Polonya - Ankara Üniversitesi

Transkript

Polonya - Ankara Üniversitesi
Altıncı Bölüm
POLONYA
Dr. Tayfun ÇINAR
Altıncı Bölüm
POLONYA
Tayfun ÇINAR*
I. SOSYO-EKONOMĐK YAPI
Bir Doğu Avrupa ülkesi ve 2004 yılı itibariyle Avrupa Birliği’nin yeni üyesi
olan Polonya’nın kuzeyinde Baltık Denizi bulunmaktadır. Polonya’ya komşu
devletler Rusya Federasyonu, Litvanya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Almanya, Çek
Cumhuriyeti ile Slovakya’dır. 1997 nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfusu
38.6 milyon olan ve 312.685 kilometrekarelik alanı kapsayan Polonya topraklarında
kilometrekareye 124 kişi düşmektedir. Ülkenin en büyük kenti konumundaki
başkent Varşova 1.6 milyonluk nüfusuyla tüm ülke nüfusunun % 4.1’ini
oluşturmaktadır. Ülkenin diğer büyük kentleri sırasıyla Lodz 812 bin, Kracow 741
bin, Wroclaw 639 bin, Poznan 580 bin ve Gdansk 461 bin kişidir. Ülkede başkent
ve diğer büyük kentlerin nüfusları karşılaştırıldığında nüfusun ülke düzeyinde
dengeli dağıldığı söylenebilir. Kentsel nüfus ülke nüfusunun % 62’sini oluştururken
çalışan nüfusun yaklaşık % 75’i tarım dışı faaliyetlerde etkinlik göstermektedir.1
Polonya Cumhuriyeti’nin 2001 yılı için makro ekonomik göstergelerine
bakıldığında ülkenin Gayri Safi Yurt Đçi Hasılasının (GSYĐH) yaklaşık 196.7 milyar
Euro olduğu görülmektedir. Kişi başına GSYĐH ise 5.090 Euro’dur. Enflasyon
oranı % 5.3’tür. Buna karşın ülkede işsizlik oranı %18.5’le yüksek bir değer
sergilemektedir. Polonya’nın harcamalarına bakıldığında ise genel yönetim
harcamalarının 101.4 milyar Euro ile GSYĐH’nın yaklaşık yarısını oluşturduğu
görülmektedir. Yerel yönetim harcamaları da 22.5 milyar Euro’luk bir tutar
sergilemektedir. Bu tutar GSYĐH’nın % 11.5’ini oluşturmaktadır. Polonya’nın genel
yönetim sermaye yatırım harcamaları GSYĐH’nın % 3.6’sı ile düşük bir orandadır.
Benzer durum % 1.9’la yerel yönetim yatırımlarında da söz konusudur.2
Karşılaştırma açısından Polonya’nın II. Dünya Savaşı’ndan günümüze geçirdiği
sosyal ve ekonomik değişimin bazı temel göstergeleri aşağıdaki çizelgede
sunulmuştur.
Dr., Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi. [email protected]
The Europa World Year Book 2003, Vol.II, (ed.) Joanne Maher, Europa Publications, 2003, s.3383.
2 Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, (Fr. Çev. Daphne Earner),
Research and Documentation Department of Dexia Credit Local, Dexia Editions, 2003, s.250.
*
1
Polonya
Çizelge 1: Polonya’nın Sosyal ve Ekonomik Değişme Göstergeleri, 1946-1999
Kentsel Nüfus (%)
Tarım Dışında Đşgücü (%)
Elektrik Üretimi (kW-h)
Đşsizlik (000)
Doktor (10000)
Đlkokul öğrencileri (000)
Yüksekokul mezunları (000)
Kolej mezunları (000)
1946
33.9
n.d
244
3.2
3.291
16
4
1950
36.8
46.4
380
3.7
3.303
112
15
1960
48.3
56.7
987
9.6
4.875
85
21
1970
52.3
65.7
1.984
14.2
5.343
266
47
1980
58.8
70.3
3.426
17.8
4.265
466
84
1990
61.8
73.2
3.577
1.126
21.4
5.287
424
52
1999
61.8
74.3
3.677
2.350
22.6
3.958
554
215
Kaynak: M.Castle, R.Taras, Democracy in Poland, s.36
Polonya’nın siyasal ve toplumsal yaşamında etkili olan önemli faktörlerden biri
dindir. Polonya nüfusunun büyük çoğunluğu Hıristiyan’dır ve Hıristiyan nüfusun
yaklaşık % 95’i Roma Katolik Kilisesi’ne bağlıdır. Ayrıca ülkede aralarında
Almanlar, Ukraynalılar, Beyaz Ruslar ve Litvanyalıların bulunduğu az sayıdaki
azınlığın ülke nüfusunun yaklaşık % 1’ini oluşturduğu tahmin edilmektedir. Buna
karşın Polonya dışındaki topraklarda geniş bir Polonya diasporasının bulunduğu
bilinmektedir. Yurtdışında yaşayan Polonyalı göçmenlerin % 65’i ABD’de
bulunmaktadır.
II. TARĐHSEL GELĐŞME: ULUS-DEVLET OLMA SÜRECĐNDEN
BU YANA GENEL SĐYASĐ GELĐŞMELER
Modern Polonya devletinin tarihi gerçekte 1918’de başlamasına rağmen
ülkenin tarihi çok daha eskilere uzanmaktadır. Kısaca Polonya’nın modern devlet
öncesi tarihine değinilecek olursa şunlar söylenebilir. Öncelikle Polonya’nın
Türkçe’de bilinen eski adı Lehistan’dır. Polonya MS 966’da Piast hanedanı
tarafından kurulmuş ve Hıristiyanlığı kabul etmiştir. O günden bugüne Polonya,
Avrupa devletleri arasında en koyu Katolik devlet olarak bilinmektedir. 14.
yüzyılda, Piast Hanedanı’nın yerini Litvanya-Polonya Đmparatorluğu almıştır. 15. ve
16. yüzyılları büyük ölçüde güçlü bir devlet olarak geçirmesine rağmen 1527’den
itibaren Polonya zayıf bir hükümet dönemine girmiştir. Ülke o dönemde güçlü
ordulara sahip ve yayılmacı bir politika izleyen Đsveç ve Rusya gibi komşularla
kuşatılmıştır. Bu durum 18. yüzyılın sonunda Polonya’nın parçalanarak, bir süre
başka devletlerin boyunduruğuna girmesine neden olmuştur. 18. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren Avusturya, Prusya ve Rusya Polonya’yı parçalamaya karar
vermişlerdir. Birinci bölüşüm (1772) sırasında Polonya’nın bazı bölgeleri elden
çıkmıştır. Polonya ikinci (1793) ve üçüncü bölüşüm (1795) sırasında daha da
bölünmüş, bu bölüşümlerde en büyük pay Ruslara düşmüştür. Söz konusu
bölüşümlerden sonra Polonya uzun bir süre Avrupa haritasından silinmiştir.3
3
Political Handbook of the World 1998, CSA Publications, 1998, s.738.
300
Polonya
Polonya kuruluşundan itibaren birkaç yüzyıl güçlü bir kraliyet egemenliğinde
yaşamıştır. Bununla beraber soylular ve aristokrasi de iç siyasette önemli bir rol
oynamıştır. Kraliyet ailesiyle yaptıkları mücadelede gittikçe güçlenen soylular sınıfı
krallardan çeşitli imtiyazlar koparmayı başarmışlardır. Bu süreçte Polonya erken bir
dönemde parlamenter sistemle tanışmıştır. Ancak 18. yüzyılın sonuna doğru
Avrupa’da değişen ekonomik ve siyasal yapı, güçlü ordulara sahip komşu ülkelerle
yürütülen savaşlar ve iç politikada hiç kesilmeksizin devam eden iktidar çekişmeleri
ve anlaşmazlıklar sonucunda Polonya Krallığı Rusya, Prusya ve Avusturya
tarafından tarih sahnesinden kaldırılmıştır. Bu arada Polonya Avrupa’da ilk,
dünyada ise ikinci yazılı anayasaya (1791) sahip ülkedir. Komşu ülkeler tarafından
parçalanmadan kısa bir süre önce yazılı anayasasına sahip olan Polonya, kısa bir
süre sonra bağımsızlığını yitirmiştir.
Polonya’nın yeniden tarih sahnesine dönmesi I. Dünya Savaşı sırasında
olmuştur. 1916’da yeni bir Polonya Krallığı ilan edilmesine rağmen, 1918’de bunun
yerini Polonya Cumhuriyeti almıştır. Polonya, I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden
sonra ABD Başkanı W. Wilson’ın ortaya koyduğu 14 ilkenin 13.sü doğrultusunda
bağımsız ve özerk bir Cumhuriyet olarak Josef Pilsudski önderliğinde kurulmuştur.
Daha önceleri pek çok kez başka devletler tarafından toprakları işgal ve ilhak edilen
Polonya halkı böylece 1918 yılında yeniden bağımsız bir devlet olarak tarih
sahnesine çıkmıştır. Polonya I. Cumhuriyeti anayasal sistemi model olarak Fransa
III. Cumhuriyeti örnek alınarak şekillendirilmiştir. Buna göre güçsüz bir devlet
başkanı, güçlü bir yasama organı ve çok sayıda partiyi bünyesinde barındıran bir
siyasal parti sistemi dönemin politik yaşamının özellikleridir.4
Polonya Cumhuriyeti’ne önderlik eden Josef Pilsudski’nin önemli
başarılarından biri Ağustos 1920’de Bolşeviklerin Polonya’yı Sovyetler Birliği’nin
denetimine sokma girişimlerine direnmiş olmasıdır. Öteki Orta ve Doğu Avrupa
devletlerine benzer olarak Polonya da savaş arası dönemin başlarında liberal
demokrasiyle tanışmıştır. Ancak bu deneyim başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Birkaç
yıldır siyasetten uzak kalan Josef Pilsudski 1926’da başarılı bir hükümet darbesi
örgütleyerek iktidara gelmiştir. Polonya Cumhuriyeti 1926’dan 1939’a değin askeri
rejimle yönetilmiştir. Ancak 1935’te Jozef Pilsudski’nin ölümünden sonra ülkede
yönetimde neredeyse bir kaos meydana gelmiş, önemli bir yönetim boşluğu ortaya
çıkmıştır. Bu durum 1939’da Almanya, Polonya’yı işgal edesiye kadar devam
etmiştir. Daha sonra Polonya toprakları Almanya’nın yanı sıra Sovyetler Birliği’nin
de işgaline uğramıştır. 1941 yılında Almanya’nın tüm Polonya’yı ele geçirmesine
rağmen, 1944 yılında Kızıl Ordu, Nazi askerlerini Polonya topraklarından
çıkartmıştır. II. Dünya Savaşı neticesinde birçok Doğu Avrupa ülkesi gibi
4
1925 yılında Polonya siyasal yaşamında 92 parti yasal olarak etkinlik gösterirken bunlardan 32 tanesi
aktif olarak yasama meclisi’nde (Sejm) temsil edilmektedir. Majorie Castle, Ray Taras, Democracy in
Poland, Westview Press, 2002, s.20-21.
301
Polonya
Polonya’da 1945 yılında Yalta ve Potsdam Konferansları neticesinde toprakları
yeniden biçimlendirilerek Sovyetler Birliği’nin güdümüne girmiştir. 1947’de
komünistlerin liderliğindeki “demokratik blok” ulusal düzeydeki seçimlerde ezici
bir üstünlük kazanarak iktidarı ele geçirmiştir. Bu süreçte Polonya Cumhuriyeti’nin
adı “Polonya Halk Cumhuriyeti” olarak değiştirilmiş, iktidardaki Polonya Đşçi
Partisi, Polonya Sosyalist Partisi’yle birleşerek Polonya Birleşik Đşçi Partisi (PBĐP)
kurulmuştur. Ülkenin siyasal yaşamında Demokrat Parti ve Birleşik Köylü Partisi,
Polonya Birleşik Đşçi Partisi’nin (PBĐP) çok sıkı denetimi altına alınarak ülkede
Sovyetler Birliği modeli doğrultusunda 1948 yılında tek parti rejimine geçilmiştir.
Polonya Sovyetler Birliği’ndekine benzer tek parti rejimine geçerken
ekonomik alanda da Sovyetler Birliğinde uygulanan ekonomik sistemin benzeri
burada uygulanmak istenmiştir. Bu kapsamda sanayi tümüyle devletleştirilmiş ve
tarım sektöründe özel mülkiyetten kolektivizme geçiş denenmiştir, ancak
kolektivizm denemeleri sonuçsuz kalmıştır. Polonya’da özellikle tarım kesimindeki
küçük üreticiliğe dayalı sistem tam olarak ortadan kalkmamıştır. Diğer sektörlerde
özel sektörün bütünüyle tasfiyesi yoluna gidilmişse de bunlar büyük ölçüde
başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Polonya'da gerçekleştirilmeye çalışılan söz konusu
ekonomik sistem, ekonominin birbirinden bağımsız dallarının gelişiminde bir
orantısızlık doğurmuştur. Ağır sanayi haddinden fazla geliştirilirken, hizmet
sektöründeki gerilik kendisini belli etmiştir. Hızlı sanayileşme politikası, aslında ilkel
tarıma dayalı Polonya ekonomisini, sınai tarım ekonomisine sıçratmış ve savaşta
yıkılmış bir ülkenin yeniden inşasına katkı sağlamıştır ancak ekonominin rekabet
gücü olarak uluslararası konumunda esaslı bir değişim yaratamamıştır. Tek Parti
yönetimi tarafından kamuya ve ekonomik yapıya yönelik sıkı kontrol ancak 1953
yılında Sovyetler Birliği’nin lideri J. Stalin’in ölümünden sonra belirli ölçüde
gevşetilmiştir. Bunun yanı sıra 1964-1970 yılları arasında söz konusu siyasal yapı
içerisinde sınırlı düzeyde de olsa ekonomik reform çabaları gündeme gelmiştir.5
Polonya’da geniş çaplı değişim 1980’lerin sonuyla beraber gündeme gelmiştir.
Polonya’da komünist ekonomik düzenden kapitalist ekonomik ve toplumsal
düzene geçilmesinde ve yeni düzenin bütün kurum ve kuralları ile yerleşmesinde
işçi sendikaları çok önemli bir rol oynamıştır. Özellikle işçi sendikalarının da kabul
edildiği üçlü toplantılar ve taraflar arasında gelişen diyalog ülkenin çok hızlı bir
şekilde siyasal ve ekonomik düzen değişikliğine gitmesinde önemli etkide
bulunmuştur. Ancak bu durum hemen ortaya çıkmamış, ülke içinde ve dışında
önemli sosyal olayların yaşanması gerekmiştir. Polonya’da 1989 yılında gündeme
gelecek merkezi planlamadan piyasa ekonomisine geçiş çabalarında önemli bir
aktör haline gelecek olan Dayanışma Grubu’nun etkinlikleri 1980’li yıllarda ortaya
çıkmaya başlamıştır. 1980 yılında yiyecek fiyatlarındaki yükselme neticesinde Baltık
5
M. Castle, R. Taras, Democracy in Poland, s.29-33; The Europa World Year Book 2002, Vol.II, Europa
Publications, 2002, s.3259; Political Handbook of the World 1998, s.738.
302
Polonya
limanında Gdansk kentinde Dayanışma Örgütlenmesi (Solidarity) etrafında, işçi
lideri Lech Walesa önderliğinde liman işçilerince toplu eylemler gerçekleştirilmiş,
başta özgür sendika örgütlenmesi olmak üzere devletten çeşitli demokratik talepler
söz konusu olmuştur. Dayanışma (Solidarity) hareketince örgütlenen grevler kısa
zamanda tüm ülke düzeyinde ses getirmiştir. Grevlerin tüm ülkeye yayılması
devletin yönetimine sahip bulunan parti yönetiminde değişikliklere neden olmuştur.
Ancak söz konusu değişiklikler ülkedeki olayların bastırılmasında yeterli olmamış,
1981 yılında Sıkıyönetim Yasası kabul edilerek ülke yönetimi Ulusal Askeri Konsey
tarafından devralınmıştır. Bu süreçte tüm sendikal etkinlikler yasaklanarak,
Dayanışma Grubu’nun liderleri ve eylemcileri göz altına alınmıştır.6
1983 yılında ülkede sıkıyönetim ve askeri yönetim ortadan kalkmış,
Dayanışma’nın sendika liderleri serbest bırakılmıştır. 1985 yılında ülke düzeyinde
seçimler yapılmasına rağmen seçimlerin serbest olmayıp önemli sınırlandırmaların
bulunması nedeniyle Dayanışma tarafından ülke düzeyinde seçimin boykot edilmesi
çağrısı yapılmıştır. Bu arada ekonomide işler yolunda gitmemektedir. 1987 yılında
dış borç 39 milyar doları aşmıştır. 1988 yılında temel gıda maddelerindeki yükseliş
ülke genelinde toplu gösterilere neden olmuştur. Ve bu koşullarda Batı’dan yardım
beklenmiştir. Ancak Batılı kreditörlerin bir araya geldiği Paris Kulübü ile ABD’nin,
Polonya’ya yönelik yardım ve dış borçların yeniden yapılandırılmasını ülkede
ekonomik ve siyasal düzeyde reformların başlatılmasıyla sağlayacağı ortaya çıkmış,
dış borç finansman kaynakları söz konusu reform girişimleri olmadan ekonomik
yardımda isteksiz davranmıştır.7
Polonya’da, bu süreçte 1989 yılı, siyasal ve ekonomik yapıda merkezi
planlamadan piyasa ekonomisine geçişte önemli değişimlerin başlangıç yılı
olmuştur. 1989 yılında gerçekleşen ünlü Yuvarlak Masa Görüşmeleri (Round Table
Negotiations) yeni siyasal sistemin pazarlığının yapıldığı önemli bir dönüm
noktasını oluşturmuştur. Bu görüşmeler ve pazarlıklar neticesinde öncelikle
Dayanışma (Solidarity) örgütlenmesi yasal hale getirilmiş ve iki kanatlı hale getirilen
Ulusal Meclisin alt kanadı Sejm ve Meclisin yeni kanadı olan Senato seçimlerine
Dayanışma’nın katılmasının önü sınırlı da olsa açılarak ülkede seçim yarışına izin
verilmiştir. Yapılan seçimde Dayanışma seçim yarışına katıldığı tüm adaylıkları
kazanarak büyük başarı kazanmış, Dayanışma’nın desteklediği T. Mazowiecki
liderliğinde yeni hükümet kurulmuştur. Böylece Polonya’da 45 yıllık tek parti
iktidarına dayalı komünist düzen fiilen sona ermiştir.8
Arista Maria Circutas, The Polish Solidarity Movement, Revolution, Democracy and Natural Rights, Routledge
Studies of Societies in Transition, 1998, s.13; M. Castle, R. Taras, Democracy in Poland, s.52-62;
J.M.Roberts, Yirminci Yüzyıl Tarihi, Dost, 2003, s.672-674; The Europa World Year Book 2002, s.3260.
7 Katarzyna Zukrowsa, “Poland: An Effective Strategy of Systemic Change”, Transformations of PostCommunist States, (Eds.) Wojciech Kostecki, Katarzyna Zukrowsa, Macmillan, 2000, s.176; Political
Handbook of the World 1998, s.738-739.
8 Frances Millard, Polish Politics and Society, Routledge, 1999, s.6-13.
6
303
Polonya
Görüldüğü üzere bir zamanlar “demir perde” ülkesi olarak adlandırılan
Polonya’da devlet yapısının yıkılarak serbest piyasa ekonomisine geçilmesinde
Dayanışma önderliğinde Polonya bağımsız işçi hareketinin çok önemli bir rolü
olmuştur. Ülkenin önemli kentlerinden birisi olan Gdansk tersanelerinde
örgütlenen işçiler isteklerinin yerine getirilmesini sağlamak için başvurdukları
grevler zamanla sosyalist ekonominin ülkedeki çöküşünü hızlandırmış, ülkenin
piyasa ekonomisine açılışında önemli bir etkisi olmuştur. Ancak daha sonraki
süreçte yeni düzenlemelerin sonuçları pek çok kişiyi düş kırıklığına uğratmıştır.9 Bir
zamanlar ülkenin siyasi yaşamında önemli bir örgütlenme ve direnç noktası olan
dayanışma hareketine duyulan güven de bu yüzden zamanla azalmıştır. Nitekim,
demokratik yollarla iktidara gelen hükümetin, -mimarlığını dönemin Maliye Bakanı
olan iktisatçı Leszek Balcerowicz’in yaptığı “şok terapi” programıyla yürürlüğe
koyduğu- piyasa merkezli reformlarının sonucu olarak ortaya çıkan ekonomideki
liberalleşmenin olumsuz etkileri en çok “Dayanışma” örgütlenmesinin asıl gücü
olan Katolik eğilimli işçilere yansımıştır.
Sözü edilen ekonomi paketinin temel amacı, yüksek enflasyonla mücadele
etmektir. Enflasyon, 1989'da % 351, 1990'da ise % 686 olmuştur. Đşte tam bu
noktada, “şok terapi” adı verilen bir yöntem uygulanmış ve bu program
doğrultusunda enerji taşıyıcılarına, tren tarifelerine ve ekonominin diğer bazı
dallarına bütçeden yapılan yardımlar durdurulmuştur. Polonya’nın resmi parası
Zloti'nin konvertibilitesi sağlanmış, ayrıca iç ticarette fiyat kontrolünden
vazgeçilerek serbest fiyat uygulamasına geçilmiştir. Devlet işletmelerinin ve devlete
ait olan finans kuruluşlarının yeniden yapılanmasına ve özelleştirilmesine başlanmış,
özellikle bankalar reformuna ve bir sermaye piyasası yaratılmasına ağırlık
verilmiştir. Yaklaşık 2-3 yıl kadar uygulanan “şok terapi” programı beraberinde bir
dizi ekonomik ve sosyal yönden olumsuz sonucun ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Yapılan düzenlemelerle merkezi planlama ekonominin asıl düzenleyicisi
olmaktan çıkarken, arz-talep dengesi ve üretim karlılığı onun yerine geçmiştir. Bu
süreçte, kar getirmeyen birçok devlet işletmesinin iflas etmesine izin verilmiş,
devlete ait tarım işletmelerinin tasfiyesiyle birlikte tarım sektöründe birtakım
sıkıntılar baş göstermiş, ülke düzeyinde işsizlik aniden artmış, ithalatta süratli bir
artış söz konusu olduğundan dış ticaret açığı ortaya çıkmıştır. 1990-1997 yılları
arasında ihracat geliri 14.3 milyar dolardan 25.7 milyar dolara çıkmasına karşın
ithalat 9.5 milyar dolardan 42.3 milyar dolara yükselmiştir. Đthalatın ihracattan daha
hızlı artışı, zamanla Polonya dış ticaretinin karakteristiği haline gelmiş, bu durum
1997'ye kadar gittikçe büyüyen, 1997'de 16.5 milyar doların üzerine çıkan bir ticari
açığa neden olmuştur.
Polonya’da 1989 yılında kurulan III.Cumhuriyet’le birlikte bir yandan ulusal
parlamento tarafından komünist dönem öncesi ulusal semboller kabul edilerek
9
Bkz. Çizelge 9: Polonya’da Bazı Kurumlara Yönelik Kamuoyu Görüşü (2000).
304
Polonya
komünist dönemin simgesel düzeyde mirası reddedilirken, diğer yandan Dayanışma
güdümündeki hükümet, piyasa ekonomisine geçiş için ekonomik, politik ve
toplumsal reform programını yürürlüğe koymaya çalışmıştır. Polonya’da, komünist
bir devlet düzeninden serbest piyasa ekonomisine dayalı bir düzene geçiş
koşullarında ekonomik, siyasal ve yönetsel yapıya ilişkin kurumsal örgütlenmeyi
yeniden inşa dönemi yaşanmış, ekonomik düzeyde devlet işletmelerini özelleştirme,
yönetsel düzeyde ise yerelleştirme odaklı reform politikaları yeni koalisyon
hükümetleri tarafından izlenmeye çalışılmıştır.
III. ANAYASAL SĐSTEM
Polonya 1980’li yılların sonlarında Sovyetler Birliği’nin güdümünde bulunan
Orta Avrupa ülkeleri içinde komünist devlet düzeninden liberal devlet düzenine
geçen ilk ülke olmuştur. Polonya Birleşik Đşçi Partisi (PBĐP) temsilcileriyle
yürütülen 1989 Yuvarlak Masa Pazarlıkları neticesinde daha önce Sovyetler Birliği
model alınarak hazırlanan 1952 tarihli Polonya Anayasası’nda 1976’da yapılan
değişikliklerden daha köklü değişiklikler gerçekleştirilmiştir. 1952 Anayasası’nda
1989 yılında yapılan değişiklikle Ulusal Meclis, Sejm (alt meclis) ve Senato (üst
meclis) olarak öncelikle iki kanatlı hale getirilmiştir. Seçimlere yönelik
gerçekleştirilen değişiklikler kapsamında da 1989 Haziran ayında parlamento
seçimleri dönemin olağanüstü koşullarına dayalı olarak gerçekleştirilmiştir.
Pazarlıkla saptanan kimi koltuklar için serbestçe yarışma ortamının sağlandığı
seçimlerde Dayanışma Grubu beklenenden daha yüksek başarı sağlamıştır. Böylece
Sovyetler Birliği’nin denetimindeki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde komünist
olmayan ilk başbakan ve koalisyon hükümeti Dayanışma Grubu’nun desteğiyle
Eylül ayında göreve başlamıştır.10
Dönemin iç ve dış konjonktürel ortamının da etkisiyle yeni parlamento 1952
Anayasası’nda temel değişiklikler yapmaya devam etmiştir. Aralık 1989’da Ulusal
Meclis 1952 Anayasası’nın ruhunu ve temelini oluşturan ilk iki bölümü tamamen
Anayasa’dan çıkararak yerine “Politik ve Ekonomik Sistemin Temelleri” başlığını
taşıyan yeni bir Anayasa bölümünü kabul etmiştir. Bu kapsamda, “Polonya Halk
Cumhuriyeti’nin sosyalist bir devlet olduğu”na ilişkin ilk madde, “Polonya
Cumhuriyeti’nin sosyal adalet ilkesi temelinde demokratik bir hukuk devleti
olduğu” şeklinde değiştirilmiştir. Đkinci olarak 1952 Anayasası’nın ikinci
maddesinde yer alan ülkede iktidarın kırda ve kentte çalışan “sınıflara” verildiği
şeklindeki ifade iktidarın “ulusa” verildiği biçiminde değiştirilmiştir. Böylece sınıf
temelli iktidar anlayışı anayasadan çıkartılmıştır. Üçüncü maddede yer alan devletin
idaresinde Polonya Birleşik Đşçi Partisi’ne (PBĐP) “öncü” parti konumu tanıyarak
10
Tüm bunlar olurken daha önceki durumların aksine Kızıl Ordu kışlasından çıkmamıştır.
M.Gorbaçov Polonyalı tutucu komünistlere bu gelişmelerin kabul edilebilir olduğunu söylemiştir.
Bkz. J.M.Roberts, Yirminci Yüzyıl Tarihi, s.672-674.
305
Polonya
“tek parti rejimi”nin kurulmasının önünü açan ifade Anayasa’dan silinmiştir.
Anayasa’dan çıkartılan bu madde yerine komünist dönem öncesinde geçerli çok
partili siyasal sisteme geri dönülmesini sağlayacak siyasal partilerin kurulmasını
serbest bırakan madde Anayasa’ya eklenmiştir. 1989 Aralık ayında Ulusal Meclis
tarafından kabul edilen bir başka önemli anayasa değişikliği ise ekonomik sisteme
ilişkin olmuştur. Bu kapsamda “merkezi planlama”ya dayalı sosyalist / kolektif
mülkiyet biçimi anayasadan çıkartılarak, yerine özel mülkiyete ve miras hakkına
dayalı ekonomik sistemi kabul eden ifade konulmuştur.11
8 Mart 1990’da parlamento tarafından kabul edilen anayasa değişikliği
kapsamında ülkedeki yerel yönetimlerin yapısı yeniden düzenlenmiştir. Buna göre
“demokratik merkeziyetçilik” ilkesi doğrultusunda yerel yönetimlerin merkezden
devlet-parti yönetimince çok sıkı kontrolü yerine, benimsenen yeni sistemle Fransız
sistemi benzeri komünal meclis yapılanması ve bölge düzeyinde Valilikler temelinde
bir yapılanma öngörülmüştür. Bu değişikliğin yanı sıra “merkezi yönetim bütçesine
dayalı gelir dağıtımı sistemi” ortadan kaldırılarak belediyelerin kendi hazırlayacakları
bütçeleri doğrultusunda kendi özgelirlerine ve merkezden transferlere dayalı bir
yerel yönetim anlayışı benimsenmiştir.12
1952 Anayasası’nda 27 Eylül 1990’da parlamentonun gerçekleştirdiği bir başka
önemli anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk tarafından 5 yıllık
süre için seçilmesine ilişkin düzenlemelerdir. Buna göre gerçekleştirilen seçimde
Lech Walesa ülkenin Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Lech Walesa’nın
Cumhurbaşkanlığı döneminde devlet yönetimi başkanlık sistemi ile parlamenter
sistem arasında gidip gelmiş, koalisyon hükümetlerinin Başbakanları ile
Cumhurbaşkanı arasında siyasi krizler yaşanmıştır.
1992 yılında literatürde “Küçük Anayasa” (Small Constitution) olarak
nitelendirilen, geçiş anayasası niteliğinde bir uygulama söz konusu olmuştur. Bu
dönemde 1952 Anayasası halen uygulamada kalmaya devam etmiştir. Ancak
anayasal düzeyde sorunlara çözüm arayışı devam etmiş ve yeni Anayasa ancak 2
Nisan 1997 yılında Ulusal Meclis tarafından kabul edilerek ülke genelinde
referanduma sunulmuştur. Yeni Anayasa için yapılan referanduma % 43 gibi
oldukça düşük bir katılım gerçekleşmiş ve katılımcıların % 53’ü tarafından “evet”
denilen anayasa, Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yürürlüğe girmiştir.
Ulusal Meclis tarafından 2 Nisan 1997’de kabul edilmiş bulunan yeni Anayasa
13 bölümden oluşmaktadır. Bugün de geçerli olan 1997 Anayasası’nın 3.maddesine
göre, Polonya Cumhuriyeti, tekçi (unitary) bir devlettir. Nitekim Polonya’da
federal bir örgütlenme daha önce de söz konusu olmamıştır. Anayasa ile getirilen
önemli değişiklikler özellikle yerel yönetimlere ilişkin olanlardır. Yeni Anayasa
11
12
M.Castle, R.Taras, Democracy in Poland, s.188-190.
A.k., s.190-191.
306
Polonya
büyük ölçüde Avrupa Yerel Özerklik Şartı göz önünde tutularak hazırlanmıştır. Bu
kapsamda Anayasa’nın 7. bölümünde sadece yerel yönetimlere ilişkin
düzenlemelere yer ayrılarak, yerel yönetimler ayrıntılı bir anayasal güvenceye
kavuşturulmuştur. Anayasa’nın 15. maddesine göre ülkesel-alansal yönetim sistemi
(territorial system) kamu iktidarının yerelleştirilmesine dayanmaktadır. Anayasal ilke
olarak kabul edilmiş yerelleştirme ilkesi doğrultusunda yerel yönetimlerin görevleri,
Anayasa’nın 163. maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır: “Diğer kamu kurumları ya
da organlarına anayasa tarafından tanınmamış bütün kamu hizmetlerini yerel
yönetimler yerine getirebilir.” Yine Anayasa’nın 166. maddesinin birinci fıkrasına
göre, “özerk toplulukların gereksinimlerini karşılamayı amaçlayan kamu görevleri
yerel yönetimlerin doğrudan sorumluluğundadır.” Đkinci fıkra “devletin temel
gereksinimleri sağlandığında, yerel yönetimlerin diğer kamu hizmetlerini yapması
için gerekli statü oluşturulur. Transferin biçimi ve görevin yerine getirilme şekli
statüyle belirlenir” şeklindedir.
IV. SĐYASAL YAPI
A. Yasama, Yürütme ve Yargı Organları
Polonya III. Cumhuriyeti, parlamenter demokrasi çerçevesinde üniter bir
devlet yapısına sahiptir. 1997 yılında referandumla kabul edilen ve halen yürürlükte
olan Polonya Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesine göre devletin yönetim
dizgesi yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrılığına ve bunlar arasındaki dengeye
dayanmaktadır. Anayasa doğrultusunda yasama gücü Ulusal Parlamento’ya
verilmiştir. Yürütme gücü temelde Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’na tanınmış
bir yetki iken yargı gücü ulusal düzeyde mahkemelere verilmiş bir yetkidir.
Anayasa tarafından yasama gücünün tanındığı Ulusal Meclis’in iki kanadı
bulunmaktadır. Parlamento’nun alt kanadını Sejm ve üst kanadını ise Senato
oluşturmaktadır. Parlamento’nun her iki kanadı da doğrudan genel oyla 4 yılda bir
seçilmektedir. Anayasa’nın 96 ile 100. maddeleri doğrultusunda Parlamento’nun alt
kanadı olan Sejm 460 milletvekilinden oluşmakta ve Sejm’e milletvekili seçimleri
genel, eşit, doğrudan, oransal ve gizli oyla gerçekleştirilmektedir. Parlamento’nun
üst kanadını oluşturan Senato ise 100 senatörden oluşmaktadır. Senato seçimleri
genel, doğrudan ve gizli oyla gerçekleştirilmektedir. Anayasa tarafından Sejm’e
milletvekili seçme ve seçilme yaşı 21 iken Senato’ya senatör seçme ve seçilme yaşı
30 ile sınırlandırılmıştır. Seçimlerde aynı anda hem Sejm’e, hem de Senato’ya aday
olunamamaktadır. Ayrıca, yasama gücünün kullanılmasında Parlamento’nun
kanatları arasında denklik yoktur. Yasama sürecinde Sejm’in Senato’ya göre
üstünlüğü söz konusudur.
Anayasa tarafından yürütme görevi Cumhurbaşkanı ile Bakanlar Kurulu’na
tanınmıştır. 1997 Anayasası’na göre devlet otoritesinin devamlılığının simgesi,
Polonya silahlı kuvvetlerinin Başkomutanı ve Polonya Cumhuriyeti’nin en üst
307
Polonya
düzeyde temsilcisi ve yürütme iktidarının taraflarından birisi olan Cumhurbaşkanı,
Polonya halkı tarafından 5 yılda bir genel, eşit, doğrudan ve gizli oyla seçilmektedir.
Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 5 yıldır ve bir beş yıl daha görev yapmak üzere
yeniden seçilebilir. Cumhurbaşkanı seçilmek için 35 yaşını doldurmuş olmak
gerekmektedir. Cumhurbaşkanı seçimlerinde geçerli oyların yarısından çoğunu alan
aday, devlet başkanı seçilmektedir. Ancak ilk turda adaylardan biri yeterli çoğunluğa
ulaşamazsa 14 gün sonra yapılacak ikinci tur oylamada 1.turda en çok oy almış 2
aday arasından en çok oyu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmektedir.
Anayasa tarafından yürütme iktidarının tanındığı ikinci organ Bakanlar
Kurulu’dur. Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Bakanlardan meydana gelmektedir.
Cumhurbaşkanı’nca Bakanlar Kurulu’nu oluşturmak üzere görevlendirilen
Başbakan’ın Ulusal Meclis’in güvenoyunu 14 gün içinde alması gerekmektedir.
Güvenoyu alan hükümet parlamenter demokrasi çerçevesinde yürütme iktidarını
kullanabilmektedir. Mecliste güven oyu krizi yaşanırsa Cumhurbaşkanı’nın Ulusal
Meclisi feshederek, ülkeyi yeni seçimlere götürme yetkisi bulunmaktadır. Ayrıca
yürütme görevinin önemli aktörlerinden olan Bakanlar Kurulu Sejm’e karşı kolektif
olarak sorumludur.
Polonya’da anayasa tarafından yargı yetkisinin tanındığı mahkemeler yasama
ve yürütmeden bağımsız üçüncü güçtür. Polonya Cumhuriyeti’nde yargı yetkisi,
yüksek mahkemelere, adli mahkemelere, idare mahkemelerine ve askeri
mahkemelere tanınmıştır.
B. Siyasi Parti Sistemi
III. Cumhuriyetin getirdiği siyasi parti sistemine bakıldığında çok partili
rejimin bulunduğu görülmektedir. Polonya’da siyasi partiler arasında temel görüş
ayrımları din ve ekonomi ekseninde yoğunlaşmaktadır. Devletçilik ile ekonomik ve
siyasal liberalizm partilerin ayrıldıkları temel bir ekseni oluştururken, din ve laiklik
temel ekseninde Katolik Muhafazakarlık çerçevesinde kendisini ifade eden
partilerin yanı sıra bu eksenin diğer yanında laiklik çerçevesinde kendine yer bulan
siyasal partiler de bulunmaktadır. Bunların dışında merkez partiler de siyasal
yaşamda yer almaktadır. Sayıları az da olsa azınlıkları temsil eden siyasal partilere de
Polonya’nın siyasal parti yelpazesinde rastlanabilmektedir.
1989 yılından itibaren yaklaşık 45 yıldır devam eden tek parti sisteminin
ortadan kalkmasıyla birlikte çok partili sisteme geri dönülmüştür. Nitekim 1991
seçimlerinde 29 parti Sejm’e kazandığı milletvekillikleriyle girebilmiştir. Bu
dönemde kurulan hükümetler çok partili -bazen sayısı 7’ye ulaşan- koalisyon
iktidarları olarak tarihe geçmişlerdir. 1990’lı yılların bir başka özelliği kurulan
koalisyon hükümetlerin çok uzun ömürlü olmayışlarıdır.
308
Polonya
Çizelge 2: Üçüncü Cumhuriyet’in Koalisyon Hükümetleri, Başbakanları ve Görev
Süreleri
Başbakanlar
T.Mazowiecki
J.K.Bielecki
J.Olszewski
H.Suchocka
W.Pawlak
J.Oleksy
W.Cimoszewicz
J.Buzek
L.Miller
Destekleyen Partiler
Dayanışma, ZSL, SD
Dayanışma, KLD, PC
PC, ZChN, PL, PSL
UD, KLD, ZChN, vd.
PSL, SLD
SLD, PSL
SLD, PSL
AWS, UW
SLD-UP, PSL
Görev Süreleri
Ağu.1989-Ara. 1990
Ara.1990-Ara.1991
Ara.1991-Haz.1992
Tem.1992-Eyl.1993
Eyl.1993-Mar.1995
Mar.1995-Oca.1996
Oca.1996-Eki.1997
Kas.1997-Eki.2001
Eki.2001-
Kaynak: M.Castle, R.Taras, Democracy in Poland, s.202.
Çizelgede de görüldüğü üzere Polonya’da III. Cumhuriyet’in koalisyon
hükümetleri kısa dönemler için konjonktürel olarak oluşturulabilmiş ve iktidarda
kalma süreleri çok uzun olmamıştır. Ayrıca başbakan olan isimlere bakıldığında her
dönem farklı bir ismin başbakanlık koltuğuna geçtiği görülmektedir. Bu veriler
ışığında yeni dönemde siyasal istikrarın henüz sağlanamadığı söylenebilir. Söz
konusu istikrarsızlık aslında Polonya siyasal yaşamının da önemli
karakteristiklerinden biri haline gelmiş görünmektedir.
II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden 1989 yılına değin geçerli olan tek parti
sisteminden sonra III. Cumhuriyetin parti yapısına bakıldığında siyasal yaşamda irili
ufaklı çok sayıda partinin kurulduğu görülmektedir. 1990’lı yıllar boyunca çok
sayıda parti kurulmuş, kurulanlar arasında sıkça ittifaklar söz konusu olmuştur. Bu
kapsamda çok kısa olarak Polonya’da siyasal partilere göz atmak gerekirse, sağ
partiler açısından ilk siyasal oluşumun Dayanışma (Solidarity) Grubu olduğunu
görüyoruz. Ülkenin komünist rejimden çıkarak piyasa ekonomisi temelinde
Batılılaşmasında işçi sendikaları temelinde oluşturulan Dayanışma Hareketinin
önemli bir yeri bulunmaktadır. Bunun dışında sağ kanat partiler arasında ülkenin
siyasal ve sosyal yaşamında önemli bir yeri bulunan din ve köylü temasına dayalı
kurulmuş Hıristiyan Ulusal Birlik Partisi (ZChN) ile Polonya Köylü Partisi (PSL)
koalisyon hükümetlerinde yer almış partiler olarak ülkenin siyasal yaşamında önemli
bir yer tutmuşlardır. Polonya Köylü Partisi (PSL) 1946 programı 1989’da yeniden
canlandırılarak oluşturulmuş bir parti niteliğindedir. Sağ kanat partiler arasında Din
ve Köylü Partileri dışında Dayanışma ve Özgürlük Birliği Partisi (UW) laik bir
çizgide ekonomide liberalleşmeyi savunmaktadır. Bunun yanı sıra ülkede sıkça
gündeme gelen ittifakların önemli bir örneği konumundaki 30 küçük parti ve
grubun seçim ittifakıyla oluşturulmuş bulunan Dayanışma Seçim Hareketi (AWS)
bulunmaktadır.
Ülkede siyasal yaşamda önemli bir yeri olan sağ partilerin yanı sıra sol
partilerin konumlanışına bakmak gerekirse, sol kanadın en önde gelen partilerinden
birisi Demokratik Sol Đttifaktır. (SLD) Partinin lideri konumundaki A. Kwasniewski
1995 ve 2000 yıllarında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak
309
Polonya
Cumhurbaşkanlığı görevini üst üste iki dönemdir yerine getirmektedir. Bunun yanı
sıra Emek Birliği (UP) önemli bir konumdadır. Ülkede 2001 yılında gerçekleştirilen
son seçimlerde Demokratik Sol Đttifak (SLD) ile Emek Birliği (UP) arasında
kurulan seçim ittifakı doğrultusunda bu iki parti ülke düzeyinde oyların % 41’ini
alarak 460 üyeli Sejm’in 216 milletvekili sandalyesini, 100 kişilik Senato’nun ise 75
kontenjanını kazanmıştır. Polonya’da sağ - sol dışında merkez partisi konumunda
bulunan partiler de bulunmaktadır. Sivil Platform Oluşumu (PO) merkez parti
örneklerinden birisidir. Polonya Cumhuriyeti’nde siyasal yaşamda önde gelen bu
partilerin dışında 200 civarında siyasal parti oluşumu söz konusudur.13
Çizim 1: Polonya’da Siyasal Parti Yelpazesi (1999)
Kaynak: Kenneth Benoit, Jaqueline Hayden, “Institutional Change and Persistence: The Evolution of
Poland’s Electoral System, 1989-2001” The Journal of Politics, Vol.66, No.2, 2004, s.405.
V. YÖNETSEL YAPI
A. Merkezi Yönetim
Polonya’da 1989’dan önce komünist dönemde merkezi planlama ilkesi
doğrultusunda merkeziyetçiliğin ön planda olduğu görülmektedir. Bu kapsamda
kamu hizmetlerinin sağlanmasında devlet işletmelerinin önemli bir yeri olduğu gibi
bakanlık örgütlenmeleri de çok büyük önem taşımaktadır. Komünist dönemde
ekonomik ve politik koşullar doğrultusunda bakanlık sayıları ve bakanlıkların
örgütlenmesi sıklıkla değişmiştir. Ancak 1989’dan sonra merkezi yönetim yeniden
yapılandırılmıştır. Bakanlık düzeyinde gerçekleştirilen düzenlemelere bakıldığında
13
Polonya’da 1989 sonrası dönemde politik partilerin yapısına ilişkin geniş bilgi için bkz. M.Castle,
R.Taras, Democracy in Poland, s.95-149; F.Millard, Polish Politics and Society, s.77-101; Katarzyna
Zukrowsa, “Poland: An Effective Strategy of Systemic Change”, s.176-179; Political Handbook of the
World 1998, s.742-746.
310
Polonya
1989 yılında Đletişim Bakanlığı’nın, 1990 yılında ise dönemin koşullarına uygun
olarak Özelleştirme Bakanlığı’nın kurulduğu görülmektedir. 1991 yılında ise Ticaret
ve Sanayi Bakanlıkları birleştirilmiştir. Yine 1991 yılında Kamu Yönetimi Bakanlığı
oluşturma girişimini Parlamento kabul etmemiştir. Bu bakanlığın kurulması istemi
Đçişleri Bakanlığı’nın denetimindeki alanda daha köklü değişiklikler için zemin
hazırlanabilmesidir.
Polonya’da bakanlıkların iç örgütlenmelerine bakıldığında Adalet ve Savunma
bakanlıkları dışında bakanlıkların kendi yasaları doğrultusunda örgütlendiği
görülmektedir. Bakanlıkların tipik örgütlenmesi bakanlık personelini, departmanları
ve büroları içermektedir. Ancak bakanlıklar için tek tip bir yapı ve uygulama söz
konusu değildir. Bunun yanı sıra bazı bakanlıklar sektör yapılanmasına dayalı
olarak örgütlenmektedirler. Bazı bakanlıklarda bulunan tek departmanlar başlarında
bulunan direktörler tarafından bir ya da iki yardımcıyla yönetilmektedir. Her
örgütsel birimin görevi özel örgütsel düzenlemelerle belirlendiğinden her yeni
bakanlık kendi iç örgütlenmesini kendi yasası doğrultusunda düzenlemektedir.14
Polonya’da merkezi yönetimin etkinliklerinin kamu yönetimi reformu
doğrultusunda yerelleştirilmesi 1999 yılının başında söz konusu olmuştur. Bu
dönemde çıkarılan yasalarla ülkenin alan yönetimi yeniden düzenlenmiş, merkezi
düzeyde yerine getirilen pek çok hizmet yerele aktarılmak istenmiştir. Bu kapsamda
devletin alan yönetimi Başbakan tarafından atanan Vali’nin (Prefect / Wojewoda)
başı olduğu 16 Valiliğe / Voyvodalığa bölünmüştür. Valiler merkezi yönetimi yerel
düzeyde temsil etmektedirler. Vali bölge düzeyinde bölgesel ve ulusal politikaları
yerel politikalarla aynı çizgide yerine getirmekle yükümlüdür. Bu açıdan Vali, aynı
zamanda devlet destekli geniş ölçekli bölgesel projelerde yerel düzeyde bölgeler,
kontluklar ve belediyelerle eşgüdümü sağlamakla sorumludur.15 Ancak son yerel
yönetimler yasası çerçevesinde güçlerini büyük ölçüde yitirmiş bulunan Valilikler
aslında iş yapmak üzere değil bir çeşit eşgüdüm ve bazı denetleme işlevleri olan
kuruluşlar olarak örgütlenmişlerdir. Böylece yerel yönetimler düzenlenirken bir
yandan merkezi örgütlenme büyük ölçüde tasfiye edilmiş, diğer yandan da
merkezin taşra örgütlenmesi de yeni yasanın ruhuna uygun biçimde
dönüştürülmüştür. Polonya’da merkezi yönetimin ve onun taşra örgütlenmesinin
dönüştürülmesinde ve bu kapsamda merkezi planlamanın terk edilerek liberal
piyasa ekonomisine geçişte yerelleştirme politikalarının çok önemli etkisi
olmuştur.16
Wojciech Taras, “Changes in Polish Public Administration 1989-1992”, Administrative Transformation
in Central and Eastern Europe: Towards Public Sector Reform in Post-Communist Societies, (ed.) Joachim Jens
Hesse, Blackwell, 1993, s.20-23.
15 Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s.249.
16 Jerzy Regulski, Local Government Reform in Poland: An Insider’s Story, Local Government and Public
Service Reform Initiative, Open Society Institute, 2003.
14
311
Polonya
B. Yerel Yönetimler
Polonya’da yerel yönetimler, piyasa ekonomisine geçilmeden önce, 1950
yılında çıkarılmış Yerel Yönetimler Yasası doğrultusunda sorumluluk alanları hem
yerel çıkarları hem de devlet iktidarının yürütücüsü olmaları biçiminde
düzenlenmiştir. Yasada öngörülen bu ikili yapı neticesinde devlet otoritesinin
bütünlüğü ve merkezi planlama ilkesiyle yerel yönetim birimlerinin yapılandırılarak
yönetilmesi merkezi yönetime karşı daha bağımsız yerel politikaların izlenme
şansını ortadan kaldırmıştır. Yerel yönetim politikalarının merkezin güdümünde
belirlenmesinin yanı sıra devlet bütçesinden ayrı bütçelerinin olmaması ve mülkiyet
haklarını kaybetmeleri neticesinde yerel yönetimlerde merkeziyetçilik egemen hale
gelmiştir.17
8 Mart 1990’da parlamento tarafından kabul edilen anayasa değişikliği
kapsamında ülkedeki yerel yönetimlerin yapısı yeniden düzenlenmiştir. Buna göre
“demokratik merkeziyetçilik” ilkesi doğrultusunda yerel yönetimlerin merkezden
devlet-parti yönetimince çok sıkı kontrolü yerine, benimsenen yeni sistemle Fransız
sistemi benzeri komünal meclis yapılanması ve bölge düzeyinde Valilikler temelinde
bir yapılanma öngörülmüştür. Bu değişikliğin yanı sıra “merkezi yönetim bütçesine
dayalı gelir dağıtımı sistemi” ortadan kaldırılarak belediyelerin kendi hazırlayacakları
bütçeleri doğrultusunda kendi özgelirlerine ve merkezden transferlere dayalı bir
yerel yönetim anlayışı benimsenmiştir.18
Polonya’da, 1 Ocak 1999’dan bu yana ise hiyerarşik bağları olmayan 3
kademeli yerel yönetim sistemine geçilmiştir. Bu kapsamda ülke 16 bölge, 373
kontluk ve 2489 belediyeye bölünmüştür. Belediyelerden 318’i kentsel belediye
(gminy miejskie), 1599’u kırsal belediye (gminy wiejskie) ve 572’si kentsel-kırsal
belediye (gminy miejsko-wiejskie) olarak sınıflandırılmıştır.19 Bunlar dışında başkent
Varşova’nın ise yönetim sisteminde özel bir statüsü vardır. Başkent Varşova’ya bu
özel statü 2002’de çıkarılan yasa ile tanınmıştır. Bu yasa doğrultusunda başkent
Varşova çok tabakalı bir yönetim yapısına sahiptir. Buna göre başkentin merkez
çekirdeği dışında çevresini de saran metropolitan bir yönetime sahipken diğer
yandan kent merkezi ve kentin çevresi ilçelere (city districts) bölünmüş, aynı
zamanda kent kontluk statüsüne de sahip kılınmıştır. Sonuç olarak söz konusu
parçalı yapı içerisinde Başkent Varşova kent merkezinde 11 ve dışında 6 olmak
üzere birbirinden bağımsız 17 ilçe ve belediye meclisi yanında bir tane ayrı başkent
Jerzy Regulski, “Building Democracy in Poland: The State Reform of 1998”, Discussion Papers, No:
9, Local Government and Public Service Reform Initiative, Open Society Institute, 1999, s.6.
18 M.Castle, R.Taras, Democracy in Poland, s.190-191.
19 Polonya’da yerel yönetim birimlerinin ölçek düzeyinde geçirdiği değişiklikler ve yeni düzenlemelerin
ayrıntılı bir incelemesi için bkz. Pawel Swianiewicz, Mikolaj Herbst, “Economies and Diseconomies
of Scale in Polish Local Governments”, Consolidation or Fragmentation? The Size of Local Governments in
Central and Eastern Europe, (ed.) Pawel Swianiewicz, Local Government and Public Service Reform
Initiative, Open Society Institute, 2002, s.223-239.
17
312
Polonya
meclisi ile kontluk (il) meclisi ve bunların kendi başkan ve yürütme kurulları yasayla
düzenlenmiştir.20
Çizim 2: Mülki Yönetim ve Yerel Yönetimler
1. Belediyeler
Polonya’da yaşama geçirilen yerelleştirme uygulamalarının önemli bir ayağını
belediyelerin düzenlenmesi oluşturmuştur. Bu kapsamda, yeni Anayasa ile,
belediyeler başta olmak üzere yerel yönetim birimlerine, yerel özerklik kapsamında
önemli güvenceler tanınmıştır. Belediyeler bu süreçte kurumsal ve mali düzeyde
önemli bir yeniden yapılanma geçirmişlerdir. Buna göre Belediye Meclisi (Rada
Gminy) belediyenin danışma organıdır. 1998 tarihli yasada belirtildiği üzere meclis
seçimleri her dört yılda bir yapılır. Seçim sistemi 20,000 nüfusun altındaki
belediyelerde tek dereceli, gizli oya dayalı, çoğunluk oy sistemine dayalıdır. 20,000
nüfusun üstündeki belediyelerde doğrudan genel oya dayalı temsil sisteminde tek
turlu liste usulüyle seçim sistemi uygulanmaktadır. Kontluk statüsündeki kentlerde
tüm belediyede % 5’lik oya sahip listeler göz önünde tutulur. Bu sistem 1998
yılından itibaren uygulamaya konulmuştur.
Meclisin kendi üyeleri arasından seçilen üyelerden Meclis komisyonları
oluşturulur. 2002 tarihli yasayla belediye başkanı dört yılda bir doğrudan halk
tarafından seçilir. Belediye başkanı adaylarından birisi oyların mutlak çoğunluğunu
sağlayamazsa, iki hafta sonra ikinci tur seçime gidilmektedir. Đkinci turda en çok
oyu alan aday belediye başkanı seçilmektedir. Belediye başkanı belediye tüzel
20
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s.252, 259; Ayrıca daha
geniş bilgi için bkz. Ramin Keivani, Ali Parsa, Stanley McGreal “Institutions and Urban Change in
Globalising World: The Case of Warsaw”, Cities, Vol.19, No.3, 2002, s.185.
313
Polonya
kişiliğini temsil etmektedir. Belediye başkanı, kırsal belediyelerde “wöjt”, kentsel
belediyelerde “burmistrz” ve büyük kentlerde (nüfusu 100.000’in üzerinde
olanlarda) “prezydent miasta” olarak adlandırılır.
Belediye başkanı kendisine yardımcı olacak başkan yardımcıları görevlendirir.
Başkan yardımcısı ve vekillerinin sayısı, belediyenin büyüklüğüne göre
değişmektedir. Nüfusu 20.000’e kadar olan kentlerde 1, nüfusu 100.000’e kadar
olan kentlerde 2, nüfusu 200.000’e kadar olan kentlerde 3, ve nüfusu 200.000’in
üzerindeki kentlerde 4 başkan yardımcısı atanabilmektedir.
Çizelge 3: Nüfus Ölçütüne Göre Belediyeler(2000)21
Yaşayan Sayısı
<5.000
5.000-10.000
10.000-40.000
40.000-100.000
>100.000
Toplam
Belediye Sayısı
586
1.054
710
93
46
2.489
Toplamın %’si
23.6
42.3
28.5
3
1.9
100.0
Belediyelerin başlıca görevleri ise şu şekilde belirtilebilir:22
• Đçme suyu sağlama ve kanalizasyon,
• Elektrik, ısınma ve gaz dağıtımı,
• Evsel atıkların toplanması,
• Yol yapımı,
•Yerel kamu taşımacılığı,
• Kamu sağlığı(sağlık merkezleri ve yerel sağlık kurumları)
• Esenliğin sağlanması,
• Çevre,
• Mekansal planlama ve taşınmaz yönetimi,
• Konut: Belediye konut stokunun yüksek tutulması ve kiracılara yönelik
taşınmaz satışlarının örgütlenmesi,
• Eğitim (Anaokulu, ilkokul, kolejler ve öğretmen maaşları),
• Kültür ve spor,
• Kamu parkları, mezarlıklar ve pazaryerleri,
• Đtfaiye hizmetleri,
• Kamu binalarının artırma.
21
22
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s.252.
A.k., s.256-257.
314
Polonya
2. Kontluklar (Đller)
Belediyeler dışında Anayasa’ya göre ikinci bir yerel yönetim birimi olarak
Kontluklar düzenlenmiştir. Kontluk Meclisi (Rada powiatu) yerel yönetim
biriminin danışma organıdır. Dört yılda bir doğrudan genel oya dayalı temsil
sisteminde tek turlu liste usulüyle seçim sistemi uygulanmaktadır. Söz konusu
listeler bütün kontluk oylarının %5’inden fazlasını almalıdır. Kontluk Meclisi,
yürütme organını bir başka deyişle Başkan (starosta) ve Yürütme Kurulu’nu (zarzad
powiatu) seçmektedir.
Kontlukların temel sorumlulukları şunlardır:23
• Ortaokullar (ortaokullar, teknoloji ve teknik okullar, öğretmen maaşları),
• Kamu sağlığı (Kamu sağlığı kurumlarının yönetimi, özellikle hastaneler),
• Esenlik,
• Yol yapımı,
• Kültür,
• Sivil savunma,
• Su yönetimi ve çevre koruma,
• Ekonomik etkinlik ve istihdam (iş bulma kurumları),
• Kamu binalarını artırma,
• Tüketici hakları.
3. Bölgeler
Yerel yönetimler içinde belediyeler ve kontluklar dışında üçüncü birim
bölgelerdir. Bölge yönetiminde Küçük Meclis (sejmik) bölge yönetiminin danışma
organıdır. Bölgesel temsilcilerin seçimi kontluklardaki kurallarla aynı özellikleri
göstermektedir. Yürütme Kurulu bölge yönetiminin yürütme organıdır. Bölge
Meclisi tarafından seçilen kişi Başkan (Marshal) ünvanını almaktadır.
Kontluk ve bölgesel meclis seçimleri yerel seçimlere ilişkin 1998 tarihli yasayla
kuralları belirlenmiştir. Belediye seçimleri gibi her dört yılda bir ve aynı zamanda
gerçekleştirilir.
Bölgelerin temel görevi ekonomik kalkınma ve mekansal planlama aracılığıyla
bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmektir. Bölgelerin sorumluluk alanları şunlardır:
• Yüksek öğretim (teknik kurumları da içermektedir),
• Kamu sağlığı (uzmanlaşmış bölgesel hastaneler),
• Esenlik,
• Kültür,
23
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s. 257.
315
Polonya
• Yol yapımı,
• Ekonomik gelişme,
• Đş yaratma (işsizliği azaltmak için bölgesel planlama politikası),
• Su arzı yönetimi,
• Çevre.
4. Yerel Yönetimler Arasında Đşbirliği
Polonya’da 1997 Anayasası’nın 172. maddesi yerel yönetimlere görevlerini
yerine getirirken güçlerini birleştirme yoluna gidebilecekleri konusunda yetki
vermiştir. Buna göre, yerel yönetimler, sendika oluşturarak (zwiazek), anlaşma
yoluyla (porozumienie) veya birlik kurarak (stowarzyszenie) işbirliğine gidebilirler.
Bu üç yol arasından en çok kullanılanı sendika oluşturulmasıdır. Buna göre,
sendikanın statüsü yerel yönetim meclislerinin katılımı ile oluşturulmaktadır. Đçişleri
Bakanlığı tarafından yönetilen Belediye Sendikaları/Kontluk Sendikaları Kayıt
Sistemine kayıt olunduğunda sendika statüsü kazanılmaktadır. 2003 yılında 226
belediye sendikası ile 1 kontluk sendikası etkinlikte bulunmuştur. Sendikalar içme
suyu temini ve atık su, kamu taşımacılığı, doğal gaz dağıtımı, telekomünikasyon ve
çevre koruma gibi pek çok farklı sektörde etkinlik göstermektedir. Diğer iki işbirliği
yöntemi sendika kurmaya göre daha az tercih edilmektedir. Anlaşma yoluyla yerel
yönetimler proje uygulanması için anlaşma imzalama yoluna gitmektedirler.
Anlaşma imzalayan söz konusu katılımcı yerel yönetim birimlerinden biri projeyi
yürütmekle görevlendirilir. Diğer katılımcılar ise finansmanın sağlanmasında rol
üstlenirler. Yerel yönetimler arasında işbirliği kurmanın üçüncü bir yolu ise yerel
yönetimlerin kendi aralarında birlik kurmasıdır. Bu kapsamda yerel yönetim
projesine destek sağlamak ve ortak çıkarları koruyup, geliştirmek amacıyla birlik
kurulabilir. Birliğin oluşturulması için en az üç yerel yönetim biriminin katılımı
zorunludur. Birliğin kurulmasında aynı kademeler bir araya gelebileceği gibi farklı
kademeler arasında da birlik oluşturulabilir.24
5. Yerel Yönetimleri Denetim Mekanizmaları
Anayasanın 171. maddesinin 2. fıkrası, Başbakan ve valileri yerel yönetimlerin
etkinliklerinin denetimini yapmakla yükümlü kılmışken, yerel yönetimlerin
finansmanının denetimi bölgesel düzeyde örgütlenmiş bölgesel teftiş kurullarına
bırakılmıştır.
a) Yasal Denetim
Vali, yerel yönetimlerin etkinliklerinin yasal denetiminden sorumlu olup aynı
zamanda yerel yönetimlerin yasadışı etkinliklerini idari mahkemelere bildirmekle
yükümlüdür. Yerel yönetim organlarında düzensiz/kuraldışı işleyiş ortaya çıktığında
24
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s. 254.
316
Polonya
Vali bu konuyu Başbakan’a götürmektedir. Konu hakkında soruşturma yetkisi
Başbakan tarafından Đçişleri Bakanlığı’na tanınmaktadır. Eğer düzensiz/kuraldışı
işleyiş ispatlanırsa Başbakan yerel yürütme organını feshedip belediye yönetimini en
yakın yerel seçimlerin yapılmasına değin en çok iki yıllığına bir hükümet komiserine
devredebilir. 2000-2002 yılları arasında 4 belediye ve iki kontluk söz konusu
prosedüre konu olmuştur.
Bir başka yol ise, Anayasa’nın 171. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir.
Buna göre yerel yönetim birimlerince bir yasanın ya da anayasanın ihlali söz konusu
olursa Başbakanın Sejm’e direktifi üzerine Meclis bir yerel yönetim birimini
feshedebilir. Bu durum şimdiye değin hiç yaşanmamıştır. Ayrıca Anayasa’nın 166.
maddesinin 3. fıkrası idari mahkemeleri, yerel yönetimler ile merkezi yönetim
arasındaki yasal anlaşmazlıkların çözümünü sağlamaya yetkili kılmaktadır.
1997 yasasıyla oluşturulan genel ilkeye göre belediye, belediye sınırları içinde
yaşayanların ortak gereksinimlerini karşılamakla yükümlü kılınmıştır. Belediyeler,
yerel halkın gereksinimi olan hizmetleri yerine getirirken daha üst kademeler
(kontluk ve bölgeler) daha geniş ölçekteki mekana bağlı işgücü piyasasına müdahale
etmektedirler. Örneğin kamu sağlığı sektörü alanında belediyeler yerel sağlık
birimlerini faaliyete geçirirken, kontluk ve bölgeler daha geniş ölçekli sağlık
kurumlarını faaliyete geçirerek yönetimlerini sağlamakla yükümlüdürler. Kamu
taşımacılığı sektöründe, belediyeler kamu taşımacılığından, kontluklar ve bölgeler
ise kamu taşımacılığının örgütlenmesinden sorumludur. Genel bir ilke olarak üç
yerel yönetim kademesi kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde eşgüdüm içinde
çalışmaya teşvik edilirler.
b) Yerel Bütçe ve Mali Denetim
Bölge Denetim Büroları
Đçişleri Bakanlığı’nın denetimi altında bulunan 16 Bölge Denetim Bürosu yerel
yönetimlerin bütçelerinin denetiminden sorumludur.
Maliye Bakanlığınca yerel yönetimlerin merkezi yönetimden transfer yoluyla
hibe olarak alacakları miktar bildirildikten sonra Ekim ayında yerel bütçeler
hazırlanmaya başlanır. Bütçe süreci Mart ayı içinde sonuçlandırılır. Bütçe, Bölge
Denetim Bürolarına sunularak izleyen ayda yayınlanır. Eğer bütçe, Bölgesel
Denetim Bürolarınca kabul görmezse Büro’nun görüşleri dikkate alınarak yeniden
düzenlenir. Gerektiğinde Bölge Denetim Büroları belediye bütçesinin
gerçekleştirilmesini durdurabilir.
Yüksek Denetim Mahkemesi
Yüksek Denetim Mahkemesi sadece istisnai durumlarda yerel yönetimlerin
bütçe denetimi mekanizmalarına müdahalede bulunur. Anayasanın 203. maddesinin
2. fıkrasına göre Yüksek Denetim Mahkemesi yerel yönetimlerin etkinliklerinin
317
Polonya
yasallığını, iyi yönetimini ve doğruluğunu denetleyebilir. Yüksek Denetim
Mahkemesi Sejm’in denetimi altındadır ve Bölgesel Denetim Bürolarından
bağımsızdır.
Denetim Komisyonu
Belediye meclisince, belediye başkanı ve yardımcılarının dışındaki belediye
encümen üyelerinden oluşan Denetim Komisyonu oluşturulur. Bu komisyonun
işleyişi Belediye Yasasında belirtilmiştir. Denetim Komisyonu, belediye bütçesinin
gerçekleştirilmesini denetler. Belediye meclisine, bu doğrultuda, belediye başkanının
belediye yönetimine ilişkin doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda tavsiyelerde
bulunur. Yapılan oylama Bölgesel Denetim Bürosunca onay görmelidir.
VI. KAMU PERSONELĐ
Polonya’da 1989 yılından itibaren yürürlüğe konmaya çalışılan reformlardan
kamu personeli de etkilenmiştir. Bu etkilenme başlıca iki türlü olmuştur: Ülkede
kamu hizmetlerinin sağlanmasında çok önemli bir yeri olan kamu işletmelerinin
özelleştirilmesi ve kamu yönetiminin yerelleştirilmesi. Bu kapsamda merkezi
yönetim tarafından sektörel mantıkla istihdam edilen personel, reformlar
doğrultusunda yerel yönetim kademelerine aktarılmaya çalışılmıştır. Reformlar
kapsamında yerel yönetimlere yönelik gerçekleştirilen yetki aktarımına paralel
olarak, merkezi yönetim bünyesindeki personel yerel yönetimlere doğru
yönlendirilmiştir. Aşağıda yer alan çizelgede kamu personeli rakamlarından bu
durum açıkça ortaya çıkmaktadır.
Çizelge 4: Kamu Personeli Göstergeleri25* (2000)
Merkezi Yönetim
Yerel Yönetimler
Belediyeler
Kontluk Statüsündeki Kentler
Kontluklar
Bölgeler
Toplam
Personel Sayısı
136.000
179.000
105.000
29.000
40.000
6.000
315.000
Toplam Đstihdamın %’si
43
57
33
9
13
2
100
* Uzman personelin haricinde (eğitim, kamu sağlığı vb.)
Yerel yönetim personeli için yönetim koşulları 1990 yılında kabul edilmiş yerel
yönetim personel yasası ile düzenlenmektedir. Yerel yönetimlerde istihdam
edilebilmenin temel koşulları şöyledir:
25
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s. 259.
318
Polonya
• Polonyalı olmak,
• Gerekli deneyim ve niteliklere sahip olmak,
• 18 yaşını doldurmuş olmak,
• Kamu görevlerinden kısıtlı olmamak,
• Đşi yapmaya yeterli fiziksel koşullara sahip olmaktır.
Yasa, yerel yönetim personelinin işe alınma biçimlerini seçim, atanma, ihale ve
iş akdi olmak üzere dört türe ayırmaktadır:
Seçim tipi, belediye başkanı ve başkan yardımcıları, kontluk başkanı ve kontluk
yürütme organının diğer üyeleri, bölge yönetimi başkanı ve bölge yönetiminin
yürütme organının diğer üyeleri gibi yerel yönetimlerin yürütme organlarında görev
alan üst düzey yöneticileri ilgilendirmektedir. Atanma tipi, yerel yönetimin idari
personelini işe almakta kullanılmaktadır. Đhale tipi ise, belediye ve kontluk
sekreterliği gibi spesifik pozisyondaki görevler için kullanılmaktadır. Đş akdi tipi ise,
yukarıdaki üç tipe girmeyen personelin işe alınmasında başvurulan yöntemdir.26
VII. KAMU FĐNANSMANI VE BÜTÇE
A. Merkezi Yönetim Yerel Yönetim Karşılaştırması
Polonya’da merkezi yönetim ve yerel yönetimin karşılaştırmalı olarak makro
ekonomik göstergeleri şu şekilde sunulabilir:
Çizelge 5: Polonya’nın Makroekonomik Göstergeleri(2001 Yılı Đçin)27
Vergi Gelirleri
Genel Yönetim Vergi Gelirleri/GSYĐH
Yerel Vergi Gelirleri/GSYĐH
% 33.6
% 3.2
Bütçe Dengesi
Genel Yönetim Bütçe Dengesi/GSYĐH
Yerel Yönetim Bütçe Dengesi/GSYĐH
% -4.7
% -0.4
Borç
Genel Yönetim Borç/GSYĐH
Yerel Yönetim Borç/GSYĐH
% 42.1
% 1.7
B. Yerel Yönetimlerin Mali Yapısı
Polonya’da yerel yönetimlerin gelir, harcama ve bütçe dengeleri ele
alındığında 2001 yılı itibariyle şu rakamlarla karşılaşılmaktadır.
26
27
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s. 259.
A.k., s.250; IMF, Eurostat.
319
Polonya
Çizelge 6: Yerel Gelir, Harcama28 ve Bütçe Dengesi29
(Borçlanma ve Borç Geri Ödemeleri Hariç) 2001 Yılı, Milyon Euro
Gelir
Harcama
Açık/Fazla
Yerel Sektör
21.675
22.530
-855
Belediyeler
16.599
17.348
-749
Kontluklar
3.824
3.892
-69
Bölgeler
1.253
1.290
-37
Kaynak: Polonya Maliye Bakanlığı
1. Yerel Harcamalar
2001 yılında yerel kamu harcamaları 22.530 milyon Euro olmuştur. Yerel
kamu harcamaları kişi başına 580 Euro’ya denk düşmektedir. Belediye
harcamalarında % 77’lik payıyla belediyeler yerel yönetim birimleri içinde en büyük
payı alırken, kamu harcamalarından kontluklar % 17 ve bölgeler ise % 6’lık yerel
pay almaktadır.
Çizelge 7: Yerel Kamu Harcamaları, Yüzde Olarak30, (1996-2001)31
Yerel Kamu Harcamaları
/ GSYĐH
Yerel Kamu Harcamaları /Genel Yönetim Har.
1996
9.6
1997
10.0
1998
10.0
1999
15.8
2000
15.7
2001
16.1
19.6
20.8
21.4
32.1
33.7
31.2
Kaynak: IMF (Bölgesel Kamu Sağlığı Fonları Dahil)
1998 yılından sonraki rakamların yüksek olmasının nedeni; IMF verilerinin 16
bölgesel kamu sağlığı fonlarının gelir ve harcamalarını içermesidir. Bölgesel kamu
sağlığı fonları hariç tutulduğunda 2001 yılı yerel harcamaları, GSYĐH’nın % 11.5’ine
denk düşmektedir. Ayrıca bölgelerin ve kontlukların görevleri yeniden belirlenirken
eğitim sektöründeki görevleri dolayısıyla öğretmen maaşlarını da içermesi bu
farklılığın ortaya çıkmasının diğer bir nedenidir.
Eğitim harcamaları öğretmen maaşlarının da yerel harcamalar içinde
görünmesinden dolayı yerel harcamalar içinde % 28’le en büyük payı almaktadır.
Sağlık harcamaları % 25’lik payla yerel harcamalar içinde ikinci sırada yer
almaktadır. Sağlık harcamaları IMF verileri bölgesel sağlık harcamaları fonlarını
içermesi nedeniyle bu kadar büyük çıkmaktadır. Bölgesel sağlık fonlarını
Maliye Bakanlığının yerel kamu verileri 16 bölgesel kamu sağlığı fonları gelir ve harcamalarının
dikkate almamaktadır. Çünkü bu fonlar devletin mekansal yönetiminin bir parçasıdır.
29 Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s.264.
30 IMF’nin verileri Maliye Bakanlığının verilerinden daha yüksektir. Çünkü IMF 16 bölgesel kamu
sağlığı fonlarının harcama ve gelirlerini de yerel kamu harcaması ve geliri olarak
değerlendirmektedir. Bu fonlar 1999’da oluşturulmuştur. Aslında devletin mekansal yönetiminin bir
parçasıdır. Bu nedenle Maliye Bakanlığı istatistiklerinde yerel yönetimin harcama ve gelirlerinde
görünmedikleri için rakamlarda yer almamaktadır.
31 Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s.264.
28
320
Polonya
çıkardığımızda yerel sağlık harcamaları yerel harcamaların yaklaşık % 5’ini
oluşturmaktadır.
Çizelge 8: Ekonomik Đşlevlere Göre Yerel Harcamaların Yapısı, Yüzde Olarak,
(2001 Yılı)32
Eğitim
28
Kamu Sağlığı
25
Konut
11
Ulaştırma
10
Refah
8
Genel Kamu Hizmetleri 7
Kamu Düzeni
4
Sanat, Spor, Rekreasyon 4
Diğer
3
Toplam
100
2. Yerel Gelirler (Borçlanma Hariç)
Vergi Gelirleri ve Yardımlar
Yerel yönetim gelirleri 2003 yılının sonuna kadar geçerli olan 1998 tarihli
yasada düzenlenmiştir. Vergi gelirleri, öz gelirler ve merkezden paylar olarak iki ana
kalemde incelenebilir. Yerel bütçede önemli kalemlerden birisi yardımlardır. 2001
yılında, borçlanma dışındaki tüm yerel kamu gelirlerinin % 59’unu oluşturan devlet
yardımları yaklaşık 13 milyar Euro’dur.
Çizelge 9: Yerel Gelirlerin Yapısı (Borçlanma Hariç) (2001 Yılı)33
Yerel Sektör
Vergi Gel.
Öz Ver. Gel.
Mer. Pay.
Yardımlar
Diğer
G. Menkul Sat.
Ücretler
Toplam
Belediyeler
Kontluklar
Belediyeler
Mil. Euro % Mil. Euro % Mil. Euro % Mil. Euro %
6.260
29
6.066
37
49
1
145
12
3.471
16
3.471
21
0
0
00
2.595
16
49
1
145
12
2.789
13
12.823
59
8.244
50
3.494
91
1.085
87
2.592
12
2.289
14
280
7
23
2
530
2
ry
ry
Ry
44
1
8
1
1.694
8
1.599
10
16.599
100
3.824
100
1.253
100
21.675
100
ry:rakam yok.
Kaynak: Maliye Bakanlığı
2001 yılında belediyeler 8.2 milyar Euro ile devlet yardımlarından yerel
yönetim birimleri arasında en ağırlıklı yararlananlardır. Yardımlar belediyelerin
borçlanma dışındaki tüm gelirlerinin % 50’sini oluşturmaktadır. Kontluklar
borçlanma hariç tüm gelirlerinin % 91’ini temsil eden 3.5 milyar Euro’yu yardım
32Dexia,
33
Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s. 265.
A.k., s. 267.
321
Polonya
olarak alırken, bölgeler diğer yerel yönetim birimleriyle karşılaştırıldığında 1 milyar
Euro gibi küçük bir pay almaktadır. Bu pay bölgelerin borçlanma dışındaki tüm
gelirlerinin % 87’sini oluşturmaktadır. Yardımların kontlukların ve bölgelerin bütçe
yapısı içinde yüzde olarak oldukça yüksek bir oranda yer tuttuğu görülmektedir.
Borçlanma
Gelirler konusunda son olarak borçlanma üzerinde durulabilir. Yerel
yönetimler kendi seçimleri doğrultusunda piyasaya bono ihraç ederek ya da
doğrudan kredi yoluyla borçlanabilirler. Borçlanma, operasyonel açıklarını ve
sermaye harcamalarını fonlamak için kullanılabilir. Yerel yönetimler bunun yanında
kredilere çevre fonu, sübvansiye edilmiş krediler ya da özel amaçlı fonlar gibi özel
fonlar yoluyla erişebilirler.
VIII. ÖZELLEŞTĐRME VE YERELLEŞTĐRME POLĐTĐKALARI
A. Özelleştirme Politikaları
Polonya’da 1989’dan itibaren planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçişte
gerçekleştirilen toplu özelleştirmeler en başta gelen politika aracı olmuştur. Bu
kapsamda, Temmuz 1990’da Parlamento tarafından kabul edilen Devlet
Đşletmelerinin Özelleştirilmesi Yasası çerçevesinde “Mülkiyetin Dönüştürülmesi
Bakanlığı” yaygın deyişle “Özelleştirme Bakanlığı” oluşturulmuştur. Bu Bakanlığın
oluşturulmasıyla Polonya’da özelleştirmelerin “başı boş değil planlı ve programlı
yürütülmesi” amaçlanmıştır. Yasada Özelleştirme Bakanlığı’nın görevleri; devlet
işletmelerini ve mallarını satmak, piyasa mekanizmasına geçişte en uygun
özelleştirme formüllerini geliştirmek, özelleştirmeler için uygun yasal zemin
oluşturmak, devlet girişimlerinin ticarileştirilmesi sırasında devletin mülkiyet
haklarını korumak, bu özelleştirme girişimlerinin başarıya ulaşması için kamu
yöneticilerini eğitmek olarak belirlenmiştir.34
1992’lerin ortasında Özelleştirme Bakanlığı’nda çalışan personel 300’le
sınırlıdır ve personelin yarısı yabancı uyrukludur. Bu personelin başlıca görevi toplu
özelleştirme programına yönelik stratejiler geliştirmektir. Söz konusu kısıtlı
personelle sayısı 100’ün üzerinde bulunan devlet işletmelerinin hedeflenen kısa
zamanda özelleştirilmesi olanaklı olmadığından Özelleştirme Bakanlığı’nın
felsefesine uygun olarak, söz konusu işler özel danışmanlık şirketlerine
gördürülmüştür. Pek çok ünlü yatırım bankalarının ve şirketlerinin de yer aldığı
danışman (müşavir) kuruluşlar Özelleştirme Bakanlığı ile bağlantı halinde bulunarak
toplu özelleştirme programının gerçekleştirilmesinde önemli rol üstlenmişlerdir.
34
Connie Squires Meaney, “Foreign Experts, Capitalists, and Competing Agendas: Privatization in
Poland, the Czech Republic, and Hungary”, Liberalization and Leninist Legacies Comparative Perspectives
on Democratic Transitions, (Eds.) Beverly Crawford, Arend Lijphart, University of California, 1997,
s.96-98; M. Castle, R. Taras, Democracy in Poland, s.215-217.
322
Polonya
Polonya’daki toplu özelleştirme programının yürütülmesinde danışman firmaların
yanı sıra uluslararası düzeyde başta Dünya Bankası olmak üzere pek çok uluslararası
örgüt kurumsal destekte bulunmuştur. Bunun dışında Sanayi Kalkınma Ajansı
(IDA) 1991’de kurulmuş ve devlet işletmelerine özelleştirme öncesi teknik yardım
vermeyi amaçlamıştır. Dönemin popüler adlandırması ile bu kuruluş “hasta
işletmeler için hastane” olarak adlandırılmıştır. Geniş bir bütçesi olan ve yaklaşık
100 kişiyi istihdam eden bu örgüt bünyesinde “pek çok eski komünisti” de
barındırmıştır. Bu kuruluş Dünya Bankası’ndan Polonya’daki toplu özelleştirme
programına yönelik teknik ve finansal yardım akışında önemli rol oynamıştır.
Bunun yanı sıra Avrupa Altyapı ve Gelişme Bankası ve batılı şirketler ile de iyi
ilişkiler kurulmuştur.35 Mart 1992 itibariyle 1055 devlet işletmesi Özelleştirme
Yasası çerçevesinde tasfiye edilmiştir. Bunlardan 589 adedi tamamen kapatılmıştır.
Bu süreçte piyasa ekonomisi çerçevesinde 545 yeni şirket oluşturulurken bunlardan
384’ünde çalışanlar da pay almıştır.36
B. Polonya’da Yerelleştirme
Polonya’da yerel yönetim reformu 1990 yılında belediye düzeyinde yerel
yetkilerin yeniden belediyelere tanınması ile başlamıştır. 1999’dan itibaren ülkenin
yönetsel olarak yeniden örgütlenmesi bölgelerin ve kontlukların belediyelerin
yanında tam yetkili yerel yönetim birimleri haline dönüştürülmesi ile devam
etmiştir. Bu kapsamda sayıları 49’dan 16’ya inen bölgeler, ciddi anlamda köklü bir
reforma tabii tutulmuştur. Daha önceden merkezi yönetime tamamen bağımlı
durumda olan bölge yönetimleri (regions), şu anda halk tarafından tek dereceli
genel seçimle işbaşına gelen yürütme organına sahip olup, merkezi yönetimden
aldıkları özel görevleri yürütmekle yükümlü hale getirilmişlerdir. 373 Kontluk da
kendi statülerine ve bölgelerinkine benzer yönetsel yapılanmaya sahip kılınmıştır.
Ancak görev alanları bölgelerinkine göre daha dardır. Kontluk yasasının
uygulanması 65 adet kontluk statüsünde kent yönetimi (town) yaratılmasına yol
açmış ve bu kentler belediye statülerini koruyarak aynı zamanda belediye ve
kontluk görevlerine sahip olmuşlardır. Polonya’da yerel yönetim reformunun
uygulanması sürecinde mali koşullar da önemli bir yer tutmuştur. Bu kapsamda
1998 yılında Yerel Yönetim Gelirleri Hakkında Yasa çıkarılmıştır. Yasanın temel
amacı, şu anda devlet yardımları (grants) ile finanse edilmekte olan bölgeler ve
kontluklara kendi mali kaynaklarını sağlama olanağı sunmaktır.37
C. S. Meaney, “Foreign Experts, Capitalists, and Competing Agendas: Privatization in Poland, the
Czech Republic, and Hungary”, s.104-107.
36 A.k., s.102-104.
37 Barbara Nunberg, Luca Barbone, “Breaking Administrative Deadlock in Poland: Internal Obstacles
and External Incentives”, The State After Communism: Administrative Transitions in Central and Eastern
Europe, World Bank, Regional and Sectoral Studies, 1998, s.13-14; Dexia, Local Finance: In the Ten
Countries Joining the European Union in 2004, s.253.
35
323
Polonya
Polonya’da ayrıca bölgeler, Avrupa Birliği’ne uyum amacıyla Avrupa
Komisyonu tarafından Đstatistiki Bölge Birimleri (NUTS II) olarak tanımlanmıştır.38
45 bölgesel altkesim (sub-sets) Đstatistiki Bölge Birimi III (NUTS III) olarak
sınıflandırılmıştır. Polonya’da bölgesel gelişme politikası, 2001-2006 yılları için
“Bölgesel Gelişme Açısından Polonya Ulusal Stratejisi” olarak adlandırılmıştır.39
IX. GÜNCEL KAMU REFORMLARI
II. Dünya Savaşı sonrası Sovyet modeline göre ekonomik, politik ve yönetim
yapısı örgütlenmiş Polonya, 1989 yılında Sovyetler Birliği’nin denetimindeki Doğu
ve Orta Avrupa ülkeleri arasında iç ve dış siyasal konjonktürün etkisiyle komünist
rejimden ilk ayrılan ülke olmuştur. Polonya’da gerçekleştirilen reformlar uluslararası
yazında “ani” ya da “şok terapi” (big bang or shock therapy) olarak adlandırılan
türdendir.40 Bu kapsamda Polonya’da 1989 yılından itibaren yapılan reformlar üç
ana doğrultuda ilerlemiştir. Reformların birinci ana ekseni Batı demokrasileri
benzeri birey ve kamu özgürlüklerini kapsayan demokratik hak ve özgürlükler
temelinde demokratik bir sistemin temellerinin oluşturulmasıdır. Đkinci eksen özel
mülkiyete dayalı, piyasa ekonomisi temelinde bir ekonomik sistemin inşa edilmesi
üzerine kurulmuştur. Bunun için yürütülmeye çalışılan temel politika merkezi
planlama ve kolektif mülkiyet doğrultusunda işletilen kamu işletmelerinin
özelleştirilmesine dayalıdır. Gerçekleştirilmeye çalışılan reformların üçüncü ana
ekseni ise siyasal ve ekonomik sistemin yanı sıra yönetim sistemini ulaşılmak
istenen politik ve ekonomik hedefler doğrultusunda yeniden yapılandırmaya
yöneliktir. Bu kapsamda üçüncü ana eksen olan kamu yönetiminin yeniden
yapılandırılması yerelleştirme reformu temelinde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.41
Polonya’da 1989 yılından sonra piyasa ekonomisine geçme doğrultusunda
reformlar iki dönemde gerçekleştirilmiştir. Reformların gerçekleştirilmesinde birinci
dalga 1989-93 yılları arasındadır. Reformlara ilişkin ikinci dalga ise 1997-2000 yılları
arasında gerçekleşmiştir. Đkinci dalga reformlar kamu yönetimi, sosyal güvenlik
sağlık ve eğitim alanlarında gerçekleştirilmiştir. Kamu yönetiminin yeniden
yapılanması kapsamında bölge - il yönetimlerinin (provincial governments) sayısı
49’dan 16’ya indirilirken görevleri ve işlevleri artırılmıştır. Sosyal güvenlik alanında
Türkiye’de benzer birimler 2002 yılında uygulamaya konmuştur. Örneğin Đstanbul Đstatistiki Bölge
Birimi I’dir (NUTS I). Resmi Gazete 22 Eylül 2002, Sayı: 24884. Ayrıca, Bkz. DPT, Đstatistiki Bölge
Birimlerine Göre Çeşitli Göstergeler, Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, Ankara,
Nisan 2003.
39 Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, s.249.
40 K. Zukrowsa, “Poland: An Effective Strategy of Systemic Change”, s.170; M.Castle, R.Taras,
Democracy in Poland, s.233.
41 Michal Kulesza, “Methods and Techniques of Managing Decentralization Reforms in the CEE
Countries: The Polish Experience”, Mastering Decentralization and Public Administration Reforms in
Central and Eastern Europe, 2002, s.191.
38
324
Polonya
ise emeklilik sistemi köklü değişikliğe tabi tutulmuştur. Sosyal güvenlik sisteminin
açık vererek devlet bütçesine yük olmaması açısından önlemler alınmıştır. Bu
kapsamda emekliliğin kapsamı daraltılmıştır. Ayrıca emeklilik sistemi tek tip
olmaktan çıkartılarak üç ayrı emeklilik programı oluşturulmuştur. Bu kapsamda
emeklilik sisteminin özelleştirilmesi de gerçekleştirilmiş, 1999 yılında yaklaşık 1
milyar doları aşan aktifi yöneten 21 yeni emeklilik fonu kurulmuştur. Ayrıca emekli
olma yaşına ilişkin düzenlemeler de gerçekleştirilmiştir.42
Polonya’da ikinci dalgada gerçekleştirilen reformların üçüncü ayağını ise sağlık
sisteminin yeniden yapılandırılması oluşturmuştur. Sağlık reformu 1999 yılında
gerçekleştirilmiştir. Buna göre amaçlanan sağlık sisteminin merkezin
sübvansiyonuna dayalı ücretsiz bir model olmaktan çıkartılarak hem yerel, hem de
sağlık sisteminden yararlanan kesimin katkısına dayalı olması amaçlanmıştır. Ancak
Polonya’da başta doktorlar olmak üzere hastane çalışanlarından sağlık reformuyla
getirilmesi amaçlanan sisteme ciddi bir karşı çıkış yaşanmıştır. Bu kapsamda yasama
sürecinde de aksaklıklar yaşanmış, tüm etkenler bir araya getirildiğinde Polonya’nın
sağlık sistemi modeli net bir biçimde oluşturulamamıştır. Polonya’da
gerçekleştirilen reformların dördüncü ayağını ise eğitim reformu oluşturmaktadır.
Eğitim reformunun temeli eğitim hizmetlerinin yerelleştirilmesine dayanmaktadır.
Bu kapsamda kontluk ve belediye düzeyinde yerel yönetimler eğitim
sorumluluğunu yüklenmişlerdir.43
Pek çok Polonyalı için Batılılaşma, merkezi planlamadan serbest piyasa
ekonomisine geçişten çok daha fazla anlama gelmektedir. Bir başka deyişle
Batılılaşma ile genel ve bireysel sosyo-ekonomik durumun iyileşeceği beklentisi
güçlüdür. Ancak 1989 yılından itibaren pek çok Polonyalı yaşam standartları
düşmeye devam ettikçe bireycilik, özgürlük, demokrasi vb. “Batılı” değerlerine
kuşkuyla bakar hale gelmişlerdir. Piyasa ekonomisine geçiş süreciyle kapitalizmin
ülkede hizmet, imalat, madencilik ve tarım sektörleri arasında eşitsiz büyüme
koşulları yaratmasının yanı sıra idari personel, büro çalışanları, mavi yakalılar ile
köylüler arasındaki sınıfsal farklılıkların artması piyasa liberalizmine yönelik
memnuniyet ve memnuniyetsizlikleri eşzamanlı olarak ortaya çıkartmıştır. Nitekim
piyasa ekonomisinin kazananları olduğu gibi kaybedenlerinin de olması, bu açıdan
Polonya’da özellikle politik bağlantıları güçlü bazı işadamlarının kısa sürede
zenginleşirken, milyonlarca Polonyalının eski dönemde sahip oldukları gelir, konut,
sağlık vb. olanakları da yitirmeleri, beraberinde kuşkuları hep canlı kılmıştır.
Nitekim Polonya’da işsizliğin hızla yükselmiş olması önemli bir ekonomik
başarısızlık olarak ortaya çıkmıştır. Yapısal düzenlemelerin ilk yıllarında görülen
işgücünün %15-20 civarındaki işsizlik oranının 2001 yılında halen %18.5 oranında
42
43
M. Castle, R. Taras, Democracy in Poland, s.242-243.
A.k., s.243-245.
325
Polonya
bulunması bir başka deyişle 3 milyonun üzerinde Polonyalının işsiz durumda
kalması olumsuz bir görünüm oluşturmaktadır.44
Polonya çok kısa bir zamanda uluslararası yazındaki ifadeyle şok tedavi
geçirmiş bir ülkedir. Bu kapsamda pek çok araştırıcı ve uluslararası uzman için
laboratuvar niteliği gösteren Polonya’da reform dalgalarını yaşamış Polonyalıların
kamu kurumlarına yönelik değerlendirmesi aşağıdaki çizelgede sunulmuştur.
Çizelge 10: Polonya’da Bazı Kurumlara Yönelik Kamuoyu Görüşü, (Mart 2000)
Kurumlar
Đtfaiyeciler
Devlet Radyosu
Devlet Televizyonu
Posta Servisi
Cumhurbaşkanı
Roma Katolik Kilisesi
Yerel Yönetimler
Vergi Daireleri
Devlet Güvenlik Teşkilatı
Polis
Mahkemeler
Senato
“Dayanışma” Sendikası
Ulusal Sendikalar Federasyonu
Kamu Sağlığı Servisi
Parlamento
Hükümet
Ulusal Futbol Takımı
Olumlu
Olumsuz
Yorum
Değerlendirme Değerlendirme Yok
85
82
76
73
67
57
41
35
34
29
20
18
16
15
14
13
13
10
5
6
13
16
18
26
37
33
17
57
57
55
57
42
78
65
68
60
9
12
12
12
15
18
22
33
49
13
23
28
27
43
8
22
19
30
Kaynak: M.Castle, R.Taras, Democracy in Poland, s.207.
X. BÖLGESEL VE KÜRESEL ETKĐLER
Polonya Cumhuriyeti, 1 Mayıs 2004 tarihinde, Avrupa Birliği’nin son
genişlemesi çerçevesinde Avrupa Birliği’ne katılan ülkeler arasında yer almıştır.
AB’ye katılım süreci son dönemde Polonya Cumhuriyeti’nin iç ve dış politikalarını
etkileyen önemli bir etken olmuştur. Polonya hükümetleri açısından AB’ye katılmak
Sovyet Bloğu’ndan ayrılmanın net bir ifadesi olmanın yanı sıra pek çok siyasetçi
tarafından aynı zamanda medenileşme yolu olarak ortaya konmuştur.
Polonya Cumhuriyeti 1991’de Avrupa Konseyi’ne katılarak Avrupa Đnsan
Hakları Sözleşmesi’ni imzalamıştır. 1993 yılında AB’ye ortak üyelik statüsü aldıktan
44
A.k., s. 232-241.
326
Polonya
sonra 1994 yılında Avrupa Birliği’ne tam üyelik için başvurmuştur. AB ile Polonya
arasında 1998 yılında katılım müzakereleri başlamıştır. Polonya 2000 yılında AB’ye
üyelik için takvim sunarak 150 yasanın yürürlüğe sokulmasına yönelik taahhütte
bulunmuştur. Bu takvimle Polonya hükümeti tam üyelik hedefini 2004 olarak
belirlemiştir. AB ile Polonya hükümetleri arasında sürdürülen katılım
müzakerelerinin en önemli konularından birisini Polonya’nın Schengen
Anlaşması’na -bir başka deyişle serbest dolaşım hakkına- dahil edilip edilmeyeceği
tartışması oluşturmuştur.
Polonya hükümetleri için ekonomik ve sosyal açıdan AB’ye katılmak hedef
olarak ortaya konmuşken, Polonya’nın askeri güvenliği açısından 1991’de Varşova
Paktı’nın dağılmasından sonra NATO’ya katılmak bir hedef olarak belirlenmiştir.
1994’te gerçekleştirilen NATO zirve toplantısında “barış için ortaklık programı”
yürürlüğe konulmuş, bu programa eski Sovyetler Birliği Bloğu ülkelerinin katılması
kararlaştırılmıştır. Polonya ve diğer eski Sovyet Bloğu ülkeleri bunun oyalama
olduğunu öne sürmüşlerdir. NATO’nun genişlemesi tartışmaları sürerken 1995
yılında ABD Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçilerin çoğunluğunun NATO’nun
Orta Avrupa’ya doğru genişlemesini destekleyen karar üzerine NATO’nun
genişleme süreci hızlanmıştır. Bu arada Rusya Federasyonu Polonya’nın Rusya ile
Batı’ya eşit uzaklıkta durması gerektiğini sıkça dile getirmiştir. Ancak 1997 yılında
Polonya resmi olarak NATO üyeliğine davet edilmiştir. Polonya’nın NATO üyeliği
Rusya Federasyonu ile ilişkileri etkilemiştir. 1999 yılında NATO çerçevesinde
ABD’nin Yugoslavya’ya müdahalesi Polonya NATO üyesi olması neticesinde
Rusya Federasyonu ile Polonya’nın farklı saflarda yer almasına neden olmuştur.
Buna benzer durumlar Rusya Federasyonu ile Polonya arasındaki ilişkileri olumsuz
etkilemiştir.
327
Polonya
KAYNAKÇA
Agh, Atilla, “Public Administration in Central and Eastern Europe”, Handbook of Public Administration, (Eds. Guy
Peters, Jon Pierre), Sage, 2003, s.536-548.
Barbone, Luca ve James Hicks, “Local and Intergovernmental Finances in Poland: An Evolving Agenda”,
Decentralization of the Socialist State: Intergovernmental Finance in Transition Economies (Eds.) Richard M. Bird, Robert D.
Ebel, Christine I. Wallich, World Bank, Washington, D.C. 1995, s.153- 180.
Benoit, Kenneth ve Jacqueline Hayden “Institutional Change and Persistence: The Evolution of Poland’s Electoral
System, 1989-2001”, The Journal of Politics, Vol.66, No.2, 2004, s.396-427.
Castle, Majorie ve Ray Taras, Democracy in Poland, Westview Press, Colorado 2002.
Circutas, Arista Maria, The Polish Solidarity Movement, Revolution, Democracy and Natural Rights, Routledge Studies of
Societies in Transition, 1998.
Dexia, Local Finance: In the Ten Countries Joining the European Union in 2004, (Fransızcadan Đngilizceye Çev. Daphne
Earner), Research and Documentation Departmant of Dexia Credit Local, Dexia Editions, Paris 2003.
Domanski, Bodeslaw, “Industrial Change and Foreign Direct Investment in the Postsocialist Economy: The Case of
Poland”, European Urban and Regional Studies, Vol.10, Issue 2, 2003, s.99-118.
Hesse, J.J., “Rebuilding the State: Public Sector Reform in Central and Eastern Europe”, Public Sector Reform Rationale,
Trends and Problems, (ed.) Jan Erik Lane, Sage, 1997.
Keivani, Ramin, vd, “Institutions and Urban Change in a Globalising World: The Case of Warsaw”, Cities, Vol.19,
No.3, 2002, s.183-193.
Korkusuz, Refik, “Günümüz Polonya’sında Đşçi Sendikalarının Yapıları ve Mesleki Faaliyetleri”, Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 5, Sayı 2, 2003, s.80-103.
Kulesza, Michal, “Methods and Techniques of Managing Decentralization Reforms in the CEE Countries: The
Polish Experience”, Mastering Decentralization and Public Administration Reforms in Central and Eastern Europe, 2002.
Nunberg, Barbara ve Luca Barbone, “Breaking Administrative Deadlock in Poland: Internal Obstacles and External
Incentives”, The State After Communism: Administrative Transitions in Central and Eastern Europe, World Bank,
Regional and Sectoral Studies, 1998.
Meaney, Connie Squires, “Foreign Experts, Capitalists, and Competing Agendas: Privatization in Poland, the Czech
Republic, and Hungary”, Liberalization and Leninist Legacies Comparative Perspectives on Democratic Transitions, (Eds.)
Beverly Crawford, Arend Lijphart, University of California, 1997.
328
Polonya
Millard, Frances, Polish Politics and Society, Routledge, London & New York 1999.
Political Handbook of the World: 1998, (eds.) Arthur S. Banks, Thomas C. Muller, CSA Publications, Binghamton, New
York 1998.
Regulski, Jerzy, “Building Democracy in Poland: The State Reform of 1998”, Discussion Papers, No: 9, Local
Government and Public Service Reform Initiative, Open Society Institute, Budapest 1999.
Regulski, Jerzy, Local Government Reform in Poland: An Insider’s Story, Local Government and Public Service Reform
Initiative, Open Society Institute, Budapest 2003.
Roberts, J.M., Yirminci Yüzyıl Tarihi, Dost, Ankara 2003.
Swianiewicz, Pawel, Mikolaj Herbst, “Economies and Diseconomies of Scale in Polish Local Governments”,
Consolidation or Fragmentation? The Size of Local Governments in Central and Eastern Europe, (ed.) Pawel Swianiewicz,
Local Government and Public Service Reform Initiative, Open Society Institute, Budapest 2002, s.220-292.
Taras, Wojciech, “Changes in Polish Public Administration 1989-1992”, Administrative Transformation in Central and
Eastern Europe: Towards Public Sector Reform in Post-Communist Societies, (ed.) Joachim Jens Hesse, Blackwell, London
1993.
The Europa World Year Book 2003, Vol.II, Kazakhstan- Zimbabwe, (ed). Joanne Maher, Europa Publications, Taylor &
Francis Group, London, New York 2003.
The Europa World Year Book 2002, Vol.II, Kazakhstan- Zimbabwe, Europa Publications, Taylor & Francis Group,
London, New York 2002.
Verheijen, A.J.G., “Public Administration in Post-Communist States”, Handbook of Public Administration, (Der. Guy
Peters, Jon Pierre), Sage, 2003, s.489-497.
Zukrowsa, Katarzyna, “Poland: an effective strategy of systemic change”, Transformations of Post-Communist States,
(eds.) Wojciech Kostecki, Katarzyna Zukrowsa, Macmillan, 2000, s.168-184.
329