– — ˜ ™ – — ˜ ™

Transkript

– — ˜ ™ – — ˜ ™
TURAYHÎ
ye” adýyla çeþitli aðýt törenleri ve hutbelerden önce okunmasý Þiî çevrelerinde yaygýn bir gelenektir. 4. Câmi£u’l-mašål fîmâ yete£allašu bi-a¼vâli’l-¼adî¦ ve’rricâl ve temyîzi’l-müþterekâti minhüm.
Ýmâmiyye geleneðine göre yazýlmýþ hadis
usulüne dair olup Muhammed Kâzým etTurayhî tarafýndan neþredilmiþtir (Tahran
1955). Ricâlle ilgili on ikinci bölümünü Müþterekâtü Câmi£i’l-mašål adýyla öðrencisi Muhammed Emîn el-Kâzýmî þerhetmiþ
(Âga Büzürg-i Tahrânî, XXI, 40), Abdülhüseyin b. Ni‘met en-Necefî de Mütšanü’lmašål fî telÅî½i Câmi£i’l-mašål adýyla telhis etmiþtir. 5. el-FaÅriyyetü’l-kübrâ. Fýkha dair olan eseri (nþr. Muhammed Saîd etTurayhî, Beyrut 1409/1989) müellif daha
sonra el-FaÅriyyetü’½-½u³râ adýyla ihtisar etmiþtir. 6. el-Erba£ûne ¼adî¦en (nþr.
Muhammed Saîd et-Turayhî, Beyrut 1407/
1987). 7. ™avâbi¹ü’l-esmâß ve’l-levâ¼iš
(nþr. Muhammed Kâzým et-Turayhî, Tahran 1375/1956). 8. Câmi£atü’l-fevâßid fî
i¦bâti ¼ücciyyeti’¾-¾an. Ýctihad ve taklidi reddeden Muhammed Emîn el-Esterâbâdî’ye reddiyedir (nþr. Muhammed Saîd
et-Turayhî, Mecelletü’l-Mevsim, sy. 9-10,
Lahey 1991, s. 567-588; eserlerinin bir listesi için bk. Âga Büzürg-i Tahrânî, tür.yer.;
A£yânü’þ-Þî£a, VIII, 395).
BÝBLÝYOGRAFYA :
Turayhî, Tefsîrü ³arîbi’l-Æurßân (nþr. M. Kâzým
et-Turayhî), Necef 1372/1953, neþredenin giriþi, s. 18-31; a.mlf., Mecma£u’l-ba¼reyn, Beyrut
1985, Giriþ, s. 3-8; Abdullah Efendi el-Ýsfahânî,
Riyâ²ü’l-£ulemâß ve ¼iyâ²ü’l-fu²alâß (nþr. Ahmed
el-Hüseynî), Kum 1401, IV, 332-335; Hür el-Âmilî, Emelü’l-âmil (nþr. Ahmed el-Hüseynî), NecefBaðdad 1385/1965, II, 214-215; Ýbn Usfûr elBahrânî, Lüßlüßetü’l-ba¼reyn (nþr. M. Sâdýk Âl-i
Bahrülulûm), Beyrut 1406/1986, s. 66; Hânsârî,
Rav²âtü’l-cennât (nþr. Esedullah Ýsmâiliyyân),
Kum 1392/1972, V, 349-353; βâ¼u’l-meknûn,
tür.yer.; M. Ali Müderris, Reyhânetü’l-edeb, Tebriz
1347 hþ., IV, 54-55; Âga Büzürg-i Tahrânî, e×-¬erî£a ilâ te½ânîfi’þ-Þî£a, Beyrut 1403/1983, tür.yer.;
A£yânü’þ-Þî£a, VIII, 394-395; Ca‘fer Bâkýr Âl-i
Mahbûbe, Mâ²i’n-Necef ve ¼â²ýruhâ, Beyrut
1406/1986, II, 454-458; Abdüsselâm Kâzým elCa‘ferî, Hidâyetü’¹-¹âlib ilâ me½âdiri kitâbi’l-Mekâsib, Kum 1428, s. 387-400.
ÿAdem Yerinde
–
—
TURCICA
˜
Fransa’da çýkan
yýllýk Türkoloji dergisi.
™
Strasburg’daki Marc Bloch Üniversitesi’nin Türk Araþtýrmalarý Bölümü Fransýz
Millî Bilimsel Araþtýrmalarý Merkezi’nin Etudes Turques et Ottomanes (UMR 8032)
ekibiyle Association Pour la Diffusion des
414
Etudes Turques derneði tarafýndan birlikte yayýmlanmaktadýr. Kurucu müdürü
Irène Melikoff’un yaný sýra Fransýz Türkologlarý ile diðer ülkelerin Türkologlar’ýndan
oluþan bir yazý komitesinin yardýmýyla dergi Jean-Louis Bacqué-Grammont, Paul Dumont ve Gilles Veinstein tarafýndan yönetilmiþtir. Yazý kurulunda J. Aubin, L. Bazin, A. Bennigsen, P. Naili Boratav, C. Cahen, J. Hamilton, R. Mantran gibi isimler
yer alýr. 1969’dan beri yayýmlanmakta olan
Turcica’nýn ilk sayýsýnýn alt baþlýðý Revue
d’études turques ibaresini taþýmaktaydý. 24. sayýsýndan itibaren (1992) misyonu þu kelimelerle belirginleþtirilmiþtir: “Peuples, Langues, Cultures, Etats” (halklar,
diller, kültürler, devletler). Bunlarla derginin
iki amacýnýn olduðu anlatýlmak istenmiþtir:
Geçmiþ ve þimdiki zamanda Türk topluluklarýný ve devletlerini söz konusu çerçevede
incelemek, insan bilimlerinin her bir dalýný kapsayan araþtýrmalarý içine almak.
Orta Asya’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne
bütün Türk dünyasýný dil, edebiyat, folklor açýsýndan ve ekonomik, sosyal bakýmdan incelemeyi amaçlayan Turcica, tematik bir dergi deðilse de zaman zaman
ayný konu hakkýndaki bazý araþtýrmalar tek
sayýda toplanmýþtýr. Meselâ I. Selim, Safevîler ve kýzýlbaþlara dair yazýlar (sy. 6),
Kemalist dönem (sy. 14), Fransýzca yazan
genç Türk dil uzmanlarý (sy. 29), Osmanlýlar’da ölümden sonra yapýlan envanterler (tereke defterleri) (sy. 32), esaret karþýsýnda Osmanlý toplumu (sy. 33) ve Osmanlý arkeolojisi (sy. 37) baþlýklarý örnek gösterilebilir. Ayrýca Halil Ýnalcýk’ýn teþvikiyle
Osmanlý metrolojisi hakkýnda yapýlan bir
seri araþtýrma ve bibliyografyalar, kütüphanelerle arþivlerin tanýtýlmasý da yapýlmýþtýr.
Bu esnek yayýn politikasýndan dolayý Turcica sürekli geliþme göstermiþtir. Ýlk zamanlarda fazlaca yer alan etnografya ve
folklor çalýþmalarý (sýrasýyla on iki ve yirmi beþ yazý) daha sonra azalmýþ, din ve
sûfîlik (kýrk yazý), edebiyat (elli bir yazý),
dil bilimi ve filoloji (elli yedi yazý) ve özellikle tarih alanýyla ilgili makaleler çoðalmýþtýr. 251 yazýyla en geniþ yeri kapsayan tarihin yaný sýra sanat tarihiyle (on sekiz yazý) tarihe yardýmcý olan bilimler alanýnda
diplomatik (on üç yazý), metroloji (sekiz yazý), paleografya (sekiz yazý), arkeoloji (dört
yazý), historiografya (üç yazý), epigrafya (iki
yazý), nümismatik (iki yazý) alanýnda makaleler bulunmaktadýr. Tarihle ilgili belge
yayýnlarý (seksen yedi yazý) ve edebî metin
neþirleri (on üç yazý) bunlara eklenebilir.
Tarih konusunda altmýþ iki yazý kiþiler,
politika, diplomasi ve savaþlar hakkýndadýr.
Yetmiþ biri gitgide artan sayýda toplumu,
elli ikisi kurumlarý, yirmi yedisi ekonomi,
finans, ticaret, zanaat veya endüstri sorunlarýný içerir. Osmanlý toplumundaki gayri müslimlerle ilgili yazýlar da bunlara dahildir. Bu çalýþmalarýn çoðu Osmanlý Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerine
dairdir. Edebiyat alanýndaki yazýlarda da
ayný durum görülür. Bu yazýlar Âzerî, Kuman, Çaðatay, Kýrgýz, Tatar, Uygur, Özbek,
Ýran gibi bölgeler hakkýndadýr. Ayný þekilde dil bilimi çalýþmalarýnýn yarýsý Osmanlý
ve Türkiye Türkçesi’yle ilgilidir. Bu arada
Volga Bulgarcasý, Çaðatay, Çuva‚ Kýrgýz,
Kýpçak, Hoton, Moðol, Özbek, Uygur, Kýrým Tatarcasý veya Türkmen dillerine ait
incelemeler de yapýlmýþtýr.
Turcica’da her ne kadar Almanca, Ýngilizce, Fransýzca ve Ýtalyanca yazýlar yayýmlanmaktaysa da genellikle yayýn dili Fransýzca ve Ýngilizce’dir. Fakat Ýngilizce’nin payý yýllar geçtikçe artmaktadýr. Son sayýlarda Fransýzca yazýlarla Ýngilizce yazýlar birbirine yakýn sayýdadýr. Turcica’nýn tematik indeksi 1984 yýlýnda ayný dergilerde Zeki Arýkan (TTK Belleten, XLVII/185 [1983], s.
416-452) ve Atilla Çetin (TDA, sy. 29 [1984],
s. 93-127) tarafýndan hazýrlanmýþtýr.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Zeki Arýkan, “Turcica, revue d’études turques,
Paris-Strasbourg 1969-1979, c. I-XI”, TTK Belleten, XLVII/185 (1983), s. 407-452; Atilla Çetin,
“Fransýz Türkologlarýnýn Yayýnladýklarý Turcica
(Türk Araþtýrmalarý) Dergisinin Türk Kültürü ve
Tarihine Hizmetleri”, TDA, sy. 29 (1984), s. 91127; Turcica, Table des volumes 1 à 30, 1969-99,
Paris 1999.
ÿNýcolas Vatýn
–
—
TURFAN
˜
Doðu Türkistan’da bir vaha
ve ayný adý taþýyan
tarihî bölge.
™
Bugün Çin Halk Cumhuriyeti topraklarý içinde kalan bölge tarihî kayýtlarda XIV.
yüzyýldan beri bu adla anýlýr. Son derece
verimli olan vahanýn en çukur yeri deniz
seviyesinden 154 m. aþaðýdadýr. Kuzeyinde Tanrýdaðlarý’nýn 3000 m. yükseklikteki
doðu silsileleri Bogdoola ve Kýzýldað yer
alýr. Turfan çukurluðu ayný zamanda Asya
kýtasýnýn en alçak noktasýdýr. Turfan bölgesi tarihin eski devirlerinde Ch’ü-shih adlý
bir devletin etki alaný içindeydi (m.ö. 206m.s. 220). Buranýn en baþlýca özelliði, Çin’den batýya doðru giden kervanlarýn baþlangýç noktasýna yakýn erken konaklama
yerlerinden biri olmasýydý; bu sebeple “Garp
illerinin kapýsý” diye anýlýrdý. Daha sonra
TURFAN
burada Büyük Hun Ýmparatorluðu’nun hükümdarý Mo-tun egemenlik kurdu ve bölge uzun süre Hunlar’ýn elinde kaldý. Bölgeyi ele geçirmek isteyen Çinliler, Turfan’da
ziraat kolonilerinin kurulmasýný teklif ettiler. Turfan bölgesi yöneticileri Hun devrinde Çin ve Hunlar arasýnda denge siyaseti güttüler. Ayrýca Turfan’da Çinliler “kârîz” denen sulama kanallarý ve demir iþçiliðiyle tanýþmýþlardý. Milâttan önce I. yüzyýlda bölgeyi iþgal eden Çin vahanýn doðusunda Kao-ch’ang-pi (yüksek görevlinin
bulunduðu surlu kale) adlý yerleþim merkezini inþa etti. Daha sonraki dönemlerde Çin kaynaklarýnda bütün bölgeye Kaoch’ang adý verildi. Bu isimden hareketle
Türkler ve müslümanlar arasýnda Koço,
Kara-Hoca adý yaygýnlaþtý.
Hunlar’ýn ardýndan Kuzey Çin’de kurulan Hun devletçikleriyle ilgili olaylarda sýk
sýk Turfan bölgesinin adý geçer. 439-460
yýllarý arasýnda P’ing-liang Hunlarý’ndan
Chü-ch’ü Meng-hsün bölgede hâkim iken
Tabgaç Hükümdarý T’ai-wu tarafýndan yenilgiye uðratýldý. Hunlar’dan sonra Orta Asya’nýn büyük kýsmýný kaplayan Kao-ch’e
(yüksek arabalý / Kanklý) boylarýnýn önemli
bir kýsmý Turfan civarýnda yaþýyordu. 460’larda Kanklý kabilelerinin Beþbalýk þehrinde bir siyasî birlik kurduklarý anlaþýlmaktadýr. Ayný yýllarda Moðolistan’daki Juanjuan Devleti, Turfan’ý egemenliði altýna aldý. 485-492 yýllarýnda Turfan’a tamamen
hâkim olan Kanklýlar daha sonra kaynaklarda Töles adýyla anýlmaya baþlandý.
Göktürkler’in menþeiyle ilgili rivayetlerin birinde Kao-ch’ang adý açýkça geçer ve
bölgenin kuzeyi Göktürkler’in çýktýðý ilk yer
diye gösterilir. Bu bilgi Turfan’ýn Türk tarihindeki önemli rolünü ortaya koyar. 552’de baðlý olduðu Juan-juan’larý baskýna uðratarak baðýmsýzlýðýný kazanan I. Göktürk
Devleti daha baþlangýçta Turfan vahasýný
kendine baðladý. 582’de kurulan Batý Gök-
türk Devleti’nin hükümdarý Tardu kýzýný
bu bölgeyi yöneten hükümdarla evlendirdi. 639’da Çin egemenliðine girinceye kadar Turfan’da Türkler’in kontrolü sürdü.
Arkasýndan Batý Göktürk ülkesinden kopan Ch’u-yüe ve Ch’u-mi Türk boylarý Turfan’a geldiler. Beþbalýk (Pei-t’ing) ve Kagan
Stupa, Türkler tarafýndan geliþtirilen þehirlerdi. Doðu Göktürk Devleti 630’da yýkýlýnca Kao-ch’ang Kralý Kao Wen-t’ai, Çin
sarayýna gelip baðlýlýðýný sundu, kendisine ve hanýmýna Çin unvanlarý verildi. Ardýndan Çinliler bölgeye sefer tertip ederek kaleleri birer birer ele geçirdiler. Bu
devirde Turfan bölgesinin bir baþka özelliði taht mücadelesi yapan Batý Göktürk
beylerinin sýðýnma yeri olmasýdýr. 670’ten
sonra beliren Tangut tehlikesi Turfan’a kadar uzandý. Bir ara bölgeyi ele geçirdilerse
de Türgiþler onlarý geri püskürttü. 692
yýlýnda Çin’deki T’ang hânedanýnýn askerleri bölgeye yerleþti. Daha sonra Türgiþler, Çinliler’le bölge için mücadele ettiler.
704’te Koço yine onlarýn elindeydi.
751’de Talas Savaþý’nýn ardýndan Çinliler Doðu Türkistan’dan uzaklaþtýrýldý. Esasen 745’te kurulan Büyük Uygur Kaðanlýðý, Turfan’ý da hâkimiyeti altýna almýþtý.
VII. yüzyýlýn sonlarýndan itibaren bölgede
Uygur yazýsýna rastlanýr. Uygur döneminde bölgede geliþen Budist ve Maniheist
kültürü Türkler’i etkilemeye baþladý. 767
yýlý dolaylarýnda Koço, Ötüken Uygurlarý’na baðlý bir “balýk beyi” (vali) yönetiminde
görünmektedir. Bölgenin kuzeyindeki Buda ve Mani dinine ait anýtlar Türk kökenli sanatçýlar tarafýndan yapýlýyordu. Koço,
Beþbalýk, Yar Hoto ve bunlarýn etrafýndaki Astane, Bezeklik-Murtuk, Toyuk gibi din
merkezleri yeniden imar edildi.
Ötüken’deki Uygur Kaðanlýðý’nýn 840’ta
yýkýlmasýnýn ardýndan Turfan bölgesi yoðun bir Uygur göçüne sahne oldu. 850 dolaylarýnda Çinliler’in Hsi-chou adýný verdik-
Turfan’da
Emin
Minaresi
ve Camii –
Türkistan
leri bir Uygur Devleti mevcuttu. 982 yýlýna gelindiðinde Turfan Uygurlarý’nýn baþýndaki Arslan Han’ýn yazlýk baþkent Koço, kýþlýk baþkent Beþbalýk olmak üzere
Türk geleneðine uygun iki baþkenti mevcuttu. Beþbalýk’ta elli kadar tapýnak ve çok
sayýda kule vardý. Turfan Uygurlarý mimari
sahada çok eser vermiþlerdir. Bu eserlerde Türk otað ve ordu geleneði, eski bozkýr
kültürü özellikleri görülmektedir. Uygur mimarisinde dikkati çeken bir geliþme Budist külliyelerinin Türk ordu-balýk yapýsý
gibi iç içe iki surla çevrili olmasýdýr. Dört
köþede büyük daðlarý temsil eden kuleler
ve müstakil inþa edilen iþaret kalesi vardý. Pagoda mimarisinin özelliklerini taþýyan
bu kuleler zamanla Uygur sanatýnýn incelikleriyle deðiþti, inceldi, Türk minaresine
dönüþtü.
Turfan civarýndaki Uygur Devleti 1209 yýlýna kadar baðýmsýz kalmayý baþardý. Ardýndan Moðol Ýmparatorluðu’na baðlanarak 1550’lere kadar bir þekilde varlýðýný
sürdürdü. Uygurlar Turfan koleksiyonu adý
verilen, Avrupa’daki birçok müzeyi dolduran eserler meydana getirdiler. Buda ve
Mani dinlerinin yanýnda Ýslâm dini ve kültürü de bölgede yayýldý. Mâverâünnehir
müslümanlarýnýn kâðýt imalini Uygur esirlerinden öðrendiði rivayet edilse de aslýnda kâðýttan Talas Savaþý’ndan sonra haberdar olduklarý ve buradan dünyaya yaydýklarý bilinmektedir. Hatta Çin usulünde
tahta basma tekniðinin yanýnda ilk defa
Türkçe hecelerden oluþan bir monotip baský da Uygurlar tarafýndan icat edilmiþti.
Karahanlýlar döneminde Turfan’ýn bu
devletin himayesi altýna girdiði ve medenî bakýmdan onlarý etkilediði kabul edilmektedir. Bazý Maniheist Uygur sanatkârlarýnýn Gazne’ye gittiði ve Dehli Türk Sultanlýðý’na kadar etkilerinin yayýldýðý bilinmektedir. XII. yüzyýlda Karahýtaylar’a baðlanan Turfan’daki Ýdikutlar 1209’da Cengiz Han’a Barçuk Ýdikut önderliðinde itaat ettiler. Onun oðullarý Kesmes ve Salýndý
Moðollar’ýn müttefiki oldular. 1248’de Büyük Moðol Haný Güyük Beþbalýk’ta öldü.
Buradaki Uygurlar, Çin’deki Moðol hânedanýna baðlý olarak buðra damgasýný kullanýyorlardý. 1286 yýlý civarýnda Cengiz Han’ýn
torunu Duva, Koçkar Tegin adlý Ýdikut’u
kendisine baðlamak için Beþbalýk’ý kuþattý. Ýdikut’un kýzýnýn Duva’ya verilmesi sonucu kuþatma kaldýrýldý. Ýdikutlar ile Cengizoðullarý arasýnda birçok evlenme gerçekleþti. Çin’deki yüksek görevlere getirilen
Ýdikutlar ülkelerinden uzaklaþýyor ve bir daha geri dönmüyorlardý. 1353’te Ýdikut olan
415
TURFAN
Sangga ve Budashri’nin ardýndan Hos-hang
devrinde Ýdikut sülâlesi sona erdi.
Ýdikutlar’ýn ardýndan Turfan vahasýný Çaðataylar kendilerine baðladýlar. Burada bu
dönemde ipek böceði yetiþtiriliyor, ipekli
kumaþlar imal ediliyordu. 1377’den sonra Yar Hoto’nun 20 km. doðusu ve KaraHoca’nýn 45 km. kadar batýsýnda yeni inþa edildiði anlaþýlan Turfan þehri ve idarecisinden bahsedilmektedir. Kâþgar Hükümdarý Hýzýr Hoca (1389-1399) Kara-Hoca ve Turfan’ý iþgal edip halka Ýslâmiyet’i
benimsetmek istedi ve burayý ikinci merkez yaptý. 1408’lerden itibaren Çin ile gerçekleþen elçilik teatilerinden Turfan’da hâlâ Budizm’in çok etkili olduðu anlaþýlmaktadýr. Bu dönemde Turfan’ý ziyaret eden
Timur’un elçileri, buranýn tamamen Budizm’in etkisinde tapýnaklarla dolu bulunduðunu ve Tirmizli hocalarýn Hami taraflarýnda bir Budist manastýr külliyesinin
yanýnda cami inþa ettiklerini görmüþlerdi. Bu dönemlerde Çaðataylýlar’dan Veys
Han’ýn baskýlarý karþýsýnda yerel idareci Ýnghi-chan þehirden ayrýlmak zorunda kaldý. 1473’te Turfan’da Ali adlý bir hükümdarýn hüküm sürmesinden hareketle müslümanlarýn bölgede tamamen hâkimiyet
kurduklarý sonucuna ulaþýlmýþtýr. Bu hükümdar Hami ve Küsen’i iþgal etti, o devrin yükselen gücü Oyratlar’ý bozguna uðrattý. 1478’de Ali’nin yerini alan oðlu Ahmed, Aksu ve Turfan sultaný oldu. Alaça
(öldürücü) unvanýný alan Sultan Ahmed,
Hindistan’ý fetheden Bâbür’ün yeðeniydi.
1504’te Þah Beg Þebânî Han tarafýndan
maðlûp edilince üzüntüsünden öldü. Ardýndan Ahmed’in oðlu Mansûr ve 1545’te
onun oðlu Þah Han, Turfan sultaný oldular.
Kalmuklar XVII. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda
Turfan, Urumçi ve Ýli’yi kapsayan Cungarya Devleti’ni kurdular. Bu dönem hocalarýn vali olarak hüküm sürmesinden dolayý Hocalar dönemi adýyla anýlýr. XVIII. yüzyýlda Turfan hocalarýn egemenliði altýna
girdi. 1731’de Turfan müslümanlarý adýna Emin Hoca, Çin hâkimiyetini tanýmak
zorunda kaldý. 1760’ta Emin Hoca tarafýndan inþa edilen mescid önemli bir tarihî
eser sayýlmaktadýr. Kalmuk istilâsý sýrasýnda bütün Türkistan gibi Turfan da zarar
görmüþtü. Burasý 1754-1758 yýllarý arasýnda Çin tarafýndan ilhak edildi. 1756’da Aksu’nun batýsýndaki Uc þehrinin halký isyan
ettiði gerekçesiyle Çinliler tarafýndan öldürüldü. Yeni bir þehir kurmak üzere Turfan ahalisi buraya getirildi. Kurulan þehrin adýna Uc Turfan denildi. Asýl Turfan’a
ise Köhne Turfan adý verildi. 1760’ta Emin
416
Hoca’nýn oðlu Süleyman bölgeyi idare ediyordu. 1820’de Turfan Beyi Ebû Ahmed’in
Çin’deki Ch’ing hânedanýnýn imparatoruna hediyeler yolladýðý kaydedilmektedir.
1865’te Hokand valisini devirerek baðýmsýzlýðýný ilân eden Yâkub Beg 1866’da
Hoten’i, 1867’de Kuça’yý ele geçirdikten
sonra 1868’de Turfan ve Kumul’u kendine
baðladý. 1877’de Turfan’ý yeniden iþgal eden
Çinliler’in Mançu hânedaný Köhne Turfan’ý
1879-1898 yýllarý arasýnda tamamen yýktý.
Köhne Turfan’ýn yerine Çince adla anýlan
bir yerleþim yeri kurulduysa da þehrin batýsýnda müslüman Türkler’in kurduðu mahalleye yine Turfan denildi. Ocak 1933’te Turfan’da Mahmud Muhiti liderliðinde
ayaklanma baþlatýldý. Bütün mücadelelere raðmen Çinliler’e karþý kesin bir sonuç
elde edilemedi. II. Dünya Savaþý neticesinde Çin’de Kuo-min-tang taraftarlarý (milliyetçiler) iç savaþý kaybettiler ve Tayvan’a sýðýnmak zorunda kaldýlar. Ýktidarý tam anlamýyla ele geçiren komünistler kontrolü
saðladýlar. Eylül 1949’da Doðu Türkistan,
Çin Halk Cumhuriyeti tarafýndan iþgal edildi.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Atâ Melik el-Cüveynî, The History of the WorldConqueror (trc. J. A. Boyle), Manchester 1958, I,
44-53; Chen Yüan, Western and Central Asians
in China under Mongols, Los Angeles 1960, s.
17, 191, 204, 216; A. von Gabain, Das Uigurische
Königreich Chotscho, Berlin 1961, s. 20; Bahaeddin Ögel, Sino-Turcica: Çingiz Han ve Çindeki Hanedanýnýn Türk Müþavirleri, Taipei 1964,
s. 14-27; a.mlf., Büyük Hun Ýmparatorluðu, Ankara 1981, I, 447-450; II, 11-23, 367, 368, 428435, 473-475; a.mlf., Ýslâmiyetten Önce Türk
Kültür Tarihi, Ankara 1984, s. 156, 168, 213,
349, 351, 357, 360-362, 366; A. Kollautz – H.
Miyakawa, Die Jou-jan der Mongolei und die
Awaren in Mitteleuropa, Klagenfurt 1970, s. 108,
126-128; A. Zeki Velidi Togan, Bugünkü Türkili
Türkistan ve Yakýn Tarihi, Ýstanbul 1981, s. 3,
4, 13, 56, 78; B. A. Litvinski, Vostoçniy Turkestan i Sredneyaya Aziya, Moskva 1984, s. 4-29,
30-54, 61-96, 156-164, 165-179, 180 vd.; W.
Eberhard, Çin Tarihi, Ankara 1987, s. 281, 292,
306; Özkan Ýzgi, Uygurlarýn Siyasi ve Kültürel
Tarihi: Hukuk Vesikalarýna Göre, Ankara 1987,
s. 41-47; Mehmed Emin Buðra, Þarki Türkistan
Tarihi, Ankara 1988, s. 541-552; O. Lattimore,
Inner Asian Frontiers of China, Oxford 1988, s.
179-181; K. Baypakov – Rakip Nasýrov, Po Velikomu Þelkovomu Puti, Almatý 1991, s. 10-13, 7072, 77; Hüseyin Salman, Türgiþler, Ankara 1998, s.
7, 17, 52, 90; D. Christian, A History of Russia,
Central Asia and Mongolia, London 1998, s. 72,
190, 197, 200, 210, 217, 237, 249, 254, 267,
268; Koyþýgara Salgarulý, Siungnu-Han Kitabýnnan, Almatý 1998, s. 32-43; Erken Ýç Asya Tarihi (der. Denis Sinor), Ýstanbul 2000, s. 38, 58,
186, 209, 414, 415, 416, 515; S. G. Klyaþtorny,
“Tsentralnaya Aziya v Epohu Antiçnosti”, Ýstoriya Kazahstana i Tsentralnoy Azii, Almatý 2001,
s. 54-59, 69-70; P. B. Golden, Türk Halklarý Tarihine Giriþ (trc. Osman Karatay), Ankara 2002,
s. 134, 139-140, 144; Ahmet Taþaðýl, Göktürk-
ler, Ankara 2003, I, 9-14, 95; II, 1, 56, 79; a.mlf.,
Çin Kaynaklarýna Göre Eski Türk Boylarý, Ankara 2004, s. 18, 23, 29, 33, 36, 43, 53, 54, 56,
65, 100; Emel Esin, “Turfan”, ÝA, XII/2, s. 115118; S. Soucek, “Turfan”, EI 2 (Ýng.), X, 675-677.
ÿAhmet Taþaðýl
–
—
TURGUT ALP
(ö. 735/1334-35’ten sonra)
˜
Osman Bey’in en yakýn
silâh arkadaþlarýndan biri.
™
Hayatýna dair çok az bilgi vardýr. Onun
tarihî bir þahsiyet olmayýp halk rivayetlerinde ortaya çýkan efsanevî bir kiþi olduðu
da ileri sürülür. Bununla birlikte ilk Osmanlý kronikleri yanýnda bazý Bizans kaynaklarýnda çeþitli askerî faaliyetleri dolayýsýyla adý zikredilir. Ýsmindeki Alp kelimesi
bir unvandýr ve muhtemelen onun veya
babasýnýn Selçuklu Devleti’nin hizmetinde dirlik sahibi olduðuna iþaret eder. Ýlk
Osmanlý kaynaklarýndaki rivayetlere göre
Osman Bey’in yanýnda bulunmuþ ve Yarhisar’ýn alýnmasýna katýlmýþ, ardýndan Ýnegöl’ün fethiyle görevlendirilmiþtir. Kaynaklarda Turgut Alp’in þehri muhasara ederken Osman Bey’in de yardýma geldiðine
deðinilir. Yine Ýnegöl’ün fethi esnasýnda
þehrin tekfuru Aya Nikola’nýn Türkler’e karþý düþmanca hareketleri sebebiyle idam
edildiði ve þehrin idaresinin Turgut Alp’e
verildiði kaydedilir. Bundan sonra Turgut
Alp, Köse Mihal ile birlikte Orhan Gazi’nin
yanýnda Atranos’un (Orhaneli) fethine katýldý. Orhan Bey’in geldiðini haber alan Atranos hâkimi hisardan çýkýp kaçarken bir
kayadan düþerek öldüðünden kale kolayca ele geçirildi (725/1325). Atranos’un alýnmasý Bursa’nýn fethini kolaylaþtýrdý. Turgut Alp’in 735 (1334-35) yýlýnda sað olduðu bilinmekte, fakat epeyce yaþlý olduðu
anlaþýlmaktadýr. Onun ayrýca Ýnegöl çevresinde Keþiþ daðý yakýnýnda yaþayan derviþlerden Geyikli Baba ile yakýnlýðýna dair
bazý rivayetlere rastlanýr. Adý ölümünden
sonra Ýnegöl yöresine verilmiþ ve burasý
Turgut-ili diye anýlmýþtýr. Âþýkpaþazâde,
Neþrî ve diðer tarihçiler de Ýnegöl yöresini Turgut-ili þeklinde anar. Bu adlandýrma
XVI. yüzyýldan itibaren tamamen ortadan
kalkmýþtýr.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Âþýkpaþazâde, Târih (Atsýz), s. 102, 105, 110,
122; Neþrî, Cihannümâ (Unat), I, 102, 112, 130,
168; C. Imber, “The Legend of Osman Gazi”, The
Ottoman Emirate: 1300-1389 (ed. E. Zachariado),
Rethymnon 1993, s. 71-72; Faruk Sümer, “Turgut
Alp”, ÝA, XII/2, s. 119-120; G. Leiser, “Torghud”,
EI 2 (Ýng.), X, 570.
ÿFaruk Sümer

Benzer belgeler