Tasarım Gazetesi Aralık sayısı için

Transkript

Tasarım Gazetesi Aralık sayısı için
İSTANBUL
DESIGN
WEEK
YILI TASARIMLA KAPATMAMIZI SAĞALAYAN İSTANBUL DESIGN WEEK’İN
BAŞINDAKİ ARHAN KAYAR’DAN ÇOK KONUŞACAĞIMIZ YENİ PROJESİ CREATIVE
SEASON İSTANBUL’UN (YARATICI MEVSİM) HABERİNİ ALINCA... ŞU SON 4
MEVSİMDE OLANI “BİTENİ” DÜŞÜNMEYE DALDIM...
YAYALAŞTIRILAN MEYDANI...
ISSIZLAŞTIRILAN PARKI...
BOYANAN MERDİVENİ...
DENİZİN İÇİNE AÇILAN YOLU...
ORMANIN İÇİNE DİKİLEN KÖPRÜYÜ...
YETKİLERİ SORGULANAN MESLEK ODASINI...
TASARIMI, MİMARLIĞI, ŞEHİRCİLİĞİ “TARTIŞAN” ÜLKEMİ...
İLK’LERİN YILI
NEYSE Kİ YALNIZCA BUNLARI DEĞİL...
İSTANBUL’DA AÇILAN TASARIM VAKFI’NI...
KÜTAHYA’DA İLK KEZ DÜZENLENEN ULUSLARARASI ÇAĞRILI AFİŞ FESTİVALİ’Nİ...
BURSA’DA İLK KEZ BULUŞTURAN DESİGN CİTY BURSA’YI...
İSTANBUL’DA İLK KEZ YAPILACAKKEN ANSIZIN İPTAL EDİLEN İDA BULUŞMASINI...
BÜYÜK GAYRETLERLE KURULAN “YEKON YARATICI ENDÜSTRİLER KONSEYİ
DERNEĞİ”Nİ...
VE ELBETTE 27 KASIM-1 ARALIK ARASINDA İLK KEZ KÜÇÜK ÇİFTLİK PARK’TA
KAPILARINI AÇAN ISTANBUL DESİGN WEEK’İ.
TASARIMI, MİMARLIĞI, ŞEHİRCİLİĞİ “YAŞAYAN” ÜLKEMİ...
2013 MİMARLIK VE
KENT GÜNDEMİ
EMİN OLDUM.
2013’ÜN İZLERİ HİÇ SİLİNMEYECEK...
BU GİDİŞLE BİZE BİR MEVSİM PEK YETMEYECEK!
Umut Kart
[email protected]
2014’TE
BİZİ
NELER BEKLİYOR?
YILIN
MODA İZLERİ
ARALIK 2013
KALE TASARIM MERKEZİ’NİN AYLIK TASARIM GAZETESİDİR, PARA İLE SATILMAZ.
Kale,
İstanbul Tasarım Haftası’na
hazır!
Kale’nin özgün, yenilikçi, fonksiyonel ve ödüllü dört ayrı ürünü;
İstanbul Tasarım Haftası’nın iki ayrı sergisinde yerini alıyor. Kale’nin yaratıcı endüstriyel ürünleri,
Design Spirit ve 7 Yıldan Bir Seçki: Türkiye EDIDA Birincileri Sergisi’nde
tasarım severlerle buluşuyor.
Stone&More
Design Spirit Sergisi
Orientile
Elle Decoration ‘7 Yıldan Bir Seçki:
Türkiye EDIDA Birincileri’ Sergisi
Beyaz Saray
Design Spirit Sergisi
Nordic
Design Spirit Sergisi
27 Kasım - 1 Aralık 2013 / Küçükçiftlik Park
kale.com.tr
tasarim ilani 240x325.indd 1
22.11.2013 18:55
ARALIK/2013
03
“IDW İSTANBUL ILE ILIŞKISINI
FARKLI BOYUTLARA ÇEKIYOR!”
İstanbul Design Week (IDW) bu sene 27 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında
KüçükÇiftlik Park’ta kapılarını açıyor. 2005 yılından bu yana IDW’yi hayata geçiren
ddf’in kurucu ortağı Arhan Kayar, Tasarım Haftası ile ilgili hedeflerini anlattı.
İstanbul Design Week’in geleceği için
planlarınız ve hedefleriniz neler?
IDW 2005 yılından beri organize ettiğimiz
bir etkinlik. Bu sene İnovasyon Haftası
ile aynı hafta gerçekleştiriyoruz. IDW
kapsamında İstanbul Kalkınma Ajansı
tarafından desteklenen Sokak Galerisi
Projesi ile Beyoğlu vitrinlerinde tasarım
nesneleri Aralık boyunca sergilenecek.
Gördüğünüz gibi IDW çerçevesini geliştirerek
İstanbul ile olan ilişkisini farklı boyutlara
çekmeye başladı. Önümüzdeki yıllarda
Ekim ayından, Aralık ortalarına kadarki
dönemde yaratıcı endüstriler ile ilgili pek
çok etkinliğin ortak iletişim platformu
olarak planladığımız ‘’Creative Season
İstanbul’’ projesini hayata geçirmeyi
planlıyoruz. Bu sene IDW sırasında bu
projenin startını vereceğiz.
Köprü, IDW’nin markalaşma sürecinde çok
etkili bir faktördü. IDW için neden mekan
değişikliğine gidildi? Eski Galata Köprüsü 2005 yılından beri ana
mekanınızdı. Köprünün İstanbul için tarihi
önemi tartışılmaz ve IDW’nin markalaşma
sürecinde inanılmaz bir katkısı oldu. IDW ilk
yılından itibaren birden uluslararası tasarım
gündeminde yerini aldı, bu başlangıçta bize
çok büyük bir ivme ve uluslararası bilinirlik
sağladı. Hemen hemen bütün dünyada
ses getirdi ve tasarım dünyasının dışında
uluslararası haber ajanslarında haber
malzemesi değeri kazandı.
Eski Galata Köprüsü’nde böyle bir
organizasyonu yapmak aynı zamanda pek
çok teknik zorluğu ve beklenmedik olayları
da beraberinde getiriyordu. Eski Köprü’nün
yeri iki defa değişti ve bu da bize sürekli yeni
konseptler yarattırdı.
Geçen sene IDW hazırlıklarını köprüye göre
yapmıştık ancak etkinlik tarihinden kısa bir
süre önce Haliç Köprüsü’nde yapılan tamirat
çalışmalarının uzaması nedeniyle Eski
Galata Köprüsü araç trafiğine açıldı ve biz
organizasyonu farklı bir konseptte Hasköy’deki
eski endüstriyel mekanlarda yaptık. Bu bize
Hasköy Design Routh adında bir konsept
geliştirme fırsatını tanıdı. Aynı zamanda IDW
projelerimizi zamana yayarak kalıcılığını
uzattık.
Bildiğiniz gibi bu Kasım ayında İstanbul’da IDA
konferansı yapılacaktı ve talihsiz bir şekilde
iptal oldu. İstanbul’un tasarım açısından
geleceğe ilişkin planlarında olumsuz bir etkisi
oldu. İnovasyon Haftası da 28-29-30 Kasım’da
İstanbul Kongre Merkezinde yapılıyor; bu
nedenle İstanbul ve tasarım kültürü açısından
ortak bir olumlu sinerji yaratmak için İstanbul
Design Week 2013’ün 27 Kasım-1 Aralık
tarihlerinde ve Kongre Vadisi içerisinde bir
yer olan KüçükÇiftlik Park’ta yapılmasına
karar verdik. Aynı zamanda Aralık ayı boyunca
sürecek olan Beyoğlu’ndaki Sokak Galerisi
Projesi’ni IDW sırasında başlatacağız. Bu durumun İstanbul için yeni bir olumlu boyut
olduğunu düşünüyoruz.
Geçtiğimiz sene Türk tasarımcıların sayısı konusunda bazı eleştiriler olmuştu.
Bu konudaki fikirlerinizi alabilir miyiz?
İstanbul Design Week’i İstanbul’un
Global Tasarım Platformu olarak tanımlıyoruz.
Bazı yıllarda farklı trendler nedeniyle özgün
ürün ve proje ortaya çıkmıyor ya da daha fazla
uluslararası projeler gündeme geliyor.
Geçen seneki mekan değişikliği yüzünden
programımızda değişiklik yapmak zorunda
kaldık ve bazı projeleri erteledik ve
zaman içinde yaptık. Aynı zamanda bazı
katılımcılarımız projelerinden vazgeçti. Bu
değişiklik nedeniyle her sene yaptığımız
Design Spirit İstanbul sergimizi de 2012 de
yapamadık; bu sene gerçekleştireceğiz.
Sizce IDW’nin en büyük başarısı nedir?
Seneden seneye boyutu ve içeriği değisse bile
2005 yılından beri bir sürekliliği ve uluslararası
ilişkilerinde süregelen pozitif bir tutumu oluştu.
Uluslararası Tasarım organizasyonları ile doğal
bir networku gelişti ve izlenilen bir etkinlik
oldu.
2005 yılından beri yurt dışındaki Tasarım
Haftaları ile organik ilişkilerimiz sürüyor;
Milano Design Week, Helsinki Design Week,
Belgrad Design Week, Dutch Design Week,
Moscow Design Week,Stockholm Design
Week, Viena Design Week, Graz Design Month,
Sydney Design Week, London Design Festival
ve Berlin DMY. Yılda birkaç kez bir araya
gelip buluşuyor ve planlarımızı düzenliyoruz.
İstanbul’u ve Türk tasarımcıları uluslararası
alanda tanıtımlarına yardımcı oluyor.
Türkiye’deki gelişen yaratıcı endüstri,
teknolojik yatırımlar ve genç nesil
tasarımcıların başarılı projelerini farklı
alanlarda global olarak tanıtılması için
mecralar oluşturuyoruz.
04
YÖNTEM FARKLI, HEDEF AYNI
Atölyeler, bireysel katılımcılar, yarışmalar... Küçük Çiftlik Park’taki IDW katılımcılarını
tek başlık altında toplamak zor. Hepsinin yöntemi farklı ama ortak bir amaçları
olduğu kesin: Tasarımla gelişmek, tasarımı geliştirmek.
Soru(n) ne?
Atölye İstanbul, tasarım sürecinde
yaratıcılığın önündeki engelleri tespit
etmek için doğru cevapları değil, doğru
soruları arıyor. Ziyaretçileri “Soru(n) Ne?”
teması altında bir araya getirmeyi hedefleyen
Atölye, akademisyenleri, öğrencileri ve
profesyonelleri, 28,29 ve 30 Kasımda üç
farklı oturuma davet ediyor. Bu oturumlarda
belirlenen ortak sorular ve cevaplar, 1 Aralık
günü İstanbul Design Week’te yer alan
katılımcılarla paylaşılıyor.
Atölye, tasarım, sanat, zanaat, mühendislik
ve girişimcilikte, profesyonel ya da amatör
kişilerin, ortak çalışma alanlarında bir araya
gelip işlerini paylaşabildikleri, geleneksel
ve dijital prototipleme aletlerini kullanarak
üretim yapabildikleri bir yaratıcılık
merkezi olarak tasarlandı. Atölye, kendini
geliştirmek isteyen herkese sunduğu öğrenim
programlarının yanı sıra sağladığı sosyal ağ
ile şehrin inovasyon kültürüne yeni bir soluk
getirdi.
Wacom deneyime
davet ediyor
Dünyaca ünlü tablet markası Wacom,
tasarımcılara ve IDW ziyaretçilerine Küçük
Çiftlik Park’ta kendi alanlarında ürünlerini
deneyimleme ve yakından inceleme fırsatı
sunuyor. Wacom özel tasarım yarışmaları
ve atölye çalışmalarının gerçekleşeceği bir
program ile İstanbul Design Week’e katılıyor.
1983 yılında kurulan Wacom, Japonya
merkezli (Tokyo Menkul kıymetler Borsası
6727), 150’den fazla ülkede pazarlama
etkinliklerinden İstanbul Design Week
2013’te, içinde Aziz Sarıyer, Arif Özden,
Andrew Foxall & Gregers Tang Thomsen,
Bülend Özden, Defne Koz ve Derin Sarıyer’in
tasarımlarının bulunduğu prezentasyonuyla
ziyaretçilerle buluşacak.
ve dağıtım destek ağına sahip olan dünya
çapında iştiraklere ve bağlı ofislere sahip
global bir şirket. Wacom’un vizyonu, insanları
ve teknolojiyi doğal bir ara yüz ile bir araya
getiriyor ve tablet ve etkileşimli görüntüler
konusunda kalem uçları ve dijital imza
kaydetme ve işleme çözümleri sayesinde,
dünyanın önde gelen üreticilerinden. Wacom
sezgisel giriş aygıtları konusunda ileri
teknolojileri ile en heyecan verici dijital sanat,
film, özel efektler, moda ve dünya çapındaki
bazı tasarımlarda kullanılan kendi kişiliklerini
ifade etmek için ara yüz teknolojisinin
avantajlarını iş ve ev kullanıcılarına sağlıyor.
bir yarışma.
İstanbul Tasarım Merkezi
tarafından düzenlenen yarışmanın konusu;
İstanbul KÜLTÜR A.Ş.’nin İstanbul temalı
hediyelik eşya tasarımı için oluşturduğu yeni
markası olan “Hediyem İstanbul”un misyon
ve vizyonu ile uyumlu, basılı ya da basılı
olmayan her tür üründe kullanılabilirliği olan
ve markanın konseptiyle de örtüşecek desen
tasarımı.
Hedef, İstanbul’un kendine has tarihi,
kültürel ve sanatsal özelliklerini yansıtacak ve
hatıra niteliği taşıyacak, İstanbul temalı özgün
tasarımlı hediyelik eşyaların üretileceği bir
marka olmak; Hediyem İstanbul Markası adı
altında üretilecek bu ürünlerin Kültür A.Ş satış
noktalarında ve diğer müze işletmelerinde yerli
ve yabancı turistlerin beğenisine sunmak.
Hediyem İstanbul
Desen Tasarımı Yarışması
Derin Design
“Hediyem İstanbul»un kurumsal yapısını
ve konseptini temsil edecek “özgün” desen
tasarımları ortaya çıkarmak üzere düzenlenen
Uluslararası platformda Türkiye’yi tasarım
odaklı mobilya alanında başarıyla temsil
eden Derin Design, İstanbul’un en önemli
Flat Craftsworks
Ekim 2012’de üretime başlayan Flat
Craftworks, metal işçiliği ile ceviz, zeytin
ve meşe gibi sert ağaçlardan mobilya
ve aydınlatma tasarımlarını tüketiciyle
buluşturuyor. Türkiye’de katma değeri
tasarım olan markalar arasında yerini alan
Flat Craftworks, sürdürülebilir çevre bilinciyle
üretimi sadece ölmüş ağaçlardan yapıyor.
Yüzyıllardır aynı metotlarla ağacı işleyen,
kesen ve birleştiren İstanbul zanaatkâr
kültürünü yaşatmayı ilke edinen ekip,
dört atölyeyle çalışıyor. Flat Craftworks’ün
mobilya ve aydınlatmaları, güncel trendleri
yansıtmanın ötesinde her zaman zevkli
ve uzun ömürlü olmalarıyla öne çıkıyor.
Kurucuları Onur Eker ve Elif Özgen Türkiye’de
tasarım odaklı bir marka ile ticari başarı elde
etmek için özgün tasarım ve yüksek kaliteli
üretim stratejisini uyguluyorlar. Ekip, IDW
çatısı altında yerini alacaklar arasında.
ARALIK/2013
05
ULUSLARARASI ISIMLER İSTANBUL’DA
İstanbul Design Week’in her sene en çok ilgi çeken bölümlerinden biri konferansları.
Bu kez de gelenek bozulmuyor; yine yoğun bir program bizi bekliyor.
İstanbul Design Week uluslarası isimlerin
tasarım deneyimlerini dinlemek için her
zaman başarılı bir platform olmuştur.
Hafta’nın 2013 konferans listesi de
oldukça dikkat çekici. Peki İstanbul’un
yeni misafirleri kimler?
oldu. Halihazırda yürütmekte olduğu
doktora çalışması için mimari metin ve
çizimlerinde zaman-uzamsal yapıların
ebedi tanımlamasını araştırıyor.
O’Shaughnessy, eleştirici ve yenilikçi
tasarımın gelişimiyle ilgilenen ve 2000
yılında temeli atılmış olan “Architecture
53seven”ın kurucusu. Architecture
53seven’ın, Çağdaş Mimaride Avrupa
Birliği Ödülü’ne –2009 Mies van
der Rohe ödülü- layık görüldüğünü
söylemek gerek. Bunun dışında birçok
mimarlık ödülü de söz konusu; 2008’de
Barcelona’da yapılan Dünya Mimari
Festivali’nin açılış töreninde özel takdir
ödülü, 2008 yılında AAI Özel Ödülü, RIAI
Bölge Ödülleri gibi...
Alfredo Häberli
1964 yılında Buenos Aires’te
dünyaya gelen ünlü tasarımcı, 1991
yılında Zürih’teki Höhere Schule für
Gestaltung’un endüstriyel tasarım
bölümünden mezun oldu. Häberli’nin
birlikte çalıştığı firmalar arasında Alias,
Audi, Camper, Georg Jensen, Iittala,
Kvadrat, Luceplan, Moroso gibi markalar
bulunuyor. Architektur und Wohnen’in
2009 yılında “Yılın Tasarımcısı”
olarak aday gösterdiği tasarımcı, halen
Zürih’teki ofisinde mobilya ve iç mekan
tasarlıyor.
Arjantin’de geçen çocukluğundan
fazlasıyla etkilenen Häberli, inovasyon,
keyif ve eğlenceyi gelenekle birleştirmeyi
hedefliyor. Bu birleşimin sonucu
ürünleri fonksiyonellik konusunda tam
puan alırken duygusallığı da içinde
barındırıyor.
Anastasia Su
Asıl adı Dr. Anastasija Sugic olan
Anastasia Su, 1984 yılında Bosna
Hersek’te dünyaya geldi. İlk elbisesini 13
yaşında tasarladığını söyleyen Anastasia
Su, savaştan sonra, annesinin Anastasija
adlı giyim mağazasında yardımcı
olmaya başladı. Ve orada sipariş üzerine
kıyafetler tasarlamaya koyuldu. Ancak
2004’te tıp okumaya karar verdi ve
2012’de eğitimini tamamladı. Eğitim
hayatı boyunca tasarım yapmaya devam
etti. 2010-2012 yılları boyunca da
Graz’daki tasarım festivalinin katılımcısı
oldu. 2011 yılında Vossen için bir bornoz
tasarladı. Innocad’le birlikte yaptığı
çalışmasıyla ilk uluslararası ödülünü
aldı. Ve son olarak da Innocad’in CEO’su
Martin Lesjak ile birlikte 13&9 Design
GmbH şirketini kurdu
Anastasia Su’nın tasarım yaklaşımı,
insan vücüduna dair bilgisine dayanıyor;
üstelik yalnızca fonksiyonel olarak
da değil… Estetik kararlarında da bu
Nicolas Le Moigne
İsviçreli tasarımcı Nicolas Le Moigne,
ECAL Sanat ve Tasarım Lozan
Üniversitesi›nde Lüks Tasarım konusunda
eğitim veiyor. Eternit, Atelier Pfister gibi
markalar ile çalışan tasarımcının, Londra,
Paris, Berlin ve Meksika’daki tasarım
galerilerinde projeleri sergileniyor.
bilgilerin etkisi olduğunu söylüyor
tasarımcı.
Arni Aromaa
İstanbul Design Week bu sene Finlandiya
ile yakın ilişkiler içinde. Konferans
programında öne çıkan isimlerden
biri olan Arni Arooma da 1972 yılında
Finlandiya’da doğdu. 1988 yılında
Helsinki Sanat ve Tasarım Üniversitesi
Endüstriyel ve Stratejik Tasarım
Bölümü’nden mezun oldu.
Aynı zamanda Helsinki Ekonomi Okulu
Uluslararası Tasarım Bölümünde İş
İdaresi programını da tamamladıktan
sonra, aynı yıl öğrenci değişim
programına dahil olarak Schwabicsch
Gmünd Tasarım Üniversitesi Endüstriyel
Tasarım Bölümü’nden de ders aldı.
Kurucu ortakları arasında bulunduğu
Pentagon Tasarım bünyesinde tasarımcı
olarak görev alan Aromaa, Hackman,
littala, Cembrit, kesko, Orthex, RAY, Oras,
Tikkurila ve IDO Bathroom gibi geniş
yelpazede müşterileri bulunan şirketin
genel müdürlüğünü de üstleniyor.
Big Game
Augustin Scott de Martinville, Grégoire
Jeanmonod ve Elric Petit’den oluşan Big
Game Tasarım Stüdyosu 2004 yılında
kuruldu. Lozan merkezli olarak çalışıyor.
Tasarım çalışmalarına ek olarak üç
kurucusu da ECALSanat ve Tasarım
Üniversitesi’nde eğitim veriyor.
Alessi, Hay, Karimoku New Standard,
Moustache, Praxis ve Galerie Kreo
markaları için ürünler tasarlayan bu 3
üniversite arkadaşı, ilk ödülünü 2005’te
aldı. 2009’da Leenards Ödülü, 2006
ve 2010’da İsviçre Federal Tasarım
Ödülü, 2013’te iF Tasarım Ödülü’ne layık
görülen Big Game’in ürünleri Gestaltung,
Grand-Hornu, Centre Georges Pompidou,
Fonds National d’Art Contemporain ve
MoMA’da sergileniyor.
Jason O’Shaughnessy
Jason O’Shaughnessy, CCAE Cork Mimarlık
okulunun bölüm başkanı. Edinburgh
Üniversitesi’nden onur derecesi ile,
Belfast Queen Üniversitesi’nden de
birinci sınıf onur derecesi ile mezun
Tasarımcı çalışmalarını karmaşıklığın ve
kontrastın bir yorumu olarak tanımlıyor.
“Kırılgan ve esnek, zanaate yakın ama
endüstriyel, sofistike ve kurnaz... „
Pierre Keller
1945 yılında İsviçre’de dünyaya gelen
grafik tasarımcı Keller, Lozan’daki Ecole
Cantonale des beaux-arts et d’arts
appliqués’den mezun oldu. Hem grafik
hem plastik sanatlarda kendini gösteren
Keller, pek çok bienalde yerini aldı. Aynı
zamanda yayıncı, öğretmek, danışman,
küratör ve organizatör olan tasarımcı,
1995 yılında Avrupa’nın en iyi sanat
okulları arasında gösterilen ECAL’in
direktörlüğünü üstlendi.
Barcelona’daki Avrupa Üniversitesi’nden
fahri doktora ünvanı bulunan Keller’ın
Merit Design Preis Schweiz, Prix de la
Ville de Lausanne, Mérite culturel de
reconnaissance de la Ville de Renens gibi
ödülleri bulunuyor. Oldukça çok yönlü
bir kişiliği olan Keller’ın Montreux Caz
Festivalinin kurulunda yer aldı; Vaudois
Wine Office’in yöneticiliğini üstlendi.
06
TAK TASARIMCILARI,
KADIKÖY IÇIN TASARLADI…
Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK), tasarımcıları Kadıköy için tasarlamaya davet
etti. Kadıköy Serisi Mobilya Tasarımları, İstanbul Design Week boyunca TAK’ta ve
Kadıköy’ün sokaklarında sergilenecek.
Kamu, sivil ve özel işbirliği modeli ile Kadıköy
Belediyesi, ÇEKÜL Vakfı ve Kentsel Strateji
şirketi ortaklığında yürütülen TAK, Kadıköy’ün
kentsel sorunlarının çözülmesi için yaratıcı
buluşma ortamları sağlayarak, tasarımın gücü
ile yenilikçi çözümler üretmeyi amaçlıyor.
ETKİNLİK TAKVİMİ
27 KASIM Çarşamba/19.00
(Mekan: TAK)
TAK-KSMT AÇILIŞI
TAK Ekibi ve KSMT projesine dahil
olan altı genç tasarımcı, proje sürecini
anlatmak, ürünlerini tanıtmak ve
sorularınıza cevap vermek için sizleri
bekliyor.
Yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin uygulamaya
geçtiği buluşma ortamı Tasarım Atölyesi
Kadıköy (TAK), fikirleri olan Kadıköylüler,
projesi olan tasarımcılar ve olanakları
olan oestekçileri Kadıköy Belediyesi ile
buluşturarak, ‘Tasarım Sizden, Uygulaması
Bizden!’ sloganıyla yola çıkıyor.
Tasarım Atölyesi Kadıköy (TAK),
başlattığı ‘TasarlaTAK‘ programı ile
Kadıköy’ün kültür ve değerlerinin tasarım
ürünlerine dönüşmesi için önemli adımlar
atıyor. Program kapsamında, TAK ve ürün
tasarımcıları ile yürütülen ‘Kadıköy Serisi
Mobilya Tasarımı’ projesi de bu adımlardan
bir tanesi.
Proje dahilinde 6 genç ürün tasarımcısı
Kadıköy’ün en sevilen 6 mekanı ile bir araya
gelerek Kadıköy’ün tasarım dokusunu,
hikayesi olan mobilyalara dönüştürdü.
Tasarlanan mobilyalar, Kadıköylü yerel
27 KASIM Çarşamba/20.30-22.00
(Mekan: ZEPLİN)
MÜZİĞE DOKUN
Her insan bir nota; her dokunuş
bir ritm…
Mimar ve perküsyon sanatçısı Erhan
Vural, interaktif performansıyla
izlenebilir.
üreticilerde üretilerek, yerel üretim teşvik
edildi.
İstanbul Design Week 2013’ ün Kadıköy
ayağı olan proje ürünleri, 27 Kasım -1 Aralık
tarihlerinde TAK, Arkaoda, Karga, Isis, Zeplin,
Yer ve Muaf durakları ile bir tasarım rotası
oluşturuyor. Ayrıca 27 Kasım-1 Aralık 2013
tarihlerinde aynı mekanlarda düzenlenen bir
dizi etkinlik sizleri bekliyor. Bu etkinliklerin
tamamı ücretsiz ve herkesin katılımına açık.
28 KASIM Perşembe/19.00-20.00
(Mekan: TAK)
Yıldız Mimarlarla KonTAK: Murat
Tabanlıoğlu
Murat Tabanlıoğlu, genç tasarımcılar ile
KonTAK konferansında buluşuyor.
(Critical mass)
19.00-20.00 Bisiklet Sergisi (TAK)
20.00-22.00 Film Gösterimi
30 KASIM Cumartesi/22.00-02.00
(Mekan: Arkaoda)
TAK PARTİ
Tasarımcı DJler Ezgi Taşçeviren ve
Uğurhan Uzun, performanslarıyla ve
küçük sürprizlerle eğlenceye davet
ediyor.
1 ARALIK Pazar (Mekan: TAK)
TAN ORAL İLE ÇİZGİ SANATI
Kadıköy’ü ve ‘Kadıköylü’ olmayı çizgiler
yoluyla anlamak ve anlatmak isteyen
herkesi 1 günlük atölye çalışması
bekliyor. Katılımcı olmak için
[email protected]
adresine mail atabilirsiniz.
1 ARALIK Pazar/19.30-21.00
(Mekan: Karga)
KAPANIŞ PARTİSİ
Kapanış partisi ve video gösterimi.
29 KASIM Cuma/19.00-20.30
(Mekan: 6.45 DUKKAN)
İMZA GÜNÜ
Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk
(Kaybedenler Kulübü) yeni çıkacak olan
kitaplarını imzalayacak.
DİĞER ETKİNLİKLER
HER GÜNE BİR FİLM
Anadolu yakasının en eski
sinemalarından Yeldeğirmeni Özen
Sineması’nın yenilenmesiyle tasarımın
yeni merkezi olan TAK’da, tasarım,
mimarlık ve şehircilik temalı film ve
belgesel gösterimleri yapılıyor.
29 KASIM Cuma/20.30-23.30
(Mekan: Moda Havuz Meydanı)
SANDALYENİ AL GEL
Müzik eşliğinde bir araya geliyoruz.
Slogan çok açık: “Sen de sandalyeni al,
meydana gel.”
AÇIK SAHNE
Kadıköy’ün belirlenen dört noktasında
her gün 20.00-22.00 arası, program
dahilinde grup ya da bireysel
performanslar sizleri bekliyor.
30 KASIM Cumartesi /17.00-22.00
(Mekan: TAK)
BİSİKLETİN İÇİN TASARLA
Deri parçalar, eski pantolonlar, ilginç
düğme veya kumaşlar…
Tasarımcılar eşliğinde bisikletini
kişiselleştirmek isteyenler için...
13.00-16.30 Sunumlar ve Uygulama
17.00-18.45 Toplu Bisiklet Turu
SİMİT ARABASI
TAK’ ın koordine ettiği Kadıköy
simitcileri tezgah tasarımı çalıştayında
seçilen ‘Can Güvenir’in projesinin
lansmanı yapılacak.
DUVAR BOYAMA
Etkinlikler süresince Kadıköy Lisesi
duvarı sokak sanatçıları tarafından
yeniden yorumlanıyor.
ARALIK/2013
07
SERGI ZAMANI
IDW sergileri sayesinde Finlandiya veya Polonya’nın tasarım yaklaşımları
hakkında fikir edinebilir, İngiliz tasarımcıların sınırlara isyanıyla karşılaşabilir,
Nuh’un Gemisi’ni keşfedebilirsiniz.
Glass&Cup:
Polonya Tasarım Hikayeleri
İstanbul Design Week’in bu seneki
misafirlerinden biri de “Glass & Cup” adını
taşıyan Polonyalı sergi. Serginin arkasında
kalabalık bir ekip var; Kasia Jezowska and
Bogdan Kosak küratörlüğünü üstleniyor.
Organizasyonunu Zamek Cieszyn ile Adam
Mickiewicz Enstitüsü yapıyor. Ancak fikir
Fly with Art Vakfı’nın Glass & Cup projesine
dayanıyor...
Finlandiya’nın En İyileri
Finlandiya’nın en büyük tasarım yarışması Fennia’nın 2012 yılı kazananları İstanbul
Design Week’te mutlaka görülmesi gerekenler arasında. Tasarımın toplumdaki etkisinin
arttırılması için bir teşvik olarak düzenlenen yarışmanın 28 kazananı arasında ürün,
hizmet ve konsept tasarımları var.
Finlandiya’nın en büyük tasarım yarışması Fennia’nın 2012 kazananları İstanbul’da…
Fennia Grup ve Design Forum Finlans tarafından organize edilen yarışma, kurumların
daha yüksek standartta ürün ve hizmet geliştirmesine teşvik vermek amacıyla
düzenleniyor. Tasarımda inovasyonun, sorumluluğun ve finansal başarının öneminin
altını çizmeyi hedefliyor.
Bardak ve kupalardan oluşan özgün bir
koleksiyon aracılığıyla 20 ve 21. yüzyılda
Polonya tasarımının tarihini inceliyor.
Bağımsızlığın ilk günlerinden, 2. Dünya Savaşı
sonrası döneme ve oradan da çağdaş zamanlara
uzanıyor.
Günlük alışkanlıkların nasıl şekillendikleri hakkında ipuçları veren Glass & Cup, 1930’larda
endüstriyel yöntemlerle üretilmiş gümüş kaplama bardak tutuculardan 1950’lerin özel seri
“New Look” parçalarına ilginç bir koleksiyonu IDW ziyaretçileri ile buluşturuyor.
İki senede bir düzenlenen yarışmanın geçtiğimiz yıl Haziran ayında açıklanan 28
kazananı İstanbul Design Week çatısı altında görülebilecekler arasında. Finlandiya’nın
tasarım yaklaşımını özetleyen sergide yalnızca ürün yok; hizmet ve konsept tasarımları
da görmek mümkün. Ki bu aslında, Design Forum Finland’ın yaklaşımının net bir
yansıması. Zira, tasarımın toplumda ve ekonomide etkisinin arttırılmasını hedefliyorlar.
No Borders
‘No Borders’, Royal College of Art
mezunlarının yeni işlerini bir araya
getiren bir sergi. Serginin ismi ‘No
Borders’ (‘Sınır Yok’) tasarımcıların
farklı ülkelerden olmaları fakat tasarım
yolculuklarının onları sürpriz bir şekilde bir
araya getirmesinden ilham alıyor. Her
tasarım, tasarımcının kendi kültüründen
etkiler taşıyor. Ürünlerin hepsi özgür kreatif
düşünce ile çerçeve koymadan tasarlanmış.
Genç tasarımcılar, serginin ismiyle
de atıfta bulundukları gibi tasarımları
ile, sınır olmadan, bütün dünyaya
ulaşabileceklerine inanıyorlar.
Nuh’un Gemisi
Gürsan Ergil elektrik mühendisi olup, daha sonra peyzaj tasarımı ve tarihi eğitimi
aldı. 1993-2001 yılları arasında Woodhouse adlı firmasıyla İstanbul’da çesitli ev, ofis
ve otel dekorasyonu yaptı. 2002 yılında Amerika’ya giderek Harvard Üniversitesi’ne
bağlı Arnold Arboretumu Peyzaj Enstitüsü’nde peyzaj tasarımı ve tarihi okudu ve
2006’dan bu yana da aynı okulda İslam bahçeleri üzerine ders veriyor. İstanbul’da
yaşayan Gürsan Ergil, halen mobilya ve peyzaj tasarımı yapıyor ve bahçe tarihi üzerine
çesitli makaleler yazıyor. Gürsan Ergil İstanbul Design Week’te, hayvanlar aleminden
esinlenerek yarattığı özel seri ile yer alacak.
08
ÖZLENEN DESIGN SPIRIT
Design Spirit, 3. kez kapılarını açıyor. 40 yaş altında 40 tasarımcıyı buluşturan
sergi önceki senelerde dünyanın dört bir yanından davet almıştı. Bu yıl yine çok
ilgi uyandıracağa benziyor.
Bundan 3 sene önce… Nisan ayında 40 yaş
altındaki 40 genç Türk tasarımcının, 40
ürününün yer aldığı “Design Spirit İstanbul”,
Türkiye’nin gururu olabilecek, gelecek vaat
eden tasarımcıları bir araya getirdi.
Eski Şapka Fabrikası’nda sanatla sanayinin,
mühendislikle tasarımın buluştuğu bir sergi
düzenlendi. Eski Şapka Fabrikası faklı ve
yaratıcı sergileme üniteleriyle 2011 yılında İDW
11 sonrasında 2012 yılı içerisinde tekrar Design
Spirit İstanbul sergisine ev sahipliği yaptı.
“Made in Istanbul” ortak temasında genç
Türk tasarımının yurt içi ve yurt dışı tanıtımını
başarıyla yapan Design Spirit sergisinin 3
seçim kriteri vardı: Tasarımcının 40 yaş altında
olması, tasarımların en az bir tane üretilmiş
veya satılmış olması, tasarımcıların İstanbul’la
ilgili hikayesinin olması.
Milano, Helsinki, Berlin, Eindhoven ve
Hindistan gibi farklı dünya ülke ve şehirlerinden
tasarım etkinliklerine davetler alan Design
Spirit, İstanbul’un örnek tasarım projeleri
olarak Viyana’da ve Budapeşte’de panellere ve
sunumlara konu oldu.
Şimdiye kadar devlet bakanları, belediye
başkanlarının yanı sıra Avusturya Parlamento
temsilcileri, Helsinki Tasarım Başkenti
Temsilcileri, Hollanda Uluslararası Kültür
Ateşesi, Japonya İstanbul Başkonsolosu,
Belçika İstanbul Başkonsolosu gibi uluslararası
temsilciler tarafından da ilgiyle izlenen sergi,
şimdi, üçüncü kez kapılarını açıyor. Prof. Dr.
Oğuz Bayrakçı, Tahsin Öztiryaki, Sertaç Ersayın,
Argun Dağçınar ve Arhan Kayar’dan oluşan jüri
tarafından seçilen 40 ürün sergilenecek.
Serginin katılımcıları arasında Aklen Atınel,
Aykut Erol, Ayşe Ören, Başak Ergin, Çağatay
Afşar, Demet Bilici, Derin Sarıyer, Erdem
Keskin, Gökhan Duyur, Hatice Armağan, Ilanit
Ovadya, Mert Şensezgin, İrem Güngör, Kunter
Şekercioğlu, Lara Karaso, Mete Mordağ, Emine
Noyan Vidinligil, Münire Kırmacı, Orhan
Irmak, Sait Alanyalı, Semiha Kan, Seza Yeğin,
Sezen Haskatar, Sinan Bora, Şule Koç, Reyhan
Çezik, Çiğdem Dayıoğlugil, Begüm Cemiloğlu,
Dizaynvena, Özgür Alp, Fatih Mintaş yer alıyor.
ARALIK/2013
09
U
xx
GELECEĞİN TELEVİZYONU
Philips TV’nin gençlerin geleceğin televizyonunu tasarlamasını için başlattığı
yarışmada dereceye giren tüm tasarımlar İstanbul Design Week’te sergileniyor.
Bu sene televizyonda tasarıma yoğunlaşan
Philips markalı TV’lerin üreticisi TP
Vision, gençlerin geleceğin televizyonunu
tasarlaması için başlattığı “Geleceğin
Televizyonu Tasarım Yarışması“nda
dereceye giren tüm tasarımları İstanbul
Design Week’te sergiliyor. İDW boyunca
ziyaretçiler, Philips’in benzersiz Ambilight
özelliğini bir adım daha öteye taşıyan
Ambilight+Hue Lamp teknolojisini de
deneyimleme şansı bulacak.
Küçükçiftlik Park’ta 27 Kasım tarihinde
TP Vision Türkiye Genel Müdürü Faruk
Kocabaş’ın ev sahipliğinde gerçekleşecek
ve saat 10.30’da başlayacak etkinlikte,
Geleceğin Televizyonu Tasarım
Yarışması’nda ilk üçe giren tasarımların
sahibi gençler, bu tasarımların yaratım
hikayelerini anlatacaklar. Etkinlikte
yarışmanın jüri üyelerinden tasarımcı Derin
Sarıyer, DDF Kurucu Ortağı Arhan Kayar ve
Kale Grubu Başkan Yardımcısı Sertaç Ersayın
da hazır bulunacak.
Etkinlikte yarışmada ilk üçe giren
tasarımların sahibi gençler de tasarım
hikayelerini basınla paylaşacak. Yarışmada
birincilik ipini “Box” adlı tasarımıyla
göğüsleyen Yalçın Çelikdemir, yarışmada
ikinciliği “Extend“ adlı projesiyle kazanan
Mehmet Oğuz ve üçüncülüğü “Hologram“
adlı projesiyle elde eden İdil Kantarcı
da tasarım hikayelerini keyifli bir sohbet
eşliğinde aktaracaklar. Etkinlikte yarışmanın
jüri üyeleri de oylama süreci ve tasarımlar
hakkında görüşlerini açıklayacaklar.
Renk Komisyonu Üyesi Ümit Ünal ve
Trend Uzmanı Nurhan Keeler Philips TV
için paylaşacak. Ümit Ünal ve Nurhan
Keeler etkinlikte, ay çekimi, ay çocukları,
televizyonun vizyonunu, astronot gibi
yaşamayı, ışığı ve renkeri anlatacaklar.
Philips TV standında 30 Kasım’da da çok
özel bir etkinlik daha olacak. Philips TV,
30 Kasım’da ziyaretçileri günümüzde
olup bitenleri ve geleceğin sinyallerini
dinlemeye davet ediyor. Özel etkinlikte
güncel ve gelecek trendlerini Uluslararası
Ambilight+Hue Lamp
uygulaması IDW’de
İDW boyunca Philips Smart TV’lerde
bulunan Ambilight özelliğini tüm odaya
yayan Ambilight+Hue Lamp uygulaması da
deneyimlenebilecek.
Philips TV’lerde fark yaratan ve büyük ilgi
gören Ambilight özelliği, Ambilight+Hue
uygulaması ile artık sadece televizyonun
çevresinde değil, tüm odada adeta bir görsel
şov yaratıyor. Uygulama, Ambilight’ın akıllı
ışık efektlerini Philips Hue LED ampulleri
sayesinde tüm odaya taşıyor. Android ve iOS
akıllı cihazlar için geliştirilen ambilight+hue
Lamp uygulamasıyla, Ambilight’ın akıllı
ışık efektleri Philips Hue LED ampulleri ile
destekleniyor.
10
Gözde Severoğlu
[email protected]
HAYATIN İÇİNDEKİ İNOVASYON
İstanbul Kongre Merkezi’nde 28-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen Türkiye
İnovasyon Haftası, inovasyonun anlamını derinleştirmemiz adına gerçek bir fırsat.
Türkiye İhracatçılar Meclisi, bölgesel ve
sektörel bazda faaliyet gösteren 60 İhracatçı
Birliğini, 26 ihracatçı sektörü ve 57.000
ihracatçıyı ulusal ve uluslararası düzeyde
temsil ederek ihracatın ve ihracatçının
sorunlarının çözüm merkezi olmayı
hedefliyor. Farklı hedef kitlelere benzersiz
politikalar geliştirerek birlikleri ile beraber
yol alıyor. Bu sene ikincisi gerçekleşecek
haftanın katılımcıları ise dünyanın dört bir
yanından.
Google’ın insansız aracı Junior’ın gelişmesine
öncülük eden, robotik geliştirici, bilgisayar
bilimi profesörü, eğitimci, programcı,
Udacity’nin CEO’su ve kurucusu, Google
Başkan Yardımcısı, Google X Kurucusu
ve Stanford Üniversitesi Bilgisayar Bilimi
Profesörü Sebastian Thrun, organ bağışı
konusundaki sorunlara bir çözüm olması
beklenen 3D yazıcı ile canlı hücrelerden
üretilen insan organı Wake Forest Rejeneratif
Tıp Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Atala
izleyiciler ile deneyimlerini paylaşıyor.
Obama’nın ilk başkanlık döneminde ABD
Konseyi’nin Teknoloji Daire Başkanı olarak
görev yapan Aneesh Chopra, SeymourPowell
Eş Kurucusu ve Tasarım Direktörü Dick
Powell, HOW (Nasıl) adlı kitabın yazarı
ve LRN CEO’su Dov Seidman ve sosyal ve
mobil teknolojiler, tüketici davranışları
ve dijital pazarlama konularında uzman,
Sosyal Veri Laboratuarı Direktörü ve
Amazon.com Eski Baş Bilim adamı Dr.
Andreas Weigend konuşmacılar arasında
yer alıyor. İnovasyon konusunda 15 yıllık
deneyime sahip araştırmacı ve antropolog,
Intel laboratuvarlarında Etkileşimsel ve
Arçelik, yaratıcılığı uzmanlıkları ile
birleştirerek sanayi şirketinden inovasyon
şirketine dönüştüklerini belirten, Değişim
için Değişin diyen Brisa haftayı desteklerken,
Gartner tarafından inovasyon kültürü
dünyaya örnek gösterilen Türkiye Ekonomi
Bankası ve küreselleşmeyi başaran hava yolu
şirketi Türk Hava Yolları Türkiye İhracatçılar
Meclisi’nin yanında stratejik partner olarak
yer alıyor.
Deneyimsel Araştırmalar Direktörü Dr.
Genevieve Bell, akıllı ulaşım sistemleri,
yenilenebilir enerji, atık yönetimi ve karbon
piyasaları alanında seminer, bildiri ve
yayınları bulunan Recydia A.Ş. Genel Müdürü
Dr. Oğuz Can ve dünyanın dört bir yanına
yayılan, simite farklı bir itibar kazandıran
Simit Sarayı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk
Okutur inovasyon haftasını paylaşımları ile
zenginleştiriyor.
Columbia Üniversitesi’nde Fizik ve
Biyoloji Temelli Disiplinler Arası Araştırma
Programları Yöneticisi, ABD’deki
üniversiteler arası icat yarışmasında atomik
çözünürlükte resim alabilen mikroskobuyla
birinci olan Türk genci Özgür Şahin ve
dünyanın en parlak 10 bilim adamı arasında
gösterilen, UCLA’da Bio ve Nano-fotonik
Laboratuvarı Şansölye Profesörü Aydoğan
Özcan uluslararası arenada geldikleri
pozisyonu ve süreçlerini aktaranlar arasında.
Mars’ta insan kolonisi kurmak için Mars
Gezegeni’ne insanlı inişi düzenleyen Mars
One Proje Ataşesi, Nobel Fizik Ödülü sahibi
teorik fizikçi Prof. Gerardus’t Hooft, Polonya
Sobieski Enstitüsü Petrol ve Gaz Enerjisi
Uzmanı, Futurisk LLP Ortağı Grzegorz
Pytel’in yanında ABD’de bir öğretmenin
profesyonel eğitim standartlarında
alabileceği en yüksek ödül olan National
Board Certification’ı almaya hak kazanan
ve ülkenin tüm eyaletlerinde iki kez yılın
öğretmeni seçilen, molekül adam Jeffrey
A.Wright ve The Financial Times gazetesine
göre markalaşma ve kimlik konularında
dünyanın önde gelen uzmanı, Saffron
Kurucu Başkanı, Marka ve Kurumsal Kimlik
Danışmanı, CBE* Wally Olins ve WMG
Kurucusu ve Başkanı, CBE* Prof. Lord Kumar
Bhattacharyya yer alıyor.
İnovasyon gücünün beyaz eşya sektöründe
ayrışmalarına destek verdiğini belirten
Ulusal ölçekte gerçekleşen 17 tasarım
yarışmasından seçilen ödüllü tasarımlar,
üç gün boyunca sergileniyor. Düzenlenen
tasarım yarışmalarının ulaşmayı hedeflediği
amaçları ise ortak! Türkiye’deki başarılı
tasarımcılarla üretici firmaları buluşturmak,
sektörleri tasarımla beslemek, öğrencilerin
tasarım bakış açılarını geliştirmeyi sağlamak,
ihraç edilebilir nitelikteki ürünlerin ortaya
çıkarılmasını sağlamak, ihracatta rekabet
sağlayıcı çözümler üretmek, sektörlerin
rekabet gücünü artırmak, sektörlerin
gelişimine katkıda bulunmak, çevreyi daha
fazla korumak, işlevselliği ön plana çıkarmak
ve gelecekte söz sahibi olabilecek ürünlerin
geliştirilmesine öncü olmak.
Tüm Türkiye’de ihracatımızda katma
değerin arttırılması, yeni teknoloji ve üretim
yöntemlerinin geliştirilmesi, üniversitesanayi iş birliğinin güçlendirilmesi
amacıyla gerçekleştirilen AR-GE Proje
pazarı yarışmalarından seçilen ödüllü
projeler Türkiye İnovasyon Haftası boyunca
sergileniyor. En dinamik katılımcıların
üniversiteler olduğu söylenebilir, 168
üniversiteden seçilen projeler karma bir
sergi olarak etkinlikte yer alıyor.
ARALIK/2013
11
Esra Bici Nasır
[email protected]
MOBİLYA ÜLKESİ TÜRKİYE
MOSDER’in yeni etkinliği olan “Mobilya Ülkesi Türkiye Buluşmaları-1”, Müstakil
Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)’nin de işbirliğiyle Bursa-İnegöl Angelacoma
Oteli’nde, 6 Kasım Çarşamba günü gerçekleşti.
Ülkemizde mobilya sektörü gerek
tasarımcılar açısından gerek endüstri
açısından önemli bir sektör. Türkiye’deki
mobilya sektörünün yüzde 50’sini aşkın
kesimini temsil eden bir kuruluş var:
Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği
(MOSDER). MOSDER, mobilya sektörünün
öncü 45 markasını tek çatıda toplayarak
Türkiye’deki mobilya endüstrisini
konuşmak için önemli bir platform sağlıyor.
MOSDER’in en önemli özelliklerinden biri
de düzenlediği tasarım yarışmalarıyla,
etkinliklerle, profesyonel araştırma
şirketleriyle yürüttüğü incelemelerle
sektöre canlılık katması ve yenilikler
getirmesi.
MOSDER’in yeni etkinliği olan “Mobilya
Ülkesi Türkiye Buluşmaları-1”, Müstakil
Sanayici ve İşadamları Derneği
(MÜSİAD)’nin de işbirliğiyle Bursaİnegöl Angelacoma Oteli’nde, 6 Kasım
Çarşamba günü gerçekleşti. Türkiye ve
dünyadaki mobilya tasarım trendleri ve
sektörün ekonomiye bağlı gelişiminin genel
değerlendirilmesinin yapıldığı buluşma,
renkli konukların anlatımlarıyla kamuoyuna
ışık tuttu.
kategorilerinin birincileri olarak bu yıla
damgasını vurdu. Ödül töreninde birinci
aşamada seçilen 14 finalist 3 bin’er TL ile
ödüllendirilirken, ikinci aşamada finale kalan
6 tasarımcıya da 3 bin TL daha verilerek 6
bin TL ile ödüllendirildi.
MOSDER Başkanı Ahmet Güleç ve MÜSİAD
İnegöl Şube Başkanı Zeki Kavaz’ın
açılış sunumlarıyla başlayan etkinlikte,
Türkiye’den önemli konuşmacıların yanı sıra
ünlü İtalyan Tasarımcı Roberto Serio da yer
aldı.
Gecede MÜSİAD İnegöl Şube Başkanı Zeki
Kavaz “İnegöl ve Mobilya Gerçeği” konusuna
değinirken, MOSDER Başkanı Ahmet Güleç
“Mobilya Ülkesi, Türkiye ve Sektörün
Gelecek Stratejisi” başlıklı konuşmasını
gerçekleştirdi. Özyeğin Üniversitesi
Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Prof.
Dr. Alpay Er mobilyada tasarımın anlamına
değinerek; RHEA Portföy Yatırım Komitesi
Üyesi ve Stratejist Cüneyt Paksoy ise
Türkiye ve dünya ekonomisinin genel
değerlendirmesini yaptı.
Dünyadaki değişen tasarımın anlamı
hakkındaki sunumu ise tüm İtalyan
Tasarımcı Roberto Serio yaptı. İlgiyle izlenen
programın sonunda katılımcılar, merak
ettikleri soruları konuşmacılara sorma
imkanı buldu.
MOSDER tarafından dönemsel olarak
gerçekleştirilmiş olan ve gelenekselleşmesi
hedeflenen etkinlik, Türk mobilya
sektörünün gelişimini dünyaya taşımak;
tasarım duayenleri vasıtasıyla dünyadan da
tüm yenilikleri ülkemize getirmek amacını
taşıyor. Kendi alanının öne çıkan isimlerinin
katılımıyla gerçekleşmiş olan “Mobilya
Ülkesi Türkiye Buluşmaları-1”, sektörün
durumu, geleceği ve ekonominin mobilya
tasarımıyla olan ilişkisi ile birlikte dünyada
farklılaşan tasarım trendleri hakkında
Türkiye’ye yön verecek gibi görünüyor.
Ulusal Ev Mobilyaları
Tasarım Yarışması
MOSDER tarafından gerçekleşen bir
başka etkinlik de bu yıl dokuzuncusu
düzenlenen Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım
Yarışması ödül töreni oldu. Sunuculuğunu
ünlü Tiyatrocu Hakan Bilgin’in yaptığı,
Salteks’in ana sponsorluğunda GençKayalar A.Ş ve Flokser Group Sertex’in
altın sponsorluğunda gerçekleşen Ulusal
Ev Mobilyaları Tasarım Yarışmasının
kazananları, 7 Kasım 2013 Perşembe akşamı
TİM Dış Ticaret Kompleksinde gerçekleşen
ödül töreni ile açıklandı. İstanbul Teknik
Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı
Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Er,
Tasarımcı Roberto Serio, MOBİ Yönetim
Kurulu Başkanı Raşit Karaaslan gibi önemli
isimlerin aralarında bulunduğu jüri ekibi,
finale kalan 14 tasarım içinden 6 kategorinin
birincilerini seçti. Birbirinden farklı ve
kullanışlı tasarımların yer aldığı yarışmada,
jüri tarafından seçilen 6 ayrı tasarım kendi
Kazanan tasarımlar 8 Kasım tarihinde
TİM Dış Ticaret Kompleksi’ndeki sergide
ziyaretçiler tarafından görülebilecek. Üç
yıl önce bir ilk olarak gerçekleşen protoip
üretimi MOSDER’e üye firmalar tarafından
yapıldı. MOSDER Başkanı Ahmet Güleç, 2013
yılındaki dokuzuncusunu gerçekleştirdikleri
yarışmaya, geçen yıllardan yüzde 50 daha
fazla katılım olduğunu; projeye gençlerin ilgi
ve güveninin artmasından dolayı sektör ileri
gelenleri olarak büyük mutluluk duyduklarını
söylüyor.
Ayrıca ilk 16‘ya giren finalistlerin tasarımları;
Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği’nin
yarışmacılara hediyesi olarak, Adres Patent
firması tarafından ücretsiz olarak Tasarım
Tescili ile onaylatılacak.
MOSDER’in, mobilya sektöri için yaptığı
önemli bir atılım da Türkiye’deki mobilya
tüketicisinin nitelikleri ve eğilimleri üzerine
yaptığı araştırma projesi oldu. Araştırma
şirketi Nielsen’in Ağustos-Eylül 2013’te,
14 il ve toplam bin 32 kişi yüz yüze ile
gerçekleştirildiği araştırma sonuçları 14
Kasım Perşembe günü İstanbul Taksim The
Marmara Hotel’de gerçekleştirdiği basın
toplantısıyla yapıldı.
12
Yasemin Şener
[email protected]
2013 KENT VE MIM
2013, mimarlığın belki de tarih boyunca ilk kez siya
toplumsal hareket noktaların başlangıcına zemin ol
yanı ise kentlinin kamusal alanın farkına varması v
Taksim Meydanı
Yayalaştırma Projesi
2013 yılının en çok tartışılan ve daha
uzun yıllar da tartışılmaya devam edecek
olan kentsel ve mimari konularından biri
Taksim Yayalaştırma Projesi’ydi. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012 yılı
sonlarında Kalyon İnşaat’a ihale edilerek
yapımına başlanan proje, Taksim Meydanı’nin
araç trafiğinden arındırılmasını, yayaların
kullanımına açılmasını ve meydanın yanında
bulunan Gezi Parkı’na AVM, otel ve rezidans
kullanımı için Topçu Kışlası’nın yeniden inşa
edilmesini kapsıyordu. Meydan düzenlemesi
tamamlanan Taksim Meydanı Yayalaştırma
Projesi’nde araç trafiği 13 Eylül 2013 tarihinde
yer altına alındı.
Gezi Parkı: Mimarlık
üzerinden toplumsal
başkaldırı
2013 yılının Mayıs ve Haziran aylarında,
Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde,
Taksim Gezi Parkı’na İstanbul 6’ncı İdare
Mahkemesi ve 2 No’lu Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu halde
Topçu Kışlası’nı imar izni olmadan yeniden
inşa edilmesini engellemek için başta Taksim
Dayanışması Platformu olmak üzere pek çok
sivil toplum örgütü ve mahalle derneklerinin
desteğiyle başlayan eylemler kısa sürede
İstanbul ve tüm Türkiye’ye yayılarak, ülkenin
son on yılda yaşadığı en önemli toplumsal
direnişe dönüştü. Gezi Parkı eylemlerinin,
‘Yeni Toplumsal Muhalefet’ olarak
adlandırılabilecek bir harekete dönüşmesi, bu
coğrafyada ilk kez kentlinin kentlileşme ve
kentli yaşam formlarına sahip çıkma hareketi
olarak yorumlandı.
TMMOB’un Yetkileri
Sınırlandırılıyor…
Temmuz ayı başlarında, Gezi Parkı olayları
sırasında TBMM Genel Kurulu’nda “Torba
Yasa Teklifi” görüşülürken AKP tarafından
geceyarısı saatlerinde İmar Kanunu’nun 8.
maddesine “Meslek odalarının vize ve onay
yetkisini kaldırma” ibaresinin eklenmesine
dair bir önerge sunuldu. TMMOB’un
yetki ve gelirlerinin Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’na devrini öngören önerge, AKP’li
milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.
TMMOB yetkilileri ve ona bağlı odaların
üyeleri yurt genelinde yaptıkları protesto
gösterileriyle kararnameye tepki gösterseler
de, TMMOB’un denetim altına alınması ile ilgili
kararın önümüzdeki günlerde açıklanması
bekleniyor.
uzmanlara göre, Kuzey Marmara otoyolu
ve 3. köprünün bağlantı yolları İstanbul’un
akciğerleri niteliğindeki kalan son ormanları
ve İstanbul’un doğasını ciddi anlamda
tahrip edecek, bu bölgedeki imarlaşmayı da
hızlandıracak.
Z
Marmaray
Üçüncü Köprü
İstanbul Boğazı’nda yapımı uzun yıllardır
tartışılan üçüncü köprünün temelleri
İstanbul’un fethinin 560. yıldönümü olan
29 Mayıs 2013 tarihinde atıldı. İnşaatı
2015 yılında tamamlanacak olan üçüncü
köprünün güzergahı, Kuzey Marmara Otoyolu
projesinin Odayeri - Paşaköy kesiminde,
Avrupa yakasında Sarıyer’in Garipçe köyü
ile Anadolu yakasında Beykoz’un Poyrazköy
semtleri arasında yer alacak. Çevrecilere ve
T
t
a
ç
Avrupa ve Asya yakalarındaki demiryolu
hatlarını İstanbul Boğazı altından geçen
bir tüp tünelle birleştiren 76 km lik bir
demiryolu iyileştirme ve geliştirme projesi
olarak gündeme gelen Marmaray’ın Halkalı
ile Gebze arasında çalışması planlanan
hattın Ayrılıkçeşme ve Kazlıçeşme arasındaki
14 km’lik bölümü 29 Ekim 2013 tarihinde
hizmete açıldı. Marmaray kazılarında yapılan
arkeolojik çalışmalar sonucu Neolitik döneme
ait pek çok bulgunun yanısıra, 4. yüzyıl
döneminde şehrin en büyük limanı olan
T
p
K
v
i
2
o
s
G
k
2
a
Z
ARALIK/2013
13
MARLIK GÜNDEMI
yasi, ekonomik ve sosyal gündemin belirleyicisi olduğu ve
oluşturduğu bir sene olarak akıllarda kalacak. Bunun olumlu
ve kentle ilgili haklarının peşine düşmesi oldu şüphesiz.
ilk olarak 2010 yılında planlanan, daha sonra
2013’e ertelenen açılışı Ekim ayında öncelikli
olarak alışveriş merkezi ve performans
sanatları merkezi ile gerçekleştirildi.
Geçen 6 yıllık süreçte iki global ekonomik
kriz ve çeşitli itirazlarla karşılaşan proje,
2007 yılında Zincirlikuyu’daki Karayolları
arazisi ihalesini 800 milyon dolarla kazanan
Zorlu GYO tarafından açılan uluslararası
davetli yarışmanın sonucunda EAA-Emre
Arolat Architects ve Tabanlıoğlu Mimarlık’a
teslim edilmişti.
Çamlıca Tepesi üzerine kurulan caminin
900 iş günü içinde bitirilmesi ve 2016’da
hizmete açılması planlanıyor. Çamlıca’ya
camii projesi mimarlar ve kent uzmanları
tarafından hala tartışılmaya devam ediyor.
Eleştirilerin ağırlıklı olarak Çamlıca tepesinin
kentin sembol noktalarından biri olması,
buraya yapılacak o büyüklükte bir camii
ile kentin siluetinin ve sınırlı sayıdaki yeşil
dokusunun ağır bir tahribata uğrayacak
olması ve yapının çağdaş ve özgün bir
mimari dile sahip olmaması üzerine
yoğunlaşıyor.
ve ek kurumları, TOKİ ile gerçekleştirilen
ortak çalışma kapsamında tek bir kampüste
toplanıyor. Selçuklu mimarisinin izlerini
taşıyacak olan kampüsün üzerine inşa
edildiği AOÇ arazisi 1. derece SİT alanıyken,
imara açabilmek için 3. derece SİT alanına
dönüştürüldü. 1925 yılında Atatürk’ün
“Orman Çiftliği” adıyla kurduğu ve Türkiye
Cumhuriyeti’ne vasiyet mektubuyla emanet
ettiği çiftlik arazisinin imara açılması
Mimarlar Odası Ankara Şubesi başta olmak
üzere pek çok meslek örgütü ve sivil toplum
kurumunun tepkisine neden oldu.
olsa da, açılımları, başlayan uygulamaları
ve tartışmaları en çok 2013 yılının kent ve
mimarlık gündemini meşgul etti. Yasanın
en çok tartışılan bölümü büyükşehir
belediyelerinin kentsel dönüşüm ve gelişim
projeleri uygulayacağı alanları genişleten
kanundu. Bugün gelinen noktada kentsel
Çamlıca Camii
Fikir projesi Başbakan Tayyip Erdoğan’a ait
olan ve Çamlıca Tepesi’nde yapılacak olan
37 bin 500 kişilik dev Çamlıca Camii’nin
temeli, geçtiğimiz Ağustos ayında atıldı.
Atatürk Orman Çiftliği’ne
Başbakanlık Kampüsü
Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde Orman
Genel Müdürlüğü arazisine yeni Başbakanlık
binası yapılıyor. Başbakanlık Merkez Binası
Kentsel Dönüşüm Yasası
Halk arasında Kentsel Dönüşüm Yasası
olarak Bilinen Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun her ne
kadar geçtiğimiz sene yürürlüğe girmiş
dönüşüm yasasının mevcut haliyle kentleri
iyileştirmeden öte, rant çıkarlarına hizmet
edeceğine inananların sayısı hiç de az değil.
14
Gözde Severoğlu
[email protected]
İLK’LERİN YILI
GERİDE KALIYOR
Geçtiğimiz sene yaşadığımız ilklerin sayısı hiç de azımsanır gibi değildi! Yalnızca tasarım
dünyasını bir araya getiren etkinlikler çoğalmadı; tasarımla ilgili sivil toplum kuruluşları
da arttı. Bir de gerçekleşemeyen ilk vardı ki… En az diğerleri kadar dikkat çekiciydi!
İstanbul Tasarım Bienali
2012 yılının son günlerinde hayatımıza
dahil oldu İstanbul Tasarım Bienali. Son 1
yılın bize kattıklarından denebilir yine de..
Adhokrasi’si, Musibet’i ile ziyaretçilerinde
farklı bir etki yarattı. İstanbul Tasarım
Bienali’nin ikincisi 18 Ekim-14 Aralık
2014 tarihleri arasında kapılarını açacak.
2. İstanbul Tasarım Bienali’nin teması,
bienal küratörü Zoë Ryan tarafından 13
Kasım 2013 tarihinde yapılan bir basın
toplantısıyla açıklandı.
46 ülkeden 300’e yakın tasarımcı ve
mimarın 100’ün üzerinde projesinin
yer aldığı Bienal, 2014’te gerçekleşecek
ikincisinde Gelecek Artık Eskisi Gibi Değil
diyecek. Kentin farklı noktalarına yayılan
akademi programı, atölye sergileri,seminer
programı, yaratıcı film kuşağı,
paralel katılımcı programı ve tasarım
yürüyüşleriyle şehri tasarım ile dolduran
bienalin, ikincisinden temennimiz
Türkiye’deki tasarımcılar ile ortak
projelerin gerçekleştirilmesi yönünde.
Tasarım Vakfı İstanbul
Koleksiyon’un kurucusu Faruk Malhan, uzun
dönem hayalini kurduğu ve ön
ARALIK/2013
İstanbul Tasarım Bienali
Tasarım Vakfı İstanbul
Konseyi Derneği)
2012 yılının son günlerinde hayatımıza
dahil oldu İstanbul Tasarım Bienali. Son 1
yılın bize kattıklarından denebilir yine de..
Adhokrasi’si, Musibet’i ile ziyaretçilerinde
farklı bir etki yarattı. İstanbul Tasarım
Bienali’nin ikincisi 18 Ekim-14 Aralık
2014 tarihleri arasında kapılarını açacak.
2. İstanbul Tasarım Bienali’nin teması,
bienal küratörü Zoë Ryan tarafından 13
Kasım 2013 tarihinde yapılan bir basın
toplantısıyla açıklandı.
Koleksiyon’un kurucusu Faruk Malhan,
uzun dönem hayalini kurduğu ve ön
çalışmasını sürdürdüğü projesini 2013
yılında sonuçlandırdı. Şehre, ülkeye ve
dolaylı olarak tasarım dünyasına bir
vakıf kazandırdı. Markanın desteğini
alan Tasarım Vakfı İstanbul, diğer tüm
kar amacı gütmeyen kuruluşlarda olduğu
gibi bağış ve sponsorluklar üstünden
ilerliyor. Emre Senan Tasarım Vakfı ya da
Cam Ocağı Vakfı’ndan ayrıştığı noktanın
da süreklilik arz eden etkinlikleri ile
tasarım için üretecek olması! Vakfı’n Eylül
ayında başlayan ilk etkinliği ise YAKLAŞ
- Disiplinlerarası Tartışma Platformu.
Frame Dergisi işbirliğinde gerçekleştirilen
etkinlikler yaratıcı disiplinlerden öğrenci,
profesyonel ve akademisyenleri bir
araya toplamaya niyetli. Güncel kent,
mimarlık, tasarım sorunları ve alternatif
çözümleri konu alan YAKLAŞ konuşma
serilerinin dördüncüsü de Aralık ayı içinde
gerçekleşecek.
2012’de ön araştırmalara başlanan
Yaratıcı Endüstriler Konseyi Derneği,
dernek olmadan çok kısa süre önce
birçok yaratıcı disiplinden yetkilileri bir
araya toplayarak çalışmalar sürdürdü.
Yıl sonunda gerekli tüzük çalışmaları da
yapılarak şimdi yaratıcı disiplinlerden
kuruluşların bir arada olduğunu temsil
eden bu dernek kuruldu. Tasarladıkları
projeleri YEKON Yaratıcı İstanbul Atölyeleri,
yaratıcı endüstriler eko sistemindeki farklı
kesimleri bir araya getirmeyi hedefleyen
disiplinler arası bir platform. Genel olarak
yaratıcı endüstrilerde faaliyet gösteren
işletme, üniversite, yerel yönetim ve
işverenleri müşterek bir platformda
buluşturarak 4 üst başlıktan oluşan faaliyet
alanında uygulamalı çalışmalar yapmayı,
kamuoyunda yaratıcı endüstrilerin ulusal
ekonomiye sağladığı katma değere ilişkin
bilinirlik yaratılmasına katkıda bulunmayı
amaçlıyor. Reklamcılar Derneği, Türkiye
Halkla İlişkiler Derneği, Grafikerler
Meslek Kuruluşu Derneği, Doğrudan
Pazarlama İletişimcileri Derneği, Kültür
Kenti Vakfı ortaklığı ile yürütülen, Beyoğlu
46 ülkeden 300’e yakın tasarımcı ve
mimarın 100’ün üzerinde projesinin
yer aldığı Bienal, 2014’te gerçekleşecek
ikincisinde Gelecek Artık Eskisi Gibi Değil
diyecek. Kentin farklı noktalarına yayılan
akademi programı, atölye sergileri,seminer
programı, yaratıcı film kuşağı,
paralel katılımcı programı ve tasarım
yürüyüşleriyle şehri tasarım ile dolduran
bienalin, ikincisinden temennimiz
Türkiye’deki tasarımcılar ile ortak
projelerin gerçekleştirilmesi yönünde.
YEKON (Yaratıcı Endüstriler
15
Belediyesi, İstanbul Teknik Üniversitesi,
İstanbul Şehir Üniversitesi ve İstanbul
Bilgi Üniversitesi’nin iştirakçi olarak yer
aldığı proje, İstanbul Kalkınma Ajansı
tarafından, fonlanıyor. Yaratıcı İstanbul
Atölyeleri ile kamu, özel sektör yada sivil
toplum kuruluşları arasındaki iletişimin
kuvvetlendirilmesi hedefleniyor.
IDA (International
Design Alliance)
Kasım ayında gerçekleşmesi planlanan
IDA, Tai Pei’den sonra İstanbul’de
binlerce akademisyeni, öğrenciyi ve
profesyoneli buluşturmayı planlıyordu.
İstanbul’da bir ilk gerçekleşecekti ki bir
sebepten iptal edilmesi de bizlere bir ilk
yaşatmayı başardı. IDA’nın stratejik ortağı
Uluslararası Endüstriyel Tasarım Konseyi
- ICSID, Türkiye’den Uluslararası Grafik
Tasarım Birlikleri Konseyi - ICOGRADA,
Uluslararası İçmimarlar Federasyonu IFI’nın Ağustos ayında organizasyonun
iptali ile ilgili bilgilendirildiği söyleniyor.
ICSID’e en fazla üyesi olan bir ülke
16
Şanel Şan Sevinç
[email protected]
BULUŞUYOR MUYUZ?
Yılbaşı ruhunu tasarımla buluşturan zevklerin ağırlandığı Buluşma Sergisi 5. kez başlıyor.
Her yıl Aralık ayında yılbaşı enerjisi yaratmak,
geçen yılın bitiktirdiklerinden sıyrılmak ve
ne hediye alacağım sorusuna tasarımca
cevap vermek için moda, takı, aksesuar, ev
tekstili, seramik gibi pek çok alanda çalışan
tasarımcılar ‘Buluşma’yı adı altında bir araya
geliyor.
içine fotoğraf yerleştirilebiliyor ve özel yazı
yazdırılabiliyor.
www.orgetulga.com
Yaşha Butler
Tasarımcıların yılbaşı için özel olarak
hazırladıkları ürünleri Bobbin Showroom’da
sergiledikleri ‘Buluşma’ günleri bu yıl beşinci
kez 18-19-20-21 Aralık tarihlerinde,
11:00-19:00 saatleri arasında gerçekleşecek.
Hoş ikramların ve güzel sohbetlerin olduğu
Buluşma V tasarımcıları arasında önemli
isimler yer alıyor.
Tekstil tasarımcısı Dilek Aksu, toz design ile
takı tasarımcısı Leyla Taranto, “livving” ile ev
tekstili tasarımcısı Yeşim Midilli, mücevher
tasarımcısı Örge Tulga, seramik sanatçısı
Yaşha Butler ve çanta tasarımları ile Zeynep
Balaban bu isimler arasında yer alıyor.
Bobbin Tasarım / Dilek Aksu
El dokuması kumaş, perde ve yastık gibi
ürünlerin özel tekniklerle üretildiği Bobbin
Tasarım’ın yaratıcısı Dilek Aksu, ‘Buluşma V’
için ‘yol’ kelimesinden ilham alarak dokuduğu
kilim koleksiyonunda yolu anlatan düz çizgilere
yer veriyor. Sezonun renkleri petrol mavisi,
bakır, kahve, beyaz, gri ve yeşilin çokca
kullanıldığı bu çizgisel kilim koleksiyonuna
yastık ve ham kumaşlar da eşlik ediyor. Sade
tarzı ile öne çıkan Bobbin tasarımlarında
sadece doğal boyalar kullanılıyor.
www.bobbintasarim.com
toz design / Leyla Taranto
Renk, şekil ve dokuları, tecrübelerine
dayanarak yorumlayan toz design
markasının yaratıcısı Leyla Taranto, ‘temas
koleksiyonu’nda geometrik formların
birbiriyle ilişkisinden yola çıkıyor. Dörtgen
şekiller ve onun farklı kompozisyonlarından
oluşan ‘temas koleksiyonu’na ait yüzük
‘Buluşma V’ sergisi için özel olarak
tasarlanmış.
www.tozdesign.com
livving / Yeşim Midilli
livving markası, kurucusu Yeşim Midilli’nin
hayalindeki ürünlerini ev tekstiline
uyarlamasıyla doğmuş. Yüksek kalite ithal
kumaşlara yapılan özel nakışlı nevresimler,
taş yıkama yatak örtüleri, özgün desenli
keten peçete ve havlular firmanın ana
ürün yelpazesini oluşturuyor. Ürünlerin
tamamının ortak noktası olan yüksek kalite
kumaş ve işçilik, tasarımcısının uzun tekstil
deneyimi ve detaycı karakterinin yansıması.
Buluşma V için büyüleyici sonbahardan
ilham alarak tasarladığı koleksiyonun öne
çıkan parçaları ise Berry, Leaf ve Autumn
adlı keten peçeteler.
www.livving.com
Örge Tulga Jewellery Design
Koleksiyonlarında, sanat ve tarihten izlere
rastlanan Örge Tulga’nın orjinal stili çağdaş
ve seçkin bir çizgi yansıtıyor. Tasarımlarında
düz hatlardan ve keskin çizgilerden kaçınan
tasarımcı, amorf ve yumuşak şekilleri tercih
ediyor. Gümüş ve altının yanısıra; değerli,
yarı değerli ve doğal taşlar, amorf inciler
kullanan tasarımcı takılarında sadelik
ve rafineliği buluşturiyor. Örge Tulga’nın
Buluşma V için yaşanmışlıklara ve korunan
hatıralara ithafen tasarladığı ‘madalyon’ un
Barcelona ve İstanbul merkezli çalışan
seramik sanatçısı Yaşha Butler, Buluşma
V’de Functional Landscapes ve Lithic
koleksiyonlarını sergiliyor. Hem heykelsi hem
de fonksiyonel Functional Landscapes masa
üstü koleksiyonundan parçaların beraber
kullanılması bir manzara etkisi yaratıyor.
Her sene bir yenisi eklenen Functional
Landscapes koleksiyonunda Puddle, Mineral
ve Dune tasarımlarının yanına bu sene
Plateau katıldı. Tasarımlar arasında yer
alan arkeolojik kazılarda keşfedilmiş ve
toprağın altından yeni çıkmış gibi duran Lithic
koleksiyonu ise etkileyici dokusu ile öne
çıkıyor. Yalın, zarif ve estetik çizgisiyle Yaşha
Butler her sene Buluşma etkinliğine özel
sürpriz seramik takılar da tasarlıyor.
www.yashabutler.com
Zeynep Balaban
Yaşadığımız şehrin basit yansımaları olarak
tanımladığı tasarımlarında Zeynep Balaban,
çoğunlukla endüstriyel nesneler için üretilmiş
çeşitli malzemeleri biraraya getiriyor. Deri
serisinde ise, derinin plakalarındaki ham
kesimlerle malzemenin en basit halini
kullanarak ‘aslolan malzemenin kendisidir’
diyen bir bakış açışı sunuyor. Tasarımlarının
her biri özel ve tek parça olan Zeynep
Balaban, Buluşma V için yeni bir deri çanta
koleksiyonu hazırladı.
www.zeynepbalaban.net
ARALIK/2013
17
Özge Gürcan
[email protected]
PTT PUL MÜZESI
YENI BIR MÜZE DENEYIMI
Ekim ayında kapılarını açan PTT Pul Müzesi ziyaretçilerine farklı bir deneyim
sunuyor. Müzenin çocuk kulübü, konferans salonu, pul atölyesi de var.
2000 yılında Güzin Erkan ve Oben Karatepe
tarafından kurulan Tasarımhane, mimari, iç
mimari ve görsel iletişim tasarımı alanlarında
işler üretiyor. Son yıllarda özellikle müzeoloji,
sergi tasarımı ve marka mimarisi konularında
önemli işlere imza atan Tasarımhane,
üzerinde çalıştığı projelerde, strateji ve
konsept geliştirme ve içerik tasarımı ile
başlayan süreci farklı tasarım disiplinleri
vasıtasıyla mekan tasarımına dönüştürüyor. Ekim ayında kapılarını ziyaretçiye açan PTT
Pul Müzesi tam da bu esaslara dayanarak
hayata geçirildi.
Müzede 1863 yılında çıkan ilk tuğralı
pullardan günümüze kadar uzanan Türk
Pulları Koleksiyonu ve Dünya Posta Birliğine
bağlı 189 ülkeye ait Dünya Pulları’na yer
veriliyor. Tüm bunların yanısıra 100 parçaya
yakın Posta ve Haberleşme hizmetlerinde
kullanılmış tarihi eser niteliğinde objeler, pek
çok el çizimi, renk ve desen baskı örnekleri
ile ‘filatelik malzemeler’ olarak adlandırılan
damgalar, zarflar, portföyler ve posta kartları
da sergileniyor.
Genel tasarım kriteri, eser, bilgi ve teknoloji
dengesinin birbiri ile ilişkili olduğu kadar,
müzenin kurumsal kimliği ile de aynı ifade
dilini yansıtabilmesi esasına dayanıyor.
Ziyaretçi rotası, birbirine akan ve bilgiyi
salonu da yine bu katta yer alıyor.
Tematik şekilde kategorize edilen koleksiyon;
Atatürk, Kültür Varlıklarımız, Doğa, Spor,
Taşıt, Turizm ve Tarih olmak üzere 7 ana
tema başlığı altında ikinci katta sergileniyor.
Bu katta, her bir temayı sembolize eden,
birbirinden farklı 7 renkte görseller ile
giydirilmiş dikey bloklardan oluşan özel bir
sergileme sistemi tercih ediliyor. Özellikle
cam sergi panelleri kullanımına gidilen
Filatelik Malzeme Sergi Salonları’nda,
eserlerin her iki yüzü de görünür kılınıyor.
olabildiğince ziyaretçisini sıkmayacak şekilde,
grafik ögeler, çoklu medya, özgün eser sergi
kriterleri ve dijital içerikler gibi pek çok farklı
bileşenle sunuluyor. Giriş katında yer alan
üç boyutlu Sinema Salonu, Müze Dükkan
ve Müze Kafeterya da yine bu bileşenler
doğrultusunda ziyaretçisini kucaklıyor.
Cumhuriyet dönemi pulları sergileniyor.
Pullar, iklimlendirme, havalandırma ve
aydınlatma esasları gözetilerek sunuluyor.
Yatay sergileme tekniği sayesinde, eser
olabildiğince ön plana çıkartılıyor. Bu sayede
yalın ve ziyaretçisini yormayan bir sunum
tercih ediliyor.
‘Türk Posta ve Haberleşme Tarihi’ başlığı
altında sunulan hikaye “Tarihçe, Tarihten
Mektuplar, İstiklal Harbinde Ptt, Posta
Nazırları Odası, Posta Taşıyıcıları Kostümleri,
Bir Pulun Hikayesi, Pullarla 100 yıl, Filateli
Sözlüğü” gibi alt başlıklar da olmak üzere
müzenin giriş katında yer alıyor.
Kronolojik sergileme metodunun
tercih edildiği birinci katta, Osmanlı ve
Kiosklarda yer alan dijital arşiv sayesinde
müzede sergilenen koleksiyonun tümüne,
istenilen noktadan ulaşım imkanı sağlanıyor.
Müzenin ana sloganı olan ”Tarihe Tanıklık
Eden Koleksiyonlar” söylemine atıfta
bulunan “Tarihe DOKUNan Koleksiyonlar”
ise dokunmatik ekranların dikkat çekici
detaylarından. Dönemsel sergilere ev
sahipliği yapması amacıyla tasarlanan sergi
3. katta konumlanan Dünya Pulları Salonu’nda
ise tasarım 189 farklı ülkeden 1500’e yakın
pulun sergilendiği ve ziyaretçisini dünya
turuna çıkarma esasına dayanıyor. Ülke
siluetlerinden oluşan enstalasyonlar, bu
katta ziyaretçiyi rutin müze gezisinin dışına
çıkartıp, mekanın içinde dolaştırılarak
koleksiyonu gezdiriyor.
Müzenin bodrum katında Ptt Çocuk Kulübü,
konferans salonunu, pul atölyesi, Ptt’ye ait
ödüller, şiltlerin sergilendiği ayrıca bir sergi
salonunu ve pul arşiv kasaları ile depolar yer
alıyor. Binanın banka yıllarından kalan, para
kasası olarak tasarlanan kalın duvarlar ve
çelik kasa kapılar için ayrılmış bölümlerinde
ise şimdi arşivler korunuyor.
18
Ömer Durmaz
[email protected]
SENE GRAFIKLE GEÇTI!
2013, grafik tasarım dünyası için önemli gelişmelere sahne oldu… Yıl içinde pek çok
sergi düzenlenirken, Kütahya’da uluslararası bir festival gerçekleşti. Öte yandan,
iddialı tasarım kitapları raflarımızda yerini aldı. İlham dolu bir senenin geride kaldığı
açıktı… Ancak tasarım dünyası önemli bir kaybı da maalesef bu sene yaşadı.
“Afişe Çıkmak” Kitabı
ve Sergisi
İletişim Yayınları, kuruluşunun 30’uncu yılı
anısına grafik tasarımcı Yılmaz Aysan’ın “Afişe
Çıkmak, 1963-1980: Solun Görsel Serüveni”
isimli kitabını yayımladı. Aynı adlı sergi, 8
Şubat–23 Mart tarihleri arasında Tophane
Tütün Deposu’nda gerçekleşti. Kendisi de
o dönemin tanıklarından Yılmaz Aysan’ın
hazırladığı araştırma projesi, 1963–1980
arasında Türkiye solunun görsel serüvenini,
kapsamlı bir dönem resmi olarak gözler
önüne serdi. En yenisi 33 yaşında, bazıları
45 yıllık orijinal afişlerin, kitap ve dergilerin,
film ve fotoğrafların özel çabalarla bir araya
getirilmesiyle oluşan sergi, Eray Makal imzalı
sergileme tasarımıyla da dikkat çekti.
Barış için Afiş sergisi
Çanakkale Yazar ve Sanatçı Evi
tarafından, Ömer Durmaz ve Ardan Ergüven
küratörlüğünde 16 Mart–2 Nisan tarihlerinde
Çimenlik Kalesi Muavenet-i Milliye Sergi
Salonu’nda açılan afiş sergisinin metni şöyle
başıyor: “Dünya tarihi savaşlarla yazılmaya
devam ediyor. Her gün binlerce kişi bu yüzden
hayatını kaybediyor. Özgürlükler ve hayaller
engelleniyor. Ülkelerin, halkların ve bireylerin
geleceği yok ediliyor. Savaş görmeye
alıştığımız bir dekor gibi yanıbaşımızda
duruyor...” Görsel iletişim tasarımının kitlesel
gücünü kullanarak dünya barışına katkıda
bulunmayı hedefleyen uluslararası sergi, 30
ülkeden “barış” temalı 60 afiş tasarımını
kamuoyunun dikkatine sundu.
Kütahya Uluslararası
Çağrılı Afiş Festivali
Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Grafik Bölümü 15–19 Nisan 2013
tarihleri arasında “Uluslararası Çağrılı Afiş
Festivali”nin ilkini gerçekleştirdi. Aralarında
ABD, Almanya, Arjantin, Belçika, Bolivya, Çek
Cumhuriyeti, Danimarka, Ekvator, Finlandiya,
Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İsrail, İran,
İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya, Macaristan,
Malezya, Meksika, Polonya, Portekiz,
Rusya, Sırbistan, Venezuela, Yunanistan’ın
bulunduğu 27 ülkeden 140’ın üzerinde afiş
tasarımcısının orijinal afişleri sergilendi.
Festivale gönderilen afişler genellikle kültürel
ve sosyal içerikli afişlerden oluştu. Festival
kapsamında İran’dan davet edilen genç
tasarımcıların “Afiş Tasarımına İran Gözüyle
Bakmak” sergisi de ana sergisinin paralelinde
izleyicilerle buluştu.
Melike Taşçıoğlu’nun
Grafik Tasarım Kitapları
Grafik tasarımcı, akademisyen Melike
Taşçıoğlu, çeviri kitaplarıyla tanıdığımız
bir isim. Bu kez, kendisinin kaleme aldığı
iki kitabı birden Yem Yayın’larından
okuyucuların ilgisine sundu: Bir Görsel
İletişim Platformu Olarak Kitap ve Bir Görsel
İletişim Platformu Olarak Mekân. Kitaplar,
Türkçe kaynak eksikliğinin hissedildiği görsel
iletişim tasarımı alanında önemli bir boşluğu
doldurdu. Kitapların içeriği kadar tasarımları
ARALIK/2013
Grafik tasarımcı, akademisyen Melike
Taşçıoğlu, çeviri kitaplarıyla tanıdığımız
bir isim. Bu kez, kendisinin kaleme aldığı
iki kitabı birden Yem Yayın’larından
okuyucuların ilgisine sundu: Bir Görsel
İletişim Platformu Olarak Kitap ve Bir Görsel
İletişim Platformu Olarak Mekân. Kitaplar,
Türkçe kaynak eksikliğinin hissedildiği görsel
iletişim tasarımı alanında önemli bir boşluğu
doldurdu. Kitapların içeriği kadar tasarımları
da ilgi gördü. Yayınların tasarımlarının
da Melike Taşçıoğlu imzalı olması dikkat
çekiciydi.
“Afişe Çıkmak” Kitabı
ve Sergisi
İletişim Yayınları, kuruluşunun 30’uncu yılı
anısına grafik tasarımcı Yılmaz Aysan’ın “Afişe
Çıkmak, 1963-1980: Solun Görsel Serüveni”
isimli kitabını yayımladı. Aynı adlı sergi, 8
Şubat–23 Mart tarihleri arasında Tophane
Tütün Deposu’nda gerçekleşti. Kendisi de
o dönemin tanıklarından Yılmaz Aysan’ın
hazırladığı araştırma projesi, 1963–1980
arasında Türkiye solunun görsel serüvenini,
kapsamlı bir dönem resmi olarak gözler
önüne serdi. En yenisi 33 yaşında, bazıları
45 yıllık orijinal afişlerin, kitap ve dergilerin,
film ve fotoğrafların özel çabalarla bir araya
getirilmesiyle oluşan sergi, Eray Makal imzalı
sergileme tasarımıyla da dikkat çekti.
Babıali’nin Kapak
Ressamları Sergisi
Bir zamanlar basın–yayının merkezi ‘Babıâli’
için çalışan, ‘ressam’ olarak anılan sanatkârlar
vardı; gazetelerin, dergilerin, yayınevlerinin
ve matbaaların gündelik görsel ihtiyaçlarına
hızlı çözümler üretirlerdi; güzel yazı, çizim ve
resimleme işleri bu zanaatkârların elindeydi.
Günümüz grafik tasarımcılarının ‘öncüleri’
diyebileceğimiz Babıâli ressamları, uzun yıllar
görsel belleğimizi şekillendirip zanaat’tan
tasarım’a geçişin aktörleri oldular. Ömer
Durmaz’ın düzenlediği araştırma sergisi,
23 Mayıs–20 Haziran tarihlerinde, Işık
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi “Sanat
ve Tasarım Günleri” kapsamında Galeri Işık’ta
açıldı. Kronolojik düzendeki sergi, görsel
tarihimizin 50 yıllık dönemine kitap ve dergi
kapakları üzerinden toplu–bakış sağladı.
Barış için Afiş sergisi
Çanakkale Yazar ve Sanatçı Evi
tarafından, Ömer Durmaz ve Ardan Ergüven
küratörlüğünde 16 Mart–2 Nisan tarihlerinde
Çimenlik Kalesi Muavenet-i Milliye Sergi
Salonu’nda açılan afiş sergisinin metni şöyle
başıyor: “Dünya tarihi savaşlarla yazılmaya
devam ediyor. Her gün binlerce kişi bu yüzden
hayatını kaybediyor. Özgürlükler ve hayaller
engelleniyor. Ülkelerin, halkların ve bireylerin
geleceği yok ediliyor. Savaş görmeye
alıştığımız bir dekor gibi yanıbaşımızda
duruyor...” Görsel iletişim tasarımının kitlesel
gücünü kullanarak dünya barışına katkıda
bulunmayı hedefleyen uluslararası sergi, 30
ülkeden “barış” temalı 60 afiş tasarımını
kamuoyunun dikkatine sundu.
Kütahya Uluslararası
Çağrılı Afiş Festivali
Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Grafik Bölümü 15–19 Nisan 2013
tarihleri arasında “Uluslararası Çağrılı Afiş
Festivali”nin ilkini gerçekleştirdi. Aralarında
ABD, Almanya, Arjantin, Belçika, Bolivya, Çek
Cumhuriyeti, Danimarka, Ekvator, Finlandiya,
19
Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İsrail, İran,
İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya, Macaristan,
Malezya, Meksika, Polonya, Portekiz,
Rusya, Sırbistan, Venezuela, Yunanistan’ın
bulunduğu 27 ülkeden 140’ın üzerinde afiş
tasarımcısının orijinal afişleri sergilendi.
Festivale gönderilen afişler genellikle kültürel
ve sosyal içerikli afişlerden oluştu. Festival
kapsamında İran’dan davet edilen genç
tasarımcıların “Afiş Tasarımına İran Gözüyle
Bakmak” sergisi de ana sergisinin paralelinde
izleyicilerle buluştu.
Melike Taşçıoğlu’nun
Grafik Tasarım Kitapları
Sait Maden’in Simgeler
Sergisi ve Vefatı
Sait Maden, 1954’ten 2010 yılına kadar
ürettiği 500 kadar logo tasarımından
200’ünü, “Simgeler” adıyla 4–11 Nisan
tarihlerinde K2 Sanat Merkezi’nde sergiledi.
Sergiden kısa sürü sonra geçirdiği kalp
20
Didem Bilge
[email protected]
2014’TE
BİZİ NE BEKLİYOR?
Senenin sonuna yaklaştıkça heyecan artıyor: 2014’te bizi ne bekliyor? Renkler
değişiyor mu? Peki ya malzemeler? Kimler öne çıkacak? Yarın bize ne getirecek
dersiniz?
Özellikle 2013’ün ikinci yarısından bu yana
tüm dünyada hakim olan özgürlükçü ve
çevreci akımlar tasarım kararlarımızı da
etkiledi. Kişiye özgürlük alanı sağlayan,
renk, form ve malzeme alternatifleri sunan
tasarımlar ön plana çıktı. 2013’e bu akımın
etkisinde veda ederken 2014’e içinde
bulunduğumuz sürecin yansımaları ile
başlıyoruz. İşte detayları ile 2014 tasarım
trendleri.
da farklılaşma ve yenilik arayışlarının
hiç bitmediği ürün gruplarıdır. Bu
arayışlar içerisinde 2014’te öne çıkması
beklenen sandalye tasarımlarında
özgürlük kavramlarının sorgulandığı
form, renk ve malzeme birlikteliklerine
sıkça rastlayacağız. Tıpkı İtalyan genç
yetenek Ana Llobet tasarımında olduğu
gibi. Dış mekan mobilya markası Gandia
Blasco’nun 2013 Milano fuarında sergilediği
geridönüştürülebilir polietilen malzemeden
yapılmış yüksek mukavemetli ve oldukça
hafif bu sandalyede polyester döşeme rengi
olarak saflığın, temizliğin ve barışın rengi
beyazın seçilmesi de tesadüf değil elbette.
Yeni Senenin Renkleri
Pantone Renk Enstitüsü, 2014’ün trend
renklerini açıkladı. Yelpaze geniş; sarının
enerjisini de hissedeceğiz bu sene,
kırmızının cesaretini de mavinin dinginliğini
de. Canlı, pastel ve yumuşak renklerdeki bu
çeşitlilik tasarımlarımızda modern ve renkli
bir denge oluşturmamızda bize kolaylık
sağlayacak hiç kuşkusuz.
keşfetme arzumuzdan ve kendine güvenen
kadından ilhamla oluşturulmuş renk
paleti ile 2014’te doğal, heyecan verici ve
yenilikçi tasarımlar bizleri bekliyor.
18-1651 uygulaması ile küçük bir alanda
büyük bir etki yaratmayı başarmış
gözüküyor.
Pantone Renk Enstitüsü müdürü Leatrice
Eiseman’ın aktarımı da bu yönde, günlük
hayatta kurmaya çalıştığımız düşünceler,
duygular ve sanat arasındaki dengeyi
palete yansıttıklarını belirtiyor. Çiçeklerin
renklerinden, seyahat etme, uzakları
Kırmızı cesur bir seçimdir, davetkardır,
güçlüdür. Dekoratör Martha Angus 2014
renklerinden kırmızıyı Napa Valley’deki
evinde küçük banyosunda uygulamayı
tercih etmiş. Boydan boya odanın tüm
duvarlarında hakim olan tek renk Pantone
Özgür Oturuyoruz
Oturma birimleri ve sandalyeler
tasarımcıların vazgeçilmez ürünlerindendir.
Antropometrik ve ergonomik araştırmaların
büyük önem taşıdığı, aynı zamanda
Taş Devri
Antik çağların taşları 2014’te geri
dönüyor. Bu kez formlar daha yumuşak
ve sıradışı. Zaha Hadid’in İtalyan Taş
Şirketi CITCO için tasarladığı üç ayrı
formdaki masa tasarımları bu trendin ilk
öne çıkanlarından. Nisan 2013 Milano
fuarında görücüye çıkan ve sınırlı sayıda
üretilecek bu tasarımlarda Zaha Hadid’in
zanaatkarlığını sergilediğine de şahit
oluyoruz. CITCO ve Zaha Hadid işbirliğinde
ARALIK/2013
Özellikle 2013’ün ikinci yarısından bu yana
tüm dünyada hakim olan özgürlükçü ve
çevreci akımlar tasarım kararlarımızı da
etkiledi. Kişiye özgürlük alanı sağlayan,
renk, form ve malzeme alternatifleri sunan
tasarımlar ön plana çıktı. 2013’e bu akımın
etkisinde veda ederken 2014’e içinde
bulunduğumuz sürecin yansımaları ile
başlıyoruz. İşte detayları ile 2014 tasarım
trendleri.
Yeni Senenin Renkleri
Pantone Renk Enstitüsü, 2014’ün trend
renklerini açıkladı. Yelpaze geniş; sarının
enerjisini de hissedeceğiz bu sene,
kırmızının cesaretini de mavinin dinginliğini
de. Canlı, pastel ve yumuşak renklerdeki bu
çeşitlilik tasarımlarımızda modern ve renkli
bir denge oluşturmamızda bize kolaylık
sağlayacak hiç kuşkusuz.
Pantone Renk Enstitüsü müdürü Leatrice
Eiseman’ın aktarımı da bu yönde, günlük
hayatta kurmaya çalıştığımız düşünceler,
duygular ve sanat arasındaki dengeyi
palete yansıttıklarını belirtiyor. Çiçeklerin
renklerinden, seyahat etme, uzakları
keşfetme arzumuzdan ve kendine güvenen
kadından ilhamla oluşturulmuş renk paleti
ile 2014’te doğal, heyecan verici ve yenilikçi
tasarımlar bizleri bekliyor.
Kırmızı cesur bir seçimdir, davetkardır,
güçlüdür. Dekoratör Martha Angus 2014
renklerinden kırmızıyı Napa Valley’deki
evinde küçük banyosunda uygulamayı
tercih etmiş. Boydan boya odanın tüm
duvarlarında hakim olan tek renk Pantone
18-1651 uygulaması ile küçük bir alanda
büyük bir etki yaratmayı başarmış
gözüküyor.
Özgür Oturuyoruz
Oturma birimleri ve sandalyeler
tasarımcıların vazgeçilmez ürünlerindendir.
Antropometrik ve ergonomik araştırmaların
büyük önem taşıdığı, aynı zamanda
da farklılaşma ve yenilik arayışlarının
hiç bitmediği ürün gruplarıdır. Bu
arayışlar içerisinde 2014’te öne çıkması
beklenen sandalye tasarımlarında
özgürlük kavramlarının sorgulandığı
form, renk ve malzeme birlikteliklerine
sıkça rastlayacağız. Tıpkı İtalyan genç
yetenek Ana Llobet tasarımında olduğu
gibi. Dış mekan mobilya markası Gandia
Blasco’nun 2013 Milano fuarında sergilediği
geridönüştürülebilir polietilen malzemeden
yapılmış yüksek mukavemetli ve oldukça
hafif bu sandalyede polyester döşeme rengi
olarak saflığın, temizliğin ve barışın rengi
beyazın seçilmesi de tesadüf değil elbette.
Taş Devri
Antik çağların taşları 2014’te geri
dönüyor. Bu kez formlar daha yumuşak
ve sıradışı. Zaha Hadid’in İtalyan Taş
Şirketi CITCO için tasarladığı üç ayrı
formdaki masa tasarımları bu trendin ilk
öne çıkanlarından. Nisan 2013 Milano
fuarında görücüye çıkan ve sınırlı sayıda
üretilecek bu tasarımlarda Zaha Hadid’in
zanaatkarlığını sergilediğine de şahit
oluyoruz. CITCO ve Zaha Hadid işbirliğinde
Barok yaklaşımda eski dünya malzemesi
mermer günümüz teknolojisinin sınırlarını
zorlayarak yeni formalar kazanıyor.
Mercuric Masalar beyaz ve siyahın
21
dönüşümlü birleşimi ile kullanıcıya üç
farklı renk seçeneği sunmakta.
Çatılar Nasibini Alıyor
2014’te değişim bizi tepeden tırnağa,
tabandan tavana kuşatıyor adeta. Evlerimizin
vazgeçilmezi beyaz ve ‘sıradan’ tavanlarımız
da bu kuşatmadan nasibini alıyor. Genelde
mimaride en çok ihmal edilen alan olan
tavanlar bu yıl bu kuralı bozmaya kararlı
gözüküyor. Mekanlarımızı tasarlarken veya
dekore ederken tavanlara uygulayacağımız
bir motif, farklı ton renk çalışmaları veya
küçük mimari dokunuşlar ile büyük farklar
yaratmamıza olanak sağlıyor. Houzz Dergisi
seçkileri arasında yer alan bu tavan süslemesi
mekanın genel atmosferine uyum sağlayacak
şekilde tercih edilmiş ve mekanda tam bir
bütünlük sağlanmış. Malzemeler doğal,
renkler doğadan olunca tavanda yapılan ağaç
dalı süslemeleri ile mekan bizi tekrar doğanın,
doğalın içine alıyor.
Doğrusal Çizgilerin
Dışavurumu
Tasarımcının karakteristik özellikleri çağdaş
22
F. Dilek Himam
[email protected]
2013 MODASINDAN
GERİYE NE KALACAK?
2013 yılında bir yandan ekolojik moda sinyalleri verip yavaş moda akımını
savunurken diğer yandan güçlü ve abartılı tasarımlarla çelişkiler yaratmaya devam
etti. Giyilebilirliği tartışılır birçok giysi varlıklarını bizlere kabul ettirdi.
Ekoseler, Çizgiler ve
Geometrik İzler
2013 yılının en belirgin desenleri,
geometrik biçimler oldu. Özellikle kareli
desenler, efsanevi ekoseleri ile tanınan
moda markası Burberry gibi Ralph Lauren,
Burlington ve Barbour gibi markalar için
de önemliydi. Çizgilerin, optik ilüzyonların
ve karelerin podyumdaki sunumu moda
dünyasında adeta birer grafik şölenine
dönüştü. 2013’e damgasını vuran en önemli
olaylardan biri, Burberry’nin sarı-siyah ve
beyazdan oluşan kareleri idi. Tasarımcı
Marc Jacobs’un Daniel Buren’in çizgili
kolonlarından etkilendiği koleksiyonu,
2013’ün unutulmazları arasına girdi.
Akıllara kazınan diğer desenler Burberry’nin
kalpleri, Kenzo’nun göz biçimindeki
baskıları ve kuru kafalar oldu.
90’ların Geri Dönüşü
1980’lerin abartılı tasarımlarına gözümüz
tam alışmışken moda sektörü, ilham
kaynaklarına 1990’lı yılları da ekledi.
Bu şekilde 1980’li yılların abartılı
tasarım formları gözümüze daha samimi
gözüktü. Özellikle sezonun trendlerinde
sweatshirtler ve grunge akımı önemli
etkiler olarak yer aldı. Postallar, yırtık
kotlar, soluk çiçekli elbiseler, ekose
gömlekler ve bele bağlanan kazaklar
1990’lı yılların ruhunu yansıtırken
özellikle denim kumaşlar büyük
değişimler geçirdiler. Makyaj dünyasında
da dudak kalemleri, beyaz mat ojeler ve
koyu renk rujlar önem kazandı. Seattle
doğumlu grunge trendinin etkisini gotik
formlarla birleştiren tasarımcılar arasında
Van Noten, Rochas ve Henry Holland
vardı.
Yeni Malzemelerle
Fütüristik Etkiler
Özellikle plastik gibi deriye alternatif
olarak üretilmiş şeffaf PVC malzemeler,
renkli kürkler ve metalik yüzeyler
bu sezon tasarımcılar tarafından
sıkça kullanıldı. Vinil ve rugan gibi
malzemelerle yaratılan ıslaklık etkisi ve
saydamlık, giysilerde ve aksesuarlarda
vazgeçilmez unsurlardı. Bu tarzı
uygulayan önemli tasarımcıların başında
Burberry, Maison Martin Margiela,
Chanel ve Calvin Klein yer aldı. Fütüristik
yorumlamalarıyla Maison Martin
Margiela, Paris’te düzenlenen ‘Artisanal’
isimli “couture show” etkinliği ile
gündemdeydi. Margiela, Crystalactite
füzyon teknolojisi olarak bilinen
bir teknoloji ile mücevherlerin özel
mekanizmalarla saça, giysiye ve ayaklara
takılan aksesuarlara dönüştürerek büyük
beğeni kazandı.
Burberry Etkisi
Trençkotu Birinci Dünya Savaşı sırasında,
orduda askerlerin giydiği giysilere
alternatif yaratma amacıyla icat etmiş
olan Burberry markası, bu sezonun
ARALIK/2013
Ekoseler, Çizgiler ve
Geometrik İzler
2013 yılının en belirgin desenleri,
geometrik biçimler oldu. Özellikle kareli
desenler, efsanevi ekoseleri ile tanınan
moda markası Burberry gibi Ralph Lauren,
Burlington ve Barbour gibi markalar için
de önemliydi. Çizgilerin, optik ilüzyonların
ve karelerin podyumdaki sunumu moda
dünyasında adeta birer grafik şölenine
dönüştü. 2013’e damgasını vuran en önemli
olaylardan biri, Burberry’nin sarı-siyah ve
beyazdan oluşan kareleri idi. Tasarımcı
Marc Jacobs’un Daniel Buren’in çizgili
kolonlarından etkilendiği koleksiyonu,
2013’ün unutulmazları arasına girdi.
Akıllara kazınan diğer desenler Burberry’nin
kalpleri, Kenzo’nun göz biçimindeki
baskıları ve kuru kafalar oldu.
90’ların Geri Dönüşü
1980’lerin abartılı tasarımlarına gözümüz
tam alışmışken moda sektörü, ilham
kaynaklarına 1990’lı yılları da ekledi.
Bu şekilde 1980’li yılların abartılı
tasarım formları gözümüze daha samimi
gözüktü. Özellikle sezonun trendlerinde
sweatshirtler ve grunge akımı önemli
etkiler olarak yer aldı. Postallar, yırtık
kotlar, soluk çiçekli elbiseler, ekose
gömlekler ve bele bağlanan kazaklar
1990’lı yılların ruhunu yansıtırken
özellikle denim kumaşlar büyük
değişimler geçirdiler. Makyaj dünyasında
da dudak kalemleri, beyaz mat ojeler ve
koyu renk rujlar önem kazandı. Seattle
doğumlu grunge trendinin etkisini gotik
formlarla birleştiren tasarımcılar arasında
Van Noten, Rochas ve Henry Holland
vardı.
Yeni Malzemelerle
Fütüristik Etkiler
Özellikle plastik gibi deriye alternatif
olarak üretilmiş şeffaf PVC malzemeler,
renkli kürkler ve metalik yüzeyler
bu sezon tasarımcılar tarafından
sıkça kullanıldı. Vinil ve rugan gibi
malzemelerle yaratılan ıslaklık etkisi ve
saydamlık, giysilerde ve aksesuarlarda
vazgeçilmez unsurlardı. Bu tarzı
uygulayan önemli tasarımcıların başında
Burberry, Maison Martin Margiela,
Chanel ve Calvin Klein yer aldı. Fütüristik
yorumlamalarıyla Maison Martin
Margiela, Paris’te düzenlenen ‘Artisanal’
isimli “couture show” etkinliği ile
gündemdeydi. Margiela, Crystalactite
füzyon teknolojisi olarak bilinen
bir teknoloji ile mücevherlerin özel
mekanizmalarla saça, giysiye ve ayaklara
takılan aksesuarlara dönüştürerek büyük
beğeni kazandı.
Burberry Etkisi
Trençkotu Birinci Dünya Savaşı sırasında,
orduda askerlerin giydiği giysilere
alternatif yaratma amacıyla icat etmiş
olan Burberry markası, bu sezonun
yine unutulmazları arasındaydı. Dünya
çapında başlatmış olduğu “The Art of
Trench” adlı sanal medya uygulaması
üzerinden başlayan akım, tüm dünyaya
virüs gibi yayıldı. Scott Shumann gibi
ikonik fotoğrafçılar tarafından yaratılan
imajlarla başlatılıp sonrasında Burberry
trençkotunuzla fotoğrafınızı çekip
görüntünüzü www.artofhtetrench.com
sitesine yükleyerek çalıştırabildiğiniz
uygulama, yaşayan bir belgesel olarak
değerlendirildi. Markanın Google ile
ortaklaşa hazırladığı Burberry Kisses
adlı aplikasyonu, yenilikçi ve romantik
bir uygulama olarak tüketicilere dijital
deneyimler yaşattı.
23
“Karlizm” ve Lagerfeld
Etkisi
Chanel markasını 1980’lerden sonra
yeniden yapılandıran başarılı tasarımcı
Karl Lagerfeld, 2013 yılında da
yaptıklarıyla çok konuşuldu. Özellikle
bu sezon kedisi Choupette’den ilham
alarak yaptığı koleksiyonu çok beğenildi.
Sezonun en önemli trendi olan siyahbeyaz etkisi Lagerfeld ile ve Chanel imajı
ile mükemmel bir zamanlama sağladı.
Lagerfeld, bu sezon dijital saatlerde
yer aldı, belgesellere konu oldu ve çizgi
film karakterine dönüştü. Paris Grand
Palaix’deki defilesinde yer alan mekan
tasarımı ve koleksiyonu büyük beğeni
topladı. Moda tasarımında Karlizm
akımını başlattığı söylenen tasarımcı,
moda ve sanat projeleri ile 2014’te de
gündeme yerleşeceğinin sinyallerini
veriyor.
Akseuarlar: Çantalar,
Gözlükler, Ayakkabılar…
Bir süredir krizde olan moda endüstrisi
aksesuar sektörü ile ticari anlamda ayakta
kalabilmeyi başarmıştı. Hazır giyim
Alf
Fen
Sergiler
Konferanslar
Tasarm Atölyeleri
A
A
rni
Cup St
s& ign
lG as Des
ish
Pol
rom
ori
nia
z
Pri
e2
r
H
edo
äbe
rli
012
es
aa
A
Under 40
40 products
Le
t
ven
Erd
en
ta
nas
sia
SU

Benzer belgeler