Sayfa 24 Batman Barış İnisiyatifi`nden Barış Çağrısı
Transkript
Sayfa 24 Batman Barış İnisiyatifi`nden Barış Çağrısı
Nisan-Eylül 2015 / Sayı 8 www.batmanbarosu.org.tr Batman Barış İnisiyatifi'nden Barış Çağrısı Sayfa 24 Kültür Sanat Sayfa 32Basın Açıklamaları Sayfa 42 5 Nisan Avukatlar Haftası Sayfa 18TBB Genel Kurulu Van'da Yapıldı Sayfa 23Av. Zekeriya Aydın 'Avukat Hakları Merkezi' Kuruldu Sayfa 16 Bölge Baroları Cizre Gündemi İle Batman'da Toplandı Sayfa 20 İ Ç İ N D E K İ L E R 4 Başkandan 5 Yayın Kurulundan 6-8 Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Batman Barosu 9-11 Mafen Mirovan III Av.Nuri Mehmetoğlu 12-15 Hukuk Önünde Eşit Muamele Görme Hakkı Işığında İmtiyaz Sahibi Batman Barosu Adına Av. Ahmet Sevim Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Av. Ömer Fırat Ocakhan Editör Av. Sabih Özer Yayın Kurulu Av. Mustafa Yıldız Av. Kemal Üner Av. Sadiye Unutur Av. Zeynep Yılmaz Bir Yargı Kararını Yeniden Düşünmek Av. Erkan Şenses 16-17 5 Nisan Avukatlar Haftası 18 TBB Genel Kurul Van'da Yapıldı 19 TBB 2015 Kurgusal Dava Yarışması 20-21 Cizre İncelemeleri İçin Bölge Baroları Batman'da Toplandı 22 Lösev'in Düzenlediği Konferansta Hasta Hakları Anlatıldı 23 Av. Zekeriya Aydın Avukat Hakları Merkezi Kuruldu 24 Batman Barış İnisyatifi Basın Açıklaması 25 Kadın Komisyonu Seminerleri 26 Tübakkom 12. Dönem Genel Kurulu Samsun'da Yapıldı 27 Tübokom 13. Dönem 1. Yürütme Kurulu Toplantısı E-posta [email protected] 28 Liselerde İnsan Hakları Semineri Yapıldı Tasarım-Baskı 29 Yeni Meslektaşlarımız Yemin Ederek Görevlerine Başladılar Yönetim Yeri Batman Barosu Batman Adliye Sarayı Tel & Fax: 0 (488) 213 95 52 Web www.batmanbarosu.org.tr Fikirzen Ajans Ltd.Şti Turgut Özal Bulvarı Av.Sedat Özevin Cd.Batman Tel: 0(488) 2137060 Nisan - Eylül 2015 Bu bülten içeriğindeki tüm yazı ve resimler kaynak gösterilmeksiniz ve izin alınmaksızın kullanılamaz. Tüm yazıların sorumluluğu yazarlarına aiittir. 30-31 İspanya Gezisi 32-39 Basın Açıklamaları 40-41 Ziyaretler - Aramıza Katılanlar 42-43 Kültür - Sanat 20 17 28 18 26 30 27 22 26 Başkan'dan Savaşan iki ordu uzaktan intihar eden tek ordu gibi görünür.” Eflatun açıkça berhava edilmiştir. Kürt meselesi Cumhuriyet’in kuruluşunda devletin bünyesel marazlarından doğmuş, özünde siyasal ama geldiğimiz nokta itibariyle yaşamın her alanına sirayet etmiş sorunlar bütününün hem gerekçesi hem de sonucu olmuştur. Türkiye’nin kurulduğu dönemde dünyada egemen ulusçuluk anlayışı ile malul bu ontolojik maraz derinleştikçe, sonuçta savaşı normalleştiren ancak barışmayı bir türlü beceremeyen bir devlet/toplum yaratmıştır. Yaşanan onca ağır ve yıkıcı tecrübeyle artık sürdürülemez olduğu anlaşılan bu savaşın bitirilmesi konusunda başlayan çözüm süreci, toplumca büyük bir kabul görmüş ve hem toplumu hem de devleti rahabilite etme imkânı yakalanmıştı. Ancak 7 Haziran seçimlerinden hemen önce başlayan sorunlu siyaset dili ve akabinde meydana gelen Suruç katliamı ve karşılıklı yapılan saldırılarla süreç fiilen bitmiş ve bu tarihi fırsat Hendeklerle, ağır patlayıcılarla, sokağa çıkma yasakları ve kentlerin kuşatılması ve boşalması hatta cenazelere saldırı, mezarların tahribatına kadar ağır insanlık suçları ile kendini güncelleyen bu savaş, insanların vicdanında bıraktığı derin etkilerle tam da Eflatun’un dediği gibi “uzaktan bakıldığında intihar eden tek ordu”nun toplumda bir arada yaşama inancını, hakikati ve en önemlisi vicdanı yok eden bir gerçekliğine tekabül ediyor. Bu ağır koşullarda yapılan 1 Kasım seçimleri ile oluşan meclis aritmetiği de dikkate alındığında, yapısal reformlar ve yeni anayasa yapma vaadi de bu sorunu çözmeden mümkün olmayacaktır. Büyük bir toplumsal uzlaşı için son şans olarak görünen bu dönem barışın tesisinin koşullarının güçlü şekilde varlığını koruduğunu söylemek mümkündür. 1 Kasım seçimlerinden sonra son 5-6 aydır yoğunlaşan toplumsal ve siyasal çatışmalar, ağır siyasi gündem ile olumsuz siyaset dili ile yeni bir anayasayı konuşmak mümkün olmayacaktır. Siyaset kurumunun kendi kendisi ile çelişmemesi için, geleceğe bir projeksiyon tutmak için barışı tesis etmek şarttır. Aslında toplumsal beklentiler açısından kimseyi barışa ikna etmenin gerek olmadığı bir dönemdeyiz. Tüm olanlara rağmen bu savaş bitecek. Bitecek çünkü barış arayışlarına dair geniş ve güçlü toplumsal destek çatışmaların taraflarını adeta savaşı barışa giden yol olarak tarif etmek zorunda bırakmıştır. Savaşı güvenli bir liman, barışı çalkantılı bir deniz gibi gören, barışı da savaşı da siyasi kazanç için araçsallaştıran, devletin ezberlerine dönmenin konforunu yaşayan siyasete rağmen, barış gelecek. Çocuklarımız hendekleri aşarak getirecek barışı, yaşayanlar kuramazsa, mezar taşları kırık ölülerimiz kuracak öte dünyalardan. Olmazsa annelerimizin duasına, yaşlılarımızın tespih tanelerini vakarla barışı sayıklamasına ümit bağlayacağız. Ama barış gelecek yüreğimizi inceden inceye sızlatmaya devam edecek bu soruyla; Peki ya ölüleri ne yapacağız? Neden öldüler? Cesare Pavese 4 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Yayın Kurulu'ndan Dilinin sınırlarını dünyasının sınırlarını ilan eden Wittgenstein’dan bir alıntıyla başlamak daha doğru olacak sanırım bültenin bu sayısı için. Tabi burada dili bir yapı olarak değil, düşünceleri ifade etmedeki fonksiyonuyla ele aldığımı belirtmeme gerek yok sanırım. Altı aylık bir aradan sonra sadece ‘merhaba’ diyerek karşınıza çıkmak çok da içime sinmedi. Bunun yerine Kürtçe bilenlerin çok aşina olduğu başka bir versiyonla selamlayalım siz değerli okuyucu ve meslektaşlarımızı: ‘Me gotibû merhaba?’ Bilenler bilir, misafirliğe gittiğiniz zaman yaşlı bir amcanın uzun bir sessizlikten sonra ettiği ilk sözdür bu. Burada amaç hem tekrardan bir hoş geldin demek ve selamlamak hem de konuşmaya girizgah yapmaktır. Bizim de bu sayıdaki girizgahımız böyle olsun. Gerek politik gerekse de sosyolojik açıdan toplumu ciddi anlamdan yoran altı aylık bir süreç geçirdik. Daha geçen seçimin etkilerini sindirememişken yeni ve zorlu bir genel seçime girmeye hazırlanıyoruz. Tabi bu altı aylık zaman diliminin en çıplak ve acıtıcı tarafı da özellikle son üç ay içinde yaşanan ölümler ve tekrardan başlayan çatışmalı süreç olmuştur. Tüm bunlar yaşanırken sanata, edebiyata, kültüre veya hayatın başka bir yönüne dair bir söylemde bulunmak çoğu insan için anlamsız hale gelir. Anlamsızlığını tartışma dışı bırakırsak böyle bir dönemde her bir söylem olağan dönemlere nazaran daha zor ve daha ağırdır. Bu süreçte insan hak ve ihlallerinin olduğu her olayda baro olarak insanlıktan, adaletten ve haktan yana bir söylem geliştirmeye çalıştık. Bu minvaldeki etkinlik ve çalışmalarımız bültenimizde göreceksiniz. mektedir. Bu bağlamda gerek yayın kurulumuza gerekse de çalışmalarıyla bize katkıda bulunan diğer meslektaşlarımıza teşekkürü bir borç bilirim. Siz diğer okuyucu meslektaşlarımızın da gelecek sayılar için katkılarınızı esirgemeyeceğini umut ediyorum. Tekrar ve daha kısa bir sürede görüşmek umuduyla. Etkinlik ve çalışmalarımızın dışında, bu sayıya Av. Erkan Şenses ve Av. Nuri Mehmetoğlu makaleleriyle destek verdiler. Bu iki makalenin dışında Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan ‘Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ na baromuz tarafından yazılan görüş yazısını okuyabileceksiniz. Zorlu ve yorucu bir dönem geçirdiğimizi ifade etsem de bu bülten bir yorgunluğun değil, çok değerli çalışmaların sonucu olarak sizin karşınıza çıkabil- 5 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 ADALET BAKANLIĞI Kanunlar Genel Müdürlüğü’ne İlgi: 10.07.2015 Tarih ve 84053534/2012-275.01-05-E.1058/4403 sayılı yazınız. İlgi sayılı yazıyla Baromuzdan talep ettiğiniz “Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” taslağına ilişkin görüşler ekte sunulmuştur. Gereği bilgilerinize saygıyla sunulur. Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Hakkında Batman Barosu’nun Görüşleri Batman Barosu Tasarının 1 ve 2. maddesi ile harçtan müstesna işlemlere “Ceza yargılamasında resen kanun yolu incelemesine tabi hükümler ile Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekil tarafından yapılan kanun yolu başvuruları” dahil edilmek istenilmektedir. Ancak ceza yargılamasında re’sen kanun yolu incelemesine tabi olmayan hükümler ile sanık tarafından tayin edilen müdafiin yapacağı temyiz başvurularına temyiz harcı getirilmesi Anayasanın 36. Maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetine aykırıdır. Tasarının 25. maddesi ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesine harçla ilgili adli yardım düzenlemesi getirilmişse de bu düzenleme yeterli değildir. Zira anılan düzenleme yurttaşlara harcı ödeyecek gücü bulunmadığını ispat yükümlülüğü getirmektedir. a. Ceza yargılamalarının şahsi hak davası olmayıp kamu davaları olması ve kişilerin rızasıyla yar- gılanmadığı hususları gözönünde bulundurulduğunda temyiz ve itiraz harcı düzenlemesine karşı olduğumuzu belirtmek gerekir. Öte yandan Tasarı’nın bu halde geçmesi büyük mağduriyetlere yol açacağından Tasarı’nın 25. maddesi ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin harçla ilgili adli yardım düzenlemesine “talebin reddi halinde harç suçüstü ödeneğinden ödenerek yargılama giderlerine eklenir” hükmünün konulması daha isabetli olacaktır. 6 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 2- Tasarının 3. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 57. maddesinin ikinci fıkrasına “ Ancak, tedavi ve koruma amacıyla kurumda geçirilecek süre; ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda üç yıldan, on yıl ve daha uzun süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda ise bir yıldan az olamaz.” cümlesi eklenmek istenmektedir. Ancak fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişinin yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında geçirmesi gereken sürenin alt sınırının uzman görüşü alınmaksızın sadece kanunun amir hükmüyle düzenlenmesi, uygulanan tedbirin yasada öngörülen amacına aykırılık teşkil edecektir. Kişi akıl hastasıyken işlediği fiilden dolayı Türk Ceza Kanunun 32. maddesine göre cezalandırılamamaktayken, yapılmak istenen düzenlemeyle kişi ceza mahiyetinde bir tedbir ile her halde 3 yıl veya 1 yıl süreyle hürriyetinden yoksun bırakılacaktır. Diğer taraftan yapılması istenen değişiklik aynı maddenin diğer fıkraları arasında da çelişkiye yol açmaktadır. Çünkü 3. fıkrada “ sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise bunun süre ve aralıkları belirtilir” denmek suretiyle kişiye uygulanacak tedbirlerin uzman görüşleriyle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Yasanın mevcut halinin diğer fıkraları da kişiye uygulanacak tedbirlerin uzman görüşlerine dayanılarak uygulanmasına imkan vermektedir. Haliyle uzman görüşü alınmaksızın kişiyi yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tutmanın yasaya aykırı ola- cağı düşüncesindeyiz. 3- Tasarının 4. maddesi ile Türk Ceza Kanununun 75 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkrasında yer alan "üç ayı" ibaresi "iki yılı" şeklinde değiştirilmek istenmektedir. Önödeme kurumunun uygulanma alanını hayli arttıracak olan bu değişiklikle şüpheliler artık iki yıla kadar hapis cezası öngören suçlarda bu cezaya karşılık gelen Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını, b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yirmi Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı, Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde haklarında kamu davası açılmayacaktır. a. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160/1 maddesine göre “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar”. Yani ceza muhakemesi sistemimizde “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” soruşturmaya başlamak için yeterlidir. Yine aynı Kanun’un 170. maddesine göre “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler”. Yine aynı Kanun’un 223/5 maddesine göre “Yüklenen suçu işle- diğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilir”. b. Yukarıda yer verdiğimiz ceza muhakemesi hükümleri uyarınca henüz bir suçun işlendiği izlenimi veren halin konusu olan şüphelinin ileride şüphenin kesin olarak yenilmesiyle son bulacak mahkumiyet halinde bile aynı cezaya tabi kılınacağı düşünüldüğünde yapılmak istenene değişikliğin pratikte bir faydası olmayacaktır. Bunun yerine tasarıda düşünülen önödeme miktarında yarıya yakın bir indirime gidilmesi halinde kurumun daha uygulanabilir bir noktaya taşınacağı görüşündeyiz. 4-Tasarının 11. Maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 19 uncu maddesinin başlığı "Davanın ve duruşmanın nakli" şeklinde değiştirilmek ve maddeye "Mahkeme, fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına karar verebilir." fıkrası eklenmek istenmektedir. Öncelikle davaların nakli kurumunun ülkemizdeki pratiğine bakıldığında çoğunlukla kamu görevlilerinin sanık olarak yargılandığı davalarda uygulandığı görülmektedir. Mağdurların adalete erişimini engelleyen ve doğal yargıç ilkesine aykırı olan bu uygulamanın kaldırılması gereklidir. Bu nedenle öncelikle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 19. Maddesinin yürürlükten kaldırılması gereklidir. Başka bir alternatif olarak da davaların naklinde Mahkeme, Cumhuriyet Savcısı, Katılan ve Sanık tarafının ortak rızasının alınması suretiyle davaların nakline izin veren bir sisteme geçilmelidir. 7 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 a- Tasarıyla getirilmek istenen hükmün gerekçesinde “Maddeye eklenen yeni bir fıkrayla, duruşmanın nakli müessesesi ihdas edilerek, mahkemenin fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle duruşmayı il sınırları içinde başka bir yerde yapabilmesine imkan sağlanmaktadır..” denilmektedir ancak bu konuda yerin tarifi yapılmadığından bu husus geniş bir yoruma açıklık bırakmaktadır. Şöyle ki, bu madde geçerse Mahkeme şehirdeki bir toplumsal olayı gerekçe göstererek duruşmanın güvenlikli olması nedeniyle askeri kışlalarda dahi yapılmasına karar verebilecektir. Bu nedenle anılan değişikliğe karşıyız. Zaten uygulamada Mahkemelerin fiziki imkansızlık nedeniyle duruşmaları başka yerde yapmasının önünde fiilen bir engel bulunmamaktadır. Anılan değişiklikle duruşmaların askeri kışlalar ve emniyet müdürlüklerinin konferans salonunda dahi yapılmasının önü açılmaktadır. Duruşmaların adliyeler dışında bir yerde yapılması Hukuk Devleti İlkesi ve yargı bağımsızlığına aykırıdır. Yıldız Yargılamaları’nda Mithat Paşa ve arkadaşlarının Yıldız Sarayı’nın bahçesindeki bir çadırda yargılanmalarının 134 yıl sonra bile “Çadır Mahkemesi” olarak nitelendirildiği düşünüldüğünde yapılmak istenen değişikliğin ne derece isabetsiz olduğu ortaya çıkmaktadır. 5- Tasarının 14. maddesi ile 5217 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine "l) Soruşturma ve kovuşturma aşamaları makul süre içinde sonuçlandırılmayan," bendi eklenmek istenmektedir. Değişiklikle makul sürede yargılanma hakkı ihlali oluşturacak hallerin tazminat istemine konu olması amaç- lanmaktadır. Ancak gerek Anayasa Mahkemesi ve gerekse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında makul sürede yargılanma hakkı soruşturma ve kovuşturma diye ayrılmamakta kişinin suç şüphesi altında bulunduğu andan ihlal iddiasında bulunduğu yargılamanın herhangi bir aşamasındaki ana kadar hesaba katılmaktadır. Yani yargı kararlarında suç soruşturmasının süresi açısından bir içtihat birliği bulunmamaktadır. Bu nedenle de soruşturma süresine yasada bir standart getirilmeden konulacak bu hüküm etkili olmaktan uzak olacaktır. 6- Tasarının 15. maddesi ile 5217 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesine bir fıkra eklenerek suç soruşturması ve kovuşturması nedeniyle açılacak tazminat davaları nedeniyle dairece hükmedilecek vekalet ücreti üçyüz liradan az olmamak üzere tazminat miktarından fazla olamaz denilmektedir. Mevcut Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 14/3 maddesine göre “CMK 141 ve devamı maddelerine göre tazminat için Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan başvurularda, Tarifenin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki, hükmedilecek bu ücret ikinci kısmın ikinci bölümünün onuncu sıra numarasındaki ücretten az olamaz” hükmünü ihtiva etmektedir. Bu ücret de aynı tarifeye göre 3.000 TL’dir. Getirilmek istenen düzenleme ile 3.000 TL ücretin 300 TL’ye düşürülmesi istenilmektedir. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Bu durumda 1 günlük gözaltı süresinin sonunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen bir yurttaşın tazminat davası açmasının koşulları ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle yurttaşların hak arama hürriyetinin korunması amacıyla mevcut düzenlemenin aynen muhafaza edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 7- Tasarının 20. maddesiyle 5217 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesi başlığıyla beraber yeniden düzenlenerek ceza muhakemesi sistemimize iddianame pazarlığı getirilmek istenilmektedir. Üst sınırı beş yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı tarafından bu usulün işletilebileceği belirtilmekte ise de bu usulün mağdur hakları açısından sıkıntı yaratabileceği kanaatindeyiz. Önödeme, kovuşturmanın ertelenmesi gibi kurumlarda 2 yıl olan üst sınırın bu kurumda 5 yıl olarak düşünülmesi birçok suç türünün bu kurumun uygulama alanına girmesi sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise kamu barışının tesisi ve mağdur hakları açısından sıkıntılı sonuçlara yol açmakla birlikte toplumda ihkak-ı hak tartışmalarını beraberinde getirecektir. Bu nedenle bu kurumun uygulanmasının mağdurunun sadece kamu hukuku olduğu durumlarla sınırlı tutulması gerektiği kanaatindeyiz. 8 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Mafên Mirovan (III) (Cure(nifş)ên Mafên Mirovan) Av. Nuri Mehmetoğlu DESTPÊK J i hev veqetandina mafên mirovan gelek dijwar e ku mirov, bihatina té dinê dibe xwediye van mafan. Ev maf jî ji xwezayiya mirov tên û ji pêdivîyên bingehîn û daxwazkirinan derketine holê. Hemu mafên mirovan, ji bo domandina jiyaneke mirovane, (û wekhev) pêwîst in. Tunebuna yekî, bikaranîna yên din, bi neyinî bandor dike. Sedema veqetandina grûba, yên mafên mirovan ji ber hêsaniya lêkolîn, hurnêrîn û vegotinê ye. Li gor hinek pîveran bi) veqetandina grûban jî, dibê yekbunî û hevgirtiya mafên mirovan nê jibîrkirin. Ji ber ku mafên mirovan piralî ne; veqetandina grûban jî bi gelek cureyan derdikeve holê: mafên erênî û yên neyinî, mafên angaştî û yên azadî, mafên kesayî û yên civakî, mafên xwezayî û yên zagonî, veqetandina bîrdozî, veqetandina ji aliyên xwediyên mafan, mafên sivîl, polîtik, aboriyî, çandî û hwd. NIFŞÊN MAFÊN MIROVAN Mafên mirovan ên kû bi awayekî gelemperî tên pejirandin; ji nişkave derneketine hole. Bi qonax û merhaleyan bipêşveçuye. Mafên mirovan, ji aliyê; wexta derketina dema dîrokî, daxwaz û pediviyê demê, dînamîkên demê, kom û beşê peşengî kirine, pirsgirek û hewcetiyên têkildar, şert û pêvajoya pejirandin, belgename û zagonî ve, di sê grubên bingehîn de tên vekolînkirin. Vekolînkirinên li ser mafên mirovan di sê nifş (grub) an de; ji aliyên famkirina mafan, pêşveçûna dîrokî, pêvajoya çêbunê, dînamîkên civakî û hwd. bi piraniyeke zêde, erênî tê dîtin. Ev cureya komkirinê; ji aliyên dîrokî, sîyasî, civakî, aborî jî lêhatiye û bi piranî ji aliyên makezagon û belgenameyên navnetevî jî hatiye pejirandin. 9 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Ev sê nifş ev in: mafên nifşa yekemîn (kû bi mafên klasîk jî tê binavkirin), wekî azadiyên kesan û mafên sîyasî, du kategorî mafan werdigire nav xwe, mafên nifşa dûyemîn (mafên civakî); mafên xebatî û civakî werdigire nav xwe, mafên nifşa sêyemîn (mafên piştgirî) ye kû di demeke nezîk de derketine holê û çêbuna wan hê jî didome. MAFÊN NIFŞA YEKEMÎN Hinek mafên mirovan yên mafên nifşa yekemîn di dema feodalîtiyê di peymana Magna Carta de cîh girtine, piştî pêşveçunê, dema halxweşiyê (burjuvazî) di danezanên Emerîka û Frensa û makezagonan de cîh girtiye û di sedsala 20. de ketiye danezan û peymanên navnetewî. devletan ên pozîtîf bipêşxistiye. Bi taybetî jî di derbarê mafê jîyanê, ewlehîya kesî û mafê parastina ji şkence û miamela xerab tedbîr sitandin, binbariyên dewletan hatiye dîtin. Di nav mafên nifşa yekemînde ên kû pêşî tên hişê mirov evin: mafê jîyanê, azadî û ewlehîya kesî, mafê parestina ji şkence û tehdedayîyê, azadîyên ol, ûjdan, fikr û raman, mafê darizandina dadmend, Dîyarokeke girîng ya pêvajoya çêbuna mafên nifşa yekemîn derketina “dewleta modern” ya seretayî ye. Mafên nifşa yekemîn; ji derveyiya mudaxaleya dewletê qadeke azad dide mirovan û devletê dixe binbariyeke negatîf kû têkilîn û mudaxilên van qada nebe. Lê îro wek hêsankirin, tedbîr sitandin û kirinên vesazkirin ji bo bikaranîna mafan, binbariyên dewletan ên pozîtîf jî hene. DMME (Dadgeha Mafên Mirovan ya Ewrupa kû ji aliyê huquqîve ciyê we gelek girînge) di vê riyêde ye binbariyên maf û destnedayî ya can, mal, namus û xanî, qedexeyî ya veqetandinê, mafên civîn, xwepêşandin komelvekirin û sîyasî. MAFÊN NIFŞA DUYEMÎN Di mafên mirovan de asta duyemîn girîng, derketina mafên civakî ye. Ji ber kû mafên civakî piştî mafên nifşa yekemîn derketine holê wekî mafên nifşa du- yemîn hatiye binavkirin û mafên nifşa yekemîn dike watedar. Mafên nifşa duyemîn, bi tekoşînên komên karkeran kû li hemberî kapîtalizma dijwar hatiye dayîn, derketine hole û buye sedema ramana mafên mirovan kû ji aliyên tevekê tebeqên civakê ve bê pejirandin. Bi encamiya tekoşînên komên karkeran hinek mafên nifşa duyemîn ên bingehîn hatiye pejirandin û jîyandin û hinek sepanên civakî jî destpê kirîye. Di vî warî de di derbarê mafê xebatê, mafê bêhnvedanê, temenê xebatê, xebata şevê hwd. de baştirkirin çêbune. Pêşveçunên yekemîn ên makezagonî yên di derbarê mafên nifşa duyemîn de li Frensa û Elmanya hatiye dîtin. Li Tirkyê di makezagonên 1961 û 1982yan de di wesfandina devletê de “devleta huquqa civakî” jî hatiye jimartin. Mafên nifşa duyemîn, piştî herba II. bi makezagonan re di danezan û peymanên navnetewî de jî cîh girtîye. Bi kurtayî dewleta civakî; dewleteke wisa ye kû, ji hemwelatiyê xwe re mafên xebat, perwerdehî, tendirustî, hewîn, xweyibûn û hwd. dinasîne û diparêze û ên hewcetiya wanî bi strandinê heye distrîne. Lê ev dewleta civakî bi piranî (ancax) li dewletên dewlemend û pêşketî hatiye sepandin, ji bo dewlewetê paşvemayî re 10 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 buye armanc, îdeal û xeyal. Mafên nifşa duyemîn ên sereke ev in: mafê xebatê, mafên sendîka, mafê girev ê peymandina komelî, mafê bêhnvedanê, mafê perwerdehiye, mafê tendirustîyê, mafê ewlehiya civakî, mafê xanî, mafê xweyibûnê, mafê jiyana çandî, mafê parastina malbat, jin, zarok û civanan. MAFÊN NIFŞA SÊYEMÎN Dewra sêyemîn ya mafên mirovan derketina mafên piştevanîn e ku mafên nifşa sêyemîn tê pejirandin. Mafên nifşa sêyemîn; li hemberî pirsgirêkên jîyanî û girîng, wekî kolonyalîzm, şer, hundabûna çanda, xerabuna hevsengiya ekoljî û xwezayê derketine holê û hatine daxwazkirin. Ji sedema kû mijara van mafan ji dewletê derbas dibe û ji bo jîyandinê hewcetiya piştevaniya hemuyê mirovahiyê heye mafên nifşa sêyemîn wekî mafên piştevaniyê jî tê binavkirin. Di sedsala 20.de ligel astengkirina dagirkeran, bi tekoşînên gelên kolonî, li hemberî paşvehêştina siyasî, aborî, çand û civakî; mafê diyarkirina qedera xwe, mafên pêşketinê, mafê gelên kêmayî hatiye rojevê. Jê pê ve; di encamiya hilweşandinên herdû şerên cîhanî, xerabuna hevsengîya ekoljî bi hilberan û xerîtana pir zêde, germbûna cîhanî, qirêjbuna hewayê; mafên di debarê aşîtî û hawirdor hatiye daxwazkirin. Ji mafên nifşa yekemîn re burjuwazî, mafên nifşa duyemîn re koma karkeran pêşengî kirîye. Lê pêşengîya mafên nifşa seyemîn bi piranî ji aliyên gelên dinya sêyemîn, gelên kêmayî û tevgerên civakî ên kû ji pirsgirêkên xweza û hawirdor re hestiyar, hatiye kirin. Di mafên nifşa 1. û 2. de xwestin ji dewletê bû, lê di mafên nifşa seyemînde xwestin, ji mirovahiyê ye. Bela kû mafên nifşa seyemîn bihevbeşînin ji bo pêkhatina wan hewcetiya piştevaniya mirov, sazî û dewletan heye. Wekî din ji ber bihevbeşînîyê û nediyarîya berpirsîyaran danîna qeyd û rê û rêbaz û tawankirin û cezakirinên huquqî zor û zehmet e; ev beş maf, bi piranî dibin xwestek û dilxwaziyên baş. Sereke mafên nifşa seyemîn kû wekî mafên piştevanî, mafên lihevkirinê û mafên bihevbeşîn jî tê gotin, evin: mafê diyarkirina qedera xwe, mafê gelên kêmayî, mafê pêşveçûnê, mafê aşîtiyê, mafê hawirdor hwd. nifşa tê pejirandin. Ev veqetandin ne ideolojîk e ji bo çêtir famkirin û vegotina mafan e. Mafên mirovan kû çavkanîya wê huquqa xwezayî ye, bi verastkirinên netewî û navnetewî, hê jî temam nebuye. Ji ber vê yekê daxwaz û xwestekên mirovan ne statîk e, dînamîk e û di vî warî de tim û tim guhertin çêdibin. Ji ragihandina danezana gerdunî ya mafên mirovan heta îro bi gelek danezan, daxwiyanî, deklerasyon, peyman û belgenameyên netewî û navnetewî mafên nû hatinê pêvekirin û wisa tê dîtin kû geşedana mafên mirovan didome. Bi hêviya xwedîbuna jîyanekê bi rumet. PEYVA DAWÎ Mafên mirovan îro her çikas bi sê nifş (grub)an tê qategorîzekirin jî; bi pêşveçuna pir bilez yan zanîn û teknolojiyê (kû bi xwe re mirov û civakê jî diguherîne) li qada mafê mirovan jî di be sedema guhertinê. Îro di qada mafê mirovan de; mafên nifşa çaremîn jî (qategoriya çaran) tê rojevê û mafên rojane wekî mafê zanînê, mafê teknolojîyê, mafê ragihandinê tê jimartin û qategorîzekirin. Lê ev qategorîya nu, hê di literatorê de baş nehatiye pejirandin. Li gorî kesan, rêza girîngiyê bê guhertin jî, mafên mirovan tev girîng û yekin, û asta wan yek e û wekhevin. Her çikas mafên mirovan bi tevahî yek be jî, ji bo zêdetir famkirin û analîzan di lîteratorê de veqetadina van her sê 11 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Hukuk Önünde Eşit Muamele Görme Hakkı Işığında Bir Yargı Kararını Yeniden Düşünmek Av. Erkan Şenses 1 - Yargılama Aşamalar a - Yerel Mahkeme Aşaması İddianameye göre sanık Ali1 suç tarihinde tanık Mehmet ile şakalaştığı sırada attığı taşlardan birinin müşteki Metin’e gelmesi nedeniyle meydana gelen tartışma sırasında sanık Ali müşteki Metin’e bıçakla vurarak hayati tehlike geçirmeyecek ancak basit tıbbi müdahale ile de giderilemeyecek şekilde yaralanmasına neden olmuştur. Sanığın tanık Mehmet’le de doğrulanan savunmasına göre müşteki Metin sanık Ali’ye önce küfür etmiş, sonra ise sopayla vurmuştur. Bunun üzerine sanık Ali de Metin’i bıçakla yaralamıştır. Mahkeme gerekçeli kararında sanığın savunmasını doğru kabul ederek sanık Ali’yi müşteki Metin’i kasten yaralamaktan 1 Yıl 6 Ay hapis cezası ile cezalandırmış, sanık Ali’nin suçu haksız tahrik altında işlediğinden cezasını 1 Yıl 1 Ay 15 Gün’e indirmiş, sanık Ali’nin ikrarlarını da takdiri indirim nedeni görerek cezayı 11 Ay 7 Gün’e indirmiş, bu hapis cezasını ise 6.740 TL adli para cezasına çevirmiştir. Mahkemece “Mahkememizce sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmaması…2” gerekçesiyle sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir. b - Yargıtay Aşaması Hüküm sanık Ali tarafından temyiz edilmiştir. Sanık Ali temyiz dilekçesinde şu hususları sıralamıştır: “Ömrümde ilk kez bir Mahkeme’de sanık olarak yargılandım ve Mahkemenin de 11.12.2012 tarihli hükmünde de değindiği üzere haksız tahrik altında bir suç işledim. Ömründe ilk kez ve de haksız tahrik etkisi altında suç işleyen bir kişiye karşı bu cezanın verilmesi ile cezanın ertelenmemesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun işletilmemesi nedeniyle hakkaniyete aykırı 12 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 sonuçların doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açılmıştır”.3 Ali’nin itirazları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da yerinde görülmüş ve tebliğnamede aşağıdaki gerekçelerle hükmün bozulması talep edilmiştir: “Kasten yaralama suçunu tahrik altında işlediği kabul edilen ve dosyaya yansıyan olumsuz bir halinden söz edilemeyen ve adli sicil kaydı da bulunmayan sanık hakkında, ikrarda bulunması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nun 62. maddesi uygulanmasına karşın sanığın kişiliği ve yeniden suç işlemeyeceğine dair oluşan olumsuz kanaat gibi soyut ve yasadaki tabirlerin tekrarından ibaret yetersiz gerekçelerle, 5237 sayılı TCK'nun 51 ve 5271 sayılı CMK'nun 231/5. maddelerinde düzenlenmiş olan erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumlarının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı bulunduğundan, temyiz itirazlarının bu itibarla kabul edilerek, hükmün CMUK’nun 321 nci maddesi uyarınca BOZULMASI…”.4 liğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA…”5 karar vermiştir. Yargıtay ise tebliğnamedeki görüşün aksine “Sanığın duruşmalardaki tutum ve davranışlarının değerlendirilerek sanık hakkında yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmaması nedeniyle CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin ve TCK’nın 51. Maddesindeki erteleme hükümlerinin uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden teb- Sanık Ali’nin kesinleşen adli para cezasını ödeyemediğinden iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verildiğinden Ali oturduğu köyün camisinin bakım ve temizliğini üstlenmiştir.6 2 - Değerlendirmeler a - Genel Olarak Ceza muhakemesi kurumlarından biri olan hükmün açıklanmasının 13 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 geri bırakılması, mevzuatımıza ilk kez Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK m. 23) ile çocuklar hakkında getirilmiş bir kurumdur. 5560 Sayılı Kanun ile değiştirilen hükümle kurum Ceza Muhakemesi Kanunu m. 231 hükmüne alınmış olup gerek çocuklar gerekse de yetişkinler için benzer esasları düzenlemiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eder (CMK m. 231/5). Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Yargıtay’ ın da kararlarında belirttiği üzere koşullu bir düşme nedenidir.7 Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir (CMK m. 231/5). Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle ta- mamen giderilmesi gerekir (CMK m. 231/6). b - Yargı Kararı Üzerine Değerlendirmeler konusu yargı kararına benzer bir olayda gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmamasına dair kararlar Yargıtay tarafından denetime tabi tutulmakta ve çoğu karar Yargıtay tarafından bozulmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında “Yerel mahkemece, alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir bir neden bulunmadığı belirtilerek alt sınırdan ceza tayin edilen, duruşmadaki hali ile ikrarı lehine takdiri indirimin sebebi olarak görülen, suçunu kabullenip pişmanlık göstermesi, kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak hükmolunan kısa süreli hapis cezası adli para cezasına çevrilen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmamasına ilişkin; “sanığın suçu işleyiş biçimi, suçtan sonraki hareketleri ve suçun konusu göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık açısından caydırıcı ve faydalı olmayacağı kanaatine varıldığından CMK'nun 231. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına” şeklinde gösterilen gerekçe CMK'nun 231/6. maddesi kapsamından yasal ve yeterli olmadığı gibi, takdiri indirimin uygulanmasında ve hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesinde dayanılan gerekçe ile de çelişkilidir. Bu nedenle, Özel Daire bozma kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır”8 diyerek yazı Ceza yargılamasında hakimin vicdani kanaati Anayasa ve yasayla sınırlanmıştır. Hakimin vicdani kanaati sonucu bir cezayı ertelememesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasına yer olmadığına karar vermesini ayrıntılı ve somut gerekçelere bağlaması gerektiği açıktır. Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği de başka sanıklar hakkında başka mahkemelerde aynı şartlar altında cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebiliyorsa sanık Ali’nin yargılandığı dosyada da böylesi bir kararın verilmesi gerekirdi. Aksinin kabulü bireylerin hukuk önünde eşit muamele görme hakkına ve de dolayısıyla Anayasa’nın 10. maddesinde Yazı konusu kararda da sanık Ali’nin duruşma tutanağına yansıyan olumsuz bir davranışının olmadığı, alt sınırdan verilen bir cezanın sözkonusu olduğu, Ceza Genel Kurulu kararından fazla olarak olayda bir de haksız tahrik olduğundan haksız tahrik indiriminin yapıldığı, takdiri indirim sebeplerinin uygulandığı, sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alınarak hükmolunan kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrildiği bir yargı sürecinde sanık Ali hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasına yer olmadığı kararı hukuka aykırıdır. 14 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlali sonucunu doğuracaktır ki yazı konusu karar tam da böyle bir ihlalin varlığının söz konusu olduğu bir karardır. Anayasa’da insan haklarına dayalı demokratik bir hukuk devleti olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının öncelikli rolü, bireylerin temel haklarının korunmasına yönelik gerekli adımların atılması ile hukuk önünde eşit muamele görme haklarına saygı duymaktır. Aksi durumun bir hukuk devletinde savunulamayacağı açıktır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin tebliğnamedeki görüşe rağmen kararı neden bozmadığı sorusuna gelirsek; Daire’nin 03.12.2014 tarihi itibariyle 2014 yılının 237. işgününde 40156 karar vererek günde ortalama 169 karar verdiği bir ortamın varlığı da göz önünde bulundurulduğunda kimi hafif hukuka aykırılıkların bozma konusu yapılmadığı anlamı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda “Yargıtay elindeki dosyaları eritiyor”9 başlıklı haberlerle her ne kadar Yargıtay takdir edilse bile ortaya çıkan sonuç eriyenin dosyalar değil bireylerin hukuk önünde eşit muamele görme hakkı ve adalet ilkesi olduğunu göstermektedir. 1. İsimler tarafımızca değiştirilmiştir. 2. Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 11.12.2012 Tarih, 2012/66 Esas ve 2012/1690 Karar sayılı kararı. 3. 01.03.2013 Tarihli temyiz dilekçesi. 4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14.05.2014 Tarih ve 2013/24939 Tebliğname No’lu tebliğnamesi. 5. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 03.12.2014 Tarih, 2014/19026 Esas ve 2014/40156 Karar sayılı kararı. 6. Yargılama sırasında sanık Ali bir müdafiin yardımından faydalanmamıştır. 7. “Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’ nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama yasasında düzenlenmiş bulunması da onun bu niteliğini değiştirmeyecektir”, YCGK, 27.05.2008, E. 2007/4-220, K. 2008/145, (Donay, s. 351). 8. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 29.04.2014 Tarih, 2013/4-493 Esas ve 2014/215 Karar sayılı kararı. 15 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 5 Nisan Avukatlar Haftası Etkinlikleri Röportaj B atman Barosu olarak bu yıl Avukatlar Haftası nedeniyle meslektaşlarımızla çeşitli etkinliklerde bir araya geldik. Her sene olduğu gibi Baro çalışanımız Emin Turan’ın tertip ettiği Geleneksel Futbol Turnuvasında meslektaşlarımızın kurduğu takımlar mücadele etti. Oldukça çekişmeli müsabakalara sahne olan turnuvayı Baromuz stajyer avukatlarının kurmuş olduğu Genç Avukatlar Takımı birincilikle tamamladı. Final maçı sonunda şampiyonluk kupasını Baro Başkanımız Av.Ahmet Sevim ve Av.Ayvaz Turgut takdim etti. Şampiyonları tebrik ederiz. Meslektaşlarımız ayrıca masa tenisi ve bowling turnuvalarında da birbirleri ile yarıştılar. Etkinlikler kapsamında şair ve edebiyatçı Bejan Matur Baromuzun konuğuydu. Batman Yeni Kültür Merkezinde meslektaşlarımız ve edebiyat severlerle bir araya geldi.Kitapları ve edebiyat ve şiir üzerine oldukça keyifli geçen söyleşide , edebiyat adına dolu dolu dakikalar yaşadık. Söyleşinin ardından asıl mesleği avukatlık olan Bejan Matur’dan Baromuza kayıt kayıt yapma sözü aldık. Okurları için kitaplarını imzalayan Bejan Matur ‘a aramızda olduğu için teşekkür eder, kendisini yeni eserleri ile bir daha ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı ifade ederiz. Baromuz bu yıl etkililerine bir yenisini ekledi. 4 Nisan 2015 tarihinde Otel Turhan İzgi toplantı salonunda bir resepsiyon düzenledik. Resepsiyona, Batman Valisi Azmi Güler, Batman Cumhuriyet Başsavcısı Kasım Tüten, Batman Adalet komisyonu Başkanı Murat İlhan, Batman İdare Mahkemesi Başkanı Nihat Koçak ,kurum temsilleri, Sivil Toplum Örgütleri temsilcileri, Batman Adliyesi değerli hakim ve savcıları ve meslektaşlarımız katıldı. Baro Başkanımız Av.Ahmet Sevim’in ev sahipliğindeki resepsiyonda Baro Başkanımız, Vali Azmi Güler, Başsavcı ve Adalet Komisyonu Başkanı birer konuşma yaptılar. Bu önemli günümüzde aramızda oldukları için kendilerine teşekkür ederiz. Etkinliklerimizin son gününde 5 Nisan akşamı Mesa Otel’ toplantı ve balo salonununda gece düzenlendi. Sanatçı Rojda’nın konser verdiği gecede meslektaşlarımız doyasıya eğlendi. Konser öncesi Meslektaşımız Av. Mustafa Yıldız ‘ın oğlu Fırat Yıldız ve Dicle Yıldız gitar eşliğinde mini bir konser ile gecenin sürprizi oldular. Gece boyunca Sanatçı konuğumuz Rojda’nın şarkıları eşliğinde halay çeken misafirler, Avukatlar Haftasını bu keyifli gece ile bitirdiler. 16 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 17 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Türkiye Barolar Birliği Mali Genel Kurulu Van'daydı T ürkiye Barolar Birliği 33. Olağan Genel Kurulu 16-17 Mayıs tarihleri arasında baro başkanları ve TBB delegelerinin katılımıyla Van’da gerçekleştirildi. Ağırlıklı olarak mali konuların değerlendirildiği toplantıda yapılan oylama sonrasında TBB Yönetimi, Genel Kurul Üyeleri tarafından ibra edildi. Genel Kurul’a baromuzu tem- 18 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 silen baro başkanımız Av. Ahmet Sevim ile baromuz TBB delegeleri Av. Zeki Ekmen ve Av. Abdullah Akın katıldı. Türkiye Barolar Birliği 2015 Kurgusal Dava Yarışması T ürkiye Barolar Birliği’nin stajyerler arasında düzenlemiş olduğu Kurgusal Dava Yarışması’nın bu seneki bölge elemeleri Şanlıurfa Barosu ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Bu seneki yarışmada Baromuzu takım olarak Stj Av. Tahir Demir, Stj. Av.Osman Sönmez, Stj . Av. Muhammed Işık ve Stj. Av Merve Kurhan temsil etti. İki ayrı aşamadan oluşan yarışmada ilk olarak bölge elemeleri ardından da bölge birincilerinin yarıştığı final aşaması yapıldı. Takımımız haftalarca süren yoğun ve sıkı bir çalışmanın sonucunda iddianame ve savunma dilekçelerini yarışma komitesine sundu. Yarışmada duruşmalar safhası 2-3 Mayıs tarihlerinde Şanlıurfa Barosu’nun ev sahipliğinde yapıldı. Batman Barosu,Diyarbakır Barosu, Gaziantep Barosu ve Şanlıurfa Barosu, takımlarının yarıştığı bu aşama oldukça çekişmeli geçti. Finalde üçüncülüğü elde ettiğimiz yarışma sonunda Diyarbakır Barosu Güneydoğu Anadolu bölge birincisi oldu. 19 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Cizre İncelemeleri İçin Bölge Baroları Batman'da Toplandı D oğu ve Güneydoğu Bölge Baro Başkanları yeniden başlayan çatışmalı süreç ve Cizre’de 9 gün devam eden sokağa çıkma yasağı gündemleri ile Batman’da toplandı. Cumartesi günü yapılması planlanan toplantı, Cizre’de sokağa çıkma yasağının kaldırılması nedeniyle ertelendi. Baro Başkanları ve Türkiye’nin birçok 20 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 ilinden gelen Avukatlar yaşanan olayları ve ihlalleri yerinde görmek üzere Cizre’ye gitti. Cumartesi günü Cizre’de gözlemlerde bulunan bölge baroları pazar günü yeniden Batman’a dönerek toplandı. Sokağa çıkma yasağının 9 gün boyunca devam ettiği Cizre’de bu süre boyunca başta yaşam hakkı olmak üzere çok ağır ihlallerin yaşandığı, aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğu 23 sivilin yaşamını yitirdiği, sağlık, beslenme, elektrik, su ve iletişim gibi günlük yaşamın devamı için gerekli ihtiyaçların kar- şılanamadığı şehirde birçok evde ağır hasarların meydana geldiği belirtildi. Yapılan toplantıda ayrıca çatışmalı sürecin ağır sonuçlarının daha dün Cizre’de açıkça görüldüğünü, her gün yeni bir acıya uyanmanın toplumsal barışı ağır bir şekilde yaraladığını, çatışmanın tarafı olmayan sivillerin zarar gördüğünü, linç girişlerinin ve siyasi partilere saldırıların yaşandığı bu süreçte, bu savaşın sürdürülebilir olmadığını ve bir an önce çatışmaların bitirilerek yeniden sivil siyaset üzerinden çözüm arayışlarına dönülmesinin gerekliliğine vurgu yapıldı. 21 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 IV. GENÇ AVUKATLAR KURULTAYI İÇİN AMASYA’DAYDIK 17-19 Nisan 2015 tarihleri arasında toplam 63 baronun katılım göstermiş olduğu Genç Avukatlar Kurultayı Amasya Barosu ev sahipliğinde gerçekleşti. Kurultaya Baro Başkanımız Av. Ahmet SEVİM ile birlikte Av. Ferit KAVŞUT ve Av. Necmi ACAR katılım gösterdi. Kurultayda avukatların güncel sorunlarına ilişkin birçok konu görüşüldü. Baromuz Genç Avukatları Kurultay’da “İç Güvenlik Yasası” olarak bilinen “PVSK ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair 6638 sayılı yasa ile ilgili ayrıntılı mü- zakerelerde bulunmuşlardır. Müzakerelerde söz konusu yasanın , anayasadaki yasaların genelliği ilkesine aykırı, hukuk devletinden polis devletine doğru bir geçiş yapılmasına neden olabilecek şekilde yargı yetkisinin yürütmeye devredildiği, büyük ölçüde hukuka ve insan haklarına aykırı olduğu kanaatine varılmıştır. Kurultaydan sonra Amasya Barosu tarafından gala yemeği gerçekleştirilmiştir. Ayrıca her kurultayda olduğu gibi bu kurultayda da 2016 V. Genç Avukatlar Kurultayı’na aday olan baromuz ile birlikte Çanakkale Barosu yarıştı. Batman’ın kültürel ve tarihi güzelliklerini ve Hasankeyf antik Kentini kısa bir gösterim ile tanıttığımız toplantıda katılım gösteren Baroların kullandıkları oylar sonucunda önümüzdeki yıl kurultayın Çanakkale Barosu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilmesi kararı alındı. Oldukça faydalı geçen kurultayımız ve Amasya Barosunun mükemmel ev sahipliği için kendilerine teşekkür ediyoruz ve Çanakkale’e buluşmayı ümit ediyoruz. Lösev’in Düzenlediği Konferansta Hasta Hakları Anlatıldı L ösemili Çocuklar Vakfı tarafından 01.07.2015 tarihinde Batman Ancient Mezopotamya Hotel’de ‘Kanser Kaderimiz Olmayacak’ etkinlikleri kapsamında bir konferans düzenlendi. Konferansa hasta yakınları ile birlikte bir çok vatandaş ilgi gösterdi. LÖSEV yetkililerince hasta yakınlarının lösemi ve diğer kanser türleri hakkında bilgilendirildiği konferansta baromuza kayıtlı Av. Mehmet Sabih Özer de ‘Hasta Hakları’ başlıklı bir tebliğ sunarak hasta ve hasta yakınlarının sahip oldukları hakları anlattı. 22 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Av.Zekeriya Aydın "Avukat Hakları Merkezi" Kuruldu B atman Barosu bünyesinde, 22.04.2015 tarihinde, Avukat Hakları Merkezi kurulmasına karar verildi. Avukatlık Kanunu 95/4 maddesi gereği baro yönetim kurulunun görevleri arasında “Meslekî ödevler hususunda baro mensuplarına yol göstermek ve onlara bilgi vermek ve meslekî görevlerin yapılıp yapılmadığını denetlemek, mesleğe ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlâllerine karşı avukatlık mesleğini ve meslektaşlarını savunmak, bu konularda her türlü yasal ve idarî girişimde bulun- mak” sayılmıştır. Bu amaçla Batman Barosu Yönetim Kurulu, Av. Zekeriya Aydın Avukat Hakları Merkezi’nin kurulmasına karar verdi. Görev, yetki, sorumluluk ve çalışma usul ve esaslarının da yönerge ile belirlendiği Merkezin, meslektaşlarımızın görevlerini icra ederken karşılaşacakları hukuki ve fiili saldırılara karşı çalışma yürütmek, mesleğin gelişimine katkıda bulunmak, mesleki faaliyete engel güçlükleri tespit ve gidermeye dair çalışmalar yürütmek görevlerinden bazılarıdır. Bu anlamda merkeze yapılacak başvurular koordinatör, başkan ve üye meslektaşlarımız aracılığı ile değerlendirilip ilgili çalışmalar neticesinde elde edilen bilgi ve sonuçlar ilgililer ile paylaşılacaktır. Merkezde görevli meslektaşlarımız, Av. Tayyar Ekmen, Av. Şerif Yıldırım, Av. Fatma Çelik, Av. Mustafa Yıldız, Av. Aydın Eylem Babacan ve Av. Mehmet Şah Onur’a bu meslektaş dayanışması açısında çok önemli katkılarından dolayı teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz. Batman’da Çocuk ve Gençlerde İstismar,Şiddet ve Madde Bağımlılığı Çalıştayı Yapıldı İ limiz Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü tarafından 28-29-30 Nisan 2015 tarihlerinde Batman Üniversitesi Konferans Salonu’nda kamu ve özel kurumların katılımı ile çocuk ve gençlerde istismar, şiddet ve madde bağımlılığına yönelik ön- leyici çalışmaların yapılması ve kurumların ortak bir eylem planı oluşturması için yerel düzeyde bir eğitim çalıştayı düzenlendi. Söz konusu çalıştaya Batman Çocuk Hakları Komisyonu’ndan Av. Saadet ŞAHİN, Av. Dilan GÜNDÜZ, Av. Zedan EKMEN ve Av. Bilal AYAZ katıldı. Çalıştayda Batman ilindeki mevcut durum, risk faktörleri, kurumların istismar, şiddet ve madde bağımlılığına yönelik yaptığı çalışmalar ile yasal sorumlulukları ve çözüm önerilerine değinildi. 23 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Batman Barış İnisiyatifi Basın Açıklaması B aromuzun da bileşenleri arasında bulunduğu Batman Barış İnisiyatifi tarafından 08.09.2015 tarihinde Yılmaz Güney Sineması önünde basın açıklaması yapıldı. Bilindiği üzere çözüm sürecinin bitmesiyle bölgemizde şiddetli çatışmalar tekrar başlamıştır. Yaşanan ça- tışmalar beraberinde getirdiği onca problemin ötesinde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Yaşanan bu çatışmaların önüne geçmek, çatışan tarafların tekrar müzakere masasına oturmasını sağlamak amacıyla Batman Barış İnisiyatifi bileşeni olan diğer 78 sivil toplum örgütü ile ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Basın açıklamasının sonunda ortak şiarımız olarak şunu dile getirdik : ‘Bizim yaşamdan büyük değerimiz, adaletten başka beklentimiz, barıştan başka söyleyecek sözümüz yoktur.’ Batman Barosu, Bölge Baro Başkanlarıyla Birlikte Suruç’taydı B ilindiği üzere 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç’ta bombalı saldırı sonucu 34 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Batman Barosu’nun da aralarında bulunduğu bölge baro başkanları saldırıyı kınamak ve yerinde incelemelerde bulunmak için Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeydiler. Saldırının gerçekleştirildiği yer olan 24 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Amara Kültür Merkezi Bahçesi’nde yapılan basın açıklamasını bölge baroları adına Şanlıurfa Baro Başkanı Av. Hikmet Delebe okudu. Açıklamadan sonra Suruç Belediyesi eş başkanları ve Şanlıurfa milletvekilleriyle görüşen heyet son olarak Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısıyla görüşüp incelemelerini tamamladı. Kadın Komisyonu Seminerleri K AMER Vakfı ile Batman ve Siirt Barolarınca ortak yürütülen “O Köy Bizim Köyümüzdür” adlı proje kapsamında Batman Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyon üyeleri tarafından Batman merkez, ilçe ve köylerdeki muhtar,jandarma, imam, öğretmen ve kadınlara yönelik eğitim hakkı, evlilik yaşı ve olası bir şiddet durumunda yasal haklarını ve hak ihlali durumunda başvuru yolları ile ilgili bilgilendirme amaçlı seminerler verildi. Projenin temel hedefi; kız çocuklarının okula gönderilme- si konusunda katkı sağlamak, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmelerini engellemek için toplumsal bir farkındalık ve duyarlılık oluşturmak, namus cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete engel olmaktır. 25 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 TÜBAKKOM 12.DÖNEM GENEL KURULU SAMSUN’DA YAPILDI 12. Dönem Genel Kurulu ve 13. Dönem Sözcü Seçimi 2526 Nisan 2015 tarihlerinde 42 Baronun Kadın Hakları/Hukuku Komisyonlarının temsilcilerinin katılımıyla Samsun’da yapıldı. Toplantıya Batman Barosu’nu temsilen Av. Saadet ŞAHİN ve Stajyer Av. Gülizar YILDIZ katıldı. Yapılan seçimlerde; Osmaniye Barosu, TÜBAKKOM 13. Dönem Sözcüsü seçilirken Yürütme Kurulu üyeliğine ise; Ankara, İstanbul, İzmir barolarının yanı sıra Karadeniz Bölgesini temsilen Samsun, Marmara Bölgesini temsilen Edirne Barosu, İç Anadolu Bölgesini temsilen Sivas Barosu, Akdeniz Bölgesini temsilen Mersin Barosu, Doğu Anadolu Bölgesini temsilen Malatya Barosu, Güneydoğu Anadolu Bölgesini temsilen Batman Barosu seçildi. Rehber Öğretmenler İstismar ve Şiddet Vakalarında İzlenecek Yol ve Yöntemler Semineri İ limiz Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü ile Batman Barosu Çocuk Hakları Komisyonu ve Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından ildeki tüm rehber öğretmenlere yönelik istismar ve şiddet vakalarında izlenecek yol ve yöntemler hakkında 02.06.2015 tarihinde Batman Üniversitesi’nde Batman Barosu Çocuk Hakları Komisyonu’ndan Av. Bilal Ayaz tarafından seminer verildi. 26 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 TÜBAKKOM 13.DÖNEM 1.YÜRÜTME KURULU TOPLANTISI 19 Haziran 2015 tarihinde Ankara’da Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) 13. Dönem 1. Yürütme Kurulu toplantısı yapıldı. Toplantıya Av. Saadet ŞAHİN ve Av. Dilan DÜNDÜZ katıldı. Toplantıda; TBB Staj eğitim merkezi ile tüm Baroların staj eğitim merkezlerinde “6284 sayılı yasa ve uygulama yönetmeliği ve uluslararası sözleşmeler (CEDAW, İstanbul Sözleşmesi vb.) derslerinin zorunlu ders olarak konulmasının TBB Yönetim Kuruluna önerilmesi, Baroların Adli yardım bürolarından atanan avukatların açtıkları Adli Müzaheret talepli davalarda harç ve mahkeme masraflarının Adli Müzaheretten karşılanması konusundaki taleplerin yerine getirilmesi için gerekli yönetmelik değişiklikle- rinin yapılması amacıyla Adalet Bakanlığı’na TÜBAKKOM olarak yazı yazılması, ülkenin çeşitli yerlerindeki Avukat-Stajyer Avukat-Hakim ve Savcılardan kadın hikayelerinin“ toplanarak seçici kurula iletilmesi konusunda Barolar Birliği tarafından tüm barolara çağrı metni gönderilmesi, “Çocuk Gelinler Kurultayı’nın 2015 yılının Kasım ayı içinde Ankara yapılması, Aile ve Soysal Politikalar Bakanlığı’ndan 6284 sayılı yasa kapsamında aleyhine “koruma ve tedbir kararı “ verilenlerin bir kütüğünün oluşturulması ve bunun UYAP ortamında paylaşılmasının istenilmesi, 6284 sayılı kanun kapsamındaki başvuruların gizli tutulması, kişilerin paylaşımı ve görmesine açık olmaması, tevzi bürolarından bilgi verilmemesine, karar tebliğe çıkarılıncaya kadar SMS yoluyla bilgi verilmemesinin istenilmesine bu hususta Adalet Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na TÜBAKKOM olarak yazı yazılması, Anayasa Mahkemesinin “resmi nikah şartı olmadan dini merasim yapılmasına ilişkin TCK’nin 230/5-6’ncı maddesinin iptaline karşı AHİM e TÜBAKKOM olarak başvuru yapılmasına ve bu başvurunun basın ile paylaşılması gibi kararlar alındı. Ayrıca iki yıllık dönem süresince yapılacak olan yürütme kurulu ve genel üye toplantılarının tarihleri de belirlendi. 27 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 LİSELERDE İNSAN HAKLARI SEMİNERLERİ B atman Barosu tarafından Batman’da faaliyet gösteren liselerde temel insan haklarının anlatıldığı seminerler dizisi gerçekleştirildi. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesine göre Barolar “Hukukun Üstünlüğünü, İnsan Haklarını Savunmak ve Korumak ” görevine haizdir. Bu çerçevede Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan izin çerçevesinde liselerde Baromuza bağlı avukatlar ve stajyer avukat- larca insan haklarının konu edindiği seminerler yapıldı. Üçer kişilik ekiplerce sunulan seminerler üç ana başlık altında öğrencilere sunuldu. Seminerlerin giriş bölümünde baroların insan haklarını korumasındaki yetki ve rolleri ile birlikte temel anlamda insan haklarından neler anlaşılması gerektiği aktarıldı. Seminerlerin ikinci bölümünde temel insan hakları, insan hakları düşüncesinin felsefi ve hukuki temelleri, insan hakları fikrinin gelişimi, insan haklarının Türkiye ve dünyadaki tarihi seyri, ulusal ve uluslar üstü insan hakları metinler, insan hakkı ihlali durumunda başvurulabilecek temel yol ve kurumlar anlatıldı. Seminerlerin üçüncü ve son kısmında ise insan haklarının özel alt başlıkları olan kadın ve çocuk hakları ile ilgili bilgilendirmeler katılımcılarla paylaşıldı. 28 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Yeni Meslektaşlarımız Yemin Ederek Görevlerine Başladılar 12.05.2015 tarihinde Yeni Kültür Merkezi’nde yapılan törenle Av. Esra Dilekçi, Av. Cihad Bozkurt, Av. Seyfettin Taş, Av. Muhhamed Ensar Gürceğiz ve Av. Faysal Başar yemin ederek avukatlık mesleğini icra etmeye başladılar. Ayrıca 08.10.2015 tarihinde yapılan törende de yemin eden Av. Arif İnanç, Av. Merve Kurhan, Av. İzzet Kurtbaş, Av. Gülizar Yıldız, Av. Emin Oğuz ve Av. Tahir Demir meslek hayatların başlamış oldular. Yapılan törenlere meslektaşlarımızın yanı sıra, mesleğe başlayan meslektaşlarımızın aileleri ve sevdikleri de katıldılar. Meslektaşlarımız ye- min ederken başta aileleri olmak üzere , yanında staj yaptıkları Avukatlara da teşekkür ettiler. Bu vesile ile biz de aramıza yeni katılan meslektaşlarımıza çalışma hayatlarında başarılar dileriz. 29 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 İspanya Gezisi B aromuzca artık gel neksel hale getirilen yurtdışı gezilerinin üçüncüsü bu sene İspanya’ ya yapıldı. İş yoğunluğu ve stresini geride bırakan meslektaşlarımız Büyük İspanya turunda çokça gezip çokça eğlendiler. 8 gün 7 gece olan gezi nin ilk durağı Barcelona’ da ünlü mimar Gaudi’nin dini eğitimini almış olduğu ve kendi eseri Sagrada Familia Kilisesi’nin yapımında kendisine ilham kaynağı olan, kutsal “Siyah Meryem” ikonunun dünya üzerinde tek olarak görülebileceği Büyük Montserrat Manastırı görüldü. Turun ikinci günü Gerona & Figueras’ te orta çağdan kalma mimari yapılarıyla Gerona şehri, büyük katedrali ve Yahudi mahallesi, ünlü ressam Dali’nin doğduğu Figueras kasabası ve Dali Müzesi ziyaret edildi. Valencia şehri ardından Granada şehri gezilerek Arabesk mimarisi, havuz ve bahçeleri ile ünlü UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yer alan Elhamra Sarayı ziyaret edildi. Bunların ardından gidilen Sevilla şehrinde Flamenco Gecesi’ne katılma imkanı bulan meslektaşlarımız, İspanya Meydanı, Altın Kule, Paula Rahibeler Manastırı, havuzları ve bahçeleri ile ünlü Maria Luisa Parkı ile Santa Cruz Meydanını da gezdiler. Son olarak başkent Madrid’ e gelen meslektaşlar 15 y.y.’a kadar Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanların bir arada barış içinde barındığı, UNESCO tarafından açık hava müzesi ve kültür şehri ilan edilen UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde yer alan Toledo’da, dünyanın en zengin katedrallerinden biri olan ve içerisinde ünlü ressam El Greco’nun orijinal tablolarının da bulunduğu Toledo Katedrali, San Juan de Los Reyes Catolicos Manastırı, San Martin Köprüsü, Damasquinos (Şam İşi) altın el işçiliğinin yapıldığı atölyeler ve dükkanlar ile Toledo’ nun en eski sinagogu görülerek geri dönüş yoluna giren arkadaşların Madrid şehrinden İstanbul’a gelmeleriyle Büyük İspanya turu sonlanmış oldu. Baromuzun bu geleneğinin önümüzdeki yıllarda da devam etmesini temenni ediyoruz. 30 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 31 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I Sandıkların Taşınması Kararına Dair Basın Açıklamamız Seçimler halkın tercihlerinin ve toplumsal beklentilerinin siyaset kurumuna yön verdiği en işlevsel araçlardır. 7 Haziran seçimleri ile toplumsal barışı sağlama konusunda siyaset kurumuna verilen fırsat, bizatihi siyaset kurumunca tüketilmiştir. Halkın siyasete yön verme aracı olan seçimlerin sonuçları itibariyle kabul edilmeyip, yeniden seçime gidilmesi ve işin doğasının aksine siyaset kurumunun toplumsal talepleri yönettiği bir atmosfere dönülmüş olması siyasete inancı da zayıflatmıştır. Daha geçen hafta belediye başkanları, belediye ve il genel meclisi üyelerinin de aralarında bulunduğu ve çoğunluğu se- çilmiş kişilerden oluşan 26 kişi tutuklanmıştı. Açık bir hukuksuzlukla seçilmişlerin tutuklanması ile Türkiye’de hukuk eliyle siyaseti şekillendirme hastalığı ile bir kez daha yüzleşmiş olduk. Bu haksız tutuklamaların toplumda yarattığı huzursuzluk henüz canlı iken sandıkların birleştirilmesi ve taşınması konusunda verilen seçim kurulu kararları ile sandığın, siyasetin ve seçimlerin meşruiyetinin tartışılır hale geleceği açıktır. Batman’da seçim güvenliği nedeniyle sandık kurulamayacağı belirtilen mahallelerde seçim güvenliğini tehlikeye düşüren neredeyse hiçbir olay yaşanmamıştır. Kamuoyunun ve siyasi parti temsilcilerinin sandıkların taşınması konusunda bir talebi ve beklentisi dahası yapılacak seçimler konusunda güvenlik açısından toplumu kaygılandıracak bir tek emare dahi yok iken tam aksine bu karar toplumda bir huzursuzluk ve gerginlik kaynağı olmuştur. Seçim kurulu kararı ile devredilemez ve vazgeçilemez bir anayasal vatandaşlık hakkı olan seçme hakkı halk için külfete dönüşecektir. Hiçbir hukuki, objektif ve makul gerekçeye dayanmayan sandıkların taşınması kararının, halkın siyasete serbestçe katılımının engellenmemesi için Yüksek Seçim Kurulunca reddedilmesi gerekmektedir. 29.09.2015 Saygılarımızla, Yeni Adli Yıl Açılışı Nedeniyle Yaptığımız Basın Açıklaması Bugün itibariyle yeni adli yıla başlamış bulunmaktayız. Bugün aynı zamanda 1 Eylül Dünya Barış Günü. Bu vesile ile yeni bir adli yıla başlarken temel yargısal sorunları ve aynı zamanda bölgede yeniden başlayan herkesi derinden yaralayan çatışmalara dair görüş, öneri ve beklentilerimizi kamuoyu ile paylaşmak gerekmiştir. Toplumsal barışı sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet duygusudur Demokratik toplumlarda yargı, toplumsal meselelerin çözümünde ve siyaset kurumunun tıkandığı noktalarda bireysel özgürlükleri ve topluluk hak- larını güvence altına alarak demokratik yaşamın devamlılığını sağlamakta ciddi bir işlev görür. Çünkü toplumsal barışı sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet duygusudur. “Öteki”leri baskılama ve öç alma aracına dönüşen bir yargısal pratik ile hiç kimse güvende olamayacaktır. Ancak maalesef Türkiye’de yargı doğasından beklenenin aksine bizatihi sorunların merkezinde yer almakta, sorunları derinleştirmektedir. Bugün Türkiye’de yargı mensupları da dâhil olmak üzere yargı eliyle mağdur edilmemiş neredeyse hiçbir toplumsal kesim kalmamıştır. Güçler arasında el değiştiren, “öteki”leri baskılama ve öç alma aracına dönüşen bir yargısal pratik ile yargı üzerinde denetim sağlayan güçler de dâhil olmak üzere hiç kimse güvende olamayacaktır. Soruna kaynaklık eden Anayasa ve temel metinlerde bir değişikliğe gitmeden, günlük siyasi ihtiyaçlara göre sürekli müdahaleye konu bir yargısal mekanizmanın adalet üretmesi, toplumsal barışı sağlayıcı işlevi mümkün olmayacaktır. Bu vesile ile daha önce defalarca belirttiğimiz üzere, Türkiye’de çağın gereklerine ve 32 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I toplumsal ihtiyaçlara uygun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı temin edecek bir yargı reformuna ihtiyaç vardır. Temel sorunlarını çözemediği için sürekli “olağanüstü” koşullara mahkûm olan Türkiye’nin görece normalleşmesi ile birlikte Sıkıyönetim, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve Özel Yetkili Mahkemeler eliyle verilen kararların meşruiyeti tartışılmış ve bu gerekçelerle de mahkemeler kaldırılmıştır. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararları ile birlikte olağanüstü koşulların ürünü mahkemeler eliyle verilen kararlarda yeniden yargılama yoluna gidilmiştir. Tam da bu noktada toplumda özellikle siyasal suçlara ilişkin yargılamalar sonucunda verilmiş kararlara ilgili genel af ya da en azından yeniden yargılama yolunun açılması beklentisi olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Yine yıllardır her vesile ile dile getirmemize rağmen bulundukları koşullar ve yeterli tedavi imkânları olmaması nedeniyle yaşam hakları tehdit altında olan hasta tutuklu ve hükümlülerin tahliyesi konusunda idari ve yasal adımların atılmasının hukuki ve vicdani bir zorunluluk olduğunu belirtmek isteriz. Avukatları yargıya ayak bağı değil, savunma ve adil yargılama hakkının teminatıdır Yasaların lafzına ve ruhuna sirayet etmiş ve avukatları yargıya ayak bağı gören anlayışı bertaraf edecek, savunma, dolayısıyla adil yargılama hakkının teminatı olan Avukatların yar- gısal süreçlerdeki pozisyonunu güçlendiren yeni bir Avukatlık Yasasına da acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Yeni bir Avukatlık Yasasının yapım sürecine Baroların ve Avukatlarının katılımının sağlanmasının gerekli olduğu açıktır.Tam da bu noktada Avukat’ın mesleğin doğasından kaynaklanan haklarının kullanımını zorlaştıran uygulamaları ısrarla devam ettiren, avukat ile mücadeleyi suç ve suçlu ile mücadelenin bir parçası olarak kabul eden kolluk uygulamalarının sona ermesi için ayrı bir adli kolluk teşkilatının ihtiyacına bir kez daha yinelemek isteriz. Hiç kimsenin topluma rağmen barış sürecini bitirmeye hakkı yoktur Büyük bir toplumsal destekle başlayan ve artan bir destekle devam eden ve dolayısıyla hiçbir gücün topluma rağmen bitirmeye hakkının olmadığı çözüm süreci maalesef akamete uğramış ve çatışmalar yeniden başlamıştır. Çözüm sürecine toplum, kayıtsız şartsız ve güçlü destek sunmuş, bu desteğinin yanı sıra, çatışmanın tarafları da sivil siyaset üzerinden çözüm arayışlarında mutabık kaldıklarını kabul etmiş ve bu mutabakatı topluma deklare etmişlerdir. Çözüm sürecinin temel karakteri sorunun şiddet dışı yöntemlerle çözülmesi, sivil siyaset alanının açılması iken ve 7 Haziran seçimleri ile sivil siyasete açık ve güçlü bir desteğe rağmen bu yoldan dönülmüş olmasının toplumsal hiçbir karşılığının olmadığını açıkça ifade etmek isteriz. Biri diğerine yeğlenecek bir şiddet, kutsanacak bir ölüm ve acı yoktur.Yaşam hakkının kutsallığı karşısında hiçbir gerekçe ölümü makbul ve meşru kılmaz. Sivilleri, çatışmanın tarafı olmayan resmi görevlileri hedef alan saldırıların, yargısız infazların, kaotik ortamda gerçekleşen cinayetlerin olduğu bir dönemde barış duygusu ile birlikte hakikat de kaybolmakta, tek gerçek olarak geriye maalesef masum insanların yaşamanı yitirmesi ve onların ardında yaşanan acılar kalmaktadır. Dolayısıyla biri diğerine yeğlenecek bir şiddet, kutsanacak bir ölüm ve acı bulunmamaktadır. Çatışma, saldırı ve operasyonlar barışa ve bir arada yaşama kültürüne dair inançta derin kırılmalar yaşanmadan sonlandırılsın 30 Yıl devam eden ve on binlerce insanın yaşamına mal olan ve özellikle bölgemizde neredeyse her bireyin yaşamını olumsuz etkileyen acı tecrübelere rağmen geldiğimiz aşama itibariyle sivil, yaşlı, kadın ve çocukların yaşamlarına mal olan yaşam hakkının açıkça ve pervasızca ihlal edilmesine sebep olan, sivil yaşam alanlarını tehdit eden, yerleşim yerlerinin boşalmasına sebebiyet veren her türlü eylem, çatışma, saldırı ve operasyonların barışa ve bir arada yaşama kültürüne dair inançta derin kırılmalar yaşanmadan sonlandırılmasını, 1 Eylül Dünya Barış Gününde barışa dair toplum huzurunda verilen sözlere sadık kalınması çağrısını yineliyoruz. 33 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I Doğu ve Güneydoğu Bölge Baroları Dönem Sonu Toplantısı için Konuğumuz oldular. Çözüm ve Barış Sürecinin Devamnda Israr Talepli Basın Açıklamamız Kürt meselesinin barışçıl çözümünü amaçlayan çabaların ürünü olarak 3 Ocak 2013 tarihinde İmralı ziyareti ile başlayan ve seçim öncesi “siyaseten” askıya alınan sürecin son evresi Suruç’ta 31 kişinin yaşamını yitirdiği IŞİD saldırısı ve akabinde meydana gelen karşılıklı saldırılarla maalesef fiilen bitmiştir. bütün olarak siyaset kurumu kendi varlık sebebini ortadan kaldıran ve meşru siyaset araçlarını önemsizleştiren tutum ve söylemlerinden kaçınması zorunludur. Bu bağlamda sivil siyaset alanının parti kapatma, dokunulmazlık tartışmaları ve yargıya müdahale ile daraltılması, yargının siyaset Toplum güçlü bir irade beya- ve sivil toplumla mücadelede nı ile barış sürecine destek ol- araçsallaştırılması gibi yollara başvurulması sorunun derinmuştur leşmesinden başka bir sonuç Çözüm süreci toplumda bul- doğurmayacaktır. Demokrasiduğu geniş destek ve güçlü ye yöneldiği düşünülen hiçbir karşılık ile genelde siyaset ku- tehdit ve saldırı demokrasi ve rumuna özelde ise sürecin iki meşruiyetten ayrılmayı meşsiyasi aktörü AKP ve HDP’ ye ru kılmamaktadır. Bu nedenle tarihsel bir imkân sunmuştur. sürecin aynı zamanda siyaset 7 Haziran seçimlerini bu süre- kurumu için de ciddi bir sınav cin devamından yana ortaya olduğunu hatırlatmak isteriz. konmuş bir irade beyanı olarak okumak mümkündür. Tam Barışta ısrarcı olmak ahlaki bir da bu noktada daha cesur ve yükümlülüktür güçlü adımlar atılması ve çatış- Hiçbir gerekçe, yaşam ve bamasızlık halinin kalıcı bir barışa rış hakkının ihlal edilmesinin dönüşmesi beklenmekte iken gerekçesi olamaz. Bütün bu yeniden onlarca kişinin hayatı- tartışmalar içinde tartışılmayana mal olan çatışmalı ortama cak tek gerçek insan yaşamının dönülmüş olmasının faturası kutsallığı ve onurlu bir yaşamın da vebali de büyük olacaktır. koşulu olan barış hakkıdır. HiçDaha büyük bir siyasal kazanç bir hamasi nutuk, bir annenin amacıyla şiddet diline sarılmak ömür boyu taşıyacağı acıyı topluma da siyasete de kay- hafifletmez, hiçbir slogan bir çocuğun hayatındaki boşluğu bettirecektir doldurmaz. Bu gerekçelerle On yıllardır yaşadığımız acı tec- barışta ısrarcı olmak herkes rübeler daha büyük siyasi ka- ama herkes için ahlaki bir yüzançlar elde etmek için şiddet kümlülüktür. diline sığınan hiçbir aktörün kazanmadığını tam aksine kay- Her gün devam eden yaşam bettiğini ortaya koymuştur. Bir hakkının ihlalinin ve hatta ölü bedenlere yönelen cinnet ha- linin sona ermesi, nihai barışın tesisinin önkoşulu olarak ellerin tetikten çekilerek çatışmasızlığın sağlanmasının bu ülkenin en acil ihtiyacıdır. Batman Barosu olarak insan yaşamından ve barıştan yana tutumumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Bütün bir siyaset kurumunu toplumun ve farklı toplumsal kesimleri temsil eden STK’ların barış çağrılarına kulak vererek barış çabalarına kaldığı yerden devamı konusunda çaba göstermeye çağırıyoruz. 34 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I İran'daki İdam ve İnfazların Kınanmasına Dair Doğu ve Güneydoğu Bölge Baroları Basın Açıklaması İran İslam Cumhuriyetinde son bir yıl içerisinde idam kararları ve infazlar giderek artmaktadır. İnfazlar, başta Kürt siyasi hükümlüler olmak üzere politik niteliği olan suçlar için de yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. En son Kürt çocuk siyasi tutuklu 17 yaşındaki Samen NESİM in idam hükmünün de infaz edildiği bildirilmektedir. Çin, Mısır, ABD, Suudi Arabistan gibi idam cezası uygulamalarının olduğu ülkeler arasında 2014 Yılı itibarı ile idam cezalarının infazların en yüksek olduğu ülke İran devletidir. Birleşmiş Milletlerin (BM) resmi verilerine göre; İran’da 2013 yılında; idam edilen kişi sayısı 369 iken 2014 yılında 25 kadın, 13 çocuk olmak üzere toplam 752 insan hakkında verilen idam kararı infaz edilmiştir. Bu verilere göre; İran’da son 12 yılda idam kararlarının infazı, en yüksek rakama ulaşmıştır. Gayrı resmi rakamlara göre ise bu sayı daha fazla olup BM özel Raportörü Ahmet Shaheed, geçtiğimiz günlerde İran’da ki bu ürkütücü tabloyu Dünya kamuoyuna ayrıntılı bir raporla duyurmuştur. İran Devlet, bu yaygın ve sistemli idamları kamuya açık alanlarda infaz etmekte, çocuklar dahil sivil insanların önünde ve toplu olarak bu vahşeti sergilemektedir. İran bu tutum ve uygulaması ile insanlığın şu ana kadarki birikim ve değerlerini hiçe saymakta, uluslar arası insan hakları belgelerinin koruduğu yaşam hakkına en ufak bir saygı göstermemektedir. Tüm suçlar bakımından ve özellikle fikirsel ve po- litik niteliği olan suçlar bakımından idam cezası devlet eliyle işlenmiş tasarlanmış cinayetlerdir. Ne yazık ki İRAN Devleti neredeyse her gün bu CİNAYETLERİ işlemeye devam etmektedir. İran İslam Cumhuriyetinin bu uygulamaları isminde “İslam” kelimesi olan ve her gün kafa keserek muhalifleri ateşle yakan “İŞİD” adlı örgütten özü itibariyle farkı bulunmamaktadır. HAKKÂRİ BAROSU İdam Cezası, niteliği ve uygulanması bakımından aynı zamanda gayrı insanı bir muamele ve işkence oluşturmakta, bu yönüyle utanç verici ve insan onurunu ayaklar altına alan bir uygulamadır. ŞIRNAK BAROSU Biz aşağıda isimleri yazılı Barolar olarak, İran İslam Cumhuriyet’inin idam ve infaz uygulamalarını kınıyor, protesto ediyoruz! İran Devletini başta yaşam hakkı olmak üzere uluslar arası belgelerde yazılı yükümlülüklere uygun davranmaya ve insani değerlere saygı göstermeye davet ediyoruz. Kamuoyuna saygı ile sunulur. ADANA BAROSU ANKARA BAROSU MERSİN BAROSU ADIYAMAN BAROSU AĞRI BAROSU BATMAN BAROSU BİNGÖL BAROSU BİTLİS BAROSU DERSİM BAROSU DİYARBAKIR BAROSU 35 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 IĞDIR BAROSU KARS - ARDAHAN BÖLGE BAROSU MARDİN BAROSU MUŞ BAROSU SİİRT BAROSU ŞANLIURFA BAROSU VAN BAROSU B A S I N AÇ I K L A M A L A R I 14 Mart Doğu ve Güneydoğu Bölge Baroları Batman Toplantısı Sonuç Bildirgesi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Baroları 14 Mart 2015 tarihinde Batman’da toplanarak gündemdeki toplumsal, hukuki ve siyasal meselelere ilişkin aşağıda belirtilen hususlarda görüş birliğine varmıştır: 1- Yaklaşmakta olan Newroz Bayramı ile birlikte çözüme dönük umutların yeşerdiği ve beklentilerin arttığı bir dönemde uzun süredir devam eden çatışmasızlık ortamının kalıcı barışa evrilmesi için yürütülen çalışmaların kayıtsız ve şartsız desteklendiği, bu çerçevede oluşturulacak izleme heyetine Bölge Barolarının da katkı sunmaya hazır olduğu ifade edilmiştir. Ancak çözüm sürecinin günübirlik siyasi hesaplara kurban edilmemesi yönündeki genel toplumsal kabul, iç güvenlik paketinin ısrarla çıkarılması ile zedelenmiştir. Bu durum yakın zamanda yapılan ortak açıklamanın oluşturduğu heyecanı da gölgelemiştir. İç güvenlik paketinin bir kısmının Meclis’den çekilmesi yeterli görülmemiş, paketin tamamının çekilmesi yönünde genel bir irade ortaya çıkmıştır. Genel seçimlerin yapılması ile birlikte oluşacak yeni Meclis, çözüm sürecini başarıya ulaştıracak ve tüm toplumsal kesimlerin beklentilerine cevap olabilecek yeni bir anayasa yapımına hızla başlamalıdır. Bu bağlamda tüm toplumsal kesimlerin temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alacak yeni bir Anayasaya ihtiyaç olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Bununla beraber yaşam hakları devletin güvencesi altında olan hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması-infazının ertelenmesi gibi bir dizi idari pratikle bile çözülebilecek bir meselenin çözümünün ertelenmemesi çağrısında bulunulmuştur. 2- Demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin, seçim sürecinde örgütlenme, propaganda faaliyetlerini kamusal bir baskıya maruz kalmadan yürütmesinin; bu bağlamda halk iradesinin sandığa tam olarak yansıması için demokratik ve adil bir seçim dönemi geçirilmesinin önemi vurgulanmıştır. Son dönemde özellikle üniversitelerde yaşanan olayların, provakasyonlara ve toplumsal gerginliklere sebebiyet verme tehlikesi barındırdığından yaklaşan seçimin güvenliğini zedeleyeceğine dikkat çekilmiştir. 3- Daha önce Pozantı Cezaevi’nde yaşanan ve toplum vicdanını derinden yaralayan çocuk istismarı vakalarına ilişkin etkin bir soruşturma yapılmamış ve sorumlular yargı önüne çıkarılmamıştır. Kamu görevlilerinin işlediği suçlardaki cezasızlık politikaları başka ce- zaevlerinde de benzer suçların işlenmesine neden olmuştur. Bölge Baroları bu nedenle çocuk cezaevlerinde yaşanan ihlallerle ilişkin inceleme ve raporlama kararı almıştır. 4- Kadına karşı şiddet son dönemlerde yoğun bir biçimde artış göstermiş ve bu nedenle kamuoyunda yoğun bir duyarlılık oluşmuştur. Bu çerçevede özellikle idari pratiklerin yasal mevzuata cevap olamadığı, yaşam hakkını koruma yükümlülüğü bulunan kamusal makamların kadına karşı şiddetle etkin mücadele etmesinin gerekliliği vurgulanmıştır. 5- Kobané’nin yeniden inşası sürecine Bölge Barolarımızın insani ve maddi katkı sunması konusunda görüş birliğine varılmıştır. 6- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Partiya Azadiya Kurdistan (Kürdistan Özgürlük Partisi) isimli siyasi partiye, “Tüzük, program ve isminde Kürtçe kullandığı ve Kürtlerin devlet olma hakkını savunduğu…” gerekçesiyle ihtarda bulunması demokratik değerlere, örgütlenme ve ifade özgürlüğüne aykırı bulunmuştur. Bu çerçevede Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Hakları Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyması beklenmektedir. 36 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I 7- Mısır ve özellikle İran’da evrensel insan hakları hukuku tarafından mahkum edilen siyasi idamlar kınanmış ve her türden idamın bir ceza yöntemi olmaktan çıkarılması gereği vurgulanmıştır. Her gün yeni infaz haberleriyle gündeme gelen İran’a karşı Bölge Baroları tarafından somut ve etkin kampanyaların yapılması kararlaştırılmıştır. gündeme alınarak sonuçlandırılması çağrısı yapılmıştır. GAZİANTEP BAROSU 9- İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Halepçe Katliamı’nın yıldönümü nedeniyle yaşamını yitirenler ve yakın zamanda kaybettiğimiz büyük insan ve barış abidesi Yaşar Kemal’i saygı ve rahmetle anıyoruz. IĞDIR BAROSU ADIYAMAN BAROSU SİİRT BAROSU 8- Roboski Katliamı ve Tunceli Barosu Başkanı Av. Uğur Yeşiltepe hakkında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların kamuoyunda yarattığı infial de dikkate alınarak toplumun beklentileri doğrultusunda ivedilikle AĞRI BAROSU ŞANLIURFA BAROSU BATMAN BAROSU ŞIRNAK BAROSU BİNGÖL BAROSU TUNCELİ BAROSU BİTLİS BAROSU VAN BAROSU HAKKARİ BAROSU KARS-ARDAHAN BÖLGE BAROSU MARDİN BAROSU MUŞ BAROSU DİYARBAKIR BAROSU Diyarbakır Patlaması, Erzurum ve Bingöl Olaylarına Dair Basın Açıklaması Önceki gün Bingöl’de HDP seçim aracı şoförünün katledilmesi, akabinde Erzurum’da HDP’nin düzenlediği seçim mitinginde seçim faaliyetinin cebir, tehdit ve şiddetle engellenmek istenip yüze yakın yurttaşın yaralanması olaylarının üzerinden bir gün bile geçmeden dün de bu kez Diyarbakır’da hain eller devreye girerek barışçıl bir mitinge bombalı saldırı yapmış, son bilgilere göre 4 yurttaş hayatını kaybetmiş, 416 yurttaş ise yaralanmıştır. Bingöl, Erzurum ve Diyarbakır’da yaşanan saldırıları şiddetli bir biçimde lanetliyor, saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifa diliyoruz. Yaşanan sal- dırılara ilişkin kamu makamlarının etkili ve tarafsız bir soruşturma yürütüp fail/failleri yargı önüne çıkarmasının önemini vurguluyoruz. Siyasal örgütlülüğü ifade eden partilerin kurulması, hiçbir engel ve baskı ile karşılaşmadan faaliyet yürütülmesi ve çok doğal olarak seçimlerin yapılması demokratik yaşamın vazgeçilmez gereklerindendir. Bireysel olarak seçme ve seçilme hakkından, siyasal partilerin tüm faaliyetlerine kadar bütün haklar, ulusal ve uluslararası hukukun güvencesi altındadır. Ancak maalesef Türkiye’de seçimler, genellikle demokratik değerlerin yaşama geçtiği ve sorunların siyaset eliyle çözüm bulduğu mekanizmalar olmaktan çıkmakta ve tam aksine bir işlevle gerginlik ve çatışma süreçlerine dönmektedir. Türkiye’de siyaset kurumuna dair yapısal sorunların yanı sıra siyasi parti ve aktörlerin söylem ve tutumları da bu gerginliği besleyen temel sebeplerdendir. Açıkça söylemek gerekir ki, Sayın Cumhurbaşkanının bulunduğu makamı da tartışmaya açacak şekilde seçimlere taraf olması, propaganda faaliyetlerinde bulunması, kamu gücünü ve kaynaklarını özellikle muhalefet partileri aleyhine kullanması seçimin doğasını bozan en önemli etmenlerdendir. 37 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I Yine sorumluluk makamında bulunan ve kamu gücünü kullananların, siyasi kimliklerini kamusal görevlerinin üzerine çıkarması gerginliği besleyen, arttıran nedenlerden biridir. Seçim sürecine girildiği günden bugüne bütün uyarı ve hassasiyetlere rağmen özellikle “sistem dışı” görülen parti ve adaylara dönük fiili saldırılar karşısında maalesef önlem alınmamış, tam aksine bu saldırıları körükleyici bir dil kullanılmıştır. Yarın yapılacak seçimler, ül- kenin demokratik gereklerinin yanı sıra, çözüm süreci için de önemli bir eşiktir. Sorunların çözümü ve şiddetin devre dışı kalması için siyasetten başka önerilebilecek bir yol bulunmamaktadır. Tam da seçimden bir gün önce, seçim güvenliğinin devletçe sağlanması gereken bir zamanda, siyasi parti üye ve sandık görevlilerine dönük birçok kentte yapılan operasyonları seçim barışına dönük saldırı olarak niteliyor ve kınıyoruz. sorumluluk makamında olanlar olmak üzere, toplumun tamamını demokratik değerlere sahip çıkarak seçimin barış içinde geçmesi için söylem ve tutumlarında duyarlı olmaya çağırıyoruz. Yarın yapılacak seçimin halkın kendi kanaatlerini serbestçe ifade etmesinin güvence altına alındığı koşullarda yapılması ve seçimin barışçıl bir şekilde geçmesi için sürecin aktif bir şekilde takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz. Batman Barosu olarak, başta kamu gücünü kullananlar ve son tezahürüdür. İnsan hakları değerleri açısından kabul edilemez olan siyasi idamları kınıyor ve her türden idamın bir ceza yöntemi olmaktan çıkarılması gereğini vurguluyoruz. ve son olarak bugün Adana ve Mersin’de il binalarına yönelik bombalı saldırılar, sadece HDP’ye dönük saldırılar değil aynı zamanda seçim güvenliği ve sivil siyasete yönelik saldırılardır. Basına ve Kamuoyuna Siyasi partiler, demokrasilerde bir yandan örgütlenme ve siyaset yapma hakkının, diğer yandan halk iradesinin temsilinin en önemli aracıdır. Toplum ve ülke sorunlarının çözümü konusunda siyaset kurumunun her türlü özgürlük alanından faydalanması bir gerekliliktir. Ancak özellikle Ortadoğu coğrafyasında demokrasinin sürekli olarak tehdit altında olması ve darbelerle kesintiye uğraması, siyasetten beklenen rolün gerçekleşmesine engel olmaktadır. Vesayetçi yapıların toplumsal farklılıkları ve onları temsil eden siyasi anlayışları sistem dışı kabul ederek demokrasi dışı yollarla devirme örnekleri maalesef günümüze kadar devam etmektedir. Nitekim Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbe ile devrilmesi ve askeri vesayetin etkisi altındaki Mısır yargısınca idam kararına çarptırılması bu anlayışın Türkiye’de, Mısır’daki sivil siyasete yönelik demokrasi dışı müdahaleler ve en son idam kararına ilişkin oluşan hassasiyet, konu seçim ve Türkiye’deki siyasi partiler olduğunda yerini eskinin hastalıklı-dışlayıcı anlayışına bırakmaktadır. Batman Barosu olarak, HDP’ye yapılan saldırıları kınıyor, Adana ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılıklarından seri, etkili ve tarafsız bir soruşturma yaparak faillerin yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz. Son dönemlerde ve özellikle Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin seçimlere parti olarak girme kararı almasından sonra Hükümet çevrelerinin her türlü muhalefeti meşru siyaset kurumu dışında görmesi ve kriminalize etmesi önümüzdeki seçim güvenliği açısından kamuoyunda ciddi endişelerin oluşmasına neden olmuştur. Bu anlamda, seçime katılacak tüm siyasi partilerin seçim barışını zedeleyecek söylem ve tutumlardan kaçınması ve özellikle devlet kurumlarının bu dönemlerde öncelikli rollerinin siyasal faaliyette bulunma hakkının korunmasına yönelik gerekli genel ve özel önlemleri almak olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Son bir aydır Türkiye’nin birçok yerinde seçim bürolarına 38 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 B A S I N AÇ I K L A M A L A R I Afyon Barosu Üyesi Meslektaşımız Av. Umut Kıliç'a Yapılan Maruz Kalma Polis Şiddetine Dair Basın Açıklamsı Afyon Barosu üyesi meslektaşımız Av. Umut Kılıç, 21.04.2015 tarihinde Adli Yargı Hakim ve Savcılık mülakatı esnasında mülakat heyetine mülakatlardaki haksızlıkları anlatmak istemiş ancak heyetin tahammül göstermeyip polis zoruyla kendisini dışarı çıkarması karşısında iddia edilen sözleri sarf etmiş, bunun üzerine de sevk edildiği Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret ve kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret’ suçlarından tutuklanmıştır. Bu kararı veren hakimin Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile yerleşik yargı içtihatlarından haberdar olmaması teorik olarak mümkün değildir. Ancak bu duruma rağmen delilleri karartma ve kaçma şüphesi olmayan bir avukatı hakaret gibi bir suçtan tutuklaması Türkiye yargısının geldiği nokta itibariyle hazin bir durumdur. lanan meslektaşımızın bir an önce serbest bırakılmasını dilemekte, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na da yetkisini kötüye kullanan hakim hakkında işlem yapması çağrısında bulunmaktadır. Bir kararın hakim tarafından verilmesi o kararın yasal, hukuki ve meşru olduğu anlamına gelmez. Hakim kararlarının tartışılıyor olması ülkedeki hukuki güvenliğin kalmadığının da işaretidir. Batman Barosu Başkanlığı Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Batman Barosu, Afyon Barosu ile dayanışma duyguları içinde olduğunu belirtirerek, tutuk- 39 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Z İ YA R E T L E R Askon Batman Şube Ziyareti Siirt Baro Başkanı Ziyareti Tahir Elçi Diyarbakır Baro Başkanı Ziyareti Sahip Kıran Stratejik Araştırma Merkezi Ziyareti A R A M I Z A K AT I L A N L A R Av. Arif İnanç Av. Besna Arslan Av. Cihat Bozkurt Av. Durmaz Özüş Av. Emin Oğuz Av. Ensar Gürceyiz Av. Yunus Emre Hamidi Av. Faysal Başar Av. Gülizar Yıldız 40 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 A R A M I Z A K AT I L A N L A R Av. İzzet Kurtbaş Av. Merve Kurhan Av. Muhammed Işık Av. Ömer Altın Av.Özhan Yaman Av. Recep Görün Av. Resul Ertuğrul Av. Tahir Demir 41 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Kültür-Sanat Cihûyê Xweşkok Nivîskar: Elî Elmuqrî Wergera ji Erebî: Ebdelah Şêxo Navê resen: Elyehudi Elhali Weşanxane: Lîs Û em ketin sala hezar û pêncî û çaran, li gor salnameya mislimanan. Salim kurê neqişkarekî cihû ye. Li Rîdeyê li Taxa Cihûyan dimîne. Fatima jî keça miftiyê Rîdeyê ye. Salim wextê piçûk e hin xizmetên nav mala miftî dike. Dema hevaltiyek di navbera wî û Fatimayê de çêdibe salim duwanzdeh, Fatima hivdeh salî ye. Xuyaye ku hê wan dema Fatima dil dikeve Salim û jê re dibêje ez ê ji vir û pê de te fêrî xwendinê bikim. ‘Cihûyê Xweşkok’ navê Fatimaye ku li Salim kiriye û yekem bêjeya ku hînî Salim dike jî ev e. Ne ji bo xatirê Xwedê lê ji bo xatirê Fatimayê Salim hin ayetên Quranê ji ber dike. Dema bê hemdê xwe li malê dixwîne dê û bavê cihûyê xweşkok ji vê yekê aciz dibin û nahêlin Salim here xwendinê. Li ser vê yekê Fatima tê bi bavê Salim re diaxife û ew qayîl dike lê piştî demeke din vê carê bavê Salim ji bo ku neqişkariyê bike Salim tîne ba xwe. Piştî pênc şeş meh derbas dibin Fatima û salim fêm dikin ku jiyaneke bêyî hev ne pêkan e. Fatima hemû metnên dînê Mihemedî tevîhev dike û ji xwe re vê yekê dibîne: Fetwaya Ebû Henîfe ya ku destûrê dide jineke misliman a kamil ku bi mêrekî cihû re bizewice. Lê her du jî dizanin ku dê û bavên wan ne destûrê didin wan ne jî rehetî. Yekê nakin dudo û bi hev re direvin. Piştî revê li gundekî cihûyan bi cîh dibin ku hin xizmên Salim jî tê de hene. Lê Salim mislimantiya Fatimayê ji wan vedişêre heta ku Fatimayê di ber welidîna kurekî de diçe ber dilovaniya xwe. Vêca Salim dibêje Fatima ji dîne Mihemedî ye û divê li gor şertên dînê xwe bê veşartin. Lê cihû Fatimayê di goristana xwe de napejirînin. Salimê bêçare Fatimaya reben dibe ji bo ku di nav miriyên mislimanan de veşêre lê ji ber ku Fatimayê bi yeki cihû re reviye li gor misliman tekfîr bûye û ew jî nahêlin ku Fatima di goristana wan de bê veşartin. Salim ji neçarî Fatimayê li ciyekî nêzî goristana cihûyan bin ax dike. Salim û kurê xwe yê şîrmij bi tena serê xwe dimînin. Salim kurê xwe dibe ba xizmeka xwe ji bo ku wî bimijîne lê jina cihû dibêje li gor dînê me zarok li ser dînê diya xwe ye û ez wî namijînim. Cihûyê Xweşkok mecbûr dimîne lawikê xwe bibe cem xizmên Fatimayê. Lê li gor mislimanan jî zarok li ser dînê bavê xwe ye û ew kurekî cihû namijînin. Salim li kurê xwe yê şîrmij xwedî derdikeve û rojekî biryar dide ku here ser mezheba Fatimayê lê ne ji bo xatirê îslamê tenê ji bo xatirê Ebû Henîfe û Fatimayê. Salim demekî dirêj katibiya Ebû Henîfe dike lê wextê cihû ji wir tên mişextkirin dilê wî nade ber û bi xef tevlî karwana cihûyan dibe. Piştî salan dema ku Salim diçe ser dilovaniya xwe, kurê Salimê cihû û Fatimaya misliman dixwaze hestiyê dê û bavên wî de heman gorê de bibin xwelî lê tu rêyeka ku misliman an jî cihûyan qayîl bike nabîne. Li ser vê yekê şevekî diçe hestiyê her duyan dike kîseki wenda dibe. ‘Yarek e ji ola Mihemedî ye Heger ez nêzîkê wê dibim Ez bi payeberzî pê re dijîm Heger ez bimrim li min negrin xelkîno Û min li kêleka wê bin ax bikin û veşêrin’ 42 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Satranç Kitabın Yazarı:Stefan ZWEIG Orijinal İsmi:Schachnovelle Çevirmen:Ayça SABUNCUOĞLU Özgün Dili:Almanca Yayınevi: Can Yayınları Yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz. “Satrancın çekiciliği temelde tek bir şeyden kaynaklanır:stratejisinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden.” “…akla gelebilecek en zekice soyutlama yoluyla.Bize hiçbir şey yapmadılar. Bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler,çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz.” Kitabın Yazarı:Sabahattin ALİ Özgün Dili:Türkçe Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları Sayfa Sayısı:268 İlk Basım Tarihi:1940 "İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu…İçimizde şeytan yok…İçimizde aciz var… Tembellik var…İradesizlik,bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir “Raslantı sonucu eline geçirdiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr.B.’nin öyküsüdür görünüşte satranç.Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında. Stefan Zweig ‘ın Brezilya’da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942’deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç,Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweig’in son yapıtı satranç,gerilimli kurgusu ve kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla,kısa ama her bakımdan etkileyici olağanüstü bir uzun öyküdür.” şey:hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…” Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor Sabahattin Ali.Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış. “Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre,işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.” “Unutmayın ki,dünyada en korkunç şey,ümidini kaybetmektir.Bu söylediğim gibilerin az ve kendilerini henüz göstermemiş olması,günün birinde iyinin,doğrunun ve kıymetlinin hakim olacağından ümidi kesmeyi icap ettiremez…Bugün burada teker teker yaşayan ve çalışanlar yarın birleşince bir kuvvet olacaklar ve en kuvvetli silahı:haklı olmak silahını ellerinde tutacaklardır.” 43 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015 Keyifli Anlar Gerçek Lezzetler 0488 214 09 99 0488 212 09 99 TPAO Tesisleri - BATMAN www.cafepetrol.com T. Özal Bulvarı - BATMAN www.batmanmado.com