bütüncül psikoterapi 11. dönem - Psikoterapi Enstitüsü Psikoterapi

Transkript

bütüncül psikoterapi 11. dönem - Psikoterapi Enstitüsü Psikoterapi
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
11. DÖNEM
EKİM DERS NOTLARI
Editör
Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
Ahmet ÇORAK
i
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 153
Bütüncül Psikoterapi 11. Dönem Ekim 2012 Ders Notları
ISBN 978-605-4817-20-7
Copyright Psikoterapi Enstitüsü
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen
yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda
yayımlanamaz.
Birinci baskı: Mart 2014
Editör: Tahir Özakkaş
Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun & Menekşe Arık
Katkıda Bulunanlar: Özge Kapısız, Gülcem Yıldırım
Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul
Tel: 0212 613 40 41
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK
ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285
Darıca-KOCAELİ
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE
Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
ii
SUNUŞ
nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları
tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan
girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucuları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlardan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalışmalar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleşmeyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.
İ
Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişiliğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı
olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi,
uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bütüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle
de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yaklaşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalışan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir
araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.
Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim
ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki
bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikoterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı
terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik
iii
Eğitimi 11. Grubunun ekim ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders
notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi
benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.
Bu ders notlarında davranışçı kuram, davranışçı kişilik modelleri,
bilişsel terapiler ve bilişsel terapilerin bütüncül psikoterapiye entegrasyonu konuları ele alınmaktadır.
Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde
olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak
psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.
Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu
eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymaktayız. Keyifli okumalar dileriz…
Tahir ÖZAKKAŞ
Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
iv
İÇİNDEKİLER
EKİM 2012 1. GÜN
1 DAVRANIŞÇI MODEL BAŞLANGIÇ .......................................................... 3
2 DAVRANIŞÇI KURAMA GİRİŞ ............................................................... 35
3 DAVRANIŞÇI KİŞİLİK MODELLERİ ......................................................... 90
4 DAVRANIŞÇI KURAMDA TEDAVİ TEKNİKLERİ .................................... 145
EKİM 2012 2. GÜN
5 BİLİŞSEL TERAPİLER ........................................................................... 189
6 BİLGİ İŞLEMEDEKİ SİSTEMATİK HATALAR ......................................... 220
7 BİLİŞSEL TERAPİNİN ÜÇ TEMEL KABULÜ ........................................... 265
8 BİLİŞSEL TERAPİDE TEDAVİ STRATEJİLERİ ......................................... 305
EKİM 2012 3. GÜN
9 NÖROBİYOLOJİ ve DAVRANIŞSAL-KOGNİTİF SÜREÇLER .................... 343
10 KLASİK ŞARTLANMA ........................................................................ 373
11 BİLİŞSEL TERAPİ TEKNİKLERİ ............................................................ 411
12 BİLİŞSEL TERAPİLERİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİYE ENTEGRASYONU .. 447
v
Ekim 2012
1. GÜN
1
DAVRANIŞÇI MODEL BAŞLANGIÇ
T
ahir Özakkaş: Evet, arkadaşlar hoş geldiniz, güzel bir sonbahar gününde sizinle görüşmek, buluşmak, konuşmak
güzel. Çok fazla olmadı sizinle ayrılalı, hemen geldiniz. Bu
ay biraz erken geldi değil mi?
Kursiyerler: Evet.
Tahir Özakkaş: Kitapları okuyabildik mi? Malum ve meşhur soru!
Kursiyer X: Yavaş yavaş.
Tahir Özakkaş: Yavaş yavaş!
Kursiyer X: Kitapları nasıl bitireceğiz üç dört günde, yedi sekiz taneyi?
Tahir Özakkaş: Uyumayacaksınız. Uyumayacaksınız!
Kursiyer X: O zamanda anlaşılmıyor.
Tahir Özakkaş: Hızlı okuma teknikleri kursuna gideceksiniz.
Kursiyer Q: Hocam bazıları kolay anlaşılıyor da bazılar hiç…
Tahir Özakkaş: Hangisi mesela anlaşılmayan?
Kursiyer Q: Bilişsel terapi uygulamaları var ya, onun çevirisinde bir
sıkıntı vardı. Yazarı aynı Robert Leahy. Direncin de yazarı ama direnç çok kolaydı.
Tahir Özakkaş: Aynen öyle. Kendini hiç şey yapma. (gülüşmeler)
sıkıntı yapma. Gerçekten öyle. O kitabın tercümesi biraz sıkıntılıydı ki ilk yaptığımız kitap o aslında. İlk yaptığımız kitaplardan biri.
Kursiyer W: Bir tane daha var öyle kitabınız.
Tahir Özakkaş: Nasıl? Hangisi?
Kursiyer W: Bütüncül psikoterapiye giriş yaptığınız kitap inanılmaz
akıcı ve gerçekten çok beğendim. Biliyorum sizin yazdığınızı. Ama
bir tane borderline kişilik bozukluklarıyla ilgili olabilir hatırlamıyorum şu an. Okuyamadım, yarısına gelemedim.
Kursiyer B: Bütüncül psikoterapiye giriş kitabı böyle fotokopi olan
kötüydü.
Tahir Özakkaş: Yapma ya! Biz onu yayınladık.
Kursiyer: Perdeyi açabilir miyim?
Tahir Özakkaş: Açabilirsin. Film göstereceğiz yalnız.
Kursiyer: Kapatayım o zaman (gülüşmeler).
Tahir Özakkaş: Peki, arkadaşlar gelene kadar birkaç film izleyeceğiz. Bu ay ki konumuz davranışçı kuram ve ardından bilişsel kuram. Ardından enstitünün davranışçı bilişsel kuram bakışı. Üç kuram öğreneceğiz. Yani biz üçüncüye kuram demeyelim de bir entegrasyonla ilgili bütüncül bir yaklaşımın modelini anlatacağız.
Hangi kuramı anlatıyorsam ben o gün o kuramcıyım. Bütün diğer
kuramları satarım. Artık bana hocam böyle demiştiniz, şöyle şöyle
söylemiştiniz demeyin. Şu anda davranışçı kuramın bakış tarzı
açısından size davranışçı kuramı anlatacağım. Bir kısmına inanıyo4
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
rum, bir kısmını yaptım tecrübe ettim çok faydasını gördüm, bir
kısmı hiç alakasız çıktı. Dolayısıyla davranışçı kuramı size anlatırken davranışçı kuramların olaya nasıl baktığıyla ilgili bakış tarzından anlatıyorum. Biraz geç kalan arkadaşlara vakit de vermek açısından şurada (Hoca LCD’den video göstermek için hazırlık yapar)
davranışçı kuramla ilgili olarak birkaç filmimiz var kısa, birkaç
dakikalık her biri. İnternetten topladım, siz de görmüş olabilirisiniz bir kısmını.
Davranışçı kuram şuna inanır: Bir bebek doğduğunda tabula rasadır. Bu felsefi bir soru. Yani öğrenilmiş bilgiler vücudumuzda
doğuştan getirilir mi, yoksa hiç bir şey yazılmamış gibi mi dünyaya
geliriz, daha sonra bir takım öğrenme ilkeleri perspektifinden bir
şeyler mi öğreniriz? Davranışçı kuram reflekslerde doğan bir bebeğin tabula rasa olarak meydana geldiğini ilk andan itibaren de belki
ana rahminden itibaren davranışsal öğrenme ilkelerine dayalı olarak kimlik ve kişilik geliştirdiği ve davranışsal öğrenme ilkelerini
ortaya koyduğunu söyler. Burada demek ki kuramcıların iki temel
ayrılım noktası çıkıyor karşımıza. Bir bebek doğduğunda bilgiyle
donanmış, içten yapılan bir sistemle mi gelir veya hiçbir şey bilmeyerek bu dünyadaki gördükleri sayesindeki bir takım kimlik ve
kişilik yapıları mı geliştirir diye sorunun hangi tarafında tabula rasa
rol alıyor ona bakalım.
Davranışçı kuramın 1930’lardan, 40’lardan başlayan ve 50’lerde
pik yapan psikolojideki yeri, eğer davranışçı bir kuramcı olacaksanız, eğer bir psikolog olacaksanız zihin denen, zihinsel aygıt denen
şeyi çöpe atın. Sakın onunla ilgilenmeyin. Bilim adamı demek gördüğü, tuttuğu, herkes tarafından görülebilir, değerlendirilebilir,
ölçülebilir bir takım konuları inceleyen kişidir. Soyut, zihni böyle
düşünüyordu, böyle hissediyordu, düşünceyle his arasında böyle
bir bağlantı vardı, şöyle düşünmüştü, böyle kaygılanmıştı gibi. Her
Davranışçı Model Başlangıç
5
bir bilim adamı tarafından farklı değerlendirilebilecek yaklaşım
tarzlarını reddeder. Çok basit bir kuralı vardır. Bir uyarana muhatap olur bir canlı, insan da bu açıdan daha oluşmuş, daha yüksek
kaliteli bir makinadır. Hayvanlarla aynı kategoridedir. Bir uyarana
muhatap olan o organizma bir cevap verir. Bilim adamının yapması
gereken tek şey uyaranlara verilen cevapların nasıl oluştuğunu
anlamaktır. Dolayısıyla bir insana bir etki yapılır, bu etki karşısında
insan cevap verir. Etki ve tepki bütün o hal bu ikisi arasındadır.
Neyin etki ettiğini bulmak gözlenebilir bir şekilde nasıl tepki verdiğini görmektir. Bu olayla ilgili sınırlandırılmış olan davranışçı
kuram psikolojiyi inanılmaz bir şekilde pik yaptırmıştır.
Çünkü diğer bilim dalları arasında gerçekten bir bilim olduğunu, etki ve tepki yasalarının ne olduğunu açığa çıkan inanılmaz
çalışmalar, muhteşem çalışmalar yapılmıştır ve bilimde hak ettikleri yeri almıştır. Çünkü nesneldirler, objektif her laboratuvarda mükerrer defa aynı deney deneylenebilir, yapılabilir ve aynı sonuçlara
ulaşılabilir. Bilimin de adı budur! Gözlenebilir, ölçülebilir, herkes
tarafından ortaya konan deney şartları yerleştirildiğinde herkes
aynı deneyi aynı sonuçlarla yapabilir. İşte davranışçılık kuramı
bunu başarmıştır ve psikoloji metafizik bir alanda, felsefe alnından
bilim alanına doğru gelmiştir bu sayede. Bu işi o kadar abartmışlar
ki davranışçılar, zihin kelimesini kullanan, psikoloji kelimesini
kullananları saf dışı etmişlerdir. Bir kurbağanın çalışma prensibiyle
bir insanın çalışma prensibi aynıdır. Bir köpeğin çalışma prensibi
ile bir insanın çalışma prensibi aynıdır. Davranışçılık çok değerli
bilim adamları sayesinde kurulan laboratuvarlarda insanın davranışlarının nasıl oluştuğuna dair inanılmaz güzel bilgiler vermiştir.
Bilim adamlarından birçoğunu sizler biliyorsunuz bir Rus fizyolog olan İvan Pavlov bunların başında geliyor. Koşullu şartlanmanın babası olan İvan Pavlov bir endokrinolog olarak yani hormon
6
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
bilimcisi. Hayvanların fizyolojisinde hayvanların hormonal yapısında etki ve tepki yasasını inceleyen çalışmalar yaparken, nöroanatomiyi incelerken, sinirsel yapıların fiziksel çalışma prensiplerini
incelerken laboratuvarında gelişen tesadüfi bir olay sonucunda
hayvanların ve insanların sistemlerini incelemekten vazgeçmiş,
bunun yerine davranışçı kuramın etki ve tepki yasalarının neler
olabileceğine dair bir alana girmiştir.
Bunun detayına girmiştir, bunun detayını birazdan izah edeceğim. Ardından o zamanın davranışçı ekol temsilcileri davranışçılığın her bir boyutunu lime lime ederek incelemişler ve insanların
bu davranışçılık boyutunda normal ve anormal davranışlar geliştirdiğini göstermişlerdir. Normal davranış geliştiren etki tepki yasasına göre uygun çevrede uygun uyaranlarla muhatap olan bireyler ve
insanlar tepki olarak uyumlu cevaplar verirken çevreden gelen
uygunsuz uyaranlara karşı anormal tepki yasaları verilmiştir. Bu
anormal tepki yasalar uyaranın cinsine, yerine, konumuna bağlı
olarak kişide anormal davranışlara neden olmuşlardır. Eğer çocuğa
veya insana uygun uyaranlarla aşamalı bir şekilde tepkilerin normalliğe doğru veya normalliğe doğru yapılandırılabiliyorsa insanda
meydana gelmiş ve hastalık olarak adlandırılan her türlü rahatsızlık anormal davranış kategorisinde değerlendirilebilir. O halde
anormal davranışın nasıl oluştuğunu yasalarla belirlediğimize göre
anormal davranış içeren bireylere de yaptığımız uygulamalar sonucunda davranışsal öğrenme ilkelerini uygulayarak bütün bu problemleri halledebiliriz demişlerdir. Hatta hatta bilim adamlarından
bir tanesi şunu demiştir:
“Bana insanları verin, bir okul verin o verdiğiniz insanların bir
kısmını katil yapayım, bir kısmını doktor yapayım bir kısmını mühendis yapayım, bir kısmını avukat yapayım” demiştir. Davranışçılık
Davranışçı Model Başlangıç
7
bu kadar net ve açıktır. Ne verirseniz uyaran olarak o insandan o
tepkiyi alırsın. İnsan tamamen bir makinadır.
İnsan etki yasaları içerisinde çalışan, daha kompleks etki yasalarıyla entegre olmuş bir yasalar hiyerarşisidir. Şimdi bu yapının batığımızda temeli öğrenmek ilkelerine dayanır. İnsan nasıl öğrenir
yani tabula rasa dediğimiz boş ekrana, boş deftere yazı nasıl yazılır.
Bunun kurallarını ortaya koymuştur. Baktığımızda bu öğrenmeler
Pavlov’un geliştirdiği koşulsuz uyaranların koşullu uyarana ve koşullu cevaba dönüştürüldüğü koşullu refleksler dediğimiz koşullu
refleks öğrenme sistemleri, Skinner’in geliştirdiği operant şartlanma dediğimiz edimsel şartlanma öğrenme ilkeleri.
Bandura’nın geliştirdiği sosyal öğrenme ilkeleri ve son yıllarda
iddia edilen içsel gelen herhangi bir davranışsal uyarana muhatap
olmasa dahi içsel sistemdeki uyaranlarla öğrenmenin oluştuğu
keşif yoluyla öğrenme dediğimiz dört tip öğrenme sisteminin uygulanmasıdır. Burada taklidi, modellemeyi, tekrarlamayı ödül-ceza
tekniği gibi davranışçı ekolün başvurmuş olduğu olayı anlamlandırma yönünde inanılmaz sayıda çalışma, etki ve sonuçlar ortaya
koymuştur. Daha da ilginci yapılan çalışmalarda laboratuvar ortamında suni olarak fobiler oluşturulmuş canlılarda ve insanlarda ve
hayvanlarda oluşturulan fobiler bir hastalık üretebileceğini kesin
olarak gösterilmiş. Hastalık olan insanlar gene davranışçı tedavi
teknikleri sayesinde duyarsızlaştırılarak normale getirilmiştir.
Bir makinenin düğmesini değiştirir gibidir ve bu yapılan çalışmalar bilim dünyasında inanılmaz etkilere neden olmuştur. İnsanoğlunun hastalık olarak ve davranış bozukluğu olarak yaşadığı
şeylerin laboratuvarda tekrarlanıyor olabilmesi, laboratuvar düzeninde etkiye karşı verilen tepkilerin hastalık olarak oluşturulabilmesi oluşturulmuş hastalıklarında tedavi ve öğrenme ilkeleri pers-
8
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
pektifinde düzeltiliyor bilmiş olması insanların parmaklarını ısırtmıştır. Evet. Herkes buldum buldum diyerek büyük bir sevinç yakalamıştır. Ve hastalıkların birçoğunun bu şekilde olduğu da gösterilmiştir. Ve bununla ilgilide hala günümüzde çok etkili olan tedavi
teknikleri kullanılarak rahatsızlıkların önüne alınamaya çalışılmıştır. Şimdi burada bu girişten sonra şu filmlerden birkaç film izleyeceğiz ve bu filmlere de atıf yaparak kalıcı belleğimizi, görsel belleğimizi ve işitsel belleğimizi daha aktif hale getirerek interaktif bir
çalışma yapmış olacağız. Şuradan karışık olabilir ama tek tek bakalım. (Hoca bir video başlatır).
Davranışçılığın ilkesi şudur. Yapılan davranıştan ve deneyimden
sonra kişi bir ödül alıyorsa bu davranış pekişmektedir. Bunun karşılığında yapılan davranıştan bir ceza alıyorsa, acı çekiyorsa o davranıştan kaçınılır ve fobi halini alır. Şimdi burada tesadüfen etkiler
vardır ve davranışsal çalışmalar vardır. İlk slaytta ne yaptı bebek
birisinin üzerine atladı ötekisi de kucağına olacaktı. Bunun karşısında tasarım olarak böyle bir eylemi gerçekleştirirler ama realize
edipte bunun davranışa dönüştüğünde hissettikleri duygu ne? Bu
acı duygusu. Dolayısıyla bu tip davranışlar bundan sonra ne yapacak kaçınılan, sönümlenen ve uygulanmayan davranışlar olacak.
Dolayısıyla davranışın sonunda bir ödül var ise sistem dopaminerjik sistem aktifleşir o davranış pekişerek gider.
Davranışın arkasında yaptığımız ilk davranışın arkasında acı var
ise o davranış kaçınılan davranış olur. Fobilerin kaynağı, obsesif
kompulsif bozuklukların kaynağı budur. Eğer bir şey başınıza geldi
ve bundan acı yaşadıysanız, yaşadığınız acıyla ilintili olarak o davranışsal ortama girdiğinizde kaçınma davranışlarınız ortaya çıkar.
Şimdi bu çocuk birisinin kucağına alıp birinin kucağına atlaması
karşısında yakınlaşması karşısında hissettiği duygu nedir? Acı duygusudur. Ömür boyu bu fobi olarak, onun ruhuna tabula rasasına
Davranışçı Model Başlangıç
9
kazınacaktır. Şimdi bu mana da bir bebeğin hayatında başına gelen
davranışsal kazaların onun nasıl bil fobik hale getirilen kaçırılan
davranışlar olduğuna dair birkaç örnek bakalım. (Hoca tekrar video göstermeye başlar).
Ödül ceza tekniği karşısında bir davranışı öğrenmesi. Çocukların yürümeleri, konuşmaları, ders çalışmaları, adam olmaları, psikolog, mühendis, terapist olmaları bu maymunla aynıdır (Videoda
küçük bir bisiklete binen maymun görüntüsü izlenmiştir). Eğer
sonucunda bir ödül ve haz alınmış ve beslenmiş ise bu davranış
pekişerek devam ediyor oluyoruz. Yok, acı yalıyorsak biraz önce
gördüğümüz örneklerden onların hepsi formik olarak onların ruhuna işlenen bir deneyim ve tecrübe olarak kalıyor.
Evet. Bu davranışları bu çocuk neden yapar? (Videoda atletik
bir şekilde öne ve arkaya doğru takla atan 4-5 yaşlarında bir çocuk
gösterilmiştir) çok basit bir sistem. Aferin alıyor, bir ödül alıyor.
Beyindeki ödül bölgesi olan dopaminerjik sistemi aktive ettiğiniz
bir durumda insanlara yaptıramayacağınız şey yoktur. Maymunla
bu çocuğun arasında hiçbir fark yoktur. Bütün davranışlarımızın
arkasında bebeklikten itibaren aferin, takdir, şeker, dondurma gibi
onlarca onlarca ödül vardır. Kişiler ruhlarını bu ödül karşısında
satarlar. Yaptığımız her davranışı incelediğinizde etki tepki yasasına perspektifinde ödüllendiriliyor.
Bu çocuk ailesi tarafından ve Buda cemaati tarafından her becerisini ortaya koyduğu zaman alkışlanıyor, ödüllendiriliyor ve seviliyor. Çocukta bu ödülü ve sevgiyi alabilmek için maymuna dönüyor.
Yapmadığı şey yok görüyorsunuz. Biraz önce izlediğimiz bunun
arasında bu manada, davranışçı ekol bağlamda hiçbir fark yok.
Birisine kalabalık şehirde bisiklet kullanmayı öğretirken birisine de
dağ başında Buda okulunda jimnastiğin her türlü boyutu ödül ceza
10
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
tekniği bağlamında öğretilmektedir. Verilen görevi tam yerine getiremediğinde ve tam olarak uygulamadığında sevginin geri çekildiği
belki bir cezalandırma sisteminin ortaya konduğu yaptığı her şeyin
karşısında da ödüllendirme sistemi yola konuyor. Bununla yola
çıkan bilim adamları 1940’lı 50’li yıllarda başlayan sistemde akıl
hastanelerinde para yerine geçen kupon sistemi getirmişlerdir.
Eğer hastalar kurallara, hastanenin kurallarına uyarsa onlara kupon
veriliyor, eğer hastanenin kuralları ihlal ediliyor ise ellerindeki
kuponlar alıyordu. Bu kuponlarla kantinden bir takım meşrubattır,
çikolatadır vs. alabiliyorlardı ve inanılmaz etkili oldu ve ceza evlerindeki düzen bu ödül ceza tekniği çerçevesinde çok başarılı bir
şekilde dünyanın birçok yerinde uygulandı ve uygulanmaya da
devam ediyor. Evet F.
Kursiyer F: Şimdi ödül dediğimiz şey, benim sizin söylediklerinizden
anladığım hem hoş olan yaşantıya ulaşmak, hem de hoş olmayan
yaşantının ortadan kalkması.
Tahir Özakkaş: Kesinlikle.
Kursiyer F: Dolayısıyla söylediğiniz son örnek üzerinden bir süre
ben hastanede çalışmak gafletinde bulundum diyeceğim veya hastanede çalıştım üç sene kadar. Orada şöyle bir sistem vardı. Özellikle
kapalı yatan hastalar için tabi bunun ticari bir mantığı var ama öbür
taraftan da davranışsal olarak baktığımızda bir hafta kadar bütün
haklardan mahrumiyetle başlıyor sistem ve dolayısıyla…
Tahir Özakkaş: Yani bir cezalandırma var.
Kursiyer F: Evet evet. Direk cezalandırma var, haklardan mahrum
kalmak var. Neden haklardan mahrum kalıyor kantine gidemiyor,
telefon açamıyor, ailesiyle görüşemiyor. Bir süre sonra uyum sağladıkça bu haklarını alıyor ve daha ileriye taşırsa uyumunu o zaman
Davranışçı Model Başlangıç
11
açık kata iniyor. Diğer taraftan da baktığımızda da uyum sağlamazsa bu süre uzuyor. Yani bu biraz davranışsal bir teknik gibi.
Tahir Özakkaş: Kesinlikle davranışsal teknik ve caza evi kuralları
da buna uygundur. Ceza evinde insanlar ödül ve ceza tekniğine
göre alırlar. Islah demek, rehabilitasyon demek davranışçı ekoller
perspektifinde adamı adam yapmaktır. Eğer suç işlersen tecride
gidersin, hücreye gidersin, ekmeğin kesilir, gıdan kesilir, ailenle
görüşmen kesilir. Uyum gösterdikçe, ruhunu sattıkça şeytana yavaş
yavaş tecritten çıkartılırsın, yemeklerin çeşitlenir, ailenle görüşme
imkânı bulursun, eğer ruhunu tamamen satmış ve kurallara tam
olarak uyuyorsan yirmi yıllık cezan on yıllık infazı tamamlandıktan
sonra dışarıya salınırsın.
Heyet karşına oturursun “bu çok uyumlu, çok aklı başında, bütün kuralara uydu, davranışsal olarak ceza evi şartlarına önerdiğimiz disiplini tam sağlayan kişiydi ve bu artık dışarıdaki hayvanlarla
pardon insanlarla eşit şekilde kurallara uymaya söz veren kişidir”
diyor. Hâlbuki hayvanla insan arasında davranışsal açıdan hiçbir
fark yoktu. Baktığınız zamanda okullardaki eğitim metodolojileri
çocukların yüksek notla ödüllendirilmeleri dokuz on olarak verilmesi, hiçbirisinde bir şeyi öğrenmenin keyfi merakı yok, anlamı
çözmenin merakı yok, çocuklar tek şeyin peşine koşarlar, ödülün,
yüksek notun, verilecek karnenin, aileden alınacak aferinin ve ona
gelecek hediyelerin. Cezası nedir? Eğer çalışmazsanız tembelsiniz,
dışlanansınız, aşağılanansınız, cezalandırılansınız ve hatta okuldan
alınarak çırak olarak herhangi bir sanayi kuruluşuna verilensinizdir. Ödül ceza tekniğini görebiliyor musunuz? Sistem çok basittir.
İnsanın doğuştan getirmiş olduğu yapı iki kategoridedir arkadaşlar. Beyinin çalışma sistemi de böyledir. Bir şey haz vericiyse
devam eder ve pekişir, acı verirse kaçınılır. Bu kadar basittir. Daha
12
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
sonra bunun alt yasaları çıktığında özellikle koşullu refleksin öğrenilmesiyle linkleme ve bağlantıyla beraber neden korkuyoruz, neden ödül alıyoruzun anlamlı davranışçı ego sayesinde çözüldüğümüzde inanılmaz bir çeşitlilikle karşı karşıya kaldık.
(Hoca bilardo masasında toplarla domino taşlarını deviren bir
adamın gösterisini izletir). İşte davranışsal öğrenmeye kompleksli
yaklaşım arkadaşlar. Adam kaç yılını verdi bunun için Allah bilir!
Onun milimetrik ayarlanarak hızını, şiddetini ve derecesini tamamen alacağı aferin, şu hareket var ya (Hoca iki elini havaya kaldırarak sevinme hareketini yapar) bu kadar. Buna hayvanlık denmez
de ne denir? (gülüşmeler).
Kursiyer M: Hep ödül veren, kırk sopa atan…
Tahir Özakkaş: Evet padişahların yaptığı gibi. Verin bir kese altın
ve boynunu vurun, böyle boş işlerle uğraştığı için der. Hepsinin
arkasında dikkat ederseniz bir şartlanma var, şartlanma reflekslerin meydana getirilmesidir, iyi ayar verilmesidir. Sonuçta aldığı şey
ne? Bir ödül! Davranışlarınızı bu şekilde incelerseniz her yaptığınız
davranışın eğer bir ödül varsa o davranış pekişerek gidiyor, eğer bir
acı ve keder varsa bu davranıştan kaçınıyorsunuz. Birbiriyle olan
ilişkilerimizde aynı şekildedir. (Kursiyerlerden birisi söz ister) evet.
60 saniye çalışır bu mikrofonlar.
Kursiyer Q: Hocam şimdi acı veren davranıştan kaçınılırsa eğer
buna göre. Bu şartlar altında bebeğin düştükten sonra yürümeye
tekrar meyil etmemesi gerekmez mi?
Tahir Özakkaş: Gerekir. Meyil etmez zaten çocuk düştükten sonra. Tekrar annenin ödül teknikleri o acıdan baskın hale geldikten
sonra devam ederler. Çocuklar bir sefer düşüp başına bir şey geldikten sonra yürütemezsiniz. Anneler bilir bunu, çocuğu dimdik
durdurtursunuz çok zevk alır ilgi, alaka, sevgi, kucaklama ama bir
Davranışçı Model Başlangıç
13
sefer dimdik dururken o kafatası giderse günlerce dimdik durduramazsınız. Daha sonra onu motive ede ede, ödül tekniklerini artıra artıra o acıdan daha fazla ödül tekniği iç dünyasında aktifleştiği
zaman bu eylemi tekrarlar ve çocukların bazı çocuklar vardır ki
aylarca yürümez, yaşıtlarına göre geç kalır.
Bakarsınız aile içindeki ilgi azdır ona yürümesiyle ilgili, hem de
yürütürken düşürmüşlerdir çocuğu yaralanmıştır ve çocuk böyle
oturur kaldırmaya çalıştığınız zaman direnir hep ödül ceza tekniği.
Çocuğu daha erken dokuz ay on ayken ödüllendirilir ve yoğun bir
ilgi görürse çocuk yaşından önce yürür. Yeme alışkanlıkları da,
tuvalet alışkanlıkları da hepsi aynı. Hepsinde ödül ceza tekniği
bağlamında uygulanan davranışçı modeller vardır. Tuvalet alışkanlığını nasıl yaptınız? Yani ödül ceza tekniğinde yerinde ve zamanında verdiniz mi? Çok aşırı cezalandırılma, çok aşırı ödüllendirilme bağlamındaki ilişkiyi bozdunuz mu?
Kursiyer H: Bu çocuk ödül almazsa yürümez mi hocam?
Tahir Özakkaş: Genetik olarak kalkar ama ödül almazsa yürümez
düşer ve gecikir. Onun için mesela ormanda bulunmuş çocuklar
hikâyesi vardır. Bunlar yürümeyi bilmiyorlar, yetiştirme yurtlarında
kalmış ve özellikle savaş dönemlerinde ve kaderine terk edilmiş
yüzlerce çocuğun olduğu yerde merhameti birkaç bakıcının kaldığı, durumlarda çocuklar yürümeyi öğrenmemişlerdir. Yürüme genetiğimizde var epigenetik olarak aktifleşir ama çevreden gelen
destekler tür ceza bağlamında uygulanmazsa bu çocuğun yürümesi
gene yıllarca gecikir veya yürümez. Çok ilginç! Konuşmada aynı
şekildedir. Konuşma ödüllendirilirse aktifleşir değilse çocuklar
konuşmayı öğrenemezler. Bunların hepsi bu yetiştirme yurtlarında,
savaş dönemlerindeki çocuklarda gözlemlenmiştir ve bunun dinamiğiyle ödül ceza teknikleri bağlamında ortaya konmuştur.
14
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
Kursiyer A: Ama hocam mesela çekmeceye gidiyor çocuk çekiyor
elini acıtıyor, kıstırıyor ondan sonra bu bir ceza onun için…
Tahir Özakkaş: Kesinlikle.
Kursiyer A: Ama beş dakika sonra mesela alıyorsun işte ağlıyor
pışpışlıyorsun. Ondan sonra yeniden gidiyor çekmeceye, yine aynı
şeyi yapıyor veya başka şeylerde de aynısı, onu sen cesaretlendirmiyorsun da çekmeceye gitsin diye.
Tahir Özakkaş: Çekmeceye ilk gittiğinde o çocuk içinde hep ondan güzel çıkıyordu çikolatalar çıkıyordu, oyuncaklar çıkıyordu
onun hazzıyla ilgili davranışsal öğrenmeler linkide bir sefer çekmecenin üzerine gelme arasından baktığın zaman diğer haz oranı
daha fazla. Öyle değil mi? Ama ilk deneyimlerini bu şekilde yapmış
olan çocuk korkar çekmeceden. Bunun en güzel örneğini analarınız, atalarımız bizim sıcak ve sobaya karşı olan hassasiyetimizi
kırmak için soba soğumaya yüz tuttuğu zaman ellerini tutarlar
çocuklarının, bebeklerin daha yürümeye yeni başlarken sobaya
bastırırlar ve elleri sıcaktan hafifçe yanar ama el yakmayacak kadardır ve çocuk bir daha o sobaya yaklaşmaz. Nedir bu?
Koşullu direk aslında koşulsuz uyarana koşulsuz cevap yani, sıcak ve kaçınma cevabı. Baktığınız zaman terbiye ve eğitim metodolojisinin özü tamamen davranışsal ödül ve ceza tekniğidir. Ama
orada siz çocuk daha önce ödül olarak o çekmecenin içerisinden
birçok ödül almışsa bir sefer çekmece üzerine düştü diye o ödülden
vazgeçmez anlatabildim mi? Şimdi sistem o kadar karmaşık oluşuyor ki hatta daha ileriye gideyim. Annenin sevgi ve ilgisine muhtaç
olmak sevgi almak anneden, kucaklanmak, dokunulmak, ilgi almak
çok büyük bir ödüldür insanoğlu için. Bu da bizim genetiğimizde
olan bir şeydir. Çocuk hiç fark edilmiyor da çekmeceleri karıştırdığında fark ediliyorsa çocuk o büyük ödülü alabilmek için o küçük
Davranışçı Model Başlangıç
15
bedelleri öder. Gider o çekmeceyi karıştırır, gider o vazoyu kırar.
Sebep, her seferinde anne gelip ilgileniyor. Onu nasıl ilgilendikleri
ilgilendirmez, birisi geliyor ona bakıyor, ödül ceza tekniği. Onun
için gene ne dedik biz geçtiğimiz aylarda hatırlarsanız.
Bazı çocuklar problemlerini sadece anne ve babalarının kendileriyle ilgilenmesi üzerine kurarlar, ödülü oradan alırlar. Yaramazlık
yapma özellikle ilkokul ve okul çağları, ergenlik döneminde aşırı
davranış bozuklukları sergilerler. Ne zaman davranış bozukluğu
ortaya çıkıyor anne ve babanın kavgası duruyor, anne babanın boşanmayla ilgili konuşmaları bitiyor, bu çocuğu nasıl kurtaracağız
konuşması başlıyor. Al sana ödül! Çocuk anne babanın boşanmasını engelledi, işlerini güçlerini bıraktılar onunla ilgileniyor, psikolog
psikolog, doktor doktor geziyorlar; çocuk ödülünü aldı. Bu problem durur mu? Bu problem durmaz arkadaşlar, problem durduğu
yerde büyük acı gelecek anne baba kavga edecek. Onun için terapistler olarak hangi şeyin ödül verdiğini, hangi şeyin ceza verdiğini
çok net görmeliyiz. Sistem çok basit çocuk eve geliyor evde anne
baba kavga ediyor ve o şu anlık boşanacağız, ayrıldık ayrılacağız
diyor. Bu çocuk için ödül mü? Ceza mı? Ceza!
Bu çocuk okulda yaramazlık yapıyor, sigara içiyor, arkadaşının
saçını çekiyor, kopya çekiyor, disiplin cezaları alıyor anneyi babayı
çağırıyorlar anne baba panik içerisinde çocuğumuz elden gidiyor
diye geliyorlar ve çocuğu nasıl kurtaracaklarına dair konuşmalar
başlıyor, bu çocuk için ödül mü ceza mı?
Kursiyerler: Ödül.
Tahir Özakkaş: Ödül! Ve kavga bitiyor. Çocuk hep problem üretir, problem üretmenin arkasında ne varmış anne babanın birlikte
olmalarına dair ve kendisiyle ilgilendiğine dair ödül vardır. Sistem
ne kadar basitleşiyor görüyorsunuz.
16
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
Kursiyer X: Hocam bunlar bilinçlimi oluyor yoksa farkında…
Tahir Özakkaş: Hissedilen duygu. Çocuğun aldığı duygu, hissettiği duygu keyifse, mutluluksa o davranış pekişir. Öyle planlı programlı bir şey yoktur. Davranışçı terapi de etki vardır tepki vardır.
Etki okulda yaramazlık yaptığı zaman anne baba kendisiyle ilgilenir, problemler bitiyor, sükûnete kavuşuyor. Ödül oluyor! O zaman
bu davranış pekişiyor.
Kursiyer Q: Bu konversiyon bozukluğunda da böyle bir mekanizma
var değil mi?
Tahir Özakkaş: Kesinlikle. Konversiyon reaksiyon ortaya çıktıkça
ilgi ve alaka artar, ilgi ve alaka arttıkça konversiyon bozukluklar
devam eder. Evet F.
Kursiyer F: Aynı mantıkla uygulayan Faraday’de aslında itici uygulayıcı bir tedavi…
Tahir Özakkaş: Kesinlikle. Davranışsal terapiden gelme Faraday’ın kökü. Elektriksel uyarı vererek cezalandırıyorsunuz. Ama bir
kısım hastalar için de ödüldür Faraday. Çünkü hastaneye yatırılıyor, özel cihazlarla elektrik veriliyor, bütün doktorlar onunla ilgileniyor. Dışarıya gittiğinde kimse ona bakmıyor. Fark edilmek,
önemsenmek, değerli olma için sık sık hastalık çıkartırlar ve hastaneye yatırırlar. Birçok hastaların hastaneye yatma nedeni budur.
Hastanede ilgilenmiş olmak, onu özel odalara almak, ona özel
elektrik cihazlarına bağlamak onun için büyük ödül. Niteliğine
bakıyorsunuz.
Kursiyer X: Tedavi ederken cezalandırıyor muyuz hocam?
Tahir Özakkaş: Tabi ki.
Kursiyer X: Ya da ödüllendiriyoruz.
Davranışçı Model Başlangıç
17
Tahir Özakkaş: Ya da ödüllendiriyoruz.
Kursiyer X: Duruma göre değişiyor o zaman.
Tahir Özakkaş: Tedaviyi ya ceza vererek yaparsınız ya da ödül
vererek yaparsınız. Hangisinin iyi olduğuyla ilgili araştırmalar yapılmıştır eğitim durumlarıyla ilintili olarak. Yıllarca sürmüştür.
Ceza tekniği de evet öğrenmeyi güçlendiren bir tekniktir ama ödüllendirme tekniği kadar güçlü olmadığı anlaşılmıştır. Onun için
çocuklara ceza verici tekniklerden ziyade ödülü teşvik eden eğitim
programları ve metodolojileri uygulanmıştır. Yani bu okullarda
uygulanan, ceza evlerinde uygulanan, hastanelerde uygulanan,
askeri okullarda uygulanan sistem bütün bu davranıştı ekolün getirmiş olduğu ödül ceza tekniğiyle ilintilidir. Basittir, nettir, sonuçları keskindir.
Kursiyer F: Kesin çözümde değildir ama dimi hocam?
Tahir Özakkaş: Kesin çözümdür.
Kursiyer F: Yani direk o semptom ortadan kalkar?
Tahir Özakkaş: Direk o semptom ortadan kalkar. Vajinismus hastasını alırsınız davranışçı ekole göre bugün bir parmak egzersizi ile
başlayacağız dersiniz, genel egzersizleri yaptırırsınız. Başardığında
kendisine ödül verirsiniz, aferin dersiniz, kendine bir tane kıyafet
al dersiniz, şu kadar parayı harca bu gün yemek yemeyi hak ettin
dersiniz, bir parmaktan iki parmağa çıkar iki parmağa çalışır aferin
dersiniz, ödül verirsiniz, çok iyi gidiyorsun hadi bakalım dersiniz
üç parmağa hemen çıkar. Üç parmak tek boğum, üç parmak iki
boğum, üç parmak üç boğum dersiniz hiyerarşik bir şekilde duyarsızlaştırmayı uygularsınız davranışçı yöntemle. Eşinin parmağına
alacaksın bir parmağını, iki parmağını, şimdi penis almaya geldi
sıra hadi aferin, aslanım, gözüm dersin bitti olay. Buna vajinismus
18
11. BPT EKİM DERS NOTLARI
tedavisi denir. Dünyanın her yerinde uygulanan tedavi yöntemi
budur. Davranışı yaptıkça ödül alır yapmadıkça sıkıntı hisseder.
Kursiyer Ö: Sigarayı bırakmak gibi.
Tahir Özakkaş: Sigarada aynı şey. Hafiften başlarsınız ağıra doğru
gidersiniz, davranışçı tedavi teknikleri nettir. Vajina ve penis buluştu mu?
Kursiyer S: Buluştu.
Tahir Özakkaş: Buluştu, mesele bu! He nasıl buluşmuş, duyguyu
hissetmiş. Biz duyguyu bilmiyoruz. Biz problemi düzeltip düzeltmemekle ilgileniriz. Evet, buyurun efendim.
Kursiyer B: Şimdi bu şeyi verirken diyelim, ödülü verdik ortadan
kaldırmaya çalıştığımız etkende ama altta kaygı yatıyorsa…
Tahir Özakkaş: Alt neresi? Etki vardır, tepki vardır kardeşim.
Uyduruk şeylere inanma. Alt, üst, bilinçdışı ne bunlar? Kim gösteriyor, var mı gösteren? (gülüşmeler).
Kursiyer B: Başka bir şeyle çocuk devam etmiyor mu? Biz onu kandırdık ama çocuktaki esas problemi ortadan kaldırmadığımız içi
çocuk başka bir etkende devam ediyor.
Tahir Özakkaş: Onların hepsini açıklayacağız, ecele etmeyin.
(Hoca bir personele odasındaki bilgisayardan Jeffrey Magnavita’nın
kitabından tercüme edilmiş iki bölümlük bir kısmın kırk beş adet
çıktısını almasını söyler).
Tahir Özakkaş: Size yetiştirmek için bir kitabın iki bölümü güzel
tercüme ettirdim de çok güzel toparlamış. Davranışçılığın ve biliçsel terapinin tarihsel kökenini alarak özet halinde kişilik yapılarıyla
ve kuramlarıyla birleştiren bir çalışma Jeffrey Magnavita’nın kişilik
bozuklukları diye büyük ve bir kitabı var onu tercüme ettiriyorum
Davranışçı Model Başlangıç
19

Benzer belgeler

hipnoz eğitimi 8. dönem

hipnoz eğitimi 8. dönem Copyright Psikoterapi Enstitüsü Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda yayımlanamaz. Birinci baskı: ...

Detaylı

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM dünyaya gelmişim. Ondan sonra her kaybımda kendi kendime sorguluyorum, özellikle son kaybım için sorguluyorum, mesela bana göre daha neşeli olan insanlar var dünyada, benim ablam ve ağabeyim bana g...

Detaylı