SUMMARY

SUMMARY
Cooperation in The Family
Cooperation in The Family: Ailede İşbirliği
Running Errands : Ayak işleri
DO
Do housework
Do homework
Do the washing up
Do the washing(Wash the dishes)
Do the Shopping
Do the cooking
Do the tidying up
Do the dusting
Do he ironing(iron the clothes)
Do the laundry
: ev işlerini yapmak
: ödev yapmak
: bulaşıkları yıkamak
:Bulaşık yıkamak
: alışveriş yapmak
: yemek pişirmek
: ortalığı toplamak
: toz alamak
: ütü yapmak
: çamaşırları yıkamak
MAKE
Make breakfast
Make lunch
Make dinner
Make bed
Make tea
Make coffee
: kahvaltı hazırlamak
: öğle yemeği hazırlamak
: akşam yemeği hazırlamak
: yatağı hazırlamak
: çay yapmak
: kahve yapmak
TAKE
Take the clothes (dress) to the dry cleaner’s
( giysileri kuru temizlemeye götürmek)
Take the dog for a walk
( köpeği yürüyüşe çıkartmak
Take the rubbish out (put the rubbish out)
(çöpü dışarı çıkarmak)
vacuum the floor
(yerleri süpürmek)
Pay the bill
(Faturaları ödemek)
Feed the pet
(Evcil hayvanı beslemek)
Boil egg
(yumurta haşlamak)
Look after
(Birine bakmak)
Cut the grass
(Çimleri kesmek)
Clean the floor
(Yerleri silmek)
Paint the wall
(Duvarı boyamak)
Help family
(Aileye yardım etmek)
Set the table
(Masayı hazırlamak)
Clear the table
(Masayı toplamak)
GET
Get beter
Get ready
Get together
Get late
Get anxious
: daha iyiye gitmek
: hazırlanmak
: bir araya gelmek
: geç kalmak
: endişelenmek
All Rights Reserved ©
Cooperation in The Family
SUMMARY
 According to a study; if you clean your house vigorously for twenty minutes
once a week,your anxiety,distress and depression may decrease (Yapılan bir
çalışmaya göre:eğer evinizi haftada bir gün 20 dakika harcıyarak dinamik bir
şekilde temizlerseniz kaygınız,sıkıntınız ve bozuk olan ruh haliniz azalır)
 Physical exercises for 20 minutes,it can have a good impact on your mental
health.(20 dakikalık beden hareketi ruh sağlığı açısında etkili olabilir)
 I did all houseworks willingly because I like helping my mother (Bütün ev
işlerini isteyerek/gönüllü yaptım cünkü anneme yardım etmeyi seviyorum)
Row : kadın koca arasındaki tartışma
72.ve 68. Sayfalardaki önemli kelimeler







Vigorous
Intolerance
Inflammation:
Cardiovascular
Impact
Pick up
Pharmacy
: dinamik bir şekilde
:anlayışsızlık/idare etmemek
:iltihap
:kalp ve damarlara ilişkin
: etki/şok
: almak
: eczane
 Vıgorous means using a lot of energy and strength.
 Intolerance means an inability to eat particular foods without
suffering bad effects.
 Inflammation means swelling and pain in a part of your body.
 Cardiovascular means about heart and veins.
 Impact means the feeling of being very worried about something.
 Anxiety means the effect on an event or situation on somebody or
something.
 Pick up means to take
 Pharmacy means a store.It sells medicine.
ADJECTIVES ENDING IN “-ED “ AND “–ING”
(Sonu “–ed” ve “–ing” ile Biten Sıfatlar)
a) Sonu “-ed” ile biten sıfatlar insanlar için kullanılır ve insanların bir durum
karşısında içlerinde hissettikleridir.
I am interested. (İlgiliyim, ilgi duyuyorum.)
She is bored. (onun canı sıkkın.)
They are surprised. (Onlar şaşkın.)
b) Sonu” -ing” ile biten sıfatlar ise hem insanlar hem de nesneler için
kullanılabilir. Genelde bizim dışarıdan algıladıklarımızdır.
Her job is very interesting. (Onun işi çok ilginç.)
She is a very boring person. (O çok sıkıcı bir kişi.)
fascinating (büyüleyici)
exciting(heyecan verici)
amusing (eğlenceli)
amazing (şaşırtıcı)
astonishing (şaşırtıcı)
shocking (şok edici)
disgusting(iğrenç,berbat)
embarrassing(utandırıcı)
confusing (kafa karıştırıcı)
horrifying (korkunç)
terrifying (korkunç)
frightening (korkutucu)
depressing (iç karartıcı)
worrying (endişe verici)
annoying (rahatsız edici)
exhausting(yorucu)
satisfying (tatmin edici)
frustrating (sinir bozucu)
fascinated (büyülenmiş)
excited (heyecanlı)
amused ( eğlenmiş)
amazed (şaşırmış)
astonished (şaşkın)
shocked(şoke girmiş)
disgusted (iğrenmiş,bezgin)
embarrassed(mahçup,utangaç)
confused (kafası karışmış,şaşkın)
horrified (korkmuş)
terrified (çok korkmuş)
frightened (korkmuş)
depressed (bunalımlı)
worried (endişeli)
annoyed (sinirlenmiş)
exhausted (bitkin,yorgun)
satisfied (memnun)
frustrated (hayal kırıklığına uğramış)
All Rights Reserved ©
SUMMARY
THE PRESENT PERFECT TENSE (Yakın Geçmiş Zaman)
(7.8.9.10.11. Ünite )
Present Perfect Tense geçmiş ile şu an arasındaki bağlantıyı göstermek için
kullanılır. Eylem daha önce başlamıştır ama belirsizdir ve eylemin kendisinden
çok sonucu önemlidir.
Bu zaman iki kısımdan meydana gelir.
*Brincisi “have / has” yardımcı fiilidir.
HAVE : I –You –We – They – Plurals(Çoğullar) ile kullanılır
HAS : He- She – it – Singulars (Tekiller) ile kullanılır
* İkincisi ise fiilin üçüncü halidir
Present (V1)
Past (V2) Past Particple ( V3)
Go
Went
Gone
Perfect Tense ile 3. Hal kullanılacak
STRUCTURE ( Yapı )
Olumlu Cümle (+)
Olumuz Cümle
Soru Cümlesi
Subject + have / has + V3
Subject +haven’t/hasn’t+V3
You have played tenis
He has drunk water
You haven’t played tennis. Have you played tenis ?
He hasn’t drunk the water. Has he drunk water ?
Have/ Has+ Subject + V3)
Present Perfect Tense Nerelerde Kullanılır ?
1- Present perfect tense, geçmişte, belirsiz bir zamanda, yapılmış ya da hiç
yapılmamış bir eylemi ifade ederken kullanılır. Eylemlerin ne zaman
yapıldığı Present Perfect Tense’de önemli değildir ve belirtilmez. Eğer
geçmişte belirli bir zaman belirtilmesi gerekiyorsa, ya da eylemin ne
zaman yapıldığı belirtilmek isteniyorsa, Simple Past Tense (Dili Geçmiş
Zaman) kullanılır.
• They have moved to a new apartment. (Perfect) They moved there last week. (Past )
• I have met Bill (Perfect) I met her at a party last night. (Past Tense)
2- Geçmişte gerçekleşmiş ve bitmiş ancak etkisi devam eden eylemleri
anlatırken Perfect tense kullanılır
Cooperation in The Family
• I have just had a bath. ( Banyo yaptım. Banyo işi bitti ancak saçlarım ıslak )
• Ali has broken the window ( Ali camı kırdı hala yerde cam kırıkları var)
3- For , since, so far, up till now, untill now ile kullanıldığında present
perfect tense geçmişte başlayıp içinde bulunduğumuz ana kadar devem
etmekte olan bir eylemden bahsetmek için kullanılır.
• I have been here since 9 o’clock. (saat 9 dan beri buradayım)
• They have been married for 25 years. (25 yıldır evliler)
• I haven’t seen my uncle since 1990. (Amcamı 1990 dan beri görmedim)
4- The present perfect tense geçmiş ve şimdiki zaman arasında, kesin
zamanlar belirtmeksizin,tekrarlanmış olan eylemlerden bahsederken
kullanılır.
• I have seen this movie four times.( bu filmi 4 kere gördüm/izledim)
• The telephone has rung six times since this morning.(Telefon sabahtan beri 6
kere çaldı)
5- Bahsedilen zaman dilimi henüz bitmemiş ise present perfect tense
kullanılır.
• I haven’t seen Tom this morning. (Sabahtan beri Tom’u görmedim /Sabah daha
bitmemiş. )
• • I haven’t eaten anything all day. ( Bütün gün hiçbir şey yemedim/gün daha
bitmemiş)
• It has rained a lot this year.(bu yıl çok yağmr yağdı/yıl daha bitmemiş)
• Jane hasn’t called me today. (jane bu gün beni aramadı / gün daha bitmemiş)
6- Present perfect tense çok kısa bir süre önce tamamlanmış,geçerliliğini
hala koruyan eylemleri ifade etmek için kullanılır.
• I have just eaten a sandwich. (Henüz/az önce bir sandeviç yedim / artık aç
değilim ve dudaklarımda kırıntılar var gibi).
EVER ,NEVER, ALREADY, JUST ve YET ile kullanımı
All Rights Reserved ©
Cooperation in The Family
SUMMARY
EVER : (Şimdiye Kadar) Genelde soru cümlesinde karşınıza çıkar
1. soru cümlelerinde
• Have you ever been to Paris ? (daha önce Paris’te bulundun mu?)
• Has she ever eaten Döner? (O daha önce döner yedi mi?)
2. olumsuz sorularda
• Haven’t you ever been to Paris? • Hasn’t she ever eaten Döner?
3. olumsuz yapılarda : nothing .......ever , nobody ........ever.
• Nobody has ever climbed to that mountain before.
• Nothing has ever been done
4. this is the first time ..... gibi yapılarda
• This is the first time I have ever played golf.
• It’s the first time I have ever been to England.
5. superlative yapılarda(sıfatların en üst derecesi)
• Hadise is the most beautiful girl I have ever seen. (Hadise daha önce
gördüğüm en güzel kızdır)
• Antalya is the most beautiful city I have ever visited. 8Antalya daha önce
ziyaret ettiğim en güzel şehirdir)
NEVER : (daha önce hiç..) anlamında kullanılır. Never olumsuz bir zarf tır ve
not ile birlikte kullanılmamalıdır. Cümle olumlu ancak “never” olduğu için
anlam olumsuzdur.
-I have never eaten caviar. (Daha önce havyar yemedim)
-She has never failed any exams. ( Daha önce hiç sınavda başarısız olmadı )
ALREADY : (çoktan) Bir eylemin halihazırda ( beklenenden önce) yapılmış
olduğunu ve artık yapılmasının gereksiz olduğunu ifade etmek içim kullanılır.
• We have already had our breakfast. (Kahvaltımızı çoktan ettik.)
• I have already done my homework. (Ödevimi çoktan yaptım.)
JUST : (az önce ) Eylemin daha çok kıza bir süre önce tamamlandığını, henüz
olduğunu ifade etmek için kullanılır.
• I have just eaten a kebap. ( Henüz (az önce) bir kebap yedim)
• They have just gone out. ( Henüz (az önce) dışarı çıktılar)
YET : (şimdiye kadar.) Bir eylemin şu ana kadar henüz yapılmamış olduğunu,
ama gelelecekte yapılabileceğini ya da olabileceğini ifade etmek için
kullanılır. Soru ve olumsuz cümlelerde.Yet cümlenin sonunda kullanılır.****.
- Has the post arrived yet? (Posta daha gelmedi mi?)
- Have you done your homework? (Ödevini yaptın mı?) Not yet.(Henüz değil.)
- Haven’t you got ready yet? Look at the time (Hala hazır değil misin? Saate bak)
• Have you seen Eric yet? • Has he arrived yet?
SINCE / FOR
Since : den beri / For : ..dır  since 2014 : 2014 ten beri. For 5 days : 5 aydır
“Since”den sonra daima bir zaman adı gelir. Since : …den beri anlamına gelir.
Since 1990 . 1990 dan beri
since last week
since last year
since two o’clock
since Sunday
geçen haftadan beri
geçen seneden beri
saat ikiden beri
pazardan beri.
since last summer geçen yazdan beri
since one o’clock
saat birden beri
since twelve o’clock saat onikiden beri
“For” edatını kullanmak istersek “for”dan sonra bir zaman ölçüsü koymak gerekir.Geçen
süre/zaman olursa “For” kullanılır. For : …dır anlamına gelir : For ten days : On gündür..
For one minute
bir dakikadan beri
For two hours
iki saatten beri
For three days
üç günden beri
For five weeks beş haftadan beri
For ten years
on yıldan beri
For many years uzun yıllardır
All Rights Reserved ©
Cooperation in The Family
SUMMARY
RECENTLY - LATELY (Son zamanalrda “zaman belli değil)
Son zamanlarda, son günlerde anlamına gelen ‘ recently’ ve ‘lately’ Present
Perfect Tense (yakın geçmiş zaman) ile kullanılan başlıca zaman zarflarındandır,
kesin bir zamanı belirtmezler.
* There have been some changes in Turkey’s education system lately.
(Son zamanlarda, Türkiye’nin eğitim sisteminde bazı değişiklikler var
HOW LONG …. ? Ne kadar süredir…? (Teog 2 de çıkabilir)
ONCE: bir kere TWICE : iki kere
THREE/FOUR/FIVE…. TIMES : üç/dört/beş…. kere
once
bir kere
once a day
günde bir kez
twice a month
ayda iki kez
*I have had a number of job opportunities recently .
(Son zamanlarda, birçok iş fırsatına sahibim.)
SO FAR, UP TO NOW, UNTIL NOW (şimdiye kadar)
He has mended many cars so far/up till now.(Şimdiye dek bir sürü araba onardı
BEFORE (daha önce)
Nothing like this has happened before. (Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı.)
three times an hour saatte üç kez
four times a year
yılda dört kez
several times a week haftada birkaç kez
Genellikle HOW LONG sorusuna since ve for cevabı verilir.
- How long has it been snowing? (Ne zamandır kar yağıyor?)
- It has been snowing for two hours. (İki saattir kar yağıyor.)
- How long has it been snowing? (Ne zamandır kar yağıyor?)
- It has been snowing since 5 o’lcock (saat 5 den beri kar yağıyor.)
BEEN / GONE
Gone yapısında eylem tamamlanmamış
I have gone to Ankara: Ankara’ya gittim (hâlâ orada bulunuyorum)
Been yapısında eylem tamamlanılıp dönülmüş anlamı var.
I have been Ankara : Anakara’da bulundum (ama şimdi Ankara’da değilim
All Rights Reserved ©
Cooperation in The Family
SUMMARY
TAG QUESTIONS ( Öyle Değil Mi?)
Olumlu cümlede olumsuz, olumsuz cümlede de olumlu cevap verilir
CAN & WILL ( Request :Rica)
Can : -ebilmek Will : -ecek /acak
Önceki derslerimizde” Modals” başlığı altında öğrenmiştik. (1.ünite)
 Can you help me ? : Bana yardım eder misin ?
 Can you put the rubbish out ? : çöpü atar mısın?
 Will you vacuum the floor for me? Benim yerime yerleri temizleyecek
misin?
 Will you take the rubbish out ? : Çöpleri atacak mısın?
ÖNEMLİ !!!
Öğrenci Kitabı : 69
*Öğrenci Kitabı : 71
*Dinleme metni
I am right, aren’t I?
She is at home, isn’t she?
They are rich, aren’t they?
She knows English, doesn’t she?
You get up late, don’t you?
I am swimminf well, aren’t I?
We are working hard, aren’t we?
I was sick yesterday, wasn’t I?
She was tired, wasn’t she?
You saw her yesterday, didn’t you?
I answered you question, didn’t I?
I was listening, wasn’t I?
They were walking, weren’t they?
You have aired the room, haven’t you?
I am not stupid, am I?
She is not here, is she?
They aren’t poor, are they?
She doesn’t know French, does she?
You don’t smoke, do you?
I am not making too much noise, am I?
We aren’t making noise, are we?
I wasn’t careless, was I?
She wasn’t happy, was she?
You didn’t drive carelessly, did you?
I didn’t break it, did I?
I wasn’t sleeping, was I?
They weren’t running, were they?
You haven’t eaten, have you?
He has finished his school, hasn’t he?
He hasn’t done it, has he?
You have been sleeping, haven’t you?
I had aired the room, hadn’t I?
You haven’t been watching TV, have you?
I hadn’t broken it, had I?
We had been working, hadn’t we?
We hadn’t been working, had we?
They will come tomorrow, won’t they?
You will be working, won’t you?
She will have eaten dinner by then, won’t she?
We will have been doingg it, won’t we?
Ali can help us, can’t she?
You should work harder, shouldn’t you?
We must be careful, musn’t we?
She need study, needn’t she?
Tom is going to come here, isn’t he?
Tom would prefere coffee, wouldn’t he?
They could see you, couldn’t they?
They should have studied harder, shouldn’t they
I could have done it, couldn’t I?
You must have finished your work, mustn’t you?
You have to eat less, don’t you?
She had to go home early, didn’t she?
She used to be a singer, didn’t she?
She ought to smoke less, oughtn’t she?
She might be late, mightn’t she?
There is a library here, isn’t there?
They won’t come tomorrow, will they?
You won’t be working, will you?
She will not have gone by then, will she?
We won’t have been doing it, will we?
Ali can’t speak English, can he?
You shouldn’t smoke, should you?
We mustn’t make any noise, must we?
She needn’t study, need she?
Tom isn’t going to do it, is he?
I wouldn’t buy it, would I?
They couldn’t do it, could they?
They shouldn’t have gone there, should they?
I couldn’t have done it, could I?
You mustn’t have made this mistake, must you?
You don’t have to study tonight, do you?
She didn’t have to get up early, did she?
She didn’t used to be a writer, did she?
She oughtn’t to stay home, ought she?
She might not be ready, might she?
There isn’t anything in the room, is there?
All Rights Reserved ©