Sağlığın - ABC Koleji
Transkript
Sağlığın - ABC Koleji
www.abckolej .com ABC KOLEJİ REVİRİ SAĞLIK BÜLTENİ ığ ın NO: 3 Sa ğl si HAZIRLAYAN Aynur DİKKAŞ Hemşire OCAK 2015 İÇİNDEKİLER 1. Okul Hemşiresi - Aile İletişimi 2. Çocuklarda Spor ve Egzersizin Büyümeye Etkisi 3. İlaç Kullanımında Dikkat Edilecek Hususlar 4. Çocuklara Göz Sağlığı Konusunda Tavsiyeler 5. Okul Çağı Çocuklarında Beslenme (Uzm.Dyt.Rukiye BOZBULUT) 6. Dönem İçi Faaliyetlerimiz 7. Revir Hizmet Durum Tablosu Değerli Velilerimiz; Okul dönemi, çocukların fiziksel ve duygusal açıdan hızlı ve karmaşık bir süreçle büyüyüp geliştikleri dönemdir. Çocuklar yetişkinlik dönemlerine kadar zamanlarının büyük bir bölümünü okulda geçirmektedirler. Bu nedenle çocuğun gelişimi için çok önemli olan bu dönemde fiziksel, psikolojik ve eğitimdeki etkilenmeler gerçekleşmektedir. Okul sağlığı hizmetlerinin genel amacı, toplumda okul çağındaki bütün çocukların mümkün olan en iyi bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığa kavuşmalarını sağlamak ve sürdürmek, böylece çocukların, dolayısıyla toplumun sağlık düzeyini yükseltmektir. Okul hemşireliği hizmeti ülkemizde sayısı gittikçe artan özel okullarla ortaya çıkmıştır. Son derece lüzumlu ve faydalı olan bu hizmet sayesinde çocuklarımızın okuldan ayrı kalma sorunu ortadan kalkmakta, derslerine daha çok yönelmeleri sağlanmakta, sağlık, hijyen, hastalıklardan korunma, düzenli beslenme ve sağlıklı büyüme konularında bilgilendirip bilinçlendirilmekte, hasta olduklarında düzenli ilaç takibi ve gözlemi yapılmakta, gerektiği hallerde süratli ve doğru sağlık kuruluşu/hekime yönlendirilmekte, bazı durumlarda fiziki muayene, gözlem ve takibi neticesinde varsa erken yaşta teşhis edilemeyen hastalıkları ortaya çıkarılabilmektedir. Eğitim ve öğretimde sağlığın önemini kavrayan ABC Koleji Yönetimi bu konuda verilen hizmeti gün geçtikçe geliştirmekte, devamlı sorgulamakta ve çocuklarımızın kesintisiz ve iyi bir öğretim ve eğitim görmesi için sağlık sorunları ile çok yakından ilgilenmektedir. ABC Koleji hemşiresi olarak sevgili öğrencilerimize daha iyi bir sağlık hizmeti verebilmek için sizleri revir faaliyetlerimiz hakkında bilgilendirmek ve aynı zamanda bazı önemli hususlara ise dikkatinizi çekmek istiyorum. 1. Revire Başvuru ve Hastaya Yapılan İşlemler : a. Revirimiz, -1’inci Katta kantinin hemen bitişiğinde yer almaktadır. b. Öğrencilerimiz Müdür Yardımcılarından “Revir Sevk Kağıdı” alarak revire başvurmaktadır. c. Revire başvuran her öğrencinin “Revir Kayıt Defterine” kaydı yapılmaktadır.(Sıra No, Sınıfı, Adı-Soyadı, Tarih, Görülen Hastalık, Yapılan Tedavi ve Verilen İlaçlar) ç. Hasta olan öğrenciler gün içinde gözlem ve takip edilmekte, ilaçları ise (özellikle antibiyotik) düzenli olarak verilmektedir. d. Muayenede ateşi tespit edilenlerin takip ve kontrolü yapılmakta gerektiğinde veli aranarak bilgilendirilmektedir. e. Doktora sevki gereken öğrencilerimiz için velilere telefonla ulaşılarak haberdar edilmektedir. 2. Öğrenci Sağlık Bilgisi Formu İle İlgili Hususlar : Okulumuzda öğrencilerimize doğru, süratli, verimli ve etkili bir sağlık hizmeti verebilmek için, onların kişisel bilgileri, fiziksel bilgileri, aile bilgileri, sağlık özgeçmişleri, alerji durumları, geçirdiği hastalıklar ve ameliyatlar, aşı durumları, aile/yakını iletişim bilgileri v.b. detayları içeren “Öğrenci Sağlık Bilgisi Formu” her öğrenci için ayrı ayrı tanzim edilerek tutulmaktadır. Bu kapsamda; a. Formun Veliler tarafından doğru ve tam olarak doldurulması ve bilgilerin değişmesi durumunda güncellenmesi gerekmektedir. b. Form üzerinde öğrencinin T.C. (vatandaşlık) Numarası mutlaka yazılmalıdır. Bu husus öğrencinin acil olarak hastaneye sevkinde hastaneye giriş yapma ve müteakip işlemleri başlatma açısından önemlidir. c. Çocuğunuzun kan grubunu biliyorsanız bilgi formuna açık olarak yazınız. Bilmiyorsanız en kısa zamanda baktırıp alacağınız kan grubu kartını revire teslim ediniz. Acil durumlarda kan grubunun biliniyor olması müdahale ve tedaviyi hızlandırıcağını aklınızdan çıkarmayınız. ç. Öğrencilerimizden kronik hastalığı olanlar için, hastalığın ismi, sürekli kullanılan ilaç, varsa ilaç alerjisi, besin alerjisi bilgilerinin form üzerinde mutlaka belirtilmesi önemlidir. d. Çocuğunuzun kronik hastalığı veya sürekli kullandığı ilaç varsa bu konuda doktor tarafından verilen raporu mutlaka revire getiriniz. Hastalık ve ilaç tedavisi ile ilgili Hemşire ile ayrıntılı görüşünüz. Tavsiye ve yönlendirmelerini dinleyiniz. e. Aile ile ilgili bilgiler kapsamında telefon numarası, iş ve ev adresi değişikliklerini zaman geçirmeden revire bildiriniz. Anne-babaya ulaşılamadığında aranacak üçüncü bir şahıs bilgilerini mutlaka veriniz. f. Anne veya baba arandığında eğer cevap veremediyseniz en kısa zamanda okul hemşiresini arayınız. g. Okul Reviri Telefon Numarası : 282 92 22’den Revir Hemşiresi Aynur DİKKAŞ. 2. Öğrenci İlaç Takip Formu İle İlgili Hususlar : a. Öğrencinin okulda bulunduğu saatlere rastlayan ilaç kullanımı için velilerimizin ilaçları ilaç takip formlarını doldurarak mümkünse reçetenin bir sureti ile birlikte okula göndermeleri gerekmektedir. b. Düzenli ve zorunlu kullanılması gereken özel ilaçların özellikle “Doktor Raporu ve Öğrenci İlaç Takip Formu (doldurulup imzalanmak suretiyle)” ile birlikte revir hemşiresine teslim edilmelidir. c. Antibiyotik kullanımı diğer ilaçlara nazaran daha özel şartlar gerektirmektedir. Bu bakımdan, doktor tarafından reçetede günde iki defa doz düzenlenmişse ilacın 12 saatte bir verilmesine dikkat edilmelidir. Eğer sabah ilaç okula gönderilecekse bunun için ilaç alma zamanı sabah kahvaltı bitimine (Saat 0930) denk getirilecek şekilde düzenlenmelidir. Alınacak bu tedbir dersin bölünmemesi açısından önemlidir. ç. Antibiyotik dışındaki diğer ilaçların kullanımında ise, doktor reçetesinde; - Günde üç defa (3x1) kullanılması belirtilen ilaçların : 8 saatte bir olacak şekilde, - Günde iki defa (2x1) kullanılması belirtilen ilaçların : 12 saatte bir olacak şekilde, - Günde dört defa (4x1) kullanılması belirtilen ilaçların : 6 saatte bir olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. REVİRİ SAĞLIK BÜLTENİ ço sp cu or kla ve rd eg a ze rs iz ÇOCUKLARDA SPOR VE EGZERSİZİN BÜYÜMEYE ETKİSİ Sporun büyüme ve gelişmeye olan etkilerini ortaya çıkarmak için çocuklarda birçok çalışma yapılmış ve düzenli yapılan sportif aktivitenin çocuğun boyuna ve vücut ağırlığına etkisi araştırılmıştır. Sportif başarı amacıyla spora başlama yaşının giderek düşmesi nedeniyle antreman veya egzersizin kaslar, büyümeyi uyaran hormonlar ve henüz kapanmamış olan büyüme plakları üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmalar güncelliğini korumaktadır. Düzenli fiziksel aktivite, spora katılım veya antrenmanın, ulaşılan boy uzunluğu, boy uzama hızının zamanı ve boy uzama hızını etkilediği henüz tam olarak gösterilebilmiş değildir. Ancak yüzme, tenis, basketbol ve kürek gibi spor türleriyle uğraşan çocukların yaşıtlarından daha uzun ve ağır oldukları gözlenmektedir. Bu durum bazı spor türlerinin avantajlı olabileceğini düşündürmektedir. Futbol, yüzme ve kürek gibi spor türlerinde erken olgunlaşma özellikle erkekler; cimnastik, paten gibi spor türleri ve bale gibi sanat dallarında geç olgunlaşma özellikle kız çocukları için avantaj oluşturabilmektedir. Bu nedenle spora bağlı seçimler yapılırken antrenmanın olgunlaşma üzerine olan etkilerinin dikkate alınmasında yarar vardır. Uluslararası organizasyonlarda performans yaşının bazı spor türlerinde giderek düştüğü görülmektedir. Bu durum spora daha erken yaşlarda başlanmasına neden olmaktadır. Küçük yaşta antrenmana başlamanın olumsuz psikolojik etkileri ile ilgili çalışma sayısı azdır. Psikolojik etkilerin yanında fiziksel anlamda da tek yönlü ve ağır antrenmanlar uygulanmadıkça bir sorun olmamaktadır. Uzun süreli dayanıklılık çalışmaları hem psikolojik hem de kas, tendon ve eklemlerin tekrarlayan zorlanmalar altında kalmaları nedeniyle uygun olmayabilirler. Çocukların mekanik verimlilikleri iyi olmadığı için aynı işi yaparken daha çok oksijen tüketir ve daha çabuk yorulurlar. Bu yaşla birlikte gelişme gösterecektir. Yine de antrenmanlar çok uzun tutulmamalı ve sık dinlenme aralıkları verilmelidir. Ayrıca yarışma ortamından çok oyun içerikli çalışmalara yer verilerek o sporun temel özellikleri öğretilmeye çalışılmalıdır. Fiziksel gelişim sırasında boyun uzaması kemiklerin epifiz adı verilen büyüme plaklarından sağlanmaktadır. Aşırı fiziksel yük ve büyüme plaklarına gelen darbeler, bu bölgelerin erken kapanmasına neden olabilmektedir. Okul çocukluğu döneminde sağlık toplarıyla çalışmalar ve zamanla vücut ağırlığıyla yapılan çalışmalara da yer verilmesi önerilirken ek ağırlık çalışmalarının 15-16 yaşlara kadar ertelenmesi gerekmektedir. Sporun, çocukların gelişimi üzerinde yarattığı etkiler üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bazı araştırıcalara göre ise, fiziksel aktiviteler organizmada azot tutuluşunu ve protein sentezini arttırmakta, sonuç olarak lateral (organların enine büyümesi) büyümeyi uyarmaktadır. Sporsal aktivitelerin kemik gelişimi üzerine etkisi üzerinde yapılan araştırmalar sınırlı stresin kemik büyümesine faydalı olduğu göstermiştir. Hareketsizlik kemik büyümesine zararlı sonuçlar verirken, aşırı ve şiddetli stres de kırıklara neden olabilir. Bazı çocuklar için atma, atlama veya kaldırma kemik dokularda istenmeyen sonuçlar yaratırken, diğer çocuklarda durum böyle olmayabilir. Egzersiz kemik genişliğini ve mineralizasyonunu arttırırken, hareketsizlik azaltır. Optimal bir süre ve şiddette yapılan egzersiz kemiklerin epifiz denen büyüme ile ilgili kısmına büyümeyi uyarıcı etki yaparken, uzun süreli şiddetli egzersiz büyüme üzerine fayda yerine zarar verebilir. Sonuç olarak; bilinçli olarak yapılan, belli süreleri aşmayan ve şiddeti çocuğun yaş grubu ile uyumlu olan fiziki egzersizler büyümeyi uyarıcı etki yaparlar. Bir dokunun hassasiyeti, büyüme hızıyla orantılı olarak gelişir. Bu nedenle, çocuklar yetişkinlere oranla fizyolojik yönden doğru olmayan antreman uygulamalarında daha çok yüklenme yaralanmaları tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durum ergenlik çağında sıçrama dönemindeki çocuklar için daha da önemlidir çünkü ortopedik olarak aşırı yüklenme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Gelişmekte olan organizmaya tek yönlü ve hazırlık yapılmadan yapılacak yüklenmelerde hemen ya da sonra doku harabiyetleri ortaya çıkabilir. Gelişmekte olan çocuklarda omurlara fazla yüklenmekten çekinmek gerekir. Çünkü aşırı yüklenmeler, omurgada şekil bozukluklarına ve kemik deformasyonlarına, büyümede duraksamaya ve hareket yeteneğinde azalmaya yol açabilir. Büyüyen bir çocukta büyüme hormonunun çok salgılanması çok uzun boylu olmaya, az salgılanması ise kısa boy ya da cüceliğe neden olur. Erişkin yaşta büyüme hormonu fazla salgılanırsa Akromegali denen el, ayak, çene ve kafatası kemiklerinin anormal boyutlarda olması ile karakterize bir durum oluşur. Egzersizde, yapılan egzersizin şiddetinin ağırlığına bağlı olarak büyüme hormonunda da artış gözlenir. Büyüme hormonunda görülen bu artışın dayanıklılık gerektiren egzersizlerde daha yüksek oluşu, büyüme hormonunun serbest yağ asitlerini enerji kaynağı olarak kullanımını arttıran etkiye sahip olmasına bağlanmaktadır. Bu yüzden büyüme hormonu daha çok uzun süreli submaksimal şiddette yapılan egzersizde, performansı etkileyen bir hormondur. Çocukluk dönemleri ve aktiviteler : Her çocuk ve gencin egzersize ihtiyacı vardır. Fiziksel ve psikolojik değişimleri nedeniyle çocuklar erişkinlerin birer minyatürleri olarak görülmemelidirler. Çocukluk çağı geniş bir zaman dilimidir ve her çocuğun gelişim ve büyüme çizgisi farklı olabilecektir. Aynı yaştaki çocukların fiziksel yetenek ve olgunlukları çok farklı olabilecektir. Bu faktörler göz önüne alınarak uygulanması düşünülen aktivite programı planlanmalıdır. Bu nedenle beklenti ve hedefler çocuğun gelişme düzeyine uygun olmalıdır. Bu noktada hekimlere ve spor eğitimcilerine iş düşmektedir. Aşağıda yazılmış olan aktiviteler genel öneriler olup çocuğun gelişim ve büyüme durumu göz önüne alınarak karar verilmelidir. 2-4 Yaş Bu yaş çocukları koşma, yakalama, sıçrama gibi birçok temel becerileri yapabilirler. Denge ile ilgili gelişim devam etmektedir. Hareketli nesneleri izlemede zorlanır, dikkatleri kısa sürelidir. Kopya ederek öğrenirler. Planlanmış uzun süreli aktiviteler uygun değildir. Değişik eğlenceli oyun aktiviteleri yaptırılabilir. Oyun alanlarında, kırda koşma, yürüme, sallanma, yuvarlanmalar aktiviteleri, gözetim altında olmak koşulu ile su oyunları, pedagojik olarak yetkin eğitmenlerce verilebilecek basit cimnastik ve dans aktiviteleri önerilebilir. Erken çocukluk dönemi (5-7 yaş) Bu yaş döneminde bireysel aktivitelere ağırlık verilmelidir. Denge daha çok gelişmiştir, hareketli nesneleri daha iyi izler, dikkat süresi biraz daha uzamıştır, ancak birçok detayı hatırlamakta ve hızlı karar vermekte zorlanır. Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yetenek gelişimi için çeşitli aktiviteler önerilmektedir ancak bunlar uzun süreli olmamalı ve sık dinlenmeler verilmelidir. Dans aktiviteleri, cimnastik çalışmaları, seksek benzeri oyunlar, İp atlama, ağır olmayan toplarla oynama, atma, yakalama, üç tekerlekli veya destekli bisiklete binme, tırmanma, gözetim altında yüzme, kendi vücut ağırlığı ile veya hafif toplarla ağırlık çalışmaları önerilir. Altı yaştan sonra çocukların motor yetenekleri ve güvenlik algılamaları artmaktadır. Takım sporlarına uyum sağlama yetenekleri artar. Çocuklar motive etmek için hareketlerinden övgü ile söz edilmelidir. Orta çocukluk dönemi (8-9 yaş) Daha karmaşık aktiviteleri yapabileceklerdir. Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yeteneklerin gelişimine yönelik olarak koşma, yüzme, tırmanma, dans aktivitelerine denge, esneklik, çabukluk ve ritim çalışmaları eklenmeli. Yarışmamak kaydı ile cimnastik, futbol, yüzme, tenis, bisiklet, dans, koşu, kayak, beysbol sporlarına daha ciddi eğilebilirler. Bu dönemde disiplin, kurallara uyma, cezalandırma, takım olarak hareket edebilme gibi kavramlar yerleşir. Bu dönemde özellikle kızların erken gelişim gösterebileceği göz ardı edilmemelidir. Ağırlık çalışmaları için kendi vücut ağırlığı yanı sıra gözlem altında olmak koşulu ile hafif ağırlıklarla basit teknik çalışmalar önerilebilir. Geç çocukluk dönemi (10-12 yaş) Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yeteneklerin gelişimi için kuvvet, sürat, dayanıklılık gibi temel biyomotor özelliklerin artırılmasına yönelik aktiviteler daha sistemli ve planlı yapılmaya başlanır. Kızların bir kısmının ergenlik dönemleri içinde olabilecekleri dikkate alınmalıdır. İlgi alanlarındaki spora yönelmeleri söz konusudur. Daha karmaşık aktiviteler ve beceriler çalışılmaya başlanır. Ağırlık çalışmaları teknik çalışmalar olarak yaş grubuna ve yönlendiği spor disiplinine uygun olarak ağır yüklenmeler olmaksızın kontrol altında olmak kaydı ile yapılabilir. Koordinatif özelliklerin gelişimine yönelik çalışmalar yapılır. Spor dalına özgü tekrarlar yapılır. Bireysel veya takım olarak yarışma tarzı organizasyonlara katılım başlar. Oyun kuralları, taktik ve teknik çalışmalar daha rahat algılanarak yapılır. Sosyal açıdan liderlik, grup içi iletişim, arkadaşlık, takım ruhu, centilmenlik, gibi özelliklerin yerleştiği dönemdir. Pratik yeteneklerin kullanımı gelişir, Atletizm, kayak, tenis, yüzme ya da futbol, basketbol, voleybol, gibi takım sporları daha ciddi düzeyde yapılmaya başlanabilir. Erken ergenlik dönemi 13-15 yaş Bu dönemde hızlı bir büyüme söz konusudur, ancak vücut daha az esnektir artık. Puberte oluşumu söz konusudur. Dikkatleri çok iyidir, oyun taktiklerini ve stratejileri uygularlar. Bu dönemde kuvvet gelişimi önemlidir ve ağırlık çalışmalarına başlaması önerilir. Gelişimini tamamlamış olanlar için atletizmin dalları, basketbol gibi takım oyunları yanı sıra kayak ve cimnastik gibi branşlar yaptırılabilir. Geç ergenlik (16-18 yaş) Yetişkin düzeyinde gelişime ve yetişkinlerin düzeyine yakın becerilere sahiptir. Dikkat ve algılama çok iyidir ve tamdır, kuvvet kazanma üzerinde çalışmalar yapılabilir. İlgiye bağlı olarak tüm sporlar önerilebilir. Yarışma düzeyinde halter ve karate, tekvando gibi savunma sporlarına, ancak bu dönemden sonra izin verilebilir. Spor, ergenlik döneminde gençlerinin temel gereksinimlerine doyum sağlayacak önemli bir etkinlik alanıdır. Ergenlik döneminde aktivitelerine devam edenlerde yüklenmeler çocukluk dönemine göre daha fazla olmaktadır, bu da egzersizin kardiyak risk faktörlerine yönelik olumlu etkilerini artırmaktadır. Ancak bu dönemde bireylerde artan bağımsız olma isteği yanı sıra tecrübe azlığı nedeniyle maceraya yönelik aktivitelerinde riskler de artmaktadır. Fiziksel aktiviteye katılım bireysel karakterlerinin oluşmasında etkili bir faktör olmaktadır. Bu dönemde performans artırmaya yönelik ilaç kullanımlarını ve her şeye karşın kazanma isteğini ahlaki gelişim açısından olumsuz etkiler olarak sayabiliriz. Çocukluk döneminde düzenli egzersizin başlıca yararları: 1. Kilo kontrolü : Ülkemizde fazla kilolu çocukların oranı erkek çocuklarda %11,6, kızlarda %13,2 kadardır. Bu durum hipertansiyon, zararlı kan yağlarında yükseklik, hipertansiyon, Tip 2 diyabet (Şeker hastalığı), büyüme hormonu salgılama bozuklukları ve solunumsal ve ortopedik problemlerle karşılaşma riskini artırmaktadır. Çocuk obezlerin %40'ı, ergenlikte obez olanların da %70'i erişkin yaşlarda da obez olmaktadır. Bu nedenle çocukluk ve ergenlik çağında obezite ile yapılacak mücadele erişkin yaşlardaki sağlık açısından da çok önemli sayılmaktadır. 2. Psikolojik rahatlama : Hasta ruhsal olarak kendini daha iyi hisseder, depresyon ve anksiyete semptomlarının azalmasını sağlar. 3. Kalp ve akciğerlerin kuvvetlenmesi : Egzersiz düzenli ve bilinçli bir şekilde yapıldığında kalp üzerinde kalp kaslarını kuvvetlendirici ve kalbin kontraktilitesini yani kasılabilirliğini arttırıcı etkisi meydana gelmektedir. Kalbin kasılma gücünün artması vücuda ve akciğere pompalanan kanın daha rahat dolaşıma katılmasını sağlayarak özellikle Tip 1 Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) gibi hastalıklarda uzun dönem komplikasyonların yani yan tesirlerin oluşmasını zorlaştırır. Mikrovasküler sistemde meydana gelebilecek hasarların engellenmesi veya ertelenmesi sayesinde özellikle göz ve böbrek gibi organlarda hastalığın yapabileceği hasar riski azaltılmış olur. Adolesan (Ergenlik) dönemde yapılan egzersizin başlıca amaçları şunlardır : - Fiziksel egzersiz, sağlık ve kendini iyi hissetme, büyüme ve gelişmeyi sağlamak. - Yetişkinlikte aktif yaşam stilini oluşturmak - Kemik mineral yoğunluğunu arttırmak ve ilerde osteoporoz oluşma riskini azaltmak. - Aşırı kilo veya obezite insidansını ve yetişkinlikte kronik hastalıkların görülme riskini azaltmak. Değişik sporlar dallarına özgü antrenmanlara başlama ve müsabakalara katılım için önerilen yaşlar: Birçok spor dalı için spora başlama yaşı ve müsabaka yaşı değişik çalışmalarla önerilmiş olmasına rağmen, fikir birliğine varılmış kesin yaş sınırları yoktur. Spora katılımı konusunda çocuğun gelişimi ve büyümesi dikkate alınarak karar vermek daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Aşağıdaki tabloda değişik sporlar için verilen başlama yaşları daha çok sporun gerektirdiği antrenmanların organize olarak düzenli yapılabileceği yaş önerileridir. Çocuklara 4-5 yaşlarından itibaren bazı sporların oyun aktiviteleri tarzında yaptırılması sağlıklı büyüme ve gelişme açısından uygun olur. Başlangıç olarak yüzme, dans ve cimnastik gibi sporlar oyun tarzında yaşa uygun çalışmalar olarak planlanabilir. Değişik sporlar dallarına özgü antrenmanlara başlama ve müsabakalara katılım için önerilen yaşlar: Spor Dalı Jimnastik Yüzme Dans Artistik buz pateni Basketbol Tenis Okçuluk Futbol Atletizm Voleybol Su topu Kayak Kürek Hentbol Eskrim Okçuluk Savunma Sporları Güreş Bisiklet Halter Yelken Binicilik İlk Başlama Yaşı 6-8 7-8 8-12 7-9 10-12 7-8 12-14 12-14 10-16 10-12 10-12 7-8 11-14 10-12 10-12 8-10 8-10 11-13 12-15 14-15 10-12 10-12 Yarışmalara Katılma Yaşı 9-14 11-14 9-10 11-13 14-16 11-14 16-18 16-18 14-18 15-16 16-17 12(alp) 16(kuzey) 16-18 14-16 14-16 16-17 14-16 16-18 16-18 17-18 14-16 14-16 Çocuğun aktiviteye yönlendirilmesinde ailelerin rolü : Çocuğun aktiviteye, spora erken yönlendirmesinde ailesine çok önemli görevler düşmektedir. Anne babanın iyi bir örnek oluşturması önemlidir. Atılacak olumlu adımların çocukların yaşamını etkileyecek bir alışkanlığı kazanmasının yolunu açabileceği unutulmamalıdır. Çocuğu ilgi alanına uygun olarak spor etkinliklerine götürüp, spor çeşitlerini ve nasıl yapıldıklarını açıklamak, gerekli malzemeleri sağlayıp diğer çocuklarla oynaması için ortam yaratılması önemlidir. Anne baba olarak İlgilendiğiniz bir spor varsa bunu ve becerilerinizi çocuğunuzla paylaşın, çabanın ve de çalışmanın kazandığı bir ödül olduğunu ve en iyisi olmaksızın da bu spor aktivitesinden zevk alınabileceğini öğretin. Çocuğunuz bir aktiviteyi daha ciddi olarak yapmak üzere karar verdi ise organize sporlara katılımı konusunda herhangi bir engel olup olmadığı konusunda hekiminize danışmalı, spora katılım öncesi tıbbi kontroller yapılmalıdır. Geçmişte çocuğunuz kronik bir hastalık geçirdi ise spora katılıma karar verme aşamalarında hekiminize danışarak hangi aktivitelerin uygun olabileceğini öğrenmek gereklidir. Pratik olarak çocuğunuzu spora yönlendirdiğinizde şu önerilere dikkat etmekte yarar olacaktır; Spor için gerekli malzemelerin maliyeti, fiziksel temas miktarı, bireysel yeteneklerin önemi, takım performansının önemi, takımın büyüklüğü, her bir çocuğun katılım şansı. Bulunduğunuz yörede birçok spora katılabilme şansı var ise çocuğunuzun bunları denemesi için fırsat yaratın. Çocuğunuz bir aktiviteye başlamadan önce ne kadar çok değişik aktivite deneyip de iyi yapabildiği bir alanı seçerse hem yaptığı aktiviteden daha çok keyif alacak hem de daha başarılı olabilecektir. Tenis, koşu, golf gibi bireysel sporlar yanı sıra futbol, voleybol gibi takım oyunlarını da denemesini sağlayın. Temas sporlarına yatkın olup olmadığını gözlemleyin, el göz koordinasyonu değerlendirin, top oyunlarına yatkınlığını gözlemleyin. Spora karar verirken çocuğuz emin ellerde ve güvenli mi değerlendirin. Spor eğitmeni veya çalıştırıcı oyunun kurallarını koyuyor mu? Oyunun gerektirdiği koruyucu malzemelerin kullanılmasını denetliyor mu? Sadece iyi oyunculara mı şans tanıyor? Çalıştırıcının çocuğun büyük olmadığının, gelişimini tamamlamadığının farkında mı? Verilen talimatlar çocuğunuzun güvenliğini sağlamaya yönelik olarak yeterli mi? Çalıştırıcı sürekli bağırıyorsa, iyi oyuncuları oynatıyorsa, çocuğunuzun katılma istek ve cesaretini yitirmesine yol açabilecektir. Çocuğunuzun antrenörüne saygı duyun ve gösterin. Onunla iletişim halinde olun. Eğer uygulamaları ile ilgili katılmadığınız noktalar varsa çocukla değil doğrudan antrenörle bunu paylaşın. Çocuğunuzun benzer yaş grubundaki çocuklarla bir arada olması yada fiziksel olgunluk ve gelişimlerine yeteneklerine göre gruplara ayrılmış olması yaralanma risklerine karşı önemli bir koruyucu etken olacaktır. Isınma ve soğuma dönemleri içi yeterli zaman ayırmaları yaralanmalardan korunma konusunda sorumluların yeterli ilgi göstermelerine yönelik bir işaret olarak değerlendirilebilir. Anne baba için pratik öneri; “oturun ve izleyin”. Vaktiniz elverdiğince çocuğunuzu sporda izleyin, onu olumlu yönde güdüleyin ve cesaretlendirin. ”Fair play” in (centilmenliğin) önemini vurgulayın, yapabiliyorsanız çocuğunuz için bir sporcu olarak örnek olun. Çocuk 11 -12 yaşlarına ulaştıktan sonra yarışma ruhu ve kazanma hırsını artırmaya yönelik olarak bilinçlendirmeye ve de motive etmeye başlamak önerilmektedir. Her şeye rağmen kazan sloganı ile hareket etmek birçok çocuğun spordan soğumasına yol açabilecektir. Çocuğunuzun fiziksel yetenekleri konusunda gerçekçi olun. Çocuğunuzun kendisine gerçekçi hedefler belirlemesine yardımcı olun. Organize sporlar çağında çocuğunuzun gerçekten oynamak isteyip istemedi konusunda emin olunuz, hiçbir zaman zorlamayın ve ısrar etmeyin. Spora katılımın çocuğunuzun eğitim programını etkilemesine izni vermeyin, aynı zamanda okuldaki müzik gibi başka etkinliklere ve aktivitelere de katılacaktır. Spor ile bunları karıştırdığında bunalabilir. Eğer çocuğunuz yaptığı sporu ya da aktiviteyi bırakmak isterse çocuğu etkileyen aşırı antrenman ya da başka benzeri stresleri gözden geçirin. Bir süre sonra çocuğunuz aynı aktiviteye tekrar dönebilir ya da başka bir aktivite yapmayı isteyebilir. Bu konuda aşırı ısrarcı olmak doğru bir yaklaşım değildir. Çocuğunuzun katıldığı spor ya da aktiviteyi öncelikle uzun dönemli sağlık açısından yararları ile değerlendirin. Çocuğun aktiviteyi yaparken formda olması, sağlıklı olması ve de mutlu olması amaçlanmalıdır. Çocuğunuz kazansa da, kaybetse de onu sevdiğinizi bildiğinden emin olun. Takımın diğer üyeleri ve çocuğunuz için amigoluk yapın. Oyun ve yarışmalarda duygularınızı kontrol edin diğer oyuncu, antrenör ve görevlilere bağırmayın. Ailenin üzerine çok yük düştüğü unutulmamalıdır. Anne baba olarak çocuğunuzu dinleyin. Erken yaşlara fiziksel aktivite alışkanlığı ile birlikte kazanılacak iyi bir beslenme alışkanlığı çocuğunuzun sağlıklı bir erişkin birey olma şansını artıracaktır. Yeteneği çok fazla olmasa da çocuğunuz destek ve iyi yönlendirme ile çok başarılı olabilecektir. KAYNAKLAR: 1. Açıkada C. Çocuk ve Antrenman. ACTA Orthopaedica et Traumatologica Turcica suplementum 1 Cilt 38 Supp 1 2004 s 16-26 2. Açıkada C. Çocuklarda antrenman planlaması. XI. Spor Hekimliği Kongresi seminer notları 2007 3. Akgün N. Egzersiz ve Spor Fizyolojisi. 5. Baskı Ege Üniversitesi Basımevi 1994 4. Ergen E. Çocukluk ve Ergenlik döneminde Spor Yaralanmalarının Nedenleri, Epidemiyolojisi ve Risk Faktörleri. ACTA Orthopaedica et Traumatologica Turcica suplementum 1 Cilt 38 Supp 1 2004 s 27-31 5. Gür H. http://www.sporhekimligi.com/cocuk1.php 6. http://www.mayoclinic.com 7. Kosar NŞ, Demirel HA. Çocuk Sporcuların Fizyolojik Özellikleri. ACTA Orthopaedica et Traumatologica Turcica suplementum 1 Cilt 38 Supp 1 2004 s 1-15 8. Muratlı S, Şahin G, Kalyoncu O. Antrenman ve Müsabaka Yaylım Yayıncılık 2005 İstanbul 9. Rowland TW. Children’s Exercise Physiology. Human Kinetics second edition 2005 10. Shephard RJ. Physical Activity, Health and Well Being at Different Life Stages, Research Quarterly for Exercise and sports Vol 66 No 4 pp 298-302 1995 11. Dr. Mesut NALÇAKAN, ww.populermedikal.com /diyetegzersiz/ cocukvespor 12. Doç.Dr.Ergun ÇETİNKAYA, www.doktorsitesi.com İLAÇ KULLANIMINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR İlaçlar tedavinin bir parçası olarak hastaların sağlığına kavuşmasında büyük rol oynamaktadır. Ancak ilaçlardan maksimum faydayı sağlamak için doğru kullanılması büyük önem arz etmektedir. Bunun için doğru ilaç, doğru zamanda, doğru miktarda, doğru sürede ve doğru yolla uygulanmalıdır. Peki bunları nasıl bilebiliriz? Aşağıda bu konuda doğru bilinen yanlışları ve tedaviden en fazla faydayı görmek için tavsiyelerimizi okuyacaksınız. İlaç Kullanım Bilgilerini (prospektüs) Mutlaka Okuyun Bir ilacın prospektüsü size şunları anlatır; * İlacın hangi maddeleri içerdiğini * İlacın ne için olduğunu (Bir ilaç sizin rahatsızlığınız dışında başka rahatsızlıklar için de kullanılıyor olabilir. Bu sizde de aynı hastalıkların olduğu anlamına gelmez) * Eğer hazırlanması gereken bir ilaç varsa nasıl hazırlanacağı * İlacı nasıl kullanmanız gerektiğini * İlacı kullanırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini * İlacın ne gibi yan etkileri olabileceğini Bu bilgiler, burada yer verilen yan etkilerin tamamının sizde de ortaya çıkacağı anlamını taşımaz. Bu yan etkiler kişiden kişiye değişmekte bazı hastalarda hiçbir yan etki ortaya çıkmazken bazı hastalarda farklı yan etkiler oluşabilmektedir. Eğer ilacınızdan kaynaklı bir yan etki ortaya çıktığını düşünüyorsanız doktor ve eczacınızı bu konuda bilgilendiriniz. * İlacın nasıl saklanması gerektiği Doğru İlaç Kullanılacak ilacın seçimi için öncelikle hastalığın teşhis edilmesi gereklidir. Doğru ilacı bilebilmek için hastalığın doğru teşhis edilmesi ilk ve en önemli basamaktır. Bazı rahatsızlıklarda belirtiler birbirine çok benzese de bu belirtiler farklı rahatsızlıklara ait olabilir. Dolayısıyla kullanmanız gereken ilaçlar da değişecektir. Bunun için mutlaka doktorunuzla görüşmeniz ve hastalığınızın doğru teşhis edilmesini sağlamanız gereklidir. Bunun ardından doktorunuz sizin için en uygun ilacı reçete edecektir. İlaç seçiminde doktor ve eczacınızın önerilerini dikkate almanız önemlidir. Bazı durumlarda aynı hastalık için kullanılabilecek birden fazla ilaç vardır. Her ilaç her hastada istenilen etkiyi sağlamayabilir. Reçeteler hastaya özel olarak hazırlanmıştır. Kulaktan dolma yollarla ve sağlık mensubu olmayan kişilerin tavsiyesi ile ilaç kullanmak faydasız olabilmesinin yanında sağlığınıza zarar verme riski de taşır. Bu yüzden aynı hastalığa yakalanmış olsanız bile doktora gitmeden başka insanların reçeteli ilaçlarını kullanmamalı ve kendi reçeteli ilaçlarınızı da kimseyle paylaşmamalısınız. Eşdeğer ilaç farklı ilaç anlamına gelmez. İlacın yan sanayisi yoktur. Eşdeğer ilaçlar aynı etken maddeyi (yani hastalığınızın tedavisi için gerekli olan içeriği) aynı miktarda içeren ve ciddi test aşamalarından geçirilerek doğrulanan fakat farklı firmalar tarafından üretilmiş olan ilaçlardır. İlaç üretimi ciddi bir teknoloji gerektirdiğinden ve ilaçların etkili olup olmadığı çok sıkı denetime tabi tutulduğundan eşdeğer olan iki ilacın etkisi arasında fark olması mümkün değildir. Yani eşdeğer olan iki ilaçtan hangisini kullanırsanız kullanın etkisi tamamen aynı olacaktır. hekime sormadan asla Doğru Zaman İlaçlarınızı AÇ ya da TOK olarak almanız ilacın etkili olabilmesi için önemlidir. Özellikle ağız yolu ile alınan ilaçların etki edebilmesi için sindirim sisteminden emilmesi ve kana karışması gerekmektedir. İlacın aç veya tok alınması ilaçların emilimini ve dolayısıyla etkisini değiştirir. Her ilaç farklı yapıda olduğundan hangi ilacı ne zaman alacağınız konusunda eczacınızın tavsiyesi çok önemlidir. AÇ karnına tavsiye edilen ilacı ne zaman almalı? En sık yapılan hata aç alınması tavsiye edilen ilacın yemekten hemen önce alınması ve üzerine yemek yenilmesidir. Eğer eczacınız ilacı aç karnına almanızı tavsiye etmişse bu ilacınızı yemekten 30 dk - 1 saat önce veya 2 saat sonra almanız gerektiği anlamına gelir. TOK karnına tavsiye edilen ilacı ne zaman almalı? Eğer eczacınız ilacınızı tok olarak almanızı tavsiye ettiyse bu ilacınızı yemekten hemen sonra alabileceğiniz gibi yemekten sonraki 1 saat içerisinde bir zamanda da alabilirsiniz. Birden fazla sayıda ilaç kullananlar ilaçlarının tamamını aynı anda alabilir mi? Bu sorunun cevabı hastaya, hastalıklara ve kullanılan ilaçlara göre değişecektir. Şöyle ki bazı ilaçların birlikte alınmasında bir sorun yoktur ve birlikte alınabilirler. Ancak kimi ilaçlar birbirleri ile etkileşime girerek etkilerini azaltabilir veya yan etkilerinin artmasına sebep olabilir. Aynı reçetede yer alan ilaçlarınız ile ilgili olarak olası bir etkileşim için eczacınız size gerekli uyarıyı yapacaktır. Ancak sürekli olarak kullandığınız başka ilaçlarınız varsa bu konuda doktorunuzu ve eczacınızı bilgilendirmeniz onların sizi doğru yönlendirmesi açısından önemlidir. İlaçlarınızı günün hangi saatinde aldığınız önemlidir. Bazı ilaçlar günün belirli saatlerinde alındığında faydaları en yüksek düzeye çıkar. Bu nedenle Doktorunuz/Eczacınız ilacınızı yatmadan önce, kahvaltıdan önce gibi zamanlarda almanızı önerdiyse bu tavsiyeye uymanız tedavinizin en iyi şekilde yapılmasını sağlayacaktır. İlaçlarınızı hangi aralıklarla aldığınız önemlidir. Genellikle ilaçların tarifi yapılırken günde 2 defa gibi tabirler kullanılır veya sabah - akşam 1’er tane denilir. Bu sanılanın aksine ilaçlarınızı kahvaltı ve akşam yemeklerinde almanız gerektiği anlamına gelmez. Daha önce bahsettiğimiz gibi ilaçların etkisini gösterebilmesi için kanınıza karışması ve kanımızda sabit olarak belirli bir miktarda bulunması gereklidir. Bunu için de ilaçların eşit zaman aralıkları ile alınması önemlidir. Size günde iki defa almanız tavsiye edilen bir ilacı aralarında (24/2) 12 saat olacak şekilde almanız gerekir. Yine aynı şekilde ilacınızı günde 3 defa almanız öğütlenmişse bu iki doz arasında 8 saat zaman olması gerektiği anlamına gelir. Bu süre ne eksik ne de fazla olmamalıdır. İlaçlar birbirleri ile etkileşime girebildikleri gibi bazı besin maddeleri ile de etkileşebilirler. Bu nedenle ilaçlarınızı kullandığınız dönemde özellikle kaçınmanız gereken bazı besinler konusunda doktorunuz/eczacınız tarafından uyarılmışsanız lütfen bu besinlerden uzak durunuz. Bunun yanında bitkisel destekler zararsızdır sözü tamamen bir kandırmacadır ve bu ürünler de ilaçlarınızla etkileşime girebilir. Eğer bitkisel destek kullanıyor veya kullanmak istiyorsanız bu konuda mutlaka eczacınıza danışınız. Doğru Miktar İlaçlarınızı önerilen dozda kullanmanız tedaviniz için önemlidir. İlaç dozları herkes için aynı olmadığı gibi hastalığın şiddeti, belirtileri ve hastanın durumu (yaş-kilo- mevcut diğer hastalıkları vb.) gibi etkenlere bağlı olarak değişir. Bunun için ilaçlarınızı size önerildiği dozda alınız. İlacın dozunu arttırmanız hastalığınızın daha çabuk tedavi edilmesini sağlamayacağı gibi azaltmanız da yan etkilerinin azalacağı anlamını taşımaz. Bunların yanında yanlış dozda ilaç kullanımı sebebiyle farklı organlarınıza zarar vermeniz de söz konusu olabilir. Eğer ilacın yan etkisini görmüşseniz bu konuda doktor ve eczacınızı mutlaka bilgilendiriniz. Eğer doktor veya eczacınız tarafından tavsiye edilmemişse ilaçlarınızı kırmadan, bölmeden ve parçalamadan bir bütün olarak alınız. İlaçlar karmaşık yapıları sebebiyle istenilen etkinin elde edilmesini temin etmek amacıyla farklı şekillerde hazırlanırlar. Bu şekiller ilaçların nerede ve nasıl emileceğini belirler ve yan etkileri en düşük seviyeye getirirler. Bu nedenle bazı ilaçların kırılarak veya bölünerek alınması ilacın etkisiz olmasına veya mide ile ilgili ciddi şikayetlerin ortaya çıkmasına sebep olabilir. İlacınızla birlikte verilen ölçü aletini kullanın. Özellikle şurup, toz vb. ilaçlarda dozun ayarlamasının yapılması daha zordur. Doğru dozda ilaç alabilmek için ilacınızla birlikte verilen ölçü kaşığı, kabı veya şırıngasını kullanın. Evde kullandığınız kaşık gibi malzemeler ilaç dozunu yanlış ayarlayabilir. Asla dozu tahmin etmeye çalışmayın. Doğru Süre Doktor veya eczacınız farklı şekilde önermediyse ilaçlarınızın tamamını kullanınız. İlacınızı ne kadar süre ile kullanacağınız önemlidir. Bazen ilaç kullanımından sonraki birkaç günde hastalık belirtileri geçer ve kiii kendisini iyi hissettiği için ilaçlarını kullanmayı bırakır. Bazen hastalık belirtileri ortadan kaybolmuş olsa bile hastalığımız tamamen geçmemiş olabilir. Bu da hastalığın daha ağır bir şekilde yeniden tekrarlamasına neden olabilir. Özellikle antibiyotik kullanırken iyileşmiş olsanız bile mutlaka tüm ilaçlarınızı zamanında almaya dikkat ederek bitene kadar kullanın. Bu sizin sağlığınızın yanı sıra toplum sağlığı için de çok önemlidir. İlaçların gereksiz yere uzun süre kullanımı da sağlığınız için bir risktir. Eğer doktorunuz aksini önermediyse biten ilaçlarınızı iyi geldiği gerekçesiyle tekrarlayıp kullanmaya devam etmeyiniz. Bazı ilaçların uzun süreli kullanımı sonucunda yan etkilerinin ortaya çıkma riski artar. Hatta bazı ilaçların kontrolsüz uzun süre kullanılması böbrek ve karaciğerinizde ciddi sorunlara yol açabilir. ilaçlarınızı belirlenen süre ve miktarda kullanın İlaçların üzerinde yer alan veya eczacınızın size belirttiği süreler sonunda ilacı kullanmayı bırakmanız gerekebilir. Özellikle göz, kulak ve burun için kullanılan damlaların sterilite sebebiyle 15 günden uzun süre kullanılması uygun değildir. Bazı ilaçlar için bu süreler artabilir veya azalabilir. Bu nedenle eczacınızın size öğütlediği süre sonunda ilacınız bitmemiş olsa bile ilacı kullanmayı bırakmanız gerekebilir. Eğer hastalığınız geçmemişse doktorunuzla tekrar iletişime geçebilirsiniz. Doğru Yol İlaçlarınızı hangi yolla aldığınız önemlidir İlaçlar istenen etkinin hastaya en konforlu yolla sunulabilmesi ve en uygun etkinin elde edilebilmesi amacıyla farklı şekillerde hazırlanmıştır. İlacınızı doğru yoldan almanız önemlidir. KAYNAK : 1. www.keo.org.tr 2. www.saglik.gov.tr Antibiyotikler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar • Antibiyotikler yalnızca bakteriler için etkilidir, virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemez. • Antibiyotik ateş düşürmez, sadece uygun ve doz ve şekillerde kullanılan antibiyotik, hastalığın kaynağı olan enfeksiyonu ortadan kaldırdığı için ateş düşer. • Soğuk algınlığı ve grip çoğunlukla kendi kendine iyileşebilen hastalıklardır. Antibiyotik alımı gerekmez. • Antibiyotik, sizin grip ve soğuk algınlığını atlatmanıza yardımcı olmaz. •Antibiyotik ağrıyı dindirmez, burun akıntısını, öksürüğü hafifletmez. •Antibiyotik, grip ve soğuk algınlığının başkalarına geçişine engel olmaz. •Hekim önerisi olmadan kullandığımız antibiyotiğin etkisi olmayacağı gibi, yaygın ve yanlış kullanıldığında hızla direnç gelişir. •Antibiyotiklere karşı direnç geliştiğinde, esas etki beklediğimiz bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde bu antibiyotikler etkili olamaz. Her antibiyotik her hastalıkta kullanılmaz. Doğru İlaç Kullanmanın 7 Kuralı • Doktorunuza muayeneye giderken kullandığınız tüm ilaçları ve önceki tedavi bilgilerinizi yanınızda bulundurunuz. • Doktorunuzun bilgisi olmadan ikinci bir ilaca başlamayınız. • İlaçları doktorunuzun anlattığı kullanım şekline uyarak kullanın. • İlaç tedavisine başladıktan sonra gelişen yeni bir yakınmanızın ilaca bağlı olabileceğini daima aklınızda bulundurun. • İlaç kullanımına gereksiz yere devam etmeyin ve önerilenden daha önce son vermeyin. • İlaca bağlı gelişebilecek olumsuz bir durumda sağlık personeline bilgi verebilmek için, birlikte yaşadığınız yakınlarınızı ilaçlarınız hakkında bilgilendirin. • Tedaviniz tamamlanınca artan ilaçlarınız varsa, maddi yetersizlik nedeniyle ilaç alamayan kişilere verilmek üzere doktorunuza verin.'' ''İlaçlar hastalıkların tedavisinde oldukça başarılı olabilse de çoğu kez istenen etkinliği tek başlarına sağlayamaz. Önerilen yaşam tarzı değişikliklerine uymak, tedavi başarısı artırır'' ÇOCUKLARA GÖZ SAĞLIĞI KONUSUNDA TAVSİYELER Çocuklarımız en değerli varlığımız. Onlara, her anlamda, aydınlık bir yarın hazırlamak çoğu zaman bizim elimizde. Ailelerinden haklı olarak “Bunu bilmiyorduk”, “Bize hiç anlatılmamıştı”, “Bilseydik dikkat ederdik” cümlelerini duyduğumuz o kadar çok göz sorunu olan çocuklar var ki, çocuklarda göz sağlığı konusunda önemli bazı konulardan söz etmekte yarar olacaktır. Çocuklardaki göz rahatsızlıkları birkaç aylık bebekken, hatta doğuştan ortaya çıkabilir. Dikkatli ailelerin gözlemleri ve peşinden gelecek hekim tedavisi ile sorun çözülebilir. Tedavide geç kalınması ise kronik sorunlara yol açabilir. Çocukluktaki göz hastalıkları çocuğun geleceğini de etkileyebilir. Görme problemleri okul öncesi çocukların yüzde 5-10’unu, okul çağı çocuklarının ise yüzde 20-30’unu etkiler. Tedavi edilmemiş göz problemleri öğrenme kabiliyetini, kişiliği, okula uyumu olumsuz etkileyeceği gibi hastalığın daha da kötüleşmesine ve başka ciddi problemlere de yol açabilir. Görme kusurlarına ülkemizde çok fazla rastlanıyor. Öyle ki uzağı görememe sorunu olan miyopi ülkemizde yetişkinlerde yüzde 40, yakını iyi görememe olarak tanımlanan hipermetropi yüzde 25 oranında görülüyor. Göz kusurlarında genetik geçişin ciddi bir rol oynadığı düşünüldüğünde çocukların da bu riski taşıdığı bir gerçek. Üstelik çocukluk çağında görme kusurları dışında başta göz tembelliği olmak üzere birçok sorun da çocukları bekliyor. Bu açıdan bilinçli anne ve babaların çocuklarını iki yaşında göz taramasından geçirmesi gerekiyor. Çocuklara bu dönemde damlalı göz muayenesi yapılarak kırma kusuru olup olmadığı belirlenmeli. Görme kusurları dışında erken saptanması gereken başka hastalıklar da var. Ancak maalesef çocuklar ancak 7 yaşında okula başladıktan sonra, sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte hekime getiriliyor. Daha erken yaşta çocukların doktora getirilmesi bilincinin ailelere aşılanması şart. Göz bozukluklarının tanısı Miyop, hipermetrop ve astigmat çocuklarda sık rastlanıyor. Okul döneminde tahtayı iyi görememe, derslerde başarısızlık gibi şikayetlerle aileler çocuklarını doktora götürme ihtiyacı duyuyorlar. “Miyop, hipermetropya da astigmat bir çocuk okulda tahtayı göremiyorsa başarısız olacak demektir. Belli bir süre sonra çocuk dersten kopar. Ders çalışırken göz ağrısı, sulanma ve kaşıntıyla karşılaşabilir. Belli bir süre sonra çocuk yorulmaya başlar ve direk olarak derslere ilgisizleşmeye başlar. Bu nedenle çocukların okula başlamadan önce mutlaka göz muayenesi yapılmalıdır. Başarının yakalanmasında kaliteli görmenin çok büyük payı vardır. Görme kusurlarının tanı ve tedavisi Miyop Uzağı görememe sorunudur. Miyobun çocukluk döneminde erken tanısı mümkün ancak ilerlemesini durdurmak mümkün değil. Doktorlar şunları söylüyor: "Rutin bir göz muayenesiyle miyop teşhis edilebiliyor. Ama miyobu durdurmak elimizde değil. Çocuğun boyu nasıl uzuyorsa gözü ve göz numarası da büyüyor. Tedavide amacımız gözün fonksiyonu olan iyi görmeyi sağlamaktır. Hipermetrop Yakını görememe sorunudur. Hipermetrop çocuklar genellikle çok sık göz kırpıyorlar ve baş ağrısı şikayeti yaşıyorlar. Aileler çocuklarında bu belirtileri gördüklerinde mutlaka doktora başvurmalı. Doktorlar hipermetropi ile ilgili şunları söylüyor: "Çocuklarda şaşılık yani göz kayması yoksa küçük numaralardan başlayıp gözlüğe alışmasına fırsat tanıyoruz. Zamanla gerçek göz numarasına dönüyoruz. Bunun için düzenli kontrol gerek. Gözlük takmanın amacı kırma kusurunu yok etmek değil sadece daha iyi ve kaliteli görmesini sağlamaktır. Ancak bazı çocuk hipermetrop hastalarda yıllar içinde numaralarında azalma da olabiliyor.” Astigmat Astigmat çocuk hem uzakta hem yakında baktığı cisimleri net olarak göremiyor. Görüntülerde kayma söz konusu. Bu da yine baş ağrısı, göz ağrısı, göz kırpması gibi şikayetlere neden oluyor. Tanısı rutin muayene ile kolaylıkla koyulabiliyor. Göz tembelliği Göz tembelliği zamanında tanı konduğunda tedavisi en kolay hastalıklardan biri olmasına karşın çocukların genellikle 7 – 8 yaşından sonra hekime götürülmeleri nedeniyle tedavisinde zorluklar yaşanıyor. Göz tembelliğinin nedeni çeşitli sebeplerle bir gözün diğerinden çok daha iyi görmesidir. Miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurları söz konusu olduğunda iki gözün farklı numaralarda olması göz tembelliğine neden olabilir. Numaraları daha düşük olan gözün görüntüsü daha net olacağı için beyin tarafından o gözün görüntüsü tercih ediliyor. Kötü gören gözden beyne giden görüntü bir süre sonra algılanmamaya başlıyor, o göz kullanılmayarak tembelleşiyor. En geç ilkokulun başlarında çocuk hekime gelirse de bir miktar düzeliyor. 9 – 10 yaşından sonra iyileşme maalesef görülemiyor. Tembellik tamamen görme kusuru ile ilgili bir problemse iyi gören gözün kapatılmasına ve kötü gören gözün kırma kusuru düzeltilerek çalıştırılmasına yönelik bir tedavi uygulanıyor. Az gören göz çalıştırılmak üzere iyi gören göz kapatılıyor. Göz kayması Göz kaymaları, doğuştan ya da sonradan olabilir. Doğuştan olanlarda erkenden ameliyat gerekmektedir. Sonradan olanlarda ise zamanında kullanmaya başlamak kaydıyla sadece gözlük bile bazen yeterlidir. Ancak bu gibi durumlarda bazen hem ameliyat hem de gözlük gerekebilmektedir. Gözlük ile düzeltilemeyen kaymaların en kısa zamanda cerrahi ile düzeltilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde göz tembelliği gelişecektir. Konjonktivit Konjonktivitler, mikrobik, alerjik olmak üzere çok çeşitlidir. Sulanma, çapaklanma, kaşıntı, batma, kızarıklık, gibi belirtiler verirler. Zamanında tedavi edilmezse kronikleşebilir,gözbebeğinde kalıcı lekeler bırakabilir. Gözyaşı Kanalı Tıkanıklığı Bebeklerde gözyaşı kanalı en geç bir hafta içinde açılır. Eğer bebeğin gözlerinde sürekli çapaklanma oluyorsa gerekli tedavi verilerek en geç 6 aya kadar beklenir. Sulanma devam ediyorsa, hafif bir anestezi verilerek gözyaşı kanallarının basit bir müdahale ile açılması gerekebilir. Aksi halde uzun süren enfeksiyon sonrası gözde ciddi ,tedavisi güç problemler yaşanabilir. Bu nedenle tedavide gecikmemek gerekmektedir. TV ve bilgisayara yakından bakmak, yakından kitap okumak çocuklarda göz bozukluğuna neden olur mu? TV ve bilgisayara yakından bakmak, yakın mesafeden kitap okumak gibi aktiviteler gözlerde yorulmaya neden olabilir, ancak gözde kalıcı bir bozukluk yapması söz konusu değildir. O nedenle, bu aktivitelerin doğrudan gözü bozduğu yönünde olumsuz ve kesin bir kanıya varmak doğru olmayacaktır. “Çocuğun okuldaki başarısını olumsuz etkiliyor” Bu konuda ailelerin ve öğretmenlerin duyarlı olması gerekmektedir. Çocuk herkesi kendisi gibi zanneder. Örneğin uzağı görme problemi vardır ama fark etmez. Özellikle sınıf içinde tahtadakileri yazamaz, defterine geçiremez, sürekli yanındakine bakar. Bu çok önemli bir göstergedir. Yazdığı harfler eğri olur. Yazarken deftere çok eğilebilir, okurken kitaba yakınlaşır. Evde televizyonu çok yakından seyreder. Annesini, babasını ses vermedikleri sürece göremediği için tanıyamayabilir. Bunlar önemli belirtilerdir. Göremeyen çocuğun okuldaki başarısının olumsuz etkileneceğine bir gerçektir. Çocuk göremediği, buna bağlı olarak okuyup yazamadığı için başarısız olur. Okuması, yazması gecikir, yazma sistemi bozulabilir. Çocuklarda Günlük Yaşamda Göz Sağlığı Açısından Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar 1. Lazerli el lambalarını kesinlikle göze tutmamak. 2. Resim çekerken flaştan olabildiğince kaçınmak. 3. Arabada asla ön koltukta ve kucakta çocuk oturtmamak, mutlaka arka koltukta, yaşına uygun bir koltukta ve mutlaka kemer takarak oturtmak. 4. Pusette ve mama sandalyesinde de mutlaka kemer takmak. 5. Güneş gözlüğü ve şapka ile güneşten korumak. 6. Her türlü patlayıcı, yanıcı, delici, fırlayıcı cisimden uzak tutmak (kibrit, çakmak, sigara, havai fişek, çatapat, sivri cisimler, gazoz kapağı vs.) 7. Herhangi bir nedenle damla ya da merhem kullanılması gerekirse uygulamayı doğru yapmaya özen gösterin. Çocuklarda Göz Kazalarının Önlenmesi için Dikkat Edilmesi Gerekenler: * Hızlı hareket eden küçük sert toplarla oynanan oyunlarda (tenis vb.) mutlaka özel gözlük takılmalıdır. * Kibrit, çakmak gibi sıçrayıcı alev yaratan aletler çocuklardan uzak tutulmalıdır. Kullanması gereken durumlar oluyorsa kibritin kendinden uzağa doğru yakılması öğretilmelidir. * Bisiklet veya kaykaya binen ve bunları hızlı kullanan çocukların kafa üstüne düştüklerinde göz sinirlerinin yaralanmasını önlemek amacıyla kask takmaları sağlanmalıdır. * Mantar tabancası, çatapat, havai fişek, kağıt ok, taş atmaca oynamasına kesinlikle müsaade edilmemelidir. * Hareketli küçük çocukların bulundukları ortamda sivri, delici, patlayıcı, yaralayıcı veya lastikli hiçbir şeyin bulunmamasına dikkat edilmelidir. * İçi özel gaz dolu uçmayan balonların patlaması ağır göz hasarına yol açabilir. Çocuklara verilmemelidir. * Gazoz açarken çocuklar uzak tutulmalıdır. * Göz damlaları ve diğer damlalar, onlar için verilmiş dahi olsa, çocukların yetişebileceği yerlere konmamalıdır. Birbirlerinin gözüne damlatmak oyunu kadar yanlışlıkla içilmeleri de ciddi tehlikeler doğurabilir. * Her türlü deterjan, alkollü sıvı veya ilaç da erişebilecekleri yerlerde bulunmamalıdır. * Çocuğun gözlerine herhangi bir şey kaçtığından kuşkulandığınızda önce temiz bir kapta su kaynatın ve soğutun, bu suyu temiz bir pamuğa dökerek gözlerini silin veya bir kahve fincanına bu suyu doldurarak gözlerine dökün. Bu sırada gözlerini kapasalar bile su kapak altına girer ve ilk tedavi yapılmış olur. Sonra da çocuğunuzu göz doktoruna götürün. Olur da gözüne tuvalet temizleyici madde, kireç, Japon yapıştırıcı, deterjan, alkollü bir sıvı kaçmışsa ve kızarıklık ya da yanma/batma devam ediyorsa mutlaka zaman geçirmeden bir göz hekimi muayene etmelidir. Hekime gidene kadar gözünü kapalı tutması yararlı olur. * Delici yaralanmadan şüphelenirseniz mutlaka zaman geçirmeden bir göz hekimi muayene ettirin. Bu durumda da hekime gidene kadar gözünü kapalı tutması yararlı olur. KAYNAKLAR : 1. http://www.saglikbilgisi.gen.tr/cocuklarda-goz-sagligi.html 2. http://www.caferuj.com.tr/anne_cocuk/cocuk _ hastaliklari /2012/10/10/cocuklarin-goz-sagligi-ihmale-gelmez 3. http://www.memorial.com.tr/rehberler/saglik_rehberi/cocuklarda-goz-sagliginin-onemi/ Okul Çağı Çocuklarında Beslenme Uzm.Dyt.Rukiye BOZBULUT Gazi Ün. Tıp Fak. Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı YETERLİ VE DENGELİ BESLENME • Karın doyurmak yada açlık duygusunu bastırmak değildir. • Sevilen besinlerden yemek değildir. • Sadece pahalı gıdalardan (et, salam vs.) yemek değildir. BESLENME, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli miktarlarda alıp vücudunda kullanmasıdır. Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında veya gerektiğinden az veya çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği veya sağlığın bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur. Okul çocuklarının özel bir grup olarak kabul edilmesinin nedenleri: • Okul çağı; hızlı öğrenme, bilgi ve beceri kazanma ve etkilenme dönemidir. • Okul çağındaki çocuklar sürekli bir büyüme ve gelişme süreci içindedirler. Bu dönemde alınacak koruyucu önlemler tüm yaşamları boyunca etkili olabilecek yararlar sağlayacaktır. • Beslenme ile ilgili olumlu davranışların edinildiği ve her zamankinden daha çok akılda kaldığı bir dönemdir. • Kazanılan alışkanlıklar yetişkinlik dönemindeki kalıcı alışkanlıklara temel oluşturur. • Beslenmeye bağlı bazı kronik hastalıkların temeli bu dönemlerde atılmaktadır. * Okul çağında çocuklar sürekli bir gelişme gösterirler. * Okul çağı çocukları yılda ortalama 2-3 kg ağırlık kazanırlar. 5-6 cm kadar da uzarlar. Bu dönemde çocuğun; * Ne miktarda, * Hangi tür besine ihtiyacı olduğunu bilmemesi, * Düzensiz besin alımı (öğün atlama, öğün geciktirme) yanlış besin seçimi, beslenme sorunlarına neden olmaktadır. Yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin büyüme ve gelişme sorunları: 1. Fiziksel gelişim sorunları : * Boy kısalığı, * Eğitimde başarısızlık, * Şişmanlık. 2. Zihinsel gelişim sorunları: * Zeka gelişiminin yavaşlaması, * Eğitimde başarısızlık, * Sosyal uyumsuzluk. 3. Seksüel gelişim bozuklukları Yapılan çalışmalarda okul çocuklarının : • Şeker, hazır meyve suları ve karbonatlı içecekleri fazla, • Süt ve süt ürünleri ile taze sebze ve meyveleri az tükettikleri, Bunun sonucunda : • Demir, kalsiyum, lif ve antioksidan vitaminleri yetersiz aldıkları, • Beslenme kalitelerinin düşük olduğu, • Günlük alınan enerjinin yıllar içinde arttığı ve okul çocukları arasında şişmanlığın hızla arttığı bildirilmektedir. Okul dönemi çocuklarının beslenmesi nasıl olmalı? * Bu dönemdeki çocukların beslenmesi, fiziksel gelişmeyi sağlamanın yanında, sağlığı korumayı da amaçlar. * Bu nedenle tüketilmesi gereken besinlerin çeşit ve miktarlarına dikkat edilmesi gerekir. * Büyümenin standartlara uygun olarak gerçekleşebilmesi için, çocukların enerji ve besin ögeleri gereksinimlerini yeterli düzeylerde karşılamaları gerekir. Okul çocuklarının beslenmesinde geçerli sağlıklı beslenme ilkeleri : • Besinlerin çeşitliliğinin sağlanması, • Sağlıklı vücut ağırlığının korunması, • Nişastalı karbonhidratlar ile liften zengin besinlerin dengeli tüketilmesi, • Yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması, • Vitamin ve minerallerin yeterli alınması, • Besinlerden günlük alınan enerji, protein, vitamin ve minerallerin vücutta en elverişli olarak kullanılabilmesi için dört besin grubunda yer alan besinlerin öğünlere dengeli olarak dağıtılması gerekir. • Günde 3 öğün yemek yenilmeli ve her öğünde her gruptan besinler önerilen miktarlarda tüketilmelidir. • İnsan beslenmesinde gerekli olan kalsiyumun süt ve süt ürünleri olmadan alınması mümkün değildir. Kalsiyum tüketimi ile kemik yoğunluğu arasında sıkı bir ilişki vardır. Kemik yoğunluğunun en üst noktaya ulaştığı 25-30 yaşlarına kadar tüketilen kalsiyum, kemik yoğunluğunun artmasına ve sonraki yaşlarda görülen osteoporozun erken görülme riskini azaltmaktadır. 3. GRUP: Sebze ve Meyve - Sebze - 6 yemek kaşığı pişmiş yemek ve 1 tabak iyi yıkanmış sebzelerden yapılmış salata - Meyve – 3-4 porsiyon meyve Temel besin öğesi karbonhidrat olmakla birlikte bitkisel protein çok azdır. Yağ içermezler. Posa, ve A, C vitaminleri açısından zengindir. • Sebze meyveler mineral bakımından da çok zengindirler ( kalsiyum, bakır, iyot, demir, çinko, potasyum vb.) • Mineraller sağlıklı yaşam için gereklidirler. Hücre korunması, sağlıklı diş, kemik ve cilt yapısı için önemlidir. Mineraller ayrıca kalp ritmi, kan basıncı, vücuttaki sıvı dengesi gibi daha bir çok düzenleyici fonksiyonlarda rol oynar. 4. GRUP: Tahıllar (ekmek, pirinç, bulgur, makarna, un) - 7-9 porsiyon (1 porsiyon tahıl: 1 ince dilim ekmek, 1 kâse çorba, 2 yemek kaşığı makarna, 1 orta boy patates vb) Yapılarında yağ bulundurmazlar. Bazı türlerinde (Kurubaklagiller, bulgur vb. tahıllar) posa, B vitaminleri ve mineral oranları diğerlerinden yüksektir. 5. GRUP: Yağ ve tatlı - Yüksek enerji sağlarlar. - Yemekler çok aşırı yağlı olmamalıdır. - Hamurlu ve şerbetli tatlılara ağırlık verilmemeli, sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Bu dönemdeki çocukların beslenmesi, ailenin diğer bireylerinden farklı değildir. Ancak büyüme ve gelişmenin devamı açısından günlük alınması gereken besinlerin miktarları farklıdır. Okul Çocuğu Yemek Programı (1) SABAH 1 Yumurta, 1 Tatlı Kaşığı Pekmez, Süt Domates, Salatalık, Ekmek 1 Dilim Peynir ARA Meyve, Yoğurt, Meyveli Yoğurt ÖĞLE Izgara Et, Sebze Yemeği, Salata, Pilav veya Makarna, Ekmek ARA Sütlü Tatlı veya Meyve Tabağı AKŞAM Etli Sebze Yemeği, 1 Kaşe Çorba Yoğurt veya Ayran, Ekmek GECE Meyve, Süt Okul Çocuğu Yemek Programı (2) SABAH 1 Su Bardağı Süt veya Taze Sıkılmış Meyve Suyu 1 Dilim Peynir veya Yumurta 1 Tatlı Kaşığı Tereyağı yada 5 Zeytin 1-2 Tatlı Kaşığı Pekmez/Bal/Reçel Ekmek Söğüş ARA Meyve, Yoğurt, Meyveli Yoğurt ÖĞLE 4 Tepeleme Yemek Kaşığı Nohut 4-5 Tepeleme Yemek Kaşığı Bulgur Pilavı Salata 1 Kase Cacık ARA 1 Ayran 1 Dilim Kek yada Poğaça AKŞAM 2 Orta Dilim Kıymalı Börek (veya 2-3 Köfte Kadar Izgara Et veya Tavuk veya Balık + 2 Dilim Orta Büyüklükte Ekmek) 5-6 Yemek Kaşığı Zeytinyağlı Sebze Yemeği 1 Çay Bardağı Yoğurt GECE 1 Orta Boy Meyve 7-8 Adet Fındık Çocukluk Çağında Obezite Obezite vücut ağırlığının ve vücuttaki yağ kitlesinin artmasıdır. Çocukların büyük kısmında gelişen obezitenin nedeni enerji alım fazlalığıdır. Son yapılan çalışmalara göre her 10 çocuktan 2'sinde obezite görülmektedir. Çocuklarda obezite nedenleri : Modern yaşam tarzı, özellikle hareket azlığı ve abur-cubur beslenme alınan kaloriyi artırırken harcanan kaloriyi azaltmaktadır. • Fazla Kalori Alınması - Süt, yoğurt,ayran gibi kalsiyumdan zengin gıdalar yerine gazlı-kalorili içeceklerin (kola,soda,meyve suyu) içilmesi, - Tok tutan, yavaş sindirilen ve barsak hareketlerini kolaylaştıran lifli gıdaların (baklagiller,sebze,meyve) az tüketilmesi, - Bol şekerli ve yağlı yiyecekleri (cips,patates kızartması, gofret, çikolata, şekerleme) aşırı tüketme, - Fast-food tarzındaki hazır gıdalarla beslenmenin artması (pizza,hamburger,ekmek arası), - Düzenli beslenmeyip,düzensiz abur-cubur beslenme, - Öğün atlayıp,diğer öğünlerde aşırı miktarda yemek yeme, - TV’de kalorili yiyecek ve gazlı-şekerli içecek tüketiminin reklamlarla özendirilmesi, • Aktivitenin Azaltılması - Okula servisle gidip-gelme, - Merdiven yerine asansör-yürüyen merdiven kullanımı, - Dışarıda oyun yerine evde TV, bilgisayar başında vakit geçirme (bu sırada abur-cubur tüketimi) - Sürekli sınavlar,dersaneler,ev ödevleri nedeniyle çocukların spora zaman ayıramamaları, stresle daha çok gıda tüketilmesi, - Şehir güvenliği ve trafik korkusu nedeniyle çocukların evde daha uzun süre kalmaları, - Obezitenin benlik saygısı, okul başarısı, sosyal ilişki kurma üzerine de olumsuz etkileri vardır. Hatta ileride iyi evlilik yapma ve iyi iş bulabilme olanakları üzerine bile olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Sağlıklı Büyüme ve Gelişime Yönelik Yaşam Tarzı Önerileri * Çocukluk çağında yüksek kalorili gıdalardan kaçınılmalı, * Şekerli ve gazlı içecekler yerine su,ayran,süt tercih edilmeli, * Çocuklara sebze yemekleri, baklagiller ve salata yeme alışkanlığı kazandırılmalı, * Düzenli öğünler halinde yemek yeme alışkanlığı edinilmeli (3 ana 3 ara), öğün atlanmamalı (özellikle kahvaltı), * Yemekler yavaş ve iyice çiğnenerek yenmeli, gelişigüzel atıştırmalardan kaçınılmalı * Eve cips-çikolata-kolalı içecekler- hazır meyve suları gibi besinleri alınmamalı. Bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmamalı. Israr ederse onunla oturup bu tip besinlerin bünyesine nasıl zarar verdiğini uygun bir dille anlatılmalı, * Çocuklara sabah kahvaltısı alışkanlığı kazandırılmalı. Sabah kahvaltısı günün en önemli öğünüdür. Yapılan araştırmalarda kahvaltı eden çocukların etmeyenlere göre başarı düzeylerinin, derse ilgilerinin daha yüksek olduğu, daha kolay öğrendikleri görülmüştür. KAHVALTI YAPAN ÇOCUK DAHA BAŞARILI * Okulda yemek veriliyorsa okul menüleri incelenmeli, çocuk seçimler konusunda bilgilendirilmelidir. Ayrıca evdeki yemeği okulda yemediklerini tamamlayacak şekilde organize edilmelidir. * Bir gün önceden menüyü birlikte inceleyerek yemekleri tanıtılmalı. Çocuk bilmediği yiyecekleri reddedebilir. * Menüde yer alan yiyeceklerin özelliklerini, neden yemeleri gerektiğini ve vücuda sağlayacağı faydaları onları sıkmadan basit ve eğlenceli bir dille anlatılmalı. * Ara öğün alışkanlığı kazandırılmalı. Bu öğünlerde meyve,sandviç, süt, sütlü tatlı, sebze çubukları gibi alternatifler sunulmalıdır. * Sağlıklı yemekler aileyle birlikte yapılabilir. İçinde emeğinin bulunduğu bir besini çocuk daha kolay ve severek yiyecektir. * Fast - food restoranlarında hamburgerin yanında patates, kola yerine ayran ve salata istenmeli. DÖNEM İÇİ FAALİYETLERİMİZ 1. 22 KASIM 2014 tarihinde Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından “Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konulu konferans verilmiştir. AÇIKLAMA : Gazi Ün. Tıp Fak. Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından “Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konulu konferans verilmiştir. Konferansa velilerimiz ve öğretmenler iştirak etmiştir. 2. Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından 3 ARALIK 2014 tarihinde “Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konulu seminer verilmiştir. AÇIKLAMA : Gazi Ün. Tıp Fak. Hastanesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından ilkokul ve ortaokul öğrencilerimize “Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” semineri verilmiştir. 2014 YILI REVİR HİZMET DURUM TABLOSU 2014 Yılının son sekiz ayına ait revir hizmet durumunu gösteren tablo aşağıdadır. AY FAALİYET MAYIS 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 389 Sevk : 16 HAZİRAN 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 181 Sevk : - TEMMUZ 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 79 Sevk :1 AĞUSTOS 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 26 Sevk :1 EYLÜL 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 450 Sevk : 11 EKİM 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 681 Sevk : 20 KASIM 2014 Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 698 Sevk : 17 ARALIK 2014 (1 haftalık) Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 192 Sevk :4 si Sa ğ lığ ın www.abckolej .com ABC KOLEJİ REVİRİ SAĞLIK BÜLTENİ HAZIRLAYAN Aynur DİKKAŞ Hemşire OCAK 2015 NO: 3