PDF İndir

Transkript

PDF İndir
50
Sayı 50 Eylül - Ekim 2009
Türkiye’de
mühendislik
e¤itimi
“Sel felaketinin ard›ndan”
Yeni flehirleflme
önerileri
Kent ve Yaflam:
Diyarbak›r
Unutulmamas› gereken
Bir Âbide fiahsiyet
Ekrem Hakk› Ayverdi
22
32
Ya¤mur ya¤d› cila
döküldü...
Prof. Dr. ‹lhami Karayalç›n:
“Mühendis hayata bütünlükle
bakan kiflidir”
‹mtiyaz Sahibi
Mimar ve Mühendisler Grubu adına
Avni Çebi
Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü
Adem Sarı
Editörler
A. Kadir Mermertaş
M. Emin Eren
Fatih Göksu
Yay›n Kurulu
Prof. Dr. Nazif Gürdoğan,
Prof. Dr. Nizamettin Aydın,
Dr.Hayri Baraçlı,
Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet İşci,
Osman Arı, Yakup Güler,
Mehmet Çelik, Yavuz Sarı,
Mehmet Bukayır
Yay›n Dan›flma Kurulu
Adnan Çelik, Bilal Ekşi, Nail Olpak,
Oral Avcı, Yılmaz Aluç, Yusuf Aksu,
Fatih Dönmez, Dr. Namık Ak
Reklam
İsmail Şaşmaz
[email protected]
Görsel Yönetmen
Nevzat Albayrak
‹letiflim Adresi
Kuştepe Biracılar Sok. No: 7
Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 212 217 51 00
Fax: 212 217 22 63
Web: www.mmg.org.tr
E-posta: [email protected]
Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu
sahiplerine aittir.
Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
‹çerik ve Yap›m
AJANS P‹KSEL
Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7
Mecidiyeköy/İstanbul
Tel: 212 273 27 50
Fax: 212 273 27 51
Web: www.ajanspiksel.com
E-posta: [email protected]
Bas›m
Milsan Basın San. A.Ş.
0212 471 71 50
Yay›n Türü
İki ayda bir yayınlanır.
Yerel Süreli Yayın
4 Baflkandan: Daha iyiyi ve hikmeti ararken
6 Bizden Haberler
12 Haber
20 Haber Analiz: Ya¤mur ya¤d› cila döküldü
60 Kent ve Yaflam: Diyarbak›r
68 Makale: AR-GE ve mühendislik
74 Söylefli: YEM Yay›nlar›
78 Makale: Mustafa Özel, Ülker’den 3 yönetim dersi
80 STK Tan›t›m : ‹ZODER
83 Makale : Ali K›l›ç
86 Makale: Marifet garajda m›?
88 Ekrem Hakk› Ayverdi
92 Sinema ve Mühendislik: Kwai Köprüsü
36
20
Haber-Yorum:
Ulafl›m ve haberleflmede
ileri teknoloji dönemi bafll›yor
DOSYA
Türkiye’de mühendislik e¤itimi
Geliflmifl ülkeler art›k inovasyon da denilen yenilikçi bir
döneme do¤ru h›zla gidiyor. Mevcut olan› devam
ettirmek ve yeni ürünler üretmek bu yenilikçi hareketin
bir sonucu olarak karfl›m›za ç›k›yor. Bu yeni teknolojinin
ilk ad›m›n› da e¤itim oluflturuyor. Bu yenilikçi hareketin
içinde olacak, ülkesini daha yüksek seviyeye ç›karacak
mühendisler art›k sadece bilgiyi ö¤renme de¤il bilgiyi
üretime dönüfltürecek bir e¤itim sürecinden geçmelidir.
Mimar ve Mühendis Dergisi olarak bizde bu say›m›zda
bu sürecin nas›l olmas› gerekti¤ini sorgulad›k. Üniversite
camias›ndan, ifl dünyas›ndan uzmanlarla konuyu ele
alarak bilgiyi üretime dönüfltürecek mühendislerin nas›l
yetiflmesi gerekti¤i, dünyada bunun nas›l yap›ld›¤› sorular›na cevaplar arad›k.
28
Mimarl›k: Mehmet ‹flci
“Sel felaketinin ard›ndan”
Yeni flehirleflme önerileri
64
Söylefli:
Orhan Yavuz
70
Mimarl›k Mühendislik:
Endülüs Nasri Mimarisi’nde
alan ve hacim
Baflkandan
Daha iyiyi ve
hikmeti ararken
M
imar ve Mühendisler Grubu olarak Ekim ay› ile
beraber yeni bir faaliyet dönemine bafllam›fl oluyoruz. Bu dönemde, May›s ay› içersinde yap›lan
Genel Kurulumuzda sözünü etti¤imiz yeni bir tasavvur
inflas› ve medeniyet yolunda üç kavram›n çok önemli oldu¤unu, bundan sonraki MMG faaliyetleri ve söylemlerinde bunlar›n ana mihenk noktas› olaca¤›n› bahsetmifltik. Bunlar: Hikmet, ‹mar ve ‹hsan kavramlar›yd›. ‹ddiac›
olmadan sab›r, aflk ve azimle bu kavramlar› hayat›m›z›n,
eylemlerimizin ve söylemlerimizin dili haline getirmeye
çal›flmal›y›z.
Bu kavramlardan birincisi olan Hikmet’i bir yiti¤imiz gibi
görüp her yerde; do¤uya veya bat›ya aittir demeden, geçmifle veya bugüne ait demeden aramaya ve sahip ç›kmaya çal›flaca¤›z. Hikmet kelimesi birçok anlam› ça¤r›flt›ran
bir kavramd›r; bilgi, anlama, kavrama, varl›klar›n ve olaylar›n özüne ve s›rr›na vak›f olma, varl›k düzeninde her fleyi yerli yerine koymak, do¤ru ve güzel ifllere yönelmek,
sa¤lam bilgi ve bu bilgiden ortaya ç›kan iyi ifl, davran›fl ve
tutumlar› ifade etmektedir.
Veriden, bilgiye, bilgiden malumata, malumattan bilgeli¤e giden yolda, insan sürekli anlama ve anlamland›rma
süreçlerini hayat serüveninde yaflar. Bütün bu çabalar›n
sonucu bir arama ve ar›nma ameliyesinin kendisidir. ‹nsanl›k tarihi varl›k ve bilgi alg›lamas›n›n farkl› yorumlar›
ve bu yoruma dayal› faaliyetlerin oluflturdu¤u medeniyetlerin etraf›nda dönmektedir. Bilginin malumata indirgendi¤i, insanlar›n bilgiyi ve eflyalar› çok h›zl› bir flekilde
tüketti¤i bir zaman diliminde yaflamaktay›z. Etraf›m›zda
olan birçok güzellikleri fark etmeden, yaflam› kendimiz ve
çevremiz için s›k›c› ve bo¤ucu hale getirmekteyiz. Bütün
bu h›zl› dönüflümün ve bilgi kirlili¤inin içerisine kadim
olan› unutmadan varl›¤›m›z›n ve yaflam›m›z›n derin anlam ve bütünlü¤ünü kaybetmeden yaflamak için etraf›m›zda olup bitenleri, kendimizi do¤ru tan›mlamak, hayat› daha saf ve derin anlamland›rmak için geçmiflin derin
birikimini bugünün h›zla tüketilen bilgisi üzerine düflünerek, hikmeti arama yolculu¤umuza her zaman fark›nda
olarak devam etmeliyiz.
Hikmetin ve bilgeli¤in diliyle bütün varl›¤›, insan› ve zaman› kuflanmal›y›z. Konuflurken, bir problemi çözerken,
bir ifli yaparken, bir sorumlulu¤u yerine getirirken, anlayan, kolaylaflt›ran, iyi haber veren bir fert ve toplumu infla ve ihya etme hassasiyetimizi her zaman korumal›y›z.
Adeta hikmeti kendimize az›k edinmeliyiz. Bilmeliyiz ki
insan bu âlemin özüdür. Bu âlem insan›n kendisidir. Buna ancak arayanlar ulafl›r. Bir sözünde bir hikmet sahibi
“arayanlar bulamad›lar, ancak bulanlar yine de arayanlard›” demektedir.
Dergimizin ad› Mimar ve Mühendis, derne¤imizin süreli
yay›n› ve 2 ayda bir ç›kmaktad›r. Dergimizi bir bülten olmadan ç›kar›p bütün mühendislik dallar› aras›nda disiplinler aras› etkileflimi ve anlay›fla vurgu yapan, mühendislerin ortak anlay›fllar›n› gelifltiren, birbirlerinin fark›ndal›¤›n› artt›ran, bütünlük alg›lamas›n› infla eden bir
mecrada geliflmesi için bir platform olmas›n› sa¤lamaya
çal›flaca¤›z. Dergimiz, söylenmeyen ancak problemlerini
ve görüfllerini ifade eden herkese ve her kesime aç›k bir
platform olmaya çal›flacakt›r.
Dergimizin bu 50. say›s›d›r. Bu say›yla beraber dergimizi
96 sayfaya ç›karm›fl, ayn› zamanda grafik tasar›m›nda da
yenilik yapm›fl bulunmaktay›z. Bu say›da bilge mühendis
ve hocalar›m›zla herkesin her sat›r›n› dikkatle okuyaca¤›
röportajlar yap›ld›. Bu büyüklerimizin bilgi ve birikimlerine hepimizin ihtiyac› var, onlar halen faal ve söyleyecek
çok hikmetli sözleri bulunmaktad›r. Bu röportajlara her
say›m›zda devam etmek istiyoruz. Dosya konumuzda
Üniversitelerde Mühendislik E¤itimi etrafl›ca, genifl bir
kesimin katk›s›yla ifllenmeye çal›fl›ld›. Umar›m bütün
okuyucular›m›za üniversite e¤itimi konusunda yeni ufuklar açacakt›r.
Yeni ve daha güzel say›larda bulunma temennisiyle, hay›rl› çal›flmalar dilerim.
Avni Çebi
Genel Baflkan
BZDEN HABERLER
Deprem haz›rl›klar›
yetersiz
Büyük bir y›k›ma ve 10
binlerce insan›n hayat›n›
kaybetmesine neden olan 17
A¤ustos Marmara
Depremi’nin y›ldönümünde
MMG Yönetim Kurulu Üyeleri
TV Net’te gerçeklefltirilen
anma program›na kat›ld›lar.
Programa kat›lan Yerbilimleri
Komisyonu Baflkan› Kadem
Ekfli ile Akademik Kurul
Baflkan› ve ‹.Ü ‹nflaat
Mühendisli¤i Bölümü
Ö¤retim Üyesi Dr. Ömer
Faruk Kültür MMG’nin
Deprem konusundaki
çal›flmalar› ile ilgili bilgi
verdiler.
17
A¤ustosta Gölcük merkezli olarak yaflanan Marmara Depremi’nin y›l dönümünde TV
Net’teki anma program›na canl› yay›n konu¤u olarak kat›lan MMG Yönetim Kurulu Üyeleri MMG’nin deprem gerçe¤i ile ilgili görüfllerini kamuoyuna aktard›lar.
MMG Yerbilimleri Komisyonu Baflkan› Kadem Ekfli depremin 10. y›l›nda yetkililerin karnesinin k›r›k oldu¤unu, deprem
nedeni ile bugüne kadar birçok hayat›n
söndü¤ünü belirterek “Tabiî ki bu bizim
kaderimiz de¤il. Deprem gerçe¤i ile hareket edecek olursak, %70’i fay zonlar› üzerinde yer alan ülkemizin depremle ilgili
sadece anma, gözyafl› toplant›lar› ile ça¤a
tan›kl›k etmemiz mümkün de¤il” diyerek
bilimin ve mühendisli¤in gereklerine uymak yerine günü kurtarmaya dönük politikalar›n sorunu çözemeyece¤ini ifade etti. Ekfli sözlerini flöyle sürdürdü;
“Bir Yerbilimci ve MMG Yönetim Kurulu
Üyesi olarak hadiseye genel ak›fl içinde
bakt›¤›m›zda, yani yar›çap› R olan dairenin d›fl›ndan olaya bak›p, kendimizi d›flar›da b›rakt›¤›m›zda, yapt›¤›m›z pozitif ifllerin oldu¤unu, ama di¤er yandan da ‹stanbul ve deprem deyince, ‹stanbul ve
kentsel dönüflüm deyince, deprem master plan› deyince nerede oldu¤umuza, ge-
6 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
linen noktaya, neyi reel olarak yapt›¤›m›z› sorgulad›¤›mda, neyi yapmam›z gerekti¤ini de bir kez daha ortaya koymak gerekiyor. fiimdi tabi biz mühendisler olarak,
yerbilimciler olarak ac› gerçe¤i akademik düzeyde ifade ediyoruz. ‹stanbul’da olas› bir 7.5 fliddetinde depremin yani fay›n k›r›lmas› ile ortaya ç›kacak olan enerjinin gerçekleflmesi halinde ciddi sorunlar ile karfl› karfl›ya kalaca¤›m›z› bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor. Bunun da boyutlar› fludur, yüzbini aflk›n can kayb›,
binlerce insan›n sakat kalmas›, evsiz kalmas› ve çok çok büyük ekonomik kay›plar›n, yaklafl›k 90 milyar dolarl›k bir kayb›n olaca¤›d›r. Bunu felaket tellall›¤› olarak
alg›lamamak gerekiyor, bu gerçe¤i görebilen, bilim ve fen kurallar›na göre alg›layan biz mühendisler olarak ayn› zamanda bizim de deprem güvenli konutlar infla etmemiz, maruz kalaca¤›m›z bu y›k›c› etkiden do¤an olumsuzluklar› da rehabilite etmemiz gerekiyor”
MMG Akademik Kurul Baflkan› Dr. Ömer Faruk Kültür ise yaklafl›k yüz y›l içinde
90 tane büyük deprem yaflad›¤›m›z ve 100 bin insan›m›z kaybetti¤imizi söyleyerek söze bafllad›. ‹stanbul’da olas› bir depremde ise 100 y›lda yaflad›¤›m›z kay›plar kadar kay›plar verece¤imizi ve 100 bin insan›n hayat›n› kaybedece¤ini söyleyen Kültür “Karneden söz edildi, ‹stanbul’da güzel ifller de yap›ld›, ancak flu bir
gerçek ki kentsel dönüflüm anlam›nda ciddi bir at›l›m yapmad›k. ‹l Özel ‹daresi
birçok okulu, hastaneyi viyadü¤ü-ki bunlar›n güçlendirme çal›flmalar› halen devam ediyor-güçlendirmeye dönük çal›flmalar yapt›, ama halen insanlar›m›z›n yaflad›¤›, ekonomik ömrünü tamamlam›fl, son depremi görmüfl yap› stokunun yüzde elliden fazlas› sorunlu, bunlar›n rehabilitasyonu konusunda ciddi bir fley yap›lamad›. Zeytinburnu’nda geçen y›l bir kentsel dönüflüm yap›lmaya çal›fl›ld›, ama
sonuç al›namad›. Hali haz›rda bu sorunlu yap›lar›n yenilenmesi ile ilgili ciddi bir
eksiklik var, ne yaz›k ki bununla ilgili herhangi bir fley yap›lamad›. Biz MMG olarak Kentsel Dönüflüm ile ilgili birçok çal›fltay yapt›k ve bu konuya dikkat çektik.
TMMOB’un bu konuya e¤ilmesini istedik. Genel Kurullarda bu konuya dikkat çektik. En önemli konu mevcut binalar›n yenilenmesi. Bir an önce âdeta seferberlik
ilan edilmeli, siyasi partiler bu konuyu gündemlerine almal›, memleket meselesi
olarak bu ortak paydada birleflilmeli,” fleklinde konufltu.
“Hepimiz suçluyuz”
Sel Felaketi sonras› TV Net’e konuflan MMG ‹nflaat
Komisyonu Baflkan› Murat Özdemir “Buraya ev ya da
sanayi tesisi kuranda suçludur, mühendiste suçludur,
buraya yap›laflmaya izin veren belediye yönetimi de
suçludur. Herkes bu olayda suçludur,” dedi.
‹
stanbul’da 32 insan›n ölümü ile sonuçlanan sel felaketi sonras› TV Net’te
görüfllerine baflvurulan MMG ‹nflaat Komisyonu Baflkan› Murat Özdemir,
yaflanan felaketten dolay› herkesin eflit oranda suçlu oldu¤unu belirterek,
insanlar›n birbirini suçlamas› yerine bu felaketlerin bir daha yaflanmamas›
için gerekli önlemlerin al›nmas› gerekti¤ini ifade etti.
Murat Özdemir yaflanan felakette dört temel faktörün oldu¤unu belirterek, ya¤›fl›n çok büyük olmas›n›n felakete neden oldu¤unu ifade etti. ‹SK‹’den elde
edilen bilgiler sonucu yaflanan ya¤›fllar öncesi barajlardaki doluluk oran›n›n
yüzde 68’lerdeyken iki günlük ya¤›fl sonras› barajlardaki doluluk oran› yüzde
90’lara ç›kt›¤›n›n görüldü¤üne dikkat çekerek böylesi bir ya¤›fla dayanacak alt
yap›n›n çok az ülkede oldu¤unu söyledi. Selde ikinci faktörün ise üst yap› hatalar› oldu¤unu ifade eden Özdemir, “Altyap›n›z buna uygun de¤ilse, üstyap›n›z› buna uydurman›z laz›m, suyu alttan tafl›yam›yorsan›z suyun üstten gitmesi laz›m. Üstten de önünde engeller olunca yaflanan manzaralarla karfl›lafl›yoruz. Dere ›slah çal›flmalar›n›n uygun bir biçimde yap›lamam›fl olmas› önemli faktörlerdendir” dedi.
Murat Özdemir yaflanan tart›flmalara da de¤inerek herkesin birbirini suçlamas›n›n anlams›z oldu¤unu, oluflan felakette herkesin suçu oldu¤unu ifade etti.
Buraya ev ya da sanayi tesisi kuranda suçludur, mühendiste suçludur, buraya
yap›laflmaya izin veren belediye yönetimi de suçludur. Herkes bu olayda suçludur. Suçlamalarla zaman kaybetmek yerine bu tür felaketlere karfl› haz›rl›kl› olman›n gerekli önlemleri alman›n önemli oldu¤un belirterek “Öncelikle ‹stanbul’un azman büyümesini kontrol alt›na almak gerekiyor. Bunu yapmazsak yap›lan tüm çal›flmalar artan nüfusa cevap veremeyecektir. Bu nedenle ‹stanbul’un nüfusun artmas› kontrol alt›na al›nmal›d›r.” fleklinde konufltu.
MMG olarak bu felaket sonras› genifl kapsaml› bir çal›flma bafllatt›klar›n›n alt›n› da çizen Murat Özdemir bu çal›flman›n sonuçlar›n›n kamuoyu ile paylafl›laca¤›n› söyledi.
MMG Ankara
Heyeti Bay›nd›rl›k
ve ‹skan Bakan›
Mustafa Demir’i
ziyaret etti
MG Ankara fiube Baflkan› Y›lmaz
Ada, Genel Merkez ‹stiflare Kurulu Üyesi Fatih Dönmez, Yönetim
Kurulu Üyeleri Ö.Sami Yap›c›, Yunus Aluç,
Ertu¤rul Kuyrukçu, Sedat Bak›c›, Ahmet Demirtafl, Ercan Do¤an, Adnan Köklükaya ve
‹brahim Demirhan Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakan› Say›n Mustafa Demir'e hay›rl› olsun ve
nezaket ziyaretinde bulundular.
Karfl›l›kl› iyi niyet temennileri ve bilgi al›fl
veriflinde bulunulan ve samimi bir havada
geçen bu toplant›da MMG tan›t›l›p, faaliyetleri hakk›nda k›saca bilgi verildi. Gerek kamuda gerekse özel sektörde her branfltan
alan›nda uzman, birçok teknik probleme
çözüm yolu ve yeni projeler önerecek yetkinlikte üyelerimizin oldu¤u vurguland›.
Ayr›ca Say›n Demir MMG Kahvalt›l› Çal›flma
Toplant›s›na konuflmac› olarak davet edilerek günün an›s›na kendisine bir plaket takdim edildi.
M
7
BZDEN HABERLER
Vak›flar Genel Müdürü
Yusuf Beyaz›t;
“Geçmiflimize
yak›fl›r
çal›flmalar
yap›yoruz”
Mimar ve Mühendisler
Grubu’nun geleneksel
faaliyetlerinden kahvalt›l›
toplant›lar›n›n Eylül ay›
toplant›s› Vak›flar Genel
Müdürü Yusuf Beyaz›t’›n
kat›l›m› ile ‹stanbul
Dedeman Otel’de
gerçeklefltirildi. Yusuf
Beyaz›t yapt›¤›
konuflmada Osmanl›’daki
vak›flara de¤inerek,
“bizlerde ecdad›m›z›n
vak›flaflma çal›flmalar›na
yak›flacak çal›flmalara
imza at›yoruz,” dedi.
8 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
K
ahvalt›l› toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, MMG’nin bir sivil toplum kuruluflu oldu¤unu ve bu kurulufllar›n eskiden
vak›f say›ld›¤›na dikkat çekti. Vak›flar›n amaçlar›, gayeleri, nas›l iflledikleri ve nas›l
ifllemesi gerekti¤inden bahseden Çebi, Mimar ve Mühendisler Grubu olarak da bu
do¤rultuda hareket etmeye çal›flt›klar›n› belirtti. Osmanl› döneminde vak›flar›n ne
kadar önemli oldu¤unun da alt›n› çizen Baflkan Çebi konuflmas›na flu flekilde devam etti:
"Hay›rda yar›fl›n›z" emri, "‹nsanlar›n en hay›rl›s›, insanlara faydal› olan›d›r" prensibi gere¤i toplum birbiri ile yar›flm›fl ve günümüze kadar ulaflan muazzam eserler
vücuda getirilmifltir. ‹nsanlar›n ihtiyac›na, çevrenin flartlar›na göre de¤iflen çok
farkl› hizmet alanlar› olan Vak›f müessesesi Osmanl›'da bu aç›dan dinamik bir yap›ya sahipti. Donuklaflm›fl, kal›plaflm›fl bir yap›s› yoktu. ‹nsanlar›n, canl›lar›n yaflad›¤› yerlerde mutlaka onlara yap›lacak bir yard›m, bir hizmet vard›r" anlay›fl› Osmanl› vak›flar›n›n genel prensibi idi.”
Daha sonra Vak›flar Genel Müdürü Yusuf Beyaz›t kürsüye gelerek görsel bir sunumla yapt›klar› çal›flmalar hakk›nda kat›l›mc›lara bilgiler verdi. Düzenlenen bu
organizasyon için ilk baflta MMG’ye teflekkür eden Beyaz›t, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’nün ne gibi faaliyetlerde bulundu¤unu ve bu faaliyetlerin ülke için ne denli
öneme sahip oldu¤undan bahsetti. Mimar Sinan’›n yapt›¤› çal›flmalardan örnekler
vererek günümüzle k›yaslamalar yapan Beyaz›t, bürokratik zorluklar›n Türkiye’de
her sektörde oldu¤u gibi kendi ifllerinde de büyük engeller ç›kard›¤›n› belirtti. Her
fleye ra¤men göreve geldikten sonra Türkiye’de bu konuda bir ivme yakalad›klar›n› da söyledi.
Vak›flar›n her daim bir gereklilik oldu¤unu söyleyen Genel Müdür Yusuf Beyaz›t
sosyal hayat› düzenleyen bu kurumlar›n yap›lan eserler ve hizmetler do¤rultusunda ayn› zamanda da medeniyetlerin oluflmas›nda büyük pay sahibi oldu¤unu
belirtti. Yapt›klar› çal›flmalardan söz ederken Türkiye’nin hiçbir vilayetini atlamad›klar›n› belirten Beyaz›t, 81 ilde ihtiyaç sahiplerine hizmet etmenin gururunu
yaflad›klar›n› söyledi. Sadece 2009 y›l›nda 5000 kifliye her ay maafl verdiklerini
hat›rlatan Beyaz›t, sosyal devlet anlay›fl›n› kendi ifllerinde yaflatmaya çal›flt›klar›n› sözlerine ekledi.Konuflmas›nda yapt›klar› çal›flmalar ile ilgili rakamlara da
yer veren Beyaz›t, Osmanl› Devleti’nde
flu anda modern devletin yapt›¤› tüm ifllerin vak›flar taraf›ndan yap›ld›¤›n› hat›rlatarak, geleneksel vak›fç›l›k anlay›fl›ndan ve vak›flar›n nas›l iflletildi¤inden
bahsetti. Göreve geldikten sonra vak›f
eserlerinin say›s›n› yaklafl›k olarak 10
bin adet art›rd›¤›n› da belirten Beyaz›t,
y›lda ortalama 1000 eser onard›klar›n›
söyledi. fiu anda 41.720 adet vâk›f›n denetim de dahil her türlü ifllerini yürüttüklerini sözlerine ekleyen Beyaz›t, 27
binden fazla vak›f arazisini geri devlete
kazand›rd›klar›n› belirtti. Yap›lan çal›flmalar›n ac›mas›zca elefltirildi¤ini de sözlerine ekleyen Yusuf Beyaz›t, buralardan
rant sa¤lad›klar›na yönelik iddialar›n
gerçe¤i yans›tmad›¤›n› aksine rant sa¤layanlar›n önüne geçtiklerini aç›klad›.
Devlete ait olan yerlerin bir nevi h›rs›zl›kla al›nd›¤›n› anlatan Beyaz›t, asl›nda
kendilerinin olan birçok konut, yap› ve
arsay› tespit ederek bunlardan kira almaya bafllad›klar›n› dile getirdi. Örnek
olarak Kurtköy’deki Formula 1 pistinden
>>
Osmanl› Devleti’nde flu anda
modern devletin yapt›¤› tüm
ifllerin vak›flar taraf›ndan yap›ld›¤›n› hat›rlatarak, geleneksel vak›fç›l›k anlay›fl›ndan ve
vak›flar›n nas›l iflletildi¤inden
bahsetti. Göreve geldikten sonra vak›f eserlerinin say›s›n›
yaklafl›k olarak 10 bin adet art›rd›¤›n› da belirten Beyaz›t,
y›lda ortalama 1000 eser onard›klar›n› söyledi. fiu anda
41.720 adet vâk›f›n denetim de
dahil her türlü ifllerini yürüttüklerini sözlerine ekleyen Beyaz›t, 27 binden fazla vak›f
arazisini geri devlete kazand›rd›klar›n› belirtti.
bahseden Beyaz›t buradan flu anda kira
geliri elde ettiklerini ve 29 sene sonra ise
buran›n tamamen kendilerini kalaca¤›n›
söyledi. Konuflmas›nda ayr›ca yap- iflletdevret modeli ve restore et- devret modeli ile de gelir elde ettiklerini söyleyen Yusuf Beyaz›t, tüm bunlar›n yan› s›ra kültürel faaliyetlere de önem verdiklerini ve
flu anda 13 adet müze açt›klar›n› anlatt›.
Yap›lan yenileme çal›flmalar›ndan bahsederken, Süleymaniye, Yavuz Sultan Selim ve Fatih Camilerinde devam eden tadilatlar hakk›nda da bilgi veren Beyaz›t,
bu çal›flmalar›n son derece titizlikle ve
özenle yürütüldü¤ünü ve amaçlar›n›n
uygun maddeler kullanarak tadilatlar›
en k›sa zamanda bitirmek oldu¤unu vurgulad›.Vak›flar›n hizmet ve ibadet yüklü
amaçlar› oldu¤unu belirten Yusuf Beyaz›t, tüm gayretlerinin bu temel de¤erlere
lay›k olmak oldu¤unu söyledi. Son olarak
bir müjdeyle konuflmas›n› bitiren Yusuf
Beyaz›t, Mimar Sinan Vakf› ile Fatih Sultan Mehmet Vakf› ortakl›¤›nda ismi Fatih
Sultan Mehmet olan bir üniversite kuracaklar›n› söyledi. Bu üniversitelerde Mimar Sinan’› anlayan ve onun yolunda
ilerlemek isteyen ö¤renciler yetifltirmeyi
istediklerini söyledi.
9
BZDEN HABERLER
MMG Genel Baflkan› Avni Çebi iftar
davetinde konufltu;
“Felaketten yeni bir
medeniyet vizyonu
ç›kmal›”
Mimar ve Mühendisler Grubu’nun geleneksel
iftar daveti yo¤un bir kat›l›m ile Feshane
Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirildi.
MMG Genel Baflkan› Avni Çebi iftar yeme¤inde
yapt›¤› konuflmada 32 kiflinin hayat›n›
kaybetti¤i sel felaketine de¤inerek; “bu
felaketten hay›rlara vesile olacak dersler
ç›karmal›y›z. ‹nflallah bundan yeni bir
medeniyet vizyonu ç›kar,” dedi.
10 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
R
amazan ay›n›n geleneksel faaliyetlerinden biri olan MMG iftar
yeme¤ine, MMG üyelerinin yan›
s›ra bilim, bürokrasi, siyaset ve ifl dünyas›ndan seçkin davetliler kat›ld›. MMG tan›t›m filminin gösterimi ile bafllayan iftar program›nda aç›l›fl konuflmas›n› yapan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi sel felaketinin sorumlusunun bilgiye s›rt›n›
çeviren zihin yap›m›z oldu¤unu söyledi.
Hikmeti Unuttuk Felaket Vurdu
‹ftar sonras› aç›l›fl konuflmas› yapan
MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, iftar daveti için çok say›da kat›l›mc› beklediklerini ancak sel felaketi nedeni ile birçok kiflinin davete kat›lamad›¤›n›, yaflanan felaketin yaflam›m›z› oluflturmas› gereken
temel de¤erler olan Hikmet, ‹mar ve ‹hsan’dan uzaklaflmam›z nedeni ile y›k›c›
oldu¤unu vurgulayan Çebi konuflmas›n›
flöyle sürdürdü;
“‹nsanlar›n takdir olunan ecelleri gelmiflse öleceklerdir. Bizim insanlar olarak buna müdahale flans›m›z s›f›rd›r. Fakat tan›t›m filmimizde de gösterdi¤imiz gibi
sürekli vurgulad›¤›m›z de¤erler olan Hik-
met, ‹mar ve ‹hsan kavramlar›n›n gere¤i
yerine getirilmifl olsayd›, yani bilgiyi
merkeze alan, onu sorguya çeken, aflk›n
boyuttan gelen bilginin bize bildirdi¤i
do¤al s›n›rlara uysayd›k, arayan, düflünen, kavrayan, kâinata, çevreye k›sacas›
tabiata bu boyutu ile baksayd›k ve yaflad›¤›m›z dünyay› o bilginin üzerine inflaa
etseydik, bugün yaflad›¤›m›z felaketi belki yine yaflayacakt›k ama daha az kay›pla bu felaketi atlatabilecektik. Belki bu
sofrada daha çok insan› a¤›rlayacakt›k.”
Avni Çebi, ancak bunu yapmad›¤›m›z›,
yapmad›¤›m›z için de felaketin a¤›r sonuçlar› oldu¤unu belirterek, salondaki
insanlar da dâhil herkesin tedirgin bir
ruh hali ile kulaklar› telefonlarda beklediklerini görüyoruz. Çünkü felakete yol
açan ya¤›fllar›n Avrupa yakas›ndan Anadolu yakas›na do¤ru hareket etti¤ini ve
ilerledi¤ini söyleyerek herkesin yeni
olumsuzluklar karfl›s›nda kayg›l› bir bekleyifl içinde oldu¤unu ifade ederek;
“Hikmetin, bilginin de¤erini bilen bir
toplum olana kadar, bunun gere¤ini yapana kadar, bu ve benzeri felaketler s›k
s›k kap›m›z› çalacak.”dedi. Çebi, bu fela-
ketler sonras› yine tedbir almak, bilginin
ve akl›n gere¤ini yapmak yerine birbirimizi suçlayarak zaman›m›z› tüketece¤imizi söyledi.
Mühendislik de Bir ‹hsand›r
Konuflmas›nda hikmet kavram›ndan
sonra imar kavram›n›n mühendislik bilimleri ile iliflkisine de¤inen ve bu iliflki
ile sel felaketi aras›nda ba¤ kuran MMG
Genel Baflkan› Avni Çebi, imar kavram›n
mamur etme yani bir yeri bafltan aya¤a
donatma ile ilintili oldu¤unun insanlar›n
yeryüzündeki bilimsel ve teknik faaliyetlerinin tümü olan bay›nd›rl›k kavram›n›n imar kavram›n›n bir tezahürü oldu¤una de¤indi. Çebi konuflmas›na flöyle
devam etti;
“‹mar kavram› biz mühendisler için
önemli bir fonksiyonu yerine getiriyor,
ayn› zamanda mühendisli¤in infla etme,
yap›c› olma ifllevlerinin de kayna¤›. Yap›c› olmak sadece teknik bir fley de¤il, sosyal uzant›lar› da olan bir kavram. ‹liflkilerimizi onar›c› k›lan, iliflkilerimizi olumlu
de¤erler etraf›nda gelifltiren, sosyal olarak dayan›flmay›, yard›mlaflmay›, paylafl-
may›, uyumu ve uyumlu iliflkiler oluflturmay› da içeriyor.”
‹hsan kavram›n› da mühendislik ve mimarl›k disiplinleri ile ba¤daflt›ran bir
perspektif çizen Avni Çebi konuflmas›nda bu konu ile ilgili olarak, “üçüncü kavram›m›z neydi ‹hsan, yani verici olmak.
‹nfak etmek yani, Allah’›n sana verdiklerinden baflkalar›n›n da yararlanmas›n›
sa¤layacak biçimde da¤›tmak, baflkalar›na da ihsan etmek. Bu kavram bireysel
manada zekât›, sadakay› içine ald›¤› gibi, sosyal boyutta insanlara hayretmek
için oluflturulan müesseseleri yani vak›flar› dernekleri de kapsar. Mühendislik de
mimarl›k da bir ihsand›r. Yapt›¤›m›z binalarda yaflayan insanlar›n huzur içinde
olmas› bizim ihsan›m›z› ortaya koyar,”
dedi.
Çebi, konuflmas›nda yaflad›¤›m›z felaketlere bir kere daha dönerek, bunlar›n bu
de¤erleri hayat›m›z›n merkezine almamaktan, hikmetsizli¤imizden, imars›zl›¤›m›zdan ve ihsans›zl›¤›m›zdan dolays›yla da insanl›k de¤erlerinden uzaklaflarak
maddi kazanç vb. h›rslara kap›lmam›zdan kaynakland›¤›n› belirtti. Kurum olarak hedeflerinin bu de¤erler ile donanm›fl yeni mühendis ve mimarlar yetifltirmek oldu¤unun alt›n› çizdi.
MMG Genel Baflkan› Avni Çebi’den sonra
bilim, siyaset, bürokrasi ve ifl dünyas›ndan davetliler selamlama konuflmalar›
yapt›lar. Bu kapsamda, Y›ld›z Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. ‹smail Yüksek, Arel
Üniversitesi Rektörü Ömer As›m Saçl›,
Fatih Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr.
Talip Alp, AKV Baflkan› Prof. Dr Burhanettin Can, ‹stanbul Milletvekili ‹dris Güllüce, ‹ETT Genel Müdürü Hayri Baraçl›,
MÜS‹AD Eski Baflkan› Ömer Bolat konuflma yapt›ktan sonra iftar daveti sona erdi.
>>
“Mühendislik ve
mimarl›k bir
ihsand›r. Yapt›¤›m›z
binalarda yaflayan
insanlar›n huzur içinde
olmas› bizim ihsan›m›z›
ortaya koyar”
11
HABER
Uluslararas›
Mimarl›k ve Kent
Filmleri
Festivali’nin
üçüncüsü
düzenlendi
2007 y›l›ndan beri
uluslararas› düzeyde
mimarl›k ve kent
kültürünün oluflumuna
katk› amac›yla düzenlenen
etkinlik bu y›l Dünya
Mimarl›k Gününde yap›ld›.
Devlet üniversitelerinde söz
mütevelli heyetinde
YÖK üniversiteleri mütevelli heyetiyle yönetecek yeni sistem için
dü¤meye bast›. Rektörün baflkanl›k edece¤i heyette belediye
baflkanlar›, üniversitenin eski rektörleri, sendika ve meslek odas›
baflkanlar› yer alacak.
Y
üksekö¤retim Kurulu (YÖK) üniversitelerde mütevelli heyet yönetimine geçecek
bir çal›flma bafllatt›. Yeni modele göre, üniversitelerin bir kiflide toplanan yetkilerle de¤il, sivil toplum kurulufllar›, eski rektörler ve yerel yönetimlerin de yer
ald›¤› mütevelli heyetiyle yönetilmesi sa¤lanacak. YÖK mütevelli heyet sistemine
geçiflin ilk basama¤› olarak, her üniversitede dan›flma kurulu kurulmas›na karar verdi.
Dan›flma Kurullar› Yönetmelik Tasla¤› üniversitelere gönderildi ve her üniversiteden
konuyla ilgili görüfl istendi.
Yetki Tek Kiflide De¤il
Tasla¤a göre dan›flma kurulunda üniversitenin eski rektörleri, belediye baflkanlar›, Türk
Mühendis ve Mimar Odalar› Birli¤i'ne (TMMOB) ba¤l› meslek odalar› baflkanlar›, senato
önerisi ile belirlenen iki sivil toplum örgütünün baflkan›, sanayi ve ticaret odas› baflkanlar› yer alacak. Dan›flma Kurulu Üyeleri, üniversitenin fiziksel ve yap›sal konular›,
e¤itim-ö¤retim ve araflt›rma program ve politikalar›, üniversitenin geliflme stratejisi gibi
konularda karar alacak.
Yeni modelde yetkileri daha s›n›rl› olan rektörler üniversite ile ilgili önemli kararlar›
mütevelli heyet karar› ile uygulamaya sokabilecek. Rektörler Dan›flma Kurulu'na
baflkanl›k edecek ve kurul çal›flmalar›n›n sekretaryas› da rektörlük taraf›ndan yürütülecek. Dan›flma Kurulu üyeleri 3 y›l görev yapacak. Demokratik Üniversite Platformu
Baflkan› Prof. Dr. Tahir Hatipo¤lu dernekler, vak›flar, kooperatifler arac›l›¤› ile üniversitelerde elde edilen gelirin kontrol alt›na al›naca¤›n› belirtti.
E¤itimciler de¤iflimi destekliyor
YÖK'ün mütevelli heyet modeline geçifl çal›flmas› e¤itimciler taraf›ndan çok be¤enildi.
E¤itim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, "Avrupa'da zaten üniversiteler bir heyetin
istiflaresi ile yönetiliyor. YÖK Avrupa'daki modeli, dünyadaki modeli ülkemize getirirse
çok güzel sonuçlar al›n›r. Örne¤in rektör seçimleri önemini kaybeder ve ö¤retim
üyelerinin kamplaflmas› diye bir durum olmaz" dedi.
12 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
M
imarlar Odas› taraf›ndan 2007 y›l›ndan bu
yana düzenlenen “‹stanbul Uluslararas› Mimarl›k ve Kent
Filmleri Festivali” etkinli¤inin bu
y›l üçüncüsünü gerçeklefltirildi.
Mimarl›k filmleri ekseninde düzenlenen film gösterimleri bu y›l
TMMOB Mimarlar Odas›n›n her y›l
ekim ay›n›n ilk pazartesi günü,
Uluslararas› Mimarlar Birli¤i (UIA)
üyesi 1 200 000 mimarla ayn› anda kutlad›¤› “Dünya Mimarl›k Günü” ba¤lam›nda gerçeklefltirilen
“Mimarl›k ve Kent fienli¤i” etkinlikleri kapsam›nda yap›ld›. Oda, mimarlar›n, mimarl›k ö¤rencilerinin,
çeflitli STK ve demokratik kitle örgütlerinin aktif kat›l›m›n›n sa¤land›¤› bu haftay›, gerçeklefltirece¤i
bu uluslararas› film festivali ile çok
daha zenginlefltirmeyi hedefliyor.
HABER
Türk
bilimadam›ndan
büyük baflar›
Sabanc› Üniversitesi,
Mühendislik ve Do¤a
Bilimleri Fakültesi Ö¤retim
Üyesi Doç Dr Hikmet Budak
ve ekibi, biyo-yak›t üretimi
konusunda yürüttü¤ü
çal›flmalar› nedeniyle ABD
taraf›ndan ödüle lay›k
görüldü
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu topland›
Türkiye Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 18. Toplant›s›
ODTÜ Yerleflkesindeki Uzay Araflt›rmalar› Enstitüsü'nde yap›ld›.
Toplant›da ''Uluslararas› Araflt›rmac›lar Koordinasyon
Komitesi''nin kurulmas›na da karar verildi.
T
ÜB‹TAK'›n ODTÜ Yerleflkesindeki Uzay Araflt›rmalar› Enstitüsü'nde yap›lan Bilim
ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplant›s›na, Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an ve ilgili hükümet üyeleri, TÜB‹TAK Baflkan› Prof. Dr. Nüket Yetifl, YÖK Baflkan› Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Savunma Sanayi Müsteflar› Murad Bayar, Say›fltay Baflkan› Mehmet Damar, TOBB Baflkan› R›fat Hisarc›kl›o¤lu, di¤er bakanl›klar›n müsteflarlar›, rektörler, belediye baflkanlar› ile sanayi ve ticaret odalar› temsilcileri de kat›ld›.
BTYK'n›n 18. toplant›s›nda, ''Ulusal Bilim ve Teknoloji Uygulama Plan›'', ''2006–2008
Kamu AR-GE ödene¤i'', ''Küresel ›s›nma'', ''‹klim de¤iflikli¤i'', ''Ulusal Nükleer Teknoloji
Gelifltirme Program›'' ve ''Bilim ve Teknoloji ‹nsan Kayna¤›'' kararlar›na iliflkin geliflmeler ele al›nd›. BTYK'da ayr›ca, ''Ulusal Bilim ve Teknoloji Sistemi Performans Göstergeleri'' ve ''Ulusal Uzay Araflt›rmalar› Program›'' ek karar taslaklar›n›n görüflmesi yap›ld›.
Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, bilim, teknoloji ve yenili¤in Türkiye’nin gelece¤i aç›s›ndan vazgeçilmez öneme sahip oldu¤u bilinciyle bu konuya her zamankinden fazla yo¤unlaflmak gerekti¤ini belirterek, "Bu alana
daha fazla kaynak aktarmam›z›n önemli oldu¤unu düflünüyorum. Çünkü biliyorum ki
bilim ve teknolojiye yat›r›m bugüne dermand›r yar›na arma¤and›r. Bu yat›r›m›n gelecek nesillerimiz için en iyi miras oldu¤unu düflünüyorum" dedi. Erdo¤an hükümetin
AR-GE ve yenilik çal›flmalar›na 2005 y›l›ndan itibaren ciddi miktarlarda bütçe ay›rd›¤›n›, 2008 y›l›nda ç›kar›lan teflvik yasas›yla özgün teknoloji araflt›rma ve yenilik faaliyetlerinin özel sektörün gündeminde yer ald›¤›n› da sözlerine ekledi.
Erdo¤an’dan sonra söz alan TÜB‹TAK Baflkan› Prof. Dr Nükhet Yetifl ise sunumunda Bilim ve Teknoloji, ‹nsan Kayna¤›, Küresel Mali Kriz de AR-GE ve Yenilik, Kamuda AR-GE
ve Yenilik Desteklerinin Otomotiv Sektörünün Geliflimine Etkisi, AR-GE ve Yenilik ‹çin
Kamu Tedariki ile Ulusal Marker bafll›kl› konulara de¤indi. Prof. Yetifl, 2013’de 150 bin
AR-GE personeline ulaflmay› hedeflediklerini söyleyerek, AR-GE insan gücümüzün
mevcut problemlerinin çözülmesi amac›yla yap›lan çal›flmalar hakk›nda bilgi verdi.
Üstün zekâl› bireylerin e¤itimleri konusunda son y›llarda bütün dünyadaki çal›flmalara da de¤inilen toplant›da, topluma yap›lan katk›larda üstün zekâl› bireylerin pay›n›n
büyük oldu¤una da iflaret edildi. Türkiye’de Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Plan› 2009–2013 haz›rlanmas› için çal›flmalar›n bafllat›lmas›n da karar verildi.
Plan›n haz›rlanmas›nda bakanl›¤›n yan› s›ra Devlet Planlama Teflkilat›, TÜB‹TAK ve
YÖK’de sorumlu kurulufllar olarak belirlendi. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK)
toplant›s›nda küresel mali krize karfl› al›nan tedbirler aras›nda yeralan AR-GE ve yenilik alan›nda uygulamaya al›nacak ek ilaveler ve eylemlere ayr› bir bafll›k olarak yer verilmesi yönünde karar al›nd›.
14 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
S
abanc› Üniversitesi, Mühendislik ve Do¤a Bilimleri Fakültesi
Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Hikmet
Budak ve ekibi, biyo-yak›t üretimi konusunda yürüttü¤ü çal›flmayla ABD
Tar›m ve Enerji Bakanl›klar› taraf›ndan verilen 13 milyon dolarl›k ödülün
sahibi oldu. Konuyla ilgili Sabanc›
Üniversitesi'nden yap›lan aç›klamada, ABD Tar›m ve Enerji Bakanl›klar›n›n, genetik ve moleküler biyoloji
araçlar›n› kullanarak bitkilerden biyoyak›t üretimi için yürütülen 7 proje
için toplam 63 milyon dolarl›k kaynak ay›rd›¤› belirtilerek, Doç Dr Hikmet Budak'›n yönetiminde, çeflitli
üniversite ve araflt›rma kurulufllar›ndan di¤er 5 bilim adam› ile birlikte
yürütülen araflt›rman›n 13 milyon
dolar de¤erindeki ödüle de¤er bulundu¤u kaydedildi.
Projenin, bu alanda Türkiye'de yürütülen tek araflt›rma projesi olma özelli¤ini tafl›d›¤› bildirilen aç›klamada
Hikmet Budak'›n, büyük ölçüde Türkiye'de yetiflen, bu¤daya benzer "Brachypodium distachyon" isimli bitki üzerinde, 3 y›ld›r araflt›rmalar yürüttü¤ü
ifade edilerek, bugüne kadar, Sabanc›
Üniversitesi'nde bu bitkinin 116 de¤iflik saf halinin gelifltirildi¤i belirtildi
Aç›klamada Budak'›n, genetik ve moleküler biyoloji araçlar›n›n kullan›larak bu bitki uzerinde biyo yak›t üretiminin Türkiye'ye uyarlanmas› konusundaki çal›flmalar›n› 3 y›lda tamamlamay› hedefledi¤i, projenin tamamlanmas›ndan bir y›l sonra araflt›rma
sonuçlar›n›n ürüne dönüfltürülmesinin mümkün olabilece¤i kaydedildi.
> 6 1
?4@ 2) !"# $$! %& $&
' !"# % ( ($ (
)* + ,- - . %(/& %$0$$ )1 2.34
'5 367* )8 39 6 * 8 :
;5* :42
<5 ===--,-
HABER
KOB‹’lere devlet
deste¤i devam ediyor
S
Avrupa ve Asya´n›n
do¤algaz e¤itim üssü
‹stanbul oluyor
‹
stanbul´da Pendik Kurtköy´de ‹GDAfi bünyesinde faaliyete aç›lan Uluslararas› Gaz E¤itim Merkezi (UGETAM) birçok
ülkeye gaz e¤itimi ve kullan›m› konusunda teknik destek vermeye bafllad›. 60 ilde do¤algaz›n sa¤l›kl› kullan›labilmesi için
en az 15 bin kalifiye elemana ihtiyaç oldu¤u tespitini yapan
merkez direktörü Prof. Ümit Do¤ay Ar›nç, "Do¤algaz›n en
önemli üreticisi konumundaki Rusya, Ortado¤u, Balkanlar ve
Kuzey Afrika´da böyle bir merkez yok. Bundan sonra Avrupa´ya giden gaz e¤itim talepleri bize dönecek." sözleriyle çal›flman›n önemine iflaret ediyor.
Merkezde do¤algaz kullan›m› üzerine toplam 75 farkl› konuda e¤itim veriliyor. 1-20 gün aras› devam eden e¤itimler, hem
teorik hem de uygulamal› olarak gerçeklefltiriliyor. UGETAM´›
Avrupa´n›n en modern gaz e¤itim merkezi olarak nitelendiren Prof. Ar›nç, bu ifle sonradan bafllaman›n dezavantajlar›
kadar avantajlar› oldu¤una dikkat çekiyor. Ar›nç, "Avrupa ülkeleri uzun y›llard›r do¤algaz kulland›¤› için, sistemlerinde
halen dökme borular var. Do¤algazda art›k geçerli olan çelik
ve polietilen borudur. Teknolojisini yenileyen ülkeler, dökmeden polietilen boruya geçiyor." fleklinde konufluyor. Do¤algaz›n en önemli tedarikçisi konumundaki Rusya, Azerbaycan,
Orta Asya, Ortado¤u ve Kuzey Afrika ülkelerinde köhnemifl,
80 y›ll›k tesisler bulundu¤unu vurgulayan Ar›nç, bu ülkelerin
Türkiye´den modern tesisler kurmas›n› istedi¤ini kaydediyor. Öncelikle Türkiye´nin ihtiyaçlar› ile ilgilenen merkez, k›sa süre sonra komflu ülkelere de bu alanda ´teknoloji ve bilgi
birikimi ihrac›na´ bafllayacak.
16 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
anayi ve Ticaret Bakan› Nihat Ergün, 100 bin KOB‹'ye
2.5 milyar liral›k kredi deste¤i sa¤layan paketin ayr›nt›lar›n› ve hangi KOB‹'lerin bu desteklerden yararlanaca¤›n›
aç›klad›¤› bir bas›n toplant›s› düzenledi.
Ergün, esnaf ve KOB‹'lere yönelik yeni kredi destek paketini
aç›klad›¤› bas›n toplant›s›nda, bu desteklerin KOSGEB'in Orta Vadeli Programda yer alan bütçesiyle uyumlu bir çerçevede belirlendi¤ini belirterek, ''2009 y›l› bütçesine ek bir yük
getirmeyecektir. Bu nedenle söz konusu destekler, sadece
2009 y›l› sonuna kadar geçerli olacak'' dedi.
Bakan Ergün, destek programlar›ndan ilkiyle 100 bin iflletmeye 2,5 milyarl›k kredi sa¤lanmas›n› öngördüklerini bildirdi. Nihat Ergün, bu programlarla Türkiye'deki tüm KOB‹'lere
iflletme sermayesi olarak uygun koflullarda yeni bir finansal
destek sa¤lamay› amaçlad›klar›n› söyledi.
‹kinci destek program›n›n GAP bölgesinde faaliyet gösteren
KOB‹'lere yönelik olaca¤›n› kaydeden Ergün, ''GAP Eylem
Plan›’nda yer alan bir faaliyet olarak GAP kapsam›ndaki illere yönelik makine teçhizat, kredi faiz deste¤i bafllat›yoruz''
dedi.
Ergün, üçüncü kredi faiz deste¤inin ise Acil Destek Kredisi
Program› oldu¤unu belirterek, 2009 y›l› içinde Türkiye'de
yaflanan ve çok say›da vatandafl›n gerek can gerek mal kayb›na neden olan sel felaketinden büyük zarar görmüfl olan
iflletmeleri desteklemek amac›yla Acil Destek Kredisi Program›’n› hayata geçirdiklerini bildirdi.
Dubai Metrosu’nun
kablolar› Türkiye’den
E
Petkim'de hedef
10 bin istihdam
P
etkim Genel Müdür Kenan Yavuz, flirketin Cumhuriyetin
100. y›l› için 10 bin kiflilik istihdam hedefi koydu¤unu
belirtti. fiirketin büyüme projeksiyonuyla birlikte, de¤iflim projelerini de hayata geçirdiklerini, bu kapsamda genç teknisyen
ve mühendis kufla¤› yetifltirmek için çaba gösterdiklerini
belirten Petkim Genel Müdür Kenan Yavuz, Petkim'in Türkiye
ve Azerbaycan ekonomilerine duydu¤u güvenle 2018 ve 2023
y›l› projeksiyonlar› belirledi¤ini söyledi.
Yavuz, konuflmas›n› flöyle sürdürdü; “Türk petrokimya sektörünün, yüzde 30 pazar pay›yla en önemli hammadde
sa¤lay›c›s› olan Petkim, 2018 y›l›nda pazar pay›n› yüzde 40'a, 2
bin 400 olan istihdam›n› ise Cumhuriyetimizin 100. y›l›n› kutlayaca¤›m›z 2023 y›l›nda Petkim kompleksindeki rafineri, enerji ve lojistik alanlar›yla birlikte 10 bine ç›karmay› hedefliyoruz.”
nerji ve haberleflme kablolar› sektöründe dünya lideri
Prysmian Kablo, gerçeklefltirdi¤i ulusararas› ihalelere
yeni bir tanesini daha ekledi. Dubai metro inflaat›nda kullan›lacak kablolar›n tamam›na yak›n› Türk Prysmian Kablo ve
Sistemleri taraf›ndan üretildi.
Dünyan›n bir defada infla edilen en uzun metrosu olma
özelli¤ine sahip Dubai Metrosu’nun kablolar›n›n tamam›na
yak›n› Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri’nin Mudanya’daki
fabrikas›nda üretilip, Birleflik Arap Emirlikleri’ne ihraç edildi. Dubai Metrosu için; Prysmian Kablo taraf›ndan özel olarak gelifltirilmifl olan, yang›n ortam›nda 180 dakikaya kadar
ifllevini sürdürebilen, alevin yay›lmas›n› önleyen, zehirli gaz
ç›karmayan, duman yo¤unlu¤u düflük Afumex™ kablolar
tercih edildi.
Türk Prysmian, bu ihale kapsam›nda 1.065 kilometre uzunlu¤unda kablo ile 9.113.136 TL'l›k sat›fl gerçeklefltirdi.
Türk Prysmian 2008 y›l› ihracat›n› 156.373.487 TL olarak
aç›klam›flt›. Ayr›ca, firma Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi
(T‹M)’in yapt›¤› araflt›rmaya göre; “Türkiye’nin En Büyük
1000 ‹hracatç›s›” aras›nda 81. s›rada yer al›yor.
200 teknisyen e¤itime bafllad›
Türkiye ‹fl Kurumu iflbirli¤iyle teknisyen istihdam› için
bafllat›lan 2. ‹stihdam Garantili ‹fl Gücü Yetifltirme Program›
kapsam›ndaki e¤itimler Petkim Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle bafllad›. Törende konuflma yapan Genel Müdür
Kenan Yavuz, Ocak ay›nda bafllayan ilk programla 240
teknisyenin e¤itilerek çal›flmaya bafllad›¤›n›, Türk sanayisinin
büyük yara ald›¤›, ihracat›n geçen y›la göre ortalama yüzde 30
oran›nda düfltü¤ü bir y›lda istihdam› art›rma kararl›l›¤› içinde
olduklar›n› belirtti.
Bafllayan program için internet sitesine 10 bine yak›n aday›n
baflvurdu¤unu, Ege Üniversitesi ‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültesi
dan›flmanl›¤›yla yap›lan de¤erlendirme sonucu 400 aday›n
mülakata ça¤r›ld›¤›n› ve 200'ünün e¤itime kat›lmaya hak
kazand›¤›n› dile getiren Yavuz, 60 ifl günü sürecek teorik ve
uygulamal› e¤itim program› sonunda e¤itimlerini baflar›yla
tamamlayan kursiyerlerin, flirket bünyesinde “saha ve ekipman teknisyeni” olarak istihdam edilece¤ini, böylelikle Petkim
bünyesinde sa¤lanan ek istihdam›n 440'a ulaflm›fl olaca¤›n›
bildirdi.
17
HABER
‹TÜ uzaydan
yay›na geçti
Türkiye’nin ilk defa kendi
imkânlar›n› kullanarak üretti¤i
haberleflme uydusu uzaya
f›rlat›ld›. ‹TÜ taraf›ndan
üretilen ve a¤›rl›¤› 1 kilodan
az olan küp uydu, saniyede
7.5 kilometre h›z yaparak
dünya'n›n çevresini 90
dakikada dönüp k›tasal
foto¤raf çekecek.
‹
THY bütün dünyaya ulaflacak
T
ürk Hava Yollar›'n›n (THY) Endonezya'n›n baflkenti Cakarta'ya düzenledi¤i ilk
sefere kat›lan THY Yönetim Kurulu Baflkan› Candan Karl›tekin, Türkiye'nin
uluslararas› iliflkilerde son y›llarda sa¤lad›¤› sempatinin ve istikrarl› yap›n›n
THY'ye ciddi flekilde yard›mc› oldu¤unu, ‹stanbul'un suni de¤il, do¤al bir hat olmas›n›n da avantaj teflkil etti¤ini söyledi.
Havac›l›kta 2 art› 2'nin her zaman 4 etmedi¤ini kaydeden Karl›tekin, THY'nin de
bu anlay›fl içinde davrand›¤›n› ve gerek yetiflmifl insan gücü, gerek filosu, gerekse gelir kaynaklar›yla en uygun ölçe¤e tafl›nd›¤›n› söyledi.
Küresel kriz nedeniyle dünyada kargo tafl›mac›l›¤›nda yüzde 25, yolcu say›s›nda
ise yüzde 15'e varan düflüfller meydana geldi¤ini vurgulayan Karl›tekin, ''Buna
karfl›l›k THY, kapasitesini yüzde 16, yolcu say›s›n› ise yüzde 10 artt›rd›. Nazar
de¤mesin. 2. dönemde de bunun alt›na düflmeyiz. ‹lk yar›y› karla kapatt›k. Kar
rakam› geçen y›llara göre düflük ama küresel kriz ortam›nda bunlar zor günlerdi. ‹ster istemez fiyatta taviz veriyorsunuz. ‹kinci 6 ay kesinlikle daha pozitif olur.
‹lk 6 ay›n üzerinde geliflme sa¤lan›r,'' dedi.
2012'ye kadar yeni hatlar devreye girecek
THY Yönetim Kurulu Baflkan› Karl›tekin, 2-3 y›l içinde yeni uçufl noktalar›nda da
seferlerin bafllat›laca¤›n›, bu flekilde 2010-2013 aras›nda 15-20 d›fl hatt›n daha
devreye girece¤ini anlatarak, Do¤uda Hindistan'da 3'üncü belki 4'üncü nokta aç›labilir. Çin'de 2-3 nokta zaten belirlenmiflti. Örne¤in Guangzhou. Burada flu anda
Sivil Havac›l›k müsaadesi tamamlanmak üzere. Pekin ve fianghay'da hafta 5'ten
günlük sefere geçece¤iz. Kamboçya'ya uçaca¤›z. Vietnam'da Hachi Minh City'e gidece¤iz. Afrika'da Tanzanya'da Darüs Selam'a sefer düzenleyece¤iz. Yine Kinshasa (Kongo Cumhuriyeti) ayr› bir uçufl noktam›z olacak. Srilanka'da Kolombo'ya
uçmay› planl›yoruz.
Avrupa'da da yeni noktalara uçulacak. ‹talya'da Bologno, ‹ngiltere'de Glasgow,
Avusturya'da Salzburg bunlar aras›nda. Karada¤'da Potgarica'ya, Yunanistan'da
2. nokta olarak Selanik'e gidece¤iz. Estonya'da Tallin, Letonya'da Vilnuus'a uçar›z.
Bir baflka uçufl noktam›z› ise Slovakya'da Bratislava olarak düflündük. 2012'de
yeni hatlar› açma ifllemini tamamlam›fl oluruz'' dedi.
18 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
stanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ) Uçak
ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisli¤i Bölümü taraf›ndan Türkiye’de
üretilen ilk uydu olan “‹TÜpSAT1” uzaydaki yörüngesine yerleflti. Böylece Türkiye ilk defa kendi imkânlar›n› kullanarak
uydu haberleflme projesini baflarm›fl oldu. Hindistan Uzay Araflt›rmalar› Kurumu (ISRO) taraf›ndan Sriharikota Kenti’nden PSLV C-14 roketi ile uzaya f›rlat›lan ‹TÜpSAT1, yerden 750 kilometre yüksekteki yörüngesine ulaflt›. ‹TÜ Uçak ve
Uzay Bilimleri Fakültesi Dekan› Prof. Dr.
Fevzi Ünal, çok heyecanl› olduklar›n› dile
getirirken, Türkiye’de üretilen ilk uydu
olan ‹TÜpSAT1’in dünyadan 750 kilometre uzakl›ktaki kutupsal yörüngede
yerini ald›¤›n› aktard›. Küp fleklindeki uydu, yörüngesinde saniyede yaklafl›k 7.5
kilometre yol alarak dünyay› yaklafl›k 90
dakikada bir dönecek ve dünyan›n k›tasal foto¤raflar›n› çekecek. Türkiye uydusuna ek olarak Hindistan taraf›ndan üretilen Oceansat-2 uydusu yan›nda 4 Alman ve 1 ‹sviçre uydusunu da yörüngeye götüren PSLV C-14 roketinin f›rlat›l›fl›,
‹TÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden canl› izlendi.
Osmaniye’deki Zorlu Holding
yat›r›m› h›zla ilerliyor
Z
Oto yan sanayi
sektörü Rusya’da
yat›r›ma haz›rlan›yor
R
usya'n›n 2009’da ithal otomobil,
kamyon ve TIR gibi araçlarda vergi
art›fl›na gitmesi, Türk otomotiv yan sanayisini hareketlendirdi. Rusya'n›n otomobil sanayini korumak için ald›¤› bu kararla, ülkede üretime ara veren otomobil
fabrikalar› yeniden üretime geçti. Bunu
f›rsat olarak gören Türk otomotiv yan sanayi sektörünün baz› temsilcileri ise bölgeye yat›r›m yapmaya haz›rlan›yor.
Tiryakiler Grubu Yönetim Kurulu Baflkan› Mehmet Tiryaki, Rus hükümetinin
Aral›k 2008'de ald›¤› bir kararla ithal
araçlarda vergi oranlar›n› art›rd›¤›n› dile
getirerek; "Rusya gümrük vergilerini yükselterek çok do¤ru bir karar verdi. Orada
üretim yapan üreticilere yerli parça mal
kullanma zorunlulu¤u getirdi. Böylece ithal araç satmak zorlafl›rken, Rusya'da
otomotiv yan sanayiciye büyük bir f›rsat
do¤du. Rusya'da flu anda kaliteli üretim
yapan yan sanayi bulunmuyor. Biz de
Avrupa pazar›nda yaflanan daralma nedeniyle Rusya'ya yat›r›m karar› ald›k" dedi.
Grup olarak 50 y›l› aflk›n bir zamand›r
otomotiv parçalar› ürettiklerini söyleyen
Tiryaki, Rusya'ya 2010'un 2’nci yar›s›nda
yat›r›m yapmay› planlad›klar›n› ifade etti. ‹lk etapta Rusya'da montaj hatt› kuracaklar›n›, ilerleyen süreçte de üretim yapabileceklerini dile getiren Tiryaki, yat›r›m tutar›n›n yaklafl›k 4 milyon dolar olaca¤›n› ifade etti.
orlu Holding Enerji Grubu'nun, Osmaniye'nin Bahçe ve Hasanbeyli ilçeleri aras›nda 300 milyon Euro harcamayla kurmay› planlad›¤› rüzgârgüllerini planlad›¤› gibi dikmeye bafllad›.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim Yat›r›mlar Genel Müdür Yard›mc›s› Gökmen Topuz, Osmaniye Rüzgâr Enerji Santrali projesinin, flu an için bu alandaki en büyük proje oldu¤unu vurgularken, Türkiye'nin fosil yak›tlara olan ba¤›ml›l›¤›n›
ve dolay›s›yla bunun neden oldu¤u zararl› ve kirletici maddeleri azalt›c› katk›
sa¤layaca¤›n› söyledi.
Do¤a dostu enerji santralinin, yabanc› enerji kaynaklar›na ba¤›ml›l›¤› azaltmak ve Türkiye'nin enerji arz güvenli¤ini ve öz yeterlili¤ini güçlendirmesine
destek olaca¤›n› belirten Topuz, elektrik üretim kaynaklar›na da çeflitlilik kazand›raca¤›n› ifade etti.
Topuz, tesisteki kablolama elemanlar›, inflaat malzemeleri ve tafleronluk hizmetlerinin de yerel olarak sa¤lanmas›yla, yöre ekonomisinin güçlenece¤ini belirterek, "Ayn› zamanda inflaat süresince Bahçe, Hasanbeyli ve Düziçi ilçeleri
ile baz› köylerden 120 kifli istihdam edildi" dedi.
Zorlu Enerji Grubu'nun yat›r›mlar›n› belirlerken sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji kaynaklar›na dayal› enerji üretimini ön planda tuttu¤unu bildiren
Topuz, projenin tamamlanmas›yla, Türkiye'nin tek bir alanda kurulu en büyük
rüzgâr santrali olaca¤›n› kaydetti.
‹ki etap halinde hayata geçirilecek projenin ilk etab› 85 metre kule yüksekli¤ine, 100 metre rotor çap›na sahip 54 adet 2,5 MW'l›k türbinlerden olufluyor.
135 MW'l›k kapasiteye sahip ilk etap tamamland› ve y›lda 500 milyon kWh
elektrik enerjisi üretilecek. Kurulacak rüzgâr türbinleri yeralt› enerji kablolar›
ile flalt merkezine ba¤lanacak.
Üretilecek enerji, nakil hatt›yla bahçe trafo merkezi üzerinden ulusal elektrik
sistemine aktar›lacak. ‹lerleyen süreçte ise daha fazla gülü daha eklenerek üretim kapasitesinin 245 MW'ye ç›kar›lmas› hedefleniyor. 300 milyon Euro tutar›ndaki projenin ikinci etab›n›n ise 2010 y›l›nda faaliyete geçirilmesi planlan›yor.
19
HABER-YORUM
Ulafl›m ve haberleflmede ileri
teknoloji dönemi bafll›yor
Yüksek teknolojiye dayal› ak›ll›, ekonomik ve rekabetçi bir ulafl›m ve haberleflme sisteminin yeniden
tasarlanmas›na yönelik hedef, önlem ve öncelikleri
belirlemek amac›yla düzenlenen “10. Ulaflt›rma
fiuras›” ‹stanbul Sütlüce Kongre Merkezi'nde
yap›ld›.
> Metin Akbafl
C
umhuriyetimizin 100. kurulufl y›l dönümünde ülkemizin dünyan›n geliflmifl 10 ülkesi aras›na tafl›nmas›na katk› sa¤lamak amac›yla; “28 Eylül - 30
Eylül 2009” tarihleri aras›nda ‹stanbul Haliç Kongre Merkezi’nde “Hedef
2023” ad› alt›nda 10. Ulaflt›rma fiuras› MMG üyemiz Prof. Dr. Metin Yerebakan’›n
koordinatörlü¤ünde düzenlendi. ‹lki 1945’de bir öncekisi ise 1998’de düzenlenmifl olan 9 flura ulusal düzeyde iken, sonuncusu olan 10. Ulaflt›rma fiuras› ilk kez
uluslararas› düzeyde gerçeklefltirildi.
Ulafl›m ve Haberleflme sektörlerinin gelece¤ine yönelik projeksiyonlar›n daha sa¤l›kl› yap›lmas›na imkan sa¤lanmas›, sektörde yaflanan problemler ve darbo¤azlar›n tart›fl›lmas›, gelece¤in ulafl›m›yla ilgili misyon, vizyon ve hedeflerinin ortaya
konulmas›, buna uygun stratejik plan ve yol haritalar›n›n belirlenmesi amac›yla
düzenlenen fluran›n “Hedef 2023” kapsam›nda etkin ve verimli bir içerikle gerçeklefltirilmesi için; çal›fltaylar, paneller ve sektör komiteleri oluflturuldu. fiura çal›flmalar› sonunda “Hedef 2023” doküman› flekillenerek, ulafl›m ve haberleflme camiam›z›n ihtiyaç duydu¤u “2023 Vizyonu” daha somut hale getirilmifl oldu..
Hedef 2023, 10. Ulaflt›rma fiuras›na 24 ülkeden 130’un üzerinde yabanc› ve 250
yerli panelist ile ilk gün 6.500, ikinci gün ise 5.400 kat›l›mc› ifltirak etti. 8 ayl›k ça-
20 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
l›fltaylar sonucu ortaya konmufl olan Karayollar›, Demiryollar›, Denizyollar›, Havayollar›, Kentiçi Ulafl›m, ‹letiflim Sektörü
ana bafll›klar› alt›ndaki Alt Yap›, Üst Yap›,
Regülâsyon ve AR-GE modülleriyle alakal› 28 çal›fltay gruplar›nda görev yapm›fl
1.200 uzman›n haz›rlad›klar› 100.000
sayfal›k doküman›n içerisinden belirlenmifl olan 1.000 proje, fluran›n 2 gününde
de¤erlendirildi ve sonuç raporunda her
bir sektör için ortalama 20’fler, toplamda
ise 100 hedef projeye indirgendi ve oylama ile öncelik s›ralar› belirlenerek, 3.000
sayfal›k sonuç raporuna dönüfltürüldü.
Erdo¤an “Demiryollar›na
Önem Veriyoruz”
Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan
Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an Türkiye
olarak demiryolu ulafl›m›na çok büyük
önem atfettiklerini belirtti. Kendilerinin
Ba¤dat Demiryolunu, Hicaz Demiryolunu infla etti¤ini, bu hatlarla ‹stanbul’u o
günün flartlar›nda çok uzak ülkelere ve
flehirlere ba¤lam›fl bir kültürün varisleri
oldu¤unu söyledi. “Cumhuriyetimizin
kuruldu¤u ilk y›llarda da demiryolu inflaat› önemli bir hedef olarak belirlenmifl, uzun demiryolu a¤lar› infla edilmifl,
ne yaz›k ki bu vizyon devam ettirilmemifl, Türkiye demiryolu ulafl›m›nda Cumhuriyetin ilk y›llar›ndaki vizyonunu devam ettiremedi,” diyerek rayl› ulafl›mda-
ki uzun y›llar›n ihmalini dile getirdi.
Erdo¤an sözlerini flöyle sürürdü “Hükümetimiz döneminde karayolu ulafl›m›yla birlikte demiryolu tafl›mac›l›¤›
da bir devlet politikas› haline getirilmifl, bu sayede y›llarca konufluldu¤u
halde bir türlü hayata geçirilemeyen
h›zl› tren hatlar›yla ilgili projeler bafllat›lm›fl ve bu y›l mart ay›nda Ankara-Eskiflehir aras›nda Yüksek H›zl› Tren Hatt› devreye al›nm›flt›r. flu an 1 saat 25
dakikada Eskiflehir-Ankara mutlu ve
huzurlu bir flekilde katediliyor. fiu anda Türkiye, Avrupa’da 6., dünyada 8.
h›zl› tren iflletmecisi ülkelerden biri
haline gelmifltir. Hedefimiz önümüzdeki dönemlerde h›zl› tren uygulamas›n› bugün otomobillerimizle yaklafl›k
14 saatte kat edilebilen mesafeler aras›nda uygulamaya geçirmektir.” diyen
Baflbakan Erdo¤an, Türkiye olarak
önümüzdeki 25 y›l içerisinde yaklafl›k
350 milyar dolarl›k ulaflt›rma ve haberleflme alt yap› yat›r›m› yapmay›
planlad›klar›n›, bunlar› da yap ifllet
devret, kamu-özel sektör ortakl›¤›yla,
genel bütçe imkânlar›yla yapacaklar›n› ifade etti.
Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m,
“Hedef 2023”
Baflbakan Erdo¤an’dan sonra söz alan
Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m, “kadim uygarl›klardan süzülerek ortak
haf›zam›z› oluflturan ö¤reti, bize, insan›n çevresiyle, eflya ve evrenle uyumlu
bir hayat sürmesini, dünyay› güzellefltirmesini ve yaflanabilir k›lmas›n› buyurmaktad›r. Küresel anlamda, bölgesel kalk›nma farkl›l›klar›n›n en aza indirilmesi, geri kalm›fll›¤›n, yoksullu¤un, yoksunlu¤un cehaletin, gelir da¤›l›m› adaletsizli¤inin ortadan kald›r›lmas›, sa¤l›kl› bir çevre bilincinin oluflmas›, dönemsel krizlerin en az zararla
atlat›lmas›, üretim-tüketim iliflkisi ve
rekabet anlay›fl›n› yeniden tan›mlamay› gerektirmektedir. Bu ise ancak
insanlara ve ülkelere ulaflmak, eriflmekle mümkündür. ‹flte, bu flura bu
tema ile gerçeklefltirilmektedir.” dedi.
Türkiye’nin son 25 y›ldaki büyüme
e¤ilimlerinin sürmesi durumunda
2020 y›l›nda; toplam tafl›man›n bugünkü düzeyinin yaklafl›k 3 kat›na ç›kaca¤›n›n tahmin edildi¤ini söyleyen
Binali Y›ld›r›m, 1985 y›l›nda 52 milyon
olan nüfusumuz, bugün yaklafl›k 72
milyona, motorlu araç say›s›n›n ise 2.4
milyondan 14 milyona yükseldi¤ini,
20 y›ll›k dönemde nüfus % 40 artarken motorlu tafl›t say›s›n›n % 470 artt›¤›na dikkat çekti. Ulaflt›rma Bakan›
Y›ld›r›m y›lda ortalama % 1.2 artan
nüfusa paralel sürekli yükselen ulafl›m
talebinin karfl›lanabilmesi için, her
alandaki ulafl›m altyap›s›n›n, özellikle
demiryolu a¤lar›n›n mutlaka gelifltirilmesi gerekti¤ini vurgulad›. Binali Y›ld›r›m “Hedefleri hayata geçirmek ve Avrupa ana ulaflt›rma altyap›lar›n›n birbirlerine ba¤lanmas› amac›yla; 2030’a
kadar gerçeklefltirilmesi öngörülen ve
500 milyar Euro’luk bir yat›r›m program› ortaya konmufltur. 2023 y›l›na
kadar ve sonras›nda Türkiye’de ulafl›m ve biliflime ne kadar yat›r›m yap›laca¤›n›n karar› da bu flurada verilecektir,” dedi.
Hedef 2023 Ulaflt›rma fiuras›nda
Öne Ç›kan Ana Bafll›klar
1- Özellikle biliflim teknolojisinin bafl
döndürücü bir flekilde geliflim kaydetmesi nedeniyle büyük bir köye dönüflen yer küremizde ulafl›m entegrasyonu çok büyük önem kazanm›flt›r. Bu
nedenle ulafl›m planlamalar›n›n art›k
ulusal düzeyin yan›nda, bölgesel ve
hatta küresel bazda ele al›narak, bunun için ikili ve çoklu bölgesel, hatta
küresel iflbirlikleri gerekmektedir.
2- Katma de¤eri olan ekonomiden günümüzde bilgi teknolojileri ekonomisine geçilmifl, önümüzdeki on y›llarda
ise art›k küresel ›s›nma nedeniyle sür-
dürülebilir-yenilenebilir temiz, çevreci
enerji ve teknolojilerinin ekonomiye
hâkim olaca¤› tahmin edilmektedir.
Bu nedenle Kyoto Protokolü ve periyodik yap›lan Kyoto Toplant›lar› kapsam›nda ulafl›mla ilgili olarak al›nan ve
al›nacak olan kararlar çerçevesinde ülkelerin taahhüt ettikleri karbondioksit
sal›n›m gazlar›n›n azalt›lmas› için temiz enerji ve çevreci ulafl›m sistemlerinin hayata geçirilmesi sa¤lanacakt›r.
Sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji
sektörü ile bu yak›tlarla çal›flan ulafl›m
sistemleri sektörü alt›n ça¤›n› yaflayacakt›r.
3-Günümüzde yayg›n olarak kullan›lmakta olan konvansiyonel tafl›ma
araçlar›n›n yan›nda, art›k petrolün ve
gazlar›n tafl›nd›¤› boru hatlar›n›n önümüzdeki on y›l içerisinde ulafl›m konusunda yo¤un bir flekilde kullan›labilece¤i, özellikle metalar›n, tar›m ürünlerinin, madenlerin tafl›nmas› konusunda yayg›nlaflaca¤› tahmin edilmektedir.
4-Avrupa Birli¤inin EURO-CAP a¤›n›n
Avrasya ile buluflmas› dikkate al›nd›¤›nda ülkemizin EURO-CAP entegrasyon a¤›na adaptesi, lojistik tafl›mac›l›kta EURO-CAP tafl›mac›l›¤›nda boru hatlar›ndan yararlan›lmas› gerekmektedir.
5-Çevreci, ekonomik, güvenli ulafl›m
sistemi olmas› nedeniyle demiryollar›na verilen önemin daha da artt›r›lmas›, konvansiyonel ve Yüksek H›zl› Tren
hatlar›n›n daha da yayg›nlaflmas› gerekmektedir.
Yap›lan ulafl›m planlamas›n›n hayata
geçirilebilmesi için gerekli olan 100
milyarlarca dolarl›k maddi kaynaklar›n ülkelerin milli ekonomileri ile karfl›lanmas›n›n mümkün olamayaca¤›,
yap›lacak ikili, bölgesel ve küresel iflbirlikleri ile global sermayenin devreye sokulmas›, kamu-özel iflbirliklerinin
kurulmas›, yap-ifllet, yap-ifllet-devret,
v.b. yöntemlerin uygulanmas› gerekmektedir.
fiura’dan küresel ekonomik krizden etkilenen en önemli sektör olmas›na
ra¤men ulafl›m yat›r›mlar›na ara verilmedi¤i, yat›r›mlar›n h›z kesmeden devam etti¤i, krizin en büyük ilac›n›n
ulafl›m ve alt yap›ya yap›lacak olan yat›r›mlar oldu¤u sonucu ç›km›flt›r.
21
HABER-ANALZ
Ya¤mur ya¤d› cila döküldü
‹stanbul ve Trakya’da 30’un üzerinde insan›n hayat›n› kaybetmesine neden
olan sel felaketi, y›llard›r felaketler karfl›s›nda kentlerimizin haz›r olmad›¤›n›
söyleyen bilim adamlar›n› ve mühendisleri hakl› ç›kard›.
> Dilaver Demira¤
K
üresel ›s›nma ve bunun yaratt›¤›
iklim de¤iflimi üzerine araflt›rmalar yapan IPCC, y›llard›r iklim de¤ifliminin çeflitli felaketlere yol açaca¤› uyar›s›nda bulunuyordu. Türkiye Kyoto’ya taraf olarak bu meseleyi önemsedi¤ini beyan ederken, taflk›nlara neden olan ya¤›fllar sonras› küresel ekonomide bölgesel
dü¤üm noktas› olan mega kent ‹stanbul
sele teslim oldu. Trakya’da da etkili olan
sel sonras› ise 30’un üzerinde insan haya-
22 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
t›n› kaybetti. Kent yöneticileri dere yataklar›na ev kuranlar›n bu felaket nedeni ile
u¤rad›¤› zararlardan kendilerinin sorumlu oldu¤u yönünde aç›klamalar yaparken,
ortaya ç›kan durum ‹stanbul’un planlanamad›¤› ve y›llard›r uygulanagelen popülist politikalar›n yaratt›¤› olumsuz birikim
nedeni ile iklim de¤iflimi, deprem vb felaketlere karfl› son derece haz›rl›ks›z ve dayan›ks›z oldu¤uydu.
Sel bask›nlar› sonras› mimar, mühendis-
ler ve bilim insanlar› sel felaketinin ac› bilançosuna yol açan kesiklere ve hatalara
dikkat çektiler. Bu konuda aç›klama yapan Mimar ve Mühendisler Grubu, do¤aya meydan okuyan, do¤an›n yasalar›n›
gözetmeyen yanl›fl flehirleflmeye dikkat
çekecek, yöneticilerin bilime ve mühendisli¤e uymas›na, eski ça¤dan beri süregelen flehircilik anlay›fl›n›n gözetilmesine,
hikmeti, imar› ve ihsan› merkeze alan bir
yönetim anlay›fl›n›n gere¤i üzerinde
durdu.
Yap›lan aç›klamada “Yaflanan felaketde,
derenin kendi yata¤›n› arad›¤›n›, dereye
ra¤men flehirleflilemeyece¤ini ortaya koyuyor” denildi. “Son iki gündür seksen y›l›n en büyük ya¤›fl› sonucu Trakya ve Türkiye’nin en büyük kenti ‹stanbul sele kap›ld› ve flu ana kadar 30’un üzerinde insan›m›z hayat›n› kaybetti. Felaket sonras›
yap›lan aç›klamalar ise hâlâ sorunun özüne inmek yerine k›sa vadeli çözümlere itibar etti¤imiz izlenimi vermektedir. Mimar ve Mühendisler olarak yetkilileri bilimin kurallar›na uymaya, do¤an›n verdi¤i
mesaj› almaya davet ediyoruz. Çünkü yaflanan bu felaket do¤aya meydan okuyan,
mühendislik ve mimarl›k biliminin en temel kurallar›na s›rt›n› dönen yanl›fl flehirleflme modelinin bir sonucudur.”görüflü
savunularak felaketin yaflanacak olanlar
için bir uyar› oldu¤u belirtildi.
MMG taraf›ndan yap›lan aç›klamada dere
›slahlar›n›n da yanl›fl yap›ld›¤›n›, derenin
do¤as›na uygun bir ›slah yöntemi yerine,
derelerin betonlaflt›r›lmas›n›n derelerin
taflmas›na neden oldu¤una da dikkat çekildi. Ayr›ca bundan sonra kentsel üstyap›n›n, alt yap› tamamlanmadan ve kentin
anayasas› niteli¤indeki imar plan›na
uyulmadan yap›lmamas›n›n do¤ru olaca¤› vurguland›.
Sel sonras› baflka sivil toplum kurulufllar›nca da yap›lan aç›klamalarda a¤›rl›k
nokta olarak göze çarpan çarp›k yap›laflma konusuydu. Vatandafl ve devlet üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirmezse,
can alan ve can yakan seller giderek daha
büyük ve s›k görülece¤i fleklindeydi.
Geliflmeler konusunda daha önce uyar›lar yap›lmas›na ra¤men bu uyar›lar›n dikkate al›nmad›¤› da ve sel sonras› en çok
konuflulanlardan biriydi. Hâlihaz›rda Çevre ve Orman Bakan› olan Veysel Ero¤lu
daha önce DS‹’de müdür iken taflk›n kontrolüne dikkat çekmifl ve “Sel riski bulunan sahalarda önceden tedbir al›nmaks›z›n süregelen flehirleflme faaliyetleri, dünyan›n her yerinde sel afetinin en önemli
sebebidir. Geliflmemifl ülkelerde en önemli problem, sel tehlikesi karfl›s›nda vatandafllar›n yerinde ve zaman›nda uyar›lmamas›d›r.” diyerek yap›lmas› gerekenler
konusunda bir çözüm paketi önermiflti.
Aç›klamalarda taflk›nlar›n zararlar›n› en
aza indirmek için yap›lmas› gerekenlerin
uluslararas› kurumlarca belirlenmifl oldu-
>>
ortaya ç›kan durum ‹stanbul’un planlanamad›¤› ve y›llard›r uygulanagelen
popülist politikalar›n yaratt›¤› olumsuz birikim nedeni ile iklim de¤iflimi, deprem
vb felaketlere karfl› son derece haz›rl›ks›z ve dayan›ks›z oldu¤uydu.
¤u ve geliflmifl ülkelerin buna uygun olan›
yapmakta tereddüt etmezken bizde bu
kurallara pek de uyulmad›¤›na vurgu yap›ld›. Bu eksende vurgulanan görüfllerden
birisi de Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim
ve Kültür Kurumu (UNESCO) ile Dünya
Meteoroloji Teflkilat› (WMO), taraf›ndan
dünyada bu amaçla gerçeklefltirilen çal›flmalara rehberlik etmek üzere ‘Uluslararas› Taflk›n Program›’ haz›rland›¤›na dikkat
çekiliyordu. Bu programda ülkelere öncelikli olarak “Entegre Taflk›n Yönetimi” kurmalar› öneriliyor, tabiattaki su döngüsünün bir bütün oldu¤u vurgulan›yor ve yönetiminin de bütüncül bir anlay›flla gerçeklefltirilmesi gerekti¤i söyleniyordu.
Aç›klamalarda dikkat çekilen eksiklerden
bir tanesinin de koordinasyon oldu¤u dile getiriliyordu. “Ülkemizde kurumlar aras› koordinasyon yeterli seviyede de¤il. Dere yataklar›nda yap›lan faaliyetlerle ilgili
görüfl bildiren, uygulamay› organize eden
ve denetimi yapan ile yapt›r›m uygulayan
kurumlar farkl›. Bütün bunlar, afet an›nda kurumlar›n koordine olamamas›na ve
afete müdahalede geç kal›nmas›na sebep
oluyor.” fleklinde görüfller a¤›rl›k kazand›.
fiehir Planc›lar› Odas›:
“Yap›lacaklar Belli, Yap›ls›n”
fiehir Planc›lar› Odas›, yap›lacaklar›n belli
oldu¤unu söyleyerek, flunlar› s›ralad›;
Ya¤mur sistemiyle kanalizasyon ayr›lmal›: Haberlerde kanalizasyonlar›n mantar
gibi f›rlad›¤›n›, f›skiye fleklinde akt›¤›n›
hepimiz gördük. Evsel ve sanayi at›klar›n›n boflalt›ld›¤› kanalizasyon sistemiyle
ya¤mur suyunun at›ld›¤› ya¤mur drenaj
sistemi ayn› kanallardan ak›t›l›yor. Bunlar›n ayr›lmas› gerek. Örne¤in TEM`de bu
sistemler ayr›.
Mevcut sistem iyilefltirilmeli: Viyadüklerin ve köprülerin alt›nda su birikintileri
olufluyor. Özellikle ana arterlerde drenaj
sistemlerinin sa¤l›kl›laflt›r›lmas›, iyilefltirilmesi gerekiyor.
Derelerin ›slah›: Alibeyköy deresinin ›slah› 2006`da yap›ld›. Ama gördük ki yine
taflk›nlar oluyor. Demek ki sa¤l›kl› yap›lmam›fl.
Güneflli`deki Ayamama ve Bahçelievler`deki Tavukçu dereleri de öyle. Dere ›slah›, akan suyun yata¤›n›n geniflletilmesi
ve taflk›n ihtimali yüksek olan alanlar›n istimlâk edilerek boflalt›lmas› demek. Buralarda dere yata¤› yeterince geniflletilmemifl, taflk›n olabilecek alanlar›n çevresi yeterince boflalt›lmam›fl. Bir an önce iyi bir
ön de¤erlendirme çal›flmas›yla bunlar›n
rehabilite edilmesi gerek.Meslek odalar›n›n kat›l›m› flart. Bu ifllemlerin ‹SK‹`nin
23
HABER-ANALZ
>>
Bilimsel gerçeklik birçok ülkenin yapt›¤› gibi altyap› sistemlerinde kanalizasyon ve
ya¤mur sular›n›n ayr› toplanmas›d›r. Bu sayede kuvvetli ya¤›fllar sonucunda
kanalizasyon borular›na yüksek debili su girifli olursa boru patlamalar› önlenir.
sorumlulu¤unda oldu¤unu söyleyen yetkililer, Yerel yönetim durumun fark›nda,
ama yeterli ad›mlar› atmad›klar› da ortada diyor.`Yüzde 70`i kaçak yap›laflm›fl
‹stanbul`un rehabilitasyonu kolay de¤il.
Ama bunu yapmak isterseniz yapars›n›z.
Teknik bir konu oldu¤u için elbette bu
sürece öncelikle meslek odalar›n›n kat›l›m› flart. Ayr›ca süreci sivil toplumun, yerel inisiyatiflerin kat›l›m›na da açmak gerek.`
Benzer öneriler TMMOB taraf›ndan Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiubesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›nda da
vurguland›. Birlik felaketle ilgili hatalar›
ve ihmalleri flöyle s›ralad›.
Yap› Olmamas› Gereken Yerde Yap›laflmaya Gidildi: Sel felaketlerinin tümü dere yataklar›, su havzalar›, düz ova ve tar›msal alanlarla k›y› bölgelerinde oldu.
Bu alanlar planlama ilkeleri aç›s›ndan
kentsel geliflmeye aç›lmamas› gereken
yerler. ‹stanbul’un anayasas› olan
1/100.000 ölçekli plan ve bütün bu alanlardaki yap›laflmalar› engellemesi gerekiyor.
Afet Uyar› Sistemleri Çal›flt›r›lmad›: Meteorolojinin günlerdir yapt›¤› uyar›lara
ra¤men hem Tekirda¤’da hem de ‹kitelli’de afet öncesi uyar› sistemleri çal›flmam›flt›r. Afet Koordinasyon Merkezi
(AKOM) yurttafllara bas›n arac›l›¤›yla
“uyan›k olmalar›n›” söylemekten öteye
geçmedi.
Ayamama’da Taflk›n ‹yilefltirmesi Yap›l24 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
mad›: Neredeyse ya¤mur çiselemesiyle
taflan ve geçmifl y›llarda da birçok kayba
neden olan Ayamama deresi yata¤›nda,
flimdiye dek yaflanan taflk›nlara karfl›n
herhangi bir iyilefltirme yap›lmam›flt›r.
Trafikte ve ‹nsanlar›n Tahliyesinde Önlem Al›nmad›: Suyun toplanmas›n›n
muhtemel oldu¤u ve önceki tecrübelerle
sabitlendi¤i ana arter yollar ve yerleflim
yerlerinde trafik, yerleflim bölgelerindeki
yurttafllar›n tahliyesi için hiçbir tedbir
al›nmad›.
Zaman›nda Müdahale Yok: Ya¤murlar›n
fliddetli ya¤maya bafllamas›ndan sel
oluflmas›n› takip eden süreçte dahi bölgeye hiçbir kamu arac› ve kurtarma ekibi ulaflmad›¤› gibi, trafik yönetimi anlam›nda da selin ilk etkileri geçene kadar
hiçbir müdahalede bulunulmad›.
Çevre Mühendisleri: “Sorun ‹stanbul De¤il, Yönetemeyenler”. Çevre Mühendisleri Odas› (ÇMO) ‹stanbul fiubesi, kentte 24
kiflinin ölümüne neden olan sel felaketinin asl›nda önlenebilece¤ini, sorunun
ancak milattan önceki y›llardan beri bilinen bir gerçe¤in, “dere yataklar›na yerleflim kurulmayaca¤›” bilgisinin ihmal
edilmesinden kaynakland›¤›n› aç›klad›.
ÇMO ‹stanbul Baflkan› Özlem Eylem Tuncaelli’nin saptamalar› flöyleydi; “Her su
bask›n›nda ad›n› duymaya al›flt›¤›m›z
yerleflimler senelerdir ayn›. K⤛thane,
Alibeyköy, ‹kitelli, Silivri… Yoksullar›n
korkulu rüyas›, sadece yoksul semtleri
vuran do¤al afet: Sel. Bunun nedeni yö-
neticilerin senelerdir dere yataklar›nda
yap›lan konut ve iflyerlerine tapu vererek bu bölgelere olan yerleflimi onaylamalar› hatta özendirmeleri, altyap› eksikliklerini tamamlamamalar›, dere ›slah› çal›flmalar›n› do¤ru bilimsel tekniklerle yapmamalar›d›r.
Bilimsel gerçeklik birçok ülkenin yapt›¤›
gibi altyap› sistemlerinde kanalizasyon
ve ya¤mur sular›n›n ayr› toplanmas›d›r.
Bu sayede kuvvetli ya¤›fllar sonucunda
kanalizasyon borular›na yüksek debili su
girifli olursa boru patlamalar› önlenir.
Ayn› zamanda uygun mazgal ve sokak
e¤imleri ile birlikte orta fliddetli bir ya¤›fl
sonucunda bile yollarda oluflan su birikintileri ve bunlar›n yol açt›¤› trafik t›kan›klar› ve kazalar da önlenmifl olur. ‹stanbul’da su ve kanalizasyon hizmetleri
‹SK‹’nin görevleri aras›ndayken ya¤mur
sular›n›n toplanmas› belediyelere b›rak›lm›flt›r. Hem at›k su hem de ya¤mur
suyu ayn› borularda topland›¤› için altyap› hizmetinde idari bir kar›fl›kl›k yaflanmaktad›r. Bu altyap› sistemlerinde
bütünsel bir planlama, uygulama ve denetim hizmetinin verilememesi anlam›na gelmektedir.
Büyükflehir Belediyesi 2006’da, ‹stanbul’daki toplam 603 kilometre uzunlu¤unda 68 derenin ›slah çal›flmalar›n›n
dört milyar dolar harcanarak üç y›l içinde tamamlanaca¤›n› aç›klam›fl olmas›na
ra¤men, 2008 faaliyet raporuna göre, sadece 38,4 kilometrelik dere ›slah çal›flmas›n› tamamland›. fiiddetli ya¤›fl ve sel
gibi olaylar geliflmifl ülkelerde bizdeki kadar büyük bir felakete dönüflmüyorlar.
Bilim ve teknolojiyle insan hayat›n› koruma ve onun yaflam standard›n› sürekli
olarak yükseltme gayreti içerisindeki ülkeler yerleflim planlar›, altyap› unsurlar›,
sel ve drenaj yap›lar› vb. durumlar için
oldukça büyük bütçeler harcamaktad›rlar.
Ülkemizde ise flehircilik henüz yeni yeni
geliflmektedir. fiehirlerin plan, altyap›,
sel ve drenaj yap›lar› büyük ölçüde belediyeler taraf›ndan yap›lmaktad›r. Zaten
k›t kaynaklara sahip olan belediyeler sel
ve drenaj yap›lar›n› önemsemeyerek geçifltirmektedirler. Daha çok göze hitap
eden kald›r›m sök-yap ifllerine önem vermektedirler. Meteoroloji taraf›ndan ya¤›fl ve sel uyar›lar› geldi¤inde ise oturup
bekleyerek ufak tefek problemlerle atlatmay› ümit ederek beklemektedirler.
17 A¤ustos 1999 ‹zmit depreminde binlerce (yaklafl›k 50.000) kiflinin ölmesiyle
toplumumuzda ve devlet yetkililerinde
derin izler b›rakt›. Bu felaketin ard›ndan
bina yap›m›nda zeminin sa¤laml›¤›n›n
araflt›r›lmas› ve binada kullan›lan malzemenin önemi ortaya ç›kt›. Bu sel felaketi de yerleflim alan› ve flehirlerde sel
ve drenaj alanlar›n›n yap›lmas›na ve radikal önlemlerin al›nmas›na neden olacakt›r ve olmal›d›r da.
Çünkü yap›lan araflt›rmalar gösteriyor
ki; 1960’l› y›llara oranla 2000’li y›llarda
meteorolojik afetler 3 kat art›fl gösterdi.
Yine ayn› dönemdeki ekonomik kay›plarda 9 kat art›fl gözleniyor. Sigorta kay›plar›nda ise 15 kat art›fl söz konusudur. Yak›n gelecekte iklim hadiselerinin
artarak devam edece¤i birçok iklim modelinde öngörülmektedir. Bu nedenle
yaflanan bu meteorolojik afetler 100 y›lda bir olur diyerek geçifltirmek büyük
hata olacakt›r. ÇMO Genel Baflkan› Tuncaelli flu çözümleri öneriyor.
“Yurdumuzun de¤iflik yörelerinde meydana gelen, can ve mal kay›plar›na sebep oldu¤u kadar, günlük hayat›, her
türlü ekonomik ve ticari faaliyeti olumsuz yönde etkileyen taflk›nlar›n önlenmesi ve yol açt›¤› kay›plar›n giderilmesi
için afla¤›da belirtilen tedbirler dikkate
al›nmal›d›r. Bunlar› yak›n vadeli ve uzun
vadeli olarak ikiye ay›rabiliriz. Yak›n vadeli öneriler flunlard›r: Ya¤›fl etkisinin en
aza indirilmesi için önlemler al›nmal›,
sel bentleri yap›lmal›d›r. Ayamama Deresi boyunca menfez geçiflleri ve dere
yata¤› temizlenmelidir. Risk oluflturabilecek yerleflim alanlar› ve iflyerleri boflalt›lmal›d›r. Orta ve uzun vadede istimlâk
edilmelidir. Çökmüfl olan altyap› acilen
yenilenmelidir. Kanalizasyon sular›n›n
yollara ve çevreye akmas› önlenmelidir.
Uzun vadeli önerileri ise flöyle s›ralamak
mümkündür: Dere yata¤›na paralel bulunan bölgelerde imar planlar› netlefltirilmelidir. Büyük ve orta ölçekteki planl›
yerleflim yerleri ile mevzii planlara göre
yap›lan küçük ölçekteki her türlü yerleflim birimlerine ait imar planlar› sel ve
taflk›n durumu göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmeli ve düzenlemelere uyulmal›d›r. Büyükflehirlerde,
Ayamama Deresi örne¤indeki gibi, yata¤› tamamen iflgal edilmiflse ve bu yap›lar› temizlemek imkân› yoksa yeralt›ndan
>>
Dere yata¤›ndan al›nacak malzeme
yerleri, köprüye yak›n mesafede olmamal›d›r. Malzemenin al›nmas›, derenin ak›fl rejimini ve ak›fl do¤rultusunu
de¤ifltirmeyecek flekilde olacakt›r.
drenaj kanal ve tünelleri aç›larak ›slah
edilmelidir. Bu galeri ve tünelleri özellikle otoban alt›na yerlefltirilmelidir. ‹mar
planlar›, DS‹ ve üniversitelerde flehir hidrolojisi konusundaki uzmanlar›n tavsiyeleri al›narak yap›lmal›d›r. Derelerin
üzeri, kesinlikle kapat›lmamal›d›r. Dere
yataklar›nda gerçeklefltirilecek her türlü
yap›lar, DS‹ ve di¤er ilgili kurulufllarca
onayl› bir projeye dayand›r›lmal›d›r. Dere yataklar› üzerine yap›lacak köprü ve
menfez gibi yap›lar ile dere yataklar›
üzerinden veya s›n›r›ndan geçirilecek
enerji nakil hatt›, yol, petrol-do¤algaz boru hatt›, telefon hatt›, içme suyu ve kanalizasyon hatlar› ve benzerleri gibi de¤iflik yap›lar infla edilmeden önce
DS‹’nin ilgili bölge müdürlüklerinden veya üniversitelerden uzman görüflü al›narak ve yap›lacak tesislerin bu görüfle uygun olarak inflas› sa¤lanacakt›r. Köprü
alt›ndaki su ak›fl kesitinin daralmas›na
sebebiyet veren ve su ak›fl›n› engelleyen
yap›lar yap›lmayacakt›r ve bu tür yap›lara da kesinlikle izin ve ruhsat verilmeyecektir. Su ak›fl kesitinin daralmas›na sebebiyet verdi¤i tespit edilen yap›lar,
imar mevzuat›na göre mülki amirlerin
sorumlulu¤unda yetkili belediye veya
özel idare taraf›ndan derhal kald›r›lacakt›r. Dere yata¤›ndan al›nacak malzeme yerleri, köprüye yak›n mesafede olmamal›d›r. Malzemenin al›nmas›, derenin ak›fl rejimini ve ak›fl do¤rultusunu
de¤ifltirmeyecek flekilde olacakt›r. Yol ve
di¤er üst yap› elamanlar›n›n projeleri
için Karayollar› Bölge müdürlüklerinden
Zekai fien:
“Bilimsel Modelleme Yap›lm›yor”
Sel felaketi ile ilgili görüfllerine baflvurdu¤umuz
‹nflaat Mühendisi, Hidrolog ve IPCC’nin Türkiye’den Davet Etti¤i Tek Bilim Adam› olan Prof. Dr
Zekai fien ise hatalar›n uzun vadeli planlar oluflturmak için bilimsel modelleme çal›flmas› yap›lmamas›ndan kaynakland›¤›n› belirterek yöneticilerin günü kurtaran bir anlay›flla görev yapt›klar›n› söylüyor.
“Asl›nda sellerden korunmak için dere ›slah›ndan
fazlas› laz›m. Taflk›n risk haritalar›n›n kullan›lmas› laz›m. Ne yaz›k ki ülkemizde bilimde kendi insanlar›m›za güvenmiyoruz. Kilyos taflk›n› buna örnektir. Bu taflk›nlar esnas›nda yabanc›lar›n kurdu¤u cihazlar çal›flmad›. Ama bu hatalara ra¤men
hâlâ onlara ilgi gösteriliyor. Genel olarak ülkemizde bilimsel modellere bak›larak çal›flmalar yap›lm›yor. Daha çok kriz masalar› ile ifller yürütülmeye çal›fl›l›yor. Yerel yöneticiler bilimsel çal›flmalar›
daha dikkate almal›lar. Asl›nda ço¤u model de güvenilir de¤il. Hepsine de güvenmemek laz›m. Bizim modellerimizde ayamama deresinin 2014 y›l›na kadar 4 veya 5 defa daha taflaca¤›n› tahmin
ediyoruz. Ama flu ana kadar bizim çal›flmalar›m›za ilgi gösterilmedi. Yabanc›lar›n kurdu¤u cihazlar
çal›flmad›.” diyerek uzun vadeli modellemenin
önemine dikkat çekti.
fien sözlerini flöyle sürdürdü. “Politikac›lar yeteri
kadar bilime önem vermedikleri için bofl konuflmalarla çözümler sunup birbirlerini suçlamaya
çal›flt›lar. Taflk›n Arabistan da bile oluyor ama önlemler al›nm›fl. Bizdeki gibi de¤il. Bizdeki dere ›slahlar› modern yöntemlerle yap›lm›yor. Bana göre
‹stanbul’da çarp›k yap›laflman›n oldu¤u her yerde
risk mevcuttur. Suriye bile daha önde bizden bu
konularda. Taflk›nlar› adamlar al›p yeralt›na veriyorlar. Daha sonrada bu sular› kullan›yorlar. Taflk›nlar faydal› oralarda. Bizde zararl›. Her derenin
dere taflk›n risk haritas› yap›lmal›d›r. Bu haritalar
yap›lmal› ve hatta internette yay›nlanmal›. Vatandafl yapar ama sende ona elektrik su götürüyorsun, kim daha suçlu. Halk bilinçlendirilmeli. 2 sene de bu haritalar›n hepsi ç›kart›l›r. Devlet su ifllerinin binlerce eleman› var bizim vakf›m›zda 6 kifli
yap›yor tüm ifli. Ama ne yaz›k ki unvan adamlar›
aras›nda problemler var, bunlar da çözülmeli.”
fien Politikayla u¤raflan insanlar›n her fleyi ben bilirim mant›¤›ndan vazgeçerek ortak akla ve bilim
insanlar›na baflvurmas› gerekti¤ini ifade ederek
Taflk›n Haritalar› konusunda yeterli deste¤in verilmesi halinde bu haritalar› ç›kartarak risk bölgelerinin saptanaca¤›n› ve buralarda ›slah çal›flmalar›
için bu haritalar›n çok ifle yarayaca¤›n› ifade etti.
25
HABER-ANALZ
Güven Eken
“Do¤an›n Suçu Yok”
görüfl al›nmal› ve AB standartlar›na uygun olarak yap›lmal›d›r. Yol çal›flmalar›
s›ras›nda arazinin düflük kotlar›nda suyun ak›fl›n› sa¤lamak, ayn› zamanda altyap› tesislerinin inflas›na imkân tan›mak
için ilgili kurumlar›n, DS‹’nin görüflleri
do¤rultusunda yeterli miktarlarda menfez yapmalar› sa¤lanacakt›r. Bu menfezlerin t›kanmamas› için kanaldan daha
genifl yap›lmal› ve menfez önünde t›kamay› önleyici bariyerler infla edilmelidir.
Pek çok yörede, hafriyat, molozlar ve çeflitli at›klar düzensiz bir flekilde yollara,
havzalara ve dere yataklar›na boflalt›lmaktad›r. Boflalt›lan kat› at›klarla dolan
derelerin yatak kapasiteleri fevkalade
azald›¤›ndan taflk›n riski çok büyük ölçüde artmaktad›r. Dere yataklar›na her türlü at›k malzemenin dökülmesi, mülki
amirler ve/veya mahalli idareler marifetiyle sürekli kontrol alt›nda tutulmak suretiyle önlenmelidir. Havza ve imar polisi, müessesesi oluflturulmal›d›r. Bu polis
hem yerleflim alanlar›ndaki imara ayk›r›
yerleflimleri tespit edip önlem almal›,
hem de dere yataklar›nda imara ayk›r›
26 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
unsurlar› ortadan kald›rmal›d›r.
Sonuç olarak; dere yataklar›n›n ›slah›na
yönelik yap›lacak kanal, menfez, tünel
vb. yap›lara ayr›lacak harcamalar kay›p
olarak görülmemelidir. Zira, önlem amac›yla yap›lacak bu yap›lar hem insanlar›m›z› felaketlerden koruyacak hem de
ekonomiye verdi¤i zararlar en aza indirgenecektir.
Hidrolojik Çevrime Uyulmal›
Taflk›nlar hidrolojisi konusunda görüfl
bildiren bir baflka uzman da Meteoroloji
Y. Müh.ve Mühendislik Hidrolojisi Uzman› H. Yaflar Kuto¤lu. Kuto¤lu yap›laflmaya gidilmeden önce akarsular›n davran›fllar›na, taflk›n potansiyellerine bak›larak, hidrolojik çevrim modellemeleri yap›larak yerleflim planlamas› yap›lmas›
gerekti¤ine dikkat çekiyor.
“Suyun oluflumunu, alansal ve zamansal da¤›l›m› ile sirkülâsyonunu yer bilimleri aras›nda k›saca su bilimi diye tan›mlanan “ Hidroloji” inceler. Baraj ve HES,
derivasyon yap›lar›, sulama, drenaj,
menfez, köprü gibi büyük ve küçük su (
Do¤a Derne¤inden Güven Eken ise olaylar
sonras› yöneticilerin sorunlar› ola¤anüstü ya¤›fla ve küresel ›s›nmaya havale ederek suçu
do¤an›n üzerine atmaya çal›flt›¤›n› ifade ederek do¤an›n bu iflte hiç suçunun olmad›¤›n›
hatalar›n insanlar›n do¤ay› dikkate almayan
yerleflim politikalar›ndan kaynakland›¤›n› belirtiyor ve flu görüflleri savunuyor “Otogar›,
yüksekte hâkim bir noktadan izledim. T›rlar›n
park alan›, üç taraf› kapal› bir çukurdu. Çukurun tek aç›k yan› derenin geldi¤i yöndü. Dere,
otogar›n kuzeyinden gelerek t›rlar›n park etti¤i alan› ikiye bölüyordu. Ayamama Deresi,
taflk›nlar› önlemek amac›yla her iki taraftan
da islah edilmiflti, yani beton setler aras›na
al›nm›flt›. Ancak görünen manzarada bir terslik vard›... Derenin t›r otogar›n› terk etmesi
gereken noktan›n üzerinde 15-20 metre yükseklikte bir set infla edilmiflti. Bu setin üzerinden TEM'den ayr›lan arabalar geçiyordu. Yani
set, TEM'in bir yan yolunu oluflturmak için yap›lm›flt›. Ayamama Deresi ise setin alt›ndan
aç›lan dar bir menfezle otogar›n bulundu¤u
çukurdan d›flar› ak›yordu. Menfezin kapanmas› halinde, setin bir baraj vazifesi görmesi
ve tüm otogar alan›n› suyla doldurmas› an
meselesiydi... Nitekim iki gün önce sabaha
karfl› öyle oldu. Yo¤un ya¤›flla beraber Ayamama Deresi “›slah edilen” yeni yata¤›na s›¤mad›, ya¤›flla beraber gelen hafriyat setin alt›ndan geçen menfezi t›kad› ve arkas›ndaki çukuru doldurdu. Fatura, tüm bu teknik ayr›nt›lardan habersiz, kaderine terk edilen insanlara kesildi. Sekiz kifli, hayat›n› kaybetti. Üst üste y›¤›lm›fl ve iskambilller gibi birbirinin üzerine y›k›lm›fl t›rlar› izlerken flunu düflünmeden
edemedim. Bu insanlar için derenin kenar›n›
otopark ilan eden insanlar, bu akflam nas›l
uyuyacak? Ortadaki tabloya, do¤an›n hikmeti
demeyi nas›l sürdürecek?
>>
Tarihi taflk›nlardan ders
alabilmemiz için bunlar›n
meteorolojik, hidrolojik
etüdleri ve analizleri
uzmanlar taraf›ndan ayr›nt›l›
bir flekilde yap›lmal› ve
sonuçlar› yay›nlanmal›d›r.
hidrolik ) yap›lar›n›n tasar›m› ve inflaat›n›n ard›ndan iflletilmesi için “ Mühendislik Hidrolojisi “ teknikleri uygulan›r, bu
yap›lar›n ekonomik, verimli ve emniyetli
olmas›nda mühendislik hidrolojisi önemli
rol oynar. Hidrolik yap›lar›n tasar›m çal›flmalar› “ Hidrolojik, Hidrolik ve Yap›sal “
s›ral› aflamalarla gerçekleflir. Taflk›nlar
mühendislik hidrolojisinin en karmafl›k
problemlerini oluflturur, kurakl›¤›n aksine taflk›nlar su fazlal›¤›n› ifade eder. Taflk›n kontrol ve koruma, su kaynaklar› yönetiminin bir alt bölümü olan taflk›n yönetimi yaklafl›m› ile daha baflar›l› olur.
Taflk›n hidrolojisi ad› alt›nda toplanan taflk›n kontrol ve koruma çal›flmalar›n› yürütecek mühendislerin lisans ve / veya lisansüstü düzeyde “ Mühendislik Hidrolojisi “
e¤itimi alm›fl olmalar› gerekir. Taflk›n›n
en önemli nedenlerinden biri kontrolsuz
yerleflimlerdir.‹nfla edilmifl taflk›n kontrol
ve koruma amaçl› hidrolik yap›lar›n bir
k›sm›n›n y›k›lmas› ve / veya fonksiyonlar›n› yerine getirememesinin as›l nedeni
hidrolojik tasar›m aflamas›ndaki yetersizliklerdir. Bu yetersizlikler birinci derecede
hidrolojik ölçümlere ba¤l›d›r ve mühendislik hidrolojisinin en zor bölümüdür,”
diye konuflan Kuto¤lu, modelleme çal›flmalar›n›n önemine dikkat çekerek flu düflünceleri dile getiriyor.
“Modern ölçü teknik ve teknolojilerinin ilgili kurulufllarda uygulanmaya konmas›n›n zaman› gelmifltir, veri otomasyonu ve
matematik modeller ise modern mühendislik hidrolojisi çal›flmalar› için zorunludur. Hidrometeorolojik veri toplanmas›ndaki zorluklar›m›z bir dereceye kadar hizmet özellefltirilmesiyle afl›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Akarsular›n çok s›k yinelenen
taflk›nlar› can ve mal kayb›na neden olmaktad›r. Yanl›fl yerleflim yan›nda altyap›
eksiklikleri, taflk›n kontrol ve koruma, taflk›n öngörü ve uyar› sistemlerinin yoklu¤u
kay›plar› art›rm›flt›r. Kentsel yerleflim yerlerinde drenaj olmamas›ndan dolay› ya¤mur sular›n›n neden oldu¤u su basmalar›
da kayda de¤er boyutlardad›r.
fiiddetli taflk›nlar s›ras›nda ve sonras›nda
hidrometeorolojik verinin derlenmesi ve
analizi sonuçlar› birim hidrograf hesab›nda, s›zma parametrelerinin elde edilmesinde, muhtemel maksimum ya¤›fl ve
ak›m tahmininde, debi – olas›l›k ba¤›nt›lar›n›n, frekans analizlerinin haz›rlanmas›nda kullan›l›r. Bu modeller taflk›nlar konusunda en önemli unsurdur. Çünkü yapaca¤›n›z her türlü imar faaliyetinde bu
veriler size ›fl›k tutar. Taflk›n kontrol ve koruma yap›sal ( depolama, sed, duvar v.b. )
ve yap›sal olmayan ( taflk›n öngörü ve
uyar›, tahliye v.b. ) önlemlerin birlikte uygulanmas› ile sa¤lanabilir. Ancak taflk›nlar›n mutlak kontrolü mümkün de¤ildir, bu
nedenle taflk›nlarla birlikte yaflamay› ö¤renmek zorunday›z. Yap›sal ve yap›sal olmayan teknik ve teknolojilerin birlikte
kullan›lmas› ile entegre bir taflk›n kontrolü yönetimi gerçeklefltirilir. Bu nedenle
Elektronik mühendisli¤indeki geliflmeler,
matematik modeller, bilgisayar, uydu, radar gibi teknolojik geliflmelerden yararlan›larak su kaynaklar›n›n gelifltirilmesi,
kontrolü ve iflletilmesinde daha iyi, h›zl›
ve ekonomik sonuçlara ulafl›labilinmektedir. Dolays›yla bu modellerin ç›kar›lmas›
ilik aflamad›r.
Ama bunun yan›nda taflk›n kontrol ve ko-
ruma tesislerinin mühendislik hizmetleri
ve iflletilmesinde uygulad›¤›m›z tasar›m
kriterleri yenilenmeli, taflk›n hidrolojisi
çal›flmalar›n›n uzman teknik elemanlar
taraf›ndan yap›lmas›na özen gösterilmelidir. Meteorolojik ve hidrolojik ( hidrometeorolojik ) veri toplanmas›nda yeterlilik
ve güvenirlilik ön planda tutulmal›d›r.
Taflk›n öngörü ve uyar› sistemleri gelifltirilmelidir. Taflk›n yataklar›ndaki kontrolsuz yerleflimlere kesinlikle izin verilmemelidir. Tarihi taflk›nlardan ders alabilmemiz için bunlar›n meteorolojik, hidrolojik etüdleri ve analizleri uzmanlar taraf›ndan ayr›nt›l› bir flekilde yap›lmal› ve sonuçlar› yay›nlanmal›d›r. Halk›m›z taflk›n
konular›nda bilinçlendirilmelidir. Taflk›n
yönetimi çal›flmalar›n› h›zland›rmak için
gerekli yasal ve kurumsal düzenlemeler
yap›lmal›d›r.”
K›sacas› uzmanlar›n söyledi¤i gibi yap›lacaklar belli, ama bunu yapmak için k›sa
vadeli ve popülist diyece¤imiz politikalar
yerine, uzun vadeli, bilimin ve mühendisli¤in ça¤dafl imkanlar›ndan faydalanan
ve alt yap› çal›flmalar›n› bir kay›p de¤il, olmazsa olmaz bir fley olarak gören yönetim zihniyeti bir zorunluluk. Aksi halde
daha çok taflk›n sorunu ile bo¤uflacak ve
sadece birbirimiz suçlayarak bir dahaki
taflk›na kadar bofl yere zaman kaybetmifl
olaca¤›z.
27
MMARLIK
“Sel felaketinin ard›ndan”
Yeni flehirleflme önerileri
fiehre dair sorunlar yuma¤›n› müessif bir sel
felaketinin ard›ndan hat›rlamak/hat›rlatmak
geç de olsa olumlu bir ad›m. Ancak çözüme,
yine masa bafl›ndaki teknokratlarca karar
verilen ve uygulamay› otoriter yöntemlerle
yapmak yerine, bir bütün olarak ülke
genelindeki flehirleflme gerçe¤ini bir daha
ele almal›y›z.
> Mimar Mehmet ‹flci
28 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
D
ünyay› güzellefltirmek ve çocuklar›m›za yaflanabilir bir çevre b›rakmak Allah›n halifesi olarak asli vazifemiz. ‹flte
bunun “niçin” ve “nas›l›n›” / temel felsefi gerçe¤ini ortaya koymak inanc›m›z›n gere¤i.. Mimariye dair müteal de¤erlerin, inanç ve kozmik telakkilerin, bir yandan modernin varl›¤›n› kabul ederken di¤er yandan onu aflman›n
yollar›n› bulmak.. Bu temel meselenin çözümlenmesi gerekir.
fiehirleri “imar”etme iddias›yla yola ç›k›p,
rant kavgas›yla beslenerek flehri “talan” etmeye yol açan, flehrin estetik ve ruhundan
mahrum belgelere “imar plan›” denilerek gelinen nokta ortada.. ‹ki boyutlu yaklafl›mla ve
ço¤unlukla masa bafl›nda cetvelle çizilen,
mahalleliden ve mahallinden bihaber, flairin
deyimiyle “kartondan flehirler” birer heyula
gibi üzerimize çökmekte.. Mimarl›k felsefesinden yoksun, hikmet ve irfana yönelmeyen
e¤itim metodu bizden neleri al›p götürdü
acaba..“Erdemliler flehri”nin ruh ve esteti¤ini
duyumsatan çabalar nerede? Yoksa iyiler, atlar›na binip gittiler mi?
Burada flehir ve mimariye temel yaklafl›m
aç›s›ndan ç›k›fl yolunu yine kendi köklerimizde aramam›z asli vazifemizdir. Bütün flehir
arazisini kamu mal› haline getirerek çözüm
arayan 20.as›r sosyalist ve devletçi yaklafl›mlar›nda halk›n kat›l›m›na imkân b›rakmayan,
merkeziyetçi, fleffafl›ktan yoksun ve denetimi
imkans›z, gerçeklefltirmek istedikleri flehir türünün farkl› arazi kullan›fl yo¤unluklar› ile insanlar›n ve gruplar›n davran›fl biçimlerini ahlaki aç›dan bozan, k›s›tlay›c› ve bizzat kamu
idarelerinin çöküntüsünü aflmak için yeterince incelendi¤inde Osmanl› flehir biçiminin/mimarisinin ve flehir hukukunun ne kadar önemli bir örnek teflkil etti¤i aç›kça görülecektir.
fiehre dair sorunlar yuma¤›n› müessif bir sel
felaketinin ard›ndan hat›rlamak/hat›rlatmak
geç de olsa olumlu bir ad›m. Ancak çözüme,
yine masa bafl›ndaki teknokratlarca karar verilen ve uygulamay› otoriter yöntemlerle yapmak yerine, bir bütün olarak ülke genelindeki
flehirleflme gerçe¤ini bir daha ele al›p, o flehrin insan›n›n da ikna edilerek kat›laca¤›, kültürel köklerimizle bar›fl›k, duygusal ve popülist olmayan uzun soluklu çal›flmalarla gerçeklefltirme¤e çal›flmak esas olmal›d›r.
Ezcümle flehre ve evlere yaklafl›m›m›zda yukar›da belirtilen temel felsefe do¤rultusunda,
evrensel düflüncenin yerele uygun çözümlerle zenginlefltirilmesi hedeflenmelidir.
1. fiehirlinin yönetime kat›l›m› esas olmal›d›r.
Bu kat›l›m seçim dönemleriyle s›n›rl› olmay›p, flehirli, her safhada flehir yönetimiyle ilgili ana kararlarda kendisine dan›fl›lan, görüflleri al›nan ve eylemin niteli¤inin belirleyicisi olmal›d›r.
Anadolu’daki bu sosyal ve idari yap›n›n
yüksek düzeyde idari ve ahlaki kurallara
sahip Asya göçebelerinin ‹slami inanç temelleri üzerinde geliflmifl oldu¤u, Osmanl› mahalle teflkilat› flehrin çok önemli idari ve hukuki hizmet fonksiyonlar›n› bilfiil
ilgililerin sorumlulu¤una b›rakan yap›s›n›
bugünkü kat›l›mc› demokrasinin as›rlarca önce yaflam›fl bir iflleyiflini oluflturdu¤unu görüyoruz.
fiehrin % 80’ini oluflturan iskan alan› evlerin, mahallelerin, mahalli merkezlerin o
yörede yaflayan ailelerin ikametin, dayan›flmas›na, ortak flehir kesimini, mahalleyi beraberce yönetmelerine, oluflabilecek
her türlü sorunu beraberce çözmelerine
imkan verecek bir büyüklük ve yap›da
gerçeklefltirilmesi esas idi.
2. Mahalle yönetimleri özerklefltirilmelidir.
• Mahallenin yönetimi, emniyeti, cadde
ve sokak düzenlemeleri, temizli¤i, çöplerin toplanmas› ve yok edilmesi, çocuklar›n gözetimi ve yap›lacak yeni yap›lar›n
sokak- çevre iliflkileri ile ilgili nihai kararlar› vermeye yetkili ve bu hususlardan sorumlu olmal›d›rlar. Mahallelinin aidiyet
hissiyat› kuvvetlendirilmelidir.
• Mahalle yönetimi; mahalleliye iskanikamet alan›na ait temel sosyal kurallara
riayet edilmesi, standartlar çerçevesinde
hareket edilmesini sorumlulu¤unu yüklemelidir. Erdemli insanlar yetifltirilerek; fukaran›n, kimsesiz çocuklar›n, yafll›lar›n
korunmas› gibi görevleri ahlaki ve kültürel sorumluluk bilinciyle gönüllü hizmete
dönüfltürülmelidir.
3. fiehir kuruluflunda, mahalle yap›s›n›n
teflkilinde, yat›r›m ve kullan›m maliyetlerinde kaynaklar› verimli kullanarak her
sahada tasarrufa azami derecede dikkat
edilmelidir.
Evler yüksek yap›m teknolojisi gerektirmeyen 1, 2, ve 3 katl› infla edilmelidir. Ülke genelinde standardizasyona gidilerek
mahallelerde önceden imal edilmifl, kolay
tafl›nabilir yap› elemanlar› (kap›, pencere vs.) kullan›m› sa¤lanmal›d›r. Evlerin yap›m›nda gereken küçük çapl› kaz› ve çevre düzenleme iflleri elle veya hafif ifl makineleriyle yap›lacak düzeyde olmal›d›r.
fiehrin merkezindeki mescid, okul, çarfl›
binalar› en bafltan infla edilerek büyük
çapl› hafriyat›n gerektirdi¤i a¤›r vas›talar›n ev bölgelerinde insan ölçe¤inde yap›lan yol ve alt yap›y› tahrip etmeleri önlenmelidir. Mahallenin çok maksatl› kullan›ma uygun olmas› ve büyük aile için planlanm›fl olmas›, yat›r›m safhas›nda oldu¤u
gibi, kullan›fl ve iflletme safhas›nda da ›s›tma ve bak›m harcamalar›nda önemli tasarruflara imkan vermelidir.
>>
fiehrin merkezindeki büyük ölçekli
binalar›n çevresi ayn› ölçe¤e uygun
ç›nar a¤açlar›yla süslenirken,
konut bölgelerinde mütevaz› ölçekli meyve a¤açlar› ve çiçeklerle
kendi aras›nda orant›l› bir peyzajla
tamamlanmal›d›r.
4. fiehirde yaflayanlar›n tabiatla bütünleflerek –sadece seyrederek de¤il- a¤açla, çiçekle ve bahçesiyle iç içe yaflamalar›na
imkan sa¤lanmal›d›r.
fiehir infla ve iflletme ekonomisi aç›s›ndan
önemli bir hususun aile fertlerinin, yafll›lar›n ve çocuklar›n tabiat ile yo¤un temas›n› sa¤layan evlerin arka ve yan bahçelerinin meydana getirdi¤i yeflil kümelerin
ev sahipleri taraf›ndan en yo¤un flekilde
kullan›lan flehrin evleri ile tabiat›n bütünleflmesi, evlerin mahrem bölgelerini oluflturan arka bahçelerin bir araya gelmesi
ile vücud bulan ve her türlü bak›m› ev sahipleri taraf›ndan sa¤lanan, ayn› zamanda ev halk›na meyve a¤açlar› ve çiçek vs.
yetifltirme imkan› vermesi bugün bat›l›
flehir planlamas›nda ad›na “pasif yeflil
alan” denen bu yerlerden kat kat daha
fazla kullan›c›s›na hizmet ve ayn› zamanda belediyelere flehrin yeflil alan yat›r›m
ve bak›m harcamalar›nda çok önemli tasarruflar sa¤lad›¤› da bilinmektedir.
5. fiehrin merkezindeki büyük ölçekli binalar›n çevresi ayn› ölçe¤e uygun ç›nar
a¤açlar›yla süslenirken, konut bölgelerinde mütevaz› ölçekli meyve a¤açlar› ve çiçeklerle kendi aras›nda orant›l› peyzajla
tamamlanmal›d›r.
• Osmanl› flehirlerinde evlerin arka bahçeleri ile oluflan yeflil potansiyelinin nispeten küçük ölçülü meyva a¤açlar› ve çiçeklerden oluflan dokusuna karfl›l›k mahalli meydanlar ve flehir merkez alanlar›nda camilerin çevrelerinde ulu ç›narla-
KÖPÜK'TEN
Portakal büyüsüdür yalayan seni beni
Kentte bafllarken gece horozun terk etti¤i
Bir kad›n› havl›yor tafl›yor o ›ss›z köpekler ki
K›rm›z› bir karpuzun ortas›ndan kesilen o
köpekler ki
Deniz mi dedin ne denizi
Ben Kristof Kolomb'un ufla¤› de¤ilim
Ben ›rmakç›y›m denizci de¤ilim
Kula¤›mda ne bir aflk ne de bir kürek sesi
Bir meydan u¤ultusu barbar bir inflaat sesi
Bir kere kente girdin
Bir kad›n› al onu yont yont anne olsun
Her kad›n ac›ma an›t› bir anne olsun
Çocuklara aç›lan mavi k›rm›z› pencere anne
Sen bu flehrin sokaklar›ndan geç sonsuz
pencerelerle
Bir insan› al onu çöz çöz çocuk olsun
Ve sonra y›prat›lan ne
Mavi bir al›konan
Bu köpekler neyi havl›yor hangi kad›n›
Bu horozlar neyi ürperiyor çocuklar› m›
Sabah ki marul ortas› k›r›lan bir gemi direkte
Vakit çiçek bozu¤u bir akflam terkisi
Bana ayr›lan hangi Arap at›n›n terkisi
Hangi çad›r düflüncesi ve çöl
Bir mermerin rüzgârdaki savruluflu çöl
Kad›n giyeceklerinin k›vran›fl› k›z›lda
Bir k›rm›z› biber salg›n› develer
Yeter suyun an›tlaflmas› çelik çelik biat›
Bir kere kente girdin
Felçli kad›n karyolaya ba¤l› Haliç
Ergenlik gençk›zl›k iflletmesi karyola ki
Bekâr bir ölümün fener alay› flöleni
Azrailin boyuna bülû¤a erdi¤i gerde¤i girdi¤i
Eleni Eleni karyolada düflünen kad›n
Yaln›z ve som karyolada düflünen kad›n
Her erke¤i papaz san›p günah günah olarak
ç›kartan
Her gece günefli ›s›ran
Köpekler neyi havl›yor hangi gülü
Horozlar neyi ürperiyor savafl› m›
Bir yumurta ortas›nda gece yar›s›
Sen ey flair ki ellerini kollar›n› çarm›ha gerdin
Ölüm ki tabiatüstü hayatlar›n menaceri
En yeni buluflu intihard›r
SEZA‹ KARAKOÇ
29
MMARLIK
r›n abidevi etkileri ile camiler civar›nda
önemli kiflilerin defnedildi¤i hazirelerdeki-iklimin müsaade etti¤i her yerde- selvilerin farkl› flakuli koyu renkleri üçüncü
bir ifade ile peyzaj› tamamlar.
6. Mülkiyet hukuku özellikle konut arsa
ve arazi spekülasyonunu önleyecek flekilde yeniden düzenlenmelidir.
Bu çerçevede özellikle yeni oluflturulacak
konut bölgeleri ve mahallelerden bafllayarak yeni mülkiyet sistemi pilot uygulamalarla denenmeli ve en uygun yönteme
ulafl›lmal›d›r. Arsalar sat›lmamak kayd›yla bedelsiz ya da sembolik kiralarla mahalleliye ömür boyu tahsis edilmelidir.
Vatandafl mülkiyet hakk› olmadan kullan›c› konumunda olup, bu hakk›n› hiçbir
yolla devredememelidir. Konut arsas› ve
binalar› sat›fla konu olmaktan ç›kar›larak
haks›z spekülasyonlar ve rant beklentileri
temelden çözümlenmifl olacakt›r.
Helal kazanc›n bir hizmet, çal›flma karfl›l›¤› olufltu¤u inanc›, spekülatif kazançlar›n
haram say›lmas› , Osmanl› flehirlerinde
spekülatif amaçl› yap› faaliyetine imkan
b›rakmamakla beraber flehir yönetiminin, flehir yap›s›n›n,topraktan yararlanman›n temel kurallar› da insanlar›n herhangi bir türden spekülasyona özenmelerini önleyecek flekilde tesis ediliyordu.
7. Konut alanlar› d›fl›ndaki flehir merkezindeki alanlar flartl› olarak özel mülkiyete konu olabilecek flekilde düzenlenirken
, bu bölgeler mahallelinin kurdu¤u vak›flara devredilerek elde edilecek kazanc›n
da mahalleliye geri dönüflüyle sosyal adalet tesis edilmelidir.
Mahalleler düzeyinde her türlü spekülatif, gayri ahlaki yaklafl›m› imkans›zlaflt›ran Osmanl› mahallelerinin iç yap›laflma
kurallar›n›n baflar›s› yan›nda geliflen, var
olan her iskan alan›n›n ihtiyac› olan iflyerleri, mahallede mescid, hamam, mektep,
mahalle çarfl›s› gibi küçük merkez alanlar›nda, flehrin ana ticaret ve ifl merkezlerindeki çarfl›, han, ifl merkezi vs. gibi yap›lar›n vak›f yap›lar› olmas› yoluyla da bu
yap›lar›n sa¤layaca¤› arazi de¤er art›fllar›n yans›mas› fleklindeki yüksek gelirler
de Osmanl› flehirlerinde, flehirlerin sosyal
tesislerinin, alt yap›lar›n›n gelifltirilmesine tahsis edilerek tekrar topluma aktar›lmakta idi. Bu yolla baz› kifli ve kurulufllara haks›z kazanç transferinin toplumda
oluflturaca¤› ahlaki çöküntü de önlenmifl
oluyordu.
Osmanl› flehirlerinin iskan-konut alanlar›
d›fl›ndaki flehir merkezi camiler, medreseler, imaretler, flifahaneler, hanlar ve çarfl›lardan oluflmakta; hanlar hem ticaret
hem de ‹stanbul’da Simkeflhane gibi imalat amac› ile kullan›l›yordu. Bu alanlar, fle30 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
>>
fiehirleflmedeki açmazlar›m›z›n
çözümünü yine kendi kültürel
köklerimizde bulaca¤›m›z gerçe¤ini
bir daha gözden geçirmeli,
yüzy›l›m›z›n adaletsizlik ve
düzensizliklerinin afl›lmas›nda
Osmanl› fiehir Modelinin günümüze uyarlanmas›n›n önemi idrak
edilmelidir
hir toplam arazisinin % 15 ile 20’si kadar
bir alan kapl›yor ve flehrin iktisadi faaliyetlerinin en büyük bölümü bu yörede
yer ald›¤› için de flehir arazisinin en büyük de¤er tafl›yan ve hatta flehir iskan
alanlar›n›n toplam de¤erinden daha yüksek bir de¤ere sahip bulunuyordu.
8. Merkezi ve yerel teknokratlar eliyle yap›lan ;emsal art›fl› ve fonksiyon de¤ifliklikleriyle kimi flirket, grup ve flah›slara kamu hakk›n› gasp edercesine verilen haks›z arsa de¤er art›fl› transferlerine son verilerek bu gayr› ahlaki giriflimlerin önü kesilmelidir. Bu tür emsal art›fl› yap›lmas›
zaruri olanlar›nda da arsa de¤er art›fl› kamuya mal edilerek ya¤ma ve spekülasyonlara son verilmelidir.
Bugün özellikle ülkemizde merkezi teknokrasinin kararlar›na göre evler yerine
apartmanlar›n, az veya çok katl› yap›lar
halinde inflas›na imkan verildi¤ini biliyoruz. Merkezi teknokrasinin bu kararlar›
ile inflaa edilen 8,10,15 katl› apartmanlarda yaflamaya, bir beton y›¤›n›n flu veya
deliklerine mahkum olan ailelerin, her
türlü toplumsal iliflkisinin koptu¤u, imkans›zlaflt›¤› veya zorlaflt›¤› ayr›ca insanlar›n tabiatla iliflkisinin sona erdi¤i; insanlar›n oluflumuna kat›lmad›klar›, sorumlulu¤unu yüklenmedikler bu teknokratik ortam›n yabanc›s› kald›klar›, bütün bunlar›n temel mahzurlar› da malum iken, daha yüksek yo¤unluklar ile yap› yapma im-
kan›n›n verildi¤i arsa parçalar›n›n artan
de¤erini kendisine transfer etmek isteyenlerin teknokratik kararlar› etkilemek
için takip etti¤i yollar›n ve esas›nda teknokratik kararlar› ile oluflan arsa de¤er art›fllar›n›n konumunu, altyap› ve sosyal donan›m yat›r›mlar›n›n karfl›l›¤› ödenmeden sa¤lanan yararlanma imkan›ndan
kaynakland›¤› , böylece bu teknokratik
kararlar ile kamu kaynaklar›n›n flah›slara
transfer edilme iflleminin hiçbir ahlaki temeli olmad›¤›, ayr›ca bu gayriahlaki eylemlerin bütün toplumun politik, idari ve
teknik kurulufllar›n, idari ve ahlaki aç›dan
çöküntüsünün kayna¤›n› teflkil etti¤i gerçe¤i karfl›s›nda Osmanl› mahallelerinin
mimari, sosyal, idari ve hukuki temellerinin ne kadar önemli oldu¤u da aç›kça görülmektedir.
9. fiehirleflmedeki açmazlar›m›z›n çözümünü yine kendi kültürel köklerimizde
bulaca¤›m›z gerçe¤ini bir daha gözden
geçirmeli, yüzy›l›m›z›n adaletsizlik ve düzensizliklerinin afl›lmas›nda Osmanl› fiehir Modelinin günümüze uyarlanmas›n›n
önemi idrak edilmelidir.
Bütün bu özellikleri ile dünyay› kirleten,
dünya nüfusunun çok önemli bir k›sm›n›
açl›¤a, evsizli¤ie ve cehennemi bir kargaflaya sürüklenmesine , fakir ülkelerin sefaletine, insanlar›n teknokratik, despotik
yönetim kararlar› alt›nda çevrelerini ve
hayatlar›n› düzenleme hakk›n›n yok edilmesine ve insan›n çevre idrakinin ve sorumlulu¤unun ortadan kalkmas›na yol
açan 20.asr›n dengesizlik ve tutars›zl›klar›n›n afl›lmas› için Osmanl› flehirleri tarih
boyunca vücuda getirilmifl çok önemli bir
örnek teflkil etmektedir.
Anadolu Osmanl› flehirlerini yaln›zca harabe ve gerilik zanneden Tanzimat ayd›nlar›n› tavr›, 1930’larda mesela ‹stanbul
‘da ve pek çok Anadolu flehrinde birer mimari flaheser olan evlerini, konaklar›n›
terk edip, yeni mahallelerin çirkin apartman katlar›na tafl›n›p, modernleflti¤ini sanan ve kendisini “ilerici”,”ayd›n” olarak
tan›mlay›p, tarihini ve halk›n› yüksek kültürünü anlamak yetene¤inden mahrum
bir nesil ad›na, imar plan› denilen iptidai
belgelerde yans›mas›n› bulmufltur. Bu büyük mirastan bugün bizlere kalan izler ve
bunlar›n de¤erlendirilmesi ile oluflacak
yeni idrakin ülkemizin, insanlar›m›z›n içine sürüklendi¤i ahlak d›fl›, spekülatif tavr›n engellerini aflmak imkan› bulunursa
ülkemizin, ‹slam aleminin ve kendi iç aray›fllar›yla ayn› amaçlar› fark etmifl insanl›¤›n önemli bir kesiminin çabalar›na ›fl›k
tutacakt›r.
Bu yaz›da Bilge Mimar Turgut Cansever’in
“Ev ve fiehir” isimli eserinden yararlan›lm›flt›r.
SÖYLEŞ
Mühendis hayata
bütünlükle bakan kiflidir
Prof Dr. ‹lhami Karayalç›n aktif mühendislik
hayat›n›, daha çok proje baz›nda sürdüren, ama
türüne az rastlanan bir özelli¤e sahip olan birisi.
Hem bir bilim insan›, hem bir felsefeci hem de bir
tasavvuf mütefekkiri. K›sacas› kendisi çok yönlü
biri. Eski ansiklopedistlerin âdeta son kalan
temsilcilerinden. Kendisiyle mühendislik ve
mühendislik e¤itimi yan›nda felsefi derinlik
içeren bir söylefli de yapt›k.
32 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Hocam mühendislik meselesi ülkemizde
çok önemli bir mesele ama bilim insan›
kimli¤i ile düflünce adam› kimli¤ini birlefltiren kimseler olmad›¤›ndan ülkemizde AR-GE’ci diyece¤imiz mühendis tipi
ç›km›yor. Sizce mühendis, mühendislik
nas›l olmal›?
fiimdi mühendislik bir bütündür. Ben bunu ABD’ye gitti¤im zamanda yaflad›m. ‹lk
baflta mühendislik altyap›s›, kültürü vard›r, sonra da bunun uygulama sahas›.
Hatta flimdi Harvard Üniversitesi’nde bile
mimarl›k bölümleri kald›r›ld›, her fleyin
tasar›m›n› içine alan fakülteler kuruldu.
Mühendislik de odur. Tasarlayan, düflünen ve bulan kifli. Osmanl›, Selçuklu mühendislerinin hepsi genel mühendislerdir. Hem makine hem inflaat mühendisleridir. Tarihte de bu böyledir. Ben yaflam›m boyunca buna inanan bir mühendis
oldum.
Ama bu uzmanlaflma dedi¤imiz fley biraz
bunu bozuyor gibi.
Esas bilimden teknolojiye geçifl, teknolojiden ürüne geçifl var. Bölümlere ayr›lmas›
ürünlerin hizmetlerin ço¤almas› ile oldu.
Bundan 1000 y›l evvel bilim adamlar› sadece mühendis, fizikçi, kimyac› ya da biyolog de¤ildi, bütün bilimlerle hafl›r neflirdi. Son y›llarda bu dar uzmanl›k mant›¤›
de¤iflmeye bafllad›. Art›k büyük resim denilen olay ön planda. Holistik de deniliyor
buna. Yani bütünü görmek. Siz canl› hayata da, flehre de böyle bakmal›s›n›z. fiehre bakarken bile bütünleflik bak›lmal›d›r.
fiehirlerin nas›l geliflti¤ini anlat›rken bütünlük yakalanmal›d›r. Hiçbir mühendislik problemi tek bafl›na çözülemez. O yüzden multidisipliner (disiplinler aras›),
multidimnesion (çok boyutlu) olarak bak›lmal› olaylara. Concord uçaklar›n›n yaflad›¤› sorunlar›n ard›nda bu vard›. Sesin
çok yüksek düzeyde ç›karak rahats›zl›k
vermesi, bu bir disiplinler aras›l›k çal›flmas› eksikli¤inden do¤du.
fiimdi üniversitelerde daha çok teknik
e¤itimler veriliyor. AR-GE’ci mi olacak tasar›mc› m› olacak ciddi bir sorun var. ‹letiflim sorunlar› var. Bu sorunlar› azaltmak için kendi alanlar› içerisinde ortak
bir disiplin gelifltirilmeye çal›fl›ld›. Mesela
endüstri mühendisli¤i. Endüstri mühendisli¤inin geliflimi nas›l oldu? Sorunlar
yafland›, bunlar hakk›ndaki görüflleriniz
nelerdir? Hangi derslerin olmas› laz›m?
Türkiye’de endüstri mühendisli¤i çal›flmalar› benimle bafllad›. Herhangi bir
>>
Mühendis, problem çözme
kültürüne sahip olmal›d›r.
Günümüzde hemen çekip
gitmeler oluyor. Problemler
çözülmeden gidiliyor.
problem var, çok boyutlu, karmafl›k, de¤iflkenli problemlere mühendis girdi¤i zaman, o konunun elementleri ile ilgili meslektafllar›n› ça¤›racak. Mühendislik art›k
ekip ifli oldu. Kifliler bunun fark›na varmal›. Ben Atatürk Baraj›’nda çal›flt›m. 10 bin
adamla 11 y›lda tamamlan›rken ayda sadece bir gün tatil vard›. Orada mühendislik çok boyutluydu. Nehrin alt›na gir baflka tarafa çevir, 10 milyon dinamit patlat,
ama orada sosyete var çocuklar uyku
uyuyor. Ama ne oluyor, bir çözüm bulunuyor, çocuklar uyurken müzik çal›n›yor
arabalardan çocuklar uyan›yor. Daha
sonra dinamitler patlat›l›yor. 400 mühendis çal›flt› orada. 10–20–30 tonluk kayalar
tafl›n›p kil ile birlikte baraj doldu. Sonra
yaz geldi. Toprak kurudu her taraf toz oldu. Dev kamyonlar önünü göremedi ne
yapt›k sulama yapt›k. Bu kültür. Hep birlikte çal›fl›p baflar›ld›. Çünkü mühendislikte bir kültür vard›r, o da sorun çözme kültürüdür. Mühendis, problem çözme kültürüne sahip olmal›d›r. Günümüzde hemen çekip gitmeler oluyor. Problemler çözülmeden gidiliyor. Mühendislikte her
fley var. Fizik, kimya, biyoloji bunlar› ö¤reneceksin. Ben bugüne dek tüm projelere
genel bir mühendislik kültürü ile yaklaflt›m.
Tüm mühendislik insan unsurunda bulufluyor. Peki, ülkemizin insan potansiyeli
mühendisli¤in istedi¤i bu insan imgesini
sa¤l›yor mu? Ülkemizin insan kaynaklar›
politikas› iyi flekillendiriliyor mu?
Ben bilim adam› olmak için yola ç›kt›m.
Bunun için olaylar aras›ndaki nedenselli¤i iyi bilmek laz›m. Ülkemizde insan kayna¤›n› planlayan iyi flirketler var. Ancak
oran henüz düflük. ‹nsanlar e¤itilmeden
ifller yapt›r›l›yor. Ancak ülkemiz d›flardan
adam ithal etmeyi çok sevdi¤i için yeteri
kadar bizim insan›m›z önemsenmiyor.
Ama planlamalar flu anda fena de¤il.
En son Bursa’da çal›flt›¤›mda orada insan
kaynaklar› planlamas› yapt›k ve alt›n
adam yakalamaya çal›flt›k. fiirketini al›p
yükseltecek insan. Yarat›c›, bulucu ve çözücü adamlar laz›m. Bu Harvard’›n araflt›rmas› sonucunda ortaya ç›kan sonuç.
‹yi insan iliflkileri olan insanlar ve etik de¤erleri olan insanlar, mühendisler yetiflmeli. Ekip iflini iyi yapan ve iyi pazarlay›p
satan insanlar flirketlerde olmal› ve yetiflmeli. ‹leriye dönük iyi hesaplar yapan insan flirketlerde baflmühendislerin yan›nda yetiflmeli. Burada olay 2’ye veya 3’e
bölünüyor. fiirketlerin yüzde 80’i aile flirketleri. O zaman ailelerde kendi ailesini
iyi yetifltirecek. Bunlar geliflemeye mecbur kald›lar.
Napolyon’a sormufllar. ‹kinci defa girecek
savafla. General tekrar savaflacaks›n neye
ihtiyac›n var kazanmak için demifller.
Herkes san›yor ki 2000 top, flu kadar asker falan diyecek. Napolyon, benim 7 generale ihtiyac›m var diyor. Fikir üretecek
generallere. ‹flte bu adam laz›m flirketlere.
33
SÖYLEŞ
Prof Dr. ‹lhami Karayalç›n
>>
Bundan 1000 y›l evvel
bilim adamlar› sadece
mühendis, fizikçi,
kimyager ya da
biyolog de¤ildi, bütün
bilimlerle hafl›r
neflirdi. Son y›llarda
bu dar uzmanl›k
mant›¤› de¤iflmeye
bafllad›. Art›k büyük
resim denilen olay ön
planda. Holistik de
deniliyor buna yani
bütünü görmek, siz
canl› hayata da, flehre
de böyle bakmal›s›n›z.
Türkiye’de karar vericilere ihtiyaç ço¤al›yor. Planlay›c›, kontrol edici laz›m. Büyük
düflünebilen, flu anki süreç ilerde nas›l
olacak, bunlar›n tümüne bakabilen kurmay dedi¤imiz kifli laz›m.
fiimdi hocam mühendisin ne tür düflüncelere sahip olmas› gerekir? Mezun olduktan sonra özellikle. Yetiflmesi için ne
tür becerilere sahip olmas› gerekir?
Ben bunun üzerinde çok durdum. Anlatt›m y›llarca. Bir mühendis kendisine emanet edilen kuruluflu gelifltirmeli. 1.si çal›flt›¤› flirket kariyer plan›na önem vermeli.
fiirketler mühendislerden iyi yararlanmal› ama kendi iç dünyas›n› da donatmal›.
K›dem mühendislikte çok önemlidir. Asistan, doçent a¤abeylerinin yan›nda yetiflmeli. Enderun’da bu böyleydi. E¤itimi
al›p, uzun süre iyi ustalar›n yan›nda yetiflmelidir. Doçent ona gel demeli sahip ç›kmal›. Kifliler kariyer planlamada dikkatli
olmal›. Tabi burada firmalar›n mantalitesi de önemli.
Ayr›ca meslek odalar› da üyelerine sahip
ç›kmal›, yenilikleri duyurmal›, takip edip,
bunlar› paylaflmal›. Tabiî ki mezun olunan üniversite de ö¤rencisine sahip ç›kmal›. fiirketler ürettikleri ürüne nas›l servis sa¤l›yorlarsa üniversitelerde böyle olmal›. Sonra mühendisin kendisi de sorumlu. Her yenili¤i ö¤renmeli. Hollanda
mesela gelecek vaat edenleri al›yor. Para
34 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
veriyor kitap als›n, sosyal hayat›nda harcas›n diye. Mühendis oldum diploma ver
olay› olmaz. Tüm bunlar sürekli ö¤retimle
ilgili. Bak›n Harvard bana halen dergi gönderiyor. Yenilikleri anlat›yor. Endüstri mühendisli¤i bölümü 10 tane dergi ç›kar›yor.
Hem bu ö¤rencilere derece de veriyor. Öyle kalm›yorsun. Üniversiteler dergi gibi
materyalleri mezunlar›na göndermeli.
Teknik e¤itimlerin yan›nda, mühendislerin dersleri nas›l olmal›? Felsefe derslerinin verilmesi gerekmez mi? Problem çözme ve tamamlay›c› dersler verilmesi laz›m de¤il mi?
Tabiî ki. Mesela ABD’de mühendislere uygarl›k dersleri veriliyor. Mühendislere iyi
konuflma, uzay bilimleri, anatomi, güzel
yaz› v.b gibi dersler verilebilmeli. Ayr›ca
sürekli seminerler var ABD’de, ‹TÜ’de de
yap›lmaya baflland›. Elektrik mühendisi
mesela, yunan filozoflar›n› bilmeden olmaz. Çünkü atom fizi¤inin temelleri o filozoflarca at›ld›. Felsefe çok önemli. Bana
çok katk›s› oldu bu konunun. Kâinat› anlamadan, derinlemesine düflünmeden olmaz. Beyin sistemini bilmek laz›m. Köklü
düflünce için gerekli bunlar. Ben flu anda
dünyay› de¤ifltiren imparatorluklar› okuyorum ama Said Nursi hazretlerinin risalelerini de okuyorum. Hac› Bayram da
okuyorum Thomas Aquinas ta okuyorum.
Bunlar› da anlamam›z laz›m. Niçin var›z
1931 y›l›nda Sivas'ta do¤du. Erzurum
Lisesi Fen kolunu bitirdi. 1954'te ‹.T.Ü.
Makine Fakültesinden Mak. Yük. Müh.
Diplomas› ald›. Haziran 1954 - Kas›m
1956 aras›nda, ‹stanbul Metro Projesini
yapan Frans›z Firmas›nda Planlamac›
olarak çal›flt›.
1956 - 1958 y›llar›nda A.B.D.’de Indiana
Üniversitesi’nde ‹fl ‹daresi ve Purdue
Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisli¤i Yöneylem Araflt›rmas› ‹htisas› yapt›.
1959'da ‹.T.Ü.’den Doktor - Mühendis
payesi ald› ve Ö¤retim Görevlisi oldu.
1965 'de Endüstri Mühendisli¤i ve
Yöneylem Araflt›rmas› dal›nda Doçent
oldu. l966'da Harvard ‹flletme
Fakültesi’nde (ITP) Uluslararas› ‹flletmecilik Ö¤retim üyeleri gelifltirme program›n›
bitirdi. 1970 de ‹.T.Ü. Makine
Fakültesi'nde Profesör oldu.
1972’de ‹.T.Ü. Üretim Yönetimi Kürsüsü
Baflkan› oldu. ‹.T.Ü de Endüstri
Mühendisli¤i Bölümü'nün kuruluflunda
öncülük etti. ‹.T.Ü’de üç y›l senatör
olarak görev yapt›. ‹.T.Ü’de çeflitli
Fakültelerde 15'ten fazla Doktora ve 20
kadar Doçentlik tezi yönlendirdi.
Ekim 1958'den 1976 sonuna kadar ‹.Ü.
‹flletme ‹ktisad› Enstitüsü’nde Ö¤retim
Üyeli¤i yapt›. 1968'den 1976’ya kadar
‹.Ü. ‹flletme Fakültesi Üretim Yönetimi,
Kantitatif Analizler, ‹flletme matemati¤i
kürsülerini gelifltirdi. Bu fakültede 16
doktora çal›flmas› yönetti. 1969 - 1975
y›llar› aras›nda Bo¤aziçi Üniversitesi'nde
ders verdi ve Endüstri Mühendisli¤i
Bölümü’nün kuruluflunda öncülük etti.
Hâlihaz›r da. Yönetim, Organizasyon ve
Endüstri mühendisli¤i Dan›flmanl›k
çal›flmalar› devam etmektedir.
>>
fiunu unutmamal›y›z,
her fley de¤iflirken
mühendis de de¤iflmeli.
Ben 16 sene önceki
mühendisim dememeli.
Mühendisin bir uzay›
var çok boyutlu.
Mühendis yapt›¤› ifllerden dolay› ›st›rap çekmemeli. Mühendis
sevecek insanlar›.
toplumda? Bunlar› bilmemiz laz›m. Ben
Nurettin Topçu’nun ö¤rencisiydim. O da
Frans›z Morris Brondel’in ö¤rencisiydi.
Büyük bilim adam›. Burada Topçu diyor
ki; “biz hizmet etmek ve hareket etmek
için yarat›ld›k. Günefl ne yap›yorsa onun
gibi olmaya mecburuz. ‹nsan yaflamda
misyoner olarak yetiflmeli.”
‹nsan olman›n gereklili¤i bunlar her ne
kadar külfetli ve ac› olsa da gerekli. Hayat› anlamas› yani.
Evet tabiî ki. Benim okudu¤um kitaplarda
mühendislik kitaplar› yüzde 30’u geçmez.
Ben hâlâ fizik, denklemler okuyorum.
E¤er Kant okumazsan ak›lla, ak›lc›l›kla ilgili ortaya bir fley koyamazs›n. Ben büyük
ressamlar›n kitaplar›n› da okuyorum. Ekrem Elginkan vard›. Erbakan’›n s›n›f arkadafl›yd›. ECA’y› kurdu. fiirketi her zaman
helal kazanmak üzerine kurdu. Ben 33 y›l
bu flirkette çal›flt›m. 200 den fazla adam
yetifltirdim. Bir gün Ekrem Bey benimle
görüflmek istedi. Ve yurt d›fl› seyahatlerini
ve büyük ifl adamlar›n›n nas›l sanat ve ilime önem verdiklerini anlatt›. Sonra kendisi de ilim ve kültür dersleri almak istedi.
O adamlar›n resime müzi¤e nas›l önem
verdiklerini gördü. Kendisini kültürel olarak eksik gördü ve kendini gelifltirdi. ‹darecilerimizin, ifladamlar›m›z›n da bu örne¤e ihtiyac› var. Allah beni 100 trilyon
hücreden yaratt›. Bütün kâinatla iletiflimimiz var. ‹nsan sürekli de¤iflmeli, geliflmeli. Mevlana hazretleri de buna de¤inmifltir. Allah›n istedi¤i yere varmak için, her
zaman yeni pencereler açmak gerekti¤ini
söylemifltir.
Bu söylediklerinizle proje yönetimi kavram› çak›fl›yor. Ülkemizde proje yöneti-
mi konusunda sorunlar var. Bu anlatt›klar›n›zla alakal› görülebilir proje yöneticili¤i. ‹yi proje yönetimi pek gelifltirilmiyor. Bu konudaki eksiklik hakk›nda ne
söylemek istersiniz?
Proje yöneticisi projenin amaç, boyut,
kaynak, k›s›tlamalar›n› iyi bilmeli. Projenin ömrünü iyi bilmeli ve iyi tasarlamal›.
Mesela Atatürk Baraj› bir proje ama sokak
çocuklar›n›n korunmas› da bir proje. Türkiye de uçak sanayini oturtma da bir proje. Mesela yeni bir ürünün devreye sokulmas›. Projede bir senaryo bir de hayata
geçirilmesi var. Ben ABD’de bir firmada 3
ay çal›flt›m. Birine gittim size kimler ba¤l›
dedim. 2 kifli gösterdi adam proje müdürü olmufl ‹skoçya’n›n bir fabrikas› için.
Adam orda hammadde bulacak, yürütecek falan. Proje yöneticisi çok fley bilen
bir baflmühendis olmal›d›r. Projeyi iyi bir
flekilde konumland›rmal›d›r ve projeye
sahip ç›kmal›d›r. Geliflim aflamalar›n› ve
rakiplerini iyi bilmeli. Ayr›ca ekonomiyi
de iyi bilecek proje kaç sene sürecekse.
Sosyal yap›y› da iyi bilmeli ayr›ca. Projeye
ömrü boyunca sahip ç›kacak adam laz›m.
Proje yöneticili¤i yani.
Mühendis yetifltirilirken ona mühendislik eti¤i de verilebilmeli diye düflünüyoruz, sizin düflünceniz nedir?
Ahlak konusu önemli. Ard›nda da terbiye
var. Bu ahlak konusu Tanr› taraf›ndan gelmeli. Bir insan neden ahlakl› olsun? Olmal› çünkü hesap verece¤im düflüncesini
unutmamal›. Ya Allah’a, ya vicdan›na. Ta
çocukluktan bafllayarak bu böyle olmal›.
Pascal’da da bu böyledir. Dua ediyorum
ki der, Allah kalplerine inanç versin.
Goethe’nin de dedi¤i gibi, “Allah’›m keflke
beynimi biraz daha küçük kalbimi biraz
daha büyük” yapsayd›n diyor. Herkes
kendine bir ideal bir hoca bulmal›. Goethe der ki herkes deha olabilir ama herkesin yüksek bir amac› olamaz. Büyük bir
amaç olmal›. Hayat›n›n içinde bir iç hoca
bulacak. Bir de tüm d›fl dünyada hocas›
olacak ve ikisine de benzemeye çal›flacak.
Ben çok mistik bir hayat yaflad›m. Babam
ben 16 yafl›ndayken öldü. Ö¤retmenimdi.
Ben her fleyi araflt›rd›m. Asl›nda biz oraya
onun gösterdi¤i yere varmak için yafl›yoruz. Çocuklar›n bayram ziyaretleri gibi.
Tertemiz. Biz Allah’›n yolunda gidiyorsak
temiz gitmeliyiz. Kabul etmeliyiz ki Osmanl›’dan sonra 50–60 y›ll›k bofl bir dönem geçirilmifl. Sevmeli ve sevgiyi flefkate
dönüfltürmeliyiz. K›z›lderililer a¤aç görünce Allah’›m bu a¤aca ne güzel bir flekil
vermiflsin diye dua ediyor. Hep bir aray›fl
olmufl Rönesans gibi. Yenilenme laz›m bize. Bizde senelerce dondurulma olmufl.
‹flte flimdi ben flöyle diyorum. Umutsuz
de¤ilim. ‹yi bir hayat yaflad›m. Mühendis
olmak için ç›kt›m yola. Namazgâh’ta bir
cami var. Oraya namaza gittim, ç›k›flta çocuklar camiden ç›kanlar›n ellerini öpüyorlar. O minnet ve sayg› düsturu mühendise de ait olmal›. Nurettin Topçu bir gün
d›flar›da do¤ayla bafl bafla iken flöyle dedi.
Kâinat› hissedebilmek ne büyük ne güzel
bir fley. Mühendislik felsefesi bak›m›ndan
bu bak›fl çok de¤erlidir. Mühendis kâinat›
hisseden kifli olabilmeli.
fiunu unutmamal›y›z, her fley de¤iflirken
mühendis de de¤iflmeli. Ben 16 sene önceki mühendisim dememeli. Mühendisin
bir uzay› var çok boyutlu. Mühendis yapt›¤› ifllerden dolay› ›st›rap çekmemeli. Mühendis sevecek insanlar›. Bu flekilde ailesini de sevecek, içinde yaflad›¤› toplumu
da. Mühendis sürekli aflacak kendini.
35
DOSYA
Türkiye’de mühendislik e¤itimi
Geliflmifl ülkeler art›k inovasyon da denilen yenilikçi bir döneme do¤ru
h›zla gidiyor. Mevcut olan› devam ettirmek ve yeni ürünler üretmek bu
yenilikçi hareketin bir sonucu olarak karfl›m›za ç›k›yor. Bu yeni
teknolojinin ilk ad›m›n› da e¤itim oluflturuyor. Bu yenilikçi hareketin
içinde olacak, ülkesini daha yüksek seviyeye ç›karacak mühendisler art›k
sadece bilgiyi ö¤renme de¤il bilgiyi üretime dönüfltürecek bir e¤itim
sürecinden geçmelidir. Mimar ve Mühendis Dergisi olarak bizde bu
say›m›zda sürecin nas›l olmas› gerekti¤ini sorgulad›k. Üniversite
camias›ndan, ifl dünyas›ndan uzmanlarla konuyu ele alarak bilgiyi
üretime dönüfltürecek mühendislerin nas›l yetiflmesi gerekti¤i, dünyada
bunun nas›l yap›ld›¤› sorular›na cevaplar arad›k.
36 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Mühendislik e¤itimimiz
dünya ile rekabet etmeli
Geliflen ve de¤iflen dünyam›zda ülkelerin geliflmiflli¤i teknolojik güç ve birikim ile de¤il,
yetifltirdi¤i mühendisler ve bu mühendislerin bu gücün devam etmesi için ürettikleri
yenilikler ile ölçülmektedir. Ülkemizde art›k bu geliflmifllik seviyesine ulaflmak için
yeterli donan›ma sahip ve yeni üretimler yapabilecek genç mühendisleri yetifltirecek bir
e¤itim sistemi oluflturmal›d›r.
Ü
lkemizdeki üniversite e¤itimindeki eksikler malum. Ancak
özellikle mühendislik e¤itimindeki eksiklikler çok önemli.
Çünkü bu eksiklikler mühendislerimizin teknoloji üreterek ülkemizin ileri sanayi ülkeleri ile rekabete giriflmesinden ve
zengin ülkeler aras›nda yer almas›ndan yoksunlu¤a neden olmaktad›r Bunun afl›lmas› ise uzun süredir konuflulan üniversite sanayi iflbirli¤i ile olacak bir olgudur. Di¤er yandan ülke kalk›nmas› üniversitelerimizdeki bilim üretimine, e¤itimin kalitesine ve iyi e¤itim
alm›fl insan gücüne de ba¤l›d›r.
Üniversitelerdeki sorunlar›m›z›n bafl›nda okullaflma oran›n azl›¤›,
hatta b›rakal›m üçüncü kuflak üniversiteyi, birinci kuflak seviyesinde say›lacak üniversitelerimiz vard›r. Yeterli dersli¤i, yeterli ö¤retim kadrosu ve yeterli laboratuar ve ifllikleri olmayan bu üniversitelerin doktora e¤itimi için bölüm açmas› ise ister istemez mühendislik e¤itiminin kalitesini etkilemektedir, ki ülkemizdeki doktora
süresinin uzunlu¤u ve bunun yol açt›¤› akademik verimsizlikler
önemli bir sorun olarak düflünülürse bu tür üniversitelerin alt yap›s›n› tamamlamadan doktora program› açmas› sorunlar› büyütecek düzeydedir.
37
DOSYA-GRŞ
>>
Bilginin ve bilgi ak›fl›n›n son derece h›zl› bir flekilde de¤iflti¤i
enformasyon ça¤›nda ne yaz›k ki kendilerini yenilemeyen ö¤retim
elemanlar› da ö¤rencilerine yeteri miktarda bilgi aktaramamakta ve
akademik yükselme için gerekli olan uluslar aras› yar›flta geri
kalmaktad›r.
Lisans Düzeyinde Sorunlar
Yukar›da sayd›¤›m›z olumlu yönlere ra¤men mühendislik e¤itiminde elbette bir
tak›m sorunlarla da karfl›lafl›lmaktad›r.
Baflta temel bilimlere gereken önem verilmemesi, daha sonra not sistemindeki
yanl›fll›klar ö¤rencileri pratik bilgiden çok
teorik bilgilere yönlendirmekte ve bu da
mühendislerin meslek hayatlar›nda bocalamalar›na neden olmaktad›r. Baz› ö¤rencilerin ise iflin kolay›na kaç›p sadece s›nav
dönemlerinde fotokopiler arac›l›¤›yla
derslere haz›rlanmalar› kendileri için büyük öneme sahip dersleri yeterince ö¤renememelerine neden olmaktad›r. Bunun
sonucunda ifl hayat›nda bilgi eksikli¤iyle
karfl› karfl›ya kalmalar›na sebep olmaktad›r.
Üniversitelerden kaynaklanan sorunlara
da de¤inirsek, son y›llarda ülkemizde s›kça gözlemlenen üniversitelerde kontenjan art›r›m›, dersi tekrar alma ve aftan
dönme gibi nedenlerle s›n›flar afl›r› kalabal›k hale gelmekte ve bunun sonucu olarak da derslerin izlenmesi, ödev ve s›navlar›n yap›l›p de¤erlendirilmesi zorlaflmaktad›r. Kalabal›k s›n›flara ders anlatan, s›nav haz›rlay›p okuyan, harcad›¤› eme¤in
karfl›l›¤›n› ö¤renci baflar›s› ve ekonomik
olarak yeterince alamayan ö¤retim eleman›, kaynak ve zaman darl›¤›ndan dola-
38 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
y› araflt›rma görevini yeterince yerine getirememektedir
Bilginin ve bilgi ak›fl›n›n son derece h›zl›
bir flekilde de¤iflti¤i enformasyon ça¤›nda
ne yaz›k ki kendilerini yenilemeyen ö¤retim elemanlar› da ö¤rencilerine yeteri
miktarda bilgi aktaramamakta ve akademik yükselme için gerekli olan uluslar
aras› yar›flta geri kalmaktad›r. Akademisyenlerin kendi alanlar› ile ilgili uluslar
aras› kongrelere kat›l›mlar› ise çeflitli ekonomik ve bürokratik nedenlerle zorlaflmakta, bu sebeple de kendini gelifltirmeye aç›k ö¤retim elemanlar› yerinde saymaktad›r. Di¤er ve belki de en büyük sorun, özel sektörün maafl cazibesidir. Belki
de üniversitede kalmay› ve ö¤rencilere
faydal› olmay› isteyen mezunlar, özel sektörden gelen dolgun maafl ve iyi f›rsatlar›
geri çevirememektedir. Baz› ö¤retim elemanlar› ise akademik kariyeri kendisine
hedef görse dahi, bu kariyeri maafl› ve
flartlar› daha iyi oldu¤u için yurt d›fl›nda
yapmakta ve ülkesine dönmeyi düflünmemektedir.
Doktora Süreleri Çok Uzun
Son y›llara kadar Avrupa’da doktora sürelerinin uzunlu¤u ancak özellikle Bologna
Süreci’nden bu yana Avrupa ülkelerinde
bu süre dört y›l ile s›n›rland›r›lm›fl durum-
da. Türkiye’de en çok lisansüstü ve doktora ö¤rencisi, ‹TÜ’de yaklafl›k sekiz bin civar›nda lisansüstü ve doktora ö¤rencisi
ö¤renim görmekte, doktora bölümündeki
ö¤rencilerin say›s›1500 kifli civar›nda. Nitekim ‹TÜ YÖK’e baflvurarak bir bilim üniversitesine dönüflmek için sadece lisansüstü ve doktora düzeyinde e¤itim vermek istedi¤ini beyan etti.
Yurt d›fl› ile bir k›yaslama olmas› bak›m›ndan ‹sviçre’nin Lozan flehrinde üçüncü
büyük üniversite olan EPFL (Ecole Polytechnique Fédérale Lausanne ) bu konuda örnek verilebilir. Bu üniversitede 1500
doktora ö¤rencisi var, ancak her y›l mezun olan ö¤renci say›s› 300 ve hepsi de
sanayinin içinde uygulamal› ifller de çal›fl›yorlar, patente dönüflen ifller yap›yorlar.
Bizde de birçok üniversite de her y›l 150
civar›nda ö¤renci mezun oluyor, ancak
mühendislik e¤itimi uzmanlar› bu say›daki mezunun hiç birinin sanayiye dönük ifller yapmay›p, akademik kariyere devam
ettiklerini söylüyorlar.
Uzmanlar, ülkemizdeki doktora süresinin
sekiz hatta 10 y›l› buldu¤unu, ancak10
y›lda bitmifl bir doktora nas›l faydal› olup
olmayaca¤›n›n bir hayli tart›flmaya aç›k
oldu¤unu söylüyorlar. Çünkü teknolojideki h›zl› geliflmeler göz önüne al›nd›¤›nda
bafllan›lan günle bitti¤i gün aras›nda ciddi teknolojik de¤iflim oldu¤unu belirten
uzmanlar, bunun da o kifliyi bilimsel ve
teknolojik aç›dan geri kalm›fl durumunda
b›rakaca¤›n› aktar›yorlar. Kimi uzmanlar
doktoralar›n verimsizli¤ini elefltirerek bu
iflin adeta mesle¤e dönüfltü¤ünden dem
vuruyorlar. Doktoraya devam ederken,
yol kazalar› d›fl›nda, yani doktoran›n rastlant›sal olarak ayn› konuda olmas›, ya da
hocan›n ö¤renciye dan›flman olmaktan
vazgeçmesi gibi istisnalar d›fl›nda befl y›lda bitmesi gerekti¤ini vurguluyorlar. Buna kan›t olarak da biz de sekiz y›l doktora
e¤itimi yapan ö¤rencinin, yurt d›fl›ndaki
üniversitelerde 5 y›lda e¤itimini tamamlay›p geldi¤ini ortaya koyuyorlar.
Tüm bunlar bu reformlar›n bir arz talep
meselesi oldu¤unu, bu olmad›kça köklü
reformlar›n yap›lmas›n›n zor olaca¤›n›
düflünürsek bu olmad›kça da Bologna Süreci vb. uyarlamalar›n yeterince verimli
olmas› zorluklarla karfl›laflacakt›r. Bu bak›mdan çözüm sanayi üniversite iflbirli¤i
yap›lmas›ndan geçiyor. Bu oldu¤u zaman
uzun süreli doktoralara en baflta sanayinin itiraz edece¤i çok aç›kt›r. Bu bak›mdan öncelikle arz talep dengesini oturtmam›z gerekiyor.
Yay›nlar Ürüne Dönüflemiyor
Üniversite ile sanayi aras›ndaki kopukluk
en çok AR-GE alan›nda geri kalmam›za
yol aç›yor. Bu nedenle üniversitelerimizdeki yay›nlar ticari ürüne dönüflmüyor,
üniversitelerin ço¤unda yap›lan yay›nlar
bu anlamda bir fayda üretemiyor..
Mühendislik fakültelerinde yay›nlanan
makaleler bakarak mühendislik teorisi
anlam›nda çal›flmak isteyen ö¤rencinin o
alana kayd›r›lmas›, uygulama alan›nda
ise ciddi bir sanayi iflbirli¤i sa¤lanarak
AR-GE’ci mühendislerin yetiflmesi gerekti¤i çok aç›k.
Yine sanayiden gelen flikâyetler mühendislik fakültelerinde sanayi iflbirli¤inin
öneminin fark edilmedi¤i ve akademik
üretimin sanayiye destek olmad›¤› yönündedir. Bu nedenle daha çok uygulama, daha çok bilim iliflkisinin sa¤l›kl› bir
denge içinde olmas› gerekliliktir.
Sanayi kurulufllar›ndaki yöneticilerimizde “biz bizim üniversitelerimizde baflkalar›n›n problemlerini çözüyoruz. Yay›nlanan makaleleri ABD’de bir sanayi flirketi
al›yor ve ürüne dönüfltürdükten sonra
onu yüksek fiyatla bana sat›yor. Oysa bizim kendi problemlerimizi çözmemiz laz›m, zaten nitelikli insan a盤›m›z var, olan› da biz kullanam›yoruz,” fleklinde.
Bologna Süreci Mühendisli¤e
Boyut Atlat›yor
Bilindi¤i gibi AB süreci üniversitelerimizi
de etki alan›na almaktad›r. Bologna Süreci ad› verilen bu süreç ülkemizdeki e¤itime ve özellikle de mühendislik e¤itimine
ciddi katk›lar sa¤layacak niteliktedir.
Bologna Süreci AB içinde e¤itimde belli
bir ortak standard› tutturmak için bafllad›. Ama ö¤renci merkezli e¤itim sistemi
ve e¤itimdeki kalite yükseltici boyutlar›
ile baflka ülkelerce de örnek al›nmakta.
Hâlihaz›rda aralar›nda AB’ye üye olmayan 46–47 ülke aras›nda da bu model uygulanmakta, ABD süreci izlemek için gözlemci göndermektedir. Ülkemizde 2001
y›l›nda bu anlaflmaya imza atarak bu sürecin bir parças› oldu.
fiu anda YÖK içindeki uzmanlar Türk Yüksek Ö¤retim Yeterlikleri Çerçevesi’ni haz›rl›yorlar. Bu yeterlikler çerçevesi Avrupa
fiemsiye Yeterlikler Seviyesine uyacak bir
kapsamda haz›rlan›yor. Sadece mesleki
yeterlikler eksik, çünkü oras› standartlar
bak›m›ndan kimi karmafl›k noktalar› içeriyor. Ancak onlar›n da bu sürece dâhil olmalar› için çal›flmalar sürüyor. Bu çal›flmalar bitti¤inde her üniversite bu çerçe-
veyi sa¤layacak mezunlar için bu çal›flmalar sürecinde standartlar oluflturulmaya
çal›fl›l›rken doktorlar da makale say›s› düflürüldü. Bunun nedeni ülkemize özgü koflullar. Henüz alt yap›s›n› tamamlama sürecindeki üniversitelerimiz ise büyük
kentlerimizdeki belli bafll› üniversiteler
aras›nda bu standartlar›n sa¤lanmas› konusunda önemli farkl›laflmalar mevcut.
Burada di¤erlerinin geri kalmamas› için
makale say›s›na iliflkin belli bir rakam vermemeye çaba gösterdik. Çünkü belirli
üniversiteler bunu sa¤layabiliyor ama birçok üniversite bunu sa¤layam›yor, bundan dolay› orada bir minimum konuldu
ve say› olarak belirtmekten çok flunu flunu yapabilir diye esnek bir konum yarat›ld›. Birde doktora da baz› sorunlar var.
Doktorada da mesela t›ptaki ‹htisas PHD,
>>
Çözüm, sanayi ve üniversitede
iflbirli¤i yap›lmas›ndan
geçiyor. Bu oldu¤u zaman uzun
süreli doktoralara en baflta
sanayinin itiraz edece¤i çok
aç›kt›r. Bu bak›mdan öncelikle
arz talep dengesini oturtmam›z
gerekiyor.
sanatta yeterlilik PHD’ ye mi tekabül ediyor, bu türden henüz tamamen çözüme
kavuflmam›fl gri alanlar mevcut. Bunun
d›fl›nda çerçeve büyük oranda haz›rland›.
Her bölüm için bu alana özgü yeterlikler
çerçevesi. oluflturuldu. Bunlar ulusal yeterlikler çerçevesinin alt›nda yer alacak
ve bu ana çerçeve ile uyumlu olacak. Bunun kesin halini almas› için çeflitli yerlere
yaz›lmaya baflland›, mesela mühendislik
için MDK’lara yaz›ld›, TUBA ve TÜB‹TAK’a,
mühendis odalar›na yaz›ld›, sanayi odalar›na yaz›ld› ve onlardan gelen bilgilerle
çerçeve son halini alm›fl olacak. Bu flekilde her mühendislik için mühendislikle ilgili yeterlikler nas›l olmal› sorusu cevab›n› bulmufl olacak. Bu yeterlikler sa¤land›¤›nda diplomalar Avrupa’da da geçerli
olacak ve bu flekilde mühendislerimiz Avrupa baflta olmak üzere birçok ülkede rahatça ifle girebilecek. Akademisyenlerimiz Avrupa ülkelerinde ve belli bafll› dünya üniversitelerinde çal›flabilecek. Bu yeterlikler bir anlamda serbest dolafl›m hakk› tan›yor. E¤er bu süreç tamamlanmam›flsa söz konusu üniversite yüksek e¤itim kurumu olarak görülmüyor. Bu k›staslar tamamland›¤›nda mühendislik e¤itimin kalitesinin bir hayli yukar›lara t›rmanaca¤› görülebiliyor ve flu anda da mü-
hendislik fakülteleri bu standartlara uymakta bafl› çekiyorlar.
Ancak burada as›l tehlike mifl gibi yap›lmas›. Bunun için de YÖK’ün müdahil olmas› gerekli. Asl›nda YÖK çok güzel bir
rehber haz›rlam›fl durumda. Bu rehberlerin tan›t›lmas› gerek üniversitelere. Metodolojiye ihtiyaç var çünkü. Neyin nas›l yap›lmas› gerekti¤i aç›klanm›fl. Dahas› da
var, üniversiteler bu iflin e¤itimini almal›d›r bu sayede standartlar›n sa¤lanmas›
konusunda daha h›zl› yol alacakt›rlar.
Sanayi ‹le Üniversiteler Uyumlu Olmal›
Konunun sanayi üniversite iliflkileri boyutuna da de¤inmek gerekiyor. Konuya flu
eksende yaklafl›labilir. Sanayici ne ister?
Araflt›rmac› m›, tasar›mc› m›, uygulay›c›
m› ister, pazarlamac› m› ister, olan teknolojiyi al›p Türkiye’de uygulamas›n› yapan,
bak›m onar›m yapan m› ister? Gerçek flu
ki sanayici kendi ne yap›yorsa onu istiyor.
39
DOSYA-GRŞ
>>
Bu anlamda teknolojiyi
yapan ve yüksek teknoloji
üreten, dünyada bundan
dolay› güç, kuvvet ve
paraya sahip olan, GSMH’ye
en yüksek katk›y› yapan
sektörlere girmemiz
konusunda bizdeki
sanayicinin de, devletin de
çok istekli olmad›¤›
yönünde kuflkular var.
Bu anlamda Türkiye’ye bak›ld›¤›nda hangi sektörler var, ne yap›yorlar buna bakmak gerek. Bu anlamda teknolojiyi yapan
ve yüksek teknoloji üreten dünyada bundan dolay› güç, kuvvet ve paraya sahip
olan, GSMH’ye en yüksek katk›y› yapan
sektörlere girmemiz konusunda bizdeki
sanayicinin de devletin de çok istekli olmad›¤› yönünde kuflkular var.
Mesela mele¤inde bir hayli baflar›l› bir
mühendisimiz kendi deneyimleri çerçevesinde flu kan›ya varm›fl durumda. “Tec-
40 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
rübemle sabittir, ben uzun y›llar telekomünikasyon flirketinde çal›flt›m önceden
2 yerli telekomünikasyon flirketi ki bunlar
telefon santralleri, onun iletimini sa¤layan transmisyon sistemi konusunda görece kendi AR-GE’sini yap›p ürünlerini tasarlayan bir fleyler ortaya koymaya çal›flan firmalard›. Hatta yurtd›fl›na da teknoloji ihrac eder duruma gelme yolundalard›. Zaman içerisinde pek çok ekonomik
dalgalanma nedeni ile bu iki flirketin birisi iyice batt›, di¤erini de kesip kufla çevirdiler.
fiimdi böyle olunca sektörlerimiz, otomotiv, tekstil gemicilik, inflaat, mütteahitlik
v.b. büyük sektörler önemli burada. Mesela otomobil 30–40 bin liraya al›nabilir.
Çok lüks de¤ilse tabi. Tekstilde de marka
de¤ilseniz çok iyi bir gelir sa¤lam›yor size.
Geliflmifl ülkelerde tekstil üretilmez çok
fazla. Gemicilik önemli ama çok fazla bilgim yok. ‹flçilik yani. ‹nflaat ve mütehattitlikte de fazla bilgim yok ama fena de¤iliz
galiba. Havaalanlar› falan yap›yoruz. Yani
gelir getiren fazla sektörümüz yok. Ama
uzay, t›p, ilaç, telekomikasyon, askeri sanayi gibi sektörler iyi gelir getiriyor. Stratejik sektörler. Nükleer de var tabi. Bu konularda önemli bir plan›m›z olmas› laz›m.
Devletin bir plan› olmas› laz›m. E¤er bir
konuda ilerleyeceksek, tüm aflamalar› uygulamak çok uzun bir süreç. Mesela araflt›rma çok zor bir süreç. Küçük flirketler
için çok çok zor. Burada önemli olan bizim bunlar› yapmam›z laz›m. Bunu ürüne çevirmek daha zor. Mesela ‹srail askeri
araç üretiyor. Bununla para kazan›yor.
Bizde yok. ‹flin kilidi olan ifllere yat›r›m yap›yorlar. 30–40 milyar dolarl›k flirketleri
var bu adamlar›n. ‹laç flirketleri mesela.
Turgut Özal zaman›nda ben bizzat yaflad›m. Savunma sistemleri için her fleye
yüzde 3 vergi bindi. ‹yi niyetli güzel bir
projeydi. Paralar topland›. Büyük flirketlerimizi savunma sanayi dedi¤imiz alanlara
yönelttiler. Ama istenilen oluflum yakalanamad›. Tüm bunlar› özetlersek ben hocam›n anlatt›¤› Bologna Süreci’nin önemine inan›yorum. Yeterli seviyede gençler olmal›. Örne¤in iletiflim becerileri yükseltilmeli. Bunu uygulatmak laz›m.”
Savunma sanayi baflta olmak üzere teknolojik geliflim sa¤lamada önemli olan
offset konusunda ise bir yöneticimiz bizimle gözlemlerini flu flekilde paylaflarak,
iletiflim becerisi ile mühendislik aras›ndaki ba¤› gösterdi.
“Offset baflar›l› olamad› ülkemizde. Havac›l›k sektöründe de görüldü¤ü gibi. Biz off
set kapsam›nda hormonlu, gereksiz flirketler oluflturduk. Offset kapsam›nda sizin yapt›klar›n›z›n bir bölümünün yerli
yap›m olmas› gerek. Bunlar›n nerde yap›laca¤› belli, bu yap›lanlar›n da belli çarpanlar› var. fiimdi uçak ald›¤›n›z zaman
bunun iflçilik maliyeti TA‹’de 76 Euro, ‹spanya’da 36 Euro saatli¤i. fiimdi adam›n
size bunu yapt›rmas› için Offset olmas› laz›m. Ama flirket ne yap›yor TA‹’ ye yapt›rabiliyorsa, TA‹’ye, yapt›ram›yorsa, cezas›n› ödeyip d›flar›da yapt›r›yor. Kurumlar›m›z›n yap›lanmas› serbest piyasa koflullar›na uygun olmad›.
Organizasyonda profesyonel yap›lanman›n olmas› laz›m. Biz TA‹ firmas›n› örnek
verdik. Mesela havac›l›k sektörüne ifl yaparken devaml› standart artar. S›n›rland›rmalara gidemezsiniz. ‹yi ifl yapman›z
laz›m. Devaml› çal›flan bir atölyeniz olmas› laz›m, ama bu atölye kendi bünyenizde
ve haftada 1 saat çal›fl›p di¤er günler bofl
oturuyor. Ama siz o geriye kalan zaman›
da atölyenin paras› olarak veriyorsunuz.
Bu durumda maliyetiniz art›yor. Ama
bünyede de¤il de mesela organize sanayide bir atölyeniz olsa haftada 1 saat size ifl
yap›p kalan zamanda baflkalar›na çal›fl›yorsa sizin maliyetleriniz otomatik olarak
düfler bu bir. ‹ki, bu d›flar›daki atölye piyasaya ifl yapt›¤›ndan sektörün standartlar›na uygun ifl yapmak zorunda oldu¤undan sizin standartlar›n›z da yükselir. Böylece kapasitesi yükselecek havac›l›¤a ifl
yaparken belki otomotiv sektörüne de ifl
yapacak. Bu flekilde yapt›¤›n›z teknoloji ithali söz konusu çözüm ortaklar› nedeni
ile bir anda pek çok sektöre yay›lacak ve
sizin teknoloji üretim kapasitenizi yükseltecek. Ama siz her fleyi tek bir merkezde
toplarsan›z her fley burada birikir ve d›flar›ya taflmaz ve orada kal›r.”
Bu eksende düflünüldü¤ünde Türkiye mesela otomobilde % 80 ameleli¤ini yap›yor,
% 10 mühendislik. Tekstil de % 80 amelelik, % 5 mühendislik ve inflaatda ise % 70
amelilik, % 20 mühendisli¤ini yap›yor.
Gemicilikte ise % 90 amelelik % 10 mühendislik. Bu kapsamda düflünürsek ac›
gerçeklik flu. E¤er Türkiye’de mühendislik
e¤itimi ileri sanayi ülkelerindeki gibi olsayd› tüm bunlar olmazd›.
Yarat›c› Mühendisler Sanayide
Kendine Yer Bulam›yor
Üniversite sanayi iflbirli¤i kapsam›nda
pek çok mühendis ise sanayi ile iflbirli¤ini
kuflkusuz çok önemli oldu¤unu, ancak
bizdeki sanayi sektörünün de teknoloji
üretmekten çok teknoloji ithal etmeyi daha rantabl gördü¤ünü belirtiyorlar. Bu
kapsamda görüfllerine baflvurdu¤umuz
bir mühendis flu görüflleri dile getirmekte. “Bu söyledikleriniz ortamla da alakal›.
Asl›nda burada e¤itim al›p gidip ABD’de
harikalar yaratan mühendislerimiz var.
Ama ayn› kifli burada ayn› fleyleri sergileyemeyebiliyor. ‹mkân olamadan vasat
fleyler ortaya konuyor. Adam doktora yap›yor patent al›yor, patent almadan ürünü koyuyor. Adam ABD’de böyle çal›flm›yor. Elektronik devre yapm›fl, patent alm›fl, 10 sene ürün gelifltikten sonra ürünü
ortaya koyuyor. 3 veya 5 örnek isteseniz
ufak ifllere bakmam diyor. Bu söyledi¤im
ürün de California Üniversitesi’nin teknopark› gibi çal›flan bir flirketin üretti¤i
ürün. Bunu yüksek teknolojiye sat›yor. En
fazla 40–50 graml›k fley. Siz almak için s›raya giriyorsunuz. Adam bize yurt d›fl›ndan ilk defa siz baflvuruyorsunuz demiflti.
Biz bu cihaz›n patentini almal› ve üretimini yapmal›y›z. Tasar›m tek bafl›na üniversitenin yapabilece¤i bir fley de¤il, TÜB‹TAK v.b. kurumlar da devreye girmeli. Yo¤un iflbirli¤i ile ancak biz para getiren fleyler yapabiliriz.”
Ülkemizde AR-GE’ci mühendisin çok az
say›da olmas›n›n bir baflka nedeni de yarat›c› düflünebilme. Gerçek flu ki elefltirel
bak›fl›n olmad›¤› hiçbir yerde e¤itimden,
üniversiteden bahsedemeyiz.. Bu olmadan yarat›c› düflünme geliflmez, tasar›m
yapabilen, ürün ortaya koyabilen kifliler
olmaz.. Bu bak›mdan üniversitelerimizin
özgür düflünme imkân› sa¤layan yerler olmak konusunda hala s›k›nt›lar› oldu¤u
hem birçok akademisyen, hem de ö¤renciler taraf›ndan dile getirilmektedir.
E¤itimde Farkl›laflma ve
Çok Yönlülük Önemli
AR-GE’ci mühendisin ortaya ç›kmas›nda
multidisipliner bir e¤itimin gereklili¤i de
yurt d›fl›ndaki yeni e¤itim e¤ilimleri göz
önüne al›nd›¤›nda aç›kça gözüküyor. Ülkemizde mühendislikle ilgili 23 meslek
odas› var ve 100’e yak›n mühendislik bölümü var. Yine ülkemizde 343 bin tane de
mühendis var. Orman mühendisleri, g›da
mühendisleri bir sürü mühendis ve bunun alt dallar› var. Yani bu 343 bin insanla ne kadar de¤er üretiyoruz. Burada e¤itim kurumlar›n›n kendi içinde ayr›lmas›
ve ö¤rencinin buna göre yönlendirilmesi
önemli. AR-GE ve tasar›m mühendisleri
daha çok buna uygun bir e¤itim almal›
buna göre yönlendirilmeli.
>>
Mühendisli¤in bilimini yapmak isteyenler ise daha farkl› daha bilim
eksenli bir e¤itim almal› ve ona göre yönlendirilmeli. Bir de art›k
mühendis derken sadece iflletmesi olan AR-GE ile ilgilenen bir kifliden
bahsedilmemesi laz›m. Sosyal bilimleri bilen, eflyaya bak›flta derinli¤i
yakalamas› gereken kiflidir mühendis. Yani mühendisin ona göre
e¤itim almas› laz›m.
Mühendisli¤in bilimini yapmak isteyenler
ise daha farkl› daha bilim eksenli bir e¤itim almal› ve ona göre yönlendirilmeli.
Bir de art›k mühendis derken sadece iflletmesi olan AR-GE ile ilgilenen bir kifliden bahsedilmemesi laz›m. Sosyal bilimleri bilen, eflyaya bak›flta derinli¤i yakalamas› gereken kiflidir mühendis. Yani mühendisin ona göre e¤itim almas› laz›m.
Mühendislik e¤itiminde ciddi eksikliklerimiz var.Mühendislerimizin ekonomi bilmesi gerekir. Çünkü bir sürü sat›n alma
karar› veriyor mühendis. Hukuk bilmesi
gerekiyor bu olmazsa olmaz bir fley. Çünkü biz çok az biliyorduk. Üniversiteyi bitiren bir arkadafl›n ö¤renmeyi ö¤renmifl olmas› laz›m. Kendi bafl›na bir konuyu ö¤renebiliyor, araflt›rmas›n› bilmeli. Her fleyi söylememek laz›m onlara. Mana ö¤renimi eksik. Transferde fleffafl›k mesela.
Sadece mekanizma ö¤renmek yetmez.
Bütünü kavrayacak bir bak›fl laz›m.
Kimi özel üniversiteler kendi teknopark›n› iyi kullanmaya çabal›yor. Asl›nda baz›
meslek yüksek okullar› ve baz› üniversiteler halen 1. kuflak üniversite gibi sadece
bilgi aktar›m› sa¤l›yorlar. Türkiye’de bu
hâlâ var. Meslek yüksek okullar›n›n beceri kazand›rma konusunda ciddi eksikleri
var ne yaz›k ki. 2. kuflak üniversite bizde
zaten çok var. Vak›f üniversiteleri zaten c
s›n›f›. Bu iflten para kazanmay› de¤il insana yat›r›m yapmay› amaçlayan üniversite
olmal›. ABD’de bu üniversiteler azd›r ama
herkes oraya doktora yapmaya gider. Bizde de art›k üçüncü nesil üniversitelerin
olmas› ve say›lar›n›n artmas› gerekiyor.
Aç›k ki sanayinin gereksinim duyaca¤›
mühendisler ‘Üçüncü Kuflak’ üniversitelerden ç›kacakt›r.
41
DOSYA-MAKALE
Avrupa Yüksekö¤retim Reformu
Bologna Süreci
Bologna Süreci e¤itimin ve e¤itim kurumlar›m›z›n
kalitesini artt›r›rken, ö¤rencilerimizin istihdam
edilebilirli¤ini kolaylaflt›racak, akademik tan›nmay›
sa¤layacak, karar alma süreçlerinde eflit paydafllar
olarak yer alma imkân› sa¤layacak ve ö¤retilen de¤il;
ö¤renen birey olmalar›n› sa¤layacakt›r.
Prof. Dr. M Zafer Gül
Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Makine Mühendisli¤i Bölüm Baflkan› ve YÖK
Bologna Süreci Uzman›
D
ört Avrupa ülkesinin (UK, Fr, Ger,
‹t) e¤itim bakanlar› 98 y›l›nda Paris’te gerçeklefltirdikleri bir toplant›da Avrupa ülkelerinin e¤itim sistemlerindeki farkl›l›klar›n getirdi¤i zorluklar›
aflmak amac›yla Sorbon Deklarasyonu’nu
(Jo›nt Declarat›on On Harmon›sat›on Of
The Arch›tecture Of The European H›gher
Educat›on System2) imzalad›lar. Bilahare,
1999 senesinde Bologna’da toplanan 29
Avrupa ülkesi e¤itim bakanlar› “Avrupa
Yüksek Ö¤renim Alan›n›” oluflturma karar› alarak “Bologna Sürecini” bafllatt›lar.
Kat›lan ülkeler her iki senede bir toplanacak ve sürecin geliflimini gözden geçireceklerdi. Türkiye sürece 2001 y›l›nda dâhil olmufltur. fiu anda sürece imza atan
ülke say›s› 46’ya ulaflarak AB ülkelerinin
say›s›n› aflm›flt›r.
Bologna Süreci bafllang›çta alt› ana eylem
alan›n› kapsamaktayd›:
1. Kolay anlafl›labilir ve birbiriyle karfl›laflt›r›labilir yüksekö¤retim diploma ve/veya
dereceleri oluflturmak,
2. Yüksekö¤retimde lisans ve lisansüstü
olmak üzere iki/üç aflamal› derece sistemine geçmek,
3. Avrupa Kredi Transfer Sistemini (AKTSECTS3) uygulamak,
4. Ö¤rencilerin ve ö¤retim elemanlar›n›n
42 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
hareketlili¤ini sa¤lamak ve yayg›nlaflt›rmak,
5. Kalite güvencesi sistemleri a¤›n› oluflturmak ve yayg›nlaflt›rmak,
6. Yüksekö¤retimde Avrupa boyutunu gelifltirmek.
2001 y›l›nda Prag’da düzenlenen toplant›da bunlara üç eylem alan› daha ilave
edilmifltir:
7. Hayat boyu ö¤renimin teflvik edilmesi,
8. Ö¤rencilerin ve yüksekö¤retim kurumlar›n›n sürece aktif kat›l›m›n›n sa¤lanmas›,
9. Avrupa Yüksekö¤retim Alan›’n›n (AYAEHEA4) cazip hale getirilmesi.
2003 Berlin toplant›s›nda “Avrupa Araflt›rma Alan›n›n” (AAA-ERA5) kurularak,
EHEA ile aralar›nda sinerji oluflturmas› da
onuncu eylem plan› olarak belirlenmifltir.
Bizler, ö¤rencilerimize ve genel olarak
toplumumuza e¤itim alan›nda ve kendi
ihtisas alanlar›nda en iyi f›rsatlar› sunmakla yükümlüyüz. Ö¤rencilerimiz bir tak›m anahtar becerileri, güncel ifle özgü
becerileri, dil becerisi, kültürleraras› beceri gibi temel becerileri e¤itimleri s›ras›nda
kazand›rmal›y›z.
Yeterlikler Çerçevesi Önemli
Bütün bu süreçte “Yüksekö¤retim Yeterlilikler Çerçevesi”nin belirlenmesi önemli
>>
Bütün bu çal›flmalar Bologna
Süreci’ne dâhil ülkelerin
yüksekö¤retim sistemleri aras›nda
uluslararas› iliflkilendirmeyi
sa¤lamak (fleffafl›k),
yüksekö¤retim sistemlerinin
birbirini tan›mas›n›
kolaylaflt›rmak (tan›nma),
ö¤renenlerin ve mezunlar›n
hareketlili¤ini art›rmak
(hareketlilik) ifllevlerini
sa¤layacakt›r.
bir yer tutmaktad›r. Yeterlilik, bir e¤itim
kademesini baflar› ile tamamlayan bir kiflinin neleri bilece¤inin, neleri yapabilece¤inin ve nelere yetkin olaca¤›n›n tan›m›d›r. Yeterlilikler çerçevesi bunlar› organize eden ve s›n›fland›ran yap›d›r. Bu ba¤lamda önce sadece yüksekö¤retim kademelerini ihtiva eden “Avrupa Yüksekö¤retim Alan› için Yeterlilikler Çerçevesi” (QF EHEA6) haz›rland›. Daha sonra tüm e¤itim kademelerinin göz önüne al›nd›¤›
“Yaflam Boyu Ö¤renim için Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi”nin (EQF-LLL7) uygulanmas› 2008 y›l›nda Avrupa Birli¤i tavsiye
karar› olarak al›nd›. ‹ki çerçevenin yaklafl›m› benzerdir. Sürece dahil olan her ülkenin EQF ile uyumlu kendi “Ulusal Yeterlilikler Çerçevesini”(UYÇ) haz›rlamas› beklenmektedir.
Ulusal Yeterlilikler Komisyonu ve Çal›flma
Gurubu Türkiye UYÇ’sini 2009 ortalar›nda önemli ölçüde tamamlam›flt›r. S›ra
TUYÇ ile uyumlu “Alana Özgü (Sektörel)
Yeterlilikler” çerçevelerinin haz›rlanmas›na gelmifltir ve bu konuda çal›flmalar devam etmektedir. Alana özgü yeterliliklerden kas›t mühendislik, e¤itim, t›p, fen,
sosyal ve befleri bilimler, hukuk gibi temel sektörlerde e¤itim görmüfl ö¤rencilerin bu e¤itimlerini tamamlad›klar› zaman
kazanmalar›n› bekledi¤imiz bilgi, beceri,
Yük. Ö¤r. Düzeyleri
‹lk Ve Orta Ö¤r. Düzeyleri
EQF - LLL
EQF Düzey 8
EQF Düzey 7
EQF Düzey 6
EQF Düzey 5
EQF Düzey 4
EQF Düzey 3
EQF Düzey 2
EQF Düzey 1
ve yetkinliklerdir.
Bu alanlar›n alt›ndaki her “program”da
ise birtak›m dersler belirlenen sürelerde
okutulmaktad›r. Bu derslerin “Ders Ö¤renme Ç›kt›lar›”, “Ö¤renci ‹fl Yükleri” ve
bunlarla iliflkili olarak AKTS kredilerinin
bu süreç çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir. Ders Ö¤renme Ç›kt›lar›n›n toplam›, belirlenen e¤itim süresi sonunda ö¤rencinin hedeflenen “Program Ç›kt›lar›n›”
kazanmas›n› sa¤lamal› ve bu Program
Ç›kt›lar› da Alana Özgü Yeterlilikleri kazand›rmal›d›r.
Bütün bu çal›flmalar Bologna Süreci’ne
dâhil ülkelerin yüksekö¤retim sistemleri
aras›nda uluslararas› iliflkilendirmeyi sa¤lamak (fleffafl›k), yüksekö¤retim sistemlerinin birbirini tan›mas›n› kolaylaflt›rmak
(tan›nma), ö¤renenlerin ve mezunlar›n
hareketlili¤ini art›rmak (hareketlilik) ifllev-
QF-EHEA
3. Seviye (Doktora)
2. Seviye (Yük. Lisans)
1. Seviye (Lisans)
K›sa Seviye (Ön-lisans)
AKST
180-240
90-120
180-240
120
lerini sa¤layacakt›r.
Avrupa Yüksekö¤retim ve Araflt›rma Alan›’n› oluflturmak için yap›lacak reformlar›
ifade eden Bologna Süreci’nin bafllang›c›ndan itibaren, sürecin baflar› ile sürdürülebilmesi, Lizbon hedeflerinin gerçeklefltirilebilmesi ve uluslararas› rekabetin
oluflturulabilmesi için Yüksekö¤retimde
Kalite Güvencesi ve bu alandaki Uluslararas› ‹flbirli¤i, en önemli eylem konusu olarak öne ç›km›flt›r. Esas itibar›yla bu Toplam Kalite Yönetimi (TQM) metot ve kavramlar›n›n e¤itime uygulanmas›ndan ibarettir. Bu konuda eyleme dönüflen afla¤›daki somut ad›mlar at›lm›flt›r:
•Avrupa Komisyonu’nun 4 basamakl›
modeli (1998)
•Yüksekö¤retimde Avrupa Kalite Güvence Birli¤i’nin (ENQA8) 2005 Raporu
43
DOSYA-MAKALE
>>
Özetle Bologna Süreci e¤itimin ve
e¤itim kurumlar›m›z›n kalitesini
artt›r›rken, ö¤rencilerimizin
istihdam edilebilirli¤ini
kolaylaflt›racak, akademik
tan›nmay› sa¤layacak, karar alma
süreçlerinde eflit paydafllar olarak
yer alma imkân› sa¤layacak, üye
ülkelerdeki akademik ve kültürel
ortam› tan›ma f›rsat› verecek ve
ö¤retilen de¤il; ö¤renen birey
olmalar›n› sa¤layacakt›r.
•Yüksekö¤retimden sorumlu Avrupa bakanlar›n›n Bergen (2005) ve Londra (2007)
toplant›lar› kararlar›
•Kalite Güvence Ajanslar›’n›n tescil sisteminin kabulü ve uygulanmas›d›r.
Denetim Ba¤›ms›z Ajanslarla Yap›lacak
Dört basamakl› model kalite güvencesi
konusunda ba¤›ms›z kurulufllar›n (ajanslar›n) kurulmas›n›, kalite güvencesinde iç
ve d›fl de¤erlendirme unsurlar›n›n oluflturulmas›n›, konuyla ilgili paydafllar›n çal›flmalara kat›l›m›n›, sonuçlar›n raporlanmas› ve yay›nlanmas›n› öngörmektedir.
ENQA 2005 Helsinki raporunda belirtilen
AYA için Kalite Güvencesi Standartlar›, ‹ç
Kalite Temel ‹lkeleri, D›fl Kalite Temel ilkeleri ve D›fl Kalite Güvence Ajanslar› için
Avrupa Standartlar›’n› içermektedir. ‹ç
Kalite Güvencesinin Avrupa Standartlar›
ve temel ilkeleri,
•Kalite güvencesi için politika ve prosedürler,
•Notland›rmada fleffaf ve yay›nlanm›fl
kriterler,
•Ö¤retim elemanlar› ve ö¤renme ç›kt›lar›
ile ilgili ö¤rencilerden düzenli olarak geri
bildirim al›nmas›,
•Ö¤rencilerin ilerleme ve baflar›s›n›n izlenmesi,
•Mezunlar›n kazand›¤› yeterlilikler ile ilgili, mezunlardan, iflverenlerden, ifl piyasas› temsilcileri ve di¤er ilgili kurulufllardan düzenli olarak geri bildirim al›nmas›,
•Ö¤renme ç›kt›lar›n› sürekli iyilefltirmeye
44 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
özen ve dikkat gösterilmesi,
•Formel program›n, program› ö¤retenlerden oluflmayan baflka bir kurul taraf›ndan gerçeklefltirilen onay prosedürleri,
•Programlar›n, d›fl kat›l›mc›lar› da kapsayan panellerle, düzenli aral›klarla gözden
geçirilmesi,
•Planlanan ö¤renme ç›kt›lar›n›n ve di¤er
program hedeflerinin ö¤rencilerin baflar›s›n› ölçecek flekilde tasarlanm›fl olmas›,
•Programdaki dersler/modüller için fleffaf ve net olarak hedeflenmifl ve ölçülebilir ö¤renme ç›kt›lar›n›n gelifltirilmesi ve
yay›nlanmas›,
•Program ve kazan›mlar›n onaylanmas›,
izlenmesi ve düzenli olarak gözden geçirilmesi,
•Ö¤retim eleman›n›n kalite güvencesi,
•Ö¤renme kaynaklar› ve ö¤rencilere sa¤lanan destek,
•‹letiflim ve bilgi sistemleri,
•Kamunun bilgilendirilmesi gibi konular›
ihtiva eder.
ni talep edeceklerdir. Kalite Güvence
Ajanslar›’n›n ise ENQA taraf›ndan tescil
edilmesi gerekmektedir. Türkiye’de böyle
bir ajans›n kurulmas› için YÖK taraf›ndan
bir çal›flma yürütülmektedir. Ancak
önemli bir husus devlet eliyle kurulmufl
bir kalite ajans›n›n tam ba¤›ms›zl›¤›n›
sa¤lamak için ilgili kanunlar›n dikkatli bir
flekilde haz›rlanmas› gere¤idir.
Herhangi bir mesle¤in icras› için hangi
bilgi, beceri ve yetkinlikler gerekti¤i genel
olarak Yeterlilikler Çerçevesi özel olarak
da Program Yeterlilikleri vas›tas›yla belirlenecektir. Kalite Güvencesi Standartlar›
ise
Bütün süreç boyunca ölçülebilir anketlerle iç paydafl görüflleri (ö¤retim üye ve elemanlar›, bölüm personeli, ö¤renciler) ile
d›fl paydafl görüfllerinin (mezunlar, iflverenler, meslek odas› temsilcileri, dan›flma
kurulu) al›nmas›na özen gösterilmesi gerekir.
Neticede bu süreçleri baflar› ile uygulad›¤›na inanan kurumlar ba¤›ms›z kalite güvence ajanslar› taraf›ndan denetlenmesi-
Özetle Bologna Süreci e¤itimin ve e¤itim
kurumlar›m›z›n kalitesini artt›r›rken, ö¤rencilerimizin istihdam edilebilirli¤ini kolaylaflt›racak, akademik tan›nmay› sa¤layacak, karar alma süreçlerinde eflit paydafllar olarak yer alma imkân› sa¤layacak,
üye ülkelerdeki akademik ve kültürel ortam› tan›ma f›rsat› verecek ve ö¤retilen
de¤il; ö¤renen birey olmalar›n› sa¤layacakt›r.
•Bu yeterliliklerin nas›l saptanacaklar›,
•Yüksekö¤retimin ilgili ö¤retim program›nda nas›l kazand›r›lacaklar›,
•Ne kadar kazand›r›ld›klar›n›n nas›l ölçülece¤i ve
•Nas›l sürekli iyilefltirilecekleri ile ilgili bir
sistematik sunmaktad›r.
DOSYA-MAKALE
Mühendislikde lisansüstü e¤itimi,
AR-GE ve inovasyon
Lisansüstü e¤itim AR-GE ve yenilikçi ürünlerin
bafllang›ç noktas›d›r ve olmazsa olmaz›d›r. Ancak gerek
ö¤renci say›s› gerekse de üretilen bilgi ve ürün
bak›m›ndan, Türkiye’deki lisansüstü e¤itimin niteli¤i
ve niceli¤i olmas› gerekenden çok uzakt›r.
Prof. Dr. Ali Demir
‹TÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
46 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
D
ünyada pek çok ülkenin uygulad›¤› gibi ülkemizde de mühendislik
alan›ndaki lisans sonras› e¤itim
dört y›ll›k lisans e¤itimi tamamland›ktan
sonra bilimsel araflt›rma yaparak bilgilere
eriflme, bilgiyi de¤erlendirme ve yorumlama yetene¤i kazanma, yani belirli bir
alanda derinlemesine bilimsel bilgi edinmek amac›yla Yüksek Lisans=Master ve
yine belirli bir alanda ‘Bilime yenilik getirme, yeni bir bilimsel yöntem gelifltirme ya
da bilinen bir yöntemi yeni bir alana uygulama’, yani özgün bilgi üretmek amac›yla da Doktora e¤itimleri yap›lmaktad›r.
Yüksekö¤retim kurumlar›nda yürütülen
lisansüstü e¤itimi, ülkemizdeki halen
yüksek ö¤retimi düzenleyen geçerli kanun olan 2547 say›l› kanunun 65. maddesi hükmü gere¤ince Üniversiteleraras› Kurul taraf›ndan haz›rlanm›fl olan ‘lisansüstü e¤itim ö¤retim yönetmeli¤i’ taraf›ndan
düzenlenir. Bu yönetmelik, üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerinin rektörleri taraf›ndan uygulan›r. Bu nedenle, yönetmeli¤in aç›klamalar› ve uygulama detaylar›, her bir üniversitenin kendi senatosu taraf›ndan kabul edilen senato esaslar› taraf›ndan oluflturulur. Kanun, yönetmelik ve senato esaslar› taraf›ndan düzenlenen bu e¤itim, biçimsel olarak tüm
Türkiye’de yayg›n olarak sorunsuz uygulanmaktad›r.
Ancak, bu yaz› kapsam›nda vurgulanmak
istenen ülkemizdeki lisansüstü e¤itimin
flekilsel/biçimsel boyutu de¤il özellikle
mühendislik alan›nda bu e¤itimin içeri¤i
ve beklenen/gerçekleflen sonuçlar›d›r.
Dört y›ll›k lisans e¤itimi süresince, mühendislik ö¤rencilerine matematik, fizik,
kimya gibi temel bilimler (TB), statik, dinamik, mukavemet gibi temel mühendislik
(TM), hukuk, edebiyat, sanat gibi insantoplum bilimleri (ITB) ve meslek bilgileri
(MB), her bir program›n uyguland›¤› üniversite ve e¤itim kadrosuna ba¤l› olarak
de¤iflik katk› oranlar› ile verilmektedir. Lisans e¤itimi süresince mühendislik ö¤rencilerinden e¤itim-ö¤retim takvimi d›fl›nda (yaz aylar›nda) ilgili iflletmelerde uygulamaya flahitlik etmelerini sa¤lay›c› staj
yapmas› sa¤lanmaktad›r. Mühendislik
e¤itimi, ö¤rencinin dört y›l boyunca edindi¤i bu bilgi ve becerileri uygulamas›n›n
beklendi¤i bir bitirme projesi/bitirme tasar›m projesi ile tamamlanmaktad›r.
Bugün yayg›n olarak uyguland›¤› hali ile
mühendislik programlar› ilgili alandaki
mühendislik problemlerini kavrayan ve
bu problemlere tasar›m yaparak çözüm
getirebilen mühendisleri yetifltirmektedir. Bu mevcut üretim tesislerinin verimli
iflletilmesi ve idamesinde yeterli olmas›na
ra¤men ilerletilmesinde ve yeni ürünlerin
ve üretim yöntemlerinin oluflturulmas›nda yetersiz kalmaktad›r. ‹flte, özellike mühendislik olaylar›n›n esaslar›n›n kavranarak araflt›rmaya dayal› yenilikçi (inovatif)
ürünlerin gelifltirildi¤i AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesinde ve özgün bilginin
üretilmesinde lisansüstü e¤itim ön plana
ç›kmakta ve gerekli hale gelmektedir.
Özellikle, son y›llar›n kaç›n›lmaz bir gerçe¤i olan küreselleflme nedeniyle oluflan
ac›mas›z uluslararas› rekabet ortam›,
uluslar›n kalk›nmas›n›n sadece ve sadece
yenilikçi ürün gelifltirmekle mümkün oldu¤unu göstermektedir. Katma de¤eri
yüksek yenilikçi ürünler ise sadece ve sa-
>>
Türkiye’nin kalk›nmas› her
türlü üretimden geçmektedir.
H›zl› kalk›nma ise katma
de¤eri yüksek, rekabetçi,
yenilikçi ürün ve hizmetlerin
üretimi ile mümkündür.
Yenilikçi üretim ise sadece ve
sadece özgün AR-GE
faaliyeteleri ile mümkündür.
dece özgün AR-GE faaliyetleri ile mümkündür. Bu nedenle, ülkemizde de kalk›nman›n olmazsa olmaz özgesi özgün ARGE faaliyetlerine insan kayna¤› sa¤layan
lisansüstü e¤itimdir.
Öte yandan, ‘üniversite’ olgusunun temel
unsuru olan ‘ö¤retim üyesi’nin yetiflmesinde de ilk ad›m lisansüstü e¤itimdir.
Özellikle, doktora e¤itimi akademik kariyerin ilk ve en önemli aflamas›d›r. Bu nedenle, lisasüstü e¤itim asl›nda çift ifllevli
bir faaaliyettir. Bir yandan ülke kalk›nmas›n›n ana dinami¤i olan yenilikçi ürün ve
hizmetlerin gelifltirilmesi için gerekli olan
AR-GE faaliyetlerine insan kayna¤› sa¤larken di¤er yandan da kendi gelece¤inin
esas ögesi olan akademisyenleri yetifltirir.
Türkiye Realitesi
Yukar›da k›saca verilen ‘olmas› gereken’
tabloya ra¤men, ülkemizdeki lisansüstü
e¤itim realitesinin bu tablodan oldukça
uzakta oldu¤unu kabul etmek zorunday›z. Gerek ö¤renci say›s› gerekse de üretilen bilgi ve ürün bak›m›ndan, Türkiye’deki lisansüstü e¤itimin niteli¤i ve niceli¤i
olmas› gerekenden çok uzakt›r. Yayg›n
uyguland›¤› hali ile yüksek lisans e¤itimi
erkek ö¤rencilerin askerlik görevini geciktirme mazereti, doktora e¤itimi ise akademik hayat›n girifl kap›s› olarak alg›lanmakatd›r. Oysaki bunlar›n hiçbir yukar›da
beliritilen olmas› gereken tablonun içindeki olgular de¤ilir. Gerçekte, gerek insan
kayna¤› gerekse de laboratuvar ve uygulama altyap›s› olarak tam bir ihtisas/uzmanl›k konusu olan lisansüstü e¤itim,
maalesef ülkemizde neredeyse lisans e¤itiminin do¤al bir uzant›s› olarak alg›lanmakta ve hemen her üniversitede nerede
ise otomatik olarak lisansüstü programlar
oluflturulmaktad›r. Bu da do¤al olarak ‘olmas› gereken’e hizmet etmemektedir. Lisansüstü e¤itim, bilgi ve beceri edinme
esas›na dayanan lisans e¤itiminin do¤al
bir devam› olamaz, olmamal›d›r.
Öneri: Lisansüsütü Üniversiteleri
Lisansüstü e¤itimi ana gaye olarak alg›layacak ve bunu gerçeklefltirebilecek insan
kayna¤› ve laboratuvar altyap›s›na sahip
bir kaç (befl en fazla da on) üniversite lisansüstü e¤itim üniversitesi haline getirilmelidir. Bu üniversiteler, kendilerini besleyecek ö¤renci potansiyelini kaybetmecek seviyede lisans programlar›n› mümkün olan en az say›da ö¤renci ile devam
ettirmeli ancak ana faaliyet alan› olarak lisansüstü e¤itimi görmelidirler.
Lisansüstü üniversitelerine dönüflen bu
e¤itim kurumlar› ülkenin temel mühendislik problemleri (enerji, ulafl›m, bar›nma gibi) baflta olmak üzere do¤rudan sanayinin problemlerine odaklanmal› ve
yürütü¤ü tez çal›flmalar›nda bu sorunlara
çözümler üretmelidir.
Öneri: Etkin Ulusal
Bilimsel Yay›n Organlar›
Lisansüstü çal›flmalardan üretilen bilimsel bilginin topluma/insanl›¤a erifltirilmesinde en etkin yöntem yaz›l› (makale) ve
sözlü (sunum) yay›nd›r. Bilginin üniversal
olmas› nedeniyle tüm dünya platformuna sunulmas› gereken bilimsel bilginin
yay›nlanmas›nda malesef ülkemizde halen yanl›fl bir politika izlenerek do¤rudan
uluslararas› yay›nlar ana hedef olarak
al›nmakta ve yerel yay›n en son s›ralarda
yer almaktad›r. Özellikle, halen ülkemizde
geçerli olan ‘akademik atama-yükseltme
kriteleri’ gere¤i oluflan bu gerçek, ülkemizde üretilen bilginin do¤rudan ve k›sa
yoldan ülke refah›na katk› vermesini engellemektedir. Oysaki ülke kaynaklar› kullan›larak oluflturulan üniversitelerde ve
laboratuvarlarda oluflturulan bilginin en
h›zl› ve en etkin biçimde ülke kalk›nmas›na dönüflmesi için yerel muhataplar›na
eriflmesi en do¤al bir olgu olmas› gerekir.
Bu nedenle, lisansüsütü e¤itim ile oluflturulan teorik ya da uygulamal› bilimsel bilginin yerel sanayiciye en k›sa yoldan eriflmesi için etkin yay›n organlar›n›n oluflturulmas› ve bu yay›n organlar›nda yay›n
yapman›n da cesaretlendirilmesi ve ödüllendirilmesi en acil konulardan bir tanesidir. Öte yandan da yerel sanayinin bu yay›nlara eriflimini sa¤lay›c› tedbirler al›nmal› ve burada yay›nlanan bilgiyi ürüne
dönüfltürmeleri için de cesaret ve teflviklerin sa¤lanmas› gerekecektir.
Sonuç:
Her ülkenin oldu¤u gibi, Türkiye’nin kalk›nmas› da her türlü üretimden geçmektedir. H›zl› kalk›nma ise katma de¤eri
yüksek, rekabetçi, yenilikçi ürün ve hizmetlerin üretimi ile mümkündür. Yenilikçi üretim ise sadece ve sadece özgün ARGE faaliyeteleri ile mümkündür. Lisansüstü e¤itim de gerek insan kayna¤› yetifltirme gerekse de do¤rudan bilgi üretme bak›m›ndan özgün AR-GE ve yenilikçi ürünlerin bafllang›ç noktas› ve olmazsa olmaz›d›r. Ulusal refah› art›rmay› hedefleyen
Türkiye’de, bu hadefi en k›sa yoldan gerçeklefltirme etkin bir lisansüstü mühendislik e¤itiminden geçti¤i kabul edilmeli
ve gerekenler yap›lmal›d›r.
47
DOSYA-MAKALE
Yüksekö¤retim kurumlar›nda
kalite gelifltirme rehberi
Teknolojide ve yönetim biliminde yaflanan geliflmeler
h›zla büyüyen ve yap›s› git gide karmafl›klaflan
yüksekö¤retim kurumlar›n›n e¤itim, ö¤retim,
araflt›rma ve di¤er hizmetlerinde sistematik ve
stratejik bir yönetim modelinin benimsenmesini
zorunlu hale getirmektedir.
Prof. Dr. T. Erkan Türe
‹stanbul fiehir Üniversitesi, Mühendislik ve
Do¤a Bilimleri Fakültesi Dekan›
48 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Y
irminci yüzy›l›n son çeyre¤inde
biliflim ve iletiflim teknolojilerinde yaflanan h›zl› geliflmeler yönetim modellerinde ve felsefesinde de köklü
de¤iflimlere yol açt›. 1970’li y›larda kaliteli ve ekonomik Japon ürünleri karfl›s›nda
rekabet edemeyerek krize giren Bat› sanayi sektörü kalite ve yönetim anlay›fl›n›n
de¤iflmesi gerekti¤ini anlad›. 1980’li y›llarda ABD’de Malcolm Baldrige, Avrupa’da ise EFQM yönetim modelinin temelleri at›ld› ve sanayi sektöründe bu modeller ›fl›¤›nda baflar›l› dönüflüm örnekleri ortaya ç›kt›.
O dönemde Japonya’da kullan›ld›¤› flekliyle Toplam Kalite Yönetimi olarak tan›mlanan bu yönetim modeli süreç odakl› bir
sistem yap›lanmas› gerektiriyordu. Süreç
kavram›yla tan›flan yöneticiler ve karar
vericiler hizmet sektöründe de ifllerin asl›nda süreçler fleklinde yap›land›r›labilece¤ini fark ettiler. Böylece yeni yönetim
felsefesi ve modelinin hizmet sektörüne
uyarlanmas›na baflland›. 1990’l› y›llarda
ise bu yönetim anlay›fl›n›n kamu sektörüne aktar›lmas› çal›flmalar› h›z kazand›. Nihayet, 21. yüzy›l›n bafllar›nda, biraz gecikmeli de olsa, e¤itim sektörü art›k ismi daha çok “sürekli kurumsal geliflim” olarak
geçmeye bafllayan bu yönetim modeline
ilgi duymaya bafllad›.
Dünyan›n tüm ülkelerinde yüksekö¤retime olan talep art›yor, ancak kamu bütçe-
sinden yüksekö¤retime ayr›lan kaynaklar
ayn› oranda artm›yor. Üstelik toplumlar›n
yüksekö¤retim kurumlar›ndan beklentileri de art›yor. Bütün bu geliflmeler h›zla
büyüyen ve karmafl›k yap›lara dönüflen
yüksekö¤retim kurumlar›n›n e¤itim, ö¤retim, araflt›rma ve di¤er hizmetlerinde sistematik ve stratejik bir yönetim modelinin benimsenmesini zorunlu hale getirmektedir.
Avrupa ülkeleri de yüksekö¤retim sistemlerinde Lizbon Süreci ile 2010 y›l›na kadar dinamik ve etkin bir bilgi toplumu ve
ekonomisi oluflturmay› hedefliyorlar. Bu
amaçla haz›rlanan Lizbon Sözleflmesi’ni
ülkemiz de 2007 y›l›nda imzalayarak bu
sürece dahil olmaya karar verdi. Avrupa
ülkelerinin ortak bir Avrupa Yüksekö¤retim Alan› (AYA) ve Avrupa Araflt›rma Alan›
(AAA) oluflturma çal›flmalar› daha önce
Bologna Süreci ile bafllam›flt›. Bu kapsamda yürütülmekte olan çal›flmalar›n içerisinde, Avrupa yüksekö¤retimin güçlendirilmesi, kalite düzeylerinin yükseltilmesi
ve ortak kabul görmüfl belirli standartlarda yüksekö¤retimde kalite güvence sistemlerinin oluflturulmas› en önemli gündem maddeleridir.
Bologna süreci kapsam›nda yap›lan çal›flmalar ve öneriler Yüksekö¤retimde Avrupa Kalite Güvence Birli¤i’nin (European
Association for Quality Assurance in Higher Education-ENQA) 2005 y›l›nda yay›n-
>>
Türkiye yüksekö¤retiminde kalite
güvence sistemi, üniversiteler
taraf›ndan y›ll›k olarak
gerçeklefltirilmesi öngörülen iç
de¤erlendirme süreci ve normal
koflullarda 5 y›lda bir
gerçeklefltirilmesi önerilen (flimdilik
gönüllü) d›fl de¤erlendirme temeline
dayanmaktad›r.
lad›¤› “Avrupa Yüksekö¤retim Alan›nda
Kalite Güvence ‹lke ve Standartlar› Raporu”nda bulunabilir. Bu ilke ve standartlar
günümüzde bu alanda yürütülmekte
olan çal›flmalara rehberlik ediyor ve Avrupa Yüksekö¤retim Alan›’nda yüksekö¤retim kurumlar›n›n birbirleri ile uyum içinde ve k›yaslanabilir kalite düzeyinde hizmet vermelerini hedefliyor.
Bu süreçler her ülkenin kendi e¤itim sistemine uygun kalite güvence standartlar›n› ortaya koymas›n› ve kendi e¤itim sistemlerini de¤erlendirmesini öngörüyor.
Ayr›ca yüksekö¤retim kurumlar›n›n kalite
gelifltirme faaliyetlerinin de¤erlendirilmesi için kalite ajanslar›n›n oluflturulmas› ve
d›fl de¤erlendiriciler deste¤iyle kalite düzeylerinin izlenmesi amaçlan›r.
Yüksekö¤retim kurumlar›nda akademik
de¤erlendirme ve kalite gelifltirme
Ülkemizde de bu geliflmeler ›fl›¤›nda, yüksekö¤retimde kalite standartlar›n›n oluflturulmas› ve bu alanda uluslararas›
uyumlulu¤un sa¤lanabilmesi için Yüksekö¤retim Kurulu taraf›ndan 2005 y›l›nda
e¤itim, ö¤retim ve araflt›rma faaliyetlerinin kalitesinin gelifltirilmesi ve de¤erlendirilmesi amac›yla Avrupa Kalite Güvencesi Standart ve ‹lkelerine de uygun olacak flekilde “Yüksekö¤retim Kurumlar›nda Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Yönetmeli¤i” (YÖDEY) yay›nland›.
Bu yönetmeli¤e göre Üniversiteleraras›
Kurul taraf›ndan seçilen dokuz üye ile
Ulusal Ö¤renci Konseyi taraf›ndan belirlenen bir ö¤renci temsilcisinden oluflan ve
yüksekö¤retim kurumlar›nda akademik
de¤erlendirme ve kalite gelifltirme çal›flmalar›n›n düzenlenmesi ve koordinasyonundan sorumlu olan Yüksekö¤retim Kurumlar› Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Komisyonu (YÖDEK) kuruldu. YÖDEK, yüksekö¤retim kurumlar›nda
akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme çal›flmalar›n›n yürütülebilmesi için
gerekli süreçleri tan›mlad› ve yüksekö¤retim kurumlar›m›za kalite gelifltirme alan›nda yol gösterici nitelikte olan “Yüksekö¤retim Kurumlar›nda Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Rehberi”ni
haz›rlad›. Bu çal›flmada genifl ölçüde (YÖK
sitesinde bulunabilecek) bu kapsaml› rehberden yararlan›lm›flt›r.
Türkiye yüksekö¤retiminde kalite güvence sistemi, üniversiteler taraf›ndan y›ll›k
olarak gerçeklefltirilmesi öngörülen iç de¤erlendirme süreci ve normal koflullarda
5 y›lda bir gerçeklefltirilmesi önerilen
(flimdilik gönüllü) d›fl de¤erlendirme temeline dayanmaktad›r. Bu sistem ayn›
zamanda “Ulusal Yeterlikler Çerçevesi”
ba¤lam›nda her akademik program için
belirlenen ö¤renim ç›kt›lar›n›n kalitesini
garanti alt›na almak üzere akreditasyon
ve de¤erlendirme unsurlar›n› da içerecek
flekilde düzenlenmifltir.
YÖDEY ba¤›ms›z ulusal d›fl kalite güvence
ajanslar› kurulmas›n› hedeflemektedir.
Ulusal d›fl kalite güvence ajanslar›na lisans verme yetkisi YÖDEK’in de görüfllerini almak suretiyle Yüksekö¤retim Kuruluna (YÖK) aittir. D›fl de¤erlendirme sürecinden geçen yüksekö¤retim kurumlar›, kurumun kalite seviyesini ve kalite alan›ndaki geliflmelerini gösterecek olan “Kalite
Sertifikas›” alacaklard›r. Bu sertifikan›n
geçerlilik süresi 5 y›ld›r. Yüksekö¤retim
kurumunun alaca¤› Kalite Sertifikas› kurum baz›nda olabilece¤i gibi, akademik
birimler veya program baz›nda da olabilir. Günümüzde baz› ba¤›ms›z kalite
ajanslar› çal›flmalar›na bafllam›flt›r. Mühendislik E¤itim Programlar› De¤erlendirme ve Akreditasyon Derne¤i (MÜDEK) 15
Kas›m 2007 tarihinde Kalite De¤erlendirme Tescil Belgesi alm›fl ve tan›nm›fl ilk
ulusal d›fl de¤erlendirme ajans› olarak çal›flmalar›na bafllam›flt›r. MÜDEK bugüne
kadar 10 farkl› üniversitenin 57 mühendislik program›n› akredite etmifltir. MÜDEK haricinde YÖDEK’e ulusal ba¤›ms›z
d›fl de¤erlendirme ajans› olmak için baflvuruda bulunan iki ajans daha oldu¤u biliniyor. Bu alanda yeni ve yetkin ajanslara
ihtiyaç olaca¤› anlafl›l›yor.
‹lgili mevzuat ulusal bazda YÖDEK’i yetkili k›larken yüksekö¤retim kurumlar› düzeyinde ise Akademik De¤erlendirme ve Ka-
49
DOSYA-MAKALE
>>
Bugüne kadar dört üniversitenin
toplam 42 mühendislik program›
“Accreditation Board for
Engineering and Technology-USA”
(ABET) taraf›ndan farkl›
zamanlarda de¤erlendirilmifl ve
akredite edilmifltir.
lite Gelifltirme Kurullar› (ADEK) oluflturulmas›n› öngörüyor. ADEK bu sürecin organizasyonu, koordinasyonu ve yürütülmesinden sorumlu organd›r. ADEK stratejik
planlamay› yapar, ilgili kurumun senato
ve yönetim kurulu onaylar.
Türkiye Kalite Güvence Sistemi yurtd›fl›
de¤erlendirmelere de aç›k durumdad›r.
Bugüne kadar dört üniversitenin toplam
42 mühendislik program› “Accreditation
Board for Engineering and TechnologyUSA” (ABET) taraf›ndan farkl› zamanlarda
de¤erlendirilmifl ve akredite edilmifltir.
Yüksekö¤retimde kalite güvencesi
için gerekli süreçler
YÖDEK rehberi yüksekö¤retim kurumlar›n›n akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme çal›flmalar›n›n sistematik bir flekilde yürütebilmeleri için gerekli süreçleri
flöyle tan›ml›yor:
•Yüksekö¤retim Kurumlar›nda Akademik
De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Süreci
•Stratejik Planlama Süreci
•Kurumsal De¤erlendirme Süreci
•Periyodik ‹yilefltirme ve ‹zleme Süreci
50 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Bu süreçlerin tan›mlar› ve uygulanmas›nda izlenecek yaklafl›mlar ve di¤er ayr›nt›lar YÖDEK’in yukar›da sözü edilen rehberinde görülebilir.
Türkiye’nin de 2,5 senedir dâhil oldu¤u
Lizbon Sözleflmesi ba¤lam›nda üniversitelerin ortak ilke ve standartlar ›fl›¤›nda
akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme sistemi oluflturmas›, iyilefltirmeye
aç›k alanlar›n› belirlemesi ve iyilefltirme
eylem planlar› ile e¤itim kalitesini ve yönetim fonksiyonlar›n› sürekli iyilefltirmesi
çal›flmalar›n›n sistematik bir flekilde yürütebilmesi için yeni bir mevzuat haz›rlanm›fl ve süreçler tasarlanm›flt›r.
Bu süreçlerin, yüksekö¤retim kurumlar›n›n sürekli olarak kendilerini de¤erlendirmeleri ve bu de¤erlendirmelerin ›fl›¤›nda
kurumsal temelleri ve stratejileri do¤rultusunda, e¤itim, ö¤retim ve araflt›rma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin kalite düzeylerini iyilefltirmeleri çal›flmalar›na yard›mc› olmas› beklenmektedir. Bu çal›flmalar ile yüksekö¤retim kurumlar› kendilerini di¤er kurumlar ile somut ölçütler kullanarak k›yaslama imkân› da bulabilirler.
Çal›flmalar›n baflar›l› olmas›, belirlenen
süreçlerin en etkin flekilde yürürlü¤e konulmas› ile mümkündür. Bu nedenle,
yüksekö¤retim kurumlar›nda rektörlerin
sahipli¤inde ve üst yönetimin deste¤iyle
çal›flan Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Kurullar›’n›n bu süreçleri
çok iyi anlamas› ve kurumlar›nda bu süreçlerin uygulamalar›n› koordine etmesi
gerekiyor. De¤erlendirme çal›flmalar›nda
yer alacak ekiplerin uygulanacak olan süreçler ve uygulama metodolojisi ile ilgili
olarak e¤itim almalar› ve bu süreçler kapsam›nda yap›lacak tüm çal›flmalar›n
mümkün oldu¤unca kurumun tamam›n›
yans›tacak flekilde tak›m çal›flmalar› ile
gerçeklefltirilmesi önemlidir. Bu e¤itimlerde genifl tecrübesi ve mükemmel tesisleri
ile TÜB‹TAK’a ba¤l› TÜSS‹DE’den yararlan›labilir. Yüksekö¤retim kurumlar›n›n
rektörlerinin ve üst kurullar›n›n bu çal›flmalara azami deste¤i vermesi, bu kapsamda yürütülecek çal›flmalar›n hayata
geçirilmesi, etkin bir flekilde sürdürülebilmesi ve baflar›n›n elde edilmesinde en
önemli etken olacakt›r.
E-Devletin
geleceğine
ışık tutuyoruz!
E-devletin temeli sayılabilecek e-imzayı özel
sektörde uygulayan ilk firma olarak, doğalgaz
sektöründe mühendislik projelerinin telif onay süreçlerini ve saha kontrollerini %100
sayısallaştırdık.
Ve bugün üçbini aşkın doğalgaz mühendislik
firması proje telif yazılımımız ZetaCAD’le,
kırka yakın doğalgaz dağıtım firması ise proje
otomasyon sistemimiz DiPOS’la telif, onay
ve devamındaki tüm süreçleri dijital ortamda
gerçekleştirmektedir.
Doğalgaz sektörü, teknoloji ışığıyla
aydınlattığımız yollarında, hızlı güvenilir ve
konforlu çalışmanın avantajlarını yaşıyor.
Bizse, şimdilerde enerji sektöründeki bu
başarımızı e-Devleti oluşturacak farklı alanlara
da taşıyor olmanın heyecanı içindeyiz...
LOKOMOTiF C.A
E-Devlet hepimizin geleceği...
DiPOSmobile
POS bi
DOSYA-MAKALE
Endüstri toplumundan bilgi
toplumuna de¤iflim gösteren
dünyam›zda mühendislik
e¤itiminin adaptasyonu
Rekabetçi bir ekonomi ve ayn› zamanda ülkenin güvenlik, d›fla ba¤›ml›l›k v.b. stratejik sorunlar› aç›s›ndan,
yeterli donan›ma sahip ve her fleyden öte teknolojik
yenilik üretebilecek bir temel mühendislik e¤itimi
kaç›n›lmazd›r.
Yard. Doç. Dr. Halis Altun
Ni¤de Üniversitesi Mühendislik Mimarl›k
Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisli¤i
Bölümü
52 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
H
er ça¤ o ça¤a damgas›n› vuran
bir karakteristi¤i yans›tan isim
ile an›l›r. Tafl devri, Tunç devri,
uzay ça¤›, endüstri ça¤› gibi… Yaflad›¤›m›z
ça¤›n en belirgin karakteristi¤ini ise günlük hayat›m›zda art›k yo¤un olarak kullan›lmaya bafllanan yeni bir terim ile ifade
edilmektedir: Bilgi Ça¤› ve Bilgi Toplumu.
Art›k toplumlar›n geliflmiflli¤i sahip olduklar› endüstriyel ve teknolojik güç ve birikim ile de¤il, bu endüstriyel gücün devaml›l›¤› ve sürdürülebilirli¤i için gerekli
bilginin ço¤alt›lmas› ve bilginin “yeni bilgi
üretimi” için tüketilmesi ile ölçülmektedir
Telekomünikasyon ve biliflim sektörünün
ürünlerini günlük hayat›m›z›n ayr›lmaz
bir parças› haline getiren teknolojik geliflmeler ayn› zamanda “bilgi”ye ulaflma
noktas›nda bir devrim meydana getirmifltir. Bilgiye ulaflmak internet ve bilgi teknolojileri konusundaki bafl döndürücü geliflmeler sonras›nda oldukça rutin bir ifl
haline geldi. Bu anlamda bilgi salt bilgi
olarak de¤er ifade etmez durumdad›r. fiu
an Ni¤de veya yeni kurulmufl taflra üniversitesindeki (ki bu kavramda yak›n bir
zaman diliminde anlam kaymas›na u¤ra-
yacakt›r) bir ö¤renci, ODTÜ ve hatta yurtd›fl›ndaki sayg›n bir üniversite ö¤rencisinin ulaflabilece¤i bilgi ve kaynaklara ulaflabilmektedir. Bu 20 y›l önce hayal dahi
edilemeyecek bir devrimdir. Bu bafl döndürücü devrimin oluflturmufl oldu¤u ortam göz ard› edilerek klasik mühendislik
e¤itimi sürdürülemez. Üniversitelerimiz
bu de¤iflimi göz önüne alarak mühendislik e¤itimi konseptini yeniden flekillendirmeli ve içinde bulunduklar› bu de¤iflimi
yans›tan bir mühendislik formasyonu
oluflturmak için müfredatlar›nda, dünyadaki trendleri de göz önüne alarak, güncelleme yapmal›d›rlar.
Alt›n› çizdi¤imiz de¤iflim do¤rultusunda
afla¤›daki tespitleri yapmak mümkün:
Söz konusu de¤iflim sonucunda bir olgu
olarak ortaya ç›kan “ bilginin s›n›r tan›maz tafl›nabilirli¤i”, bilgi toplumu kavram›n›n oluflumuna katk›da bulunmufltur.
Bilgi Art›k Kendi Bafl›na
Bir De¤er Tafl›m›yor
Ancak art›k bilginin salt anlam› ile de¤er
ifade etmedi¤ine dikkat çekilmelidir. Meflhur hikâyedir. Uzun zamandan sonra
>>
Art›k toplumlar›n geliflmiflli¤i
sahip olduklar› endüstriyel ve
teknolojik güç ve birikim ile de¤il,
bu endüstriyel gücün devaml›l›¤›
ve sürdürülebilirli¤i için gerekli
bilginin ço¤alt›lmas› ve bilginin
“yeni bilgi üretimi” için
tüketilmesi ile ölçülmektedir
‹mam Gazali ilim tahsil etmek için y›llar›n› harcad›¤› gurbetten yurduna dönmektedir. Yolda ‹mam Gazalinin bulundu¤u
kervana haramiler sald›r›r ve tüm kervan
ya¤malan›r. Kitaplar›ndan ve notlar›ndan
baflka hiçbir hazinesi olmayan ‹mam, haramilerin reisine yalvar›r ve kitaplar›n›n
ve notlar›n›n kendisine iade edilmesini,
bu kitaplar›n haramiler için hiçbir de¤eri
olmad›¤›n› ama kendisi için çok önemli
oldu¤unu, bunlar› oluflturmak için bir
ömür harcad›¤›n› söyler. Haramilerin reisi, ‹mam Gazali’nin belki de hayat›nda,
kendisinden en büyük dersi ç›kard›¤› flu
sözleri sarf eder: “ Sen kendine âlim mi diyorsun flimdi, bu kitaplar olmazsa bu kitaplar›n içindeki bilgiler olmaz ise sen bir
hiçsin. Bu bilgileri h›fz etmedikten sonra
nas›l olur da âlim oldu¤unu söylersin.”
der. Bu sözler ‹mam için gerçekten büyük
bir ders olur ve bundan sonra tüm kitaplar› h›fz eder.
Yukar›daki hikâye gerçek veya tamamen
hayali olsun, bizim için önemli de¤il. Burada önemli olan nokta fludur: geçmifl
yüzy›llarda bilginin yap›s› ve bilim insan›n›n formasyonu flu an oluflmaya bafllayan
bilgi ça¤›na göre büyük bir farkl›l›k arz etmektedir. Art›k bilgiye sahip olmak, onu
ezberlemek kritik bir önem arz etmekten
ç›km›fl, bu bilginin yorumlanmas›, bilginin ifllenerek yeni bilgi üretilmesi yani
“bilginin yeni bilgi için tüketimi” önem
kazanm›flt›r. Mühendislik e¤itiminde de
bu de¤iflim yans›t›lmal›.
Mühendislik E¤itimi Bilgi
Toplumuna Uygun Olmal›d›r
Ayn› zamanda “ömür boyu ö¤renme”
kavram› ile bilme ihtiyac›n›n süreklili¤i
de mühendislik e¤itiminin yeniden yap›land›r›lmas›nda dikkat edilmesi gereken
bir “bilgi toplumu” terminoloji olarak ortaya ç›km›flt›r.
Rekabetçi bir ekonomi ve ayn› zamanda
ülkenin güvenlik, d›fla ba¤›ml›l›k vb stratejik sorunlar› aç›s›ndan, yeterli donan›ma sahip ve her fleyden öte teknolojik yenilik üretebilecek bir temel mühendislik
e¤itimi kaç›n›lmazd›r. Dolay›s› ile klasik
bilgi yüklemeye dayal› bir mühendislik
formasyonu yerine innovasyon ve yenilik
odakl›, araflt›rma ve gelifltirme kavramlar›na vurgu yap›lan bir mühendislik for-
masyonu verecek bir de¤iflim gerçeklefltirilmelidir. Bunun için klasik e¤itim anlay›fl›n›n yerine gözlem, sorgulama, modelleme, bilgi toplama gibi bilimsel süreçlere
etkin kat›larak bilimsel okuryazarl›¤› ve
bilimsel fark›ndal›klar›n›, bizzat mühendis adaylar›n›n kendilerinin oluflturdu¤u
bir mühendislik formasyonu flekillendirilmelidir. Günümüz teknolojisinin do¤as›nda var olan, çok-disiplinli ve disiplinleraras› olma hüviyeti, teknolojik yenilik ve
endüstriyel üretkenlik için mühendislik
e¤itiminin art›k çok fazla uzmanlaflm›fl,
dar, tek bir disipline yönelik lisans e¤itiminden daha çok, gerçek projeler etraf›nda, uygulamaya yönelik genifl perspektife
sahip bir lisans e¤itimi fleklinde yeniden
düzenlenmesini de gerekli k›lmaktad›r.
Yukar›da ifade edilen tespitler, saha araflt›rmalar› ile desteklenen veriler ile kuvvetlendirilebilir. Bu akademik bir çal›flma gerektiren bir çaba olacakt›r. Ancak var olan
gerçek flu ki 1900’li y›llar›n ortas›nda flekillenmeye bafllam›fl olan mühendislik
e¤itimi art›k 2000’li y›llar›n bafl›nda oluflmakta olan bilgi toplumu konsepti çerçevesinde yeniden flekillendirilmelidir.
53
BZDEN HABERLER
‹fl dünyas›n›n ve sanayinin üniversitelerden
bekledi¤i teknik adamlar›n nitelikleri
‹fl dünyas› üniversitelerden ne nitelikte mühendisler
yetifltirmesini bekler? En kestirme cevap ihtiyaçlar›n›
karfl›layacak mühendisler ister. Türkiyede ifl
dünyas›n›n, sanayimizin ihtiyac› nedir? Araflt›rmac›
m›? Tasar›mc› m›? Uygulay›c› m›? Bak›mc› m›?
Pazarlamac› m›? Sanayimiz hangi konularda çal›fl›yorsa
o konularda çal›flabilecek mühendisler ister.
Ahmet Erkoç
54 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Ü
niversiteden mezun olan gençlerimizin hangi konuda çal›flaca¤›
belirlenmemifltir. Hangi ifli, sektörü buluyorsa o konuda çal›flacakt›r. Dolay›s›yla lisans e¤itimi s›ras›nda bu tür bir
ayr›ma gitmek kolay de¤ildir. Ancak üniversite e¤itimini ö¤renmeyi ö¤renmek diye de¤erlendirirsek daha do¤ru bir sonuca ulaflabiliriz. Lisans ö¤reniminde devam edilen bölümle ilgili temel bilgiler verilmekte ve yeni bir konuyu ö¤renme yöntemi aktar›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Daha
ileri seviyede yüksek lisans ve doktara çal›flmalar›nda ise belirgin bir konuda çal›flma yap›labilmektedir.
Yurdumuzda sektörel bazda bak›ld›¤›nda
otomotiv, tekstil, gemicilik, inflaat, müteahitlik, iletiflim, finans gibi sektörlerin bafl› çekti¤ini görüyoruz.
Bu sektörlerdeki faaliyetlere bakarsak
üretim, montaj, bak›m, servis, pazarlama
gibi konular en yayg›n olarak ihtiyaç duyulan konulardan.
Araflt›rma gelifltirme herhalde en az ihtiyaç duyulan konular.
Araflt›rma, gelifltirme iflin en zor, en zahmetli, en uzun sürede sonuç al›nabilecek
bölümü. Di¤er bir bak›fl aç›s› ile iflin en
stratejik, en çok de¤er üreten, en de¤erli
k›sm›.
Dünyada herhangi bir ülkenin (özellikle
Çin ve di¤er Uzakdo¤u ülkelerinin) yapt›¤›
ifli yaparak, mal›, hizmeti üreterek para
kazanmak kolay de¤il.
Hatta mümkün de¤il. Yurdumuzdaki girdi (ücret, hammadde, enerji, altyap›, vergi
vs.) maliyetleri ile uzakdo¤u ülkeleri ile
rekabet edebilmek pek mümkün görülmüyor?
Ülkemizde Uluslaras› De¤eri Olan Marka
Oluflturulmal›
Bu gün hepimizin severek giydi¤i rahat,
kaliteli spor ayakkab› markalar›n›n ço¤u
Avrupa ve Amerikal› fimalara ait markalar. Ancak neredeyse hepsinin üretim yeri markan›n sahibi olan ülkeler de¤il.
Peki, bu marka oluflturmufl flirketler ne
yap›yorlar? Konular›yla ilgili araflt›rma,
gelifltirme yap›yorlar. Ürünlerinin reklam›n› yap›yorlar. Ürünlerini ayn› kalitede
üretebilecek yan sanayilerini oluflturuyorlar.
Türkiye’de sat›lan herhangi bir uluslar
aras› markan›n ürününe ait reklam filmine biraz dikkatle bakal›m lütfen; Nekadar› yurdumuzda bizim yönetmen ve insanlar›m›z kullan›larak çekilmifl? Benim gözlemim çok çok küçük bir oran›. Onlar da
özellikle ürünün baflar›s›n› artt›rmaya, yerel olma izlenimini artt›rmaya çabalayanlar.
Bizim niye bir ‘’NIKE’’ veya ‘’ADIDAS’’›m›z
yok.
Bu soruyu ADIDAS‘›n 2008 y›l› net sat›fl›n›n yaklafl›k 16 milyar Amerikan dolar›
(10,8 milyar EURO) oldu¤unu söyledikten
sonra bir kere daha sormak daha anlaml›
oluyor!
Bu noktada konuya iki farkl› yönden inceleme ihtiyac› ortaya ç›k›yor;
Birincisi sektörlerdeki de¤erli iflleri yapmal›y›z, yapabilecek duruma gelmeliyiz.
‹kincisi do¤ru sektörlerde çal›flmal›y›z
Sektördeki de¤erli ifller araflt›rma, gelifltirme ve sonucun ürüne dönüfltürülerek
uluslararas› de¤erde bir marka haline getirme. Bunu baflarabilen flirketler ne üre-
>>
Art›k toplumlar›n geliflmiflli¤i
sahip olduklar› endüstriyel ve
teknolojik güç ve birikim ile de¤il,
bu endüstriyel gücün devaml›l›¤›
ve sürdürülebilirli¤i için gerekli
bilginin ço¤alt›lmas› ve bilginin
“yeni bilgi üretimi” için
tüketilmesi ile ölçülmektedir
tirlerse üretsinler çok yüksek düzeyde
katma de¤er sa¤layabiliyorlar. Üretimin
yap›ld›¤› yerin pek bir önemi kalm›yor.
Tekstil üretimi bu konuda ilginç bir örnek. Üretim yeri y›llar içinde Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye kaym›fl; daha sonra
da Türkiye’den Uzakdo¤u ve do¤u Avrupa, M›s›r gibi ülkelere. De¤iflen dünya koflullar›n› anlayan ona göre hareketlerini
planlayan ülkeler ve insanlar krizlerden
daha az etkileniyorlar.
‹leri teknoloji ve AR-GE Kazand›r›yor
‹kinci önemli konu olan do¤ru olan sektörlerde çal›flmal›y›z cümlesini nas›l anlamal›y›z?
Asl›nda do¤ru sektör demek yap›lan iflteki bütün faaliyetlerin de¤erli oldu¤u çal›flma konular›, alanlar› demek. Yüksek teknoloji gerektiren alanlar demek. Örne¤in
havac›l›k, savunma sanayi, haberleflme ve
biliflim teknolojileri, ilaç, biyo teknoloji gibi alanlar bir ç›rp›da say›labilen alanlar.
E¤er siz havac›l›k sektöründe üretici iseniz araflt›rma, gelifltirmeden, üretime, bak›mdan pazarlamaya ifl kolundaki bütün
etkinlikler de¤erlidir. Yüksek seviyede bir
katma de¤er üretir. Dolay›s›yla bu konudaki çal›flmalar› ( örne¤in üretimi) ifl gücünün ucuz oldu¤u ülkelere kayd›rmak
gibi bir ihtiyaç olmayacakt›r. Yüksek katma de¤erli mal ve hizmet üretenlerin bu
üretimden pay alacaklar› tabidir. Her iflletme ekonomik davranmak zorundad›r.
Daha ucuza yap›labilecek bir iflin daha
fazla bir maliyetle yap›lmas› o flirketin rekabet gücünü kötü yönde etkileyecektir.
Bu da nihayetinde iflin sürdürülememesi
ile sonuçlan›r.
Haberleflme alan›ndaki kuzey Avrupa ül-
kelerinden ç›kan NOKIA; ERICSSON gibi
flirketler kendi ülkeleri içinde en yüksek
GSMH ‘y› (Gayrisafi Milli Hâs›la) oluflturan
flirketlerdendir. NOKIA flirketinin 2008
net sat›fl› 70 milyar Amerikan dolar›d›r.
ERICSSON flirketinin ise 30 milyar Amerikan dolar›d›r ve bu sat›fl›n yar›dan fazlas›n› ihracat olarak gerçeklefltirmifltir.
Yar› iletken endüstrisi günümüzde dünya
çap›nda en yüksek katma de¤eri oluflturarak; otomobil endüstrisinin birinci s›radaki yerini alm›flt›r.
10 y›l öncesindeki bir otomobilde bulunan parçalar›n de¤erleri ile günümüzde
üretilen bir otomobilinki karfl›laflt›r›ld›¤›nda çok ilginç sonuçlara var›lacakt›r. En
önemli hammadde çelik iken flimdi plastik ve elektronik aksam önem kazanm›flt›r.
Bütün bu konulardaki de¤iflimi say›sal
olarak incelemek ve karfl›laflt›rmak bize ‘’
de¤iflimin yönü’’ konusunda daha aç›k
bir fikir verecektir. Her bir sektör için yap›lacak araflt›rma kapsaml› bir makale
hatta kitap konusu olabilir. Bu yaz›da sanayideki genel e¤ilimler konusunda bilgi
verilerek somut birkaç sektör hakk›ndaki
bilgiler aktar›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
Makalenin Sonunda:
‹fl Sanayinin Üniversitelerden Bekledi¤i
Teknik Adamlar›n Nitelikleri Sorusuna;
‹fline yarayacak, iletiflim becerileri üst seviyede, Mesle¤iyle ‹lgili Temel Bilgi ve Becerileri Edinmifl, araflt›rma ve çözüm
üretmede etkili elemanlar ister diyebiliriz.
Hangi konularda çal›flmal› ve ifl sürecindeki hangi iflleri yapmal›y›z?
Do¤ru sektörlerde çal›flmal›y›z.
Sektörlerdeki de¤erli iflleri yapmal›y›z, yapabilecek duruma gelmeliyiz.
Çal›fl›lan sektörler ve o sektörde yap›lacak
ifller ise önemli ölçüde flirketlerin de¤il ortam koflullar›n›n belirledi¤i konulard›r.
Devletin çeflitli yönlendirmeler ile flirketleri ve kamu kurulufllar›n› ( baflta üniversiteler ve araflt›rma kurulufllar› ) stratejik
sektörlere yönlendirmesi ve bu konuda
bir strateji oluflturmas› büyük önem tafl›maktad›r.
Araflt›rma /gelifltirme çok zaman alan,
maliyeti yüksek, zahmetli ve sonucunda
bir ürüne dönüflerek kar sa¤lamas› uzun
bir süreçtir.
Araflt›rma gelifltirme yapacak olan flirketlerin sa¤lam bir sermaye yap›s›, dayanma
gücü ve herfleyden önemlisi yetiflmifl insan gücü olmas› gerekir.
Yetiflmifl insan gücünde kaynak elbette
üniversiteler olacakt›r. Araflt›rma konular› üniversite ve kamu araflt›rma kurumlar›nda gerçeklefltirilmelidir.
Ancak iyi bir tasar›mc›n›n yetiflmesi için;
sanayide y›llar boyunca kendi alan›nda
deneyim kazanm›fl olmas› en önemli konudur.
Üniversitelerde yap›lacak araflt›rmalar ile
sanayi ve üniversitenin birlikte yapaca¤›
gelifltirme; bilgiyi ürüne çevirme ortak çal›flmas› olarak de¤erlendirilmelidir. Üniversiteler ve tasar›mc› olarak sanayi deneyimine sahip olan kiflilerin oluflturdu¤u
KOB‹’ler yeni ürün gelifltirilmesi için h›zl›
ve ekonomik bir seçenek olabilir.
Burada hangi konular diye sorulmas› gerekir. Bu konular›n birkaç örne¤i üstte verilmifltir. Devletin bu konularda oluflturmas› gereken ‘‘stratejik teknoloji plan›’
bu sektörleri belirlemelidir.
55
DOSYA-MAKALE
Üçüncü kuflak
üniversitelere do¤ru
Üçüncü Kuflak Üniversiteler Teknik bilgi ba¤lant›s›
vas›tas›yla endüstri, özel araflt›rma ve gelifltirme
(Ar&Ge), finansörler ve profesyonel hizmet sa¤lay›c›lar
ve di¤er üniversiteler ile iflbirli¤i yapan a¤
üniversitelerden olufluyor.
Dilaver Demira¤
56 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Ü
niversiteler günümüzde en iyi endüstriyel anlaflmalar›, en iyi akademisyenleri ve en iyi ö¤rencileri
almak üzere uluslararas› piyasada birbirleri ile rekabet içerisindedir. Rekabet kazanan ve kaybedenleri ortaya ç›karmaktad›r. Kazananlar, kurulu teknoloji tabanl› flirketler ve yeni kurulan iflletmeler ile iflbirli¤i yapt›¤›, her tür araflt›rma, e¤itim ve
teknik bilginin ticarilefltirilmesi konular›n›n bir araya getirildi¤i dinamik bir bilim
ortam› olan etkin teknik bilginin ba¤lant›
noktas›nda varl›¤›n› tesis eden üniversiteler olacakt›r.
Bildi¤imiz üniversiteler 19. yüzy›l›n bafl›nda Berlin Üniversitesini kuran Wilhelm
Von Humboldt’un öncülü¤ünü yaptt›¤›
Helmboldt modelinden oluflturulmufltur.
Üniversitenin misyonu, Rönesans döneminde ortaya ç›kan Ayd›nlanma döneminde olgunlu¤a ulaflan bilimsel yönteme göre, araflt›rma yaparak kamu bilgisini gelifltirmekti. Üniversiteler sonuçlar›
uygulamak ile ilgilenmiyorlard›; 19 yüzy›la ait tüm esas teknolojiler (buhar makinesi, telgraf, radyo, elektrik gücü, telefon
ve di¤er birço¤u) üniversitelerin d›fl›nda
yenilikçi giriflimciler taraf›ndan gelifltirilmiflti. E¤itim, usta, kalfa ç›rak gibi birlikleri temsil edecek flekilde araflt›rman›n ak›m› içinde devam ettirilmifltir.
Kullan›lan dil ulusal anadil olmufltur.
Araflt›rma ve e¤itim (alt) uzmanl›¤a göre
düzenlenmifltir; ortaya ç›kan fakülteler ve
onlar›n bileflenleri aras›nda matematik gibi dersler haricinde çok az bir etkileflim
vard›.
Humbold Modeli Çöktü
1960’l› y›llarda üniversiteler h›zl› bir flekilde geliflince Humboldt modeli çökmeye
bafllad›, bu duruma iliflkin olarak da gittikçe daha fazla devletin ve bürokrasinin
müdahalesine maruz kald›. Ayn› zamanda, çok disiplinli ve disiplinler aras› araflt›rma temel hale geldi; flimdi akademik
bir hastahane doktordan daha fazla bilimadam› ve mühendis istihdam etmektedir. Fakülte düzenlemesi bir engel haline
gelmifltir. 1970’lerde ilk üniversiteler,
özellikle ABD’de, Hewlett Packard, Dell,
Intel, Sun Microsystems ve birçok di¤erleri gibi yeni, temelleri teknolojiye dayanan
firmalar›n befli¤i haline geldi. Buna ek olarak üniversiteler, temel araflt›rma çal›flmalar›n› d›flar›ya yapt›rma iste¤i artan sanayi kurulufllar› ile ortak araflt›rma projelerine bafllad›.
Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve teknolojiye yol verenleri teflvik etmek bunu dile getirmekten zordur: bu anlamda üniversitenin tan›d›k olmad›¤› araçlara ve uzmanl›klara evsahipli¤i yapmas›n› ve insanlar›n›n tav›rlar›nda akrobasi gerektirir. Daha
da kötünü düflünecek olursak üniversiteler ço¤unlukla tutucudurlar.
>>
Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve
teknolojiye yol verenleri teflvik
etmek bunu dile getirmekten
zordur: bu anlamda üniversitenin
tan›d›k olmad›¤› araçlara ve
uzmanl›klara evsahipli¤i
yapmas›n› ve insanlar›n›n
tav›rlar›nda akrobasi gerektirir.
Kuruluflu ve bunu takiben de technostarterlar›n bir “fabrikas›n›n” kuruluflu için
genellikle teknik bilginin ticarilefltirilmesi
olarak isimlendirilen modeller gelifltirdik.
Bizler ayn› zamanda teknolojiye yol verenler için huni modeline ve eflzamanl›
e¤itime ve bunun yan›s›ra bu tür akademik programlar› dolduran derslere önderlik ettik. Farkl› partnerlerin farkl› talepleri
oldu¤undan ilk olarak bir üniversite farkl› türdeki teknik bilginin pazarlamas›n›
belirlemelidir. Talebe iliflkin araflt›rma rekabet öncesi araflt›rmadan farkl›l›k gösterir ve gizli araflt›rma yeni bir ak›m olarak
kendini göstermektedir. Ve bu technostarterlardan farkl› olarak ortaya ç›kmaktad›r. Üniversite yönetimi için bizim öngördü¤ümüz ideal model 5 kifliden oluflan Kurul’dur. Bu kurulda bir Baflkan, üç
hedef için üç kifli ve bir sayman bulunmaktad›r. ‹deal olarak kurulufl daha sonra bir Pazarlama Ekibi, Teknoloji Ekibi,
Teknolojiye Yön Verenler Ekibi (technostarter) ve Teknopark Ekibi. Technostart faaliyetleri için dört ak›fl olarak adland›rd›¤›m›z; teknolojinin oluflumu, starters, finansörleri ve deste¤i (inkübatörlerin her
biri profesyonel hizmet olarak) dört ak›fl›
modeli benimsedik. Uygulamada bu faaliyetlerin birço¤una sponsorluk edilebilir,
profesyonel hizmet flirketleri ve ayn› zamanda endüstri kurulufllar› bu etkinliklere kat›lmak isterken birçok mezun üniver-
sitelerin faaliyetlerine katk›da bulunman›n zor oldu¤unu düflünmektedirler.
Teknik bilginin ticari hale getirilmesi, iflbirli¤inin ve technostarterlar›n oluflturulmas› bir strateji plan›n›n haz›rlanmas› ile
bafllar. Bir sonraki ad›m, ticarilefltirme/Technostart Merkezi ve giriflimcilik
konular›nda minimum say›da ö¤retim görevlisini ifle almak ve onlar› e¤itmektir.
Üçüncü Kuflak Üniversitelerin Özellikleri
1. Temel araflt›rma üniversitenin as›l çal›flma faaliyeti olmufltur ve olmaya devam
edecektir.
2. Araflt›rma, bilim tabanl› üniversitede
tek disiplin olma durumundan ziyade,
büyük ölçüde disiplinler ötesi veya disiplinler aras›d›r.
3. 3.KÜ’ler teknik bilgi ba¤lant›s› vas›tas›yla endüstri, özel araflt›rma ve gelifltirme
(Ar&Ge), finansörler ve profesyonel hizmet sa¤lay›c›lar ve di¤er üniversiteler ile
iflbirli¤i yapan a¤ üniversiteleridir.
4. 3.KÜ’ler uluslararas› rekabetçi bir piyasada çal›fl›rlar. Aktif olarak en iyi akademisyenler, ö¤renciler ve endüstri alan›ndan araflt›rma kontratlar› almak için rekabet ederler. Üniversitelere daha önce ö¤rencileri al›rken bilfiil bölgesel tekelcilik
uyguluyorlard›.
5. 3.KÜ’ler çift yönlü üniversitelerdir. Genelde kitle üniversitesi olmaktan kurtulamazken, en iyi ve en parlak ö¤renciler ve
akademisyenler için özel olanaklar yarat›rlar.
6. 3.KÜ’ler uzlaflt›rma ve yarat›c›l›k kavramlar›n› benzer öneme sahip rasyonel
bilimsel metodun itici gücü olarak kabul
eder.
7. 3.KÜ’ler kozmopolitand›r; çok say›da ve
çeflitli personel ve ö¤rencinin bulundu¤u
uluslararas› bir ortamda faaliyet göstermektedir.
Bu aç›dan Ortaça¤ Üniversitelerine yak›nl›k göstermektedir. Bilim tabanl› üniversitelerde oldu¤u gibi ulusal dil yerine tüm
derslerde ortak dil olarak ‹ngilizceyi kullan›rlar.
8. Üniversiteler araflt›rma ve e¤itim gibi
geleneksel görevlerinin yan›s›ra yeni giriflimci faaliyetlerin befli¤i olarak görüldüklerinden teknik bilginin kullan›m› üçüncü
üniversite hedefi haline gelmektedir.
9. 3.KÜ’ler devlet yasalar›na daha az ba¤l› hale gelecektir. Devlet taraf›ndan yap›lan finansman do¤rudan de¤il ancak devlet fonlar›, araflt›rma ve e¤itimi finanse
eden ba¤›ms›z kurumlar taraf›ndan aktar›lacakt›r.
57
DOSYA-MAKALE
Mühendislik eti¤i ve felsefesi
Mühendisler bu kâinatta kendilerini yar› tanr› gibi
görüp çok büyük çapta dengeyi bozacak ifllere
kalk›flmamal›d›rlar. Bunun için kâinata niçin geldi¤inin
e¤itimi almal›d›r.
Dr. Ömer Faruk Kültür
‹stanbul Üniversitesi
‹nflaat Mühendisli¤i Ö¤retm Üyesi
58 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
M
ühendislik insanl›k tarihi boyunca hep önemini korumufl ve
insan yaflam›na yön veren onu
etkileyen bir u¤rafl dal› olmufltur. Bu yön
verifl, etkileyifl, felsefi yaklafl›m ve etik de¤erlere göre farkl› boyutlarda olmufltur.
Bazen bir y›k›m bazen de inflaa fleklinde
tezahür etmifltir. Bunun örneklerini flehirleri yerle bir eden atom bombas› ya da de
çölleri vaha haline getiren gayretler olarak görmekteyiz.
Son iki yüzy›l içinde ç›k›p neflvü neva bulan materyalist düflüncenin de¤iflik versiyonlu iki ürünü kapitalizm ve komünizimden birisi denendi di¤eri hala kullan›mda. Ancak gelinen noktada insanl›k
küresel ›s›nman›n, kanserin, A‹DS’in, domuz gribinin sars virüsünün, adaletsiz gelir da¤›l›m›n›n, sa¤l›ks›z flehirlerin, beton
y›¤›nlar›n›n, zehirli gaz emisyonlar›n›n,psikolojik rahats›zl›klar›n, yeterli içecek temiz su bulamaman›n, bozulan ekolojik dengenin alt›nda ezilmektedir.
Arflimet’e atfedilen"bana uygun bir kald›raç verin dünyay› yerinden oynatay›m"
sözünde ifadesini bulan hegomanyac›
her türlü eylemi yapmakta kendisini hür
addeden yaklafl›m tarz›n›n gelinen noktada pay› büyüktür. Oysa Mühendislik Uygulamalar› en baflta;
Tabiata uyumlu ‹nsan f›trat›na uyumlu
Sürdürülebilir
Gelifltirilebilir
Do¤al dengeyi bozmayan özelliklere sahip olmal›d›r.
Büyük Çapl› Mühendislik Projeleri Do¤aya ve ‹nsana Zarar Verebiliyor
Bugün baz› kesimlerin büyük bir iftiharla
sunduklar› mühendislik uygulamalar›n›
irdeleyecek olursak. Mesela çok büyük ölçekteki barajlar yüzbinlik stadyumlar,
ekolojik dengeyi bozduklar› gibi insan
yerleflimleri için çok büyük riskler tafl›maktad›rlar. Bunlar baraj patlamas›, baraj y›k›lmas›, yüksek oranda buharlaflma,
insanlar›n oturduklar› ve geçimlerini sa¤lad›klar› topraklardan uzaklaflmak zorunda kalmas›, tarihi ve kültürel de¤erlerin
su alt›nda kalmas›, ekilebilir alanlar›n
azalmas›, hayvan ve bitki popülâsyonunun azalmas›, akan sular›n dura¤an su
haline gelerek kirlenmesi, nehir ve dere
yataklar›ndaki canl›l›¤›n yok olmas› iklim
de¤iflikli¤ine sebep olmas› vb. dir. Ayr›ca
s›n›r bölgelerine yap›lan barajlar ülkeler
aras›nda büyük husumetlere de sebep olmaktad›r. Ülkemizin güneydo¤usunda
son 30 y›l›n ac› ve gözyafllar› ile heba olmas›na sebep olan terör olaylar›n›n müsebbiplerinden birisi de budur. Nitekim
terör örgütü karargâh› y›llarca afla¤› havzam›zda bulunan bir ülkede konufllanm›flt›r.
Büyük stadyumlarda ise 120 bin kifli gibi
bir kalabal›¤› tek bir yere toplamak bafll›
bafl›na büyük bir risk oluflturdu¤u gibi bir
panik an›nda insanlar› kurtarmak mümkün olamayacakt›r. ‹nsanlar›n toplanmas› ve da¤›lmas› saatlerce trafik oluflturacakt›r. Tarihte 24 May›s 1964’te Peru’nun
>>
Bugün baz› kesimlerin büyük bir
iftiharla sunduklar› mühendislik
uygulamalar›n› irdeleyecek
olursak. Mesela çok büyük
ölçekteki barajlar yüzbinlik
stadyumlar, ekolojik dengeyi
bozduklar› gibi insan yerleflimleri
için çok büyük riskler
tafl›maktad›rlar.
Lima kentinde Olimpiyat eleme maç›nda
hakemin maç›n 2. dakikas›nda Peru’nun
att›¤› golü kabul etmemesi üzerine taraftarlar ayakland› Arjantin’in Peru’yu yenmesi üzerine, ç›kan olaylarda 318 kifli öldü, 500 kifli de yaraland›. Yine 20 Ekim
1982 de Moskova’da Sovyet kulübü Spartak Moskova ile Hollanda kulübü Haarlem Avrupa kupas› maç› için bir araya gelmifllerdi. Polis, taraftarlar› maç›n bitimine
yak›n tribünlerin afla¤› k›sm›na do¤ru sürükledi. Ancak maç›n sonlar›nda gelen bir
son dakika golü ile taraftarlar›n tekrar stada dönmek istemesi üzerine ç›kan olaylarda 341 kiflinin öldü¤ü bilinmektedir.
Bugün yine baz›lar› için mühendislik aç›s›ndan atom çal›flmalar› göz kamaflt›rabilir. Ancak ABD Baflkan› Truman, ‹kinci
Dünya Savafl›’n›n sonlar›na gelindi¤inde,
bugüne kadar gelifltirilmifl tüm silahlardan daha güçlü bir bomba yapt›klar›n› ve
bu bombay› sivillere karfl› de¤il, sadece
askeri güçlere karfl› kullanacaklar›na dair
bir aç›klama yapm›flt›. Fakat sonuç hiçte
öyle olmad›. 10 000 metre yükseklikten
saat 8.13’te at›lan bomba saat 8.15’te Japonya’n›n güzel flehri Hiroflima’n›n 580
metre üzerinde patlad›. ‹lk anda 70 000
insan buharlaflt›. Yüksek s›cakl›ktan dolay› asfalta yap›flan insanlar insan›n içini
ürpertmekteydi. Bir hafta boyunca flehre
asit ya¤d›. ‹ki ay içerisinde radyasyon sebebiyle 70 000 insan daha hayat›n› kaybetti. 60 000 kifli de befl y›ll›k süre içerisinde vefat edince Hiroflima’n›n bilânçosu
ilk befl y›lda 200 000 insan›n ölümü, onbinlerce insan›n da sakat kalmas› oldu.
Üç gün sonra (9 A¤ustos 1945’te) s›ra “Fat
Man – fiiflman Adam” isimli plütonyum
bombas›na gelmiflti. Bu bomba için hedef
Japonya’n›n Fukuoka flehri idi. Fakat hava
kapal› oldu¤u için hedef Nagazaki’ye çevrildi. Saatler 11.02’yi gösterirken 21 ton
patlay›c›n›n gücüne sahip bomba Nagazaki’ye cehenneme çevirdi. 75 000 kifli
an›nda kavruldu. Bir o kadar kifli de befl
y›ll›k süre içerisinde can verdi.
Mühendislerin Yapt›¤› ‹fller
Hikmete Uymal›d›r
Bu sayd›¤›m›z örnek olaylar muvacehesinde felsefe ve etik aç›s›ndan mühendisli¤in temel de¤erlerini irdeleyecek olursak.
Mühendisler bu kâinatta kendilerini yar›
tanr› gibi görüp çok büyük çapta dengeyi
bozacak ifllere kalk›flmamal›d›rlar. Bunun
için kâinata niçin geldi¤inin e¤itimi almal›d›r.
‹nsan hayat›n› hiçe sayacak uygulamalara kalk›flmamal›d›rlar. Bunun için yarat›lm›fl› sevme e¤itimi almal›d›r.
Kendisinin veya kendisinden hizmet talep eden flah›slar›n ç›kar›na fakat toplumun veya di¤er canl› mahlûkat›n ç›kar›na
ters olan ifller yapmamal›d›rlar. Bunun
için hakkaniyete sayg› e¤itimi almal›d›r.
Kendisinden sonra gelen nesillerin haklar›n› da gözeterek dünya kaynaklar›n› hoyratça israf eden uygulamalar yapmamal›-
d›rlar. Bunun için kanaat e¤itimi almal›d›r.
Di¤er insanlar›n veya daha sonra gelecek
nesillerin tasarruf haklar›n› ortadan kald›racak de¤ifltirilmesi veya geri dönüflü
mümkün olmayan uygulamalardan
mümkün mertebe kaç›nmal›d›rlar. Plastiklerin ve betonlar›n h›zla yay›lmas› gibi.
Bunun için israf etmeme güzeli ve tabii
olan› sevme e¤itimi almal›d›r.
Bunlar›n d›fl›nda Mühendislerin yapt›klar› iflte kendisine rehber olacak düsturlar
ise flöyle s›ralanabilir.
Yapt›klar› ifl hikmeti ça¤r›flt›rmal›d›r. Yani
hakikatle gerçekle irtibatl› olmal›d›r. Dayana¤› gerçek bir ihtiyaç olmal›d›r. Sistematik olmal›d›r. Kâinatta bir sistem oldu¤u gibi oda matematikle aç›kland›¤› gibi
mühendisli¤in temeli de matematik oldu¤u gibi.
Yapt›¤› iflte hakl› olmal›d›r. Toplumun de¤er yarg›lar›na geçerli oldu¤u kan›ksanm›fl yasa ve yönetmeliklere standartlara
uygun olmal›d›r.
Kendisi do¤ru olmal›d›r. Hareketlerinde
tutarl› yalan ve aldat›c› beyanda bulunmamal› gerçekleri gizlememelidir.
Birde kontrol mekanizmas› olarak flu k›staslar› uygulamal›d›r.
Akla uygun olmal› ortak akl› gözetmeli.
Ekonomik olmal›d›r.
Kalbe uygun olmal› vicdana ters olmamal› estetik olmal›d›r.
Bedene uygun olmal› sa¤l›¤a zararl› olmamal› kullan›fll› olmal›d›r.
59
KENT VE YAŞAM
Görkemli tarihi ile Diyarbak›r
Anadolu'nun Müslümanlaflmas› kadar eski olan Ulu
Cami, Amid (Diyarbak›r) flehri Müslüman ordular
taraf›ndan 639 y›l›nda fethedildi¤inde, ayn› yerde Mar
Toma kilisesi olarak ifllev görüyordu. Cumhuriyetin
ilan›ndan sonra ise cami olmaktan ç›kar›l›p tamamen
bar›nak olarak kullan›lmaya baflland›.
> Ahmet Ay
G
örkemiyle, tarihiyle Diyarbak›r’a
ayr› bir renk katan Ulu Camii ‹slam öncesi iki ayr› dine (mecusi,
hristiyanl›k) mabedlik etmifltir.
“Caminin bu dönemdeki durumu ve yap›n›n mimari özellikleri hakk›nda bir bilgimiz yoktur. Mervano¤ullar›n›n yönetimi
s›ras›nda, 1046 y›l›nda flehrimize gelen
ünlü ‹ranl› gezgin Nas›r-› Husrev’in fiefername adl› eserinde cami için verdi¤i bilgileri daha önce anlat›lm›flt› (sf.. 207)”
Evliya Çelebi, Ulu Cami için flöyle der:
“fiehrin ortas›nda sanki mabed, Diyarbekir’in yüzsuyu yani camii Kebir. Müverrihler birliktirler ki bu eski ibadet yeri, ta Hz.
60 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Musa zaman›nda yap›lm›flt›r. Bahçe sütunlar›n›n sa¤ taraf›ndan bir sütun üzerinde ‹branice tarihi vard›r. Kale her kimin eline geçmifl ise, yine bu mabed, mabed olarak kalm›flt›r. ‹çinde öyle ruhaniyet vard›r ki bir kimse iki rekat namaz k›lsa kabul oldu¤unda kalbi flahitlik eder.
Güya Haleb’in Ulu Camii, fiam’›n Emevi
Camii yahut Kudus’ün Mescid-i Aka’s›, M›s›r’›n Ezher Camii, ‹stanbul’un Ayasofya’s›d›r.
Selçuklular döneminde onar›lan Cami bugünkü halini o dönem geçirdi¤i onar›mla
kazanm›flt›r. Bu ilk Selçuklu onar›m›ndan
sonra 1115 tarihinde büyük bir yang›n
geçiren caminin genifl bir bölümünün hasar gördü¤ü anlafl›lmaktad›r.
1115 y›l›nda bir yang›n›n ç›kt›¤› ve yang›nda büyük hasar›n meydana geldi¤i bilinmektedir.
“Nas›r-› Husrev’in sözünü etti¤i iki yüz küsür tafl direk ve direkler üzerindeki tafl kemerler ve bütün damlar› kaplayan kubbeler de y›k›ld›. Yang›ndan “2–3 y›l sonra camiin yeniden inflas›na ve onar›m›na bafllan›ld›¤›, cami enkaz›ndan ç›kar›lan veya
kimi sanat tarihçilerinin ileri sürdükleri
gibi antik bir tiyatro cephesinden sökülerek getirilen renkli mermer ve karatafltan
sütunlar ile korint biçimindeki yapraklarla bezeli bafll›klar ve üzüm dall› süslerin
cami avlusunun bat›, do¤u ve kuzey yanlar›nda kurulan maksure, kütüphane ve
medreselerin avluya bakan yüzlerinde
kullan›ld›¤› görülmektedir. Metin Sözen’in de de¤indi¤i gibi “Antik tiyatro cephesinden al›nan sütun ve silmelerin aralar›na gerekti¤i flekilde yaz›tlar ve süslü silmeler yerlefltirilerek de¤iflik bir cephe elde edilmifltir. Melikflah’›n yapt›rd›¤› bölümün pek hasar görmedi¤i de mevcut kitabesinin ve bu bölümdeki yap›n›n durumundan anlafl›lmaktad›r.”
“ ‹lk olarak bu malzeme ile bat› maksuresinin ‹nalo¤lu Ebu Mansur ‹lald› taraf›n-
>>
Ulu Cami mimar› manzumesinin
genel tanzimi bugün Hanefiler
Camii denilen binan›n kitlesine
uyularak kurulmufltur. Minare
kitlesi de, ana bina ile kurulmufl ve
yine onunla birlikte onar›mlar
geçirmifltir.
dan H. 511 ( 1117–1118) tarihinde alt kat› ve 1124’te de üst kat› yapt›r›lm›flt›r. Bu
husus mevcut kitabelerden bilinmektedir. Camiin do¤yu maksuresi ise yine ayn›
tafllarla ‹nalo¤lu Mahmud ve veziri Nisano¤lu Ali döneminde h.559 (1163 ) ve
sonraki y›llarda yapt›r›lm›flt›r. Caminin
bat› kesiminin bir bölümünü Akkoyunlu
padiflah› Uzun Hasan onartm›flt›r. Camini
fiafiiler k›sm›n› Emir Ahmed Z›rki yapt›rm›flt›r. Bunlara ve di¤er onar›mlara ait kitabeler afla¤›dad›r. “
“Bugün Diyarbak›r Ulu Cami mimar›
manzumesinden, ayakta duran parçalar
iki cami, iki medrese, iki maksure ile abdest alma yerlerinden ibarettir.
Çevresi çarp›k yap›larla çevrili olan Cami
ilave bölümlerle daha da geniflletilmifl ve
ifllevselli¤i artt›r›lm›flt›r.
Üç kap›s› vard›r caminin; kuzey, do¤u ve
bat› kap›lar› olmak üzere üç girifli vard›r.
Do¤u kap›s› en ifllek olan› olu, flehir esna-
f›n›n yo¤un olarak bulundu¤u aland›r.
Caminin avlusunda dört mezhebin (fiafii,
Hanefi, Maliki ve Hambeli) ibadetlerini ayr› cemaatler halinde yerine getirebilecekleri imkân mevcuttur. Her ne kadar zamanla Maliki ve Hambeli mezheplerine
ba¤l› olan grup kalmam›fl ise de bu imkân
ve durum as›rlarca böyle devam etmifltir.
Avluya ba¤l› ama d›flar›s›nda kalan k›s›m
ünlü Mesudiye Medresesi vard›r. fiimdi
fiarkiyat Araflt›rmalar Derne¤i’nin kulland›¤› Mesudiye Medresesi ünlü âlimlerin
ders al›p verdikleri bir mekând›r.
“Buradaki revaklarla, Hanefiler Camii binas›n›n bir köflesinde bulunmaktad›r. Bu
kap›dan Zinciriye Medresesine ulaflan dar
soka¤a ç›k›ld›¤› gibi, caminin bat› duvar›
dibinde bulunan dar aral›¤a da ulafl›l›r.
Ulu Caminin bu cihetinde gerek avluya bitiflik ve gerek Zinciriye karfl›s›nda manzume ile ilgili baz› yap›lar›n bulunmas› ihtimali, her vakit düflünülebilir. Di¤er taraf-
tan Mesudiye Medresesinin do¤u k›sm›n›
sa¤›r duvarlar halinde girintili ve ç›k›nt›
oluflu, esas girifl k›sm›ndaki, altl› üstlü binan›n bu tarafa do¤ru uzand›¤›n›, kabul
etmeye bizi zorlamaktad›r. Mesudiye girifl
k›sm›n›n iki taraf›nda da modern yap›lar
yer alm›flt›r. Bu yerlerde de medresenin
baz› k›s›mlar›n›n bulunmas› gerekmektedir. 16.yy da ilave edilen fiafiiler Camii ile
çok yak›n ça¤larda geniflletilmifl olan abdestlik binalar› yerinde de, manzumenin
baflka hizmetlere yarar binalar›n bulundu¤u her vakit düflünebiliriz.
Genel durum plan›nda bugün görülen camiler, medreseler kurulufllar› itibar› ile
birbirine uygunluk göstermektedirler. Avlu k›sm›n›n bat› revak ve maksurelerinin
oturtuluflu, cami istikametine tam (90) derece olmay›p bir miktar do¤uya do¤ru kapal› dar aç›da yap›lm›fl bulunmaktad›r.
Ulu Cami mimar› manzumesini genel tanzimi bugün Hanefiler Camii denilen binan›n kitlesine uyularak kurulmufltur. Minare kitlesi de, ana bina ile kurulmufl ve yine onunla birlikte onar›mlar geçirmifltir.
Di¤er bölüm, genifl avlu ortas›nda ki flad›rvan, namazgâh ve aç›k havuz sonradan buraya ilave edilmifl durumdad›rlar.
fiafiler Camii ile Mesudiye medresesinin
birbirlerine yaklaflt›¤› avl› k›sm› revaklar›
üstünde, basit bir oda halinde olan meflruta binas› sonradan kurulmufltur.
*A¤›rl›kl› olarak fievket BEYSANO⁄LU, Diyarbak›r
Tarihi; cilt I-II-III eserinden yararlan›lm›flt›r.
** ‹talik vurgular bana aittir. (Ahmet AY)
61
KENT VE YAŞAM
Hasan Pafla Han›
Hasan Pafla Han› Osmanl›lar dönemi 3.
Valilerinden Vezirzade Hasan Pafla taraf›ndan 1572 –1573 y›llar›nda yapt›r›lm›flt›r. As›rlarca konaklama ve sonradan ticaret merkezi olarak kullan›lan Han’›n alt
bölümü ah›r olarak kullan›l›yordu.
Hasan Pafla Han› küçük sütunlarla ifllenerek farkl› bir motif sunmaktad›r. Uzun görünen Han; siyah-beyaz tafllarla ifllenerek
daha da uzun bir görünüm kazanm›flt›r.
Üzerinde kûfi yaz›l› süslere sahip olan
Han; kentin en önemli mimari unsuru
olan tafllardan yap›lm›flt›r.
Han›n kap›lar› içeriye do¤ru iki yana yatay olarak aç›l›r. Hemen giriflte yukar›ya
ç›kmak için merdivenler bulunmakta, demir parmakl›klarla kapl› üst katlarda orta
62 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
>>
Hasan Pafla Han› Diyarbak›r’›n
Sur ilçesinde, Da¤ Kap› ve
Bal›kç›lar Bafl› güzergâh›nda,
Ulu Camii kap›s›na bakan
yöndedir. Eski ticaret merkezi
olan Han flimdi de yerel mutfak, yerel k›yafet ve el
ifllemeleri a¤›rl›kl› hizmetler
vermektedir.
büyüklükte kârgir odalar mevcuttur. Hafif sivri kemerli, sütunlara dayanan iki
katl› revaklar›n avluya bakan yüzleri, tamamen iki renkli tafl s›rayla zenginleflmifltir. Hasan Pafla Han› özellikle bat› yönüyle yani Ulu Cami’ye bakan k›sm›yla dikkatleri çekmektedir. Han arka yönüyle
(kuzey) meskûn mahal olan Dabano¤lu
Mahallesi’ne dönük oldu¤u için bütünüyle ortaya ç›kmamaktad›r.
fiad›rvan› ça¤›n özelliklerini tafl›yan Hasan Pafla Han’›n›n avlu k›sm›n›n üstü tamamen aç›kt›r. Bu sebeple ayd›nlanma
ve havaland›rma ihtiyac› yeterli gelmektedir. Ah›r olarak kullan›lan en alt kat
flimdi Ensar Vakf› taraf›ndan dünyada
emsali çok az bulunan bir kitabevi olarak
hizmete aç›lm›flt›r.
SÖYLEŞ
‘Mühendisler sadece
mühendislik yapmal›’
Orhan Yavuz y›llar boyu mühendislik, müteaahitlik, idarecilik yapm›fl bir
büyü¤ümüz. O ve onun kufla¤› çok fleyler yaflam›fl bir kuflak. Biz de onlar›n
bu bilgilerinden ve deneyimlerinden faydalanmak istedik. Orhan Yavuz
de¤er üretmeyi, mühendisin mühendislik yapmas›n› ve devlete memur
olmamas›n› istiyor. Ülkenin de ancak bu yolla geliflece¤ini düflünüyor.
Sizin tecrübeleriniz önemli. Çünkü sizler
mumun bile olmad›¤› zamanlar›, elektri¤in olmad›¤› zamanlar› gördünüz. Bu nesil geçmiflin ve gelece¤in bilgi birikimine
sahip de¤il. Siz bulunmayacak bir kuflaks›n›z. Orada büyük bir birikim var ve bu
birikimin geri verilmesi laz›m genç kuflaklara. Biz de sizin gibi büyüklerimizle
görüflerek gençleri sizlerin birikimiyle
nas›l besleriz onu tart›fl›yoruz. Amac›m›z
bunu yans›tmak. Bu nedenle sizin mesaj›n›z önemli. Söylemeliyim dedi¤iniz bir
fley varsa e¤er onla bafllayal›m.
fiimdi bu mesajlarla ilgili, ben size bir iki
tane bir fley ifade edeyim. Ama bunlar›
daha da ço¤altmak mümkün. Mesela size
gönderdi¤im ve ‹TÜ Dergisi’nde ç›kan röportajda baz› isimler geçiyor. Orada Rauf
Yaral diye müteahhit patronum vard› diyorum. Ben o zaman 3. s›n›ftayd›m. ‹htiyaçtan biz tatile de¤il flarka giderdik. Bir
doktordan bir gün telefon geldi. ‹nterneti
kar›flt›r›rken benim yazd›¤›m bu makaleyi görüyor. Rauf Yaral’›n ismi geçti¤ini ve
dedesi oldu¤unu belirtirken, makaleyi de
göndermemi istiyor. Oradan dedesi hakk›nda bir bilgi ediniyor. Orada Diyarbak›rl› bir müteahhitin ne kadar bilgili oldu¤unu görüyoruz. Hem de 46 y›l›nda. Örnek
veriyorum ve diyorum ki bugünkü müteahhitlerle o kifliyi mukayese edin diyorum. Böyle söylefliler bunlara f›rsat veriyor. Ben mesajlar›m›n ço¤unu verdim.
Burada bir konu seçmek laz›m. Kendimizden ziyade deneyimlerimizi anlatmak gerek.
Bir yaz› okumufltum, o yaz›da Karadeniz’den, Hazar Denizi’ne bir kanal projesinden bahsediliyor. Düflünün o Sokullu
zamanlar›nda bile suyolu düflünülüyor.
fiimdi Türkiye’de bir ulafl›m sorunu var,
sonra yol diyoruz yak›t sorunu ç›k›yor.
Demiryolu diyoruz, para sorunu ç›k›yor.
64 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
fiimdi en ucuz tafl›ma yolu suyoludur ve
bizde yok. Bir kitap elime geçti Roma tarihiyle ilgili roman›n alan›n›n içinde Anadolu bir vilayet. Burada bir vali var. ‹mparator bir yaz›flma yap›yor bu Anadolu valisiyle. Bu yaz›flmalar yay›nland›. Burada
diyor bir göl var. Gölün etraf› tamamen
ormanl›k ve çok büyük sedir olan a¤açlar
var. Sedir de gemi yap›m›nda kullan›l›yor.
Bu a¤açlardan istifade etmek için yol sorunu var. Daha önce bunlardan faydalanmak için yol olarak düflünülmüfl. fiimdi
biz bu Sapanca’yla Marmara’y› ba¤larsak
bu a¤açlardan faydalanabiliriz diyor. ‹mparator tekrar yaz›yor diyor ki; Sapanca
gölü, Marmara’dan daha yukarda, biz bu
gölü açarsak göl boflalabilir ne diyorsun
diyor? Romal›lar yapam›yor ama Osmanl›
4 defa falan deniyor. Hala kaz›lardan kalma kal›nt›lar var. Bizde kimsenin akl›na
gelmiyor. Buradaki kanal fleyinden ilham
ald›m ve yaz› yazmak istiyorum. Ama yazd›ktan sonra bunu tart›flma haline getirmek laz›m çünkü eminim Ulaflt›rma Bakan› da bu konuyu bilmiyor.
fiimdi gelelim Türkiye Cumhuriyetine.
1976 da Ulaflt›rma Bakan› kim ise Sapanca’yla Karadeniz’i ve Sapanca’yla Marmara’y› ba¤lamak üzere bir proje haz›rl›yor
ve bunu da teknik üniversiteye veriyor.
Teknik üniversite bunu haz›rl›yor. Tabi
ben Romal›lar›n kitab›n› okuduktan sonra bunun üzerine e¤ildim. Ve elde etmeye
çal›flt›m. Bakanl›k evraklar› k⤛t fabrikas›na vermifl.
Nadir Yayla isminde bir arkadafl buldu bu
projeyi kütüphanesinden verdi. Orada
projeyi mükemmel yapm›fllar. Orada meyil vard›r azaltmak için gerekli fleyler yap›lm›fl. Biz ABD’den makineler ald›k. Chicago okyanusa ba¤lanm›fl. Kanada’dan
geçiyor. Bizim kendi gemimiz var gitti bir
kaç sefer yapt› bozuldu. Ama biz sistemi
biliyoruz. fiimdi ülkemizde bu yok. Sonra
bu projeyi teknik üniversite tekrar ele al›p
daha detayl› bir hale getirdi. Afyon’da konuflmada 3 tane ifl adam› ça¤›rm›fllard›.
Dinleyenlerde ifl adamlar› zaten. Adamlar
nas›l para kazand›klar›n› anlatt›. Yak›fl›r
m› yani. Nas›l kazand›ksa kazand›k.
Bizim dergimizin amac› özgün ve hikmetli bilgi. fiimdi Orhan Bey biz sizin son
derece önemli olan bilgi ve birikimlerinizi okuduk. Siz tabi Türkiye’nin teknik
üniversitede yetiflen ellili y›llarda mezun
olan ve son derece idealist olan ve memleket için faydal› ifller yapmaya çal›flan
bir kuflaks›n›z. Bu kufla¤›n ortak özellikleri nelerdir bunlar› bize aktarabilir misiniz?
Asl›nda benim baz› flikâyetlerim de vard›r
kendi neslimle alakal›. fiimdi bizim mezun olan arkadafllar› düflünürsek bir k›sm› benim gibi eline bayra¤› alm›flt›r piyasaya ç›km›flt›r. Sonuçta hepimiz fakir fukara insanlar›n çocuklar›y›z ve sermayemiz yoktu. Bu ekme¤i kendinizin kazanma zorunlulu¤u beraberinde size bir öz-
güven getirecektir. Bu cesaret ister, iyi niyet ister, bilgi ister. fiimdi bu çok azd›r ve
bizim s›n›ftan bunun say›s› üç ya da dört
kifliyi geçmez. S›n›f›m›z›n yüz yirmi kifli
oldu¤unu belirtmek isterim. fiimdi bir k›sm› mühendislik yapm›flt›r, projeci olmufltur. O da o kadar azd›r ki yüzde dördü
geçmez. Di¤er k›sm› bürokrat olmufltur.
Evet, hepsi bürokrat olmufltur. Bizim neslin hastal›¤› budur ve bunun sebepleri
vard›r. Bunlar birazda devletten kaynaklan›r. Çünkü biz mezun oldu¤umuzda
özel sektör denilen bir fley yoktu. Devlet
kendi iflini kendi yap›yordu. Böyle olunca
ç›kan mühendis en fazla üç hacimli hesap yapabiliyor. Bofluna, sat›r hesab› veya
hacim hesab› yap›yor ve mühendis olarak
yetiflmifl idareci oluyor.
‹darecilik ayr› bir meslek, bizim mühendis arkadafllar kabiliyetli olduklar› için kimi müsteflar oldu kimi genel müdür oldu
ve bir yerlere geldiler. Ama bir k›sm› da
Mehmet kardeflim gibi ilim adam› oldular. O da çok azd›r. Bizim s›n›ftan misal
verecek olursak kifli say›s› olarak sekiz-on
kifliyi geçmez herhalde. Bizim nesil asl›nda kay›p bir nesildir onu belirteyim. ‹çimizden politikac› da ç›km›flt›r ama politika üzerine e¤itim yapmad›klar› için zorlanm›flt›rlar Bu yüzden yalana baflvurmak zorunda kalm›fllard›r. Oysaki e¤itim
alsalard› devlet adam› olacaklard›.
Devlet adam› olmak hakikaten nitelikli
bir e¤itim gerektirir de¤il mi?
Yalan söylemek de bir zay›fl›k iflaretidir.
Bizim neslin bizden sonrakilere böyle örnek olmamas› laz›m. Bu konuda ben k›rg›n›m. Bizim daha iyi bir örnek olmam›z
laz›m.
Kuflak meselesinden yola ç›karsak siz
devletleflmifl bir mühendislikten bahsediyorsunuz. Mühendislere bir memur
mant›¤›yla düflünmek yerine üretken bir
kifli mant›¤›yla düflünmesini tavsiye ediyorsunuz.
Evet tabi tüm dünyada bu böyle. 1950’lerde Garanti ‹nflaat Amerikalarla Seyhan
65
SÖYLEŞ
Orhan Yavuz
Orhan Yavuz, ‹stiklal Harbi sonras›nda s›k›nt›lar›n yafland›¤›
1924 y›l›nda Afyonkarahisar
Mecidiye Mahallesi’nde
dünyaya gelmifltir. Afyon
Lisesi'ndeki e¤itiminden sonra,
‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden 1949
y›l›nda mezun oldu. Bu tarih,
2. Dünya Harbi sonuna gelir.
80 yafl›n› aflan ve bütün hayat›
çal›flmakla geçen Orhan Yavuz,
‹TÜ mezuniyeti sonras› 1953
y›l›na kadar Karayollar›’nda
çal›flt› ve sonra kendi müteahhitlik firmas›n› kurdu. 1954
y›l›nda Türkiye Mühendislik
Haberleri Dergisi’ni yay›n
hayat›na kazand›rd›.
1954–1958 y›llar› aras›nda
TMMOB'da yönetim kurulu
üyeli¤i yapt› ve (INTES) Türkiye
‹nflaat ve Tesisat Müteahhitleri
‹fl Veren Sendikas›’n› kurdu.
1967 y›l›nda Ümran Çelik Boru
Sanayi A.fi.'yi kurarak sanayi
hayat›na at›ld›. Çelik boru,
g›da, kara ve deniz tafl›mac›l›¤›
ve inflaat sektöründeki baflar›l›
çal›flmalar›n› Belçika’da çelik
boru üretim tesisi kurarak
Orya Holding A.fi. bünyesinde
sürdürdü.
Baflar›l› ö¤rencileri desteklemek ve ülkemizde teknik alanda yay›nlar yapmak amac› ile
Orhan Yavuz Teknik E¤itim
Vakf›’n› kurdu ve de¤iflik yörelerde e¤itim ve sa¤l›k tesisleri
yapt›rd› ve ba¤›fllad›.
66 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
>>
“Mühendis olmak için ‹ngilizceye gerek yok. Mesela Romen
mühendisleri çok ünlüdür. Çünkü Çavuflesku mühendis e¤itimi ile ilgili
önemli 3 bin kitab› Romenceye çevirmifltir. Devlet ‹ngilizce
ö¤retmeye kalkmamal›. Çin’de hiçbir mühendis ‹ngilizce bilmiyor. ‹ngilizce
ö¤renip pazarlamac›l›k m› yapacaks›n?”
Baraj›’n› yap›yordu. Amerika’dan gelmifl Morison flirketi yap›yordu. Arkadafla rica ettim
beni oraya götürdü. fiantiye t›k›r t›k›r iflliyor,
flantiye flefi ile tan›flt›m. Hangi üniversiteden
mühendis oldu¤unu sordum. Bana ben mühendis de¤ilim, ben ekonomisttim dedi. Bizde herkes mühendis. Bu ekonomik bir yanl›fl.
Örne¤in DS‹ baflkan› bir mühendis. DS‹’de 50
bin kifli çal›fl›yor. Bu kadar kifliyi idare etmek
ayr›ca bir ihtisast›r. Maliyet hesab› yok bir
fley yok bizde DS‹’nin Karayollar›’n›n Toprak
Mahsulleri Ofisi’nin dahi bilançolar› yok.
Çünkü idare eden Demirel’di Ecevit’ti ve Mesut Y›lmaz’d› bunlarda ekonomist de¤illerdi
sistem da¤›ld›. O belgeyi götür, hiçbir fley ifade etmez. Bana bankam, e¤er bu adam bu ifli
yapamazsa ben garanti ediyorum diyecek.
Devlet ne yap›yor, sana karne veriyor. Yani
kefil oluyor. Bunlar›n hepsi politik. Politikac›lar›n verdi¤i karneler ile müteahhitler karfl›ma ç›k›yordu. Zaten devlet, ihaleye ba¤l› kalarak proje yapsa ihtilaf olmaz. Üstelik devlete çok pahal›ya mal oluyor. Müteahhitte
mecburen nerde kârl› kalem varsa projeyi
ona göre yap›yor. Bütün sorun projesiz ihaleden kaynaklan›yor. Tersi olsa Türkiye’de mühendislik geliflir. Müteahhitler Birli¤i kurulmufl olsayd› bu konuya e¤ilirdi.
Sizin üzerinde durdu¤unuz konulardan bir
tanesi de mühendislik karnesi meselesi. Siz
mühendislik eksenli bir sistemi ortaya ç›kar›yorsunuz. Biraz önce sorgulad›¤›n›z projelerin ortaya ç›kmas› ve kaliteli inflaatlar›n ortaya ç›kmas› aç›s›ndan bu sistemin avantaj›m› vard›r?
Karne sistemi yozlaflm›fl bir sistemdir. Karneyi devlet verir. Karne bir referanst›r. Devlet
demek ki müteahhite referans veriyor. E¤er
ona referans verirsen onun hatas›n› da kabul
etmifl olursun Ben hiçbir karneyi ve belgeyi
kabul etmem. Bat›da flöyledir; bu ifli yapacak
m›s›n? O zaman yap. Senin yapaca¤›n ifli
bankan›n garanti etmesi laz›m. Senin kefilin
banka olmal›. Eskiden yapard›k ama flimdi
Bir röportaj›n›zda küresel sorumluluk ve
empati yapmaktan söz ediyorsunuz. Yap›lan
inflaatlarda inflaat mühendisleri ve kontrol
mühendisleri var. Kontrol mühendisleri kendilerini devlet san›yorlar. ‹flleri nedensiz nedenlerle uzat›yorlar ve masraf ettiriyorlar.
Bu noktada mühendislik e¤itiminde bir eksiklik var. Mühendislerin sosyal bilimlere sahip olmalar› laz›m. Size göre mühendislerde
eksik olan bir alan var m›?
Bu e¤itim üniversitelerde bafllar. Bizim zaman›m›zda durum daha kötüydü, insan iliflkisi yoktu. Bugün ki çocuklar bu kadar de¤il.
Terbiye önemlidir ve üniversitelerde verilmelidir. Asl›nda kontrol mühendisi diye bir fley
olmaz. Kontrol mühendisi kalite kontrolü
yapmal› inflaata hâkim olmamal›. Fabrikalarda bile kalite kontrol iflini 3. firmaya
veriyorlar. Oysa bizde devlet tutuyor mühendise veriyor. Biz ne kontrol mühendisleri gördük, 24 saat sarhofl geziyor. Mesela biz okul yapal›m dedik.14 ay projeyi
onaylamad›lar. Sonra ben valiye yazd›m
ve vazgeçti¤imi söyledim. Sonunda zor
bela o okulu yapt›k
Sizin derginiz bu nedenle esas olarak mühendisli¤in felsefesini yapmal›. Mühendislerin ek e¤itim almad›kça kendi iflleri
d›fl›nda ifl yapmamalar›n› savunmal›. Bak›n AB’ye girmek önemli de¤il sen AB’nin
devlet idare etme sanat›n› almal›s›n.
Bunun için AB’ye girmeye gerek yok.
Önemli olan ö¤renmeye niyetli olmak. 50
bin kifliyi idare etmeyi bilmelisin. Ama bu
da mühendisin ifli de¤il. Türkiye’de mühendis yok. Mesela arkadafl›m fiükrü Er
bu konuda 36 kitap yazm›flt›r. Ve bu kitaplarda mühendislik e¤itimiyle ilgili
önemli fleyler söylemifltir
Biz sizin gibi insanlar›n görüfllerini
önemli buluyoruz. Biz 5 - 6 kifli oturduk,
hocalar ifl adamlar› olarak mühendislik
e¤itimini tart›flt›k. Fakat mühendisde olmas› gereken de¤erler veya mühendis
nas›l olmal› bu konuda neler düflünüyorsunuz?
Birkaç gün önce bir üniversitemizin rektörü ile beraberdik. ‹yi niyetli bir arkadafl.
Ona da bu düflüncelerimi ilettim. Bir defa
benim görüflüm mühendis kendisine güvenmeli ald›¤› e¤itime güvenmeli, bu yoksa olmaz. E¤itimde aksakl›klar oldu¤u için
kendine güvenemiyor. E¤itim alt yap›m›zda hala önemli eksiklikler var.
Efendim sizin mühendislik, mütehaahitlik yaparken ayn› zamanda Ahilerden ve
Kutadgu Bilig’den yola ç›karak bir mühendislik bak›fl› ve bununla ba¤lant›l› olarak bir mühendislik eti¤i gelifltirme çaban›z var. Bize bundan da biraz söz eder
misiniz?
Kutadgu Bilig’den bir dörtlük var. ‹ncelemek laz›m. Yönetim felsefesi Orada dile
getirilmifl zaten. Devletle vatandafl aras›nda yak›n bir iliflki öngörüyor.
Tabi orada geçmiflimizle ilgili bir ba¤ vard›r. fiimdilerde medeniyetler buluflmas›
diye projeler ortalarda dolafl›yor. Tabii bunu bundan bin sene önce H›ristiyanlarla
Müslümanlar birada yaflarken ortaya atm›fllar ve bizim Allah’›m›z tek iken neden
ayr› dinlere inan›yoruz demifller. Tabii bu
özünde büyük bir felsefeyi bar›nd›r›yor.
>>
“Rektörleri Ankara seçmemeli.
Mütevelli heyeti seçmeli.
Üniversiteler evvela özerk olmal›.
E¤itim sistemi de¤iflmeli. ‹dare
edenlerin kafas› de¤iflmeli.
fiimdilerde de sözde H›ristiyanl›kla Müslümanl›k bar›flacakm›fl diyorlar bu sözünü etti¤imiz projede. Tabii orada birkaç
tane daha mesaj var. Mesela politikac›lar›n yalanc›l›klar›yla ilgili; Machiavalle’den
al›nt› vard›r orada, dün dündür bugün
bugündür diye. Bunu düflünürsek iki medeniyeti buluflturmak zor. Ahilik gelene¤inde çok iyi e¤itim veriyorlard›. Sanattan
ahlâk ve din e¤itiminden mesleki e¤itime
kadar iyi bir e¤itim söz konusuydu. Bu
kültürün modern flekli odalard›r. 1954 y›l›nda Hikmet Bey vard›, Konya milletvekili. Bir meslek kuruluflu böyle olmaz. Siyasal tav›r sergilendi orda. O yüzden de bugün mesleki kaliteyi ön planda tutmak ve
bunun için çabalamak için kurulmufl olmas› gereken odalar kendi mesleklerine
sahip ç›kmad›¤›ndan pek çok meslekte
birçok yanl›fllar›n ortaya ç›kmas›n› engelleyemiyor. Bu bak›mdan ahilik gelene¤inin yeniden ele al›nmas› ve o sistemin günümüzdeki meslek odalar›nda karfl›l›k
bulmas› çok iyi fleylere neden olur.
Mesela ö¤renci üniversiteye gidiyor. Fakat bulmas› gereken kitab› bulam›yor.
YÖK’ün ciddi bir eksikli¤i var. haz›rlan›rken bir sürü kitap okuyor üniversiteye
girince kitap bulam›yor. Bununda açmaz› ö¤rencileri yabanc› dil üzerine kilitliyorlar.
Bu delikli teneke ile su tafl›makt›r. Mühendis olmak için ‹ngilizceye gerek yok. Ben
vak›f baflkanl›¤› yapt›m sorunlar› ö¤rendim. Çocuklar›n yaz›flmalar› bizden geçiyordu. Fakir ö¤rencilerin sorunlar› vard›.
Mesela Romen mühendisleri çok ünlüdür. AB Romenleri bu yüzden alm›flt›r.
Romanya daha sonra çöktü zaten. Romenler tüm dünyaya da¤›lm›flt›r. Çünkü
Çavuflesku mühendis e¤itimi ile ilgili
önemli 3 bin kitab› Romenceye çevirmifltir, Bunun üzerine ben vak›f kurup bu kitaplar› bast›rd›m. Devlet ‹ngilizce ö¤retmeye kalkmamal›. Çin’de hiçbir mühendis ‹ngilizce bilmiyor. ‹ngilizce ö¤renip
pazarlamac›l›k m› yapacaks›n?
Rahmetli Özal’›n yetmiflli y›llarda bizim
sektörde çal›flm›flt›, beklide onun o büyük
ekonomik yürüyüflünde bizimde katk›m›z olmufltur. Turgut baflbakanl›k döneminde bana bir gün dedi ki; ya a¤abey dedi, ben dört üniversiteyi özerk yap›yorum. Bende özerk ne demek bilmiyorum
dedim. Dedi ki; mali bak›mdan serbest
olacaklar. ODTÜ, ‹TÜ, Bo¤aziçi, Hacettepe.
Bunlar›n hepsinin gayrimenkulleri var.
Bunlar› de¤erlendirerek bütçelerini büyük çapta oluflturaca¤›z. Önderlik yapta
üniversiteye vak›f kural›m dedi. Geldim
teknik üniversiteden s›n›f arkadafl›m› ald›m ve vakf› kurduk. Yani burada demek
istedi¤im YÖK ile bu ifl olmaz. Ben hocaya
performans›na göre ücret verebilmeliyim.
Rektörleri Ankara seçmemeli. Mütevelli
heyeti seçmeli. Üniversiteler evvela özerk
olmal›. E¤itim sistemi de¤iflmeli. ‹dare
edenlerin kafas› de¤iflmeli. Mesela teknik
üniversite devletten ne kadar para al›yorsa, bütçesinin yar›s›n› kendi kaynaklar›ndan karfl›layabilir.
Genç mühendis ve giriflimcilere söylemek istedi¤iniz tavsiyeleriniz var m›? Nasihat çok önemli bir fleydir.
Ben gençlerin hepsini takdir ederim. Çünkü çal›flm›fl çabalam›fl mühendis olmufltur. Bu sistemde onlar›n s›yr›labilmesi
çok zor. Onlar›n önünü açmal›y›z. Bugün
müteahhitlik, milli gelirin %25’dir. Bu büyük pay› yönetecek organizasyon yok. Biz
flans›m›z›n yard›m›yla ayakta kald›k. Bir
kere müteahhit olarak politikay› bileceksin. Politik iliflkilerin olacak Gençlere ac›yorum, çünkü sistem yok. Bir müteahhitler odas› yok. Temsil oran› az. Müteahhitlerin derne¤i var, odalar› yok. Bizleri müsteflar bile kabul etmezdi eskiden. Zaman›n müsteflar› rahmetli ‹lyas Seçkin bizi
ziyaret etmiflti. Ben müteahhidin aya¤›na
gitmem derdi. Allah’tan birkaç firma d›flar›ya aç›ld› da ayakta kalabildi.
67
MAKALE
AR-GE ve mühendislik
>> Ömer Do¤an
Gençlerin yüksek ö¤renime gösterdi¤i ilgi ve her geçen gün yeni aç›lan
üniversiteler e¤itimli iflgücü konusundaki umutlar› art›rmaktad›r. Ancak birçok
faktör gençlerimizin AR-GE alan›nda çal›flmaya yeterli ilgi göstermemesine
neden olmaktad›r.
A
R-GE genifl bir kavram olmakla birlikte daha ziyade
mühendislik dallar›n› ilgilendiren flekliyle de¤erlendirilmifltir. Di¤er konularda çok daha farkl› bak›fl
aç›lar› gerekti¤inden konuya daha hâkim kifliler taraf›ndan
ayr›ca de¤erlendirilmesi daha do¤ru olaca¤› düflünülmüfltür. Konuyu bafll›klar alt›nda izah ederek daha etkili bir anlat›m biçimi oluflturmaya gayret gösterilmifltir.
ARGE Nedir?
“Araflt›rma ve Gelifltirme” kelimelerin k›salt›lm›fl hali olan
AR-GE, bir flirketin veya kurumun çal›flma alan› do¤rultusunda bilim ve teknoloji, yeni ürünler, süreç ya da hizmetler gelifltirmede kullanmak üzere yapt›¤› çal›flma ve faaliyetleri anlatmak için kullan›lan yayg›n bir terimdir. Tan›mdan
da anlafl›laca¤› gibi sadece ürün ve teknolojik yenilikleri
kapsamay›p süreç ve hizmetleri de içine almaktad›r. Yeni
bir ürün gelifltirme, mevcut ürünlerdeki iyilefltirmeler, süreçlerdeki ifllemlere iliflkin her türlü kalite ve zaman aç›s›ndan iyilefltirmeler AR-GE konusu olarak de¤erlendirilebilir.
Ancak burada a¤›rl›kl› olarak yeni ürünlere iliflkin bir de¤erlendirme yap›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
AR-GE Niçin Gereklidir?
Günümüz insan›n›n her türlü gereksinimi için (yeme-içme,
ulafl›m, haberleflme, bar›nma, güvenlik, e¤lenme, kültürel
faaliyetler..vb) pek çok ana ve yan ürün ihtiyac› ortaya ç›km›flt›r. Ulafl›m ve haberleflmenin kolaylaflmas› toplumlar›n
birbirini etkileme ve de¤ifltirme potansiyelini de art›rm›flt›r.
H›zla artan ihtiyaç listesi toplumlara iki yol sunmaktad›r. Birincisi bu ürünleri ithal edip kullanmak, di¤eri ise kendi ihtiyaç ve be¤enilerine göre AR-GE yap›p kendi tesislerinde
üretmektir. Do¤al olarak ilk tercihte kültür ve hayat tarz›n›n da ithal edilmesi söz konusudur. Bugün yak›n çevremizde yer alan televizyon, radyo, bilgisayar, cep telefonu,
araba gibi pek çok ürünün, bir zamanlar›n AR-GE çal›flmalar›n›n sonuç ürünleri oldu¤unu unutmayal›m. Bu ürünlerin
sosyal hayat›m›zdaki de¤iflmelere olan etkisi düflünüldü¤ünde AR-GE’nin ne denli önemli oldu¤u daha kolay anlafl›labilir. Bir de konuyu firmalar için ele al›rsak konu daha
önemli hale gelmektedir. Küresel ölçekte rekabetin artt›¤›,
dünyan›n bir ucunda üretilen bir ürünün k›sa bir süre sonra di¤er ucunda marketlerde yer ald›¤› bir dönemden geç-
68 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
mekteyiz. Özellikle teknoloji a¤›rl›kl› üretim yapan firmalar›n pazarda kalabilmesi ve sat›fl yapabilmesi için sürekli gelifltirme yapmas›, fiyat rekabetine dayanabilmesi ve hatta
di¤er ürünlere göre avantajl› yanlar›n›n olmas› gerekmektedir. Böyle bir ortamda sadece üretmekten bahsetmenin
çok anlam› kalmamaktad›r. Üretilen mal veya hizmetlerin
farkl› ve avantajl› yanlar›ndan bahsetmek daha anlaml› hale gelmektedir. Bu da sürekli araflt›rma, eksikliklerin tespiti
ve gelifltirme süreci ile olabilmektedir. Art›k AR-GE bölümü
olmayan firmalar›n çok uzun ömürlü ticari hayat›n›n olamayaca¤› aç›kt›r. Bu nedenle AR-GE firmalar için gereklilikten ziyade zorunluluktur.
AR-GE zor ve pahal› m›d›r?
Bu sorunun tek kelimelik bir cevab› yoktur. Bulundu¤unuz
konuma göre cevap de¤iflir. E¤er daha önceden AR-GE konusunda fazla çal›flma yap›lmam›fl ise, kültürel, teknik ve
e¤itim konusunda eksiklikler var ise epeyce al›nacak yol var
demektir. Bu durumda hem zaman aç›s›ndan zorluklar
hem de finansal olarak maliyetler ortaya ç›kacakt›r. Ancak
bu bafllang›ç süreç maliyetleri karfl›land›ktan sonra ifller tersine dönmektedir. Kullan›lan AR-GE gücüne göre ayn› kalitedeki bir ürünü daha ucuza, daha az iflçilik maliyeti ile ve
daha estetik unsurlarla üretmeniz söz konusu. Bu durumda
AR-GE ne zordur, ne de pahal›d›r. Hatta ekonomik üretimin
anahtar›d›r. Bu konuda kendi bafl›mdan geçen bir tecrübeyi aktarmak isterim. 1996 y›l›nda AR-GE eleman› olarak girdi¤im firmada üretim hatt›nda haftal›k 150 adetlik cihaz
sevkiyat› yap›labilmekteydi. Bir y›ll›k bir AR-GE faaliyeti sonunda üretilecek olan ürünün özellikleri art›r›lm›fl olmas›na
ra¤men ayn› ifl gücü ile üretim kapasitesi 250 adede, iki y›l
sonra 400, 3 y›l sonra ise 600 adede ç›km›flt›r. Bu art›fl daha
ileri teknoloji kullanarak malzeme say›s›n› ve maliyetleri
azaltma, üretim esnas›nda oluflabilecek fireleri minimuma
indirerek sa¤lanm›flt›r. Üretim art›fl›ndaki en büyük zorluk
ise çal›flanlar›n al›flk›n oldu¤u üretim miktarlar›ndaki art›fla
gösterdi¤i direnç olmufltur. Bu örnekte belirli bir ön maliyet
ödendi¤inde AR-GE ile birim bafl›na üretim süreç maliyetlerinde 3 y›l içinde %75 tasarruf sa¤lanm›flt›r. Üstelik bu tasarruf kal›c›d›r. Ortaya daha geliflmifl bir ürün ç›km›flt›r ve
sat›fl flans› daha yüksektir. Üretimde fire oran› daha azd›r,
müflteri memnuniyeti daha yüksektir. fiimdi soruyu tekrar
soral›m: AR-GE pahal› m›d›r? Bu örnekten yola ç›karak cevab›m›z “hay›r”d›r. Peki, neden firmalar AR-GE konusunda
zorlan›rlar? Buradaki cevap biraz karmafl›kt›r ve bu yaz›n›n
ana fikrinde yatmaktad›r. Toplumun, insanlar›n ve özellikle
yeni mühendisli¤e ad›m›n› atm›fl gençlerimizin AR-GE konusundaki düflüncelerinde yatmaktad›r.
AR-GE’nin de¤eri toplumda yeterince bilinmekte midir?
Sektöründe belirli bir yere gelmifl ya da bu konuda gayret
içinde olan firmalar›n gündeminde AR-GE faaliyetleri önemli bir yer tutar. Ancak ayn› flekilde AR-GE faaliyetlerini üst
seviyede tutabilmek, ele al›nm›fl projeleri süre ve sonuç aç›s›ndan istenen noktaya getirmek iyi ve yetiflmifl insan gücü
ile mümkün olabilmektedir. Üretimi makine ve ekipman ile
istenen kalite ve h›za ç›karmak mümkün iken AR-GE faaliyetleri neredeyse insana ba¤l›d›r. Günümüzde AR-GE çal›flmalar› kapsam›nda kullan›labilecek pek çok yaz›l›m, çizim,
tasar›m, test, simülasyon ve ç›kt› al›nabilecek ortamlar olmakla birlikte yine de insan unsuru en ön plandad›r. Bu nedenle geliflmifl toplumlarda yetiflmifl insan gücü de di¤er
toplumlara göre hem nitelik hem de say›sal olarak fazlad›r.
Sorunu kendi toplumumuz aç›s›ndan de¤erlendirecek olursak, son y›llarda e¤itime verilen önem, gençlerin yüksek ö¤renime gösterdi¤i ilgi ve her geçen gün yeni aç›lan üniversiteler bu konudaki umutlar› art›rmaktad›r. Ancak ayn› flekilde gençlerin çabuk ve rahat para kazanacaklar› mesleklere
olan ra¤beti bu konuda baz› problemleri de gündeme getirmektedir.
Daha iyi AR-GE yapman›n önündeki problemler nelerdir?
Bu problemleri mühendisler, üniversiteler, firmalar ve toplum kaynakl› olmak üzere dört gurupta s›ralamaya çal›flaca¤›m:
Mühendisler aç›s›ndan AR-GE’nin problemleri:
• Genç mühendisler AR-GE’nin önemini kavramakta, tasar›m konusunda kendilerini yetersiz gördüklerinden isteksiz
davranmaktad›rlar.
• Mühendisli¤e bafllad›klar› ilk y›llarda dahi yüksek ücret
beklentileri veya ifl tercihinde en büyük ölçütlerinin ücret
ve rahatl›k olmas›.
• Y›llar›n› bir dershaneden di¤erine kofluflturarak geçirmeleri sebebiyle çal›flmaya bafllad›ktan sonra ö¤renme konusunda isteksiz olmalar›.
• Deneyimli mühendislerin bilgi ve tecrübelerini yeterince
yeni genç mühendislere aktaramamas› veya genç mühendisleri bu konuda çal›flmaya iknada yeterli olamamalar›.
• Genç mühendislerin iyi bir AR-GE çal›flan› olmak için geçmesi gereken 5 y›ll›k tecrübe süresini ço¤unlukla tamamlayamamas› ve daha farkl› ve kolay alanlara kaymas›.
• Y›larca test usulü soru çözmeye çal›flm›fl ve araflt›rmac›
yap›dan uzak bir ruh hali ile yetiflmifl gençlerin AR-GE gibi
fazlas› ile bilinmezleri olan bir konudan çekinmeleri
Üniversiteler aç›s›ndan AR-GE’nin problemleri:
• Üniversitelerde AR-GE konusunda yeterli e¤itim ve motivasyon verilmemesi, popülist yaklafl›mlar tercih edilerek say›ca daha çok mühendis yetifltirmeye çal›fl›lmas›.
• Daha fazla gence e¤itim imkân› sa¤lamak için çok fazla
bölüm açmak ve e¤itimi daha dar kapsaml› ve bölüme yönelik yapmak. Bu da AR-GE gibi daha genifl kapsaml› bilgi ve
bak›fl aç›s› gerektiren bir konuda sorunlar ortaya ç›karmaktad›r.
• Üniversite sanayi iflbirli¤inin yeterince sa¤lanamamas›,
yeni mezun bir mühendisin kendi konusu ile ilgili teknoloji
ve üretimin son durumundan fazla haberdar olamamas›,
fazla bilimsel veya yüzeysel e¤itim anlay›fl›.
• Gençleri AR-GE’ye teflvik amaçl› yap›lan yar›flma veya faaliyetler süreklilik veya yayg›nl›k arzetmemesi
• Kendilerine bu konuda ayr›lan bütçelerin var olan› anlamaya çal›flmaya yetecek kadar olmas›, yeni AR-GE konular›
veya araflt›rmalar›na s›ra gelememesi.
• AR-GE konusunda faaliyet gösteren mühendislerle üniversite aras›nda çok az ba¤lant› olmas› ve tecrübelerin birbirine aktar›lamamas›.
Firmalar aç›s›ndan AR-GE’nin problemleri:
• Firmalar›n büyüklükleri ço¤unlukla bir veya iki mühendise el vermesi, bu konuda firma baz›nda yerleflik bir AR-GE
kültürü ve imkânlar›n›n oluflumuna mani olmas›.
• AR-GE yapma ortamlar›n›n pahal› olmas› ve firma sahiplerinin bu konuda parasal olarak yeterli kaynak aktaramamas› veya kaynaklar›n do¤ru tahsis edilememesi.
• AR-GE çal›flmalar›n›n firman›n hayatiyeti için ne kadar
önemli oldu¤unun tespit edilememesi ve geçici bir çal›flma
gibi görülmesi.
• Ürettikleri mal ve hizmetlerin teknik altyap›s›na hâkim olmayan firma sahiplerinin, baflkalar›na ba¤›ml› kalmama iste¤inden kaynakl› flüpheci yaklafl›mlar› ve bafllar›ndan geçen kötü tecrübeler.
• Büyük çapl› firmalar›n AR-GE yerine bilgi transferi ve iflbirli¤i ile üretim yapmay› tercih etmeleri, küçük firmalar›n
dünya ölçe¤inde rekabet edebilece¤i AR-GE yap›s› oluflturmaya güç yetirememeleri.
Bu sorunlar aras›nda en önemli olan› hangisidir?
Burada çözülmesi en zahmetli olan konunun yeni yetiflen
genç mühendislerin AR-GE’ye bak›fllar›ndaki sorunlar olarak görmekteyim. Geliflen her toplumda oldu¤u gibi AR-GE
mutlaka de¤erini bulacakt›r. Ancak bu konudaki insan kaynaklar› o gün geldi¤inde yeterli olmayabilir. Gençleri her
aç›dan var olan›n üzerine bir fleyler ilave etmeye çal›flan,
araflt›rmac›, sürekli ö¤renmeye ve kendilerini gelifltirmeye
çal›flan, toplumdaki estetik ve teknik ihtiyaçlar› alg›layabilecek entelektüel alg›ya sahip, sadece rahat ve dolgun bir
ücret aray›fl›nda olmayan, baflar›n›n sab›r ve süreklilikte oldu¤unu kavrayabilecek olgunlu¤a sahip birer fert olarak yetifltirebilmeliyiz.
Son olarak:
Genç mühendislere veya mühendis adaylar›na seslenmek
istiyorum. S›k›lmadan onlarca y›l severek yapabilece¤iniz
bir ifl istiyorsan›z, ifl bulma endiflesi tafl›mak istemiyorsan›z, bir gün kendi iflletme sahibi veya orta¤› olmak istiyorsan›z, AR-GE’ye bak›fl›n›z› mutlaka gözden geçiriniz. Mühendis olmak ve mühendis kalabilmek mutlaka AR-GE’den geçmektedir.
69
MÜHENDSLK
Endülüs Nasrî Mimarisi’nde
alan ve hacim
Endülüs mimarisinde hacim alan kübik düzenle aç›klanan
bir özellik gösterir. Daha sonra ortaya ç›kan yar›m daire
biçimli kale burçlar› ise yabanc› kökenin bir iflaretidir.
Elhamrâ Saray› düzensiz kübik formlarda s›ralanan
altyap›n›n üzerine oturan piramidal ya da prizmatik üst
yap›dan müteflekkildir.
James Dickie (Yakub Zeki)
Çeviri: Lütfi fieyban* - Yavuz Sar›**
E
ndülüs mimarîsinde hacim, alan›n
kübik yani küp biçimli düzeniyle
aç›klan›r. El Cubo veya Alcazaba
Baja’n›n yerine sonradan yap›lan yap›lar
gibi kale burçlar›n›n yar›m daire biçimli
eklemeli karakteri, onlar›n küresel yap›s›ndaki yabanc› kökene iflaret etmektedir.
Bu, Elhamrâ Saray Kompleks’ini gezen
pek çok dikkatsiz ziyaretçinin kolayl›kla
dikkatinden kaçabilen bir husustur. Asrîlerin Elhamrâ’daki askerî mimarîsi sadece dik aç›l› ya da kare biçimli savunma
kuleleri fleklinde ortaya ç›km›flt›r. ‹çten
bak›nca bu kuleler bize bir kübik alan›n,
ço¤unlukla da bir saray›n parças›n›n tan›-
70 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
m›n› verir. Bu müflterek kübik biçimlilik,
askerî ve sivil mimarînin örtüfltü¤ü anlam›na da gelmektedir. Bundan baflka, saray›n Torre de Comares, Torre de Machuca ve Torre de las Damas kuleleri ile Torre
de Homenaje, Torre de la Cautiva ve Torre
de las Infantas kuleleri saray›n tamam›n›
oluflturmaktad›rlar.
D›fltan bak›ld›¤›nda Elhamrâ (Arapça k›z›l
anlam›na gelir ve el-Hamrâ fleklinde yaz›lmal›d›r fakat kolayl›k olsun diye Elhamrâ
yaz›m›n› tercih ettik. L.fi.), düzensiz kübik
formlarda s›ralanan altyap›n›n üzerine
oturan piramidal ya da prizmatik üst yap›dan müteflekkildir. Daha yak›ndan bak-
t›¤›m›zda ise, akslar üzerinde ayr› ayr› s›ralanm›fl olan ba¤›ms›z bölümlerin mimarîyi peyzaj ile iliflkilendirdi¤ini ve yapay ile do¤al olan› harmanlad›¤›n› görürüz.
Küp ya da onun iki boyutlu bilefleni olan
kare, Elhamrâ Saray›’n›n temel planlama
konseptini oluflturur. Torres de Comares
önündeki dikdörtgen avlu, Comares Saray›’n›n cephesi (Patio del Cuarto Dorado’nun güney bölümü), Sala de los Abencerrajes’in döndürülmüfl karesi ya da karfl›s›ndaki k›r›k köfleli kare fleklinde Sala de
las dos Hermanas (‹ki K›z Kar¬defl Salonu), hepsi kübik formdaki mekânlard›r.
Merkez de ayn› flekildedir. Burada yer
alan avlu ve havuz gibi unsurlar›n etraf›nda yaflam üniteleri düz bir çizgi fleklinde
ak›p gitmekte, eksenel düzende yerleflmektedir. Salon ya da hol olarak küp, bir
s›ray› sonland›r›r ve ard›fl›k mimarî flekillerin ifadelerinden temin edilen draman›n bulundu¤u bir dü¤üm noktas›n› oluflturur. Daha üstteki ya da alttaki seviyelere gözenekli bölmeler, içbükey düzlemlerle eksenel (mihverî) devaml›l›¤› kesintiye
u¤rat›r. Kemerler yar› saydam veya fleffaf,
duvarlar ise saydam olmayan bölmeler
oluflturur. fieffaf bölmeler, ›fl›kgeçirmez
(opak) olanlardan öndedir. Ifl›kgeçirmez
bölmeler ise hiçbir zaman tamam›yla sa¤›r yüzeyler de¤ildir. Bir veya birden fazla
kemerli (Generalife ve ex-Convento de San
Francisco’daki üçlü kemer aç›kl›klarda oldu¤u gibi) geçitlerle içinden geçilmektedir. Bu yüzeyler, krall›k ve federal yap›lar›n iç mekânlar›nda rastlad›¤›m›z aynalar›n ve aralar›nda bulunan objelerin birbirlerini yans›tacaklar› flekilde yerlefltirilmesiyle elde edilen iç içe perspektiflere benzer flekilde bir etki oluflturur. Bu durum
muhtemelen özellikle revaklar›n k›ble duvar›na paralel uzand›klar› cami mimarîsinde, konut mimarîsine göre daha anlafl›l›rd›r. Cami, kilise gibi tek aksl› de¤ildir
fakat bir orman genifllemesi gibi yay›l›r.
Nasri Mimaride Üçlü Girinti Standartt›r
Elhamrâ’da bölmeler iki farkl› tipte mekân› tan›mlar. Enine ve boyuna mekânlar
ile karfl›l›kl› flekillenen alanlar oyunun birer parças› olur. Sala de las Aleyas ve Sala
de la Barca gibi enine odalar (uzun bir avlu olan Patio de los Arrayanes’in karfl›
ucunda konumlanm›fl), Nasrîler dönemi
sonuna ait yaflayan askerî mekânlard›.
Bununla birlikte, mekânsal olarak Sala de
la Barca (Divan Odas›) saltanat› iffla etmek
aç›s›ndan daha önemli bir role sahipti.
Sala de la Barca, sultan ile seyirci aras›na
giriyor, ilerlemeyi engellemeden yolu yar›da kesiyor ve böylece sultan› Salon de
Embajadores’in heyecanl› zirvesine haz›rl›yor. Mekân›n, araya giren ya da yolu
sonland›ran bölmeler vas›tas›yla farkl›laflmas›, mekân› sadece farkedilebilir birimlere bölmekle kalm›yor, ayn› zamanda
huzura yaklaflman›n vermifl oldu¤u haflyet duygusunu yükseltiyor.
Akslar›n enine duvarlarla periyodik olarak bölünmesi, kemerli geçifllerin farkl›
mekânlar› ba¤lamas›, içe çökük yüzeylerden (genelde üç adet fakat bazen dört
adet) müteflekkil bir perspektif oluflturmas› anlam›na geliyor. Comares Kulesi iki
duvara sahiptir. Bu yüzden iki kemer bir
üçüncüsünden önde yer al›r. Sala de la
Barca’ya giriflte ise dördüncü bir kemer
(sütunlu giriflin merkezindeki kemer) görünümü koridoru meydana getirir. Benzer bir düzenleme, enine pasajlar›n Sala
de la Barca’n›n yerini ald›¤› Patio de los
Leones’te de görülür ayr›ca, Partal ve Generalife’te de yinelenir. Generalife’te sütunlu giriflin merkezi kemeri üçlü bir kemer kompozisyonu meydana getirir. Salonun penceresine odaklanan merkezi k›s›m manzaray› kapat›r. Bu yüzden yüzeyler sadece içe çökmekle kalmaz, ayn› zamanda daral›r. Partal, giriflin arka k›sm›nda bir uyku odas›ndan yoksun kalm›fl, fakat merkezi kemer üç pencereli bir salon
meydana getirmifltir. Her durumda, Sala
de los Abencerajes ve Sala de las Dos Her-
manas’ta zeminden bir ad›m yükseltilmifl
kemerli geçifllerle büyütülmüfl dramatik
etkili derinlemesine girintili yüzeyler vard›r.
Nasrî Mimarîsinde üçlü girinti standartt›r. Banyolarda mimarî (Sala de las Camas’taki niflli sedirin yan›nda konumlanan iki kemerle bölünmüfl banyoda oldu¤u gibi), yüzeyler üzerinde geri çekilmeler
olacak flekilde düzenlenmifltir. Ayn› flekilde, yüzeylerin herhangi birinin üzerine
düflen ›fl›k miktar› ile tan›mlanan Aslanl›
Avlu’da (Patio de los Leones) ve Kraliyet
Salonu’ndan (Sala de los Reyes) avluya
uzanan bölümde üçlü girinti çok aç›k flekilde görülür. Üç say›s› kayda de¤er görünüyor. Kuleler ve salonlar için modüler
bir oran rolü olmas›ndan ayr› olarak, üç
say›s› bir standart olmas›na ra¤men, sütunlu girifller üç, befl hatta yedi kemerden
meydana gelebilir. Salon de los Embajadores’te oldu¤u gibi duvarda aç›lan üçlü
boflluklar duvar›n yedi kat bölünmesine
neden olur. Sala de los Reyes’te bulunan
bir bölme ise Elhamrâ’da bulunan en
kompleks iç mekâna sahiptir ve en derin,
en çeflitli perspektifleri sunar.
Avluda Bile Eksenel
Kompozisyon Bask›nd›r
Modüler sistemin avlunun dörtkenar›nda
da yer ald›¤› Aslanl› Avlu gibi kemerli bir
avluda bile eksensel kompozisyon bask›n
kal›r. Ana aksta sundurma merkezî kemerin yerini al›r, fakat enine aksta daha büyük ve genifl kemerler eksenselli¤i vurgular ve perspektife odaklan›r. Kemerler ›fl›¤› filtreleyen geçirgen bir bölme olufltururlar, ayn› zamanda oldukça karmafl›k
bir kompozisyonun farkl› parçalar›n› ba¤layan ve birlefltiren bir ifllev de görürler.
Sundurmalar›n çat›s› yükselir ve Sala de
los Reyes’in üç piramidal çat›s›ndan farkl› bir aksta devam eder. Sundurmalar,
bafll›ca iki kule olan Sala de las Dos Hermanas ve Sala de los Abencerrajes’in kütlelerine karfl›n, kendi kütleleriyle kompozisyonu dengelerler. Fakat di¤er taraftan
avludaki ana aks›n görünür uzunlu¤unu
da k›salt›rlar.
Patio de Comares’te Sala de la Barca ana
salondan önce gelir fakat Sala de las Dos
Hermanas’ta ayn› ifllevdeki Sala de los Ajimeces onu takip eder. Di¤er taraftan, güzergâh›n enine elemanlar›n girifliyle yar›da kesilmesi prensibi ayn› kal›r. Bu durumda güzergâh, Sultan’›n gözde inziva
köflesi olan Mirador de Lindaraja’ya öncülük eder. Comares saray›nda Sala de la
Barca uyku odas› olmas›na ra¤men, Aslanl› Avlu’da Sala de los Ajimeces böyle
bir fonksiyona sahip de¤ildir. Comares
kompleksinin tek kraliyet yatak odas›, Sala de las Dos Hermanas’tan sa¤a ve sola
aç›lan, her birinde birer yatak bulunan,
yan yana iki bölüm olacak flekilde ayr›lm›flt›r.
Yöneticinin koltu¤u da ayn› flekilde eksenel olarak yerlefltirilmifltir. Geçici bir taht›n iki kap› aras›nda konumland›r›ld›¤›
Patio del Cuarto Dorado’da, sabit bir taht›n kuzey cephedeki nifl içerisine yerlefltirildi¤i Salon de Embajadores’te ve sultan›n dinlenme mekân› olan Mirador de
Lindaraja’da bu durumu gözlemleyebiliyoruz. Taht eksensel olmas›na ra¤men avluya ilerleyifl daima belli bir aç›yla oluyor.
Huzura yaklaflmay› isteyen daval› ya da
davac›lar, Patio del Cuarto Dorado’nun
kuzey-bat› köflesinde bulunan kap›y› kullanacaklard› ve bu kap› Comares giriflinin
Patio de los Arrayanes ile olan iliflkisi nas›l ise Cuarto Dorado avlusu ile ayn› tarz
bir iliflkiye sahiptir. Avlular›n Generali-
71
MÜHENDSLK
fe’teki s›ralamas›n›n L flekli oluflturacak
flekilde farkl› akslarda düzenlenmesi, tam
olarak Comares saray›n›nki gibidir. Bafllang›çtaki avlular ana avlunun aks›na dik
aç› yapmas› ana görünümde kararlaflt›r›lm›fl bir gerilim oluflturuyor. Bu durum,
Patio de los Arrayanes’e giriflin neden güneybat›dan de¤il de kuzeybat›dan oldu¤unu aç›kl›yor. Bu nedenle ziyaretçilerin
ilk izlenimleri, sultan›n görüflü istikametinde, avlunun güney cephesinin kuzeye
göre daha hofl oldu¤u yönündedir.
Yar›da kesilen ya da sürekli olmayan mekân, Elhamrâ’n›n plan›n›n anahtar sözcü¤üdür. Nasrî mimarîsi bölünmüfl ve daha
da alt bölmelere ayr›lm›fl mekânlar düflüncesi üzerine kurulmufltur. Sala de los
Reyes’te oldu¤u gibi. Bölümlere ayr›lma
sürecinde kare, dikdörtgeni takip eder.
Bu dikdörtgen ise, farkl› bir eksende baflka bir dikdörtgeni izler. Küp fleklindeki Salon de Embajadores, Sala de la Barca’n›n
E-W dikdörtgenini, o da Patio de los Arrayanes’in N-S dikdörtgenini takip eder. Ayn› düzenler Generalife’te de görülür. Bu
uygulaman›n baflka bir flekli Patio de los
Leones’te yer al›r. Dikdörtgen (Sala de los
Ajimeces) kareden (Mirador de Lindaraja)
önce gelmesine ra¤men, onun önünde de
daha büyük baflka bir kare (Sala de las
Dos Hermanas) yer al›r. Bölmeler en son
bölmeye ulaflana kadar birbiri ard›na gelir, böylece mimarî peyzaj içerisinde bir
zirveye ulafl›r; gerilimi rahatlama takip
eder. Mirador daima ekseneldir. Yapay
olan manzaray› sonland›r›rken, ayn› zamanda, do¤al olan baflka bir manzaray›
açar. Üç taraf› aç›kl›klar bulunan Mirador,
asl›nda üç adet görünüm açmak için bir
tanesini kapat›r.
72 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
‹slam Mimarîsinde Dekorasyon
Daima Formu Takip Eder
E¤er formun fonksiyonu takip etti¤i söylenebilirse, ‹slam mimarîsinde dekorasyon
daima formu takip eder. Nasrî sanat›nda,
duvar yaln›zca alç› örtüdür. Dekorasyonun amac› tam anlam›yla formun güzelli¤ini art›rmakt›r. Strüktür içerisinde çeflitli
kübik, piramidal ve prizmatik flekiller
kendilerini oluflturan yüzeylere ayr›l›rlar.
Küp kareye ve dikdörtgene, prizma ve
pramid üçgene dönüflür. Üçgenler, dikdörtgenler ve kareler duvar yüzeyini alanlara ve alt alanlara bölerler. Kübiklik, düzenli s›ralanm›fl yüzeylerden oluflan bir iç
mekân meydana getirir. Yatay veya düfley
parçalardan eklemlenmifl yüzeyler fleritleri veya panelleri, daha yukar› seviyelerde
üçgen s›ralar payanda kemerini oluflturur. Abencerrajes ve Dos Hermanas’in d›fl
mekân›ndaki gibi, tekrarlayan temel
strüktürü içten parçalayan çok yüzeyli üç
boyutlu cisimler ve döndürülmüfl kare flekiller ile mimarî kristalimsi bir görünüm
arzetmektedir.
Çini, alç› ifli veya petek iflleme. Tüm bu
motiflerin fonksiyonu gözü tuza¤›na düflürmek ve onu bir a¤ gibi sarmak. Bu yolla dekorasyon, izleyicinin ilgisini çekiyor
ve izleyici motifin derinliklerine dal›yor
ya da anlam›n› çözmeye çal›fl›yor. Böylece izleyici mimarînin bir parças› oluyor.
Bu sayede hem iç mekân ile d›fl mekân
aras›nda hem de iç mekân ile izleyici aras›nda bir iliflki kurulmufl oluyor. Bu durum, Elhamrâ’n›n neden di¤er binalara
göre izleyici üzerinde daha farkl› bir estetik etki b›rakt›¤›n› aç›klayabilir. ‹zleyicilerin tepkisi, rengin ortadan kalkmas›yla
zaafa u¤ramas›na ra¤men durum bu flekildedir. Genel etkinin bu temel bilefleni,
oda duvarlar›n›n süslü alt bölümlerinin
haricinde her yerde eksiktir. Buradan flöyle bir tahmin yürütebiliriz: Renk ayar›nda
›fl›¤›n nas›l bir etkisi olmas› gerekti¤i Nasrî zanaatkârlar taraf›ndan planlanm›flt›
ve bu kayda de¤er bir durumdu.
Kesin olarak, ›fl›¤›n etkisi alt›nda mimari
de¤iflecekti ve daha az dengeli olacakt›.
Mukarnas›n prizmatik merkezi ›fl›¤› k›rar
ve onu flafl›rt›r. Nasrî mimarîsinde ›fl›¤›n
aç›s› daima e¤iktir ya da endirekttir. Güneflin gökyüzündeki hareketine göre farkl› duvarlardaki motiflerin ayd›nlanmas›
ve belirginleflmesi birbirini izleyen bir süreç içerisinde devam eder. Detaylar gökyüzünün bulutlu ya da güneflli olmas›na
göre canl› veya cans›z flekilde hissedilir.
Bu flu anlama geliyor: Mimarî hiçbir zaman statik de¤ildi, aksine sürekli de¤iflkendi. Ifl›¤›n, özellikle de filtrelenmifl olan
›fl›¤›n fonksiyonu, durgun olan kütleye,
bahçedeki suyun yapt›¤› gibi, farkl› bir flekilde enerji vermekti.
Metamorfik bir mimari, ›fl›¤›n etkisi alt›nda de¤ifliyor. Petek fleklinde tonozlar gerçek bir petek gibi çokgen yüzeylerden
oluflturuluyor. Mukarnas›n prizmatik ortas› ›fl›¤› k›r›yor. Belirgin yüzeyler ve gölgede kalan içbükeyler mekân› ay›r›yor.
Bu yüzden hacim da¤›l›yor ve hacimsel
analiz yapmak imkâns›z oluyor. Sark›tlar,
kubbeden duvarlar›n düz yüzeyine geçifli
hafifletiyor. Madde, art›k durgun ve kat›
bir madde yerine, ak›c› ve hareketli bir
nesne olarak alg›lan›yor. Sala de las Dos
Hermanas’›n tavan›, seyirciyi içine çekecekmifl gibi duran bir mimarî kara delik
gibidir.
Sonuçta Elhamrâ, ancak ‹slamî felsefesinin terimleriyle aç›klanabilen nârin güzelli¤iyle bir örnek teflkil etmektedir. fiunu
biliyoruz ki böylesine nârin bir zerâfet,
Endülüslüler d›fl›nda herhangi bir toplum
taraf›ndan üretilememifltir.
* Ö¤retim Üyesi: Sakarya Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü,
** Mimar
SÖYLEŞ
Misyon sahibi bir yay›nevi
YEM yay›nlar› ülkemizde mimarlar ve mühendisler için bir k›lavuz. 1973’den
bu yana kesintisiz olarak bu alanda önemli bir bofllu¤u dolduran YEM
Yay›nlar›n› tan›mak amac›yla yay›nevi yöneticisi Gülçin ‹pek’le bir söylefli
gerçeklefltirdik.
Yap›-Endüstri Merkezi Yay›nlar›n› ve yay›n politikan›z› bize anlat›r m›s›n›z?
Gülçin ‹pek: YEM Yay›n 1973 y›l›nda yay›n›na bafllad›¤› YAPI Dergisi, ard›ndan yay›mlad›¤› Yap› Katalo¤u ve kitaplarla, o
günden bu yana kesintisiz olarak sürdürdü¤ü çal›flmalar›yla mimarl›k yay›nc›l›¤›
alan›nda önemli bir yere sahiptir. YEM Yay›n’›n kurulufl amac› Yap›-Endüstri Merkezi’nin misyonuna paralel olarak mimarl›k
ortam›na ve yap› sektörüne bas›l› yay›nlar› arac›l›¤›yla da kal›c› katk›larda bulun-
74 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
mak, yayg›n bir bilgi paylafl›m platformu
oluflturmakt›r.
Yap›-Endüstri Merkezi yay›nlar› ne tür
bir çeflitlili¤e sahiptir, ürünlerinizden söz
eder misiniz?
1973 y›l›nda yay›n hayat›na bafllayan YAPI Dergisi ile bafllad›¤›m›z süreli yay›n çal›flmalar›m›z TMMOB ad›na yay›n›n› üstlendi¤imiz Mimarl›k ve Ege Mimarl›k dergileri ile mimarl›k oda¤›nda sürüyor. YAPI
Dergisi, 37 y›ld›r kesintisiz olarak verdi¤i
hizmet ile Türkiye’de kendi alan›n›n en
uzun soluklu dergisidir.
‹lki 1975 y›l›nda yay›mlanan Yap› Katalo¤u bugün sanayici, malzeme üreticisi ile
yap› sektörünün mimar, mühendis, müteahhit vb. profesyonellerini hatta son
kullan›c›y› buluflturan, sektörde yayg›n
olarak kullan›lan, güvenilir bir baflvuru
kayna¤›d›r.
Yay›mlad›¤›m›z kitaplarla da odakland›¤›m›z alanlardaki akademik bilginin üreticisi ile bu bilgiye gereksinim duyan kitleyi
buluflturuyoruz. Mimarl›k, kent planlama, endüstri ürünleri tasar›m›, peyzaj tasar›m›, grafik tasar›m gibi bafll›klarda yay›n yap›yoruz.
Geliflen iletiflim teknolojileri ve yöntemlerine paralel olarak kurgulad›¤›m›z elektronik yay›nlar›m›z da mevcut. Bunlar
aras›nda öncelikle, Yap› Katalo¤u’nun sanal versiyonu yapikatalogu.com, sanal ortamda yay›mlanan mimarl›k müzemiz;
Sanal Mimarl›k Müzesi mimarlikmuzesi.org ile elektronik yay›nc›l›k alan›nda faaliyet gösterdi¤imiz yapi.com.tr, mimarizm.com haber portallarini sayabilirim.
Sanal Mimarl›k Müzesi, alan›nda flu anda
dünyada binas›z tek müze. Bu müze ayn›
zamanda Uluslararas› Müzeler Birli¤i
ICAM’e üye olan tek sanal müze, bu özelli¤i nedeniyle akademik çevrelerin oldukça ilgisini çekiyor. Müze, Türkçe ve ‹ngilizce olarak yay›nda. Sanal Mimarl›k Müzesi’ni yaflama geçirirken, ülkemizde henüz
var olmayan gerçek bir mimarl›k müzesinin ilk ad›m› olsun istedik ve bu konuda
da öncü olduk.
Sanal Mimarl›k Müzesi’nin nas›l bir format› var, nas›l çal›fl›yor?
Sanal Mimarl›k Müzesi, sanal ortamda
oluflturulmufl bir müzedir. Sanal Mimarl›k Müzesi Yap›-Endüstri Merkezi Yay›n
Bölümü bünyesinde faaliyetlerini sürdürür. ‹nternet ortam›n›n olanaklar›yla, 7
gün 24 saat, biletsiz, diledi¤iniz zaman
gezebilece¤iniz bir müze format›na sahiptir. Mimarl›k kültürünün yayg›nlaflt›r›lmas›n›, Türkiye’nin mimarl›k miras›n›n kay›t
alt›na al›narak bir envanter oluflturulmas›n›, dünyada ve Türkiye’deki güncel mimarl›k ve kentleflme sorunlar›na dikkat
çeken projeler üretmeyi ve bunlar› internet arac›l›¤›yla genifl kesimlere ulaflt›rmay› amaçl›yoruz. Sanal Mimarl›k Müzesi’nde yer alan sergi malzemesi araflt›rmac›lar›n hizmetine sunulmak üzere ayr›ca arflivleniyor ancak arflivlerin oluflmas›
zaman al›yor. Sergiler yoluyla oluflan arflivimizin kapsam› zamanla daha da geniflleyerek araflt›rmac›lar›n gereksinimi olan
bilgiye ulaflmalar›n› kolaylaflt›racak. Müzemizin faaliyetlerinde her müze gibi biz
de dan›flmanlardan yararlan›yoruz. Y›ll›k
sergi program› Dan›flma Kurulu üyelerinin önerileri de dikkate al›narak Müze Kurulu taraf›ndan yap›l›yor. Sanal Mimarl›k
Müzesi sergileri müzenin bilimsel ilkelerine ve tasar›m özelliklerine uygun olarak,
ziyaretçinin do¤ru bilgilenmesi, konsepti
do¤ru alg›lamas› amaçlanarak internet
ortam›n›n kendine özgü nitelikleriyle haz›rlan›yor.
Yazarlar›n›z kimlerden olufluyor, hepsi
meslekten mi?
Bizim yazar profilimiz profesyonel yazarlardan oluflmuyor; tematik bir alanda yani a¤›rl›kl› olarak mimari ve sanat konular›nda yay›n yapan bir yay›nevi oldu¤umuz için yazarlar›m›z esas olarak profesyonel mimarlar ya da ilgili e¤itim kurumlar›n›n akademik kadrolar›ndan olufluyor.
Bu özel durumun do¤al bir sonucu olarak
yeterli say›da özgün Türkçe kitap üretmekte zorlan›yoruz. Bu alandaki a盤› kapatabilmek için son y›llarda çeviri eserlere yöneldik. Çeviri kitaplarda da eksikli¤i
duyulan, gereksinimi hissedilen, Türkçe
literatüre kazand›r›lmas›n› gerekli gördü¤ümüz, odakland›¤›m›z alanda ç›kan kitaplar› da dünya literatürünü takip ederek yay›mlamaya çal›fl›yoruz.
Kitap üretim süreçlerinizden söz eder misiniz?
Temelde üç flekilde kitap üretiyoruz. Birincisi yay›mlanmak üzere bize öneri olarak getirilen kitap projeleri, ikincisi üretilmesine katk›da bulundu¤umuz, kimi zaman ön ayak oldu¤umuz kitaplar, üçüncüsü ise farkl› dillerden gerçeklefltirdi¤i-
miz daha önce de de¤indi¤im çeviri kitaplard›r. Bilginin üretilmesine katk›da bulundu¤umuz kitaplara örnek olarak Prof.
Do¤an Kuban’la gerçeklefltirdi¤imiz birkaç projeyi; ‘Kaybolan Kent Hayalleri Ahflap Saraylar’, ‘Osmanl› Mimarisi’ ve ‘Son
Osmanl› Baflkenti ‹stanbul’da Çeflmeler’
gibi kitaplar›m›z› verebilirim.
Prof. Kuban, 18. 19. yüzy›lda Bo¤aziçi’ni
süsleyen Ahflap Saraylarla ile ilgili projesini bizimle paylaflt›¤›nda biz bunu bir proje olarak ele ald›k, projelendirdik ve 1-1,5
y›l sürecek bir çal›flma için gerekli deste¤i
dönemin Kültür Bakanl›¤›’n›n da katk›lar›yla sa¤lad›k ve araflt›rma, söz konusu
süre içinde tamamland›, Do¤an Kuban
hocam›z›n projesi kitaba dönüfltü.
Benzer bir süreç ‘Osmanl› Mimarisi’ kitab›m›zda da yafland›. Bu tür kitaplarda
YEM Yay›n olarak araflt›rma ve yaz›m sürecinden bafllayarak her tür editoryal,
teknik ve maddi katk›y› sa¤l›yoruz.
Yay›nlar›m›z›n bir baflka özelli¤i de, resmi
ders kitaplar› kullan›lmayan mimarl›k e¤itiminde yard›mc› kitap niteli¤inde kitaplar yay›mlayarak mimarl›k ö¤rencilerine
gereksinim duyduklar› kitaplar› sunmak.
Kitaplar›m›z›n bir k›sm› üniversitelerde
akademik ö¤retim kadrosu taraf›ndan
yard›mc› ders kitab› olarak ö¤rencilere
tavsiye ediliyor.
>>
“Temelde üç flekilde kitap üretiyoruz. Birincisi yay›mlanmak
üzere bize öneri olarak getirilen kitap projeleri, ikincisi üretilmesine katk›da bulundu¤umuz, kimi zaman ön ayak oldu¤umuz
kitaplar, üçüncüsü ise farkl› dillerden gerçeklefltirdi¤imiz çeviri
kitaplard›r.”
75
SÖYLEŞ
Özel projelerde kitaplar› siz mi siparifl veriyorsunuz yoksa size gelen teklifleri mi
de¤erlendiriyorsunuz?
Her iki flekilde de oluyor. Bizim siparifl
verdiklerimiz de oluyor. “Osmanl› Baflkenti ‹stanbul’da Çeflmeler” kitab›n›n öyküsü
buna örnek. Biz konuya iliflkin bir kitap
yapma iste¤indeydik, biraz araflt›r›nca bu
konuda çal›flmalar› oldu¤unu bildi¤imiz
uzmanlar› saptay›p kendilerine çal›flmalar›n› kitaplaflt›rmak istedi¤imizi söyledik
ve böyle bir kitab›n ortaya ç›kmas›na ön
ayak olduk.
Ayn› flekilde “Osmanl› Mimarisi” de benzer bir süreçte hayata geçti. Befl y›l süren
bir çal›flman›n bir ürünü olan bu kitapla
Türk mimarl›k yaz›n›na, Prof. Do¤an Kuban’›n yar›m yüzy›l› aflan birikimini içeren önemli bir eser kazand›rd›k. Kitapta
sözü geçen 200 yap› 6 ay süren bir çal›flma ile foto¤rafland›, bütün çizimler özgün kaynaklar›ndan bu kitap için yeniden çizildi. Bu oldukça uzun soluklu ve
emek yo¤un çal›flmalar›n sonucundan oldukça memnunuz çünkü kitap hem yurtiçinde hem yurtd›fl›nda hak etti¤i ilgiyi
gördü. 2007 Mehmet Fuat Yay›nc›l›k Ödülü ile onurland›r›ld›. Bugünlerde Osmanl›
Mimarisi kitab›n›n yay›m haklar› Avrupal› bir yay›nc› taraf›ndan sat›n al›nd› ve kitab›m›z önümüzdeki günlerde uluslararas› pazarda da sat›fla sunulmufl olacak.
Ayn› flekilde Prof. Dr. Reha Günay’›n alan›nda özgün bir çal›flma olan “Sinan’›n ‹stanbul’u” kitab› da hem sanata ve mimariye ilgisi olan meslekd›fl› okur taraf›ndan,
hem de konunun uzmanlar› taraf›ndan
genifl bir ilgi gördü. Bu kitab›n özgünlü¤ü,
bir gezi rehberi niteli¤inde ‹stanbul’u bölge bölge Sinan’›n eserleri eflli¤inde gezdiriyor ve bilgi veriyor olmas›.
Ancak bu tip kitap üretim süreçleri oldukça maliyetli; ciddi oranda finansal destek
gerektiriyor. Biz de olanaklar›m›z›n elverdi¤i ölçüde bu tür projeleri de desteklemeye, ön ayak olmaya çal›fl›yoruz. Amac›m›z alan›m›zda Türkçe literatürü geniflletmek ve dilimizde üretilmifl özgün yap›tlar› da dünya literatürüne kazand›rmak.
Tematik bir yay›nevi olman›n zorluklar›
ya da avantajlar› nedir?
Tematik yay›nlar özel ilgi alan›na hitap
eder ve üretim süreçleri örne¤in edebi bir
roman›n üretim süreçlerinden tümüyle
farkl›d›r. Genel konu bafll›klar›na yönelik
yay›nlar üreten yay›nc›lardan yay›n üretme h›z›m›z, bask› adetlerimiz ve fiyatlar›m›z biraz daha farkl›. Bu durumun bir de
76 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
avantaj› var, o da belli bir alandaki nifl bir
yay›nevinin, genel bir bafll›¤a sahip yay›nevleri aras›nda hedef kitlesini bulmas›
ve farkedilmesi biraz daha kolay oluyor.
Di¤er yandan bizim en çok satan kitab›m›z›n tüm bask› adetleri toplam› bugün
iyi satan bir roman›n olsa olsa ilk bask›
adedi kadard›r. Tematik bir yay›nevi, okuma oran› oldukça düflük olan ülkemizde,
maalesef böyle k›s›tl› bask› adetleriyle yetinmek zorunda kalmaktad›r.
Da¤›t›m kanallar›n›z nelerdir?
G.‹: Yay›nlar›m›z›n tümünde ana da¤›t›m
kanal›m›z YEM Kitabevi’dir. YAPI Dergisi
için farkl› da¤›t›m kanallar› da kullan›yoruz ancak kitaplar için tek da¤›t›m kanal›m›z YEM Kitabevi’dir. YEM Kitabevi mimarl›k ve sanat konular›nda uzmanlaflm›fl bir kitabevidir. Fulya ve Befliktafl ma¤azalar›m›z›n yan› s›ra yemkitabevi.com
bugün art›k sat›fl hacmi aç›s›ndan üçüncü flubemiz durumunda. YEM Kitabevi
YEM Yay›n taraf›ndan üretilen kitaplar›n
sat›fl›n›n yan› s›ra, ülkemizde yay›nlanan
mimarl›k, flehircilik, yap›, peyzaj mimarisi, kültür-sanat vb. alanlarda üretilen kitaplar› da ilgilisine sunmaktad›r. YEM Kitabevi ayr›ca yurtd›fl›ndan alan›yla ilgili
çeflitlilik aç›s›ndan zengin bir kitap seçkisini de okura sunmaktad›r. Kitabevimiz
bu kitaplar› yurtd›fl› ile ayn› fiyatta sat›fla
sunmaktad›r.
>>
Bizim en çok satan kitab›m›z›n
tüm bask› adetleri toplam› bugün
iyi satan bir roman›n olsa olsa ilk
bask› adedi kadard›r. Tematik bir
yay›nevi, okuma oran› oldukça
düflük olan ülkemizde, maalesef
böyle k›s›tl› bask› adetleriyle
yetinmek zorunda kalmaktad›r.
>>
Yay›nlar›m›z›n tümünde ana
da¤›t›m kanal›m›z YEM
Kitabevi’dir. YAPI Dergisi için
farkl› da¤›t›m kanallar› da
kullan›yoruz ancak kitaplar için
tek da¤›t›m kanal›m›z YEM
Kitabevi’dir.
‹leriye dönük hedefleriniz nedir?
Yay›n yelpazemizi mimarl›k ve yap› ile
iliflkili di¤er disiplinlerle geniflletmeyi düflünüyoruz. Bugüne de¤in daha çok mimarl›k ve sanat odakl› yay›n yapt›k. Bugün art›k sektörümüz d›fl›nda çok farkl›
kesimlerin gereksinimlerini karfl›layan, ilgisini çeken yay›n›m›z var. Örne¤in “Çocuklar için Sanat” adl› kitab›m›za çocuklar›na yönelik, dilimizde s›n›rl› say›da nitelikli yap›t bulabilen aileler oldukça ilgi
gösterdi. “Anadolu Antik Tiyatrolar›”, “Osmanl› Mimarisi”, Mimar Sinan’a iliflkin kitaplar›m›z gibi entelektüel ilgiye de hitap
eden yay›nlar›m›zla alan›m›z›n d›fl›nda
bir okur kitlesiyle de bulufluyoruz.
Özetle YEM Yay›n’›n Yap› Katalo¤u ile bafllayan serüveni, daha sonra dergiler, kitaplar ve elektronik yay›nlar da eklenerek,
sürekli geniflleyerek devam ediyor.
YEM Yay›n’›n haz›rlad›¤› yay›nlar›n fark›,
k›rk y›l› aflk›n süredir yap› ve mimarl›k
alan›nda hizmet veren Yap›- Endüstri
Merkezi’nin deneyimi, bilgi birikimi ve uzmanl›¤›n›n ürünü olmalar›d›r.
MAKALE
Ülker’den üç yönetim dersi
Sabri Ülker 90’a yaklaflan yafl›na ra¤men hala ifline
odaklanan, iflini çok önemseyen biridir. Ama o ifline
odakland›¤› kadar inanc›na da odaklanan rasyonel bir
mistikti.
> Mustafa Özel
S
abri Ülker ile çal›flmaya bafllad›¤›mda ben 33, o 66 yafl›ndayd›. On
y›l kadar yak›n›nda bulundum.
Rasyonel bir mistikti. Son arad›¤›mda,
“Efendim, müsaitseniz yar›n sabah gelmek istiyorum” demifltim. Cevab›: “Saat
kaçta geleceksin? Program›ma bir bakay›m, sana dönerim.” Befl dakika sonra
arad›¤›nda flöyle diyordu: “Yar›n dokuzda
üretim toplant›s› var; ona kat›lmam lâz›m!” Oysa yafl› doksana yaklafl›yordu; aktif yöneticilikten kopal› çok olmufltu. Buna ra¤men, gününün plan›n› eski tarzda
yapmaya devam ediyordu. Fabrikaya gidip, tek tek birim müdürlerini ça¤›r›yor;
onlara ecel terleri döktürten sorular soruyor ve tatminkâr cevap veremeyenleri nazikçe azarl›yordu.
Di¤er yandan, rasyonelli¤ini aflan mistikli¤i de sürüp gidiyordu. Merhum Süleyman
Kaya Bey yan›na gitti¤inde, “Anlat bakal›m, neler yap›yorsunuz?” diye sormufl.
Süleyman Bey, “Allah'a hamd olsun; Ülker
çok büyüdü” deyince, Sabri Bey adeta
patlam›fl: “Sus! Büyük olan yaln›z Allah't›r. Ne demek Ülker büyüdü? Siz iflinize bak›n. Öyle boyunuzdan büyük laflar
etmeyin!”
Sabri Bey’den Üç Önemli Ders
Sabri Ülker Bey'den ö¤rendi¤im üç k›sa
dersi, birer darb›mesel havas›nda özetlemek istiyorum:
Birinci Ders: Tekkeyi bekleyen çorbay›
içer. Bunu mistik ba¤lamda söylenmifl bir
söz sanmay›n. Yahut sadece öyle sanmay›n! Sabri Bey s›k s›k flöyle derdi: “‹flinize
odaklan›n; baflka ifllerin cazibesi sizi
ayartmas›n. Tan›d›¤›m ifladamlar›n›n bir
k›sm›, sektörleri biraz dara girince, hemen tas› tara¤› toplay›p daha çekici gözüken ifllere dald›lar. Tabiat›yla, birço¤u muvaffak olamad›. Davulun sesi uzaktan hofl
gelir. Her mesle¤in püf noktalar› vard›r.
Bunlar› üç befl günde ö¤renemezsiniz.
Bisküvi ifli yapan baz›lar›, zamanla ifli b›rak›p bez al›p satmaya bafllad›lar. Fakat
hamur iflinden kumafl ifline geçmek öyle
78 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
kolay de¤ildir. Pek az kifli ifl de¤ifltirdi¤inde muvaffak olmufltur.”
Odaklanma, Sabri Ülker için temel bir de¤er; adeta bir erdemdi. 1993 y›l›nda, Ülker henüz kek ifline girmifl de¤ildi. Bir
Amerikan firmas›yla lisans anlaflmas›
yapmak için aylar süren görüflmeler yapm›fl, fakat flirketi Türkiye pazar› için makul bir fiyata raz› edememifltik. Bir ara
Sabri Bey, benim tahmin ve tahammül
edemeyece¤im kadar yüksek bir bedele
bile evet der gibi olunca, dayanamayarak:
“Efendim, biz Ülker'de bunlardan daha iyi
kek yapar›z. Niçin bu kadar yüksek bir bedel ödeyelim?” deyivermifltim. Cevab› bilgeceydi: “Do¤ru. Biz istersek bunlardan
daha iyi kek yapabiliriz. Fakat kekle u¤rafl›nca, bisküvi yapmay› unuturuz!”
‹kinci Ders: Dürüstlük kazanç kap›s›d›r.
Dünya ve ahiret ay›r›m› her halde s›n›rl›
zihin gücümüzün eseridir. Normalde, iki
de¤il bir hayat›m›z vard›r. Dünya hayat›
dedi¤imiz dönem, k›sa süreli bir geçiflten
ibaret. “Bir a¤ac›n gölgesinde verilen k›sa
bir mola.” O halde, insanî vas›flar›m›z›n
etkisi hem molada, hem mola sonras›
(mahiyetini kavramaya güç yetiremedi¤imiz) hayatta karfl›m›za ç›kacakt›r. Dürüstlük de temel bir manevî nitelik oldu¤undan, as›l meyvesini mola sonras›nda verecektir. Fakat Max Weber'in Protestan ahlâk›na dair tezinde de vurgulad›¤› gibi,
dürüstlü¤ün bu dünyadaki meyvesi de
gayet göz al›c›d›r. Bunu Sabri Bey'in, Ülker'in 50. Y›l kutlama töreninde anlatt›¤›
flu olayda çarp›c› biçimde görebiliyoruz:
1958 devalüasyonundan sonra, ülkede temel meta fiyatlar› s›k s›k yükselmekte, dolay›s›yla sanayiciler de ürünlerine boyuna zam yapmaktad›r. 27 May›s darbesinden birkaç ay önce, her nas›lsa çok yükselen un fiyat› hükümet karar›yla geri çekilmifl, dolay›s›yla elinde unlu mamül bulunanlar zarara u¤ram›fllar. Sabri Ülker, bütün toptanc›lar›na kendi el yaz›s›yla birer
mektup gönderip, ellerindeki bisküvi miktarlar›n› bildirmelerini istemifl. Mevcut
sto¤u tespit ettikten sonra, eski (yüksek)
bisküvi fiyat›yla yeni (düflük) fiyat aras›ndaki fark› hesaplam›fl ve bu fark› her bir
toptanc›n›n bir sonraki sipariflinden düflmüfl. Böylece toptanc›lar, kendileri için
önemli olabilecek bir zarardan kurtulmufllar.
Peki, çevremizde maalesef çok s›k rastlanmayan bu dürüst davran›fl›n, bu "iyili¤in"
dünyevî kâr› ne olmufl? Onu da flöyle anlat›yor Sabri Bey:
27 May›s darbesinden sonra, ortal›¤a flöyle bir laf yay›ld›: “‹htilalciler fiyatlar›n düflmesini emretmifller! Yak›nda fiyatlar düflecek!” Piyasalar b›çak gibi kesilmifl. Anadolu tüccar› kesesinde banknotlar›yla ‹stanbul'a gelmifl olsa bile, fiyatlar›n düflmesini bekliyor, mal alm›yor. Tabii, bizim
bunlardan haberimiz yok, çünkü sat›fllar›m›z neredeyse ikiye katlanm›fl. Sonradan
iflittik ki, kumafltan züccaciyeye kadar
hiçbir yerden mal almayanlar, “Bofl dönmektense bisküvi alal›m, nas›lsa Sabri
Bey fiyatlar düflse bile zarar›m›z› öder” diyorlarm›fl!
Lider Yönetici Maneviyat› Güçlü Oland›r
K›ssadan hisse: Lider yönetici, maneviyat›
güçlü oland›r. Sadece maddî hesaplarla
baflar›ya ulafl›lamaz!
Üçüncü Ders: Baflar›, iyi planlama ile inatç› uygulaman›n çocu¤udur. Ülker grubu
on y›lda yaklafl›k on misli büyüdü. Genelde, ana odaktan fazla sapma olmadan
gerçekleflti bu büyüme. Arada bir (otomotiv gibi) baz› alakas›z sektörlere girildiyse
de, çabuk dönüldü. (“Zarar›n neresinden
dönseniz kârd›r!”) Bu büyüleyici geliflme
tesadüf veya flans eseri de¤ildir. Daha
1990'l› y›llar›n bafllar›nda, 1995, 2000 ve
2005 y›llar›n›n ana hedefleri belirlenmifl
gibiydi: 1995'e kadar ya¤ ve früktoz (fleker), 2000 y›l›na kadar süt, 2005 y›l›na kadar ise dondurma ve gazl› içecek alanlar›na girmek. Vakitsiz yat›r›m taleplerine,
Sabri Bey hep kulaklar›n› t›kard›. “Efendim, yaz›n s›caklar bafllay›nca bisküvi ve
bilhassa çikolata tüketimi azal›yor. Bu y›l
dondurma ifline bafllasak m›?” diye sordu¤umda, kulaklar›ma alt›n küpe olan flu cevab› vermiflti: “Süte hâkim olamayan,
dondurma yapamaz evlad›m!”
Planlamay› etkili uygulama takip etmelidir. Bir gün kendi aram›zda baz› yönetici
arkadafllar› de¤erlendirirken, toplant›larda pek konuflmayan, fikrî katk›s› s›n›rl›
bir arkadafl› hafif yollu elefltirir gibi olmufltum. Cevab› harikayd›: “Hakl›s›n. Kafas› hiç çal›flm›yor gibi gözükür. Asl›nda
beyni her söyleneni sünger gibi emer. Tatbikatta ise çok inatç›d›r. Bize böyle yöneticiler de lâz›m. Herkes fikir üretirse, mal›
kim üretecek?”
STK TANITIM
‹ZODER yal›t›m bilinci oluflturuyor
Is›, su, ses ve yang›n yal›t›m› ile ilgili kamuoyunu bilinçlendirici çal›flmalar›
ile tan›d›¤›m›z ‹ZODER 223 Firman›n çat› örgütü konumunda. 1993’ten beri
yal›t›m konusunda çal›flmalar yapan ‹ZODER Eko-Kredi uygulamas› ile hem
sektörel canl›l›¤› hem de yal›t›m›n yayg›nlaflmas›n› amaçl›yor.
> Fatih Göksu
üresel Is›nmadan, enerji verimlili¤ine ve hatta kentsel hava kirlili¤ine kadar pek çok çevresel sorunun
ard›nda yal›t›m olgusu var. Ama Yal›t›m
ayn› zamanda enerjinin verimli kullan›lmas›, binalar›n su s›zd›rmas› nedeni ile
ekonomik ömrünün erken tamamlamas›na katk› sa¤lad›¤› ve yang›n güvenli¤i ile
de yang›nlar›n verdi¤i ekonomik ve sosyal
zararlar› giderdi¤i için hem ülke ekonomisine önemli bir katk› sa¤l›yor, hem de insan yaflam›n› risklere karfl› güvenli k›l›yor.
Ülkemizde yal›t›m bilincinin güçlü oldu¤u söylenemez, tam da bu nedenle
1993’ten beri bu bilincin oluflmas› için çabalayan bir kurum var ‹ZODER. ‹ZODER
flu s›ralar yal›t›m bilincinin yayg›nlaflmas› ve bu yönde sektörel bir canlanma yaratarak krizin etkilerini
azaltmay› hedefleyen Eko-Kredi
uygulamas› ile kamuoyunun gündeminde yer al›yor
‹ZODER yal›t›m konusunda kamuoyunu ve sektörü bilgilendirmek, bilinçlendirmek üzere faaliyet gösteren,
›s› su ses ve yang›n yal›t›m malzemesi
üretici, sat›c›, uygulay›c› ve ithalatç›lar›n› ayn› çat› alt›nda toplayan bir dernek.
Derne¤in kurulufl amaçlar› flöyle s›ralanabilir.
K
halk›n bilinçlendirilmesi ve gerekli duyarl›l›¤› sa¤lamak,
• Son teknolojik geliflmeleri üyelerimize
bildirerek onlar› teknik konularda bilinçlendirmek,
• Yal›t›m bilincinin geliflimini sa¤layarak
çevre kirlili¤ini önlemek,
• Seminerler, yay›nlar ve di¤er aktivitelerle yal›t›m konusunda bilgi kayna¤› olmak,
• Yal›t›m› ilgilendiren her konuda ve gerekli yasal düzenlemelerin yap›lmas› gibi
konularda resmi makamlarla diyalog halinde olup ülkemizde yal›t›m›n ça¤dafl ülkeler seviyesine
getirilme-
• Is› yal›t›m› konusunda ülke çap›nda
enerji ve döviz tasarrufu sa¤lanmas›,
• Ses yal›t›m› konular›nda yetkililerin ve
toplumun dikkatini çekmek ve gerekli önlemlerin nas›l al›nabilece¤ini göstermek
bu suretle insan sa¤l›¤›n›n korunmas›na
katk›da bulunmak,
• Su yal›t›m› konusunda uygulamalar›n
teknik kurallara uygun olarak yap›lmas›n›
temin etmek, insanlar›n daha konforlu ve
sa¤l›kl› mahallerde yaflama ve çal›flmalar›n›n temini için kal›c› çözümler getirmek,
• Yang›n yal›t›m› konusunda sektörün ve
si için
her türlü çaba ve katk›y› koymak,
• fiartnameler, yöntemler ve kurallar gelifltirip uygulayarak yal›t›m›n kalite performans›n› gelifltirmek,
• Ortak konulardaki amaçlara ulaflmak
için di¤er sektör gruplar› (üniversiteler,
vak›f ve dernekler, müteahhitler, kamu
kurulufllar›, vb.) ile iflbirli¤i yapmak,
• Sektörün görüfllerinin kamu kurum ve
kurulufllar› nezdinde temsilcisi olmak,
• Bilim adamlar› ve ö¤retim üyeleri ile ifl-
80 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
birli¤i yaparak kamuoyunu yal›t›m konusunda bilinçlendirmek,
Yal›t›m Bilinci Çok Düflük
Dünya ülkeleri ile karfl›laflt›¤›m›zda Türkiye’de yal›t›m bilinci hakk›nda kamuoyunun yeterli bilgiye sahip oldu¤unu söylememiz oldukça zor. ‹flte bu noktada ‹ZODER birçok alanda yal›t›m bilincini artt›rmaya yönelik çal›flmalar yürütmekte. ‹lk
ve en önemlisi iletiflim kanal› oldu¤undan. 2 y›ll›k 4 periyotta planlanan iletiflim
kampanyalar›n›n 2. periyodu bitmek üzere.
Bu zaman zarf›nda yaz›l› - görsel bas›n,
reklâm mecralar› olmak üzere üye firmalar›n sponsorluk destekleri ile “yal›t›m yat›r›md›r” kampanyas›n› yürütmekteyiz.
Sektöre, kamuya, sanayicilerimize ve
en önemlisi nihai tüketiciye yönelik
bilinç oluflturacak çal›flmalar gerçeklefltiriliyor.
‹ZODER 1993 y›l›nda kuruldu¤unda yal›t›m sadece sanayiciler ve
sektör temsilcileri (mimarlar, mühendisler) taraf›ndan biliniyordu.
‹ZODER’in 2008 y›l›nda yapt›rd›¤›
tüketicinin yal›t›m konusunda bilinç
düzeyini ölçmeye dönük “alg› araflt›rmas›”na göre tüketici yal›t›m konusunda oldukça bilinçlenmifl görünüyor. Tüketiciler
art›k tasarrufun, enerji verimlili¤inin önemini kavram›fl olarak uygulama yapt›r›yor. Bu veriler de iletiflim kampanyalar›n›n, sanayicinin ve ana bayilerinin deste¤i ile baflar›l› oldu¤unu gösteriyor.
Yal›t›m olgusu önemli. Çünkü enerji verimlili¤i ve güvenli¤i gibi boyutlar› ile gelece¤imizi yak›ndan ilgilendiriyor.
Günümüz dünyas›nda enerji; ekonomik,
sosyal ve hatta siyasal içerikli politikalar›n oluflturulmas›nda belirleyici rol oynuyor. Enerji; ayn› zamanda ülkelerin sosyal
ve ekonomik kalk›nmas› için de temel girdi konumunda. Bu nedenle, enerji sektö-
rü, dünyada öncelikli sektörler aras›ndaki
yerini alm›fl durumda.
Dört mevsimi yaflayan ülkemizde, ›s›tman›n yan› s›ra so¤utma ihtiyac› da gün geçtikçe art›yor. Konutlarda; kaybedilen veya
kazan›lan enerjinin büyüklü¤ü, ›s›tma veya so¤utma amac› ile tüketilen enerji miktar›n› belirledi¤inden, enerji tasarrufu
sa¤lamak için yaflad›¤›m›z alan›n ›s› kayb›
veya kazanc›n› azaltmak gerekiyor.
‹nsanlar›n yaflam kalitesinden ve konforundan ödün vermeden, enerji tasarrufu
sa¤lamak için alabilecekleri en önemli ve
birinci öncelikli önlemlerden biri ›s› yal›t›m›. Etkin bir ›s› yal›t›m›n›n yap›lmad›¤›
binalarda, enerji tüketimi çok fazla oluyor. Araflt›rmalar, etkin bir ›s› yal›t›m› ile
yap›larda ortalama % 50 enerji tasarruf
edilebilece¤ini ortaya koyuyor. Enerjinin
verimli kullan›lmas›, çevre kirlili¤ini önlerken do¤al yaflama da katk› sa¤l›yor.
Son y›llardaki çevre problemlerinden baz›lar›n›n, do¤rudan enerji kullan›m› ile
ba¤lant›l› olmas› nedeniyle; dünyan›n yeni tan›flt›¤› sürdürülebilirlik kavram›n›n
en etkin oldu¤u alan da, enerji sektörü.
Sürdürülebilir enerji yaklafl›m›, toplumun
tüm kesimlerinin gereksinimi olan enerjiyi; ucuz, güvenilir, temiz ve kesintisiz sa¤land›¤› politika, teknoloji ve uygulamalar›
kaps›yor. Bu kapsamda dünyada oldu¤u
gibi, ülkemizde de bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklar›na olan ilgi artmakta,
di¤er yandan da, enerjinin verimli kullan›m› bir zorunluluk olarak gündeme gelmektedir.
Dolays›yla enerji tasarrufu sa¤lamak için,
istenmeyen ›s› kay›plar›n›n veya ›s› kazançlar›n›n azalt›lmas› gerekmektedir ki;
bunun yolu da; ›s› yal›t›m›ndan geçiyor.
Bir sistemi çevreleyen bileflenler üzerinden geçen enerji miktar›n› s›n›rland›rmak, ancak yeterli düzeyde yap›lan ›s› yal›t›m› ile mümkündür.
Ekonomik yönüyle, ülkemizdeki konutlar›n enerji bilânçosu incelendi¤inde, verimsiz kullan›lan enerjinin boyutlar›n›n
oldukça yüksek oldu¤u söylenebilir. Türkiye, geçen y›l yaklafl›k 45 milyar dolar
enerji faturas› ödedi. Bunun 12 milyar dolar› konutlar›n ›s›nmas›na gitti..
Yal›t›m Tasarruf Sa¤l›yor
Türkiye’de tüketilen enerjinin %30’unun
binalarda harcand›¤› ve binalarda tüketilen enerjinin de büyük k›sm›n›n ›s›tma ve
so¤utma amaçl› oldu¤u göz önüne al›n›rsa, binalarda uygulanacak ›s› yal›t›mlar›
ile büyük enerji tasarrufu sa¤lama potansiyeline sahip.
81
SÖYLEŞ
>> Envantere konu olan 225 firman›n toplam istihdam› 14.130
kifli olarak saptanmaktad›r.
>> Üreticiler aras›nda en çok
istihdam yapabilen “yal›t›ml›
cam üniteleri üreticileri firmalar›d›r. Sadece cam üniteleri
alan›nda 9.200 kifli istihdam
etmektedir.
>> Sektörde en çok istihdam
oran› sat›c› ve sat›c› uygulay›c›
firmalard›r. Toplam 44.000
kifliyi istihdam etmektedir.
>> 2007 y›l› yal›t›m sektörü üretim hacmi 2.228.846.000 $’d›r.
>> 2007 y›l› yal›t›m sektörü
toplam iç Pazar büyüklü¤ü
3.051.000.000 $ d›r.
>> Sadece ›s› yal›t›m›n›n
591.792.000 $ Pazar pay› bulunmaktad›r.
>> Su yal›t›m›n›n 361.347.000$
Pazar pay› bulunmaktad›r.
>> Yal›t›m sektörü toplam ihracat’› 102.308.000.000 $ d›r.
Yal›t›m sektörü toplam ithalat’›
172.000.000.000 $ d›r.
>> Türkiye’de 18 milyon bina
bulunmaktad›r. Bu binalar›n
%90’› yani 16 Milyon bina
yal›t›ms›zd›r.
>> Türkiye’de ki tüm binalar
yal›t›m yap›lsayd› 6.4 Milyar
dolar ekonomiye katk›s› olacakt›r.
82 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Is› yal›t›m› binalar›n; çat›lar›na, d›fla veya
garaj, depo gibi kullan›lmayan bölümlere
bakan duvarlar›na, toprak veya içerisinde
yaflanmayan mahaller ile daireleri ay›ran
döflemelerine, tesisat borular› ile havaland›rma kanallar›na yap›l›yor. Ayr›ca özel
kaplamal› yal›t›m cam› üniteleri ve yal›t›ml› do¤ramalar kullan›larak k›fl›n pencerelerden oluflan ›s› kay›plar› azalt›l›r, yaz›n binaya günefl ›s›s› girifli s›n›rlan›yor. Böylece
›s›tma ve so¤utma için harcanan enerjiden
tasarruf sa¤lan›yor.
Avrupa’da yal›t›m malzemesi tüketimi kifli
bafl›na 0,7 m3 iken, Türkiye’de ise bu miktar henüz 0.1m3. Bu rakamla, Türkiye Avrupa’ya göre, 7 kat geride. Avrupa Birli¤i ülkelerinde konutlarda ›s›tma ve so¤utma
için izin verilen y›ll›k enerji tüketim limiti
ise ortalama 50 kwh/m2 iken, ülkemizde
2008 y›l›nda revize edilen standarda göre,
bu miktar 130 kwh/m2 oldu. Bu karfl›laflt›rma da ülkemizde, Avrupa ülkelerine göre
2,5 kat daha fazla enerji tüketildi¤ini görmem mümkün.
Yal›t›m›n sa¤lad›¤› yaklafl›k %50-%70 enerji tasarrufu oldukça büyük bir orand›r.
Ama ne yaz›k ki ülkemiz, yal›t›m bilinci eksikli¤i nedeniyle her y›l milyarlarca dolar
kaybetmekte. Tekni¤ine uygun olarak yap›lan ›s› yal›t›m› uygulamalar› ile binalarda
ortalama %50 oran›nda daha az yak›t tüketerek ›s›tma ve so¤utma sa¤lanabiliyor. Kay›plar, binan›n yal›t›ms›z duvarlar›ndan,
pencerelerinden, çat›s›ndan ve zemininden olufluyor. Binan›n bir bölümüne yal›t›m yapt›r›p baflka bölgesine yapt›rmamak
ise do¤ru bir uygulama de¤il; zira yal›t›m›n
bir bütün olarak de¤erlendirilmesi gerekiyor ki ancak o zaman verimli bir uygulama
ortaya ç›kabiliyor. Is› yal›t›m› için harcanan para 3–5 y›l gibi bir sürede kendisini
amorti ediyor. Is› yal›t›m› biter bitmez ›s›tma ve so¤utma için harcanan faturalar en
az yar›ya düflüyor ve verimlilik bafll›yor.
Türkiye’deki tüm yap›lara, standartlara uygun olarak ›s› yal›t›m› yap›lmad›¤› için her
y›l yaklafl›k 6,5 milyar dolar› havaya savuruyoruz.
Türkiye’de yal›t›m sektörü, çözüm bekleyen önemli sorunlar› olan, ancak bunun
yan› s›ra büyüme yolunda büyük f›rsatlara
sahip bir sektördür. Sektörün sorunlar›n›n
çözülmesi ve f›rsat sa¤layacak stratejilerin
oluflturulmas›yla, yal›t›m sektörü parlak
bir gelece¤e sahip olabilir. Bu anlamda ‹ZODER olarak gelecek planlar›m›z› belirlerken
mevcut durumu göz ard› etmeden, sektöre
yenilik ve canl›l›k katacak projeler üzerinde
duruyoruz. Bu projelerden en önemlisi ‘Ya-
>>
Türkiye’de yal›t›m sektörü, çözüm
bekleyen önemli sorunlar› olan,
ancak bunun yan› s›ra büyüme
yolunda büyük f›rsatlara sahip bir
sektördür.
l›t›m Kredisi’ uygulamas›d›r. Özellikle kriz
süreçlerinde tasarruf veya verimlilik sa¤layan yal›t›m sektörünün önü aç›lmal›d›r.
Eko-Kredi ile Yal›t›m›n Artmas› Bekleniyor
Yal›t›ma olan talebi art›rmak ve kamuoyunu teflvik etmek amac› ile ‹ZODER fiekerbank ile haz›rlad›¤› bir kredi paketi oluflturdu. Ev ya da apartmanlar›na yal›t›m yapt›rmak isteyenler ‹ZODER teknik dan›flmanl›¤›yla 12 aya kadar 0 faiz ve 0 komisyon ile
eko kredi paketinden yararlanabiliyorlar.
Sektörde apartman yöneticilerine verilen
ilk kredi olma özelli¤ini tafl›yan Eko kredi
Yal›t›m, sektörün çat› örgütü ‹ZODER’e üye
firmalara ba¤l› olarak çal›flan 700’ü aflk›n
bayi ile birlikte ‹ZODER teknik dan›flmanl›k
hizmeti ile sunuluyor.
‹ki ayd›r uygulanan EKO kredi Yal›t›m paketinden 900 bin TL’yi aflan miktarda kredi
kullan›ld›. 200’den fazla hane EKO kredi Yal›t›m kredisinden yararland›. Eko-kredi Yal›t›m kapsam›nda yer alan, Apartman Yönetimlerine verilen kredi uygulamas›nda ise
son iki ayda bankan›n kulland›rd›¤› kredi
tutar› 500 bin TL’yi aflt›. Apartman Yönetimlerinin EKO kredi ile kredilendirilmesi
baflvurular›nda ise Ankara ve Zonguldak illeri, ilk s›rada yer ald›. Bu kredide ise en
çok 24 ayl›k vade tercih edildi. Bu veriler
do¤rultusunda ‹ZODER-fiekerbank iflbirli¤i
ile haz›rlanan eko-kredi paketine olan talebin her geçen gün artt›¤›n› söyleyebiliriz.
MAKALE
Bilgi yönetimi ile iflletmelerde
stratejik yönetim ve planlama
>> Ali K›l›ç
Günümüz iflletmelerinin bu de¤iflime ayak uydurmalar›, esnek ve kat›l›mc› bir
yönetim sergileyebilme kabiliyetleri ile do¤ru orant›l›d›r. Kendi çal›flanlar›n›n
hatta müflterilerinin entellektüel sermayesinden faydalanamayan kurulufllar,
baflar› flans›n› her geçen gün yitirmektedirler
G
ünümüz ekonomik ortam›nda, iflletmeler giderek daha
zor bir pazarda rekabet etmektedirler. Rekabet son derece zor ve dünyan›n her yerinden gelebilmektedir. Esneklik ve h›zl› yan›t verme iflletmeyi ve süreçleri destekleyen bilgi
teknolojileri ortam›nda hayati önem tafl›maktad›r. CEO’ lar, çal›flanlar›n, müflterilerin ve ifl ortaklar›n›n, yenilikçi çözümler ve
ürünleri oluflturmada pay sahibi olmalar›n›n yollar›n› aramaktad›r.
Tüm bu zorluklara bir de, daha h›zl›, daha iyi, daha uygun maliyetli ürün ve hizmetler sunma bask›s›n› ekledi¤inizde, iflletmelerin daha h›zl› ve daha iyi karar almas›, risk azaltmas›, temel yeniliklerden azami flekilde yararlanmas› ve yat›r›m getirisini artt›rmas› gerekiyor. Daha az kaynak ile daha fazlas›n› yapmak için
amans›z bir mücadele var.
Günümüz iflletmelerinin bu de¤iflime ayak uydurmalar›, esnek
ve kat›l›mc› bir yönetim sergileyebilme kabiliyetleri ile do¤ru
orant›l›d›r. Kendi çal›flanlar›n›n hatta müflterilerinin entellektüel
sermayesinden faydalanamayan kurulufllar, baflar› flans›n› her
geçen gün yitirmektedirler. Yöneticilerin, kurumlar›n›n rekabet
gücünü korumalar›, günden güne iyilefltirme ve kazanç sa¤layacak yollar› bulmalar› kolay olmamaktad›r.
“Önümüzdeki y›l ülkede bir devalüasyon yaflan›rsa kurum ne yapacak, nas›l davranacakt›r?”
“E¤er hükümetin ekonomik program› yürümez ise bu durum iflletmelere nas›l yans›yacakt›r?”
“Müflteri memnuniyeti için ilerideki y›llarda ne tür bir yöntem
takip edilecektir?”
Stratejik Planlama Gerekli
Yukar›da temsilen verdi¤imiz sorulara ve benzerleri gibi birçok
soruya cevap vermek, günümüzde gittikçe zorlaflmaktad›r. Benzer flekilde, ürün ve hizmetlerin üretimi ve pazarlamas›yla ilgili
pek çok stratejik soruda gündeme gelmektedir. Bu türden sorular›n cevapland›r›lmas› ve tüm çal›flanlar› ba¤layan stratejilerin
ve temel de¤erlerin tespit edilmesi kolay olmamaktad›r. Böylesi
belirsizlikler alt›nda müesseselere yön verici stratejilerin üretilmesi ve bu stratejilerin tüm organizasyon taraf›ndan benimsenmesi, uygulamaya konulmas› ve takip edilmesi, kurumlar›n üst
düzey yöneticilerinin temel görevlerindendir. Bu görevlerin etkin olarak yap›labilmesi için yöneticilerin kurumlar›n›n stratejik
planlar›n› oluflturmalar› ve gerekli stratejileri belirleyerek bunlar› benimsemifl olmalar› gerekmektedir. Bunu belirlemek için yap›lan çal›flmalar stratejik planlama kapsam›nda düflünülmektedir.
Stratejik yönetim ve planlaman›n en önemli ayaklar›ndan birisi,
yöneticilerin kendi kurumlar›n› yak›ndan bilmeleri ve tan›malar›d›r. Kurumun içinde bulundu¤u sektör, teknolojik geliflmeler,
müflteri ve rakipleri hakk›ndaki bilgileri etkin strateji gelifltirmenin vazgeçilmez elemanlar›ndand›r. Onun için kurumun sahip
oldu¤u entellektüel birikim ve bilgi düzeyinin sürekli iyilefltirilmesi, güncellenmesi, korunmas› ve birlikte kullan›m› stratejilerin oluflturulmas›nda önemli bir payda sa¤layacakt›r. Bilginin
yönetilmesi olarak adland›r›lacak olan bu aktiviteler, ayn› zamanda organizasyondaki stratejik önemi olan konular›n daha
iyi de¤erlendirilmesine, dolay›s› ile de kurumun stratejik düflünmesinin de artmas›na katk›da bulunur.
Kurumsal bilgi, herhangi bir konu hakk›nda organizasyonun
davran›fllar›n› belirleyen ve elde bulunan verilerin ve konu ile ilgili enformasyonun dikkate al›narak kurumsal bazda de¤er üretecek flekilde ifade edilmesi olarak tan›mlanabilir.
Art›k, bilginin önemi ve faydas› konusunda kimsede herhangi
bir flüphe kalmam›flt›r. Bunlar aras›nda flunlar› saymak mümkündür.
Bilgi yönetimi, organizasyonlarda kritik uzmanl›klar tutmay›
sa¤lar.
Adaptasyon ve esnekli¤i art›r›r. ‹nsan-para yat›r›m›nda daha
yüksek dönüflüm sa¤lar.
Rekabet avantaj›n› artt›r›r.
Telif haklar› için yasal koruma sa¤lar.
Müflteri odakl› bir organizasyon oluflturmaya katk› sa¤lar.
Fakat bu avantajlar› yakalamak kolay olmamaktad›r. Stratejik
yönetimde, bilginin de önemi burada yatmaktad›r. Çünkü bu
planlama ve yönetim biçimi belirsizlikler alt›nda plan yapmay›
ve belirsizli¤i belirli hale getirmeye çal›flmay› önermektedir. Bu
ise ancak sa¤l›kl› bir bilgi yap›s› ve bilgi yönetimi ile gerçeklefltirilebilir.
83
MAKALE
Bilgi
Oluflturma
Bilgi
Depolama
Bilgiyi
Kullanma
Bilgi
Paylafl›m›
Bilgi teknolojilerini kullanma
Bilgi
Kültürü
Örgütsel Hedeflere Ulaflmak için Bilgi Yönetim Süreci
Bilgi yönetimi, rekabetçili¤i artt›rmak için bilgiyi yaratma, bulma, elde etme ve harekete geçirmeye yönelik stratejiler ve süreçler bütünü olarak tan›mlan›r. Baflka bir ifade ile bilgi yönetimi,
örgütsel hedefleri baflarmak için bilginin nas›l yarat›labilece¤i,
elde edilebilece¤i, kullan›labilece¤i ve yönetilebilece¤ine iliflkin
sistematik bir süreçtir. fiekil 1 bilgi yönetimi süreci elemanlar›n›
göstermektedir.
fiekilden de görüldü¤ü gibi bilgi yönetimi, bilginin sadece temin
edilmesi ve kullan›lmas› de¤il, ayn› zamanda paylafl›lmas›, depolanmas›, teknolojiden faydalanma gibi konular› da kapsamaktad›r. Ayn› flekilde kurumlarda bilginin önemini kavram›fl çal›flanlar›n olufltu¤unu gösteren ve bilgiye gerekli önemi veren bir kurum bilgi kültürünün oluflturulmas›, bu kapsamda çal›flanlar›n
sahip olduklar› entellektüel sermayenin ortaya ç›kar›lmas› ve
fayda üretecek flekilde harekete geçirilmesi, bilginin temin edilmesinde, saklanmas›nda, ihtiyaç olunan yerlere gönderilmesinde kurumun içinde bilgi kolaylaflt›r›c›lar›n›n oluflmas› ve bilginin
sürekli güncel de¤erini korumas› yönünde güncellenmesi gibi
çal›flmalar da bilgi yönetiminin vazgeçilmez elemanlar›ndand›r.
Bu konularda kurumlar›n etkin strateji ve politikalar üretmeleri
gerekmektedir. Yöneticiler zamanlar›n› bu konudaki birikimlerini de¤erlendirmek için harcamal›d›rlar. Kurumlarda bilgi yönetiminin ne derece etkin oldu¤unu belirlemek çok olmakla beraber
bu konuda baz› kriterler önerilmektedir.
Bir kurumda etkin bilgi yönetimi yap›l›p yap›lmad›¤› ve bir kurumun sahip oldu¤u kurumsal ve bireysel entellektüel sermayenin
pozitif de¤er oluflturacak flekilde kullan›l›p kullan›lmad›¤›n›n de¤erlendirilmesi için afla¤›da aç›klanan kriterler baz›nda bir incelemenin faydal› olaca¤› belirtilmektedir.
Bilgi kaynaklar›n› belirlemek, izlemek, bilgi paylafl›m›n› sa¤lamak ve bilginin eriflilebilir olmas›: Bilgi kaynaklar›n›n belirlenmesi ve bilginin do¤ru zamanda üretilerek do¤ru yerlere gönderilmesi ve bilginin eriflilebilirli¤inin sürekli kontrol edilmesi ve
aksakl›klar›n önlenmesidir.
Bilgiyi iyilefltirmek, ortama uyumu sa¤lamak ve esnek olmak:
Kurum içindeki bilgilerin günün koflullar›na uyum sa¤lamas›n›
göstermek bak›m›ndan bu kriter önemlidir. Kurum için geçmifl-
84 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Entellektüel
Sermaye
Bilgi temin
edicive
kolaylaflt›r›c›
Bilgi
güncelleme
ve de¤er
oluflturma
te çok önemli olan bilgi bugün önemini yitirmifl olabilir. Bu kapsamda yenilenmesi ve güncellenmesi için gerekli mekanizman›n
kurulmas›d›r.
Entellektüel sermayeyi legal koruma alt›na almak: Kurumun sahip oldu¤u entellektüel sermayenin koruma alt›na al›nmas› için
gerekli her türlü altyap›n›n sa¤lanm›fl olmas›d›r.
Organizasyonel de¤iflim, bilgi iflçileri ve organizasyonel rolleri
belirlemek, bilgi kültürü oluflturmak: Çal›flanlar›n bilgilerini de¤erlendirmeleri için organizasyon içinde gerekli de¤iflimlerin yap›lmas› ve bilgi iflçilerinin oluflturulmas›d›r. Bilgi yönetiminin etkin olabilmesi için organizasyon içinde bilginin önemini kavramas› ve herkesin bilgiyi de¤erlendirmek için çaba sarf etti¤i bir
kültürün oluflturulmas›d›r.
Bilgi yönetimi stratejilerini belirlemek ve izlemek: Bilginin yönetilmesinin sadece kurumun operasyonel birimlerinde de¤il en
üst yönetiminin de önemli iflleri aras›nda say›lmas› ve bu kapsamda yönetim stratejilerinin gelifltirilmesi, uygulanmas› ve etkinli¤inin ölçülmesidir.
Bilgi yönetimi süreçleri oluflturmak, bu süreçleri iyilefltirmek ve
yenilemek: Bilgi yönetimine yönelik baz› süreçlerin belirlenmesi,
her sürecin sorumlular›n›n atanmas›, performanslar›n›n ölçülmesi yolu ile sürekli bu süreçlerin iyilefltirilmesi ve entellektüel
sermayenin etkin kullan›m›n›n sa¤lanmas›d›r.
Biliflim teknolojilerinden ve bilgi yönetimi araçlar›ndan faydalanmak: Bilgi yönetimi çal›flmalar›n›n bilgisayar ortam›nda takip
edilmesi, yönetim biliflim sistemleri ve karar destek sistemleri gibi yönetim araçlar›n›n bilgi yönetimi çerçevesinde kullan›lmas›d›r. Bilginin belirlenmesi kadar etkin kullan›m›n› da sa¤lamak
için bilgi yönetimi çal›flmalar›n›n, Kurumsal Kaynak Planlama
(ERP), ‹fl Zekâs› (BI), Kurumsal Performans Yönetimi (CPM), Toplam Kalite Yönetimi ve Müflteri ‹liflkileri Yönetimi (CRM) vb. gibi
teknolojiler ile bilgi yönetimi çal›flmalar› ile desteklenmesini de
içermelidir.
Kurumsal zekây› belirlemek ve ölçmek: Bilgi yönetimi çal›flmalar›n›n kurumsal zekân›n sürekli geliflmesine katk›s›n›n olmas› ve
bu zekân›n ölçülmesi ve iyeleflmelerinin incelenmesidir.
Ö¤renen organizasyon oluflturmak: Organizasyonlarda kurumsal zekân›n geliflmesi ile oluflan ö¤renme e¤rilerinin izlenmesi-
dir.
Bilgi yönetimi konusunda gerekli liderli¤i göstermek: Yöneticilerin bilgi yönetimi konusunda kendileri tek kurtar›c›
olarak görmediklerini, herkesin bilgisinin kurum için önemli oldu¤una inand›klar›n› ve bu bilgilerin bir koçluk alt›nda yönetildi¤ini göstermelidir.
Ölçme ve de¤erlendirme sistemini kurmak: Bilgi yönetimi etkinliklerinin sürekli ölçülmesi ve de¤erlendirilmesidir (Bütçe-Gerçekleflen k›yaslama veya performans de¤erlendirme sistemleri).
Yukar›da 11 stratejinin hepsini tek tek uygulamak ve olumlu sonuçlar almak mümkün olmayabilir. Fakat kurum yöneticilerinin,
hepsi olmasa bile bu kriterlerin ço¤unlu¤unu uygulamalar› etkin
bir bilgi yönetimi için gereklidir. Bu durumda yöneticiler, eldeki
bilgilerin güncelli¤inden, gerçeklili¤inden ve do¤rulu¤undan
herhangi bir flüphe tafl›maz ve stratejilerini daha etkin bir flekilde belirleyebilirler.
Sonuç ve De¤erlendirme
Bilgi yönetimi geçici bir heves olmay›p, bilgi ekseninde rekabet
eden iflletmelerde gelecekteki baflar›n›n temelini oluflturmaktad›r. Bilgi üzerinde odaklanman›n nedeni sadece daha çok, daha
iyi ve daha h›zl› bilgiye sahip olmak de¤il, ayn› zamanda de¤er
yaratmakt›r. Bilgi yönetimi, kay›t alt›na al›nabilen süreçlerdeki
bilginin yönetilmesi için mükemmel bir disiplin sa¤lar. Bilgi yönetiminde en önemli sorunlar, yap›, araçlar ve teknolojiyle iliflkili de¤il, insan ve kültürle iliflkilidir. Uygun bir flekilde tatbik edildi¤inde, bilgi yönetimi iflletmeler için önemli yararlar sa¤layabilir. Etkili bilgi paylafl›m› sayesinde yarat›c›l›k, yenilikçilik ve verimlilik artt›r›labilir. Bilgiye h›zl› bir flekilde ulaflmay› sa¤layarak
müflteri hizmetleri iyilefltirilebilir ve iflin uzmanlar›yla ba¤lant›
kurularak, sorunlar›n uygun bir flekilde çözümüne yard›mc› olabilir. Ancak, bilgi kendi bafl›na bir fley üretemez. Bu ba¤lamda,
iflletmeler için bilginin gelecekte rekabetçi üstünlük sa¤lamas›
için toplanmas›, depolanmas›, analiz edilmesi ve kullan›ma sunulmas›, sistematik bir sürecin varl›¤›n› gerektirir. Elde edilen
bilgiden arzulanan de¤eri yaratabilmek için do¤ru bilginin, do¤ru yere, do¤ru zamanda, h›zl›, güncel, tam ve bir bütün içinde
sunulmas› gerekmektedir.
Birçok global iflletmede bilgi yönetimi stratejilerinin etkin bir flekilde uyguland›¤›, yap›lan araflt›rmalar›n sonuçlar›ndan ve bu iflletmelerdeki somut uygulamalardan anlafl›lmaktad›r. Bilgi toplumunda bilginin kullan›m› artt›kça, üretim yap›s› da de¤iflmek-
te; bilgi, iflgücü ve sermayeden daha önemli bir faktör
olarak üretime girmektedir.
Dolay›s›yla, bilgi yönetimi
sadece global iflletmeler aç›s›ndan de¤il, bütün iflletmeler aç›s›ndan önemli hale
gelmektedir. Gelecekte, birçok bilgi yönetimi faaliyeti ve fonksiyonu, iflgörenlerin veya departmanlar›n ola¤an bir ifli haline gelecektir. Buna ra¤men, proaktif düflünen iflletmeler gelecekte rekabet edebilmek için sistematik olarak bilgiyi daha iyi yönetme çabas› içine gireceklerdir.
Kaynaklar:
Orta Ölçekli ‹flletmeler için IBM Yaz›l›m K›lavuzu, IBM Yay›nlar›,
2009.
E-‹fl’te Baflar› – Yöneticinin Yol Haritas›, Oracle Yay›nlar›, 2002.
ÖZTEMEL, Prof. Dr. E., ‹flletmelerde Stratejik Planlama, Bo¤aziçi
Yöneticiler Vakf›, 2004.
Capital & Andersen, E-business Dönüflümü
BARUTÇUG‹L, ‹. “Bilgi Yönetimi”, Kariyer Yay›nc›l›k, 2002.
KESK‹N, Yrd. Doç. Dr. H. KALKAN, V. ‹flletmelerde Bilgi Yönetiminin Tan›mlanmas› ve Kavramsallaflt›r›lmas›: Kobi'lerde Bilgi Yönetimi Araçlar›n›n Kullan›m›na ‹liflkin Bir Araflt›rma, 1.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 2002
ÖZGENER, Yrd. Doç. Dr. fi. Global Ölçekte De¤er Yaratan Bilgi Yönetimi Stratejileri.
ZA‹M, H. Bilgi Yönetimi Süreçleri, www.bilgiyonetimi.org. 2005.
BARCA, M. Yeni Ekonomide Bilgi Yönetiminin Stratejik Önemi,
www.bilgiyonetimi.org., 2005.
DERVfiLO⁄LU, H.G. Stratejik Bilgi Yönetimi, DIfiBANK Kitaplar›,
2004.
BARUTÇUG‹L, ‹. , Bilgi Yönetimi, Kar›yer Yay›nlar›, 2002.
KAPLAN, R. NORTON, D, Balanced Scorecard, ARGE dan›flmanl›k
yay›nlar›, 2000.
KARAKAfi. M. “Geçmiflten Günümüze Bilgi Yönetimi”, www.bilgiyönetimi.org, 2005.
85
MAKALE
Marifet Garaj'da m›?
>> ‹brahim Akgün
Yenilikçi projeler gelifltirmek, asli ihtiyaçlar›n› karfl›lamak noktas›nda s›k›nt›s›
olmayan, kendini hedeflerine yönlendirebilecek zihin ve gönül doygunlu¤una
ulaflmay› baflarm›fl, farkl› ve aç›kças› çeflitli hobileri olan insanlar›n iflidir
K
endimize soruyoruz; Neden Türkiye'den IBM, Google,
HP, Youtube veya Facebook gibi bireysel giriflimcilerin
kurdu¤u flirketler ç›km›yor?
Yenilikçi projeler gelifltirmek, asli ihtiyaçlar›n› karfl›lamak noktas›nda s›k›nt›s› olmayan, kendini hedeflerine yönlendirebilecek
zihin ve gönül doygunlu¤una ulaflmay› baflarm›fl, farkl› ve
aç›kças› çeflitli hobileri olan insanlar›n iflidir. Özellikle topluma
yön veren, yeni fleyler gelifltiren bireylerin farkl› olduklar›n›
görürüz. Onlar hayal gücü kuvvetli insanlard›r. (Google’un
Zürich ofisini inceleme flans› bulursan›z fark eder ve hissedersiniz ki bina sanki sizin eviniz hatta fazlas›, aç›kças› insan burada bir fleyler gelifltirmezsem ay›p olur diye düflünme melekesini
en güzel flekilde kullan›r) Kendilerini belirli s›n›rlara hapsetmemifllerdir, dünyan›n en iyi üniversitelerinde okumufl, zeki insanlard›r, "... bulanlar arayanlard›" diyerek aramaktan asla
b›kmayan kiflilerdir. Hata yapmaktan korkmazlar ve deneme
yan›lma yoluyla çok güzel sonuçlar elde edebilirler. Tüm bu özellikler çok say›da kiflide olabilir; ama bunlar›n kullan›lmas›n›
sa¤layacak gerek toplumsal etki gerek bireysel yetenekler ilgili
kiflilerde domino etkisi(itici güç) yaratmam›flt›r.
Toplumumuz Yarat›c›l›¤› Öldürüyor
Bizler bugün t›k›fl t›k›fl flekilde ard arda s›ralanm›fl apartman
dairelerinde yaflarken fark›nda olmadan tüm yarat›c›l›¤›m›z›
kaybediyoruz. Hayallerin peflinde koflabilece¤imiz, kendimizle
baflbafla kalabilece¤imiz ve o hayalleri gerçeklefltirebilece¤imiz
mekânlardan yoksun oldu¤umuz bir gerçek. Fakat nüfusun
artt›¤› ve müstakil evlerin yetmedi¤i bir yerde apartmanlara
olan ihtiyac› da göz ard› edemeyiz. Burada medeniyet alg›m›z
ön plana ç›kmaktad›r. Bu apartmanlar tasarlan›rken, flehirler
dizayn edilirken gerek mimarlar›m›z, gerek di¤er meslek
dallar›ndaki insanlar toplumuna alternatif çözümler üretmelidirler. ‹nsanlar›m›z kendi laboratuarlar›nda hobileri ile
u¤raflabilmelidir. Avrupa’n›n bu tür ihtiyaçlar›n karfl›lanmas›
noktas›nda bizden daha fakir oldu¤unu ve ABD’deki giriflimcilerin önde gelenlerinin bu tür mekânlardan ç›kt›¤›n› düflünürsek
düflüncemizin do¤ru oldu¤u sonucuna varabiliriz. Bizim gençlerimizin hayal etme melekesi zay›flat›lm›flt›r, bunu bizzat aileler gö¤üslemifltir. Bir at yar›fl› gibi iflleyen ÖSS maratonu
86 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
körelmemizde ÖKS’den sonra ikinci s›rada yer al›r. Ard›ndan girilen üniversite ne kadar kaliteli olursa olsun toplumda var olan
ekonomik s›k›nt›lar ve bunun yaratt›¤› güvensizlik ortam› bizi
sarmalar, ad›m atmam›z› da engeller. Üniversitedeki ö¤rencilerin en az %99’unun tek derdi okulu bitirip bir ifle girmektedir.
Giremeyenler de, istisnalar› göz ard› edersek, yüksek lisansa
baflvururlar. Girdi¤i flirketten memnun olmayan bir çal›flan da
ayr›ld›¤› takdirde ailesini idare edemeyece¤ini, gelen tepkileri
gö¤üsleyemeyece¤ini düflünür ve mecburen çal›flmaya devam
eder. fiimdi bu motivasyonsuz gençler, ö¤renciler ve çal›flan o
flah›slar ne gelifltirebilirler ya da neden fikir yürütsünler.
Baz› fleylerin yayg›nlaflt›r›lmas›na toplum da ciddi katk› sa¤l›yor
ve bu projeler de böylelikle tüm dünyada hat›r› say›l›r bir yer
edinebiliyor. Bizler Müslüman oldu¤umuz halde sahip
oldu¤umuz en öne geçme, daima lider olma, k›skançl›k, çekememezlik gibi kötü duygular›m›z›n yans›mas›n›n bir sonucu
olarak, bence, birbirimizi ve oluflturdu¤umuz sistemleri yeterince desteklemiyoruz. Bu minvalde, karfl›s›ndakine bir fley vermek istemeyen bireylerden müteflekkil oldu¤umuzu söyleyebiliriz. Ayr›ca, bizden ç›kanlar›n iyi olamayaca¤› fleklinde peflin
hükümlere de sahibiz. Ellerine geçenleri anlamak imkâns›z.
Gözden kaç›r›lmamas› gereken bir di¤er husus da, ne hikmetse
kimle konuflursak konuflal›m nas›l insanlar›n samimiyetsiz
olufllar›ndan, ticaretlerinde ifllerinde ahlaks›z davrand›¤›ndan
flikâyet etti¤ini görür ve flafl›r›p kal›r›z. Herkesin böyle
düflündü¤ü bir ortamda nas›l olur da bu çekememezlik vb. kötü
huylar bafl gösterir. Demek ki kimse samimi de¤il, demek ki
herkes kendi alan›na girmeyen hususlar› elefltiriyor ki durum
gerçekten
böyle.
Destek
konusunda
belirtmeden
geç(e)meyece¤im; sektörü yönlendiren baz› insanlar›n vizyonsuzlu¤u ve mental eksikli¤i de toplumu ciddi etkilemektedir.
fiirketler ‹flin Daima Ticaret K›sm› ‹le ‹lgileniyorlar
‹TÜ’den de¤erli bir hocam›z kat›ld›¤› ülkenin en büyük STK’s›n›n
toplant›s›ndaki gözlemlerini paylaflm›flt› bizle. Nanoteknolojinin
boya sektöründeki etkisini bir yerlerden iflitmifl olan üye “bu ifle
biz de girelim…” demektedir; ama yap›lmas› gereken hem insan
hem de para yat›r›m›n› hiç hesap etmez. Merhum Sabanc›’n›n
bugün Türkiye’nin NY Borsas›’nda ifllem gören tek Türk flirketi
olan
Turkcell
konusundaki
piflmanl›¤›n› bilmeyen yoktur.
Yine ülkenin en büyük holdinglerinden birisi bir k›z ö¤rencinin
helikopterle alakal› projesini
desteklememifl ve Yale Üniversitesi k›z› davet etmiflti. Yani, hayallerim var dedi¤inde adamlar her fleyi
ayaklar›na seriyor; ama biz... Bu
flirketlerin iflin daima ticaret k›sm›
ile ilgilenmesini anlamak çok güç.
Ülkemizdeki kurulufllar›n ve
devletin genç beyinlere, onlar›n
hayallerine para ba¤lamak flöyle dursun onlara köstek oldu¤unu
bile söyleyebiliriz. Devrim arabalar› mevzusu herkesin malumudur. Rusya’dan bir ifl adam› Facebook’tan hisse senedi alm›fl
ve flirketin piyasa de¤erinin katlamas›n neden olmufl. Bir
kardeflimiz flikâyet ediyor: “Neden bizim firmalar›m›z bizdeki
portallar› desteklemez, neden onun dev olmas› için yat›r›m yapmaz.”
Gelelim meflhur garaj meselesine. ABD için kullan›lan meflhur
bir slogan vard›r: “home of the brave and land of the free"
(Özgürlü¤ün Ülkesi ve Cesaretin Evidir). Cesaretin ve özgürlü¤ün
oldu¤u bir yerde sorgulayan ak›llar, dünyaya kendini
pencerelerin arkas›na kapatarak s›n›rl› flekilde bakmayan, olaylara tepeden bakabilen bireyler neflet edecektir. Nitekim öle
olmufl ve ABD’den dünyaya ço¤unun öyküsü garajda bafllayan
büyük flirketler yay›lm›flt›r. Elbette bu durum garaj›n hikmetinden de¤il, o kiflilerin garaja katt›¤› de¤erdendir. Neredeyse
hiç kitap okumayan, sosyalleflme ihtiyac›n› bile erken dönemde
karfl›layamayan, ufuk aç›c› bir aile yap›s›na sahip ol(a)mayan,
büyüklerin küçükleri flartlad›¤›, her fleyin olmazlar›n›n –
olurlar›n›n netlefltirildi¤i, bilgi yüzeyselli¤inin, ezbercili¤in bafl
gösterdi¤i bir durumda elbette bu toplumu de¤ifltiren, gelifltiren
sistemler ç›kmaz, bunda flafl›racak bir fley yok.
Yine ayn› sebeplerden ötürü olsa gerek ki onlar›n gelifltirdikleri
bu sistemleri görünen sebeplere ba¤l›yoruz, garaj. Biz bu hataya
ilk kez düflmüyoruz. Hikmet iflin özündeyken, daima yüzeylere
tak›l›p kal›yoruz. Bunun en temel sonucu taklitçili¤e kurban
gitmifl bir hayat tarz›. En basitinden biz geçmiflte laiklik umdesini Bat›'dan al›rken Ahmet Hamdi Baflar'›n notlar›nda belirtildi¤i
üzere onun bizde dinsizlik anlam›na gelece¤ini dikkate almam›fl
ve uygulamaya koymufltuk. Hâlbuki irdelenmesi gereken,
laikli¤in hangi toplumsal koflullar alt›nda, neyin sonucu olarak
ortaya ç›kt›¤›yd›. Ama yap›lmad› ve bugün gelinen noktay› da
zaten herkes biliyor. Süreçleri tersten iflleterek inan›yorum ki bir
sonuca ulaflamay›z, " Ben de üniversite okudum, ben de ayn›
fleyleri sahibim, ben de onunla ayn› flartlarday›m," ya da "Apple,
Google, vb. tüm büyük markalar garajlarda gerçeklefltirildi, öyle
ise bizim de garajlara sahip olmam›z laz›m," der dururuz; ama
ortaya birfley koyamay›z. Bu mant›k olay›n özünü kaç›rmam›za
sebep olmakta ve de¤inildi¤i
üzere taklitçili¤e, kendimize olan
güvenin sars›lmas›na sebep
olmaktad›r.
E¤itim Sistemi Gençleri
Köreltiyor mu?
Di¤er taraftan, inan›yorum ki
insanlar›m›z›n ço¤u bugün milyarlarca dolar piyasa ve marka
de¤erine ulaflan bu fikirlerin
ço¤unu daha önce ak›l etmifltir
ve kendi kendilerine “vallahi ben
de düflünmüfltüm” demifltir. Vizontele filminde Y›lmaz
Erdo¤an’›n TV’yi görünce verdi¤i tepkiyi göz önüne getirebilirsiniz. Bu kabulle devam edersek, daha önce ak›l edilmifl
fleylerin fiiliyata dökül(e)memesinin sebepleri nelerdir acaba?
Diyelim ki güzel bir proje akl›n›za geldi, paylaflt›n›z güvendi¤iniz
birisiyle. Anlatt›¤›n›z kifli sanki iflinizi baltalamak üzere
görevlendirilmifl biriymifl gibi ya da dünyan›n çok büyük flirketlerini yönetmifl gibi ve her fleye hâkim bir edayla yaklafl›r size.
Sizin tüm gücünüzü, flevkinizi k›rar, sizi karamsarl›¤a
büründürür. Ayn› kiflilerin Google’› tüm kitaplar›nda örnek
verdi¤ini de görürsünüz, onlar› överler, yüceltirler. Nas›l bir
duygudur, bunu neden yaparlar anlamak mümkün de¤il ve e¤er
gerçekten inatç› de¤ilseniz fikriniz entelektüel sohbetten öteye
gitmez. Daha do¤rusu pazar pay›na da asla dönüflmez. Benzeri
fleylerin yap›ld›¤›n› görünce de “ben de düflünmüfltüm” der ve
esef duyars›n›z.
Acaba sorunu üniversitelerde verilen e¤itime ba¤lamak gerekir
mi? Okullar›m›zdaki sistem(sizlik) gençlerimizi köreltiyor,
onlar›n yarat›c›l›klar›n› yok mu ediyor? Bu husus kesinlikle bafll›
bafl›na incelenmeye de¤er.
Asl›nda hiçbir fley karmafl›k de¤il, gayet basit. Bizler kendimize
zorlaflt›r›yoruz. Gömülüp kalm›fl›z ayr›nt›lar içinde. Az da olsa
olaylar›n tepesine ç›k›lmas› gerekti¤ini, kendimizi okumaya
daha çok vermemiz ve daima sorgulamam›z gerekti¤ini
düflünüyorum. Nas›l ki matematikte her fleyin özü tan›mlarda
sakl› ise bu burada da zihinde sakl›d›r. Zihin kendini flartlamayacak ve özgün olacakt›r. Bu çok önemlidir.
Kültür halini alm›fl olan bu durum fluanda de¤iflmeye kalksa bile
en az 2 – 3 nesil sonra bunun etkilerini toplumda hissedebilece¤iz. Bu durumda, benim yafl›mdaki kiflilere büyük görevler
düfltü¤ünü belirtmek isterim.
Ekler ve Kaynaklar:
http://picasaweb.google.com/zurich.office.images/ZurichOfficeP
hotos# Google’un Zürih ofisinin resimleri için ziyaret edebilirsiz.
http://mccoy35.tk/sanal-alem/bizdeki-garajlarda-internet-yokmu.html
http://www.muratyildirimoglu.com/makaleler/garaj.htm
87
ANMA
Unutulmamas› Gereken Bir Âbide fiahsiyet
Ekrem Hakk›
Ayverdi
88 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
Yaflam›
Mimar Ekrem Hakk› Ayverdi, sadece
mimarî tarihimizde de¤il, kültür
hayat›m›zda da, tefekkür dünyam›zda
da önemli yeri olan bir flahsiyet…
1899’da ‹stanbul fiehzadebafl›’nda
do¤du. 24 Nisan 1984 tarihinde
Fatih’te ebediyete göçtü ve
Merkezefendi Mezarl›¤›’nda defnedildi.
Ekrem Hakk› Ayverdi, Türk mimarîsine
birçok eser kazand›rman›n yan›s›ra
say›s›z denecek kadar eseri de restore
etti. Onlarca kurum ve kuruluflta
yöneticilik ve üyelik yapan Ayverdi,
ayr›ca sanat tarihimizi ayd›nlatan
mimarî eserlere imza att›.
Ekrem Hakk› Ayverdi, tarihçi, yazar, mimar-mühendis
olarak yurtiçi ve yurtd›fl›nda mimarî eserlerimizin
korunmas›nda, yaflat›lmas›nda ve gelecek nesillere
ulaflt›r›lmas›nda en büyük emeklerin sâhibidir
> Mehmet Nuri Yard›m
T
ürkiye’de kültür ve sanat›m›za ömrünü adam›fl olan ve unutulmamas›
gereken baz› flahsiyetler vard›r.
Bunlardan biri de Türkiye'nin ruh inflac›lar›ndan mimar Ekrem Hakk› Ayverdi’dir.
Ekrem Hakk› Ayverdi, tarihçi, yazar, mimar-mühendis olarak yurtiçi ve yurrtd›fl›nda mimarî eserlerimizin korunmas›nda, yaflat›lmas›nda ve gelecek nesillere
ulaflt›r›lmas›nda en büyük emeklerin sâhibidir.
Evlâd-› Fâtihan Ekrem Hakk› Ayverdi, kardefli Sâmiha Ayverdi ve yak›n dostu Nihad Sâmi Banarl› ile birlikte kültür ve sanat hayat›m›za yapt›¤› hizmetleriyle milletimizin gönlünde taht kurdu. O, sadece
mimarî tarihimize de¤il, kültür hayat›m›za da, tefekkür dünyam›za da büyük katk›larda bulundu. ‹rfan›m›z›n uç beyi oldu. Ergun Göze’nin tabiriyle Evlâd-› Fatihan’› çok seven bu gönül insan›, tam anlam›yla “Rumeli Beylerbeyi”ydi.
Tarihçi, yazar, mimar-mühendis Ekrem
Hakk› Ayverdi, baflta Mimar Sinan olmak
üzere birçok sanatkâr›m›z›n yüzlerce
eserlerine sahip ç›km›flt›r. Yurtiçi ve yurtd›fl›ndaki mimarî eserlerimizin korunma-
s›nda, ihyas›nda ve gelecek nesillere intikalinde büyük eme¤i geçen Ayverdi, kültür ve sanat hayat›m›za yapt›¤› hizmetleriyle milletimizin gönlünde taht kurmufltur. Onu Çarfl›kap›’da Kara Mustafa Pafla
Medresesi’nde hizmet veren Kubbealt›
Cemiyeti’nin (o zaman henüz cemiyetti,
vak›f olmam›flt›) cuma akflamlar› düzenlenen sohbet toplant›lar›nda ziyaret edip
elini öperdik. Zaten baflkan› oldu¤u ‹stanbul Fetih Cemiyeti de ayn› binada hizmet
veriyordu. Kardefli mütefekkir Samiha
Ayverdi’yle birlikte oturur, konuflmac›lar›
sonuna kadar dinler, toplant›n›n bitmesinden sonra da sohbetler hususi olarak
devam ederdi. Osmanl›’n›n an›tlaflm›fl bir
temsilcisiydi.
24 Nisan 1984 tarihinde, ‹stanbul Fatih'teki evinde vefat etti. Merkez Efendi
Kabristanl›¤›'na defnedildi.
Sanat tarihimizi ayd›nlatan dev
mimarî kitaplara imza atan Ayverdi,
Osmanl› Mimârisinin ‹lk Devri, Osmanl›
Mimârisinde Çelebi ve II. Sultan Murad
Devri, Osmanl› Mimârisinde Fâtih
Devri, Avrupa'da Osmanl› Mimâri
Eserleri gibi dev kitaplara imza att›.
Ekrem Hakk› Ayverdi ruh ve düflünce
âlemimizin sönmeyen y›ld›zlar›ndand›.
20. yüzy›l› dolu dolu yaflayan, 85 y›la
birçok hizmeti s›¤d›ran ve 24 Nisan
1984’te sonsuzluk âlemine göçen
Ayverdi, kültürümüze ait nerede hangi
güzellik varsa bulup ç›karan, koruyup
kadir bilmez hoyrat ellerden kurtaran
bir adamd›. 20. yüzy›l›n bu mütevaz›
alpereni, Estergon kalesinde k›ld›¤›
namaz ile âdeta Avrupa'n›n orta yerine
Müslüman Türk'ün mührünü basm›flt›.
Kolay yetiflmeyen sanatkârlardan olan
Ekrem Hakk› Ayverdi, bir ondokuzuncu as›rl›yd›, ama yirminci yüzy›l› doya
doya yaflam›flt›. Seksen iki y›l süren
hayat› boyunca Osmanl›’ya,
kültürümüze ait ulaflabildi¤i bütün
güzellikleri kadir bilmez ellerden kurtarmaya çal›flm›flt›.
Osmanl› Mimarisine ve
Korumac›l›¤a Bak›fl›
Ekrem Hakk› Ayverdi Osmanl› mimarisinin ve kültürünün zaman›m›za ulaflmas›nda en büyük katk›lar› olan flah›slardan
biridir. E¤er onun gayretkefl çabas› olma-
89
ANMA
sayd› günümüzde Osmanl› mimarisine ve kültürüne olan canl› ilgi varolabilirmiydi sorusuna verilecek cevap fazlas› ile flüpheli olurdu. O mimaride korumac›l›¤›n abart›larak insanlar› tafl bekçisi k›lmak yerine,
eserin yaflanan canl› hayatla bütünleflti¤i ve insanlar›n da bu nedenle
bu aziz hat›ray› yaflatmak için çaba
gösterece¤i bir koruma bilincinden
yanayd›. Ona göre sanat eseri ile yaflanan hayat birbiri ile bütünleflti¤inde koruma bilinci de flekillenirdi.
Merhum Ekrem Hakk› Ayverdi mimariye bu eksende organik bir biçimde bak›yordu. Belirli bir zaman
diliminde ortaya konan eserlerin birbirleri ile uyumlu olmas› yan›nda,
bu eserin ortaya ç›kt›¤› toplumun ve
bu toplumun mensubu olan ferdlerin, o eserden feyiz alan sanatkâr›n
da bu eserle ayn› zihni iklimi paylaflacak bir denklikte olmas› gerekir.
Bu nedenle âbidevî diyece¤imiz yüksek sanatlar, ancak yüksek kültüre
sahip toplumlarda ortaya ç›karlar.
Tam da bu nedenle mimarî eser yaflayan bir hat›râd›r, cemiyetin kolektif haf›zas›d›r.
“Bütünüyle Türk mimarisi, bunlar
aras›nda da tahsisen Osmanl› mimarisi denince içinde insan›n günlük
hayat›n›n geçece¤i veya belirli ifller
için muayyen zamanlarda kullanaca¤›, faydalanaca¤› bina anlafl›lmal›d›r” diyen merhum, bu sat›rlar ile
mimari ile toplum aras›ndaki organik iliflkiye de dikkat çekmifl oluyordu. Ona göre Osmanl› mimarisi insanlara kendi bedenleri kadar yak›n
duran yap›lard›. Milletle birlikte o
eserlerin de hayatiyeti birlikte sürer-
90 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
di. Bina insan hayat› ile bütünleflti¤i
ve onun ihtiyaçlar›na cevap verebildi¤i oranda hayatiyetini sürdürür ve
insanlarla bütünleflerek onlarla birlikte hayat›n› devam ettirirdi. Nitekim Ayverdi Üstad “ Bu da bir hat›ray› yaflatmak arzu ve hevesini, maddeyi ilahlaflt›rmak iddias›n› tafla
dondurmak, cemadatlaflt›rmak yerine, içi d›fl› canl›, hayat dolu bina
yapmak ve boyu, posu, endâm›, havas›, muhiti, etraf› ile bir cemiyetin
benimsedi¤i, kendinden oldu¤un
hissetti¤i tanâsübün, k›vam›n›, kemalini ortaya koymufl ve peflinen
hiçbir iddia tafl›mad›¤› halde meydana gelen eserin mücerred âbide için
ortaya sürülen meziyetlerin birdenbire, kendili¤inden âbide bina oldu¤unu görüvermek demektir,” diyerek eser ile toplum aras›nda süregelen organik iliflkiyi ve bu toplumdaki
kültürel, sanatsal zevk ve birikimlerin bir mimariyi nas›l oluflturdu¤unu göstermifltir.
Üstad›n bu fikirleri bugünde hala
çok fley al›nacak kadar günceldir. Zaten klasik denen eser ve kiflilerin bir
özelli¤i de bu de¤il midir?
Onun ‹çin Ne Demifllerdi?
Yap›lan hizmetler unutulmaz, verilen emekler bofla
gitmez. Kubbealt› Akademi Mecmuas› Ekrem Hakk›
Ayverdi için Temmuz 1984’te özel say› haz›rlam›flt›.
Burada Ekrem Hakk› Bey’i yak›ndan tan›yan 34
tan›nm›fl kültür sanat adam› kendisini anlatm›flt›.
Onlardan biri olan Prof. Dr. Muharrem Ergin, Ayverdi
hakk›nda flöyle diyordu:
“Mimar Sinan’› bugünkü dünyaya getirsek acaba
karfl›m›za nas›l bir insan ç›kard›, diye çok kafa
yordu¤umu hat›rlar›m. Fakat karfl›mda buldu¤um
insan daima Ekrem Hakk› Ayverdi’dir. Osmanl›
evliyalar›n›n kabirleri bafl›nda gözümü yumup onlar›
aya¤a kald›rd›¤›mda, ‘karfl›ma kim ç›kacak?’ diye
merak etti¤im zaman bakar›m karfl›mdaki zat Ekrem
Hakk› Ayverdi’dir. Osmanl› efendili¤ini, Osmanl›
çelebili¤ini temsil eden bir insan› bugün tasavvur
etmek için tahayyülümüzü çal›flt›rd›¤›m›zda 'acaba
karfl›m›za kim ç›kacak?' diye düflündü¤ümüz zaman,
yine daima o tasvir içinde Ekrem Hakk› Bey’in siluetini görmüflümdür.”
Merhum hocam Prof. Dr. Mehmet Kaplan ise flu
de¤erlendirmede bulunmufltu:
“Ekrem Hakk› Ayverdi’nin flahsiyeti bende Osmanl›
tarihinin canl› bir abidesi hissini uyand›r›rd›. Dik,
ince, uzun boyu, yüksek aln›, derin, onurlu bak›fl›,
konuflmas›, gençlere karfl› sevgi ve flefkat dolu
davran›fl›, as›rlar ötesinden gelen bir yüceli¤i aksettiriyordu. Onu eski ahi Türkleri gibi kendi eli ile
kurdu¤u ve onard›¤› o güzel tarihi binada her
gördükçe içimde cedlerle karfl›laflmaktan do¤an bir
ferahl›k ve güven duygusu hissederdim. O hâlâ Türk
tarihini yaratan ruhun devam etti¤inin ve edece¤inin
bir delili gibiydi.”
Ekrem Hakk› Ayverdi'yi takdir etmeyen, tebrik
etmeyen, kendisinden övgüyle, sitayiflle bahsetmeyen
kimse yok gibidir. Günümüzün de¤erli bilim
adamlar›ndan ‹stanbul uzman›, hocalar›n hocas› Prof.
Dr. Semavi Eyice de Ayverdi’nin hayranlar›ndan olup
bu konudaki düflüncesini flöyle dile getirmektedir:
“Merhum Ayverdi, hayat›n›n eseri olarak Osmanl›
mimarl›k tarihinin ilk devresini bafl›ndan sonuna
kadar tespite kararl› idi. Bir taraftan bu program›
gerçeklefltirirken bir taraftan da bunun için bugünkü
milli s›n›rlar›m›z içinde oldu¤u kadar, kaybedilen
topraklarda, ‘yâd ellerde’ kalan eserleri de yorulmaks›z›n araflt›rd›, toplard›.”
Doç. Dr. Haluk Dursun ise, bir konuflmas›nda böyle
mümtaz flahsiyetlerin nadir yetiflti¤ini belirterek,
“Ekrem Hakk› Ayverdi, bize bir mimari gelene¤imiz ve
sanat›m›z oldu¤unu hat›rlatm›flt›r. Sadece akademik
taraf›yla de¤il ruhuyla da meselenin içindeydi. Tek
bafl›na bir enstitüydü.” demektedir.
Ekrem Hakk› Ayverdi ad›n› kültür tarihimize alt›n
harflerle yazd›rm›fl bir irfan adam›yd›. Efli bulunmaz
hizmetleri ile daima rahmetle yâd edilecek olan
Ekrem Hakk› Ayverdi'yi her zaman hat›rlamak, onu
rahmetle anmak ve hizmetlerinden bahsetmek
boynumuzun borcudur.
KTAPLIK
Yazar:
Jeremy Melvin
Çevirmen:
Murat fiahin
Yay›nevi:
YEM
Yazar: Halil
‹brahim Düzenli
YAYINEV‹: KLAS‹K
YAYINLARI
395 S.
Kolektif
NTV Yay›nlar›
512 s.
Editör: Derya
Nüket Özer
159 sayfa
‹zmler Mimarl›¤› Anlamak
Mimarl›k
‹drak Ve ‹nfla
Bir el kitab› olarak haz›rlanan bu kitap, Klasik dönemlerden günümüze dek mimarl›k
tarihini biçimlendiren ak›mlar› ya da "‹zm”leri tan›tan oldukça faydal› bir rehberdir.
Ön Klasikçilik, Hümanizm ve Emperyalizm'den, Postmodernizm, Brütalizm ve Çevreselcilik gibi günümüz izm'lerine dek, bütün
önemli ak›mlar› tan›mak için ideal bir bafllang›ç niteli¤indedir. Ak›mlar, kendilerine ayr›lan iki sayfada; ortaya ç›k›fl tarihleri, geçirdikleri tarihsel süreçler, ilkeleri ve dönemlerine katk›lar› konusundaki görüfllerin yer ald›¤› k›sa yaz›larla tan›t›lm›fllard›r. Bunun yan›
s›ra, ak›mlar›n en önemli sanatç›lar›, dönemlerini en iyi temsil eden özgün örnekler foto¤raflar›yla birlikte yer alm›flt›r.
Eylül 2009 / 2. Bask› / Karton kapak /
Bu kitapta tarih öncesinden günümüze
dünya mimarisinin yap› tafllar›n›
bulacaks›n›z. ‹lkça¤’dan Ortaça¤’a,
Rönesans’tan 20. yüzy›la belli bafll› ak›mlar
(Neoklasisizm, Modernizm vb.), tan›nm›fl
mimarlar ve önemli yap›tlar ortaya konuyor.
Her bölümün bafl›ndaki zaman çizelgeleri, o
dönemdeki siyasi, toplumsal ve bilimsel
geliflmelere dair k›sa bir girifl, dönemin ünlü
mimarlar›na derinlemesine bak›fl ve önemli
eserlerin resimleri kitab›n ak›c›l›¤›n› ve
anlafl›l›rl›¤›n› artt›r›yor.
Sadece mimarlara de¤il herkese yönelik
temel bir baflvuru kayna¤›.
‹drak ve ‹nfla, mimarimizin büyük ustas›
Turgut Cansever'in özellikle düflüncesine ve
eserlerine yo¤unlaflan bir çal›flmad›r.
Mimar›n söylediklerine dikkat kesilen ve
inflalar›n› gören yazar Düzenli, Cansever'in
k›rk yedi projesine dair görsellerle haz›rlad›¤›
proje aç›klama tablolar›yla, eserleri farkl›
aç›lardan mukayeseli olarak analiz etti¤i
tablolarla bir "Turgut Cansever Kitab›" sunuyor okuyucuya.
Ahmet Davuto¤lu'nun aidiyet ve medeniyet
ben-idraki kavramsallaflt›rmalar›n›,
araflt›rmas›n›n sosyal bilimlerden gelen üst
kuramsal çerçevesi olarak belirleyen Düzenli,
mimari otonomi kavram›n› da çal›flmas›n›n
merkezî unsurlar›ndan biri olarak konumland›r›yor.
Dünyay› De¤ifltiren 5 Denklem
Kitap insanl›¤›n ortak tarihinde çok önemli geliflmelere neden
olan befl denklemin ortaya ç›k›fl öyküsünü anlatmaktad›r. Bu
befl önemli denklemi s›ralarsak: 1. Evrensel Kütle Çekimi Yasas›
– Isaac Newton. 2. Hidrodinamik Bas›nç Yasas› – Daniel Bernoulli. 3. Elektromanyetik ‹ndükleme Yasas› – Michael Faraday. 4. Termodinami¤in ‹kinci Yasas› – Rudolf Clausius. 5.
Özel Görelilik Teorisi – Albert Einstein. Asl›nda kitap bilimsel bir denklemi kulland›¤› yöntemle adeta bir hikâye tad›nda okuyuculara
aktarmaktad›r. Hepimiz küçüklü¤ümüzden
bu yana kafas›na düflen elma ile yerçekimi
yasas›n› bulan Newton’nun hikâyesini dinleyerek büyüdük. Oysa hiçbir bilimsel geliflme
o kadar basit olamaz. Her bilimsel geliflme
bulundu¤u dönemdeki di¤er bulufllarla ve
Yazar›:
kendini konusuna adam›fl insanlarla iliflkiliMICHAEL GU‹LLEN
dir. Bulufllar› gerçeklefltiren insanlar›n hayatÇeviren:
lar›, maddi durumlar›, ald›klar› önemli kararGÜRSEL TANRIÖVER
lar, ö¤renim gördükleri ortamlar ve k›yas›ya
Yay›nevi: TÜB‹TAK
yar›fla girdikleri rakipleri hep bu geliflmeleri
Yay›n Yeri: ANKARA
Yay›n Y›l›: 1999
etkilemifltir. Kitapta bu tür konulara oldukça
doyurucu ve aç›klay›c› bir flekilde yer verilmifl. Ayr›ca denklemi oluflturan büyüklüklerin neden formülün
içinde yer ald›¤›, neden bazen çarpan bazen bölen oldu¤u, bazen de karesinin al›nd›¤›n›, bilim adamlar›n›n hangi duygularla
bunu düflündüklerini, denklemlerin ispatlar›n›n nas›l yap›ld›¤›n›
ve kabul gördüklerini anlatmaktad›r. Her denklemin hikâyesini
okuduktan sonra çok daha ak›lda kal›c› oldu¤unu fark ediyorsunuz. Ayr›ca bilim adamlar›n›n konulara bak›fl aç›s›n› ve flüpheci
yaklafl›mlar›n› daha iyi kavrayabiliyorsunuz.
Bilim ve teknoloji ile yak›ndan ilgilenenlerin pek çok defa akl›na
gelen sorulardan baz›lar› acaba bu önemli bulufllar› ilgili kifliler
bulmasa bir baflkas› bulabilir miydi? Bilimsel geliflmeler birbiri
ile ilintili midir ya da birbirinden ba¤›ms›z m›d›r? Bilim insanlar›n›n bilim d›fl› hayatlar› nas›ld›? Özel hayatlar›nda ortak yönleri var m›yd›? ‹flte bu sorular›n çok aç›k cevaplar›n› bu kitapta görebilmekteyiz. Öncelikle flunu belirtmeliyim ki üniversite ortam›nda dahi gerçek anlam›n› alg›lamakta zorland›¤›m›z bu çok
önemli bilimsel denklemlerin ortaya ç›k›fl hikâyesini okuyunca
asl›nda ne kadar da anlafl›l›r olduklar›n› hayretle görüyoruz. Bilim adamlar›n›n birbirleri ile rekabetlerini, yard›mlar›n›, geçim
s›k›nt›lar›n›, kararl›l›klar›n›, bilime olan ba¤l›l›klar›n› ve baflar›ya
ulaflma yöntemlerini ö¤renmekteyiz. Bu kitab› mühendisim diyen herkesin okumas› gerekti¤ine inan›yorum. Matematiksel ifadelere gömülmeden pratik hayatta ve bilimsel alanda önemli sonuçlar› olan denklemler çok güzel ifade edilmekte ve zevkle okuyabilece¤iniz bir üslupla anlat›lmakta. Bazen bir hikâye bazen
de bir bilim kitab› tad›nda olan anlat›m› ile bir ç›rp›da okuyabilece¤iniz güzel bir eser.
> Ömer Do¤an
91
SNEMA VE MÜHENDSLK
Japonlar,
‹ngilizler
ve ‘gurur
meselesi’ne
dönüflen bir
köprü…
Sinema tarihinin
unutulmaz savafl
filmleri aras›nda yer
alan “Kwai Köprüsü”,
‹kinci Dünya Savafl›’nda
Japonlar›n eline esir
düflmüfl ‹ngiliz
askerlerinin silah
zoruyla ve binbir güçlük
içinde bir köprü inflâ
etme çabas›n› anlatan
öyküsüyle beyazperdede
‘mühendislik’ mesle¤ine
iliflkin filmlerin gelmifl
geçmifl en kaliteli
örneklerinden biridir.
Ali Murat Güven
92 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
1
943, ‹kinci Dünya Savafl›’n›n en azg›n zamanlar›… Pasifik savafllar›nda
Japon birlikleri taraf›ndan esir al›nan ‹ngiliz askerleri, Burma’daki bir esir
kamp›nda toplanm›flt›r. Kamp›n en k›demli subay› Albay Nicholson’un liderli¤indeki bu esir birlikler, bölgede bulunan
Kwai nehri üzerinde bir köprü inflâ etmeye zorlan›rlar. Amaç, Japon iflgal birliklerine Burma ile Siyam aras›nda lojistik destek sa¤layacak bir demiryolu hatt› oluflturmakt›r.
‹ngiliz askerleri, önceleri, kendilerini iflkenceden farks›z koflullar alt›nda çal›flmaya zorlayan zâlim Japon komutan› Albay
Saito’nun emirlerine direnirler. Fakat,
mühendislikte ‹ngiliz zekâ ve tecrübesinin kan›t› olacak böyle bir köprünün inflâs›, liderleri Nicholson için giderek bir “gurur meselesi”ne dönüflür. Japonlara cephede gereken ders verilememifltir belki,
ancak bu yolla baflka bir alanda ders vermek mümkün gözükmektedir. Askerlerini bunun iki ülke aras›ndaki “psikolojik
savafl”›n önemli bir parças› oldu¤una iknâ eden Britanyal› ma¤rur komutan, beyin tak›m›n› oluflturan di¤er subaylarla
birlikte son derece zorlu koflullarda projeyi çizer ve köprünün yap›m›n› bafllat›r.
Öte yandan, askerlerinin Pasifik’teki savafl›n seyrini de¤ifltirebilecek nitelikte bir
nakil hatt›n›n yap›m›na zorland›klar›n›
haber alan ‹ngiliz Genel Kurmay Baflkanl›¤› da nehir üzerindeki inflaat› bombalarla imha etmek üzere özel bir komando
birli¤i görevlendirecektir. fiimdi art›k bir
tarafta “gurur meselesi” olarak kabul ettikleri bu köprüyü son derece k›sa bir sürede bitirebilmek için hayatlar› pahas›na
mücadele eden esir ‹ngiliz askerleri, öte
yanda ise onlar›n yapt›klar› köprüyü havaya uçurmak amac›yla yola ç›kan ‹ngiliz
özel birli¤i vard›r.
Japonlarca esir edilmenin do¤urdu¤u
eziklik ve gurur k›r›kl›¤›n› yaflayan Albay
Nicholson, “büyük eser”i tamamland›¤›nda, onun tad›n› doyas›ya ç›karmaya f›rsat
bulamadan çok a¤›r bir duygusal darbe
daha alacakt›r.
S‹NEMA TAR‹H‹NDE ‘‹LK’LER‹N F‹LM‹
1957 y›l›n›n sonbahar›nda, dünyan›n pek
çok ülkesiyle birlikte Türkiye’de de gösterime girdi¤inde büyük bir be¤eniyle karfl›lanan ve zaman içinde sinema tarihinin
efsanevî yap›mlar›ndan birine dönüflen,
her yönüyle muazzam bir filmdir “Kwai
Köprüsü”…
Usta ‹ngiliz yönetmeni David Lean’in
(“Arabistanl› Lawrence”, 1962 / “Dr. Jivago”, 1965 / “‹rlandal› K›z”, 1970) en güzel
çal›flmalar›ndan biri olan bu yap›t›n böylesine yo¤un bir ilgiyle karfl›lanmas›n›n
öncelikli nedenleri aras›nda ise hiç kuflku-
F‹LM‹N KÜNYES‹
suz ki yar›m yüzy›l› aflk›n bir süredir sinemaseverlerin haf›zalar›na kaz›nm›fl olan
özgün müzi¤i gelmektedir. Besteci Malcolm Arnold’un imzas›n› tafl›yan bu melodiyi ne yaz›k ki sayfalar›m›zda tan›mlayabilecek bir yöntem yok elimizde; ancak
büyük bir koronun hiç bir enstrüman çalmaks›z›n yaln›zca ›sl›kla icra etti¤i “askerî
marfl” formundaki bu parçay›, eminiz ki
flimdi sizler de duysan›z ân›nda hat›rlars›n›z. (‹steyenler, Youtube’a girip “The Bridge on the River Kwai theme” yazarak parçan›n pek çok farkl› versiyonunu dinleyebilirler.)
Öte yandan, “Kwai Köprüsü”nün haf›zalara kaz›nan yegâne yönü müzikleri de de¤ildir; film ayn› zamanda düzinelerce y›ld›z oyuncu ve binlerce figüran›n rol ald›¤› müthifl kadrosu, ayr›ca zaman›na göre
devrim niteli¤indeki görsel efektleriyle de
savafl sinemas› alan›nda gerçek bir zirveyi temsil etmektedir. Dev bir bütçenin
eseri olan bütün bu kadrodan anlaml› bir
bütün ç›kartan ve günümüzde hâlâ büyük bir keyifle izledi¤imiz o bafl döndürücü görselli¤e imza atan kifli ise ‹ngilizlerin
bol ödüllü görüntü yönetmeni Jack Hildyard’d›r. Ki Türk sinemaseverleri olarak
bizler Hildyard’›, sonraki dönem çal›flmalar› aras›nda yer alan di¤er iki destans›
yap›t, Mustafa Akkad’›n “Ça¤r›”s› (1976)
ve “Ömer Muhtar”›ndan (1981) dolay› as-
l›nda gayet iyi tan›maktay›z.
‹ki y›ll›k bir ön haz›rl›k ve alt› ayl›k bir çekim sürecinden sonra tamam›na yak›n
bir bölümü Hint Okyanusu’ndaki Sri Lanka adas›nda çekilen “Kwai Köprüsü”, bir
yönüyle askerlik sanat›na, savafl ortam›nda inatla korunmas› gereken askerî disipline; ülkülere ba¤l›l›k, inanç ve ve sadâkat
duygusuna dair bir film oluflunun yan›s›ra, di¤er cephesiyle de “mühendislik zekâs›”na adanm›fl evrensel bir destand›r;
ki bu yönüyle de k›t kaynaklar içinde büyük baflar›lar elde eden, çal›flkan ve kararl› mühendislik gelene¤ini en üst düzeyde
yüceltir. O yüzden, hem savafl ortam›,
hem o ortamdaki bireylerin gel-gitler içindeki psikolojisi, hem de insan denilen varl›¤›n gerçekten ister ve inan›rsa bu denli
kasvetli koflullarda bile ortaya çok büyük
eserler koyabilece¤ine iliflkin anlaml› mesajlar›yla, an›lan mesle¤in mensuplar›n›n
kesinlikle kay›ts›z kalmamalar› gereken
bir sinema klasi¤i olarak günümüzde sanatsal de¤erini hâlâ muhafaza ediyor.
‘KWAI KÖPRÜSÜ’NÜ NASIL
‹ZLEYEB‹L‹RS‹N‹Z?
Gösterime girdi¤i y›l (1957) tam› tam›na 7
dalda (En ‹yi Film, En ‹yi Yönetmen, En ‹yi
Erkek Oyuncu, En ‹yi Senaryo, En ‹yi Görüntü Yönetimi, En ‹yi Kurgu, En ‹yi Müzik) Oscar kazanarak bu yar›flmadaki bütün önemli ödülleri silip süpüren “Kwai
KWAI KÖPRÜSÜ
The Bridge on the River Kwai
Yap›m Y›l› ve Ülkesi: 1957, ‹ngiltereABD ortakyap›m›
Türü ve Süresi: Savafl serüveni / 161
dakika
Yönetmen: David Lean
Senaristler: (Frans›z yazar Pierre
Boulle’nin ayn› adl› roman›ndan
uyarlamayla) Michael Wilson ve Carl
Foreman
Görüntü Yönetmeni: Jack Hildyard
Özgün Müzik Bestecisi: Malcolm
Arnold
Kurgucu: Peter Taylor
Sanat Yönetmeni: Donald M. Ashton
Oyuncular: Alec Guinness (Albay
Nicholson), Sessue Hayakawa (Albay
Saito), Jack Hawkins (Binbafl›
Warden), James Donald (Binbafl›
Clipton), Geoffrey Horne (Te¤men
Joyce), André Morell (Albay Green),
Peter Williams (Yüzbafl› Reeves), John
Boxer (Binbafl› Hughes), Heihachiro
Okawa (Binbafl› Kanematsu),
Keiichiro Katsumoto (Te¤men Miura)
Yap›mc› fiirket: Horizon Pictures
Da¤›t›c› fiirket: Columbia Pictures
‹çerik Uyar›lar›: Az say›da da
sahnede de olsa savafl fliddeti içermesinden dolay›, 10 yafl›ndan küçükler için uygun bir yap›m de¤ildir.
Y›ld›z Puan›: * * * * (5 y›ld›z
üzerinden)
Köprüsü”nün, ülkemizde piyasaya sürülmüfl çok kaliteli bir DVD’si mevcut...
2 diskten oluflan bu arflivlik sette yaln›zca
film de¤il, filmin çekim çal›flmalar›ndan
görüntüler ve oyuncular›yla söylefliler de
yer al›yor. Mesle¤ine tutkuyla ba¤l› her
mühendisin koleksiyonunda mutlaka bulunmas› gereken bu yap›t›, idefix.com ve
benzeri al›flverifl sitelerinden (kredi kart›yla) KDV dahil ortalama 12,50 TL’ye alabilirsiniz. Ki bu fiyat, çift diskli yasal bir
sürüm için son derece ucuz say›labilir.
Gelecek say›m›zda, sinema tarihinden
mühendislik mesle¤ine adanm›fl bir baflka önemli yap›tta buluflmak üzere, sevgiyle kal›n…
93
TEKNOLOJ
Nemrut Da¤›’na
nanoteknolojili koruma
ABD’ye girerken dikkat
Ülkemizde Ad›yaman s›n›rlar› içerisinde yer
alan ve UNESCO’nun dünya kültür miras› listesinde de yer alan Nemrut Ören Yerindeki dev
tanr› heykelleri, özel nanoteknoloji ile üretilmifl
kumafl kullan›larak haz›rlanacak k›l›flarla
korunacak. ODTÜ Mimarl›k Fakültesi Ö¤retim
Üyesi Doç. Dr. Neriman fiahin Güçhan, konuya
iliflikin yapt›¤› aç›klamada, Nemrut Ören
Yeri'ndeki dev tanr› heykelleri ve di¤er kal›nt›lar›
korumak için bir y›ldan bu yana çal›flmalar
yapt›klar›n› söyledi.
Çal›flmalar›n› 2010 y›l›na kadar sürdüreceklerini
belirten Güçhan, çetin k›fl koflullar› nedeniyle
üzerlerinde çatlaklar oluflan heykellerin en iyi
flekilde nas›l korunabilece¤i konusu üzerinde
çal›flt›klar›n› ifade etti. Heykellerin görüntü tahribat›n›n bütünüyle engellenmesinin imkâns›z
oldu¤unu da belirten Güçhan, amac›n bu süreci
yavafllatmak oldu¤unu ve bunu baflarmak için
birçok laboratuar deneylerini yapt›klar›n› belirtti.
Amerika Birleflik Devletleri terör paranoyas›yla ald›¤› birbirinden ilginç önlemlere bir yenisini daha ekledi. Al›nan karara göre ülkeye girifl
yap›l›rken görevliler hiçbir mazeret göstermeden MP3’ten bilgisayarlara
kadar her türlü veri depolayan cihaza el koyup inceleme yapabilecek.
Daha öncede gözalt›na almadan, parmak izi testlerine kadar birçok tedbir alan ABD, gümrüklerde bilgisayar ve benzeri veri depolayan cihazlar›n da aranma yetkisini kanunlaflt›rd›. Bundan böyle s›n›r görevlileri
MP3 çalar da dâhil her türlü cihaza el koyma yetkine sahip. Bu süre boyunca her türlü bilgiye eriflme, kopyalama ve yedekleme hakk›na da sahipler. Bu süreçte gerekli görüldü¤ü takdirde 30 güne kadar bu cihazlara el konulmas› da kararlaflt›r›ld›. Kopyalanan bilgiler ise yetkililerden taraf›ndan sonsuza dek saklanabilecek.
H›zl› trenler de teknolojiye ayak uydurdu
TCDD Genel Müdürlü¤ü, Yüksek H›zl› Tren'lerde (YHT) kesintisiz mobil iletiflime imkân
sa¤layan GSM-R sistemini devreye sokuyor. Bu yenilik sayesinde h›zl› trenlerde kesintisiz mobil iletiflime olanak sa¤lanacak.
TCDD Genel Müdürlü¤ü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, ilk uygulamas› 2000
y›l›nda Avrupa'da gerçeklefltirilen ve birçok ülkede çal›flmalar› devam eden GSM-R sistemi, demiryolu haberleflme teknolojisindeki yeni Avrupa standard› olarak kabul ediliyor. Türkiye'de konforlu ve k›sa sürede ulafl›m imkan› sa¤layan h›zl› tren projelerinden
ilkini tamamlayan TCDD, h›zl› trenlerdeki mobil iletiflim ba¤lant› sorununun çözümü
için baflta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede kullan›lan GSM-R sistemini H›zl›
Tren altyap›s›na entegre etti.
Sistemi yak›n bir zamanda devreye sokmay› planlayan TCDD, sistem kapsam›nda 5 bin
personelinin kendi aras›nda iletiflim kurabilece¤i ''0594'' kod numaral› GSM hatlar›ndan
200'ünü Ankara-Eskiflehir H›zl› Tren görevlilerine da¤›tmay› sürdürüyor.
94 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009
AJANDA
>>
‹ç Mimari ve Dekorasyon Fuar›
Tarih
Yer
Web
: 05–08 Kas›m 2009
: ‹stanbul Lütfi K›rdar Kongre Saray›
: www.interteks.com
>>
WEM Elektronik, Makine ve
Kontrol Sistemleri Fuar›
Tarih
Yer
Web
: 12–15 Kas›m 2009
: ‹stanbul ‹FM
: www.wemturkey.com
>>
Emlak Expo
Emlak, Gayrimenkul ve Yap› Teknoloji Fuar›
Tarih
Yer
Web
: 30.11.2009 - 07.12.2009
: ‹stanbul Fuar Merkezi
: www.atilimajans.com.tr
>>
Time 2009
6.Üretim Teknolojileri Fuar›
Tarih
Yer
Web
: 03 - 06 .12.2009
: ‹stanbul Fuar Merkezi
: www.itf-exhibitions.com
>>
PLAST EURASIA Plastik Endüstrisi Fuar›
Tarih
Yer
Web
: 19–22 Kas›m 2009
: Tüyap
: www.tuyap.com.tr
95
ÇZG YORUM
96 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009

Benzer belgeler