi Hukuku Açısından Tecil ve Taksitlendirme, Yaklaşım, Haziran
2006, S.162, (son)
[26] Kadir Boy, 100 Soruda Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, İstanbul
Maliye Vakfı Yayınları, İstanbul 1997, s. 68.
[27] Binnur Çelik, Kamu Alacaklarının Takip ve Tahsil Hukuku, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul 2002, 1.Basım, s.165.
[28] Yurt dışı çıkış yasağı konusu 6183 sayılı Kanunu’nun 36/A maddesinde düzenlenmiştir.
Uygulamanın detayları ile ilgili olarak Seri:A 2 sıra numaralı Tahsilat Genel Tebliği’nin IV nolu
bölümüne bakılabilir.
[29] Tahsilat Genel Tebliği’nde de Maliye Bakanlığı “süreli reddin” ihtiyari olduğunu ileri
sürmüştür. (Seri:A 1 sıra nolu Tahsilat Genel Tebliği, Birinci Kısım Dördüncü Bölüm, I-15).
[30] Boy, s.104.
[31] I-5, 2008/3 seri nolu Tahsilat İç Genelgesi 1-VI bölümü
[32] Özbalcı, s.491.
[33] Boy, s.68.
[34] Özbalcı, s.492.

Benzer belgeler

Tecil ve Taksitlendirmeye İlişkin Talep Formlar

Tecil ve Taksitlendirmeye İlişkin Talep Formlar Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış ve faaliyet belgesine sahip Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerce yukarıdaki formüle göre hesaplanacak l...

Detaylı

vergi dairesine olan borçların tecili, taksitlendirilmesi ve vade hususu

vergi dairesine olan borçların tecili, taksitlendirilmesi ve vade hususu kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir. Borcunun tecilini talep eden ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen b...

Detaylı

Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme

Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme teminat şartı aranmaz. Bu tutarın üzerindeki Kurum alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulunca teminat aranılmamasın...

Detaylı