Zarathutra- Gathalar

Transkript

Zarathutra- Gathalar
Zarathutra- Gathalar
SIRAC KEKUYON
1
İçindekiler

Önsöz

I. bölüm
- gathalar ve gathalarda geçen bazı kavramlar
- gathalar ve yazılı hale getirilişleri
- gathalarda geçen bazı kavramlar
- ahura mazda
- spenta mainyu-angra mainyu
- gauş urvan
- gauş taşan
- daena
- daevalar
- mãnthra
- yima
- altılar veya ameşa spentalar
- sraoşa
- cinvato pereto

II.bölüm
- gathaların tercüme ve yorumları
- gatha â ahunavaiti(î)
- 28.yasna
- 29.yasna
- 30.yasna
- 31.yasna
- 32.yasna
2
- 33.yasna
- 34.yasna
gatha uştavaiti
- 43.yasna
- 44.yasna
- 45.yasna
- 46.yasna
gatha â spenta mainyu
- 47.yasna
- 48.yasna
- 49.yasna
- 50.yasna
gatha â vohu xşathraâ - 51.yasna
gatha â vahişta istış - 53.yasna
yazıldıkları orijinal dille gathalardan bir örnek
3
önsöz
önsöz
Kürt Kültürü’nün kaynaklarına inmek için yaptığım çalışmalarımın bu
üçüncü durağında, Zarathuştra’nın öz eseri olan Kutsal Kitab’ın yaşayan
bölümlerini, yani Gathalar’ın tercümesi ile birlikte yorumunu veriyorum.
Ayrıca bu kitabın Kürtler’in atalarının eseri olduğu gibi karmaşık,
sorumluluk isteyen ve heyecan verici bir işe girişiyorum. Bu çalışma
bittiğinde,
Kürtler’in
kökeni
ile
ilgili
olarak
belli
bir
teoriyi
seslendirebilecek malzemelere kavuşmuş olacağız. Bu cümle bazılarımıza
anlamsız, bazılarımıza ise çok iddialı imiş gibi görünebilir. ”Kürtler’in
kökeni” konusunda böylesine bir çabaya girişmeyi anlamsız bulacak
okuyucularım arasında, bu konu ile ilgili bir sorun bulunmadığını düşünen
bazı aydınların en ön safta olacakları kanısındayım. Bu tip düşünceleri
seslendirmeye aday olanların, Kürtler’in kökenleri konusunda yeteri
kadar araştırma yapıldığı ve bu araştırmaların sonuçlarını içeren yeteri
kadar yayınların bulunduğu kanısını taşıdıklarını düşünüyorum. Bu
düşünceyi seslendirenlerin zihinlerinde yer etmiş olduğunu tahmin
edebileceğimiz kanıtların yetersizliğini tüm seriyi bir bütün halinde
okuyan insanlarımız göreceklerdir.
Diğer bazıları ise bunun çok büyük bir iddia olduğunu düşünebilirler.
Bunların böyle düşünmelerine yol açabilecek olan etken konunun
karmaşıklığıdır. Üniversitelerdeki araştırma kurumlarının bile zar zor
üstesinden gelebileceği böylesine bir konuda kişisel çabaların sonuç
almak için yetersiz olduğu gibi mantıki bir varsayım onları böyle
düşünmeye itecektir. Ama biz Kürtler, bu işi birilerinin, üstelik aramızdan
birilerinin yapması gerektiğini bilmek durumundayız. Bizim işimizi başkası
4
yapacaksa, kökenimize başkalarının penceresinden bakmak durumunda
kalacağımızı
da
artık
anlamalıyız.
Eğer
kültürel
varlıklarımıza,
kökenimize tavizsiz bir şekilde ve kendimiz sahip çıkacaksak, yaptığımız
iş ne kadar zor olursa olsun, iddialı olmak zorundayız. Bu iddialılık, tabii
ki kuru inada dayalı bir iddialılık olmayacaktır. Bilimsel temeller üzerinde
yükselen bir iddialılıktır bu. Aksi iddiaları çürütebilecek güçteki silahları
elde etmenin yollarını araştırınca bulabileceğimize inanmaktan güç alan
bir iddialılıktır benim seçtiğim. Kuşkusuz her araştırmanın eksik ve yanlış
tarafları olacaktır. Bunun bilincindeyim. Ama aynı zamanda doğru
düğmelere basıp sebatlı bir çalışmaya girişildiğinde doğru sonuçlar
alınabileceği gerçeğini de unutmuyorum.
Zarathuştra serisini kaleme alırken, bu serinin ilk kitabında peygamberin
milliyetini tüm ayrıntıları ile incelemem bir rastlantı değildir. Bu
çalışmamda
kullandığım
Avestik
bazı
sözcüklerin
Kürtçe
ile
karşılaştırılmasının okuyucuyu ne derecede etkilediğini, onların dikkatini
çektiğini biliyorum. Öte yandan bazı okuyucuların; ”bu sözcükler
Farsça’da da aynıdır” diyebilecekleri de malumumdur. Bundan dolayı,
şimdiki çalışmamda esas olarak eski Pers dini, yani Akamenidler’in
resmileştirdiği din ile onlarla aynı zaman diliminde yaşayan bizim
atalarımızın dini olan Avesta’da şekillenen din arasındaki benzemezliği
gösterme yoluna gittim. Bu suretle Avesta’da enine boyuna anlatılan din
ile Persler’in dini arasına kalın bir çizgi çektim. Bunun için Avesta’da
şekillenen Medler’in dini ile Pers Akamenid krallarının kazıttığı yazıtlarda
yer alan Persler’in dininin çelişen noktalarını gösterdim. Arkasından
Avesta’nın, Med rahipler sınıfı olan ”magular”ın eseri olduğunu, bu dev
yapıtın onlar tarafından şekillendirildiğini belgeleri ile sundum. İş artık
Avesta’nın dili ile yaşayan Kürt Dili’nin biribirlerinin devamı olduğunu
5
göstermeye
kalmıştı.
Eğer
bunu
gösterebilseydim,
Avesta’nın
”Kürdistanlılar”ın değil, ”Kürtler”in ataları olan birilerinin eseri olduğunu
göstermiş olacaktım. Yani Kürdistan’da yaşamış olan herhangi bir ulusun
değil, Orada yaşamış olan ve Kürtler’in ataları olan birilerinin Mitolojik
”malvarlığı”
olan
bir
yapıt
olarak
niteleyebilecektim
Avesta’yı.
”Kürdistanlılar” ile ”Kürtler” ayırımı, şimdiye kadar araştırmacıların çoğu
tarafından ihmal edilmiş olan ve önüme koyduğum hedef bakımından
hayati önem arz eden bir ayırımdır. Çünkü birincisinde Kürdistan’da
yerleşmiş olan herhangi bir kavim söz konusu iken, ikincisinde bu kavmin
Kürt olma zorunluluğu ön plana çıkar. Eğer Kürtler’in kökenini
inceleyeceksem, günümüzün yaşayan Kürt insanını -ulus anlamındageçmişteki bir ”babaya”, yaşamış olan gerçek bir babaya bağlama
zorunluluğu ortadadır. Benim de yaptığım, daha doğrusu aradığım budur.
İkinci çalışmamda Doğu Aryan Mitolojisi’ni Med ve Zarathuşra merkezli
olarak verirken, yaşayan Kürt Kültürü ile Avesta’nın şekillendiği döneme
ait kültürel bazı ögelerin aynılığını göstermem önemliydi. Arap-İslam
uygarlığının geniş saldırısına rağmen bunca kültürel ve foklorik değerin
halen yaşıyor olması kelimenin tam anlamıyla bir mucizedir. Bunlar
arsında en önemli olanı, Avesta’da önemli bir yer tutan ”Homa” adlı
yazata’yı Zaza Kürtleri’nin hala ”Tanrı” olarak kabul etmesidir ve bence
en önemli noktadır. Çünkü Homa’yı tanrı olarak kabul eden bir başka
Doğu Aryan halk grubu yoktur. Bu ve diğer yaşayan kültürel ve folklorik
ögeleri başta Kızılbaş, Yezidi ve Ehl-i Haq dini grupları olmak üzere tüm
Kürdistan halkının hayatında buldum, ortaya çıkardım. Elimdeki bu
”transmisyon kayışı”, Kürtler’in kökeni konusunda çok değerli bulguların
Kürt Halkı’nın kültür hayatında bulunabileceğinin en veciz ifadesidir.
Şimdiki
çalışmamda
amacım;
bir
6
adım
daha
atarak,
Avesta’nın
şekillendiği Medya’da yaşayan kavim ile modern çağların Kürt toplumunu
hem dil hem de din bakımından sarsılmaz bir şekilde biribirine
bağlamaktır. İşte bu kitap boyunca sizi böylesine bir geziye çıkaracağım.
Hazır mısınız? Haydi öyleyse..
7
I. bölüm
gathalar ve gathalarda geçen bazı kavramlar
gathalar ve yazılı hale getirilişleri
Avesta’nın en önemli bölümü, ”Gathalar” adı verilen bölümüdür. Bu
bölümün
önemi,
olmalarından
Gathalar’ın
ileri
geliyor.
Zarathuştra’nın
Bilindiği
gibi
kendi
Bahdiniler
öz
deyişleri
(Zerdüştiler)
Gathalar’ın 72 Yasna’dan oluştuğunu söylerler. Onların bu iddiaları,
eldeki sayıları 17 olan gathaları 72’ye tamamlamalarından da bellidir.
Orijinal Avesta’nın bu bölümü gerek tabii olarak kaybolması, gerek
Akamenid (Pers) krallarının ve gerekse Büyük İskender’in emir ve
saldırıları ile büyük bir kısmının tahrip olması sonucu elde sadece 17
bölümü (yasna) kalmıştır. Günümüze kadar yaşayabilen Gatha Yasnalar’ı
ve
adları
şöyledir:
28.
Yasna’ya
kadar
olan
bölümler
kayıptır.
Yaşatılabilen bölümlerden birincisi 28.Yasna’dan, 34. Yasna’ya kadar olan
bölümdür. Bu yedi yasnalık bölüme; ”Gatha â ahunavaiti” deniliyor.
Arada bulunan 9 Yasna kayıptır. Bu kayıp bölümler sonradan ikmal edilmiş
ve ”Gatha â heptangathi” adını almıştır, ki Zarathuştra’ya ait olmayan bu
bölümlerin, kendisinin ölümünden sonra şekillenen Avesta’nın en eski
bölümlerinden biri olduğu sanılıyor. Bir başka teoriye bakılırsa bu
bölümler, Zarathuştra’nın yapıtı olan asıl Avesta ile paralel bir şekilde
varlıklarını sürdürmüşler. Bir kaynağa dayanmayan bu ilginç teori, bu
gathanın içeriğinin farklılığına ve antikitesine dayandırılıyor. Buna göre,
Zarathuştra’nın yapıtı olan kutsal dizelerle eş zamanlı olarak yaşayan bu
bölüm, bir başka Ahura Mazda dininin kutsal ayetleridirler. Medya’da
yaşayan bu dinin mensupları olan Magular Zarathuştra’nın dinine iltihak
edince onların kutsal kitapları da Avesta’ya uyarlanarak 35.’den- 42.’ye
8
kadar ki kayıp yasnaların yerini doldurdular. 43. Yasna’dan itibaren
Zarathuştra’nın terennüm ettiği yasnalar yine görülmeye başlanıyor. 43.
Yasna’dan, 46 dahil, 46. Yasna’ya kadar olan Gatha’ya ”Gatha uştavaiti”
adı verilmiştir. 47. Yasna’dan, 50 dahil, 50. Yasna’ya kadar olan bölüme;
”Gatha â spenta mainyû” deniliyor. 51. Yasna; ”Gatha â vohu xşathra â”
adını alırken, son olarak 53, Yasna’ya; ”Gatha â vahışta îstış” denildi.
Orijinal 52. yasna ise kayıptır ve yeri sonradan Magular tarafından
doldurulmuştur.
Gathalar’ın her biri ayrı birer metrik sisteme (vezine) sahiptirler ve şiir
şeklinde düzenlenmişlerdir. Bunlardan Gatha ahunavaiti, her biri 16
heceden oluşan üçer mısradan ibaret ”ayet” olarak adlandırabileceğimiz
bölümlerden oluşur. Bu Gatha’nın her bir mısrası, birinci kısmı 7, ikinci
kısmı 9 hece olan iki kompartımandan oluşur. Gathaların dili çok eskidir.
Bundan dolayı bunlar gramatik açıdan çok ilkeldirler ve anlaşılmaları zor
olan yapıtlardır. İkinci Gatha olan uştavaiti, her biri onbir heceden oluşan
beşer mısralık ”ayet”ler veya kıtalar halinde düzenlenmiştir. Bu gathanın
mısraları da ortadan iki kompartmana bölünmüştür. Birinci bölüm bazan
4, bazan da 5 hecedir. Üçüncü gatha; yani ”Gatha â spenta mainyû”
beheri genellikle onbir heceden oluşan dörder mısralık ”ayet”ler halinde
sunulmaktadır. Her bir mısra tıpkı bir önceki gathada olduğu gibi 4+7
veya 5+6’lık ikişer kompartmana bölünmüştür. Dördüncü gatha, yani
gatha â vohu xşathrem de dörtlükler halindedir. Bu gathanın her bir
mısrası 14 heceden oluşuyor. 7+7’lik iki kompartman halinde düzenlenen
bu gatha tek bir yasnadan oluşuyor. Bir önceki gatha gibi kendisi de tek
yasnadan oluşan bu gatha dörtlü kıtalardan oluşuyor. Bu gathanın metrik
sistemi oldukça değişiktir. İlk iki mısra 7+5, 7+4 ve hatta 10+5’lik iki
kompartmandan oluşurken, son iki mısra oldukça karmaşık bir vezne
9
sahiptir. Bu son iki mısra bazan 18, bazan 19, bazan da 20 heceden
oluşuyor. 3. ve 4. mısralar, bir öncekilerden değişik olarak, üçer
kompartmandan oluşuyor. Bu kompartmanlar 7+7+3, 8+6+6, 6+7+5, 8+6+5
vs gibi bir kompozisyona sahiptir.
***
Kimi araştırmacıların kanılarına bakılırsa, Gathalar’ın, Bahdin Rahipleri
tarafından ezberlenerek Sasani Krallığı dönemine kadar bozulmadan
taşındığı, bunların o zamana kadar asla yazılı hale getirilmedikleri
varsayılır (Örneğin Fransız Peter Nau, 1927). Diğer bazı araştırmacıların
kanılarına bakılırsa, Sasani egemenliğinin ilk üçyüz yıllık dönemindeki
çalışmalar sonucu yazılı hale getirilen Gathalar, bu yolla günümüze kadar
daha emin bir şekilde korunabilmişlerdir. Buna mukabil Avesta’nın ta
başından beri yazılı hale getirildiğine dair de kuvvetli delillere sahibiz. Bu
delillerin en önemlilerini bize yine iki kaynak sağlar; Zerdüştiler’in dini
kitapları ve Grekler. Zerdüşti kaynaklarına bakılırsa, Tanrı Ahura Mazda
tarafından
Zarathuştra’ya
indirilen
veya
vahyedilen
Avesta
onun
tarafından Kral Viştaspa’ya verilmiştir. Bahdin’in ilk büyük azizi olan
Viştaspa, teslim aldığı bu paha biçilemez kitabın yazılı hale getirilmesi
görevini Jamaspa’ya vermişti. Jamaspa üstlendiği görevi yerine getirerek
Bahdin’in ”Kelam-ı Qedim”ini 21 nosk halinde düzenlemiş ve 12.000
öküzün derisini kullanarak yazılı hale getirmiştir. Eser, İskander-i Romi
tarafından tahrip edilinceye kadar böylece muhafaza edilmişti. Bu arada
Zerdüştiler’in en emin dini kitaplarından biri olan Dinkard’da (4. Kitap)
konu ile ilgili olarak Sasani krallarından I.Xosraw yönetiminin resmi bir
açıklaması olan bir döküman yer almaktadır, şöyle: ”Darius’un oğlu
Darius, Ohrmazd (Ahura Mazda) tarafından Zarathuştra’ya indirilmiş olan
10
Avesta ve (onun bir yorumu olan) Zand’ın yazılmasına izin verdi. Bunlar
iki adet olarak düzenlendi”. Bu yazılı (hale getirilmiş Kutsal) kitaplardan
biri Şiz’de (şimdiki Ormiye), diğeri ise devlet arşivinde korundu. Bu
açıklamada yer alan Darius, III.Darius’tur (Büyük Darius). Büyük Darius,
İskender-i Rumi’nin İran’ı işgalinden önceki son Akamenid hükümdarıdır,
ki M.Ö 300’lü yıllarda yaşamıştı. Theopompus’un tam da o sıralarda (M.Ö.
338) ”Zand kitaplarından yararlanarak” Zarauthuştracı düşünceyi çok iyi
formüle ettiğini düşünürsek, bu olay daha bir gerçeklik kazanır.
Tevrat’ın Esra Bölümü’nde (Esra; 6, 1-2) Yahudiler’in dini yayınlar
külliyesinin Ekbatan’daki kraliyet hazinesinde korunduğu kaydedilir. Bu,
Medler ve Persler’in yazılı evrakı belli bir yerde tutma gibi bir
geleneklerinin bulunduğunun bir işaretidir. Neden aynı şey Avesta için de
söz konusu olmasın? Nitekim İskender’in ölümünden çok sonra Arsakid
hanedanına mensup şahsiyetlerden Valaxş (Vologeses) özetle şöyle bir
emirname yayınlar: ”İskender’in istilasından sonra tahrip edilen ve bu
talandan arta kalan bölümleri tüm İran’da etrafa dağılan ve bozulmamış,
saf parçalarından hazırlanan el yazması Avesta ve (onun yorumu olan)
Zand,
(İran’ın
din
adamları
olan)
Dasturlar
tarafından
yeniden
ezberlenmeleri için bir araya getirilecektir.” Bu emirname, Avesta’nın
İskender’den önce de ve onun tahribatlarının hafiflemesinden hemen
sonra da yazılı hale getirildiğini, o sıralarda (yani İskender’den sonraki
dönemde) Pehlevi dilinin İran’a hakim olmasından dolayı, Avesta’nın bu
dildeki bir yorumdan ibaret olan Zand’ın da Kutsal Kitab’a eklenerek
korunduğunu gösterir.
En nihai ve temelli Avesta’yı toparlama teşebbüsü, ”Papak’ın oğlu büyük
kral Artaxşathr (Ardeşir)” zamanında gerçekleşir. Bu kral, Avesta’nın
11
herhangi bir bölümünün (zihninde veya evinde) taşıyıcısı olan İran’daki
tüm din adamlarını (dasturları ve maguları) sarayına davet eder. Ardeşir,
bu dini erkana mensup şahsiyetler arasından, daha sonra Zerdüştiler’in
tarihi bir azizi haline gelecek olan Tansar’ı ”Dasturların Dasturu” ilan
ederek ona Avesta’yı yeniden toparlama görevini verir. Bu arada şöyle de
bir emirname yayınlar: ”Den mazdesn (daena mazdayasniş= Mazda dini)
ile ilgili tüm ders verir nitelikteki bilgi (ve materyal) bize teslim
edilecektir”. ”Bundan böyle ülke içinde bu bilgilerin dışında hiç bir
öğrenim faaliyeti ve bilgi bulunamayacaktır”. Bu emirname; Bahdin’in,
yani Zerdüşt’ün dininin Sasaniler tarafından resmi din olarak kabul
edildiğinin bir belirtisidir. En nihayet II. Şahpur (M.S 309-379) ve I.
Xusrew (M.S. 531-579) dönemlerinde bu işin daha da ciddiye alındığını
görüyoruz. Tansar’ın ve ondan sonra gelenlerin toparladığı Avesta
345.700 kelime içeriyordu. Ama bu kadar kelime içeren bu dev kutsal
yapıttan da elimizde hiç bir nüsha yok.. Çağımıza ulaşan Avesta 83.000
kelime içerdiğine göre; Zerdüşti din bilginlerinin bahsettiği ana kitabın
dörtte üçünün Arap istilası esnasında tahrip edildiği veya kaybolduğu
gerçeğine varıyoruz. Bu arada şunu da kaydedelim ki; çağımıza ulaşabilen
en eski elyazması Avesta bölümü, Vendidad’ın bir kopyasıdır. Çok ”genç”
bir kopya olan bu yapıt 1205 yılından kalmadır.
Grek yazarları ise bize Avesta’nın bir zamanlar yazılı halde bulunduğunun
ipuçlarını kısa pasajlar halinde verirler. Bunlar ayrıca Zarathuştra’yı hep
Magular’a bağlarlar. Bunlar arasında özellikle; Ctesias, Eusebius’un alıntı
yaptığı Cephalion, Moses of Khrone gibi yazarlar sayılabilir. Proklus,
Zarathuştra’nın 70 dörtlüğünü topladığını ve bu dörtlükler hakkında
yorumlar yazdığını bildirir. Ancak Proklus’un bu ”dörtlükler'e dayanarak
geliştirdiği kaydedilen yorumları, günümüzün bilinen Avesta’sını hatırlatır
12
tarzda değildirler. Bir diğer klasik yazar olan Prodikus, Zarathuştra’nın
kutsal kitaplarına sahip olduğunu bildirir. Pausonias, Med rahipler sınıfına
mensup olan Magular’ın ateş tapınaklarında barbarca bir dilde yazılmış
bir kitaptan bazı ilahiler (veya anlaşılmaz şeyler) okuduklarını söyler.
Bunların Gathalar olması kuvvetli bir ihtimaldir. Strabo Pausoniasın söz
konusu ettiği ayinlerde (bu barbarca dildeki) ayetlerin okunmasının bir
saat kadar sürdüğünü bildirir. Hermippus ise Zarathuştra’nın iki milyon
satırdan oluşan kitaplarını incelediğini kaydeder. Theopompus bu dini
kitaplardan
yararlanarak,
-sürpriz
bir
şekilde-
Zarathuştra
dinini
mükemmele yakın bir şekilde açıklar. Onun ”Zend Kitapları’na”
dayanarak M. Ö. 338’de geliştirdiği (veya bu tarihe yakın bir dönemde)
Zarathuştracılık ile ilgili analizini Plutarch günümüze kadar taşır.
Fakat
Grek
yazarlarının
yaptıkları
bununla
da
bitmez.
Onlar
Zarathuştra’nın eserlerinden haberdar olduklarının delillerini direkt
olmayan yollarla da verirler. Bu meyanda Aristotle, Dinon, Heraklides
Cumanus ve Platon’dan bahsedilebilir. Bunlardan biri, Herodot’tan önce
yaşadığı
kesin
Logos”undan
olan
Xanthus’tur.
bahseder.
Grekler,
Xanthus,
”Zarathuştracılar’ın
”Logos”tan
bahsederken,
Zarathuştracılığın en temel kavramlarından biri olan Vohu Manah’ı
kastederler (veya tarif ederler). Vohu Manah; Ahura Mazda’nın, evrenin,
maddi dünyanın ve insanların sahip olduğu veya içerdiği ”İyi Düşünce”dir.
Grekler bu kavramı olduğu gibi alarak kendi ”logos”larını geliştirmişlerdi.
İşte Xanthus’un bahsettiği Zarathuştracı logos, Gathalar’ın en temel ögesi
olan Vohu Manah’tan başka bir şey değildir. Böylesine bir kavramı bilmek
ve bundan yararlanacak kadar hazmetmek için çok sıkı bir temasın
sağlanmış olması gerektiğini düşünmek yerindedir. Bu da ancak yazılı
belgelerle
mümkündür.
”Grek
Logosu”nun
13
gelişmesi
ve
buna
Zarathuştracı Magular’ın etkileri ile ilgili daha geniş bilgileri ilk
çalışmamda tartıştığımdan dolayı burada daha fazla üstünde durma
gereğini duymuyorum (bkz; Zarathuştra-1995). Tüm bunları bir arada
gördüğümüzde Gathalar’ın bir zamanlar yazılı hale getirilmiş olduğunu
düşünüyorum. Fakat ne bunun yazıldığı alfabe, ne de yazıldığı tarih belli
değildir. Zaten bu dini kitabın yazılı hale getirildiğine dair daha kesin
delillerin bulunduğu, Sasani dönemine ait Avesta’nın herhangi bir nüshası
da ortada yoktur.
Bütün bu saptamalardan sonra Avesta’nın bir zamanlar yazılı halde
bulunmadığına inanmanın imkânsız olduğu sonucuna varıyoruz.
gathalarda geçen bazı kavramlar
ahura mazda:
Ahura Mazda Aryan Mitolojisi’nin eski tanrılarından biridir. Bu büyük
Aryan tanrısının izine ilk kez eski Medya’da, M.Ö.715 yılındaki bir yazıtta
”Mazdaka” olarak rastlanır (Meyer, 1909). Zarathuştra’nın bu ismi dininin
tek tanrısı olarak seçmesi bu bakımdan tesadüfi değildir. İsmin başına
eklenen ”Ahura” sıfatı, Hindular’ın ”Asura”sı ile aynı kökten gelmesine
rağmen, bu sıfat İrani Aryanlar’da ”iyi” tanrıların sıfatıydı. Bu ismin daha
sonra hükümdar Asurbanipal (M.Ö. 668-622) dönemindeki bir Asur
yazıtında (Hommel; 1909, Pavry; 1933); Assara Mazaş olarak geçtiğini
görürüz. Asurlular ayrıca; Aryan Mitolojisi’nin yedi iyisinin karşılığı olarak
”göklerin 7 iyi ruhu -İgigi”leri, yedi kötünün karşılığı olarak da ”yerlerin
yedi kötü ruhu -Anunnaki”leri kendi dinlerine adapte etmişlerdi. Bunun
dışında M.Ö. 1400’lü yıllarda bölgede hüküm süren Hurri devletinin bir
mührü vardı (Campbel; 1968). Bu mühürde kanatlı bir güneş olarak temsil
14
edilen ve Ahura Mazda’yı betimlediği sanılan bir figür yer almaktaydı.
Orta dönem Zerdüştiler’in hafif bir değişiklikle, yani güneşin ortasına
temsili bir Ahura Mazda resmi ekleyerek sembol olarak seçtikleri bu
mührü bazı araştırmacılar Asurlular’a mal ederler. Buna son zamanlarda
yüzeyel araştırmalar yapmakla yetinen bazı Kürt arkeologlarının da
katıldıklarını görüyoruz. Oysa Hurriler böylesine bir sembolu devlet
mührü olarak kullanırken, Asurlular’ın daha henüz tarih sahnesine bile
çıkmadıklarını biliyoruz (ilk Asur kralı Tukulti-Ninurta I, M.Ö. 1255’te
tahta çıktı).
Ahura, ”Efendi”, ”sahip” gibi anlamlara gelir. İngiliz araştırmacılar bunu
”Lord” olarak çevirmişlerdir. Mazda ise ”bilgelik”, akıl”, ”hikmet”
şeklinde çevrilebilir. Kelimeyi böyle çeviren Hindustanlı araştırmacı
Neryosangh, Mazda’nın içerdiği √maz’ın ”büyük” veya ”ulu” anlamına
geldiğini de hatırlatır, ki aynı kök Kürtçe’nin lehçelerinin çoğunluğunda
da aynı anlamlara gelir. Böylece Ahura Mazda’yı bir bütün halinde
çevirirsek; ”Tek Bilge”, ”Efendi Bilgelik”, ”Tek Efendi”, ”Büyük Efendi”
anlamlarını elde ederiz. Ahura Mazda, Zarathuştra’nın tebliğ ettiği dinin
tek tanrısıdır (bu konuda daha fazla bilgi için bkz Zarathuştra-1995).
spenta mainyu- angra mainyu:
Zarathuştracı Düşünce’nin temel taşlarını oluşturan bu ikili, Bahdin
inançlarına göre sonsuzdan beri kendiliğinden varolan iki güçtür. Metinde
Spenta Mainyu ”Erdemli Güç” veya ”Erdemli Ruh” olarak geçer. Güç veya
ruh terimleri arasında git-gel yapmama sebep, ”Mainyu” terimine şimdiki
dinsel terminolojide tam ve doğru bir karşılık bulamamamdan dolayıdır.
Bazı araştırmacılar bu iki gücü Zerdüştiler’in ”İyi Tanrı”sı ve ”Kötü
Tanrı”sı olarak anlama ve sunma eğilimindedirler. Oysa Zarathuştra’nın
15
geliştirdiği din, tek tanrılı ilk din olma gibi bir özelliğe sahiptir. Bunu
Gathalar’ın ruhunu çok ayrıntılı bir şekilde inceleyen araştırmacıların
ezici bir çoğunluğu teslim eder (bkz; Mills, Moulton, Zachner vs). Bu tek
tanrılılığı bir çokları arasında 30. Yasna’nın 5. ayetinde görebiliriz. Şöyle;
”Bu iki güçten (Spenta ve Angra) Yalan(a) saptıranı kötü şeyleri
gerçekleştirmeyi seçmiştir. Fakat.......gerçekten Erdemli olan Güç
Gerçeği seçti. (Ve böylece bunlar, yani Gerçeği seçenler), süreklilik
kazandırdıkları
adaletli
eylemleri
ile
Ahura
Mazda’yı
memnun
edeceklerdir.” Bu bölümde açıkça iki ayrı güçten veya tercüme çok
zorlanırsa iki ayrı ruhtan ve bir de bunların dışında tutulan Ahura
Mazda’dan bahsediliyor. Eğer Henning (1951), Mary Boyce (1979) ve onlar
gibi düşünen bazı araştırmacıların düşündüğü gibi, Zarathuştra’nın dini
”tek tanrılılığa karşı bir protesto” ise, hani Gathalar’da Ahura Mazda’nın
karşıtı olarak yer alması gerekli olan tanrı veya tanrılar? Eğer İyi ile Kötü
gibi biribirleri ile mücadele eden iki güç bu araştırmacılar tarafından,
Zarathuştracılar’ın taptığı ”ikiz tanrılar” olarak sunuluyorsa biz bunun
izine Gathalar’da rastlamıyoruz. Çünkü, Zarathuştra’nın tebliğ ettiği din
dahil, tüm dinlerde tanrıların ayırdedici sıfatı ”yaratıcılık”tır, ki biz bu
sıfatın Kötü’ye atfedildiğini Gathalar’ın hiç bir bölümünde göremeyiz.
Yok eğer çok tanrılılığa delildir diye Gathalar’ın Daevalar’dan bahsetmesi
gösteriliyorsa, biz bunların ”Kötü” de olsa birer tanrı olarak kabul
gördüklerine dair bir herhangi bir imaya rastlamıyoruz. Çünkü 32.
Yasna’nın 3. ayeti açıkça bunları ”kötü Düşünce’den köklerini alan
döller” olarak niteliyor. İslamın, Hristiyanlığın ve Yahudiliğin ”şeytan”
dediği kavramla benzerliği olan Daevalar’ın ”yaratıcı bir güce” sahip
olduklarına dair delilleri ancak Aryan mitolojisinde bulabiliriz, bu
mitolojinin reforme edilmiş bir şekli olan gathalar’da değil..
16
Gathalarda bu iki güç sürekli bir mücadele halindedirler. Santralda
oturan insan, özgür iradesiyle seçimini yapmak suretiyle bu ezeli
mücadelede tarafını seçer. O, bu seçimle tüm hayatının rotasını tayin
edecektir. Sonunda bu güçlerden birinin yandaşı olacak ve ikinci hayatına
ya cehennemde ya da cennette başlayacaktır. Metinde bu iki güç; ”İyi”
ve ”Kötü” olarak geçecektir. Bazan ”Yalan’a sapmışlar” tabirine de
rastlanabilir, ki buradaki Yalan’la da Angra Mainyu kastediliyor.
Gathalar’da Angra Mainyu yerine daha ziyade onun bir sıfatı olan
”druj=yalan” kelimesi geçer. Angra Mainyu ise sanki tesadüfen yer almış
gibi durur Gathalarda. Dinsel yayınlarda tesadüfe yer olmadığını tabii ki
biliyoruz.
gauş urvan:
Gathalar’da söz konusu olan bir diğer önemli mitolojik figür Gauş Urvan,
ya da düşünürlerin hemen hemen tümünün yorumladığı şekliyle; Sığırın
Ruhu’dur, ki metinde ben de bu yorumu kullandım. Sığırın Ruhu; ikili
anlamı olan bir kavramdır. Bu terim Doğu Aryan Mitolojisi’nde de bu ikili
anlamıyla kullanılır. Birincisinde; gerçekten söz konusu olan ”sığırın
ruhu”dur. Sığırın Ruhu bu anlamıyla hayvanlar alemini doğuracak veya
oluşturacak olan ilahi ilkel ruhtur. İkincisinde; ”iyi görüş” şeklinde
özetlenebilecek olan ve Gerçek (Aşa) ile İyi Düşünce’nin (Vohu Manah’ın)
yönettiği ”ideal bir dünyayı hedefleyen düşünce”yi ifade eden bir kavram
söz konusudur. Insler buna ”good vision” diyor. Sanskritçe’ye ve Rig
Veda’ya fikse olan Khabardar (1951) ibareyi; ”Spirit of Earth” şeklinde
tercüme etmiştir. Insler (1975), ”Gauş”un bir ”Dünya”yı temsil ettiği
fikrine
katılıyor,
fakat
bu
dünya
İyi
Düşünce’nin
ve
Gerçek’in
hakimiyetinin şekillendirdiği bir dünyadır. Öte yandan biz Kürtler öküze
17
hala ”ga” diyoruz. Moulton (1913) başta olmak üzere diğer bazı
araştırmacılar ise Gauş Urvan’ın tüm hayvanlar alemini temsil ettiğini
kaydederler, ki bu yorum Aryan Mitolojisi’nin ruhuna çok uygun bir
yorumdur.
Bu
şekliyle
ibare,
İncil’in
Gathalar’dan
(Gauş
Urvan
vesilesiyle) borç aldığı; ”Yaşayan Dört Yaratık” kavramına da uyar.
Barthalomae Gauş Urvan ve Gauş Taşan’ın (ki bu sonuncusu genel
değerlendirmede ”sığırın şekillendiricisi” olarak kabul ediliyor, -yaratıcısı
değil-), Ateş ile birlikte ”Ahura”lık sıfatını taşıdıklarını söylüyor (Gauş
Urvan hakkında geniş bilgi için; bkz Aryan Mitolojisi adlı çalışmam).
gauş taşan
Gauş Taşan’da iki anlamlı bir kavramdır. Birincisi; bu ibarenin içerdiği
kelimelerin tarifine uygun olan bir anlamdır, ki ”Sığırı Yaratan”, ”Sığırı
Şekillendiren” anlamlarına geliyor. Ben metinde Gauş Taşan’ın karşılığı
olarak ”sığırı şekillendiren” terimini kullanmayı yeğledim. Çünkü
Gathalar’da tek yaratıcı tanrı’nın Ahura Mazda olduğu açıkça yer alır.
Bunun için gauş’a başka bir yaratıcı arama lüzumu hasıl olmadı. Burada
sığır yerine ”öküz” kelimesi de kullanılabilir. Bu metindeki taşan
kelimesini
yaratıcı
olarak
kabul
edersek
bundan,
mitolojinin
derinliklerinde sığırı yaratan bir ilahın bulunabileceği anlamı çıkar, ki
bazı araştırmacıların ”şu tanrı Aryanlar’da sığırın yaratıcısı olabilir”
şeklinde dile getirdikleri bazı yorumlar dışında ben böylesi bir işlevi olan
bir Aryan tanrısının izine rastlamadım. Gauş Taşan’ın diğer anlamına
baktığımızda, bunun ”imanlı insanlara doğru yolu gösteren bir güç”
anlamına geldiğini görürüz. Bu şekliyle Gauş Taşan ”Spenta Mainyu”
yerine kullanılmıştır. Ben de gauş taşanı böyle anlama eğilimindeyim.
daena:
18
Daena kavramı, Zarathuştracı öğretinin en temel ögelerinden biridir. Bu
kavram -Zarathuştracılık’ta daha geniş olmakla birlikte- İslamlar’ın İradei Külliye’si ile karşılaştırılabilir. Zarathuştracılar’ın irade-i külliyesi,
maddi dünyanın yaradılışından önceki dönemde, yaratılması söz konusu
olan tüm varlıkların da iradelerini içerirdi. O‚ Spenta Mainyu’yu oluşturan
en temel parçadır. Buna Dünya’nın, Güneş’in, Ay’ın, gezegenlerin,
yıldızların ve insanların iradeleri dahildir. İyilerin Kötü güçlere karşı
mücadelesinde en önemli enstrüman olan insan, daenası sayesinde Tanrı
dahil tüm varlıklardan bağımsız bir şekilde iki temel güç arasındaki
evrensel mücadelede, yanında yer alacağı tarafı seçer. Bütün bunları
hesaba katarak daenaya baktığımızda, onun biri evrensel diğeri her varlık
için özel olmak üzere iki yüzünün bulunduğunu görürüz. Dikkat edilirse bu
ikili
karekterlilik,
Zarathuştra’nın
geliştirdiği
hemen
hemen
tüm
kavramlar için geçerlidir.
İnsanın kişisel daenası, onun en önemli ruhsal bölgelerinden biridir ve
onun ”içsel ben”i, ”vicdan”ı veya ”ego”su olarak tarif edilebilir.
Bartholomae (1904, 1906), daenayı çok doğru olarak ”inners wessen=içsel
varlık”, ”geistiges ich=ruhsal ego” diye tarif ediyor. Meillet (1925) ise bu
kavrama ”personalité religieuse=dinsel şahsiyet” diyor. Moulton’un
(1913) yaklaşımı benim yukarıdaki tesbitime uygun düşüyor; ”self=ben”
(daha fazla bilgi için bkz; Aryan Mitolojisi adlı çalışmam).
daevalar:
Daeva, üç grup Aryan tanrısından birine verilen addır. Bu üç gruptan
birincisi; Asura veya Ahura grubudur ve bu tanrıların genel sıfatları olan
Ahura; ”Efendi” anlamına gelir. İkinci grup tanrılar; ”yagata” olarak
bilinirler. Bu gruba dahil olan tanrıların genel sıfatları olan yagata,
19
”kurban adanmaya layık olan birileri” olarak çevrilebilir. Üçüncü grup
Aryan tanrıları, benim burada söz konusu etmeye çalıştığım tanrılardır;
”daevalar=parlayan birileri”. Daevalar; bilhassa Zarathuştra’dan sonra
şekillenen Med Mitolojisi’nde eski parlak sıfatlarını kaybetmiş, karanlık ve
Angra Mainyu’nun emirlerini yerine getirmeye amade Kötü Güçler olarak
kabul edilmişlerdir. Çünkü Med Mitolojisi’nde çok kutupluluk, yerini iki
kutba terketmişti; iyi tanrılar ve kötü tanrılar. Bu iki grup tanrı sürekli
mücadele halinde bulunuyorlardı. Zarathuştra’nın reformasyonundan
sonra ise, tanrılar birdenbire ortadan silinince onların yerine biribirinin
zıddı olan iki güç söz konusu edilmeye başlandı. Bu dini sistemde,
bilhassa
Magular’ın
(yani
Medyalı
Rahiplerin)
dini
yeniden
şekillendirdikleri dönemden sonra tüm eski tanrılar iki temel güç olan İyi
ve Kötü’nün birer ”astı” haline dönüştürüldüler. Böylece tüm ahuralar
”yazata”laştı ve İslam, Hristiyan ve Yahudi dinlerinde ”melek” denilen
kavramlara benzer birer dinsel kavram seviyesine indirildiler. Daevalar
ise aynı Ortadoğu dinlerindeki ”şeytan” kavramının bir benzeri oldu.
Orijinal Avesta’da daevalara ”yaratıcılık” sıfatı atfedilmez. Onlar
Zarathuşra’nın
dininde,
kendilerini
yaratılmışları
aldatmakla
görevlendirmiş olan ve Kötü’nün soyundan gelen varlıklar olarak kabul
edilirler. Bu tür kavramsal varlıklar; ”Kötü Güç”ün takipçisi olmayı
seçmişlerdir.
Medyalı Rahipler, yani Magular tarafından kaleme alınmış olan Avesta’nın
Vendidad adı verilen kitabı, bu daevalardan uzun uzadıya ismen
bahseder. Bunların Hindu Mitolojisi’ndeki karşılıkları olan kavramlar,
çoğunlukla hala ”iyi” ve ”kudretli” birer tanrı olarak kabul edilen
varlıklardır. Bu daevaların başında İndra ve Nasaitya (Naunghaithya) gelir.
Bu ikili, Mittaniler’in ”resmi” dinlerinde kabul gören çok önemli bir tanrı
20
çiftiydi, ki Hitit-Mittani barış antlaşmasında da adları geçer. Sıfatlarıyla
ele alındığında İndra aslında Med Mitolojisi’nde bir dereceye kadar
”Varathragna” olarak devam eder. İran’dan Roma’ya ihraç edilmiş olan
bu tanrıya tüm Avrupa’da değişik isimler altında da olsa tapılırdı.
Varathraghna, Avesta’ya ”yazata”laşarak (melek) girebilmiştir. Bundan
başka bu isimlere yakın olarak telaffuz edilen ve kirliliğin karşılığı olan
”Nasu” adlı bir daeva daha var. Yine bunlara yakın bir isim görüyoruz;
ölümün sembolu olan ”Sauru”. Hindular’ın Kutsal kitabı olan Rig Veda’nın
”Saru” veya ”Sarva” adlı tanrısı ile aynı sıfatlara sahip olan bu tanrının
adı, sonraki ”Şiva”nın ”soyadı” olarak kabul edilir.
Vendidad’da adı geçen bir daeva çifti de ”Tauru” ve ”Zairi”dir. Bunlar;
Ahura Mazda’nın birer veçhesi olan Haurvatat’ın temsil ettiği ”sağlık” ile
Ameretat’ın temsil ettiği ölümsüzlük’ün karşıtını, yani ”hastalık” ve
”çöküntü”yü temsil ederler. Son dönemin Zerdüştiliğinde haurvatat
”sular”ın, Ameretat ise ”ağaçlar”ın başmeleğine dönüşünce bu şeytani
güçler de ”susamışlığın” ve ”açlığın” yaratıcısi olan Kötü Güç oluverdiler.
Bir diğer daeva çifti; Aeşma ve Akataşa’dır. Aeşma yer yer Aşa’nın karşıtı
olarak gösterilir. Fakat Vendidad’da bu ”gönül kırıcı vuruş” olarak anılır.
Akataşa ise ”Kötü’nün işçisi” olmak gibi çok önemli bir sıfatı haizdir. Bazı
araştırmacılar bunun Angra Mainyu’nun adından başka bir şey olmadığını
kaydederler. Bir diğer daeva Bûiti’dir. Bûiti, ölümün habercisidir. Hayatın
son demlerinde bu şeytani güç vücut ısısını öyle bir yükseltir ki en
sonunda insan ölür.
Bir
diğer
daeva
Bûidhi’dir.
Darmesteter
Bûidhi’nin
anlamının
saptanmadığını kaydeder. Oysa İsveçli araştırmacı Nyberg, Herodot’un
kaydettiği Med aşireti Boudioi’nin bu daeva ile izah edilebileceğini izah
21
eder. Buna göre Boudioi, eski bir İran dili kelimesi olan ”Baudiya”
kelimesi olarak anlaşılabilir, ki bu da; ”onlar ki tanrıça Bûidhi’ye
taparlar” anlamına geliyor. Nyberg, Bûidhi kelimesinin bir Aryan fiili olan
√bûdh’dan geldiğini, bu fiilin de; ”hem içsel, hem de dıştan algı yoluyla
alınan hislerin işleyişi” anlamına geldiğini kaydeder. Bu işleyiş, herşeyden
önce ”uyanma, hislerin uyanması” şeklindedir. Fakat bu aynı zamanda bu
uyanışın ölümle birlikte vücuttan uzaklaşmasını temsil eder ki, Bûidhi’yi
daevalaştıran budur. Bir diğer daeva Kundi veya Kunda’dır. Kunda; ”o ki
içmeden sarhoştur” anlamına gelir. O, dinsel görevlerini inkâr eden
Yalan’a sapmış olan insanların üstüne çöker. Bunlar daeva-tapıcıları olan
günahkârlardır. Bunların dışında daha az önemli olan daevalar da vardır.
Bunlardan biri olan Xruighni, gönül kırıcılıktır. Sarı ve uzun elleri olan
Buşyasta; uyanık olan dünyayı uykuya sevkeder. İmanlı insanların ibadet
vakitlerini unutmalarını sağlar. Muidhi; ”tahrip etme” şeytanıdır, ya da
tahrip edicidir (Aspendiarji’ye göre). Kapasti; ”intikam” şeytanıdır
(yerine koyacak daha uygun ve anlaşılır bir kelime bulamadığım için
”şeytan” tabirini kullanıyorum. Aslında bunlar Kötü’nün takipçileridir).
Bunların dışında ”yoksulluk” anlamına gelen; ”Driwi”, ”yalan söyleme”
anlamına gelen; ”Daiwi”, ”adilik” anlamına gelen; ”Kasvi”, ”muhalefet
veya karşı hareket” anlamına gelen; ”Paitişa” gibi başka daevalar da
vardır.
Görüldüğü gibi daevalar insana musallat olan içsel ve dışsal düşmanlardan
oluşur. Bunlar, bazı kavramların personifikasyonundan başka şeyler
değiller.
22
mãnthra:
Mãnthra; Söz, Tanrı’nın söylediği Söz anlamına geliyor. Med Mitolojisi’ne
göre Söz, yaradılışın ilk aşamasında yaradılışın öz hareketi ile doğar veya
söz hareketi doğurur. Tanrı’nın Söz’ü olan Mãnthra, ya da Spenta Mãnthra
yaradılışın Mainyu safhası denilen bu ilk aşamanın hem sonucu hem de
sebebidir. Mãnthra, Ahuna-vairya denilen Kutsal Kelam’ın içinde gizlidir.
Bu haliyle Mãnthra kavramı Hristiyanların ”önce söz vardı” terimi ile
uygunluk
arz
eder.
Daha
sonra
dünyayı
rehabilite
etmekle
görevlendirilmiş olan peygamberler tarafından insanlara tebliğ edilicek
olan Söz, bu yönüyle Avesta’nın kendisidir.
yima
Yima, Doğu Aryanlar’ın en önemli mitolojik figürlerinden biridir.
Hindular’da o, Yama olarak geçer. Hindular’ın inançlarına göre Yama
yaratılmış ilk ilk insandır. İrani Aryanlar’da, bilhassa daha net bildiğimiz
Medler’de Yima ilk insan değildir. Ancak yenmesi yasaklanmış olan eti
yemek suretiyle insanların sahip oldukları ölümsüzlük gibi bir hassayı
kaybetmelerine yol açmıştır (daha geniş bilgi için bkz; Aryan Mitolojisi
adlı çalışmam).
altılar-ameşa spentalar:
Gathalar’ın, giderek genç Avesta’nın en önemli kavramları olarak boy
veren Altılar, ya da Ameşa Spentalar, tanrının veçheleri olarak tarif
edilebilirler. En önemlileri Aşa ve Vohu Manah olan Altılar’ın diğer
üyeleri; Armaiti, Xşathra, Hauvartat ve Ameretat’tır. Bunlardan biri olan
Aşa’nın Hindu Mitolojisi’ndeki karşılığı ”Rta”dır. Aşa ve Rta, orta dönem
İrani
diller
ve
Modern
Kürtçe’nin
23
Zazaki’sinde
karıştırılarak
”Raşta=Doğru” tabiri elde edilmiştir, ki Aşa’nın eski mitolojide ve
Avesta’daki sıfatlarının en önemlilerinden biri de budur. Aşa; tercüme
metinde hem ”Doğruluk”, hem de ”Gerçek” olarak geçmektedir. O, hak
düzeni demektir. Aşa hem insana özel olarak, hemde evrensel düzeyde
vardır. Bu ilahi varlık vasıtasıyla Ahura Mazda; evrenin düzenli işleyişini,
dünyanın düzeninin aksaksız sağlanmasını, insanların sosyal ve dinsel
hayatlarının düzene sokulmasını, gündüzün geceyi, ayın günleri, yılın
ayları, mevsimlerin biribirlerini düzenli bir şekilde takip etmesini,
doğadaki tüm yaratıkların hayatlarının düzene sokulmasını sağlar veya
böylesine bir düzenliliğin ifadesidir. Gathalar’da Aşa’nın Ahura Mazda
tarafından yaratıldığı (Y.31, 7-8), ama Ahura Mazda’nın aynı zamanda
onun babası olduğu (Y.47,29) açıkça yer alır. Bu, tüm dinlerin benzer
mecazi anlamlara çok yer verdiğini bilen okuyucular için sürpriz bir
niteleme değildir.
Altıların iki önemli elemanından biri olan Vohu Manah, ”İyi Düşünce”, ”İyi
Akıl”, ”İyi Amaç” gibi anlamlara gelmektedir. Tercüme metinde ”İyi
Düşünce” olarak geçer. Vohu Manah, tıpkı Aşa kavramında olduğu gibi,
insan oğlunun içsel işleyişi ile ilgili fonksiyonlara da sahiptir. O, insan
ruhunun hareketliliğini, savaşımını ve akışını içeren etkililiktir. Eğer insan
ona uymayı seçmişse, yani Aşavan ise, bu ilahi kavram onları doğru yönde
etkiler. Bir diğer yönüyle; bilincin faaliyetlerinin, ruhsal algı gücünün,
düşüncenin ve anımsamanın doğru yönde olmasının da sorumlusudur.
Bunlar, insanın ayırdedici özellikleridir. Altıların ikinci önemli unsuru olan
Vohu Manah, insan ile tanrı arasında bir köprüdür. Ölmeleri halinde,
insanların ruhları Vohu Manah vasıtasıyla ”çözümlenir”. Vohu Manah,
insanla tanrı arasında bir köprü rolu oynadığı gibi, peygamberlerle tanrı
arasında da aynı köprü rolunu oynar. Bu yönü itibariyle o, vahiy
24
taşıyıcısıdır ve İslamlar’ın Cebrail’i ile hemen hemen aynı fonksiyonları
yerine getirir. Vohu Manah, tercüme metinde ”İyi Düşünce” olarak yer
almıştır.
Altıların diğer elemanları, bir yönüyle Aşa ile Vohu Manah’ın işlerini
kolaylaştırmakla yükümlüdürler. Bunlardan Armaiti, Dindarlık demektir
ve tercüme metinde de böyle yer alır. Kelime anlamı itibariyle ”dine
sadakat”,
”dindarlık”,
Mitolojisi’nde
”yer
veya
ana”dır
”sevgi” demek
ve
bu
yönüyle
olan
Armaiti,
önemli
bir
Aryan
tanrıdır.
Zarathuştra, onun bu sıfatını yok saymaz. Zarathuştra’nın öğretisinde
Dindarlık, ferdin özgür bir seçimle Tanrı’nın vahyettiklerine itaat etmesi
ile mümkündür. Bu yönü itibariyle Dindarlık, Sraoşa (İtaat) ile sıkı bir
şekilde ilişkilidir. Bu ”özgür itaat”, o zamana kadar toprak kölesi olan ve
karar verme hakkına çok muhtaç olan serfler için bulunmaz nimetti.
Temelli bir kastlaşma eğilimi gösteren İran toplumunda boy gösteren
Zarathuştra’nın
dini,
hakim
sosyal
tabakaları
bu
yönüyle
çok
sinirlendiriyordu. Peygamber, özgürlükle ilgili düşüncelerinden dolayı
ailesinin dahil olduğu aşireti tarafından bile red edilmişti. Çünkü bu
düşünceler sistemin temellerine vuruyordu. Pouruaspa ailesi ise; taşıdığı
”Magu” sıfatı dolayısıyla bu sistemin vaz geçilemez direklerinden biriydi.
Dindarlık, Tanrının Egemenliği’ni temsil ettiğinden dolayı Gerçek’in ve İyi
Duşünce’nin en önemli tamamlayıcı unsuru olarak belirir. Dindarlık’ın da
bir içsel yönü ve bir de genel yönü vardır. İçsel yönü itibariyle Armaiti;
insanın İyi ve Kötü karşısındaki kendi kararıyla ilgilidir. Dışsal yönü
itibariyle düşünüldüğünde ise; Tanrı’nın gösterdiği yolun toplum içinde
egemen olması Armaiti’nin egemenliği ile aynıdır.
25
Buradan Xşathra= Egemenlik kavramına varıyoruz. Egemenlik, Tanrı’nın
birer veçhesi olan Aşa’nın, Vohu Manah’ın ve Dindarlık’ın insanın nefsinde
ve toplumda hakim hale gelmesidir. Dünya’nın sonu olan ”kıyamet”te ise
İlahi Egemenlik, Ahura Mazda’nın Angra Mainyu’yu yenip yok etmesi ile
tesis edilecektir. Bu artık kalıcı bir Egemenlik’tir.
Altılar’ın son iki elemanı bir ikilidir; Harvatat ve Ameretat. Bunlardan
Harvatat, ”sağlamlık, fiziksel bütünlük” anlamına gelir. Ben tercüme
metinde kestirmeden giderek bu kavramın karşılığı olarak ”Sağlık”
tabirini kullandım. Harvatat, ”bolluk ve bereket”i de temsil eder, ki bu
yönüyle Geç Dönem Zerdüştiliği’nin ”Anahita”sı ile de ilişkilidir. Harvatat
bu dünyadaki ”hayat ve zaman”ı, ”dünyadaki kutsanmış olan hayat”ı da
temsil eden bir kavramdır. Ameretat ise ”Ölümsüzlük” demektir ve
tercüme metinde ben bu kavramı bu şekliyle kullandım. Bir yönüyle
ruhun ölmezliğini hatırlatan Ameretat, ”ebedi hayat” ile ilintilidir.
Harvatat’ın Kötü Güc nezdindeki rakibi hüzün, ameretat’ın rakibi ise
”ölüm”dür.
Sraoşa
Sraoşa, metinlerde İtaatı, söz; yani Tanrı’nın olan Mãnthra Spenta’yı
dinlemeyi, ona uymayı temsil eder. Sraoşa ayrıca en eski Aryan
tanrılarından biridir, ki bu konudaki en geniş bilgileri ”Aryan Mitolojisi”
adlı çalışmamda vermiştim.
cinvato pereto
Cinvato pereto, İslam’a ”Sırat Köprüsü” olarak geçen kavramdır.
Zarathuştra’nın öğretisine göre insanlar bu köprüden geçerken ayrışırlar.
Cennete gidecek olanları köprünün kendisi cennete, cehenneme gidecek
26
olanları da oraya çıkarır. İslami yayınlarda ise bu köprüden düşenler,
cehenneme düşmüş sayılırlar, ki bu onların bilinçaltlarında bir ”yeraltı”
cehenneminin varlığını işaret eder. Zarathuştracılık’ta ise cehennem bir
temizlenme yeridir, şeytani bir varlıktır ve en nihayetinde Angra Mainyu
ile birlikte yok edilecektir.
27
II. bölüm
gathalar’ın tercüme ve yorumları
Bu bölümde Gathalar’ın, İngilizce’ye ve kısmende İsveççe’ye çevrilmiş
olan metinlerini esas alarak tercüme edeceğim ve yorumlarını da
ekleyerek vereceğim. Modern çağa gelinceye kadar Avesta’nın bu bölümü
ile ilgili pek çok tercüme örnekleri ortaya çıkmıştır. Bunların çoğu,
Gathalar’ın gramatik bakımdan çok zor birer metin olmalarından dolayı,
sağlıksız tercümelerdir. Ben, bunun için çağımızın başlarından beri
yapılmış olan alternatif tercümeler arasından üçünü esas aldım. Bunlar,
çok çeşitli ve bazan biribirine zıt İngilizce tercüme örnekleri arasından en
eskisi (Mills-1887), en yenisi (Insler-1975) ve ortadaki birinden (Moulton1913) ibarettir. Moulton’un tercüme metni ise Bartholomae’ninkini esas
almıştır. Bunları başta Khabardar-1951 olmak üzere diğer bazı tercüme
denemeleri ile karşılaştırarak bir analize vardım ve aşağıda sunduğum
metni elde ettim. Öte yandan kendim de elimdeki olanaklarla Avesta dili
ve gramatiği üzerine yaptığım araştırmadan elde ettiğim bilgileri
abartmadan kullandım. Bu suretle en sağlıklı sonucu elde etmeye
çalıştım. Şimdi aşağıda bu çalışmanın ürünü olan metni bulacaksınız.
Dikkat! Her yasnanın tercümesini hemen o yasnanın yorum ve açıklaması
takip ediyor. Yorum ve tercümenin bir bütün olduğunu unutmayınız ve
her “ayetin=Ha’nın“ yorumunu okumadan metni anlamış olduğunuzdan
emin olmayınız. Bir şey daha; her yasnanın iç numaralarına tekabül eden
parçalara “Ha“ denir. Bunlar İslam’ın Kutsal Kitabı’nda “ayet“ olarak
adlandırılıyor.
28
gatha(â) ahunavaiti(i)
28.yasna
1. (Senden) yardım isteyen şu uzatılmış ellerle, Ey Mazda, ben herşeyden
önce Kutsal Ruh’un, (yani) ey Gerçek senin, eserlerin için dua ederim, ki
bununla ben İyi Düşünce’nin ve Boğanın Ruhu’nun iradesini de tatmin
etmiş (memnun etmiş) oluyorum.
2. Ey Ahura Mazda, ben her zaman İyi Düşüncem’le hizmetinizde
olacağım. Bana her iki hayatla -evet, hem mana dünyasındaki hem de
maddi dünyadaki (yaşamla ilgili)- ilgili bilgiler verildi, bu bilgiler Gerçek
İnanç’a yaraşır bilgilerdir, ki onların herbiri (bir teki bile) senin
destekçilerini mutluluğa gark edebilir.
3. Hepinizi -Seni Ey Dürüstlük, Ey İyi Düşünce ve Ahura Mazda ile
(birlikte) Dindarlık’ın hükümranlıklarını genişlettiği (ve Ahura Mazda’yı)
temsil eden diğer değerler- eskiden olmadığı kadar öveceğim, gelin
benim medet isteyen çığlıklarıma.
4. Ben ki; kendimi tamamen İyi Düşüncem’le yüceltmeye (adamışım), ben
ki; Ahura Mazda’nın fiilllerimiz için vereceği mükafatları bilinçle aklımda
tutarım, (işte böyle biri olan ben, bunu); kudretim ve gücüm (yettiği) ve
Gerçek’in
takipçisi
olduğum
sürece
yapacağım
(yapmaya
devam
edeceğim).
5. Ey Gerçek, ben her ikisini; yani İyi Düşünce’yi ve Yaradan’a giden yolu
öğrenmeyi sürdürürken, (aynı zamanda) seni (de) görebilecek miyim
(sana ulaşabilecek miyim)? (bunun için) Ateşli bir dille (terennüm
29
edeceğimiz) aşağıdaki yakarışla Yüce Söz’e (Mathra’ya) İtaate (Sraoşa)
başlamalıyız:
6. “Sen (Ey Yüce Söz), İyi Düşünce ile birlikte (bize) gel. Ey Ahura Mazda,
(sana ait olan O) Yüce Söz (vasıtasıyla) Zarathuştra’ya ve bize; Düşman’ın
(Yalan’ın ve takipçilerinin) düşmanlıklarının üstesinden gelebilmemiz için
o güçlü yardımı bağışla.“
7. Ey Gerçek ver şu ödülü, yani hüner (veya hikmet) dolu bilgilerinden
bize ver. Sen ey Dindarlık, Viştaspa’ya ve bana güç ver ve Sen ey Bilge
Egemen bize;
onun vasıtasıyla
(bizim
için)
ihtimam
gösterdiğini
duyacağımız şu sözü ver.
8. Sen, Tek üstün (varlık), Gerçek ile aynı hamurdan oluşan Alemlerin
Efendisi, Ben kahraman Fraşaoştra için, kendim için ve (şu diğer imanlılar
için) en üstün olanı (Gerçek’i) muhabbetle (yalvararak) diliyorum, ki Sen
(bu bahsettiklerime) En iyi olanı, İyi Düşünce varolduğu sürece
ver(meli)sin (bir defa için değil).
9. Bizim bu (ısrarlı) yakarışlarımız Sizi -Seni, Gerçek’i, ve En Üstün
Düşünce’yi- gücendirmemeli, biz ki Sizler’e övgülerimizi sunmak üzere
örgütlenmişiz, Siz en güçlüsünüz ve sizin gibi güçlülere kudret ve
Egemenlik yaraşır.
10. Ey Mazda Ahura, bundan dolayı bildiğin (şu insanlara), Senin şu
Gerçek ve İyi Düşünce’ye (sahip oldukları için) değer verdiğin (o
insanlara, sahip olmak için sonsuz bir özlem duydukları) o hikmet dolu
bilgileri onlara ver. Çünkü ben o sözler’in (o edilen duaların) İyi
amaçlardan, sevgiden türediğini, (bundan dolayı) bunların Senin nezdinde
muteber olduğunu biliyorum.
30
11. O suretle (kendi içimde) Gerçek’i ve İyi Düşünce’yi her zaman
muhafaza edecek olan bana, Sen öğreteceksin ey Mazda Ahura, kendi öz
ruhsal yapından ve (öz) ruhsal ağzınla, bu dünyasal hayatın nasıl olacağını
bana (öğret), ki ben (bu bilgileri) Senin, bunları bekleyen insanlarına
bildireyim.
28. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. Bu bölümü Insler (1975) çevirirken; bir yerde “I first entreat all (of
you)“ diyor. Onun bu bölüme getirdiği yoruma karşılık (çoğul), pek çok
bilim adamı yakarışın sadece Aşa’ya yönelik olduğunu kaydeder. Oysa
Insler; bu bölümde geçen “All of you“ ibaresi ile Ahura Mazda’nın kendisi
başta olmak üzere; Aşa ve Vohu Manah’a da yakarışta bulunulduğunu
söylemektedir. Bu ve bunu takibedecek olan Gatha metinlerinde bir şey
muhakkak dikkatinizi çekecektir, ki o da şudur: Ahura Mazda ile onun iki
önemli veçhesi olan Aşa ve Vohu Manah çoğu kez birlikte zikredilirler.
Gathalar’dan
anladığım
kadarıyla
Ahura
Mazda;
(yaradılışla
ilgili
meseleler hariç) daha ziyade insanın eylemi söz konusu olduğunda
anılıyor. Aşa ise; Gerçeği ve ilahi düzeni ifade ettiğinden dolayı sözle
ilgili vurgulamalarda sahneye çıkıyor. Bu arada Vohu Manah İyi düşünce
söz konusu olduğunda karşımıza çıkar. Böylece Bahdiniler’in meşhur
üçlemesi; “iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylem“, en önemli üç tanrısal varlık
ile ifade edilmiş olur: Tek Tanrı; Ahura Mazda ve œ’nun veçheleri olan
Aşa ile Vohu Manah. Tanrı’nın diğer veçheleri bu üçlüyü destekler,
takviye ederler.
2. Metinde geçen “İyi Düşünce(m)“ ibaresi, daha önceki çalışmalarımda
Vohu Manah’a atfetmediğim ve insanın iç dünyasına özgü olan bir başka
fonkiyonunu işaret ediyor. İlk iki çalışmamda, Tanrı’nın diğer beş veçhesi
31
ile birlikte Vohu Manah’ı da sadece icra ettiği evrensel fonksiyonları
itibariyle ele almıştım. Fakat Gathalar’ı incelemeye başladığım ilk
adımdan itibaren bunların, “mikro kozmos“ olarak kabul edilen insanın iç
alemi ile ilgili fonksiyonları ile de karşılaştım. Yani; Vohu Manah’ın,
evrensel bir ruhsal varlık olarak kabul edildiği gerçeğinin yanında, insanın
ruhsal yapılanmasında, daenası aracılığıyla geliştirdiği ve ona sahip olana
ilahi bir mutluluk veren bir kavram olduğunu gördüm. O, bu yönüyle
insanın “İyi Düşünce“sidir ve ona sahip olanı selamete götürecektir.
Bu bölümde ayrıca “hem mana dünyasındaki, hemde maddi dünyadaki“
diye çevirdiğimiz bir ibare geçiyor. Ibarenin orijinali olan; “astvatasca
hyatca manangho“, kelimesi kelimesine tercüme edildiğinde “hem vücut,
hem de düşünsel...“ şeklinde bir yan cümlecik ortaya çıkar. Gathalar’ın
şekillendiği çağların ifade sisteminde bu ibarenin vermeye çalıştığı
mesaj,
doğrudan
doğruya
benim
getirdiğim
yorumsal
tercümeye
uygundur.
3. “…Dindarlık’ın sarsılmaz Egemenlik’lerini genişlettiği .... diğer
değerler“, ibaresinde kastedilen şey, müminlerin dindarlık duygularıdır.
İnsanların dindarlık duyguları arttığında Ahura Mazda’yı temsil eden
değerler daha bir sağlam temellere oturacaklardır. İyi’yi seçenler
artacak, Kötü’nün tecriti daha bir gerçeklik kazanacaktır. Bu bölümde
“Dindarlık“ olarak çevirdiğimiz, aslında; “Yer Ana“ veya "Dünya’nın
Ruhu“ olarak da çevrilebilecek olan “Armaiti“ de tabloya ekleniyor.
İleride, Yasna: 31.6’da; ilk olarak söz edilecek olan “Haurvatat“ ve
“Ameretat“la birlikte tanrının veçhelerinin tümü tamamlanmış olacaktır.
4. 'Fiillerimiz için vereceği mükâfatlar“, hem kötü, hem de iyi olabilirler,
ki bu şüphesiz fiilin durumuna bağlıdır. “Gerçek’in takipçisi olmak“ ise
32
Ahura
Mazda’nın
gösterdiği
İyi’nin
yolunda
ilerlemektir,
Kötü
güçlerinkinin değil. Çünkü Gerçek; tek yaratıcının Ahura Mazda olduğuna,
düşüncede, sözde ve eylemde doğruyu seçmekle Kötü’nün yenilgiye
uğratılacağına inanmaktır. Böyle davranmak imanın esasıdır.
Bu bölümde geçen ve düşünürler tarafından çok tartışılan; “..meen geirı“
(olduğu gibi okuyunuz) ibaresi var. Bazı yazarlar bunda bir yükselti
hissedip (geirı’nın günümüz Kurmancisi’nde “gır“ halinde hala küçük
dağları ifade etmek için kullanıldığını hatırlayınız), Aryanların mitolojik
dağından bahsedildiği gibi bir kanı ile hareket etmişken, bazıları bu ibare
ile “cennet“in kastedildiği kanısındalar. Bunlara göre Meen geirı,
Pehlevice’ye kelimeler yer değiştirip birleşerek “geirımeen“ ve zaman
içinde giderek “garotman“a dönüşmüştür, ki bu şekliyle ibare bir çeşit
cennet anlamına geliyor. Diğer bazılarının ise “to watch over“, yani “göz
kulak olma“, “onları (halkının ruhlarını) koruma amaçlı olarak izleme“
anlamını verdikleri görülüyor. Fakat en nihayet; “kendi benliğimi
yüceltme“ gibi kabul edilebilir bir yoruma varılmıştır.
5. “Gerçek’i görmek“ fiili pek çok araştırmacı tarafından biraz yanlış
yorumlanmıştır. Mesela, Moulton (1913) ve Khabardar (1951); “Gerçek ve
İyi Düşünce’nin ikisini birden“ görme isteğinden bahsederken, Mills (1887)
ve Insler doğru bir şekilde (duacının) “Gerçek’i görme“ isteğinin ifade
edildiğini vurgularlar. Bunun için şart olan şeyler; İyi Düşünce’yi ve
Yaradan’a giden yolu öğrenmektir.
Bu bölümde Manthra ve Sraoşa kavramları da yer almaktadırlar. Manthra
veya mathra “söz“dür. Önasya’nın tüm tek tanrılı dinlerinde, tanrının
“ol“
demesiyle
evrenin
yaradılışını
başlattığı
o
kutsal buyruğun
Bahdin’deki karşılığı olan bir ilahi kelimedir. Zarathuşracı inanca göre bu
33
söz “vâxş“ olarak yaradılış sürecinin en başlarında belirir. O, ayrıca 30
yazatadan (melek) biri olarak kabul görüyor ve bu haliyle “Spenta
Manthra“dır (bu konuda daha ayrıntılı açıklamalarım “Aryan Mitolojisi“
adlı çalışmamda yer almaktadır). Bu Ayette veya Ha’da geçen Sraoşa ise
geç Zerdüştilik’te meleklerin lideri olarak kabul ediliyor. Pekçok
görevleri arasında en önemlisi; ahirette ruhların rehberliğini yapmaktır.
Sraoşa bu metinde daha ziyade “ilahi itaat“ sıfatı ile yer almaktadır
(ayrıntılar için bkz age).
6. Burada Yüce Söz’den bahsedilmesinin sebebi, Angra Mainyu’nun ve ona
inanan veya onun doktrinini takibeden ölümlülerin moral tahribatlarına
karşı, Gerçek’in gerektirdiği düzeni kurmak ve savunmak için (ilahi bir)
bilgilenme ihtiyacını dile getirmektir. Bu bilgilenme, tabii ki vahiy yoluyla
aktarılacak bilgilerle sağlanacaktır.
7. Ayette her güçlü varlığın taşıdığı sıfatlar zikrediliyor. Peygamber bu
sıfatların ifade ettiği kavramlara ermeye çalışmaktadır. Bu bölümde
dikkat edeceğiniz gibi Bilge Egemen ibaresi geçiyor, ki bu; Ahura
Mazda’yı ifade eder. Siz bunu; “Egemen Mazda“ diye de okuyabilirsiniz.
Çünkü Mazda; Bilge anlamına geliyorken, Xşayaca; “Egemen olan“
şeklinde yorumlanabilir.
8.
Hazaoşem
kelimesini
ben
“aynı
hamurdan
gelmek“
şeklinde
yorumladım. Düşünürlerin hemen hemen tümü, ayrı ayrı anlamlar
vererekten de olsa aynı kapıya çıkacak olan yorumlar geliştirmişler. “Coassociation“, “of one will with..“, “of the same temperament“, “one in
will with“ vs gibi yorum denemeleri, bu bölümde anlatılmak istenenler ve
genel Doğu Aryan Mitolojisi’nin ruhu ile birleştirildiğinde “hazaoşem“
kelimesi tereddütsüz bir şekilde “aynı hamurdan gelmek“ şeklinde
34
çevrilebilir. Çünkü Ahura Mazda; hem dürüstlüğü, hem de Gerçek’i ifade
eder, ki bunlar Aşa’nın da sıfatlarıdır. Dolayısıyla tümü aynı hamurdan
gelirler.
9. Yoithema kelimesi değişik yazarlar tarafından değişik şekillerde
yorumlandığından dolayı, yer yer tercüme farlılıkları gözlemleniyor. Bu
yorumculardan biri olan Mills, biraz da metnin Pehlevice versiyonuna
bağlı kaldığından, yer yer gramatik yanlışlıklar da yapmıştır. Bundan
dolayı bu bölümde (muhtemelen Zarathuştra’yı) “..Ey Efendim... bu
mükâfatlarla arzumu doyur..“ şeklinde yakartıyor. Oysa yakın çağın
bağımsız yazarları yoithema kelimesini “..organized“ veya “joined“ yada
“associated“ şeklinde çevirmişler, ki bu şekliyle kelimenin anlamı dinin
ruhuna da uygundur.
10. Bu bölümün tercümesinde düşünürler arasında pek büyük bir yorum
farkı
yoktur.
İmanlılar,
İyi
Düşünce
sahibi
ve
Gerçek’ten
yana
olduklarından mükâfatlandırılmak istenirler. Ödül ise onların öğrenmeyi
arzuladıkları o “hikmet dolu“ bilgilerdir.
11. Bu Ha’da benim; 'kendi öz ruhsal yapından ve (öz) ruhsal ağzınla“
diye çevirdiğim bölüm konusunda yazarlar arasında biraz anlayış
karışıklığı boy gösteriyor. Bazıları; “from thy (your) spririt by thy mouth“,
derken diğer bir kısım yazar; “..befitting Thy spirit and with Thine own
mouth“ diyor. Mills ise “from Thine own mouth of spirit“ diyerek daha
doğru gibi görünen bir yorum getiriyor. Dindar bir Zerdüşti olan
Khabardar ise Ahura Mazda’nın ebedi bir birlik içinde olduğu “Spenta
Mainyu’nun ağzından“ bu istenen bilgileri aktarması istenmiştir diyor.
35
29. yasna
1. Boğanın Ruhu ağlayarak Hepinize (Ölümsüzlere) hitap etti: “Beni
kim(ler)in
(menfaati)
için
yarattınız?
Kim
beni(m
vücudumu)
biçimlendirdi? (Bu biçimimle) beni Şiddetin ve zorbalığın acımasızlığı,
köle(ci)lik ve kuvvetin acımasızlığı tutsak aldı. Benim sizden başka
çobanım yoktur. Bundan dolayı bana (refah için tek umudum olan)
çayırları hazırlayın.“
2. Bunun üzerine Boğa’nın (vücudunu) Şekillendirici (ruhsal varlık)
Gerçek’e sordu: “ sığır senin kararınla mı bu (keder verici) yola girdi?
Eğer karar mercii olan sizler (ölümsüz altılar) onu (yeryüzüne)
yerleştirmişseniz, orada her zaman sığırın bakımı hamiyetli bir çiftçinin
(ellerine) bırakılmalıdır. Siz kimin ona sahip olmasını arzularsınız?
Yalan’ın (sebep olduğu) öfkeyi kıracak birinin değil mi?“
3. Onlar (Boğa’nın vücudunu şekillendiren ruha) cevaplarını Gerçek
vasıtasıyla
verdiler:
“
Orada
Boğa
için
düşmanca
davranışı
engelleyebilecek hiç bir yardımcı yoktur. Şu ötedeki varlıklar (yani
dünyadaki varlıklar) arasında, Yüce Varlıklar’ın düşük mevkidekileri
(ölümlüleri) onun vasıtasıyla etkileyebilecekleri güçlü biri bulunamadı, ki
ben (işitmeye) hazır kulaklarımla (böyle) birinin çağrısını (buna aday
olduğunu bildirmesini) bekliyorum“.
4. Mazda (geçmişte) Daevalar’ın ve insanların neyi ne amaçla yapmış
olduklarını en iyi bilendir, onların neyi ne amaçla yaptıklarını gelecekte
de bilecektir. O karar verici olan Efendi’mizdir. (Bizim için) neyi
arzularsa, o zaman o (şey) olacaktır.
36
5. Bu nedenle biz ikimiz, yani Boğanın Ruhu (Gauş Urvan) olan ben ile
Ana (dişi) Sığırın Ruhu ellerimizi açmış, Efendimiz’e (Yaradan’a) dua
ediyorken (dua ettiğimiz sırada), şu soruları soruyorduk Ona (Ahura
Mazda’ya): “ Orada (yeryüzünde) namusu ile yaşayan bir adamın (iyi) bir
geleceği olamayacak mı? Yalan’ın (taraftarları) arasında sığır sürüleri
besle(meye kalkan) biri için bir gelecek (hiç) olmayacak mı?“
6. Bunun üzerine Ahura Mazda, Tek Bilge, duyarlılığından dolayı (cevap
vererek) şu Kutsal Sözler’i sarfetti: “(Aramızdan) hiç kimse ne bir efendi,
ne de cidden Gerçek’e layık (olduğu açık olan) bir hüküm bulabildi. Buna
rağmen (vücudunu şekillendiren) Şekillendiricin seni, yine de bir hayvan
yetiştiricisi ve bir çiftçi için şekillendirdi.“
7. Gerçek ile aynı hamurdan (mizaca sahip) olan Ahura Mazda, sığır için
yağ ve (bakıcısı) için süt (sağlayacağına dair) Kutsal Söz’le (onlara söz)
verdi. O, buyrukları ile (gereğince) yoksullar için erdem doludur.
Sordu: “Ey İyi düşünce, bu gibi şeyleri ölümlülere vermek üzere kimi
buldun?“
8. (İyi Düşünce cevapladı):" Onlar arasında sadece Zarathuştra Spitama
var bizim emirlerimize kulak veren. Ey Ahura Mazda, O bizim düşüncemizi
bildik yapmaya (tebliğ etmeye) arzuludur, Senin ve şu Gerçek’in
(düşüncelerini). Bırak ona hayranlık uyandıran bir konuşma (bilgisi)
kaabiliyeti ihsan edelim."
9. Fakat bunun üzerine Sığırın Ruhu ağladı (ve şöyle dedi): “Ben ki şimdi
sözleri etkisiz, (kendisi) kudretsiz bir koruyucu ile yetinmek zorundayım,
hayat sürem boyunca ne zaman emirleri etkili olan birini(n bana sahip
37
çıkmasını) umabilirim? Acaba ne zaman orada (yeryüzünde) biri ona
(sığıra) etkili yardımı verebilecek (onu katliamdan koruyabilecek)?“
10. (Zarathuştra konuştu): Ey (Yaratıcı) Efendi, şu ölümlülere, sayesinde
barış ve huzuru sağlayacakları, Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin düzeninin
kudretini bağışla! Ben (Zarathuştra) bu (gücü) elinde tutanın Sen, Ahura
Mazda olduğunu biliyorum.
11. (Zarathuştra devam etti): Nerede Gerçek, (nerede) İyi Düşünce (ve
nerede) onların eğemenlikleri? Evet gelin, siz şimdi (hemen) bana gelin!
Mazda Ahura, bunları büyük göreve uygun (kötü ile mücadele görevine
uygun) güçler olarak tanı. Efendim, bizim sana sunduğumuz (dindarlık
hatırına) aşağıya bize (gel).
29. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
Bu yasna’nın içeriğinde daha ziyade şeytani güçlerin uyguladıkları şiddet
ve yaptıkları tahribata karşı yardım çağrıları yer alır. Bunu dışında bir de
sığırın (imanlılar’ın) feryadı işitilir.
1. “Hepinize“ şeklinde çevirdiğimiz “xşmaibya“ kelimesi, bugünkü Zaza
Kürtçesi’inde hala yaklaşık bir şekilde kullanılıyor, şöyle: xşımai=şmay=Siz
ki, bya=pya=birlikte; bunları birleştirdiğimizde “Siz (hepiniz) birlikte“
ibaresi ortaya çıkar. Bu ibarenin kimleri kapsadığı hususunda karışıklık
olmakla birlikte bunların; Ahura Mazda, Aşa, Vohu Manah ve Spenta
Mainyu oldukları hususunda geniş bir konsensus vardır.
Metinde “teşa geuş“ veya “geuş teşat“ ibaresi geçiyor, ki bu ibare de
araştırmacılar tarafından çok tartışılmıştır ve tartışılmaktadır da. Teşat;
yaratma fiilinin bir çekiminden ibarettir. Bunu bazı araştırmacılar “şekil
38
verici“ olarak yorumlarken, diğer bazıları kelimenin Spenta Mainyu ve
Ahura Mazda’nın bir sıfatı olduğunu, direkt yaratma fiili ile ilgili olduğunu
kaydederler. Moulton bu Mitolojik kavramın aslında Mithra’nın yerini alan
bir kavram olduğunu ileri sürer (in; Early Religious Poetry of Persia).
Haug bunun “sığırı kesen“ anlamına geldiğini kaydeder. Insler ise Geuş
Teşan’ın direkt Spenta Mainyu olduğunu ileri sürüyor. Fakat dikkat
edilirse Ahura Mazda burada olayın dışındadır. Yani tek yaratıcının içinde
yer almadığı bir olayla karşı karşıyayız. Demek ki ortada bir yaratma olayı
yoktur, ancak bir şekil verme (to shape) söz konusudur.
Yorum getirirken her kelimenin direkt ve mecazi anlamı itibariyle
kullanıldığını unutmayalım. Fakat yine de mecazi anlamlar çok daha fazla
ağır basmaktadır.
3. Metinde konuşturulan figürlerin nerede konuşturulduklarına iyice
dikkat ediniz. Eğer Aşa konuşturuluyorsa, problemin adalet ve dürüstlükle
ilgili olduğu bilinmelidir. Bu bölümde “avışem“ sözcüğü biraz tartışma
doğurmuşa benziyor. “Şu ötedekiler“ veya “şunlardan“ gibi anlamlara
gelebilecek olan bu kelime, cümlenin akışı içinde açıkça “ölümlüler“ veya
“yeryüzünün halkı“ anlamına geliyor. Eğer “şu ötedekiler“i, “şu
yeryüzündekiler“ olarak algılarsak, yazarlar arasında yorum birliğine
varırız.
4. Bu bölüm çok zorluklar çıkaran bir bölümdür. Aklını Rig Veda’ya takan
ve açıkça Hristiyanlık gibi diğer dinlere cevap yetiştirmeye çalışan
Xabardar’ın tercüme teşebbüsünü bir tarafa bırakırsak bile zorluk var bu
bölümde. Insler, “sexvarı“ kelimesinin “söz“ anlamına geldiğini, bunun
burada “agreement“ yada antlaşma anlamında kullanıldığını varsayıyor.
Oysa anlaşma kelimesi Avesta’da “mithra“ olarak geçer ve bu çok esaslı
39
bir kelimedir. Insler kendi anladığı şekliyle geliştirdiği yorumdan
hareketle, Ahura Mazda’nın Daevalar’la anlaşma yaptığını ve sözünün eri
olduğu için bu anlaşmalara hep bağlı kaldığını bu bölümü tercüme
ederken “keşfetmiştir“. Oysa 49. Yasna’nın 9. Ha’sında açıkça İyi’nin
Kötü ile ittfak yapmayacağı anlatılır. Bu Ha’da bir diğer zorluk,
“meşyaişca“ kelimesinin tercümesinden doğmuştur. Bilindiği gibi meşya
mitolojide ilk erkektir. Xabardar bunu bir Daevacı topluluk olarak kabul
ediyor ve bunların Hazar Denizi’nin güneyini yurt edindiklerini söylüyor.
Oysa oranın tarihi adı Mazandaran’dır ve orada Mazanalar yaşardı, ki
bunlar gerçekten Daeva-yasnacı idiler. Ama kimse onları “meşyakalar“
olarak adlandırmıyordu.
5. Burada geçen “ajyao“ kelimesi belli bir ölçüde problem yaratıyor.
Kelime;
anlam
itibariyle
“doğurgan
olabilecek
yaşta“
şeklinde
yorumlanabilir. “jya“ fiili, “ziya (Zazaki)“ ve “zê (Kurmanci)“ şeklinde
günümüz Kürtçesinde hala kullanılır. “A“ kelimesi ise Kurmanci’nin bazı
ağızlarında “O ki“ anlamına geliyor, ki burada da aynı amaçla
kullanılmıştır. Insler, doğru olduğuna kanaat getirdiğim bir yorum
getirerek, bu kelime ile; “imanlılar topluluğunu arttıran imanlı biri“
anlatılmak istenmiştir diyor. Ama yine de her yorumu çift yönlü olarak
ele almak, “doğurgan bir inek“in Eski Aryanlar için önemli olduğu
gerçeğini unutmamak gerekir. Ben kelimeyi “Ana (dişi) inek“ olarak
çevirmekle her iki anlamı anlamı karşılamayı umdum.
6. “Ahu“ kelimesi “Efendi“, “sahip“ ve “kral“ anlamlarına gelebiliyor, ki
bunu bazı yazarlar “yargıç“ veya “bilirkişi“ şeklinde çevirmişlerdir.
7. Bu kısımda “süt“ ve “yağ“ olarak çevirdiğimiz kelimeler, aslında 6.
Ayet nazarı itibare alınmadan çözümlenemezler. Yağ ve süt burada
40
güçlülük ve zenginlik anlamında kullanılmıştır. Bazı yazarlar ise, sığırın
insanları beslemek üzere yaratıldığını baz alarak, yağın burada bu
anlamda kullanıldığını kaydederler. Xabardar ise, “Mathra“yı ön plana
çıkarmış ve bunun yaradılışla ilgili bağlantılarından hareket ederek,
araştırmacılar arasında hiç kimsenin kabul etmediği sonuçlar çıkarmıştır,
ki bundan da konu ile ilgili olarak bilgi sahibi olmanız için bahsediyorum.
Metinde yer alan “sığır“ kavramının, bir yönüyle (ki en temel yönüdür bu)
imanlılar topluluğu anlamına geldiğini unutmamalıyız.
8. Nihayet “emirlere kulak veren biri“ bulunmuş, “sığır“da ifadesini bulan
“imanlılar“ı uyarıcı bir insan olarak seçilen Zarathuştra, Vohu Manah
tarafından Ahura Mazda’ya takdim edilmektedir. Spitama Ailesi’ne
mensup olan bu temiz tiynetli insan, Tanrısal Varlıklar’ın emirlerine
“kulak vermiş olan“ tek insandır. Vohu Manah, bu peygamber adayının
bilgilendirilmesi, yani ona vahiy yoluyla ulaşılması gerektiğini Ahura
Mazda’ya ve Aşa’ya bildirir. Bundan da anlaşıldığı kadarıyla Vohu Manah
Tanrı Katı ile peygamber arasında bir nevi aracı ruh rolu oynamaktadır.
Tıpkı Müslümanlar’ın Cebrail kavramında olduğu gibi.
9. Fakat sığır (imanlılar) hala sızlanıyorlar. Çünkü seçilen peygamber
etkisizdir, kendisini pek dinleyen yoktur. Gerçek yolu bulamamış olan
sapkın
yöneticilerin
(kavaların
ve
onlarla
paralel
hareket
eden
karapanların) katliam politikalarını devam ettirecekleri gerçeği tanrısal
güçleri ürkütmektedir.
10-11. Devreye giren Zarathuştra’nın yakarışı, Aşa’nın ve Vohu Manah’ın,
yani adalet ve iyi düşüncenin hakim oldukları ve insanların bu sayede
huzur içinde yaşayacakları bir adil düzene ulaşma özleminin bir
ifadesidir.
41
30.yasna
1. ( Dindaşlara): Ben şimdi kavrayış (sahibi) insanların akıllarında
tutmaları gerekli olan şeyleri, onları duymak isteyenlere açıklayacağım.
(Bunlar) Ahura’ya ilahiler, İyi Düşünce’ye dualardır (dualar şeklindedir).
Bir de akıllıca düşünenlerin Dürüstlük’leri (veya Gerçek) vasıtasıyla
görebilecekleri
göksel
(cennetsel)
ışıkla
gelen
mutluluktur
(bu
açıklayacaklarım).
2. Dinle kulaklarınla bu en gerekli olan şeyleri! İki İnanç arasında (Doğru
bir) karar(a varmak) için onları (iyi olan şeyleri) açık bir zihinle gör. Her
insanın Büyük ceza ve mükâfat (gününden) önce (karar verecekleri bu
seçimi) sen kendin düşünerek bizim isteğimize (uygun istikamette olacak
şekilde) bul.
3. Evet bunlar iki temel güçtürler (ruhturlar), ki bunlar kendilerini ikiz
(zıt ikizler imişler gibi) açığa vururlar; düşüncede, sözde ve eylemde; İyi
ve Kötü. Akıllı olan, bu iki güç arasında bir defada doğruyu seçer, ahmak
(ise onu) değil.
4. Ne zaman ki bu iki güç ezelde (başlangıçta) bir araya geldi, hayat ve
hayat olmayanı yarattılar. En nihayetinde (ölümden sonra) Kötü Hayat
Yalan’ın takipçileri için olacaktır, fakat En İyi Düşünce (cennet) imanlılar
içindir.
5. Bu iki güçten (ruhtan) Yalan olanı, en kötü şeyleri gerçekleştirmeyi
seçmiştir. Fakat giysileri en sert taştan oluşan (yani bir taş gibi fikrinde
direnen) gerçekten erdemli olan güç Gerçek’i seçti…(Ve böylece bunlar;
Gerçek’i seçenler), süreklilik kazandırdıkları adaletli eylemleri ile Ahura
Mazda’yı memnun edeceklerdir.
42
6. Kötü Güç kendilerini ikna ettiğinden dolayı, daevalar (ve onlara
tapanlar) hiç bir şekilde bu iki güç arasında doğru olanı seçemediler.
Onlar, Kötü Düşünce’yi seçtiklerinden beri şiddete rağbet ettiler, bu
seçimleriyle onlar dünyaya ve insanlığa keder verdiler.
7. Fakat bu dünya için O (ahura Mazda), İyi Düşünce ve Dürüstlük’ün
kuralları ile geldi ve bizim tahammüllü Dindarlık (vasıtasıyla Dünya’ya)
vücut ve hayat verdi. O (Ahura Mazda) bu imanlı (kişileri) korumak için
burada olacaktır, tıpkı (kıyamette) erimiş demir (imtihanında) hazır
olacağı gibi.
8. (Ahura Mazda’ya):Günahkârların cezalarını çekip bitirmelerinden sonra
Senin için, Ey Ahura Mazda, İyi Düşünce düzeni hazır (olacaktır). Bu
(Yalan’a kapılmış olanlar), kendilerine bildirildiği şekliyle, daha sonra
Gerçek’in ellerine teslim edileceklerdir.
9. Biz böylece (Dünya’nın) bu büyük rehabilitasyonunu (iyileştirilmesini)
ve
ilerlemesini sağlayacağız.
(Yeni) Adil Düzen’in (kendisi)
olan
hediyelere kavuşmak için işe yarar bir hazır olma durumu ile, biz de
Mazda’nın Ahuraları gibi olacağız( evet, tıpkı Senin gibi). Çünkü orada
(Adil Düzen’in işlediği yerde) Gerçek Akıl kendi öz evinde oturacağı için,
(orayla bütünleşmiş olan) bizim düşüncemiz de Gerçek Akıl haline
gelmeye yüz tutacaktır.
10. Yalan’ın (yeryüzündeki veya imanlıların ruhlarındaki) tahribatları sona
erdiğinden, En Süratli Atlar (yani imanlılar), İyi Düşünce’nin İyi
Mekânı’ndan Ahura Mazda’nın ve Gerçek’in iyi ününe doğru koşacaklardır.
11. (Dindaşlara): Ey erkekler, ne zaman ki siz tüm bu buyrukları Ahura
Mazda’nın ortaya koyduğunu; iki yoldan birinin çıkmaz, birinin de açık
43
olduğunu; Yalan’a sapmışları uzun bir tahribat, imanlıları mükâfat
beklediğini öğrendiniz; (o zaman) her biriniz bu buyruklara uyacaktır.
Bunu böyle bil!
30. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. İlk iki yasnadaki (28. ve 29. yasnalar) bazı tanıtımlar ve peygamber
arayışlarından sonra bu yasnada Zarathuştra artık peygamber olarak
tebliğlerine başlıyor. O, anlayış sahibi insanlara hitab ediyor ve bu
anlattıklarının dinlenmesi, yani benimsenmesi halinde insan için mutlak
saadete giden yolun açılacağını beyan ediyor. İnsanın bu söylenenlerin
içerdiği anlamı kavraması halinde, gönül gözü sayesinde vaadedilen ilahi
mutluluğu yaşarken bile görür.
2. Zarathuştracı ideolojide en merkezi bir yer tutan insan, İyi ile Kötü
arasında seçimini kendisi yapacaktır. İyi ile Kötü arasında yapılacak olan
bu seçim, onlar için hayatidir. İnsan bunu kendi iradesi ile yapacağından,
sorumluluk da ona ait olacaktır. Eğer iyiyi seçmişse “öbür dünyada“
hakettiği mutluluğa erecektir. Bu seçimi yapacak olana Zarathuştra
sadece uyarı görevini yerine getirmektedir. “Açık bir zihinle“ görülecek
olan gerçek yolu seçmek insanın kendisine aittir.
3. Bu ayet, araştırmacılar tarafından en fazla tartışılan ve en fazla
yanlışların yapılmasına yol açan bir bölümdür. İki kelimenin yorumudur
tüm bu karışıklıklara yol açan. Bunlardan biri; xvafena, diğeri de yeema
(ee’yi uzun
e
şeklinde
okuyunuz).
Xvafena;
Kürtçe’deki
“xevn“
kelimesine benzer ve Bartholomae tarafından bu kelimenin ifade ettiği
anlamla, “somnõ“ yani “uyku“yu ifade ediyor şeklinde yorumlanmıştır.
Bir kısım yazarlar bunu “dream“ olarak çevirme eğilimi gösterirler.
44
Xabardar, Rig Veda’ya aşırı bir şekilde fikse olduğundan, bu kelimeyi -adı
geçen dini kitaptaki bir benzetmeden hareket ederek-, “yetenekli bir
işleyişe sahip“ veya “usta“ şeklinde yorumlamıştır. Bu kelimenin “dream“
veya “sleep“ şeklinde yorumlanmasına -bir dereceye kadar- Yaşt; 13.104
sebep olmuştur, ki kelime burada gerçekten Kürtçe’de olduğu gibi ve
yukarıdaki yorumuyla kullanılmıştır. Oysa “uyku“ kelimesi Avesta’da
“xvafena“ değil, Kürtçe’ye daha yakın olan “xvafna“dır. Moulton bu
kelimeyi;
“gizli görüntü“ veya
“hayal alemi“
şeklinde
anlamayı
yeğlemiştir. Dinin genel karekteri göz önünde bulundurulduğunda bu daha
mantıklı bir açıklamadır. İnsler ise bunun “xvafni-“ kökünden geldiğini ve
“rivalry“ yani rekabet demek olduğunu kaydeder, ki ben de kelimeyi
(parantez içinde olmak üzere) “zıt“ olarak yorumladım.
Yeema kelimesi, dinin yorumlanmasında karışıklıklara yol açtığından
dolayı önemlidir. Bazı yazarlar bu kelimenin anlamı olan “ikiz“
sözcüğünden hareket ederek, Ahura Mazda ile Angra Mainyu’nun ikiz
olduğunu söylerler. Zurvanistler, bu iki güce bir de baba bulurlar; Zaman
tanrısı, Zurvan.. Dinkard’da geçen şekliyle (yani xvafna) olaya yorum
getiren
West,
“Ohrmazd
(Ahura
Mazda)
ve
Ahraman’ın
(Angra
Mainyu’nun) aynı rahimi paylaşan ikizler“ olduklarını söyler. Bu öngörü
dinin ruhuna tamamen ters gelmektedir. Oysa metindeki ikizlik “zıtların
birliği“nde tarifini bulan bir ikizliktir. Biribirinin tersi davranışa sahip
olma -veya xvafena ile de birleştirirsek-, rekabet halinde bulunma
anlamında bir ikizliktir bu. Takibeden cümleyi yani; “düşüncede, sözde
ve eylemde iyi ve kötü“ ibaresini de dikkate alırsak, ortada kardeşlikle
ilgili hiç bir durum olmadığını görürüz. “Akıllı olan“ın iyiyi seçeceğini
söyleyen son cümle ise bizi Moulton’u onaylama noktasına getirir. Yani bu
güçler zihinsel güçlerdirler. Kendilerini zihnimizi etkilemeye çalışmak
45
suretiyle açığa vururlar. Biz aralarında seçim yapmakla yükümlüyüz. Eğer
bilge isek, iyiyi seçeceğiz, değil isek iyi olanı değil (seçemeyiz).. Üstelik
bu ikilinin hiç bir elemanı Ahura Mazda değildir. Bunlar, İyi; Spenta
Mainyu ile Kötü; Angra Mainyu’durlar.
4. Bu bölümde geçen “heen-jasaıtem“ kelimesi bazı açıklamaları
gerektirecek önemdedir. İbare “bir araya gelmek“ veya karşılaşmak
anlamına geliyor (come together, meet together). Buradaki anlam,
dostça bir araya gelmek olarak algılanamaz. Hatta bazı yazarların
yorumladıkları şekliyle; bu bir araya geliş nötral bir biraraya geliş de
değildir. Bir araya gelişleri düşmancadır bu iki fundamental gücün. Bu bir
karşılaşmadır. O zaman “gaım-ca“ ve “ajyaitiim“ oluştu. Buradaki gaımca’yı Spenta Mainyu, ajyaitiim’i ise Angra Mainyu temsil edecektir. Çünkü
gaım-ca; hayat, hayatın nefesi gibi anlamlara geliyor. Bilindiği gibi gaım,
Zazaki’de Gon olarak kullanılmaya devam ediyor. A-jya ise iyi tahlil
edilirse Kurmanci’deki “bê jiyan“ ile aynıdır. Çünkü bazı yörelerde ve
bazı kelimelerle kullanıldığında “a“ öneki Kurmanci’de olumsuzluk ifade
eder. Bu açıdan ele alındığında “a-jya“ ajiyan buyin (Cigerxwin kullanır
bu kelimeyi) aynı kelimedir. Bu ise “ölüm“ anlamına geliyor ve Kötü
güçlerin sahip olduğu bir sıfattır.
5. Bu bölümde Erdemli Ruh’un (Spenta Mainyu’nun) Angra Mainyu’nun
gerçek karşıtı olduğunu daha net bir şekilde görüyoruz. Ahura Mazda ise
Tek Yaratıcı Tanrı’dır ve Spenta Mainyu’yu destekler. Ayet, aslında
Zarathuştracılık’ın iki tanrılı bir din olduğunu savunanlara da açık bir
cevap teşkil ediyor. Dikkatli bir okuyucu, Ahura Mazda’nın bu iki temel
ruhun (veya düşünsel varlığın) dışında tutulduğunu açıkça görür. Çünkü
ayet açıkça; “...Erdemli Ruh... Gerçek’i seçti. ..(ölümlüler arasında) onu
46
seçenler, ...Ahura Mazda’yı memnun edecekler“ diyor. Demek ki bu
dinde iki temel ruhsal kavram vardır; Spenta Mainyu ve Angra Mainyu.
Spenta Mainyu’yu seçenler adaletli fiilleriyle Ahura Mazda’yı memnun
ederler. Diğerleri ise, istikbaldeki hayatta çekecekleri işkencelere,
yaptıkları yanlış seçimle, kendileri çanak tutmuş olurlar.
6. Bu ayette Kötü’nün, daevalar’ın da üstünde bir kavram olduğu
görülecektir. Çünkü daevalar ve daevalara birer tanrı imiş gibi tapanlar
da İyi ile Kötü arasında bir seçim yapmışlardır. Demek ki bu İki Temel
Güç,
daha
doğrusu
iki
temel
kavram,
her
şeyin
üstünde
bir
pozisyondadırlar. Her varlık onlarla ilgili seçimini yapacaktır. Bu çok
önemli bir saptamadır ve Zarathuştra’nın geliştirdiği dinin, bizzat onun
takipçileri tarafından bile kolay anlaşılamayan en temel noktasıdır. “Çok
Tanrılılık“ tezinin savunucularının sarıldıkları İyi Tanrı, Ahura Mazda; İyi
Ruh (Güç) ile, Kötü Tanrı, Angra Mainyu; Kötü Ruh (Güç) ile (ruh yerine
kullacak daha iyi bir kelime bulamadığımız için böyle çevirdik) özdeştir
saptaması bu ayet ile havada kalıyor. “Çok Tanrıcı“ araştırmacıların
tezlerine kanıt olarak getirdikleri şeyleri anlamsız hale getiriyor bu ayet.
Yani; Zarathuşracılık’ın İki Tanrılı bir din olduğu hususundaki tesbitlerini
temelsiz bırakan bir ayettir altıncı ayet. Daha sonra göreceğimiz gibi
sadece Ahura Mazda yaratıcı olabiliyor. Daevalar (şeytani güçler) ve
onların takipçileri, bir kavram olan İyi’yi seçemediler. Kötü’yü seçmekle
ise şiddete çanak tuttular ve insanlığın kedere gark olmasına yol açtılar.
7. Ahura Mazda’da bu kavramlar arasında seçimini yapmış ve “bu Dünya
için, İyi Düşünce ile Dürüstlük’ün kuralları“ ile (ona, yani dünyaya)
gelmiştir. “Erimiş demir (veya metal)“ ibaresi metinde direkt olarak
geçmiyor, ancak sadece demir veya metal kelimesi (eyengha, Kürtçe-Z;
47
asın, Kur; hesın) yer alıyor. Bu ibare Avesta’nın diğer bölümlerinde;
“ayahxşulta“ (erimiş demir) şeklinde yer almaktadır. Erimiş demir,
kıyamette genel bir imtihandır ve her insan bu imtihana tabi olacaktır. O
gün tüm Dünya’nın yüzeyini erimiş kızgın demir kaplayacaktır. İmanlı
kişiler serbesçe bu kızgın demir selinin üstünden geçebildikleri halde,
şeytana ruhunu teslim etmiş olanlar oracıkta kahrolacaklardır. Ahura
Mazda’nın bu imtihan sırasında imanlıları koruyacağı, onların serbestçe
bu seli geçmesini sağlayacağı dile getiriliyor.
8. Bu bölümde açıkça, cezalarını bitirdikten sonra herkesin Gerçek’in
ellerine teslim edileceği söyleniyor. Bu da, Kötü’nün takipçisi olan
daevasal ruhsal varlıklar ve ruhlarını tümüyle Kötü’ye teslim etmiş olan
ölümlüler dışında, herkesin nihai durağının cennet olduğunun işaretidir.
Daha sonraki ayetlerde göreceğimiz gibi, bunlar [yani Yalan’a sapmış
ruhsal varlıklar (Daevalar) ve ruhlarını Kötü’ye teslim etmiş olan kavalar,
karapanlar ve usıclar gibi üst sınıf mensupları] ya tümüyle inaktivasyona
uğratılacaklar, ya da yok edilmek suretiyle bertaraf edileceklerdir.
Günahlarından arınmış olan sıradan insanlar ise; her biri ahuralaşarak
tanrı katına varacaklardır.
9. Olay, Dünya’nın büyük rehabilitasyonu, yani Evren’in Kötü’den
arındırılarak iyileştirilmesi anlamına geliyor. Bu rehabilitasyon, evrenin
tümüyle Kötü güçlerden arındırılması demektir. Yani büyük, evrensel
hesaplaşmanın İyiler’in lehine sonuçlanmasıdır bu. Kötü kesin bir
yenilgiye
uğramıştır.
İnsanlar
cehennemde
günahlarından
arınmış
olduklarından dolayı, Mazda’nın Ahuraları gibi olmaktadırlar. Gerçek’in
ellerine teslim edilen insanlar gerçek aklın (mutlak aklın) evine
ulaşacaklar ve kendi akılları da gerçek akıl haline gelmeye yüz tutacaktır.
48
İrade-i Külliye’ye katılan İrade-i Cüz’iye onu tamamlamış, kendisi de
onun bir parçası haline gelmiştir. En el Haq..
10. Bu bölümde “skendo spayathrahyã“ ibaresi çok tartışılmıştır. Skendo,
bugünkü Kürtçe’de kullanıldığı şekliyle “şkandın“ veya “şıknayış“
anlamına geliyor (Türkçesı; kırmak, parçalamak). Bu tamam. Asıl gürültü
“spayathra“ kelimesi üzerine kopmuştur. Zerdüşti geleneği bunu “ordu“
şeklinde yorumlamıştır. Mills; “darbe“ olarak yorumluyor kelimeyi. Tiele
bunun (eğer böyle bir melek varsa) “tahribat meleği“nin özel adı olduğu
kanısında. Yorum farkı ne olursa olsun, tüm düşünürler burada
drujun=Yalan’ın veya onun taraftarlarının yok edildiğinin ifade edilmek
istendiğini kaydederler. “En süratli atlar“ terimi imanlıları ifade etmek
için kullanılan bir benzetmedir.
11. İnsanlar Gerçeği, yani Ahura Mazda’nın gösterdiği yolun açık olduğunu
öğrendiklerinde, bu yolu tutarlar. Buradaki erkekler sözcüğü yine
tartışma konusu olmuştur. Maşyangho’yu bazı yazarlar “Ey ölümlüler“
diye çevirirken, diğer bazıları “maşye“nin yaratılan ilk erkek (aryanlar’ın
ademi) olduğunu, maşyangho’nun da bundan (yani erkekten) başka bir
anlama gelmediğini söylerler.
31.yasna
1. (Ölümsüzlere): Sizin bu buyruklarınızı önemsiyoruz. Biz, bu Sözler’i
(emirleri bilmeyenlere) öğretiyoruz, ki bu Sözler; Yalan’ın emirlerine
uydukları için Gerçek’in takipçilerini tahrip etmeye devam edenlerin
duymaya yanaşmadıkları sözlerdir. Fakat buna karşın Ahura Mazda’ya
iman getirecek olanlar için en iyi sözlerdir (bu sözler).
49
2. (Taraftarlara): Eğer daha iyi olan rota bu sözler vasıtasıyla (dahi)
ruh(unuz) tarafından (hala) görülmemişse, o zaman bırakın bir bilirkişi
olarak ben size, Ahura Mazda’nın hangi yolu tuttuğumuzda Gerçek’in
kurallarına uygun olarak yaşayacağımıza hükmettiğini göstereyim (size bu
konuda klavuzluk edeyim).
3. (Ahura Mazda’ya): Şu her iki taraf için (açıkçası; Gerçek’ten yana
olanlarla, Yalan’dan yana olanlar için), ruhunun (bir parçası olarak)
yarattığın, Ateş ve Gerçek vasıtasıyla (onlara) vaadettiğin mutlulukları ve
Senin taraftarlarının (yerine getirmeleri zorunlu olan) şu emirleri anlat Ey
Ahura Mazda, kendi öz (ruhsal) ağzındaki dilinle, bilmemiz için anlat ki,
bu (bilgiler) yardımıyla tüm yaşayanları (hak yoluna) çevire(bile)yim.
4. (Taraftarlara):Gerçek’in, Ahura Mazda’nın, (ahiretteki) ödülün saadeti
ve Dindarlık ile birlikte diğer (tanrısal) Efendiler’in benim çağrıma uyarak
ortaya çıkmalarını sağlayabildiğim zaman, mütekâmil İyi Düşünce(m)
aracılığı ile Onlar’ın güçlerinin Egemenlik’ini arayacağım (ve bulacağım),
(ki) bu suretle Yalan’ı alt edebileceğiz.
5. (Ahura Mazda’ya): Konuş! Gerçek’in benim için yaratmış olduğu
mütekâmil İyi Düşünce’yi sezmemi (sağlamak) amacıyla konuş. (Konuş);
Beni gaipten haber veren biri (Peygamber) haline getiren şeyleri İyi
Düşünce(m) vasıtasıyla zihnimde tutmam (unutmamam) için konuş. Ey
Ahura Mazda, olmayacak ve olacak şeyleri de konuş.
6.
(Taraftarlara):
(Şu)
bana;
O’nun
(Tanrı’nın),
Sağlık
ve
Ölümsüzlük’ünün Gerçek’ine ilişkin Mathra’yı (Doktrini, Gerçek Söz’ü)
anlatacak olan bilge adama en iyi (ödül olarak) o (öğreticinin) olacaktır:
“Bu (Gerçek Söz, Mathra); Mazda için Egemenlik’tir, ki her bir insan
50
O’nun
bu
egemenliğini
kendi
İyi
Düşünce’si
ile
arttıracaktır
(genişletecektir).“
7. O’dur (yardılış’ın) başlarında; “bırak, kutsanmış ülkeler (alemler)
ışıklarla dolsun' ’yı (gerçeğini) belleten, O’dur kendi bilgeliği ile Gerçek’i
yaratan. O’dur aynı amaç için aynı zamanda mütekâmil İyi Düşünce’ye
destek olan.
(Ahura Mazda’ya): Bu ruh vasıtasıyla ( Gerçek ve İyi Düşünce ile aynılaşan
insanlar arasındaki bu ruh vasıtasıyla) Sen Ahura Mazda, (Seninle özdeş
olan bu ruhlar vasıtasıyla) büyüdün, (sen ki) başlangıçtan bugüne kadar
aynısın (hiç değişmemişsin), ey (yaratıcı) Efendi.
8. Evet, her ne kadar Sen ilk (Ezeli) isen de, düşüncemde Seni ebedi genç
ve İyi Düşünce’nin babası olarak algıladım (kavradım), ey Mazda, o anda
aynı zamanda (gönül) gözümle Seni, eylemlerinle; Gerçek’in hakiki
yaratıcısı ve hayatın Efendisi olarak gördüm.
9. Dindarlık Senin olmuştu, (yani) sığırı şekillendirici (ruh), daha açıkçası
şu büyük kararı veren ruh (senin olmuştu), ey Mazda Ahura, (işte) O
zaman Sen onun (sığırın) önüne; (isterse) çiftçiliği iş olarak tutana,
(isterse) çiftçi olmayacak olana gidebilmesi (bu seçimi yapması) için
yol(lar) koydun.
10. O (sığır), bu iki (seçenekten, yeryüzünde) İyi Düşünce’nin (de)
üreticisi (ve böylelikle) sığır-yetiştiricisi olan çiftçiyi kendisine doğru
sözlü sahip olarak seçti. Ahura Mazda iyi ihtimam isteyen sığırın
arkadaşlığını paylaşması için asla çiftçi olmayanı düşünmedi (bunu
istemedi).
51
11. Sen, Ahura Mazda, başlangıçta bize; (Senin) kendi düşüncenle
mahlukları, daenaları ve amaçları yarattığın için, sen (bize) beden ve
ruhu yarattığın için, Sen hem eylemleri hemde sözleri yarattığın için-(ki
tüm bunlarla) bir insan kendi öz iradesiyle seçimini açığa vurur,
12. (bunun için) kişi, kalbinin ve aklının gösterdiği yolda sesini yükseltir,
(bu sesle o) ’Yalan-konuşan veya Doğru-konuşan’, ’bilen veya cahil olan’
olduğunu gösterir. Bir halden diğer hale geçişte (eğer) karışıklık
başgösterirse Dindarlık; (kişınin) ruhu ile bu konuda (yardımcı olmak
üzere) anlaşır.
13. Ey Mazda, Sen, çok büyük bir dikkatle; açık suçları, açıklanmamış
suçları, çok küçük bir nahoşluk suçu işleyen insanı ve gayet büyük bir
ceza alacak (olan insanı) berrak bir şekilde takdir eder, bütün bu şeyleri
Gerçek’in (süzgecinden geçirir) takip edersin.
14. Sana ey (yaratıcı) Efendi(m), şu gerçekten gelmiş olan ve gerçekten
gelecek olan olan şeyler hakkındadır sorum: (Yani) hesap günü
geldiğinde, Ey Mazda; kayıtlarda hangi ödül veya cezalar şu imanlılara ve
şu Yalan’a kapılmışlara biçilmıştir? (Bu ödül veya cezalar hesap gününde)
nasıl ortaya çıkacaktır?
15.
Ben keza, kötü eylemleri olan bir Yalancı’nın hakimiyetini
yükseltecek olan birine hangi cezalar (uygun görüldüğünü) soruyorum
Sana ey Efendi(m), sığırlara ve insanların uyandırılmış birer çiftçi olan
kesimine zarar görecekleri bir hayattan daha iyi bir (şeyi onlara)
vermeyecek olan öyle birine.
52
16. Ben keza; evin, bölgenin ve ülkenin yönetimini Gerçek ile ilerletmeye
pek istekli olan -ve ey Ahura Mazda, Sana benzeyen- şu birinin nasıl
olacağını, ne zaman ve hangi eylemlerle ortaya çıkacağını soruyorum.
17. (Söyle): İkisinden hangisi? İnanç sahibi biri mi, Yalan’a sapmış biri mi
daha önemli olana yönelmiştir? Bırak Bilen Biri, bir bilene konuşsun,
(fakat) cahil birinin (bu konuşmaya) iştirak etmesine müsaade etme. Ey
Mazda Ahura, bizim için İyi Düşünce’nin esinleticisi ol.
18. Yalan gruba mensup hiç kimse Senin öğütlerini ve emirlerini
dinlemedi. Böyle şahıslar yüzünden; ev, köy (klan), bölge ve ülke
şimdiden kargaşa ve tahribat içindedir. Bundan dolayı bunları kendi (öz)
silahınla kes!
19. Ey Mazda, senin Kızıl Ateşin vasıtasıyla (hesap gününde her) iki grup
için de (yaptıkları) iyi(likler)in tasnifi yapılacakken, Gerçek’e riayet etmiş
olan, gerçeği konuşma hususunda diline tam hakim olmayı bilen ve
Dünya’yı Rehabilite edecek olan bu bilge kişi dinlenecektir (bilirkişi
olarak).
20. gelecekte (ahirette) ilahi (ebedi yaşam) şimdi doğru sözlü ol(mayı
seçmiş) olanların olacaktır. Fakat, ey Yalan’a sapmış olanlar! Karanlıklar,
kötü gıdalar ve keder çığlıkları daenanızın (yaptığı seçimin sonucu olan)
eylemlerinizin karşılığı olarak uzun süre (ahirette) size eşlik edecektir.
21. Mazda Ahura, Sağlık, Ölümsüzlük ve Gerçek’in üstünde deruhte ettiği
(elinde bulundurduğu) sınırsız Egemenlik’i sayesinde, kendisine ruhta ve
eylemde arkadaş olan(lar)ın, İyi Düşünce ile birlikteliğine süreklilik
kazandıracaktır.
53
22. Bu (gibi) şeyler, onları İyi Düşünce ile (sağladığı) uyum içinde
sarfettiği eforla kabul eden hayırlı bir adam için açıktır. O, kendi
hakimiyeti boyunca Gerçek’e; iyi söz ve iyi eylem(i ile) hizmet etti.
Böylesine bir kişi (ahirette) senin en gözde misafirin olacaktır ey Mazda.
31. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. Peygamber, bu ayette Ahura Mazda ve onun veçhelerine (yani
ölümsüzlere) hitap etmektedir. Onlara; buyruklarını, yani Kötü’ye
direnilmesi gerektiğini, iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylemli olunmasının
yeniden dirilişteki ebedi mutluluk için şart olduğunu (bu emirleri
duymayan) tüm halka öğretmeye çalıştıklarını anlatır.
2. Bu bölümde “adva“ kelimesi tartışmalara yol açmıştır. Son zaman
çevirmenlerince “rota“ olarak yorumlanan bu kelime, daha eski
araştırmacılar tarafından “kesin“, “daha
iyi“ gibi şekilllerde de
yorumlanmıştır. Fakat en nihayetinde varılan genel yorum değişmiyor.
İnsanların gönül gözleriyle doğru yolu bulmaları isteniyor. Eğer onlar bu
yolları kendileri bulamıyorlarsa, o zaman Peygamber, -bir bilirkişi olarakonlara bu yolu bulmaları için yardımcı olmaya hazırdır.
3. Buradaki 'ãtrãcã“, yani “(senin) ateş(in) vasıtasıyla“ ibaresiyle insanın
kalbine yerleştirilmiş olan kalp ateşi kastediliyor. Athar, bugünkü
Zazakide kullanılan adır=ateş ile aynı anlama gelir, ki bu ilahi bir ateştir.
Zerdüşti inancına göre bu ateşin karşıtı olan bir başka ateş; ihtiras ateşi
ise
şeytanidir
ve
Angra
Mainyu
tarafından
insanların
kalbine
yerleştirilmiştir. Ahura Mazda’nın Gerçek ve Ateş vasıtasıyla vaadettiği
mükâfatlar ve cezalar ölümden sonraki dönemde insanları bulacaktır.
Peygamber bu ayetle direkt olarak Mazda’nın kendisine vahiyde
54
bulunmasını istiyor. O, direkt olarak Tanrı’nın “öz (ruhsal) ağzındaki
diliyle“ bilgileneceği için güçlenecek ve tüm yaşayanları -bu bilgileri
kullanarak- hak yoluna çevirebilecektir.
4. Bu bölümde Zarathuştra, düşünce sisteminde bir adım daha atarak
Tanrı’nın veçhelerinin güçlerinin Egemen olmasının sırlarını araştırıyor.
Bunun, (kendisinin) mütekâmil İyi Düşünce’si vasıtasıyla olabileceğine
inanmaktadır. Böylesine bir zihni yapı kazandığında Kötü’yü tecrit etmek
işten bile olmayacaktır. Bu ise Tanrı’nın veçhelerinin egemenlikleri ile
aynı anlama gelir. Metnin bu bölümünde geçen “Aojõnghvat“ kelimesi
araştırmacılar arasında tartışmalara yol açmışa benziyor. Bazıları bunu
“erkeklik kudreti“ şeklinde çevirmiş. Khabardar, bu kelimenin, benim
“Aryan Mitolojisi“ adlı çalışmamda “xvarr“ olarak belirlediğim kavramın
bir nevi karşılığı imiş gibi yorumluyor. “Hayati bir ısı“ ve “ışık“ olarak
tarif ettiği bu kavram sayesinde, insanlar üremek suretiyle nesillerini
devam ettirebilirler. Diğer bir kısım araştırmacı ise kelimeyi “kudret“
olarak çevirmişler.
Bu ayette en fazla tartışma yaratan ibare; “mazdaoscã ahuraonhõ“
ibaresidir. İbare bazı araştırmacılar tarafından (doğru sayılabilecek
şekilde) “Mazda’nın Ahuraları“ olarak çevrilmiştir. Bunların çoğunluğu;
Zarathuştra’nın bu ibare ile “Aşa“ ve “Armaiti“yi kastettiğini öne
sürerken, diğer bazıları “Aşa“ ve “Vohu Manah“ın kastedildiğini söylerler.
Bartholomae, Veda’nın çok tanrıcı dinindeki “Varuna ve onun astları“
ibaresi ile benzerliğine dikkati çekiyorsa da, bu fikir tek tanrılı
Zerdüştizm’le çelişkili bulunmuş ve diğer araştırmacılar tarafından red
edilmiştir. Khabardar ise, mutadı veçhiyle, apayrı bir telden çalarak
“yaradılışın ve hayatın efendileri“ şeklindeki bir çeviride karar kılıyor.
55
Bütün bunların ışığında dini bilgilerime de dayanarak bu ibare ile
Zarathuştra’nın Tanrı’nın tüm veçhelerine çağrıda bulunduğu kanısına
vardım. Onlar, Tanrı’nın birer veçhesi olduklarından dolayı, elbette
“Efendi“dirler.
5. Aşa ya da Gerçek, Zarthuştra için İyi Düşünce’yi yaratmıştır. Çünkü, iyi
düşüncenin anahtarı dürüstlük ile adalettir ve bunu da Aşa temsil
etmektedir. Peygamber burada Ahura Mazda’nın vahiyleri yoluyla
kendisini sürekli istim üstünde tutmasını istemektedir, ki böylece o, uyarı
ile ilgili görevlerini de unutmayacaktır. İyi Düşünce’si, kendisine
peygamberlik verilmesine yol açan şeyleri zihninde tutmasına yol
açacaktır.
6. Metnin bu ayetinde (veya ayetler demetinde) "vîdvao“ kelimesinin
anlamı değilde yorumu tartışmalıdır. Bilim adamlarının bir kısmı
vîdvaonun Peygamber’in sıfatlarından biri olduğunu ve “bilge adam“
olarak kendisinin, sıradan insanlara Tanrı’nın kelamı olan “Mathra“yı
anlatacağını kaydederler. Bu bilge adama ödülün en iyisi verildiğine göre
bizim de kendisinin yaptığının benzerini yaparak böylesine bir ödüle
kavuşmamızın mümkün olduğu anlatılmak isteniyor. Yeter ki iyi düşünce
sahibi olalım.
7. Bu bölümde Ahura Mazda’nın bazı işlevleriyle birlikte tanıtımı söz
konusudur. Alemlerin ışıklarla dolması, adalet ve gerçeğin topluma hakim
olmasıdır. Bunun için gerçeği temsil eden Aşa’yı “kendi bilgeliği“ ile
yaratmıştır. Ahura Mazda ezelden beri değişmemesine rağmen, “Gerçek
ve İyi Düşünce ile aynılaşan“ insanların, mümin insanların ruhları
sayesinde büyüyor! Bir çelişki gibi görünen bu ibare, aslında Ahura
Mazda’nın insanları kendi özünden (başlangıçtaki ilahi ışıktan) yarattığı
56
düşünülürse yerine oturur. Böylece müminlerin artmasının şeytani
güçlere karşı bir zafer olduğunu, tanrının özüne bir dönüşü ifade ettiğini
ve bunun da Ahura Mazda’nın “büyümesi“ olarak tarif edildiğini görürüz.
8. “Pourvim.. yazum.. stõi“ ibaresinde Ahura Mazda’nın “ezelden beri“
varolmasına karşın “ebediyen genç“ kalacağı anlatılmak suretiyle onun
ölümsüzlüğü bir kez daha vurgulanıyor. O, İyi Düşünce’nin (Vohu
Manah’ın) babasıdır da. Tabii ki burada kastedilen şey, iyi düşünce’nin
Mazda’nın vasıflarından biri olduğu, bunun Mazda’nın evladı olmaya hak
kazanacak kadar önemli bir kavram olduğudur. Ayetin sonunda parantez
içinde kullandığım “gönül“ kelimesini, “caşmaini“yi sadece “görmek
eylemi ile açıklamanın imkânsızlığından dolayı söz konusu ettim. Bu
kelime ingilizce “in a vision“ ile açıklanabilir. Ben de kolaylıkla anlaşılsın
diye “(gönül) gözü ile görmek“ şeklinde bir formül geliştirerek ibarenin
ifade etmek istediği anlamı pekiştirmeye çalıştım.
9. Ayetteki “thwõi as armaitiş, thwe e geuş taşa“ ibaresi çevirmenler
arasında bazı karışıklıklara yol açmış bulunuyor. “Thwa“ kelimesi
Kürtçe’deki, yani Kurmanci’deki “te“ veya Zazaki’deki “thwı“ ile aynı
anlama geliyor; “senin“. “Thwõi“ ise “seninki“ demektir. Armaiti
bilindiği gibi bir anlamıyla “yer ana“dır. Bu bölümde “Geuş Taşa“ ve
“Armaiti“ özdeşleştiriliyor. İlk kez Bartholomae’nin ortaya koyduğu bu
gerçeği Bazı yazarlar sezinleyemedikleri için, ikisini ayrı birer ruhsal
kavram
olarak
değerlendirmiş
ve
tercümeyi
anlamından
biraz
uzaklaştırarak sunmuşlar. “Sığırı şekillendirici ruh“ kendisinin olduğunda,
yani Yer Ana olarak bilinen Armaiti varlıkları barındırmaya başladığında,
Mazda, İyi görüşün önüne iki seçenek sundu; ya “çiftçiliği iş olarak
tutana“, yani imanlı dindarlara gidecekti, ya da böyle olmayanlara..
57
10. O, yani sığır, yani buradaki benzetmeyle “İyi Görüş“, yeryüzünde İyi
Düşünce’nin de üreticisi olan çiftçiyi (imanlıları) kendisine sahip olarak
seçti, ki bu tabiidir. Zaten Ahura Mazda’da asla aksini düşünmemişti. Bu
benzetmeyi bazı yazarlar es geçerek doğrudan doğruya sığır-insan
ilişkisine indirgerler -ki bu şekliyle de yanlış olmamakla birlikte- metin bu
haliyle yorumlandığında anlam gücünden çok şey kaybeder. Metinde
geçen “aşavanem“ kelimesinin tahlilindeki hata bazı yazarları bir başka
kargaşa yaratmaya itmiştir. Aşavan kelimesi, aşa kökü ve Kürtçe’de de
kullanılan -van= -cı son ekinden oluşur. Kürtçe’yi bilenler bunun “aşacı“
veya “doğru sözlü olan“ anlamına geldiğini bilirler. Böylece bir bütün
olarak ele aldığımızda kelimenin; “aşa gereğince“ gibi bir anlama
gelmediğini görürüz, ki bu pek çok yazarın tercih ettiği ve yanlış olan
yorumdur.
11. Ahura Mazda, insanların iki temel güç arasında kendi seçimlerini
yapmaları, kendi öz iradelerini açığa vurmalarını sağlamak için onlara
lazım olan her vasıtayı yaratmış, hizmetlerine sunmuştur. Artık seçim
onlarındır.
12. İnsanlar artık kalplerinin ve akıllarının “zereda“ -yani Zazaki’de
söylendiği şekliyle (zerreda) “kalbinden“- sesiyle konuşur. Kimi “eraşvaca“, yani Zazaki’deki gibi “raşt- vac(wex)“; doğru söyleyendir, kimi
“mitha vacao“, yani aksini söyleyendir. Kimi bilendir, kimi ise cahil.
Burada önemli olan tereddüt içinde olanlardır, ki onlara da Dindarlık’ları
yardımcı olur, tereddütlerini giderir.
13. Bu ayette Ahura Mazda’nın takdir ederken gösterdiği hassasiyet dile
getirilmiştir.
58
14. Mazda’ya, insanlar tarafından işlenen suçlara biçilen cezalar
soruluyor.
15. “Yalancı’nın hakimiyetini yükseltecek biri“nden kastedilen, toplumun
kaderine sahip kötü yöneticidir, ki Bartholomae’ye göre burada özel
olarak daeva-yasnacı (şeytani güçlere tapıcı) şeflerden; yani “Bendva“ ve
“Grehma“dan bahsediliyor. “Yalancı“ veya “Kötü“den kasıt doğrudan
doğruya Angra Mainyu’dur.
16. ..“Ve ey Ahura Mazda , Sana benzeyen“ ibaresinde kastedilen şahıs,
kıyametin
yaklaştığı
sıralarda
zuhur
edecek
olan
“Soaşyant“tır.
Soaşyant’ın, Peygamber’in bir gölde saklanan tohumlarının o gölde
yüzecek olan bir genç kızın yumurtasını dölleyerek ortaya çıkacağına
inanılır ve insanlığı Angra Mainyu’dan kurtaracak son umuttur.
17.-18. Buradaki “Mazîyo“ Kurmanci ve Sorani’de “mezin“ kelimesi
olarak devam etmiş olmasına rağmen, -metinde geçtiği şekliyle- bu
kelime mecazi anlamda kullanılmıştır kanaatındayım. Kelimenin gerçek
anlamı olan “büyük=mezin“ metnin bu kısmında yetersiz kalmaktadır ve
burada kastedilen büyüklükten ziyade “önemlilik“tir. Fakat buna rağmen
yorumcuların önemli bir kısmı kelimeye bu yorumu (yani; büyük)
getiriyorlar. “Bilen Biri“, Ahura Mazda’nın kendisidir. “Bir bilen“ ise
Zarathuştra. “Kendi öz silahın“ tabirindeki silah, İyi Düşünce ve Gerçek’e
uygun eyleme sahip imanlı insanlar gurubudur. Bunların göstereceği
direniş sonucu “evi, köyü, bölgeyi ve ülkeyi“ kargaşaya sürükleyenler
elemine edileceklerdir.
19. Burada Kızıl sıfatını, asıl anlamı “parlak=İng; bright“ olan “Suxra“
kelimesinin anlamını daha da güçlendirmek, bugünün insanlarının
59
anlayabilecekleri hale sokmak için seçtim. Çünkü suxra, Kürtçe’deki
sur=kırmızı ile aynı anlama da geliyor. Dileyen buradaki anlamı ile (parlak
şeklinde) okuyabilir. Metindeki bilirkişi ise Zarathuştra’nın kendisidir. Bu
bilirkişilik olgusu, bazı yazarların (Bahdin’i kastederek) Zarathuştra’nın
“yarı tanrı“ olarak sunulduğunu ileri sürmelerine yolaçmıştır. Oysa başka
dinlerde
de,
örneğin
Müslümanlar’da
da
Peygamberleri
Hazreti
Muhammed’in ahirette inananlar lehine şefaatte bulunacağı inancı vardır
ve bu inanç hiç de Onu “yarı tanrı“laştırmaz. Tabii ki Zarathuştracılık’ta
şefaat
kelimesinin
geçersiz
olduğunu
unutmuyoruz.
Buna
karşın
Hristiyanlık gibi bazı dinlerin peygamberleri gerçekten yarı tanrı veya
tanrının oğlu olarak kabul ediliyorlar.
20.-21. Metnin bu bölümünde, İyi ile Kötü arasında seçimini yapmış olan
insanların ceza ve mükâfatları zikrediliyor. Burada geçen Sağlık bir
yazatadır ve adı “haurvatat“tır, ki sağlığın yanısıra mutluluğu, refahı ve
vücutsal bütünlüğü de temsil eder. Ahirette Ölümsüzlük ile birlikte
gelecek olan refah ve Egemenlik’in mutluluğunu yaşayacaklardır. Onları
İyi Düşünce Cenneti bekleyecektir.
22. Ceza ve mükâfatın ne olacağı imanlıların malumudur. Çünkü o, hayatı
boyunca Gerçek’e hizmet etmiştir. Bu bölümdeki “asti“ kelimesi tartışma
yaratıyor. Bartholomae çok doğru olarak kelimeyi Sanskritçe’deki “atithi“
kelimesi ile çözmüştür. Sanskritler’in “Atithi“ kelimesi, Kurmanci’deki
benzeri “hati“ veya “hatın“ ile paralel anlam taşır; yani “gelen“ veya
“misafir“ anlamında kullanılabilir. bazı yazarlar ise bunu “hizmetçi“,
'arkadaş gibi şekillerde tarif etmişlerse de dinin bütünlüğü içinde, yani
günahlarından arınmış olan insanların nihai durağının tanrı ile birleşmek
60
olduğunu düşündüğümüzde; kelimeyi “misafir“ şeklinde yorumlamaktan
başka yolumuz kalmıyor.
32. yasna
1. Benim ayak diremem sonucu siz Daevalar, (yani) bir aile, (yani
imanlılar topluluğu) klan ile bir arada (bulunan) bir “cemaat“, (şöyle
diyerek) Ahura Mazda’nın lutfunu ısrarla istediniz: “Bırak sana düşman
olanlara karşı (durmak) için Senin habercilerin (peygamberlerin) olalım.“
2. Onlara, İyi Düşünce ile birleşmiş (onunla aynılaşmış) ve Güneş gibi
(parlak) Gerçek ile iyi bir yoldaş olan Ahura Mazda, kendi egemenliğine
yaraşır bir şekilde cevap verdi: “Biz sizin İyi ve erdemli Dindarlık’ınızı
seçtik. O bizim olacak.'
3. Fakat siz Daevalar ve size tapanlar, hepiniz Kötü Düşünce’den köklerini
alan döllersiniz, yalancı ve soysuz! Sizin eylemleriniz de nefret doludur,
ki siz bu dünyanın yedinci bölgesinde, bu özelliğinizle ünlenmişsiniz.
4. Siz bu (tür) eylemleri haklı gösterdiğiniz ölçüde, -ki bunlara en kötü
ölümlüler hizmet eder-, siz Daevalar’ı kabule hazır olanlar artacaktır, ki
bunlar (bir yandan da) İyi Düşünce’den uzaklaşmaya, Mazda Ahura’nın ve
Gerçek’in arzuladığı (gösterdiği yoldan) kaybolmaya devam edeceklerdir.
5. Bu yolla siz, aşağı yukarı kendinizi Kötü Düşünce’niz ve Kötü Ruh’un
kendisi ile aldattığınız gibi, ey Daevalar, insanlığı da hayatın iyi yolundan
ve ölümsüzlükten uzaklaştırdınız. Eyleminiz kötü sözle birleşmiştir,
bundan dolayı Hükümdar (A.M.), Yalan’a sapmış (o sizin takipçiniz olan)
insanları damgalamıştır.
61
6. (Ahura Mazda’ya): Eğer (bu günahlar) hiç bir şekilde böyle şeylerden
(Daevacı zihniyetten) gelmiyorsa (ki daevacılar bu tür günahlarıyla iftihar
ederler), kişinin sahip olmakla tanındığı (bu tür) pek çok günahları (onun
için) utanç vericidirler. (Fakat) Sen çok iyi bilirsin (ki), mütekâmil İyi
Düşünce ile insanların özleri yüceltilir. Şöhret (o zaman sadece) Senin
Egemenlik’inde Sana ve gerçek’e hizmet etmektir.
7. Bir bilge kişi,
-davranışları (daima) yanlışsız olduğundan (ve
olacağından) dolayı-, şu en önde gelen günah olarak kararlaştırılmış olan
şeyleri (yaptığı savıyla) asla suçlanma durumuna düşemez. (Çünkü) ey
Ahura Mazda,
Senin
sonuçlarını çok iyi bildiğin
eritilmiş
demir
imtihanından (o bilge adam başarıyla) geçmiştir.
8. Vivaghvant’ın oğlu Yima’da bu tür günahlardan dolayı sıkıntı çekmişti.
O ki yemin etmek suretiyle insanlarımızı; “sığır tanrıçadır“ diye ikna
etmek istiyordu. Eğer ben kendim de bu günahla suçlanırsam ey Mazda,
ben de senin (benzer şekildeki) yargına tabi olacağım.
9. Kötu doktrine mensup (olanlardan) biri (Kötü Ruh), (gerçek olan)
sözleri tahrip etti. O, hayatın amacını kendi öz öğretileri ile tahrip etti.
O, (insanları); İyi Düşünce’nin eseri olan takdir etme gücünden mahrum
bıraktı. Ben, ruhumdan fışkıran bu sözlerle karşınızda ağlıyorum ey Mazda
ve sana ey Gerçek.
10. Böyle (Yalana sapmış olan) her insan Senin öğretilerini yıkmışlardı.
Bunlar (öyle birileridirler ki), “sığırı ve Güneş’i gözleri ile görmek en kötü
(şeydir)“ diye iddia ederler, Yalan’ı gerçeğe tercih ederler, çayırları
tahrip ederler, imanlı insanlara silah doğrulturlar.
62
11. Bu Yalan’a sapmış olanlar, gerçek mirasçıları (olan insanlardan)
çaldıkları
mallarla
debdebe
içinde
yaşayan
beyefendiler
ve
hanımefendiler olarak ortalıkta boy verirler, (işte bunlar) aynı zamanda
müminleri mütekâmil İyi Düşünce’den saptırmaya çalışanlardır.
12. Öğretilerinin (karekteri icabı), onlar insanları en iyi eylemlerden
saptırdıklarından dolayı, Mazda onlar için kötü (olan) bir hüküm verdi
(onları kötü olarak niteledi), (bu hükmü) şu işkence etme alışkanlıklarıyla
sığırın hayatını mahvedenler ve şu zengin karapanlar, tiranlar ve yalanın
egemenliğini Gerçek’e tercih edenler (için verdi).
13. Böylesi (kötü) yönetimlerinden dolayı bu (yaşadığımız) dünyanın
tahripçileri, zenginlikleri ile en Kötü Düşünce Evi’nde (cehennemde)
yüzleştiler. Aynı şey, şu kendilerini Gerçek’i görmekten alakoyan (zengin
olma) hırslarından dolayı senin Peygamberin’in mesajından şikayetçi
olanların da (başına gelecektir).
14. Aynı zamanda Grahma ve kavalar da Yalan’a sapmış birine yardım
etmeye başlamalarından ve “sığır, ölümü uzak tutanı (Homa’yı) bize
yardım etmesi için tutuşturmak üzere kesilmelidir" dediklerinden beri,
dikkatlerini bu dünyanın zenginliklerini zapt ve talan etmeye teksif
etmişlerdir.
15. Bu gibi şeylerden dolayı (nefreti şeylerden dolayı), karapanlar sınıfı,
kavalar ve şu kendileri tarafından tuzağa düşürülenler tarihe karıştı.
Bunlar İyi Düşünce’nin ikametgâh’ından alınıp götürüleceklerdir (orada,
hayatları üzerinde diledikleri gibi hükm edenleri etkileyemeyeceklerdir).
16. Bu, gerçekten harikulade Biri’nin (Ahura Mazda’nın)...inde (orijinal
metnin bu kısmında bazı kelimeler kayıptır-NB) sürekli yatan (biri) için en
63
iyi ile (cennet ile) eşdeğerlidir. Ey Mazda Ahura, benim; tehditleri sürekli
bir şekilde bana karşı düşmanca olan her şahsın üstünde hakimiyetim
(karşısında üstünlüğüm) olmalıdır, (bu hakimiyetle) değerli kişilere
(imanlılara) karşı zararlı (işler yapan) Yalan’a Sapmış olanlar’ı ele
geçiririm (etkisiz kılarım).
32. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. Bu “Ha“ veya ayet’in çevirisinde müthiş bir kargaşa var. Bartolomae;
bu
bölümde
geçen
Xvaetu,
verezıne
ve
airyaman
kelimelerinin
Zarathuştra’nın yaşadığı dönemlerdeki toplumsal sınıfları ifade ettiğini
kaydeder (asiller, çiftçiler ve rahipler). Araştırmacıların çoğu bir
zamanlar bu fikre fikse olmuşlardı. Bazı araştırmacılar ise metinde
“mahmi menoi“ ibaresi yerine “hem menoi“ ibaresinin geçtiğini ve bunun
“aynı zihniyete sahip“ anlamına geldiğini kaydederler, ki bu; metindeki
güçlü anlamı hem zayıflatıyor, hem de saptırıyor. Oysa, Insler’in çok
doğru bir şekilde işaret ettiği gibi, metinde “mahmi manoi“ ibaresi
geçiyor ve bu da; “benim ayak diremem sonucu“ anlamına geliyor. Ayetin
bundan sonraki bölümü ile bağladığımızda Peygamber’in, hakim sınıfların
sıkıştıklarında dini resmileştirerek kendi hizmetlerine sokma eğilimine -ve
dolayısıyla tehlikesine- göndermede bulunduğunu görürüz. Daevalar’ın;
Mazda’ya müracaat ederek “habercilerin olalım“ şeklinde formüle edilen
sözleri bunun en çarpıcı bir şekilde ifade edilişidir. Bu sözler; hakim
sınıfların bu yalan’a sapmış güçlerin arkasına saklanarak iyiden yana
görünüp kötülük dolu düzenlerini, bir başka ad altında sürdürme
arzularına karşı uyanık olunması gerektiğini hatırlatmak amacıyla
kaydedilmiştir. Bu “ha“daki bir diğer ilginç tesbit, daevaların imanlılar
arasında varlığını sürdüren bir “aile“ olarak sunulmasıdır.
64
2. Ahura Mazda’nın bu “ittifak“ teklifine karşı daevalara cevabı çok
açıktır; “biz sizin (ellerinizden) iyi ve erdemli Dindarlık“ı çekip alacağız.
Sizden sadece bu bize gelecektir. Ahura Mazda, Daevalar’la ittifakı kesin
bir şekilde red etmekte, onların elinde bulunan ve yanlış bir amaçla
kullanılan Dindarlık’ı kurtarmaya çalışmaktadır. Yani bu Yalan’a sapmış
güçler,
artık
Dindarlık
gibi
kutsal
bir
kavramın
arkasına
saklanmamalıdırlar.
3. Ahura Mazda, Dindarlık’ı seçtiğini fakat daevaların kendileri söz konusu
olduğunda onları şiddetle red ettiğini belirtir. Çünkü onlar ve onlara
yüksek
bir
şeref
atfedenler
“Kötü
Düşünce’den
köklerini
alan
döller“dirler. Burada geçen “Akãt Manangho“ açıkça “Kötü Düşünce“dir.
“Cithrem“ asıl anlamı itibariyle “şeref veren kişi“ demektir. “Yazaişca“
ise “tapan“ anlamına geliyor. Metinde geçen 'bumyao heptaithı“ yedinci
bölgedir, ki bununla Aryan ülkesi kastediliyor.
4. Ahura Mazda, bu ayette en kötü ölümlülerin hizmet ettiği (ve bu
ölümlülere cazip gelen kötü) eylemlerin daevalar tarafından onaylandığı
ve bu onayın onlara hizmet edenlerin artmasına yol açtığını bildirir.
Ahura Mazda böylece birinci ayete atıfta bulunarak daevaları neden red
ettiğinin sebeplerini açıklamış oluyor.
5. “İnsanlığı...ölümsüzlükten uzaklaştırmak“ tabiri ile, yenmesi yasak
olan eti yemek suretiyle insanların sahip olduğu ölümsüzlüğün sona
ermesine yol açan Yima’nın işlediği günaha atıfta bulunuluyor. Bu
bölümde pek çok yazar “xşayo=hükümdar“ kelimesini atlamıştır. Bundan
dolayı bunların büyük bir kısmı bu bölümü yorumlarken zorlamalara
girişmişlerdir. En önemli zorlama ise kelimeyi “tahribat=Ing; destruction“
şeklinde yorumlamak olmuştur. Bunun için bir başka zorlamaya girişerek,
65
bu bölümde “damgalamak“ anlamına gelen “fracinas“ kelimesini
“ilerletmek“ gibi bir anlamda kullanmışlardır. Bundan dolayı anlatılmak
istenen fikir saptırılarak çeşitli ve biribirini tutmayan yorumlar ortaya
çıkarılmıştır. Oysa (bu bölümde) anlatılmak istenen şey, Ahura Mazda’nın
Yalan’a sapmış olanları; ileride cezalandırmak üzere damgaladığıdır.
İslamiyette bu damgalama tabirinin yerini “günah defteri“ alır.
6. Eğer bir insan direkt bir şekilde daevacı değilse, o geçmişte işlediği
günahlarından hep utanç duyacaktır. Mütekâmil İyi Düşünce sahibi
olmakla insanların özleri yüceltildiğinden dolayı, “iyi tanınmışlık“ veya
“şöhret“in en ulvisi Ahura Mazda’ya ve Gerçek’e hizmet etmek olarak
kabul edilmiştir. Böylesi insanlar için daevacı gibi tanınmak bundan dolayı
utanç vericidir.
7. Bilge kişi “önde gelen bir günah“ işlediği savıyla suçlanamaz, çünkü o
günah işlemez! Metinde geçen “Eritilmiş Demir (metal)“ imtihanı (xvaena
ayanha) hem maddi dünyada hem de ölümden sonra söz konusu
olabilecek olan bir imtihandır. Günümüzün bazı Kürt Kızılbaş Dedeleri de
benzer bir imtihanı göze alırlar. Kızgın bir madenin veya kor halindeki bir
ateşin üstünden, bu ateşin yakıcı tahribatından etkilenmeden yürüyerek
geçen adaylar ermiş sayılırlar (ya da ocak sahibi). Bu tür insanların
daevalardan etkilenmeleri mümkün değildir.
8. Bu bölümde geçen “sığır“, büyük bir ihtimalle Eski Aryanlar’ın
“tanrıça“
olarak
taptıkları
yeryüzünü
ifade
etmektedir.
Burada
Zarathuştra “sığır tanrıçadır“ zihniyetine karşı çıkmaktadır. Çünkü maddi
bir tanrı olamaz.
66
9. Bu bölümde “duş.sastiş“ kelimesi farklı yorumlara yol açmıştır.
Yazarların bir kısmı bunu, maddi dünyadaki “Kötü’nün öğreticisi“ veya
“öğretmeni“ bir insan olarak algılarken, benim de görüşlerine katıldığım
diğer bir kısım araştırmacı, bu kelime ile Zarathuştra’nın “Angra
Mainyu“yu kastettiğini söylerler. Fakat alternatif gibi görünen iki yorum
arasında aşılmaz farklar olmadığına dikkat ediniz.
10. Burada “sığırı ve güneşi gözleriyle görmek“ tabiri ile “daevayasnacı“ların dini ayinlerinde yaptıkları şeyler kastedilir. Bunlar gece
yaptıkları dini içki alemlerinde, sığırları lüzumsuz yere keserek telef eder
bundan dinsel bir zevk alırlardı. İçkiye olan düşkünlükleri, insanlar
arasında kin ve nefret tohumlarının ekilmesine yol açan bu din,
muhtemelen Zarathuştra’nın ailesinin de mensubu olduğu dindi.
11. Bu (daevacı) dinin yayıcısı ve teşvikçisi olan üst sınıf mensupları,
“gerçek mirasçıları“ olan insanlardan “çaldıkları“ mallarla debdebeli bir
hayat
sürdürür,
kendilerini;
“beyefendi
ve
hanımefendi“
olarak
selamlatırlardı. Ayetin içeriğinden, Med toplumunun o dönem boyunca
sıkı
bir
kastlaşma
eğilimine
girdiğini
görürüz.
Hakim
sınıflar,
saltanatlarını sürdürmek için, “Mütekâmil İyi Düşünce“den yana bir tavır
takınmış olan insanları bu yollarından saptırmak için her türlü baskıyı
uygulamaktan geri durmazlardı. Çünkü bu yeni din bir nevi isyandır ve bu
isyancı eğilimin başarısı, Zarathuştra’nın deyimiyle “beyefendilerin ve
hanımefendilerin“ saltanatlarının sonu olacaktı. Bundan dolayı bu hakim
sınıfların mensupları “imanlılara silah doğrulturlar“.
12. "Grehma" bu bölümün problem kelimesidir. Eski kuşak yorumcuların
bir kısmı bunu bir sınıf olarak algılarlar. Bu bir üst sınıftır. Çünkü kelime
çoğul imiş gibi görünüyor. Bunların şu meşhur içki alemlerini yöneten
67
rahipler oldukları sanılıyor. Yeni kuşak araştırmacılar ise kelimenin “diğer
insanların
zenginliklerini
talan
eden“
gibi
bir
anlama
geldiğini
kaydederler ki ben de onların düşüncelerine katılıyorum. “Geuş“
buradaki kullanılış şekli itibariyle hem yeryüzü, hem de imanlılar
anlamına gelebiliyor. Ayete göre; onların (imanlıların) hayatları veya
yeryüzü, daeva-yasnacı oldukları kesin olan hakim sınıflar tarafından
mahf ve talan edilmektedir. Ayet bu haliyle buram buram çevrecilik
kokuyor. Metinde geçen “karapan“ kelimesi, daeva-yasnacı bir rahipler
gurubunu ifade eder. Ahura Mazda’nın bunlar hakkında vereceği “kötü
hüküm“ ise ahirette tahakkuk edecektir.
13. “Açiştahya“, “en kötü suç“ anlamına geliyor. Böylesine suçları ancak
yönetim erkini elinde tutanlar işleyebilirler. Bu tür bir suçu işleyen
insanlar, yönetimi ellerinde bulundurmak suretiyle insanları zarara
uğrattıklarından dolayı en ağır suçlular olarak kabul edilmişlerdir. Çünkü
yönetim erkini ellerinde bulundurduklarından dolayı avantajlıdırlar ve
sıradan insanların bunlara direnme imkânları hemen hemen yok gibidir.
Metinde atlanmaması gereken önemli bir mesaj daha vardır: “Zengin
olma hırslarından dolayı Senin Peygamberin’in mesajından şikâyetçi
olanlar..“ Demek ki Zarathuştra da zengin olma hırsı ile yanıp
tutuşanlarla
boğuşuyordu.
Bu
hırs
onları
“Gerçek’i
görmekten“
alakoymaktaydı. Bu tip insanlar da cehennemlikti.
14. 'Ölümü uzak tutan“, Avesta’nın yasnalar bölümünde yer alan üç
“Homa Yasna“da Homa’nın en önemli sıfatlarından biri olarak geçer.
Zarathuştra öncesi Batı Aryan dinlerinin en önemli tanrılarından biri olan
Homa, çok yönlü bir yazata olarak da kabul ediliyordu. Homa efor verici
özellikleri olan bir bitki ile temsil ediliyordu. Bu bitki sığır yağı yakılmak
68
suretiyle tüttürülmekteydi. Homa’nın tütsüsünün pek çok ilahi etkileri
olduğu sanılıyordu (daha geniş bilgi için bkz; Aryan Mitolojisi adlı
çalışmam). Bu eski dinin mensupları tanrılarını razı ettikten sonra her şey
mübah der, gözlerine kestirdikleri her şeyi talan ederlerdi. Tanrılarını
memnun etmek için ise bol bol kurban kesmeliydiler.
15. En nihayetinde bu yönetici sınıflar (Kavalar ve Karapanlar) ile
kendileri tarafından tuzağa düşürülerek Kötü’nün takipçisi haline gelmiş
olanlar yok olacaklardır. Bunlar “İyi Düşünce Evi“ diye anılan cennete
intikal etmeyeceklerdir.
16. Pehlevi tercümeleri esas alan yorumcular, (bu bölümde olduğu gibi)
yer yer “zend“ denilen yorumları da asıl metne katmışlardır, ki bu son
derecede sakıncalıdır. Bundan dolayı “syas“ gibi özünde “yatan“
anlamına gelen kelimelerin metne vermek istedikleri anlamlar, tabir caiz
ise güme gitmiştir. Syas, vahışta ile birleştirildiğinde “cennette yatan“
gibi bir anlam ortaya çıkar. Çünkü bu metinde geçen “vahışta“
kelimesinin bugünkü Kürtçe ve bazı İrani dillerde hala “beheşt=cennet“
anlamında kullanıldığını dikkate alarak, bu anlamıyla metnin vermek
istediği mesajı pekiştirdim.
33. yasna
1. (Taraftarlara): Şu birinci hayatın kanunları olan şeylerle uyum içindeki
nihai hüküm; Yalan’a sapmışlar için, müminler için ve hataları ile
sevapları dengede bulunanlar için (yani her üç kategorideki insanlar için
de) çok adil bir şekilde verilecektir.
2. Bundan dolayı; kim ki Yalan’a Sapmış Olan’ın kötü olarak kabul ettiği
şeylere sözleriyle, düşüncesiyle ya da elleriyle neden olursa veya kim ki
69
(Kötü’ye) tabi birini İyi’den yana aydınlatırsa, tüm bu (fiiller) onun
(varmak) istediği hedeflerinde ona başarı getirecek ve o, Ahura
Mazda’nın tasvibine mazhar olacaktır.
3. (Ahura Mazda’ya): Bir insan ki gerçekten yana olan bir insana (karşı)
çok iyi (davranışlıdır), bırak (o gerçekten yana) olan (insan ile) ailesi veya
(aynı) toplumun bir ferdi veyahut mensup bulunduğu klanı kendisi ile
birlik olsun (müttefik olsun), dahası; o (gerçekten yana) olan insan, sığıra
şevkle hizmet etmeyi sürdüren olsun, ey Efendim, böylesine bir şahıs
bundan sonra Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin çayırları üstünde olmalıdır.
4. Ey Mazda, ibadetimle; Senden itaatsizliği ve Kötü Düşünce’yi, aile
içinden zıtlıkları, toplumun en yakın Yalan’a sapmışlarını, klan içinde
insanları küçümseyenleri ve sığırın çayırını (işgal eden) en kötü danışmanı
(Kötü Ruh’u) uzak tutacak olan benim.
5. Ben, (bu) Yalan’a sapmışları uzak tutarken, Sana en büyük İtaati
(yani;Sraoşa göstermeleri) çağrısında bulunacak, bizim için uzun ömürlü
(olacak olan) İyi Düşünce’nin Egemenlik’ine ulaşacak ve Ahura Mazda’ya
(giden) Gerçek ile uyum içindeki bir yola ulaşacağım.
6. Gerçek ile uyum içindeki (o) rahip (Z.’nin kendisi) Üstün Ruh’un
çocuğudur (dölüdür). Kendisinin rahip (olarak yüklendiği misyonu)
kavratabildiğinden dolayı, O İyi Düşünce ile birleşmiştir (bir tek varlık
haline gelmiştir). Bu (bir olduğum) Mütekâmil Düşünce’den dolayı ben,
Senin görüşlerini ve öğütlerini almaya pek istekliyim ey Ahura Mazda.
7. Ey Siz En İyi olanlar, buraya bana gelin! Sen Mazda, Gerçek ve İyi
Düşünce ile birlikte bizzat, (yani) açık ve net bir biçimde bana gel, ki bu
vesile ile ben (tüm diğer) taraftarlarım karşısında ünleneyim. Bırakın (söz
70
konusu olan) aydınlık hediyeler ve (hepinize karşı) sunulacak saygı
aramızda aşikâr hale gelsin.
8. İyi Düşüncem’in yardımıyla karar vereceğim şu amaçlarımı önemseyin:
Ey Ahura Mazda, (bu amaçlar) size ibadet ve Gerçek’in takdirine değer
sözler etmektir. (buna karşılık) Siz (bana) Ölümsüzlük’ü ve ebedi Sağlık’ı
bir bağış olarak verdiniz.
9. Evet Ey Mazda, bırak İyi Düşünce’nin yardım ettiği biri -ki İyi Düşünce,
gerçekten (Yukarıda adı geçen) İki Arkadaş’ın (yani Ölümsüzlük ve
Sağlık’ın) ruhudur- Senin için Gerçek’i; (dinin yerleşmesini sağlayacağı)
yaygın mutluluk vasıtasıyla hakim kılsın. Bu ikilinin birliği çoktan beri
yüksektir, ki bu birliğin Hakimiyet’indeki tüm ruhlar uyum içindedirler.
10. Tüm bu (varlıkların) hayatta seçtikleri yol Senin (onayını) almıştır. Ey
Mazda; Şu yaşamış olanlara, şu yaşıyor olanlara ve şu yaşayacak olan
(inanmış bu tür varlıklara) kendi tasvibinden bir pay nasip et. Kendini İyi
Düşünce’n, Gerçek’in ve Egemenlik’in vasıtasıyla beden olarak ve nefes
olarak büyüt.
11. Ey Ahura Mazda; çok güçlü Efendi, Ey yaratılmışları güçlendiren
Dindarlık ve Gerçek, İyi Düşünce ve İyinin Egemenliği beni dinleyin; bir
bedel (ödenmesi) söz konusu olduğunda bana karşı merhametli olunuz.
12. Bana doğru (Güneş gibi) yüksel Efendim, kendi çok Erdemli Ruh’unla
(yüksel) ey Mazda, bana Dindarlık vasıtasıyla güç, (ödenen her bir) iyi
bedel vasıtasıyla kuvvet, Gerçek vasıtasıyla yüksek bir kudret ve İyi
Düşüncemiz vasıtasıyla mükâfat ver.
71
13. Engin ileri görüşlülüğün Efendisi (A.M.), benim İyi Düşünce(m için bir)
ödül olan, Egemenlik’ini güvence altına alacak (olan) şu yardım (ile ilgili)
gerçeği açığa vur. Şu Gerçek ile uyum halindeki (yukarıda bahsi geçen)
kavramları bana, Erdemli Dindarlık’ımdan dolayı vahiy (yoluyla) bildir.
14. Zarathuştra, Mazda’nın yararına (olarak) İyi Düşünce ile birlikte
Gerçek’le birleşmiş eylem ve sözün (ölümlüler arasında) ağır basması için
kendi öz nefesini (canını) de verir. Böylece Ona (A.M.’ye) İtaat (Sraoşa)
ve (Onun- A.M.’nin) Egemenlik’i artar.
33. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. “Birinci hayattakine benzer kanunlar“ tabiri, pek çok gizi ele verir
durumdadır. Birincisi; ölümden sonra bir başka hayatın olduğunu, ikincisi;
bu hayata başlarken ilk hayattaki günah ve sevaplarının kişınin
gelecekteki hayatını etkileyeceğini, üçüncüsü; bu yeni hayatta da ilk
hayatta
olduğu
gibi
yargı
mekanizmasının
işleyeceğini
ve
hatta
dördüncüsü; Zarathuştra döneminde Doğu Aryanlar’ın kanunlarının
bulunduğunu görüyoruz. Bilindiği gibi tarih kitaplarından, insanlar
tarafından
bilinen
ilk
(yazılı)
kanunların
Hamurabi
döneminde
kaydedildiğini öğrenmiştik. Metnin bir diğer bölümünden anladığımız
kadarıyla üç kategoride insanlar vardır; suç işlememiş olan müminler
(veya sevapları günahlarından daha ağır basanlar), günahları ağır basanlar
ve günahları ile sevapları eşit olanlar. Bunlar fiilllerine göre ceza ve
mükâfat alırlar. Günah ve sevapları eşit olanlar hakkında (geç dönem
Avesta’dan öğrendiğimiz kadarıyla) Tanrı karar verir.
2. Bu bölümde Zarathuştracılık’ın temel iyileri olan; iyi düşünce, iyi söz
ve iyi eylem ile Kötü’ye karşı çıkılmasının erdemi anlatılıyor.
72
3. “Ga“ burada gerçek sığırdan ziyade “iyi görüş“ olarak ifade
edilebilecek olan “Mazdacı Düşünce“yi anlatmak için kullanılmıştır.
“Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin çayırları“ ise imanlılar topluluğudur. Bazı
yazarlar bu “vastre=çayır“ kelimesini “work field“ olarak çevirmişler.
Bazıları ise bu kelimeyi “ilahi bilgi sahipliği“ olarak yorumladıkları için,
genel yorumlamalarda bir karışıklık başgöstermiştir.
4. Metinde “Senden“ derken, tanrı kavramından denilmek isteniyor.
Çünkü sapkın mezhepler, tanrı kavramını kirletmişler ve ona İyi ile
Kötü’yü birlikte yakıştırmışlar. Zarathuştra burada tanrı kavramını doğal
haline getireceğini, onun insanların kafasında sadece İyi’nin temsilcisi
olarak yer etmesini sağlayacağını söylüyor. Bu Ha’da ayrıca toplum için
önemsenen bazı şeyler de sıralanmıştır. Buna göre; Ailede birlik,
toplumda dürüstlük, klan içinde eşitlik ve “sığırın çayırı“ dediği imanlılar
topluluğu içinde Angra Mainyu düşüncesi’nden arınmışlık çok önemlidir.
5. Bu Ha’da tartışılmaz bir şekilde doğru çevirebileceğimiz bir ibare
vardır, ki bugünkü Kürtçe’de aynen muhafaza ediliyor; “darego jyait“.
Darego bugünde Kürtçe’nin tüm diyalektlerinde “dırêj, derg“ şeklinde
“uzun“u
ifade
etmek
için;
“jyait“
ise
yine
Kürtçe’nin
başlıca
diyalektlerinde “jiyan, gan“ olarak “hayat“ı ifade etmek için kullanılıyor.
Fakat Veda’yı saplantı haline getiren bir iki yazar yine de bu kelimelerin
gerçek çevirilerinde sapma gösteriyorlar. Dolayısıyla çeviride kargaşaya
yol açmışlar.
6. Üstün ruh olarak çevirdiğimiz ibare; “mainyauş a vahıştat“ şeklindedir,
ki buradaki “a“ bazı Kurmanci şivelerinde kullanıldığı şekliyle (“..nınki“)
kullanılmıştır.
Vahıştat,
ise
“behişt“leşmiş
olarak
cenneti,
yani
mükemmeli ifade eder ki burada da aynı amaçla ve aynı anlamda
73
kullanılmış
bulunuyor.
“Zaoter“
Zarathuştracılık’ı tetkik edenlerin
bilmeleri gereken bir kelimedir ve “başrahip“ anlamına gelir, ki
Peygamber burada kendisini bir rahip olarak nitelemektedir.
7. “Dereşta.ca“ burada Kürtçe’dekine yakın bir şekilde kullanılmış.
“Reşta“ Zazaki’deki “raşta“dır veya “rast“tır, ki metinde de Kürtçe’deki
gibi “doğru“ anlamına kullanılmış. “xva“ zarfını Bartholomae doğru bir
şekilde, tıpkı Kürtçe’de olduğu gibi “şahsen“ şeklinde çevirmiştir. Bu
ikisini (xvathyaca...dareşatca) birlikte kullandığımızda; “..bizzat,..açık
ve net bir şekilde“ gibi bir yorum elde ederiz. Yazarların çoğu bu yorumu
kullanmıştır. Zarathuştra, Ahura Mazda ve onun ölümsüz veçhelerinin
kendisine görünmeleri halinde ünleneceğini ve böylece görüşlerini
Çevresine daha kolay kabul ettirebileceğini anlatmaktadır.
8. Bu Ha’da “Draonõ“ epey bir karışıklık yaratmıştır. Bazıları kelimeyi
“offering“ olarak tercüme ederken, diğer bazıları ise bunu Homa’ya
yapılan bazı sunularda takdim edilen bir nevi çörek olan dron’a
benzetirler. Mills kelimeyi “possessions“ olarak anlama eğilimindedir.
Ben kelimeyi “bir şeyi bağışlama“ olarak aldım, ki bu yukarıdaki
yorumların bir kısmını doğrular ve metnin ruhuna uygun bir yorum
getirilmesine imkan sağlar.
9. Bu bölümde iki arkadaş ruh terimi karışıklık yaratmıştır. Oysa
Gathalar’ın tümünde “iki arkadaş“ olarak karşımıza sadece “Ölümsüzlük
ve Sağlık“ olarak çevirdiğimiz “Ameretat ve Haurvatat“ çıkmaktadır.
Xaberdar’ın bu iki arkadaş ruhu “Angra ve Spenta“ Mainyu olarak sunması
tamamen yanlıştır. Insler de -sadece bu Ha için de olsa- “İyi Düşünce ve
Dindarlık“ı arkadaş çift olarak almakla aynı hatayı yapıyor. Çünkü bırakın
Gathalar’ı, Avesta’nın daha genç bölümlerinde bile hiç bir şekilde
74
böylesine bir çifte rastlanmaz. Çünkü Dindarlık, İyi Düşünce sahipliğinin
bir sonucu olabilir, onun arkadaşı değil.
10. Metnin bu kısmının son bölümü -Insler gibi bir iki yorumcu hariçdoğru bir şekilde yorumlanmamıştır. Oysa Zarathuştra düşüncesi bu
yazarlar tarafından bir bütün olarak ele alınsaydı veya daha iyi
kavranabilseydi (tabii ki bunu çok cüzi bir azınlık için söylüyorum),
yorumları da doğru olacaktı. Bilindiği gibi Zarathuştracı Düşünce’de
insan, Tanrı’nın kendi özünün de “hammaddesi“ olan Sonsuz İlahi Işık’tan
yaratılmıştır (ilahi ilk ışık). Yaradılışın amacı, maddi(leştirilmiş) varlıkları
şeytani güçlere karşı birer araç olarak kullanmaktır. Bu yaratılmış imanlı
kişilerin yeryüzünde Kötü’ye karşı elde edecekleri her türlü başarı,
Kötü’yü seçmiş olan güçlerin tecritine bir katkı olarak kabul edilir. Eğer
insanlar arasında İyi Düşünce’nin ve Gerçek’in hakimiyeti artarsa,
tanrının kendisinin de bu vesile ile büyüyeceği aşikardır. Çünkü Kötü’ye
bulaşmış olan insan, kendi içindeki Yalan duyguları İyi Düşünce ve Gerçek
vasıtasıyla tecrit etmek suretiyle tanrısal olan duygularını arttırmıştır. Bu
da tanrının kendisinin kavram olarak büyümesi demektir. Bu büyüme İyi
Güçler’in nihai zaferini hızlandırır. En nihayetinde bu, tanrının ilahi
ışıktan ibaret olan bedeninin ve daenadan ibaret olan ruhunun büyümesi
demektir. Metnin bu bölümü tam da buna işaret etmektedir.
11. Peygamber bu bölümde aslında kendisi gibi davranıp Gerçek’i
seçenlere
karşı
nihai
hesaplaşmada
merhametli
davranılmasını
istemektedir.
12. “Bana doğru yüksel“ tabiri, “yardımıma gel“ anlamındadır ve bu
konuda düşünürlerin pek ayrılığa düştüğü söylenemez. Ha’nın baş
kısımlarında bir problem olmamakla birlikte, sonlardaki “zevo ada“
75
tabirinin
yorumunda epey
gürültü
kopmuştur.
Mills,
Moulton ve
Bartholomae gibi düşünürler bunu “mükâfat“ şeklinde yorumlamışlar.
Xabardar ise onlara katılmayarak kelimeyi “dua ile yardıma çağırma“
şeklinde yorumlar, ki metnin bu bölümüne zorlamalara girişmeden
böylesine bir anlam yüklemek mümkün değildir. Insler ise bu tabirin
“koruma“ olarak yorumlanabileceğini varsayar. Ben, burada kastedildiği
şekliyle,
İyi
Düşünce’nin
koruyuculuğunu
çağrıştıran
bir
anlam
yakalayamadım. Ama İyi Düşünce, imanlılara her an bir ödül sağlayabilir.
13. ve 14. Bölümlerin yorumlarında önemli bir problem yoktur. Yalnız 14.
Ha’da yer alan “..kendi öz nefesini (canını)“ feda etme arzusunun aynen
İncil’de de yer aldığını görüyoruz (Rom; 12,1).
34. yasna
1. Ey Mazda; ister eylemle, ister sözle, ister ibadetle olsun, Sen kendi
özüne Ölümsüzlük’ü, Gerçek’i Sağlık’a Hakimiyet’i aldın. Bırak (kendi
özün için seçtiğin) bu gibi şeyler bizim tarafımızdan en geniş miktarlarda
olmak üzere Sana verilsin, ey Efendim.
2. Dahası tüm bu şeyler Sana; kökünü İyi Ruh’tan alan (yanlışsız) Düşünce
ve ruhu Gerçek ile uyum içinde bulunan O Erdemli Adam ve (bir de)
evrensel ihtişamda (olan) övgü ilahileri yoluyla verildi, o ilahiler ki sizin
türdeki (varlıklara) has bir evrensel ihtişamda (okunur), Ey Mazda.
3. Bundan dolayı bırak biz, Senin Egemenlik’in altında(ki biz) yaratıklar,
(yani) İyi Düşünce ile beslenen bizler, hepimiz derin bir saygıyla Sana bir
kurban sunalım Efendim ve (bir de) Gerçek’e. Ey Mazda, gerçekten bırak,
erdemli adama kurtuluş; tüm (şu) Senin Gibiler arasından bağışlansın.
76
4. Şimdi biz Senin Ateşin’i diliyoruz ey Efendim, O Ateş ki (sahip olduğu)
Gerçek vasıtasıyla güç sahibidir ve süratli etkileyici (bir) şeydir. (O) Senin
destekçilerin için açık bir yardımcı olmuştur, fakat elindeki güçlerle O,
Senin düşmanların için görünür bir eziyettir ey Mazda.
5. Ey Mazda; Gerçek ve İyi Düşünce ile birlikte sizlerin, aralarında
gerçekten benim de bulunduğum yoksul insanlarınızı korumak için
Egemenlik ve gücünüz var mı? Biz dedik ki; onlar (düşmanlarımız) ister
azgın Daevalar olsunlar, ister (onların) ölümlü takipçileri, Siz hepsinin
fevkindesiniz.
6. Eğer Siz; yani Sen ey Mazda ve Senin’le birlikte Gerçek ve İyi Düşünce,
gerçekten öyle (en üstün) iseniz, o zaman bu dünyada meydana gelen her
bir (olumlu) değişiklik yoluyla bana işaretler verin, ki bu suretle ben çok
mutlu bir şekilde hepinize açılayım; ibadetimle ve dualarımla.
7. Nerede ey Mazda, sahip oldukları İyi Düşünce yoluyla, ahlaka aykırı
fermanları ve acı veren mirasları ortadan kaldıracak olan şu samimi
birileri? Ben Sen’den başka (bu işi) yapacak kimseyi tanımam. Bundan
dolayı Gerçek’e uygun bir şekilde bizi koru.
8. Onlar, pek çokları için tehlikeli olan eylemleri ile -daha ziyade büyük
bir
güce
sahip
olan
bir
adamın,
bir
zayıfa
yaptığı
gibi-
bizi
korkuttuklarından dolayı, İyi Düşünce bu tür kişilerden uzak durdu.
(Bunlar öyle kişilerdir ki), Senin emirlerine kinle (bakarlar) ey Mazda,
(bunlar) Gerçek’i kabul etmemişlerdir.
9. İyi Düşünce’ye sahip olmadıklarından dolayı bu kötü eylemin adamları
(kötü fiilli kişiler), Senin bilge takipçilerinin itibar ettikleri erdemli
Dindarlık’ı terkettiler ey Mazda, (mümin olan) biri, Gerçek gereğince
77
onlardan elbette uzaklaşmıştı, (tıpkı) vahşi hayvanların bizlerden
uzaklaştığı gibi.
10. İyi Düşünce’den kaynaklanan eylemleriyle, iyi(den yana olmaya) karar
vermiş olan adam; kendi anlayışını ve Erdemli Dindarlık’ını, bilge
(Varlık’ın), ki öyledir, Gerçek’in yaratıcısı ve (aynı zamanda) arkadaşı
(olduğunu) ve diğer tüm güçlerin Senin Egemelik’inin altında varlığını
sürdürdüğünü açıklamıştı, ey Ahura Mazda.
11. Evet, Sağlık ve Ölmezlik’in ikisi de Senin gıdan olmak içindirler (gıdan
olmak
için
vardırlar).
Gerçek’le
birleşmiş
olan
İyi
Düşünce’nin
Egemenlik’i ile birlikte bizim Dindarlık, (Senin için) bu iki sabırlı gücü
arttırmıştır. Ey Mazda, bu şeylerle düşmanı terrörize etmelisin.
12. Talimatın nedir? Nedir Senin arzun? (Bu talimat veya arzu) dua ile mi
ilgilidir? İbadet ile mi? Söyle ey Mazda, (söyle ki) bu direktiflerin işitilsin
(ve) bunlara göre biri(leri) şu Senin direktiflerini takip edenlere ödüller
tevzi etsinler. Gerçek ile birleşmiş (birinin) kolayca ilerlemesi için, öğret
bize şu İyi Düşünce’(ye giden) yolları.
13. Ey Efendim, şu Senin bana anlattığın (şey) İyi Düşünce’nin yolu, şu
ileride gelecek olan Soaşyant’ın (kurtarıcının) daenasının yolu oldu, bu
yol boyunca Senin duacıların Gerçek’le ittifak içinde ilerleyeceklerdir.
(Bunu yapmakla) hayırlı (olan kişilere) vaadedilen ödülle gerçekten
şereflendirileceklerdir. (Bu öyle bir ödüldür ki) onu verecek olan tek
kaynak Sensin, ey Mazda.
14. Ey Mazda, bu ödül -vücut ve nefes (yani ruh) için arzu edilir bir ödül
olduğundan dolayı- eylemleri köklerini İyi Düşünce’den alan (kişilere
eylemlerinin niteliği) dolayısıyla tesis edilmiştir, (ki bu ödüle layık
78
olanlar) üretken sığırın toplumunda gerçekten var olmuşlardır. Dahası
Efendim, toplumun her tarafına (yayılmış olan bu insanlar) Gerçek’le
birlikte Senin iradeni (çok) iyi anlayanlardır.
15. Ey Mazda, bunun için bana şu İyi Düşünce ve Gerçek ile çakışmış
(ittifak halinde) olan en iyi sözleri ve eylemleri bildir, ki bunlar benim
(dile getireceğim)
Efendim,
Sen
dualar
için
gerçekten
bu
gereklidirler. Kendi
dünyayı
bizim
Egemenlik’inle
umduğumuz
gibi
iyileştireceksin.
34. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. Bu Ha’nın yorumu konusunda iki ana görüş çarpışır: Birincisinde, Ahura
Mazda’ya Peygamber; eylemi, sözü ve ibadeti ile birşeyler verecektir
(bunlar; ölümsüzlük, Gerçek ve Sağlık’ın Hakimiyeti’dir). İkinci ve benim
de katıldığım görüş; Ahura Mazda’nın başta bunları kendisine aldığı, bizim
ise
(insanlar
olarak)
eylemimizle,
sözümüzle
ve
ibadetimizle
(tapınmamızla) bunu arttıracağımız varsayılır.
2. Burada "ruhu Gerçek ile uyum halinde bulunan erdemli insan“
Zarathuştra’dır. Bu bölümün çevirilerinde -diğer bölümlerde olduğu gibialternatif varyantlara rastlanıyorsa da, genellikle uyum vardır.
3. Burada bahsi geçen kurban=myazda, gerçek bir sunu olup bir içki veya
yiyecekten ibarettir. Metinde geçen “xşmavesu“ kelimesi araştırmacılar
arasında biraz karışıklık yaratmıştır. Kelimenin en doğru yorumu olan
“Senin Gibiler arasından“ ibaresi benim tarafımdan da kullanılmıştır. İyi
yaratıkların ancak İyi Düşünce ile beslenen yaratıklar oldukları herhalde
dikkatinizi çekmiştir.
79
4. “Gerçek sayesinde güç sahibi olan“ İlahi Ateş tabiri çok önemlidir. Bu
ateşin maddi ateş ile farkı, onun gerçek ile beslenen manevi bir ateş
olmasıdır. O, kalplerdedir ve -hissedildiği zaman- çok güçlüdür. Bu ateş;
imanlılar için açık bir yardımcı, Ahura Mazda’nın düşmanları için “görünür
bir eziyet“tir. Çünkü Ahura Mazda’nın takipçileri onu kalplerinde
hissederek doğru kararlar verirken, münkirler verdikleri ters kararlardan
dolayı sürekli bir şekilde vicdanlarının verdiği azapla boğuşurlar. Fakat
yukarıdaki “yardımcıdır“ ve “eziyettir“ sözcükleri bazı çevirmenler
tarafından
“yardımcı
olmalıdır“
ve
“eziyet
olmalıdır“
şeklinde
çevrilmiştir. Fakat örneğin “dereşta“; “eziyettir“ anlamına geliyor.
“Eziyet olmalıdır“ anlamı burada havada kalıyor.
5.
Bu
bölümdeki;
“thrayoidyai
drigum
yuşmakem“
ibaresi,
Zarathuştra’nın ideolojikman kimin yanında olduğunu ve kendisini
kimlerden biri olarak saydığını en iyi anlatan ibaredir. “Size tabi olan
yoksul insanlarınızı korumak için“ anlamına gelen bu ibare, onun kast
sistemine karşı adeta bir savaş yürüttüğünün en iyi delillerinden biridir.
Bu ibareyi; “Yasna 46“’da ifade edilen Peygamber’in yurdundan
kovulması ile ilgili bölümle birlikte ele aldığımızda, onun hakim güçlerin
hışmına uğramasına nelerin sebep olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Zarathuştra bu bölümde Tanrısal Güçler’in egemenliklerinin durumunu
araştırmaktadır. Bu, Gerçek ve İyi Düşünce’nin egemenliğidir ve bu
egemenlik yeryüzünde Ahura Mazda’ya inanan kişilerin artışıyla orantılı
olarak
belirginleşir.
Tanrısal
güçlerin
egemenliklerinin
artması,
müminlerin korunmasını birlikte getirecektir. Bu korunmanın sağlanması
için, Tanrısal varlıkların sağladığı egemenliğin yeterli olup olmadığını
soruyor ve birde saptamada bulunuyor; “...Siz hepsinin (Yalan’a sapmış
güçlerin hepsinin) fevkindesiniz“ (çok güçlüsünüz).
80
6. Peygamber, Tanrısal Güçler’in Egemenlik’lerinin yeterliliği konusunda
işaretler beklemektedir. Bu işaretler, dünya hayatında meydana gelecek
olan pozitif değişiklerle belli edilmelidir.
7. İnsanlar, eski yönetimin yürürlükte tuttuğu “ahlaka aykırı“ ve “acı
veren“ fermanları ortadan kaldıracak olan samimi birilerini beklerler. Bu
samimi birileri sahip oldukları İyi Düşünce yoluyla, o fermanları ortadan
kaldıracaklardı. Ama Peygamber, -biraz da bıkkınlık kokan bir şekilde- bu
değişikliği yapacak Tanrı’dan başkasını görmemektedir.
8. Bu Ha da çok tartışmalara yol açmıştır. Bu çerçevede değişik ve
biribirine zıt tercümeler ortaya çıkmıştır. Tartışılan şey, “byainti“
kelimesinin taşıdığı anlamdır. Bazı yorumcular, bunun “onlar (yani
Kötü’nün yandaşları) korkutuldular“ gibi bir anlama geldiğini iddia
ederken, benimde görüşlerine -bundan sonra gelen ayetin, taşıdığı mesaj
dolayısıyla bu Ha’nın devamı olması gerektiğinden dolayı- katıldığım
araştırmacılar aksini söylerler. Buna göre Kötü’nün uşağı olanlar -büyük
bir ihtimalle yönetim erkini ellerinde tutan yöneticiler- iman sahibi
insanları vahşet dolu eylemleri ile korkutmuşlardır. Bu Ha’da tartışılan bir
diğer konu; “hyet as eojao naidyaonhem“ ibaresinden kaynaklanıyor.
Insler -haklı olarak- bu ibaredeki “as“ kelimesini “aş“ şeklinde
düzeltmiştir. İbare bu şekliyle (daha baştaki bölüm ile birleştirildiğinde);
“onlar bizi korkuttular....daha ziyade çok güçlü bir adam, bir zayıflatıcı
gibi“ şeklinde çevrilmiştir. Daha başka düşünürlerin; “çok güçlü bir
adamın, zayıf birine yaptığı gibi“ şeklindeki formülasyonları da çok doğru
gibi görünüyor bana. Ben tercümemde bu sununcuların görüşlerine
katılmış bulunuyorum.
81
9. Metnin bu bölümü ile ilgili de bazı görüş ayrılıkları olmasına rağmen,
yine de zıt görüşler ortaya çıkmamıştır. Kötü’nün yandaşları İyi Düşünce
sahibi değillerdir. Bundan dolayı Dindarlık’ı terketmişlerdir. Oysa imanlı
kişiler Dindarlık’ın takipçisidirler. Müminler bu kötü eylem sahiplerinden;
“bir vahşi hayvanın bizden uzaklaştığı gibi“ uzaklaşırlar.
10. Bu ayetin yorumunda da derin karşıtlıklar vardır. Yorumların çoğunda
Ahura Mazda’nın; Gerçek’in “yaratıcısı ve arkadaşı“ olması kavramı
siliktir, ki bu da metnin formüle ediliş tarzından ileri geliyor. Ayrıca “iyi
düşünceden kaynaklanan eylemleriyle.... iyiden yana olmaya karar
vermiş
adam“
şyeothena...
veya
huxretuş“
orijinal
deyimi
şekliyle;
de
pek
“ehya
venheeuş
çokları
menenho
tarafından
yanlış
yorumlanmış gibi görünüyor. “Veocat“ kelimesini zorlama bir yorumla
“söz verdi“ şeklinde bir yorum kalıbına sokan yazarlar deyimin
tercümesini zora sokmuşlardır. Oysa bu kelime aynen bugünkü Zaza
Kürtçe’sinde kullanıldığı anlamıyla metinde kullanılmıştır; “söyledi,
deklere etti“. Ayrıca bu ibarede “sarılmak“ gibi bir yorumu çağrıştıracak
hiç bir kelime de yoktur. Metinde geçen “iyiden yana olmaya karar
vermiş olan adam“ Zarathuştra’dır. Bu ayette dindaşlarının da öyle
olmaları gerektiği vurgulanmak istenmektedir. Metnin sonunda ise açıkça
tüm güçlerin Ahura Mazda’nın Egemenlik’inde olduğu vurgulanır.
11. “İki Tanrısal gücün Ahura Mazda’nın gıdası“ olması şeklindeki ibare,
açıklanması gereken derecede kapalı bir şekilde formüle edilmiştir. Sağlık
ve Ölümsüzlük, dinin yarattığı iki kavramdır. Din ayrıca müminlerin
kendisine olan sadakatıyla vardır. Burada müminlerin dine bağlılığının,
Ahura Mazda için en arzu edilir gıda olduğu vurgulanıyor. Çünkü
82
ölümsüzlük ve Sağlık bu vasıtayla artar ve kendisine daha bir kuvvetle
ulaşır.
12. Bu bölümde geçen “ödüller’in tevzii“ ölümden sonra söz konusu
olacaktır.
Ayrıca
Tanrı’nın
direkt
olarak
kendisinin
vahyedeceği
emirlerine insanlar (veya imanlılar) uyacak ve mükâfatlarını alacaklar.
13. Peygamber, ilk bölümde sorduğu soruların cevaplarını almış ve tatmin
olmuştur. Bu talimat artık onun tutacağı yoldur. Aldığı talimat, kıyamette
ortaya çıkacak olan Soaşyant’ın daena’sının yolu olacaktır. Gerçek’i
benimsemiş olan Ahura Mazda takipçileri de bu yoldan ilerleyeceklerdir.
Zarathuştra’nın gösterdiği yoldan ilerleyenler, bu dünyada ve öteki
dünyada layık oldukları mükâfatı alacaklardır.
14. Bu ayette geçen; “yoi zî geeuş verezeenı azyao“, yani; “üretken
sığırın toplumunda gerçekten var olmak“ ibaresinde geçen “üretken sığır“
benzetmesi ile İyi Düşünce ve Gerçek’in takipçisi olan imanlılar topluluğu
anlatılır. Zaten ayetin başında yer alan bölümden bunu anlamak
mümkündür.
15. Bu bölümde önemli bir tercüme ayrılığı yoktur (bazı ekstrem yazarlar
hariç).
83
II. Gatha Uştavaiti
43. yasna
1. ”(Her şeye) İstediği gibi hükmeden Mazda Ahura Ona, (yani) dilekleri
olan O insana arzuladıklarını vermelidir.” Ben (bundan dolayı) Gerçek’e
destek olmak için (bana) dayanma gücü gelmesini diliyorum. Bana
Dindarlık’ım sebebiyle refahın nimetlerini ve bir İyi Düşünce hayatı
bağışla.
2. Dahası, (ben) iyi amaçları olan bir insanı mutluluğa (gark edebilecek)
olan tüm (aşağıdaki) şeylerin en iyisi olan şeyleri bu şahıs için diliyorum:
Uzun bir ömrün mutluluğunu yaşayarak bu ömür boyunca kavrayışlı olsun.
Ey Mazda, (bu) kavrayışlılığa Senin en Erdemli (olan) Ruhun vasıtasıyla
ersin. Bu (Erdemli Ruh’unun) sayesinde Sen, Gerçekle birleşmiş olan
(ittifak halindeki) İyi Düşünce’yi yaratmıştın.
3. …Ve bu adam iyiden daha iyi ne varsa ona ulaşmalıdır. (O öyle) bir
adam haline gelmelidir ki bize; -şu maddi varoluşta ve (şu) ruhsal olandaGüçlü Biri’ne giden dümdüz yolu ve Efendimiz’in en dorukta bulunan
makamını öğretsin (giden yolu göstersin). (O), samimi bir insandır, iyi bir
soydandır ve erdemlidir, tıpkı Senin gibi; ey Mazda.
4. Evet eğer Sen, Ey Mazda; Senin, gücü(nü) Gerçek’(ten alan) Ateş’inin
sıcaklığı yoluyla hem Yalan’a sapmışlara hem de müminlere vereceğin
ödülleri gerçekten elinde tutarak bana yardım edeceksen ve ayrıca eğer
İyi Düşünce’nin güçleri benim (olmak üzere) gelecekse, ben gerçekten
Seni hem güçlü ve hem de erdemli (Efendi) olarak kavrayacağım.
84
5. Fakat ey Mazda Ahura, hayatın doğuşunun en başında; İlk Biri olarak
gördüğümden beri, Seni en Erdemli varlık olarak algılamıştım. Aynı
şekilde Senin; (insanların) eylemlerin(in) ve sözlerin(in) birer (ödül veya
ceza olarak) fiatı olduğuna, kötü için kötü, iyi olan için iyi mükâfatın
verileceğine karar verdiğini gördüğümden beri (erdemli varlık olarak
algılamıştım). (Ki bunların herbiri) Senin maharetin aracılığıyla yaradılışın
son dönüm noktasında (verilmiş olacaklardır).
6. Bu hakiki dönüm noktasında (yaradılış’ın ilk anlarında), -ki o anda ben
de (ruhsal anlamda) vardım-, Sen, ey Mazda; Erdemli Ruh’unla ve İyi
Düşünce’nin Yöneticiliği ile (bu) dünyaya geldin. Bunun ( İyi Düşünce
Hakimiyet’inin) eylemleri vasıtasıyla Gerçek ile birleşen yaratılmışlar
(yaratıklar) geliştiler (başarılı oldular). Dindarlık, onlara Senin iraden(den
doğan) hükümleri bildirdi, hiç kimsenin aldatamayacağı Senin iradenden.
7. …Ve ey Mazda Ahura; O (Erdemli Ruh) bana İyi Düşünce ile kulak
verdiğinde, ben Seni erdemli olarak algılamıştım bile. (O sırada ) bana
şunları sormuştu: ”Kimsin sen? Hangi taraftansın? Hangi işarete dayanarak
sen, bugün kendi takipçilerine ve kendi özüne bu vahiyleri açıklamaya
başladın (açıklamayı üstlendin)?”
8. Bunun üzerine Ona (Erdemli Ruh’a) ilk olarak şunları söyledim: ”(Ben)
Zarathuştra’(yım). Eğer gücüm yeterse, ben Yalan’a sapmış olanın gerçek
düşmanı ve Gerçek’in güçlü destekçisiyim.” Ben bir yandan Seni takdir
edip överken, ey Mazda, (öte yandan da) Senin (yani) dilediği gibi
Yöneten’in çabalarını (izah etmeye) başlamıştım.
9. Evet ey Mazda Ahura; O bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben Seni
(çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım bile. Onun; 'Kime hizmet etmek
85
isteğindesin?” şeklinde sorduğu soruya: ”senin ateşine! Gücüm yettiği
sürece ben, Gerçek’in ululanma(m) için bir armağan(ı) bulunduğu
(gerçeğine) riayet edeceğim.” cevabını verdim.
10. ”Bundan dolayı, bana Gerçek’i esinlet (vahiyle bildir), ki onu
çağırmaya devam ediyorum. Dindarlık ile yoldaşlığımdan dolayı ben bu
esini hak ettim. Bizim (Sana, yani Erdemli Ruh’a sorduğumuz) sorularımızı
dikkate alarak, fikir ver (bize). Çünkü Senin çabalarınla öğutlenenler,-ki
bunlar, Tek Hakim (varlık’ın-A,M’nın) güçlü ve kudretli olarak yaratmış
(olduğu) Sana- (yani)güçlü birine ait öğütlerdir (ve bundan dolayı
muteberdirler).
11. Evet ey Mazda Ahura, O bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben
Seni erdemli olarak algılamıştım bile. Fakat Senin sözlerinle ilk kez
bilgilendirildiğimde, Senin; ’(onlar için bu itikat) en iyisidir’, dediğin
(benim) itikatımın insanlara kavratılmasının çok zahmetli olduğunu
görmüştüm.
12. Bununla birlikte Sen bana şunları söylemiştin: 'Sen Gerçek’e
(gayretinin bir sonucu olan) kendi kavrayışınla vardın (geldin). Dahası,
(bu süreç içinde) sen hiçbir şekilde itaatsizlik etmek suretiyle benimle
çelişkiye düşmedin.” (Yani) Ben (Gerçek’i seçme şerefine), zenginlik
bağışlayıcı ödüllendirmenin eşlik ettiği (Tanrının Sözü’ne) İtaat’in
(Sraoşa’nın) -ki birileri buna göre, kurtuluş günlerimizde her iki gruba
(mensup insanları) hak ettikleri (mükafat ve cezaları) dağıtılırlar- bana
gelmesinden önce ermiştim.
13. Evet ey Mazda Ahura, O bana İyi Düşünce ile kulak verip benim
erişmeyi arzuladığım amacı öğrenmeye çalıştığında, ben Seni (çoktan
86
beri) erdemli olarak algılamıştım bile.”Bana şu erişmeyi arzuladığım
amacı bir uzun hayat boyu bağışlayın, ki böyle bir şeye erişmek için
şimdiye kadar hiç kimse sizi zorlayamadı. (Bir de) şu arzu edilir
koşullarda (yaşama ile ilgili) arzumu (yerine getirin) -ki bunun Senin
hükmün altında olduğu söylendi-.”
14. Evet ey Mazda, bana Kendi desteğini uygun (bir şekilde) ver, bu öyle
bir şekilde olsun ki, (sanki istenen şeye) sahip olan yetenekli biri bunu
arkadaşına sunuyor (gibi olsun), ki bu (yetenek); Gerçek ile uyum içinde
(sürdürülen) Senin Hakimiyet’in vasıtasıyla kazanılır. Bırak (bu destekle)
ortaya çıkayım ve Senin öğretine düşman olanları kovayım! Bırak (bunu)
tüm şu Senin emirlerini hatırlayanlar ile birlikte (yapayım)!
15. Evet ey Mazda Ahura, O bana iyi Düşünce ile kulak verip, (şu) en iyi
şeyleri tanrısal bir esinle bildirdiğinde, -bana düşüncelere dalmış biri
(bildirdi bunları)-, ben Seni (çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım
bile. (Evet) o zaman en iyi şeyler söylenmişti: ”(İyi Düşünce sahibi olan)
bir insan, Yalan’a sapmış olan pekçok kişiyi tatmin etmeyi ummamalı,
çünkü onlar ’tüm müminler kötüdür’ derler.”
16. Efendim, Bundan dolayı bu Zarathuştra herşeyden daha kutsal olan
Senin Ruhun’a (hizmet etmeyi) seçti. ”Gerçek somutlaşsın ve hayat ile
güçlensin. Dindarlık, Güneş’in ortaya çıkışına hakim olanın (A. M’nın)
Hakimiyet’ine girsin. O kendi İyi Düşünce’si yoluyla, (hak eden) birinin
eylemlerinin karşılığı olan mükâfatları dağıtsın.”
87
43. yasna’nın yorumu ve açıklamalar
1. Bu Ha’nın ilk iki satırı özel olarak ”Mathra”dan (Ezeli Tanrı
Kelamı’ndan) alınmıştır. Zarathuştra bu iki satırı önceye almakla, Tanrı
nezdinde dileklerin kabul edilebilirliğini ortaya koyuyor ve arkasından
kendi dileğini -amacıyla birlikte- ifade ediyor. ”Vasta” ve ”uşta”
kelimelerinin ikisi de aynı ”√vas”tan gelir. Çevirmenlerin bazıları (mesela
Nyberg) Zarathuştra’nın Aşa’dan, bazı yazarlar ise son iki satırda
Peygamber’in
Dindarlık’tan
(Armaiti’den)
dilekte
bulunduğunu
kaydediyorlarsa da bu yanlıştır. O, burada; ”Aşa’ya destek olmam” için
diyor, ”Dindarlık’ımdan dolayı” diyor. Metnin bütününü gözönüne
getirdiğimizde, bu Ha’da sadece Ahura Mazda’dan dilekte bulunmanın söz
konusu olduğunu (gramatiğe bile lüzum kalmadan) anlarız.
2. ”Bu şahıs”tan kasıt Zarathuştra’nın kendisidir. Bu bölümde geçen
”xvathra” kelimesi biraz değişik yorumlara yol açmıştır. Bazıları kelimeyi
”mutluluk” olarak çevirmişken, bazıları da ”ermişlik” diye yorumlamış.
Daha uygun gibi görünen bir tercüme de Insler’den gelmiş; ”iyi amaç”.
Metinde geçen ve tartışmasız bir şekilde tercüme edilen bir ibareyi
Kürtçe bilen okuyucular hemen çözeceklerdir: ”Darego jyaiti=uzun bir
hayat”. Vahişta kelimesinin buradaki anlamı da bazı yazarlar tarafından
tartışmaya açılmış. Bunlardan Moulton, kelimeyi ”Behişt=Cennet” olarak
tarif etme eğilimindedir. Oysa burada geçerli olan kelimenin asıl
anlamıdır; ”en iyi”.
3. ”İyiden daha iyi olana” ulaşacak olan insan, Zarathuştra’nın kendisi
olmalı. Bu ulaşılacak olan ”iyi” şey, Tanrısal vahiylerdir. O bunları
öğrenecek ve etrafına öğretecektir. O ”soylu, samimi ve erdemli”dir,
tıpkı Mazda gibi... Bu tabir, Zarathuştracı inanç bakımından ele
88
alındığında çok önemlidir. Çünkü bu inanca göre insan ile Tanrı aynı
kökten gelir; sonsuz ilkel ışıktan. Bazı yazarlar metinde geçen ”asti”
kelimesini ”dünya” şeklinde çevirmişlerdir. Fakat bu kelime Rig Veda’da
”a stha” şeklinde ve ”tırmanış”ı ifade etmek için kullanılmıştır. İki dil
arasındaki yakın benzerlikten hareket edersek, bizim seçtiğimiz ”doruk”
kelimesi, astinin ifade ettiği anlamı karşılayabilecek en iyi yoruma imkan
verecektir.
4.
”Gücünün
kaynağı
Gerçek
olan
Tanrı’nın
Ateşi”
kavramı,
Zarathuştracılar’ı ”ateşe tapanlar” olarak niteleyen bazı Müslüman
yorumcuların ne kadar cahil olduklarını ortaya koymaya yeter. Buradan
da anlaşıldığı kadarıyla bu ateş, manevi bir ateştir. Bu ateşin sıcaklığı;
yani sıcak bir gerçek vasıtasıyla ödül ve cezaları dağıtacak olan Tanrı’nın
desteği esastır Zarathuştra için. İyi Düşünce ve ateş bu Ha’da
Zarathuştra’nın istediği ikilidir.
5. ”Zatha” bu Ha’nın anahtar kelimelerinden biridir. ”Zatha” bugünkü
Kürtçe’nin
Tüm
lehçelerinde
”ziyayış”,
”zayin=doğmak”
şeklinde
muhafaza edilmiş bir kelimedir. ”Hayatın doğuşu sırasında” Tanrı ancak
İngilizler’in ”vision” dedikleri bir yolla görülebilir, ki Zarathuştra’da
burada bunu kastediyor. Ancak geç Zerdüştiliğin fravaşi kavaramını da
unutmamak
gerekir.
Buna
göre
Zarathuştra’nın
”koruyucu
ruhu”
sayılabilecek olan fravaşisi yaradılışın en başlarında şekillenmişti. Eğer bu
kavram Zarathuştra tarafından da kabul ediliyor idiyse, O Tanrı’yı bu
yolla da görmüş olabilir. Tanrı o sırada -Peygamber’in duyabileceği bir
şekilde- kendisine; ”eylemlerin ve sözlerin birer fiatı olduğunu”
bildiriyordu. Bu fiat (yani ceza ve mükafat) yaradılışın son dönüm
noktasında (kıyamette) tebliğ edilecektir.
89
”İlk Biri” demekle Zarathuştra, Tanrı’nın kendisinden başka varlığın
bulunmadığı anı (vision ile) yakaladığını söylüyor. Bu tesbitle, Ahura
Mazda’nın tüm yaratılmışların yaradılışının başlatıcısı olduğu söyleniyor.
Tek Tanrı..
6. ”Hakiki dönüm noktası” yaradılış anıdır. Böylesine bir dönüm noktası
ile burada yaşamın başladığı ilk anlar kastediliyor. Yani yaşamın
şekillendiği ilk günlerden bahsediliyor burada. İyi Düşünce’nin hakim
olduğu bu dönemde yaratılmışlar, Kötü’nün güçlerine karşı başarılı bir
şekilde geliştiler. İnsanlar bu dönem(den itibaren) Dindarlık vasıtasıyla
Tanrı’nın
hükümlerini
öğrendiler.
Bu
hükümler,
”hiç
bir
gücün
aldatamayacağı” Ahura Mazda’nın hükümleridir. İnsanlar, Tanrı’nın bu
emirlerini yerine getirdikleri sürece Kötü’nün Güçleri’ni tecrit etme
şansına sahip olacaklardır.
7. Bazı yazarlar metnin bu bölümünde, İyi Düşünce’nin gelipte
Zarathuştra’ya kulak verdiğini kaydederler (ki bunlar ekseriyettedirler).
Oysa Insler’in -doğru bir şekilde- saptadığı kadarıyla ”pairi .jasat=kulak
vermek” ibaresi direkt bir şekilde ifade edilmemiş, yani metinde yer
almayan bir süje gerektiriyor, ki bu anlaşıldığı kadarıyla ”Spentõ
Mainyuş=Erdemli Ruh”tur (Ahura Mazda’nın oluştuğu ruh). Yani Erdemli
Ruh, İyi Düşunce vasıtasıyla kendisine (Zarathuştra’ya) kulak vermişti.
8. ”Vasase xşathrahya”, ”dilediği gibi hükmeden” anlamına gelir. Fakat
bu
deyimi
pek
çok
yazar
değişik
şekillerde
yorumlamışlardır.
Bartolomae’nin bu tesbitini biz günümüzün Kürtçesi ile -kısmen de olsatakviye edebiliriz. Vasa, Zazaki’de hala ”Waşt” şeklinde ve aynı (istedi)
anlamda kullanılıyor.
90
9. Çok zor olan Ha’lardan biri de budur. Bu ayetin tercümesinde çok
çeşitli varyasyonlarla karşılaşabilirsiniz. Fakat bir gerçek hiç bir
yorumcunun
gözünden
kaçmamıştır.
Bu
Ha’dan
anlaşıldığı
kadar
Zarathuştra, Tanrının Ateşi’ne hizmet etmeyi istemektedir. Tanrının Ateşi
ise gerçek ile sıkı bir ilişki içindedir. Yani Gerçek; Ateş’li bir sıcaklığa
sahiptir, Gerçek; iç yakıcı bir mutluluk verir.
10. Peygamber ikisi arasındaki bu sıkı irtibattan dolayı Gerçek’in
kendisine esinletilmesini istemektedir. Bu Ha’da da tercüme karışıklıkları
yaşanmıştır.
Söz
konusu
karışıklıklar
bilhassa
Gerçek-Zarathuştra-
Dindarlık ekseninde cereyan etmektedir. Kimi yazar, bu bölümde hitap
sahibinin Mazda olduğunu, bundan dolayı burada kastedilenin; Tanrı’nın
Gerçeği Dindarlık ile birleştirdiğidir, derler. Bazıları ise; Zarathuştra’nın
Tanrı’ya hitap ederek; Kendi dindarlığı’nı Onunki ile birleştirdiğini
kaydederler. Bunun gibi pek çok varyant zikredilir. Fakat metnin kendisi
de çok karmaşık bir şekilde formüle edilmiş olduğundan dolayı, bugün
bile işin içinden tam çıkılabilmiş değildir. Ben metindeki kelimelerin
kullanılış biçimine en uygun düşen yorumu seçmeye çalıştım.
11. Yazarların büyük bir çoğunluğu bu Ha’da vahiy taşıyıcı bir melek
aramışlar ve -İslamiyet’in etkisinde kaldıklarını sandığım bu yorumcularİyi Düşünce’yi bu iş için uygun bulmuşlar (Cebrail’i hatırlayınız). Bu görüş
geniş ölcüde doğrudur. Oysa bu Ha’da İyi Düşünce’nin (Vohu Manah’ın)
Peygamber’e gelişi mutlu bir olaydır, Fakat kendisinin ”Tanrı’nın Sözleri”
ile bilgilendirilmesi; Erdemli Ruh’un, yani ”Spenta Mainyu”nun işidir.
Peygamber kendisine
yükletilen
görevin
ağırlığını tüm benliğinde
hissetmekte ve bunu ifade etmektedir. Fakat Spenta Mainyu bu
bilgilendirme işini Vohu Manah vasıtasıyla yapabilir.
91
12.
Bu
bölümde
geçen
”fraxşnanı”
kelimesinin
yorumu
ortalığı
karıştırmışa benziyor. Bu kelimenin ”ayırdetme” anlamına geldiğini göz
önüne alarak, ayırd etme kaabiliyetini ”kavrayış” olarak yorumladım.
Yani ”To right shalt to go for teaching” yorumunun burada yeri yoktur.
Çünkü Peygamber’in cisimleştirilmiş bir Gerçek’e gitmesi söz konusu
değildir. O ”..hast come to the truth in (his) discernment”. Bu bölümde
bahsi geçen ”her iki fraksiyon”dan kasıt, Yalan’ın ve Gerçek’in
takipçileridir. Sraoşa’nın ölümden sonraki kişisel hesaplaşma sırasında
insanlara gelip mükâfat ve cezalarını vereceğini düşünürsek, burada
Peygamber; '..den önce' derken o hesap gününden öncesini kastediyor.
13. ”..Böyle bir şeye erişmek için şimdiye kadar kimse sizi zorlayamadı”
sözünün muhatabı, Zarathuştra ile yüzleşen Kutsal Ruh’tur (Spenta
Mainyu). Tanrısal Güçler’in hiç bir şeye zorlanamayacağının ifadesi olan
bu inanç Müslümanlık’ta da devam etmiştir. ”Senin hükmün altında”
ibaresinde, her şeyin Yaratıcı Efendi’nin hükmü altında olduğu tescil
ediliyor. Bu hüküm; Gerçek’in ve İyi Düşünce’nin hakimiyetidir ve Spenta
Mainyu tarafından harekete geçirilmiştir.
14. Zarathuştra’nın burada Mazda’dan istediği yardım, tahmin edileceği
gibi bilgidir, iyi düşüncedir, gerçektir. ”(Sanki istenen şeye) sahip olan
yetenekli biri -ki burada Ahura Mazda’dır- bunu arkadaşına sunuyor -ki
burada Zarathuştra’dır-” cümlesindeki arkadaşlık ilişkisi; bilgilerin direkt
vahyedilmesi isteği ile izah ediliyor. Yani Peygamber, Tanrı’nın kendisine
-hiç bir aracı kullanmadan- istenen bilgileri vahyetmesini istiyor.
15. Moulton, burada geçen ”vahişta” kelimesini -eski yorumcuların
hemen hemen tümünde bu eğilim görülür- ”cennet” olarak yorumlamış.
Fakat burada kelime asıl anlamıyla; yani ”en iyi” anlamına gelmek üzere
92
kullanılmıştır. Mills ise 14. ve 15. Ha’ların her ikisinde de ”Sraoşa=İtaat”
kelimesini geçirmiştir, ki orijinal metinde bu kelime bu Ha’larda geçmez.
”Yalan’a sapmış” olan herkesi doğru yola çevirmek, bu kişilerin
müminlere karşı olan ön yargılarından ileri gelir. Çünkü onların kafasında
gerçek olarak kabul ettikleri bir saplantıları vardır; ”tüm müminler
kötüdür'.
16. Zarathuştra bu Ha ile artık emin bir şekilde, Spenta Mainyu’ya neden
hizmet etmeyi seçtiğini izah ettiğine kani olarak haykırmaktadır.Gerçek
somutlaşmalı (ete kemiğe bürünmeli), yerleşmelidir. Yani insanlar
tarafından kabul edilmelidir. Dindarlık, Ahura Mazda’nın Şeytani Güçler’e
karşı mücadele etmekten ibaret olan amaçlarının emrine girmelidir.
44. yasna
1. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle. Ey Mazda, Sana
benzer biri bana, -yani arkadaşına- bildirmişti. Saygılı bir şahıs, Ona;
Senin yüceliğinde birine nasıl saygı göstermelidir? (Ve) Bizim tarafımızdan
Gerçek ile arkadaş(lık ilişkileri içinde bulunan) topluluklar nasıl
geliştirilmelidir? (Bu topluluklar) yoluyla O (yani Gerçek), bize İyi
Düşünce ile birlikte gelecektir.
2. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: En iyi hayatın
(yani ahiretteki cennet hayatının) başlangıcında verilecek olan ödüller,
bu ödülleri alacak olanları mutlu edebilecek mi? Şüphesiz O, yani Gerçek,
-(yani) kendi ruhunda herkesin günahlarını izleyen kutsal biri-, bu
canlıların tümüne bağışta bulunandır, ey Mazda.
3. Buna Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Kuşakların
başlangıcında, Yaradılış (süreci) boyunca kimdi Gerçek’in babası? Kimdi
93
Güneş’in ve yıldızların yörüngelerini tayin eden? kimin vasıtasıyla Ay
(önce) dolgunlaşır, sonra hilâlleşir? Bu gibi şeyleri ve diğerlerini ben
gerçekten öğrenme arzusundayım.
4. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Kim aşağıdaki
yeri, yukarıdaki göğü destekledi ve düşmelerine mani oldu? Nedir sular ve
bitkiler? Kim süratliliği rüzgârla ve bulutla birleştirdi? Kimdir ey Mazda,
İyi Düşünce’nin yaratıcısı?
5. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçeği söyle: Hangi sanatkâr şu
ışıklı gök cisimlerini ve karanlık gökleri yarattı? Hangi sanatkâr hem
uykuyu hem de hareketliliği yarattı? Kimin vasıtasıyla gün ağarması; öğlen
ve akşam (vakitleri) ile birlikte sürer, ki tüm bunlar bir mümine
amaçlarını hatırlatır.
6. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle, eğer bu
söyleyeceğim şeyler doğruysa: Dindarlık, eylemleriyle Gerçek’e maddi bir
vücut verdi. (Gerçek’i maddi vücuda kavuşturmuş olan) Dindarlık
(ayrıca), Senin için İyi Düşünce’nin Hakimiyet’ini açık bir hale getirdi. Sen
kimin için şekillendirdin sevinç getirici doğurgan sığırı?
7. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Kim Egemenlik’e
ilave olarak itibarlı Dindarlık’ı şekillendirdi? Kim yarattı babasına
ihtimamda saygılı (ihtimam gösterirken saygılı) olan oğulu? Ey Mazda, bu
sorular(ıma aldığım cevaplar) vasıtasıyla ben, Erdemli Ruh’undan dolayı
Senin herşeyin yaratıcısı olduğunun ayırd edilmesine yardımcı olurum.
8. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle. Ey Mazda, benim
Senin (tüm) buyruklarını, (ve) hakkında İyi Düşünce’den akıl aldığım şu
sözleri ve Gerçek ile uyum içinde (geçen) bir yaşamda (veya yaşam
94
boyunca) doğru bir şekilde edinilen şu şeyleri unutmamak için (gerçeği
söyle bana): Gelecekte hangi iyilere doğrulacaktır (ya da bunlar gibi
hangi iyi şeylere varacaktır) benim ruhum?
9. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: -Ey Mazda şu
Senin gibi, büyük güce (sahip olanlardan) biri olan- (yani) Kutsal
Egemenlik’in Efendisi’nin, sahip olduğu Yüce Egemenlik’inden dolayı
emrettiği (doğrultuda), kendi daenamı nasıl hayata geçirebilirim ey
Mazda? O (yüce efendi) ki Gerçek ve İyi Düşünce ile birleşmiş olan
mekânında oturur.
10. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Onlar,
yaşayanların tümü için en iyi olan daenayı gerçekten kavradılar mı?
Dindarlık’tan kökünü alan sözleri ve eylemleri ile, şimdiden Gerçek ile
birleşmiş haldeki benim tüm takipçilerim, Gerçek’in arkadaşlık ettiği
(daenalarını) geliştirebildiler mi? Benim sezgim sonucu onlar, Senin
güçlerini(n yardımını) umut ediyorlardı.
11. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Senin
fikirlerinin öğretilmiş olduğu birine, Dindarlık nasıl ayrı olarak gelir, ey
Mazda? Ben onlar tarafından Senin en başta gelen (takipçin) olarak kabul
edilmiştim. Sen diğer tümüne (Senin takipçin olmayanlara) ruhun
düşmanlığı gözüyle bak(arsın)!
12. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle, Sana (şu
prensipler) gereğince bunu soracağım: ”Gerçek yanlısı mümin kimdir veya
Yalan yanlısı kim? Bu mudur Kötü, ya da şu mu?” Yalan’a sapmış kişi, -ki
Senin nihai kurtarıcılığına karşı savaşmak için Kötü ile anlaşacaktır-,
Kötü’yü seçmiş olan kişi şudur muhakkak, -bu değil-.
95
13. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Biz kendi
içimizden (bize hakim olmaya çalışan) Yalan’ı nasıl (geri) püskürtebiliriz,
nasıl
şu
itaatsizlikle
malûl
olan
(adamların)
da üstünden
(geri
püskürtebiliriz)? O (adamlar ki) ne Gerçek’in özeni ve arkadaşlığının
ardından koşarlar, ne de İyi Düşünce’nin öğütlerinden zevk alırlar.
14. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Yalan’a
sapmışların arasında güçlü bir inşikak (bölünme) yaratması için, onları
acılara ve kötülüklere boğması için, nasıl yaparak Yalan’a sapmış olanı, Senin
Mãthran
(vasıtasıyla
bildırdığın)
kurallar
gereğince-,
(onu)
parçalaması için (Yalan’a sapmış olanı) nasıl Gerçek’in ellerine teslim
edebilirim?
15. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Dünya’nın iki
(ana) kitlesinin (İyi’nin ve Kötü’nün taraftarlarının) anlaşmak gibi bir
eğilimleri yokken, (bu durumda) eğer Sen, şu desteklemeyi çok
arzuladığın emirleri(n) gereğince Gerçek ile birleşmiş (olan) bu Dünya’yı
koruyacak maharetteysen, Ey Mazda; zafer kazanmayı ne zaman ve kime
nasip edeceksin? (İyi’ye mi, Kötü’ye mi?)
16. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde,
Senin Öğretin’e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim
Yalan’a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır? Bana vahiy yoluyla
(bildir) ey Mazda, Dünya’yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu
işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi
Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir
insana (gelsin).
96
17. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Ey Mazda,
Seninle
uyum
halinde
heyecanlandırabilirim,
(olmak
benim
kaydıyla)
sesim;
Senin
Gerçek’e
takipçilerini
bağlı
nasıl
kalınması(nı
gerektiren) şu (ilahi) emre (Mathra) uygun olarak, Sağlık ve Ölümsüzlük
ile birleşmek için çabalama (uğraşımda) nasıl yeteri kadar kudretli
olabilir?
18. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Ben, aygırları
ile birlikte on kısrak ve bir deveden ibaret olan ödülü, Gerçek vasıtasıyla
nasıl kazanabilirim? Bu öyle bir ödüldür ki, benim kendi içime Sağlık ve
Ölümsüzlük’ü ilham eder (vahy eder), tam da (öyle ki) bu ikiliyi Sen
kendin için almışken.
19. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Bir şahıs ki;
bizim verdiğimiz söze uygun olarak alacağı bir ödülü kazanmış olan
birine, onu (yani ödülünü) vermez, böyle bir şahıs için ilk ceza ne
olacaktır? Ben nihai bir cezanın onu bulacağını biliyorum.
20. Ey Mazda, Daevalar herhangi bir şekilde İyi Hükümdarlar olmuşlar
mıydı? Evet, ben (onlar hakkında) soruyorum bunları. Onlar ki kötü
yöneticilere yalan söylemeye devam ettiler, bu (yöneticiler ve kendileri
ile) birlikte şu karapanlar ve usigler Sığır’ı (böylelikle) şiddette maruz
bıraktılar.
Kavalar
da
(kendilerine
katılmıştı)..
Onlar,
Onun
ve
çayırlarının Gerçek ile zenginleşmesine pek istekli değillerdi (sıcak
bakmıyorlardı).
97
44. yasna için yorum ve açıklamalar
1. 'Sana benzer biri' gibi bir yoruma yol açan ”xşmavatõ” kelimesinin yer
aldığı cümle bir bütün olarak ele alındığında aslında; ”Siz Ahuralar’dan
Biri” yorumu ortaya çıkar. Buradaki ”Ahura nemangho” ibaresinin çoğul
olma karekteri, bazı yazarları -eğer peşin hükümlü değillerse- Zarathuştra
dininin niteliği hususunda bir kez daha şaşırtmıştır. Onlar bu ibarenin
içerdiği anlamı, geliştirdikleri ”Çok Tanrılı Zarathuştra Dini” teorisine
dayanak olarak kullanmışlardır. Oysa metnin bu bölümünde işaret
edilmek istenen şey, ”Tanrı’nın Veçheleri”dir, ki Ha’nın sonlarına doğru
bunlardan biri olan ”Aşa”dan açıkça söz ediliyor. Bilindiği gibi Tanrı’nın
her veçhesi de tıpkı Tanrı Ahura Mazda gibi birer Ahura’dır. ”Gerçek ile
dostça (veya yoldaşça) ilişkiler” Gerçeğe varmak, Gerçek ile birleşmek
demektir.
2. Bu Ha’da Moulton’un tercümesine daha fazla yakınlık duymama
rağmen, İnsler’in yorumu da yabana atılamaz. Birinde imanlı adam iyi
şeyleri araştırdığı için kurtarılmış olacakken, diğerinde ise verilecek olan
ödül, onu alacak olanı mutlu edecektir. Biraz derinlemesine baktığımızda
iki öngörü arasında pek büyük bir fark yoktur. Metinde Aşa, insanların
(daha geniş anlamıyla canlıların) tümüne ”vaadedilen mükâfatları
bağışlayan” olarak tanıtılıyor. İnsan gerçeğe, -yani Aşa’nın temsil ettiği
insani değere- sarılırsa bu gerçek ona ödül olarak geri dönecektir. Ayrıca
Aşa herkesin günahlarını da izler. Çünkü günahları izleyemezse, hak
edenlere ödüllerini ve cezalarını veremez.
98
3. Bu Ha’da açıklanması gerekli olan önemli bir problem yoktur.
4. Metnin bu bölümünün tercümesinde nüans farkları vardır. Mesela
yazarların çoğunluğu ”kimdir (nedir) sular ve bitkiler” derken, Mills; belkide haklı olarak- bu Ha’da suları ve bitkileri yaratanın kim olduğu
sorusunun sorulduğunu tahmin ediyor. Metnin sonunda ise bu kez İyi
Düşünce’yi yaratanın mı, yoksa ilham edenin mi araştırıldığı söz konusu
olmuştur. Ama bence İyi Düşünce ruhsal bir kavram olduğu için, onun
ilham edilmesi ile yaratılması arasında önemli bir fark yoktur.
5. ”Hangi sanatkâr....yarattı” ibaresi, tek yaratıcı olarak kabul edilen
Ahura Mazda’yı işaret eder. Bu Ha’ya bakılırsa Mazda; karanlığı ve
aydınlığı, uykuyu ve hareketliliği yaratmıştır. O, bunları yaratan tek
”Sanatkâr”dır. Çünkü ”Sanatkâr”dan tekil olarak bahsedilmiştir, çoğul
değil.
6. Bu Ha, daha ziyade Dindarlık’ın işlevlerini söz konusu etmektedir.
Anlatılmak isteniyor ki; Dindarlık olmazsa Gerçek ”ete kemiğe” (manevi
anlamda söylüyorum) bürünemeyecek, ya da kabul görmeyecektir.
Dindarlık, Bundan başka Ahura Mazda için İyi Düşünce’nin Egemenliğini
(dindar kitlelerin artması dolayısıyla) açık bir hale getirdi. Metinde bahsi
geçen doğurgan sığır; Bartholomae’ye göre Zarathuştracı öğretide ”iyi
kader”i temsil eder. Insler de aşağı yukarı aynı anlama gelebilecek bir
saptamada bulunuyor.
7. Zarathuştra, sorduğu kritik sorularına, -ki bu soruların cevapları
içindedir-, alacağı cevaplarla Ahura Mazda’nın hem maddi ve hem de
manevi alemde her şeyin yaratıcısı olduğunu daha net bir şekilde
anlayacak ve bu anladıklarını etraftaki insanlara anlatacaktır. Bu
99
bölümde Mazda; manevi alemde Armaiti ve Xşathra’yı, maddi alemde ise
erdemli oğulları yaratıyor. Metinde yaratıldığı bildirilenler, iki alemden
de yaratılanlar arasında sadece misallerdir.
8. İyi Düşünce, ya da Vohu Manah, Peygamber’e Mazda’nın sözlerini
(Kelam-ı Qedim’i) bildirmiştir. Biz burada Vohu Manah ile İslam’ın
Cebrail’i arasında rahatlıkla bir paralellik kurabiliyoruz. Peygamber,
Gerçek’le uyum içinde geçen bir yaşamda ise pratik tecrubeler kazanıyor.
Zarathuştra bütün bunları sürekli akılda tutmak için ise, ruhunun daha
sonraki aşamada varacağı gerçekleri bilmek istiyor.
9. Mazda, hakimi mutlak olmasından ileri gelen bir güce sahiptir. İşte
böylesine bir gücün sahibi olan ve bundan dolayı ceza veya mükâfatla
ilgili olarak verdiği sözleri tutan yüce Tanrı, insanlardan vicdanlarını
kullanarak davranmalarını ister. İyi insan bunu hayata geçirmenin
yollarını arar. Zarathuştra burada kendisini söz konusu ederek bunu
anlatmaya çalışıyor. Öte yandan, Zarathuştra’nın inandığı Tanrı; ”Gerçek
ve İyi düşünce ile birleşmiş” bir mekâna sahiptir. Yani insanlara, ”siz de
böylesi bir mekân yaratınız” denmek isteniyor.
10. ”Yaşayanlar için en iyi olan daena”, İyi’den yana tavır aldığından
varlıklar için en hayırlı olan şeydir. Zarathuştra’nın takipçileri, köklerini
Dindarlık’tan alan sözlere ve eylemlere sahiptirler ve bu onlar için çok
hayırlıdır. Çünkü Dindarlık onlara Mazda’nın emirlerini tebliğ eder. Bu
yolla onlar, Tanrı’nın güçlerinden medet umabilirler.
11. Bu Ha’nın son mısrasının tercümesinde araştırmacılar hemfikir
değildirler.
Bazıları Zarathuştra’nın
kendisinin
”ruhun
düşmanlığı”
gözüyle diğer tümüne, yani Ahura Mazda’ya tapmayanlara baktığını
100
kaydederlerken, mantıki bir tahlil geliştiren Insler, ”ruhun düşmanlığı”
gözüyle bakanın Tanrı’nın kendisi olduğunu söylüyor. Ona göre bu Ha’da
geçen
”all
others”den
kastedilen,
Zarathuştra
öncesi
dönemde
geliştirilmiş olan bir başka Ahura Mazda kavramına tapan topluluktur. Bu
Mazdacılar’ın, daha sonraları İran’da iktidarı ele geçirecek olan
Akamenidler olduğunu görmek zor değildir. Zarathuştra; imanlılar
tarafından Ahura Mazda’nın ”en önde gelen takipçisi” olarak kabul
ediliyor. Ben bu Ha’yı, Med-Pers dinlerinin ayrı oluşunu gösteren en
önemli delil sayıyorum.
12. Bu İki Ahura Mazdacı Grup arasında hangisi doğru yoldadır sorusu, iki
din arasında seçim yapacak olanlar için can alıcı olacaktır. Çünkü
bunlardan biri Tanrı’nın nihai kurtarıcılığına karşı, Kötü ile anlaşacak ve
Ahura Mazda’ya karşı savaşacaktır.
13. Burada Zarathuşra ”Aşavan”lığın karşıtı olan ”druj” gibi Kötü’nün en
belirgin yardımcısından içimizi nasıl temizleyebileceğimizin yollarını
araştırıyor. Bununla da yetinmeyen Peygamber; ”ne Gerçeğin ardından
koşan, ne de İyi Düşunce’nin öğütlerine kulak asan” itaatsizleri de
Druj’dan kurtarmaya çalışır.
14. Aşa, Tanrı Kelamı olan Mathra’nın kuralları gereğince Druj’u
parçalayacak olan Tanrısal varlıktır. Zarathuştra’nın öğretisine göre insan
Kötü ile mücadelede merkezi bir role sahip olduğundan, insan O’nu tecrit
etmek suretiyle Aşa’nın ellerine teslim eder. Kötü güçler arasında tecrit
edilmişlikten dolayı bölünmeler meydana gelecek ve bu güçler acılara
boğulacaklardır. En nihayetinde bu Kötüler, Aşa’nın bir darbesiyle
parçalanacaklardır.
101
15. Metinde geçen ”spada” kelimesinden kasıt, İyi ve Kötü’ye bağlılık
gösteren taraftar kütleleridir, ki burada Mazdacılar ve Daevacılar
kastedilmektedir. Bu iki kütlenin anlaşmak gibi bir eğilimleri yoktur. Bu
dünyada insanlar bunlar arasında bölünmüştür. Zarathuştra nihai bir
zaferin bunlardan birine nasip olacağını, bunu kimin kazanacağının ve
zaferin ne zaman kazanılacağının bildirilmesini istiyor.
16. Artık tamamen ahiret sorunlarıyla ilgili bölümlerdeyiz. ”Benim
evimde yaşayanlar” deyimi, Zarathuştra’nın taşıdığı mesaja inananlardır.
Dünyayı rehabilite edecek biri tayin edilecektir, ki bu; insanları kıyamete
taşıyacak olan bir ahir zaman peygamberidir. Kendisine İtaat (Sraoşa)
bağışlanmış olan O Peygamber, Tanrı’nın dilediği herkese İyi Düşünce ile
birlikte gelecektir. Metnin bu bölümunde adı geçen Sraoşa daha sonraki
Zerdüştiliğin önemli bir mitolojik figürü olacaktır. Bu yazatanın görevleri
arasında bu metinde geçtiğine benzer, ahiretle ilgili bazı şeyler de
sayılır.
17. Bu Ha’nın çevirisinde araştırmacılar hemfikir değil gibi görünüyor. Bu
Ha’da bazı araştırmacılar ”amaç” kelimesini bulmuşlar, ki bu yoktur.
Bazıları
ise
”vaxş=ses”
kelimesini
es
geçmişler.
Bazılarınca
”Xşmat=Sizinle” kelimesi ile Tanrı’nın kastedildiği kısım da es geçilince
ortaya değişık bir metin çıkarılmış. Ayrıca metnin ”ke=kim” soru edatı ile
başladığı
da
gözardı
edilerek,
cümleler
soru
cümlesi
olmaktan
çıkarılmıştır. Oysa metinde bir etkileme söz konusudur. Ölümsüzlük ve
Sağlık ile bir ittifak arayışı söz konusudur ve Aşa’ya bağlılık söz
konusudur.
18. Çevirilerdeki karışıklık bu Ha’da da devem ediyor. Bunda gramatik
güçlüklerin ve kelimelerin anlamlarının anlaşılamamasının rol oynadığı
102
yadsınamaz. Benim tercih ettiğim şekliyle metnin tercümesinde geçen;
”..aygırları ile birlikte on kısrak ve bir deveden ibaret olan ödül”
ibaresinde Zarathuştra kendi öğretisine sadakat gösterecek on erkek, on
kadın ve bir lideri kastediyor. Insler bunların Kava Viştaspa’nın saray
çevresi olabileceğini büyük bir isabetle kaydeder. Çünkü bu iltihak,
Zarathuştra’yı (düşüncesi itibariyle) gerçekten Sağlık’lı yapmış ve
Ölümsüz’leştirmiştir. Bilindiği gibi Viştaspa’nın Bahdin’i seçmesinden
sonra din hızla yayılmış ve bir daha yıkılmayacak şekilde tutunmuştur.
19. Dünyevi cezaların da bulunması gerektiğini beyan eden bu ayetin
tercümesinde önemli bir problem yoktur. Dikkat etmemiz gereken şey,
Zarathuştra dönemi toplumda sözünde durmanın hayati bir önemi
olduğudur, ki bu konu tüm eski Aryan toplumunda aynı önemdeydi. Söz
verme veya antlaşma ile ilgili Mithra gibi çok güçlü bir tanrının varlığı bu
toplumun sözünde durmaya verdiği önemin altını çizer.
20. Metinde geçen ”aeşma” Aşa’nın karşıtı olarak kabul edilen Kötü
güçtür. Daevalar’a ”Tanrı” diye tapıldığı bir toplumda onların ”İyi” bir
şeyler yapmadıklarını göstermek önemliydi. Çünkü bu tip Aryan tanrıları
hep kötülük ettiklerinden, toplum tarafından korku ile anılır, insanlar
bunları kurbanlar kesmek suretiyle yatıştırmaya çalışırlardı. Oysa
Zarathuştra’nın felsefesinde tanrı asla kötülük yapamaz. Çünkü kötülük,
tanrının hamurunda yoktur. Metinde geçen sığır; iyi görüş’ü temsil eder.
Çayırlardan kasıt ise bu iyi görüşün imanlı takipçileridir, ki bunlar üretici
köylülerdir.
103
45. yasna
1. (Taraftarlara): Evet, açıklıkla konuşacağım. Siz uzaktan (bilgiyi)
araştıranlar, siz yakından (bilgiyi) araştıranlar, kulak verin şimdi.
(Dinleyin) hepiniz bu emirleri. Çünkü o(nlar) açıktır(lar), unutma:” Kötü
doktrinin Yalan’a sapmış olan adamı, -ki o diliyle ve kötü tercihi ile
buraya
(Yalan’a)
yönelmiştir-,
bir
kez
daha
Dünya’yı
tahrip
edememelidir.”
2. Evet, ben hayatın iki temel gücünden söz edeceğim, onlardan Erdemli
olanı Kötü olana şöyle demişti: ”Ne inançlarımız, ne de öğretilerimiz; ne
tercihlerimiz, ne de sözlerimz; ne eylemlerimiz ve ne de daenalarımız
veya ruhlarımız uyum içindedirler.”
3. Şimdi ben, Mazda Ahura’nın, yani Bilen Biri’nin bana bildirdiği (tebliğ
ettiği) bu hayatın (maddi hayatın) en başta gelen (öğretisinden) söz
edeceğim:
”Aranızdan
kimler,
benim
tasarlayıp
ifade
ettiğim
Mãthra’yı(bu Dünya’da) hayata geçirmezlerse, bu hayatlarının sonu(nda)
kendileri(ni) bir felaket bekler.'
4. Şimdi ben, bu hayat için en iyi olan şeyden söz edeceğim: ”Ben
biliyorum ki, onu yaratan Mazda; faal İyi Düşünce’nin babası oldu.…Ve
onun
kızı,
İyi
Eylemler’in
Dindarlık’ıdır.
Herşeyi
gören
Efendim
aldatılamaz.”
5. Şimdi ben, En Kutsal olanın bana, ölümlülerin itaat etmeleri gerekli en
iyi söz olarak bildirdiği şu (şeyden) bahsedeceğim: ”Aranızdan kim benim
Efendim’i kabul edip (ona) İtaat (Sraoşa) ederse, o Sağlık’a ve
Ölümsüzlük’e kavuşacaktır. Mazda Ahura, şu HayırlıGüç’ten kök alan
eylemlerin Efendisi’dir.”
104
6. Şimdi ben, herşeyden Büyük Olan’dan bahsedeceğim, övgüler ona ey
Gerçek, o ki; canlılar için Erdemli Ruh’u vasıtasıyla fayda sağlar. ”Mazda
Ahura dinlemelidir, ki onun (ihtişamlı) parlaklığında (huzurunda)İyi
Düşünce ile görüşmüştüm. O bana (kendisine ait en iyi niyetlerini
bildirmelidir.”
7. Çünkü, şu yaşayanlar, şu yaşamış olanlar ve şu yaşayacak olanlar
Ondan, yani özen gösteren Biri vasıtasıyla gelecek olan kurtuluşun
peşinden koşacaklardır. (Onunla) Şu müminlerin ruhları Ölümsüzlük
(kazanarak) kudretli olacaktır. Şu kederler (ise) Yalan’a sapmış olanı
devamlı bir tarzda kuşatacaktır -bu şeyleri dahi, Mazda Ahura kendi
Hakimiyeti sebebiyle yarattı (her şeyin üstünde olan Hakimiyet’i).
8. Ben ibadetsel övgülerle O’nu bizden yana çevirmeye çalışacağım.
Çünkü, Bilinçli (bir şekilde) Gerçek vasıtasıyla şimdi (aldığım) vahiysel bir
görüntü ile Mazda Ahura’yı gördüm; (O’nun) köklerini İyi Ruh’tan alan
sözlerin ve eylemlerin Efendisi olduğunu öğrendim. Evet, bırak O’nun
görkemini Şarkılar Evi’ne (Cennete) koyalım (taşıyalım).
9. Ben O’nu İyi Düşüncem ile memnun etmeye çalışacağım, O ki; bizi
erdemli olan ve erdemli olmayan arasında seçim yapmak için serbest
bıraktı. İyi Düşünce’nin Gerçek ile iyi ilişkisi sonucunda, sürülerimizin ve
insanlarımızın gelişmesi için, Efendi(miz), -ki O kendi Egemenlik’inde
bilgedir (Ahura Mazda’dır)-, bizi etkililik (fiiliyat) içine soksun (etkililik
ruhu versin).
10.
Ben
O’nu Dindarlık(ımdan ileri gelen) dualarımla ululamaya
çalışacağım, O’nu; (ululayacağım) yani bir Efendi(yi) ki; Kendi Ruhu’nda
bilge olarak ünlenmiştir. Bunun için O, kendi öz Gerçek’i ve İyi Düşünce’si
105
vasıtasıyla, Tamlık (Sağlık) ve Ölümsüzlük’ün Kendi Egemenlik’i altında,
(ve gerçekten) dayanıklılık ve ebediliğin O’nun evine ait olacağı vaadini
almıştı.
11. (Ahura Mazda’ya): O insan ki, (Gerçek ve İyi Düşünce’ye uygun
davranmaya söz vermiştir ve) böylesi gerçekliği olan bir yoldadır,
Daevalar’a ve böyle bir kişiye (Zarathuştra’ya) karşı çıkmaya devam eden
ölümlülere -ki bunlar bu kişiye inananların dışındaki insanlardır- karşı
koymuştu,
böyle
biri,
kendisinin
erdemli
kavrayışından
dolayı
(Seninkiler’e) bir müttefik, bir kardeş veya bir babadır ey Mazda, (O);
evin efendisi, bizi kurtaracak olan Soaşyant’ır.
45. yasna için yorum ve açıklamalar
1. Metinde geçen ve ”kötü doktrin” olarak yorumladığım ”duş.sastiş”
Angra Mainyu’dur. ”Kötü’nün Babası” burada bir güçten ziyade bir
doktrin olarak takdim ediliyor. Bu, onun (AngraMainyu’nun) başka
vesilelerle bir güç olarak izah edilmesine aykırı değildir. Bazı yazarlar
buradaki ”Kötü doktrin” yorumunu ”sahte öğretmen” olarak anlama
eğilimindeler, ki ikisi aynı kapıya çıkar. ”İkinci kez dünyayı tahrip”
tabirinde kastedilen şey, Zarathuştra öncesi topluma daevacı zihniyetin
hakim olmasının yarattığı tahribatın tekrarı kastediliyor. Burada bunun
tekrar etmeyeceği, bu kez İyi’nin hakimiyetinin sürekli kılınacağı
anlatılıyor.
2. İki temel güç; Spenta ve Angra Mainyu’dur. İyi olanı (Spenta Mainyu);
inancı, öğretisi, tercihi, sözü, eylemi, daenası ve ruhu itibariyle Kötü
olanının (Angra Mainyu’nun) zıddıdır. Onlar hayatın her alanında
mücadele içindedirler.
106
3. Tanrı’nın Söz’ü (Kelam’ı) olan Mathra’ya herkes dikkatle uymak
zorundadır. Eğer bunlara maddi hayatlarında uymazlarsa, maddi ölümden
sonraki ikinci hayatta (mana aleminde) bu onların felaketi olacaktır.
4. Tanrı’nın, kendisinin yarattığı İyi Düşünce ve Dindarlık gibi ilahi
kavramların babası olması, eğer konkret olarak alınırsa olamaz. Fakat
burada kastedilen, bu kavramlara sahip çıkmadır. Bu iki ilahi kavramın;
”İyi eylemlerin Dindarlık’ı” ve ”faal İyi Düşünce” gibi sıfatlarla birlikte
anılmaları ve Tanrı’nın veçhelerine bu yönleriyle ”babalık” etmesi, bizim
anılan sıfatlara daha ciddi eğilmemizi gerektiriyor. Çünkü Armaiti insanı
iyi eylemlere teşvik ettiğinden dolayı yüceltiliyor. Ayrıca Vohu Manah’da
”faal” olduğu müddetçe, insanlar arasında üretici olduğu müddetçe
yücedir. İnsanın kendisine sakladığı iyi bir düşüncenin, passif bir iyi
düşüncenin yüceliği ne olabilir ki?
5. Metinde geçen Spentõ.temõ, Spenta Mainyu ile aynıdır. Bu ise Vohu
Manah’ın direkt olarak vahy ettiklerini, Zarathuştra’ya malum kılan ilahi
güçtür. Spenta Mainyu, insanları Ahura Mazda’nın Sözleri’ne itaat’e
(Sraoşa) ve onun iyi kavramlarını kabule davet etmektedir. Bu daveti
layıkiyle kabul edenlerin ”Sağlık ve Ölümsüzlük” e kavuşacaklarını bir
müjde olarak verir. İmanlılar, tabii ki Sağlık ve Ölümsüzlük’e maddi
ölümden sonra kavuşacaklardır. Onlara böylesine bir gelecek verecek
olan Ahura Mazda, imanlılar arasında rağbet gören ve hayırlı güç’ten
(Spenta Mainyu’dur bu güç) kökünü alan eylemlerin Efendisi’dir.
6. Zarathuştra öğretisinde ”Herşeyden Büyük Olan” tek mefhum, Tanrı
Ahura Mazda’dır. Burada kastedilen şeyle, Dinkart’ta bahsi geçen ilk yüz
yüze görüşme doğrulanıyor. Zarathuştra bu görüşmeye Vohu Manah
tarafından Tanrı’nın huzuruna götürülmüştü (Bkz: Zarathuşra, 1995).
107
7. Bu Ha’dan anlaşıldığı gibi, O; yani özen gösteren biri, yani Ahura
Mazda vasıtasıyla müminler için Ölümsüzlük’ü, Yalan’a sapmışları sürekli
olarak
kuşatacak
olan
acıları
yaratmıştır.
İmanlıların
ruhları
Ölümsüzlük’le güçlendirilirken, Yalan’a sapmış olanlar acılara gark
olacaklardır.
8. Metinde geçen ”Nemah” kelimesini İnsler ”reverence=derin saygı”
şeklinde yorumlamayı yeğlemiş. Bir yerde Tanrı’ya gösterilen derin saygı
ve ibadet ayrılmaz iki parçadır. Ama yine de bu kelime Yaşayan
Kürtçe’deki
”nımêj,
nımaj”
kelimesinin
aynısıdır,
yani
”namaz”
demektir. Bu metinde ayrıca Zarathuştra’nın Gerçek vasıtasıyla Ahura
Mazda’yı görmesi de söz konusudur. Metinlerde seçilen her kelimenin
özel bir önemi olduğunu unutmayınız. Tanrı ”köklerini iyi ruhtan alan”
eylemlerin ve sözlerin efendisidir, yaratıcısıdır. Yani bu sözler tanrısaldır.
Metinde geçen ”Garo nidama” buradaki kastedildiği şekliyle cennet
demektir.
9. İnsanın kendi İyi Düşüncesi, Gathaların metinlerinde çok sık geçer.
Ayrıca bu Ha’da çok önemli bir yan cümlecik yer alıyor; ”O ki bizim Kötü
ve İyi arasında seçim yapmamıza müsaade etmiştir”. Burada açıkça
Mazdaizmin Zarathuştra versiyonunun özgür insan anlayışı dile getiriliyor.
İnsan İyi ile Kötü arasında seçimini yaparken tamamen özgürdür. Bu
seçim pek çok Ha’da gödüğümüz gibi insana sorumluluk yükler.
10. Bu Ha’da Tanrı’nın tüm veçheleri bir arada anılıyor. Ha’nın sonunda
geçen ”tevisi utayuiti” ibaresi, Haurvatat-Ameratat ikilisi gibi bir çift
olup, ”dayanıklılık ve ebedilik” gibi bir anlama geldiklerinden, onlarla
hemen hemen aynı sıfatı paylaşırlar. İlginç bir olgu daha dikkatinizi
çekmiştir sanırım, o da şu: Tanrı’nın öz Aşası ve öz İyi Düşüncesi, ona
108
birşeyler vaad edecek kadar güçlü kavramlardır. Bu tesbit, Ameşa
Spentalar ile Önasya dinlerindeki ”melek” kavramı arasındaki başlıca
farktır. İslam, Hristiyan ve Yahudi dinlerindeki melekler, tanrının birer
'memuru”
görünümündeyken,
Zarathuştracı
”yazata”
kavramındaki
figürler insiyatif sahibidirler.
11. Bu ayette, kıyamete yakın bir zamanda gelecek olan ve ”Soaşyant”
denilen Peygamber tarif edilmektedir. Bu, Zarathuştracı düşüncenin en
önemli kavramlarından biridir. Bazı araştırmacılar, bu ayetin dikkatli bir
tahlilinden
çıkardıkları
bir
sonuçla,
(haklı
olarak)
gelecek
olan
Soaşyant’ın Zarathuştra’nın kendisi olacağını iddia ederler. Son dönem
Zerdüştileri Soaşyant’ın, Zerdüşt’ün bir gölde fravaşiler tarafından
korunan tohumlarının, o gölde yüzecek olan bir bakirenin rahmine
yerleşmesiyle doğacağını söylerler.
46. yasna
1. Hangi ülkeye kaçmalıyım? Kaçmak için nereye (yüzümü) dönmeliyim?
Onlar (beni) ailemden ve klanımdan kovdular. Ne ortağı (üyesi) olduğum
toplum, ne de ülkenin Yalan’a sapmış olan yöneticileri bana inandılar. Şu
halde Seni nasıl inandırayım ey Ahura Mazda?
2. Ey Mazda, ben şimdi neden dolayı güçsüz olduğumu biliyorum. Sosyal
durumum itibariyle sığırlarımın az oluşu, az adama sahip oluşumdan
dolayıdır bu. Sana figan ediyorum! Bunu dikkate al Ey Efendim! Bir
arkadaşın bir arkadaşa sunduğu gibi yardım et (bana)! Bırak İyi Düşünce
ile birleşmiş olan Gerçek’in gücünü göreyim!
3. Ey Mazda, Gerçek’in Dünyası’nı sürdürmek için şafağın ışıkları ne
zaman yükselecek? Şu kurtarıcı olacak olanların amaçları, Senin olgun
109
öğretinle uyum içindedir. Biri, kimlere (hangi kişilere) İyi Düşünce ile
yardım için gelecektir? Bana mı? Ben (sadece) Senin öğrettiklerini seçtim
Efendim.
4. Evet, Yalan’a sapmış biri, Gerçek’in destekçilerinin -hem bölgesel
düzeyde, hem de ülke düzeyinde- sığır (sürülerini) yükselt(mek için
aldıkları) tedbirleri engellemişti, (bu Yalan’a sapmış adam,) kişi (olarak)
kepaze, eylemleri itibariyle iğrençtir. Her kim ki (gelecekte) O’nu
egemen olmaktan veya hayattan dışlar (veya öldürür), Ey Mazda, bu kişi
(aynı zamanda) sığırı iyi anlayıştan (iyi görüşten) uzaklaşmaktan da
kurtaracaktır.
5. Bir ailenin reisi, iyi soydan gelen biri, (evine) gelen herhangi bir kişiyi
saygıyla kabul eder, bu kabul sonucunda (karşılayıcı kesin bir (nevi)
antlaşmanın (Mithrõ) yükümlülüğü altına girmiştir. (Fakat) eğer (bu aile
reisi) mümin adam, ki (kendisi) bu direktive göre yaşar (yani anlaşmalara
uyar), (misafirin) Yalan’a sapmış biri olduğunu saptarsa, (bu adamı)
tecavüzden korumak için, onu kendi öz ailesine (müminin ailesine)
bildirmek zorundadır, Ey Mazda Ahura.
6. Fakat o kişi ki, tıpkı muktedir biri gibi, gelecek olanı evine almamışsa,
o insan (kendisinden yardım istendiği halde vermeyen kişi) Yalan’a sapmış
olanın (de içinde zincirli bulunduğu) mekanda zincirlen(ecektir). O adam
(evine geleni geri çeviren adam) Yalan’a sapmış olduğundan, (kendisi)
yalan’a sapmış olan (bir başkası) için olağanüstü uygundur. Şu adam
mümindir, ki onun için mümin insan bir yoldaştır. Bu; Sen ilk kavramları
geliştirdiğinden (yani; qa’l-u bela’dan) beri hep böyle olagelmiştir,
Efendim.
110
7. Eğer yalan’a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa, Senin tayin
ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda? Senin Ateşin ve (İyi)
Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile
beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim? (İyi) fikirler
hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.
8. O şahsın, yani benim mülkiyetimde olanlara zarar vermeyi hedeflemiş
olanın, eylemleri (sebebiyle beliren) tehdit bana uzanmasın (beni
bulmasın). (Bu tehdit), düşmanlığa karşılık verilmesi yoluyla (tehdit
sahibinin)
düşmanlık)
kendisine
o
(geri)
kişinin
dönmelidir
kendisini
hayatın
(tersine
doğru
dönmelidir),
yolundan
(bu
alakoyan
şahsiyetine (geri dönmelidir), onu hayatın kötü yoluna sapmaktan
alakoymayan şahsiyetine (geri dönmelidir). (Cevap) düşmanlığın her
çeşidiyle (verilmelidir) ey Mazda!
9. Kimdir bu (gönüllü olarak yardım edecek olan) şahıs? Samimi biri(dir bu
kişi) ki, bani ilk aydınlatacağı husus; çok Güçlü, doğru sözlü Efendi,
eylemleriyle erdemli olan Sana nasıl riayet etmem gerektiğidir. Onlar
(taraftarlar) gerçekten Senin şu Gerçek ile uyum içindeki şeylerini ve şu
Sığırın Şekillendiricisi’nin Gerçek’e söylediklerini(n) ardından koşuyorlar
(bu gibi gerçeklerin takipçileridirler)… (Ve bir de) Senin şu İyi Düşünce ile
uyum içindeki şeylerinin.
10. Ey Mazda Ahura, bir erkek veya bir kadın, her kim olursa olsun
(farketmez), bana, Senin (şu yaşadığımız) hayat için en iyi (olarak) kabul
ettiğin şeyleri bahşetti, yani Gerçek için ve Gerçek’i İyi Düşünce’nin
Egemenlik’ini (bahşetti). (Bu şahıs ile ve) ve şu eşlik edeceğim Sizin
türünüz bir ihtişama sahip olanlarla (ilahi varlıklarla) birlikte, (evet) tüm
bunlarla birlikte Cinvato Köprüsünü geçeceğim.
111
11. Karapanlar ve Kavalar, hakim oldukları süre zarfında, Dünya’yı ve
insanlığı yıkmak için, kötü eylemleri ile (bizleri) boyunduruk altına
aldılar. Fakat onlar Cinvato Köprüsü’ne vardıklarında (onların) öz ruhları
ve öz daenaları kendilerine eziyet edecektir, (ki orada onlar) Yalan’a
sapmışların evinde (Cehennemde) ebediyen misafir olacaklardır.
12. Sen Ey Gerçek; Turahyalı (Turani) Friyana’nın, -ki bu şahıs, kendi
ailesini Dindarlık’ın şevkiyle zenginleştirmiş olan birisidir-, dikkate değer
çocukları
ile
torunları
arasında
doğduğundan
beri
(onların
Seni
benimsemelerinden beri), Mazda Ahura -kendisini (onların) destekçisi
olarak ilan etmek suretiyle- onları İyi Düşünce ile birleştirmişti.
13. (Taraftarlara):Ölümlüler arasında kim (gösterdiği) ilgi ile Spitama
Zarathuştra’yı memnun etmişse, o iyi şöhret (sahibi olmaya) layık
görülmüştür. Ona Mazda Ahura hayat, ailesine (ise) İyi Düşünce
(bahşetmek suretiyle) zengin kılmıştı (bu onların zenginliği olmuştu). Biz
onu, Gerçek’in iyi yoldaşarı olan sizler(den biri) olarak telakki ediyorduk.
14. Ey Zarathuştra, büyük amaç için sana kesin söz veren arkadaşın hangi
imanlı kişidir? Dahası, kimdir bu (büyük amaç için gösterdiği) arzuyla
ünlenecek olan? Evet kendisi ile birlik olduğun O (şahıs) Kava
Viştaspa’dır. ”İyi Düşünce’den kökünü alan sözlerle, Senin, Ey Mazda
Ahura, kendi mekânında toplamış olduklarına, o (kişilere) sesleneceğim.”
15. Siz Haecataspalar, Spitama’nın (soyundan gelenler), ben size dürüst
insanları ve dürüst olmayan insanları nasıl ayırt edeceğinizi söyleyeceğim.
Böylesi (ayırd etme) eylemler(iy)le siz Gerçek (olana) kendiniz için
hükmedeceksiniz (karar vereceksiniz), (ki buna bu yolla hükmedilmesi)
112
Efendimiz’in ezeli kanunlarına uygun (bir hüküm) olacaktır.…(burada
metindeki bir cümle düşmüş)…
16. Fraşauştra Hvogva; -ikimizin de O’nun (Ahura Mazda’nin) lütfuna
(mazhar olacaklarını) umut ettiğimiz-, şu samimi adamlarla birlikte, bu
tarafa gel. Dindarlık’ın Gerçek ile uyum halinde olduğu bu tarafa (gel).
Egemenlik’in, İyi Düşünce’nin elinde bulunduğu bu tarafa (gel). Mazda
Ahura’nın olgunluk içinde (oturduğu) mekâna (gel).
17. Buraya, ey Jamaspa Hvogva, sana ayetler halinde -ayet olmayanlar
olarak değil- bildirimde bulunacağım (bilgileri sunacağım) yere (gel) ki;
(bu bildirimde bulunacağım şeyler) tümüyle vahy edilmiştir ve İtaat’la
(Sraoşa’yla bana sunulmuştur), bize ihtimam sunan ihtişamı (ile) Ahura
Mazda ve onun bilge danışmanı Gerçek, adaletli ile adaletsizi (uygun bir
şekilde) karara bağlamışlardır.
18. (Ahura Mazda’ya): O kimse ki bana hayat (vermiş-A. M.), ona
gerçekten -İyi Düşüncem’le kuvvetim dahilinde bulunduğu kadarıyla- iyi
şeyler söz(ü) verdim. Fakat bizi kötüye çevirmeye çalışana, kötülükleri
(vaad ettim)! Böylece Gerçek ile doyurulur Senin arzun, ey Mazda. Bu
(vaad ettiklerim) benim irademin ve aklımın kararıdırlar.
19. O kişi ki bana, -Zarathuştra dahil-, Gerçek’e uygun olarak (ve)
cidden; neyin (bizim) arzuladığımız (şekliyle dünya’yı) en iyi rehabilite
edici (iyileştirici) olduğunu kavratırsa, Ona gelecek (hayatta) kazanacağı
ödüllerinle birlikte, benim tüm mülküm ve bir doğurgan inek ile tosunu
da (-bu yaşadığımız hayatta- kendisinin) olacaktır. Bu (iyileştirici) şeyleri
de, bana öyle geliyor ki Sen çok iyi bilirsin, ey Mazda.
113
46. yasna için yorum ve açıklamalar
1. Zarathuştra’nın kimliği konusunda önemli ve önemli olduğu kadar da
tartışmalı ipuçlarını içeren ayetlerden biridir bu. Peygamber; ”ailesi,
klanı
ve
ülkesinin
Yalan’a
sapmış
olan
yöneticileri”
tarafından,
söyledikleri kendilerine çok ters gelmiş olacak, kovuluyor. Bu olay,
Zarathuştra’nın öz babasının dahi daeva-yasnacı bir dine mensup
olduğunu
göstermektedir.
Daevacı
dinin
mensuplarının
ise
Kuzey
Medya’da ve Mazandaran denilen Hazar Denizi’nin güneyindeki bir
bölgede çok yoğun olarak bulundukları biliniyor. Avesta’da Mazandaran
ülkesi, Mazana olarak geçtiği için bazı yazarlar iki ülkenin aynılığını kabul
etmez. Ama biz bu dinin kalıntılarının bölgede varlığını sürdürdüğünden
haberdarız. Hatta bu dinin yeniden düzenlenmiş bir başka şeklinin
günümüzün Kürdistan’ında ve sadece Yezidi, Alevi ve Ehl-i Haq
Kürtleri’ne has olarak sürdüğünü biliyoruz.
2. Zarathuştra bu ayette insanların kaba güce ve mala ne kadar önem
verdiklerini dile getiriyor. Eğer o da kendisinin sözünü dinleyen
adamlarının ve sığırlarının çokluğu itibariyle güçlü olsaydı, onun da sözü
dinlenirdi. Tanrı’dan bunu dikkate almasını istiyor. Bir arkadaşın bir
arkadaşa sunduğu cinsten yardım istiyor ondan. Bu yardım ”İyi Düşünce
ile birleşmiş olan Gerçek”in kendisine sağlayacağı güçtür.
3. Bu Ha’da genel bir yorum değişikliği yaratmamakla ”uxşano asnam”
tabiri
tartışma
yaratmıştır.
Bunda
uxşano
kelimesinin
anlamının
belirsizliği rol oynuyor. Bazı yazarlar bu tabiri ”...göklerin boğaları
parlayacak” şeklinde çevirmeyi daha uygun bulmuşlar. Fakat aydınlığın
gelmesi ile Gerçeğin Dünyası’nın sürdürülmesi arasında paralellik kurmak,
bana Zarathuştra’nın öğretisi açısından daha bir gerçekçi gibi geldi.
114
Metinde geçen ”..şu kurtarıcı olacak olanlar” tabirinde kastedilenler,
dünyadaki inanç sahibi insanlar topluluğudur.
4. ”Yalan’a sapmış biri” Angra Mainyu’dur. ”Sığır sürüleri” ile imanlılar
topluluğu kastedilmektedir. İyi anlayış, Zarathuştra’nın Öğretisi’ni ifade
eden bir başka ibaredir. Bölögesel ve ülke düzeyinde imanlılar
topluluğunu gelişmekten alakoyanlar ise ruhlarını tümden Şeytani
Güçler’e teslim etmiş olan yöneticilerdir, ki bunlar Kıyamette Angra
Mainyu ile aynı muameleye tabi tutulacaklardır.
5. Bu ayette, Zarathuştra dönemi ile günümüzün Kürdistan’ında
misafirlere karşı davranışlar ve bu konuda var olan kaidelerde bir
paralellik görüyoruz. Ha’nın bir başka özelliği ise ”Mithra” kelimesinin
içinde yer almasıdır. Çok güçlü bir Aryan Tanrısı olan Mithra, bu Ha’da
”antlaşma koruyucusu” sıfatıyla yer alıyor, ama tabii ki sadece bir
kavram olarak, tanrı olarak değil. İmanlı ev sahibi, misafiri kim olursa
olsun, evine kabul ettiği andan itibaren onun hayatı ile ilgili olarak bir
angajmana girmiş sayılır. Onun şeytani de olsa görüşlerinden dolayı bir
tecavüze uğramaması için ailesini de uyarır.
6. Yardıma muhtaç olana yardım vermeyi red eden, misafir kabul
etmeyen ve bencil olan kişiler kastediliyor burada. Zarathuştra, bu tip
insanları direkt Angra Mainyu’nun soyundan gelme insanlar olarak kabul
ediyor. Bunlar maddi ölüm kendilerini bulduğunda doğruca soydaşları
olan yalan’a sapmış güçlerin mekânına zincirlenmek üzere gideceklerdir.
Çünkü Kötü biri, ancak bir diğer kötünün arkadaşlığına layıktır. Mü’min
insana da bir başka mü’min insanın layık olması gibi..
115
7. Metinde geçecek olan, ”Yalan’a sapmış biri” tabiri ile her zaman Angra
Mainyu kastediliyor. İşte bu Yalan’a sapmış olan’ın insana yapmaya
kalkışacağı fenalığa karşı koruyucu olacak olan güçler; Tanrı’nın Ateş’i ve
İyi Düşüncesi’dir. Buradaki Ateş, manevi anlamdadır ve tanrısal güçler
tarafından insanların kalbine yerleştirilmiş bir ateştir. Sonraki Zerdüştiler
bunu giderek maddi ateş ile eşleştirmiş, bu ateşe Ahriman’a (Angra
Mainyu’ya) karşı koruyucu bir fonksiyon yükler olmuşlar.
8. İmanlı insanların his edecekleri meşru düşmanlık, insanı Kötü’nün
yoluna sevkeden veya sürükleyen kişiliğine yönelecektir. Kötü’ye sapmış
olan kişi, müminlerin canlarına ve mallarına kastedecektir. Böylesine
eylemleri iş edinmiş olan kişilere cevap, düşmanlığın her çeşidi ile verilir.
9. Zarathuştra, burada kendisini Tanrı’nın güçlülüğünü ve güvenilirliğini
kendisine kavratacak olan Tanrısal gücün kim olacağını araştırıyor.
”Tanrı’nın Gerçek ile uyum içindeki şeyleri; ”doğru sözlülük”tür, ki bu
imanlıların sahip olmaları gerekli olan üç hasletten biridir. İyi Düşünce,
Zarathuştracı
düşünce
sahiplerinin
sahip
olmaları
gerekli
olan
meziyetlerin ikincisidir. Taraftarlar bu iki şeyin peşinden koşmaktadırlar.
Metinde geçen ”gauş taşa=sığırın şekillendiricisi” için açıklamalar
bölümüne bakınız.
10. Burada ”erkek veya kadın” ibaresinde kastedilen varlık’ın göksel bir
aracı, bir vahiy taşıyıcısı olduğu anlaşılıyor. Çünkü daha sonra bahsi geçen
”sizin türünüzde bir ihtişamda” tabiri direkt ilahi varlıkları işaret eder.
”Gerçek için Gerçek”; mokro kozmosa ait olan evrensel Aşa tarafından,
onun bir parçasının insana özel, içsel olan Aşa olarak verilmesidir.
Bildiğiniz gibi insana özel olan Aşa, evrensel Aşa’nın (Gerçek’in)
116
parçasıdır. Öte yandan -Metinden anlaşıldığı kadarıyla- insanlar Cinvato
pereto’yu geçerken onlara bazı ilahi varlıklar eşlik edeceklerdir.
11. Karapanlar ve kavalar, hakim sınıf mensuplarıdırlar. Yönetim erkini
ellerinde bulundurdukları halde Kötü’den yana oldukları için, Zarathuştra
bunları doğrudan doğruya insan kılığına girmiş olan ve aslında Kötü’nün
tohumundan oluşmuş insan kılığındaki Kötüler olarak kabul ediyor.
Kötü’nün tohumları olan bu yöneticiler cehennemde ebediyen kalacak
olan insan kılığındaki (veya şeklindeki) tek gruptur. Büyük hesaplaşmadan
sonra Angra Mainyu ile birlikte yok edileceklerdir. O zamana kadar
onların kendi öz ruhları ve öz vicdanları kendilerine işkence edecektir.
12. Zarathuştra’nın Tura’lardan (Turaniler’den) bahsetmesi dininin belli
bir bölge veya ülkeye has olmadığının işareti sayılır. O zamanın Tura’ları
Aryani olsalar da en aşağısından Zarathuştra’nın mensup olduğu halk
grubundan değildirler. Friyana misali, bu bakımdan Zarathuştra’nın dinde
getirdiği yenilik açısından çok önemlidir. Çünkü o zamana kadar hemen
hemen her kabilenin kendi tanrıları vardı. İnsanlar bu tanrılar uğruna
büyük savaşlara girişirlerdi. Oysa Zarathuştra ulaşabildiği her sahada
insanları sadece ikiye ayırıyordu; Kötü’ye direnenler ve Kötü’ye teslim
olanlar.
13. Zarathuştra’yı memnun etmek, onun tebliğ ettiği dinin prensiplerini
kabul etmekle mümkündür. Gathalar’da 29. Yasna’dan sonra ikinci kez
Zaratuştra’nın
ailesi
Spitamalar’dan
dini
olan
Spitamalar’dan
kaynakların
dışında
bahsedilmektedir.
bahseden
tek
Bu
kaynak,
Babillilerden kalma bir ticari tablettir, ki bu incelendiğinde söz konusu
aileyi Medya’dan başka yerde aramak imkânsızdır.
117
14. Şimdi artık Bahdin’in en büyük azizini tanıtmanın vakti gelmiştir. Bu
büyük Zarathuştracı, dinin yerleşmesinde belirleyici bir rol oynayan
Viştaspa’dır. Bir kava olan Viştaspa, yeni dini kabul etmeden önce,
Zarathuştra’nın sadece bir kaç yoldaşı vardı. Bu ayetin son cümlesinin
çevirisinin nasıl olacağı hususunda araştırmacılar arasında büyük ayrılıklar
baş gösteriyor. Bazıları bu sözlerin Viştaspa’ya ait olduğunu kaydederken,
bazıları ise Ahura Mazda’nın sorusuna cevaben Zarathuştra tarafından
söylendiğini kaydederler. Oysa diğer bazıları soranın da cevap verenin de
Mazda olduğu kanısındalar. Fakat kesin olan şey; hitap için seçilecek
sözlerin İyi Düşünce’den köklerini alan sözler olduğudur.
15.
Haecataspa,
Peygamber’in
büyük
babasıdır.
Modern
çağların
Kürtler’inde olduğu gibi eskiden de aileler, büyük babaların veya ailenin
geçmişinde ünlenmiş olan birinin adıyla anılırdı. Mesela benim kendi
ailem, nedendir bilmiyorum; ”Kekuyon” veya ”Kekuyan” diye bilinir.
Metinde ”Efendimiz’in ezeli kanunları” diye yorumladığım ibare ile
evrenin yaradılış sebebi olan prensipler kastediliyor. Bilindiği gibi Ahura
Mazda evreni Angra Mainyu’ya karşı mücadelede bir vasıta olarak
yaratmıştı. Evren ”İyi” için bir mücadele enstrümanıdır.
16. Fraşauştra, Hvogva ailesine mensuptur. Viştaspa’nın sarayında önemli
görevleri ellerinde tutan bu ailenin mensupları, Zarathuştra ile kurdukları
akrabalık ilişkileri ile de dikkati çekerler. Bunlardan Fraşauştra’nın kızı
Hvogvi Peygamber’le evlenmiştir. Kardeşi Jamaspa ise Zarathuştra’nın
kızı Pourucista ile evlendi. Jamaspa’nın Avesta’yı yazılı hale getiren ilk
insan olduğuna dair deliller var.
17. Zarathuştra, büyük bir dini mücahit olarak kabul edilen damadının
adını Kutsal kitapta anmakla onun Bahdin için arz ettiği önemi belirtmek
118
istemiştir. Bu vesileyle ayetlerin vahy edildiklerini de açıkça belirtir. Bu
ayet,
araştırmacılar
Karmaşa,
metinde
tarafından
geçen
çok
farklı
olarak
”afşmani...anafşmam”
yorumlanmıştır.
kelimelerinin
yorumlarındaki farklılıktan ileri geliyor. Bazıları bunları ”hata...hata
olmayan” olarak yorumlarken, daha dikkatli ve avantajlı olan son kuşak
araştırmacılar bunları ”ayet...ayet olmayan” diye tercüme ediyorlar, ki
ben de bunlara katılıyorum. Metin bütünlük içinde ele alındığında bu
tercihin doğru olduğu görülecektir. Bu metindeki bir diğer önemli husus;
Aşa’nın, Tanrı’nın danışmanı olarak tanıtılması ve bu tanrısal varlığın
Gerçek’i Gerçek olmayandan ayırma hususunda bilirkişi olarak kabul
edilmesidir.
18. Burada Peygamber yaratıcıya, İyi Düşünce’si ile kuvveti dahilindeki en
iyi şeyleri yapma sözü veriyor. İnsanları kötü yola sevkeden Angra
Mainyu’ya ise en şiddetli düşmanlıkta bulunmayı vaad ediyor, ki bunlar
onun kendi takipçilerinden yapmalarını istediği şeylerdir. Çünkü Tanrı’nın
arzusu ”Gerçek ile doyurulur”.
19. ”En iyi rehabilite edici”, ibaresinde, tedavi edilecek yer olarak
kastedilen dünya, genel olarak Yalan’a sapmış olanın dikte ettiği düzeni
yaşamaktadır. Bu iyileştirmeyi sağlayacak olan fikrin, dünya görüşunün
peşindedir metindeki seslenen insan. Bunu kendisine kavratacak olan
insan zaten cennet ile mükâfatlandırılacaktır. Fakat ayetteki seslenen
varlık, dünyevi mükâfatlar da öngörüyor. Bunların arasında kendisinin
tasarrufunda bulunan herşey ile bir ”doğurgan inek ve tosunu” da
bulunuyor. Bu seslenen varlığın tasarrufunda bulunan şeyleri tümüyle
maddi anlamda alamayız. Bunlar çeşitli manevi destekler olabilirler.
Metinde bahsi geçen ”gava azi”, Modern Kurmanci’deki (Kürtçe’nin
119
Zazakisi dahil tüm lehçelerinde benzerdir) ”gayin ku bı zê” ibaresi ile
aynı anlama gelir; ”doğuracak olan sığır”. Ben burada diğer yazarların
(belki de haklı olarak) harfi tarife giderek metnin bu bölümünü ”iki sığır”
şeklinde çevirmelerine katılmıyorum. İnsler’in ”bir sığır ve yavrusu”
şeklindeki yorumu ve bu yoruma getirdiği izah beni tatmin etti. Ona göre
burada ”sığır ve yavrusu” ile kastedilen ”iyi görüş ve onun ürünü olan
Zarathuştra”dır.
gâthaâ spenta mainyû
47. yasna
1. 'Bir Erdemli Ruh ve en iyi düşünce vasıtasıyla, Gerçek’e yaraşır eylem
ve söz ile onlar O’na (A. M’ye) Sağlık ve Ölümsüzlük vereceklerdir.
Mazda, Egemenlik’te Dindarlık vasıtasıyla Efendi’dir.”
2. ”Bir kişi, kendisinin mütekâmil Erdemli Ruh’una en iyiyi; diliyle, İyi
Düşünce’den köklerini alan sözlerle, elleriyle ve her türlü Dindarlık
eylemiyle, kavratmalıdır. (Bunu,) ’Mazda Gerçek’in babasıdır’ (ibaresinin
ifade ettiği) tek anlayışa uygun olarak (yapmalıdır).”
3. Sen Dünya için şans (neşe) getiren sığırı yaratan bu Ruh’un erdemli
babasısın. Dahası, (O) öğütlerini İyi Düşünce’den alırken, Sen; Onun
(sığırın) sahibi için huzur ve Dindarlık’ı yaratmıştın, Ey Mazda.
4. Ey Mazda, Yalan’a sapmış olanlar, şu Erdemli Ruh’tan gelen (şekliyle)
gereği gibi doğru sözlü olanları (Yalan’a) saptırma gücüne sahip
değildirler. ”Bir adam ki (ister) gerçekten az bir (mal) değerine (sahip
olsun), veya gerçekten (ister) fazlasına sahip olsun, bu adam (bu,
120
yukarıda bahsi geçen doğru sözlü adam), doğru sözlü birine (karşı) sevgi
dolu, Yalan’a sapmış olana (karşı ise) kötü olacaktır”
5. …(Ve) Bu tam Erdemli Ruh’un vasıtasıyla Sen, Ey Mazda Ahura; mümin
kişiye tümüyle iyi olan ne varsa, gerçekten onları vaad ettin. (Fakat)
Yalan’a sapmış olan adam, -hayatını Kötü Düşünce’den kökünü alan
eylemleri ile (geçirdiğinden) dolayı- Senin tasvibini almaktan uzak bir pay
alacaktır.
6. Sen ey Mazda Ahura, bu Erdemli Ruh ve Ateş vasıtasıyla, iyiyi her iki
fraksiyon arasında (iyi ve kötü arasında), Dindarlık ve Gerçek’in
dayanışması sebebiyle bölüştüreceksin. Çünkü (bu bölüştürme, bilgiyi)
araştıran pek çok (insanı doğru yola) çevirecektir.
47.yasna için yorum ve açıklamalar
1. İtalik harflerle yazdığım ilk iki Ha, Ahura Mazda’nın emirlerinden
yapılmış birer alıntıdır. İlk ayet, iyi incelendiğinde aslında Zarathuştracı
öğretinin bir özetini veriyor. Spenta Mainyu ve onun içerdiği En İyi
Düşünce (Vahışta-ca Manangha) tüm iyi şeyler için başlıca kaynaktır.
Vahışta-ca Manangha’dan Aşa’ya yaraşır eylem ve söz doğar. Bu iyi eylem
ve söz vasıtasıyla imanlılar Ahura Mazda’ya Sağlık (veya Bütünlük) ile
Ölümsüzlük vereceklerdir. Çünkü yaradılış’ın amacı, Kötü’ye karşı
mücadele etmektir. Yaratılanlar İyi’den yana tavır alınca bir parçası
oldukları Tanrı’ya da Ölümsüzlük ve Sağlık vereceklerdir. Tüm bu tavırlar
Dindarlık’ın topluma Egemen olması ile sağlanır. Yani her şeyin özeti,
Eğer Dindarlık Egemen olursa, Mazda o zaman Ahura olur. Fakat bazı
yazarlar, bunun tersini varsayarlar: ”Mazda bize, Egemenlik ve Dindarlık
vasıtasıyla Sağlık ve Ölümsüzlük verir'. Tersi gibi, bu da doğrudur. Çünkü
121
Mazda’nın veçhelerinden ”Egemenlik ve dindarlık” olmasaydı insanlar da
seçimlerini doğru yapmazlardı. Uyarıcı peygamberler bundan dolayı
yollanmaktadır.
2. ”Mazda Gerçek’in babasıdır” ibaresi, Ortadoğu kaynaklı dinlerdeki
anlayışa şartlanmış olan dünyadaki insan çoğunluğuna ters gelebilir. Fakat
bu basit bir tesbittir: Gerçek, Mazda tarafından yaratılmıştır, bunu daha
önceki ayetlerden biliyoruz. Bu veçhesi, onun en önemli veçhelerinden
biridir. Onun nezdindedir Gerçek. Bir başka deyimle o Gerçek’in babası
oluyor. Bu Ha’da önemli olan insanın kendi öz ”Spenta Mainyu”sunun
varlığıdır ve bunun insan tarafından dinin emrettikleri ile beslenme
gereğidir.
3. ”Sen” denmekle kastedilen, yine Ahura Mazda’dır. Burada Gerçek
(Aşa), aynı zamanda ”şans veya neşe getiren” Sığır olarak anılan ”İyi
Görüş” veya Bahdin’in babası olarak kabul ediliyor. Yani Bahdin’in
temelinde
Gerçek
oturuyor.
Sığır’ın
sahibi
ise;
Zarathuştra’dır.
Zarathuştra öğütlerini İyi Düşünce’den alıyorken, Tanrı onun için
Dindarlık ve huzuru yaratmıştı. Burada İyi düşünce’nin öğüt verici
karekterini okuyoruz. Bu karmaşayı çok dikkatli bir şekilde çözersek;
Bahdin’in gelmesinden önce Aryan ülkesinde geniş kitleleri mutsuzluğa
sevk eden bir düzenin hüküm sürdüğünü, gelen yeni dini görüşün bu
mutsuzluğu yok edecek bir düzen öngördüğünü görürüz.
4. İmanı bütün olanların, yani Spenta Mainyu’nun iyi düşünce vasıtasıyla
ilettiği mesajı doğru bir şekilde algılayanların Yalan’a sapmış olanlarca
yollarından saptırılamayacakları kesindir. Bu arada italik harflerle
verdiğimiz ve Ahura Mazda’ya ait olan mesajdan, insanların ister fakir
olsunlar ister zengin, yukarıdaki düşüncelere sahip oldukları müddetçe
122
doğru sözlü birine karşı sevgi dolu, Kötü’ye sapmış olanlara karşı ise
nefret dolu olacaklarını anlıyoruz.
5. Tanrı insanlara neyi vaad etmişse Spenta Mainyu vasıtasıyla vaad
etmiştir. Bunlar iyi şeylerdir. Fakat Yalan’a sapmış olanların böylesi
nimetlerden faydalanma gibi bir şansları yoktur.
6. İnsanlara, yaradılışlarının özelliği itibariyle ”İyi” bölüştürülmüştür. Bu,
Spenta Mainyu ve İlahi Kalp Ateşi’nin (Athar’ın) yardımıyla insanların
ruhsal bölgelerine yerleştirilmiştir. Yani insan aradığı gerçeği kendi öz
bedeninde hazır bulur. Tabii bu arada Kötü’nün bedene yerleştirdiği
kötülüğü yenebilir, seçimini doğru yapabilirse.
48. yasna
1. (Ahura Mazda’ya): Eğer Kötü’nün faal olduğu (şimdikinden) sonraki bir
zamanda; biri Yalan’ı, Daevalar ve (onların takipçisi olan) insanlar
(erkekler) tarafından Ölümsüzlük (kazanmak) amacıyla öğretilen o iğrenç
Yalan’ı Gerçek ile bozguna uğrattı. Ondan sonra biri şu kurtuluş(un
gerçekleştiği) zamanlarda Senin (ahura Mazda’nın) ününü arttıracaktır.
2. Bana söyle Efendim, (sadece) Senin bildiğin o şeyleri mukadder an
gelmeden önce bana söyle, ey Mazda; müminler en sonunda yalan’a
sapmışlara (karşı) zafer kazanacaklar mı? (Söyle), Çünkü bundan emin
olunması, varoluşun iyi bir şekli olur.
3. (Taraftarlara): (Bunlar) O şahıs ki onları benimsemiştir, onadırlar.
Bunlar, Gerçek vasıtasıyla hayırlı, (ve ayrıca) erdemli ve bilen olan
Efendimiz’e ait emirlerdirler -ki bunlar emirlerin en iyisidirler-. (Ve)
ayrıca onun derin öğretilerinin (emirleridirler).
123
(Ahura Mazda’ya): (Bunları benimseyen) O, İyi Düşünce’sinin kararlılığı
sayesinde, Senin gibi biri olacaktır.
4. Kim onun aklına iyiyi koydu, ey Mazda ve kim kötüyü? Böylesi (her) bir
kişi, (seçtiği) eylemde ve (safettiği) sözde keni daenasını takip eder;
ayrıca, zevklerinde, arzularında ve tercihlerinde de (daenasını takip
eder).(Fakat) Senin (onlar hakkındaki) kararın belli olduğunda, akibet
(cennet-cehennem) her biri için değişik olacaktır.
5. Bırak şu İyi Egemenlik’in (sahipleri) bizi yönetsinler, -şu Kötü
Egemenlik’inkiler değil-. (O İyiler), İyi anlayıştan kök alan eylemleriyle ve
Dindarlık’la (bizi yönetsinler).
(Taraftarlara): Ey insanlar (erkekler), bırakın bizim yiyecek (ihtiyacımızı)
karşılamak üzere yetiştirmeleri için, sığıra can verilmesindeki (şu)
ulviyet, yeryüzünde anlaşılsın.
6. Onun (sığırın) bize barış ve İyi Düşünce’nin dayanıklı ve itibarlı gücünü
getirmesi için (bu anlaşılsın). (Ve) Mazda, Onun için (sığır için) Gerçek
vasıtasıyla bitkileri çoğaltacaktır, O (Ahura Mazda) ki hayatın ezeldeki
doğuşundan beri Efendimiz’dir.
7. Bırak şiddet durdurulsun! Siz, şu Gerçek ile birlikte İyi Düşünce’nin
dikkatini çekmeyi umanlar, defedin (tüydürün) acımasızlığı! Erdemli kişi
(sığırın) gerçek yoldaşıdır.
Ahura Mazda’ya): Evet, onun (sığırın) zincirleri Senin mekânındadır
Efendim.
124
8. Ey Mazda, Senin İyi Egemenlik’inin kudreti nedir? Ey Efendim, Senin
mükâfatlarından hangisi banadır? Sana ait olan hangi mükâfat, -İyi
Ruh’tan kökünü alan eylemlerin muhakkak (bir şekilde) samimi teşvikçisi
olan-, şu adamlara (ayrılmıştır)?
9. Ey Mazda, eğer Siz, bana karşı düşmanca tehditleri olan herkese karşı,
Gerçek vasıtasıyla tam (bir) üstünlüğe sahipseniz, ben bunu ne zaman
bileceğim? Bırak İyi Düşünce’nin açık sözleri bana gerçekten söylensin.
(Çünkü) O insan ki kurtarıcı olacaktır, kendisinin (alacağı) mükâfatın ne
olduğunu bilmeli.
10. Ey Mazda, insanlar (erkekler) ne zaman katillikten vazgeçecekler?
Onlar ne zaman şu (efor) verici içkinin (Homa’nın), -ki onun etkisiyle
Karaplar ve (onlarla) aynı yapıda bulunan ülkenin kötü yöneticileri, bizim
iyi amaçlarımıza kötü bir yolla eziyet ederler- korku yaratan çılgınlığını
vurabilecekler?
11. Ey Mazda, Gerçek ile birlikte Dindarlık ne zaman gelerek,
Egemenlik(leri) süresince barış ve çayırlar getirebicekler? Hangi adam,
Yalan’a sapmış zorba kişilerin (sebep olduğu) acımasızlığı durduracaktır?
Hangi adama İyi Düşünce’den kökünü alan anlayış gelecektir?
12. Evet, bu adamlar ülkenin kurtarıcıları olacaklardır, (böylesi) adamlar,
senin öğretinden (ibaret olan) bilgilerini, İyi Düşünce ve Gerçek ile uyum
içindeki eylemleriyle (birleştirip) takip edecekler, ey Mazda. Bunların
şiddetin kovucuları (yok edicileri) olmaları gerçekten kaderleri haline
gelmiştir.
125
48.yasna için yorum ve açıklamalar
1. Burada Ölümsüzlük’ün bir diğer yüzünü görüyoruz. Bu; daevalar ve
onların takipçileri tarafından kendi ölümsüzlükleri, yani unutulmamaları
için öğretilen veya dayatılan Yalan’a dayalı düzendir. Daevalar’ın hakim
oldukları düzenin kökten ve bir anda yıkılmayacağı artık Peygamber
tarafından bilinmektedir. Bunun için ”şimdikinden sonraki bir zamanda”
bir başkası gelecek ve ”Yalan’ı Gerçek’le bozguna uğratacaktır”, diyor.
Böylece sadece Ahura Mazda Tanrı olarak belleneceği için, O’nun ünü
artacaktır.
2. ”Müminler en sonunda Yalan’a sapmışlara karşı zafer kazanacaklar
mı?” sorusu da daevaların yakın bir gelecekte bozguna uğramayacaklarına
Zarathuştra’nın inandığının bir başka işaretidir. Bundan emin olmaları
insanları mutlu edecektir, bu bilgi onların morallerini yükseltecektir.
3. Tanrı, ”Gerçek vasıtasıyla” hayırlıdır. Ayrıca ”erdemli ve bilen”dir. O,
şahıs ki İyi’yi seçmiştir, ”İyi Düşüncesi’nin kararlılığı sayesinde” Ahura
Mazda gibi olacaktır. İçeriği itibariyle bu ayet, İslam mütefekkirlerinden
bazılarının geliştirdikleri ”Wahdet’i Wucud” düşüncesine çok uyan bir
ayettir. Dikkate değerdir ki bazı yazarlar bu ibareyi ”Seni de (Gerçek
vasıtasıyla eğitir)” gibi anlamsız bir tarzda çevirmeyi tercih etmişler.
Oysa aynı yazarlardan bazıları dipnot halinde de olsa ”thwavas”
kelimesini ”Senin gibi biri” olarak çevirmişler. Bu thwavas ibaresinde
kastedilen Mazda’dır ve kelime metinde; ”...thwavas Mazda...” düzeni
içinde yer alır.
4. İki Güçten biri, insanoğlunun aklına İyi’yi, diğeri Kötü’yü koydu. Bu
haliyle oluşan insan kendi daenası, yani bir yerde bağımsız vicdanı ile
126
hangi sözü sarfedeceğini, hangi fiili işleyeceğini kendisi tayin eder.
Zevkleri, arzuları ve tercihleri hep bu bağımsız daena vasıtasıyla
yönlendirilir. Eğer daenasını, Kötü’nün onun kalbine yerleştirdiği Yalan’a
kaptırırsa ölümden sonraki akibeti kötü, aksine olursa tabii ki iyi
olacaktır. Bazı yazarlar metni; sanki insan, eylemi ve sözü ile daenasını
belirler gibi bir sanı verecek şekilde çevirmişler. Oysa Zarathuştra’nın
öğretisinde daena=vicdan söz ve eylemi belirler, söz ve eylem daenayı
değil.
5. ”İyi Hükümdar bizi yönetsin” ki, ”Sığır’a can verilmesindeki şu ulviyet
anlaşılsın” ibaresindeki Sığıra can verilmesi olayı, iyi görüşün hayata
geçmesidir. Metinde geçen ”xvarethai=beslenme”, fikri beslenmedir.
6. Bu bölümün içeriği sayesinde, sığır kavramı ile kastedilenin iyi görüş
olduğu daha net bir şekilde anlaşılıyor. ”Onun bize barış getirmesi..”
ibaresiyle bir hayvanın anlaşılması Gathalar’ın ruhu ve mantık itibariyle
mümkün değildir. Tanrı’nın onun için ”bitkileri=urvar’ı çoğaltması”
ibaresindeki ”bitkiler”den; ancak iyi görüş ile beslenmeye çalışacak olan
”imanlı” kişiler anlaşılabilir.
7. Gerçek ve İyi Düşünce’nin hakim olduğu bir dünyada acımasızlık
yaşayamayacağı için, eğer bu iki ilahi kavramın ”dikkatini çekmek”
istiyorsak, acımasızlığı peşinen kovmalı, kaçırtmalıyız.Erdemli insanlar,
iyi görüşün yoldaşlarıdırlar.
8. Metnin bu bölümünde İyi Güç’e yandaş olmayı tercih edenlere
verilecek mükâfatlar soruşturuluyor.
9. Verilecek mükâfatlar arasında Ona (Zarathuştra’ya) karşı düşmanca
tehditleri
olanlara”
karşı
üstünlük
127
sağlamak
vardır.
İyi
Düşünce
Zarathuştra’ya, alacağı mükâfatın ne olacağını söyleyecektir (vahy
edecektir). Çünkü Zarathuştra bir kurtarıcı adayıdır, kurtarıcı adaylarının
alacakları ödülün ne olduğunu bilmeleri haklarıdır. Aslında, kolayca
anlaşılacağı gibi, bu vesileyle tüm imanlıların alacakları ödülleri bilmeleri
söz konusudur. Bazı yazarlar, çevirilerinde Mazda ve Aşa’yı aynı kefeye
koymuşlar. Oysa burada Aşa, her zaman olduğu gibi, bir vasıtadır.
10. Eski kuşak araştırmacılar bu ayetteki ilk bölümü; ”mesajı anlamak”
şeklinde yorumlamışlar. Oysa metin incelendiğinde bu sonuca nasıl
vardıkları
kelimesini
anlaşılamıyor.
kullanacakları
Bunun,
metinde
geçen
yeri
karıştırmaları
”ajen=öldürmek”
dolayısıyla
olduğunu
sanıyorum. Bu öldürme ve şiddet olayları; Karapanlar’ın ve Kötü
Yöneticiler’in teşvik ettikleri sarhoşluk verici ve dolayısıyla saldırganlık
yaratıcı bir içkiyi dini amaçla çok kullanmayı teşvik etmelerinden ileri
geliyor. Araştırmacıların hemen hemen tümü bu içkinin ”Homa”
olduğunda hemfikirdirler.
11. Moulton’un bu bölümdeki bir mısraya getirdiği; ”kana susamış Yalan’a
sapmışlarla barış yapmak isteyenler kimlerdir” gibi bir yorum var. Yalan’a
sapmışlar’la, onlar bu Kötü düşünce sistemine sahip çıktıkları müddetçe,
barış yapmamak Zarathuştracı düşünce’de esas olduğuna göre, metnin bu
bölümünde bizi böylesine bir yoruma götürecek yeteri kadar bir sebep
yoktur. Tam tersine, bu adamların sürdürdüğü şiddet rejimini durduracak
bir adam aranıyor. Burada ”rdegvo.debiş xruraiş remem”, yani drujcukişiler’in (sebep olduğu) ”remem=şiddet”i durdurmak söz konusudur.
12. Yasna’nın son bölümü olan bu ayette artık ”sığır”ın kavram olarak
neyi ifade ettiği gün gibi açığa çıkıyor: ”Bu adamlar ülkenin kurtarıcıları
olacaklardır” deyimindeki ”bu adamlar” yani ”İyi Düşünce’nin ve
128
Gerçek’in emrettiği yolda yürüyenler”in gittiği yol, kavram olarak metnin
diğer bölümleri ile birleştiğinde, bu yolun; yani iyi görüş yolunun metinde
”sığır” olarak zikredildiği açıkça görülecektir.
49.yasna
1. Evet ey Mazda, tüm hayatım süresince en büyük karalayıcı olarak
suçlandım, ben ki yetersiz (bir şekilde) korunan (yaratıkları) Gerçek ile
tatmin etmeye çalışırım. Eğer bedel iyi ise, gel bana ve beni destekle! İyi
Düşünce vasıtasıyla bunu (bu suçlamayı) kıracak (bir şeyler) bul.
2. Evet, bunun (bu suçlamanın) Yalan’a sapmış olan öğretmeni;
(insanları) Gerçek’ten (saptırıp) kendisinin (Kötü doktrinine çevirmeye
çalıştığından) dolayı, besbelli ki bu benzetmede kendisi karalayıcıdır. O
hiçbir zaman ne -kendisinin olabilmesi için- erdemli Dindarlık’a yardım
etmiştir, ne de İyi Düşünce ile fikir teatisine girmiştir.
3. Yine de ey Mazda; (bizim inancımızda) Dünya için şu mukadder
kılınmıştır: Gerçek, kendi (iyi olarak) tercih (edilirliğinden) dolayı
kurtarıldı, Yalan’a sapmış olan (druj) kendi (yalan) uğraşısından dolayı
tahrip edildi. Bundan dolayı (onların tercihlerinden dolayı) ben,
topluluğumuzdaki Yalan’a sapmış olanları kamuoyu nezdinde mahkûm
etmek için, İyi düşünce ile birleşmeye can atıyorum.
4. Bunlar ki; kötü niyetlerini (ifade ettikleri) kendi öz dilleriyle, sığır
yetiştiricileri arasında şiddet ve acımasızlığı arttırdılar, bu
sığır
yetiştiricisi olmayanlar, ki onların kötü etkililikleri daha henüz iyi
etkililikle yenilgiye uğratılmamıştır, Daevalar’ın hizmetindedirler, ki bu
(Daevalar) Yalan’a sapmış olanların daenalarıdırlar.
129
5. Fakat şu adam, ey Mazda, Senin için hem süt hem de tereyağıdır, yani
bu öyle bir adamdır ki kendi daenasinı İyi Düşünce ile birleştirmiştir.
Dindarlık’ın böylesi bir adamı, Senin Egemenlik’inde varlığını sürdüren
Gerçek ve tüm şu (diğer güçlerle) aynı iyi soydandır, ey Efendim.
6. Ben size -Sana ey Mazda ve Gerçek’e- (bize) sizin arzuyla kastettiğiniz
(şeyin) ne olduğunu söylemeniz için ısrar ettim. (Bu ısrarı); onlara
(Yalan’a sapmışlara) bu şeyi ne kadar duyurabildiğimize hükmetmek için
(yaptık), şu sizin türünüzde birine ait olan daenayı (ne kadar
duyurabildiğimizi merak ettiğimiz gibi), Efendim.
7. Ey Mazda, bırak bir kişi şu [(size ait kavramları (tıpkı daenanın vermek
istediği mesajı dinlediği gibi)] İyi Düşünce ile dinlesin. Bırak onu Gerçek
ile dinlesin. Yap Efendim, (buna) kulak da ver (ayrıca). Hangi (aryalılar)
topluluk(u), hangi (nerenin) vatandaşlar(ı) Senin kanunlarına bağlı
kalacak? Böyle (dinleyen) biri (tüm) toplum(una) iyi ün verilmesine (yol
açacak işler yapacak mı)?
8. Fraşaoştra’ya; (ona) çok mutluluk veren Gerçek ile birlik olmayı
bahşet, -ben bunun için Sen’den ısrarla ricada bulundum, ey Mazda
Ahura- ve aynı zamanda bana, açıkçası, şu Senin İyi Egemenlik’inin
altında varlığını sürdüren birliği (bahşet). Biz ebediyen Senin elçin
olacağız.
9. Bırak, kurtarma işi için yaratılmış olan (şu İyi Düşünce) çiftçi(si) bu
bilgileri dinlesin: ”Gerçekleri konuşan adam, hiç bir zaman Yalan’a
sapmış biri ile ittifak halinde (olduğunu) açıklamamıştır, bunlar (gerçeği
konuşanlar özleriyle) Gerçek’e bağlandıklarından beri, hesap gününde
kendi daenalarını en iyi ödülle birleştirmişlerdir.” Evet Jamaspa.
130
10. Ey Mazda, sen mekânında bu İyi Düşünce’yi ve mümin kişilerin
ruhlarını savundun, (ve) şu Dindarlık ve süt ile saygı (dolu bir) birlik
arzedenlere, (kısacası) Sen, Sana Egemenlik bahşeden (tüm bunları)
değişmez bir kalıcılıkla savundun.
11. Fakat Yalan’a sapmış olan kişiler, Yalanın Evi’nin (cehennemin)
gerçek misafirleri olduklarında, (bu) yönetirken kötü, eylemlerinde kötü,
(söyledikleri) sözleri kötü, daenaları kötü (dujdaeneng) ve düşünceleri
kötü (dujmanaha) olanları, ruhları sürekli pis gıdalarla karşılaştıracaktır.
12. Şu (Sana yardım için) çağrıda bulunan Zarathuştra’ya, Gerçek
vasıtasıyla (sunacağın) ne tür yardımın var? Hangi yardımın vardır İyi
Düşünce vasıtasıyla bana? Ben ki övgülerimle hepinizin teveccühünü
kazanacağım. Ey Mazda Ahura, (öyle biri ki) Senin mülkünde bulunan şu
en iyi olana (kavuşmak için) istekli.
49. yasna için yorum ve açıklamalar
1. Metinde geçen 'bendvo” kelimesi araştırmacıların hala başını ağrıtıyor.
Bartholomae, Mills ve Moulton gibi eski kuşak araştırmacılar bu
kelimenin, daeva-yasnacı bir grup şefin adı olduğunu kaydederler.
Kelime; ”√ban=hastalandırıcı” kökünden geliyor ve bir bütün halinde
”ahlak bozucu, karalayıcı” anlamlarını ifade etmek için kullanılabilir. Geç
Zarathuştracı gelenekte Peygamber’in soğuk bir kış gecesi kapısına
geldiği Bandva’nın benzeri olan kötü bir daeva-yasnacı Kava tarafından
kovulduğu uzun uzun anlatılır. Bu olay kısa bir şekilde Gathalar’da da yer
alır. Fakat metnin bu kısmında kelime, fakirleri koruyan eylemlerinden
dolayı karalanan Zarathuştra’nın yöneticiler tarafından ”karalayıcı”
olarak suçlandığını belirtmek için kullanılmıştır. Peygamber, metnin bu
131
bölümünde,
yukarıda
arzettiğim
karalama
olayından
dolayı
ilahi
güçlerden destek arıyor.
2. Yalan’a sapmış olanın öğretmeni buradaki haliyle Angra Mainyu
olamaz.”Yalan’ın öğretmeni” maddi bir varlık olmak durumundadır.
Çünkü bu varlık insanları Gerçek’in yolundan saptırıp, ”kendi Kötü
doktrinine” çevirmeye çalışıyor. Bundan dolayı Yalan’a sapmış olan varlık
”karalayıcı”dır. Bilindiği gibi karalayıcılık, Kötü’ye sapmış olan insanlara
has bir özelliktir.
Aksi taktirde ”karalayıcı”lık bu tür insanlara
öğretmenleri olan ”druj” tarafından onlara telkin edilirdi. O, ayrıca
Dindarlık’a ve İyi Düşünce’ye de karşı olan bir varlıktır. Bu bölümde
araştırmacılar arasında yine Bandva’yı özel isim yapmak için yorum
farklılıkları baş gösteriyor. Mesela; Yalan’a sapmış olanın kendisi
Gerçek’ten uzaklaşmış gibi gösteriliyor.
3. Gerçek kurtarılmış, Yalan tahrip edilmiştir. Bu, Dünya için bir kader
olmuştur. Yukarıda söylenenlerde ima edilen ”Yalan’a sapmış kişiler”
kamuoyu nezdinde mahkûm edilmelidirler. Zarathuştra bunu yapabilmek
için İyi Düşünce ile birleşmeye can atıyor. Ben burada kastedilen şeyi
daha güçlendirmek için ”bizim inancımızda” ibaresini tercüme metninde
parantez içinde de olsa vermeyi tercih ettim. Bazı yazarların tercüme
metinlerine dahil ettikleri bu ibarenin ögelerini, orijinal metinde bulmak
mümkün değil, ama orada da kastedilen budur.
4. Bu bölümde geçen ”sığır yetiştiricileri” ile iyi görüş takipçileri, ”sığır
yetiştiricisi olmayanlar” ibaresiyle ”Yalan’a sapmış olanlar” kastediliyor.
araştırmacılar arasında bu ayetin son satırının çevirisinde bir karmaşa
hüküm sürüyor. Buna sebep ise; Bartholomae’nin metinde geçen
”dan=hizmet etmek” kelimesini ”dam=ev” kelimesinin bir çekim hali
132
olarak yorumlamasıdır. Bunu böyle kabul eden bazı yazarlar metni
zorlayarak ”bunlar daevaların evine (cehenneme) konacaklar” gibi
metinle ilgisi olmayan bir yorum sunmuşlar. Mills’in de yaklaşımını
dikkate alırsak, Insler’i esas alarak verdiğim yorum en kabul edilebilir
olanıdır.
5. Metindeki ”ija=süt” ve ”ajuiti=tereyağı” kelimeleri, hemen hemen her
yazar tarafından ayrı yorumlara sebep olmuştur. Genellikle Geldner’in
yorumunu kabul eden ve bu sözlerin arkasında yatan anlamı araştıran asıl
araştırmacı-yorumcuların yanında, direkt tercümeciler çoğunluktadır.
Bunlardan Insler’in bu ikili için teklif ettiği yorum, bence Zarathuştra
dinine en uygun olanıdır. Buna göre süt; güçlülüğü, tereyağı ise başarıyı
ifade eder. Yani her yeni dindar insan, tanrıya yeni güç katar ve bunlar
inancın birer başarısıdırlar. Bu dindarların daenaları, İyi Düşünce ile
müttefiktir ve bunlar Aşa ile aynı soydan gelirler (tanrısal birer
varlıktırlar).
6. Moulton, bu ayetteki ”daena’yı direkt ”din” olarak çevirmiş. Oysa
burada dinden daha geniş bir şey kastediliyor. Bunun yerine, eğer
”daena”
kelimesi
orijinal
haliyle
çeviri
metninde
kullanılmak
istenmiyorsa, onun tercüme edilmiş hali için ”kavram, vicdan” yorumu
daha uygundur.
7. Bu kavramların birileri tarafından dinlenmesi gerekir. Metni tercüme
edenlerden bazıları, bunun Vohu Manah ve Aşa olduğunu ileri sürer. Fakat
metnin başından beri kastedilen maddi bir şahıstır. Gramatikteki zorluk,
metni bütünlük içinde düşündüğümüzde kolaylıkla aşılabilir. Metnin bu
bölümünde bir zorluk da ”airyama”, ”xvaetuş” ve ”verezena” kelimeleri
çerçevesinde
kendisini
belli
ediyor.
133
Barholomae
bu
üçlüyü
Zarathuştra’nın yaşadığı dönemdeki toplumsal sınıflar olarak kabul
ediyor.
Eski
Aryanlar’ın (özellikle
Medler’in)
toplumsal
yapılarını
incelerken bu unsurlardan airyama’yı, ben asiller sınıfının hemen altında
yer alan ruhani bir tabaka olarak nitelemiştim. Fakat burada yer aldığı
şekliyle ”aryalılar” veya ” aryalılar topluluğu” anlamını çıkarmak daha
mantıki gibi geliyor. Justi toplumsal sınıfların; yani rahiplerin, asillerin ve
vatandaşların tümünün birden ”xvaetu” kelimesi ile ifade edildiğini
bildiriyor. Ben bu belirlemelere katılıyorum. ”Verezena” ise Mills’in
sözlüğünde ”topluluk” veya ”cemaat” anlamına gelen ”community”
olarak yer almıştır.
8. Son satırda yer alan ”fraeştaonghho” kelimesi araştırmacılar arasında
bazı tartışmalara yol açmıştır. Rig Veda dilinde yer alan ”prestha”
kelimesine olan benzerliğini göz önüne alan Geldner, bu kelimenin
”sevgili” şeklinde çözünlenmesini teklif etmiştir ve pek çok çevirmen
kelimeye getirilen bu yorumu almıştır. Bartholomae ise, bana daha doğru
imiş gibi görünen; ”haberci” yorumunu getirmiş bu kelimeye.
9. Buradaki dregvato kelimesi ile direkt olarak Angra Mainyu kastediliyor.
Böylece dürüst hiçbir insanın Kötü ile ittifak yapamayacağı bir kez daha
vurgulanıyor. Çünkü o, özü itibariyle Gerçek’e bağlanmıştır ve daenası en
iyi ödülle birleştirilmiştir. Insler buradaki ”gerçekleri konuşan adam”
ibaresi ile Ahura Mazda’nın kastedildiği inancındadır. Ama metinde geçen
ve Insler’in Ahura Mazda olarak nitelemeye hazır olduğu ”adam” gibi
somut bir varlığın Zarathuştracı tanrı kavramında yeri yoktur.
10. ”Bu İyi Düşünce” ibaresinde kastedilen, yukarıdan beri ortaya konan
iyi düşüncedir. Kötü ile, Kötü olarak kaldığı sürece uzlaşmayan, onunla
mücadele eden bir iyi düşüncedir bu. Metindeki ”ija” kelimesi yine
134
tartışma yaratmış. Geldner’in bu kelimeyi ”süt” olarak tercüme ettiğini
biliyoruz. Moulton, kelimeyi birinci yorumunda ”mutluluk” olarak
anlarken (Y,49.5), bu kez ”gayret, şevk” şeklinde çevirmeyi uygun
bulmuş. Mills ise ”özverisel gayret” demeyi daha uygun buluyor. Insler bu
kez de ilk yorumuna bağlı kalmakla birlikte, ikinci bir yorumu da ihmal
etmiyor; ”ibadet”. Metnin bu bölümünün sonunda, imanlı kişilerin tanrıya
Egemenlik bahşettikleri ve bundan dolayı ebedi hayatlarında bunların
tanrı tarafından korunacakları kaydedilir.
11. Bu bölümde geçen ”pis gıda” ile ruhun gıdası olan mutlulukmutsuzluk ikilisindeki ”mutsuzluk” kastediliyor. Kötü yöneticinin, kötü
eylem sahibinin, kötü söz sahibinin, vicdanını kullanırken kötü ve
düşüncesi kötü olanın gideceği cehennemde karşılaşacağı şey ruhsal
işkencedir. Bu işkenceyi, daha önceki bölümlerden bildiğimiz gibi onların
öz daenaları onlara yapacaktır.
12. Buradaki ”toi” kelimesini ”senden” diye yorumlayan bazı yazarlar,
Zarathuştra’nın bu bölümde Aşa ve Vohu Manah’tan yardım istediği
izlenimini vermeye
çalışıyorlar. Oysa burada
”toi”den
kastedilen
”vasıtasıyla”dır. Kim bunlar vasıtasıyla ona yardım edecek? Tabii ki her
zaman olduğu gibi Ahura Mazda..
135
50.yasna
1. Kişi olarak benim, (bana) yardım sunabilecek (olan) herhangi birinin
üstünde denetimim olabilecek mi? Kim benim sürülerimin koruyucusu
olmak için tayin edildi? Kim benimki (benim koruyucum olarak tayin
edildi)? Benim çağrım gerçekten vukubulduğunda, Sen’den, ey Mazda
Ahura, Gerçek’ten ve İyi Düşünce’den başka kim (olabilir bu koruyucu)?
2. Ey Mazda, bu kişi şans getirici (mutluluk verici) sığırın peşinden nasıl
koşabilir? Bu istekli kişi ondan (söz konusu sığırdan) kendisine çayırlar
getirmesini umut edebilir mi? Bu (istekli kişi), -bize gizlice ihanet eden
pek çokları arasında-, (yine de) Gerçek’e uygun bir şekilde namuslu bir
hayat sürer. Red et (o bize ihanet eden) kötüleri, (fakat) bu dürüst olanı
benimse.
3. Çünkü o (sığır); gerçekten Gerçek ve İyi Düşünce’nin Egemenlik
(sürdürdükleri) zaman zarfında, kendisine İyi Düşünce vaad edilmiş olan
öyle birine ait olacaktır. O şahıs vaad edilen öylesine bir armağan ile
güçlendirilmeliydi, (aksi taktirde) Yalan’a sapmış biri, o adamın en yakın
yoldaşı olan yaratığı (sığırı) iç edecektir (çalacaktır).
4. Evet, ben her zaman size; Gerçek ile, mütekâmil İyi Düşünce ile ve bir
de onların (Gerçek ve İyi Düşünce’nin) Egemenlik’leri ile birleşmiş bir
halde (ve) övgüyle ibadet edeceğim ey Mazda,, (O Egemenlik ki) onun
vasıtasıyla biri (iyi) gücün patikasında (yürümek üzere) dikilecektir. Ben
size her zaman İtaat (Sraoşa) edeceğim, (Sizlere, yani) O Şarkılar Evi’nde
devamlı yaşayan varlıkları (olan) gerçekten içten olan birileri(ne).
5. Efendim, bırak bilim; Gerçek’in eşliğinde (onunla arkadaşlık ederek)
Dünya’nın her tarafına gelsin! Evet, eğer siz peygamberinizden memnun
136
olacaksanız, (o zaman) kendini (ona) görünür yardımla göster (tanrısal bir
esinle bildir), onu kendi elinle güçlü kıl, bu vasıtayla o (peygamberiniz)
bizi mutluluğa (gark edecek).
6. Saygılı (riayetkâr) Zarathuştra, sesini yükselten peygamber, Ey Mazda;
(O) Gerçek’le birleşmiş birisir. Yaratıcı, İyi Düşünce vasıtasıyla bana
yöneleceğim rotayı öğretmelidir (bildirmelidir), (bunu) benim arzumun ve
dilimin yöneleceği (yön) olması için (yapmalıdır).
7. Evet, ben sizin için en hızlı atları boyunduruğa vuracağım, bunlar sizin
ihtişamınızın zaferiyle Gerçek ve İyi Düşünce ile güçlenerek engine (gidici
olacaklar). (Eğer) siz bana yardım etmeye hazır idi iseniz, (bu yardımın
verdiği güçle hazırlayacağım) bu atlarla siz sürekli (ileriye doğru)
yarışacaksınız.
8. Ellerim açılmış olarak ben hepinize ’sofuca (bir gayret)’ ile hizmet
edeceğim. Dahası; size Gerçek ile ve samimi olan birinin derin saygılı
(tavrıyla hizmet edeceğim). Dahası; size İyi Düşünce’nin ustalığı ile
(hizmet edeceğim).
9. Övgü! ey Mazda, ben sizinle işte böylesi bir ibadetin (sağlayacağı
olanakla)
karşılaşacağım,
(ve)
kökünü
Gerçek
ile
birleşmiş
İyi
Düşünce’den alan eylemlerle. Kendi mükâfatımı istediğim gibi kullanma
iktidarına sahip olduğum anda, (yani) bunu yapabildiğim zaman,
böylesine bir gücü kullanarak, kutsal birinin (Gerçek’in) uzun soluklu
yoluna çıkacağım.
10. Evet, Senin kavrattıkların bu gibi şeylerdir, aynı şekilde (ayrıca) Senin
eylemlerinle eriştiğin şeylerdir (kavrattıkların)…(Ve) bu (gibi) şeylerdir
herhangi bir şahsın İyi Düşünce’si vasıtasıyla saygı göstereceği. (Bu
137
şahsın) kendi görüş alanındaki -güneşin ışıkları, günlerin parlak isyanı(tüm) bunlar sizin şanınız içindir (sizin ihtişamınızın ifadeleridirler), Ey
Gerçek ile birleşmiş olan Mazda Ahura.
11. Evet, ben sizin duacınız (öveniniz) olmaya yemin edeceğim ey Mazda,
(ve) gücüm yettiği, bunu yapabildiğim sürece ben öyle de kalacağım, ey
Gerçek. Hayat’ın Yaratıcısı, İyi Düşünce vasıtasıyla, neyin en fazla
iyileştirici
olduğu
(hususundaki)
kavrayışımızın
gelişmesine
yardım
edecektir.
50.yasna için yorum ve açıklamalar
1. Pek çok Ha’da olduğu gibi gramatik güçlükler, burada da tercüme
karışıklıkları yaratmıştır. Mesela, ”kat moi urva ise cahya avangho” tabiri
için bir yazar; ”yardıma bel bağlamak” yorumunu getiriyorken, bir diğeri;
”yardım sunacak olanın üstünde denetim” gibi bir şeyin bu Ha’da
kastedildiğini
söyler.
Halbuki
kelime
kelime
çeviri
yapsak
bile;
”kat=(şimdiki Kurtçe’deki) qet”, ”moi=şimdiki Kürtçe’deki mın” ve
”urva= ruh, şahsiyet” gibi kelimeleri ard arda sıralasak bile benim
seçtiğim yorumu takip etme gereği doğuyor. Fakat yine de bunlar,
sonuçta biribirine zıt olmayan yorumlardır. Belli bir hata payı ile bu tür
yorumların da kabul edilebilirliklerini unutmamak gerekir.
2. Burada ”sığır” demekle kastedilen şey, iyi görüştür. Bilindiği gibi
Geldner ve Barholomae ”şans getirici sığır”ı, ”gelecek hayatta vaadedilen
mükâfat” olarak yorumlama eğilimindeler. Fakat Bartholomae bu Ha’da
geçen ”sığır” kelimesinin ”cennet” veya ”ödülün kendisi” şeklinde yorum
getirilecek şekilde anlaşılmaması gerektiğini söyler. Metinde geçen
”vastrem=çayırlar”ın bir çekim şekli olan ”vastravaiti” kelimesi ile
138
burada ”barış ve özgürlük” kastediliyor. Öte yandan eski kuşak
araştırmacılar
”pouruşa
hvare
pisyasu”
deyimini;
”güneşi
gören
pekçokları arasında” şeklinde çevirmişler. Bunlara göre ”hvare” ile
”güneş”, ”pisyasu” ile ise ”görenler” kastedilmiştir. Bu kelimelerin
tahlilini yapan ve benim de görüşlerine katıldığım Insler, sonuçta
”hvare”nin ”gizlice” anlamı yüklenecek şekilde, ”pisyasu” kelimasinin ise
Rig Veda’daki ”pisuna” sözcüğüne benzerliğinden dolayı ”yalancılar”
anlamı yüklenecek şekilde çözümlenebileceğini belirtir.
3. Çok zor gramatik problemlerle yüklü olan bu Ha’yı kendi metnimdeki
gibi yorumlamayı uygun buldum. Burada ”O” ile kastedilen ”şans getirici
inek”, ya da ”iyi görüş”tür. ”Armağan”dan kasıt, vaad edilen gelecektir.
Metnin tartışma konularından bir de ”dregva”dır. Bu, ”Yalan’a sapmış
(kişi)
kimdir”
sorusunun
cevabında
neyin
kastedildiği
konusunda
araştırmacılar hemfikir değildirler. Barthaolomae, orijinal metinde
birden fazla kişinin kastedildiğinden ve bunların Bendva ile Grahma gibi
somut şahsiyetler olduğu hususundan emin gibi görünüyor (tabii ki eğer
Bendva ve Grahma gerçek birer şahsiyet iseler). Insler ise kastedilen
”kişinin” Angra Mainyu olduğunu söylüyor. Bence de eğer söz konusu olan
inek, iyi görüş ise o zaman bu iç edici varlık (veya daha doğrusu güç)
Angra Mainyu’dan başkası olamaz. Yok eğer inek, gerçek varlığı ile
kastediliyorsa o zaman ”iç edici” olarak, yaşayan ve Kötü’yü seçmiş olan
bir kısım zorbalar aramak gerekir.
4. Moulton, metinde geçen ”akao” kelimesini ”yargıç” veya ”bilirkişi”
şeklinde yorumlamak eğiliminde olduğu için, gramatik güçlükleri aşacak
doğru vasıtalara da sahip olmadığından, metin içinde bilirkişiler arıyor ve
”Vohu Manah” ile ”Xşathra”yı buluyor. Kelime anlamı itibariyle akao, ”o
139
ki tanrıya çok yaklaşmış ve bundan dolayı ona aşikar (Pehl; aşkarak,
Kürtçe; eşkera) olmuş ve onu görmüş biri” anlamına geliyor. Bundan
dolayı metindeki akao’dan, Şarkılar evine (yani cennete girmeye)
yaklaşmış olan birine bunların malum olması veya görünmesini anlamak
gerekir. Benim katıldığım ve size sunduğum tercüme metni, çok önemli
ve bir yorumda bulunmayı gerektirmeyen belirlemelerde bulunuyor.
5. Burada ”Mazda”; ”bilim”, ”bilgelik” gibi gerçek anlamlarda kullanılmış
gibi görünüyor. Bartholomae ve Geldner, orijinal metindeki ”Mazda Aşa
Ahura” söz dizinini; ”ey Mazda Ahura ve Aşa” şeklinde çevirmeyi
yeğlemişler. Bunlardan Bartholomae, daha eski çevirilerinde ”Ahuralar
ikilisi” gibi bir kavramın varlığına kapıldığından, tabiri; ”siz iki efendiler”
şeklinde çevirmişti. Fakat gerek sonradan konuya daha yakından eğilmesi,
gerekse Zarathuştra’nın düşüncesi konusunda bilincinin artması sonucu
hiç olmazsa bu tesbitten vazgeçti. Metine bir kere yanlış bir bakış
açısından eğilince, gerisi de yanlış gitmiş, metin az da olsa saptırılmıştır.
Fakat bu sapma (eğer zorlanmazsa) öze dokunacak cinsten değildir.
6. Aslında ”Ye Mathra vacim” tabiri; ” sizin Mathra’nızı söyleyen” gibi
çevrilebilir. Ama burada bir haykırma söz konusudur. Haykıran kişi bunu
Aşa ile birleşerek yapmaktadır. Bu bölümde geçen tartışmalı bir kelimeyi,
yani
”naemangha”yı;
”saygılı”
şeklinde
çevirmeyi
yeğledim.
Bu
”naemangha” kelimesi genel olarak ”namaz”ın karşılığı olarak kullanılan
bir kelimedir. Fakat burada daha geniş bir anlam yüklenen kelime
”ibadetsel bir saygı” şeklinde yorumlanabilecek şekilde kullanılmış gibi
görünüyor.
7. ”En hızlı atlar”dan kasıt, güvenilir kişiler ve iman sahibi kişilerdir
(Insler-1975). Bu hızlı atlar, Gerçek ve İyi Düşünce ile gıdalanarak
140
güçlenecek ve imanlıların görevi olan zaferi kazanacaklar. Kötü’ye karşı
mücadelede (yarışta) bunlardır İyi’nin silahları, veya yarışacak olan
atlarıdırlar.
8. Bu da çok zor olan bir Ha’dır. Ben yine de genel hatlarıyla Insler’in
çizgisini takip etmeyi tercih ettim. Fakat bir farkla: Buna göre burada
”sütün ünlü ayak izleri” yerine, Bartholomae’nin ”sofuca bir şevkle”
ibaresini kullandım. Yoruma büyük bir fark getirmeyen bu davranışla
orijinal metne sadık kaldım. Çünkü ”ija” kelime anlamı itibariyle ”ciddi
gayret, sofuluk” demektir. Burada, Tanrı’nın kendisine ibadet edenlere
bu yolla verdiği güç anlaşılmalıdır. Okuyucuların bu tabirin tercümesini
okurken her iki alternatifi de göz önüne getirmelerinde fayda vardır.
Kelime kelime tercümede Insler’in metni geçerlidir. ”Ustana-zasto” veya
”ustanazasto” kelimesi, zast=Kürtçe’deki ”dest” ve ustana=açılmış
kelimelerinden oluşmuş bir bileşik kelimedir.
9. Şu bir gerçektir, ki eski kuşak araştırmacılar, Zarathuştracı düşüncenin
geliştirdiği ve bu düşünce sisteminin en önemli unsurlarından biri olan
”şahsa özel İyi Düşünce” gibi bir kavramı hazmedememişler veya daha
sert bir ifade ile; ”kavrayamamışlar”dir. Bundan dolayı ”kökünü İyi
Düşünce’den alan eylemlerle” gibi bir deyimi zorlayarak, ”İyi Düşünce’nin
eylemleri ile” şeklinde yorumlamışlar. Birincisinde eylemin sahibi, aynı
zamanda İyi Düşunce’nin de sahibi iken, ikincisinde İyi Düşünce kişiden
bağımsız olarak vardır ve bu hep böyledir. Daha önceki bazı tercüme
farklılıklarını da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Oysa Altılar’ın
tümünün iki yönü vardır; birincisi kozmik, ikincisi insana özel. Bunu
kavradıktan sonra, Zarathuştra’nın düşünce sistemini anlamak daha bir
basitleşir.
141
10. ”Raocao xveng”de bir problem yok, bu ibare ”güneş ışıkları”
anlamına geliyor. fakat problem, bu ibareyi güçlendirmek amacıyla
kullanılan ”asnam uxşa” ibaresinin yorumunda patlak veriyor. Ben bu
konuda Justi’nin yorumuna katılıyorum. Insler’in ”Ay’ın doğması” gibi bir
yorumu akla getiren benzetmesi buraya uymamaktadır. Zarathuştra bu
ayette şafağı tarif etme yoluna girmiş gibi görünüyor. Göklerin parlak
isyanı, ”Güneş’in doğması ile karanlıkların yok olması”nı ifade eder. Bu,
Tanrısal Güçler’in ihtişamlarının ifadesidir. İslamlar’da da benzer bir
ifade var; ”Haq geldi batıl zail oldu”. Burada ifade edildiği şekliyle,
Tanrısal Güçler’in ihtişamı öyle bir ihtişamdır ki, bunlar kendilerini bir
vasıtayla gösterdiklerinde, Kötü ve onun güçleri, gün ışığının karanlığı
yırttığı gibi yok olurlar.
11. Bu bölümde pek fazla bir problem yoktur. Ancak yine de son mısrada
”tanrının arzusu” ile ”insanın arzusu” biribirlerine karıştırılmıştır.
gathaâ vohu xşatraâ
51.yasna
1. İyinin Egemenlik’i seçilmiş olmalıdır, ki O, insanlara ciddi bir gayretle
yanında, iyi kaderi en iyi (bir şekilde) getirir. Gerçek ile birleşmiş
(olarak) O (Egemenlik), eylemleriyle (bizim için) en iyiyi kuşatacaktır
(içine alacaktır) ey Mazda. Bu Mütekâmil Egemenlik’i ben şimdi bizim için
kavranır hale getireceğim (çözümleyeceğim).
2. Bu (yukarıda adı geçen) şeyler (yani İyi Egemenlik, İyi kader ve en iyi
olan her şey) gerçekten ilk anda size aittiler, Sana ey Mazda Ahura ve
Gerçek’e. Fakat, Sana ey Dindarlık, ben bu şeyleri (bu dünyadaki insanlar
arasındaki bu şeyleri) gücümün sonucu olarak (eğer gücüm olursa)
142
tanrısal bir esinle bildireceğim. Ey Dindarlık, Kutsal Güçlü Biri (Ahura
Mazda) için, sizlerin İyi Düşünce Egemenlik’ini (bize) bağışla.
3. Şu (insanlar ki daha şimdiden) eylemleri ile sizinle (A.M ve Gerçek ile)
birleşmişlerdir, bırakın onlar kulaklarıyla da sizinle birleşsinler. Sen,
Gerçek ile uyum içindeki dilin ve İyi Düşünce’den kökünü alan sözlerinden
dolayı
Efendi
olduğun
için,
ey
Mazda,
ezeli
vahy
edicisin
(bilgilendiricisin).
4. Hasar (vermenin) yerini ne zaman koruma alacak? (Cezalandırmanın
yerini) merhamet ne zaman alacak? Gerçek ne zaman kutsanacak?
Erdemli Dindarlık (için b u) ne zaman (olacak)? Mütekâmil İyi Düşünce
(için bu) ne zaman (olacak)? Ey Mazda, Senin Egemenlik’in vasıtasıyla
(bunlar) ne zaman (insanlar tarafından kutsal olarak bilinecek)?
5. Bütün bunlara dayanarak, kendi eylemlerinden dolayı yüce olan
çiftçinin, Gerçek’e uygun bir şekilde sığıra nasıl hizmet edeceğini
soruyorum. O, iyi kararın (seçimin) riayetkâr takipçisi bir şahıs olmaya
devam eden biridir. (Ve) O, iki ödülün (iyi-kötü ödülün seçimi için) bir
(karar verme) gücüne sahip olup, hakka riayetkâr olan insanlar (hakkında)
verilecek özel hükmün doğru bir şekilde bilincindedir.
6. Biri ki, iyiden daha iyi olanı benimsemiştir ve Kendisi(nin-A.M.’nın)
arzu ettiği şey için başarının gelmesine neden olacaktır, (onu) kendi
Egemenlik’inde Mazda (Bilge) olan Ahura (benimsiyecektir). Fakat O’na
(A. M’ya) hizmet etmeyecek olan şu adam için, hayatın nihai dönüm
noktasında en kötünün kötüsü olacak (bu tür bir ceza onu bekleyecek).
7. Ey Mazda, Sen ki en Kutsal Ruh vasıtasıyla sığırı, suları ve bitkileri
yaratansın, Sen’in Mutekâmil Erdemli Ruh’undan ötürü bana; Sağlıklılık’ı
143
ve Ölümsüzlük’ü ver, bu iki tahammüllü güç ki, İyi Düşünce ile
övülmüşlerdir.
8. Ey Mazda, (bu iki hediyeden dolayı) daha sonra ben Sana -çünkü bir
insan bunu Bilen Biri’ne söylemeliydi-; Yalan’a sapmış birine (karşı kötü
olanı) yapmış olmam gerektiğini söyleyeceğim, tıpkı O’nun (A. M’nın)
Gerçek’i destekleyen Mathra’sı gereğince (bunu yapmalıydım). Ona,
(yani) Bilen Birine onu (yukarıda söyleneni) söyleyecek olan bu
peygamber, gerçek (bir şekilde) mutlu olur(du).
9. Ey Ahura Mazda, Kendi Kızıl Ateş’in ve erimiş demir (imtihanı)
vasıtasıyla, yalan’a sapmış olanı yıkmak ve mümini kurtarmak amacıyla,
her iki gruba (iyi-kötü) vereceğin o karşılıklar (ceza ve mükâfatlar),
yaşayan varlıklar için verilmiş (uyarıcı) bir işaret gibi oldu.
10. Evet Mazda, o kişi ki gerçekten bizi öldürmeye (parçalamaya) çalışır,
bizden değişik (bir yapıdadır): O, kökünü Kötü’nün Yaratıcısı’ndan alan
bir oğul, o suretle de (şu) yaşayanlar (için) bir vicdansızdır. Ben (bundan
dolayı, yani ona benzememek için) Gerçek’e çağrı yapıyorum, ki (bana)
iyi mükâfatımla gelsin.
11. Ey Mazda, hangi insan Zarathuştra Spitama ile birleşmişti? Hangi biri
kendisini Gerçek’in öğütlerine terketti? Erdemli Dindarlık kiminle birleşti?
İyi Düşünce’nin hangi adamı, kendisinin (büyük) amaç için (yeteri kadar)
yücelmiş olduğunu gösterdi?
12. Yaramaz (bir insan olan) kava (yukarıda zikredilen) yollardan hiç biri
ile,
144
bu Zarathuştra Spitama’yı Yer-Köprüsü’nde hoşnut etmeye kalkmadı, o
(kava) düştüğü bu kötü durumdaki (Z’yı evine almayı) red etmişti, (ki o
esnada Z’nın) iki taşıyıcı hayvanı yorgunluktan ve soğuktan titriyorlardı.
13. Bu sebeple, Yalan’a sapmış olan kişinin daenası Doğru Yol’un kendisi
için (sağlayacağı) güvenceyi yıkar. Tabii ki onun ruhu Cinvat Köprüsü’nde
onun canını sıkacaktır, burada gerçek’e giden yolda kaybolacak (o yola
giremeyecek), (bu kayboluşa) sebep; kendisinin öz eylemleri ve dilinden
(dökülen sözlerdir).
14. Karaplar bizim müttefikimiz olamaz, onlar ki, bizim yasalarımıza ve
çiftçilere uzak mesafededirler. Sığıra kendi eylemleri ve sözleriyle
kötülük yapmaktan zevk alma onların (işidir), bu (adamların savundukları)
öyle bir doktrindir ki, en sonunda onların yalan’a Sapmışların Evi’ne
(Cehennem’e) kapatılması ile sonuçlanacak (bir yola sokmuştur onları).
15. Zarathuştra, taraftarlarına önceden ne ödül vaad etmişse,-(ki bu)
Şarkılar Evi’ne (Cennet’e giriştir)-, Ahura Mazda oraya İlk Biri olarak
gelmişti. Bu ödül (A.M’nın içinde bulunduğu cennete gidiş) sana kurtuluş
günleri sırasında, senin İyi Düşünce’n ve Gerçek’in dolayısıyla vaad
edilmişti.
16. Kendi yöneticiliği boyunca İyi Düşünce’nin yolunu (takibeden) Kava
Viştaspa, Gerçek ile uyum içinde (bulunarak) kabul ettiği bizim (ifa
ettiğimiz) şu görevimizi kavrayış (düzeyine) erdi; ”Mazda Ahura
erdemlidir. Bundan dolayı Ondan, kendisini bize bildirmesini dileyin.'
17. Fraşaoştra Hvova bana, iyi daena uğruna takdir edilesi bir Dindarlık
örneğini sürekli olarak gösterdi, (onun bu fiilinin) sonucu olarak bırak
145
Hükümdar, (yani) Mazda Ahura, Gerçek’in uzun adımlarla (süren)
yürüyüşüne erişebilmesi için Ona (F. H’ya) kuvvet bahşet.
18. Kutsal Jamaspa Hvogva, Onun (A. M’nın) gücünü şu kavrayışıyla
(açıkladı):
”Biri,
şu
Gerçek
ile
birleşmiş
olan
İyi
Düşünce’nin
Egemenlik’ini, (O’na -A: M’ya) hizmet etmek için seçer. Ey Ahura Mazda,
bana desteğini bağışla.”
19. Bu adam, Maidyoimaongha Spitama, bu (yukarıdaki düşünceyi) kendi
(iyi) daenasının gayretiyle (anladığı) andan itibaren, (o Egemenlik’i)
önüne bir amaç olarak koydu. O (M:Maongha), gerçekten hayatı gören
oldu (ve) kendisi için; Yaratıcı Mazda’nın hayat için, hayatın eylemleri
vasıtasıyla neyin iyi olduğunu söylediğini (emrettiğini) bildik yapmaya
çalıştı.
20. Aynı mizaca sahip olan siz tüm (ölümsüzler), bırakın ’İyi Düşünce ile
birleşmiş Gerçek’ (şeklinde formüle edilmiş olan) sizin kurtarıcılığınız
bize bağışlansın. (Biz) bir yandan (bize) destek sunan Mazda’ya saygı ile
ibadet ederken, (öte yandan da size) Dindarlık ile birleşmiş sözler
(sunacağız).
21. ”Erdemli olan; Dindarlık’ı (seçmiş olan) adamdır. O, kendi daenası,
kendi sözleri, kendi eylemleri ve kendi fikirleri dolayısıyla böyledir.
Gerçek ve İyi Düşünce’nin Egemenlik’leri erdemlidir. (Bu Egemenlik’i)
yaratan Mazda Ahura’dır (ve) ben Kendisi’ne (A: M’ya); bu (Egemenlik’te
yaşamayı) bana nasip etmesi için yalvaracağım.”
22. ”Ben kime ibadet ettiğimde (taptığımda) Gerçek gereğince (benim
için) en iyi olacağını biliyorum. Bu (ibadet edeceğim) Mazda Ahura olduğu
kadar,
şu
varolmuş
olanlarla,
şu
146
varolmaya
(devam)
edenlerdir
(ölümsüzlerdir). Onlara ben, kendilerinin öz adlarını (anarak) ibadet
edeceğim ve (ayrıca onlara) sevgiyle hizmet edeceğim.”
51. yasna için yorum ve açıklamalar
1. Çoktan beridir ”√ija” kelimesi problem çıkarıyor. √ija, kelime olarak
”ciddi gayret”, ”sofuluk” anlamına geliyor (Mills-1913). Ben bunu dikkate
alarak daha gerçekçi bir yorum elde ettim. Metinde ayrıca Egemenlik’in
eylemleri ile ”en iyi” bizim için ”kuşatılacaktır” ifadesi geçiyor. Yani
denmek isteniyor ki; Gerçek ile birleşmiş olan mütekâmil Egemenlik,
Kötü’nün tecritini de birlikte getirecektir. Çünkü tamamlanmış veya
mütekâmil bir Egemenlik, dinin tüm insanlığı kapsaması, Kötü’ye sapmış
olanların kalmaması anlamına gelir. Bu da Angra Mainyu’nun tecrit
edilmesi gibi, istenen bir sonuç verir.
2. Metnin bu bölümünde geçen 'ta” edatına getirilen yorumlar cümlenin
akışını değiştirmiş gibi görünüyor. ”Ta” kelimesi, Mills’in detaylı
sözlüğünde her Ha’da kullanılış amacı itibariyle değişik yorumlanmış.
Bazan ”...vasıtasıyla” anlamına geldiği, bazan da ”bundan dolayı” gibi bir
anlam taşıdığı kaydedilmiştir. Hatta bir yerde ”the two...” gibi bir
yorumu da yer alır kelimenin. Insler, bu edatla birinci Ha’ya atıfta
bulunulduğunu söylüyor. Böylece tercüme, diğerlerininkinden tamamen
ayrı bir şekil alıyor. Son cümlede kastedilen, imanlıların dindarlığının İyi
Düşunce’nin
Egemenlik’ini
yeryüzüne
taşıyabilecek
olan
tek
güç
olduğudur. Bazı yazarlar son cümleyi; ”İyi Düşünce vasıtasıyla Kutsal
Egemenlik’ini bağışla” şeklinde çevirmişler.
3. ”Ahuro aşa hizva” ibaresindeki söz diziminin ifade etmek istediği
anlam, araştırmacılar’ın çoğu tarafından atlanmıştır. ”Aşa hizva”,
147
doğrudan doğruya ”doğru sözlülük” veya ”Gerçek ile uyum içindeki dil”
anlamına gelir. Özne kişi bu vasıta ile ”Ahura”dır, ki bu Mazda’dır. ”A
vee gouş.a hem yantu..”, ”bırak kulaklarıyla da birleşsinler” terimi de
yanlış yorumlanarak; (Ey Ahura ve Gerçek) ”bırak sizin kulaklarınız
dinlesin (onları)” şekline çevrilmiş. Son bölümde ”(onlara) Sen, Ey Mazda
ilk öğretmen (olduğun) için” diyen bu yazarlar, dinlemesi gerekenleri
”öğretmenleştirmişler. Bu yanlıştır. Çünkü öğrenecek olan dinler.
4. Bu bölümde de epey tercüme karışıklıkları olmasına rağmen, genelde
uyum vardır. Ayet’in gösterdiği kadarıyla, Zarathuştra’nın bu dizeleri
seslendirdiği sıralarda İran’da acımasızlığın, yalan’ın, Kötü’nün egemen
olduğu dinlerin, Kötü Düşünce’nin toplumu sarstığı bir toplumsal karmaşa
söz konusudur.
5. ”Vastryo” ile burada imanlı insan kastediliyor, ki kelime aslında
”çiftçi”, ”hayvan bakıcısı” gibi anlamlara gelir. ”Gam” kelimesi ise
”öküz” sözcüğünün bir çekimidir ve ”öküze” anlamına gelir. Ama burada
kastedilen; ”iyi görüş”tür. Bazı yazarlar ”ratum=yargı” kelimesini
”yargıç”
şeklinde
anlama
eğimindeler
ve
buradaki
yargıcın
Zarathuştra’nın kendisi olduğunu kaydederler.
6. Bu bölümün tercümesinde nüans farkları hariç, bir problem yoktur.
Metin iki insanı biribirleri ile mukayese ediyor. Biri İyi’den yana, diğeri
değil. Ahirette, yani ”hayatın nihai dönüm noktası”nda bu iki zıt insana
ne olacağın cevabı veriliyor.
7. Birinci mısrada geçen ”daidi moi= bana ver(bağışla)” ibaresinde bir
şeyi verecek olan olarak, ikinci mısradaki ”ameretat= Ölümsüzlük” ve
”Haurvat=Sağlık” kastediliyor. Hitapçı, bu ölümsüz varlıklara bana bunları
148
ver(in) diyor. Bazı yazarlar Ameretat ve Haurvat’a; ”..ye gam taşo apasca
urvaraosca” ibaresindeki sıfatı yüklüyorlar. Bu ibarede ”Sen ki öküzü,
suları ve bitkileri yarattın..” denilmektedir. Geç dönem Zerdüştiler’i bu
ikiliyi yukarıdaki varlıkların koruyucuları ve yaratıcıları sayarlar, ki bu
yüklemeye bu kolaycılık yol açmıştır sanıyorum. Oysa ”Bunları yaratan
sen, bana Ölümsüzlük ve Sağlık’ı bağışla” diye Tanrı’ya hitap ediyor
Peygamber. Zarathuştra, ancak taraftarlarının çokluğu ile ölümsüzlük ve
Sağlık’a kavuşacağı için, imanlılar topluluğunun artmasını dilemektedir.
8. Burada bazı yazarlar ”Mathra”nın sadece Tanrı’ya has olduğunu
”unuttuklarından” dolayı ”dãdrê” yani, ”ona bağlıdır” ibaresini de yanlış
yerleştirmişler. Bundan dolayı ”uştã”nın buradaki kullanımı itibariyle
ifade ettiği ve Ahura Mazda’nın Gerçek’i destekleyen ”arzululuğu”nu
belirten ibare de yanlış yorumlanmış.
9. Bu Ha’da önemli bir çeviri çelişkisi yaşanmıyor. Bilindiği gibi ”ayağha
xşusta”, erimiş demir imtihanıdır. Zarathuştracı inanca göre ”kıyamet”te
Dünyanın tüm yüzeyini erimiş demir kaplayacaktır. Mü’minler bunun
üstünden ılık bir şeylere basar gibi geçerken, günahkârlar azap
çekecekler.
10. ”Hunuş”, burada ”Şeytani Güçler’in dölü” anlamına geliyor.
(Moulton’un deyimiyle) garip bir şekilde Avesta’da ”döl” olarak bu kelime
ile sadece Kötü kastedilir. Bu Ha’da geçen ”mã”, yazarların çoğu
tarafından haklı olarak ”beni” şeklinde çevrilmiş. Fakat metnin genel
gidişinden bu ”ben”
özdeşleştirdiği
tüm
kelimesinin
imanlıları
Zarathuştra
kastedecek
tarafından
şekilde
(çoğul
kendisini
olarak)
kullanılmıştır. Bundan dolayı bazı çeviri nüansları ortaya çıkmıştır, ki
bunlara dikkat etmek gerekir.
149
11. Bu Ha’da önemli bir problem yoktur. Sadece son satırda dikkat çekici
bir karışıklık var, o da şu: Bazı yazarlar metinde geçen; ”kee va vağheuş
manağho” ibaresini yanlış yorumlamışlar. Buna sebep, ”kee=hangi”
kelimesinin yerini göz ardı ederek yoruma gitmeleridir (yani soru edatının
fonksiyonunu es geçmelerinden dolayı yanlışa sapmışlardır).
12. Hem ”peretao zemo” ibaresinin anlamı, hem de yorumu tercümede
sorun yaratmıştır. Bazı yazarlar Avestik; ”zemo=yer”yu, ”zımo=kış” ile
karıştırmış
olduklarından
dolayı
ibareyi
”kış
köprüsü”
şeklinde
çevirmişler. İnsler’in de aralarında bulunduğu diğer bazı yazarlar ise
kelimeyi doğru olarak çevirmelerine rağmen, bu köprüyü somut bir yer
adı olarak yorumlamışlar. Bu konuda geç dönem Zerdüştiler’den de
yardım almışlardır. Bununla ilgili hikâyeler pek çok dini kitapta ayrıntılı
bir şekilde anlatılır. Oysa benim kanıma göre Zarathuştra tarafından; ”yer
köprüsü=peretao zemo”, ölümden sonraki hayata ait olan ”sırat
köprüsü=cinvato
peretao”nun
alternatifi
olarak,
özellikle
metne
yerleştirmiştir. Peygamber bununla, insanların hem ölümden sonra bazı
imtihanlara tabi tutulacaklarını, hem de maddi hayatta bazı imtihanlara
tabi tutulmakta olduklarını anlatmak istemiştir.
13. Ben yukarıdaki yorumda iki köprünün, iki hayattaki imtihanlarla ilgili
olduğunu söylemiştim. İşte bu Ha, bu konuda ne kadar haklı olduğumu
gösteriyor. Olay, Daena=vicdan’la ilgilidir. İnsanla Gerçek arasındaki
bağlantı, insanın kendi öz daenasının yol açtığı eylemlerle ya sağlanır, ya
da yıkılır. Yer yüzündeki imtihan köprüsünde başarısız kalanlar, daenaları
ile
Gerçek arasındaki köprüyü yıktıklarından,
ölümden sonra da
”Gerçek’e giden yol”da, cinvato pereto’da kaybolacaktır.
150
14.
”Datoibyas-ca=kanunlar(ımıza)
ve”,
”vastrat=çiftçiler”e
uzak
dururlar, ibaresi bazı yazarlarca ”çiftçilerle ilgili kanunlara” şeklinde
çevirmiş ve devamında ”(bu kanunlara).. uymak istemezler” diyorlar. Bu
da netice itibariyle doğrudur. Metinde geçen ”sığır” her zamanki gibi ”iyi
görüş” olarak yorumlanmalıdır. ”Çiftçiler” ise ”imanlılar topluluğu”
olarak yorumlanmalıdır. Fakat Insler çiftçilerin muhtemelen imanlılar
topluluğu olarak yorumlanmasına itiraz etmez, fakat bu çiftçilerin
”Gerçek ve İyi Düşünce” yetiştirdiklerini, onların çiftçisi olduklarını
söylüyor. Böylesi bir gerçeği belirtmek bile yersizdir, çünkü imanlıların
manevi hayat anlamında, bunlardan başka yetiştirecekleri neleri olabilir
ki?
15. Bu ayette pek önemsenecek bir problem yoktur. Ölümden sonra
imanlıların ruhları, İslamlar’ın cennet kavramının karşılığı sayılabilecek
olan ”garo demane”ye gidecektir. Fakat oraya onlardan önce Ahura
Mazda erişmiştir, ki aynı yerde büyük birleşme sağlanacaktır. Böylece
insan, bir parçası olduğu Tanrı ile tek bir ruhsal vücut haline gelecektir.
Bundan da anlaşılacağı gibi garo demane’de buluşma Kötü’ye karşı
kazanılması kaçınılmaz olan nihai zaferden sonra olacaktır.
16. Metnin bu bölümünde, 11. Ha’da sorulan sorulara cevap veriliyor;
buna göre böylesi bir adam, yani soru konusu olan İyi Düşünce’nin adamı,
Kava Viştaspa’dır. Çünkü Viştaspa büyük amaç için yeteri kadar yücelmiş
olduğunu göstermiştir. Bilindiği gibi bu Kava, Bahdin’i kabul etmek
suretiyle
dinin
kaderini
değiştirmiş,
onun
cihanşumul
olmasını
sağlamıştır. İtalik harflerle yazılı olan kısımların, Viştaspa’nın kendisine
ait sözler oldukları kabul ediliyor.
151
17. Çok zor bölümlerden biri olan bu ayet de çeşitli şekillerde tercüme
edilmiştir. Mills, tamamen kurduğu bir teoriye binaen geliştirmiştir
tercüme metnini. 46. Yasna’nın 8. Ha’sında Fraşaoştra Hvogvo’yu ve
ailesinin diğer fertlerini tanımıştık. Bazı yazarlar, -ki bunlar eski kuşak
araştırmacılar arasında ekseriyettedirler-, Aile adı olan Hvogvo’yu, daha
sonra Peygamber ile evlenecek olan Fraşaoştra’nın kızı Hvogvi ile
karıştırırlar. Böyle olunca da tüm güçleriyle metni bu görüşe uygun olarak
tercüme etmek için zorlarlar.
18. Çok karmaşık tercüme varyantlarıyla karşılanan bu ayeti yine İnsler’in
çizgisini takip ederek çevirmeyi uygun buldum. İtalik harflerle yazdığım
kısımlar Jamaspa’nın kendi sözleridir veya peygamber’in onun ağzından
duyurmak istediği mesajdır. Bilindiği gibi Jamaspa, Zarathuştra’nın
damadı ve çok bilgili bir ”Asahbe”dir.
19. Maidyoimaongha Spitama, Peygamber’in amcası oğlu ve Geleneksel
Zerdüşti Yayınlar’ına bakılırsa ilk Bahdini’dir. Metinde kastedilen
Egemenlik, her zaman olduğu gibi, Gerçek ve İyi Düşünce’nin toplumda
egemen olmasıdır, ki bu insanın yaradılışındaki amaçtır. Maidyoimaongha,
bu arada Tanrı’nın Peygamber vasıtasıyla bildirdiği ve hayat için nelerin
iyi olduğu gibi mesajlarını da insanlara bildik yapmaya çalıştı. O, en iyi
dinsel propagandistlerden biri idi.
20. ”Aynı mizaç veya yaradılışa sahip” olanlar, içine Kötülük karışmamış
olan ilahi varlıklardır. Bunların tümü, Evren yaratılmadan önce var olan
ilkel ilahi ışıkın bir parçası olarak var idiler. Geleneksel Zerdüşti inancına
göre, yaradılış işlemi başlarken Ahura Mazda bu ilahi ışıktan ilk olarak
fravaşileri ve ølümsüz Altılar’ı yaratmıştır. Tanrı’nın kendisi de bu ilahi
152
ışıktan oluştuğu için, metnin bu bölümü tümüne ”Siz aynı yaradılışa
sahipsiniz”, yani Kötülük’ün bulaşmadığı varlıklarsınız diyor.
21. Yasna’nın sonu olan bu ve bunu takip eden ayeti gördüğünüz gibi
italik harflerle yazdım. Bunlar kutsal dualardır. Dinin esaslarının bir özeti
olarak anlayabilirsiniz bunları. Buna göre; erdemli insan, Dindarlık’ı
seçmiş olan insandır. Böylesi bir insan Dindarlık’ı seçmeye Daenası
vasıtasıyla karar vermiştir. Bu tip insanlar sayesinde Gerçek ve İyi
Düşünce’nin Erdemli Egemenlik’i tesis edilmiş olur.
22. İnsan ancak Tanrı Ahura Mazda ve Ölümsüz Tanrısal varlıklara ibadet
ettiğinde, bu kendisi için Gerçek gereğince en iyi olanı sağlar.
gathaâ vahışta îstış (ıştıî)
53. yasna
1. (Taraftarlara): Eğer Ahura Mazda kendisine, şu Gerçek ile uyum içinde
(bulunan) kazanılmış bilgileri ve varolduğu sürece iyi bir hayatı
bağışlıyacaksa, Zarathuştra’nın en iyi arzusu duyulmuş demektir. Aynı
şekilde
(bu
Zarathuştra’ya
bağışlananlar),
Onun
(A.
M’nın)
İyi
Daenesı’ndan kökünü alan sözlerini ve eylemlerini benimseyip öğrenmiş
olanlara da (bunlar bağışlanmıştır).
2. Dahası; (Gerçek’ten kaynağını alan) doğru yollara ve Efendimiz’in
kendi Soaşyant’ına bahşettiği daenaya hizmet etmek suretiyle O’nun,
yani Mazda’nın kudsiyeti için, bırak Kava Viştaspa, Zarathuştra’nın oğlu
ve Fraşaoştra; kendi bilgilerine -ve kendi dualarına- böylesi (bir İyi)
Düşünce ile uyumlu sözleriyle ve eylemleriyle sürekli eşlik etsinler (bu
bilgi ve dualar doğrultusunda hayatlarını sürdürsünler).
153
3. Sebat et sen, ey Haecataspa ve Spitamalar’ın soyundan gelme (olan)
Zarathuştra’nın kızları arasında en küçük olanı; Pouruçista! Sana O (A.
M.), sağlam temelli bir; İyi Düşünce, (sağlam temelli bir) Gerçek ile
birleşme ve (sağlam temelli bir) bilgelik bahşedecektir. Bundan dolayı
kendi öz anlayışınla (amacınla) anlaş ve Dindarlık’ın kutsal (eylemlerini)
uygula(ma alanına sok, gerçekleştir).
4. Ben onu (Pouruçista’yı) aranızdan biri ile evlendireceğim. Eşe,
çiftçilere ve aileye hizmet edecek öyle birine. Eğer O (Pouruçista), doğru
sözlü olanlar için doğru sözlü ise, Mazda Ahura ona Güneş benzeri bir İyi
Düşünce bağışlıyacaktır. (Bunu) ona tüm hayatı boyunca (sürmek üzere),
onun iyi daenası (hatırına bağışlayacaktır).
5. (Zarathuştra): Ben şimdi bu sözleri evlenmiş olan kızlara ve sizlere, siz
damatlara söylüyorum. Bunları da unutmayın (zihninizde taşıyın). Yerinde
(karar veren) daenalar vasıtasıyla kendiniz için ve karılarınız için İyi
Düşünce’ye uygun bir yaşam kazanın. Bırakın her biriniz (evli çiftin her
bir tarafı) Gerçek yoluyla diğerini kazanmaya çalışsın, çünkü bu her
biri(niz) içinde iyi bir kazanç olacaktır.
6. Bu (söylediğim) şeyler gerçekten doğrudur, ey erkekler, gerçekten ey
kadınlar. Siz ne zaman Yalan’a sapmış olanın bir başarısını görürseniz,
(biliniz ki) ’Yalan’a sapmış olan’ bir taraftar daha (kazanmıştır). (Fakat)
ben bu (başarılılık durumunu onun şahsından (geri) alıyorum. Kirli gıda
onlara olacak, tıpkı apaçık keder(in onların olduğu) gibi. (O bulundukları
yerde) Gerçek’i ihlal eden (bu) Yalan’a sapmış kişiler için mutluluk
kaybolmuştur. Onlarla birlik içinde (olmakla) sizler, ruhsal varoluşu
yıkmaya doğru gidersiniz.
154
7. Bununla birlikte, aşağıdaki görev için size orada (verilecek) bir (iyi)
mükâfat olacaktır. Açıkçası, orada(yken) en büyük mümince şevk (senin
tarafından) sarfedilmelidir, (orada, yani) ayağın yere basarken (birinci
hayatında), Yalan’a sapmış olanın sonunda kaybolacak (olan) ruhu
gittikçe batarken, (sen bunları yapmalı, bu şevki göstermelisin). Eğer siz
bu görevi (yapmaktan) vaz geçerseniz keder kelimesi (bu hayatın) bittiği
yerde sizin (için de geçerli) olacaktır.
8. Bu gibi şeyler dolayısıyla, bırak şu kötü etkilerle oluşan şeyler (kötü
insanlar) çocuk (oyuncağına dönüşsünler) ve gülünç bir hale gelsinler.
Bırak onların tümü avaz avaz bağırsınlar. Fakat; adam öldüren ve insana
saygısızlık eden (Kötü’ye sapmış) birilerine karşı (düşunceleri itibariyle)
iyi bir üstünlüğü olanlarla birlik olarak, bırak şu barışcı yerleşik (insanlar
için) bir adam sükûnet yaratsın. Bırak şu keder, şu ölüme mahkûmiyet şu
(Yalan’a sapmış olanlara) gelsin, (ve) bırak o (kötülükler onlara) çabuk
gelsin.
9. Kötü’yü tercih edenler(in vücuduna vaeşo= zazaca weş) zehir yapışır.
Onlar batmıştır ve karanlıktırlar, Gerçek’in azgın bozguncularıdırlar, ki
bu tip kişiler mahkûm edilmişlerdir (kınanmışlardır). Nerede onları
hayattan ve özgürlükten kovacak olan doğru sözlü Efendimiz?
(Ahura Mazda’ya): (İşte) bu türdür Senin Egemenlik’in, Ey Mazda, ki onun
vasıtasıyla Sen, Senin şerefiyle yaşayan yoksul takipçilerine en iyi neyse
(onu) bağışlayacaksın.
155
53. yasna için yorum ve açıklamalar
1. Bu ayetin kimin, kime hitabı olduğu hususunda araştırmacılar arasında
uyuşmazlık var. Bazıları bu Ha’nın Zarathuştra’nın ölümünden sonrasına
ait olduğunu kaydederler. Moulton’un takip ettiği çizgideki yazarlar
(Bartholomae ve Geldner) bu ayetin bizzat Zarathutra’nın bir hitabı
olduğunda fikir birliği arzederler. Bu bana da doğru gibi geliyor. Nüans
farklarıyla bu grup araştırmacıların bu ayete getirdikleri tercüme ve
yorumlar biribirlerini tutuyor.
2. Ayetlerdeki kelime sayısı arttıkça, tercüme sahasında yaşanan kargaşa
da artıyor. Bunun ilk ”kurbanları” ise gathalar’ın Pehlevi tercüme
versiyonunu
esas
alan
araştırmacılar
oluyor.
Hele
Pehlevice’den
Farsça’ya çevrilen metinleri esas alarak kolay bir yolla tercüme elde
eden Ortadoğu’lu ”araştırmacılar”, deyim yerindeyse bu kutsal ayetlerin
tercümeleri konusunda tam bir bilimsel ”katliam” gerçekleştirmişler. Bu
konuda bir fikir edinmek için bir Türk’ün ”çevirdiği” Gathalar’a bakmak
yeter sanırım. Bu ayetin çevirisinde de böylesi bir kargaşa var. Pehlevi
tercüme versiyonunu esas alarak (bir çok ayette yaptığı gibi) bu ayeti
çeviren Mills, -tabir yerindeyse- tam anlamıyla bocalamıştır. Metinde
geçen ”Zarathuştriş Spitamo” ibaresinin yorumu veya tercümesi buna en
canlı bir misaldır. Pehlevi çevirmen bu ibareyi direkt ”Zarathuştra
Spitama” şeklinde okumuş. Mills bunu red etmesine red etmiş ama tabire
mantıklı
bir
açıklama
da
getirememiştir.
Oysa
metinde
geçen
”Zarathuştriş” kelimesi ”Zarathuştra’nınki”, veya Zarathuştra’nın oğlu
anlamına geliyor. Metnin kastettiği bu oğul, sonraki Zerdüşti metinlerinde
ismiyle de yer alır; İşat-vastra.
156
3. Metin burada Zarathuştra’nın kızları arasında en küçük olanına
direnme tavsiye ediyor. Peygamber’in bununla tüm imanlı kadınları
kastettiğine hiç kuşku yok. Bu kadınlar, kendi amaçları ile barışık bir
şekilde kutsal Dindarlık’ın eylemlerini hayata geçirecekler. ”Kutsal
Dindarlık’ın eylemleri” tabiri ile Mazda’nın prensiplerinin kavratılması
kastediliyor.
4. Metindeki ”spereda nivarani” çok zor bir terimdir. Insler’in tahliline
göre nivarani, metnin daha sonraki bölümünde geçen ”paithyaeca=koca
(evlilik anlamında)” kavramına varmak için yapılan bir şeyi, evlendirme
işleminin kendisini ifade etmeli. ”Spereda” ise evlilik anlamına geliyor.
Yani tabir bir bütün halinde düşunüldüğüne ”evliliğe sokmak” veya kısaca
evlendirmek demektir. Bir kızı kim evlendirir? Babası tabii. Fakat
tercümeyi karıştıran Barholomae, Geldner ve onların takipçisi Moulton;
burada kocasını, yani Jamaspa’yı konuştururlar. Dolayısıyla metni
zorlayarak bir başka sonuç çıkarma durumunda kalmışlar. Mills ise,
(neden olduğunu bilmediğim bir sebepten dolayı) yukarıdaki nivarani
kelimesini bölerek yerine; ”varani=sevgi” gibi bu metinde yer almayan bir
kelimeyi aldığından dolayı bambaşka bir telden çalıyor.
5. Bu ayet, Zarathuştracı düşüncede evlilik müessesinin de iyi insan
yetiştirmek
için
kullanılması
gerektiğini
göstermesi
bakımından
önemlidir. Kadın olsun, erkek olsun, her iki taraf da biribirini Gerçek’in
yoluna kazanmakla yükümlüdür. Böyle davranmak, herikisi için de kazanç
olacaktır.
6. Bazı karışıklıklar yaratılmakla birlikte genel havasıyla metin doğru
denebilecek bir şekilde çevrilmiştir. Fakat yine de dinin genel ruhuna
aykırı olmamakla birlikte bazı tercüme hataları görülebilir. Mills her
157
nedense
metinde
geçen
”vayu.beredbyo”
kelimesinde,
Aryan
Mitolojisi’nin önemli figürlerinden biri olan ”Vayu”yu keşfetmiş, ki bu
Pehlevi çevirmenlere fikse olmuşluktan ileri geliyor. Metnin bu bölümü de
çok önemli şeyler anlatıyor. ”Nerede Kötü’ye (yeni) sapmış birini
görürseniz, bilin ki Yalan’a Sapmış olan (yani Angra Mainyu) yeni bir
başarı kazanmıştır.” Onun kazanması demek, İyi Düşünce’li birinin daha
kaybedilmesi demektir. Onlarla birlik olmakla imanlı kişiler, nihai amaç
için çok tehlikeli bir şey olanı, yani ruhsal varoluşu dahi yıkarlar!
7. Metnin birinci cümlesindeki ”orada” kelimesiyle ”maddi hayatın sona
erdiği yerden itibaren” anlaşılmalıdır. İkinci cümledeki ”orada” kelimesi
ile ise, -metinde de açıklandığı gibi- ”ayağın yere (tabana) değdiği
zamanlar”, yani maddi hayat yılları anlaşılmalıdır. Bu, metinde ”bunoi
huxtayao” ibaresiyle ifade ediliyor. ”Yalan’a sapmış olanın ruhu gittikçe
batarken” ibaresiyle, müminlerin gittikçe güçlenecekleri anlatılmak
istenmektedir. Eğer insanlar druj’a karşı görevlerini yerine getirmezlerse,
onların da akibetleri Kötü’nün yandaşları gibi olacaktır.
8. ”Bu gibi şeylerin etkisiyle” ibaresinde kastedilen, druj’a karşı
görevlerini yerine getirmektir. Üçüncü cümleden itibaren yeniden
İran’daki sosyal kargaşanın işaretlerini alıyoruz. Bu toplumda ”adam
öldüren”, ”insan haysiyetine saygısızlık eden” birileri vardır, ki bunlar
(daha önceki bölümlerden açıkça anlaşıldığı kadarıyla) toplum hayatında
ağırlığı olan siyasal ve dinsel yöneticilerdir. Biri, ki bu Zarathuştra’dır,
bunlara karşı direnmektedir. Eğer Bu’nun diğer iyi insanlarla birleşmesini
sağlarsak, topluma huzur ve barış gelecektir. Çünkü bu birleşmenin
sağlayacağı kuvvet, Kötü’yü yenilgiye uğratacaktır. Onların tecrit
edilmeleri, keder içinde ölümleri ile eş anlamlıdır.
158
9. Metinde geçen ”Vaeşo” olduğu gibi bugünkü Zaza Kürtçesi’nde
kullanılıyor ”weş”. Bu kelime bir nevi hastalık yapıcı mikrop veya zehir
anlamına geliyor. Ben metni bu anlamı itibariyle kullandım. Moulton, aynı
cümleyi; ”Kötü İtikat’ın adamlarına (vücudun) bozulacağı yer yaraşır”
şeklinde çevirmiş, ki bu hiç de fena olmayan bir yorumdur. Kötü’nün
takipçileri batmışlardır. akibetleri de kendileri gibi karanlıktır. Gerçek’in
azgın
bozguncularını
”hayattan
ve
(bozgunculuktan
ibaret
olan)
özürlük(lerin)den kovacak olan Doğru Sözlü Efendimiz” aranıyor.
yazıldıkları orijinal dille gathalar’dan bir örnek
28. yasna
1. ahyã yãsã nemanğhã ustãnazastõ raefèdharhyã mainyèuş mazdã
paourvım spètahyã aşã vıspeeng şyaothanã vangheeuş xratûm manağhõ
yã xşnevişã geeuşcã urvanem
2. yee vao mazdã ahurã pairi.jasãi vohû manağhã maibyõ dãvõi ahvao
astvatascã hyatcã manağhõ ãyaptã aşãt hacã yãiş rapantõ daidit xvãthrı
3. yee vao aşã ufyãni manascã vohû apaourvim mazdamcã ahurem
yaıibyõ xşatremcã aghjõvamnem varedaiti ãrmaitiş ã mõi rafedhrãi
zaveeng jasatã
4. yee urvanem meen gairı vohû dadı hathrã manağhã aşişcã
şyaothananam viduş mazdao ahurayã yavat isãi tavãcã avat xsãai aêşê
aşahyã
5. aşã kat thwã daresãni manascã vohû vaıdemnõ gãtûmcã ahurãi seviştãi
seraoşem mazdãi anã mathrã maziştem vãurõimaidi xrafstrã hizvã
159
6. vohû gaidi manağhã dãidi aşã dao daregãyû ereşvãiş tû uxdhãiş mazdã
zarathuştrãi aojõnghvat rafenõ ahmaibyãcã ahurã yã daibişvatõ dvaışao
taurvayãmmã
7. dãidi aşã tam aşım vahheeuş ãyaptã manağhõ dãidi tû ãrmaitı viştãspãi
işem maibyãcã daostû mazdã xşayãcã yã vee mathrã srevimã rãdao
8. vahiştem twã vahiştã yeem aşã vahiştã hazaoşem ahurèm yãsã vãunuş
narõi feraşaoştrãi maibyãcã yaıibyascã it raoğhağhõi vıspãi yavı vağheeuş
manağhõ
9. anãiş vao nõit ahurã mazdã aşemcã yãnãiş zaranaımã manascã hyat
vahiştèm yõi vee yõithemã dasemı stûtam yûzeem zevıştyåaoğhõ ışõ
xşathremcã savağham
10. at yeeng aşãatcã võistã vağheeuşcã dãtheeng manağhõ erethweeng
mazdã ahurã aêibyõ perenã ãpanãiş kãmem at vee xşmaibyã asûnã vaıdã
xvaraithyã vaintyã sravao
11. yee ãiş aşem nipaoğhê manascã vohû yavaıtãitı tveem mazdã ahurã
frõ.mã sişã thwahmãt vaocahnhhı mainyeeuş hacã thwa eeeaoğhã yãiş ã
ağhuş paouruyõ bavat
160
bölüm
iki dildeki diğer bazı benzer kelimeler
Bu bölümde “Antik Çağ Kürtçesi“ olarak kabul ettiğim Avesta’nın yazıldığı dille, modern
Kürtçe’den aldığım bazı kelimelerin anlamlarını mukayese etmek suretiyle iki dilin aynılığını
daha net bir şekilde göstermeye çalışacağım. böylece başından beri yaptığım çalışmanın içini
doldurmuş olacağım umudunu taşıyorum. Bu kısa sözlüğü incelerken önem vereceğiniz şey,
kelimelerin kökleridir. Mesela; Avesta dilindeki “axşena“ kelimesini alalım. Burada kök;
“√şen“dir. Bu ise Kurmancideki “şin“ ile aynıdır. Eğer motamot bir benzerlik arıyorsanız,
yanılıyorsunuz. Çünkü zaman harflerin karekteri dahil pekçok şeyi alıp götürmüştür. Bu arada
bir hatırlatma: Seçtiğim kelimeleri harf sırasına göre vermeme rağmen, bu kaideye tam riayet
edemeyebilirim.
Not: K=Kurmanci, Z=Zazaki, S=Sorani, H=Hewramani, D=Diğer Kürt lehçelerini ifade eder.
Avesta
Kürtçe
Türkçe
adhât
êdî
bunun üzerine
aêm
eme(S)
bu
aêtadha
ityad (Z)
burada
aêiti
hatin (K)
geliş
ah√mât
ma
biz(i)
ahşın
hışın bûn(K)
gelişmek
gelişmek,yeşermek (bitki için)
ajen
ajıyan(kırın)
öldürmek
(bazı Kurmanci ağızlarında)
aspa
hesp,hasp,astor
at
(K,S,Z)
athar
adır,agır(Z,K,S)
od (ateş)
aşta
heşt(Z,K,S)
sekiz
asru
hesr,hêsır(Z,K)
gözyaşı
anguşta
angust,engışt(S,Z)
parmak
azda
zanin(K,S)
bilgi
apas
aşkera,vazji
açık
(K,S,Z,D)
asman
asman,asmin,
gökyüzü
ezman(S,Z,K)
161
axşena
(ha)şin,aşıl(S,K,Z)
yeşil
ap
aw,av,awk(S;K,Z)
su
apaş
paş-,paşda(S,K)
arka üstü
areşa
vırc,hırç(K,S)
ayı
Heş (Z)
ada
êdi(K,S)
"daha sonra"
adairi
jêr(K)
alt (aşağı)
afrina
nafrim(D)
hayır dua
asaya
bê sêber,bê si(S,K)
gölgesiz
ahmi
eme(S)
ben
aire
aryan(K,S,Z,L,G,H)
aryan
aiş
aşti(K,S)
barış
aji dahaka
erderha(K,S,Z)
ejderha(özel isim)
azem
ez(K,Z)
ben
azem-cit
ez ji(K)
ben de
ahya
evya(K)
bundan
avat
ava(D)
şu
avatha
avata,avaya(S,K)
şu(nlar)
anya
une,ya dın(E,K)
diğeri
apema
(eyag)pêd ma(Z) a pey ma(K)
sonuncu,sonda kalan
asta
êsik,este,hesti
kemik
(S,Z,K)
aşahe,rta
raştiyê(Z)
doğruluk(a)
awra
hewr,awr,hor
bulut
(S,K,Z)
ayare
yerê(Z), êware(S)
akşam (veya Avesta’da olduğu gibi; gün)
arejah
erciya(yış)(Z)
değer(lilik)
abaom
bûm(K,S)
oldum
baud (baoidhi)
bwê (Z)
koku, parfüm
baxta
bext(K,Z,S)
kader
bavaiti
buyın, biyeyış
vuku bulmak
(K,Z)
brvat
bıro,buru,bıri
kaş
(S,K,Z)
buna, bunoi
bın,bıngeh(S,Z,K)
temel
162
bratar
brader,bra(K,Z,S)
kardeş
bumi
bûmi(Z,S)
yer
buza
bız,bızın(Z,K,S)
keçi
bereza
barz,berz(S,Z)
yüksek
berezant
berzi,berzê(S,Z)
yükseklik
badaka
bende(K,S)
hizmetkar
bagha-stana
baxıstan(K,Z)
tanrının mekanı
baxşaiti
baxşin(K,Z,S)
bağışlama, bölme
baeşaza
pızişk(S)
hekim
baxdra
bar,par(K,Z)
pay
bandami
mı bend (kerd)(Z)
bağladım
mın badım kır(S)
bandım(D)
bandem
bend(K,Z)
bağ(layacak şey) ip
bazauş-bandem
pazubend,pozbend
pazubent
(K,Z,S)
bazauş
pazu(K,Z,S)
kol
bareziş
balışna,balgi(Z,K)
yastık
bara
bar(K,Z,S)
yük
bazem
beş,par,bar(S,K,Z)
pay
bum
yer
bum-lêrz(Z)
yer sarsıntısı
vbû
bû,bı(K,Z)
ol-mak,-leş-mek
cathwaro
cıhar,çıher,çuvar
dört
(S,K,Z)
caşman
çeşm,çım, çav
göz
(H,Z,K)
cithra
cara(D)
Görünmek
parlaklık,
parıldamak
carak
çare(K,S)
çare
cışcıy
cêçiy(Z)
birşey
cop
ço,çwe(K,Z)
sopa
cvant
çend(Z,K,S)
kaç?
163
careman
çerme,çerm(Z,K,S)
deri
cyahat
çava(S,K)
nasıl
cirya
jir(K,S)
cesaret
cinvat
ciyed vet
biribirinden ayırdı (ayırmak)
cinvat pereto
sırat köprüsü
cathru-gauşa
çar-goşe(K,S,Z)
dört köşe
coret
kerd,kırd(S,Z)
yaptı
çêkır(K)
çaxra
çerx(Z,K,S)
çark
çıt,cati
çıta,çı(Z,K,S)
ne
çı,cına
çı,çınê(K,S,Z)
ne
çı-gauna
çı çore,çı qeyde
ne tür
(S,Z)
-da
da(yın),da(yış)
vermek
(K,Z,S)
dade
dı da,da(K,Z,S)
verdi
dademahi
dami,me da(S,K)
biz verdik
darega
derg,dırêj(Z,K,S)
uzun
darz
derz, derz kerdış(Z)
sağlam hale getirmek
dasa
deh,des
on
(Z,S,K,H,D)
dva
duwê,dı,dıdu,do
iki
(Z,K,S)
Duma
dıme,duv(Z,K)
kuyruk
dura,durat
dûr,dwiry(K,Z,S)
uzak
Daeva
diyeb,dêv(K,S,K)
kocaman,şeytan
Daeman
dem(K)
kısa bakış
Daeman
dem(K,S)
yüz, çehre
Draoga
derew(K.S)
yalan
daga
dax,daq(S,Z,K)
özel bir usulle işaretlemek
drajah
drêji(K,S)
uzunluk
dru
koş
bırro(S)
yürü(çabuk)
data
dad(K)
kanun,hukuk
dantan
dıdan,dındon
diş
164
(K,S,Z)
dadaiti,dathaiti
dayin,da(yış)
vermek
(K,Z,S)
dana
dan,dendık(K,S,Z)
tane,hububat
dereza
derznayış(Z)
dikmek(biribirne yapıştırmak)
drûta
----
koşmak
----
bırro(S)
yürü
derrwa(S)
yürüyor
dujah
duje(K,S)
cehennem
dvar
deri, bar,ber(K,Z,S,H)
kapı
dujd
dızd,dız(Z,K,S)
hırsız
ereş
rast,raşt(K,S;Z)
doğru
fşarema
şerm(K,Z)
utanmak
fşu-pana
şone,şıvan(Z,K,S)
ço-ban
frateresaiti
tırs,tırsin,tersayış
korkmak
(K,S,Z)
gantuma
genim (K)
buğday
gawşa,guş
goş,gûh,gweş
kulak
gaoşa
(H,S,K,Z)
guşodum
gweşda,eşnavıt
duydu, duymak, kulak vermek
güwedan(S)
guşahva
gweş bıd (Z)
kulak ver
güwe bıgre(Z,S)
gutha
gû,gi(K,Z,S)
dışkı(insan)
gerepta
gırti,Girote(K,Z,S)
yakalanmış
gerezı
gerre kerdış(Z)
şikâyet etmek
gıli kırın, gıley kırdın(K,S)
goşah
gweşe,goşe(Z,S,K)
köşe
garema
germ(Z,K,S)
sıcak
gau
ga(K,S,Z)
öküz
gairiş
gır,gırt(K,S)
küçük dağ
ghulghul
galgal(Z.K,S)
gevezelik etmek
garah
garu,kırrık,qorg
boğaz
(K,Z,S)
vgarw
gırt,gırot(K,S,Z)
almak,kapmak
165
gayehe
goniyê(Z)
canlılık(a)
gena,jena
jın,cıni(K,S,Z)
kadın
guşata
duyuru
goş(H)
kulak
hancamana
cıvandın(K)
toplantı
haperesi
hors (Z)
ardıç
harem
her,ker(Z,K,S)
eşek
hazahra
hezar,hınzar(K,S,Z)
bin
hızva
zıman(K,S,Z)
dil
haca
jı,lı(K,S)
-den
hamo
hem(K)
aynı
haoma
homa(Z)
bir aryan tanrısı
hama
hemu(K,S)
hepsi
hapta
heft,hot,hewt
yedi
(K,Z,S)
havharem
xuşk,xuh(K,S)
kız kardeş
hazo
hêz(S)
kuvvet
hşapohva
şevda(K)
geceleyin
hşmaka
şıma(Z)
sizin
huşka
hışk,wışk(K,Z,S)
kuru
hû
xü,xwez(D,Z)
domuz
haurva
her (tışt,çi)(K,S,Z)
hepsi
hşnûtem
xoşi,xweşi,xoşnût
hoşnut olmak
(S,K)
hvafnem
xewn(K,S)
uyku
hvar
bıxwe,bıxo(K,S)
ye
xwarın(K)
yemek
xo,xwe,xwı
kendisi
hvo
(S,K,Z)
ida
ica(r)(K)
bu kez, bu anda
itha
itya(d) (Z)
burada
irinahti
romıtış(Z)
sürmek
jaini,caini
jın,cıni(K,S,Z)
kadın
jainti
janin(D)
öldürülmek
jenam
jan,jon(K,S,Z)
bela(hastalık anlamında)
166
jvaiti
jin,cuya(yış)
yaşam(ak)
(S,K,Z)
jvanto
jiyan(K,S)
yaşam
jafra
jur,jor,cuwar
yukarı
(S,K,Z)
jya
jê,jih(S,D)
yay ipi
jvant
jin(K)
yaşam
kada
kê,kengê(Z,K)
ne zaman
-kareş
kaşkerdış(Z)
çekmek
kışandın(K)
kas te
kiye(K)
o kimdir
kuşaiti
kıştış,kujin(K,Z)
öldürmek
kasu
kwese(Z)
cüce
kşira
şir(K,S)
süt
ku
kuwa,ka,ça(S,K,Z)
nerede
kerenaoiti
kırdın,kerdış,kırın(S,Z,K)
yapmak
kafa
kef,kew(K,Z)
köpük
ka
kê,go,ki,kom (S,D,K,Z)
kim
kata
kiye(Z)
ev
kereta
kardy(Z)
bıçak
kaik
kek,kêç(Z,K,S)
pire
kerema
kırm,karm,kurm(S,Z,K)
Solucan
kahe
kija(K)
Hangisi
kaofa,kafem
kef(Z)
Tepe
kavaya,kavi
kava(K,D,S,Z)
bir tür prens
kamna
kemver,kêmber(Z,K)
Ensiz
karena
kerr,karr(Z,K,S)
Sağır
karşayen
rakışan,kışandın,
kaşkerdış(S,K,Z)
çekiş
karana
kendar,kendal(Z,K)
sınır(layan)
kataro
kamyo,kamyan, kija(Z,S,K)
hangisi
kasee
kes(Z,K,S,D)
herhangi biri
koi
ki,kom,kêyan(Z,K,S)
kim
kua,kva
kengê,kê(K,Z,S)
ne zaman
kuda
kuda(K)
nereye
167
mareta
merdım,mêr (Z,K,S)
dam
madhu
mot
?bir tür zehir
maire
(ber) mırınê
ölümcül
mızda
mızd(D), mıza(S), mızgin(K,S),
mijdon’(Z)
mükâfat,müjde
merega
mırişk(K)
kuş (Tavuk)
maoiri
mori,mêrm(K,S)
karınca
matikan
mayın,mehin (Z,S,K)
kısrak
maega
mıj,temu mıj (K,Z,S)
sis bulutu
matar
may,mader(Z,K)
ana
madhu
mey(S,K,Z)
şarap
maidhyana
miyon(Z)
(bir şeyin) orta(sı)
mâo
meh (K)
ay
mounha
meh(K)
ay
mazaentem
mezın(K,S)
büyük
mereta
mırdu,merde(S,Z)
ölü
maraka,mahrko
merg,mırdın(Z,S)
ölüm
maezenti
miz kırın, miz
kerdış,miztın(K,Z,S)
işemek
maesman
miz(Z,K,S)
idrar
mah,manghem
meh,mang(K,S)
ay
maxşi
melşe,miş,mêş (Z,K,S)
sivri sinek
mazga
mezg,mêşk(Z,S)
beyin,ilik
merethyu
merdış,mırın(Z,K)
ölüm anı
mataro
may,mater(Z,D)
ana
mam
(bıde) mı(K,Z) (bıde) mın(S)
bana (ver)
maze
mezın(K)
büyük
mijdem
mijdon,mızgin (Z,S,K,D)
mükâfat, müjde
moi
miry(Z)
bana
mravat
o söyledi
mıra vat(Z)
bana söyledi
naxa
neynuk, nengu(S,K,Z)
tırnak
naman
naw,nav,nome (S,K,Z)
ad
nı+√dub
nı+mıtış(Z)
saklamak
nava
nüye,newe,nû(S,Z,K)
yeni
nairya,neraş
nêr,nêre,nêrti(K,S,Z)
erkek,erkeklik
168
nav,navık(D,S,K)
göbek
nemah
nımêj,nımaj(K,Z)
nüvêj,nemaz(S,H)
namaz
naema
nime, niwe, nivi (Z,S,K)
yarım
navani
neh, no (K,Z,S)
dokuz
navaiti
naway, newed(Z,S)
doksan
nazda
nızdi,nızik(Z,K,S)
yakın
nmana
mal (K, S)
ev (aile anlamında)
noit
na, niye (K, S, Z)
hayır (asla)
nu
nûh, anha, nüke (K, S)
şimdi
parut
par (K, S, Z)
geçen yıl
paşcat
paşva, paşi (S, K)
sonra
pasu
pez, pes (K, S, Z)
küçük baş hayvanlar
pauto
pawıte (Z)
koruma, korunan
pacata
pote, (Z)
pişmiş
paca
poc (Z)
pişir
puthra
put (Z)
oğul
peretu
pırd, purd (S, Z)
köprü
pathana
pan, pıhon (K, Z)
enli
padha
pê, pay (S, Z-ayakta)
ayak
prdaku
pılıng (Z, S, K)
leopar
perena
pırr (Z, S)
dolu
perena
fırrin, perra (yış) (S, K, Z)
uçmak
peresa
persa (Z)
sordu
pursidan
pırsyar (K)
soru
parşti
pışt, paşt (K, S, Z)
sırt
paitidita
ditın (K)
görmek
pantan
patika
patika (Kürtçe’de artık kullanılmayan bu
kelime Türkçe’leştirilmiştir)
pasca
(yê)paş (K, S)
arka (daki)
pathana
pan, pıhon (K, S, Z)
yayvan, geniş
parena
par, pel (D, Z)
yaprak
paourva
par (S, Z, K)
geçen (yıl için)
nafah
169
paesa
pis (aj) (K)
cüzzam
panca
pênc, ponc (K, S, Z)
beş
paiti
peyati (K, Z) piyadeyi (S)
gitmek, yürümek, yayan yürümek
paresu
perr (Z)
kenar
par
pırrık, pırrike (Z, S)
doldur
pascat
pıştda, paşi (K) paştır (S)
sonra
pouru
pırr (S, K, Z)
çok, dolu
puşk
pısik, pısing (K, Z) pışile (S)
kedi
paşna
paşna, pajna (Z, S)
topuk
pathra
pawıtış (Z) parastın (S)
koruma
raocah
roj, ruwec (K, S, Z)
gün
rotah
rwe, ro (Z, K) robar (S)
ırmak
raoghna
ron, rûn (S, Z, K)
yağ
rasta
raşt, rast (Z, K, S)
doğru
raecayat
rıcya, rıcıya (Z, K)
rıja (S)
dökülmek
ravohu
rızgari (K, S)
kurtuluş
roaxşna
ronahi, rweşn (K, Z)
roşın (S)
aydınlık
safaeho
sım (K, S, Z)
at, eşek vs tırnağı
√sac
musa (yış) (Z)
öğrenmek
sata
sed (K)
yüz
sareta
sard, sar (Z, K)
soğuk
svasru (Sans)
vısturu (Z)
xasru (Bazı K)
kaynana
saredha
ser, sal (Z, K, S)
yıl
stare
astare, stêrık (Z, K)
estêre (S)
yıldız
spış
aspıc, spi, espê (Z, K, S)
bit
spaeta
sıpi, spye (S, K, Z)
beyaz
suxra
sor, sûr (K, Z;S)
kırmızı
stuna
estun (Z, S)
sütun
sthura
ûstûr, astwar, astur (Z‚D, S)
kalın
suka
sûjın, suzın (K, S)
çuvaldız
spaeta
sıpi, sıpye (K, Z)
beyaz
socayahi
sotın, sutandın, şewıtandın (S,
D, K)
yakmak
170
sraoni
şêr, şiyer (K, S, Z)
aslan
span
spe (Z)
köpek (erkek)
sayak
si, sêberz (K, S)
gölge
(spa)tauruna
tura, tutık (K, S)
kara
sarah
sere, ser, sar (K, S, Z)
baş
soire
(Eyı) zwir (kên) (Z)
yalan söylüyorlar
suşi
pışi, si (Z, S)
ciğer (ak)
suirya
siyepare (Z)
kahvaltı
skendem
şıkyaye, şıkandi (Z, K)
kırık
skendo
şıkyayış, şıkandın, şıkaw (Z, K,
S)
kırılma
scindayeiti
şıkandın, şıknayış (K, S, Z)
kırmak
stana
şun (K)
yer
spereza
silperz (Z)
dalak
srva
estırı (Z)
boynuz
şavaite
şiyayış (Z)
gidiş
hayvan sürüsü
şaiti
aşti, weşi, şayiti (S, Z, K)
barış
şau
şad, şox (S, K)
eğlence (li)
tarşna
tayşonê (Z)
susuzluk
tathra, temah
tari, tarik (K, Z, S)
karanlık
teresaiti
tersa, tırsiya (Z, K), (ew) tırsa
(S)
korktu
tanu
ten (K, S)
vücut yüzeyi
tapayeiti
hetaw, tav (S, K)
güneş (ısısı)
tersaiti
tersayış, tırs (Z, K, S)
korkmak
tava
(jı) te, twıra (K, Z), (le) towe
(S)
senden
taşa
twêrzin, tewr (Z, S), tafsciyu
(D), taşt (Z)
balta
yontarak şekillendirmek
thatairi
ter (D)
kelime
taoxman
twexım, toxm (Z, K, S)
tohum
tigri
tir (K, Z, S..)
ok
tançışta
teng (tırin) (S, K, Z)
en dar
thri
hirı (Z)
üç
tûm, tvem
tı, tû, to (Z, K, S)
sen
171
thwam, thwa
twı, te, hito (Z, K, S)
senin
thwars
vıraz (Z)
yap
tafnu
tehn (Z)
ısı
uştra
huştır, haştır (K)
deve
uşta (√vas’tan
gelir)
waştış (Z)
dilemek, arzu etm.
uşi
hiş
akıl
visaiti
bist, vist (K, Z)
yirmi
vaidhi
vay (Z)
ark
varâzahe
baraz (K)
domuz
varefşya
ware (Z, K)
barınılan yer, yayla
varezinti
vıraznayış, vıraştış (Z)
iş (faaliyet)
yapmak
vata
vay (Z ve bazı diğer lehçeler)
rüzgar
vasemi
(ez) wazen
iste (rim)
vasta
waştış (Z)
istemek
vıcınoit
cıvin (K)
toplantı
vicithahya
vicnayış (Z)
özenli seçim
seçme
√vead, √vid
vin (ayış) (Z)
bulmak
veredhka
velg (Z)
böbrek
vareşa
vışa (S)
orman
vareka
valg, velg (S, Z)
yaprak (Ağaç)
varez
warz (Z)
(eylemsel olarak) kalk
vaeti
valyer (Z)
söğüt (ağacı)
vaena
vın
burun
(a) vasemi
wazeno (Z)
istemek
vira
vir, bir (Z, K)
bir kırın (K)
anlama
unutma
√var-
ware (kerdış) (Z)
baweri (K)
inanmak
vaocat
vaca, vatış (Z)
söyle (mek)
vadhu
vêyw (Z)
gelin
vafra
vafr, berf, vor (K, S, Z)
kar
varetata
verard (Z)
etrafı çevreleyen
vara
varon, baran (Z, K)
yağmur
vadhuvaka (İran)
veywek (Z)
gelin (cik)
172
vaêiti
val (Z)
söğüt
vaenaiti
vinayış (Z)
görmek
vaen
vin (Z)
gör
varedha
vıllık, vaş (Z)
çiçek, bitki, ot
vareşa
vaş (Z)
bitki, ot
vaxş
waxş (D, Z)
ses
vidhu, vidhava
vıyey (Z)
dul
vitareta
viyertış, buhurtın (Z, K)
geçmek
vehrka
verg, varg (Z, K)
kurt
vinden,
vinon (Z)
görmek, bulmak
vîse
–––
razı olmak
–––
usa (ye)
öyle (dir)
vohu
bah, baş (K)
iyi
vohuni
xwin, xen (K)
kan
vouru
hera (Z)
geniş
xvan
xvandın (K)
okumak, çağırmak
xşvaşti
şêşt, şest (Z, K)
altmış
xvahar
xweng (K)
kız kardeş
xvaeda
xwêdan (K)
terlemek
xara
her, ker (Z, K)
eşek
xara-gaoşa
argueş (Z)
tavşan
xşapan
şev, şon (K, Z)
gece
xşmaka
şıma (Z)
siz
xvaraiti
xvardın, xvarın, Werdış (S, K, Z, yemek
D)
xvasura
xezur, xesur, xaur (K, D)
kayın peder
xşvaş
şeş (K, S, Z, D)
altı
xşira
şir (K, S)
süt
√xvap
xev (bun) (K)
uyumak
xşafnya
şiv, şomy (K, Z)
akşam yemeği
xvaxyai
xwebxwe, xwe bı xwe (Z, K)
herkesin kendi özüne, kendi kendine
yuvan
jıvani, conê (K, Z)
gençlik
yaska
juk (D)
hastalık
yav (a)
jew, ceh (Z, K)
arpa
vindaiti
173
yama
cam, com (K, Z)
cam
yvan
cuvan, cıvan, con
genç, gençlik
yuxta
juxt (D), barıx (Z)
bir araya getirmek
gurup
yuşma-kem
şımaw (Z)
senin
yakare
jark (D)
karaciğer
yazatanam
yezdan (K)
tanrı
√zan
√zan- (K), zon (Z)
bil (me)
zanu
zonı (Z)
diz
zangem
lıng (K, Z)
ayak
zi
jı (K)
için
zımo
zımıston (Z), zıvıstan (K)
kış
zairi-gauna
zêrrin (K)
altın renkli
zeredhaya
zerre (Z)
kalp
zereda
zerreda (Z)
kalpte
zaranim
zêr (K)
altın
zaranyehe
zerrıni
altından
zarem
zari (K, Z)
kızgınlık
zayata
ziyayış, zayin (Z, K)
doğuş, doğuruş (?)
zatha
zayış (Z)
doğum
zavare
zırrape, canmardi (K, Z, S)
kudret (li)
zanna
çene (Z, K)
çene
zasta
dest (K, S, Z, D)
el
zemo
zıme (Z)
yer, soğuk yer
zrayah
derya
deniz
sonuç
Geniş bir araştırmanın bu aşamasının da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir tarafta bin yılların
gerisinde kalmış bir “ata dil“ bulunuyor, öte yanda ise Araplar’ın ve Türkler’in düzenli
saldırıları ile kirlenmiş olan yaşayan Kürtçe.. Takdir edersiniz ki, elinizdeki çalışmanın karekteri
icabı, bu iki dili tüm gramatik unsurları ile mukayese etme olanağı yoktur. Ama sunduğum kısa
sözlük ve “yarım gramatik“ bile bu iki dilin tarihin herhangi bir noktasında kesiştiğini bütün
çıplaklığı ile göstermektedir. Çok daha zayıf kanıtlar kullanılarak bazı şeylerin biribirlerinin
devamı olduğunun gösterildiği, bilimle ilişkisi olan herkesin bildiği bir gerçektir. Çünkü o işi
yapan araştırmacının elinde yeteri kadar malzeme yoktur. Oysa bizim kanıtlarımız tümüyle
bilimsel, inandırıcı ve yansızdır. Ben konuyu -tabir caizse- eşelerken tüm alternatifleri vermeye
174
çalıştım. Bu alternatiflere sahip çıkan araştırmacıların kimisi Zarathuştra’yı Himalayalar’a,
kimisi Sibirya’ya, kimisi Arap Çöllerine, kimisi Baktriya’ya ve hatta kimisi Grek ülkesine
yerleştiriyordu. Tüm bu alternatiflerin dayandıkları temelleri verdim ve bunlardan bazılarının
bizi neden gerçeğe yaklaştırmadığını kanıtlarıyla gösterdim.
Okuyanlar bilirler; çalışmamın birinci aşaması olan “Zarathustra“ adlı kitabımda O’nu ve dinini,
günümüzün İran Coğrafyası’na yerleştirebildim. Bu coğrafyada ise karşıma çok güçlü bir
alternatif çıktı; Persler.. İran’da hegemonya kurmuş olan Pers kültürü ile baş edebilmek için
çok yönlü bir uğraş vermem gerekiyordu. Ama delillerim çoktu. Bunların en önemlilerini eski
Persler’in kendileri veriyorlardı. Ayrıca Grek gezginlerinin de bu konuda paha biçilmez eserler
verdikleri ortadaydı. Tüm bu delilleri kullanarak Avesta’yı bu kez İran’ın içinde Medya’ya
lokalize ettim. Şimdi iş, Avesta’nın yazıldığı rahipsel Med dili ile Kürtçe arasında bir paralellik
kurmaya kalmıştı. Bunu da yukarıda verdiğim kısa gramatik ve ona bağlı olarak sunduğum sözlük
ile hal etmeye çalıştım. Gördüğünüz gibi en aşağısından 400 Avestik ve yaşayan Kürtçe kelime
tamamen aynı kökten geliyor. Daha ilerideki aşamalarda çalışma tümüyle bittiğinde bu benzer
veya aynı kökten gelen sözcüklerin çok daha fazla olduğunu gösterebileceğimi umuyorum.
Bildiklerimiz şimdi artık bizi gözümüz kapalı da olsa sonuca götürecek değerdedirler. Coğrafyası
aynı, gelenekleri geniş ölçüde aynen yaşayan, dili eski karekterinden çok şeyler muhafaza
edebilmiş olan Avesta dönemi Medler’i ile Modern çağın Kürtleri biribirinin devamı değil de
nedirler?
Ancak verdiğim kısa sözlükte bazı konulardaki kelimelerin tümüyle kaybolduğunu
göreceksiniz. Dini konular, devlet yönetimi ve eğitimle ilgili terimler, işleyen müthiş
assimilasyon kampanyası ile yok edilmiştir. Şimdi artık “yazata“ yerine “melaike“,
“Ahura Mazda“ yerine “Allah“, “Gaethyo“ yerine “Xulk kırın“ vs. gibi kelimelerle
yetiniyoruz. Bu terimleri önce mollalarımız Arapça olarak kullanmışken, daha sonraları
bilhassa Kuzey Kürdistan’daki okumuşlarımızın etkisiyle bu kez Türkçeleşme devreye
girmiştir. Bir dil, yani başlıbaşına bir dünya olan Kürt Dili herkesin gözleri önünde
katledilmiştir, katledilmektedir. Bu katliamı durdurmaya çalışmak biz Kürtlere düşer.
“Durdurmaya çalışmak“ terimini özellikle kullandım. Çünkü, bu katliamı kesin bir
şekilde durdurmanın tek yolu bağımsız devlet kurmaktır. Biz bugünkü saldırı düzeninde
ise ısrarla Kürtçe konuşmak, arı bir dil kullanmaya çalışarak Kürtçe yazmak ve Kürtçe
okumak suretiyle assimilasyonu “yavaşlatma“ yönünde çok şeyler yapabiliriz. Ama
bunun için inançla sarılacağımız ve net bir şekilde bilmemiz gereken bu kültür
mirasımızın üstündeki külleri silkelemeliyiz. Böylece hangi değerlerin mirasçısı
olduğumuzu bilecek, kendi kendimize olan inancımız artacaktır.
175
kaynakça
Cameron, G. G.; Zoroaster the Herdsman, I.I.J-1968
Geldner, K.F.; Avesta, the sacred Books of the Parsis, stuttgart-1926
Haug, Martin; Essays on the sacred Language, Writings and religion of the parsis, Amsterdam1971
Insler, S; The Gathas of Zarathushtra, Leiden-1975
Jackson, A.V.Williams; An Avesta Grammar, Stuttgart-1892
Khabardar, A. F.; New Light on the Gathas of Holy Zarathushtra, Bombay-1951
Mills, Lawrence; A Dictionary of the Gathic Language of the Zend Avesta, Leipsic-1913
Mills, L.H.; The Zend Avesta, in the Sacred Books of the West, Oxford-1887
Moulton, James Hope; Early Zoroastrianism, London-1913
Nyberg, H.S.; Irans Forntida Religioner, Uppsala-1937
Reuterkiöld.E.; Zarathustras Religionhistoriska ställning, Uppsala-1913
Schmidt, H. P.; Zarathustra’s Religion and his Pastoral Imagery, Leiden-1975
Bundan başka Zarathuştra ve Aryan Mitolojisi adlı çalışmalarımı hazırlarken faydalandığım
kitaplardan da çeşitli derecelerde yararlandım.
____________________
Arka kapak için not:
Elinizdeki bu kitapla Kürt Kültürü’nün ve Kürtler’in kökeni konusundaki çalışmalarımın üçüncü
durağını da geçmiş bulunuyorum. Buraya kadar olan bölümlerden birincisinde Zarathuştra’nın
ulusal kimliğini tartışmış, onu şimdiki Kürdisan coğrafyasına yerleştirmiştim. Bu arada tebliğ
ettiği dini ve bu dinin Önasya dinleri ile Grek logos’una yaptığı etkileri tartıştım. İkinci kitapta
Genel olarak Med Mitolojisi’ni ele aldım. Bu mitolojinin Kürdistan’da hala yaşamakta olan
176
unsurlarını gözler önüne serdim. Aynı kitapta özellikle sadece Kürtler’in Zaza kesimine has
olarak varlığını sürdüren Tanrı kavramı olan 'Homa'yı ayrıntıları ile inceledim. Şimdiki
çalışmama konu olarak Zarathuştra’nın Gathaları’nın çeviri ve yorumlarını aldım. Bu arada
Medler’in dini ile Persler’in dini’nin ayrı olduğunu gösterdim. Avesta’da şekillenen dinin
Medler’in dini olduğunu ayrıntılı belgelerle ortaya koydum. Medler’le şimdiki Kürtler arasındaki
bağlantıyı ise Avesta’nın yazıldığı dil ile şimdiki Kürt Dili’ni karşılaştırarak ortaya koymaya
çalıştım. Çünkü Avesta’yı yazanların Med rahipler sınıfı olan Magular olduğunu ve bunların
eserlerini kendi dilleriyle yazdıklarını siz de tahmin edersiniz.
Faydalı olacağı inancıyla...
SIRAC KEKUYON
www.bilgin.nu
177

Benzer belgeler