Fizibilite Raporu

Transkript

Fizibilite Raporu
LAPSEKİ ÖĞRETMENEVİ FİZİBİLİTE ÇALIŞMASI
İŞLETME HAKKINDA BİLGİLER
I. BÖLÜM
ÖĞRETMENEVİNİN KURULUŞ AMACI :
Öğretmenlerin ve Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı personelinin;
a- Birbirleriyle kaynaşmasını ve dayanışma içinde olmalarını,
b- Sosyal ve moral ihtiyaçlarının karşılanmasını,
c- Hizmet içinde ortaya çıkacak eğitim ihtiyaçlarının giderilmesini,
d- Mesleki ve kültürel gelişmelerini,
e- Aileleri ve çevreleri ile sürekli ve olumlu ilişkiler içinde bulunmalarını sağlamaktır.
VİZYONUMUZ:
Beşeri ilişkilerde yetkinliğimizi temel alarak "hizmet uzmanlığı" olan kariyer
hedefimiz doğrultusunda, kendimizi geliştirmek, dahil olduğumuz işletmenin amaçları
doğrultusunda birikimimizi hizmete dönüştürmek.
MİSYONUMUZ:
Ülkemize hizmette ana yapı taşlarından olan öğretmenlerimizin, çalışma saatleri
dışında kalan zamanlarda; meslektaşlarıyla, yakınlarıyla dinlenebilecekleri, eğlenebilecekleri,
çağdaş, dinamik ve modern bir hizmet veren toplam kalite yönetiminin egemen olduğu bir
kurum oluşturmak.
BÖLÜMLERİ :
*LOKAL
*GÖZLEME EVİ
*RESTAURANT
*KONAKLAMA
*ERKEK KUAFÖR SALONU
*BAYAN KUAFÖR SALONU
*ÇAY BAHÇESİ
*OKUMA SALONU
*TV İZLEME VE DİNLENME SALONU
PERSONELİMİZ
Müdür
Müdür Yardımcısı
Ön Muhasebe Görevlisi
ERTUĞRUL SAYGIN
RESUL IŞIK
HANİFE PEKER (Sigortalı)
MEHMET GENÇ (Sigortalı)
Aşçı
ÖMER DURMAZ (Sigortalı)
Kat Görevlisi
SEVİM DURMAZ (Sigortalı)
Lokal ve Çay Ocağı Görevlisi
OSMAN ZENGİN (Sigortalı)
TÜLAY SELÇUK (Sigortalı)
RECAİ ÇALIŞKAN (Sigortalı)
HARUN ÖZKAN (Sigortalı)
CAHİT DOĞAR (Sigortalı)
İBRAHİM KAVAS (Sigortalı)
GÖZE İŞDEMİR (Sigortalı)
Gözleme Görevlisi
AYSEL TEMEL (Sigortalı)
EMİNE KAYA (Sigortalı)
II. BÖLÜM
ÇANAKKALE İLİ VE İŞLETME KONUMUNUN PAZAR VE ÇEVRE AÇISINDAN
ANALİZİ
Çanakkale ili, Türkiye Cumhuriyetinin kuzeybatısında, topraklarının büyük bölümü
Marmara Bölgesi sınırları içinde kalan, 25° 40' - 27° 30' doğu boylamları ve 39° 27' - 40° 45'
kuzey enlemleri arasında 9.887 km²'lik bir alan kaplayan, Asya (Anadolu) ve Avrupa (Trakya)
kıtalarında toprakları bulunan, kendi adını taşıyan boğaz ile ikiye bölünmüş Trakya'da
İstanbul'dan sonraki en büyük ildir.
Anadolu'nun en batı noktası olan Baba Burnu ile Türkiye'nin en batı noktası Gökçeada'daki
İncirburnu il sınırları içindedir. Ege Denizi'nde Türkiye'ye ait en büyük adalar, Bozcaada ve
Gökçeada, Çanakkale iline bağlıdır. 2010 TUIK verilerine göre ilimizde merkez ilçeyle
beraber 12 ilce, 22 belde ve 565 köy vardır.
2.1 Çanakkale ve Turizm
Çanakkale 9.737 km² Yüzölçümü olan kıyılarıyla Avrupa ve Asya'yı birleştiren
Marmara ve Ege Denizini birbirini bağlayan Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin
cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadası
Tarihi Milli Parkı, Troya, Assos gibi eski uygarlık merkezlerinin beşiği olan il iç ve dış
turizmde önemli bir yer almaktadır. (http://www.canakkalekultur.gov.tr/TR/belge/133209/genel-bilgiler.html)
2.1.1 Çanakkalelinin Tarihçesi
Çanakkale, Cumhuriyetin ilk yıllarında Biga ve Gelibolu sancaklarının kaldırılması ve
her ikisinin ortasında bulunan Çanak köyününün il ilan edilmesiyle meydana gelmiştir. 1927
Nüfus sayımında Çanakkale'ninMerkez Nüfusu sadece 8.500 kişi idi.. Eski çağlarda,
Hellespontos ve Dardanelles olarak da adlandırılan ilde 3000 yıldan beri yerleşim olduğu
bilinmektedir. Bugün bile kalıntıları bulunan Truva (Troia, Troy) Antik kenti M.Ö 2500
yılında büyük bir depremle yıkılmış ve bölge uzun yıllar Lidya'lılarca yönetilmiştir. Millattan
önce 336 yılında bölgede en önemli güç hâline gelen Pers İmparatorluğu Helenizm'i tüm
dünyaya yaymak amacındaki Büyük İskender Granikos Çayı (Biga Çayı) kıyılarında büyük
bir bozguna uğratılmıştır. Osmanlı Devleti döneminde de Karesioğulları Beyliğinin yıkılması
ile ilin bugünkü topraklarının büyük bir bölümü ele geçirilmiş, Bizans'a sayesinde ilin fethi
daha da kolaylaşmış ve Boğazlar ile birlikte kontrol Osmanlı Devleti'ne geçmiştir.
Çanakkale ilinin topraklarının bütününe bakıldığında, üzerinde kurulmuş olduğu yarımada
Biga Yarımadası olarak adlandırılır. İl içindeki en kayda değer yükselti Biga Dağları'dır. Biga
adının bu denli çok kullanımının sebebi, Cumhuriyet döneminden önce , Osmanlı idarî
sisteminde Sancak'ın Biga ilçesi olmasıdır. Yani ilin eski merkezi Biga olup, Cumhuriyet
döneminde, kazanılmış olan başarılardan dolayı ilin ismi ve merkezi Çanakkale olarak
değiştirilmiştir. İlin isminin kökeni yörede çok gelişmiş olan çanak - çömlek zanaatine
dayanır. Şehrin iki simgesi hâline gelen Kale-i Sultaniye ile çanakçılık özdeşleşince de şehir
Çanakkale olarak adlandırıldı.
(http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87anakkale_%28il%29#Tarih.C3.A7e)
2.1.2 Lapseki’nin tarihçesi
Antik çağda Pityausa adı ile varlığını sürdüren Lapseki, İlk olarak Foçalıların ve ondan sonra
da Miletosluların eline geçti. Miletos'lular M.Ö. 670 yıllarında koloni kurmak için harekete
geçmişler ancak Ege kıyıları daha önceleri koloniler haline geldiğinden daha uzaklara
Marmara ve Karadeniz kıyılarına gitmek zorunda kalmışlardır. Çanakkale Boğazı'nda
Sestos'un karşısında Abydos'u (Nara Burnu) Kapıdağ Yarımadasında Kaykos (Erdek), Khios
(Gemlik) ve Mirleia (Mudanya) şehirlerini koloni haline getirdikten sonra Lampsakos'u da
(Lapseki) kolonileştirdiler.
Bu dönemde Lampsakos'un özellikle şarabı çok ünlüdür. O kadar ki İran Şahları Darius ve
Kserkes buradan şarap getirtirlerdi. Lapseki Marmara'nın girişinde Boğaz'ın kilit noktasında
bulunması ve Trakya ile Anadolu'nun geçit yerinde olmasından dolayı tarihinin her devrinde
ya işgale uğradı, ya da şehrin düzenini bozan büyük göçlerin tesiri altında kaldı. Darius
zamanında Anadolu Pers İmparatorluğu'na bağlı birinci derecede dört satraplık
bulunmaktaydı. Satraplıklardan Daskilion (Tirilye) şehrine bağlanan Lampsakos her yıl Pers
İmparatorluğuna gümüş tazminatı vermeye mecbur kaldı. Perslerin bölgeden çekilmelerinden
sonra Lampsakos Yunan site devletlerinin direkt tesiri altında kaldı. Ege Denizi tarihinin
klasik çağında (M.Ö. 479-334) Lampsakos'un surlarla çevrilmemiş olduğunu
Thoukydides'den öğreniyoruz. Lapseki, Atina-Isparta Savaşları sırasında Atina'ya baş kaldırıp
Delos Birliğinden ayrılmak istediği zaman; 24 gemiyle ayaklanmayı bastırmaya gelen Atina'lı
komutan surlarla çevrilmemiş bu kenti ilk saldırıda ele geçirmiştir. Atina birlikleri 409 yılında
kenti tahkim etmişler ve üs olarak kullanarak boğazın kontrolünü ellerine geçirmişlerdir.
Atina'lıların Lapseki'yi ele geçirip boğazı kontrol altına almaları üzerine Ispartalı Komutan
Lysandros, donanması ile Çanakkale Boğazı'na gelerek Lapseki'yi ele geçirmek ve çevredeki
şehirlere gözdağı vermek istemiştir. Atinalı'lar bu durum karşısında; hemen harekete geçerek
önlem aldılar. Donanmalarını Avrupa sahilinden Khios istikametine yola çıkardılar.
Lysandros Abydos'tan sahili izleyerek Anadolu kıyısındaki Lapseki'yi kuşattı. Şehre taarruz
ederek şehri ele geçirdi. Isparta’lıları adım adım takip eden Atina’lılar hiç vakit kaybetmeden
erzaklarını alıp Lapseki’nin karşısına düşen Aigos-Potamoi’e (Cumalıdere) geldiler.AigosPotamoi muharebesi Isparta’lı komutan Lysandros’un zaferi ile sonuçlandı ve Lapseki uzun
süre Isparta’lılar hakimiyetinde kaldı.Hellenistik dönemde; Lampsakos şehrine ait bilgileri
Pausanias'un yapıtlarından öğrenmekteyiz. Pausanias Yunanistan'da, Olimpia'ya dikilmiş
komutanların heykelleri üzerine bilgi verirken, Lampsakos şehrine de değinmiştir. Burada,
Büyük İskender'in Asya seferi sırasında Lampsakos'a dokunmadan kenarından geçerek Biga
istikametinde yoluna devam ettiği belirtilir. Bu olaylardan sonra Lapseki Büyük İskender'in
koruyuculuğu altında var olmaya devam etmiştir.
Roma Dönemi:
Büyük İskender'in ölümünden sonra; Makedonya Kralı V.Pilip, Yunanistan'ı hakimiyeti altına
almaya çalışırken Seleukos Kralı Antiochos III'de donanması ile Ege kıyılarını ve Çanakkale
Boğazı'ndaki, Lampsakos'u zapdetti. Lampsakos'lular, Anadolu şehirleri içinde bir ilk olarak
Roma'ya gönderdikleri heyetle kendilerinin kurtarılmalarını ve yardım edilmesini istediler.
(MÖ 197) Roma ile Selevkoslar arasında yapılan savaş sonunda MÖ. 188 yılında Apamea
Kibatos, şehrinde barış antlaşması yapıldı.Lapseki ve boğazlar Romalıların müttefiki Bergama
Kralı Evmenes'in koruyuculuğuna bırakıldı.Sonraki dönemlerde Roma imparatorluğu
Anadolu üzerindeki hakimiyetini daha da arttırarak Bergama ve Bitinya krallıklarını da
ortadan kaldırdı ve böylece bölgede tek güç olarak kaldı. Lapseki de kesin olarak Roma
hakimiyeti altına girdi.
Bizans dönemi:
Roma İmparatorluğunun doğu ve batı diye ayrılması ve İstanbul'un Doğu Roma'nın başkenti
olması ile beraber Gelibolu'nun Bizans Döneminde ticaret ve liman bakımından önem
kazanması dolayısı ile Lapseki'nin eski durumunu muhafaza etmesine imkan kalmadı. MS.
471 yılında Justinianus'un Gelibolu'yu boğazın kontrolü için tahkim etmesi, tersaneler
kurması bu şehrin bölgede yeni bir merkez olarak ortaya çıkmasını sağladı. Lampsakos'un
eski parlak durumunu koruyamamasının bir nedeni de, yakınlarında bulunan Abydos(Nara
Burnu) kentinin, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olması ve gümrük teşkilatının
kurularak ticareti kontrol etmesi gösterilebilir. Bugünkü Lapseki şehrinde eski devirlere ait
eserler tam olarak gün ışığına çıkmamıştır. 19 yüzyılın sonlarında özellikle mermer direkli
Antuvan devrine ait eserler bulunmuştu. Çıkan buluntuların büyük kısmı Roma egemenliği
döneminden kalmadır. İlkçağ kenti Akropolisinin, burada olduğu tahmin edilmektedir. Sözü
edilen yerde sur izleri ile toprağa karışmış bol sayıda çanak çömlek kırıkları görülmektedir.
Lampsakos şehri zamanla diğer küçük site devletleri gibi eski durumunu kaybetmiştir. Çünkü
bu devirlerde küçük şehir devletleri hemen her vakit düşman olan tarafın tuzağına düşerek
ortadan kalkarlar, aradan kısa bir süre geçince ya kendileri yada kendilerine yardıma gelen
müttefikleri sayesinde tekrar özgürlüklerine kavuşurlardı.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi:
Osmanlılar, Bursa dolaylarında devletleşme yolunda adımlar attığı sırada Çanakkale
Boğazı'nın, Anadolu ve Rumeli yakaları da Bizans toprakları içindeydi. Aydınoğullarından
Umurbey, Melik İshak, Halil Ece, Saltık Bey, Karesioğullarından Yahşi Bey ve Alaaddin
Beyler Anadolu yakasındaki birçok yeri hakimiyetleri altına almışlardır. Bu esnada Gelibolu,
Bizanslı Tekfur Kantakuzen'in elinde bulunuyordu. Osman Bey zamanında bir aşiret
görünümdeki Osmanlı Devleti, Orhan Bey zamanında devlet hüviyetine sahip olmuş ve
kuvvetleri ile Karesi ve Saruhan Beylikleri ortadan kaldırdıktan sonra Lapseki ve çevresini de
ele geçirmişti. Orhan Gazi zamanında Süleyman Paşa önderliğindeki Osmanlı ordusu
Rumeli’ye geçmeden az önce Lapseki’yi fethetmek için yürümüştür.O zaman Bizans’ın elinde
bulunan Lapseki’ye padişahın fermanını götürmek için üç tane Osmanlı süvarisi
görevlendirilmiştir.Bu süvarilerin atları al(kırmızı)renklidir. Süvariler Lapseki’nin tam
güneydoğu istikametine geldikleri sırada takriben şu anda ilçeye bir kilometre mesafede
küçük bir tepe üzerinde Bizanslılar tarafından şehid edilmişlerdir.Şehidin bir tanesinin cesedi
bulunamamıştır.Bu şehidlerin gömüldüğü yer halk dilinde “İKİ AL ATLI” şeklinde
söylenegelmiştir.Bu şehidler için aynı yerde iki adet mezar mevcuttur.1356 yılında ise Orhan
Bey'in oğlu Şehzade Süleyman Paşa, Ece Bey, Hacı İlbey, Gazi Fazıl Bey ve Evranos Beyler
Güreci ile Lapseki arasına gelerek ilk defa fetih amacıyla Gelibolu'ya geçtiler. Bu arada
Orhan Bey Umurbey'deki kiliseyi camiye çevirdi. Gazi Süleyman Paşa'da, Lapseki'de
bugünkü camiyi yaptırdı.
Osmanlılar’ ın
Rumeli’ye geçiş olayı tarih kitaplarında farklı şekillerde anlatılmaktadır. Batılı kaynaklar ve
bazı tarihçilerimiz Orhan Bey’in, düşman saldırıları ile iyice bunalan Bizans imparatoru
Kantekuzenos’a (kayınpederi) yardım ettiğini ve Sırp ve Bulgar kuvvetlerini Dimetoka
meydan savaşında yenerek Edirne’yi Bizans adına kurtardığını (1352) Türklerden çok
memnun kalan imparator da bu memnuniyetini belirtmek için Rumeli’de, Gelibolu
yakınlarında Çimpe kalesini Türklere üs olarak verdiğini yazarlar. (1354) Böylelikle Türk
kuvvetleri, Bizans imparatorluğu sıkıştığında, Çanakkale Boğazı’nı geçmek zorunda
kalmadan hemen yardımına koşacaktı. Bu rivayette Türklerin Rumeli’ye geçişinin fetih
şeklinde olmayıp, Çimpe kalesinin yardım karşılığı verilmesiyle gerçekleştiği iddia
edilmektedir.
Evliya Çelebi (1611-1682), Seyahatnamesinde; Osmanlı dönemindeki Lapseki’yi şöyle
anlatmaktadır. "Deniz kenarında olup hakimi vardır. 150 akçelik kazadır. Halkı Rum ve
Ermenidir. 1300 adet bağlı bahçeli, kiremit örtülü yan yana evleri vardır. Bir camii, hanları ve
bir hamamı vardır. Çarşısı çok az ise de bağ ve bahçeleri çoktur. Karpuzu, üzüm turşusu,
bulaması ve şırası ünlüdür.” Bu yüzyılda Lapseki’de Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda yeri,s
ubaşısı, bacdarı, muhtesibi vardı. Ayanı azdı.
Kurtuluş Savaşında Lapseki:
Birinci Dünya Harbinde kendi topraklarında ve diğer cephelerde çarpışan Türk orduları 30
Ekim 1918 de Mondros Ateşkesini imzalamak zorunda kalmıştı. Bu antlaşmanın kendilerine
verdiği yetkilere dayanarak işgal devletleri yurdumuzun değişik noktalarına asker çıkarmaya
ve gerekli gördükleri stratejik konumda olan yerleri işgal etmeye başlamışlardır. Boğazlarda
işgalde ele geçen yerler arasında kalmıştı. Lapseki, Yunanlıların işgal yürüyüşleri sırasında 22
Haziran 1920'de toplu saldırıya geçen Yunanlılar tarafından ele geçirildi. Bu devrede Trakya
Bölgesinde Kuva-i Milliye teşkilatımız tam örgütlenmemişti. Biga ve Lapseki dolaylarında da
yeterli bir teşkilat yoktu. Amaç, Fransızlar’ın kontrolündeki Gelibolu Akbaş İskelesi
depolarında bulunan silah cephane ve mühimmatı Lapseki yoluyla, Kuva-i Milliye
Birliklerine göndermekti. Bu mühimmat, Fransızlardan kaçırılmak suretiyle gönderilmiştir.
Olayın duyulmasından sonra Lapseki'ye gelen Fransız harp gemisinin bütün çabaları boşa
gitmiş, sadece mühimmatın kaçırılması sırasında esir alınarak, Lapseki'ye getirilmiş olan 20
kişilik Fransız müfrezesi geri verilmiştir. İçinde bulunulan olağanüstü koşullar nedeniyle elde
edilen bu başarının önemi çok büyüktür. Mustafa Kemal Paşa’nın Heyet-i Temsiliye adına
tüm Anadoludaki Heyet-i Merkeziyelere gönderdiği telgraf aşağıda yer almaktadır
Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Atatürk özel sohbetlerde bu durumu Türklerin
Anadolu'dan Rumeli'ye geçişi, hareketine benzetmiş ve daha da üstün bir cesaret ve fedakarlık
olarak niteleyerek, bu olayların iftihar ve heyecan kaynağı olmasını sağlayarak Kurtuluş
Savaşımızın temellerini oluşturmuştur.
1356 yılından beri Türklerin elinde bulunan Lapseki Çanakkale deniz ve kara savaşlarında
yaralanan ve ölen binlerce askerimizin barındığı ve gömüldüğü yer olmuştur. Şu andaki
hükümet binası civarında ve Lapseki’nin doğusundaki mezarlıkta en az 15 bin şehit yatmakta
olup bunların anısına ilçe mezarlığın da küçük bir abide dikilmiştir . İlçemize 3 km.
mesafedeki Çardak kasabasında da gömülen binlerce şehidimizin için Trakya müfettişi
General Kazım Dirik tarafından teşebbüse geçilerek güzel bir abide yaptırılıp; Arıburnu
Şehitliği olarak düzenlenmiştir . İstiklal savaşında da İlçe düşman işgaline uğramamış sadece
birkaç İngiliz müfrezesi kısa bir süre için İlçe ve köylere zarar vermeden gelip geçmiştir. 25
Eylül 1922 tarihinde İlçeye girmek isteyen birkaç İngiliz müfrezesini ilçe halkımız
kahramanca mücadele ederek ilçeye sokmamıştır. Lapseki’nin kurtuluşu 25 Eylül 1922 olarak
kabul edilmiş olup,her yıl 25 Eylül günü Lapseki'nin Kurtuluş Bayramı olarak
kutlanmaktadır. (http://www.lapseki.net/lapseki-birinci-dunya-savasi.asp)
2.1.3 Çanakkale ve Lapseki de Demografik Durum
Çanakkale’nin toplam nüfusu, 2010 yılı sonu itibariyle 490.397′dir. Toplam nüfus
büyüklüğüne göre iller sıralamasında 41. sırada yer almaktadır. Nüfus yoğunluğu 49, nüfus
artış hızı yüzde 2,7′dir.
İLÇELERE GÖRE ŞEHİR VE KÖY NÜFUSU
İlçe
İl Geneli
Şehir
Köy
Toplam
Erkek
Kadın
Toplam
Erkek
Kadın
Toplam
Erkek
Kadın
Merkez
136.484
73.294
63.190
106.116
57.978
48.138
30.368
15.316
15.052
Ayvacik
30.027
14.967
15.060
7.457
3.744
3.713
22.570
11.223
11.347
Bayramiç
30.707
15.195
15.512
13.420
6.586
6.834
17.287
8.609
8.678
Biga
80.982
40.275
40.707
37.196
18.538
18.658
43.786
21.737
22.049
Bozcaada
2.354
1.248
1.106
2.354
1.248
1.106
Çan
50.669
25.323
25.346
28.808
14.452
14.356
21.861
10.871
10.990
Eceabat
9.154
4.624
4.530
5.380
2.722
2.658
3.774
1.902
1.872
Ezine
36.088
20.205
15.883
17.301
10.850
6.451
18.787
9.355
9.432
Gelibolu
44.697
24.739
19.958
28.326
15.216
13.110
16.371
9.523
6.848
Gökçeada
7.074
3.815
3.259
4.885
2.758
2.127
2.189
1.057
1.132
Lapseki
26.365
13.120
13.245
10.889
5.445
5.444
15.476
7.675
7.801
Yenice
35.796
17.774
18.022
6.903
3.470
3.433
28.893
14.304
14.589
Toplam
490.397
254.579
235.818
269.035
143.007
126.028
221.362
111.572
109.790
Nüfus itibarıyla en kalabalık ilçemiz, 136 Bin 484 nüfus ile Merkez ilçemizden sonra 80 Bin
982 nüfus ile Biga ilçesi, en az nüfusa sahip ilçemiz ise 2.354 ile Bozcaada ilçesi olmaktadır.
İlçe Merkezleri itibarıyla Merkez İlçeden sonra en kalabalık ilçe 37.196 kişi ile Biga ilçesidir.
İlimizde toplam nüfusun % 52′sini ( 254 bin 579′unu) erkek nüfusu, % 48′ini (235 bin
818′ini) kadın nüfusu oluşturmuştur. Şehirlerde 143.007 erkek, 126.028 kadın yaşarken,
köylerde 111.572 erkek, 109.790 kadın yaşamaktadır. Kısaca Çanakkale nüfusunun %55′i
Şehirlerde, %45′i köylerde yaşamaktadır.
Lapseki İlçemizin nüfusu 26.365 kişi olup bunun 13.120 kişisi erkek, 13.245 kişisi ise
kadın nüfustur. Lapseki nüfusunun %41 şehir merkezinde yaşarken %59’u ise köylerde
yaşamaktadır. (http://www.canakkaleili.com/canakkalenin-2010-yili-sonu-itibariylenufusu.html)
2.1.4 Çanakkale ve Lapseki de Coğrafi Durum
İl topraklarının yarısından fazlası ormanlar ile kaplıdır. Ormanlar il topraklarının % 53.9'unu
oluşturur. Ormanlık alanlar 536.964 hektar olup bunun 449.024 hektarı koru, 87.969 hektarı
ise köylülere dağıtılan ve ticaret yapılan, kesilmeye hazır ormanlardır. Ormanlık arazinin
yarısından fazlasını kızılçam ve meşe kaplar. İlde yetişen ağaçların miktarları şöyledir;
Ağaç türü Kapladığı alan (Hektar) Toplam ormanlara oranı
Kızılçam
181.093,20
33,73
Meşe
109.997,50
20,49
Karaçam
60.735,00
11,24
Diğer
185,138,30
34,36
Genel toplam 536.964,00
100,00
İlin kıyı ilçelerinde ve
adalarda iklim hemen
hemen aynıdır. Akdeniz
iklimi ile Karadeniz
iklimi arasında bir geçiş
iklimin yaşandığı
Çanakkale topraklarında
iklim daha çok Akdeniz iklimine paralellik gösterir. İç bölgelerde denizden yükseklik artar ve
bu nedenle kıyı bölgelere oranla aradaki sıcaklık ortalaması oldukça açılır. Yılın büyük
bölümü hemen her ilçede rüzgârlı günler yaşanır.
Çanakkale'de önem arzeden bir su kütlesi bulunmaz. Gelibolu Yarımadası'nda Tuzla Gölü,
Biga ilçesi sınırlarında Hoyrat Gölü ve Ece Gölü ile diğer ilçelerde yer alan bazı ufak baraj
gölleri ve göletler vardır. Biga'ya bağlı Yeniçiftlik beldesinde yer alan yaklaşık 10,000
hektarlık Ece Gölü son bir kaç yıl içinde kurutularak tarıma uygun hâle getirilmeye
çalışılmaktadır.
Çanakkale ilinin coğrafî olarak aslında 4 farklı su kütlesi ile kıyısı bulunur. Aşağıdaki tabloda
ilçelerin nereye kıyısı olduğu ile kıyı ve plâj uzunluklarının dizelgesi vardır;
İlçe
Kıyı uzunluğu Kıyısında olduğu deniz İlin toplam kıyısına Plâj uzunluğu
(km)
oranı (%)
(km)
Merkez
60.2
Çanakkale Boğazı
8.96
10.25
Ayvacık
83.2
Ege Denizi
12.38
8.00
Bayramiç 0
-
-
-
Biga
Marmara Denizi
10.65
7.01
Bozcaada 43.7
Ege Denizi
6.51
4.10
Çan
0
-
-
-
Eceabat
103.1
Boğaz - Saros Körfezi Ege Denizi
15.35
7.10
Ezine
38,6
Ege Denizi
5.75
6.20
Gelibolu 126.6
Boğaz - Ege Denizi
18.85
10.50
Gökçeada 92.0
Ege Denizi
13.70
11.80
Lapseki
52.7
Marmara Denizi
7.85
7.50
Yenice
0
-
-
-
Toplam
671
Ege - Marmara - Saros - Boğaz
71.6
72,40
Lapseki ilçemiz toplam ilin kıyı uzunluğunu %7,85 sahip iken, plaj uzunluğu ise 7,50
kilometredir.
2.1.5 Çanakkale turizm İstatistikleri
Çanakkale İlimiz yabancı ve yerli turistler tarafından kültür turizmi, deniz ve plaj turizmi,
yelken ve sualtı sporları turizm ve kırsal turizm amaçlarıyla tercih edilmektedir. 2011 yılı
Çanakkale İl kültür ve Turizm müdürlüğü istatistikleri ek tabloda sunulmuştur.
2011
2011 YILI YERLİ
ZİYARETÇİ SAYISI
AYLIK
GİRİŞ
GECELEME
2011 YILI YABANCI
ZİYARETÇİ SAYISI
AYLIK
GİRİŞ
GECELEME
GENEL
TOPLAM
GİRİŞ
GECELEME
OCAK
12.202
18.628
4.068
5.398
16.270
24.026
ŞUBAT
13.285
19.929
5.159
6.892
18.444
26.821
MART
20.384
28.215
8.615
10.831
28.999
39.046
NİSAN
26.188
34.568
15.151
20.716
41.339
55.284
MAYIS
32.220
43.058
16.686
21.249
48.906
64.307
HAZİRAN
24.770
35.441
17.046
20.698
41.816
56.139
TEMMUZ
28.802
47.703
16.787
20.475
45.589
68.178
AĞUSTOS 24.303
37.627
15.318
19.699
39.621
57.326
EYLÜL
20.572
27.212
21.068
27.043
41.640
54.255
EKİM
16.996
23.208
17.605
21.535
34.601
44.743
KASIM
9.829
14.227
8.899
10.769
18.728
24.996
ARALIK
12.677
17.100
8.436
10.037
21.113
27.137
TOPLAM
242.228
346.916
154.838
195.342
397.066 542.258
(http://www.canakkalekultur.gov.tr/TR/belge/1-86863/bakanligimizdan-belgeli-konaklamatesisi-istatistikleri.html)
Tablo incelendiğinde toplam yabancı ve yerli turist giriş sayısı 397.066 iken toplam
geceleme sayı 542.258 olduğu görülmektedir. Bu sonuç Çanakkale’nin daha çok bir geceleme
için tercih edildiği ve transfer bölgesinde kültür turizm için tercih eden gruplardan oluşmakta
olduğu söylenebilir. Bunun yanın da adalarda deniz ve eğlence turizm ile diğer bölgelerde
kırsal turizm. su ve rüzgar sporları turizm için tercih eden turistlerin uzun geceleme yaptığı
düşünülmektedir.
2.1.6.Lapseki İlçemizdeki turizm etkinlikleri
Lapseki ilçemizde yılın farklı dönemlerinde, Kiraz Festivalleri, Güreş Turnuvaları,
Yelken Yarışları, Plaj Voleybolu Turnuvaları, Uluslararası Gönüllü Çalışma Kampı,
Uluslararası Yabancı Dil Kampı, etkinlikleri yapılmaktadır.
2.2. İşletmenin coğrafi konumu
İşletmemiz Çanakkale Lapseki İlçesinde Çanakkale-Bursa oto yolu üzerinde Avrupa
kıtasına geçiş noktası olan Lapseki- Gelibolu feribotu iskelesine 50 metre mesafede Lapseki
otogarına 60 metre mesafede ve kamu hizmet binalarının merkezinde bulunmaktadır.
2.3. işletmenin sosyal konumu
İlçemizde diğer kamu kuruluşlarının sosyal tesisi bulunmamaktadır. Bu açıdan tüm
kamu çalışanlarına hizmet vermektedir. Ayrıca halka açık olmasından dolayı halkın tercih
ettiği bir sosyal tesistir.
Kamu çalışanlarının ve halkın yiyecek içecek, konaklama, düğün, ziyafet, nişan,
toplantı ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
İşletme, Lapseki-Gelibolu feribotları iskelesinin karşısında olması sebebi ile kış
sezonun hava muhalefetinden dolayı feribot seferleri iptal edildiğinde kamu çalışanlarının ve
halkın konaklama ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
2.4. Pazar analizi
2007-2011 dönemi itibariyle işletmenin ve pazarın kapasitesi; konaklama departmanı için
satışa hazır oda sayısı, restoran departmanı için satışa hazır restoran masa sayısı, kafeterya
departmanı için satışa hazır kafeterya masa sayısı kriterlerine göre aşağıdaki tabloda
gösterilmektedir. İşletmenin satışa hazır oda sayısı 2007-2011 dönemi itibariyle değişmezken,
pazarın satışa hazır oda sayısı 2007 yılında 106 adet iken 2011 yılında 154’e ulaşmıştır.
İşletmenin satışa hazır restoran masa sayısı 2007-2011 dönemi itibariyle 45 adet iken; pazarın
satışa hazır restoran masa sayısı 88 adetten 165 adete ulaşmıştır. İşletmenin satışa hazır
kafeterya masa sayısı 2007-2008 yıllarında 12 adet iken, işletme muhasebe bilgi sisteminden
faydalanarak maliyetleri ve satış noktalarını kontrol altına almış, pazardaki rekabetçi durumu
göz önüne alarak fiyat ayarlaması yapmış ve bu durum konuk kapasitesini artırmış,
konukların taleplerini karşılamak ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla işletme kafeteryası
yeniden düzenlenmiş, satışa hazır masa sayısı kademeli olarak artırılarak 75 adete kadar
ulaşmıştır. Pazardaki satışa hazır kafeterya masa sayısı ise 2007-2011 döneminde 102 adetten
281 adete yükselmiştir. Geleneksel hizmet anlayışına sahip pazarın, işletmedeki değişimleri
örnek alarak kendisini yenilediği, yeniliğe uyum sağlayamayanların pazardan çekildiği, yeni
işyeri
açanların
düşünülmektedir.
ise
işletmemizi
örnek
alarak
rekabete
girmek
zorunda
kaldığı
2007-2011 Dönemi İtibariyle İşletmenin ve Pazarın Kapasitesi
2007
2008
2009
2010
2011
Top. İşlt. Top. İşlt. Top. İşlt. Top. İşlt. Top. İşlt.
Oda Sayısı
106
9
106
9
106
9
130
9
154
9
Restoran Masa Sayısı
88
45
93
45
147
45
151
45
165
45
Kafeterya Masa Sayısı
102
12
148
12
271
65
281
75
281
75
2007-2011 dönemi itibariyle işletmemizin kapasite bakımından pazardaki payı oransal
olarak aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. Konaklama departmanı için satışa hazır oda
sayısının pazardaki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla %8.49, %8.49, %8.49, %6.92
ve %5.84 olarak gerçekleşmiş, işletmemizin kapasite bakımından pazardaki payı düşmüştür.
Bu durum konaklama bakımından rekabeti artırmıştır. Restoran departmanı için satışa hazır
masa sayısının pazardaki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla %51.14, %48.39,
%30.61, %29.80 ve %27.27 olarak gerçekleşmiş, işletmemizin kapasite bakımından pazardaki
payı düşmüştür. Bu durum pazardaki rekabeti artırmıştır. Kafeterya departmanı için satışa
hazır masa sayısının pazardaki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla %11.76, %8.11,
%23.99, %26.69 ve %26.69 olarak gerçekleşmiş, işletmemizin kapasite bakımından pazardaki
payı yükselmiştir. İşletmemizin fiziki şartları incelendiğinde kapasite bakımından 2010
yılında en verimli hale geldiği düşünülmektedir.
2007-2011 Dönemi İtibariyle İşletmenin Kapasite Bakımından Pazardaki Payı
2007
2008
2009
2010
2011
Oda Sayısı
8,49
8,49
8,49
6,92
5,84
Restoran Masa Sayısı
51,14
48,39
30,61
29,80
27,27
Kafeterya Masa Sayısı
11,76
8,11
23,99
26,69
26,69
2.5- İşletmenin Mali Durum Analizi
İşletmenin mali durumu oran analizi yöntemi ile incelenmiştir.
2.5.1- İşletmenin Mali Durumu Hakkında Genel Bilgi
İşletmenin 2007 yılından 2011 yılına kadar dönem net kar ve zararları aşağıdaki tablo
da gösterilmektedir. İşletme 2007-2011 döneminde zarar etmemiştir. İşletmenin net karları
2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 421,84 TL, 4.766,17 TL, 2.883,63 TL, 13.228,77 TL ve
13.441,30 TL’dir.
2007-2011 Dönemi İtibariyle Dönem Net Karları (Zararları)
YILLAR
DÖNEM NET KARLARI (ZARARLARI)
2007
421,84
2008
4.766,17
2009
2.883,63
2010
13.228,77
2011
13.441,30
Tablo’da 2007-2011 dönemi itibariyle departman satış ve satış maliyetleri
gösterilmektedir. Konaklama departmanı gelirlerinin toplam gelirler içerisindeki payı 20072011 dönemi itibariyle sırasıyla 34.18, 33.00, 22.26, 22.25 ve 17.88’dir. Restoran departmanı
gelirlerinin toplam gelirler içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 40.51,
42.00, 24.90, 26.40 ve 30.28’dir. Kafeterya departmanı gelirlerinin toplam gelirler
içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 25.31, 25.00, 52.84, 51.35 ve
51.84’tür. Konaklama departmanı satış maliyetlerinin konaklama departmanı gelirlerine oranı
2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 26.21, 30.74, 74.89, 51.83 ve 58.64’tür. Restoran
departmanı satış maliyetlerinin restoran departmanı gelirlerine oranı 2007-2011 dönemi
itibariyle sırasıyla 111.29, 100.63, 108.27, 97.25 ve 93.26’dır. Kafeterya departmanı satış
maliyetlerinin kafeterya departmanı gelirlerine oranı 133.93, 128.48, 86.87, 87.91 ve
86.83’tür. Konaklama departmanı satış maliyetlerinin her 100 TL’lik toplam satış maliyetleri
içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 10.19 TL, 12.00 TL, 18.62 TL, 14.00
TL ve 12.52 TL’dir. Restoran departmanı satış maliyetlerinin her 100 TL’lik toplam satış
maliyetleri içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 51.27 TL, 50.00 TL, 30.11
TL, 31.18 TL ve 33.73 TL’dir. Kafeterya departmanı satış maliyetlerinin her 100 TL’lik
toplam satış maliyetleri içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 38.54 TL,
38.00 TL, 51.27 TL, 54.82 TL ve 53.75 TL’dir. Konaklama departmanı satış maliyetlerinin
her 100 TL’lik toplam satış içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 8.96 TL,
10.14 TL, 16.67 TL, 11.53 TL ve 10.49 TL’dir. Restoran departmanı satış maliyetlerinin her
100 TL’lik toplam satış içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 45.09 TL,
42.26 TL, 26.96 TL, 25.67 TL ve 28.24 TL’dir. Kafeterya departmanı satış maliyetlerinin her
100 TL’lik toplam satış içerisindeki payı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 33.90 TL,
32.12 TL, 45.90 TL, 45.14 TL ve 45.01 TL’dir. Rakamların açıklamaları grafiklerde
yapılacaktır.
2007-2011 Dönemi İtibariyle Departman Satış ve Satış Maliyetleri Dağılım Tablosu
DEPARTMAN GELİRLERİNİN
TOPLAM GELİRLER İÇERSİNDEKİ
PAYI
TOPLAM
KONAKLAMA %
RESTORAN %
KAFETERYA %
DEPARTMAN SATIŞ
MALİYETLERİNİN DEPARTMAN
GELİRLERİNE ORANI
TOPLAM
KONAKLAMA %
RESTORAN %
KAFETERYA %
2007
2008
2009
2010
2011
100,00
34,18
40,51
25,31
100,00
33,00
42,00
25,00
100,00
22,26
24,90
52,84
100,00
22,25
26,40
51,35
100,00
17,88
30,28
51,84
2007
2008
2009
2010
2011
87,94
26,21
111,29
133,93
84,53
30,74
100,63
128,48
89,53
74,89
108,27
86,87
82,35
51,83
97,25
87,91
83,74
58,64
93,26
86,83
2007
2007
2007
2007
2007
TOPLAM
KONAKLAMA %
RESTORAN %
KAFETERYA %
DEPARTMAN SATIŞ
MALİYETLERİNİN
TOPLAM GELİRLER İÇERİSİNDEKİ
PAYI
100,00
10,19
51,27
38,54
100,00
12,00
50,00
38,00
100,00
18,62
30,11
51,27
100,00
14,00
31,18
54,82
100,00
12,52
33,73
53,75
2007
2008
2009
2010
2011
TOPLAM
KONAKLAMA %
RESTORAN %
KAFETERYA %
87,94
8,96
45,09
33,90
84,53
10,14
42,26
32,12
89,53
16,67
26,96
45,90
82,35
11,53
25,67
45,14
83,74
10,49
28,24
45,01
DEPARTMAN SATIŞ
MALİYETLERİNİN TOPLAM SATIŞ
MALİYETLERİ İÇERSİNDEKİ PAYI
Grafik 1’de departman gelirlerinin toplam gelirler içerisindeki payı gösterilmektedir.
İşletmenin konaklama gelirleri satış miktarı bakımından 9 oda ile sınırlı olması, satış
gelirlerini artırmada bu departmandan ziyade yiyecek & içecek departmanına yönelmesi
muhasebe bilgi sistemi sayesinde olmuştur. 2007 yılında kafeterya departmanının toplam
satışlardan aldığı pay konaklama departmanının altında iken, 2008 yılında muhasebe bilgi
sistemlerine geçildikten sonra kafeterya gelirinin toplam gelirdeki payı %25’ten %52.84’e
çıkmıştır. 2009-2011 döneminde kafeterya gelirleri toplam gelirden aldığı pay itibariyle
%51’in üzerinde kalmış ve bu da, yerel halkın işletmeyi tercih ettiğini göstermektedir.
Restoran gelirleri ise 2009 yılında yaz dönemlerinde kapatılmasından kaynaklanan düşüşle
toplam gelirden aldığı pay %24.90’a kadar inmiştir. Ancak restoran gelirleri 2010 ve 2011
yıllarında artma eğilimi göstermiş toplam gelirden aldığı payı %30.28’e kadar çıkarmıştır.
Konaklama gelirleri 2009’dan itibaren her yıl sürekli artmasına rağmen toplam satışlardan
aldığı pay %17.88’e kadar düşmüştür. Bu da restoran ve kafeterya gelirlerindeki artışın
konaklama gelirlerindeki artıştan daha fazla olduğunu göstermektedir.
Grafik -1- Departman Gelirlerinin Toplam Gelirler İçerisindeki Payı
Grafik
2’de
departman
satış
maliyetlerinin
departman
gelirlerine
oranı
gösterilmektedir. Konaklama gelirleri içindeki satış maliyetlerinin payı 2009 yılında en
yüksek seviye olan %74.89’a ulaşmıştır. Bunun sebebi 2009’dan itibaren konaklama hizmet
kalitesi artırılmış dolayısıyla satış maliyetleri artmıştır. İşletmenin pazardaki kapasite payı
%8.49’dan %5.84’e kadar düşmüş yani pazara yeni işletmeler katılmış ve artan rekabetten
dolayı satış fiyatları aşağı çekilmek zorunda kalmıştır. Bu da, departman satışları
maliyetlerinin konaklama departmanındaki payını artırmıştır. Yiyecek içecek departmanları
olan restoran ve kafeterya da satış maliyetleri satış gelirlerinin üzerindeyken, 2008 yılında
muhasebe bilgi sistemine geçildikten sonra satış maliyetlerinin departman gelirlerindeki payı
%86.83’e kadar düşmüştür.
Grafik 2- Departman Satış Maliyetlerinin Departman Gelirlerine Oranı
Grafik 3’te departman satış maliyetlerinin toplam satış maliyetleri içerisindeki payı
gösterilmektedir. Bu grafik, her 100 TL’lik toplam satış maliyetinin ne kadarlık kısmının
hangi departmana ait olduğunu göstermektedir. Grafikte de görüleceği üzere departmanlara
göre satış dağılımı muhasebe bilgi sistemine 2008 yılında geçildiği düşünüldüğünde 2007
yılında en yüksek pay olan %51.27 restoran maliyetleri yer alırken 2008 yılından itibaren
geçiş yaşanmış, maliyetlerdeki payın en yükseğini %51.27 ile 2009 dan itibaren kafeterya
satış maliyeti almıştır. 2009-2011 döneminde tutarlı yönetim sergilenmiş, en yüksek pay
kafeterya departmanının en düşük pay konaklama departmanının olmuştur. 2011 yılı itibariyle
her 100 TL’lik toplam satış maliyetinin 53.75 TL si kafeterya departmanının, 33.73’ü restoran
departmanının, 12.52 TL’si konaklama departmanının olarak gerçekleşmiştir. Muhasebe bilgi
sistemi aracılığıyla restoran departmanında uygulanan standart maliyet kontrol yönteminin
etkin olduğu gözlenmiştir.
Grafik 3- Departman Satış Maliyetlerinin Toplam Satış Maliyetleri İçerisindeki Payı
Grafik 4’te departman satış maliyetlerinin toplam gelirler içerisindeki payı
gösterilmektedir. Bu grafik her 100 TL’lik toplam satışta departmanlara göre satış
maliyetlerinin dağılımlarını göstermektedir. Bu oranda da muhasebe bilgi sistemine geçişten
kaynaklanan değişim grafikte görülmektedir. Muhasebe bilgi sisteminden önce yani 2007
yılında 100 TL’lik toplam satışta 45.09 TL restoran satış maliyeti, 33.90 TL kafeterya satış
maliyeti, 8.96 TL konaklama satış maliyeti gerçekleşmiş iken, 2011 yılında her 100 TL’lik
toplam satış gelirinde 45.01 TL kafeterya satış maliyeti, 28.24 TL restoran departmanı satış
maliyeti, 10.49 TL konaklama departmanı satış maliyetinin gerçekleştiği görülmektedir.
Toplamda ise, tablo de gösterilen pazardaki artan rekabet ortamına rağmen 100 TL’lik satış
gelirlerindeki satışların maliyeti 87.94 TL’den 83.74 TL’ye düşmüştür.
Grafik 4- Departman Satış Maliyetlerinin Toplam Gelirler İçerisindeki Payı
2.5.2- Mali Tablolar Analizi
Mali analiz, bir işletmenin mali durumunun ve mali yönden gelişmesinin yeterli olup
olmadığını belirlemek için, mali tablo kalemlerindeki değişikliklerin, kalemler arasındaki
ilişkilerin, zaman içinde göstermiş oldukları eğilimlerin incelenmesi ve gerektiğinde
belirlenen standart ve sektör ortalaması ile karşılaştırılarak yorumlanması faaliyetlerinin
bütünüdür (Çabuk ve Lazol 2009: 135). Mali tablolar analizi, işletmelerin yönetimi açısından,

İşletmenin faaliyetlerinde etkinlik ve başarı derecesini ölçmede,

İşletmenin ana ve ikincil hedeflerine ulaşıp ulaşamayacağını saptamada,

Hedefe ulaşılamamışsa nedenlerini araştırmada,

Geleceğe yönelik planlar hazırlamada,

Üretilecek mal ve hizmetler, üretim miktarları, üretim bileşimi ve izlenecek fiyat
politikası konusunda karar almada,

İşletmenin varlığını tehlikeye düşürmeden, yükümlülüklerini yerine getirme gücü olup
olmadığını belirlemede,

İşletme faaliyetlerini denetim ve değerlendirmede,

İşletme faaliyetlerinin her evresinde doğru ve düzeltici kararlar almada büyük önem
taşımaktadır (Akgüç 1998: 19).
Aşağıdaki tablo’da işletmenin yıllara ve departmanlara göre satışları verilmiş,
regresyon yöntemi ile tam sisteme geçiş yılı olan 2009-2011 dönemine bağlı olarak
2012 yılı toplam satışları 466.361,07 TL olarak tahmin edilmiştir. Regresyon
uygulamasında yıllar X, satışlar ise Y olarak kabul edilmiştir.
Aşağıdaki tablo’da İşletmenin Yıllara ve Departmanlara Göre Satış Dağılımları ve 2012 Yılı
Satışlarının Regresyon Yöntemi İle Tahmini
YILLAR
2007
2008
2009
2010
2011
2012 TAHMİN
TOPLAM
232.494,10
317.129,17
306.659,06
351.659,50
415.185,46
466.361,07
KONAKLAMA
79.467,06
104.652,63
68.260,46
78.229,65
74.232,61
79.546,39
RESTORAN
94.184,78
133.194,25
76.357,85
92.835,22
125.731,45
147.681,77
KAFETERYA
58.842,26
79.282,29
162.040,75
180.594,63
215.221,40
239.132,91
Aşağıdaki tablo’da işletmenin 2005-2011 yılları arası başlıca oran analizi sonuçları
gösterilmektedir. İşletmenin cari oranı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 0.59, 1.32, 1.61,
0.88 ve 1.55’tir. Asit test oranı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 0.41, 1.18, 1.20, 0.60 ve
1.01’dir. Nakit oranı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 0.20, 0.77, 0.66, 0.12 ve 0.39’dur.
Toplam borçlar / varlıklar oranı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 0.71, 0.69, 0.68, 0.68
ve 0.65’dir. Dönen varlıklar / varlıklar oranı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla 0.27, 0.56,
0.53, 0.37 ve 0.42’dir. Duran varlıklar / varlıklar oranı 2007-2011 dönemi itibariyle sırasıyla
0.73, 0.44, 0.47, 0.63 ve 0.58’dir. Kısa vadeli borçlar / toplam borçlar oranı 2007-2011
dönemi itibariyle sırasıyla 0.65, 0.61, 0.48, 0.62 ve 0.42’dir. Alacak devir hızı 2007-2011
dönemi itibariyle sırasıyla 33.98, 17.57, 16.60, 14.41 ve 17.03’tür. Stok devir hızı 2007-2011
dönemi itibariyle sırasıyla 23.08, 38.32, 15.01, 14.14 ve 12.89’dur. Aktif devir hızı 2007-2011
dönemi itibariyle sırasıyla 2.11, 2.61, 2.25, 2.03 ve 2.18’dir. duran varlıklar devir hızı 20072011 dönemi itibariyle sırasıyla 2.90, 5.86, 4.75, 3.23 ve 3.75’tir. Brüt kar marjı oranı 20072011 dönemi itibariyle sırasıyla 0.00, 0.02, 0.01, 0.04 ve 0.03’tür. Sonuçların yorumları
ilerleyen bölümlerde yapılacaktır.
Tablo İşletmenin 2007-2011 Dönemi Oran Analizi
LİKİDİTE ORANLARI
Cari Oran
Asit Test Oranı
Nakit Oranı
FİNANSAL YAPI ORANLARI
Toplam Borçlar / Varlıklar Oranı
Dönen Varlıklar / Varlıklar Oranı
Duran Varlıklar / Varlıklar Oranı
Kısa Vadeli Borçlar / Toplam Borçlar Oranı
FAALİYET ORANLARI
Alacak Devir Hızı
Stok Devir Hızı
Aktif Devir Hızı
Duran Varlıklar Devir Hızı
KARLILIK ORANLARI
Brüt Kar Marjı Oranı
2007
0,59
0,41
0,20
2007
0,71
0,27
0,73
0,65
2007
33,98
23,08
2,11
2,90
2007
0,00
İŞLETME ORANLARI
2008
2009
2010
1,32
1,61
0,88
1,18
1,20
0,60
0,77
0,66
0,12
2008
2009
2010
0,69
0,68
0,68
0,56
0,53
0,37
0,44
0,47
0,63
0,61
0,48
0,62
2008
2009
2010
17,57 16,60 14,41
38,32 15,01 14,14
2,61
2,25
2,03
5,86
4,75
3,23
2008
2009
2010
0,02
0,01
0,04
2011
1,55
1,01
0,39
2011
0,65
0,42
0,58
0,42
2011
17,03
12,89
2,18
3,75
2011
0,03
2.5.2.1- Likidite Oranları
Likidite, bir varlığın düşük maliyetle ve hızlı bir şekilde nakde dönüşme yeteneğidir
(Ceylan ve Korkmaz 2006: 48). Likidite oranları, işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme
gücünü göstermektedir.

Cari Oran
Cari oran, işletmenin çalışma sermayesinin yeterli olup olmadığını ve kısa vadeli
borçlarını ödeme gücünü ölçmektedir (Akgüç 1998: 24). Gelişmekte olan ülkelerde 1.5’tan
büyük olması beklenmektedir.
Grafik 5- Cari Oran
İşletmenin cari oranı, 2007, 2008, 2009 yıllarında artmış, sırasıyla 0.59, 1.32, 1.61
olarak gerçekleşmiş; 2010 yılında ise 0.88’e düşmesinin sebebi işletmenin muhasebe bilgi
sistemlerinden faydalanarak ve piyasadaki satışa hazır kapasite oranının düşmesine bağlı
olarak yatırımları planlamış ve bilançodan görüleceği gibi 2009 yılında 64.544,78 TL olan
duran varlıkları 2010 yılında 108.776,10 TL’ye ulaşmıştır. İşletme kamu işletmesi olması
dolayısıyla özkaynaklarından fon sağlamadan yabancı kaynaklarla fon sağlamış, ve 2010
yılında cari oranı 0.88’e düşmüştür. İşletme 2011 yılında yaptığı yatırımların kısa vadede
sonucunu almış ve cari oranı 1.55’e çıkarmıştır. Dış faktörler sabit kalmak kaydıyla 2012 ve
2013 dönemlerinde artış eğiliminde olacağı düşünülmektedir.

Asit Test Oranı
Bu oran firmanın varlıklarını değer kaybına uğramadan nakde çevirebilme özelliğini
ölçmektedir. Dönen varlıklardan stok değerinin çıkarılıp, kısa vadeli borçlara oranlanması ile
bulunur. Bu oranın da 1’den büyük olması beklenmektedir (Canbolat 2006: 102).
Grafik 6- Asit Test Oranı
Cari oranda olduğu gibi işletmenin asit test oranı oranı, 2007, 2008, 2009 yıllarında
artmış, sırasıyla 0.41, 1.18, 1.20 olarak gerçekleşmiş; 2010 yılında ise 0.60’a düşmesinin
sebebi işletmenin muhasebe bilgi sistemlerinden faydalanarak ve piyasadaki satışa hazır
kapasite oranının düşmesine bağlı olarak yatırımları planlamış ve bilançodan görüleceği gibi
2009 yılında 64.544,78 TL olan duran varlıkları 2010 yılında 108.776,10 TL’ye ulaşmıştır.
İşletme kamu işletmesi olması dolayısıyla özkaynaklarından fon sağlamadan yabancı
kaynaklarla fon sağlamış, ve 2010 yılında asit test oranı 0.60’a düşmüştür. İşletme 2011
yılında yaptığı yatırımların kısa vadede sonucunu almış ve asit test oranı 1.01’e çıkarmıştır.
Dış faktörler sabit kalmak kaydıyla 2012 ve 2013 dönemlerinde artış eğiliminde olacağı
düşünülmektedir.

Nakit Oranı
Nakit oranı, bir işletmenin likit varlıklarının düzenli nakit çıkışlarını karşılayıp
karşılamadığını ortaya koyan orandır. İşletmenin sadece hazır değerlerini kullanarak
ödemelerini ne derece yapabileceğini göstermektedir. Bu oranın %20’den küçük olmaması
beklenmektedir (Ceylan ve Korkmaz 2006: 51-52).
Grafik 7- Nakit Oranı
Cari oranda olduğu gibi işletmenin nakit oranı, 2007, 2008, 2009 yıllarında artmış,
sırasıyla 0.20, 0.77, 0.66 olarak gerçekleşmiş; 2010 yılında ise 0.12’ye düşmesinin sebebi
işletmenin muhasebe bilgi sistemlerinden faydalanarak ve piyasadaki satışa hazır kapasite
oranının düşmesine bağlı olarak yatırımları planlamış ve bilançodan görüleceği gibi 2009
yılında 64.544,78 TL olan duran varlıkları 2010 yılında 108.776,10 TL’ye ulaşmıştır. İşletme
kamu işletmesi olması dolayısıyla özkaynaklarından fon sağlamadan yabancı kaynaklarla fon
sağlamış, ve 2010 yılında nakit oranı 0.12’ye düşmüştür. İşletme 2011 yılında yaptığı
yatırımların kısa vadede sonucunu almış ve nakit oranı 0.39’a çıkarmıştır. Dış faktörler sabit
kalmak kaydıyla 2012 ve 2013 dönemlerinde artış eğiliminde olacağı düşünülmektedir.
2.5.2.2- Finansal Yapı Oranları
Finansal yapı oranları, işletmenin ne ölçüde borçla finanse edildiğini ve borçla
finansmanının işletme için ne kadar yararlı olduğunu ölçmektedir (Ceylan ve Korkmaz 2006:
55).

Toplam Borçlar / Varlıklar Oranı
Bu oran, işletme varlıklarının yüzde kaçının borçla finanse edildiğini göstermektedir.
Kaldıraç oranı olarak ta bilinen bu oranın yüksek olması, kredi verenler açısından emniyet
marjının az olduğunu ve işletmenin faiz ve anapara ödemeleri nedeniyle güç duruma düşme
olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, işletmeye kredi verenler, bu oranın
düşük olmasını tercih etmektedirler (Ceylan ve Korkmaz 2006: 56).
Grafik 8- Toplam Borçlar / Varlıklar Oranı
Bu oran 2007-2010 döneminde 0.68-0.71 aralığında kalmış iken 2010 yılında yapılan
yatırımlar ve muhasebe bilgi sistemlerinin etkin kullanımı sayesinde 2011 yılında 0.65
bandına düşmüştür. Bu oranın 2012 ve 2013 dönemlerinde düşüş eğiliminde olacağı
düşünülmektedir.

Dönen Varlıklar / Varlıklar Oranı
Dönen varlıklar / varlıklar oranı, dönen varlıkların toplam varlıklar içindeki yüzdesini
göstermektedir.
Grafik 9- Dönen Varlıklar / Varlıklar Oranı
İşletmenin aktif toplamında yıllara göre 2008-2011 döneminde sırasıyla 0.10, 0.12,
0.27, 0.08 oranında bir önceki yıla göre büyüme gerçekleşmiş, buna karşılık dönen varlıkların
toplam varlıklara oranı yıllara göre sırasıyla 0.27, 0.56, 0.53, 0.37 ve 0.42 olarak
gerçekleşmiş, 2007-2009 döneminde büyümenin kaynağı dönen varlıklardaki büyüme olarak
belirlenirken, 2010-2011 yıllarında aktif toplamındaki büyümenin kaynağı duran varlıklardaki
büyümedir. Sektör olarak dönen varlıkların toplam varlıklara oranı 0.10 olması gerekirken,
işletme kamu işletmesi olduğundan kullandığı bina kamuya ait olduğundan bilanço kayıtları
arasında görülmemekte ve bundan dolayı sektör oranına ulaşması imkanı bulunmamaktadır.

Duran Varlıklar / Varlıklar Oranı
Duran varlıklar / varlıklar oranı, duran varlıkların toplam varlıklar içindeki yüzdesini
göstermektedir.
Grafik 10- Duran Varlıklar / Varlıklar Oranı
Bu oran yıllara göre sırasıyla 0.73, 0.44, 0.47, 0.63, 0.58 olarak gerçekleşmiş, 2008
yılında düşmenin muhasebe bilgi sistemlerine geçmekten kaynaklı ayrıntılı muhasebe
kayıtlarında göründüğü halde işletmenin elinde bulunmayan kullanım dışı makine, teçhizatın
elden çıkarılması, kamu hukuku ifadesiyle demirbaş düşümünün yapılması bu oranın
düşmesine sebep olmuştur. 2008 yılındaki ulaşılan 0.44 oranı, işletmenin gerçek oranı olup
muhasebe bilgi sistemi işletmenin mali raporlarında olumlu etki yaratmıştır. 2008-2011
döneminde bu oran yükselme eğilimi göstermiş, muhasebe bilgi sisteminden faydalanan
yönetim ihtiyaçları doğru tespit edip, finansal planlamayı doğru yaparak yatırımlar yapmış ve
oran yükselme eğilimi göstermiştir.

Kısa Vadeli Borçlar / Toplam Borçlar Oranı
Bu oran işletmenin borçlarının vade yapısı hakkında bilgi vermektedir (Akgüç 1998:
37). Bu oranın 2/3 dolayında olması beklenmektedir (Çabuk ve Lazol 2009: 185).
Grafik 11- Kısa Vadeli Borçlar / Toplam Borçlar Oranı
İşletmenin uzun vadeli borçlarının kıdem tazminatı karşılıklarından oluştuğu, kıdem
tazminatı karşılıklarının da işgören devir hızı düşük olan işletmenin her yıl normal şekilde
artması bu oranın her yıl düzenli şekilde düşmesini sağlamış, ancak 2010 yılında yapılan
yatırımların çoğunluğunun kısa vadeli borçlarla yapılması bu oranı 0.62 bandına kadar
yükseltmiştir. 2011 yılında işletme yönetiminin muhasebe bilgi sistemlerinden faydalanarak
kısa vadeli borçların büyük bir kısmını ödemesi, bu oranı 2007-2011 döneminde en düşük
oran olan 0.42’ye ulaştırmıştır.
2.5.2.3- Faaliyet Oranları
Faaliyet oranları, işletmelerin sahip oldukları varlıkları ne derece etkin kullandıklarını
gösteren oranlardır. Faaliyet oranları, varlıkların devir hızı olarak bilinmektedir. Bu oranlar,
varlıklara yatırılan her bir liranın yarattığı satış tutarını ölçmektedir (Ceylan ve Korkmaz
2006: 61).

Alacak Devir Hızı
Alacak devir hızı veya alacakların paraya dönüşüm çabukluğu, bir işletmenin
alacaklarının tahsil kabiliyetini ve likiditesini göstermektedir (Akgüç 1998: 44). Alacak devir
hızının zaman içinde artması, işletme yönetiminin başarısı, azalması ise, başarısızlığı olarak
değerlendirilmektedir (Ceylan ve Korkmaz 2006: 61).
Grafik 12- Alacak Devir Hızı
İşletmenin alacak devir hızı 2007 döneminde yani muhasebe bilgi sistemine geçmeden
önce alacakların düzenli takip edilememe kaygısıyla kredili satıştan kaçınılmış ve alacak devir
hızı 33.98 olarak gerçekleşmiştir. 2008-2011 döneminde rekabet amaçlı ve pazarlama tekniği
itibariyle kredili satış tercih edilmiş ve bu dönemde alacak devir hızı 14.41-17.57 aralığına
inmiştir. 2010 yılında artan kısa vadeli borçları ödeme kaygısıyla satışları arttırmak için
kredili satışlarda artırılmış ve bundan dolayı alacak devir hızı 14.41’e kadar düşmüştür.

Stok Devir Hızı
Bu oran, bir işletmede stokların ne kadar hızlı satıldığını ve stokların likiditesini
göstermektedir (Akgüç 1998: 49). Stok devir hızının yüksek olması, işletmenin stok
yönetiminin iyi olduğunu göstermektedir (Ceylan ve Korkmaz 2006: 65).
Grafik 13- Stok Devir Hızı
İşletmenin stok devir hızı 2008 yılında en yüksek seviye olan 38.32 bandına ulaşmış, o
dönem muhasebe bilgi sistemine geçiş dönemi olduğundan işletme standartlarının üzerinde
bir
devir
hızı
olduğu
daha
sonraki
dönemlerde
12.89-15.01
aralığına
düştüğü
gözlemlenmektedir. İşletme muhasebe bilgi sisteminden faydalanarak yıllık ihtiyaç
planlamasını yapmış ve yıllık ihtiyaç planlamasına göre alış maliyetini düşük bulduğu
stokların saklama maliyetlerini hesaplayarak yüksek stokla çalışmayı tercih etmiştir. Sonuç
olarak 2009-2011 döneminde stok devir hızı yıllara göre sırasıyla 15.01, 14.14 ve 12.89
olarak gerçekleşmiştir.

Aktif Devir Hızı
Aktif devir hızı, varlıkların her bir lirasının yarattığı geliri göstermektedir. Bu oranın
yüksek olması, işletmenin tam kapasiteyle çalıştığını göstermektedir (Ceylan ve Korkmaz
2006: 68).
Grafik 14- Aktif Devir Hızı
2008 yılında muhasebe bilgi sistemine geçişte muhasebe hesapları düzenlenmiş, geçiş
döneminde aktif devir hızı en yüksek seviyeye ulaşmıştır. 2009-2011 döneminde yıllara göre
sırasıyla 2.25, 2.03 ve 2.18 olarak gerçekleşmiştir. İşletmenin aktiflerinin 2 katından fazla
satış yaptığı görülmektedir.

Duran Varlıklar Devir Hızı
Duran varlıklar devir hızı, işletmenin duran varlıklara yaptığı yatırımın verimliliğini
ölçmektedir. Oranın yüksek olması, işletmenin kapasite kullanım oranını arttırdığını ve duran
varlıklarını etkin kullandığını göstermektedir (Ceylan ve Korkmaz 2006: 70).
Grafik 15- Duran Varlıklar Devir Hızı
İşletme muhasebe bilgi sistemine geçişten sonra yaptığı satış analizleriyle duran
varlıklar için ihtiyaç planlaması yapmış, planladığı duran varlıkları satın alarak duran
varlıklarında 2009 ve 2010 yıllarında bir önceki yıla göre sırasıyla 0.19 ve 0.68 artış
sağlanmıştır. Bunun yanında 2009 yılında yaz döneminde restoran satışlarının sabit
maliyetleri karşılamadığı görülmüş ve yaz dönemlerinde restoranı kapatma kararı alınmıştır.
2009 yılında restoran satışlarında düşüş olmuş, 2010 ve 2011 yıllarında yaz döneminde kapalı
olmasına ve Ramazan Ayı’nın eylül ve ekim aylarında olmasına rağmen restoran satışları
sırasıyla 0.14 ve 0.18 artmıştır. 2009 yılında satışlardaki düşüş duran varlıklardaki artış, 2008
yılındaki 5.86 olan duran varlık devir hızını 4.75’e düşürmüştür. 2010 ve 2011 yıllarında
satışların artmaya devam etmesi, duran varlık yatırımlarının tamamlanmasından dolayı duran
varlık devir hızı 3.23’e kadar düşmüştür. Bu da, duran varlıklardaki artışın satışlardaki
artışlardan daha fazla olmasından kaynaklanmıştır.
2.5.2.4- Karlılık Oranları
Karlılık oranları, işletmenin elde ettiği karın ne derece yeterli ve doyurucu olduğunu
değerlendirmeye yarayan oranlardır (Akgüç 1998: 62).

Brüt Kar Marjı Oranı
Brüt kar marjı oranı, satışların etkinliğinin ne ölçüde vergi ve faize bağlı olduğunu
göstermektedir. Bu oran, yöneticilere fiyatlandırma konusunda yardımcı olmaktadır (Ceylan
ve Korkmaz 2006: 71).
Grafik 16- Brüt Kar Marjı Oranı
İşletme sosyal fayda sağlama amacı ile kurulmuş kamu kurumu olmasına rağmen
hizmet kalitesini artırmış ve ikinci amacı olan karda da 2010 ve 2011 yıllarında artış
gözlenmiştir. Muhasebe bilgi sistemine geçmeden önce brüt kar marjı oranı 0.00 iken
muhasebe bilgi sistemine geçtikten sonra 0.04’e kadar yükselmiştir.
III. BÖLÜM
SAĞLADIĞI HİZMET VE FAYDALAR
3.1 Sosyal açıdan sağladığı Fayda
İşletme İlçedeki tek kamu sosyal tesis olmasından dolayı kamu çalışanların dinlenme
kültürel ihtiyaçlarını gidermektedir. İlçemizde toplamda 2 düğün salonu bulunmaktadır.
Toplantı, düğün, ziyafet ve diğer törenlerde ilçemiz kamu çalışanlarının ve halkının
ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
Toplam 13 personele istihdam olanağı sağlayan işletmemiz ilçemizde en yüksek
personel istihdam eden ilk 3 işletme arasındadır.
Halk ve kamu çalışanlarının kültürel birlikteliği sağladığı çekim alanı haline gelmiştir.
Toplantı salonu ile kamu çalışanlarının ve halkın sportif etkinlere katılımı birlikte
sağlanmakta, kamu kurumlarının toplantı hizmetleri görülmektedir.
3.2. Ekonomik açıdan sağladığı Fayda
İşletmemiz 2010 yılında piyasadan 476.490,41 TL, 2011 yılında ise 360.536,05 Tl
tutarında mal ve hizmet satın alarak ekonomik katma değer sağlamıştır.
Yine işletmemizin 2010 – 2011 yıllarında ödediği SGK primi ve vergiler aşağıdaki
tabloda verilmiştir.
Ödeme Türü
2010 Yılı
2011 Yılı
TOPLAM
Gelir Vergisi ( Tevkifat)
17.290,84
24.342,36
41.633,20
Damga Vergisi
856,76
943,19
1.799,95
Kurumlar vergisi
3.068,05
3.575,52
6.643,57
SGK Primi
40.002,36
47.013,05
87.015,41
TOPLAM
61.218,01
75.874,12
137.092,13
Tabloya göre işletmemiz kamu geliri olarak tahakkuk eden iki yılda toplam
137.092,13 TL Ödemiştir.
IV. BÖLÜM
SONUÇ
İşletmemizin birincil amacı fayda sağlamak, ikincil amacı ise sürekliliktir. İşletmemiz
sürekliliğini kendi imkanları ile sağlamakta olup, kar ederek kamu gelirlerinin artmasına da
katkı sağlamıştır.
İşletmenin hizmetlerinden faydalanan konuklar, işletmeye mal ve hizmet sağlayan
tedarikçiler ve kamu bütçesinden sağladığı fayda dikkate alındığında konaklama bölümü oda
sayısını artırarak gruplarında tercih edeceği duruma getirerek devamlılığı önemli faktör
haline gelmiştir.
İşletmenin üretim, satış ve pazarlama alanında kullandığı muhasebe bilgi sistemi
verileri yönetim sürecine etkin bir şekilde katılarak benzer işletmelere örnek teşkil etmesi de
ilçemiz için artı bir değerdir.
Bölgemiz itibari ile yabancı ve yerli turist tercihlerinde ki artış turizm tesisinin
kapasitesi artırılarak devamlılığının sağlanması uygun görülmektedir.
III. BÖLÜM
KURUMUN TARİHÇESİ
Lapseki Öğretmenevinin temeli 1984 yılında ilçe öğretmenlerinin gönüllü olarak
maaşlarından yaptıkları katkı ile atılmış ve 1988 yılında hizmete açılmıştır.
ISINMA DURUMU :
Kaloriferli
BİNANIN MÜLKİYETİ : Özel İdare
BİNANIN ÖZELLİKLERİ
ZEMİN KAT :
Lokal, Müdür Yardımcısı Odası, Ön Muhasebe Odası, Resepsiyon
1.KAT
Müdür Odası, Dinlenme Salonu, Ambar, Toplantı Salonu
Oyun Salonu ( Bayanlar için ), Bayan Kuaför Salonu
WC ( Bay, Bayan )
II.KAT
Konaklama ( 9 Oda ( 22 Yatak ), Kat Ofisi, Depo
III.KAT
Restaurant ( 120 Kişilik )
İDARE ODALARI
Müdür Odası : 1
Müdür Yrd. Odası : 1
Ön Muhasebe Od. : 1
IV. BÖLÜM
Kurumun Mali Yapısı
YILLAR
DÖNEM NET KARLARI
DOLULUK ORANI
2010
13.228,77 TL
%45
2011
13.441,30 TL
%38
Kurum 2010-2011 döneminde zarar etmemiştir. İşletmenin net karları 2010-2011
dönemi itibariyle sırasıyla 13.228,77 TL ve 13.441,30 TL’dir.
Kurum 2010 yılı doluluk oranı % 45 , 2011 yılı doluluk oranı %38 olarak
gerçekleşmiştir.
Kurumumuz Lapseki İlçesi merkezinde dir. Merkezde olmasından dolayı bütün
vatandaşların uğradığı bir yer konumundadır. Hem üyelerimize hem de misafirlerimize
hizmet veren kurumumuz;
- Kaliteli hizmet
- Uygun fiyat
- Konum
- Rekabet ortamı
-