Sayfa 24 Batman Barış İnisiyatifi`nden Barış Çağrısı

Transkript

Sayfa 24 Batman Barış İnisiyatifi`nden Barış Çağrısı
Nisan-Eylül 2015 / Sayı 8
www.batmanbarosu.org.tr
Batman Barış İnisiyatifi'nden Barış Çağrısı
Sayfa 24
Kültür Sanat
Sayfa 32Basın Açıklamaları
Sayfa 42
5 Nisan Avukatlar Haftası
Sayfa 18TBB Genel Kurulu Van'da Yapıldı
Sayfa 23Av. Zekeriya Aydın 'Avukat Hakları Merkezi' Kuruldu
Sayfa 16
Bölge Baroları Cizre Gündemi İle Batman'da Toplandı
Sayfa 20
İ Ç İ N D E K İ L E R
4
Başkandan
5
Yayın Kurulundan
6-8
Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
Batman Barosu
9-11 Mafen Mirovan III
Av.Nuri Mehmetoğlu
12-15 Hukuk Önünde Eşit Muamele Görme Hakkı Işığında
İmtiyaz Sahibi
Batman Barosu Adına
Av. Ahmet Sevim
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Av. Ömer Fırat Ocakhan
Editör
Av. Sabih Özer
Yayın Kurulu
Av. Mustafa Yıldız
Av. Kemal Üner
Av. Sadiye Unutur
Av. Zeynep Yılmaz
Bir Yargı Kararını Yeniden Düşünmek
Av. Erkan Şenses
16-17 5 Nisan Avukatlar Haftası
18
TBB Genel Kurul Van'da Yapıldı
19
TBB 2015 Kurgusal Dava Yarışması
20-21 Cizre İncelemeleri İçin Bölge Baroları Batman'da Toplandı
22
Lösev'in Düzenlediği Konferansta Hasta Hakları Anlatıldı
23
Av. Zekeriya Aydın Avukat Hakları Merkezi Kuruldu
24
Batman Barış İnisyatifi Basın Açıklaması
25
Kadın Komisyonu Seminerleri
26
Tübakkom 12. Dönem Genel Kurulu Samsun'da Yapıldı
27 Tübokom 13. Dönem 1. Yürütme Kurulu Toplantısı
E-posta
[email protected]
28
Liselerde İnsan Hakları Semineri Yapıldı
Tasarım-Baskı
29 Yeni Meslektaşlarımız Yemin Ederek Görevlerine Başladılar
Yönetim Yeri
Batman Barosu
Batman Adliye Sarayı
Tel & Fax: 0 (488) 213 95 52
Web
www.batmanbarosu.org.tr
Fikirzen Ajans Ltd.Şti
Turgut Özal Bulvarı
Av.Sedat Özevin Cd.Batman
Tel: 0(488) 2137060
Nisan - Eylül 2015
Bu bülten içeriğindeki tüm yazı ve
resimler kaynak gösterilmeksiniz
ve izin alınmaksızın kullanılamaz.
Tüm yazıların sorumluluğu
yazarlarına aiittir.
30-31 İspanya Gezisi
32-39 Basın Açıklamaları
40-41 Ziyaretler - Aramıza Katılanlar
42-43 Kültür - Sanat
20
17
28
18
26 30
27 22
26
Başkan'dan
Savaşan iki ordu uzaktan
intihar eden tek ordu gibi
görünür.”
Eflatun
açıkça berhava edilmiştir.
Kürt meselesi Cumhuriyet’in
kuruluşunda devletin bünyesel
marazlarından doğmuş, özünde siyasal ama geldiğimiz nokta itibariyle yaşamın her alanına
sirayet etmiş sorunlar bütününün hem gerekçesi hem de sonucu olmuştur.
Türkiye’nin kurulduğu dönemde dünyada egemen ulusçuluk
anlayışı ile malul bu ontolojik
maraz derinleştikçe, sonuçta
savaşı normalleştiren ancak barışmayı bir türlü beceremeyen
bir devlet/toplum yaratmıştır.
Yaşanan onca ağır ve yıkıcı
tecrübeyle artık sürdürülemez
olduğu anlaşılan bu savaşın
bitirilmesi konusunda başlayan
çözüm süreci, toplumca büyük
bir kabul görmüş ve hem toplumu hem de devleti rahabilite etme imkânı yakalanmıştı.
Ancak 7 Haziran seçimlerinden
hemen önce başlayan sorunlu
siyaset dili ve akabinde meydana gelen Suruç katliamı ve karşılıklı yapılan saldırılarla süreç
fiilen bitmiş ve bu tarihi fırsat
Hendeklerle, ağır patlayıcılarla,
sokağa çıkma yasakları ve kentlerin kuşatılması ve boşalması
hatta cenazelere saldırı, mezarların tahribatına kadar ağır
insanlık suçları ile kendini güncelleyen bu savaş, insanların
vicdanında bıraktığı derin etkilerle tam da Eflatun’un dediği
gibi “uzaktan bakıldığında intihar eden tek ordu”nun toplumda bir arada yaşama inancını,
hakikati ve en önemlisi vicdanı
yok eden bir gerçekliğine tekabül ediyor.
Bu ağır koşullarda yapılan 1 Kasım seçimleri ile oluşan meclis
aritmetiği de dikkate alındığında, yapısal reformlar ve yeni
anayasa yapma vaadi de bu
sorunu çözmeden mümkün
olmayacaktır. Büyük bir toplumsal uzlaşı için son şans olarak görünen bu dönem barışın tesisinin koşullarının güçlü
şekilde varlığını koruduğunu
söylemek mümkündür. 1 Kasım seçimlerinden sonra son
5-6 aydır yoğunlaşan toplumsal
ve siyasal çatışmalar, ağır siyasi
gündem ile olumsuz siyaset dili
ile yeni bir anayasayı konuşmak
mümkün olmayacaktır. Siyaset
kurumunun kendi kendisi ile
çelişmemesi için, geleceğe bir
projeksiyon tutmak için barışı
tesis etmek şarttır.
Aslında toplumsal beklentiler
açısından kimseyi barışa ikna
etmenin gerek olmadığı bir
dönemdeyiz. Tüm olanlara rağmen bu savaş bitecek. Bitecek
çünkü barış arayışlarına dair geniş ve güçlü toplumsal destek
çatışmaların taraflarını adeta savaşı barışa giden yol olarak tarif
etmek zorunda bırakmıştır.
Savaşı güvenli bir liman, barışı
çalkantılı bir deniz gibi gören,
barışı da savaşı da siyasi kazanç
için araçsallaştıran, devletin ezberlerine dönmenin konforunu
yaşayan siyasete rağmen, barış
gelecek.
Çocuklarımız hendekleri aşarak getirecek barışı, yaşayanlar
kuramazsa, mezar taşları kırık
ölülerimiz kuracak öte dünyalardan. Olmazsa annelerimizin
duasına, yaşlılarımızın tespih
tanelerini vakarla barışı sayıklamasına ümit bağlayacağız.
Ama barış gelecek yüreğimizi
inceden inceye sızlatmaya devam edecek bu soruyla;
Peki ya ölüleri ne
yapacağız? Neden öldüler?
Cesare Pavese
4 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Yayın Kurulu'ndan
Dilinin sınırlarını dünyasının
sınırlarını ilan eden Wittgenstein’dan bir alıntıyla başlamak
daha doğru olacak sanırım bültenin bu sayısı için. Tabi burada
dili bir yapı olarak değil, düşünceleri ifade etmedeki fonksiyonuyla ele aldığımı belirtmeme
gerek yok sanırım. Altı aylık bir
aradan sonra sadece ‘merhaba’
diyerek karşınıza çıkmak çok da
içime sinmedi. Bunun yerine
Kürtçe bilenlerin çok aşina olduğu başka bir versiyonla selamlayalım siz değerli okuyucu
ve meslektaşlarımızı:
‘Me gotibû merhaba?’
Bilenler bilir, misafirliğe gittiğiniz zaman yaşlı bir amcanın
uzun bir sessizlikten sonra ettiği ilk sözdür bu. Burada amaç
hem tekrardan bir hoş geldin
demek ve selamlamak hem de
konuşmaya girizgah yapmaktır.
Bizim de bu sayıdaki girizgahımız böyle olsun.
Gerek politik gerekse de sosyolojik açıdan toplumu ciddi
anlamdan yoran altı aylık bir
süreç geçirdik. Daha geçen
seçimin etkilerini sindirememişken yeni ve zorlu bir genel
seçime girmeye hazırlanıyoruz.
Tabi bu altı aylık zaman diliminin en çıplak ve acıtıcı tarafı da
özellikle son üç ay içinde yaşanan ölümler ve tekrardan başlayan çatışmalı süreç olmuştur.
Tüm bunlar yaşanırken sanata,
edebiyata, kültüre veya hayatın
başka bir yönüne dair bir söylemde bulunmak çoğu insan
için anlamsız hale gelir. Anlamsızlığını tartışma dışı bırakırsak
böyle bir dönemde her bir
söylem olağan dönemlere nazaran daha zor ve daha ağırdır.
Bu süreçte insan hak ve ihlallerinin olduğu her olayda baro
olarak insanlıktan, adaletten ve
haktan yana bir söylem geliştirmeye çalıştık. Bu minvaldeki
etkinlik ve çalışmalarımız bültenimizde göreceksiniz.
mektedir. Bu bağlamda gerek
yayın kurulumuza gerekse de
çalışmalarıyla bize katkıda bulunan diğer meslektaşlarımıza
teşekkürü bir borç bilirim. Siz
diğer okuyucu meslektaşlarımızın da gelecek sayılar için katkılarınızı esirgemeyeceğini umut
ediyorum.
Tekrar ve daha kısa bir sürede
görüşmek umuduyla.
Etkinlik ve çalışmalarımızın dışında, bu sayıya Av. Erkan Şenses ve Av. Nuri Mehmetoğlu
makaleleriyle destek verdiler.
Bu iki makalenin dışında Adalet
Bakanlığı’nca hazırlanan ‘Ceza
Muhakemesinde İş Yükünün
Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı’ na baromuz
tarafından yazılan görüş yazısını okuyabileceksiniz.
Zorlu ve yorucu bir dönem geçirdiğimizi ifade etsem de bu
bülten bir yorgunluğun değil,
çok değerli çalışmaların sonucu olarak sizin karşınıza çıkabil-
5 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
ADALET BAKANLIĞI
Kanunlar Genel Müdürlüğü’ne
İlgi: 10.07.2015 Tarih ve 84053534/2012-275.01-05-E.1058/4403 sayılı yazınız. İlgi sayılı yazıyla
Baromuzdan talep ettiğiniz “Ceza Muhakemesinde İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” taslağına ilişkin görüşler ekte sunulmuştur. Gereği bilgilerinize saygıyla sunulur.
Ceza Muhakemesinde İş
Yükünün Azaltılması Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
Hakkında Batman Barosu’nun Görüşleri
Batman Barosu
Tasarının 1 ve 2. maddesi ile harçtan müstesna işlemlere “Ceza
yargılamasında resen kanun yolu
incelemesine tabi hükümler ile
Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma
makamlarının istemi üzerine baro
tarafından görevlendirilen müdafi
veya vekil tarafından yapılan kanun yolu başvuruları” dahil edilmek istenilmektedir. Ancak ceza
yargılamasında re’sen kanun yolu
incelemesine tabi olmayan hükümler ile sanık tarafından tayin
edilen müdafiin yapacağı temyiz
başvurularına temyiz harcı getirilmesi Anayasanın 36. Maddesinde
düzenlenen hak arama hürriyetine
aykırıdır. Tasarının 25. maddesi ile
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesine harçla
ilgili adli yardım düzenlemesi getirilmişse de bu düzenleme yeterli
değildir. Zira anılan düzenleme
yurttaşlara harcı ödeyecek gücü
bulunmadığını ispat yükümlülüğü
getirmektedir.
a. Ceza yargılamalarının şahsi
hak davası olmayıp kamu davaları
olması ve kişilerin rızasıyla yar-
gılanmadığı hususları gözönünde
bulundurulduğunda temyiz ve
itiraz harcı düzenlemesine karşı
olduğumuzu belirtmek gerekir.
Öte yandan Tasarı’nın bu halde
geçmesi büyük mağduriyetlere
yol açacağından Tasarı’nın 25.
maddesi ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinin harçla ilgili adli yardım
düzenlemesine “talebin reddi halinde harç suçüstü ödeneğinden
ödenerek yargılama giderlerine
eklenir” hükmünün konulması
daha isabetli olacaktır.
6 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
2- Tasarının 3. maddesi ile 5237
sayılı Türk Ceza Kanunun 57. maddesinin ikinci fıkrasına “ Ancak,
tedavi ve koruma amacıyla kurumda geçirilecek süre; ağırlaştırılmış
müebbet veya müebbet hapis
cezasını gerektiren suçlarda üç
yıldan, on yıl ve daha uzun süreli
hapis cezasını gerektiren suçlarda
ise bir yıldan az olamaz.” cümlesi
eklenmek istenmektedir. Ancak fiili işlediği sırada akıl hastası olan
kişinin yüksek güvenlikli sağlık
kurumlarında geçirmesi gereken
sürenin alt sınırının uzman görüşü
alınmaksızın sadece kanunun amir
hükmüyle düzenlenmesi, uygulanan tedbirin yasada öngörülen
amacına aykırılık teşkil edecektir.
Kişi akıl hastasıyken işlediği fiilden dolayı Türk Ceza Kanunun 32.
maddesine göre cezalandırılamamaktayken, yapılmak istenen düzenlemeyle kişi ceza mahiyetinde
bir tedbir ile her halde 3 yıl veya
1 yıl süreyle hürriyetinden yoksun bırakılacaktır. Diğer taraftan
yapılması istenen değişiklik aynı
maddenin diğer fıkraları arasında
da çelişkiye yol açmaktadır. Çünkü 3. fıkrada “ sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen
fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve
takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise bunun süre ve aralıkları
belirtilir” denmek suretiyle kişiye
uygulanacak tedbirlerin uzman
görüşleriyle belirleneceği hüküm
altına alınmıştır. Yasanın mevcut
halinin diğer fıkraları da kişiye uygulanacak tedbirlerin uzman görüşlerine dayanılarak uygulanmasına imkan vermektedir. Haliyle
uzman görüşü alınmaksızın kişiyi
yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tutmanın yasaya aykırı ola-
cağı düşüncesindeyiz.
3- Tasarının 4. maddesi ile Türk
Ceza Kanununun 75 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkrasında
yer alan "üç ayı" ibaresi "iki yılı"
şeklinde değiştirilmek istenmektedir. Önödeme kurumunun uygulanma alanını hayli arttıracak olan
bu değişiklikle şüpheliler artık iki
yıla kadar hapis cezası öngören
suçlarda bu cezaya karşılık gelen Adlî para cezası maktu ise
bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
b) Hapis cezasının aşağı sınırının
karşılığı olarak her gün için yirmi
Türk Lirası üzerinden bulunacak
miktarı, Hapis cezası ile birlikte
adlî para cezası da öngörülmüş
ise, hapis cezası için bu fıkranın
(b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı
sınırını Soruşturma giderleri ile
birlikte, Cumhuriyet savcılığınca
yapılacak tebliğ üzerine on gün
içinde ödediği takdirde haklarında
kamu davası açılmayacaktır.
a. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160/1 maddesine
göre “Cumhuriyet savcısı, ihbar
veya başka bir suretle bir suçun
işlendiği izlenimini veren bir hali
öğrenir öğrenmez kamu davasını
açmaya yer olup olmadığına karar
vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar”. Yani ceza
muhakemesi sistemimizde “bir
suçun işlendiği izlenimini veren bir
hal” soruşturmaya başlamak için
yeterlidir. Yine aynı Kanun’un 170.
maddesine göre “Soruşturma
evresi sonunda toplanan deliller,
suçun işlendiği hususunda yeterli
şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet
savcısı, bir iddianame düzenler”.
Yine aynı Kanun’un 223/5 maddesine göre “Yüklenen suçu işle-
diğinin sabit olması halinde, sanık
hakkında mahkumiyet kararı verilir”.
b. Yukarıda yer verdiğimiz ceza
muhakemesi hükümleri uyarınca
henüz bir suçun işlendiği izlenimi
veren halin konusu olan şüphelinin ileride şüphenin kesin olarak
yenilmesiyle son bulacak mahkumiyet halinde bile aynı cezaya
tabi kılınacağı düşünüldüğünde
yapılmak istenene değişikliğin
pratikte bir faydası olmayacaktır.
Bunun yerine tasarıda düşünülen
önödeme miktarında yarıya yakın
bir indirime gidilmesi halinde kurumun daha uygulanabilir bir noktaya taşınacağı görüşündeyiz.
4-Tasarının 11. Maddesi ile 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 19 uncu maddesinin başlığı
"Davanın ve duruşmanın nakli"
şeklinde değiştirilmek ve maddeye "Mahkeme, fiili sebepler veya
güvenlik gerekçesiyle duruşmanın
il sınırları içinde başka bir yerde
yapılmasına karar verebilir." fıkrası eklenmek istenmektedir. Öncelikle davaların nakli kurumunun
ülkemizdeki pratiğine bakıldığında
çoğunlukla kamu görevlilerinin sanık olarak yargılandığı davalarda
uygulandığı görülmektedir. Mağdurların adalete erişimini engelleyen ve doğal yargıç ilkesine aykırı
olan bu uygulamanın kaldırılması
gereklidir. Bu nedenle öncelikle
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 19. Maddesinin yürürlükten kaldırılması gereklidir.
Başka bir alternatif olarak da davaların naklinde Mahkeme, Cumhuriyet Savcısı, Katılan ve Sanık
tarafının ortak rızasının alınması
suretiyle davaların nakline izin veren bir sisteme geçilmelidir.
7 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
a- Tasarıyla getirilmek istenen hükmün gerekçesinde “Maddeye eklenen yeni bir fıkrayla, duruşmanın
nakli müessesesi ihdas edilerek,
mahkemenin fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle duruşmayı il sınırları içinde başka bir yerde yapabilmesine imkan sağlanmaktadır..”
denilmektedir ancak bu konuda yerin tarifi yapılmadığından bu husus
geniş bir yoruma açıklık bırakmaktadır. Şöyle ki, bu madde geçerse
Mahkeme şehirdeki bir toplumsal
olayı gerekçe göstererek duruşmanın güvenlikli olması nedeniyle
askeri kışlalarda dahi yapılmasına
karar verebilecektir. Bu nedenle
anılan değişikliğe karşıyız. Zaten
uygulamada Mahkemelerin fiziki
imkansızlık nedeniyle duruşmaları
başka yerde yapmasının önünde
fiilen bir engel bulunmamaktadır.
Anılan değişiklikle duruşmaların
askeri kışlalar ve emniyet müdürlüklerinin konferans salonunda
dahi yapılmasının önü açılmaktadır. Duruşmaların adliyeler dışında
bir yerde yapılması Hukuk Devleti
İlkesi ve yargı bağımsızlığına aykırıdır. Yıldız Yargılamaları’nda Mithat Paşa ve arkadaşlarının Yıldız
Sarayı’nın bahçesindeki bir çadırda
yargılanmalarının 134 yıl sonra bile
“Çadır Mahkemesi” olarak nitelendirildiği düşünüldüğünde yapılmak
istenen değişikliğin ne derece isabetsiz olduğu ortaya çıkmaktadır.
5- Tasarının 14. maddesi ile 5217
Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine "l) Soruşturma ve kovuşturma aşamaları makul
süre içinde sonuçlandırılmayan,"
bendi eklenmek istenmektedir. Değişiklikle makul sürede yargılanma
hakkı ihlali oluşturacak hallerin tazminat istemine konu olması amaç-
lanmaktadır. Ancak gerek Anayasa
Mahkemesi ve gerekse de Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında makul sürede yargılanma
hakkı soruşturma ve kovuşturma
diye ayrılmamakta kişinin suç şüphesi altında bulunduğu andan ihlal
iddiasında bulunduğu yargılamanın
herhangi bir aşamasındaki ana
kadar hesaba katılmaktadır. Yani
yargı kararlarında suç soruşturmasının süresi açısından bir içtihat
birliği bulunmamaktadır. Bu nedenle de soruşturma süresine yasada
bir standart getirilmeden konulacak bu hüküm etkili olmaktan uzak
olacaktır.
6- Tasarının 15. maddesi ile 5217
Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesine bir fıkra
eklenerek suç soruşturması ve
kovuşturması nedeniyle açılacak
tazminat davaları nedeniyle dairece hükmedilecek vekalet ücreti
üçyüz liradan az olmamak üzere
tazminat miktarından fazla olamaz
denilmektedir. Mevcut Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesi’nin 14/3 maddesine göre “CMK 141 ve devamı maddelerine göre tazminat için
Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan
başvurularda, Tarifenin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine
hükmedilir. Şu kadar ki, hükmedilecek bu ücret ikinci kısmın ikinci
bölümünün onuncu sıra numarasındaki ücretten az olamaz” hükmünü
ihtiva etmektedir. Bu ücret de aynı
tarifeye göre 3.000 TL’dir. Getirilmek istenen düzenleme ile 3.000
TL ücretin 300 TL’ye düşürülmesi
istenilmektedir. Bu durumu kabul
etmek mümkün değildir. Bu durumda 1 günlük gözaltı süresinin sonunda hakkında kovuşturmaya yer
olmadığı kararı verilen bir yurttaşın
tazminat davası açmasının koşulları ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle yurttaşların hak arama hürriyetinin korunması amacıyla mevcut
düzenlemenin aynen muhafaza
edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
7- Tasarının 20. maddesiyle 5217
Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesi başlığıyla beraber yeniden düzenlenerek ceza
muhakemesi sistemimize iddianame pazarlığı getirilmek istenilmektedir. Üst sınırı beş yıl veya daha
az süreli hapis cezasını gerektiren
suçlarla ilgili olarak Cumhuriyet
savcısı tarafından bu usulün işletilebileceği belirtilmekte ise de bu
usulün mağdur hakları açısından
sıkıntı yaratabileceği kanaatindeyiz. Önödeme, kovuşturmanın ertelenmesi gibi kurumlarda 2 yıl olan
üst sınırın bu kurumda 5 yıl olarak
düşünülmesi birçok suç türünün bu
kurumun uygulama alanına girmesi
sonucunu doğuracaktır. Bu durum
ise kamu barışının tesisi ve mağdur
hakları açısından sıkıntılı sonuçlara yol açmakla birlikte toplumda
ihkak-ı hak tartışmalarını beraberinde getirecektir. Bu nedenle bu
kurumun uygulanmasının mağdurunun sadece kamu hukuku olduğu
durumlarla sınırlı tutulması gerektiği kanaatindeyiz.
8 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Mafên Mirovan (III)
(Cure(nifş)ên Mafên Mirovan)
Av. Nuri Mehmetoğlu
DESTPÊK
J
i hev veqetandina mafên mirovan gelek dijwar e ku mirov,
bihatina té dinê dibe xwediye van
mafan. Ev maf jî ji xwezayiya mirov tên û ji pêdivîyên bingehîn û
daxwazkirinan derketine holê.
Hemu mafên mirovan, ji bo domandina jiyaneke mirovane, (û
wekhev) pêwîst in. Tunebuna yekî,
bikaranîna yên din, bi neyinî bandor dike.
Sedema
veqetandina
grûba, yên mafên mirovan ji ber hêsaniya lêkolîn, hurnêrîn û vegotinê
ye. Li gor hinek pîveran bi) veqetandina grûban jî, dibê yekbunî û
hevgirtiya mafên mirovan nê jibîrkirin.
Ji ber ku mafên mirovan piralî ne;
veqetandina grûban jî bi gelek cureyan derdikeve holê: mafên erênî
û yên neyinî, mafên angaştî û yên
azadî, mafên kesayî û yên civakî,
mafên xwezayî û yên zagonî,
veqetandina bîrdozî, veqetandina
ji aliyên xwediyên mafan, mafên
sivîl, polîtik, aboriyî, çandî û hwd. NIFŞÊN MAFÊN MIROVAN
Mafên mirovan ên kû bi awayekî
gelemperî tên pejirandin; ji nişkave derneketine hole. Bi qonax û
merhaleyan bipêşveçuye. Mafên
mirovan, ji aliyê; wexta derketina
dema dîrokî, daxwaz û pediviyê
demê, dînamîkên demê, kom û
beşê peşengî kirine, pirsgirek û
hewcetiyên têkildar, şert û pêvajoya pejirandin, belgename û
zagonî ve, di sê grubên bingehîn
de tên vekolînkirin.
Vekolînkirinên li ser mafên mirovan di sê nifş (grub) an de; ji
aliyên famkirina mafan, pêşveçûna dîrokî, pêvajoya çêbunê, dînamîkên civakî û hwd. bi piraniyeke zêde, erênî tê dîtin. Ev cureya
komkirinê; ji aliyên dîrokî, sîyasî,
civakî, aborî jî lêhatiye û bi piranî
ji aliyên makezagon û belgenameyên navnetevî jî hatiye pejirandin.
9 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Ev sê nifş ev in: mafên nifşa yekemîn (kû bi mafên klasîk jî tê
binavkirin), wekî azadiyên kesan
û mafên sîyasî, du kategorî mafan werdigire nav xwe, mafên nifşa dûyemîn (mafên civakî); mafên
xebatî û civakî werdigire nav
xwe, mafên nifşa sêyemîn (mafên
piştgirî) ye kû di demeke nezîk de
derketine holê û çêbuna wan hê
jî didome.
MAFÊN NIFŞA YEKEMÎN
Hinek mafên mirovan yên mafên
nifşa yekemîn di dema feodalîtiyê di peymana Magna
Carta de cîh girtine, piştî
pêşveçunê, dema
halxweşiyê (burjuvazî) di danezanên Emerîka
û Frensa û makezagonan de
cîh girtiye û
di sedsala
20. de ketiye danezan û
peymanên navnetewî.
devletan ên pozîtîf bipêşxistiye. Bi taybetî jî di derbarê mafê
jîyanê, ewlehîya kesî û mafê parastina ji şkence û miamela xerab
tedbîr sitandin, binbariyên dewletan hatiye dîtin.
Di nav mafên nifşa yekemînde ên
kû pêşî tên hişê mirov evin: mafê
jîyanê, azadî û ewlehîya kesî,
mafê parestina ji şkence û tehdedayîyê, azadîyên ol, ûjdan, fikr û
raman, mafê
darizandina
dadmend,
Dîyarokeke girîng
ya pêvajoya çêbuna
mafên nifşa yekemîn
derketina “dewleta modern” ya
seretayî ye.
Mafên nifşa yekemîn; ji derveyiya mudaxaleya dewletê qadeke
azad dide mirovan û devletê dixe
binbariyeke negatîf kû têkilîn
û mudaxilên van qada nebe. Lê
îro wek hêsankirin, tedbîr sitandin
û kirinên vesazkirin ji bo bikaranîna mafan, binbariyên dewletan
ên pozîtîf jî hene. DMME (Dadgeha Mafên Mirovan ya Ewrupa
kû ji aliyê huquqîve ciyê we gelek
girînge) di vê riyêde ye binbariyên
maf
û
destnedayî ya can, mal, namus û
xanî, qedexeyî ya veqetandinê,
mafên civîn, xwepêşandin komelvekirin û sîyasî.
MAFÊN NIFŞA DUYEMÎN
Di mafên mirovan de asta duyemîn girîng, derketina mafên
civakî ye. Ji ber kû mafên civakî
piştî mafên nifşa yekemîn derketine holê wekî mafên nifşa du-
yemîn hatiye binavkirin û mafên
nifşa yekemîn dike watedar.
Mafên nifşa duyemîn, bi tekoşînên komên karkeran kû li
hemberî kapîtalizma dijwar hatiye
dayîn, derketine hole û buye sedema ramana mafên mirovan kû
ji aliyên tevekê tebeqên civakê ve
bê pejirandin.
Bi encamiya tekoşînên komên
karkeran hinek mafên nifşa duyemîn ên bingehîn hatiye pejirandin û jîyandin û hinek sepanên
civakî jî destpê kirîye. Di vî warî
de di derbarê mafê xebatê,
mafê bêhnvedanê, temenê
xebatê, xebata şevê
hwd. de baştirkirin
çêbune.
Pêşveçunên yekemîn ên makezagonî yên di derbarê
mafên nifşa duyemîn de li Frensa û Elmanya
hatiye dîtin. Li
Tirkyê di makezagonên 1961 û 1982yan
de di wesfandina devletê de “devleta huquqa
civakî” jî hatiye jimartin.
Mafên nifşa duyemîn, piştî
herba II. bi makezagonan re di danezan û peymanên navnetewî de
jî cîh girtîye.
Bi kurtayî dewleta civakî; dewleteke wisa ye kû, ji hemwelatiyê
xwe re mafên xebat, perwerdehî, tendirustî, hewîn, xweyibûn
û hwd. dinasîne û diparêze û ên
hewcetiya wanî bi strandinê heye
distrîne. Lê ev dewleta civakî bi
piranî (ancax) li dewletên dewlemend û pêşketî hatiye sepandin,
ji bo dewlewetê paşvemayî re
10 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
buye armanc, îdeal û xeyal.
Mafên nifşa duyemîn ên sereke ev in: mafê xebatê, mafên sendîka, mafê girev ê peymandina
komelî, mafê bêhnvedanê, mafê
perwerdehiye, mafê tendirustîyê,
mafê ewlehiya civakî, mafê xanî,
mafê xweyibûnê, mafê jiyana
çandî, mafê parastina malbat, jin,
zarok û civanan.
MAFÊN NIFŞA SÊYEMÎN
Dewra sêyemîn ya mafên mirovan
derketina mafên piştevanîn e ku
mafên nifşa sêyemîn tê pejirandin. Mafên nifşa sêyemîn; li hemberî pirsgirêkên jîyanî û girîng,
wekî kolonyalîzm, şer, hundabûna
çanda, xerabuna hevsengiya ekoljî
û xwezayê derketine holê û hatine
daxwazkirin. Ji sedema kû mijara
van mafan ji dewletê derbas dibe
û ji bo jîyandinê hewcetiya piştevaniya hemuyê mirovahiyê heye
mafên nifşa sêyemîn wekî mafên
piştevaniyê jî tê binavkirin.
Di sedsala 20.de ligel astengkirina dagirkeran, bi tekoşînên gelên
kolonî, li hemberî paşvehêştina
siyasî, aborî, çand û civakî; mafê
diyarkirina qedera xwe, mafên
pêşketinê, mafê gelên kêmayî
hatiye rojevê. Jê pê ve; di encamiya hilweşandinên herdû şerên
cîhanî, xerabuna hevsengîya
ekoljî bi hilberan û xerîtana pir
zêde, germbûna cîhanî, qirêjbuna
hewayê; mafên di debarê aşîtî û
hawirdor hatiye daxwazkirin.
Ji mafên nifşa yekemîn re burjuwazî, mafên nifşa duyemîn re
koma karkeran pêşengî kirîye. Lê
pêşengîya mafên nifşa seyemîn
bi piranî ji aliyên gelên dinya sêyemîn, gelên kêmayî û tevgerên
civakî ên kû ji pirsgirêkên xweza û
hawirdor re hestiyar, hatiye kirin.
Di mafên nifşa 1. û 2. de xwestin
ji dewletê bû, lê di mafên nifşa
seyemînde xwestin, ji mirovahiyê
ye. Bela kû mafên nifşa seyemîn
bihevbeşînin ji bo pêkhatina wan
hewcetiya piştevaniya mirov, sazî
û dewletan heye. Wekî din ji ber
bihevbeşînîyê û nediyarîya berpirsîyaran danîna qeyd û rê û rêbaz
û tawankirin û cezakirinên huquqî
zor û zehmet e; ev beş maf, bi piranî dibin xwestek û dilxwaziyên
baş.
Sereke mafên nifşa seyemîn kû
wekî mafên piştevanî, mafên lihevkirinê û mafên bihevbeşîn jî tê
gotin, evin: mafê diyarkirina qedera xwe, mafê gelên kêmayî, mafê
pêşveçûnê, mafê aşîtiyê, mafê
hawirdor hwd.
nifşa tê pejirandin. Ev veqetandin
ne ideolojîk e ji bo çêtir famkirin û
vegotina mafan e.
Mafên mirovan kû çavkanîya wê
huquqa xwezayî ye, bi verastkirinên netewî û navnetewî, hê
jî temam nebuye. Ji ber vê yekê
daxwaz û xwestekên mirovan ne
statîk e, dînamîk e û di vî warî
de tim û tim guhertin çêdibin. Ji
ragihandina danezana gerdunî ya
mafên mirovan heta îro bi gelek
danezan, daxwiyanî, deklerasyon, peyman û belgenameyên netewî û navnetewî mafên nû hatinê pêvekirin û wisa tê dîtin kû
geşedana mafên mirovan didome.
Bi hêviya xwedîbuna jîyanekê bi
rumet.
PEYVA DAWÎ
Mafên mirovan îro her çikas bi sê
nifş (grub)an tê qategorîzekirin jî;
bi pêşveçuna pir bilez yan zanîn û
teknolojiyê (kû bi xwe re mirov û
civakê jî diguherîne) li qada mafê
mirovan jî di be sedema guhertinê. Îro di qada mafê mirovan
de; mafên nifşa çaremîn jî (qategoriya çaran) tê rojevê û mafên
rojane wekî mafê zanînê, mafê
teknolojîyê, mafê ragihandinê tê
jimartin û qategorîzekirin. Lê ev
qategorîya nu, hê di literatorê de
baş nehatiye pejirandin.
Li gorî kesan, rêza girîngiyê bê
guhertin jî, mafên mirovan tev
girîng û yekin, û asta wan yek
e û wekhevin. Her çikas mafên
mirovan bi tevahî yek be jî, ji bo
zêdetir famkirin û analîzan di lîteratorê de veqetadina van her sê
11 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Hukuk Önünde Eşit Muamele
Görme Hakkı Işığında
Bir Yargı Kararını
Yeniden Düşünmek
Av. Erkan Şenses
1 - Yargılama Aşamalar
a - Yerel Mahkeme Aşaması
İddianameye göre sanık Ali1 suç
tarihinde tanık Mehmet ile şakalaştığı sırada attığı taşlardan
birinin müşteki Metin’e gelmesi
nedeniyle meydana gelen tartışma sırasında sanık Ali müşteki
Metin’e bıçakla vurarak hayati
tehlike geçirmeyecek ancak basit
tıbbi müdahale ile de giderilemeyecek şekilde yaralanmasına neden olmuştur.
Sanığın tanık Mehmet’le de doğrulanan savunmasına göre müşteki Metin sanık Ali’ye önce küfür
etmiş, sonra ise sopayla vurmuştur. Bunun üzerine sanık Ali de
Metin’i bıçakla yaralamıştır.
Mahkeme gerekçeli kararında
sanığın savunmasını doğru kabul
ederek sanık Ali’yi müşteki Metin’i kasten yaralamaktan 1 Yıl 6
Ay hapis cezası ile cezalandırmış,
sanık Ali’nin suçu haksız tahrik
altında işlediğinden cezasını 1
Yıl 1 Ay 15 Gün’e indirmiş, sanık
Ali’nin ikrarlarını da takdiri indirim nedeni görerek cezayı 11 Ay 7
Gün’e indirmiş, bu hapis cezasını
ise 6.740 TL adli para cezasına
çevirmiştir. Mahkemece “Mahkememizce sanığın kişilik özellikleri
ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak
yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmaması…2”
gerekçesiyle sanık hakkında
CMK’nın 231. maddesinde yer
alan hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
b - Yargıtay Aşaması
Hüküm sanık Ali tarafından temyiz edilmiştir. Sanık Ali temyiz
dilekçesinde şu hususları sıralamıştır:
“Ömrümde ilk kez bir Mahkeme’de sanık olarak yargılandım
ve Mahkemenin de 11.12.2012 tarihli hükmünde de değindiği üzere
haksız tahrik altında bir suç işledim. Ömründe ilk kez ve de haksız
tahrik etkisi altında suç işleyen
bir kişiye karşı bu cezanın verilmesi ile cezanın ertelenmemesi
ve hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kurumunun işletilmemesi nedeniyle hakkaniyete aykırı
12 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
sonuçların doğmasına, adalet ve
eşitlik ilkelerinin zedelenmesine
yol açılmıştır”.3
Ali’nin itirazları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da
yerinde görülmüş ve tebliğnamede aşağıdaki gerekçelerle hükmün
bozulması talep edilmiştir:
“Kasten yaralama suçunu tahrik
altında işlediği kabul edilen ve
dosyaya yansıyan olumsuz bir
halinden söz edilemeyen ve adli
sicil kaydı da bulunmayan sanık
hakkında, ikrarda bulunması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nun 62.
maddesi uygulanmasına karşın
sanığın kişiliği ve yeniden suç işlemeyeceğine dair oluşan olumsuz
kanaat gibi soyut ve yasadaki tabirlerin tekrarından ibaret yetersiz
gerekçelerle, 5237 sayılı TCK'nun
51 ve 5271 sayılı CMK'nun 231/5.
maddelerinde düzenlenmiş olan
erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumlarının
uygulanmasına yer olmadığına
karar verilmesi yasaya aykırı bulunduğundan, temyiz itirazlarının
bu itibarla kabul edilerek, hükmün
CMUK’nun 321 nci maddesi uyarınca BOZULMASI…”.4
liğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya,
toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve
takdirine, gösterilen gerekçeye ve
uygulamaya göre sanığın temyiz
itirazlarının reddiyle hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA…”5 karar vermiştir.
Yargıtay ise tebliğnamedeki görüşün aksine “Sanığın duruşmalardaki tutum ve davranışlarının
değerlendirilerek sanık hakkında
yeniden suç işlemeyeceğine dair
kanaat oluşmaması nedeniyle
CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin ve TCK’nın 51.
Maddesindeki erteleme hükümlerinin uygulanmamasında bir
isabetsizlik görülmediğinden teb-
Sanık Ali’nin kesinleşen adli para
cezasını ödeyemediğinden iki
saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte
çalıştırılmasına karar verildiğinden Ali oturduğu köyün camisinin
bakım ve temizliğini üstlenmiştir.6
2 - Değerlendirmeler
a - Genel Olarak
Ceza muhakemesi kurumlarından
biri olan hükmün açıklanmasının
13 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
geri bırakılması, mevzuatımıza ilk
kez Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK
m. 23) ile çocuklar hakkında getirilmiş bir kurumdur. 5560 Sayılı
Kanun ile değiştirilen hükümle
kurum Ceza Muhakemesi Kanunu m. 231 hükmüne alınmış olup
gerek çocuklar gerekse de yetişkinler için benzer esasları düzenlemiştir. Hükmün açıklanmasının
geri bırakılması, kurulan hükmün
sanık hakkında hukuki bir sonuç
doğurmamasını ifade eder (CMK
m. 231/5).
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Yargıtay’ ın da kararlarında belirttiği üzere koşullu bir
düşme nedenidir.7
Sanığa yüklenen suçtan dolayı
yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az
süreli hapis veya adlî para cezası
ise; mahkemece, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir (CMK
m. 231/5).
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir
suçtan mahkum olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik
özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde
bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate
varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun
veya kamunun uğradığı zararın,
aynen iade, suçtan önceki hale
getirme veya tazmin suretiyle ta-
mamen giderilmesi gerekir (CMK
m. 231/6).
b - Yargı Kararı Üzerine Değerlendirmeler
konusu yargı kararına benzer bir
olayda gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı gerekçesiyle hükmün
bozulmasına karar vermiştir.
Hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kurumunun uygulanmamasına dair kararlar Yargıtay tarafından denetime tabi
tutulmakta ve çoğu karar Yargıtay tarafından bozulmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir
kararında “Yerel mahkemece, alt
sınırdan uzaklaşmayı gerektirir
bir neden bulunmadığı belirtilerek alt sınırdan ceza tayin edilen,
duruşmadaki hali ile ikrarı lehine
takdiri indirimin sebebi olarak
görülen, suçunu kabullenip pişmanlık göstermesi, kişiliği, sosyal
ve ekonomik durumu göz önüne
alınarak hükmolunan kısa süreli
hapis cezası adli para cezasına
çevrilen sanık hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılması
hükmünün uygulanmamasına ilişkin; “sanığın suçu işleyiş biçimi,
suçtan sonraki hareketleri ve suçun konusu göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasının sanık açısından
caydırıcı ve faydalı olmayacağı
kanaatine varıldığından CMK'nun
231. maddesinin uygulanmasına
takdiren yer olmadığına” şeklinde gösterilen gerekçe CMK'nun
231/6. maddesi kapsamından
yasal ve yeterli olmadığı gibi, takdiri indirimin uygulanmasında ve
hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesinde dayanılan gerekçe ile de
çelişkilidir. Bu nedenle, Özel Daire
bozma kararında bir isabetsizlik
bulunmamaktadır”8 diyerek yazı
Ceza yargılamasında hakimin vicdani kanaati Anayasa ve yasayla
sınırlanmıştır. Hakimin vicdani
kanaati sonucu bir cezayı ertelememesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
uygulanmasına yer olmadığına
karar vermesini ayrıntılı ve somut
gerekçelere bağlaması gerektiği
açıktır. Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği de başka sanıklar hakkında
başka mahkemelerde aynı şartlar
altında cezanın ertelenmesi veya
hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebiliyorsa
sanık Ali’nin yargılandığı dosyada
da böylesi bir kararın verilmesi
gerekirdi. Aksinin kabulü bireylerin hukuk önünde eşit muamele
görme hakkına ve de dolayısıyla Anayasa’nın 10. maddesinde
Yazı konusu kararda da sanık
Ali’nin duruşma tutanağına yansıyan olumsuz bir davranışının
olmadığı, alt sınırdan verilen bir
cezanın sözkonusu olduğu, Ceza
Genel Kurulu kararından fazla
olarak olayda bir de haksız tahrik
olduğundan haksız tahrik indiriminin yapıldığı, takdiri indirim
sebeplerinin uygulandığı, sosyal
ve ekonomik durumu göz önüne
alınarak hükmolunan kısa süreli
hapis cezasının adli para cezasına çevrildiği bir yargı sürecinde
sanık Ali hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uygulanmasına yer olmadığı
kararı hukuka aykırıdır.
14 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlali
sonucunu doğuracaktır ki yazı konusu karar tam da böyle bir ihlalin
varlığının söz konusu olduğu bir
karardır.
Anayasa’da insan haklarına dayalı demokratik bir hukuk devleti
olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının öncelikli
rolü, bireylerin temel haklarının
korunmasına yönelik gerekli adımların atılması ile hukuk önünde
eşit muamele görme haklarına
saygı duymaktır. Aksi durumun bir
hukuk devletinde savunulamayacağı açıktır.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin tebliğnamedeki görüşe rağmen kararı neden bozmadığı sorusuna
gelirsek; Daire’nin 03.12.2014
tarihi itibariyle 2014 yılının 237.
işgününde 40156 karar vererek
günde ortalama 169 karar verdiği
bir ortamın varlığı da göz önünde
bulundurulduğunda kimi hafif hukuka aykırılıkların bozma konusu
yapılmadığı anlamı ortaya çıkmaktadır.
Bu durumda “Yargıtay elindeki
dosyaları eritiyor”9 başlıklı haberlerle her ne kadar Yargıtay takdir
edilse bile ortaya çıkan sonuç eriyenin dosyalar değil bireylerin hukuk önünde eşit muamele görme
hakkı ve adalet ilkesi olduğunu
göstermektedir.
1. İsimler tarafımızca değiştirilmiştir.
2. Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 11.12.2012 Tarih, 2012/66 Esas ve 2012/1690 Karar sayılı kararı.
3. 01.03.2013 Tarihli temyiz dilekçesi.
4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14.05.2014 Tarih ve 2013/24939 Tebliğname No’lu tebliğnamesi.
5. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 03.12.2014 Tarih, 2014/19026 Esas ve 2014/40156 Karar sayılı kararı.
6. Yargılama sırasında sanık Ali bir müdafiin yardımından faydalanmamıştır.
7. “Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu
sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim
süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan
hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’ nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu
doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama yasasında düzenlenmiş bulunması da onun bu niteliğini değiştirmeyecektir”, YCGK, 27.05.2008, E. 2007/4-220, K. 2008/145, (Donay, s. 351).
8. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 29.04.2014 Tarih, 2013/4-493 Esas ve 2014/215 Karar sayılı kararı.
15 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
5 Nisan Avukatlar
Haftası Etkinlikleri
Röportaj
B
atman Barosu olarak bu yıl
Avukatlar Haftası nedeniyle
meslektaşlarımızla çeşitli etkinliklerde bir araya geldik. Her
sene olduğu gibi Baro çalışanımız
Emin Turan’ın tertip ettiği Geleneksel Futbol Turnuvasında meslektaşlarımızın kurduğu takımlar
mücadele etti. Oldukça çekişmeli
müsabakalara sahne olan turnuvayı Baromuz stajyer avukatlarının kurmuş olduğu Genç Avukatlar Takımı birincilikle tamamladı.
Final maçı sonunda şampiyonluk
kupasını Baro Başkanımız Av.Ahmet Sevim ve Av.Ayvaz Turgut
takdim etti. Şampiyonları tebrik
ederiz. Meslektaşlarımız ayrıca
masa tenisi ve bowling turnuvalarında da birbirleri ile yarıştılar.
Etkinlikler kapsamında şair ve
edebiyatçı Bejan Matur Baromuzun konuğuydu. Batman Yeni
Kültür Merkezinde meslektaşlarımız ve edebiyat severlerle bir
araya geldi.Kitapları ve edebiyat
ve şiir üzerine oldukça keyifli
geçen söyleşide , edebiyat adına dolu dolu dakikalar yaşadık.
Söyleşinin ardından asıl mesleği
avukatlık olan Bejan Matur’dan
Baromuza kayıt kayıt yapma
sözü aldık. Okurları için kitaplarını imzalayan Bejan Matur ‘a
aramızda olduğu için teşekkür
eder, kendisini yeni eserleri ile
bir daha ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı ifade ederiz.
Baromuz bu yıl etkililerine bir
yenisini ekledi. 4 Nisan 2015
tarihinde Otel Turhan İzgi toplantı salonunda bir resepsiyon
düzenledik. Resepsiyona, Batman Valisi Azmi Güler, Batman
Cumhuriyet Başsavcısı Kasım
Tüten, Batman Adalet komisyonu Başkanı Murat İlhan, Batman
İdare Mahkemesi Başkanı Nihat
Koçak ,kurum temsilleri, Sivil
Toplum Örgütleri temsilcileri,
Batman Adliyesi değerli hakim
ve savcıları ve meslektaşlarımız
katıldı. Baro Başkanımız Av.Ahmet Sevim’in ev sahipliğindeki
resepsiyonda Baro Başkanımız,
Vali Azmi Güler, Başsavcı ve
Adalet Komisyonu Başkanı birer
konuşma yaptılar. Bu önemli günümüzde aramızda oldukları için
kendilerine teşekkür ederiz.
Etkinliklerimizin son gününde 5
Nisan akşamı Mesa Otel’ toplantı ve balo salonununda gece
düzenlendi. Sanatçı Rojda’nın
konser verdiği gecede meslektaşlarımız doyasıya eğlendi.
Konser öncesi Meslektaşımız Av.
Mustafa Yıldız ‘ın oğlu Fırat Yıldız ve Dicle Yıldız gitar eşliğinde
mini bir konser ile gecenin sürprizi oldular. Gece boyunca Sanatçı
konuğumuz Rojda’nın şarkıları
eşliğinde halay çeken misafirler,
Avukatlar Haftasını bu keyifli
gece ile bitirdiler.
16 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
17 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Türkiye Barolar Birliği Mali
Genel Kurulu Van'daydı
T
ürkiye Barolar Birliği 33. Olağan Genel Kurulu 16-17 Mayıs
tarihleri arasında baro başkanları
ve TBB delegelerinin katılımıyla
Van’da gerçekleştirildi. Ağırlıklı
olarak mali konuların değerlendirildiği toplantıda yapılan oylama
sonrasında TBB Yönetimi, Genel
Kurul Üyeleri tarafından ibra edildi. Genel Kurul’a baromuzu tem-
18 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
silen baro başkanımız Av. Ahmet
Sevim ile baromuz TBB delegeleri
Av. Zeki Ekmen ve Av. Abdullah
Akın katıldı.
Türkiye Barolar Birliği 2015
Kurgusal Dava Yarışması
T
ürkiye Barolar Birliği’nin stajyerler arasında düzenlemiş
olduğu Kurgusal Dava Yarışması’nın bu seneki bölge elemeleri
Şanlıurfa Barosu ev sahipliğinde
gerçekleştirildi. Bu seneki yarışmada Baromuzu takım olarak Stj
Av. Tahir Demir, Stj. Av.Osman
Sönmez, Stj . Av. Muhammed Işık
ve Stj. Av Merve Kurhan temsil
etti. İki ayrı aşamadan oluşan
yarışmada ilk olarak bölge elemeleri ardından da bölge birincilerinin yarıştığı final aşaması yapıldı. Takımımız haftalarca süren
yoğun ve sıkı bir çalışmanın sonucunda iddianame ve savunma
dilekçelerini yarışma komitesine
sundu. Yarışmada duruşmalar
safhası 2-3 Mayıs tarihlerinde
Şanlıurfa Barosu’nun ev sahipliğinde yapıldı. Batman Barosu,Diyarbakır Barosu, Gaziantep
Barosu ve Şanlıurfa Barosu,
takımlarının yarıştığı bu aşama
oldukça çekişmeli geçti. Finalde
üçüncülüğü elde ettiğimiz yarışma sonunda Diyarbakır Barosu
Güneydoğu Anadolu bölge birincisi oldu.
19 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Cizre İncelemeleri
İçin Bölge Baroları
Batman'da Toplandı
D
oğu ve Güneydoğu Bölge
Baro Başkanları yeniden başlayan çatışmalı süreç ve Cizre’de
9 gün devam eden sokağa çıkma
yasağı gündemleri ile Batman’da
toplandı. Cumartesi günü yapılması planlanan toplantı, Cizre’de
sokağa çıkma yasağının kaldırılması nedeniyle ertelendi. Baro
Başkanları ve Türkiye’nin birçok
20 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
ilinden gelen Avukatlar yaşanan
olayları ve ihlalleri yerinde görmek üzere Cizre’ye gitti. Cumartesi günü Cizre’de gözlemlerde
bulunan bölge baroları pazar
günü yeniden Batman’a dönerek
toplandı. Sokağa çıkma yasağının 9 gün boyunca devam ettiği
Cizre’de bu süre boyunca başta
yaşam hakkı olmak üzere çok ağır
ihlallerin yaşandığı, aralarında
çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğu 23 sivilin yaşamını yitirdiği,
sağlık, beslenme, elektrik, su ve
iletişim gibi günlük yaşamın devamı için gerekli ihtiyaçların kar-
şılanamadığı şehirde birçok evde
ağır hasarların meydana geldiği
belirtildi.
Yapılan toplantıda ayrıca çatışmalı sürecin ağır sonuçlarının
daha dün Cizre’de açıkça görüldüğünü, her gün yeni bir acıya
uyanmanın toplumsal barışı ağır
bir şekilde yaraladığını, çatışmanın tarafı olmayan sivillerin
zarar gördüğünü, linç girişlerinin
ve siyasi partilere saldırıların yaşandığı bu süreçte, bu savaşın
sürdürülebilir olmadığını ve bir
an önce çatışmaların bitirilerek
yeniden sivil siyaset üzerinden
çözüm arayışlarına dönülmesinin
gerekliliğine vurgu yapıldı.
21 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
IV. GENÇ AVUKATLAR KURULTAYI İÇİN
AMASYA’DAYDIK
17-19 Nisan 2015 tarihleri arasında toplam 63 baronun katılım
göstermiş olduğu Genç Avukatlar Kurultayı Amasya Barosu ev
sahipliğinde gerçekleşti. Kurultaya Baro Başkanımız Av. Ahmet
SEVİM ile birlikte Av. Ferit KAVŞUT ve Av. Necmi ACAR katılım
gösterdi. Kurultayda avukatların
güncel sorunlarına ilişkin birçok konu görüşüldü. Baromuz
Genç Avukatları Kurultay’da “İç
Güvenlik Yasası” olarak bilinen
“PVSK ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair 6638
sayılı yasa ile ilgili ayrıntılı mü-
zakerelerde bulunmuşlardır. Müzakerelerde söz konusu yasanın ,
anayasadaki yasaların genelliği
ilkesine aykırı, hukuk devletinden polis devletine doğru bir geçiş yapılmasına neden olabilecek
şekilde yargı yetkisinin yürütmeye devredildiği, büyük ölçüde
hukuka ve insan haklarına aykırı olduğu kanaatine varılmıştır. Kurultaydan sonra Amasya
Barosu tarafından gala yemeği
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca her
kurultayda olduğu gibi bu kurultayda da 2016 V. Genç Avukatlar
Kurultayı’na aday olan baromuz
ile birlikte Çanakkale Barosu yarıştı. Batman’ın kültürel ve tarihi
güzelliklerini ve Hasankeyf antik Kentini kısa bir gösterim ile
tanıttığımız toplantıda katılım
gösteren Baroların kullandıkları
oylar sonucunda önümüzdeki yıl
kurultayın Çanakkale Barosu’nun
ev sahipliğinde gerçekleştirilmesi kararı alındı. Oldukça faydalı
geçen kurultayımız ve Amasya
Barosunun mükemmel ev sahipliği için kendilerine teşekkür ediyoruz ve Çanakkale’e buluşmayı
ümit ediyoruz.
Lösev’in Düzenlediği Konferansta
Hasta Hakları Anlatıldı
L
ösemili Çocuklar Vakfı tarafından 01.07.2015 tarihinde Batman Ancient Mezopotamya Hotel’de
‘Kanser Kaderimiz Olmayacak’ etkinlikleri kapsamında bir konferans düzenlendi. Konferansa hasta
yakınları ile birlikte bir çok vatandaş ilgi gösterdi. LÖSEV yetkililerince hasta yakınlarının lösemi ve diğer
kanser türleri hakkında bilgilendirildiği konferansta
baromuza kayıtlı Av. Mehmet Sabih Özer de ‘Hasta
Hakları’ başlıklı bir tebliğ sunarak hasta ve hasta yakınlarının sahip oldukları hakları anlattı.
22 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Av.Zekeriya Aydın "Avukat
Hakları Merkezi" Kuruldu
B
atman Barosu bünyesinde,
22.04.2015 tarihinde, Avukat
Hakları Merkezi kurulmasına
karar verildi. Avukatlık Kanunu
95/4 maddesi gereği baro yönetim kurulunun görevleri arasında “Meslekî ödevler hususunda
baro mensuplarına yol göstermek ve onlara bilgi vermek ve
meslekî görevlerin yapılıp yapılmadığını denetlemek, mesleğe
ve meslek mensuplarına yönelik
hak ihlâllerine karşı avukatlık
mesleğini ve meslektaşlarını savunmak, bu konularda her türlü
yasal ve idarî girişimde bulun-
mak” sayılmıştır. Bu amaçla
Batman Barosu Yönetim Kurulu,
Av. Zekeriya Aydın Avukat Hakları Merkezi’nin kurulmasına karar
verdi. Görev, yetki, sorumluluk ve
çalışma usul ve esaslarının da
yönerge ile belirlendiği Merkezin, meslektaşlarımızın görevlerini icra ederken karşılaşacakları
hukuki ve fiili saldırılara karşı çalışma yürütmek, mesleğin gelişimine katkıda bulunmak, mesleki
faaliyete engel güçlükleri tespit
ve gidermeye dair çalışmalar yürütmek görevlerinden bazılarıdır.
Bu anlamda merkeze yapılacak
başvurular koordinatör, başkan
ve üye meslektaşlarımız aracılığı
ile değerlendirilip ilgili çalışmalar
neticesinde elde edilen bilgi ve
sonuçlar ilgililer ile paylaşılacaktır. Merkezde görevli meslektaşlarımız, Av. Tayyar Ekmen, Av.
Şerif Yıldırım, Av. Fatma Çelik,
Av. Mustafa Yıldız, Av. Aydın
Eylem Babacan ve Av. Mehmet
Şah Onur’a bu meslektaş dayanışması açısında çok önemli katkılarından dolayı teşekkür ediyor,
başarılar diliyoruz.
Batman’da Çocuk ve Gençlerde
İstismar,Şiddet ve Madde Bağımlılığı
Çalıştayı Yapıldı
İ
limiz Rehberlik ve Araştırma
Merkezi Müdürlüğü tarafından
28-29-30 Nisan 2015 tarihlerinde Batman Üniversitesi Konferans Salonu’nda kamu ve özel
kurumların katılımı ile çocuk ve
gençlerde istismar, şiddet ve
madde bağımlılığına yönelik ön-
leyici çalışmaların yapılması ve
kurumların ortak bir eylem planı
oluşturması için yerel düzeyde
bir eğitim çalıştayı düzenlendi.
Söz konusu çalıştaya Batman
Çocuk Hakları Komisyonu’ndan
Av. Saadet ŞAHİN, Av. Dilan
GÜNDÜZ, Av. Zedan EKMEN ve
Av. Bilal AYAZ katıldı. Çalıştayda
Batman ilindeki mevcut durum,
risk faktörleri, kurumların istismar, şiddet ve madde bağımlılığına yönelik yaptığı çalışmalar
ile yasal sorumlulukları ve çözüm
önerilerine değinildi.
23 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Batman Barış İnisiyatifi Basın
Açıklaması
B
aromuzun da bileşenleri
arasında bulunduğu Batman Barış İnisiyatifi tarafından
08.09.2015 tarihinde Yılmaz
Güney Sineması önünde basın
açıklaması yapıldı. Bilindiği üzere çözüm sürecinin bitmesiyle
bölgemizde şiddetli çatışmalar
tekrar başlamıştır. Yaşanan ça-
tışmalar beraberinde getirdiği
onca problemin ötesinde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Yaşanan bu
çatışmaların önüne geçmek, çatışan tarafların tekrar müzakere
masasına oturmasını sağlamak
amacıyla Batman Barış İnisiyatifi bileşeni olan diğer 78 sivil
toplum örgütü ile ortak bir basın
açıklaması gerçekleştirdik. Basın
açıklamasının sonunda ortak şiarımız olarak şunu dile getirdik
: ‘Bizim yaşamdan büyük değerimiz, adaletten başka beklentimiz, barıştan başka söyleyecek
sözümüz yoktur.’
Batman Barosu, Bölge Baro
Başkanlarıyla Birlikte Suruç’taydı
B
ilindiği üzere 20 Temmuz
2015 tarihinde Suruç’ta
bombalı saldırı sonucu 34
vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Batman Barosu’nun da
aralarında bulunduğu bölge
baro başkanları saldırıyı kınamak ve yerinde incelemelerde
bulunmak için Şanlıurfa’nın
Suruç ilçesindeydiler. Saldırının gerçekleştirildiği yer olan
24 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Amara Kültür Merkezi Bahçesi’nde yapılan basın açıklamasını bölge baroları adına Şanlıurfa Baro Başkanı Av. Hikmet
Delebe okudu. Açıklamadan
sonra Suruç Belediyesi eş
başkanları ve Şanlıurfa milletvekilleriyle görüşen heyet son
olarak Şanlıurfa Cumhuriyet
Başsavcısıyla görüşüp incelemelerini tamamladı.
Kadın Komisyonu Seminerleri
K
AMER Vakfı ile Batman ve
Siirt Barolarınca ortak yürütülen “O Köy Bizim Köyümüzdür” adlı proje kapsamında
Batman Barosu Kadın ve Çocuk
Hakları Komisyon üyeleri tarafından Batman merkez, ilçe ve
köylerdeki
muhtar,jandarma,
imam, öğretmen ve kadınlara
yönelik eğitim hakkı, evlilik yaşı
ve olası bir şiddet durumunda
yasal haklarını ve hak ihlali durumunda başvuru yolları ile ilgili
bilgilendirme amaçlı seminerler
verildi. Projenin temel hedefi; kız
çocuklarının okula gönderilme-
si konusunda katkı sağlamak,
kız çocuklarının erken yaşta
evlendirilmelerini engellemek
için toplumsal bir farkındalık ve
duyarlılık oluşturmak, namus
cinayetlerine ve kadına yönelik
şiddete engel olmaktır.
25 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
TÜBAKKOM 12.DÖNEM GENEL
KURULU SAMSUN’DA YAPILDI
12. Dönem Genel Kurulu ve
13. Dönem Sözcü Seçimi 2526 Nisan 2015 tarihlerinde 42
Baronun Kadın Hakları/Hukuku
Komisyonlarının temsilcilerinin
katılımıyla Samsun’da yapıldı.
Toplantıya Batman Barosu’nu
temsilen Av. Saadet ŞAHİN ve
Stajyer Av. Gülizar YILDIZ katıldı.
Yapılan seçimlerde; Osmaniye
Barosu, TÜBAKKOM 13. Dönem Sözcüsü seçilirken Yürütme
Kurulu üyeliğine ise; Ankara,
İstanbul, İzmir barolarının yanı
sıra Karadeniz Bölgesini temsilen Samsun, Marmara Bölgesini
temsilen Edirne Barosu, İç Anadolu Bölgesini temsilen Sivas
Barosu, Akdeniz Bölgesini temsilen Mersin Barosu, Doğu Anadolu Bölgesini temsilen Malatya
Barosu, Güneydoğu Anadolu
Bölgesini temsilen Batman Barosu seçildi.
Rehber Öğretmenler İstismar ve
Şiddet Vakalarında İzlenecek Yol
ve Yöntemler Semineri
İ
limiz Rehberlik ve Araştırma
Merkezi Müdürlüğü ile Batman
Barosu Çocuk Hakları Komisyonu ve Aile ve Sosyal Politikalar
İl Müdürlüğü tarafından ildeki
tüm rehber öğretmenlere yönelik
istismar ve şiddet vakalarında izlenecek yol ve yöntemler hakkında 02.06.2015 tarihinde Batman
Üniversitesi’nde Batman Barosu
Çocuk Hakları Komisyonu’ndan
Av. Bilal Ayaz tarafından seminer verildi.
26 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
TÜBAKKOM 13.DÖNEM
1.YÜRÜTME KURULU TOPLANTISI
19 Haziran 2015 tarihinde Ankara’da Türkiye Barolar Birliği
Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) 13. Dönem 1. Yürütme Kurulu toplantısı yapıldı.
Toplantıya Av. Saadet ŞAHİN
ve Av. Dilan DÜNDÜZ katıldı.
Toplantıda; TBB Staj eğitim merkezi ile tüm Baroların staj eğitim merkezlerinde “6284 sayılı
yasa ve uygulama yönetmeliği
ve uluslararası sözleşmeler (CEDAW, İstanbul Sözleşmesi vb.)
derslerinin zorunlu ders olarak
konulmasının TBB Yönetim Kuruluna önerilmesi, Baroların Adli
yardım bürolarından atanan avukatların açtıkları Adli Müzaheret
talepli davalarda harç ve mahkeme masraflarının Adli Müzaheretten karşılanması konusundaki
taleplerin yerine getirilmesi için
gerekli yönetmelik değişiklikle-
rinin yapılması amacıyla Adalet
Bakanlığı’na TÜBAKKOM olarak
yazı yazılması, ülkenin çeşitli
yerlerindeki Avukat-Stajyer Avukat-Hakim ve Savcılardan kadın
hikayelerinin“ toplanarak seçici
kurula iletilmesi konusunda Barolar Birliği tarafından tüm barolara çağrı metni gönderilmesi,
“Çocuk Gelinler Kurultayı’nın
2015 yılının Kasım ayı içinde Ankara yapılması, Aile ve Soysal
Politikalar Bakanlığı’ndan 6284
sayılı yasa kapsamında aleyhine
“koruma ve tedbir kararı “ verilenlerin bir kütüğünün oluşturulması ve bunun UYAP ortamında
paylaşılmasının
istenilmesi,
6284 sayılı kanun kapsamındaki başvuruların gizli tutulması,
kişilerin paylaşımı ve görmesine
açık olmaması, tevzi bürolarından bilgi verilmemesine, karar
tebliğe çıkarılıncaya kadar SMS
yoluyla bilgi verilmemesinin istenilmesine bu hususta Adalet
Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na,
Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile Ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı’na
TÜBAKKOM olarak yazı yazılması, Anayasa Mahkemesinin
“resmi nikah şartı olmadan dini
merasim yapılmasına ilişkin
TCK’nin 230/5-6’ncı maddesinin
iptaline karşı AHİM e TÜBAKKOM olarak başvuru yapılmasına ve bu başvurunun basın ile
paylaşılması gibi kararlar alındı.
Ayrıca iki yıllık dönem süresince
yapılacak olan yürütme kurulu ve
genel üye toplantılarının tarihleri
de belirlendi.
27 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
LİSELERDE İNSAN HAKLARI
SEMİNERLERİ
B
atman Barosu tarafından
Batman’da faaliyet gösteren
liselerde temel insan haklarının
anlatıldığı seminerler dizisi gerçekleştirildi. 1136 Sayılı Avukatlık
Kanunu’nun 76. maddesine göre
Barolar “Hukukun Üstünlüğünü,
İnsan Haklarını Savunmak ve
Korumak ” görevine haizdir. Bu
çerçevede Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan izin
çerçevesinde liselerde Baromuza
bağlı avukatlar ve stajyer avukat-
larca insan haklarının konu edindiği seminerler yapıldı. Üçer kişilik ekiplerce sunulan seminerler
üç ana başlık altında öğrencilere
sunuldu. Seminerlerin giriş bölümünde baroların insan haklarını
korumasındaki yetki ve rolleri ile
birlikte temel anlamda insan haklarından neler anlaşılması gerektiği aktarıldı. Seminerlerin ikinci
bölümünde temel insan hakları,
insan hakları düşüncesinin felsefi
ve hukuki temelleri, insan hakları
fikrinin gelişimi, insan haklarının
Türkiye ve dünyadaki tarihi seyri, ulusal ve uluslar üstü insan
hakları metinler, insan hakkı ihlali durumunda başvurulabilecek
temel yol ve kurumlar anlatıldı.
Seminerlerin üçüncü ve son kısmında ise insan haklarının özel
alt başlıkları olan kadın ve çocuk
hakları ile ilgili bilgilendirmeler
katılımcılarla paylaşıldı.
28 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Yeni Meslektaşlarımız Yemin
Ederek Görevlerine Başladılar
12.05.2015 tarihinde Yeni Kültür
Merkezi’nde yapılan törenle Av.
Esra Dilekçi, Av. Cihad Bozkurt,
Av. Seyfettin Taş, Av. Muhhamed Ensar Gürceğiz ve Av. Faysal Başar yemin ederek avukatlık
mesleğini icra etmeye başladılar. Ayrıca 08.10.2015 tarihinde
yapılan törende de yemin eden
Av. Arif İnanç, Av. Merve Kurhan, Av. İzzet Kurtbaş, Av. Gülizar Yıldız, Av. Emin Oğuz ve Av.
Tahir Demir meslek hayatların
başlamış oldular. Yapılan törenlere meslektaşlarımızın yanı sıra,
mesleğe başlayan meslektaşlarımızın aileleri ve sevdikleri de
katıldılar. Meslektaşlarımız ye-
min ederken başta aileleri olmak
üzere , yanında staj yaptıkları
Avukatlara da teşekkür ettiler.
Bu vesile ile biz de aramıza yeni
katılan meslektaşlarımıza çalışma hayatlarında başarılar dileriz.
29 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
İspanya Gezisi
B
aromuzca artık gel neksel
hale getirilen yurtdışı gezilerinin üçüncüsü bu sene İspanya’
ya yapıldı. İş yoğunluğu ve stresini geride bırakan meslektaşlarımız Büyük İspanya turunda
çokça gezip çokça eğlendiler. 8
gün 7 gece olan gezi nin ilk durağı Barcelona’ da ünlü mimar
Gaudi’nin dini eğitimini almış
olduğu ve kendi eseri Sagrada
Familia Kilisesi’nin yapımında
kendisine ilham kaynağı olan,
kutsal “Siyah Meryem” ikonunun dünya üzerinde tek olarak
görülebileceği Büyük Montserrat
Manastırı görüldü. Turun ikinci
günü Gerona & Figueras’ te orta
çağdan kalma mimari yapılarıyla
Gerona şehri, büyük katedrali ve
Yahudi mahallesi, ünlü ressam
Dali’nin doğduğu Figueras kasabası ve Dali Müzesi ziyaret edildi.
Valencia şehri ardından Granada
şehri gezilerek Arabesk mimarisi, havuz ve bahçeleri ile ünlü
UNESCO Dünya Kültür Mirasları
Listesi’nde yer alan Elhamra Sarayı ziyaret edildi. Bunların ardından gidilen Sevilla şehrinde Flamenco Gecesi’ne katılma imkanı
bulan meslektaşlarımız, İspanya
Meydanı, Altın Kule, Paula Rahibeler Manastırı, havuzları ve
bahçeleri ile ünlü Maria Luisa
Parkı ile Santa Cruz Meydanını
da gezdiler. Son olarak başkent
Madrid’ e gelen meslektaşlar 15
y.y.’a kadar Müslüman, Yahudi
ve Hıristiyanların bir arada barış
içinde barındığı, UNESCO tarafından açık hava müzesi ve kültür
şehri ilan edilen UNESCO Dünya
Kültür Miras Listesi’nde yer alan
Toledo’da, dünyanın en zengin
katedrallerinden biri olan ve içerisinde ünlü ressam El Greco’nun
orijinal tablolarının da bulunduğu
Toledo Katedrali, San Juan de
Los Reyes Catolicos Manastırı,
San Martin Köprüsü, Damasquinos (Şam İşi) altın el işçiliğinin
yapıldığı atölyeler ve dükkanlar
ile Toledo’ nun en eski sinagogu
görülerek geri dönüş yoluna giren
arkadaşların Madrid şehrinden
İstanbul’a gelmeleriyle Büyük
İspanya turu sonlanmış oldu. Baromuzun bu geleneğinin önümüzdeki yıllarda da devam etmesini
temenni ediyoruz.
30 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
31 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
Sandıkların Taşınması Kararına Dair Basın Açıklamamız
Seçimler halkın tercihlerinin
ve toplumsal beklentilerinin
siyaset kurumuna yön verdiği
en işlevsel araçlardır. 7 Haziran
seçimleri ile toplumsal barışı
sağlama konusunda siyaset
kurumuna verilen fırsat, bizatihi siyaset kurumunca tüketilmiştir.
Halkın siyasete yön verme aracı olan seçimlerin sonuçları
itibariyle kabul edilmeyip, yeniden seçime gidilmesi ve işin
doğasının aksine siyaset kurumunun toplumsal talepleri
yönettiği bir atmosfere dönülmüş olması siyasete inancı da
zayıflatmıştır.
Daha geçen hafta belediye
başkanları, belediye ve il genel
meclisi üyelerinin de aralarında
bulunduğu ve çoğunluğu se-
çilmiş kişilerden oluşan 26 kişi
tutuklanmıştı. Açık bir hukuksuzlukla seçilmişlerin tutuklanması ile Türkiye’de hukuk eliyle
siyaseti şekillendirme hastalığı
ile bir kez daha yüzleşmiş olduk. Bu haksız tutuklamaların
toplumda yarattığı huzursuzluk henüz canlı iken sandıkların
birleştirilmesi ve taşınması konusunda verilen seçim kurulu
kararları ile sandığın, siyasetin
ve seçimlerin meşruiyetinin
tartışılır hale geleceği açıktır.
Batman’da seçim güvenliği
nedeniyle sandık kurulamayacağı belirtilen mahallelerde
seçim güvenliğini tehlikeye düşüren neredeyse hiçbir olay yaşanmamıştır. Kamuoyunun ve
siyasi parti temsilcilerinin sandıkların taşınması konusunda
bir talebi ve beklentisi dahası
yapılacak seçimler konusunda
güvenlik açısından toplumu
kaygılandıracak bir tek emare
dahi yok iken tam aksine bu
karar toplumda bir huzursuzluk ve gerginlik kaynağı olmuştur.
Seçim kurulu kararı ile devredilemez ve vazgeçilemez bir
anayasal vatandaşlık hakkı olan
seçme hakkı halk için külfete
dönüşecektir. Hiçbir hukuki,
objektif ve makul gerekçeye
dayanmayan sandıkların taşınması kararının, halkın siyasete
serbestçe katılımının engellenmemesi için Yüksek Seçim
Kurulunca reddedilmesi gerekmektedir. 29.09.2015
Saygılarımızla,
Yeni Adli Yıl Açılışı Nedeniyle Yaptığımız Basın Açıklaması
Bugün itibariyle yeni adli yıla
başlamış bulunmaktayız. Bugün aynı zamanda 1 Eylül
Dünya Barış Günü. Bu vesile
ile yeni bir adli yıla başlarken
temel yargısal sorunları ve aynı
zamanda bölgede yeniden
başlayan herkesi derinden yaralayan çatışmalara dair görüş,
öneri ve beklentilerimizi kamuoyu ile paylaşmak gerekmiştir.
Toplumsal barışı sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet duygusudur
Demokratik toplumlarda yargı,
toplumsal meselelerin çözümünde ve siyaset kurumunun
tıkandığı noktalarda bireysel
özgürlükleri ve topluluk hak-
larını güvence altına alarak
demokratik yaşamın devamlılığını sağlamakta ciddi bir işlev
görür. Çünkü toplumsal barışı
sağlayan temel duygu, toplumda yerleşik güçlü adalet
duygusudur. “Öteki”leri baskılama ve öç
alma aracına dönüşen bir
yargısal pratik ile hiç kimse
güvende olamayacaktır.
Ancak maalesef Türkiye’de
yargı doğasından beklenenin
aksine bizatihi sorunların merkezinde yer almakta, sorunları derinleştirmektedir. Bugün
Türkiye’de yargı mensupları da
dâhil olmak üzere yargı eliyle
mağdur edilmemiş neredeyse
hiçbir toplumsal kesim kalmamıştır. Güçler arasında el değiştiren, “öteki”leri baskılama
ve öç alma aracına dönüşen
bir yargısal pratik ile yargı üzerinde denetim sağlayan güçler
de dâhil olmak üzere hiç kimse
güvende olamayacaktır. Soruna kaynaklık eden Anayasa ve
temel metinlerde bir değişikliğe gitmeden, günlük siyasi
ihtiyaçlara göre sürekli müdahaleye konu bir yargısal mekanizmanın adalet üretmesi,
toplumsal barışı sağlayıcı işlevi
mümkün olmayacaktır.
Bu vesile ile daha önce defalarca belirttiğimiz üzere, Türkiye’de çağın gereklerine ve
32 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
toplumsal ihtiyaçlara uygun,
tarafsızlığı ve bağımsızlığı temin edecek bir yargı reformuna
ihtiyaç vardır.
Temel sorunlarını çözemediği
için sürekli “olağanüstü” koşullara mahkûm olan Türkiye’nin
görece normalleşmesi ile birlikte Sıkıyönetim, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve Özel Yetkili
Mahkemeler eliyle verilen kararların meşruiyeti tartışılmış ve
bu gerekçelerle de mahkemeler kaldırılmıştır. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararları
ile birlikte olağanüstü koşulların
ürünü mahkemeler eliyle verilen kararlarda yeniden yargılama yoluna gidilmiştir. Tam da
bu noktada toplumda özellikle
siyasal suçlara ilişkin yargılamalar sonucunda verilmiş kararlara
ilgili genel af ya da en azından
yeniden yargılama yolunun
açılması beklentisi olduğunu
bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Yine yıllardır her vesile ile dile
getirmemize rağmen bulundukları koşullar ve yeterli tedavi
imkânları olmaması nedeniyle
yaşam hakları tehdit altında
olan hasta tutuklu ve hükümlülerin tahliyesi konusunda idari
ve yasal adımların atılmasının
hukuki ve vicdani bir zorunluluk
olduğunu belirtmek isteriz.
Avukatları yargıya ayak bağı
değil, savunma ve adil yargılama hakkının teminatıdır
Yasaların lafzına ve ruhuna sirayet etmiş ve avukatları yargıya
ayak bağı gören anlayışı bertaraf edecek, savunma, dolayısıyla adil yargılama hakkının
teminatı olan Avukatların yar-
gısal süreçlerdeki pozisyonunu
güçlendiren yeni bir Avukatlık
Yasasına da acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Yeni bir Avukatlık
Yasasının yapım sürecine Baroların ve Avukatlarının katılımının
sağlanmasının gerekli olduğu
açıktır.Tam da bu noktada Avukat’ın mesleğin doğasından
kaynaklanan haklarının kullanımını zorlaştıran uygulamaları
ısrarla devam ettiren, avukat
ile mücadeleyi suç ve suçlu ile
mücadelenin bir parçası olarak
kabul eden kolluk uygulamalarının sona ermesi için ayrı bir
adli kolluk teşkilatının ihtiyacına
bir kez daha yinelemek isteriz.
Hiç kimsenin topluma rağmen barış sürecini bitirmeye
hakkı yoktur
Büyük bir toplumsal destekle
başlayan ve artan bir destekle devam eden ve dolayısıyla
hiçbir gücün topluma rağmen
bitirmeye hakkının olmadığı
çözüm süreci maalesef akamete uğramış ve çatışmalar yeniden başlamıştır. Çözüm sürecine toplum, kayıtsız şartsız ve
güçlü destek sunmuş, bu desteğinin yanı sıra, çatışmanın tarafları da sivil siyaset üzerinden
çözüm arayışlarında mutabık
kaldıklarını kabul etmiş ve bu
mutabakatı topluma deklare
etmişlerdir. Çözüm sürecinin
temel karakteri sorunun şiddet
dışı yöntemlerle çözülmesi, sivil
siyaset alanının açılması iken ve
7 Haziran seçimleri ile sivil siyasete açık ve güçlü bir desteğe
rağmen bu yoldan dönülmüş
olmasının toplumsal hiçbir karşılığının olmadığını açıkça ifade
etmek isteriz.
Biri diğerine yeğlenecek bir
şiddet, kutsanacak bir ölüm
ve acı yoktur.Yaşam hakkının
kutsallığı karşısında hiçbir gerekçe ölümü makbul ve meşru
kılmaz. Sivilleri, çatışmanın tarafı olmayan resmi görevlileri
hedef alan saldırıların, yargısız
infazların, kaotik ortamda gerçekleşen cinayetlerin olduğu
bir dönemde barış duygusu ile
birlikte hakikat de kaybolmakta,
tek gerçek olarak geriye maalesef masum insanların yaşamanı
yitirmesi ve onların ardında yaşanan acılar kalmaktadır. Dolayısıyla biri diğerine yeğlenecek
bir şiddet, kutsanacak bir ölüm
ve acı bulunmamaktadır.
Çatışma, saldırı ve operasyonlar barışa ve bir arada yaşama
kültürüne dair inançta derin
kırılmalar yaşanmadan sonlandırılsın
30 Yıl devam eden ve on binlerce insanın yaşamına mal
olan ve özellikle bölgemizde
neredeyse her bireyin yaşamını olumsuz etkileyen acı tecrübelere rağmen geldiğimiz
aşama itibariyle sivil, yaşlı, kadın
ve çocukların yaşamlarına mal
olan yaşam hakkının açıkça ve
pervasızca ihlal edilmesine sebep olan, sivil yaşam alanlarını
tehdit eden, yerleşim yerlerinin
boşalmasına sebebiyet veren
her türlü eylem, çatışma, saldırı
ve operasyonların barışa ve bir
arada yaşama kültürüne dair
inançta derin kırılmalar yaşanmadan sonlandırılmasını, 1 Eylül Dünya Barış Gününde barışa
dair toplum huzurunda verilen
sözlere sadık kalınması çağrısını
yineliyoruz.
33 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
Doğu ve Güneydoğu Bölge Baroları Dönem
Sonu Toplantısı için Konuğumuz oldular.
Çözüm ve Barış Sürecinin Devamnda Israr Talepli Basın Açıklamamız
Kürt meselesinin barışçıl çözümünü amaçlayan çabaların
ürünü olarak 3 Ocak 2013 tarihinde İmralı ziyareti ile başlayan ve seçim öncesi “siyaseten”
askıya alınan sürecin son evresi
Suruç’ta 31 kişinin yaşamını yitirdiği IŞİD saldırısı ve akabinde
meydana gelen karşılıklı saldırılarla maalesef fiilen bitmiştir.
bütün olarak siyaset kurumu
kendi varlık sebebini ortadan
kaldıran ve meşru siyaset araçlarını önemsizleştiren tutum
ve söylemlerinden kaçınması
zorunludur. Bu bağlamda sivil
siyaset alanının parti kapatma, dokunulmazlık tartışmaları ve yargıya müdahale ile
daraltılması, yargının siyaset
Toplum güçlü bir irade beya- ve sivil toplumla mücadelede
nı ile barış sürecine destek ol- araçsallaştırılması gibi yollara
başvurulması sorunun derinmuştur
leşmesinden başka bir sonuç
Çözüm süreci toplumda bul- doğurmayacaktır. Demokrasiduğu geniş destek ve güçlü ye yöneldiği düşünülen hiçbir
karşılık ile genelde siyaset ku- tehdit ve saldırı demokrasi ve
rumuna özelde ise sürecin iki meşruiyetten ayrılmayı meşsiyasi aktörü AKP ve HDP’ ye ru kılmamaktadır. Bu nedenle
tarihsel bir imkân sunmuştur. sürecin aynı zamanda siyaset
7 Haziran seçimlerini bu süre- kurumu için de ciddi bir sınav
cin devamından yana ortaya olduğunu hatırlatmak isteriz.
konmuş bir irade beyanı olarak okumak mümkündür. Tam Barışta ısrarcı olmak ahlaki bir
da bu noktada daha cesur ve yükümlülüktür
güçlü adımlar atılması ve çatış- Hiçbir gerekçe, yaşam ve bamasızlık halinin kalıcı bir barışa rış hakkının ihlal edilmesinin
dönüşmesi beklenmekte iken gerekçesi olamaz. Bütün bu
yeniden onlarca kişinin hayatı- tartışmalar içinde tartışılmayana mal olan çatışmalı ortama cak tek gerçek insan yaşamının
dönülmüş olmasının faturası kutsallığı ve onurlu bir yaşamın
da vebali de büyük olacaktır. koşulu olan barış hakkıdır. HiçDaha büyük bir siyasal kazanç bir hamasi nutuk, bir annenin
amacıyla şiddet diline sarılmak ömür boyu taşıyacağı acıyı
topluma da siyasete de kay- hafifletmez, hiçbir slogan bir
çocuğun hayatındaki boşluğu
bettirecektir
doldurmaz. Bu gerekçelerle
On yıllardır yaşadığımız acı tec- barışta ısrarcı olmak herkes
rübeler daha büyük siyasi ka- ama herkes için ahlaki bir yüzançlar elde etmek için şiddet kümlülüktür.
diline sığınan hiçbir aktörün
kazanmadığını tam aksine kay- Her gün devam eden yaşam
bettiğini ortaya koymuştur. Bir hakkının ihlalinin ve hatta ölü
bedenlere yönelen cinnet ha-
linin sona ermesi, nihai barışın
tesisinin önkoşulu olarak ellerin
tetikten çekilerek çatışmasızlığın sağlanmasının bu ülkenin
en acil ihtiyacıdır.
Batman Barosu olarak insan
yaşamından ve barıştan yana
tutumumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Bütün bir siyaset kurumunu toplumun ve farklı toplumsal kesimleri temsil eden
STK’ların barış çağrılarına kulak
vererek barış çabalarına kaldığı yerden devamı konusunda
çaba göstermeye çağırıyoruz. 34 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
İran'daki İdam ve İnfazların Kınanmasına Dair Doğu ve Güneydoğu Bölge
Baroları Basın Açıklaması
İran İslam Cumhuriyetinde son
bir yıl içerisinde idam kararları ve
infazlar giderek artmaktadır. İnfazlar, başta Kürt siyasi hükümlüler
olmak üzere politik niteliği olan
suçlar için de yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. En son Kürt çocuk
siyasi tutuklu 17 yaşındaki Samen
NESİM in idam hükmünün de infaz edildiği bildirilmektedir. Çin,
Mısır, ABD, Suudi Arabistan gibi
idam cezası uygulamalarının olduğu ülkeler arasında 2014 Yılı itibarı
ile idam cezalarının infazların en
yüksek olduğu ülke İran devletidir.
Birleşmiş Milletlerin (BM) resmi
verilerine göre; İran’da 2013 yılında; idam edilen kişi sayısı 369 iken
2014 yılında 25 kadın, 13 çocuk olmak üzere toplam 752 insan hakkında verilen idam kararı infaz edilmiştir. Bu verilere göre; İran’da son
12 yılda idam kararlarının infazı, en yüksek rakama ulaşmıştır. Gayrı
resmi rakamlara göre ise bu sayı
daha fazla olup BM özel Raportörü
Ahmet Shaheed, geçtiğimiz günlerde İran’da ki bu ürkütücü tabloyu Dünya kamuoyuna ayrıntılı bir
raporla duyurmuştur.
İran Devlet, bu yaygın ve sistemli idamları kamuya açık alanlarda
infaz etmekte, çocuklar dahil sivil
insanların önünde ve toplu olarak
bu vahşeti sergilemektedir. İran bu
tutum ve uygulaması ile insanlığın
şu ana kadarki birikim ve değerlerini hiçe saymakta, uluslar arası insan hakları belgelerinin koruduğu
yaşam hakkına en ufak bir saygı
göstermemektedir. Tüm suçlar bakımından ve özellikle fikirsel ve po-
litik niteliği olan suçlar bakımından
idam cezası devlet eliyle işlenmiş
tasarlanmış cinayetlerdir. Ne yazık
ki İRAN Devleti neredeyse her gün
bu CİNAYETLERİ işlemeye devam
etmektedir. İran İslam Cumhuriyetinin bu uygulamaları isminde “İslam” kelimesi olan ve her gün kafa
keserek muhalifleri ateşle yakan
“İŞİD” adlı örgütten özü itibariyle
farkı bulunmamaktadır.
HAKKÂRİ BAROSU İdam Cezası, niteliği ve uygulanması bakımından aynı zamanda
gayrı insanı bir muamele ve işkence oluşturmakta, bu yönüyle
utanç verici ve insan onurunu
ayaklar altına alan bir uygulamadır.
ŞIRNAK BAROSU Biz aşağıda isimleri yazılı Barolar
olarak, İran İslam Cumhuriyet’inin
idam ve infaz uygulamalarını kınıyor, protesto ediyoruz!
İran Devletini başta yaşam hakkı
olmak üzere uluslar arası belgelerde yazılı yükümlülüklere uygun
davranmaya ve insani değerlere
saygı göstermeye davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile sunulur. ADANA BAROSU ANKARA BAROSU MERSİN BAROSU ADIYAMAN BAROSU AĞRI BAROSU BATMAN BAROSU BİNGÖL BAROSU BİTLİS BAROSU DERSİM BAROSU DİYARBAKIR BAROSU 35 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
IĞDIR BAROSU KARS - ARDAHAN
BÖLGE BAROSU MARDİN BAROSU MUŞ BAROSU
SİİRT BAROSU
ŞANLIURFA BAROSU
VAN BAROSU
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
14 Mart Doğu ve Güneydoğu Bölge Baroları Batman Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi Baroları 14 Mart 2015
tarihinde Batman’da toplanarak gündemdeki toplumsal,
hukuki ve siyasal meselelere
ilişkin aşağıda belirtilen hususlarda görüş birliğine varmıştır:
1- Yaklaşmakta olan Newroz
Bayramı ile birlikte çözüme
dönük umutların yeşerdiği ve
beklentilerin arttığı bir dönemde uzun süredir devam eden
çatışmasızlık ortamının kalıcı
barışa evrilmesi için yürütülen
çalışmaların kayıtsız ve şartsız
desteklendiği, bu çerçevede
oluşturulacak izleme heyetine
Bölge Barolarının da katkı sunmaya hazır olduğu ifade edilmiştir.
Ancak çözüm sürecinin günübirlik siyasi hesaplara kurban
edilmemesi yönündeki genel
toplumsal kabul, iç güvenlik
paketinin ısrarla çıkarılması ile
zedelenmiştir. Bu durum yakın
zamanda yapılan ortak açıklamanın oluşturduğu heyecanı
da gölgelemiştir. İç güvenlik
paketinin bir kısmının Meclis’den çekilmesi yeterli görülmemiş, paketin tamamının
çekilmesi yönünde genel bir
irade ortaya çıkmıştır.
Genel seçimlerin yapılması ile
birlikte oluşacak yeni Meclis,
çözüm sürecini başarıya ulaştıracak ve tüm toplumsal kesimlerin beklentilerine cevap
olabilecek yeni bir anayasa
yapımına hızla başlamalıdır.
Bu bağlamda tüm toplumsal
kesimlerin temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alacak
yeni bir Anayasaya ihtiyaç olduğu bir kez daha vurgulanmıştır.
Bununla beraber yaşam hakları devletin güvencesi altında
olan hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması-infazının ertelenmesi gibi bir dizi
idari pratikle bile çözülebilecek
bir meselenin çözümünün ertelenmemesi çağrısında bulunulmuştur.
2- Demokratik bir toplumun
vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin, seçim sürecinde
örgütlenme, propaganda faaliyetlerini kamusal bir baskıya
maruz kalmadan yürütmesinin; bu bağlamda halk iradesinin sandığa tam olarak yansıması için demokratik ve adil bir
seçim dönemi geçirilmesinin
önemi vurgulanmıştır.
Son dönemde özellikle üniversitelerde yaşanan olayların,
provakasyonlara ve toplumsal
gerginliklere sebebiyet verme
tehlikesi barındırdığından yaklaşan seçimin güvenliğini zedeleyeceğine dikkat çekilmiştir.
3- Daha önce Pozantı Cezaevi’nde yaşanan ve toplum
vicdanını derinden yaralayan
çocuk istismarı vakalarına ilişkin etkin bir soruşturma yapılmamış ve sorumlular yargı
önüne çıkarılmamıştır. Kamu
görevlilerinin işlediği suçlardaki
cezasızlık politikaları başka ce-
zaevlerinde de benzer suçların
işlenmesine neden olmuştur.
Bölge Baroları bu nedenle çocuk cezaevlerinde yaşanan
ihlallerle ilişkin inceleme ve raporlama kararı almıştır.
4- Kadına karşı şiddet son dönemlerde yoğun bir biçimde
artış göstermiş ve bu nedenle
kamuoyunda yoğun bir duyarlılık oluşmuştur. Bu çerçevede
özellikle idari pratiklerin yasal
mevzuata cevap olamadığı,
yaşam hakkını koruma yükümlülüğü bulunan kamusal makamların kadına karşı şiddetle
etkin mücadele etmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.
5- Kobané’nin yeniden inşası
sürecine Bölge Barolarımızın
insani ve maddi katkı sunması
konusunda görüş birliğine varılmıştır.
6- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Partiya Azadiya
Kurdistan (Kürdistan Özgürlük
Partisi) isimli siyasi partiye, “Tüzük, program ve isminde Kürtçe kullandığı ve Kürtlerin devlet olma hakkını savunduğu…”
gerekçesiyle ihtarda bulunması
demokratik değerlere, örgütlenme ve ifade özgürlüğüne
aykırı bulunmuştur. Bu çerçevede Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Türkiye’nin taraf
olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Hakları Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ne uyması beklenmektedir.
36 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
7- Mısır ve özellikle İran’da evrensel insan hakları hukuku tarafından mahkum edilen siyasi
idamlar kınanmış ve her türden
idamın bir ceza yöntemi olmaktan çıkarılması gereği vurgulanmıştır. Her gün yeni infaz haberleriyle gündeme gelen İran’a
karşı Bölge Baroları tarafından
somut ve etkin kampanyaların
yapılması kararlaştırılmıştır.
gündeme alınarak sonuçlandırılması çağrısı yapılmıştır.
GAZİANTEP BAROSU 9- İnsanlık tarihine kara bir leke
olarak geçen Halepçe Katliamı’nın yıldönümü nedeniyle yaşamını yitirenler ve yakın zamanda kaybettiğimiz büyük insan ve
barış abidesi Yaşar Kemal’i saygı
ve rahmetle anıyoruz.
IĞDIR BAROSU
ADIYAMAN BAROSU
SİİRT BAROSU 8- Roboski Katliamı ve Tunceli
Barosu Başkanı Av. Uğur Yeşiltepe hakkında Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların
kamuoyunda yarattığı infial de
dikkate alınarak toplumun beklentileri doğrultusunda ivedilikle
AĞRI BAROSU ŞANLIURFA BAROSU BATMAN BAROSU ŞIRNAK BAROSU BİNGÖL BAROSU TUNCELİ BAROSU BİTLİS BAROSU VAN BAROSU
HAKKARİ BAROSU KARS-ARDAHAN
BÖLGE BAROSU MARDİN BAROSU MUŞ BAROSU DİYARBAKIR BAROSU Diyarbakır Patlaması, Erzurum ve Bingöl Olaylarına Dair Basın Açıklaması
Önceki gün Bingöl’de HDP
seçim aracı şoförünün katledilmesi, akabinde Erzurum’da
HDP’nin düzenlediği seçim
mitinginde seçim faaliyetinin
cebir, tehdit ve şiddetle engellenmek istenip yüze yakın
yurttaşın yaralanması olaylarının üzerinden bir gün bile
geçmeden dün de bu kez
Diyarbakır’da hain eller devreye girerek barışçıl bir mitinge
bombalı saldırı yapmış, son
bilgilere göre 4 yurttaş hayatını
kaybetmiş, 416 yurttaş ise yaralanmıştır.
Bingöl, Erzurum ve Diyarbakır’da yaşanan saldırıları şiddetli
bir biçimde lanetliyor, saldırılarda hayatını kaybedenlere
Allah’tan rahmet, yaralılara da
acil şifa diliyoruz. Yaşanan sal-
dırılara ilişkin kamu makamlarının etkili ve tarafsız bir soruşturma yürütüp fail/failleri yargı
önüne çıkarmasının önemini
vurguluyoruz.
Siyasal örgütlülüğü ifade eden
partilerin kurulması, hiçbir engel ve baskı ile karşılaşmadan
faaliyet yürütülmesi ve çok doğal olarak seçimlerin yapılması
demokratik yaşamın vazgeçilmez gereklerindendir. Bireysel
olarak seçme ve seçilme hakkından, siyasal partilerin tüm
faaliyetlerine kadar bütün haklar, ulusal ve uluslararası hukukun güvencesi altındadır.
Ancak maalesef Türkiye’de seçimler, genellikle demokratik
değerlerin yaşama geçtiği ve
sorunların siyaset eliyle çözüm
bulduğu mekanizmalar olmaktan çıkmakta ve tam aksine
bir işlevle gerginlik ve çatışma
süreçlerine dönmektedir. Türkiye’de siyaset kurumuna dair
yapısal sorunların yanı sıra siyasi parti ve aktörlerin söylem ve
tutumları da bu gerginliği besleyen temel sebeplerdendir.
Açıkça söylemek gerekir ki, Sayın Cumhurbaşkanının bulunduğu makamı da tartışmaya
açacak şekilde seçimlere taraf
olması, propaganda faaliyetlerinde bulunması, kamu gücünü ve kaynaklarını özellikle
muhalefet partileri aleyhine
kullanması seçimin doğasını
bozan en önemli etmenlerdendir.
37 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
Yine sorumluluk makamında bulunan ve kamu gücünü
kullananların, siyasi kimliklerini
kamusal görevlerinin üzerine
çıkarması gerginliği besleyen,
arttıran nedenlerden biridir.
Seçim sürecine girildiği günden bugüne bütün uyarı ve
hassasiyetlere rağmen özellikle “sistem dışı” görülen parti
ve adaylara dönük fiili saldırılar
karşısında maalesef önlem alınmamış, tam aksine bu saldırıları
körükleyici bir dil kullanılmıştır.
Yarın yapılacak seçimler, ül-
kenin demokratik gereklerinin
yanı sıra, çözüm süreci için de
önemli bir eşiktir. Sorunların
çözümü ve şiddetin devre dışı
kalması için siyasetten başka
önerilebilecek bir yol bulunmamaktadır. Tam da seçimden bir
gün önce, seçim güvenliğinin
devletçe sağlanması gereken
bir zamanda, siyasi parti üye ve
sandık görevlilerine dönük birçok kentte yapılan operasyonları seçim barışına dönük saldırı
olarak niteliyor ve kınıyoruz.
sorumluluk makamında olanlar
olmak üzere, toplumun tamamını demokratik değerlere sahip çıkarak seçimin barış içinde
geçmesi için söylem ve tutumlarında duyarlı olmaya çağırıyoruz. Yarın yapılacak seçimin halkın kendi kanaatlerini serbestçe
ifade etmesinin güvence altına
alındığı koşullarda yapılması ve
seçimin barışçıl bir şekilde geçmesi için sürecin aktif bir şekilde takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.
Batman Barosu olarak, başta
kamu gücünü kullananlar ve
son tezahürüdür. İnsan hakları
değerleri açısından kabul edilemez olan siyasi idamları kınıyor
ve her türden idamın bir ceza
yöntemi olmaktan çıkarılması
gereğini vurguluyoruz.
ve son olarak bugün Adana
ve Mersin’de il binalarına yönelik bombalı saldırılar, sadece
HDP’ye dönük saldırılar değil
aynı zamanda seçim güvenliği
ve sivil siyasete yönelik saldırılardır.
Basına ve Kamuoyuna
Siyasi partiler, demokrasilerde
bir yandan örgütlenme ve siyaset yapma hakkının, diğer
yandan halk iradesinin temsilinin en önemli aracıdır. Toplum
ve ülke sorunlarının çözümü
konusunda siyaset kurumunun
her türlü özgürlük alanından
faydalanması bir gerekliliktir.
Ancak özellikle Ortadoğu coğrafyasında demokrasinin sürekli
olarak tehdit altında olması ve
darbelerle kesintiye uğraması,
siyasetten beklenen rolün gerçekleşmesine engel olmaktadır.
Vesayetçi yapıların toplumsal
farklılıkları ve onları temsil eden
siyasi anlayışları sistem dışı kabul ederek demokrasi dışı yollarla devirme örnekleri maalesef günümüze kadar devam
etmektedir.
Nitekim Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbe ile devrilmesi
ve askeri vesayetin etkisi altındaki Mısır yargısınca idam kararına çarptırılması bu anlayışın
Türkiye’de, Mısır’daki sivil siyasete yönelik demokrasi dışı
müdahaleler ve en son idam
kararına ilişkin oluşan hassasiyet, konu seçim ve Türkiye’deki
siyasi partiler olduğunda yerini
eskinin hastalıklı-dışlayıcı anlayışına bırakmaktadır.
Batman Barosu olarak, HDP’ye
yapılan saldırıları kınıyor, Adana
ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılıklarından seri, etkili ve tarafsız
bir soruşturma yaparak faillerin
yargı önüne çıkarılmasını talep
ediyoruz.
Son dönemlerde ve özellikle Halkların Demokratik Partisi
(HDP)’nin seçimlere parti olarak
girme kararı almasından sonra
Hükümet çevrelerinin her türlü
muhalefeti meşru siyaset kurumu dışında görmesi ve kriminalize etmesi önümüzdeki seçim
güvenliği açısından kamuoyunda ciddi endişelerin oluşmasına
neden olmuştur.
Bu anlamda, seçime katılacak tüm siyasi partilerin seçim
barışını zedeleyecek söylem
ve tutumlardan kaçınması ve
özellikle devlet kurumlarının
bu dönemlerde öncelikli rollerinin siyasal faaliyette bulunma
hakkının korunmasına yönelik
gerekli genel ve özel önlemleri almak olduğunu hatırlatmak
istiyoruz.
Son bir aydır Türkiye’nin birçok yerinde seçim bürolarına
38 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
B A S I N
AÇ I K L A M A L A R I
Afyon Barosu Üyesi Meslektaşımız Av. Umut Kıliç'a Yapılan Maruz Kalma Polis
Şiddetine Dair Basın Açıklamsı
Afyon Barosu üyesi meslektaşımız Av. Umut Kılıç, 21.04.2015
tarihinde Adli Yargı Hakim ve
Savcılık mülakatı esnasında
mülakat heyetine mülakatlardaki haksızlıkları anlatmak istemiş ancak heyetin tahammül
göstermeyip polis zoruyla kendisini dışarı çıkarması karşısında
iddia edilen sözleri sarf etmiş,
bunun üzerine de sevk edildiği
Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği
tarafından ‘Cumhurbaşkanı’na
hakaret ve kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret’ suçlarından tutuklanmıştır.
Bu kararı veren hakimin Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi içtihatları
ile yerleşik yargı içtihatlarından
haberdar olmaması teorik olarak mümkün değildir. Ancak
bu duruma rağmen delilleri
karartma ve kaçma şüphesi olmayan bir avukatı hakaret gibi
bir suçtan tutuklaması Türkiye
yargısının geldiği nokta itibariyle hazin bir durumdur.
lanan meslektaşımızın bir an
önce serbest bırakılmasını dilemekte, Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu’na da yetkisini
kötüye kullanan hakim hakkında işlem yapması çağrısında
bulunmaktadır.
Bir kararın hakim tarafından
verilmesi o kararın yasal, hukuki ve meşru olduğu anlamına
gelmez. Hakim kararlarının tartışılıyor olması ülkedeki hukuki
güvenliğin kalmadığının da
işaretidir.
Batman Barosu Başkanlığı
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Batman Barosu, Afyon Barosu
ile dayanışma duyguları içinde
olduğunu belirtirerek, tutuk-
39 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Z İ YA R E T L E R
Askon Batman Şube Ziyareti
Siirt Baro Başkanı Ziyareti
Tahir Elçi
Diyarbakır Baro Başkanı
Ziyareti
Sahip Kıran
Stratejik Araştırma Merkezi
Ziyareti
A R A M I Z A
K AT I L A N L A R
Av. Arif İnanç
Av. Besna Arslan
Av. Cihat Bozkurt
Av. Durmaz Özüş
Av. Emin Oğuz
Av. Ensar Gürceyiz
Av. Yunus Emre Hamidi
Av. Faysal Başar
Av. Gülizar Yıldız
40 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
A R A M I Z A
K AT I L A N L A R
Av. İzzet Kurtbaş
Av. Merve Kurhan
Av. Muhammed Işık
Av. Ömer Altın
Av.Özhan Yaman
Av. Recep Görün
Av. Resul Ertuğrul
Av. Tahir Demir
41 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Kültür-Sanat
Cihûyê Xweşkok
Nivîskar: Elî Elmuqrî
Wergera ji Erebî: Ebdelah Şêxo
Navê resen: Elyehudi Elhali
Weşanxane: Lîs
Û em ketin sala hezar û pêncî û çaran,
li gor salnameya mislimanan.
Salim kurê neqişkarekî cihû ye. Li Rîdeyê li Taxa Cihûyan dimîne. Fatima
jî keça miftiyê Rîdeyê ye. Salim wextê
piçûk e hin xizmetên nav mala miftî
dike. Dema hevaltiyek di navbera wî
û Fatimayê de çêdibe salim duwanzdeh, Fatima hivdeh salî ye. Xuyaye ku
hê wan dema Fatima dil dikeve Salim
û jê re dibêje ez ê ji vir û pê de te fêrî
xwendinê bikim. ‘Cihûyê Xweşkok’
navê Fatimaye ku li Salim kiriye û yekem bêjeya ku hînî Salim dike jî ev e.
Ne ji bo xatirê Xwedê lê ji bo xatirê
Fatimayê Salim hin ayetên Quranê
ji ber dike. Dema bê hemdê xwe li
malê dixwîne dê û bavê cihûyê xweşkok ji vê yekê aciz dibin û nahêlin
Salim here xwendinê. Li ser vê yekê
Fatima tê bi bavê Salim re diaxife û
ew qayîl dike lê piştî demeke din vê
carê bavê Salim ji bo ku neqişkariyê
bike Salim tîne ba xwe. Piştî pênc şeş
meh derbas dibin Fatima û salim fêm
dikin ku jiyaneke bêyî hev ne pêkan
e. Fatima hemû metnên dînê Mihemedî tevîhev dike û ji xwe re vê yekê
dibîne: Fetwaya Ebû Henîfe ya ku
destûrê dide jineke misliman a kamil
ku bi mêrekî cihû re bizewice. Lê her
du jî dizanin ku dê û bavên wan ne
destûrê didin wan ne jî rehetî. Yekê
nakin dudo û bi hev re direvin.
Piştî revê li gundekî cihûyan bi cîh dibin ku hin xizmên Salim jî tê de hene.
Lê Salim mislimantiya Fatimayê ji wan
vedişêre heta ku Fatimayê di ber welidîna kurekî de diçe ber dilovaniya
xwe. Vêca Salim dibêje Fatima ji dîne
Mihemedî ye û divê li gor şertên dînê
xwe bê veşartin. Lê cihû Fatimayê di
goristana xwe de napejirînin. Salimê
bêçare Fatimaya reben dibe ji bo ku
di nav miriyên mislimanan de veşêre
lê ji ber ku Fatimayê bi yeki cihû re reviye li gor misliman tekfîr bûye û ew
jî nahêlin ku Fatima di goristana wan
de bê veşartin. Salim ji neçarî Fatimayê li ciyekî nêzî goristana cihûyan
bin ax dike.
Salim û kurê xwe yê şîrmij bi tena serê
xwe dimînin. Salim kurê xwe dibe ba
xizmeka xwe ji bo ku wî bimijîne lê
jina cihû dibêje li gor dînê me zarok
li ser dînê diya xwe ye û ez wî namijînim. Cihûyê Xweşkok mecbûr dimîne
lawikê xwe bibe cem xizmên Fatimayê. Lê li gor mislimanan jî zarok li
ser dînê bavê xwe ye û ew kurekî cihû
namijînin.
Salim li kurê xwe yê şîrmij xwedî derdikeve û rojekî biryar dide ku here ser
mezheba Fatimayê lê ne ji bo xatirê
îslamê tenê ji bo xatirê Ebû Henîfe û
Fatimayê. Salim demekî dirêj katibiya
Ebû Henîfe dike lê wextê cihû ji wir
tên mişextkirin dilê wî nade ber û bi
xef tevlî karwana cihûyan dibe.
Piştî salan dema ku Salim diçe ser dilovaniya xwe, kurê Salimê cihû û Fatimaya misliman dixwaze hestiyê dê
û bavên wî de heman gorê de bibin
xwelî lê tu rêyeka ku misliman an jî
cihûyan qayîl bike nabîne. Li ser vê
yekê şevekî diçe hestiyê her duyan
dike kîseki wenda dibe.
‘Yarek e ji ola Mihemedî ye
Heger ez nêzîkê wê dibim
Ez bi payeberzî pê re dijîm
Heger ez bimrim li min negrin xelkîno Û min li kêleka wê bin ax bikin û
veşêrin’
42 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Satranç
Kitabın Yazarı:Stefan ZWEIG
Orijinal İsmi:Schachnovelle
Çevirmen:Ayça SABUNCUOĞLU
Özgün Dili:Almanca
Yayınevi: Can Yayınları
Yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna
hiçlik kadar baskı yapamaz.
“Satrancın çekiciliği temelde tek bir
şeyden kaynaklanır:stratejisinin farklı
beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden.”
“…akla gelebilecek en zekice soyutlama yoluyla.Bize hiçbir şey yapmadılar.
Bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler,çünkü bilindiği gibi yeryüzünde
hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar
baskı yapamaz.”
Kitabın Yazarı:Sabahattin ALİ
Özgün Dili:Türkçe
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:268
İlk Basım Tarihi:1940
"İsteyip istemediğimi doğru dürüst
bilmediğim, fakat neticede aleyhime
çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu
nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime
almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma
tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum
gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık
görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması…
İçimizdeki şeytan pek de kurnazca
olmayan bir kaçamak yolu…İçimizde şeytan yok…İçimizde aciz var…
Tembellik var…İradesizlik,bilgisizlik ve
bunların hepsinden daha korkunç bir
“Raslantı sonucu eline geçirdiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek
bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve
giderek bu tutkusu yüzünden beyin
hummasına yakalanan Dr.B.’nin öyküsüdür görünüşte satranç.Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.
Stefan Zweig ‘ın Brezilya’da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942’deki
intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç,Avrupa kültürünün
nasyonal sosyalist tehlike altında yok
oluşuna işaret eder.Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda
etmeyi seçen Zweig’in son yapıtı satranç,gerilimli kurgusu ve kahramanın
ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla,kısa ama her bakımdan etkileyici
olağanüstü bir uzun öyküdür.”
şey:hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…”
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve
güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını"
gösteriyor Sabahattin Ali.Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki
şeytan"a keskin bir bakış.
“Dünyadaki yalancı peygamberleri
yetiştirmek ve beslemek için en iyi
gübre,işte bu bilmeden inanmak için
çırpınan kalabalıktır.”
“Unutmayın ki,dünyada en korkunç
şey,ümidini kaybetmektir.Bu söylediğim gibilerin az ve kendilerini henüz
göstermemiş olması,günün birinde
iyinin,doğrunun ve kıymetlinin hakim
olacağından ümidi kesmeyi icap ettiremez…Bugün burada teker teker
yaşayan ve çalışanlar yarın birleşince
bir kuvvet olacaklar ve en kuvvetli silahı:haklı olmak silahını ellerinde tutacaklardır.”
43 • Batman Barosu Yayın Organı | Bülten Sayı: 8 - 2015
Keyifli Anlar
Gerçek Lezzetler
0488 214 09 99
0488 212 09 99
TPAO Tesisleri - BATMAN
www.cafepetrol.com
T. Özal Bulvarı - BATMAN
www.batmanmado.com

Benzer belgeler