VİSAD`ın 25. yılında Veteriner tıbbi ÜrÜnlerinde reform

Transkript

VİSAD`ın 25. yılında Veteriner tıbbi ÜrÜnlerinde reform
AYLIK HAYVAN SAĞLIĞI
SEKTÖRÜ DERGİSİ
MART 2016
147
VİSAD’ın 25. yılında
Veteriner Tıbbi
Ürünlerinde Reform
Veteriner Tıbbi Ürünleri alanında yeni düzenlemelerin etkilerini Bakanlık ile
devamlı işbirliği içinde olan VİSAD Yönetim Kurulu üyeleri ile GMP geçiş sürecini
ve yaklaşan Bakanlık - VİSAD - Sektör Değerlendirme Toplantısı’nı konuştuk.
EDİTÖR
İNFOVET
MART SAYI 147
YAYIN TÜRÜ
Süreli Yerel
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
Mehmet Aktop
GENEL KOORDİNATÖR
Barış Kolgu
[email protected]
Sektörün ihtiyaçlarının ve
hassasiyetlerinin Bakanlığa
arz edileceği iki gün bizleri bekliyor
Geçtiğimiz ay etkinliklerle ve fuarlarla dolu bir ay geçirdik. Önce İzmir
AgroExpo Fuarı’nda bir araya gelen sektör, ardından Türkiye’nin hedef pazarları
arasında olan Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat etti ve VIV MEA 2016’da
ikili ilişkiler kurma fırsatı yakaladı. Her iki etkinlik de katılımcı firmaların ve
ziyaretçilerin büyük bir aile olarak birleşmesi ile başarıya ulaştı. Biz de İnfovet
olarak elbette her iki fuarda da bulunduk.
Mart ayı sonunda ise Bakanlık destekleri ile bir başka organizasyon
gerçekleştirilecek; Bakanlık-VİSAD-Sektör Değerlendirme Toplantısı. Geleneksel
hale gelen bu toplantının, geçen yıl ve daha önceki yıllardaki başarısını bu sene
de devam ettirmek isteyen VİSAD Yönetim Kurulu üyeleri ile geçtiğimiz günlerde
bir araya geldik ve Türkiye hayvan sağlığı sektörünün daha iyi tanıtılmasını
sağlamak, ülke hayvancılığına yenilikçi ve kaliteli veteriner sağlık ürünlerinin
sunulmasında esas olan bilimsel temellere ve uluslararası standartlara dayanan
mevzuatın oluşturulmasına ve uygulama kapasitesinin artırılmasına önemli
destekler veren bu köklü sivil toplum kuruluşu ile yeni düzenlemelerin etkilerini
ve yaklaşan Bakanlık-VİSAD-Sektör Değerlendirme Toplantısı’nı konuştuk.
Etkinlikler son bulmuyor; Güneşli A.Ş. sponsorluğunda geçtiğimiz ay başladığımız
kanatlı damızlık üreticileri ziyaretlerimizde bu ay yine üç farklı ildeki üreticileri ziyaret
ettik; Kayseri, Malatya ve Gaziantep. Üretimde başarıyı yakalamanın ancak uygun
bakım ve besleme ile mümkün olabileceğini söyleyen işletme yetkilileri, günlük
olarak gelen damızlık civcivleri bir bebek hassasiyeti ile büyütmenin hayvanların
ileride sergileyeceği performans açısından önemini dinledik
Tüm bunların yanı sıra her ay olduğu gibi bu ay da dergimizde, sektördeki
önemli organizasyonlara, gelecek etkinliklere ve güncel haberlere yer verdik;
değerli hocalarımızın makalelerini sizlerle paylaştık. Umarız Mart sayımız da
keyifle okursunuz.
Sevgiyle kalın...
Veteriner Hekim Gizem Kutun
ADRES: İ. Karaoğlanoğlu Caddesi
Yayıncılar Sokak No: 10/4
34418 Seyrantepe / İstanbul
Tel: 0212 324 50 56 - 0212 324 50 59
Faks: 0212 324 50 06
www.infovetdergi.com
[email protected]
Yazı işleri sorumlusu
Veteriner Hekim Gizem Kutun
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Prof. Dr. Alper Yılmaz
Prof. Dr. Adem Şenünver
Veteriner Hekim Enikö Kiraly Avcı
ART DİREKTÖR
Ebru Dereli
[email protected]
GRAFİK TASARIM
Emel Vural
[email protected]
SOSYAL MEDYA SORUMLUSU
Banu Sayınç
[email protected]
DANIŞMA KURULU
Prof. Dr. Şakir Doğan Tuncer
Prof. Dr. U. Tansel Şireli
Prof. Dr. Ahmet Ergün
Prof. Dr. Sezgin Şentürk
Prof. Dr. Erol Şengör
Prof. Dr. Murat Fındık
Prof. Dr. İsmail Bayram
Prof. Dr. Tolga Güvenç
Prof. Dr. Necmettin Ceylan
Prof. Dr. Doğa Temizsoylu
Doç. Dr. Süleyman Bacınoğlu
Yrd. Doç. Dr. Seval Çetin
Dr. Sait Koca
Süleyman Öztürk
RENK AYRIMI ve BASKI
Gezegen Basım Sanayi ve Ticaret
Limited Şirketi 100 Yıl Mahallesi Massit
Matbaacılar Sitesi 2. Cadde Gezegen
Binası No: 202 / A
Bağcılar - İstanbul Sertifika No: 12002
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların
sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz
kullanılamaz. İnfovet Dergisi veteriner hekimlere
ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli,
mesleki, ücretsiz sektörel bir yayındır.
İNFOVET 4-5
İÇİNDEKİLER
74 104
112
124
34
54
VİSAD’IN 25. yılında
Veteriner Tıbbi
Ürünlerinde
Reform niteliğinde
gelişmeler
yaşanıyor.
Arap yarımadası
ve Afrika’nın en
prestijli bölgesel
organizasyonu ılan
VIV MEA 2016, 109
ülkeden 273 yerli
ve yabancı firma
katılımıyla Abu
Dhabi’deydi.
46
Güneşli A.Ş.
sponsorluğunda
geçtiğimiz ay
başladığımız kanatlı
damızlık üreticileri
ziyaretlerimizde
bu ay yine üç farklı
ildeki üreticileri
ziyaret ettik;
Kayseri, Malatya ve
Gaziantep.
İNFOVET 6-7
74
Prof. Dr. Alper
Yılmaz, hayvancılığı
bu kadar seven bir
halka sahip Anadolu
toprakları varken,
yurt dışından et
ithal etmenin
yanlış olduğunu
söylüyor.
80
90
Broyler
KANATLILARDA
canlı aşı yoluyla
enfeksiyöz bursal
hastalığına
(Gumboro) karşı
aşılamada
maternal kaynaklı
antikorların etkisi
Türkiye’nin ihtisas
fuarları arasında
yer alan Agroexpo Eurasia Tarım
ve Hayvancılık Fuarı
son yılların en
yoğun katılımı ile
rekora doymuyor.
86
ANC, Çiftliğim
Agromarket projesi
ile bensersiz dağıtım
kanalı oluşturmuş
ve ülkemizdeki her
çiftliğe doğru ürün
ve servis ulaştırmayı
amaçlamıştır.
104
Prof. Dr. Adem
Şenünver, ineklerin
ihtiyaçlarının,
tükettikleri yem
ile karşılanmasının
mümkün olmadığını
vücut rezervlerini
kullandıklarını
belirtiyor.
112
Civcivler;
güvenilir ve
sertifikalandırılmış
damızlık
işletmelerinin
kuluçkahanelerinden temin
edilmelidir.
124
Pullu bacak
akarları neden
oldukları yoğun
irritasyon nedeniyle
uyuz akarı olarak
da bilinir ve ilk
olarak 1800’lü
yılların orta-geç
dönemlerinde
belirlenmişTİr.
NOTLAR
TÜİK verilerine göre, Van’daki sığır
sayısı 2014 yılına göre % 2’lik artış
yaşayarak 166 bin 944 baş oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan
Van ilimiz 2 milyon 456 bin baş koyun varlığı ile Türkiye birincisi oldu.
Veteriner Gastroenteroloji
Çalıştayı Afyon’da düzenlenecek
Veteriner Gastroenteroloji Derneği ile Afyon Kocatepe Üniversitesi
işbirliğinde organize edilen “Veteriner Gastroenteroloji Çalıştayı”, 1617 Nisan 2016 tarihleri arasında Afyonkarahisar’da gerçekleştirilecek.
Vegader Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan Civelek çalıştay ile ilgili,
‘’Mevcut bilimsel etkinlikler içerisinde konsepti ve içeriği ilgi çekici ve
bundan sonrada takip edileceğini düşündüğümüz çalıştaya Veteriner
hekimlerin ve öğrencilerin katılımları bizleri son derece mutlu edecektir”
dedi. Çalıştayda büyükbaş ve pet hayvanlarında iç hastalıkları, cerrahi,
patoloji, farmakoloji ve hayvan besleme gibi bilim dalları açısından
gastroenteroloji alanında dikkat çeken konular, alanında öncü ve
mesleki katkılarıyla kabul görmüş değerli hocalar ve veteriner hekim
meslektaşlarımız tarafından yapılacak interaktif sunumlarla katılımcılarla
paylaşılacak. Detaylı bilgi ve kayıt için vegader.org sayfasını ziyaret ediniz.
Atafen-Ege Vet Ailesi
28. yaşını Antalya’da kutladı
Atafen Ege Vet Ailesi 19-21 Şubat’ta Antalya’da
buluştular. 2015 yılının değerlendirildiği toplantının
ardından geleneksel baloda tüm çalışanlar
gönüllerince eğlendiler. Baloda Tahir S. Yavuz,
Ali Ünal ve Ahmet Gedik 28. yıl pastasını bölüm
direktörleri, müdürleri ve çalışanlarıyla birlikte
kestiler. Daha sonra şirketlerde 5., 10., 15.ve 20.
yıllarını dolduran personellere anı plaketleri, 2015
yılında satış kategorileri birincilerine ise kupaları
verildi. Her grup ile ayrı ayrı fotoğraf çekildikten
sonra ise toplu fotoğraf alınarak eğlence kısmına
geçildi. Çalışanların hünerlerini gösterdiği gece
mutlu anılarla sona erdi.
İNFOVET 08-09
NOTLAR
Şubat ayı kapak konumuz ile ilgili bilgilendirme
Yumurta üretim proseslerini anlatan yazımız içerik anlamında yumurta
yıkanması konusuna kaydığı için siz okuyucularımızı küçük bir bilgilendirme
ile aydınlatmak istedik. Bu işlem AB’de ve Türkiye’de yasak olup, sadece
Amerika’da uygulanmaktadır.
Ülkemizde yumurtanın üretimi ve pazarlanması Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından çıkarılan, 2014 yılında yayınlanan “TÜRK GIDA KODEKSİ YUMURTA
TEBLİĞİ”ne göre yapılmakta olup, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi yumurtaların
yıkanması yasaktır. Tebliğin 5. maddesinin 2. bendinin b fıkrası: A sınıfı yumurta
yıkanarak veya başka bir yöntemle temizlenemez ve yağlama işlemine tabi tutulamaz.
Çünkü yumurtanın yapısı ve içeriği bakterilerin yumurta içine geçişini ve içerde
çoğalmasını önlemek için pek çok doğal bariyer sağlar. Bu doğal koruyucu bariyerler;
yumurta kabuğu, kabuk ve yumurta sarının zarı ve yumurta beyazı katmanlarını kapsar.
Kabuk ve kabuk zarı bakterilerin yumurta içine geçişini engeller. Eğer yumurta yıkanır
ise raf ömrü kısalır. Yumurtanın yıkanması sadece pişirmeden önce mutfakta yapılabilir.
Ulusal Kümes Hayvanları Kongresi
bu yıl Samsun’da gerçekleştirilecek
Bilimsel Tavukçuluk Derneği tarafından iki yılda bir
düzenlenmekte olan Ulusal Kümes Hayvanları Kongresi,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi işbirliğinde 5-8 Ekim 2016
tarihlerinde Samsun’da gerçekleştirilecek. Kongrede kümes
hayvanları üretiminin güncel sorunları, gelecek beklentileri,
ürün kalitesi ve çevre sorunları geniş bir kapsamda tartışılacak.
Kongreye, üniversite ve araştırma kuruluşlarında çalışan
bilim insanları, ilgili Bakanlık temsilcileri ve kümes hayvanları
sektörünün tüm alanlarında çalışanlar davetli.
Bakanlık, aroma verici bir maddenin
kullanımını yasakladı
Bakanlık, bazı puding, et ürünleri, alkollü ve alkolsüz
içkilerde aroma verici olarak kullanılan “p-Mentha-1,8dien-7-al” maddesinin gıdalarda kullanımını yasakladı. Bu
maddenin ithalatı ve bu maddeyi içeren bir gıdanın ithalatına
izin verilmeyecek. Söz konusu aroma verici madde, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce piyasaya arz
edilmiş olan ve “p-Mentha-1,8-dien-7-al” adlı aroma verici
maddeyi içeren bir gıda ise, raf ömrü süresince piyasada
bulunabilecek. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA)
verilerine göre, hayvanlarda yapılan deneylerde, bazı puding,
et ürünleri, alkollü ve alkolsüz içkilerde aroma verici olarak
kullanılan “p-Mentha-1,8-dien-7-al” maddesinin genlere
toksik etkide bulunduğu, DNA’ya zarar verdiği tespit edildi. İNFOVET 10-11
NOTLAR
VİSAD, DAĞITIM VE SATIŞ
KANALLARI EĞİTİMİ DÜZENLEDİ
Bakanlığımız Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Veteriner Sağlık Ürünleri
ve Halk Sağlığı Dairesi tarafından 15 Şubat 2016 tarihinde Veteriner
Ecza Depoları sorumlu yöneticilerine yönelik olarak eğitim
toplantısı düzenlendi. Eğitim toplantısına ülkemizde faaliyet gösteren
veteriner ecza depoları, temsilci ecza depoları ve VİSAD üyelerinden
yaklaşık 200 katılımcı katıldı. Toplantıda, temsilci veteriner ecza deposu
ve veteriner ecza deposu mimari ve ekipman gereklilikleri; veteriner
ecza depolarında kalite sistemi, dokümantasyon ve kayırlar; depo
sıcaklık-nem haritalaması ve ekipman kalsifikasyonu; hatalı veteriner
tıbbi ürünlerin geri çekme uygulamaları gibi önemli konulara değinildi.
Ayrıca Veteriner Tıbbi Takip Sistemi hakkında da detaylı bilgiler sunuldu.
Bakkalda satılan birçok
veteriner tıbbi ürüne el konuldu
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nden yapılan
açıklamada Kayseri’de ekiplerce bir mahallede
yapılan denetimler sonucunda bakkalda satılan
221 adet 19 kalemde veteriner tıbbi ürüne el
konuldu. Ayrıca ilgili bakkal hakkında 5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı Gıda ve Yem
Kanunu’nun 37. Maddesinin 1. Fıkrasının ‘g’ bendine
göre 15 bin 466 TL idari para cezası verildi. Veteriner
tıbbi ürünlerin toptan ve perakende satışı veteriner
tıbbi ürün perakende satış izni bulunan klinikler,
ruhsatlı veteriner ecza depoları ve eczaneler kanalı ile
yapılmaktadır. Belirtilen yerler dışında satışı yasaktır.
Biyofilm kontrolü Campylobacter
ile savaşta önemli bir role sahip
Biyofilm varlığı, gıda zincirinin her aşamasında gıda güvenliği
ile ilgili önemli sorunlar yaratan bir teknolojik sorundur.
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda ise, Campylobacter
etkeninin biyofilm oluşturma yeteneği olduğu yönünde.
Bu karakteristik mikrobiyal büyüme ise, biyofilm
koruyucu bariyerlerin önlemini almak için özel temizleme
ve dezenfeksiyon işlemlerinin uygulanması gerektiğini
göstermektedir. Biyofilmler, düzenli olarak uygulanacak özel
biyogüvenlik çalışma protokolleri ile ortadan kaldırılabilir.
Bununla birlikte, eradikasyonu güç olan bazı biyofilmleri
önlemek için en akıllıca strateji proflaksidir ve rutinde
peroksiasetik ürünler kullanmakta fayda vardır.
İNFOVET 12-13
NOTLAR
174 Alo Gıda Hattı’na bugüne kadar toplamda
yaklaşık 1,6 milyon arama yapıldığını ifade etti.
2015 yılında gıda üretim, satış ve toplu tüketim yerlerine yapılan toplam 735 bin denetimin
sonucunda, firmalara 65 milyon 680 bin lira idari para cezası uygulandı.
Şap Hastalığı: Güncel bir
sorun ve çözüm önerileri
Veteriner Hekimler Derneği ile Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi “Şap Hastalığı: Güncel Bir
Sorun ve Çözüm Önerileri” konulu bir panel
hazırladıluar ve panele yaklaşık 300 kişi katılımda
bulundu. Panele Veteriner Hekimler Derneği
Başkanı Prof. Dr. Şakir Doğan Tuncer, Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Oğuz Sarımehmetoğlu ve Bakanlık Müsteşar
Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil gibi önemli isimler
katıldı. Bu isimlerin yanı sıra İstanbul, İzmir,
Ankara, Antalya ve Isparta Oda Başkanları, Ankara
Üniversite Veteriner Fakültesi Öğretim üyeleri ve
öğrencileri de katılımda bulundu.
Okul sütü projesi beşinci yılına girdi
Öğrencilere süt içme alışkanlığını kazandırmak, yeterli ve dengeli
beslenmelerine katkıda bulunarak sağlıklı büyüme ve gelişmelerini
sağlamak amacıyla “Okul Sütü” projesi 5. yılında da devam ediyor.
2015-2016 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde 5. kez, bağımsız
anaokulu, uygulama sınıfı, ana sınıfı ve ilkokul öğrencilerine pazartesi,
çarşamba ve cuma günlerinde, haftada 3 içme sütü dağıtımına devam
edileceği ifadelerine yer verildi. Konu ile ilgili yapılan açıklamada,
dağıtımı yapılacak sütlerin üretildiği işletmelerden üretimi takiben
her parti üründen teknik şartname ve Gıda Mevzuatına uygunluğunun
tespiti için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından analizi
yapılmak üzere numune alındığı ve Gıda Mevzuatına uygun olan sütlerin
dağıtımının yapıldığı bildirildi. Program kapsamında dağıtılan sütlerin
yerli ve tüm gıda mevzuatlarına uygun kalitede olduğu bildirildi.
İNFOVET 14-15
NOTLAR
VİMAR & VİLSAN’A BÜYÜME
HEDEFLERİ DOĞRULTUSUNDA
YENİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ
Vimar Animal
Health & Vilsan
Pharmaceutical
Yönetim Kurulu Üyesi
Dr. Burhan Hacı
1993 yılından bu yana Pfizer çatısı altında sektörümüze önemli
katkıları olan Sayın Dr. Burhan Hacı, Kasım 2015 tarihinde
Zoetis EuAfME (Avrupa, Afrika, Orta Doğu) Bölge Direktörü
görevinden ayrılmıştı. Sayın Hacı 01.03.2016 tarihi itibari
ile Vimar Animal Health & Vilsan Pharmaceutical Yönetim
Kurulu Üyesi olarak atandı. Kendisinin sektörümüzdeki engin
tecrübeleri ile Vimar ve Vilsan ailesinin büyüme hedeflerine
ulaşmasında değerli katkıları olacağı bildirildi.
Tarım ve hayvancılık sektörü
12. kez Denizli’de buluştu
Orion Fuarcılık ev sahipliğinde gerçekleşen Aegeanagri
12. Ege Tarım, Sera ve Hayvancılık Fuarı, 157 katılımcı ve
400 marka temsili ile alanında en büyük olma hedefini
koruyor. Bir yıl boyunca yoğun bir çalışma takvimi izlediklerini
belirten Orion Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Tan, Ege
bölgesi ağırlıklı olmak üzere tüm Türkiye’den yapılan ziyaretçi
organizasyonlarıyla beraber toplam 150 bin kişi tarafından
ziyaret edilen fuarın, 2016 yılında da katılımcı ve ziyaretçi
sayısı ile sektöre damgasını vurduğunu söyledi. Denizli
Merkez Efendi Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici, tarım
fuarının üreticinin aynası olduğunu yapılan tüm çalışmaların,
Denizli ekonomisinin gücünün, sektör yeniliklerinin aynı çatı
altında toplanmasının büyük bir şans olduğunu söyledi.
Buzlanmayı önlemek için kullanılan
kimyasallar hayvanları zehirliyor
TVHB Sakarya VHO Başkanı Mustafa Yıldız, buzlanmayı önlemek
için yollara atılan sodyum klorit, potasyum klorit, magnezyum
klorit gibi maddelerin hayvanların zehirlenmelerine sebep
olduğunu söyledi. Dere, nehir, göl, deniz de yaşayan balıkların
ya da diğer suda yaşayan canlıların sudaki kimyasal kirlenmeye
bağlı olarak telef olduğunu vurgulayan Yıldız, ayrıca sağlıksız
çevre sebebiyle hayvanlarda kanser vakalarının arttığını ifade
etti. Kimyasalların yanında radyoaktif maddelere de dikkat etmek
çevre sağlığı için önemli olduğunun altını çizen Yıldız, açıklamalarını
şöyle tamamladı: “Sorumlu bir insan olarak çevreye olan duyarlılığı
önce kendimize, sonra çevremize sonra dünyaya ispatlayalım”.
İNFOVET 16-17
NOTLAR
Enerji Yatırımları Takip ve
Koordinasyon Kurulu kuruldu
Yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi çerçevesince, kamu
ve özel sektör tarafından yapılacak yatırımların takibi,
denetimi ve koordinasyonu için Enerji Yatırımlarını Takip ve
Koordinasyon Kurulu kuruldu. Konuya ilişkin Başbakanlık
Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, yerli
kaynaklara dayalı enerji üretimi çerçevesince, kamu ve özel
sektör tarafından yapılan veya yapılacak yatırımların izin
süreçlerinin takibi, denetimi ve koordinasyonunu sağlamak
için Enerji Yatırımları Takip ve Koordinasyon Kurulu
oluşturuldu. Kurul, özel sektöre açılacak linyit sahaları ile
rödovans usulüyle yeni ihale edilecek sahalara yapılacak
üretim tesisleri dahil, bütün üretim ve iletim tesislerinin
yatırım süreçlerinin hızlandırılmasında görev alacak.
2014 YUM-BİR verilerine göre Türkiye, dünya
yumurta ihracatında Hollanda ve Amerika Birleşik
Devletleri’nden sonra üçüncülüğü taşıyor.
Yıllara göre yumurta ihracatının üretimdeki payına bakıldığında 2006 yılında oran %2.32 iken,
2015 yılında bu oran %20.45’e yükselmiştir.
İran ve Azerbaycan arasında
tarım ve hayvancılık işbirliği
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Tahran’a gerçekleştirdiği resmi ziyareti kapsamında
iki ülke arasında 11 anlaşma imzalandı. İmzalanan
anlaşmaların Azerbaycan ve İran arasında
olağanüstü durumların ortadan kaldırılması ve
sınırlandırılması, gümrük, tarım ve hayvancılık
alanında işbirliğinin yapılması, elektrik enerjisi
ticareti, demir yolları faaliyetlerinin koordinasyonu,
iki ülke arasında ulaştırma, sağlık, enerji ve eğitim
alanlarını kapsadığı ifade edildi. İran Cumhurbaşkanı
Hasan Ruhani’nin davet üzerine Tahran’a giden
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in bu ülkedeki
temasları önümüzdeki günlerde de devam edecek
ve hayvancılık alanında gelişmeler yaşanacak.
İNFOVET 18-19
Hasvet Medikal Merkez Ofis’te en anlamlı
ve en renkli yerlerden biri çalışan her
personelin bu duvara bıraktığı el izleri.
Hasvet Medikal,
yeni yılı yeni
ofisinde karşıladı
Hasvet Medikal, Safir Cerrahi El Aletleri, Medyavet ve
E-vet Yazılım ofisleri artık en iyisi için sektöre hizmet
vermeye 1.200 m2’lik alanda devam ediyor.
Sektöre kazandırdığı yeni projeler,
yeni ürünler ve birçok organizasyon ile 2015
yılını başarılı bir şekilde kapatan Hasvet, yeni
ofisine taşınmasının ardından 2016 yılı hedefleri için saha ekibinin de katıldığı organizasyonla Antalya’da bir araya geldi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Hasvet’in temel
hedefi müşteri memnuniyeti odaklı çalışmak.
Bununla beraber veteriner hekimliği uygulamalarını yüksek kalite ve son teknolojiyle
buluşturmak, bilgiye kolay ulaşım hizmetlerini
daimi olarak sunmak.
Organizasyon sonunda Hasvet Medikal
Genel Koordinatörü Veteriner Hekim Hidayet
Şimşek tarafından emekleri ve özverili çalışmaları için İstanbul bölgesinde çalışan Ali Özer
Kalender, Murat Güç; İzmir bölgesinde çalışan
Gökhan Yakış; Ankara bölgesinde çalışan İbrahim Duman; Türkiye geneli çalışan Mehmet
Koçak’a teşekkür plaketleri verildi. Toplantıların ardından tüm kadro
senenin yorgunluğunu
Sektördeki 20. yılını
dolduran Hasvet
Sherwood Breezes Resort
Medikal, bütün
Otel’de düzenlediği gala
markalarını aynı çatı
yemeğinde attı. altında topladı.
İNFOVET 20-21
E-vet Yazılım 2. şubesini Hasvet Medikal
Merkez Ofis’te kurdu
E-vet Yazılım Akdeniz Üniversitesi Teknokent Binası ile beraber ikinci ofisini Hasvet
Medikal Merkez Ofisi’nde açtı.
Günden güne kendini geliştirerek büyüyen
yazılım ekibi Datavet gibi yeni projelerine
burada da hız veriyor.
Yedi kişilik güçlü teknik servis ekibi
Hasvet Medikal’in İstanbul, Ankara, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve merkez ofisinde
konusunda uzman yedi kişilik teknik servis
ekibi bulunmaktadır.
Yeni yerleşimle beraber daha da büyüyen alanları sayesinde birçok cihazı aynı
anda test ve tamir etmeye yarayan sistemler kurulmuştur.
Tebeşirli kara tahtalar
Medyavet Ofis ve toplantı salonunda kullanılan kara tahtalar ve tebeşirler ise firmanın
öğrenme heyecanını diri tutuyor. Bu kara
tahtalar, herkesin ne kadar profesyonel olursa olsun bir öğrenci olduğunu simgeliyor.
Ailemize
katılan herkesin
bıraktığı izler
11’i Veteriner Hekim olan
54 kişilik deneyimli, dinamik,
genç ve sektöre hizmet
vermekten büyük onur
ve mutluluk duyan kadro,
duvara bıraktığı renkli
el izleriyle hem firmanın
hem de sektörün rengini
oluşturuyor. El izi yaparken
ortaya çıkan görüntüler de
eğlenceli anlar oluşturuyor.
18 bin çeşit alet üretimi yapabilen Safir
Cerrahi sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya
yeni atölyesinde hız kesmeden devam ediyor.
Plazada cerrahi
el aleti üretimi
Yeni ofisin farklı bir konsepti
de bir plazanın 3. katında
atölye kurabilmekti. Bugüne
kadar şehirden uzak sanayi
bölgelerinde, bodrum
katlarında çalışılmaya
alışılagelmiş alet üretimi
Hasvet Medikal’in yeni
ofisinde modern ve teknolojik
yöntemler ile yapılıyor. BVD, Ingelheim’da
masaya yatırıldı
BoehrInger IngelheIm Türkiye, Hayvan Sağlığı bölümü 15-18 Şubat
tarihleri arasında Türkiye’den 15 fikir önderinin katılımıyla IngelheIm
am RheIn, Almanya’da ‘BVD Zero’ konseptli toplantısını gerçekleştirdi.
BoehrInger IngelheIm son yıllarda büyükbaş hayvancılığın en büyük sorunlarından
birisi olan BVD hastalığına karşı getirdiği yenilikçi çözüm ve yaklaşımlarla, Avrupa ülkelerinde BVD Eradikasyon programlarına öncülük
etmektedir. Bovine Viral Diarrhea (BVD), tüm
dünya ülkelerinde yapılan çalışmalarla büyükbaş hayvancılıkta en maliyetli viral hastalık
olarak tanımlanmaktadır. Hastalığın ekonomik
maliyetini oluşturan temel sebepler arasında;
abortlara neden olması, fertilite oranını düşürmesi, genç hayvanlarda büyüme geriliği, süt
verimini düşürmesi, sürüden ayırma, sekonder
enfeksiyonların oluşmasına zemin hazırlaması
ve persiste enfekte hayvanlarda ise mortalite
oranının yüksek seyretmesi bulunuyor.
Hastalığı oluşturan BVD virüsü Flaviviridae
familyasından Pestiviruslar grubunda sınıflandırılıyor. BVD tip 1 ve BVD Tip 2 genotipleri
ile seyreden BVD hastalığının sitopatojenik
ve nonsitopatojenik olmak üzere 2 alt tipi
bulunmaktadır. Enfeksiyonun hem sürü içinde
hem de sürüler arasında yayılmasında persiste
enfekte hayvanlar önemli rol oynamaktadır. Son
İNFOVET 22-23
zamanlarda özellikle BVD Tip-2 salgının şiddetli
olarak bazı ülkelerde görülmeye başlanması,
çalışmaların bu alana odaklanmasına sebep
olmuştur. Enfeksiyona, gebeliğin ilk 120 gününden önce uterusta yakalanmış buzağılar persiste
enfekte (PI) (persistently infected=kalıcı enfekte) buzağılar olarak doğmaktadır. Bu buzağılar
virüs saçılımında ve hastalığın sürü içinde hızla
yayılmasında en büyük rolü oynamaktadır. Persiste enfekte hayvan prevalansının son zamanlarda artış göstermesi üzerine Avrupa’da yapılan
çalışmaların bir diğer ana noktasını ise fötal
koruma oluşturmaktadır. Son derece yüksek
ekonomik kayıplara yol açan bu hastalığa karşı
Avrupa ülkelerinde eradikasyon programları
uygulanmaya başlanmıştır. Almanya, Avusturya,
Hollanda, İskoçya, İrlanda ve İskandinav ülkeleri ulusal BVD eradikasyon programları ile; İtalya,
Fransa, İngiltere, İspanya ve Portekiz ise çiftlik
eradikasyon programları ile
hastalığa karşı mücadeleyi
Boehringer Ingelheim,
dünya genelinde
başlatan ve uygulamaya
145 iştiraki ve
koyan ülkeler arasında
44 binden fazla çalışanı
gelmektedir.
ile faaliyet göstermekte.
Hayvan sağlığı
için Avrupa’da
yeni merkez
Boehringer Ingelheim;
Hannover (Almanya)’da
yenilikçi hayvan sağlığı
aşıları geliştirilmesi
amacıyla kurulan yeni
Ar-Ge merkeziyle Avrupa’da
özel olarak hayvan sağlığı
üzerinde çalışan bir
araştırma merkezine
kavuşmuştur. Bu yeni
tesiste gıda üretiminde
kullanılan hayvan sağlığına
yönelik yenilikçi aşılar
üzerine araştırma ve
geliştirme çalışmaları
yürütülmektedir. Missouri,
St. Joseph (ABD) ve
Guadalajara (Meksika)’da
yer alan global araştırma
merkezleri ve kısa bir süre
önce Şanghay (Çin)’de
faaliyete geçen Asya Hayvan
Araştırma ve Geliştirme
Merkezi ile birlikte
Boehringer Ingelheim
hayvan sağlığı ilaçları için
benzersiz bir araştırma
ağına sahip olmuştur.
Daha fazla bilgi:
www.bi-hayvan-sagligi.com
NOTLAR
Yem-Vit AgroExpo
İzmir Fuarı’na renk kattı
Yem-Vit, İzmir’de bu sene 11.’si düzenlenen Uluslararası
Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nda, firmasını tanıtmak ve kaliteli
ürünlerini sunmak için uzman kadrosu ile yer aldı.
OrIon fuarcılık tarafından 11-14 Şubat
tarihleri arasında düzenlenen 11. Uluslararası
Tarım ve Hayvancılık Fuarı son yılların en yoğun katılımla gerçekleşen organizasyonuna ev
sahipliği yaptı veYem-Vit kurmuş olduğu sıra
dışı stantla fuara renk katan firma oldu. Fuarı,
Türkiye’nin dört bir köşesinden yaklaşık 250
bin kişi ziyaret etti.
Yem-Vit uzman kadrosu ile fuardaki yerini aldı
Yem-Vit, öncelikle üreticilere firmasını
tanıtmak ve kaliteli ürünlerini sunmak için,
fuara katılım sağlamıştır. Ziyaretçilerini özenli
bir şekilde ağırlayan Yem-Vit, uzman kadrosu
ile üreticilerin sorularına tatminkar cevaplar
vermesi ve ürün çeşitliliği ile dikkat çekmiştir.
Yem-Vit olarak, ülkemizin en büyük organizasyonlarından biri olan AgroExpo Fuarı’na
katılmaktan ve sektöre bu bağlamda katkı sağlamaktan dolayı memnuniyet içindeyiz. 4 gün
boyunca standımızı ziyaret eden üreticilerimize sektör ve ürünlerimiz hakkında detaylı bilgilendirmeler yapılmıştır.Yem-Vit’in distribütörlüğünü yapmış olduğu firmalardan Filozoo
ve Schils’in yetkilileri de fuarda hazır bulunmuştur. Kendi ürünleri hakkında katılımcılara
bilgi aktarımında bulunan yetkililer, üreticilerle
buluşmaktan memnuniyet duymuşlardır.
“Kazandığımızı doğaya yatırıyoruz”
Yem-Vit Genel Müdür Yardımcısı Sayın
Cevat Ekrem Postacı’nın sektörel televizyonlara verdiği röportajlarda, fuarın öneminden,
sektörün geleceği ve Yem-Vit’in rolünden
bahsetmiştir. Türkiye’nin değişik illerinde
Yem-Vit tarafından organize edilen toplantıların ve sektörel fuarlara yapılan bu katılımların ana amacı ürün tanıtımlarının yanında
üreticilerin sorunlarını ve
taleplerini yerinde dinlemek
Yem-Vit kurmuş
olduğu sıra dışı
ve talepler doğrultusunstantla fuara
da genel bilgilendirmeler
renk katan firma
de yapmaktır. Sektördeki
rolündeydi.
İNFOVET 24-25
üreticilerin, dünyadaki ve Türkiye’deki yeni
gelişmelerden bilgi sahibi olmasının önemini
bilen Yem-vit, kendi ürünlerinin tanıtımı yanında güncel durumları da gündemine alarak
yaptığı organizayonlarda üreticiler tarafından
saygıyla karşılanmaktadır.
Doğaya olan duyarlılığını ön plana çıkaran
Yem-Vit, Ege Orman Vakfı işbirliği ile yapmış
olduğu koruluğun ağaç sertifikalarını fuarda
standını ziyaret eden misafirlerine dağıtmıştır.
“Gelecek nesiller orman ile büyüsün” sloganı
ile yola çıkan Yem-Vit, Türkiye’nin doğal güzelliklerinde, sağlıklı, mutlu yeni nesiller yetişmesi ve yeşil bir dünya ve temiz bir hayat için
bu projeyi hayata geçirmekten memnuniyet
ve gurur duymaktadır. “Kazandığımızı doğaya
yatırıyoruz” diyen Yem-Vit Genel Müdürü
Onat Onater, bu hareketin sadece bir kereye
mahsus olmayacağını, gönüllerinden geçenin
belirli periyodlarda aynı girişimlerde bulunmak
olduğunu söyledi.
Yem-Vit sektördeki
yeniliklerin takipçisi
Kanatlı, büyükbaş, küçükbaş
ve balık gruplarında 1987
yılından itibaren; tüm
yem katkı maddeleri ve
premiksler konularında
üretici ve distribütör
şeklinde faaliyet gösteren
Yem-Vit firması; misyonu
gereği iş ortaklarının
verim, performans ve
karlılıklarını arttırmalarında
sektördeki yenilikleri takip
edebilmelerinin önemine
inanmaktadır. Bu bağlamda
belirli periyodlarda
bilgilendirme toplantıları
düzenlemekte ve sektörel
fuarlarda stand açarak
katılım yapmaktadır.
İNTERHAS HAYVAN SAĞLIĞI
ŞAP PANELİNDEYDİ
İnterhas, Veteriner
At Bilimleri Öğrenci
Bilgilendirme
Semineri’nin
ana sponsoruydu
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Atlı Spor
Topluluğu (AVAST) tarafından düzenlenen 2. Veteriner
At Bilimleri Öğrenci Bilgilendirme Semineri Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde gerçekleştirildi.
At Hekimliği alanında uzman akademisyenlerin konuşmacı olarak yer aldığı,
24-27 Şubat 2016 tarihleri arasında Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde gerçekleştirilen 2. Veteriner At Bilimleri Öğrenci
Bilgilendirme Semineri’ne ana sponsor
olarak katkı da bulunan İnterhas Hayvan
Sağlığı, her zaman olduğu gibi bilimin ve bilginin yanındaki yerini aldı. Teorik sunumlar
ve workshop eğitimleri ile katılımcıların
yoğun ilgi gösterdiği seminerin ikinci günü
İNFOVET 26-27
İnterhas Hayvan Sağlığı Pazarlama Müdürü
Gürcan Öner, hepsi GMP’li İnterhas Hayvan
Sağlığı ürünlerini tanıtan bir sunum yaptı.
Theranekron D6’nın uygulama öncesine
ve uygulama sonrasına ait vaka fotoğrafları
sunumda çok büyük ilgi çekti ve mucizevi ilaç Theranekron D6, soru cevap bölümünde
en çok konuşulan ürün oldu. Seminer sonunda Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Çelik,
seminere ana sponsor olarak katkı sağlayan
İnterhas Hayvan Sağlığı’na plaket takdim etti.
Avast öğrenci seminerinin
düzenlendiği Prof. Dr. Satı Baran
Seminer Salonu’nda ilk günün
öğleden sonraki bölümünde, şap
paneli düzenlendi. İki bilimsel
toplantının aynı gün yapılıyor
olmasından dolayı panele katılım
oldukça yüksek oldu ve katılımcıların
bir bölümü paneli ayakta dinlediler.
Veteriner Hekimler Derneği’nin
düzenlediği panelin moderatörlüğünü
Prof. Dr. Tamer Dodurka yaptı. Ankara
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
Prof. Dr. Yılmaz Akça, Prof. Dr. Cengiz
Yalçın, Şap Enstitüsü’nden Doç. Dr.
Veli Gülyaz, Türkiye Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Birliği’nden Veteriner
Hekim Saadet Ocaklı ve Hacettepe
Tıp Fakültesi Halk Sağlığı’ndan Prof.
Dr. Çağatay Güler, Şap Paneli’nin
konuşmacılarıydılar.
Panelde şap hastalığı hakkında
verilen teknik bilgilerin yanı sıra, şap
hastalığının ekonomik boyutu, ulusal
ve uluslararası ticarete etkisi, hastalığın
halk sağlığına etkisi ve aşılama konuları
ele alındı. İnterhas standını ziyaret
eden katılımcılara Theranekron D6’nın
şap hastalığındaki etkisi anlatıldı. Bir
doz Theranekron D6 uygulanan şaplı
hayvanın ağzındaki veziküllerin, ertesi
gün bakıldığında yok olup kaybolması
ve hayvanın kısa zamanda yiyip içmeye
başlaması büyük ilgi çekti.
Promois
International
Holding ve
Sen Tarım
işbirliği
Promois Holding kanatlı antibiyotikleri,
organik asitler, premiksler ve enzimler
üretmekte, Sen Tarım ise Esansiyel
amino asit grubunu pazarlamaktadır.
Türkiye pazarında distibütörlüğünü
yaptığımız Promois International Holding
uluslararası ticarette faaliyet gösteren bir holdingdir.
Bünyesinde birçok şirketi barındıran Promois
Holding, bankacılık, kağıt üretimi, madencilik,
kozmetik, sigorta ve yem katkı sektörlerinde faaliyet
göstermektedir. 2016 yılı itibariyle Amerika Bileşik
Devletleri’nde de ProAmino-M (DL-Methione %99)
pazarlamaya başlayan Promois Holding yaklaşık
100’e yakın ülkeye yem katkı ihracatı yapmaktadır.
Promois’in ayrıca, Japonya ve İsviçre’de yem katkı
alanında faaliyet gösteren şirketleri bulunmaktadır.
Promois Holding sadece amino asitler değil,
kanatlı antibiyotikleri, organik asitler, premiksler
ve enzimler üretmektedir. Esansiyel amino asit
grubunu ise şirketimiz pazarlamaktadır. Bu grup
içerisinde, ProAmino-M (DL-Methione %99,
ProAmino-L (L-lysine %98.5) ve ProAmino-T
(T-Theronine %98.5) bulunmaktadır.
İNFOVET 28-29
Rekabetin etik kuralları
Sen Tarım olarak, bu sektörde 25 yıllık bir
tecrübeye sahibiz. Türkiye’de şirketlerin yaşam
süresinin 11 yıl olduğunu düşünürsek, aslında
bu sektörde uzun yıllar faaliyet gösteren bir
şirketiz. Distribütörü olduğumuz Promois
Holding ürünleri, şirketimiz Sen Tarım A.Ş.’nin 25
yıldır ödün vermediği kalite anlayışındadır ve o
şekilde piyasaya sürülmüştür.
DL-Methionine kanatlı sektöründe çok stratejik
bir üründür ve büyük bir güçtür. Gücü kimse
kaybetmek istemez. Biz Sen Tarım olarak 25
yıldır kalite ve dürüstlükten ödün vermedik ve
vermeyeceğiz de. Unutmayalım ki ticaret bir
günlük değil ömürlüktür.
Bu arada üzülerek belirtmek isterim ki aynı
kulvarda koştuğumuz bazı firmalar, her şeyi
ile iyi bir ürün olan, Tarım Bakanlığı ve Gümrük
Bakanlığı izni ile ithal edilen bu ürün hakkında
karalama kampanyalarına başlamışlardır. Bu etik
değildir. Hiç bir firma, pazarlama politikasını rakip
firma ürünlerini kötülemek üzerine kurmamalıdır.
Firmalar, pazarlama konusunda sadece kendi
ürününden sorumludur. Pazarlamasını da fiyat,
kaliteli hizmet ve dürüstlük üzerine kurmalıdır.
Biz Sen Tarım ve Sanayi A.Ş olarak kendimizi 25
yıldır dürüst görüyoruz ve sonuna kadar bunu
sürdürmeye kararlıyız.
25 yılı aşkın süredir kanatlı sektörü içinde yer
alan Sen Tarım sadece ürün pazarlamamış
aynı zamanda müşterilerine teknik destek de
vermiştir. Bunca yıllık çalışma hayatımızda hiçbir
zaman ama hiçbir zaman ürettiğimiz ürün olması
gereken kalite standartların altında olmamıştır.
Firmamız ürünleri hakkında karalama kampanyası
yapan sayın rakiplerimizi sağ duyulu olmaya
davet ediyoruz. Bu karalama
kampanyalarının devam etmesi
Promois Holding
yaklaşık 100’e yakın
halinde, hakkımızı korumak
ülkeye başarı ile
adına yasal sürece başvurmak
yem katkı ihracatı
bizim en doğal hakkımızdır.
yapmaktadır.
NOTLAR
Yatırımlarımız her
daim insanlar için
Hastavuk için çalışanlarının memnuniyeti, aidiyet duygusu,
severek-isteyerek işlerini yapmaları hem motivasyon hem de
verimlilik açısından oldukça önemli bir yerdedir.
Kurulduğu 1972 yılından beri eğitime verdiği değer, teknolojik çalışmalar ve
uzman kadrosu ile her geçen gün büyüyen
Hastavuk, üretiminde gerek ülke pazarında gerekse uluslararası alanda sadece
rakiplerine değil farklı alanlarda faaliyet
gösteren tüm işletmelere de örnek gösterilebilecek büyük bir başarı hikayesiyle,
43 yıllık bu yolculuğunda sektörün hem
lideri hem de en önemli ve en güvenilir
markasıdır. Gelecekte işletmelerin başarıları büyük oranda insan kaynaklarına
yapacakları yatırım ile gerçekleşecektir. Bunları gerçekleştiremeyen işletmelerin
uzun vadede başarılı olabileceklerini
söylemek oldukça zordur.
Hastavuk insan kaynakları politikamız;
> İnsanı ön planda tutan, katılımcı ve
yapıcı bir yönetim anlayışı sağlamak,
> Şirketin çalışanlarıyla şeffaf, güvene
dayalı, ve açık ilişkiler kurmasını sağlamak,
> Ana iş hedeflerinin çalışanlar tarafından anlaşılmasını, benimsenmesini ve
desteklenmesini sağlamak,
> Çalışanların iletişim sürecine odaklanmasını sağlamak,
İNFOVET 30-31
> İletişim sürecinin uygun standartlar
ve metotlar ile yürütülmesini sağlamak,
> Eğitimin sürekliliğini ve bilgilerin
paylaşımını sağlamak,
> Çalışanlarımızın girişimlerine, önerilerine, fikirlerine destek olmak,
> Sağlıklı ve verimli çalışma ortamları
yaratmak,
> Aidiyet duygusunu geliştirerek tüm
çalışanlara yaymak,
> Etkin sosyal, kültürel faaliyetler
düzenlemek,
> Çevreye duyarlı çalışanlar yaratmak
Öyle ki çalışanlarımız kadar, şirketimize başvuran adaylarımızın da bizden beklentilerini ve memnuniyetleri
önemsiyoruz. Hastavuk, kariyer.net ana
sponsorluğunda düzenlenen İnsana Saygı
Ödülü’nü 68 bin firma arasından seçilmiş
2015 yılı içerisinde 13 bin üzeri başvurusu
ve firmasını tercih eden adaylara %100
adaya özel cevaplama oranı ile 2. kez almaya hak kazanmıştır.
Çünkü biz HastaHastavuk, kariyer.net
ana sponsorluğunda
vuk’lular, en Değerli
düzenlenen İnsana
yatırımın insan olduSaydı Ödülü’nü ikinci
ğunu biliyoruz…
kez alma hakkı kazandı.
Türkiye’nin en büyük
şirketleri arasında 2 dalda
ödül HasTavuk’un oldu
Ekonomist Dergisi’nin Türk Ekonomi
Bankası (TEB) işbirliği ve Turkcell
desteğiyle her yıl düzenlediği
“Anadolu’nun En Büyük 500
Şirketi” araştırmasının bu yıl 12.si
gerçekleştirildi. Ekonomi Bakanı
Mustafa Elitaş’ın açılış konuşmasıyla
başlayan geceye, Ekonomi
Bakanlığı’ndan birçok ismin yanı sıra
Türkiye’nin seçkin iş adamları, ödül
alacak firma temsilcileri, davetliler
ve basın mensupları katıldı.
22 Şubat akşamı İstanbul Ritz
Carlton Oteli’nde gerçekleştirilen
törende Türkiye’nin en büyük 5
şirketi, ihracatını, istihdamını,
cirosunu, kârını en çok arttıran ilk
beş şirketbelirlendi. “Cirosunu En
Çok Artıran Türkiye’nin 2. Şirketi”
ve “İstihdamını En Çok Yükselten
Türkiye’nin 5. Şirketi” olarak Türkiye
Tavukçuluk Sektörü’nün temsilcisi
HasTavuk A.Ş. iki kategoride ödül
aldı. Türkiye’nin en büyük şirketleri
arasında yerini alan HasTavuk’u,
Yönetim Kurulu Üyesi Selin Sezer
Güra temsil etti.
1972 yılından beri Türkiye
Tavukçuluk Sektörü’nde
faaliyet gösteren Hastavuk iki
dalda ödüle layık görüldü.
NOTLAR
Daha sağlıklı bir
üretim seçeneği için
Shortacid®
RDM, kanatlı rasyonlarında kullanılan yem
hammaddelerinin partikül boyutunun küçültülmesi ile
oluşabilecek kayıpları engellemeyi, yemden yararlanımı
artırmayı ve hayvan sağlığını korumayı hedefliyor.
ShortacId®, organik asitlerin denatüre
olmadan bağırsak sistemine ulaştırma işini yaparken esansiyel yağları değil kimyasal bağları
kullanıyor. Bu özelliklerini de kendilerini muadillerinden farklı kılan nokta olarak tanımlıyor.
Shortacid® kullanımı antibiyotik
kullanımını sınırlandıracak mı?
Kanatlı rasyonlarında vermiş olduğumuz
hammaddelerin partiküllerinin küçültülmesi
neticesinde canlının verilen yemden daha hızlı
yararlanmasını sağlamayı hedefliyoruz, fakat
yapmış olduğumuz bu besleme şekli ile sindirim sisteminde tahribatlara neden olduğumuz
gibi hayvanın doğasına aykırı hareket ettiğimiz
için bir takım hastalıklara neden olmaktayız.
Vücut buna tepki olarak, hatta önlem alma adına daha fazla mukus salgılamakta ve bu vesile
ile viskoziteyi (besin maddelerinin hızlı geçişi)
arttırdığı gibi ishal oluşumunu ve ıslak atlık
problemini beraberinde getirmektedir. Ayrıca
viskozitenin artması ile verilmiş olan besin
maddelerinden yararlanım düşmekte ve bu da
gelişim geriliğine neden olmaktadır.
Hayvanın rahatsızlandığı bu durumlarda
genellikle antibiyotik tedavisine başvuruluyor.
Bizler ise antibiyotik kullanımını olabildiğince
azaltmayı hedefliyoruz. Çünkü 42 gün gibi kısa
bir sürede kullanılan antibiyotik vücudu terk
edemeyeceği gibi ette kalıntı bırakacaktır. Dolayısı ile insan sağlığını tehdit edecektir.
Bu noktada Shortacid® kullanımı antibiyotik
kullanımını sınırlandıracak ve daha sağlıklı bir
üretim imkanı sağlayacaktır.
Peki Shortacid®’i rakiplerinden farklı
kılan özelliği nedir?
Bilindiği üzere kanatlı sindirim sistemi
enzimatik (kimyasal) ve mekanik sindirim
İNFOVET 32-33
sistemlerinin birlikteliğinden oluşan bir
yapıya sahiptir. Bu enzimatik sindirim yapan organların farklı PH değerlerine sahip
olduğunu ve besin maddelerinin farklı
organlarda yıkımlandığını biliyoruz. Bizim
amacımız kullanmakta olduğumuz organik
asitleri denatüre olmadan (kayba uğramadan) bağırsak sistemine ulaştırmaktır. Bazı
ürünler organik asitleri bağırsağa kayıp
olmadan ulaştırmak için esansiyel yağları
kullanmaktadır, fakat kullanılan esansiyel
yağlar peletleme sıcaklığına (75-80 0C)
dayanamayıp erimekte ya da sindirim sisteminde farklı PH değerlerine sahip organlarda eriyerek bağırsak sistemine ulaşana
kadar kayba uğramaktadır.
Biz ise bu işi Shortacid® ile yaparken
esansiyel yağları değil kimyasal bağları
kullanıyoruz. Bizi farklı kılan nokta işte bu.
Ürün içerisinde organik asitler (propinik
asit, formik asit asetik asit ve laktik asit) ve
bunların tuzları, inorganik asitler(fosforik
asit) mono ve di-gliserid formda bütirik
asit bulunmaktadır. Ürünün en büyük özelliği glisin ile şelatlanmış bütirik asittir.
Peki neden bu kadar önem veriyoruz
glisin şelatlı bütirik asite; çünkü bütirik asit
tamamen farklı bir kimyasal yapıya bürünür
ve artık sindirim sistemi onu bütirik asit
olarak tanımlamaz ve bütirik asit sindirim
sistemi boyunca korunarak bağırsaklara kadar kayıpsız bir şekilde ulaşır, bağırsaklarda
salgılanan pankriatik lipaz enzimi sayesinde
ayrışma sağlanır ve bütirik asit bağırsaklarda
görevini yerine getirir ve patojenlerin ölmesini sağlarken bağırsak PH’sını stabil kılar ve
viskoziteyi istenilen seviyede tutar. Ayrıca
ayrışma sırasında açığa çıkan glisin ile hayvanın enerji ihtiyacı da karşılanmış olur.
Shortacid® kullanımı
antibiyotik kullanımını
sınırlandıracak ve
daha sağlıklı bir üretim
imkanı sağlayacaktır.
TOPLANTI VİSAD
VİSAD’ın
25. yılında
Veteriner Tıbbi
Ürünlerinde
Reform
Veteriner Tıbbi Ürünleri alanında yeni düzenlemelerin
etkilerini Bakanlık ile devamlı işbirliği içinde olan VİSAD
Yönetim Kurulu üyeleri ile GMP geçiş sürecini ve yaklaşan
Bakanlık-VİSAD-Sektör Değerlendirme Toplantısı’nı konuştuk.
RÖPORTAJ: VETERİNER HEKİM GİZEM KUTUN FOTOĞRAF: GARO MİLOŞYAN
Türkiye hayvan sağlığı
sektörünün daha iyi tanıtılmasını sağlamak,
ülke hayvancılığına yenilikçi ve kaliteli
veteriner sağlık ürünlerinin sunulmasında
esas olan bilimsel temellere ve uluslararası
standartlara dayanan mevzuatın oluşturulmasına ve uygulama kapasitesinin artırılmasına önemli destekler veren Veteriner
Sağlık Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin
(VİSAD) GMP (İyi Üretim Uygulamaları)
geçiş sürecindeki duruşu, çalışmaları ve
sektöre kattıkları çok büyük.
Sayın Başkan Burçak Zorlu, öncelikle GMP
geçiş sürecinden bahseder misiniz?
Burçak Zorlu: Üyelerimiz ve sektör
paydaşlarımızın gayet iyi bildiği gibi GMP
İNFOVET 34-35
olarak kısalttığımız İyi Üretim Uygulamalarına yönelik geçiş süreci, 24.11.2011 tarihinde
Resmi Gazete’de yayınlanan Veteriner Tıbbi
Ürünler Hakkında Yönetmelik ile mevzuatın oluşturulması ile başlamış oldu. Sadece
“geçiş” değil aynı zamanda “yapısal makro
değişiklikler” ile ülkemizde Veteriner Tıbbi
Ürünleri alanında bir reform olarak nitelendirebileceğimiz bir sürece girmiş olduk. Bu
sürecin sosyolojik boyutu ise sektörel insan
kaynakları ve proje yönetim becerileri anlamında da üyelerimizde büyük bir değişim
ve dönüşüme gidildi.
Elbette ki 1991 yılında kurulmuş ve bu
sene 25. kuruluş yılını yaşayan derneğimiz
VİSAD’ın buradaki STK rolü yadsınamaz.
Her şeyden önce üyeleri ile güçlenen, temsil
kabiliyetini sektörel boyutta % 80’lere taşımış bir sivil toplum kuruluşu olarak önemli
sorumlulukları var. Bu çerçevede üyelerine
ve Bakanlığa, gerek görüş, gerek analiz ve
ortak istişare toplantıları ile bilgi ve iletişim
köprüsü olma hükümlülüğü taşıyor. Bu
noktada görevimiz, kurumsal iletişim
kanalları içerisinde sağlıklı ve sürdürülebilir
bir kamu-özel sektör ilişkisini yaratmaktır.
Bu ilişki sayesinde reel sektörün ihtiyacı
ve resmi kurumlarımızın uygulamaları
arasında olması gereken optimum dengeyi
sağlayarak, uluslararası kriterleri yakalamayı hedefliyoruz.
Sorunuzda altını çizdiğiniz üyelerimizin
geçiş sürecini esnasında karşılarına çıkan
birçok yönetmelik, talimat ve kılavuzlarla
VİSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Yem Katkı Çalışma Grubu Başkanı İsmail Özdemir, VİSAD Yönetim Kurulu Üyesi, Pazarlama İzni Çalışma
Grubu Başkanı Nazan Uşdu Dilsiz, VİSAD Genel Sekreteri Musa Arık, VİSAD Yönetim Kurulu Başkanı, GMP Çalışma Grubu Başkanı Burçak Zorlu,
VİSAD Yönetim Kurulu Üyesi, Kalite Çalışma Grubu Başkanı Yiğit Altav, VİSAD Yönetim Kurulu Üyesi, Tanıtım Çalışma Grubu Başkanı Ömer Diker
yönetim kurulundan ibaret olmayan, aynı
zamanda yönetim kuruluna bağlı çalışan
konusunda uzman üye vermiş firmaların profesyonel fikirlerini birleştirerek
yukarıya doğru bilgi akışını sağlayan bir
platform haline gelmiştir. Bu genleşme son
iki dönemden beri meyvelerini vermektedir. Yani, görünürde beş kişilik bir yönetim
kurulu olsa da, arkasında çok deneyimli
ve geniş bir perspektife sahip Türkiye’nin
en iyi uzmanları var. Bu zenginliğimiz ile
gurur duyuyoruz.
Burçak Zorlu:
“Reel sektörün
ihtiyaçlarını ve
hassasiyetlerini
Bakanlığa arz ettiğimiz
iki gün geçireceğiz”
ilgili teknik soruları için Bakanlık ve Bakanlığın uzman kadroları ile periyodik aralıklarla görüşmelere, uzmanların rehberliğine
ve tabi ki sorunlarını doğru ve tek dille
cevaplayabilecek bir bilgi akışı platformuna
ihtiyaç duydu. Herkesin farklı cevap aldığı
ve cevapları farklı şekilde anladığı, yorumladığı bir ortamı ne Bakanlık ne de VİSAD
olarak bizim tercih etmemiz söz konusu
olamaz. Önemli olan tek dili, tek algıyı
yakalamak ve yapılmasını gereken uygulamaların doğru ve eksiksiz bir şekilde herkes
tarafından uygulanmasını sağlamak.
VİSAD, kurumsal bütünlüğü içerisinde
kurmuş olduğu Çalışma Grupları vasıtasıyla, üyelerinin sorunlarını ve ihtiyaçlarını
topluyor ve Bakanlığa sunuyor. Ardından
Bakanlık, ilgili konular hakkındaki görüşlerini VİSAD’a sunuyor ve biz de bu
görüşleri üyelerimizle paylaşıyoruz. Hatta
kalıcı olması ve herkesin faydalanması için
web sayfamızda yayınlıyoruz. Bizim son
dönemde en önemli görevlerimizden birisi
bu çalışmalar oldu. Bu çalışmalar sayesinde üyelerimiz aynı soruya farklı yanıtlar
bulmaktan ziyade uluslararası kabul edilmiş
normlarda, gerekçeleri yönetmelik ve talimatlara rahatlıkla referans edilebilir halde
doğru ve eksiksiz yanıtlara kavuştular. Bu
sistem hem Bakanlık kadrosunda hem de
üyelerimizde zaman tasarrufu sağlamıştır.
Katılımcı yaklaşımı benimseyen diğer
tüm Bakanlıklarda olduğu gibi bizim Bakanlığımızda da mevzuat hazırlama çalışmaları
sırasında sivil toplum kuruluşu olarak veteriner sağlık ürünleri ile ilgili derneğimizden
İNFOVET 36-37
GMP sürecinde firmalar ne gibi zorluklarla
karşılaştı. VİSAD’ın bu süreçte ne gibi
görevleri oldu? Akreditasyon sürecinde
neler ön görüyorsunuz?
görüş alınması ve verdiğimiz görüşlere
asgari düzeyde uyulması çalışmalarımızın
doğru yönde olduğunu gösteriyor.
VİSAD’ın son iki dönemden beri yeni bir
çalışma formatına girdiğini biliyoruz. Bu
konu ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Burçak Zorlu: Şunu açıklıkla ifade
etmek isterim. VİSAD kurumsal duruşu ve
çalışma prensipleri gereği eskiye kıyasla daha pro-aktif ve konusunda uzman
kişilerin fikir ürettiği çalışma gruplarından
oluşan bir yapıya dönüştü. Bu çalışma
gruplarının en önemlileri, Sayın Nazan
Uşdu Dilsiz Başkanlığındaki Pazarlama İzni
Çalışma Grubu, Sayın Yiğit Altav’ın Başkanlığını yürüttüğü Kalite Çalışma Grubu, Sayın
İsmail Özdemir’in başkanlığındaki Yem
Katkı Çalışma Grubu, Yönetim Kurulu eski
Üyemiz Sayın Cüneyt Seçkin’in başkanlığındaki Farmakovijilans Çalışma Grubu
ve Sayın Ömer Diker’in başkanlığındaki
Tanıtım Çalışma Grubu’dur.
Gördüğünüz üzere, VİSAD sadece
GMP Sertifikası süreci
ile birlikte sektör,
ihraç pazarlarında
kalıcı olmayı ve
uluslararası
piyasalarda artık
rekabet edebilir hale
gelmeyi başaracaktır.
Nazan Uşdu Dilsiz: Global ya da lokal
Hayvan Sağlığı firması ayrımı yapmaksızın,
maddi-manevi olarak sektörümüzü zorlayan bir süreç olsa da, bir veteriner hekim
olarak bana göre GMP süreci Türkiye’de
insan sağlığını etkileyen hayvan sağlığı
ürünlerinin iyileştirilmesi için çok önemli
bir gelişmedir. Bu GMP sürecinin ilk kritik
aşaması olan üretim yerlerinin Bakanlık
tarafından denetlenerek GMP sertifikalarının alınması pek çok firma tarafından
başarıyla tamamlandı. GMP hepimizin bildiği gibi ürünlerin üretilmesinde uyulması
gereken kurallar bütünüdür. Dolayısıyla;
kalite yönetimi, personel, tesis ve ekipman,
dokümantasyon, üretim, kalite kontrol,
fason üretim, fason anlaşmalar, şikayetler,
ürün geri çekme, depolama, dağıtım, iç–dış
denetimlerle ilgili genel kurallar belirlenmiştir. Kalite kontrol siteminde ürünün
sürekli takibini ve en sağlıklı şekilde kullanıcıya ulaşımını sağlayan GMP belgesini
sürdürebilmek için kurallara uymak şarttır.
Sektörümüz eminim ki; GMP belgelerinin
devamlılığı için büyük özveri ile ellerinden
geleni yapacaktır. VİSAD bu süreç içerisinde
sektörün nabzını elinde tutmaya çalıştı, Bakanlığımıza sektörün görüşlerini dile getirdi
ve sektörün yaşayabileceği problemlere çözüm üretebilecek aksiyonların alınabilmesi
için raporlar hazırlayıp sunarak bu süreçte
aktif rol oynadı.
GMP belgelerinin alınmasının ardından
sektörümüz için zor bir süreç daha başlamaktadır. Firmalar ruhsatlı yani pazarlama
izinli ürünlerini yeni yönetmeliğe uygun
olarak güncellemek zorundadır. Bu güncelleme süreci sektörümüz açısından biraz
Köklü bir sivil toplum
kuruluşu olarak VİSAD,
her zaman sektörün
sıkıntısını kendi sıkıntısı
olarak gördü.
sancılı olacağı kanatini taşıyorum. Bakanlık
verilerine göre halen ruhsatlı 2.000 adet
veteriner ilaç, 500 adet aşı bulunmaktadır.
Bakanlık güncelleme sırasında ruhsatlı/pazarlama izinli ürün sayısının 1.000 adete
düşeceğini öngörmektedir. Bu süreç
yönetmelikteki zaman çizelgelerini göz
önüne alırsak bir ürün için bir yıla yakın
zaman almaktadır. Zaman yönetimini iyi
yapabilmek için firmalarımızın güncelleme dosyalarını zamanında göndermesi çok kritiktir. 2017 yılı sonunda bu
güncelleme ve dosya gönderme sürecinin
son bulacağı düşünülürse biraz zor bir
aşamadan bahsediyoruz. VİSAD, GMP sürecinde olduğu gibi pazarlama izinlerinin
yeni yönetmeliğe uygun olarak güncelleme aşamasında da sektörün bu süreci en
iyi şekilde yönetebilmesi için çalışmalarına
aktif olarak devam edecektir.
Firma sayısında böylesine bir kayıp olacağı
düşünülse de, bu durum bir yerde toplum ve
hayvan sağlığının menfaatine mi olacak?
Yiğit Altav: Elbette sektörde kaliteli
üretim yapan firmaların sayısının artması
ve Veteriner Tıbbi Ürünlerde belli bir kalite
standardının yakalanması hayvan sağlığını
ve dolayısıyla da insan sağlığını olumlu
yönde etkileyecektir. Şu an Veteriner Tıbbi
Ürünlerde yapılmakta olan reformun
en kritik noktasına gelinmiş durumda.
Türkiye’de 23 Tesisimiz GMP Belgesini
İNFOVET 38-39
almış olup izin verilen farmasötik dozaj
formlarında üretim yapmaya başlamış
bulunmaktadır. Bundan sonraki aşama
olan GMP esaslarında üretime devam
ederek dosya yenileme sürecinin hızlı
şekilde tamamlanmasıdır. Zaman çok hızlı
ilerlemekte ve firmalar gerekli tedbirleri
almadığı ve aksiyona geçmedikleri takdirde
bu sürecin sonunda zarar görebilirler. Bu
sürecin sonunda gereklilikleri yerine getiremeyen bazı firmalarımız ticari faaliyetlerine devam edemeyebilir ve bazı firmalarımız da dosya güncelleme sürecinde
doğru zaman planlamasını yapamazlarsa
ruhsatlarını kaybedebilirler.
Yerli ve global firmalar arasında GMP
sürecine ayak uydurma açısından bir
avantaj farkı var mı?
Yiğit Altav: Bakanlık uygulamaları ve regülasyonlar açısından baktığınız zaman bu
VİSAD, pazarlama
izinlerinin
güncellenmesi
aşamasında da sektörün
bu süreci en iyi şekilde
yönetebilmesi için
çalışmalarına aktif
olarak devam edecektir.
yeni süreçte kimseye bir ayrıcalık tanınmıyor. Bunu net olarak ifade etmek lazım. İster
global firma olsun, ister yerli firma olsun bu
sürecin başlamasından önce kaliteli üretimi
ilke edinmiş ve bu yolda çaba sarf etmiş
olan firmalar sürece adapte olma konusunda avantaj sağlamaktalar. Sonuçta bu
firmaların belli bir bilgi birikim geçmişine ve
finansal güce sahip olmaları onları bir adım
öteye taşımakta.
GMP’den önce ve sonra dersek; bir firma
için neler değişecek GMP sonrası?
Yiğit Altav: GMP İyi Üretim Uygulamaları Sistemi daha ham madde satın alma
adımından başlayarak, üretimi, paketlenmesi, etiketlenmesi ve tüketiciye ulaştırılmasına kadar, bütün aşamaların etkin
ve güvenli olması için uyulması gereken
standartlar bütünüdür. Bu sistemin temel
amacı sıfır hata ile üretmek ve sürekli
kaliteyi sağlamaktır. Bu sebeple ilk adım
olan hammaddelerin temini konusunda
Bakanlığın getirdiği düzenleme ile birlikte,
artık üretimde kullanılacak olan aktif hammaddeler Bakanlık tarafından denetlenerek onaylamış hammadde üretim tesislerinden ya da PIC’s üyesi ülkelerden temin
edilebilecektir. Bu durum da beraberinde
ilaç kalitesinin yükselmesi, piyasada ürünün daha stabil olarak kalması ve kullanım esnasında güvenilir olması olanağını
getirecek. Ayrıca üretim koşullarından,
TOPLANTI VİSAD
Bu kaygılı tablo içerisinde Türkiye
Veteriner Tıbbi Ürünleri Sektörü’nün
olumlu yanları da elbette vardı değil mi?
1
4
2
5
3
1. NazaN Uşdu Dilsiz: “GMP süreci, insan sağlığını etkileyen
hayvan sağlığı ürünlerinin iyileştirilmesi için çok önemli bir gelişmedir”
2. Ömer Diker: “Yeni mevzuat ve uygulamalar aşı ithalatında
da kaliteyi oldukça yükseltti”
3. İsmail Özdemir: “Yem katkı maddeleri ile ilgili faaliyet
gösteren firmalarımıza destek vermeye devam edeceğiz”
4. Yiğit Altav: “GMP İyi Üretim Uygulamaları Sistemi’ni
kurmak ve akredite olmak, firmalara ciddi kazanımlar sağlayacak”
5. Musa Arık: “Sektör paydaşları GMP geçiş sürecinin sonunda
kaliteli ürünlerin her daim erişilebilir olacağının farkındalar”
İNFOVET 40-41
üretim sonrası ürünün analizine kadar
çok büyük farklar var. Eskiden piyasaya
sürülen ürünlerin aktif ham maddelerinin
analiz edilmesi yeterli iken, GMP sonrası
Bakanlık her seride aktif hammadde miktar tayininin yanı sıra, impürite, koruyucu
maddelerden antioksidanlara kadar geniş
bir analiz istemekte. Ayrıca her ürün için
yapılmakta olan stabilite çalışmaları, stress
testler ve ın-use stabilite çalışmaları sayesinde ürünlerin güvenirliği artmaktadır.
Bu faaliyetler firmaların karşısına ekstra
bir maliyet olarak çıkmasına rağmen,
kamuoyunda firmanın güvenilirlik imajını
artırarak uluslararası ticarette kendine
avantaj yaratmış olacak ve iç piyasada
da rakiplerine karşı rekabet avantajı elde
edecektir. GMP İyi Üretim Uygulamaları
Sistemi’ni kurmak ve akredite olmak,
firmalara ciddi kazanımlar sağlayacaktır.
Firmalarımızın GMP belgesi alması aynı
zamanda ihracatın önünü de açacaktır.
Burçak Zorlu: Elbette biraz da realiteyi
görmek lazım. Türkiye, hiç bir dönemde
Veteriner Tıbbi Ürün Sektörü’nün üretim
aşamasında çağın gerisinde bir ülke olmadı.
Aksine sektör dinamiklerine bakıldığında
yerli üreticilerimizin inanılmaz bir sinerji
yakaladığını ve ürün tedarik yönünden hiç
bir zaman sıkıntı yaşamadıklarını görüyoruz. Sektörümüzün en önemli eksiği kalite
ve üretim standartlarına yönelik uluslararası kabul edilmiş bir akreditasyonumuzun
olmayışıydı. İhracat yapan üyelerimiz çok
iyi bilirler; ihracatın sürdürülebilir olabilmesi için uluslararası kabul görmüş GMP
sertifikası olmadan kalıcı bir dış ticaret
imkânsızdı. Bakanlığın PIC’s (Pharmaceutical Inspection Committee) normlarında
denetleme yapması ve AB regülasyonları ışığında İyi Üretim Uygulamaları normlarının
aranacak olması firmaları ağır bir emek/maliyet unsurları getiren bir döneme soksa da;
karşılığında sektör, ihraç pazarlarında kalıcı
olmayı ve uluslararası piyasalarda artık
rekabet edebilir hale gelmeyi başaracaktır.
Eminim ki, yakın ve orta dönem içerisinde GMP şartlarını yerine getirmiş ve dış
pazarlar hususunda vizyonla yola çıkan
üyelerimiz cirolarını 2-3 kat büyüklüğe taşıyarak ülkemize ihracat değeri katacaktır.
VİSAD, GMP geçiş süreci çalışmaları
içerisinde başka hangi konularda
çalışmalar yürüttü?
İsmail Özdemir: VİSAD üyelerinin büyük bir çoğunluğu, hayvan sağlığı ürünlerinin yanı sıra yem katkılarına da sahipler.
Yöneticiliğini yaptığım firma da hayvan
sağlığı ve beslenmesi alanlarında faaliyette bulunanlardan birisi. Bu çerçevede
VİSAD Yönetim Kurulu üyeliğimin yanı
sıra Yem Katkı Çalışma Grubu başkanlığı
görevini yürütüyorum.
Hayvan sağlığında özellikle GMP’deki
gelişmeler ve hayvan sağlığı ürünlerinin
pazarlama izinlerinin yenilenmesi gerekliliği ile birlikte yem katkı tarafı bundan
etkilendi. Geçmişte hayvan sağlığı ürünü
olarak nitelendirdiğimiz birçok yem
katkı, karışım ve spesiyalitenin büyük bir
çoğunluğu şimdi yem katkıları bölümüne
kaymaya başladı ve o alanda gelecekte
ciddi bir yoğunluk ile karşılaşacağız.
VİSAD Yönetim Kurulu,
gelenekselleşen işbirliği
toplantısının başarısını
bu sene de devam
ettirmek istiyor.
Yem Katkı Çalışma Grubu’nu bu çerçevede oluşturduk ve bu grup yem katkı
maddeleri ile ilgili faaliyet gösteren ya da
faaliyet göstermeyi düşünen firmalarımıza
destek vermeyi ve bu konudaki sıkıntılarını
çözmelerine yardımcı olmayı hedefliyor.
GMP geçiş sürecinden aşı firmaları
nasıl etkileniyor? VİSAD bu konuda
yaşanabilecek olası problemler ile ilgili ne
gibi çözümler üretecek?
Ömer Diker: Aslında Türkiye’de çok
fazla aşı üretimi söz konusu değil; mevcut
üretim de sınırlı. Dolayısıyla uluslararası anlamda aktif şirketlerin ithalat yoluyla temin
ettiği ürünlerin hayvan sağlığı sektörüne
sunulması söz konusu. Yeni mevzuat ve uygulamalar aşı ithalatında da kaliteyi daha da
yükseltti. Bakanlığın GMP ile ilgili yapmış
olduğu denetlemelerle ilgili süreç birçok
faydayı beraberinde getirdi. Bakanlık,
yurtdışında bulunan ve PIC’s üyesi olmayan
üretim tesislerini yerinde denetledi ve
dolayısıyla birçok tesiste uzun zamandır
planlanan yatırımların ve iyileştirmelerin
hızlandırılmasına ön ayak oldu.
Elbette bazı firmalar bu süreci finansal
olarak sürdüremediler ve sektörde kayıplar
yaşandı ama üretim standartlarının yükseltilmiş olması Türkiye’deki endüstrinin kalitesi
ve yabancı yatırımcı çekebilmek açısından
çok iyi olacak. Ayrıca, Bakanlığın bu süreci
İNFOVET 42-43
özel sektörle bir arada yürütmesi ve sektörün
kökten bir kabuk değişimi yaşıyor oluşu,
dünyada tanınabilir olmamız açısından da
ayrı bir avantaja dönüşecek. Başkanlığını
yapmış olduğum Tanıtım Çalışma Grubu
çok önemli bir konu. Bu konuda yayınlanması planlanan kılavuz ile ilgili Bakanlık
çalışmalarına katkı sağlamaya çalışacağız.
Yabancı otoritelerin Türkiye’ye bakış
açıları nasıl? Yapılan düzenlemelerle,
mevcut algıda ne gibi değişiklikler olacak?
Burçak Zorlu: Öncelikle bu önemli
soru için teşekkür ederim. Avrupa Birliği ve
global düzeyde dernek eşitlerimiz ile son
dönemlerde daha yakın ilişkiler kurmaya
başladık. VİSAD olarak global paydaşlarımız
ile yaptığımız görüşmelerde ülkemiz sektörel istatistiklerine hakim olmadıklarını,
Avrupa Birliği içerisinde en küçük ülkenin
bile istatistik bilgilerinin verisel anlamda
VİSAD, Avrupa Birliği
uyumu kapsamında
yürütülen bütün
çalışmalarda
Bakanlıkla her daim iç
içe çalıştı ve geleceği
birlikte planladı.
var olduğu ancak ülkemizin bu yönde verilerinin sağlıklı olmadığını ve eksik olduğunu
gördük. Bu yönde düzeltici çalışmalarımız
sonucunda çeşitli istatiksel bilgi akışını ve
ülkemizin ne denli önemli bir hayvancılık
sektörüne sahip olduğunun altını çizme
fırsatı yakaladık.
Diğer yönden, Türkiye’de, PIC’s üyesi
olmayan ve Bakanlık tarafından denetleme geçirmiş fabrikaların şu anda uzman
kadroları Türkiye’ye yollayacakları ürünler
iki defa düşünüyorlar; çünkü artık Türkiye
ciddiyetle test eden ve ürün kalite kriterlerini belli çıta üzerine yükseltmiş bir ülke.
Ülkemiz otoritesi, bu ciddiyeti sadece son
ürün için göstermiyor; üretimin ilk aşaması
olan hammaddeye ait GMP Sertifikasını
sorgulayarak başlıyor. Uluslararası yapıda
“tek sağlık” vurgusunun ülkemizde de
yansımalarını öncelikle sektörümüzde
görmekten kıvanç duyuyoruz.
Musa Bey, Bakanlıkta deneyimli bir isim
olarak, Bakanlığın gözüyle VİSAD’ı
nasıl anlatabilirsiniz?
Musa Arık: Benim görev yaptığım
süreçte, VİSAD yönetim kurulu üyeleri,
büyük bir fedakarlıkla ekiplerinin teknik
birikimlerini de çalışmalarına dahil ederek
Bakanlığa çok büyük katkılar sundular. AB
uyumu kapsamında yürütülen çalışmalarda Bakanlıkla hep iç içe çalıştılar, geleceği
Reel sektörün ihtiyaçlarının
Bakanlığa arz edildiği ve
beklentilerin büyük bir samimiyetle
paylaşıldığı bir toplantı olacak.
gerçekleştirdiğimiz toplantıdan bu güne
kadar olan değişimler geçen seneki toplantıda konuşulmuştu. Birçoğunun mutabık
olunduğu gibi, net ve etkin olarak Veteriner
Tıbbi Ürünler sektörüne kazandırıldığı için
ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu nevi istişare toplantıları sonucunda
Bakanlık ve VİSAD, sektörün Bakanlığa
yaklaşımını ve Bakanlığın uzman kadrosunun sektöre yaklaşımını daha olağan
bir ortamda paylaşılıyor ve böylece hepimizin ortak beklentileri üzerine bir idari
felsefe oluşuyor.
Reel sektörün ihtiyaçlarını ve hassasiyetlerini Bakanlığa arz ettiğimiz ve beklentileri
büyük bir samimiyetle paylaşacağımız bu
değerli iki gün üyelerimize olduğu kadar Vİ-
Bu yılki Değerlendirme
Toplantısı
programına, sektör
profesyonellerine
yönelik kişisel gelişim
ve motivasyon konulu
sunumlar da eklendi.
birlikte planladılar. Bu nedenle Bakanlık,
VİSAD ile yürüttüğü partnerlikten hep
çok memnun oldu diye düşünüyorum.
Bakanlığımızın VİSAD’dan zaman zaman
talep ettiği destek ve katkıyı azami ölçüde
yerine getirmeye gayret ettik. Bu yaklaşım
beraber çalışmaya hep pozitif yöne çevirdi.
Kanaatimce bundan sonra da bu yakın
işbirliğini sürdüreceklerdir.
VİSAD, bireysel olarak hiçbir üyenin
menfaatini Bakanlık nezdinde savunmayan
bir kuruluştur; ortak menfaat ve sektörün
genelini ilgilendiren doğrular ile Türkiye
hayvan sağlığı sektörünü iyileştirmeyi
hedefler. Sektör paydaşları da VİSAD ve
Bakanlığın işbirliği ile daha düzenli ve
daha kaliteli ürünlerin her daim erişilebilir
olacağının farkındalar. Paydaşların güven
duygusu da Bakanlık için oldukça olumlu
İNFOVET 44-45
değerlendiriliyor. Bakanlığımız ayrı ayrı
firmaların görüşüne de elbette değer veriyor
ama çok sayıda firmanın görüşünü ortaya
koyan, sektörü temsil eden şemsiye kuruluş
görüşlerine özel önem veriyor.
VİSAD’ın öncelikli gündemini bugünlerde
neler oluşturuyor?
Burçak Zorlu: 22-25 Mart 2016 tarihleri
arasında Antalya’da gerçekleştireceğimiz
Bakanlık-VİSAD-Sektör Değerlendirme
Toplantısı var. Geleneksel olan bu toplantının, geçen yıl ve daha önceki senelerdeki
başarısını bu sene de devam ettirmek
istiyoruz. Bu toplantıyı, tarafların rahatlıkla
tartıştığı, değerlendirmelerin yapıldığı ve
sektörün menfaatleri etrafında ileri vadelerde neleri yapabileceğimizi planladığımız bir
platform olarak görüyoruz. Yine geçen sene
SAD üyesi olmayan sektör temsilcilerine ve
birçok STK’ya da açık olarak düzenleniyor.
Toplantı sonucunda bir senelik sektörel iş
planımızı çizeceğimiz bir sonuç raporu alacağımız için, biz de VİSAD olarak BakanlıkVİSAD-Sektör Değerlendirme Toplantısı’nı
önemli buluyoruz. Bu yıl ki toplantımızda
kişisel gelişim ve motivasyon sunumunu da
ekleyerek, sektörümüz profesyonellerine
yönelik kişisel gelişim programı da eklemiş
bulunuyoruz.
Musa Arık: Bakanlık-VİSAD-Sektör Değerlendirme Toplantısı, sadece VİSAD üyelerinin değil tüm sektörün toplantısı haline
dönüştü. Yirmi beşinci yılının içerisinde
olan köklü bir sivil toplum kuruluşu olarak
VİSAD, her zaman sektörün sıkıntısını kendi sıkıntısı olarak gördü ve Bakanlık da bu
toplantıda esasen sektörün sorunlarının neler olduğunu öğrenmeyi hedefliyor. Birlikte
neler yapabileceğimizi tartışabileceğimiz
bir toplantının gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bu vesileyle Bakanlığımız Gıda ve
Kontrol Genel Müdürlüğüne sektöre verdiği
önem ve destek nedeniyle VİSAD adına
teşekkür ediyoruz. 
SEKTÖR ZİYARETLERİ GÜNEŞLİ A.Ş.
kalite ve güven
Kayseri, Malatya
& Gaziantep
GAZİANTEP
KAYSERİ
MALATYA
Güneşli A.Ş. sponsorluğunda geçtiğimiz ay başladığımız kanatlı
damızlık üreticileri ziyaretlerimizde bu ay yine üç farklı ildeki
üreticileri ziyaret ettik; Kayseri, Malatya ve Gaziantep.
İNFOVET 46-47
YEMDEN yumurtaya kadar titiz bir üretim ile
müşterilerinin güvenlerini inşa eden işletmelerde
gerçekleştirdiğimiz röportajlarda her üç ilde de en önemli
noktanın biyogüvenlik olduğunu gördük. Üretimde
başarıyı yakalamanın ancak uygun bakım ve besleme ile
mümkün olabileceğini söyleyen işletme yetkilileri, günlük
olarak gelen damızlık civcivleri bir bebek hassasiyeti ile
büyütmenin hayvanların ileride sergileyeceği performans
açısından önemini dinledik. Her üç işletmenin sorumlu
veteriner hekimlerinin önceliği biyogüvenlik ve bunu
takiben de aşı programları. Hastalıkları il bazında değil
ülke bazında değerlendirmenin doğru olacağını söyleyen
yetkililer, biyogüvenlik önemleri ile birlikte hammadde
transferi ve hayvan nakilleri gibi ülke hayvancılığı
politikalarının da gözden geçirilmesinin hastalıkları
kontrol altına almada önem teşkil ettiğini belirtiyorlar.
www.gunesliasi.com.tr
Veteriner Hekim Kadir
Uzunkaya, hayvanların
hastalıklara karşı hayat
boyu direnç kazanması
için büyüme döneminde
iyi bir aşılama programı
uyguladıklarını belirtti.
her tedarikçiden
farklı destekler
bekliyoruz
Her tedarikçinin kendi
ürününe ait teknik bilgileri
detayına kadar almaya
çalışıyoruz; zaten bunu
kendileri veriyorlar. Aşı firmalarından beklentimiz ise
bölgenin veya ülkenin özelleşmiş mikro popülasyonuna daha hakim olmaları ve
kanatlıda uygulanıp damızlığa uygulanamayan aşılar için
uygulanabilirlik çalışmaları
yapmaları yönünde.
Aşılama, biyogüvenlik
çalışmalarımızın
en tepesinde
Öznesil Tavukçuluk yetkilileri, biyogüvenlik ve aşı uygulamaları ile
hayvanlarını korumaya çalışıyorlar ve bu konunun insan ve hayvan
sağlığı açısından en hassas konu olduğuna inanıyorlar.
Veteriner Hekim Kadir Uzunkaya, yemden
yumurtaya kadar her şeyi kendi elleriyle
üretip bunun verdiği güveni müşterilerine
sunarak başarıyı yakaladıklarını söylüyor.
Öncelikle sizi ve Öznesil Tavukçuluk’u
tanıyarak başlayalım.
Malatya doğumluyum. 1992 yılı İstanbul
Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunuyum. Mezuniyetimden sonra Öznesil Entegre Tavukçuluk A.Ş.’de damızlık üretim sorumlusu olarak çalışmaya başladım ve halen
çalışmaktayım. Firmamız damızlık bölümü,
kuluçka bölümü, yem fabrikası, kesimhanesi ve ileri işlem üniteleri olan entegre bir
tesistir. Broyler yetiştiriciliğini ise sözleşmeli
olduğumuz üreticiler ile yapıyoruz.
İşletmenizdeki kümes sayınız ve hayvan
varlığınız nedir?
İşletmemizde değişik ebatlarda 44 adet
damızlık kümes var. Bu kümesler 4 çiftlikte
büyütme ve yumurtlatma kümesleri olarak
ayrılmış durumda. Toplam 38 bin m2 kapalı
alanı mevcut. Bu alanda 210 bin damızlık
varlığımız olabiliyor.
Civcivlerin kümese ilk girişinden
yumurtlamasına kadar olan süreç dikkat
isteyen bir süreç. Siz bu dönem için
işletmenizde nelere önem veriyorsunuz?
Hayvanlar günlük civciv olarak geliyor.
Hassas bir bebeğe bakar gibi başlayan süreçte en çok dikkat ettiğimiz şey her açıdan
koruma. İşletmedeki hayvanların tedavisi
için değil, herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için çabalamak gerekiyor. Özellikle
hayvanlar büyürken bu titizliği daha da
artırmak gerekli, çünkü büyürken yazılan
mektup yumurtlarken okunuyor.
İşletmenizde hangi farklı ırkları
yetiştiriyorsunuz? Yetiştirme ve performans
bakımından ne gibi farklılıklarla
karşılaşıyorsunuz?
Daha çok Ross 308 olmakla beraber,
Hubbard ırkı da yetiştiriyoruz. Her hayvanın kendine has değer ve parametreleri var.
Ürün anlamında tüketicinin tercihi, bizim
için bu ırkların seçiminde ilk sırayı alıyor.
Performans bakımından, kendi
istatistikleriniz ile ana damızlık firmasının
verdiği değerler birbirine ne kadar yakın?
Performans konusu, işletmeler için hassas bir konu ve işletmemizdeki kayıtlarımıza
göre, yetiştirdiğimiz ırklara ait ortalama
parametrelere çok yaklaşıyoruz. Sanıyorum
ilk % 10 civarındayız.
Bölgenizde risk oluşturan viral ve
bakteriyel kanatlı hastalıkları nelerdir? Bu
hastalıklarla nasıl mücadele ediyorsunuz?
Newcastle ve İnfeksiyöz Bronşitis zaman
zaman bizi korkutan viral etkenler. Ciddi bir
biyogüvenlik ve aşı uygulamaları ile hayvanlarımızı korumaya çalışıyoruz ve bu konuda
oldukça başarılı olduğumuzu düşünüyoruz.
SEKTÖR ZİYARETLERİ GÜNEŞLİ A.Ş.
Tedarikçilerimizin
desteğini önemsiyoruz
Kaytaş, civcivlerin kümese girişinden itibaren biyogüvenlik tedbirlerinin alınmasının ve bölgeye uygun
aşı programlarının hazırlanmasının başarı için en önemli kriter olduğunu bilerek hareket ediyor.
Veteriner Hekim Kadir Görözen, Kayseri’de
faaliyet göstermekte olan Kaytaş’ın sektördeki
güvenilir ismini devam ettirmenin ilk hedefleri
olduğunu; uzun vadede ise Türkiye’de ve
yurtdışı pazarlarında daha geniş bir ağa hitap
etmek istediklerini belirtiyor.
Öncelikle sizi ve işletmeniz Kaytaş’ı tanıyarak röportajımıza başlayalım
Trabzon doğumluyum; ilk ve orta eğitimimi Konya’da, lise eğitimimi ise Bitlis’te
tamamladım. Erciyes Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, aynı
üniversitenin Farmakoloji ve Toksikoloji
Anabilimdalı’nda yüksek lisans eğitimi aldım
ve öğrencilik dönemimde kanatlı sektörünün
çeşitli alanlarında çalışma fırsatı buldum.
Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra
2007 yılında Kaytaş A.Ş.’de sorumlu yönetici
veteriner hekim olarak çalışmaya başladım.
Şirketimiz 1985 tarihinde kurulmuştur.
Sektöre, başta kiralık bir dükkanda yumurta
satışı ile başlanmıştır. Çok ortaklı kurulan
şirketimiz halen bu yapısını muhafaza
etmektedir. 1995 tarihinde yem fabrikamız
üretime başlamıştır. 2003 tarihinde damızlık
tesisleri ve akabinde kuluçka tesisleri
devreye sokulmuştur. Firma ortaklarına ait
kümeslerde üretim yapılmaktadır. Şirketimiz
Kayseri Yeşilhisar bölgesinde kendi adına
yarka ve yumurta kümesleri projesi başlamıştır; bu proje 1,5 milyon kapasiteli yumurta
üretim kümesleri ve 500 bin kapasiteli yarka
yetiştirme kümeslerini içermektedir.
Türkiye’den yapılan yumurta ihracatında haklı bir üne sahip olan firmamız kalite
konusunda tavizsiz tutumuyla ve açıkladığı
fiyat politikasıyla bir istikrar abidesidir.
Şirketimiz ortaklarının her türlü teknik ve
üretim aşamasında ve sonrasında ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
İNFOVET 48-49
Veteriner Hekim
Cengiz Kadir Görözen,
kanatlı sektörünün çeşitli
alanlarında çalışmalar
yapmış deneyimli bir isim.
www.gunesliasi.com.tr
İşletmenizdeki kümes sayınız ve hayvan
varlığınız nedir?
Şirketimiz ortaklarına ait toplam 111 adet kümes bulunmaktadır. Bunlardan 80 adedi yumurta üretim kümesi, 31 adedi ise yarka yetiştirme
kümesidir. Bu kümeslerdeki toplam hayvan
sayımız yaklaşık 1.800.000’dur.
Civcivlerin yumurtlamasına kadar olan süreç
dikkat isteyen bir süreç. Siz bu dönemde işletmenizde nelere önem veriyorsunuz?
Sizin de belirttiğiniz gibi bu süreç çok dikkat
istiyor; bu dönemde en iyi biyogüvenlik tedbirlerinin alınması ve bölgemize uygun aşı programı
hazırlanması başarı için önemli kriterlerdir.
Çünkü bu dönemde ne kadar iyi yetiştiricilik
yaparsak hayvanların yumurtlama periyotundaki performansların ve hastalıklardan korunma
düzeylerinin de o derece iyi olacağını biliyoruz.
İşletmenizde hangi farklı ırkları yetiştiriyorsunuz? Yetiştirme ve performans bakımından ne
gibi farklılıklarla karşılaşıyorsunuz?
Şirketimiz bünyesinde damızlık ve kuluçka
tesisimiz olduğu için yoğunlumuz Bovans White
ırkıdır. Bunun yanı sıra Super Nick (White),
Nick Chick (White-Brown), Lohmann (Brown)
ırkları mevcuttur. Bildiğiniz üzere her ırkın
yetiştirme ve performans bakımından kendine
özgü verileri var; biz de bu doğrultuda üstümüze
düşen her türlü tedbiri alıyoruz.
Yetiştirdiğiniz damızlık sürülerinden aldığınız
civciv sayısı ve bu hayvanların performansları
bakımından kendinizi nerede görüyorsunuz?
Yetiştirdiğimiz damızlık sürülerden aldığımız civciv sayısı ve performansları, bize
damızlık firmasından verilmiş olan değerlerin
üstünde seyretmektedir. Bu nedenle kendimizi
iyi bir noktada görüyoruz.
Tedarikçilerden ne gibi teknik destekler alıyorsunuz? Örneğin çalıştığınız bir aşı firmasından beklentileriniz nelerdir?
Civcivlerin firmamıza ilk gelişinden kesime
kadar olan periyotta damızlık tedarikçileri ile
sürekli irtibat halindeyiz. Bu dönem içerisinde teknik anlamda; sürümüz ile ilgili verileri
paylaşarak daha iyi neticeler alabilmek için neler
yapabileceğimiz konusunda iletişim halindeyiz.
Bir diğer konu; yem katkı tedarikçileri.
Firmamıza almış olduğumuz yem katkıları için
özellikle yurtdışı laboratuvarlarından yararlanmayı tercih ediyoruz ve bu laboratuvarlardan
aldığımız analiz neticelerine göre güvenilirli-
ğimizi tescilliyoruz. Bunların dışında aşı ve ilaç
tedarikçilerin en hassas konular arasında. ilaç
firmalarından özellikle istediğimiz ve bizim için
en önemli kriter, hayvanlarımız üretim aşamasındayken herhangi bir ilaç uygulamamız gerekirse
bu kullanacağımız ilacın insan sağlığı açısından
herhangi bir risk oluşturup oluşturmadığını bilmemiz. Bu doğrultuda firmalardan teknik destekler alıyoruz. Aşı firmalarından ise; aşıların çalışma
prensipleri, enfeksiyon durumlarında ne kadar
koruyucu olabildikleri ve uygulama yapıldıktan
sonra hayvanlardaki titre oluşumlarının ne kadar
başarılı oldukları konularında destek alıyoruz.
Aşı programları biyogüvenlik çalışmalarınızın
neresinde yer alıyor?
İşletmelerimizde önemli olan ilk nokta biyogüvenliktir. Biyogüvenlik konusunda ne kadar
başarılıysanız hastalıklardan da o kadar uzak
olmuş olursunuz. Bu doğrultuda eğer kümesinizde
bir hastalık varsa aşı uygulama şansınız bulunmamakta. Hekim olarak ilk önceliğim biyogüvenlik
aşaması, bunu takiben de aşı programı.
Kısa ve uzun vadede planlarınız nelerdir?
Firmamızın sektördeki güvenilir ismini devam
ettirmek ilk hedefimizdir. Uzun vadede ise
ülkemiz ve yurtdışı piyasasında daha geniş bir ağa
hitap etmek istiyoruz. Bu amaçla iki yıl içerisinde
yumurta üretimindeki hayvan sayısını 3,5 milyon
gibi ciddi bir rakama çıkartmak istiyoruz.
viral ve
bakteriyel kanatlı
hastalıklarıyla
mücadele
Bu konuyu bölge olarak
değil ülke olarak değerlendirmek doğru olur. Bunun
nedeni de sürekli olarak
hammadde transferlerinin
gerçekleşmesi, hayvan
nakilleri ve kuş göçleri
gibi faktörler. Bu doğrultuda ülkemizde hangi tip
hastalıklar varsa biz de
bunlarla karşılaşıyoruz. Bu
faktörlerin düzeyini ne kadar aza çekersek, hayvan
sağlığını ve dirençlerini ne
kadar iyi düzeyde tutarsak
bu hastalıklardan en az
oranda etkileniriz.
SEKTÖR ZİYARETLERİ GÜNEŞLİ A.Ş.
Aşılama, korumanın bel kemiği
Tad Piliç çalışanlarının temel ilkesi, insan sağlığını her zaman
birinci planda tutmak. Bu anlayışla tüketiciye sağlıklı, lezzetli
ve kaliteli ürünler sunmak en önemli hedefleri arasında.
Tad Piliç’in şirketleşmesinin ardından,
kalite hedeflerinin yakalaması amacıyla yem
fabrikası kurulmuş; ardından bu kaliteyi en
uygun maliyetle sunabilmek maksadıyla
etlik üretim tesisleri, damızlık kümesleri ve
kuluçka tesisleri inşa edilmiş. Yetkililer, bu
yatırımların hepsini Gaziantep’e yaparak
yaşadıkları şehre kazandırmış.
Sizi ve Tad Piliç’i tanıyarak başlayalım.
Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
1997 yılında mezun oldum. Kanatlı sektörüne,
1999 yılında Şeker Piliç’in damızlık bölümünde
başlayarak girdim. 2014 yılında ise Tad Piliç’te
göreve başladım. Buradaki görevim damızlık ve
kuluçka koordinatörlüğü.
Damızlık ve Kuluçka
Koordinatörü Veteriner
Hekim Tansu Erten,
2014 yılından beri Tad
Piliç’te görev almakta.
İşletmenizdeki kümes sayınız ve hayvan
varlığınız nedir?
Tad Piliç olarak; broyler damızlık bölgesinde 18 damızlık kümesi mevcuttur. 7 adedi
yetiştirme, 11 adedi üretim kümesleridir. Ayrıca
4 adet layer damızlık kümesimiz de mevcuttur.
Şu anda tesisimizde toplam 130 bin adet broyler
damızlık, 40 bin adet layer damızlık mevcuttur.
Bölgenizde risk oluşturan viral ve bakteriyel
kanatlı hastalıkları nelerdir? Bu hastalıklarla
nasıl mücadele ediyorsunuz?
İşletmenizde hangi farklı ırkları
yetiştiriyorsunuz? Performans bakımından ne
gibi farklılıklarla karşılaşıyorsunuz?
Hastalıklar açısından oldukça ari bir bölgedeyiz. Tad Piliç’te çalıştığım süre boyunca hastalıklarla ilgili herhangi bir sıkıntı yaşanmadı.
Gaziantep’te broyler üretimi yapan tek firmayız.
Broyler ve layer damızlık olarak her iki grupta
da tek ırk kullanıyoruz. Broyler damızlıktaki
tercihimiz Ross 308, layer damızlıkta ise Hisex
White. Yetiştirme ve performans bakımından
her iki ırk da bizce çok değerli.
Yetiştirdiğiniz damızlık sürülerinden aldığınız
civciv sayısı ve bu hayvanların performansları
bakımından kendinizi nerede görüyorsunuz?
Ana damızlık firmasının verdiği hedef üretim
değerlerine yaklaşıyor musunuz?
Üretim performansı olarak, broyler damızlıkta ana damızlık firmasının verdiği hedef üretim
değerlerinin üzerinde performans sağlıyoruz.
Layer damızlık girişimiz 2016 yılında başladı.
Henüz üretime başlamadık. Bu nedenle performans ile ilgili yorum yapmam zor.
İNFOVET 50-51
Aşı programları biyogüvenlik çalışmalarınızın
neresinde yer alıyor?
Bahsettiğim gibi, bölgemizin hastalıklardan
ari olması avantajıyla, aşı programımız da diğer
bölgelere göre oldukça hafif. Ancak yine de
aşılama uygulamaları biyogüvenlik çalışmalarımızın bel kemiğidir.
Kısa ve uzun vadede planlarınız nelerdir?
Tad Piliç’teki görevim gereği, damızlık
ve kuluçka bölümlerinde üretim performanslarından sorumlu olduğum için, kendi
istatistiklerimizin ana damızlık firmasının
verdiği değerlerin üzerinde olmasını sağlamayı
hedefliyorum. Bu şekilde üretim karlılığımızın
daha da artacağına inanıyorum. 
Civcivlerin kümese
ilk girişinden
yumurtlamasına
kadar olan dönem
Önemli üç husus var; biyogüvenlik, bakım ve besleme.
Günlük olarak gelen damızlık
civcivlerin uygun koşullarda
ve ihtiyaçları doğrultusunda beslenip büyütülmesi
çok önemli. Üretimde ana
damızlık firmasının vermiş
olduğu katalog hedeflerine ulaşmak için, büyüme
döneminde gerekli olan tüm
iyileştirmelerin yapılması,
elde edilen verilerin ve
uygulamaların kayıt altına
alınarak değerlendirilmesi
birinci önceliğimiz.
abu
dhabı
hedef pazar
Arap yarımadası ve Afrika’nın en prestijli bölgesel organizasyonu olarak
adlandırılan VIV MEA, 109 ülkeden 273 yerli ve yabancı firma katılımıyla
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Abu DHabI kentinde gerçekleştirildi.
Dünya çapında kümes hayvanları ile süt ve süt ürünleri sektörüne
hizmet eden VIV, Orta Doğu ve Afrika’dan Türkiye, İran ve Güney-Orta
Asya ülkelerine kadar bölgedeki bütün ülkeleri kucaklayarak beklentilerin üzerine çıkan bir bölgesel organizasyon düzenledi. Birleşik Arap
Emirlikleri, Abu Dhabi Ulusal Fuar Merkezi’nde 15-17 Şubat 2016 tarihleri
arasında gerçekleştiren VIV MEA 2016 Fuarı, 109 ülkeden toplam 6336
ziyaretçinin ve 279 şirketin katılımı ile büyük bir başarıya imza attı.
başaran VIV MEA’yı bölgedeki hayvansal protein üreticileri de memnuniyetle karşıladılar. Orta Doğu’daki mevcut siyasi istikrasızlığa ve
düşük petrol fiyatlarının yarattığı ekonomik belirsizliklere rağmen,
dünyadaki yenilikleri ve ileri teknikleri takip etmek için lider yem
üreticileri kendilerini Abu Dhabi’de temsil etmeye özen gösterdi. VIV
MEA, bu endüstride çalışanların sektöre ne kadar önem verdiklerinin
güzel kanıtıdır. Bu etkinlik, organizatörlerin, katılımcı firmaların ve
ziyaretçilerin büyük bir aile olarak birleşmesi ile başarıya ulaştı.”
Üstün kalite ve yüksek katılım
VNU Etkinlik Organizatörü ve VIV Dünya Yöneticisi Ruwan Berculo, fuar hakkında şunları belirtti; “ Bu etkinliği organize etmeye başladığımız zaman, bölgede söz sahibi olan yöneticilerin ve ziyaretçilerin
sayısını 4000, katılımcı uluslararası firmaların sayısını ise 200 olarak
hesapladık. Firmalar uluslararası çapta lider pozisyona sahip olduklarını kanıtlayıp kendilerini fuarımızda eksiksiz temsil ettiler, katılımcıların sayısı ise ilk defa düzenlenen bir etkinlik için üstün seviyedeydi. Etkinlik sonrası yaptığımız ankette ise ziyaretçi memnuniyetiyle
ilgili tatmin edici sonuçlar aldık; MEA 2016 ziyaretçi memnuniyeti
8 üzerinden 7,8 puan aldı. Bölgesel uluslararası bir etkinlik olmayı
Mükemmel uluslararası yelpaze
Berculo‘nun raporuna göre, ziyaretçilerin %80’i BAE’nin dışından
katıldı. Orta Asya’dan, Afrika’dan, Hindistan ve bölgesinden ilgi
büyüktü. Afrika bölgesinden ise özellikle Mısır, Sudan ve Nijerya
ülkelerinden gelen ziyaretçilerin sayısı dikkat çekiciydi. Uluslararası
ziyaretçilerin çoğu doğal olarak UAE ile sınırı olan Körfez ülkelerinden ve Suudi Arabistan’dan geldi. Berculo “Bu ülkelerin çoğu kendi
hayvancılık fuarlarını düzenlemekte. Bu ülkelerden gelen ilgiyi VIV
MEA, geniş küresel portföyü, tedarikçileri ve yenilikleri sayesinde
kazandı” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Erol Şengör, WATT Global
Media tarafından organize edilen
seminerde hayvan refahı konusunda
başarılı bir sunum gerçekleştirdi.
Dünya Bilimsel Tavukçuluk Derneği (WPSA) Türkiye Şubesi
Başkanı Prof. Dr. Rüveyde Akbay fuara katılan ziyaretçilerle...
Gelecek ile ilgili planlar
VIV MEA ekibi, verdiği sözü tutarak protein üreticilerin niş pazarını tatmin edici bir şekilde başarılı bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlik
kapsamında kanatlı et ve yumurtacı sektörünün yanı sıra süt ve süt
ürünleri ile su ürünleri sektörüne de ulaşıldı. Tüm katılımcıların tahmin edebileceği gibi, gelecekte düzenlenecek bu etkinlik pazarlama,
markalaşma ve ürün güvenilirliği gibi önemli güncel konulara değer
vererek büyüyecektir. “İki senede bir düzenlenen bölgesel VIV Asya
Fuarı’nın mükemmel bir eşi olarak planlanan VIV MEA etkinliği,
Şubat 2018’de kapılarını tekrar açacak”.
PROF. DR. rüveyde akbay fuarın son ana kadar
canlı ve hareketli olduğunu belirtti
VNU-VIV Fuarları’nın Uluslararası Yöneticisi Sayın Ruwan
Berculo’nun daveti üzerine yedi kişilik bir VIP delegasyonu oluşturarak, 15-17 Şubat tarihleri arasında Abu Dhabi’de organize edilen
VIV-MEA Fuarı’na katıldık. VIV-MEA 2016 Fuarı, bölgesinde ilk
olarak organize edilen bir fuar olmasına rağmen Orta Doğu’da
tavukçuluk üretimi ve ticareti konusunda dünya çapında beklentilerin çok üzerinde bir performans göstermiştir. Fuar süresince 109
ülkeden 6336 ziyaret gerçekleştirilmiş ve değişik ülkelerden 279 firma
stand açarak katılmıştır. Fuarda son ana kadar devam eden canlılık
ve hareket katılımcıların gerekli ticari temasları kurmaları yönünden
son derece yararlı olmuştur. Bu önemli ticari etkinliklerin yanı sıra,
fuar süresince, konularında ünlü bilim insanları tarafından, güncel konularda sunulan bildiriler de olayın anlam ve önemini arttırıcı
nitelikte olmuştur.
Birbirinden güzel duygular yaşadık
Fuarda 10 kadar Türk firmasının stand açmış olduğunu görmek ve
sektör temsilcilerimizin ticari ilişkilerini geliştirme yönünde yaptıkları temasları izlemek, benim için ayrı bir mutluluk kaynağı olmuştur.
Türk grubu olarak yaşadığımız diğer bir mutluluk da, WATT Global
Media tarafından organize edilen “Broiler Meat Trade & Welfare: Focus Middle East/Africa” konulu seminerde Prof. Dr. Erol Şengör’ün
“Animal Welfare Consideration Middle-East & Africa“ konulu
bildirisini izlemek olmuştur. Olay, gerçekten gurur verici idi. Salon
duvarlarında BESD-BİR’imizin ismini ve logosunu görmek de bizleri
ayrıca mutlu etti. Bizlere yaşattıkları bu güzel duygular için Prof.
Dr. Sayın Erol Şengör’ü ve olayın sponsorluğunu üstlenen BESD-BİR
yönetimini candan kutluyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum.
İNFOVET 56-57
FUARDA HAYVAN REFAHI KAVRAMI ELE ALINDI
Orta Doğu’da tavukçuluk üretimi ve ticareti konusunda
ilk kez organize edilen VIV MEA-2016 Fuarı’na katılarak
organizasyonun çok başarılı bir performans gösterdiğine
şahit oldum. Pek çok katılımcı tarafından fuarın çok olumlu
ve başarılı geçtiği izlenimini edindim. Fuarın organizatörü
Ruwan Berculo’nun belirttiğine göre, fuara aralarında
Türkiye’nin de bulunduğu 109 ülkeden 279’dan fazla firma
stand açarak katılmış ve fuara 6336 ziyaret yapılmıştır. BESD-BİR sponsorluğunda değerli bir sunum
Fuar kapsamında WATT Global Media tarafından bir
seminer organize edilmiştir. WATT Global Media,
BESD-BİR’den bir konuşmacı ismi önermesini istemiş ve
BESD-BİR de benim adımı vererek beni konuşmacı olarak
görevlendirmiştir. WATT Global Media’nın organizatörlüğü
ve BESD-BİR’in de maddi sponsorluğu altında 15 Şubat 2016
tarihinde fuar merkezinde “Animal Welfare Consideration
Middle-East & Africa“ isimli bir seminer ile bölgede
hayvan refahı konusunda halkın algılamalarını gündeme
taşıdım. Hayvan refahı konusunun, halk tarafından
ülkelerin refah seviyesinin yükselmesine paralel olarak
artan bir şekilde kabul gördüğüne vurgu yaptım. İnsan
refahının yeterince sağlanamadığı bölgelerde hayvan
refahından söz etmenin pek anlamı olmadığına ve hayvan
refahı kavramının pek çok ülkede Avrupa Birliği’ne ihracat
konusunda gündeme alındığına değindim. Hayvan refahı
kavramının ülkelerin sosyo-ekonomik yapılarına göre farklı
şekillerde düşünüldüğünü, sonuç olarak bu kavramın bölge
ülkelerinde kendi içsel dürtüleri yerine dışsal dürtülerle
gündeme gelen bir konu olduğunu ve hayatlarını idame
ettirmede maddi güçlükler içindeki toplumlarda hayvan
refahı algısının gelişmesini beklemenin pek haklı gerekçesi
olmadığına vurgu yaptım. İnfovet’in ilerideki sayılarında
tüm sunumumun Türkçe’sini görüşlerinize sunacağım. Bu
vesileyle tekrar Abu Dhabi’de sunum yapma konusunda
bana sponsor olan BESD-BİR’e teşekkürlerimi iletiyorum.
FUAR VIV MEA 2016
CEVA, yenilikçi çözümleri ile fuardaki yerini aldı
Ceva Animal Health tarafından düzenlenen “Broiler Hastalıklarında Korumadan Kontrole” konulu sempozyuma çeşitli ülkelerden ilgi yüksekti.
Sempozyumda dünya çapında önemi yüksek olan hastalıklar, bu hastalıklara karşı koruma ve kontrol konularında Ceva’nın sunmuş olduğu
çözümler paylaşıldı. Ceva Middle East Direktörü Ajay Lachmon’un açılış konuşması ile başlayan sempozyumda, Ceva Kanatlı Franchise
Direktörü Bertrand Le Tallec; “Transmune Aşılaması ile Kuluçkadan Gumboro Döngüsünün Durdurulması” başlıklı sunumu ile uluslararası
tecrübe paylaşımında bulundu. GD Animal Health Service’den Dr. Sjaak De Wit “Saha Şartlarında İnfeksiyöz Bronşit Kontrolü” sunumu ile
günümüz sorunları ve çözümleri ile ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Sempozyum programı Ceva Kanatlı Pazarlama Direktörü Pascal Paulet,
dünya çapında önemi devam eden “Newcastle Hastalığı” konusu ile katılımcıları bilgilendirmesi ile devam etti. ”Newcastle Hastalığı İçin En Son
Sürüm Antivirüs Programı Yükleyin” başlıklı sunumu ile dünya çapında yaygın kullanıma sahip Vectormune HVT NDV kullanımını, işletmelere
kattığı değerleri ve saha deneyimlerini katılımcılar ile paylaştılar. Sempozyum Ceva Aşılama Servis Direktörü Carlos Gonzalez’in, Ceva’nın
benzersiz kuluçka servisi CHICK Program, aşılama ekipmanları, kuluçkada aşılama ve kontrolü gibi konuları içeren sunumu ile son buldu.
Ceva AnImal Health standı, yerli üreticilerin ve firma
temsilcilerinin ziyaretçi akınına uğradı. YUM-BİR Başkanı
Hasan Konya ve YUM-BİR Genel Sekreteri Hüseyin Sungur
da stand ziyaretinde bulunarak, Ceva yetkilileri ile
birçok konuda bilgi alışverişinde bulundular.
İNFOVET 58-59
FUAR VIV MEA 2016
VİMAR & VİLSAN VIV MEA’da TÜM DİSTRİBÜTÖR VE SEKTÖR ORTAKLARINI AĞIRLADI
VIV-MEA, 15-17 Şubat 2016’da Abu Dhabi’de, Orta Doğu ve Afrika’nın aktif tedarikçilerinin katılımı ile ADNEC’te gerçekleştirildi.
Tüm ulusal ve uluslararası katılımcıların ürünlerini tanıttığı bu platformda Vilsan Pharmaceuticals, yurtdışından gelen tüm
distribütör ve sektör ortaklarını ağırladı.
Vimar & Vilsan CEO’su Burak Kutal, sektörde hızla büyüyerek global bir marka olma cesaretini gösterdiklerini ve GMP’li ürünlerini
Orta Doğu, Doğu Avrupa, Kafkasya, Türki Cumhuriyetler, Afrika, Orta Asya, Uzakdoğu Asya’ya ihraç ederek, geniş bir coğrafyada
pazar payı elde ettiklerini ve bu payı giderek artırarak yollarına devam edeceklerini belirtti.
VIV MEA’nın da bu anlamda Orta Doğu, Afrika ve hatta tüm dünyadan gelen distribütörler ve yeni potansiyeller için çok uygun bir
fuar olduğunu vurgulayan Kutal, VIV BANGKOK, VIV ASIA, VIV CHINA fuarlarında global partnerleriyle yine bir arada olacaklarını
belirtti. Vimar Animal Health ve Vilsan Pharmaceuticals olarak, hız kesmeden 13-15 Mart 2016’da yapılacak olan Dubai Agrame
2016’daki beklentilerinin yoğun ve yüksek olduğunu açıkladı.
BURAK KUTAL
Vimar & Vilsan CEO
İNFOVET 60-61
FUAR VIV MEA 2016
MSD Hayvan Sağlığının odağı civciv kalitesi
MSD Hayvan Sağlığı 2016 Ocak itibariyle hayata geçirdiği Convenience Program (Kuluçka Servisi)’ın basamaklarından biri olan
Destek Programı’nı, “Civciv Kalitesi”ne odaklanarak geliştirmeye devam ediyor. MSD Hayvan Sağlığı, VIV MEA Kanatlı Fuarı’nda
Healty Foundation tarafından düzenlenen “Kuluçka ve Broiler Yönetimi” konulu seminere müşterileri ile birlikte katılım sağladı.
Kanatlı sektöründe her geçen gün önem kazanan kuluçka idaresi ve kaliteli civciv tedariği bu seminerin de iki önemli konu başlığı
olup, tüm sunumların odaklandığı nokta “civciv kalitesi” ve ”nasıl daha kaliteli civciv yetiştirilebilir” idi. Cobb, Aviagen, Hubbard,
Heering ve Hatctech gibi firmalardan gelen teknik uzmanların yanı sıra serbest danışmanların da katılım gösterdiği seminerde; civciv
performansında inkübasyonun etkisi, kuluçkada yumurta idaresinin broiler sürülerine etkisi, inkübasyonun hatasız yapılması, bir
günlük civcivlerin başarılı transferinde önemli noktalar, civcivler nerede ve nasıl kuluçkalanmalı, broilerlerde ilk hafta sağlık problemleri
konularına değinildi. Seminere katılan tüm katılımcılara 31 Mart’a kadar Healty Foundation tarafından sertifikaları gönderilecektir.
İNFOVET 62-63
Tavsan, sektörün
yeni buluşma noktasındaydı
Sektörün yeni buluşma noktası olması beklenilen fuar, hem katılımcı
hem de ziyaretçi anlamında oldukça iyiydi. Özellikle son yaşanılan
siyasi gelişmelerin ardından Rusya pazarının kapandığı ve firmaların
yüzlerini Körfez ülkelerine çevirdiği bu dönemde sektör, Arap
ülkelerindeki firmalar başta olmak üzere çevre ülke firmalarını hedef
haline getirmişti. Ziyaretçilerin kalitesi açısından değerlendirdiğimizde
ne istediğini bilen ve gerçek yatırımcıları karşımızda görmek bizleri
heyecanlandırdı. Bunun yanında ziyarete gelen Güney Afrika Bayimiz
ve Mısır Bayimiz ile önemli görüşmeler yapma fırsatı bulduğumuz;
ayrıca Cezayir, Suudi Arabistan ve İran›dan mevcut müşterilerimizi
de ağırladığımız fuardan memnun ayrıldık.
FUAR VIV MEA 2016
6336
ziyaretçi
109
ülke
273
firma
9.4
BAE’nin yaklaşık
nüfusu / milyar
Yetiştiriciyi kendi bölgesinde en
iyi şekilde korumak zorundayız.
Her refleksimiz, çıkartılan her yasa
yetiştiricide güven oluşturmalı.
Hayvancılığımız
nasıl kurtulur?
Yazı: Prof. Dr. Alper Yılmaz
İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesi
Zootekni Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi
Bereketli toprakları, akarsuları olan, güneşi bir başka parlayan ve
hayvancılığı bu kadar seven bir halka sahip Anadolu toprakları varken,
yurt dışından et ithal etmek yanlış bir hesaptır.
Yeni Doğan çocukların yanı sıra
Türkiye’nin aldığı göçlerin de neticesinde Türkiye
nüfusu hızla artıyor. Türkiye nüfusunun büyük
bir kısmı da gençler ve çocuklardan oluşmakta.
Nüfusun artışı ayrı bir tartışma konusu, ancak
tartışmasız gerçek olan bu nüfusa istihdam sağlanması ve sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmesi gerektiğidir. Dengeli bir beslenme ve sağlıklı,
kapasiteli bireylerin yetişmesi için mutlaka yeterli
miktarda hayvansal protein sağlanması şarttır.
Yani nüfusumuzun büyük kısmını oluşturan
İNFOVET 74-75
genç ve çocuklarımıza hayvansal ürünleri yeterli
miktarlarda sunmak zorundayız.
İhtiyaç duyulan hayvansal ürünleri yurt
dışından ithal etmek Türkiye için bir seçenek
değildir, olmamalıdır. Japonya teknoloji satıyor
eti dışarıdan alıyor, Rusya enerji satıyor sütü
dışarıdan alıyor. Biz neyi satıp hayvansal ürünleri
yurt dışından alacağız?
Anadolu gibi bir toprağımız olacak, akarsularımız olacak, böyle bir güneşimiz olacak, hayvancılığı bu kadar seven bir halkımız olacak, ondan
I4
MiLYON
TÜİK 2015 verilerine
göre Türkiye’deki
büyükbaş sayısı
(yaklaşık)
hayvan yetiştiricisini korumak için üretici satışında tahılda olduğu gibi
taban fiyat uygulamasına ihtiyaç vardır. Sonuçta olan yine işin bütün
emeğini çeken, risklerini taşıyan hayvan yetiştiricisine olacaktır.
sonra hayvansal ürünleri yurt dışından ithal edeceğiz. Yok böyle bir anlayış. Bu hesap yanlış bir
hesap. O zaman bu işin düzeltilmesi gerekiyor.
Hayvan yetiştiriciliği önemli bir istihdam
alanıdır ancak kırılgan bir yapıya sahiptir
Hayvan yetiştiriciliği piyasalardaki dengesizliklerden fazlasıyla etkilenmektedir. Türkiye’de
herkesin anladığı futbol diliyle anlatalım.
Skor olarak öne geçen futbol takımının teknik
direktörü, golcüsünü oyundan çıkarıp yedek
defans oyuncusunu maça sokarsa, o andan
sonra teknik direktör ne derse desin, o takımın
bütün oyuncuları skoru korumak için, atak
yapmayı bırakıp savunma yapmaya başlar, maç
sonunda da büyük ihtimalle yenilir. Türkiye’de
siz her fırsatta mera alanlarını inşaatlaşmaya
açan yasalar çıkarırsanız, büyükşehir yasasıyla
köyleri mahalle yaparsanız, hayvan yetiştiricisinin maliyetlerini sürekli arttırmaya
devam ederseniz, her şeyin fiyatı artarken süt
alım fiyatlarını yıllarca arttırmazsanız, bunun
üzerine bir de et ithalatı tehdidini Demokles’in
kılıcı gibi sürekli olarak yetiştiricinin kafası-
İNFOVET 76-77
nın üstünde sallandırmaya devam ederseniz,
ne söylerseniz söyleyin bu yetiştirici bu işi
yapamaz. Siz de sonra bu üretim niye artmıyor,
et fiyatları neden yükseliyor, enflasyon niye
tırmanıyor, maçı niye kaybediyoruz diye kara
kara düşünürsünüz.
Şimdi de çözüm olacak düşüncesiyle Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
et fiyatlarına tavan fiyat (narh) uygulaması
getiriliyor. Narh, Türk Dil Kurumu sözlüğüne
göre kelime anlamı olarak “Tüketiciyi korumak
amacıyla, özellikle temel ihtiyaç maddeleri için
resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat” anlamına gelmektedir. Burada
tüketici için fiyatları düşürüyoruz, halka ucuz
et yediriyoruz kolaycılığına sığınılarak, ülkemiz
hayvancılığına telafisi çok güç olan zararlar
verilebilecektir. Bir çözümmüş gibi sunulan bu
uygulamanın hayvancılığa hiçbir faydası olmadığı gibi hayvan yetiştiricisini de çok zor durumda
Kapasiteli bireylerin
yetişmesi için mutlaka
bırakacaktır. Uzun vadede
yeterli miktarda
hayvancılığın zarar görmesi
hayvansal protein
tüketiciyi de olumsuz
sağlanması şarttır.
Prof. Dr. Alper YILMAZ
Kadıköy Anadolu Lisesi
ve İstanbul Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’ni
bitirmiştir. İstanbul
Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Zootekni
Anabilim Dalı’nda öğretim
üyesidir. Doktorasını,
kesim kuzularında et
verimi ve et kalitesi üzerine
yürütmüş ve sonrasında
da ağırlıklı olarak karkas
ve et kalitesi konusunda
çalışmıştır. Kırklareli’nde
Kıvırcık koyun ırkının halk
elinde ıslahı proje liderliğini
yürütmektedir. Sığır
Yetiştiriciliği konusunda
ABD ve İsrail’de eğitimlere
katılmıştır. IDF Türkiye
Ulusal Komitesi üyesidir.
KONU KANATLI
Taban fiyat uygulamasına ihtiyaç var
Hayvan yetiştiricisi bir biçimde örgütlenmeli ve kendi
malını kendisi pazarlama imkânlarını kullanarak,
komisyoncuyu arAdan çıkararak, en iyi kazancı elde
etmenin yollarını geliştirmelidir.
etkileyecektir. Yem hammaddesi olan tahıllarda taban fiyat uygulaması vardır. Bu uygulama
genellikle tahıl üreticisini korumak amacını
taşır ama hayvan yetiştiricisinin yem maliyetlerini arttırır. Diğer yandan yetiştiricinin işçilik
gibi, enerji gibi maliyetlerinin hiçbiri yerinde
durmamakta, sürekli artmaktadır. Önümüzdeki
dönem tam da koyun yetiştiricisinin, bütün yılın
emeğiyle ortaya çıkardığı yegâne büyük gelir
kaynağı olan kuzusunu pazara sunacağı dönemdir. Şimdi komisyoncu, celep, kasap, bu kuzuyu
almaya geldiği zaman bakanlığın getirdiği ette
tavan fiyat uygulamasını öne sürerek kuzu fiyatını iyice düşürmeye çalışacaktır. Ette tavan fiyat,
narh değil asıl hayvan yetiştiricisini korumak
için üretici satışında tahılda olduğu gibi taban
fiyat uygulamasına ihtiyaç vardır. Sonuçta olan
yine işin bütün emeğini çeken, risklerini taşıyan
hayvan yetiştiricisine olacaktır.
Her refleksimiz, çıkartılan her yasa yetiştiricide güven oluşturmalı.
Oysaki bu elde kalan, kış kıyamet demeden, hastalık demeden, en zorlu koşullarda
hayvancılığı sürdüren, üretmeye devam eden
İNFOVET 78-79
yetiştiriciyi kendi bölgesinde en iyi şekilde korumak zorundayız. Her refleksimiz, çıkartılan her
yasa yetiştiricide güven oluşturmalı. Yetiştirici,
devletin, birliklerin, meslek odalarının, bütün
yapının kendisinin yanında olduğunu, üretime
devam etmesi için her fırsatın verildiğini, ürününün değer fiyatıyla kendisinden alındığını her an
hissetmek zorundadır. Hayvan yetiştiricisi bir
biçimde örgütlenmeli ve kendi malını kendisi
pazarlama imkânlarını kullanarak, komisyoncuyu ardan çıkararak, en iyi kazancı elde etmenin
yollarını geliştirmelidir. Hayvan yetiştiricisi,
kendisinden yok pahasına alınan hayvanının,
kasaptaki el yakan satış fiyatını görünce sinir
krizleri geçiriyor. Sonra televizyonda haberleri
açıyor, bir bakıyor, devlet kendisini cezalandırmak, aracıları zengin etmek için et ithal etmeye,
et fiyatlarına narh koymaya başlamış. Yine de isyan etmiyor “vatan, millet sağ olsun” diyor. İşte
bu adamı bulacağız ve bu işi yapmaya devam
etmesi, üretimini arttırması
için ona her türlü garantiyi,
İhtiyaç duyulan
hayvansal ürünleri
güveni, desteği sağlayacağız.
yurt dışından ithal
Ancak o zaman bu ülkenin
etmek Türkiye için bir
hayvancılığı kurtulur. 
seçenek değildir,
Önümüzdeki dönem tam
da koyun yetiştiricisinin,
bütün yılın emeğiyle ortaya
çıkardığı yegâne büyük
gelir kaynağı olan kuzusunu
pazara sunacağı dönemdir.
Şimdi komisyoncu,
celep, kasap, bu kuzuyu
almaya geldiği zaman
bakanlığın getirdiği ette
tavan fiyat uygulamasını
öne sürerek kuzu
fiyatını iyice düşürmeye
çalışacaktır. Ette tavan
fiyat, narh değil asıl hayvan
yetiştiricisini korumak için
üretici satışında tahılda
olduğu gibi taban fiyat
uygulamasına ihtiyaç
vardır. Sonuçta olan yine
işin bütün emeğini çeken,
risklerini taşıyan hayvan
yetiştiricisine olacaktır.
42
MiLYON
TÜİK 2015 verilerine
göre Türkiye’deki
KÜÇÜKBAŞ sayısı
(yaklaşık)
KANATLI SAĞLIĞI KÖŞESİ GÜNEŞLİ A.Ş.
Yazı: J.Alam1, M.M.Rahman2, B.K.Sil1,
M.S.R.Khan2, Giasuddin1 ve M.S.K.Sarker1
1Hayvan
Broylerlerde
canlı aşı yoluyla
enfeksiyöz bursal
hastalığına (Gumboro)
karşı aşılamada
maternal kaynaklı
antikorların etkisi
Günlük yaştaki civcivlerdeki maternal antikor seviyesi
hakkında bilgi sahibi olunması halinde, antikorun,
civcivlerde ne kadar süreyle kalacağı kolaylıkla
hesaplanabilecek olup, Gumboro hastalığına karşı iyi bir
aşılama programı hazırlanabilir.
Sağlığı Araştırma Bölümü,
Bangladeş Çiftlik Hayvancılığı Araştırma
Enstitüsü, Savar, Dhaka-1341, Bangladeş
2Mikrobiyoloji ve Hijyen Bölümü, Bangladeş
Tarım Üniversitesi, Mymensingh, Bangladeş
Özet: Enfeksiyöz bursal hastalığı,
kümes hayvanlarında görülen ve genellikle
3-6 haftalık genç tavukları etkileyen en
önemli viral hastalıklardan biridir. Hijyen
yönetimi ve uygun aşılama, bu hastalığın
kontrol edilmesinin temel yoludur. Ancak,
maternal antikorlar, canlı aşı uygulamalarını etkilemektedir. Maternal kaynaklı
antikorların canlı aşı üzerindeki etkisini
belirlemeye yönelik bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında, toplam
100 adet, günlük civcivler (50’si aşılanmış
damızlık stoğundan, 50’si aşılanmamış
damızlık stoğundan) kullanılmıştır. Tavuklar ile ilgili olarak, önceden belirlenmiş
bir aşılama programı takip edilmiş olup,
fiili etkinin tespit edilmesi amacıyla kan
örnekleri alınmıştır. Bir günlük civcivlerin,
15-20 gün içerisinde (390.45 ± 19.42), kademeli olarak, pozitif seviyenin altına düşen
yüksek seviyeli (6294.14 ± 24.95) maternal
kaynaklı antikorlar içerdiği ve yarılanma
süresinin yaklaşık 5 gün olduğu gözlemlenmektedir. Tavukların, yüksek seviyeli
maternal kaynaklı antikorlar bulundurması,
aşı virüsünü etkilemektedir; hiçbir immün
yanıt ile sonuçlanmamakla birlikte, yeniden
aşılama uygulaması, immün yanıtı teşvik
etmektedir. 21 günlükken aşılanan ve 28
günlükken tekrar aşılanan civcivlerde daha
iyi immün yanıt tespit edilmiştir. Ancak,
maternal antikorların, 15-20 gün içerisinde pozitif seviyenin altına düşmesinden
dolayı, enfeksiyon ihtimali olabilecektir.
www.gunesliasi.com.tr
Aşılanmamış damızlık stoğundan gelen
civcivlerde, 7 günlükken gerçekleştirilen ilk
birincil aşıdan ve 14 günlükken tekrarlanan
aşıdan itibaren, muhtelif zamanlarda iyi
immün yanıt görülmüştür.
Giriş
Bangladeş, hayvansal protein eksikliği yaşayan pek çok gelişmekte olan ülkeden biridir.
Bu ülkede, insan başına ortalama et ve yumurta tüketimi, 120 g/gün ve 2.0/hafta ihtiyacına
karşılık, sırasıyla, 2.51 g/gün ve 0.485/haftadır. Et ve yumurtalar, iki önemli hayvansal
proteindir. Kanatlı eti ve yumurtaları, ülkedeki
toplam hayvansal protenin yaklaşık olarak
%38’ini sağlamaktadır.
Kanatlı sektörü, Bangladeş’te hızlı bir
şekilde gelişmekte olan sektörlerden biri
olup, %3 oranında gayri safi yurt içi hasıla ile
milli ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Günümüzde, çiftçiler, yoğun bakıma, gelişmiş
yönetime ve kaliteli aşının uygun zamanlarda
uygulanmasına bağlı olan, ithal et ve yumurta
üreten tavuklar yetiştirmektedir. Broyler
artışı, kanatlı ticari girişiminin önemli bir
kısmını teşkil etmekte olup, son zamanlarda, başlıca artan hayvansal protein talebi
sağlamaktadır. Bugünlerde, kırsal topluluklar
da düşük maliyet ile broyler yetiştiriciliği ile
ilgilenmektedir. Ancak, ne yazık ki, çiftlikler,
çeşitli bulaşıcı hastalık sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Söz konusu bulaşıcı hastalıkların
arasında, genç tavuklarda görülen enfeksiyöz
bursal hastalığı (IBD), en önemli olanıdır.
Bu hastalık, ilk olarak Delware, ABD’de Gumboro bölgesinde ortaya çıktığından dolayı,
Gumboro olarak da bilinmektedir (Cosgrove, 1962).
Söz konusu hastalık, Mart 1992 tarihinden
bu yana, Bangladeş’te, oldukça yüksek morbidite ve mortalite ile görülmektedir (Islam
ve ark., 1994a; 1994b; Rahman, 1994).
Tavukların, canlı attenüe veya inaktif aşı
ile aşılanması, söz konusu hastalığın kontrol
edilmesinde en etkili yoldur. İndüklenen antikorlar, yumurta sarısı aracılığıyla civcivlere
aktarılmakta olup, yumurtadan yeni çıkan
civcivleri, kritik olan ilk birkaç hafta boyunca
korumaktadır (Wyeth ve Cullen, 1976). Aşının aşırı bir şekilde kullanılmasına rağmen,
çiftçiler, Gumboro sorunlarıyla karşılaşmaya devam etmektedirler.
Gerekliliği karşılamak amacıyla,
Bangladeş’te, IBD’ye karşı çeşitli canlı ve
inaktif aşılar ithal edilmektedir. Dünyada
pek çok aşı şirketi bulunmakta olup, söz
konusu şirketler, aşının kullanılması ile
ilgili kendi spesifikasyonlarına sahiptir ve
çiftçiler, civcivlerdeki maternal kaynaklı
antikorların (MDA) durumu ve söz konusu
antikorların canlı aşı uygulaması üzerindeki
etkileri hakkında herhangi bir bilgiye sahip
olmaksızın, bu aşıları, ticari kümes hayvanları çiftliklerinde, bir günlükten itibaren
kullanmaktadır. Yukarıdaki gerçekler göz
önünde bulundurularak, hâlihazırdaki çalışma, aşağıdaki spesifik amaçlar doğrultusunda tasarlanmıştır.
1. Aşılanmış ve aşılanmamış damızlık
stoğundan (PS) gelen civcivlerde MDA’nın
süresinin belirlenmesi.
2. Broylerlerde Gumboro’ya karşı canlı
aşı uygulamasının etkisi.
Materyal ve Yöntem
Deney civcivleri: Çalışma kapsamında,
toplam 100 adet, günlük Arbor Acres ırkından olan civcivler (50’si aşılanmış damızlık
stoğundan, 50’si aşılanmamış damızlık
stoğundan) kullanılmıştır. Çalışma, Mart ve
Nisan 2001 süresi boyunca, Bangladeş Çiftlik Hayvancılığı Araştırma Enstitüsü (BLRI)
Kümes Hayvanları Yetiştirme Araştırma Bölümü ve Hayvan Sağlığı Araştırma Bölümü,
Savar, Dhaka’da gerçekleştirilmiştir. Civcivler, tüm hijyenik önlemler sağlanarak, 6 hafta boyunca iyi havalandırılmış kümeslerde
barındırılmıştır. Söz konusu civcivler, A ve B
olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. A Grubu,
84 civcivden (aşılanmış damızlık stoğundan
42 civciv ve aşılanmamış damızlık stoğundan 42 civciv olmak üzere) B Grubu ise 16
civcivden (aşılanmış damızlık stoğundan 8
civciv ve aşılanmamış damızlık stoğundan 8
civciv olmak üzere) oluşmaktadır.
Tavukların aşılanması: A Grubunda
bulunan civcivler, aşılamaya tabi tutulmuş
olup, farklı yaşlarda aşı tekrarlanmıştır. B
Grubunda bulunan civcivler, aşılanmamış
kontrol grubu olarak kalmıştır. Bu grupta,
civcivlerde maternal kaynaklı antikor kalıcılığı tespit edilmiştir. Aşılanmış damızlık
stoğundan 42 civciv, her birinde 14 civciv
bulunan üç alt gruba ayrılmıştır. Benzer
şekilde, aşılanmamış
damızlık stoğundan 42
Civcivlerin, yüksek
seviyeli maternal
civciv de üç alt gruba
antikorlar bulundurması,
ayrılmıştır. Aşılanmış
aşı virüsünü
damızlık stoğundan
etkilemektedir.
gelen civcivlerin bulunduğu üç alt gruba, ilk
olarak, sırasıyla, 7, 14 ve 21 günlükken aşılama yapılmıştır. İlk aşılama işleminden yedi
gün sonra, civcivlerin yarısına tekrar dozu
uygulanmıştır (her bir gruptaki 7 civciv uygulanan tekrar dozu). Aşılanmamış damızlık stoğundan gelen civcivler için de benzer
bir aşılama programı takip edilmiştir.
Aşılanmamış ve aşılanmış civcivlerden serumların alınması ve hazırlanması: 1, 5, 10, 15, 20 ve 25 günlükken, aşılanmamış kontrol grubu civcivlerinden kan
örnekleri alınmıştır. 7, 14 ve 21 günlükken,
A grubunun tüm alt grubunda bulunan civcivlerden ön aşılama serumları alınmıştır.
Aşılama işleminin ve tekrar dozunun ardından 7 ve 14 günlükken aşı sonrası serumları
alınmıştır. Serumlar, test edilinceye kadar,
-20 °C’de muhafaza edilmiştir. Aşılama işlemi ile indüklenen MDA’yı ya da antikorları
tespit etmek için ELISA kullanılmıştır.
ELISA’nın Uygulanması: Aşılanmamış ve
aşılanmış civciv gruplarından, aşılama işlemi
ile indüklenen MDA’nın ya da IBDV-spesifik
antikorlarının tespiti için, tek dilüsyonluk
(1:500) serumda ELISA uygulanmıştır.
Uygun Test
Numunenin hazırlanması: 1 µl’lik serum,
ELISA kitinde temin edilen 500 µl’lik seyreltici
(1:500) karıştırılmıştır. Karıştırılan numune,
test numunesi olarak kullanılmıştır.
Tek dilüsyonluk serum kullanılarak
gerçekleştirilen ELISA temel protokolü:
Önceden IBDV antijenler ile kaplanmış 96
kuyucuklu bir plakada, A ve A2 sayılı kuyucuklar seçilerek, negatif kontrol serumu için kullanılırken, A3 ve A4 sayılı kuyucuklar, pozitif
kontrol serumu için kullanılmıştır. Geriye kalan 92 kuyucuk, 46 numune (iki kuyucukta bir
numune) için kullanılmıştır. 100 µl’lik negatif
kontrol serumu ve 100 µl’lik pozitif kontrol
serumu (dilüsyonsuz), sırasıyla, seçilen A1, A2
ve A3, A4 sayılı her bir kuyucuğa yerleştirilmiştir. Sonrasında, 100 µl’lik seyreltilmiş 46 test
numunesi uygun kuyucuklara yerleştirilmiştir. Plaka, 30 dakika süresince oda sıcaklığında
inkübe edilmiş, sonrasında, iyonsuzlaştırılmış
distile su ile dört kez yıkanmıştır ve her seferinde, her bir kuyucuğa, 200 µl’lik iyonsuzlaştırılmış distile su eklenmiştir. Her bir
kuyucuğa 100 µl’lik konjugat yerleştirilmiş
KANATLI SAĞLIĞI KÖŞESİ GÜNEŞLİ A.Ş.
ve söz konusu konjugat, 30 dakika süresince
oda sıcaklığında inkübe edilmiştir. Plaka,
iyonsuzlaştırılmış distile su ile dört kez
yeniden yıkanmıştır ve her seferinde, her
bir kuyucuğa, 200 µl’ik iyonsuzlaştırılmış
distile su eklenmiştir. Her bir kuyucuğa 100
µl’lik konjugat’lik substrat eklenmiş olup,
söz konusu substratlar, 15 dakika süresince
muhafaza edilmiştir. Her bir kuyucuğa, 100
µl’lik kesme çözeltisi eklenmiştir. Okuma,
650 nm filtre kullanılarak, ELISA okuyucusu
ile gerçekleştirilmiştir. Test numunelerinin
geriye kalanı, aşağıdaki prosedür doğrultusunda test edilmiştir.
Sonuçların hesaplanması: IBDV’ye
özgü antikorların varlığı veya yokluğu,
pozitif kontrol ortalamasının bilinmediği
A (650) değeri ile ilişkilendirilerek tespit
edilmiştir. Pozitif kontrol, standartlaştırılmış olup, tavuk serumlarındaki IBD’ye özgü
önemli antikor seviyelerini temsil etmektedir. Bilinmeyendeki rölatif antikor seviyesi,
pozitif (S/P) orandaki numunenin hesaplanması ile tespit edilebilecektir.
Antikor titresinin hesaplanması
için, ELISA kitinde temin
edilen hesaplama denklemi
kullanılmıştır
a) Negatif Kontrol Ortalaması (MCX)
Well A1(650)+Well A2(650)=NCX
2
b) Pozitif Kontrol Ortalaması (PCX)
Well A3(650)+Well A4(650)=PCX
2
c) S/P Rasyonu
Numune ortalaması –NCX
Tablo 1. Aşılanmış ve aşılanmamış damızlık stoğundan gelen civciv
kontrol grubundaki MDA seviyesinin korunması
Yaş (gün/
günler)
Ortalama titre ± SD aşılanmış damızlık
stoğundan gelen civcivler
Ortalama titre ± SD aşılanmamış
damızlık stoğundan gelen civcivler
1. Gün
6294.14 ± 24.95 (5)
219.21 ± 15.36 (5)
5. Gün
3950.45 ± 28.50 (5)
103.45 ± 20.80 (5)
10. Gün
2003.45 ± 20.66 (5)
39.36 ± 10.28 (5)
15. Gün
683.04 ± 17.48 (5)
1.03 ± 0.84 (5)
20. Gün
390.45 ± 19.42 (5)
0 (5)
25. Gün
107.69 ± 20.28 (5)
0 (5)
Parantez içerisindeki değerler, gözlem sayısını ifade etmektedir; SD = Standart Sapma
Tablo 2. 7 günlükken aşılanan ve 14 günlükken tekrar aşılanan
civcivlerde Gumboro canlı aşısının serokonversiyonu
Toplanan serumlar
Ortalama titre ± SD
aşılanmış damızlık
stoğundan gelen civcivler
Ortalama titre ± SD
aşılanmamış damızlık
stoğundan gelen civcivler
7 günlük (birincil
aşılamadan önce)
2989.74 ± 12.28 (5)
54.36 ± 16.26 (5)
14 günlük (birincil
aşılamadan 7 gün sonra)
829.52 ± 16.96 (5)
608.79 ± 10.50 (5)
21 günlük (birincil
aşılamadan 14 gün sonra)
435.94 ± 14.98 (5)
1136.24 ± 18.82 (5)
21 günlük (tekrar dozundan
7 gün sonra)
790.91 ± 10.24 (5)
1684.53 ± 20.24 (5)
28 günlük (tekrar dozundan
14 gün sonra)
1219.51 ± 16.80 (5)
2172.27 ± 12.65 (5)
Parantez içerisindeki değerler, gözlem sayısını ifade etmektedir; SD = Standart Sapma
ise, pozitif olarak ele alınmalıdır ve aşılama
işlemini veya IBDV’ye maruz kalındığını
göstermektedir.
Sonuçlar ve Tartışma
PC X –NC X
d) Sonra titre noktasına yönelik 1:500
seyrelticide S/P’ye İlişkin Titre:
Kayıt10 Titre = 1.09 (Kayıt0 S/P) + 3.36
Sonuçların yorumlanması: 0.2’den
daha az veya 0.2’ye eşit S/P oranlarına
sahip serum numuneleri negatif olarak ele
alınmalıdır. 0.2’den fazla S/P oranına sahip
(396’dan büyük titreler) serum numuneleri
İNFOVET 82-83
Aşılanmış ve aşılanmamış damızlık
stoğundan gelen civcivlerde MDA varlığı:
Maternal kaynaklı antikorların varlığını
tespit etmek için, 1, 5, 10, 15, 20 ve 25 günlük
civcivlerden kan örnekleri alınmıştır. Tüm
numuneler/örnekler, ELISA kullanılarak
test edilmiştir. ELISA testinin sonuçları,
(Tablo 1’de) verilmiştir. Tablo 1 doğrultusunda, aşılanmış damızlık stoğundan
gelen civcivler, 1 günlükken, 6294.14±24.95
(4701.51 - 8481.41) olmak üzere yüksek
seviyeli MDA içermekle birlikte, aşılanmamış damızlık stoğundan gelen civcivlerde,
düşük maternal antikorlar görülmüştür.
Diğer yazarlar tarafından da benzer bir
sonuç gözlemlenmiştir. Cao Yong Chang ve
ark. (1995), ELISA kullanarak, IBDV’nin immünolojik etkisini değerlendirmiş ve MDA
seviyesinin, 1 günlükken yüksek olduğunu
tespit etmiştir. Malay Mitra ve ark. (1998),
MDA seviyesinin, 1 günlük civcivlere kıyasla, 12 günlük civcivlerde, önemli derecede
düşük olduğunu tespit etmiştir. ELISA antikor test kiti üreten şirkete (IDEXX-ABD)
göre, 0.2’den az olan veya 0.2’ye eşit olan
S/P oranı, olumsuz olarak değerlendirilmeli
ve 0.2’den fazla olan (396 titre) S/P oranı ise,
www.gunesliasi.com.tr
olumlu antikor olarak değerlendirilmelidir.
Yumurtlamanın ardından, antikor titresi,
15-20 gün içerisinde, giderek, pozitif seviyenin
altına düşmüştür (390.45 ± 19.42). Söz konusu
düşüşün oranı, yaklaşık olarak, 5 günde bir
yarılanmıştır. Bu iki bulgu, bazı yazarlar tarafından tespit edilen bulgular ile eşleşmiş olup,
bazı yazarların bulguları ile eşleşmemiştir.
Azab ve ark. (1991), iki egzotik ve yerel
broyler civciv grubunda, IBD’ye karşı maternal antikorların tespit edilmesine yönelik
bir araştırma gerçekleştirmiştir. Maternal
antikorların, yumurtlamadan sonra, egzotik
ve yerel tavuklarda, sırasıyla, 18 gün ve 14
gün süreyle devam ettiğini tespit etmişlerdir. MDA, yumurtlamadan sonra, 11-19 güne
kadar bazen de 23 gün süreyle devam etmiştir (VWsniewska ve Stosik,1999). Hitchner
(1971); Wfyeth ve Cullen (1979); lord an ides
ef al. (1991); Yehuda ef al. (2000), maternal
antikorların, yumurtlamadan sonra, sırasıyla, 28, 29, 30 ve 20 gün devam ettiğini tespit
etmişlerdir. Tsai-Hsiang Jung ve ark. (1995),
ELISA maternal antikorların yarılanma
süresinin, 4.2-9.2 gün aralığında olduğunu
belirtmiştir. Civcivlerde, MDA’dan IBD’ye
yarılanma süresi, 3.46 gün şeklinde gerçekleşmiştir (Saijo ve Higashihara, 1998).
Bu değişikliğinin sebebi, damızlık stoğuna
yönelik olarak farklı aşı türlerinin ve aşılama
programlarının kullanılması olabilecektir.
Aşılanmış damızlık stoğundan gelen
civcivlerde, maternal kaynaklı antikorların ve canlı aşıların etkileşimi: Aşılanmış damızlık stoğundan gelen civcivlerin
bulunduğu üç alt gruba, ilk olarak, sırasıyla,
7, 14 ve 21 günlükken aşılama yapılmıştır. İlk
aşılama işleminden yedi gün sonra, her bir
alt grup, iki ikincil alt gruba daha ayrılmıştır.
Her bir alt grubun bir ikincil alt grubu, söz
konusu günde tekrar aşılama işlemine tabi
tutulurken, her bir alt grubun diğer ikincil
alt grubu, tekrar dozuna tabi olmamıştır. İlk
aşılama işleminden önce ve ilk aşılama ve
tekrar dozundan 7 ve 14 gün sonra, her bir
ikincil alt gruptan numune alınmıştır. Tüm
serumlar, ELISA kullanılarak test edilmiştir.
Sonuçlar, Tablo 2, 3 ve 4’te verilmiştir. Tablo
2’de, ilk aşılama işleminden önce, antikorların (maternal), yüksek
olduğu, ancak, aşılama
Civcivlerin, canlı atenüe
veya inaktif aşı ile
işleminden sonra, anaşılanması Gumboro
tikor titresinin düştüğü
hastalığının kontrol
gözlemlenmektedir.
edilmesinde en etkili yoldur.
Tablo 2 kapsamında, maternal antikorların,
canlı aşı virüsü ile tepkimeye girerek nötr
hale gelmesinden veya maternal kaynaklı
antikorların etkileşiminden dolayı, söz konusu aşının, bağışıklık sistemini uyaramadığı görülmektedir. Bu yüzden, herhangi bir
bağışıklık tepkisi bulunmamaktadır. Ancak,
14 günlükken uygulanan tekrar dozundan
sonra, bağışıklık tepkisi görülmekte ve
antikor titresi giderek artmaktadır. IBDV’ye
karşı yüksek seviyede MDA’ya sahip olan
günlük civcivlerin aşılanmasının, ilk başta
bağışıklık tepkisi veremediğini belirten
Knezevic ve ark. (1999) tarafından da benzer sonuçlar gözlemlenmiştir. Ancak, yeniden aşılama, geciken ilk bağışıklık tepkisini
harekete geçirmiştir.
Tablo 3’te, 14 günlükken aşılanan civcivlerin, ilk bağışıklık tepkisi gösterdiği, ancak,
tekrar dozundan sonra, antikor titresinin,
çok yüksek olmadığı ve ikincil bağışıklık
tepkisinin gerçekleştiği ve de titrenin arttığı
görülmektedir. Ayrıca, burada da aynı reaksiyon bulunmaktadır. Tablo 4’te ise, en iyi
bağışıklık tepkisinin, ilk olarak 21 günlükken aşılanan ve 28 günlükken tekrar dozu
uygulanan civcivlerde görüldüğü gözlemlenmektedir. İlk aşılama işleminin ardından
antikor titresi, diğer gruplardaki civcivlere
kıyasla, bu gruptaki civcivlerde, nispeten
daha yüksektir. En düşük antikor titresinin,
7 günlükken aşılanan civcivlerde görüldüğü
tespit edilmiştir. En iyi bağışıklık tepkisinin,
21 günlükken aşılanan ve 7 gün sonra tekrar
dozu uygulanan alt grupta tespit edilmiş olmasına rağmen, maternal antikor titresinin,
yumurtlamadan sonra 15-20 gün içerisinde
pozitif seviyenin altına düşmesinden
KANATLI SAĞLIĞI KÖŞESİ GÜNEŞLİ A.Ş.
dolayı, bu gruptaki civcivlere, 21 günden
önce IBDV’nin bulaşması olasılığı olabilecektir. Dolayısıyla, aşının 21 günlükken
uygulanması halinde, antikor üretilmesi
5-7 gün sürecek olup, tavuklar, en az 7-10
gün süreyle risk altında olacaktır. Çünkü
bu çalışmaya göre, maternal antikorlar,
yumurtlamadan sonra 17 günlükken pozitif
seviyenin altına düşmüştür.
IBD’ye karşı herhangi bir aşı geçmişi
olmayan damızlık stoğundan gelen
civcivler: Aşılanmamış damızlık stoğundan
gelen civcivlerin bulunduğu alt grupların
sonuçları da Tablo 2, 3 ve 4’te verilmiştir.
Bu durumda, aksi reaksiyon görülmüştür.
Tablo 2’de, IBDV’ye karşı MDA bulunmayan
civcivlerin aşılanmasının, ilk bağışıklık tepkisi gösterdiği ve tekrar dozunun ardından,
antikor seviyesinin arttığı görülmektedir.
Tablo 3’te, 14 günlükken aşılanan civcivlerin, ilk bağışıklık tepkisi gösterdiği ve tekrar
dozundan sonra, antikor titresinin, önceki
gruptan yüksek olduğu ve ikincil bağışıklık
tepkisinin gerçekleştiği ve de titrenin arttığı
görülmektedir. Tablo 4’te ise, en iyi bağışıklık tepkisinin, 21 günlükken aşılanan ve 28
günlükken tekrar dozu uygulanan civcivlerde görüldüğü gözlemlenmektedir.
Broylerlerde Gumboro’ya karşı canlı
aşı ile aşılama gerçekleştirilmesinde
MDA’nın etkisi, Tablo 2, 3 ve 4’te açık bir
şekilde görülmektedir. Bu tablolarda, aynı
aşının, aşılanmamış damızlık stoğundan
gelen civcivlerdeki sonuçları ile kıyaslandığında, MDA’ya sahip olan tavukların,
canlı aşı ile aşılanmaya tepki göstermediği gözlemlenmektedir. Çünkü civcivlerin aşılanma zamanı, MDA derecesine
bağlıdır (Voss ve Vielitz, 1994). Üç ayrı
gruptaki ilk bağışıklık tepkileri, aşılanmamış damızlık stoğundan gelen civcivlerdeki tepkiler ile aynı değildir. Tekrar dozuna
gösterilen tepki, gerek aşılanmış gerek
aşılanmamış damızlık stoğundan gelen
civcivlerde iyi olarak gözlemlenmiştir. Gerek aşılanmış gerek aşılanmamış damızlık
stoğundan gelen civcivlerde 14 günlükken
uygulanan aşılama ve 7 gün sonra uygulanan tekrar dozu, benzer serokonversiyon
göstermiştir. 21 günlükken aşılanan ve 28
günlükken tekrar dozu uygulanan civcivlerdeki antikor seviyesi, gerek aşılanmış
gerek aşılanmamış damızlık stoğundan
gelen civcivlerde daha yüksektir.
İNFOVET 84-85
Tablo 3. 14 günlükken aşılanan ve 21 günlükken tekrar aşılanan
civcivlerde Gumboro canlı aşısının serokonversiyonu
Toplanan serumlar
Ortalama titre ± SD
aşılanmış damızlık
stoğundan gelen civcivler
Ortalama titre ± SD
aşılanmamış damızlık
stoğundan gelen civcivler
14 günlük (birincil
aşılamadan önce)
772.40 ± 18.26 (5)
11.03 ± 5.36 (5)
21 günlük (birincil
aşılamadan 7 gün sonra)
1076.66 ± 15.98 (5)
642.38 ± 18.96 (5)
28 günlük (birincil
aşılamadan 14 gün sonra)
1265.25 ± 10.47 (5)
1145.46 ± 20.25 (5)
28 günlük (tekrar
dozundan 7 gün sonra)
1757.22 ± 12.78 (5)
1612.57 ± 16.52 (5)
35 günlük (tekrar
dozundan 14 gün sonra)
2132.24 ± 14.25 (5)
2289.79 ± 18.26 (5)
Parantez içerisindeki değerler, gözlem sayısını ifade etmektedir; SD = Standart Sapma
Tablo 4. 21 günlükken aşılanan ve 28 günlükken tekrar aşılanan
civcivlerde Gumboro canlı aşısının serokonversiyonu
Toplanan serumlar
Ortalama titre ± SD
aşılanmış damızlık
stoğundan gelen civcivler
Ortalama titre ± SD
aşılanmamış damızlık
stoğundan gelen civcivler
21 günlük (birincil
aşılamadan önce)
359.85 ± 8.95 (5)
0 (5)
28 günlük (birincil
aşılamadan 7 gün sonra)
807.63 ± 12.84 (5)
798.68 ± 12.48 (5)
35 günlük (birincil
aşılamadan 14 gün sonra)
1440.93 ± 22.28 (5)
1465.31 ± 16.26 (5)
35 günlük (tekrar
dozundan 7 gün sonra)
1910.24 ± 24.20 (5)
1995.96 ± 20.12 (5)
42 günlük (tekrar
dozundan 14 gün sonra)
2592.15 ± 16.68 (5)
2635.01 ± 24.28 (5)
Parantez içerisindeki değerler, gözlem sayısını ifade etmektedir; SD = Standart Sapma
Sonuç: Bu çalışma sonucunda, maternal kaynaklı antikorların, yumurtlamadan
sonra, civcivlerde, 15-20 güne kadar devam
ettiği, ancak, bu hususun, civcivlerin geldiği
damızlık stoğunun antikor durumuna bağlı
olduğu görülmüştür. Söz konusu antikorların yarılanma süresi yaklaşık olarak 5 gündür.
Dolayısıyla, günlük yaştaki civcivlerdeki maternal antikor seviyesi hakkında bilgi sahibi
olunması halinde, antikorun, civcivlerde ne
kadar süreyle kalacağını kolaylıkla hesaplanabilecek olup, enfeksiyöz bursal hastalığına
karşı, iyi bir aşılama programı hazırlanabilecektir. Maternal kaynaklı antikor durumu
hakkında bilgi sahibi olunmaksızın, günlük
ve daha sonrasındaki yaşlarda civcivlerin
aşılanması sonucu ortaya çıkan, yanlış aşı
kullanımları kontrol edilebilecektir. 
RÖPORTAJ ÇİFTLİĞİM AGROMARKET
Türkiye’de bir ilk;
Çiftliğim AgroMarket
Amaç bu benzersiz dağıtım kanalı ile ülkemizdeki
her çiftliğe doğru ürün ve servisleri ulaştırmak,
ülkemiz hayvancılığına katkıda bulunmak.
ANC - Çiftliğim
AgroMarket
Bölüm Müdürü
Özkan Yılmaz
Çiftliğim AgroMarket, ANC’nin Türkiye’deki büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin
dağınık yapısını gözlemleyerek, çok sayıda
yetiştiriciye ulaşabilmenin yolunun etkin bir
dağıtım ağı oluşturmaktan geçtiğine karar
vermesi sonucu ortaya çıktı. Bu analizin sonucunda yeni bir marka oluşturuldu ve yola
çıkıldı. Projenin temel amacı, Türkiye’nin
her noktasındaki yetiştiricilere, ANC’nin
uzmanlık alanı içinde olan beslenme, çiftlik
yönetimi ve çiftlik ekipmanlarını ve bunlarla
ilgili her türlü teknik servis ve bilgiyi kurumsal bir çatı altında ulaştırmak.
Çiftliğim AgroMarket Türkiye’de giderek
markalaşmaya başladı ve yetiştiricinin
tüm ihtiyaçlarını tedarik ettiği bir mağaza
zinciri haline geldi. Bu altı yıllık süreci
anlatabilir misiniz?
Çiftliğim AgroMarket projemizi, 6 sene
önce Balıkesir’de ilk mağazamızın açılmasıyla hayata geçirdik. 2015 yılına geldiğimizde
altı mağazaya ulaştık ve müşterilerimize
daha geniş bir coğrafyada hizmet vermeye
devam ettik. Adana’da çok kısa bir süre önce
yedinci mağazamızı açtık. Hayvan sağlığı sektöründe faaliyet gösteren Huvepharma®’nın
ANC’yi 2015 yılında devralması ile birlikte
yeni bir döneme adım attık ve ikinci aşamaya
geçtik. Bu aşamada projemizi çok daha güçlü
biçimde sürdüreceğiz.
Huvepharma® ile birlikte projenin güçlendiğini belirttiniz. Biraz bu konuyu açar mısınız?
Huvepharma®, global bir hayvan sağlığı
kuruluşu ve son yıllarda çok hızlı biçimde
İNFOVET 86-87
ANC Çiftliğim
AgroMarket, uzman
merkez kadrosu ile
güven aşılıyor.
gelişiyor. Dolayısıyla bu yeni dönemde ürün
gamımıza Huvepharma®’nın kendi ürettiği pek
çok ürün dahil olacak. Çiftliğim AgroMarket
projesine heyecanla yaklaşan Huvepharma®;
ülkemizde ve uluslararası düzeyde projeyi
destekleme kararı aldı. Projenin yaratıcısı
olarak bu bizlere büyük bir gurur veriyor. Tüm
amacımız global bir projenin mimarları olarak
geleceğe yürümek.
Bu sektörde perakendeciliğin önünün açık
olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet, kesinlikle… Hayvancılıkla ilgili tüm
ürünlerin bir marka çatısı altında, kurumsal bir firmanın servisi ile Türkiye’de tüm
noktalara ulaştırılabilmesi ancak böyle bir
perakende mağazacılık yaklaşımı ile mümkün
olabilir. Fakat büyükbaş hayvancılık sektörü
bu aşamada kurumsal ve gelişmiş bir sektör
durumunda değil. Çok parçalı bir yapıya sahip,
ölçek ekonomisine sahip olmayan milyonlarca
çiftlik / yetiştirici var. Sektörün daha olgun bir
yapıya ulaşması için zamana ihtiyaç olduğunu
düşünüyorum ve biz bu dönüşüm sürecinde
önemli rol oynamak istiyoruz.
Çiftliğim AgroMarket’i ziyaret eden bir
yetiştirici A’dan Z’ye bütün ihtiyaçlarını
karşılayabilecek mi?
Evet, ancak veteriner ilaçları ve biyolojik
maddeler dışında.
Temel olarak iki ürün segmentinde
faaliyet gösteriyoruz;
Birincisi hayvan beslenmesi ile ilgili ürün
ve servisler. Bu bizim çıkış noktamız ve
uzmanlık alanımız. Hayvan beslenmesi alanında yıllara dayalı bir bilgi birikimine ve son
derece uzman bir ekibe sahibiz. Beslenme
odaklı olarak uyguladığımız “Kritik Dönemlerin Yönetimi” programları kapsamında
ürün ve servislerimizi şekillendirdik. Bu
çerçevede yetiştiricilikte en fazla ekonomik
kayıpları oluşturan sorunları daha başlamadan önlemeyi hedefliyoruz. Bu program
ışığında geliştirdiğimiz tüm ürün gamı marketlerimizde bulunuyor.
İkinci kategorimiz ise ekipmanlar. Bu kategorimizde yetiştiricilerimiz çiftlik yönetimi
ilgili her türlü ekipmana mağazalarımızdan
ulaşabilirler. Bu anlamda müthiş bir ürün
çeşitliliğine sahibiz; dünyanın her yerinden
sağlanan 1500’e yakın ürün, raflarımızda yer
alıyor. Yetiştiricilerimizin mağazamıza uğrayıp, bunları incelemesini öneririm. En basit
ürünlerin bile işlerini nasıl kolaylaştırdığına
ve etkin hale getirdiğine şahit olacaklar.
Birkaç yıl önce mağazamızı ilk defa ziyaret
eden bir yetiştirici bana “kendimi oyuncakçı
dükkanındaki bir çocuk gibi hissediyorum”
demişti. Evet, Avrupalı veya Amerikalı bir yetiştiricinin kullandığı herhangi bir ürüne artık
bizim yetiştiricilerimiz de ulaşabiliyor.
GELENEKSEL
YETİŞTİRİCİLİK
RAFA KALKTI
Türkiye’de geçmişten
gelen geleneksel hayvan
yetiştiriciliği konusu rafa
kalkmaya başladı. Bu da
IPARD Projeleri ile küçük-orta
ve büyük ölçekli işletmelerin
desteklenmesi, ahırların
yeniden düzenlenmesi, özel
desteklerin sağlanması
konularını ilgi çekici hale
getirdi. Bu noktada Çiftliğim
AgroMarket’in Türkiye
genelinde yaygınlaşması
önem kazandı; insanlar
yurtdışından gelen yeni
damızlıklardan daha fazla
verim almaya başladı.
Dolayısıyla, destekleyici yem
katkı ürünlerine ve diğer
ahır planlama unsurlarına da
ihtiyaç doğdu.
KONU KANATLI
Saha gözlemlerimizde sadece yetiştiriciler
değil veteriner hekimler de çözüme ortak
oluyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Bizim işimiz hayvan tedavi etmek değil.
Böyle bir durum varsa kesinlikle olaya
müdahil olmuyoruz ve bize ulaşan yetiştiricileri veteriner hekimlere yönlendiriyoruz. Ancak beslenme konusunda kendilerine yardımcı oluyoruz. Bildiğiniz gibi
ekonomik kayıplara yol açan sorunların
çok büyük kısmı beslenme kaynaklı olup,
doğru öneri ve ürünlerle bunların önüne
geçmek mümkün. Tabi ki, uygulamalarında yardımcı olacak ürünleri elde etmek
için mağazamıza gelen ve alışveriş yapan
veteriner hekim müşterilerimiz de var.
Çiftliğim AgroMarket mağazaları şu an
için nerelerde var ve gelecekte nasıl
yayılmayı düşünüyorsunuz?
ÇİFTLİĞİM AGROMARKET’İN ADANA MAĞAZASI AÇILIŞI
BÖLGEDEN GELEN YETİŞTİRİCİLERİN AKININA UĞRADI.
AÇILIŞA YETİŞTİRİCİLERİN VE VETERİNER HEKİMLERİN
YANI SIRA ÇOK SAYIDA ULUSAL VE YEREL MEDYA
ORGANI DA BÜYÜK İLGİ GÖSTERDİ.
Gelecekte franchising modeli ile büyüyeceğiz. Bu, sektörde çok bilinen bir model
değil, ancak bu konuda faaliyet göstermeyi
düşünecek müteşebbisler için fırsat olabilir. Çünkü belirli bir standart, kurumsallık
ve marka gücü böyle bir sektörde önemli
avantajlar sağlar.
Şu anda Balıkesir, Bursa-Mustafakemalpaşa, Çanakkale-Biga, Kırklareli-Lüleburgaz ve İzmir’in Torbalı ve Ödemiş ilçelerinde mağazalarımız var. Bu mağazalarımızın
arasına geçtiğimiz günlerde Adana’yı da
ekledik. Amacımız, Türkiye’nin yoğun
olarak hayvancılık yapılan her bölgesinde
hizmet vermek.
Hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı diğer
şehirlerden de talep var mı?
Konya, Kayseri, Samsun, Kastamonu,
Sivas, Afyon, Yozgat, Bolu, Gaziantep gibi
birçok şehirden franchising talepleri geliyor.
Bu talepleri değerlendiriyoruz ve gösterilen ilgiden memnunuz. Bu konuda yatırım
yapmak isteyen ve yaşadığı il veya ilçede
potansiyel olduğunu düşünen yatırımcılar
eğer bize ulaşırlarsa memnuniyetle değerlendirmek isteriz.
Beslenme konusunda teknik destek sağlıyorsunuz. Bu konuyu da biraz açabilir misiniz?
Çiftliğim AgroMarket oldukça geniş ve
deneyimli bir ekibe sahip. Bu ekibimiz özellikle hayvan beslenmesi ve çiftlik yönetimi
konusunda son derece uzman; mevcut bilgi
ve deneyimlerini sürekli biçimde yetiştiri-
İNFOVET 00-00
cilerimize aktarıyor. Uluslararası beslenme
firmalarının uzmanları ile hazırlanmış olan
iki program çerçevesince ürün ve servislerimiz sahaya ulaşıyor;
> Süt ineklerinde kritik dönemlerin yönetimi
> Besi hayvanlarında kritik dönemlerin
yönetimi
Tabi ki, bu servislerin devamlılığı ancak
çok iyi bir eğitim programı ile mümkün
olabilir. Çalışanlarımız periyodik olarak
şirket içinde oluşturulmuş “ÇİFTLİĞİM
AKADEMİ” projesi çerçevesince eğitiliyorlar.
Ruminant Departmanı
Ürün Sorumlusu
Veteriner Hekim
IRMAK ŞAŞTIR
Bu eğitim programları yetiştiriciler için de
yapılıyor mu?
“Çiftliğim Akademi” olarak şekillendirdiğimiz eğitim organizasyonları yetiştiricilerimiz için de yapılıyor. Beslenme ve çiftlik
yönetimi konularında düzenlenen eğitim
programları uzmanlarımızca ve gerekli olduğu durumlarda akademik destek alınarak
gerçekleştiriliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse sahadaki arkadaşlarımızın her çiftlik
ziyareti bir anlamda öğrenme ve öğretme
seansı şeklinde geçiyor.
Mağazalarınız dışında başka satış
kanallarınız var mı?
Tüm ürünlerimizi içeren ve bu yıl altıncısının basımı yapılan bir kataloğumuz var. İsteyen herkese talep etmeleri durumunda bu kataloğumuzu gönderebiliriz. İstedikleri ürünü
burada seçip herhangi bir mağazamızdan talep
edebilirler. Ürünlerimizin tanıtımını yaptığımız bir internet sitemiz var ancak yenilenme
aşamasında. Bu aşamadan sonra Youtube ve
Facebook’u daha aktif kullanacağız ve sosyal
medyadaki etkinliğimizi arttıracağız.
Orta ve uzun vadede hayata geçirmeyi planladığınız herhangi bir faaliyet/proje var mı?
Yoğun bir program dahilinde konularımızla ilgili saha çalışmaları, toplantılar
ve eğitim çalışmaları düzenlemeyi planlıyoruz. Bu sene pek çok yeni ürünümüz
piyasaya verilecek ve dolayısıyla ürün
lansmanlarımız olacak.
Bizim ana hedefimiz ülkenin hayvancılık
ve tarımıyla ilgili en güçlü ve yaygın dağıtım
kanalı olmak. Bu; yeni mağazalar, yeni
partnerler, memnun müşteriler ve giderek
güçlenen müşteri güveni, yeni ürünler, yeni
servisler ve en önemlisi çok güçlü bir ekiple
mümkün olabilir. Bu bilinçle yola devam
ediyoruz/edeceğiz. 
Çiftliğim AgroMarket
için yeni ve yaratıcı
fikirler, beyin
fırtınası toplantıları
ile ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin köklü ihtisas fuarları arasında
yer alan Agroexpo EurasIa Uluslararası
Tarım ve Hayvancılık Fuarı son yılların
en yoğun katılımı ile gerçekleşti.
Agroexpo
rekora
doymuyor
İNFOVET 90-91
Protokolü buluşturan
İzmir Tarım ve
Hayvancılık Fuarı
Bakan Faruk Çelik’in
katılımı ile açıldı.
T
ürkiye’nin köklü ihtisas
fuarları arasında yer alan
Agroexpo Eurasia Uluslararası Tarım ve Hayvancılık
Fuarı 11-14 Şubat tarihleri
arasında kapılarını 11.
kez İzmir’den dünyaya açtı. Fuar İzmir’de
gerçekleşen açılışa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in yanı sıra İzmir
Valisi Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir
İl Başkanı Alaattin Yüksel, AK Parti İzmir
İl Başkanı Bülent Delican, İzmir İl Tarım
Gıda ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Güldal,
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eski
Yörük, Orion Fuarcılık Yönetim Kurulu
Başkanı Fatih Tan, çok sayıda Oda ve Borsa
temsilcileri katıldı. Fuarın onur konukları
ise Kosova Tarım Bakan Yardımcısı Vezir Jonuzay, Dünya Arıcılar Birliği Başkanı Philip Mc Cabe oldu.
KONU KANATLI
54
yabancı ülke
katılım sayısı
Bu rekor kolay kolay
kırılmaz
Etkinlik bu yıl geçilmesi zor bir
rekora imza attı. 54 ülkenin katıldığı
İzmir Tarım Fuarını 250 bin kişi
ziyaret etti. 230 bin hedefi ile yola
çıkan Orion Fuarcılık, beklenenin
üzerindeki ziyaretçi sayısı ile
eşine az rastlanır büyüklükte
bir organizasyon gerçekleştirdi.
Türkiye’nin her coğrafyasından
Fuar İzmir Alanı’na ikibine yakın
otobüs organizasyonu yapıldı.
Özellikle hafta sonu pik yapan
organizasyonlar nedeniyle fuar alanı
önünde uzun araç kuyrukları oluştu.
Fuar ziyaretçi sayısında rekora koştu
11. Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı son yılların en yoğun katılımla gerçekleşen organizasyonuna ev sahipliği yaptı.
450 stantta 1400 markanın yer aldığı fuarı,
Türkiye’nin dört bir köşesinden iki bine
yakın otobüs organizasyonu ile yaklaşık 250
bin kişi ziyaret etti. Böylece, fuar 110.000
metrekarelik alanı ile Türkiye’nin en büyük
Tarım Fuarı olma özelliğini de ilan etti.
Açılışta ilk olarak kürsüye Orion Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Tan çıktı.
Fuar hakkında bilgi veren Tan, bu sene ilk
defa Fuar İzmir’de gerçekleştirilen fuarda
337 bin metrekarelik alanda 54 yabancı
ülkenin katılımıyla 450 stant ile bin 400
markanın temsil edileceğini söyledi. İzmir
Tarım ve Hayvancılık Fuarı’nın sadece
İNFOVET 92-93
Türkiye’nin kendi alanında en büyük tarım
ve hayvancılık fuarı olmadığını belirten
Tan, bütün çalışmaların uluslararası platformda ses getirecek şehrin ve Türkiye’nin
tarımsal potansiyelini artıracak yönde
yapıldığına vurgu yaptı. Fuar sonuna kadar
230 bin ziyaretçi hedeflediklerini söyleyen
Tan, tarımın gelişimi için her türlü katkıyı
koymaya devam edeceklerini belirtti. Türk-Balkan ortak tarım buluşması ilk
kez İzmir’deydi
Uluslararası ölçekte en büyük fuar olma
özelliğini taşıyan İzmir Tarım Fuarı’nda
oluşturulan ikili görüşme odaları ile yeni
iş bağlantıları kurmak yolunda önemli
köprüler atıldı. Fuarın onur konuğu ülkesi
olarak yer alan Kosova başta olmak üzere;
Makedonya, Sırbistan-Karadağ gibi Balkan
ülkeleri ile ilk defa bir Tarım Fuarı içinde
1. Türk Balkan Ortak Tarım Buluşması
yapıldı. Buluşmadan memnun ayrılan
ülkeler seneye aynı toplantının Kosova’da
yapılmasını talep etti.
Standlar büyük ilgi gördü
Traktör ve en son teknoloji tarım makinalarının tanıtıldığı B holünde dev makinalar göz doldurdu. Yüzde yüz Türk sermayeli
markaların ve ithal traktörlerin yer aldığı
alanda çiftçiler hem bütçelerine hem de
aradıkları özelliklere uygun makinalara
ulaşma imkânı buldu.
İlk defa bu yıl oluşturulan Arı Sokağı ile
Türkiye’nin 81 ilinde yer alan arı üretici birlikleri davet edildi. Fuarın en tatlı sokağında
450
açılan stand sayısı
Türkiye arıcılıkta
bir gen merkezi olma
özelliği taşıyor
Bu yıl ilk defa arıcılık sektörüne
ilişkin özel bir sokak oluşturulan
Fuar’da Dünya Arıcılar Birliği
Başkanı Philip McCabe, Arıcılıkta
Türkiye’nin bir gen merkezi
olduğuna vurgu yaparak, bitki
çeşitliliği, farklı mevsimlerin
bir arada yaşanması sayesinde
Türkiye’nin iyi bal üretilmesi
açısından kilit olduğunu söyledi.
sadece arı ve arıcılık malzemeleri tanıtılmadı. Sektörün sorunları da “Arıcılık Sektörü
Konuşuyor-2” ile masaya yatırıldı. Fuarın A4
nolu holde özel yaptırılan padoklarında yer
alan büyük ve küçükbaş hayvanlar katılımcıların ilgisini kazandı. Altın Çan’ın sahibi
olan Damla, güzelliği ve verimliliği ile herkesi
kendine hayran bıraktı.
Reşit Aktuğ, Saanen keçisinde Necdet Güven, Maltız keçisinde Önder Baş ve Kıvırcık
Koyununda ise Mehmet Çakmak birinci
oldu. Kadın yetiştiriciler ise sağım becerileri
ile kıyasıya mücadele etti. En kısa sürede en
fazla sütü sağmak için ter döken yarışmacılardan Sevcan Çam, 90 saniyede 2 buçuk
litre süt sağarak rakiplerini geride bıraktı.
Küçükbaş hayvanların büyük mücadelesi
Fuarda sergilenen son teknolojiler kadar
İzmir Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin
düzenlediği iddialı yarışmalar da organizasyona renk kattı. Fuar yüksek verim kabiliyetleri ile dikkat çeken koyun ve keçi ırklarının
kıyasıya yarışına sahne oldu. Osmanlı
padişahlarının koyunu olarak nam salan
Sakız Koyunu kategorisinde Mehmet Doğan
Alukan, Tahirova Koyunu kategorisinde
Tarım arazileri elimizden çıkmakta
Açılış töreninde son olarak kürsüye
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk
Çelik çıktı. Dünyada tarımın öneminden
söz eden Bakan Çelik, “Dünya önümüzde
petrol uğruna değil açlık uğruna savaşlar
verecek. Dünya betonlaşmaya devam
ediyor. Tarım arazileri elimizden birer birer çıkmakta. Dünyada 1 yılda 12 milyon
hektar arazi tarım alanı olmaktan çıkıyor.
İNFOVET 94-95
Tarım sanki vasıfsız bir alanmış gibi takdir
ediliyor. Tarımı böyle takdim etmek tarıma
yapılacak en büyük kötülüktür. Bu işin
ülkemizde örgütlü bir şekilde yapılması
gerekiyor. Bir yılda 1 milyar 300 milyon ton
gıda israf ediliyor” diye konuştu. Küresel pazarda markalaşma şart
Türk tarımında, gıda sektöründe kalitenin arttırılması gerektiğini söyleyen Bakan
Çelik, üreticileri kalitenin arttırılması için
uyardı. Çelik, “Organik tarımda çok önemli
destekler veriyoruz. Tohumda marka
olma konusunda yerel bütün dinamikleri
ayağa kaldıracağız. Hayvan sağlığı ve gıda
pazarında üzerimize düşenleri hep birlikte
yapmamız lazım. Üretebilirsiniz ama bunları satacak pazar bulamazsanız yeni bir kriz
ortaya çıkar” ifadelerini kullandı. Agroexpo Türkiye’nin kendi alanında en
büyük tarım ve hayvancılık fuarı özelliği
taşımasının yanı sıra; şehrin ve Türkiye’nin
tarımsal potansiyelini artıracak nitelikte.
IkIyuzellI
FUARA KATILAN ZİYARETÇİ sayısı
KONU KANATLI
Uluslararası ölçekte
en büyük fuar olma
özelliğini taşıyan
İzmir Tarım Fuarı’nda
oluşturulan ikili
görüşme odaları ile
yeni iş bağlantıları
kurma yolunda önemli
köprüler atıldı.
BINDÖRTYUZ
fuara katılan marka sayısı
YUZONBIN
METREKARE FUAR ALANI
İneklerde beslenmenin
meme sağlığı ile ilişkisi
Çoğu zaman ineklerin
ihtiyaçlarının, tükettikleri
yem ile karşılanması
mümkün olmaz ve enerji
ihtiyaçlarını karşılamak
için başta yağlar olmak
üzere vücut rezervlerini
kullanamaya başlarlar.
Yazı: Prof. Dr. Adem Şenünver
İNFOVET 104-105
Bir inek memesinden, sağlıklı süt alabilmek ve buna bağlı olarak da süt ve süt mamüllerini insan gıdası olarak kullanabilmek ancak
sağlıklı memelerle mümkün olur. İnsanların
temel gıda maddesi olan sütün en iyi şekilde
elde edilebilmesi, meme sağlığını korunması
ve kaliteli süt alabilmek için meme sağlığını ön
planda tutmak gerekmektedir. Süt, bugün dünyanın her tarafında insan gıdası olarak yaygın
bir şekilde kullanılmaktadır. Gerek sıvı gerekse
süt ürünlerinden veya süt tozundan elde edilen
kıymetli gıda maddesi olarak kullanılmak üzere
dünya üzerinde geniş bir sanayi kolu olarak
geliştirilmiştir. İyi kaliteli
süt elde edebilmek için
İneklerden sağlıklı
süt alabilmek için en
birçok faktörün bir araya
önemli şey koruyucu
gelmesi gerekmektedir. Bu
hekimliğin ileri
faktörler istenilen düzeyde
düzeyde olmasıdır.
olmasına rağmen, meme sağlığının bozulmasından dolayı arzu edilmeyen kalitede süt elde
edilememesi bağlı olarak insan sağlığına etki
edebilecek inek sağlığında rol oynayabilecek
hastalıklar ve sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenle meme hastalıklarının önlenmesi
ancak ortaya çıkan bozuklukların erken teşhis
edilmesi ve uygun bir tedavi metodunun tatbiki
ile mümkün olur. Bu başarı veteriner hekimlerin ve hayvan yetiştiricilerinin meme sağlığı
ve hastalıkları konusundaki ilgi ve becerileri
ile sağlanabilir. Yapılan tedavi sonucunda
ilaçların sütle atılmasından dolayı oluşan kayıp
ve memenin tekrardan sağlıklı süt vermeye
başlamasına kadar oluşan süt kayıpları dikkat
çeker ölçülerdedir. Yapılan çalışmalarda etkili
bir mastitis kontrol programı uygulamayan
işletmelerde bulunan ineklerin %40’ının
I0
YÜZDE
Erken laktasyonda
kaybedilen kilo oranı
ortalama iki meme lobunun enfekte olduğu
belirtilmiştir. Yapılan istatiksel çalışmalarda
mastitise bağlı tahmini mali kayıp, her yıl için
inek başına 250 Amerikan dolardır. Bu kaybın
%70’i süt verimindeki düşüşten kaynaklanmaktadır. Yapılan çalışmalarda ineklerde 140
‘dan fazla fazla mikroorganizmanın mastitise
neden olduğu bildirilmekle birlikte, en sık
izole edilen mikroorganizmalar; stafilokok,
streptokok ve Gram negatif bakterilerdir.
Koruyucu hekimliğin önemi
Koruyucu hekimliğin bu dönemde öne
çıktığı bir gerçektir. Süt kaybının maksimum
seviyede olması, buna bağlı olarak tedavide
kullanılacak ilaçların getirdiği mali giderler
ve hekimlik ücretleri birbirine eklendiğinde
önemli rakamlar ortaya çıkmaktadır.
Süt inekçiliğinde sağlıklı bir verim almak ve
işletmenin verimliliğini artırmak için ilk önce
işletmede sağlıklı bir beslenme organizasyonu
yapmak suretiyle üretimin en yüksek seviyede
tutulduğu da bir gerçektir. Bu çalışmaların ışığı
altında bir işletmede beslenmenin ne kadar
önemli olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.Bir
inekte sağım dönemi doğumla birlikte başlar ve
yaklaşık 305 gün devam eder. Bu süreden sonraki 55-60 gün ise kuru dönem olarak devam
eder. Kuru dönem bir sonraki laktasyona geçiş
dönemidir. Kuru dönem boyunca süt üretimi
olmaz. Ayrıça besin maddeleri, uterusta gelişen
yavru, bir sonraki laktasyona hazırlık ve meme
epitellerini yenilemek için kullanılır. İneklerde
laktasyonu 3 döneme ayırmak en doğru yoldur
ve her dönem için beslenme şartlarında bazı
değişiklikler yapılması genel sağlık, süt verimi
İNFOVET 106-107
ve döl verimi açısından gereklidir. Laktasyonu,
laktasyon dönemi (doğumu izleyen 14-100 gün
arası), laktasyon ortası (100-200 günler arası) ve
laktasyon sonu (200-305 günler arası) olarak 3
dönem olarak ele alınabilir.
LAKTASYON VE BESLENME İLİŞKİSİ
Erken laktasyon dönemindeki bir ineğin
sağlıklı beslenmesi; ineğin laktasyon dönemi
boyunca verimliliği bakımından önemlidir.
Çünkü erken laktasyon döneminde inek fazla
miktarda süt üretebilmek için büyük risk
altındadır. Erken laktasyon dönemi doğumu
takiben süt veriminde hızlı bir artışın görüldüğü doğumu izleyen ilk 100 günlük süreyi kapsamaktadır. Bu dönemde inekler 305 günlük
laktasyon döneminde ürettikleri sütün yanlızca
%40-45’ini üretirler.
Gebelik süresince uterusun baskısı ile
sindirim sistemi kapasitesinde meydana gelen
azalma ve doğumun meydana getirdiği stres,
ineklerin yem tüketiminin önemli ölçüde
azalmasına yol açar. Bu nedenle ineklerin
ihtiyaçlarının tükettiği yem ile karşılanması
çoğunlukla mümkün olmaz ve inek özellikle
enerji ihtiyaçlarını karşılamak için başta yağlar
olmak üzere vücut rezervlerini kullanamaya
başlar. Bu olaylar sonucunda vücut canlı ağırlığında bir azalma gözlenir ve genellikle inekler
bu dönemde kilo kaybederler (%10); oysa süt
verimi düşük inekler vücut depolarını daha az
kullanılır ve daha kısa bir
dönem negatif dengesinde
Bir inekte sağım
dönemi doğumla
kalırlar. Erken laktasyon
birlikte başlar ve
dönemi sonunda ineklerin
yaklaşık 305 gün
kuru madde ihtiyacı da
devam eder.
mastitisli hayvanlar
enfeksiyon etkeni
Mastitisten dolayı ineklerin
erken zamanda elden
çıkarılması, süt hayvanı
yetiştiriciliği yapılan
işletmelerde temel amaç
olan yüksek süt verimi
ile fertiliteye sahip olan
hayvanlardan optimal
ölçülerde yararlanmaktır.
Zira mastitis şekillenmiş
olan özellikle genç ve
orta yaşlı hayvanların süt
verimleri normalin altına
düşeceğinden ve bu
hayvanlar aynı zamanda
diğer sağlıklı hayvanlar
için de bir bulaşma kaynağı
olacaklarından dolayı
elden çıkarılmaları daha
uygun olacaktır.
artar, fakat kilo kaybı olmaz. Şayet bu dönemde
inekler %10’un üzerinde kilo kaybederler ise bazı
metabolik hastalıkların olasılığı artar Canlı ağırlık
fazla olan ineklerin genel sağlığı ve fertilitesini
etkiler. Bu nedenlerden dolayı, laktasyondaki
ineklerin rasyonları protein ve enerji bakımında
zengin olmalıdır. Maksimum süt verimine ulaşmak için ineklerin rasyonlarının lifli maddeler,
karbonhidrat, sindirilebilir protein ve rumende
parçalanmayan protein (by pass protein) ile
desteklenmesi gerekmektedir. İneklere verilecek
konsantre yem miktarı, doğum öncesi verilen
konsatre yeme 500 gr kadar ilave yapılarak kademeli olarak artırımalıdır. Verilecek yemin oranı
toplam rasyonun %60’ını geçmemelidir.
YEM TÜKETİMİ ANAHTAR ROLE SAHİP
İnekler, kuru madde tüketimini için yüksek
kaliteli kuru otlar ile beslenmeli, ayrıca bu
dönemde büyük rasyon değişikliğinden kaçınılmalı, herhangi bir sindirim sistemi problemleriyle karşılaşmamak için ilk iki hafta rasyonlara
kademeli olarak günde 0.5-0.7 kg konsantre yem
ilavesi yapılmalıdır. Erken laktayon döneminde
protein kritik bir öneme sahiptir; rasyondaki
proteinlerin oranı %17-19 olmalıdır. Bu proteinler %30 sindirilebilir, yaklaşık %30-35 rumende
parçalanmayan proteinlerden oluşmalıdır. Ayrıca 20 kg üzerinde süt veren ineklerin rasyonlarına her 5 kg’lık süt artışı için %34-50 protein
içeren konsantre yemden 0.5 kg eklenmelidir.
Bu işlemleri yaparken bazı noktaları da göz
önünde bulundurmak gerekmektedir.
Beslenme ile ilgili noktalar
> İneklerin sağımdan sonra yemlenmelidir.
> Konsantre yemler kaba yemlerden ayrı
veriliyorsa, bölümlere ayırarak yani günde bir
kaç kere verilmelidir.
> İneklerin günlük yem alımı süreleri yaklaşık
İNFOVET 108-109
20 saat olacak şekilde planlanmalıdır.
> Karma yemden önce hayvanlara yonca verilmeli sabahları ise protein desteği sağlanmalı.
> Protein enerji desteği ile yapılmalıdır.
> Otlar, selüloz bakımından kontrol edilmeli.
> Farklı ot veriliyorsa karıştırılarak verilmelidir.
> Eğer yem tüketimi normalin altında ise lifli
olmayan karbonhidrat düzeyi,kuru ot büyüklüğü ve su kalitesi kontrol edilmelidir.
KURU DÖNEM BESLEMESİ
Kuru dönemde ise ilaveten sağlıklı başka bir
beslenme programı uygulamak gerekir. Kuru dönemde ineklerin beslenmesi ve bakımı gelecek
laktasyon döneminde inekte istenilen süt ve
döl veriminin devamlılığı açısından önemlidir.
Ayrıca bu dönemdeki beslenme doğum sonrası
ketosiz ve hipokalsemi riskini de azaltacaktır.
Süt taban fiyatlarını
> Doğuma 55-60 gün kala
gözden geçirmeli,
arpa, buğday ve
sağım durdurulur (Mastitis
samanın fiyatları
tedavisi gerekiyorsa en son
yeniden düzenlenmeli
Eğer süt inekçiliği yapan
çiftliklerde düzgün bir
beslenme programı
uygulanır ise elde
edilen kaliteli sütle ile
çiftliklerin ekonomik
değerleri artırılır. Tabi ki
bu arada hükümetlerin
süt yetiştiricilerine destek
vermesi gerektiğine yönelik
inancım tamdır.
Yüksek süt verim düzeyinin
sürdürülebilmesi için yem
anahtar role sahiptir. Bu
İnekler, yem tüketiminde
teşvik edilmelidir. Süt
veriminin artması için
ineklerin bu dönemde kuru
maddeye ihtiyaçları vardır.
Tükettikleri fazladan her 1 kg
kuru maddeye karşılık, 2-2,4
litre fazladan süt üretilir
sağımdan sonra, kuru dönemde kullanılan
mastitis tüplerinden birer adet meme içine
sıkılmak suretiyle sağıma son verilir)
> İnek kuruya alındığı günden itibaren iki üç
hafta süreyle kesif yem hiç verilmez ve hayvan
sadece iyi kaliteli yemlerle beslenir.
> Doğuma ortalama bir ay kala yeniden kesif
yem verilmeye başlanır. Ancak, bir gün içinde
verilecek kesif yem miktarı 3.5-4 kg’ı geçmemelidir. Aksi taktirde hayvan ihtiyaç fazlası
enerjiyi yağa çevirerek semirir. Bu dönemde de
başta iyi kalite kuru ot ve yonca olmak üzere, en
iyi kalitede kaba yemler ineğin önünde devamlı
olarak bulundurulur.
> Eğer hayvanın kondisyonu normalse (semirmemişse) doğuma 1 hafta ile 10 gün kalana
kadar gebe ineğe bir günde verilecek kesif yem
miktarı vücut ağırlığının %1.5’unu geçmemelidir (500 kg‘lık bir ineğe en çok 7.5kg kesif yem)
> Kuru dönemde, rasyondaki kalsiyum
miktarı mutlaka azaltımalıdır. Ca:F oranının 1:1
olması normaldir.
> Gebe ineklere bu dönemde vitaminlerin de
doğum sonrası fertilitenin devamını sağlamar.
Örneğin ß karoten ve A vitamini epitel dokusunun direncini geliştirir. Bu konuları bir bütün
içinde değerlendirirsek meme sağlığı açısından
çok önemli adımlar atmış oluruz.
Süt veren ineklerden sağlıklı süt alabilmek için
yukarda açıkladığımız beslenme şartlarına dikkat
çektikten sonra sağlıklı süt için sağım öncesi ve
sonrası dikkat edilecek hususları da değerlendirmemiz gerecektir. Burada da en önemli olan
koruyucu hekimliğin ileri düzeyde olmasıdır.
Koruyucu hekimlikteki önemli çalışmalar
> Her yetiştirmede kayıt tutulması
> Mastitis izleme programı uygulanması
> Aşılama programının düzenli yapılması
> Bağışıklık sisteminin desteklenmesi
> Hayvanların özgeçmişlerinin tutulması
Mastitis kontrolündeki kritik noktalar
Tank sütünde SHS kaçtır? Aylık klinik mastitis oranı kaçtır? Meme uçlarında yüzük tarzı
sertleşme veya yaygın hiperkeratosis var mıdır?
Çiftlikte sağım protokolü var mıdır? Sağımcılar
eğitimli midir? Meme başının sağım öncesi
ve sağım sonrası kurulanması nasıl yapılıyor?
Sağım sonrası süt filitreleri inceleniyor mu? Sağım makinesinin vakumu nasıldır? Sağım başlıklarının temizliği nasıldır; sağım öncesi sütün
indirilmesi prosedürüne dikkat ediliyor mu?
Sağım başlarken strip-cap metodu uygulanıyor
mu? Sağım ön teat dip yapılıyor mu? Sütten
İNFOVET 110-111
20
GÜNLÜK YEM
ALIM SAATİ
kültür yapılmış mıdır? Sağım sonrası yemleme
yapılarak ineklerin bir saat civarında ayakta
kalması sağlanıyor mu? Yetiştiriciliğin yapıldığı
yerin iklimi nasıldır? Doğum bölümü nasıldır?
Altlık olarak kullanılan materyal nedir? Çiftlikte akıtan suluk, musluk var mıdır? İnekler yatıp
kalkmakta zorluk çekiyorlar mı? Çiftlikte klinik
mastitis tedavisi nasıl yapılıyor mu? Yapılıyorsa tedaviye ne zaman son veriliyor? Sürüden
çıkarma yapılıyor mu? Yapılıyorsa prosedür
nedir? Çiftlikte metritis görülme sıklığı nedir?
Çiftlikte mastitise karşı aşı uygulanıyor mu?
Kuruya ayırma döneminde kuru dönem ilacı ve
kuru dönem daldırması kullanılıyor mu? Çiftlikte sinek
Sağlıklı süt
için sağım aşamasına
mücadelesi yapılıyor mu?
ve sonrasına dikkat
Çiftlikte yem katkı maddesi
edip değerlendirmek
kullanılıyor mu? 
çok önemlidir.
Erken laktasyon döneminde
rasyonların dengeli olması
son derece önemlidir,
çünkü laktasyon döneminde
7000-9000 kg süt üreten
bir ineğin bu verim düzeyine
ulaşması ancak dengeli
beslenmesiyle mümkün
olur. Erken laktasyon
döneminde ineklere
verilen rasyonlar yalnızca
süt veriminde değil, aynı
zamanda fertilitesinde
de etkilidir. Bu dönemde
negatif enerji dengesi
bulunan ineklerde doğum
ile östrus aralığı ve doğumla
birlikte de gebelik aralığı
uzar. Bunlara ilaveten erken
laktasyon döneminde
ketosiz şekillenen ineklerde
bu durum meme sağlığını da
olumsuz etkiler.
KANATLI ÜRETİM
Yumurta
tavuğu üretim
süreçleri
Başarılı yumurta tavukçuluğu öncelikle
sağlıklı civciv temini ile başlar. Civcivler;
güvenilir, sertifikalandırılmış damızlık
işletmelerinin kuluçkahanelerinden
temin edilmelidir.
G
ünümüzde tavukçuluk
önemli bir endüstri
sektörü olmuş ve dev
adımlarla ilerlemektedir. Yumurta tavukçuluğu, insan beslenmesinde mükemmel bir
gıda olan yumurtanın üretimi açısından çok
önemli bir yetiştiricilik faaliyetidir. Çünkü
yumurta, anne sütünden sonra insanın ihtiyacı olan tüm besin öğelerini bulunduran tek
besin kaynağıdır. Yeni bir yaşamın özü olduğu
düşünülecek olursa, besleyici değerinin yüksek olması hiç de şaşırtıcı değildir. Yumurta
tüm besinler içerisinde en değerli proteini
içermektedir. Sindirilebilirliği yüksektir,
tamamına yakını vücut tarafından kullanılmakta ve vücut proteinlerine dönüşebilmektedir. Yumurta başlıca, A, D, E ve B grubu
vitaminler olmak üzere diğer vitaminleri de
önemli oranda içermektedir.
YUMURTA TAVUKÇULUĞUNA
BAŞLAMAK (Civciv Dönemi)
Başarılı yumurta tavukçuluğu öncelikle
sağlıklı civciv temini ile başlar. Civcivler; güvenilir, Tarım Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmış
ve sertifikalandırılmış damızlık işletmelerinin
kuluçkahanelerinden temin edilmelidir.
Kümes çevresi ve kümes içi önce temizlenmeli ve atıklar mümkün olduğu kadar uzağa
götürülmelidir. Kümes zemini basınçlı su ile
yıkanmalı, yoğun dezenfektanlarla dezenfekte
Yumurta, anne
sütünden sonra
edilmeli ve kurutulmalıtüm besin ögelerini
dır. Yine kümes ekipmanbulunduran tek
ları yıkanıp dezenfekte
besin kaynağıdır.
İNFOVET 00-00
TAVUKÇULUKTA HİJYEN VE SAĞLIK
ÖNLEMLERİnin önemi
Özellikle son yıllarda ülkemizde tavukçuluk
büyük bir gelişme göstererek bir endüstri
haline gelmiştir. Buna paralel olarak bir
takım sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunları
en aza indirebilmek için sağlık ve hijyen
koşullarının sağlanması büyük önem arz
etmektedir. Tavukçulukta amaç hastalığın
kümese girişini önlemek ve sağlıklı
sürüler yetiştirmektir. Hastalık çıktıktan
sonra yapılan tedavi çıkan bir yangının
söndürülmesine benzetilebilir.
I7
Civcivler için
uygun minimum
su ısısı (°C)
Tablo 1. Civciv Döneminde Gerekli
Sıcaklık Dereceleri
Tablo 2. Yumurta Tavukçuluğunda
Metrekareye Konacak Civciv Sayısı
Yaş
(hafta)
Civciv
seviyesinde
sıcaklık (0C)
Kümes sıcaklığı
C (yerden
bir metre
yükseklikte)
Yaş (hafta)
Yerde
Kafeste
0-2
40
75
1
32 - 35
27
2-4
30
60
2
32
24
4-7
20
-
3
30
22
4
27
20
5
25
20
6
23
18
0
edilmelidir. Kümes zeminine talaş, saman
gibi temiz ve kuru altlık serilmelidir. Kümesin
tamamı kapatılarak fumigasyon yapılmalıdır.
Mümkünse her parti civciv gelmeden önce
bütün duvarlar kireçle badana edilmelidir.
Kümesler en az 1-2 hafta boş bırakılmalıdır.
Bununla dezenfeksiyon ve tütsüleme ile
ölmeyen mikroorganizmaların hayat devrelerini parçalayarak ölmeleri sağlanır. Kümes
içerisindeki tüm ekipmanlar, radyan, soba,
duy ve ampuller, perde, kablo, havalandırma
sistemi gözden geçirilerek
onarılmalıdır. Kümeslere
Kümes çevresi ve
kümes içi önce
işi olmayan hiç kimse
temizlenmeli ve atıklar
sokulmamalıdır. Civcivler
mümkün olduğu kadar
gelmeden 24 saat önce
uzağa götürülmelidir.
İNFOVET 114-115
kümes sıcaklığı ayarlanmalı, civciv seviyesinde
32-35 0C derece, kümes sıcaklığı 26-27 0C derece olmalıdır. Civciv döneminde gerekli sıcaklık
dereceleri aşağıdaki Tablo 1’de verilmiştir.
Kümesin girişine; toplam civciv adedini, ölen
civciv adedini, yem tüketimini, aşılamaları,
kullanılan ilaçları yazmak için kümes kontrol
kartı konmalıdır. Kümeslere gereğinden fazla
civciv konulmamalıdır. Buna ilişkin rakamlar
Tablo 2’de aşağıda verilmiştir.
Civcivler kümese konulduktan sonra, kümes
ısısına ve nemine dikkat etmeli, civciv yığılmaları engellenmelidir. Altlık kuru olmalıdır. Kümeste hava cereyanı engellenmelidir. Aydınlatma yeterli olmalıdır. Yemlik, suluk miktarları
hayvan sayısına göre iyi ayarlanmalıdır.
Bölge şartları ve hastalıklar göz önüne
alınarak iyi bir aşı programı yapılmalıdır
Civciv kümese alınır alınmaz ilk 3 saatte şekerli
su verilir. İçme sularına uygun vitaminler katılır.
Civcivlerin ilk haftasında, civciv başına 2 cm suluk
kenarı hesaplanır. Civcivler suluklara alıştıktan
Civcivlerin geldiği araç
dezenfekte edilmiş olmalı.
Taşıma yapan personel
temiz giyinmiş olmalıdır.
Civciv taşıma kutuları
işlem bittiğinde hemen
imha edilmelidir. Yem
de Tarım Bakanlığınca
ruhsatlandırılmış yem
fabrikalarından
temin edilmelidir.
İlk 10-15 günlük civcivleri
ısı merkezlerinde yemlik ve
suluk civarında tutabilmek
için her 600-800 civcive
3-3,5 m çapında ve 35-50
cm yüksekliğinde karton ve
duralitten daireler hazırlanır.
Daireler içine isabet eden
alanlarda altlıkların üzerinin
kağıtla kaplanması belirli bir
süre için yararlıdır. Civciv
büyütme daireleri 15 günden
sonra kaldırılabilir.
KONU KANATLI
KANİBALİZM
sonra altlığın ıslanmasını ve suyun kirlenmesini
engellemek için normal askılı sulukların yükseklikleri ayarlanır. 15 günden sonra civciv başına
2,5 cm suluk kenarı hesaplanmalıdır. Suluklar
her hafta fırçalanarak temizlenmelidir. Civcivler
geldiğinde su ısısı 17-22 derece civarında olmalı ve
taze su temini sağlanmalıdır. Uzun süre bekletilmiş ve bayatlamış su kullanmamaya özellikle
dikkat edilmelidir. İlk hafta yemlik olarak plastik,
mukavva veya yumurta viyollerini kullanabiliriz.
Üçüncü haftadan itibaren yuvarlak yarı otomatik
askılı yemlikler veya otomatik yemlikler yükseklikleri ayarlanarak kullanılır. Plastik yemliklerde
yemlik başına 50-60 civciv, uzun ve zincirli
otomatik yemlik kullanılıyorsa, civciv başına 4 cm
yemlik uzunluğu hesaplanmalıdır.
KANNİBALİZM VE GAGA KESİMİ
Kannibalizm, her yaştaki civciv, piliç ve
tavuklar arasında görülen ve yetiştiricilerin asla
ihmal edemeyeceği kötü bir alışkanlıktır. Zira, bu
durumdaki hayvanlar birbirlerinin kloaka (geri)
veya kloakanın hemen altındaki karın bölgelerini, başlarını, parmaklarını, kanat ve kuyruklarını
gagalayarak ciddi yaralara yol açarlar.
Kannibalizmin başlıca nedenleri şunlardır:
Yemlik, suluk ve follukların yetersiz olması,
yemin protein ve esansiyel aminoasitler bakımından tamamen noksan veya yetersiz olması,
İNFOVET 116-117
birim alana normalden fazla hayvan konulması,
sinirlilik ve aşırı heyecan, aşırı sıcaklık, aşırı aydınlatma, yaralı hayvanların sürüden ayrılmaması, bazı tavukların gerilerinin dışarı fırlaması,
her türlü stres durumu, sürüde folluk yerine,
yere yumurtlamakta direnen hayvan olması,
follukların fazla aydınlık olması, hayvanların
aç veya susuz bırakılması, çiftleşme sırasında
meydana gelen hırpalanma veya yaralanmalar,
sadece pelet yem kullanılması, dış parazitlerin yol açtığı yaralar, farklı yaş, ırk ve renkteki
hayvanların bir arada tutulması.
Kesim için hayvanı tutan kimse, bir elinin
başparmağı civcivin başının arkasına, işaret parmağı, eğer sadece üst kesilecekse iki gaga arasına,
her ikisi de kesilecekse gırtlağın altına gelecek
şekilde sıkıca tutar, diğer eliyle de ayakları kavrar.
İşaret parmağının bu şekilde 5 tutulması hayvanın dilini geri çekerek kızgın bıçağın değmesini
önler. Her iki gaga da kesilecekse, baş aşağı doğru
hafifçe eğilerek alt gaganın daha uzun kalması,
üstün biraz kısa kesilmesi sağlanır. Büyütme döneminin 3. haftasından itibaren kümeslerin çok
iyi havalandırılması gerekmektedir. Yumurtacı
civcivlerin kümes aydınlatılmasında, ilk iki gün
tam gün aydınlatma , daha
sonra bölgenin enlem duUzun ve zincirli
yemlik kullanılıyorsa,
rumu, güneş doğuş ve batışı
civciv başına 4 cm
ile mevsimsel olarak gün
yemlik uzunluğu
uzunluğu göz önüne
hesaplanmalıdır.
Kannibalizm birçok
faktörün etkisi ile ortaya
çıkabilir. En iyisi bunları
değişkenleri ortadan
kaldırarak kanibalizmin
çıkışını önlemektir. Ancak,
bir kez görüldükten sonra,
gaga kesiminden başka
hemen hemen hiçbir çare
kalmamaktadır. Normal
yetiştirme programında
gaga kesimi 6.-9. günlerde
yapılmalı, 10.-14. haftalarda
hatalı olanlar düzeltilmelidir.
Kanibalizm durumlarında
hayvanlar kloaka veya
kloakanın hemen altındaki
karın bölgelerini,
başlarını, parmaklarını ve
kuyruklarını gagalayarak
ciddi yaralara yol açarlar.
6-9
Gaga kesimi gün aralığı
KANATLI ÜRETİM
Tablo 3. Büyütme ve Gelişme Dönemi Alan İhtiyaçları
6 - 8 hafta
18. hafta sonrası
Kafeste yet.
Yerde yet.
Kafeste yet.
Yerde yet.
Alan mesafesi
280 cm2
10 piliç/m2
400 cm2
6 tavuk/m2
Yemlik mesafesi
5 cm
5 cm
10 cm
7.5 cm
Suluk mesafesi
2.5 cm
2.5 cm
10 cm
4-5 cm
Tablo 4. Yemlik Ve Suluk ihtiyaçları
6 - 18 hafta
18. hafta sonrası
Nipel Suluk
1 nipel / 6 - 8 piliç
1 nipel / 4 - 6 piliç
Yuvarlak suluk
1 suluk / 75 - 80 piliç
1 suluk / 75 - 80 piliç
Uzun Yemlik
5 cm / piliç
7,5 - 8 cm / piliç
Yuvarlak Yemlik
1 Yemlik / 40 piliç
1 yemlik / 25 - 30 Tavuk
alınarak aydınlatma programı yapılır ve uygulanır. Aydınlatmada kullanılan ampuller yerden 2 metre yükseklikte ve her 15 metrekarelik
alana 60 wattlık bir ampul hesaplanmalıdır.
1 metrekarelik alana ışık şiddeti 1 watt’ın altına
düşürülmemelidir.
PİLİÇ DÖNEMİ
Piliçler 16-18 haftalar arasında büyütme
kümesinden yumurtlama kümeslerine veya
kafeslerine aktarılmalıdır. Taşıma, karanlık bir
ortamda, serin bir zamanda, hayvanlarda stres
oluşturmadan, özenle yapılmalıdır. Streslerden
etkilenmemeleri için taşınmadan bir süre önce
ve sonra, vitamin verilmelidir.
İlk haftadan itibaren başlanarak, yumurta
dönemi sonuna kadar mutlaka uygun ebat
ve miktarlarda yeme katılarak grit (mozaik
taşı) verilmelidir. Grit verilmesi yumurtlama
döneminde yem tüketimini %10-15 azaltır.
Yumurta verimine etki eden faktörler; uygun
çevre, ekipmanlar, aydınlatma gibi faktörlerdir.
Büyütme ve gelişme dönemi alan ihtiyaçları
ile yemlik ve suluk ihtiyaçları Tablo 3-4’te verilmiştir. Aydınlatma süresi ve yoğunluğunun;
tavuklarda yumurta verimi, yumurta ağırlığı,
cinsi olgunluk yaşı, canlı ağırlık artışı, embriyo
gelişimi, erkeklerde döllenme gücü ve sperma
kalitesi üzerine önemli etkileri vardır. Aydınlatma süresinin uzaması, erken cinsi olgunluğa
sebep olur. Bu yüzden kış
çıkışlarında gittikçe azalan
Taşıma, karanlık bir
ortamda, serin bir
bir aydınlatma programı
zamanda, hayvanlarda
uygulanmalıdır. ilkbahar
stres oluşturmadan,
çıkışlarında kısıtlamaya
özenle yapılmalıdır.
İNFOVET 118-119
gerek yoktur. Örnek bir aydınlatma programı
aşağıda Tablo 5- te verilmiştir.
Yumurta tavukçuluğunda kümes sistemleri
genellikle üç çeşittir; Kalın altlık sistemi, ızgara
sistemi, kafes sistemi
Bu gün ülkemizde yetiştirilen tüm ticari
yumurta sürülerinin yaklaşık %70-80’ni kafeslerde yetiştirilmektedir. Kafes sistemleri diğer
sistemlere göre çok avantajlıdır. İster yerde, ister
kafeste büyütülmüş olsunlar, piliçler yumurta
kafeslerine 16-18. haftalarda nakledilir. Kafes tavukçuluğunda hayvan başına ayrılması gereken
alan aşağıda Tablo 6’da verilmiştir.
Kafeste yumurta tavukçuluğunun dezavantajları;
> Hayvan başına düşen ilk kuruluş masrafları, kafes maliyeti nedeniyle çok fazladır.
> Yumurtlama döneminde hayvanlar daha
fazla ağırlık artışı sağlasalar da, kemiklerin son
derece zayıf olması nedeniyle dönem sonundaki piyasa fiyatları düşüktür.
> Özellikle yazın, gübrede fazla miktarda
sinek ürer ve sorun yaratır.
> Kafes altlarında biriken gübreyi sık sık
temizlemek gerekir.
> Bazı özel kafes hastalıkları nedeniyle özel
yemleme gerekebilir.
> Hareketsizlikten dolayı karaciğer yaşlanması ve buna bağlı ölümlere daha sık rastlanır.
> Kümeste daha fazla hayvan barındığı için
daha güçlü bir havalandırmaya ihtiyaç vardır.
> Yumurtlamayanlar düzenli bir şekilde ayıklandığından kafeslerin bir kısmının boş kalmaması
için bir miktar yedek tavuk beslenir.
Kafeste yumurta
tavukçuluğunun
avantajları
> Birim kümese konan tavuk
sayısı diğer kümeslerden
4-5 misli daha fazladır.
> Altlık sorunu yoktur.
> Yumurtalar daha temizdir.
> Fazla dolaşıp enerji
kaybetmedikleri için yemden
yararlanma daha yüksektir.
> Yere yumurtlama yoktur.
> Gurk olma hali çok azdır.
> Tavuklar ayak altında
dolaşmadıkları için bakımları
daha kolaydır.
> Yumurtalar daha ağırdır.
> Ölüm oranı daha düşüktür.
> İş gücü gereksinimi,
otomasyona bağlı olarak
% 50-80 daha azdır.
> Tavukların kontrolü,
kötü ve düşük verimlilerin
ayrılması daha kolaydır.
> Gübrenin alta seçmesi
ve tavukların birbirleriyle
temasının az olması nedeni
ile hastalık kontrolü kolaydır.
> Kannibalizm daha düşüktür.
> Hayvanların kendi
yumurtalarını yemelerine
ender rastlanır, ayrıca bu
alışkanlığı olan hayvanlar
kolayca ayıklanır.
KANATLI ÜRETİM
Tablo 5. Örnek bir Aydınlatma Programı
Yaş
Günlük ışık saati
Yoğunluk
Yoğunluk (lux)
1 - 2. gün
20-23
3 - 4 (watt / m2)
20 - 40
3 - 4. gün
20
3 (watt / m2)
20 - 30
19
3 (watt / m2)
20 - 30
7 - 14. gün
19 - 17
2 (watt / m2)
10 - 20
15 - 21. gün
14 - 15
2 (watt / m2)
10 - 20
13
2 (watt / m2)
10 - 20
12
1 (watt / m2)
5 - 10
11
1 (watt / m2)
5 - 10
43 - 49. gün
10
1 (watt / m2)
5 - 10
50 - 98. gün
9
1 (watt / m2)
5 - 10
99 - 105. gün
9
3 (watt / m2)
20 - 30
106 - 112. gün
10
3 (watt / m2)
20 - 30
113 - 119. gün
11
3 (watt / m2)
20 - 30
120 - 126. gün
10
3 (watt / m2)
20 - 30
127 - 133. gün
10,30
3 (watt / m2)
20 - 30
134 - 168. gün
1 / 2 haftalık artırım
3 (watt / m2)
20 - 30
169. gün sonrası
15 - 16 saat
3 (watt / m2)
20 - 30
5 - 6. gün
22 - 28. gün
29 - 35. gün
36 - 42. gün
Tablo 6. Kafes tavukçuluğunda hayvan başına ayrılması gereken alan
14. haftaya kadar
18. haftaya kadar
18. haftadan sonra
Beyaz yumurtacı ırklar
232 cm2
290 cm2
387 cm2
Kahverengi yumurtacı ırklar
277 cm2
355 cm2
484 cm2
BESLENME
Yumurta tavukçuluğunda 1 kg. yumurta
için harcanan yem miktarı da 2.1-2.2 kg’ı pek
geçmemektedir. Tavukçulukta beslenme, üretimin karlı olabilmesi açısından ayrı bir önem
taşımaktadır. Çünkü tavukçuluk işletmelerinde
yapılan tüm harcamaların yaklaşık %70’ini yem
harcamaları oluşturmaktadır.
Yumurta tavukçuluğunda başarılı sayılmak için
aşağıdaki kıstaslar önem arz etmektedir.
> Tavuk başına yıllık yumurta verimi en az
280 olmalıdır.
> 1 kg yumurta için yedirilen yem miktarı 2.02.2 kg olmalıdır.
> Yumurtlama döneminde aylık ölüm oranı
en çok %1 olmalıdır.
> Çok küçük ve satışa uygun olmayan yumurta oranı en fazla %5 olmalıdır.
> Kırık yumurtaların oranı %2’yi geçmemelidir.
İNFOVET 120-121
Bu hedeflere ulaşabilmek için;
> Sürü büyüklüğü ne kadar artarsa kazanç da
o kadar artar.
> Besin maddelerince iyi dengelenmiş karma
yemler kullanılmalıdır.
> Kaliteli yumurtalar üretilmelidir.
> Pazar şartları iyi takip edilmelidir.
> Tavuklar 19 aylık olduktan sonra verim dışı
bırakılmalıdır.
Özet olarak alınması gereken önlemleri şu şekilde
sıralayabiliriz.
> Öncelikle kümes yapılacak yerlerin diğer
tavukçuluk işletmelerinden, yerleşim alanlarından ve ana yollardan mümkün olduğu
kadar uzak olmasına dikkat
edilmelidir.
Ampuller 2 metre
yükseklikte ve her 15
> Kümesler yabani haymetrekarelik alana
vanların
ve kuşların girişini
60 wattlık bir ampul
engelleyecek
şekilde
hesaplanmalıdır.
Civcivler ilk 6 hafta enerji
değeri yüksek civciv yemi
ile beslenir. 6. haftadan 14.
haftaya kadar piliç büyütme
yemi ile; 14-18. haftalar piliç
geliştirme yemi ile beslenir.
18. haftadan 42. haftaya
kadar 1. dönem yumurta
tavuk yemi ile beslenir.
2. dönemde civcivlerin
en fazla 15 günde
tüketilebileceği kadar
yem alınmalıdır. Fazla yem
alınmamalı, depolanmasına
azami gayret gösterilmelidir.
Yumurtacı bir tavuğun
günlük yem tüketimi
110-125 gr’dır
23
Bir günlük civcivlerin
ihtiyacı olan ışık saati
AŞILAMA İLE HASTALIK
KONTROLÜNÜN ÖNEMİ
planlanmalı ve kümesler arasında yeterli mesafe
bırakılmalıdır. Çiftliğin etrafı yabani hayvan ve
insan girişini engelleyecek şekilde çevrilmen,
giriş ve çıkışlar kontrol altında tutulmalıdır.
> Kümesler kolay yıkanıp temizlenebilir
malzemelerden yapılmalı; ekipmanda buna
uygun olarak seçilmelidir. Kümeslerin temizlisi
ve dezenfeksiyonu kısaca şöyle yapılmalıdır.
> Kümesteki hayvanlar boşaldığı zaman
temizliğe altlığın çıkarılmasıyla başlanır. Altlığın etrafa yayılmadan mümkün olduğu kadar
kümeslerden uzak bir yerde atılması sağlanmalıdır. Kümes içindeki ekipman da yıkanıp
dezenfekte edildikten sonra güneş altında
kurumaya bırakılmalıdır.
> Kümes ve ekipmanların eksiklikleri ve
arızaları da temizlik esnasında onarılmalıdır.
> Kümes deterjanlı, dezenfektan katılmış bol
su ile yıkandıktan sonra geniş spektrumlu bir
dezenfektanla dezenfekte edilmeli kuruyunca
da badana yapılmalıdır.
> Daha önce temizlenmiş ve dezenfekte edilmiş ekipmanlar da içeriye alınıp, güvenilir bir
yerden alınmış temiz talaş serildikten sonra kapı
ve pencereler sıkıca kapatılarak fumigasyon tarzı
dezenfeksiyon uygulanmalı ve kümesler bu şekilde kapalı olarak muhafaza edilmelidir. Kümes
hayvanlar gelmeden önce havalandırmalıdır.
> Hayvanlar gelmeden en az 24 saat önce
kümesin bütün hazırlıkları ve ısı durumu
düzenlenmiş olmalıdır.
- Kümeslere konulacak
Kümesler kolay yıkanır
malzemelerden
civcivler güvenilir ve sağlıkyapılmalı, ekipman
lı damızlıkçı işletmelerden
buna uygun olarak
temin edilmeli, kümeslere
seçilmelidir.
İNFOVET 122-123
aynı yaştaki hayvanlar konulmalıdır.
> Girişlerine dezenfektan ve kireç konulmalı,
bakıcıların basmadan girişleri önlenmelidir.
> Mümkünse her kümesin bakıcısı ayrı olmalı, kümeslerde giymeleri için özel ayakkabı ve
elbise verilmeli.
> Kümeslere yabancı kişi ve ziyaretçilerin girmesine engel olunmalı, eğer veteriner hekim,
ziraat mühendisi gibi teknik elemanların kümese girmesi gerekiyorsa onların da yukarıdaki
hijyen kurallarına uyması sağlanmalıdır.
> Ölen hayvanlar uzakta açılan derin çukurlara gömülmeli, üzerlerine sönmemiş kireç dökülmeli, en doğrusu yakılarak imha edilmelidir.
> Herhangi bir hastalık şüphesi durumunda
derhal bölgedeki veteriner hekimlere başvurulmalı, bilinçsizce ilaç kullanılmamalıdır.
> Yemler güvenilir yem fabrikalarından
alınmalı, boşalan çuvallar ve eski viyoller tekrar
kullanılmamalıdır.
> Yeni alınan malzemeler dezenfekte edilmeden kümese sokulmamalıdır.
> Kümeslere normalden fazla hayvan konulmamalıdır. Aksi halde gagalama, tüy çekme
ve diğer stres problemlerinin ortaya çıkacağı
hatırdan çıkarılmamalıdır.
> Kümeslerdeki suluklar gün aşın yıkanmalı,
depolar altı ayda bir temizlenmeli.
> Tavukçulukta hastalıklardan korunmanın
diğer bir yolu da aşılamadır. Aşılama programı
planlanırken bölgedeki veteriner hekime danışılmalı ve bu programa titizlikle uyulmalıdır. 
Kaynak: Yumurta Tavukçuluğu/Temel Bilgiler: Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Hastalıklardan korunma
amacıyla uygulanan aşılar,
mutlaka sağlıklı sürülere
ve uygun yaşlarda tatbik
edilmelidir. Aşılar sıcaklık
ve güneş ışınlarından
korunmalı, buzdolabında
saklanmalıdır. Günü geçmiş
aşılar kullanılmamalı,
her hayvanın normal
dozda aşı olmasına özen
gösterilmelidir. Pek çok
aşı zayıflatılmış hastalık
etkenlerinden oluştuğu
için aşılama işlemi bittikten
sonra bütün aşı şişeleri
imha edilmelidir. Aşılamalar
içme suyuna katılarak
uygulanıyorsa içme
suyunun klor ve
dezenfektan maddeler
içermemesi gereklidir.
civcivler güvenilir
ve sağlıklı damızlıkçı
işletmelerden temin
edilmeli, kümeslere
aynı yaştaki hayvanların
konulmasına dikkat
edilmelidir.
Pullu
bacak
akarları
Pullu bacak akarları neden
oldukları yoğun irritasyon ve
enflamasyon nedeniyle uyuz
akarı olarak da bilinir ve
ilk olarak 1800’lü yılların
orta-geç dönemlerinde
belirlenmiş ve tanımlanmıştır.
Yazı: Peter Brown, AKA / Tavuk Doktoru
Pullu bacak akarları, geçmiş
yıllarda ticari kanatlı işletmelerinde saptanmıştır. Daha modern kanatlı yetiştiriciliği
sistemlerinin geliştirilmesi dolayısıyla, bu
durum artık geçerli değildir. Günümüzde,
pullu bacak akarı olgusu sayısının arka bahçe
sürülerinde ya da küçük ölçekli sürü koşullarında arttığı görülüyor. Bu artış muhtemelen
pek çok küçük sürünün serbest sistemde
dolaşmasına izin verilmesi ve dolayısıyla bu
zararlıya maruz kalma riskinin daha yüksek
olmasından kaynaklanıyor. Daha fazla olgu
görülmesine ek olarak, bu sorunla başa çıkma
yöntemi konusundaki eğitim eksikliğinin, çağı
geçmiş uzaklaştırma ve kontrol yöntemlerini
kullanma girişimiyle bir araya gelmesi nedeniyle, daha da ciddi olgular ortaya çıkıyor.
Böceğe ilişkin bilgiler
Pullu bacak akarının her biri iki kısa bacaktan
oluşan dört çift bacağı vardır ve son derece
küçük boyuttadır. Mikroskobik büyüklüğü –
yaklaşık olarak bir inçin yüzde biri – nedeniyle,
söz konusu akarlar çıplak
gözle görülemez ve bu da,
Pullu bacak
akarlarına, sarkoptik
enfeksiyonun ciddi hale
bir mikroskopik akar
gelinceye kadar farkına vaolan Knemidocoptes
rılmadan ilerleyebildiğini
mutans neden olur.
İNFOVET 124-125
Akar gelişiminin
dört evresi vardır
enfeksiyonu bulgusu
çoğunlukla bacak
pullarının altta bulunan
dermisten uzaklaşarak
yukarıya doğru
kalkmasıyla başlar,
bazen derinin daha içteki
tabakasına ilerleyebilir.
ifade eder. Dişiler yaklaşık olarak erkeklerin iki
katı büyüklüktedir ve her iki cinsiyet de küreoval şeklindedir. Pullu bacak akarı tüm yaşam
döngüsünü kanatlılarda tamamlar. Bu akarlar
kanatlıdan kanatlıya yakın temas yoluyla
yayılır. Kanatlılar arasında yayılma hızı düşüktür ve çoğunlukla bir sürüde yalnızca birkaç
kanatlı enfekte olur. Yaşlı kanatlılar bu akara
karşı daha hassastır. Bu durum, immün sistem
bozukluğundan ve kanatlının genel sağlık durumundan kaynaklanabilir. Akarlar daha sonra
bacakların pulları altında kendi yollarını açmak
için çalışacak ve bacak pulları altındaki deri
tabakalarında tüneller oluşturmaya başlayacaktır. Çiftleşme ve üreme – ayrıca defekasyon
ve kuluçka – tamamen bu akarların deri altında
oluşturdukları tünellerde gerçekleşir.
Akar gelişiminin dört evresi vardır: kuluçka dönemi dört güne kadar devam edebilen
İNFOVET 126-127
yumurta evresi; larva evresi; nimfa evresi ve son
olarak ergin evre. Bu döngü yaklaşık olarak 21
günde tamamlanır ve süre, kanatlının vücudundaki koşulların yanı sıra kanatlıyı çevreleyen ortam koşullarına bağlıdır. Söz konusu
akarların oluşturduğu tünellerden, bakteriler
ve mantarlar gibi pek çok farklı hastalık organizması izole edilmiştir.
kuluçka dönemi dört güne
kadar devam edebilen
yumurta evresi; larva
evresi; nimfa evresi ve
son olarak ergin evre. Bu
döngü yaklaşık olarak 21
günde tamamlanır ve süre,
kanatlının vücudundaki
koşulların yanı sıra
kanatlıyı çevreleyen
ortam koşullarına bağlıdır.
Söz konusu akarların
oluşturduğu tünellerden,
bakteriler ve mantarlar
gibi pek çok farklı hastalık
organizması izole edilmiştir.
Araştırabilecekleriniz nelerdir?
Pullu bacak akarı enfeksiyonu bulgusu
çoğunlukla bacak pullarının altta bulunan
dermisten uzaklaşarak yukarıya doğru kalkmasıyla başlar, bazen hipodermise ya da
derinin daha içteki tabakasına ilerleyebilir.
Kontrol edilmeden devam eden enfeksiyonlar,
akarların bacaklardaki deriyi tükettikçe bacak
dokusunun daha derinlerine doğru kanal
açmaya devam etmeleri nedeniyle giderek
daha ciddi hale gelecektir. Sonuçta, kanatlıların
immün sisteminin akarlara verdiği reaksiyon
nedeniyle, deriden krem rengi ile beyaz arasında bir serum (bkz. Şekil 1) sızarak sert, kabuksu
bir materyal şeklinde yüzeyde kuruyacaktır.
Bu kabuğun ortaya çıkması ciddi bir enfeksiyonu gösterir ve derhal bakım uygulanmaması
halinde, sonunda ayak nekrozu olarak bilinen
bozukluğa neden olacak
şekilde, ayağa giden kan
Akarının her biri iki
kısa bacaktan oluşan
akımını kesecektir. Bu,
dört çift bacağı vardır
kurumuş serum materyave son derece küçük
linden kaynaklanan
boyuttadır.
enfeksiyon, akarların
deriyi tükettikçe
bacak dokusunun daha
derinlerine doğru kanal
açmaya devam etmeleri
nedeniyle giderek daha
ciddi hale gelecektir.
ŞEKİL 1
ŞEKİL 2
Knemidocoptes
mutans döngüsü
21
yetersiz kan akımı nedeniyle kanatlının
ayaklarının pul pul dökülmesidir. Bu serumun
üretilmesi ve sert beyaz bir kabuk halinde kuruyarak sonunda kanatlının ayağı ve bacaklarını
kaplaması nedeniyle, enfekte olmuş kanatlılarda topallık ya da yürüme güçlüğü görülebilir.
Ciddi olgularda kanatlı eklemlerini bükemez ve
sonunda yem yemek ve su içmek için yürümesi olanaksız hale gelir. Akar enfeksiyonunun
kontrol altına alınmaması halinde, yem ve su
tüketiminin azalması, dolayısıyla daha düşük
vücut ağırlığı ve yumurta üretiminin azalması –
hatta ölüm – mümkündür.
Yapabilecekleriniz nelerdir?
Bazı doğal ilaçlar işe yarayabilir; bunları
kullandığınızda kanatlıların vücudundaki
akarların derhal yok olacağı gibi bir garanti
yoktur. Burada esas olan zamandır – akarların ilerlemesini mümkün olduğunca hızlı bir
şekilde durdurmanız gerekecektir. Unutmayın: Derhal elimine edilmemeleri halinde, bu
akarlar dokuya zarar vermeye devam edecek ve
İNFOVET 128
ŞEKİL 3
bu da kanatlının topallamasına ya da vaktinden
önce ölmesine neden olabilir.
Bir müşterim benimle iletişime geçti; bir damızlık kanatlıda kurtulmaya çalıştığı ciddi pullu
bacak akarları vardı ve bu, şimdiye kadar karşılaştığım en kötü olgulardan biriydi. Kanatlıda
yalnızca akarlar yoktu; ayrıca mahmuzları ve tırnakları da ciddi şekilde fazla büyümüştü. Şekil 2
ve 3’te önceki ve sonraki durumu görebilirsiniz.
Söz konusu kanatlı WD-50 kullanılarak tedavi
edilmiş ve fotoğraflarda da görebileceğiniz gibi
tedavi başarılı olmamıştı. Müşterime hemen
kanatlının bacaklarını yüzde on permetrin
çözeltisi kullanarak tedavi etmeye başlamasını
ve bacakları bu çözeltiye daldırmasını tavsiye
ettim. Bir galon suda yüzde on permetrinden
oluşan çözeltiden yaklaşık 1,28 ons ya da 38,5
cc/ml kullanılarak ve kanatlının bacakları kalça
kısmına kadar bu çözeltiye tamamen daldırmış
şekilde 90 saniye boyunca bekletilerek uygulanan tedavi başarıyla sonuçlandı. Permetrin derinin üst tabakasından emilecek ve kuruduktan
sonra geride kalan aktivitesi nedeniyle etkisini
sürdürecektir. Permetrin, uygulamanın tamamlanmasından dört ila altı hafta sonra, akarları
ortadan kaldıracak şekilde işlev görmeye devam
edecektir. İki gün içinde kanatlının bacaklarındaki beyaz kabuk materyalinin tümü kendiliğinden döküldü. Bacaklar (Şekil 4) daha sonra, deri
dokusunun tekrar normal yumuşaklığını kazanması için her gün bag balm uygulanarak tedavi
edildi. Bu özel kanatlının
düzeldiğini ve müşterimin
Pullu bacak akarı tüm
yaşam döngüsünü
çiftliğindeki kümesine geri
kanatlılarda tamamlar
döneceğini söylemekten
ve yakın temas
mutluluk duyuyorum. 
yoluyla yayılır.
Pullu bacak akarlarının
neden olduğu enfeksiyonun
kontrol dışına çıkmadan
önce saptanmasını
sağlayabilecek bir ipucu:
Enfekte olan kanatlı, bu
akarların yol açtığı ciddi
irritasyon nedeniyle sürekli
olarak bacaklarını gagalar.
ŞEKİL 4
Akar varlığının erken dönemde
saptanması ve etkilenen
kanatlıların bacaklarına,
tüneklere ve çevredeki
bölgelere derhal etkili bir
tedavi uygulanması yoluyla
başarıya ulaşır. Enfeksiyon
fark edildiğinde kanatlının
kümesten çıkarılarak izole
edilmesi, daha fazla kanatlıda
enfeksiyon ortaya çıkmasını
önlemeye yardımcı olacaktır.

Benzer belgeler