Sağlığın - ABC Koleji

Transkript

Sağlığın - ABC Koleji
www.abckolej .com
ABC KOLEJİ REVİRİ SAĞLIK BÜLTENİ
ığ
ın
NO: 3
Sa
ğl
si
HAZIRLAYAN
Aynur DİKKAŞ
Hemşire
OCAK 2015
İÇİNDEKİLER
1. Okul Hemşiresi - Aile İletişimi
2. Çocuklarda Spor ve Egzersizin Büyümeye Etkisi
3. İlaç Kullanımında Dikkat Edilecek Hususlar
4. Çocuklara Göz Sağlığı Konusunda Tavsiyeler
5. Okul Çağı Çocuklarında Beslenme
(Uzm.Dyt.Rukiye BOZBULUT)
6. Dönem İçi Faaliyetlerimiz
7. Revir Hizmet Durum Tablosu
Değerli Velilerimiz;
Okul dönemi, çocukların fiziksel ve duygusal açıdan hızlı ve karmaşık bir
süreçle büyüyüp geliştikleri dönemdir. Çocuklar yetişkinlik dönemlerine
kadar zamanlarının büyük bir bölümünü okulda geçirmektedirler.
Bu nedenle çocuğun gelişimi için çok önemli olan bu dönemde fiziksel,
psikolojik ve eğitimdeki etkilenmeler gerçekleşmektedir.
Okul sağlığı hizmetlerinin genel amacı, toplumda okul çağındaki bütün
çocukların mümkün olan en iyi bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığa
kavuşmalarını sağlamak ve sürdürmek, böylece çocukların, dolayısıyla
toplumun sağlık düzeyini yükseltmektir.
Okul hemşireliği hizmeti ülkemizde sayısı gittikçe artan özel okullarla
ortaya çıkmıştır. Son derece lüzumlu ve faydalı olan bu hizmet sayesinde
çocuklarımızın okuldan ayrı kalma sorunu ortadan kalkmakta, derslerine
daha çok yönelmeleri sağlanmakta, sağlık, hijyen, hastalıklardan
korunma, düzenli beslenme ve sağlıklı büyüme konularında bilgilendirip
bilinçlendirilmekte, hasta olduklarında düzenli ilaç takibi ve gözlemi
yapılmakta, gerektiği hallerde süratli ve doğru sağlık kuruluşu/hekime
yönlendirilmekte, bazı durumlarda fiziki muayene, gözlem ve takibi
neticesinde varsa erken yaşta teşhis edilemeyen hastalıkları ortaya
çıkarılabilmektedir.
Eğitim ve öğretimde sağlığın önemini kavrayan ABC Koleji Yönetimi bu
konuda verilen hizmeti gün geçtikçe geliştirmekte, devamlı sorgulamakta
ve çocuklarımızın kesintisiz ve iyi bir öğretim ve eğitim görmesi için sağlık
sorunları ile çok yakından ilgilenmektedir.
ABC Koleji hemşiresi olarak sevgili öğrencilerimize daha iyi bir sağlık hizmeti
verebilmek için sizleri revir faaliyetlerimiz hakkında bilgilendirmek ve aynı
zamanda bazı önemli hususlara ise dikkatinizi çekmek istiyorum.
1. Revire Başvuru ve Hastaya Yapılan İşlemler :
a. Revirimiz, -1’inci Katta kantinin hemen bitişiğinde yer almaktadır.
b. Öğrencilerimiz Müdür Yardımcılarından “Revir Sevk Kağıdı” alarak
revire başvurmaktadır.
c. Revire başvuran her öğrencinin “Revir Kayıt Defterine” kaydı
yapılmaktadır.(Sıra No, Sınıfı, Adı-Soyadı, Tarih, Görülen Hastalık,
Yapılan Tedavi ve Verilen İlaçlar)
ç. Hasta olan öğrenciler gün içinde gözlem ve takip edilmekte, ilaçları
ise (özellikle antibiyotik) düzenli olarak verilmektedir.
d. Muayenede ateşi tespit edilenlerin takip ve kontrolü yapılmakta
gerektiğinde veli aranarak bilgilendirilmektedir.
e. Doktora sevki gereken öğrencilerimiz için velilere telefonla ulaşılarak
haberdar edilmektedir.
2. Öğrenci Sağlık Bilgisi Formu İle İlgili Hususlar :
Okulumuzda öğrencilerimize doğru, süratli, verimli ve etkili bir sağlık hizmeti
verebilmek için, onların kişisel bilgileri, fiziksel bilgileri, aile bilgileri, sağlık
özgeçmişleri, alerji durumları, geçirdiği hastalıklar ve ameliyatlar, aşı
durumları, aile/yakını iletişim bilgileri v.b. detayları içeren “Öğrenci Sağlık
Bilgisi Formu” her öğrenci için ayrı ayrı tanzim edilerek tutulmaktadır.
Bu kapsamda;
a. Formun Veliler tarafından doğru ve tam olarak doldurulması ve
bilgilerin değişmesi durumunda güncellenmesi gerekmektedir.
b. Form üzerinde öğrencinin T.C. (vatandaşlık) Numarası mutlaka yazılmalıdır.
Bu husus öğrencinin acil olarak hastaneye sevkinde hastaneye giriş
yapma ve müteakip işlemleri başlatma açısından önemlidir.
c. Çocuğunuzun kan grubunu biliyorsanız bilgi formuna açık olarak yazınız.
Bilmiyorsanız en kısa zamanda baktırıp alacağınız kan grubu kartını revire
teslim ediniz.
Acil durumlarda kan grubunun biliniyor olması müdahale ve tedaviyi
hızlandırıcağını aklınızdan çıkarmayınız.
ç. Öğrencilerimizden kronik hastalığı olanlar için, hastalığın ismi, sürekli
kullanılan ilaç, varsa ilaç alerjisi, besin alerjisi bilgilerinin form üzerinde
mutlaka belirtilmesi önemlidir.
d. Çocuğunuzun kronik hastalığı veya sürekli kullandığı ilaç varsa bu
konuda doktor tarafından verilen raporu mutlaka revire getiriniz. Hastalık
ve ilaç tedavisi ile ilgili Hemşire ile ayrıntılı görüşünüz. Tavsiye ve
yönlendirmelerini dinleyiniz.
e. Aile ile ilgili bilgiler kapsamında telefon numarası, iş ve ev adresi
değişikliklerini zaman geçirmeden revire bildiriniz. Anne-babaya
ulaşılamadığında aranacak üçüncü bir şahıs bilgilerini mutlaka veriniz.
f. Anne veya baba arandığında eğer cevap veremediyseniz en kısa
zamanda okul hemşiresini arayınız.
g. Okul Reviri Telefon Numarası : 282 92 22’den Revir Hemşiresi Aynur DİKKAŞ.
2. Öğrenci İlaç Takip Formu İle İlgili Hususlar :
a. Öğrencinin okulda bulunduğu saatlere rastlayan ilaç kullanımı için
velilerimizin ilaçları ilaç takip formlarını doldurarak mümkünse reçetenin
bir sureti ile birlikte okula göndermeleri gerekmektedir.
b. Düzenli ve zorunlu kullanılması gereken özel ilaçların özellikle
“Doktor Raporu ve Öğrenci İlaç Takip Formu (doldurulup imzalanmak
suretiyle)” ile birlikte revir hemşiresine teslim edilmelidir.
c. Antibiyotik kullanımı diğer ilaçlara nazaran daha özel şartlar
gerektirmektedir. Bu bakımdan, doktor tarafından reçetede günde iki
defa doz düzenlenmişse ilacın 12 saatte bir verilmesine dikkat edilmelidir.
Eğer sabah ilaç okula gönderilecekse bunun için ilaç alma zamanı
sabah kahvaltı bitimine (Saat 0930) denk getirilecek şekilde
düzenlenmelidir. Alınacak bu tedbir dersin bölünmemesi açısından
önemlidir.
ç. Antibiyotik dışındaki diğer ilaçların kullanımında ise,
doktor reçetesinde;
- Günde üç defa (3x1) kullanılması belirtilen ilaçların :
8 saatte bir olacak şekilde,
- Günde iki defa (2x1) kullanılması belirtilen ilaçların :
12 saatte bir olacak şekilde,
- Günde dört defa (4x1) kullanılması belirtilen ilaçların :
6 saatte bir olacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
REVİRİ SAĞLIK BÜLTENİ
ço
sp cu
or kla
ve rd
eg a
ze
rs
iz
ÇOCUKLARDA SPOR VE EGZERSİZİN BÜYÜMEYE ETKİSİ
Sporun büyüme ve gelişmeye olan etkilerini ortaya çıkarmak için çocuklarda
birçok çalışma yapılmış ve düzenli yapılan sportif aktivitenin çocuğun
boyuna ve vücut ağırlığına etkisi araştırılmıştır. Sportif başarı amacıyla spora
başlama yaşının giderek düşmesi nedeniyle antreman veya egzersizin kaslar,
büyümeyi uyaran hormonlar ve henüz kapanmamış olan büyüme plakları
üzerindeki etkilerine ilişkin tartışmalar güncelliğini korumaktadır.
Düzenli fiziksel aktivite, spora katılım veya antrenmanın, ulaşılan boy
uzunluğu, boy uzama hızının zamanı ve boy uzama hızını etkilediği henüz
tam olarak gösterilebilmiş değildir.
Ancak yüzme, tenis, basketbol ve kürek gibi spor türleriyle uğraşan
çocukların yaşıtlarından daha uzun ve ağır oldukları gözlenmektedir.
Bu durum bazı spor türlerinin avantajlı olabileceğini düşündürmektedir.
Futbol, yüzme ve kürek gibi spor türlerinde erken olgunlaşma özellikle
erkekler; cimnastik, paten gibi spor türleri ve bale gibi sanat
dallarında geç olgunlaşma özellikle kız çocukları için avantaj
oluşturabilmektedir. Bu nedenle spora bağlı seçimler yapılırken
antrenmanın olgunlaşma üzerine olan etkilerinin dikkate alınmasında
yarar vardır.
Uluslararası organizasyonlarda performans yaşının bazı spor türlerinde
giderek düştüğü görülmektedir. Bu durum spora daha erken yaşlarda
başlanmasına neden olmaktadır.
Küçük yaşta antrenmana başlamanın olumsuz psikolojik etkileri ile ilgili
çalışma sayısı azdır. Psikolojik etkilerin yanında fiziksel anlamda da tek
yönlü ve ağır antrenmanlar uygulanmadıkça bir sorun olmamaktadır.
Uzun süreli dayanıklılık çalışmaları hem psikolojik hem de kas, tendon ve
eklemlerin tekrarlayan zorlanmalar altında kalmaları nedeniyle uygun
olmayabilirler.
Çocukların mekanik verimlilikleri iyi olmadığı için aynı işi yaparken daha
çok oksijen tüketir ve daha çabuk yorulurlar. Bu yaşla birlikte gelişme
gösterecektir. Yine de antrenmanlar çok uzun tutulmamalı ve sık dinlenme
aralıkları verilmelidir. Ayrıca yarışma ortamından çok oyun içerikli çalışmalara
yer verilerek o sporun temel özellikleri öğretilmeye çalışılmalıdır.
Fiziksel gelişim sırasında boyun uzaması kemiklerin epifiz adı verilen
büyüme plaklarından sağlanmaktadır. Aşırı fiziksel yük ve büyüme
plaklarına gelen darbeler, bu bölgelerin erken kapanmasına neden
olabilmektedir.
Okul çocukluğu döneminde sağlık toplarıyla çalışmalar ve zamanla vücut
ağırlığıyla yapılan çalışmalara da yer verilmesi önerilirken ek ağırlık
çalışmalarının 15-16 yaşlara kadar ertelenmesi gerekmektedir.
Sporun, çocukların gelişimi üzerinde yarattığı etkiler üzerine birçok
araştırma yapılmıştır. Bazı araştırıcalara göre ise, fiziksel aktiviteler
organizmada azot tutuluşunu ve protein sentezini arttırmakta, sonuç
olarak lateral (organların enine büyümesi) büyümeyi uyarmaktadır.
Sporsal aktivitelerin kemik gelişimi üzerine etkisi üzerinde yapılan
araştırmalar sınırlı stresin kemik büyümesine faydalı olduğu göstermiştir.
Hareketsizlik kemik büyümesine zararlı sonuçlar verirken, aşırı ve şiddetli
stres de kırıklara neden olabilir. Bazı çocuklar için atma, atlama veya
kaldırma kemik dokularda istenmeyen sonuçlar yaratırken, diğer
çocuklarda durum böyle olmayabilir. Egzersiz kemik genişliğini ve
mineralizasyonunu arttırırken, hareketsizlik azaltır. Optimal bir süre ve
şiddette yapılan egzersiz kemiklerin epifiz denen büyüme ile ilgili kısmına
büyümeyi uyarıcı etki yaparken, uzun süreli şiddetli egzersiz büyüme
üzerine fayda yerine zarar verebilir. Sonuç olarak; bilinçli olarak yapılan,
belli süreleri aşmayan ve şiddeti çocuğun yaş grubu ile uyumlu olan fiziki
egzersizler büyümeyi uyarıcı etki yaparlar.
Bir dokunun hassasiyeti, büyüme hızıyla orantılı olarak gelişir.
Bu nedenle, çocuklar yetişkinlere oranla fizyolojik yönden doğru olmayan
antreman uygulamalarında daha çok yüklenme yaralanmaları tehlikesi
ile karşı karşıyadır. Bu durum ergenlik çağında sıçrama dönemindeki
çocuklar için daha da önemlidir çünkü ortopedik olarak aşırı yüklenme
tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.
Gelişmekte olan organizmaya tek yönlü ve hazırlık yapılmadan yapılacak
yüklenmelerde hemen ya da sonra doku harabiyetleri ortaya çıkabilir.
Gelişmekte olan çocuklarda omurlara fazla yüklenmekten çekinmek
gerekir. Çünkü aşırı yüklenmeler, omurgada şekil bozukluklarına ve
kemik deformasyonlarına, büyümede duraksamaya ve hareket
yeteneğinde azalmaya yol açabilir.
Büyüyen bir çocukta büyüme hormonunun çok salgılanması çok uzun
boylu olmaya, az salgılanması ise kısa boy ya da cüceliğe neden olur.
Erişkin yaşta büyüme hormonu fazla salgılanırsa Akromegali denen el,
ayak, çene ve kafatası kemiklerinin anormal boyutlarda olması ile
karakterize bir durum oluşur.
Egzersizde, yapılan egzersizin şiddetinin ağırlığına bağlı olarak büyüme
hormonunda da artış gözlenir. Büyüme hormonunda görülen bu artışın
dayanıklılık gerektiren egzersizlerde daha yüksek oluşu, büyüme
hormonunun serbest yağ asitlerini enerji kaynağı olarak kullanımını
arttıran etkiye sahip olmasına bağlanmaktadır.
Bu yüzden büyüme hormonu daha çok uzun süreli submaksimal şiddette
yapılan egzersizde, performansı etkileyen bir hormondur.
Çocukluk dönemleri ve aktiviteler :
Her çocuk ve gencin egzersize ihtiyacı vardır. Fiziksel ve psikolojik
değişimleri nedeniyle çocuklar erişkinlerin birer minyatürleri olarak
görülmemelidirler.
Çocukluk çağı geniş bir zaman dilimidir ve her çocuğun gelişim
ve büyüme çizgisi farklı olabilecektir. Aynı yaştaki çocukların fiziksel
yetenek ve olgunlukları çok farklı olabilecektir. Bu faktörler göz önüne
alınarak uygulanması düşünülen aktivite programı planlanmalıdır.
Bu nedenle beklenti ve hedefler çocuğun gelişme düzeyine uygun
olmalıdır. Bu noktada hekimlere ve spor eğitimcilerine iş düşmektedir.
Aşağıda yazılmış olan aktiviteler genel öneriler olup çocuğun gelişim
ve büyüme durumu göz önüne alınarak karar verilmelidir.
2-4 Yaş
Bu yaş çocukları koşma, yakalama, sıçrama gibi birçok temel becerileri
yapabilirler. Denge ile ilgili gelişim devam etmektedir. Hareketli nesneleri
izlemede zorlanır, dikkatleri kısa sürelidir. Kopya ederek öğrenirler.
Planlanmış uzun süreli aktiviteler uygun değildir. Değişik eğlenceli oyun
aktiviteleri yaptırılabilir. Oyun alanlarında, kırda koşma, yürüme, sallanma,
yuvarlanmalar aktiviteleri, gözetim altında olmak koşulu ile su oyunları,
pedagojik olarak yetkin eğitmenlerce verilebilecek basit cimnastik ve dans
aktiviteleri önerilebilir.
Erken çocukluk dönemi (5-7 yaş)
Bu yaş döneminde bireysel aktivitelere ağırlık verilmelidir. Denge daha çok
gelişmiştir, hareketli nesneleri daha iyi izler, dikkat süresi biraz daha uzamıştır,
ancak birçok detayı hatırlamakta ve hızlı karar vermekte zorlanır. Fiziksel
gelişim, büyüme ve motor yetenek gelişimi için çeşitli aktiviteler
önerilmektedir ancak bunlar uzun süreli olmamalı ve sık dinlenmeler
verilmelidir.
Dans aktiviteleri, cimnastik çalışmaları, seksek benzeri oyunlar,
İp atlama, ağır olmayan toplarla oynama, atma, yakalama, üç
tekerlekli veya destekli bisiklete binme, tırmanma, gözetim altında
yüzme, kendi vücut ağırlığı ile veya hafif toplarla ağırlık çalışmaları
önerilir.
Altı yaştan sonra çocukların motor yetenekleri ve güvenlik algılamaları
artmaktadır. Takım sporlarına uyum sağlama yetenekleri artar. Çocuklar
motive etmek için hareketlerinden övgü ile söz edilmelidir.
Orta çocukluk dönemi (8-9 yaş)
Daha karmaşık aktiviteleri yapabileceklerdir. Fiziksel gelişim, büyüme ve
motor yeteneklerin gelişimine yönelik olarak koşma, yüzme, tırmanma,
dans aktivitelerine denge, esneklik, çabukluk ve ritim çalışmaları eklenmeli.
Yarışmamak kaydı ile cimnastik, futbol, yüzme, tenis, bisiklet, dans,
koşu, kayak, beysbol sporlarına daha ciddi eğilebilirler.
Bu dönemde disiplin, kurallara uyma, cezalandırma, takım olarak
hareket edebilme gibi kavramlar yerleşir. Bu dönemde özellikle kızların
erken gelişim gösterebileceği göz ardı edilmemelidir. Ağırlık çalışmaları
için kendi vücut ağırlığı yanı sıra gözlem altında olmak koşulu ile hafif
ağırlıklarla basit teknik çalışmalar önerilebilir.
Geç çocukluk dönemi (10-12 yaş)
Fiziksel gelişim, büyüme ve motor yeteneklerin gelişimi için kuvvet, sürat,
dayanıklılık gibi temel biyomotor özelliklerin artırılmasına yönelik aktiviteler
daha sistemli ve planlı yapılmaya başlanır. Kızların bir kısmının ergenlik
dönemleri içinde olabilecekleri dikkate alınmalıdır. İlgi alanlarındaki spora
yönelmeleri söz konusudur. Daha karmaşık aktiviteler ve beceriler
çalışılmaya başlanır. Ağırlık çalışmaları teknik çalışmalar olarak yaş
grubuna ve yönlendiği spor disiplinine uygun olarak ağır yüklenmeler
olmaksızın kontrol altında olmak kaydı ile yapılabilir. Koordinatif özelliklerin
gelişimine yönelik çalışmalar yapılır. Spor dalına özgü tekrarlar yapılır.
Bireysel veya takım olarak yarışma tarzı organizasyonlara katılım başlar.
Oyun kuralları, taktik ve teknik çalışmalar daha rahat algılanarak yapılır.
Sosyal açıdan liderlik, grup içi iletişim, arkadaşlık, takım ruhu,
centilmenlik, gibi özelliklerin yerleştiği dönemdir. Pratik yeteneklerin
kullanımı gelişir, Atletizm, kayak, tenis, yüzme ya da futbol, basketbol,
voleybol, gibi takım sporları daha ciddi düzeyde yapılmaya başlanabilir.
Erken ergenlik dönemi 13-15 yaş Bu dönemde hızlı bir büyüme söz konusudur, ancak vücut daha az
esnektir artık. Puberte oluşumu söz konusudur. Dikkatleri çok iyidir, oyun
taktiklerini ve stratejileri uygularlar. Bu dönemde kuvvet gelişimi önemlidir
ve ağırlık çalışmalarına başlaması önerilir.
Gelişimini tamamlamış olanlar için atletizmin dalları, basketbol
gibi takım oyunları yanı sıra kayak ve cimnastik
gibi branşlar yaptırılabilir.
Geç ergenlik (16-18 yaş)
Yetişkin düzeyinde gelişime ve yetişkinlerin düzeyine yakın becerilere
sahiptir. Dikkat ve algılama çok iyidir ve tamdır, kuvvet kazanma üzerinde
çalışmalar yapılabilir.
İlgiye bağlı olarak tüm sporlar önerilebilir. Yarışma düzeyinde halter
ve karate, tekvando gibi savunma sporlarına, ancak bu dönemden
sonra izin verilebilir.
Spor, ergenlik döneminde gençlerinin temel gereksinimlerine doyum
sağlayacak önemli bir etkinlik alanıdır. Ergenlik döneminde aktivitelerine
devam edenlerde yüklenmeler çocukluk dönemine göre daha fazla
olmaktadır, bu da egzersizin kardiyak risk faktörlerine yönelik olumlu etkilerini
artırmaktadır. Ancak bu dönemde bireylerde artan bağımsız olma isteği
yanı sıra tecrübe azlığı nedeniyle maceraya yönelik aktivitelerinde riskler
de artmaktadır. Fiziksel aktiviteye katılım bireysel karakterlerinin oluşmasında
etkili bir faktör olmaktadır. Bu dönemde performans artırmaya yönelik ilaç
kullanımlarını ve her şeye karşın kazanma isteğini ahlaki gelişim açısından
olumsuz etkiler olarak sayabiliriz.
Çocukluk döneminde düzenli egzersizin
başlıca yararları:
1. Kilo kontrolü :
Ülkemizde fazla kilolu çocukların oranı erkek çocuklarda %11,6, kızlarda
%13,2 kadardır. Bu durum hipertansiyon, zararlı kan yağlarında yükseklik,
hipertansiyon, Tip 2 diyabet (Şeker hastalığı), büyüme hormonu salgılama
bozuklukları ve solunumsal ve ortopedik problemlerle karşılaşma riskini
artırmaktadır.
Çocuk obezlerin %40'ı, ergenlikte obez olanların da %70'i erişkin
yaşlarda da obez olmaktadır. Bu nedenle çocukluk ve ergenlik
çağında obezite ile yapılacak mücadele erişkin yaşlardaki sağlık
açısından da çok önemli sayılmaktadır.
2. Psikolojik rahatlama :
Hasta ruhsal olarak kendini daha iyi hisseder, depresyon ve anksiyete
semptomlarının azalmasını sağlar.
3. Kalp ve akciğerlerin kuvvetlenmesi :
Egzersiz düzenli ve bilinçli bir şekilde yapıldığında kalp üzerinde kalp
kaslarını kuvvetlendirici ve kalbin kontraktilitesini yani kasılabilirliğini arttırıcı
etkisi meydana gelmektedir.
Kalbin kasılma gücünün artması vücuda ve akciğere pompalanan
kanın daha rahat dolaşıma katılmasını sağlayarak özellikle
Tip 1 Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) gibi hastalıklarda uzun dönem
komplikasyonların yani yan tesirlerin oluşmasını zorlaştırır.
Mikrovasküler sistemde meydana gelebilecek hasarların engellenmesi
veya ertelenmesi sayesinde özellikle göz ve böbrek gibi organlarda
hastalığın yapabileceği hasar riski azaltılmış olur.
Adolesan (Ergenlik) dönemde yapılan egzersizin
başlıca amaçları şunlardır :
- Fiziksel egzersiz, sağlık ve kendini iyi hissetme, büyüme ve gelişmeyi
sağlamak.
- Yetişkinlikte aktif yaşam stilini oluşturmak
- Kemik mineral yoğunluğunu arttırmak ve ilerde osteoporoz oluşma
riskini azaltmak.
- Aşırı kilo veya obezite insidansını ve yetişkinlikte kronik hastalıkların
görülme riskini azaltmak.
Değişik sporlar dallarına özgü antrenmanlara
başlama ve müsabakalara katılım için
önerilen yaşlar:
Birçok spor dalı için spora başlama yaşı ve müsabaka yaşı değişik
çalışmalarla önerilmiş olmasına rağmen, fikir birliğine varılmış kesin yaş
sınırları yoktur. Spora katılımı konusunda çocuğun gelişimi ve büyümesi
dikkate alınarak karar vermek daha uygun bir yaklaşım olacaktır.
Aşağıdaki tabloda değişik sporlar için verilen başlama yaşları daha çok
sporun gerektirdiği antrenmanların organize olarak düzenli yapılabileceği
yaş önerileridir.
Çocuklara 4-5 yaşlarından itibaren bazı sporların oyun aktiviteleri
tarzında yaptırılması sağlıklı büyüme ve gelişme açısından uygun olur.
Başlangıç olarak yüzme, dans ve cimnastik gibi sporlar oyun tarzında
yaşa uygun çalışmalar olarak planlanabilir.
Değişik sporlar dallarına özgü antrenmanlara
başlama ve müsabakalara katılım için önerilen yaşlar:
Spor Dalı
Jimnastik
Yüzme
Dans
Artistik buz pateni
Basketbol
Tenis
Okçuluk
Futbol
Atletizm
Voleybol
Su topu
Kayak
Kürek
Hentbol
Eskrim
Okçuluk
Savunma Sporları
Güreş
Bisiklet
Halter
Yelken
Binicilik
İlk Başlama Yaşı
6-8
7-8
8-12
7-9
10-12
7-8
12-14
12-14
10-16
10-12
10-12
7-8
11-14
10-12
10-12
8-10
8-10
11-13
12-15
14-15
10-12
10-12
Yarışmalara
Katılma Yaşı
9-14
11-14
9-10
11-13
14-16
11-14
16-18
16-18
14-18
15-16
16-17
12(alp) 16(kuzey)
16-18
14-16
14-16
16-17
14-16
16-18
16-18
17-18
14-16
14-16
Çocuğun aktiviteye yönlendirilmesinde ailelerin rolü :
Çocuğun aktiviteye, spora erken yönlendirmesinde ailesine çok önemli görevler
düşmektedir. Anne babanın iyi bir örnek oluşturması önemlidir. Atılacak olumlu
adımların çocukların yaşamını etkileyecek bir alışkanlığı kazanmasının yolunu
açabileceği unutulmamalıdır. Çocuğu ilgi alanına uygun olarak spor etkinliklerine
götürüp, spor çeşitlerini ve nasıl yapıldıklarını açıklamak, gerekli malzemeleri
sağlayıp diğer çocuklarla oynaması için ortam yaratılması önemlidir.
Anne baba olarak İlgilendiğiniz bir spor varsa bunu ve becerilerinizi çocuğunuzla
paylaşın, çabanın ve de çalışmanın kazandığı bir ödül olduğunu ve en iyisi
olmaksızın da bu spor aktivitesinden zevk alınabileceğini öğretin.
Çocuğunuz bir aktiviteyi daha ciddi olarak yapmak üzere karar verdi ise
organize sporlara katılımı konusunda herhangi bir engel olup olmadığı
konusunda hekiminize danışmalı, spora katılım öncesi tıbbi kontroller
yapılmalıdır.
Geçmişte çocuğunuz kronik bir hastalık geçirdi ise spora katılıma karar verme
aşamalarında hekiminize danışarak hangi aktivitelerin uygun olabileceğini
öğrenmek gereklidir.
Pratik olarak çocuğunuzu spora yönlendirdiğinizde şu önerilere dikkat etmekte
yarar olacaktır; Spor için gerekli malzemelerin maliyeti, fiziksel temas miktarı,
bireysel yeteneklerin önemi, takım performansının önemi, takımın büyüklüğü,
her bir çocuğun katılım şansı.
Bulunduğunuz yörede birçok spora katılabilme şansı var ise çocuğunuzun
bunları denemesi için fırsat yaratın.
Çocuğunuz bir aktiviteye başlamadan önce ne kadar çok değişik aktivite
deneyip de iyi yapabildiği bir alanı seçerse hem yaptığı aktiviteden daha
çok keyif alacak hem de daha başarılı olabilecektir.
Tenis, koşu, golf gibi bireysel sporlar yanı sıra futbol, voleybol gibi takım
oyunlarını da denemesini sağlayın. Temas sporlarına yatkın olup olmadığını
gözlemleyin, el göz koordinasyonu değerlendirin, top oyunlarına yatkınlığını
gözlemleyin.
Spora karar verirken çocuğuz emin ellerde ve güvenli mi değerlendirin.
Spor eğitmeni veya çalıştırıcı oyunun kurallarını koyuyor mu? Oyunun
gerektirdiği koruyucu malzemelerin kullanılmasını denetliyor mu? Sadece
iyi oyunculara mı şans tanıyor? Çalıştırıcının çocuğun büyük olmadığının,
gelişimini tamamlamadığının farkında mı?
Verilen talimatlar çocuğunuzun güvenliğini sağlamaya yönelik olarak yeterli mi?
Çalıştırıcı sürekli bağırıyorsa, iyi oyuncuları oynatıyorsa, çocuğunuzun katılma
istek ve cesaretini yitirmesine yol açabilecektir. Çocuğunuzun antrenörüne saygı
duyun ve gösterin. Onunla iletişim halinde olun. Eğer uygulamaları ile ilgili
katılmadığınız noktalar varsa çocukla değil doğrudan antrenörle bunu paylaşın.
Çocuğunuzun benzer yaş grubundaki çocuklarla bir arada olması yada
fiziksel olgunluk ve gelişimlerine yeteneklerine göre gruplara ayrılmış olması
yaralanma risklerine karşı önemli bir koruyucu etken olacaktır.
Isınma ve soğuma dönemleri içi yeterli zaman ayırmaları yaralanmalardan
korunma konusunda sorumluların yeterli ilgi göstermelerine yönelik bir işaret
olarak değerlendirilebilir.
Anne baba için pratik öneri; “oturun ve izleyin”. Vaktiniz elverdiğince
çocuğunuzu sporda izleyin, onu olumlu yönde güdüleyin ve cesaretlendirin.
”Fair play” in (centilmenliğin) önemini vurgulayın, yapabiliyorsanız çocuğunuz
için bir sporcu olarak örnek olun.
Çocuk 11 -12 yaşlarına ulaştıktan sonra yarışma ruhu ve kazanma hırsını
artırmaya yönelik olarak bilinçlendirmeye ve de motive etmeye başlamak
önerilmektedir. Her şeye rağmen kazan sloganı ile hareket etmek birçok
çocuğun spordan soğumasına yol açabilecektir.
Çocuğunuzun fiziksel yetenekleri konusunda gerçekçi olun. Çocuğunuzun
kendisine gerçekçi hedefler belirlemesine yardımcı olun.
Organize sporlar çağında çocuğunuzun gerçekten oynamak isteyip istemedi
konusunda emin olunuz, hiçbir zaman zorlamayın ve ısrar etmeyin.
Spora katılımın çocuğunuzun eğitim programını etkilemesine izni vermeyin,
aynı zamanda okuldaki müzik gibi başka etkinliklere ve aktivitelere de
katılacaktır. Spor ile bunları karıştırdığında bunalabilir.
Eğer çocuğunuz yaptığı sporu ya da aktiviteyi bırakmak isterse çocuğu
etkileyen aşırı antrenman ya da başka benzeri stresleri gözden geçirin.
Bir süre sonra çocuğunuz aynı aktiviteye tekrar dönebilir ya da başka bir
aktivite yapmayı isteyebilir. Bu konuda aşırı ısrarcı olmak doğru bir yaklaşım
değildir.
Çocuğunuzun katıldığı spor ya da aktiviteyi öncelikle uzun dönemli sağlık
açısından yararları ile değerlendirin. Çocuğun aktiviteyi yaparken formda
olması, sağlıklı olması ve de mutlu olması amaçlanmalıdır.
Çocuğunuz kazansa da, kaybetse de onu sevdiğinizi bildiğinden emin olun.
Takımın diğer üyeleri ve çocuğunuz için amigoluk yapın. Oyun ve
yarışmalarda duygularınızı kontrol edin diğer oyuncu, antrenör ve
görevlilere bağırmayın.
Ailenin üzerine çok yük düştüğü unutulmamalıdır. Anne baba olarak
çocuğunuzu dinleyin. Erken yaşlara fiziksel aktivite alışkanlığı ile birlikte
kazanılacak iyi bir beslenme alışkanlığı çocuğunuzun sağlıklı bir erişkin
birey olma şansını artıracaktır. Yeteneği çok fazla olmasa da çocuğunuz
destek ve iyi yönlendirme ile çok başarılı olabilecektir.
KAYNAKLAR: 1. Açıkada C. Çocuk ve Antrenman. ACTA Orthopaedica et Traumatologica
Turcica suplementum 1 Cilt 38 Supp 1 2004 s 16-26
2. Açıkada C. Çocuklarda antrenman planlaması. XI. Spor Hekimliği Kongresi
seminer notları 2007
3. Akgün N. Egzersiz ve Spor Fizyolojisi. 5. Baskı Ege Üniversitesi Basımevi 1994
4. Ergen E. Çocukluk ve Ergenlik döneminde Spor Yaralanmalarının Nedenleri,
Epidemiyolojisi ve Risk Faktörleri. ACTA Orthopaedica et Traumatologica Turcica
suplementum 1 Cilt 38 Supp 1 2004 s 27-31
5. Gür H. http://www.sporhekimligi.com/cocuk1.php
6. http://www.mayoclinic.com
7. Kosar NŞ, Demirel HA. Çocuk Sporcuların Fizyolojik Özellikleri. ACTA Orthopaedica
et Traumatologica Turcica suplementum 1 Cilt 38 Supp 1 2004 s 1-15
8. Muratlı S, Şahin G, Kalyoncu O. Antrenman ve Müsabaka Yaylım Yayıncılık 2005 İstanbul
9. Rowland TW. Children’s Exercise Physiology. Human Kinetics second edition 2005
10. Shephard RJ. Physical Activity, Health and Well Being at Different Life Stages,
Research Quarterly for Exercise and sports Vol 66 No 4 pp 298-302 1995
11. Dr. Mesut NALÇAKAN, ww.populermedikal.com /diyetegzersiz/ cocukvespor
12. Doç.Dr.Ergun ÇETİNKAYA, www.doktorsitesi.com
İLAÇ KULLANIMINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
İlaçlar tedavinin bir parçası olarak hastaların sağlığına kavuşmasında
büyük rol oynamaktadır. Ancak ilaçlardan maksimum faydayı sağlamak
için doğru kullanılması büyük önem arz etmektedir. Bunun için doğru
ilaç, doğru zamanda, doğru miktarda, doğru sürede ve doğru yolla
uygulanmalıdır. Peki bunları nasıl bilebiliriz? Aşağıda bu konuda doğru
bilinen yanlışları ve tedaviden en fazla faydayı görmek için
tavsiyelerimizi okuyacaksınız.
İlaç Kullanım Bilgilerini (prospektüs) Mutlaka Okuyun
Bir ilacın prospektüsü size şunları anlatır;
* İlacın hangi maddeleri içerdiğini
* İlacın ne için olduğunu (Bir ilaç sizin rahatsızlığınız dışında başka
rahatsızlıklar için de kullanılıyor olabilir. Bu sizde de aynı hastalıkların
olduğu anlamına gelmez)
* Eğer hazırlanması gereken bir ilaç varsa nasıl hazırlanacağı
* İlacı nasıl kullanmanız gerektiğini
* İlacı kullanırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini * İlacın ne gibi yan etkileri olabileceğini
Bu bilgiler, burada yer verilen yan etkilerin tamamının sizde de ortaya
çıkacağı anlamını taşımaz. Bu yan etkiler kişiden kişiye değişmekte bazı
hastalarda hiçbir yan etki ortaya çıkmazken bazı hastalarda farklı yan
etkiler oluşabilmektedir. Eğer ilacınızdan kaynaklı bir yan etki ortaya
çıktığını düşünüyorsanız doktor ve eczacınızı bu konuda bilgilendiriniz.
* İlacın nasıl saklanması gerektiği
Doğru İlaç
Kullanılacak ilacın seçimi için öncelikle hastalığın teşhis
edilmesi gereklidir.
Doğru ilacı bilebilmek için hastalığın doğru teşhis edilmesi ilk ve en
önemli basamaktır. Bazı rahatsızlıklarda belirtiler birbirine çok benzese
de bu belirtiler farklı rahatsızlıklara ait olabilir. Dolayısıyla kullanmanız
gereken ilaçlar da değişecektir. Bunun için mutlaka doktorunuzla
görüşmeniz ve hastalığınızın doğru teşhis edilmesini sağlamanız gereklidir.
Bunun ardından doktorunuz sizin için en uygun ilacı reçete edecektir.
İlaç seçiminde doktor ve eczacınızın önerilerini dikkate
almanız önemlidir.
Bazı durumlarda aynı hastalık için kullanılabilecek birden fazla ilaç vardır.
Her ilaç her hastada istenilen etkiyi sağlamayabilir. Reçeteler hastaya
özel olarak hazırlanmıştır. Kulaktan dolma yollarla ve sağlık mensubu
olmayan kişilerin tavsiyesi ile ilaç kullanmak faydasız olabilmesinin
yanında sağlığınıza zarar verme riski de taşır.
Bu yüzden aynı hastalığa yakalanmış olsanız bile doktora gitmeden
başka insanların reçeteli ilaçlarını kullanmamalı ve kendi reçeteli
ilaçlarınızı da kimseyle paylaşmamalısınız.
Eşdeğer ilaç farklı ilaç anlamına gelmez. İlacın yan sanayisi yoktur.
Eşdeğer ilaçlar aynı etken maddeyi (yani hastalığınızın tedavisi için
gerekli olan içeriği) aynı miktarda içeren ve ciddi test aşamalarından
geçirilerek doğrulanan fakat farklı firmalar tarafından üretilmiş olan
ilaçlardır. İlaç üretimi ciddi bir teknoloji gerektirdiğinden ve ilaçların
etkili olup olmadığı çok sıkı denetime tabi tutulduğundan eşdeğer olan
iki ilacın etkisi arasında fark olması mümkün değildir. Yani eşdeğer olan
iki ilaçtan hangisini kullanırsanız kullanın etkisi tamamen aynı olacaktır.
hekime
sormadan
asla
Doğru Zaman
İlaçlarınızı AÇ ya da TOK olarak almanız ilacın etkili olabilmesi
için önemlidir.
Özellikle ağız yolu ile alınan ilaçların etki edebilmesi için sindirim
sisteminden emilmesi ve kana karışması gerekmektedir. İlacın aç veya
tok alınması ilaçların emilimini ve dolayısıyla etkisini değiştirir. Her ilaç
farklı yapıda olduğundan hangi ilacı ne zaman alacağınız
konusunda eczacınızın tavsiyesi çok önemlidir.
AÇ karnına tavsiye edilen ilacı ne zaman almalı?
En sık yapılan hata aç alınması tavsiye edilen ilacın yemekten
hemen önce alınması ve üzerine yemek yenilmesidir. Eğer
eczacınız ilacı aç karnına almanızı tavsiye etmişse bu ilacınızı
yemekten 30 dk - 1 saat önce veya 2 saat sonra almanız
gerektiği anlamına gelir.
TOK karnına tavsiye edilen ilacı ne zaman almalı?
Eğer eczacınız ilacınızı tok olarak almanızı tavsiye ettiyse bu ilacınızı
yemekten hemen sonra alabileceğiniz gibi yemekten sonraki
1 saat içerisinde bir zamanda da alabilirsiniz.
Birden fazla sayıda ilaç kullananlar ilaçlarının tamamını aynı
anda alabilir mi?
Bu sorunun cevabı hastaya, hastalıklara ve kullanılan ilaçlara göre
değişecektir. Şöyle ki bazı ilaçların birlikte alınmasında bir sorun yoktur
ve birlikte alınabilirler.
Ancak kimi ilaçlar birbirleri ile etkileşime girerek etkilerini azaltabilir
veya yan etkilerinin artmasına sebep olabilir. Aynı reçetede yer alan
ilaçlarınız ile ilgili olarak olası bir etkileşim için eczacınız size
gerekli uyarıyı yapacaktır.
Ancak sürekli olarak kullandığınız başka ilaçlarınız varsa bu konuda
doktorunuzu ve eczacınızı bilgilendirmeniz onların sizi doğru
yönlendirmesi açısından önemlidir.
İlaçlarınızı günün hangi saatinde aldığınız önemlidir.
Bazı ilaçlar günün belirli saatlerinde alındığında faydaları
en yüksek düzeye çıkar.
Bu nedenle Doktorunuz/Eczacınız ilacınızı yatmadan önce,
kahvaltıdan önce gibi zamanlarda almanızı önerdiyse bu tavsiyeye
uymanız tedavinizin en iyi şekilde yapılmasını sağlayacaktır.
İlaçlarınızı hangi aralıklarla aldığınız önemlidir.
Genellikle ilaçların tarifi yapılırken günde 2 defa gibi tabirler kullanılır
veya sabah - akşam 1’er tane denilir. Bu sanılanın aksine ilaçlarınızı
kahvaltı ve akşam yemeklerinde almanız gerektiği anlamına gelmez.
Daha önce bahsettiğimiz gibi ilaçların etkisini gösterebilmesi için
kanınıza karışması ve kanımızda sabit olarak belirli bir miktarda
bulunması gereklidir.
Bunu için de ilaçların eşit zaman aralıkları ile alınması önemlidir.
Size günde iki defa almanız tavsiye edilen bir ilacı aralarında
(24/2) 12 saat olacak şekilde almanız gerekir. Yine aynı şekilde
ilacınızı günde 3 defa almanız öğütlenmişse bu iki doz arasında
8 saat zaman olması gerektiği anlamına gelir. Bu süre ne eksik
ne de fazla olmamalıdır.
İlaçlar birbirleri ile etkileşime girebildikleri gibi bazı besin
maddeleri ile de etkileşebilirler.
Bu nedenle ilaçlarınızı kullandığınız dönemde özellikle kaçınmanız
gereken bazı besinler konusunda doktorunuz/eczacınız tarafından
uyarılmışsanız lütfen bu besinlerden uzak durunuz.
Bunun yanında bitkisel destekler zararsızdır sözü tamamen bir
kandırmacadır ve bu ürünler de ilaçlarınızla etkileşime girebilir.
Eğer bitkisel destek kullanıyor veya kullanmak istiyorsanız bu konuda
mutlaka eczacınıza danışınız.
Doğru Miktar
İlaçlarınızı önerilen dozda kullanmanız tedaviniz için önemlidir.
İlaç dozları herkes için aynı olmadığı gibi hastalığın şiddeti, belirtileri
ve hastanın durumu (yaş-kilo- mevcut diğer hastalıkları vb.) gibi
etkenlere bağlı olarak değişir. Bunun için ilaçlarınızı size önerildiği
dozda alınız.
İlacın dozunu arttırmanız hastalığınızın daha çabuk tedavi
edilmesini sağlamayacağı gibi azaltmanız da yan etkilerinin
azalacağı anlamını taşımaz. Bunların yanında yanlış dozda ilaç
kullanımı sebebiyle farklı organlarınıza zarar vermeniz de söz
konusu olabilir.
Eğer ilacın yan etkisini görmüşseniz bu konuda doktor ve eczacınızı
mutlaka bilgilendiriniz.
Eğer doktor veya eczacınız tarafından tavsiye edilmemişse
ilaçlarınızı kırmadan, bölmeden ve parçalamadan bir bütün
olarak alınız.
İlaçlar karmaşık yapıları sebebiyle istenilen etkinin elde edilmesini
temin etmek amacıyla farklı şekillerde hazırlanırlar. Bu şekiller ilaçların
nerede ve nasıl emileceğini belirler ve yan etkileri en düşük seviyeye getirirler.
Bu nedenle bazı ilaçların kırılarak veya bölünerek alınması ilacın
etkisiz olmasına veya mide ile ilgili ciddi şikayetlerin ortaya
çıkmasına sebep olabilir.
İlacınızla birlikte verilen ölçü aletini kullanın.
Özellikle şurup, toz vb. ilaçlarda dozun ayarlamasının yapılması daha
zordur. Doğru dozda ilaç alabilmek için ilacınızla birlikte verilen ölçü kaşığı,
kabı veya şırıngasını kullanın. Evde kullandığınız kaşık gibi malzemeler ilaç
dozunu yanlış ayarlayabilir. Asla dozu tahmin etmeye çalışmayın. Doğru Süre
Doktor veya eczacınız farklı şekilde önermediyse ilaçlarınızın
tamamını kullanınız.
İlacınızı ne kadar süre ile kullanacağınız önemlidir. Bazen ilaç kullanımından
sonraki birkaç günde hastalık belirtileri geçer ve kiii kendisini iyi hissettiği için
ilaçlarını kullanmayı bırakır. Bazen hastalık belirtileri ortadan kaybolmuş olsa
bile hastalığımız tamamen geçmemiş olabilir.
Bu da hastalığın daha ağır bir şekilde yeniden tekrarlamasına neden olabilir.
Özellikle antibiyotik kullanırken iyileşmiş olsanız bile mutlaka tüm
ilaçlarınızı zamanında almaya dikkat ederek bitene kadar kullanın.
Bu sizin sağlığınızın yanı sıra toplum sağlığı için de çok önemlidir.
İlaçların gereksiz yere uzun süre kullanımı da sağlığınız için bir risktir.
Eğer doktorunuz aksini önermediyse biten ilaçlarınızı iyi geldiği
gerekçesiyle tekrarlayıp kullanmaya devam etmeyiniz. Bazı ilaçların uzun
süreli kullanımı sonucunda yan etkilerinin ortaya çıkma riski artar. Hatta
bazı ilaçların kontrolsüz uzun süre kullanılması böbrek ve karaciğerinizde
ciddi sorunlara yol açabilir.
ilaçlarınızı
belirlenen
süre ve
miktarda
kullanın
İlaçların üzerinde yer alan veya eczacınızın size belirttiği süreler
sonunda ilacı kullanmayı bırakmanız gerekebilir.
Özellikle göz, kulak ve burun için kullanılan damlaların sterilite sebebiyle
15 günden uzun süre kullanılması uygun değildir. Bazı ilaçlar için bu
süreler artabilir veya azalabilir. Bu nedenle eczacınızın size öğütlediği
süre sonunda ilacınız bitmemiş olsa bile ilacı kullanmayı bırakmanız
gerekebilir. Eğer hastalığınız geçmemişse doktorunuzla tekrar
iletişime geçebilirsiniz.
Doğru Yol
İlaçlarınızı hangi yolla aldığınız önemlidir
İlaçlar istenen etkinin hastaya en konforlu yolla sunulabilmesi ve en
uygun etkinin elde edilebilmesi amacıyla farklı şekillerde hazırlanmıştır.
İlacınızı doğru yoldan almanız önemlidir.
KAYNAK : 1. www.keo.org.tr
2. www.saglik.gov.tr
Antibiyotikler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
• Antibiyotikler yalnızca bakteriler için etkilidir,
virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemez.
• Antibiyotik ateş düşürmez, sadece uygun ve doz ve şekillerde
kullanılan antibiyotik, hastalığın kaynağı olan enfeksiyonu ortadan kaldırdığı
için ateş düşer.
• Soğuk algınlığı ve grip çoğunlukla kendi kendine iyileşebilen hastalıklardır.
Antibiyotik alımı gerekmez.
• Antibiyotik, sizin grip ve soğuk algınlığını atlatmanıza yardımcı olmaz.
•Antibiyotik ağrıyı dindirmez, burun akıntısını, öksürüğü hafifletmez.
•Antibiyotik, grip ve soğuk algınlığının başkalarına geçişine engel olmaz.
•Hekim önerisi olmadan kullandığımız antibiyotiğin etkisi olmayacağı gibi,
yaygın ve yanlış kullanıldığında hızla direnç gelişir.
•Antibiyotiklere karşı direnç geliştiğinde, esas etki beklediğimiz bakterilerin
neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde bu antibiyotikler etkili olamaz.
Her antibiyotik her hastalıkta kullanılmaz.
Doğru İlaç Kullanmanın 7 Kuralı
• Doktorunuza muayeneye giderken kullandığınız tüm ilaçları ve
önceki tedavi bilgilerinizi yanınızda bulundurunuz.
• Doktorunuzun bilgisi olmadan ikinci bir ilaca başlamayınız. • İlaçları doktorunuzun anlattığı kullanım şekline uyarak kullanın. • İlaç tedavisine başladıktan sonra gelişen yeni bir yakınmanızın ilaca
bağlı olabileceğini daima aklınızda bulundurun. • İlaç kullanımına gereksiz yere devam etmeyin ve
önerilenden daha önce son vermeyin. • İlaca bağlı gelişebilecek olumsuz bir durumda sağlık personeline
bilgi verebilmek için, birlikte yaşadığınız yakınlarınızı ilaçlarınız
hakkında bilgilendirin. • Tedaviniz tamamlanınca artan ilaçlarınız varsa, maddi yetersizlik
nedeniyle ilaç alamayan kişilere verilmek üzere doktorunuza verin.'' ''İlaçlar hastalıkların tedavisinde oldukça başarılı olabilse de çoğu kez
istenen etkinliği tek başlarına sağlayamaz. Önerilen yaşam tarzı
değişikliklerine uymak, tedavi başarısı artırır''
ÇOCUKLARA GÖZ SAĞLIĞI KONUSUNDA TAVSİYELER
Çocuklarımız en değerli varlığımız. Onlara, her anlamda, aydınlık bir yarın
hazırlamak çoğu zaman bizim elimizde. Ailelerinden haklı olarak
“Bunu bilmiyorduk”, “Bize hiç anlatılmamıştı”, “Bilseydik dikkat ederdik”
cümlelerini duyduğumuz o kadar çok göz sorunu olan çocuklar var ki,
çocuklarda göz sağlığı konusunda önemli bazı konulardan söz etmekte
yarar olacaktır.
Çocuklardaki göz rahatsızlıkları birkaç aylık bebekken, hatta doğuştan
ortaya çıkabilir. Dikkatli ailelerin gözlemleri ve peşinden gelecek hekim
tedavisi ile sorun çözülebilir. Tedavide geç kalınması ise kronik sorunlara
yol açabilir.
Çocukluktaki göz hastalıkları çocuğun geleceğini de etkileyebilir.
Görme problemleri okul öncesi çocukların yüzde 5-10’unu, okul çağı
çocuklarının ise yüzde 20-30’unu etkiler. Tedavi edilmemiş göz
problemleri öğrenme kabiliyetini, kişiliği, okula uyumu olumsuz
etkileyeceği gibi hastalığın daha da kötüleşmesine ve başka ciddi
problemlere de yol açabilir.
Görme kusurlarına ülkemizde çok fazla rastlanıyor. Öyle ki uzağı görememe
sorunu olan miyopi ülkemizde yetişkinlerde yüzde 40, yakını iyi görememe
olarak tanımlanan hipermetropi yüzde 25 oranında görülüyor. Göz
kusurlarında genetik geçişin ciddi bir rol oynadığı düşünüldüğünde
çocukların da bu riski taşıdığı bir gerçek.
Üstelik çocukluk çağında görme kusurları dışında başta göz tembelliği
olmak üzere birçok sorun da çocukları bekliyor. Bu açıdan
bilinçli anne ve babaların çocuklarını iki yaşında göz taramasından
geçirmesi gerekiyor.
Çocuklara bu dönemde damlalı göz muayenesi yapılarak kırma kusuru
olup olmadığı belirlenmeli. Görme kusurları dışında erken saptanması
gereken başka hastalıklar da var. Ancak maalesef çocuklar ancak 7
yaşında okula başladıktan sonra, sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte
hekime getiriliyor. Daha erken yaşta çocukların doktora getirilmesi
bilincinin ailelere aşılanması şart.
Göz bozukluklarının tanısı
Miyop, hipermetrop ve astigmat çocuklarda sık rastlanıyor.
Okul döneminde tahtayı iyi görememe, derslerde başarısızlık gibi
şikayetlerle aileler çocuklarını doktora götürme ihtiyacı duyuyorlar.
“Miyop, hipermetropya da astigmat bir çocuk okulda tahtayı
göremiyorsa başarısız olacak demektir. Belli bir süre sonra çocuk
dersten kopar. Ders çalışırken göz ağrısı, sulanma ve kaşıntıyla
karşılaşabilir. Belli bir süre sonra çocuk yorulmaya başlar ve direk
olarak derslere ilgisizleşmeye başlar. Bu nedenle çocukların okula
başlamadan önce mutlaka göz muayenesi yapılmalıdır. Başarının
yakalanmasında kaliteli görmenin çok büyük payı vardır.
Görme kusurlarının tanı ve tedavisi
Miyop
Uzağı görememe sorunudur. Miyobun çocukluk döneminde erken
tanısı mümkün ancak ilerlemesini durdurmak mümkün değil.
Doktorlar şunları söylüyor: "Rutin bir göz muayenesiyle miyop teşhis
edilebiliyor. Ama miyobu durdurmak elimizde değil. Çocuğun boyu
nasıl uzuyorsa gözü ve göz numarası da büyüyor. Tedavide amacımız
gözün fonksiyonu olan iyi görmeyi sağlamaktır.
Hipermetrop
Yakını görememe sorunudur. Hipermetrop çocuklar genellikle çok sık
göz kırpıyorlar ve baş ağrısı şikayeti yaşıyorlar. Aileler çocuklarında bu
belirtileri gördüklerinde mutlaka doktora başvurmalı. Doktorlar
hipermetropi ile ilgili şunları söylüyor: "Çocuklarda şaşılık yani göz
kayması yoksa küçük numaralardan başlayıp gözlüğe alışmasına
fırsat tanıyoruz. Zamanla gerçek göz numarasına dönüyoruz. Bunun
için düzenli kontrol gerek. Gözlük takmanın amacı kırma kusurunu
yok etmek değil sadece daha iyi ve kaliteli görmesini sağlamaktır.
Ancak bazı çocuk hipermetrop hastalarda yıllar içinde numaralarında
azalma da olabiliyor.”
Astigmat
Astigmat çocuk hem uzakta hem yakında baktığı cisimleri net olarak
göremiyor. Görüntülerde kayma söz konusu. Bu da yine baş ağrısı,
göz ağrısı, göz kırpması gibi şikayetlere neden oluyor. Tanısı rutin
muayene ile kolaylıkla koyulabiliyor.
Göz tembelliği
Göz tembelliği zamanında tanı konduğunda tedavisi en kolay
hastalıklardan biri olmasına karşın çocukların genellikle 7 – 8 yaşından
sonra hekime götürülmeleri nedeniyle tedavisinde zorluklar yaşanıyor.
Göz tembelliğinin nedeni çeşitli sebeplerle bir gözün diğerinden çok
daha iyi görmesidir.
Miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurları söz konusu
olduğunda iki gözün farklı numaralarda olması göz tembelliğine
neden olabilir. Numaraları daha düşük olan gözün görüntüsü daha
net olacağı için beyin tarafından o gözün görüntüsü tercih ediliyor.
Kötü gören gözden beyne giden görüntü bir süre sonra algılanmamaya
başlıyor, o göz kullanılmayarak tembelleşiyor.
En geç ilkokulun başlarında çocuk hekime gelirse de bir miktar düzeliyor.
9 – 10 yaşından sonra iyileşme maalesef görülemiyor. Tembellik
tamamen görme kusuru ile ilgili bir problemse iyi gören gözün
kapatılmasına ve kötü gören gözün kırma kusuru düzeltilerek
çalıştırılmasına yönelik bir tedavi uygulanıyor. Az gören göz çalıştırılmak
üzere iyi gören göz kapatılıyor.
Göz kayması
Göz kaymaları, doğuştan ya da sonradan olabilir. Doğuştan
olanlarda erkenden ameliyat gerekmektedir. Sonradan olanlarda
ise zamanında kullanmaya başlamak kaydıyla sadece gözlük bile
bazen yeterlidir. Ancak bu gibi durumlarda bazen hem ameliyat
hem de gözlük gerekebilmektedir. Gözlük ile düzeltilemeyen
kaymaların en kısa zamanda cerrahi ile düzeltilmeleri gerekmektedir.
Aksi takdirde göz tembelliği gelişecektir.
Konjonktivit
Konjonktivitler, mikrobik, alerjik olmak üzere çok çeşitlidir. Sulanma,
çapaklanma, kaşıntı, batma, kızarıklık, gibi belirtiler verirler. Zamanında
tedavi edilmezse kronikleşebilir,gözbebeğinde kalıcı lekeler bırakabilir.
Gözyaşı Kanalı Tıkanıklığı
Bebeklerde gözyaşı kanalı en geç bir hafta içinde açılır. Eğer bebeğin
gözlerinde sürekli çapaklanma oluyorsa gerekli tedavi verilerek en geç
6 aya kadar beklenir. Sulanma devam ediyorsa, hafif bir anestezi
verilerek gözyaşı kanallarının basit bir müdahale ile açılması gerekebilir.
Aksi halde uzun süren enfeksiyon sonrası gözde ciddi ,tedavisi güç
problemler yaşanabilir. Bu nedenle tedavide gecikmemek
gerekmektedir.
TV ve bilgisayara yakından bakmak, yakından kitap okumak
çocuklarda göz bozukluğuna neden olur mu?
TV ve bilgisayara yakından bakmak, yakın mesafeden kitap okumak
gibi aktiviteler gözlerde yorulmaya neden olabilir, ancak gözde kalıcı
bir bozukluk yapması söz konusu değildir. O nedenle, bu aktivitelerin
doğrudan gözü bozduğu yönünde olumsuz ve kesin bir kanıya varmak
doğru olmayacaktır.
“Çocuğun okuldaki başarısını olumsuz etkiliyor”
Bu konuda ailelerin ve öğretmenlerin duyarlı olması gerekmektedir.
Çocuk herkesi kendisi gibi zanneder. Örneğin uzağı görme problemi
vardır ama fark etmez. Özellikle sınıf içinde tahtadakileri yazamaz,
defterine geçiremez, sürekli yanındakine bakar. Bu çok önemli bir
göstergedir. Yazdığı harfler eğri olur. Yazarken deftere çok eğilebilir,
okurken kitaba yakınlaşır. Evde televizyonu çok yakından seyreder.
Annesini, babasını ses vermedikleri sürece göremediği için
tanıyamayabilir. Bunlar önemli belirtilerdir.
Göremeyen çocuğun okuldaki başarısının olumsuz etkileneceğine
bir gerçektir. Çocuk göremediği, buna bağlı olarak okuyup
yazamadığı için başarısız olur. Okuması, yazması gecikir, yazma
sistemi bozulabilir.
Çocuklarda Günlük Yaşamda Göz Sağlığı
Açısından Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
1. Lazerli el lambalarını kesinlikle göze tutmamak.
2. Resim çekerken flaştan olabildiğince kaçınmak.
3. Arabada asla ön koltukta ve kucakta çocuk oturtmamak,
mutlaka arka koltukta, yaşına uygun bir koltukta ve mutlaka kemer
takarak oturtmak.
4. Pusette ve mama sandalyesinde de mutlaka kemer takmak.
5. Güneş gözlüğü ve şapka ile güneşten korumak.
6. Her türlü patlayıcı, yanıcı, delici, fırlayıcı cisimden uzak tutmak
(kibrit, çakmak, sigara, havai fişek, çatapat, sivri cisimler, gazoz kapağı vs.)
7. Herhangi bir nedenle damla ya da merhem kullanılması
gerekirse uygulamayı doğru yapmaya özen gösterin.
Çocuklarda Göz Kazalarının Önlenmesi için
Dikkat Edilmesi Gerekenler:
* Hızlı hareket eden küçük sert toplarla oynanan oyunlarda (tenis vb.)
mutlaka özel gözlük takılmalıdır.
* Kibrit, çakmak gibi sıçrayıcı alev yaratan aletler çocuklardan uzak
tutulmalıdır. Kullanması gereken durumlar oluyorsa kibritin kendinden
uzağa doğru yakılması öğretilmelidir.
* Bisiklet veya kaykaya binen ve bunları hızlı kullanan çocukların kafa
üstüne düştüklerinde göz sinirlerinin yaralanmasını önlemek amacıyla
kask takmaları sağlanmalıdır.
* Mantar tabancası, çatapat, havai fişek, kağıt ok, taş atmaca
oynamasına kesinlikle müsaade edilmemelidir.
* Hareketli küçük çocukların bulundukları ortamda sivri, delici, patlayıcı,
yaralayıcı veya lastikli hiçbir şeyin bulunmamasına dikkat edilmelidir.
* İçi özel gaz dolu uçmayan balonların patlaması ağır göz hasarına
yol açabilir. Çocuklara verilmemelidir.
* Gazoz açarken çocuklar uzak tutulmalıdır.
* Göz damlaları ve diğer damlalar, onlar için verilmiş dahi olsa,
çocukların yetişebileceği yerlere konmamalıdır. Birbirlerinin gözüne
damlatmak oyunu kadar yanlışlıkla içilmeleri de ciddi tehlikeler
doğurabilir.
* Her türlü deterjan, alkollü sıvı veya ilaç da erişebilecekleri yerlerde
bulunmamalıdır.
* Çocuğun gözlerine herhangi bir şey kaçtığından kuşkulandığınızda
önce temiz bir kapta su kaynatın ve soğutun, bu suyu temiz bir
pamuğa dökerek gözlerini silin veya bir kahve fincanına bu suyu
doldurarak gözlerine dökün. Bu sırada gözlerini kapasalar bile su
kapak altına girer ve ilk tedavi yapılmış olur. Sonra da çocuğunuzu
göz doktoruna götürün.
Olur da gözüne tuvalet temizleyici madde, kireç, Japon yapıştırıcı,
deterjan, alkollü bir sıvı kaçmışsa ve kızarıklık ya da yanma/batma
devam ediyorsa mutlaka zaman geçirmeden bir göz hekimi muayene
etmelidir. Hekime gidene kadar gözünü kapalı tutması yararlı olur.
* Delici yaralanmadan şüphelenirseniz mutlaka zaman geçirmeden
bir göz hekimi muayene ettirin. Bu durumda da hekime gidene kadar
gözünü kapalı tutması yararlı olur.
KAYNAKLAR :
1. http://www.saglikbilgisi.gen.tr/cocuklarda-goz-sagligi.html
2. http://www.caferuj.com.tr/anne_cocuk/cocuk _ hastaliklari /2012/10/10/cocuklarin-goz-sagligi-ihmale-gelmez
3. http://www.memorial.com.tr/rehberler/saglik_rehberi/cocuklarda-goz-sagliginin-onemi/
Okul Çağı Çocuklarında Beslenme
Uzm.Dyt.Rukiye BOZBULUT
Gazi Ün. Tıp Fak. Hastanesi
Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME
• Karın doyurmak yada açlık duygusunu bastırmak değildir.
• Sevilen besinlerden yemek değildir.
• Sadece pahalı gıdalardan (et, salam vs.) yemek değildir.
BESLENME, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun
süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli miktarlarda
alıp vücudunda kullanmasıdır.
Bu öğelerin herhangi biri alınmadığında veya gerektiğinden
az veya çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği veya sağlığın
bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur.
Okul çocuklarının özel bir grup olarak kabul
edilmesinin nedenleri:
• Okul çağı; hızlı öğrenme, bilgi ve beceri kazanma ve
etkilenme dönemidir.
• Okul çağındaki çocuklar sürekli bir büyüme ve gelişme süreci
içindedirler. Bu dönemde alınacak koruyucu önlemler tüm yaşamları
boyunca etkili olabilecek yararlar sağlayacaktır.
• Beslenme ile ilgili olumlu davranışların edinildiği ve her zamankinden
daha çok akılda kaldığı bir dönemdir.
• Kazanılan alışkanlıklar yetişkinlik dönemindeki kalıcı alışkanlıklara
temel oluşturur.
• Beslenmeye bağlı bazı kronik hastalıkların temeli bu dönemlerde
atılmaktadır.
* Okul çağında çocuklar sürekli bir gelişme gösterirler.
* Okul çağı çocukları yılda ortalama 2-3 kg ağırlık kazanırlar.
5-6 cm kadar da uzarlar.
Bu dönemde çocuğun;
* Ne miktarda,
* Hangi tür besine ihtiyacı olduğunu bilmemesi,
* Düzensiz besin alımı (öğün atlama, öğün geciktirme) yanlış
besin seçimi, beslenme sorunlarına neden olmaktadır.
Yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin büyüme ve
gelişme sorunları:
1. Fiziksel gelişim sorunları :
* Boy kısalığı,
* Eğitimde başarısızlık,
* Şişmanlık.
2. Zihinsel gelişim sorunları:
* Zeka gelişiminin yavaşlaması,
* Eğitimde başarısızlık,
* Sosyal uyumsuzluk.
3. Seksüel gelişim bozuklukları
Yapılan çalışmalarda okul çocuklarının :
• Şeker, hazır meyve suları ve karbonatlı içecekleri fazla,
• Süt ve süt ürünleri ile taze sebze ve meyveleri az tükettikleri,
Bunun sonucunda :
• Demir, kalsiyum, lif ve antioksidan vitaminleri yetersiz aldıkları,
• Beslenme kalitelerinin düşük olduğu,
• Günlük alınan enerjinin yıllar içinde arttığı ve okul çocukları arasında
şişmanlığın hızla arttığı bildirilmektedir.
Okul dönemi çocuklarının beslenmesi nasıl olmalı?
* Bu dönemdeki çocukların beslenmesi, fiziksel gelişmeyi sağlamanın
yanında, sağlığı korumayı da amaçlar.
* Bu nedenle tüketilmesi gereken besinlerin çeşit ve miktarlarına
dikkat edilmesi gerekir.
* Büyümenin standartlara uygun olarak gerçekleşebilmesi için,
çocukların enerji ve besin ögeleri gereksinimlerini yeterli
düzeylerde karşılamaları gerekir.
Okul çocuklarının beslenmesinde geçerli
sağlıklı beslenme ilkeleri :
• Besinlerin çeşitliliğinin sağlanması,
• Sağlıklı vücut ağırlığının korunması,
• Nişastalı karbonhidratlar ile liften zengin besinlerin dengeli tüketilmesi,
• Yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması,
• Vitamin ve minerallerin yeterli alınması,
• Besinlerden günlük alınan enerji, protein, vitamin ve minerallerin
vücutta en elverişli olarak kullanılabilmesi için dört besin grubunda
yer alan besinlerin öğünlere dengeli olarak dağıtılması gerekir.
• Günde 3 öğün yemek yenilmeli ve her öğünde her gruptan
besinler önerilen miktarlarda tüketilmelidir.
• İnsan beslenmesinde gerekli olan kalsiyumun süt ve süt ürünleri olmadan
alınması mümkün değildir. Kalsiyum tüketimi ile kemik yoğunluğu arasında
sıkı bir ilişki vardır. Kemik yoğunluğunun en üst noktaya ulaştığı 25-30
yaşlarına kadar tüketilen kalsiyum, kemik yoğunluğunun artmasına ve
sonraki yaşlarda görülen osteoporozun erken görülme riskini azaltmaktadır.
3. GRUP: Sebze ve Meyve
- Sebze - 6 yemek kaşığı pişmiş yemek ve 1 tabak iyi yıkanmış
sebzelerden yapılmış salata
- Meyve – 3-4 porsiyon meyve
Temel besin öğesi karbonhidrat olmakla birlikte bitkisel protein çok azdır.
Yağ içermezler. Posa, ve A, C vitaminleri açısından zengindir.
• Sebze meyveler mineral bakımından da çok zengindirler
( kalsiyum, bakır, iyot, demir, çinko, potasyum vb.)
• Mineraller sağlıklı yaşam için gereklidirler. Hücre korunması, sağlıklı diş,
kemik ve cilt yapısı için önemlidir. Mineraller ayrıca kalp ritmi, kan basıncı,
vücuttaki sıvı dengesi gibi daha bir çok düzenleyici fonksiyonlarda rol oynar.
4. GRUP: Tahıllar (ekmek, pirinç, bulgur, makarna, un)
- 7-9 porsiyon (1 porsiyon tahıl: 1 ince dilim ekmek, 1 kâse çorba,
2 yemek kaşığı makarna, 1 orta boy patates vb)
Yapılarında yağ bulundurmazlar. Bazı türlerinde (Kurubaklagiller,
bulgur vb. tahıllar) posa, B vitaminleri ve mineral oranları diğerlerinden
yüksektir.
5. GRUP: Yağ ve tatlı
- Yüksek enerji sağlarlar.
- Yemekler çok aşırı yağlı olmamalıdır.
- Hamurlu ve şerbetli tatlılara ağırlık verilmemeli, sütlü tatlılar tercih
edilmelidir.
Bu dönemdeki çocukların beslenmesi, ailenin diğer bireylerinden
farklı değildir.
Ancak büyüme ve gelişmenin devamı açısından günlük alınması
gereken besinlerin miktarları farklıdır.
Okul Çocuğu Yemek Programı (1)
SABAH
1 Yumurta, 1 Tatlı Kaşığı Pekmez, Süt
Domates, Salatalık, Ekmek
1 Dilim Peynir
ARA
Meyve, Yoğurt, Meyveli Yoğurt
ÖĞLE
Izgara Et, Sebze Yemeği, Salata, Pilav veya Makarna, Ekmek
ARA
Sütlü Tatlı veya Meyve Tabağı
AKŞAM
Etli Sebze Yemeği, 1 Kaşe Çorba
Yoğurt veya Ayran, Ekmek
GECE
Meyve, Süt
Okul Çocuğu Yemek Programı (2)
SABAH
1 Su Bardağı Süt veya Taze Sıkılmış Meyve Suyu
1 Dilim Peynir veya Yumurta
1 Tatlı Kaşığı Tereyağı yada 5 Zeytin
1-2 Tatlı Kaşığı Pekmez/Bal/Reçel
Ekmek
Söğüş
ARA
Meyve, Yoğurt, Meyveli Yoğurt
ÖĞLE
4 Tepeleme Yemek Kaşığı Nohut
4-5 Tepeleme Yemek Kaşığı Bulgur Pilavı
Salata
1 Kase Cacık
ARA
1 Ayran
1 Dilim Kek yada Poğaça
AKŞAM
2 Orta Dilim Kıymalı Börek
(veya 2-3 Köfte Kadar Izgara Et veya Tavuk
veya Balık + 2 Dilim Orta Büyüklükte Ekmek)
5-6 Yemek Kaşığı Zeytinyağlı Sebze Yemeği
1 Çay Bardağı Yoğurt
GECE
1 Orta Boy Meyve
7-8 Adet Fındık
Çocukluk Çağında Obezite
Obezite vücut ağırlığının ve vücuttaki yağ kitlesinin artmasıdır.
Çocukların büyük kısmında gelişen obezitenin nedeni enerji alım fazlalığıdır.
Son yapılan çalışmalara göre her 10 çocuktan 2'sinde obezite görülmektedir.
Çocuklarda obezite nedenleri :
Modern yaşam tarzı, özellikle hareket azlığı ve abur-cubur beslenme
alınan kaloriyi artırırken harcanan kaloriyi azaltmaktadır.
• Fazla Kalori Alınması
- Süt, yoğurt,ayran gibi kalsiyumdan zengin gıdalar yerine gazlı-kalorili
içeceklerin (kola,soda,meyve suyu) içilmesi,
- Tok tutan, yavaş sindirilen ve barsak hareketlerini kolaylaştıran lifli gıdaların
(baklagiller,sebze,meyve) az tüketilmesi,
- Bol şekerli ve yağlı yiyecekleri (cips,patates kızartması, gofret, çikolata,
şekerleme) aşırı tüketme,
- Fast-food tarzındaki hazır gıdalarla beslenmenin artması
(pizza,hamburger,ekmek arası),
- Düzenli beslenmeyip,düzensiz abur-cubur beslenme,
- Öğün atlayıp,diğer öğünlerde aşırı miktarda yemek yeme,
- TV’de kalorili yiyecek ve gazlı-şekerli içecek tüketiminin reklamlarla
özendirilmesi,
• Aktivitenin Azaltılması
- Okula servisle gidip-gelme,
- Merdiven yerine asansör-yürüyen merdiven kullanımı,
- Dışarıda oyun yerine evde TV, bilgisayar başında vakit geçirme
(bu sırada abur-cubur tüketimi)
- Sürekli sınavlar,dersaneler,ev ödevleri nedeniyle çocukların spora
zaman ayıramamaları, stresle daha çok gıda tüketilmesi,
- Şehir güvenliği ve trafik korkusu nedeniyle çocukların evde daha
uzun süre kalmaları,
- Obezitenin benlik saygısı, okul başarısı, sosyal ilişki kurma üzerine de
olumsuz etkileri vardır. Hatta ileride iyi evlilik yapma ve iyi iş bulabilme
olanakları üzerine bile olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir.
Sağlıklı Büyüme ve Gelişime Yönelik
Yaşam Tarzı Önerileri
* Çocukluk çağında yüksek kalorili gıdalardan kaçınılmalı,
* Şekerli ve gazlı içecekler yerine su,ayran,süt tercih edilmeli,
* Çocuklara sebze yemekleri, baklagiller ve salata yeme alışkanlığı
kazandırılmalı,
* Düzenli öğünler halinde yemek yeme alışkanlığı edinilmeli (3 ana 3 ara),
öğün atlanmamalı (özellikle kahvaltı),
* Yemekler yavaş ve iyice çiğnenerek yenmeli, gelişigüzel
atıştırmalardan kaçınılmalı
* Eve cips-çikolata-kolalı içecekler- hazır meyve suları gibi besinleri
alınmamalı. Bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmamalı.
Israr ederse onunla oturup bu tip besinlerin bünyesine nasıl zarar
verdiğini uygun bir dille anlatılmalı,
* Çocuklara sabah kahvaltısı alışkanlığı kazandırılmalı. Sabah kahvaltısı
günün en önemli öğünüdür. Yapılan araştırmalarda kahvaltı eden
çocukların etmeyenlere göre başarı düzeylerinin, derse ilgilerinin daha
yüksek olduğu, daha kolay öğrendikleri görülmüştür.
KAHVALTI
YAPAN ÇOCUK
DAHA BAŞARILI
* Okulda yemek veriliyorsa okul menüleri incelenmeli, çocuk seçimler
konusunda bilgilendirilmelidir. Ayrıca evdeki yemeği okulda yemediklerini
tamamlayacak şekilde organize edilmelidir.
* Bir gün önceden menüyü birlikte inceleyerek yemekleri tanıtılmalı.
Çocuk bilmediği yiyecekleri reddedebilir.
* Menüde yer alan yiyeceklerin özelliklerini, neden yemeleri gerektiğini
ve vücuda sağlayacağı faydaları onları sıkmadan basit ve eğlenceli
bir dille anlatılmalı.
* Ara öğün alışkanlığı kazandırılmalı.
Bu öğünlerde meyve,sandviç,
süt, sütlü tatlı, sebze çubukları gibi
alternatifler sunulmalıdır.
* Sağlıklı yemekler aileyle birlikte
yapılabilir. İçinde emeğinin
bulunduğu bir besini çocuk daha
kolay ve severek yiyecektir.
* Fast - food restoranlarında
hamburgerin yanında patates,
kola yerine ayran ve salata
istenmeli.
DÖNEM İÇİ FAALİYETLERİMİZ
1. 22 KASIM 2014 tarihinde Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından
“Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konulu konferans verilmiştir.
AÇIKLAMA : Gazi Ün. Tıp Fak. Hastanesi Çocuk Endokrinoloji
Bilim Dalı Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından
“Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konulu konferans verilmiştir.
Konferansa velilerimiz ve öğretmenler iştirak etmiştir.
2. Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından 3 ARALIK 2014 tarihinde
“Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” konulu seminer verilmiştir.
AÇIKLAMA : Gazi Ün. Tıp Fak. Hastanesi Çocuk Endokrinoloji
Bilim Dalı Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT tarafından ilkokul ve ortaokul
öğrencilerimize “Okul Çağı Çocuklarında Beslenme” semineri verilmiştir.
2014 YILI REVİR HİZMET DURUM TABLOSU
2014 Yılının son sekiz ayına ait revir hizmet durumunu
gösteren tablo aşağıdadır.
AY
FAALİYET
MAYIS
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 389
Sevk
: 16
HAZİRAN
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 181
Sevk
: -
TEMMUZ
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 79
Sevk
:1
AĞUSTOS
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 26
Sevk
:1
EYLÜL
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 450
Sevk
: 11
EKİM
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 681
Sevk
: 20
KASIM
2014
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 698
Sevk
: 17
ARALIK
2014
(1 haftalık)
Revire Gelen Öğrenci Sayısı : 192
Sevk
:4
si
Sa
ğ
lığ
ın
www.abckolej .com
ABC KOLEJİ REVİRİ SAĞLIK BÜLTENİ
HAZIRLAYAN
Aynur DİKKAŞ
Hemşire
OCAK 2015
NO: 3

Benzer belgeler