kabahatler kanunu - Türkiye Belediyeler Birliği

Transkript

kabahatler kanunu - Türkiye Belediyeler Birliği
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
AÇIKLAMALI - GEREKÇELİ
KABAHATLER KANUNU
SİGARA YASAĞI VE KAMU İHALELERİ İLE İLGİLİ
YAPTIRIMLAR DAHİL İDARİ YAPTIRIMLARLA İLGİLİ
TÜM MEVZUAT
KABAHATLER KANUNU MADDE GEREKÇELERİ İÇTİHATLAR
VE AÇIKLAMALAR
•
•
•
•
MALİYE BAKANLIĞI 442 SAYILI TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ
İÇ İŞLERİ BAKANLIĞI 100 VE 1666 SAYILI GENELGELERİ
5328, 5348, 5560,5728, 5918 ve 6009 SAYILI KANUNLAR.
4207, 5727, 5739 ve 5752 SAYILI KANUNLAR. TÜTÜN ve TÜTÜN
MAMULLERİ (SİGARA YASAĞI) İLE İLGİLİ TÜM MEVZUAT
• İDARİ YAPTIRIMLARLA İLGİLİ DANIŞTAY YARGITAY
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ VE DİĞER MAHKEME KARARLARI
• BAŞVURU VE İTİRAZ DİLEKÇE ÖRNEKLERİ
• KABAHAT İÇEREN ÖZEL KANUNLAR
Av. Atilla İNAN
İbrahim DEMİR
Beypazarı E.Bel.Bşk.
SMMM
ŞUBAT-2011
ANKARA
Grafik Tasarım:Aydemir ESEN
ISBN: 978-975-6311-27-1
Baskı:
Semih Ofset Matbaa
Büyük Sanayi 1. Cadde No:74
06060 İskitler - ANKARA
Tel :0312 341 40 75
Faks:0312 341 98 98
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ÖNSÖZ
Günlük hayatımızda hemen, hemen her gün karşılaştığımız “kabahat” kelimesi, genelde, kimsenin üzerine almadığı, her zaman karşısındaki şahısa ait olduğunu ileri sürdüğü olumsuz bir tutum veya eylemi ifade edegelmiştir.
Her zaman karşılaşabileceğimiz kabahatlerle ilgili bir tutum veya davranış
kimi zaman , kendimizin işlediği, kimi zaman bize veya topluma karşı işlenen bir
tutum veya eylem şeklinde karşımıza çıkabilir. Yani günlük hayatımızda gerek
fail olarak ve gerekse mağdur olarak her zaman kabahatlerle iç içe olabileceğimiz
yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle kişi ve toplum olarak bizleri en fazla ilgilendiren kanunların başında Kabahatler Kanununun geldiği şüphesizdir.
Türkiye’nin, AB Uyum Yasaları Çerçevesinde gerçekleştirdiği Türk Yargı Hukukunda Reform Çalışmaları sonucunda; Türk Ceza Kanununda yaptırım gerektiren “cürüm” ve “kabahatler” birbirinden ayrılarak, suçlar Ceza Kanununda,
Kabahatler ise ayrı bir Kanunla düzenlenmişti.
Kabahatleri; Türk Yargı Sistemi içinde bağımsız bir düzenlemeye götüren Kabahatler Kanunu 30 Mayıs 2005 tarihinde T.B.M.M. de kabul edilmiş ve 31 Mayıs 2005 tarih ve 25772 sayılı (mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanmış, yürürlük tarihi 1 Nisan 2005 olarak tespit edilmişti. Ancak,31.03.2005 tarih ve 25772
sayılı (mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanan 5328 sayılı Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunla yürürlük tarihi 01. 06. 2005 tarihine
ertelenmiş ve bu tarihte de yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanun halk arasında “Medeniyet Kanunu-Medeni Olun Kanunu” gibi
isimlerle de adlandırılmaktadır. Kabahatler Kanunu ile, Kabahat içeren diğer
kanunlardaki farklı kurallar ve uygulamalar giderilmeye çalışılırken, idari para
cezaları ve tedbirlerin, karar alma mekanizmaları, mercileri, uygulamaları, tahsili ve bu konulardaki başvurulacak kanun yolları belirli prensip ve yöntemlere
bağlanmıştı.
3
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kabahatler Kanunu’nun 1. Maddesinde “amaç ve kapsam” 2. Maddesinde ise
kabahatin tanımı yapılarak; “Kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari
yaptırım uygulamasını öngördüğü haksızlık anlaşılır” denilmiştir. Kanunun 3.
Maddesinde ise; “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler
hakkında da uygulanır. “ hükmü getirilerek, Kabahatler Kanununa, Kabahat içeren diğer tüm kanunlar için “Genel Kanun” niteliğini kazandırılmıştı.
Bu hususlar gerek Kanunun Genel Gerekçesinde ve gerekse Adalet Komisyonu Raporunda da belirtilmiş ve konu ile ilgili olarak idari yaptırım ve cezalarla
ilgili çeşitli kanunlarda oldukça sık bir şekilde idarî nitelikte ceza yaptırımlarına
yer verilmekte olduğundan bahsedilerek bu bağlamda yürürlüğe konan kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmekte olduğu vurgulanmış, Kabahatler Kanunu ile de söz konusu kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem birliğinin oluşması öngörülmüştü. Bunlar arasında
oluşan ahenksizliğin giderilmesi için, idarî nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak
genel bir kanuna ülkemiz açısından büyük bir ihtiyaç bulunduğunun önemine
dikkat çekilmişti.
Ancak, daha sonra çıkan bazı Özel Kanunlarda”…….Kurumun Kabahatler
Kanuna tabi olmadığı” veya idari yaptırımlara karşı başvuru merciinin “İdari
yargı olduğu” yönünde Kabahatler Kanununun aksine maddeler konularak idari yaptırımlarla ilgili yargı yollarında değişiklere gidilmiş, bazı kurumların idari
yaptırımlarına itirazın idari yargıda bazılarının ise adli yargıda çözümlenmesi
gibi bir durum ortaya çıkmış ve suretle en azından itiraz mercileri açısından birlik sağlanamamış, Anayasa Mahkemesinin Kabahatler Kanununun 3. maddesini
iptal etmesi üzerine 5560 sayılı Kanun ile Kabahatler Kanununun 3. maddesinde
yapılan değişiklikle de bu Kanununun Genel Kanun olma niteliği bir nebze de
olsa zedelenmiştir.
Kabahatler Kanunun TBMM’ de Kabulünden bu güne kadar, yürürlük tarihi dahil birçok kez değişikliğe uğradığı görülmektedir.
Diğer önemli bir konu ise; Kabahatler Kanununun Genel Gerekçesinde “…..
Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir
kişi veya kurul tarafından verilir. Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği
takdirde hapse dönüştürülmez.” denilmesine rağmen, TBMM.ce kabul edilen ve
4
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunla Kabahatler Kanunu
eklenen 43/A maddesi ile bu husus göz ardı edilerek mahkemelerin görmekte
oldukları ceza davalarında yine bu maddede belirtilen hususlarla sınırlı kalmak
kaydı ile dava konusu ile ilgili tüzel kişilere 10.000,-TL.den 2.000.000,- TL.’ye
kadar idari para cezası vermesi hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, uygulamada bir çok aksamalar meydana gelmiş, bazı kişi ve kurumların hiç alakaları olmadıkları halde Kabahatler Kanununun muhatabı haline geldikleri görülmüş, yetkili mahkemelerin
tespiti hususları ortaya çıkmış, gerek uygulamadan doğan sorunlar, gerek sık sık
yapılan değişikliklerin ortaya çıkardığı olumsuzluklar ve gerekse adli yargıda görülmesi gereken davalarda adli yargının bu konuda henüz belli bir birikiminin
ve ihtisaslaşmanın olmaması ve yargı mercilerinin kararlarına karşı yapılan itirazların en yakın ağır ceza mahkemelerinde sonuçlanması ve bu kararların kesin
olması başka itiraz yollarının bulunmaması ve bu nedenlerle verilen kararlarla
ilgili içtihatların oluşmaması gibi hususlar ortaya çıkmış, bu suretle ortaya çıkan
sorunların çözümlenmesi de zorlaşmıştır. Örneğin; Kamu İhale Kanunu,
Kamu İhale Kurumu ile ilgili uyuşmazlıklar,(Ki bu hususlara ve çözümlerine kitabımızda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.) Gümrük Müşavirlerinin
Kanunu açısından Kanunun 14. “İştirak” maddesinin uygulanması hususundaki
çözümsüzlüklerin hala devam etmesi, İş Kanunu ve yeni düzenleme ile kurulan
Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili hususları sayabiliriz.
Yürürlüğe girmesinden bu yana 5 yıl gibi kısa bir sürede bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen ve bir çok değişikliğe uğrayan ve yine bu
süre içerisinde yapılan yeni düzenlenen Kanunlarla kendisine yollamada-atıfta
bulunulan (Örneğin halkımızın hemen hemen tamamına yakın bir bölümünü
doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren 4207-5727 sayılı tütün ve Tütün Mamulleri ile ilgili Kanunlar) Kabahatler Kanununun uygulayıcılar ve yaptırımlara
maruz kalanlara yol göstermesi açısından yeniden irdelenerek açıklamalı bir kitap haline getirilmesi zaruret haline geldiği kanaati ile kitabımızın yenilenmesine
karar verdik.
Yaptırımları uygulayan kamu kuruluşları kadar, hakkında yaptırım uygulanacak insanların da, görevlerini, yetkilerini, sorumluluklarını hak ve yetkilerin
kullanma biçimlerini, hak arama yollarını bilmeleri, hukuk devleti ve sağlıklı bir
5
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
toplum düzenini gerçekleştirebilmek için bir ihtiyaç ve toplumsal bir görev niteliği kazanmıştır. Kitabımız bunu gerçekleştirebilme amacı ile , temel hukuk bilgisi
ve uygulama deneyimi olan bir ekip tarafından hazırlanmıştır.
Eserin hazırlanmasında konuyla ilgili olarak, bu güne değin yayınlanmış olan
bütün kitaplar ve ulaşılabildiğince bütün makalelerden yararlanılmağa çalışılmıştır. Ancak Kabahatler Kanunu uygulaması ile ilgili mahkeme içtihatlarının henüz
oluşmadığı da bir gerçektir. Bu nedenle Kitabımızda kabahatlerle ilgili yüksek
yargı kararlarına yer verilmemiştir. Bunun sebebi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun eski kanunlara göre çok önemli değişiklikler ve yenilikler getirmiş olması,
dolayısıyla, kanunun yürürlüğe girmesinden önce oluşmuş yargı kararları ve içtihatların emsal gösterilmesi ve uygulanabilmesi zorlaşmış, hatta bir çok kabahat
için bu içtihatların ve kararların emsal olma imkanları dahi kalmamasıdır.
Bunun dışında, Kabahatler Kanunuyla yapılan düzenlemelerle, idari yaptırımlara karşı başvuru yolları ve yerleri tamamen değiştirilmiş, bu husustaki itirazların en son ağır ceza mahkemelerinde karara bağlanması hüküm altına alınmış,
bu düzenlemelerle itirazların yüksek yargı organlarına gitmesi imkansız hale gelmiş, Yüksek mahkemelerin yerini Sulh Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri almıştır.
Eserimizde söz konusu mahkeme kararlarından yararlanılarak ihtiyacın karşılanması yoluna gidilmiştir.
Kabahatler Kanunu hukukumuzda yeni bir sistem içerisinde düzenlenmeğe çalışıldığından, sürekli değişim ve gelişim içerisindedir. Biz uygulayıcılara ve
araştırmacılara düşen, bu değişimin olumlu yönde olması için çaba göstermek ve
eksiksiz bir şekilde izleyebilmektir. Uygulayıcılara, idari para cezaları ile ilgili bütün mevzuatın eksiksiz olarak verilmesine çalışılmıştır. Bu meyanda, görevlilere
çalışmalarında yardımcı olabilmek için; hesaplama örnekleri yanında, tutanak,
idari yaptırım kararı ve kanun yoluna başvuru dilekçesi örnekleri kitap ekinde
sunulmuştur.
Ülkemizin hızlı bir toplumsal, sosyal, kültürel, demografik, ekonomik ve teknolojik gelişim ve değişim sürecinden geçmekte olduğu hepimizin malumudur.
Türk hukuk mevzuatında da, bu gelişme ve değişime ayak uydurabilmek için başta temel kanunlarımız olmak üzere bir çok kanunumuzda değişiklikler, yenilikler
ve düzenlemeler yapılırken Kabahatler Hukukunun bir sisteme oturtulması gerekmiş, Avrupa Birliği’ne girme yolunda yarım asra yakın bir süredir yaptığımız
çalışmalar ve uğraşlar sonucunda büyük bir ivme kazanmıştır.
6
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Tüm bahsolunan hususların ışığı altında yüzünü batıya dönmüş, çağdaşlığı
yakalamaya özen gösteren ve bu yolda emin adımlarla ilerleyen Ülkemizde, hukuksal düzenlemeler yönündeki çalışma ve çabalarımızın bir düzene konulması
açısından önemli bir yeri olan Kabahatler Kanunu da bu değişim içindeki yerini
almış bulunmaktadır. Çağdaşlığı yakalama yolunda kuralları sağlıklı bir şekilde
oluşturmanın yanında, uygulamanın da bu amaca uygun bir şekilde gerçekleşmesi siz uygulamacılar sayesinde gerçekleşeceğine inanmaktayız.
Atilla İNAN - İbrahim DEMİR
Şubat/2011 - ANKARA
7
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................................................................................................................... 3
Kabahatler Kanununun Tasarısı, Genel Gerekçesi....................................................................... 25
Kabahatler Kanunu Madde Metinleri Gerekçeleri ve Açıklamaları .................... 55
Birinci Bölüm
Madde 1- Amaç ve Kapsam .................................................................................................................................................. 83
Madde 2- Tanım ................................................................................................................................................................................... 83
Madde 3- Genel Kanun Niteliği...................................................................................................................................... 83
Madde 4- Kanunilik İlkesi ...................................................................................................................................................... 84
Madde 5- Zaman Bakımından Uygulama .......................................................................................................... 84
Madde 6- Yer Bakımından Uygulama ...................................................................................................................... 84
İkinci Bölüm
Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları
Madde 7- Kabahatin İhmali Davranışla İşlenmesi .................................................................................. 85
Madde 8- Organ veya Temsilcinin Davranışından Dolayı Sorumluluk ...................... 85
Madde 9- Kast veya Taksir...................................................................................................................................................... 85
Madde 10- Hata.................................................................................................................................................................................... 85
Madde 11- Sorumluluk .............................................................................................................................................................. 85
Madde 12- Hukuka Uygunluk Nedenleri ile Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler .................................................................................................................................................................................................................. 86
Madde 13- Teşebbüs ...................................................................................................................................................................... 86
Madde 14- İştirak ............................................................................................................................................................................... 86
Madde 15- İçtima ............................................................................................................................................................................... 86
9
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Üçüncü Bölüm
İdari Yaptırımlar
Madde 16- Yaptırım Türleri .................................................................................................................................................. 87
Madde 17- İdari Para Cezası ................................................................................................................................................ 87
Madde 18- Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi.................................................................................................. 88
Madde 19- Saklı Tutulan Hükümler.......................................................................................................................... 89
Madde 20- Soruşturma Zamanaşımı ........................................................................................................................ 89
Madde 21- Yerine Getirme Zamanaşımı ............................................................................................................. 89
Dördüncü Bölüm
Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları
Madde 22- İdari Yaptırım Kararı Verme Yetkisi ......................................................................................... 91
Madde 23- Cumhuriyet Savcısının Karar Verme Yetkisi................................................................. 91
Madde 24- Mahkemenin Karar Verme Yetkisi ............................................................................................. 91
Madde 25- İdari Yaptırım Kararı .................................................................................................................................... 91
Madde 26- Kararların Tebliği ............................................................................................................................................. 92
Madde 27- Başvuru Yolu........................................................................................................................................................... 92
Madde 28- Başvurunun İncelenmesi........................................................................................................................ 93
Madde 29- İtiraz Yolu.................................................................................................................................................................... 94
Madde 30- Vazgeçme ve Kabul ........................................................................................................................................ 94
Madde 31- Masrafların ve Vekalet Ücretinin Ödenmesi................................................................. 94
İkinci Kısım
Çeşitli Kabahatler
Madde 32- Emre Aykırı Davranış.................................................................................................................................. 95
Madde 33- Dilencilik .................................................................................................................................................................... 95
Madde 34- Kumar ............................................................................................................................................................................. 95
Madde 35- Sarhoşluk .................................................................................................................................................................... 95
Madde 36- Gürültü .......................................................................................................................................................................... 95
Madde 37- Rahatsız Etme ....................................................................................................................................................... 96
Madde 38- İşgal .................................................................................................................................................................................... 96
10
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Madde39- Tütün Mamullerinin Tüketilmesi Tütün Mamüllerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair kanunda Değişiklik Yapılması hakkında Kanun ve Açıklamaları ............................................................................................................................................................................................................................ 96
Madde 40- Kimliği Bildirmeme ...................................................................................................................................... 97
Madde 41- Çevreyi Kirletme .............................................................................................................................................. 97
Madde 42- Afiş Asma ................................................................................................................................................................... 98
Madde 43- Silah Taşıma ............................................................................................................................................................ 98
Madde 43/A- Tüzel Kişilerin Sorumluluğu................................................................................................... 98
Madde 44- Yürürlük........................................................................................................................................................................ 99
Madde 45- Yürütme........................................................................................................................................................................ 99
EKLER
1. Maliye Bakanlığı Tahsilat Genel Tebliği Seri No: 442........................................................ 328
2. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi Seri No :
2006/1 .............................................................................................................................................................................................. 348
3. İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Para cezaları İle İlgili
Genelge 2005/100 ............................................................................................................................................................ 357
4. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kabahatler Kanunu’nun Uygulanması İle İlgili 2005/1666 Sayılı Genelge ................................................................................... 359
5.
Yeniden Değerleme Oranları ............................................................................................................................. 373
6. Hak Arama Yollarına İlişkin Dilekçe Örnekleri........................................................................... 380
7. İdari Para Cezaları ve Yaptırımlar İle Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi ile İlgili Örnek Yargı Kararları ....................................................................................................................................................
8. Anayasa Mahkemesi Kararları ........................................................................................................................... 394
9. Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları................................................................................................................. 411
10. Kabahatlerle İlgili Diğer Mahkeme Kararları ............................................................................... 423
11. Kabahat İçeren Kanunlar (Alfabetik Sıralı)...................................................................................... 462
12. Kaynakça........................................................................................................................................................................................ 526
11
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KABAHAT İÇEREN KANUNLAR (Alfabetik Sıralı)
KANUN
NO
R.G.
YAYIM
TAR.
R.G.
SAYISI
SAYFA
NO
ADLİ SİCİL KANUNU
+5352
2005
25832
465
AMME ALACAKLARININ
TAHSİL USULÜ HAKKINDA
KANUN
6183
1953
8469
465
ASKERİ MAHKEMELER
KURULUŞU VE YARGILAMA
USULÜ KANUNU
353
1963
11541
465
ASKERLİK KANUNU
1111
1927
631-635
466
AT YARIŞLARI HAKKINDA
KANUN
6132
1953
8458
466
AVUKATLIK KANUNU
1136
1969
13168
466
BANKACILIK KANUNU
5411
2005
25983
466
BANKA KARTLARI VE KREDİ
KARTLARI KANUNU
5464
2006
26095
467
BASIN MESLEĞİNDE
ÇALIŞANLARLA
ÇALIŞTIRANLAR
ARASINDAKİ
MÜNASEBETLERİN
TANZİMİ HAKKINDA
KANUN
5953
1952
8140
468
BASMA YAZI VE RESİMLERİ
DERLEME KANUNU
2527
1934
2741
468
KANUN ADI
13
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
BİREYSEL EMEKLİLİK
TASARRUF VE YATIRIM
SİSTEMİ KANUNU
4632
2001
24366
469
ÇAY KANUNU
3092
1984
18610
469
ÇELTİK EKİMİ KANUNU
3039
1936
3337
466
ÇEVRE KANUNU
2872
1983
18132
470
ÇİFTÇİ MALLARININ
KORUNMASI HAKKINDA
KANUN
4081
1941
4853
470
DENİZ İŞ KANUNU
854
1967
12586
470
DENİZLERDE VE YURT
YÜZEYİNDE GÖRÜLEN
PATLAYICI MADDE VE
ŞÜPHELİ CİSİMLERE
UYGULANACAK ESASLARA
İLİŞKİN KANUN
4536
2000
23977
471
DERNEKLER KANUNU
5253
2004
25649
471
53
1962
11136
471
DOĞAL GAZ PİYASASI
KANUNU (ELEKTRİK
PİYASASI KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
VE DOĞAL GAZ PİYASASI
HAKKINDA KANUN)
4646
2001
24390
473
ECZACILAR VE ECZANELER
HAKKINDA KANUN
6197
1953
8591
473
ECZA
TİCARETHANELERİYLE
SANAT VE ZİRAAT
İŞLERİNDE KULLANILAN
ZEHİRLİ VE MÜESSİR
KİMYEVİ MADDELERİN
SATILDIĞI DÜKKANLARA
MAHSUS KANUN (*)
984
1927
575
473
DEVLET İSTATİSTİK
ENSTİTÜSÜNÜN GÖREV;
YETKİ VE KURULUŞU
HAKKINDA KANUN (Mülga)
14
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ELEKTRİK PİYASASI
KANUNU
ELEKTRONİK İMZA
KANUNU
4628
2001
24335
474
5070
2004
25355
474
ERİŞME KONTROLLU
KARAYOLLARI KANUNU
1593
1972
14212
474
ESNAF VE SANATKARLAR
VE DİĞER BAĞIMSIZ
ÇALIŞANLAR SOSYAL
SİGORTALAR KURUMU
KANUNU
1479
1971
13956
475
FINDIK ÜRETİMİNİN
PLANLANMASI VE
DİKİM ALANLARININ
BELİRLENMESİ HAKKINDA
KANUN
2844
1983
18081
475
FİKİR VE SANAT ESERLERİ
KANUNU
5846
1951
7981
475
GECEKONDU KANUNU
775
1966
12362
476
GELİBOLU YARIMADASI
TARİHİ MİLLİ PARKI
KANUNU
4533
2000
23970
476
GENEL NÜFUS YAZIMI
KANUNU
1543
1972
14123
476
GIDALARIN ÜRETİMİ,
TÜKETİMİ VE
DENETLENMESİNE DAİR
KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMENİN
DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ
HAKKINDA KANUN
5179
2004
25483
477
GÖZLÜKÇÜLÜK HAKKINDA
KANUN
3958
1941
4703
477
GÜMRÜK KANUNU
4458
1999
23866
477
HAFTA TATİLİ HAKKINDA
KANUN
394
1340
54
477
15
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
HAYVAN SAĞLIĞI VE
ZABITASI KANUNU
3285
1986
19109
477
HAYVANLARI KORUMA
KANUNU
5199
2004
25509
478
HEMŞİRELİK KANUNU
6283
1954
8647
478
HUKUK USULÜ
MUHAKEMELERİ KANUNU
1086
1927
622, 623
ve 624
478
HUSUSİ HASTANELER
KANUNU
2219
1933
2419
479
İL ÖZEL İDARESİ KANUNU
5302
2005
25745
479
İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM
KANUNU (*)
222
1961
10705
480
İMAR KANUNU
3194
1985
18749
480
İPEK BÖCEĞİ VE TOHUMU
YETİŞTİRİLMESİ VE
MUAYENE VE SATILMASI
HAKKINDA KANUN
859
1926
402
480
İSPENÇİYARİ VE TIBBİ
MÜSTAHZARLAR KANUNU
1262
1928
898
481
İŞ KANUNU
4857
2003
25134
481
İŞSİZLİK SİGORTASI
KANUNU
4447
1999
23810
482
KARA AVCILIĞI KANUNU
4915
2003
25165
482
2918
1983
18195
483
4925
2003
25173
483
KIYI KANUNU
3621
1990
20495
484
KİMLİK BİLDİRME KANUNU
1774
1973
14591
484
KÖY KANUNU
442
1340
68
485
KÜLTÜR YATIRIMLARI VE
GİRİŞİMLERİNİ TEŞVİK
KANUNU
5225
2004
25529
485
KARAYOLLARI TRAFİK
KANUNU
KARAYOLU TAŞIMA
KANUNU
16
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
LİMANLAR KANUNU
618
1341
95
485
MADEN KANUNU
3213
1985
18785
486
MADENİ UFAKLIK VE
HATIRA PARA BASTIRILMASI
HAKKINDA KANUN
1264
1970
13512
486
MAHALLİ İDARELER İLE
MAHALLE MUHTARLIKLARI
VE İHTİYAR HEYETLERİ
SEÇİMİ HAKKINDA KANUN
2972
1984
18285
486
MESLEK EĞİTİMİ KANUNU
3308
1986
19139
488
MİLLİ MÜDAFAA
MÜKELLEFİYETİ KANUNU
3634
1939
4234
488
MİLLİ PİYANGO TEŞKİLİNE
DAİR KANUN
3670
1939
4255
489
NOTERLİK KANUNU
1512
1972
14090
489
NÜFUS KANUNU
1587
1972
14189
489
OPTİSYENLİK HAKKINDA
KANUN
5193
2004
25504
490
NÜFUS HİZMETLERİ
KANUNU
5490
2006
26153
490
ORGANİK TARIM KANUNU
5262
2004
25659
490
ORMAN KANUNU
6831
1956
9402
491
ÖĞLE DİNLENMESİ
KANUNU
6301
1954
8652
492
ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ
BAZI BASILI EVRAKIN MİLLİ
EĞİTİM BAKANLIĞINCA
HAZIRLANMASI,
BASTIRILMASI VE
SATILMASI HAKKINDA
KANUN
2866
1983
18117
492
ÖĞRETİCİ VE TEKNİK
FİLİMLER HAKKINDA
KANUN
3122
1937
3537
493
17
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ÖLÇÜLER VE AYAR KANUNU
3516
1989
20056
493
ÖZEL GÜVENLİK
HİZMETLERİNE DAİR
KANUN
5188
2004
25504
493
ÖZEL ÖĞRETİM
KURUMLARI KANUNU
625
1965
12026
494
PAMUK ISLAHI KANUNU
2903
1936
3221
494
PASAPORT KANUNU
5682
1950
7564
494
PETROL KANUNU
6326
1954
8659
495
PETROL PİYASASI KANUNU
5015
2003
25322
495
POLİS VAZİFE VE
SELAHİYET KANUNU
2559
1934
2751
495
POSTA KANUNU
5584
1950
7451
496
PUL VE KIYMETLİ
KAĞITLARIN BAYİLER VE
MEMURLAR VASITASİYLE
SATTIRILMASINA VE
BUNLARA SATIŞ AİDATI
VERİLMESİNE DAİR KANUN
3468
1938
3950
496
RADİYOLOJİ, RADİYOM
VE ELEKTRİKLE TEDAVİ
VE DİĞER FİZYOTERAPİ
MÜESSESELERİ HAKKINDA
KANUN
3153
1937
3591
497
RADYO VE
TELEVİZYONLARIN
KURULUŞ VE YAYINLARI
HAKKINDA KANUN
3984
1994
21911
497
REKABETİN KORUNMASI
HAKKINDA KANUN
4054
1994
22140
498
SANAYİ SİCİLİ KANUNU
6948
1957
9593
498
SEÇİMLERİN TEMEL
HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN
KÜTÜKLERİ HAKKINDA
KANUN (*)
298
1961
10796
499
18
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
SENDİKALAR KANUNU
2821
1983
18040
499
SERİRİ (...)(1) TAHARRİYAT
VE TAHLİLAT YAPILAN
VE MASLİ TEAMÜLLER
ARANILAN UMUMA
MAHSUS BAKTERİYOLOJİ VE
KİMYA LABORATUVARLARI
KANUNU
992
1927
580
501
SERMAYE PİYASASI KANUNU
2499
1981
17416
501
SICAK VE SOĞUK MADEN
SULARININ İSTİSMARI
İLE KAPLICALAR TESİSATI
HAKKINDA KANUN
927
1926
408
502
SITMANIN İMHASI
HAKKINDA KANUN
7402
1960
10402
502
SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL
GAZLARI (LPG) PİYASASI
KANUNU VE ELEKTRİK
PİYASASI KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN
5307
2005
25754
503
SİNEMA FİLMLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
VE SINIFLANDIRILMASI
İLE DESTEKLENMESİ
HAKKINDA KANUN
5224
2004
25529
503
SİVİL SAVUNMA KANUNU
7126
1958
9931
504
SİYASİ PARTİLER KANUNU
2820
1983
18027
504
SOSYAL SİGORTALAR
KANUNU
506
1964
1176611779
505
SPOR MÜSABAKALARINDA
ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN
ÖNLENMESİNE DAİR
KANUN
5149
2004
25455
505
SU ÜRÜNLERİ KANUNU
1380
1971
13799
506
19
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ŞEKER KANUNU
4634
2001
24378
506
TABABET VE ŞUABATI
SAN’ATLARININ TARZI
İCRASINA DAİR KANUN
1219
1928
863
507
TAŞKIN SULARA VE SU
BASKINLARINA KARŞI
KORUNMA KANUNU
4373
1943
5310
508
TELGRAF VE TELEFON
KANUNU
406
1340
59
508
TELSİZ KANUNU
2813
1983
18011
509
TOHUMLUKLARIN
TESCİL, KONTROL
VE SERTİFİKASYONU
HAKKINDA KANUN
308
1963
11493
509
TURİZMİ TEŞVİK KANUNU
2634
1982
17635
510
TÜKETİCİNİN KORUNMASI
HAKKINDA KANUN
4077
1995
22221
510
TÜRK BAYRAĞI KANUNU
2893
1983
18171
511
TÜRK CEZA KANUNUNUN
YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA
ŞEKLİ HAKKINDA KANUN
5252
2004
25642
512
TÜRK DİŞ HEKİMLERİ
BİRLİĞİ KANUNU
3224
1985
18792
512
TÜRK SİVİL HAVACILIK
KANUNU
2920
1983
18196
512
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
KANUNU
6023
1953
8323
513
TÜRK TİCARET KANUNU
6762
1956
9353
513
5174
2004
25479
514
2954
1983
18221
514
TÜRKİYE ODALAR VE
BORSALAR BİRLİĞİ İLE
ODALAR VE BORSALAR
KANUNU
TÜRKİYE RADYO VE
TELEVİZYON KANUNU
20
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
TÜRKİYE RADYOTELEVİZYON GELİRLERİ
KANUNU
3093
1984
18605
514
TÜRKİYE SAHİLLERİNDE
NAKLİYATI BAHRİYE
(KABOTAJ) VE LİMANLARLA
KARA SULARI DAHİLİNDE
İCRAYI SAN’AT VE TİCARET
HAKKINDA KANUN
815
1926
358
515
TÜTÜN MAMULLERİNİN
ZARARLARININ
ÖNLENMESİNE DAİR
KANUN
4207
1996
22829
516
TÜTÜN, TÜTÜN
MAMULLERİ, TUZ VE
ALKOL İŞLETMELERİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN
YENİDEN
YAPILANDIRILMASI
İLE TÜTÜN VE TÜTÜN
MAMULLERİNİN
ÜRETİMİNE, İÇ VE DIŞ
ALIM VE SATIMINA, 4046
SAYILI KANUNDA VE 233
SAYILI KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
4733
2002
24635
516
UMUMİ HAYATA MÜESSİR
AFETLER DOLAYISİYLE
ALINACAK TEDBİRLERLE
YAPILACAK YARDIMLARA
DAİR KANUN
7269
1959
10213
517
UMUMİ HIFZISSIHHA
KANUNU
1593
1972
14212
517
UMURU BELEDİYEYE
MÜTEALLİK AHKAMI
CEZAİYE HAKKINDA
KANUN
486
1340
70
518
21
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
UMURU BELEDİYEYE
MÜTEALLİK AHKÂMI
CEZAİYE HAKKINDA 486
NUMARALI KANUNUN BAZI
MADDELERİNİ MUADDİL
KANUN
1608
1930
1948
519
ÜRÜNLERE İLİŞKİN
TEKNİK MEVZUATIN
HAZIRLANMASI VE
UYGULANMASINA DAİR
KANUN
4703
2001
24459
519
VETERİNER HEKİMLİĞİ
MESLEĞİNİN İCRASINA,
TÜRK VETERİNER
HEKİMLERİ BİRLİĞİ İLE
ODALARININ TEŞEKKÜL
TARZINA VE GÖRECEĞİ
İŞLERE DAİR KANUN
6343
1954
8661
520
YABANCILARIN ÇALIŞMA
İZİNLERİ HAKKINDA
KANUN
4817
2003
25040
520
YABANCILARIN TÜRKİYE’DE
İKAMET VE SEYAHATLERİ
HAKKINDA KANUN
5683
1950
7564
521
YARDIM TOPLAMA
KANUNU
2860
1983
18088
521
YAZILI VE BASILI
KAĞITLARIN KESE
KAĞIDI OLARAK
KULLANILMAMASINA DAİR
KANUN
3517
1938
3960
522
YEM KANUNU
1734
1973
14457
522
167
1960
10688
523
3573
1936
4126
524
YERALTI SULARI HAKKINDA
KANUN
ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI
VE YABANİLERİNİN
AŞILATTIRILMASI
HAKKINDA KANUN
22
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ZİRAAT YÜKSEK
MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA
KANUN
7472
1960
10504
524
ZİRAİ MÜCADELE VE ZİRAİ
KARANTİNA KANUNU
6968
1957
9615
524
ZORUNLU İLKÖĞRENİM
ÇAĞI DIŞINDA KALMIŞ
OKUMA-YAZMA BİLMEYEN
VATANDAŞLARIN,
OKUR-YAZAR DURUMA
GETİRİLMESİ VEYA
BUNLARA İLKOKUL
DÜZEYİNDE EĞİTİMÖĞRETİM YAPTIRILMASI
HAKKINDA KANUN
2841
1983
18081
525
23
KABAHATLER KANUNU TASARISI
GENEL GEREKÇESİ
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Dönem : 22 Yasama Yılı : 3
T.B.M.M. (S. Sayısı : 840)
Kabahatler Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/993)
T.C.
Başbakanlık 10.3.2005
Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü
Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-1073/1084
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca
28.2.2005 tarihinde kararlaştırılan “Kabahatler Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen
suç politikası etkili olmaktadır. Ancak, bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, bunun esasen haksızlık ifade etmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Esas itibarıyla haksızlık ifade etmeyen, hukuka aykırı olmayan bir fiil hiçbir
surette suç veya kabahat olarak tanımlanamaz.
Haksızlıklar arasında bu yönde bir tasnif yapılması durumunda; bu tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmalıdır.
Bu bakımdan, esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller arasında
suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır.
27
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır. Bu tasnif,
haksızlıklar arasında sadece bir işlem farklılığı doğurmaktadır.
Örneğin, suçlar kural olarak ancak kasten işlenebilirler. Eğer kanunda açıkça belirtilmişse, taksirle işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir. Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahat türünden haksızlıklar kural olarak hem kasten
hem de taksirle işlenebilirler. Ancak, sadece kasten veya taksirle işlenebilen fiilin kabahat oluşturabileceği konusunda kanunda hüküm bulunabilir.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun sistemine göre, failin cezalandırılabilmesi için,
kabahat teşkil eden fiilin gerçekleşmiş olması yeterli sayılmıştır. Kabahat türünden bir
suçun işlenmesi açısından failin kasten mi yoksa taksirle mi hareket ettiğinin araştırılmasına gerek yoktur (m. 45, f. 2). Objektif sorumluluk rejiminin benimsendiği 19
uncu yüzyıl ceza hukuku anlayışının bir ürünü olan bu düzenlemenin doğru olmadığını ifade etmek gerekir. Aslında bu düzenleme, kabahat türünden bir suç işleyen kişi
aleyhine olan bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki, örneğin bir başkasının malvarlığına taksirle zarar verilmiş olması durumunda kişi cezalandırılmayacaktır. Çünkü,
başkasının malvarlığına zarar verme (nası ızrar) suçu ancak kasten işlenebilir (m.
516). Buna karşılık, kamu makamlarından gerekli izin alınmaksızın başkasına ait
binanın duvarlarına afiş yapıştırmak, yazı yazmak gibi fiiller dolayısıyla failin cezalandırılabilmesi için kastının sabit olması gerekmemektedir (m. 536).
Keza, suça teşebbüs cezalandırılabilir iken, Tasarıda benimsenen sisteme göre,
kabahate teşebbüs kural olarak cezalandırılmamaktadır. Suça iştirakte suç ortakları
arasında fail ve şerik (azmettiren veya yardım eden) ayırımı yapılmaktadır. Tasarıda
benimsenen sisteme göre, kabahate iştirakte ise, tek tip fail sistemi kabul edilmiştir.
Tekerrür bakımından da suçlarla kabahatler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu olarak; çeşitli hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı fiiller karşılığında idarî yaptırımlar öngörülmektedir. Başka bir deyişle, bu fiiller, “idarî
suçlar” olarak tanımlanmaktadırlar.
Bu fiiller karşılığında, genellikle parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmektedir.
Ancak, bu parasal yaptırım, bir ceza hukuku yaptırımı olan “adlî para cezası” değil;
idarî yaptırım olarak “idarî para cezası” niteliği taşımaktadır.
Belirtmek gerekir ki, her ikisi de belli bir miktar paranın kişiden alınıp Devlet
Hazinesine intikalinden ibaret gibi görünürse de; adlî nitelikteki para cezası ile idarî
nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti, yaptırıma
bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır.
28
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Örneğin, idarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci
sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir kişi
veya kurul tarafından verilir. Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde
hapse dönüştürülmez.
İdarî nitelikteki “para cezası”, bir uyarı (ikaz) fonksiyonu gördüğü gibi, kamu
açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet edebilir. Bu nedenle,
idarî para cezasının mislî nitelikte olması mümkündür.
Özellikle ekonomik hayata ilişkin düzenlemeler kapsamında oldukça sık bir şekilde idarî nitelikte ceza yaptırımlarına yer verilmektedir. Bu bağlamda yürürlüğe konan
kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere yer verilmektedir. Bu kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem birliğinin varlığından söz
edilemez. Bunlar arasında bir ahenksizlik hakim bulunmaktadır. Bu nedenle, idarî
nitelikteki yaptırımlarla ilgili olarak genel bir kanuna ülkemiz açısından büyük bir
ihtiyaç bulunmaktadır. Bu düşüncelerle hazırlanan bu Tasarıda, idarî yaptırımları
gerektiren fiiller yani kabahatler açısından kanunîlik ilkesi, zaman bakımından uygulama ve sorumluluk esasları, zamanaşımı, idarî yaptırımların hukukî niteliği, çeşitleri
ve sonuçları, bu yaptırımların yerine getirilmesi rejimi gibi konular, bir sistematik çerçevesinde düzenlenmiştir.
Tasarı içeriğinde ayrıca, bazı özel kabahat tanımlarına yer verilmiştir. Bu kabahatlerden bir kısmını, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 1 Nisan 2005 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkması dolayısıyla yaptırımsız kalan bazı kabahatler oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin idarî yaptırım gerektiren fiiller dolayısıyla hüküm içeren
çeşitli kanunlardaki usule ilişkin düzenlemelerle ilgili olarak verdiği anayasaya aykırılık kararları karşısında; bu Kanun Tasarısında idarî yaptırım kararlarına karşı yargı
yolu gibi konularda ayrıca düzenleme yapılmamıştır.
29
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Adalet Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Adalet Komisyonu 23.3.2005
Esas No : 1/993
Karar No: 72
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 10.3.2005 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan “Kabahatler Kanunu Tasarısı” Komisyonumuzun 15.3.2005 tarihli
14 üncü birleşiminde görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilmiş, ancak maddelerin ayrıntılı bir biçimde incelenerek
düzenlenmesi için üç kişilik bir alt komisyona havale edilmiştir.
Tasarı, Komisyonumuzun 22.3.2005 tarihli 15 inci birleşiminde, Adalet Bakanı
Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı temsilcileriyle Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku öğretim üyelerinin de katılmalarıyla alt komisyonca hazırlanan metin esas alınarak incelenip görüşülmüş, maddeler üzerindeki kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla
aşağıda açıklanmıştır:
Tasarının “Genel İlkeler” şeklindeki Birinci Kısım başlığı “Genel Hükümler” olarak değiştirilmiştir.
Tasarıda hüküm bulunmamakta ise de, kabahatlerin ve bunlar karşılığında öngörülen idari yaptırım kararlarının bir idari işlem olmasının ötesinde, ceza hukukunun
genel prensipleriyle yakın ilişki içinde olduğu düşüncesiyle; kabahatler karşılığında
öngörülen idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlarına karşı idari
yargıya değil, ceza mahkemesine başvurulabilmesini mümkün kılan düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle, 1 inci maddeye iki bent eklenerek, kabahatler dolayısıyla karar
alma süreci ve idari yaptırım kararlarına karşı kanun yolu da Tasarının kapsamına
ithal edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, böyle bir düzenlemenin yapılmasına gerek
de duyulmaktadır. Zira, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
kararlarlarla ilgili olarak, yerine getirilmeden önce, adli denetim imkânının ve bu suretle kesinleşmenin sağlanması gerekir. Böylece, kişiler açısından hukuki güvence sağlanmış olur. Aksi takdirde, idari yaptırım kararları genel bir idari işlem olarak değerlendirilerek kararın verildiği tarih itibarıyla icraya konulabilecektir. Ancak idari yargı
yoluna başvurulması üzerine idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdiği
takdirde bu yaptırımlara ilişkin kararların yürütülmesinin durdurulması mümkün
olabilecektir.
30
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Tasarının 2 nci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının “Genel kanun niteliği” başlıklı 3 üncü maddesi metninde, yeni Türk
Ceza Kanununun 5 inci maddesi hükmüne paralel olarak, Tasarının uygulama alanını daha açık bir şekilde ortaya koymaya yönelik değişiklik yapılmıştır.
Tasarının 4 ilâ 14 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
“İçtima” başlıklı 15 inci maddenin ikinci fıkrasına, kesintisiz (mütemadi) kabahatler dolayısıyla idari yaptırım uygulanmasında esas alınacak fiil sayısını belirlemeye yönelik bir cümle eklenmiştir.
Tasarının 16 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
“İdari para cezası” başlıklı 17 nci maddenin dördüncü fıkrasının başına “Kesinleşen” sözcüğü eklenmiştir. Ayrıca, söz konusu fıkra kapsamında, tahsil edilen idarî
para cezasının kanunla belirlenen bir oranının ilgili kamu kurum ve kuruluşunun hesabına aktarılmasına yönelik bir düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu maddenin altıncı fıkrasında idari para cezasının bir an önce tahsil
edilmesini sağlamaya yönelik bir teşvik hükmüne yer verilmiştir.
Yedinci fıkrası hükmü, ayrı bir madde olarak düzenlenmek üzere, madde metninden çıkarılmış, yedinci fıkra olarak teselsül ettirilen sekizinci fıkradaki “Yeni” ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
“Mülkiyetin kamuya geçirilmesi” başlıklı 18 inci maddenin üçüncü fıkrasında elkoyma ve muhafazanın süresine bir açıklık getirmek amacıyla “verilinceye” ibaresi
“kesinleşinceye” olarak değiştirilmiş, maddeye eklenen sekizinci fıkra ile, mülkiyetin
kamuya geçirilmesine ilişkin kararların kesinleşmesi halinde yerine getirileceğine açıklık getirilmiştir.
Tasarının 19 uncu maddesi aynen kabul edilmiştir.
“Soruşturma zamanaşımı” başlıklı 20 nci maddenin üçüncü fıkrasında yapılan
değişiklikle, nispi para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımı süresi beş yıldan sekiz yıla çıkarılmıştır.
“Yerine getirme zamanaşımı” başlıklı 21 inci maddenin ikinci fıkrasında zamanaşımı sürelerinin artırılmasına yönelik değişiklik yapılmıştır. Madde metnine üçüncü
fıkra olarak eklenen hükümle, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı
süresine açıklık getirilmiştir. Maddenin teselsül ettirilen dördüncü fıkrasında, zamanaşımı süresinin kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlayacağı yönünde değişiklik yapılmıştır.
“Tekerrür” başlıklı 22 nci maddesi kabahatlerde tekerrür hükmüne gerek görülmediğinden metinden çıkarılmıştır.
31
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Tasarının Dördüncü Bölüm başlığı “Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları” olarak
değiştirilmiştir.
Tasarının 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki “konumundaki kişi” ibaresi gereksiz görülerek metinden çıkarılmış, 22 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarıya 22 nci maddeden sonra gelmek üzere “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlığıyla 23 üncü madde olarak yeni bir madde eklenmiştir.
Tasarıya 23 üncü maddeden sonra gelmek üzere “Mahkemenin karar verme yetkisi” başlığıyla 24 üncü madde olarak yeni bir madde eklenmiştir.
17 nci maddenin yedinci fıkrası ayrı bir madde olarak düzenlenerek, Tasarıya 24
üncü maddeden sonra gelmek üzere “İdari yaptırım kararı” başlığıyla 25 inci madde
olarak eklenmiştir.
Tasarıya 25 inci maddeden sonra gelmek üzere “Kararların tebliği” başlığıyla 26
ncı madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili
karşılaşılabilecek bütün sorunları gidermeye yönelik düzenleme yapılmıştır.
Tasarıya 27 nci madde olarak eklenen hükümlerle, idari para cezası ve mülkiyetin
kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine
başvuru yolu ve bu başvuruya ilişkin usul düzenlenmiştir.
Bu başvurunun incelenme ve değerlendirilmesine ilişkin süreçte izlenecek yöntem
ise, Tasarıya 28 inci madde olarak eklenen hükümlerle düzenlenmiştir.
Tasarıya eklenen 29 uncu madde ile, sulh ceza mahkemesinin kararına karşı itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında; ağır ceza mahkemesi, itirazı kabul etmesi halinde, itiraz eden tarafa göre itirazın kabulünün yanı sıra idari
yaptırım kararının veya sulh ceza mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir.
Tasarıya eklenen 30 uncu madde ile, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yolu
başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu başvuruyu kabulü düzenlenmiştir.
Tasarıya eklenen 31 inci maddede, kanun yolu başvurusunun harçsız olduğu ve
başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflarla vekalet ücretinin başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Tasarının 32 nci madde olarak teselsül ettirilen 24 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “Yeni” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 33 üncü madde olarak teselsül ettirilen 25 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “yüz” ibaresi “elli” olarak değiştirilmiş ve “Yeni” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 34 üncü madde olarak teselsül ettirilen 26 ncı maddesinin birinci, Tasarının 35 inci madde olarak teselsül ettirilen 27 nci maddesinin birinci, Tasarının 36
32
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ncı madde olarak teselsül ettirilen 28 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki
“Yeni” ibareleri metinden çıkarılmıştır.
Tasarıya “Rahatsız etme” başlığı altında mal veya hizmet satışı sırasında bu
amaçla kişilerin taciz edilmesi ve yüksek sesle müşteri daveti gibi uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37 nci madde ilave edilmiştir.
Tasarının 38 inci madde olarak teselsül ettirilen 29 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “yüz” ibaresi “elli” olarak değiştirilmiş; birinci ve ikinci fıkralarındaki “Yeni”
ibareleri metinden çıkarılmış, maddeye özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak
amacıyla üçüncü fıkra eklenmiştir.
Tasarının 39 uncu madde olarak teselsül ettirilen 30 uncu maddesindeki “Yeni”
ibareleri metinden çıkarılmıştır. Birinci fıkrasındaki “yirmi” ibaresi “elli” olarak değiştirilmiş, ayrıca fıkranın sonuna bu hükmün, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen
alanlarda uygulanmayacağı hususunda bir cümle eklenmiş, iki ve üçüncü fıkralarda
yer alan “iki” ibareleri “elli” olarak değiştirilmiştir.
Tasarının 40 ıncı madde olarak teselsül ettirilen 31 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “alınır” ibaresi “alınabilir” olarak; üçüncü fıkrasındaki “muhtar” ibaresi “köy
muhtarı” olarak değiştirilmiş ve birinci fıkrasındaki “Yeni” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 41 inci madde olarak teselsül ettirilen 32 nci maddesinin birinci fıkrasındaki “yüz” ibaresi “elli” olarak değiştirilmiş ve “Yeni” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 42 nci madde olarak teselsül ettirilen 33 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “yüz” ibaresi “yirmi” olarak, üçüncü fıkrasındaki “yüz” ibaresi “elli” olarak
değiştirilmiş; birinci ila altıncı fıkralarındaki “Yeni” ibareleri metinden çıkarılmıştır.
Uygulama alanının sınırlandırılması amacıyla, bu maddeye dokuzuncu, özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmak amacıyla onuncu fıkralar ilave edilmiştir.
Tasarının 43 üncü madde olarak teselsül ettirilen 34 üncü maddesinin birinci
fıkrasındaki “Yeni” ibareleri ile beşinci fıkrası metinden çıkarılmış, dördüncü fıkraya
“para cezasına” ibaresinden sonra “kolluk veya” ibaresi eklenmiş, özel kanunlardaki
hükümleri saklı tutmak amacıyla beşinci fıkra ilave edilmiştir.
Tasarının 44 üncü madde olarak teselsül ettirilen 35 inci maddesindeki “yüz” ibaresi “elli” olarak değiştirilmiş ve “Yeni” ibaresi metinden çıkarılarak madde başlığı ile
birlikte yeniden düzenlenmiştir.
28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi
Hakkında Kanun hükümleri karşısında; Tasarıya Geçici 1 inci madde eklenmek suretiyle, bu Kanundaki “Türk Lirası” ibaresinin geçici bir süre için “Yeni Türk Lirası”
olarak anlaşılmasının sağlanması amaçlanmıştır.
33
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Tasarıya eklenen geçici 2 nci madde ile, idare mahkemelerinde görülmekte olan
davalarla ilgili geçiş hükmüne yer verilmiştir.
Tasarıya eklenen geçici 3 üncü madde ile, daha önce verilmiş olan idari para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma
süresinin geçmemiş olması halinde, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş
gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilmesine imkân tanınmıştır.
Tasarının yürürlüğe ilişkin 36 ncı maddesi 45 inci, yürütmeye ilişkin 37 nci maddesi 46 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur.
34
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
5560 SAYILI BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN GENEL VE MADDE GEREKÇELERİ, KOMİSYON RAPORLARI VE KANUN TEKLİFİNİN KABAHATLER KANUNUNU İLGİLENDİREN BÖLÜMLERİ
Dönem: 22
Yasama Yılı: 5
TBMM
(S. Sayısı: 1255)
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/870)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ekte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
10/10/2006
Bekir Bozdağ
Ramazan Can
Yozgat
Vahit Erdem
Kırıkkale
Hakkı Köylü
Kastamonu
Mehmet Dülger
Antalya
Ahmet Çağlayan
Kırıkkale
Recep Özel
Isparta
Alim Tunç
Uşak
Hacı Biner
Van
Uşak
Hasan Kara
Kilis
Afif Demirkıran
Batman
Muzaffer Külcü
Çorum
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak
adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Adli Sicil Kanunu,
Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle
yürürlüğe girmiştir. Keza, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanu35
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
nu ile 3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri
ile Koruma Kurulları Kanunu da sırayla 15/7/2005 ve 20/7/2005 tarihlerinde
yürürlüğe girmişlerdir.
Geçen zaman içerisinde yukarıda bahsedilen kanunların uygulanmasında
bazı maddeler yönünden tereddütlerin oluştuğu, farklı uygulamaların yapıldığı,
uygulama birliğini sağlayacak Yargıtay içtihatlarının da henüz oluşmadığı görülmüştür.
Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi Anayasa
Mahkemesince iptal edilmiş ve kanun koyucuya yeni düzenleme yapılması konusunda zaman tanınmıştır. Bu karar nedeniyle, kanunun uygulamasında oluşacak boşluğu gidermek amacıyla, söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi
zorunlu hale gelmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç açısından
uygulama birliği sağlanması, uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi,
mevzuatımıza yeni giren uzlaşma gibi bazı müesseselere işlerlik kazandırılması
amacına yönelik değişiklikler yapma gereği duyulmuştur.
Diğer yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hak yoksunluklarıyla ilgili
olarak süresiz hak yoksunluğu kabul edilmemesine karşın, 5352 sayılı Adli Sicil
Kanununun geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum
olan kişilerin belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulması ve saklanmış hakların geri verilmesi yolunun da
kapalı tutulması nedeniyle uygulamada ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli
suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan
yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme
yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
İşbu Kanun Teklifiyle, yukarıda bahsedilen hususlarda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine
sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere fıkra eklenmiştir. Adli para cezasının hapis
cezasına seçimlik yaptırım olarak kabul edildiği hallerde, cezanın belirlenmesi ve
36
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
bireyselleştirilmesi bağlamında mahkeme, önce kişi hakkında hapis cezasına mı
yoksa adli para cezasına mı hükmedeceğini karara bağlar. Bu tercihin yapılmasında sadece suçlunun kişiliği dikkate alınmalıdır. Bu tercih, aslında cezanın bireyselleştirilmesi yöntemlerinden birini oluşturmaktadır. Bu bakımdan söz konusu
belirlemede failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların
yanı sıra, ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur.
Bu tercih sonucunda mahkemenin kişi hakkında adli para cezasına hükmetmeyi kararlaştırması halinde, adli para cezasının hesaplanmasında esas alacağı
gün sayısını, hapis cezasının belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi ile ilgili olarak 61
inci maddede öngörülen usul ve sırayı izleyerek belirleyecektir.
Madde 27- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri
diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da
uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur.
Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında
yüksek meblağlarda idarî para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para
cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya gidilebilmesine imkân
tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Madde 28- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin
esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır.
Madde 29- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası
değiştirilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir.
37
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Madde 30- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası
değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında,
idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24 üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık
getirilmek için değişiklik yapılmıştır.
Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.
Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail,
davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para
cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
Madde 31- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir
eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para
cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten
dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin gerekmesine rağmen,
verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı
olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak
da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır.
Madde 32- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine “ve 1
Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak” ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen
para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır.
38
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Geçici Madde 1- Maddede yapılan düzenlemeyle, hükme bağlanmış ancak
henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişletilmesi gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Madde 42- Yürürlük maddesidir.
Madde 43- Yürütme maddesidir.
Adalet Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Adalet Komisyonu
Esas No.: 2/8706/11/2006
Karar No.: 111
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Yozgat Milletvekili Bekir BOZDAĞ ile 11 milletvekilinin «Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/870)», Başkanlığınızca,
11/10/2006 tarihinde Komisyonumuza havale edilmiştir.
Komisyonumuz; Zonguldak Milletvekili Köksal TOPTAN Başkanlığında,
Komisyon Başkanlık Divanı üyeleri; Başkanvekili, Isparta Milletvekili Recep
ÖZEL, Sözcü, Kırıkkale Milletvekili Ramazan CAN ve Katip üye Kilis Milletvekili Hasan KARA ile diğer Komisyon üyeleri; Adıyaman Milletvekili Fehmi
Hüsrev KUTLU, Ağrı Milletvekili Halil ÖZYOLCU, Ankara Milletvekili Haluk İPEK, Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU, Artvin milletvekilleri
Orhan YILDIZ, Yüksel ÇORBACIOĞLU, Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK, Çorum milletvekilleri Feridun AYVA ZOĞLU ile Muzaffer KÜLCÜ,
Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri AKBULUT, Gaziantep Milletvekili Mahmut DURDU, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet YILMAZCAN, Kastamonu Milletvekili Hakkı KÖYLÜ, Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ, Niğde
Milletvekili Orhan ERASLAN, Ordu Milletvekili Enver YILMAZ, Tekirdağ
Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN, Uşak Milletvekili Ahmet ÇAĞLAYAN ile
Yozgat Milletvekili Bekir BOZDAĞ’ın ve Komisyonumuzun Uzmanları Cemil
TUTAL ve Mustafa DOĞANAY’ın; Hükümeti temsilen Adalet Bakanı Cemil
ÇİÇEK’in, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi GÜNEY, yine aynı Genel Müdürlük Daire Başkanı Hakim Zekeriya YILMAZ ve Tetkik Hakimi
Mehmet ÖKMEN ile Yargıtay Başkanlığından Tetkik Hakimi Gürsel YALVAÇ,
39
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından, Cumhuriyet Savcısı Ramazan ÖZKEPİR
ile Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri, Prof. Dr. Cumhur ŞAHİN
ve Prof. Dr. İzzet ÖZGENÇ’in katılımlarıyla söz konusu Teklifi (2/870), görüşmüş ve Komisyonumuzca Teklif üzerinde yapılan değişiklikler aşağıda sırasıyla
açıklanmıştır.
Teklifin 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Teklife, insan ticareti suçunun fuhuş amacıyla yapılabileceği de göz önünde
bulundurularak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 80 inci maddesinde değişiklik öngören önerge kabul edilmiş ve 3 üncü madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 3 üncü maddesi 4 üncü madde olarak, 4 üncü maddesi 5 inci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
“Kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza” kuralı gereğince, hırsızlık suçunu işlemek için başkasının konutuna girilmesi veya mal varlığına
zarar verilmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmetmek gerekir. Ancak, her iki suçun temel şekli, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete
bağlı suç olduğu için; örneğin konut dokunulmazlığını işlemek suretiyle hırsızlık
suçunun işlenmesi halinde, konut dokunulmazlığının temel şekli uzlaşma kapsamına girmekte ve fakat, hırsızlık suçu uzlaşma kapsamı dışında kalmakta ve bu
durumlarda, uygulamada, hırsızlık suçundan dolayı soruşturmanın bekletilmesi
veya ayrı yürütülmesi gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Belirtilen sakıncanın ortadan kaldırılması amacıyla 5237 sayılı Kanunun 142 nci maddesine fıkra eklenmesini öngören önerge kabul edilmiş ve Teklife, 6 ncı madde olarak eklenmiş ve
diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 5 inci maddesi 7 nci maddesi olarak, 6 ncı maddesi 8 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5237 sayılı Kanunun 227. maddesinin sekizinci fıkrasında, fuhuş suçunun
mağduru konumundaki kişilerin, örneğin bulaşıcı hastalık taşımaları dolayısıyla
tedaviye tabi tutulmasının yanı sıra ya da buna ihtiyaç duyulmaması halinde sadece psikolojik terapi uygulanmasını sağlayacak düzenleme içeren önerge, Teklife, 9 uncu madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül
ettirilmiştir.
Teklifin 7 nci maddesi 10 uncu madde olarak, 8 inci maddesi 11 inci madde
olarak, 9 uncu maddesi 12 nci madde olarak, 10 uncu maddesi 13 üncü madde
olarak, 11 inci maddesi 14 üncü madde olarak, 12 nci maddesi 15 inci madde olarak ve 13 üncü maddesi 16 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.
40
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Teklifin 14 üncü maddesinde, 5271 sayılı Kanunun “Tutuklama nedenleri”
başlıklı 100 üncü maddesinin uygulamasında ortaya çıkmış olan tereddütlerin
giderilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve 17 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Ağır ceza mahkemesi dışındaki ceza davalarına bakan mahkemelerin görevine giren suçların karmaşıklığı, delillerin toplanmasındaki güçlük, tutukluluktan
beklenen amaç göz önünde bulundurulmak ve uygulamada ortaya çıkmış olan
ihtiyacın giderilmesi amacıyla 5271 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci
fıkrasında değişiklik öngören önerge kabul edilmiş ve Teklife 18 inci madde olarak eklenmiş ve diğer madde numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 15 inci maddesi 19 uncu madde olarak, 16 ncı maddesi 20 nci maddesi olarak ve
17 nci maddesi 21 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 18 inci maddesinde aşağıda açıklanan gerekçelerle değişiklik yapılmış ve 22 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Suç işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunması halinde mutlaka kamu davası açılması gereğini ifade eden kamu davasının mecburiliği ilkesi, hiçbir ülke ceza
muhakemesi mevzuatında istisnasız bir biçimde uygulanmamaktadır. Nitekim
1412 sayılı Kanunda da bu ilkenin istisnaları yer almakta idi. Yeterli suç şüphesinin bulunduğu her durumda kamu davası açılacak olması nedeniyle yargının
iş yükünün aşırı şekilde ağırlaşması, yargılama sürecinin zorunlu olarak yavaş
işlemesi gibi sebeplerle, Anayasamızın ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin
kabul ettiği makul sürede yargılanma hakkı ve Devletin makul sürede yargılama
yükümlülüğünün gereği yerine getirilememektedir. Bu nedenle Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil birçok ülkede de, kamu davasının mecburiliği ilkesine
çok sayıda istisna getirilmiş, bu ilke adeta kural olmaktan çıkmıştır. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin ihlali nedeniyle Türkiye’nin tazminat ödemek zorunda
kaldığı fiillerin ezici çoğunluğunun da makul sürede yargılanma ilkesinin ihlali
ile ilgili olduğu düşünüldüğünde, yeterli suç şüphesi bulunan her soruşturma konusunun yargılama makamları önüne getirilmesinin sakıncalarının, aksi yöndeki
sakıncalardan çok daha fazla olduğu kolaylıkla görülebilecektir. Yoğun iş yükü
nedeniyle uzun süren ve yetersiz incelemeye dayalı olarak yapılmak zorunda kalınan yargılamaların, ayrıca bu nedenlerle ortaya çıkan adli hataların, sosyal barışı olumsuz etkiledikleri de muhakkaktır. Bütün bu nedenlerle, çağdaş ülkelerdeki
gelişmelere de paralel olarak, kamu davasının mecburiliği ilkesine, sınırlı sayıda
ve kapsamda da olsa, bazı istisnaların getirilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun kabul ettiği bir yaklaşımdır.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, sadece şüpheli açısından değil, aynı
zamanda mağdur açısından da ele alınması gereken bir kurumdur. Gerçekten,
41
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile ilgili düzenlemeyi, şüphelinin yargılanmamasından ziyade mağduru koruma, tatmin yollarından birisi olarak değerlendirmek gerekir.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesinin, müessese olarak sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için, kapsamına giren suçların başlangıçta sınırlandırılması amaçlanmıştır. Uzlaşma kapsamına giren suçlarla ilgili olarak uzlaşmaya ilişkin
hükümler bağlamında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Ancak, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmakla birlikte,
etkin pişmanlık hükümlerinin öngörüldüğü suçlar dolayısıyla uzlaştırma yoluna
gidilemeyecektir. Önerilen bu değişikliğe göre, söz konusu suçlarla ilgili olarak,
üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektirmesi koşuluyla, 171 inci maddeye eklenen fıkralarda aranan diğer koşulların varlığı halinde, uzlaştırma
kapsamına girmese dahi, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. İkinci fıkranın (b) bendinde yapılan değişiklik karşısında, maddenin
altıncı fıkrası metinden çıkarılmıştır.
Teklifin 19 uncu maddesinde aşağıda açıklanan gerekçelerle değişiklik yapılmış ve 23 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 647 sayılı Cezaların
İnfazı Hakkında Kanundaki düzenlemesi itibariyle, erteleme, bir koşullu atifet
kurumu niteliği taşımakta idi. Buna göre, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun
işlenmemesi halinde, “mahkumiyet vaki olmamış” sayılmakta idi. Keza, erteleme,
sadece hapis cezası açısından değil, “ertelemenin bölünmezliği” kuralı gereğince,
diğer bütün ceza hukuku yaptırımları bakımından da, kural olarak, aynı sonucu
doğurmakta idi. Buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun sisteminde ise,
erteleme, sadece hapis cezasına özgü bir infaz rejimi olarak düzenlenmiştir. Bu
bakımdan, yeni sistemde artık “ertelemenin bölünmezliği” kuralından söz etmek
mümkün değildir. Hapis cezası açısından bir infaz rejimi olarak kabul edilen ertelemede, hükümlü, denetim süresi zarfında kasıtlı yeni bir suç işlemediği ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, hakkında hükmolunan “hapis cezası” infaz edilmiş sayılacaktır. Şayet hakkında hapis cezasının yanı
sıra ya da sadece adli para cezasına veya güvenlik tedbirine hükmedilmişse, adli
para cezası ve güvenlik tedbirleri bakımından erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durum, ertelemeyi hükümlü açısından, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu sistemindeki düzenlemeye nazaran daha ağır sonuçlar doğuran bir kurum haline getirmiştir. Bu nedenle kurumlar arasındaki dengeli geçişi
sağlamak amacıyla, Türk Ceza Hukukuna ilişkin yeni mevzuatımızda, hükmün
42
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
açıklanmasının geri bırakılmasının, bir kurum olarak düzenlenmesi bir ihtiyaç
olarak ortaya çıkmıştır.
Cezaya mahkumiyete bağlı yoksunlukların doğmaması için, kişi açısından,
denetim süresi zarfında yeni bir suç işlememesi ve özellikle mağdurun mağduriyetini gidermek amacına yönelik olarak kendisine yüklenen belirli yükümlülüklere uygun davranması koşuluyla, hakkında cezaya hükmedilmemesi, toplum
barışının sağlanması bakımından, cezaya mahkumiyete nazaran daha etkili olabilecektir.
Bu amaca hizmet eden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, müessese
olarak hukuk sistemimize kazandırılmasında bir gereklilik bulunmaktadır. Ancak, söz konusu kurumun sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için, kapsamına giren suçların sınırlı tutulması düşünülmüştür. Bu mülahazayla, 231 inci maddeye
eklenmesi öngörülen beşinci fıkradaki somut olayda hükmolunan hapis cezasına
ilişkin iki yıllık sınır bir yıla indirilmiştir. Keza, ondördüncü fıkrada yapılması
önerilen değişiklikle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin sadece soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilmesi amaçlanmıştır.
Teklifin 20 nci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin ondokuzuncu fıkrasında, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu 20 nci madde 24
üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 21 inci maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı Kanunun 254 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmıştır. Uzlaşma bağlamında belirlenen
edimin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinde, sanığın beş yıllık bir denetim süresine tabi tutulmasına gerek bulunmamaktadır. Burada uzlaşma bağlamında belirlenen edimin
yerine getirilme süresince hükmün açıklanması geri bırakılacağı için karışıklığa
engel olmak amacıyla, “denetim süresi” yerine, “geri bırakma süresi” ibaresi kullanılmıştır. Söz konusu 21 inci madde bu değişiklikle 25 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
Teklifin 22 nci maddesi 26 ncı madde olarak, 23 üncü maddesi 27 nci madde
olarak, 24 üncü maddesi 28 inci madde olarak, 25 inci maddesi 29 uncu madde
olarak, 26 ncı maddesi 30 uncu madde olarak, 27 nci maddesi 31 inci madde
olarak, 28 inci maddesi 32 nci madde olarak, 29 uncu maddesi 33 üncü madde
olarak, 30 uncu maddesi 34 üncü madde olarak, 31 inci maddesi 35 inci madde
43
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
olarak, 32 nci maddesi 36 ncı madde olarak, 33 üncü maddesi 37 nci madde olarak ve 34 üncü maddesi 38 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 35 inci maddesiyle, 5395 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde düzenlenen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile ilgili olarak, koşulları ve uygulama şekli bakımından Ceza Muhakemesi Kanununda yer alması öngörülen
bu kuruma ilişkin düzenlemeye yollamada bulunulmuştur. Ancak maddede, sadece erteleme süresi bakımından istisna hükmüne yer verilmiştir. Bu düzeltmelerle söz konusu madde 39 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 36 ncı maddesiyle, 5395 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili olarak, koşulları ve uygulama şekli bakımından Ceza Muhakemesi Kanununda yer alması öngörülen bu
kuruma ilişkin düzenlemeye yollamada bulunulmuştur. Ancak maddede, sadece
denetim süresi bakımından istisna hükmüne yer verilmiştir. Bu düzeltmelerle söz
konusu madde 40 ıncı madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin 37 nci maddesi 41 inci madde olarak, 38 inci maddesi 42 nci madde
olarak, 39 uncu maddesi 43 üncü madde olarak ve 40 ıncı maddesi 44 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 41 inci maddesi, 5237 sayılı Kanunun 80 inci maddesinde yapılması
öngörülen değişikliğe paralel olarak söz konusu Kanunun 227 nci maddesinin
üçüncü fıkrasının da yürürlükten kaldırılması amacıyla değişiklik yapılarak 45
inci madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifin Geçici 1 inci maddesi, Başkanlığımıza verilen redaksiyon yetkisine
dayanılarak düzeltilmek suretiyle kabul edilmiştir.
Teklifin 42 nci maddesi 46 ncı madde olarak ve 43 üncü maddesi 47 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifteki maddeler, görüşülmesi sırasında redaksiyona tabi tutulmuştur.
44
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Başkanlığa saygı ile arz
olunur.
Başkan
Köksal Toptan
Zonguldak
Kâtip
Hasan Kara
Kilis
Üye
Haluk İpek
Ankara
(İmzada bulunamadı)
Üye
Orhan Yıldız
Artvin
Üye
Muzaffer Külcü
Çorum
Üye
Mehmet Yılmazcan
Kahramanmaraş
Üye
Süleyman Sarıbaş
Malatya
(Toplantılara
katılmadı)
Üye
Mehmet Nuri Saygun
Tekirdağ
(Karşı oyum ektedir)
Başkanvekili
Recep Özel
Isparta
Üye
Fehmi Hüsrev Kutlu
Adıyaman
Üye
Feridun Fikret Baloğlu
Antalya
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Mehmet Küçükaşık
Bursa
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Mustafa Nuri Akbulut
Erzurum
Üye
Hakkı Köylü
Kastamonu
Üye
Orhan Eraslan
Niğde
Sözcü
Ramazan Can
Kırıkkale
Üye
Halil Özyolcu
Ağrı
Üye
Yüksel Çorbacıoğlu
Artvin
(Karşı oy vardır)
Üye
Feridun Ayvazoğlu
Çorum
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Mahmut Durdu
Gaziantep
Üye
Muharrem Kılıç
Malatya
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Enver Yılmaz
Ordu
(Karşı oyum ektedir)
Üye
Ahmet Çağlayan
Uşak
Üye
Bekir Bozdağ
Yozgat
45
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
YOZGAT MİLLET VEKİLİ BEKİR BOZDAĞ VE 11 MİLLET VEKİLİNİN
TEKLİFİ
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci
maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve
diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya
ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az;
üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.”
MADDE 9- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan “alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE 10- 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “birinci fıkrada belirtilen kanunlarda alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE 11- 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş kanunlarda;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır yirmidört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir ay, üst
sınır beş yıl olarak, uygulanır.”
MADDE 12- 5252 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan “31
Aralık 2006” ibaresi, “31 Aralık 2008” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 27- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.”
46
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 28- 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra
belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler
tarafından verilen idari para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen
idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik
durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin
ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar
verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para
cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve
mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine
hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen
idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel
hükümlere göre tahsil olunur.»
MADDE 29- 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
«(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Ellibin Türk Lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç,
Yıldır.»
47
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 30- 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
«(5) İdari yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle
idari yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde
incelenir.
(7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle
idari yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idari yaptırım kararına
karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) İdari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari
yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görülür.»
MADDE 31- 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsü1 ettirilmiştir.
«(9) İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idari para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde,
mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.»
MADDE 32- 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan «Bu
Kanunda» ibaresinden sonra gelmek üzere, «ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idari para cezaları ile ilgili olarak» ibaresi
eklenmiştir.
MADDE 33- 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına «kaymakamlıklarca» ibaresinden sonra gelmek
üzere «yurt dışında elçilik ve konsolosluklarca» ibaresi eklenmiştir.
MADDE 34- 5352 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki 13/A maddesi eklenmiştir.
«Yasaklanmış hakların geri verilmesi
MADDE 13/A- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli
bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunlukla48
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
rının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir.
Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık
bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli
olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında
başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri
verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl
geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.
(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da
Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği
karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde,
adli sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.»
MADDE 35- 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 19
uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
«MADDE 19- (1) Çocuğun işlediği üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis
cezasını gerektiren suçlardan dolayı Ceza Muhakemesi Kanunundaki diğer koşulların varlığı halinde; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir.
Ancak, bu kişiler açısından erteleme süresi üç yıldır. Ayrıca, Ceza Muhakemesi
Kanununun 171 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendindeki koşul çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması halinde
aranmayabilir.»
MADDE 36- 5395 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
49
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
«MADDE 23- (1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza üç yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası ise,
Ceza Muhakemesi Kanunundaki diğer koşulların varlığı halinde, mahkemece
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci
maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendindeki koşul, çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması halinde aranmayabilir.»
MADDE 37- 5395 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
«MADDE 24- (1) Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya ilişkin hükümleri suça sürüklenen çocuklar bakımından da uygulanır.»
MADDE 38- 3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım
Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununun 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
«(2) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.»
MADDE 39- 5402 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
«c) Kanunlarla öngörülen denetimli serbestlik tedbirine ilişkin görevleri
yapmak.»
MADDE 40- 5402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
«(2) Kamu yararına çalışma yaptırımının infazında 17/7/1964 tarihli ve 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri uygulanmaz.»
MADDE 41- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin
sekizinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİÇİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kesinleşmemiş olmakla beraber hükme bağlanmış olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının
genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
MADDE 42- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 43- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
50
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ADALET KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METİN
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci
maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve
diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya
ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az;
üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.”
MADDE 12- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan “alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 13- 5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “birinci fıkrada belirtilen kanunlarda alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 14- 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş kanunlarda;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst sınır yirmidört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir ay, üst
sınır beş yıl olarak, Uygulanır.”
MADDE 15- 5252 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan “31
Aralık 2006” ibaresi, “31 Aralık 2008” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 31- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, Uygulanır.”
51
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 32- 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra
belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler
tarafından verilen idari para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen
idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik
durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin
ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar
verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para
cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve
mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine
hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen
idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel
hükümlere göre tahsil olunur.”
MADDE 33- 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç,
Yıldır.”
52
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 34- 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(5) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle
idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde
incelenir.
(7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle
idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına
karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî
yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.”
MADDE 35- 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(9) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler
dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde,
mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.”
MADDE 36- 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yer alan “Bu
Kanunda” ibaresinden sonra gelmek üzere, “ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra
yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak” ibaresi eklenmiştir....................
GEÇİCİ MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hükme
bağlanmış olmakla beraber henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda, uzlaşma kapsamının genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
MADDE 46- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 47- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
53
KABAHATLER KANUNUNUN
6.12.2006 TARİH VE 5560 SAYILI
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA İLİŞKİN KANUNLA
DEĞİŞİK MADDELERİNE İLİŞKİN
AÇIKLAMALAR
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yasal değişikliğe ilişkin maddeleri açıklarken kanunun genel
gerekçesinin de göz önünde bulundurulmasında yarar görülmüştür.
GENEL GEREKÇE
Dönem: 22
Yasama Yılı: 5
TBMM
(S. Sayısı: 1255)
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu (2/870)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ekte sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
10/10/2006
Bekir Bozdağ
Ramazan Can
Yozgat
Vahit Erdem
Kırıkkale
Hakkı Köylü
Kastamonu
Mehmet Dülger
Antalya
Ahmet Çağlayan
Kırıkkale
Recep Özel
Isparta
Alim Tunç
Uşak
Hacı Biner
Van
Uşak
Hasan Kara
Kilis
Afif Demirkıran
Batman
Muzaffer Külcü
Çorum
57
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak
adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Adli Sicil Kanunu,
Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle
yürürlüğe girmiştir. Keza, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri
ile Koruma Kurulları Kanunu da sırayla 15/7/2005 ve 20/7/2005 tarihlerinde
yürürlüğe girmişlerdir.
Geçen zaman içerisinde yukarıda bahsedilen kanunların uygulanmasında
bazı maddeler yönünden tereddütlerin oluştuğu, farklı uygulamaların yapıldığı,
uygulama birliğini sağlayacak Yargıtay içtihatlarının da henüz oluşmadığı görülmüştür.
Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi Anayasa
Mahkemesince iptal edilmiş ve kanun koyucuya yeni düzenleme yapılması konusunda zaman tanınmıştır. Bu karar nedeniyle, kanunun uygulamasında oluşacak boşluğu gidermek amacıyla, söz konusu maddenin yeniden düzenlenmesi
zorunlu hale gelmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç açısından
uygulama birliği sağlanması, uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi,
mevzuatımıza yeni giren uzlaşma gibi bazı müesseselere işlerlik kazandırılması
amacına yönelik değişiklikler yapma gereği duyulmuştur.
Diğer yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda hak yoksunluklarıyla ilgili
olarak süresiz hak yoksunluğu kabul edilmemesine karşın, 5352 sayılı Adli Sicil
Kanununun geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum
olan kişilerin belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulması ve saklanmış hakların geri verilmesi yolunun da
kapalı tutulması nedeniyle uygulamada ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli
suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan
yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme
yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
İşbu Kanun Teklifiyle, yukarıda bahsedilen hususlarda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanması amaçlanmıştır.
58
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine
sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere fıkra eklenmiştir. Adli para cezasının hapis
cezasına seçimlik yaptırım olarak kabul edildiği hallerde, cezanın belirlenmesi ve
bireyselleştirilmesi bağlamında mahkeme, önce kişi hakkında hapis cezasına mı
yoksa adli para cezasına mı hükmedeceğini karara bağlar. Bu tercihin yapılmasında sadece suçlunun kişiliği dikkate alınmalıdır. Bu tercih, aslında cezanın bireyselleştirilmesi yöntemlerinden birini oluşturmaktadır. Bu bakımdan söz konusu
belirlemede failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların
yanı sıra, ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur.
Bu tercih sonucunda mahkemenin kişi hakkında adli para cezasına hükmetmeyi kararlaştırması halinde, adli para cezasının hesaplanmasında esas alacağı
gün sayısını, hapis cezasının belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi ile ilgili olarak 61
inci maddede öngörülen usul ve sırayı izleyerek belirleyecektir.
Bu hesaplamada temel gün belirlenirken, beş gün ile yediyüzotuz gün arasında bir gün mü, yoksa ilgili suç tanımındaki hapis cezasının alt ve üst sınırının mı
esas alınacağı konusunda, uygulamada bir tereddüt oluşmuştur. Bu tereddüdün
giderilmesi için, işbu fıkra hükmü madde metnine eklenmiştir.
Bu hükme göre, adli para cezasının hesaplanmasına ilişkin temel gün belirlenirken, ilgili suç tanımındaki hapis cezasının alt ve üst sınırının göz önünde
bulundurulması gerekir. Aksi takdirde, adli para cezasının ödenmemesi halinde
uygulanacak hapis süresi bakımından dengesiz sonuçlar ortaya çıkabilir.
Bu suretle belirlenen temel gün üzerinden 61 inci maddedeki usul ve sıraya
göre artırma veya indirim yapmak suretiyle sonuç gün sayısı belirlenir.
Madde 2- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin başlığında
yer alan „uzlaşma“ ibaresi, maddenin içeriğine uygun olarak madde metninden
çıkartılmıştır.
Madde 3- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiştir. Kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden birisi kemik kırılmasıdır. 87 nci maddenin üçüncü fıkrasında, maddenin
diğer fıkralarından farklı olarak, 86 ncı maddeye göre belirlenen cezanın belli
oranda artırılması yönteminden ayrılınmış ve kemik kırılması haline özgü olarak
hapis cezasının alt ve üst sınırları müstakilen belirlenmiştir. Bu düzenleme karşısında; örneğin anasına karşı işlediği kasten yaralama suçu sonucunda kol kemi59
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ğinin kırılmasına neden olan fail hakkında 87 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki
makas arasında cezaya hükmederken, mağdurla fail arasındaki üstsoy - altsoy ilişkisinin ne suretle göz önünde bulundurulacağı hususunda uygulamada oluşan
tereddütleri gidermek amacıyla işbu değişikliğin yapılmasına gerek duyulmuştur. Ayrıca, uygu1amada duyulan tereddütler göz önünde bulundurularak, fıkra
metnine kemik çıkığı eklenmiştir. Çünkü çıkıkların da, kemik kırığı gibi kişinin
hayat fonksiyonları üzerinde önemli etkisi olmaktadır.
Madde 4- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiştir. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir
tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikayetine tabi kılınmıştır. Buna karşılık, 89 uncu maddenin son fıkrasına göre, bilinçli taksirle yaralama halinde, yaralamanın
ağırlığı göz önünde bulundurulmaksızın re‘sen soruşturma ve kovuşturma yapılabilecektir. Bu durumda bir çelişkiye düşmemek için, bilinçli taksirle sebebiyet
verilen yaralanmanın temel şeklinde ancak mağdurun şikayeti üzerine soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesini mümkün kılmak amacına yönelik olarak işbu
değişiklik yapılmıştır.
Madde 5- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 191 inci maddesi değiştirilmiştir.
Yeni Türk Ceza Kanununda, izlenen suç siyasetinin gereği olarak, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak değil, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, aslında tedaviye ihtiyaç duyan bir
kişidir. Bu nedenle, yeni Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde, kişinin öncelikle tedavi edilmesini ve tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaktan
korunmasını sağlamaya yönelik olarak hakkında denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanmasını öngören bir düzenleme yapılmıştır.
Ancak, bu düzenlemenin içeriğiyle ilgili olarak uygulamada tereddütlerin
oluştuğu gözlemlenmiştir. Bu tereddütleri gidermek amacıyla söz konusu madde
metninde değişiklik yapılması gereği hasıl olmuştur.
Buna göre, kişinin tedavi olmayı kabul etmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak dolayısıyla hakkında cezaya hükmolunmayacaktır. Başka bir deyişle, bu durumda mahkeme, uyuşturucu
veya uyarıcı maddeyi kullanmak için satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi
hakkında cezaya hükmetmeden tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine
ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verecektir.
60
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin tedaviye ihtiyacının olup olmadığı, tıp biliminin verileri çerçevesinde belirlenebilecek olan bir sorundur. Bu
nedenle, mahkeme, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan,
kabul eden veya bulunduran kişinin uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığını,
kullanmakta ise tedaviye ihtiyacının olup olmadığını bilirkişi marifetiyle belirleyecektir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin ihtiyacı olan tedavinin süresi kanunda belirlenmemiştir. Çünkü tedavi, yalın bir tıbbi olgudur. Uyuşturucu
veya uyarıcı madde kullanan kişi, bu maddenin etkisinden kurtulabilmesi için
kendisiyle ilgili olarak uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Kişi tedavi sürecinde ayrıca denetim serbestlik tedbirine tabi tutulur.
Uygulanan tedavinin olumlu sonuç vermesi ve artık gerek kalmadığı için tedaviye son verilmesi halinde de denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına
devam edilir. Tedavinin sona erdiği tarihten itibaren denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına asgari bir yıl süreyle devam olunur. Ancak, mahkeme, toplam
üç yılı geçmemek üzere, bu sürenin uzatılmasına karar verebilir.
Kişinin hakkında uygulanan denetimli serbestlik tedbirinin de gereklerine
uygun davranması halinde, bu süre sonunda, hakkında açılmış olan kamu davası
ile ilgili olarak mahkemece düşme kararı verilir.
Bunun ifade ettiği anlam şudur: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı hakkında kamu
davası açılmış olan sanıkla ilgili olarak cezaya hükmetmeden tedavi ile birlikte
denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar
verilmesi halinde, açılmış olan kamu davası derdest olmaya devam etmektedir.
Kişinin, kendisiyle ilgili olarak uygulanan tedavinin veya denetimli serbestlik
tedbirinin gereklerine uygun davranmaması halinde, açılmış olan davaya devam
olunarak hakkında 191 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne istinaden cezaya
hükmolunur.
Maddenin altıncı fıkrasında, kişi hakkında cezaya hükmolunduktan sonra da
tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasının yolu açık tutulmuştur.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı mahkum edilmiş olan kişinin tedaviyi kabul
etmesi ve bununla bağlantılı olarak uygulanan denetimli serbestlik tedbirinin
gereklerine uygun davranması halinde, hakkında hükmolunan cezanın infazına
başlanmaz.
Olumlu sonuç vermesi dolayısıyla uygulanan tedaviye son verilen tarihten itibaren asgari bir yıl, azami üç yıl süreyle devam eden denetimli serbestlik tedbiri61
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
nin gereklerine uygun davranması halinde, kişi hakkında hükmolunan ceza infaz
edilmiş sayılacaktır.
Buna karşılık, kişinin kendisiyle ilgili olarak uygulanan tedavinin veya denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması halinde, hükmolunan ceza derhal infaz edilir.
Madde 6- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 221 inci maddesine bir fıkra eklenmek suretiyle örgütlü suçlulukta, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya sınırlama getirilmiştir.
Madde 7- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 234 üncü maddesine üçüncü fıkra olarak yeni bir fıkra eklenmiştir. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 339 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre, „Çocuk, ana
ve babasının rızası dışında evi terk edemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan
alınamaz.“ Bu hükümle, yaşı ne olursa olsun, çocuğa ana ve babasının bilgisi veya rızası dışında evi terk etmeme hususunda bir yükümlülük yüklenmiştir. Bu
hükmü, ana ve babasının bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğu yanında
bulunduran kişiye çocuğun ana ve babasını veya yetkili makamları durumdan
haberdar etmek yönünde bir yükümlülük yüklemek suretiyle tamamlamak gerekir. Çocuğun evi terk etmesinin ana ve babada büyük bir tedirginlik oluşturduğu
herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Belirtilen gerekçelerle, Türk Ceza Kanununun, „Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması“ başlıklı 234 üncü maddesine, kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu rızasıyla da olsa
yanında tutan kişiye çocuğun ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar
etmek yönünde bir yükümlülük yükleyen ve bu yükümlülüğe aykırı davranışı suç
olarak tanımlayan bir fıkra eklenmiştir.
Madde 8- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 245 inci maddesine fıkra eklenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına giren fiillerle başkasına ait banka kartı veya
kredi kartının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle haksız bir menfaat elde
edilmiş olması halinde malvarlığına karşı işlenen suçlara ilişkin etkin pişmanlık
hükümlerinin uygulanmasına imkan tanımak suretiyle Anayasanın eşitlik ilkesini
güvence altına alan 10 uncu maddesine uygun bir düzenleme yapılması amaçlanmıştır.
Madde 9- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yapılmıştır. Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası metninde „alt
ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya
62
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
sabit bir rakam olarak gösterilmiş bulunan para cezaları“ ibaresine; buna karşılık
5 inci maddenin ikinci fıkrasında ise, „alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,“ ibaresine yer verilmiş olması, para
cezasının alt ve üst sınırlarının her ikisinin de gösterildiği suç tanımlarında özellikle 5. maddenin ikinci fıkrası bağlamında uygulamada bir tereddüde neden olmuştur. Bu tereddüdün giderilebilmesi amacıyla, Yürürlük Kanununun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan „alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin
gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak“ ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
Madde 10- Maddeyle, Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline
ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişikliğe paralel olarak ve aynı gerekçelerle, Yürürlük Kanununun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan „alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her
ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte“, ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Madde 11- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
değiştirilmiştir. Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında, „Hapis cezası yedi günden yirmi seneye kadardır. Kanunda açıklanmayan yerlerde yukarı haddi beş senedir.“ hükmü yer almaktaydı. Yeni Türk
Ceza Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında ise, „Süreli hapis cezası,
kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.“ hükmüne yer verilmiştir. Bu durum karşısında, diğer kanunlarda örneğin üç aydan az
olmamak üzere hapis cezasının öngörüldüğü suç tanımlarında cezanın üst sınırı
yirmi yıl olmaktadır. Bu farklı düzenleme; asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren bu suçların, ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmesini sonuçlanmıştır. Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki mevcut düzenleme, bu sorunu
sadece 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenmiş olan suçlarla sınırlı olarak çözmektedir. 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen ve diğer kanunlarda sadece alt
sınırı gösterilmiş olan suçlarla ilgili olarak cezanın üst sınırının ve buna bağlı olarak görevli mahkemenin belirlenmesi bakımından ortaya çıkan sorunu çözmek
amacıyla işbu değişikliğin yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Madde 12- Maddeyle, 5252 sayılı Kanunun, geçici 1 inci maddede yer alan
„31 Aralık 2006“ ibaresi, ilgili kanunlarda gerekli değişikliklerin yapılmasına imkan sağlamak amacıyla „31 Aralık 2008“ olarak değiştirilmiştir.
Madde 13- Maddeyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 6 ncı maddesi değiştirilmiştir.
63
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
5271 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, davaya bakan
mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re‘sen
karar verebilir. 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre ise, iddianamenin kabulünden sonra, yargılamanın alt dereceli bir mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle
görevsizlik kararı verilemez.
Kovuşturma evresinden önceki bir aşamada görevsizlik kararı verilemeyeceğine, kovuşturma evresi iddianamenin kabulü ile başlayacağına göre, 6 ncı madde
uyarınca görevsizlik kararı verilebilmesi hiçbir şekilde mümkün olamamaktadır.
Her ne kadar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasında, 6 ncı madde hükmünün
saklı olduğu belirtilmekte ise de, bundan kastedilen, bu madde kapsamında hiçbir zaman görevsizlik kararı verilememesi değil, yargılamada belli bir aşamaya
gelindikten sonra görevsizlik kararı verilememesidir. Oysa 6 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü, üst dereceli mahkeme bakımından görevsizlik kararı verilmesi
yolunu bütünüyle kapatmaktadır.
6 ncı maddenin birinci fıkrasının mevcut hali, kapsamlı bir soruşturma yapılarak iddianame düzenlenmesi ve buna bağlı olarak yargılamanın makul bir
sürede sonuçlandırılması hedefinin önünde bir engel oluşturmaktadır. Çünkü
davaya bakmak istemeyen mahkeme, iddianameyi kabul ettikten sonra, üst dereceli mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle 5 inci madde uyarınca görevsizlik kararı verdiği takdirde, üst dereceli mahkemenin de görevsizlik kararı vermek
suretiyle görev uyuşmazlığı çıkarması ve asıl görevli mahkemenin merci tayini
yoluyla belirlenebilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durum, iddianamelerin gereği gibi incelenmeksizin kabul edilmesine ve bunun sonucu olarak, bir yandan
yargılamanın uzamasına diğer yandan da madde bakımından yetkili olmayan bir
mahkemenin davaya bakmak zorunda kalmasına yol açabilmektedir.
Bu nedenlerle Ceza Muhakemesi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası değiştirilmektedir. Böylece, doğrudan doğruya veya görevsizlik kararıyla iddianame kendisine gelen mahkeme, aşağı dereceli mahkemenin görevli olduğu
görüşünde ise görevsizlik kararı verebilecektir. Bu durumda iddianameler daha
dikkatle incelenerek kabul edilecektir.
Ancak, görevli olduğunu kabul ederek duruşmaya başlamasından sonra, duruşmada suçun hukuki niteliği değiştiği için alt dereceli mahkemenin görevine
giren bir yargılamanın söz konusu olduğunu düşünen mahkeme, usul ekonomisi
gereği, artık görevsizlik kararı vermeyip yargılamayı tamamlayacaktır. Böylece, 4
üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “6 ncı madde hükmü saklıdır” kuralı
da gerçek işlevine kavuşmuş olacaktır.
64
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Madde 14- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının (a) bendine (5) numaralı alt bentten sonra gelmek üzere (6) numaralı
alt bent eklenmiştir. Düzenlemeyle, özellikle büyük kentlerde hırsızlık ve yağma
suçlarında meydana gelen artışlar ile çocukların bu suçlarda kullanılması ve kamuoyunda meydana gelen infial de dikkate alınmak suretiyle, bu suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeninin
varsayılabilmesi öngörülmüştür.
Madde 15- Maddeyle 5271 sayılı Kanunun 109 uncu maddesine bir fıkra eklenmiştir. Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında, maddede düzenlenen ceza miktarı koşulu aranmaksızın adlî
kontrole ilişkin hükümlerin uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
Madde 16- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 146 ncı maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Maddenin birinci fıkrasına eklenen ibare ile, hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler
bulunan şüpheli veya sanığın yanı sıra, ifade veya sorgu için 145 inci maddeye
göre çağrıldığı halde gelmemiş olan şüpheli veya sanığın da zorla getirilmesine
karar verilebileceği öngörülmektedir. Böylece uygulamada ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Dördüncü ve beşinci fıkralarda yer alan “zorla getirmeyi isteyen” ibareleri fıkra metinlerinden çıkarılmaktadır. Bu fıkralarda yapılan değişikliğin amacı, Cumhuriyet savcılarının zorla getirme kararı verme yetkilerinin bulunup bulunmadığı hususunda uygulamada yaşanan yoğun tereddüttür. Soruşturma evresinin
asıl sahibi konumunda bulunan Cumhuriyet savcısına bu yetkinin tanınmaması,
uzlaşma gibi bazı kurumları önemli ölçüde işlemez hale getireceği gibi, iddianamenin iadesi yolunun işletilmesi bakımından da sorunlar çıkarabilecektir. Ceza
Muhakemesi Kanununda soruşturma evresine yüklenen fonksiyonun gereği gibi
ifa edilebilmesi ve yargılamanın makul bir sürede sonuçlandırılabilmesi için, soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısının zorla getirme yetkisi
hususunda bir tartışma ve tereddüdün bulunmaması gerekmektedir.
Maddeye eklenen yedinci fıkra ile; tanık, bilirkişi, mağdur ve şikâyetçinin
öncelikle çağrı kâğıdı ile çağrılacağı, buna rağmen gelmeyen bu kişiler hakkında
zorla getirme kararı verilebileceği hükmünü içermektedir.
Tanıklar söz konusu olduğunda, 43 üncü madde uyarınca çağırılan tanık
gelmediğinde 44 üncü madde uyarınca zorla getirme kararı verilebilmektedir.
Ancak 44 üncü madde sadece hâkim veya mahkemenin yetkili olduğu şeklinde anlaşılmaya müsaittir. Cumhuriyet savcısının da bu konuda yetkili olduğunu
65
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
vurgulamak amacıyla tanıklar bakımından böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle hüküm, özellikle Cumhuriyet savcısının zorla getirme kararı
verme yetkisi bakımından önem taşımaktadır.
Bilirkişi hakkında zorla getirme kararı verilip verilemeyeceği, Ceza Muhakemesi Kanununun mevcut düzenlemeleri bakımından tartışmalı hale gelmiştir.
Mülga 1412 sayılı Kanunda (m. 70); “rey vermekle mükellef olduğu ve usulü dairesinde çağrıldığı halde gelmeyen veya gelip de yeminden, rey ve mütalaa beyanından çekinen bilirkişiler hakkında tanıklara ilişkin hükümler uygulanır” şeklinde bir düzenleme yer almakta idi. Dolayısıyla bu hüküm, hem çağrıya uyulmamasının hem de çağrıya uyulmasına rağmen yeminden ve görüş açıklamasından
kaçınmanın yaptırımını düzenlemekte idi. Buna göre, çağrıya uymayan bilirkişi
hakkında mülga 1412 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi, yeminden ve görüş açıklamasından kaçınan bilirkişi hakkında ise mülga 1412 sayılı Kanunun 63 üncü
maddesi uygulanabilmekte idi. Mülga 1412 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi ise,
çağrıya uymayan tanıkların, dolayısıyla bilirkişilerin, zorla getirilmesini öngörmekte idi.
Mülga 1412 sayılı Kanunun 70 inci maddesine karşılık gelen ve bu madde ile
aynı başlığı taşıyan 5271 sayılı Kanunun 71 inci maddesi, kısmen farklı bir düzenleme içermektedir. Söz konusu hükme göre; “usulünce çağrıldığı halde gelmeyen
ve gelip de yeminden, oy ve görüş bildirmekten çekinen bilirkişiler hakkında 60
ıncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.” 60 ıncı maddenin birinci fıkrası
ise, mülga 1412 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin ilk üç fıkrasına karşılık gelmektedir. Başka bir ifadeyle, hazır olan fakat yeminden veya tanıklıktan çekinen
kişi, bundan doğan giderlere ve disiplin hapsine muhatap olacaktır.
Görüldüğü üzere, mülga 1412 sayılı Kanunun 70 inci maddesi, tanıklara ilişkin hükümlere genel olarak, yani madde numarası zikretmeksizin atıf yapmak
suretiyle, hem hazır bulunmayan bilirkişinin zorla getirilebileceğini, hem de hazır bulunduğu halde yeminden ve bilirkişilikten kaçınan kişiye uygulanabilecek
yaptırımları düzenlemekte idi. Buna karşılık 5271 sayılı Kanunun 71 inci maddesi, hazır bulunduğu halde yeminden ve oy/görüş açıklamaktan kaçınan bilirkişi yanında, usulünce çağrıldığı halde gelmeyen bilirkişi bakımından da 60 ıncı
maddeye atıf yapmaktadır. Başka bir ifadeyle, çağıran makamların huzurunda
bulunan fakat bazı işlemlerden kaçınan bilirkişiye yönelik yaptırımlar, çağrıldığı
halde gelmeyen bilirkişi için de geçerli olmaktadır. Bu yaptırımlar ise, bazı giderlerin bilirkişiye yükletilmesi ve disiplin hapsidir. Ancak, özellikle disiplin hapsi,
usulünce yapılan çağrıya uymamış olan bilirkişinin hazır bulundurulmasını, bunun için de zorla getirilmesini gerekli kılmaktadır. Bununla birlikte, 5271 sayılı
66
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kanunun 71 inci maddesinde, zorla getirmeyi öngören 44 üncü maddeye açık
bir atıf bulunmadığı için, davete rağmen gelmemiş olan bilirkişinin zorla getirilip
getirilemeyeceği hususu belirsiz kalmaktadır.
Bilirkişi bakımından zorla getirme kararı verme yetkisindeki belirsizlik sadece Cumhuriyet savcısı bakımından değildir. Cumhuriyet savcısı yanında, hâkim
ve mahkemenin de bilirkişi hakkında zorla getirme kararı verme yetkisinin açıkça belirtilmesi bakımından böyle bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Mağdur ve şüpheli de, çağrı kâğıdı ile çağrıldıkları halde gelmedikleri takdirde
haklarında zorla getirme kararı verilebilecektir. 233 üncü maddeye göre, mağdur
ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından
çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir, bu hususta yapılacak çağrı bakımından tanıklara
ilişkin hükümler uygulanır. 235 inci maddeye göre ise mağdur veya şikâyetçinin,
dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri
tebligata esas alınır. Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz. Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres
değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hallerinde adresin araştırılması gerekmez. Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü
hallerde üçüncü fıkra uygulanmaz. 236 ncı maddenin birinci fıkrasına göre de,
mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır.
Mağdur ve şikayetçi ile ilgili söz konusu hükümlerin bir zorla getirme kararı
verilebilmesine imkân tanıyıp tanımadığı hususunda uygulamada ortaya çıkmış
bulunan tereddütleri gidermek amacıyla, eklenen yedinci fıkra ile, çağrıya uymamaları halinde bu kişilerin zorla getirilebileceği açıkça hüküm altına alınmaktadır.
146 ncı maddeye eklenen yedinci fıkra ile, 251 inci maddenin altıncı fıkrasıyla da uyum sağlanmaktadır. Buna göre, 250 nci madde kapsamındaki suçların
soruşturma ve kovuşturması söz konusu olduğunda, herhangi bir çağrıya gerek
kalmaksızın; Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkemenin sözlü emriyle şüpheli veya sanık, tanık, bilirkişi ve suçtan zarar gören hazır bulundurulabilecekken,
250 nci madde kapsamı dışında kalan suçların soruşturma ve kovuşturmasında
bu kişiler önce davet edilecek, buna rağmen gelmezlerse, haklarında zorla getirme kararı verilebilecektir.
Madde 17- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 150 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrası, uygulamada şüpheli veya sanığın müdafisi bulunup
bulunmadığı ve müdafi seçebilecek durumda olup olmadığına bakılmaksızın
kendilerine müdafi tayin edilmesi yoluna gidilmesi göz önünde bulundurularak,
67
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
öncelikle, şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesinin isteneceğine
ilişkin açık düzenleme yapılmış, şüpheli veya sanığın müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan etmeleri halinde ise, bu konuda talepte bulunmaları şartıyla,
müdafi görevlendirileceği hüküm altına alınmıştır.
İkinci fıkrası ise 5237 sayılı Kanunla uyum sağlamak amacıyla değiştirilmiştir.
Üçüncü fıkrada yapılan değişiklikle, istem aranmaksızın müdafi görevlendirilmesi uygulamasının etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır. Birinci fıkraya göre,
anılan fıkrada öngörülen şartların gerçekleşmesi kaydıyla, herhangi bir ceza sınırlamasına tabi olmaksızın müdafi görevlendirilmesi ise, her zaman mümkündür.
Maddeye eklenen dördüncü fıkra, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınmak
suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından yönetmelik çıkarılmasını öngörmektedir.
Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar yönetmelikte gösterilecektir. Söz konusu yönetmelikte zorunlu vekillikle ilgili düzenlemelere de yer verilebilecektir.
Madde 18- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesi değiştirilmiştir.
Bu değişiklikle maddenin birinci fıkrası daha anlaşılır bir hale getirilmektedir.
Maddeye, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile ilgili beş yeni fıkra eklenmektedir. Gerek 171 inci maddenin birinci fıkrasındaki takdir yetkisinin gerekse
eklenen fıkralarda düzenlenen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının
verilebilmesi için, öncelikle, soruşturma sonucunda toplanan delillerin, iddianame düzenlenmesini gerektirecek şekilde suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe
oluşturması gerekmektedir. Buna karşılık, kamu davasının açılması için yeterli
şüphe oluşturacak delil elde edilememişse veya kovuşturma olanağı bulunmamakta ise, Cumhuriyet savcısı 172 nci madde uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir.
Maddeye eklenen ikinci fıkra, Cumhuriyet savcsının, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebileceği suçların kapsamını ve ertelemenin süresini göstermektedir. Buna göre; uzlaşma kapsamına giren bütün suçlar ile, uzlaşma
kapsamında olmasa dahi, üst sınırı iki yıl ve daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar bu kapsamdadır. Ancak uzlaşma kapsamına giren suçlar söz konusu
olduğunda, öncelikle uzlaşma usulü denenmek zorundadır. Nitekim bu hususu
vurgulamak üzere, üçüncü fıkrada, uzlaşmaya ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmektedir.
Kapsama giren bir suç söz konusu olduğunda ve üçüncü fıkrada aranan şartlar gerçekleştiğinde, kamu davasının açılması, beş yıl süreyle ertelenebilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrası, kamu davasının açılmasının ertelenmesinin şartlarını düzenlemektedir. Söz konusu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
68
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İlk şart, şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm
olmamış bulunmasıdır. Mahkûmiyetin kesinleşmiş olması gerekmektedir. Önceden böyle bir mahkûmiyeti bulunan şüphelinin uzlaşma kapsamına giren bir suçunun soruşturmasında uzlaşma mümkündür. Böyle bir durumda, mağdur veya
suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde; bu maddedeki şartlar
aranmaksızın, uzlaşmayı kabul eden şüpheli hakkında soruşturma konusu suçla
ilgili olarak yine de kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilecektir. Buna karşılık, mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine
rağmen şüphelinin kabul etmemesi halinde ise; bu maddedeki şartlar gerçekleşmiş olsa bile, şüpheli hakkında soruşturma konusu suçla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilecektir.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesinin ikinci şartı,
yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin
suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesidir.
Üçüncü şart, kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olmasıdır.
Son şart ise, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın,
aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesidir. Zararın türü ve miktarını Cumhuriyet savcısı belirleyecektir.
Dördüncü fıkraya göre, erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince dava zamanaşımı işlemez.
Beşinci fıkrada ise, ertelemeye ilişkin kararların kaydı, bu kayıtların kimler
tarafından, ne kapsamda ve hangi amaçla kullanılabileceği hususları düzenlenmektedir.
Son fıkra, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin hükümlerin,
Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında
yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmayacağı hükmünü içermektedir.
Madde 19- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesine, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili olarak, dördüncü fıkradan sonra gelmek
üzere yeni fıkralar eklenmiş ve maddenin başlığında da buna uygun olarak değişiklik yapılmıştır.
Maddeye eklenen beşinci fıkra ile, hangi tür ve miktarda cezalar bakımından
hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilebileceği belirtilmektedir. Buna göre, yargılama sonunda hükmolunan iki yıl ve daha az süreli hapis cezası ile
69
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
her miktardaki adlî para cezası bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Beşinci fıkrada, ayrıca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlanmaktadır. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, öncelikle bir hüküm
kurulmasını gerektirmektedir. Ancak bu hüküm sanık hakkında hukukî sonuç
doğurmamaktadır. Başka bir ifadeyle, kurulan hükmün hukukî sonuç doğurup
doğurmaması, belli bir süreye ve bazı şartlara bağlı kılınmaktadır. Mahkûmiyet
hükmü kurulduktan başka ayrıca, kurulan bu hükmün, sanık hakkında, yükümlülüklere uyduğu takdirde belirli bir süre hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına
gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilecektir.
Beşinci fıkrada, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı tutulmaktadır. Böylece, yargılama konusu fiil 255 inci madde uyarınca uzlaşmaya tabi ise, öncelikle uzlaşma
yoluyla uyuşmazlığın sona erdirilmesi denenecektir. Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine getirmesi
halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe
bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, şartları aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir.
Uzlaşma gerçekleşmediği takdirde ise, mahkeme; mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde, şartları aranmaksızın, uzlaşmayı kabul
eden sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir. Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen sanığın kabul etmemesi halinde, 231 inci maddedeki
şartlar gerçekleşmiş olsa bile, sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin şartları altıncı fıkrada düzenlenmektedir. Buna göre;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması gerekir.
Mahkumiyetin kesinleşmiş olması aranacaktır.
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması gerekir.
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade,
suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi gerekir.
Bu zararın denetim süresince aylık taksitler halinde ödenmesi suretiyle tamamen
giderilmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği ise, dokuzuncu fıkrada hüküm altına alınmıştır.
70
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yedinci fıkraya göre, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da kısa süreli olması halinde
seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü
kurabilir.
Sekizinci fıkraya göre, hükmün açıklanması beş yıl süreyle ertelenir. Bu süre
içerisinde sanık denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır. Denetim süresince dava zamanaşımı işlemez. Denetim süresi içinde sanığın ayrıca sekizinci fıkrada öngörülen yükümlülüklere tabi kılınmasına da karar verilebilir.
Onuncu fıkra, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilebileceğini öngörmektedir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya yükümlülüklerine aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine
yüklenen yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz
edilmemesine, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
Hükmün açıklanmasımn geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme
kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu
maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
Son fıkraya göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler,
Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında
yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmayacaktır.
Madde 20- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 253 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Birinci ve ikinci fıkralarda uzlaşmaya tabi suçların kapsamı gösterilmektedir.
Buna göre,
a) Türk Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan soruşturulması ve
kovuşturulması şikayete bağlı suçlar,
b) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan suçlardan listede sayılanlar uzlaşmaya
71
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
tabidir. Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda yer alan ve re’sen takip edilebilen suçlarda uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilgili kanunlarda bu
konuda bir düzenlemenin bulunması gerekmektedir.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır.
Dördüncü ve devamı fıkralar soruşturma evresinde uzlaşmanın usulünü ve
esaslarını düzenlemektedir. Dördüncü fıkraya göre, soruşturma konusu suçun
uzlaşmaya tabi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde,
uzlaşma teklifi kanuni temsilcisine yapılır: Bu kişilerin ayırt etme gücüne sahip
olup olmadıkları Cumhuriyet savcısı tarafından araştırıldıktan sonra, uzlaşma
teklifinin muhatabı belirlenecektir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören,
kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacaktır.
Beşinci fıkra düzenlemesinde, uzlaşma teklifinde bulunulan kişiye, uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçlarının anlatılması öngörülmektedir. Bu noktada şüpheliye yapılacak açıklamalar ile mağdur
veya suçtan zarar görene yapılacak açıklamalar farklı olacaktır. Uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçları bu maddenin çeşitli
fıkralarında düzenlenmektedir. Örneğin şüpheliye yönelik açıklamada; uzlaşmış
olmasının suçu kabul anlamına gelmediği, uzlaştırma müzakereleri sırasında yapacağı açıklamaların ve bu açıklamalara ilişkin tutanakların, mevcut soruşturmada ve disiplinle ilgili olanlar da dahil olmak üzere, hiçbir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamayacağı, mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen kendisinin kabul etmemesi halinde; şartları
gerçekleşmiş olsa bile, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı
verilemeyeceği ve yeterli delil varsa kamu davası açılacağı söylenebilecektir.
Altıncı fıkraya göre; gerekli araştırmalara rağmen, herhangi bir nedenle mağdur veya suçtan zarar görene, bu kişiler veya şüpheli temyiz kudretine sahip değillerse kanuni temsilcisine ulaşılamamakta ise, uzlaşma yoluna gidilmeksizin
soruşturma sonuçlandırılır. Örneğin adres belirlenemiyorsa, soruşturma dosyasındaki adresler de bulunamıyorsa veya sayılan kişiler yurt dışında ise, bu şekilde
hareket edilecektir.
Yedinci fıkraya göre; birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine
sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaşma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya
72
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir. Bu itibarla bu
sujelerden birinin uzlaşmayı kabul etmemesi uzlaşmayı sonuçsuz kılabilecektir.
Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifınin kabul edilmesi, soruşturma
konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel olmayacağı hususu sekizinci fıkrada düzenlenmektedir. Teklif sırasında uzlaşmanın sonucu henüz bilinemediğinden, delillerin toplanmasına devam
edilmesi gerekmektedir. Özellikle ondokuzuncu fıkra uyarınca; yerine getirilmesi ileri tarihe bırakılan, takside bağlanan veya süreklilik arzeden bir edim söz
konusu olduğu için kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi üzerine, daha sonra uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, şüpheli
hakkında kamu davası açmak için, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda
yeterli şüphe oluşturması aranacaktır.
Dokuzuncu fıkra, teklifin ilgililerce kabulü halinde uzlaşmanın kimin tarafından gerçekleştirilebileceğini öngörmektedir. Cumhuriyet savcısı uzlaşmayı
kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini
barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı
görevlendirebilir.
Onuncu fıkra, Ceza Muhakemesi Kanununun hâkimin davaya bakamayacağı
haller ile reddi sebeplerinin, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak da göz
önünde bulundurulacağı hükmünü içermektedir. Bu konuda özel bir red veya
çekinme süreci öngörülmemiş olup, uzlaşmanın taraflarının veya uzlaştırmacının
bu husustaki endişelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Onbirinci fikraya göre, Cumhuriyet savcısı, görevlendirilen uzlaştırmacının
talebi halinde soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun
görülen belgelerin birer örneğini verir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, kendisine soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu
hatırlatır.
Onikinci fikrada, soruşturmayı sürüncemede bırakmayacak makul bir uzlaşma süresi öngörülmektedir. Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği
kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaşmayı sonuçlandıracaktır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi yirmi günü geçmemek kaydıyla uzlaşma müzakerelerinin durumuna göre bir veya birkaç kez uzatabilir.
Onüçüncü fikraya göre, soruşturmanın gizliliğinin gereği olarak, uzlaşma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaşma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanuni temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya
suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere
katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Müdafiin
müzakerelere katılmamasının uzlaşmaya olumsuz bir etkisi kabul edilmemiştir.
73
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ondördüncü fıkra müzakere süreci ile ilgili hükümler içermektedir. Uzlaşma
sağlanabilmesi için birden fazla müzakere yapılabilmesi mümkündür. Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle veya uzlaşmanın seyriyle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir. Cumhuriyet savcısı da, uzlaştırmacıya talimatlar verebilir.
Uzlaşma müzakereleri olumlu veya olumsuz olarak sonuçlandığında uzlaştırmacı, onbeşinci fıkra uyarınca bir rapor hazırlayacaktır. Raporun uzlaşma sürecini doğru ve eksiksiz yansıtması gerekmektedir. Rapor ile birlikte, uzlaştırmacıya
önceden verilmiş olan belge örnekleri Cumhuriyet savcısına teslim edilecektir.
Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, rapor içeriğinde, tarafların ne suretle, hangi
şartlarla uzlaştığı ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Onaltıncı fıkraya göre, uzlaşma teklifinin reddedilmesinden sonra, şüpheli ile
mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını
beyan edebileceklerdir.
Onyedinci fikraya göre, Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse ve bu yönde
kanaat sahibi olursa raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma
dosyasında muhafaza edecektir.
Onsekizinci fikraya göre, uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyecektir.
Ondokuzuncu fıkraya göre, uzlaşma, bir edimin yerine getirilmesi veya yerine getirileceğinin taahhüt edilmesi halinde gerçekleşebilecektir. Şüphelinin
edimini defaten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı
kararı verilecektir. Yerine getirilecek olan edim, maddi veya manevi bir zararın
karşılığı olabileceği gibi, örneğin özür dileme şeklinde de olabilir. Edimin yerine
getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya örneğin mağdurun belirli bir süre istihdam edilmesi gibi, süreklilik arz etmesi halinde, 171 inci
maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının
ertelenmesi kararı verilecektir. Bu durumda 171 inci maddedeki şartların aranmayışının ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verip vermemek hususunda Cumhuriyet savcısının bir takdir yetkisinin bulunmamasının nedeni;
ileri bir tarihe bırakılmış veya takside bağlanmış olan ya da süreklilik arzeden
edimin yerine getirileceği taahhüdünün izlenmesi gereğidir. Kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararından sonra uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın,
kamu davası açılmak üzere şüpheli hakkında iddianame düzenlenecektir. Bunun
74
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
için, uzlaşma sürecinde de delil toplanmaya devam edilmesi gerekmektedir. Uzlaşma ile aynı zamanda mağdurun veya suçtan zarar görenin maddi ve manevi
zararlarının karşılanması amaçlandığından, uzlaşmanın sağlanması halinde, artık, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış bir dava
varsa bundan feragat edilmiş sayılır. Ayrıca, şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra
ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden
sayılacaktır.
Yirminci fıkra düzenlemesine göre, uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan
açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak
kullanılamaz. Müzakereler sırasında yapılan açıklamalar veya beyanlar, lehe veya
aleyhe olacak şekilde, mevcut soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılamayacağı gibi, başka bir ceza veya disiplin muhakemesinde, hukuk davasında,
idarî bir davada veya başka herhangi bir uyuşmazlıkta da delil olarak kullanılamayacaktır. Bu hüküm, özellikle, uzlaşma hususunda çekingen davranan şüpheliler
bakımından önemli bir güvence oluşturmaktadır.
Yirmibirinci fıkra dava zamanaşımı ve kovuşturma koşulu olan dava sürelerinin işlememesi ile ilgilidir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk
uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi
işlemeyecektir. Her ne kadar uzlaştırma sürecinde oldukça kısa süreler öngörülmekte ise de, özellikle bazı dava sürelerinin de kısalığı karşısında, bu düzenleme
önem arz etmektedir.
Yirmiikinci fıkrada uzlaştırma giderleri düzenlenmektedir. Buna göre, uzlaştırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenecektir. Uzlaştırmacıya ödenecek ücret de dahil olmak
üzere, uzlaştırma giderleri, 324 üncü madde kapsamında yargılama giderlerinden sayılmaktadır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanacaktır.
Yirmiüçüncü fıkraya göre, uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak
bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilecektir.
Yirmidördüncü fıkraya göre, uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin bütün hususlar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecektir.
Madde 21- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 254 üncü maddesi değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, aynı zamanda yargının iş yükünün azaltılması araçlarından
75
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
biri olan uzlaşma, asıl olarak soruşturma evresinin bir kurumu olarak düzenlenmiştir.
Birinci fıkra uyarınca mahkeme tarafından uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi, ancak, fiilin uzlaşma kapsamında olduğunun kovuşturma evresinde anlaşılması halinde mümkündür. Bu durum ancak duruşma aşamasında gündeme
gelebilir. Çünkü ancak duruşmada delillerin ortaya konup tartışılması üzerine
suçun niteliği değişebilir. İddianamenin kabulü ile duruşma açılması arasındaki
aşamada esasa ilişkin bir değerlendirme yapılmadığından, bu arada suç vasfında
bir değişiklik olamaz. İddianamenin mahkemeye sunulması üzerine incelenmesi
aşamasında suçun uzlaşma kapsamında olduğunun görülmesi halinde ise, uzlaşma usulü uygulanmadığı için iddianame iade edilecektir.
Suçun uzlaşma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde, uzlaşma imkânının bu aşamada da tanınması amaçlanmıştır. Uzlaştırma usulü
253 üncü maddede düzenlendiğinden, mahkeme tarafında da aynı usule uyularak uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilecektir. Buna göre, mahkeme, ilgililere uzlaşmaları teklifinde bulunacak, uzlaşmanın mahiyetini, kabul veya reddetmenin
hukuki sonuçlarını anlatacaktır. Doğal olarak bu aşamada uzlaşmayı kabul veya
reddetmenin hukuki sonuçları, soruşturma evresindekine göre farklı olacaktır.
Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen bir suç söz konusu olduğunda, mahkeme tarafından uzlaştırma yoluna gidilemeyecektir. Ancak şartları varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
İkinci fıkrada, uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, edimin yerine getiriliş şekline göre verilebilecek kararlar öngörülmektedir. Sanığın edimini defaten yerine
getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verilecektir. Buna karşılık edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz
etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin
onuncu fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.
Madde 22- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 309 ve 310 uncu maddeleri değiştirilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kanun yararına bozma” başlıklı 309 uncu maddesi, mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun
“Yazılı emir ile bozma” başlıklı 343 üncü maddesinin karşılığı olarak düzenlenmiştir. Mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 343 üncü
76
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
maddesinin birinci fıkrasında “Hâkim tarafından ve mahkemelerden verilen ve
Yargıtayca tetkik edilmeksizin katileşen karar ve hükümlerde kanuna muhalefet edildiğini haber alırsa, Adalet Bakanı o karar veya hükmün bozulması için
Yargıtaya müracaat etmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı emir verebilir.
Bu emirde bozulmayı müstelzim kanunî sebepler gösterilir.” denilmek suretiyle,
Adalet Bakanının söz konusu karar veya hükmün bozulması yönünde Yargıtaya
müracaat etmesi için “Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı emir verebilmesi”nden
bahsedilmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 uncu maddesinin birinci fıkrasında ise, “Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka
aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtayca
bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.” denilmek suretiyle, Adalet Bakanının, ilgili karar veya
hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini de belirterek “Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirmesi”nden söz edilmektedir. Dolayısıyla, 5271 sayılı 309 uncu maddesi, mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanununun 343 üncü maddesinin karşılığı olarak düzenlenmiş ise de, bu
müessesenin, yeni Kanundaki adı ve içeriğinin düzenleniş biçimi itibariyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılacak söz konusu yazılı bildirimin bizatihi
Adalet Bakanınca yerine getirilmesinin zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır. Keza,
“Kanun yararına bozma” müessesesinin daha etkin ve hızlı işletilebilmesi, hâkim
veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların derhal giderilebilmesini sağlamak bakımından da, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bu konuda
yapılacak yazılı bildirimin bizzat Adalet Bakanı tarafından değil, Adalet Bakanlığı
tarafından yerine getirilebilmesine imkân tanınmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Madde 23- Maddeyle 5271 sayılı Kanunun 325 inci maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasında yargılama giderlerine ilişkin olarak doğabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla değişiklik öngörülmüştür.
Madde 24- Maddeyle, 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin beşinci fıkrası, onbeş yaşını tamamlamış olan çocuklar üzerinde suç işleme hususunda caydırıcı bir etki sağlaması amacına yönelik olarak değiştirilmiştir.
Madde 25- Maddeyle, 5320 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına cümle eklenmiştir. Bu değişiklikle, Yargıtay ceza daireleri ile ceza genel kurulu
kararlarındaki yazıma ilişkin maddi hataların düzeltilmesi amaçlanmaktadır.
77
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Madde 26- Maddeyle, 5320 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile ödenecek
ücretin belirlenmesine ve ödenmesine ilişkin usul ve esaslara yer verilmiş ve bu
ücret yargılama giderlerinden sayılarak mahkumiyet halinde bütçeye geri dönmesine imkân sağlanmıştır.
Madde 27- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri
diğer kanunlarda yer alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da
uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur.
Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında
yüksek meblağlarda idarî para cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para
cezalarına karşı ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya gidilebilmesine imkân
tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Madde 28- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin
esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz konusu değişiklikler yapılmıştır.
Madde 29- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası
değiştirilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir.
Madde 30- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası
değiştirilmiş ve maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında,
idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24 üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık
getirilmek için değişiklik yapılmıştır.
Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturma78
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
dığı kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.
Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail,
davranışının kabahat de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para
cezasının kaldırılmasını talep edebilir. Bu gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
Madde 31- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir
eksikliği çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para
cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten
dolayı somut olayda idarî para cezasına karar verilmesinin gerekmesine rağmen,
verilmiş olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı
olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında değişiklik yaparak
da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır.
Madde 32- Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine “ve 1
Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak” ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen
para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır.
Madde 33- Maddeyle, 5352 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına ibare eklenmiştir.
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 8 inci maddesinde, adlî sicil bilgilerini verecek merciler belirlenmiş olup, bunlar arasında elçilikler ve konsolosluklar sayılmamıştır. Yurt dışında bulunan vatandaşların da kolaylıkla adlî sicil bilgilerine
ulaşabilmelerini sağlamak ve yaşanan sorunları gidermek amacıyla değişiklik yapılmıştır.
79
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Madde 34- Maddeyle, 5352 sayılı Kanuna 13/A maddesi eklenmiştir. 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesindeki düzenlemeye göre, belli bir
suçtan mahkumiyete bağlı süresiz hak yoksunluğundan söz edilemez. İşlediği suç
dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsıldığı için suçlu kişi, özellikle
güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır. Ancak, bu hak yoksunlukları süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp
tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, 53 üncü maddede suça bağlı hak
yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması yönünde düzenleme yapılmıştır. Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu söz konusu
olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesine ilişkin düzenleme yapılmamıştır.
Ancak, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun Geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz
olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur. 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu
hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması,
uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan
dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum
olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Madde 35- Maddeyle, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 19 uncu
maddesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin hükümlerinin Ceza Muhakemesi Kanununa konan hükümlerle uyumunun sağlanması amacıyla
değiştirilmiştir. Ancak Çocuk Koruma Kanununda kamu davasının açılmasının
ertelenmesi müessesesiyle ilgili olarak yer verilen çocuklara özgü hükümler korunmuştur.
Madde 36- Maddeyle, 5395 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerinin Ceza Muhakemesi Kanununa konan hükümlerle uyumunun sağlanması amcıyla madde metni değiştirilmiştir. Ancak, Çocuk Koruma Kanununda hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesiyle ilgili olarak yer verilen çocuklara özgü hükümler korunmuştur.
80
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Madde 37- Maddeyle, 5395 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi, Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya ilişkin hükümlerinin çocuklara yüklenen suçlarla
ilgili olarak da uygulanmasını sağlamak amacıyla değiştirilmiştir.
Madde 38- Maddeyle, 5402 sayılı Kanunun 5 inci maddesine fıkra eklenmiştir. Bu düzenleme ile hükümlünün, denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube
müdürlüğü tarafından denetimli serbestlik kararının infazı ile ilgili yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına şube müdürlüğünce yapılan uyarıya rağmen haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilen mazereti olmaksızın uymaması
halinde ilgili maddedeki yaptırım uygulanacaktır.
Madde 39- Maddeyle, 5402 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi değiştirilmek suretiyle, denetimli serbestlik ve yardım merkezi
şube müdürlüklerinin görevleri arasına “Kanunlarda öngörülen denetimli serbestlik tedbirine ilişkin görev yapmak” da dahil edilmiştir.
Madde 40- Maddeyle, 5402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine ikinci fıkra
eklenmiştir. Bu düzenleme ile, Türk Ceza Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümleri gereğince kamuya yararlı bir işte
çalıştırılan hükümlülerin bu çalışmaları hizmet akdine dayanmaması, 506 sayılı
Kanunun ikinci maddesinde bu hükümlüler ile ilgili düzenleme bulunmaması,
çalışma karşılığında hükümlülere ücret ödenmemesi ve bu çalışmanın bir cezanın denetimli serbestlik kapsamında infaz şekli olması nedeniyle, kamu yararına
çalışma yaptırımının infazında 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmektedir.
Madde 41- Maddeyle, 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin sekizinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Bir usul hukuku müessesesi olan uzlaşma ile ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda ayrıntılı düzenlemeler yer almaktadır.
Bu nedenle, uzlaşma kapsamına giren suçları belirleyen hükmün de Ceza Muhakemesi Kanununda yer almasının daha doğru olacağından fıkra yürülükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1- Maddede yapılan düzenlemeyle, hükme bağlanmış ancak
henüz kesinleşmemiş olan dosyalarda uzlaşma kapsamının genişletilmesi gerekçe gösterilerek bozma kararı verilmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Madde 42- Yürürlük maddesidir.
Madde 43- Yürütme maddesidir.
81
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KABAHATLER KANUNU
Kanun Numarası
: 5326
Kabul Tarihi
: 30/3/2005
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 31/3/2005 Sayı : 25772 (M.)
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 44 Sayfa:
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı
Amaç ve kapsam
Madde 1- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve
sonuçları,
c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,
d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,
e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar,
Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.
Tanım
Madde 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
Genel kanun niteliği
Madde 3- (Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.)
83
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.
Kanunîlik ilkesi
Madde 4- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve
hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla
belirlenebilir.
Zaman bakımından uygulama
Madde 5- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman
bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır.
Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş
sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.
Yer bakımından uygulama
Madde 6- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak,
kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.
84
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İKİNCİ BÖLÜM
Kabahatten Dolayı Sorumluluğun Esasları
Kabahatin ihmali davranışla işlenmesi
Madde 7- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir.
Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk
Madde 8- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci
olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu
görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da
idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş
bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım
uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde
işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım
uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler
aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır.
Kast veya taksir
Madde 9.- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde,
hem kasten hem de taksirle işlenebilir.
Hata
Madde 10- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır.
Sorumluluk
Madde 11- (1) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında
idarî para cezası uygulanamaz.
(2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli
derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz.
85
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler
Madde 12- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ceza
Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
Teşebbüs
Madde 13- (1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de
cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu
durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin
hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
İştirak
Madde 14- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilir.
(2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak eden ve bu
niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para cezası verilir.
(3) Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı
yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında, diğerlerinin sorumlu
olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın idarî para cezası verilir.
(4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan ve taşımayan kişiler
tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
İçtima
Madde 15- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para
cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka
idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına
karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu
nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan
dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
86
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İdarî Yaptırımlar
Yaptırım türleri
Madde 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar,
idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer
alan diğer tedbirlerdir.
İdarî para cezası
Madde 17- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.
(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin
haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.
(3) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları Genel
Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından
verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum
ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî
para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit
taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak
ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi
gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir.
Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil
87
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye
gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm
bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.
(5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir ay içinde
durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
(6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza
göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil
edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.
(7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için
4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi
hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak
uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru
dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından
uygulanmaz.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
Madde 18- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde
edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm
bulunan hallerde karar verilebilir.
(2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın;
a) Kullanılmaz hale getirilmesi,
b) Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli bir surette kullanılması,
Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halinde eşyanın
mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili
kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya elkonulabileceği gibi; eşya, kişilerin
muhafazasına da bırakılabilir.
(4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.
(5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail
hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım kararı verilmiş olması şart
değildir.
88
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir.
(7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir.
(8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilir.
Saklı tutulan hükümler
Madde 19- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir
süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine
uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
Soruşturma zamanaşımı
Madde 20- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç,
yıldır.
(3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz
yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar.
(5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.
Yerine getirme zamanaşımı
Madde 21- (1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para
cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez.
89
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,
b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,
c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,
d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç,
Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.
(4) 23.07.2010 tarih ve 6009/37md. değişik; “Zaman aşımı süresi, kararın
kesinleşmesinden rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren
işlemeye başlar “.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.
90
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Karar Verme Yetkisi ve Kanun Yolları
İdarî yaptırım kararı verme yetkisi
Madde 22- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.
(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.
(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.
Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi
Madde 23- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde
bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir.
(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde
Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması
gerekir.
Mahkemenin karar verme yetkisi
Madde 24- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.
İdarî yaptırım kararı
Madde 25- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer
ve zaman gösterilerek açıklanır.
91
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kararların tebliği
Madde 26- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat
Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara
karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde
tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu,
mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını
imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel
kişiye tebliğ edilir.
Başvuru yolu
Madde 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en
geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde
bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı
başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak,
mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
(3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara
karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun
süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir.
(5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de
kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de
kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç
oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
92
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem
kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların
da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.
Başvurunun incelenmesi
Madde 28- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım
kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya
başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne, Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini
ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden
itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî
yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum
ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.
(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini
tebliğ eder; talep üzerine veya re’sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az
bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.
(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe
ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu
kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur,
diğer deliller ortaya konulur.
(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra
aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar.
93
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi
veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan
tarafların huzurunda açıklar.
(8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının;
a) Hukuka uygun olması nedeniyle, “başvurunun reddine”,
b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, “idarî yaptırım kararının kaldırılmasına”,
Karar verir.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının
kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.
(10) İkibin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir. (1)
İtiraz yolu
Madde 29- (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer
aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten
itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.
(2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir.
(3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak “itirazın kabulüne” veya “itirazın
reddine” karar verir.
(4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla
temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.
(5) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde
bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza mahkemesidir.
Vazgeçme ve kabul
Madde 30- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz.
(2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar verilinceye
kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir.
Masrafların ve vekalet ücretinin ödenmesi
Madde 31.- (1) İdarî yaptırım kararına karşı kanun yoluna başvurulması harca tâbi değildir.
(2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekalet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir.
94
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Kabahatler
Emre aykırı davranış
Madde 32- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da
kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka
uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine
diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
Dilencilik
Madde 33- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.
Kumar
Madde 34- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk görevlileri,
mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
Sarhoşluk
Madde 35- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol
altında tutulur.
Gürültü
Madde 36- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye
neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
95
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
Rahatsız etme
Madde 37- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişi, elli
Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
İşgal
Madde 38- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan,
cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda
mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
(2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak
veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat malzemesi yığan kişiye,
belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
(3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Tütün mamullerinin tüketilmesi
Madde 39- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü
tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz.
(2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu
taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî
para cezası verme yetkisi bakımından birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı
alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer
verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince
verilir.
96
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kimliği bildirmeme
Madde 40- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine
kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda
bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar
gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme
yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.
(3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma
veya tutuklanma haline derhal son verilir.
Çevreyi kirletme
Madde 41- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi
gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.
(3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen
hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
(4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü
yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel
kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. Bu
atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.
(5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir
yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak
üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur.
(6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da
bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir.
(7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri
karar verir.
97
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal
giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir.
(9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır.
(10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Afiş asma
Madde 42- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki
kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez,
kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı
olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek
veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde birinci fıkra hükmüne göre
idarî para cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta
görevlileri karar verir.
(5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Silah taşıma
Madde 43- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan
kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Tüzel kişilerin sorumluluğu
Madde 43/A- (Ek: 26/6/2009-5918/9 md.)
(1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci
olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi
tarafından;
a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun,
2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun,
3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma suçunun,
98
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun,
5) 282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama suçunun,
b) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçunun,
c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan kaçakçılık suçlarının,
ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun Ek 5 inci maddesinde tanımlanan suçun,
d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun, tüzel kişinin yararına olarak
işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye onbin Türk Lirasından ikimilyon Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye, birinci
fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama yapmakla görevli mahkeme yetkilidir.
Ek Madde 1- (Ek: 11/5/2005-5348/5 md.)
(1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır.
Geçici Madde 1- (1) Bu Kanunda (Ek ibare 06/12/2006 - 5560 S.K. 36
md. )1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî
para cezaları ile ilgili olarak geçen “Türk Lirası” ibaresi karşılığında, uygulamada, 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi
Hakkında Kanun hükümlerine göre ülkede tedavülde bulunan para “Yeni Türk
Lirası” olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır.
Geçici Madde 2- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.
Geçici Madde 3- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin
geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş
gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda
bulunulabilir.
99
Yürürlük
Madde 44- (1) Bu Kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girer. (1)
Yürütme
Madde 45- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
(1) Bu maddede yer alan “1 Nisan 2005“ ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve
5328 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle “1 Haziran 2005“ şeklinde
değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
5326 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun
No.
5328
5348
Değiştiren Kanun
No.
5560
5918
6009
Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler
44
Ek Madde 1
Yürürlüğe
giriş tarihi
31/3/2005
18/5/2005
5326 sayılı Kanunun değiştirilen maddeleri
3,17,20,27,28 ve Geçici Madde 1
43/A
21
Yürürlüğe
giriş tarihi
19/12/2006
9/7/2009
1/8/2010
KABAHATLER KANUNUNUN
MADDE GEREKÇELERİ ve KONU
İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KABAHATLER KANUNU
Kanun No:
5326
Kabul Tarihi : 30.3.2005
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam, Tanım, Kanunîlik İlkesi ve Kanunun Uygulama Alanı
AMAÇ VE KAPSAM
MADDE 1.- (1) Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;
a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,
b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları,
c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,
d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,
e) İdarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar,
Belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.
MADDE 1 - GEREKÇE
Madde 1.- Madde metninde, kabahat türünden haksızlıkların yaptırım altına
alınmasıyla genel olarak toplum düzeninin, genel ahlâkın, genel sağlığın, çevrenin ve
ekonomik düzenin korunmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Bu amaca yönelik olarak
Tasarıda kabahatlere ilişkin genel ilkeler, bu haksızlıklar karşısında uygulanabilecek
idarî yaptırımların türleri ve sonuçları ile idarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar belirlenmiştir. Ayrıca, Tasarıda, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer almasına rağmen, 5237 sayılı Kanunda suç olarak tanımlanmayan çeşitli
103
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
haksızlıklar, anlaşılabilir ve hukuk tekniği bakımından uygulanabilir bir biçimde özel
kabahatler olarak tanımlanmıştır. Ancak, belirtilmelidir ki, Tasarı kapsamında tanımlanan bu özel kabahatler, sınırlayıcı değildir.
MADDE 1 – AÇIKLAMA
A- Yasanın Amacı
5326 sayılı Kabahatler Kanun ile gerçekleştirilmek istenen amaçlar,a)Toplum
düzeni, b) genel ahlak, c) genel sağlık ,d) çevre, e) ekonomik düzen ,şeklinde
belirlenmiştir.
Hukukun adaleti sağlamak görevi yanında toplum düzenini korumak görevi
de vardır. Kimi zaman bu amaç adalet ilkesinin önüne bile geçebilmektedir.Hukuk, kurallara aykırı davrananlar hakkında yaptırımlar koyarak , toplum düzenini
sağlaya çalışır.
Kabahatler Kanunu, “toplum düzeni” kavramına açıklık getirerek onun çeşitli görünümlerini düzenlemiştir. Toplum düzeninin görünüm biçimleri, genel
ahlak, genel sağlık, çevre, ekonomik düzen ,olarak sayılmıştır. Kuşkusuz toplum
düzenini korumak bütün hukuk kurallarıyla sağlanmak istenen müşterek amaçtır. Kabahatler Kanunu ise konuya, hukuksal( yani tazminat yaptırımları) değil
ceza yaptırımları açısından bakmaktadır. Ceza yaptırımlarında da, Ceza Kanunu
kapsamı dışında kalan idari yaptırımlar (idari cezalar) biçimi, yasanın düzenleme
alanını oluşturmaktadır.
Hukukumuz kural olarak idari ve adli yargı ayrımı üzerine kurulu bir sisteme
dayanmaktadır.
Kabahat olarak anılan idari para cezaları, bir idari işlem ve onun sonucu olarak ortaya çıkan bir idari yaptırım türüdür. Böylesine idari yaptırımların, idari
yargı düzeni içerisinde denetiminin sağlanması Anayasa mahkememizin içtihatları ile benimsediği yerleşmiş bir anlayışa dayanmaktadır. (Anayasa mahkemesinin 08.10.2002 tarih, E. 2001/225, K. 2002/88 sayılı 17.02.2004 tarih ve
E.2003/72, K. 2004/24 sayılı kararları)
Yerleşmiş Anayasa mahkemesi kararlarına göre, idari para cezaları, bir idari
işlem olarak kabul edilip, bu işlemlere karşı idari yargı idari yargı yollarına, kanun
yollarına gitme anlayışı benimsenmişken, Kabahatler Kanununu ile konu bir adli
işlem olarak kabul edilip, Sulh Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerinde sonuçlanan
kanun yolları anlayışı benimsenmiştir.Bu sistem değişikliği Kabahatler kanunun
temel özelliklerinden birini oluşturmaktadır.
104
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
B-Yasanın Kapsamı
Klasik ceza hukukuna göre, toplum düzenine zarar veren suçlar kanunlarla
belirlenip bunların cezaları mahkemelerce verilir. Bir başka deyişle suç ve ceza
denildiğinde öncelikle, mahkemelerce karara bağlanan adli nitelikteki suç ve cezalar akla gelmektedir.
Hızlı kentleşme ve sanayileşme olgusu karşısında, toplumun denetiminin
azalması, kuralların ihlalini artırmış, Bu durum mahkemelere de yansıyarak,
onların iş yükünü baş edilmez bir boyuta getirmiştir. Mahkemelerin iş yükünü
azaltma çabaları, bir kısım hafif nitelikteki suçları adli suç olmaktan çıkarma eğilimini artırmıştır. Böylelikle bazı idari mercilere ceza verme yetkisi tanınmıştır.
Sanayi devriminin ardından 18. yüzyılda İdari Ceza Hukuku ve Genel Ceza
Hukuku ayrımı yapılmaya başlanmıştır. Değinilen ayrım sonucunda kabahat olarak adlandırılan idari cezalar suç olmaktan çıkarılıp, bunların karara bağlanması
işlemleri mahkemelerden alınarak idareye verilmiştir.
Yurdumuzda kabahatler 765 sayılı Ceza Kanununda yer alırken, pek çok konuda idareye ceza verme yetkisinin tanındığı görülmektedir. 5237 sayılı Yeni
Ceza Kanununda kabahatlere yer verilmeyerek, kabahatler adli suç olmaktan
çıkarılmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari cezayı gerektiren eylemler, genel esaslar başlı başına bir kanunla, yani Kabahatler Kanunu ile düzenlenmiştir.Diğer yasalarla düzenlenen idari yaptırımların genel hükümleri bir esasa
bağlanarak bu kanunla bir disiplin altına alınmıştır.
5326 sayılı yasada kabahatlerin tanımı yapılarak, bu konuya ilişkin olarak a)
Genel İlkeler, b) İdari Yaptırımların Türleri ve Sonuçları, c) Karar Alma Süreci,
d) İdari Yaptırıma İlişkin :Kararlara Karşı Kanun Yolu, e) İdari Yaptırım Kararlarının Yerine Getirilmesine İlişkin Esaslar, belirlenmiştir.
a) Merkezi Yönetim (Devlet Tüzel Kişiliği): Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturan
daireler genel bütçeye dahil dairelerdir.
b) İdari Kamu Kurumları: Devlet Tüzel Kişiliğinin öteden beri yürüttüğü
kimi hizmet ve faaliyetleri yerine getirmek üzere kanunla kurulmuş olan kamu
tüzel kişileridir. Bu tüzel kişiler temelde katma bütçeli idareler olarak kurulmuş
olan genel müdürlüklerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü gibi kurumlar katma bütçeli idarelerdir.
c) Mahalli İdareler (Yerel Yönetim Birimleri): Mahalli müşterek ihtiyaçları
karşılamak üzere kurulmuş olan mahalli idareler; il özel idareleri, belediyeler ve
köylerden oluşmaktadır.
105
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
d) İktisadi Kamu Kurumları: İktisadi alanda faaliyette bulunmak için oluşturulan kamu tüzel kişileri, iktisadi kamu kurumları olup bu kurumlara T.C. Devlet
Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü, Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmesi, Devlet Malzeme
Ofisi Genel Müdürlüğü, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. örnek olarak verilebilir.
e) Sosyal Kamu Kurumları: Bu kurumlar, insanların sosyal haklarını ve güvenliklerini karşılamak ve sağlamak üzere oluşturulmuş olan kamu tüzel kişileridir. Bu kurumlara, T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Esnaf ve
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur),
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve Basın-İlan Kurumu örnek olarak gösterilebilir.
f) Bilimsel, Teknik ve Kültürel Kamu Kurumları: Bu kurumlar, bilimsel, teknik ve kültürel alanlarda faaliyette bulunmak üzere oluşturulmuş olan tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara üniversiteler, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü örnek olarak verilebilir.
g) Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları: Bu kurumlar, belli mesleklere mensup insanların zorunlu olarak katıldıkları ve bağlı oldukları tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Barolar Birliği, Eczacılar Birliği, Türkiye Tabipler Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği örnek olarak
gösterilebilir.
h) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Serbest piyasa ekonomisinde faaliyette bulunan işletmelerin, tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması, piyasanın düzenlenmesi, denetlenmesi, piyasanın rekabet esasları çerçevesinde
işler duruma getirilmesi, ve bu çerçevede denetleyici ve gerekiyorsa yaptırımlar
uygulayıcı bağımsız idari nitelikli kuruluşlardır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Kamu İhale Kurumu, Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu, Rekabet Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu gibi kurumlardır.
Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile
bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi
kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı Kanunla getiren genel esaslara uyulması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet Savcılarına ve
Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından verilen idari para cezaları
hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
106
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
TANIM
MADDE 2.- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
MADDE 2 - GEREKÇE
Madde 2.- Madde metninde, genel olarak kabahate ilişkin bir tanım yapılmıştır.
Bu tanımlamada, suç gibi, kabahatin de bir haksızlık oluşturduğu vurgulanmıştır.
Esas itibarıyla haksızlık oluşturan bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası etkili olmaktadır. Haksızlıklar arasında bu yönde yapılan
tasnifte, hukuka aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmaktadır.
Esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu
tasnif, haksızlıklar arasındaki nicelik farkına dayanmaktadır.
MADDE 2 – AÇIKLAMA
Yasanın 2. madde hükmüyle “kabahat” teriminin tanımı yapılarak, karşılığında
yasayla idari yaptırım uygulanması öngörülen haksızlık olduğu belirlenmiştir.
İdarenin, bazı hukuka aykırı eylemler hakkında ceza uygulamasının dayanağı, Anayasanın 38. maddesinin 10. fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu madde
hükmüne göre; “…. İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir
müeyyide uygulayamaz”. Bu düzenlemeyle, idarenin kişi hürriyetini kısıtlayabilecek yaptırımlar uygulayamayacağı belirlenirken, kişi hürriyeti kısıtlamayan nitelikteki yaptırımlar uygulayabilmesine de imkan tanımaktadır.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kabahat, “ uygunsuz hareket, çirkin yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet” anlamlarını taşımaktadır.
Hukuk Tekniği açısından ise, suç ve kabahat ayrılığı, suçun ağırlığına, topluma
ve bireye verdiği zarara göre belirlenmektedir. Kabahat daha hafif yaptırımlarla
cezalandırılan haksızlıkları ifade etmek için kullanılmaktadır. Suçun ve cezanın
ağırlığı veya hafifliği ise o ülkenin bu konudaki politikasına bağlıdır. Örneğin içki
içmek, şeriat hukukuna göre ağır bir suç sayılmakta iken, hukukumuzda içki içmek değil sarhoş olmak suç kabul edilmeyip, kabahat sayılmakta, ayrıca sarhoşluk hakkında idari yaptırım uygulanabilmesi için sarhoşun başkalarının huzur ve
sükununu bozması şartı aranmaktadır.
Kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışı hafif suçlarda sürekli bir artışı yanında
getirdiği ve mahkemelerin bunları karara bağlama imkanı azaldığı için, idareye
tanınan yetki gün geçtikçe artmaktadır.
107
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İdareye tanınan yetki, kişi özgürlüklerini kısıtlayamayacak nitelikte yaptırımlar şeklinde olabilir. Buda, idari para cezaları şeklinde olmaktadır. Bireyin mal
varlığında azalmayı gerektiren para cezaları da mülkiyet hakkı gibi temel hak ve
özgürlüklerdendir. Bu nedenle, bütün temel hak ve özgürlükler gibi, Anayasamızın 13. maddesine göre ancak kanunla sınırlanabilir.
Bir mahkemece Kabahatler Kanunun 13 üncü maddesinin Anayasaya Aykırı
olduğu hakkındaki yapılan başvuru kararında,” kabahat tanımının belirsiz olduğu,
kanunda “kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık”
kabahat olarak tanımlanmakla birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne olduğunun
anlaşılamadığı, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik ilkesi uyarınca yasa kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat
tanımı yapılırken bu ilkeye uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve haksızlık
kavramlarını açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı, hukukçuların dahi eksiksiz anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği,
kabahat tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak olmasının Anayasa’nın
2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.…”
Ancak bu görüş Anayasa Mahkemesinin 11.06.2009 tarih ve E.2007/115
K.2009/80 sayılı Kararında “…İtiraz konusu kuralla, bir eylemin kabahat olarak
kabulü için bu eylemin karşılığında kanunun mutlaka bir idari yaptırım uygulanmasını öngörmüş olması esas alındığından, söz konusu düzenlemede yeni bir suç yaratılmamakta, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır. İdari yaptırımlar yönünden ise söz konusu yaptırımların kanunla öngörülmüş olması gereğine
yer verilmek suretiyle yasal düzenlemelere atıfta bulunulduğundan, yaptırımı yasa ile
belirlenen bir eylemin belirsizliğinden ve öngörülemezliğinden söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.” Gerekçeleriyle söz konusu başvuru reddedilmiştir..
Bu arada Kamu İhale kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunlarına dayanarak verilen kamu ihalelerinden yasaklama kararlarının ve geçici ve kesin
teminatın irat kaydedilmesi işlemlerinin “kabahat “niteliğinde olup olmadığı tartışılabilir.Bu tartışmayı ilkin yasaklama kararları açısından inceldiğimizde ilkin
yasaklama çeşitlerini irdelememiz gerekmektedir.
Bilindiği gibi ,Yasaklama kararlarının bir kısmı idari nitelikte organlar tarafından verilir. Bunlara idari mercilerce verilen yasaklama kararları ve mahkeme
ilamına dayanmaksızın verilen yasaklama kararları örnek olarak gösterilebilir.
Gerek, doğrudan idari mercilerce verilen yasaklama kararları, gerekse
C.Savcılarının kamu davası açmasıyla (Kamu İhale Kanunu kapsamında) doğan
yasaklamalar, idari nitelikte yasaklama örnekleridir.
108
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kamu davasını bir yargı merciinin açması, kanımızca bu şekilde doğan yasaklama kararını idari yaptırım olmaktan çıkarmaz. Çünkü bu tür karar bir yargılama süreci içerisinde mahkeme kararı şeklinde sonuçlanmış değildir.
Görüldüğü üzere, gerek idari mercilerce verilen, gerekse C.Savcılarının kamu
davası açmasıyla doğan yasaklama yaptırımları idari nitelikte yaptırımlardır.
Ayrıca, mahkeme ilamının içeriğinde bulunan yasaklama yaptırımları (cezalar) vardır. Bunlar yargı kararlarıyla verilen ve yargısal nitelikte olan yaptırımlardır.Mahkeme kararı şeklinde somutlaşan yasaklama kararları idari mercilerce
verilmediği için bunların kabahat niteliğinde olduğu savunulamaz.
Bu durumda yargısal bir karar niteliğinde olan yasaklama kararlarının “kabahat “ niteliğinde olduğunu savunmak imkanı olmamakla berber,Kabahaletler
Kanunun 2 inci maddesinde yer alan; “Kabahat deyiminden; kanunun, karşısında,
yasalarca, idari mercilerce uygulanması öngörülmüş olan Kamu İhalelerinden
Yasaklama Kararlarının kabahat tanımı içerisine girdiğinde şüphe yoktur.
Konu yine ihale mevzuatında yer alan geçici teminatlar açısından
irdelendiğinde,bazı koşullar gerçekleşmediğinde isteklilerin yatırdığı geçici teminatlar idare tarafından irat kaydedilebilmektedir.Kamu İhale kanuna göre geçici
teminatın irat kaydedilebileceği haller aşağıda sayılmıştır.Bunlar;
1- Kamu İhale Kanununun 10 uncu maddesinde, a) Ekonomik ve mali yeterlik, b) Mesleki ve teknik yeterliğin belirlenmesi için aranan belgeler gösterildikten sonra, ihale dışı bırakma halleri sayılmış, maddenin son fıkrasında ise;
“Bu madde kapsamında istenen belgelerden hangilerinin taahhütname olarak
sunulabileceği Kurum tarafından belirlenir. Gerçeğe aykırı hususlar içeren taahhütname sunulması veya ihale üzerinde kalan istekli tarafından taahhüt altına alınan durumu tevsik eden belgelerin sözleşme imzalanmadan önce verilmemesi halinde bu durumda olanlar ihale dışı bırakılarak geçici teminatları
gelir kaydedilir” hükmü getirilmiştir.
2- Kamu İhale Kanununun 11 inci maddesinde, ihaleye katılamayacak olanlar
sayıldıktan sonra, maddenin son fıkrasında;
“Bu yasaklara rağmen ihaleye katılan istekliler ihale dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir. Ayrıca, bu durumun tekliflerin değerlendirmesi aşamasında tespit edilememesi nedeniyle bunlardan biri üzerine ihale
yapılmışsa, teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.” denilmektedir.
3- Kamu İhale Kanununun 37/2 nci maddesi hükmüne göre,
“Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle belgeleri eksik olduğu veya teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun olmadığı 36 ncı maddeye göre ilk
109
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
oturumda tespit edilen isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasına
karar verilir. Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla, belgelerde bilgi eksikliği bulunması halinde idarece belirlenen sürede
isteklilerden bu eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen sürede bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı bırakılır ve geçici teminatları gelir kaydedilir. Bu ilk değerlendirme ve işlemler
sonucunda belgeleri eksiksiz ve teklif mektubu ile geçici teminatı usulüne uygun
olan isteklilerin tekliflerinin ayrıntılı değerlendirilmesine geçilir. Bu aşamada, isteklilerin ihale konusu işi yapabilme kapasitelerini belirleyen yeterlik kriterlerine
ve tekliflerin ihale dokümanında belirtilen şartlara uygun olup olmadığı ile birim fiyat teklif cetvellerinde aritmetik hata bulunup bulunmadığı incelenir.
Uygun olmadığı belirlenen isteklilerin teklifleri ile birim fiyat teklif cetvellerinde
aritmetik hata bulunan teklifler değerlendirme dışı bırakılır.” İfade edilmiştir.
4- Kamu İhale Kanununun 44 üncü maddesine göre;
“İhale üzerinde kalan istekli 42 ve 43 üncü maddelere göre kesin teminatı vererek sözleşmeyi imzalamak zorundadır. Sözleşme imzalandıktan hemen sonra
geçici teminat iade edilir.
Bu zorunluluklara uyulmadığı takdirde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın ihale üzerinde kalan isteklinin geçici teminatı gelir
kaydedilir. Bu durumda idare, ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif fiyatının ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla, bu teklif sahibi istekli ile de Kanunda belirtilen esas ve usullere göre sözleşme imzalayabilir. Ancak ekonomik
açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekli ile sözleşme imzalanabilmesi için,
42 nci maddede belirtilen on günlük sürenin bitimini izleyen üç gün içinde ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekliye 42 nci maddede belirtilen
şekilde tebligat yapılır.
Ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin de sözleşmeyi imzalamaması durumunda ise, bu teklif sahibinin de geçici teminatı gelir kaydedilerek ihale iptal edilir.”
5- 52/5 inci maddesi hükmüne göre;
“Tekliflerin değerlendirilmesinde, öncelikle isteklilerin teknik değerlendirmeye esas bütün belgelerinin ihale dokümanında istenilen şartlara uygun olarak
düzenlenip düzenlenmediği incelenir. Belgeleri eksik olan veya istenilen şartlara
uygun olmadığı tespit edilen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır.
Ancak, teklifin esasını değiştirecek nitelikte olmaması kaydıyla belgelerde
bilgi eksikliği bulunması halinde, idarece belirlenen sürede isteklilerden
bu eksik bilgilerin tamamlanması yazılı olarak istenir. Belirlenen sürede
110
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
eksik bilgileri tamamlamayan istekliler değerlendirme dışı bırakılır ve geçici teminatları gelir kaydedilir.”
6- 52/12 nci maddesi hükmüne göre;
“Yapılan görüşmede anlaşma sağlandığı halde ihale üzerinde kalan isteklinin sözleşme imzalama yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde,
idarece geçici teminatı gelir kaydedilir. Bu durumda, teklif fiyatının ihale yetkilisince uygun görülmesi kaydıyla, ikinci en yüksek toplam puana sahip istekli
ile de görüşme yapmak suretiyle sözleşme imzalanır. İkinci isteklinin sözleşme
imzalama yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, idarece geçici teminatı
gelir kaydedilir.”
Denilerek, danışmanlık hizmetlerinde belge eksikliğini tamamlamayan ve
sözleşme için sorumluluklarını yerine getirmeyen istekliler hakkında geçici teminat irat kaydedilerek yaptırımlar uygulanması,halleridir.
Değinilen durumlarda idari mercilerce verilen kararlar sonucunda para cezası
şeklinde yaptırımlar uygulandığı açık olduğuna göre ,geçici teminatın irat kaydedilmesine ilişkin konuların da ,”kabahat “ tanımına girdiğinden kuşku duymamak gerekir.
Ancak “kesin teminatların” irat kaydedilmesi açısından aynı gerekçeleri ileri sürmek kanımızca mümkün değildir. Çünkü sözleşmelerin imzalanmasından
sonra,tarafların eşitliği ilkesi içerisinde sözleşmenin uygulanması aşamasına geçilmiştir. Sözleşmenin uygulanması aşamasında da “ kesin teminatın irat kaydedilmesi işlemi “idarenin kamu gücünden kaynaklanan bir yetkisi olmayıp sözleşmeden kaynaklanan bir yetkisidir.Belirtilen nedenlerle sözleşmenin uygulanması ile ilgili konuda sözleşeme öngörülen yaptırımların uygulanması Kabahatle
Kanununun kapsamı dışında kalmaktadır. şekilde tasnif edilmesi mümkündür.
Madde 3- (Değişik: 6/12/2006-5560/31 md.)
(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer
kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.
GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir. Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacaktır. Bunun sonucu
111
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
olarak Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer
alan idarî para cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da uygulanabilecektir. Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına ilişkin olarak
yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur. Üst kurullar tarafından belli
sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi bağlamında yüksek meblağlarda idarî para
cezaları verilebilmektedir. Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin
kanunlarda bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi
olarak Danıştay’a gidilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır..
MADDE 3 - AÇIKLAMA
Anayasa mahkemesinin 1.3.2006 tarih E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararı
ile Kabahatler Kanununun 3. maddesini Anayasaya aykırı bulunarak iptal olunmuş, ayrıca aynı kararda bu durumun doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını
ihlal edici nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine de karar verilmiştir. Yasa koyucu, Anayasa Mahkemesinin verdiği süre içerisinde 6.12.2006 tarih
ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu ön görülen sürede yasalaştırmıştır. Söz konusu kanun, 19 Aralık 2006 tarihinde Resmi
Gazetede yayımlanmış bulunmaktadır.
Kanunun önceki şekli, özel kanunlardaki dağınık biçimde yer alan idari yaptırımları disiplin altına almayı amaçlayarak, Kabahatler Kanununun genel hükümler başlığı altında düzenlene amaç, kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik
ilkesi, zaman bakımından uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zaman aşımı, karar verme
yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin diğer bütün özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanmasını benimsemiştir. Anayasa mahkemesi bu düzenleme içerisinde “… yalnızca yaptırımın
türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar
gözetmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin
usul ve esasların değiştirilmesini anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir..
Yasa koyucu yeni kanunda, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararını göz
önünde bulundurarak sadece kanun yolları yani yargısal hak arama yolları ile
ilgili olarak diğer kanunlardaki, Kabahatler Kanunundan farklı olan düzenlemeleri korumak durumunda kalmıştır. Bir başka deyişle Kabahatler Kanunundaki
kanun yollarına ilişkin düzenlemeler, eğer farklı kanun yolu düzenlemeleri varsa,
diğer idari para cezaları hakkında geçerli olmayacaktır.
Kanun yolları dışında Kabahatler Kanununun genel hükümler bölümünde
düzenlenen hükümler, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün eylemler hakkında uygulanacaktır.
112
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kuşkusuz bu durum, özel kanunlardaki dağınıklığı sürdüreceğinden uygulamada bazı sorunlara neden olacaktır.
Bir mahkemeniin,Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi hükmünün
Anyayasa’ya aykırı olduğu hakkındaki başvuru kararında,” Anayasa Mahkemesi’nin
1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü
kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı denetimine
tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi
için bu yönde yasal bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasa’ya
aykırı olduğu,…” ileri sürülmüşse de, Anayasa Mahkemesi 11.06.2009 tarih ve
E.2007/115 K.2009/80 sayılı kararında “…İdarî yargının denetimine bağlı olması
gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması
halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir. Kabahat konusu eylemlerin çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulanma alanı dikkate alındığında, idari yargı
teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanınmasının, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede
sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemelerine
başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Yasa kuralı Anayasa’nın 125., 153. ve 155.
maddelerine aykırı değildir; iptal isteminin reddi gerekir…” gerekçeleriyle başvuru
talebini reddetmiştir.
Kanun yoluna ilişkin düzenleme farklılıkları kimi zaman yargı yolu (yani idare
mahkemelerine mi yoksa adli mahkemelere mi) başvurulacağı konusunda kimi
zamanda süre açısından farklılıklar şeklinde olmaktadır. Bir başka deyişle yargı
yoluna başvurma yedi gün, bir ay, doksan gün gibi farklı sürelere bağlanmaktadır. Kanımızca bu süreler, Kabahatler Kanunundan farklı kanun yolu düzenlenen durumlarda dikkate alınmalı, kanun yolu açısından, Kabahatler Kanununda
öngörülen adli yargı yolları açısından, başvuru sürelerindeki farklılıklar dikkate
alınmamalıdır. Aksi halde ortaya çıkacak durum, hukuk düzenine önü alınmaz
zararlar verebilecektir.
Görüldüğü gibi, Kabahatler Kanununun genel hükümleri, idari yaptırım gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır. Bu husus Kabahatler Kanununun 3
üncü maddesinde 6.12.2006 tarihinde değişiklik yapan hükmün gerekçesinde
yer alan bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da
uygulanacaktır…” şeklindeki ifadesi ile açık bir şekilde belirtilmiştir.
113
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Diğer kabahatle ilgili kanunlarda özel hüküm bulunmayan hallerde uygulanması öngörülen ,Kabahatler Kanununun genel hükümleri, söz konusu Kanunun
32 nci maddesine kadar olan kısmını kapsayan Birinci Kısım hükümleridir. Kanunun 1 ve 4 üncü bölümlerini kapsayan bu hükümler, genel hükümler, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, karar verme yetkisi ve kanun yolları konularını
içermektedir.
Bu arada, Kamu İhalelerinden yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesine
ilişkin İhale mevzuatındaki hükümlerin Kabahatler kanunu kapsamı dışında
kaldığı düşüncesi açısından söz konusu kanunun saklı tutulan hükümlerle ilgili
19 uncu maddesini tartışmak gerekir.
Kabahatler Kanununun genel hükümler bölümünde yer alan, “Saklı tutulan
hükümler” başlığı altında düzenlenen 19 uncu madde hükmünde, “Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.” denilmektedir.
Söz konusu hüküm tahlil edildiğinde, yasaklama konularının, Kabahatler Kanunu kapsamı dışında kalmadığı düşünülmektedir. Çünkü, yasaklama kararları
“bir meslek veya sanatın yerine getirilmemesi” niteliğinde değildir. Bir işin yapılmasının kamu ihalelerine katılma açısından kısıtlanmasıdır. Meslek veya sanatın
ya da müteahhitliğin devam etmesi önlenmiş değildir sadece kamu ihalelerine
katılma konusunda bir kısıtlama getirmiştir. Ayrıca, yasaklama kararı, “iş yerinin
kapatılması” niteliğinde de kabul edilemez. Çünkü, yasaklama süresince iş yeri
faaliyetlerini çalışma alanı kısıtlanmış olsa dahi sürdürmektedir.
Bundan başka, yasaklama işlemi “ruhsat veya ehliyetin geri alınması” niteliğinde de değildir. Çünkü, ihalelere katılabilmek için verilen bir ruhsat söz konusu olmadığı gibi, bunun geri alınmasından da söz edilemez.
Kaldı ki, “kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden
alıkonulması”nın kamu ihalelerinden yasaklamayla hiçbir ilgisi yoktur. Kabahatler Kanununun bazı haklar tanıdığı, 19 uncu madde hükmünde ise bu hakların
kullanılması açısından bazı kısıtlamalar getirdiği göz önünde tutulursa, söz konusu hükmün genişletilerek yorumuna, ve bunun sonucunda bu hakların kullanılmasına set çekilmesine hukukun genel ilkeleri cevaz vermez.
114
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Bu nedenlerle, yasaklamaya ilişkin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yer alan yasaklayama ilişkin hükümlerin, Kabahatler Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan “saklı tutulan hükümler” arasında bulunmadığı düşünülmektedir. Bundan başka, yasaklama kararları
konularında, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda özel
hükümlerde bulunmaktadır.
Yukarda gerekçeleriyle açıklamaya çalıştığımız gibi, kamu ihalelerinden yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin ihale mevzuatındaki
hükümler,Kabahatler kanunun saklı tutulan hükümleri arasına girmemektedir.
Yani kendi özel kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde Kabahatler kanunun
genel hükümlerini uygulamak gerekecektir.
KANUNİLİK İLKESİ
MADDE 4.- (1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği
çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak
kanunla belirlenebilir.
MADDE 4 - GEREKÇE
Madde 4.- Madde metninde, suçta kanunîlik ilkesine nazaran, kabahatler açısından daha esnek bir sistem kabul edilmiştir. Buna karşılık, ikinci fıkrada, idarî yaptırımlar açısından, cezada kanunîlik ilkesine paralel bir hükme yer verilmiştir.
KANUNİLİK İLKESİ
MADDE 4 – AÇIKLAMA
Evrensel bir hukuk kuralı olan cezaların kanuniliği ilkesi Anayasamızın 38/2
maddesinde de yerini bulmuştur. Söz konusu anayasa hükmüne göre; “Kimse,
işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan
cezadan daha ağır ceza verilemez. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri
ancak kanunla konulur.”
Kanunsuz suç ve ceza olamayacağına ilişkin temel ilkenin hem “suç” hem
de “ceza” ile ilgili bir yönü vardır. Cezalar açısından bu temel ilkeye hiçbir şekilde dokunulmadan kesin bir biçimde uyulurken, suçun belirlenmesi açısından
115
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.Ceza Kanununa göre bir ölçüde esneklik getirilmiştir. Bir başka deyişle idari
düzenlemelerle idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle, kanunun kapsam ve
koşulları bakımından belirlediği çerçeve içerisinde düzenleme yapılabilir. Böylece bir düzenlemenin yöntemi yasada gösterilmemiştir. Kanımızca Tüzük veya
Yönetmelik şeklinde bir düzenleme mümkündür. Tebliğler, tamimler şeklinde
düzenlemeler yapılması yasanın ruhuna aykırı olur.
Hiçbir şekilde, idarenin düzenleyici işlemleriyle cezaların a) türü, b) süresi,
c) miktarı konularında hüküm konulamaz. Değinilen konuların mutlaka kanunla
belirlenmesi şarttır.
ZAMAN BAKIMINDAN UYGULAMA
MADDE 5.- (1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından
da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara
ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.
MADDE 5 - GEREKÇE
Madde 5.- Maddenin birinci fıkrasında, zaman bakımından uygulama ile ilgili
olarak yeni Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanabileceği vurgulanmıştır. Ancak, idarî yaptırımların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı kabul edilmiştir.
İkinci fıkrada, zaman bakımından uygulama kurallarının uygulanmasıyla ilgili
sınırlayıcı bir hükme yer verilmiştir. Buna göre, kabahatin ne zaman işlendiğini belirleme açısından, neticenin meydana geldiği zaman değil, münhasıran fiilin gerçekleştiği zaman dikkate alınmalıdır.
MADDE 5- AÇIKLAMA
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri aynen kabahatler hakkında da uygulanır. Bu konudaki 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun 7. maddesine göre,
a) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç (kabahat) sayılmayan
bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik önlemi uygulanamaz.
116
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
b) İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre bir eylem suç olmaktan (kabahat olmaktan) çıkarılmış ise kimseye ceza verilemez ve güvenlik önlemi
uygulanamaz. Bir ceza veya güvenlik tedbiri alınmasına karar verilmiş olsa
dahi uygulanamaz ve kanuni neticeleri kendiliğinden ortadan kalkar.
c) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun hükümleri uygulanır.
d) Güvenlik önlemleri hakkında, karar zamanında yürürlükte bulunan kanun
hükümleri uygulanır.
e) Geçici veya süreli kanunların yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş
suçlar (kabahatler) hakkında uygulanması sürdürülür. Yasanın yürürlük süresi içinde işlenip te cezası yasanın yürürlük süresi içerisinde gerçekleştirilmeyen kabahatlerde geçici ve süreli yürürlükten kalksa bile ceza uygulanması sürdürülür. Yasa değişikliği birden çok ise failin en fazla lehine olan yasa
hükmü uygulanır.
Yeni Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin 7/1 maddesi uyarınca, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan
bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez.
Bundan başka, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan
bir eylem nedeni ile de ceza verilemez ve güvenlik önlemi uygulanamaz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7/2. maddesine göre; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı olduğunda failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. Bir
başka deyişle failin lehine olan kanun geçmişe uygulanır. (makable şamil olur)
Failin durumunu ağırlaştıran kanunlar geçmişe uygulanmaz.
Kural, kanunların yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren hemen uygulanabilir
olmalarıdır. Bu ilkeye “derhal uygulama kuralı” adı verilir. Ancak bu kuralın lehe
kanunlar olduğunda geçmişe uygulanması, yeni kanunların ağır hükümler taşıması halinde eski kanunlar zamanında işlenen eylemlere eski kanunların uygulanması şeklinde istisnaları vardır.
5237 sayılı kanununun 7/4. maddesine göre, geçici veya süreli kanunlar daha
sonra değiştirilse bile, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş suçlar hakkında uygulanmaya devam edilir. Böyle bir hükmün konulmasının amacı, kanunların çıkarılışı sırasında söz edilen olağan üstü durumdan daha sonra yasal
değişiklikler yapılarak yararlanmaların önlenmesidir.
Ceza kanununun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar Kabahatler içinde aynı biçimde uygulanır. Uygulanacak kuralların belirlenmesi açısından
117
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
eylemin işlenme zamanının belirlenmesi gerekir. Kabahatin işlendiği zamanı saptamak açısından da neticenin meydana geldiği zaman değil eylemin gerçekleştiği
zamanı belirlemek önem taşımaktadır.
Bu arada Kamu ihalelerinden Yasaklama yaptırımlarının ve teminatın irat
kaydedilmesine ilişkin yaptırımların zaman bakımından uygulanması nasıl olacağı konusu tartışılabilir. Kendi özel yasalarında hüküm bulunmadığı için konuya Kabahatler Kanunun bu konuya ilişkin 5 inci maddesine göre hareket edileceği açıktır. Kabahatler Kanununun 5/1 maddesi, “(1) 26.9.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî
yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı
geçerlidir.
(2) Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş
sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.” düzenlemesini
getirmiştir.
Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere, Kabahatler Kanununun zaman
bakımından uygulanması Türk Ceza Kanununun 7 nci madde hükümlerine göre
yapılacaktır. Türk Ceza Kanunun 7 nci Maddesinde, “(1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez
ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç
sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri
uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî
neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren
kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan kanun uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş
olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir. “ denilmiştir.
Derhal uygulama kuralı, yaptırım kurallarının yürürlüğe girdiği andan itibaren meydana gelen olaylara uygulanmasıdır. Fiilin hareket unsuru oluştuğu zaman, hukuka aykırılık işlenmiş sayılır.
Uygulanacak kanunun uygulanması ,yanında yasaklamayı gerektiren davranış
ne zaman işlenmiş sayılacağının belirlenmesini de yanında getirmektedir. Kamu
İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda yasaklamayı gerektiren
davranışın işlendiği zaman konusunda bir hüküm yer almamaktadır. Ancak, söz
118
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
konusu kanunlarda, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranışın tespit tarihinden
söz edilmiş, tespit tarihine ilişkin boşluk Danıştay İçtihatları ile doldurulmuş,
Danıştay’ın bu konudaki İçtihadı Kamu İhale Tebliğinde de yer almıştır.
Yasaklamayı gerektiren fiil ve davranışın işlendiği tarih hakkında değinilen
yasalarda özel hüküm olmadığı için bu konuda genel hüküm niteliğinde olan Kabahatler Kanununun 5/2 maddesi hükmünün uygulanabileceği düşünülmektedir. Söz konusu hükme göre, yasaklamayı gerektiren fiil veya davranış, failin icrai
veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu
zaman bu bakımdan dikkate alınmaz.
Kanımızca, fiilin işlendiği zaman, soruşturma ve yerine getirme zamanaşımı
bakımından önem taşıyacaktır.
YER BAKIMINDAN UYGULAMA
MADDE 6.- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.
MADDE 6 - GEREKÇE
Madde 6.- Madde metninde, kabahatler açısından yer bakımından uygulama
ile ilgili olarak yeni Türk Ceza Kanununun 8 inci maddesi hükmüne atıfta bulunulmuştur. Böylece, bu Tasarı hükümlerinin kural olarak ancak Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin egemenlik alanında işlenen kabahatler açısından uygulanabileceği kabul
edilmiştir. Buna karşılık, istisna olarak, ilgili kanunda belli bir kabahatin yurt dışında işlenmesi halinde dahi Türkiye’de idarî yaptırım uygulanabileceğine dair hüküm
bulunabilir.
MADDE 6- AÇIKLAMA
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler hakkında da uygulanır. Bu hüküm suçlar için istisnasız uygulanırken kabahatler için aksine hüküm konulabilir. İstisnaya ilişkin hükümlerin
mutlaka kanuna dayanması gerekir. Diğer düzenleyici işlemlerle yani tüzük, yönetmelik, genelge gibi kurallarla yer bakımından uygulama hükümlerine istisna
getirilemez.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8.
madde hükümlerine göre ;
a) Türkiye’de işlenen suçlar (kabahatler) hakkında Türk Kanunları uygulanır. Türkiye’de işlenmiş sayılma açısından, eylemin kısmen veya tamamen
119
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Türkiye’de işlenmesi veya eylem yurt dışında işlense dahi sonucun Türkiye’de
gerçekleşmesi halinde suç (kabahat) Türkiye’de işlenmiş sayılır. Türkiye’de
işlenme açısından yasa ayrıntılı düzenlemeler getirmiş olup, bu hükümlere
göre;
b) Türk kara ve hava sahaları ile Türk kara suları Türkiye sınırları içinde düşünülür. Değinilen kavramları bu konuları düzenleyen uluslar arası veya ulusal
kurallarla belirlenir.
c) Açık denizde veya açık deniz üzerindeki hava sahasında işlenen kabahatlerde, deniz veya hava aracının Türkiye’ye ait olması halinde Türk Kanunları
uygulanır.
d) Açık deniz veya açık deniz üzerindeki hava sahasında Türk deniz veya hava
araçlarıyla işlenen kabahatlerde Türk kanunları uygulanır. Uçak veya geminin hangi ulusa ait olduğu mülkiyet esaslarına göre belirlenmelidir. Türk
Devleti veya vatandaşlarına ait gemi ve uçaklar Türkiye’ye ait sayılır.
Çok ortaklı işletmelerde gemiler için gemi sicili, uçaklar için kayıtlı olduğu
ticaret sicili esas alınabilir.
e) Türkiye Devletine ait deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla işlenen kabahatlerde, gemi veya uçak nerede olursa olsun Türk Kanunları uygulanır
f) Türkiye’nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde teşhis
edilmiş sabit platformlarda işlenmiş kabahatlerde Türk Kanunları uygulandığı gibi söz konusu tesislere karşı işlenen kabahatlerde de Türk kanunları
uygulanır.
Kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge kavramları ulusları anlaşmalar
ve Devletler hukuku kurallarına göre belirlenir.
Uluslararası anlaşmalarla, yukarıdaki belirtilen esasların aksine hüküm konulabilir. Anayasamıza göre, uluslar arası anlaşmalar da kanun hükmünde olup iç
hukuk düzenlemelerine göre önceliği bulunmaktadır.
Kabahatler kanununun 22.maddesinin son fıkrası hükmü ülke açısından yetki dışında görev alanı açısından bir belirleme yapmıştır. Bu hükme göre; idari
kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
görev alanlarına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısı ile idari yaptırım uygulanabilir. Bir başka belediye sınırları içinde diğer bir belediyenin idari yaptırım
uygulama yetkisi yoktur.Bununla beraber,ilk kademe belediyeleri ve ilçe belediyeleri sınırları içerisinde işlenen kabahat eylemleri konusunda büyük şehir belediyelerinin yetkili olacağında kuşku yoktur.
Özellikle büyük şehir belediye sınırları içerisinde, ilk kademe belediyeleri ile
ilçe belediyelerinin birbirine sınırdaş olmaları nedeniyle bir belediye sınırları içe120
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
risinde işlenen kabahat eyleminden diğer belediye sınırları içerisinde bulunan
bir başka şahsın zarar görmesi mümkündür. Böyle durumlarda hukuka aykırı
eylemin gerçekleştiği yer belediyesinin yaptırımı uygulaması gerekir. Başka belediye sınırları içersinde zarar görenlerin şikayetleri zararlı eylemin gerçekleştiği
yer belirlendiğinde ilgili belediyeye havale edilmelidir.
121
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İKİNCİ BÖLÜM
KABAHATTEN DOLAYI SORUMLULUĞUN ESASLARI
KABAHATİN İHMALİ DAVRANIŞLA İŞLENMESİ
MADDE 7.- (1) Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali
davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir.
MADDE 7 - GEREKÇE
Madde 7.- Madde metninde, kabahatin hem icraî hem de ihmali davranışla işlenebileceği hususuna açıklık getirilmiştir. Ancak, suçlarda olduğu gibi; ihmali davranışla
işlenmiş kabahatin varlığı için, kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığına vurgu yapılmıştır.
MADDE 7- AÇIKLAMA
Kural olarak ,kişiler, eylemlerinin hukuka aykırı olmasından sorumlu tutulur.
Eylem aktif bir davranış türüdür. Ancak kimi zaman kişiler pasif tutumları nedeni ile de sorumlu tutulurlar.pasif tutum nedeniyle sorumluluk istisnai hallerde
mümkündür.
Yasanın 7. maddesi kabahatin hem aktif davranışla hem de pasif tutumla işlenebileceğini öngörmüştür. Yasada pasif tutum, ihmali davranış olarak ifade edilmiştir. Pasif tutum veya ihmali davranış nedeniyle sorumluluğun doğması için
bazı koşulların gerçekleşmesi aranmaktadır. Yasada aranan bu koşullar;
a- Kişi için yasada belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yasalarla
öngörülmüş olması,
b- Yasalarda öngörülen icrai davranışta bulunma yükümlülüğüne kişinin uyma
masıdır.
Kişinin bir icrai davranışta bulunmakla yükümlü olmasına karşın bunu yerine getirmemesi ihmali davranış dolayısı ile idari yaptırımı gerektirir. İhmalden
kaynaklanan sorumluluğun doğabilmesi için, failin kanundan veya sözleşmeden
doğan yükümlülüğünü, hareketsiz kalmak şeklinde yerine getirmemesi aranır.
Bu durum sözleşmeye dayanıyorsa “garantörlük kurumuna götürür”. (Necati
Mercan, Açıklamalı Kabahatler Kanunu sf. 16)
Garantörlük a) Kanundan, b) Sözleşmeden, c) tehlikeli eylemin tahmin edilen sonucu olarak doğabilir.
122
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kanundan doğan garantörlük, ya da koruma ve gözetim yükümlülüğü, velayet
veya vesayet ilişkisi şeklinde ortaya çıkabilir. Veli veya vasinin koruma ve gözetim
yükümlülüğünü yerine getirmemesi sorumluluk doğurabilir.
Koruma ve gözetim yükümlülüğünün sözleşme ile üstlenildiği halde yerine
getirilmemesi de sorumluluk doğurur. Sözleşmenin mutlaka yazılı olarak yapılması şart değildir. Önemli olan koruma gözetim yükümlülüğünün iradi olarak ve
gönüllü biçimde üstlenilmesidir. (Necati Mercan age, sf.18)
Önggörülen tehlikeli fiilden kaynaklanan durum ,meydana getirilen tehlikeli
eylemin tahmin edilen sonucunu önlemek için gerekli işlemlerin yapılmamasıdır. Örneğin trafik kazasına neden olan kişinin, kaza sonucunda yaralanan kişileri
tedavi yerlerine götürmemesi halidir. Bu durumda fail öngelen herhangi bir zarar
sonucunu değil, kendi davranışının sonucunu giderme görevini yerine getirmek
zorunda olup yerine getirmeme halinde sorumlu tutulmaktadır.
Konuyu yasaklama kararları ve teminatın irat kaydedilmesi açısından irdelediğimizde bir ihmali davranışın söz konusu yaptırımlara neden olup olamayacağını da tartışmak da yarar vardır. Bilindiği gibi, bir yaptırım gerektiren davranış
ihmali veya icrai olabilir. İcrai davranışla hukuka aykırılık, hukuka aykırı eylemin
fiilen gerçekleştirilmesi halidir.
İhmali davranışta ise, fiilen yapılan bir eylem bulunmamaktadır. İhmali bir
davranışa hukuksal bir sonuç bağlanması için o konuda icrai bir davranışta bulunma hususunda yasayla konulmuş bir yükümlülüğün konulmuş olması gerekir.
Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda belli bir davranışta bulunması zorunluluğu getirildiği halde, buna uyulmaması halinde yasaklama yaptırımı uygulanabilir. İhmali davranışla yasaklama kararı verilip verilmeyeceği konusunda Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
düzenlemeler olmadığı için Kabahatler Kanununun 7 nci maddesi hükmünün
uygulanabileceği düşünülmüştür. Söz konusu madde hükmünde, “Kabahat, icraî
veya ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için
kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün
varlığı gereklidir.” denilmektedir.
ORGAN VEYA TEMSİLCİNİN DAVRANIŞINDAN DOLAYI SORUMLULUK
MADDE 8.- (1) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya
temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı
tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
123
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da
idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet
ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde
de uygulanır.
MADDE 8 - GEREKÇE
Madde 8.- Madde metninde, tüzel kişi hakkında da kabahat dolayısıyla idarî yaptırım ve bu bağlamda idarî para cezası uygulanabileceği kabul edilmiştir. Yeni Türk
Ceza Kanununun sisteminde tüzel kişi hakkında suç dolayısıyla ceza yaptırımı uygulanamaz. Buna karşılık, idarî para cezasının niteliği ve amacının farklılığı dolayısıyla, bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenen kabahat nedeniyle bu tüzel kişiye de
idarî para cezası verilebilecektir.
Tüzel kişi hakkında idarî yaptırım uygulanabilmesi, organ veya temsilci sıfatıyla
tüzel kişi adına hareket eden ya da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde istihdam edilen
kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez. Bu durumda tüzel
kişi ile gerçek kişilere verilen idarî para cezasının tahsili açısından müteselsil sorumluluk da kabul edilemez. İdarî para cezası, bir ceza hukuku yaptırımı niteliği taşımamakla birlikte; bir kamu hukuku yaptırımı olması dolayısıyla ve uygulanmasıyla
güdülen amacın gerçekleşebilmesi için ancak hakkında uygulanan kişi üzerinde etkili
olabilmelidir. Bu bakımdan, Tasarının sisteminde, işlenen kabahat nedeniyle verilen
idarî para cezası ile ilgili olarak müteselsil sorumluluk kabul edilmemiştir.
Maddenin bir ve ikinci fıkraları hükümlerinde bu düşünceler esas alınmıştır.
Üçüncü fıkraya göre, suçlardan farklı olarak, iştirak ilişkisinde tek tip faillik sisteminin benimsendiği kabahatlerde, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin yanı sıra, bu
niteliği taşımayan kişi de, fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Dördüncü fıkrada, organ veya temsilci sıfatıyla ya da hizmet ilişkisine dayanarak
gerçekleştirilen fiiller açısından özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlem herhangi bir
nedenle bilahare hukuka aykırı bulunarak iptal edilebilir. Ancak, buna rağmen iptal
öncesinde gerçekleştirilen kabahatler açısından bu madde hükümlerine göre idarî yaptırım sorumluluğu devam eder.
124
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 8-AÇIKLAMA
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 20. maddesi uyarınca ceza sorumluluğunun
şahsiliği ilkesinin gereği olarak, tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz.
Ancak suç dolayısı ile bazı güvenlik önlemleri alınmasına imkan tanınmıştır.
Kabahatler kanunu ise ceza kanunundan farklı olarak, tüzel kişiler hakkında
idari yaptırımlar uygulanmasına olanak tanımıştır.
Yasal Düzenlemeye göre;
a- Tüzel kişinin organı,
b- Temsilcilik görevi yapan kişi,
c- Organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
görev üstlenen kişinin görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, tüzel kişi hakkında idari yaptırım uygulanabilir.
Yasada belirlenen görevlilerin, davranışlarında tüzel kişinin sorumlu tutulabilmesi için, değinilen görevlilerin eylemleri ile tüzel kişinin çalışması arasında
bir illiyet bağı olması gerekir. Bu illiyet bağı kurulmadığı taktirde değinilen görevlilerin her eyleminden tüzel kişinin sorumlu tutulması gerekir ki, böyle bir
durum mantık kurallarıyla bağdaşmaz.
Yasada “tüzel kişinin organı” ifadesi kullanılmıştır. Bu organ Yönetim Kurulu
olabileceği gibi Denetim Kurulu da olabilir. Ancak daha önce belirtilen illiyet
bağı ilkesi her halükarda aranır. Yani görev kapsamında işlenmiş kabahat olması
mutlaka gerçekleşmiş olmalıdır.
Tüzel kişilerin Genel Kurulları da yasalara göre tüzel kişinin organı sayıldığından, Genel Kurul üyelerinin davranışlarından tüzel kişinin sorumlu olup olmayacağı tartışılabilir. Yasanın yazılış biçiminden bir sorumluluk doğabileceği anlamı
çıkmakta ise de, böyle bir durumda nedensellik bağının kalmayacağı düşünülmektedir.
Tüzel kişi hakkında yaptırım uygulanırken, eylemi gerçekleştiren gerçek kişi
hakkında da yaptırım uygulanabilir. Bir başka deyişle aynı eylemden hem tüzel
kişi hem de onun adına, eylemde bulunan gerçek kişi ,ayrı ,ayrı cezalandırılabilir.
Yasanın gerekçesinde, değinilen durumda, müteselsil sorumluluk olmadığı
açıkça belirtilmiştir. Eğer müteselsil sorumluluk olsa idi, sorumlulardan birinin
sorumluluğunu yerine getirmesi halinde diğeri sorumluluktan kurtulurdu.
Bazı ortaklıkların tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Örneğin adi şirket veya adi
ortaklık türü işletmelerin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Böyle bir tüzel
kişiliği olmayan ortaklıkta da ortaklığı temsile yetkili kişilerin veya ortaklığın fa125
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
aliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin davranışından ortaklık veya iş sahibi
kişi de tüzel kişilerde olduğu gibi sorumlu tutulabilecektir. Böyle bir durumda
hem iş sahibine hem de fiili icra eden kişiye ayrı, ayrı ceza yaptırımı uygulanması
mümkündür.
Hem tüzel kişi veya iş sahibi hem de fiili işleyen kişiye ayrı ,ayrı idari ceza
uygulaması mümkün olup, iki ayrı ceza uygulaması zorunluluğu yoktur. Tek bir
ceza veya iki ayrı ceza uygulanması gerekip gerekmeyeceği idarenin takdirine
kalmıştır.
Bazı durumlarda organ veya temsilcilik ilişkisi, yada hizmet ilişkisi ,hukuken
geçerli olmayabilir. Fiili işleyenin hareketi ile tüzel kişi veya iş sahibi arasında fiilen görev bağı olduğu saptandığında organ veya temsilcilik ilişkisi veya hizmet
ilişkisi hukuken geçersiz sayılsa bile ceza yaptırımları uygulanır.
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 60. maddesi uyarınca, özel hukuk tüzel kişisine verilen yetkinin kötüye kullanılması halinde, mahkemece iznin iptaline karar
verilebilir. Ancak Kabahatler Kanununda böyle bir yaptırım öngörülmemiştir.
Bununla birlikte, Kabahatler Kanununun 18. maddesine göre mülkiyetin kamuya geçirilmesi için ise kanunda açık bir hüküm bulunması gerekir.
Yasaklama ve teminatın irat kaydedilmesi açısından organ veya temsilcinin
sorumlulukları nasıl belirlenir ? diye sorulabilir.
Hukuka aykırı eylemler gerçek kişiler tarafından işlenir. Tüzel kişilerin bir
eylemde bulunması ihtimali yoktur. Ancak, gerçek kişilerin eylemleri nedeniyle
tüzel kişilerin sorumlu tutulabilmesi için özel yasal düzenlemeler olması gerekir.
Bu konuda Kamu İhale Kanunu’nun 58 ve 59 uncu maddelerinde ve Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 26 ncı maddesinde ortakların ve tüzel kişilerin
sorumluluğu hakkında özel düzenlemeler vardır.
Ancak, organlarının sorumluluğu hakkında özel hüküm bulunmamaktadır.
Kanımızca, bu durumda Kabahatler Kanununun 8 inci maddesine göre hareket edilebileceği düşünülebilir. Söz konusu madde hükmünde, “(1) Organ veya
temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu
kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
126
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır.”
denilmektedir.
KAST VEYA TAKSİR
MADDE 9.- (1) Kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebilir.
MADDE 9 - GEREKÇE
Madde 9.- Suçlar kural olarak, ancak kasten işlenebilirler. Ancak, kanunda açıkça
belirtilmiş olması halinde, taksirle işlenen fiil de istisna olarak suç oluşturabilir.
Buna karşılık, Tasarıda benimsenen sisteme göre, kabahat türünden haksızlıklar
kural olarak hem kasten hem de taksirle işlenebilir. Ancak, sadece kasten veya taksirle
işlenebilen fiilin kabahat oluşturabileceği konusunda kanunda hüküm bulunabilir.
Fakat, Tasarının sisteminde, kabahatler açısından da idarî ceza sorumluluğunun
kabulü yani idarî para cezasına karar verilebilmesi için, fiili işleyen gerçek kişinin en
azından taksire dayalı kusurunun varlığı gerekir. Başka bir deyişle, kabahatler bakımından objektif sorumluluk kabul edilmemiştir.
MADDE 9 – AÇIKLAMA
Kabahat, yasada açık bir hüküm bulunmadığı taktirde hem kasten hem de
taksirle işlenebilir. Bir başka deyişle sorumluluğun doğması için taksir yeterlidir.
Yasanın açıkça kast’ ın aranmasını belirttiği konularda, sorumluluğun doğması
için kast unsuru aranır.
Kast veya taksirin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek yargılama sürecinde hep yargıçların görevi olmuştur. Kast ve taksiri belirleme işinin idari mercilere tanınmış olması, hem hukuk tekniği hem de bilgi ve deneyim eksikliği nedeniyle sorunlar yaratabilecektir.
Kabahatlerin manevi unsurunu yasaklama yaptırımları açısından irdelersek,
İhale mevzuatında bu konuda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu konuda
düzenleme olmaması hiçbir zaman ihale mevzuatına göre verilen idari yaptırımlarda manevi unsurun aranmayacağı anlamına gelmez. Kanımızca bu durumda
kabahatler kanunun 9 uncu maddesi hükümlerini her olayda aramak gerekmektedir.
Söz konusu hükme göre ise, ilgilinin kastı veya taksirinin olmadığı hallerde,
yasaklama yaptırımının uygulanamayacağı, bir başka deyişle, bilerek ve isteyerek
127
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
yapılmayan veya özen yükümlülüğü yerine getirilmesine karşın hukuka aykırılığın ortaya çıktığı durumlarda yaptırım uygulanmayacağı düşünülmektedir.
HATA
MADDE 10.- (1) Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanır.
MADDE 10 - GEREKÇE
Madde 10.- Madde metninde, yeni Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin
hükümlerinin ancak kasten işlenen kabahatler açısından ya da kabahatin kasten işlenmesi haliyle ilgili olarak uygulanabileceği kabul edilmiştir.
MADDE 10 – AÇIKLAMA
Yasada “kast” ve “taksir” gibi ceza hukuku kavramlarından söz edildiği için
bunları açıklamak gerekmektedir.
Taksirle işlenmiş eylemlerde de irade vardır.ancak bu irade, eyleme yönelmiş
olup eylemin sonucunu kapsamamaktadır. Bir başka deyişle, fail eylemi istemiş
ancak eylemin sonucunu istememiştir. Kast da ise hem eylem hem de eylemin
sonucu fail tarafından istenmiştir.
Taksirle işlenen bir eylem dolayısı ile, idari yaptırım uygulanabilmesi için
a) Hukuka aykırılığın taksirle işlenebileceği yasada gösterilmeli,
b) Eylem failin iradesiyle gerçekleşmeli,
c) Sonuç istenmese bile öngörülebilir nitelikte olmalı,
d) Eylem ile sonuç arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
5237 sayılı yürürlükte olan T.Ceza Kanununun 30.maddesine göre; “Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bulunmayan bir kimse,
kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısı ile taksirli sorumluluk hali saklıdır.
Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılamaz. İşlediği fiilin
haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılamaz.
Madde metnine göre, kabahatlerde hataya ilişkin olarak yukarıda belirttiğimiz ceza kanunundaki hataya ilişkin hükümler, sadece kastla işlenen kabahatlerde uygulanabilir. Bir başka deyişle taksirle işlenebilen kabahatlerde ceza kanununun hataya ilişkin hükümlerini uygulama olanağı yoktur.
128
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yukarıda metni yazılı olan ceza kanununun hükmüne göre, eylemin gerçekleştiği sırada suçun yasal tanımındaki unsurlarını bilmeyen kişi, kasten hareket
etmiş sayılmaz. İlke olarak suçun unsurları, eylem, fail, mağdur, suçun maddi
konusu ve nedensellik bağıdır. Bu unsurların birinde hataya düşen fail kasten hareket etmiş sayılmaz.
Yukarıda gösterilen T.Ceza Kanununun 30/4. maddesine göre işlediği fiilin
haksızlık oluşturduğu konusunda hataya düşen kişi cezalandırılmayacaktır.
Failin, kabahat oluşturan eylemin, hukuka aykırı olduğunu bildiği kabul edilir. Kanunu bilmemenin mutlak olarak imkansız bulunduğu hallerde, failin kanunu bilmemesi imkansız sayılır. Örneğin bazı evrensel kabahatlerin bir ülkeden
diğerine, hukuka aykırı olduğu bilinen hukuka aykırılıkların bilinmediği kabul
edilemez.
Buna karşılık, kamu düzeni ve güvenliğini sağlamak amacıyla her ülkeni kendi
koşullarına göre düzenlemeler yaptığı konularda birey söz konusu kuralları bilmeyebilir. Örneğin bir ülkeye turist olarak gelenler için, aşı ve sağlık önlemlerine
ilişkin kuralları bilmemek bir mazeret olabilir. Böyle durumlarda o ülkenin vatandaşları ile yabancılar arasında kuralların uygulanması açısından farklılık olabilecektir.
Ceza hukuku açısından, suçun maddi unsurlarında bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi sonucu oluşan hata halinde failin kasıtlı hareket etmeyeceği, koşulları
varsa taksirli eylem nedeniyle sorumlu tutulacağı kabul edilir.
Failin, eyleminin hukuka aykırılığı bilmediği şeklindeki iddiası, onun bilgi düzeyi, eğitimi, yaşı, içinde bulunduğu kültürel ve sosyal çevre koşulları göz
önünde bulundurularak değerlendirilebilir. Fiilin sakınılamayacak bir hatadan
kaynaklanıp kaynaklanmadığı, her olayın koşulları ve sanığın sübjektif durumuna göre cezayı veren makam ve merciler tarafından belirlenecektir.
Kamu İhale Kanunu açısından“Hata “halinin yasaklama kararlarında söz konusu olabilir olup olmayacağı tartışılabilir.
Kabahatler Kanununun 10 uncu maddesi uyarınca, Türk Ceza Kanununun
“hata” hallerine ilişkin hükümleri, ancak kasten işlenen kabahatler hakkında uygulanır.
Kasten işlenen idari yaptırımlar hakkında uygulanacak Türk Ceza Kanununun 30 uncu maddesi aşağıda belirtilmiştir.
“(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen
bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli
saklıdır.
129
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. “
Söz konusu hükümler göz önünde tutularak, yasaklama kararları verilirken
hataya ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi düşünülmektedir.
SORUMLULUK
MADDE 11.- (1) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuk
hakkında idarî para cezası uygulanamaz.
(2) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği
önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanmaz.
MADDE 11 - GEREKÇE
Madde 11.- Madde metninde, fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuğa ya da işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili
olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan akıl hastasına idarî para cezası verilemeyeceği belirtilmiştir.
MADDE 11 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununa göre, kabahatler için sorumluluğun doğabilmesi için
failin fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olması şarttır. On beş yaşını doldurmayanlar ,kabahatler kanununda öngörülen haksız eylemleri işlemiş olsalar
dahi ceza verilmez.
Türk Ceza Kanununa göre ceza sorumluluğu 12 yaşın doldurulmuş olması
şartına bağlanmışken, Kabahatler Kanununda sorumluluk yaşı 15 olarak belirlenmiştir. Ayrıca akıl hastaları da işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamıyor
veya fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmışsa, idari para cezası verilmez.
Kanımızca, ceza sorumluluğu için akıl hastası olmamak yeterli sayılmalıdır.
Akıl hastalığı olsa bile bunun fiilin anlam ve sonuçlarını algılama derecesin tesbitini veya fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği olup olmadığının
tesbitinin idareye bırakılması yerinde olmamıştır.
Reşit olmayan istekli ve yüklenicilere İhale hukukunda ön görülen yaptırımlar irdelendiğinde;Ceza ehliyeti açısından Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale
130
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Sözleşmeleri Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, kanımızca
Kabahatler Kanununun 11 inci maddesi hükümlerine göre hareket edilebileceği
düşünülmektedir.
Hukuken hak ehliyetine sahip olmak açısından reşit olmak veya irade özgürlüğüne sahip olmak şart değildir. 18 yaşın altında olan veya akıl malulü olan bir
kimse de şirket ortağı olabilir veya ticari iş yapılabilir. Böyle bir durumda olanlar
medeni hakları kullanma ehliyetini, veli veya vasileri aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Veli veya vasilerin davranışları nedeniyle, kanımızca velayet veya vesayet
altında bulunan kimselere ceza verilmesi esasları Kabahatler Kanununun 8 inci
maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre, ““(1) Organ veya
temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu
kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(2) Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş
bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.
(3) Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.
(4) Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin
dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanır. “
Yukarda belirtilen madde hükmünde gösterildiği üzere reşit olmayan veya
irade özürlüsü olan iş sahibi hakkında yaptırım uygulanması kesin olmayıp, idarenin taktirine bağlıdır.
HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ İLE KUSURLULUĞU ORTADAN KALDIRAN NEDENLER
MADDE 12.- (1) Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk
Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
MADDE 12 - GEREKÇE
Madde 12.- Madde metninde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleriyle kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerine ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından da uygulanabileceği kabul edilmiştir. Ancak, Tasarıda aksine hüküm bulunan
haller saklı tutulmuştur.
131
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenlerine ilişkin hükümleri, hakkın
kullanılması, görevin yerine getirilmesi, meşru savunma ve ilgilinin rızası olmak üzere dört ana grupta toplanabilir. Kusurluluğu etkileyen nedenlere ilişkin hükümleri
ise, kusurluluğu azaltan veya ortadan kaldıran nedenler olarak iki gruba ayrılabilir.
Maddenin düzenlemesine göre, hukuka uygunluk nedenleri ile zorunluluk hali, cebir
veya tehdit etkisinde olma, hukuka aykırı ve fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi gibi kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerin varlığı halinde, idarî para cezasına
karar verilemeyecektir. Ancak, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili olarak Tasarıda ayrı hükümlere yer verilmiş olması dolayısıyla, Türk Ceza Kanununun bu hallere
özgü hükümleri kabahatler açısından uygulanamayacaktır. Keza, Türk Ceza Kanununun örneğin haksız tahrik gibi kusurluluğu azaltan nedenlere ilişkin hükümleri,
kabahatler açısından uygulanamayacaktır.
MADDE 12 – AÇIKLAMA
Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler konusunda kabahatler kanununda hüküm bulunmayan durumlarda Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
Kabahatler Kanununda yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile ilgili özel hükümler
bulunduğu için belirtilen konularda ceza kanunu değil, kabahatler kanununun
hükümleri uygulanır. Bunun dışındaki hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler konusunda T.Ceza Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Değinilen konulardaki T.Ceza Kanunundaki düzenlemeleri,
I- Hukuka Uygunluk Nedenleri,
II- Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler ,
Başlıkları altında incelemekte yarar vardır.
I- Hukuka Uygunluk Nedenleri
T. Ceza Kanununa göre hukuka uygunluk nedenleri a) Hakkın Kullanılması,
b) Görevin Yerine Getirilmesi, c) Meşru Müdafa, d) İlgilinin Rızası halleridir.
a) Hakkın Kullanılması,
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 26. maddesine göre; “Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez”. Hukuk kurallarına dayanan bir hakkını kullanan kimse hukuka
aykırı hareket etmiş sayılmaz. Bireyin hakkının mutlaka yasadan kaynaklanması
gerekmez. Bu hak kanundan doğabileceği gibi, tüzük, yönetmelik, genelge, tebliğ şeklinde idari düzenlemelerden de doğabilir. Kurallarla düzenlenmiş olmak
koşuluyla bir mesleğin icrası da hakkın kullanılması şeklinde olabilir. Ancak söz
132
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
konusu hakkın doğrudan doğruya kullanılabilir olması aranır. Eğer bir hak kurallarla tanınmış olsa dahi, bir mercinin izni ile kullanılabilecekse, o mercinin izni
gerçekleşmedikçe hakkın doğduğu söylenemez.
Hakkını kullanan kişiye idari yaptırım uygulanamaması için, yukarıda anlatıldığı gibi, failin hukuk düzenince kabul edilmiş bir hakkının olması, hakkın kullanılması ile işlenen eylem arasında nedensellik bağının olması, failin davranışının
hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmaması gerekir. Bir başka deyişle fail
hakkını kullanırken hukuk kuralları ile belirlenen sınırların dışına çıkmamalıdır.
b) Görevin Yerine Getirilmesi,
Başta Anayasa, Devlet Memurları Kanunu ve T.Ceza Kanunu kurallara uygun
olarak verilen bir emri yerine getiren, görevini gerçekleştiren kimseye sorumluluk yüklenemeyeceğini düzenlemiştir. Ceza sorumluluğu açısından :Kabahatler
Kanununun atıfta bulunduğu 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 24. maddesine
göre; “ Kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir
emri uygulayan sorumlu olmaz.
Hukuksal açıdan emir, yasalarla yetkili kılınmış bir merci tarafından, belli bir
konuda yapılması veya yapılmaması gereken bir eylemi içeren ve ast durumunda
bir kişiye yöneltilen irade açıklamasıdır.
Emrin yasal olması için biçim ve içerik yönüyle yasalara uygun olması aranır.
Ast durumunda olan memur her emri biçim ve içerik yönünden değerlendirmek
hakkına sahiptir. Bu arada emri vereninde yetkili olması gerektiğinde kuşku yoktur.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi taktirde
yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellediği
hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur”.
Hiyerarşik yapı içinde, amirin verdiği emrin hukuka uygun olması halinde,
verilen bu emrin yerine getirilmesi, görevin ifası anlamında hukuka uygun olacaktır. Eğer emir hukuka aykırı ise ve astın bunu denetleme olanağı yoksa emri
yerine getiren yine sorumlu olmaz. Ancak astın aldığı emrin hukuka aykırı bularak amirine bildirme imkanı varsa, amirin emri yazılı olarak yenilemesi halinde,
emri yerine getiren sorumlu olmaz. Bu durumda sorumluluk emri verene aittir.
Eğer emir hukuka aykırılıktan öte suç da oluşturuyorsa, bu durumda hem
emir veren sorumlu olur, hem de yazılı emir alsa dahi emri yerine getiren de sorumlu olur.
133
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
c) Meşru Savunma
Kabahatler Kanunun, T.Ceza Kanununa atıfta bulunması nedeniyle meşru
savunma halinde de sorumluluk doğmaz.
Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 25.
maddesine göre; “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda
hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen
fiillerden dolayı faile ceza verilmez”.
T.Ceza Kanununun 25. maddesinin gerekçesine göre, her türlü hakka yönelik
haksız saldırı meşru savunmanın konusunu değiştirebilir. Bundan başka, haksız
saldırının,
aa) Gerçekleşen haksız saldırı,
bb) Gerçekleşmesi muhakkak haksız saldırı,
cc) Tekrarı muhakkak haksız saldırı şeklinde olmalıdır.
Bu nedenle haksız saldırı ile mutlaka karşı karşıya gelmek şart olmayıp, saldırının gerçekleşmesinin yakın ve tekrarının muhakkak olması hallerinde de meşru
savunmaya uygun koşulların varlığından söz edilir.
Meşru savunma için aranan diğer bir koşulda, savunma ile ilgili yönüdür. Bu
da savunmanın saldırı ile orantılı biçimde olması koşuludur. Saldırıya uğrayan
kişi, bu saldırıyı etkisiz kılacak bir ölçüde, bir davranış içinde bulunduğu taktirde, meşru müdafaa hukuka uygun olacaktır. Doğal olarak saldırı ve savunma
arasındaki ölçülü uygunluğu o andaki içinde bulunulan durum ve koşullara göre
belirlemek gerekecektir.
T.Ceza Kanununda “zorunluluk hali” hukuka uygunluk nedenleri arasında
sayıldığı halde, Kabahatler Kanununun 12. maddesinin gerekçesinde zorunluluk
hali, kusurluluğu kaldıran veya azaltan neden olarak belirtilmiştir. Bizde Kabahatler Kanununun sistemine uygun olarak, zorunluluk halini, hukuka uygunluk
nedenleri arasında değil, kusurluluğu kaldıran nedenler arasında inceleyeceğiz.
Ancak bu arada Meşru Savunmada bir saldırı söz konusu olmakta iken, zorunluluk halinde tehlike söz konusu olmaktadır.
d- İlgilinin Rızası
Kabahatler Kanununun hukuka uygunluk nedenleri arasında, T.Ceza Kanununa atıfta bulunarak kabul ettiği diğer bir kurumda “ilgilinin rızası” dır. Bir başka deyişle Kabahat yaptırımını gerektiren bir haksızlığı ilgili kabul ettiği taktirde,
kabahat olmaktan çıkacaktır.
İlgilinin rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için, rızanın kişinin üzerinde mutlak surette tasarrufta bulunabileceği bir hakka ilişkin
134
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
olması gerekir. Ayrıca kişinin bu hakla ilgili olarak rıza açıklamaya ehil olması
şarttır.
Yasa tasarısında daha önce “mağdurun rızası” ifadesi da sonra “ilgilinin rızası”
veya “kişinin rızası” olarak değiştirilmiştir. Böylelikle yasa hükmünün Kabahatler Kanunu açısından daha geniş bir şekilde uygulanması olanağı sağlanmıştır.
Yukarıda değinildiği gibi, mağdurun rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için, tasarrufu kişiye bağlı olan bir hakkın ihlal edilmesi
gerekir. Bir başka deyişle, kamu düzeni ile ilgili Devletin ve toplumun çıkarlarının zarara uğradığı hallerde, bir rıza aranmaz, olsa bile hukuka uygunluk nedeni
olmaz.
II- Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Nedenler
Eylemin haksız veya hukuka aykırılığı kabul edilmekle beraber, eylemde kusur olmadığı için sorumluluk doğmayan veya ceza yaptırımı uygulanmayacak durumlar, kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler başlığı altında düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanununun 12.maddesinin gerekçesine göre; kusurluluğu ortadan kaldıran haller;
a) Zorunluluk hali,
b) Cebir veya tehdit etkisinde olma,
c) Hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi,
Şeklinde belirtilmiştir. Belirtilen kavramları, atıfta bulunulan T.Ceza Kanununun hükümlerine göre açıklamak gerekmektedir.
a) Zorunluluk Hali
Konuyu düzenleyen T.Ceza Kanununun 25/2 maddesi hükmüne göre; “Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı
ve başka surette korunmak olanağı bulunmayan ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu
ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı
faile ceza verilmez.
Bir eylemin zorunluluk nedeni işlendiğinin kabulü yani failin kusur ve sorumluluğunun olması için, tehlike ve bu tehlikeden korunmaya ilişkin koşulların değerlendirilmesi şarttır.
Meşru savunmada, bir saldırı söz konusu iken, zorunluluk halinde bir tehlike söz konusu olduğunu unutmamak gerekir. Zorunluluk halinde, karşı karşıya
kalınan ağır ve muhakkak tehlikeye kişinin kendisini bilerek neden olmaması
şarttır.
135
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Örneğin, elindeki paketi ile yoldan karşıya geçerken üzerine gelen bir araçtan
kaçmak isterken, elindeki paketi atarak çevreyi kirleten bireye idari para cezası
uygulanmaması gerekir.
b) Cebir ve Tehdit Etkisinde Olma
Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu T.Ceza Kanununun “Cebir ve Şiddet, korkutma ve tehdit” başlığını taşıyan 28. maddesi hükmüne göre;
“Karşı koyamayacağı ve kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve
ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç (kabahat) işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun
faili sayılır”.
Bir hukuk düzeni karşılıklı saygı ve barış esasına dayanır. Barış ve karşılıklı
saygı düzeninin bozulduğu yerde cebir, şiddet, korkutma ve tehdit söz konusu
olabilir. Kurallara aykırı olarak, park parası isteyen, bununla da yetinmeyip tehdit
ve korkutma davranışlarında bulunan bir serseriden korunmak amacıyla bireyin
belediyeye ait korkuluklara veya kanepelere zarar vermesi halinde, ceza yaptırımı
zararı veren kişiden değil cebir ve şiddet kullanan kimseden alınabilir.
Cebir veya tehdit etkisinde kaldığı için, failin eyleminden dolayı sorumlu tutulmaması, cebir veya tehdidin belli bir ağırlıkta olmasını gerektir. Karşı konulamayacak veya kurtarılamayacak nitelikte olan cebir veya tehdit sorumluluktan
kurtulma nedeni olabilir.
d) Hukuka Aykırı ve Fakat Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi
Kabahatler Kanununun atıfta bulunduğu T.Ceza Kanununun 28/3 maddesi
hükmüne göre; “ Konusu suç teşkil emir hiçbir suretle yerine getirilmez. Aksi
taktirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. Kanunun 28/4 maddesi hükmüne göre de emrin, uygulayıcı tarafından uygun olmadığının denetlenmesinin
kanunla engellendiği durumlarda, uygulayan değil konusu suç teşkil eden emri
veren sorumlu tutulur.
Kanun, askerlik ve güvenlik hizmetleri alanında, bazı koşullarda emrin içeriğinin hukuka uygunluğunun ast tarafından denetlenmesi mümkün değildir. Buna
göre 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 41/2. maddesi ve 2559 sayılı Polis ve
Selahiyetleri Kanununun 2/3. maddesinde sayılan hallerde, emir derhal yerine
getirilir, emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene ait olur.
Kusurluluğu ortadan kaldıran hallerde ihale mevzuatında ön görülen yaptırımlarının uygulanıp uygulanmayacağı yine bu konuda ihale mevzuatında özel
hüküm bulunup bulunmadığına bağlıdır.Değinilen konularda Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda özel hükümler bulunmadığı için,
136
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kanımızca Kabahatler Kanununun 12 nci maddesinin uygulanabileceği düşünülmektedir. Söz konusu madde hükmüne göre, bu konuda Türk Ceza Kanunu
hükümleri idari yaptırımlar hakkında da uygulanmalıdır. Belirtilen nedenlerle,
meşru savunma ve zorunluluk hali, İdarenin rızası (Türk Ceza Kanunu Md. 26),
sınırın aşılması (Türk Ceza Kanunu Md.27), cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit
(Türk Ceza Kanunu Md. 28), haksız tahrik (Türk Ceza Kanunu Md. 29), hallerinde yaptırım uygulanmaması gerekir. Bu durum, idari yaptırımlarda manevi
unsur aranmasının doğal sonucudur.
TEŞEBBÜS
MADDE 13.-(1) Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller
saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü
vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.
MADDE 13 - GEREKÇE
Madde 13.- Madde metninde, kabahatlere teşebbüsün kural olarak cezalandırılmayacağı kabul edilmiştir. Ancak, belli bir kabahate teşebbüsün de cezalandırılabileceği konusunda ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklı tutulmuştur. Bu hallerde
Türk Ceza Kanununun teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
MADDE 13 – AÇIKLAMA
Kabahate teşebbüs ediyor diye ,kimseye idari ceza uygulanamaz. Kabahatler
kanununun temel ilkesi kabahate teşebbüs halinde ceza verilmemesidir. Ancak
yasa temel ilkesinin yukarda düzenlenen biçimde olmasına karşın, kanunlarda
özel hüküm bulunan hallerde, kabahate teşebbüs halinde de ceza verilebileceği
öngörülmüştür. Ancak mevcut yasalarda böyle bir hükme rastlanmamıştır. Çünkü teknik olarak kabahate teşebbüs hali mümkün görülmemektedir.
Örneğin Yargıtay 2.C.D. 6.5.1999 T. E. 1999/4461, K.1999/5996 sayılı kararında, av yasağı döneminde av tüfeğiyle dolaşma halinde eylemin kabahat nevinden olması nedeniyle teşebbüs hükümlerinin uygulanmayacağına karar verilmiştir.
Yukarıda belirtildiği gibi kabahate teşebbüsü yaptırıma bağlayan özel bir yasa
hükmü olmamakla beraber gerektiğinde yararlanılabilmesi için “teşebbüs” ve
“gönüllü vazgeçme” kavramlarını açıklamakta yarar vardır.
137
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
5237 sayılı T.Ceza Kanununun 35. maddesinde “teşebbüs” teriminin tanımı
yapılmıştır. Bu hükme göre; kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya gerçekleştirmeye başlayıp ta elinde olmayan nedenlerle
tamamlayamaması halinde teşebbüsten söz edilir.
Aynı kanunun 36. maddesine göre; fail suçun gerçekleştirilmesi için gerekli
eylemelerden gönüllü olarak vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını yada sonucun ortaya çıkmasını önlerse sorumlu tutulmaz.
“Teşebbüs “halinde ihale mevzuatında öngörülen yaptırımların uygulanıp
uygulanmayacağı da bu konudaki özel düzenlemelerde hüküm olup olmamasına
bağlıdır.Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesi uyarınca, kişi, işlemeyi kastettiği
bir suçu, elverişli hareketler ile doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığında teşebbüsten söz edilir.
Teşebbüs için yaptırım uygulanabilecek durumlarda, Kabahatler Kanunun
13 üncü maddesinin yollamasıyla, Türk Ceza Kanununun teşebbüs ve gönüllü
vazgeçmeye ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin gereği, yasada sayılan haller dışında, Kabahatler Kanununun 13 üncü maddesine göre teşebbüsün cezalandırılmaması
belirtilmesine rağmen, Kamu İhale Kanununun 17 nci ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 25 inci maddesinde sayılan yasak fiil veya davranışlar arasında
bazı fiil veya davranışlara teşebbüs edilmesi hallerinde yasaklama yaptırımı uygulanabilmektedir.
Teşebbüs halinde ihale hukukun ilişkin mevzuata göre yaptırımlar uygulanırken söz konusu yaptırımlara indirim uygulanır mı? Kamu İhale Kanunu ve
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda, teşebbüs halinde yasaklama kararı verilebileceği öngörülmüş olmasına rağmen, bunun nasıl uygulanacağı belirlenmemiştir. Hukuka aykırı eylem veya davranışı icra edenle buna teşebbüs eden arasında
bir ayrım yapılması gerektiği, hukuk mantığı ve hakkaniyetin gereğidir.
Kabahatler Kanununun konuyla ilgili 13 üncü maddesinde, değinilen durumlarda Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin
hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür. Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinde ise, “Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar
indirilir” denildiğinden, teşebbüs halinde verilecek cezalarda değinilen oranda
indirim yapılmalıdır. Bu durumda, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda hüküm bulunmadığı için kanımızca Kabahatler Kanununun
genel hükümlerinin uygulanabileceği düşünülmektedir.
138
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İŞTİRAK
MADDE 14.- (1) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi
halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilir.
(2) Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak eden ve
bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para cezası verilir.
(3) Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında, diğerlerinin
sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın idarî para cezası
verilir.
(4) Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer kişiler
açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan ve taşımayan
kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler
uygulanır.
MADDE 14 - GEREKÇE
Madde 14.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatlere iştirak haliyle ilgili olarak
tek tip fail sistemi kabul edilmiştir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişiler arasında
fail ve şerik (azmettiren veya yardım eden) ayırımı gözetilmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, bağlılık kuralının özgü suçlardaki fonksiyonu kabahatler bakımından kabul edilmemiştir. Özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlediği
kabahate bu niteliği taşımayan kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişi de fail olarak
idarî para cezası ile cezalandırılabilecektir.
Üçüncü fıkrada, kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin
varlığının gerekli ve yeterli olduğu kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak, kabahatin
işlenişine iştirak eden kişilerden birinin, örneğin kusur yeteneğinin olmaması, diğer
ortakların idarî para cezası ile cezalandırılmasını engellemez.
Herhangi bir kişi açısından kabahat oluşturan fiil, özel faillik niteliğini taşıyan
bir başkası açısından suç oluşturabilir. Maddenin dördüncü fıkrası, bu hallere özgü
ve fakat sadece iştirakle ilgili bir hüküm içermektedir. Kişi, kendisi açısından kabahat
oluşturan fiili tek başına işlemiş olsaydı, kabahatten dolayı hakkında idarî para cezası
verilecekti; ancak, özel faillik niteliğini taşıyan bir kişi ile birlikte bu fiili işlemiş olduğu
için, artık hakkında idarî para cezası değil, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin işlemiş
bulunduğu suça iştirakten dolayı Türk Ceza Kanununun iştirake ilişkin hükümlerine
göre hapis veya adlî para cezasına hüküm olunacaktır.
MADDE 14 – AÇIKLAMA
Ceza kanununda asıl fail ve suça katılanın cezaları birbirinden farklıdır. Kabahatlerde ise haksız davranışa birden fazla kişi katılmış olsa dahi aralarında bir
139
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ayrım yapmaksızın bu kişilerin her biri hakkında fail olarak aynı miktarda para
cezası verilir.
Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, örneğin belirli bir görev nedeniyle idari para cezasının öngörüldüğü bir kabahat fiilinde, o görevlinin durumu
özel faillik olarak kabul edilir. Bir başka deyişle kabahatlere iştirak halinde, tek tip
faillik sistemi benimsenmiştir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kimseler arasında asıl fail ve katılan ayrımı yapılmamıştır.
Böylesi durumlarda, eğer özel fail niteliğindeki görevlinin kabahat fiiline bu
özelliği taşımayan bir kişi katılmış ise, katılan kişiye de asıl fail gibi idari para cezası verilir.
Kabahatlerde iştirakten dolayı ceza verilebilmesi için kabahat fiilinin kasten
işlenmiş olması şarttır. Bir başka deyişle taksirle işlenebilen kabahatlerde iştirakten söz edilemez. Bunun sonucunda da taksirle işlenen kabahatlerde asıl fail dışında kalan iştirakçilere idari ceza uygulanamaz. Aynı şekilde kabahatin işlenişine iştirak eden kişilerden birinin kusur yeteneğinin olmaması diğer iştirakçilerin
idari para cezası ile cezalandırılmalarını engellemez.
Eğer eylem iştirakçiler açısından kabahat, asıl fail açısından suç niteliğinde
ise, konuya T.Ceza Kanununa göre suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır.
İÇTİMA
MADDE 15.- (1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu
kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en
ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para
cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her
birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili
olarak ayrı ,ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.
MADDE 15 - GEREKÇE
Madde 15.- Maddenin birinci fıkrasında, Türk Ceza Kanununun farklı neviden
fikri içtimaa ilişkin hükmüne paralel bir düzenleme yapılmıştır. Ancak, bu hüküm,
sadece idarî para cezaları açısından uygulanabilir. Bu itibarla, bir fiille gerçekleştiri140
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
len birden fazla kabahatten her biri açısından idarî para cezası dışında başka idarî
yaptırımlar öngörülmüş ise, bu yaptırımların hepsine birden karar verilir.
Maddenin ikinci fıkrasında, Türk Ceza Kanununun zincirleme suça ilişkin hükümlerinin kabahatler açısından uygulanamayacağı vurgulanmıştır. Bir kabahatin
birden fazla işlenmesi durumunda gerçek içtima hükümlerine göre, her bir fiille ilgili
olarak ayrı ayrı idarî para cezasına karar verilecektir.
Bir fiil, bazı durumlarda hem suç hem de kabahat oluşturabilir. Maddenin üçüncü
fıkrası, bu hallere özgü ve fakat sadece içtima ile ilgili bir hüküm içermektedir. Bu gibi
durumlarda kişi hakkında sadece suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilebilecektir; fiilin kabahat oluşturması dolayısıyla ayrıca idarî yaptırım uygulanamayacaktır. Böylece, “non bis in idem” kuralına suçlarla kabahatler arasında da geçerlilik tanınmıştır. Ancak, suçtan dolayı ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilemeyen
hallerde, kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanabilecektir.
MADDE 15 – AÇIKLAMA
Bir fiil ile birden fazla kabahat fiili işlenmiş ise, bir fiilden bir ceza uygulanacağına ilişkin evrensel ceza hukuku ilkesine göre, sadece en ağır para cezasının
öngörüldüğü idari para cezası verilir. Ancak söz konusu kabahatlerle ilgili olarak,
yasalarla idari para cezalarından başka idari yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu
yaptırımların her biri ayrı, ayrı uygulanır.
Bu durum 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 44. maddesinde yer alan “fikri içtima” hükümlerinin uygulanmasıdır. T.Ceza Kanununun 44. maddesinde, “İşlediği bir fiil ile birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır
cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır” denilmektedir. Kabahatler Kanununun 15. maddesindeki düzenleme, fikri içtimanın kabahatlere uyarlanmış şekli
olarak görülmektedir.
Örneğin, idarenin, kabahat niteliği taşıyan bir emrine aykırı olarak, çevreyi
kirleten kişiye hem emre aykırılık hem de çevreyi kirletme nedenleriyle ayrı, ayrı
yaptırımlar uygulanmaz. Bu iki haksızlıktan daha ağır olan yaptırım uygulanır.
Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir fiil için ayrı, ayrı idari
para cezası uygulanır.
Kesintisiz eylemlerle işlenebilen, yani süreklilik gösteren eylemlerle tek bir
sonuç doğuran nitelikte bir kabahat fiili söz konusu ise, idari yaptırım kararı verilinceye kadar gerçekleşen fiiller, tek bir fiil sayılıp bir ceza verilir. Karar tarihinden sonraki eylemler başka bir yaptırım konusu olur.
Eğer bir eylem, yasada hem kabahat hem de suç olarak belirlenmiş ise, sadece
ağır nitelikte olan suçtan dolayı yaptırım uygulanır. Örneğin güvenli sürme ye141
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
teneğini kaybetmiş kişilerin, karayolunda araç sürmeleri T.Ceza Kanununda suç,
Karayolları Trafik Kanununda kabahat olarak kabul olunmuştur. Bu durumda
kabahatler kanunu uyarınca, fail hakkında sadece T.Ceza Kanununa göre ceza ve
güvenlik tedbirine hükmedilerek kabahat nedeniyle ayrıca idari yaptırım uygulanmayacaktır.
Kanunun 24. maddesine göre, önüne gelen olay nedeniyle, kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturması halinde, davaya bakan mahkeme tarafından da
idari yaptırım verilebilir. Olayda mahkeme idari yaptırım kararı vermiş ise ayrıca
ilgili idari merciin bir idari yaptırım kararı alması mümkün değildir.
Ancak mahkeme kabahat nedeniyle, bir yaptırım uygulamasına karar vermemişse, bu durumda ilgili idarenin, aynı konuda idari yaptırım uygulama yetkisinin olup olmadığı tartışılabilir. Bu boşluğu dolduran uygulama örnekleri henüz
bulunmamaktadır.
Kanımızca mahkeme kararıyla bir kabahat nedeniyle bir yaptırım uygulanmamışsa bu kesin hüküm niteliğinde olduğu için idarenin ayrıca bir yaptırım uygulaması mümkün görülmemektedir.
“İçtimanın” nasıl yapılacağına ilişkin olarak Kamu İhale Kanunu ve Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz gerekçeler ışığında, kanımızca bu durumda Kabahatler
Kanununun genel hükümleri arasında yer alan “İçtima” ya ilişkin 15 inci madde
hükmünün ışık tutabileceği düşünülmektedir. Söz konusu madde hükmünde;
“(1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu
kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da
öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.
(2) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak
ayrı, ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle
idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.
(3) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı
yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır. “ denilmiştir.
142
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İDARÎ YAPTIRIMLAR
YAPTIRIM TÜRLERİ
MADDE 16.- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda
yer alan diğer tedbirlerdir.
MADDE 16 - GEREKÇE
Madde 16.- Maddenin birinci fıkrasında, kabahatler karşılığında uygulanacak
idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirler olarak iki ana gruba ayrılmıştır.
İkinci fıkrada ise, idarî tedbirler olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda belirtilen diğer tedbirler olarak ifade edilmiştir. İlgili kanunlarda yer alan tedbirlerin çeşitliliği karşısında, bunların sınırlayıcı bir şekilde sayılmasından sarfınazar
edilmiştir.
Türk Ceza Kanununda müsadere, suç karşılığında bir güvenlik tedbiri olarak
düzenlenmiştir. Buna karşılık Tasarıda, kavram kargaşasına neden olmamak için,
kabahatlerle bağlantılı olarak müsadere kavramı yerine, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi kullanılmıştır. Bu yaptırımın konusunu oluşturan eşya ve sair malvarlığı
değerinin mülkiyetinin Devlete veya sair bir kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi söz
konusu olabileceği için, mülkiyetin Devlete geçirilmesi ifadesi değil, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ifadesi benimsenmiştir.
MADDE 16 – AÇIKLAMA
Kabahat şeklindeki haksızlıklara uygulanacak yaptırımlar;
a) İdari para cezası b)İdari tedbir
Şeklinde ikiye ayrılır.İdari tedbirler ise;
a) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi (Müsadere) b)İlgili kanunlarda yer alan
diğer tedbirler olarak düzenlenmiştir.
İdari para cezaları, izleyen maddelerde ayrıntılı olarak incelenecektir.
Kabahatler kanununda somut olarak verilen idari tedbir örneği “mülkiyetin
kamuya geçirilmesi” dir. Kanunun 16. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği
üzere, Kabahatler Kanununda “müsadere” terimi yerine “mülkiyetin kamuya geçirilmesi” deyimi kullanılmıştır. Bu durumda, her iki terimin eş anlamlı olduğu143
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
nu kabul etmek gerekecektir. Kabahatler kanununda başka bir idari tedbir örneği
yoktur. Söz konusu yasa, diğer kanunlarda yer alan tedbirler şeklinde, başka yasalardaki bu konuya ilişkin hükümleri mahfuz tutmuştur.
Mutlaka yasal dayanağı olmak koşuluyla değişik idari tedbirlerin alınması
mümkündür. Ancak bu yasal düzenlemelerle getirilen tedbirlerin, kabahat fiilinin niteliklerine ve idari ceza hukuku ilke ve yöntemlerine uygun olması gerektiği tartışmasızdır.
“…Başvuru kararında, idari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra “ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler” ifadesine
yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili
kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun
bulunmadığı ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür…” gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi
11.06.2009 tarihli kararında, “…Kabahatler Kanunu’nun 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari
para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtildikten sonra itiraz konusu (2)
numaralı fıkrasında, idari tedbirlerin, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu ifade edilmiştir.
Yasa’nın 2. maddesinde, idari yaptırımların ve idari yaptırıma konu eylemlerin
tümünün kanunla belirlenmesi esası kabul edilmiştir. Yasa’nın 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da “Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı,
ancak kanunla belirlenebilir.” denilmiştir.
Bu durumda, bir eyleme idari yaptırım uygulanabilmesi için kanunda öngörülmüş olması zorunludur. Kanunla öngörülen bir idari yaptırımın belirsizliğinden ise
söz etmek mümkün değildir. Bu husus, iptali istenilen kuralda belirtilen mülkiyetin
kamuya geçirilmesi tedbiri yönünden geçerli olduğu gibi diğer idari tedbirler yönünden de geçerlidir. Diğer idari tedbirlerin, itiraz konusu kuralda “ilgili kanunlarda yer
alan diğer tedbirler” olarak belirtilmesi de bu durumu daha açık bir şekilde ortaya
koymaktadır.
Öte yandan, idari tedbirlerin çok çeşitli olmaları ve her zaman yeni tedbirlerin de
yasa koyucu tarafından öngörülebilecek olmaları nedeniyle, tüm idari tedbirlerin bir
metin içinde tahdidî olarak sayılması zorunluluğundan söz edilemez.
İtiraz konusu kuralda belirtilen idari tedbirler, mevcut yasal düzenlemelerde yer
alan tedbirleri ifade ettiğinden ve bu düzenleme ile yeni bir ceza yaratılmadığından,
suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmadığı gibi belirsizlik ve öngörülemezlikten söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır.
144
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir…” gerekçeleriyle iptal istemini reddetmiştir.
Kamu ihalelerinde öngörülen yaptırımların, Kabahatler Kanunu açısından
niteliğini belirlerken, geçici teminatların irat kaydedilmesinin durumu para cezalarına benzetilebilir. Kanımızca yasaklama kararlarının daidari tedbir olduğu
düşünülmektedir.
Madde 17- (1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.
(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de
belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.
(3) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın
dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından
verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik
kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından
verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak
kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere
tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para
cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit
taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam
olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı
tahsil edilir.
(4) (Değişik: 6/12/2006-5560/32 md.) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953
tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek
tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm
bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum
ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı
takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.
145
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(5) İdarî para cezası tamamen tahsil edildikten itibaren en geç bir ay
içinde durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
(6) Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin
rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir.
İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun
dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna
başvurma hakkını etkilemez.
(7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl
için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci
maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir
Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki
idarî para cezaları açısından uygulanmaz.
GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 17. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir. İdari para cezalarının tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerin esas alınması ve Kabahatler Kanununun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğinin sağlanması amacıyla söz
konusu değişiklikler yapılmıştır.
MADDE 17 - AÇIKLAMA
Kabahatler kanunun da öngörülen temel yaptırım idari para cezasıdır. Kabahatler Kanununun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında
da uygulanması, söz konusu yasada idari para cezası verilmesi ve tahsiline ilişkin
ilke ve yöntemlerin ayrıntılı bir biçimde düzenlenmesini gerektirmiştir.
Bütün para cezaları, idari para cezası niteliğinde değildir. Para cezalarının; a)
Adli Para Cezaları, b) Tazminat Niteliğinde Para Cezaları, c) Medeni Para Cezaları, d) Disiplin Para Cezaları, e) İdari Para Cezaları adında çeşitleri vardır.
İdari para cezalarına en çok benzerlik gösteren, adli para cezalarından ayıran
en önemli özellik, idari para cezalarının bir yargı organı tarafından yargılama hukuku esaslarına göre değil, idare hukuku esaslarına göre, idari merciiler tarafından verilmesidir. Ayrıca idari para cezaları, adli sicile kaydedilmez, ödenmediği
takdirde hapse dönüştürülemez.
146
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
A- İdari Para Cezalarının Çeşitleri
İdari para cezaları yasalarla belirli ve değişmez bir miktar olarak belirlenebileceği gibi, değişken biçimde de tespit edilebilir.
Kabahatler Kanununun 17. maddesi, idari para cezalarının maktu veya nispi
olarak iki şekilde belirlenebileceğini hükme bağlamıştır.
Maktu kelimesinin Türk Dil Kurumu Sözlüğünde kelime anlamı, “Kesilmiş,
kesik, kesin olarak değeri biçilmiş” olarak gösterilmiştir. Maktu para cezası ise,
belirli ve değişmez bir miktar olarak alınan para cezası olarak kabul edilir.
Belirli oranlar kullanılarak, orantılar yapılarak belirlenen para cezaları ise nispi para cezalarıdır.
Örneğin, Kabahatler Kanununun 33. maddesine göre, dilencilik yapan kişiye
verilen 50 TL. idari para cezası maktu idari para cezasına örnektir.
Yasada asgari ve azami miktarların belirli bir şekilde gösterilip, bu miktarlar
arasında belirlenme imkanı olan idari para cezaları da maktu idari para cezasıdır.
Örneğin, Kabahatler Kanununun 36. maddesine göre; gürültünün ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde gerçek veya tüzel kişiye 1000 TL.
den 5000 TL ye kadar verilebilecek idari para cezası asgari ve azami miktarlar
arasında değişebilme özelliği taşımasına karşın, maktu bir idari para cezasıdır.
Buna karşılık 10.6.1926 tarih ve 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun Ek-2 maddesi uyarınca, beher
şişe için verilen para cezası, nispi para cezası örneğidir.
Aynı şekilde 8.3.1950 tarih ve 5584 sayılı Posta Kanununun 59/2. maddesi
hükmü uyarınca verilmemiş posta ücretlerinin dört kat alınacağına ilişkin idari
para cezası da kanımızca nispi idari para cezası örneğidir.
Kimi zaman, haksızlığın tekrarı halinde uygulanacak ceza değişken bir esasa
bağlanmaktadır. Örneğin 3.3.2001 tarih ve 4628 sayılı elektrik kanununun 11/g
maddesinde düzenlendiği şekilde; “Uygulanacak para cezasının tutarı cezaya
muhatap tüzel kişinin bir önceki mali yılına ilişkin bilançosundaki gayri safi gelirinin yüzde onunu aşamaz” şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Bu durumda
tekerrür Halide uygulanacak idari cezanın değişken olması nedeniyle nispi idari
para cezası olduğunu kabul etmek gerekecektir.
Bundan başka, Sendikalar Kanununun 58/1 maddesinde öngörülen, ilan ve
bildirimleri yapmayanlara asgari ücretin brüt tutarına göre katlanarak hesaplanan ceza da nispi para cezalarına örnek gösterilebilir.
Genellikle para cezaları maktu olarak belirlenmiş olup istisnai hallerde nispi
idari para cezası uygulaması görülmektedir.
147
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İdari para cezasının maktu veya nispi niteliğinin belirlenmesi, özellikle soruşturma zaman aşımının belirlenmesi açısından önem taşımaktadır.
B- İdari Para Cezalarının Özellikleri
a) Alt ve Üst Sınırlar Arasında Belirlenebilmesi
Adli suçlar içerisinde yer alan para cezalarının alt ve üst sınırlar içerisinde belirlenip, bu sınırlar içerisinde hakime taktir yetkisinin verilmesi ceza hukukunun
temel ilkelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Kabahatler Kanunu bu temel
ilkeyi göz önünde bulundurarak yasanın belirlediği alt ve üst sınırlar arasında idareye de taktir hakkı tanımıştır.
İdare tarafından taktir hakkı kullanırken yani alt ve üst sınırlar arasında belirleme yapılırken, işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun göz önünde bulundurulması gerekecektir. Yasanın gerekçesi de
böyle bir açıklama olması bile sosyal hukuk devleti anlayışı içerisinde başka bir
yorum mümkün olmazdı.
b) Ödeme Merci İlgili Kamu Kurumuna Göre Değişmektedir.
5560 sayılı Yasa ile önemli bir değişiklik yapılarak, idari para cezalarının tamamen Devlet Hazinesine ödenmesi ilkesinden vazgeçilmiştir. 10.12.2003 tarih
ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan Kamu İdareleri tarafından verilen idari para cezalarının
ilgili kanunlarında 1.6.2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı
yine önceden olduğu gibi hazineye gelir kaydedilecektir. Bir başka deyişle mahalli idareler ve sosyal güvenlik kurumları dışındaki kamu kurumlarınca verilen
idari para cezaları Hazineye gelir kaydedilmeye devam olunacaktır.
Burada dikkat edilecek hususu Cumhuriyet Başsavcılıkları ve mahkemeler
tarafından verilen idari para cezalarıdır. Söz konusu mercilerce idari para cezası
verildiğinde konu hangi kurumla ilgili olursa olsun buna bakılmayarak, idari para
cezası hazineye yatırılacaktır.
Hazineye yatırılacak idari para cezaları hakkında 437 sayılı Tahsilat Genel
Tebliği esaslarında fazla bir değişiklik yapılmamış olmakla beraber söz konusu
tebliğ yerine 12.05.2005 tarihinden itibaren 442 seri numaralı Tahsilat Genel
Tebliği yüyürlüğe konulmuştur.
Tahsilat özel kanunlarında aksine bir hüküm yoksa 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulleri Hakkında Kanuna göre yapılacaktır.
Yasada getirilen en önemli değişiklik Mahalli İdareler ve Sosyal Güvenlik Kurumları tarafından verilen idari para cezalarının kendi bütçelerine gelir kaydedilmesidir. Bunların tahsil usulü hakkında özel kanunlarında aksine bir hüküm
148
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
olmadığında 6183 sayılı Amme Alacakların Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Bu husus başta belediyeler olmak üzere tüm mahalli idareleri büyük bir ölçüde rahatlatmış ve bu tür idari para cezalarının toplanmasının kendilerine bir
külfet olması önlenmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesindeki
idari para cezalarının Devlet Hazinesine yatırılması hususunun belediyelerimizi
büyük sıkıntı içine soktuğu hususunda çeşitli dergilerde yaptığımız çalışmaların
olumlu etkisini görmekten mutluluk duyuyoruz.
5560 sayılı Kanunun 32. maddesi ile Kabahatler Kanununun 17. maddesi
üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle belediyelerin uyguladıkları idari para cezalarının kendi bütçelerine gelir kaydedilmesi ile belediyelerin hem gelirleri artmış,
hem de yaptırım güçleri artmış olacaktır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca verilen idari para cezaları
kimi zaman hazineye, kimi zaman kendi idaresine yatırılacaktır. Bu koşullarda
nasıl hareket edileceği, idari para cezasını düzenleyen kendi kanunlarındaki hükümlere tabi olacaktır.
c) Taksitle Ödeme
Kabahatler Kanununun 17/3 maddesi hükmüyle, idari para cezalarına taksitlendirme olanağı tanınmıştır. Taksitlendirme olanağı yasaya göre; “Kişinin Ekonomik durumunun müsait olmaması” koşullarına bağlanmıştır. Bu durum fakru
zaruret hali demek anlamına gelmez. Kişi yoksul olmamakla birlikte o sırada ödeme sıkıntısı, nakit darlığı içerisinde olabilir.
Kişinin ekonomik durumunun müsait olup olmadığının taktirinin idareye bırakılmadığı kanaatindeyiz. Belirtilen durum idari para cezasına muhatap kişinin
tercihine bırakılmıştır. Kanımızca idare de kişinin tercihine göre hareket etmelidir.
Taksit yöntemi tercih edildiğinde, ödeme bir yıl içinde dört eşit parçaya bölünür. İlk taksitin peşin ödenmesi şarttır. Bir yıl içinde dört eşit taksit belirlenirken
yasada mali yıl veya takvim yılı şeklinde bir belirleme yapılmadığından, cezanın
doğduğu tarihten itibaren 12 aylık bir sürenin esas alınması gerektiği kanısındayız.
İdari para cezasının 4 eşit taksitle ödenmesinin, bir miktar, bir de zaman yönü
vardır. Kanımızca yasa ceza miktarının dört eşit kısma bölünmesini belirlemiştir. Ödeme zamanları, bir yıl içinde tamamı alınacak ve miktar yönüyle dört eşit
miktara bölünmek suretiyle, idarece belirlenecek tarihlerde olması kanımızca
mümkün bulunmaktadır. Bir başka deyişle, taksit dönemlerinin üçer ay olması
149
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
şart değildir. İdarenin, failin ekonomik durumunu gözeterek, esnafsa vergi durumunu, çiftçi ise hasat zaman göz önünde tutarak taksit zamanlarını belirleyebilmelidir.
Taksitlerin belirlenen tarihlerde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde
idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelir ve tamamının tahsil edilmesi
gerekir.
Bu arada Kabahatler kanuna göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat ve
tecil faizi aranmayacağını belirtmek gerekir. Tahsilat Genel Tebliğinde de belirtildiği üzere; taksitlendirme işlemi cebren takip ve tahsil muamelesini durduran
nitelik taşımakla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda yer alan
ek mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme süresinde ödenmeyen
idari para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmemesine, başvuru veya itiraz
yoluna gidilip gidilmemesine bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali
yükümlülüğün uygulanması ve tahsili gerekmektedir
d) Tahsil İşlemi Özel Kanunlarda Aksine Hüküm Yoksa Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Yapılır.
Sorumlunun kendi rızası ile, para cezasını ödememesi halinde, tahsilat 6183
sayılı Kanun esaslarına göre yapılır. Tahsilat sosyal güvenlik kurumları ve mahalli
idarelerle ilgili değilse veya kamu kurumu niteliğinde olan kurumların kendi gelirleri arasında sayılmıyorsa tamamı hazineye gelir kaydedilir.
Kuşkusuz ilgilinin rızası dışında taksitlendirme yapılmaz. Cezanın tamamı
peşin olarak ödenebilir. Peşin ödeme halinde cezanın ¼ ü indirilir. Kanun yollarına başvurmadan ve başvuru süresi dolmadan yapılan ödemeler peşin ödeme
sayılır.
e) Cezalar Her Takvim Yılında Yeniden Değerleme Oranında Güncelleştirilir.
İdari para cezalarının öngörüldüğü yasalardaki idari para cezası tutarları, o yıl
için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi
hükümleri uyarınca tespit ve ilan olunan yeniden değerleme oranında artırılarak
uygulanır.
Her yıl yeniden değerleme oranıyla yasalardaki idari para cezaları artırılması
esası, nispi para cezaları hakkında uygulanmaz.
Eski tarihli kanunlarda öngörülen para cezalarının günün koşullarına uygulanması ülke olarak yaşadığımız kronik enflasyon ortamında önemli bir konu
olmuştur. Eski tarihli yasalardaki ceza miktarlarının para değerinin aşırı düşmesi
nedeniyle, günün koşullarına uygulanması amacıyla 4.11.2004 tarih ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun çıka150
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
rılmış ve bir kanunun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
Ancak bu kanunun yürürlüğü 5328 sayılı kanunla 1.6.2005 tarihine getirilmiştir.
Söz konusu yasa Cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet döneminde çıkmış bütün kanunlardaki para cezalarını 31.12.2002 tarihine kadar güncelleştirmiştir.
Yasanın güncelleşmeye esas aldığı en son 31.12.2002 tarihi ile yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihleri arasında, para cezalarında bir değişiklik yapılmayacaktır. Ancak para cezalarına ilişkin kanun hükümlerinde daha sonra bir değişiklik
olmuşsa, misil uygulamasında kanunun ilk çıktığı tarih değil, en son değişikliğin
yapıldığı tarih esas alınacaktır.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanununun 4. maddesine göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dışındaki kanunlarda yer alan para cezalarından nispi nitelikteki vergi ve resim cezaları, nispi
para cezaları ve tazminat kabilinden değişen orana bağlı bulunan para cezaları
hariç olmak üzere, kanun ve tüzüklerde alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin
gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak gösterilmiş bulunan para cezalarından (idari ve disiplin para cezaları dahil);
a) Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk kurulduğu tarihten önce yürürlüğe
girmiş bulunan bütün kanun ve tüzüklerde yazılı olup da, daha sonraki
tarihlerde TBMM’nce miktarına dokunulmamış para cezaları 142.860
katına,
b) Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul olunup da;
1- 31.12.1939 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 85.715 katına,
2- 1.1.1940 tarihinden 31.12.1945 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 57.145 katına,
3- 1.1.1946 tarihinden 31.12.1959 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 28.570 katına,
4- 1.1.1960 tarihinden 31.12.1970 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 14.285 katına,
5- 1.1.1971 tarihinden 31.12.1977 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 8.570 katına,
6- 1.1.978 tarihinden 31.12.1980 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 2.860 katına,
7- 1.1.1981 tarihinden 31.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 1.430 katına,
8- 1.1.988 tarihinden 31.12.1993 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 44 katına,
151
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
9- 17.10.1996 tarihli ve 4199 sayılı, 21.5.1997 tarihli ve 4262 sayılı kanunlarla
değişik 3918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu istisna olmak üzere, 1.1.1994
tarihinden 31.12.1998 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki
para cezaları 29 katına,
10- 1.1.999 tarihinden 31.12.1999 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları 5 katına,
11- 1.1.2000 tarihinden 31.12.2000 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 4 katına,
12- 1.1.2001 tarihinden 31.12.2001 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 3 katına,
13- 1.1.2002 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yürürlüğe girmiş olan kanunlardaki para cezaları 2 katına, çıkarılmıştır.
Bu düzenlemeye göre, kanunlarda geçen mahalli idareler ile ilgili her türlü
para cezalarının, 1.6.2005 tarihinden itibaren kanunların yürürlüğe giriş tarihleri
esas alınarak sadece misil uygulaması yapılarak artırılacak ve 1.1.2005 tarihinden
itibaren Yeni Türk Lirası uygulamasına geçilmiş olması nedeniyle, çıkan miktar
YTL’ye çevrilecektir. 31.01.2004 tarih ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun değişik 2 maddesine göre, ilgili kanunları
gereğince uygulanacak adli ve idari para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde, bir Yeni Türk Lirasının (1 YTL) altında kalan tutarlar dikkate alınmayacaktır. Bununla beraber 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren YTL ibaresi yerine
TL(Türk lirası) ibaresinin kullanıldığını belirtmekte de yarar görülmüştür.
Ayrıca, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl
için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi
hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak
uygulanacaktır.
18.11.2005 tarihli ve 25997 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 353 sıra nolu
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre 2005 yılı için yeniden değerleme oranı
%9.8 olarak belirlenmiştir.
Bir örnek vermek gerekirse;
12.9.1960 tarih ve 80 sayılı Belediyelerce Kurulan Toptancı Hallerin Sureti
İdaresi Hakkında Kanunun 7.11.1995 gün ve 22456 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4131 sayılı Kanununla değişik 4. maddesinin 6. fıkrası gereğince, bu
kanun ile bu kanuna istinaden yürürlüğe konulacak yönetmelik esaslarına aykırı
152
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
hareket edenler hakkında 2.500.000- liraya kadar para cezası ile 15 güne kadar faaliyetten men cezasını vermeye belediye başkanları, başkan yardımcıları ve şube
müdürleri yetkili kılınmıştır. Yasa değişikliği 1995 yılında yapıldığı için, misil
uygulamasına yani uygulamaya esas tarih bu tarih alınıp 29 kat artırım uygulanacaktır. Söz konusu para cezası, 5252 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca 29 kat
arttırılarak, 1.6.2005 – 31.12.2005 tarihleri arasında en fazla 72.50 YTL olarak
uygulanmıştır.
2006 yılında ise, 2005 yılı için yeniden değerleme oranı %9.8 olarak belirlenmesi nedeni ile, en fazla 72.50x1.098=79.00 YTL hesaplanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere eski tarihli kanunlardaki para cezalarının uygulanmasına ilişkin kanun en son 31.12.2002 tarihli kanunları esas alarak belirlemeler
yapmış, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda 31.12.2002 tarihi
ile 01.06.2005 tarihi arasındaki para cezalarının durumunun ne olacağı tartışma
konusu olmaktadır.
Bir görüş, iki tarih arasındaki cezalarında o yıllara ait yeniden değerleme
oranında artırılması gerektiğini savunmaktadır. (Necati Mercan, Açıklamalı Kabahatler Kanunu, 2006 Ankara Sf. 55) Kanımızca, yeniden uygulamaya ilişkin
Kabahatler Kanununun 17/7 maddesi 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu hükmün makable şamil olarak (geçmişi kapsayacak şekilde) uygulanması
mümkün değildir.
Bir başka deyişle, 31.12.2002 ile 01.06.2005 tarihleri arasındaki para cezalarına güncelleme işlemi yapılmamalıdır.Yıllara göre yeniden değerleme oranları
kitabımızın ekinde gösterilmiştir.
e-) Red Ve İade İşlemleri
Haksız ve yasalara aykırı olarak tahsil edilen idari para cezalarının red ve iade
işlemlerinin nasıl yapılacağı Tahsilat Genelgesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, red ve iade işlemleri; genel bütçeye dahil dairelerin yaptığı
tahsilatlarda, tahsilatı yapan saymanlık tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği
idari para cezalarında ise ilgili kurum tarafından yerine getirilecektir.
f-) Ölüm Halinde İdari Para Cezaları Hakkında Yapılacak İşlemler
Ölüm halinde idare para cezaları hakkında yapılacak işlemler 442 Sayılı Tahsilat genelgesinde ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Söz konusu genelgedeki açıklamalar aşağıda sunulmuştur;
“Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme
bulunmamaktadır.
153
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın[9] 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden
gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik
olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
“Ceza sorumluluğunun şahsîliği” başlıklı 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında “(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” hükmü,
“Sanığın veya hükümlünün ölümü” başlıklı 64 üncü maddesinde de “(1) Sanığın
ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla
müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce
kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.” hükmü,
yer almaktadır.
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun [10] 96 ncı maddesinde de 5237
sayılı Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer almakta idi.
Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen hükümler nedeniyle, cezaya
muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para cezalarının
tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine
ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve eşyalar gerek terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik edilmesi öngörülen ve idarelerin düzenleme yapma ve ceza verme yetkileri gereğince verilen idari para cezalarının, özel kanunlarda belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların kesinleşmesi
halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun çerçevesinde yerine getirileceği
hüküm altına alınmıştır.
İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip
edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla, Anayasanın
38 inci maddesinde yer verilen “Cezaların Şahsiliği” ilkesi gereğince, bu idari para
cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir.
154
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu amme
alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde bir
düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para cezası verilen amme borçlusunun
ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip edilmeksizin tahsilinden
vazgeçilecektir.
Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin
mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine
göre sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam edilecektir.”
MÜLKİYETİN KAMUYA GEÇİRİLMESİ
MADDE 18.- (1) Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda
açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir.
(2) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, eşyanın;
a) Kullanılmaz hale getirilmesi,
b) Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli bir surette kullanılması,
Koşullarından birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir süre geciktirilebilir. Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halinde eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya elkonulabileceği gibi;
eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir.
(4) Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili
kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.
(5) Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için
fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım kararı verilmiş
olması şart değildir.
(6) Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir.
(7) Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi
mümkün olmazsa imha edilir.
(8) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde
yerine getirilir.
155
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 18 - GEREKÇE
Madde 18.- Madde metninde, bir idarî tedbir olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımına ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirine ancak ilgili kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. Müsadereden farklı olarak, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, idarî nitelikte bir karardır. Bu tedbirin konusunu, ancak kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşya oluşturabilir.
İkinci fıkrada, bu tedbire karar verilmesinin belli bir süre geciktirilebileceği koşullar belirlenmiştir. Kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen
eşya, fail tarafından örneğin yurda sokulmadan belli bir süre içinde başka bir ülkeye
götürülüp kullanıldığı, kullanılamaz hale getirildiği veya sahibine iade edildiği takdirde mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmeyebilecektir.
Üçüncü fıkrada, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilmeden önce, kamu
görevlileri tarafından eşya üzerinde kısa süreli elkoyma tedbirine başvurma imkânı
tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Dördüncü fıkrada, bu tedbirin konusunu oluşturan eşyanın mülkiyetinin, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçeceği kabul edilmiştir.
Beşinci fıkradaki düzenlemeyle mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının, bir idarî
tedbir niteliğinde yaptırım olduğu vurgulanmıştır.
Altıncı fıkrada kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebileceği kabul edilmiştir. Kaim değer kavramından ne anlaşılması gerektiği hususuyla ilgili
olarak Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin madde metinleri
ve gerekçelerine bakılmalıdır.
Son fıkrada, mülkiyeti kamuya geçirilen eşyanın imhasına ilişkin koşul belirlenmiştir.
MADDE 18- AÇIKLAMA
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi Kabahatler Kanununda öngörülen tedbir niteliğinde bir idari yaptırımdır. Bu terimin ceza hukukunda karşılığı müsadere
olup ancak mahkeme kararıyla uygulanabilir. Kabahatler Kanununda ise aynı
yetki idari mercilere verilmiş bulunmaktadır.
Kabahatler Kanununda kullanılan “el koyma” terimi yerine, 5237 sayılı T.Ceza
Kanununda “müsadere” terimi kullanılmıştır. Söz konusu T.Ceza Kanununun
54. maddesi eşya müsaderesi, 55. maddesi kazanç müsaderesi konularını düzenlemiştir. Değinilen 54. madde hükmüne göre, iyi niyetli üçüncü kişilere ait olma156
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
mak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine
taksis edilen yada suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur.
Yine 5237 sayılı kanununun 55. maddesinde, suçun işlenmesi ile elde edilen
veya suçun konusunu oluşturan yada suçun işlenmesi için sağlanan menfaatler
ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanununa göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirinin konusu ancak; a) Kabahatin Konusunu oluşturan, b) Kabahatin işlenmesi suretiyle
elde edilen eşya oluşturabilir.
T.Ceza Kanununda müsadereye, ancak yargı organları karar verebilirken, kabahatler kanununa göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesine yasayla yetkili kılınmak koşuluyla idari mercilerde karar verebilir.
Kanunsuz suç ve ceza olmaması ilkesi mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımı uygulanırken de aranır. Yasalarda açık bir hüküm olmadıkça ,söz konusu
yaptırımın uygulanması olanağı yoktur.
Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi yaptırımı uygulanırken, tedbirin konusu, kabahat fiilinin konusunu oluşturan ya da işlenmesi suretiyle elde edilen eşyadır.
18.madde 2. fıkra düzenlenme tarzından mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımının, kararın alınmasını ardından hemen uygulanması gerektiği anlamı çıkmaktadır.
Kararın uygulanması,
a- Kullanılmaz hale getirilmesi
b- Niteliğinin değiştirilmesi
c- Ancak belli bir surette kullanılması, koşullarından birinin oluşumuna
bağlı olarak bir süreye bağlanabilir.. Kanımızca değinilen durumlar fiili
imkansızlık halleridir. Yani fiilen yaptırımın uygulama imkanı olmayan
hallerdir. Örneğin kabahatler kanununu oluşturun eşyanın Türkiye’ de
olmaması halinde yaptırımın uygulanması imkansızdır.
Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi, yani söz konusu eşya
kullanılır hale getirildiği, niteliği belirgin hale geldiği veya belirli bir surette kullanılmaya başlandığı taktirde mülkiyeti kamuya geçirilir. Kanımızca , belirli bir
süre tanınması hem de bu süre zarfında koşullara uyulmaması sonucunda mülkiyetin kamuya geçirilmesinde ayrı, ayrı kararlar alınması gerekir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşmedikçe uygulamaya
konulamaz. Kararın kesinleşebilmesi için ;
157
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
a- Kararın ilgili idarenin yetkili ve görevli mercileri tarafından verilmesi,
b- Alınan kararın bu kanunun 26. maddesi uyarınca 7201 sayılı Tebligat
Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ işlemlerinin tamamlanmış
olması,
c- Tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde, ilgilinin kanun yollarına
başvurmamış olması gerekir.
d- Yargının başvuru veya itiraz talebini reddetmesi gerekir.
Kanun yoluna başvurulup ta mahkeme tarafından da idari yaptırım kararı verilmişse, bu madde hükmü uygulanmaz.
Mülkiyetin Kamuya geçmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar, uyuşmazlık
konusu mal üzerinde idare muhafaza tedbirleri alabilir. Alınacak önlemler ilgili
idare tarafından doğrudan koruma önlemi alma ,ani el koyma şeklinde olabileceği gibi kişilere koruması için emanet olarak bırakma şeklinde de olabilir.. Emanet
bırakılan,kişi, kanımızca mal sahibi de olabilir.
Değinilen işlemlerin olay açıklanarak bir tutanakla belgelenmesi şarttır. Söz
konusu tutanakta ,malı muhafaza altına alan memurun veya diğer kişinin yanında işlemi yapan memurunda imzasının bulunması gerekir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kesinleştiğinde, mülkiyet, yasada belirtilen
ilgili kamu kuruluşuna geçer. Yasalarda mülkiyetin hangi kamu kuruluşuna geçeceği hakkında hüküm yoksa mülkiyet devlete geçer.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı verilebilmesi için, fail hakkında bir idari para cezası veya başka bir idari yaptırım uygulanması şart değildir. Diğer idari
yaptırımlarla birlikte bu yaptırım uygulanacağı gibi, yalnız başına yani başka bir
yaptırım söz konusu olmaksızın da uygulanması mümkündür.
Kabahatler Kanununun 18/7 maddesi hükmü, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilen malın “Kaim değerinin” de kamuya geçirilmesine karar verebilir. Kaim Değer malın para olarak karşılığıdır. Bir başka deyişle eşyanın değeri
kadar para tutarının mülkiyetinin kamuya geçmesi demektir. Doğal olarak bu
durumda malın değerlendirilmesinin objektif bir şekilde yapılması şarttır. Malın
değerlendirilmesinin nasıl yapılacağı hakkında yasada hüküm yoktur. Kuşkusuz
malın yeniliği, eskiliği, sağlamlığı, kullanışlığı faktörleri değerlendirilmesini etkileyecektir. Yasada belirli bir usul öngörülmediği için idarenin bu değerlendirmeyi çeşitli şekillerde yapabileceği sonucuna varılmaktadır.
Değerlendirme işleminde de değerlendirme usulü ile değerlendirme miktarını içeren tutanak düzenlenmesi şarttır.
158
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kaim değerin kamuya geçirilmesi için; eşyanın, 5237 sayılı T.Ceza Kanununa göre,
a- Ortadan kaldırılması,
b- Elden çıkarılması,
c- Tüketilmesi,
d- Müsaderesinin başka bir suretle mümkün olmaması, gerekmektedir.
Bu koşulların varlığını taktir yetkisi idareye aittir. Değinilen koşulların varlığı
mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı alınırken aranır ve değer o zamanki koşullarla göre belirlenir. Mülkiyet kamuya geçtikten sonra değerlendirme veya satış
işlemleri Kamu İhale Kanununa göre değil 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa
göre yapılır.Çünkü Kamu mallarının satımı konusunda 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunun hükümleri hala yürürlükte bulunmaktadır.
Mülkiyeti kamuya geçirilen malın mutlaka satışı gerekmez. Mülkiyet hakkına sahip olan kamu kuruluşu mülkiyetin sağladığı bütün hakları çeşitli şekillerde
kullanabilir. Eğer mülkiyeti kamuya geçirilen eşya başka bir suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha da edilebilir.
Mülkiyetin Kamuya geçirilmesi ile malın kamuya geçişi, kamuya geçtikten
sonra satışı, gerek duyulduğunda imhası işlemleri, ilgili kurumun ayniyat muhasebesi kayıtlarında işlemler yapılarak gerçekleştirilmelidir.
SAKLI TUTULAN HÜKÜMLER
MADDE 19.- (1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;
a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
b) İşyerinin kapatılması,
c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.
MADDE 19 - GEREKÇE
Madde 19.- Çeşitli kanunlarda idarî yaptırımı gerektiren fiiller bağlamında, meslek
ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve ehliyetin geri alınması
gibi yaptırımlara belli bir süre için karar verilebileceğine dair hükümler bulunmak159
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
tadır. Dikkat edilmelidir ki, bu yaptırımlara, meslek ve sanatın yerine getirilmesinin,
işyerinin çalışmasının veya ruhsat ve ehliyete dayanarak faaliyette bulunulmasının bir
tehlike oluşturması aranmamaktadır. Bu bakımdan belirtilen yaptırımlar, ilgili kanunlarda bir idarî tedbir olarak değil, bir idarî ceza olarak öngörülmüşlerdir.
Meslek ve sanatın yerine getirilmesinin, işyerinin çalışmasının veya ruhsat ve ehliyete dayanarak faaliyette bulunulmasının ,genel güvenlik, genel sağlık veya genel ahlâk
açısından zararlı ve hatta tehlikeli olması dolayısıyla uygulanması halinde, belirtilen
yaptırımların bir idarî tedbir niteliğinde oldukları kuşkusuzdur.
Belirli bir süre için uygulanmaları ve bu nedenle idarî ceza niteliğini taşımaları
dolayısıyla; söz konusu yaptırımlar, bu Tasarıda benimsenen idarî yaptırım sistemiyle
bağdaşmamaktadırlar.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, özel kanunlarda yer alan belli bir süre için bir meslek
ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat ve ehliyetin geri alınması
gibi yaptırımların ceza sorumluluğunun şahsîliği kuralıyla bağdaştığını söylemek de
her zaman mümkün değildir. Örneğin çalışmasının herhangi bir zarar veya tehlike
ifade etmemesine rağmen, işyerinin kapatılması, geçimini bu işten sağlayan kişilerin
belli bir süre de olsa, işsiz kalmasını sonuçlayacak ve bu işyerinde sunulmakta olan
hizmetten başkalarının yararlanmasını engelleyecektir.
Genel bir kanun niteliğinde olan bu Tasarının kanunlaşması halinde, ilgili kanunlarda yer alan bu yaptırımların etkisiz kalmasının uygulamamız açısından ortaya
çıkarabileceği muhtemel sakıncaları giderebilmek için bu madde hükmü kabul edilmiştir. Ancak, bilahare, bu kanunlardaki idarî yaptırım rejimlerinin bu Tasarıda benimsenen genel kurallarla uyumunun sağlanması gerekmektedir.
MADDE 19 – AÇIKLAMA
Kabahatler kanunun 3. maddesi uyarınca, kabahatler kanununun genel hükümleri, diğer yasalardaki kabahatler hakkında da uygulanır. Söz konusu yasanın
genel hükümleri arasında yer alan, 16. maddesi ise, kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar, idari para cezaları ve idari tedbirlerdir. İdari tedbirler de
mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve diğer yasalarda yer alan diğer tedbirler olarak
belirlenmiştir.
Bu yasanın 19. maddesinde belirtilen;
a- Bir meslek ve sanatın yerine getirilmesi,
b- Bir işyerinin kapatılması,
c- Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
d- Kara, deniz veya hava nakil aracının tariften veya seyrüseferden alınması,
şeklindeki tedbirler, yasanın gerekçesine göre “ilgili kanunlarda yer alan
160
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
diğer tedbirler” kapsamına girmez. 19. maddede sayılan idari işlem türleri başlı başına idari ceza niteliğindedir ve bir tehlikeyi önleme amacı
taşımaktadır. Değinilen İdari yaptırımlar, Kabahatler Kanunu ile bağdaşmamakla beraber, yapılacak düzenlemelerle gerekli uyum sağlanıncaya
kadar, söz konusu yasa hükümlerinin korunması zorunlu bulunmuştur.
Bu zorunluluğu gerçekleştirmek açsından kaldırılmaları yerine ,söz konusu hükümlerin korunmalarını sağlamak açısından bu madde hükmü
getirilmiştir.
Bu nedenle söz konusu 19. madde hükmü ile diğer kanunlardaki idari yaptırımlar Kabahatler Kanunundaki idari yaptırım sistemine uygun hale getirilinceye kadar, geçerli sayılmaktadır. Belirtilen özelliği nedeniyle söz konusu madde
hükmü, adı öyle olmasa bile bir geçici madde niteliği taşımaktadır.
Yasanın kapsam maddesinde açıkladığımız gerekçelerle, geçici teminatların
irat kaydedilmesine ilişkin kararların para cezası niteliğinde olduğu açık olmakla beraber yasaklama karalarının saklı tutulan hükümler arasına girip girmediği
tartışılabilir. Ancak bu konuyu açıklığa kavuşturan bir içtihat da henüz oluşmuş
değildir. Bununla beraber şahsi görüşümüz yasaklama kararlarının Kabahatler
kanununda düzenlenen saklı hükümler arasına girmediği yolundadır.
Madde 20- (1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten
dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde
üç, yıldır.
3) Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi
sekiz yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle
veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar.
(5) Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça
ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.
161
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 20. maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili olarak belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde soruşturma zamanaşımını yeniden belirlemiştir.
MADDE – 20 AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 20. maddesinde, soruşturma zaman aşımının tanımı
ve zaman aşımı süreleri belirlenmiştir.
Yaptırımlarda, iki türlü zaman aşımı söz konusu olur. Biri soruşturma ile ilgili,
yani yaptırım uygulayacak idari merciin olayı öğrenmesi ile ilgilidir. Diğeri de
verilen bir idari kararın yerine getirilmesi ile ilgilidir.
Bir haksız eylem gerçekleştiği zaman, idare yasada öngörülen sürelerde bir
karar alabilir. Yasada öngörülen süreler dolduğu zaman bu yetkisi kalmaz.
Soruşturma zaman aşımı süreleri yaptırımın,
a) Maktu para cezası olması,
b) Nispi para cezası olması,açısından ayırıma tabi tutulmuştur.
Nispi para cezasını gerektiren kabahatlerde zaman aşımı süresi sekiz yıldır.
Yani haksız eylemin işlendiği veya neticenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 8
yıl geçince idare para cezası uygulayamaz.
Maktu para cezası gerektiren kabahatlerde, para cezasının miktarına göre
farklı süreler belirlenmiştir. Belirlemeye esas olan para cezası miktarlarında para
birimi Yeni Türk Lirası değil (YTL değil) Türk Lirasıdır. YTL için ön görülen
geçiş döneminden sonra ki uygulama göz önünde tutularak böyle bir düzenleme
getirilmiştir.
5560 sayılı Kanunun 33. maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20.
maddesinde yapılan değişikliğe göre;
a) 100.000TL. veya daha fazla para cezalarını gerektiren kabahatler beş yıl
b) 50.000TL. veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde
dört yıl
c) 50.000TL den az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç yıldır.
Örneğin 4 yıllık soruşturma zaman aşımı süresi 50.000TL – 100.000TL arasındaki, 3 yıllık soruşturma zaman aşımı süresi 50.000TL den az cezalar hakkında uygulanacaktır.
162
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Eğer yasalarda öngörülen cezanın asgari ve azami miktarları öngörülmüşse ve
bu miktarlardan biri esas alınırsa zaman aşımı süresi değişiyorsa, kanımızca fail
lehine olan had yani asgari ceza miktarı esas alınarak zaman aşımı süresi belirlenmelidir.
Bu maddedeki zaman aşımı, T.Ceza Kanununun 66. maddesinde düzenlenen dava zaman aşımı ile benzerlik taşımaktadır. Her iki düzenleme şeklinde de
zaman aşımı süreleri fiilin işlendiği tarihi esas almaktadır. Eğer fiil devam eden
bir nitelik taşıyorsa temadinin kesildiği neticenin ortaya çıktığı tarihte işlemeye
başlar.
İdari ceza aynı zamanda T.Ceza Kanununda öngörülen bir suçu da oluşturuyorsa, zaman aşımı süreleri söz konusu adli suça ilişkin dava zaman aşımı süreleri esas alınarak belirlenecektir. Suçlara ilişkin zaman aşımı süreleri 5237 sayılı
Y.Türk Ceza Kanununun 66. maddesinde düzenlenmiştir. Konumuz Kabahatler
Kanunu olduğu için ceza hukukunu ilgilendiren oranda ayrıntılara inilmemiştir.
Geçici teminatın irat kaydedilmesi kararlarının verilme zamanı konusunda
Kamu İhale kanununda bir hüküm olmadığı için bu konuda Kabahatler kanunun
genel hükümlerine gidilmesi gerektiği kanısındayız. Ancak kamu ihale yasaklama kararları hakkında Kamu İhale Kanunu 58 inci madde ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunun 26 ıncı maddelerinde yer alan,”yasaklama kararları yasaklamayı
gerektiren fiil veya davranışın tesbit edildiği tarihten itibaren kırkbeş gün içinde
verilir” hükmü karşısında özel bir düzenleme getirildiği savunulabilir.
Yasaklamayı gerktiren fiil veya davranışın tesbit edildiği tarih konusu pek çok
tartışmalar neden olmakla beraber, Danıştay içtihatları ile yasaklamayı gerektiren istem yazısının ilgili bakanlığa ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
1 Ocak 2009 tarihinden itibaren YTL yerine TL ibaresi kullanılmaya başlanılmıştır.
YERİNE GETİRME ZAMANAŞIMI
MADDE 21.- (1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî
para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi
halinde yedi,
b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,
163
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi
halinde dört,
d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde
üç, Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.
(4)(23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanunun 37. Maddesi ile değişik şekli)
Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine
başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.
MADDE 21 - GEREKÇE
Madde 21.- Madde metninde, kabahat dolayısıyla karar verilen yaptırımların yerine getirilmesi zamanaşımı süreleri ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
MADDE 21 – AÇIKLAMA
Bu madde ile düzenlenen zaman aşımı süreleri verilen bir kararın yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bir başka deyişle bir idari para cezasına ilişkin kesinleşen karar
yasada öngörülen sürelerde uygulanmadığı taktirde zaman aşımına uğradığı için
uygulanabilme olanağı kalmaz.
Yerine getirme zaman aşımı kuralı, T.Ceza Kanununun 68.maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı ile benzerlik taşımaktadır.
Bu maddede maktu veya nispi ceza ayırımı yapılmamıştır. Çünkü nispi ceza
da somutlanarak belirli bir miktar olarak belirlenmiştir.
Yasadaki düzenleme daha önceki maddede olduğu gibi Yeni Türk Lirası değil,
Türk Lirası esas alınmıştır.
Yasa hükmüne göre, zaman aşımı süreler;
a) 50.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde yedi yıl,
b) 20.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde beş yıl,
c) 10.000TL. veya daha fazla idari para cezası verilmesi halinde dört yıl,
d) 10.000TL. den az idari para cezası verilmesi halinde üç yıl olarak belirlenmiştir.
20.000TL – 50.000TL. arasındaki cezalarda beş yıl, 10.000TL – 20.000TL
arasındaki cezalarda dört yıl, zaman aşımı süresi uygulanacaktır.
164
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Mülkiyetin Kamuya geçirilmesine ilişkin kararlar için zaman aşımı süresi on
yıldır.
Para cezasına ilişkin kararın kesinleşmesi, yani uygulanabilir olması için gerekli bütün işlemlerin tamamlanması şarttır.
Kararın kesinleşmesi, idari yaptırım kararının Tebligat Kanununa göre ilgiyle
tebliğinden sonra kanun yoluna başvurma süresinin geçmesi tarihinde gerçekleşir.
Zaman aşımı resen dikkate alınması gereken bir konudur. Bu durum, idarenin gözünden kaçmışsa ilgili her zaman zamanaşımına uğranıldığını ileri sürmek
hakkına sahiptir.
Kanunun yürürlüğe girdiği zamanda zaman aşımı süresi kararın kesinleşmesi
tarihinden itibaren işlemeye başlamakta idi.
Daha sonra bu hüküm; 23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanunun 37. Maddesi ile aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip
eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.”
Eğer idari yaptırımın yerine getirilmesine, uygulanmasına ve başlanmasına
ilişkin yasal engeller varsa, zaman aşımı süreleri işlemez.
165
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KARAR VERME YETKİSİ VE KANUN YOLLARI
İDARÎ YAPTIRIM KARARI VERME YETKİSİ
MADDE 22.- (1) Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili
kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.
(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.
(3) İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve
kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî
yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(4) 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.
MADDE 22 -GEREKÇE
Madde 22- Madde metninde, idarî yaptırımlarla ilgili olarak karar verme yetkisine ilişkin genel bir düzenleme yapılmıştır.
MADDE 22 – AÇIKLAMA
Yasalarda, idari yaptırıma karar verme yetki ve görevi, hangi idari kurul, makam veya kamu görevlisine tanınmışsa yetki ve görev, anılan kurul ve görevliler
tarafında verilir. Ancak değinilen koşullarda verilen kararlar kesinleşerek uygulamaya sokulabilirler.
Yasada idari yaptırıma karar verecek makam veya merci belirtilmemişse ilgili
kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri yetkili ve görevli kabul edilir.
İdari kurul, makam veya kamu görevlileri ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idari yaptırım
kararı vermeye yetkilidirler.
Bir başka belediye sınırları içine giren alanda işlenen haksız eylem hakkında
diğer belediyenin idari yaptırım uygulama yetkisi olmadığı gibi, belediye sınırları
dışında kalan bir yerde işlenen haksız davranış nedeniyle bir belediyenin yaptırım uygulama görev ve yetkisi olamaz.Daha önce belirdiğimiz gibi, büyük şehir
belediyeleri sınırları içerisinde yetkili mercide sorunlar ortaya çıkarsa,eylemin
gerçekleştiği yer belediyesinin esas alınması gerektiği kanısındayız.
Kabahatler kanunu, 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun yer bakımından yetki kurallarının kabahatler açısından da uygulanmasını öngörmüştür. Ceza
166
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
muhakemeleri yetki kuralları 12-21 maddelerde düzenlenmiştir. Söz konusu
madde hükümlerine göre, teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz
suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda suçun işlendiği yer makamı yetkilidir. Aynı hükümlerden hareketle suçlarda olduğu gibi kabahatler hakkında da ayı hükümler uygulanacaktır.
İdari nitelikte yasaklama kararı verme prosedürü ile hangi makam ve mercilerin yetkili oldukları Kamu İhale Kanununun 58 ve 59 uncu maddelerinde, Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununun 26 ncı maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu konuda özel hükümler olduğu için söz konusu özel hükümlerin uygulanması gerekip, genel nitelikte olan Kabahatler Kanununun hükümlerinin uygulanması mümkün görülmemektedir. Aynı şekilde geçici teminatın irat kaydedilmesi
işlemlerinde de özel bir düzenleme olduğu için Kabahatler kanun hükümlerine
gidilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
CUMHURİYET SAVCISININ KARAR VERME YETKİSİ
MADDE 23.- (1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan
hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.
(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu
kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı
verebilir.
(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak,
bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı
verilmemiş olması gerekir.
MADDE 23 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
MADDE 23 – AÇIKLAMA
Kabahatler kanununun 23. maddesi hükmü, hükümet tasarısında yer almadığı halde, TBMM adalet komisyonunun uygun görmesi nedeniyle yasa metnine
konulmuştur.
Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri Ceza Muhakemesi Kanununun 61.
maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre, C.Savcısı, doğrudan doğruya
veya emrindeki kolluk görevlileri aracılığı ile, her türlü araştırmayı yapabilir, bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Ancak söz konusu yasa ile
167
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
C.Savcısına idari yaptırım kararı verme yetkisi verilmediği halde, kabahatler kanunu, idari yaptırım kararı verme yetkisi de tanımıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlük tarihinden, daha önceki tarihlerde C.Savcılığının idari yaptırım uygulama yetkisi yoktur. Kabahatler Yasasının yürürlüğe girdiği tarihten sonra yürürlüğe giren yasalarla C.Savcılarına
idari yaptırım uygulama yetkisi verilebilir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki,
C.Savcılarının doğrudan idari yaptırım kararı verebilmeleri için yasalarla kendilerine açık bir yetki ve görev verilmesi gerekir.
Bununla beraber, C.Savcıları yasalarla açıkça yetkilendirilmiş olmasa dahi,
bir suç dolayısı ile başlatılan soruşturma kapsamında, bir kabahatin işlendiğini
öğrendiğinde durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi kendiside idari yaptırım kararı verebilir. Ancak C.Savcısının böyle bir karar verebilmesi için idari mercilerce aynı eylem nedeniyle önceden idari bir yaptırım kararı
vermemiş olması gerekir. Önceden bir idari yaptırım kararı verilip verilmediğini
C.Savcısı araştırıp inceledikten sonra idari yaptırım kararı verebilecektir.
Böyle bir hükmün konulması yasanın sistemine ters düşmekte, C.Savcısı
tarafında verilen idari yaptırımın uygulanması açısında yanında bazı sorunları
taşımaktadır. C.Savcılığı kararı kendisi mi icra edecek?, ilgili kamu kuruluşları
aracılığıyla mı icra edilecek?, haksız eylemle ilgili dosya eylem ile ilgili dosya Savcılıkta mı kalacak?, yoksa ilgili idari kurula mı verilecektir?. Belirtilen konular
yasa hükmünün uygulanmasında bazı sorunları yanında taşıyacaktır. Kanımızca
bu hüküm, yerel yönetimlere güvensizlik izleri taşımakta, bazı haksız eylemlerin
cezasız kalmaması açısından merkezi idarenin yetkisini vurgulamaktadır.
MAHKEMENİN KARAR VERME YETKİSİ
MADDE 24.- (1) Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun
anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.
MADDE 24 - GEREKÇE
Gerekçesi yok
MADDE 24 – AÇIKLAMA
Bu hüküm, hükümet tasarısında yer almadığı halde, TBMM’ de Adalet Komisyonunda eklenmiştir. Kanımızca bu ekleme Kabahatler Kanununun felsefesi
ve sistemiyle bağdaşmamaktadır.
Değinilen yasa hükmüne göre, kovuşturma konusu eylemin kabahat olduğunun anlaşılması halinde, davanın görülmekte olduğu mahkemece idari yaptırım
kararı verilir. Yasa hükmünün düzenleniş biçimi emredicidir. Bu nedenle konu168
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
nun idari makam ve merciye havalesi şeklinde bir yetkinin kullanılması söz konusu olamaz. Mahkeme mutlaka bu yetkiyi kullanarak karar verecektir.
Mahkemenin ceza mahkemesi veya hukuk mahkemesi olduğu hakkında yasa
hükmünde bir açıklık yoktur. Ancak yasanın düzenlenişinde “kovuşturma konusu fiilden” söz edildiği için, karar verecek mahkemenin ceza mahkemesi olabileceği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin önüne gelen davada, konunun suç oluşturmayıp kabahat olması halinde idari yaptırım kararı verme yetkisi olmakla beraber, idari mercilerin
aynı konuda önceden bir yaptırım kararı alıp almadığını incelenmesi gerekir.
İDARÎ YAPTIRIM KARARI
MADDE 25.- (1) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
Açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.
MADDE 25 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
MADDE 25 – AÇIKLAMA
Kabahatler kanununun 25. maddesinde, “idari yaptırım kararına ilişkin tutanak” tan söz edilmektedir. Tutanak; bir durumu veya olayı belirlemek için bir
çok kimsenin veya ilgililerin imzaladığı rapordur (TDK sözlüğü). Yasada sözü
edilen tutanak, haksız eylem ve eylemi işlemiş olanı ispat etmek için olay yerinde
düzenlenen, görevli yanında ,görgü tanıklarının da imzasını taşıyan belge anlamında kullanılmamıştır. Yazılı idari yaptırım kararının düzenlenişi biçimini ve
içeriğini nasıl olacağını belirlemiştir.
Söz konu idari yaptırım kararında bulunması gereken konular ayrı, ayrı sayılmıştır. Bu unsurların ,eksiksiz olarak idari yaptırım kararında mevcut olması
şarttır.
169
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İdari yaptırım kararında bulunması gereken hususlar,
a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimliği ve adresi,
b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün delile,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,
e) Fiilin işlendiği yer ve zaman, dır.
İdari yaptırım kararında yukarıda belirtilen hususlar, açık bir şekilde gösterilir.
İdari yaptırım kararında, failin kimlik bilgileri ile kişinin açık adresi yazılır.
Bunun yanında idari yaptırımın yasal dayanakları ayrıntılı olarak gösterilmelidir.
Ayrıca kabahati oluşturan eylem, eylemin gerçekleştiği yer ve zaman gösterilerek
açıklama yapılmalıdır. Bunlardan başka kabahat fiilini ispat eden bütün kanıtlar,
belgede gösterilmeli ve idari yaptırım kararının tarihi ile kararı veren kamu görevlilerinin ad, soy ad ve görev unvanları açıkça belirtilmelidir.
Tutanakta kabahat fiilinin işlendiğini ispata yarayacak delillerin gösterilmesi aranmakla beraber, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile reddedilen
delillerin belirtilmesi gerekmemektedir. Ancak söz konusu bilgilerin soruşturma
dosyası içerisinde olması şarttır.
Kanımızca kabahati oluşturan fiilin işlendiği yer ve zaman gösterilirken, zamanın, yıl, ay, gün belirlemeleri yanında saat olarak da belirtilmesi gerekir. Yasada,
tarih değil zaman şeklinde bir ifade kullanması kanımızca, bu amaca yöneliktir.
Failin adresinin gösterilmemesi, idari yaptırım kararının kaldırılması sebebi
olmaktadır. Beypazarı Sulh Ceza Mahkemesinin 10.11.2005 tarih ve E. 2005/229
D.İs, 2 K. 2005/229 D.İs sayılı kararında, İdari yaptırım kararında yaptırım kararı
verilen kişinin adresinin olmaması, idari yaptırım kararının kaldırılma nedenleri
arasında gösterilmiştir.
KARARLARIN TEBLİĞİ
MADDE 26.- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı
Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir
şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin
karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum
tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
170
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili
tüzel kişiye tebliğ edilir.
MADDE 26 – GEREKÇE
Tasarıya,25. maddeden sonra gelmek üzere,”kararların tebliği “ başlığı ile 26.
madde olarak yeni bir madde eklenmiştir. Bu madde kapsamında tebligatla ilgili karşılaşılabilecek bütün sorunları gidermeye yönelik düzenleme yapılmıştır.
MADDE 26 – AÇIKLAMA
İdari yaptırım kararlarının tebliği, idari yaptırım kararı verilen kişinin gerçek
kişi veya tüzel kişi olması açısından farklılık gösterir.
Tüzel kişiye tebliğin yapılabilmesi, yetkili temsilciye tebligat yapılmasını ifade
eder. Yetkili temsilcinin birden fazla olması halinde, bunlardan herhangi birine
tebligat yapılması yeterlidir. Tebligat kanununun 12. maddesine göre, bir ticarethanenin işlemlerinde doğan anlaşmazlıklarda, ticari kişiye tebligat geçerli sayılır.
Tüzel kişilerin yetkili temsilcilerinin herhangi bir sebeple olağan iş saatlerinde iş
yerinde bulunamamaları halinde tebligat arada hazır bulunan çalışanlara yapılabilir. (Tebligat Kanunu madde 13)
Gerçek kişilere elden tebligat yapılması, yeni yasanın ifadesiyle kararın gerçek kişinin huzurunda verilmesi seçeneği varken, tüzel kişilere tebligatın mutlaka tebligat kanunu hükümlerine göre yapılması gerekir. Tebligat Kanununa göre,
tebligat metninde, bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve kanun
yoluna başvurma süresi açık bir biçimde gösterilmelidir.
Elden yapılan tebligatta, yani gerçek kişinin hazır olduğu bir durumda tebligat
yapılırken, idari yaptırım kararında tebligatın doğrudan yapıldığı açıkça belirtilmelidir.
Ayrıca bildirim yapılırken, failin bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu,
mercii ve kanun yoluna başvuru süresi açık ve doğru bir şekilde belirtilmelidir.
Yukarıda tarih ve sayısını gösterdiğimiz Beypazarı Sulh Hukuk Ceza Mahkemesinin kararında, idari yaptırım kararının kişinin huzurunda verilmesine ilişkin hususun açıkça belirtilmediği, bu karara karşı başvurulacak kanun yolu, mercii ve
süresinin yanlış gösterilmesi ,idari yaptırım kararının bozma sebepleri arasında
gösterilmiştir.
Elden yapılan tebligatta, kişiden, idari yaptırım kararını imzalaması istenilir.
İlgili kararı imzalamaya zorlanamaz. İlgili kararı imzalamaktan çekiniyorsa bu
durumda ayrıca kararda belirtilir. İdari yaptırım kararının bir örneği ilgili kişiye
verilir.
171
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımlanması tebliğ sayılır mı?
Yukarda açıklanmaya çalışıldığı gibi , idari kararlar ilgiliye tebliğ edilmedikçe
yürürlüğe giremez. Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yasaklama kararlarının tebliğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla
birlikte, söz konusu madde hükümlerinde, “…Yasaklama kararları, yasaklamayı
gerektiren fiil veya davranışın tespit edildiği tarihi izleyen en geç kırkbeş gün içinde
verilir. Verilen bu karar Resmi Gazetede yayımlanmak üzere en geç onbeş gün içinde
gönderilir ve yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bu kararlar Kamu İhale Kurumunca
izlenerek, kamu ihalelerine katılmaktan yasaklı olanlara ilişkin siciller tutulur…” denilerek, yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımlanacağı ve yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Uygulamada da ilgiliye tebliğ yapılmamakta, kararın yürürlüğü için Resmi
Gazetede yayımlanması yeterli sayılmaktadır.
Oysa, kararın Resmi Gazetede yayımlanması ve tebliğ edilmesi farklı konulardır. Ayrıca, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasının,” ilanen tebliğ” yerine geçeceğine ilişkin, söz konusu yasalarda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle,
Resmi Gazetede kararın yayımlanmasını, ne tebligat ne de ilanen tebligat olarak
kabul edebiliriz.
Bundan başka, yasaklama kararı ile ilgili olarak Resmi Gazetede yayımlanan
metinlerde, kararın ana unsurları yer almamaktadır. Kanımızca, yasal bir tebligatın gerçekleşebilmesi için idari yaptırım tutanağında bulunması zorunlu olan
hususların, tebligat metni ve Resmi Gazetedeki duyuru metninde yer alması gerekir. Ancak uygulamada bu zorunluluklara hiç uyulmadığını belirtmekte gerekir. Bu zorunlulukların ise temel hak ve özgürlükler ve hukuk devleti açısından
olmazsa olmaz zorunluluklar olduğunu da hatırlatmak gerekir
Yasaklama kararlarının Resmi Gazetede yayımının tebliğ anlamına gelmediğini belirledikten sonra, yasaklama kararının Resmi Gazetede yayımlanmasıyla
yürürlüğe gireceğine ilişkin Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunundaki hükümlerin tebliğin yapılmış sayılması anlamına gelip gelmediğini de
tartışmakta yarar vardır.
Tebligat ilgili için bir hak olduğuna göre, Resmi Gazetede yayımlanma ve
yürürlüğün yayın tarihinden başlaması ile ilgili hükmün, tebligat yerine
geçmesi şeklinde bir yargıya varılabilmesi için, konuyu düzenleyen kurallarda
bir açıklık bulunması şarttır. Kamu İhale Hukuku ve Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununda ise böyle açık, yani tebligat hakkını ortadan kaldıran bir hüküm bulunmamaktadır.
172
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Bu durumda, tebliğ zorunluluğu ve bu konuda Kamu İhale Hukuku ve Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle, Kabahatler Kanununun 26 ncı maddesinde yer alan, “…(1) İdarî yaptırım kararı,
11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye
tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu,
mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde
tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu,
mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını
imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel
kişiye tebliğ edilir…” şeklindeki hükmün uygulanabileceği düşünülmektedir.
BAŞVURU YOLU
Madde 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine
ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden
itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir.
Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde
karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini
engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
(3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza
mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha
olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca,
başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla
gösterilir.
(5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil
de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halin173
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
de; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil
de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun
yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun
yolu merciinde incelenir.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren
kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.
GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiş ve
maddeye yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında, idarî yaptırım kararını bu Kanunun 24 üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde, bu karara
karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna açıklık getirilmek için değişiklik yapılmıştır.
Cumhuriyet savcısı, suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı
kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Ancak,
Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle, fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi, fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat
de oluşturmadığını ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını
talep edebilir. Bu gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma
evresinde ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun
düzenlemelerinin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
MADDE – 27 AÇIKLAMA
Kabahatler kanununa göre alınan idari yaptırım kararlarına karşı iki kanun
yolu öngörülmüştür. Bunlar; a) Başvuru Yolu, b) İtiraz Yoludur. Başvuru yolu
yasanın 27. maddesinde, itiraz yolu 29. maddesinde düzenlemiştir.
174
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yeni yasal düzenlemeyle kendi yasalarında idari yargı yoluna gidilmesi düzenlenmiş olan konularda bu yargı yoluna gidilebilir. Bu şekilde özel düzenleme olmayan hallerde Kabahatler Kanununun 27. maddesinde göre hareket edilecektir.
İdari para cezasına ilişkin kararlar ile mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
idari tedbir kararlarına karşı, kararın tebliği veya tevhimi ( Duruşmada yapılan
bildirim) tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde o yerin Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabilir. Sulh Ceza Mahkemesine kararın tebliğ veya yüze karşı
tebliği tarihinden itibaren, on beş gün içerisinde yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine başvurulabilir. 15 günlük süre hak düşürücü süredir. Bu süre geçirildiğinde kanunda sayılan haller dışında (mecburi sebep hali) kanun yoluna başvurma hakkı
kalmaz. Bu sürenin geciktirilip geciktirilmediği yetkili organlarca resen dikkate
alınır. Bir başka deyişle taraflardan birinin itiraz edip etmemesi önemli değildir.
Kararın tebliğ veya elden yüze karşı verilmesinden başlayarak 15 gün geçtiğinde idari yaptırım kararı kesinleşir. Yani uygulanabilir hale gelir. Mücbir sebeplerin varlığı halinde bile bu süre geçtiğinde idari yaptırım kararı kesinleşir.
Mücbir sebeplerin varlığına rağmen süre geçtiğinde kararın kesinleşmesi gerçekleşir. Mücbir sebebin varlığı nedeniyle 15 günlük sürenin geçirilmiş olması halinde, bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara
karşı yine yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvuru yapılabilir. Mücbir sebeplere
dayanarak yapılan başvuru kararın kesinleşmesini ve uygulanmasını engellemez.
Ancak mahkeme kararın uygulanmasını durdurabilir. Mahkemeye başvuruda
idari cezanın uygulanmasını durdurma isteminde bulunulması şart değildir. Ancak böylesi bir durumda mahkemenin dikkati çekmek için yürütmeyi durdurma
istemi ve nedenlerinin açıklıkla belirtilmesinde yarar vardır.
Mücbir sebep, kişinin iradesi dışında oluşan, karşı koyamayacağı veya önleyemeyeceği olağan dışı olayları ifade eder. Deprem, sel, toprak kayması ve yıldırım
düşmesi klasik mücbir sebep örnekleridir. Kanımızca başvuru hakkını kullanacak kişinin trafik kazasına uğraması, ani hastalanması gibi olaylar ciddi kanıtlarla
ispat edilmeleri koşuluyla mücbir sebep sayılmalıdır.
Sulh Ceza Mahkemesine mücbir sebeplere dayanarak, mücbir sebeplerin ortadan kalktığı tarihten itibaren, 7 günlük sürede yapılabilecek başvuru hakkında,
idari yaptırım kararı verilen kişi tarafından bizzat yapılabileceği gibi onun kanuni
temsilcisi veya avukatı tarafından da yapılabilir. Yasada bu hüküm olmasa dahi
belirlenen şekilde hareket edilebileceği bir olgu iken, yasanın böyle bir düzenleme yapması kanımızca gereksizdir.
Kanun yolu olarak Sulh Ceza Mahkemesine yapılacak başvuru dilekçelerinin
iki nüsha verilmesi aranmaktadır. Bu dilekçede idari yaptırım kararının içeriği,
bu karara karşı yasalara aykırılıklar ve delilleri açık bir şekilde gösterilir. Başvuru
mücbir sebebe dayanarak yapılmışsa, karşılaşılan mücbir sebep ve kanıtları dilekçede ayrıntılı olarak belirtilir. Ayrıca idari yaptırımın uygulanmasının durdurulması isteniyorsa bu durumunda dilekçede belirtilmesinde yarar vardır.
175
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İdari yaptırım kararının mahkemece verilmesi halinde, başvuru yolu kullanılmayıp sadece itiraz yoluna başvurulabilir. İtiraz yeri ise Ağır Ceza Mahkemeleridir.
Görülmekte olan bu davada soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat
oluşturduğu gerekçesiyle idari yaptırım kararı verilmesi halinde kovuşturmaya
yer olmadığı kararına itiraz edildiği taktirde, idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir. Yine aynı durumda fiilin suç oluşturmaması
nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği taktirde, idari yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
Eğer görülmekte olan davada idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da
verilmiş olması halinde idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları
bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciine götürülür.
Kabahatler Kanunnun 27. Maddesine 5560 sayılı Yasa İle Eklenen (8) Numaralı Fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu hakkında Anayasa Mahkemesine bir itiraz
başvurusu yapılmıştır.
“İtiraz başvurusunda, idari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol
açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz
konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları
bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu,
söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, “idari yargının görev
alanına giren kararların da verilmiş olması halinde” ifadesinin de belirsiz olduğu ve
idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasa’yla bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların hukuka
uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasa’nın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür…”
Ancak, Anayasa Mahkemesinin 11.06.2009 tarihli kararında “…İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî
yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım
kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî
yargı merciinde görüleceğini hükme bağlamaktadır.
Söz konusu kural, sulh ceza mahkemesine başvurulabilecek idari yaptırım kararları yönünden geçerli olup, bu yaptırım kararı kapsamında idari yargının görev
alanına giren bir başka kararın da verilmiş olması halinde bu kararın iptali talebiyle
birlikte idari yaptırımın iptali isteminin de idari yargı merciinde görülmesini amaçla176
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
maktadır. Bu suretle, idari yargının görevli olduğu işlem kapsamında tesis edilen bir
idari yaptırım kararının hukuka uygunluk denetiminin de aynı yargı yerince yapılması sağlanmış olmaktadır.
İdari yaptırım kararlarına ilişkin uyuşmazlıkların hangi hallerde idari yargı
yerlerince çözümleneceği itiraz konusu kuralda açıkça belirtildiğinden, kuralın belirsizliğinden ve mahkemelerin görevlerinin yasayla belirlenmesi gerektiği yolundaki
Anayasa’nın 142. maddesine aykırılığından söz edilemez.
Öte yandan, idari yargı yerlerinin, idari işlem niteliğindeki tüm idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli olması gerekirken itiraz konusu
kuralda yer alan uyuşmazlıklarla sınırlı olarak görevli kılınmasının, Anayasa’nın
125. ve 155. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüş ise de diğer kanunlarda aksine
hüküm bulunmaması halinde idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin
Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlayan ve bu kapsamda
bulunan idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesinin görevli olmasını
sağlayan Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının Anayasa’ya
aykırı olmadığının saptanması karşısında, itiraz konusu kural kapsamındaki idari
yaptırımlar bakımından idari yargı yerlerini görevli kabul eden Yasa’nın 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığından
söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa’ya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir…” gerekçeleriyle başvuru talebi reddedilmiştir.
Daha önceki maddelerle ilgili maddelerde açıklanmaya çalışıldığı
üzere,Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesine göre, “Kabahatler Kanunundaki hak arama yolları (başvuru yolları) diğer kanunlarda aksine hüküm
bulunmaması halinde uygulanır.”
Oysa, ne Kamu İhale Kanununda ne de Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
yetkili ve görevli mahkemeler hakkında bir hüküm vardır. Ancak Kamu İhale Kanununun 55/1 inci maddesinde, “…Şikayet başvurusu, ihale sürecindeki işlem
veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gereken tarihi izleyen günden itibaren
21 inci maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş gün, diğer
hallerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce, ihaleyi yapan
idareye yapılır. İlanda yer alan hususlara yönelik başvuruların süresi ilk ilan tarihinden, ön yeterlik veya ihale dokümanının ilana yansımayan diğer hükümlerine
yönelik başvuruların süresi ise dokümanın satın alındığı tarihte başlar…” denilerek, ihale sürecindeki işlem ve eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla önce
ilgili idareye şikayet yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir. İdarenin belirli
bir süre içinde karar almaması veya ilgili süresinde alınan kararın uygun bulun177
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
maması halinde ise aynı maddenin 4 üncü fıkrası, “…Belirtilen süre içinde bir
karar alınmaması durumunda başvuru sahibi tarafından karar verme süresinin
bitimini, süresinde alınan kararın uygun bulunmaması durumunda ise başvuru
sahibi dahil aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kuruma itirazen şikayet başvurusunda
bulunulabilir…” hükmüne göre, Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet yoluna
başvurulur.
Bu durumda, yasaklama kararlarının, Kamu İhale Kurumu’nun alanına girip
girmeyeceğinin belirlenmesi gerekecektir. Söz konusu belirlemeyi yapabilmek
için de yasaklama işleminin “ihale sürecindeki bir işlem veya eylem sayılmaması”
önemli bir ölçüt olmaktadır. Bu ölçütü destekleyen diğer ölçütler de, ihale
kararının kesinleşmesi veya ihale sözleşmesinin bağıtlanmasıdır. (Danıştay
Dava Daireleri Kurulu 7.3.2003 gün ve E.2002/725, K.2003/88 sayılı kararında,
ihale kararının kesinleşmesine kadar olan dönemin idari yargının denetim alanına girdiğini belirlemiştir).
Buna karşılık, Kamu İhale Kurulu 06.01.2005 tarih ve 2005/UY.Z-26 sayılı kararında “…Kanunun 53/b-1 inci maddesi ile Kurula verilen görev ve yetki,
ihale süreci içerisinde ve bu süreçte sonuç doğuran işlem ve eylemler olarak belirlenmiştir. Kamu İhale Kurumuna ihalelerden yasaklama kararlarına dair yetki
ve görev verilmemiştir…” denilerek yasaklama kararlarının, Kamu İhale Kurulunun görev alanı dışında olduğu belirlenmiştir. Bu durumda yasaklama kararlarına karşı doğrudan yargıya başvurulması gerekmektedir.
Uygulama bu şekilde olmasına karşın, kamu ihalelerinden yasaklama işleminin, ihale süreci içinde bir işlem olup olmadığı tartışılabileceği gibi, Anayasanın 142 nci maddesi uyarınca mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak
kanunla düzenlenebileceği hükmünü, bu hükmün gereği olarak da değinilen belirleme işinin hiç bir idari mercie bırakılamayacağını hatırlatmakta
yarar vardır.
Yasaklama kararlarına karşı görevli yargı mercii konusunda,Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinede, “diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadığı”
için Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen sorularla ilgili yanıtlardan da anlaşılacağı üzere, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda yasaklama ile ilgili görevli
yargı mercii açık bir şekilde düzenlenmemiştir.
Bu durumda, Kabahatler Kanununun genel hükümleri arasında yer alan “Başvuru Yolu” başlığıyla düzenlenen 27 nci madde hükümlerinin uygulanması gerektiği savunulabilir.
178
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ancak, uygulamada yasaklama kararlarına karşı, Sulh Ceza Mahkemelerine başvurulduğunda görevsizlik kararları verilmiştir. Diğer yandan da idari
yargı mercileri davalara bakmayı fiilen sürdürmektedir.
BAŞVURUNUN İNCELENMESİ
Madde 28- (1) Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza
mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde,
bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne, Karar verilir.
(2) Başvurunun usulden kabulü halinde mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap
dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî
yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha
olarak verilir.
(4) Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re’sen tarafları çağırarak belli bir gün ve
saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün
arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında
taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama,
yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında
açıkça belirtilir.
(5) Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve
keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili
kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.
(7) Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan
sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sö179
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
zünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın
kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son
kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.
(8) Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının;
a) Hukuka uygun olması nedeniyle, “başvurunun reddine”,
b)Hukuka aykırı olması nedeniyle, “idarî yaptırım kararının kaldırılmasına”, Karar verir.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/35 md.) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına
karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.
(10) İkibin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine
verilen kararlar kesindir.
GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun
reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği çıkarmıştır. İdarî
düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda idarî para cezası maktu değil, alt ve üst
sınırları gösterilmek suretiyle de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının
alt ve üst sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî para cezasına
karar verilmesinin gerekmesine rağmen, verilmiş olan idarî para cezasının kabahat
fiilinin oluşturduğu haksızlıkla orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî
para cezasında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilmesini sağlamak için işbu değişiklik yapılmıştır.
MADDE 28 - AÇIKLAMA
İdari yaptırım kararına karşı Sulh Ceza Mahkemesine kanun yoluyla başvurulduğunda, başvurunun yapıldığı Sulh Ceza Mahkemesince bir ön inceleme
yapılır. Yapılan ön incelemede, usul, kural ve ilkelerine uyulup uyulmadığı konunun esastan incelemeye uygun olup olmadığına karar verilir. Özel Kanunlarında,
idari yaptırımlarla ilgili olarak idari yargıya gidilmesi hususunda hüküm ihdas
edilmiş hususlarda idari yargılama usullerine göre işlem yapılacaktır.
Ön inceleme, öncelikle yetki yönünden yapılır. Yetki, mahkemenin coğrafi
alan itibariyle söz konusu mahkemenin görev alanına girilip girilmediğinin belirlenmesidir. Eğer başvuru, yapılan mahkemenin görev alanına girmeyen bir
yerde dava açılmışsa, dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine
180
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
karar verilir. Örneğin Ayaş sulh ceza mahkemesinde açılması gereken bir davaya
Güdül Sulh Ceza Mahkemesine başvurulmuşsa, ön incelemede Ayaş Sulh Ceza
Mahkemesinin görevli olduğu belirlenerek, dosyanın söz konusu mahkemeye
gönderilmesi kararı verilir.
Konunun yetki alanı yönünden değerlendirmesi yanında, ön incelemede,
başvurunun süresi içinde yapılmadığı, süre kaçırıldığında, sukutu hak süresi söz
konusu olup mahkemece süre resen nazara alınır. Dava ret olunur. Eğer mücbir
sebepler de belirtilmemiş veya yoksa dava süre açısından ret edilmiş sayılır. Ayrıca başvuranın menfaat bağının olmaması, konuyla ilgili olmaması halinde, vekil
veya temsilci olmadığının saptanması halinde de dava usulden ret olunur. Eğer
dava yetkili kişi tarafından açılmamışsa yine sonuç aynı olacaktır.
Dava usulden ret edilmediği taktirde, esastan incelemesi aşamasına geçilir.
Davanın esastan incelenmesi aşamasına geçildiğinde, yetkili Sulh Ceza Mahkemesi, dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum veya kuruluşuna tebliğ eder.
Kendisine dilekçe tebliğ edilen ilgili kamu kurum veya kuruluşu, başvuru
dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç on beş gün içerisinde mahkemeye cevap verir. İlgili kamu idaresi, başvuru konusu idari yaptırıma ilişkin işlem
dosyasının tamamının bir örneğini, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunar.
Eğer idari yaptırım kararını, C.Savcılığı vermiş ise bu mükellefiyeti, savcılığın yerine getirmesi gerekir. Mahkeme gerek duyarsa, idari yaptırım işlem dosyasının
aslını da ilgili idare ve C.Savcılığından isteyebilir. Kuşkusuz bu sorumluğunu kusurlu bir şekilde yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında, yargılamaya engel
olmakla ilgili Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkündür.
İlgili idarenin cevap dilekçesi, idari yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan
kişi sayısından bir fazla nüsha olarak Sulh Ceza Mahkemesine verilir. Kanımızca
nüsha sayısı yeterli değilse, günümüz koşullarında fotokopi yöntemiyle çoğaltma
olanakları bulunduğundan, bu durumu sorun yapmamak gerekir. Cevap yazısını
aldığında, mahkeme başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini
tebliğ eder.
Mahkeme ilgililerin talepleri üzerine veya kendi yetkisini kullanarak resen ilgili idareyi ve idari yaptırıma muhatap olanları, tayin ettiği belli bir gün ve saatte
dinleyebilir. Bu dinleme için belirlenen günle, tebligatın yapılacağı gün arasında
en az bir haftalık zaman olması aranır. Dinleme sırasında taraflar veya vekilleri
duruşmada hazır olabilir. Taraflar mazeret belirtmemişlerse kendileri hazır bulunmadıklarında da karar verilebilir. Bu durum ilgililere yapılan tebligat yazısında açıkça belirtilir.
Yetkili mahkeme gerek duyarsa tanık dinlenmesine bilirkişi incelemesine ve
keşfe karar verebilir.
181
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Mahkeme ilgilileri dinledikten ve bütün kanıtları değerlendirdikten sonra,
aleyhine idari yaptırım kararı verilen kişi duruşmada hazır bulunduğunda son
sözünü sorar. Son söz hakkı, hakkında idari yaptırım kararı verilenin kanun temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir.
Mahkeme son kararını duruşmada hazır bulunanların huzurunda açıklar ve
a) Ya açılan dava sonucunda, idari yaptırımın hukuka uygun olması nedeniyle “başvurunun reddine”
b) Yada idari yaptırımı hukuka aykırı bularak “idari yaptırım kararının kaldırılmasına” karar verir.
c) İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler
dolayısıyla verilmiş, idari para cezasına karşı başvuruda bulunulması
halinde mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da
başvurunun kabulüne karar,verilir.
Mahkemenin 2.000TL.(ikibinTürklirası) dahil idari para cezalarına karşı,
başvuru üzerine verilen kararları kesindir. Bu miktarın üzerindeki yaptırımlarla
ilgili kararlar için, bu itiraz kararının tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde
yargı çevresinde bulunan Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir. Bu konu yasanın 29. maddesine ilişkin açıklamalar bölümünde ayrıca incelenmiştir.
İTİRAZ YOLU
MADDE 29.- (1) Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde
yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği
tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.
(2) İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir.
(3) Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak “itirazın kabulüne” veya “itirazın reddine” karar verir.
(4) Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.
(5) İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi
halinde bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza mahkemesidir.
MADDE 29 - GEREKÇE
Tasarıya eklenen,29. madde ile, sulh ceza mahkemesinin kararına karşı itiraz kanun yolu düzenlenmiştir. Bu düzenleme karşısında, ağır ceza mahkemesi,itirazı kabül
etmesi halinde,itiraz eden tarafa göre itirazın kabülünün yanı sıra,idari yaptırım kararının veya sulh ceza mahkemesinin kaldırılmasına karar verir.
182
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 29 – AÇIKLAMA
Kabahatler kanununun 28. maddesi gereğince, Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği kesin nitelikte olmayan kararlarına karşı, yargı çevresinde yer alan Ağır Ceza
Mahkemesine itiraz edilerek kanun yoluna gidilebilir.
Kabahatler kanununun 24. maddesi uyarınca, kimi hallerde mahkemeler de
idari ceza verebilmektedir. Eğer karar, ceza Ağır Ceza Mahkemeleri dışında bir
mahkeme tarafından verilmiş ise, yine itiraz yargı çevresinde bulunan Ağır Ceza
Mahkemesine yapılır. Eğer Mahkemece 24. maddeye dayanılarak ceza Ağır Ceza
Mahkemesince verilmiş ise bu taktirde, bu karara karşı itiraz mercii coğrafi yetki
itibariyle en yakın Ağır Ceza Mahkemesidir.
İtiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yapılır. Bu süre
hak düşürücü süredir. Sürenin mücbir sebepler dışında geçirilmesi halinde, hakkın kullanılması olanağı yoktur. Tarafların itirazı aranmaksızın söz konusu sürenin geçip geçmediğini hakim resen nazara alır.
Ağır Ceza Mahkemesi itirazı heyet halinde inceler. İnceleme dosya üzerinde,
yazılı belgeler üzerinde yapılır. Duruşma yapılmaz, taraflar dinlenmez, bilirkişi
görevlendirilmez ve keşif yapılmaz.
İtiraz incelemesi sonucunda Ağır Ceza Mahkemesi iki şekilde karar verir,
a) İtiraz haklı bulunursa “itirazın kabulüne”, itiraz yerinde bulunmazsa “itirazın
reddine” karar verilir. Ağır Ceza Mahkemesinin Kararına itiraz olunan mahkeme
yerine geçip yeni bir karar vermesi doğru değildir. Ağır ceza mahkemesi, kısmen
kabule veya kısmen redde ilişkin bir karar da veremez. Başvuru kararına karşı yapılan itiraz yerine, ağır ceza mahkemesince verilen karar kesindir. Başka bir itiraz
mercii ve kanun yolu yoktur. Ancak maddi hata olması ve kararın anlaşılmaz olması hallerinde, tashihi karar yolunun bulunduğu düşünülmektedir. Vekil olarak
avukat temsil ediyorsa, ayrıca avukata tebliğ yapılır asıl taraflara tebliğ yapılmaz.
Tarafların avukatı yoksa tebligatın taraflara yapılması gerekir.
VAZGEÇME VE KABUL
MADDE 30.- (1) Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz.
(2) İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını
geri alabilir.
183
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 30 - GEREKÇE
Tasarıya eklenen 30. madde ile,idari yaptırım kararlarına karşı,kanun yolu başvurusundan vazgeçme ve idarenin bu başvuruyu kabulü düzenlenmiştir.
MADDE 30 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 30. maddesi uyarınca gerek kanun yoluna başvuran
kişi, gerekse ilgili kamu kurum ve kuruluşu, mahkeme tarafından karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebileceği gibi karşı tarafın itirazını da kabul edebilir.
Eğer idari yaptırım kararına muhatap olan kişi, karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçmişse bir daha aynı konuda mahkemeye başvuruda bulunamaz.
Yine aynı madde hükmüne göre, ilgili kamu kurum veya kuruluşu mahkeme
tarafından karar verilinceye kadar, kanun yolu başvurusunu kabul ederek, idari
yaptırım kararını geri alabilir. Bu durumda haksız fiil iddiasına karşı idari yaptırımın uygulanması söz konusu olamaz.
MASRAFLARIN VE VEKALET ÜCRETİNİN ÖDENMESİ
MADDE 31.- (1) İdarî yaptırım kararına karşı kanun yoluna başvurulması harca tâbi değildir.
(2) Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekalet
ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir.
MADDE 31 – GEREKÇE
Tasarıya eklenen31. maddede,kanun yolu başvurusunun harçsız olduğu ve bu
başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflarla vekalet ücretinin başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
MADDE 31 – AÇIKLAMA
İdari yaptırım kararlarına karşı, gerek Sulh Ceza Mahkemesi gereke ağır Ceza
Mahkemesine kanun yolu şeklinde yapılan başvurular harca tabi değildir.
Bununla beraber kanun yoluna başvuru dolayısı ile oluşan bütün masraflar,
atanmışsa bilirkişi ücreti, yapılmışsa keşif ücret ve vekalet ücreti başvurusu, savunması ret edilen tarafça ödenir. Buna yargılamayı yapan mahkemece karar verilir.
Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile kanun yolu
çalışmalarının gerçekleştirilmesi amacıyla Devletçe yapılan her türlü gider ve tarafların yaptığı ödemeler kanun yolu gideridir. Devlete ait yargılama giderlerine
ilişkin kararlar Harçlar Kanununa göre yerine getirilir.
184
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İKİNCİ KISIM
ÇEŞİTLİ KABAHATLER
EMRE AYKIRI DAVRANIŞ
MADDE 32.- (1) Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da
kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.
(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.
(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.
MADDE 32 - GEREKÇE
Madde 32.- 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinin birinci fıkrası
hükmü şöyledir:
“Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve
kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle kanun ve nizamlara aykırı
olmayarak verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan
kimse, eylem ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif hapis
ve bin liradan üçbin liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılır.”
Söz konusu kabahatin oluşabilmesi için;
a) Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun bir biçimde verilmiş bir buyruk
olmalıdır,
b) Bu buyruk, “adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya
genel sağlığın korunması düşüncesiyle” verilmelidir,
c) Bu buyruk, usulen ilân edilmelidir.
Keza, bu madde hükmünün uygulanabilmesi için kanunda açık hüküm bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan
hallerde bu maddeye istinaden yaptırım uygulanabilir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/11/1973 tarihli ve 333/705 sayılı
Kararı ve pek çok özel daire kararlarında da açıklandığı gibi, 765 sayılı Türk Ceza
Kanununun 526 ncı maddesinin uygulanabilmesi için, özel yasalardan birinde bu
maddeye göre cezalandırılacağının hükme bağlanmış olması ve eylemin bütün unsurlarıyla birlikte açıklanması ve ayrıca;, kanun ve nizamlara aykırı olmayarak yetkili
185
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
makamlarca verilen bir buyruğun “kamu güvenliği”, “kamu düzeni”, “genel sağlığın
korunması” amacıyla veya “adlî işlemler dolayısıyla” verilmiş olduğunun açıkça anlaşılması gerekmektedir.
Bu düşünceyledir ki, pek çok kanunda, bu konuda açık hükümlere yer verilmiştir.
Nitekim, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe
sınırları içinde, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanmasının ve önleyici kolluk yetkisinin vali ya da kaymakamın ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken karar
ve önlemleri alacağı; alınan ve ilan olunan karar ve önlemlere uymayanlar hakkında
aynı Kanunun 66 ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Anılan 66 ncı maddede ise: “...en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların
verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin
tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler
hakkında, hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, Türk Ceza Kanununun 526
ncı maddesi uygulanır” denilmektedir.
Ayrıca, işaret etmek gerekir ki; 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesinde sözü edilen “kamu güvenliği ve kamu düzeni” kavramları, idare ve anayasa hukukundaki anlamlarına göre, daha dar bir anlam taşımaktadırlar. (Anayasa Mahkemesinin 28/1/1964 tarihli ve E.1963/128, K.1964/8 ve Ceza Genel Kurulunun
10/1/1969 tarihli ve 528/471 sayılı kararları).
Madde metninde kullanılan “kamu güvenliği” “kamu düzeni”, “genel sağlığı koruma”, “adlî işlemler dolayısıyla olma” koşulları, hukuka uygun olarak verilen emirle, bu
koşullar arasında bağlantı kurmak için kullanılmıştır.
MADDE 32 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 32. maddesi hükmüyle yürürlükten kaldırılan 765 sayılı T.Ceza Kanununun 526. maddesi yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle
yetkili mercilerin emirlerine aykırılık suçuna kabahat niteliği verilmiştir.
Kabahatler Kanununun 32. maddesine göre yaptırım uygulanabilmesi için,
Kabahatler Kanunu ve özel kanunlarda öngörülen Emre Aykırı Davranışı birbirinden ayırmak gerekir.
a) Kabahatler Kanununa göre emre aykırı davranış.
Kabahatler kanununda öngörülen emre aykırı davranış kabahatinin oluşabilmesi için:
1- Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun biçimde verilmiş bir emir olmalı,
186
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2- Yetkili organlar tarafından verilen emir, adli işlemler, kamu güvenliği, kamu
düzeni, genel sağlığın korunması amaçları düşüncesiyle verilmeli,
3- Verilen emir usulüne uygun olarak ilan edilmelidir.
b) Diğer Kanunlarda Öngörülen Emre Aykırı Davranış
Özel kanunlarda düzenlenmiş olan emre aykırı davranış nedeniyle, Kabahatler Kanunundaki hükmün uygulanabilmesi o kanunda açık bir hüküm bulunmasına bağlıdır.
Örneğin, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 17. maddesine göre,
devir ve teslimden kaçan veya bu görevi savsaklayan kurucu ve temsilci hakkında
eski Türk Ceza Kanununun 526. maddesine atıfta bulunulduğu için Kabahatler
Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkündür.
Bu koşul dışında, Kabahatler Kanununa göre emre aykırı davranış nedeniyle
yaptırım uygulanabilmesi için gerekli diğer koşullar aranır. Ayrıca her iki halde
de emre aykırı davranışın başka bir suç oluşturmaması şarttır.
Verilen emirlerin ihlali halinde Kabahatler Kanununa göre yaptırım gerektirdiği hakkında hüküm olmalıdır. Örneğin bir okul idaresinin okul içerisinde,
öğrencilerin nasıl davranması gerektiği hakkındaki emirler, toplumun genelini
ilgilendirmediği ve bu konudaki kuralların ihlali halinde ilgili mevzuatta yasal bir
açıklık olmadığı için idari yaptırımlar uygulanamaz.
Daha önceki düzenlemeye yani 765 sayılı T.Ceza Kanununun 526. maddesine yapılan atıflar, Kabahatler Kanununa yapılan atıf olarak kabul edilir. Bu nedenle yasal dayanak gerçekleşmiş sayılır.
Emre aykırı hareket eden kişiye verilecek para cezası miktarı 100TL olup, bu
ceza emri veren makam tarafından verilir. Emri veren makam, yukarda belirtilen
koşullarda emir verme yetki ve görevi olan merciidir.
DİLENCİLİK
MADDE 33.- (1) Dilencilik yapan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin
kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk veya
belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir
veya belediye encümeni karar verir.
187
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 33 - GEREKÇE
Madde 33.- Çocukların, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek
durumda bulunan kimselerin dilencilikte araç olarak kullanılması fiili, ceza hukuku
bakımından suç olarak düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununa göre, ayrıca bu suç, bir
örgüt faaliyeti çerçevesinde de işlenebilir ve bu durumda hapis cezası bir kat artırılır.
Burada ise, çocukların, fiziksel veya zihinsel engellilerin dilencilikte araç olarak
kullanılması söz konusu olmayıp, bizatihi dilencilik fiili kabahat olarak cezalandırılmaktadır. Böylece, başkalarının merhamet ve acıma duygularının istismarı engellenmek istenmektedir.
Dilencilik dolayısıyla idarî para cezasına karar verme yetkisi hem kolluğa hem de
belediye zabıta görevlilerine aittir. Kolluğun ve belediye zabıta görevlilerinin yetki alanı bakımından herhangi bir ayırıma gidilmemiş olup, görev alanlarına giren yerlerde,
bunlar bakımından yarışan bir yetki hali söz konusudur. Bu kişiler aynı zamanda,
dilencilikten elde edilmiş bulunan gelire de elkoyma yetkisine sahiptir. Ancak elkonulan bu gelirin bir idarî tedbir olarak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verme
yetkisi mülkî amire veya belediye encümenine aittir. Gelire kolluk elkoymuş ise mülkî
amir, belediye zabıtası elkoymuş ise belediye encümeni mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verecektir.
MADDE 33 – AÇIKLAMA
Dilencilik hakkında Kabahatler Kanunun yanında T.Ceza Kanununda da
hükümler vardır. Ancak bu hükümler kapsam ve içerik bakımından farklıdır. Bu
farkı görmek açısından 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 229. maddesi hükmünü
irdelemek gerekir. Söz konusu madde hükmüne göre;
“ Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda
bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Bu suçun örgüt çerçevesinde işlenmiş olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılır”.
Görüldüğü gibi T.Ceza Kanunundaki düzenleme, başkalarını çeşitli şeklerde
dilencilikte araç olarak kullananlar için getirilmiştir. Kabahatler kanunu hükmü
ise, ceza kanunu kapsamı dışında kalan, kendiliğinden, kendi kendine dilencilik
yapanları ilgilendirmektedir.
Kanunundaki düzenleme biçimi emredici düzenleme özelliği taşımaktadır.
Yetkililer dilencilik eylemini tespit ettiklerinde ceza yaptırımı uygulamak zorundadırlar. Kendilerine yasayla bir taktir yetkisi tanınmamıştır. Dilenciliği gerek188
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
tiren idari para cezası 50TL. dir. Bu para cezası verilirken, dilencinin elde ettiği
gelire de el konulur ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi el konulur. Ancak el konulacak miktar dilencilikten elde edilen gelirdir. Failin üzerinde bulunan paranın
tamamı dilencilikten elde edilmemiş olabilir. Elde edilen paranın dilencilikten
elde edilip edilmediğini ispat külfeti idareye aittir.
Kabahatler Kanununun 13. maddesi hükümlerine göre, kabahate teşebbüs
yaptırıma bağlanmaz. Bununla beraber dilencilik için, dilencinin herhangi bir gelir elde etmiş olması şarttır. Dilencilik eylemlerinin yapılması, kendisini acındırarak yardım istenilmesi, merhamet duygularını istismar edecek şekilde mendil
açılması, kabahat eyleminin unsurlarının oluşması için yeterlidir.
Dilencilik olayında idari yaptırım uygulamasının zorunlu olması gibi, dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine de kamu
görevlileri mecburidir.
Dilencilik nedeniyle idari para cezasına ve el koymaya hem kolluk, hem de
belediye zabıta görevlileri karar verir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesine, olayı kolluk güçleri tespit etmişlerse mülki
amir karar verir. Yasada en büyük mülkiye amiri ifadesi kullanılmamıştır. Sadece
mülki amir deyimi kullanıldığı için kanımızca kolluk güçlerinin amirinin bu konuda yetkili ve görevli sayılması gerekir.
Dilencilik olayı belediye organlarınca belirlenmişse, mülkiyetin kamuya geçirilmesinde yetkili mercii belediye encümenidir.
KUMAR
MADDE 34.- (1) Kumar oynayan kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kumardan elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve el koymaya kolluk görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir karar verir.
MADDE 34 - GEREKÇE
Madde 34- Kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kâr ve zararın talihe bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Bu bağlamda kumar oynanması için yer ve imkân
sağlanması, Türk Ceza Kanununda suç olarak tanımlanmıştır.
Tasarının bu maddesinde ise, kumar oynanması, bir kabahat olarak tanımlanmış,
karşılığında idarî para cezası ve ayrıca, kumardan elde edilen kazancın mülkiyetinin
idarî yaptırım olarak kamuya geçirilmesi öngörülmüştür.
189
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kumar dolayısıyla idarî para cezasına ve bu suretle elde edilen gelire elkonulmasına karar verme yetkisi sadece kolluğa ait bulunmaktadır. Elkonulan gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ise mülkî amir karar verebilecektir.
MADDE 34 – AÇIKLAMA
Kumar hakkındaki Kabahatler Kanunundaki hükümden başka, TCK’ nun
228. maddesinde de bir başka düzenleme vardır. Kabahatler Kanununda, Ceza
Kanununda suç sayılan eylemler dışında kalan eylemler için idari yaptırımlar uygulanması öngörülmüştür. Ayrıca kumarın tanımı da T.Ceza Kanununda yapılmıştır. Bu nedenle T.Ceza Kanununun 228. madde hükmünü incelemekte yarar
vardır. Söz konusu madde hükmüne göre;
“Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıla kadar hapis ve adli
para cezası ile cezalandırılır. Çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması halinde, verilecek ceza bir katı oranında artırılır. Bu suçtan dolayı, tüzel
kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Ceza Kanununun uygulanmasında kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar
ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır”.
Kabahatler Kanununda özel bir tanım yapılmadığı için, Ceza Yasasındaki kumar tanımını kabahatler içinde kabul etmek gerekir. Görüldüğü gibi Ceza Yasasındaki düzenlemede kumar oynanması için yer ve imkan sağlanması ile bu yer
ve imkan sağlamanın bazı özel biçimleri kurallara bağlanmıştır. Yani çocukların
kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması ve tüzel kişilerce kumar için yer ve
imkan sağlanması halleri için ayrı yaptırımlar belirlenmiştir.
Yasada amir bir dil kullanılmıştır. Kumar oynandığı belirlendiğinde, görevli
idarim yaptırım uygulama veya uygulama konusunda taktir hakkına sahip değildir. Ceza miktarı 100 TL dir. Aynı zamanda kumardan elde edilen gelire el
konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir. El koyma ve mülkiyetin
kamuya geçirilmesinde de taktir yetkisi yoktur.
Ancak kumardan elde edilen gelire el konulup, mülkiyetin kamuya geçirileceği için, bir paranın veya değerin belirlenmesi önem taşır. Kumar konusu para
dışında bir değer de olabilir.
Kumar oynamak için gerekli hazırlıkları yaptığı halde oyuna başlanmaması
kumar oynamaya teşebbüs olarak kabul edileceği için, Kabahatler Kanununun
13. maddesi uyarınca yaptırım uygulanmaz.
İdari para cezası vermeye ve el koymaya kolluk görevlileri yetkilidir. Belediye
zabıtasının böyle bir yetkisi yoktur. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi için mülki
190
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
amir karar verir. Kolluk görevlisinin böyle bir karar vermesi halinde, şekil unsuruna aykırılık nedeniyle karar kanun yollarına başvurulduğunda bozulur.
SARHOŞLUK
MADDE 35.- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur.
MADDE 35 - GEREKÇE
Madde 35- Bu hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının
huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunması gerekir. Bunun için,
davranışın umuma açık yerlerde gerçekleşmiş olması gerekmez. Örneğin kendi evinde,
diğer aile bireylerinin veya komşuların huzur ve sükununu bozucu davranışlar da bu
kapsamda değerlendirilmek gerekir.
Kolluk görevlileri tarafından, bu durumdaki kişiye idarî para cezası verileceği gibi,
sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar da kişi kontrol altında tutulur. Böylece, başkalarının huzur ve sükununu bozucu davranışların sürdürülmesi engellenecektir.
MADDE 35 – AÇIKLAMA
Konu Kabahatler Kanununda düzenlendiği gibi, T.Ceza Kanununda düzenlenmiştir. T.Ceza Kanununun 179/3. maddesinde “alkol veya uyuşturucu nadde
etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişinin” eylemi suç sayılmıştır.
Kabahatler Kanunu açısından sarhoş olarak araç kullanılması değil başkalarının huzur ve sükunu bozma hali düzenlenmiştir. Sarhoşluk veren maddeler sadece alkollü içkiler değildir. Alkol yanında, morfin, eroin, esrar, kokain, hatta keyif
verici hap kullanmak ta sarhoşluk durumu yaratabilir.
Sarhoşluğun kanunda bir tanım yapılmamıştır. Öğretide sarhoşluk; alkol yada
uyuşturucu bir madde alınması sonucu sinirlerde depresyon veya kısmi felçler
yaratarak iradi hareketleri kısıtlayan bir durum olarak tanımlanmaktadır.
Sarhoşluk kabahatinin manevi unsuru kasttır. Taksirli bir davranışla söz konusu kabahat işlenemez. Sarhoş olmak mutlaka alkollü içki alarak gerçekleşmez.
Bunlar dışında uyuşturucu veya uyarıcılar kullanarak sarhoşluk olayı gerçekleşebilir. Sarhoş kişinin eyleminin gerçekleştiği yerin, kamuya açık yerler olması
şart değildir. Başkalarını rahatsız etmek, kişinin kendi evindeki eylemleriyle de
191
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
gerçekleşebilir. Başkalarının rahatsız edilmesi, huzur ve sükunet bozacak şekilde
davranılmasıdır. Yoksa bizatihi sarhoş olmak yaptırım gerektirmez. Bu durumu
belirtmekte toplumun değer yargılarını esas almak gerekir. Sessizce bir yere sızarak yığılmış bir sarhoş, başkalarını rahatsız edebilir. Ancak böyle bir durum
yaptırım gerektirmez. Kanımızca sarhoşun huzur ve sükunu bozan aktif bir davranışı olmalıdır. Yaptırım unsurları gerçekleştiğinde ceza miktarı 50TL dir. Yaptırım kolluk güçleri tarafından uygulanır. Sarhoş kişi ayrıca sarhoşluğun etkisi kalkıncaya kadar, denetim altında tutulur. Bu konuda belediye zabıtası değil kolluk
güçleri yetkili kılınmıştır.
GÜRÜLTÜ
MADDE 36.- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.
MADDE 36 - GEREKÇE
Madde 36.- Bu madde hükmüyle kişilerin huzurlu ve sakin bir çevrede yaşama
hakkını ihlâl niteliğindeki davranışlar kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında
idarî yaptırım öngörülmüştür.
Ticarî bir işletmenin faaliyeti çerçevesinde bu fiilin işlenmesi halinde, işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye verilecek idarî para cezası daha ağır olacaktır.
Bu fiiller dolayısıyla idarî para cezasına karar verme yetkisi, kolluk ve belediye
zabıtası görevlilerine tanınmıştır.
MADDE 36 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 36. maddesinin öngördüğü yaptırım uygulanabilmesi için başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olması
gerekir.
Gürültü, T.Ceza Kanununun da konusu olmuştur. T.Ceza Kanununun 183.
maddesinde ise, başka bir kimsenin zarar görmesine neden olacak şekilde gürültüye neden olan kişinin davranışı suç sayılmıştır.
192
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kabahatler Kanunundaki haksız eylemin unsuru huzur ve sükunun bozulması, ceza yasasındaki suçun unsuru, başkasının sağlığının zarar görmesidir.
Gürültünün huzur ve sükunu bozması, bir şikayet sonucu saptanabileceği
gibi, kamu görevlilerince kendiliğinde de belirlenebilir. Kanımızca şikayet yeterli
sayılmamalı, davranış genel değer yargılarına göre huzur ve sükunu bozabilecek
boyutta olmalıdır. Bu belirlemede kuşkusuz yetkililerin taktir hakkı söz konusu olmakla birlikte, teknik aletlerle gürültü şiddeti ölçülerek, belli limitleri aşıp
aşmadığının belirlenmesi ve ceza uygulaması sırasında bu hususların da dikkate
alınması hem daha sağlıklı karar verilmesi, hem de hakkaniyet ölçüleri sınırları
içinde kalınması ve hem de failin yargıya başvuruda bulunması halinde idarece
delil olarak kullanılması açısından uygun olacaktır.
Çok hassas bir insanın, bireysel olarak huzurunun kaçması, yaptırım uygulaması açısından yeterli sayılmamalıdır.
Kabahat olarak gürültüye neden olmanın basit ve ağır yaptırımı gerektiren iki
şekli vardır. Basit ve ağır yaptırım uygulamasında ölçüt, gürültüye neden olmanın
bir birey tarafından gerçekleştirilmesi veya bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde oluşmasıdır. İşletmenin faaliyet alanında gürültüye neden olma yaptırımı
için, gürültülü müzik yayını yapan gazino ve eğlence yerleri akla gelmemelidir.
Gürültülü ve başkalarını rahatsız edici çalışmaların gerçekleştiği fabrika ve atölyeler de yaptırım uygulanmasının muhatabı olabilir.
Yaptırımın basit şeklinde maktu bir para cezası uygulanır, miktarı da 50 TL. dir.
Madde hükmü gereğince; gürültünün bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanacak idari para cezaları daha da ağırlaştırılmış ve
miktarları 1000.-TL ila 5000.-TL arasında tespit edilmiştir. Yaptırım miktarının
belirlenmesinde idari yetkilinin taktir hakkı söz konusudur. Taktir hakkının belirlenmesinde huzurun ve sükunun bozulması derecesi, tekrarı, işletmenin ekonomik gücü gibi ölçütlerin dikkate alınması gerekir. Yaptırım hem belediye zabıta görevlileri hem de genel idarenin kolluk görevlileri tarafından uygulanır.
Gürültü birden fazla kişinin eyleminden kaynaklanabilir. Birden fazla kişinin
iştirak ettiği kabahatler hakkında, Kabahatler Kanununun 14. maddesi uyarınca,
fiile iştirak eden her kişi için ayrı, ayrı yaptırım uygulanır.
Eylem, hem suç, hem de kabahat oluşturduğunda, sadece suçla ilgili yaptırım
uygulanır. Suçla ilgili ceza verilmemesi halinde idari yaptırım uygulanır.
İdari yetkililerin yukarıda değinildiği gibi sesin, gürültü niteliğinde veya huzur ve sükunu bozma derecesinin tespitinde taktir hakkı olmakla beraber, böyle
bir tespit yapıldığında yaptırım uygulayıp uygulamamakta taktir yetkisi yoktur.
193
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yasanın düzenleniş tarzı bunu göstermektedir. Kamu görevlisinin idari yaptırım
kararı aşamasında; gürültünün huzur ve sükunu bozup bozmadığı hususunu tespit ederken, bu konudaki şikayetçi sayısının fazla olup olmadığını değerlendirmesi gerekir.
Kabahatler Kanununun 36. maddesi ile müeyyide altına alınan gürültü eylemi
2872 sayılı Çevre Kanununa ek 26.4.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanunla yeni bir
düzenlemeye tabi tutulmuş, “Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını
bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve
titreşim oluşturulması yasaktır.
Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve
konutlardan kaynaklanan gürül ve titreşimi yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır” şeklinde
bir hüküm getirilmiştir. Mezkur Kanununun değişik 20. maddesinin (h) fıkrasında ise, “Bu kanunun 14 üncü maddesine göre, çıkarılan yönetmelikle belirlenen
önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden
olanlara konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası, işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü
için 12.000 Türk Lirası idari para cezası verilir” şeklinde bir ifade ile kabahat fiili
işleyen ilgililer hakkında farklı idari yaptırımlar uygulaması yoluna gidilmiştir.
Oysa ki Kabahatler Kanununun 36. maddesinde gürültüyle ilgili olarak verilecek
idari para cezaları 50 Türk Lirası ile 5.000 Türk Lirası arasında değişmekteydi.
Çevre Kanununun bu maddeleriyle ilgili olarak; gerek kabahatin tanımı,
gerek idari yaptırım kararı veren merci, gerek para cezası miktarları ve gerekse
kararlara karşı başvurulacak kanun yolları bakımından Kabahatler Kanununun
genel ve özel hükümleriyle karşılaştırmalarına 41. madde (Çevreyi Kirletme) bölümündeki açıklamalarımızda yer verilmiştir.
RAHATSIZ ETME
MADDE 37.- (1) Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden
kişi, elli Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
MADDE 37 – GEREKÇE
Tasarıya “Rahatsız etme” başlığı altında mal veya hizmet satışı sırasında bu
amaçla kişilerin taciz edilmesi ve yüksek sesle müşteri daveti gibi uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla yeni 37. madde ilave edilmiştir.
194
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 37 – AÇIKLAMA
Rahatsız etme eyleminin kabahat sayılması için, mal ve hizmet satmak amacıyla gerçekleşmesi aranmaktadır.
Yasa hükmünde hangi fiillerin yapılması halinde başkalarının rahatsız edilmiş sayılacağı belirtilmemiştir. Söz konusu yasanın yasal düzenlemesinin gerekçesinde bireyin “taciz edilmesi”, “yüksek sesle müşteri davet edilmesi” örnekleri
gösterilmiştir. Bundan başka site ve apartman yönetimi tarafından seyyar satıcı
giremez şeklinde yazılı uyarıların bulunduğu yere alış-veriş amacıyla girmek de
rahatsız etmek sayılır.
Rahatsız etmenin alış-veriş amacıyla olduğunda yaptırımı gerektirdiği, diğer
rahatsız eylemler için cezai ve idari yaptırım olmadığı düşünülmemelidir. Mal ve
hizmet amacıyla rahatsız etmek, en hafif rahatsız etme biçimleridir. Sarkıntılık
etmek, laf atmak, hakaret etmek vb. şeklindeki rahatsız etme eylemleri başlı başına suç olduğu için, Kabahatler Kanununun değil, T.Ceza Kanununun alanına
girmektedir.
Yaptırım maktu olarak belirlenmiş olup miktarı 50TL dir. Bu yaptırımı hem
belediye zabıtası hem de genel idareli kuruluşların kolluk görevlileri tarafından
verilir.
Kanımızca “rahatsız etme” nin değerlendirilmesi için subjektif değerlendirmeler yerine toplumun değer yargıları ölçüt olmalıdır.
Rahatsız etme eylemine birden fazla kişi katılmışsa, bu kişilerden her biri
hakkında idari yaptırım uygulanır.
Rahatsız etme eylemi aynı zamanda suç oluşturuyorsa, faile suçla ilgili bir suç
verilemiyorsa, kabahatle ilgili idari yaptırım uygulanır.
İŞGAL
MADDE 38.- (1) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya
buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından
elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat malzemesi yığan
kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından beşyüz
Türk Lirasına kadar idarî para c cezası verilir.
(3) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
195
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 38 - GEREKÇE
Madde 37.- Toplumun bütün bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş bulunan
meydan, cadde, sokak, kaldırım gibi mekanların herhangi bir biçimde işgal edilmesi,
ancak, yetkili makamların açık ve yazılı bir izni ile mümkün olabilir. Böyle bir izin
olmaksızın, örneğin araç park etmek, seyyar satıcılık yapmak, sergi açmak, gösteri
yapmak gibi çeşitli yollarla bu mekanların işgal edilmesi halinde, belediye zabıta görevlileri tarafından ilgili kişiler hakkında idarî para cezası verilmesi gerekmektedir.
Keza, belirtilen yerlere yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın inşaat
malzemesi yığılması da, maddenin ikinci fıkrasında daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak tanımlanmıştır.
MADDE 38 – AÇIKLAMA
Yasa hükmünün gerekçesinde de belirtildiği üzere; toplumun bütün bireylerinin kullanımına taksir edilmiş, meydan, cadde, sokak, kaldırım gibi mekanların
herhangi bir şekilde işgal edilmesi, yetkili makamların iznine bağlıdır.
Böyle bir izin alınmadan, örneğin; araç park etmek, sergi açmak, gösteri yapmak gibi eylemlerle kamuya ait yerlerin işgal edilmesi halinde idari yaptırımlar
uygulanır.
Yasa hükmü bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yaptırım gerektiren eylemlerin iki gruba ayrıldığı görülmektedir.
a- Cadde, sokak, yayaların gelip geçeceği kaldırımların işgal edilmesi veya
buralarda malların satışa konulması
b- Cadde, sokak, yaya kaldırımı gibi kamuya ait yerlere inşaat malzemesi
yığmaktır.
Birinci şıkta belirtilen nitelikte eylemler için maktu ve belirli bir miktar yaptırım öngörülmüşken, ikinci şıkta belirtilen nitelikte eylemler için 100TL den
500TL ye kadar idari para cezası uygulanır.
Söz konusu yaptırımlar sadece belediye zabıta görevlileri tarafından uygulanır. Genel idare kolluk görevlileri bu konuda yetkili kılınmamıştır.
38. maddenin son fıkrası özel kanunlardaki hükümleri saklı tutmuştur. Bir
başka deyişle, işgalle ilgili olarak özel yasalarda farklı düzenlemeler varsa bu hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
Eylem birden fazla kişi tarafından işlendiğinde, olaya katılan her kişiye ayrı
ayrı idari para cezası kesilir. İşgal birden fazla söz konusu ise her kabahat için ayrı
yaptırım uygulanır. Kanımızca kesintisiz eylemlerle işlenebilen işgal olayında,
196
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
idari yaptırım kararı verilinceye kadar eylem tek sayılır örneğin seyyar satıcının
işgal ettiği yerden eşyalarını bir başka yere taşıması halinde, eylem tek sayılır. Bir
idari yaptırım uygulandıktan sonra, işgal devam etmişse ikinci işgal ayrı bir kabahat oluşturur.
TÜTÜN MAMULLERİNİN TÜKETİLMESİ
MADDE 39.- (1) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün
mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu fıkra hükmü,
tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz.
(2) Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında
işlenmesi halinde idarî para cezası verme yetkisi bakımından birinci fıkra
hükmü uygulanır.
(3) Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir
işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk
birimi yetkililerince verilir.
MADDE 39 - GEREKÇE
Madde 30.- Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında her türlü tütün mamulü
tüketimi yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edilmesi halinde, ilgili idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri idarî para cezası verebileceklerdir. Böylece, kolay
işletilebilecek etkili bir sistem öngörülmüştür.
Özel hukuk kişilerine ait binalarda ise, ancak belirli şartlarda yaptırım öngörülebilmektedir. Tütün mamulü tüketimi kapalı alanda olacak; bu alanlarda tütün
mamulü tüketilemeyeceğine dair açık bir işaret yer alacak ve bu konuda bir şikâyet
bulunacaktır. Şikâyet üzerine, en yakın kolluk birimi idarî para cezası verme konusunda yetkilidir.
Her türlü toplu taşıma aracında geçerli olan bu yasağa aykırı hareket edilmesi
cezalandırılmaktadır. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında ceza verme yetkisi, ilgili
idarî birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlisine ait olabilecektir. Kabahatin özel
hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde ise, fiil
gerçekleştikten sonra ilk uğranılan kolluk biriminin yetkilileri bu konuda idarî para
cezası vermeye yetkili kılınmıştır.
197
TÜTÜN MAMÜLLERİNİN
TÜKETİLMESİNE İLİŞKİN
KABAHATLER KANUNUNUN
39’UNCU MADDE HÜKMÜNÜN
AÇIKLANMASI VE SİGARA YASAĞI
İLE İLGİLİ MEVZUAT VE
AÇIKLAMALARI
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 39 – AÇIKLAMA
Kamu hizmet binaları, toplu taşıma araçları, özel kişilere ait olsa bile kamuya
açık binaların kapalı alanlarında tütün mamulleri kullanılması bazı koşullarla, kabahatler kanununun 39. maddesinde yaptırımlara bağlanmıştır.
Bu konuda ayrıca 7.11.1996 gün ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin zararlarının önlenmesine dair Kanunda bulunmaktadır. (26 Kasım 1996 tarih ve 22829
sayılı R.G. te de yayımlanmıştır). Söz konusu yasada da idari yaptırımlara ilişkin
hükümler bulunmaktadır. 4207 sayılı yasa daha eski bir tarihli olduğu için Kabahatler Kanununun 39. maddesiyle örtüşen konularda, Kabahatler Kanunu 4207
sayılı yasayı değiştirmiş bulunmaktadır. Kabahatler kanununda düzenlememiş
konularda ise, 4207 sayılı yasanın hükümleri yürürlüktedir.
Bir kimsenin, kamu hizmet binalarında veya toplu taşıma araçlarında tütün
mamulü tüketimi, Kabahatler Kanununun 39. maddesi yanında 4207 sayılı yasanın 5 ve 6. maddelerine aykırılık teşkil eder. Aynı eylemin iki kabahat niteliğindeki kurala aykırı olması halinde daha ağır yaptırımın gerektirdiği hüküm uygulanacağından, 4207 sayılı kanun hükümlerine göre 10 milyon lira para cezası
verilmesi gerekir. (4207 sayılı yasa 7.11.1996 tarihinde yayımlandığı için bu ceza
miktarının 29 katı ile çarpılarak 31.12.2002 tarihine uyarlanması gerekmektedir.)
Ayrıca aynı yasa hükmü uyarınca ilgili yerin yetkilisi, yasağa uymayanı uyarır,
aksi halde zabıta marifetiyle bulunduğu yerden uzaklaştırılır.
Yasada gösterilen yerlerde tütün mamulü tüketilmesi suçun ana unsurunu
oluşturmaktadır. Tütün mamulü tüketilmesi, sadece sigara içilmesi olarak düşünülmemelidir. Sigara yanında, nargile, puro, pipo içilmesi de başka örnekler
arasında sayılabilirler.
Yasa hükmünün düzenleniş biçimine göre, söz konu kabahat fiillerini üçe
ayırmak gerekmektedir.
1- Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketmek,
2- Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketmek
3- Özel hukuk kişilerine ait alan ve herkesin girebileceği binaların kapalı
alanlarında tütün mamulü tüketmek.
201
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
1- Kamu Hizmet Binalarının Kapalı Alanlarında Tütün Mamulü Tüketmek
Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında, bu amaca ayrılmış bir yerde tüketilmek şartıyla tütün ürünleri tüketmek idari yaptırım gerektirir.
İdari yaptırım miktarı 50TL. dir. Yaptırım kamu hizmet binasının idari birim
amirinin yetkili kıldığı kamu görevlisi tarafından uygulanır. Bunun için her kamu
binasında idari birim amirinin yetkili kıldığı bir görevli olması şarttır. Böyle bir
görevlendirme olmadıkça yaptırım uygulanmayacağı gibi görevlendirilenin dışında bir başka kamu görevlisi tarafından da söz konusu yaptırım uygulanmaz.
Değinilen koşullarda idari yaptırım miktarı 50TL.dir.
2- Toplu Taşıma Araçlarında Tütün Mamulü Tüketmek
Kapalı kamu hizmet binalarında olduğu gibi, toplu taşıma araçlarında da tütün mamulü tüketmek idari yaptırım gerektirmektedir. Bu yaptırım istisnasız
bütün yolcuları kapsadığı gibi, şoför, muavin gibi o araçta bulunan herkes için
geçerlidir.
Araç bir kamu aracı ise, belirtilen eylemin işlenmesi halinde, idari para cezası
verme yetkisinin araçta bulunan bir görevliye verilmesi gerekir.
Haksız eylem özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlendiği taktirde, bu ceza ilk başvurulan kolluk birimi yetkilileri tarafından
verilir. Kolluk birimine durumu bildirme işi uygulamada sorun yaratacaktır. Bu
konuda araç sürücülerine özel sorumluluk getirilmesi yasa hükmüne işlerlik kazandırmak açısından şarttır.
Toplu taşıma araçlarında haksız eylemin gerçekleşmesi halinde verilecek para
cezası miktarı 50TL. dir. Söz konusu cezayı belediye zabıta görevlilerinin verme
yetkisi yoktur. Ancak, belediyeye ait toplu taşıma araçlarında Belediye Başkanı
tarafından bu husus ile ilgili olarak zabıta veya diğer memurlar görevlendirilmişse idari para cezaları bu görevlilerce verilir.
3- Özel Hukuk Kişilerine Ait Olan Kamuya Açık Binalarda, Tütün
Mamulü Tüketmek:
Özel hukuk kişilerine ait olan kamuya açık binalarda, tütün mamulü tüketilmeyeceğini belirtir açık bir hüküm olmadıkça, söz konusu eylemin işlenmesi
halinde idari yaptırım uygulanamaz.
Uyarının belirgin bir şekilde yapılması, herkesin görebileceği bir yere konulması gerekir. Genellikle “sigara içilmez” şeklinde uyarılara rastlanmaktadır. “sigara içilmez” uyarısının yapıldığı bir yerde pipo veya puro içilmesi kanımızca idari
yaptırıma engel sayılmamalıdır.
202
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Bir uyarı olmasına karşın özel hukuk kişilerine ait, kamuya açık binaların
kapalı alanlarında, fiilin işlenmesi halinde 50TL. para cezası verilir. Bu ceza en
yakın yerde bulunan kolluk birimi yetkililerince verilir. Ceza işleminin yapılabilmesi için yasa şikayet koşulu getirmiştir. Yasanın düzenleniş biçiminden, şikayet
olmadığında kolluk görevlilerinin resen yaptırım uygulayamayacağı sonucuna
varılmaktadır. Ancak her bireyin şikayet hakkı olduğu tartışmasızdır. Belirtilen
koşullarda verilecek idari para cezası miktarı 50TL dir. Bununla beraber söz konusu miktarların yeniden değerleme katsayı ile güncelleştirileceğini hatırlatmakta yarar vardır.
Kabahatler Kanunu 39. ve 41 maddelerinde tütün ve tütün ürünleri tüketimi
ile ilgili konulara yer verilmekle birlikte, 1996 yılında yürürlüğe giren ve 2008
yılında 5727 sayılı Kanunla büyük değişikliklere uğrayan 4207 sayılı Kanuna da
burada değinmeden geçemeyeceğiz. 5727 sayılı Kanun hükümleri aşağıda verilmiştir.
203
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ
ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN
Kanun No.:
5727
Kabul Tarihi:
3/1/2008
MADDE 1- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı “Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2- 4207 sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava
soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.”
MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir. “Tütün ürünlerinin yasaklanması
MADDE 2- (1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve
birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı
alanlarında,
c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu
ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane
gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde,
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araç204
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
larının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin
yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak
bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının
koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında “tütün ürünü” ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder.”
MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Diğer koruyucu önlemler MADDE 3- (1) Tütün ürünlerinin ve üretici
firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun
reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını
yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri
veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. (3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet
gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon,
bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar. (5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün
ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basınyayın organlarına ilân verilemez.
Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer
verilemez. (7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde
tütün ürünlerinin satışı yapılamaz. Tütün ürünleri onsekiz yaşını doldurmamış
kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.
205
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere
bölünerek satılamaz.
(11) Tütün ürünleri, “yetkili satıcı olan yerlerin dışında” ibaresi 25.06.2009
tarih ve 5917sayılı Kanunun 47/11 md ile kaldırılmıştır.); otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış
amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. (12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket,
ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar çevreye atılamaz. (13) Tütün ürünleri, onsekiz
yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek
şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz. (14) Her türlü sakız, şeker, çerez,
oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek
veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.”
MADDE 5- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kontrolün sağlanması MADDE 4- (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten
uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında
üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının
tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş santimetrelik
puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı rengi ile, “Yasal Uyarı:
18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır.” ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen
yerlere asılır. (3) Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin
üzerine, en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer
yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı
yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri
kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik
biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz. (4) Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili
yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret
206
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kullanılamaz. (5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya
grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır. 6 Tütün ürünleri sektöründe
faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili
her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır. (7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel
ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan
dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda
uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz
dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst
Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık
süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır
veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü
alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır. 8 Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili
kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından bir müfredat hazırlanır. (9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir
olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur. (11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı
bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak gösterilemez.”
MADDE 6- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza hükümleri MADDE 5- (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve
dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü
maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı
207
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükümlerine göre; 3 üncü maddenin
onikinci fıkrasına aykırı hareket edenler Kabahatler Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. (2) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci,
üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve
tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılır.
Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından beşyüz
Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (3)
3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve onbirinci fıkralarındaki
yasakların her birine aykırı hareket edenler, ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir.
(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal
edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beşbin Türk Lirasından onbin
Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, ellibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir. (5) 3 üncü maddenin yedinci
fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında genel kolluk tarafından bin Türk Lirası idarî
para cezası ile cezalandırılır. 6 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara
aykırı hareket edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
“Sağlık için tehlikeli madde temini” başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre
cezalandırılır. (7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk
Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. 8;) 3 üncü maddenin onuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, belediye zabıtası tarafından ikiyüzelli Türk
Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. Belediye sınırları dışında bu yetki genel
kolluk tarafından kullanılır. (9) 3 üncü maddenin onüçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından
onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin
satış belgesiz olarak satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki
tütün ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. (10) 3 üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki
ürünleri üretenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları
dışında mahalli mülki amir tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk
208
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket edenler,
mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her
birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak
piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı ikiyüzellibin Türk Lirasından az olamaz. (13) 4 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı hareket eden
firmalar Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu
tarafından ellibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile
cezalandırılır. (14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı
hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları
beşbin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında
ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak
kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır.”
MADDE 7- 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Mülkiyetin kamuya geçirilmesi MADDE 7- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu
oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının
konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.”
MADDE 8- 4207 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 9- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır.”
MADDE 10- Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18
ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer.
209
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GENEL GEREKÇE
Dünyanın en yetkili kurumlarınca “Her türlü zararlı alışkanlıklar arasında en
fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde” olarak nitelenen sigara, her yıl ABD’de
440 bin, Almanya’da 140 bin, İngiltere’de 120 bin, ülkemizde 160 bin, dünya genelinde ise en az 13 milyon kişinin ölümüne ve çok daha fazla insanın da hasta ve ömür
boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır. Bu bağlamda kişisel ve toplumsal zararları
artık yaygın olarak bilinmekte olan sigara tüketiminin azaltılması için tüm dünya
ülkeleri çeşitli tedbirler almaktadır.
Sigaradan aktif içici olarak etkilenenler dışında içmedikleri halde kapalı yerlerde
içenlerin verdiği zarara, en az onlar kadar iştirak eden milyonlarca vatandaşımızın
pasif içici olarak kansere ve benzeri hastalıklara yakalanma riski yüzde 40 olarak
ifade edilmektedir. Sigara içenle, sigara dumanı ile kirletilmiş havayı teneffüs eden
veya duman altı olan kişi arasında gördüğü zarar bakımından çok az fark ortaya
çıkmaktadır.
Anayasanın 56 ncı maddesine göre, herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini
önlemek, devletin ve vatandaşın ödevidir. Yine Anayasanın 58 inci maddesine göre
devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve
benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.
7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanun toplumsal sağlığımıza yönelik bu tehdidin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler öngörmektedir.
Ancak bu Kanun hükümleri de ilgili alanda uygulama açısından yeterli olmamaktadır. Söz konusu Kanunda öngörülen müeyyidelerden dolayı ancak 49 kişi ceza ödeme durumunda kalmıştır.
İnsan ve toplum sağlığına pek çok zararlar veren tütün ürünlerine halkımız trilyonlar ödemekte, devlet de gelir sağladığı zannı ile baktığı bu sektörden daha fazlasını
tütün ürünlerinin sebep olduğu başta kanser olmak üzere kalp damar hastalıkları ve
diğer tahribatları dolayısıyla kat kat ödemektedir.
Teklif ile Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda yapılan
değişikliklekişileri tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tedbirleri almak
üzere düzenlemeler yapılmaktadır.
210
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Madde ile; 4207 Sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan (d) bendinin bu fıkradan çıkarılarak, aynı maddenin ikinci fıkrasına eklenmesi suretiyle özel hukuk kişilerine ait olan kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulmasıyla ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan doğacak mağduriyetlerin giderilmesi
amaçlanmaktadır.
Madde 2- Madde ile; 4207 Sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinde belirtilen
kanunun yayımından itibaren verilen bir yıllık sürenin değiştirilerek, 2015 yılının esas
alınmasıyla imkanları kısıtlı olan özel hukuk kişilerine ait işletmelerin öngörülen fiziki koşullan sağlayabilmeleri için gerekli sürenin verilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 3- Yürürlük maddesidir.
Madde 4- Yürütme maddesidir.
211
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
Adalet Komisyonu Raporu
Esas No:
2/152
Karar No:
12
Tarih:
22/2/2008
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca, 20/2/2008 tarihinde Komisyonumuza havale edilmiş
olan “Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ’ın; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/152)” Komisyonumuzun 22/2/2008 tarihli 14 üncü toplantısında Teklif
sahibi Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ile Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Yargıtay ve Askeri Yargıtay başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla görüşülmüş ve geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi
kabul edilmiştir.
Teklifin geneli üzerindeki görüşmelerde aşağıdaki düşünceler ifade edilmiştir.
23/1/2008 tarihli ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde
düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması süresinin iki yıla çıkarılmasının örtülü veya gizli bir af niteliğinde olduğu dile getirilmiş; Askeri Ceza
Kanununda değişiklik yapılması amacıyla hazırlanmış olan bu Kanun Teklifinin
alelacele Komisyon gündemine getirildiği, başta Genelkurmay Başkanlığı olmak
üzere ilgili diğer kurumların görüşlerine başvurulmadığı ifade edilmiştir.
5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi Kanununun 231
inci maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması süresinin iki yıla çıkarılması nedeniyle ortaya çıkan problemlerin giderilmesi amacıyla bu Kanun Teklifinin hazırlandığı ve öncelikle sorun çıkarılıp daha sonra
bunun çözüm yollarını aramanın Yasama ekonomisine ve TBMM’nin kurumsal
kimliğine uygun düşmediği belirtilmiştir.
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren
suçların muhteva ve niteliği, yöneldiği amaç itibariyle milli güvenliğin korunmasına ilişkin olduğu göz önünde bulundurulduğunda, 3713 sayılı Terörle Mücade212
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
le Kanunu kapsamındaki suçlar bakımından da istisna getirilmesi gerektiği dile
getirilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere 5728 sayılı Kanunun 562 nci maddesiyle 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde değişiklik yapılarak
hükmün açıklanmasında bir yıllık sürenin iki yıla çıkarıldığı, yapılan bu değişikliğin Genel Kurul aşamasında üç siyasi parti grubunun ortak önergeleriyle yapıldığı, bu nedenle yapılan eleştirilerin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenen hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin sürenin iki yıla çıkarılmasının örtülü
bir af olmadığı, aksine sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda
hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise bu
suçlardan dolayı ceza almış olanların bu cezalarının açıklanmasının geriye bırakılması suretiyle haklarında hukuki sonuç doğurmasının engellenmiş olacağı, sanıkların verilen bu cezanın alternatif maliyetleri ile yaşamalarının önüne geçildiği, bu düzenleme ile hakime takdir hakkı verildiği, hakimin somut duruma göre
karar verebileceği dile getirilmiştir. Hükmün açıklanmasının ertelenebilmesi için
Kanunda öngörülen koşulların teşekkül etmesi ve mahkeme takdirinin, bu koşullar da gözetilerek kullanılabileceği hatırlanmalıdır.
Komisyonumuzda yapılan çalışmalar sonunda, maddeler üzerindeki kabul,
ek ve değişiklikler aşağıda açıklanmıştır:
Teklifin 1 inci ve 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren
suçların muhteva ve niteliği, yöneldiği amaç itibariyle milli güvenliğin korunmasına ilişkin olduğu göz önünde bulundurulduğunda ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yer alan suçlarda da hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasının önlenmesi amacıyla Teklife 2 nci maddeden sonra
gelmek üzere yeni madde ihdası yoluyla 3 üncü madde eklenmiş ve diğer madde
numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
Teklifin 3 üncü maddesi, yapılan teselsül nedeniyle 4 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 4 üncü maddesinde, yargılama sırasında kişinin kendisini avukat ile
temsil ettirmesi halinde, 5320 sayılı Kanununun 13 üncü maddesinde belirlenen
tarifeye göre lehine bir vekalet ücretine hükmedileceği belirtilmiş olup bu hususta özel veya genel vekalet söz konusu olmadığından madde metninde geçen
“özel” ibaresi çıkarılmış ve yapılan düzenleme çerçevesinde 4 üncü madde, 5 inci
madde olarak kabul edilmiştir.
213
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Teklifin 5, 6, 7 ve 8 inci maddeleri yapılan teselsül nedeniyle 6, 7, 8 ve 9 uncu
maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
Teklifin 9 uncu maddesinde aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değişiklik
yapılmış ve yapılan teselsül nedeniyle 10 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle 4207 Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 5 inci maddesi “ceza hükümleri” başlıklı madde olarak düzenlenmektedir. Ancak 4207 sayılı Kanunun
halen yürürlükte olan 6 ncı maddesi idari para cezalarını düzenleyen bir maddedir. Başka bir deyişle 4207 sayılı Kanunun yeni 5 inci maddesi ile halen yürürlükte olan 6 ncı maddesi arasında aynı konuların düzenlenmesi sebebiyle bir
mükerrerlik söz konusudur.
Teklifin 9 uncu maddesiyle, 4207 sayılı Kanunun 19/4/2008 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Mükerrer cezalandırmanın önlenmesi açısından yürürlükten kaldırılması gereken madde, 4207
sayılı Kanunun 6 ncı maddesidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde Teklifin 9 uncu maddesine, 4207
sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun tarihi eklenmiş, maddede geçen “5” ibaresi, “6” olarak değiştirilmiştir.
Teklifin 10 uncu maddesinde aşağıdaki gerekçeler doğrultusunda değişiklik
yapılmış ve yapılan teselsül nedeniyle 11 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5727 sayılı Kanununun 6 ncı maddesi, (4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesini düzenlemektedir) Kanunun yayımı tarihinden itibaren 4 ay sonra, yani
19/5/2008 tarihinde yürürlüğe girecektir. Teklifin 9 uncu maddesiyle 4207 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Söz konusu Kanun Teklifinin yürürlük tarihinin ise 10 uncu maddede yayımı tarihinden itibaren olacağı
ifade edilmiştir. Teklifin 9 uncu maddesinin yürürlük tarihinin Kanunun yayım
tarihi olarak kalması halinde, 4207 sayılı Kanunu ihlal edenlere, Kanununun yürürlüğe gireceği tarih olan 19/5/2008 tarihine yaptırım uygulanamayacaktır. Bu
durum bir hukuk boşluğunun doğmasına neden olacaktır. Bunun önüne geçilmesi ve normların zaman bakımından uygulanması ilkesiyle bir çatışmaya yol
açılmaması amacıyla, Teklifin 10 uncu maddenin yürürlük tarihi 19/5/2008 olarak değiştirilmiştir.
11 inci madde, yapılan teselsül nedeniyle 12 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Teklifteki maddeler, görüşülmeleri sırasında Komisyonumuzca redaksiyona
tabi tutulmuştur.
Raporumuz, Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa saygı ile arz olunur.
214
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
5727 TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ
ÖNLENMESİNE DAİR KANUNUNUN AÇIKLAMASI:
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ
ÖNLENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN ( 5727)
MADDE 1- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı “Tütün Ürünlerinin Zararlarının
Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir.
1. MADDE AÇIKLAMASI:
7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun”un adı 5727 sayılı Kanunun bu maddesi ile değiştirilerek
“Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun”
şekline getirilmiştir. Bu madde ile Kanunun isminin değiştirilmesindeki amaç;
sadece tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi değil aynı zamanda kanunda
belirtilen hükümlerin ve yaptırım gerektiren fiillerin kontrolünün de yapılacağı
hüküm altına alınmıştır.
MADDE 2- 4207 sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün
ürünlerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım
ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin
temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.”
2. MADDE AÇIKLAMASI
Amaç
Eski Madde 1- Bu Kanunun amacı, kişileri tütün ve tütün malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklâm, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almaktır.
4207 Sayılı Kanunda amacın “Bu Kanunun amacı, kişileri tütün ve tütün
malullerinin zararlarından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklâm, tanıtım ve
teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirler almaktır.” olduğu belirtilmiş ve bu madde hükmü ile daha çok tütün ve tütün mamulleri içen ve tüketen
215
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kişilerin sağlığının korunması ağırlıklı bir düzenleme yapılmış iken; 5727 Sayılı
Kanunun amaç maddesine “…..herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.” şeklinde bir hüküm konulmak suretiyle, sadece içenlerin ve tüketenlerin değil, tütün ve ürünlerini içmeyen veya
kullanmayan ancak bunları kullananlardan dolayı çeşitli şekillerde zarar gören
kişilerin de (pasif içici) sağlıklarının korunmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Bu hükmün konulması ile gerçekten de genellikle sigara içilen ortamlarda mecburen bulunmak zorunda olan kişilere tabiri yerinde ise “derin bir nefes
alma” imkanı sağlanmıştır. Burada “Sigara İçme Özgürlüğü”ne bazı kısıtlamalar getirilirken, herkesin sağlıklı ve temiz havalı bir ortamda yaşaması hürriyeti
üzerindeki kısıtlamanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması yolunda çok
önemli bir adımın atılmış olduğunu da görmüş bulunmaktayız.
MADDE 3- 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Tütün ürünlerinin yasaklanması
MADDE 2- (1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine
ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç)
binaların kapalı alanlarında,
c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim
kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve
sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde,
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar
oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar
oluşturulabilir.
216
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında “tütün ürünü” ibaresi tüttürme,
emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder.”
3. MADDE AÇIKLAMASI:
Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler Eski Madde 2 - Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve
toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin
görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaktır.
Bu gibi mahallerde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler tahsis edilir. Tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere duman gidişini engelleyecek, havalandırma, tecrit etme gibi tedbirler alınır.
Tütün ve ürünleri kullanımın yasaklandığı yerlerin belirtilmesinden önce,
Kanunda bahsi geçen “Kapalı Alan”ın tarifini yapmakta fayda görmekteyiz.
Kapalı alan; “sabit veya seyyar bir tavanı veya çatısı (çadır, güneşlik vb. dâhil)
olan, kapıları, pencereleri ve giriş yolları dışında bütün yan yüzeyleri geçici veya kalıcı
olarak tamamen kapatılmış alanlar ile aynı şekilde tavanı veya çatısı olup yan yüzeylerinin yarısından fazlası kapalı bulunan yerlerdir.” şeklinde tarif edilmiştir(Başbakanlık
Genelge. 2009/13 madde: 1)
( T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI-Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü- 4207
sayılı Kanun Hükümlerinin Uygulanması ile ilgili 2009 / 44 Sayılı Genelge eki “4207
SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN” HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ. Madde:3.)
Kanuna göre tütün tüketiminin yasak olduğu yerler ise aşağıda gösterilmiştir.
Bunlar; Kamu hizmet binalarının kapalı alanları, koridorları dahil olmak üzere
her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri
amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanları, Taksi hizmeti verenler dahil
olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçları,
okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet
217
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
binalarının kapalı ve açık alanları, kahvehane, kafeterya, birahane, nargile içilen
mekânlar, dernek ve vakıflara ait lokaller gibi eğlence hizmeti verilen işletmeler
ve lokantalar dâhil kamu ve özel hukuk kişilerine ait tüm binaların kapalı alanları
özel eğitim ve öğretim kurumları dâhil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumları ile okul öncesi eğitim kurumlarının, dershanelerin, kültür ve sosyal hizmet
binalarının kapalı alanları ile birlikte açık alanları, apartmanın merdivenleri
veya asansörü gibi, kapalı ortak kullanım alanlarıdır.
4207 sayılı Kanunun tütün ürünlerinin tüketilmesini yasakladığı yerler ile
5727 sayılı Kanunun yasak getirdiği alanlar karşılaştırıldığında; yeni kanunun
yasaklama getirdiği mekanların bir hayli genişlediğini görmekteyiz. Bunun bilhassa kendileri tütün ürünü tüketmeyip de, bu ürünleri tüketen kişilerin havasını kirlettiği ortamlarda bulunmak zorunda kalan (Pasif içici) insanların sağlığı
açısından çok faydalı olduğu muhakkaktır. Bu yönüyle Kanunun bu hükümlerinin insanlarımızın sağlığı yönünden önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Eski
4207 sayılı Kanunda “Tütün mamullerinin tüketileceği yerler sadece; “ Sağlık,
eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu
hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarla” sınırlı iken ve yasak yerlerin belli bölümlerinde “tütün ve tütün
mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler” tahsis edilmesi gibi tiryakiler için bir
kolaylıklar sağlanmıştı. Ayrıca, her ne kadar 4207 Sayılı Kanunda kamu hizmeti
yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı
mekanlarda tütün ve tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanmışsa da, gerek bu yasakları denetleyecek ve ceza uygulayacak kişilerin dahi bu kurala uymadıkları,
uygulama ve ceza verme yetkisinin kimde olacağının tam anlamıyla belirli olmaması, sigara içilen odada 5 veya daha fazla kişi varken, birkaç kişinin odadan
dışarı çıkarak sayının 5 kişiden aza düşürülmesi, sigara içilen odanı camları açılarak, burasının “kapalı alan” olmaktan çıktığı ve artık sigara içilebileceği gibi çok
alaycı ifadeler ve uygulamalarla bu yasakların delindiği ve uygulamanın başarılı
olmadığı bir gerçekti. Her ne kadar bekleme salonlarında bu yasaklara pek fazla
riayet edilmemişse de 4207 sayılı Kanunun getirdiği yasaklamaların en güzel
uygulandığı alanların başında toplu taşıma işinde kullanılan nakil araçları olduğunu da ifade etmek isteriz.
4207 sayılı Kanunda, bu tür yasaklama getirilen kapalı alanların belli bölümlerinde tütün ve tütün mamullerinin içilebilmesi için ayrı yerler tahsis edilmesi gibi bir ayrıcalık getirilmiş ve tahsis edilen yerden, sigara içilmeyen mahallere duman gidişini engelleyecek, havalandırma,
218
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
tecrit etme gibi tedbirler alınması öngörülmüşse de bu hükümler de pek fazla
uygulama imkanı bulamamıştır. Zaten, 5727 sayılı Kanunun uygulaması ile ilgili
olarak Başbakanlıkça yayımlanan 2008/6 sayılı Genelge ile de 4207 sayılı Kanuna göre kamu binalarında tütün ürünleri tüketilmesi için tahsis edilmiş alanların
kaldırılması istenmiştir.
5727 sayılı Kanun tütün ürünleri tüketebilecek yerlerle ilgili düzenlemeler de
getirmiştir. Buna göre;
1. Kahvehane, kafeterya, birahane, nargile içilen mekânlar, dernek ve vakıflara
ait lokaller gibi eğlence hizmeti verilen işletmeler ve lokantalar dâhil kamu ve
özel hukuk kişilerine ait tüm binaların açık alanları,
2. İkamete mahsus evler,
3. Kanunun istisna saydığı ve tütün ürünü tüketimine özel alan ayrılabilecek
yerler:
a. Yaşlı bakım evleri (%10)
b. Ruh ve sinir hastalarının yatarak tedavi gördüğü birimler (%10)
c. Ceza infaz kurumları (%10) – (a-c fıkralarında belirtilen yerler için bu
alanlardan, bu kuruluşların çalışanları ve ziyaretçiler yararlandırılmayacaktır. Bu
alanlar, koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmiş ve standartlara
uygun havalandırma tertibatı ile donatılmış, tavanı, kapı ve pencereleri dışında
dört tarafı sert zemin veya duvarla kaplı olacaktır. Alanların kapıları, yangın talimatları da dâhil olmak üzere, mevcut diğer düzenlemelere uygun, mekanik kapanan kapılar şeklinde olacaktır. Binanın başka bir bölümü veya diğer sigarasız
mekânlarla hava irtibatı olan havalandırma sistemleri olmamalıdır.
Bu alanların duvarlarında tütün ürünleri kullanımının zararlarını anlatan sağlık uyarıları görülebilir yerlere asılmış olacak ve kapılarında tütün ürünlerinin
tüketimine mahsus alan olduğunu açıkça belirten uyarı yazıları bulunacaktır. Bu
alanlar başka amaçlar için, örneğin televizyon odası veya kütüphane olarak kullanılamaz.)
d. Şehirlerarası veya uluslar arası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güverteleri (%10) - (Yukarıda sayılan tüm bu alanlara 18 yaşından küçükler giremez.)
e. Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin
yapıldığı tesisler (toplam seyir alanının % 50’si)
f. Otelcilik hizmeti verilen işletmelerin tütün ürünleri tüketen müşterilerin
konaklamasına tahsis edilmiş odalar
Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılması yasaklan219
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
mışsa da, bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilecektir.
Tütün ve tütün ürünleri tüketimine tahsis edilen alanlarda sigara ve diğer
tütün ürünleri kullanımına izin verilebilmesi için gerekli koşulların yerine getirilmesini sağlamak o mekânı kontrol eden veya yöneten kişinin yasal sorumluluğundadır.
Bu alanların binadan sorumlu olan kişinin yazılı izni ile tahsis edilmiş olması,
bu yazılı iznin saklanması ve denetim görevlileri tarafından istenildiği takdirde
gösterilmesi gerekir.
Bu alanlarda Kanun hükümlerinin uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren
kurum tarafından yazılı olarak uyarılır. Uyarı yazısı işletme sorumlusuna tebliğ
edilir.
Yasaklara riayet etmeyenler için;
A) Şahıslara uygulanacak işlemler;
Bu alanlarda tütün ve tütün mamulleri kullanılması durumunda 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereğince;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili
idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkilisi,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkilisi tarafından 2009 mali yılı için idari para cezası 69 TL uygulanır.
B) İşletmelere uygulanacak işlemler;
Yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren kurum tarafından yazılı
olarak uyarılır. Uyarıya rağmen verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde Belediye Encümeni, belediye sınırları dışında Mahalli Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından 2009 mali yılı için 560
TL’den 5600 TL’ ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
4207 sayılı Kanun halk arasında “Sigara Yasağı Kanunu” olarak ifade edilmekte idi. Ancak, 5727 Sayılı Kanun tütün ürünü ibaresini çok geniş tutmuş ve
“Bu Kanunun uygulanmasında “tütün ürünü” ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da
buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder.” hükmünü getirerek, “tüttürme, emme, çiğneme veya burna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde
olarak tamamen ya da kısmen tütün yaprağından yapılmış maddelerin” tamamının
220
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kullanımını yukarıda belirtilen yerlerde yasaklamıştır. Yani yasak sadece sigara
içilmesi ile ilgili olmayıp, tamamen veya kısmen tütünden üretilen nargile, puro,
pipo, enfiye, tömbeki vb. gibi ürünlerin de yasak getirilen yerlerde tüketilmemesine amirdir.
Kanun, tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının koku
ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile
donatılması gerektiğini de hüküm altına almıştır.
Buna göre, Kanunda belirtilen özel haller ve mekanlarda tütün mamulleri
kullanılabilecek kapalı yerlerin başkalarını rahatsız etmeyecek ve sağlıklarına zarar vermeyecek koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesini emretmiş, ayrıca bu yerlerin havalandırma tertibatı ile donatılması hükmünü getirerek tecrit odasında tütün mamullerini tüketenlerin de daha az zarar görmesini
öngörmüştür.
Gerek 4207 ve gerekse 5727 Sayılı Kanunlarla kapalı yerlerde tütün mamullerinin içilmesinin yasaklanması halk sağlığı açısından faydalı olmuşsa da; başta kamu kurumlarında çalışanlar olmak üzere kapalı alanlarda sigara içemeyen
personelin ve esnafların mesailerini bırakarak sokaklarda, köşe başlarında sigara
içmeleri hem işlerin aksamasına, hem de dışarıda sigara içerken bulundukları
psikolojik ortamın kendilerini kötü yönde etkilemesine, bu hareketlerin hoş bir
görüntü vermemesi ve hem de cadde ve sokaklarda bu kadar çok sigara içen kişileri gören çocukların bu durumu garipsemelerine, hatta bazılarının da ebe beyinlerine bu konuda akla gelmedik ve cevaplandırılmasında güçlük çekilen sorular
sormalarına, bazı küçüklerin de açıkta sigara içen kişileri örnek alarak veya taklit ederek sigara içmeye başlamalarına sebebiyet verdiği de bazı çevrelerce ifade
edilmektedir.
MADDE 4- 4207 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Diğer koruyucu önlemler
MADDE 3- (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya
alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar,
her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya
ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri,
amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
221
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda
bu ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan
tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.
(5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına ilân verilemez.
(6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik
kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.
(7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.
(8) Tütün ürünleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.
(9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölünerek satılamaz.
(11) Tütün ürünleri, ,(“ yetkili satıcı olan yerlerin dışında” ibaresi
25.06.2009 tarih ve 5917sayılı Kanunun 47/11 md ile kaldırılmıştır.); otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz.
(12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri
atıklar çevreye atılamaz.
(13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan
ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün
ürünleri satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında
satışa sunulamaz.
(14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve
benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak
şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.”
222
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
4. MADDE AÇIKLAMASI
Eski Madde 3 - Tütün ve tütün mamullerinin isim, marka veya alametler kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımının yapılması veya bunların
kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenlenmesi yasaktır. On sekiz yaşından küçüklere tütün ve tütün mamulleri satışı yapılamaz.
Yukarıda görüldüğü üzere 5727 Sayılı Kanunla sigara satışı ile ilgili reklam,
tanıtım, promosyon, satışı ve tüketimini teşvikinin yasaklanması, satıcı ve alıcıların yaş seviyeleri, tütün ürünlerinin satış yerleri, satış ve pazarlama usulleri ile
bunların çevre sağlığı ile bağlantıları konusunda 4207 Sayılı Kanuna göre çok
daha kapsamlı ve caydırıcı hükümler getirilmiştir.
Bu hususlar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2009/44 Sayılı Genelge eki “4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN
ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN”
HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ” nde geniş bir şekilde
açıklanmıştır. Bahsi geçen “Uygulama Rehberi”inin ilgili 4. DİĞER KONTROL ÖNLEMLERİ bölümünde:
“4.1. Reklâm ve Promosyon Faaliyetleri:
•
•
•
•
•
Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak reklâm ve tanıtımı yapılamayacak, bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemeyecek, etkinliklere tütün
ürünleri üreten ya da pazarlamasını yapan firmalara ait isim, amblem veya
ürünlerini marka ya da işaretleri kullanılarak destek olunamayacaktır.
Tütün sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlerin markalarının tanınmasını sağlayacak bir uygulama yapılamayacaktır.
Üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünleri bayilere veya tüketicilere,
teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtılamayacaktır.
Tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemlerini kullanarak bildirim yapılamayacak, basın-yayın organlarına ilân verilemeyecektir.
Yukarıda 4 grup halinde sayılan yasaklara aykırı hareket edenler Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından 2009 mali yılı
için 56.000 TL’den 280.000 TL’ ye kadar idari para cezası ile cezalandırılır. Sayılan bu yasaklara ilişkin herhangi bir faaliyet tespitinde her türlü
delilin (tutanak, fotoğraf, video kaydı gibi) cezayı vermeye yetkili makam
223
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
•
olan TAPDK’ ya iletilmesi gerekir. (2011 yılı için bu miktarlar: 61.638,- ila
308.194,- TL.dir.)
Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka veya işaretleri
ya da bunları çağrıştıracak alâmetleri, kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
Bunları taşıyanlara 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereğince;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili
idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkilisi,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkilisi tarafından 2009 mali yılı için idari para cezası 69 TL uygulanır. (2011 yılı için
bu miktar 75,-TL.)
•
Tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde sakız,
şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler üretilemez,
dağıtılamaz ve satılamaz. Bunları üreten, dağıtan ve satanlar belediye sınırları içinde Belediye Encümeni, belediye sınırları dışında Mahalli Mülki Amir
(Vali, Kaymakam) tarafından (2009 mali yılı için) 22.400 TL’den 112.000
TL’ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (2011 yılı için bu miktarlar:
24.654,-TL ila 123.277,-TL.dir.)
4.2. Yayın Kuruluşları İle İlgili Düzenlemeler:
• Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) ile ulusal, bölgesel ve yerel
yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az 90 dakika
tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda
uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapacaktır. Bu yayınlar, asgari 30 dakikası
17:00–22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00–22:00 saatleri arasında
olacak ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst
Kuruluna teslim edilecektir.
Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK) tarafından 2009 mali yılı için verilecek idari para cezaları aşağıdadır:
a) Yerel yayın yapan televizyon kuruluşları 1120 TL’den 5600 TL’ ye kadar,
radyo kuruluşları 112 TL’den 560 TL’ ye kadar, (2011 yılı için bu miktarlar:
1.232,- 6.163,- TL. ila 122,-/ 616,-TL.dir.)
b) Bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları 5600 TL’den 11.200 TL’ ye kadar, radyo kuruluşları 560 TL’den 1200 TL’ ye kadar, (2011 yılı için bu miktarlar:
616,- ila 1.320,-TL.dir.)
224
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
c) Ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları 56.000 TL’den 280.000 TL’ ye
kadar, radyo kuruluşları 5600 TL’den 28.000 TL’ ye kadar. (2011 yılı için bu
oranlar: 61.638,- /308.194,-TL. ile 6.163,-/ 30.819,- TL.dir.)
•
Televizyonda yayımlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklâm ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez.
Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
(RTÜK) tarafından (2009 mali yılı için) :
a) Yerel yayın yapan kuruluşlar 1120 TL’den 5600 TL’ ye kadar, (2011 yılı
için 1.232,-TL’den 6.163,- Tl.ye kadardır.)
b) Bölgesel yayın yapan kuruluşlar 5600 TL’den 11.200 TL’ ye kadar, (2011
yılı için bu miktarlar: 6.163,- TL. ila 12.327,-TL.dir.)
c) Ulusal yayın yapan kuruluşlar 56.000 TL’den 112.000 TL’ ye kadar idarî
para cezası ile cezalandırılır. (2011 yılı için bu miktarlar: 61.638,- TL. ila 123.277,TL.dir.)
Bu bölümde yer alan düzenlemelere aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite ilişkin belge ve bilgilerle birlikte Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
(RTÜK) bildirimde bulunulacaktır.
4.3. Tütün Ürünlerinin Satışı İle İlgili Düzenlemeler:
• Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün
ürünleri satışı yapılamaz.
• Bu yerlerde tütün ürünleri satışı yapanlar belediye sınırları içinde Belediye Encümeni, belediye sınırları dışında Genel Kolluk Görevlileri tarafından (2009 mali yılı için) 1120 TL idarî para cezası ile cezalandırılır.
(2011 yılı için: 1.232,-TL.dir.)
• Tütün ürünleri 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.
• Bu yasağa aykırı hareket edenler Türk Ceza Kanununun “Sağlık için tehlikeli madde temini” başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre 6 aydan 1
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
• Bu yasağın ihlalinin tespiti halinde, tespite ilişkin delillerle (tutanak, ifade, fotoğraf, video kaydı, tanık gibi) birlikte fiilin işlendiği yerin Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda/bildirimde bulunulacaktır.
• Tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında 18 yaşını doldurmamış kişiler istihdam edilemez.
225
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Buna aykırı hareket edenler Mahalli Mülki Amir tarafından her bir kişi için
(2009 mali yılı için) 1120 TL idarî para cezası ile cezalandırılır. (2011 yılı için
1.232,-TL.dir.)
•
•
•
•
•
•
•
•
Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlerde TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış “Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem
yapılır” ibaresi rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
Yasal uyarı yazısı örnekleri ve bunların asılmasına ilişkin daha fazla bilgi
www.tapdk.gov.tr veya www.havanikoru.gov.tr adreslerindeki web sitelerinden takip edilebilecektir.
Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en
geniş iki yüzünden birine toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne yüzde
otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur, aynı şekilde, birden
fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine bu uyarının yazılması zorunludur. Uyarı mesajları taşımayan ürünler ithal edilemez
ve satışa sunulamaz.
Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri ve emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik bilgi vermek,
aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanmak yasaktır.
Buna ilişkin düzenlemeler TAPDK tarafından yapılır. Aykırı hareket edenler
TAPDK tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek
idarî para cezasının miktarı (2009 mali yılı için) 280.000 TL’den az olamaz. (2011 yılım için 308.194,-TL:dir.)
Tütün ürünleri otomatik makinelerle, televizyon ve internet gibi elektronik
ortamlarda satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz. Bununla
ilgili düzenlemeler TAPDK tarafından yapılacaktır.
Bu tarz bir ihlal tespitinde ekipler durum tespit tutanağı düzenleyecek ve
TAPDK’ ya bildirecektir.
Tütün ürünleri, paket açılarak tek tek veya daha küçük paketlere bölünerek
satılamaz.
Aykırı hareket edenler TAPDK tarafından 4733 sayılı Kanunun 8. maddesinin (j) bendi uyarınca 2009 yılı için 1.120 TL’den 11.200 TL’ye kadar idari para
cezası ile cezalandırılacaktır.
Bu düzenlemeye aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite ilişkin delillerle birlikte TAPDK’ ya bildirimde bulunulacaktır.
226
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
•
Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Bununla ilgili düzenlemeler TAPDK tarafından yapılacaktır.
Bu tarz bir ihlalin tespitinde ekipler durum tespit tutanağı düzenleyecek ve
TAPDK’ ya bildirecektir.
Bu düzenlemeye aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde tespite ilişkin delillerle birlikte TAPDK’ ya bildirimde bulunulacaktır.
•
Tütün ve tütün ürünlerinin satışı ile ilgili aksaklık tespit edilmesi halinde
“4207 Sayılı Kanun Uygulamaları Tespit Formu” 3 nüsha halinde doldurulacak, 1. nüsha ilgili işletme yetkilisinde, 2. nüsha düzenleme tarihini takiben
3 işgünü içerisinde cezai yaptırım uygulamaya yetkili kuruma gönderilecek,
3. nüsha İl Tütün Kontrol Kurulu sekretaryası tarafından muhafaza edilecektir.”
şeklinde açıklamalarda bulunulmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalarda görüleceği üzere 5727 sayılı Kanunla tütün ve tütün mamullerinin kullanılması ile
mücadeleye çok büyük önem verilmektedir.
MADDE 5- 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kontrolün sağlanması
MADDE 4- (1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde,
yasal düzenleme ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar;
salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç
santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri
kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az beş santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah yazı rengi
ile, “Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri
satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır.” ibaresi yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır. (Bu fıkra 3.4.2008 tarihinde
kabul edilen 5752 sayılı Kanunun 6/b bendiyle “Tütün ürünlerinin satışının
serbest olduğu yerlere “Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer
tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır.” ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen
227
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
yerlere asılır.” şeklinde değiştirilmiştir. Yine aynı Kanunun 7/b maddesi ile de
bu değişikliğin 19/5/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.)
(3) Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün
ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını
taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya satışa çıkarılamaz.
(4) Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik
bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz.
(5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik
mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık
Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır.
(6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim,
pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde
onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır.
(7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika
tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda
uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari
otuz dakikası 17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve
Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar,
aylık doksan dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık Bakanlığı,
Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar
ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.
(8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın
oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendir228
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
mek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.
(9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar
ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan
programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci
maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak
gösterilemez.”
5. MADDE AÇIKLAMASI
Uyarılar
Eski Madde 4 - Tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde,
yasağı ve buna uymamanın sonuçlarını belirten uyarılar asgari on santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir yerlere asılır veya yazılır. Bu uyarıların yapılmasından ilgili yerlerin yetkili veya amiri durumundaki kişi veya kişiler sorumludur.
Türkiye`de üretilen veya ithal edilen tütün ve tütün mamulleri paketinin üzerinde
açıkça görülebilir ve rahatça okunabilir şekilde, “Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır” ibaresi konulur. Bu ibareyi taşımayan tütün ve tütün mamulleri ithal edilemez ve satışa
çıkarılamaz. Gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarında satılan veya yolcu beraberinde yurda sokulan tütün ve tütün mamulleri hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve özel televizyon kurumları ayda en az
doksan dakika tütün ve tütün mamulleri alışkanlığının zararları konusunda uyarıcı
ve eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorundadır.
Madde ile tütün ve mamullerinin yasaklandığı yerlere asılacak yasal düzenleme ile bunlara uymayanlar konusunda uygulanacak yaptırımları içeren uyarıların muhtevası, şekil ve ebatları, tütün mamulleri üzerine yazılacak yazılar ile
bu konuda Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ile Radyo Televizyon Üst Kuruluna
verilen görev ve yetkiler belirlenmiştir.
Bu hususlar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün
2009/44 Sayılı Genelge eki “4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZA229
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
RARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN”
HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ” nde geniş bir şekilde
açıklanmıştır. Bahsi geçen “Uygulama Rehberi”inin ilgili bölümünde:
“3.1. Yasal Uyarıların Asılması:
•
•
•
•
•
Tütün ürünleri tüketiminin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve buna
uymamanın cezai sonuçlarını belirten ve TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış uyarıların herkes tarafından görülebilir yerlere
asılması gerekir. İşaretler o mekân veya aracın yasak kapsamına girdiğinin
ve bu mekân ya da araçlara giren insanların tütün ürünleri tüketmemesi gerektiğinin yazılı olarak anlatılmasıdır. Ayrıca, Kanunun gereklerini yerine
getirmek üzere gerekli adımların atıldığının bir göstergesidir.
Yasal uyarı yazılarının alt kısmındaki “Bilgi:…..” sütununa tütün ürünleri
tüketilmesi durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarında birim amiri tarafından cezai işlem uygulama yetkisi verilen kişinin, özel hukuk kişilerine ait
işletmelerde ise en yakın kolluk kuvveti biriminin iletişim bilgileri yazılır.
Kanunda istisna olarak sayılan tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen
alanlarda, tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları,
bu alanların herkes tarafından görülebilecek yerlerine asılır.
Tütün ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlerde TAPDK tarafından belirlenen usullere uygun olarak yazılmış “Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem
yapılır.” ibaresi rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde asılır.
Yasal uyarı yazısı örnekleri ve bunların asılmasına ilişkin daha fazla bilgi
www.tapdk.gov.tr veya www.havanikoru.gov.tr adreslerindeki web sitelerinden takip edilebilecektir.
Bu hükümlere aykırı hareket eden ve gerekli uyarı yazılarını uygun şekilde
asmayanlar Mahalli Mülki Amir (Vali, Kaymakam) tarafından (2009 mali
yılı için) 1120 TL idari para cezası ile cezalandırılır”. şeklinde bir uygulama
getirilmiştir.
Kanunun bu maddesinin 11. fıkrasında “31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı
bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak gösterilemez.” hükmü getirilerek tütün ve tütün mamullerinin ilan ve reklam giderleri de vergi matrahından düşürülemeyeceği hükmünü
getirmiştir. Bahse konu 193 sayılı Kanunun ilgili böümünde md.41/7. (3571
230
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
sayılı Kanunun 8’inci maddesiyle eklenen bent) Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklâm giderlerinin % 50’si
(90/1081 sayılı B.K.K. ile (0) sıfır) (Bakanlar Kurulu, bu oranı % 100’e kadar
artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir). şeklinde ifadesini bulmaktadır. Bu
konuda Danıştaya açılan bir dava açılmış, Danıştay 4. Dairesinin 22.09.2008 tarih ve 2008/3758 esas kararında “…..Bu nedenle, 2 Seri No.lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliği’nin 6. bölümünün 4 ve 6. paragraflarında yer alan, her türlü alkol
ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin
tamamının ticari kazancın ve kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate
alınamayacağı ve dolayısıyla bu tür reklam harcamalarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerektiği yolundaki düzenlemenin alkol ve
alkollü içkilere ilişkin ilan ve reklam giderleri yönünden yürütülmesinin durdurulmasına, oybirliğiyle karar verildi.” denilmek suretiyle, itiraz konusu giderlerin
alkol ve alkollü içkilere ilişkin bölümünün yürütmesinin durdurulmasına karar
vermiş, bu suretle, tütün ve tütün mamulleri ile ilgili ilan ve reklam giderleri
Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler olarak kalmıştır. Başka bir değişle tütün ve
tütün mamulleri ile ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak gösterilemeyecektir.
4207 Sayılı Kanunun 6. maddesi 26.02.2008 tarih ve 5739 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. İlgili madde aşağıda gösterilmiştir.
MADDE 9- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 10- Bu Kanunun 9 uncu maddesi 19/5/2008 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6- 4207 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza hükümleri
MADDE 5- (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı
Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükümlerine göre; 3 üncü maddenin onikinci fıkrasına aykırı hareket edenler Kabahatler Kanununun 41
inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
(2) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile
231
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı
yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen
sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından
beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
(3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci “ve onbirinci”
(mülga: 3/4/2008-5752/6 md.) fıkralarındaki yasakların her birine aykırı
hareket edenler, ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu yetkilidir.
(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beşbin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, ellibin
Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(5) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler,
belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında genel
kolluk tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket
edenler, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Sağlık
için tehlikeli madde temini” başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
(7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket
edenler, mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk
Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(8) “ 3 üncü maddenin onuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, belediye zabıtası tarafından ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası ile
cezalandırılır. Belediye sınırları dışında bu yetki genel kolluk tarafından
kullanılır.” (mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(9) 3 üncü maddenin onüçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket
edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin satış belgesiz olarak satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki tütün
ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine karar verilir. (mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
232
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(10) 3 üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli
mülki amir tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
(11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin
her birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk
Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî
para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı
ikiyüzellibin Türk Lirasından az olamaz.
(13) 4 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı hareket
eden firmalar Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından ellibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. (mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk
Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon
kuruluşları beşbin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını
yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında uygulanır. Bu cezaya karar
vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı
kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır.”
6. MADDE AÇIKLAMASI
Adli para cezası
Eski Madde 7 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan
beş yüz milyon liraya kadar ağırn para cezası verilir. Tekerrür halinde bu cezanın
yukarı haddine hükmolunur.
233
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Para cezasına ilişkin hükümler
Eski Madde 8 - 6 ncı maddede yazılı para cezaları o yerin en büyük mülki
amiri tarafındanverilir. Para cezalarına dair kararlar ilgililere Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre mahallin en büyük mal memurluğunca tahsil edilir. İdari para cezalarına
karşı yedi gün içinde sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilir.
Yukarıda Kanunun ilgili maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi, 4207 sayılı
Kanunun hükümlerine riayet etmeyenler hakkında uygulanacak idari para cezaları, idari yaptırımlar, miktarları ve ceza ve yaptırımların kimler ve/veya hangi
kurumlar ve yetkilileri tarafından uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu maddenin bazı fıkralarını iptal eden, 3 Nisan 2008 de kabul edilen ve 15
Nisan 2008 tarih ve 26848 sayılı R.G.de yayımlanan 5752 sayılı Kanunun 6 ve
müteakip maddeleri;
“5752 sayılı Kanun MADDE 6 - b) 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 3/1/2008 tarihli ve
5727 sayılı Kanun ile değişik 5 inci maddesinin sekizinci, dokuzuncu ve
onüçüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış ve üçüncü fıkrasında yer alan
“ve onbirinci” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
MADDE 7- Bu Kanunun; b) 6 ncı maddesinin (b) fıkrası 19/5/2008 tarihinde, yürürlüğe girer.
MADDE 8 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.14/4/2008”
hükümleri içermektedir.
Kanunla yasak mahallerde tütün ve tütün mamulünü hem tüketenlere ve hem
de işletmelere ve işletme sahiplerine verilecek idari para cezaları ve yaptırımlar
ile adli hapis cezalarının kimler veya hangi makamlar tarafından ve ne miktarlarda verileceği ayrı ayrı ayrı belirlenmiştir.
A) Kişiye Verilecek Ceza:
Kapalı mekânda tütün ve tütün mamulleri kullanılması durumunda Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereği kişiye verilecek ceza;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili idari
birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlilerince,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkililerince,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkililerince
idari para cezası (2011 yılı için) 75,-TL uygulanır.
234
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
B) İşletmeye Verilecek Ceza:
Yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme izni veren kurum tarafından yazılı
olarak uyarılır. Uyarıya rağmen verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında
mahalli mülki amir tarafından (2011 yılı için) 616,- TL’den 6.163,- TL’ ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
İşletme kamu kurumu ise görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen memurlar ve kamu görevlileri hakkında disiplin soruşturması açılır.
4207/5727 Kanun hükümlerine riayet etmeyenler hakkında uygulanacak cezalar Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2009/44
Sayılı Genelge eki “4207 SAYILI TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN” HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA REHBERİ” nde geniş bir şekilde açıklanmıştır.
Bahsi geçen “Uygulama Rehberi”inin ilgili 5. CEZA UYGULAMA USUL VE
ESASLARI bölümünde;
“5.1. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Ceza Uygulama Usulleri:
Kamu kurum ve kuruluşlarında idari birim amirleri bir ya da birden fazla
personelini Kanuna aykırı durumlardaki idari para cezasını uygulamak
üzere görevlendirecektir.
Yetkili personele ait iletişim bilgileri yasal uyarı levhasının üzerinde belirtilecektir.
Kamu kurum ve kuruluşuna ait yer, araç, bina ve tesislerde tütün ürünü
tüketildiği haberi alındığında sorumlu personel gerekli araştırmaları ivedilikle yapacak, araştırma neticesi yeterli delil bulduğunda ya da tütün
ürünleri tüketildiğini tespit ettiğinde idarî yaptırım karar tutanağını düzenleyecektir.
Genel anlamda ispat aracı olarak aşağıdaki bilgi, belge ve deliller kullanılabilecektir:
• Sorumlu birimlerce usulüne uygun olarak tanzim edilen tutanak ve/
veya olay raporu,
• Varsa ihbarda bulunan, şikâyetçinin veya diğer kişilerin beyanlarını
içeren tutanak,
• İspata yarayan görsel dokümanlar (fotoğraf, video kaydı vs.)
İdarî yaptırım karar tutanağı üç nüsha düzenlenecektir. Her nüshası okunaklı şekilde doldurulacaktır. Düzenlenen idarî yaptırım karar tutanağının bir sureti ilgili kişiye verilecek, bir sureti yaptırım kararını uygulayan
birimde muhafaza edilecek, cezası tahsil edilmemiş ve kesinleşmemiş
235
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
236
tutanakların bir sureti de tahsil için vergi dairelerine gönderilecektir. Yapılan işlem idari yaptırım karar defterine kaydedilecektir. Tutanağın ilgili bölümüne İdarî Yaptırım Karar Defteri’nin sıra numarası yazılacaktır.
Tutanak yetkili en az iki görevli tarafından imzalanacaktır. Tutanakların
iptali gerektiğinde iptal işlemleri tutanağın üzeri tek çizgi ile çizilmek ve
iptal şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilecektir.
Kararın uygulandığı kişiye;
•
İdari para cezasının bir ay içinde ödenmesi gerektiği,
•
İdarî yaptırım kararının kendisine tebliğ veya tefhim edildiği tarihten
itibaren en geç 15 gün içinde karara karşı sulh ceza mahkemesine
bizzat veya yasal temsilcisi ya da avukatı aracılığıyla başvurabileceği,
•
Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde idarî yaptırım kararının
kesinleşeceği,
•
İdarî para cezasına karşı kanun yoluna başvurmadan önce ödeme
yapması halinde kendisinden ceza miktarının 3/4’ünün tahsil edileceği,
•
Peşin ödemenin, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma
hakkını etkilemeyeceği, hususlarında bilgi verildikten sonra kişinin
karar tutanağını imzalaması istenecektir.
Kişinin imzadan kaçınması hâlinde, bu durum İdarî Yaptırım Karar
Tutanağı’nın “İdari Yaptırım Uygulanan Şahsın İmzası” bölümünde belirtilecektir. İdarî Yaptırım Karar Tutanağının bir nüshası ilgili kişiye verilecektir.
İdarî para cezası uygulanan kişinin cezanın yazıldığı anda ödemeye rıza
göstermesi ya da kanun yoluna başvurmadan cezayı ödemek istemesi
hâllerinde, muhasebe yetkilisi mutemedi olarak görevlendirilen personel
tarafından yapılan tahsilâtta “idarî para cezasının toplam miktarı, indirilen tutar ve tahsil edilen tutar” ayrı ayrı belirtilmek suretiyle muhasebe
yetkilisi mutemedi alındısında gösterilecektir (Örnek: Kapalı alanda tütün ürünü tüketen kişiye idarî yaptırım kararı uygulanması ve yaptırım
kararı uygulanan kişinin cezayı hemen ödemeye rıza göstermesi durumunda, para cezası tutarı (2009 yılı için) 69 TL, indirim tutarı 17,25 TL
ve tahsil edilen tutar 51,75 TL şeklinde ayrı ayrı belirtilmek suretiyle
muhasebe yetkilisi mutemedi alındısında yazılacaktır).
Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde ve başvuruyu
bir ay içinde yapması halinde idari para cezasının ilk taksidinin peşin
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ödenmesi koşuluyla bir yıl içinde ve 4 eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde,
idari para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil için vergi dairesine bildirilecektir. Taksitlendirme başvurusu idari yaptırım kararının tebliğini
müteakip bir ay içinde bu kararı veren idareye yapılacak ve talepler bu
idareler tarafından değerlendirilip karara bağlanacaktır.
İdarî para cezasına ilişkin idarî yaptırım kararı, kararın ilgiliye tebliği ya
da tefhimi tarihinden itibaren (ilgilinin sulh ceza mahkemesine itiraz etmemesi durumunda) 15 gün geçmesi hâlinde kesinleşir. Kişi cezayı idarî
yaptırım kararı kesinleşmesine müteakiben idarî para cezasının tahsili
için resmî yazı ile ceza kesilen kişinin ikametgâhının bağlı olduğu vergi
dairesine gönderilecektir.
İlgili kişinin, idarî yaptırım kararının kendisine tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren 15 gün içinde karar aleyhinde sulh ceza mahkemesine
başvurması hâlinde, yargılama sonuçlanıncaya kadar idarî yaptırım kararı kesinleşmeyecektir.
Sorumlu personelce tahsilât işlemlerinin yürütülebilmesi için kamu
kurum ve kuruluşlarınca muhasebe yetkilisi mutemetliği görevini yürütecek personel, ilgili muhasebe yetkilisinin muvafakatı da alınmak suretiyle idari birim amirleri tarafından belirlenecek ve muhasebe yetkilisi
mutemedi olarak seçilen personelin adı, soyadı, görev yeri, unvanı ve
imza örneği ile görev ve yetkileri muhasebe yetkilisine yazılı olarak bildirilecektir. Defterdarlık ve Mal Müdürlüklerinden yeteri kadar muhasebe yetkilisi mutemedi alındısı temin edilecek ve tahsilat işlemlerinde
bu alındılar kullanılacaktır. Belgelerin güvenliği konusunda gerekli özen
gösterilecektir.
Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında ayrı idarî para cezası verilecek ve ayrı ayrı idarî
yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
Hem kapalı alanda sigara içen hem de izmaritini yere atan kişiye işlediği
kabahatler için ayrı ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi veya ayrı kabahatlerin aynı kişi tarafından işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu
237
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede
azalmış olan kişi hakkında idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecek,
idarî para cezası uygulanmayacaktır.
Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği
takdirde red ve iade işlemleri, tahsilâtı yapan muhasebe birimi tarafından
yerine getirilecektir.
İdarî yaptırım karar tutanakları, ilgili diğer evrak ve tutulan defterler, bu
işlemleri yapan yetkili birimde en az 3 yıl saklanacaktır.” şeklinde belirtilmiştir.
5727 sayılı Kanunla değişik 4207 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket edenler için uygulanacak idari para cezaları ve yaptırımlar ile adli
cezaları başlıklar altıda inceleyecek olursak;
1. TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN TÜKETİLMESİ SIRASINDA ÇEVREYE
VERİLEN ZARARLAR DOLAYISIYLA UYGULANACAK CEZALAR:
Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kâğıt ve benzeri atıkları çevreye
atanlara Kabahatler Kanununun 41. maddesi gereği belediye zabıta görevlilerince idari para cezası (2011 yılı için) 26,- TL uygulanır.
2. YASAL UYARI LEVHALARININ ASILMAMASI İLE İLGİLİ CEZALAR:
Gerekli uyarı yazılarını uygun şekilde asmayanlar mahalli mülki amir tarafından (2011 yılı için) 1.232,- TL idari para cezası ile cezalandırılır.
3. İLAN, REKLAM ve PROMOSYON YASAKLARINA UYMAYANLAR
HAKKINDA UYGULANACAK CEZALAR:
Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetlerini kullanarak reklâm, tanıtım, promosyon, sponsorluk faaliyetleri yapanlar (2011 yılı için)
61.638,- TL’den 308.194,-TL’ ye kadar TAPDK’ nın kararı doğrultusunda
cezalandırılır.
o Tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde sakız,
şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler üreten,
dağıtan ve satanlar belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye
sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından (2011 yılı için) 24.654,TL’den 123.277,- TL’ye kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
238
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
o Tütün firmalarının isimleri, amblemleri veya ürünlerin marka veya işaretleri ya da bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşıyan kişilere Kabahatler Kanununun 39. maddesi gereği;
a) Kamu hizmet binalarında ve kamuya ait toplu taşıma araçlarında ilgili
idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlilerince,
b) Özel toplu taşıma araçlarında ilk başvurulan kolluk birimi yetkililerince,
c) Özel hukuk kişilerine ait binalarda en yakın kolluk birimi yetkililerince
idari para cezası (2011 yılı için) 75,-TL idari para cezası uygulanır.
4. YAYIN KURULUŞLARI İLE İLGİLİ YAPTIRIMLAR VE CEZALAR:
A) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (RTÜK) ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az 90 dakika tütün ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda
uyarıcı, eğitici mahiyette yayınlar yapacaktır. Bu yayınlar, asgari 30 dakikası
17.00–22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00–22.00 saatleri arasında olacaktır.
Buna uygun davranmayan yayın kuruluşları RTÜK tarafından (2011 yılı
için):
• Yerel yayın yapan televizyon kuruluşları 1.232,-TL’den 6.163,- TL’ ye
kadar, radyo kuruluşları122,- TL’den 616,- TL’ ye kadar,
• Bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları 6.163,- TL’den12.327,- TL’
ye kadar, radyo kuruluşları 616,- TL’den1320,- TL’ ye kadar,
•
Ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları 61.638,-TL’den 308.194,-TL’
ye kadar, radyo kuruluşları 6.163,- TL’den 30.819,- TL’ ye kadar idarî
para cezası ile cezalandırılır.
B) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanan, görüntülerine yer
veren yayın kuruluşları RTÜK tarafından (2011 yılı için)
• Yerel yayın yapan kuruluşlar 1.232,- TL’den 6.163,- TL’ ye kadar,
• Bölgesel yayın yapan kuruluşlar 6.163,- TL’den 12.327,-TL’ ye kadar,
•
Ulusal yayın yapan kuruluşlar 61.638,- TL’den 123.277,-TL’ ye kadar,
idarî para cezası ile cezalandırılır.
Bu tür ihlâller, ihlâli fark eden kişi tarafından doğrudan RTÜK’e bildirilebilir.
239
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
5. TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN SATIŞI İLE İLGİLİ YASAKLARA UYMAYANLAR HAKKINDA CEZALAR:
A) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün ürünleri satışı yapanlara belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye
sınırları dışında genel kolluk tarafından (2011 yılı için) 1.232,- TL idarî
para cezası verilir.
B) Tütün ürünlerini 18 yaşını doldurmamış kişilere satan ve tüketimlerine sunanlar Türk Ceza Kanununun “Sağlık için tehlikeli madde temini” başlıklı
194 üncü maddesi hükmüne göre 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
C) Tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında 18 yaşını doldurmamış kişileri istihdam edenler mahalli mülki amir tarafından her bir kişi
için (2011 yılı için) 1.232,- TL idarî para cezası verilir.
D) Tütün ürünlerinin paketlenmesi ve etiketlenmesinde mevzuata uygun hareket etmeyenler TAPDK tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı (2011 yılı için) 308.194,TL’den az olamaz.
E) Tütün ürünlerini otomatik makinelerle, televizyon ve internet gibi elektronik
ortamlarda satanlar ve satış amacıyla kargo yoluyla taşıyanlar TAPDK kararı
doğrultusunda cezalandırılır.
F) Tütün ürünleri paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere bölerek
satanlar TAPDK tarafından 4733 sayılı Kanunun 8. maddesi (j) bendi uyarınca (2011 yılı için) 1.232,- TL’den 12.327,- TL’ye kadar idari para cezası
ile cezalandırılır.
G) Tütün ürünleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edenler TAPDK kararı doğrultusunda cezalandırılır.
Kanunun uygulanması ve gerekli tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlilerine ceza hukuku sorumlulukları (TCK. 257 madde: GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA gibi.) saklı
kalmak kaydıyla, tabi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır.
Ayrıca; 01.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 14/k maddesinde:
240
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
“Madde 14 - Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:
k) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu
ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek.” şeklinde bir ifade
ile hayvanlara sigara ve diğer bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerin verilmemesi hüküm altına alınmıştır. Bu madde hükmüne aykırı hareket edenlere ise aynı
Kanunun 28/k maddesine göre 300,-TL. idari para ceza verilmesi hükme bağlanmıştır.
Kanunun ilgili maddesi aşağıya alınmıştır.
“Madde 28- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./553.mad)
k) 14 üncü maddenin (a), (b), (c), (d), (e), (g), (h), (ı), (j) ve (k) bentlerine
aykırı davrananlara üçyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
2918 Sayılı KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU’nun 48. maddesine göre ise;
ALKOLLÜ İÇKİ, UYUŞTURUCU VEYA KEYİF VERİCİ
MADDELERİN ETKİSİ ALTINDA ARAÇ SÜRME YASAĞI:
“Madde 48 - Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü
içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara
yolunda araç sürmeleri yasaktır.
(Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarlarını
tespit amacıyla, trafik zabıtasınca teknik cihazlar kullanılır.
Tespit usulleri ve muayene şartları, Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur.
(Ek fıkra: 17/10/1996 - 4199/20 md; Değişik fıkra: 21/05/1997 - 4262/4
md.) Toplu taşım araçlarında sigara içilemez. Sigara içenler hakkında 4207 sayılı
Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun hükümleri uygulanır.
(Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği
tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri
altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır.
İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600
000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri
Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü dav241
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların
belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri
beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile
birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve
muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin
yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
(Değişik fıkra: 08/01/2003 - 4785 S.K./3. md.) Uyuşturucu ve keyif verici
maddeleri alarak araç kullananlara, eylemi başka bir suç oluştursa bile ayrıca, altı
ay hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır.” şeklinde bir ifade ile 4207 sayılı Kanuna
atıfta bulunulmuştur.
MADDE 7- 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
MADDE 7- (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile
4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan
tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir
tarafından karar verilir.”
7. MADDE AÇIKLAMASI
Kanunun eski 7. maddesi adli para cezalarını hüküm altına almıştı. Bu madde
başlığı ile birlikte 5727 sayılı Kanunla değiştirilerek mülkiyetin kamuya geçirilmesi şekline gelmiştir.
Adli para cezası
Eski Madde 7 - Bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere on milyon liradan
beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezası verilir. Tekerrür halinde bu cezanın
yukarı haddine hükmolunur.
Kanunun 7. maddesi ile “Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü
ve ondördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile
4 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün
ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından
karar verilir.” şeklinde bir ifadeyle, Kanunun 3. maddesinin 2, 3 ve 14. fıkraları
242
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ile, 4. maddesinin 3 ve 4. fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü
eşya ile tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahalli mülki idare amirinin karar vereceğini hükme bağlanmıştır. Ayrıca Kanunun 6. maddesinin
9. fıkrasında da “3 üncü maddenin onüçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Tütün ürünlerinin satış
belgesiz olarak satışının yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu yerlerdeki tütün
ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair belge ibraz edilememesi
halinde, mahallî mülkî amir tarafından bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.” şeklinde bir hüküm getirilmişse de bu fıkra 3/4/2008
tarih ve 5752 sayılı Kanunun 6 maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi ile ilgili Kanunun 3. ve 4. maddelerindeki hükümlere gelince;
Kanunun 3.maddesi 2. fıkrasına göre sigara firmalarının isimlerini, amblemlerini, marka veya işaretlerini çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak
taşınamaz bunu taşıyanlara kabahatler kanunun 39.maddesine göre idari para cezası
verilecektir. Söz konusu kıyafetin.takının ve aksesuarın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine 7.maddeye göre mülki idare amiri yani vali veya kaymakam karar verecektir.
Yine 3. maddenin 4. fıkrasına göre de Sigara, kişilere eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtılamaz. Aksi halde dağıtılacak ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine 7.maddeye göre mülki idare amiri yani vali veya
kaymakam karar verecektir.
Kanunun 3. maddesi 14. fıkrasına göre ise, Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya
markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.” şeklinde bir
hüküm getirilmiş olup, bu hükme riayet etmeyenler hakkında yukarıda belirtilen
idari para cezaları uygulanacağı gibi, mahalli mülki amir tarafından bahse konu
ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi sağlanacaktır.
Yine 7. maddeye göre; Kanunun 4. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında belirtilen
hükümlere riayet etmeyenlerin ürünleri için mahalli mülki idare amiri tarafından
mülkiyetin kamuya geçirilmesi müeyyidesi uygulanacaktır.
4207 sayılı Kanunun 6. maddesi 26/2/2008 tarih ve 5739 sayılı Kanunun 9.
maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.( 5739 sayılı Kanun madde; 9: “ 7/11/1996
tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun
6 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
243
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 10- Bu Kanunun 9 uncu maddesi 19/5/2008 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.”)
MADDE 8- 4207 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 9- 4207 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır.”
9. MADDE AÇIKLAMASI
Yürürlük
Eski Madde 9 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
4207 Sayılı Kanunun 4. maddesinin 5. fıkrasında “ Bu Kanunda sözü edilen
yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından
çıkarılır.” Hükmü getirilmiştir. Bu yönetmeliğin de Sağlık Bakanlığının uygun
görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumu tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde
çıkarılması öngörülmüştür.
Buna mümasil olarak da; 06.01.2005 tarih ve 25692 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan “TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARINDAN KORUMAYA
YÖNELİK ÜRETİM ŞEKLİNE, ETİKETLENMESİNE VE DENETLENMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK”de
yapılan değişiklikler 05.04.2009 tarih ve 27191 sayılı ile 27.02.2010 tarih ve
27506 sayılı Resmi Gazete’lerde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
MADDE 10- Bu Kanunun; 3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı tarihinden 18
ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay sonra yürürlüğe girer.
10. MADDE AÇIKLAMASI
4207 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının ( d) bendi “ Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence
hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez.” şeklinde bir hüküm getirmiş idi.
Kanun yapıcılar tarafından; Tütün ve tütün ürünleri yasağının, vatandaşlarıntiryakilerin alışkanlıkları da göz önünde bulundurularak zamana yayılması ve
244
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
bir geçiş dönemi sağlanması açısından Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar
ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde uygulamaya konulması için daha uzun bir zaman tanındığı görülmektedir.
Buna göre; eğlence hizmeti veren işletmelerdeki yasak 19.07.2009’da yürürlüğe girecek, diğer yasaklar 19.05.2008’den itibaren yürürlükte olacaktır.
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
11. MADDE AÇIKLAMASI
Yürütme maddesidir.
4207 sayılı TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİ
VE KONTROLÜ HAKKINDA KANUN’da değişiklik yapan kanunlar aşağıda
gösterilmiştir. Bunlar;
19/1/2008 tarihli ve 26761 sayılı RG’de yayımlanan 5727 sayılı, 1/3/2008
tarihli ve 26803 sayılı RG’de yayımlanan 5739 sayılı, 15/4/2008 tarihli ve 26848
sayılı RG’de yayımlanan 5752 sayılı, 25/6/2009 tarihli 27284 sayılı RG’de yayımlanan 5917 sayılı Kanunlardır.
Kanunun uygulaması ile ilgili olarak, önemli hususları tekrar edecek olursak;
1- Bu Kanunun uygulanmasında, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39, 41
ve diğer maddeleri dikkate alınmalıdır.
2- Kanunun adı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” iken, 3/1/2008 tarih ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değiştirilmiş ve değişiklik işlenmiştir.
3- Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi 3/1/2008 tarih
ve 5727 sayılı Kanununun 10’uncu maddesi uyarınca, değişikliğin Resmi Gazete ile yayımlandığı 19/1/2008 tarihinden itibaren 18 ay sonra, diğer değişiklik
hükümleri ise 4 ay sonra yürürlüğe girecektir.
4-Bu kanunun dördüncü maddesinin ikinci fıkrası ile, beşinci maddesinin üçüncü maddesinde yapılan değişiklikler ve aynı maddenin sekiz, dokuz
ve onüçüncü fıkralarındaki ilga hükümleri, 3/4/2008 - 5752 md.6 uyarınca
19/5/2008 tarihinde yürürlüğe girecektir.
5- Bu arada yer alan “onbirinci” ibaresi 3/4/2008 - 5752 md.6.ncı maddesiyle metinden çıkarılmıştır.
Tütün ve tün mamullerinin tüketimi ile ilgili şikayetler ve bu konuda her türlü
bilgiye ulaşmak için aşğıdak adreslerden ve telefonlardan istifade edilebilecektir.
245
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
“Alo 184” İhbar Hattı
Sigara yasağına uymayanları ihbar etmek isteyenler polis, zabıtaya başvurabilecek veya “Alo 184” numaralı telefonu arayabilecekleri gibi, ayrıca, Sağlık
Bakanlığı’nın ‘’www.havanikoru.org.tr’’ ve ‘’www.saglik.gov.tr’’ adreslerine de
başvuru yapılabileceklerdir.
Ayrıca şu adreslerden de gerekli bilgilere ulaşılabilecektir: www.dumansizhavasahasi.org.tr, www.havanikoru.org.tr ve www.tapdk.gov.tr
MEVZUATIMIZDA TÜTÜN VE MAMÜLLERİ İLE İLGİLİ
DÜZENLEMELER:
Mevzuatımızda tütün ve tütün ürünlerinin zararlarından korunma ile ilgili
olarak ana başlıklar halinde sıralayacak olursak;
1- Anayasamızda Sağlıkla İlgili Maddeler:
T.C. Anayasasında sağlık, çevre ve gençliğin korunması ile sporun geliştirilmesi konusuyla ilgili 56, 58 ve 59. maddeleri yorumsuz olarak aşağıya alınmıştır.
VIII. Sağlık, çevre ve konut
A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
MADDE 56. – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak;
insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek
amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından
yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel
sağlık sigortası kurulabilir.
IX. Gençlik ve spor
A. Gençliğin korunması
MADDE 58. – Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
246
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için
gerekli tedbirleri alır.
B. Sporun geliştirilmesi
MADDE 59. – Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.
Devlet başarılı sporcuyu korur.
2-Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
R.G:
Sayı :
Kanun No:
Kabul Tarihi:
30 Kasım 2004
25656
5261
25.11.2004
MADDE 1. — Dünya Sağlık Örgütü’nün 21 Mayıs 2003 tarihinde yapılan 56
ncı Dünya Sağlık Asamblesi Toplantısında kabul edilen ve Türkiye adına 28 Nisan 2004 tarihinde New York’ta imzalanan “Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi”nin onaylanması uygun bulunmuştur.
MADDE 2. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3. —Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
29/11/2004
Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi Ve 5261 Sayılı Yasa
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 21 Mayıs 2003 tarihinde yapılan 56. Dünya Sağlık Asamblesi toplantısında kabul edilen ve Türkiye adına 28 Nisan 2004
tarihinde New York’ta imzalanan “Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve
Sözleşmesi”ni onaylayan 5261 sayılı Yasa, 30/11/2004 tarih ve 25656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu çerçeve sözleşme, 28 Şubat
2005 tarihinde tüm Dünyada yürürlüğe girmiş olup, bu sözleşme hükümlerine
göre hazırlanması gereken protokoller DSÖ ve taraf ülkelerce düzenlemektedir.
Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımından kaynaklanan zararların önlenebilmesi
amacıyla, Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin (TKÇS) Türkiye’ye uyarlanmış hali “Ulusal Tütün Kontrol Programı”, global standartlar oluşturma ve uygu247
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
lama açısından önemli bir belge niteliğindedir. web:www.sigarasıztoplum.com
3- Ulusal Tütün Kontrol Programı
RG (Genelge)
:7 Ekim 2006
Tarih
: 7 Ekim 2006
Sayı
: 26312
Konu
:Ulusal Tütün Kontrol Programı
“Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi” kapsamında yapılacak çalışmaların
planlanması ve ülkemizde sigara tüketiminin kontrol altına alınarak vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin korunması amacıyla Sağlık Bakanlığınca 2006
- 2010 yıllarını kapsayacak şekilde bir “ULUSAL TÜTÜN KONTROL PROGRAMI” hazırlanmıştır. (...)
Ulusal Tütün Kontrol Programının uygulanması ve planda yer alan görevlerin
yerine getirilmesi konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca gereken dikkat
ve hassasiyetin gösterilmesini önemle rica ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
4- 4207 Sayılı Kanun:
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE
DAİR KANUNUN1
Kanun Numarası
: 4207
Kabul Tarihi
: 7/11/1996
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 26/11/1996 Sayı : 22829
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 36 Sayfa :
Amaç
Madde 1 – (Değişik: 3/1/2008-5727/2 md.)
(1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararla1
Bu Kanunun adı “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” iken,
3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli
olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
248
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
rından, bunların alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmaktır.
Tütün ürünlerinin yasaklanması 2
Madde 2 – (Değişik: 3/1/2008-5727/3 md.)
(1) Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında,
b) Koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve
birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı
alanlarında,
c) Taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu
ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tüketilemez.
(2) Ancak;
a) Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde, cezaevlerinde,
b) Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde, tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
(4) Açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin
yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak
bu tesislerde, tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
(5) Bu Kanunun tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının
koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
(6) Bu Kanunun uygulanmasında “tütün ürünü” ibaresi tüttürme, emme, çiğneme ya da buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, hammadde olarak tamamen veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade eder.
2
Bu madde başlığı “Tütün ve tütün mamullerinin içilmesi yasaklanan yerler” iken, 3/1/2008 tarihli
ve 5727 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş
ve metne işlenmiştir.
249
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Diğer koruyucu önlemler
Madde 3 – (Değişik: 3/1/2008-5727/4 md.)
(1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz. Bu ürünlerin
kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün
ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini
kullanarak destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri
kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz.
(3) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu
ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün
ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım olarak dağıtamazlar.
(5) Her ne amaçla olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri
kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organlarına ilân verilemez.
(6) Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine
yer verilemez.
(7) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde tütün
ürünlerinin satışı yapılamaz.
(8) Tütün ürünleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.
(9) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam edilemez.
(10) Tütün ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere
bölünerek satılamaz.
(11) (25.06.2009 tarih ve 5917 Sayılı Kanunun 47/11 md. İle değişik) Tütün
ürünleri,; otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik
ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla taşınamaz.
(12) Tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıklar
çevreye atılamaz.
(13) Tütün ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri satış
belgesi olmaksızın ve satış belgesinde belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.
250
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(14) Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri
ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
Kontrolün sağlanması3
Madde 4 – (Değişik: 3/1/2008-5727/5 md.)
(1) Tütün ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme ve
buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar; salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes
tarafından görülebilir yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis edilen alanlarda tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) (Değişik: 3/4/2008-5752/6 md.) Tütün ürünlerinin satışının serbest
olduğu yerlere “Yasal Uyarı: 18 yaşını doldurmayanlara sigara ve diğer tütün
ürünleri satılamaz; satanlar hakkında yasal işlem yapılır.” ibaresi Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen usullere
uygun olarak yazılarak, rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
(3) Türkiye’de üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine,
en geniş iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından, diğer yüzüne
yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının
aynı şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri kutuları
üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal edilemez veya
satışa çıkarılamaz.
(4) Tütün ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri,
sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama, marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz.
(5) Bu Kanunda sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır.
(6) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde onbeş
3
Bu madde başlığı “ Diğer yasaklar ” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
251
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek zorundadır.4
(7) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın
yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika tütün
ürünleri ve sağlığa zararlı diğer alışkanlıkların zararları konusunda uyarıcı, eğitici
mahiyette yayınlar yapmak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17:0022:00 saatleri arasında olmak üzere 08:00-22:00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar, aylık doksan dakikalık süreye dahil
edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Bu
programlar, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının olumlu görüşü alındıktan
sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanması sağlanır.
(8) Tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili
kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından bir müfredat hazırlanır.
(9) Tütün ürünleri alışkanlığının bırakılmasını özendirici programlar ve tütün bağımlılığının ilaç ile tedavisinin ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez.
4
Bu madde başlığı “ Uyarılar” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
252
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ceza hükümleri 5
Madde 5 – (Değişik: 3/1/2008-5727/6 md.)
(1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen
alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu
maddesi hükümlerine göre; 3 üncü maddenin onikinci fıkrasına aykırı hareket
edenler Kabahatler Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
(2) 2 nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme
sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini
yerine getirmeyenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
(3) 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci (…) (2) fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket edenler, ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar
vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu
yetkilidir. 6
(4) 3 üncü maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel yayın yoluyla ihlal
edilmesi halinde; yerel yayın yapan kuruluşlar, bin Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beşbin Türk Lirasından onbin
Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar, ellibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yetkilidir.
(5) 3 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında genel kolluk
tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
5
Bu madde başlığı “Yasağa uymayanlar hakkında işlem” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne
işlenmiştir.
6
3/4/2008 tarihli ve 5752 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle bu arada yer alan “ve onbirinci”
ibaresi madde metinden çıkarılmıştır.
253
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(6) 3 üncü maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenler,
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Sağlık için tehlikeli
madde temini” başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
(7) 3 üncü maddenin dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler,
mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk Lirası idarî para
cezası ile cezalandırılır.
(8) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(9) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(10) 3 üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, belediye
sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında mahalli mülki amir
tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
ile cezalandırılır.
(11) 4 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her
birine aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası idarî
para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki yükümlülüklerin
her birine aykırı hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere aykırı olarak
piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek idarî para cezasının miktarı ikiyüzellibin Türk Lirasından az olamaz.
(13) (Mülga: 3/4/2008-5752/6 md.)
(14) 4 üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket
edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın yapan televizyon kuruluşları beşbin
Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon kuruluşları ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir
oranında uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
yetkilidir.
(15) Bu Kanunla kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak
kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri uygulanır.
254
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İdari para cezası
Madde 6 – (Mülga: 26/2/2008-5739/9 md.)
Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
Madde 7 – (Değişik: 3/1/2008-5727/7 md.)
(1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkralarındaki yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü maddesinin
üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.
Para cezasına ilişkin hükümler
Madde 8 – (Mülga: 3/1/2008-5727/8 md.)
Geçici Madde 1 – Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Türkiye’de üretilen
veya ithal edilen tütün ve tütün mamullerinin bir yıl süreyle 4 üncü maddenin
ikinci fıkrasında belirtilen şart aranmaksızın satışlarına devam olunur.
Geçici Madde 2 – Bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince
ayrı yer tahsisi, 3 üncü maddede yasaklanan reklam panolarının kaldırılması ve 4
üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince yapılması gereken işler Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde yerine getirilir.
Geçici Madde 3 – (Ek: 3/1/2008-5727/9 md.)
(1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır.
Yürürlük
Madde 9 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 10 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
255
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
4207 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN
MEVZUATIN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR
LİSTE
Değiştiren Yürürlüğe Kanun 4207 sayılı Kanunun değişen maddeleri
giriş tarihi
5727 Kanunun Adı, 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8 ve Geçici Madde 1 Yayım tarihi olan
19/1/2008 tarihinden 4 ay sonra 19/5/2008 tarihinde 2 nci maddenin
birinci fıkrasının (d) bendi Yayım tarihi olan 19/1/2008 tarihinden 18 ay sonra
19/7/2008 tarihinde
5739
6
19/5/2008
5752
4, 5
19/5/2008
5917
3/11
10/7/2009
(1) Bu madde başlığı “ Adli para cezası” iken, 3/1/2008 tarihli ve 5727 sayılı
Kanunun 7 nci maddesiyle 19/5/2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
5- 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu
Madde 1- Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren
bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin
sıhhatli olarak yetişmesini temin eylemek umumi Devlet hizmetlerindendir.
Madde 2- Bu görev Sağlık Bakanlığınca ifa edilir.
6- 181 Sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hk. Kan. Hük.
Kararname:
Madde 1 - Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, herkesin hayatının
beden ve ruh sağlığı içinde devamını sağlamak, ülkenin sağlık şartlarını düzeltmek, fertlerin ve cemiyetin sağlığına zarar veren amillerle mücadele etmek ve
halka sağlık hizmetlerini ulaştırmak, sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermelerini temin etmek için Sağlık Bakanlığının kurulması
5261 Sayılı Kanunla; Dünya Sağlık Örgütünce imzalanan ‘Tütün Kontrol
Çerçeve Sözleşmesi’ kanunlaşmış olup buradaki amaç, mevcut ve gelecek nesilleri, tütün tüketimi ve tütün dumanına maruz kalmanın yıkıcı sağlık, sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlarından korumaktır.
256
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2006/29 sayılı Başbakanlık Genelgesi ekinde; ‘Tütün Kontrol Programı’
yayınlanmış olup programın temel hedefi, 2010 yılına kadar ülkemizde 15 yaş
üzerinde sigara içmeyenlerin oranını %80’in üzerine çıkarmak,15 yaş altında ise
%100’e yakın olmasını sağlamaktır.
7- TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN
Kanun Numarası
: 4077
Kabul Tarihi
: 23/2/1995
Yayımlandığı R. Gazete : Tarih
: 8/3/1995 Sayı : 22221
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 34
Ticari Reklamlar ve İlanlar
Madde 16- (Değişik: 6/3/2003-4822/23 md.) Ticari reklam ve
ilânların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere, genel ahlaka,
kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır.
Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar
edici, tüketicinin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânlar ve örtülü reklam yapılamaz.
Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerin karşılaştırmalı reklamları yapılabilir.
Reklam veren, ticari reklam veya ilânda yer alan somut iddiaları ispatla yükümlüdür. Reklam verenler, reklamcılar ve mecra kuruluşları bu madde hükümlerine uymakla yükümlüdürler.
TÜRK CEZA KANUNU
Kanun No
: 5237
Kabul Tarihi
: 26.9.2004
Sağlık için tehlikeli madde temini
MADDE 194
(1) Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl hastalarına
veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi, altı aydan bir
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
257
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
9- İllerde ‘Tütün Kontrol Kurulu’ kurulması ile ilgili;
2007/38 sayılı TC Sağlık Bakanlığı Genelgesi;
• İl Hıfzısıhha Meclisi kararı ile “İl Tütün Kontrol Kurulu” oluşturularak
sigara ve diğer tütün mamulleri ile ilde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin bu kurul koordinesinde yürütülmesi,
• İlde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite ve sivil toplum örgütlerinin bu kurula katılımı ile mümkün olduğunca geniş tabanlı
bir mücadelenin sağlanması,
• Öncelikle kamu kurum ve kuruluşları ile kamu görevi yürüten kurumlarda sigara içme yerlerinin ayrılarak, buralar dışındaki kapalı mekanlarda
sigara içilmesinin engellenmesi,
• 4207 sayılı Kanun gereği 18 yaşından küçüklere sigara satışı ile okul önleri ve çevresinde sigara satılmaması konusunda gerekli tedbirlerin alınması,
10- İL HIFZISSIHHA KURUL KARARI
Karar Tarihi ve No: 01.11.2007/11
1- “İl Tütün Kontrol Kurulu” oluşturularak sigara ve diğer tütün mamulleri ile ilde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin bu kurul koordinesinde yürütülmesi, ilimizde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite ve sivil
toplum örgütlerinin bu kurula katılımı ile mümkün olduğunca geniş tabanlı bir
mücadelenin sağlanmasına,
2- Alınan kararların işleyişinin izlenmesi, kurumlar arasında hızlı işbirliğinin
sağlanması amacıyla bu kurul içinde, Vali Yardımcısı başkanlığında, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, İl Gençlik
ve Spor Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Çalışma Bölge Müdürlüğü, Tekel Dağıtım ve Pazarlama Başmüdürlüğü,
Üniversite, Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi Belediyesi, Nilüfer Belediyesi ve
Yıldırım Belediyesi’nin katılımı ile bir “İl Tütün Kontrolü Daimi Komisyonu”
kurulmasına,
5- Başta çocuklar, öğrenciler, gençler ve gebeler gibi risk grupları olmak üzere toplumun tüm kesimlerine, sigaranın insan sağlığına zararlı etkileri, dumansız
çalışma ortamlarının oluşturulmasının gereği ve önemi gibi konularda toplum
bilincini artıracak eğitim, konferans, panel vb. etkinliklerin düzenlenmesine,
Oy birliği ile karar verildi.
258
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
12- DENİZLİ VALİLİĞİ İNTERNET KAFELERLE İLGİLİ GENELGE
Karar Tarihi
: 13/05/2008
Karar Sayısı
: 2008/2
İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik 1 Kasım 2007 tarih ve 26687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik internet toplu kullanım sağlayıcıları ve ticari amaçla internet toplu kullanım
sağlayıcılarının yükümlülükleri ve sorumlulukları ile denetimlerine ilişkin esas
ve usulleri düzenlemektedir. Bu nedenle 13.12.2006 tarih ve 2006/2sayılı Valilik
Kararının İnternet Kafelerle ilgili madde ve hükümleri kaldırılarak, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
DENİZLİ İLİNDE BULUNAN PLAYSTATİON VE OYUN YERLERİNE
12 YAŞ VE ALTINDAKİ KÜÇÜKLERİN ALINMAMASI İLE İLKÖĞRETİM
VE ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN OKUL SAATLERİ OLAN 08.00
İLE 18.00 SAATLERİ ARASINDA ALINMAMASI VE BU İŞYERLERİNDE
SİGARA İÇİLMEMESİNE DAİR KARAR
Amaç
Madde 1 – Denizli İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanması amacı ile playstation ve oyun yerlerinin
olumlu amaçlarla kullanımını teşvik etmek, bilinçsiz kullanımının önüne geçilerek gençler ve çocuklarımız üzerinde oluşturabileceği zararları gidermek amacı
taşımaktadır.
Denizli il sınırları içerisinde eğitim ve öğretim gören bazı çocuklarımızın okul
saatleri içerisinde okula gitmeyerek playstation ve oyun yerlerine gittikleri yönünde ailelerden ve okul yöneticilerinden sürekli bilgiler alınmaktadır.
Bu nedenle, eğitim ve öğretimin olumsuz etkilenmemesi ve küçük yaşta bulunan çocukların sağlıklı bedeni gelişimlerini sağlamak ve sigara gibi kötü alışkanlıklardan korunmaları amaçlanmaktadır.
Kapsam
Madde 2 – Bu karar Denizli İl sınırları içerisinde playstation ve oyun yerlerine 12 yaş ve altındaki çocukların yanlarında veli ve vasileri olmaksızın girişlerine
izin verilmemesi, ilk ve orta öğretime devam eden öğrencilerin okul saatleri olan
259
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
08.00 ile 18.00 saatleri arasında alınmaması ile çocuklarımızın ve gençlerimizin
sigara gibi zararlı alışkanlıklar edinmelerini önlemek amacıyla küçük yaşta bulunan çocukların bulunduğu kapalı ortamlarda sigara içilmesinin yasaklanmasını
kapsar.
Dayanak
Madde 3 - Bu karar 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi, 5727
sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 10656 sayılı yazıları uyarınca hazırlanmıştır.
Genel Esaslar
Madde 4- Bu kapsamda aşağıda belirtilen tedbirler alınmıştır.
a) 12 yaş ve altındaki çocuklar playstation ve oyun yerlerine yanlarında veli
yada vasileri olmaksızın alınmayacaktır.
b) Okul saatleri olan 08.00 ile 18.00 saatleri arasında ilk ve orta öğretim öğrencileri playstation ve oyun yerlerine alınmayacaktır.
c) Playstation ve oyun yerlerine “okulların eğitim ve öğretime açık olduğu
günler 08.00 ile 18.00 saatleri arasında ilk ve orta öğretim öğrencileri giremez”
hükmü içeren levhaların asılması zorunludur.
d) Playstation ve oyun yerlerine “5727 sayılı Kanunun uyarınca tütün mamullerinin kullanılması ve tüketilmesi yasaktır, uymayanlar hakkında cezai işlem
yapılır” hükmü içeren levha asmaları zorunludur. Sigara içilmesini önlemek ve
yasağı takip etmek işyeri sahibinin sorumluluğundadır.
e) Playstation ve oyun yerlerine bilgi beceri arttırıcı veya zeka geliştirici nitelikte oyunların oynatılması serbesttir. Bu işyerlerinde Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğüne, Anayasal düzene, genel güvenliğe ve genel ahlaka zararı
dokunacak küçük yaştaki çocukların psikolojik ve fizyolojik gelişimine olumsuz
etkisi olabilecek, şiddet-pornografi öğeleri barındıran veya kumar, bahis, uyuşturucu kullanımı ile benzeri kötü alışkanlıkları özendirici unsurlar içeren oyunların
oynatılması yasaktır.
Cezai Hükümler
Madde 5 - Alınan kararlara uymayanlar hakkında; 5442 İl İdaresi Kanunun
66.Maddesi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 32. ve 39.Maddeleri, 2559 sayı260
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
lı P.V.S.K.’nın 6. ve 17.Maddeleri, 5727 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunun ilgili maddeleri, 5259 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1.Maddesinde
yer alan hükümler doğrultusunda gerekli yasal işlemler yapılacaktır.
Yürürlük
Madde 6 – Bu karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 7 – Bu kararı Denizli Valiliği yürütür.
13- TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE
SUNUMUNA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK
Karar Tarihi
:7 Ocak 2011 CUMA
Resmî Gazete
:Sayı : 27808
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan:
TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE SUNUMUNA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin, kamu sağlığının ve tüketici haklarının korunması ile rekabetin tesisi hususları
gözetilerek tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin her türlü faaliyetin usul ve esaslarını düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin, tanıtımına, satışına ve sunumuna ilişkin faaliyetlerde, kamu ve birey sağlığının gözetilmesi, rekabetin tesisi, tüketici seçeneklerinin korunması, reklam koşullarının
belirlenmesi, tüketici bilincinin geliştirilmesi ve faaliyetlerin kayıt altına alınması
suretiyle piyasa takip ve kontrolünün sağlanmasına yönelik uyulması gereken
usul ve esasları kapsar.
261
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve
İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu, 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, 3/1/2002 tarihli
ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile 8/12/2004 tarihli ve 2004/8235 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Açık alkollü içki satıcısı: Alkollü içkilerin, piyasaya arz ambalajını açarak
mevzuata uygun şekilde nihai tüketiciye satışını ve sunumunu yapan, açık alkollü
içki satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi,
b) Bağlı satış: Bir mal veya hizmet ile birlikte aynı ya da farklı ek bir mal veya
hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınmasını içeren satış sözleşmesini veya eylemini,
c) Bilgi toplumu hizmetleri: Elektronik ticaret, elektronik ortamda sunulan
mesleki faaliyetler, elektronik haberleşme ve bilişim hizmetleri gibi talebe bağlı
olarak elektronik araçlarla ve tarafların yüz yüze gelme mecburiyetleri olmaksızın sağlanan her türlü mal ve hizmetin tedarikini,
ç) Genç: Onbeş ile yirmidört yaş arası dönem içinde bulunan kişiyi,
d) İşyeri: Bu Yönetmelik kapsamına giren ticari nitelikteki faaliyetlere tahsis
edilen yerleri,
e) Kampanya: Ürünü veya markayı tanıtmak veya pazar payını artırmak ya da
korumak amacıyla düzenlenen, tüketimi özendirici ve teşvik edici uygulama ve
faaliyetleri,
f) Kurul: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunu,
g) Kurum: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunu,
ğ) Münhasır satıcı: Sadece tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, nihai
tüketiciye piyasaya arz ambalajında satışını yapan, münhasır tütün mamulü ve/
veya alkollü içki perakende satış belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi,
h) Perakende satıcı: Tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, nihai tüketiciye piyasaya arz ambalajında satışını yapan, perakende satış belgesini haiz gerçek
veya tüzel kişiyi,
ı) Promosyon: Ürünü, markayı ya da firmayı tanıtmak, ürünün alımını özendirmek, satışını artırmak veya firmanın ya da markanın imajının güçlendirilme262
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
sini sağlamak amacıyla yapılan; aynı fiyata daha fazla ürün, satışa konu ürünün
yanında bedelsiz ya da indirimli fiyattan verilen aynı ya da farklı ek ürün, ek hizmet veya kazanımları,
i) Satış belgesi: İşyerlerinde tütün mamulleri satışı ile alkollü içkilerin satışı
ve/veya sunumunun yapılabilmesi için Kurum veya yetkilendirilmiş merci tarafından verilecek izin belgesini,
j) Sponsorluk: Ürünün tanıtımını amaç edinen ya da tanıtımı yönünde doğrudan veya dolaylı etkisi olan her türlü olaya, faaliyete ya da gerçek veya tüzel
kişiye katkıda bulunmayı,
k) Toptan satıcı: Tütün mamulleri ve/veya alkollü içkilerin, bu Yönetmelik
hükümleri kapsamında satış belgesi almış satıcılara satışını yapan, toptan satış
belgesini haiz gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Yetkilendirilmiş merci: Yapılan protokol çerçevesinde yetkilendirilen kamu
kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortak Hükümler
Satış belgesi alma zorunluluğu
MADDE 5 – (1) Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin toptan ve perakende
satışı ile açık alkollü içki satışı faaliyetlerinde bulunacak kişilerin, faaliyet türlerine göre aşağıdaki belgeleri almaları zorunludur:
a) Tütün mamullerinin perakende satışını yapabilmek için, tütün mamulü perakende satış belgesi.
b) Alkollü içkilerin perakende satışını yapabilmek için, alkollü içki perakende
satış belgesi.
c) Tütün mamulü ve alkollü içkilerin birlikte perakende satışını yapabilmek
için, tütün mamulü ve alkollü içki perakende satış belgesi.
ç) Münhasıran tütün mamulü ve/veya alkollü içkilerin perakende satışını
yapabilmek için, münhasır tütün mamulü ve/veya alkollü içki perakende satış
belgesi.
d) Piyasaya arz ambalajı açılmak suretiyle açık alkollü içkilerin satışını ve sunumunu yapabilmek için, açık alkollü içki satış belgesi.
e) Tütün mamulü ve/veya alkollü içkilerin toptan satışını yapabilmek için,
tütün mamulü ve/veya alkollü içki toptan satış belgesi.
263
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(2) İşyerlerine, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları
tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler, bu Yönetmelik hükümlerine göre
satış belgesi alma mükellefiyetini ortadan kaldırmaz.
İşyerlerine ilişkin ortak hükümler
MADDE 6 – (1) Aşağıda yer alan hükümler; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satışının ve sunumunun yapıldığı gerçek ve tüzel kişilere ait işyerlerinin
tümünü kapsar:
a) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetler için sabit ve fiziki bir işyerinin
mevcudiyeti aranır. Aynı gerçek veya tüzel kişinin birden fazla işyerinin bulunması halinde her biri için ayrı satış belgesi alınması zorunludur.
b) Yetkili satıcılar tarafından satış belgesinde belirtilen işyeri adresi dışında
satış ve/veya sunum yapılamaz.
c) Alkollü içkilerin bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri
dağıtım hizmetleri yoluyla satışı ancak satış belgesini haiz işyerlerinden yapılabilir. Kurumdan faaliyet konusuna ilişkin yetki belgesi almış alkollü içki satıcıları,
bilgi toplumu hizmetleri veya posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla satış ve
dağıtım faaliyetlerini, bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde
yapmak zorundadır.
ç) İşyerlerinde; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satıldığı otomatik satış
makineleri bulundurulamaz. Tütün mamulleri ve alkollü içkiler, her nevi oyun
makineleri ile veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemez.
d) Bu Yönetmelik kapsamındaki ürünlerin dışında farklı ürünlerin de satıldığı
işyerlerinde; Yönetmelik kapsamı dahilindeki ürünler, diğer ürünlerden ayrı ve
her türlü denetime imkan verecek şekilde satışa arz edilir ve/veya depolanır.
e) Satış belgeleri, işyerlerinin içerisinde tüketicilerce rahatlıkla görülebilecek
ve okunabilecek uygun yerlere asılır. Kurum sicil numarası, işyeri tabelalarına
veya vitrinlerin dış yüzeylerine rahatlıkla görülebilecek ve okunabilecek şekilde
yazılır.
f) İşyerinde; onsekiz yaşını doldurmamış kişilere tütün mamulleri ve alkollü
içkiler satılamaz veya sunum suretiyle tüketimlerine arz edilemez. Yaş konusunda tereddüde düşülmesi halinde satıcı, talepte bulunan tüketiciden kimlik belgesi istemek suretiyle, onsekiz yaşından büyük olduğu bilgisine ulaşarak satışı veya
sunumu gerçekleştirir.
g) İşyerinde, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin onsekiz yaşını doldurmamış
kişilere satış veya sunumunun yapılamayacağına ilişkin uyarı yazılarının bulunması ve bu yazıların görülebilen yerlere okunabilecek şekilde asılması zorunlu264
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
dur. Uyarı yazılarının içeriği, şekli ve konumlandırılmasına dair usul ve esaslar
Kurum tarafından belirlenir.
ğ) Satıcılar, ambalajlarında mevzuat uyarınca kullanılması zorunlu olan bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşımayan ürünleri ya
da taklit veya niteliğine uygun olmayan işaretleri taşıyan ürünleri, ticari amaçla
işyerlerinde bulunduramazlar, nakledemezler, satışa arz edemezler. Birada uygulanacak kod bandrol hükmündedir.
(2) Onsekiz yaşını doldurmamış kişiler, tütün mamulü ve alkollü içkilerin pazarlanmasında, satışında ve sunumunda istihdam edilemez. Yasal düzenlemeler
uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün dışındadır.
İKİNCİ KISIM
Satış Faaliyetlerine ve Satış Belgelerine İlişkin Esaslar
BİRİNCİ BÖLÜM
Satış Faaliyetlerine İlişkin Esaslar
Toptan satış faaliyetine ilişkin esaslar
MADDE 7 – (1) Toptan satışlarda aşağıdaki esaslara uyulur:
a) Tütün mamulü ve alkollü içki üreticileri ile ithalatçıları; Kurumdan üretim, ithalat ve dağıtım faaliyetleri için almış oldukları belgelere istinaden, toptan
satıcılara ürünlerinin satışını ayrı bir toptan satış belgesi almalarına gerek bulunmaksızın yapabilirler. Bu kişilerin, doğrudan açık alkollü içki satıcılarına ve/veya
perakende satıcılara satış yapmak istemeleri halinde toptan satış belgesi almaları
zorunludur. Ayrıca; bu kişilerin ve toptan satıcıların, açık alkollü içki satışı ile
perakende satış yapmak istemeleri halinde, faaliyet konusuna uygun açık alkollü
içki satış belgesi ve/veya perakende satış belgesi almaları zorunludur.
b) Ürün alım-satımı yapılan her bir yer için ayrı satış belgesi alınması zorunludur. Toptan satış belgeleri, gerçek kişilerde; işletme sahibinin veya vekilinin
başvurusu üzerine şahıs adına, tüzel kişilerde ise; tüzel kişiliği temsil ve ilzama
yetkili kişi tarafından yapılacak başvuru üzerine, tüzel kişilik adına düzenlenir.
c) Toptan satıcılar, (a) bendi hükmü saklı kalmak üzere; toptan satış belgesi
almamış kişilerden ürün alamazlar, nargile içim yerlerine yönelik yapılan nargilelik tütün mamulü satışı hariç, geçerli satış belgesi olmayanlara ürün satamazlar.
Faaliyetine kendi isteğiyle son veren, belgesi iptal edilen veya belgesi geçerliliğini kaybedenlerin, bu durumlarına ilişkin bilgileri Kurumun internet sitesinde
265
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
yayımlanır. Ürünlerin ticaretine ilişkin satış faturaları ve sevk/taşıma irsaliyeleri
üzerinde, toptan satıcının ve ürün sattığı satıcının Kurum sicil numarası ile ürünlerin niteliğini tanımlayan marka ve ambalaj hacmi veya birimi bilgilerine yer verilmesi zorunludur.
ç) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (c) bendinde sayılan ihlale konu ürünün piyasaya arzının bir yıla kadar
durdurulmasına karar verilmesi ve bu karara konu ürünlerin Kurumun internet
sitesinde ilan edilmesi halinde; toptan satıcılar, bu ürünlerin perakende satıcılara
dağıtımını yapamazlar.
d) Toptan satıcılar, satışını yaptıkları ürünlerin ambalajlarında bulunması
zorunlu olan bandrol ve kodlara ait güvenlik özelliklerinin perakende satıcılar
tarafından kontrol edilmesini sağlamak amacıyla, Kurum tarafından belirlenecek
doğrulama materyallerini yeterli sayıda bulundurmak, düzenli olarak ürünlerin kontrollerini yapmak, taklit ve niteliğine uygun olmayan bandrolleri taşıyan
ürünleri işyerlerinde ve araçlarında bulundurmamak ve alım yapan satıcılara talepleri halinde doğrulama materyallerini sunmak zorundadır.
Perakende satış faaliyetine ilişkin esaslar
MADDE 8 – (1) Perakende satışlarda aşağıdaki esaslara uyulması zorunludur:
a) Perakende satıcılar, satış belgesi almamış kişilerden ürün alamazlar.
b) 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanun ile 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Kanunda satış yapılamayacağı belirtilen yerler hariç olmak üzere, işyeri açma
ve çalışma ruhsatında belirtilen faaliyet konusu; bakkal, market, süpermarket,
hipermarket, kuruyemişçi, büfe olanlar ile münhasıran tütün mamulü ve/veya
alkollü içki satışı yapan kişiler, perakende satış belgesi talebinde bulunabilirler.
c) Perakende satıcıların faaliyet konusu; tütün mamulü ve alkollü içki olarak
seçilen faaliyet konularının her ikisini ya da birini kapsayabilir ve faaliyet konuları satış belgesi üzerinde ayrı ayrı belirtilir.
ç) Perakende satıcılar; tütün mamullerinin ve alkollü içkilerin, nihai tüketicilere yönelik arz ambalajlarını bozmak ya da bölmek suretiyle satış veya sunumunu yapamazlar.
Tütün mamulü satışının yapılamayacağı yerler ve yöntemler
MADDE 9 – (1) Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen
yerlerde tütün mamullerinin satışı yapılamaz.
(2) Bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla tütün mamulü satışı ve teslimi yapılamaz.
266
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Perakende ve açık alkollü içki satışı ile ilgili işyerlerine ilişkin esaslar
MADDE 10 – (1) Açık alkollü içki satış belgesi bulunmayan perakende satış
yapılan işyerlerinde, açık alkollü içki tüketilemez ve sunumu yapılamaz.
(2) Belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde alkollü içki satışı yapılamaz.
(3) Öğrenci yurtları, spor kulüpleri, her türlü öğretim ve eğitim kurumları,
kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonlarında alkollü içki satışı yapılamaz. Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında ise, hacmen % 5 alkolden fazla alkol içeren alkollü içkilerin satışı yapılamaz.
Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin esaslar
MADDE 11 – (1) Bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri
dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışı faaliyetinde bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, faaliyet konusuna uygun perakende satış belgesi almak, bu
Yönetmelikte yer alan usul ve esaslara uygun faaliyette bulunmak zorundadır.
(2) Alkollü içkilerin, televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla satışı yapılamaz.
(3) Öğrenci yurtlarına, spor kulüplerine, her türlü öğretim ve eğitim kurumlarına, kahvehanelere, kıraathanelere, pastanelere, bezik ve briç salonlarına; bilgi
toplumu hizmetleri ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki
satışı yapılamaz ve teslim edilemez.
(4) Toptan satış belgesini haiz kişiler; toptan satıcılara, perakende veya açık
alkollü içki satıcılarına, bilgi toplumu hizmetleri ya da posta ve benzeri dağıtım
hizmetleri yoluyla, alkollü içki satışı yapabilirler. Toptan satıcılar, bu tür satışlarında satışın gerçekleştirileceği internet adresini Kuruma yazılı olarak bildirir ve
bu adres, satış belgesi üzerinde Kurumca belirtilir.
(5) Perakende satış belgesini haiz satıcılar; belgeli açık alkollü içki satıcılarına
ve nihai tüketicilere, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri
dağıtım hizmetleri yoluyla alkollü içki satışlarını yapabilirler. Perakende satıcılar;
fiziki işyerlerinin yanı sıra internet aracılığıyla açık alkollü içki satıcılarına veya
nihai tüketicilere perakende alkollü içki satışı yapmak istediklerinde, satışın gerçekleştirileceği internet adresini Kuruma yazılı olarak bildirir ve bu adres, satış
belgesi üzerinde Kurumca belirtilir.
(6) Satış belgesi üzerinde yer alan internet adresleri dışında başka bir internet
adresinden satış yapılamaz.
267
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(7) İnternet aracılığıyla alkollü içkilerin satışı için, diğer ürünlerden ayrı ulaşılabilen aynı internet adresi içerisinde ayrı bir sayfa tahsis edilmesi ve sitenin alkollü içki tanıtımına ve satışına tahsis edilmiş bölümünde, satışı gerçekleştirecek
olan satıcının satış belgesinde belirtilen fiziki işyeri adresi ile satış belgesi üzerinde yer alan Kurum sicil numarasına yer verilmesi zorunludur.
(8) Farklı internet sitelerinden, alkollü içkilerin satışı için tahsis edilen internet sayfasına doğrudan bağlantı sağlanamaz. İnternet ortamında, alkollü içki
satışına tahsis edilmiş sayfalar dışındaki alanlarda, kullanıcı denetimsiz iç içe otomatik açılan pencereler vasıtasıyla alkollü içki satışı yapılamaz.
(9) Perakende satışa ilişkin internet sayfalarında; alkollü içkilerin üreticisi
veya ithalatçısı, ürün markası, fiyatı, hacmi, kategorisi, menşei bilgisi ve alkol derecesi dışında hiçbir ek ifade yer alamaz. Bu bilgiler, herhangi bir ürünü ya da
firmayı ön plana çıkaracak şekilde farklı renk, boyut ya da yazı formatında yazılamaz. Bu kapsamdaki internet adreslerinde, yazılı veya görsel unsurlar kullanılarak tüketici seçeneklerini azaltacak veya sektörel rekabeti bozacak uygulamalar
yapılamaz.
(10) Perakende satışlarda; bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta
ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılan satışlar; onsekiz yaşını doldurmamış kişilere ürün teslim edilmemesi de dahil siparişin alınmasından ürününün
teslimine kadar geçen sürede işlemlerin mevzuata uygunluğunun sorumluluğu
satıcıya ait olmak üzere, belge sahibinin doğrudan talep sahibinden sipariş alması ve sipariş konusu ürünün talep sahibine teslimi suretiyle yapılır. Tüketici
ile satıcıyı elektronik ortamda buluşturmak suretiyle, alkollü içki siparişlerinin
satıcılar tarafından karşılanmasını internet aracılığıyla temin etmek üzere aracılık
faaliyetinde bulunulamaz.
(11) İnternet üzerinden yapılan perakende satışlarda; ürün bedeli, ancak kredi kartı ya da havale işlemi vasıtasıyla tahsil edilebilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Satış Belgelerine İlişkin Esaslar
Satış belgesi başvurusu
MADDE 12 – (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetlere ilişkin satış belgesi almak isteyenler, Kurumun internet sitesinde yer alan ve faaliyetin niteliğine
uygun olan başvuru formunu elektronik ortamda doldurduktan sonra ıslak imza
veya elektronik imza ile imzalar.
268
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(2) Perakende ve açık alkollü içki satış belgesi başvurularında başvuru formuna, başvurunun niteliğine göre aşağıda belirtilen belgeler eklenir:
a) Gerçek kişiler adına yapılacak başvurularda;
1) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı örneği, açık alkollü içki satışı yapacaklar için
ise ilgili mevzuatı gereğince yetkili makamlardan alınacak açık alkollü içki satışına ilişkin ruhsat veya izin belgesi örneği.
2) Belediye teşkilatı bulunmayan yörelerde; perakende alkollü içki satışı yapılacak yere ilişkin, o yerin bağlı olduğu mülki amirliğin mevzuatına göre yapacağı
değerlendirme sonucu olumlu görüşünü belirten yazı.
3) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge.
4) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği.
b) Tüzel kişiler adına yapılacak başvurularda;
1) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı örneği, açık alkollü içki satışı yapacaklar için
ise ilgili mevzuatı gereğince yetkili makamlardan alınacak açık alkollü içki satışına ilişkin ruhsat veya izin belgesi örneği.
2) Ticaret unvanının yayımladığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneği ve
yetkili kişilere ilişkin imza sirküleri veya vekâletname örneği.
3) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge.
4) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği.
(3) Toptan satış belgesi başvurularında başvuru formuna aşağıda belirtilen
belgeler eklenir:
a) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmış ana sözleşme, sözleşme değişikliği ve yetkili kişilere ilişkin imza sirküleri.
b) Satış belgesi düzenlenmesi talep edilen yere ilişkin işyeri açma ve çalışma
ruhsatı veya şube tescili.
c) Toptan satışı yapılması istenilen ürünlerin, üreticisinden veya ithalatçısından alınmış yetki belgesinin aslı veya noter onaylı örneği, üretici ve ithalatçıların
toptan satış belgesi başvurularında Kurum mevzuatı doğrultusunda almış oldukları üretim/ithalat veya dağıtım izin belgelerinin örneği.
ç) Vergi mükellefiyet kaydına ilişkin belge.
d) Belge bedelinin ödendiğine ilişkin banka dekontu örneği.
Satış belgelerinin düzenlenmesi
MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen usullere uygun hazırlanmış
olan başvuru formu ile eki belgeler, Kuruma veya yetkilendirilmiş merci bulun269
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ması durumunda bu mercie şahsen veya yetkili temsilci vasıtasıyla ya da posta ve
benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla iletilir. Şahsen veya yetkili temsilci vasıtasıyla
yapılacak başvurular için belgelerin aslının getirilmesi halinde, aslına uygunluğu
kontrol edildikten sonra ilgili görevli tarafından isim ve unvan yazılarak tasdik
edilen belge fotokopisi başvuruda kabul edilir. Posta ve benzeri dağıtım hizmetleri ile yapılması durumunda, belge asılları veya onaylı suretleri ile başvuru yapılır. Posta ve benzeri dağıtım hizmetleri ile yapılan başvurunun ulaşmasındaki
aksaklıklardan Kurum veya yetkilendirilmiş merci sorumlu tutulamaz.
(2) Kurum veya yetkilendirilmiş merci; başvuru formu ve eki belgelerde yer
alan beyan, bilgi ve belgelerin uygunluğu ile 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen hususlara aykırı bir durumun olmadığını belge ibrazıyla tespit etmesi halinde, başka bir inceleme yapmaksızın satış belgesini
gerçek veya tüzel kişi adına düzenleyerek teslim eder veya belirtilen adrese, alma
haberli olarak postayla gönderir. Belge ibrazı dışında 3/1/2002 tarihli ve 4733
sayılı Kanunun 8 inci maddesi hükümleri sadece Kurumca incelenip değerlendirilir. Başvurunun reddi veya kabulü en geç otuz gün içinde neticelendirilir.
(3) Adi şirketlerin başvurularında; temsile yetkili ortaklardan biri tarafından
yapılan başvuru yeterli kabul edilir ve satış belgeleri adi şirket adına düzenlenir.
(4) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından işletilen kantin ve sosyal tesis
gibi yerler için yapılan belge başvurularında; başvuru sahibinin yetkili olduğunu gösterir belge ile başvurusu üzerine, başvuru formu ve satış belgesi bedelinin
yatırıldığına dair dekont dışında başka belge aranmaz. Bu yerlerin müstecirlerce
işletilmesi halinde, satış belgesi başvurusunda gerçek ve tüzel kişiler için aranan
belgelerin tamamı aranır.
(5) Dernek ve birlik lokallerinde açık alkollü içki satışı yapmak isteyenlerden,
mülki amirlikten alınmış izin belgesi aranır. Açık alkollü içki satış belgesi; dernek
lokallerinin, dernek yönetim kurulu kararıyla dernek adına işletilmesi halinde
derneği temsile yetkili sorumlu müdürden istenen belgelere istinaden dernek
adına, müstecir tarafından işletilmesi halinde ise müstecirden istenen belgelere
istinaden müstecir adına düzenlenir.
(6) Karayolu, demiryolu ve havayolunda kullanılan araçlarda perakende ve
açık alkollü içki satışı ve sunumu yönünden, ürün tedarik eden gerçek veya tüzel
kişilerin adına satış belgesi düzenlenmiş bulunması yeterlidir. Denizyolu araçlarının her birine verilecek açık alkollü içki satış belgeleri için, taşımacılık faaliyetini sürdüren gerçek ve tüzel kişinin merkez işyeri adresinin bulunduğu yerde
başvuru yapılır.
(7) Alkollü içki sektörünün faaliyetine yönelik fuar, festival ve şenlik gibi
geçici etkinlikler süresince kurulacak stantlarda alkollü içki satış ve/veya sunu270
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
munun yapılması amacıyla, etkinlik süresince geçerli olmak ve bu Yönetmelikte
belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde faaliyet gerçekleştirmek koşuluyla Kurumdan, izin veren bir yazı talep edilmesi zorunludur. Bu başvurularda, başvuru
sahibi veya etkinliği organize eden gerçek veya tüzel kişi tarafından, faaliyetin
gerçekleştirileceği mahalde yetkili bulunan belediye veya il özel idareleri ya da
mülki amirlikten alınmış alkollü içki satışına ilişkin izin belgeleri aranır. Bu tür
başvurularda, Kurum tarafından verilecek izinler, belediye veya mülki amirden
alkollü içki satışı yapmak üzere izin almış bulunan gerçek ya da tüzel kişi adına,
iznin etkinliği organize eden gerçek ya da tüzel kişi tarafından alınmış olması halinde ise standı kiralayan adına düzenlenir.
(8) Satış belgesini haiz tüzel kişinin bir başka tüzel kişi ile birleşmesi sonucunda yeniden bir tüzel kişilik oluşması veya belgesiz bir tüzel kişinin belgeli bir
tüzel kişiliği devir almak suretiyle kendi tüzel kişiliği içerisine aktif ve pasifleriyle
katması halinde satış belgesine konu edilen faaliyetin sürdürülebilmesi için, devralan tüzel kişilik adına mevzuat hükümleri çerçevesinde, yeniden satış belgesi
alınması zorunludur.
(9) Tüzel kişiler için, tüzel kişiliğin en yüksek karar organının başkanı ve üyelerinin tamamının veya bir kısmının değişmesi halinde yeni başkan ve üyeler hakkında değişikliğin vuku bulduğu tarihi takip eden otuz gün içinde, değerlendirilmek üzere Kuruma veya yetkilendirilmiş mercie yazılı bildirimde bulunulur.
(10) Satış belgesi başvurusunda ibraz edilen bilgi ve belgelerde yer alan hususlardan herhangi birinde değişiklik olması halinde, değişikliğin vuku bulduğu
tarihi takip eden otuz gün içinde, değerlendirilmek üzere Kuruma veya yetkilendirilmiş mercie yazılı başvuruda bulunulması zorunludur.
(11) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin sekizinci
fıkrası kapsamında belgesi iptal edilenlerin, iptale konu engellerin ortadan kalktığını tevsik eden belge ile birlikte yapacakları yeni belge başvuruları üzerine; iptal
işleminin yapıldığı yıl içerisinde bedel alınmaksızın, izleyen yıllarda ise ilgili yıl
için geçerli olan bedellerin tahsili suretiyle yeni belge düzenlenir.
(12) Toptan satıcılar, ürünlerinin satış ve dağıtımını yaptıkları üretici/ithalatçı firmadan aldıkları yetki belgesinin geçerliliğini yitirmesi halinde, geçerlilik süresinin bitimini takip eden otuz gün içinde, Kuruma veya yetkilendirilmiş merci
bulunması durumunda bu mercie yazılı olarak bilgi vermek ve mevcut ürünlerin
tasfiyesini müteakiben yetkilendirilmiş mercie başvurmak suretiyle satış belgesi
üzerinde gerekli değişikliği yaptırmak zorundadır. Farklı bir üretici/ithalatçı firmadan alınmış yetki belgesi bulunmayan satıcıların tasfiyeyi müteakip satış belgesini Kuruma iade etmeleri şarttır.
271
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(13) Açık alkollü içki satış belgesi başvurusunda ibraz edilen işyeri açma ve
çalışma ruhsatı veya açık alkollü içki satışına izin veren resmî belgede, satış yapılacak döneme ve/veya zaman dilimine ilişkin belirtilen kısıtlamalar açık alkollü
içki satış belgesi için de geçerlidir.
(14) Satış belgesi sahipleri;
a) Satış belgelerinin zayi olması halinde, önceden ibraz etmiş oldukları belgeleri eklemeksizin yeni bir başvuru formu düzenlemek suretiyle,
b) Belge üzerinde yer alan bilgilerin herhangi birinde değişiklik olması halinde, değişikliğin niteliğine göre gerekli belgelerin, bildirimin ve önceki satış
belgesinin aslının eklenmesi suretiyle, yeniden satış belgesi başvurusunda bulunabilirler. Bu durumlarda; en geç otuz gün içerisinde başvurulması zorunludur.
Bu hallerde, Kurum veya yetkilendirilmiş merci tarafından satış belgeleri, bedel
alınmaksızın yeniden düzenlenir.
Süre uzatım işlemi ve satış belgelerinin geçerliliği
MADDE 14 – (1) Satış belgelerinin alındığı veya süre uzatım işleminin yapıldığı tarihe bakılmaksızın, faaliyetine devam etmek isteyen satıcılar takip eden
yılın Ocak ayı başından Mart ayı sonuna kadar süre uzatım işlemini yaptırmak
zorundadır. Süre uzatım işlemi; işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan süre uzatım
işlem bedelinin, Kurumun ilan ettiği banka hesabına Kurum sicil numarası beyan
edilerek yatırılması suretiyle yapılır. Süre uzatım işlemi belge üzerinde gösterilir.
(2) Bu Yönetmelik kapsamındaki faaliyetlerine kendi isteği ile son vermek isteyen satıcılar Kuruma bildirimde bulunur. Bu kapsamdaki satıcılar işyerlerinde
bulunan ürünlerini bildirimde bulundukları tarihten itibaren otuz gün içerisinde
tasfiye eder ve satış belgelerini Kuruma iade eder. Bu satıcılara ilişkin bilgiler,
Kuruma ulaştığı tarihten itibaren Kurumun internet sitesinde yayımlanır.
(3) Süresi içerisinde süre uzatım işlemini yaptırmayan satıcıların satış belgeleri, süre uzatım işleminin son gününden itibaren otuz gün sonra geçerliliğini kaybeder ve Kurumun internet sitesinde yayımlanır. Bu kapsamdaki satıcılar, süre
uzatım tarihinin bitimini müteakiben ürün satın alamaz ve belgelerinin geçerlilik
süresi içerisinde, ellerinde bulunan ürünleri tasfiye etmeye mecburdur. Belirtilen
süre zarfında süre uzatım işlemi yaptırmayan satıcıların faaliyetine devam etmek
istemeleri durumunda, yeniden belge almaları zorunludur.
(4) Satış belgeleri devredilemez. Belge sahibinin ölümü ve mirasçıların faaliyete devam etmek istemeleri durumunda, ölüm tarihinden itibaren doksan
gün içinde gerçek kişi adına düzenlenen satış belgesinin intibakının sağlanması
için belgenin alındığı mercie başvurulması gerekir. Mirasçıların faaliyete devam
272
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
etmek istememeleri durumunda, işyerinde bulunan ürünlerin intibak süresinin
bitiminden itibaren üç ay içinde tasfiye edilmesi zorunludur.
(5) Bu maddede yer alan şekilde satış belgesi geçerliliğini yitirmiş bulunan
satıcıların ürünlerinin tasfiyesi; belgelerinin verdiği yetki çerçevesinde satış, ilgili
üretici/ithalatçı veya toptan satıcısına ürünlerin iadesi ya da aynı nevideki belgeyi haiz bir satıcıya devir suretiyle otuz gün içerisinde tamamlanır.
Satış belgesi bedelleri
MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik kapsamında düzenlenecek olan satış belgesi bedelleri ile süre uzatım işlem bedelleri; faaliyetin niteliğine göre her yıl bir
önceki yılın bedelleri esas alınmak ve cari takvim yılı için geçerli olmak üzere
Kurul tarafından belirlenir ve belirlenen tutarlar Resmi Gazete’de yayımlanır.
(2) Faaliyeti sona erenlerin satış belgesi bedelleri iade edilmez.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ürünlerin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam
BİRİNCİ BÖLÜM
Tütün Mamullerinin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam
Ürün temini ve ürün bulundurma
MADDE 16 – (1) Perakende satıcılar, işyerlerinde bulunduracakları tütün
mamulleri ile tüketici seçeneklerini azaltacak veya tüketici tercihlerini etkilemeye yönelik piyasa istikrarını bozucu nitelikte uygulamalarda bulunamaz.
(2) Üretici, ithalatçı ve toptan satıcılar;
a) Piyasa istikrarını bozacak, tüketici seçeneklerini azaltacak, perakende satıcının ürün bulundurma zorunluluğunu yerine getirmesini engelleyecek, diğer
firmaların faaliyetlerini kısıtlayacak ya da zorlaştıracak şekilde uygulamalar yapamaz.
b) Perakende satıcılarla yapılacak her türlü anlaşmalarda; herhangi bir firmanın ürünleri lehine münhasır uygulama getiren veya üstünlük sağlayan ya da rekabeti diğer firmalar aleyhine kısıtlayıcı veya zorlaştırıcı koşullar yer alamaz. Bu
tip anlaşmaların tarafı olanlar birlikte sorumlu kabul edilir.
c) Perakende satıcılara ürün temininde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamaz.
(3) Toptan satıcılar, belgeli satıcıların sipariş verdikleri ürünleri ticari teamüllere uygun olan makul sürelerde talep eden belgeli satıcının işyerine teslim etmek
273
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
zorunda olup talep edilmesine rağmen belgeli satıcılara ürünün makul sürelerde
temin edilmemesinden toptan satıcı sorumludur. Üretici ve ithalatçılar, toptan
satıcıların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri hususunda gerekli tedbirleri
alır. Bu gibi durumlarda Kurumca yazılı olarak bilgilendirilmesi şartıyla, üretici
ve ithalatçılar da toptan satıcılar ile birlikte sorumlu kabul edilir.
Perakende satış yerlerinde tütün mamullerinin bulundurulma şekli
MADDE 17 – (1) Tütün mamulleri; işyerinin dışarıdan görünmeyen ayrı bir
bölümünde, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamaması için
tedbir alınmak suretiyle, çalışanların gözetim ve denetimi altında bulundurulur
ve satışı yapılabilir. Ancak bu nevi işyerlerinde, belirtilen nitelikleri haiz ayrı bir
satış bölümünün oluşturulmasının işyerinin fiziki koşulları sebebiyle mümkün
olmaması durumunda, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamayacağı satış ünitelerinde satışa sunulur.
(2) Birinci fıkra kapsamında aşağıdaki hususlara uyulur:
a) Satış üniteleri veya alanları işyeri dışından görünmeyi hedefleyen şekilde
dizayn edilemez.
b) Satış üniteleri işyeri dışına konulamaz.
c) Belgeli satıcılar, tütün mamullerinin işyerinin dışından görünmesini ve onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin ürünlere doğrudan ulaşabilmesini engellemek
için, gerek işyerinin fiziki koşullarını gerekse satış ünitelerinin niteliğini ve konumunu uygun hale getirmek için her türlü tedbiri almak zorundadırlar.
ç) İşyerinin fiziki koşulları sebebiyle, satış ünitesinin içerisinde bulunan tütün
mamullerinin dışarıdan görünmesinin engellenemediği durumlarda, işyerine
yerleştirilen satış ünitesinin, içi görünmeyecek şekilde üretilmiş olması gerekir.
Herhangi bir satış ünitesinin bulunmadığı ya da satış ünitesinin sığamayacağı kadar küçük alanlarda satış yapan perakende satıcılar, tütün mamullerini görünür
yüzü şeffaf olmayan dolaplarda bulundururlar.
d) Tüketicilerin içeriye girmeksizin alışveriş yapabildiği büfeler hariç olmak
üzere, tütün mamulleri; çocuklara yönelik olan materyaller, çocuk dergileri, kitap ve yayınları ile çocuk kıyafetleri, kırtasiye, oyuncaklar ile cips, çikolata, şekerleme benzeri çoğunlukla çocuklar tarafından tüketilen ürünlerle bitişik olan
alanlarda satışa arz edilemez.
(3) Satış üniteleri; hiçbir yazılı veya görsel ve işitsel unsurları içermeyecek,
reklam içerikli ibare ve işaretleri taşımayacak, birden fazla renk kombinasyonu ile
dizayn edilmeyecek şekilde, sade olmak zorundadır. Birden fazla satış ünitesinin
bulunması durumunda tüm satış üniteleri için aynı renkte olma şartı aranır.
274
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(4) Perakende satış yapan işyerlerinde satış üniteleri ile ürünlerin bulundurulma şekli ve satışının yapıldığı yerler herhangi bir firmaya üstünlük sağlayacak
şekilde düzenlenemez. Ürünler satış ünitelerinde, yatay ya da birleşik uyarıların
resimli yüzeylerinin görünmesi engellenmeyecek şekilde, dik olarak bulundurulur. Satış ünitelerinde ürünler grupman olarak bulundurulamaz.
(5) Tütün mamullerinin markalarını çağrıştıracak şekilde sözcükler, şekiller,
resim, renk kombinasyonları ve harfler ile her türlü alametler, iş yerlerinin içinde,
dışında, vitrinlerinde, tabelalarında ve satış ünitelerinde bulundurulamaz.
(6) Perakende satıcılar, işyerlerindeki satış ünitelerini/alanlarını bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlemek zorundadırlar. Üreticiler, ithalatçılar, pazarlama şirketleri ve toptan satıcılar, perakende satıcıları bu Yönetmelik
hükümlerine aykırı olarak satış üniteleri/alanları düzenlemeye zorlayamaz veya
özendiremez.
(7) Perakende satıcılar; sigara haricindeki diğer tütün mamullerini işyerlerinde bulundurmak istemeleri halinde, bu maddede yer alan düzenlemelere uymak
zorundadırlar.
(8) İşyerlerinde birden fazla alanda sigara satışa sunulamaz.
Fiyat bildirimleri
MADDE 18 – (1) Perakende satıcılarca işyerlerinde satışa arz edilen tütün
mamullerine ait fiyat bildirimleri;
a) Her bir tütün mamulü markasının bulunduğu rafın altına gelecek şekilde,
beyaz zemin üzerine en fazla yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harf ve rakamlarla markanın ve güncel fiyatın yazılması veya,
b) Satışa sunulan her bir tütün mamulünün birim fiyatının ve markasının yer
aldığı, dikdörtgen beyaz zemin üzerine ve en fazla yirmi punto büyüklüğünde
siyah renkli harfler ve rakamlar ile hazırlanan listelerin tütün mamullerinin satış
ünitelerinde/alanlarında bulundurulması, suretiyle uygulanır.
(2) Bu maddede belirtilen fiyat bildirimleri ve fiyat listeleri bir veya birkaç
ürüne münhasır bilgiler içeremez.
(3) Üretici ve satıcılar arasında gerçekleştirilen ve tüketiciye yansımayan tamamen ticari bilgileri içeren bildirimler hariç olmak üzere, her ne amaçla olursa
olsun, tütün ürünlerinin isim, amblem, logo, resim, fotoğraf, alamet ve benzeri
unsurları kullanılarak bildirim yapılamaz, basın-yayın organları ve internet aracılığıyla ilan edilemez, fiyat duyuruları yapılamaz.
(4) Bu maddeye aykırı düzenlenen fiyat bildirimleri ve fiyat listeleri, teşvik
edici içerikte ve reklam mahiyetinde kabul edilir.
275
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Reklam, kampanya, sponsorluk ve promosyon uygulamaları
MADDE 19 – (1) Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya
alametleri kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı yapılamaz.
Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa
olsun hiçbir etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.
(2) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri
kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşınamaz. Her türlü sakız, şeker, çerez, oyuncak,
kıyafet, takı, aksesuar ve benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını çağrıştıracak şekilde üretilemez, dağıtılamaz ve satılamaz.
(3) Tütün mamulleri; otomatik satış makineleri ile satılamaz, her nevi oyun
makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemez. Tütün mamullerinin ödül, bahis, hediye ve benzeri adlarla dağıtımı yapılamaz.
(4) Firmalar her ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün
ürünlerini bayilere veya tüketicilere, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, anket, tanıtım gibi adlar altında bedelsiz veya yardım olarak dağıtamaz.
(5) Tütün mamulleri belirlenen liste fiyatlarının altında veya bedelsiz olarak,
perakende satışa ve/veya her aşamada dağıtıma konu edilemez.
(6) Herhangi bir tütün mamulünün alınması koşuluna bağlı kampanya ve
promosyon düzenlenemez, eşantiyon, hediye, yardım, piyango gibi uygulamalar
yapılamaz.
(7) Perakende satıcılara ve tüketicilere yönelik olarak bağlı satış uygulanamaz.
(8) Tütün ürünlerinin, tüketiciyle yüz yüze aktif satış yöntemiyle elden satış ve
dağıtımı yapılamaz. Bu nevi satış ve dağıtımlar tanıtım hükmünde kabul edilir.
(9) Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda, bu
ürünlere ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir uygulamaya gidilemez.
Söz konusu araçlar üzerinde, tütün mamulü markaları ile markaların tanınmasını
sağlayacak her türlü ibare işaretler ile renk kombinasyonları kullanılamaz. Ticaret unvanlarıyla firma bilgilerine, ancak bu araçların yan yüzeylerinde ve bir yan
yüzey alanının yüzde onunu aşmayacak oranda yer verilebilir.
276
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İKİNCİ BÖLÜM
Alkollü İçkilerin Satış ve Sunumunda Rekabet ve Reklam
Alkollü içkilerin satış, sunum ve tanıtımında genel esaslar
MADDE 20 – (1) Alkollü içkilerin kullanımını ve satışını özendirici veya teşvik edici kampanya, promosyon, reklam ve tanıtım yapılamaz.
Fiyat bildirimleri
MADDE 21 – (1) İşyerlerinde; alkollü içkilerin fiyatlarının bildirimi, alkollü
içkilerin satışına tahsis edilmiş bölümlerde yer alması ve rakam ile yazıların elli
puntoyu aşmaması şartıyla yapılabilir. Fiyat baskılı ambalajlar ile fiyat bildirimi
yapılması mümkündür.
(2) Fiyat bildirimleri, bu Yönetmelik hükümleri ile belirlenen alkollü içki reklamlarına ve ürün teşhirine ilişkin ilkelere aykırılık içeremez. Aykırılığın tespiti
halinde fiyat bildirimlerinin özendirici ve teşvik edici mahiyette olduğu kabul
edilir.
(3) Bu maddede belirtilen fiyat bildirimleri bir veya birkaç ürüne münhasır
bilgiler içeremez.
Ürün temini ve ürün bulundurma
MADDE 22 – (1) Alkollü içki perakende satıcıları; tüketici talebine konu
alkollü içkileri, piyasa koşullarını ve tüketici taleplerini de dikkate alarak ve tüketicilerin seçeneklerini azaltmayacak nicelikte, aynı kategorideki birden fazla
firmanın ürünleri arasından tercih imkanı sunabileceği çeşitlilikte işyerlerinde
bulundurur. Alkollü içki kategorilerinin tamamının işyerinde bulundurulması
zorunlu değildir.
(2) Toptan satıcılar, belgeli satıcıların sipariş verdikleri ürünleri ticari teamüllere uygun olan makul sürelerde talep eden belgeli satıcıya temin etmek zorunda
olup talep edilmesine rağmen belgeli satıcılara ürünün makul sürelerde temin
edilmemesinden toptan satıcı sorumludur. Üretici ve ithalatçılar, toptan satıcıların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri hususunda gerekli tedbirleri alır. Bu
gibi durumlarda Kurumca yazılı olarak bilgilendirilmesi şartıyla, üretici ve ithalatçılar da toptan satıcılar ile birlikte sorumlu kabul edilir.
(3) Perakende satış belgesini haiz alkollü içki üretici ve ithalatçı firmalarının,
kendi ticari unvanlarını kullanarak işlettikleri perakende satış yapılan işyerlerinde, münhasıran kendi ürünlerinin satışa sunulması halinde, bu maddede yer alan
ürün teminine ve bulundurmaya yönelik yükümlülükler aranmaz.
277
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(4) Vergisiz satış mağazaları, münhasır alkollü içki satış yerleri, liman, hava limanı, hava meydanlarında bulunan perakende satıcılar haricinde; hacmi 20 cl ve
altında bulunan ambalajlardaki alkollü içkiler, işyeri açma ve çalışma ruhsatında
belirtilen faaliyet konusu bakkal, market, süpermarket, hipermarket, kuruyemişçi, büfe olan işyerlerinde bulundurulamaz ve bu yerlerde satışa sunulamaz. Toptan satıcıların, perakende satıcılara dağıtım yükümlülüğünü yerine getirirken bu
sınırlamaya uyması zorunludur.
(5) Üretici, ithalatçı ve toptan satıcılar;
a) Piyasa istikrarını bozacak, tüketici seçeneklerini azaltacak, perakende satıcının ürün bulundurma zorunluluğunu yerine getirmesini engelleyecek, diğer
firmaların faaliyetlerini kısıtlayacak ya da zorlaştıracak şekilde uygulamalar yapamaz.
b) Perakende satıcılarla yapılacak her türlü anlaşmalarda; herhangi bir firmanın ürünleri lehine münhasır uygulama getiren veya üstünlük sağlayan ya da rekabeti diğer firmalar aleyhine kısıtlayıcı veya zorlaştırıcı koşullar yer alamaz. Bu
tip anlaşmaların tarafı olanlar birlikte sorumlu kabul edilir.
c) Perakende satıcılara ürün temininde bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamaz.
Teşhir
MADDE 23 – (1) Alkollü içkiler, sadece bu ürünlerin satışına tahsis edilmiş
alanda bulunan satış ünitelerinde sergilenir. Ürüne tahsis edilmiş muhafaza ve
soğutma amaçlı üniteler de satış ünitesi kapsamındadır. Alkollü içkiler, birden
fazla satış ünitesinde satışa sunulabilir ancak satış üniteleri birden fazla alanda/
reyonda konumlandırılarak alkollü içkilere tahsis edilmiş alan bütünlüğü bozulamaz. İşyerindeki alkollü içki reklamları, 24 üncü maddedeki ilkelere uygun olmak koşuluyla, alkollü içkilere tahsis edilmiş bulunan alan içerisinde yapılabilir.
(2) Perakende satış yapan işyerlerinde, tüketici seçeneklerini azaltacak şekilde herhangi bir firmanın ürünleri ve markaları teşhir edilemez.
(3) Tüketicilerin alış verişini içeriye girmeksizin yapabildiği büfeler hariç olmak üzere, alkollü içkiler; çocuklara yönelik olan her türlü materyallere bitişik
alanlarda satışa arz edilemez.
(4) Perakende satıcılar bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak teşhir düzenlemesi yapmaktan sorumludurlar. Üreticiler, ithalatçılar ve toptan satıcılar,
perakende satıcıları bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak teşhirde bulunmaya zorlayamaz veya özendiremez.
278
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Reklam, sponsorluk ve promosyon uygulamaları
MADDE 24 – (1) Her çeşit alkollü içkinin televizyon, kablolu yayın, radyo ve kamu yayın araçlarıyla reklamının yapılması yasaktır. Bunlar haricinde
yapılacak reklam ve tanıtımın, alkollü içki tüketiminden kaynaklanan kamusal,
toplumsal ve tıbbi herhangi bir zararlı etki oluşturmayacak içerikte, ürünün özelliklerini tanıtmaya, tüketiciyi doğru bilgilendirmeye, istismar edici, teşvik edici
ve özendirici olmaksızın marka seçimini kolaylaştırmaya yönelik olması gerekir.
Çocukları ve gençleri hedef alarak ve sportif faaliyetler ile bağ kurulmak suretiyle
reklam yapılamaz.
(2) Aşağıdaki ilkelere uygun yapılmayan sponsorluk, kampanya, promosyon, reklam ve reklam içerikli her türlü faaliyetlerin, istismar edici, teşvik edici
ve özendirici nitelikte bulunduğu, kamu sağlığını bozucu ve çocuklar ile gençleri
etkileyecek içerikte olduğu kabul edilir:
a) Alkollü içkiler bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya promosyon
olarak dağıtılamaz. Üretici ve ithalatçılara ait tesisler ile toptan satıcılara ait işyerlerinde ve açık alkollü içki satış belgesini haiz işyerlerinde sunum uygulaması
mümkündür.
b) Perakende satıcılara, açık alkollü içki satıcılarına ve tüketicilere yönelik
bağlı satış uygulaması yapılamaz.
c) Alkollü içki satışı, ambalajı, sunumu ve tanıtımlarında; din, ırk, bayrak, siyasi parti, teşekkül, dernek ve vakıflar ile spor kulüpleri ve takımlarının amblem,
flama, sembol ve diğer alametleri ile spor içerikli ifade, şekil ve semboller kullanılamaz.
ç) Alkollü içki markaları ile sportif içerikli her türlü faaliyet, hizmet ve organizasyonlar ile şirket şeklindeki yapılanmalar da dahil olmak üzere, spor kulüpleri
ve takımları arasında bağ kurulmasına neden olacak uygulamalar yapılamaz. Söz
konusu spor kulüpleri ve takımlarının isim ve tanıtımlarında alkollü içki markalarını çağrıştıran isim, logo, amblem ve işaretler kullanılamaz.
d) Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği
mekânlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz.
e) Alkollü içki reklamlarında, bireysel ya da toplumsal nitelikli özel olaylara
vurgu yapılarak, alkollü içki içmeyi özel olayların bir parçası olarak ilişkilendiren
içerik kullanılamaz.
f) Alkollü içki reklamlarında hedef kitle olarak gençler ve çocuklar seçilemez;
gençler, çocuklar ile genç veya çocuk olmadığı halde böyle bir imaj veren veya
verdirilen kimseler alkollü içki reklamlarında kullanılamaz.
279
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
g) Alkollü içki reklamlarında, alkol tüketiminin sportif başarıları artırdığı vurgulanamaz.
ğ) Alkollü içkilerin reklamının sinema filmleri gösterimi vasıtasıyla yapılması
halinde; bu tür reklamlar sadece Kültür ve Turizm Bakanlığının (18+) olarak sınıflandırdığı sinema filmleri gösterimlerinde yayımlanabilir.
h) Alkollü içkilerin tanıtımına münhasır neşriyat hariç olmak üzere; gazete,
dergi, broşür, katalog, ilan ile diğer yazılı medya ve elektronik iletişim araçları vasıtasıyla reklam yapılması halinde; çocuklara ve gençlere yönelik hazırlanan sayfa, ek, program, bölümler ile spor sayfalarında ve bu yayınların ilk ve son kapak
ve sayfalarında alkollü içki reklamları yer alamaz.
ı) Alkollü içki reklamlarında, ürün, önemli derecede yetenek, dikkat veya zihin açıklığı gerektiren faaliyetlerle birlikte tanıtılamaz.
i) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içki tüketiminin araç kullanımı ile ilişkilendirilmesine dair içerik kullanılamaz.
j) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin tedavi edici özelliklere sahip
olduğu, uyarıcı, rahatlatıcı, güçlendirici, üstünlük sağlayıcı etkilerinin bulunduğuna dair içerik kullanılamaz.
k) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin kişisel sorunları çözebileceği
veya tıbbi koruyucu etkiye sahip olabileceği temaları işlenemez.
l) Alkollü içki tüketmemenin zihinsel ve sosyal bakımdan bir eksiklik olduğunu gösteren reklamlara yer verilemez.
m) Alkollü içki reklamlarında alkolün bırakılması, az içilmesi veya hiç içilmemesini olumsuz yönde etkileyebilecek bir içerik kullanılamaz.
n) Alkollü içki reklamlarında içki içmemek bir zafiyet olarak gösterilemez.
o) Alkollü içki reklamlarında, içkilerin alkol derecesi tüketiciyi yanıltmayacak
şekilde ve doğru olarak gösterilir; alkollü içkinin kalitesi ile etkisini içerdiği alkol
oranı ile ilişkilendirecek yönde mesaj verilemez.
ö) Alkollü içki reklamlarında doğru, açık ve anlaşılabilir bir Türkçe kullanılır,
argo kelimelere yer verilemez; çeşitli anlamlara gelebilecek ifade veya kelimelerin aldatıcı nitelikteki anlam ya da anlamları kullanılamaz.
p) Alkollü içki reklamlarında, içki içmenin statü sembolü olduğu mesajı verilemez.
r) Alkollü içki reklamlarında, içki içmenin yetişkinlik işareti olduğu mesajı
verilemez.
s) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkilerin susuzluğu giderici etkisi olduğu
mesajı verilemez.
280
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ş) Alkollü içki reklamlarında, herhangi bir alanda özel başarıya sahip veya
kamuoyunun güvenini kazanmış veya yardım kuruluşları ile işbirliği içinde olan
veya çocuk ve gençler yararına faaliyette bulunan veya medyada isim yapması
gibi nedenlerle, çocuk ve gençler için açıkça veya zımnen örnek teşkil eden veya
edebilecek herhangi bir kişi, karakter veya grup yer alamaz.
t) Alkollü içki reklamları cinselliğin istismarı ile pornografi içeren ifade ya da
görüntüler içeremez.
u) Alkollü içki reklamlarında, alkollü içkinin, diğer gıda maddelerinin tüketiminin vazgeçilmez bir tamamlayıcısı olduğunu ima eden içerik kullanılamaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Denetim, Yaptırımlar, Çeşitli ve Son Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Denetim ve Yaptırımlar
Denetim
MADDE 25 – (1) Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya
hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler, ürünlere ve ilgili faaliyetlerine ilişkin olarak, mevzuatla verilen yetki çerçevesinde Kurum, mülki amirlikler ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından lüzum görülen hallerde incelenebilir ve denetlenebilir. Kurum dışındaki ilgili merciler tarafından yapılan
inceleme ve denetimler sırasında tespit edilen Kurum mevzuatına aykırı hususlar
ve aykırılıklara ilişkin olarak yapılan işlemler Kuruma ve/veya yetkili mercilere
bildirilir.
(2) Tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten,
pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişiler, yapılacak inceleme ve denetime mani
olamaz. Bu kişiler; inceleme ve denetim yapmakla görevlendirilmiş ve/veya
yetkilendirilmiş kişilerce gerekli görülen ve istenilen her türlü bilgiyi ve belgeyi
ibraz etmek zorundadır. Söz konusu bilgi ve belgelerin yazılı istenmesi halinde
tebliğ tarihinden itibaren belirtilen süre içerisinde vermek zorundadır.
(3) Belgesiz satışa ilişkin yapılan denetimlerde, satış belgesini haiz olduğunu
beyan eden kişilerin, işyerinde mevcut olması gereken satış belgesi ile birlikte,
her yıl süre uzatım işlemini yaptırmak suretiyle geçerlilik kazanan belgeyi ibraz
etmeleri zorunludur. Söz konusu belgenin ibraz edilemediği hallerde Kurumun
internet sitesinden sorgulaması yapılan kişinin, denetime konu işyerine dair alınmış satış belgesinin faal görünmemesi durumunda, kişinin belgesiz satış yapmakta olduğu tespit edilmiş olur.
281
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yaptırımlar ve yaptırım sonrası uygulanacak diğer hükümler
MADDE 26 – (1) Bu Yönetmelik veya diğer ilgili mevzuat ile belirlenen düzenlemelerin ihlal edildiğinin tespit edilmesi halinde, aykırılık içeren fiilin niteliğine göre; ilgili mevzuat hükümleri uyarınca adli mercilere suç duyurusunda
bulunulur ve/veya idari müeyyideler uygulanır.
(2) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasında sayılan kabahat fiilleri ile suç kapsamında olan fiiller dışında; 3/1/2002
tarihli ve 4733 sayılı Kanun ve 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı Kanuna veya bu
kanunlara göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere ya da Kurumca verilen belgelerde yer alan şartlara uyulmadığının tespiti halinde;
a) İlgili gerçek ve tüzel kişiler yazılı olarak uyarılır ve aykırılığın giderilmesi
için uygun bir süre verilir. Bu Yönetmelikte süresi belirlenmeyen işlemler için
verilebilecek süre Kurumca belirlenir.
b) Verilen süre sonunda aykırılığın devam etmesi halinde veya aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı hallerde süre verilmeksizin Kurumca, gerçek ve
tüzel kişilerin aykırılığa konu işyerine verilmiş bulunan satış belgesi iptal edilir.
c) Bu fıkra uyarınca satış belgesi iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin, iptale
konu işyerine ilişkin yeni belge başvuruları otuz günden önce değerlendirmeye
alınmaz.
(3) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrası
uyarınca uygulanan idari yaptırımlarda;
a) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (j), (k), (l), (m) ve (n) bentlerinde sayılan fiillerin, ilk
fiilin işlenmesinden sonraki beş yıl içinde üçüncü defa işlenmesi halinde belgelerin iptaline karar verilir.
b) Adına birden fazla satış belgesi düzenlenmiş bulunan gerçek ve tüzel kişilerin bu fiilleri, belirli bir işyerine matuf olmayıp kişinin tüm işyerlerini kapsayan
bir eylem ise Kurumdan alınmış satış belgelerinin tamamının, aksi halde aykırılığa konu işyerine verilmiş olan satış belgesinin iptaline karar verilir.
c) Bu fıkra uyarınca satış belgesi iptal edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler, iptal
tarihini takip eden iki yıl süresince iptale konu işyerlerine ilişkin yeniden satış
belgesi alamaz.
ç) Bu fıkrada belirtilen fiiller nedeniyle satış belgesi iptaline konu işyerinde,
aynı adreste ve aynı işletme adı altında faaliyette bulunmak üzere başvuran gerçek ve tüzel üçüncü kişiler de, iptal işlemine konu işyerine ilişkin iptal tarihini
takip eden iki yıl süresince satış belgesi alamaz.
282
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
d) Bu fıkrada belirtilen fiiller nedeniyle belge iptaline konu işyeri, farklı işletme adı altında gerçek ve tüzel üçüncü kişiler adına kayıtlı bulunsa dahi satış belgesi iptal edilen gerçek ve tüzel kişi satıcılar tarafından fiilen işletildiğinin tespiti
halinde, anılan üçüncü kişiler söz konusu işyeri için iki yıl süresince satış belgesi
alamaz.
e) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının; (f), (g), (h), (ı) ve (j) bentlerinde yazılı fiiller hakkında idari yaptırım uygulamaya ve bu fiillerin konusunu oluşturan her türlü eşyanın mülkiyetinin kamuya
geçirilmesi kararını vermeye mahalli mülki amirler, diğer bentlerde yazılı fiiller
hakkında idari para cezası vermeye Kurum yetkilidir.
(4) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanuna, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı
Kanuna veya 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa
aykırılıktan dolayı yargılanması devam edenler ile mahkûm olanlara veya aynı
kanunlara aykırılıktan dolayı iki defadan fazla ön ödemede bulunması nedeniyle
haklarında kamu davası açılmamış ya da düşmüş olanlara satış, dağıtım veya uygunluk belgesi verilmez; verilmiş olanlar da iptal edilir.
(5) Depolar dâhilinde gerçekleşen mevzuata aykırılıklar, işyerinde gerçekleşmiş kabul edilir.
(6) İşyeri açma ve çalışma ruhsatları ile yetkili idarelerce açık alkollü içki satıcılarına verilen ruhsatlar ve izinlerin iptal edildiğinin bildirilmesi veya tespiti
halinde, Kurum tarafından verilen satış belgeleri de iptal edilir.
(7) 17 nci, 18 inci, 21 inci, 22 nci ve 23 üncü maddelerde düzenlenen hususlara aykırılığın tespiti ve söz konusu aykırılığın ilk kez işlenmiş olması halinde;
satıcılar yazılı olarak uyarılır ve aykırılığın giderilmesi için onbeş gün süre verilir.
Bu süre sonunda aykırılığın giderilmediğinin anlaşılması halinde, diğer idari yaptırımlar uygulanır.
Yetki devri
MADDE 27 – (1) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi
çerçevesinde; yetki devri suretiyle Kurum adına 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun uygulamasına ilişkin olarak bu Yönetmelik hükümlerinin konusunu
içeren denetimlerin ve tespit edilen aykırılığın giderilmesi için süre verilmesi işlemleri ile uyarı ve idari para cezası uygulanmasının yapılması konularında ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla protokoller yapılabilir. Protokol yapılan kamu
kurum ve kuruluşu, protokol hükümlerini ve bu Yönetmelik hükümlerini esas
alarak denetimleri yerine getirir, idari yaptırımları uygular ve işlemi takip eden
otuz gün içerisinde Kuruma bilgi verir.
283
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İKİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller
MADDE 28 – (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde; ilgili diğer
mevzuat hükümleri uygulanır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 29 – (1) 31/12/2002 tarihli ve 24980 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlükten önce yapılmış olan belge başvuruları
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 12 nci maddenin yürürlüğe gireceği tarihe kadar yapılan satış belgesi başvuruları, 31/12/2002 tarihli ve 24980 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Tütün Mamulleri, Alkol ve Alkollü İçkilerin Toptan ve Perakende Satışı ile Satış Belgelerine İlişkin Yönetmeliğin 5 inci ve 6 ncı maddeleri
hükümlerine göre sonuçlandırılır.
Yürürlükten önce verilmiş satış belgeleri
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan ve geçerliliği bulunan satış belgelerinin geçerlilik süreleri ile 2011 yılı
süre uzatım işlemlerine ilişkin usul ve esaslar Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten
sonra Kurul kararı ile belirlenir.
Yürürlükten önce satış belgesi almış olan kişilerin, faaliyetine veya işyerine ilişkin aykırılık durumu
GEÇİCİ MADDE 3 – (1) İlgili kanunlarda yer alan hükümlere açık aykırılık hallerinde derhal adli/idari yaptırım uygulanmasını gerektiren haller ile bu
Yönetmelikte ayrı süre öngörülen haller saklı kalmak kaydıyla; bu Yönetmeliğin
yayımından önce satış belgesi almış olan kişilerin faaliyetine veya işyerine ilişkin
mevcut durumlarının bu Yönetmelik hükümlerine aykırılık içermesi halinde, söz
konusu hususların, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde Yönetmeliğe uygun hale getirilmesi zorunludur.
(2) 24 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinde yer alan hususlara ilişkin aykırılıkların, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir
yıl içerisinde giderilmesi zorunludur.
284
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Alkol satışı
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Nihai tüketicinin kullanımına yönelik ambalajlı
genel amaçlı etil alkol ve evsel kullanım alkolü, bu ürünlerin satışına ilişkin müstakil bir düzenleme yapılana kadar, toptan alkollü içki satış belgesini ve perakende alkollü içki satış belgesini haiz kişilerce bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde satılabilir.
Elektronik imza
GEÇİCİ MADDE 5 – (1) 12 nci maddenin birinci fıkrasındaki elektronik imza
uygulaması, gerekli alt yapının Kurumca tamamlanmasını müteakiben başlar.
Yürürlük
MADDE 30 – (1) Bu Yönetmeliğin;
a) 12 nci maddesi, yayım tarihinden doksan gün sonra,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 31 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.
TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN SATIŞINA VE SUNUMUNA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) tarafından yayınlanan Tütüm Mamülleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul
ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik, beraberinde çeşitli tartışmalarla birlikte 7
Ocak’ta yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin tanıtımına, satışına, sunumuna ve nihai
tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin faaliyetlere yönelik uyulması
gereken her türlü usul ve esasların ayrıntılı olarak düzenlendiği Yönetmelik akaryakıt istasyonlarındaki market ve lokantaları da yakından ilgilendiriyor. Özellikle
tütün mamüllerinin satışlar içinde önemli bir yer edindiği istasyon marketleri,
geniş bir şekilde yönetmelik kapsamına girmektedir.
Yönetmeliğin perakende ve açık alkollü içki satışı ile ilgili işyerlerine ilişkin
esaslarını düzenleyen 10. maddesi de akaryakıt istasyonlarındaki market ve lokantaları yakından ilgilendiriyor. Bu maddenin 3. fıkrasının 2. bendiyle, “Akar285
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
yakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında, hacmen % 5 alkolden fazla alkol
içeren alkollü içkilerin satışı yapılamayacağı” hükme bağlanıyor. Aynı maddenin
ikinci fıkrası ise belediye mücavir alanları ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında bulunan yapı ve tesislerde alkollü içki satışı yapılamayacağı hükmünü getiriyor.
TAPDK’nın internet sitesinde yönetmelikle ilgili yapılan ayrıntılı açıklama
ise şöyle:
Sözkonusu Yönetmelik ile; tütün mamulleri ve alkollü içkilerin tanıtımına,
satışına, sunumuna ve nihai tüketicilere güvenli bir şekilde ulaşmasına ilişkin faaliyetlerle ilgili olarak, kamu ve birey sağlığının gözetilmesi, tüketici seçeneklerinin korunması ilkeleri çerçevesinde, rekabetin tesisi, satış ve reklam koşullarının
belirlenmesi ve faaliyetlerin kayıt altına alınması suretiyle, piyasa takip ve kontrolünün sağlanmasına yönelik uyulması gereken her türlü usul ve esaslar ayrıntılı
olarak düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin bazı kısımlarına aşağıda yer verilmiştir:
- İşyerlerinde, alkollü içkilerin onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satış veya
sunumunun yapılamayacağına ilişkin uyarı yazılarının bulunması ve bu yazıların
görülebilen yerlere okunabilecek şekilde asılması yükümlülüğü getirilmiş olup,
buna dair usul ve esaslar ayrıca yayımlanacaktır.
- Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin esaslar ayrıntılı olarak
düzenlenmiş olup, başta internet üzerinden yapılacak alkollü içki satışları olmak
üzere, satıcıların uyacakları kurallar belirlenmiştir.
- Tüzel kişilerin temsilcileri aracılığı ile yaptıkları belge başvuruları sonucu
düzenlenen satış belgelerinin başvuruyu yapan gerçek kişi adına değil, temsil edilen tüzel kişilik adına tanzim edilmesi hususu net olarak vurgulanmak suretiyle,
geçmişte bu konuda yaşanan tereddütlerin ortadan kaldırılması hedeflenmiştir.
- Belge başvurularının kabulü veya reddi yönünde Kurum veya yetkilendirilmiş merci tarafından yapılacak değerlendirmelerde süre öngörülmüş ve 30 gün
içinde anılan başvuruların sonuçlandırılma mükellefiyeti getirilmiştir. Eski Yönetmelikten farklı olarak, belge sahibi satıcıların durumlarındaki değişiklikler ile
belge zayii gibi durumlarda yapılması gereken işlemlere yer verilerek bu işlemlere netlik kazandırılmıştır.
- İnternet üzerinden satış belgesi başvurusu yapılabilmesine olanak sağlanmıştır.
- Eski Yönetmeliğe göre satış belgeleri düzenlendikleri yılı takip eden yılın
Ocak ayı sonuna kadar geçerli olmakta iken, yeni Yönetmelik ile uzatım işlemi
286
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
için öngörülen süre, Ocak – Mart dönemi olmak üzere 3 ay olarak belirlenmek
suretiyle belge sahiplerine, süre uzatım işlemini gerçekleştirmeleri konusunda
önemli bir kolaylık sağlanmıştır.
- Üretici, ithalatçı ve toptan satıcıların; perakende satıcılara, açık alkollü içki
satıcılarına ve tüketicilere ürün temininde, bir mal veya hizmet ile birlikte aynı
ya da farklı ek bir mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması şeklinde
bağlı satış içeren pazarlama yöntemlerini uygulayamayacağı kuralı getirilmiştir.
- Perakende satış yerlerinde, tütün mamullerinin bulundurulmasında dikkat
edilmesi gereken esaslar belirlenmiş olup bu kapsamda;
Tütün mamullerinin, işyerinin dışarıdan görünmeyen ayrı bir bölümünde;
- Onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin kolaylıkla ulaşamaması için tedbir
alınması suretiyle,
- Çalışanların gözetim ve denetimi altında bulundurulacağı ve satışının yapılacağı,
Ancak bu nevi işyerlerinde, belirtilen nitelikleri haiz ayrı bir satış bölümünün
oluşturulmasının işyerinin fiziki koşulları sebebiyle mümkün olmaması durumunda ise tütün mamullerinin,
- Onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin doğrudan ulaşamayacağı satış ünitelerinde satışa sunulacağı belirtilmiştir.
Satış ünitelerinin veya alanlarının, işyeri dışından görünecek şekilde dizayn
edilemeyeceği, satış ünitelerinin işyeri dışına konulamayacağı kuralları getirilmiştir.
İşyerinin fiziki koşulları sebebiyle, satış ünitesinin içerisinde bulunan tütün
mamullerinin dışarıdan görünmesinin engellenemediği durumlarda ise, işyerine
yerleştirilen satış ünitesinin, içi görünmeyecek şekilde üretilmiş olması ve herhangi bir satış ünitesinin bulunmadığı ya da satış ünitesinin sığamayacağı kadar
küçük alanlarda satış yapan perakende satıcıların, tütün mamullerini görünür
yüzü şeffaf olmayan dolaplarda bulundurmaları gerektiği hususu açıkça düzenlenmiştir.
Tüketicilerin içeriye girmeksizin alışveriş yapabildiği büfeler hariç olmak
üzere, tütün mamullerinin; çocuklara yönelik olan materyaller, çocuk dergileri,
kitap ve yayınları ile çocuk kıyafetleri, kırtasiye, oyuncaklar ile cips, çikolata, şekerleme benzeri çoğunlukla çocuklar tarafından tüketilen ürünlerle bitişik olan
alanlarda satışa arz edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Satış ünitelerinin; hiçbir yazılı veya görsel ve işitsel unsurları içermeyecek,
reklam içerikli ibare ve işaretleri taşımayacak, birden fazla renk kombinasyonu
287
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ile dizayn edilmeyecek şekilde, sade olması ve sigara satışına tahsis edilen alanda
birden fazla satış ünitesinin bulunması durumunda tüm satış ünitelerinin aynı
renkte olması zorunlu kılınmıştır.
Perakende satış yapan işyerlerinde satış üniteleri ile ürünlerin bulundurulma şekli ve satışının yapıldığı yerlerin herhangi bir firmaya üstünlük sağlayacak
şekilde düzenlenemeyeceği, ürünlerin satış ünitelerinde, yatay ya da birleşik uyarıların resimli yüzeylerinin görünmesi engellenmeyecek şekilde, dik olarak bulundurulması zorunluluğu getirilmiştir.
Tütün mamullerinin satış ünitelerinde grupman olarak teşhir edilemeyeceği,
Aynı işyerinde birden fazla alanda sigara satışının yapılamayacağı hususları
düzenlenmiştir.
- Tütün mamullerinin belirlenen liste fiyatlarının altında veya bedelsiz olarak,
perakende satışa ve/veya her aşamada dağıtıma konu edilemeyeceği kuralı getirilmiştir.
- Herhangi bir tütün mamulünün alınması koşuluna bağlı kampanya ve promosyon düzenlenemeyeceği, eşantiyon, hediye, yardım, piyango gibi uygulamaların yapılamayacağı düzenlemesi getirilmiştir.
- Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin fiyat bildirimlerinin usul ve esasları belirlenmiştir.
- Alkollü içkilerin birden fazla satış ünitesinde satışa sunulabileceği ancak, satış ünitelerinin birden fazla alanda/reyonda konumlandırılmak suretiyle alkollü
içkilere tahsis edilmiş alan bütünlüğünün bozulamayacağı kuralı getirilmiştir.
- Alkollü içkilerin; tüketicilerin seçeneklerini azaltmayacak şekilde, aynı kategorideki birden fazla firmanın ürünleri arasından tercih imkanı oluşturabilecek
çeşitlilikte bulundurulması zorunlu kılınmıştır.
- Tüketicilerin alış verişini içeriye girmeksizin yapabildiği büfeler hariç olmak
üzere, alkollü içkilerin; çocuklara yönelik olan her türlü materyallere bitişik alanlarda satışa arz edilemeyeceği hususu düzenlenmiştir.
- Yönetmeliğin hazırlanma safhasında özellikle alkollü içkilerde reklam, sponsorluk ve promosyon uygulamalarında; ilgili mevzuatımızın yanısıra, Anayasamızın gençleri alkol düşkünlüğünden korumayı hedefleyen 58 inci maddesi başta
olmak üzere, Alkol İle İlgili Avrupa Şartı, Avrupa Alkol Eylem Planı, AB Komisyonunun Çocuklar ve Ergenler Tarafından Alkol Tüketilmesine Dair Tavsiye Kararı, Gençler ve Alkol Üzerine Bildirge, Gençlerin Özellikle Ergen ve Çocukların
Alkol Kullanımına İlişkin Konsey Tavsiye Kararı, Dünya Sağlık Örgütünün Alkol
Politikaları Çerçevesi Belgesi, 2010/13/EU sayılı Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri AB Direktifi, Dünya Sağlık Örgütü’nün 63. Dünya Sağlık Asamblesinde kabul edilen Zararlı Alkol Kullanımını Azaltma Küresel Stratejileri gibi birçok ulus288
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
lararası mevzuat, bir kısım dünya uygulamaları, sivil toplum kuruluşları, sektör
ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri de dikkate alınmıştır.
Kurumumuzca yayımlanan “Alkollü İçki Reklamlarında Uyulacak İlkeler
Hakkında Tebliğ” hükümlerine ilişkin Yargı kararları doğrultusunda düzeltmelerin işlendiği hükümler de dikkate alınmak suretiyle düzenlenmeler yapılmıştır.
Bu çerçevede;
- Alkollü içki satışı, ambalajı, sunumu ve tanıtımlarında; din, ırk, bayrak, siyasi parti, teşekkül, dernek ve vakıflar ile spor kulüpleri ve takımlarının amblem,
flama, sembol ve diğer alametleri ile spor içerikli ifade, şekil ve sembollerin kullanılamayacağı, alkollü içki markaları ile sportif içerikli her türlü faaliyet, hizmet
ve organizasyonlar ile şirket şeklindeki yapılanmalar da dahil olmak üzere, spor
kulüpleri ve takımları arasında bağ kurulmasına neden olacak uygulamaların yapılamayacağı, söz konusu spor kulüpleri ve takımlarının isim ve tanıtımlarında
alkollü içki markalarını çağrıştıran isim, logo, amblem ve işaretlerin kullanılamayacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yönetmelikle getirilen bir kısım hükümler; alkollü içkilere ilişkin, sponsorluk, kampanya, promosyon, reklam ve reklam içerikli
her türlü faaliyetin, istismar edici, teşvik edici ve özendirici nitelikte bulunmaması, kamu sağlığını bozucu ve çocuklar ile gençleri etkileyecek içerikte olmaması
gerekliliği ilkesi esas alınarak ihdas edilmiştir.
- Bu sebeple alkollü içkilerin; bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya
promosyon olarak dağıtılamayacağı belirtilmiştir. Ancak; üretici ve ithalatçılara
ait tesisler ile toptan satıcılara ait işyerlerinde ve açık alkollü içki satış belgesini
haiz işyerlerinde sunum uygulaması mümkün kılınmıştır.
- Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler
ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekânlarda,
alkollü içki markalarının veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki
unsurların da kullanılamayacağı ve bu etkinliklerde satış ve sunumun yapılamayacağı düzenlenmiştir. Burada belirtilen ve reklam ile sponsorlukların olumsuz
etkilerinden korunması hedeflenen “genç” kavramının kapsadığı kesim, Dünya
Sağlık Örgütü metinlerinde tanımlandığı şekilde, onbeş ile yirmidört yaş arası
dönem içinde bulunan kişileri ifade etmektedir.
Kısaca, bu Yönetmelik ile; ilgili mevzuatın gereği yerine getirilmekte ve uluslararası platformlarda onayladığımız ilkelere uyumlu, ikincil düzenleme niteliğinde, açıklığı temin edecek hükümler ihdas edilmektedir.
Saygılarımla.
Dr. Mehmet KÜÇÜK
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı
289
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
14- TÜTÜN MAMULLERİNİN PİYASAYA ARZ AMBALAJI ÜZERİNE
FİYAT BİLGİSİ YAZILABİLMESİNE İLİŞKİN TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLER PİYASASI DÜZENLEME KURULU
KARARI
Karar No
:2435
Karar Tarihi
:8/2/2006
Tütün,Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu;
2337 sayılı Kurul Kararı çerçevesinde 5/1/2006 tarihli ve 26044 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Kurul Kararının (B) bendinin;
“B- Firmaların tüketicileri fiyat konusunda bilgilendirmek amacıyla piyasaya
arz edilecek tütün mamulü birim paketinin şeffaf ambalajı hariç yan yüzeylerinin
birinde veya paketin şeffaf ambalajı üzerindeki açma şeridinde, sticker kullanılmaksızın 9 puntoyu geçmeyecek şekilde fiyat bilgilerini yazabileceğine; ayrıca
açma şeridine aynı kayıt ve şartla üretici firma adı ve tütün mamulünün markasının da yazılabileceğine,” şeklinde değiştirilmesini ve bu değişikliğin Resmi
Gazete’ de yayımlanmasını Karar altına almıştır.
15- Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması
ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
Karar Tarihi
:15 Ekim 2005
Karar No
:Tarihli Resmi Gazete , Sayı: 25967
12/10/2005 tarihli ve 25964 sayılı Resmî Gazete’de aslına uygun şekilde yayımlanan “Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve
Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in eki “İthalat Uygunluk Belgesi”nde yer alan “4 üncü” ibaresi Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 13/10/2005 tarihli ve 109/7110 sayılı
yazısı üzerine “5 inci” olarak düzeltilmiştir.
12 Ekim 2005 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 25964
Tütün,Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
290
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Sarmalık Kıyılmış Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve
Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Amaç
Madde 1 — Bu Yönetmelik, sarmalık kıyılmış tütün mamulünün üretilmesi,
ambalajlanması ve piyasaya arzına ilişkin üretici ve dağıtıcılar tarafından alınacak
önlemlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır.
Kapsam
Madde 2 — Bu Yönetmelik, sarmalık kıyılmış tütün mamulünün üretilmesi,
ambalajlanması ve piyasaya arzına ilişkin üretici ve dağıtıcılar tarafından alınacak
önlemlere ilişkin usul ve esasları kapsar.
Dayanak
Madde 3 — Bu Yönetmelik, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına,
4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin
Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümlerine
dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen;
Kurul: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulunu,
Kurum: Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunu,
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü: Genetik olarak değiştirilsin ya da değiştirilmesin tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile
kıyılarak hazırlanan tütünün yanı sıra, makaron ya da sigara kağıdını da içeren
ambalaj içinde piyasaya arz edilen içme amaçlı ürünü,
Sarmalık kıyılmış tütün: Genetik olarak değiştirilsin ya da değiştirilmesin tütün yaprağının tamamen veya kısmen hammadde olarak kullanılması ile kıyılarak hazırlanan tütünü,
291
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Makaron: Sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılan boş filtreli sigara
tüpünü,
Yaprak sigara kağıdı: Sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılan yaprak
halindeki sigara kağıdını, ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Üretim ve İthalat, Ambalajlama ve Piyasaya Arz
Üretim ve ithalat
Madde 5 — Sarmalık kıyılmış tütün mamulü, Kurumdan fabrika kurma, üretim ve satış izni alan firmalarca üretilir.
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü üreticileri, Kurumdan izin almak kaydıyla
sarmalık kıyılmış tütün mamulünde kullanılacak yaprak sigara kağıdı veya makaronu kendileri üretebilecekleri gibi iç veya bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde dış piyasadan da tedarik edebilirler.
Makaron üreten makineler Kurumdan izin alınmak kaydıyla iç veya dış piyasadan temin edilebilir. Bu makinelerin nakli, devri ve ülke dışına çıkarılması
Kurum iznine tabidir.
Makaron veya yaprak sigara kağıdı ithal etmek isteyen firmalar ihracatçı ülkede çıkış işlemleri tamamlanmadan önce bu malzemelerle ilgili belgeleri vererek
uygunluk belgesi talebinde bulunurlar. Kurum gerekli göreceği ek bilgi ve belgelerle birlikte inceleyerek ekspertiz yapılmak kaydıyla uygunluk belgesi (EK-1)
verir. Bu belge ekspertiz belgesiyle mutabık olması halinde geçerlilik kazanır.
Bu maddeye göre Kurumdan uygunluk belgesi ve/veya izin alınması, ithalata
ilişkin mevzuatta öngörülen diğer şartların yerine getirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.
Gümrük idarelerince, ithal edilecek makaron imal makinesi, makaron veya
yaprak sigara kağıdı için Kurumdan alınmış uygunluk belgesi ve/veya izin aranır.
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü içerisindeki yaprak sigara kağıdı veya makaronlarda kullanılan kağıt, ilgili mevzuatında belirtilen standartlara uygun olmak
zorundadır. Makaronlarda kullanılan filtreler, selüloz asetat (tow) dışında başka
bir maddeden imal edilemez. Yaprak sigara kağıdı veya makaron üretiminde kullanılan boya maddeleri, gıda mevzuatına uygun gıda boyası cinsinden olmalıdır.
Sarmalık kıyılmış tütün içine glikoz şurubu, invert şeker şeklinde tatlandırıcılar ile natürel ve sentetik meyve esansları ve benzeri şeklindeki aromatik koku
maddeleri katılamaz.
292
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ambalajlama ve piyasaya arz
Madde 6 — Sarmalık kıyılmış tütün mamulünün birim ambalajı içerisinde,
tütün miktarı ile orantılı miktarda yaprak sigara kağıdı veya makaron bulunması
zorunludur. Her 1 gram tütün için en fazla 2 adet yaprak sigara kağıdı veya 2
adet makaron bulunabilir.
Sarmalık kıyılmış tütün mamulü birim ambalajı içerisinde bulunan tütün
miktarı 50 gramdan az 125 gramdan fazla olamaz.
Diğer şartlar
Madde 7 — Bu Yönetmelik hükümlerine göre sarmalık kıyılmış tütün mamullerini üretmek ve piyasaya arz etmek isteyen firmalar, 10/4/2003 tarihli ve
25075 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tütün Mamulleri ile İlgili Fabrikaların
Kurulmasına, Bu Mamullerin Üretimine, İç ve Dış Ticareti ve Denetlenmesine
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve 6/1/2005 tarihli ve 25692 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan Tütün Mamullerinin Zararlarından Korumaya Yönelik Üretim Şekline, Etiketlenmesine ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik ile getirilen şartlara uymak zorundadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yasaklar, İdari ve Cezai Hükümler
Yasaklar
Madde 8 — Toptan, perakende satıcılar ile tüketicilere arz amaçlı yaprak sigara kağıdı ve makaron üretim tesisi kurulamaz. Sadece yasal sarmalık tütün mamulü üreticilerine satmak veya ihraç maksadıyla bu tesisleri kurmak isteyenler
Kuruma bildirimde bulunmak ve izin almak zorundadır.
Sarmalık kıyılmış tütünün, makaron içerisine doldurulmak veya yaprak sigara
kağıdına sarılmak suretiyle sigara benzeri şekilde piyasaya arz edilmesi yasaktır.
Yaprak sigara kağıdı, makaron veya sarmalık kıyılmış tütün ayrı ambalajlarda
veya bölünerek toptan ve perakende satıcılarla, tüketicilere satılamaz.
İdari ve cezai hükümler
Madde 9 — 4703 sayılı Kanunun, 4733 sayılı Kanunun, 4207 sayılı Kanunun ve 4926 sayılı Kanunun bu Yönetmelikle ilgili hükümlerinin ihlal edilmesi
halinde aşağıdaki idari ve cezai hükümler uygulanır.
a) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan üretilen ve/veya piyasaya arz edilen sarmalık kıyılmış tütün mamullerinin piyasaya arzının yasaklanmasına, piya293
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
saya arz edilmiş olan ürünlerin piyasadan toplanmasına, tamamen veya kısmen
bertaraf edilmesine Kurulca karar verilir.
b) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadan sarmalık kıyılmış tütün mamullerini piyasaya arz eden üretici ve/veya dağıtıcılar hakkında 29/6/2001 tarihli ve
4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına
Dair Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen idari para cezalarının uygulanmasına Kurulca karar verilir.
Yukarıdaki idari yaptırımların yanı sıra;
a) Kurumdan izin almadan sarmalık kıyılmış tütün mamulü veya bu mamulün
ayrılmaz parçasını oluşturan sarmalık kıyılmış tütün, makaron veya yaprak sigara
kağıdını üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenler, işyeri
veya ikametgahlarında sözkonusu maddeleri üretenler, satış belgesi almadan bu
maddeleri satanlar ile bu suçları işleyenlere yardım edenler hakkında 4733 sayılı
Kanunun 8 inci maddesi uyarınca,
b) Sarmalık kıyılmış tütün mamulü ambalajlarının üzerinde “Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır” ibaresini koymayanlar ile bu ürünlerin isim, marka veya alametler
kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımını yapanlar veya bunların kullanılmasını teşvik ve özendirici kampanyalar düzenleyenler hakkında
7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca,
c) Kurumdan izin almadan makaron veya yaprak sigara kağıdı ithal edenler
hakkında 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca,
Adli mercilere suç duyurusunda bulunulur.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Hüküm bulunmayan haller
Madde 10 — Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde, ilgili mevzuat
hükümleri uygulanır.
Geçici Madde 1 — Bu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten önce sarmalık
kıyılmış tütün mamulü ve/veya bu mamulün ayrılmaz parçası olan sarmalık kıyılmış tütün, makaron veya yaprak sigara kağıdı üreten firmalar, bir ay içerisinde
Kuruma müracaat etmek ve izin almak zorundadır. Firmalar, toptan ve perakende
satıcılar ile tüketicilere arz edecekleri bu Yönetmelikte tanımlanan ürün düzenlemeleri ile üretim tesisine ilişkin değişiklikleri 30/6/2006 tarihine kadar yap294
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
mak zorundadır. 30/6/2006 tarihinden itibaren yaprak sigara kağıdı, makaron
ve sarmalık kıyılmış tütün ayrı ambalajlarda veya bölünerek toptan ve perakendeci satıcılarla, tüketicilere satılamaz. Ürün düzenlemelerini ve üretim tesisine
ilişkin değişikliklerini yapmayan makaron veya yaprak sigara kağıdı üreticileri bu
tarihten sonra ancak yasal sarmalık kıyılmış tütün mamulü üreticilerine satmak
veya ihraç maksadıyla üretim yapabilirler.
Geçici Madde 2 — Kurumdan satış belgesi alan toptan ve perakende satıcılar
30/6/2006 tarihinden itibaren bu yönetmeliğe uygun olmayan şekilde sarmalık
kıyılmış tütün mamulü satışı yapamazlar.
Yürürlük
Madde 11 — Bu Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 12 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı yürütür.
295
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ek-1
T.C.
TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ VE ALKOLLÜ İÇKİLER PİYASASI
DÜZENLEME KURUMU
Belge No
:
Veriliş
Tarihi:
İTHALAT UYGUNLUK BELGESİ
İTHALATÇI FİRMANIN
Unvanı
:
Adresi
:
Vergi Dai.ve No
:
Kurum Sicil No
:
Beyanı aşağıda gösterilen ürün için; yapılan değerlendirme neticesinde “Sarmalık Kıyılmış
Tütün Mamullerinin Üretimi, Ambalajlanması ve Piyasaya Arzına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik”in 4 üncü maddesi hükümlerine uygun olarak işbu İzin Belgesi verilmiştir.
Mühür/İmza
İthal Edilecek Maddenin :
Cinsi
:
Miktarı
:
İthal Edileceği Ülke :
Özellikleri
:
Ekspertiz Sonucu :
...................................................................................................
....................................................................................................
İmza
Eki : Ekspertiz Raporu
296
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
16-Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik’in 23 üncü Maddesinin Uygulanması ile İlgili Tütün
ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı (No:6064)
30 Aralık 2010 PERŞEMBE
Resmî Gazete Kurul Kararı
Sayı : 27801
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan:
TÜTÜN MAMULLERİNİN ÜRETİM VE TİCARETİNE İLİŞKİN
USUL VE VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK’ İN 23 ÜNCÜ
MADDESİNİN UYGULANMASI İLE İLGİLİ TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURULU KARARI
Karar No
: 6064
Karar Tarihi
: 15/12/2010
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu;
Tütün Mamullerinin Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik’in 23 üncü maddesi çerçevesinde 2011 yılı için geçerli olmak üzere;
1 - Anılan Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde Tesis
Kurma Uygunluk Belgesi karşılığında bu hizmetler için:
a) Sigara üretim tesisleri için her yüz milyon sigara üretim kapasitesi başına
8.615,- (sekizbinaltıyüzonbeş) Türk Lirası,
b) Diğer tütün mamulleri için her bir tonluk üretim kapasitesi başına 107,(yüzyedi) Türk Lirası, alınmasını,
2 - Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca da Proje Tadilatı Uygunluk Belgesi karşılığında bu hizmetler için:
a) Sigara üretim tesislerinde her yüz milyon adetlik sigara üretim kapasitesi
artışına neden olan proje değişiklikleri için 1.615,- (binaltıyüzonbeş) Türk Lirası,
b) Diğer tütün mamulleri üretim tesislerinde ise her bir tonluk üretim kapasite artışına neden olan proje değişiklikleri için 26,90 (yirmialtı Türk Lirası doksan
Kuruş) Türk Lirası, alınmasını,
3 - Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin altıncı fıkrası doğrultusunda, Kurumun ve Gelir İdaresi Başkanlığının logolarını içeren bandrollerin her bin adedi için basım maliyeti hariç 1,64 (bir Türk Lirası altmışdört Kuruş) Türk Lirası
bandrol satış hizmet bedeli alınmasını,
297
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Bu Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasını, Karar altına almıştır.
17- Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelge
2009/64
T.C.
BAŞBAKANLIK
Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü
Sayı
:B.02.1.GÜM.0.06.14.00.010.06.01
Konu
:
15.05.2009
GENELGE (2009/64)
Gümrüksüz Satış Mağazalarında satılan sigaralar üzerinde bulunması
gereken bilgiler:
Bilindiği gibi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumunca hazırlanan Tütün Mamullerinin Zararlarından Korumaya Yönelik
Üretim Şekline, Etiketlenmesine ve Denetlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik 25692/06.01.2005 sayılı/tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Anılan Yönetmeliğin “Etiket Bilgileri” başlıklı 7. maddesi;
“Sigaraların bu Yönetmeliğin 6. maddesindeki metodlara göre ölçülen zifir,
nikotin ve karbon monoksit bırakımları, sigara paketinin bir yan uzun yüzüne
Türkçe olarak ve ilgili yüzeyin en az yüzde onunu (% 10 unu) kaplayacak şekilde
yazılır.
Ağızdan kullanım için tütünler ve diğer dumansız tütün mamulleri dışında
kalan tüm tütün mamulleri birim paketinin üzerinde, açıkça görülebilir ve rahatça okunabilir şekilde devamlı surette “Yasal uyarı: Sağlığa zararlıdır” ana uyarısı
yer alır. Aynı paket üzerinde 01.01.2006 tarihinden itibaren de, “Sigara/Tütün
içmek öldürür” veya “Sigara/Tütün içmek öldürebilir” ile “Sigara/Tütün içmek
size ve çevrenizdekilere ciddi zararlar verir” şeklindeki iki genel uyarıdan biri ve
Ek-1 de tanımlanan ek uyarılardan biri bulunur.
Yukarıda belirtilen genel uyarılar tütün mamulü birim paketinin en çok görülebilen geniş yüzeyine, ek uyarılar ise aynı tütün mamulü birim paketinin en çok
görülebilen diğer geniş yüzeyine uygulanır. Üretici firma tarafından, genel uyarılar ile ek uyarıların kullanım sırası ve süresi dönüşümlü olarak her bir marka için
belirlenerek Kuruma bildirilir. Kurum gerekli gördüğü takdirde kullanım sırasını
298
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ve süresini değiştirebilir. Bu uyarılar, ek şeffaf ambalaj hariç olmak üzere perakende satışa sunulan her birim paketin yüzeyi üzerine yazılır. Kurum, bu uyarıların
ambalaj yüzeyindeki konumunu belirleyebilir.
Piyasaya arzına izin verilen ağızdan kullanım için tütün ve dumansız tütün
mamullerinin birim paketi üzerinde ana uyarının yanı sıra “Bu tütün mamulü
sağlığınıza zarar verebilir ve bağımlılık yapar” uyarısı bulunur. Bu uyarı, perakende satışta kullanılan her birim paketin şeffaf ambalajlar hariç en çok görülen
yüzeyi üzerine yazılır. Kurum, bu uyarıların ambalaj yüzeyindeki konumunu belirleyebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrasına göre gerekli genel uyarı ile dördüncü fıkrasında belirtilen ağızdan kullanım için tütün ve dumansız tütün mamulleri için uyarı, basılı olduğu birim tütün mamulü paketinin geniş dış yüzeyinin en az yüzde
otuzunu (% 30 unu); ikinci fıkra gereğince basılacak ek uyarı ise aynı tütün mamulünün diğer geniş dış yüzeyinin en az yüzde kırkını (% 40 ını) kaplamalıdır.
Ancak, sigara dışındaki tütün mamulleri için amaçlanmış ve en görülebilir yüzeyi
75 cm2’yi aşan birim paketlerde, ikinci fıkradaki uyarılar her bir yüzeyin en az
22,5 cm2’sini kaplamalıdır. Ana uyarı diğer uyarıların kapladığı alanlar dışında
yer almalıdır.
Bu maddeye göre tütün mamullerinin ambalajında bulunması istenen zifir,
nikotin ve karbon monoksite ait bırakım ibareleri ile uyarı metinleri;
a) Beyaz zemin üzerine, koyu siyah Helvetica yazı tipiyle basılı olmalıdır. Punto boyutu Kurum tarafından metin için ayrılan alanda mümkün olan en büyük
bölümünü kapsayacak şekilde belirlenir.
b) İlk harfi hariç küçük harf ile yazılır.
c) Yazılması gereken alana ortalanmış ve paketin üst kenarına paralel şekilde
olmalıdır.
d) Bu maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen tütün mamulleri hariç, 3
mm’den az, 4 mm’den fazla olmayan, uyarıyı okunamaz hale getirmeyen veya diğer beyanlarla hiçbir şekilde karışmayan siyah bir sınır ile çevrelenmelidir.
e) Türkçe olarak yazılmalıdır.
Bu maddede tanımlanan metin ve ibareler bandrol, pul ve benzeri ilaveler
üzerine yazılmamalıdır. Yazılar, sabit ve silinmez olarak basılmalı, başka resim ya
da yazılarla ya da paketin açılmasıyla saklanmamalı ve engellenmemelidir. Sigara
dışındaki tütün mamullerinde bu metinler, sökülemez nitelikte olması şartıyla
yapıştırılabilir.
Kurum, bu maddede belirtilen uyarılara ilaveten sınır çizgisinin dışında kendisinin referans gösterilmesini isteyebilir.
299
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Tütün mamullerinin tanımlama ve izlenebilirliğini sağlamak amacıyla, tütün
mamulü birim paketi üzerine, üretim yeri ve zamanını belirleyecek parti numarası veya benzeri bir işaretleme yapılır.” şeklindedir.
“Tütün Mamullerinin Tanımlamalarındaki Kısıtlamalar” başlıklı 9. maddesi
de “Tütün mamullerinin ambalajları üzerinde 01.01.2006 tarihinden itibaren
belirli bir tütün mamulünün diğerlerine göre daha az zararlı olduğunu ima eden
metin, isim, ticari marka, mecaz veya diğer işaretler kullanılamaz” hükmünü
amirdir.
Anılan Yönetmeliğin “Piyasaya Arz” başlıklı 10. maddesine göre, piyasaya arz
edilecek tütün mamullerinin bu Yönetmelikte belirlenen düzenlemelere uygun
olması zorunludur. Ancak, aynı maddenin ikinci fıkrasında Yönetmeliğin 5, 7 ve
9. maddelerinde belirtilen tarihlerden önce üretilerek piyasaya arz edilen ve anılan maddelerdeki gerekli nitelikleri taşımayan tütün mamullerinin en çok bir yıl
süre ile piyasada bulunabilmesine izin verilmektedir.
Yönetmelikte belirtilen teknik detayların uygulanması hakkında Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Kararı ise
25835/04.06.2005 sayılı/tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği gibi, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumunun gümrüksüz satış mağazalarında satılacak eşya ile ilgili olarak düzenleme yetkisi bulunmamaktadır. Bu yetki Gümrüksüz Satış Mağazaları Yönetmeliğinin “Yetki” başlıklı 4. maddesi uyarınca Gümrük Müsteşarlığına aittir.
Bu çerçevede,
a) Yukarıda 7. maddede belirtildiği üzere; nikotin, zifir ve karbonmonoksit
bırakım oranları ile genel sağlık uyarılarından ve ek sağlık uyarılarından birer tanesi maddede belirtilen şartlara uygun olarak ek şeffaf ambalaj hariç olmak üzere,
birim paket ve grupman ambalajlarında yer almayan (sigara dışındaki tütün mamullerinde, uyarı metinleri sökülemez nitelikte olmak kaydıyla yapıştırılabilir),
b) Ambalajı üzerinde diğerlerine göre daha az zararlı olduğunu ima eden
“hafif, yumuşak, düşük katranlı, hoş içimli” gibi ibareler ile bunların yabancı dillerdeki karşılıkları ve diğer metin, isim, ticari marka, mecaz veya diğer işaretler
bulunan,
c) Birim paketleri üzerinde üretim yeri ile asgari ay ve yıl olarak üretim zamanını belirleyecek kodlama veya benzeri bir işaretleme bulunmayan,
Tütün mamullerinin, gümrüksüz satış mağazalarında satışına izin verilmemesi; ancak 5. maddede belirtilen bırakım değerleri ile 7. maddede belirtilen genel
300
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
uyarı ve ek uyarıların mağazalarda satılacak tütün mamullerinde İngilizce olarak
yazılması uygun bulunmuştur. Bırakım miktarları belirtilmesi gereken maddeler
ile genel ve ek uyarıların İngilizceleri eklidir (Ek.1).
Öte yandan, genel sağlık uyarıları ile ek sağlık uyarıları iç mevzuattaki dönüşüm hükümlerine bağlı kalmaksızın yer alacaktır.
Görsel muayene sonucunda, uyarıların paket üzerinde kapladığı alanın oransal büyüklüğü ve uyarı metinlerinin yazımı ile ilgili olarak yukarıda belirtilen hükümlere aykırılık tespit edilmesi halinde veya uygulamaya ilişkin başka herhangi
bir tereddüt karşısında durumun ivedi olarak Müsteşarlığa iletilmesi ve alınacak
talimata göre işlem yapılması gerekmektedir.
Bilgi ve gereğini arz/rica ederim.
Müsteşar a.
S. Umman HAMİDOĞULLARI
Genel Müdür V.
EK:1 Liste
DAĞITIM:
Merkez ve Taşra Teşkilatına
EK-1
Bırakım Miktarları İngilizcesi
1- Nicotine
2- Tar
3- Carbon monoxide
Ana Sağlık Uyarıları İngilizcesi
1- Smoking kills
2- Smoking seriously harms you and others around you
Ek Sağlık Uyarıları Listesi
1) Smokers die younger/Smoking kills/Smoking can kill
2) Smoking clogs the arteries and causes heart attacks and strokes
3) Smoking causes fatal lung cancer
301
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
4) Smoking when pregnant harms your baby
5) Protect children ; don’t make them breathe your smoke
6) Health authorities can help you stop smoking/Your doctor or your plarmacist can help you stop smoking
7) Smoking is highly addictive, don’t start
8) Stopping smoking reduces the risk of fatal heart and lung diseases
9) Smoking can cause a slow and painful death
10) Get help to stop smoking/consult your doctor/telephone/postal adress/
internet adress/c/pharmacist
11) Smoking may reducethe blood flow and causes impotence
12) Smoking causes ageing of the skin
13) Smoking can damage the sperm and decreases fertility
14) Smoking contains benzene, nitrosamines, formaldehyde and hydrogen
cyanide
302
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KİMLİĞİ BİLDİRMEME
MADDE 40.- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe
aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda
bulunması dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan
derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve
tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümleri uygulanır.
(3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına
alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
MADDE 40 - GEREKÇE
Madde 40.- Kamu görevinin gereği gibi ifa edilebilmesi için, herhangi bir kamu
göreviyle ilişkili olarak, kişiler, gerektiğinde, kimlik ve adresleriyle ilgili bilgileri kamu
görevlilerine vermekle yükümlüdür. Bu bilgileri vermekten kaçınan ya da bu konularda gerçeğe aykırı bilgi verenler hakkında, bilgiyi soran kamu görevlisi tarafından idarî
para cezasına karar verilecektir.
Kimliği konusunda bilgi vermediği veya yanlış bilgi verdiği için asıl kimliği belirlenemeyen kişi, kimliğinin belirlenebilmesi amacıyla tutulabilecek, gözaltına alınabilecek ve gerektiğinde tutuklanabilecektir. Kamu görevlisi tarafından tutulan kişi,
Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınabilecektir. Gözaltı süresi dolmasına
rağmen kimliği belirlenemeyen kişinin, bu amaçla sulh ceza hâkimi tarafından tutuklanmasına karar verilecektir. Burada ceza muhakemesi amacıyla başvurulan bir
koruma tedbirleri söz konusu olmadığından, bu tedbirler için aranan bütün şartlar
aranmayacaktır. Ancak bu tedbirlere başvurmaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Örneğin, kişi özgürlüğü kısıtlaması söz konusu olduğundan, gözaltına almaya Cumhuriyet savcısı,
tutuklamaya ise sulh ceza hâkimi karar verecek, gözaltı süresine uyulacaktır. Buna
karşılık, buradaki amaç farklı olduğundan, gözaltı ve tutuklama için aranan nedenler
ve şartlar burada aranmayacaktır. Kişinin kimliği belirlenir belirlenmez, özgürlüğü
kısıtlayıcı işleme son verilecektir.
303
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 40 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 40. maddesinde, kamu görevlisinin görevi nedeni ile
sorması üzerine, kimliğini ve adresini bildirmeyen ya da gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlar hakkında yaptırımlar öngörülmüştür.
Söz konusu kabahatin ana unsurunu, bir kamu görevlisinin görevine giren
bir konuda kişiden kimliğini sorması oluşturmaktadır. Görevle bağlı olma unsurunun oluşması için, kamu görevlisine yasayla kimlik sorma hakkında bir yetki
tanınmış olmalıdır. Ayrıca böyle bir yetkiye sahip olan görevlinin, kimlik sorma
eylemini görevle ilgili olarak yapması şarttır. Hiçbir neden yokken herhangi bir
şahısa kimlik sorulması halinde, görevle ilgili olma koşulu gerçekleşmez.
11.7.1973 tarih ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununa göre, bu kanunda
sayılan özel veya resmi, her türlü konaklama, dinlenme bakım ve tedavi tesisleri
ve işyerleri ile konutlarda geçici veya sürekli olarak kalanlar, oturanlar, çalışanlar
ve ayrılanların kimliklerinin genel kolluk örgütlerinin her an incelemesine hazır bulundurmak gerekmektedir. Bu sorumluluğu yerine getirmeyen söz konusu kurumların sorumlu işletmecileri hakkında üç milyon lira para cezası verilir.
1774 sayılı yasadaki düzenlemede idari para cezasını gerektiren bir kabahattir.
Bu eylemin kabahatler kanunundaki düzenlemeden farkı, birinde failin sorumlu
işletmeciler olması, diğerinde kimlik sahiplerinin kendisi olması, diğer bir fark
ise Kabahatler Kanununda istendiğinde kimlik veya adresle ilgili bilgi vermekten
kaçınma veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulmasıdır.
Örneğin 4.7.1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun
17/2. maddesine göre; polis suç işlenmesini önlemek veya işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek için kişilerden, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi
gösterdikten sonra kimlik gösterilmesini isteyebilir.
Eğer görevli polis kendi kimliğini göstermeden, bireyden kimlik bilgisi istemiş ise, kabahatin unsuru oluşmaz. Ayrıca, bir suç işlenmesini önlemek veya
işlenmiş suçların faillerini ele geçirmek amacı yoksa yine yasada aranan koşul
gerçekleşmemiştir. Doğal olarak suç işlenmesini önleme veya suçun faillerini ele
geçirme durumu ilk bakışta anlaşılmaz. Bu durum ilgili memurun değinilen konuda görevlendirilmesi ile idari yapıdaki bir işleyişi bilmeyi gerektirir. Kanımızca
söz konusu görevlendirme öğrenilmedikçe görevlinin yaptırım uygulaması sakat
olacaktır. Aksi halde bu yetkinin rast gele kullanılması sonucu kötüye kullanılma
olasılıkları ortaya çıkacaktır.
Kabahat eyleminin ikinci unsuru, görevli kamu görevlisinin sorması üzerine,
kişinin kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınması yada gerçeğe aykırı beyanda bulunması şarttır. Bir başka deyişle ya kimlik veya adres bilgilerinin
304
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
verilmemesi yada bu bilgilerin sağlıklı verilememesi halinde yaptırımın unsurları
oluşur. Doğal olarak değinilen durumun incelenmesi için ön koşul, söz konusu
bilgilerin açıkça istenilmesidir. Kimlik ve adres bilgileri istenilmeden bilgi verilmiyor ya da yanlış bilgi veriliyor diye yaptırım uygulanması yasal olamaz.
Kimlik ve adres konusunda bilgi verilmemesi veya yanlış bilgi verilmesi halinde, söz konusu kişi tutularak durumdan C.Savcısı haberdar edilir. Kişi, kimliği
belirleninceye kadar göz altına alınır ve gerekirse tutuklanır.
Göz altına alma ve tutuklama ilke ve esasları açısından Ceza Muhakemeleri
Kanunu uygulanır.
Kişinin kimliği belirlenmesi halinde göz altı ve tutuklama kararı verilmez veya
uygulanan gözaltı ve tutuklamaya son verilir.
Kabahatler kanununun yanında 5237 sayılı T.Ceza Kanununun 206. maddesinde de, “Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan
beyanda bulunmak” suç sayılıp ceza yaptırımı uygulamasını gerektirmektedir.
Ceza Yasasında, resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine
gerek kimlik, gerek adres gerekse başka bir şekilde yalan beyanda bulunan kişiye hapis cezası verilmesi öngörülmüştür. 765 sayılı önceki Ceza Yasasının 343.
maddesindeki düzenlemeyle, kimlik ve sıfat gibi belgelerin düzenlenirken yalan
beyanda bulunulması yasanın sahtecilik başlığı altına düzenlendiği için çelişkili
uygulamalara neden olmakta idi. Kimi zaman olaya yüz kızartıcı suçlarla ilgili
sonuçlar bağlanmakta idi. Yürürlükte olan ceza yasası her türlü yalan beyanı suç
saymış ancak işlenen suçu sahtecilik bölümünden çıkararak bağımsız bir suç olarak düzenlemiştir. Böylelikle bu suç hakkında sahtecilikle ilgi kuran yaklaşımlar
bütünüyle önlenmiştir. T.Ceza Yasasının 206. maddesinde öngörülen suçun unsurlarının oluşması için, söz konusu yasanın gerekçesine göre, kişinin beyanını
alan memurun, beyanın doğruluğunu tahkik edip buna kanaat getirdikten sonra
resmi belgeyi düzenlemek durumunda olması yani beyanla bağlı olması şarttır.
Kuşkusuz aynı eylem için hem Kabahatler Kanununun 40. maddesi, hem de
5237 sayılı TCK’ nun 206.maddesi koşulları birlikte gerçekleşmişse, daha ağır
yaptırımı gerektiren T.C.K. 206.maddesi hükümleri uygulanacaktır. Hem Kabahatler Kanununun 40.maddesi hem de TCK 206. maddesinin hükümlerinin birlikte uygulanarak aynı eylem için iki yaptırım uygulanması mümkün değildir.
Doğal olarak Kabahatler Kanunundaki hükümle, 5237 sayılı yasanın 206.
maddesindeki hükmün ayrımını iyi yapmak gerekecektir. Bu ayırımı yaparken,
1- Öncelikle kimlik veya adres bilgilerinin verilmesinden kaçınılmış ve eylem bu sınırlar içinde kalmışsa Kabahatler Kanununun 40. maddesinin
uygulanması gerekeceğini,
305
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2- Kimlik veya adres konusunda yanlış bilgi verilmiş ancak resmi bir belge
düzenlenmemiş veya bu yanlış bilgiler resmi belge düzenlenmesine esas
olmamışsa yine kabahatler kanununun 40. maddesi hükmünün uygulanması gerekeceğini,
3- Kimlik ve adres bildirimiyle ilgili yalan beyan sonucunda, resmi bir belge
düzenlenmemiş ve bunun tahkiki için görevliye bir imkan tanınmamışsa
ilgili hakkında 5237 sayılı TCK’ nun 206. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı kanaatindeyiz.
Kimlik konusunda yalan ve yanlış bilgi vermekle ilgili diğer bir suçta, 5237 sayılı Kanununun 230. maddesinde düzenlenen gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi ile ilgili suçtur. Değinilen durumda
da yanlış kimlik veren kişi hakkında Kabahatler Kanununun 40. maddesi değil
TCK’nun 230. maddesi hükmünü uygulamak gerekecektir. Yaptırım uygulamaya
yetkili görevli, görevi ile ilgili olarak kimlik sormaya yetkili kamu görevlisidir. Bu
kamu görevlisi belediye zabıta görevlisi veya genel idareye bağlı kolluk görevlisi
olabileceği gibi onların dışında bir kamu görevlisi de olabilir. Ancak bu kamu
görevlisinin görevi ile ilgili olarak kimlik ve adres araştırmaya yetkili ve yaptığı
işin bu araştırmayı gerektirmesi aranır.
ÇEVREYİ KİRLETME
MADDE 41.- (1) Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü
uygulanır.
(2) Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme
sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye,
elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına
özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı
beşbin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da
ayrıca kişiden tahsil edilir.
306
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(5) Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait
sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç
günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân
olunur.
(6) Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya
da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir.
(7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri karar verir.
(8) Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından
derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir.
(9) Bu madde hükümleri, belediye sınırları içinde uygulanır.
(10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
MADDE 41 - GEREKÇE
Madde 41.- Medenî bir toplumda, meydan, cadde, sokak gibi toplumu oluşturan
bütün fertlerin kullanımına ait alanların temiz ve yaşanılır bir halde bulundurulması
gerekmektedir. Bu nedenle, evsel ve bireysel atık ve artıklar ancak bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerlere bırakılabilirler. Bu yükümlülük aynı zamanda,
bu tür atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığını ve ulaşılabilir
olmasını zorunlu kılmaktadır.
Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde daha ağır idarî para
cezası öngörülmektedir.
Üçüncü fıkrada, hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesilmesi
veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakılması, ayrı
bir kabahat olarak tanımlanmıştır.
Dördüncü fıkrada, inşaat atık ve artıklarının bunların toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler dışına atılması ayrı bir kabahat olarak tanımlanmıştır. Bu kabahat karşılığında idarî para cezasından ayrı olarak, atık ve artıkların bulunduğu
yerden kaldırılması dolayısıyla yapılan giderlerin de ilgili kişiden tahsil edilmesi öngörülmüştür.
Beşinci fıkrada, kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların
toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair
307
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
bir yere bırakan kişi de cezalandırılmaktadır. Ancak, bu fıkra hükmünde belediyelere
bir yükümlülük getirilmektedir. Buna göre, her yıl, örneğin ocak, mayıs, eylül ayının
belirli bir günü gibi, yılın çeşitli günlerinde ve yılda en az üç kez olmak üzere, belediyeler tarafından, bu tür eşyanın toplanma günleri önceden belirlenerek uygun araçlarla
halka duyurulacaktır. Ancak bu günlerde belli bir saate kadar ev eşyası dışarıya bırakılabilecektir.
Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların
mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait herhangi bir yere bırakan kişiye de bu
fiilinden dolayı idarî para cezası verilecektir.
Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezası verme yetkisi belediye zabıta görevlilerine aittir. Ancak ilgilinin bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliği derhal yok
etmesi halinde idarî para cezası verilmeyebilir. Böylece söz konusu madde kapsamında özel bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir.
MADDE 41 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununun 41. maddesi, belediye sınırları içinde çevreyi kirletmeyi kabahat olarak nitelendirip idari yaptırma bağlamıştır. Yaptırıma bağlayan
kamu görevlisi belediye zabıta görevlisidir. Bu nedenle köylerde bu yaptırımı uygulama olanağı yoktur.
Söz konusu yaptırımın uygulanabilmesi için evsel ve bireysel atık ve artıkların
toplanmasına ve depolanmasına özgü yerler olması ve bu yerlerin belirlenmesi
şarttır. Çünkü bu belirleme yapılmadan söz konusu yerler dışına atmanın yaptırıma bağlanması olanağı yoktur.
Yasanın gerekçesinde söz konusu atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin varlığı yanında bu yerlere ulaşılabilir olmasının da zorunlu olduğunu
belirtmektedir.
Bu durumda atık ve artıkların toplanacağı ve depolanacağı yerlerin hemen
ulaşılamayacak kadar uzak bir yerde olması halinde, yasada öngörülen yaptırım
uygulanamayacaktır. Kanımızca çöp sepetleri, kutuları ve çöp bidonları atıkların
toplanıp, depolanacağı yer örnekleri olarak kabul edilmelidir.
Çevreyi kirletmeye ilişkin idari para cezasının özellikleri Kabahatler Kanununun 41. maddesinin 7, 8, 9, 10. fıkralarında belirlenmiştir.
Buna göre;
1- Çevreyi Kirletmeye İlişkin kabahatler hakkında, idari para cezaları belediye sınırları içinde, belediye zabıta görevlileri tarafından uygulanır.
2- Söz konusu çevre kirliliği, buna sebep olan kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idari para cezası uygulanmayabilir. Böyle bir durumda çev308
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
re kirliliğinin giderildiğini tespit ve buna bağlı olarak ceza uygulamasının
gerekip gerekmediğine karar yetkisi, belediye zabıtasına aittir.
3- Özel kanunlarda özel hükümler düzenlenmişse, Kabahatler Kanunu değil bu konudaki özel hükümler uygulanacaktır. Örneğin 9.8.1983 gün ve
2872 sayılı Çevre Kanununun 8. maddesinde, özel bir hüküm bulunup,
bu hükme göre; “Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde,
ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak
doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak,
uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır”. Söz konusu
madde hükmüne uyulmaması halinde ise, söz konusu yasanın 20/1 fıkrasında farklı bir yaptırım öngörülmüştür.
Çevreyi kirletme kabahat fiilinin çeşitleri yasada özel olarak sayılmıştır. Yasada sayılan bu kabahat çeşitlerine göre farklı yaptırımlarda öngörülmüştür.
Yasada sayılan çevreyi kirletme çeşitleri aşağıda gösterilmiştir.
1- Evsel Atık ve Artıklar
Kabahatler Kanununun 41/1. maddesinde değinilen evsel atık ve artıklar,
evde yaşamaktan kaynaklanan, çöp sayılabilen her türlü atık ve artıklardır.
Belediye sınırları içinde evsel atıkların toplandığı veya depolandığı yerler önceden yetkililerce belirlenmiş olmalıdır. Bu yerler atık ve artıkların yani çöplerin
görevlilerce toplandığı yerler olarak anlaşılmalıdır. Yetkililerce belirlenen yerler
yanında onların toplanacağı zaman da önemlidir. Yetkili organlarca belirlenen
zamanlar dışında çöp bırakmak halinde de idari yaptırımlar uygulanır.
2- Yemek Pişirme ve Servis Yerlerinin Atık ve Artıkları
Kabahatler Kanununun 41/2. fıkrasında, atık ve artıkların, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atılmasının, fiilin yemek pişirme
ve servis yerlerinde işlenmesi halinde, yaptırımı arttırıcı bir ceza uygulaması öngörülmüştür. Ağırlaştırıcı yaptırım uygulamasının nedeni, söz konusu yerlerin
temizlik kurallarına daha fazla uyması gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
Çevre temizliliğinin yemek pişirme ve servis yerlerince işlenmesi halinde işletme sahibi ister gerçek kişi, ister tüzel kişi olsun 500.-TL – 5000.-TL arasında
idari para cezası verilir.
Yasanın lafzi yorumuna göre, yemek pişirme ile servis hizmetlerinin birlikte aranması gerekmektedir. Ancak, sadece yemek pişirme faaliyetleri yapılıp da
aynı mekanda servis hizmetleri yapılmayan, örneğin yemek fabrikası gibi işletmelerde de söz konusu idari yaptırımın uygulanmasının yasanın lafzı ile bağdaşmamasına rağmen amacına uygun olduğu kanaatındayız.
309
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
3- Tahsis Edilen Yer Dışında Hayvan Kesimi veya Kesilen Hayvan
Atığı İle Çevre Kirliliği
Kabahatler Kanununun 41/3. maddesi, tahsis edilen yerler dışında hayvan
kesimi veya kesilen hayvan atıklarının toplama ve depolama yerleri dışında bırakan kişiye 50.-TL. idari para cezası verilir.
İdare tarafından önceden belirlenen süreler içerisinde yine önceden tespit
edilen toplama veya depolama yerlerine havyan atıklarının, bu arada tabii ki kurban atıklarının da bırakılmasının cezayı gerektirmeyeceğini düşünmekteyiz.
Kanunun ilgili maddesinde; kesilen hayvan atıklarının belediyece kaldırılması halinde, bu masrafların ilgililerden alınacağına dair bir hüküm bulunmamakla
birlikte, bu tür giderlerin de failin tespiti halinde ilgilisinden tahsil edilmesinin
uygun olacağı görüşündeyiz.
4- İnşaat Atıkları
İnşaat atık ve artıkları evsel atıklardan farklı olarak özel toplama ve depolama
yerlerine bırakılmalıdır. Onların evsel atık ve artıklar gibi genel toplama ve depolama yerlerine belirli bir saatte de olsa ceza yaptırımından kurtulmayı sağlamaz.
İnşaat atıklarının mutlaka bu işlere özgü yerlere bırakılması gerekir. İnşaat atığı
bir özel şahsa ait ise idari yaptırım 100.-TL-3.000.-TL dir. Eğer inşaat faaliyetinin
bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idari para
cezasının üst sınırı 5.000.-TL. dir. Atıklar bulunduğu yerden belediyece öngörülen yere taşınmışsa, atıkların kaldırılmasına ilişkin masraf ayrıca cezaya muhatap
olan gerçek veya tüzel kişiden tahsil edilir.
5- Kullanılmaz Hale Gelen veya İhtiyaç Fazlası Ev Eşyası
Yasanın 41. maddesinin 5. bendinde kullanılmaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasının idarece belirlenen günün dışında çevreye bırakan kişiye 50 YTL
idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Yasada idarece “belirlenen gün” ifadesi
kullanılmışsa da bu ifadenin belirlenen gün ve yer olarak kabul edilmesi gerektiği
kanısını taşıyoruz.
İdarece belirlenen gün ve yerde söz konusu eşya bırakılmışsa herhangi bir yaptırımın uygulanması mümkün değildir. İdarece belirlenen gün ve yerler dışında,
tespit edilen koşullara uyulmadan söz konusu eşyanın bırakılması halinde yaptırımın uygulanmasında kuşkuya yer yoktur. Ancak idare tarafından yer ve zaman
belirtilmemiş ise yaptırımın uygulanıp uygulanmayacağı önem kazanmaktadır.
Kanımızca yasa hükmü idareye bazı görevler vermiş ve bu konuda emredici
bir dil kullanmıştır. Bir başka deyişle belde sakinlerinin kullanılmaz hale gelen
veya ihtiyaç fazlası eşyanın bırakılabileceği yer ve zamanı idare göstermek zorun310
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
dadır. Bu belirleme; a) Yılda üç günden az olmamalı, b) Belirlenen gün ve yerler
önceden uygun araçlarla ilan olunmalıdır.
İdarece, Yasada öngörülen koşullara uyulmadan bir belirleme yapılmışsa yada
hiçbir şekilde belirleme yapılmamışsa kanımızca yasada öngörülen yaptırımın
uygulanması imkanı yoktur. Belediyelerimizin yer ve zaman belirleme ile bunların duyurulması konularında dikkatli olmalarında yarar vardır. Yer ve zaman
tespiti yapılmadan ve bununda halka duyurulmadan uygulanacak idari yaptırım
kararlarına karşı ilgilisince kanun yollarına başvurulması halinde, mahkemece
idari yaptırım kararının iptali her zaman söz konusu olabilecektir.
Duyurma yönteminin uygun araçlarla yapılması şarttır. Burada, halka duyuru
konusunda en etkili iletişim araçlarının kullanılması ve geniş halk kitlelerine ulaşılması uygun olacaktır.
6- Kabahatler Kanununun 41/6. maddesi hükmü uyarınca kullanılmaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını yada bunların
bazı parçalarını sokağa veya kamuya ait bir yere bırakanlara idari para
cezası verilmesi öngörülmüştür. Söz konusu eylemi yapanlara iki yüz
elli Türk lirası para cezası verilir. Ayrıca bunların kaldırılması ile ilgili
giderlerde failden alınır.
Genellikle söz konusu araçları bırakanlar, onların sahipleri olabilir. Ancak
yasa sahipleri terimini kullanmamıştır. Eylemi işleyenlerin sahiplerinden başkaları olabileceğini de düşünmüştür.
İlgili kişi belediye tarafından, bu amaçla özel depolama yerini göstermediğini
veya ilan etmediğini ispat ettiği taktirde kanımızca verilen ceza kaldırılabilir.
7- Söz konusu idari para cezaları belediye zabıta görevlilerince uygulanır.
8- Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından
derhal yok edilmesi halinde yetkililerce idari para cezası verilmeyebilir.
Kanun böyle bir hükme yer vererek etkin pişmanlık halinde ceza verilmeyebileceğini öngörmüştür.
9- Madde hükümleri belediye sınırları içinde uygulanır.
10- Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
Ancak, kitabımız baskıya hazırlandığı sırada; 2872 sayılı Çevre Kanununda
önemli değişiklikler yapan 5491 sayılı ek kanun 26.04.2006 tarihinde kabul edilmiş ve 13.05.2006 tarihinde 26167 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
311
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 41.
maddesinde “Çevreyi Kirletme” başlığı altında çevre kirliliği ile ilgili idari yaptırımları hüküm altına almış bulunmakta idi.
Ancak yukarıda bahsetmiş olduğumuz 5491 sayılı Çevre Kanununun 20/s
maddesinde de çevreyi kirletenlerle ilgili olarak idari yaptırımlara yer verilmiş ve
“Umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 100 Türk
Lirası idari para cezası verilir.” şeklinde bir düzenlemeye yer verildiği görülmüştür.
İlk bakışta bu düzenleme Kabahatler Kanununun 41. maddesi hükümlerini
geçersiz kılıyor gibi gözükmekte ise de, kanunun 27. maddesinde “Bu kanunda
yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar, bu filer için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz” şeklinde bir hükme yer verilerek, diğer kanunlarda dolayısıyla Kabahatler Kanununun 41. maddesindeki idari
yaptırımların da ayrıca uygulanabileceğini hüküm altına almıştır.
Söz konusu değişikliklerle, Kabahatler Kanunu kapsamına giren gürültü ve
çevre kirliliği ile ilgili hükümler de bulunmaktadır. Kabahatler Kanunu fazla eski
tarihli bir yasa değildir. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, kabahatler hukukunu ceza hukukundan bağımsız bir düzen içerisinde birleştirmeyi
amaçlamıştır. Diğer yasalardaki farklı kuralları ve hükümlerin farklılıkları giderilmeye çalışılırken, idari yaptırım kararlarının alınması, uygulanması, para cezalarının tahsili ve idari yaptırımlara karşı hak arama yolları belirli ilke ve yöntemlere
bağlanmaya çalışılmıştır.
Kabahatler Kanunu ile getirilen en önemli değişikliklerden birisi de, idari
yaptırım kararlarına karşı daha önce idari yargı yoluna gitmek şeklindeki anlayışın değiştirilerek bu konudaki uyuşmazlıkların adli yargıda (Sulh Ceza Mahkemeleri) çözülmesi esası olmuştur. 5326 sayılı Kanun henüz bir yaşını bile doldurmadan, getirdiği sistemden çıkılarak Çevre Kanunu ile ilgili idari yaptırım
kararlarında yine eski anlayışa dönülmüştür.
26.4.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanunla Çevre Kanununda yapılan değişiklikler ile Kabahatler Kanununun alanına giren gürültü, çevreyi kirletme, hava ve
toprağın kirletilmesi gibi çevre konularında idari yaptırım kararlarının uygulanması, idari para cezaları vermeye yetkili organlar, tekerrür ve kanun yolları konularında çok önemli farklılıklar oluşturulmuştur. Bu önemli farklılıklardan hangilerinin uygulanacağını bir sorun olarak ele aldığımızda; yeni yasa, eski yasa, özel
yasa , genel yasa ölçütleri kullanılması gerekir.
Çevre Kanunu, Kabahatler Kanununa göre daha yeni bir kanundur. Bu ölçüt
esas alındığında daha yeni bir yasa olduğu için Çevre Kanunun önceliği olduğunda kuşku yoktur. Diğer ölçüt ise genel veya özel kanun niteliğidir. Kanımızca
312
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Çevre Kanunu ile ilgili hükümler, konu çevre olarak ele alındığında genel niteliktedir. Ancak, idari yaptırımlar ve para cezaları ile ilgili konularda Kabahatler Kanununun genel nitelikte olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle Çevre Kanunu
değişiklikleri ile Kabahatler Kanununda düzenlenen gürültü ve çevre kirliliği ile
ilgili yaptırımların değiştirildiği sonucuna varılmaktadır. Ancak bu arada çevre
kanununun 27. maddesindeki “Bu kanununda yazılı fiiller hakkında verilecek
idari nitelikteki cezalar, bu fiilleri için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz” hükmü, cezalar açısından her iki kanunun birlikte uygulanabileceğini düzenlemektedir. Bir eylem için birden fazla ceza uygulanması hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Bu durumun çözümü Yasama organın
yeni bir düzenleme ile çözebileceği veya Anayasa Mahkemesi yargılaması ile çözülebilecek bir konu özelliği taşımaktadır. Yukarıda belirtilen hüküm karşısında
her iki yasa hükmü de yürürlükte olduğu için, biz Çevre Kanunundaki, özellikle
söz konusu yasadaki değişiklikleri de belirtmekte yarar bulduk.
Çevre Kanunu değişikliği kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde gürültü ve titreşim oluşturulmasını yasaklamıştır. Bu konuda
idareye faaliyetin durdurulması, ve faaliyetin durdurulması için ilgililere süre verilmesi esasları getirilmiştir.
Faaliyetin durdurulması için süre verilmesinin ceza verilmesini engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Gürültüde bir çevre kirliliği sayıldığı, yasada sayılan tanım kapsamına girdiği
için, gürültü ile kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak nitelikte olsun yani ister kabahat ister suç niteliğinde olsun ayrıca 100 Türk Lirası
idari para cezası uygulanacaktır. Bu ceza aynı kanunun 20/5. bendi hükmüne
göre, söz konusu eylemin kurum, kuruluş ve işletmelerce gerçekleştirildiğinde
üç kat uygulanacaktır. Yine Çevre Kanununun 23. maddesi uyarınca, söz konusu
eylemler fiillerin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde birinci tekrarında bir kat,
ikinci ve ardından gelen tekrarlarında iki kat artırılarak verilecektir.
Çevre Kanunundaki idari cezalarla Kabahatler Kanunundaki cezalar ayrı, ayrı
cezalar olduğu için Çevre Kanununa göre çevreyi kirletenler ile gürültü ve titreşim oluşturanlara ilişkin idari cezalarda, idari yaptırım kararlarını verme yetkisi
Çevre ve Orman Bakanlığına aittir. Bu yetkiyi söz konusu Bakanlık İl Özel İdarelerine, Çevre Denetim Birimlerini kuran Belediye Başkanlıklarına, Denizcilik
Müsteşarlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına ve Bakanlıkça uygun görülen diğer kurum ve kuruluşlara devredilebilir.
Kanunda, Bakanlığın bu yetkilerini hangi belediyelere (Çevre Birimini oluşturmuş olsa bile) ne şekilde devredeceği belli kurallara bağlanmamıştır. İleride,
siyasi mülahazalarla bu yetkilerin bilhassa belediyelere devrinde objektif kriter313
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
lerin göz önünde bulundurulmayacağı kuşkusunu taşımaktayız. Kaldı ki, çevre
denetim birimini oluşturamayan küçük belediyelerin kanun karşısındaki durumlarının ne olacağı da belirsizlik taşımaktadır.
Çevre Kanununda, idari yaptırımlarla ilgili tutanak ve ceza makbuzlarının basımı ve kullanılması ile ilgili olarak da Kabahatler Kanunundaki düzenlemeden
farklı bir uygulamaya gidildiği görülmüştür.
Kanunun 25. maddesi 3. fıkrasında idari para cezalarının tahsil usulü hakkında Kabahatler Kanunu Hükümleri uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
5491 sayılı Kanunun 24. maddesi, Kabahatler Kanununun 17/4. maddesi hükmünü göz önünde bulundurarak, “Bu kanunun 12 nci maddesinin 1 nci
fıkrasının uyarınca denetim yetkisi verilen kurum ve merciler tarafından verilen
idari para cezalarının yüzde ellisi, bu Kanun uyarınca yapılacak denetimlerle ilgili harcamaları karşılamak ve diğer çevre hizmetlerinde kullanılmak üzere bu
kurumların bütçesine gelir kaydedilir,…” şeklinde bir hüküm getirmiştir. Bu suretle, Kabahatler Kanununda belirlenen idari para cezalarının Devlet hazinesine
yatırılması nedeni ile büyük gelir kaybına uğrayan belediyelerimizin kendilerine
Bakanlıkça bu yetkiler devredildiği taktirde mali yönden bir nebze de olsa rahatlayacaklarını düşünmekteyiz. Ancak, temennimiz bu tür idari para cezalarının
tamamının, idari yaptırımları uygulayan belediyelere bırakılması yolundaki yasal
düzenlemelerin bir an önce yapılmasıdır.
Söz konusu idari yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün
içinde idare mahkemesinde dava açılabilir.
Çevre Kanunu, hem dava açma süresi hem de dava açılacak mahkeme açısından Kabahatler Kanunundan ayrı bir düzenleme getirmiştir. Farklı itiraz süreleri
ile hak arama mercilerinin farklı biçimde düzenlenmesinin uygulamada pek çok
karışıklıklara neden olacağı düşünülmektedir.
Bundan başka umuma açık yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 100 TL. idari para cezası öngörülmüştür.
Ceza yargılamasını gerektirse de, sadece kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası da olsa, o yaptırımlardan ayrı olarak ayrıca 100 TL. idari para cezası
öngörülmektedir.
Aynı kabahat fiilini işleyen bir kişiye, farklı kurum ve kuruluşların ayrı ayrı
ceza uygulayabilecekleri göz önünde bulundurularak, mükerrerliği belirlemek
ve önlemek için başta merkezi idare olmak üzere ceza vermeye yetkili kurum ve
kuruluşlarca bir idari ceza sicili tutulması gerekecektir. Bu sicilin ne denli sağlıklı
ve düzenli olacağı başka bir konu olmakla birlikte yeni düzenlemelerin kırtasiyeciliği artıracağı ortadır.
314
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Özellikle hak arama yoları konusunda Kabahatler Kanunun getirdiği sistem
henüz yerleşmemişken, Çevre Kanunu ile ilgili idari para cezalarında eski düzene
dönülmesi uygulamada pek çok sorun yaratabilecek nitelikte görülmektedir.
Hukuk bir sitem ve düzen içerisinde istikrar sağlamayı amaçlar. Kanunlar da
bu ana amacın en önemli aracıdır. Bu nedenle öncelikle yasaların bir istikrar içerisine olması gerekir. Yasaların bir sistem ve istikrar içinde olmamasının hukuka
saygı duygusuna çok büyük zararlar verebileceği düşünülmektedir.
AFİŞ ASMA
MADDE 42.- (1) Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait
alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından
üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve
ilânlar, tek fiil sayılır.
(2) Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne
dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve
ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin
verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip
derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde
birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir.
(3) Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.
(4) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye
zabıta görevlileri karar verir.
(5) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
MADDE 42 - GEREKÇE
Madde 42.- Toplumun tüm bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan ve parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara;
yetkili makamlardan açık ve yazılı bir izin alınmadıkça, bez, kağıt ve benzeri afiş
veya ilân asılması, bu madde hükmü ile kabahat olarak tanımlanmıştır. Görüntü kirliliği oluşturan bu şeyler, özel kişilere ait alanlara da, ilgilisinin rızası bulunmadıkça
asılamaz. Doğal olarak, bu tür afiş ve ilânlar tek nüsha olmayacağından, aynı içerikte
olmak kaydıyla, sayısı ne kadar olursa olsun, bütün afiş ve ilânlar tek fiil olarak kabul
edilmektedir. Böylece, birinci fıkra hükmünde özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir.
315
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yetkili makamdan verilen izne dayalı olarak afiş ve ilân asılması durumunda,
fiil hukuka uygun olacaktır. Ancak bunun sağlıklı kontrolü için izin yazısında afiş ve
ilânın asılacağı zaman dilimi açıkça gösterilmelidir. İzinde gösterilen sürenin sonunda
afiş ve ilânların, izin alan kişi tarafından derhal toplatılmaması, kabahat oluşturmaktadır. İlgilisi tarafından toplanmadığı için, bu afiş ve ilânların kamu adına toplatılması halinde, ayrıca toplatma masrafı da tahsil edilir.
Seçim döneminde afiş ve ilân asılması hususu seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hüküm bakımından kapsam dışı bırakılmıştır.
MADDE 42 – AÇIKLAMA
Kabahatler Kanununda kurallara aykırı biçimde afiş ve ilan asılması kabahat
olarak nitelendirilerek idari yaptırım gerektirmiştir. Yasanın gerekçesinde görüntü kirliliği yaptırımın nedenini göstermekle beraber, estetik açıdan bir sanat eseri
sayılabilecek afiş ve ilanlar da yasalarda öngörülen koşullara uyulmadığında yaptırımı gerektirmektedir.
Yasanın 42. maddesindeki kabahat fiillerini, kamuya ait alanlara ve özel kişilere ait alanlara yönelik olmak üzere iki ana gruba ayırarak incelemekte yarar
vardır.
1- Kamuya Ait Alanlara Yetkili Makamlardan İzin Almaksızın Afiş Asılması
Yetkili makamlardan açık ve yazılı izin almaksızın, meydanlara veya parklara,
cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, afiş ve ilan asanlara idari para cezası verilir. Afiş ve ilan bez, kağıt veya naylon gibi malzemeler
üzerine basılı olabilir. Yasa bu konuda bir tahdit getirmemiştir.
Yetkili makamın verdiği yazılı izin belgesinde, afiş ve ilanın asılı duracağı zaman dilimi mutlaka açık bir şekilde gösterilir. Bu süre dolduğunda afiş ve ilanı
kaldırma sorumluluğu izin verilen kişiye aittir. Bu yükümlülük süre dolduğunda
yerine getirilmediğinde, izinsiz ilan ve afiş asılmasına ilişkin hükümler aynen uygulanır.
Yaptırım miktarı 100,- ila 3.000.-TL dir. Aynı içerikteki afişler ne miktarda
olursa olsun tek bir fiil sayılır, bunun sonucunda da tek bir yaptırım uygulanır.
Kanımızca afiş ve ilanın çok sayıda olması hali, yaptırımın azami miktara yakın
miktarlarda belirlenmesi nedeni sayılabilir.
2- Özel kişilere ait alanlara afiş ve ilan asılması halinde, gerekli izinin söz konusu kişiden alınması gerekir. Yasada rızadan söz edildiği için muvafakat sonradan da alınabilir. Rızanın alınıp alınmadığını kamu idaresinin kendiliğinden bilmesi olanağı yoktur. Böyle bir durumda idarenin kendiliğinden harekete geçmesi
316
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
mümkün değildir. Ancak ilgililerin şikayete etmesi halinde idare harekete geçip
yaptırım uygulayabilir.
Afiş ve ilanlara ilişkin yaptırımdan başka onların kaldırılması da gerekir. Söz
konusu afiş ve ilanların kaldırılmasına ilişkin masraflar, kurallara aykırı olarak afiş
ve ilanları asanlardan ayrıca tahsil edilir.
Kabahatler Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen yaptırımlara kolluk ve
belediye zabıta görevlileri karar verir.
Afiş ve ilan asmaya ilişkin özel kanunlarla düzenleme olduğunda kabahatler
kanunu değil özel kanun hükmü uygulanacaktır.
Örneğin seçim döneminde afiş ve ilan asılması, seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, kurallara aykırılık halinde Seçim Kanununda öngörülen
yaptırımlar uygulanacaktır.
Afiş asma eylemine iştirak eden her kişiye fail gibi idari par cezası uygulanır.
Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde, her bir kabahat oluşturan eylem
için ayrı ayrı idari para cezası verilir. Ancak Kabahatler Kanununun 42. maddesindeki özel bir düzenleme ile aynı içerikteki afiş ve ilanların asılması eylemleri
birden fazla olsa dahi, bütün eylemler tek bir eylem kabul edilmektedir.
Daha önce belirttiğimiz gibi, Kabahatler Kanunun 42. maddesinde izinsiz ve
rızasız afiş asma eylemiyle ilgili uygulanacak yaptırımlara ilişkin düzenlemeler
getirilmişti.
Ancak, yukarıda 36. ve 41. maddelerle ilgili açıklamalarımızda belirttiğimiz
5491 sayılı Çevre Kanunun 20/s. Maddesindeki idari yaptırımların; yetkili makamlardan izin almadan veya özel şahısların rızası olmadan afiş asan veya aldıkları izin süresi sonunda afişleri kaldırmayan kişiler hakkında da uygulanabileceği,
bu fiilin de çevreyi kirletme sayılabileceği ve bu durumda da hem Kabahatler
Kanunu hem de Çevre Kanunu hükümleri çerçevesinde işlem yapılabileceği görüşünü taşıyoruz.
SİLAH TAŞIMA
MADDE 43.- (1) Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre
yasak olmayan silahları park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir
şekilde taşıyan kişiye, kolluk tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
MADDE 43 - GEREKÇE
Madde 43.- Ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğini, maddede belirtilen yerlerde görünür bir şekilde taşınması kabahat olarak tanımlanmış ve karşılığında idarî
para cezası öngörülmüştür.
317
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 43 – AÇIKLAMA
2521 sayılı avda ve sporda kullanılan tüfekler, nşan tabancaları ve av bıçaklarının yapımı, alımı, satımı ve bulundurulmasına dair kanun, taşınması yasak olmayan silahları belirlemiştir. Buna göre;
a- Yivsiz av tüfekleri: Avda ve atıcılık sporunda kullanılan ve namlularında
yiv-set bulunmayan tüfeklerdir.
b- Spor ve nişan tüfekleri ve tabancaları: Hava ve gaz basıncıyla çalışan ateşsiz, namluları yivli veya yivsiz olan, uluslar arası standartlara uyan tüfek ve tabancalardır.
c- Av Bıçağı: Sadece avda kullanılan, av hayvanlarını kesmeye, yüzmeye ve
parçalamaya yarayan oluksuz, sırtı küt veya testereli bıçaklardır. Buna karşılık
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun kapsamında yasak olan silahlardır.
2521 sayılı yasa yukarıda belirtilen silahların taşınması ve bulundurulmasını
belgeye bağlamıştır. Söz konusu silahlar yasada öngörülen belgelere dayandığında, taşınması yasak olmayacaktır.
Kabahatler Kanununun 43. maddesinde ruhsatsız olarak bulundurulan yasak
olmayan silahların, park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bil şekilde taşıyan kişiye idari para cezası verilmesi öngörülmüştür. Bu hükümde söz konusu
olan fiil 6136 sayılı yasa kapsamına girmeyen silahlar için söz konusu olabilir.
6136 sayılı yasa kapsamına giren silahlar hakkında kabahatler kanununun söz konusu 43. madde hükmü değil 6136 sayılı yasa hükümleri uygulanır.
Eski TCK’nın yürürlükte bulunduğu dönemde, 2521 sayılı Avda ve Sporda
Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı
ve Bulundurulmasına Dair Kanununun 13. maddesinde; “Yivsiz tüfek ruhsatnamesi olmadan yivsiz av tüfeği bulunduran ve taşıyanlar hakkında Türk Ceza
Kanununun 549. maddesindeki ceza hükümleri uygulanır ve ayrıca tüfeğin müsaderesine hükmedilir.” Denilmekteydi. 765 sayılı TCK’nun yürürlükten kaldırılmasıyla doğan boşluk bu madde hükmü ile doldurulmuştur.
Madde hükmünün uygulanabilmesi için ruhsatsız olarak bulundurulan av tüfeğinin, görünür bir şekilde taşınması idari yaptırımı gerektirmektedir.
Umuma açık olmayan yerlerde bulundurmak veya umuma açık yerlerde görünmeyecek şekilde taşımak, kabahat oluşturmaz.
Yaptırım miktarı 50.-TLdir. Yaptırımı belediye zabıtası değil kolluk kuvvetleri
tarafından uygulanabilecektir.
Kabahatler kanununun 43. maddesi yasak olmayan silahların halka açık yerlerde, görünür bir şekilde taşınmasını idari yaptırıma bağlamıştır. Söz konusu si318
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
lahların ruhsatsız olsa dahi, görünmeyecek bir şekilde taşınması yada herhangi
bir yerde bulundurulması halinde yasanın aradığı koşullar gerçekleşmediğinden
herhangi bir idari yaptırım uygulaması söz konusu olmayacaktır.
Kanımızca silahın kılıflı olması onun görünür bir şekilde taşınmasını önlemez. Bir başka deyişle kılıf içinde bulunsa dahi bir silahın halka açık yerlerde
taşınması halinde Kanununun 43. maddesine göre idari yaptırım uygulanabilir.
Madde 43/A – (Ek: 26.6.2009 - 5918/m.9) (1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel
kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte
bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından;
a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
1) 157 nci ve 158 inci maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun,
2) 235 inci maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun,
3) 236 ncı maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma suçunun,
4) 252 nci maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun,
5)282 nci maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun,
b)19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160
ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçunun,
c) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda
tanımlanan kaçakçılık suçlarının,
ç) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun Ek 5 inci
maddesinde tanımlanan suçun,
d) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci
maddesinde tanımlanan terörün finansmanı suçunun, tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye onbin Türk Lirasından
ikimilyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(2) Bu madde hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye, birinci fıkrada sayılan suçlardan dolayı yargılama yapmakla görevli mahkeme
yetkilidir.
319
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
43/A DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ
GENEL GEREKÇE
Sınıraşan suçların giderek yaygınlaştığı günümüzde, uluslararası boyutta en fazla tartışılan konulardan birini de “yolsuzlukla mücadele” oluşturmaktadır. Gerek
bireysel olarak gerek organize suç örgütleri aracılığıyla işlenen yolsuzluk eylemleri,
çok çeşitli suç tiplerini bünyesinde barındırmakta; suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerinin aklanmasından, rüşvet, özel ve kamu sektöründe yolsuzluk, tüzel kişilerin sorumluluğu gibi birbiriyle doğrudan ya da dolaylı bağlantılı muhtelif hukuki
mülahazaları ilgilendirmektedir. Bu bağlamda, Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik
müzakereleri ve Ülkemizin üyesi olduğu Avrupa Konseyi (AK) ve Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşlar nezdinde yerine getirilmesi
gereken yükümlülüklerin birbiriyle örtüştüğü gözlemlenmektedir.
Avrupa Birliği müzakereleri sürecinde yolsuzlukla mücadele konusu; “özgürlük,
güvenlik ve adalet”, “sermayenin serbest dolaşımı”, “mali kontrol” gibi birden fazla
müktesebat başlığında ele alınmakta olup; bunlardan “sermayenin serbest dolaşımı”
faslında, “Ülkemizin karapara aklanmasının önlenmesine ilişkin mevzuatını müktesebatla uyumlaştırması” hususu müzakerelerin başlaması için açılış kriteri olarak
öngörülmüştür. Nitekim bu hususlar, 2007 Türkiye İlerleme Raporunda da vurgulanmıştır. Diğer yandan, OECD bünyesinde çalışmalarını yürüten Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Yabancı Kamu Görevlilerine Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi
Çalışma Grubu Tavsiye Kararları ile Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tavsiye kararları; karapara aklama da dahil olmak
üzere yolsuzlukla mücadele ile ilgili mevzuatımızda muhtelif değişiklik çalışmalarını
gündeme getirmiştir.
Bu bağlamdaki uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla hazırlanan Tasarıyla Türk Ceza Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda, Kabahatler
Kanununda ve Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda çeşitli değişiklikler yapılmaktadır.
MADDE GEREKÇELERİ
Türk Ceza Kanununun 20 nci maddesinde tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı
uygulanamayacağı, ancak suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin
uygulanabileceği düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesinde ise tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbiri olarak faaliyet izninin iptali ve
müsadere kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Bir özel hukuk tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde ve bu tüzel kişinin yararına olarak bir suç işlenmesi halinde, tüzel kişi
320
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
bakımından adli para cezasına hükmetmek mümkün değilse de, bu tüzel kişilerin
faaliyetlerinin hukuk zemininde disipline edilebilmesini temin amacıyla, organlarını
oluşturan veya temsilcisi sıfatını taşıyan kişilerin en azından dikkat ve özen yükümlülüğünü vurgulamak için; belirli suçların bir özel hukuk tüzel kişisinin yararına olarak işlenmesi halinde, bu suçları işleyen kişiler hakkında mahkumiyet kararı verildiği
takdirde, ayrıca bu tüzel kişi hakkında da idari para cezası verilebilmesine imkan tanımak gerekmiştir. Yapılan düzenlemede, tüzel kişinin yararına olarak işlenen suçlar
sayma yöntemi ile belirlenmiştir.
Yolsuzlukla mücadele ile ilgili olarak taraf olduğumuz sözleşmeler bakımından
uluslar arası alanda maruz kaldığımız eleştirilerin önüne geçmek amacıyla, Kabahatler Kanununa eklenen yeni bir maddeyle, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya
temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından, yolsuzluk olarak nitelenen bazı suçların tüzel
kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, tüzel kişiye de idari para cezası verilmesine
imkan tanınmıştır.
MADDE 43/A – AÇIKLAMA: Bu düzenlemeye göre, bir özel hukuk tüzel
kişisinin organ veya temsilcisi olmamakla birlikte, bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından, yasada sayılan bazı suçların, tüzel
kişinin yararına işlemesi halinde, bu tüzel kişiye onbin Türk Lirasından ikimilyon
Türk Lirasına kadar idari para cezası verilmesi gerekmektedir. Yasal düzenlemeden açıkça anlaşılacağı gibi emredici bir dil kullanmıştır. Bir başka deyişle, yasada sayılan özellikleri beliritlen bireylerin davranışları nedeniyle tüzel kişilerin
sorumsuzluğu esas olup istisnai hallerde onların sorumluluğuna gidilebilirken
43/A maddesine göre yasada belirtilen suçlar söz konusu olduğu hallerde bunlardan yararlanabilecek tüzel kişilerin sorumluğu kesin bir dille belirlenmiştir.
Para cezası yaptırımı uygulanması kesin olup hakime 10.000,Tl ile 2.000.000,00
Tl arasında ceza uygulanabilmesi hakkında taktir hakkı tanınmıştır. Her nedense
yasada verilen para cezasının idari para cezası olduğu belirlenmiştir. Bir başka
deyişle bir mahkeme idari para cezası verme durumunda olmaktadır.
Kuşkusuz bu uygulamayı, Yasada da belirtildiği üzere esasa ilişkin yargılamayı
yapmakla görevli mahkeme verecektir.
Söz konusu hükmü, bir yargı merciinin idari para cezası vermesi ve Kabahatler Kanununun genel hükümleri açısından tartışmakta yarar görülmüştür.
Demokrasinin güvencesi olarak kuvvetler ayrılığı ilkin yasama, yargı ve yürütme erklerinin ayrımını ve bunların faaliyet alanlarının birbirine karşı korunması esasına dayanır.
321
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kuvvetler ayrımı ilkesinin ayrımında organik ve faaliyetin niteliği ölçütleri
kullanılmaktadır. Organik ölçüt, kararı veren veya işlemi yapan merciin, yargı organı, yasama organı ve yürütme organı olmasını esas alır. Bu ölçüt göz önünde
bulundurulduğunda, mahkemelerin aldığı bütün kararlar yargısal, parlamentonun aldığı bütün kararlar da yasama faaliyetidir. Şekli denilecek bu ölçüt, yargı
mercilerinin yapmak zorunda olduğu idari işlemler, idari mercilerin yaptığı düzenleyici işlemler ve parlamento organının da yapılması gereken idari işlemler
dikkate alındığında yetersiz kalır.
Bu durumda alınan karar veya yapılan işin niteliğinin de dikkate alınması zorunlu olmuştur. Yani, alınan karar hangi erk tarafından alınırsa alınsın işin niteliğine bakılması gerekmektedir. Bu özellikle yargı organlarının ve yasama organının
faaliyetleri açısından önem kazanmaktadır. Böylelikle parlamento çalışmalarının
düzeni, çalışanların (parlamenterler değil) tayin, terfi ve disiplin işleri, parlamento yetkilileri tarafından alınsa dahi yasama faaliyeti olarak kabul edilmez. Bu tür
parlamento faaliyetleri idari yargının denetimi dışında bırakılamaz.
Aynı şekilde, yargı mercilerinin de, yasama organı gibi bazı idari işlemleri
olabilir. Bu tür kararlarda herhangi bir idari işlem gibi kabul edilir.
Konu, idari para cezaları açısından irdelendiğinde, olayımızda bir mahkemenin hiç de hafif olmayan idari para cezası verdiği görülmektedir. Yani bir yargı
organı, adı idari para cezası olan bir yaptırım uygulamaktadır.
Gerçi, Kabahatler Kanununun 24 üncü maddesine göre; “…Kovuşturma
konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde, mahkeme tarafından
idari yaptırım kararı verilir…”. Ancak, yargı organınca verilen idari yaptırım kararı, Kabahatler Kanununda kabahat olarak düzenlenen, niteliği itibariyle de kabahat olan bir eylemdir.
Oysa, Kabahatler Kanununun 43/A maddesinde düzenlenen yaptırım,
a) Yasada sayılan suçlar açısından, kabahat niteliğinde değil, bir suç niteliğinde yargılamayı gerektiren eylemlere dayanmakta,
b) Bir tüzel kişinin yararına işleyip işlememesi gibi bir uyuşmazlığın çözülmesine bağlanmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, Kabahatler Kanununda sayılan, kabahatler kapsamından çıkıp, başlı başına suç olan fiillerle ilişkili bulunmaktadır.
Kabahatler Kanunu açısından, giriş bölümünde değinildiği gibi, idari para cezasına öncelikle Sulh Mahkemesine başvurulup, Sulh Mahkemesi kararına karşı
da Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilmektedir.
Ancak, söz konusu idari yaptırım mahkeme tarafından verildiği için Kabahatler Kanununun 27/5 inci maddesi uyarınca, mahkeme kararına karşı ancak
322
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
itiraz yoluna gidilebilir. Ceza gerek sulh ceza mahkemesi, gerek ağır ceza mahkemesince verilsin, sulh ceza mahkemesine başvuru yapılmaksızın konu ağır ceza
mahkemesine itiraz yoluyla götürülebilecektir.
Kabahatler Kanununun 27/7 nci maddesini, söz konusu Kanunun 43/A
maddesinde sayılan suçlar ve bununla ilgili idari yaptırımlar için uygulama imkanı yoktur. Çünkü, söz konusu madde hükümleri “soruşturma konusu fiilin suç
değil de Kabahat oluşturduğu idari yaptırımlarla” ilgilidir. Oysa 43/A maddesinde öngörülen yaptırımlar hem suç hem de idari yaptırım gerektiren konulardır.
Kanımızca, kamu yolları açısından çözümü, Kabahatler kanunu çerçevesinde
değil, söz konusu mahkemenin esasa ilişkin kararının tabi olduğu kanun yolu sistemi içerisinde çözmek daha uygun olacaktır.
Bu konuda, Ceza Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeler özel hüküm kabul edildiğinde sorun kalmayacaktır.
Kural olarak suçların süjesi insanlardır. Sadece insanlar bilerek veya isteyerek
yani suçun manevi unsurunu gerçekleştirerek suç işleyebilirler. Bu ilke kabahatler açısından da prensip olarak kabul edilmiştir. Kabahatler Kanunun 9 uncu
maddesinde yer alan;”kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde,
hem kasten kem taksirle işlenebilir.” Hükmü de ceza hukukunun temel ilkesini
kabahatler açısından tekrarlamıştır. Bir başka deyişle, kural olarak kabahatler tüzel kişiler tarafından işlenemez. Ancak bu hükmün istisnası söz konusu hükmün
ikinci fıkrasında yer almıştır. Eğer kanunlarda açıkça hüküm yer almışsa tüzel kişlere de kabahatli davranışları nedeniyle yaptırım uygulanabilecektir.
Kanunda açıkca düzenlenen istisnalardan biri Kabahatler Kanunun 8 inci
maddesinde düzenlenen “Organ veya temsilcinin davranışlarından dolayı sorumluluk” halidir. Bu hükme göre, kabahati gerektiren bir davranışı nedeniyle
organ veya temsilciye ceza verilirken tüzel kişiye de ceza verilebilmektedir. Yani
tüzel kişiye ceza verilmesi takdire bağlıdır. Asıl olan organ veya temsilcinin cezalandırılması olup gerektiğinde tüzel kişiye de ceza uygulanabilmektedir.
“Tüzelkişilerin sorumluluğu” başlığını taşıyan madde ile, getirilen sorumlukta takdire bağlı olan tüzel kişilerin sorumlu tutulması hali zorunlu hale getirilmiş,
ceza verme yetkisi de idareden alınarak hakime tanınmıştır. Bununla beraber söz
konusu uygulama sadece yasada sayılan suçlar için uygulanabilecektir.
Kabahatler Kanununun 43/A maddesiyle düzenlenen, mahkemelerce verilen
idari para cezaları, yargı mercilerince verilen idari yaptırım özelliği açısından çok
ilginç bir durum sergilemektedir.
Öngörülen cezaların ağırlığı nedeniyle, bu yaptırımın idari mercilere değil,
yargı mercilerine tanındığı düşünülmektedir.
323
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uygulamada karşılaşılacak bir başka sorun, kanun yolları açısından yaşanacaktır. Kanımızca, değinilen konularda Kabahatler Kanununda öngörülen kanun
yolları yerine, ilgili mahkemenin esasa ilişkin kararı ile birlikte temyiz yoluna gidilmesi daha uygun olacaktır.
EK MADDE 1- (EK: 11/5/2005-5348/5 MD.)
(1) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi
mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır.
EK MADDE 1-GEREKÇE
Gerekçesi yok
EK MADDE 1- AÇIKLAMA
5326 sayılı Kabahatler Kanununa, sonradan 5348 sayılı kanunla eklenen bu
hükümle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan Vergi Mahkemelerinin görevine giren hükümler saklı tutularak bu kanunda yer alan usullerin vergi Mahkemesinde uygulanmaması temin edilmiştir. Bir başka deyişle Kabahatler Kanununun uygulanması ile ilgili idare ile olan uyuşmazlıklarda Vergi Mahkemelerine
gidilmeyip, bu konuda öngörülen Sulh Ceza Mahkemesi ve bazı hallerde Ağır
Ceza Mahkemelerine başvurularak çözüm aranacaktır.
PARA BİRİMİ
Geçici Madde 1- (1) Bu Kanunda ve (Ek: İbare 06.12.2006 - 5560 S.K. 36
md.) 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki
idarî para cezaları ile ilgili olarak geçen “Türk Lirası” ibaresi karşılığında,
uygulamada, 28.1.2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümlerine göre ülkede tedavülde bulunan para “Yeni Türk Lirası” olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır.
GEREKÇE
Maddeyle, 5326 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesine “ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak”
ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen para birimi bakımından
benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında uygulanması sağlanmıştır.
324
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
GEÇİCİ 1. MADDE AÇIKLAMA
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun yürürlüğe
girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden sonrası için yeni sisteme geçiş sadece Kabahatler Kanunu açısından değil onun yanında söz konusu tarihten sonra yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idari para cezaları hakkında da göz önünde tutulacaktır.
GEÇİCİ MADDE 2.- (1) Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idarî yaptırım
kararları hakkında uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE 2 – GEREKÇE
Tasarıya eklenen geçici 2.madde ile, idare mahkemelerinde görülmekte olan davalarla ilgili geçiş hükümlerine yer verilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2 - AÇIKLAMA
Kanunun geçici 2. maddesiyle, Kabahatler Kanununun yürürlüğe girdiği 1
Nisan 2005 tarihi itibariyle, idare mahkemelerinde açılmış bulunan davalarda,
Kabahatler Kanunu uygulanmayacaktır. Yani idare mahkemelerinde görülen davaların o prosedür içinde sonuçlanması beklenerek, bu kanunda öngörülen görevli ve yetkili mahkemelere intikali gerekmeyecektir.
HENÜZ İPTAL DAVASI AÇILMAYAN CEZALAR
GEÇİCİ MADDE 3.- (1) Daha önce verilmiş olan idarî para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma
süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabilir.
GEÇİCİ MADDE 3 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
GEÇİCİ MADDE 3 – AÇIKLAMA
Kanunun geçici 3. maddesi ile, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan ancak henüz iptal davası açılmamış, ve iptal davası açma süresi dolmamış hallerde, Sulh Ceza Mahkemelerine başvurulabileceği öngörülmüştür.
Değinilen süreler dolduğu için bu hükmü uygulamada yeri kalmamıştır.
325
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yürürlük
MADDE 44.- (1) Bu Kanun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girer. (1)
MADDE 44 - GEREKÇE
Gerekçesi Yok
Yürütme
MADDE 45.- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
30 Mart 2005
(1) Bu maddede yer alan “1 Nisan 2005“ ibaresi, 31/3/2005 tarihli ve
5328 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle “1 Haziran 2005“ şeklinde
değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
5326 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun
No.
5328
5348
Değiştiren Kanun
No.
5560
5918
6009
326
Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler
44
Ek Madde 1
Yürürlüğe
giriş tarihi
31/3/2005
18/5/2005
5326 sayılı Kanunun değiştirilen maddeleri
3,17,20,27,28 ve Geçici Madde 1
43/A
21
Yürürlüğe
giriş tarihi
19/12/2006
9/7/2009
1/8/2010
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
EKLER
1- Maliye Bakanlığı Tahsilat Genel Tebliği Seri No: 442
2- Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi Seri
No : 2006/1
3- İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Para cezaları İle
İlgili Genelge 2005/100
4- İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kabahatler Kanunu’nun
Uygulanması İle İlgili 2005/1666 Sayılı Genelge
5- Yeniden Değerleme Oranları
6- Hak Arama Yollarına İlişkin Dilekçe Örnekleri
7- İdari Para Cezaları ve Yaptırımlar İle Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi ile
İlgili Örnek Yargı Kararları
8- Anayasa Mahkemesi Kararları
9- Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları
10- Kabahatlerle İlgili Diğer Mahkeme Kararları
11- Kabahat İçeren Kanunlar (Alfabetik Sıralı)
12- Kaynakça
327
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
12 Mayıs 2007 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı: 26520
TEBLİĞ
Maliye Bakanlığından:
TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ
SERİ NO: 442
Bilindiği gibi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe
girmiş ve anılan Kanunun bazı maddelerinin uygulamasına ilişkin olarak 437
Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.
19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile
5326 sayılı Kabahatler Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır.
5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunda yapılan değişiklik neticesinde idari
para cezalarının uygulamasına yönelik aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli
görülmüş ve uygulamanın tek bir tebliğde düzenlenmesi amacıyla 437 Seri No.lu
Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların ilgili bölümleri de bu tebliğe
alınmıştır.
I - KABAHATLER KANUNU KAPSAMINA GİREN İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2 nci maddesi ile Kabahat; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış,
16 ncı maddesi ile de kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırımlar; idari
para cezası ve idari tedbirler olarak tasnif edilmiştir. Anılan madde idari tedbirleri
mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak
tanımlamıştır.
5560 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiş ve madde metni;
“(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
328
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yapılan düzenleme ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun genel kanun olma
niteliği korunmakta, sadece idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda
belirlenmiş olan kanun yollarının uygulanması saklı tutulmaktadır. Dolayısıyla,
idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenleme bulunması halinde bu hükümler uygulanacaktır.
Buna göre, 5326 sayılı Kanunun kanun yolu dışındaki diğer genel hükümleri
tüm idari para cezaları hakkında uygulanacak, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmaması halinde
5326 sayılı Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı getirdiği kanun yoluna ilişkin hükümleri de uygulanacaktır.
Bu itibarla, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların
ilgililere tebliğ usulü, özel kanununda hüküm bulunmaması koşuluyla idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümler (başvuru yolu ve süresi, itiraz yolu ve süresi), ödeme usulü, zamanaşımı, idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri gibi düzenlemeler genel hükümler olup, ilgili Kanunlarda
aksine hüküm bulunsa dahi Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Diğer taraftan, 5326 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hükümler getiren yeni
Kanunların yürürlüğe girmesi halinde, yeni kanunla getirilmiş olan hükümlerin
uygulanacağı tabiidir.
1/6/2005 tarihinden önce işlenen kabahatler ile ilgili olarak bu tarihten sonra alınan idari yaptırım kararları sonucunda verilen idari para cezaları hakkında
5326 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
II - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU
TÜZEL KİŞİLERİ
5326 sayılı Kanuna göre cezalandırılması öngörülen fiillerin tespitini ve ceza
verilmesini gerçekleştiren kamu tüzel kişileri ile bunların organlarının, haksızlığı
tespit etme ve ceza verme yetkileri kanunlardan kaynaklanmaktadır.
Kamu tüzel kişileri, görevleri gereği verecekleri idari para cezalarının uygulamasını, 5326 sayılı Kanunda yer alan genel esaslara bağlı kalarak yapacaklardır.
Kamu tüzel kişilerinin görev alanları dikkate alınarak aşağıdaki şekilde tasnif
edilmesi mümkündür.
a) Devlet Tüzel Kişiliği: Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturan kamu idareleri, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleridir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idareleri Devlet Tüzel
Kişiliğini oluşturur.
329
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
b) İdari Kamu Kurumları: Devlet Tüzel Kişiliğinin öteden beri yürüttüğü
kimi hizmet ve faaliyetleri yerine getirmek üzere kanunla kurulmuş olan kamu
tüzel kişileridir. Bu kamu idareleri 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (B)
bölümünde yer alan özel bütçeli idarelerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Orman
Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü örnek olarak verilebilir.
c) Mahalli İdareler: Mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş
olan mahalli idareler; il özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşmaktadır.
d) İktisadi Kamu Kurumları: İktisadi alanda faaliyette bulunmak için oluşturulan kamu tüzel kişileri, iktisadi kamu kurumları olup bu kurumlara T.C. Devlet
Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi
Genel Müdürlüğü, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Boru Hatları ile
Petrol Taşıma A.Ş. örnek olarak verilebilir.
e) Sosyal Kamu Kurumları: Bu kurumlar, insanların sosyal haklarını ve güvenliklerini karşılamak ve sağlamak üzere oluşturulmuş olan kamu tüzel kişileridir. Bu kurumlar, 5018 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan Türkiye İş
Kurumu (İŞKUR) ve Sosyal Güvenlik Kurumudur.
f) Bilimsel Kamu Kurumları: Bu kurumlar, bilimsel, teknik ve kültürel alanlarda faaliyette bulunmak üzere oluşturulmuş olan tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (A) bölümünde yer alan özel bütçeli idareler örnek olarak gösterilebilir.
g) Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları: Bu kurumlar, belli mesleklere mensup insanların zorunlu olarak katıldıkları ve bağlı oldukları tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği örnek
olarak gösterilebilir.
h) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Serbest piyasa ekonomisinde faaliyette bulunan işletmelerin, tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması, piyasanın düzenlenmesi, denetlenmesi, piyasanın rekabet esasları çerçevesinde işler
duruma getirilmesi ve bu çerçevede denetleyici ve gerekiyorsa yaptırımlar uygulayıcı bağımsız idari nitelikli kuruluşlardır. Bu kurumlara, 5018 sayılı Kanuna
ekli (III) sayılı cetvelde yer alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Telekomünikasyon Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurumu ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumu ile (III) sayılı cetvelde yer almayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve
Şeker Kurumu örnek teşkil etmektedir.
330
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil kamu tüzel kişileri ile
bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine idari para cezası verme yetkisi
kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı Kanunla getiren genel esaslara uyulması gerekmektedir.
5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini Cumhuriyet Savcılarına ve
Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından verilen idari para cezaları
hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
III - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU
TÜZEL KİŞİLERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER
Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım olarak idari para cezası uygulayan
idarelerce aşağıdaki açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
A - İdari Yaptırım Kararlarında Yer Alacak Bilgiler
5326 sayılı Kanunun 25 inci maddesine göre idari yaptırım kararlarında;
a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresinin,
b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiilinin,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün delillerin,
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliğinin,
e) Fiilin işlendiği yer ve zamanın, bulunması zorunludur.
İdari yaptırım kararında, söz konusu bilgilerin yanı sıra idari para cezasının
ödeme süresi, ödeme yeri, idari yaptırım kararına karşı kanun yolu (mercii ve
süresi), indirimli ödeme hakkı, taksitlendirme talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde uygulanacak müeyyideler ile tebliğ tarihi bilgilerine yer verilmesi
gerekmektedir.
İdari yaptırım kararlarına; kararın ilgilisine huzurda tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde kararın verildiği esnada, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesi halinde de idarede kalan nüshalara tebligatı
müteakip tebliğ tarihi yazılacaktır.
İdari yaptırım kararının idarede kalan nüshalarında, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihine de yer verilecektir.
İdari yaptırım kararı uygulayan idarelerce hakkında idari para cezası verilen
kişinin T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası da kararda gösterilecektir.
İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan idarelerce düzenlenecek tutanaklarda, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken ve yukarıda açıklanan tüm bilgilere yer verilmesi, tutanakların seri ve sıra numaralarının
331
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
birbirini takip eder şekilde bastırılması, görevli personele zimmetle teslim edilmesi, tutanakların iptal edilmesi gerektiğinde, iptal işlemlerinin tutanağın üzeri
çizilmek ve iptal şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilmesi, tutanakların güvenliği konusunda gerekli özenin gösterilmesi icap etmektedir.
B - İdari Yaptırım Kararlarının Tebliğ Usulü
5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde,
“(1) İdari yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu
hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir.
(2) İdari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde
tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu,
mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını
imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idari yaptırım kararları her halde ilgili tüzel
kişiye tebliğ edilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, idari yaptırım kararlarının ilgililere yukarıda belirtilen tebliğ
usulüne göre tebliğ edilmesi zorunludur.
C - İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (4)
numaralı fıkrasında “Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye
Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları
ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine
hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen
idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel
hükümlere göre tahsil olunur.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının
6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari
yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir.
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Ancak, bu idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir.
332
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna başvurulmaması veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son bulması neticesinde idari
para cezalarının takip edilebilir aşamaya gelmesi, idari para cezasının kesinleşmesidir.
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü nedeniyle idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin düzenlemenin bulunması halinde, bu
düzenlemelerin uygulanması gerektiğinden, idari para cezalarının kesinleşmesi
aşağıdaki şekilde olacaktır.
1) Kabahatler Kanununa Göre İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: 5326 sayılı Kanunun 27 ila 31 inci maddelerinde idari yaptırım kararlarına karşı başvuru
yolu, başvurunun incelenmesi, itiraz yolu, vazgeçme ve kabul ile masrafların ve
vekalet ücretinin ödenmesi hususları düzenlenmiştir.
Söz konusu hükümlere göre, idari yaptırım kararları;
i) Kararın ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde sulh ceza
mahkemesine başvurulmadığı takdirde bu sürenin bitiminde,
ii) Kanuni süresinde sulh ceza mahkemesine başvurulması halinde,
- Sulh ceza mahkemesinin kararına itiraz edilmemiş ise kararın taraflara tebliğini takip eden 7 nci günün bitiminde,
- 2.000,-YTL’ye kadar (bu tutar dahil) idari para cezalarına ilişkin sulh ceza
mahkemesinin karar tarihinde,
iii) Sulh ceza mahkemesi kararına ya da mahkemeler tarafından verilen idari yaptırım kararlarına karşı ağır ceza mahkemesine itiraz edilmesi halinde itiraz
üzerine verilen karar tarihinde, kesinleşmektedir.
iv) Kabahatler Kanunun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen;
(6) numaralı fıkra ile soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve kovuşturmaya yer olmadığı
kararına itiraz edilmesi halinde idarî yaptırım kararına karşı başvurunun kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara karşı yapılacak itirazı inceleyen itiraz merciinde inceleneceği hükme bağlandığından,
(7) numaralı fırka ile kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidilmesi halinde, idarî
yaptırım kararına karşı itirazın da beraat kararını inceleyen mercide inceleneceği
hükme bağlandığından, bu durumlarda kesinleşme kanun yollarının tüketilmesine bağlı olarak belirlenecektir.
v) Kabahatler Kanununun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen (8)
numaralı fıkrasında ise idarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı
333
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması
halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin
iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceği düzenlenmiş olduğundan, bu kapsamdaki idari yaptırım kararları idari yargılama sürecine bağlı olarak
kesinleşecektir.
2) Kanun Yolu Saklı Tutulan Hallerde İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi:
İdari para cezasına yönelik Kabahatler Kanununun hükümleri dışında kanun
yolu öngörülmesi halinde, ilgili kanunlarında yer verilen kesinleşme nedenlerine
bağlı olarak idari para cezaları kesinleşecektir.
D - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı ve Tahsili
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanun ile değişik 17 nci maddesinin (3)
ve (4) numaralı fıkralarında;
“(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra
belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler
tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi
bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen
idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik
durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin
ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar
verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para
cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve
mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine
hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen
idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel
hükümlere göre tahsil olunur.” hükmü yer almaktadır.
334
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Söz konusu hükümlerin incelenmesinden de görüleceği gibi, 5560 sayılı Kanunla idari para cezalarının gelir kaydedileceği yer, tahsilata yetkili merci ve tahsil
usulleri değiştirilmiş, belirtilen unsurlar idari para cezaları itibarıyla farklı belirlenmiştir.
1 - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı
5560 sayılı Kanun ile 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle idari para cezalarının gelir kaydının, idari para cezasını veren kamu idaresi ve bütçeler itibarıyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre;
- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından
verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları genel bütçeye,
- Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para
cezaları kendi bütçelerine,
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve
kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarındaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, genel bütçeye, gelir kaydedilecektir.
2 - İdari Para Cezalarının Tahsil Usulü ve Tahsile Yetkili Merci
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinde idari
para cezalarının tahsil usulü; idari para cezasını veren kamu idaresi ve idari para
cezasının düzenlendiği kanunlara göre belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre;
- Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine,
- Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para
cezaları kendileri tarafından, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, 6183 sayılı Kanun hükümlerine,
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve;
a) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları kendileri
tarafından, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere,
335
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
b) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekenler ise özel bir belirleme yapılmamış olması halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil daireleri tarafından
6183 sayılı Kanun hükümlerine, göre takip ve tahsil edilecektir.
Genel hükümlere göre takip ve tahsil edileceği belirtilmiş olan idari para cezaları süresinde ödenmediği takdirde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre takip
edilecektir.
Tebliğin bu bölümünün “3- Ödeme Zamanı ve Yeri” alt bölümü, 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecek idari para cezalarına yönelik
açıklamaları içermektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre takip ve tahsil edilecek idari para cezalarında ise ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
3 - Ödeme Zamanı ve Yeri
Ödeme Zamanı
5326 sayılı Kanunda idari para cezalarının ödeme süresine ilişkin herhangi
bir hükme yer verilmemiştir. Bu husus dikkate alındığında, idari para cezalarının
ödeme süresi, ilgili kanunlarında düzenlenen hallerde bu sürelerdir.
İdari para cezalarının ilgili kanunlarında ödeme zamanı gösterilmemiş ise
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37 nci maddesine göre ödeme süresinin tayini gerekmektedir.
Buna göre, özel kanunlarında ödeme süresi belirtilmemiş idari para cezalarının, Kabahatler Kanununun 26 ncı maddesine göre ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde ödenmesi gerektiğinden, idari yaptırım kararını
veren kamu tüzel kişilerince idari yaptırım kararlarında “ödemenin 1 ay içinde
yapılması gerektiği” hususu belirtilecektir.
Ödeme Yeri
Tebliğin bu bölümünün “1- İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı” başlıklı alt
bölümünde idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri belirlenmiştir. İdari para cezalarının ödeme yeri de gelir kaydedilecek kamu idaresine göre
farklılık göstermektedir.
Bu bölümde yapılan açıklamalar genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para
cezalarının ödeme yerini belirlemekte olup, genel bütçeye gelir kaydedilmeyecek
idari para cezalarının ödeme yeri ise ilgili mevzuatına göre belirlenecektir.
Bu itibarla, genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezalarının, idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ve sonra olmak üzere ödeme yeri aşağıda
belirtilmiştir.
336
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
a) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Önce Ödeme Yeri
İdari yaptırım kararı veren idareler; idari para cezalarını, kanuni ödeme süresi
içinde ya da idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ödemek isteyen
kişilerden tahsil edecek ve tahsil ettiği tutarları Hazine hesaplarına aktaracaktır.
İdari yaptırım kararları genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri tarafından
verilmiş ise söz konusu cezalar, muhasebe yetkilisi mutemetleri ve muhasebe
birimleri (merkez muhasebe birimi, mal müdürlükleri ve defterdarlık muhasebe müdürlükleri) vasıtasıyla tahsil edilecektir. Genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin bankalar aracılığı ile tahsilat yetkisi bulunması halinde bu idarelerin
banka hesaplarına da ödeme yapılacaktır.
Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi mutemetlerine ve
vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi bulunan bankalara ya
da posta idaresine ödenecektir.
İdari yaptırım kararları 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan
özel bütçeli kamu idareleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile
diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezaları, bu idarelerin ilgili muhasebe birimlerine veya
görevlendirilen personeline ya da banka hesaplarına ödenebilecektir.
Gerek 5326 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerekse bu Kanunda değişiklik yapan 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
yapılan düzenlemeler nedeniyle kanuni ödeme süresi içinde vergi dairelerine
ödenen para cezaları, bu bölümün üçüncü paragrafında belirtilenler hariç olmak
üzere, bundan böyle kanuni ödeme süresi ve kararın kesinleşmesi süresi içerisinde idari yaptırım kararı veren idarelere ödenecektir.
b) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Sonra Ödeme Yeri
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi üzerine ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi dairelerine yapılacaktır.
Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini müteakip tahsil için; borçlu gerçek
kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri
tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir. Ancak, 5018 sayılı Kanuna ekli
337
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen ve ödeme veya kesinleşme
süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları
ise kararların kesinleşmesini müteakip tahsil için borçlunun gelir veya kurumlar
vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir.
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere vergi dairesine
gönderilen idari para cezalarına karşılık idarelerce tahsilat yapılmayacaktır. Ancak, tahsil edilmek üzere vergi dairelerine gönderilmiş olan idari para cezalarına
yönelik tahsilat yapılması halinde, önceden gönderilen idari yaptırım kararı ile
ilgisi sağlanmak suretiyle tahsil edilen tutarlar vergi dairesine bildirilecektir.
İdari yaptırım kararı veren idareler, kanuni ödeme süresi içerisinde ya da kararların kesinleşmesinden önce yaptıkları tahsilatların dayanağı olan idari para
cezası kararlarını/tutanaklarını vergi dairelerine göndermeyeceklerdir.
4 - İndirim Uygulaması
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (6) numaralı fıkrasında “Kabahat
dolayısıyla idari para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde
bunun tahsilatını derhal kendisi gerçekleştirir. İdari para cezasını kanun yoluna
başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme,
kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.” hükmü yer
almaktadır.
Anılan hüküm ile yapılan düzenleme;
1 - İdari para cezasını veren kamu görevlisine, para cezasının verildiği anda
ödeyen kişilerin yaptığı ödemelerde indirim uygulanacağı,
2 - İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişilerin indirim hakkından yararlanacağı, yönündedir.
İdari para cezasının indirimli olarak ödenebilmesi için ödemenin kanun yoluna başvurmadan önce yapılması zorunlu olduğundan, indirim;
- kanun yolu 5326 sayılı Kanunda düzenlenen hükümlere göre belirlendiği
hallerde idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden itibaren geçecek 15 günlük
başvuru süresi, mahkemeler tarafından verilen idari yaptırım kararlarında ise kararın tebliğ tarihinden itibaren geçecek 7 günlük itiraz süresi,
- kanun yolu 5560 sayılı Kanunla değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü uyarınca idari para
cezasının düzenlendiği kanundaki kanun yolu olması halinde, bu kanunlarda yer
alan dava açma süresi, içinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır.
Bununla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda 7 gün, 15
gün, 30 gün gibi ödeme süreleri bulunmakta, ödeme süresi ilgili kanununda yer
338
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde ödenmektedir.
Peşin ödeme indirimi, amme alacağının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra
uygulanamayacağından, dava açma süresinden daha az ödeme süresi olan para
cezaları için indirim, ödeme süreleri içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır. Buna karşın, kanuni ödeme süresi dava açma süresini aşan para cezalarında
ise peşin ödeme indirimi dava açma süresi içerisinde yapılan ödemelere uygulanacak, bu süreden sonra yapılan ödemelerde ise peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır.
Örneğin, ödeme süresi ilgili kanununda 30 gün olarak tayin edilmiş olan idari
para cezasının kanun yoluna yönelik bir düzenlemenin bulunmaması durumunda, 5326 sayılı Kabahatler Kanununa bağlı olarak kanun yolu hükümleri uygulanacağından, peşin ödeme indirimi kanun yoluna başvuru süresi olan 15 gün
içerisinde yapılan ödemelere uygulanacaktır. Örnekteki idari para cezasının, ilgili
kanununda dava açma süresinin 60 gün olarak tayin edilmiş olduğunun kabul
edilmesi halinde, peşin ödeme indirimi, ödeme süresi olan 30 gün içerisinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır.
İdarelerce kanuni ödeme süresi içerisinde yapılan tahsilatlarda peşin ödeme
indirimi uygulanıp uygulanmayacağı yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde
tespit edilecek, tahsilat esnasında düzenlenecek makbuzlarda idari para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat tutarı ayrı ayrı gösterilecektir.
Peşin ödeme indirimi, idari para cezasının tamamı üzerinden nakden veya ilgili mevzuatı gereği kabul edilmiş olması şartıyla çekle defaten yapılacak ödemelere uygulanacak, kısmi ödemelere uygulanmayacaktır.
5 - Taksitlendirme Uygulaması
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında “… Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde,
idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört
eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam
olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil
edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde hükmüne göre, taksitlendirme başvurusu idari yaptırım kararının
tebliğini müteakip kanuni ödeme süresi içinde bu kararı veren idareye yapılacak
ve talepler bu idareler tarafından değerlendirilerek karara bağlanacaktır. Kanuni
ödeme süresinden sonra yapılan taksitlendirme başvurularının değerlendirilmeyeceği tabiidir.
339
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular; 4 eşit taksit halinde ve birinci
taksit idari para cezasının kanuni ödeme süresi içinde, geri kalan 3 taksiti ise idari
para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde idarece belirlenecek sürelerde ödeyecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde
idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelecek ve tahsil için durum genel
bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezaları için ilgili vergi dairesine bildirilecektir. Genel bütçeye gelir kaydedilmeyen idari para cezalarında ise muaccel hale
gelen para cezasının ilgili kanunlar uyarınca tahsile yetkili mercilerce takip ve
tahsil işlemlerine başlanacaktır.
Tebliğin III/C bölümünde açıklandığı gibi, genel bütçeye gelir kaydedilmesi
gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir.
Taksitlendirme uygulaması kanun yoluna başvuruyu engellememektedir.
Dolayısıyla, taksitlendirilen idari para cezası hakkında dava da açılmış ve yargılama sürecinde ödenmesi gereken taksitlerin süresinde veya tam olarak ödenmemiş olması halinde, ödenmemiş olan bu taksit tutarlarının muaccel hale geldiği
gerekçesiyle takip işlemlerine başlanılmasına, idari yaptırım kararı kesinleşmediğinden, kanunen imkan bulunmamaktadır. Ancak, borçlu tarafından rızaen ödeme yapılabileceği tabiidir.
Dava sürecinin bir yıllık taksitlendirme süresinden fazla olması halinde idarece verilecek bir yıllık süre geçersiz sayılacaktır.
Dava sürecinin idarece verilen taksitlendirme süresinden az olması halinde
ise dava sürecinde ödenmeyen taksit tutarlarının, ödeme süresi gelmemiş taksit
veya taksitler ile birlikte geri kalan taksit ödeme süreleri içerisinde eşit tutarlar
halinde ödenmesine müsaade edilecektir. Bu durumda da taksitlerin süresinde
ödenmesi şartı aranılacak, taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmının takip ve tahsiline başlanılacaktır.
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde idari para cezalarının
düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla, idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Bu durumda, kanun yoluna
başvurulmuş olması idari para cezasının takibini etkilemediğinden, taksitlendirilen idari para cezasının taksitlerinin tam ve zamanında ödenmemesi halinde
alacağın muaccel hale geleceği ve takip edilebileceği tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesine göre yapılacak taksitlendirmelerde
teminat ve tecil faizi aranılmayacaktır.
340
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Ancak, bu maddeye göre yapılan taksitlendirmeler, cebren takip ve tahsil muamelesini durduran nitelik taşımakla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği
kanunlarda yer alan ek mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme
süresinde ödenmeyen idari para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmemesine, dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali
yükümlülüğün uygulanması ve tahsili gerekmektedir.
E - Genel Bütçeye Gelir Kaydedilmesi Gereken İdari Para Cezasını
Tahsil Eden Kamu Tüzel Kişileri Tarafından Tahsil Edilen Tutarların
Hazine Hesaplarına Aktarılması
İdari yaptırım kararı uygulayarak kanuni ödeme süresi ya da kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsilat yapan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri,
tahsil ettikleri idari para cezalarını bu amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri kaydedeceklerdir.
Genel bütçe kapsamında olan kamu idareleri dışında kalan idareler; tahsil
ettikleri idari para cezalarını, tahsil ettikleri ayı takip eden ayın 7 nci günü, bu
tarihin Resmî tatile rastlaması halinde tatili izleyen ilk iş günü, Aralık ayı içerisinde tahsil edilen tutarı ise bütçe yılının son iş günü, mesai saati bitimine kadar;
borçlunun vergi kimlik numarası, T.C. kimlik numarası, adı soyadı/unvanı, tahsilat tarihi, idari para cezası tutarı, tahsilat tutarı, tahsilatın indirimli veya taksitle
yapılması halinde bu durumu belirtir şerh ve tutar, tahsilata konu makbuzların
seri sıra numaraları, tahsilat sırasında ek mali yükümlülük tahsil edilmiş ise bu
tutar, ayrı ayrı belirtilmek suretiyle düzenlenecek listeler ile idarenin bulunduğu
yerde; tek vergi dairesi varsa bu vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa
süreksiz vergileri tahsil etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaktır. Bu idareler
söz konusu tutarları nakden ödeyebilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat
Bankası nezdindeki saymanlık hesabına da vergi tahsil alındısı karşılığında ödeyebileceklerdir.
Anılan idareler bu Tebliğde belirtilen sürelerde tahsil ettikleri tutarı, Hazine
hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında süresinde aktarılmayan tutar, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre
hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil edilecektir.
IV - MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, kovuşturma konusu fiilin kabahat
oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkemeler tarafından idari yaptırım kararı
verileceği hükme bağlanmıştır.
341
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Anılan Kanunun diğer hükümleri ile birlikte konu değerlendirildiğinde, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı itiraz mercii, ağır ceza mahkemeleri olup mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı ağır ceza
mahkemelerine itiraz edilmemesi veya itiraz sonrası verilen karar üzerine kesinleşen idari yaptırım kararı, tahsil edilmek için borçlu; gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine,
birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli
vergi dairelerine gönderilecektir.
Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik verilecek idari para cezalarının hükmedildiği kararlarda, idari
para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine de yer
verilmesi gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması
halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre bir
ay içinde ödenmesine yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir.
Bu itibarla, mahkemeler tarafından verilen kararlarda ödeme süresine yönelik bir
hükmün yer almaması halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden
ödeme sürelerine yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekeceği tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde düzenlenen peşin ödeme indirimi,
daha kısa ödeme süresi olmaması koşuluyla mahkeme kararına karşı itiraz süresi
olan 7 gün içinde yapılacak ödemelere uygulanacak; taksitlendirme uygulaması
ise mahkeme kararında yer aldığı takdirde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tayin edilen ödeme süresi içerisinde yapılan başvuru üzerine tahsilatla
görevli vergi dairelerince yapılacaktır.
Ancak, bu taksitlendirmenin 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile ilgisi
bulunmadığından vergi dairelerince 5326 sayılı Kanuna göre yapılan taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi alınmayacağı tabiidir.
5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde ise Cumhuriyet Savcısının; Kanunda açıkça hüküm bulunması halinde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırıma
karar verme yetkisi bulunduğu düzenlenmiştir.
Cumhuriyet Savcıları tarafından verilen idari para cezaları, bu Tebliğin
III’üncü bölümünde açıklanan esaslar çerçevesinde işleme tabi tutulacak, ancak
bu idari para cezalarının ödeme süresi, ödeme yeri ve taksitlendirilmesi işlemleri
ise bu bölümde yer alan açıklamalara göre belirlenecektir.
342
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
V - İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİL ZAMANAŞIMI
6183 sayılı Kanunun 102 nci maddesinde “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı
hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.”
hükmü yer almaktadır.
5326 sayılı Kanunun “Yerine getirme zamanaşımı” başlıklı 21 inci maddesinde ise;
“(1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya
mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez.
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;
a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,
b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,
c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,
d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç,
Yıldır.
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.
(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.” hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Kabahatler Kanunu kapsamındaki idari para cezalarının tahsil zamanaşımı süresi, Kanunun 21 inci maddesine
göre tespit edilecektir.
Ancak, 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının işlememesi halleri ayrıca
dikkate alınacaktır.
5326 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan
“Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.” hükmü, idari para
343
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
cezalarının kesinleşme sürecinde geçen sürenin zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenlendiğinden, bu hükmün de tahsil zamanaşımının işlemeyeceği
haller olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir.
Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsil edilmemekle
birlikte 5326 sayılı Kanun hükümlerine tabi idari para cezaları hakkında da anılan Kanunun 21 inci maddesinde düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin dikkate
alınacağı tabiidir.
VI - VERGİ DAİRELERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER
1) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezası uygulayan idarelerce, kanuni ödeme sürelerinde ya da kesinleşme süresi içerisinde tahsil edilemeyen ve kesinleşen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararlarının, 6183
sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine vergi dairelerince;
- İdari yaptırım kararının kesinleşip kesinleşmediği kontrol edilmesi, kesinleşmeden önce tahsil için intikal ettirilmiş kararlar bulunması halinde, bu kararların
işleme alınmayarak ilgili idareye geri gönderilmesi,
- İdari para cezalarının takibine, 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre
düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle başlanılması,
gerekmektedir.
2) İdari yaptırım kararının kesinleşme tarihi, idari para cezasının zamanaşımının başlangıç tarihi olduğundan, kesinleşme tarihi vergi dairesi kayıtlarında
ayrıca izlenecektir.
3) Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı
Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezalarının tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili mercilerce yapılacaktır.
Söz konusu cezaların, peşin ödeme indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, cezanın verildiği anda kamu görevlisine yapılacak ödemelerdeki
indirim uygulamasının yanı sıra, vergi dairelerine ve vergi daireleri adına tahsilata
yetkili bankalara ve postanelere yapılan ödemelerde de bu Tebliğin III/D-4 bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde peşin ödeme indirimi uygulanacaktır.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının peşin ödeme
344
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, indirimin geçiş ücreti
hariç idari para cezası tutarına uygulanmasına özellikle dikkat edilecektir.
5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezaları için ilgili vergi dairesine yapılacak ve talep vergi dairesince sonuçlandırılacaktır. Taksitlendirme uygulamasında bu Tebliğin III/D-5 bölümünde yapılan
açıklamalara uyulacaktır.
4) Vergi daireleri idari para cezalarının tamamını tahsil ettikleri tarihten itibaren bir ay içinde durumu ilgili idarelere bildireceklerdir.
VII - RED VE İADE İŞLEMLERİ
Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği takdirde, red ve iade işlemleri; genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yaptığı
tahsilatlarda, tahsilatı yapan muhasebe birimi tarafından, diğer idarelerin tahsil
ettiği idari para cezalarında ise idarenin, para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından yerine getirilecektir.
Diğer taraftan, idari para cezalarının Hazine hesaplarına aktarılmadan önce
iade edilmesinin gerektiği durumlarda, red ve iade işlemlerinin tahsilatı yapan
idareler tarafından yerine getirileceği tabiidir.
Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezalarının her hangi bir sebeple red ve iadesi gerektiği takdirde, iade işlemlerinin ilgili kurumlarca
yapılması gerekmektedir.
VIII - ÖLÜM HALİNDE İDARİ PARA CEZALARI HAKKINDA YAPILACAK İŞLEMLER
Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38 inci maddesinin
yedinci fıkrasında “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden
gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
345
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
“Ceza sorumluluğunun şahsîliği” başlıklı 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında “(1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” hükmü,
“Sanığın veya hükümlünün ölümü” başlıklı 64 üncü maddesinde de “(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği
itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını
ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.” hükmü,
yer almaktadır.
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 96 ncı maddesinde de 5237
sayılı Kanunun 64 üncü maddesine paralel hüküm yer almakta idi.
Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen hükümler nedeniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen
adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, müsadereye
ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme
kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve eşyalar gerek terekeden gerekse
mirasçılardan aranılacaktır.
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik edilmesi öngörülen ve
idarelerin düzenleme yapma ve ceza verme yetkileri gereğince verilen idari para
cezalarının, özel kanunlarda belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların
kesinleşmesi halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun çerçevesinde
yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından
takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması koşuluyla,
Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen “Cezaların Şahsiliği” ilkesi gereğince,
bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir.
Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu
amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği
yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para cezası verilen
amme borçlusunun ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından takip
edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir.
346
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni temsilcilerin ölümü
halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam edilecektir.
IX - DİĞER HUSUSLAR
1 - 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 5560 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükmünde, idari para cezasının Devlet hazinesine ödeneceği (genel
bütçeye gelir kaydedileceği) ve tahsilata yetkili merciin Maliye Bakanlığına bağlı
tahsil dairelerinin olduğu yönünde düzenleme yer almaktaydı.
5560 sayılı Kanunla 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, idari para cezalarının gelir kaydı, tahsil usulü ve tahsile yetkili
merci, idari para cezasını veren kamu idaresi, bütçeler ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlar esas alınarak belirleneceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
5326 sayılı Kanunun genel usul kanunu olması ve 5560 sayılı Kanunla yapılan
değişikliklerin de usul hükümlerine ilişkin olması dikkate alındığında, 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihi itibarıyla;
- Tahsil edilmiş olan ve 19/12/2006 tarihinden önce de genel bütçeye gelir
kaydedilmesi gereken idari para cezalarının, genel bütçeye gelir kaydedilmesi,
- Takip işlemlerine başlanıldığı halde tahsil edilememiş olan idari para cezaları tahsil edildikten sonra, 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe bağlı olarak
ilgili bütçeye gelir kaydedilmesi,
- Tahsile yetkili mercii değişen idari para cezalarının;
a) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmış olanların takip ve tahsiline takibi başlatan idare tarafından devam edilmesi,
b) Takip ve tahsil işlemleri başlatılmamış olanların ise yetkili kılınan idarelere
gönderilmesi,
gerekmektedir.
2 – 16/12/2005 tarihli ve 26025 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği, bu Tebliğin yayımı ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Tebliğ olunur.
347
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
SAYI : B.07.1.GİB.0.71/7100-118
UYGULAMA İÇ GENELGESİ
SERİ NO : 2006/1
...........................VALİLİĞİNE
(Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü)
5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 31.03.2005 tarih ve 25772 mükerrer sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anılan Kanunun uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği, 437 Seri
No.lu Tahsilat Genel Tebliği 16.12.2005 tarih ve 26025 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde, bu Kanunun genel
kanun niteliğinde olduğu belirtilerek, Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre,
Kanunun yürürlük tarihi olan 01.06.2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş olan
tüm kanunlarda yer alan idari para cezaları hakkında Kabahatler Kanununun genel hükümleri uygulanacaktır.
Örneğin, idari yaptırım kararlarında bulunması gereken hususlar, kararların
ilgililere tebliği usulü, yasal başvuru süreleri ve başvuru yolları, ödeme usulü,
zamanaşımı, idari para cezalarının Devlet geliri sayılması yönündeki hükümler
genel hükümler olup, ilgili kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi 5326 sayılı
Kanun hükümleri uygulanacaktır.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde idari para cezalarının Devlet hazinesine ödeneceği hükme bağlanmıştır. Kanunun yürürlüğe girdiği 01.06.2005
tarihinden sonra alınan idari yaptırım kararları gereğince tahsil edilen idari para
cezalarından hiçbir kuruma pay aktarılmayacak, ancak bu tarihten sonra yürürlüğe giren kanunlarda, Kabahatler Kanunu hükümlerinden farklı düzenleme içeren
hükümlerin bulunması halinde, bu hükümler Kabahatler Kanunundan sonra düzenleme getirmiş olduğundan, özel hüküm olarak dikkate alınıp uygulanacaktır.
Bu durumlarda Bakanlığımızca yapılacak düzenlemelere göre işlem yapılacaktır.
İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle uygulayan idareler, düzenlenecek tutanakları 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen tüm bilgilere yer verecek şekilde kendileri bastıracaktır.
Ancak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 4925 sayılı Karayolu Taşıma
348
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kanununa göre verilen idari para cezaları için kullanılacak tutanakların basımı ve
dağıtımı önceki düzenlemeler doğrultusunda Bakanlığımızca yapılmaya devam
edilecektir.
437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde
vergi dairelerince yapılacak iş ve işlemler aşağıda açıklanmıştır.
I - VERGİ DAİRELERİNE GÖNDERİLEN İDARİ YAPTIRIM KARARLARI İLE İLGİLİ YAPILACAK İŞLEMLER
İdari para cezası vermeye yetkili olan kamu tüzel kişileri ve bu kişilerce yapılacak işlemler ile idari yaptırım kararlarında yer alması gereken bilgiler 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilmiştir.
İdari yaptırım kararlarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere
görevli vergi dairelerine gönderilmesi üzerine ;
1) İdari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen ve ödeme
veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari para cezaları,
2) Mahkemeler ve Cumhuriyet Savcılarınca verilen idari para cezaları,
3) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre verilen Trafik Para Cezaları, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre verilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezaları
ayrı, ayrı.değerlendirilecektir.
İdari yaptırım kararları, 5326 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi uyarınca kararı veren kamu tüzel kişilerince ilgililerine 7201 sayılı
Tebligat
Kanunu
hükümlerine
göre
tebliğ
edilecektir.
Bu itibarla, idari para cezasının ilgili mevzuatında tebliğ usulüne ilişkin özel hüküm yer alsa dahi uygulanmayacağından, idari para cezalarının tebliğ usullerine
ilişkin olarak Bakanlığımızca daha önce yapılan düzenlemelere göre işlem yapılmayacaktır.
Buna göre, 01.06.2005 tarihinden sonra verilen idari yaptırım kararlarının
tebliğ işlemlerinin 5326 sayılı Kanunun belirlediği esaslar çerçevesinde kararı
veren kurumca yerine getirilmesi, 01.06.2005 tarihinden önce verilen idari yaptırım kararlarının tebliğ işlemlerinin ise ilgili mevzuatta belirtilen esaslara göre
yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir
349
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
1- İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ KAMU TÜZEL KİŞİLERİNCE VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para
cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini ve ödeme süresinin geçmesini müteakip tahsil için borçlunun ikametgahının, tüzel kişilerin kanuni veya iş
merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir.
Vergi dairelerince, idari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen
idari yaptırım kararlarının, kararı alan idare tarafından tebliğ edilip edilmediği ve
kararın kesinleşip kesinleşmediği kontrol edilecektir.
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin III/C bölümünde açıklanmıştır. Buna göre, ödeme ve kesinleşme süresi
içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para cezaları yetkili vergi dairelerince
takip ve tahsil edileceğinden, kesinleşmeden ve ödeme süresi geçmeden önce
vergi dairelerine intikal ettirilen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları işleme alınmayarak ilgili kuruma iade edilecektir.
İdari yaptırım kararlarının vergi dairesine intikali üzerine yukarıda belirtilen hususlarla ilgili gerekli kontroller yapıldıktan sonra idari para cezaları “Olay
Kayıt ve Hesap Defteri”ne kaydedilmek suretiyle tahakkuk ettirilecektir. Ayrıca,
defterin “NOT” sütununda, idari yaptırım kararını gönderen kurum ile kararın
tebliğ ve kesinleşme tarihleri belirtilecektir. Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydedilmek suretiyle tahakkuk ettirilen idari para cezalarının takip işlemlerine ödeme emri düzenlenmek suretiyle başlanacaktır.
Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde idari para cezaları için de tutulması öngörülen “Harç ve Para Cezaları İle Diğer Amme Alacakları İçin
Hesap Defteri” bundan böyle idari para cezaları için tutulmayacaktır.
Bu kısımda belirtilen idari para cezalarının taksitlendirilmesi, taksitlendirme
planlaması ve ödeme süresi içerisinde taksit tutarlarının tahsili, idari yaptırım
kararını veren kurumca gerçekleştirilecektir. Ancak, taksitlerin eksik ödenmesi
veya zamanında ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel
hale geleceğinden, ilgili kurum tarafından bildirilen tutarların takip ve tahsili yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde görevli vergi dairesince yerine getirilecektir.
2- MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN
VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI
5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesine göre, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına ilişkin kararlar borçlunun ikametgahının, tüzel kişilerin
kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla ver350
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
gi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine.
gönderilecektir.
Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik olarak verilecek idari para cezalarının hükmedildiği kararlarda,
idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarda yer alan ödeme sürelerine
de yer verilmesi gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda bir düzenlemenin yer almaması halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine
göre bir ay içinde ödenmesine yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler tarafından verilen kararlarda ödeme süresine
yönelik bir hükmün yer almaması halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekmektedir.
Kamu tüzel kişileri tarafından verilen idari yaptırım kararlarının muhatapları tarafından dava konusu yapılması sonucunda mahkemeler tarafından bu kararların
onanması, bu kararların idari merciler tarafından verilen idari para cezası niteliğini değiştirmediğinden, vergi dairelerinin, mahkemeler tarafından verilen idari
para cezaları ile diğer kurumlarca verilen idari para cezaları ayrımına özellikle
dikkat.etmeleri.gerekmektedir.
Diğer taraftan, mahkemeler tarafından verilen adli para cezaları Kabahatler
Kanunu çerçevesinde değerlendirilmeyecek, adli para cezaları ile ilgili işlemler
önceki düzenlemelere göre yerine getirilecektir.
5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde, Cumhuriyet savcısının kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı
vermeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Cumhuriyet savcılarının verdiği yaptırım
kararlarına karşı itiraz süresi 15 gün olup bu kararların kesinleşmesinde de kamu
tüzel kişileri tarafından verilen idari yaptırım kararlarına dair hükümler dikkate.
alınacaktır.
Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca verilen idari yaptırım kararlarının
vergi dairelerince alınması üzerine ilgili vergi dairesi tarafından gerekli kontroller
yapıldıktan sonra idari para cezaları Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydedilerek tahakkuk ettirilecektir. Ayrıca, ilgili defterin “NOT” sütununa kararı gönderen mahkeme veya Cumhuriyet savcılığı ile kararın tebliğ tarihi yazılacaktır.
Bununla birlikte, yukarıda yer alan süre ile ilgili açıklamalara göre vergi dairesince belirlenen kararların kesinleşme tarihi.de.“NOT”.sütununda.belirtilecektir.
Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca 01.06.2005 tarihinden sonra verilen
idari para cezaları için bu cezaları düzenleyen kanunlar esas alınarak belirlenmiş
olan ekteki vergi türü kodları kullanılacaktır.
351
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2.1. Peşin Ödeme İndirimi
5326 sayılı Kanun uyarınca, kanun yoluna başvurmadan Cumhuriyet savcılarının verdiği idari yaptırım kararlarının tebliğ tarihinden itibaren geçecek 15
günlük başvuru süresi (dava açma) ile itiraz yoluna gidilmeden mahkemeler
tarafından verilen idari yaptırım kararlarında kararın tebliğ tarihinden itibaren
geçecek 7 günlük itiraz süresi içerisinde borcun tamamına yönelik defaten yapılacak ödemelerde, borçlunun talebi aranmaksızın, peşin ödeme indirimi uygulanacaktır.
İdari para cezasının kanuni ödeme süresi geçtikten sonra ödenmesi durumunda peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır. Kanuni ödeme süresinin 15
günlük başvuru yolu süresinden veya 7 günlük itiraz süresinden daha az olması
durumunda, sadece kanuni ödeme süresi içerisinde defaten yapılan ödemelere
indirim uygulanacaktır.
Tahsilat esnasında düzenlenecek alındılarda ve bordrolarda idari para cezası
tutarı, indirim tutarı ve tahsilat tutarı ayrı ayrı gösterilecektir. Ayrıca, indirimli
tahsilatların Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydı sırasında bu husus şerh edilecektir.
2.2.Taksitlendirme
Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılarınca verilen idari para cezalarında sadece
ilgili kararda yer alması halinde.taksitlendirme.uygulaması.yapılacaktır.
Belirtilen kararlarda taksitlendirme ile ilgili hüküm bulunması ve ceza muhatabının yazılı olarak talep etmesi üzerine, taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular, borçlarını 4 eşit taksit halinde, birinci taksidi idari para cezasının kanuni
ödeme süresi içerisinde, kalan 3 taksidi ise idari para cezasının tebliğ tarihinden
itibaren bir yıl içerisinde, mahkeme veya Cumhuriyet savcılarınca belirlenen sürelerde veya süre belirtilmemişse vergi dairesince belirlenecek sürelerde, ödeyeceklerdir.
Bu durumda, vergi dairesince ekte yer alan idari para cezaları için düzenlenmiş taksitlendirme formları, ilgisine göre iki örnek düzenlenerek
vergi dairesi müdürü ya da yetkili kılacağı personel tarafından imzalanacak ve bir örneği ceza muhatabına verilecektir. Formun diğer örneği ise
idari para cezası ile ilgili diğer belgelerle birlikte muhafaza edilecektir. Ayrıca Olay Kayıt ve Hesap Defterinde taksit uygulamasının yapıldığı belirtilecek ve taksitlerin zamanında ödenip ödenmediği titizlikle izlenecektir.
Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının
kalan kısmı muaccel hale gelecek ve kalan tutar derhal takip ve tahsil edilecektir.
352
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
3- 2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNA GÖRE KESİLEN TRAFİK PARA CEZALARI, 4925 SAYILI KARAYOLU TAŞIMA
KANUNUNA GÖRE KESİLEN İDARİ PARA CEZALARI, 5539 SAYILI
KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN UYARINCA TAHSİLİ GEREKEN GEÇİŞ ÜCRETİ VE İDARİ PARA CEZALARI
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre kesilen trafik para cezaları, 4925
sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre kesilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarına ilişkin kararların muhataplarına
tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili idarelerce yapılacaktır.
Dolayısıyla, 14.09.2004 tarih ve 2004/9; 14.09.2004 tarih ve 2004/10 ;
21.10.2004 tarih ve 2004/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgelerinde yer alan
tebliğ ile ilgili düzenlemeler, 01.06.2005 tarihinden itibaren verilen idari yaptırım kararları için yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan genelgelerin tebligat dışındaki diğer düzenlemelerinin uygulamasına devam edilecektir.
3.1. Peşin Ödeme İndirimi
Bu bölümde belirtilen cezaların, peşin ödeme indirimi uygulanacak süre
içerisinde defaten ödenmesi halinde, cezanın verildiği anda muhasebe yetkilisi
mutemetlerine (sayman mutemetlerine) yapılacak ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi dairelerine ve bankalara yapılan ödemelerde de peşin
ödeme indirimi uygulanacaktır. İndirim uygulaması yapılarak düzenlenecek alındı ve bordrolarda ceza tutarı, indirim tutarı ve tahsil edilen tutar ayrı ayrı gösterilecektir.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının peşin ödeme
indirimi uygulanacak süre içerisinde defaten ödenmesi halinde, indirimin sadece
idari para cezası tutarına uygulanmasına ve geçiş ücretinden indirim yapılmamasına özellikle dikkat edilecektir.
3.2. Taksitlendirme
5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, bu kısımda belirtilen idari para
cezaları için tahsile yetkili kılınan vergi dairesine yapılacak ve talep bu vergi dairesince değerlendirilip karara bağlanacaktır.
Buna göre, ceza muhatabının taksitlendirme talebinin vergi dairesi müdürü
ya da yetkili kılacağı personel tarafından uygun bulunması halinde, ekte yer alan
idari para cezaları için düzenlenmiş taksitlendirme formları, ilgisine göre, iki örnek düzenlenecek ve imzalanıp bir örneği borçluya verilecektir. Formun diğer
353
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
örneği ise idari para cezası ile ilgili diğer belgelerle birlikte muhafaza edilecektir.
Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular, borçlarını 4 eşit taksit halinde,
birinci taksidi idari para cezasının kanuni ödeme süresi içerisinde, kalan 3 taksidi
ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, vergi dairesince belirlenecek sürelerde ödeyeceklerdir.
Trafik para cezaları ve Karayolu Taşıma Kanunu idari para cezalarına, ilgili kanunları gereğince vade tarihinden itibaren aylık %5 oranında faiz uygulanacağından, vergi dairelerince, söz konusu formların düzenlenmesi sırasında bu hususa
dikkat edilmesi gerekmektedir.
Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale geleceğinden kalan tutar, derhal takip ve tahsil
edilecektir.
3.3. İlişik Kesme İşlemleri
Araçların fenni muayenelerinin yapılabilmesi için “Fenni Muayene İzin
Belgesi”nin düzenlenmesi sırasında, ödeme zamanı gelmemiş idari para cezası
taksitleri dikkate alınmayacak; araçların satış ve devirlerinde “Motorlu Taşıtların
Satış ve Devrine Ait İlişik Kesme Belgesi”nin düzenlenmesi sırasında ise vadesi
gelmemiş taksitlerin tamamının tahsili yoluna gidilecektir.
II- KAMU TÜZEL KİŞİLERİ TARAFINDAN TAHSİL EDİLEN İDARİ PARA CEZALARININ HAZİNE HESAPLARINA AKTARILMASI
Genel bütçeye dahil daireler tarafından idari yaptırım kararı uygulanarak kanuni ödeme süresi veya kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsil edilen idari
para cezaları bu amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri olarak kaydedilecektir.
Genel bütçeye dahil daireler dışında kalan idareler ise; tahsil ettikleri idari
para cezalarını 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin III/E bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde listeler ile birlikte idarenin bulunduğu yerde tek
vergi dairesi varsa bu vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaklardır. Bu idareler söz konusu tutarları vergi dairelerine yatırabilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat
Bankası nezdindeki muhasebe birimi hesabına (saymanlık hesabına) vergi tahsil
alındısı karşılığında da ödeyebileceklerdir.
Anılan idareler tahsil ettikleri tutarları 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde belirtilen sürelerde Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında yapılacak cezai kovuşturma dışında, süresinde aktarılmayan tutar 6183 sayılı
Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan
354
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil edilecektir.
Genel bütçeye dahil daireler dışında kalan idareler, belirtilen listeleri yetkili
vergi dairelerine gönderecek, ilgili vergi dairesi de bu listelerde gösterilen toplam
tutar üzerinden tahakkuk işlemini gerçekleştirecektir. Ayrıca, anılan listeler ile
birlikte tahakkuk ve tahsilata ilişkin düzenlenen diğer belgeler her bir kurum bazında açılacak dosyalarda muhafaza edilecektir. Söz konusu idari para cezalarının
tahakkuk ve tahsilatı sırasında kullanılmak üzere “9301” vergi kodu, “GENEL
BÜTÇE DIŞINDA KALAN KURUMLAR TARAFINDAN YATIRILAN İ.P.C.”
vergi türü uzun adı, “KTYC” vergi türü kısa adı ve “0009301006” özel işlem numarası tanımlanmış olup otomasyonlu vergi daireleri sistemlerine aktarılmıştır.
Otomasyonsuz vergi dairelerinde ise belirlenen vergi kısa adı düzenlenecek
belgelere yazılacaktır.
III-DİĞERHUSUSLAR
1) Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir sebeple iadesi gerektiği
takdirde, ret ve iade işlemleri; genel bütçeye dahil dairelerin yaptığı tahsilatlarda,
tahsilatı yapan daire tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari para cezalarında
ise idarenin para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından, iadelerle ilgili genel
düzenlemeler çerçevesinde yerine getirilecektir.
Diğer taraftan, tahsil edilen idari para cezalarının hazine hesaplarına aktarılmasından önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda, ret ve iade işlemlerinin
tahsilatı yapan idareler tarafından yerine getirileceği tabiidir.
2) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre kesilen trafik para cezaları,
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa göre kesilen idari para cezaları, 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının tahsile yetkili vergi dairesinden başka bir vergi dairesine peşin ödeme indirimli olarak ödenmek istenmesi
halinde, indirim yapılarak tahsil edilen tutar yetkili vergi dairesine aktarılacaktır.
Adına tahsilat yapılan vergi dairesince indirimin yerinde olup olmadığı hususu araştırılarak gerekli işlemler yapılacaktır.
Söz konusu idari para cezalarının taksitle ödeme talebinin ise tahsile yetkili vergi dairelerine yapılması gerekmekte olup başka vergi dairelerine gelen bu
talepler ivedilikle yetkili vergi dairesine bildirilecektir. Taksitlendirme talebi ile
birlikte idari para cezasının 1/4’ünün ödenmek istenmesi halinde borçlunun talebi üzerine bu tahsilatlar yapılarak yetkili vergi dairesine taksitlendirme talebi ile
birlikte aktarılacaktır.
355
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
3) 5326 sayılı Kanun uyarınca peşin ödemelerde yapılan %25 indirim tutarlarının Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliğinin 311/a-1 inci maddesi hükümlerine
göre muhasebeleştirilmesi gerekmektedir.
4) Kabahatler Kanunu çerçevesinde tahsil edilecek idari para cezaları ile ilgili kullanılacak vergi türü kodları ile muhasebe kayıtları sırasında kullanılacak
yardımcı hesap kodlarına ilişkin liste ekte yer almaktadır. Konu ile ilgili bilgisayar programları otomasyonlu vergi daireleri sistemlerine aktarılmıştır. Otomasyonsuz vergi dairelerinde ise belirlenen vergi kısa adları düzenlenecek belgelere
yazılacaktır.
356
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü
SAYI
: B050MAH065000/9345-82440 (300-313)
22.9.2005
KONU
: Para cezaları
Genelge 2005/100
...............................................................VALİLİĞİNE
1.6.2005 tarihinden itibaren 1608 sayılı Kanun uyarınca belediye encümenince verilecek para cezalarının alt ve üst sınırları ile miktarının tespiti hakkında Bakanlığımıza yapılan başvurular nedeniyle, aşağıdaki hususlara açıklık
getirilmesine gerek duyulmuştur.
Belediye organlarınca uygulanan idari para cezalarının hesaplanmasında, 765
sayılı Türk Ceza Kanununun (28.07.1999 tarih ve 4421 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi ile değişik) Ek 1 inci maddesinin (a) ve (b) bendi ile misil uygulaması, Ek 2 nci maddesi ile de yeniden değerleme oranı sistemi getirilmişti. Ancak,
13.11.2004 tarih ve 25642 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 12 nci maddesi ile 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk
Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmıştır.
1608 sayılı Kanunun (3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişik) 1 inci maddesinde; “Belediye meclisi ve encümenlerinin kendilerine kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği görev ve yetki dairesinde alacakları
kararlara aykırı hareket edenlere ve belediye kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin
yasakladığı veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara 50 liraya kadar
hafif para cezası düzenlemeye ve üç günden on beş güne kadar ticaret ve sanat
icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536, 538, 557, 559 ve 577 nci maddeleriyle 553 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye
encümenleri salahiyettardır….” denilmekte, adı geçen Kanuna 5.12.1960 tarih
ve 151 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle ilave edilen Ek 1 inci maddede de; “Belediyelerce tanzim edilmiş olan çeşitli nakil vasıtalarına ait ücret tarifelerine riayet etmeyenler hakkında belediye encümenlerince 1608 sayılı kanuna göre ceza
verildikten başka bir aya kadar meslek ve sanattan men cezası da verilir ve bu
gibilerin ehliyeti alınmak üzere keyfiyet trafik teşkilatına bildirilir. Bu kararlar
aleyhine itiraz 1608 sayılı kanun hükümlerine tabidir.” hükmü yer almaktadır.
Bu husus dışında ilgili kanunlarında bahsi geçen para cezalarının, 5252 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen artırım uygulanarak, yine ilgili kanun357
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
larında öngörülen kişi yada organlarca bildirilmesi halinde 5393 sayılı Belediye
Kanununun 34 üncü e maddesinin (e) bendi uyarınca belediye encümenince
verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda sayılan mevzuat hükümleri çerçevesinde;
a)1608 sayılı Kanunun (3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle değişik) 1 inci maddesine göre; belediye meclisi ve encümenlerinin kendilerine kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği görev ve yetki dairesinde alacakları kararlara aykırı hareket edenlere ve belediye kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin
yasakladığı veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara 50 liraya kadar
hafif para cezası düzenlemeye ve üç günden on beş güne kadar ticaret ve sanat faaliyetinden yasaklamaya belediye encümenlerinin yetkili olduğu belirtildiğinden
ve buradaki para cezası 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca 85.715
katına çıkarıldığından (08.01.1940 tarihinde yapılan değişiklikle para cezasında
herhangi bir değişiklik yapılmadığından, kat uygulanmasında Kanunun ilk yürürlüğe girdiği 15.05.1930 tarihi esas alınmıştır.) 01.06.2005 tarihinden itibaren
(50x85.715= 4.285.750.-TL) 4,29.- YTL olarak uygulanacaktır.
b) 1608 sayılı Kanunun 5.12.1960 tarih ve 151 sayılı Kanunla eklenen 2 nci
maddesinde, 1608 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde kayıtlı cezayı gerektiren
hususları bizzat gördükleri taktirde il merkezi olan yerlerdeki belediye başkanları
ile bulunduğu takdirde başkan yardımcıları, şube müdürleri ve belediye başkanlarının bizzat yetki verdikleri müdürler seviyesindeki ilgili görevliler re’sen 25 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve 4 güne kadar ticaret ve sanat icrasından
men’e, diğer yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan yardımcılarının re’sen 10 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve bir gün ticaret ve
sanat icrasından men’e yetkili olduğu öngörülmektedir.
Ancak burada öngörülen ve 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca
14.285 katına çıkarılan 25 ve 10 liraya kadar hafif para cezasının, il merkezlerinde 0,36.- YTL, diğer yerlerde 0,14.- YTL olarak uygulanması gerekmekle birlikte, 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun
değişik 2 nci maddesine 5335 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile eklenen fıkraya
göre 1 YTL’nin altındaki tutarlar dikkate alınmayacağından, 1608 sayılı Kanuna
göre herhangi bir para cezası uygulaması yapılsa bile, cezanın tahsili imkansız
bulunmaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununa aykırı eylemler hakkında Kanunun ilgili
maddelerinde belirtilen cezaların belediye zabıtasınca verilebileceği, ancak bu
cezaların tahsili aynı Kanunun 17 nci maddesi uyarınca Devlet Hazinesince (illerde defterdarlık muhasebe müdürlüğü, ilçelerde mal müdürlüklerince) yapılacağından, düzenlenen ceza tutanaklarının bir örneğinin ilgili kuruma gönderilmesi sağlanmalıdır.
358
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
Emniyet Genel Müdürlüğü
Sayı
:B.05.1.EGM.0.11.05.01.- 1666
13/09/2005
Konu
:Kabahatler Kanunu’nun Uygulanması.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 31 Mart 2005 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmış ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
A. Kanunun İçeriği
Kabahatler Kanunu’nun gerekçesinde de belirtildiği üzere kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamından çıkarma eğilimi nedeniyle bu Kanun
hazırlanmış ve fiilleri işleyenlere idarî yaptırımlar getirilmiştir.
Bu fiiller karşılığında, idarî para cezası ve idarî tedbirler öngörülmüştür. İdarî
para cezası bir ceza hukuku yaptırımı olan “adlî para cezası” niteliğinde değildir.
Adlî para cezası ile idarî para cezası belli bir miktar paranın kişiden alınıp
Devlet Hazinesine intikalinden ibaret gibi görünse de; adlî nitelikteki para cezası
ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti,
yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır.
B. Genelgenin Kapsamı
Bu genelge 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32-43’üncü maddelerinde yer
alan “emre aykırı davranış”, “dilencilik”, “kumar”, “sarhoşluk”, “gürültü”, “rahatsız
etme”, “işgal”, “tütün mamullerinin tüketilmesi”, “kimliği bildirmeme”, “çevreyi
kirletme”, “afiş asma” ve “silah taşıma” kabahatlerine, genel kolluk kuvvetleri, belediye görevlileri ile Kanun’un 39 ve 40’ıncı maddeleri bakımından ilgili kamu
kurum ve kuruluşları idarî amirleri ve kamu görevlilerince uygulanacak idarî yaptırımlara ilişkin esas ve usûlleri kapsar.
C. Sorumlu Birimler
Kabahatler Kanunu’nun uygulanmasından bütün kolluk birimleri, belediye
zabıta görevlileri ve Kanun’un 39 ve 40’ıncı maddeleri bakımından kamu kurum
ve kuruluşlarının ilgili idarî birim amirleri ve yetkili kamu görevlileri sorumludur.
Ancak, Kabahatler Kanunu’nda yazılı ve (B) bölümünde sayılan çeşitli kabahatleri işleyenler hakkında idarî yaptırım karar tutanağı düzenlemeye sorumluluk alanları içinde aşağıdaki görevliler yetkilidir:
359
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
a) Öncelikle Polis Merkezi/Karakol Amirlikleri, İlçe Jandarma/Jandarma
Karakol Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik Bot Komutanlıkları birim amirleri/
komutanları veya yetkilendirecekleri personel,
b) Yukarıda sayılanlar dışında, yetkili kolluk amirleri/komutanları ile yetkilendirecekleri diğer kolluk personeli,
c) Görev alanına giren konularda Belediye Zabıta amir ya da müdürleri veya
yetkilendirecekleri belediye zabıta görevlileri,
d) Kanun’da açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri,
e) Görevi ile bağlantılı olarak 40’ıncı maddenin uygulanması bakımından ilgili ve yetkili kamu görevlisi.
Ç. İdarî Yaptırım Karar Tutanağı’nda Yer Alacak Konular
Kabahat fiilinin işlendiğini haber alan sorumlu birim personeli neticeye varmak için gerekli araştırmaları yapacaktır. Araştırma neticesi kabahat fiilinin işlendiğine dair yeterli delillerin varlığı, kabahatin tespit edilmesi ve kabahat fiiline
uygulanacak yaptırımın kendi görev alanına girmesi halinde, idarî yaptırım karar
tutanağını düzenleyecektir.
İdarî yaptırım karar tutanağında;
a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,
b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,
d) Kesilen idarî para cezasının miktarı ile peşin ödeme yapılmış ise miktarı,
e) Karar tarihi ve kararı veren sorumlu birimlerdeki yetkili personelin kimliği,
f) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla el koyma işlemi yapılmış ise el
konulanın ne olduğu ve miktarı,
g) Sarhoşluk nedeniyle kabahati işleyenin kontrol altına alınması işlemi,
açık bir şekilde yazılacaktır.
D. İdarî Yaptırım Kararı Uygulanabilecek Kişiler
Esas olarak kabahati işleyen gerçek kişi hakkında idarî yaptırım kararı uygulanır.
Bunun yanında;
a) Organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla
birlikte (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge olmasa dahi) tüzel kişinin faa360
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
liyeti çerçevesinde görev üstlenen gerçek kişinin, bu görevi kapsamında
işlediği kabahatten dolayı, hem tüzel kişi hem de kabahati işleyen gerçek
kişi,
b) Temsilci sıfatıyla hareket eden gerçek kişinin (aralarında temsilcilik veya
hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya
belge olmasa dahi) bu sıfatla bağlantılı olarak işlediği kabahatten dolayı
temsil edilen ve kabahati işleyen gerçek kişiler,
c) Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin (aralarında temsilcilik veya hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan hukuken geçerli bir işlem veya belge
olmasa dahi) bu faaliyet çerçevesinde işlemiş olduğu kabahatten dolayı,
iş sahibi kişi ve kabahati işleyen kişi hakkında da, idarî yaptırım kararı
uygulanabilir.
Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili
olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi
hakkında idarî para cezası uygulanmaz. Ancak bu kişiler hakkında diğer idarî
tedbirler alınacaktır.
E. İdarî Yaptırım Kararının Dayanağı Olabilecek Deliller
İşlenen kabahatlere ilişkin deliller, kabahatin kendine has koşulları göz önünde bulundurularak değerlendirilecek ve buna göre tespit edilecektir.
Genel anlamda ispat aracı olarak aşağıdaki bilgi, belge ve maddi deliller kullanılır:
a) Sorumlu birimlerce usulüne uygun olarak tanzim edilen tutanak ve/veya
olay raporu,
b) Varsa ihbarda bulunan, şikayetçinin veya diğer kişilerin beyanlarını içeren
tutanak,
c) İspata yarar görsel, işitsel ve yazılı dokümanlar,
d) Resmî kurumlar tarafından tanzim edilen raporlar, yazılar ile tesis edilen
işlemlere ilişkin düzenlenen belgeler (hekim raporu, adli mercilerden gelen
yazılar vb.),
e) Kabahat fiilinin işlendiğine dair ele geçirilen maddi her türlü delil,
f) İmkânlar ölçüsünde uzman görevlilerce yapılan teknik cihaz ölçüm sonuçları,
F. İdarî Yaptırım Kararının Uygulandığı Kişiye Yapılacak Bildirimler
Kararın uygulandığı kişiye;
361
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
-
İdarî yaptırım kararının kendisine tebliğ veya tefhim edildiği tarihten
itibaren en geç on beş gün içinde karara karşı sulh ceza mahkemesine
bizzat veya yasal temsilcisi ya da avukatı aracılığıyla başvurabileceği,
-
Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği,
-
İdarî para cezasına karşı, itiraz süresi içinde ödeme yapması halinde kendisinden bunun 3/4’ünün tahsil edileceği,
-
Peşin ödemenin kişinin bu karara karşı itiraz hakkını etkilemeyeceği,
hususlarında bilgi verildikten sonra, kişinin karar tutanağını imzalaması istenecektir. Kişinin imzadan kaçınması hâlinde, bu durum İdarî Yaptırım Karar
Tutanağı’nın “İdari Yaptırım Uygulanan Şahsın İmzası” (II.8) bölümünde belirtilecektir. İdarî Yaptırım Karar Tutanağı’nın bir nüshası ilgili kişiye verilecektir.
G. İdarî Yaptırım Kararı’nın Kesinleşmesi ve Uygulanması
G.1. İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararı, kural olarak kararın ilgiliye tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren
(ilgilinin sulh ceza mahkemesine itiraz etmemesi durumunda) 15 gün geçmesi
hâlinde kesinleşir.
İdarî yaptırım kararı, kesinleşmesine müteakiben idarî para cezasının tahsili
için mahallin en büyük mal memuruna resmî yazı ile gönderilecektir.
İdarî yaptırım kararının ilgiliye tebliği ya da tefhimi tarihinden itibaren 15 gün
içinde idarî para cezasının ödenmesi hâlinde, cezanın 3/4’ü tahsil edilecektir.
Kabahat dolayısıyla idarî para cezası verilmesinin ardından, ilgilinin rıza göstermesi halinde kamu görevlilerince tahsilat işlemlerinin yürütülebilmesi için bu
genelgenin H/c bölümünde belirtilen birimlerin sayman mutemetliği görevini
yürütecek personeli, il ve ilçe dairelerinin itâ amirlerinin onay veya yazıları ile belirlenecek ve “Sayman Mutemedi Alındılarının” alınacağı saymanlıklara bildirilecektir. Sayman mutemetlerine, mal sandıklarınca kullanıldıkça yenisi verilmek
üzere yeteri kadar Sayman Mutemedi Alındısı verilecektir. Mal sandıklarından
temin edilen alındılar, bu görevlilerce İdarî Yaptırım Kararı düzenlemekle yetkili
kılınan personele imza karşılığı zimmetle teslim edilecektir.
İdarî para cezası uygulanan kişinin cezanın yazıldığı anda ödemeye rıza göstermesi ya da kanun yoluna başvurmadan cezayı ödemek istemesi hâllerinde,
sayman mutemedi veya yetkilendirilmiş kamu görevlileri tarafından yapılan
tahsilatta “idarî para cezasının toplam miktarı, indirilen tutar ve tahsil edilen tutar” ayrı ayrı belirtilmek suretiyle sayman mutemedi alındısında gösterilecektir.
(Örnek: Kumar oynamak kabahati dolayısıyla idarî yaptırım kararı uygulanması
362
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ve yaptırım kararı uygulanan kişinin cezayı hemen ödemeye rıza göstermesi durumunda, para cezası tutarı 100 YTL, indirim tutarı 25 YTL ve tahsil edilen tutar 75 YTL şeklinde ayrı ayrı belirtilmek suretiyle sayman mutemedi alındısında
yazılacaktır.)
G. 2. İlgili kişinin, idarî yaptırım kararının kendisine tebliği ya da tefhimi
tarihinden itibaren 15 gün içinde karar aleyhinde sulh ceza mahkemesine başvurması hâlinde, Kabahatler Kanunu’nun 28 ve 29’uncu maddelerinde yer alan
mahkeme işlemleri tamamlanıncaya ve mahkeme bir karara varıncaya kadar idarî
yaptırım kararı kesinleşmeyecektir.
H. İdarî Yaptırım Karar Tutanağı’nın Düzenlenmesi
a) İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanağın şekli ve içeriği gerçek ve tüzel
kişiler ile kararı uygulayan birimlere göre ayrı ayrı hazırlanmıştır (Ek 1,
Ek 2, Ek 3, Ek 4, Ek 5, Ek 6, Ek 7, Ek 8 ve Ek 9).
b) İdarî yaptırım karar tutanağı dört nüsha düzenlenecektir. Her nüshası
okunaklı şekilde doldurulacaktır. Düzenlenen idarî yaptırım karar tutanağının bir sureti kabahati işleyen kişiye verilecek, bir sureti yaptırım
kararını uygulayan birimde muhafaza edilecek, bir sureti de mahallin en
büyük mal memuruna gönderilmek üzere kabahatin işlendiği yerin ilgili
kolluk birimine (Belediyelerde bağlı olunan Zabıta Amirliğine) teslim
edilecektir.
c) Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı taşra birimleri yönünden İdarî Yaptırım Karar Defteri tutmaya ve uygulanan idarî yaptırım kararı sonrası karara ilişkin iş ve
işlemleri yürütmeye, idarî yaptırım kararının uygulandığı yerin bulunduğu mıntıka Polis Merkezi/Karakolu, İlçe Jandarma Komutanlıkları/
Jandarma Karakol Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik Bot Komutanlıkları
yetkili ve sorumludur. Bu birimlerce teslim alınan idarî yaptırım karar
tutanağı, kararın kesinleşmesinden itibaren tahsil için mahallin en büyük
mal memuruna gönderilecektir.
d) Tutanakta ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanacaktır. Tutanağın ilgili bölümüne İdarî Yaptırım Karar
Defteri’nin sıra numarası yazılacaktır. Tutanak yetkili en az iki görevli
tarafından imzalanacaktır.
e) Kabahatler Kanunu’nun 39 ve 40’ıncı maddeleri çerçevesinde idarî birim
amirleri veya yetkilendirdikleri kamu görevlileri ile göreviyle bağlantılı
olarak ilgili ve yetkili kamu görevlilerince düzenlenen ve kesinleşen idarî
363
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
yaptırım karar tutanakları da ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından
tahsil için mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir (Ek 9).
f) Elkonulan gelir var ise elkoyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine
(Belediyelerde bağlı olunan Zabıta Amirliği’ne) teslim edilecek ve bu birimlerce de bu gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülkî idare
amirinden veya belediye encümeninden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde elkoyma tutanağı da bulunacaktır.
g) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilecektir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar da idarî
yaptırım kararının kesinleşmesine ilişkin usule tabidir (G BÖLÜMÜ).
h) Mal veya gelirin mülkiyeti kanunda açık hüküm bulunan hallere bağlı
olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşuna geçmesi durumunda bu kuruluşa, devlet hazinesine geçmesi durumunda da mahallin mal memurluğuna, mal veya gelir elkoyma tutanağı, karar ile birlikte teslim edilecektir.
Bu hususlar mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararda açıkça belirtilecektir.
i) Yapılan işlem İdarî Yaptırım Karar Defteri’ne (Ek 10) kaydedilip, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar tutanağının bir nüshası ilgili
dosyasında muhafaza edilecektir.
13. I. İdarî Yaptırım Kararı’nın Uygulanmasına İlişkin Esaslar
a) İşlenen bir kabahat nedeniyle Kabahatler Kanunu’nun uygulanmasında
usul açısından öncelikle Kanun’da düzenlenen hükümler esas alınacak,
bu Kanun’da düzenlenmeyen hususlarda ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan genel hükümlere göre işlem yapılacaktır.
b) Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilecek ve ayrı ayrı
idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
c) Sadece idarî para cezası öngörülen durumlarda, bir fiil ile birden fazla
kabahat işlenmiş ise en ağır idarî para cezası gerektiren kabahat için tek
idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir.
d) Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecektir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar
fiil tek sayılacaktır.
e) Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan
dolayı yaptırım uygulanacak bu halde idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenmeyecektir.
364
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
f) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk ile akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu
fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede
azalmış olan kişi hakkında idarî yaptırım karar tutanağı düzenlenecek
ancak idarî para cezası uygulanmayacaktır. Ancak idarî yaptırım karar tutanağının idarî tedbirler bölümüne alınan idarî tedbirler yazılacaktır.
g) Bir kabahat nedeniyle idarî yaptırım kararı uygulanmasına rağmen kabahate konu olan eylemlerine devam etmekte ısrar edenler hakkında 2559
sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 17’inci maddesine göre adlî
işlem yapılacaktır.
h) Gerçek kişinin yokluğunda bu kişi hakkında, temsilcisinin yokluğunda
da tüzel kişi hakkında düzenlenen idarî yaptırım kararları, ilgililere 7201
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilecektir.
i) İdarî yaptırım kararlarına itirazlar Kabahatler Kanunu’nun 27’inci maddesine göre sulh ceza mahkemelerine yapılacaktır.
j) Bu genelgede öngörülen idarî para cezaları Yeni Türk Lirası olarak uygulanır.
k) İdarî yaptırım karar tutanakları, kabahate ilişkin hazırlanan diğer evrak
ve tutulan defterlerin, bu işlemleri yapan yetkili birimde saklanma süresi
en az 2 yıldır.
l) Kabahatler Kanunu ve bu genelge hükümleri Türkiye’de yaşayan yabancılar hakkında da uygulanır. Yabancılara idarî yaptırım kararı uygulanması hâlinde İdarî Yaptırım Karar Tutanağı ve Defteri buna göre düzenlenecektir.
İ. Kanun’da Düzenlenen Kabahat Türleri
İ. 1. Emre Aykırı Davranış (Kabahatler Kanunu’nun 32’inci Maddesi)
Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği,
kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Bu cezaya emri veren makam (Cumhuriyet savcısı, hakim veya mülki amir gibi)
tarafından karar verilecektir. Bu hâlde emre aykırı davranış fiilini tespit eden
kamu görevlileri, karar verilmek üzere durumu emri veren makama iletecek ve
emri veren makamın cezalandırmaya ilişkin yazılı kararını tanzim edeceği İdarî
Yaptırım Karar Tutanağına ekleyecektir.
Kabahatler Kanunu’nun 32’inci maddesi, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm
bulunan hâllerde uygulanacaktır.
365
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 526’ncı maddesine diğer
kanunlarda yapılan atıflar, Kabahatler Kanunu’nun 32’inci maddesine yapılmış
sayılmıştır.
Kabahatler Kanunu’nun gerekçesinde de belirtildiği üzere söz konusu kabahat ile ilgili idarî yaptırım uygulayabilmek için;
a) Yetkili makamlar tarafından hukuka uygun bir biçimde verilmiş bir emiro
olacak,
b) Bu emir, “adlî işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni
veya genel sağlığın korunması düşüncesiyle” verilmiş olacak,
c) Bu emir, usulen ilân edilecektir.
Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için diğer kanunlarda açık hüküm
bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm
bulunan hâllerde bu maddeye istinaden yaptırım uygulanabilecektir.
Bir çok kanunda, bu konu ile ilgili açık hükümlere yer verilmiştir. Nitekim,
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C ve 32/Ç maddelerinde, il ya da ilçe sınırları içinde, huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik
emniyetin, kamu esenliğinin sağlanmasının ve önleyici kolluk yetkisinin vali ya
da kaymakamın ödevlerinden olduğu, anılan amirlerin bunları sağlamak için gereken karar ve önlemleri alacağı; alınan ve ilân olunan karar ve önlemlere uymayanlar hakkında aynı Kanun’un 66’ncı maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Belirtilen Kanun’un 66’ncı maddesinde ise: “...en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan
olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat
gösterenler veya riayet etmeyenler hakkında, hareketi ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 526’ncı maddesi (Kabahatler
Kanunu’nun 32’inci maddesi) uygulanır” denilmektedir.
İdarî yaptırım karar tutanağının “İhlâl Edilen Kanun/Karar sayısı” bölümüne
idarî para cezasına dayanak teşkil eden emri veren makam ve emrin tarih ve sayısı yazılacaktır.
İ. 2. Dilencilik (Kabahatler Kanunu’nun 33’üncü Maddesi)
Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince, dilencilik yapan kişiye elli Türk
Lirası idarî para cezası verilecektir.
Elkonulan gelir var ise, elkoyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine veya
belediye zabıta birimine teslim edilecek ve bu birimlerce de el konulan gelirin
mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülki idare amirinden veya belediye encümeninden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde elkoyma tutanağı da bulunacaktır.
366
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Elkonulan ve mülkiyeti kamuya geçirilen gelir, elkoyma tutanağı ve kararı ile
birlikte ilgili kolluk birimince veya belediye zabıta birimince kararın kesinleşmesinden itibaren mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir.
Kabahatler Kanunu’nun gerekçesinde de belirtildiği üzere çocukları, beden
veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişiler 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun
229’uncu maddesine göre suç işlemektedirler. Bunlar hakkında 5237 sayılı TCK
hükümleri uygulanacaktır.
İ. 3. Kumar (Kabahatler Kanunu’nun 34’üncü Maddesi)
Kumar; zaman ve mekâna bağlı olmaksızın, kazanç amacıyla kâr ve zararın
talihe bağlı olduğu oyunları ifade etmektedir. Kabahatler Kanunu’na göre kumar
oynayan kişi kabahat işlemiş olur. Kumarın mesken, kapalı mekânlar veya açık
alanlarda oynanması da kabahat fiilini oluşturur.
Kabahatler Kanunu’nda kumar oynanması, bir kabahat olarak tanımlanmış,
karşılığında idarî para cezası öngörülmüştür. Bu nedenle kumar oynanması için
yer ve imkân sağlayanlara 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre, oynayanlara ise
Kabahatler Kanunu’na göre işlem yapılacaktır. Kolluk görevlileri kumar oynayan
kişiye, yüz Türk Lirası idarî para cezası verecektir.
Elkonulan gelir var ise elkoyma tutanağı ile birlikte ilgili kolluk birimine teslim edilecek ve bu birimlerce gelirin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için mülkî
idare amirinden karar alınacaktır. Karar yazısının ekinde elkoyma tutanağı da
bulunacaktır.
Elkonularak mülkiyeti kamuya geçirilen gelir, elkoyma tutanağı ve karar ile
birlikte ilgili kolluk birimince kararın kesinleşmesinden itibaren mahallin en büyük mal memuruna gönderilecektir.
İ. 4. Sarhoş Olarak Başkalarının Huzur ve Sükûnunu Bozmak (Kabahatler Kanunu’nun 35’inci Maddesi)
Kolluk görevlilerince sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak
şekilde davranışlarda bulunan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Kabahatler Kanunu’nun gerekçesinde de belirtildiği üzere bu hükmün uygulanabilmesi için, sarhoş olan kişinin, başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak
şekilde davranışlarda bulunması gerekir. Kişinin alkol aldığı doktor raporu veya
mevcutsa alkolmetre ile tespit edilecek, doktor raporu veya varsa alkolmetre
çıktısı, yoksa alkolmetre ölçümüne ilişkin tutulan tutanak delil olarak evraka
eklenecektir. Bunun için, davranışın umuma açık yerlerde gerçekleşmiş olması
367
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
gerekmez. (Örneğin kendi evinde, diğer aile bireylerinin veya komşuların huzur
ve sükûnunu bozucu davranışlar da bu kapsamda değerlendirilecektir.)
Bu yaptırımın uygulanabilmesi için şahsın hem huzur ve sükûnu bozması
hem de alkollü olması şartı gerekmektedir.
Sarhoş olan ve idarî yaptırım kararı uygulanan kişi ikaz edilerek ailesine veya
güvenilir bir kişiye teslim edilecek veya kişi kolluk biriminde sarhoşluğu geçinceye kadar kontrol altında tutulacaktır. Kollukça kontrol altına alınan kişinin bir
yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin bilgi verilecektir. Kontrol altına
alınan kişi yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde durumu vatandaşı
olduğu devletin konsolosluğuna bildirilecektir. Gerektiğinde kontrol altına alınan kişinin kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlüğü
bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlemler alınacaktır. Sarhoşluğu geçince kişi serbest bırakılacaktır.
İ. 5. Gürültü (Kabahatler Kanunu’nun 36’ncı Maddesi)
Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince başkalarının huzur ve sükûnunu
bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, işletme
sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirası’ndan beşbin Türk Lirası’na kadar
idarî para cezası verilecektir.
İşletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye uygulanacak idarî para cezasının miktarı belirlenirken, işlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin
ekonomik durumu göz önünde bulundurularak verilecek cezanın miktarı takdir
edilecek ve bu takdirin gerekçesi İdarî Yaptırım Karar Tutanağı’nın “Elde Edilen
Deliller” bölümünde belirtilecektir.
Gürültünün tespit edilmesinde, öncelikle ihbar veya şikayet incelenecek ve
buna ilişkin tanzim edilen tutanak İdarî Yaptırım Karar Tutanağı’nın ekine konulacaktır.
İ. 6. Rahatsız Etme (Kabahatler Kanunu’nun 37’nci Maddesi)
Kolluk veya belediye zabıta görevlilerince, mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Umuma mahsus veya umuma açık yerlerde veya işyeri ve konutlara gelmek
suretiyle, bu yerlerde bulunan kişileri herhangi bir talebi bulunmaksızın meşgul
ettikleri tespit edilenlere bu ceza uygulanacaktır.
İ. 7. İşgal (Kabahatler Kanunu’nun 38’inci Maddesi)
Bu kabahate idarî yaptırım kararı uygulamaya sadece belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
368
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın, meydan, cadde, sokak veya
yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden
kişilere elli Türk Lirası; yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın, meydan,
cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşâat malzemesi yığan kişilere de yüz Türk Lirası’ndan beş yüz Türk Lirası’na kadar idarî para cezası
verilecektir.
İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik
durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın miktarı takdir edilecek
ve bu takdirin gerekçesi İdarî Yaptırım Karar Tutanağı’nın “Elde Edilen Deliller”
bölümünde belirtilecektir.
Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Özel kanuna tâbi hâllerde ilgili kanun
hükümleri uygulanacaktır.
İ. 8. Tütün Mamullerinin Tüketilmesi (Kabahatler Kanunu’nun 39’uncu
Maddesi)
Bu bölümde tütün mamullerinin tüketilmesi ile ilgili Kabahatler Kanunu’nun
kolluğa ve kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili idarî birim amirlerine yetki verdiği
konulara ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişilere,
ilgili idarî birim amirinin yetkilendirdiği kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu hüküm tütün mamulü tüketilmesine tahsis
edilen alanlarda uygulanmayacaktır.
Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası idarî
para cezası verilecektir. Kabahatin kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi hâlinde idarî yaptırım kararını ilgili idarî birim amirinin yetkilendirdiği kamu
görevlileri uygulayacaktır.
Özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında tütün mamullerinin tüketilmesi hâlinde tüketen kişilere başvurulan ilk kolluk birimi tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idarî para
cezası verilecektir. Bu ceza, şikâyet üzerine kolluk kuvvetlerince verilecektir.
İ. 9. Kimliği Bildirmeme (Kabahatler Kanunu’nun 40’ıncı Maddesi)
Görevle bağlantılı olarak sorulması hâlinde, yetkili kamu görevlisine kimliği
veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan
kişiye yetkilendirilmiş kamu görevlisi tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası
verilecektir.
369
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması
dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutulacak, yetkili kamu görevlisi durumdan yazılı olarak Cumhuriyet savcısını derhâl haberdar edecektir. Bu kişi kimliği
açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri çerçevesinde gözaltına alınabilecek ve gerekirse tutuklanabilecektir. 2559 sayılı Polis
Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 17’inci maddesi hükmü saklıdır.
Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda yakalama ve gözaltına alma işlemlerine derhâl son verilecektir.
İ. 10. Çevreyi Kirletme (Kabahatler Kanunu’nun 41’inci Maddesi)
Bu kabahat ile ilgili olarak idarî para cezasını vermeye ve miktarını takdire
belediye zabıta görevlileri yetkilidir.
- Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bireysel atık
ve artıkların atılması hâlinde de bu hüküm uygulanacaktır.
- Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi hâlinde işletme sahibi
gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirası’ndan beşbin Türk Lirası’na kadar
idarî para cezası verilecektir.
- Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk Lirası
idarî para cezası verilecektir.
- İnşâat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü
yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirası’ndan üçbin Türk Lirası’na kadar idarî para
cezası verilecektir. İnşâat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi hâlinde bu
tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirası’dır.
Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilecektir.
-İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik
durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın miktarı takdir edilecek
ve bu takdirin gerekçesi İdarî Karar Yaptırım Tutanağı’nın “Elde Edilen Deliller”
bölümünde belirtilecektir.
-Kullanılamaz hâle gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan
kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere
belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunacaktır.
-Kullanılamaz hâle gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye
370
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir. Bunların kaldırılmasına ilişkin
masraf da kişiden ayrıca tahsil edilecektir.
-Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhâl giderilmesi hâlinde idarî para cezasına karar verilmeyebilecektir..
-Kabahatler Kanunu’nun 41’inci maddesi hükümleri, belediye sınırları içinde
uygulanacaktır.
-Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
İ. 11. Afiş Asma (Kabahatler Kanunu’nun 42’inci Maddesi)
Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar
veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş
ve ilân asan kişiye, kolluk veya belediye zabıta görevlilerince yüz Türk Lirası’ndan
üçbin Türk Lirası’na kadar idarî para cezası verilecektir. Aynı içerikteki afiş ve
ilânlar, tek fiil sayılacaktır.
Ancak yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve
ilânlar için idarî para cezası uygulanmayacaktır. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı
zaman dilimi açık bir şekilde gösterilecektir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek
veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhâl toplatılacaktır.
Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi hâlinde yüz Türk Lirası’ndan
üçbin Türk Lirası’na kadar idarî para cezası verilebilecektir. Bu afiş ve ilanların
kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilecektir.
İşlenen kabahatin içeriği, failin kusuru, gerçek veya tüzel kişinin ekonomik
durumu göz önünde bulundurularak, verilecek cezanın miktarı takdir edilecek
ve bu takdirin gerekçesi İdarî Karar Yaptırım Tutanağı’nın “Elde Edilen Deliller”
bölümünde belirtilecektir.
Özel kanunlardaki hükümler saklıdır. Bu bağlamda Kabahatler Kanunu’nun
gerekçesinde de belirtildiği gibi seçim döneminde afiş ve ilân asılması hususu
seçim mevzuatında özel olarak düzenlendiğinden, bu hükmün kapsamı dışında
bırakılmıştır.
İ. 12. Silâh Taşıma (Kabahatler Kanunu’nun 43’üncü Maddesi)
Yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silâhları
park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşıyan kişiye, kolluk
görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilecektir.
Kabahatler Kanunu’na göre idarî ceza uygulanabilmesi için iki unsurun bir
arada olması gerekmektedir: Birincisi, hava veya gaz basıncıyla çalışan avda veya
atıcılık sporunda kullanılan ateşli ya da ateşsiz tüfekler gibi yasak olmayan ancak
yetkili makamlardan ruhsat almayı gerektiren silâh bulunması, ikincisi bu silâhın
371
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşınması gerekmektedir.
İşlem yapılan kişiler hakkında sadece idarî yaptırım kararı uygulanacak,
silâhların mülkiyetinin kamuya geçirilmesi işlemi tesis edilmeyecek ve yapılan
işlem sonrası silâh ilgiliye teslim edilecektir.
J. Genelgenin Uygulanması
Bu genelgenin dağıtımı, sorumlu birimler/görevliler tarafından uygulanmak
üzere en alt birimlere kadar sağlanacaktır.
Genelgenin uygulanmasından ve takibinden yetkili ve görevli sıralı amirler
sorumlu olacaktır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun uygulanmasının, yukarıda belirtilen usul
ve esaslar çerçevesinde yürütülmesi yönünde bilgi ve gereğini arz ve rica ederim.
372
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI:
2005 den günümüze (2011) yeniden değerleme oranları
Yeniden Değerleme Oranı
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun ‘un 4/b bendi uyarınca, 1.1.1981 tarihinden 31.12.1987 tarihine kadar
yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları bindörtyüzotuz katına çıkartılmış olup bu maddeye göre hesaplanan ve 1.4.2005 tarihinden itibaren geçerli olan para cezaları miktarları aşağıdaki gibidir.
Bu durumu göre 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre verilebilecek para cezalarının miktarında azalma olmuştur.
2006 yılı için 18 Kasım 2005 tarihli ve 25997 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlan 353 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde %9,8 (dokuz virgül sekiz) olarak tespit edilmiştir.
2007 yılı için 28 Kasım 2006 tarihli ve 26360 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 363 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde %7,8 (yedi virgül sekiz)
olarak olarak tespit edilmiştir.
2008 yılı için 17 Kasım 2007 tarihli ve 26703 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 377 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde %7,2 (yedi virgül iki)
olarak belirlenmiştir.
2009 yılı için 20 Kasım 2008 tarihli ve 27060 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 387 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genele Tebliğinde % 12 (on iki) olarak
belirlenmiştir.
2010 yılı için 14 Kasım 2009 tarihli ve 27406 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 392 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde % 2,2 (iki virgül iki)
olarak belirlenmiştir.
2010 Yılı (2011 Yılında Uygulanacak) % 7,7 Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın
aynı dönemine göre Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Genel
Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmi Gazete ile ilan edilir. (213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Mükerrer 298.
Madde)
373
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İDARİ YAPTIRIMLARLA İLGİLİ KARAR ÖRNEKLERİ
KARAR ÖRNEĞİ (1)
T.C.
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
KABAHAT EYLEMLERİ KAYIT DEFTERİ : 2006/…..
KARAR NO : 2006/.....
TARİH : …………
İDARİ YAPTIRIMA YER OLMADIĞI HAKKINDA KARAR
DAVACI : K.H.
İTİRAZ EDEN : İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı
HAKKINDA İDARİ YAPTIRIM KARARI
VERİLEN KİŞİ : 1-Ad Soyad, Açık Kimliği, Adresi, TC Kimik No:…
İDARİ YAPTIRIM KARARI VERİLMESİNİ
GEREKTİREN KABAHAT FİİLİ: Ehliyetsiz Araç Kullanmak
DELİLLER: Trafik Suç Tutanağı, Araç Trafikten Men Tutanağı
İhbar Yazısı, Nüfus Kayıt Örneği
FİİLİN İŞLENDİĞİ YER VE ZAMAN:
.............................. İlçesi - .............................. İli
.............................. Karayolu 32. Km. 28.03.2006
İlçe Jandarma Bölük Komutanlığının 30.03.2006 tarih ve ……. Sayılı yazısı ile …….. hakkında 2918 sayılı Karayolları Kanununun 36. maddesine aykırı
davranarak “Ehliyetsiz araç kullanmak” suçundan, idari yaptırım kararı uygulanması için Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunulmuştur.
İlgili kanunun 36. maddesine göre adı geçenin sürücü belgesi olmadan trafiğe çıktığı, tespit edilmişse de, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 11/1. maddesi
gereğince, sürücü …….’ nin olay anında 15 yaşını doldurmuş bulunmadığından
374
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
hakkında herhangi bir yaptırıma yer olmadığına, verilen kararın bir nüshasının
adı geçen sürücü ve İlçe Jandarma Bölük Komutanlığına tebliğ edilmesine, kararın tebliğinden itibaren en geç 15 gün içinde …… Sulh Ceza Mahkemesine
yazılı olarak şahsen, temsilcisi veya avukatı vasıtası ile başvuruda bulunabileceğine, itiraz kanun yolu açık olmak üzere 5326 sayılı Kanununun 23/1. maddesi
gereğince karar verildi. 12.03.2006
C.Başsavcısı
375
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KARAR ÖRNEĞİ (2)
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
…….. KAYMAKAMLIĞI
İDARİ PARA CEZASI KARARI
BİLDİRİMDE BULUNAN .............................. : .................. Dernekler Büro Şefliği
HAKKINDA İDARİ PARA CEZASI
VERİLEN KİŞİ .............................. Ahmet UNUTKAN
.............................. Güzelleştirme Derneği Başkanı, Namık oğlu 01.07.1956
Ankara doğumlu, Ankara İli .................. İlçesi........................ Köyü nüfusuna
kayıtlı T.C.Kimlik No ..............................
ADRESİ......................................................................................................................
Mahallesi.............................. Cad.............................. Sk............No:-
İDARİ PARA CEZASINI
GEREKTİREN FİİL........................................ Derneğe Ait Tutulması Gereken
Defterleri Tutmamak
OLAYIN TESPİT TARİHİ.............................. 30.03.2006
UYGULANACAK KANUN MADDELERİ: 5253 Sayılı dernekler Kanunun 32 md. ve Kabahatler Kanununun İlgili Maddeleri.
DELİLLER............................................ Dernekler Büro Şefliği. Dernekler BüroŞefliğince Düzenlenen Tutanak
KARARI VEREN........................... :........................... KAYMAKAMI Ad, Soyad.
KARAR TARİHİ.............................. 05.04.2006
İlçemizde faaliyet gösteren ……. Güzelleştirme Derneğinin 2005-2006 yıllarında tutulması gereken defterlerin tutulmadığı, Dernekler Büro Şefliğince
düzenlenen tutanaktan anlaşılmıştır. Bu surette dernek yöneticileri yapmaları
gereken görevi yerine getirmediklerinden dolayı Dernekler Kanununun ilgili
maddelerine aykırı davranmışlardır.
KARAR
1- Dernekler Kanununun 32/d maddesine göre tutulması gereken defterlerini tutmayan dernek yöneticilerine (Dernekler Kanununun 33/2
376
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
maddesi, “Bu kanunun 32. maddesinde geçen dernek yöneticileri ibaresi, dernek yönetim kurulu başkanını ifade eder) hükmünü taşıdığından
dolayı Dernek Başkanı Ahmet UNUTKAN’ a Dernekler Kanununun
32/d, 33/2. maddeleri hükümlerine göre ….. YTL idari para cezası verilmesine,
2- 5326 sayılı Kanunun 26. maddesine göre kararın ilgiyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğine, yine aynı kanunun 26 ve 27.
maddeleri gereğince kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren en geç 15
gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvuru hakkının bulunduğuna,
Kabahatler Kanununun 22. ve Dernekler Kanununun 33/3. maddelerine dayanarak karar verdim.
KAYMAKAM
Ad, Soyadı
377
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KARAR ÖRNEĞİ (3)
T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
…….. BELEDİYE BAŞKANLIĞI
MÜLKİYETİN KAMUYA GEÇİRİLMESİ KARARI
BELEDİYE ENCÜMENİNİ
TEŞKİL EDEN ÜYELER..............................: Bel.Bşk. (Ad,Soyad) Yazı İşleri
Md.(Ad,Soyad
Hesap İşleri Md.(Ad,Soyad), Üye (Ad,Soyad), Üye (Ad,Soyad)
TOPLANTI TARİHİ ve KARAR SAYISI...........: 21.03.2006-2006/22.132
TALEP EDEN ..............................: Zabıta Müdürlüğü
HAKKINDA MÜLKİYETİN KAMUYA
GEÇİRİLMESİNE KARAR VERİLEM KİŞİ : Ahmet YOLDABULAN
Mehmet oğlu 07.07.1992 doğumlu ……….İli …… İlçesi….. nüfusuna kayıtlı ……. T.C.Kimlik ..............................
ADRESİ ………………………………….: ……… Mahallesi…….. Sokak……… No:……..
EYLEMİ …………………………………..: Dilencilik
İŞLENDİĞİ YER………………………….: …….. Caddesi Üzeri
OLAY TARİHİ……………………………..: 06.03.2006
İHLAL EDİLEN KANUN MADDELERİ : Kabahatler Kanunu 33. maddesi
DELİLLER………………………………...: Zabıtanın Düzenlediği İdari
Yaptırım Tutanağı, Teslim-Tesellüm Belgesi, Para Sayım Tutanağı, Tespit ve El
Koyma Tutanağı
Belediye Encümeni, yukarıda adı ve soyadları yazılı üyelerin katılımı ile toplandı. Zabıta Müdürlüğünün ….. 15.03.2006 tarih ve ….. sayılı rapor ve ekleri
Encümene havale edilmekle görüşüldü.
1- Eylemi gerçekleştiren kişinin 15 yaşını doldurmamış olması nedeniyle
Kabahatler Kanununun 11/1. maddesi gereğince hakkında 33. maddenin 1. fıkrasındaki para cezasının uygulanmasına yer olmadığı,
378
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2- Kabahatler Kanunu hükümleri gereğince süresi içinde yargıya başvuruda bulunulmadığı, dolayısıyla karar kesinleştiğinden, aynı kanunun 18/5
maddesi göz önünde bulundurularak adı geçen şahsın üzerinde bulunan
ve el konulan 80.50,-YTL’ nin (seksenyenitürklirası,elliyenikuruş) Mülkiyetinin Kamuya Geçirilmesine ve mezkur meblağın Kanunun 18/4.
maddesi uyarınca Vergi Dairesine yatırılmasına,
3- Rapor ve eklerinin incelenmesi, yapılan tespit, araştırma ve alınan ifadeler sonucunda 15 yaşını doldurmayan oğluna dilencilik yaptırdığı sabit
olan babası Mehmet YOLDABULAN hakkında da TCK’ nun 229. maddesi hükümleri gereği, C.Savcılığına suç duyurusunda bulunmasına,
Gereği İçin kararın Hesap İşleri Müdürlüğü, Zabıta Müdürlüğü, Yazı İşleri
Müdürlüğü ve İlçe Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilmesine oy birliği ile karar
verildi. 10.03.2006
Belediye encümen Üyeleri
379
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
HAK ARAMA YOLLARINA İLİŞKİN DİLEKÇE ÖRNEKLERİ
..............................SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
-
Başvuruda Bulunan : İsim ve Adres
-
İdari Yaptırım Kararı Veren Kuruluş:.............Belediye Zabıta Müdürlüğü
-
İdari Yaptırım Kararının Tebliğ veya Teklifin Tarihi : 22/3/2006
-
İdari Yaptırım Kararının Konusu: Dilencilik
I- OLAY
Kurşunlu Cami avlusunda dilencilik yaptığım iddia edilerek Belediye Zabıta
Yetkililerince hakkımda idari yaptırım kararı ile 54,- YTL para cezası verilmiş,
ayrıca üzerimde taşıdığım 250,-YTL ye el konulmuştur.
Oysa hakkımda verilen idari yaptırım kararı yerine değildir. Çünkü ben dilencilik hiç yapmadım, yaşlı ve yorgun olmam nedeniyle yol kenarında dinlenirken
dilencilik yaptığım sanılarak hakkımda işlem yapılmıştır.
Ayrıca hakkımda verilen idari yaptırım kararında, söz konusu karara karşı
başvurabileceğim mercii ve süresi gösterilmemiştir. El konulan para dilencilik
nedeniyle kazanılan para değil kendi paramdır.
İSTEM
Gerçeğe aykırı olarak düzenlenen idari yaptırım tutanağı ve buna dayanarak
verilen idari yaptırım kararı yasal şartlara uymadığından söz konusu 54,-YTL
idari yaptırımın kaldırılmasını,
Haksız el konulan 250,- YTL paranın iadesini saygılarımla arz ederim.
28.03.2006
Başvuruda Bulunan
İsim ve İmza
Ekler
1- İdari Yaptırım Kararı
2- El Koyma Kararı
380
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
..............................SULH CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
-
Başvurududa Bulunan: Ali Akbulut , Adres
-
İdari Yaptırım Uygulayan Mercii: ..............................Em.Md.
-
İdari Yaptırım Tebliğ Tarihi: 01.05.2006
-
İdari Yaptırım Kararının Konusu: Sarhoşluk
I-OLAY
.............................. İlçesi Belediye sınırları içerisinde, sarhoşluk iddiasıyla
hakkımda 54,-YTL idari para cezası verilmiştir.
Sarhoş olmama karşın kimseyi rahatsız etmediğim, huzur ve sükunu bozmadığım halde hakkımda kanuna aykırı olarak ceza verilmiştir. Sızmış vaziyette olduğum ve kimseyi rahatsız etmediğim konusunda şahitlerim vardır.
Hastanede olmam nedeniyle davayı on beş günlük süre içerisinde açamadım.
Söz konusu sürede hastanede olduğum hakkında rapor sunulmuştur.
II-İSTEM
Süresi içerisinde yapamadığım başvurunun kabulünü, kimseyi rahatsız etmediğim hakkında tanıkların dinlenmesini ve kanuna aykırı olarak verilen 54,-YTL
cezanın kaldırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.05.2006
Adı Soyadı
İmza
EKLER:
1- İdari Yaptırım Kararı
2- Hastaneden Alınan Rapor
3- Tanık Rıza SAKİN (Cumhuriyet mahallesi kireçli sk. No:5)
Tanık Aydın Şimşir (Leblebici Mahallesi çilingirci sok No:9)
381
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ANKARA NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
- Başvuruda Bulanan : Ali Akbulut
- Kararı Onaylayan Mahkeme …….Sulh Ceza Mahkemesi
- Mahkeme Kararı Esas No:
- Mahkeme Kararının Tebliğ Tarihi: 11.04.2006
I-OLAY
Sarhoş olarak kimsenin sükununu bozmadığım halde hakkımda 54,- YTL
idari yaptırım verilmiş, açtığım dava süresini geçirdiğim için gerekçesi ile reddedilmiştir.
Oysa itiraz süresi içerisinde hastanede bulunduğumu, belgeleyen rapor yasalara aykırı olarak dikkate alınmamış ve yargılamaya esastan bakılmamıştır.
II- İSTEM
Hastaneden aldığım rapor, idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden sonra
15 gün süre içerisinde hastanede kaldığım kanıtladığından ve bu durum mucbir
sebep niteliğinde olduğundan Sulh Ceza Mahkemesinin söz konusu raporu dikkate almayarak verdiği kararın bozulmasını ve hakkımda verilen 54,-YTL para
cezasının kaldırılmasını arz ederim. 13.04.2006
İtiraz Yoluna Başvuran
Ali AKBULUT
EKLER:
1- Mahkeme ilamı
2- Hastane raporu.
382
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
BEYPAZARI
SULH CEZA MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR
ESAS NO
: 2005/229 D.İş.
KARAR NO
: 2005/229 D.İş.
HAKİM
: ...................
KATİP
: ....................
İTİRAZ EDEN : Salim KÖROĞLU – Develik Sokak No:43 Beypazarı adresinde ikamet eder.
A.İTİRAZ OLUNAN: Beypazarı Belediye Başkanlığı
VEKİLİ
: Av. ........... ............... Caddesi Beypazarı.
İTİRAZ TARİHİ
: 01.09.2005
KARAR TARİHİ
: 10.11.2005
Yukarıda açık kimliği yazılı Salim KÖROĞLU mahkememize vermiş olduğu
itiraz dilekçesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İtiraz eden Salim KÖROĞLU tarafından mahkememize verilen 01.09.2005
tarihli dilekçesi ile Beypazarı Belediye Başkanlığının 25.08.2005 tebliğ tarihli
18.05.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile tespit edilen suç için Beypazarı Belediye Başkanlığı Encümeninin 22.08.2005 tarih ve 2005/34. 300 sayılı kanun ile
111,35 YTL cezalandırıldığından bahisle verilen cezanın kaldırılması için itiraz
dilekçesi vermiştir.
İtiraz eden Selim KÖROĞLU mahkememize vermiş olduğu itiraz dilekçesinde; kendisine Beypazarı Belediye Başkanlığının 25.08.2005 tebliğ tarihli
18.08.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile tespit edilen için Beypazarı Belediye Başkanlığı Encümeninin 22.08.2005 tarih ve 2005/34. 300 sayılı kanun
ile 111,35 YTL cezalandırıldığını, Belediye Yasaklarına aykırı hareket edilmesi
halinde 1608 sayılı kanunun 03.01.1940 tarih ve 3764 sayılı kanunla değişen 1.
maddesine göre hafif para cezaları 04.11.2004 tarih 5252 sayılı TCK’nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki kanunla yapılan değişiklikle bu kapsamda verilecek para cezalarının 4.29YTL olarak belirtildiğini, bazı belediyelerin bu miktarı
383
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
124,00YTL olarak uyguladığını, kendine ise 111,35YTL olarak ceza verildiğini,
30.03.2005 tarih ve 5326 Kabahatler Kanununun 38. maddesine göre bu kapsamda verilecek cezanın 50.00YTL olarak belirlendiğini, verilen cezanın kaldırılmasını beyan etmiştir.
Aleyhine itiraz olunan Belediye Başkanlığı vekili Av. Alaattin YILDIZ savunmasında; İtiraz eden Salim KÖROĞLU’ nun Develik sokak no 43 sayılı yerde
dükkanının olduğunu, bu dükkanın ön ve yan tarafına sandalye ve masa koyarak
yolu kapattığını, bu fiili nedeniyle zabıta memurlarınca kendisine para cezası verildiğini, Zabıta Mevzuatının 6. maddesinde Belediye Meclisinin 11.01.1990 tarihli kabul edilen Tembih namenin 14. maddesinde itiraz eden Salim KÖROĞLU’
nun eyleminin suç olarak yasaklı işlerden olduğunu kabul ettiğini, 18.05.2004
tarih ve 04.6 sayılı Meclis toplantısında 2004 yılı için uygulanacak maktu para cezalarının 111.350.000TL olarak kararlaştırıldığını, 2005 yılı için 123.82YTL olması 4421 sayılı kanunun hükmü ise İç İşleri Bakanlığının 01.06.2005 tarihinden
itibaren uygulanacak Belediye Para Cezalarının TCK’ nun yürürlük ve uygulama
şekli hakkındaki 5252 S.K.’nun 7. maddesi gereğince en az 120.00YTL en fazla
18.000YTL olması gerektiğini belirtildiğini bu nedenlerle itirazın reddine karar
verilmesini talep etmiştir.
SONUÇ VE GEREKÇE
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden olay 18.08.2005 tarihinde ve eylemin
“yaya yoluna masa koyarak yaya yolunu kapattığı” olduğu anlaşılmış olup olay
tarihinde yürürlükte olan 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 38. maddesinde
“işgal” başlığı altında 50 YTL. İdari para cezası şeklinde müeyyideye bağlanmıştır. Aynı yasanın 25 ve 26. maddelerinde idari yaptırım kararının ve bu kararın
tebliğ hususundaki uyulması gereken kuralları düzenlemiştir. Bu belirtilen yasa
hükümleri karşısında olayda, 18.08.2005 tarihli tutulan zabıt varakasında idari
yaptırım kararı verilen kişinin adresinin olmadığı, idari yaptırım kararının kişinin
huzurunda verilmesine ilişkin hususun açıkça belirtilmediği, bu karara karşı başvuracağı kanun yolunun, merci ve süresinin zabıt varakasında yanlış gösterildiği,
encümen kararının tebliğinde de kanun yolunun, mercii ve süresinin hiç gösterilmediği anlaşılmış olup Kabahatler Kanunundaki idari yaptırım kararının şekil
şartlarına uyulmadığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda yukarıda belirttiğimiz gibi
kişinin eylemi 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 38. maddesi gereğince idari
para cezası verilmesi gerekirken verilen idari para ceza yanlış verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı usulüne uygun olmayan idari para cezasının iptaline karar vermek gerekmiştir.
384
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Hukuka aykırı olması nedeniyle Belediye Encümeninin 22.08.2005 tarih
ve 2005/34.300 İDARİ YAPTIRIM KARARININ KALDIRILMASI
2- Beypazarı Belediye Başkanlığının 18.08.2005 tarih ve 03 nolu zabıt varakası ile tespit edilen ve 22.08.2005 tarih ve 2005/34.300 sayılı kararı ile verilen
111.35YTL cezanın iptali için kararın Beypazarı Belediye Başkanlığına gönderilmesine,
3- Resen yapılan 2 adet tebligat gideri olan 7 YTL yargılama giderinin, Kabahatler Kanununun 3182 maddesi gereğince Beypazarı Belediye Başkanlığından
tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılıp Mal Müdürlüğüne verilmesine,
4- Kararın itiraz edene ve aleyhine itiraz olunan Beypazarı Belediye Başkanlığı vekili Av. Alaattin YILDIZ’ a tebliğine,
Dair verilen karar Kabahatler Kanununun 28*9 maddesi gereğince kesin olarak dosya üzerinde karar verildi.10.11.2005
385
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Anayasa Mahkemesi Kararları:
Esas Sayısı
: 2005/108
Karar Sayısı
: 2006/35
Karar Günü
: 1.3.2006
İTİRAZLARIN KONUSU :
A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun;
1 - 3. maddesinin,
2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının,
5 - 28. maddesinin,
6 - 29. maddesinin,
7 - Geçici 2. maddesinin,
8 - Geçici 3. maddesinin,
B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7.
maddesinin (4) numaralı fıkrasının,
Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 36., 123., 125., 128., 138.,
140., 142., 153. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I - OLAY
Bakılmakta olan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır.
IV - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince değişik tarihlerde
yapılan ilk inceleme toplantılarında öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, mahkemeler bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları yasa ya da kanun hükmünde kararname kurallarını
Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının
386
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ciddi olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne
başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa
Mahkemesi’ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren
bir dava bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması
gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz
yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı “Kabahatler Kanunu”nun 29., Geçici Madde 2
ve Geçici Madde 3 maddelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemelerin
bakmakta oldukları davalarda uygulanma olanağı bulunmadığından, bu maddelere ilişkin başvuruların Mahkemelerin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
Dosyalarda eksiklik bulunmadığından itiraz konusu diğer kurallarla ilgili olarak işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V - YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Esas 2005/72, 2005/108, 2005/123 ve 2005/169 sayılı dosyaların konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI - ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu ve ilgili
görülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Birleştirme Kararı
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun kimi madde, fıkra veya
ibareleriyle, 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı “Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanun”un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak 2005/72, 2005/111, 2005/112, 2005/118, 2005/121,
2005/123, 2005/144, 2005/157, 2005/168, 2005/169, 2006/1 ve 2006/14
Esas sayılı davaların, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2005/108 Esas sayılı
dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2005/108 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
387
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
B - 5326 Sayılı Yasa’nın 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı itiraz konusu 3. maddesinde, “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da
uygulanır.” denilmek suretiyle, Kanun’un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer
kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Madde gerekçesinden, özel kanunlarda dağınık biçimde yer alan idari yaptırımların disiplin altına alınarak, özel kanunlarda kabahat türünden fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen idari yaptırımların belirlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Böylece, Kanun’un bu kısmında düzenlenen
amaç ve kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından
uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları,
yaptırım türleri, soruşturma zamanaşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları
başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin özel kanunlardaki kabahat
fiilleri hakkında da uygulanması benimsenmiştir.
Yasa’nın 2. maddesindeki kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari
yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılmaktadır. 16. maddede, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari
tedbirler olarak belirlenmiştir. İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve
ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.
İtiraz konusu 3. maddede “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” denilmektedir. Bu kuralın 2. maddedeki tanımla
birlikte incelenmesinden, 5326 sayılı Kanun’un idari yargının görev alanını da
kapsadığı anlaşılmaktadır. Ancak, Yasa’nın 19. maddesiyle bu kapsamın daraltılarak, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir
meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden
alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulmaktadır.
Yasa’nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği
veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Bu kuralın, ilgili kanunlarda yer alan diğer
tedbirler dışındaki, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
idari yaptırım kararları için uygulanacağı açıktır.
388
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2) Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, kuralın, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve
hukuki güvenlik ilkeleri ve idarenin her türlü eylem ve işleminin idari yargı denetimine tabi tutulması gereği ile bağdaşmadığı bu nedenle Anayasa’nın 2., 125.
ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa’nın 125 maddesinin birinci fıkrasında, “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 140. maddesinin birinci fıkrasında, “Hakimler ve
savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar”; 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla
düzenlenir”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, idarî mahkemelerce
verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son
inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi
olarak bakar” denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasa’da idarî ve adlî yargının
ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve
kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek
olanaklı değildir.
Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit
nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği görülmektedir.
Daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi
nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına
göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı
değildir.
Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi
tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru
yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa’nın 125. ve
155. maddelerine aykırıdır, Kural’ın iptali gerekir.
İtiraz konusu kural Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı nedeniyle
iptal edildiğinden Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek
görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamışlardır.
389
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
C - 5326 sayılı Yasa’nın 23. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrası ile 5252
sayılı Yasa’nın 7. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlıklı
23. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında; “Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı
vermeye yetkilidir” denilmektedir. Maddenin (2) ve (3) numaralı fıkralarında ise
soruşturma aşamasında bu yetkinin nasıl kullanılacağı düzenlenmektedir.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun’un “Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi” başlıklı 7. maddesiyle, kanunlardaki “hafif hapis” veya “hafif para” cezası
olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüş; itiraz konusu
(4) numaralı fıkrada da, “Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir” denilmiştir. Böylece, daha önceki düzenlemelerde bu çerçevede yer almayan idari yaptırım kararı verme yetkisi Cumhuriyet
savcısına da tanınmaktadır. Ayrıca, kanunlarda “hafif hapis” ve “hafif para” cezası öngörülen, ancak anılan Kanun gereğince “idari para cezası”na dönüştürülen
yaptırımlarla ilgili olarak karar vermeye de Cumhuriyet savcısı yetkili kılınarak,
Kabahatler Kanunu’nun 22., 23. ve 24. maddelerinde belirtilen sisteme bir istisna getirilmiştir.
2) Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, genel idare esaslarına göre kullanılan idari yaptırım kararı verme yetkisinin, genel idare ve idarenin bütünlüğü ilkelerine aykırı olarak
Cumhuriyet savcısına bırakılmasının Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9.,
10., 11., 123., 125., 128., 138., 140., 142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Anayasa’nın 123. maddesinde idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği, kuruluş ve görevlerin merkezden yönetim ve
yerinden yönetim esaslarına dayandığı, kamu tüzelkişiliğinin, ancak kanunla
veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı; “Yargı yolu” başlıklı
125. maddesinin ilk fıkrasında da idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı
yolunun açık olduğu; 128. maddesinde ise Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, belirtilmektedir.
390
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İtiraz konusu kurallar 5326 sayılı Yasa’nın 22., 23. ve 24. maddeleri ve aynı
Yasa’nın 3. maddesinin iptal gerekçesi ile birlikte değerlendirildiğinde, Cumhuriyet savcısının kabahat dolayısıyla idari yaptırım uygulamasının istisnaî olduğu,
hafif hapis ve hafif para cezasından dönüştürülenler dışında bu konuda asıl yetkinin idareye tanındığı görülmektedir. Cumhuriyet savcısına bu yetkinin tanınması nedeninin görevsizlik kararı verilerek işin uzatılması yerine süratle bitirilmesi
olduğu anlaşıldığından, düzenlemelerin Anayasa’nın 123., 125. ve 128. maddelerine aykırı olmadığı gibi, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını öngören Anayasa’nın 141. maddesiyle de uyumlu olduğu kanısına
varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle iptal istemlerinin reddi gerekir.
Kuralların Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 6., 7., 8., 9., 10., 11, 138., 140., 142. ve
155. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara değişik gerekçe ile katılmışlardır.
D- 5326 sayılı Yasa’nın 24. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1) Anlam ve Kapsam
Kabahatler Kanunu’nun “Mahkemenin karar verme yetkisi” başlıklı 24. maddesinin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında; “Kovuşturma konusu fiilin kabahat
oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verilir” denilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendi uyarınca kovuşturma, iddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün
kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade etmektedir. Buna göre, mahkemelerin
kabahat nedeniyle idari yaptırım kararı verme yetkisi, yargılama sırasında eylemin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde söz konusu olabilir. Bu da,
isnat edilen suçun niteliğinin değişmesi veya davanın yanlışlıkla açılması, ancak
buna ilişkin iddianamenin geri çevrilmemiş olması halinde mümkün olabilir. Bu
düzenleme biçimiyle, kovuşturma evresinde fiilin kabahat olduğu gerekçesiyle
görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli idari mercii veya cumhuriyet savcısına gönderilmesi yerine, işin süratle sonuçlandırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
2) Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, bir idari işlem olan idari yaptırım kararı verme yetkisinin
idare içinde yer almayan mahkemelere bırakılmasının Anayasa’nın Başlangıcı ile
2., 6., 7., 8., 9., 123., 125., 128. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür.
391
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
5326 sayılı Yasa’nın 23. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 5252 sayılı Yasa’nın
7. maddesinin (4) numaralı fıkrasına ilişkin gerekçelerin bu kural yönünden de
geçerli olması nedeniyle Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna varılan Kural’ın
iptali isteminin reddi gerekir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara değişik gerekçe ile katılmışlardır.
E - 5326 sayılı Yasa’nın 27. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrası ile 28.
Maddesinin İncelenmesi
Başvuru kararlarında itiraz konusu kurallarla, idarenin kamu gücünü kullanarak verdiği idari yaptırım kararları nedeniyle çıkan uyuşmazlıkların çözümünün
idari yargı yerine adli yargıya bırakılmasının Anayasa’nın Başlangıcı ile 2., 36.,
125., 140., 142. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa’nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yeri
ve süresi düzenlenmekte; 28. maddesinde ise başvurunun incelenme yöntemi
belirtilmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun İkinci Kısmında “Çeşitli kabahatler” başlığı altında düzenlenen fiilleri, ağırlıklı olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun
526. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan kabahatler oluşturmaktadır.
5252 sayılı Yasa’nın 7. maddesiyle, çeşitli yasalarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür. Yaptırımın adının yasa ile “idari” olarak değiştirilmesinin, bu tür yaptırım uygulanacak
eylemlerin gerçekte ceza hukuku alanına giren suç olma özelliklerini etkilemeyeceği açıktır.
5326 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin iptal gerekçesi doğrultusunda, cezaî karakteri ağır basan bu eylemler açısından verilen idari para cezası ve/veya mülkiyetin
kamuya geçirilmesi yaptırımlarına karşı başvurunun sulh ceza mahkemesince
kanunda belirtilen usule göre incelenmesinde, Anayasa’nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırılık bulunmamaktadır. İtirazın reddi gerekir.
Kuralların Anayasa’nın 36., 140. ve 142. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu karara farklı gerekçe ile katılmışlar, Şevket APALAK ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT ise, “5326 sayılı Kanun’un 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptal edilmesi gerektiği” düşüncesiyle bu görüşe
katılmamışlardır.
VII - İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun itiraz konusu 3. maddesinin iptaline karar
verilmesiyle meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etki392
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
leyecek nitelikte olduğundan, Anayasa’nın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 53. maddesi
uyarınca, yeni düzenleme yapması için yasama organına süre tanımak amacıyla
iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur.
VIII - İPTAL NEDENİYLE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı “Kabahatler Kanunu”nun 1.3.2006 günlü,
E. 2005/108, K. 2006/35 sayılı kararla iptal edilen 3. maddesine ilişkin iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle, bu maddeye ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE, 1.3.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE
karar verildi.
IX - SONUÇ
A - 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı “Kabahatler Kanunu”nun;
1 - 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Sacit ADALI ile
Mehmet ERTEN’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2 - 23. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3 - 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
4 - 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, Şevket APALAK ile Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
5 - 28. maddesinin, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B - 4.11.2004 günlü, 5252 sayılı “Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun”un 11.5.2005 günlü, 5349 sayılı Yasa ile değiştirilen
7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C - 5326 sayılı Yasa’nın iptal edilen 3. maddesinin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince İPTAL HÜKMÜNÜN, KARARIN RESMİ GAZETE’DE
YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE
GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
1.3.2006 gününde karar verildi.
393
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
26 Kasım 2009 PERŞEMBE
Resmî Gazete
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Sayı : 27418
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı
: 2007/115
Karar Sayısı : 2009/80
Karar Günü
: 11.6.2009
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER :
1- Aydın Bölge İdare Mahkemesi
(Esas: 2007/115)
2- Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
(Esas: 2008/78)
3- Danıştay Sekizinci Dairesi
(Esas: 2007/61)
4- İzmir 1. İdare Mahkemesi
(Esas: 2007/79)
5- Ankara 14. İdare Mahkemesi
(Esas: 2007/47)
6- Bursa 4. Sulh Ceza Mahkemesi
(Esas: 2007/54)
7- Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Mahkemesi
(Esas: 2007/52)
İTİRAZLARIN KONUSU : 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu’nun;
1- 2. maddesinin,
2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin,
3- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
4- 27. maddesine 5560 sayılı Yasa’nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı
fıkranın,
Anayasa’nın 2., 5., 9., 125., 138., 140., 142., 153., 155. ve 157. maddelerine
aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
I- OLAY
İdari yaptırımlara karşı açılan davalarda, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya
aykırı oldukları kanısına varan Mahkemeler iptalleri için başvurmuşlardır.
394
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
II- İTİRAZ VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇELERİ
Başvuran Mahkemeler 5326 sayılı Yasa’nın,
- 2. maddesi ile ilgili olarak özetle;
Kabahat tanımının belirsiz olduğu, kanunda “kanunun, karşılığında idari
yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık” kabahat olarak tanımlanmakla
birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne olduğunun anlaşılamadığı, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik ilkesi uyarınca yasa
kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat tanımı yapılırken bu
ilkeye uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve haksızlık kavramlarını açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı, hukukçuların dahi eksiksiz anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği, kabahat
tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi
gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak olmasının Anayasa’nın
2. maddesine aykırı olduğu,
- 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi ile ilgili olarak özetle;
Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 günlü, E:2005/108, K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem
ve eylemlerinin idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş iken getirilen yeni
düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine göre tesis edilmiş
olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu yönde yasal bir
düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasa’ya aykırı olduğu, söz
konusu düzenlemenin mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olduğunu belirten kurala aykırı olduğu, Anayasa ile benimsenen yargı ayrılığı rejimine göre
idari yargının görevli olması gereken idari işlemlerin denetiminde yasa koyucu
tarafından adli yargının görevli kılınabilmesinin mümkün olmadığı ve yasa koyucunun bu konuda takdir hakkının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan gerekçe dikkate alınmaksızın yeni yasal düzenleme yapılmasının
kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık oluşturduğu, idarenin yürütmekle yükümlü
olduğu hizmetleri gereği gibi yerine getirebilmesi amacıyla idare hukuku alanındaki düzene aykırı davranışlar nedeniyle yaptırım uygulama yetkisi ile donatıldığı; idari yaptırımlar arasında yer alan ve idari bir yasağa aykırı davranılması
nedeniyle idari makamlarca kamu gücünün kullanılması suretiyle verilen idari
para cezaları nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğu,
idari işlem ve eylemlerin denetiminin bu konuda uzman olan idari yargı yerine
395
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
adli yargıya bırakılmasının hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan etkin
yargılama ilkesiyle bağdaşmadığı, önceden ceza kanununda yer alan ve adli ceza
ile müeyyidelendirilen kabahatlerin ayrı bir kanunla düzenlenerek idari ceza ile
müeyyidelendirilmesinden sonra bu işlemlere karşı açılacak davalarda adli yargının görevlendirilmesinin anılan süreçle de bağdaşmadığı, bu düzenlemenin
her biri tipik idari işlem olan kabahatler sebebiyle verilen idari para cezalarına
karşı açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği yolunda Anayasa
Mahkemesi’nce verilen geçmiş tarihli kararlara da aykırı olduğu, idare hukuku
ilkelerine göre tesis edilen bir idari işlemin idari para cezası niteliğini taşıması nedeniyle denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılmasının
Anayasa’ya aykırı olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanı dışında
kalan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklarda genel idari yargının görevli olduğu,yargı ayrılığının benimsendiği Anayasal rejimde idari işlemlere karşı
adli yargının görevlendirilmesinin hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik
ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulunduğu, belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2., 5., 125., 138., 153., 155. ve 157. maddelerine aykırı
olduğu,
- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile ilgili olarak özetle;
İdari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin
yanı sıra “ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler” ifadesine yer verilmesinin
bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu, ilgili kanunlarda
yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu,
- 27. maddesine 5560 sayılı Yasa’nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı fıkrası ile ilgili olarak özetle;
İdari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya yol açacak nitelikte
olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, “idari yargının görev
alanına giren kararların da verilmiş olması halinde” ifadesinin de belirsiz olduğu
ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya yöneltilmesi halinin Anayasa’yla
bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem niteliğindeki idari yaptırımların
hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile işleyişi ve yargılama usullerinin
396
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı uygulamalara göre farklı yargı
yerlerinin görevli olmasının Anayasa’nın 125.,142. ve 155. maddelerine aykırı
olduğu, savını ileri sürmüşlerdir.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun, itiraz konusu kuralları da içeren 2., 3., 16.
ve 27. maddeleri şöyledir;
MADDE 2- (1) Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım
uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.
MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır.”
MADDE 16- (1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar,
idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer
alan diğer tedbirlerdir.
MADDE 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin
idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en
geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.
(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde
bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı
başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak,
mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.
(3) Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir.
(4) Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara
karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun
süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir.
(5) (Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme
tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
397
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı
başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de
kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin
suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği
takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem
kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların
da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında Anayasa’nın 2., 5., 9., 125., 138., 140., 142., 153., 155. ve
157. maddelerine dayanılmış, 38. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca yapılan ilk inceleme
toplantılarında, Kabahatler Kanunu’nun;
A- 2. maddesi, 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi, 16. maddesinin (2) numaralı fıkrası ve 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının iptali isteminde bulunulan E.2007/115 sayılı dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN ile A. Necmi ÖZLER’in
karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verilmiştir.
B- 3. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin iptali isteminde bulunulan E.2007/47, E.2007/52, E.2007/54, E.2007/61, E.2008/78 sayılı dosyalarda
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
C- 3. maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının iptali isteminde bulunulan E.2007/79 sayılı dosyada öncelikle
uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta
oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname
398
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
kurallarını Anayasa’ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin
Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o
davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın
değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davada Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca
görevli olan İdare Mahkemesince yapılan itiraz başvurusunda, 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin,
bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmadığından bu bende ilişkin
başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, Mehmet ERTEN, A.
Necmi ÖZLER ile Şevket APALAK’ın karşıoyları ve oyçokluğuyla, 5560 sayılı
Yasa’nın 34. maddesiyle 5326 sayılı Yasa’nın 27. maddesine eklenen (8) numaralı
fıkranın, dosyada eksiklik bulunmadığından, esasının incelenmesine oybirliğiyle
karar verilmiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN İNCELENMESİ
Esas 2007/52, 2007/54, 2008/78 sayılı dosyaların konusunu oluşturan başvurularda yürürlüğün durdurulması istemlerinin koşulları oluşmadığından reddine, Esas 2007/115 sayılı dosyanın konusunu oluşturan başvuruda yürürlüğün
durdurulması isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına, oybirliğiyle karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Birleştirme Kararları
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun kimi madde, fıkra ve
bentlerinin iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin olarak 2007/47,
2007/52, 2007/54, 2007/61, 2007/79, 2008/78 Esas sayılı davaların, araların399
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
daki hukuki irtibat nedeniyle 2007/115 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, birleştirilen davaların esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2007/115
Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 11.6.2009 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- Anayasaya Aykırılık Sorunu
1- Yasa’nın 2. Maddesinin İncelenmesi
Başvuru kararında, kabahat tanımının belirsiz olduğu, kanunda “kanunun,
karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık” kabahat olarak
tanımlanmakla birlikte bu tanımdan idari yaptırımın ne olduğunun anlaşılamadığı, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ilkesi ile hukuki güvenlik ilkesi uyarınca yasa kurallarının anlaşılabilir açıklıkta olması gerekirken kabahat
tanımı yapılırken bu ilkeye uyulmadığı, tanımda yer alan idari yaptırım ve haksızlık kavramlarını açıklayıcı bir düzenlemenin de bulunmadığı, hukukçuların
dahi eksiksiz anlayamadığı kabahat tanımının vatandaşlarca anlaşılmasının beklenemeyeceği, kabahat tanımının açık olmamasına rağmen kanunu bilmemek
mazeret sayılmaz ilkesi gereğince kişilerin bu düzenlemeye göre cezalandırılacak
olmasının Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde
kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer
tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesi yönünden
de inceleme yapılmıştır.
Anayasa’nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz”, denilerek
“suçun yasallığı”, üçüncü fıkrasında da “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek “cezanın yasallığı” ilkesi vurgulanmıştır.
“Suç ve cezanın yasallığı” ilkesi uyarınca bir hukuk devletinde, ceza yaptırımına
bağlanan her eylemin tanımı yapılarak suçlar kesin biçimde ortaya konulmalıdır.
Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devletinin temel ilkelerinden
biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık,
net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi
uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi zorunludur. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup yasal bir düzenlemede hangi somut eylem ve
400
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bireyin, belirli bir
kesinlik içinde bilmesi gerekmektedir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen
yükümlülükleri öngörebilir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını,
bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de
yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Kabahatler Kanunu’nun “Tanım” başlıklı 2. maddesinde, “Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık
anlaşılır.” denilmektedir.
Kabahatler Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin toplum düzenini, genel ahlakı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla getirildiğinin
ifade edildiği Yasa’nın 1. maddesi de, kabahat olarak tanımlanan eylemlerin kapsamının belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.
İtiraz konusu kuralla kabahatin tanımlanmasında eylemin niteliğinden ziyade, yaptırımın niteliğine vurgu yapılmış ve kanunun, karşılığında idarî yaptırım
uygulanması öngördüğü haksızlıklar, kabahat olarak tanımlanmıştır.
Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların kapsamı ise
Yasa’nın 16. maddesinde belirlenmiş ve idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari
tedbirler olarak ifade edilmiştir.
“Kabahat” tanımı yapılmak suretiyle, daha önce idari yaptırıma tabi olmayan
bir eylem, idari yaptırıma tabi kılınmamakta, aksine kanunla idari yaptırıma tabi
kılınmış eylemler kabahat olarak adlandırılmaktadır. Bir başka deyişle, itiraz konusu kural ile yapılan kabahat tanımı, daha önce suç olmayan bir eylemi suç niteliğine dönüştürmemektedir.
İtiraz konusu kuralla, bir eylemin kabahat olarak kabulü için bu eylemin karşılığında kanunun mutlaka bir idari yaptırım uygulanmasını öngörmüş olması esas
alındığından, söz konusu düzenlemede yeni bir suç yaratılmamakta, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmamaktadır. İdari yaptırımlar yönünden
ise söz konusu yaptırımların kanunla öngörülmüş olması gereğine yer verilmek
suretiyle yasal düzenlemelere atıfta bulunulduğundan, yaptırımı yasa ile belirlenen bir eylemin belirsizliğinden ve öngörülemezliğinden söz edilebilmesine
olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır.
401
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
2- Yasa’nın 31. Maddesiyle Değiştirilen 3. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının (a) Bendinin İncelenmesi
a) Genel Açıklama
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren Kabahatler Kanunu, “Genel Hükümler”
ve “Çeşitli Kabahatler” başlıklı iki kısımdan oluşmaktadır.
Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlığını taşıyan 3. maddesinde “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da
uygulanır.” denilmek suretiyle, Kanun’un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer
kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
Söz konusu madde, Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108,
K:2006/35 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Resmi Gazete’de yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılan iptal kararının gerekçesi
şöyledir:
“Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 140. maddesinin birinci fıkrasında, “Hakimler ve
savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar”; 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla
düzenlenir”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, idarî mahkemelerce
verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son
inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar” denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasa’da idarî ve adlî yargının
ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu
hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri
de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına
giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği görülmektedir. Daha
ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli
yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir
idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir.
Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu,
402
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırıdır, Kural’ın iptali gerekir.”
22.7.2006 günlü, 26236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan iptal kararının
yürürlüğe girmesinden önce çıkarılan 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31.
maddesiyle Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi şu şekilde değiştirilmiştir:
“(1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi
yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.”
b) Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, Anayasa Mahkemesi’nin 1.3.2006 günlü, E:2005/108,
K:2006/35 sayılı kararında idarenin kamu gücünü kullandığı ve kamu hukuku
alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı denetimine tabi olacağı belirtilmiş
iken getirilen yeni düzenlemede adli yargının genel görevli kabul edilmesinin iptal kararı gerekçesinin dikkate alınmadığını gösterdiği, idare hukuku ilkelerine
göre tesis edilmiş olan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabilmesi için bu
yönde yasal bir düzenlemenin varlığının koşul olarak aranmasının Anayasa’ya aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin mahkeme kararlarına uyulmasının zorunlu olduğunu belirten kurala aykırı olduğu, Anayasa ile benimsenen yargı ayrılığı
rejimine göre idari yargının görevli olması gereken idari işlemlerin denetiminde
yasa koyucu tarafından adli yargının görevli kılınabilmesinin mümkün olmadığı
ve yasa koyucunun bu konuda takdir hakkının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan gerekçe dikkate alınmaksızın yeni yasal düzenleme yapılmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılık oluşturduğu, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetleri gereği gibi yerine getirebilmesi amacıyla idare hukuku
alanındaki düzene aykırı davranışlar nedeniyle yaptırım uygulama yetkisi ile donatıldığı; idari yaptırımlar arasında yer alan ve idari bir yasağa aykırı davranılması
nedeniyle idari makamlarca kamu gücünün kullanılması suretiyle verilen idari
para cezaları nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğu,
idari işlem ve eylemlerin denetiminin bu konuda uzman olan idari yargı yerine
adli yargıya bırakılmasının hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan etkin
yargılama ilkesiyle bağdaşmadığı, önceden ceza kanununda yer alan ve adli ceza
ile müeyyidelendirilen kabahatlerin ayrı bir kanunla düzenlenerek idari ceza ile
müeyyidelendirilmesinden sonra bu işlemlere karşı açılacak davalarda adli yargının görevlendirilmesinin anılan süreçle de bağdaşmadığı, bu düzenlemenin
her biri tipik idari işlem olan kabahatler sebebiyle verilen idari para cezalarına
403
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
karşı açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiği yolunda Anayasa
Mahkemesi’nce verilen geçmiş tarihli kararlara da aykırı olduğu, idare hukuku
ilkelerine göre tesis edilen bir idari işlemin idari para cezası niteliğini taşıması nedeniyle denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılmasının
Anayasa’ya aykırı olduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görev alanı dışında
kalan idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklarda genel idari yargının görevli olduğu,yargı ayrılığının benimsendiği Anayasal rejimde idari işlemlere karşı
adli yargının görevlendirilmesinin hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik
ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırı bulunduğu, belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2., 5., 125., 138., 153., 155. ve 157. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, “İdarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı
karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk
ve son derece mahkemesi olarak bakar” hükmü yer almaktadır.
İtiraz konusu bent, Kabahatler Kanunu’nun idari yaptırım kararlarına karşı
kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağını öngörmektedir.
Kabahatler Kanunu’nun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin
diğer hükümlerinde de, bu yaptırımlardan doğan uyuşmazlıklarda görevli yargı
mercileri belirlenmiştir. Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş
gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Anılan
maddenin (8) numaralı fıkrasında da “İdarî yaptırım kararının verildiği işlem
kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık
iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceği
ifade edilmektedir. Yasa’nın 19. maddesinde de, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava
nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin
hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya
kadar saklı tutulmaktadır.
Başka bir ifade ile Kabahatler Kanununda genel görevli mahkeme olarak sulh
ceza mahkemesi görevli kılınmakla birlikte belirli durumlarda idari yargı merci404
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
lerinin görevli olduğu kabul edilmiş, belirli idari yaptırımlara ilişkin hükümlerin
ise ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar
saklı tutulması kararlaştırılmıştır.
İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunun ilgili kanunlarda özel olarak düzenlenmiş olması halinde söz konusu hükümlerin uygulanmasını, idari yaptırımlara karşı başvurulacak kanun yolları bakımından diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde Kabahatler Kanunu
hükümlerinin uygulanmasını öngörmektedir.
Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı, yapacağı
düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak
yükümlülüğündedir. Başta yasama organı olmak üzere tüm organlar kararların
yalnız sonuçları ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Kararlar
gerekçeleriyle, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içerirler ve yasama
etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle, yasama organı düzenlemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları ile birlikte
gerekçelerini de gözönünde bulundurmak zorundadır.
Bir yasa kuralının Anayasa’nın 153. maddesine aykırılığından söz edilebilmesi
için iptal edilen önceki kural ile “aynı” ya da “benzer nitelikte” olması, bunların
saptanabilmesi için de öncelikle, aralarında “özdeşlik” yani amaç, anlam ve kapsam yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekir.
Kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü kabahatlerden bir kısmının ceza hukuku kapsamında suç niteliği taşıdığı açıktır. Nitekim,
Kabahatler Kanunu’nun İkinci Kısmında “Çeşitli kabahatler” başlığı altında düzenlenen fiilleri, ağırlıklı olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 526. ve devamı
maddelerinde düzenlenmiş olan kabahatler oluşturmaktadır. Ayrıca, çeşitli yasalarda yer alan ve yaptırımı hafif hapis ya da hafif para cezası veya her ikisi olan
fiiller, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanun’un 7. maddesiyle idari para cezasına dönüştürülmüşlerdir. Uygulanacak
yaptırımın yasa ile “idari” para cezasına dönüştürülmesinin bu tür yaptırım uygulanacak eylemlerin gerçekte ceza hukuku alanına giren suç olma özelliklerini
etkilemeyeceği açıktır.
İtiraz konusu kuralla, bir yandan cezai karakteri ağır basan eylemler açısından
verilen idari para cezası ve/veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin yaptı405
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
rımlara karşı sulh ceza mahkemesine karşı başvurulabilmesi sağlanmakta iken,
diğer yandan idari yaptırımlara karşı yasalarla idari yargı mercilerinin görevli kılındığı durumlarda ilgili yasa hükümlerinin uygulanması sağlanmakta, bir başka
deyişle bu davalarda idari yargı yerlerinin görevli oldukları kabul edilmektedir.
Söz konusu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 1.3.2006 günlü, E:2005/108,
K:2006/35 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda ve ilgili kanunlarda
idari yargı mercilerinin görevli olduğunun belirtildiği idari yaptırımlardan doğan
uyuşmazlıklarda Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmek
suretiyle bu uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olması kabul edilmiş ve bu anlamda idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alan
gözetilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, kural, daha önce iptal edilen düzenleme
ile özdeş nitelikte değildir.
Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere,
tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adlî ve idarî yargı ayrımına gidilmiş ve
idarî uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, kural olarak idare hukuku alanına giren konularda
idarî yargı, özel hukuk alanına giren konularda adlî yargı görevli olacaktır. Bu durumda idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun mutlak bir takdir hakkının
bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. İdarî yargının denetimine bağlı olması
gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir. Kabahat konusu
eylemlerin çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulanma alanı dikkate alındığında,
idari yargı teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh ceza mahkemelerine başvuru
olanağı tanınmasının, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu
suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı
sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin
haklı nedenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu Yasa kuralı Anayasa’nın 125., 153. ve 155.
maddelerine aykırı değildir; iptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket APALAK,
Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 5., 138. ve 157. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
3- Yasa’nın 16. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
Başvuru kararında, idari tedbirlerin kapsamı belirlenirken mülkiyetin kamuya geçirilmesinin yanı sıra “ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler” ifadesine
406
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
yer verilmesinin bilinmeyen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olduğu,
ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerin neler olduğunun anlaşılamadığı, anlaşılamayan bu düzenlemeye göre ilgililerin cezalandırılmasının hukuk devleti
ilkesine uygun bulunmadığı ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde
kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer
tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesi yönünden
de inceleme yapılmıştır.
Anayasa’nın 38. maddesinde ifadesini bulan suç ve cezanın yasallığı ilkesi
uyarınca bir hukuk devletinde, ceza yaptırımına bağlanan her eylemin tanımı yapılarak, suçlar kesin biçimde ortaya konulmalıdır.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden
biri olan “belirlilik” ilkesi de, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin, yasada
hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir kesinlik içinde bilebilmesini gerekli kılar.
Kabahatler Kanunu’nun 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında kabahatler
karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtildikten sonra itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında, idari tedbirlerin, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan
diğer tedbirler olduğu ifade edilmiştir.
Yasa’nın 2. maddesinde, idari yaptırımların ve idari yaptırıma konu eylemlerin tümünün kanunla belirlenmesi esası kabul edilmiştir. Yasa’nın 4. maddesinin
(2) numaralı fıkrasında da “Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve
miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.” denilmiştir.
Bu durumda, bir eyleme idari yaptırım uygulanabilmesi için kanunda öngörülmüş olması zorunludur. Kanunla öngörülen bir idari yaptırımın belirsizliğinden ise söz etmek mümkün değildir. Bu husus, iptali istenilen kuralda belirtilen
mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbiri yönünden geçerli olduğu gibi diğer idari
tedbirler yönünden de geçerlidir. Diğer idari tedbirlerin, itiraz konusu kuralda
“ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler” olarak belirtilmesi de bu durumu daha
açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Öte yandan, idari tedbirlerin çok çeşitli olmaları ve her zaman yeni tedbirlerin
de yasa koyucu tarafından öngörülebilecek olmaları nedeniyle, tüm idari tedbirlerin bir metin içinde tahdidî olarak sayılması zorunluluğundan söz edilemez.
407
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
İtiraz konusu kuralda belirtilen idari tedbirler, mevcut yasal düzenlemelerde
yer alan tedbirleri ifade ettiğinden ve bu düzenleme ile yeni bir ceza yaratılmadığından, suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık bulunmadığı gibi belirsizlik
ve öngörülemezlikten söz edilebilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır.
4- Yasa’nın 27. Maddesine 5560 sayılı Yasa İle Eklenen (8) Numaralı
Fıkranın İncelenmesi
İtiraz başvurusunda, idari yaptırımlara karşı açılacak davaların belirli durumlarda idari yargıda görülmesini öngören itiraz konusu kuralın, hukuki karmaşaya
yol açacak nitelikte olduğu, yasaların belirli ve açık olması ilkesine aykırı olduğu, itiraz konusu kuralın uygulanması ile ilgili olarak mahkemelerin bile farklı
uygulamaları bulunmakta iken kişilerin nerede dava açacakları konusunda belirsizlik bulunduğu, söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, “idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde” ifadesinin de belirsiz olduğu ve idari işlemlerin istisnai hallerde idari yargıya
yöneltilmesi halinin Anayasa’yla bağdaşmadığı, itiraz konusu kuralla idari işlem
niteliğindeki idari yaptırımların hukuka uygunluk denetiminin idari yargı dışında bırakılması sonucuna yol açtığı, mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri ile
işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yasa ile yapılan
belirlemenin ihtiyarilik içermemesi gerektiği, uygulamada ortaya çıkacak farklı
uygulamalara göre farklı yargı yerlerinin görevli olmasının Anayasa’nın 125.,142.
ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, “İdarenin her türlü eylem ve
işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu,
görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka
bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar”
denilmektedir.
İtiraz konusu kural, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı
kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması
halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin
iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görüleceğini hükme bağlamaktadır.
408
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Söz konusu kural, sulh ceza mahkemesine başvurulabilecek idari yaptırım kararları yönünden geçerli olup, bu yaptırım kararı kapsamında idari yargının görev
alanına giren bir başka kararın da verilmiş olması halinde bu kararın iptali talebiyle birlikte idari yaptırımın iptali isteminin de idari yargı merciinde görülmesini amaçlamaktadır. Bu suretle, idari yargının görevli olduğu işlem kapsamında
tesis edilen bir idari yaptırım kararının hukuka uygunluk denetiminin de aynı
yargı yerince yapılması sağlanmış olmaktadır.
İdari yaptırım kararlarına ilişkin uyuşmazlıkların hangi hallerde idari yargı
yerlerince çözümleneceği itiraz konusu kuralda açıkça belirtildiğinden, kuralın
belirsizliğinden ve mahkemelerin görevlerinin yasayla belirlenmesi gerektiği yolundaki Anayasa’nın 142. maddesine aykırılığından söz edilemez.
Öte yandan, idari yargı yerlerinin, idari işlem niteliğindeki tüm idari yaptırımlardan doğan uyuşmazlıkların çözümünde görevli olması gerekirken itiraz konusu kuralda yer alan uyuşmazlıklarla sınırlı olarak görevli kılınmasının,
Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüş ise de diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde idari yaptırım kararlarına karşı kanun
yoluna ilişkin Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağını hükme bağlayan
ve bu kapsamda bulunan idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesinin
görevli olmasını sağlayan Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığının saptanması karşısında, itiraz konusu kural kapsamındaki idari yaptırımlar bakımından idari yargı yerlerini görevli kabul
eden Yasa’nın 27. maddesinin (8) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 125. ve 155.
maddelerine aykırılığından söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa’ya aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER,
Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamıştır.
VII- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun;
1- 2. maddesine,
2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine,
3- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasına,
4- 27. maddesinin, 5560 sayılı Yasa’nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı
fıkrasına, yönelik iptal istemleri, 11.6.2009 günlü, E. 2007/115, K. 2009/80
409
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde, fıkra ve bentlere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 11.6.2009 gününde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VIII- SONUÇ
30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun;
1- 2. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket
APALAK’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Şevket
APALAK, Serruh KALELİ ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3-16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Şevket APALAK’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- 27. maddesinin, 5560 sayılı Yasa’nın 34. maddesiyle eklenen (8) numaralı
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz
PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile
Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
11.6.2009 gününde karar verildi.
410
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
26 Kasım 2009 PERŞEMBE
Resmî Gazete
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Sayı : 27418
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/165
KARAR NO
: 2008/181
KARAR TR
: 7.7.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 54. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık nedeniyle verilen para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ
YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/402
KARAR NO
: 2008/187
KARAR TR
: 7.7.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Uyuşmazlık Mahkemesi’nce; 2918 sayılı Yasa’nın 116. maddesinde
öngörülen biçimde araç tescil plakasına göre verilen para cezasına karşı açılan
davaların, adli yargının görev alanında görüldüğü ve Sulh Ceza Mahkemesince,
uyuşmazlığın özü olan ceza tutanağının içeriğine ilişkin olarak yargılama yapılarak işin esası hakkında karar verildiği dikkate alındığında; asıl para cezasının
zamanında ödenmemiş olmasından dolayı arttırılan para cezasına karşı yapılan
itirazın da ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/437
KARAR NO
: 2008/188
KARAR TR
: 7.7.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Yakıt ve
Atıklara İlişkin Tebliğ (Dış Ticarette Standardizasyon: 2005/3) uyarınca, 30.000
Mton antrasit ithalatı için alınan Kontrol Belgesi kapsamında; davacı şirket tara411
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
fından verilen Taahhütnamenin 15. ve 16. maddelerine aykırı olarak evrakların
geç gönderilmesi nedeniyle, aynı Taahhütnamenin 21/b maddesinde yazılı bedelin (cezai şart) ödenmesi ve cezai şartın zamanında ödenmemesi durumunda yine aynı taahhütname uyarınca 6183 sayılı Kanuna göre işlem yapılacağının
bildirilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ
YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/10
KARAR NO
: 2008/216
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2918 sayılı Yasa’nın 65/1-f md. uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/12
KARAR NO
: 2008/217
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
ÖZET
: 3194 sayılı Kanunun 42. md uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/40
KARAR NO
: 2008/219
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Yasa’nın 23. md. uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
412
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/41
KARAR NO
: 2008/220
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca verilen para cezasına karşı
açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/45
KARAR NO
: 2008/221
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/46
KARAR NO
: 2008/222
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2872 sayılı Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan
davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/81
KARAR NO
: 2008/225
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
413
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/109
KARAR NO
: 2008/232
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan
davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/119
KARAR NO
: 2008/234
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun uyarınca
verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/154
KARAR NO
: 2008/239
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Yasa’nın 23. md uyarınca verilen idari para cezasına karşı
açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/168
KARAR NO
: 2008/241
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5253 sayılı Dernekler Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
414
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/196
KARAR NO
: 2008/250
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan
davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/225
KARAR NO: 2008/256
KARAR TR : 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun uyarınca verilen idari para
cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/230
KARAR NO
: 2008/257
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/273
KARAR NO
: 2008/264
KARAR TR
: 13.10.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu uyarınca
verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
415
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/562
KARAR NO
: 2008/276
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Suya vaki müdahalenin önlenmesi ve kaynak üzerine yapılmış tesislerin kal’ine karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE
çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/115
KARAR NO
: 2008/297
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2813 ve 406 sayılı Kanunlar dayanak alınarak çıkarılan Yönetmelik
uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/145
KARAR NO
: 2008/301
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/158
KARAR NO
: 2008/304
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 2918 sayılı Yasanın 48/5. ve 47/1-a maddelerinin ihlali nedeniyle
trafik zabıtasınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin tutanağın iptali iste416
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
miyle açılan davanın,5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la
değişik 3.maddesi ve aynı Kanunun 27.maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen
sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE
çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/165
KARAR NO
: 2008/306
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca verilen
idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi
gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/229
KARAR NO
: 2008/314
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/283
KARAR NO
: 2008/325
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre tesis edilen imar
para cezasına ilişkin işlemden doğan ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
417
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/290
KARAR NO
: 2008/329
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/356
KARAR NO
: 2008/344
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5324 sayılı Kozmetik Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına
karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/396
KARAR NO
: 2008/346
KARAR TR
: 17.11.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/13
KARAR NO
: 2008/355
KARAR TR
: 22.12.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Sermaye Piyasası Kurulunca verilen idari para cezasının bildirimi,
ödeme zamanı, yöntemi ve kesinleşmesinden sonra ödenmemesi halinde 6183
sayılı Kanuna göre işlem yapılacağına ilişkin Yatırımcıları Koruma Fonu tarafından düzenlenen İdari Para Cezası Bildirim Tutanağının iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
418
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/204
KARAR NO
: 2008/378
KARAR TR
: 22.12.2008
(Hukuk Bölümü)
ÖZET
: 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A maddesi uyarınca verilen ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanunla değişik
3. maddesi kapsamına giren idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/209
KARAR NO
: 2008/379
KARAR TR
: 22.12.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca verilen idari
para cezasına karşı açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/249
KARAR NO
: 2008/385
KARAR TR
: 22.12.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/323
KARAR NO
: 2008/406
KARAR TR
: 22.12.2008
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
419
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/29
KARAR NO
: 2009/35
KARAR TR
: 02.03.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 1475 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten
önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/125
KARAR NO
: 2009/37
KARAR TR
: 02.03.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 2918 sayılı Yasa’nın 47 ve 48. maddelerinin ihlali nedeniyle davacıya para cezası verilmesine ilişkin tutanağın iptali istemiyle açılan davanın, 5326
sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesinin sekizinci fıkrası hükmü bir arada değerlendirildiğinde, İDARİ YARGI YERİNDE
çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/253
KARAR NO
: 2009/45
KARAR TR
: 02.03.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 1608 sayılı Yasa uyarınca verilen para cezası ve işyeri kapatmaya
karşı açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.
420
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/300
KARAR NO
: 2009/46
KARAR TR
: 02.03.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T: 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/380
KARAR NO
: 2009/57
KARAR TR
: 02.03.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın
ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2009/93
KARAR NO
: 2009/100
KARAR TR
: 13.04.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/369
KARAR NO
: 2009/112
KARAR TR
: 04.05.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : 5179 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan
itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
421
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2008/432
KARAR NO
: 2009/120
KARAR TR
: 04.05.2009
(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : “30 gün geçici olarak meslekten alıkoyma” cezası ile cezalandırılan
ve bu cezası yerine getirilen doktor olan davacı tarafından, cezanın İdare Mahkemesince iptali ve bu kararın Danıştay’ca onanması üzerine açılan manevi tazminat davasının İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
422
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KABAHATLERLE İLGİLİ DİĞER MAHKEME KARARLARI
T.C.
YARGITAY
9. CEZA DAİRESİ
E. 2007/6748
K. 2008/9130
T. 17.7.2008
r İDARİ PARA CEZASI ( 4857 Sayılı İş Kanunu’nda Öngörülen İdari
Para Cezaları 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’na Tabi Olduğu )
r YENİDEN DEĞERLEME ORANI ( İdari Para Cezası - Suç Tarihi İtibarı İle Artırılmaları Gerektiği/Ancak Suç Tarihinin 2005 Yılı Olduğu
Gözetildiğinde Artırım Yapılmasının Olanaklı Olmadığı )
r İŞ KANUNU’NDA ÖNGÖRÜLEN CEZALAR ( 4857 Sayılı Yasada
Öngörülen İdari Para Cezalarının 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’na
Tabi Olduğu)
4857/m.107
5326/m.17/7
ÖZET : 4857 sayılı İş Kanunu’nda öngörülen idari para cezaları 5326 sayılı
Kabahatler Kanunu ‘na tabidir. Buna göre, suç tarihi itibarı ile yeniden değerleme
oranına göre artırılmaları gerekir. Ancak suç tarihinin 2005 yılı olduğu gözetildiğinde artırım yapılması olanaklı değildir.
DAVA : 4857 sayılı İş Kanunu’na aykırılıktan A ... Ambalaj ve Kutu sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkında anılan Kanun’un 107/a maddesi uyarınca Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü’nün yazısı ile uygulanan
7.144.60 Yeni Türk Lirası idari para cezasına yapılan başvurunun kabulü ile cezanın kaldırılmasına dair, ( Ankara Yedinci Sulh Ceza Mahkemesi )’nin 17.05.2006
tarihli ve 2006/372 müteferrik sayılı kararına yapılan itirazın kabulü ile A ... Ambalaj ve Kutu sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin anılan Kanun’un 107/a maddesi
uyarınca 7.144.60 Yeni Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin,
( Ankara Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi )’nin 20.11.2006 tarihli ve 2006/399
değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi’nin 21.12.2006 tarihli ve 2006/7208-7585
sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un
423
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
12/1-b maddesi uyarınca 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırıldığı, 4. maddesinde ise 5237 sayılı Kanun
dışındaki kanunlarda yer alan nispi cezalar hariç kanun ve tüzüklerde gösterilmiş
bulunan idari ve disiplin para cezaları da dahil olmak üzere yürürlüğe giriş tarihleri esas alınarak değişik oranlarda artırıma tabi tutulduğu ancak 01.01.2002
tarihinden sonra yürürlüğe giren kanunlarda yer alan para cezaları için bir artırım
öngörülmediği,
Somut olayda uygulanan 4857 sayılı Kanun’un da 22.05.2003 tarihinde kabul edilip, 10.06.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe
girdiği,
Yürürlük tarihinin 01.01.2002 tarihinden sonra olması nedeniyle anılan yasada öngörülen para cezalarının 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve
Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi ile artırıma tabi tutulmasının
mümkün olmadığı, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun da suç tarihinde yürürlükte olmadığı, 4857 sayılı Kanun’da öngörülen idari para cezalarının 5326 sayılı
Kabahatler Kanunu’na tabi olduğu, anılan Yasa’nın 17/7. maddesi uyarınca suç
tarihi itibariyle yeniden değerlendirme oranında arttırılacağı ancak suç tarihinin
2005 yılı olduğu ve artırım yapılmasının olanaklı bulunmadığı gözetilmeksizin
yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271
sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek
Adalet Bakanlığı’nın 27.04.2007 gün ve 22263 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay C.Başsavcılığı’nın 07.06.2007 gün ve 2007/96778 sayılı
tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla dosya incelenerek
gereği düşünüldü:
KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde
görüldüğünden, Ankara Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.11.2006 gün ve
2006/399 D.İş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre uygulama yapılarak idari para cezasının 5.000
YTL’ye indirilmesine, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C.Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 17.07.2008 gününde oybirliğiyle
424
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2007/11-243
K. 2007/258
T. 4.12.2007
r HIRSIZLIK ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki Bir Tarihte
İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para
Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği )
r ADLİ PARA CEZASININ SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ ( Yasalardaki Ayrık Durumlar Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile
01.06.2005 Tarihinden Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği - Hırsızlık )
r GECİKME ZAMMI UYGULAMASI ( Yasalardaki Ayrık Durumlar
Hariç Suç Önceki Bir Tarihte İşlenmiş Olsa Bile 01.06.2005 Tarihinden
Sonra Ödenmeyen Adli Para Cezalarına Gecikme Zammı Uygulanmasına Karar Verilemeyeceği - Hırsızlık )
765/m. 491
647/m. 4, 5
5237/m. 141
5275/m. 106, 122
5326/m. 17
6183/m. 51
5271/m. 309
ÖZET : Uyuşmazlık, hırsızlık suçundan yargılanan sanığa verilen adli para
cezasının süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Yeni Ceza Hukuku sistemimizde para cezalarıyla ilgili olarak suça ilişkin yaptırım olarak adli para cezası; kabahate ilişkin yaptırım olarak da idari para cezası kabul edilmiştir. İdari para cezaları 6183
Sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmektedir. Adli para cezaları ise, 5275
Sayılı Kanuna göre tahsil edilmektedir. Anılan kanunda, süresinde ödenmeyen
adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm
bulunmamaktadır. Yasalarda sayılan ayrık haller hariç suç önceki tarihte işlenmiş
olsa dahi 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezalarına gecikme
425
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
zammı uygulanmasına karar verilemez. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan
hatalı şekilde gecikme zammına hükmedildiğinde bu yanılgılı hükmün yasa yararına bozma yoluyla düzeltilmesi mümkündür.
DAVA : Sanık Fatma’nın hırsızlık suçundan 765 sayılı TCY’nın
491/3,522/1,59/2 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 900.- YTL adli
para cezası ile, dolandırıcılık suçundan ise 765 sayılı TCY’nın 504/3,80 ve 59/2.
maddeleri gereğince 1 yıl 11 ay 10 gün hapis ve 2.326.- YTL adli para cezası ile
cezalandırılmasına, 765 sayılı TCY’nın 72-74. maddeleri uyarınca, verilen cezaların içtimaı ile sonuç olarak 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 3.226.- YTL adli para
cezası ile cezalandırılmasına, para cezasının miktarı, sanığın ekonomik durumu
nazara alınarak 647 Sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince birer ay ara ile 15 eşit
taksite alınmasına, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi durumunda kalanın defaten tahsiline, ödenmeyen kısma 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde
belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına ilişkin olarak Adana
5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden verilen 13.06.2006 gün ve 6-187 sayılı hükmün
Yargıtay’ın esas denetiminden geçmeksizin kesinleşmesinden sonra Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozma başvurusunda bulunulması üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce 27.09.2007 gün ve 6996-5993 sayı ile;
“... 1- 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 01.06.2005 tarihinden
sonra yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ‘un 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunması karşısında, 647
Sayılı Kanunun 4786 Sayılı Kanunla değişik 5/5. maddesi uyarınca ödenmeyen
para cezasına 6183 Sayılı Kanunun 51. maddesinde belirtilen gecikme zammının
yarısı oranında gecikme zammı ilavesine karar verilmesinde,
2- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ‘un 99.
maddesinin 1. fıkrasında “Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden
bağımsızdır. Varlıklarını ayrı ayrı korurlar, ancak bir kişi hakkında başka başka
kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanması yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir.” şeklindeki içtima ile ilgili düzenlemelere yer
verilmesi karşısında, sanığın ayrı eylemler nedeniyle aldığı mahkumiyet hükümlerinin toplanmak suretiyle hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan
kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
ifadeli 03.09.2007 gün ve 44742 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay
C.Başsavcılığı’nın 14.09.2007 gün ve K. Y.B12007/183635 sayılı ihbarnamesiyle
daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:
426
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Olağanüstü yasa yolu olan kanun yararına bozma yapılabilmesi için, olağan
ve olağanüstü kanun yolarından herhangi birine başvurma olanağının bulunmaması gerekir.
İncelenen dosya içeriğinden, hükümlünün, 765 ve 647 Sayılı Yasalar uyarınca
cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesi
uygulandığından, hükmün, infazı sırasında tereddüt doğması durumunda 5275
Sayılı Yasanın 98 ve devamı maddeleri uyarınca mahkemesinden karar alınması
mümkün bulunup tüm kanun yoları tüketilmediğinden kanun yararına bozmaya
atfen düzenlenen ihbarnamedeki, ( 1 ) numaralı bozma istemi yerinde görülmediğinden ve 765 sayılı TCK’nun 491/3, 55/1, 5912, 504/3, 80, 59/2 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca hükmolunan cezaların 765 sayılı TCK ‘nun 72 ve
74. maddeleri uyarınca içtima ettirilmesinde bir isabetsizlik görülmediği cihetle
kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki ( 2 ) numaralı bozma
isteminin CMK’nun 309. maddesi uyarınca reddine...” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 1.11.2007 gün ve 183635 sayı ile;
“01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 Sayılı Kanunun 122. maddesi ile
647 Sayılı Yasa yürürlükten kaldırılmıştır. 5275 Sayılı Kanunun 106. maddesinde
süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla, suç 01.06.2005 tarihinden
önce işlenmiş olsa dahi 647 Sayılı Kanunun yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezası yönünden anılan yasanın 5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar verilemez. Bu nedenle,
somut olayda yerel mahkemenin, ödenmeyen adli para cezası bakımından gecikme zammına hükmetmesi yasaya aykırıdır.
Hükmün bünyesine dahil olan bu hatalı uygulamanın 5275 Sayılı Yasanın 98.
maddesine dayanılarak mahkemeden istenecek bir kararla hükümden çıkarılması, dolayısıyla mevcut yasaya aykırılığın infaz aşamasında mahallinde giderilmesi
mümkün değildir. Bu aykırılık, ancak temyiz gibi olağan veya hükmün yasa yararına bozulması gibi olağanüstü yasa yolu denetimleri ile giderilebilir. Bu nedenle,
Adalet Bakanlığının yerinde bulunan isteminin kabulü ile yerel mahkeme hükmünden gecikme zammı uygulamasına dair bölümün çıkartılması gerekmektedir.” görüşü ile itiraz etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen olayda;
Yerel mahkeme, 28.07.2003 tarihinde işlenen hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından dolayı yaptığı yargılama sonunda 13.06.2006 tarihli hükümle, sanığa iki
427
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ayrı suçtan verdiği para cezalarını içtima ederek sonuçta 3.226.- YTL adli para
cezası ile cezalandırmış, bu cezayı 647 Sayılı Yasanın 5. maddesine göre taksitlendirdikten sonra, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi durumunda kalanın
defaten tahsiline, ödenmeyen kısma 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranın yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına karar vermiştir.
Adalet Bakanlığı, süresinde ödenmeyen adli para cezasına 647 Sayılı Yasanın
5/5. maddesinde belirtilen gecikme zammının uygulanamayacağını belirterek
hükmün yasa yararına bozulması isteminde bulunmuşsa da, özel daire bu istemi
reddetmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, yasa yararına bozma isteminin
isabetli olduğu görüşüyle itiraz etmiştir.
Görüldüğü üzere, özel daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki
hukuki uyuşmazlıklar:
1- Halen yürürlükte olan mevzuat itibarıyla sanığa verilen adli para cezasının
süresinde ödenmemesi halinde 647 Sayılı Yasanın 5/5. madde ve fıkrasında belirtilen gecikme zammının uygulanıp uygulanamayacağı,
2- Hatalı biçimde gecikme zammına hükmedildiğinde, bu yanılgının hükmün
yasa yararına bozulması yöntemiyle düzeltilip düzeltilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Hukuki sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından öncelikle, para cezalarının tahsil yöntemine ilişkin yasal düzenlemeler tarihi süreç içinde
ortaya konulmalı, 2003 yılında gerçekleştirilen ve süresinde ödenmeyen para cezalarına gecikme zammı uygulanmasını sağlayan yasal değişikliklerin sonuçları
ve 647 Sayılı Yasanın bilahare yürürlükten kaldırılmasının gecikme zammı uygulamasını hangi tarihte ve ne oranda etkilediği değerlendirilmelidir.
Mahkemelerce verilen ve esasen bir miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibaret olan para cezaları ile diğer kamu alacaklarının takip ve tahsili
hususları önceden beri ayrı kuralara konu edilmiş ve farklı yasalarda düzenlenmiştir. Genel olarak kamu alacakları, 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa’ya göre tahsil edilmektedir. Mahkemelerden verilen para cezaları ise önceleri 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 19 ve 24.
maddelerinde öngörülen yöntemle yerine getirilmekte iken, 13.07.1965 tarih
ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte
bu yasanın 5. maddesinde kabul edilen yönteme göre Cumhuriyet Savcılıkları
tarafından tahsil edilmeye başlanmıştır. Bilahare bu yasa da 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Yasa’nın 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, halen adli para cezaları
5275 Sayılı Yasanın 106. maddesine göre Cumhuriyet savcılıkları tarafından tahsil edilmektedir.
428
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
647 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen yöntemde, kesinleşmiş mahkumiyet ilamı Cumhuriyet Savcısına verildiğinde, bu makam tarafından bir ödeme
emri çıkarılmakta, süresinde ödenmeyen adli para cezası Cumhuriyet Savcısının
kararıyla hapse dönüştürülmekte, ceza bu suretle yerine getirilmekteydi. Genel
kural, mahkemelerce verilen adli para cezalarının 647 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen şekilde tahsili ise de, üç farklı durumda bu yöntemin dışına çıkılması ve para cezasının diğer bazı kamu alacaklarının tahsilini düzenleyen 6183
Sayılı Yasa hükümlerine göre yerine getirilmesi zorunlu hale gelmektedir.
Bunlardan ilki: Küçüklerin 18 yaşını bitirmeden önce işledikleri suçlardan
verilen para cezalarının süresinde ödenmemesidir. Bu halde, para cezası hapse
çevrilemeyecek, cezanın 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili için ilam,
Cumhuriyet Savcılığı tarafından mahallin en büyük mal memurluğuna gönderilecektir ( 647 s.y. md. 5/7-son ) .
İkinci hal: Adli para cezasını süresinde ödemeyen büyüklerin bu cezaları 3 yılı
aşmayacak biçimde hapse çevrilmesine rağmen para cezasının tamamının karşılanmamasıdır. Bu durumda da, hapse çevrilemeyen artık para cezası bölümü
6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilecektir ( 647 s.y. md. 5/7-son ) .
Üçüncü durum ise, herhangi bir özel yasada, mahkemece verilen para cezasının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilmesi gerektiği yolunda özel
bir hüküm bulunmasıdır. Nitekim, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Yasa’nın 4. maddesindeki özel hüküm nedeniyle, anılan yasanın
3. maddesine göre verilen para cezaları ile, halen yürürlükten kalkmış bulunan
1918 Sayılı Yasaya göre hükmedilen tazmini nitelikteki para cezaları ve 353 Sayılı
Yasa gereğince askeri mahkemeler tarafından verilen istirdat, haciz ve tazminata
dair hükümler 6183 Sayılı Yasa hükümleri gereğince tahsile konu edilmektedir.
Bir kısım kamu alacaklarının takip ve tahsili yöntemi ise 21.07.1953 tarih ve
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa’da düzenlenmiştir.
Yasanın 1. maddesinde bu yasanın uygulanabileceği kamu alacakları tanımlanmıştır. Buna göre, bir alacağın kamu alacağı sayılabilmesi için, Devlete, il özel
idarelerine veya belediyelere ait bir alacak olması gerekir. Ayrıca bu yasaya göre
takip ve tahsil edilecek kamu alacakları da, kendi içinde asli ve fer’i ayrımına tabi
tutulmuştur.
Asli kamu alacakları; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri vergi cezası ve para cezasıdır.
Fer’i kamu alacakları ise; kamu alacaklarının vadesinde ödenmemeleri sonucu ortaya çıkan gecikme zammı, haksız çıkma zammı ( 213 s. YUK. md. 58 ) pişmanlık zammı ( 213 s. YUK. md. 371 ) , faizler, tecil faizi ve takip giderlerinden
429
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
oluşmaktadır. Maddenin ikinci fıkrası ile, Türk Ceza Yasası’nın para cezalarının
tahsil şekli ve hapse çevrilmesi hakkındaki hükümleri saklı tutulmuştur. Saklı
tutulan hükümler, 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın kamusal nitelikteki adli para
cezalarının tahsil ve infaz yöntemi ile ilgili 19 ve 24. maddeleri ile bu maddeleri
değiştiren 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Yasa’nın 5. maddesidir. Ancak bu
yasal normların yürürlükten kaldırılmış olması karşısında, saklı tutulan hükümlerin, bunların yerine ikame edilen 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 52. maddesi ile
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa’nın 106. maddesi olduğu kabul edilmelidir. Bu demektir ki, genel kural itibarıyla mahkemelerce verilen para cezalarının tahsili 6183 Sayılı Yasa hükümlerine tabi değildir.
Bununla birlikte adli para cezalarının, bazı özel yasalarda yapılan atıflardan dolayı
veya 647 ve 5275 Sayılı Yasalara göre tahsil olanağı kalmadığı için ve bu yasalardaki açık hükümlerin gereği olarak 6183 Sayılı Yasaya göre tahsili mümkündür.
Gecikme zammının 6183 ve 647 sayılı yasalardaki düzenlemeleri değerlendirildiğinde; 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinin 2003 yılında 5035 Sayılı Yasa
ile değiştirilmeden önceki halinde, süresi içinde ödenmeyen kamu alacağına gecikme zammı uygulanacağı, ancak 213 sayılı Vergi Usul Yasası’na göre uygulanan vergi ziyaı cezası dışında, ceza mahiyetinde olan kamu alacaklarına gecikme
zammı tatbik edilmeyeceği belirtilmiştir. Yine, 2003 yılında 4786 Sayılı Yasa ile
değişiklik yapılmasından önce, 647 Sayılı Yasada, adli nitelikteki para cezalarının
süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanmasını öngören bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Ancak 647 Sayılı Yasanın 5. maddesine 08.01.2003 tarih ve 4786 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile 5. fıkra eklenmiş ve mahkemelerin, 647 Sayılı Yasaya göre
takip ve tahsili gereken para cezaları süresinde ödenmediği takdirde gecikme
zammı uygulanmasına karar verebilmesi olanağı sağlanmış, sadece gecikme zammının oranı bakımından 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesine gönderme yapılarak, o maddede belirlenen oranın yarısı kadar bir gecikme zammı uygulanacağı
ifade edilmiştir. Bilahare, bu yeni düzenlemeyle paralellik sağlamak için bu kez
25.12.2003 tarih ve 5035 Sayılı Yasanın 4. maddesi ile 6183 Sayılı Yasanın 51/3.
maddesi de değiştirilmiş ve mahkemeler tarafından verilen ceza mahiyetindeki
kamu alacaklarından, diğer kamu alacakları bakımından 1. fıkrada öngörülen
‘oranın yarısı kadar gecikme zammı alınması benimsenmiş, ayrıca önceki düzenlemede de mevcut olan, Bakanlar Kurulu’nun gecikme zammı oranlarını artırma
ve indirme yetkisi muhafaza edilmiştir.
Oran bakımından benzer görülse de, bu iki yasada öngörülen gecikme zamları çeşitli yönleriyle birbirinden ayrılmaktadır. Öncelikle 647 Sayılı Yasaya göre
430
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
gecikme zammı uygulanması için, zorunlu olarak bir mahkeme kararına ihtiyaç
bulunmaktadır. Oysa, 6183 Sayılı Yasaya göre gecikme zammının uygulanabilmesi için mahkeme kararına gerek yoktur; koşuları doğduğunda tahsile yetkili
makam kendiliğinden gecikme zammını takip ve tahsil edebilecektir. Öte yandan, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde öngörülen gecikme zammı, mahkemelerce verilen adli nitelikteki bütün para cezaları bakımından uygulanabildiği halde, 6183 Sayılı Yasanın 5113. maddesindeki gecikme zammının uygulanabilmesi
için, adli para cezasının özel yasadaki bir hüküm nedeniyle doğrudan 6183 Sayılı
Yasa hükümlerine göre yerine getirilmesi gereken bir ceza olması veya 647 Sayılı
Yasaya göre infazı gereken bir para cezasının ödenmemesinden dolayı aynı yasanın 5/7 -son maddesindeki koşular oluştuğu için cezanın 6183 Sayılı Yasaya göre
tahsil mecburiyetinin doğmuş bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle; bu
para cezasının 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili gereken bir kamu alacağı
niteliğine dönüşmesi zorunludur. Bir diğer husus da, gecikme zamlarının başlangıç tarihlerinin farklı olmasıdır. Şöyle ki; 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesine göre
alınması gereken gecikme zammı, Cumhuriyet Savcılığı’nın ödeme emrinin tebliği üzerine 30 günlük süre içinde ödeme yapılmaması halinde, bu sürenin bitim
tarihinden itibaren başlarken, 6183 Sayılı Yasanın 51/3. maddesinde düzenlenen
gecikme zammı, yasanın 37. maddesinde belirlenen ödeme zamanı esas alınmak
suretiyle hesaplanıp uygulanabilecektir.
İki ayrı yasada düzenlenmiş olan gecikme zamlarının farklarını bu şekilde ortaya koyduktan sonra, 647 Sayılı Yasanın 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kalkmasından sonraki hukuki durumu da değerlendirmek, bu tarihten sonra işlenen
suçlar yönünden yürürlükteki mevzuata göre gecikme zammı uygulanması olanağının bulunup bulunmadığı, varsa hangi yasaya göre uygulanacağı sorununu
da incelemek gerekmektedir.
Yeni Ceza Hukuku sistemimizde para cezalarıyla ilgili olmak üzere; suça ilişkin yaptırım olarak adli para cezası, kabahate ilişkin yaptırım olarak da idari para
cezası kabul edilmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Yasası’nın 17/4. maddesi uyarınca,
idari para cezaları 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilecektir. Adli para
cezaları ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Yasa’nın
106. maddesinde öngörülen yönteme göre yerine getirilecektir. Anılan maddede, süresinde ödenmeyen adli para cezaları bakımından gecikme zammı uygulanacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak 647 Sayılı Yasaya benzer bir
düzenleme bu yasada da mevcuttur. Gerçekten de, 5275 Sayılı Yasanın 106/4son maddesine göre, çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezası ile hapis
cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse
431
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
çevrilemeyecek, bu durumda ilam, adli para cezasının tahsili için Cumhuriyet
Başsavcılığı’nca mahallin en büyük mal memuruna verilecek, tahsilat da 6183
Sayılı Yasaya göre yapılacaktır. Öte yandan, 106. maddenin 3, 5, 6, 7 ve 11. fıkralarına göre, büyükler hakkında hükmedilen adli para cezaları ödenmediğinde
Cumhuriyet Savcısının kararıyla hapse dönüştürülecek, ancak tek bir hükümle
verilen adli para cezası yerine en fazla üç, birden çok hükümle verilen adli para
cezaları yerine ise en fazla beş yıl hapis çektirilebilecek, infaz edilen hapsin süresi
adli para cezasını tamamıyla karşılamadığı takdirde, geri kalan adli para cezasının
tahsili 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre gerçekleştirilecektir.
Görüleceği üzere, 647 Sayılı Yasanın yerine yürürlüğe girmiş bulunan 5275
Sayılı Yasada, ödenmeyen adli para cezalarına gecikme zammı uygulanmasını
emreden bir düzenleme olmadığı için, bu yasa hükümlerine göre tahsili gereken
adli para cezalarına gecikme zammı uygulanması olanağı da bulunmamaktadır.
Buna mukabil, yukarıda açıklanan iki ayrıksı durumda, adli para cezalarının
6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilmesi zorunlu hale gelecek, ayrıca
bu yasanın 51. maddesindeki koşular oluştuğu takdirde, ödenmeyen adli para
cezasına gecikme zammı uygulanması da mümkün olabilecektir. Ancak bu gecikme zammı, 6183 Sayılı Yasadaki özel düzenlemeden doğduğu için, gecikme
zammı tatbikinin adli para cezasına ilişkin mahkeme ilamında ayrıca karar altına
alınmasına ve açıklanmasına ihtiyaç bulunmamaktadır.
01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından lehe yasa değerlendirmesi yapılarak, 765 sayılı Türk Ceza Yasası ile 647 Sayılı Yasanın daha lehe sonuç
verdiği saptanıp hüküm kurulduğunda, 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesinde öngörülen gecikme zammına da hükmedilip hükmedilemeyeceği sorununu yukarıdaki açıklamalar ışığında incelediğimizde;
Gecikme zammının ihdas nedeni, 4786 Sayılı Yasanın Genel Gerekçesinde şu
sözlerle açıklanmıştır. “Uygulamada para cezasına hükümlü kişi uzun süre yakalanamadığında, para değerindeki düşüş nedeniyle ceza caydırıcı vasfını kaybetmekte, yakalandığında para cezasını ödeyerek hapis yatmaktan kurtulmaktadır.
Tasarıyla kesinleşmiş para cezasını geç ödemek suretiyle bundan çıkar sağlayanların bu istifadelerine son vermek amacıyla, mahkemece para cezasına hükmolunduğunda, ödenmeyen para cezasından gecikme zammı alınmasına da karar
verilmesi esası getirilmektedir.”
4786 Sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin amacı, Bakanlar Kurulu’na gecikme zammı oranını değiştirebilme yetkisinin verilmiş olması, “para cezasının bir
miktar paranın Devlet hazinesine ödenmesinden ibaret” olduğu yolundaki yasal
tanımlama ve gecikme zammının gerek kabahat gerekse suçlar bakımından ön432
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
görülen ceza ve tedbirler arasında sayılmamış olması karşısında, gecikme zammının ceza niteliğinde olmadığı, fer’i kamu alacağı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu alacağın doğumuna esas olan 647 Sayılı Yasanın 5/5. maddesindeki
düzenleme ortadan kaldırıldığına göre, yasama organının bu yeni tasarrufu ile,
Devletin ileride doğması muhtemel fer’i alacağını tahsil etmeme iradesi ortaya
çıkmış bulunmaktadır. Öte yandan, bu alacağın doğması, para cezasının süresinde ödenmemesi koşuluna bağlıdır. Alacağın doğumuna esas olan yasal dayanak
01.06.2005 tarihinde ortadan kalktığından, bu tarihten sonra artık böyle bir alacağın doğması ihtimali de bulunmamaktadır.
O halde, suç önceden işlenmiş olsa dahi, 647 Sayılı Yasanın yürürlükten kalktığı 01.06.2005 tarihinden sonra, ödenmeyen adli para cezası bakımından anılan
yasanın 5/5. maddesine dayanılarak gecikme zammı uygulanmasına karar verilemeyecektir. Bu tarihten önce verilen hükümlerin yasa yolu denetimi nedeniyle
bu tarihten sonra temyiz yoluyla incelenmesi evresinde de, gecikme zammı uygulanmasına ilişkin bölümün Yargıtay’ca 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesiyle
tanınan yetki kullanılarak hüküm fıkrasından çıkartılması gerekecektir. Ayrıca,
hükme dahil olan bir husustaki yanılgının, olağan ve olağanüstü yasa yolarına
başvurulması suretiyle ve yasada öngörülen denetim mercileri tarafından giderilmesi olanağı bulunduğundan, gecikme zammı uygulamasına ilişkin yanılgının da
yasa yararına bozma başvurusu üzerine Yargıtay’ca düzeltilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi ise; yerinde görülmeyen itirazın reddi gerektiğini belirterek karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 27.09.2007 gün ve 6996-5993 sayılı kararının
( 1 ) nolu yasa yararına bozma isteminin reddine ilişkin bölümünün KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığı’nın, ödenmeyen adli para cezalarına 647 Sayılı Yasanın
5/5. maddesi uyarınca gecikme zammı tatbik edilmesinin mümkün bulunmadığı, hükmün bu nedenle yasa yararına bozulması gerektiği yolundaki isteminin kabulüne, Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden verilen 13.06.2006 gün ve 6- 187
sayılı kararın 5271 sayılı CY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının ( d ) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA, CYUY’nın 322. maddesiyle tanınan
yetki uyarınca aykırılığın giderilerek yerel mahkeme hükmünden “adli para cezasının ödenmeyen kısmına 6183 Sayılı Yasanın 51. maddesinde belirtilen oranın
yarısı kadar gecikme zammı uygulanmasına” ibaresinin çıkartılmasına,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na
tevdiine, 04.12.2007 günü oyçokluğu ile karar verildi.
433
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
E. 2003/20552
K. 2005/14276
T. 4.7.2005
r YASAK AVLANMA ( Mühre Kurup Çığırtkan Kullanarak - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirileceği/İdari Para Cezası Öngörüldüğü )
r İDARİ PARA CEZASI ( Mühre Kurup Çığırtkan Kullanarak Yasak Avlanmak - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde Değerlendirilmesi Gereği )
r MÜHRE KURUP ÇIĞIRTKAN KULLANARAK YASAK AVLANMA
( İdari Para Cezası Öngörüldüğü - Çevre Kanunu Md. 20. Çerçevesinde
Değerlendirileceği )
2872/m.20
5326/m.17
ÖZET : Sanığa atılı mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret
eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu maddede idari para cezası öngörülmesi nedeniyle görevsizlik kararı
verilmesi gerekir.
DAVA : Yasak yöntemle avlanmak suçundan sanık Muammer’in yapılan
yargılaması sonucunda; beraatine müdahil idarenin tazminat talebinin reddine
dair ( UŞAK ) 1. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 27.11.2002 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil idare vekili tarafından istenmekle ve dosya
C.Başsavcılığının 22.10.2003 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan
inceleme sonunda gereği düşünüldü:
KARAR : Müdahil idare vekilinin temyiz isteminin yasak yöntem ile avlanmak suçundan kurulan beraat hükmü ile tazminat talebinin reddi kararına ilişkin
olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
İddianame de sanığa atılı mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret eyleminin 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 20. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu maddede idari para cezası öngörülmesi nedeniyle görevsizlik
kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, müdahil idare vekilinin temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepden dolayı BOZULMASINA, 4.7.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
434
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/145
İTİRAZ EDEN
: Rasim Çelik Makina İth. İhrc. San.ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ
: Av. Sava? ERSOY -Necatibey Cad. No: 25/32
Kızılay/ ANKARA
KARŞI TARAF
: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
TALEP
: İdari Para Cezasına itiraz
TALEP TARİHİ
: 29/01/2009
KARAR TARİHİ
: 18/05/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz şirket vekili marifetiyle vermiş olduğu itiraz dilekçesinde Ankara C.
Başsavcılığı tarafından muteriz şirket hakkında sözleşmeli avukat bulundurmadığından bahisle 29.12.2008 tarihinde 2008/7053 - 5626 sayılı idari yaptırım kararı ile verilen idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
Muteriz şirket itiraz dilekçesi içeriğinde suç tarihi itibariyle sözleşmeli avukat
bulundurulduğunu ve buna ilişkin belgelerin dilekçeye ekli olarak ibraz olunduğu bildirilmiştir.
Dosya itiraz doğrultusunda belgeler ve kabahat dosyası ile idari yaptırım dayanığı belgeler celpolunmak suretiyle bilirkişiye tevdii olunmuş, bilirkişi tarafından celpolunan belgelerin ve delillerin incelenmesi neticesinde; itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz olunan belgelerin muhtasar beyanname ve tahakkuk fişlerinin
ücret sözleşmesini teyit eder yönde düzenlendiği, yasal süre içerisinde vergilerin
ödendiği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller, içeriği ve neticesi delillerle teyit olunan bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle muterizin itirazının
yerinde olduğu sözkonusu idari para cezasının usul ve yasaya uygun olmadığı
anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
İtirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun
29.12.2008 T. Ve 2008/7053 E. - 5626 K. Kabahat Defter no’lu idari yaptırım
kararının İPTALİNE,
435
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Yapılan yargılama gideri olan 150,00 TL. bilirkişi ücretinin kamu üzerinde
bırakılmasına,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 18/05/2009
Katip : 96770
Hakim : 33853
436
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
BİLİRKİŞİ RAPORU
GÖREVLİ MAHKEME
: Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi
DOSYA NO
:2009/145
DAVALI
:K.H
DAVACI
: Rasim Çelik Makine İth.İhr.San. A.Ş
SUÇ
: 1136 Sayılı Yasanın 35/3. Maddesine
Muhalefet
SUÇ TARİHİ
:09/04/2008
KONUSU
:
İdarî para cezasi MtKTARi: 11. 249, 00+4, 50 (Tebligat gideri dahil)
peşîn ödeme halinde h indIrImli:8 . 437, 00+4, 50 (Tebligat gideri dahil
OLAYLAR
:
Ankara Ticaret Odasının şirket ile ilgili Ticaret Sicili Memurluğunun bildirdiği sermaye miktarının, Ticaret kanunun 272. maddesinde belirtilen miktarın 5
katından fazla olduğunda,
5728 sayılı kanunla değişik 1136 sayılı kanunun 35. maddesi ile değişikliğe
göre sermaye miktarı Ticaret Kanununun 272. maddesinde belirtilen 50,000
YTL miktarın 5 katı ve daha üzerinde olan şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğunu hüküm altına alınmıştır.
Şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurmamanın yaptırımı 1136 sayılı yasanın
35/2. fıkrasında belirtildiği gibi (16 yaşından büyüklerin) brüt ücretinin bir aylık
brüt tutarının iki katı kadar para cezası verilir hükmünün yürürlüğe girdiği 11 Şubat 2008 tarihi itibariyle hesaplanan kanun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aylar itibariyle Mart, Nisan, mayıs, Haziran 608,40*2 (iki katı)=1216/4(ay)=4864
YTL, artış nedeniyle Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım için 638,70*2(iki
katı)=1277*5(ay)= 6385 = toplam 11249 YTL para cezasını öngörüldüğü,
Yukarıda belirtilen idari para cezasının giderleri ile birlikte tebliğ tarihinden
itibaren 15 gün içerisinde yatırılması gerektiği gibi itirazın aynı süre içerisinde
Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine yapılabileceği,
Aksi takdirde kesinleşen idari yaptırım kararının 5326 sayılı kabahatler kanunun 17/4 maddesi gereğince 6183 sayılı yasa hükümleri gereğince tahsil edilmek
üzere VERASET HARÇLAR VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNE gönderileceğine dair 29/12/2008 Tarihli İDARİ YAPTIRIM KARARI 17/01/2009
tarihinde Davacı kuruma tebliğ edilmiş ve Davacı kurumda 28/01/2009 ha437
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
vale tarihli dilekçe ile Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine yasal süresi içerisinde
İTİRAZ’DA bulunmuş.
İNCELEMELER
Davacı kurum vekili itirazlarında;
İlgili cezada suç tarihi olan 09/04/2008 tarihinde müvekkil şirketin sermayesinin büyüklüğüne göre sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğundan bahsedilmiş sözleşmeli avukatının bulunmadığı gerekçesi ile ceza tahakkuk ettirilmiş.
Dilekçe ekinde sunulan 26/07/2007 tarih 30656 Yev.Nolu Yenimahalle 3.
Noterliğince tanzim edilmiş Genel Vekaletname, 01/09/2007 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, 29/09/2007 tarih, 93 nolu, 28/10/2007 tarih, 156 nolu,
20/10/2008 tarih, 174 nolu ve 15/12/2008 tarih, 183 nolu, serbest meslek
makbuzları ve ekinde bulunan stopaj ödeme dekontlarının bulunduğu, müvekkil
şirketin 01/09/2007 tarihinden bu yana sözleşmeli avukatlığını yapmaktayım.
Dediği.
Verilen idari yaptırım kararının esasını müvekkil şirketin sözleşmeli avukat
bulundurmaması hükmü teşkil etmekte olup, ekteki belgelerden müvekkil şirketin suç tarihi ve öncesinde sözleşmeli avukatının olduğunu. Bu durumda idari
yaptırım kararı usul ve yasaya aykırı olup, verilen cezanın kaldırılması talebinden
ibarettir.
GÖRÜŞ VE KANAAT
Davacı vekilince dosyaya sunulan dilekçe eklerinde; 26/07/2007 tarih, 30656
Yevmiye Nolu Yenimahalle 3. Noterliğince tanzim edilmiş Genel Vekaletname,
01/09/2007 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, 29/09/2007 tarih, 93 nolu,
28/10/2007 tarih, 156 nolu, 20/10/2008 tarih, 174 nolu ve 15/12/2008 tarih,
183 nolu, 7 adet serbest meslek makbuzu suretleri, Serbest meslek makbuzlarının stopajlarının yattığına dair 18 sayfadan oluşan Muhtasar Beyannameleri ve
tahakkuk fişlerinin.
Sözleşme maddelerine uygun olarak düzenlendiği, düzenlenen serbest meslek
makbuzlarına ait stopaj vergilerinin yasal süresi içerisinde tahakkuk ettirildiği.
Ve Böylece yasaya uygun şekilde avukatlık sözleşmesinin bulunduğu.
23/03/2009 tarihli Mahkemece Baro’ya yazılan yazının sonucuna göre.
Taktir sayın Mahkemeye ait olmak üzere arz olunur. 04/05/2009
BİLİRKİŞİ
Mehmet DİLSİZ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Dış Denetçi
438
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/129
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: METİN KAYA
Mebusevleri, Süslü Sk. No: 18 Tandoğan ANKARA
VEKİLİ
: Av. YAVUZ DERSAN
Mebusevleri Süslü Sk. No: 18 Tandoğan ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu.
İTİRAZIN KONUSU
: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 27/01 /2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Metin Kaya Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından
hakkında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle
kaldırılması talebinde bulunmuştur.
itiraz doğrultusunda deliller toplanmış, kabahat dosyasına ilişkin dosya örnekleri dosyamıza celpolunmuştur.
Yapılan incelemede sözkonusu idari para cezasının Metin Kaya hakkında verildiği görülmüştür.
Evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tüm evrakların birlikte değerlendirilmesinde yasanın amir hükmü gereği 1136 Sayılı Yasanın 35. maddesi
gereği verilmesi gereken idari para cezasının ancak anonim şirketler hakkında
verilebileceği yasanın amir hükmü olmasına rağmen şahıs hakkında kesilen idari
para cezası usul ve yasaya aykırı olduğundan muterizin itirazı yerinde görülerek
aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere;
itirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen
26/12/2008 T. 2008/4799 Kabahat - 2008/6968 K. Numaralı idari para cezasının İPTALİNE,
Kararın taraflara tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009
Katip 96770
Hakim 33853
439
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/87
HAKİM
: SEYHAN ORKUN 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: ANTEK ANKARA TEKEL SATICILARI GID. TİC. ve
SAN. AŞ. YETKİLİSİ FUAT KOL, Demetevler 12. Cad. 31. Sk. No:19/A-B
Yenimahalle/ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU
: İdari para cezasına itiraz.
İTİRAZ TARİHİ
: 19/01/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muterriz ANTEK ANKARA TEKEL SATICILARI GID. TİC. ve SAN. AŞ.
YETKİLİSİ FUAT KOL, 19/01/2009 havale tarihli itiraz dilekesi ile Ankara C.
Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen 29/12/2008 T. ve 2008/42942008/6987 Karar sayılı kararın fusul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur. Muterriz itiraz dilekçesi içeriğinde Antek Ankara
Tekel Satıcıları Gıda Ticaret ve San. A.Ş. ile tüm ortaklarının ölüm, iflas, tasfiye
nedeni ile 2005 yılından bu yana hiçbir ticari faaliyetinin mevcut olmaması nedeniyle genel kuru toplantısı yapılamadığından şahsının hiçbir yetki ve sorumluğunun bulunmadığından bahisle itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır.
itiraz ile birlikte dayanak belgeler dosyamıza C. Savcılığından celpolunmuş, yapılan incelemede; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından
verilen idari yaptırım kararının 1136 Sayılı Yasaya muhalefet suçundan dolayı
verildiği görülmüş, soruşturma evrakının yapılan incelemesinde; her ne kadar
şüpheli tarafından suçlama kabul edilmemiş ise de; Ticaret Sicil Memurluğunun
18/07/2008 T. ve 191191/20173 sayılı kararı ile imza sirkülerinden şirketin halen faaliyette olduğu ve talepte bulunanın şirket yetkilisi olduğu anlaşılmakta itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7
gün içerisinde Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.
24/02/2009
Katip 96770
Hakim 33853
440
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/101
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: TAHSİN YILMAZ (TC. No:40960597820)
VEKİLİ
: Av. HASAN GÜRAY YAZMAN
Ankara C. No:28/105 Polatlı/ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU
: İdari Para Cezası
İTİRAZ TARİHİ
: 22/01 /2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde muterizin Polat Rulman A.Ş. yetkilisi olmayın Orta Doğu Rulman A.Ş. yetkilisi olduğu, sözkonusu şirketin sözleşmeli avukatının bulunduğu, buna ilişkin avukatlık sözleşmesi ile imza sirküsünün
iptal edildiği belirtilerek usul ve yasaya aykırı idari para cezasının kaldırılması
talebinde bulunulduğu görülmüştür.
Kabahat dosya fotokopisi dosyamıza celpolunmuş, deliller toplanmış dosya
bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesi muterizin itirazlarının dayanağının bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, idari para cezası tutanağı içeriği itibariyle
bilirkişi raporunda belirtilen nedenlerde gözönüne alınmak suretiyle yasal dayanağı bulunmayan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi
cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Dosyada yapılan bilirkişi gideri 200,00 TL.’nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009
Katip 96770
Hakim 33853
441
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/150
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: ÇTM. Çağ Tıp Merkezi A.Ş.
VEKİLİ
KAYIKET
: Av. M. ŞAHİN ÖMÜR - Av. M. CELİL
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU
: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 22/10/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İtiraz eden ÇTM Çağ A.Ş. vekilleri marifetiyle 30.01.2009 tarihinde vermiş
olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette sözleşmeli avukat bulundurulduğundan bahisle, ibraz olunan 06.05.2008 tarihli imzası resmi
makamlarca onaylanmamış tasdiksiz ücret sözleşmesi örneği ile ibraz olunan ve
süreklilik arzetmeyen bir kısım serbest meslek makbuzları ibraz edilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde
bulunulmuştur.
itiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolunmuş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur.
Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda
sözleşme tarihi nazara alınmak suretiyle sözleşme tarihi 06.05.2008 tarihi olduğu
gibi bunun dahi tarihinin Noter tarafından onaylanmadığı, sözkonusu sözleşmenin damga vergisinin yatırıldığına dair bir kayıt olmadığı, muterizinin itirazını
teyit eder şekilde itirazın kabulünü gerektirir kesin kati delil ibraz edilmediği anlaşılmakla bilirkişi raporu da nazara alınmak suretiyle itirazın yasal dayanığının
bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm
tesisi cihetine gidilmiştir.
442
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.’nin itirazda bulunandan tahsili ile hazineye
gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
Katip 96770
Hakim 33853
443
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/121
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
TİC. A.Ş.
VEKİLİ
: BAYDARLAR PETROL ÜRÜNLERİ
: Av. M. Özgül TEKELİ
Necatibey Cad. No:4/101 Sıhhiye/ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu.
İTİRAZIN KONUSU
: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 21 /10/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İtiraz eden Baydarlar A.Ş. Vekili marifetiyle 26.01.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı
Yasanın 35/2 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette 01.01.2008 tarihinden
itibaren sözleşmeli avukat bulundurulduğundan bahisle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunmuştur.
itiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolunmuş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur.
Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda
muteriz tarafından tarihi resmi makamlarca onanmış bir sözleşme örneğinin ve
vekaletnamenin ibraz edilmediği, sözkonusu sözleşme tarihi onaylanmamış sözleşme ibraz edilmesine rağmen buna ilişkin damga vergisi beyanının bulunmadığı, aynı zamanda sözkonusu şirket yetkilisinin resmi makamlara vermiş olduğu
ve bilirkişi raporunda gösterilen beyanlar nazara alınmak suretiyle itirazın yasal
dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
444
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.’nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir
kaydına, Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
Katip 96770
Hakim 33853
445
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/76
HAKİM
: SEYHAN ORKUN 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
LİK A.Ş.
: KTR DANIŞMANLIK VE MÜŞAVİR-
VEKİLİ
: Av. Mustafa Asım KAHYAOĞLU
KARŞI TARAF
: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu.
TALEP
: idari Para Cezasına itiraz
TALEP TARİHİ KARAR TARİHİ : 16/01/2009
18/05/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz şirket vekili marifetiyle vermiş olduğu itiraz dilekçesinde Ankara C.
Başsavcılığı tarafından muteriz şirket hakkında sözleşmeli avukat bulundurmadığından bahisle 23.12.2008 tarihinde 2008/9389 - 6893 sayılı idari yaptırım
kararı ile verilen 11.249 TL. idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulmuştur.
Muteriz şirket itiraz dilekçesi içeriğinde suç tarihi itibariyle sözleşmeli avukat
bulundurulduğunu ve buna ilişkin belgelerin dilekçeye ekli olarak ibraz olunduğu bildirilmiştir.
Dosya itiraz doğrultusunda belgeler ve kabahat dosyası ile idari yaptırım
dayattığı belgeler celpolunmak suretiyle bilirkişiye tevdii olunmuş, bilirkişi tarafından celpolunan belgelerin ve delillerin incelenmesi neticesinde sozkonusu
avukatlık sözleşmesini destekleyen belgelerin ibraz olunmadığı ve bulunmadığı
belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller, içeriği ve neticesi delillerle teyit olunan bilirkişi raporu nazara alınmak suretiyle muterizin itirazının
yerinde olmadığı, idari yaptırım kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
446
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
Dosyada yapılan bilirkişi ücreti 150,00 TL.’nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 18/05/2009
Katip 96770
Hakim 33853
447
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/588
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KİLİN 96770
İTİRAZ EDEN
: AHMET HAMDİ AYAN
Ahsel İnş. ve Tic. A.Ş. Yetkilisi
VEKİLLERİ
BİRLİKÇİ
: Av. M. Rasim KUSEYRİ - Av. Emre
Bayraktar PlazaKat:21 No:49 Söğütözü ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU
: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 30/04/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İtiraz eden Ahmet Hamdi Ayan (AHSEL İnş. A.Ş. yetkilisi) marifetiyle
29.04.2009 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca 1136 Sayılı Yasanın 35/2-3 maddesi gereğince şirkette sözleşmeli avukat bulundurmadıklarından bahisle haklarında verilen idari para cezasının şirkette sözleşmeli avukat bulundurulduğundan bahisle buna delil olarak
serbest meslek makbuzlarının bulunduğu belirtilerek delil olarak örnekleri ibraz
edilmek suretiyle usul ve yasaya uygun olmayan idari para cezasının kaldırılması
talebinde bulunulmuştur.
İtiraz dilekçesi üzerine idari para cezasına ilişkin belgeler dosyamıza celpolunmuş, dosya itiraz doğrultusunda incelenmek üzere bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından muterizin itirazı doğrultusunda resmi kayıt ve belgeler incelenerek rapor dosyamıza ibraz olunmuştur.
Mahkememizce itirazın yapılan bilirkişi incelemesi ve deliller doğrultusunda
yasanın aradığı anlamda tarihi resmi makamlarca onanmış bir vekalet sözleşmesinin bulunmadığı ve bunun ibraz edilmediği, salt serbest meslek makbuzlarının
örnekleri dosyaya ibraz edilerek sözleşmeli avukat bulundurulduğuna dair bunun delil olarak yeterli olduğu yönünde muteriz iddia ve itirazının yasal dayanağı
olmadığı anlaşılmakla bilirkişi raporu da nazara alınmak suretiyle itirazın yasal
448
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
dayanığının bulunmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.’nin itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir
kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
Katip 96770
Hakim 33853
449
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/155
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: YENİGÜN İNŞAAT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ
: Av. MESUT ADAN - Şehit Adem Yavuz Sk. No: 8/12
Kızılay/ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU
: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 22/10/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Yenigün inşaat A.Ş. Vekili marifetiyle 03.02.2009 tarihinde ikame
etmiş olduğu itiraz davası ile Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca haklarında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur.
Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca haklarında verilen idari para cezasının dayanağının 1136 Sayılı Yasanın 35.
maddesine aykırılıktan dolayı verildiğini, ancak sözkonusu yasal yükümlülüğün
yasanın yürürlüğünden çok daha önce yerine getirildiğini beyan ederek dayanağı
bulunmayan idari para cezasının kaldırılması talebinde bulunulduğu görülmüştür.
İtiraz ile birlikte dayanak belgeler, makbuzlar, sicil dosyası örneği dosyamıza
celpolunmuş, dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur.
Bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda eski tarihli noterlikten düzenli iş yapma vekaletinin bulunduğu, bu vekalet gereği faturanın kesildiği belirtilmiş ise de, mahkememizce yapılan incelemede sözkonusu vekaletnamenin
31.12.2001 tarihinde 60174 yevmiye no ile düzenlenmiş dava vekaletnamesi
olduğu, yasanın aradığı anlamda bir avukatlık sözleşme örneği olmayıp tarihi ve
imzası onaylanmamış ayrı bir sözleşme ile yapılmış bir hukuki danışmanlık ve
avukatlık sözleşmesi örneğinin dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
İşbu belgeler doğrultusunda yasada açıkça yazılı sözleşme zorunluluğu olmasına rağmen muteriz tarafından imzası ve özellikle tarihi resmi makamlarca
450
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
onaylanmış bir sözleşme örneği bulunmadığı ve dosyamıza ibraz edilmediği anlaşılmakla yasal dayanağı bulunmayan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki
şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Bilirkişi rapor ücreti 200,00 TL.’nin itirazda bulunandan tahsili ile hazineye
gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 22/10/2009
Katip 96770
Hakim 33853
451
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2008/1605
HAKİM
: SEYHAN ORKUN 33853
KATİP
: YASEMİN KILIN 96770
İTİRAZ EDEN
: Büyükhanlı Kardeşler Turizm Yatırım İnşaat
ve Ticaret A.Ş. Atatürk Blv. No: 177/17 Bakanlıklar ANKARA
VEKİLİ
: Av. Tahsin KOÇ - Bestekar Sk. No: 47/5
K.Dere Çankaya/ANKARA
KARŞI TARAF
: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZ KONUSU
: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 22/12/2008
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
22.12.2008 tarihli itiraz dilekçesi ile Büyükhanlı A.Ş. haklarında Ankara C.
Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından verilen 2008/6537 K. numaralı para
cezasının usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle kaldırılması talebinde bulunmuştur.
Muteriz itiraz dilekçesi içeriğinde 11.03.2008 tarihli Avukatlık Sözleşmesi
bulunduğunu belirtmiştir.
Dosyaya deliller toplanmış, toplanan belgeler doğrultusunda dosya bilirkişiye tevdii olunmuştur. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde idari para
cezası verildiği tarih itibariyle usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi tarafından yapılan inceleme doğrultusunda idari para cezasının usul
ve yasaya uygun olduğu, itirazın yasal dayanağı bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HUKUM: Yukarıda açıklandığı üzere;
Yerinde görülmeyen itirazın REDDİNE,
Dosyada yapılan masraf olarak bilirkişi ücreti 200,00 TL.’nin itiraz edenden
tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Kararın itiraz edene tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 13.04.2009
Katip 96770
Hakim 33853
452
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C. ANKARA 7. SULH CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO
: 2009/100
HAKİM
: SEYHAN AKSAR 33853 : YASEMİN KILIN 96770
KATİP
: 1. ONAY BOYA Kimya İmi. İth. İhr. San. ve Tic. AŞ.
2. İSMAİL AKAR : Av. GÜRSEL GÜLDEN - Av. Z. ECE HARAR
VEKİLİ
:İbrahim Müteferrika Sk. No: 13/1 Rüzgarlı
Ulus/ANKARA
KARARINA İTİRAZ EDİLEN: Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu
İTİRAZIN KONUSU: İdari Para Cezası.
İTİRAZ TARİHİ
: 23/11/2009
Dilekçe içerikleri ve dayanak belgelere göre dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Muteriz Metin Kaya Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosu tarafından
hakkında verilen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle
kaldırılması talebinde bulunmuştur.
İtiraz doğrultusunda deliller toplanmış, kabahat dosyasına ilişkin dosya örnekleri dosyamıza celpolunmuştur.
Yapılan incelemede sözkonusu idari para cezasının Metin Kaya hakkında verildiği görülmüştür.
Evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tüm evrakların birlikte değerlendirilmesinde yasanın amir hükmü gereği 1136 Sayılı Yasanın 35. maddesi
gereği verilmesi gereken idari para cezasının ancak anonim şirketler hakkında
verilebileceği yasanın amir hükmü olmasına rağmen şahıs hakkında kesilen idari
para cezası usul ve yasaya aykırı olduğundan muterizin itirazı yerinde görülerek
aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
İtirazın KABULÜ ile; Ankara C. Başsavcılığı Kabahatler Bürosunca verilen
23/12/2008 T. ve 2008/6136 Kabahat - 2008/6853 Karar numaralı idari para
cezasının İPTALİNE,
Kararın taraflara tebliğine,
Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içerisinde Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi. 23/11/2009
Katip 96770
Hakim 33853
453
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
ANKARA
1. SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT NO
: 2008/275
HAKİM
: HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
: İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
nevleri ANKARA
: NESLİ DÜZTAŞ – Yeşilay Sok. Fatih Ap. 16/2 Bası-
KARŞI TARAF
ROSU
: ANKARA C.BAŞSAVCILIĞI KABAHATLER BÜ-
DAVA
: İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ
: 20.03.2008
KARAR TARİHİ
: 16.07.2008
Davacı tarafından Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosu aleyhine açılan
itiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 19.02.2008 tarih ve 2008/745
Kabahat – 2008/844 Kabahat Nolu kararı ile, başkalarının huzur ve sükununu
bozacak şekilde gürültü yapmak eylemi nedeniyle 5326 sayılı Yasanın 36. maddesi gereğince 58 YTL idari para cezası verilmiş ise de, 15.05.2007 tarihli şikayet
dilekçesi üzerine Ankara C.Savcılığının 2007 92745 sayılı dosyasında hakaret ve
tehdit suçundan şüpheliler hakkında soruşturma başlatıldığı, idari para cezası
uygulanan, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü yapmak eyleminin ise herhangi bir tanıklıkla tespit edilmediği, sadece müştekinin mücerrel
iddialarına dayanarak idari para cezası verilmesinin de hukuka uygun olmadığı
anlaşılmakla, söz konusu cezanın iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca,
1 – Muteriz Nesli DÜZTAŞ’ın itirazının reddine,
2 – Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 19.02.2008 tarih ve
2008/745 Kabahat – 2008 811 Karar sayılı idari para cezasının İPTALİNE,
Dair; 5326 sayılı Kanunun 28/9 maddesi gereğince verilen kesin karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 16.07.2007
KATİP 10008
HAKİM 29859
454
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
:2008/526
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
:ALPERSAN GİDA VE İHT MAD TİC L11) ŞTİ
VEKİLİ
:Av.Seher GÖKALP-GMK Bul 64/4 Maltepe ANKARA
DAVA LI
: ANKARA VALİLİĞİ İL TARIM MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ ;05.06,2008 KAR AH TARİHİ :06.11.2008
Davacı şirket tarafından Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğü aleyhine açılan
itiraz dava s in m dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GERECİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 14.05.2008 tarih ve 2002 sayılı karan
ile 5179 sayılı kanunun 29 maddesine aykırı olarak faaliyette bulunulduğundan
bahisle davacıya 5000 YTL idari para cezası verilmiş ise de; davacı şirkette idari
para cezasına ilişkin denetimin Dazkırı İlçe Tarım Müdürlüğünce yapıldığı idari para eczasının ise Ankara İl Tarım Müdürlüğü tarafından düzenlendiği ayrıca
kararda denetleme yapılan firma, ürün ve ürün miktarının açıkça belirtilmediği
anlaşılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM:Yukarda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Alpersan Gıda ve Ilıt Mad Tic Ltd Şti vekili Av.Aysun Bican’ın itirazının kabulüne
2- Ankara Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 14,05.2008 tarih ve 2002 sayılı idari para cezasının İPTALİNE
Dair.5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 06.11.2008
KATİP 10008
HAKİM 29859
455
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
:2008/634
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇM E 10008
DAVACI
:UR-K AY GIDA TUR İŞL SAN TİC LTD ŞTİ
VEKİLİ
:Av.Gülay GÖKMOĞOL-Necatibey cad 8/130 Sıhhiye
ANKARA
KARŞI TARAF
:KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
DAYA
:İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ
:15.07.2008 KARAR TARİHİ ; 17.10.2008
Davacı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açılan itiniz davasının
dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Kontrolörlüğünün 10.06.2008 tarih ve 104544 sayılı karan ile davacı işletmenin 200&
yılında uygulanacak fiyat tarifelerinin süresi içinde Kültür ve Turizm Bakanlığına
on ay 1 atılmaması nedeniyle 2634 sayılı kanunun değişik 3 3/a maddesi gereğince verilen 2,412 YTL idari para cezasında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı
anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarı da belirtilen gerekçe uyarınca
1-UR-KAY Gıda Tur .İşi San Tic Ltd Şii vekili Av.Gülay Gökmogol’un itirazının REDDİNE
Dair 5326 saydı kanunun 29/1 maddesi gereğince 1 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen
anlatildi.17.L0.2008
KATİP 10008
HAKİM 29859
456
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
ANKARA
1. SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT.NO
: 2008/669
KATİP
: İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
: BURHAN KAYA – Fevzi Pşa Mah. Gayret Sk. 3/b-5
Rüzgarlı Ulus ANKARA
KARŞI TARAF
:ANKARA VALİLİĞİ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ
:25.06.2008 KARAR TAKİMİ :06.10.2008
Davacı tarafından Ankara Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü aleyhine açılan itiraz
davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda; ,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Ankara Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 04.06.2008 tarih ve 021347 sayılı
kararı ile davacının sahipliğini ve mesul müdürlüğünü yaptığı Tayları Optik adı
altında faaliyet gösteren kuruluşta Sağlık Müdürlüğü Denetim ve Organizasyon
Birimi Denetim Ekiplerince yapılan denetimde kuruluşun hasta yönlendirdiği
ve aracılık etliği, müesseye ait basılı materyalde göz muayenesi yapılacağına dair
reklam bulunduğunun tesbit edilmesi nedeniyle davacı aleyhine 3193 sayılı kanunun 11 .maddesi gereğince verilen 20.000 YTL idari para cezasında yasa ve
usule aykırılık bulunmadığı anlatıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1 -Burhan Kaya’nın itirazının REDDİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı, 06.10.2008
KATİP 10008
HAKİM 29859
457
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
TC.
ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
:2008/670
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
:KIRIKKALE VALİLİĞİ İL ÖZEL İDARESİ
VEKİLİ
: Av.Enver KILIÇ. -Hürriyet Cad Delice İşm K;4 No: 14
KIRIKKALE
KARŞI TARAF
:ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
DAVA
:İdari Para Cezasına itiraz
DAVA TARİHİ :05.08.2008 KARAR TARİHİ :10.10.2008
Davacı tarafından Çalışına ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan İtiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Her ne kadar İtiraz eden tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün tarafından düzenlenen 05.10.2007 tarih ve 200.03 S
39.71 sayılı idari para cezasına itiraz edilmiş ise de; işyerinde sağlık birimi oluşturulmaması, işyeri hekimi, sağlık memuru, hemşire bulunmaması, işçi sağlığı
ve iş güvenliği kurulu oluşturulmaması ve yer altı akaryakıt tanklarının dolum
menhollerinde gaz birikimine müsait boşluklar olup havalandırma boruları olmaması, yemekhanede çalışan 6 işçinin portör muayenesinin yaptırılmaması
nedeniyle 4857 sayılı iş kanununun 108 - 105/3-2 maddeleri gereğince verilen
toplam 2.615 YTL idari para cezasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından
talebin reddine karar vermek gerekmişti.
HÜKÜM:Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Kırıkkale Valiliği İl Özel İdaresi vekili Av.Enver Kılıç’ın itirazının
REDDİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 10.10.2008
KATİP 10008
HAKİM 29859
458
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
TC.
ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT. NO
:2008/750
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
LTD ŞTİ
VEKİLİ
:ÖZBAŞLAR DAYANIKLI TUKETİM MAL. TİC.
:Av.Ali DURBÎN - Yalıköşkü cad Mühürdarzade Han K:2
No:203 Sirkeci İSTANBUL
KARŞI TARAF
: TRT HASILAT DAİRESİ BAŞKANLIĞI
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ
: 14.08.2008
KARAR TARİHİ
:08.05.2009
Davacı tarafından TRT Genel Müdürlüğü aleyhine açılan it ıra?, davasının
dosyası üzerinde yapılan yargılama Bununda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TRT Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığının 03.06.2004 tarih ve
1050-2244 sayılı kararı ile bandrolsüz cihaz satıldığından bahisle davacı firmaya
2.212,500 TL idari para cezası verilmiş, söz konusu cezaya karşı davacı tarafından Ankara 8. İdare Mahkemesine itiraz edildiği, Ankara 8,. İdare Mahkemesinin
31.03.2006 tarih ve 2005/18 E-2006/603 K sayılı kararıyla itirazı kabul ederek
cezayı iptal elliği, bu karara TRT tarafından Bölge İdari Mahkemesine yapılan
itiraz sırasında kanun değişikliğiyle söz konusu itiraza bakmanın Sulh Ceza
Mahkemesi görev alanına girdiği ve 8.İdare Mahkemesinin 27.05.2008 tarih ve
2008/745 E - 2008/873 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, daha
sonra davacının mahkememize başvurduğu anlaşılmış olup, 3093 Sayılı TRT Gelirleri Kanununda bandrolsüz ve etiketsiz satış yapan imalatçı ve ithalatçı firmalara satışı yapılan cihazın satış bedeli kadar, satın alanlara cihazın rayiç bedelinin
yarısı kadar para cezasının uygulanacağı, imalatçı veya ithalatçı olmayan firmaların ise cihazı satmaları ile değil, satın almaları ile cezai yaptırım uygulanabileceği
belirtilmiş olup, davalı şirketin imalatçı veya ithalatçı firma olmadığı, bu nedenle
ceza düzenlenirken şirketin bandrolsüz cihaz devir veya satın alırken tesbit yapılmasının gerektiği, bu durumda davacı şirketçe bandrolsüz cihaz satın alırken tu459
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
tulan her hangi bir tutanak olmadan cezai işlem uygulanamayacağı anlaşılmakla
talebin kabulüne ve idari para cezasının iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Özbaşlar Dav Tuk Mal.Tic T.td Şili vekili Av.Ali Durbin’in itirazının KABULÜNE,
2-TRT Genel Müdürlüğü Hasılat Dairesi Başkanlığının 03.06.2004 tarih ve
1050-2244 sayılı idari para cezasının İPTALİNE,
Dair, 5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil karar tarafların yokluğunda açıkça okunup usulen
anlatıldı.08.05.2009
460
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MÜT. NO
HAKİM
KATİP
DAVACI
VEKİlİ
KARA
T.C
ANKARA
1 .SULH -II CEZA MAHKEMESİ
:2009/27
:HAYRİ KESKİN 29859
:İLKAY SEÇME 10008
:BAYINDIR İNŞ TUR TİC SAN AŞ
:Av.Dilara Gizem BOZAT - Konur Sk 43/7 Kızılay AN-
KARŞI TARAF :ANKARA C.BAŞSAVCILIĞI KABAHATLER BÜROSU
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz,
DAVA TARİHİ
:23,12,2008 KARAR TARİHİ :27.02.2009
Davacı tarafından Ankara C.Başsavcılığı Kabahatler Bürosu aleyhine açılan
itiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Ankara C,Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 28.11.2008 tarih ve 2008/5743
Kabahat -2008/6526 Karar Nolu ilamı ile şirket bünyesinde sözleşmeli avukat
bulundurulmadığından bahisle 1136 SY 35/3 maddesi gereğince 11.249 YTL
idari para cezası verilmiş olup davacı şirket ile avukatı arasında yapılan avukatlık
hizmet sözleşmesinin dosyada bulunmadığı anlatılmakla itirazın reddine vermek
gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
Muteriz Bayındır İnş Tur Tİc San AŞ vekili Av.Dilara Gizem Bozat’ın itirazının REDDİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.27.02.2009
KATİP 10008
HAKİM 29859
461
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
T.C.
ANKARA
1 .SULH CEZA MAHKEMESİ
MÜT .NO
:2009/119
HAKİM
:HAYRİ KESKİN 29859
KATİP
:İLKAY SEÇME 10008
DAVACI
: ATEMO TEKS İNŞ DAY TÜK MAL SAN VE TİC
LTD ŞTİ
VEKİLİ
: Av. Köksal AVCIAYDIN - Şaşmaz Oto San Sit 1.Cad
8.sk 25/A
Şaşmaz ANKARA
KARŞI TARAF
:ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA
:İdari Para Cezasına İtiraz
DAVA TARİHİ
:02.02.2009
KARAR TARİHİ :21.04.2009
Davacı tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü aleyhine açılan itiraz davasının dosyası üzerinde yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün 10.01
-2009 tarih ve 1971^3.06 sayılı kararı ile belirlenen gün ve saatte davete icabet
edilmediği, bilgi ve belgelerin ibra/ edilmediğinden bahisle 4857 Sayılı Kanunun
92/2-108 maddesi uyarınca 8.000 YTL idari para cezası verilmiş ise de kurum tarafından çıkarılan tebligatın 7201 Sayılı tebligat kanununun 12-13, maddelerine
uygun olarak tebliğ edilmediği tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporundan anlaşılmakla itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca
1-Muteriz Atemo Teks İnş Day Tuk Mal San ve Tic Ltd Şii vekili Av.Koksal
Avcıaydın’ın itirazının KABULÜNE
2-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğünün
10.01.2009 tarih ve S. 197183.06 sayılı idari para cezasının İPTALİNE
Dair,5326 sayılı kanunun 29/1 maddesi gereğince 7 gün içinde Ağır Ceza
Mahkemesine itirazı kabil olmak üzere karar verildi.21.04.2009
KATİP 10008
HAKİM 29859
462
İLGİLİ KANUNLAR
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5352
ADLİ SİCİL KANUNU
Kabul Tarihi
: 25/5/2005
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 44 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 4MADDE 5————————————————————————
KANUN NO: 6183
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (*)
Kabul Tarihi
:21 Temmuz 1953
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı :28 Temmuz 1953 - Sayı: 8469 3.t. Düstur,
c.34 - s.1658
İLGİLİ MADDELER
MADDE 55 MADDE 61
MADDE 112MADDE 113MADDE 114 ————————————————————————
KANUN NO: 353
ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
kerrer) 5.t. Düstur, c.2 - s.2122
: 25 Ekim 1963
: 26 Ekim 1963 - Sayı: 11541 (1. Mü-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 43 -
465
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 1111
ASKERLİK KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
3.t. Düstur, c.8 - s.866
İLGİLİ MADDELER
MADDE 87 –
MADDE 94 -
:21 Haziran 1927
:12 - 17 Temmuz 1927 - Sayı: 631-635
————————————————————————
KANUN NO: 6132
AT YARIŞLARI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 10 Temmuz 1953
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 15 Temmuz 1953 - Sayı: 8458 3.t.
Düstur, c.34 - s.1531
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1MADDE 4.MADDE 7 ————————————————————————
KANUN NO: 1136
AVUKATLIK KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t. Düstur, c.8 - s.1694
İLGİLİ MADDELER
Madde 35 Madde 35/AMadde 150 -
:19 Mart 1969
: 7 Nisan 1969 - Sayı: 13168
————————————————————————
KANUN NO: 5411
BANKACILIK KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
kerrer)
466
: 19 Ekim 2005
: 1 Kasım 2005 - Sayı: 25983 (1. Mü-
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
ONDÖRDÜNCÜ KISIM
Yaptırımlar, Soruşturma ve Kovuşturma Hükümleri
BİRİNCİ BÖLÜM
İLGİLİ MADDELER
MADDE 146
MADDE 147.MADDE 148.————————————————————————
KANUN NO: 5464
BANKA KARTLARI VE KREDİ
KARTLARI KANUNU
Kabul Tarihi
: 23/2/2006
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih: 1/3/2006 Sayı : 26095
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 45 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 35 –
MADDE 36 –
MADDE 37 –
MADDE 38 –
MADDE 39 –
MADDE 40 –
MADDE 41 –
MADDE 42 –
MADDE 43
MADDE 44
MADDE 45 –
MADDE 46
MADDE 47 –
467
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 48 –
GEÇİCİ MADDE 1 –
GEÇİCİ MADDE 2 –
GEÇİCİ MADDE 3 –
GEÇİCİ MADDE 4 –
MADDE 49 –
MADDE 50 –
————————————————————————
KANUN NO: 5953
BASIN MESLEĞİNDE ÇALIŞANLARLA ÇALIŞTIRANLAR ARASINDAKİ MÜNASEBETLERİN TANZİMİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.33 - s.1511
: 13 Haziran 1952
: 20 Haziran 1952 - Sayı: 8140 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 26MADDE 27
MADDE 30
————————————————————————
KANUN NO. 2527
BASMA YAZI VE RESİMLERİ DERLEME KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.15 - s.508
İLGİLİ MADDELER
MADDE 10 -
468
: 21 Haziran 1934
: 2 Temmuz 1934 - Sayı: 2741 3.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4632
BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ KANUNU
Kabul Tarihi
: 28 Mart 2001
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 7 Nisan 2001 - Sayı: 24366
İLGİLİ MADDELER
MADDE 22
————————————————————————
KANUN NO: 3092
ÇAY KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.24 - s.
: 4 Aralık 1984
: 19 Aralık 1984 - Sayı: 18610 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 2 GEÇİCİ MADDE 1 ————————————————————————
KANUN NO: 3039
ÇELTİK EKİMİ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.17 - s.601
: 11 Haziran 1936
: 23 Haziran 1936 - Sayı: 3337 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 11 MADDE 21 MADDE 27
MADDE 28
MADDE 30
MADDE 31
469
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 2872
ÇEVRE KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.22 - s.499
İLGİLİ MADDELER
MADDE 20MADDE 23
MADDE24
MADDE 25
MADDE 27 -
: 9 Ağustos 1983
: 11 Ağustos 1983 - Sayı: 18132 5.t.
————————————————————————
KANUN NO: 4081
ÇİFTÇİ MALLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 2 Temmuz 1941
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 7 Temmuz 1941 - Sayı: 4853 3.t.
Düstur, c.22 - s.505
İLGİLİ MADDELER
MADDE 8 –
MADDE 31 –
————————————————————————
KANUN NO: 854
DENİZ İŞ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.6 - s.1849
İLGİLİ MADDELER
MADDE 51
MADDE 52 MADDE 53 EK MADDE 1GEÇİCİ MADDE 1 470
: 20 Nisan 1967
: 29 Nisan 1967 - Sayı: 12586 5.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4536
DENİZLERDE VE YURT YÜZEYİNDE GÖRÜLEN PATLAYICI MADDE VE ŞÜPHELİ CİSİMLERE UYGULANACAK ESASLARA İLİŞKİN
KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.39 - s.
: 24 Şubat 2000
: 27 Şubat 2000 - Sayı: 23977
İLGİLİ MADDELER
Madde 15 ————————————————————————
KANUN NO: 5253
DERNEKLER KANUNU
Kabul Tarihi
: 4 Kasım 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 23 Kasım 2004 - Sayı: 25649
İLGİLİ MADDELER
MADDE 32.MADDE 33.————————————————————————
KANUN NO: 53
DEVLET İSTATİSTİK ENSTİTÜSÜNÜN GÖREV; YETKİ VE KURULUŞU HAKKINDA KANUN (Mülga)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.1 - s.953
: 13 Haziran 1962
: 23 Haziran 1962 - Sayı: 111365.t.
İLGİLİMADDELER
MADDE 1 MADDE 2 MADDE 3 MADDE 4
MADDE 5 471
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 6 –
MADDE 7
MADDE 8 MADDE 9 –
MADDE 10 –
MADDE 11 –
MADDE 12 –
MADDE 13 –
MADDE 14
MADDE 15 MADDE 16
MADDE 17 MADDE 18 MADDE 19 –
MADDE 20
MADDE 21 –
MADDE 22 –
MADDE 23 –
MADDE 24 MADDE 26 MADDE 27 MADDE 28 –
MADDE 29 –
MADDE 30 MADDE 32
MADDE 33 EK MADDE 1 –
GEÇİCİ MADDE 1 GEÇİCİ MADDE 2 GEÇİCİ MADDE 3 GEÇİCİ MADDE 4 –
MADDE 34 –
MADDE 35
472
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4646
DOĞAL GAZ PİYASASI KANUNU (ELEKTRİK PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE DOĞAL GAZ PİYASASI HAKKINDA KANUN)
Kabul Tarihi
: 18 Nisan 2001
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 2 Mayıs 2001 - Sayı: 24390
İLGİLİ MADDELER
MADDE 9————————————————————————
KANUN NO: 6197
ECZACILAR VE ECZANELER HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.35 - s.83
: 18 Aralık 1953
: 24 Aralık 1953 - Sayı: 8591 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 42
MADDE 44MADDE 45
————————————————————————
KANUN NO: 984
ECZA TİCARETHANELERİYLE SANAT VE ZİRAAT İŞLERİNDE
KULLANILAN ZEHİRLİ VE MÜESSİR KİMYEVİ MADDELERİN SATILDIĞI DÜKKANLARA MAHSUS KANUN (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c. 8 - s. 124
: 2 Mart 1927
: 12 Mart 1927 - Sayı: 575 3. t. Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 21 –
473
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4628
ELEKTRİK PİYASASI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
kerrer)
: 20 Şubat 2001
: 3 Mart 2001 - Sayı: 24335 (1. Mü-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 11.MADDE 12
————————————————————————
KANUN NO: 5070
ELEKTRONİK İMZA KANUNU
Kabul Tarihi
: 15 Ocak 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 23 Ocak 2004 - Sayı: 25355
İLGİLİ MADDELER
MADDE 18.MADDE 19.————————————————————————
KANUN NO: 1593
ERİŞME KONTROLLU KARAYOLLARI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.11 - s.2623
İLGİLİ MADDELER
MADDE 12-
474
: 6 Haziran 1972
: 11 Haziran 1972 - Sayı: 14212 5.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 1479
ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR
SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.10 - s.3300
: 2 Eylül 1971
: 14 Eylül 1971 - Sayı: 13956 5.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 26 MADDE 80 ————————————————————————
KANUN NO: 2844
FINDIK ÜRETİMİNİN PLANLANMASI VE DİKİM ALANLARININ
BELİRLENMESİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.22 - s.
: 16 Haziran 1983
: 18 Haziran 1983 - Sayı: 18081 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 7
————————————————————————
KANUN NO: 5846
FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
3.t.Düstur, c.33 - s.49
: 5 Aralık 1951
: 31 Aralık 1951 - Sayı: 7981
İLGİLİ MADDELER
MADDE 44
EK MADDE 5
EK MADDE 10
475
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 775
GECEKONDU KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.5 - s.2626
: 20 Temmuz 1966
: 30 Temmuz 1966 - Sayı: 12362 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 17 MADDE 35 MADDE 37 ————————————————————————
KANUN NO: 4533
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.39 - s.
: 17 Şubat 2000
: 20 Şubat 2000 - Sayı: 23970
İLGİLİ MADDELER
MADDE 6 –
————————————————————————
KANUN NO: 1543
GENEL NÜFUS YAZIMI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.11 - s.651
İLGİLİ MADDELER
MADDE 23 –
476
: 24 Şubat 1972
: 9 Mart 1972 - Sayı: 14123 5.t. Düs-
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5179
GIDALARIN ÜRETİMİ, TÜKETİMİ VE DENETLENMESİNE DAİR
KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ
HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 27 Mayıs 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 5 Haziran 2004 - Sayı: 25483
İLGİLİ MADDELER
MADDE 29.MADDE 30.————————————————————————
KANUN NO: 394
HAFTA TATİLİ HAKKINDA KANUN (*)
Kabul Tarihi
: 2 Kânunusani 1340 ve 25 Cemaziyelülâ1342
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı : 21 Kânunusani 1340 - Sayı: 54 3.t. Düstur, c.5 - s.226
İLGİLİ MADDELER
MADDE 9
MADDE 10 ————————————————————————
KANUN NO: 3285
HAYVAN SAĞLIĞI VE ZABITASI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.25 - s.
: 8 Mayıs 1986
: 16 Mayıs 1986 - Sayı: 19109
İLGİLİ MADDELER
MADDE 47 –
MADDE 48
MADDE 53 –
MADDE 55 –
MADDE 56 477
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5199
HAYVANLARI KORUMA KANUNU
Kabul Tarihi
: 24 Haziran 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 1 Temmuz 2004 - Sayı: 25509
İLGİLİ MADDELER
MADDE 25.MADDE 28.MADDE 30.————————————————————————
KANUN NO: 6283
HEMŞİRELİK KANUNU
Kabul Tarihi
: 25/2/1954
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih : 2/3/1954 Sayı : 8647
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 35 Sayfa : 460
İLGİLİ MADDELER
MADDE 3 MADDE 4
MADDE 5 –
MADDE 11————————————————————————
KANUN NO: 1086
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
623 ve 624 3. t. Düstur, c.8 - s.760
İLGİLİ MADDELER
MADDE 150 478
: 18 Haziran 1927
: 2, 3 ve 4 Temmuz 1927 - Sayı: 622,
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 2219
HUSUSİ HASTANELER KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.14 - s.983
: 24 Mayıs 1933
: 5 Haziran 1933 - Sayı: 2419 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 35
MADDE 40
MADDE 41
MADDE 42 MADDE 44 MADDE 45
————————————————————————
KANUN NO: 5302
İL ÖZEL İDARESİ KANUNU
Kabul Tarihi
: 22 Şubat 2005
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 4 Mart 2005 - Sayı: 25745
İLGİLİ MADDELER
MADDE
MADDE 56 MADDE 57
MADDE 58 –
MADDE 59
MADDE 60 -
479
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 222
İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU (*)
Kabul Tarihi
: 5 Ocak 1961
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 12 Ocak 1961 - Sayı: 10705 4.t. Düstur, c.1 - s.1400
İLGİLİ MADDELER
MADDE 55 –
MADDE 56 MADDE 57 MADDE 58
MADDE 59 ————————————————————————
KANUN NO: 3194
İMAR KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.24 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 32 –
MADDE 38 –
MADDE 40 –
MADDE 41 –
MADDE 42-
: 3 Mayıs 1985
: 9 Mayıs 1985 - Sayı: 18749 5.t. Düs-
————————————————————————
KANUN NO: 859
İPEK BÖCEĞİ VE TOHUMU YETİŞTİRİLMESİ VE MUAYENE VE
SATILMASI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 26 Mayıs 1926
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 19 Haziran 1926 - Sayı: 402 3.t. Düstur, c.7 - s.1196
İLGİLİ MADDELER
MADDE 20 480
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 1262
İSPENÇİYARİ VE TIBBİ MÜSTAHZARLAR KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.9 - s.544
: 14 Mayıs 1928
: 26 Mayıs 1928 - Sayı: 898 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 18 MADDE19
MADDE 20
EK MADDE 5 –
EK MADDE 6
————————————————————————
KANUN NO: 4857
İŞ KANUNU
Kabul Tarihi
: 22 Mayıs 2003
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 10 Haziran 2003 - Sayı: 25134
İLGİLİ MADDELER
MADDE 3.MADDE 5
MADDE 7
MADDE 8
MADDE 28
MADDE 29
MADDE 30.MADDE 99.MADDE 100.MADDE 101.MADDE 102.MADDE 103.MADDE 104.MADDE 105.MADDE 106.MADDE 107
MADDE 108
481
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4447
İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNU
(SOSYAL SİGORTALAR KANUNU, TARIM İŞÇİLERİ SOSYAL SİGORTALAR KANUNU, TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU, ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU, TARIMDA
KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR
KANUNU İLE İŞ KANUNUNUN BİR MADDESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
VE BU KANUNLARA EK VE GEÇİCİ MADDELER EKLENMESİ, İŞSİZLİK SİGORTASI KURULMASI, ÇALIŞANLARIN TASARRUFA TEŞVİK
EDİLMESİ VE BU TASARRUFLARIN DEĞERLENDİRİLMESİNE DAİR
KANUNUN İKİ MADDESİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI İLE
GENEL KADRO VE USULÜ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN EKİ CETVELLERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN)
Kabul Tarihi
: 25/8/1999
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 8/9/1999 Sayı : 23810
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 39 Sayfa :
İLGİLİ MADDELER
Madde 48 Madde 54
Madde 63 –
————————————————————————
KANUN NO: 4915
KARA AVCILIĞI KANUNU
Kabul Tarihi
: 1 Temmuz 2003
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 11 Temmuz 2003 - Sayı: 25165
İLGİLİ MADDELER
MADDE 20.MADDE 27.MADDE 28
MADDE 29
MADDE 30.-
MADDE 26.MADDE 21.MADDE 22.MADDE 23.MADDE 25.-
482
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 2918
KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU
Kabul Tarihi
: 13/10/1983
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih : 18/10/1983 Sayı : 18195
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 22 Sayfa : 687
İLGİLİ MADDELER
MADDE 114
MADDE 115 –
MADDE 116 MADDE 117 –
MADDE 118
MADDE 119 –
MADDE 120 –
MADDE 121
————————————————————————
KANUN NO: 4925
KARAYOLU TAŞIMA KANUNU
Kabul Tarihi
: 10 Temmuz 2003
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 19 Temmuz 2003 - Sayı: 25173
İLGİLİ MADDELER
MADDE 26.MADDE 27 –
MADDE 28.MADDE 29.MADDE 30.MADDE 31.-
483
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3621
KIYI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.29 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1
MADDE 15 -
: 4 Nisan 1990
: 17 Nisan 1990 - Sayı: 20495
————————————————————————
KANUN NO: 1774
KİMLİK BİLDİRME KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.12 - s.2547
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1
MADDE 2
MADDE 3
MADDE 4
MADDE 5
MADDE 6
MADDE 7
MADDE 8
MADDE 9
MADDE 10
MADDE 11
MADDE 15 –
MADDE 16 MADDE 17 –
MADDE 18 –
EK MADDE 1 MADDE 19
GEÇİCİ MADDE 1
GEÇİCİ MADDE 2GEÇİCİ MADDE 3MADDE 20
484
: 26 Haziran 1973
: 11 Temmuz 1973 - Sayı: 14591
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 442
KÖY KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Ceride ile Neşir ve İlânı
c.5 - s.336
: 18 Mart 1340 ve 12 Şaban 1342
: 7 Nisan 1340 - Sayı: 68 3.t. Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 91 ————————————————————————
KANUN NO: 5225
KÜLTÜR YATIRIMLARI VE GİRİŞİMLERİNİ TEŞVİK KANUNU
Kabul Tarihi
: 14 Temmuz 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 21 Temmuz 2004 - Sayı: 25529
İLGİLİ MADDELER
MADDE 11.MADDE 12.————————————————————————
KANUN NO: 618
LİMANLAR KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.6 - s.183
: 14 Nisan 1341 ve 20 Ramazan 1343
: 20 Nisan 1341 - Sayı: 95 3.t.Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 4 –
MADDE 5 –
MADDE 7 MADDE 11
MADDE 12 –
MADDE 13 -
485
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3213
MADEN KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.24 - s.446
: 4 Haziran 1985
: 15 Haziran 1985 - Sayı: 18785 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 12.MADDE 16.————————————————————————
KANUN NO: 1264
MADENİ UFAKLIK VE HATIRA PARA BASTIRILMASI HAKKINDA
KANUN (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.9 - s.849
: 28 Mayıs 1970
: 6 Haziran 1970 - Sayı: 13512 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 6 ————————————————————————
KANUN NO: 2972
MAHALLİ İDARELER İLE MAHALLE MUHTARLIKLARI VE İHTİYAR HEYETLERİ SEÇİMİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
rer) 5.t. Düstur, c.23 - s.4
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 3 MADDE 4 –
486
: 18 Ocak 1984
: 18 Ocak 1984 - Sayı: 18285 (Müker-
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 5 MADDE 6 –
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9 MADDE 10 –
MADDE 11 MADDE 12 MADDE 13
MADDE 14 MADDE 15 MADDE 16 –
MADDE 17 MADDE 18
MADDE 19 MADDE 20 MADDE 21 MADDE 22 –
MADDE 23 MADDE 24 MADDE 25 MADDE 26 MADDE 27
MADDE 28
MADDE 29 –
MADDE 30 MADDE 31 MADDE 32 –
MADDE 33 MADDE 34 –
EK MADDE 1 –
EK MADDE 2 –
EK MADDE 3 GEÇİCİ MADDE 1 –
GEÇİCİ MADDE 2 –
GEÇİCİ MADDE 3 GEÇİCİ MADDE 4 GEÇİCİ MADDE 5 –
GEÇİCİ MADDE 6 GEÇİCİ MADDE 7 GEÇİCİ MADDE 8 –
GEÇİCİ MADDE 9
GEÇİCİ MADDE 10
GEÇİCİ MADDE 11 - .
GEÇİCİ MADDE 12 –
GEÇİCİ MADDE 13 EK GEÇİCİ MADDE 1 EK GEÇİCİ MADDE 2 –
MADDE 35 MADDE 36 –
MADDE 37 MADDE 38 MADDE 39 GEÇİCİ MADDE 1 GEÇİCİ MADDE 1
GEÇİCİ MADDE 2 –
GEÇİCİ MADDE 3
GEÇİCİ MADDE 4 –
GEÇİCİ MADDE 5
GEÇİCİ MADDE 6 –
GEÇİCİ MADDE 7 –
GEÇİCİ MADDE 8 –
GEÇİCİ MADDE 9 -
487
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3308
MESLEK EĞİTİMİ KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.26 - s.20
: 5 Haziran 1986
: 19 Haziran 1986 - Sayı: 19139
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 9 –
MADDE 10 MADDE 12
MADDE 13 MADDE 14 MADDE 15
MADDE 17 MADDE 20.MADDE 22 –
MADDE 25 MADDE 26 MADDE 28 MADDE 30.MADDE 41 ————————————————————————
KANUN NO: 3634
MİLLİ MÜDAFAA MÜKELLEFİYETİ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.20 - s.499
İLGİLİ MADDELER
MADDE 27 –
MADDE 67 –
MADDE 71 –
488
: 7 Haziran 1939
: 16 Haziran 1939 - Sayı: 4234 3. t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3670
MİLLİ PİYANGO TEŞKİLİNE DAİR KANUN (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.20 - s.784
: 5 Temmuz 1939
: 11 Temmuz 1939 - Sayı: 4255 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 13 ————————————————————————
KANUN NO: 1512
NOTERLİK KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.11 - s.408
: 18 Ocak 1972
: 5 Şubat 1972 - Sayı: 14090 5.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 138 ————————————————————————
KANUN NO: 1587
NÜFUS KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.11 - s.2272
: 5 Mayıs 1972
: 16 Mayıs 1972 - Sayı: 14189 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 52
MADDE 53.-
489
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5490
NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU
Kabul Tarihi
: 25/4/2006
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 29/4/2006 Sayı : 26153
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 45 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1MADDE 67
MADDE 68————————————————————————
KANUN NO: 5193
OPTİSYENLİK HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 22 Haziran 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 26 Haziran 2004 - Sayı: 25504
İLGİLİ MADDELER
MADDE 14.- (Değişik: 5728 - 23.1.2008 / m.551) Optisyen unvanını haiz olmadığı halde optisyenlik yapanlar veya optisyen olduğunu
ilan edenlere otuzbeşbin Türk Lirası idari para cezası verilir ve müessesesi kapatılır.
MADDE 15.————————————————————————
KANUN NO: 5262
ORGANİK TARIM KANUNU
Kabul Tarihi
: 1 Aralık 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 3 Aralık 2004 - Sayı: 25659
İLGİLİ MADDELER
MADDE 12.MADDE 13
490
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 6831
ORMAN KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.37 - s.2457
: 31 Ağustos 1956
: 8 Eylül 1956 - Sayı: 9402 3.t. Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 84MADDE 92MADDE 94MADDE 95MADDE 96MADDE 97MADDE 99MADDE 100 –
MADDE 101 –
MADDE 102
MADDE 103MADDE 105MADDE 107MADDE 109MADDE 110MADDE 111 -
491
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 6301
ÖĞLE DİNLENMESİ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.35 - s.1162
: 2 Mart 1954
: 8 Mart 1954 - Sayı: 8652 3.t. Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 7MADDE 8
MADDE 9 - Bu kanun neşri tarihinde mer’iyete girer.
MADDE 10 - Bu kanunun hükümlerini icraya İcra Vekilleri Heyeti
memurdur.
————————————————————————
KANUN NO: 2866
ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ BAZI BASILI EVRAKIN MİLLİ EĞİTİM
BAKANLIĞINCA HAZIRLANMASI, BASTIRILMASI VE SATILMASI
HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.22 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 5 -
492
: 25 Temmuz 1983
: 27 Temmuz 1983 - Sayı: 18117 5.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3122
ÖĞRETİCİ VE TEKNİK FİLİMLER HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 10 Şubat 1937
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 18 Şubat 1937 - Sayı: 3537 3.t. Düstur, c.18 - s.118
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 2 MADDE 3 MADDE 4 –
MADDE 5 –
MADDE 6.
MADDE 7 ————————————————————————
KANUN NO: 3516
ÖLÇÜLER VE AYAR KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.28 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 14 MADDE 15 -
: 11 Ocak 1989
: 21 Ocak 1989 - Sayı: 20056
————————————————————————
KANUN NO: 5188
ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİNE DAİR KANUN
Kabul Tarihi
: 10 Haziran 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 26 Haziran 2004 - Sayı: 25504
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1.MADDE 20
MADDE 25.493
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 625
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.4 - s.2847
: 8 Haziran 1965
: 18 Haziran 1965 - Sayı: 12026 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 17
————————————————————————
KANUN NO: 2903
PAMUK ISLAHI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.17 - s.178
: 27 Kânunusani 1936
: 1 Şubat 1936 - Sayı: 3221 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 7 MADDE 8 .
MADDE 9
————————————————————————
KANUN NO: 5682
PASAPORT KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.31 - s.2243
İLGİLİ MADDELER
MADDE 33 - .
MADDE 34 –
MADDE 35 –
494
: 15 Temmuz 1950
: 24 Temmuz 1950 - Sayı: 7564 3.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 6326
PETROL KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.35 - s.1390
: 7 Mart 1954
: 16 Mart 1954 - Sayı: 8659 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 123 –
MADDE 124 MADDE 126————————————————————————
KANUN NO: 5015
PETROL PİYASASI KANUNU
Kabul Tarihi
: 4 Aralık 2003
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 20 Aralık 2003 - Sayı: 25322
İLGİLİ MADDELER
MADDE 19.MADDE 20.-
————————————————————————
KANUN NO: 2559
POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU (*)
Kabul Tarihi
: 4 Temmuz 1934
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 14 Temmuz 1934 - sayı: 2751
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE6.MADDE 12.-
495
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5584
POSTA KANUNU
Kabul Tarihi
Yayımlandığı R.Gazete
Yayımlandığı Düstur
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1–
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 20 –
MADDE 22 –
MADDE 40 :
MADDE 41 –
MADDE 56
MADDE 57 –
MADDE 58
MADDE 59 MADDE 60 -
: 2/3/1950
: Tarih : 8/3/1950 Sayı : 7451
: Tertip : 3 Cilt : 31 Sayfa : 1668
————————————————————————
KANUN NO: 3468
PUL VE KIYMETLİ KAĞITLARIN BAYİLER VE MEMURLAR VASITASİYLE SATTIRILMASINA VE BUNLARA SATIŞ AİDATI VERİLMESİNE DAİR KANUN
Kabul Tarihi
: 20 Haziran 1938
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 4 Temmuz 1938 - Sayı: 39503.t.
Düstur, c.19 - s.552
İLGİLİ MADDELER
MADDE 5MADDE 6 MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9 496
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3153
RADİYOLOJİ, RADİYOM VE ELEKTRİKLE TEDAVİ VE DİĞER FİZYOTERAPİ MÜESSESELERİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 19/4/1937
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih : 28/4/1937 Sayı : 3591
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 18 Sayfa : 197
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 3
MADDE 4 –
MADDE 5
MADDE 6
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9
MADDE 10
MADDE 11 MADDE 12 –
MADDE 13
MADDE 14 MADDE 15 –
————————————————————————
KANUN NO: 3984
RADYO VE TELEVİZYONLARIN KURULUŞ VE YAYINLARI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 13 Nisan 1994
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 20 Nisan 1994 - Sayı: 21911
5.t.Düstur, c.33 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 33 –
MADDE 34 497
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4054
REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 7/12/1994
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 13/12/1994 Sayı : 22140
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 34 Sayfa :
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 4 –
MADDE 5 MADDE 6 –
MADDE 9
MADDE 11 –
MADDE 15 –
MADDE 16 MADDE 17 –
MADDE 18 –
MADDE 19 MADDE 64 –
————————————————————————
KANUN NO: 6948
SANAYİ SİCİLİ KANUNU
Kabul Tarihi
: 17/4/1957
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 24/4/1957 Sayı : 9593
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 38 Sayfa : 1147
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 9MADDE 10MADDE 11498
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 298
SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ
HAKKINDA KANUN (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.1 - s.2553
: 26 Nisan 1961
: 2 Mayıs 1961 - Sayı: 10796 4.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 156 MADDE 158 -
————————————————————————
KANUN NO: 2821
SENDİKALAR KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.22 - s.316
: 5 Mayıs 1983
: 7 Mayıs 1983 - Sayı: 18040 5.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 3 –
MADDE 4 –
MADDE 5 –
MADDE 6 –
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9 –
MADDE 10
MADDE 11 –
MADDE 12 –
499
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 13 –
MADDE 45 –
MADDE 14 –
MADDE 46
MADDE 15 –
MADDE 47 -
MADDE 16 –
MADDE 48 -
MADDE 17 –
MADDE 49 -
MADDE 18 –
MADDE 50 -
MADDE 19 –
MADDE 51 –
MADDE 20 –
MADDE 52 –
MADDE 21-
MADDE 53 –
MADDE 22 –
MADDE 54 –
MADDE 23 –
MADDE 55 –
MADDE 24 –
MADDE 56 –
MADDE 25 –
MADDE 57 –
MADDE 26 –
MADDE 58 –
MADDE 27 –
MADDE 59
MADDE 28 -
MADDE 60 –
MADDE 29 -
MADDE 61 –
MADDE 30.-
MADDE 62-
MADDE 31 –
MADDE 63 -
MADDE 32 –
MADDE 64 -
MADDE 33 –
MADDE 65 –
MADDE 34 –
MADDE 66 –
MADDE 35
EK MADDE 1 –
MADDE 36 –
EK MADDE 2 –
MADDE 37 –
GEÇİCİ MADDE -
MADDE 38 –
MADDE 67
MADDE 39 –
MADDE 68
MADDE 40 MADDE 41 –
MADDE 42 MADDE 43 MADDE 44 –
500
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 992
SERİRİ (...) TAHARRİYAT VE TAHLİLAT YAPILAN VE MASLİ TEAMÜLLER ARANILAN UMUMA MAHSUS BAKTERİYOLOJİ VE KİMYA
LABORATUVARLARI KANUNU
Kabul Tarihi
: 19/3/1927
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 30/3/1927 Sayı : 580
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 8 Sayfa : 149
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1–
MADDE 2 –
MADDE 3 –
MADDE 4 –
MADDE 5 –
MADDE 6 –
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9 –
MADDE 10 –
MADDE 11 MADDE 12
MADDE13 –
————————————————————————
KANUN NO: 2499
SERMAYE PİYASASI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.20 - s.
: 28 Temmuz 1981
: 30 Temmuz 1981 - Sayı: 17416
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 40/C –
MADDE47 MADDE 47/A 501
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 927
SICAK VE SOĞUK MADEN SULARININ İSTİSMARI İLE KAPLICALAR TESİSATI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 10/6/1926
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 30/6/1926 Sayı : 408
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 7 Sayfa : 1544
İLGİLİ MADDELER
MADDE 3 –
Ek MADDE 1 –
Ek MADDE 2 –
————————————————————————
KANUN NO: 7402
SITMANIN İMHASI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 4/1/1960
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih : 11/1/1960 Sayı : 10402
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 41 Sayfa : 104
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1
MADDE 2 –
MADDE 5 –
MADDE 6
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9 –
MADDE 10 –
MADDE 11 –
MADDE 15 –
MADDE 16MADDE 17MADDE 18MADDE 19MADDE 20502
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5307
SIVILAŞTIRILMIŞ PETROL GAZLARI (LPG) PİYASASI KANUNU
VE ELEKTRİK PİYASASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN
Kabul Tarihi
: 2 Mart 2005
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 13 Mart 2005 - Sayı: 25754
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1.MADDE 4.MADDE 5.MADDE 6.MADDE 7.MADDE 8.MADDE 9.MADDE 10.MADDE 12.MADDE 14.MADDE 15.MADDE 16
MADDE 17.MADDE 18.————————————————————————
KANUN NO: 5224
SİNEMA FİLMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SINIFLANDIRILMASI İLE DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 14 Temmuz 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 21 Temmuz 2004 - Sayı: 25529
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1.MADDE 2.MADDE 3.503
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 7126
SİVİL SAVUNMA KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.39 - s.1098
: 9 Haziran 1958
: 13 Haziran 1958 - Sayı: 9931 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 13 MADDE 47MADDE 48MADDE 51MADDE 53————————————————————————
KANUN NO: 2820
SİYASİ PARTİLER KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.22 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 111 MADDE 114 -
504
: 22 Nisan 1983
: 24 Nisan 1983 - Sayı: 18027 5.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 506
SOSYAL SİGORTALAR KANUNU (*)
Kabul Tarihi
: 17 Temmuz 1964
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 29, 30, 31 Temmuz ve 1 Ağustos
1964 - Sayı: 11766-11779 5.t. Düstur, c.3 - s.2327
İLGİLİ MADDELER
MADDE 8 –
MADDE 9 MADDE 26 –
MADDE 79 –
MADDE 90 –
MADDE 130 –
MADDE 140.- .
————————————————————————
KANUN NO: 5149
SPOR MÜSABAKALARINDA ŞİDDET VE DÜZENSİZLİĞİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN
Kabul Tarihi
: 28 Nisan 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 7 Mayıs 2004 - Sayı: 25455
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 11 –
MADDE 18 MADDE 20
MADDE 21
MADDE 22 –
MADDE 23 MADDE 24 MADDE 25 MADDE 28 GEÇİCİ MADDE 1 505
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 1380
SU ÜRÜNLERİ KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.10 - s.2056
: 22 Mart 1971
: 4 Nisan 1971 - Sayı: 13799 5.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 3 MADDE 19 MADDE 20 –
MADDE 21 MADDE 22 –
MADDE 23 MADDE 24 –
MADDE 25 MADDE 33.MADDE 36.EK MADDE 3.————————————————————————
KANUN NO: 4634
ŞEKER KANUNU
Kabul Tarihi
: 4 Nisan 2001
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 19 Nisan 2001 - Sayı: 24378
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1.MADDE 11.-
506
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 1219
TABABET VE ŞUABATI SAN’ATLARININ TARZI İCRASINA DAİR
KANUN (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.9 - s.126
: 11 Nisan 1928
: 14 Nisan 1928 - Sayı: 863 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 MADDE 5 –
MADDE 6
MADDE 10 –
MADDE 12 –
MADDE 15 –
MADDE 23 –
MADDE 24 –
MADDE 25 MADDE 26 MADDE 27 –
MADDE 28 MADDE 42 –
MADDE 44 –
MADDE 54
MADDE 55
MADDE 56 –
MADDE 61 –
MADDE 62 –
MADDE 67 –
MADDE 68
MADDE 70 -
507
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4373
TAŞKIN SULARA VE SU BASKINLARINA KARŞI KORUNMA KANUNU(*)
Kabul Tarihi
: 14 Kanunusani 1943
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 21 Kanunusani 1943 - Sayı: 5310 3.t.
Düstur, c.24 - s.198
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 6 MADDE 15 -
————————————————————————
KANUN NO: 406
TELGRAF VE TELEFON KANUNU (*)
Kabul Tarihi
: 4 Şubat 1340 ve 28 Cemaziyelâhır 1342
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı : 21 Şubat 1340 - Sayı: 59 3.t. Düstur, c.5 s.273
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1
MADDE 22 –
MADDE 23.MADDE 24 –
MADDE 25 MADDE 26 –
MADDE 27 –
MADDE 28
508
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 2813
TELSİZ KANUNU
Kabul Tarihi
: 5 Nisan 1983
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 7 Nisan 1983 - Sayı: 18011
5.t. Düstur, c.22 - s.261
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 25 MADDE 25a.MADDE 25c.MADDE 25d.MADDE 30 –
MADDE 32 ————————————————————————
KANUN NO: 308
TOHUMLUKLARIN TESCİL, KONTROL VE SERTİFİKASYONU
HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 21/8/1963
Yayımlandığı R Gazete
: Tarih : 29/8/1963 Sayı : 11493
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 2 Sayfa : 1893
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 4 –
MADDE 13 –
MADDE 14 –
509
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 2634
TURİZMİ TEŞVİK KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
5.t.Düstur, c.21 - s.
: 12 Mart 1982
: 16 Mart 1982 - Sayı: 17635
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1
MADDE 2 MADDE 31 MADDE 32 –
MADDE 33 –
MADDE 34 –
MADDE 36 ————————————————————————
KANUN NO: 4077
TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.34 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 4
MADDE 4/A.MADDE 5.MADDE 6.MADDE 6/A.MADDE 6/B.MADDE 6/C.MADDE 7.MADDE 8.510
: 23 Şubat 1995
: 8 Mart 1995 - Sayı: 22221 5.t. Düs-
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 9.MADDE 9/A.MADDE 10.MADDE 10/A.MADDE 11.MADDE 11/A.MADDE 12.MADDE 13.MADDE 14.MADDE 15.MADDE 18.(MADDE 19.MADDE 20.MADDE 24.MADDE 24/A.MADDE 25
MADDE 26 MADDE 27
————————————————————————
KANUN NO: 2893
TÜRK BAYRAĞI KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.22 - s.
: 22 Eylül 1983
: 24 Eylül 1983 - Sayı: 18171 5.t. Düs-
Amaç
Madde 1 - Bu Kanunun amacı Türk Bayrağının şekli, yapımı ve korunması ile
ilgili esas ve usulleri belirlemektir.
Bayrağın Şekli Ve Yapımı
İLGİLİ MADDELER
MADDE 7 –
MADDE 8 511
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5252
TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ
HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 4 Kasım 2004
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 13 Kasım 2004 - Sayı: 25642
İLGİLİ MADDELER
MADDE 7.————————————————————————
KANUN NO: 3224
TÜRK DİŞ HEKİMLERİ BİRLİĞİ KANUNU
Kabul Tarihi
: 7 Haziran 1985
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 25 Haziran 1985 - Sayı: 18792 5.t.
Düstur, c.24 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 17 MADDE 42 MADDE 46 ————————————————————————
KANUN NO: 2920
TÜRK SİVİL HAVACILIK KANUNU (*)
Kabul Tarihi
: 14 Ekim 1983
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 19 Ekim 1983 - Sayı: 18196 5.t. Düstur, c.22 - s.736
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 9
MADDE 11 MADDE 18 MADDE 19 512
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 23 MADDE 24 MADDE 25.MADDE 26 MADDE 28 MADDE 29 –
MADDE 47 MADDE 54 MADDE 58 MADDE 95 MADDE 102 MADDE 143 ————————————————————————
KANUN NO: 6023
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ KANUNU
Kabul Tarihi
: 23 Ocak 1953
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 31 Ocak 1953 - Sayı: 8323 3.t. Düstur, c.34 - s.374
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 5 –
EK MADDE 1————————————————————————
KANUN NO: 6762
TÜRK TİCARET KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.37 - s.1587
İLGİLİ MADDELER
MADDE 806 –
MADDE 817 MADDE 827
MADDE 877 -
: 29 Haziran 1956
: 9 Temmuz 1956 - Sayı: 9353 3.t.
513
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5174
TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ İLE ODALAR VE BORSALAR KANUNU
Kabul Tarihi
: 18/5/2004
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 1/6/2004 Sayı :25479
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 43 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 93————————————————————————
KANUN NO: 2954
TÜRKİYE RADYO VE TELEVİZYON KANUNU
Kabul Tarihi
: 11/11/1983
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 14/11/1983 Sayı : 18221
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 22 Sayfa : 925
İLGİLİ MADDELER
MADDE 63 –
————————————————————————
KANUN NO: 3093
TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON GELİRLERİ KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.24 - s.114
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 MADDE 4 MADDE 5 –
MADDE 6
514
: 4 Aralık 1984
: 15 Aralık 1984 - Sayı: 18605 5.t.
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 7 –
MADDE 8 –
MADDE 9 –
MADDE 10 GEÇİCİ MADDE 1 GEÇİCİ MADDE 2
GEÇİCİ MADDE 3 GEÇİCİ MADDE 4 –
GEÇİCİ MADDE 5 –
GEÇİCİ MADDE 6 MADDE 11 MADDE 12 ————————————————————————
KANUN NO: 815
TÜRKİYE SAHİLLERİNDE NAKLİYATI BAHRİYE (KABOTAJ) VE
LİMANLARLA KARA SULARI DAHİLİNDE İCRAYI SAN’AT VE TİCARET HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.7 - s.759
: 20 Nisan 1926
: 28 Nisan 1926 - Sayı: 358 3.t.Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 2 –
MADDE 3 –
MADDE 4 MADDE 5 -
515
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 4207
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE DAİR
KANUN
Kabul Tarihi
: 7 Kasım 1996
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.36 - s.
: 26 Kasım 1996- Sayı: 22829 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 2 –
MADDE 3 MADDE 4 MADDE 5
————————————————————————
KANUN NO: 4733
TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ, TUZ VE ALKOL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE TÜTÜN
VE TÜTÜN MAMULLERİNİN ÜRETİMİNE, İÇ VE DIŞ ALIM VE SATIMINA, 4046 SAYILI KANUNDA VE 233 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kabul Tarihi
: 3.1.2002
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih : 9/1/2002 Sayı : 24635
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt :
İLGİLİ MADDELER
MADDE 8
516
Sayfa :
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 7269
UMUMİ HAYATA MÜESSİR AFETLER DOLAYISİYLE ALINACAK
TEDBİRLERLE YAPILACAK YARDIMLARA DAİR KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.40 - s.1046
: 15 Mayıs 1959
: 25 Mayıs 1959 - Sayı: 10213 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 47————————————————————————
KANUN NO: 1593
UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.11 - s.143
: 24 Nisan 1930
: 6 Mayıs 1930 - Sayı: 1489 3.t.Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 103 –
MADDE 104 –
MADDE 105 –
MADDE 106 –
MADDE 107 –
MADDE 108 –
MADDE 109 –
MADDE 110
MADDE 112 MADDE 137 –
MADDE 138 MADDE 139 –
MADDE 140 –
MADDE 141 517
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MADDE 288 MADDE 289 MADDE 290 MADDE 291 –
MADDE 292 .
MADDE 293 MADDE 294 ————————————————————————
KANUN NO: 486
UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKAMI CEZAİYE HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.5 - 427
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 MADDE 3 –
MADDE 4 –
MADDE 5
MADDE 9 –
MADDE 10 -
518
: 16 Nisan 1340 ve 12 Ramazan 1342
: 17 Mayıs 1340 - Sayı: 70 3.t.Düstur,
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKÂMI CEZAİYE HAKKINDA 16 NİSAN 1340 TARİH VE 486 NUMARALI KANUNUN BAZI
MADDELERİNİ MUADDİL KANUN
Kanun Numarası
: 1608
Kabul Tarihi
: 15/5/1930
Yayımlandığı R. Gazete
: Tarih : 20/5/1930 Sayı : 1498
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 3 Cilt : 11 Sayfa : 186
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
————————————————————————
UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKÂMI CEZAİYE HAKKINDAKİ KANUNUN BAZI MADDELERİNİ DEĞİŞTİREN 1608 NO.LU KANUNA EK KANUN
Kanun No
: 2575
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 4 –
MADDE 5 –
ÜRÜNLERE İLİŞKİN TEKNİK MEVZUATIN HAZIRLANMASI VE
UYGULANMASINA DAİR KANUN
Kanun No
: 4703
Kabul Tarihi
: 29 Haziran 2001
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 11 Temmuz 2001 - Sayı: 24459
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1.MADDE 5.MADDE 9.MADDE 12
MADDE 13 519
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 6343
VETERİNER HEKİMLİĞİ MESLEĞİNİN İCRASINA, TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ İLE ODALARININ TEŞEKKÜL TARZINA VE GÖRECEĞİ İŞLERE DAİR KANUN (*)
Kabul Tarihi
: 9 Mart 1954
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
c.35 - s.1461
: 18 Mart 1954 - Sayı: 8661 3.t.Düstur,
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 3 –
MADDE 5 MADDE 6MADDE 12 –
MADDE 13 –
MADDE 17 MADDE 21 MADDE 24 MADDE 65 –
MADDE 66MADDE 67 –
MADDE 70 –
MADDE 72————————————————————————
KANUN NO: 4817
YABANCILARIN ÇALIŞMA İZİNLERİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
: 27/2/2003
Yayımlandığı R.Gazete
: Tarih : 6/3/2003 Sayı : 25040
Yayımlandığı Düstur
: Tertip : 5 Cilt : 42 Sayfa:
İLGİLİ MADDELER
MADDE 21.520
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 5683
YABANCILARIN TÜRKİYE’DE İKAMET VE SEYAHATLERİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.31 - s.2258
: 15 Temmuz 1950
: 24 Temmuz 1950 - Sayı: 7564 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 - .
MADDE 12 MADDE 15 MADDE 18 –
MADDE 19 - .
MADDE 24 –
————————————————————————
KANUN NO: 2860
YARDIM TOPLAMA KANUNU
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.22 - s.
: 23 Haziran 1983
: 25 Haziran 1983 - Sayı: 18088 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 MADDE 3 –
MADDE 6 –
MADDE 28 –
MADDE 29
521
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3517
YAZILI VE BASILI KAĞITLARIN KESE KAĞIDI OLARAK KULLANILMAMASINA DAİR KANUN
Kabul Tarihi
: 28 Haziran 1938
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 15 Temmuz 1938 - Sayı: 3960 3. t.
Düstur, c.19 - s. 736
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 ————————————————————————
KANUN NO: 1734
YEM KANUNU
Kabul Tarihi
: 29 Mayıs 1973
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
: 7 Haziran 1973 - Sayı: 14457
5.t.Düstur, c.12 - s.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 6 MADDE 10 - .
MADDE 13 –
MADDE 14 –
MADDE 15 -
522
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 167
YERALTI SULARI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.1 - s.814
: 16 Aralık 1960
: 23 Aralık 1960 - Sayı: 10688 4.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 –
MADDE 2 –
MADDE 3 –
MADDE 4 MADDE 5 MADDE 6 MADDE 7 –
MADDE 8 MADDE 9 MADDE 10 MADDE 11 MADDE 12 MADDE 13 MADDE 14 MADDE 15 MADDE 16 MADDE 17 –
MADDE 18
MADDE 19 GEÇİCİ MADDE 1 MADDE 20 MADDE 21 MADDE 22 -
523
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 3573
ZEYTİNCİLİĞİN ISLAHI VE YABANİLERİNİN AŞILATTIRILMASI
HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.20 - s.174
: 26 Kânunusani 1939
: 7 Şubat 1939 - Sayı: 4126 3.t. Düs-
İLGİLİ MADDELER
MADDE 17 ————————————————————————
KANUN NO: 7472
ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.41 - s.1011
: 6 Mayıs 1960
: 13 Mayıs 1960 - Sayı: 10504 3.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 4
————————————————————————
KANUN NO: 6968
ZİRAİ MÜCADELE VE ZİRAİ KARANTİNA KANUNU (*)
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
tur, c.38 - s.1243
İLGİLİ MADDELER
MADDE 53
MADDE 55-
524
: 15 Mayıs 1957
: 24 Mayıs 1957 - Sayı: 9615 3.t. Düs-
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
KANUN NO: 2841
ZORUNLU İLKÖĞRENİM ÇAĞI DIŞINDA KALMIŞ OKUMA-YAZMA
BİLMEYEN VATANDAŞLARIN, OKUR-YAZAR DURUMA GETİRİLMESİ VEYA BUNLARA İLKOKUL DÜZEYİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN
Kabul Tarihi
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı
Düstur, c.22 - s.
: 16 Haziran 1983
: 18 Haziran 1983 - Sayı: 18081 5.t.
İLGİLİ MADDELER
MADDE 1 MADDE 10 MADDE 11 MADDE 12 -
525
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
YARARLANILAN KAYNAKLAR
(KİTAPLAR)
- Dr. Ali KARAGÜLMEZ
“Suç Olmaktan Çıkarma, İdari Para Cezaları, Açıklamalı Kabahatler Kanunu, Anka 2005”
- Cengiz OTACI
“Türk Kabahatler Hukuku, Ankara 2006”
- Prof. Dr. Erdener YURTCAN
“Kabahatler Kanunu ve Yorumu, İstanbul 2005”
- Hüsnü ALDEMİR
“Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu Yorumu, Ekim 2005”
- Mustafa EKİNCİ
“Anlatımlı-Gerekçeli Kabahatler Kanunu, Ankara 2005”
- Necati MERAN
“Açıklamalı Kabahatler Kanunu, Kabahat İçeren Kanunlar”
- Zekeriya YILMAZ
“Tüm Değişikliklerle Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu, Ankara
2005”
526
Açıklamalı – Gerekçeli Kabahatler Kanunu
MAKALELER
- Ahmet ACAR
“Kabahatler Kanunu İle Zabıta ve Kolluk Güçlerine Tanınan Görev ve Yetkiler”
“Mali Hukuk, Mayıs-Haziran 2005”
- Emin KARAOĞLU
- İbrahim HALICI
“5326 sayılı Kabahatler Yasasının Belediyeler Açısından Değerlendirilmesi”
“İdari ve Mali Mevzuat Dergisi Mayıs 2005”
- Mustafa DÖNMEZ
“Kabahatler Kanununun Belediyeler Açısından Getirdikleri”
“İller Belediyeler Dergisi”
- Sevtap BAŞARAN
“5326 sayılı Kabahatler Kanununun Diğer Kanunlarda Düzenlenen İdari
Yaptırımlar ile Bunlara Karşı Yapılacak İtirazlara İlişkin Görev Hükümleri Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi, Yaklaşım Dergisi Şubat 2006”
- Tezcan ATAY
“Yeni Bir Uygulama Olan Kabahat, Maliye ve Sigorta Yorumları Dergisi”
“1 Şubat – 15 Şubat 2006
- A. Ufuk ÇELİK
“Kabahat Kimde (Kabahatler Kanununa Yargı Yolu”
“ Hukuk Gündemi Sayı 4, Mart-Nisan 2006”
İNTERNET SİTELERİ
* www.havanikoru.org.tr
* www.dumansizhavasahasi.org.tr
* www.tapdk.gov.tr
* www.saglik.gov.tr
* www.petroturk.com
527

Benzer belgeler

KABAHATLER KANUNU

KABAHATLER KANUNU yaptırımlarına itirazın idari yargıda bazılarının ise adli yargıda çözümlenmesi gibi bir durum ortaya çıkmış ve suretle en azından itiraz mercileri açısından birlik sağlanamamış, Anayasa Mahkemesin...

Detaylı

5326 Sayılı Kabahatlar Kanunu - Dönüşüm İş Sağlığı ve Güvenliği

5326 Sayılı Kabahatlar Kanunu - Dönüşüm İş Sağlığı ve Güvenliği b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idarî yaptırımların türleri ve sonuçları, c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci, d) İdarî yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu, e) İdar...

Detaylı