Özge Baykan

Transkript

Özge Baykan
Özge Baykan
Özge Baykan
Künye
Caz Kadýnlarý, Özge Baykan
Editör
Tasarým
Sürüm
: Cem Uçan
: Barýþ Kýran
: Nisan 2011
© 2011 altkitap
Yapýtýn tüm yayýn haklarý saklýdýr. Tanýtým için yapýlacak kýsa alýntýlar
dýþýnda yayýncýnýn izni olmaksýzýn hiçbir yolla çoðaltýlamaz.
www.altkitap.com
[email protected]
Özge Baykan
Ýçindekiler
Abbey Lincoln (Jazz, Nisan/Mayýs/Haziran 2001, Sayý 22)
01
Karin Krog (Jazz, Nisan/Mayýs/Haziran 2003, Sayý 30)
47
Alberta Hunter (altZine, Temmuz 2001, Sayý 40)
05
Lena Horne (altZine, Þubat 2001, Sayý 35)
51
Anita O’Day (Jazz, Ocak/Þubat/Mart 2002, Sayý 25)
08
Lisa Ekdahl (Jazz, Ocak/Þubat/Mart 2003, Sayý 29)
54
Astrud Gilberto (altZine, Eylül 2000, Sayý 30)
11
Mari Boine (Jazz, Temmuz/Aðustos/Eylül 2002, Sayý 27)
57
Betty Carter (altZine, Haziran 2001, Sayý 39)
13
Nina Simone (altZine, Mayýs 2000, Sayý 26)
60
Billie Holiday (altZine, Haziran 2000, Sayý 27)
16
Peggy Lee (altZine, Ocak 2001, Sayý 34)
63
Blossom Dearie (altZine, Kasým 2000, Sayý 32)
19
Sainkho Namtchylak (Jazz, Ocak/Þubat/Mart 2004, Sayý 33)
67
Carmen McRae (altZine, Aðustos 2000, Sayý 29)
22
Sarah Vaughan (Jazz, Ocak/Þubat/Mart 2001, Sayý 21)
70
Diana Krall (altZine, Ekim 2000, Sayý 31)
24
Sheila Jordan (Jazz, Temmuz/Aðustos/Eylül 2001, Sayý 23)
73
Dinah Washington (altZine, Temmuz 2000, Sayý 28)
26
Shirley Horn (altZine, Mart 2001, Sayý 36)
77
Ella Fitzgerald (Jazz, Temmuz/Aðustos/Eylül 2000, Sayý 19)
29
Sidsel Endresen (Jazz, Temmuz/Aðustos/Eylül 2002, Sayý 27)
80
Ernestine Anderson (altZine, Aðustos 2001, Sayý 41)
32
Silje Nergaard (altZine, Aralýk 2000, Sayý 33)
84
Helen Merrill (Jazz, Ekim/Kasým/Aralýk 2001, Sayý 24)
35
Stacey Kent (Jazz, Nisan/Mayýs/Haziran 2002, Sayý 26)
87
Jane Monheit (Jazz, Temmuz/Aðustos/Eylül 2002, Sayý 27)
38
Susanne Abbuehl (Akþam-lýk, 31 Mayýs 2002, Sayý 4)
90
Jeanne Lee (Jazz, Temmuz/Aðustos/Eylül 2003, Sayý 31)
41
Urszula Dudziak (Jazz, Nisan/Mayýs/Haziran 2004, Sayý 34)
93
June Christy (Jazz, Ekim/Kasým/Aralýk 2002, Sayý 28)
44
Värttinä (Jazz, Ekim/Kasým/Aralýk 2003, Sayý 32)
97
• Bu kitapta yer alan metinler daha önce altZine, Akþam-lýk ve Jazz'da yayýmlanmýþtýr.
• Kitapta yer alan sanatçýlara ait YouTubeTM video linkleri son sayfadadýr.
• Videolarý izleyebilmek için internet baðlantýnýzýn olmasý ve bilgisayarýnýzda Flash Player yüklü olmasý gereklidir.
01
altkitap.com
01
02
03
04
05
Amerika’nýn Yakýncaz
Tarihi’nde Abbey Lincoln
Ýzleri
Bazen baþlamak zor geliyor. Neden? Ýyi bir dostu
anlatmaya baþlamak. Eli gitmemek bir türlü, gibi.
Abbey Lincoln için. Kim o? Freedom Now Suite’in
protesto dolu sesi. Billie Holiday’in Strange Fruit’unda
uzun tutulan u. Güney aðaçlarý garip bir meyva doðurur.
Piþmanlýk deðil; ama hayalkýrýklýðý. Abbey Lincoln’ýn
sözlerinden artýk dökülen bu. Duyarlý, duygusal ve
fazlasýyla naif. Anlaþýlmasý da zor gibi ama deðil de.
Yalýtýlmýþ, deðeri azaltýlmýþ. Belki de bu yüzden Lincoln’a
baþlamak kolay olmuyor.
Önsözü de kendi yazsýn buraya: “Baðýrýþlarým sesimi
özgürleþtirdi; ama Amerikalýlar bundan hoþlanmadýlar.
Freedom Now Suite’in ardýndan 1961’de Straight Ahead’i
yaptýðýmda Down Beat’te Ira Gitler beni profesyonel
zenci olarak nitelendirdi.
06
07
08
09
10
11
12
13
Abbey Lincoln
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• We Insist! Freedom Now Suite (1960) CANDID
• Straight Ahead (1961) CANDID
• Abbey Sings Billie Vol 1&2 (1987) ENJA
• You Gotta Pay the Band (1991) VERVE
• Abbey Sings Abbey (2007) VERVE
Toplama Albüm:
• Through the Years: 1956-2007 (2010) VERVE
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Abbey Lincoln
30
31
32
02
01
02
03
04
Böyle tanýmlanmam pek çok sorunu da beraberinde
getirdi. Ancak bundan otuz yýl sonra, Stan Getz’le
doldurduðum You Gotta Pay the Band’in ardýndan durum
iyileþti. Çünkü insanlar benim hakkýmda, “Getz onunla
birlikte çalmýþsa artýk o kadar tehlikeli olamaz,” diye
düþündüler. You Gotta Pay the Band yüz binden çok satan
tek albümümdür.” Sonsöz de iþte tam burada yatýyor
aslýnda Lincoln için.
Yaþamý boyunca deðiþik adlar altýnda göründü Abbey
Lincoln. 1930’da Chicago’da doðduðunda Anna Marie
Wooldridge idi. On iki çocuklu bir çiftçi ailesinin küçük
kýzý. Lisede þarký söyediði yýllarý takiben giderek
profesyonelleþti; Benny Carter orkestrasýna katýldý. Ýlk
kayýtlarýný da ayný orkestra ile yaptý. 1950’lerin sonlarýna
gelindiðinde “tehlikeli” bulunmuyordu henüz: Art Farmer,
Stanley Turrentine, Philly Joe Jones, Curtis Fuller, Kenny
Dorham gibi adlarla art arda kayýtlar dolduruyordu.
Menajeri Bob Russell’ýn sözünü dinleyip Abraham Lincoln
göndermeli Abbey Lincoln adýný kullanmaya ise 1955’te
baþlamýþtý çoktan.
Ýnsanlarýn biyografileri “Ýþte ne olduysa o zaman
oldu”larla doludur. Abbey Lincoln’daki deðiþimi de bop
arenasýndan Max Roach, Mal Waldron ve Sonny Rollins
gibi müzisyenlerle karþýlaþmasýna baðlamak yanlýþ
olmayacak. Giderek Abbey Lincoln adý akla politik ve
sosyal reform hareketlerini ve ýrk ayrýmcýlýðýna karþý
mücadeleyi getirir oldu. Ýmajýný 1960’ta Freedom Now
Suite, ertesi yýl da Straight Ahead ile perçinledi. Zaten
albümlerin hemen ardýndan 1962’de, Max Roach’la evlendi
ve politikaya daha çok katýlmaya baþladý. Bu da ona
Lincoln’ýn 1972’ye dek geçen on yýllýk sürede grup liderliði
yaptýðý hiçbir kayýt doldurmamasýna yol açtý. Lincoln’ýn
caza dönüþü yeni sayýlýr aslýnda. 1987’de Billie Holiday’i
anarken görüyoruz onu bir; sonrasýnda geliyor ancak,
sürekli üretim: Wholly Earth, A Turtle’s Dream, Who Used
To Dance gibi albümlerle.
Lincoln. Lincoln. Bazen de Gaby Lee ve Gaby
Wooldridge. Ýlla ki sözlerin üstüne basacak. Anlamýný
verecek. Cýzýrtýlý tonuyla Billie Holiday’in özellikle son
dönem sesini fazlasýyla anýmsatýyor; ama zaten Abbey’in
sakladýðý yok: “O beni etkileyen ilk þarkýcýydý. Asla büyük
bir vokalist olduðunu kanýtlamaya çalýþmadý.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Abbey Lincoln
30
31
32
03
01
02
03
04
Ýçten olmayan tek bir notasý yoktu þarkýlarýnýn.”
Efsane Billie Holiday. En büyük idolü. Katartik bulduðu
Abbey Sings Billie albümüne dek Abbey’in Billie hakkýnda
biriktirdikleri. On dört yaþýnda büyük kýzkardeþi Evelyn’in
eve getirdiði Holiday þarkýlarý, yirmi iki yaþýnda Honolulu’da
çalýþýrken Billie’nin gelip onu iki kez dinlemesi. Önemsiz
gibi görünen deðerli ayrýntýlar.
Abbey Lincoln dinlemek insancýllaþtýrýyor. Max
Roach’tan da nasýl etkilenmiþ. Monk’tan ve Mingus’tan
etkilendiði gibi. Ama daha özel: “Max beni sahnede onurlu
bir kadýn yaptý,” diyor Lincoln. Roach’un geleneðinde
ilerliyor hala bir bakýma. Unutmamalý o sýralar genç ve
güzel Abbey Lincoln, filmleri de kapsayan eðlence
endüstrisinin ilgi alanýna giderek daha fazla sokuluyordu.
Ýlk filmi The Girl Can’t Help It o yýllardaki fiziki halini
görmek isteyenler için. Konuþkan kadýn, burada da
açýklýyor: O dünyaya girdiðimde benden yararlanmak
isteyen pek çok kiþi çýktý; ama asla o yola gitmedim:
alkolik, uyuþturucu baðýmlýsý ya da fahiþe olmadým. Abbey
Lincoln Max Roach’la tanýþtý ve bambaþka yollara gitti.
Yaþamak büyük sorumluluktur. Sahnede olmak da.
Bunu düþünüp yazýyor; ne yaptýðý ve ne yapacaðý üzerine.
Ýnsanlar senin hakkýnda deðil, kendileri hakkýnda olan
biteni dinlemek isterler. Güzel bir þey yakaladýðýnda güzel
tepkiler alýrsýn. Çocukluðun radyosuz günleri geride kaldý
artýk. Müzik çok daha yakýn. Abbey Lincoln’ýn albümleri
giderek kendi bestelerinin mutlak egemenliðine giriyor.
Þarký sözlerini yazarken Lincoln’ýn hangi “vahiy”lerden
hareket ettiðini öðrenmek de eðlencelidir. Öyküler anlatýr,
kiþisel deneyimlerinden hemen bir þeyler çýkarýverir. Hep
bir toplumsallýk var ama sözlerde. Sesi giderek yumuþasa
da, sevecenlik kazansa da Abbey Lincoln köklerinin
bilincinde hareket ediyor. Gözü gibi baktýðý, hiç aklýndan
çýkmayan deðerleri savunarak.
Öyküler ve atýflar. Paul Lawrence Dunbar’ýn bir þiiri,
ayný apatmanýn sekizinci katýnda yaþayan komþu ailenin
küçük bebeði, Steven Spielberg’in film kareleri, yoldan
geçen yaþlý kadýnlar… Her þey Lincoln’ýn esin kaynaðý
olabilir. Yaþam onun kafasýnda bir düþünce zincirine
dönüþüyor, o da yazýyor ve notalara döküyor düþüncelerini.
Ne zaman “gelmeye” baþlamýþlar peki þarkýlar ona?
Abbey’in dediðine göre 1970’lerde Miriam Makeba’yla
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Abbey Lincoln
30
31
32
04
01
02
03
04
05
çýktýðý Güney Afrika gezisinden sonra. Eklemek gerek
bir takma ad da o gezi sýrasýnda alýyor Lincoln. Son
derece anlamlý; bir Afrika adý: Aminata Moseka. Onca
yýl Fransýzlýktan, Almanlýktan, Amerikalýlýktan sonra
sembolik bir köke dönüþ.
Müziðin içinde yaþamak. Caz nedir? Akýllý olmak, scat
yapmak ve üflemelilerle yarýþmak deðil; öyküler
anlatmak, dinleyeni bir yerlere götürebilmek. Lincoln’ýn
felsefesinde müziðe ayrýlan tümceler.
Kendisi olmaktan korkmamak. Böyle de
tanýmlanabilir. Abbey Lincoln’ý anlatmanýn binbir yolu
var. Ama mesafeli durmak zor, çok yaklaþmak da belki.
Yaþam hakkýnda yaþama kendinden bir þeyler katarak
mutlu olan mütevazi bilge. Fazla fazla Abbey Lincoln.
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Abbey Lincoln
30
31
32
05
altkitap.com
01
02
03
04
05
12 Mezür Tekmili Birden:
Alberta Hunter
Pamuk tarlalarý, mavi notalar. Blues'daki ataerkil düzeni
yýkan kadýnlar. Klasik blues'un kuzey kentlileri. Alberta
Hunter.
Bessie Smith'in meþalesinin ateþi. Down Hearted
Blues'un bestecisi. Ateþi yakan Alberta Hunter.
1 Nisan 1895 - 17 Ekim 1984. Hem 1920'leri, hem
1980'leri cebinden çýkarmýþ þaþýrtýcý hazine. King Oliver,
Sidney Bechet, Fletcher Henderson, Louis Armstrong,
Fats Waller. Hepsinin tarihinde Hunter'a referans var.
Peki kendini hastalarýna adayan bu esrarengiz þahsýn
yirmi yýl aðzýna bir þarký nota koymadýktan sonra seksen
ikisinde þov dünyasýna dönüp albüm yapmasýna ne
buyrulur?
Blues döneminin vodvil-kabare köprülerinden Alberta
Hunter kendi besteleyip kendi söylemiþ. I Got a Mind to
Ramble; I Just Don't Know Where to Go; I Want a, TwoFisted, Double-Jointed, Rough and Ready Man; Amtrak
1 2 3
Alberta Hunter
06
07
08
09
10
11
12
13
Alberta Hunter
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Alberta Hunter with Lovie Austin’s Blues Serenaders
(1962) RIVERSIDE
• Remember My Name (1977) COLUMBIA
• The Glory of Alberta Hunter (1981) COLUMBIA
• Look For The Silver Lining (1982) COLUMBIA
Toplama Albüm:
• Young Alberta Hunter: The 20's and 30's (1996) MOJO
RECORDS
• Complete Recorded Works Vol 1-4 [1921-1946](1996)
DOCUMENT
• Beale Street Blues:1921-1940 (2000) MAGNUM
COLLECTORS
• Tell the Difference (2001) ARPEGGIO BLUES
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
06
01
02
03
04
Blues; Chirping The Blues; I Got Myself a Working Man;
Now I’m Satisfied; Handy Man; Rough and Ready Man
gibi içeriklerine fazlasýyla müdahalede bulunan adlar
veriyor bir de þarkýlarýna. Yaramaz Alberta. Vibratosunu
da esprili kullanýyor. Dinamik, yaþam bulaþtýrýyor
çevresine. Pýrýl pýrýl.
Alberta Hunter her zaman kendi ayaklarýnýn üzerinde
durmuþ olmasýný özgürlüðünün en büyük kaynaðý sayýyor.
Erekbilinçli. Üstüne gidiyor, ne istediðini biliyor. Ne ekerse
onu biçeceðini de (kanýt, bestesi You Got to Reap Just
What You Sow). Öyleyse tarlasý ziyaret edilmeyi hak ediyor.
Bu arada hastanenin ziyaret saatlerine dikkat!
Alberta Hunter, on iki yaþýnda blues þarkýcýsý olmayý
kiþisel menkýbe belleyerek Memphis'i terk edip Chicago'ya
gider. Birkaç baþarýsýzca çabanýn ardýndan, patates
soymak ile þarký söylemenin göreli avantajlarýný da ölçüp
biçtikten sonra 1911'de Dago Frank's adlý klüpte sahneye
çýkmaya baþlar. Klüp tam bir berduþ yataðý olduðundan
pek tekin sayýlmaz. Zaten ne menem þey olduðunu bir
cinayete tanýklýk edip 1913'te kapatýlmasýyla
kanýtlayacaktýr. Ýþinden olan Hunter da baþka bir klübe
geçer. Alberta yine cinayetler silsilesi arasýnda birkaç
klüp deðiþtirecektir. En son King Oliver'ýn Creole Jazz
Band'inde karar kýlar. Bu kez son derece elit bir klüp:
Dreamland.
Daha ilk kaydýna deðinmedik; 1921'de Fletcher
Henderson'la. Hunter devleri yanýna almýþ hep: 1920'li
yýllar boyunca Eubie Blake, Fats Waller, Louis Armstrong
ve Sidney Bechet gibi adlar sýkça Hunter'la beraber
görülüyor. 1923'te How Come adlý þovda Bessie Smith'in
yerine geçiyor. Böylece New York City'de dillere destanlýk
statüsü kazanacak. Bu arada Down Hearted Blues'u
yazýyor. Bessie Smith'in ilk hiti.
Sonrasýnda Amerika ve Avrupa arasýnda mekik
dokuyacak. Londra'da Showboat müzikalinde Paul
Robeson (1928-9) ile görünecek. Ardýndan biraz da Paris
koklar. O romantik kentte sevilip beðenilir epeyce. ABD'ye
döndükten sonra orduya moral ve eðlence takviyesi yapan
USO’ya (United Service Organizations Inc.) katýlýp savaþ
süresince diyar diyar gezecek. Çin'den Burma'ya, Avrasya
topraklarýnda askerleri bolca eðlendirecek. Ýkinci Dünya
Savaþý nihayete erince de Amerika'ya dönecek.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Alberta Hunter
30
31
32
07
01
02
03
04
Annesinin ölümünün ardýndan, Hunter 1956 yýlýnda
hemþire olmak üzere þov iþini býrakma kararý alýr. Gerçi
1961'de bir kayýt yakalýyoruz ama buna kanmamak
lazým. Burada ilginç olan nokta Alberta'nýn 1977'de
müziðe dönüþü. Yani 80 küsur yaþýnda. Eh, bu da her
an rastlanan bir durum deðil, takdir buyrulursa.
Alberta Hunter en uzun kariyerli erken dönem blues
þarkýcýsý ünvanýný kaptýrmýyor kimseciklere. Baþyapýt
albümleri ve mesaj yüklü besteleriyle verimini sürdürüyor
alttan alta. Sözlü tarih. Þarkýlý tarih. En yayýlmacý blues
politikacýsý Alberta Hunter. O da tarihte yerini aldý artýk.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Alberta Hunter
30
31
32
08
altkitap.com
01
02
03
04
05
Vanilya, Swing ve Zor
Zamanlar
Alt Baþlýk: Anita O’Day
Swing’inizi neli alýrdýnýz? Burada da ister istemez
bilinçaltý mevzuularýna girmek icap ediyor ama, önce
bir yanýtý görelim: Vanilyalý iyi giderdi.
Bu artýk Lacan’ý bile pes ettirecek bir çaðrýþým:
vanilyalý dondurma Anita O’Day. Gerçi o kadar da
serbestisi yok. Sarýþýn, beyaz; sesi de hafif pürüzlü. Ve
serin. Þimdilerde “cool” denilen cinsten.
Büyük orkestralar zamanýndan kalmýþ gibi hep. Oysa
cazýný yýllara yaymýþ. Zor yaþamýnda pek çok þeyin
üstesinden gelmeyi bilmiþ. Yine de O’Day’in altýn yýllarý
1952-1962 arasý yaptýðý big band kayýtlarý esas alýnarak
deðerlendiriliyor ki bu da pek rastlantý olmasa gerek.
Anita buram buram swing kokuyor. Ses oynamalarýna
pek giriþmeden, melodiyi deðiþtirmeden. Yanlýþ
anlaþýlmasýn, önyargý gibi de algýlanmasýn, kimse de
06
07
08
09
10
11
12
13
Anita O’Day
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Anita Sings the Most (1957) VERVE
• Cool Heat (1960) VERVE
• All the Sad Young Man (1961) VERVE
• Anita O'Day and the Three Sounds (2004) VERVE
Toplama Albüm:
• Verve Jazz Masters 49 (1995) VERVE
• Ultimate Anita O'Day (1999) POLYGRAM
• Let Me off Uptown: The Best of Anita O’Day (1999)
SONY
• The Big Band Years (1999) PRESIDENT
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Anita O’Day
30
31
32
09
01
02
03
04
alýnmasýn ama bir “beyaz” olarak bu büyük ritim duygusu
ve tüm fiziksel engellerine raðmen gösterdiði dinamik
scat yeteneði insana ekstradan parmak ýsýrtýyor.
1919 Chicago doðumlu Anita Belle Colton, Ýrlandalý
tenor bir baba ile tonu bilinmemekle beraber iþçi bir
annenin kýzýdýr. Annesi tarafýndan büyütülmüþ; zamanla
dans yarýþmalarýndan þarký yarýþmalarýna terfi etmiþ. Bu
arada neden çok iniþli çýkýþlý bir vokale gidemediðinin
kýsa bir açýklamasýný yapmalý: bademciklerini alan doktor
vibrato’yu saðlayan ‘uvula’sýný da alýnca caz tarihi de
baþka türlü þekillenmiþ. Ama doktor o zamanlar bunu
nereden bilecek ki. Her ne hal ise, Anita O’Day þarkýcýlýkta
iyi iþ olduðunu görünce bu alana yöneliyor. Three
Deuces’ta çalýþýrken bir keresinde Gene Krupa klübe
damlýyor. Þarkýcýyý aklýnda tutuyor; bir yýl sonra vokal
departmaný boþalýnca Anita’ya son derece ufuk açýcý bir
iþ teklifinde bulunuyor. Onun sayesinde Roy Eldridge ile
doldurduðu Let Me Off Uptown üç haftada milyon satýyor.
Boogie Blues ve Just a Little Bit South of North Carolina
da ayný devreden hitler. Bu arada bop almýþ baþýný giderken
Anita’nýn yeniliklerden uzak kalacaðýný beklemek yakýþýk
almaz.
Gel zaman git zaman, Anita bir Woody Herman yapýp
Krupa’ya dönüyor. 1944’te Stan Kenton’a katýlýyor. And
Her Tears Flowed Like Wine da yeni orkestrasýyla
doldurduðu hit. Kenton’dan pek memnunmuþ ama oradan
da ayrýlýyor; Anita’dan boþalan yeri June Christy
dolduracaktýr. Ardýndan Krupa’ya altý aylýðýna geri dönüyor.
Bu arada dostumuzun ilginç özellikleri var. Örneðin,
Anita söylediði þarkýlardan birinin baþlýðýnda Rock and
Roll adý geçen ilk vokalistlerden (1947, Rock and Roll
Blues ile). Sonra, Tennessee Waltz ve How High The
Moon’u (swing’li biçimde) ilk kaydeden kiþi o. Vaya Con
Dios adlý þarkýyý bir barda 5 dolara satýn alýp 10000 dolara
Les Paul ve Mary Ford’a satan da Anita’nýn yine ta kendisi.
Þimdi caz içindeki birtakým tanýdýk konulara yeniden
temas etmek gerek. Alkolizm ve uyuþturucu baðýmlýlýðý
gibi. Bu iki durum Anita’nýn hiç yabancýsý deðil. Onu
müzikten kýsa aralýklarla da olsa uzaklaþtýran, hayatýný
zorlaþtýran baþat unsurlar.
1954’te hapse düþüyor örneðin bu nedenle. Sonrasýnda
John Poole’le bir araya geliyor. Anita’nýn hayatýnda John
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Anita O’Day
30
31
32
10
01
02
03
04
Poole’un özel bir yeri var. 32 yýllýk caz birlikteliði, sayýsýz
tur ve kayýtlar. 1958 Newport Caz Festivali’nden bir de
film çýkýyor: Jazz On a Summer's Day. Bu arada özyaþam
öyküsü High Times, Hard Times’ý da 1981 yýlýnda
yayýmladýðýný eklemeli.
Anita’nýn zengin repertuarýndan seçmeler: Lover
Come Back to Me, The Man I Love, Tea for Two, Hi Ho
Trailus Boot Whip, There Will Never Be Another You, Is
You Is or Is You Ain't My Baby, Blow, Roy, Blow!,
Yesterdays, Easy Come Easy Go, Honeysuckle Rose.
Daha Cal Tjader’dan da Oscar Peterson’dan da
bahsedemedik henüz. Tamam, tamam...
Beyaz caz vokalistlerinin baþtacý Anita O’Day. Alanýnda
ilk büyüklerden; Peggy Lee ve June Christy’nin öncüsü.
Saygýn beyaz, ana kraliçe.
Ýnce alay. Tam üstüne bastýnýz. Anita O’Day’in sesinde
tam da budur hissedilen. Dünyayý ti’ye alan bir vokal.
Eski kanaryalardan kimi dinlemeli diye soranlara
Anita O’Day þiddetle tavsiye olunur.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Anita O’Day
30
31
32
11
altkitap.com
01
02
03
04
05
Bossa Nova Bazlý
Astrud Gilberto Kurdelasý
Ýnsan kendine mal ettikten sonra genellemeye bayýlýyor.
Sanki herkesin cazla tanýþmasý bossa nova üzerinden
olacakmýþ gibi.
Allah João Gilberto ve tayfasýndan razý olsun. Ne de
olsa Antonio Carlos Jobim, Astrud Gilberto ve türün en
büyük Amerika temsilcisi Stan Getz bossa nova’yý
doðuran ve yoðuran adlar oldular. Birinci kuþaðý
oluþturan bu müzisyenlerden sonra bossa nova evrildi
çevrildi, ahý gitti vahý kaldý. Yine de ortalýðý kasýp
kavurmaya bir süre daha devam etti.
Bossa nova altýn çaðýný 1960'larda yaþadý. Kökeni
Brezilya, dili Portekizce. Bir de ev hanýmý var: Astrud
Gilberto. Temiz sesli, alçaktan, sakin bir vokal; bossa
nova'nýn ruhuna fazlasýyla uyuyor.
Gilberto'nun kariyeri, 1962'de bir bossa nova kilometre
taþý olan Getz/Gilberto ile baþlýyor. Albüme konulacak
olan Garota de Ipanema yapýmcý tarafýndan potansiyel
06
07
08
09
10
11
12
13
Astrud Gilberto
Astrud Gilberto
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• The Astrud Gilberto Album (1965) VERVE
• The Shadow of Your Smile (1965) VERVE
• Look to the Rainbow (1965) VERVE
• A Certain Smile, A Certain Sadness with Walter
Wanderley (1967) VERVE
Toplama Albüm:
• The Silver Collection Astrud Gilberto (1984) VERVE
• Compact Jazz: Astrud Gilberto (1987) VERVE
• Jazz ‘Round Midnight : Astrud Gilberto (1998) VERVE
• Astrud Gilberto’s Finest Hour (2001) VERVE
• Konuk olarak: Getz/Gilberto (1963) VERVE
1 2
14
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
12
01
02
03
04
hit olarak algýlanýnca þarkýya Ýngilizce söz yazmak farz
olmuþ. Ailede Ýngilizce bilen bir Astrud Gilberto de var
olduðundan uzaða gitmeden mikrofonu ona vermiþler.
Ýyi etmiþler.
Astrud Gilberto, sambadan kök alan cool jazz’dan da
esintisini esirgemeyen bossa nova'nýn, Amerikan
piyasasýnda gözbebeði mertebesine yükselmesinin
mimarlarýndan biri. Vokali tam bossa nova’lýk. Bossa
nova'da þarkýlar konuþur gibi söyleniyor, sözler sabun
köpüðü gibi daðýlýyor. Astrud Haným'ýnki gibi: içine kapanýk,
hafifletilmiþ. Tarzýn resmi filmi Orfeu Negro'nun (Siyah
Orfe) müzikleri - ki içlerinde A Felicidade, Manha De
Carnaval ve Frevo da var - ; A Certain Smile, A Certain
Sadness ve Look to the Rainbow albümleri Gilberto'nun
mýrýltýlarýnýn en iyi örneklerinden sayýlýr.
Ünü okyanuslarý aþan 1940 Bahia doðumlu Astrud
Gilberto, The Shadow of Your Smile, It Might As Well Be
Spring, Fly Me to the Moon ve Look to the Rainbow gibi
Amerikan müziðinin, janrýna pek uygun düþen seçkin
eserlerini kendine mal etmeden de duramýyordu. Ama
orjinal bossa nova hitlerinden GRAMMY®'li Garota de
Ipanema'nýn (The Girl From Ipanema) yanýnda Desafinado
(George Michael'la bir düeti bile var), Corvacado (Quiet
Nights of Quiet Stars), Vivo Sonhando (Dreamer) ve Agua
de Beber (Waters of March) de Gilberto'nun sýkça iltifat
gösterdiði þarkýlardý.
Ýnip çýkmayan, yerinde de saymayan bu çocuksu, ürkek
ses çok geçmeden yýlýn albümü oluveren ilk solosu The
Astrud Gilberto Album'un ertesinde Verve ile sayýsýz
albüm kaydetti. Bol bim bom'lu bu “yeni dalga”nýn listeleri
süslemesine olan katkýsý tartýþýlmaz.
Gilberto 1970'lerde popa kayarken, söz yazarlýðýný da
repertuarýna ekledi ve emin adýmlarla ilerledi; öyle ki
2002’de çýkardýðý Jungle’ýn neredeyse tamamý kendi söz
ve müziðine aitti. Sadece bu da deðil: Gilberto hayvan
haklarý konusunda da sesini yükseltiyor. En çok da kedileri
seviyor gibi.
Yine de Astrud Gilberto denince akla ilk bossa nova
gelecek. Ne de olsa bossa nova Kraliçesi’nin meyveleri
toplanmakla bitmiyor, listelere bir çýkýyor bir giriyor. O da
mirasýný kullanmayý gayet iyi biliyor.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2
Astrud Gilberto
30
31
32
13
altkitap.com
01
02
03
04
05
Oyunbaz Caz ya da
Düzenbaz Cambaz:
Betty “Bebop” Carter
06
07
08
09
10
11
Þarký formlarýný alt üst eden büyük cambaz. Ses telleri
daha fazla iþlevsellik kazanabilir mi? Betty Carter
olasýlýklarý azaltýyor. Baþtan baþa bir caz vokal öðretisi.
Merak salanlarýn kulaðýna küpe olsun.
Risk almaktan korkmuyor. Ýnadý oyuna dönüþtürüyor.
Son derece geliþmiþ özgüveniyle herkese el etek
öptürüyor. Yetiþtirdiði genç kuþak cazcýlar nereden
geleceði belli olmayan Bebop Betty ataklarýna her an
hazýrlýklý olmalý. En ufak bir gevþeklikte kovulabilirler.
Carter gençlerle çalýþmaktaki ýsrarýnda tamamen haklý.
Onun enerjisine yetiþmek ancak gençlerin harcý olabilir.
Yaþasaydý da, kendi ifadesiyle “onu bekleyen” yeni
yetenekleri çekip çýkarsaydý. Betty Carter'ýn canlýsý.
Olaðanüstü sahne hakimiyeti. O sahneden geçen Jacky
Terrason, Cyrus Chesnut, Gregory Hutchinson, Mulgrew
12
13
Betty Carter
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• The Audience with Betty Carter (1980) VERVE
• Duets: Live at the Great American Music Hall (1988)
VERVE
• It's Not About the Melody (1992) VERVE
• I'm Yours, You're Mine (1996) VERVE
Toplama Albüm:
• I Can't Help It (1992) Impulse!/GRP
• Priceless Jazz (1999) VERVE
• Betty Carter's Finest Hour (2003) VERVE
• Let´s Fall In Love (Remastered) (2005) GAMBIT
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Betty Carter
30
31
32
14
01
02
03
04
Miller, Stephen Scott, Lewis Nash gibi müzisyenler rüþtünü
çoktan ispat etti. Kendi yollarýnda yürüyorlar.
Kimilerine göre cazýn belki de gelmiþ geçmiþ en özgün
vokalisti olan Carter, gençlere yönelik gerçekleþtirdiði
eðitim programlarýyla belleklere yerleþti. Bu “üstün
hizmet”in yanýnda bir de dinleyeni yorumladýðý Noel
þarkýlarýnýn bile müptelasý yapan zeki ve kudretli ses
telleri var. Artýk, serpilmiþ Carter üslubu Lionel Hampton'a
ne kadar yorulur bilinmez. Aslýna bakýlýrsa Hampton bu
vokalist milletinden az çekmemiþ. Dinah Washington gibi
Betty Carter da Hampton'ý sýk sýk çileden çýkartýrmýþ.
Lionel Hampton'ýn sorduðu her “Dizzy’nin orkestrasý mý
daha iyi, benimki mi?” sorusuna verilecek “Tabii ki
Dizzy'ninki,” yanýtýnýn karþýlýðý Betty Carter için kovulmak
anlamýna geldiðine göre bu olay en az yedi kez cereyan
etmiþ olmalý. Gladys Hampton da her defasýnda
arabuluculuktan yorulmuþtur herhalde.
Fakat Lionel Hampton evresinden gelen güçlü
birikimlerin Carter'ýn kariyerinde her zaman yol gösterici
olduðu kesin. Bunlardan baþlýcalarý bestecilik ve söz
yazarlýðý. Bir de yine sevgili orkestra þefinden yadigar
“Bebop Betty” lakabý var. Kendisine takýlan bu ada
anlaþýlan önceleri epey kýzarmýþ Betty.
1929’un 16 Mayýs’ýnda baþlýyor Betty Carter’ýn öyküsü.
Lillie Mae Jones iken günlerini Detroit’te geçirirmiþ.
Dahaaa 16 yaþýnda Charlie Parker ile beraber þarký
söylediðini öðreniyoruz kayýtlardan. Dizzy Gillespie, Max
Roach ve Miles Davis’ten sonra Hampton’la çalýþmaya
baþlýyor. 1950’lerin baþýnda R&B’ye eðilim gösteriyor.
Muddy Waters ile sahne alýyor. Ray Charles ile Duet
albümünü yapýyor. Bu albümden Baby, It’s Cold Outside
özel bir ilgi görmüþ. 1971’de, kendi plak þirketi Bet-Car’ý
kuruyor. Yine o dönemde orkestradan üçlülere kayýyor.
Müzisyen yetiþtirme faaliyetlerini sürdürüyor. 80’li yýllarda
Verve ile çalýþmaya karar veriyor. Cazýn 70’lerdeki kötü
þartlarý bir nebze olsun iyileþmiþ, büyük þirketler caza
yatýrým yapmaya yeniden heveslenmiþtir artýk ne de olsa.
Ritim ve ton geçiþlerinin Carter'casý iþte böyle bir þey.
Þarkýlarý bu kadar yoðun duymak; daha fazla da kendisi
için yazýlmýþ kýlamazdý onlarý. Baþka türlü nasýl anlatýlýr
ki? Antik kentin katmanlarýna yolculuk: Betty sesini
pesleþtirerek katýlýyor kazýlara. O avangarda pek yakýn
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Betty Carter
30
31
32
15
01
02
03
04
durmuyordu; ama insanýn içinden onu en büyük avangart
vokallerden diye tanýmlamak geliyor. Birazdan scat'e
baþlayýverecek. Kimselere benzemeden. Hani Ella, Sarah
ya da McRae ile örneklenebilirdi; hatta doyasýya özgür
Nina ile de; ama öylesi kolaya kaçmak olur. En çok
denebilir ki, Billie var en çok, Bebop Betty'nin yüreðinden
akan.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
Nasýl anlatmalý?
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Betty Carter
30
31
32
16
altkitap.com
01
02
03
04
05
Kuyruklu Yýldýz
Billie Holiday
06
07
08
09
Kahkaha da attýrýrmýþ meðer. Kaç kiþiye, kestirilmez
gerçi; ama en azýndan burada biri var. Hem de karþý
konulmaz bir dürtüyle. Hele þarký sonlarýndaki kuyrukta.
Billie Holiday kuyruðu. Þarkýyý bitirmez o; öylece havada
býrakýr: fermantasyona uðrasýn, devinsin dursun diye.
Yadýrgatýr, güldürür. Ama kesinlikle neþe gibi
algýlanmamalý.
Sesin seni ele veriyor. Yaþadýðýný söylersin. Ve
hissettiðini: Billie Holiday. Sisli ses uyuþturuyor.
Uyuþturuculu sesin.
- Lester Young’ýn takdiriyle - “Lady Day”in, hayatý da
sesi gibi: dumanlý. On yaþýnda tecavüze uðramýþ, küçük
yaþta kendisinden yaþça pek o kadar da büyük olmayan
babasý tarafýndan terk ve annesi tarafýndan sýkça ihmal
edilmiþ, New York’a taþýndýktan sonra üç yýl hayatýný
fahiþelikten kazanmýþ; afyon, ardýndan eroin baðýmlýsý
olmuþ, ölüm döþeðindeyken uyuþturucudan tutuklanmýþ.
1 2 3
Billie Holiday
10
11
12
13
Billie Holiday
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Billie Holiday Sings (1950) MERCURY
• Lady Sings the Blues (1956) VERVE
• Lady in Satin (1958) COLUMBIA
• Stay with Me (1959) VERVE
Toplama Albüm:
• The Quintessential Billie Holiday Vols. 1-9 (1987-1991)
COLUMBIA
• Complete Decca Recordings (1991) GRP
• The Complete Billie Holiday on Verve 1945-1959 (1992)
VERVE
• Verve Jazz Masters 12: Billie Holiday (1994) VERVE
• Lady Day: The Master Takes and Singles (2007) SONY
LEGACY
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
17
01
02
03
04
Billie efsaneleri böyle buyuruyor. Hangisi doðru, hangisi
yanlýþ. Üstelik daha doðum tarihi bile yýllarca
tartýþýlmýþken, neye ne kadar inanmalý. Kýrkýnda yetmiþlik
gibi týnlayan, çatlayan ve devrilen Billie. Her bir yaþam
noktasýný bir anda hazmetmek zor.
Baharatlý Billie Holiday karamsarlýðý repertuarýn
saðlamlýðýna ekleniyor. Scat’e dayanmayan, blues kokulu,
ama mutlaka buðulu, baþtan çýkarýcý ve hafif karýncalý
mucize vokal. Tümcelerini yaþayarak kuran, þarký
söylerken yaralayan vokal. “Bir de Billie’den dinleyin,”
dedirtecek.
Kendi yazdýðý God Bless the Child ise kiþisel bir darbe
öyküsü baþlý baþýna. Parasýzlýk. Yaþamýna týpatýp. Diðer
yazdýklarýndan Don’t Explain’de sadakatsizlik piþmanlýðý,
Strange Fruit’ta ýrkçýlýk protestosu var. Hem de ne.
Çaðrýþýmý bol þiir, güneydeki aðaçlarýn garip meyvasý.
Karantina altýna alýnan siyah. Denir ya iþte; yaþadýðýný
yazar, yaþadýðýný söylersin. Irkçýlýkla savaþmak
zorundaysan da, onu.
Bessie Smith ve Louis Armstrong dinleyerek
tohumlandý Billie Holiday’in kariyeri. Harlem’de bir klüpte
John Hammond tarafýndan, Benny Goodman’a teslim
edilmek üzere keþfedildi. Sahnenin Billie Holiday’idir o
- çok sevdiði aktris Billie Dove’dan esinle-; asýl adý
Eleanora Fagan Gough da pek bilinmez zaten.
Teddy Wilson ve Buck Clayton kayýtlarýnýn ardýndan
Lester Young geliyor. Pek çok müzisyen gibi Young da
Billie’nin vokalini enstrüman gibi görmüþ. Ne enstrüman
ama: ses kaymasý, ince ayarlý gelgit.
1937’deki Count Basie, 1938’de Artie Shaw turlarýndan
elde pek kayýt yok bugün. Ama asýl Decca yýllarýnda (194449) büyülü ses zirveye eriþiyor; büyük orkestralar önünde
ve cazdan biraz uzak performanslarla da olsa. Büyük hit
Lover Man. Yan kollarý Some Other Spring, Good Morning
Heartache, I Wished on the Moon ve Crazy He Calls Me.
1947’in büyük kýsmý hapiste. Uyuþturucu sesini
hýrpalýyor. Dönemin Verve kayýtlarýnda, hissedilir derecede
süzülür ses. Ayný yýllar: Billie, caz starlarý eþliðinde
kayýtlarýný sürdürüyor; ama son yakýn. Lady in Satin
albümünde vokal iyice zayýflamýþ. Bir yandan þarkýlarý
þefkatle eðip bükmeye de devam. Kaðýtta durduðu gibi
durmaz ki notalar onun dilinde. Herkesin tercihi kendine
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Billie Holiday
30
31
32
18
01
02
03
04
gerçi; ama bu kirli sesin taþkýnlýðý literatürde altýn olarak
geçen yýllarýn kayýtlarýndan daha bile yetkin görülebillir.
Perde, kýrk dört yaþýnda, hastanede yattýðý sýrada
uyuþturucu bulundurmaktan gözaltýna alýnmasýyla
kapandý. Birkaç hafta sonraki ölüm haberi yaþadýklarýnýn
yanýnda trajik bile görünmeyecek artýk.
Aðýt mý yakýlýr? Ne çare. Az iz kaldý ondan. Yine de
avuntusu var; artýk daha iyi bakýlýyor kayýtlarýna. Altýn
tenli çekici Lady Day daha çok iç ýsýtsýn diye. Puslu
havada, yumuþacýk koltuða gömülüp tüten kahveden
yudum alýrken.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Billie Holiday
30
31
32
19
altkitap.com
01
02
03
04
05
Kuþlar ve Çiçekler
Pastoral Senfoni:
Blossom Dearie
06
07
08
09
10
11
Kuþ olmanýn tek yolunun cazdan geçtiðine dair ilginç
tespitlerle yaklaþan tipler çevrenizi sararsa biliniz ki
Blossom Dearie az ya da çok bu iþin içindedir
(Gershwin'le birlikte). Yaðlýboya bir kýrda açar gibi
Blossom. Cazýn gelmiþ geçmiþ bu en genç kýz sesi
sesiyle seksek oynadý hep. Üstelik de bunun için özel
bir þirket bile kurmuþtu: Daffodil.
Lakap gibi ama deðil. Blossom, gerçek adý. Öyküsü
de sevimli. Ýskoç romantiði babasý Blossom'ýn doðumunu
evi bahar çiçekleriyle süsleyerek kutlamýþ. O arada
kýzýna da bu taç yapraklý adý verivermiþ (kimi kaynaklara
göre ailede çiçekli fikirlere sahip asýl romantikler
Blossom'ýn erkek kardeþleriymiþ).
New York, East Durham'da doðdu. Küçük yaþta anababa desteðiyle daha konuþmayý öðrenmeden piyano
12
13
Blossom Dearie
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Once Upon A Summertime (1958) VERVE
• Give Him the Ooh-La-La (1958) POLYGRAM
• Blossom Dearie (1959) VERVE
• Blossom's Planet (2000) DAFFODIL
Toplama Albüm:
• Verve Jazz Masters Vol.51 (1996) VERVE
• Blossom Dearie for Café Aprés-midi (2003) UNIVERSAL
DISTRIBUTION
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Blossom Dearie
30
31
32
20
01
02
03
04
çalmaya baþladý. Müzikal yeteneðini layýkýyla kullanmak
üzere 1940'lý yýllarýn ortalarýnda New York’a gitti. Orada
bebop vokalin öncülerinden Dave Lambert'a rastladýðýný,
Woody Herman ve Alvino Rey gibi orkestralarýn vokal
gruplarýna dahil olduðunu (sýrasýyla Blue Flames ve Blue
Reys) görüyoruz. Piyanistliðiyle büyük ilgi topluyor. Bu
arada 55. Cadde'nin Gerrry Mulligan, Lee Konitz, Max
Roach, Dizzy Gillespie ve Charlie Parker'lý sakin kervanýna
da ekleniyor. Verve ile yaptýðý anlaþmaya daha var.
Miles Davis otobiyografisinde Bloosom'ý eski bir dost
olarak anýyor. Miles, denildiðine göre Blossom için, “O,
ruhu olan tek beyaz kadýndýr,” yolunda sözler sarf etmiþ.
Norveç-Ýskoç kýrmasý Blossom 1951'de King Pleasure
ile Moody's Mood adlý ilk kaydýný yapýyor. 1952'de ise bir
davet üzerine Paris'e gidiyor. Ayaðýnýn tozuyla Mars Club'te
sahne almaya baþlýyor. Artýk Ýngilizce sözlerin arasýna
istediði kadar Fransýzca sýkýþtýrabilir.
Paris insan yönünden pek bereketli çýkýyor Blossom
için: Annie Ross ve Bobby Short ile çalýyor, Michel Legrand
ile tanýþýyor. Legrand Lullaby Of Birdland'i onun için
Fransýzcaya uyarlýyor. Blossom þarkýyý Bob Dorough ile
birlikte kurduðu sekizli vokal grubu Blue Stars of Paris
eþliðinde söyleyince büyük baþarý kazanýyor. Sonra
Norman Granz iþe el atýyor ve teklifini yapýyor. Dearie,
Verve ile anlaþmayý pek uygun bulunca New York'ta alýyor
tekrar soluðu. Özellikle 1950'lerin sonu artýk standartlar,
Broadway ve kabare esintileri ile püfür püfür geçecek
Blossom için. Blossom Dearie albümüyle baþlayan seri
üretim.
Hemen 1970'lere sýçrayalým. Baþarýlý iþ kadýný
Blossom'ýn kendi plak þirketi Daffodil var artýk. O günden
bugüne Daffodil “light” repertuarlý bu þakacý þahsýn
azýmsanamayacak sayýda albümünü yayýmladý: My New
Celebrity Is You, Songs of Chelsea, Christmas Spice So
Very Nice, Blossom's Planet gibi.
Sýcak swing soslu ses kontrolüyle Blossom Dearie
1950'lerin de 1980'lerin de ne istediðini bildi. Yýllarla
deðiþmeyen yalnýzca vokali deðildi ama. Sahnede kýlý kýrk
yaran bir edasý, son derece katý disiplinleri de vardý. Bir
kere o þarký söylerken sigara içki içilmeyecek. Herkes
kendini tamamen þarkýya verecek. Çatal kaþýk sesi
duyulmayacak. Ayrýca belirtmek gerek, Blossom Dearie
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Blossom Dearie
30
31
32
21
01
02
03
04
erken yatar, erken kalkarmýþ. Yaþlanma etkilerini
geciktirdiðinden E vitamini almayý da hiç ihmal etmezmiþ.
Ama asýl geciken biziz. Artýk onu New York’un ya da
Londra’nýn bir klübünde karþýmýzda bulup hayran
olmakta geç kaldýk. Ruhunu yaþatmak içinse hala
þansýmýz var ve blossomdearie.com en iyi baþlangýç.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Blossom Dearie
30
31
32
22
altkitap.com
01
02
03
04
05
The Way of
Carmen McRae
06
07
08
09
McRae nevi þahsýna münhasýr bir vokal. Yüksek Billie
Holiday esini altýnda kudretli özgünlük.
Hani sanki bir atlýkarýnca döndürüyor þarký söylerken.
Atlardan birine tutunmuþ, dönerek büyüleniyorsun. Þarký
bitiyor; ayaklarýn artýk yerde. Artýk ve tekrar. Arkanda
þefkatli bir gülümseme hissediyorsun. Atlar bir kez
daha dönmeye hazýr. Hava bulutlanýyor. Ýnmelisin.
Hüzünden sýyrýlýp bu vefalý kadýný kulakta sindirmenin
zamaný. Kendisine caz katan iki ustaya içten, yalýn ve
dürüst bir selam: Sarah Vaughan'a ve Lady Day’e adanan
albümler. Aðýr sesiyle deðme scat'çilere taþ çýkartan
ustalýkta. Carmen McRae duyguyu vurguluyor; teknik
zaferi deðil. Küçük gruplarýn arasýnda kendini güvende
hisseden McRae'yi bir klüpte Betty Carter'la hayal etmeli:
It Don't Mean A Thing If You Ain't Got That Swing.
Carmen McRae bebop'ýn mücevher örneklerinden.
1920 New York doðumlu alçakgönüllü kahraman bop'ýn
10
11
12
13
Carmen McRae
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• The Great American Songbook (1972) ATLANTIC
• For Lady Day (1983) NOVUS
• Carmen Sings Monk (1988) NOVUS
• Sarah: Dedicated To You (1990) NOVUS
Toplama Albüm:
• The Greatest Of Carmen McRae (1992) MCA
• The Collected Carmen McRae (1998) RCA
• 20th Century Masters - The Millennium Collection:
The Best of Carmen McRae (2004) VERVE
• Anthology 1954-1956 (2008) CABU
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2
Carmen McRae
30
31
32
23
01
02
03
04
atölyesi Minton's Playhouse'da boy göstermenin yaný sýra
davulcu Kenny Clarke'la da evlenerek dönemiyle baðlarýný
sýký tutmuþ hep. Dinah Washington esintili birtakým bluesgospel öðelerini de güzel piþirmiþ bir yandan. Mutfaðý
zengin.
McRae de piyanist kökenlerini elveriþli hale
getirenlerden. Nina Simone gibi, Shirley Horn gibi, Sarah
Vaughan gibi. 1944'te Benny Carter'la vokale baþlayana
dek klüplerde piyano çalarmýþ. On sekiz yaþýnda
bestelediði Dream Of Life 1939'da Billie Holiday tarafýndan
kaydedilmiþ. 1953'te kendi albümünü yapana dek, Count
Basie ve Mercer Ellington orkestralarýyla çalýþmýþ. Klüp
þarkýcýlýðýna da ara yok. Bu dönemde biraz Sarah
Vaughan'un gölgesinde kalýyor belli. 50'lerin sonundan
itibaren de üçlüsüyle sahne almaya baþlýyor. Yýllar yýlý
deðiþmeyen vokaliyle, 1991'de emekliye ayrýlana dek,
yorulmadan ve popülerliðini de yitirmeksizin caza devam.
Abartýlý jestlere kapýlmaz. Sözlere hakkýný vererek,
anlamý derinden yakalayarak söyler McRae. Gözlerini
kapatarak, cazla hareketsiz kurduðu baða tüm sahneyi
ekleyerek. Betim yeteneði kompozisyonlara çeþni katýyor.
Kariyerinin kapanýþýna yakýn Thelonious Monk anýsýna
kaydettiði, Carmen Sings Monk eriþtiði doruk noktasýný
temsil eden baþyapýt. Piyanist George Shearing'li ve üstat
Betty Carter'lý düetler de cabasý. Espriyi keþfedip zekasýný
koyarak tuluata baþlýyor. Her þarkýyý kendisi için yazýlmýþ
kýlýyor. Don't Explain, Send in the Clowns, Lover Man,
Body&Soul, Fine and Mellow ya da I Cried For You bu
referansla dinlenebilir.
Aceleye getirmeden yerini bulmuþ, adýný yazdýrmýþ bir
duayen. Kimi zaman Billie Holiday arkeolojisine de izin
veriyor sesinde. Ve ne olursa olsun Carmen McRae kulak
dolusu ilgiyi hak ediyor.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2
Carmen McRae
30
31
32
24
altkitap.com
01
02
03
04
05
Tapýlacak Kadýn Diana Krall
Gerçekten de Sharon Stone'la baðlantýlarý var mý?
Araþtýrdýk.
Sonuç? Diana Krall'ýn sesi gelmiþ geçmiþ en seksi
tonlardan birini taþýyor. Billie'den, Dinah'dan, Sarah'dan
bile seksi. Fakat kimi þuh pozlar ve rüzgarda dalgalanan
sarý saçlar yanýltýcý yargýlara neden olmamalý. Zira Diana
Krall piyanosu ve vokaliyle gelmiþ geçmiþ en sýký
cazcýlardan biri.
Beyazlýðý baðýran ses. Yavaþ, temkinli. Boðumlu.
Balatlarýný tatlandýran da o deðil mi? Ama ayný ses
swing’de tökezlemelere neden olabiliyor kimi zaman.
Bossa nova Let's Face The Music and Dance'te müthiþ
yorumuyla hayran býrakýrken I Can't Give You Anything
But Love gibi ateþ isteyen bir þarkýda tutuk kalabiliyor.
Yine de açý deðiþtirince çýkan tablo lehine dönebilir elbet.
Yazýldý, çizildi. Didik didik edildi. Artýk az çok cazla
ilgisi olan herkes Krall'ýn Kanadalý olduðunu, dört
yaþýnda piyano dersleri almaya baþladýðýný, babasýnýn
06
07
08
09
10
11
12
13
Diana Krall
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• All For You (A Dedication To The Nat King Cole Trio)
(1996) IMPULSE!
• When I Look In Your Eyes (1999) VERVE
• Live in Paris (2002) POLYGRAM
• Quiet Nights (2009) VERVE
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2
Diana Krall
30
31
32
25
01
02
03
04
eþsiz plak koleksiyonu sayesinde Fats Waller'ýn neredeyse
tüm kayýtlarýný dinlediðini ve haliyle bunlardan çok
etkilendiðini, cazýn mabedi Berklee College'a devam
ettiðini, New York'ta kurduðu üçlüsünde hem çalýp hem
söylediðini, All For You albümünü Nat King Cole Trio'nun
anýsýna doldurduðunu biliyor olsa gerek. Bunlarý bilmeyen
hiç deðilse Krall'içe Diana'nýn Ray Brown'ýn büyük desteði
sayesinde kariyerinde hýzla yükseldiðini biliyordur. Ya da
milyonlarý bulan albüm satýþlarýný duymuþtur. Ya da
2003’te Elvis Costello’yla yaptýðý evliliði? 2006’da doðan
ikizleri?
Ve aldýðý sayýsýz övgü ve ödülü - 1999’da When I Look
in Your Eyes ile En Ýyi Caz Vokal ve 2002’de Live in Paris
ile En Ýyi Caz Vokal Albüm kategorilerinde aldýðý iki
GRAMMY® de dahil. Buraya eklenebilecek baþka bir ödül
de Krall’ýn bossa nova’ya olan eðilimlerini iyice gün ýþýðýna
çýkaran 2010 albümü Quiet Nights’ýn albüme adýný veren
þarkýyla aranjör Claus Ogerman’a getirdiði GRAMMY®.
Diana Krall'ýn bu kadar geniþ bir hayran kitlesine sahip
olmasýnda onun gelenekselden kopmamasýnýn büyük
rolü var. Deneysel öðelerden uzak duruyor, standartlarý
tercih ediyor, yormadan keyiflendiriyor. Doðaçlamalarý
saðlam; melodinin hakkýný veriyor. En önemlisi kulllandýðý
iki enstrümanda da "bu, Diana Krall" dedirtecek denli
özgün. Kiþilik sahibi kuzeyli serinliði.
Krall'ýn arkasýnda kadro her zaman çok güçlü. John
Clayton, Jeff Hamilton, Ray Brown, Christian McBride,
Stanley Turrentine, Russel Melone, Lewis Nash... Farklý
kuþaklardan üstün yetenekler.
Herkesin bir hayali olur. Diana Krall'ýn hayali de piyano
ve vokali doðallýkla birleþtirebilmekmiþ. Kahramaný Nat
King Cole'daki gibi bir ikiiþibiraradagötürebilirlik. Ayný
familyadan Dinah Washington, Shirley Horn, Sarah
Vaughan, Nina Simone ve Krall'ýn özel bir hayranlýk
beslediði Carmen McRae'nin yaptýðý gibi. Diana Krall
hayraný olduðu familya üyelerinin kervanýna daha
gencecikken katýldý. Görünen o ki baþkalarýnýn idolü olma
yolunda da emin adýmlarla ilerliyor.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2
Diana Krall
30
31
32
26
altkitap.com
01
02
03
04
05
Baþýna Buyruk Çapkýn Tavuk
Analitik düþüncenin yüzü suyu hürmetine müziði türlere
ayýrýp hepsine ayrý köken koyunca arada kaynayanlar
kaçýnýlmaz oluyor. Dallar asiyse Dinah ne yapsýn?
Eritmek isteyen potasýný buluyor. Eleþtirilme hakký saklý.
Dinah Washington’ý baþýnda diadem tahtýna kurulmuþ
vakur bir hanýmefendi canlandýrmanýn Freudyen
kökenleri ne olsa gerek? Blues Kraliçesi ünvaný mý?
Ama ondan sýkýlmýþ. “Her türlü þeyi söyleyebilirim”i
vurgulayýp mutlak blues’culuðu reddediyor. Fakat demek
oturaklý sese en çok blues yakýþýyor ki kraliçe imgesi
silinemiyor bellekten öyle kolay. Hayalet korolarýn önünde
gürlemeye devam. Belki de gürüldemeye.
Aristokratik unsurlardan yakayý kurtaramýyoruz; bari
peþlerine takýlalým: Kraliçe Dinah, 1924’te doðduktan
sonra sahne adý kendisine - bir rivayete göre Lionel
Hampton tarafýndan - verilene dek Alabamalý Ruth
Jones olarak yaþadý bir süre. Ardýndan Chicago’lu oldu.
Küçük yaþta kilisede piyano çalmaya baþladý. Gelecek
06
07
08
09
10
11
12
13
Dinah Washington
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Dinah Jams (1954) POLYGRAM
• The Swingin’ Miss 'D' (1956) EMARCY
• What a Diff’rence a Day Makes (1959) MERCURY
• Back To The Blues (1963) ROULETTE
Toplama Albüm:
• The Complete Dinah Washington On Mercury Vol. 1 –
7 POLYGRAM
• First Issue: Dinah Washington Story (1993) POLYGRAM
• The Definitive Dinah Washington (2002) UMVD
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Dinah Washington
30
31
32
27
01
02
03
04
vadeden yetenek, söylenen o ki kilise korosundaki en
parlak gospelciymiþ. Gelgelelim kariyer tercihini daha
dünyevi müziklerden yana kullanmýþ.
Dinah Washington, Billie Holiday’e özenirken bol
keseden davranmýþ. En azýndan uyuþturucu baðýmlýsý
olmayabilirdi. Ömrü vefa etse güzel sesinden
esirgemeyeceði þarkýlarý düþününce insan üzülüyor. Ama
illa ki Bessie Smith ve Lady Day’le bir kader paylaþýmýndan
bahsedilecekse ýrkçýlýk mücadelesi akýldan çýkarýlmamalý.
Dinah Washington’ýn sanatýný ticarileþtirip alçalttýðý
iddiasý yaþamýndan eksik olmadý. Nitekim Dinah pop
arenasýnda da R&B’deki gibi ortalýðý bir kolaçan etmeden
duramamýþ. Liste hakimiyeti özellikle 40’lý yýllarýn sonuyla
50’lilerin sonu arasýndaki dönemde çok güçlü. Cazý da
býrakmýyor tabii; Clifford Brown, Clark Terry, Maynard
Ferguson, Wynton Kelly ve Max Roach gibi adlarla bol
bol standart yorumluyor.
Toparlanmasý zor; zira kendisi son derece popülist
yaklaþýmlarda bulunmuþ kimi zaman. Denemekte sakýnca
yok: Regal Theatre’da kazanýlan bir yarýþmayla baþlayan
kariyer birtakým hitlerle örneklenebilir. Ýlk hit 1943’e
tarihlenen Evil Gal Blues. Pop kaynaklý What a Diff'rence
a Day Makes (ki aslý “made”li iken o “makes” yapývermiþ
baþlýðý) ise en büyüðü. Buna raðmen Brook Benton’lý
neþeli düet Baby, You've Got What It Takes’i es geçmemek
gerek. A Rockin' Good Way to Mess Around ve Fall in
Love da ayný ölçüde saygý görmeli.
Perdesi yüksek tuzlu fýstýk sesiyle, çýðlýklarý sepetinden
paskalya yumurtalarý gibi daðýtýyor. Çok da havai. Nasýl
uçuyor, irdeleyelim. Düþesimiz dokuz koca eskitmiþ,
sonra, denen o ki her þehirde ayrý bir sevgilisi varmýþ.
Kendisinin, “Eðer yaþlý bir köpeðe yeni numaralar
öðretemiyorsan yenisini bul,” gibi ibret verici sözler sarf
ederek yaþamýný meþrulaþtýrdýðý da herkesçe malum.
Uçuyor; on sekizinde çalýþmaya baþladýðý Lionel
Hampton’ý 1946’da býrakýyor. Aslýnda Hampton’ýn karþýsýna
sarhoþ bir þekilde tabancayla dikildiði göz önüne alýnýrsa
kovulmuþ gibi de düþünülebilir. Ne gam! Hemen
Mercury’ye geçiyor. Bir gece çalýþtýðý klübe gelen plak
þirketinin yöneticilerinden birine kontratý yenilemeyeceðini
birazcýk küfrederek “bildirse” de Mercury’de yaklaþýk on
altý yýl kalarak kayýtlarýný sürdürüyor.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Dinah Washington
30
31
32
28
01
02
03
04
Son uçuþ: içki, ve ardýndan uyuþturucu baðýmlýlýðý.
Onu, ölüme götüren de zaten alkolle birlikte yanlýþlýkla
yüksek dozda aldýðý diyet haplarý olacaktýr. Otuz dokuz
yaþ. Yarýyý biraz aþmýþ.
Kýtýr kýtýr, swing’lerde bolca kavisli bir vokal. O blues
kýtýrlýðý iþte. Bayan D. son dönemlerinde köþeli sesiyle
duygusuz anonim orkestralarýn önünde genellikle balat
aðýrlýklý Belford Hendricks aranjmanlarý yorumlar
olmuþtu. Unforgettable ile This Bitter Earth Dinah-esk
þarkýlar olarak bu yýllardan kalan ve tarihe adlarýný çeþitli
puntolarla yazdýranlardan. Temiz cümleleri ve þarkýlarda
nüans keþfetme yetisiyle önünde Aretha Franklin, Ester
Phillips ve Nancy Wilson gibi adlara patika açan hýrçýn
kontes yorumlarýyla flaþlarý kendisi için patlatmaktan
býkmýyor.
Evet, Dinah’nýn melekle þeytan arasýnda gidip geldiði
doðrudur. Daha küçük yaþtan ne istediðini çok iyi bilen,
dünyayý da pek umursamayan ve risk almaktan
kaçýnmayan kendinden emin ego. Ara sýra diþçiye de aþýk
olabiliyor. Bestesi Long John Blues’a reva gördüðü
öyküdeki gibi týpký.
Dinah Washington’ýn ünü 1959 yýlýndaki What a
Diff’rence a Day Makes’e dek Sassy, Billie ve Ella’nýn
gölgesinde kalsa da kulaklarda geç olsun güç olmasýn
etkisi yaratarak kendini unutulmaz kýlmayý baþardý.
Amerikan Posta Servisi’ninkilerde bile. 1993 yýlý pullarýna
bir göz atýn. Orada çok tanýdýk bir yüz var.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Dinah Washington
30
31
32
29
altkitap.com
01
02
03
04
05
Dans Edemeyenler Þarký
Söylesin ya da Güzel Sesli
Fenomen: Ella Fitzgerald
Derin baðlar mý? Öyleyse sabah cimnastiðine baþlayalým:
Mucit ile kaþif arasýnda ne fark var? Scat farký. Louis
Armstrong da herhalde icat ederken scat’in Ella’lý
geleceðini düþünmemiþti, Ella da o zamanlar daha
doðma aþamasýndaydý nitekim.
Hakkýnda hayýrlýsý olsun, kimse Ell’ine su dökemez
bu utangaç dehanýn. Kitleleri ninelik konumundayken
bile cezbetmeyi baþarmanýn sýrrý elbette kolay kavranýr
deðil. Swing’li yaklaþým, yetiþilemez tempo, akýllara
ziyan üç buçuk oktav ve boru sesi “ti”. Ella’nýn gerçekten
de üflemelileri taklit etmeye çalýþtýðý kendi aðzýndan
bizzat ifþa edilmiþtir.
Caz tarihi “neye niyet neye kýsmet”lerle dolu.
Yarýþmasýnda raks edemeyen Ella peþinden gittiði
Connee Boswell’in üslubunda bir Judy ile iþi kurtarmaya
1 2 3
Ella Fitzgerald
06
07
08
09
10
11
12
13
Ella Fitzgerald
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Sings the Cole Porter Song Book (1956) VERVE
• Sings the Duke Ellington Song Book (1957) VERVE
• Sings the Irving Berlin Song Book (1958) VERVE
• Sings the George & Ira Gershwin Song Book (1959)
VERVE
• Ella and Basie! (1963) VERVE
Toplama Albüm:
• Complete Ella in Berlin: Mack the Knife (1960) VERVE
• The Complete Ella Fitzgerald and Louis Armstrong on
Verve (1997) VERVE
• The Best of the Song Books (1993) VERVE
• Verve Jazz Masters 6: Ella Fitzgerald (1994) VERVE
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
30
01
02
03
04
çalýþmýþ. Benny Carter da, söylenen o ki, seyirci mevkiinde
imiþ. Bir nevi çiçek satarken assolist olma hadisesi. Tabii
o zaman günümüzden farklý olarak gazino krallarý deðil
big band þefleri vardý.
Chick Webb baþta biraz tereddüt etse de - o zamanlar
kadýn vokallerin orkestralarda söylemesine alýþýlmamýþtý
pek - on altý yaþýndaki bu kýzcaðýzý bünyesine kattý en
sonunda. Þans yetenekle birleþince de kayýtlar ardý ardýna
geldi. A-Tisket, A-Tasket Ella’nýn genç kýzlýk sesi
düþünülürse son derece ergonomik görünüyor. Yýl 1938.
Ne ki o dönemde Ella pop/swing þarkýcýsýydý hala.
Efsaneleþmesi ise bebop’la oldu. Bu nedenle burada
Ella’nýn kariyerinde büyük emeði geçen Dizzy Gillespie’yi
de rahmetle anmadan olmaz. Dizzy elinden tutup diyar
diyar gezdirdi Ella’yý. “E” demeden Ella’yý akla getiren
Lady Be Good, How High the Moon, Flying Home gibi
þarkýlar iþte 1945-47 Dizzy periodunda tarih yazýcý
performanslara konu oldular.
Þarkýnýn first lady’si cazýný dinletirken cazý da dinletmiþ
oluyordu bu arada. Her enstrümandan müzisyenlere
olduðu kadar kendinden sonraki vokalistlere de dolgun
bir zemin hazýrladý. Etkisi tartýþýlmaz. Kimilerince tüm
zamanlarýn en büyük caz vokalisti sayýlacak kadar.
Mükemmel tonlama, her sözcüðü anlaþýlýr tane tane
vokal.
Decca yýllarý 50’lerin ortasýnda biterken Norman
Granz’le Verve’yi gösteriyordu kronoloji. Verve demek Ella
söz konusuysa “songbook” kayýtlarý demektir ilkin. Cole
Porter, Harold Arlen, Rogers ve Hart, Irving Berlin, George
ve Ira Gershwin, Jerome Kern, Johnny Mercer ve Duke
Ellington Ella’nýn sesinden nasip alan talihli bestecilerdi.
Hatta Ira, Ella’dan dinleyene dek þarkýlarýnýn ne kadar
güzel olduðunu bilmezmiþ ki bunu da anlata anlata
bitiremiyor bir türlü.
15 yaþýnda annesiz kalmýþ, acýmasýz bir üvey babadan
kaçmýþ ve bir süre de yetimhanede yaþamýþ bir þarkýcý
bu neþeyi nerden buluyor? Yaþam o denli güzel mi? Caz
neþe mi? Ella Fitzgerald yanýltýyor mu - bile bile.
Yanýtlamak zor. Belki asýl acý swing’in altýndadýr.
Bilinmez. Ella pek aðlatmak istemez sanki. Suya sabuna
dokunmaz gibidir balatlar onun dilinde.
Ella alçakgönüllülük ve açýk kalplilðe ek olarak
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Ella Fitzgerald
30
31
32
31
01
02
03
04
eðlenceli bir kiþiliði de barýndýrýr kuþkusuz. 1960 Berlin
konserinde Mack the Knife’ýn sözlerini unutup
uydurmaya baþladýðýnda en çok kendi eðleniyor gibidir.
Eðlendirmeyi de sever ve önemser. Kendisine cazýn
büyükannesi denmedikçe anneliðini de – mahçup kabul ediyor; sevildiðinin de bilinciyle ve sevilmeyi de
önemseyerek.
Apollo Theater’da dans edemeyip Savoy Theater’da
Chick Webb aracýlýðyla caza dev adýmlarla giren Ella
Fitzgerald yaþamýný müziðe adadý. Yetmiþ dokuz yaþýnda
emekli oldu. Saðlýðý bozulsa da devam etmiþti oysa o
güne dek. Þikayetsiz, içinde kalanlarý da fazla açýk
etmeden. Gerçek ifade yolunu müzikte bulan küçük
utangaç kýz bir ömür boyu alkýþlandý. Bu da hiçbir þeyin
boþuna olmadýðýný gösteriyor aslýnda. O da biliyor ya:
Deðdi Ella. Boþluðu kocaman.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Ella Fitzgerald
30
31
32
32
altkitap.com
01
02
03
04
05
Geç Romantik Çaðýn
Çikolata Rengi: Ernestine
Anderson
06
07
08
09
10
11
12
Ernestine Anderson bir albüme blues, soul, R&B ve
cazýn en hasýný sýðdýrabilecek yeteneðe sahip. Gönül
isterdi ki önceliði her zaman cazdan yana kullansýn.
Ama, iþte o, Dinah Washington kolunun Ernestine
Anderson boyundan. Durum böyle olunca güçlü blues
her yere siniyor. Bazen de tiz geri vokaller, keyboard
çýnlamalarý ve aþýrý keman yaylanmalarýna karþý
antrenmanlý olmak lazým geliyor. Ernestine’in
kutusundan her þey çýkabilir.
Bir Be Mine Tonight’ýn kapaðýna bakýn. O ne
romantizm. Þamdanlar, þaraplar, güller. Uzun týrnak,
çýkýk yanak, kalkýk kaþ, basýk burun. Saç modeli
deðiþiyor; ne ki Ernestine Anderson her resminde
gülüyor. Neþeli kadýn hep genç kalýyor.
1 2 3
Ernestine Anderson
13
Ernestine Anderson
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Live From Concord To London (1978) CONCORD
RECORDS
• Never Make Your Move Too Soon (1981) CONCORD
RECORDS
• When The Sun Goes Down (1985) CONCORD RECORDS
• Be Mine Tonight (1987) CONCORD RECORDS
• Great Moments With Ernestine Anderson (1993)
CONCORD RECORDS
Toplama Albüm:
• The Concord Jazz Heritage Series (1998) CONCORD
RECORDS
• Ballad Essentials (2000) CONCORD RECORDS
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
01
02
03
04
In a Mellow Tone, o kadar caz þarkýsý içinde Anderson’a
en çok yakýþaný gibi gelmiþtir hep. Vokalinin tonu eni
konu olgun, açýk, saðlam. Sert çýkýþlarý yok, yumuþak.
Son derece eli yüzü düzgün albümü When The Sun
Goes Down’da Anderson’ýn yukarýda betimlenen üslubu
kanýtlarla irdelenebilir. Romantik kapaklý ve bol Amerikan
imgeli (Christopher Colombus, Sunday In New York; nispet
yapar gibi bir de London By Night var) Be Mine Tonight
da küçük ama “etkili” bir albüm. Ayrýca Now &Then’de
A Night In Tunusia’yý yorumlamak Anderson namýna çok
isabetli bir karar olmuþ.
Avrupa’da forsu epey geçiyor. Ýsveçliler ona bir ad bile
takmýþlar: Stina. Yani Ýskandinavya’yla hemen haþýr neþir
olmuþ.
Ýsveçlilerin ona verdikleri adla “Stina”, 1928 doðumlu.
Teksaslý. Yüzünü güldüren esas çarpan, kariyeri olabilir
mi? Tabii. Nerde olsa söylerimciliði aðýr basan Anderson
iþe gospelden giriyor. Kilisede ailecek kol kola gospel
söylüyorlar. Sonra Anderson on iki yaþýnda bir yarýþmaya
katýlýyor; orada trompetçi Russell Jacquet’in ilgisini
çekiyor, onun big band’ine giriyor. Çok erken yaþta
baþlamanýn faydalarý: On sekiz yaþýnda Johnny Otis
grubuyla turneye çýkýyor. Yirmi ikisinde de Lionel
Hampton’ýn bünyesinde söylüyor. Ardýndan solo kariyere
heveslenip o yönde giriþimlerde bulunuyor. Bu arada New
York’a yerleþiyor. Bir süre de alto saksofoncu Gigi Gryce'la
görünüyor. 1955’te onun albümü Nica's Tempo’da yer
alýyor.
Ernestine Anderson’ýn albümde yer almasýný trompetçi
Rolf Ericson’la üç aylýk bir Ýskandinavya turnesi anlamýnda
kullanmak mümkün. Caz dünyasýnýn ilgisini bir kere çekti
ya Harry Arnold orkestrasýyla ilk solo albümü Hot Cargo’yu
(1958) doldursun. Hem de Ýsveç’te. 1959’da da Down Beat
“Yeni Yýldýz” ödülünü alsýn. Bunun üzerine Time dergisinde
çýksýn.
Ama 1960’lara gelince bakýyoruz ki Ernestine
Anderson’a Avrupa yollarý görünüyor. Amerika’nýn
deðiþken müzik ortamýna uyduramayan baþka cazcýlar
gibi. Neyse, birkaç yýl Londra havasýný kokladýktan sonra
þarkýcý Stina Amerika’ya dönüyor, bir nevi emeklilik süreci
içinde alýnacak sahne sayýsýný azaltýyor. Yerel klüplerde
çýkýyor, günlük iþlerle geçiniyor genellikle.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Ernestine Anderson
30
31
32
34
01
02
03
04
Reenkarnasyon diyelim, anýþtýrma olur, 1969’da
Budizm’e ve onun dini ezgilerine merak salýnca talih de
dahil yüzüne gülen pek çok þeyi bu tazelenmeye yorar
oluyor. Çok geçmeden menajeri Ray Brown’un desteðiyle
1976 Concord Caz Festivali’nde müzik dünyasýna patýrtýlý
bir dönüþ yapýyor, sonra da Concord için ardý ardýna
albümler üretiyor. On beþ yýlda yirmiye yakýn albüm. Hatta
bunlardan örneðin Never Make Your Move Too Soon ve
Big City’nin GRAMMY®’ye aday bile gösterildiðini
görüyoruz.
Bayan Anderson Pulitzer ödüllü fotoðrafçý Brian
Lanker'ýn Bir Dünya Düþlüyorum: Amerika'yý Deðiþtiren
Siyahi Kadýnlar adlý kitabýnýn yetmiþ beþ isimlik kervanýna
da dahil. Bakalým baþka kimler varmýþ kitapta: Alice
Walker, Barbara Jordan, Rosa Parks, Oprah Winfrey, Lena
Horne, Sarah Vaughan. Ernestine Anderson kendisine
sorulacak olursa "Benim bu iþlerle alakam yok,"
anlamýnda cümleler sarf ediyor. “Ben kimim diye
düþünmüyorum. Ben, benim; o kadar,” diyor.
Kulaklarýn pasýný silen çözümler Ernestine’de bolca
mevcut. Balattan blues’a yakalananlar: Wrong Number,
Down Home Blues, Never Make Your Move Too Soon,
Skylark artýk Anderson’a mal olmuþ eserler. Sonra Tain't
Nobody's Bizness If I Do, Please Send Me Someone To
Love Me ile Take The ‘A’ Train, Body And Soul, Love For
Sale gibi insanlýða malolmuþ þarkýlar da Anderson
yorumuyla ayrýca önerilir. Ernestine’deki Shirley Horn ve
Carmen McRae etkileri ise özellikle onlarýn repertuarýndan
aldýðý parçalarda kendini hissettiriyor.
Anderson’ýn kanlý canlý halini yakinen tesbit etmiþ
olamasak da görgü tanýklarýndan öðreniyoruz ki,
konserlerinde pek baþarýlý performanslar kaydedip
herkesin gönlünde tahtlar kuruyormuþ. Hayatýndan ve
iliþkilerinden de gayet memnunmuþ. Bunu da vokalistin
kendisi söylüyor. Biz Ernestine Anderson’ýn yalancýsýyýz.
Takdir okuyucunun.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Ernestine Anderson
30
31
32
35
altkitap.com
01
02
03
04
05
Helen Merrill: KýRýK Atlantik
Türküleri
Helen Merrill hep çok güzel, çok çekici. Haydi kendimize
bir pay çýkaralým: Neredeyse kapý komþusu.
Hýrvatistan’ýn Krk adasýndan bir Jelena. Jelena Ana
Milcetic. Helenistik çaðrýþýmý yüksek bir Kýta-Avrupalý.
Kimi zaman filtreli sigaranýn vokal karþýlýðý olarak da
yorumlanan denize aþina ses. Tütünlü ya da tütünsüz,
o Helen Merrill iþte.
Merrill, yaþýyla aðaran sesini kimi zaman un kurabiyesi
gibi toz toz, kimi zaman da milföy gibi kat kat daðýtýyor.
Sadeliði ifade gücünü yükseltiyor. Kendini elbette
Cassandra Wilson’lardan, Dee Dee’lerden ayrý yere
koyacak.
Müziðinde kýsýtlama yok. Jelena Ana Milcetic a.k.a.
Helen Merrill adlý albümünün kanýtladýðý üzere. Köke
dönüþ, cazdan kopmadan.
Hayat hikayesine dalmadan birkaç dedikodu yapalým.
Sarah Vaughan Helen Merrill’in bir hayraný imiþ. Vaughan
06
07
08
09
10
11
12
13
Helen Merrill
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Helen Merrill & Clifford Brown (1954) EMARCY
• A Shade Of Difference (1968) LANDMARK
• Brownie: Homage to Clifford Brown (1994) POLYGRAM
• Jelena Ana Milcetic a.k.a. Helen Merrill (2000)
POLYGRAM
Toplama Albüm:
• Complete Helen Merrill On Mercury [1954-1958] (1986)
MERCURY
• Compact Jazz: Helen Merrill (1992) VERVE
• Dream of You (1999) GIANTS OF JAZZ
• The Helen Merrill-Dick Katz Sessions (2008) MOSAIC
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Helen Merrill
30
31
32
36
01
02
03
04
bir keresinde Merrill’e bir körleme testi uygulamýþ.
Sonuçtan pek memnun kalmýþ da not olarak beþ yýldýz
vermiþ. Merrill hala gururlanarak anlatýyor. Peki onun
sevdikleri? Yenilerden yoklanýnca Dianne Reeves. Miles
Davis ve Debussy. Balkan türküleri. Annesinin söyledikleri.
Duygularýný anlatmak istediðinde birden þarký söylemeye
baþlayan yanýk sesli bir annenin dingin, bambaþka bir
geleneði içkinleþtirmeyi fazlasýyla baþaran kýzý. Sesin bir
þarkýcýnýn aynasýdýr, diyor. Ses, sahibini eleverir, ama
karþýlýðýnda dinleyeni de kendini ele vermeye zorlar.
Kurnazca.
Merrill on beþ yaþýndan beri þarký söylüyor; ama caz
vokalde bugünkü yerini almasýný, þansýnýn yaver bir seyir
izlemesiyle iliþkilendirmek de þart. Daha küçük yaþtan
koca koca cazcýlarýn arasýna karýþýp kendini kabul ettirmiþ.
Miles Davis, Bud Powell gibi caz kahramanlarýyla
tanýþmasý ise Bronx’taki 845 klübünde gerçekleþiyor.
Helen Merrill 1947’de, on yedi yaþýnda klarinetçi Aaron
Sachs ile evleniyor. Çok geçmeden de çocuk sahibi oluyor.
O dönemlerde The Reggie Child Orchestra’ya dahil iken
1952’de Earl Hines ona kucak açýyor. Zaten ilk kaydýný da
o yýl yapýyor. Yavaþ yavaþ aranjmanlarda Quincy Jones,
Gil Evans ve George Russell’ýn parmak izleri de görülmeye
baþlanacak bundan böyle. 1960’lý yýllarýn sonunda ise
Dick Katz devralacak bu misyonu.
Merrill’in zamanla mahzun genç kýzdan erkek öldüren
vampa evrildiði yolunda kimi iddialar varsa da bu tip
hipotezler yazýnýn konusunu aþtýðýndan biz yine iþin caz
kýsmýyla devam edelim. Helen Merrill’in bugün en güzel
kayýtlarý arasýnda sayýlan Clifford Brown’la doldurduðu
Helen Merrill with Clifford Brown’u buraya yazmak çok
uygun düþer örneðin. Hem bu vesileyle 1994’te Brown’a
saygý kapsamýnda düþünülebilecek Brownie’ye deðinmiþ
oluruz. Ýçindeki muhteþem You’d Be So Nice To Come
Home To ve egzantrik Born To Be Blue ile. Söze sýðmaz,
yaralayan Don’t Explain ile.
Merrill’in göçebe ruhu onu nerelere sürüklemiþ.
Londra, Paris, Roma; sonra da Tokyo. Ýkinci kocasý Don
Brydon ile gittiði Japonya’da Japonlarýn da aklýný
karýþtýrmýþ; onlara kendi radyo programýnda George
Russell, Gary Bartz filan dinletmiþ. Ama oralarda çok
kalmamýþ, Amerika havasýný solumak üzere Chicago’ya
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Helen Merrill
30
31
32
37
01
02
03
04
05
dönmüþ.
Cool’luðun doruklarýnda gezinen melez tanrýça
partisyonun ya aþaðýsýnda durur, ya da yukarýsýnda. Scat
de yapar. Güzel güzel Yesterdays söyler; Fall In Love
With Love, S’Wonderful, People Say We’re In Love, I Am
A Fool To Want You, My Funny Valentine, Lover Man. Ne
söylese yakýþýr. Hele bir de Ron Carter ile düet yaparsa.
Ama doðrudur; ara sýra vamp baktýðý da olur.
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Helen Merrill
30
31
32
38
altkitap.com
01
02
03
04
05
Jane Monheit: Dream With
Her
Son dönem mainstream içinde hýzlý bir þarkýcý Jane
Monheit. Birlikte çaldýðý kadronun devliði de ona güven
veriyor. Bakar bakmaz ilk çarpanlar: gözlerinin
üzerindeki simler, upuzun saçlar, son derece düzgün
bir beden (Yine Krall yine Krall).
Jane Monheit’ýn hem kadrosu hem repertuarý saðlam.
Büyük deneylere girmiyor, genellikle düz yorumlarla
yetiniyor. Bu haliyle daha ilk albümünden büyük kütlelerle
izleyiciyi kendine rahatlýkla çekti. Ýlk albümü Never
Never Land ile çok olumlu, ona yýllarýn tecrübeli þarkýcýsý
övgülerini bahþeden tepkiler aldý. Ayný ilki gibi N-Coded
etiketi taþýyan ikinci albümü Come Dream With Me ile
yerini saðlamlaþtýrdý. Come Dream With Me’de piyanoda
Kenny Barron, gitar ve perdesiz gitarda Richard Bona,
saksofonda Michael Brecker, trompette Tom Harrell,
davulda Gregory Hutchinson ve baslarda Christian
McBride yer alýyor.
06
07
08
09
10
11
12
13
Jane Monheit
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Never Never Land (2000) N-CODED MUSIC
• Come Dream with Me (2001) N-CODED MUSIC
• Taking a Chance on Love (2004) SONY
• Home (2010) EMARCY
Toplama Albüm:
• The Very Best of Jane Monheit (2005) N-CODED MUSIC
• Best of Jane Monheit (2008) ACROBAT
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Jane Monheit
30
31
32
39
01
02
03
04
Monheit iki albümü yaparken hissettiklerini þu þekilde
açýklýyor: “Never Never Land’i yaparken öðreniyordum
ve albümde Kenny Barron, Ron Carter, Bucky Pizzarelli,
Lewis Nash, David Newman ve Hanky Crawford gibi büyük
müzisyenlerin varlýðý bile bir onur kaynaðýydý. Bu
albümdeyse, grupta farklý bir düzeyde bulunuyordum ve
daha çok bir lider konumundaydým. Bu da büyük ölçüde
çalýþtýðým müzisyenlerin yaþça bana daha yakýn
olmasýndan kaynaklanýyordu, özellikle Christian ve Greg’in.
Bu albüm sanki büyülü bir þeydi. Yaratýcý bir süreçten
çok daha fazlasýydý.”
Jane Monheit daha çocukluk yaþlarýndan piyano ve
klarinet çalarak, kendi küçük þovlarýný yazarak ve
yöneterek çoktan müziðin içine girmiþ. Ýlk solosu It Came
Upon a Midnight Clear, ilkokul üç.
Caza ilgisi de o zamanlar baþlamýþ. Ýlk okulda
öðretmenlerin doðaçlama yaptýðý için azarladýðý bir
öðrenci. Tecrübeleri Manhattan School of Music’teki
eðitimini kolaylaþtýran bir etken. Buradaki hocasý Peter
Eldridge’ten çok þey öðrendiðini söylüyor Jane. “Önceleri
bildiðim her þeyi ispat etmeye çalýþan bir niyetle
söylüyordum. Bu nedenle çok teknik kalýyordum ve
armoniye uymak uðruna þarký sözlerini bir kenara
itiyordum.” Hocasýna, ona þarkýnýn bir anlamý olduðunu
öðrettiði için minnettar.
Monheit 1998’de katýldýðý Thelonious Monk Enstitüsü
Vokal Yarýþmasý’nda N-Coded’ýn sahibiyle tanýþmýþ. Okulu
bitirdikten sonra ise turlamaya ve bir yandan da albüm
kayýtlarýna baþlamýþ. Bildiði binlerce þarký içinden Jane
listeler hazýrlýyor ve prodüktörü Joel Dorn ile beraber
seçiyorlar.
Come Dream With Me’de Jane’in ilk öðrendiði þarký
olan Over The Rainbow’un ayrý bir yeri var. Diðer favorilerin
içinde Hit the Road To Dreamland, I’m Through With Love
ve Waters Of March sayýlabilir. A Case Of You ise Jane’in
okulda son sýnýf resitaline dahil ettiði bir þarký.
Jane Monheit tutarlý üretimini birbirinden balat yüklü,
müzikal ve bossa nova ilhamlý albümlerle sürdürdü: Bir
solukta 2000’ler, In the Sun, Taking a Chance on Love,
tatil temalý The Season, Surrender, The Lovers, the
Dreamers and Me ve Home ile geçiverdi. Her zamanki
limaný standartlara sýðýnýrken, Paul Simon'dan I Do It for
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Jane Monheit
30
31
32
40
01
02
03
04
Your Love ya da Fiona Apple'dan Slow Like Honey
yorumlarýyla kenar koylara da açýldý.
Binlerce þarkýlýk repertuarýna, sesinin doðallýðýna,
simlerine ve uzun saçlarýna tanýklýk etmek için. Daha
çok Jane Monheit: “Ben bir caz müzisyeniyim. Þanla
þöhretle ya da albümlerimin satýþ rakamlarýyla pek de
ilgilenmiyorum,” diyor.
“Kendimi ve ailemi yalnýzca þarký söyleyerek
geçindirebilmeyi baþardým – bu da bu çaðda müthiþ bir
þey.”
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Jane Monheit
30
31
32
41
altkitap.com
01
02
03
04
05
Jeanne Harikalar Diyarýnda
06
07
08
09
The Newest Sound Around. Jeanne Lee’nin ve caz vokalin
zirvelerinden biri. Ran Blake ile, 1961. Düetin soluk
kesiciliði. O sarmaþýklý ses. Altonun sihri.
Jeanne Lee, 1939-2000
25 Ekim 2000’de kanserden öldü. Tijuana, Meksika. 61
yaþýnda. Doðum (29 Ocak) ve yetiþme dönemi, New York.
1960’larýn yenilikçi vokal duayenidir. Rahattýr, serbest.
Billie, Dinah ve Ella etkilemiþtir, etkilemesine. Onun
akrobatlýðý çok baþkadýr ama.
1961, Jeanne Lee New York’ta Bard College’dayken
(bu okulda müzik deðil de dans okumuþtur) piyanist
Ran Blake ile tanýþýyor. Böylece birlikte çalýþmaya
baþlýyorlar ve The Newest Sound Around baþyapýtý çýkýyor
ortaya. Bu da yeni düetleri ve Avrupa turnelerinin yolunu
açýyor Lee’ye.
1964’te New York’u terk ederek Kaliforniya’ya geliyor.
Kaliforniya’da Ian Underwood ile çalýþýyor, ayný zamanda
10
11
12
13
Jeanne Lee
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• The Newest Sound Around (1961) RCA VICTOR EUROPE
• Here and Now! (1993) WORD OF MOUTH
• After Hours (1994) OWL
• Natural Affinities (2003) SUNNYSIDE
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Jeanne Lee
30
31
32
42
01
02
03
04
“deneysel ses þairi” (sýfatý bulanlarýn yalancýsýyým) David
Hazelton ile tanýþýyor, daha sonra da evlenecek. 3 yýl
sonra, Avrupa. Orda 20 yýllýk bir müziksel beraberlikAlman vibrafonist, besteci ve grup þefi Günter Hampel
ile. Onunla da evlenir. Beraber yaptýklarý sayýsýz kayýtlar,
müzikal tiyatro projeleri, dans parçalarý, þiirler vb.vb.vb.
Lee’nin çalýþmýþlýklarý arasýnda sadece Blake ve
Hampel yok elbet. Saksofonculardan Archie Shepp, Marion
Brown, Jane Bunnett ve Oliver Lake; piyanistlerden Carla
Bley, Chick Corea ve Cecil Taylor; vokalistlerden Sheila
Jordan, Jay Clayton, Ursula Dudziak ve Bobby McFerrin
de (Vocal Summit tayfasý) var.
Kronolojik: 1960’larda Jeanne Lee’nin müzikal
hayatýnda Sunny Murray ve Hampel’ý saysak; Marion
Brown, Anthony Braxton, Cecil Taylor, Enrico Rava ve
Andrew Cyrille 1970’lere tekabül ediyor. 1980’lerde ise
Jeanne Lee’nin artýk bestecilik yönü öne çýkýyor; kendine
ait olanýn performansý. Daha çok þiir ve dans
kompozisyonlarý diyelim. Jeanne Lee 1990’larýn
ortalarýnda New York’ta da yaþadý; fakat ayný zamanda
Avrupa’da da iki müzik konservatuarýnda hocalýk yaptý.
Jeanne Lee’nin resimlerinde bazen bir oðlana
rastlarsýnýz. Bu kendisiyle benzeþen þahsýn Lee’nin oðlu
Ruomi Lee-Hampel olma ihtimali kuvvetle muhtemel. Ya
da kýzlarý Cavana Lee-Hampel ve Naima Lee-Hazelton
da yer alabilir resimlerde. Torunu Beleil. Onun sýcak
gülümsemesine, yumuþacýk, huzurlu sesine de uyan bir
tablo sanki bu evcil durum.
Gunter Hampel onu anlatýyor:
“Jeanne ile 1966 yýlýnda Hollanda’da tanýþtým. O
zamanlar ESP Records için kayýt yapýyordum, Jeanne
Lee, ilk eþi David Hazelton ve iki yaþýndaki kýzý Naima
kayýtlara geldiler. Ýki hafta sonra tam olarak 1 Ocak
1967’de, ilk kez Amsterdam’da birlikte çaldýk. Yollarýmýz
kesiþti, müzikal yolculuðumuz baþladý. Sezgisel, yaratýcý
bir süreçti ve otuz üç yýl daha sürecekti. Bu ses, vibrofon,
flüt ve basklarinet evliliði iki yýl sonra aþka dönüþecekti.
Yüreklerimizle çaldýðýmýz ve söylediðimiz için aþkýmýzý ve
müziðimizi ayýramýyorduk, bu sayede giderek daha baþarýlý
olduðumuza inanýyorum.
Birlikte, müzik, þiir, tiyatro, oyunlar, bale, videolar,
öyküler ve iki çocuk “ürettik” (Ruomi ve Cavana),
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Jeanne Lee
30
31
32
43
01
02
03
04
Avrupa’da, Israil’de, Romanya’da, Yunanistan’da,
Amerika’da, Kanada’da turladýk, ikili, üçlü, dörtlü, beþli
vs. olarak 10.000 konser vermiþ olmalýyýz bu sürede...
Hem kendi Big Band’im, hem de New York Orkestrasý
ile...”
Jeanne Lee muhteþemdir. Gerçekten tek kelime.
Oktavlarla rahat oynar, yukarý çýkar, aþaðý iner. Sükunet
ruhunda. En tizlerinde bile. Belki, dinleyiciyi üzebilecek
nokta, onun kayýt sayýsýnýn azlýðý. Gerçekten de Lee, kendi
adýna çok az kayýt yaptý, buna raðmen free jazz’ýn vokatif
öncülerinden olduðu teslim edilir eleþtirmenlerce.
Lee’nin kayýtlarý pek Amerika’dan yayýnlanmamýþtýr;
daha ziyade Avrupa menþeli, küçük, baðýmsýz firmalarýn
etiketini taþýrlar.
2000, baðýrsak kanseri. Ameliyattan sonra yalnýzca
birkaç ay daha. Ýyileþmesi için konserler - Joseph Jarman,
Gunter Hampel, Rashied Ali, Hamiet Bluiett, Abbey
Lincoln, ve baþkalarý, ve baþkalarý...
A Capella dinleyiniz: He's Got The Whole World.
Hassas çizgi, sýrlý ayna, ipek. Þefkat. Sometimes I Feel
Like A Motherless Child. Yüreðin dayanamadýðý anlam.
Jeanne Lee’yi dinlemek, mavi-þeffaf gözlere dalmak gibi
galiba. Thelonious Monk aðýrlýðý: 'Round Midnight ve Blue
Monk.
Yaný sýra Left Alone, Straight Ahead. Sophisticated
Lady.
Ve LAURA.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Jeanne Lee
30
31
32
44
altkitap.com
01
02
03
04
05
Haziranda Bir Parça Buz
June Christy
06
07
08
09
10
Anita O’Day’den Helen Merrill’e bulaþmýþ bir cool’luk
bir cool’luk. June Christy’nin de bu anlamda O’Day’e
bir nevi “kulluk” ettiði söylenebilir. Christy’nin Stan
Kenton orkestrasýna nasýl girdiðini de unutmayalým ki
göbek baðý iyice anlaþýlsýn.
Nasýl girmiþ? Beyaz caz vokalin oymak baþý Anita
yerini devretmiþ de June Christy’ye, öyle. Tarzý kalmýþ
yadigar.
June Christy deyince hemen akla gelen, Capitol plak
þirketinin gözüne girmesini saðlayan Something Cool.
Hem albümü, hem þarkýsý.
Evet, denebilir ki, June Christy’nin kariyeri, pek çok
inatçý caz vokalistine kýyasla son derece kýsadýr. Christy
altýn çaðýný 1950’lerde yaþamýþtýr. Yine diðerleri gibi.
Ama bir farkla: o, 1960’larýn ortasýndan sonra kozasýna
geri dönmüþtür.
1 2 3
June Christy
11
12
13
June Christy
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Something Cool (1955) CAPITOL
• Duet (1955) CAPITOL
• The Misty Miss Christy (1956) CAPITOL
• This Is June Christy (1956) CAPITOL
Toplama Albüm:
• The Uncollected June Christy With The Kentones [1946]
(1986) HINDSIGHT
• The Best Of June Christy: Jazz Sessions (1996) BLUE
NOTE
• Spotlight On June Christy [Great Ladies Of Song] (1995)
CAPITOL/EMI
• June Christy&Stan Kenton Orchestra (1996)
COLLECTOR’S CHOICE MUSIC
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
45
01
02
03
04
1977’de Impromptu ile stüdyoya yeniden girmiþ olsa
da ayný baþarýyý yakaladýðýný söylemek zor görünüyor.
Tabii bir yandan, performans ile seçilmiþ repertuar
arasýndaki pozitif korelasyonu yadsýmamak gerek.
Nitekim, Angel Eyes, Fly Me To The Moon, Willow Weep
For Me, How High The Moon, Baby All The Time, How
Long Has This Been Going On, They Can’t Take That Away
From Me gibi klasiklerin yorumlarýna kattýðý çeþnilerin
güzelliði aþikar.
June Christy’yi dinlerken kimi zaman insan bir
uçaktaymýþ da, uçak irtifa kaybediyormuþ gibi
hissedebiliyor. Pek iniþli çýkýþlý; üstelik basamaklarý üçer
beþer atlar gibi. Tekin mi? Tekin. Anayoldan pek sapmýyor
çünkü. Çok karýþtýrmýyor. O “sýmsýcak” sesiyle ve
tekerleme haliyle mistymisschristy Stan Kenton’ýn
ümitlerini hiçbir zaman boþa çýkarmadý. Hem bu sýcaklýk
hadisesi June’un da derdi imiþ. Kendisi her türlü eleþtiriye
hak veriyor da (efendim, swing’i beceremiyorsunuz,
tonlamalarýnýz da hatalý vb.) “soðuk” vokali, hele hele
soðuk bir gülümsemesi olduðu yolundaki iddialarý asla
hazmedemiyor. Daha doðrusu hazmedemiyordu. June
Christy 21 Haziran 1990 tarihinde öldü.
Hem her þeye de inanmamak lazým. Asýl adý: Shirley
Luster. Erken yaþlarda, daha lise yýllarýnda baþlamýþ o
da. Sonra kökten bir imaj yenilenmesi: isim yine deðiþiyor:
Sharon Leslie. 1945’te hemen O’Day’den boþalan koltuða
kuruluyor Stan Kenton'ýn dibine oturuyor. Ýmajý abartýp
June Christy adýný alýyor. Sonra gönül rahatlýðýyla önüne
geleni Midasvari bir þekilde swing’e çevirmeye baþlýyor.
Disiplinlerarasý çalýþýp Shoo Fly Pie and Apple Pan Dowdy,
Her Tears Flowed Like Wine ve Tampico ile June Christy
markasýný dünyaya tanýtýyor. How High the Moon’u da
aradan çýkarýyor tabii bu sýrada. Aranjör Pete Rugolo’yla
birlikte görünecek bundan sonra uzun bir dönem. Gerisi
Kenton. Uzaða gitmeye gerek yok: Kocasý da Kenton’ýn
saksofoncusu Bob Cooper zaten.
1954’te ünlü Something Cool, cazda yeni bir akýmýn
da habercisi ayný zamanda. Ardýndan da The Misty Miss
Christy anýlmalý. Bunlarda repertuar hep klasik. 1950’lerde
daha liste menzilli çalýþmalar da göze çarpmýyor deðil,
ama söz konusu June Christy olunca Kenton günlerini
ve mirasýný anýmsamamak elde deðil.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
June Christy
30
31
32
46
01
02
03
04
Yazar June Christy’yi de dönemin pek çok popüler
caz vokalisti gibi Kenton yýllarýnda býrakmayý yeðledi.
Ama bu demek deðil ki sesi olgunlaþmadý, geliþmedi.
Yalnýzca küçük bir tercih. Yoksa Christy elastiki scat
kabiliyetini özgün ses tonuyla birleþtirip þarkýlara bir
nevi kartvizit eklemeyi her zaman becerdi. Beyaz caz
vokalistlerinin en þanlý yýldýzlarýndan olageldi Miss June
Christy.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
June Christy
30
31
32
47
altkitap.com
01
02
03
04
05
Karin Krog’un Yaðmur
Damlalarý
06
07
08
09
10
i. Giriþ
Hemen kimlik referansýný devreye sokalým: Karin Krog,
caz, Norveç. Daha? John Surman, avangart, sagalar ve
ragalar, 1937-doðum, kadýn, ah-bir-de vokal. Fazla söze
hacet? E tabii.
ii.Geliþme
k. Karin Krog’un adý genellikle John Surman ile birlikte
geçiyor gerçi, ama kendisine benzeþtirilen ve kendisiyle
benzeþen vokaller olarak Jay Clayton, Jeanne Lee,
Sheila Jordan ve Urszula Dudziak’ý da Krog
biyografilerinde görüyoruz. Öyleyse bir avangart yaný
var onun: One On One, Sings Gershwin gibi
albümlerindeki standartlarý da zaten o avangartlýðýyla
– ama sadece hafifçe belli ederek - söylüyor.
Repertuarýnýn kocamanlýðý müziðine elastiklik katýyor.
1 2 3 4
Karin Krog
11
12
13
Karin Krog
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Some Other Spring (1970) STORYVILLE
• Hi-Fly (1976) MEANTIME
• Sings Gershwin (1993) MEANTIME
• One On One (1997) MEANTIME
• Raindrops, Raindrops (2002) EFA RECORDS
Toplama Albüm:
• Jubilee (1995) POLYGRAM
• Such Winters Of Memory (John Surman, Pierre Favre
ile) (1983) ECM
• Nordic Quartet (John Surman, Terje Rypdal, Vigleik
Storaas ile) (1995) ECM
• Sweet Talker: The Best of Karin Krog (2006) GRAPPA
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
48
01
02
03
04
ka. Krog, 15 Mayýs 1937 Oslo doðumlu. Dünya çapýnda
caz ünü kazanmasý 1960’lara, hatta tam tamýna 1964’e
(By Myself baþlýklý ilk albümünü çýkarmasýna ve Antibes
Caz Festivali’ne katýlmasýna) dayanýyor diyorlar. O
dönemde çalýþtýðý müzisyenler arasýnda Don Ellis ve Clare
Fischer var; bir on yýl daha geçince devreye Warne Marsh,
Dexter Gordon, Archie Shepp, Red Mitchell ve Bengt
Hallberg girmiþ. Jan Garbarek ve Arild Andersen’i ise
aksiyom olarak görüp sorgulamayalým derim. Bu Kuzeyli
lady’ye eþlik edenlere ek: çeþitli dönemler ve çeþitli
albümlerde Kenny Drew, Jean-Luc Ponty, Albert
Mangelsdorff, Daniel Humair, Niels-Henning Orsted
Pedersen, Ted Curson, Palle Mikkelborg, Steve Kuhn,
Steve Swallow vb vb.
kar. Birliktelikleri 1960 sonlarý – 1970’lerle baþlasa da
1980’lerden itibaren John Surman ile adý iyice öne çýkar
oldu Karin Krog’un. Dünyayý turlamaya zaten baþlamýþtý,
turlarýna Surman ile devam etti. Bu arada MPS ve Verve
etiketleri onun müziksel bilinirliðini dünya ölçeðine
yayýyordu (Philips, Sonet ve Polydor’u da es geçmemeli
05
burada).
06
07
kari. Temkin! Daha demin para, þan ve þöhretten
bahsediyor gibi görünsek de Karin Krog’un yine de caz
içinde ve dýþýnda marjinalliðini koruduðunu unutmamalý.
Dave Frishberg þarkýlarýndan Afrika ritimlerine, Hint Alap
müziðine, standartlara ve muhteþem doðaçlara uzanan
mecrada. O her yerde rahat.
08
karin. Durgun, düetlere uygun ses. Elektronik de olur.
Kök salan bir vokal: özellikle de bariton saksofona (ki bu
da bir sýr deðil!) ama doðuda, uzak doðuya.
Cintoniklimontekila da anýþtýrmalarý yapýlmýþ. Uygundur.
Folk müzik ilgisini kamçýlayan Jan Garbarek olmasýn?
Ta kendisi, evet. Besteci ve piyanist Nils Lindberg ile
Vikinglerden kalma Norveç kiliselerinde boy gösteriþ.
Sesin tüm enstrümanlardan üstün olanaklar sunduðunu
beyan eden biri için sýnýrlar da olmasýn zaten.
15
karink. 1960’larda Karin Krog’un trompetçi Don Ellis ile
çalýþtýðýna deðinmiþtik. O zaman için ikisinin yarattýðý
09
10
11
12
13
14
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Karin Krog
30
31
32
49
01
02
03
04
alýþýlmamýþ ses renklerinden. 1967’de Ellis Krog’u
Amerika’ya davet edecekti. Hatta orada elektronik
öncülerinden Tom Oberheim ile tanýþan Krog'un elektronik
týnýlar üzerinden yaratýcýlýðýný artýracaktý.
karikr. Karin Krog, 60’larda ve 70’lerde Ýskandinavya’da
yaþayan çeþitli Afroamerikan müzisyenlerden de çok
etkilendi. Tenor saksofoncu Dexter Gordon ile 60’larýn
sonunda Oslo’da tanýþtý. 1970’te Some Other Spring
albümünü kaydetti. Diðer bir tenor saksofon ustasý Archie
Shepp ile de 1976 baharýnda Nürnberg’de rastlaþtý. Bu
tanýþmanýn ardýndan birkaç hafta sonra Shepp bir
Ýskandinavya turu ile Oslo’ya geldiðinde tesadüfen garda
Krog ile karþýlaþtý. Hemen bir stüdyo kiraladý ve bir ritim
grubu ayarladý. Ýkili kayýtlara gece 1’de baþladýlar; sabah
7 civarýnda ellerinde Hi-Fly albümü vardý artýk. Japonlar
1977’de yýlýn vokal albümü seçtiler Hi-Fly’ý.
karinkro. Þimdi John Surman zamaný. Krog - Surman
ikili durumunun en iyi örnekleri romantik-melankolik,
deneysel-geleneksel ama kesinlikle kulaðý müziðin yanýna
çakýlý býrakan, onun girdiði þoku bir süre atlattýrmayan
ve melodiyi hemen aðza dolayan (olaðanüstü, olaðanüstü!)
albümler Cloud Line Blue, Such Winters Of Memory,
Bluesand, Freestyle ya da (Terje Rypdal, Vigleik Storaas
ile) Nordic Quartet’te bizzat yaþanabilir. Ayný zamanda
ikilinin bale topluluklarýyla, korolarla ve orkestralarla
gerçekleþtirilmiþ kayýtlarý da var. Adýnýn yine anmadan
edemeyeceðim ikili Bugge Wesseltoft-Sidsel Endresen
gibi; ama bu kez Norveç-Ýngiliz ortaklýðý ile: Surman ve
Krog caz dünyasýnýn en özel iþbirliklerinden biri.
karinkrog. Krog ticaretin baskýlarýndan kurtulmak için
kendi plak þirketi Meantime’ý kurdu. (adresi de Nobelsgt.
35 N - 0268 Oslo - Norveç efendim) Bluesand; Something
Borrowed, Something New; Sings Gershwin, One On One,
Oslo Calling gibi son dönem albümlerinin çoðu
Meantime’dan. 1995 tarihli Jubilee ise adý üstünde jübile
yapýlan bir 30 yýlýn en-iyileri.
iii. Sonuç
Bol üretim, iþbirliklerine devam: Karin Krog/Mathew
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Karin Krog
30
31
32
50
01
02
03
04
Herbert. Karin Krog/Steve Kuhn. Karin Krog/Bergen
Big Band. Vokale kendini vermiþlik. Sweet Talker, Krog’un
2005 yýlýnda çýkan Best Of’u: Bildiklerin ve bilmediklerin.
Þaþýracaðýn gibi. Nasýl anlatsam sana. Ýlk harflere
baksana.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Karin Krog
30
31
32
51
altkitap.com
01
02
03
04
05
Yaðmurlu Fýrtýnalý Bir Hava
(Þaþýrdým Yolumu
Karanlýkta)
06
07
08
09
10
11
12
Swing döneminde adý sýkça geçen Lena Horne Kamelyalý
Kadýn edasýyla kimi zaman Hülya Koçyiðit
melodramlarýný da andýrýyor. Neredeyse Stormy
Weather'ýn sonunu getiremeden þurada düþüp
bayýlýverecek.
Kedigil siluetli Horne'a bu sebepten bir de lakabý var:
tigress. Þýk, zarif, alýmlý. Þarkýcýlýða dansçýlýkla
baþlayanlardan. Hem de Harlem'in “kime sorsanýz
gösterirler” Cotton Club'ýnda. O zamandan bu yana çok
yönlülükten taviz yok. Þarkýlar, filmler, þovlar. 1917
doðumlu olduðunu ifþa ettikten sonra, ayrýntýya girebiliriz.
Lena Horne bugün kalýn caz tarihi ansiklopedilerinde
pek anýlmýyor. Olsa olsa þarký söyleyen sinema yýldýzý
1 2 3
Lena Horne
13
Lena Horne
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Stormy Weather (1957) RCA
• Lena Horne Sings Your Requests (1963) CHARTER
• Lena Horne: The Lady And Her Music (1981) QWEST
• An Evening With Lena Horne (1994) BLUENOTE
• Being Myself (1998) BLUENOTE
Toplama Albüm:
• Stormy Weather: The Legendary Lena Horne (19411958) (1990) BLUEBIRD RCA
• Lena Horne at M-G-M: Ain't It The Truth (1996) RHINO
• The Essential Lena Horne: The RCA Years (2010) SONY
MASTERWORKS
• The Fabulous Lena Horne: 22 Hits, 1936-1946 (1997)
ASV/LIVING ERA
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
52
01
02
03
04
ya da scat yapmayan pop-caz þarkýcýsý gibi tamlamalarla.
Yanlýþ deðil. Ama haksýzlýk olur. Horne'u, insaný hemen
içine alan, rahatlatýp gevþeten sesiyle cazýn da önemli
figürlerinden saymak gerek.
Diþi kaplan, sinemada siyahiler üzerine oluþmuþ
önyargýlarý kýranlardan biri. Bir sinema dergisinin
kapaðýndaki ilk siyahi film yýldýzý. Sizi güçsüz düþüren
yük deðil, onu taþýyýþ tarzýnýzdýr, demiþ. Anlaþýlan o ki
yükünü yaþamý boyunca çok dikkatli taþýmýþ. Kýrmadan,
bozmadan. 1994'te Blue Note ile yaptýðý anlaþma bunu
kanýtlar nitelikte. Vokali biraz daha sert basýyor artýk,
ama titrek mum ýþýðý efekti sürüyor.
Mum ýþýðý, altý yaþýndayken ilk sinyalleri vermiþti. 193536 yýllarýnda Noble Sissle orkestrasý bünyesinde birtakým
icraatlarda bulunduktan sonra piyanist Teddy Wilson ile
kayýtlar yaptý. Ýki yýl Charlie Barnet Big Band'ine takýldý,
1941'de Artie Shaw'a kendisiyle kayýt yapma þerefini
bahþetti. Ama Brooklyn'li dilber asýl Cabin in the Sky,
Words and Music ve Stormy Weather gibi filmlerde boy
gösterince uluslararasý platformda adýný duyurdu.
Hollywood camý, televizyon ekraný.
Irk ayrýmýnýn þiddetli boyutlara vardýðý bir dönemde
tüm bu iþleri baþarmak satýrlarda listelendiði kadar kolay
deðil. Horne girdiði orkestranýn beyaz üyelerinin içinde
bir siyahi olarak farklý oteller, soyunma odalarý ve kulisler
kullanmak, oynadýðý filmlerde beyazlarýn arasýnda komik
roller almak zorunda kalýyordu sýklýkla.
Horne'un ilk filmi, 1938 tarihli The Duke Is Tops oldu.
Zenci kadrolu bu filmde rol aldýktan sonra zarif kaplan
1942 yýlýnda MGM ile yedi yýllýk bir sözleþme imzaladý.
Yedi yýl boyunca on üç adet Hollywood filminde göründü
ki bazýlarýnda bir repliði bile yoktu. Kendini Hollywood'a
ait hissetmemesinin en büyük nedeni bu olsa gerek. Hem,
kesintili bir kariyer oldu Horne'unki. 1950'lerde ve
1960'larda ýrkçýlýk karþýtý ve sol hareketlerde yer alýyordu
çünkü bir yandan da. Bu da mecburi bir uzaklaþ(týrýl)ma
demekti film endüstrisinden.
Dahasý da var: Lena Horne Lennie Hayton ile evlenince
baþa çýkmak zorunda kaldýðý zenci-beyaz ayrýmcýlýðýna,
anti-semitizm de eklenmiþ. Horne bu konuda, "Onunla,
beni zenci erkeklerin götüremediði yerlere götürsün diye
evlendim," dese de inanmayýn. Ýkisi de birbirini aslýnda
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Lena Horne
30
31
32
53
01
02
03
04
çok sevdi. Sevgi demiþken, Billie Holiday de Lena Horne'u
severmiþ. Biyografisinde, "Horne gibi insanlar baþkalarýnýn
açtýðý yaralarý iyileþtirir," diyor. Sonra da onu daha iyi
tanýmak istediðini yazýyor.
Filmlerinin, þovlarýnýn afiþlerinde havalara bakarak
verdiði güler yüzlü pozlar gerçeði yansýtmýyor her zaman.
Beyazlarýn önünde þarký söylemekten, sürekli önyarglarla
karþýlaþmaktan yorulmuþ. Sesinin güçlü çýkýþýný da bir
anlamda uðradýðý haksýzlýklara karþý duyduðu öfkeye
baðlýyor. "Kendimi güçlü hissetmek zorundaydým," diyor.
Tüm kariyeri de bunu saðlamaya çalýþmakla geçmedi mi
zaten?
Lena Horne'un eðlence dünyasýna dönüþü 1981'de
Lena Horne: The Lady and Her Music adlý þovuyla
gerçekleþti. Þovun soundtrack albümü GRAMMY® bile
aldý. Lena Horne: The Lady and Her Music ayný zamanda
Broadway'in en uzun soluklu "tekkadýnþovu" ünvanýný
kazandý. Bunun ardýndan 1994'te That's Entertainment
III adlý filmi yaptý.
Þarkýcý, aktivist, aktris ve dansçý Lena Horne, 2010’da
93 yaþýndaki ölümüne dek güzelliði ve zerafetinden bir
damla yitirmedi. 80. yaþ günü vesilesiyle çýktýðý bir
röportajda þöyle diyordu: “Þarký söylemek için deli
olmuyorum aslýna bakýlýrsa. Yýllar önce böyle bir iþ buldum
ve þarkýcýlýða baþladým. Þarký söylemek uzun bir süre
benim için seyirciyi eðlendirmek amacýyla yapýlan bir
þeyden ibaretti. Ancak elli yaþýma geldiðimde seyircilerin
gerçekten de þarký söylememi istediklerini keþfettim.
Böylece karþýlýklý bir duygu alýþveriþi baþladý ve þarký
söylemeyi ancak o zaman sevmeye baþladým.”
“Kendimi dinlemiyorum,” da diyordu Lena Horne. Ama
aðzýndan dökülen her sözcük müthiþ bir duygu yýldýrýmý
gibi iþliyor insanýn içine, gülümsetiyor.
Sadece dinlemek için deðil, okumak için de Lena
Horne, iki kitap: James Gavin imzalý Stormy Weather:
The Life of Lena Horne; ve Horne’un kýzý Gail Lumet
Buckley’nin aðzýndan bir aile biyografisi, The Hornes: An
American Family.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Lena Horne
30
31
32
54
altkitap.com
01
02
03
04
05
Of Lisa Ekdahl! Kimsin?
29 Temmuz 1971 doðumlu Lisa Ekdahl son dönemin
en özgün hediyeliklerinden. Çocuk sesli. Tayfanýn baþ
elemaný Blossom Dearie’nin ses izleri tazecik. Tane
tane, huzurlu. Nature Boy’u güzel söylüyor. Hem de çok.
Yüzü Sinead O’Connor’ý andýrýyor, sesiyle yüz ifadesi
koþutluk içinde. Masum, ýstýraplý, (haksýzlýk olmasýn da,
belki öyle deðildir. Hem Salvadore Poe’ya bakarken
albüm kapaðýnda sýcak gülüyor) vibratolu gözler. Ya da
belki, kendi sözlerini ona tekrarlamalý: Give Me That
Slow Knowing Smile.
Ama ne yalan söylemeli sanki kuzeyli aðýrlýða tam
oturmuyor. Ya da belki yeni kuzeyliler böyle oluyor.
Ekdahl memleketi Ýsveç’te aslýnda popçu olarak
geçiyor (“Folk da olur, ne derseniz olur,” diye yanýtlýyor
kategorileþtirme sorularýný). Bir kerede yarým milyon
satan ve ona Ýsveç’te üç müzik ödülü birden kazandýran
1994 hiti Vem Vet (Kim Bilir) ile ünlenmiþ. Öncelikli
olarak Ýsveç, ama diðer Ýskandinavya ülkelerinde de.
06
07
08
09
10
11
12
13
Lisa Ekdahl
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Lisa Ekdahl (1994) EMI
• When Did You Leave Heaven (1995) RCA VICTOR
• Back to Earth (1999) RCA VICTOR
• Lisa Ekdahl Sings Salvadore Poe (2000) RCA VICTOR
• Give Me That Slow Knowing Smile (2009) RCA VICTOR
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Lisa Ekdahl
30
31
32
55
01
02
03
04
O zamanlar daha yirmi üç yaþýnda bir taze. Latine de
meraklý. Poplarý kendi dilinde, cazlarý Ýngilizce söylüyor.
Kendi dilindeyken daha saðlam basýyormuþ gibi ama
yere. Doðma büyüme Stockholm'lü.
Ýsveççe yaptýðý diðer pop albümler 1996 tarihli Med
Kroppen Mot Jorden, 1997’den Bortom det blå (en dibine
bak, biraz hüzün bulursun, diye çevirmiþti bir dostum),
2004'lü Olyckssyster ve 2006'lý Pärlor av glas. Peter
Nordahl Trio’lu When Did You Leave Heaven ilk caz
denemesi. Fakat bu albümle biraz da tepki toplamýþ. Bu
sesle ona caz yapmayý çok görenler olmuþ. Plak þirketi
kýzý caza sokmakla çok yanlýþ yaptý diyenler var.
Fotoðraflarýna bakarsanýz abartýlý boyutlarda bir lolitalýk
havasý sezersiniz. Uzun çoraplý kýz Pippi gibi. Sadelik,
çocuksuluk, meleklik. Back To Earth’te stili daha bir
durgun, belki oturmuþ. En azýndan çocuksuluðunu
oturtmuþ gibi. 1998 tarihli Back To Earth, When Did You
Leave Heaven'a nazaran çok daha.
Son günlerde Ýskandinavya'da artan ýrkçýlýk konusunda
da duyarlý. Afrikalý bir grupla birlikte söylemiþ ýrkçýlara
karþý sanatçýlar konserinde.
Müzikten ve tarihten bahsetmeye devam. Lisa Ekdahl
Ýsveççe öðrenmek için iyi bir bahane olabilir. Öpnat upp
dit fönster, Bortom det blå, Med kroppen mot jorden ya
da ne bileyim, Det är en nåd gibi þarkýlarla. Piyanoda
Peter Nordahl, davulda Ronnie Gardiner ve basta Patrik
Boman’dan kurulu Peter Nordahl Trio ile yaptýðý Back To
Earth albümünün ardýndan (burada, þarký listesinde iki
numara Nature Boy’un baslý düeti eþsiz), 2000’de
doldurduðu Lisa Ekdahl Sings Salvodore Poe ise Ekdahl
ile Poe’nun bir Hindistan yolculuðu sýrasýnda (uçakta)
tanýþmalarýnýn devam ürünü. Bossa nova havasý hakim
albüme. Bu albümdeki þarkýlarýn tamamý kocasý Salvadore
Poe’ya ait. Karý koca kendilerinde keþfettikleri bossa nova
aþkýný somuta dönüþtürdükleri Sings Salvadore Poe’ya
bakýnca Lisa Ekdahl’i Astrud Gilberto’ya benzetmek de
söz konusu olabilir.
Sorulunca, yani, müziðinizin stili sürekli deðiþiyor,
neden, diye sorulunca, “Hayýr”, diye cevaplandýrýyor,
“bence müziðim mantýklý bir þekilde ilerliyor, yön
deðiþtirdiðini düþünmüyorum, bir albüm sonra ne
yapacaðýmý her zaman biliyorum.”
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Lisa Ekdahl
30
31
32
56
01
02
03
04
05
Lisa on sekiz yaþýndan beri þarký söylüyor. Ara sýra dersler
alýyor ve sesine iyi bakmaya çalýþýyor. Konuþamayacak
kadar hasta olsa bile, þarký söylemeyi doðal bir biçimde
beceriyormuþ.
Pop müziði de pop müzik yapmak için yapmýyormuþ /
yapmamýþ. Ýskandinav standartlarýna tekabül eden bir nevi
pop akustikmiþ o. “Sevdiðin sürece, yaptýðýn müziðin adýnýn
bir önemi yok. Cazla pop arasýnda fark olduðunu
düþünmüyorum. Bazen, koþullara göre bir yön seçersin
kendine. Bunlar senin hayatýný belirler. Salvadore Poe ile
karþýlaþmamýz gibi týpký.”
Açýsýný tam tesbit edemediðim bir yerden Diana Krall’la
da bað kuruluyor ilgili çevrelerde. Lisa’nýn yeri ayrý olmalý
oysa. Çok özgün.
Fonda baðýmlýlýk yapan Give Me That Slow Knowing
Smile ýslýklarý. Ýsveç'ten çok uzak sýcak bir kýþ sabahý.
“Her zaman, “Ýþte yapmak istediðim þey bu,” diyemezsin,”
diyor Lisa Ekdahl. “Bir þey sana yol gösterir hep. Bu öyle
bir gizemdir ki, olanlarýn, zaten olmasý gerektikleri için
olduklarýný düþündürür sana. Önemli olan yaþamýn
sunduklarýna açýk olmaktýr; ilgimizi çeken her þeye.”
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Lisa Ekdahl
30
31
32
57
altkitap.com
01
02
03
04
05
Mari Boine: Yüksek Sezonda
Kuzeyden Güneye
06
07
08
09
10
Mari Boine, adýnýn telaffuzundan bile tam emin
olamadýðým kadar uzaklardan. Bize göre diyelim.
Norveç’in alabildiðine kuzeyi kutba yakýn
Gamehhisnjarga’dan. Norveçlilerin Karasjok dedikleri,
Sami topraklarý.
Kuzeyden gelen, basit müzik? Norveç’in uç
bölgesinden, Lapland’dan, bastýrýlmýþ Sami azýnlýðýn
yanlýþ anlaþýlmýþ müziði? Boine de tabu yýkýcý tamamiyle.
1956 doðumlu Mari Boine, günümüzde kuzey Norveç,
Ýsveç ve Finlandiya’da yaþayan, kendi dillerini koruyan
Samilerin kültürünü temsil eden en büyük isimlerden.
Samiler kim? Kuzey Amerika Kýzýlderilileri ile Eskimo
kabilelerine dayalý bir ýrk. Hýristiyan Ýskandinavlarca
kolonileþtirilmiþler. Dinin aðýrlýðý çok. Boine’nin ilk
karþýlaþtýðý müzikler de (Ýsveçli Lüteriyen papaz Lars
11
12
13
Mari Boine
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Gula Gula (1989) REAL WORLD
• Radiant Warmth (1996) POLYGRAM
• Eight Seasons (2002) EMARCY
• Idjagiedas/In the Hand of the Night (2006) UNIVERSAL
JAZZ
• Cuovgga Áirras / Sterna Paradisea (2009) LEAN
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Mari Boine
30
31
32
58
01
02
03
04
Levi Læstadius’un adýndan gelen) Laestadiyen olarak
adlandýrýlan ve Samiler arasýnda saðlam bir yere sahip
olan Hýristiyan hareketin ilahileri. Bu etkinin yaný sýra
Boine’nin, güçlü ses, güçlü öyküler ve (Hint flütü, Arap
kemaný, Peru gitarý da dahil) dünyanýn çeþitli yerlerinden
topladýðý enstrümanlarla yarattýðý, sonra da cazla
birleþtirdiði müziðin geleneði eski Sami doðaçlama þarký
tarzý yoik’in yanýnda Hýristiyan öncesi Þamanizm’e de
dayanýyor.
Mari Boine’nin uluslararasý üne kavuþmasý Gula Gula
(1989) adlý albümüyle gerçekleþti. Üçüncü albümü Eagle
Brother ile Norveç Grammy’sini kazandý (1994). 2002
tarihli Eight Seasons (Gâvcci Jahkejuogu) ise Bugge
Wesseltoft’un prodüktörlüðünde çýktý. Wesseltoft adý,
Boine’ye ait bu albümün içeriði hakkýnda fikir vermek
için bir referans olabilir. Boine’nin önceki remiks albümü
(2001) de hesaba katýlýrsa. Böyle bir seçim, Boine
tarafýndan da arzulanmýþ anlaþýlan. Boine’de Massive
Attack etkisi büyükmüþ. Melankoli, Boine’nin “SamiBlues” diye adlandýrdýðý ve dansla, hip hopla, rock’la,
Arap ve Afrika müzikleriyle karýþýmýný yaptýðý müziðin ana
elemanlarýndan. Basit mi? Deðil, ama nasýl dinlendiðine
baðlý. Çok karmaþýk, tersine. Anlaþýlmaya, kendini
anlatmaya çalýþan bir müzik. Hem remikse raðmen, Boine
þaþmazýnda bir deðiþiklikten bahsetmek de zor. Eight
Seasons’a gelince, etnik koku son zerreye dek içe
çekilebilir.
Eight Seasons, Boine’nin 1994’ten beri ilk stüdyo
albümü. Müziðinin toplamýna tanýklýk etmek için iyi fýrsat.
Duottar rássi (Tundra Flower), Silba várjala (Let Silver
Protect) veya Mu váibmu vádjul doppe - Hymn (My Heart
Will Always Return)’de yoik’i dinlemek mümkün.
Bunlardan Mu váibmu vádjul doppe - Hymn, Boine
tarafýndan Norveç veliahdýnýn düðününde söylenince
büyük bir tartýþma kopmuþ. Bir tabunun yýkýlmasý.
Albümdeki þarkýlarda gitar baskýn. Ýlk þarký Boadan nuppi
bealde’de (I Come from The Other Side) ise Jan
Garbarek’in bariton saksofonunu duyuyoruz.
Mari Boine, müziðini iyi düþünen, hissederek ve
düþünerek yazan bir Sami kadýný. Baðlandýðý kültürü
tanýtmanýn ötesinde, karþýlaþtýðý baský ile mücadele etmek
zorunda. Sesindeki kreþendonun kaynaðý biraz bu
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Mari Boine
30
31
32
59
01
02
03
04
kýzgýnlýk. Okullarda öðretildiði gibi Sami dilinin deðersiz,
Samilerin de Norveçlilerden ya da diðer Avrupalýlardan
aþaðý olmadýðýný göstermek için savaþmak zorunda.
Müziðini gerçek anlamda bir protesto aracý olarak görüyor.
Þaman müziði uzun bir yasaklar döneminden sonra
diriliyor. Mari Boine, globalizme de karþý; çünkü onu
üçüncü dünyanýn sömürülmesinin baþka bir adý olarak
algýlýyor. Norveç’in ise bu süreçte Avrupa’da kendine özgü
izlediði yolu yerinde buluyor.
Boine’nin söylediðine göre, insanla beden ya da yürek
arasýna bir mesafe koyan Batý’nýn aksine Sami
kültüründeki her þeyi bütün olarak algýlama eðilimi onun
müziði de bir bakýma ruhun aynasý olarak görmesinde
etkili oluyor.
Mari Boine, 2000’lerde yolcuðulunu Idjagiedas (In the
Hand of the Night, 2006), Kautokeino-opprøret filminin
ayný adlý soundtrack albümü (2008) ve Cuovgga Áirras /
Sterna Paradisea (2009) ile sürdürdü. Nils Gaup imzalý
Kautokeino-opprøret (Kautokeino Ýsyaný), kuzey Norveç
kenti Kautokeino’da (Samice adýyla Guovdageaidnu) 1852
tarihinde Samilerin Norveç sömürüsüne karþý nasýl
ayaklandýklarýnýn gerçek öyküsüydü. Mari Boine’nin
öyküsüne de paralel.
1994 Lillehammer Kýþ Olimpiyatlarý’ndan gelen teklifi
bir “egzotik dekorasyon” olarak kullanýlmasýna karþý
çýktýðý gerekçesiyle reddeden bu asi ruh, 2009’da Norveç
Kraliyet Aziz Olaf Niþaný’ný alarak birinci sýnýf þövalye
tayin edildi. Patikasýndan iki kaldýrým taþý.
Mari Boine, çeþitli ve tutarlý. Melodik ve çið. Poetik ve
doðal, politik ve cesur.
Gula Gula - Türkçe mealiyle: Dinle! Dinlemek gerek.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Mari Boine
30
31
32
60
altkitap.com
01
02
03
04
05
Little “Nina” Blue
06
07
Tok ses, boðuksun. Belki en iyilerinden biri: Love Me or
Leave Me. Herkes söyler de, o biraz daha farklý. Yoksa,
caným, tabii herkes birbirinden farklý. Neden olmasýn?
Yanlýþ anlaþýlmak istemeyen sitem Nina. Ne me quitte
pas’nýn hüznü. Hem piyanoda hem de vokalde protesto
ses.
Tokluk belki yutulmuþ toz. O da meçhul. Yine de
hayatta meçhul olmayanlar da var. Nina Simone’unki
hem sahneden hem tutukluluktan aný toz. Kolay deðil.
Irkçýlýk karþýtý bir leydi, çýðlýklarýný sakýnmadan salar.
Ton agresiftir, dehþetli yankýlanýr. Kadýnlara dünyanýn
zencileri diyen bu kadýn zencinin aðzýndan bal akmýyor
her zaman.
Nina Simone’un kariyerinde kimi köþetaþlarý imece
usulü caz tarihinde de kullanýlabilir. I Loves You Porgy’nin
öyküsü þarkýcýnýn öyküsü. Nina için geçerli tez: þarký
söylemeden klüpte iþ bulamýyorsan söylersin olur biter.
Piyanistlik hevesi þarkýcýlýkla birleþir böylece. Anlaþýlan
1 2 3
Nina Simone
08
09
10
11
12
13
Nina Simone
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Nina Simone and Her Friends (1957) BETHLEHEM
• Little Girl Blue (1957) BETHLEHEM
• Nina at Town Hall [live] (1959) COLPIX
• At the Village Gate [live] (1961) ROULETTE
Toplama Albüm:
• The Best of the Colpix Years (1993) ROULETTE
• Anthology: The Colpix Years (1996) RHINO
• The Ultimate Nina Simone (1997) VERVE
• The Very Best Of Nina Simone, 1967-1972 : Sugar In
My Bowl (1998) RCA
• Anthology (2003) RCA
• To Be Free: The Nina Simone Story (2008) RCA/SONY
LEGACY
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
61
01
02
03
04
Nina o zamandan hakkýyla söylemiþ. Ýþi kapmýþ. Üstelik
ayný adlý kaydýyla da R&B listelerine dalmýþ.
Simone eklektik midir? Dir. Her teldencidir, bana göre
cazcý, genel kanýya göre siyahi devrimci yüksek “soul”
kadýný. Hep beraber sayalým - saðdan sola (soul’a): pop,
caz, R&B, blues, gospel, broadway, rock, folk, soul. Seç,
beðen, al. Daðýnýk repertuar. Þimdi de elde diðer resim:
saðdan üçüncü çýlgýn, soldan ikinci asabi - ipucu: seyirciyle
kavgalý -, önden dördüncü muamma. Ayný kiþi olmasýn
sakýn?
Es geçmek yazýk olur, biraz da repertuar çalýþalým.
Þefin tavsiyesi Martin Luther King Jr. anýsýna Mississippi
Goddamn. 1963’te Mississippi’de Medgar Evers ve
Alabama’da dört zenci öðrencinin katliamýna ithafen.
Sonra I Put a Spell On You ve Four Women; daðýldýkça
neler çýkmaz ki sandýktan: Brel’den Ne me quitte pas,
Animals’ýn yaydýðý Don't Let Me Be Misunderstood, Bee
Gees’ten To Love Somebody; bir de müzikal kariyeri:
Hair’den Ain't Got No.
See Line Woman’ý da akabinde saymalý. Simone
destanlara deðil ama reklamlara konu oldu. “Baðlamsal
bir söylem”le denir ki; þerefe: My Baby Just Cares for
Me.
Ayný adlý þarkýya hünerli bir göndermeyle “Genç,
yetenekli ve siyah” kadýnýn 50’lerin sonunda ortaya çýkýþý
tesadüfe yorulmasa gerek. Tarihsel bellek biraz yoklanýrsa
dönemin, caz skalasýnda hard bop’a rastladýðý gözden
kaçmaz. Beyazlarýn “cool” cazýna karþý siyahi tavýr. Hard
Bop böylece cool ile free jazz arasýnda dereleþti. Yine
1960-70 arasý soul müziðin doðuþunu temsil eder. Ýki
farklý kulvardan gelen “siyah olmaktan gurur duyan müzik”
kulaða ne kadar da tanýdýk çýnlýyor.
Çünkü müzik Simone’undur. Sivil haklar hareketi, siyah
bilinci ve siyahi müslümanlarýn yükseliþi ile Amerika
çalkalanýyor. Kesiþim büyüktü, eylemler büyüktü. Müzikte
de tavýr büyüdü. Politika müziðe hakim oldu ki Duke
Ellington, Count Basie gibi adlar da siyahi bilince
desteklerini açýkladýlar. Ama hareketin asýl katalizörleri
(kendisi de bir zenci müslüman olan) Art Blakey, Max
Roach, Clifford Brown gibi “militan kaþifler”di. Abartma
deðil ve çift yönlü anlaþýlabilir. Dönem cazda keþifler
dönemidir, bir yandan da bop yeniden fethedilmektedir.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Nina Simone
30
31
32
62
01
02
03
04
05
Bir keþif de adý kitaplarda Tina Turner, Ray Charles ve
Aretha Franklin’le yanyana geçen Nina Simone olacaktýr.
Simone, Nina. Duyar duymaz “iþte bu” dedirten. Hangi
“iþte”dir bu. Aranan ses mi yoksa tanýnan ses mi? Neyse
ki Nina Simone hepsine cevap verecek güçte týnlýyor.
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Nina Simone
30
31
32
63
altkitap.com
01
02
03
04
05
Peggy Lee’nin Önlenemez
Yükseliþi: Ucundan
Köþesinden Bir Caz
Efsanesi
Ýþte düz “söylem”lerden biri daha. Anita O’Day’lerden,
June Christy’lerden daha blues olsa da o da nihayetinde
bir swing dönemi statükocusu. Kendisine ticari demeyin
ama, alýnýyor.
Bulaþýcý bir olgu: Peggy Lee de Billie Holiday’e
öykünenlerden. Peggy Lee’nin cümleciliði Lady Day
kokuyor. Peggy HoLeeday Trav’lin’ Light’ta olsun The
Man I Love’da olsun onun mirasýný eþeliyor.
Duke Ellington’ýn kendi düklüðüne atýfla kraliçelikle
nitelendirdiði Miss Lee, hafif dalgalý, yapýþýk, kalýn telli
sandre saçlarý ve baygýn bakýþlarýyla filmlere aktris
seçilmesinin meþruiyetini de açýklar gibi. Kalabalýklarýn
“hafif müzik ve caz orkestralarý” ile coþtuðu dönemlerin
06
07
08
09
10
11
12
13
Peggy Lee
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Black Coffee (1956) DECCA
• Dream Street (1957) DECCA
• Beauty And The Beat! (1959) CAPITOL
• Is That All There Is? (1969) CAPITOL
Toplama Albüm:
• The Best Of Miss Peggy Lee (1998) CAPITOL
• The Complete Recordings 1941-1947 (1999)
COLUMBIA/LEGACY
• Trav’lin Light (2000) CAPITOL
• The Singles Collection (2002) CAPITOL/EMI
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Peggy Lee
30
31
32
64
01
02
03
04
liste yýldýzý. Ama insan, trendlere tutunmak zorunda
kalmýþ Peggy Lee’nin vakti zamanýnda seslendirdiði
hitlerin adlarýna bakýnca iç geçirmeden edemiyor: BubbleLoo, Bubble-Loo; Blum, Blum, I Wonder Who I Am; My
Small Señor; Chi-Baba, Chi-Baba; Caramba! It’s The
Samba; Ay Ay Chug Chug; Pick Up Your Marbles And Go
Home. Bu þarkýlarla listelerde üst sýralara yerleþip uzun
süre oralarda gezinmek…
Ama þunu da unutmamak gerek, Peggy Lee o kadar
çok kayýt yaptý ki Ellington, Mercer, Gershwin,
Rodgers&Hart ve Porter gibi bestecilerin göz bebeklerini
söyleyecek zamaný hep oldu. Bu þarkýlar da büyük ilgi
gördü elbette. Benny Goodman ile birlikte olduðu
dönemlerden olsun, Decca ya da Capitol yýllarýndan olsun
amiyane tabiriyle onu “þöhret” yapan daha önemlice
parçalarý þöyle bir toparlarsak: Why Don’t You Do Right?,
How Long Has This Been Going On?, Fever, It’s A Good
Day, I Don’t Know Enough About You, Mañana, He’s a
Tramp, Waitin’ for the Train to Come In, Lover, I Got It
Bad and That Ain’t Good, Elmer’s Tune, Winter Wheather.
Daha onlarca var. Seç beðen al.
Peggy Lee söz yazarý kimliðiyle de öne çýkýp döneminin
normlarýndan sýyrýlýyor. Ünlendirdiði þarkýlarýn arasýnda
kendi bestelerinin yeri büyük: I Don’t Know Enough About
You, It’s a Good Day, Mañana gibi. What More Can a
Woman Do? (1945) Lee’nin ilk bestelerinden biri ve Sarah
Vaughan tarafýndan kaydediliyor. 1950’lerden itibaren ise
Peggy Lee’nin þarkýlarýný filmler için yazmaya baþladýðýný
görüyoruz.
Burada da karþýmýza bir Ýskandinav köken çýktý. ÝsveçNorveç kýrmasý bir aileden geliyor Norma Deloris Egstrom
nam-ý diðer Peggy Lee. Külkedisivari bir çocukluðun
ardýndan radyoda sesini dinletmeye baþlýyor ve radyo
sahibinin önerisi üzerine Peggy Lee adýný alýyor.
Chicago’da, Kaliforniya’da turluyor, birtakým giriþimlerde
bulunuyor; Chicago’da bir otelde söylerken Benny
Goodman tarafýndan keþfedilip orkestrada Helen
Forrest’tan boþalan yeri dolduruyor.
Sonra Dave Barbour’la evleniyor ki onunla beraber
daha ne konserlere çýkacak, ne kayýtlar yapacak, ne
þarkýlar yazacak. 1940’larýn sonu ile 1950’lerin baþlarýnda
ise Peggy Lee Capitol’dan yayýnlanýyor. Capitol’dan çýkan
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Peggy Lee
30
31
32
65
01
02
03
04
05
ilk hiti Waitin’ for the Train to Come In (1945). O yýllarda
piyasaya sürülmüþ albümlerinden Black Coffee (1956),
The Man I Love (1957) ve Beauty and the Beat! (1959)
diðerleri arasýndan öne çýkanlar. Bir küçük not: Peggy
Lee’nin hayatýna Capitol iki kez giriyor, 1952-1957 arasýný
ise Decca kaplýyor.
Filmler için þarký yazmak da yetmiyor Peggy’ye, bizzat
seslendiriyor: Johnny Guitar (1954), The Racers (1955),
After Hours (1985) gibi. Lover ve Just One of Those Things’i
söylediði The Jazz Singer (1952) ile En Ýyi Yardýmcý Kadýn
Oyuncu dalýnda Academy adaylýðý aldýðý Pete Kelly’s Blues
(1955) ise kamera önüne geçtiði filmlerden ilk akla
gelenler.
Walt Disney’in ilk uzun metrajlý animasyonu Lady and
the Tramp’e ise ses ve beste takviyesi yapýyor Lee.
Filmdeki Siyam kedileri Peggy’nin sesi.
Blues’dan, latine, caza, popa geniþ bir yelpazede
seyreden komformist Peggy, 1960’larla beraber rock’a
da el atýyor hatta Is That All There Is? ile top tenleri de
vuruyor ama altýn çaðýn geride kaldýðý aþikar. 1980’lerde
Peg adlý bir þov yapma giriþimi sonuçsuz kalýyor. Bu arada
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Peggy Lee
30
31
32
66
01
02
03
04
05
saðlýk problemleri yakasýný býrakmýyor. 1980’lerde
emekliye ayýrýyor kendini; sonra dönüyor. Yine de
hastalýklar býrakmýyor peþini. 2002’ye dek.
Artýk aramýzda olmayan þuh bakýþlý Miss Lee ticari
ya da deðil klasýný ortaya koyup kendi klasiklerini çoktan
yarattý. Broadway mi, Pin Tin Alley mi, Siyam Kedileri
mi, yoksa saf swing mi, artýk bilinmez, orasý dinleyicinin
iþtahýna kalmýþ.
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Peggy Lee
30
31
32
67
altkitap.com
01
02
03
04
05
Tuva, Avangart ve
Sainkho’nun Nimetleri
06
07
08
09
10
Kazýtýlmýþ bir kafa, bazen de “ancak-uzamýþ” kýsacýk
saçlar. Çekik Tuva gözleri, Orta-Asya. Ýncecik bir beden,
üstünde de gezinen saten bir elbise. Yedi oktav ses. Ýþte
bu kiþioðlu, Sainkho Namtchylak , Tuva’dan sevgilerle...
Býrak Güneþ Iþýðýný Girsin, diyor þarkýlarýndan birinde.
Hep umut vermiþtir. Mut. Müziðin en özel kadýn
vokallerinden biridir. Tuva’yla yetinmemiþ, yani, Tuva
gýrtlak vokaliyle yetinmemiþ, caza, avangarda kaymýþ,
elektronikle müziði desteklemiþ. Enfes bir týný.
Tuva’da neler oluyor bir bakalým. Tannu Tuva,
SSCB’nin daðýlmasýndan sonra baðýmsýzlýðýný ilan etmiþ
diðer Türki cumhuriyetler arasýnda Güney Sibirya
taraflarýnda, Tannu daðlarý arasýnda kalmýþ þu an
komþusu olduðu Rusya Federasyonu’na baðlý özerk bir
Türki cumhuriyet. Baþkenti Kýzýl. Moðolistan’la da
komþu. Ortasýndan Yenisey nehri geçiyor. Tuva’nýn en
11
12
13
Sainkho Namtchylak
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Out Of Tuva (1993) CRAMMED DISCS
• Naked Spirit (1998) AMIATA RECORDS
• Stepmother City (2000) PONDEROSA RECORDS
• Who Stole The Sky? (2004) PONDEROSA RECORDS
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Sainkho Namtchylak
30
31
32
68
01
02
03
04
ünlü üretimlerinden biri egzotik Tuva “pul”larý. Bir de bu
haritalarda yer almayan “kayýp ülke”yi elindeki pullar
sayesinde 70’lerde “bulan” bilim adamý Richard P.
Feynman hadisesi. Ayrýca Türklerin bilebileceði Þaman
kültürü ve daha spesifiði Tuva gýrtlak vokal tekniði.
Sainkho’da neler oluyor bakalým. Sainkho, altýn
madeninden geçinen küçük bir Tuva köyünde doðuyor.
Anne baba göçebe öðretmenler. Sainkho, yerel bir
akademide müzik okuyor, ama hocalardan profesyonel
anlamda onay alamayýnca eðitimi kendi baþýna bitirmek
üzere Moskova’ya gidiyor. Gnesinsky Enstitüsü’nde vokal
eðitimi alýyor. Bir yandan da lama ve Þaman geleneksel
vokal teknikleri ile Tuva ve Moðol gýrtlak tekniklerini
çalýþýyor. Overtone denen bu teknik, erkeklere mahsus
olduðu halde kadýnlara pek öðretilmez imiþ. Þimdi de,
dünyada adý bu teknikle birlikte en çok anýlan HuunHuur-Tu ve Yat-Kha’nýn da erkek olduðu hatýrlatýlýr.
Sainkho ise bu yýldýrmalara göðüs gerip hepsini öðreniyor.
Eðitimini tamamladýktan sonra Tuva’ya dönüp Sayani adlý
Tuva Devlet Folk Topluluðu’na giriyor. Avrupa, Avusturalya,
Yeni Zelanda, ABD ve Kanada’da turluyorlar.
1988’de Sainkho Moskova’da avangart týný çalýþmalarýna
giriþiyor. Deneysel ve son derece yaratýcý iþler yapan TriO’ya (Sergej Letov (saksofon), Arkadij Kiritschenko (tuba)
ve Alexander Alexandrov (fagot)) giriyor; vokalini
serbestleþtiriyor burada. 1990 Sainkho’nun Tri-O’nun da
etkisiyle Batý’ya açýldýðý yýldýr. Münster Festivali’nde ve
Ulrichsberg’de sahne almýþtýr.
Komünizm çöktü, Sainkho Viyana’ya gitti. Çeþitli kayýtlar
yaptý, konserler, turneler. 1997 ise onun için pek de þanslý
geçmedi, zira tam kýrkýncý yaþgününü Kýzýl’da kutlama
hazýrlýklarý yaparken bir saldýrýya uðradý; birkaç hafta
komada kaldý. Kaldýðý komayý “nazar deðdi” diye algýladý
mý bilinmez ama 1998’de Djivan Gasparyan’ýn duduk’u
eþliðinde Naked Spirit’i çýkardý. 2000’de ise güneþ ýþýðý
konusunda atýfta bulunduðum ve elektroniklerden kuþ
seslerine geniþ bir bantta ilerleyen Stepmother City çýktý
ki en iyi kayýtlarýndan biri. Yoko Ono ile Björk’e benzeten
çýkýyormuþ, içerdikleri otantik çaðrýþýmlar bakýmýndan
belki ilgi kurulabilir.
Pek çok sanatçý gibi, kategorilerden taþan biri Sainkho.
Cazcýlarla çalýþmýþlýðý bol: Mesela Mars Song - Evan
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Sainkho Namtchylak
30
31
32
69
01
02
03
Parker ile. 1996 tarihli bu albümde, tenor ve soprano
saksofonda Parker ve seste Namtchylak’ýn beraber beþ
düeti var. Sainkho burda da yansýma seslerden bolca
çýkarýyor.
Ama Tuva köklerinden de kopmuyor. Öyleyse Batý’da
uzun süredir bilinen Tuva gýrtlak vokal tekniðinde neler
oluyor bir bakalým. Overtone denen þeyi “doðuþkanlar”
diye çevirelim. Ana sesin doðduðu üst sesler. Ýki ayrý
notanýn ayný anda duyulduðu bir durum. Çið, göçebe bir
bozkýr böðürtüsü gibi gelir bazen. Hayvan sesleri. Ya da
en tizlerden antropolojik bir keþif (Meredith Monk’un da
yapmak istediði gibi hep). Ama Sainkho’nunki pop’la,
cazla da karýþýr. Bakýnýz: Out Of Tuva (1989-1993). Kendi
de hakkýný teslim ediyor zaten: "Eðer sýgýt (bir Tuva gýrtlak
vokal türü) dinlemek istiyorsanýz, benim müziðimde bu
yok. Bir erkek bu tarzda söylediðinde akciðerlerini sýkýþtýrýr,
bu da büyük bir fiziksel güç ister. Ancak bir kadýn erkeðin
söylediði biçimde söylemeye çalýþtýðýndaysa kendi sesini
kaybeder. Ben de bu yüzden bunu yapmamaya karar
verdim. Onun yerine Tuva gýrtlak seslerine benzer sesler
yaratýyorum ve bu sayede sesimi koruyorum.”
Sainkho çokkimlikli: Tunguska-Guska’da birden
Almanca bir Meteor Operasý’nda karþýmýza çýkýyor. Ya da
babasýna yazdýðý mektuplarý Letters adýyla kaydediyor
oluyor.
Sýnýrdan sýnýra, müzikten müziðe, þehirden þehre
atlayan kadýn Sainkho, bir Moskova’da, bir Viyana’da, bir
Berlin’de yaþasa da Tuva’yý unutmuyor, birçok müzisyeni
Tuva’ya davet etmesinin yaný sýra Seven Songs For Tuva
albümünü halkýna ithaf ederek bunu göstermeye çalýþýyor.
Bu biraz da “Bizi unuttun” diye hayýflanan halkýna bir
özür/beni anlayýn mesajý gibi. Meng Tývam - Ruhum Tuva
þarkýsýnda: “Elimdeki çizgiler gibi/ Ruhumun aynasý gibi/
Acý dolu belleðimde/Halkýmýn acýlý tarihi/ Gururum/
Hüznüm/ Fýsýlda sadece, Tuva Ninnisini”.
Son olarak sýký bir Sainkho okumasý tüm bu eleman
karýþýmlarýný içerir. Ne Tuva beklemeli ondan sadece, ne
salt tribal bir dans müziði, ne de salt avangart. Her keyfe
göre dinlenebilen olaðanüstü bir müzik bu. Ýþtah açýcý
her daim.
“Yaþam yanýlsamalardan kurulu büyük bir yolculuk”,
diyor, “ve bu yanýlsama her saniye bana tadýna bakýlacak
yeni bir meyve sunuyor... Acý, keder, mutluluk, kýzgýnlýk,
tutku ve depresyon. Boþluk ve doluluk bir arada. Çýplak
doðdum, çýplak öleceðim. Yaþam denen bu büyük
yanýlsamadan aldýðým her þey: benim ruhum.”
04
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Sainkho Namtchylak
30
31
32
70
altkitap.com
01
02
03
04
05
Kutsal Diva: Sarah Vaughan
Þýmarýk kýz - anlaþýlan o ki - yine meydan okuyor. Hakký
da yok deðil: o ne fleksibilite, o ne kontrollü vibrato, o
ne ekspresif dinamizm, velhasýlýkelam o ne güzel insan.
Kontralto sesiyle koca koca brass band’lerle aþýk
atan Sarah Vaughan, Ella Fitzgerald ve Billie Holiday’le
baþabaþ gidiyor caz literatüründe. Hacimli, berrak ve
yumuþak ses. Kim tutar seni? Pop da doldurmuþ, caz
da. Ne de olsa Allah vergisi.
Ayinesi iþtir kiþinin lafa bakýlmaz. Sarah scat’i her
zaman yapmaz; ama yaptý mý da tam yapar. Lullaby of
Birdland her eve lazým. Bir Shulie a Bop, bir How High
the Moon, bir Summertime, bi Sometimes I’m Happy,
bi The Nearness of You, b September Song, b. Say say
bitmez. Ama esas adam, aðýr top Lover Man en son
gözükmeli. Satýrlarýn yazarýysa naçizane bir Linger
Awhile önermektedir.
Þöhret yetiþtirme konusunda ihtisas görmüþ mevki:
Apollo Theatre. Sarah’yý topluma mal eden yüce mekan.
06
07
08
09
10
11
12
13
Sarah Vaughan
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Sarah Vaughan with Clifford Brown (1955) POLYGRAM
• How Long Has This Been Going On? (1978) PABLO
• The Duke Ellington Songbook Vol 1-2 (1979) PABLO
• At Mister Kelly’s (1957) VERVE
Toplama Albüm:
• Live in Japan (1973) SONY MUSIC DISTRIBUTION
• Complete Sarah Vaughan on Mercury Vol 1-4 (198687) MERCURY
• The Ultimate Sarah Vaughan (1997) VERVE
• Young Sassy (2001) PROPER RECORDS
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Sarah Vaughan
30
31
32
71
01
02
03
04
Yarýþmayý kazanýyor - müthiþ enerjisinden ötürü ona
verilen namla –“Sassy” ve ardýndan Earl Hines ile
çalýþmaya baþlýyor. Kadim dostu Billy Eckstine kendi
orkestrasýný kurunca da ona katýlýyor. Dönem bebop
dönemi, etkilenmemek elde deðil. Charlie Parker ve Dizzy
Gillespie ile 1945 tarihli Lover Man kaydý çok faydalý bir
eser. Bu süre zarfýnda Sarah Vaughan öztürkçecileri
çatlatacak deyimle “bop cümleciliði” alanýnda “diva”lýk
mertebesine eriþiyor gerçekten de. 1946’dan sonra diva,
kariyerine yalnýz baþýna devam ediyor; pop ve caz arasýnda
gidip gelerek.
Aðdalý, 90-60-90 ebatýnda ses. Uçan halý olarak da
düþünülebilir. Öylesine akýcý.
Þarkýlar da ayný kalmýyor; her keresinde Sarah’nýn
yeni buluþlarýnýn “kurbaný” oluyorlar. Rahat durmuyor,
ele avuca sýðmýyor. Hele yavaþlarken. Balatlar, onun için
bir laboratuar sanki. Sýnýrlarý bulanmýþ bir hareket
serbestisi içinde dolanýp duruyor balatlarda. Süslemeden
de edemiyor, diline geleni.
Hayat sürüyor; Sassy’ninki de. Columbia’daki kimi
“þaibeli” (biz ona ticari diyelim kýsaca) þarkýlarý atlayýp
sadede gelelim. Jimmy Jones’un Miles Davis’i de kapsayan
sekizlisi ile yaptýðý kayýtlar (1950), Mercury’nin caz etiketi
EmArcy’den çýkan ve Clifford Brown, Count Basie,
Cannonball Adderley ve Roy Haynes gibi duayenleri içeren
albümler þüphesiz büyük sükse yaptý caz tarihinde.
Marangoz babayla çamaþýrcý annenin kýzý, iyi ki önceki
planlarýna uyup da kuaför olmamýþ.
Sarah cephesinde 60’larýn sonlarýnda pek bir hareket
görülmese de 70’lerden itibaren bir nevi reenkarnasyon
yaþanýyor. Alýnacak son parkurdur bu artýk. Bu dönemden
iki volümlük Duke Ellington Songbook’un, kariyerindeki
önemi su götürmez. Eklemeli: Birtakým Afro-Latin ve
Brezilya müzikleri de ilgi alanýna giriyor þarkýcýnýn ayný
yýllarda.
1989 yýlýnda bir GRAMMY® geliyor, 90’da da ölüm. Bu
denli basit deðil ama. Hiçbir hayat bu denli basit deðil.
Onlarca albüm, sayýsýz kayýt. Sallanan koltuk, uçan halý.
Balatlarla arayý açmayan, acelesiz, gevþek; tiz ve
baslarla oynayarak kulvarýnda açýk ara önde giden keskin
kulak. Ella Fitzgerald’ýn iddiasýna göre, bugün dünyadaki
en büyük þakýma yeteneðidir Sassy. Hemen çarpmayan,
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Sarah Vaughan
30
31
32
72
01
02
03
04
dinleyicinin sanki biraz da içine sýzmasýný bekleyen bir
vokal. Ne bileyim, bir Broken-Hearted Melody, bir Just
Friends, bi Tenderly, bi All the Things You Are, b These
Foolish Things, b. Hasýlý say say bitmez.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Sarah Vaughan
30
31
32
73
altkitap.com
01
02
03
04
05
Küt Saçlý Panzehir
Her Derde Sheila Jordan
Çok özgün, çok içten, üzerine yazýlmasý farz bir vokalist
Sheila Jordan. Cazýn Betty Carter periferisinden, ününü
de yitirmeden. Ýnce çocuksu ses perdesini ara sýra
aniden yükseltip þaþýrtýyor. Hani böyle, bir elma þekeri
isterken ana eteði çekiþtiren küçük kýz. Billie’nin, Ella’nýn,
Sarah’nýn yanýna Sheila’yý da koymalý.
On Sekiz Kasým 1928 Detroit doðumluymuþ. Sheila
Jeanette Dawson, Pennsylvania’da fakirlik içinde geçen
bir çocukluktan sonra yaþamýnýn anlamýný müzikte
buldu. Çocukluktan gelen bir profesyonellik seziliyor.
Ella gibi, o da borularý taklit ede ede büyüyor. Bu yüzden
olsa gerek, “Kendimi hep piyanistlere ve üflemeli
çalanlara ait hissettim,” diyor. Yüksek dozda bir Charlie
Parker saplantýsý var. Buna ek olarak, siyahilerle de
arasý o kadar iyi ki beyazlarca dýþlanýyor artýk. Bu iki
olgu, Sheila’nýn Detroit’in politik kirliliðinden kaçmasýnýn
ve New York’a taþýnmasýnýn da nedenlerini oluþturacak.
06
07
08
09
10
11
12
13
Sheila Jordan
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Portrait of Sheila Jordan (1963) BLUE NOTE
• Sheila (1977) STEEPLE CHASE
• Old Time Feeling (1982) MUSE
• Jazz Child (1999) HIGH NOTE
• I've Grown Accustomed to the Bass (2000) HIGH NOTE
Toplama Albüm:
• From The Heart (2000) 32 JAZZ
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sheila Jordan
30
31
32
74
01
02
03
04
New York’ta Bird’ün müziðine yakýn olurken, Thelonious
Monk’u, Bud Powell’ý ve Max Roach’u da tanýma imkaný
bulacak.
Scat’i güzel, aðzý laf yapýyor, doðaçlamalarý bile kafiyeli.
Skeeter, Mitch ve Jean (Jean, Sheila’nýn ta kendisi) adlý
trioda söylüyor. Hem de bebop sololarýna sözler koyup.
Asýl çýkýþýný 60’larda yapacak olan Sheila Jordan,
50’lerde Duke Jordan’la (idolü Parker’ýn piyanisti) evleniyor,
New York’a yerleþmesini izleyen dönemde. Charles Mingus
ve Lennie Tristano ile beraber görüyoruz kendisini. 1962’de
iki ayrý kayýt var: Biri kendisine ait Portrait Of Sheila (Blue
Note’tan çýkmýþ eli yüzü düzgün ilk vokal kaydý) ki
olaðanüstü bir çýkýþ. Her þarkýcýya nasip olmaz öylesi.
Bu albümde denilebilir ki, at baþý önde gidenler Dat There,
Baltimore Oriole, I’m A Fool To Want You ve Hum Drum
Blues’dur. Albümde en çarpýcý olan Sheila’nýn gitarýn
uyumundaki ön plandalýðý.
Diðer kayýt bir eþlik: The Outer View albümünde George
Russell’a yapýlmýþ. Burda ise söz dönüp dolaþýp 10 dakikayý
aþkýn You Are My Sunshine yorumuna gelecek elbet.
Þimdi, neden You Are My Sunshine da Blue Skies deðil?
Öyküsü þirin.
O dönemde Sheila bir büroda çalýþmaktan baþka Page
Three’de de haftada iki sahneye çýkarmýþ. Klübün piyanisti
George Russell’ýn öðrencisiymiþ. Russell klübe gelmiþ;
o yolla tanýþmýþlar. “Nerdensin?” diye sormuþ.
Pennsylvania’nýn, kömür madenlerine yakýn Scoopytown
kasabasýndan gelen Sheila’nýn yanýtýný o kadar ilginç
bulmuþ ki Sheila’yla beraber kýzcaðýzýn büyükannesini
ziyarete gitmiþ. Büyükannesi bir birahanede rastladýklarý
maden iþçilerine Jordan’ý ve Russell’ý müzisyen olarak
tanýtýnca iþçilerden biri hodri meydan gibilerden “Öyleyse
bir You Are My Sunshine söyle de görelim,” demiþ. Russell
piyanonun baþýna geçmiþ, baþta isteksiz kalan Sheila’ya
eþlik etmiþ. Ýþte böyle çýkmýþ, Sheila mitinin bir
köþebaþýkilometretaþý.
Onca caz vokalisti arasýnda, hem de dönemi göz önüne
alýndýðýnda Sheila Jordan bu kadar az kayýtla baþarýsýný
damla damla sunuyor. Arýtarak. Hele 60’lardan 70’lere
kadar olan dönemde iyice az. 1965’e dek onu çeþitli New
York klüplerinde izlemek mümkünken sonraki yýllarda
kiliselerde söylüyor. Bu arada belirtmeden geçmek olmaz:
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sheila Jordan
30
31
32
75
01
02
03
04
Duke’ten çoktan ayrýldý.
Caz repertuardan fazla baþýný çýkarmayan Jordan’ýn
popülaritesi 70’li yýllarda artýyor. Carla Bley, Roswell
Rudd, Steve Kuhn Jordan’ýn müziðinde 70’li yýl isimleri.
1980’lerde ise anýlacak olanlar Steve Swallow ve düet
yaptýðý basçý Harvie Swartz (ki onunla olan birlikteliði
bugünlere kadar akýyor).
Yapýp ettiklerinden memnun muymuþ. Memnun
olduðunu söylüyor, eleþtirmenlerin duymak istediklerine
inat. Býrakýn dünyayý turlamayý, bir gün albüm yapacaðýný
bile beklemiyormuþ aslýnda. Þu ana kadar gördüðü ilgiden
anlaþýlan o ki fazlasýyla mutlu olmayý bilmiþ. Yaþamý
konusunda da gayet açýk, saydam. Sheila’s Blues bunun
kanýtý. Sheila ticari de olabilirdi, olmadý: “Ýnanmadýðým
hiçbir þeyi söyleyemem ki,” diyor. Cazla uyanan, cazla
yaþayan, hayallerini cazdan kuran birinden baþka türlüsü
nasýl beklenebilir ki zaten.
Bir de yýllar yýlý eskimeyen sesinden ve stilinden
bahsetmeli. Dinler dinlemez, “Memnun oldum ben de
Sheila Jordan,” dedirten bir söyleyiþi var. Kan kaynatýcý.
Bunu yakalayabilmek için acaba ne yemiþ, ne içmiþ,
günde kaç saat yoga, kaç saat jimnastik yapmýþ? “Üç
yaþýndan beri þarký söylüyorum. Eh, epey zaman geçmiþ
üzerinden,” diyip gülüyor bir röportajda. Ve çok da uzaða
gitmeden tahmin edilebileceði gibi stilinin temelinde 1314 yaþlarýndayken müziðiyle tanýþtýðý Charlie Parker’ýn
yattýðýný açýða vuruyor. Tanýþma öykülerinden biri de
Parker’la o da ki anmadan geçilmez. Daha lise yýllarýnda
Kenny Burrell, Tommy Flanagan ve Barry Harris’le
arkadaþ olan Jordan ilk olarak onlarla gidiyor Bird’ü
dinlemeye. Sonra, Billy Mitchell aracýlýðýyla tanýþýyor
efsane saksofoncuyla. Parker Sheila’ya gelecek planlarýný
sorunca Sheila: “Senin müziðini çalmak istiyorum,” diyor.
Parker pek bir gülmüþ bunu duyunca.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sheila Jordan
30
31
32
76
01
02
03
04
05
Evet, toparlamak gerekirse, Sheila’nýn sýrrý zekice
kullandýðý vibratolu sesinde. Kucak dolusu oktavý
olmayabilir, ama þaþýrtýcý buluþlarý var. Scat’i bir nevi
balonlu ciklet gibi çiðner. Serdeki bebop tabii onu asýl
çekici kýlan, her zaman. Gürlemiyor, çýðlýklara karýn tok.
Herkes kendi metaforunu kullanabilir onun için.
Kaynaðýndan taptaze mineral suyu, yýllandýkça parlayan
havai fiþek, deðneðinden bal akan sihirbaz gibi.
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sheila Jordan
30
31
32
77
altkitap.com
01
02
03
04
05
Cazýn Salinger’ý:
Shirley Horn
06
07
08
09
En evcil caz kadýný Shirley Horn, Washington sýnýrlarý
dýþýna çýkma konusunda hep isteksiz göründü. Aðýrtop
kendinden çok emindi, sistemini kurmuþ büyük bir
filozof gibi. Buyurun dinleyin. Teklif var, ýsrar yok.
Hissedebilen keþfedecek.
Son kayýtlarýndaki artýk iyice oturmuþ sesiyle þarký
sözlerinin nasýl da içine girdiðini hissedebilmek.
Ertelenen notalar, öne çekilenler, kýsalan uzayan
Hornlaþan melodiler. Horn sanki sýrrý biliyor, ip uçlarý
veriyor; ama söylemiyor. Bekliyor, dinleyeni yola getirecek
es’leriyle. Carmen McRae gibi, Billy Holiday gibi; duyguyu
ve anlamý ortaya koyarak. Betty Carter gibi de çerçevenin
dýþýndan bakarak.
Keskin piyano darbeleri vokalini de yarýyor. O yüzden
kesik kesik ya iþte. Balatlardaki derinliðinin temeli bu
olsa gerek. Çok iþlevli tuþlar. Carmen McRae’ye, Nina
Simone’a, þimdilerde Diana Krall’a taçlarýný takan,
10
11
12
13
Shirley Horn
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Close Enough For Love (1988) VERVE
• You Won’t Forget Me (1991) VERVE
• Light Out Of Darkness: A Tribute To Ray Charles (1993)
VERVE
• I Remember Miles (1998) VERVE
Toplama Albüm:
• Jazz ‘Round Midnight: Shirley Horn (1998) VERVE
• Quiet Now: Come a Little Closer (1999) POLYGRAM
• Ultimate Shirley Horn (1999) VERVE
• But Beautiful: The Best of Shirley Horn on Verve (2005)
VERVE
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Shirley Horn
30
31
32
78
01
02
03
04
Shirley Horn’u caz divalýðýna dahil ederken iltimas geçmez
mi?
Uzamýn gerilim yaratan dahiyane kullanýmýna bir de
zaman ekleniyor: Horn’un ekmeðine tereyaðý,
Washington’dan kýtalararasý kahvaltý. Nedir: Altmýþlardan
bu yana sesi geliþti, toklaþtý; Horn tarzýnýn mayalanmasýnýn
baþat etmeni oldu. Þüpheye yer yok: Tuttu, tuttu.
Diana Krall, Horn’un sesini seksi olarak tanýmlýyor
(Kendisinden seksi olmasýn, öyledir). Miles Davis de ayný
kanýyý paylaþýr mýydý acaba? Kanýt yok, ip uçlarý var.
Horn’un ilk LP’si Embers & Ashes’ý dinledikten sonra
Miles Davis’in onun evine telefon açmasý gibi. Horn’la
mutlaka tanýþmak istemiþ. Hatta vokalistin Village
Vanguard’da sahne almasý gerektiðini Max Gordon’a kabul
ettirmek için ne restler çekmiþ.
Miles Davis’in çok özel bir yeri oldu Shirley Horn’un
hayatýnda. “O benim için bir amca gibiydi,” diyor Horn.
Trompetçi bu mütevazý kýzcaðýzýn sigara içmesini, barda
oturup bira içmesini filan istemezmiþ. Horn’un
þiþmanlamasýndan korkarmýþ. Vokalist burada büyük bir
yanlýþ anlaþýlmaya da açýklýk getiriyor: Miles Davis’in
sahnede seyirciye sýrtýný dönmesi kabalýðýndan deðil,
klüpte her masaya konulan mumlarýn ýþýðýný
sevmemesinden kaynaklanýrmýþ.
Toparlamak gerekirse, Shirley Haným 1998 yýlýnda I
Remember Miles’ý doldurdu. Ýþte, orada her þey var:
Village Vanguard’da biçimlenenler, müzikaller, balatlar,
Miles’ýn sevdikleri. Hele My Man’s Gone Now unutulacak
gibi deðil.
Shirley Horn 1950’lerden beri küçük gruplarla caz
çaldý ve söyledi. Aslýnda onun da öncesi var: Dört yaþýndan
itibaren alýnan piyano, ardýndan da Howard
Üniversitesi’nde sürdürülen klasik müzik eðitimi. Caz ve
vokal sonra gelecektir. Piyanodan vazgeçmeden, ama
sololarý azaltarak. Kronolojiye uyalým: 1954’te ilk üçlü (ki
her zaman kendi üçlülerine liderlik etti), 1960’ta ilk kayýt.
Miles Davis, Village Vanguard, Mercury yýllarý.
Shirley Horn’u terk etmeyen müzik (hani tutkuyla
sevdiði; kaným, caným, dediði) dinleyiciyi de yalnýz
býrakmýyor; o kayýtlara devam ettikçe. Oysa Horn’un
durgun dönemleri de var. Nedeni nitekim, kýzý Rainy.
Shirley Horn kýzýna çok düþkünmüþ. Ona ayýrmýþ tüm
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Shirley Horn
30
31
32
79
01
02
03
04
zamanýný: 1963-78 arasýný ona adamýþ. 1987’de ise artýk
zirve hazýrlýklarý yapýyor. Daha ziyade Verve. Horn’un
Charles Ables (b) ve Steve Williams’tan (d) kurulu
üçlüsüyle birlikte yaptýðý anlaþma en çok plak þirketine
yaramýþ olsa gerek. Bundan sonrasý artýk GRAMMY®
adaylýklarý (özellikle Miles Davis ve Toots Thielemans’ýn
da katkýda bulunduðu You Won’t Forget Me albümü
sayýlmalý), Billboard listeleri filan.
Shirley Horn’un esas hüneri balatlarda gözleniyor.
Puslu, yumuþak sesiyle My Funny Valentine’larý, I Fall in
Love too Easily’leri söylerken herkesi sus pus etmekte
de üstüne yok. Ekstrem olmamakla beraber, yapýsökümcü
bir tutum fark ediliyor tabii hepsinde. Piyanistlerden Erroll
Garner, Ahmad Jamal, Wynton Kelly; vokalistlerden Billie
Holiday, Peggy Lee, Sarah Vaughan Horn’un etki alanýna
giriyor. Yine de eklemek gerek: swing’i de sonuna dek
götürmeyi seviyor: Come Back To Me, Get Out Of Town,
Just In Time ya da Come Dance With Me’de olan biteni
hatýrlayalým. Sonra Charlie Haden’ýn misafiri olduðu The
Art Of Song albümünde söyledikleri, öncelikle de Lonely
Town’un etkisi. Bir de Hit The Road, Jack çok þirindir ki
onun da Horn halini dinlemekte sonsuz fayda var.
Zaman, biraz zaman. Sözlerin anlattýðýný anlamak için,
öykünün nasýl anlatýldýðýný, Horn’un dediði gibi. Balat,
balat oluncaya kadar. Her þey zaman alýr. Shirley Horn’u
anlamak da.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Shirley Horn
30
31
32
80
altkitap.com
01
02
03
04
05
Sidsel Endresen
Ne Yaptýðýný Ýyi Biliyor
(Oy Birliði ile Böyle
Özetlendi)
Undertow: Görünmeyen tehlikeler
Baþka bir dilde yazmak, ama herkes anlasýn. Norveççe
olabilir. Ýngilizce de; çünkü o öyle de söylüyor. Ama asýl,
baþka dilleri var. m, n, au, hn. Eyva, maw, mamm,
oumaseyhimaou, ownwnwn, eyy, ssmaleyybasbawl,
detmi ulmmawsamwan, euynsoumn, uuumiyyyini, miy.
It may have been complete and paintless, that place,
I’d cultivate my virtues, but oh-mysteries, our dark and
wild peculiarities our disposition
Bugge Wesseltoft’un omzunda, saçlar, hafif uzunca
burun, gül.
Müzik gülümsetmiyor, norveç intiharý olabilir.
06
07
08
09
10
11
12
13
Sidsel Endresen
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Exile (1994) ECM
• Night Song (1994) ACT
• Duplex Ride (1998) ACT
• Undertow (2000) JAZZLAND
• Out here. In there (2002) JAZZLAND/UNIVERSAL
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sidsel Endresen
30
31
32
81
01
02
03
04
Nightsong: Chain Of Fools-chainchainchainchainchainnn.
Geceye yaklaþýyordu evet, ve arka arkaya dinlemiþtik.
Perdesizdi, küçük bir buzdolabý vardý, duvarlar yeþildi.
Duplex Ride: Fifty Ways To Leave Your Lover (Paul Simon).
Ben bunu biliyorum sesi, beyaz duvarlar, yaz, soðuk su,
mavi bidon, acý kahve, kuþe kapaklý albümler. Kimse
hatýrlamaz o aný; benden baþka; gibi geliyor.
Nils Petter Molvær, Bugge Wesseltoft, Django Bates,
Trygve Seim Sidsel Endresen’i çaðýrdýlar ve o konuþtu.
Diðer sahne: Gack! Ese. Demek burda bulunuyormuþ
(Kaç katlýydý unuttum, en alt katta restoran ve tuvaletler
vardý). Arýyordum. Dinleyebilir miyim? (Olay ikinci katta
geçiyor) Buyrun. “s”, Sidsel’in. E’ler: Eldbjorg Raknes +
Elin Rosseland - sesle katýlým.
Bz. M.n. ÇÇÇ. Fsþþhhhh.mmn. d.mmnnaee.
Nnnnnmmmmmmmmmmm.
Bir röportaj: tasarruflumelankolikmiþ. Kendi sesi
kaydediliyordu o sýrada elbet, ve büyük ihtimalle
gülümsüyordu.
Hakkýnýzda biraz daha ayrýntýlý… Rica ederim: yirmi yýl
önce pop da vardý, minör akorlarý majör akorlara tercih
ederim, melankolik müziði severim ve kent insanýyým.
Bir röportaj daha: evet, arkamda folk, soul. Cazý
esinverici buluyorum. Müziðin bu alanýnda kadýn olmak
zor. Depresif deðilim , ya da öyle herhangi bir þey. Yalnýzca,
müziðimi geliþtirirken bu tarz cazip geliyor.
Undertow, diyor: bir nevi yaþam kutsamasý. Bir adým
geri git ve izle. Kendini. Karanlýk deðildir, ama öyle
görülebilir (görenler vardýr (ben ekledim (yazar))).
O an öyle çýkmýþtýr. Þiir benim için en berrak ifade yoludur.
Garbarek biz kuzeyliler için çok yol açtý. Yoga yapýyorum,
sigara içiyorum (ses için kötü), konserlerden önce
sinirliyim. Konsantre olmalýyým tam - en iyisi, ýsýnma için.
“m, n, au, hn. Eyva, maw, mamm, oumaseyhimaou,
ownwnwn, eyy, ssmaleyybasbawl, detmi ulmmawsamwan,
euynsoumn, uuumiyyyini, miy”
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sidsel Endresen
30
31
32
82
01
02
03
04
05
Alýntý: Sidsel Endresen, Undertow, Jazzland Rec.
548 195 2, Güfte: ta kendisi.
06
07
08
Duplex Ride: Takýldým. River. Hatýrla: tarlalar, yel
deðirmenleri, çok uzun, çok uzun tren yolculuklarý.
Hoppa. Oo-aa.
09
Tren: Mavi kadifemsi keçe koltuklarda
-canlandýramýyorum- önündeki þehir planýna çizimler
yapan kadýn. Gönye, cetvel.
Geçmiþten gelen, nehirler aþan yaþamlara giren ses,
diyor.
Gözlerinde gülümseme, de diyor, hepsi þarkýdan.
13
10
11
12
14
15
16
17
18
19
20
Bitmez.
21
22
Bugge Wesseltoft’un yeni caz kavramasý: Existence’tan
sonra gelen - 4 numaralý -: you might say, that you need
me no more. Diyebilirsin ki, gidecek yerimiz yok.
Diyebilirsin ki, ve ben diyorum ki, auh.
Diyebilirsin ki, bitti.
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sidsel Endresen
30
31
32
83
01
02
03
04
05
- bir þarký arka arkaya kaç kez dinlenebilir**ödüllü soru
06
07
08
Fwd: Sidsel Endresen elektronikposta kullanmaz.
09
10
Merci-ful: Ýstasyonu hep terk eden trenler gibi terk
ediyorsun þimdi bir gölgeyi
11
Düðümlenen, ayrýþtýramadýðým elektron sesleri.
Ferahlatýcý, - aðlarken deðil, yerdeyken de deðil -.
Trendeyken, rüzgarlýyken hava ve çarparken suratýma.
Korkudan açamýyorum sesi, yine düþebilirim, öyle
aðýr Sidsel Endresen’in sesi. Çok temkinli olmalýyým
bundan böyle.
Baþka türlü yazýlamayacak bir yazýydý bu. Hemen
yazýlmalýydý.
Tutarsýz olabilir; sidseller: müziðinden farklý
konuþabilir.
Algýlama özgürlüðü.
14
Merci-ful: istasyonu hep terk eden trenler gibi terk
ediyorsun þimdi bir yankýyý
12
13
15
16
17
18
19
20
21
22
Ýzleyin
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Sidsel Endresen
30
31
32
84
altkitap.com
01
02
03
04
05
Fiyortlarda Bir Sarýþýn Martý:
SiLJE Nergaard
Diana Krall'lara misafir geldi. Kuzeyden serinlikler. Ya
da geç olsun da güç olmasýn. Büyük þöhrete her zaman
o kadar çabuk eriþilmiyor çünkü. Örneðin Silje
Nergaard'ýn yýllardýr süren globalizasyon çalýþmalarýnýn
meyvesi ancak altýncý albümle olgunlaþtý: Port Of Call.
Tabii þimdi herkese el etek öptürüyor; o ayrý.
Nergaard'ý bestecilik yönünden ele alarak baþlamalý.
Ve aldýðý bir ödülün hayatýný nasýl deðiþtirdiðinden:
1999'un Aralýk ayýnda Amerika'da yapýlan beste
yarýþmasýnda I Don't Want To See You Cry sayesinde
prestijli bir mansiyon. Sonra Nergaard gitti hemen
Universal ile bir anlaþma imzaladý ve Mayýs 2000'de
Port Of Call'u caz camiasýna tanýttý. Albüm Norveç'te
bulduðu yankýyý dünyanýn diðer illerinde de pek
aramadan elde etti. Hemen dergilere filan konu oldu.
Yetenek Silje Nergaard'da fazlasýyla mevcut. Hem de
nasýl. Nergaard on altý yaþýnda Norveç'in Uluslararasý
06
07
08
09
10
11
12
13
Silje Nergaard
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Port of Call (2000) EMARCY/UNIVERSAL
• At First Light (2001) EMARCY/UNIVERSAL
• Nightwatch (2003) EMARCY/UNIVERSAL
• Darkness Out of Blue (2007) UNIVERSAL MUSIC
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Silje Nergaard
30
31
32
85
01
02
03
04
Molde Caz Festivali'nde Jaco Pastorius'un grubuyla bir
jam session'a çýkýyor. Çýkýþ o çýkýþ. Yine medyanýn iþ
güzarlýðý: Silje'nin adýný yayýyor hemen. Methiyeler
Metheny'nin (Pat) de kulaðýna gidiyor, gitarist Silje'yi
yapýmcý Richard Niles'a öneriyor. Niles da Silje’yi çok
geçmeden plak þirketi Lifetime'a katýyor.
Silje'nin ilk single'ý Tell Me Where You're Going (1990)
UK TOP 100 listesinde on beþ hafta kaldý, bu esnada
kýrkýncý sýraya kadar yükseldi. Kýymet bilir Japonlar
Nergaard'ýn ayný adlý ilk albümünü yere göðe koyamadýlar.
Silje Nergaard Japonya'nýn Vatikan'ý Heian tapýnaðýnda
sahne alan ilk Batýlý olarak yine bir ilke imza attý fýrsattan
istifade. Ýkinci albümünde A-HA vokalisti Morten Harket
ile düet yaptý. Bir dönem Norveççe söyledi. Beþinci albüm
Hjemmefra'da Silje erkek korosu Gli Scapoli'nin
elemanlarýndan kurulu sekiz kiþilik bir grupla ilginç vokal
denemelerine giriþti.
Port Of Call'un doldurulmasýna kadar bir üç yýlýn daha
geçmesi gerekti. Bu arada Silje Nergaard pek stüdyoya
girmese de þarký yazma iþlemlerini aksatmadý. Ýþte Port
Of Call’a da üç bestesini koymuþ. Artýk direksiyon daha
çok cazdan yana kýrýlýyor. Kendi üçlüsüyle yaptýðý albümün
personelinde Tord Gustavsen (p), Jarle Vespestad (d) ve
Harald Johnsen (b) var. Yeri geldikçe saksofon, klarinet
ve gitarla destekleniyorlar. Dream A Little Dream'de
Heine Totland Silje'ye eþlik etmiþ.
Albüm hakkýnda Silje þunlarý söylüyor: "Þimdiye kadar
yaptýðým, bestelerimin de karakterini oluþturan pop
aðýrlýklý cazý sürdürmek istemedim. Köklerime dönmek
istedim, zaten caz þarkýcýsý olarak baþlamýþtým."
Silje cazýn dünyasýnda bulduðu canlýlýðý ve doðallýðý
kendi optimizmiyle birleþtiriyor. Halinden memnun, bir
yandan da cazý yeni bir kendini kanýtlama ve geliþtirme
alaný olarak görüyor. American Song Book'tan þarký
seçerken de ince eleyip sýk dokumuþ. Kolay iþ deðil.
Sonunda içselleþtirebileceðine inandýklarýný belirlemiþ.
Kimi yerde Þýpsevdi reklamlarýný anýmsatan çocuksu
vokali ile Silje’nin poptan çok uzakta durduðunu zor yine
de. Kariyerine 2001’de At First Light, 2003’te Nightwatch,
2007’de Darkness Out of Blue ve 2009’da A Thousand
True Stories ile devam ederken cazla pop arasýnda bir
hamakta sallanmayý sürdürüyor. 2010’a armaðaný ise
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Silje Nergaard
30
31
32
86
01
02
03
04
Noel þarkýlarýndan oluþan If I Could Wrap a Kiss. “Farklý
bir þey yapmak istedim bu kez,” diyor albüm için.
Dünya küçüldü; Norveç büyüdü, Nergaard da Norveç’i
büyütürken dünyayý küçülttü. Müziðine dünyayý dolaþtýrdý,
caz albümüyle pop listelerine girdi, bize de bahaneyle
biraz Norveççe öðretti. Daha da takip ettirip albümlerini
merakla bekletecek.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Silje Nergaard
30
31
32
87
altkitap.com
01
02
03
04
05
Stacey Kent’ten Swing Çaðý
Replikleri
Stacey Kent de son dönemdeki “düz sesli”lerden.
Etkilendiði vokaller arasýnda Sinatra’nýn, Doris Day’in,
Fred Astaire’in (ki Stacey’nin üçüncü albümü ona ithaftýr)
ve Mildred Bailey’nin adýný daha sýkça geçiriyor.
Standartlarý standartça söylüyor. Biraz da Ella
cümlelerini kullanýyor. Jimmy Van Heusen ve Duke
Ellington’ý, Kern ve Schwartz’ý, Porter ve Mercer’ý, Berlin
ve Gershwin’i repertuarýna severek koyuyor. Solo
kariyerine güçlü bir big band deneyiminin ardýndan
geçmiþ olmasý, mainstream geleneði sürdürmekteki
tutarlýlýðýný da büyük ölçüde açýklýyor. Bunun yaný sýra,
1930’larýn film müziklerine duyduðu hayranlýk da
müziðinin önemli temellerinden birini oluþturuyor.
1999 Ýngiliz Ödülleri’nin en iyi caz vokalisti Stacey
New York doðumlu bir Amerikalý beyaz. Karþýlaþtýrmalý
edebiyat okumuþ. Ardýndan Guildhall Müzik ve Drama
Okulu’na devam etmek üzere Ýngiltere’ye gitmiþ. Bu bir
06
07
08
09
10
11
12
13
Stacey Kent
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Close Your Eyes (1997) CANDID
• Let Yourself Go: Celebrating Fred Astaire (2000) CANDID
• Dreamsville (2001) CANDID
• Breakfast on the Morning Tram (2007) BLUE NOTE
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Stacey Kent
30
31
32
88
01
02
03
04
yýllýk müzik eðitimi sýrasýnda þimdiki eþi tenor saksofoncu
Jim Tomlison'a da rastlamasý onun müzikle olan baðlarýný
iyice saðlamlaþtýrmýþ. Jim ile Londra’ya yerleþtikten sonra
müziðe canla baþla sarýlmýþ.
1990’larda Avrupa’da çeþitli big band’lerle yaptýðý
turnelerle sesini duyuruyor. 1996’da Candid’le imzaladýðý
anlaþmanýn ardýndan sýra albümlere geliyor. Candid
özellikle Charles Mingus, Abbey Lincoln, Cecil Taylor,
Booker Little, Coleman Hawkins, Eric Dolphy gibi
efsanelerle birlikte anýlýrken þirketin son dönem
önceliklerinden birini Stacey’ye verdiðini görüyoruz. Ýyi
bir referans.
Yine de Stacey’de þaþýrtýcý bir þey yok. Þarkýnýn
bestecisinden kopmayan rahat bir yaklaþým, içten bir
vokal. Fazla açýlmayan bir sesle, sýrtýný swing’e
dayamasýna ve mizacýndaki romantizmi ve optimizmi
açýða çýkarmasýna imkan veren orta tempo standartlarý
söylüyor. Stacey, böylece Close Your Eyes’dan RaconteMoi’ya kendi tarzýnda rahatça yol alabiliyor, çok satmayý
da ihmal etmeyerek. Bilboard listelerine girdiði sýra
numaralarý da yine son derece kayda deðer.
Stacey’nin çok naif taraflarý var. Caz þarkýlarýný
(Ellington, Django, Stan Getz, Benny Goodman baþta
olmak üzere) ilk dinlemeye baþladýðýnda neresi yazýlý
kýsým neresi yazýsýz kýsým hiç anlayamazmýþ. Melodiye
kendini kaptýrýr, koca koca doðaçlarý þarkýnýn ilk
yazýldýðýndan beri süregelen parçalar sanar, hayran hayran
dinlermiþ. Demeçlerinden anlaþýldýðýna göre “cazcý mýyým
deðil miyim” gibi kimlik bunalýmý da yaþamýyor. “Þarkýcýlýk”
baþlýðý altýnda kendi yerini bulup iþi çözmüþ. Hatta öyle
ki dediðine göre profesyonel bir þarkýcý oluncaya dek
þarký söylemeyi ne denli sevdiðinin bile farkýnda deðilmiþ.
“Þansýmý bir deneyeyim”den yola çýkýp bugünlere gelmiþ.
Asýl takdire þayan olan, Stacey’nin yetiþtiði kuþaktan
çok farklý, çok uzakta bir yerlerde bulunmasý. Belki de
bir eskileri “yaþatma” kanalý olarak Stacey’nin hem plak
þirketlerince hem de yaþ dilimi geniþ kitlelerce sevilme
nedeni burada yatýyordur. Kent de nostaljik çabasýný
sürdürüyor, araþtýrýyor, yeni þarkýlar öðrendikçe
heyecanlanýyor(muþ). Klasisizm konularýnda ise þu
yaklaþýmý benimsiyor: “Ayný edebiyatta olduðu gibi,
söylediðim müziklerde de hikayeler anlatýlýyor.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Stacey Kent
30
31
32
89
01
02
03
04
Bu evrensel, hiç eskimeyen hikayeleri anlatmayý
seviyorum.”
Anlatýlanlarý kendine dolayýsýyla da yaþadýðý çaða çok
yakýn buluyor. American Song Book’un doðallýðý onu
cezbediyor. Þarkýlar yoluyla gerçekleri anlatabildiðine
inanýyor. Stacey için en önemlisi, söylediði þarkýlarýn
onu harekete geçirmesi, duygularýný aþýndýrmasý. Bir
baþka hoþ tarafý ise kendisine yazýp “istek parça”
belirtebilmeniz. Her türlü mektubu kaale alýyor, tek tek
okuyormuþ. Son albümünün repertuarýný bile büyük
ölçüde bu þekilde oluþturmuþ: bol balatlý, Amerikan
kaymaklý songbook seçmecesi. Stacey Kent’in sesine
yakýþaný, hem vokalistin kendisi hem de izleyicileri
anlaþýlan pek iyi tesbit etmiþler.
Þu çaðda hala þarkýlarda anlatýlanýn gerçekliðine
inanan, Hollywood müzikallerinden düþler kuran,
piyanonun baþýna oturup 1930’larýn þarkýlarýna eþlik
eden bir vokalist, sýrf yaþama dair içinde taþýdýðý saflýkla
bile sýcaklýk ve ümit vermiyor mu? Umalým ki þarkýlar
gerçekleri anlatýyor olsun.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Stacey Kent
30
31
32
90
altkitap.com
01
02
03
04
05
Vakit Nisan: Akýlsýzlýðýn
Mevsimi – Susanne Abbuehl
Mana ne. Susanne Abbuehl deyince kiþisel bir not.
Ýsviçre, eðitmenlik, Prabha Atre ve Jeanne Lee. Beyaz
ten, siyah uzun saçlar, çekingen buse. ECM damgalý
albümü April ile Susanne Abbuehl özel varoluþunu
koydu. Þiirdi, ragaydý, Abbuehl derdi ki.
April’de iki türlü kombinasyon mevcut: Abbuehl
metinleri üzerine Carla Bley sözleri ve E.E. Cummings
þiirlerinden Abbuehl besteleri. Bir de ‘Round Midnight,
ki yorumuna en denk gelen þarkýlardan.
Temiz ses. Yumuþama. Kesinlikle siyah ve beyaz.
Klarinetle baharatlanan ses rengi, hiç tizleþmeyen.
Abbuehl’ün ilk albümü aslýnda April ile kýyaslayýnca
görece yerel kalan I am Rose idi (1997). Ýsviçre ve
Hollanda’da yayýnlandý (çifte vatandaþlýðýnýn Ýsviçre
olmayaný). Orada da Gertrude Stein þiirleri, Ornette
Coleman ve Carla Bley kompozisyonlarý vardý.
Berne doðumlu vokalist, küçük yaþta klavsen
06
07
08
09
10
11
12
13
Susanne Abbuehl
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• April (2001) ECM
• Compass (2006) ECM
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Susanne Abbuehl
30
31
32
91
01
02
03
04
çalýyordu, sonra on yedi yaþýnda bir deðiþim programýyla
Los Angeles’a gitti. Vokal okumaya böylece baþladý, bir
yandan da bir caz grubuyla Kanada ve Amerika’da turladý.
Avrupa’ya dönüþünde Lahey Kraliyet Konservatuarý’nda
klasik ve caz vokal eðitimi aldý. Jeanne Lee ile
karþýlaþmalarý 1992 Willisau. Abbuehl’ün Lee’yi Lahey
Konservatuarý’ndaki kadro boþluðundan haberdar etmesi
ve böylece onun öðrencisi olmasý ertesi yýl. Hayatta en
çok etkilendiði þarkýcý Lee.
Onun þiirle ve dansla çalýþtýðý sezgi.
Bir de Prabha Atre’den bahsetmek. Þansý Kuzey Hint
müziðini Amsterdam’da okuduktan sonra Bombay’de
Atre’yi bulmasý. Büyük etki, özellikle tonlamalarda; ama
Abbuehl olasý bir yanlýþ anlaþýlmadan kaçýnýyor: hintcaz
deðil bu; yalnýzca þarký söylemenin bir baþka yolunu
keþfettim, diyelim. Kiþisel ifade tarzý. Mane Na, en açýktan
açýða izlenen örneði bunun; bir kat derindeyse diðer
bütün þarkýlarda biraz Hint sanki. Bir de tabii Hint
armonikasýnýn yankýsý (bkz. ‘Round Midnight. Susanne
onu Bombay’den getirdi ve grubunun piyanisti, hali hazýrda
sekiz yýldýr çalýþtýðý Wolfert Brederode’ye teslim etti).
Bley ve Cummings, denk baðýmsýzlýklar benzer
yaklaþým. Abbuehl’ün þiire bakýþý nasýl? “Özel”, diyor
bunun yanýtýnda Susanne. Robert Creeley, Robert Lax ve
Cummings’in adýný geçiriyor sevdikleri arasýnda.
Söylenmeyenlerin dizeler arasýnda titreþtiði þiirler ya da
daha ziyade þiiri titreþtiren þeylerden bahseden dizeler.
Bley’in notalarý deðil; Abbuehl’ün besteleri de deðil ama
e.e. cummings’in sözcüklerine yer var burada:
love is a deeper season
than reason;
my sweet one
(and april’s where we’re)
ve ‘Round Midnight’ýn adeta nota tamamlayýcýsý;
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
since feeling is first
who pays any attention
to the syntax of things
will never wholly kiss you;
22
23
24
25
26
....
27
28
29
1 2 3
Susanne Abbuehl
30
31
32
92
01
02
03
04
05
for life’s is not a paragraph
And death i think is no paranthesis
06
07
08
e.e.c.
09
(-ölüm-)
yaþamyaþamyaþam (paragraf baþý kadar girinti)
Bir baþka doruk.
Tükrüðü, damak çarpmasýný, yutkunmayý, soluðu,
diyaframý, patlayan t’leri, p’leri, s’leri kulaðýnýn taa
ortasýnda duymak için.
Susanne’nin gündemi ne? Yazdýracak kadar önemli?
Ýhtiyacý olan aþk? Çocuksu, kýrýk, virgüllü, kesik,
sayýklamalý, sýçrayan, çaðrýþýmlý dizeler. Bir de sözsüz
vokaller. Onu baþka uçlarýna taþýyan cazýn. Nasýl bir
zeka.
Anmadan geçemeyeceðim ve öðrenmek de isterdim
ama: Sidsel Endresen, Annette Peacock ya da Karin
Krog etkisi? Aralarýndaki iliþkiyi hiç bilmeseydim, yine
de Jeanne Lee’yi kuþkusuz zikrederdim.
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3
Susanne Abbuehl
30
31
32
93
altkitap.com
01
02
03
04
05
Urszula Dudziak’ýn
Bileþenleri
06
07
08
09
"Sonra... Yeni bir þey yapmaya karar verdim. Çünkü
tabularý yýkabileceðimi hissediyordum. Pek çok þarkýcý
hep belli þeyleri yapmak zorundaydý. Ama ben sesin
sonsuz potansiyelini ortaya çýkarmak istiyordum." U.D.
Polonya konumu nedeniyle Avrupa savaþlarýnýn hep
ortasýnda olmuþ bir ülke. Tarihte üç kere paylaþýlmýþ,
Almanlarýn ve Ruslarýn iþgali altýnda kalmýþ, 1945'ten
sonra "Demir Perde"nin içinde yer almýþ topraklar. En
son Polonya'yý Avrupa Birliði'ne girerken izliyoruz.
Polonya yaþadýðý acýlara raðmen hiçbir zaman
müzikten kopmadý. Özellikle klasik müzikte ve cazda
çok büyük isimler yetiþtirdi. Ýkinci Dünya Savaþý’ndan
önce özellikle Varþova, Krakow ve Poznan’da varolan
swing ve Broadway müzikallerinin aðýrlýklý çalýndýðý canlý
caz sahnesi Soðuk Savaþ döneminde kesintiye uðramýþsa
da yer altýnda caz devam etti, evlerde gizli çalýndý, bu
sayede yaþamayý sürdürdü. 1956 sonrasý siyasette - ve
10
11
12
13
Urszula Dudziak
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Urszula (1976) ARISTA
• Midnight Train (1977) ARISTA
• Future Talk (1979) INNER CITY
• To I Hola (Grazyna Auguscik ile) (2000) SELLES
RECORDS
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Urszula Dudziak
30
31
32
94
01
02
03
04
sanatta - yaþanan “görece” destalinizasyon ve
açýlma/buzlarýn çözülmesi süreci Polonya caz
hareketlenmesinin bir baþlangýcý olmuþtur. O dönemde
temelleri atýlmýþ Jazz Jamboree Festivali (1958-) ise
Avrupa’nýn en eski caz festivallerinden biri.
En bilinen Leh cazcýlar arasýnda Krzysztof “Komeda”
Trzcinski (besteci ve piyanist), Zbigniew Namyslowski
(besteci ve saksofoncu, ayný zamanda flüt, viyolonsel ve
trombon), Michal Urbaniak (tenor saksofon), Tomasz
Stanko (besteci ve trompetçi), Adam Makowicz (besteci,
piyanist), Jan Ptaszyn Wróblewski (besteci ve aranjör,
tenor saksofon) gibi müzisyenler bulunuyor. Ama genel
kavramlarýmýz bu yazýda da vokal çevresinde döneceði
için vokallere aðýrlýk verelim. Ýþte Polonya kadýn vokalinin
belli baþlý temsilcileri: Ewa Bem, Anna Maria Jopek,
Urszula Dudziak, Grazyna Auguscik, Anna Serafinska,
Lora Szafran ve Dorota Miskiewicz.
Urszula Dudziak’ýn hikayesi bu isimlerden pek çoðuyla
kesiþiyor. Küçük memleket, caz arenasý daha da küçük.
Kesiþilen isimlerin ilki eþi Michal Urbaniak. Bir diðeri
Grazyna Auguscik. Sonra Vocal Summit: Jay Clayton,
Jeanne Lee, Bobby McFerrin, Norma Winstone, Michelle
Hendricks ve Lauren Newton ile. Bir de Fryderyk Chopin.
Dönem ise elektro caz, fusion dönemi. 60’lar sonlarý,
70’ler ortalarý. Michal Urbaniak’ýn Michal Urbaniak
Constellation (1973), The Michal Urbaniak Fusion (1975
- 1980) gibi topluluklarý, Columbia ile anlaþýp dünyada
ünlenmeye baþladýðý dönem. Polonya’da bu müziði Walk
Away, String Connection ve Tribute To Miles Orchestra
gibi gruplar sürdürecektir.
22 Ekim 1943 Polonya doðumlu Dudziak birkaç yýl
piyano okuduktan sonra 50’lerin ortasýnda vokale baþladý.
Bunda Ella Fitzgerald’ýn epey etkisi olmuþ ki Dudziak
sonradan scat’e aðýrlýk verdi. Kendisi de Ella’yý dinleyip
de caz þarkýcýsý olmaya karar verdiðini söylüyor sýk sýk.
Urszula 1960’larda Urbaniak’a rastladýktan sonra onunla
kayýtlara baþladý. Urbaniak konuþuyor: "Rock gruplarýnýn
týnýsýný seviyordum ve 1966’ta gerçekten de neredeyse
bir elektrik grup olmuþtuk. Kýsa bir süre sonra Polonya
folklörünü, rock ritimlerini, biraz da klasik müziði
kendimize kattýk. Ve tüm bunlarý “fusion” olarak
adlandýrdýk!”
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Urszula Dudziak
30
31
32
95
01
02
03
04
Urbaniak-Dudziak ikilisi 1965-69’da Ýsveç’te
elektroniklerle çalýþmalarýný sürdürdükten sonra 1973’te
New York’a yerleþtiðinde fusion’un farklý tanýmlarýyla da
karþýlaþacak, farklý isimlerle çalýþmaya baþlayacaktý.
Dudziak için Lehçe söylemesinin pek de sorun teþkil
etmediði söylenir. Gerçekten de öyle. Dört buçuk oktavlýk
sesiyle kelimeleri eðip bükmesi ve scat’e yönelmesi ve
giderek sözsüz hecesiz bir vokal tarzýna yönelmesi tüm
dil sýnýrlarýný kaldýrmasýný saðlýyor.
Dudziak Archie Shepp ve Lester Bowie gibi
müzisyenlerle de çalýþtý. Elektronikleri de kullanarak
sesini destekledi. Ona Urbaniak da elektronik týnýlarla
eþlik etmiþtir.
Vocal Summit deneyi ise caz alanýndaki avangart vokal
adacýklarý içinde özel bir yere oturuyor. Dudziak’ýn Jay
Clayton, Jeanne Lee, Bobby McFerrin, Norma Winstone,
Michelle Hendricks ve Lauren Newton’la beraber ürettiði
bu çoklu deneysel vokal, onun dünyada tanýnmasýna
büyük katkýda bulundu denebilir.
Polonya cazýnýn en özgün noktalarýndan biri dünyada
eþi benzeri bulunmayan Chopin uyarlamalarý ekolüdür.
70’lerden beri var olan ama asýl 1994 yýlýnda, Polonia
Records adlý plak þirketinin de etkisiyle piyanist Andrzej
Jagodzinski Trio’nun, Chopin adlý albümü kaydetmesiyle
baþlatýlabilecek bu akýma sonra pek çok Polonyalý cazcý
dahil oldu. Klasik müzikten caza geçiþlerin çoðunda
olduðu gibi “uygun mudur-deðil midir” tartýþmalarý çokça
yapýlmýþ, “ticaridir” suçlamalarý da çokça duyulur olmuþsa
da akým tüm hýzýyla sürüyor. Lora Szafran’ýn Sadece
Chopin (Tylko Chopin) albümünün (1994) yaný sýra özellikle
Urszula Dudziak’ýn Grazyna Auguscik ile yaptýðý To I Hola
albümündeki Chopin denemeleri ortaya ne kadar hoþ
eserler çýkabileceðini gösteriyor.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Urszula Dudziak
30
31
32
96
01
02
03
04
Ýþte bir kesiþme daha: Berklee mezunu besteci,
þarkýcý ve yapýmcý Auguscik. Standartlarý gelenekselin
çok ötesinde hatta bazen de rahatsýz edici bir biçimde
yorumlayan free jazz eðilimli Auguscik, 1998 tarihli
Pastels’ta Bud Powell, Keith Jarrett ve Chopin etkilerini
hissettiriyor. Caravan ile Love For Sale özellikle önerilir.
Peki ya Papaya’yý duydunuz mu? Dudizak’ýn bu
1970’ler þarkýsý bir TV þovu sayesinde 2007’de
Filipinler’de patlama yaptý. Þovmenin þarkýya uyarladýðý
Papaya Dansý da hiç vakit kaybetmeden yayýlýp
(süpermarketlerden hapishanelere) milli bir makarena
fenomenine dönüþtü.
Artýk Ula Dudziak’ý Filipinler’de kime sorsanýz
gösterirler mi ne?
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Urszula Dudziak
30
31
32
97
altkitap.com
01
02
03
04
05
Kutba Çýkarken Yanýk
Sesler: Värttinä
06
07
08
09
Objektifin içine içine dik bakýþlar fýrlatan sarý saçlý beyaz
tenli etine dolgun kadýnlar. Ýþte Värttinä’nin albüm
kapaklarýndan bir fotoðraf. Bazen de etnik kýyafetler
içinde. Värttinä sürekli evrim geçirdiðinden eski Värttinä
- yeni Värttinä gibi ayrýmlar da kafa karýþtýrýyor. 25 yýlý
devirmek o kadar kolay deðil malum. En son haliyle
Värttinä’de üç kadýn üç erkek (veya üç erkek üç kadýn)
var, ama kadýnlar fotoðraflarda geniþ açýnýn da yardýmýyla
ön taraflarda büyüdükçe büyüyor. Vokalist olduklarýndan
mý, kadýn olduklarýndan mý?
Þarký içerikleri? Aþk, flört, evlilik, doðum. Kadýn, köylü
kadýný, genç kýz, bakire. Özlemleri, hayalleri. Biraz da
geleneklerin arasýna sýkýþmýþ kalmýþ. Ama giderek
kadýnlýðýný keþfediyor: Erkeðe boyun eðmeyecek ve
yalnýzlýðý seçme özgürlüðünün bilincine varacak. Zaten
Fin kadýnýn gücü nicedir kuzey semalarýnda efsane gibi
dolaþmaktadýr. Denen o ki aþk meþk iþlerinde ilk adým
10
11
12
13
Värttinä
14
15
16
17
Seçilmiþ Diskografi
Özgün Albüm:
• Oi Dai (1991) SONET
• Aitara (1994) MIPU MUSIC
• Kokko (1996) NONESUCH
• Vihma (1998) RCA
• Ilmatar (2000) BMG WICKLOW
• Miero (2006) REAL WORLD
Toplama Albüm:
• 25 (2009) SONY BMG
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Värttinä
30
31
32
98
01
02
03
04
kadýndan beklenirmiþ. Bu durumda Finli erkekler de az
beklemiyor olsa gerek. Ama tartýþmalara son noktayý
Värttinä üyeleri koyuyor: “Biz feminist bir grup deðiliz.”
Värttinä evrimini tamamlamýþ gibi deðil ama Sibelius
Akademisi Folk Müzik Bölümü’nde çalýþmýþlýðý ve
okumuþluðu bulunan üç çekirdek kadýn vokal sapasaðlam
yola devam: Susan Aho, Mari Kaasinen, Johanna Virtanen.
Ýsimlere bakar bakmaz, Finlandiyalý olduklarý anlaþýlýyor
grup elemanlarýnýn. Bolca aa, kk, nn, tt, ää. Uzatýnca
böyle yaz. Yazýldýðý gibi okunduðundan. Ayyyný Türkkkçe
giiiibiii. Zaten Finlandiyalýlarla Türklerin (Macarlar ve
Japonlarla beraber) dil kardeþliðinden uzuuun uzuuun
bahsedilir. Peki ya müzik kardeþliði?
Värttinä’yi dinleyince insanda ister istemez bir çiðlik
duygusu uyanýyor. Halk müziðinin gücü bu olsa gerek.
Tiz, iþlenmemiþ, dopdoðal tekilçoðul sesler örgüsü.
Bulgar/ Macar ekolünde yanýk 5/8, 7/8, 13/8likler. Mari
Kaasinen için diva? Macar folk þarkýcýsý Márta Sebestyén’in
ta kendisi. Ýþte referans. Büyülü Bulgar sesleri de buna
eklenmeli.
Bir sürü bir sürü sesler: Grupta 1989-1996 arasý yer
alan Sari Kaasinen de, 1989-2002 arasýnda söyleyen Kirsi
Kähkönen de Sirpa Reiman (1989-1999) da artýk yok.
Onlarýn yerine 1998’den beri Susan Aho var. 2001’den
beri de Johanna Timonen.
Hazýr sürekli yeni-eski ayrýmlarý yapýp duruyorken,
grubun evrimine bir bakalým. Värttinä'nin kuruluþu 1983’e
Finlandiya’nýn güneydoðu bölgesi Karelya’da Fin-Rus
sýnýrýna tekabül eden Rääkkylä adlý minik bir köyüne
kadar uzanýyor. Baþta, kendi beyanlarýna bakýlýrsa
konuþmayý sökmeden önce þarký söylemeyi öðrenen
vokalist ve kantele’ci (Finlandiya’nýn ulusal enstrümaný,
kucakta çalýnan çeþitli sayýlarda tellerden oluþabilen
(genelde 5 telli) tarihi birkaç bin yýl öncesine dek götürülen
sitar ailesinden bir tür telli çalgý) Sari ve (þarkýya baþlama
yaþý iki buçuk!) Mari Kaasinengiller var projede. Naçizane
amaçlarý da kantele çalýp Karelya müziðini söylemek.
Karelyan lehçesi yani Kareliana dilinde. Fin ulusal destaný
Kalevala’nýn yazýldýðý dilde. Günümüzde Finlilerin bile zor
anlayacaðý denli eski. 2000-3000 yýllýk koca bir geçmiþ.
Fakat gelin görün ki karþýlaþtýklarý ilgi grubu birden
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Värttinä
30
31
32
99
01
02
03
04
21 kiþiye çýkarýnca amaçlar büyümüþ, Fin-Uygur müzikal
geleneðini yaþatmak ve farklý yollarla yeniden üretmek
biçiminde ulvileþmiþ.
Resmi kafanýzda somutlaþtýrmak için hayal edin:
kantele çalýp þarký söyleyen 15 genç kýz ve arkalarýnda
çeþitli erkek gitarist, basçý, kemancý, saksofoncu vd.
enstrümanlar kadrosu.
Yeniden doðuþ dedikleri þeyse 1990’da gerçekleþiyor.
Yedi kiþi grubu terk ederken çekirdek kadro Sari ve Mari
Kaasinen kardeþler, Kirsi Kähkönen ile Janne Lappalainen
yeni taþýndýklarý Helsinki’de bir grup kuruyorlar. Tabii
repertuar da geniþliyor; Setuland, Mariland, Ingria gibi
bölgelerin kadýn vokal geleneðini ve grup üyelerinin
(Reiman, Kähkönen, Kaasinen, Lappalainen aðýrlýklý)
kendi bestelerini de kapsamaya baþlýyor. Kýyafet
analojisinde de görüldüðü üzere, grubun janrý giderek
“modern”leþip aranjmanlar ve besteler popa, rock’a
kaymaya baþlýyor, temel hep folk olarak kalsa da
(Värttinä’nin ününün en büyük kaynaðý da bu olsa gerek).
Bir “Nerden Nereye” öyküsü gibi týnlýyor Värttinä’ninki.
1991 sonrasý dünyada ses getiren albümler peþpeþe
çýkýyor: Oi Dai, bir. Oi Dai Avrupa folkuna ilgiyi birden
patlatýyor. 1992'nin Seleniko’su bu baþarýyý perçinliyor.
1994’te Värttinä’nin beþinci albümü Aitara MTV'nin ýrkçýlýk
karþýtý video yarýþmasýnda Avrupa Ödülü’nü alýyor. “Dünya
Müziði” diye kategorilendirilen kýsmýn vazgeçilmezleri
arasýndadýr artýk Värttinä. Bu arada kendilerine ilgi arttýkça
Värttinä vokalistleri Hector Zazou'nun Songs from the
Cold Seas, Maggie Reilly'nin Elena gibi albümleri de dahil
olmak üzere çeþitli müzisyenlerle görülmeye baþlýyorlar.
Ya da mesela Tanita Tikaram Värttinä’nin Seelinnikoi’sýný
kendi albümüne koyuyor filan.
1998 albümleri Vihma’ya özel konuk olarak Tuva gýrtlak
vokal grubu Yat-Kha’yý davet ediyorlar. 2000: Sekizinci
albüm Ilmatar (Gök Tanrýçasý), Kokko (1996) ile baþlayan
ve Vihma ile devam eden Karelyan runo geleneðini
sürdürüyor. Runo, kendine özgü çeþitli kurallar (her dizede
sekiz hece, dize sonlarý yerine her kelimenin baþýnda yer
alan kafiyeler vs.) barýndýran ve Kalevala diye adlandýrýlan
bir þiir tarzýnda söylenen þarkýlar. Runo Fince “þarký”
demek. Ama tam ifadesi “runo þarkýlarý” oluyor. Runo,
törenlerde, aðýtlarla beraber söylenirmiþ. Kimin tarihi
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Värttinä
30
31
32
100
01
02
03
04
yüz yýllarla kimininki bin yýllarla ölçülüyor.
Katýlýnan festivallerden, verilen konserlerden, hangi
radyolarýn listesinde birinci olunduðundan, hangi ülkelerde
kaç adet satýldýðýndan bahsedilse sayfalar þiþer. O yüzden
kýsa kesip “Värttinä’yi tüm gezegen tanýr” önermesiyle tarihçeyi
bitirelim.
Bu kadar deðil elbet. Finlandiya, Karelya, kantele, runo.
Karelya’nýn bir Rus tarafý var bir de Fin. Värttinä ikisiyle de
uðraþýyor. Özellikle de kaybolmaya yüz tutan Rus cephesi
ezgileriyle. Finlandiya: Beþ milyon nüfuslu bir ülke. Beþ
yüzbinlik bir baþkent; Helsinki. Beyaz gecelerin yaþandýðý.
Bilmecelerde çýkar hani: Fin Hamamý - Sauna. Hýrçýn ruhlu
yönetmen Aki Kaurismäki, çýlgýn grup Leningrad Kovboylarý.
Batý Avrupa geleneði bel canto’nun es geçtiði, ya da bel
canto’yu es geçen topraklar. Vibratosuz, biraz vahþi, ormansý
ve son derece uyumlu. Dille de baðlantýlandýrýlabilir. Her
hecenin üstüne basan, vurgusu keskin, biraz da içine kapanýk
bir dil. Büyük bir enerji ve dýþavurum. Hepsi de ayrý tat veren
onlarca þarký: Viikon Vaivane, Oi Dai, Travuska, Kiiriminna,
Kylä Vuotti Uutta Kuuta, Seelinnikoi, Äijö ve daha bir sürü.
Värttinä: Antidepresan olarak da kullanýlabilir.
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
1 2 3 4
Värttinä
30
31
32
Özge Baykan
Videolar
Ýzlemek için film ikonlarýna týklayýnýz. Videolarý izleyebilmek için internet baðlantýnýzýn olmasý ve bilgisayarýnýzda Flash Player yüklü olmasý gereklidir.
Abbey Lincoln
Diana Krall
Karin Krog
Sheila Jordan
Alberta Hunter
Dinah Washington
Lena Horne
Shirley Horn
Anita O’Day
Ella Fitzgerald
Lisa Ekdahl
Sidsel Endresen
Astrud Gilberto
Ernestine Anderson
Mari Boine
Silje Nergaard
Betty Carter
Helen Merrill
Nina Simone
Stacey Kent
Billie Holiday
Jane Monheit
Peggy Lee
Susanne Abbuehl
Blossom Dearie
Jeanne Lee
Sainkho Namtchylak
Urszula Dudziak
Carmen McRae
June Christy
Sarah Vaughan
Värttinä
Özge Baykan
© 2011 altkitap
Yapýtýn tüm yayýn haklarý saklýdýr. Tanýtým için yapýlacak kýsa alýntýlar
dýþýnda yayýncýnýn izni olmaksýzýn hiçbir yolla çoðaltýlamaz.
www.altkitap.com
[email protected]

Benzer belgeler