TRC Bölgesi Yeraltı ve Yerüstü Zenginlikleri raporuna

Transkript

TRC Bölgesi Yeraltı ve Yerüstü Zenginlikleri raporuna
TRC3 BÖLGESİ (Mardin, Batman, Siirt, Şırnak)
YER ALTI VE YER ÜSTÜ ZENGİNLİKLERİ RAPORU
2010
Dicle Kalkınma Ajansı
DİCLE KALKINMA AJANSI
SUNUŞ
Bölgemizde yaşanan güvenlik sorununun yarattığı etki giderek azalmakta, bölgede
yeni bir sayfa açılması için olumlu bir süreç yaşanmaktadır. Mezkûr sorunun gölgesinde
geçen 30 yılda bölgenin birçok konuda geri kaldığı tüm istatistikî tablolar ve bölgesel
göstergelerde açıkça görülmektedir. Yeni bir döneme başlarken geçmişte ölmeye yüz tutan
alanların canlandırılması, bölgede atıl kalan potansiyellerin baştan tetkiki ve geçmişin çok
boyutlu bir muhasebesini yapmak kaçınılmazdır.
Asya ve Avrupa anakaralarının kesişme noktasındaki Anadolu, yeryüzünü
şekillendiren orojonez ve epirojonez hareketler sonucunda zengin maden yataklarına sahip
olmuştur. Bölgemizdeki zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarının düşük maliyetle işlenebilmesi
ve çok çeşitli kullanım alanların olması önemli bir avantajdır. Bölgemizde bulunan maden
kaynaklarının işlenerek değerlendirilmesi bölgenin kalkınması için de birincil önem arz
etmektedir.
Bölgemizde başta belirtilen sıkıntılar nedeniyle, maden tektik ve arama çalışmaları da
askıya alınmıştır. Bölgenin maden potansiyeli ve rezervleri hakkında en güncel bilgiler dahi
bizi 20-30 yıl gerideki verilere götürmektedir. Ülkemizde bu sahadaki inisiyatifi bölgenin yer
altı ve yerüstü zenginliklerini tetkike yönelik kapsamlı bir jeoloji ve maden mühendisliği
çalışması yapılması için harekete geçmesi bu raporun öncelikli amaçlarındandır.
Raporumuzda TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) bölgesindeki yer altı ve yerüstü
kaynaklarının tespitine ilişkin çalışmalardan ve saha ziyaretleri ile 2 Nisan 2010 tarihinde
Mardin’de düzenlenen “TRC3 Bölgesi Yer altı ve Yerüstü Zenginlikleri Çalıştayı” ndan elde
edilen bilgiler derlenmiştir. Çalışmada asfaltit, bakır, barit, fosfat, jeotermal kaynaklar, kilalçıtaşı-jips, krom, petrol-doğalgaz, uranyum, silisyum ve bazalt madenlerine yer verilmiştir.
Sahip oldukları birikimi katılımcı bir yaklaşımla toplumun genel yararı için özveriyle
paylaşan ve hiç bir zaman desteklerini esirgemeyen Yönetim Kurulumuza, çalışmayı yürüten
Ajans uzmanlarımıza, bizimle işbirliği içinde çalışarak katkılarını esirgemeyen MTA Diyarbakır
Bölge Müdürlüğü, TPAO, BOTAŞ, bölgemiz üniversite temsilcilerine, ETİ Maden İşletmeleri
Maden Hakları Müdürü İrfan GENCER’e, Mardin Mazıdağı Fosfat Tesisleri Müdürü Sedat
Soysal’a, Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Şefik İmamoğlu’na, Diyarbakır Jeoloji Mühendisleri
Odası’na şükranlarımı sunar, bu çalışmanın ülkemiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını
temenni ederim.
Abdullah ERİN
Dicle Kalkınma Ajansı
Genel Sekreteri
1
DİCLE KALKINMA AJANSI
İÇİNDEKİLER
1
GĠRĠġ ................................................................................................................................. 5
2
TRC3 BÖLGESĠ MADENLERĠNE ĠLĠġKĠN MEVCUT DURUM ................................. 6
2.1
ASFALTĠT .................................................................................................................. 6
2.1.1
Asfaltit Hakkında Genel Bilgiler.......................................................................... 6
2.1.2
Asfaltit Üretim Teknolojisi ve Kullanım Alanları ............................................... 7
2.1.3
Dünyada ve Türkiye’de Asfaltit ........................................................................... 7
2.1.4
TRC3 Bölgesi’nde Asfaltit ................................................................................... 7
2.2
BAKIR ....................................................................................................................... 10
2.2.1
Bakır Cevheri Hakkında Genel Bilgiler ............................................................. 10
2.2.2
Bakırın Kullanım Alanları .................................................................................. 11
2.2.3
Dünyada ve Türkiye’de Bakır ............................................................................ 12
2.2.4
TRC3 Bölgesi’nde Bakır .................................................................................... 13
2.3
BARĠT ....................................................................................................................... 16
2.3.1
Barit Hakkında Genel Bilgiler............................................................................ 16
2.3.2
Baritin Kullanım Alanları, Üretim Teknolojisi ve Ürün Standartları ................ 16
2.3.3
Dünyada ve Türkiye’de Barit ............................................................................. 18
2.3.4
TRC3 Bölgesi’nde Barit ..................................................................................... 19
2.4
FOSFAT .................................................................................................................... 20
2.4.1
Fosfat Hakkında Genel Bilgiler.......................................................................... 20
2.4.2
Fosfatın Dünyadaki Mevcut Durumu ................................................................. 22
2.4.3
Fosfatın Türkiye’de Mevcut Durumu ................................................................ 26
2.4.4
TRC3 Bölgesi’nde Fosfat ................................................................................... 29
2.5
URANYUM............................................................................................................... 45
2.5.1
Uranyum Hakkında Genel Bilgiler .................................................................... 45
2.5.2
Uranyumun zenginleĢtirilmesi ........................................................................... 45
2.5.3
Dünya’da ve Türkiye’de Uranyum .................................................................... 47
2.5.4
TRC3 Bölgesi’nde Uranyum .............................................................................. 50
2.6
JEOTERMAL KAYNAKLAR.................................................................................. 53
2.6.1
Jeotermal Enerji Hakkında Genel Bilgiler ......................................................... 53
2
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.6.2
Jeotermal Enerjinin Kullanım Alanları, Maliyeti ve Çevre ............................... 53
2.6.3
Türkiye’de Jeotermal Enerji ............................................................................... 56
2.6.4
TRC3 Bölgesi’nde Jeotermal Enerji .................................................................. 61
2.7
ENDÜSTRĠYEL HAMMADDELER ....................................................................... 62
2.7.1
Endüstriyel Hammaddeler Hakkında Genel Bilgi .............................................. 62
2.7.2
Dünya’da ve Türkiye’de Çimento Üretimi ........................................................ 64
2.7.3
TRC3 Bölgesi’nde Endüstriyel Hammaddeleri .................................................. 65
2.8
SĠLĠSYUM – KUVARS ............................................................................................ 70
2.8.1
Silisyum Hakkında Genel Bilgiler ..................................................................... 70
2.8.2
Kuvars Kumunun Kullanım Alanları ve Ürün Standartları ............................... 71
2.8.3
Dünyada ve Türkiye’de Silisyum - Kuvars ........................................................ 72
2.8.4
TRC3 Bölgesi’nde Silisyum-Kuvars Kaynakları ............................................... 73
2.9
KROM ....................................................................................................................... 74
2.9.1
Krom hakkında genel bilgiler ............................................................................. 74
2.9.2
Ürün Standartları ................................................................................................ 75
2.9.3
Dünyada ve Türkiye’de Krom............................................................................ 75
2.9.4
TRC3 Bölgesi’nde Krom ................................................................................... 77
PETROL VE DOĞALGAZ ................................................................................... 78
2.10
2.10.1 Petrol ve Doğalgaz Hakkında Genel Bilgiler ..................................................... 78
2.10.2 Üretim Yöntemi, Teknolojisi ve Ürün Standartları ............................................ 80
2.10.3 Dünyada ve Türkiye’de Petrol ........................................................................... 81
2.10.4 Dünyada ve Türkiye’de Doğalgaz...................................................................... 86
2.10.5 TRC3 Bölgesi’nde Petrol ................................................................................... 88
2.10.6 TRC3 Bölgesi’nde Doğalgaz Kaynakları ve Üretimi ........................................ 91
3
GENEL DEĞERLENDĠRME VE POLĠTĠKA ÖNERĠLERĠ .......................................... 93
3.1
Türkiye’de Madencilik ile Ġlgili Genel Sorunlar ....................................................... 93
3.2
Bölge Madenciliğinde Temel Problemler ve Çözüm Önerileri ................................. 94
3.3
TRC3 Bölgesi Yer altı ve Yer üstü Zenginlilerine ĠliĢkin Öneriler .......................... 97
3.3.1
Asfaltit ................................................................................................................ 97
3.3.2
Bakır ................................................................................................................... 97
3.3.3
Barit .................................................................................................................... 98
3.3.4
Fosfat .................................................................................................................. 98
3.3.5
Jeotermal Enerji................................................................................................ 100
3
DİCLE KALKINMA AJANSI
3.3.6
Endüstri Hammaddeleri.................................................................................... 100
3.3.7
Krom................................................................................................................. 101
3.3.8
Petrol ve Doğalgaz ........................................................................................... 102
3.3.9
Uranyum ........................................................................................................... 103
3.3.10 Silisyum ............................................................................................................ 103
4
SONUÇ .......................................................................................................................... 104
5
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 105
6
EKLER ........................................................................................................................... 107
4
DİCLE KALKINMA AJANSI
1
GİRİŞ
Dünya üzerinde bulunan maden kaynaklarının dengesiz bir şekilde dağılmış olması, bu
kaynaklar üzerindeki uluslararası arası çekişmeyi de beraberinde getirmiştir. Maden
kaynakları ülkelerin stratejik konumlarını da ortaya çıkartmaktadır. Maden kaynaklarına
sahip olan ülkeler diğer ülkelere göre daha avantajlı görünmelerine rağmen bu avantaj
tehdit unsuru haline de gelebilmektedir.
Maden yatakları bakımından Türkiye şanslı ülkeler arasında yer alır. Dünyada üretilen
50'yi aşkın maden çeşidi için yapılan değerlendirmede Türkiye, 29 çeşit ile Dünyada ilk 10 ilki
arasında yer almaktadır. Bunun başlıca nedeni Alp orojenik kuşakta yer alması nedeniyle
gerek tektonik gerekse volkanik ve metamorfik olaylara uğraması sonucu belli minerallerin
bir araya gelerek toplanmasıdır. Söz gelimi demir, krom, çinko, bakır ve kurşun oluşumu bu
tür yer hareketleri ile ilgilidir.
Türkiye maden kaynakları bakımından zengin bir ülke olmakla birlikte bunların
çıkartılıp işletilmesi ve ekonomik açıdan bir değer ifade etmesi için rezerv miktarlarının
yeterli olması gerekir.
Bölgemizde bulunan maden çeşitleri, rezervleri ve bunların işlenmesine yönelik
olarak asfaltit, bakır, fosfat, barit, krom, silisyum, uranyum, çimento mermer hammaddesi,
jeotermal kaynaklar ve petrol doğalgaz hammaddeleri madenleri incelenmiştir. Bölgemiz için
zenginleştirmede, ayrıştırmada, teknik ve uzman kadroda, özelleştirmede izlenecek yol
haritası, maden bankası ve kredilendirme, madeni işlemede gerekli olan girdilerde gerekli
donanımların sağlanması ve teşvik gibi konularda desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.
5
DİCLE KALKINMA AJANSI
2
2.1
TRC3 BÖLGESİ MADENLERİNE İLİŞKİN MEVCUT DURUM
ASFALTİT
2.1.1 Asfaltit Hakkında Genel Bilgiler
Asfaltit, petrolden oluşan veya petrol köklerinden gelen yüksek ısıl değerine sahip bir
hidrokarbondur. Asfaltitin kalori değeri 5.500 ile 5.800 kcal/kg arasında değişmektedir. Kaya
çatlaklarını dolduran ya da damarlar şeklinde bulunan
bu hidrokarbonlar, asfaltit ve asfaltik pirobitümen
olmak üzere iki türdür. Türkiye’de hemen hemen bütün
bölgelerde
olmakla
birlikte
yalnızca
Şırnak
İl
Merkezi’nin güneyi ve Silopi ilçesinde asfaltit ve asfaltik
pirobitümenlerin ekonomik büyüklükteki oluşumlarına
rastlanır. Şırnak bölgesindeki asfaltitler, fay ve çatlak
dolguları biçimindedir. Türkiye’deki asfaltitler 12 filon
halinde olup toplam rezervleri yaklaşık 82 milyon tondur.
Asfaltik maddeler asfaltik petrolün doğal artıklarıdır. Ya da başka bir deyimle petrolün
tektonik hareketler sonucu kendi yatağından ayrılarak çevredeki yarık ve çatlaklarda
yerleşmesinin sonucu oluşan maddelerdir. Bunların yataklarının birincil ya da ikincil olabildiği
şeklinde bir görüş de var. Ayrıca bunlar herhangi bir şekilde mineral bir madde ile birleşmiş
veya kimyasal bir değişikliğe uğramış olabilirler. Burada zaman, ısı, basınç ve karmaşık
kimyasal reaksiyonlarla belli bir metamorfizmaya uğramışlık söz konusu olabilir. Değişimde
şu sıralama düşünülmektedir: Petrol önce yumuşak doğal asfaltlara, bunlar daha sert
asfaltlara, daha sonra asfaltitlere ve en son asfaltik pirobitümlere dönüşmüştür. Söz konusu
yörede bu oluşum sırasına göre bizi en çok asfaltik pirobitümler ye kısmen asfaltitler
ilgilendiriyor. Asfaltik pirobitümler hidrokarbonlardan oluşmuş olup oksijenli bileşikleri pek
bulundurmazlar, ısıtılınca ergimezler. Ve ülkemizdeki asfaltik pirobitümlerin hemen hepsi
mineral maddelerle birleşmiş durumdadır. Siyah renkli, parlak veya donuk parlak, 1 - 1, 1
yoğunlukta, 2-3 sertliktedirler.
6
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.1.2 Asfaltit Üretim Teknolojisi ve Kullanım Alanları
Asfaltit kırma-eleme tesislerinde çeşitli boyutlarda üretilip, pres kömür fabrikalarında
yumurta boyutuna preslenerek satışa sunulmaktadır. Asfaltitin başlıca kullanım alanları
ısınma ve sanayi alanlarıdır. Ancak erime özelliğine sahip olması aynı zamanda da farklı
sanayi alanlarında hammadde olarak kullanılmasını sağlamaktadır. Günümüzde asfaltitler,
teshinde, yol ve su sızdırmaz yer döşemelerinde, su geçirmez kablolar, matbaa mürekkebi,
paslanmayı önleyici örtü boyaları, vernik, otomobil lastiği, lastik, akü, balata, genleştirilmiş
kauçuk, zemin karoları gibi birçok alanda hammadde olarak kullanılabilmektedir.
Özel firmalar tarafından çıkarılan asfaltit kömürlerin bir kısmı melas ve kireç
karıştırılıp, preslenip torbalanarak piyasaya sürülmekte, diğer bir kısmı yine özel firmalar
tarafından toz ve çeşitli boyutlarda parça olarak sınıflara ayrıldıktan sonra satışa
sunulmaktadır. Üretimi yapılan asfaltit madenlerinin tamamı açık ocak yöntemi ile
çalıştırılmaktadır. Üretim esnasında patlayıcı madde kullanılmakta olup, kullanılan patlayıcı
madde ve patlatmalar, patlayıcı madde tüzüğüne uygun olarak yapılmaktadır.
2.1.3 Dünyada ve Türkiye’de Asfaltit
Şırnak İl Merkezi ve Silopi ilçesindeki asfaltit filonlarının ekonomik büyüklükteki
olmaları bu bölgenin sadece Türkiye’de değil dünyada da bu maden özelliği ile bilinmesine
sebep olmaktadır. Ülkemizin diğer bölgelerinde işletilebilinecek ölçüde asfaltit filonları
bulunmamaktadır.
2.1.4 TRC3 Bölgesi’nde Asfaltit
Şırnak ilinde, tahmini (görünür + muhtemel + mümkün) 82 milyon ton asfaltit madeni
rezervi bulunmaktadır. Asfaltit filonlarında (maden damarı) yapılan analizlerde % 0,1-5,4 su,
% 38-52 kül, 3100-6000 kcal/kg değerlerine sahip oldukları görülmektedir.
Şırnak ilinde kilometrekarelerce alana yayılan asfaltit yatakları siyahımsı toprak
dokusu ile ilk bakışta göze çarpar. Farklı noktalardaki yataklardan çıkarılan kömürler öbekler
halinde yol kenarlarında dizilerek ambalajlanıp kullanılacakları noktaya taşınmayı beklerler.
Şırnak ilinde bulunan asfaltit yataklarının bir listesi aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
7
DİCLE KALKINMA AJANSI
8
DİCLE KALKINMA AJANSI
TRC3 Bölgesi’ndeki Şırnak ilinden çıkarılan asfaltit tipi kömürle ilgili en önemli sorun
bu kömürün iç pazarda konutların ısıtılmasına yönelik satışı yapılamamasıdır. Bu kömürde
yüksek oranda bulunan kükürdün hava kirliliğine sebep olması sebebiyle bazı il ve ilçe
merkezlerinde Şırnak kömürünün konutlarda kullanımı yasaklanmıştır. Kömürdeki yüksek
kükürt oranını düşürecek bir teknoloji ise bölgede bulunmamaktadır. Kömürdeki yüksek
kükürt oranının düşürülemiyor olması Şırnak’ta oldukça zengin olarak bulunan bu madenin
bölgenin ısınma ihtiyacını karşılayamamasına sebep olmakta ve bölgenin bu önemli
madenden yeterince gelir elde edememesine yol açmaktadır. Öte yandan Şırnak kömürü
bölgede Sosyal Yardımlaşma Vakıfları tarafından yoksul ailelere dağıtılmaktadır.
Konutlarda geniş çaplı olarak ısınma amaçlı kullanılamasa da Şırnak kömürünün
mevcut durumdaki en önemli değerlendirilme sahası termik santraller olarak görülmektedir.
Şu an bir adet termik santralin faaliyet gösterdiği Şırnak’ta biri şehir merkezi girişine olmak
üzere 6 adet yeni termik santralin daha yapılması gündemdedir. Bu konuda çevre
örgütlerinin ve yerel yönetimlerin, santrallerin çevreye vereceği zarar, istihdama yeterince
olumlu etki etmemesi, toprak, hava ve su kirliliğinin bölgenin temel geçim kaynaklarından
olan tarım-hayvancılık faaliyetlerine vereceği zarar ve santrallerin toplum üzerinde
yaratacağı psikolojik etki üzerine önemli eleştirileri vardır.
Yeni termik santrallerin
kurulmasına karşı sivil bir yapılanma olan Şırnak Çevre Platformu 14 Kasım 2009 tarihinde
yaptığı basın açıklamasıyla kentte gaz maskesi ve broşür dağıtımından, ışık söndürme
eylemine kadar bir dizi eylem başlatarak konuyu gündeme taşımıştır. Tüm bu tepkilere
rağmen Şırnak ilinde yeni termik santrallerin yapımı için süreç başlamıştır.
Şu an Şırnak ilinde faal olan iki termik santralden biri Ciner Holding’in şirketlerinden
olan Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından 2003 yılında
Şırnak/Silopi’de kurulmuştur. Bu tesis ile elektrik üretimi yapılması ve üretilen elektrik
enerjisinin pazarlanması hedeflenmiştir.
Şirketin yıllık asfaltit üretim miktarı 400.000 ton’dur. Çıkarılan asfaltitin tamamı, termik
santralde elektrik üretimi amacıyla kullanılmaktadır. 1 kwh elektrik enerjisi üretimi için
yaklaşık 400-500 gr asfaltit kullanılmaktadır.
Park Elektrik, Türkiye Kömür İşletmeleri’nden 2033 yılına kadar rodövans usulü ile
asfaltit sahasını kiralamıştır. İlk yıllarda açık ocak işletmeciliği yapılacak olan sahada, ilerleyen
yıllarda dolgulu ara katlı blok göçertme yönteminin uygulanacağı kapalı ocak işletmeciliğine
9
DİCLE KALKINMA AJANSI
geçilecektir. Toplam 17,3 milyon TL’lik yatırımın tamamlandığı Silopi sahasındaki asfaltit
üretimi 2009’un ikinci çeyreğinde başlamıştır.
Silopi asfaltit sahasından çıkartacağı asfaltitin önemli kısmını Silopi’de kurulmakta
olan Silopi Elektrik Üretim A.Ş.’ye satacaklardır. Ciner Grubu bünyesinde kurulmakta olan
Silopi EÜAŞ, 135 MW başlangıç kapasitesine sahip olacak ve akışkan yatak teknolojisi ile
çalışacaktır.
405 MW’lık Termik Santral 135 MW gücünde 3 ünite olarak planlanmış ve ilk etapta
üretim lisansı ve ÇED raporu alınan birinci ünitenin inşaatına 2006 yılında başlanmıştır.
Tüm proje için bölgeye 450 milyon USD yatırım yapılması planlanmaktadır. Bugüne
kadar 150 milyon ABD doları yatırım gerçekleştirilmiş olup, toplam 500 kişi istihdam
edilmektedir. Termik santralin yapımında Çin’den getirilen 500 işçinin çalıştırılmış olması
basında yankı uyandırmıştır.
2009 yılında faaliyete geçen santralde uzun yıllardır dünyada yaygın olarak kullanılan
ve temiz kömür teknolojileri sınıfına giren dolaşımlı akışkan yataklı kazan teknolojisi
kullanılmakta olup, santralin tam kapasite ile devreye girmesiyle birlikte 1.000 kişiye
doğrudan istihdam sağlaması planlanmaktadır.
2.2
BAKIR
2.2.1 Bakır Cevheri Hakkında Genel Bilgiler
Bakır cevheri, yer kabuğunda ortalama %0,01 mertebesinde bulunur, en çok bulunan
elementler sıralamasında bakır 25. sırada yer almaktadır.
Pratikte genel geçerli ekonomiklik alt sınırı olarak kabul edilebilecek tenör (cevher
içindeki saf maden oranı) değerleri açık(yerüstü) işletmelerde minimum (en az) %0,5 Cu
yeraltı işletmelerinde ise minimum %1,0 Cu civarındadır (derinleştikçe ve zorluk derecesi
arttıkça bu değer yükselmekte olup maden yatağı yapısına göre münferit fizibilite çalışması
yapılmalıdır).
Açık işletmelerde büyük ölçekli üretim sonucunda %0,30-0,50 Cu içeren cevherlerin
de ekonomik olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Ortalama %0,8 Cu
tenörü (cevher içindeki saf maden oranı) için bakır cevheri Dünya toplam üretim hacminin
yılda 1,5-1,7 milyar ton mertebelerinde olduğu hesaplanabilmekte ve böylece bakır
madenciliğinin en çok üretilen metal olan demir madenciliği ile kıyaslanabilecek boyutlarda
10
DİCLE KALKINMA AJANSI
olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktanın bakır madenciliğinin yaratacağı istihdam hacmi
bakımından Türkiye için özel bir önemi vardır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına bakır tüketimi 10
kg iken, Türkiye’de bu oran 3 kg’ dir. Ülkemizin gelişeceği göz önüne alındığında bakıra olan
ihtiyacımızın artacağı söylenebilir. Dünyada yaklaşık 50-60 yıllık bir rezervin olduğundan
bahsedilmektedir. Ülkemizdeki mevcut rezervler göz önüne alındığında yaklaşık 8 yıllık bir
rezervimizin kaldığı görülmektedir. Ülkemiz ne yazık ki toplam bakır talebinin sadece %
20’sini üretebilmektedir. Talebin geri kalan kısmını ne yazık ki ithal etmekteyiz.
2.2.2 Bakırın Kullanım Alanları
Bakır,
insanoğlu
tarafından
kullanılan
madenler
içerisinde,
uygarlıkların
biçimlendirilmesindeki rolü bakımından en önde gelen birkaç madenden biridir. Kimyasal,
fiziksel ve estetik özellikleri, bakıra, endüstride ve ileri teknoloji uygulamaları alanında çok
geniş bir kullanım sahası yaratmaktadır.
Yüksek elektrik ve ısı iletkenliği ile maddeden çekilebilme ve dövülebilme özelliklerine
sahip olan bakır, aynı zamanda paslanma ve aşınmaya karşı da dirençlidir. Bakırın, çinko,
alüminyum, kalay, nikel gibi metallerle çok çeşitli alaşımları bulunmaktadır. Bakırın çinko ile
alaşımından pirinç, alüminyum ya da kalay ile alaşımından ise bronz elde edilmektedir. Bu
alaşımlar ile bakıra, değişik özellikteki uygulamalarda kullanımı için yeni karakteristikler
kazandırılmaktadır.
Yukarıda sıralanan özellikleri ile bakır, endüstrinin temel girdilerinden biri olmuştur.
Bakırın en temel kullanım alanları; elektrik ve ısı üretim ve iletim endüstrisi, elektronik ve
iletişim sektörleri, inşaat sektörü, ulaşım sektörü ve makine teçhizat imalat sanayidir. Bakırın,
bunların dışında da pek çok kullanım alanlarını saymak mümkündür. Bakır modern
teknolojinin pek çok alanında önemi giderek artan bir metaldir. Nanoteknoloji ve hibrit
motor teknolojisinde yaygın bir şekilde kullanım alanı bulmuştur.
Bakırın bir başka özelliği ise, tüm diğer metaller arasında geri kazanımı en fazla olan
metal olmasıdır. 1997 yılı itibariyle tüm bakır tüketiminin %37’si geri kazanılmış bakırdır
(Focus on Copper, 2004). Fiziksel ve kimyasal özelliklerini yitirmeden tekrar tekrar
kullanılabilme özelliği nedeniyle bakır, bazı uzmanlar tarafından yenilenebilir kaynak olarak
da tanımlanmaktadır. İkincil bakır olarak da adlandırılan geri kazanılmış bakırın, doğrudan
cevherden üretilen birincil bakırdan ayırt edilmesi oldukça güçtür.
11
DİCLE KALKINMA AJANSI
Arkeolojik bulgular, bakırın ilk defa 10.000 yıl önce Batı Asya’da süs eşyası yapımında
kullanıldığını göstermektedir. Bakır, Güney Amerika’da Maya, Aztek ve İnka uygarlıkları
tarafından da kullanılmıştır. Orta Çağ boyunca bakır ve pirinç işleri Çin, Hindistan ve
Japonya’da gelişmiştir. 18. Yüzyıl sonu ve 19. Yüzyıl başlarında Ampere, Faraday ve Ohm gibi
bilim adamlarınca elektrik ve manyetizma alanında yapılan icat ve keşifler ile bakırdan imal
edilen ürünler, Sanayi Devrimi’ni hızlandırmış ve bakırı yeni bir çağa taşımıştır.
Günümüzde bakır, modern teknolojinin pek çok alanında giderek önemi artan bir
metaldir. Teknolojik gelişmeler, bakırın, gelecekte de vazgeçilmez metal olma özelliğini
sürdüreceğini ve bakıra olan talebin artarak devam edeceğini göstermektedir.
2.2.3 Dünyada ve Türkiye’de Bakır
Ekonomik gelişmelere bağlı olarak hayat standardının sürekli yükseldiği günümüz
dünyasında bakıra olan talebin devamlı olarak artacağı, bazı kullanım alanlarında ikame
malzeme bulunsa bile bakırın güncelliğini daima muhafaza edeceği gerçeği anlaşılmış
bulunmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık bakır tüketimi 10 kg iken Türkiye’de bu miktar 3
kg’dır. Metal içerikli bakır rezervi dünyada 550.000.000 ton, Türkiye’de ise yaklaşık 1.700.000
ton olarak tespit edilmiştir. Türkiye’nin yıllık bakır tüketimi 200.000 ton civarındadır.
Bakır üretimimiz tüketimimizin ancak %20’ni karşılayabilmektedir. Yıllık blister bakır
üretimimiz yaklaşık 35 bin ton civarındadır. Blister bakır üreten izabe tesislerimizin kurulu
kapasitesi (38760 ton/yıl) ihtiyacın çok altındadır. Bu bakımdan blister bakır üretim
kapasitesini arttırmaya yönelik genişletme-yenileme veya yeni yatırımlar teşvik edilmelidir.
Ayrıca yurt içi kaynak yetersizliğine çözüm için işletmeye hazır yataklar en kısa zamanda
üretime alınmalıdır.
12
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo 2: Türkiye bakır maden yatakları
Kaynak: Ulutürk, 1999
Dünyada bilinen bakır rezervlerinin 60 yıl kadar talebi karşılayacak durumda olduğu
bilinmektedir. Dünya bakır üretiminin %75’i birincil kaynaklardan (bakır cevherlerinden) ve
%25’i ise ikincil kaynaklardan (hurda, toz ve atık maddelerden) sağlanmaktadır. Birincil
kaynak dünya bakır rezervlerinin her yıl %1,2’si tüketilirken, Türkiye’de bu oranın %4,4
olduğu görülmektedir. Bu da Türkiye bakır rezervlerinin 21. yüzyılın ilk çeyreğinde
tükeneceğini göstermektedir.
2.2.4 TRC3 Bölgesi’nde Bakır
Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerini kapsayan TRC3 bölgesinde bakır sadece Siirt’in
Şirvan ilçesine bağlı Madenköy’ de bulunmaktadır.
Siirt
Madenköy
İşletmesi,
Güneydoğu
Anadolu
Bölgesi’nde,
Siirt
ilinin
kuzeydoğusunda, Şirvan ilçesinin doğusunda yer almaktadır. Madenköy Şirvan’a 19 km lik
asfalt yol ile Şirvan Siirt’e 25 km lik asfalt yol ile bağlıdır. Çalışma alanına arazi aracı ile
Siirt’ten 1 saatte ulaşılabilmektedir. (Şekil 1)
İşletme, 2006 yılından bu yana Park Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş unvanlı
özel bir şirket tarafından yapılmaktadır. Park Elektrik Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.
işletmesinde Maden İş sendikası örgütlenmesi mevcuttur. Sendikal faaliyetler sonucu yeni
dönem toplu iş sözleşmesi için görüşmelere başlanmıştır.
13
DİCLE KALKINMA AJANSI
Şekil 1: Çalışma Alanı Yer Bulduru Haritası
Fizibilite etütleri sonucunda yatağın yer altı madenciliği yapılarak, yılda 600.000 ton
cevher kapasiteli bir konsantratör kurularak, 4 yıllık hazırlık devresi de dahil 32 yılda
işletilmesi öngörülmüştür. Toplam yatırım tutarı 56,6 milyon Amerikan doları olarak
hesaplanmıştır. Bugün itibariyle maden sahasındaki toplam yatırım 49 Milyon YTL’ye ulaşmış
durumdadır.
Ayrıca tam kapasite ile çalışılması durumunda işletme giderleri yılda 13,2 milyon
Amerikan doları ( ton başına 22 Amerikan doları) tutacaktır. Yatağın işletilmesi ile 711 kişiye
istihdam sağlanması öngörülmüştür.
Yataktan yılda % 90 kazanımla % 19 Cu tenörlü 60.000 ton bakır ve %75 kazanımla
%48 S tenörlü 220.000 ton pirit konsantresi üretilecektir. Bakır konsantresi Etibank Ergani
Tesislerinde izabe edilmekte ve pirit konsantresi ise gübre fabrikalarında kullanılmaktadır.
Fizibilite çalışmalarında, 1981 yılına kadar gerçekleştirilen 61 sondaj verilerinden
yararlanarak % 2,03 Cu tenörlü 24 milyon ton görünür ve muhtemel bir rezerv
hesaplanmıştır. Jeotektik etüdler sonunda yatağın “ara katlı göçertme” yöntemiyle
işletilebileceği belirlenmiştir (Kayhan ve ark., 1984).
14
DİCLE KALKINMA AJANSI
Siirt-Madenköy bakır yatağının fizibilite çalışmalarından sonra 1981-1982 yıllarında 5
adet sondaj daha gerçekleştirilmiştir. Bu sondajlarla yukarıdaki rezervlere 1.807.126 ton ek
katkı sağlanmıştır.
2.2.4.1 Madenköy Bakır İşletmesinde Üretim
Teknolojinin ilerlemesiyle üretim yöntemleri de gelişmiştir. Daha önceleri genellikle
dolgulu yöntem gibi yüksek tenörlü cevherlerde uygulanan ilkel yöntemlerin yerini artık
göçertme yöntemleri mekanizasyonun yardımıyla dolgulu yöntemlerin yerini almıştır.
Siirt-Madenköy’de oluşmuş bakır cevheri arakatlı göçertme yöntemi kullanılarak
işletilmektedir. Üretim delme-patlatma uygulanılarak gerçekleştirilmektedir. Kullanılan bu
yöntemin doğru bir yöntemin olmasının yanı sıra yanlış uygulamalar verimli sonuç almanın
önüne geçmektedir. Yönteme hâkim teknik elemanın yeterince istihdam edilmeyişi bu yanlış
uygulamaların en önemli sebebidir. İşlem safhasında çıkarılan cevherin bir o kadarı yeraltına
daha da gömülmektedir. Bu yanlış işlevin önüne geçecek bir üretim planlaması yapılması
gerekmektedir.
Madenköy Bakır İşletmesinden Genel Görünüm
Madenköy Bakır İşletmesi Ocak Girişi
15
DİCLE KALKINMA AJANSI
Yeraltında Cevher Yükleme İşlemleri
2.3
Galeride Tavana Cıvata ve Beton Tahkimat Uygulaması
BARİT
2.3.1 Barit Hakkında Genel Bilgiler
Barit; orta-düşük sıcaklıkta meydana gelen hidro termal damarlarda yaygın olarak
bulunan bir baryum mineralidir. Bakır, kurşun, çinko, nikel ve gümüş yataklarında, kalsit,
kuvars, fluorit, dolomit ve siderit ile birlikte bulunur.
Baritin kimyasal formülü BaSO4 olup şekilde görüldüğü
gibi çoğunlukla yarı şeffaf, ince-kalın levhamsı kristalli,
kısa-uzun
prizmatik
formlarda
bulunmaktadır.
Bünyesinde yabancı maddelerin bulunması nedeniyle
değişik renkler alabilmektedir. Ayırt edici özellikleri
arasında asitte çözünmemesi, yüksek özgül ağırlığı (4,5
gr/cm3) ve kristal şekli vardır. Sertliği 2,5-3,5 arasındadır.
2.3.2 Baritin Kullanım Alanları, Üretim Teknolojisi ve Ürün Standartları
Baritin kullanım alanları, sondajlık, dolguluk ve kimyasal olarak üç grupta
toplanmaktadır. Bu kullanım alanlarının dünya pazarında dağılımı sırayla, % 90 sondaj, % 7
kimya ve % 3 dolgu sektörüdür. Baritin yüksek yoğunluğu (4,5), az aşındırıcı olması, yüksek
basınç ve ısı altında kimyasal sabitliğini koruması, manyetik özelliğinin olmaması ve istenilen
her zaman ucuz olarak temin edilebilmesi gibi özelliklerinden dolayı petrol çıkarımı sondaj
çamurunda kullanılır. Barit, katkı maddesi olarak kâğıt, tual, yer muşambası, lastik ve ebonit
sanayinde de kullanılmaktadır. Cam endüstrisinde parlaklığı artırmak, mercek ve TV tüpleri
16
DİCLE KALKINMA AJANSI
üretiminde, plastik sanayinde plastiğe matlık vermek için kullanılır. Tarım ilaçları üretiminde
de inert madde olarak kullanılır. Baritin önemli kullanım alanlarından birisi de boya sanayidir.
Yağlı boya üretiminde beyazlatıcı olarak pigment ve inceltici olarak kullanılır. Barit alevinin
yeşil renk vermesinden dolayı havai fişek üretiminde kullanılır. Son yıllarda, barit ilavesiyle
yapılan ağır beton nükleer santrallerde gamma ışınlarını emme özelliğinden dolayı fazla
miktarda kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de tüketimine bakıldığında tüketimin %90 oranında sondaj sanayiinde
kullanılması sektörün bu yöndeki talebe bağlı olarak değişime gittiğini göstermektedir.
Dünyada ve ülkemizde barit üretimi hem yeraltı hem de yerüstü işletmesi olarak
yapılmaktadır. Mikronize barit üretimi ise, sarkaç toplu veya döner tablalı değirmenlerde
öğütülüp, çeşitli seperatörlerden ve filtrelerden geçilerek boyut tasnifi yapılmaktadır.
Dünyada barit öğütme tesislerinin tümünde üretim hemen hemen aynı teknoloji ile
yapılmaktadır.
1985 yılından beri O.C.M.A standardının artık kullanılmadığı sektörde üretilen ve
tüketilen öğütülmüş baritin uluslararası kabul görmüş tek standardı, sondaj çamuru katkı
maddesi olarak A.P.I 13A dır. Diğer kullanımlar için uluslararası kabul görmüş standart
yoktur. Çoğunlukla alıcıların taleplerine göre nitelikler belirlenir.
Türkiye'de ise sondaj çamuru katkı maddesi standardı olarak TS919 kullanılır. Cam
sanayi TS 5632, Lastik sanayii TS 5633 ve boya sanayi TS 5634 kullanmaktadır.
Uluslar arası sondaj bariti standardı özellikleri aşağıdaki gibidir.

BaSO4 Min %92

Özgül ağırlık, katı en az.4,20 gr/cm3

Suda çözünen toprak alkali Metaller (Kalsiyum), en çok 250 ppm

Elek analizi (yaş)
74 mikron (200 mesh) üstü en çok %3
44 mikron (325 mesh) üstü en az %5
17
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.3.3 Dünyada ve Türkiye’de Barit
Dünyada barit madeni üretiminde de sahip olduğu rezervler bakımından da liderliği Çin
sürdürmektedir. Hindistan, ABD ve Fas diğer önemli barit madeni üreticileridir.
Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum
Ülke
Yıllık Maden Üretimi (bin ton)
2009T
2008
Rezervler
(10.000 ton)
Çin
4.600
3.000
62.000
Hindistan
1.100
800
34.000
ABD
648
380
15.000
Fas
500
350
10.000
İran
240
180
-
Türkiye
150
110
4.000
Meksika
140
160
7.000
Kazakistan
95
70
-
Vietnam
80
60
-
Almanya
77
60
1.000
Rusya
63
50
2.000
Cezayir
60
40
9.000
İngiltere
50
40
100
Pakistan
43
35
1.000
Bulgaristan
40
30
-
160
110
24.000
8.046
5.475
169.100
Diğer Ülkeler
Genel Toplam
T: Tahmin Değeri
Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2010
Ülkemizde ise barit madenciliği 1964 yılından sonra gelişme göstermiştir. Barit Maden
Türk A.Ş (BMT) 1964 yılında Türkiye' den ilk barit ihracatını gerçekleştirdi. Kahramanmaraş
Şekeroba madeninden 20 kişilik bir işgücü tarafından elle seçilerek hazırlanan bu 5.000
tonluk parça barit BMT nin tarihinde önemli bir adım oluşturur. Bunu Bahçe-Osmaniye'de
Türkiye’nin ilk barit zenginleştirme tesisinin kurulması ve ilk öğütme değirmeninin devreye
alınması izlemiştir.
18
DİCLE KALKINMA AJANSI
Şu an Türkiye’de faaliyet gösteren tüm barit öğütme tesisleri özel sektörün elinde
bulunmaktadır.
Tablo : Barit Öğütme Sektöründe Önemli Kuruluşlar
Kuruluş
Yeri
Mülkiyeti
Üretim Konusu
Kapasite
(Ton/Yıl)
BARİT MADEN TÜRK A.Ş.
Bahçe
Özel
Mikronize Öğütme
20.000
BAŞER*
Şarkîkaraağaç
Özel
Mikronize Öğütme
20.000
ADO
Antalya
Özel
Mikronize Öğütme
20.000
PETMA
Giresun
Özel
Mikronize Öğütme
-
DOLSAN
Eskişehir
Özel
Mikronize Öğütme
-
*2009 yılında ADO holdinge tamamen devredilmiştir.
Kaynak : Industrial Minerals April 1999 pp.45-46
MTA verilerine göre Türkiye ‘de 34.222.792 ton barit rezervi % 71-99 BaSO4 tenör
kalitesinde bulunmaktadır. Türkiye bu maden sektöründe kendine yetmekte ve ihraç eden
bir rol üstlenmektedir.
2.3.4 TRC3 Bölgesi’nde Barit
MTA’dan alınan bilgilere göre TRC3 Bölgesi’nde Sason-Tizi sahasında %13,5 BaSO4
tenöründe 288.080 ton görünür ve muhtemel rezerv olduğu, Sason-Tizi-Kösekköy sahasında
ise % 63,5 BaSO4 tenöründe 877.000 ton görünür ve muhtemel rezerv bulunmaktadır. Bu
rezervler işletilmemektedir.
Veriler Batman ilinde var olan barit rezevlerinin tenör olarak zayıf olduğunu ancak
zenginleştirilerek verim alınabilineceğini göstermektedir. Rezerv miktarı ise Türkiye’nin diğer
bölgelerinde işletilen barit zuhurlarına göre azınsanmayacak niceliktedir. Bu bağlamda
bölgede araştırma çalışmalarının yapılması ve rekabet edebilir tenör kalitesine ulaşabilecek
barit zuhurlarının tesbit elimesi gerekmektedir.
19
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.4
FOSFAT
2.4.1 Fosfat Hakkında Genel Bilgiler
Fosfat, Taş Ocakçılığı ve Diğer Madencilik alt sektörü altındaki Kimya ve Gübre
Sanayiinde Kullanılan Minerallerin Madenciliği sınıfında yer almaktadır. Kimya ve Gübre
sanayiinin ana hammaddeleri bu sınıfta tasnif edilmiştir. Fosfat ülkemizde fakir kategorisinde
yer alan, rezervleri yetersiz olan ve aranması gereken minerallerdendir.
Fosfat kayasının hammadde, ara ürün ve mamul ürün adlandırılmaları aşağıdadır.
Fosfat konsantresi (Hammadde) : Fosfat yataklarından üretilen fosfat kayasının, kırmaeleme-yıkama-kalsinasyon gibi yöntemlerle zenginleştirilerek gübre yapımı için minimum
%30 P2O5 içeren hale getirilmesi ile elde edilir.
Fosforik asit (Ara Ürün) : Fosfat konsantresinin sülfürik
asit ile muamele edilmesi sonucu elde edilir.
Kompoze Gübreler (NPK – Mamul ürün) : Fosfat
konsantresinin fosforik asit ve amonyak ile muamele
edilmesi ile elde edilir. Sulu tarım gübresidir.
DAP (Diamonyum Fosfat) Gübresi (Mamul Ürün) : Fosfat
konsantresinin fosforik asit ve amonyak ile muamelesi ile
elde edilir. En fazla fosfor içeren gübre türüdür.
20
DİCLE KALKINMA AJANSI
Fosfatın kalsiyum fosfat kalitesini belirlemek üzere dünyanın değişik yerlerinde şu
terimlerden biri kullanılmaktadır.
BPL (Bone phosphate of lime) = Kirecin kemik fosfatı
TPL (Triphosphate of lime) = Kirecin trifosfatı
P2O5 (Phosphorus Pentaoxide) = Fosfat pentaoksit
P (Phosphorus) = Fosfor (genellikle kullanılmaz).
Yurdumuzda P2O5 ölçü olarak kullanılmaktadır. Ticari işlemlerde P2O5 yüzdesi baz
kabul edilmiştir. Ancak fosfat kaliteleri BPL şeklinde de ifade edilmektedir. Fosfat kayası
standartları BPL ve P2O5 olarak yanda gösterilmiştir.
21
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.4.2 Fosfatın Dünyadaki Mevcut Durumu
2.4.2.1 Fosfat Rezervleri
Fas dünyanın en büyük fosfat kayası rezervlerine sahip olan ülkesidir. Ürdün tenörü
% 65-70 BPL dir. Fas’ın ardından Çin, Güney Afrika ve Ürdün en büyük rezervlere sahip
ülkelerdir.
Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum
Ülke
Yıllık Maden Üretimi (bin ton)
Rezervler
2008T
2007
(bin ton)
Çin
45.400
50.000
10.000.000
Amerika
29.700
30.900
3.400.000
Fas
27.000
28.000
21.000.000
Rusya
11.000
11.000
1.000.000
Tunus
7.800
7.800
600.000
Brezilya
6.000
6.000
370.000
Ürdün
5.540
5.500
1.700.000
Suriye
3.700
3.700
800.000
İsrail
3.100
3.100
800.000
Güney Afrika
2.560
2.400
2.500.000
Avustralya
2.200
2.300
1.200.000
Mısır
2.200
3.000
760.000
Togo
800
800
60.000
Kanada
700
800
200.000
Senegal
600
600
160.000
Türkiye
-
-
493.100
Diğer Ülkeler
8.110
10.800
1.956.900
Dünya Geneli
156.000
167.000
47.000.000
T: Tahmin Değeri
Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2009
22
DİCLE KALKINMA AJANSI
Bilinen fosfat rezervleri dünya nüfusunun gelecek birçok nesline yetecek durumdadır.
Fosfat rezervlerinin miktarı, fosfat kaya satış fiyatları ve ulaşılan teknolojik düzeyi ile çok
yakından ilgilidir. Düşük tenörlü fosfatların zenginleştirilmesi için uygun teknoloji
geliştirilmesi veya kullanım için yeni alanlar bulunması durumunda hammadde teminine
yönelik bir sorun kalmayacaktır.
2.4.2.2 Tüketim
Dünyada fosfatlı gübre üretiminin gelişmesine paralel olarak, fosfat kayası arzı
devamlı
bir
artış
göstermiştir. Üretilen
fosfat
kayasının
%
85'i
gübre
olarak
değerlendirilmektedir.
ABD, Rusya ve İsrail hariç tüketici ülkeler büyük oranda gelişmekte olan ülkelerin
fosfat kayası kaynaklarına tabidirler.
AB ülkeleri dünya pazarı içerisinde tamamen ithalatçı durumundadırlar. Gelecekte bu
nitelikleri değişmeyecektir. Zira bu ülkelerde ekonomik nitelikte, ihtiyaçlarına cevap verecek
fosfat rezervi bulunmamaktadır. Bununla beraber bazı ülkeler ithal ettikleri fosfatı bir ara
işlemden geçirip tekrar ihraç etmektedirler.
2.4.2.3 Üretim
Dünyada üretilen fosfatın % 75'i denizel sedimanter fosfat yataklarından, % 20'si
magmatik kökenli apatit yataklarından ve % 5'lik bölümü ise guano yataklarından elde
edilmektedir. Üretim çoğu zaman açık işletme, bazen kapalı işletme ile olmaktadır. Gübre
sanayinde kullanılan fosfat kayası genellikle bir zenginleştirme işlemi uygulandıktan ve P2O5
içeriği % 30'un üzerine çıktıktan sonra piyasaya sunulmaktadır.
2.4.2.4 Fosfat Kayasının Zenginleştirilmesi
Fosfat kayasının zenginleştirilmesi ile ilgili teknoloji, her yatak için farklılık
gerektirmekte ise de ispatlanmış niteliği ve temindeki kolaylığı nedeniyle, transfer problem
teşkil etmemektedir. Klasik olarak, cevherlerin laboratuar ve pilot çapta incelenmesi ile
mevcut teknolojilerin adapte edilmemesi halinde, Mısır ve Suriye'de olduğu gibi yıkama ve
kalsinasyon esnasında ve elde edilen nihai ürünün kullanılması bakımından önemli
güçlüklerle karşılaşabilinmektedir.
Fas, Tunus ve Togo fosfatlarını zenginleştirmek için yıkama, klasifikasyon ve şlam
atma yeterli olmaktadır.
23
DİCLE KALKINMA AJANSI
Senegal, Ürdün, Kara Tau (Kazakistan) ve Brezilya'daki denizel tortul kökenli
fosfatların öğütme, şlam atma, yağ asitleri flotasyonu ile zenginleştirildikleri bilinmektedir.
Mısır'daki Ebu Tartur cevheri şlamdan arındırıldıktan sonra kalsine edilmektedir.
Dünya'da az karbonatlı magmatik fosfat cevherlerinin zenginleştirilmesi nispeten
daha kolaydır. Cevher kırılır, öğütülür ve fosfat flotasyona tabi tutularak zenginleştirilir.
Magmatik orijinli olup, yüksek karbonat ihtiva eden cevherlerin konsantrasyonu daha
zor olmakla beraber, bu cevherlerin de flotasyonla zenginleştirilmesi mümkün olmuştur. Bu
konudaki en enteresan ve komplike teknolojik çalışma, Güney Afrika'da yapılmaktadır.
Serpantin, manyetit-apatit karışımı olan cevher piroksenler içinde bulunmaktadır. Magmatik
cevher içinde % 10 P2O5 , % 35 manyetit ve % 35 kalsiyum-magnezyum karbonat
bulunmaktadır. Cevher serbestleşme ebadına öğütüldükten sonra bakır yüzdürülerek, artık,
fosfat flotasyona hazırlanmak için, manyetik seperasyona tabi tutulmaktadır. Bu prosesten %
36 P2O5 tenöründe % 75-80 randımanla konsantre üretilmektedir.
Mağmatik orijinli orta ve yüksek karbonatlı cevherlerin flotasyonla zenginleştirilmesi
Sovyetler Birliği'nde Kola Yarımadası'nda ve Finlandiya'da Siilin Jörvi'de başarıyla
uygulanmaktadır.
2.4.2.5 Maliyetler
Dünya Bankası araştırmalarına göre gelişmekte olan üretici ülkelerden Tunus en
yüksek, Fas ve Togo ise en düşük üretim maliyeti ile fosfat kayası üretmektedirler. Yatak
tenörü düştükçe ve ilave madencilik zenginleştirme ekipmanları ile işletme güçlükleri arttıkça
maliyet de artmaktadır. Kriz dönemlerinde üreticilerin işletme maliyetlerini bile
çıkaramadıkları buna karşılık fiyatların fırladığı dönemlerde ise çok büyük karlar elde ettikleri
bir gerçektir. Fosfat kayası üreticisi gelişmekte olan ülkeler, fiyat hareketlerinden
etkilenmemek için mamul madde yapım ve satımına yönelmiş bulunmaktadırlar.
Gelişmiş ülkelerde maliyetleri asgariye indirmek için, tesisler tam bir dikey
entegrasyon içinde yapılmaktadır. Özellikle fosfat nakliyesinin minimum olması için, her çeşit
yatırım harcaması yapılmaktadır.
Tesislerin yatırım maliyetleri seçtikleri kapasiteye, kuruluş yerine ve işledikleri
malzeme karakteristiğine göre değişmektedir. Alt yapısı gelişmiş bir yöreye nazaran
gelişmemiş bir bölgeye yapılan yatırımın maliyeti % 15-100 daha fazla olmaktadır. Dünyadaki
fosfat yatakları uzun dönemde istenen üretimi sağlayacak seviyede olmakla beraber artan
24
DİCLE KALKINMA AJANSI
dekapaj oranı ve cevher tenörünün düşmesi yeni madencilik ve zenginleştirme tekniklerine
ihtiyaç olduğunu ve maliyetlerin artacağını göstermektedir.
2.4.2.6 Gümrük Vergileri
Dünyada fosfat kayasının ithalatının gümrük tarifesine tabi olmadan yapılması
kararlaştırılmış bulunmaktadır. Bununla beraber özellikle gelişmiş ülkeler, sanayilerini
gelişmekte olan ülkeler aleyhine korumak için ara malı ve nihai mamul için % 18'e varan
gümrük vergisi uygulamaktadırlar.
2.4.2.7 Avrupa Birliği Ülkeleri
Son yıllarda AB’ye üye Batı Avrupa ülkelerinin fosfat kayası ithalatları önemli miktarda
azalmış; bunun yanında işlenmiş fosfat ithalatları da azalmıştır. Batı Avrupa ülkeleri Fas
ürünleri için ana pazar konumundadırlar. Birkaç ülke dışında Fas, Batı Avrupa ülkelerinin
çoğuna fosfat ihracatı yapılmamaktadır. Bunun yanında tümü ithalat yapmakta olup, dünya
ithalatının yaklaşık % 37'sini gerçekleştirmektedirler.
Avrupa Birliği, fosfat bakımından tamamen dışa bağımlı olmanın gelecekte ortaya
çıkarabileceği sorunları azaltmak amacı ile üye ülkelerdeki düşük kaliteli fosfat yataklarını
geliştirmek için hazırlanan projelere mali destek sağlamaktadır.
2.4.2.8 Çevre Sorunları
Fosfat kayasının değerlendirilmesi ve fosforik asit yapımı sonrası fosfojips artık
meydana çıkmakta olup; bu da önemli çevre sorunları yaratmaktadır. Bu nedenle son yıllarda
Batı Avrupa'nın fosfat kayası talebi önemli miktarda azalmıştır. Batı Avrupa'daki fosforik asit
kapasitesi de azalmaya devam etmektedir. Çünkü fosfojips artık ürünle ilgili önemli çevresel
baskı mevcuttur. Bunun sonucu bazı fabrikalar kapanmaktadır. Bu nedenle Batı Avrupa'daki
gelişmiş ülkeler giderek ham cevher olan fosfat kayası yerine mamul gübre veya fosforik asit
kullanma yoluna gitmektedirler.
Ayrıca sedimanter fosfatlarda bulunan kadmiyum da yüksek oranlarda olduğu zaman
çevre sorunu yaratmaktadır. Bu nedenle özellikle Batı Avrupa'da magmatik fosfatlar tercih
edilmektedir.
Dünya Sağlık Teşkilatının koyduğu limit 1 kg. toprakta azami 0.5 mg.Cd
(Kadmiyum)’dur. 1 kg. fosfatta Cd miktarı Rusya, G.Afrika ve A.B.D fosfatlarında 1-6 kg; Fas,
25
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tunus, İsrail fosfatlarında 30-35 mg; Togo ve Senegal fosfatlarında ise 85-90 mg.dır. Bazı
Avrupa ülkeleri yüksek Cd ihtiva eden fosfatların ithal ve kullanımını sınırlandırmışlardır.
2.4.2.9 Fiyatlar ve Ticarette Etkin Ülkeler ile Uluslar Arası Kuruluşlar
Ticarette etkin uluslararası kuruluşların başında A.B.D.'de fosfat üreticilerin
oluşturdukları PHOSROCK ile Fas'taki OCP (Office Cherifien des Phosphates) kuruluşları
sayılabilmektedir. Fiyatlarını bu kuruluşlar vasıtasıyla oluşturmaktadırlar. OCP devlet
tekelindedir. Diğer üretici ülkelerde fiyatları devlet tayin etmektedir.
Tablo: Fosfat ve Gübre İthalat Fiyatları (TSP ve DAP gübre çeşitleridir.)
Madencilik sektörü kapsamında ithalatı yapılan en önemli ürünler arasında yer alan
fosfat tümüyle gübre üretimi amacıyla ve ağırlıklı olarak Fas ve Ürdün’den ithal edilmektedir.
İthalat miktarı yıldan yıla önemli dalgalanmalar göstermekle birlikte, normal koşullarda yıllık
fosfat ithalat miktarı 600 bin ton seviyelerindedir. Fosfat fiyatları uzun bir süre 40 dolar/ton
düzeylerinde istikrarlı bir seyir takip etmiş olduğu halde, diğer hammaddelerde olduğu gibi
2004, 2005 yıllarında sıçrama yapmıştır. 2005 yılında fosfat ithalat fiyatı ortalama 59,2
dolar/ton olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılı başından itibaren ise normal olmayan bir sıçrama
göstermiş 2008 yıl sonuna doğru 450 dolar/ton değerini zorlamıştır. Ardından keskin bir iniş
ile 2009 yıl sonu düzgün bir seyir yakalamıştır.
26
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: 2000-2009 Döneminde Dünyada Fosfat İthalat Fiyatı*
*Kaynak: World Bank Commodity Price
2010 Nisan dönemde 120 ile 130 dolar/ton arası değişen fiyat fosfat kayası için ithalat
fiyatı olmuştur.
Tablo: Piyasa Fiyatları (02.04.2010 itibariyle)*
Fosfat Türü
Fiyat Aralığı
Değer İfadesi
DAP - (FOB** Kuzey Afrika Ambalajsız)
470-480
Dolar/Ton
TSP - (FOB** Kuzey Afrika Ambalajsız)
360-390
Dolar/Ton
Fosfat Kayası (FOB** Fas 70-72% BPL Ambalajsız)
120-130
Dolar/Ton
**FOB (Free on board) : Limanda Bordo'ya teslim fiyatı
*Kaynak: ICIS Pricing
2.4.3 Fosfatın Türkiye’de Mevcut Durumu
Ülkemizde fosfat kayası tüketimi tümüyle gübre üretimine yöneliktir ve ithal
kaynaklıdır. Yurt içi talebin karşılanmasında, ithalata bağımlılığın yüksek düzeyde olduğu
ürünler içinde olan fosfat maden aramaları açısından özel öneme sahiptir. Bu konumdaki
diğer önemli ürünler içerisinde petrol, doğal gaz, kömür ve demir cevheri bulunmaktadır.
27
DİCLE KALKINMA AJANSI
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı 2008
yılı faaliyet raporuna göre Türkiye’ye başta Tunus, Fas, Ürdün ve İsrail’den her yıl 40 milyon
dolarlık fosfat hammaddesi ithalatı söz konusudur. Gübre tüketimimizin 1/3’ü fosforlu
gübrelere aittir ve bu nedenle üretimde hammadde olarak fosfatın önemi çok açıktır. Türkiye
yılda 2 milyon ton % 30 P2O5 (66-68 BPL)’e eşdeğer kullandığı fosfat kayasını, doğrudan
fosforik asit, yapay gübre veya fosfat kayası olarak ithal etmektedir. Bu dışalımın karşılığı
Türkiye Limanları CIF teslimi değeri olarak yılda 100 milyon doları bulmaktadır. Batılı ülkeler
düzeyine yaklaşıldığında ise yıllık gübre tüketimi 8 milyon tona, fosfat kayası gereksinimi ise 3
milyon tona çıkacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde fosfat arama projelerine ağırlık
verilmelidir.
Tablo: Türkiye’nin Fosfat İthal Ettiği Ülkeler ve Dünya Geneli ile Karşılaştırılması
Ülke
Fas*
Yıllık Maden Üretimi
Rezervler
(bin ton)
(bin ton)
Açıklamalar
27.000
21.000.000
% 33 P2O5
Ürdün*
5.540
1.700.000
% 33 P2O5
Tunus*
7.800
600.000
% 29 P2O5
İsrail*
3.100
800.000
% 33 P2O5
-
493.100
% 30 P2O5
Kasrık (1)
-
70.500
-
Taşıt (2)
-
259.060
-
Akras (3)
-
3.000
-
Mazıdağı (1+2+3)
-
333.100
-
156.000
47.000.000
-
Türkiye
Dünya Geneli*
*Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2009’a ait 2007 yılı verileri
28
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.4.3.1 Fosfatın Türkiye’de Kullanım Alanları
Türkiye'de üretilen ve ithal edilen fosfatın tamamına yakın bölümü gübre sanayinde
tüketilmektedir. Fosfat'ın yerine ikame olacak herhangi bir madde bulunamadığından,
özellikle sulanabilir tarım arazimizin artmasına paralel olarak fosfat tüketiminin önümüzdeki
yıllarda da artacağı kesin olarak söylenebilir. Deterjan, ilaç ve kimya sanayilerinde de çok az
miktarda fosfat kullanılmaktadır. Türkiye'de fosfat kayası ithalatının tamamına yakın kısmı
yurtiçi gübre sektörü tarafından tüketilmektedir.
Türkiye’de toplam gübre üretiminin ana girdisi bir madencilik ürünü olan fosfat
kayasıdır. Ancak, yerli fosfat üretim maliyetlerinin ithal maliyetlerinin oldukça üzerinde
olması nedeniyle yurtiçi madenciliğin gübre sanayiine katkısı sınırlı düzeyde kalmaktadır.
Buna karşılık, yerli üretimin rekabet gücünün artırılması için uygun tedbirlerin alınması
durumunda,
söz
konusu
katkının
önemli
düzeylere
yükseltilebilmesi
mümkün
görünmektedir.
2.4.4 TRC3 Bölgesi’nde Fosfat
TRC3 Bölgesi’nde Mazıdağı’nda zengin fosfat yatakları bulunmaktadır. Bu alanda
fosfat yataklarında 70.500.000 ton işletilebilir fosfat rezervi vardır. Bu yataklardan 1978-93
yılları arasında 2.296.000 ton cevher üretimi yapılmıştır. Yüksek maliyet nedeni ile 1993 yılı
sonunda üretime ara verilmiştir. Çıkarılan fosfat ham halde % 6,06 - 24,6 P2O5 tenörlüdür.
Tablo: Mardin-Mazıdağı Fosfat Yatakları*
Yatağın Yeri ve Adı
Rezerv (Ton)
Tenör (% P2O5)
2.500.000 - 3.000.000 (P)
5-12 P2O5
70.500.000 (1)
13-25 P2O5
259.600.000 (1+2+3)
8-15 P2O5
Derik-Ballı-Şemikan
31.250 (1)
10-15 P2O5
Derik-Ballı-Şemikan
175.000 (2+3)
10-15 P2O5
Derik-Ballı – Kasrık
31.250 (1)
10-15 P2O5
Derik-Ballı – Kasrık
175.000 (2)
10-15 P2O5
Akras Fosfat Seviyesi
Mazıdağı-Kasrık+Şemikan
Mazıdağı-Taşıt
(1) Görünür rezerv, (2) Muhtemel rezerv, (3) Mümkün rezerv, (4) Potansiyel rezerv
*Kaynak: Türkiye'nin bilinen maden ve mineral kaynakları MTA Yay. No. 185, 1989 Ank.
29
DİCLE KALKINMA AJANSI
Mardin-Mazıdağı fosfat yatakları, Kasrık köyünden başlayarak Kuzey batıya doğru
Lüküs köyü yöresine kadar dörtlü serilerle ardalanmalı; Kasrık köyünde ve daha doğuya
doğru ise kalker ve kalkerli marnlara dönüşerek devam etmektedir. Mardin-Mazıdağı
bölgesinde, 1961 yılından itibaren yapılan çalışmalar sonucunda, yaklaşık 200 km 2’lik bir alan
tabandan tavana doğru Taşıt, Kasrık, Semikan ve Akras fosfat seviyeleri olarak
sıralanmaktadır.
Taşıt Fosfatları
Görünür+Muhtemel+Mümkün rezervi 259,6 milyon ton ve % 8-15 P2O5 tenörlü; 1-3 m
kalınlığında olan bu yatak marn ve kireçtaşları ile ardalanmalı olarak oluşmaktadır. Yapılan ön
zenginleştirme çalışmaları ile P2O5 tenörü ve kurtarma randımanı açısından yeterli bir
konsantre üretilebileceği görülmüştür.
Kasrık ve Şemikan Fosfatları
Yaklaşık 62 km2'lik bir alana yayılmış olup esas ekonomik rezervleri bu seviyeler
oluşturmaktadır. İşletilebilir rezerv hesaplarında yatağın değişik özellikleri ve maden
işletmeciliği kriterleri dikkate alınmıştır. Buna göre minimum ekonomik cevher kalınlığı 0,70
m. ve minimum ekonomik tenör % 15 P2O5 alınmıştır. 0,70 m kalınlık ve % 15 P2O5 rezerv;
0.70 m ve % 15 P2O5 değerlerinin altında fosfat içeren rezervler potansiyel rezerv olarak
gruplandırılmıştır. Bu kriterler dahilinde Şemikan ve Kasrık fosfat seviyelerinde işletme
başlangıcında toplam 75.5 milyon ton işletilebilir fosfat rezervi hesaplanmıştır.
Aralık 1993 itibariyle işletilebilir rezerv; Şemikan fosfat seviyesi için 51.924.000 ton,
Kasrık fosfat seviyesi için ise 16.280.000 ton'dur.
Akras Fosfatları
Bu yatak glaukonili fosfat türünde olup % 5-12 P2O5 içermektedir. Demir ve
alüminyum oksitleri bakımından oldukça zengindir. Glaukonili fosfat potansiyeli 2,5-3 milyon
ton civarındadır. Glaukonili fosfatlarda zenginleştirme çalışmaları uygun olmamıştır. Ancak
asidik özellikleri topraklarda öğütülüp doğrudan gübre olarak kullanılabilme özelliğine
sahiptirler. Kapalı işletme gerektirmektedir.
30
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.4.4.1 TRC3 Bölgesinde Fosfat Madenciliği
Bir tarım ülkesi olma niteliğini koruyan ülkemizin fosfat kayasına ilgisi 1960'lı yıllarda
başlamıştır. AID'nin finanse ettiği ve Türkiye Ticaret ve Sanayii Odaları Birliği'ne bağlı olarak
1961 yılında kurulan Maden Yardım Komisyonu 1962 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin
Mardin-Mazıdağı yöresinde ilk fosfatlı seviyeleri tespit etmiştir. MTA, 1968 yılında Maden
Yardım Komisyonu’nun ruhsatlı sahalarında, özellikle Batı Kasrık Bölgesi’nde tekrar yoğun
arama çalışmalarına başlamıştır.
MTA, 1974 yılına kadar aramalara devam ederek, bölgede gerek kalite gerek miktar
olarak önemli ölçüde fosfat rezervini saptamış, yörede % 19-21 P2O5 tenörlü, toplam 75,5
milyon ton fosfat potansiyelinin varlığı ortaya çıkartılmıştır.
1974 ve 1975 yıllarını kapsayan DPT İcra Tedbirleri’nde “Yurt içi fosfat kayası
ihtiyacının yerli kaynaklarla karşılanması” görevi MTA’dan alınarak Etibank’a verilmiştir.
Mazıdağı Mardin Bölgesinde bulunan bütün fosfat yataklarının ruhsatları da Etibank’a
devredilmiştir.
1974 yılında kurulan, 1988 yılında işletmeye açılan, 125 milyon dolarlık yatırım
yapılmasına karşın, bölgede yaşanan terör olayları ve 5 Nisan 1994 Kararlarının alındığı
ekonomik krizle birlikte, “zarar ettiği” gerekçesiyle, 1994 yılında kapatılan ve atıl duruma
getirilen Mazıdağı Fosfat İşletmeleri halen üretime geçeceği günü beklemeye devam
etmektedir.
1970-80’li yıllarda ülke madenciliğinin gündemindeki en önemli projelerden birisi olan
Mazıdağı Fosfat Tesisi, bölgede üretilen fosfat konsantresini değerlendirecek bir gübre
tesisinin bulunmaması ve ürünün diğer bölgelerdeki gübre tesislerine taşıma maliyetinin ise
yüksek olması nedenleriyle başarılı olamamıştır. Tesis uzun yıllardır atıl durumda
beklemektedir. Ancak geçen zaman içinde, gübre üretimi açısından en önemli diğer
hammaddeler olan doğal gazın bölgeye getirilmesi ve sülfürik asidin ise bölgede üretimi
konusunda yeni imkanlar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, son gelişmeler de dikkate alınarak,
Mazıdağı Fosfat Tesisi ile entegre olarak üretim yapacak bir gübre tesisinin bölgede
kurulması projesinin yeniden gündeme alınması gerekmektedir.
2007 yılı ortalarında açılan Mazı Dağı fosfat yataklarının özelleştirilmesi kapsamında
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Daire Başkanlığı tarafından yürütülen ihale, ihaleye katılan
iki şirketten biri olan Toros Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin teklifinin kabul edilmesiyle
sonuçlanmıştır. Fakat ihale, Rekabet Kurulu tarafından yürütülen çalışma ve hazırlanan rapor
31
DİCLE KALKINMA AJANSI
sonucu 2008 yılı Ağustos ayında iptal edilmiştir. Yüksek hisse payı ile TEKFEN Holding’e bağlı
şirket, Türkiye genelinde oluşturmuş olduğu pazarlama ağı ile sektörde öncü bir kuruluş
olarak dikkat çekmektedir. Bu özelliği Rekabet Kurulunca değerlendirilmiş pazarın tekelleşme
olasılığı raporda belirtilmiştir. Şirket bundan sonraki ilgili özelleştirme ihalesinde pazardaki
hakimiyetini makul seviyelere indirdiği zaman başarılı olabileceği gözükmektedir.
T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Daire Başkanlığı’nın sitesinde yer alan konu ile
ilgili açıklama şöyledir:
“Tesis’in özelleştirilmesine ilişkin 24/7/2006-05/9/2006 tarihleri arasında ihale ilanına
çıkılmış ve son teklif verme tarihi olan 05.9.2006 itibariyle Tesis’e yalnızca bir firma teklif
vermiş, İhale ilgili mevzuat gereğince iptal edilmiş ve teklif sahibinin teklif zarfı
açılmaksızın iade edilmiştir.
Tesis’in özelleştirilmesi için 2006 yılında yapılan ihalede uygulanan ihale usulü ile
sonuç alınamaması nedeniyle ÖYK’nın 28/02/2007 tarih ve 2007/14 sayılı Kararı ile “Belirli
İstekliler Arasında İhale Usulü” ile “satış” ve “işletme hakkının verilmesi” yöntemlerinin
birlikte uygulanması suretiyle 23 Temmuz 2007 tarihinde ikinci kez ihale ilanına çıkılmıştır.
Son Teklif verme tarihi 08 Kasım 2007 itibariyle 2 adet teklif alınmış İhale Şartları Belgesi
çerçevesinde ihaleye teklif veren Toros Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Toros) ile ihale
sonuçlandırılmıştır. İhale sonuçları karara bağlanmak üzere ÖYK’ya sunulmuş ancak
ÖYK’nın 28/08/2008 tarih ve 2008/54 sayılı karar ı ile ihalenin iptaline karar verilmiştir.
İdaremizce gerçekleştirilen her iki ihalede de bir sonuç alınamaması nedeniyle
değerlendirmeler sürdürülmektedir.”
Mazıdağı fosfat tesislerinin çalışması halinde üreteceği fosfat konsantresinin
ekonomik olarak pazarlanabileceği tek gübre fabrikası Toros Gübre olması ihtimali yüksektir.
MTA ve diğer madencilikle ilgili kuruluşlardan edinilen bilgiye göre ise özel sektörün maden
yataklarını işletmesi bazı önemli olumsuzluklar getirmektedir. Bunlardan en önemlisi çoğu
şirketin yataktan yüksek tenörlü (kaliteli) madeni işletmesi, tenör düştükçe cevheri
32
DİCLE KALKINMA AJANSI
zenginleştirme yollu teknolojilere yatırım yapmaktansa işletimi durdurarak maden yatağını
kaderine teslim etmesidir.
19 Şubat 2010 tarihinde Ajans’ın Mazıdağı Fosfat İşletmelerine yaptığı ziyarette
görülmüştür ki, sadece tesiste bekleyen üretim artıklarının bile satılmasıyla 6-7 milyon TL’lik
bir gelir elde edilmesi mümkündür. Bu gelir tesisin özelleştirilmeden önce koşullarının
iyileştirilmesi ya da yatırımcıyı yönlendirecek kapsamlı bir fizibilite çalışması yapılması için ek
bir kamu kaynağı sağlayabilir.
2.4.4.2 Mazı Dağı Fosfat Üretimi ve Maliyeti
Tesislerde
üretilen
konsantrenin
pazarlanamaması
ve
kalsinasyon
ile
zenginleştirilmesi gereken artıkların büyük stoklar oluşturması nedeniyle 1993 yılından beri
üretim durdurulmuştur. O dönemde tek yararlanıcı şirket olan Toros Gübre’nin nakliye
maliyetlerini çok bulması ve ithalat yapan şirketlere uygulanan teşvik furyasından
yararlanmak istemesiyle ürünü pazarlayamama sorunu ortaya çıkmıştır. Toros bu ürünü şu
an faaliyette olmayan İskenderun ve Mersin’deki fosforik asit tesislerine nakletmekteydi.
Mazıdağı Fosfat sahasında üretilen yıllara göre ton cinsinden fosfat miktarı ve fosfat
kayasının ton başına eski para birimine göre cari fiyatlarla birim sınai maliyeti aşağıda
verilmiştir.
Ana Mal
1988
1989
1990
1991
1992
Üretim (TON)
74.230
84.810
86.788
3.630
64.803
Maliyet (Ton Başına TL)
104.033
161.333
263.615
-
598.543
7.722
13.683
22.879
-
38.787
Dönem Maliyeti (Milyon TL)
2.4.4.3 Kullanılan Teknoloji
1993 öncesi tesiste açık işletme şeklinde üretim yapılmaktaydı. Fosfat seviyesinin
üzerindeki dekapaj alındıktan sonra fosfat seviyesi alınmakta ve alınan fosfatlar büyük iş
kamyonları ile fosfat konsantre tesisine gönderilmekteydi. Fosfat konsantre tesislerinde
yaklaşık 1.700.000 ton fosfat cevheri iki kademede kırma ve eleme işlerine tabi tutulduktan
sonra 1. Hatta yıkama-aşındırma, 0.4+0.22 mm boyutunda tasnif, filtrasyon, kurutma ve
stoklama; 2. Hatta kalsinasyon işlemlerine tabi tutulmaktaydı. Madenden gelen tüvenan
cevher primer kırıcı bunkerine verilmekte, primer kırıcıda önce -10 mm ye kırılarak 1.000
tonluk açık stokta toplanmaktaydı. Stok altındaki tünelden döner ekstraktörler ile bant
33
DİCLE KALKINMA AJANSI
konveyöre alınan kırılmış cevher, segonder kırma ünitesinde önce 40 mm ye elenerek ve
elek üstü şoklu kırıcıda kırılarak 10 mm açıklıklı eleklerde elenirdi.
15.000 tonluk stoklamadan sonra fosfat bant konveyörlerle taşınarak önce
trommellerde yıkanıp, dağıtılır. Trommel çıkışında önce 1 mm ve sonra 0.4 mm yüksek
frekanslı eleklerde elenecek olan dağıtılmış fosfat ürünü bilahare alternatifli olarak 40 veya
20 mikron altı boyutlarındaki şlamından hidrosiklonlar vasıtasıyla arındırılır. Şlam malzeme
gravite ile yoğunlaştırıcıda çöktürülür.
Ancak koyu şlamın, ortalama 19-21 % P2O5 tenörlü ve 160-180 bin ton/yıl
miktarındaki şlam malzemenin açık havuzlama ile kurutulması ve özellikle Karadeniz'de asidik
karekterli topraklarda suni gübre yerine direkt toprağa verilerek kullanılması mümkündür.
Fosfat konsantresi % 19-20 nemli olarak direkt veya açık sahada bulunan 6.000 tonluk
stoklamadan sonra bant konveyörlerle kurutucuya taşınır. % 2-3 nemli olarak elde edilecek
olan kurutulmuş fosfat konsantresi, bant konveyörlerle 50.000 ton kapasiteli kuru stok
binasına aktarılarak ve yükleme bunkeri altından alınarak gübre fabrikalarına sevk edilebilir.
2.4.4.4 Ürün Kalitesi
Etibank Mazıdağı Fosfat Konsantre Tesisinde zenginleştirilen fosfat konsantresinin
karşılaştırmalı kimyasal karakteristikleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. % 19 P2O5 tenörlü ham
cevher zenginleştirme sonucu % 30.5 P2O5 tenörüne ulaşmaktadır. Bu değer de Dünya’da
başlıca fosfat ihracatçısı konumunda olan ülkelerin ihraç ettiği fosfat değerleriyle rekabet
edebilecek ölçüdedir.
34
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Konsantre Fosfatın Kimyasal Karakteristiği
Ticari Fosfat Kayası
Mazıdağı Konsantre Fosfatı
Minimum-Maksimum %
%
P2O5
29 – 38
30,50
CaO
46 – 54
51,27
SiO2
0,2 - 8,7
3,55
Al2O3
0,4 - 3,4
0,29
MgO
0,1 - 0,8
0,27
Na2O
0,1 - 0,8
0,53
CO2
0,2 - 7,5
6,00
F
2,2 - 4,0
2,05
Cl
0,0 - 0,5
0,01
SO3
0,0 - 2,9
1,15
CaO / P2O5
1,35 - 1,70
1,70
Bileşimi
Kaynak: Phosphorus and Potassium Number 120 July-August 1982
2.4.4.5 Yatırım Değerlendirilmesi
2001 – 2005 yıllarını kapsayan 8. Kalkınma Planı’nın Madencilik Özel İhtisas Komisyonu
Raporu’nda Mazıdağı fosfat yatakları ile ilgili yer alan bazı önemli çıkarımlar aşağıdadır.
 Mazıdağı Büyük Projesi ile üretilen fosfat konsantresinin kalite ve fiyat yönünden
dışarıdan temin edilen konsantre ile rekabet edebilecek durumda olup olmadığının
etüt edilmesi gerekmektedir.
 Mazıdağı bölgesinde üretilmekte olan fosfat hammaddesinin uzak mesafelere
taşınarak ekonomikliğinin azaltılması yerine GAP projesine dayalı olarak fosforik asit
ve gübre tesislerinin aynı bölgede kurulması ülke ekonomisi açısından yararlı
olacaktır. Ülkemizin en önemli fosfat havzası olan Mazıdağı fosfat yataklarından en
yüksek verimin alınması için tesis açısından entegrasyona gidilmesi (Mazıdağı'nda
gübre tesisi kurulması) gerekli görülmektedir.
35
DİCLE KALKINMA AJANSI
 Mevcut gübre fabrikalarının GAP bölgesine çok uzakta kurulmuş olmaları ve ülke
ihtiyacına ancak cevap verebilecek durumda olmaları nedeniyle, Mazıdağı fosfat
yataklarında tesis açısından entegrasyon, daha da önem kazanmaktadır.
 İşletme sürecinin önemli bir etabı olan kalsinasyon aşamasında kullanılacak olan
doğal gaz için Nusaybin Çamurlu sahasının yanında komşu ülkelerden gelecek
doğalgaz hatlarından da yararlanabilme fırsatı değerlendirilmelidir.
Yapılan araştırmalarda 8. Kalkınma planında yapılan bu önerilerle ilgili herhangi bir
gelişme kat edilmediği ortaya çıkmıştır. GAP gibi kapsamlı ve büyük kamu yatırımlarını içeren
bir bölgesel kalkınma projesinde bölge tarımı geliştirilmesine rağmen bölgede tarıma girdi
sağlayabilecek gübre fabrikalarının kurulmamış olması ve bölge fosfatının bu kapsamda
değerlendirilemiyor olması önemli bir kayıptır.
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün 2007 yılında hazırladığı “Mazıdağı Fosfat
Tesislerinin Yeniden Ekonomiye Kazandırılması Alternatifleri” raporu ve Ajansımızın
araştırmalarına göre fosfat tesislerinin değerlendirilmesi için olası yatırımlar aşağıda
sıralanmıştır.
1. Karadeniz Tarımı Yatırımı (Doğrudan Kullanım)
Kurulu bulunan tesisin bir bölümü rehabilite edilip ilave küçük yatırımlarla Doğu
Karadeniz Bölgesi’nde asidik topraklarda doğrudan kullanım imkanı bulunmaktadır. Bu
seçenek kısa dönemde uygulanabilecek en akılcı yatırım olup diğer yatırımlar için bir
başlangıç olabilecektir.
Tarım Bakanlığı ve Toprak Gübre Araştırma Enstitüsü bu konudaki çalışmalarını 2006 yılı
sonunda tüm Bölge Müdürlüklerinin katıldığı bir toplantıda güncellemiştir.
Çalışma sonuçlarına göre, Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunan asidik topraklarda,
Mazıdağı kaya fosfatının (0,2-0,3 mm. boyutlarına öğütülmüş) gübre yerine doğrudan
kullanılması halinde verim artışı sağladığı ayrıca, kalıcı etkisi nedeniyle 3 yıl gübre kullanımına
gerek olmayacağı ve toprakların asidik olması nedeniyle, topraklara kireç karıştırılması
uygulamalarının da azalacağı görülmektedir. Hazırlanan raporlardan da görüleceği gibi, iller
bazında bitki desenlerine göre yapılan hesaplamalarda ilk etap için yaklaşık 150.000 ton/yıl
öğütülmüş kaya fosfat bu uygulamada kullanılabilecektir.
Mazıdağı’nda kurulu bulunan tesisin bu amaçla kullanılması halinde aşağıdaki ekonomik
analiz yapılmıştır. Ancak özellikle;
36
DİCLE KALKINMA AJANSI
- Mazıdağı’nda önceki madencilik çalışmaları ile üretime hazır hale getirilen, dekapajı
yapılmış 3 milyon ton rezervin öncelikle değerlendirilmesi (Bu uygulama güncel fiyatlarla
yaklaşık 7 milyon ABD doları avantaj sağlamaktadır.),
- Yıllık 150.000 ton öğütülmüş kaya fosfat üretimi, bu üretimin gübre kullanım ayları
olan Nisan, Ekim aylarından 2 ay önce, 2 partide kullanılacağı,
- Sahada seçimli madencilik yapılarak, verimin ve tenörün yükseltilmesi, primer
kırıcının devreden çıkarılması, sekonder kırmanın kullanılması, öğütücü ve torbalama ünitesi
kurulması ve kapalı stok alanının kullanılması, yıkama ve kurutmanın devreden çıkarılması,
- Çalışmada öğütülmüş, torbalanmış kaya fosfatın Mazıdağı’nda üretilmesi alternatifi
yanında kırılmış fosfatın, Samsun’da öğütülüp torbalanması alternatifi de incelenmesi dikkate
alınmıştır.
Bu çalışma sonuçlarına göre, kurulu bulunan tesisin bir bölümünün rehabilite
edilerek, ilave yatırımlarla, öğütülmüş kaya fosfatın torbalanıp Samsun’a farklı alternatiflerle
nakli veya Mazıdağı’nda kırılmış fosfatın, Samsun’da öğütülüp torbalanması alternatifleri
incelendiğinde, en ekonomik alternatifin Mazıdağı’nda öğütülüp torbalanan ürünün
Diyarbakır’a kamyonla, Diyarbakır’dan Samsun’a trenle nakledilmesi olduğu görülmektedir.
Kırılmış veya torbalı ürün naklinin yaklaşık aynı olması (DDY, Deniz yolu vd.) Samsun’da
öğütme torbalama alternatifinde de aynı maliyeti çıkarmaktadır.
Samsun Gübre ile (TSP) Mazıdağı Öğütülmüş Kaya Fosfat karşılaştırılması aşağıdadır.
- Öğütülmüş-Torbalı Mazıdağı Kaya Fosfat Maliyeti : 53,12 $/ton
- Samsun (TSP) Gübre Fiyatı
: 340 $/ton
- Tarla Uygulamalarında 1 ton TSP karşılığı Atılması
Gereken Öğütülmüş Kaya Fosfat
: 4 ton
(Bu projede seçimli madencilikle % 20-25 P205 tenörlü kaya fosfat üretilecek olması
dikkate alınmıştır.)
- 1 Ton TSP Karşılığı Mazıdağı Öğütülmüş Kaya
: 4 x 53,12 = 212,48 $/ton
Fosfat Bedeli
Bu karşılaştırmadan da görüleceği gibi, kaya fosfat uygulaması daha ekonomik
görülmektedir. Bu hesaplamalarda kaya fosfatın 3 yıl kalıcı etkisi dikkate alınmamıştır. 3 yıl
gübre kullanımının ortadan kalkması ürünü çok daha ekonomik hale getirecektir.
(2007 yılı verileri kullanılmıştır. Güncel fiyatlar alınırsa aradaki fiyat farkı Samsun TSP
gübrenin aleyhine daha da açılacağı gözükmektedir.)
37
DİCLE KALKINMA AJANSI
2. Kalsinasyon Ünitesi, Fosforik Asit Üretimi ve Gübre Fabrikası (GAP Yatırımı)
Mazıdağı Fosfat Tesisleri teknolojik olarak 2 hat halinde projelendirilmiş, ancak o
dönemde AZOT SANAYİ’NİN (TÜGSAŞ) Mazıdağı’nda Gübre Fabrikası yatırımdan başlamışken
vazgeçmesi nedeniyle sadece bir hattı inşa edilmiştir. İnşa edilmeyen 250.000 ton/yıl
konsantre kapasiteli II. hat tesisin tamamlayıcısı, verim ve maliyetleri etkileyen en önemli
unsurudur. Kalsinasyon ünitesini içeren bu hattın bütün temel mühendislik çalışmaları ve
projeleri hazırdır. Kalsinasyon ünitesinin yakıt alternatifleri fizibilitesi verilmektedir. Bu
fizibiliteye göre, tesisin konsantre kapasitesini 500.000 ton/yıldan, 750.000 ton/yıl çıkaracak
bu yatırımın tutarı 13.500.000 $’dır. Bu durumda daha önceden Ş-I hattının çalıştırılması
sonucu Ş-II hattına beslenmek üzere stoklanan 1,5 milyon ton ara ürün de
değerlendirilecektir. Kalsinasyon aşamasında kullanılacak olan doğal gaz için Nusaybin
Çamurlu
sahasının
yanında
komşu
ülkelerden
gelecek doğalgaz hatlarından
da
yararlanabilme fırsatı değerlendirilmelidir.
500.000 ton/yıl kapasiteli fosfat tesisinden 150.000 ton/yıl fosforik asit üretilebilir.
40-45 milyon dolarlık bir yatırım ile fosforik asit üretimi yapan bir entegre tesis kurulabilir.
Kalsinasyon ünitesi kurulursa fosforik asit üretimi de 200.000 ton/yıl’a çıkabilecektir.
Fosforik asit üretimi için fosfat konsantresi ile sülfürik asidin tepkimeye girmesi
gerekmektedir. Sülfürik asit ihtiyacı Siirt Madenköy Bakır İşletmelerindeki yan ürün olarak
elde edilebilecek piritlerden sağlanabileceği gibi İskenderun limanından da ithal edilebilir. Bu
yatırım sonuçta elde edilecek fosforik aside değer gözükmektedir. Fosforik asit fiyatlarının
1.000 doların altına düşmediği günümüzde 310 dolara satış yapan fosforik asit üretilebilir.
Sülfürik asit için Siirt ili işletmeleri teşvik edilebilir. Fakat sülfürik asit fabrikasının maliyeti
çok yüksektir. (80-120 milyon dolar)
38
DİCLE KALKINMA AJANSI
MAZIDAĞI FOSFORİK ASİT YATIRIMININ MALİYET ANALİZİ
FOSFORİK ASİT MALİYETİ
TÜKETİM FİİLİ DEĞERLERİ
FOSFORİK ASİT MALİYETİ (Dihidrat Prosesi)
Kapasite: 150.000 Yatırım Tutarı (Tahmini): 45 Milyon $
GİRDİLER
BİRİM
TÜKETİM
BAGFAŞ
TOROS
SAMSU-II
GİRDİLER
Birim
Birim Fiyat
Toplam Tutar $
Tüketim
Fosfat Konsantresi % 30 P2O5
ton/ton
3.45
3.236
3.690
3.543
Fosfat Konsantresi
3,5 ton/ton
25 $/ton
87,5
Sülfürik Asit
ton/ton
2,80
3.037
3.160
2.913
Sülfürik Asit
3,0 ton/ton
60 $/ton*
180,0
Buhar
ton/ton
2,00
-
1.550
0.370
Buhar
1,0 ton/ton
4 $/ton
4,0
Elektrik
kw/ton
140,00
178,00
221,00
113,51
Elektrik
180 kw/ton
0,045$/ton
8,1
Su (soğutma)
m /ton
Su
36 m /ton
Su (proses)
m /ton
3
280,00
3
8,00
KAYNAK: SEMA, COPPEE, DORR OLIVER, HEURTEY,
KREBS
Kapasite:
165.000 ton/yıl
3
İşçilik (50+3*)
400.000 $/yıl
2,9
2,7
20,0
5,0
Kapasite
Kapasite
Bakım-Onarım-
150.000
71.000
108.800
Yedek Parça
ton/yıl
ton/yıl
ton/yıl
DPT Ö.İ.K. (8-9. Beş Yıllık)
3
Amortisman (15 yıl)
Kapasite
Yatırım Tutarı: 30 Milyon ABD $ (iç),
0,08 $/m
Sınai Maliyet
$/ton
310,2
15 Milyon ABD $ (dış)
* mühendis
* CIF İskenderun 40 $/ton
* Bandırma-Mazıdağı 30+30= 60 $/ton
*Mazıdağı’nda Siirt-Madenköy pritinden H2SO4
üretimi alternatifi de ayrıca değerlendirilmelidir.
Kaynak: Mazıdağı Fosfat Tesislerinin Yeniden Ekonomiye Kazandırılması Alternatifleri – Eti Maden İşletmeleri (2007)
39
DİCLE KALKINMA AJANSI
Eğer ki gübre fabrikasının kurulması düşüncesi gerçekleştirilmek istenirse, daha detay
analiz yapılması gerekliliği ile birlikte iki yöntem bulunmaktadır. Üretilen fosforik asit ile
amonyağın birleşmesi ile DAP (Diamonyumfosfat) türü gübre oluşabileceği gibi fosforik asit
üretimine gerek kalmaksızın Mardin Çamurlu doğalgaz sahasından boru hattı çekilmesi ile
Nitrofosfat veya NP tipi gübre üretimi gerçekleştirebilme imkânı sağlanabilecektir. TPAO ve
BOTAŞ’dan alınan bilgiye göre, Mardin’deki Çamurlu ve Yolaçan sahalarından kilometresi
10.000 TL’ye mal olacak boru hattı ile kaynak sağlama olasılığı bulunmakta, eğer ki ihtiyaç
yüksek miktarlarda olacak olursa BOTAŞ’ın yakın zamanda tamamlanacak olan DiyarbakırSiirt hattından hat çekimi ile de alternatifi olduğu vurgulanmaktadır. Fakat NP türü gübre
üretimi için 300 milyon m3 doğal gaza gereksinim vardır. GAP bölgesinde DAP ve Nitrofosfat
türü gübre kullanılmaktadır.
Tesis bu şekilde tam anlamıyla işletmeye geçecek olursa 1.000 kişiye direk, 3.000
kişiye dolaylı yoldan istihdam sağlayacaktır.
3. Mazıdağı Fosfat Kayasının Kanatlı Yemlerde Kullanımı
Kanatlı yemlerinde fosfor kaynağı olarak DCP (Dikalsiyum fosfat) kullanılmaktadır.
Kanatlı yemlerine % 1 oranında katılan bu ürün yurt içinde üretilmediğinden, ithal
edilmektedir. Bu ithalat miktarı, tavukçuluk sektörünün hızla gelişmesi sonucu yılda 30.000
tondan, 50.000 ton dolaylarına yükselmiştir (Kriz yılı hariç). DCP ürününün ithalat fiyatları
içerdiği F (Fluor) oranına göre 500-700 $/ton arasında değişmektedir.
Mazıdağı Tesislerinde üretilen konsantrenin Dünyada üretilen konsantrelerin en
düşük F (Fluor) içeriğine sahip olması nedeniyle 1997 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi ile Mazıdağı Fosfat Konsantresinin Broyler (Etlik Civciv Rasyon) yemlerinde
kullanılması konusunda çalışma yapılmıştır. İthal DCP ile karşılaştırmalı yapılan çalışmalar
daha sonra yumurta civcivleri üzerinde denenmiştir.
Mazıdağı Fosfat konsantresi kullanılarak yapılan bu çalışmanın sonuçlarının olumlu
olması, bu sektörde Mazıdağı Fosfat kayasının pazarlanabileceğini göstermektedir. İthal
edilen 50.000 ton DCP karşılığı bu sektör pazarında toplam 100.000 ton Mazıdağı Fosfat
kayası (öğütülmüş) potansiyeli bulunmaktadır. İthal DCP’ye göre son derece ucuz olacak
(bütün illere nakil dâhil) bu ürünün A.Ü.Veteriner Fakültesince Onaylanmış Beslenme
Belgeleri satışını kolaylaştıracaktır.
40
DİCLE KALKINMA AJANSI
4. Organik Tarımda Kullanım
Kurulu Tesisin bir bölümünün rehabilite edilerek ilave küçük yatırımlarla çalıştırılması
sonucu elde edilecek ürünün, organik tarımda kullanılması konusundaki çalışmalar Atatürk
Araştırma Merkezinde 2006 yılında başlamıştır. Tarım Bakanlığı Kırklareli Araştırma Enstitüsü
2007 yılında da TÜBİTAK’ın desteği ile sürdürülecek bu çalışmaların ilk sonuçları olumludur.
Daha önceden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesince yürütülmüş olan benzer çalışmalarda da
doğal Mazıdağı fosfatı kullanılmıştır. Bilindiği gibi organik tarım özellikle AB süreci ile
günümüzün en aktüel konusu haline gelmiştir. Organik tarımda doğal fosfor kaynağı olarak
kullanılabilecek başka bir malzeme bulunmamaktadır. Mazıdağı fosfat kayasının önceden de
belirtildiği gibi ağır metal ve özellikle düşük kadmiyum içeriği organik tarımda
kullanılabilirliğini ve önemini artırmaktadır. Yukarıda belirtilen çalışmaların 2007 yılında
tamamlanması sonucu, bu ürüne yaklaşık yılda 50.000 ton talep gelebileceği tahmin
edilmektedir.
5. Deterjan Sektörüne Hammadde (STPP maddesi)
Kızıltepe ilçesinde bulunan Mardin Serbest Bölge’de İMPET deterjan şirketi fosfat
yataklarının küçük işletmelere açıldığı takdirde deterjan hammaddesi olarak bilinen STPP’nin
fosfat kayalarından üretilebileceği vurgulamıştır. Zira Türkiye’deki deterjan sektöründe
bulunan şirketler bu maddeyi çok yüksek fiyatlarla ithal etmektedirler. Elde bu yataklardan
hammadde sağlanabileceğine yönelik ön fizibilite çalışmaları bulunmaktadır.
6. Uranyum Ünitesi Yatırımı (Yan ürün olarak elde edilmesi)
Raporumuzda Uranyum ana başlığı altında ayrıntılı olarak değinilmiştir.
41
DİCLE KALKINMA AJANSI
YATIRIM TERMİNİ
I. ALTERNATİF
Kurulu Bulunan Tesisin Bir Bölümünün Rehabilite
Edilip, İlave Küçük Yatırımlarla Çalıştırılması
Yeni
A. Doğrudan Kullanım
- 150.000 ton/yıl öğütülmüş fosfat
B. Kanatlı Yemlerine Katkı
- 100.000 ton/yıl öğütülmüş fosfat
C. Organik Tarım Uygulamaları
- 50.000 ton/yıl öğütülmüş fosfat
II. ALTERNATİF
Kurulu Bulunan Tesisin Tamamının Rehabilite Edilip
Çalıştırılması
A. Mazıdağı’nda Fosforik Asit üretimi
(Kapasite: 500.000/3,2= 150.000 ton/yıl)
(100.000 ton iç Pazar+50.000 ton DCP üretimi)
B. DCP Üretimi
50 ton fosforik asitten üretim
III. ALTERNATİF
Kurulu Bulunan Tesis ve Kurulu Olmayan II Hattın
Yapılarak Çalıştırılması
A. Mazıdağı’nda fosforik Asit Üretimi
(Kapasite: 750.000/3,2=200.000 ton)
150.000 ton iç Pazar, 50.000 ton DCP
B. Kalsine DCP Üretimi
(50.000 ton fosforik asitten)
IV. ALTERNATİF
Bölgeye Doğalgaz Getirilmesi Halinde Mazıdağı’nda
A. NP Üretilmesi
B. Nitro Fosfat Üretilmesi
YATIRIM TUTARI (×1.000) ABD$
Bakım
TOPLAM
Hizmet Alımı Yapılırsa
Onarım
Yatırım Toplamı
(Öğütme Torbalama)
6.345.-
445.-
6.790.-
620.-
-
445
445
-
45.000
-
45.000
-
5.000
-
5.000
-
13.500
-
13.500
-
45.000
-
45.000
-
5.000
-
5.000
-
200.000
200.000
Kaynak: Mazıdağı Fosfat Tesislerinin Yeniden Ekonomiye Kazandırılması Alternatifleri – Eti Maden İşletmeleri (2007)
42
2011
2013
YILLAR
2015
2017
2019
2021
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.4.4.6 Özelleştirme Süreci
Mevcut durumda Mazıdağı Fosfat tesislerinin değerlendirilmesi için iki yol
gözükmektedir. Ya tesislerin özelleştirilmesi gerçekleştirilecek ya da kamu yatırımlarının
yeniden devreye girmesiyle tesisler değerlendirilecektir.
Tesislerin özelleştirmesi için yapılan girişimler 2006 ve 2007 yılında yapılmış fakat
sonuç alınamamıştır.
2006 yılı ilk ihale : Tesis’e yalnızca bir firma teklif vermiş, İhale ilgili mevzuat
gereğince iptal edilmiştir.
2007 yılı ikinci ihale : 2 adet teklif alınmıştır. İhale Şartları Belgesi çerçevesinde
ihaleye teklif veren Toros Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Toros) ile ihale sonuçlandırılmıştır.
İhale sonuçları karara bağlanmak üzere ÖYK’ya sunulmuş ancak ÖYK’nın 2008 tarihli kararı
ile ihalenin iptaline karar verilmiştir. Diğer teklif sahibi Gübretaş’dır.
Yakın zamanda üçüncü ihalenin yapılması planlanmakta, ihale hazırlıkları devam
etmektedir. İdare bu ihalede de özelleştirme gerçekleştiremezse bir kez daha çıkmakta istekli
olmayacak gibi görünmektedir.
Model olarak eğer özel sektör liderliğinde bir yatırım modeli seçilmesi akla yatkın
gözükmekteyse bu devir kesinlikle denetim mekanizmasının yürütülmesi şartıyla
sağlanmalıdır. MTA’dan alınan bilgilere göre fosfat madenlerinde uranyum cevherinin de
bulunuyor olması bu konunun önemini arttırmaktadır.
Madencilikle ilgili işletmeleri denetleyen ve piyasasını düzenleyen bir üst kurulun
varlığı, hem denetlemelerle özel sektörün maden yataklarını yağmalamasının hem de ilgili
piyasayı düzenleyerek haksız rekabet ve tekelleşmenin oluşmasının önüne geçecektir.
Dolayısıyla fosfat yataklarından uzun dönemde maksimum fayda sağlama olasılığı
artabilecektir.
Tesisin geliştirilmesine yönelik olarak çeşitli tarihlerde, çeşitli kişi ve kurumlarca
hazırlanan birçok raporun ortak noktasının, tesiste ekonomik üretimde bulunmak için yörede
bir gübre fabrikası kurulması ve yöreye doğalgaz getirilmesi yoluyla ucuz hammadde
sağlanabileceği yönünde olduğu da bilinmektedir.
Fakat konjonktürün tesise yakın bir gübre fabrikası kurulumunu zora soktuğu kısaca
anlatmak gerekirse şöyle savunulabilir.
43
DİCLE KALKINMA AJANSI
2007 yılında çıkılan ihale dosyası içeriğinde bulunan
 125 kişilik istihdam garantisi,
 100.000 – 500.000 ton arası üretim garantisi,
 12 milyon dolar yatırım garantisi
şartlarıyla 7 milyon 250 bin dolara Toros Gübre’ye satılması ve rehabilite edilmesi planlanan
işletmenin ihalesi dünya fosfat fiyatlarındaki anormal artış ve şirketin pazarda tekel
oluşturacağı düşüncesiyle iptal edilmiştir. Bu fiyat artışı Mazıdağı ile ilgili yatırımın önemini
daha da artırmıştır. Piyasa şartları gereği fosforik asit fiyatları 1.000 dolar civarında
seyretmektedir. Fosfat fiyatlarının ise 100 doların altına inmeyeceği tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan Doğu Karadeniz’in asitli toprak yapısı Mazıdağı fosfatları için uygun bir
yapı
çünkü
çıkan
fosfat
kayaları
öğütüldükten
sonra
burada
doğrudan
değerlendirilebilmektedir. Normalde bu öğütülen fosfatın sülfürik asit ile birleşip fosforik
asit oluşturması gerekmektedir. Bu sürece gerek kalmadan fosfat kayaları öğütülerek asitli
Doğu Karadeniz topraklarında kullanılabilecektir. Üstelik kullanım sonucu 3 yıl kalıcı etkisi
olduğu daha önceki çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Olası yatırımla Mardin-Diyarbakır
arası kamyonla Diyarbakır-Samsun arası ise trenle Karadeniz’e ulaşımı gerçekleşecektir.
Fosfatların doğrudan kullanımı için uygun ve akılcı görünmektedir. Nitekim Samsun’da Toros
gübreye ait gübre dağıtım donanımı Mazıdağı fosfatlarının özellikle Doğu Karadeniz olmak
üzere Karadeniz’de kullanılması ile önemli bir rakip edinecektir. Dolayısıyla Toros Gübre’nin
tesisleri işletmesi durumunda Karadeniz’de böyle bir strateji izlemesi mümkün değildir.
Yakın zamanda yeniden yataklar için ihaleye çıkılmak üzere planlama hazırlıkları
yapılmaktadır. Fakat konjonktür gereği yıllardır planlanan tesise entegre gübre fabrikası
yapılması hayal gibi görünmektedir. Çünkü Toros Gübre’nin sahip olduğu İskenderun ve
Mersin gübre fabrikalarının kullanılması şirket için en makul ve ekonomik yoldur. Şirket için
diğer bir faaliyet alanı fosforik asit üretimi olması elzemdir. Fakat daha önceki yıllarda
fosforik asit üretimi gerçekleştirdiği tesisi şirketin yakın zamanda sürekli ithalat yapması
sebebiyle kullanılamaz durumdadır.
Bundan sonraki süreçte yeni ihale şartlarının ve Toros Gübre’nin yüksek paya sahip
hissedarı Tekfen Holding ile diğer sektör öncüleri Gübretaş ve Bagfaş’ın bu ihaleye karşı
tutumunun nasıl olacağı beklenmektedir.
44
DİCLE KALKINMA AJANSI
TMMOB “Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği” başlıklı Raporu’nda; Mazıdağı fosfat
tesislerinin içine düşürüldüğü çıkmazın nedeninin kamu mülkiyeti ile ilişkilendirilerek
burasının özelleştirilmesinin yanlışlığına, özelleştirme uygulamalarından olumlu sonuç
alınamadığı gerçeğine, petrolden sonra en çok döviz ödenen gübre hammaddesi olan fosfat
kayası ve mamul gübre dışalımının gereksizliği vurgulanmıştır.
Fosfat kayasının tarımımızın gelişmesi ve gübre sanayiimizin kendine yeterli duruma
gelmesi açısından yaşamsal bir önem taşıdığına dikkati çekmiştir.
Yapılması gerekli yatırımın değerinin büyüklüğü öne sürülerek, bu tesislerin ve maden
sahalarının özelleştirilmesinin yanlış olduğunun üzerinde durulmuştur.
TMMOB; bilinçli müdahalelere karışılmadığı takdirde, tesislerin ve maden yataklarının
kamu mülkiyetinde ve girişimciliğinde verimli ve ekonomik çalışacağını savunmaktadır.
2.5
URANYUM
2.5.1 Uranyum Hakkında Genel Bilgiler
Uranyumun günümüzdeki en önemli özelliği nükleer güç santrallerinde yakıt olarak
kullanılma özelliğidir. Elementin kullanım alanları aşağıda sıralanmıştır.
 Üretim reaktörlerinde U238 izotopu plütonyuma dönüşerek, plütonyum hidrojen
bombası yapımında,
 Nükleer santrallerde enerji üretiminde,
 Nükleer yakıt olarak,
 Zırh kaplamalarında,
 Camlara renk verici madde olarak,
 Hava taşıtlarının kanatlarına ağırlık olarak kullanılmaktadır.
2.5.2 Uranyumun zenginleştirilmesi
Uranyum doğada genellikle U235 ve U238 olmak üzere iki izotopuyla bulunur. Uranyum
zenginleştirilmesinin amacı farklı atom kütlelerine sahip bu yapıları birbirinden ayırmaktır.
Yani U238 ve U235 birbirinden ayrılması işlemidir. Amaç U235’in elde edilmesidir.
Doğal uranyum %0,7 oranında U235 izotoplu halde bulunmaktadır. Kalan %99,3
oranındaki U238 izotoplu olanı direk olarak fizyon sürecine girememektedir. Zenginleştirme
sürecinin en önemli hammaddesi UF6 gazıdır. UF6 gaz haliyle U235 ve U238 izotoplarını
45
DİCLE KALKINMA AJANSI
ayırmada kullanılmaktadır. Dolaysıyla reaktör için gerekli olan yakıtı üretmede önemi
büyüktür.
Uranyum cevheri doğada bulunuş şeklinden nükleer reaktörde kullanılacak yakıt
haline getirilinceye kadar birçok evreden geçer.
Bunlar:

Cevher arama

Cevher yatağının işletilmesi, cevher çıkarma

Sarı pasta üretimi

Sarı pasta arıtma (ADU yapımı)

Kalsinasyon ve UO2'ye indirgeme

UO2'nin UF4'e dönüştürülmesi

UF4'den UF6 yapımı
Uranyum uluslararası piyasalarda nükleer enerji hammaddesi olarak, sarı pasta halinde
işlem görür. Ürün standardı olarak sarı pastanın en az %60 U içermesi istenmektedir.
Sarı pasta (yellow cake) uranyumdan elde edilen maden filizidir. Bu işe has tasarlanmış
bir değirmende öğütülerek toz hale getirilir. Elde edilen toz daha sonra kimyasal işlemlerden
geçirilerek saflaştırılır, katı bir forma çevrilir. Rengi ve biçimi nedeniyle "sarı pasta" olarak
adlandırılmıştır. Elde edilen ürün %60-70 oranında uranyum içerir ve radyoaktif özellik taşır.
Sarı pasta yapımı, nükleer teknolojiye sahip olmak isteyen bir ülkenin ilk önce öğrenmesi
gereken bilgi ve elde etmesi gereken tecrübedir.
46
DİCLE KALKINMA AJANSI
Nükleer reaktörler için %3-5 oranında nükleer silahlar için ise %90 oranında
zenginleştirme işlemi yapılması gerekmektedir. İşletimde ya da yapım aşamasında olan 470
ticari nükleer güç reaktörü yakıt amacıyla zenginleştirilmiş uranyuma (U235 izotopu artırılmış)
ihtiyaç duymaktadır.
2.5.3 Dünya’da ve Türkiye’de Uranyum
Günümüzde Uranyum ile ilgili yaşanan en önemli sorun uranyum zenginleştirmesi
yapan ülkelerin bu durumu nükleer silah yapımında kullanma olasılığıdır. Nükleer silahlar
kullanımı durumunda geri dönülemez ve geniş kitlelere yayılan etkilere sebep olan en
ölümcül kitle imha silahlarıdır. Özellikle demokratik bir yönetim yapısına sahip olmayan
ülkelerde bu durumun varlığı dünya barışına üstü kapalı bir tehdit oluşturmaktadır.
Az miktarda uranyum’un üretebileceği enerji miktarı diğer enerji kaynaklarıyla
karşılaştırılamayacak derecede yüksektir. Şayet, 1 kg odundan 1 kwsaat, 1 kg kömürden 3
kwsaat, 1 kg petrolden 4 kwsaat enerji elde edilebilirken 1 kg uranyumdan 50.000 kwsaat
enerji elde edilebilmektedir. Bu durum Uranyum’un stratejik ve ekonomik önemini ortaya
sermektedir.
2006 yılında dünya genelinde yaklaşık 39.655 ton uranyum üretimi yapılmıştır. Bu
üretimin ülkeler bazında dağılımı aşağıdaki tabloda görülmektedir. 2009 yılı sonu için tahmin
edilen üretim değerleri incelendiğinde Kazakistan’ın artan üretimine devam ettiği takdirde
12.826 tonluk üretim ile Kanada (11.100 ton) ve Avustralya’nın (9.430 ton) önüne geçeceği
öngörülmektedir.
47
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Uranyum Üretimi Yapan Ülkelerin Dağılımı
- 2006
Ülke
%
Kanada
25
Avustralya
19,1
Kazakistan
13,3
Nijerya
8,7
Rusya
8,6
Namibya
7,8
Diğer
17,5
Toplam
100
Kaynak: IAEA
Uranyumun bu önemi Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (International Atomic Energy
Agency - IAEA) tarafından dikkate alınarak güvenli bir ortamda mantıklı yaklaşımlarla
uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Ardından IAEA ve Rusya uluslararası uranyum zenginleştirme merkezleri kurma girişimlerine
başlamış ve bunun ilk adımını 2006 yılında Rusya’da Uluslararası Uranyum Zenginleştirilme
Merkezi (International Uranium Enrichment Centre - IUEC) adı altında, şimdilik Kazakistan,
Ermenistan ve Ukrayna’nın katılımıyla ve ‘çok taraflı nükleer yaklaşımlar’ ilkesiyle
(multilateral nuclear approaches – MNA) kurarak atmıştır.
2007 yılında Merkez, IAEA’nın güvenlik uygulamaları çerçevesinde Rusya’nın nükleer
olanaklarını değerlendirmeye başlamış, ABD de IUEC’ye yardımcı olacağını açıklamıştır. IUEC
hem zenginleştirme servisi hem de zenginleştirilmiş uranyum ürünü satmaya başlayacaktır.
48
DİCLE KALKINMA AJANSI
Kaynak: MTA Radyoaktif Hammaddeler Birimi
Türkiye’de ise MTA Enstitüsü’nün uranyum cevherleri üzerinde yaptığı çalışmalar 1966
yılında başlamıştır. Bütün bu çalışmalarda uranyum analizleri için, Fluorimetrik ve
Spektrofotometrik yöntemler uygulanmış, diğer elementlerin analizleri ise yaş kimyasal, XRF
ve optikspektral yöntemler kullanılmıştır. Cevherdeki uranyum minerali saptanmasında XRD
yöntemi
uygulanmıştır.
Laboratuar
deneylerinin
olumlu
sonuç
vermesi
üzerine
Köprübaşı’nda 1974 yılında pilot tesis kurulmuş ve ilk sarı pasta 17 Ocak 1975’te üretilmiştir.
Tablo: Türkiye Uranyum Yatakları
Ortalama Tenör
Rezerv
( % U3O8)
(Ton)
0,04 - 0,05
2.852
Uşak-Fakılı
0,05
490
Aydın-Küçükçavdar
0,04
208
Aydın-Demirtepe
0,08
1.729
Yozgat-Sorgun
0,1
3.850
Uranyum Yatağı
Manisa-Köprübaşı
Kaynak : MTA Radyoaktif Hammaddeler Birimi
Günümüzde ülkemizde enerji sektörü üzerine yapılan artan çalışmaların içinde
nükleer santrallerin kurulması planı da yer almaktadır. Kurulacak santrallerin hammaddesinin
49
DİCLE KALKINMA AJANSI
yurt içinden karşılanması, kriz zamanlarında yüksek fiyatlardan etkilenmemizi önleyecektir.
Ayrıca nükleer hammaddenin yurt içinde üretilmesinin stratejik önemi de tartışılamaz bir
gerçektir. Aynı zamanda MTA Genel Müdürlüğü de yaptığı projelerle arama çalışmalarını
sürdürmektedir.
Kaynak: MTA Radyoaktif Hammaddeler Birimi
2.5.4 TRC3 Bölgesi’nde Uranyum
Bölgedeki uranyum kaynağı Mazıdağı fosfat yataklarında bulunan fosfat cevherlerdir.
Mazıdağı fosfat yataklarında uranyum ile ilgili en kapsamlı araştırma MTA tarafından
yürütülen, 1976 yılına ait bir çalışmadır. Ayrıca TMMOB 2006 yılındaki Mazıdağı ve Fosfat
Gerçeği Raporu’nda yine bu çalışmayı kaynak göstererek konuya değinmiştir.
Mazıdağı fosfatlarından uranyumun kazanılması olasılığı hakkında MTA’nın 1976
yılında yapılan çalışmasına göre bölgedeki fosfat cevherleri genellikle 40 ile 200 ppm
arasında
değişen
bir
uranyum
miktarını
içermektedir.
Çeşitli
kaynaklardan
toparlayabildiğimiz kadarıyla dünyadaki bazı fosfat cevherlerinin uranyum tenörleri
karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir.
50
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Fosfat Cevherlerindeki Uranyum Tenörü
Karşılaştırılması
Cevherin Bulunduğu Yer
Uranyum Tenörü
(ppm)
Ürdün
105-149
Tunus
32-47
Cezayir
110-132
İsrail
120-140
Florida ve Kaliforniya
40-60
Mazıdağı
31-66
Kaynak: MTA Raporu - 1976
Mazıdağı’nda bulunan fosfat cevherlerindeki uranyum rezervleri hesaplandığında
ortaya büyük rakamlar çıkmaktadır. Şüphesiz bu cevherler günümüzün ekonomik ve
teknolojik şartlarına göre primer bir uranyum cevheri olarak kabul edilemez. Ancak, gübre ve
fosforik asit üretimi sırasında uranyumun yan ürün olarak ekonomik bir şekilde
kazanılabileceği, bu konuda yıllardır süregelen laboratuar ve pilot çalışmaları sonucu
kanıtlanmıştır.
Büyük uranyum rezervlerine sahip olmayan sanayi ülkelerinde de fosfat
cevherlerinden uranyumun yan ürün olarak elde edilmesi konusunda birçok araştırmalar
yapılmış ve bazı patentler kaydedilmiştir.
Bu konuda Türkiye'de şimdiye kadarki çalışmalar, İ.T.Ü. Maden Fakültesinde yapılan
H2SO4 ile liç ve oktil piro fosforik asitle likit-likit ekstraksiyon deneyleri olarak ortaya
çıkmaktadır (Önal, 1975). 1964 yılında yapılan araştırmalar genel olarak 100 ile 200 ppm
uranyum ve % 5 ile 10 P2O5 tenörlü bir cevherin ekonomik olarak işlenebileceğini öne
sürmüştür. Bu noktadan hareket edilerek, cevherden uranyumun yanında F, V ve nadir
toprak elementleri gibi diğer yan ürünlerin de elde edilebilmesi halinde uranyumun ve P 2O5
için verilen bu limit değerlerinin daha da aşağılara inebileceği düşünülebilir. Bugün fosfat
cevherlerinden gübre üretimi ve diğer yan ürünlerin kazanılması konusunda çok değişken
yöntemler ortaya konulmaktadır. Bunlar genel olarak iki bölümde incelenebilir:
51
DİCLE KALKINMA AJANSI
1) Kalsinasyon ve gaz reaksiyonları yöntemleri,
2) H2SO4, HCI ve HNO3 ile eritiş, çözme ve uygun organik çözeltilerle likit-likit ekstraksiyonu.
Fosfat cevherlerinin çeşidine ve istenilen üretim durumuna göre, bu yöntemlerden
biri veya diğeri tercih edilebilir. Gereken durumlarda kombine veya daha değişik yöntemler
önerilebilir. Mazıdağı fosfatlarından fosforik asit veya gübre üretimi sırasında uranyum ve
diğer tali elementlerin yan ürün olarak ekonomik bir şekilde elde edilme imkânlarının
yukarıda ana hatlarıyla belirtilen yöntemleriyle çeşitli üretim alternatiflerine göre
araştırılması gerekmektedir.
TMMOB Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği Raporu’nda yer alan cevherden Uranyum edinimi
ile ilgili görüşler ise aşağıda verilmiştir:
‘Mazıdağı fosfat cevherlerinin içerdiği uranyum, flor, vanadyum ve diğer çeşitli tali
elementlerin, fosfat mineralleri içinde gösterdikleri bazı jeoşimik ilişkileri saptama, bu ilişkileri
fosfat cevherlerinin mineralojik, petrografik yapılarını göz önüne alarak değerlendirme ve bu
cevherlerde mevcut uranyumu bir yan ürün olarak kazanma olasılığını araştırmaya yönelik bir
çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada U, P2O5 ve U, F elementleri arasında jeoşimik
ilişkiler bulunmuş ve bu ilişkilerin bütün Mazıdağı fosfat cevherlerine tatbiki suretiyle bölgede
7.419,5 ton U3O8 ve 2.722.207 ton F rezervi olduğu tespit edilmiştir. Mineralojik yönden Mazıdağı cevherlerindeki fosfat minerallerini oluşturan dahlit ve kollofan gibi minerallerin
strüktürlerinde ortaya çıktığı saptanan U, F gibi elementlerin yanı sıra V, Yb (iterbiyum), Y
(itriyum) ve diğer tali elementlerin de mevcut olduğu anlaşılmıştır. Mineralojik yönden
Mazıdağı’ndaki dahlit ve kollofan gibi minerallerin bünyelerindeki U, V, F, Y, Yb vb. yanı sıra
bir miktar da kükürt bulunduğu neticesi ileri sürülmüş ve bu hususun mineralojik separasyon
çalışmalarıyla doğrulanması gerektiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla, Mazıdağı fosfat cevherlerindeki uranyumun ekonomik olarak kazanılabilmesine yönelik çalışmalar ivedilikle
yapılmalıdır. Fosfat kayaçlarında bulunan uranyum ve diğer metaller yan ürün olarak
değerlendirilmelidir.’
Mazıdağı Fosfat Yataklarında Uranyum rezervlerinin araştırılması ve çıkarılması
hükümetin hayata geçirdiği Nükleer Enerji Politikası kapsamında daha da yoğun önem
kazanmaktadır. Türkiye’de hali hazırda uranyum kaynakları bulunurken bu kaynağın diğer
ülkelerden ithal edilmesi nükleer enerji konusunda dışa bağımlılığı arttıracaktır.
52
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.6
JEOTERMAL KAYNAKLAR
2.6.1 Jeotermal Enerji Hakkında Genel Bilgiler
Jeotermal Enerji, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu,
sıcaklığı sürekli 20 0C’ den fazla olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına oranla
daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak
tanımlanabilir.
Jeotermal enerji, düşük (20-70oC), orta (70-150oC) ve yüksek (150oC’den yüksek)
entalpili (sıcaklıklı) olmak üzere genelde üç gruba ayrılmaktadır.
2.6.2 Jeotermal Enerjinin Kullanım Alanları, Maliyeti ve Çevre
2.6.2.1 Jeotermal Enerji Kullanım Alanları
Düşük ve orta sıcaklıklı sahalar, bugünkü teknolojik ve ekonomik koşullar altında
başta ısıtmacılık olmak üzere (sera, bina, zirai kullanımlar), endüstride (yiyecek kurutulması,
kerestecilik, kağıt ve dokuma sanayiinde, dericilikte, soğutma tesislerinde), kimyasal madde
üretiminde (borik asit, amonyum bikarbonat, ağır su, akışkandaki CO2 den kurubuz
eldesinde) kullanılmaktadır. Ancak, orta entalpili sahalardaki akışkanlardan da elektrik
üretimi için teknolojiler geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur.
Yüksek entalpili sahalardan elde edilen akışkan ise, elektrik üretiminin yanı sıra
entegre olarak diğer alanlarda da kullanılabilmektedir.
53
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Jeotermal enerji kullanım alanları*
ISI (0C)
KULLANIM ALANI
Elektrik
Üretimi
Isıtma
180
Yüksek konsantrasyon solüsyonun buharlaşması
+
170
Hidrojen sülfit yoluyla ağır su elde edilmesi
+
160
Kereste, balık vb. yiyeceklerin kurutulması
+
150
Bayer's yoluyla alüminyum elde edilmesi
+
140
Çiftlik ürünlerinin kurutulması (Konservecilik)
+
130
Şeker endüstrisi
+
120
Temiz tuz elde edilmesi, tuzluluk oranının artırılması
+
110
Çimento kurutulması
+
100
Organik maddeleri kurutma (Yosun, et, sebze vb.)
+
90
Yün yıkama ve kurutma
+
80
Ev ve sera ısıtma
+
70
Soğutma (Alt sıcaklık sınırı)
+
60
Kümes ve ahır ısıtma
+
50
Mantar yetiştirme,
+
40
Toprak ısıtma, kent ısıtma (alt sınır), Sağlık tesisleri
+
30
Yüzme havuzları, fermantasyon, damıtma
+
20
Balık çiftlikleri
+
*Kaynak: DPT- Jeotermal Enerji Çalışma Grubu Raporu
Günümüzde, jeotermal enerjiden elektrik üretimi konusunda, "Binary Çevrim"
sistemleri kullanılmakta olup, jeotermal akışkan, buharından, gazından ve suyundan
ayrıştırılmadan doğrudan doğruya elektrik üretim amaçlı olarak ısı eşanjörüne verilmektedir.
Bu sistemler, rezervuar sıcaklığının 100-200oC olduğu sahalarda son derece olumlu sonuçlar
vermektedir.
2.6.2.2 Jeotermal Enerji Kullanım Maliyetleri
Jeotermal enerji kullanılarak oluşan elektrik ve ısıtma için önemli maliyet kalemleri şu
şekildedir:
54
DİCLE KALKINMA AJANSI
Elektrik enerjisi üretiminde: İşçilik, bakım, iç tüketim, kimyasal madde ve kuyuların
bakım giderleri (amortisman ve faizler hariç).
Jeotermal ısıtma sistemlerinde: Elektrik enerjisi gideri, işçilik, bakım, kimyasal madde
giderleri.
Jeotermal enerji üretim maliyeti, diğer enerji kaynaklarına oranla oldukça düşüktür.
Söz konusu maliyet entegre kullanımlar söz konusu olduğunda, daha da düşmektedir. 110
MWe kapasiteli bir santralin birim maliyeti 4,5 Cent/KWh düzeyindedir.
2.6.2.3 Jeotermal Enerji ve Çevre
Kömür yakıtlı santrallerdeki CO2 atımı, eski tip jeotermal santrallerdekine oranla 1600
kat daha fazladır. Bu karşılaştırmalar, jeotermal enerjinin çevre yönünden sahip olduğu
üstünlüğü açık olarak ortaya koymaktadır.
Eski tip jeotermal santraller, fosil yakıtları ile çalışanların sadece %1'i kadar kükürt
atarlar. Ayrıca azot-oksit atışı da fosil yakıtlı santrallere göre çok düşüktür.
Eski tip jeotermal santrallerdeki partikül atımı, sadece soğutma kulelerinin içindeki
suyun buharlaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu da, kömür ve petrol yakan santrallerden
1000 kat daha azdır.
Yeni kuşak Binary jeotermal elektrik santrallerinde ise jeotermal merkezi ısıtma
sistemlerinde, dışarıya gaz ve partikül olarak herhangi bir zararlı madde atımı söz konusu
değildir.
Jeotermal enerji ile yapılan ısıtma, elektrik üretimi vb gibi uygulamalarda, hiçbir atık
çevreye ve atmosfere atılmamaktadır. A.B.D. Enerji Bakanlığı’nın verilerine (1998, Jeotermal
Enerji Stratejileri ve Hedefleri yayını) göre sera etkisi yaratan Karbondioksit emisyon
değerleri şu şekildedir:
55
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Sera Etkisi Yaratan Karbondioksit Emisyon Değerleri
TÜR
g/kWh
Kömür
900-1300
Doğalgaz
500-1250
Güneş Enerjisi
20-250
Rüzgar Enerjisi
20-50
Jeotermal Enerji
20-35
Kaynak: A.B.D. Enerji Bakanlığı - 1998
Diğer
yandan
karbondioksit
emisyonları
açısından
bakıldığında,
Doğalgaz
jeotermalinden 2000 misli daha fazla karbondioksit emisyonuna sahiptir. Doğalgazın yangın,
patlama, zehirleme gibi risklerine karşı bu tür risklerin hiçbiri jeotermalde yoktur.
2.6.3 Türkiye’de Jeotermal Enerji
Ülkemiz 31.500 Mwt'lik jeotermal potansiyel ile Dünyada ilk 10 Ülke arasındadır. Türkiye
jeotermal kullanımında Dünya'da 5. Avrupa'da 1. sıradadır. Zengin jeotermal potansiyelimizin
tamamının harekete geçirilmesi halinde, ortaya çıkan faydalar şu şekildedir:
• 1.000 Mwe (Yılda 8 milyar Kwh elektrik 3.000.000 konutun ihtiyacına denktir.)
• 500.000 konut eşdeğeri ısıtma (Yılda 1 milyar m3 doğalgaz ithali önlenmiş olacaktır)
• 30.000 dönüm sera ısıtması
• 400 adet termal tesis
1.000.000 yatak kapasitesi,
250.000 kişiye istihdam.
Jeotermal Kaynaklarda;
Muhtemel Toplam Potansiyelimiz:
Elektrik : 2.000 MWe
Termal : 31.500 MWt
56
DİCLE KALKINMA AJANSI
Görünür (açığa çıkarılan) Potansiyelimiz:
Elektrik : 93 MWe
Termal : 4.000 MWt
Aşağıda bulunan tablolarda, jeotermal enerjiden faydalanılması durumunda, 2013 yılı
kullanım alanları ve miktarları konusunda veriler sunulmaktadır.
Tablo : Türkiye’de Jeotermal Enerjinin Değerlendirilmesine İlişkin 2013 yılı üretim miktarı*
Jeotermal
Şub.05
Değerlendirme
Elektrik Üretimi
Konut Isıması
Termal Turizm
Çeşidi
103.000 konut
eşdeğeri
2013 yılı
MW
Projeksiyonu
20 MWe
Çeşidi
(94 GWh)
635 MWt
500.000
400 adet kaplıca
MW
550 MWe
(2475 GWh)
402 MWt
Seracılık
635 dönüm
192 MWt
Soğutma
-
-
Kurutma
-
-
500.000 ton/yıl
500 MWt
-
-
-
400 MWt
Balıkçılık + diğer
kullanımlar
Toplam doğrudan
kullanım
-
eşdeğeri
5000 dönüm
50.000 konut
eşdeğeri
1.229 MWt
-
Enerji
4 Milyar kWh/Yıl
4000 MWt
215 adet kaplıca
(Kaplıca)
Toplam Yıllık
1100 MWt
1700 MWt
300 MWt
8.000 MWt
2013 yılı Toplam jeotermal doğrudan kullanım (elektrik dışı)+jeotermal elektrik üretim
projeksiyonu
35.040.000 MWth/Yıl
3,88 Milyon Ton/Yıl
= 4,24 Milyar USD/yıl
2013 yılı Toplam jeotermal kullanım (550 MWe + 8000 MWt) projeksiyonu karşılığında
salınımına engel olunan CO2 emisyon miktarı
*Kaynak : Türkiye Jeotermal Derneği
57
10 Milyon Ton/Yıl
DİCLE KALKINMA AJANSI
DPT 9. plan döneminde (2007 – 2013) jeotermal elektrik üretimi, ısıtma (konut,
termal tesis vb), sera ısıtma hedeflerine ulaşılması için gerekli olan yatırım tutarları toplamını
3,25 Milyar USD olarak belirlemiştir. Buna karşılık yaratılacak ekonomik büyüklük 16 Milyar
USD/yıl’dır.
Tablo: Türkiye’de Jeotermal Enerjinin Değerlendirilmesine İlişkin 2013 Yılı Yatırım Miktarları*
İlave Yatırım Farkı (USD)
Jeotermal Uygulama
Elektrik Üretimi
Ulaşılacak 2013 yılı hedefleri
550 MWe
(4 Milyar kWh)
Isıtma (konut, termal tesis vb)
4000 MWt
(500.000 konut eşd.)
Sera ısıtma
1700 MWt
(2013’e kadar)
1 Milyar USD
800 Milyon USD
350 Milyon USD
(5000 dönüm)
(kuyular dahil)
Kurutma vb.
500.000 ton/yıl
100 Milyon USD
Termal Turizm
400 kaplıca eşd.
800 Milyon USD
Soğutma
50.000 konut eşd.
200 Milyon USD
Toplam
3 Milyar 250 Milyon USD
Jeotermal elektrik üretimi, ısıtma (konut, termal tesis vb), termal
turizm (kaplıca), seracılık, kurutma, balıkçılık vb uygulamaların
16 Milyar USD/yıl
2013’deki hedeflere ulaşıldığı takdirde yaratacağı ekonomik büyüklük
*Kaynak: Türkiye Jeotermal Derneği
Türkiye’de jeotermal enerji ile ısıtılan bazı yerleşim bölgeleri ve halkın ödediği aylık
jeotermal ısınma ve sıcak su ücretleri aşağıdaki gibidir (jeotermal ısıtma ücretleri Ekim –
Kasım aylarında TL olarak belirlenmekte olup, tüm yıl boyunca sabit kalmaktadır. [100 m2
konut başına]):
58
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Halkın Ödediği Isınma ve Sıcak Su Ücretleri
YERİ
ÜCRET
SEZON
GÖNEN
65 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
SİMAV
62 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
KIRŞEHİR
54.25 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
KIZILCAHAMAM
50 TL
(2005/2006 Kış Sezonu)
BALÇOVA/İZMİR
52.50 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
SANDIKLI
47.20 TL
(2005/2006 Kış Sezonu)
KOZAKLI
57.50 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
AFYON
63.75 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
NARLIDERE/İZMİR
52.50 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
EDREMİT
50 TL
(2006/2007 Kış Sezonu)
SARAYKÖY
47 TL
(2005/2006 Kış Sezonu)
Kaynak: Türkiye Jeotermal Derneği
Jeotermal merkezi ısıtma sistemlerinin komple yatırımı kuyular, bina altı ekipman ve
eşanjörleri ve bina içi bağlantıları dahil 100 m²’lik konut başına 1000 $ ile 2000 $ arasındadır.
Kullanımda ise doğalgaza göre % 50 daha ucuzdur. Jeotermalde global olarak bina altı
ekipman ve eşanjörleri ve bina içi bağlantıları dahil 1500 $’ı ödeyen bir ev sahibi, evinin
jeotermal ile ısıtılması, sıcak su verilmesi ile ilgili her türlü hakka ve tesise sahip olmakta ve
ayrıca doğalgaza göre en az %50-75 daha ucuza ısınmaktadır. İzmir Balçova ve Narlıdere’de
100 m² konut için 2500 TL, Edremit’te ise 2500 TL yatırıma katılma payı (bina altı ekipmanları
dahil) vatandaş tarafından taksitlerle ödenmektedir.
59
DİCLE KALKINMA AJANSI
Harita: Türkiye Jeotermal Enerji Kaynakları*
*Kaynak: MTA Genel Müdürlüğü Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı
60
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.6.4 TRC3 Bölgesi’nde Jeotermal Enerji
TRC3 bölgesinde bulunan jeotermal kaynak alanları, büyük ölçüde kaplıca olarak
kullanılmaktadır. Bölgede, Dicle Nehri’ni kesen kuzey-batı, güney-doğu yönlü ufak bir fay
hattı bulunmaktadır. Bu fayın kuzey çöküntüsünde iki adet sıcak su kaynağı görülmektedir.
Bu kaynaklardan biri Dicle’nin doğusunda Şırnak-Hısta kaplıcası, diğeri ise nehrin karşı
kıyısında yer alan Mardin-Germiab kaplıcası olarak kullanılmaktadır.
TRC3 bölgesi illerinin jeotermal potansiyeli nedir, nasıl bir alana yayılmaktadır gibi
sorulara net cevaplar henüz verilememektedir. Bölgede jeotermal kaynaklar, genelde doğal
olarak yeryüzüne çıkmakta; jeotermal kaynaklara yönelik veriler 25-30 sene öncesine
dayanmakta ve güncellenmiş bilgiye ulaşma konusunda sıkıntı yaşanmaktadır. Tespit edilen
noktaların jeotermal modelinin ortaya konulması; mevcut kaynakların banleolojik (kaplıca)
olarak ne kadar faydalı olduğu ve en önemlisi de suların mevcut debilerinin ve sıcaklıklarının
arttırılabilirliği konusunda araştırmaların yapılması gerekmektedir.
Şırnak iline bağlı Hısta Kaplıcası, Güçlükonak ilçesi Düğünyurdu köyü yakınında, Dicle
ırmağı kıyısındadır. Bölgenin en yüksek ısılı sıcak su kaynağı olup, sıcaklığı 67ºC dir. Kaplıca
suyu kalsiyum ve sülfit ihtiva etmektedir. Debisi 7 lt/sn, PH: 7,15 olarak belirlenmiştir.
Mevcut debinin arttırılabileceğini gösteren hidrojeolojik şartlar mevcuttur. Kaplıca banyosu
romatizmal hastalıklar ile kadın hastalıklarında yararlı olmaktadır. 2004 tarihinde başlanan
kaplıca 2006 tarihinde de hizmete açılmıştır. Bodrum da dahil olmak üzere 5 katlı tesis,
2.600.000 TL ‘ye mal olmuştur. Bölgenin ekonomik anlamda kalkınmasına katkı sağlayan
kaplıca, 30 civarında aileye de iş imkânı sağlayacaktır. İlçeye bağlı Koçtepe Köyü yakınlarında
bulunan Hısta Kaplıca'sının yaz aylarında yurdun dört bir yanından gelenler 5–10 gün
kalmaktadırlar.
61
DİCLE KALKINMA AJANSI
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından, jeotermal enerjiyi bulmaya
yönelik sondaj yapılan çalışma alanları ve tespit edilen değerler şu şekildedir:
Doğal Sıcak Kaynaklar

Midyat-Dargeçit-Germav (63,5°C)

Şırnak-Hısta (67°C)

Siirt-Billuris (34°C)
Kapalı (Örtülü) Jeotermal Sistemler

Batman-Sason-Taşlıdere (83°C)
Bu değerlere bakılarak, Batman-Sason ilçesinde bulunan jeotermal enerjinin şehir
ısıtma, soğutma, sera ısıtma ve termal turizm alanlarında diğer şehirlerdeki kaynakların ise
sera ısıtma ve termal turizm alanında kullanılabileceği öne çıkmaktadır.
Ayrıca Kızıltepe ilçesine bağlı Umutköy’de jeotermal kaynaklara erişim çalışmaları
yapılmaktadır. Yaklaşık 1.000 metrede bu yer altı kaynağına ulaşılabileceği tahmin edilmekte
araştırmalar devam etmektedir.
Mardin, Siirt, Şırnak ve Batman illeri kapsamında, bölgenin jeotermal anlamında
durumu, potansiyel hacmi, mevcut zuhurların birbirleriyle ilişkileri gibi yanıt bekleyen bir çok
sorusuna, üniversitelerden destek alınarak, MTA Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak
çalışmalarla cevap bulunabilecektir.
Mevcut bilgiler ışığında, Mardin, Siirt ve Şırnak
illerindeki kaynaklar ile kaplıca turizmi ve seracılık faaliyetleri , Batman’da ise bu faaliyetlerin
yanı sıra konut ısıtımına yönelik projeler geliştirilebilecektir. Batman Kozluk sahasında çıkan
kaynağın debisinin yükseltilmesine yönelik bir çalışma yapıldığı takdirde, konut ısıtımı için
pilot bir proje gerçekleştirilebilecektir.
2.7
ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER
2.7.1 Endüstriyel Hammaddeler Hakkında Genel Bilgi
İnşaat sektörünün en önemli girdilerinden olan çimento başlıca silisyum, kalsiyum,
alüminyum ve demir oksitlerini ihtiva eden hammaddelerin karıştırılarak sinterleşme
sıcaklığına kadar pişirilmesi ile elde edilen klinkerin bir veya daha fazla cins katkı maddesi ile
62
DİCLE KALKINMA AJANSI
öğütülmesi suretiyle elde edilen hidrolik bağlayıcıları tarif etmektedir. 1 ton klinker üretmek
için uygun kompozisyonda üretilmiş 1.65 ton hammaddeye ihtiyaç duyulmaktadır. Çimento
üretiminde kullanılan hammadde oranı, değişik tip çimento üretimi için kullanılan katkı
maddeleri de ilave edildiğinde daha da artmaktadır.
Çimento ana hammaddeleri arasında sayılan kireçtaşı, kil ve marn Uluslararası
Standart Sanayi Sınıflaması (ISIS Rev 2)’da Madencilik ve Taşocakcılığı (Mining and Quarrying)
grubunda yer almaktadır.
Genel olarak yüksek dayanım gerektiren yapılarda, soğuk havada dökülen betonlarda,
prefabrik yapılarda, tünel-kalıp uygulamalarında, yapı kimyasalları üretiminde ve temel
beton uygulamalarında portland çimento kullanılır. Bu çimento kalker, marn, kil, demir
cevheri, pirit külü, boksit, vb. hammaddelerin uygun oranda karıştırılıp, öğütülerek,
pişirilmesi sonucu elde edilen klinkerin, bir miktar priz düzenleyici (genellikle alçıtaşı) ile
birlikte öğütülmesinden oluşan; suyla karıştırıldıktan belirli bir süre sonra donarak dayanım
kazanmasıyla elde edilen üründür.
Uygarlıkların ilk oluşumundan beri taşları katı, şekle sokulmuş bir halde bağlayacak bir
malzeme aranmıştır. Asurlular ve Babilliler bu amaçla kili kullanmışlar, Mısırlılar' da Piramit
gibi yapıların inşasında bağlayıcı malzeme olarak kireç ve alçıtaşı harcını geliştirmişlerdir.
Yunanlılar bağlayıcı malzemeleri daha fazla geliştirmiş ve sonunda Romalılar sürekli
dayanıklılık sağlayan yapılar üreten çimentoyu kullanıma sunmuşlardır.
Romalıların Colisseum gibi yapılarında kullandıkları çimento yapmadaki başarılarının
sırrı Vesivius Dağı'nın bir volkanik külü olan puzolanla sönmüş kirecin karıştırılmasına
dayanmaktadır. Bu proses suda sertleşme yeteneğine sahip bir çimento üretmiştir. Orta
Çağda bu sanat kaybolmuş ve hidrolik (suda donan) çimentonun sırrı tekrar keşfedilene
kadar saklı kalmıştır.
Portland Çimento keşfedilmeden ve keşfinden sonra birkaç yıl, çok miktarda doğal
çimento kullanılmıştır. Doğal çimento kireç ve kilin doğal olarak oluşmuş karışımının
yakılmasıyla üretilmiştir. Doğal çimentonun bileşenleri doğa tarafından karıştırıldığı için,
özellikleri yapıldığı doğal kaynaklar kadar değişkenlik göstermiştir.
63
DİCLE KALKINMA AJANSI
İngiltere Leeds de bir duvarcı olan Joseph Aspdin 1824' te hidrolik bir çimento üzerine
patent almış ve bu çimentoya, rengi İngiltere' nin Portland adasında çıkarılan taşa benzediği
için Portland Çimentosu adı verilmiştir. Aspdin'in yöntemi, kalker ve kilin dikkatlice
oranlanarak karıştırılmasına, toz haline getirilmesine, karışımın pişirilerek klinker elde
edilmesine ve bu klinkerin nihai çimento olacak şekilde öğütülmesine dayanır.
Bugün portland çimento Aspdin'in zamanında olduğu gibi kalsiyum, silis, alüminyum
ve demirin önceden belirlenmiş ve dikkatlice karıştırılmış kimyasal birleşimidir.
20. yüzyılın başlarında çimentoyla ilgili iki önemli keşif gerçekleşmiştir. Birincisi kil
yerine demir içermeyen kaolenin kullanılmasıyla elde edilen beyaz çimentonun üretim
prensibinin keşfedilmesidir. Ancak, bu farklı kompozisyon gri çimentoyla kıyaslanabilir
dayanım kapasitesi sağlayarak çimentonun esas özelliklerini değiştirmemiştir.
1908 yılı, kalker ve boksitle yapılan ilk endüstriyel kalsiyum aluminata şahitlik etmiştir.
Saldırgan ajanlara ve yüksek sıcaklıklara dayanıklı olan yüksek aluminatlı çimento pek çok
farklı uygulama alanında yüksek performanslı bağlayıcı veya kimyasal reaktan olarak
kullanımı gibi çok amaçlı kullanım imkanlarını ortaya çıkarmıştır. Bugün kalsiyum aluminatlar
inşaat sahasındaki teknolojik gelişmenin uç noktasında durmaktadır ve özel harçlar, refrakter
harçları ve diğerleri gibi pek çok teknolojik ürünün geliştirilmesini teşvik etmektedir.
2.7.2 Dünya’da ve Türkiye’de Çimento Üretimi
Dünya çimento üretimi 2004 yılında 2.1 milyar ton olarak gerçekleşmiştir. Bu
üretimde Çin %44.2 ile uzak ara birinci olurken onu Hindistan (%6.1), ABD (%4.5) ve Japonya
(% 3.2) izlemektedir. Türkiye’nin dünya çimento üretimindeki payı % 1.5 oranındadır. Öte
yandan Türkiye, İspanya ve İtalya' nın ardından, kişi başına 440 kg yıllık tüketim ile Avrupa'
nın 3. büyük çimento tüketicisidir. Bu durum Türkiye’de inşaat sektörünün hareketliliğinden
kaynaklanmaktadır.
Ülkemizde 39 adedi entegre tesis, 16 adedi öğütme - paketleme tesisi olmak üzere 55
adet çimento tesisi bulunmaktadır. Fabrikalara hammadde ve yardımcı hammadde besleyen
yaklaşık 200 ocak işletmesi mevcuttur. Tesislerin tamamı özel sektöre ait olup sektörde
yabancı sermayenin de payı vardır.
64
DİCLE KALKINMA AJANSI
Türkiye 32.133.000. tonluk klinker kapasitesi ile yurt içi talebini rahatlıkla
karşılamakta ve önemli miktarlarda çimento da ihraç edebilmektedir. Türkiye, 1998 yılında
37.488.051 tonluk çimento üretimi ile Avrupa’nın en büyük üreticisi haline gelmiştir. Dünya
sıralamasında ise sekizinci durumdadır. Sektör yılda ortalama 4 milyon ton civarında çimento
ve klinker ihraç etmektedir ve gelecekte de bu pozisyonunu koruyacağı düşünülmektedir.
2.7.3 TRC3 Bölgesi’nde Endüstriyel Hammaddeleri
2.7.3.1 Çimento
TRC3
Bölgesi’ndeki
çimento
hammaddelerinin
kaynağında
değerlendirildiği
söylenebilir.
Türkiye’nin en önemli çimento fabrikalarından biri olan Mardin Çimento 1969
yılından Mardin ili civarındaki çimento hammaddesi kaynaklarını işleyerek iç ve dış pazara
yönelik üretim yapmaktadır.
Bunun dışında bölgede Siirt’in Kurtalan ilçesinde 1984 yılından beri faaliyet gösteren
ve kamu yatırımlarıyla Almanlar tarafından kurulan çimento fabrikası 1998 yılında Limak
Holding’e özelleştirilmiştir. Limak Holding buna ek olarak Derik-Kızıltepe arasında da bir
çimento fabrikası kurmuştur.
Şırnak’ta Şırnak Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. yatırım grubu tarafından Şırnak’ta da
bir
çimento
fabrikası
kurulması
için
proje
hazırlanmıştır
fakat
henüz
yatırım
gerçekleşmemiştir. Şırnak’ın Türkiye’de en fazla işsizlik oranına sahip il olduğu
düşünüldüğünde hem bu ildeki hammadde kaynağını hem de beşeri potansiyeli
değerlendirebilecek böyle bir tesis kurulmasının önemi anlaşılmaktadır. Öte yandan
geçtiğimiz günlerde Musul Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Ahmet Beydağlı’nın
Irak'ın yeniden yapılandırma sürecinde 150 milyar dolar yatırım yapacağını ve acilen 3 milyon
konuta ihtiyaç duyulduğunu açıklaması, Türk inşaat ve çimento sektörleri açısından önemli
bir pazar fırsatı sunmaktadır. Şırnak’ta Habur sınır kapısına yakın bir noktada çimento
fabrikası kurulması bölgenin bu önemli stratejik fırsatı değerlendirmesini sağlayacaktır.
TRC3 Bölgesi’nde bulunan çimento hammaddelerini işleyen tesisler oldukça önemli
pazar paylarına sahip ve bölge insanına istihdam sağlayan kuruluşlar haline gelmiştir. Fakat
bu tesisler de bölgeye has bir takım sorunlardan muzdariptir. Bu işletmelerin en önemli
sorunlarından birisi elektrik arzında yaşanan dalgalanmadır. Özellikle yaz aylarında sulu tarım
65
DİCLE KALKINMA AJANSI
yapılan kaçak elektrik kullanımının artmasıyla işletmelere verilen elektrik önemli miktarda
azalmakta bu da sürekli üretim metoduyla çalışan çimento fabrikalarının kapasite kullanımını
azaltmalarına yol açmaktadır.
Çimento fabrikalarında girdi olarak ithal kömür kullanılmaktadır. Kömürün işletmeye
ulaştırılması özellikle demiryolu ağı üzerinden yapılmaktadır. Demiryolu ulaşımının yavaş
olması üretimde zaman kaybına ve stoklu çalışmaya sebep olmaktadır. TRC3 bölgesinde ise
demiryolu ağı çok sınırlıdır. TRC3 Bölgesi’nde demiryolu ağının geliştirilmesinin çimento
sektörünü ve demiryolu taşımacılığı kullanan diğer sektörleri lojistik açıdan rahatlatacağı
söylenebilir. Karayollarının iyileştirilmesi de pazara ulaşma açısından yararlı olacaktır.
İşlenmiş ürünlerin pazara sunumu karayolu üzerinden yapılmaktadır. Bölgedeki karayolları
daha çok tek şeritli ve kalite bakımından kötüdür.
Bunun dışında bölgedeki çimento
sektörünün nitelikli beyaz yaka işgücü temini noktasında sıkıntıları olabilmektedir. Sektörün
bir diğer sorunu da araçlarına getirilen tonaj uygulamasıdır. İşletmeler asfalt yoldan
geçilmediği müddetçe uygulanan tonaj sınırlamasının kaldırılmasını talep etmektedir.
Böylece asfalt yolların olmadığı noktalara da çimento taşımacılığını etkin bir şekilde
gerçekleştirebilecekler.
Hammaddenin kaynağından çıkarılması noktasında da işletmeciler bölgede birtakım
sıkıntılar yaşamaktadır. Şehir merkezlerine yakın yerlerde bulunan taş ocaklarının gürültü
yaptıkları gerekçesiyle gece çalışmalarına müsaade edilmemektedir. Bu ocaklar, gece
çalışmadıkları için kiraladıkları ağır makineleri tam kapasite çalıştıramamakta bu durum da
işletmeleri üretim maliyetlerini arttırmaktadır. Ayrıca bazı ocakların üzerine şehir
kanalizasyon suları bırakılmaktadır. İşletmecilerin bu konuyla ilgili talepleri doğrultusunda
sorumlu kuruluşlar tarafından yeterince tedbir alınmadığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır. Ulaşım
altyapısının yetersizliği de firmaları zarar uğratabilmektedir. Taş ocaklarına giden yolların
kalitesi yetersiz olduğu için taşımada kullanılan araçlar zarar görebilmektedir. Bu konuda
yerel yönetimler sektörün taleplerine daha duyarlı hale gelmeli ve gereken önlemlerin
alınmasına özen gösterilmelidir.
2.7.3.2 Kireçtaşı, Jips, Kil
MTA Genel Müdürlüğü’nün TRC3 bölgesinde yürüttüğü hammadde arama projelerine
göre Mardin Merkez ve Derik ilçelerinde iyi kalitede kaplama ve döşeme taşı için uygun
nitelikte mermer olarak kullanılabilecek özellikte kireçtaşı ve kum taşı oluşumları tespit
66
DİCLE KALKINMA AJANSI
edilmiştir.
Mardin
Merkez
Yalımköyü
sahasında
mermer
olarak
kireçtaşlarının görünür rezervi yaklaşık 47 milyon ton civarındadır.
kullanılabilecek
Derik-Çat-Telbesni
sahasındaki mermer olarak kullanılabilecek kumtaşlarının görünür rezervi ise yaklaşık 221
milyon ton civarındadır.
Siirt ili Baykan ve Kurtalan ilçelerinde de mermer ve çimento hammaddeleri
bulunmaktadır. Baykan-Girdigan Köyü mermerleri 1-3 metreküp arasında blok alınabilme
özelliğinde olup 1,6 milyon metreküp rezerve sahiptir.
Gercüş ile Hasankeyf ve Batman ile Diyarbakır arasında da önemli çimento
hammaddeleri kaynakları bulunmaktadır. Beşiri ve Hasankeyf yakınlarında jibs yatakları
bulunmaktadır. Siirt ili Kurtalan ilçesinde çimento yapımına uygun yaklaşık 404 milyon ton
kireçtaşı tespit edilmiştir. Şırnak illi Merkez ve Cizre ilçelerinde çimento hammaddesi olarak
kullanılmaya elverişli kil ve kireçtaşı potansiyelleri yer almaktadır. Şırnak Merkez ilçedeki
çimento hammaddeleri Balveren beldesi, Çakırsöğüt ve Toptepe köylerinde belirlenmiş olup
Balveren beldesinde 33-78 milyon metreküp arasında, Çakırsöğüt köyünde 79-186 milyon
metreküp arasında değişen muhtemel kireçtaşı rezervleri tespit edilmiştir. Toptepe köyü
kalkerli marn sahasında çimento hammaddesi olarak yaklaşık 29-68 milyon metreküp
arasında değişen muhtemel kil rezervi belirlenmiştir. Cizre-Cudiyet mahallesinde yaklaşık 34
milyon metreküp rezerve sahip kil sahası bulunmaktadır.
2.7.3.3 Kuvars Kumu
Kızıltepe-Çimenli sahasında yaklaşık 17 milyon ton yüksek tenorlu kuvars kumu tespit
edilmiş olup bu maddenin sanayinin birçok sektöründe zenginleştirme yapmadan
kullanılabileceği belirlenmiştir. Raporumuzda silisyum ana başlığı altında ayrıntılı ele
alınmıştır.
2.7.3.4 Alçıtaşı
Batman ve Siirt arasında kalan alan Türkiye’nin önemli alçıtaşı yataklarına sahiptir.
Buradaki alçıtaşı her sektörde kullanılabilecek kalitede olup, yataklarının çoğu halen özel
şirketler tarafından işletilmektedir. Siirt Merkez-Akyamaç-Fişkin köyünde 1. ve 2. sınıf alçı
kalitesinde yaklaşık 42 milyon ton alçıtaşı rezervi tespit edilmiştir. Günümüzde alçı taşı
kullanımının % 5' i zirai amaçlı, %15’i endüstriyel amaçlı olarak kullanılırken; geri kalan
miktarın tamamı yapı sektöründe kullanılmaktadır.
67
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.7.3.5 Mardin Taşı
‘Medeniyetler izlerini yaşadıkları ortamlardaki nesnelere işleyerek bırakırlar. Bazı
medeniyetler bu izleri siler, bazı medeniyetlerde ise; bir önceki medeniyete saygı
duyar ve onun üzerine medeniyetini inşa eder.’
Mardin’deki antik mezarlara baktığımızda, Hıristiyan (nisrani) mezarlık üzerine
Müslüman mezarlığı yapılmış ve günümüze kadar korunarak gelmiştir. Belki de ülkemizde
örnek olacak bir yapıt, Mardin Taşına ince işçilikle işlenerek oluşturulmuştur. Hoşgörünün
büyüklüğü, medeniyetlere saygının özlemi kanımızca burada yatmaktadır.
Medeniyet Taşı olarak kabul edilen “Mardin Taşı” üzerine; Mardin-Kızıltepe-ÖmerliMidyat bölgelerini içine alan geniş alanda gerçekleştirilen çalışmalarda Mardin Taşının
litolojik özellikleri belirlenmiştir.
Mardin Taşı Alt Eosen - Alt Oligosen yaşlı resifal kökenli Hoya Formasyonu içinde
yataklanmaktadır. Formasyonun ortalama kalınlığı 50-600 metreler arasındadır. Formasyonu
meydana getiren litolojiler; tebeşirli kireçtaşları, biyomikrit, dolomitik kireçtaşları, killi
kireçtaşları ve fosilli kireçtaşlarıdır. Kayaçlarımızın renkleri; sarı, pembe, kırmızı, beyaz, kirli
beyaz, gridir. Formasyon sığ deniz-şelf kenarında oluşmuş ve yer yerde resifal karakterli
ürünler sunmaktadır.
Formasyonun yayılımı Mardin- Diyarbakır-Siirt-Adıyaman (Hoya formasyonu) ve KilisGaziantep yörelerinde ise Havra Taşı ismini almaktadır (Gaziantep formasyonu). Hoya
formasyonu Gaziantep formasyonu ile yatay yönde geçişlidir.
Hoya formasyonunda açılan mermer ocaklarından elde ürünler dünya mermer
piyasalarında albenisi yüksek ürünler oluşturmaktadır. Bunlar; Diyarbakır-Çermik ilçesinde
Hazar Pembe, Diyarbakır-Hazro’da Diyarbakır Pembe ticari adları altında mermer
üretilmektedir. Ayriyeten yurt içinde ilgi gören Silvan Bej ve Hani Bej ticari adlı kireçtaşlarımız
da Hoya formasyonu içinde bulunmaktadır.
Mardin Taşı 19x20x30 cm ebadında ve özel ebatlara da kesilerek yapılarda, sanat
eserlerinde ve süs işlemeciliğinde kullanılmaktadır. Ocaklarda taş kesme makineleri ile düz
bir hat boyunca dikey yönde kesilen zon, aynı makine ile yatay yöndeki bıçağı ile kesilerek
elde edilmektedir. Mardin Taşı’nın bol gözenekli olanları genellikle kaba işçilik isteyen sanat
eserlerinde kullanılır. İnce işçilik görecek ürünler çıkartıldıktan sonra gölgede işlenir ve
istenilen şekil verilerek ışığa çıkartılır. Bu tür kireçtaşları tebeşirimsi özellik sunmaları, ince
68
DİCLE KALKINMA AJANSI
tane yapılı olmaları, çıkartıldıklarında rahatlıkla çizilebilecek özelliklere sahip olmaları ince
işçilik için albenilerini arttırmaktadır.
İnce işçiliğin yapıldığı alanlar günümüzde azda olsa işletilmektedir. Bu alanlar
mağaraları oluşturmaktadır. İçerde çıkartılan taşlara ebatları ve ince işçiliği işlenerek dışarıya
çıkartılmaktadır. Mardin ilinde terk edilmiş taş işletme mağaraları bulunmaktadır.
Mezar, balkon korkulukları ve harpusta gibi sanat eserlerinde kaba işçilik yanında ince
işçilikte yapılmaktadır. Kaba işçilik özellikle gözenekli, kirli beyaz renkli, tebeşirli kireçtaşına
göre biraz daha sert yapılı kireçtaşlarında yapılmaktadır.
Mardin Taşı’nın sertliği 2,5-3 basınç dayanımı <500 cm2/kg, darbe dayanımı ile aşınma
taş suyunu verdikten sonra artmaktadır. Suyunu veren Mardin Taşı çok hafiflemektedir. Bol
gözenekli olan taşın doluluk oranı % 85-90’dır. Mardin Taşı’nın CaCO3 miktarı %99’dur.
Mardin Taşı ilgisizlik yüzünden ustalarını kaybetmekte ve tedbirler alınmazsa, ince
işlemeciliğe yönelik faaliyetler bitecektir. Bu nedenle günümüz teknolojileri kullanılarak
istenilen çizimler bilgisayara verilerek işlenmelidir. Bu tarz üretim şekli dış pazarlarda talebi
yüksek ürünlerin oluşturulmasına olanak sağlayacaktır.
Mardin Taş Ocakları İşletmeleri’nin yapmış olduğu yatırımlar sonuç vermeye başlamış,
bu geleneksel ürünler yurt dışına ihraç edilmeye başlamıştır. Evlere antik görüntü veren
özelliğinden dolayı yakın zamanda dış pazarlarda çok talep gören bir ürün olacaktır.
2.7.3.6 Bazalt
Şırnak ilinde Suriye sınırında Cizre, İdil ve Nusaybin ilçeleri arasında bazalt rezervleri
bulunmaktadır. Fakat tam olarak rezerv miktarları tespit edilememiştir. Yrd. Doç. Dr. Şefik
İmamoğlu’nun yaptığı araştırma çalışmalarına göre buradaki bazaltlar blok özellikleri
nedeniyle kaldırım taşı (Arnavut kaldırımı ile adlandırılan) olarak kullanılabilir. Irak’ta yakın
zamanda canlanmış olan ve devam edeceği öngörülen inşaat sektörüne yönelik bir yatırım
modeli uygun görünmektedir.
Zenginliğin bulunduğu bölgede kurulacak mucur ocakları akılcı olmakta, yatırım içinde
yakın zamanda kurulması planlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin değerlendirilebilme fırsatı
bulunmaktadır. Hem Cizre’de hem de Kızıltepe Nusaybin arasındaki Ortaköy’de OSB
kurulması planlanmaktadır.
69
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.8
SİLİSYUM – KUVARS
2.8.1 Silisyum Hakkında Genel Bilgiler
Silisyum, yeryüzünde en çok bulunan elementlerden biridir. Yarıiletken özelliğe sahip
oluşu ve doğada çok bulunması, transistör, diyot ve hafızalarda kullanılabilmesinin pratik
oluşu, entegre devrelerin ve bilgisayarların silisyum teknolojisi üzerine inşa edilmesini
sağlamıştır. Bugün, "Silikon Vadisi" denilen dev endüstrinin adı bir silisyum bileşiği olan
silikondan gelmektedir.
Kararlı hale geçerken aldığı yükler nedeniyle ve ayrıca doğada çok bulunduğu için yakın
gelecekte tıpkı karbon selektörleri olduğu gibi silisyum selektörleri de olacağı tahmin
edilmektedir.
Silisyum doğada siliksat asidi (mSiO2.nH2O) ve tuzları halinde bulunur. Yerkabuğunun
yaklaşık %25,7 si bu elementten oluşur. Oksijenden sonra bileşikleri halinde en fazla bulunan
elementtir. Silisyum oksit (SiO2) doğada kum ve kuvars şeklinde bulunur.
Silisyumun iki tane allotropu vardır. Bunlardan birincisi saf kristal silisyumdur. Saydam
olmayan koyu gri renkli, parlak sert ve kırılgan olup örgü yapısı elmasa benzer. Diğeri ise
amorf silisyumdur. Koyu kahve renkli olup tane büyüklüğü nedeni ile kristal silisyumdan ayırt
edilebilir. Kolay reaksiyon verir.
Saf olarak silisyum eldesi, silisyum oksidin kok kömürü (grafit) ile elektrikli fırında
indirgenmesi sonucunda gerçekleşir. Gerekenden daha fazla karbon kullanılırsa silisyum
karbür (SiC) oluşur.
SiO2 + 2C → Si + 2CO
Silisyum klorür (SiCl4) önce fraksiyonlu destilasyon yöntemi ile saflaştırılır. Daha sonra
hidrojen ile indirgenir. Bu şekilde çok saf silisyum elde edilir.
SiCl4 + 2H2 → Si + 4HCl
70
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.8.2 Kuvars Kumunun Kullanım Alanları ve Ürün Standartları
Cam Sanayi:
Genel olarak, cam üretiminde kullanılacak kumun SiO2 içeriğinin %99'dan az olmaması
istenmektedir. Ancak önemli olan kriter, safsız kalan miktarının kararlı olmasıdır. Bu durumda
%96'ya kadar inebilen bir SiO2 miktarı da kabul edilebilmektedir. Cam sanayi için genellikle %
0.02 - 0.1 Fe2O3 arasında değişen ve karalı bir bileşime sahip kumlar tercih edilmektedir.
Döküm Sanayi:
Döküm sanayinde kullanılan kuvars kumu minimum %95 - 96 Sİ02 içerikli olmalıdır.
Ancak günümüzde % 98 - 99 SiO2 gibi bir oranda standart olarak kullanılmaktadır. Döküm
sanayinde kuvars kumu kullanmanın önemli avantajı, silisin ergimiş metalden yayılan basınca
dayanması, ayrıca gazların ve buharların geçebileceği kadar geçirgen olmasıdır. Kumun
dokusu ve bileşimi döküm kalitesine göre değişmektedir.
Refrakter Sanayi:
Silis 1500 °C'ye ısıtıldığında, iyi bir refrakter özellik göstermektedir. Bu sıcaklıkta kuvars
taneleri kristobalit ve tridimite dönüşerek, erime sıcaklığını 1700 °C'ye yükseltmektedir. Silika
tuğla yapımında ana hammadde kuvarsittir. Ancak bazı uygulamalarda, % 25'e varan
miktarlarda kuvars kumu da kuvarsit yerine kullanılabilmektedir. %95-99 SİO2 oranı yüksek
kaliteli silika tuğlalar için ürün standardıdır. Düşük kaliteli silika tuğlalar ise, toplam SiO 2
içeriği %87-96 arasında olan kum taşlarından yapılmaktadır. Silika tuğla yapımında
kullanılacak kuvars kumunun ateşe dayanımının 1700 °C ve daha yüksek değerlerde olması
istenmektedir. Semi-silika refrakter tuğlalar ise toplam % 78 - 92 SiO2 içeren kum + kil
karışımlarından yapılmaktadır.
Diğer Kullanım Alanları :
Sanayide önemli bir ürün olan silikon karpit, kuvars kumu ve petrol kokunun elektrik
ocaklarında 2400 °C'ye ısıtılması ile elde edilmektedir. Bu sektörde, kullanılan kuvars
kumunun % 99 SiO2 içerikli olması ve Fe203, AI2O3 içeriklerinin % 0,1’den az olması
istenmektedir. Ayrıca ürün CaO, MgO, P2O5 içermemeli uniform tane boyutuna sahip
olmalıdır. Silika bazik refrakter, bazik yöntemle çelik üretiminde daha büyük oranlarda soğuk
hurda kullanılmasını sağladığından oldukça önemlidir.
71
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.8.3 Dünyada ve Türkiye’de Silisyum - Kuvars
Dünyada silisyum madeninin üretim miktarlarına bakıldığında Çin’in liderliği ön plana
çıkmaktadır.
Minerals Commodities Summaries’ın 2010 yılı raporuna göre 2009 yılında iki büyük
gelişme silikon maddesinin küresel kaynakları üzerinde etkili olmuştur. Birincisi Çin’in
liderliğini yaptığı ve ihraç ettiği ferro-silikon ve silikon sektörü, Çin hükümetinin ihraç
tarifelerinde ferro-silikon için %25, metalürjik silikon için %15, diğer silikon metalleri için ise
%10 olarak uygun bulduğu ihraç tarifelerindeki vergi yapılanması yüzünden darbe almıştır.
İkinci darbe ise tüm silikon metali üretimi yapan diğer öncü ülkelerin üretiminde azalmaya
yol açmasıdır. Bu aşamada sadece Hindistan’da keskin bir artış gözlenmiştir.
Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum
Ülke
Çin
Yıllık Maden Üretimi (bin ton)
2008T
Rezervler
2009T
4.000
3.500
Rusya
605
510
Brezilya
259
230
Norveç
235
190
ABD
164
140
Güney Afrika
154
150
Fransa
112
73
Ukrayna
99
88
İzlanda
73
59
Kanada
72
51
Venezüella
61
56
Hindistan
40
41
288
310
6.162
5.398
Diğer Ülkeler
Genel Toplam
T: Tahmin Değeri
Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2010
72
Yeryüzünde en
çok bulunan
elementlerden
biridir. Rezerv
miktarları
tahmin etmek
mümkün
olmadığı için
yer alamamıştır.
Araştırma
çalışmaları
talebe bağlı
yapılmaktadır.
DİCLE KALKINMA AJANSI
Türkiye’de bu sektörde üretim ve tüketim genellikle ihtiyaca göre yapıldığından ve
rezervlerinde bugün için mevcut talebi karşılayacak nitelikte olmasından dolayı, ithalat ve
ihracat çok hareketli değildir. Genellikle kuvars kumu olarak ihracat olmamasına karşın,
mamul halde cam ve cam ürünleri olarak ihracat oldukça yüksektir. Türkiye'de kuvars kumu
üreten kuruluşların başında Türkiye Şişe Cam Sanayi A.Ş gelmektedir.
MTA verilerine göre Türkiye kuvars kumu rezervleri yaklaşık 1.884.208.585 milyon
tondur. Söz konusu bu rezervlerin büyük bölümü İstanbul bölgesinde (Şile, Çatalca, Sarıyer,
Beykoz, Yalova) bulunmaktadır. Sahip olunan rezerv büyüklüğünde İstanbul’dan sonra
sırasıyla Zonguldak ve Sinop bölgeleri gelmektedir. İstanbul'daki kuvars kumları cam ve
döküm sanayinde kullanılabilir özelliktedir. Zonguldak kumlan cam sanayinde kullanıma
uygun iken, Tekirdağ kumlan döküm sanayi ve refrakter sanayi, Sinop kumları ise renkli pişen
seramik yapımında kullanılmaktadır. Kuvars kumunun başlıca kullanım alanlarını cam, döküm
ve refrakter sanayileri oluşturmaktadır.
Ülkemiz ihtiyacını karşılayacak yeter derecede kuvars kumu rezervine sahip olmasına
rağmen, bazı ülkelerden kuvars kumu ithalatımız da mevcuttur. Bunun nedeni ise, elimizdeki
rezervlerin, her cins mamul madde yapımında yeterli olamamasıdır. Oldukça yüksek kuvars
kumu rezervlerine sahip ülkemiz için bu hiç de iç açıcı bir durum değildir. Bu nedenle mutlaka
mevcut kuvars kumu rezervleri, her sanayi dalında kullanılabilecek hale getirilmelidir
(özellikle kristal yapımı ve zücaciye için). Bu nedenle, yeni geliştirilen süreçlerden ve cevher
zenginleştirme cihazlarından yararlanılması gerekmektedir. Endüstri - Üniversite işbirliği
sağlanarak gerekli araştırma çalışmalarına başlanmalıdır.
2.8.4 TRC3 Bölgesi’nde Silisyum-Kuvars Kaynakları
MTA verilerine göre Kızıltepe’de Çimenli ve Aveban sahasında yüksek tenorlu kuvars
kumu tespit edilmiştir. Sanayinin birçok sektöründe (gaz beton, döküm kumu v.d.)
zenginleştirme yapmadan bulunan hali ile kullanılabileceği belirlenmiştir. 17.501.594 ton
görünür rezerv miktarıdır. Tenorunun yüksek olduğunu gösteren veriler aşağıda yer
almaktadır.

%80,10–97,2 SiO2

%0,45–1,60 Fe2O3

%0,8–5,90 Al2O3
73
DİCLE KALKINMA AJANSI
Duyan Madencilik A.Ş. bu rezervlerin işletim ruhsatına sahiptir. Ziyaretimizde edinilen
bilgiye göre CTP Boru pazarı hedef alınarak işletim stratejilerini oluşturmaktadırlar.
Adana’daki Esen Boru ile Suruç’ta bulunan Su Boru firmalarına ürünü satmaktalar. Duyan
Madenciliğin en büyük avantajı konuşlandığı noktadır. Çünkü üretimi gerçekleşen borular
Irak’a ihraç edilmek üzere nakliye şirketine verilmekte, Irak dönüşü ise Viranşehir yolundan
tekrar hammadde olan kuvarsı almaktadırlar.
Ayrıca Çanakkale Seramik’in Mardin’de kurulması planlanan seramik fabrikası için de
hammadde kaynağıdır. Seramik sektöründe yüksek maliyetli ve albenisi yüksek ürünler için
silis kullanılmaktadır.
Yıkama sonucu silis oranı %95 ile %98 oranında değişmekte olup kullanım alanları
düşünüldüğünde kaliteli bir ürünün ortaya çıktığı görülmektedir.
İşletmenin kapasitesi yaş silis kumu için 350 ton/8 saat iken kuru silis kum için 120
ton/8 saattir.
2.9
KROM
2.9.1 Krom hakkında genel bilgiler
Yer kabuğunun doğal bileşenlerinden biri olan krom; metalürji, kimya ve refrakter
sanayinin temel elementlerinden biridir. Krom metalinin ekonomik olarak üretilebildiği tek
mineral ise kromittir. Kromit, mineralojik olarak spinel grubuna ait bir mineral olup, küp
sisteminde kristallenir. Teorik formülü FeCr2O4 olmakla birlikte, doğada bulunan kromit
mineralinin formülü (Mg,Fe)(Cr,Al,Fe)2O4 olarak verilmektedir.
Kromit mineralinin bazı fiziksel özellikleri şöyledir:
 Özgül ağırlığı: 4,1 – 4,9 g/cm3
 Sertliği: 5,5
 Rengi: Parlak siyah
 Çizgi rengi: Kahverengi
 Genelde manyetik özellik taşımaz.
Krom, paslanmayan ve çok sert bir maden olduğundan; madeni eşya yapımında,
çeliğin sertleştirilmesinde ve çelik eşyaların kaplamasında kullanılır. Bu nedenle önemli bir
sanayi hammaddesidir.
74
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.9.2 Ürün Standartları
Krom cevherleri ticari olarak yalnızca Cr2O3 içeriklerine bakılarak sınıflandırılabildiği
gibi, kimyasal bileşimleri ve fiziksel özellikleri dikkate alınarak da sınıflandırılabilmektedir.
Sadece Cr2O3 içeriklerine bakıldığında; birinci, ikinci ve üçüncü kalite şeklinde sınıflandırılırlar.
 Cr2O3 içeriği % 40'dan az olanlar (3. kalite)
 Cr2O3 içeriği % 40-46 arasında olanlar (2. kalite)
 Cr2O3 içeriği % 46'dan fazla olanlar (1. kalite)
2.9.3 Dünyada ve Türkiye’de Krom
Dünyada bilinen 3,6 milyar ton civarındaki rezervin % 96’sı Güney Afrika, Zimbabve ve
Kazakistan’da bulunmaktadır. Krom cevherini sanayide yoğun olarak kullanan ABD, Japonya,
Almanya, İngiltere, Fransa gibi gelişmiş ülkeler, krom cevheri ihtiyaçlarının tamamını ithalatla
karşılamaktadırlar. Son yılların belli başlı krom üreticisi ülkeleri, Güney Afrika, Hindistan,
Kazakistan, Zimbabve, Finlandiya, İran, Türkiye ve Brezilya olmuştur.
Tablo: Dünyadaki Mevcut Durum
Ülke
Yıllık Maden Üretimi (bin ton)
2009T
2008
Rezervler
(10.000 ton)
Güney Afrika
9.680
9.600
130.000
Kazakistan
3.630
3.600
180.000
Hindistan
3.900
3.900
44.000
Diğer Ülkeler
6.540
6.300
-
Dünya Geneli
23.800
23.000
>350.000
T: Tahmin Değeri
Kaynak: Mineral Commodities Summaries 2010
Krom yatakları, maden yatağının boyutuna ve topografyaya bağlı olarak açık veya
yeraltı işletme yöntemleriyle işletilmektedirler. Geçmiş yıllarda birçok krom yatağı açık
işletme yöntemiyle işletilmişse de günümüzde krom yatakları büyük çoğunlukla yeraltı
işletme yöntemleriyle işletilmektedir.
75
DİCLE KALKINMA AJANSI
Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki krom yataklarının büyük bir kısmı yeraltı madencilik
yöntemi ile işletilmektedir. Kazakistan'daki yatakların ise çoğunlukla açık işletme
yöntemleriyle işletildiği belirtilmektedir.
Cevher tüketiminin büyük bölümü ferrokrom tesislerinde olduğu için, metalurji
sanayindeki kullanımı ön plana çıkmaktadır. Paslanmaz çelikteki arz-talep dengesi, dünyadaki
kromit cevheri ile ferrokrom üretimini ve fiyatını etkilemektedir.
Ferrokrom, haddeden geçirilmeye veya dökülmeye müsait olmayan, ağırlıklı olarak çelik
sanayinde ve daha az olarak da kimya ve refrakter sanayinde kullanılmaya elverişli bileşikler
meydana getiren bir üründür.
Dünyada üretilen hammadde ve metallerin fiyatları, genelde kaynaklara sahip ve
hammadde üreten ülkeler tarafından değil, ürünleri tüketen ve üretim teknolojisi bilgisine
sahip sanayileşmiş ülkeler tarafından belirlenmektedir. Ülkemizin yer altı kaynakları, nihai
ürün üretiminde kullanılmak yerine, hammadde ve ara mamul olarak ihraç edilmektedir. Bu
açıdan bakıldığında, ülkemiz kaynaklarının gerektiği gibi değerlendirildiğini söylemek
mümkün değildir.
Türkiye'de 800 kadar tek veya grup halinde krom yatağı ve krom cevheri zuhuru
bilinmektedir. Türkiye’de kromit yatakları Alpin tipi olup, genellikle küçük boyutlu, düzensiz
şekilli (merceksi), Cr/Fe oranı 3/1 - 2/1 arasında ve yüksek metalurjik kalitede cevherlerdir.
Dünya kromit rezervinin yaklaşık %0,2’si ülkemizde bulunmaktadır. Bu potansiyel 25.931.373
tondur. Türkiye'nin bugüne kadar toplam krom cevheri üretiminde yüksek tenörlü masif
cevherler önemli bir bölüm oluşturmuştur.
Coğrafî yönden krom yataklarının dağılımını 6 bölgede toplamak mümkündür. Bunlar
nispî önem sırasına göre şöyle verilebilir:

Guleman (Elazığ) yöresi

Fethiye-Köyceğiz-Denizli yöresi

Bursa-Kütahya-Eskişehir yöresi

Mersin-Karsantı-Pınarbaşı yöresi

Erzincan-Kopdağ yöresi

İskenderun-Kahramanmaraş yöresi
Türkiye'de krom cevherinin ilk kez 1848 yılında Harmancık (Bursa) yöresinde bulunduğu
bilinmektedir. Krom cevherinin bulunuşuyla birlikte Türkiye dünya krom pazarlarında önemli
bir yere sahip olagelmiştir. Türkiye'nin üretimi bazı yıllar dünya sıralamasında ilk sırayı
76
DİCLE KALKINMA AJANSI
almışsa da, genellikle 3. ve 6. sıralar arasındaki yerini devamlı korumuştur. Çıkan krom
cevherinin kalitesinin yüksek olması sebebiyle talebi de yüksektir.
Krom madenciliğinde teknoloji kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir. Türkiye
önemli bir kromit cevheri ve giderek de önemli bir krom ürünleri üreticisi olmasına karşın,
kromit madenciliğinin ileri düzeyde olduğu söylenemez. Kromit madenciliğinin çok sınırlı bir
bölümü açık ocak, diğer kesimi ise yeraltı işletmeleridir. Buralarda emek-yoğun üretim biçimi
benimsenmiştir. Bu nedenle verimi düşük, buna karşılık işçilik maliyeti ve genel maliyetler
krom üreticisi diğer ülkelere göre yüksektir. Üretim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle,
dünya
pazarlarında
düşük
fiyatla
piyasaya
sürülen
krom
cevherleriyle
rekabet
edilememektedir.
Yatakların genellikle küçük boyutlarda olması bakımından ileri teknoloji kullanımında
zorluklar olmakla beraber, üretim maliyetlerinin düşürülmesi bakımından teknoloji kullanımı
teşvik edilmelidir. Krom cevheri aramalarına yeniden başlanılmadır. Türkiye'de sayısı fazla
olan krom zuhurlarındaki potansiyel tespiti yetersizdir. Krom yataklarına ilişkin jeoloji ve
rezerv bilgileri güncelleştirilmeli, 1985 yılından bu yana yapılmayan aramalar hızlandırılarak
potansiyel kaynaklar bir an önce görünür hale getirilmelidir.
Türkiye’de krom madenciliği ile ilgili önemli bir diğer sorun ise ülkedeki krom
madenlerinde ayrıştırma merkezi bulunmaması sebebiyle ihraç edilen krom cevheri
içerisindeki platinin de ayrıştırılamadan bedava ihraç edilmesidir. 1 gram platinin 3 gram
altına denk geldiği düşünüldüğünde ihmalin yıllık faturasının 15 ton altına denk olduğu
hesaplanabilmekedir.
2.9.4 TRC3 Bölgesi’nde Krom
TRC3 Bölgesi’nde Krom kaynakları özellikle Siirt ili çevresinde bulunmaktadır. Siirt ili
genelinde iki adet zuhur ve bir adet terk edilmiş eski ocak vardır. Bu ocaklardan çıkarılan
Kromun tenörü % 26-51 Cr2O3 aralığındadır. Ocakta 100 ton görünür, muhtemel ve mümkün
rezerv, zuhurlarda ise toplam 2.728 ton görünür, muhtemel ve mümkün rezerv vardır.
Muhtemel rezervin 2.560 Ton olduğu Baykan - Büzügan Zuhurlarında kayaç birimleri
Alp Orojenezinden etkilenmiş ve karmaşık bir durum kazanmışlardır. Kromit zuhurları ise
77
DİCLE KALKINMA AJANSI
düzensiz mercekler şeklindedir. MTA’dan alınan son bilgilere göre Siirt’te krom arama
çalışmaları güvenlik gerekçesiyle şu anda yapılamamaktadır.
MTA’dan alınan son bilgilere göre Siirt’te krom arama çalışmaları güvenlik gerekçesiyle
şu
anda
yapılamamaktadır.
Krom
yataklarına
ilişkin
jeoloji
ve
rezerv
bilgileri
güncelleştirilmelidir.
Krom madenciliği ile ilgili önemli bir diğer sorun ise ülkedeki krom madenlerinde
ayrıştırma merkezi bulunmaması sebebiyle ihraç edilen krom cevheri içerisindeki platinin de
ayrıştırılamadan ihraç edilmesidir. Bu cevher içindeki platini elde edebilecek ayrıştırma
merkezlerinin kurulması ve kromla ilgili gelişmiş araştırma laboratuarlarının sayısının artması
sadece Siirt ilinin değil ülkemizin genelinin ihtiyacıdır.
9.Kalkınma Planı Ana Metal Sanaii Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda değinildiği gibi
elektrik santrallerinin krom cevherinin bulunduğu bölgelere kurulması ve burada üretilen
elektriğin yataklarda kullanılması doğru bir yatırım seçeneği gibi görünmektedir. Bölgede
çıkarılacak krom da hammadde ihracatından çok, ferrokrom ve paslanmaz çelik imalatında
kullanılabilir ve böylece katma değeri yüksek ürünlerin ihracatı yapılabilir. Siirt ilindeki
rezervlerin bu tip bir yatırım uygun olup olmadığı araştırmalıdır.
2.10 PETROL VE DOĞALGAZ
2.10.1 Petrol ve Doğalgaz Hakkında Genel Bilgiler
Petrol, kömür ve doğal gaz fosil yakıt denilince akla gelen ilk enerji kaynaklarıdır.
Dünyanın bugünkü birincil enerji tüketiminde petrol, % 40'lık pay ile ilk sırayı alırken, doğal
gaz % 23 ile % 28'lik payı olan kömürün ardından gelmektedir.
Önümüzdeki yıllarda da petrol ve doğal gazın birincil enerji tüketiminde önemini
koruyacağı aşikardır. Dolayısıyla bu stratejik enerjiye yönelik politikalar geliştirilmekte ve
zamanın şartlarına uygun yatırım planları yapılmaktadır.
Her ne kadar petrol ve doğal gaz tüketiminin gittikçe artacağı varsayımı ile dünya
rezervlerinin kısa sürede tükenebileceği düşünülse de, arama teknolojilerindeki yeni
gelişmelerle bu rezervlere yenilerinin katılacağı düşünüldüğünde, petrol ve doğal gazın daha
uzun yıllar birincil enerji kaynağı olarak dünya ülkelerinin gündeminde kalacağı yadsınamaz
bir gerçektir.
78
DİCLE KALKINMA AJANSI
Kimyasal yönden petrol oldukça karmaşık bir hidrokarbon (hidrojen ve karbon) karışımı
olup nitrojen, oksijen ve sülfür bileşenlerini içerir. Rafine edilmiş petrolden ayırt etmek için
ham petrol diye isimlendirilen sıvı petrol, ticari açıdan en önemli olanıdır. Ham petrol başlıca
sıvı hidrokarbonlarla, değişen oranlarda çözünmüş gazlardan, katranlardan ve katkı
maddelerinden oluşur. Petrol gazı, imal edilmiş gazdan ayırt etmek için genelde doğal gaz
olarak
adlandırılmış
olup,
büyük
çoğunlukla
metan
gazı
içeren
hafif
parafin
hidrokarbonlarından oluşur. Yarıkatı ve katı haldeki petrol ise ağır hidrokarbon ve katrandan
oluşur. Bu türden petrole, özel karakterlerine ve yöresel kullanımlarına bağlı olarak asfalt,
zift, katran ve diğer isimler
verilir.
Ham petrolün fiziksel özellikleri geniş limitler arasında değişmektedir. Çoğunlukla hafif
(yüksek graviteli) petroller açık kahverengi, sarı veya yeşil renkli, ağır (düşük graviteli)
petrolleri ise koyu kahverengi veya siyah renklidirler. Yüksek graviteli petrolün rafinajından
çoğunlukla benzin, gazyağı ve motorin gibi hafif ve beyaz mahsuller, düşük graviteli petrolün
rafinajından ise daha ziyade fuel oil ve asfalt gibi ağır ve siyah mahsuller elde edilir.
Genel olarak petrolün, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvan kalıntılarının
denizlerde biriken çökel katmanlar içerisinde, oksijensiz bir ortamda çürüyerek, belirli bir
basınç ve sıcaklık altında ayrışmasından oluştuğu varsayılmaktadır.
İçerisinde petrol oluşan çökellere ana kaya adı verilir. Oluşan petrolün basınç altında
sıkışan çökellerden küçücük damlacıklar halinde sızarak, içerisinde yerleştiği gözenekli ve
geçirgen çökellere hazne kaya denir. Hazne kayanın üzerindeki petrolün kaçmasını önleyen
geçirimsiz kayaç örtü kaya olarak adlandırılır. Petrolün kaçmasını engelleyip, birikimini
sağlayan şartların bulunduğu yerlere kapan denir. Kapanın petrol ve gaz ihtiva eden kısmı
rezervuar olarak adlandırılır. Eğer birçok petrol ve gaz rezervuarı bir tek jeolojik yapı
içerisinde veya yakın ilişkili ise, bu rezervuarlar grubu saha olarak adlandırılır.
Petrol ve gaz sahalarının bulunması için öncelikle jeolojik etütler yapılır. Bunu gravite,
manyetik, rezistivite ve çoğunlukla da sismik yöntemlerden oluşan jeofizik etütler izler. Ancak
yeraltındaki bir petrol ve gaz rezervuarının gerçek lokasyonu ve büyüklüğü yalnızca kuyu
açarak, üretim yapmakla belirlenebilir. Yeni bir rezervuar bulma ümidiyle açılan kuyuya
arama kuyusu denir. Bu kuyuda petrol veya gaz rezervuarı bulunursa, kuyu keşif kuyusu
olarak adlandırılır. Kuyudan petrol ve gaz üretilmez yalnızca su alınırsa kuyu kuru kuyu veya
sulu kuyu diye isimlendirilir.
79
DİCLE KALKINMA AJANSI
Keşif kuyusundan sonra, aynı rezervuar üzerinde keşifi teyit etmek ve sahanın
büyüklüğünü belirlemek amacıyla açılan kuyuya tespit kuyusu diğer kuyulara ise geliştirme
kuyuları denir. Üretim amacı ile açılmış kuyulara üretim kuyusu adı verilir.
Herhangi bir bölgenin petrol rezervi o bölgenin petrol kaynaklarından ayrı tutulmalıdır.
Bölgedeki rezervuarlarda bilinen petrol ve gaz miktarı yerinde rezervi oluşturur. Ancak
bunun büyük çoğunluğunu üretmek mümkün değildir. Petrolcülükte kullanılan en önemli
terimlerden birisi olan üretilebilir rezerv ise, bugün kullanım için hazır olan petrol ve gazı
içerir. Petrol kaynakları rezervlerden her zaman çok fazla olup; yerinde rezerv, olası
bulunmamış ve geliştirilmemiş rezervlerle petrol üretilebilecek diğer kaynakları kapsar.
2.10.2 Üretim Yöntemi, Teknolojisi ve Ürün Standartları
Yeraltında gözenekli ve geçişken bir ortamda bulunan hidrokarbonun rezervuardan
kuyuya akışını sağlayan temel mekanizmalar; üretimle oluşacak basınç düşüşü ile kayaç ve
mayi genleşmesi, petrolün içinde erimiş halde bulunan gazın basınç düşüşü ile serbest hale
gelerek genleşmesi, su itimi ve gravite etkisidir. Rezervuardaki hidrokarbonların bu
mekanizmaların yardımı ile ve doğal enerjisi ile kuyu içine akmasıyla gerçekleştirilen üretime
birincil üretim denir.
İkincil üretim yöntemleri ise rezervuara çeşitli mayilerin enjekte edilmesi ile nihai
üretimin artırılmasına yöneliktir. Rezervuarın basıncını ve hidrokarbonların üretim kuyularına
akışını arttırmayı hedefleyerek enjekte edilen maddeler arasında su, karbondioksit çeşitli
kimyevi maddeler, buhar ve hidrokarbonlar sayılabilir. Yeraltındaki hidrokarbon yüksek
basınca sahip ise açılan kuyudan kendi enerjisi ile yüzeye gelir. Yüzeye gelmek için yeterli
enerjiye sahip olmayan hidrokarbonların üretimi ise pompa sistemleri ile yapılır. Dünyada bu
konuda belli başlı sistemler; kuyuya gaz enjeksiyonu ile üretim sistemi, hidrolik, at kafası,
burgu, elektrikli dalgıç pompa sistemleridir. Dünyada kullanımı en yaygın olan pompa at
kafası pompalarıdır.
Dünyada üretilen petrolün sınıflandırılmasında dikkate alınan en önemli faktörler
petrolün özgül ağırlığı, akmazlığı ve içerdiği kükürt miktarı gibi özellikleridir. Amerikan Petrol
Enstitüsü (API) tarafından çıkarılan ve özgül ağırlığa bağlı API gravite tanımı, bütün dünyada
petrolün sınıflandırılması için genel kabul görmüştür. Bu tanıma göre, düşük özgül ağırlıklı
petrolün API gravitesi yüksektir.
80
DİCLE KALKINMA AJANSI
Kolay üretilebilir olması, taşınabilmesi ve işlenebilmesi sebebi ile günümüzde dünya
petrol talebinin %90’ı hafif ve orta petrol ile karşılanmaktadır. Dünya petrol kaynaklarının
ancak %25’ini hafif ve orta petrol teşkil etmektedir. Ancak, ağır petrolün taşınması ve mevcut
rafinerilerde ham madde olarak kullanılması için iyileştirilmesi gerekmektedir.
Doğal gazda ise ürün standardı, gazın ısı değerine bağlı olarak belirlenmektedir.
2.10.3 Dünyada ve Türkiye’de Petrol
Dünya petrol politikasını yönlendiren organizasyonların başında OPEC (Petrol Üreten ve
İhraç Eden Ülkeler), UEA (Uluslararası Enerji Ajansı) ve bunların yanı sıra bu alanda faaliyet
gösteren çok uluslu petrol şirketleri gelmektedir.
Dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin % 70’inden fazlasını Orta Doğu, Rusya ve Türk
Cumhuriyetleri elinde bulundurmaktadır.
Tablo: Yıllar İtibariyle İthal Edilen Ham Petrol Fiyatları (varil başına fiyatı)
Tür
İthal Edilmiş Ham
Petrol Fiyatı ($)
2007
2008
2009
2010T
2011T
2012T
2013T
69
93
56
67
67
73
79
T: Tahmin Değeri
Kaynak: Annual Energy Outlook 2010
Yukarıda yer alan yıllar itibariyle İthal edilen ham petrol fiyatları tablosundan ve
aşağıdaki günlük petrol fiyatları grafiğinden de gözlenebileceği gibi petrol fiyatları 2008
ortalarında başlayan ekonomik resesyondan olumsuz etkilenip keskin bir düşüş
yaşamıştır. Özellikle 2007 yılbaşından bunalım dönemine kadar, hızlı artış dönemine
göre sakinliğini korusa da yapılan projeksiyonlar tekrar artış göstereceğini
öngörmektedir.
81
DİCLE KALKINMA AJANSI
Şekil: 2004-2009 Dönemi Günlük WTI (West Texas Intermediate)Petrol Fiyatları
(ABD Doları/v)
Kaynak: EIA-OMV 2009
BP’nin (The British Petroleum Company) her yıl yayımladığı Dünya Enerji Raporu’nun
verilerine göre, 2008 yılında dünyadaki enerji tüketiminin %0,9’unu gerçekleştiren
Türkiye’de, enerji tüketimi 2007 yılına göre %1,2 oranında arttı.
Rapora göre, dünyanın ispatlanmış petrol rezervleri 1.258 milyar varil seviyesinde. Bu
da 2008 tüketim rakamlarına göre 42 yıl yetiyor. Aynı hesap ile gaz rezervleri 60 yıl, kömür
rezervleri ise 122 yıl yeterli durumda.
Rapora göre, gelişmiş ülkelerde enerji tüketimi %1,3 oranında düştü. En büyük düşüş
%2,8 ile ABD’de görüldü. Bu düşüş, ABD için 1982’den beri en önemli azalma olarak kayıtlara
geçti.
Türkiye'de 2008 yılında 32,3 milyon ton petrol tüketilirken, 2007 yılına göre %5,8
oranında artış kaydedildi. Türkiye bu rakamlarla, dünya petrol tüketiminin %0,8’ini
gerçekleştirmiş oldu. Küresel petrol tüketimi ise %0,6’lık düşüş ile son 10 yıldır ilk kez azalmış
oldu.
Petrol fiyatı 2008 yılına 100$ civarında başladı, Temmuz başlarında 144$’de zirve yaptı
ve dramatik bir şekilde yılsonunda 40$’dan az olarak yılı tamamladı. Bu düşüş, yüksek OPEC
üretimi ve yılın ikinci yarısında tüketimin ciddi şekilde yavaşlaması ile gerçekleşti.
82
DİCLE KALKINMA AJANSI
Yurdumuzda petrol arama amacı ile 13 Ekim 1934 yılında açılan ilk kuyu, Mardin ilinin
Midyat ilçesine bağlı, Basbirin bucağı sınırları içindedir. Basbirin Kuyusu adıyla anılmaktadır.
Bilindiği gibi, Hükümetimizin petrol arama ve işletmesine verdiği önemi belirten 20 Haziran
1933 tarih ve 2189 sayılı kanunla bir Petrol Arama ve işletme idaresi kurulmuştur. Söz konusu
idare iki yıl kadar arama faaliyetlerine devam ettikten sonra, 1935 yılında çıkarılan 2804 sayılı
kanunla kurulmuş bulunan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüne bağlanmış ve aramalarını
M.T.A. topluluğu içinde sürdürüp gitmiştir.
Petrole olan gereksinimin artması ve aramaların yetersiz bulunması noktasından
hareketle 7 Mart 1954 tarihinde yeni Petrol Yasası çıkarılmış, böylece izlenen petrol
politikasında yeni bir dönem başlamış ve bu yasa ile aramaların yerli ve yabancı özel girişim
eliyle yapılması öngörülmüştür. Yeni Petrol Yasasına dayanılarak 7 Mart 1954 tarihinde kabul
edilen yasa ile Türkiye Petrolleri A.O. kurulmuş ve Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nün ilgili
birimleri bu kuruluşa aktarılmıştır. Petrol Yasasının uygulanmasının denetimi de Petrol Yasası
ile kurulan Petrol Dairesi Reisliği’ne verilmiştir. Daha sonra Petrol Yasasının bazı maddeleri
değiştirilmiş ve bazı maddeler eklenmiştir. Petrol Reform Yasası ile Petrol Dairesi Reisliği,
Petrol İsleri Genel Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştür. Bu dönem yabancı petrol şirketlerinin
yurdumuza gelmeye başladığı ve faaliyetlerin yoğun olarak sürdürüldüğü dönemdir.
Son derece karmaşık, kıvrımlı ve kırıklı bir jeolojik yapısı olan ülkemizin bu durumu
petrol potansiyelimizi olumsuz etkilemiş, Azerbaycan, Irak ve İran gibi komşu ülkelere göre
büyük rezervlere sahip olamamamızın nedenini oluşturmuştur.
Ülkemizin gerek jeolojik durumu, gerekse petrol ihtiva edebilecek sedimanter
basenlerin çokluğu göz önüne alındığında ise, bugüne kadar yapılmış arama faaliyetlerinin
çok düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. Bugüne kadar yapılan faaliyetlerin büyük kısmı
Güneydoğu Anadolu ve Trakya bölgelerinde yoğunlaşmış, Batı Karadeniz, Tuz Gölü ve Adana
bölgelerinde yapılan çalışmalar ise bu bölgelerin hidrokarbon imkanları hakkında kesin
sonuçlar elde etmeye yetmemiştir.
Kara alanlarına göre oldukça pahalı yatırımlar gerektirmesi nedeniyle denizlerimizde
sınırlı sayıda sondaj çalışmaları yapılabilmiş, ancak, son yıllarda önemli rezervlerin ortaya
çıkarılacağı umut edilen Karadeniz’de arama çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmıştır.
83
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo: Tüpraş Temin Edilen Ham Petrol Miktarları (1.000 Ton)
TÜR
2002
2003
2004
2005
İTHAL
22.244
21.530
22.267
23.500
YERLİ
1.846
1.900
2.257
2.181
24.090
23.430
24.524
25.681
TOPLAM
Kaynak: Tüpraş
Tablo: Tüpraş İşlenen Ham Petrol Miktarları (1.000 Ton)
TÜR
2002
2003
2004
2005
İTHAL
21.430
22.036
22.205
23.369
YERLİ
1.892
1.901
2.303
2.125
23.322
23.937
24.508
25.495
TOPLAM
Kaynak: Tüpraş
Türkiye’de ham petrol üretimi yapan aşağıdaki tablo ile Tüpraş’ın işlediği ithal ham
petrol miktarlarını gösteren yukarıda yer alan tablo incelendiğinde 2005 yılı karşılaştırmalı yıl
olarak alınırsa üretime göre 10 kattan daha da fazla bir ithalat miktarı ortaya çıkmaktadır.
84
DİCLE KALKINMA AJANSI
Tablo : Yıllar itibariyle Ham Petrol Üretimi (Ton)
Şirket
2004
2005
2006
2007
2008
1.440.900
1.485.522
1.448.320
1.428.617
1.425.976
N.V. Turkse Perenco
552.561
557.968
504.871
477.800
497.749
Petrom Dorchester
103.090
84.791
71.657
68.142
66.232
1.442
3.013
6.380
T.P.A.O.
Aladdin Trans Med.
Ersan Aladdin
1.898
1.936
1.332
Ersan Aladdin Trans Med.
2.015
1.487
815
Arco T.P.A.O.
65.928
56.130
60.143
58.315
55.352
N.V. Turkse Perenco T.P.A.O.
89.822
75.784
71.822
82.459
92.280
Aladdin Tür-kan
13.903
14.110
11.882
10.856
11.673
Amity T.P.A.O.
3.446
2.495
1.281
1.084
236
Ersan Aladdin G.Yıldızı
206
Aladdin G.Yıldızı
Ersan Aladdin Avenue
1.321
1.967
908
3.889
513
TGT Huffco
Toplam
4.185
63
2.275.530
2.281.131
2.175.668
4
2.134.175
2.160.067
Kaynak: Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
Aşağıda ülkemizin sektörde öncü kuruluşu Tüpraş’ın rafinerileri ve bu rafinerilerin
kapasiteleri gösterilmiştir.
Tablo: Tüpraş
Rafinerileri
Rafineri
İşleme Kapasitesi
Nelson Kompleksitesi
Depolama Kapasitesi
İzmit Rafinerisi
11,0 Mn Ton/yıl
7,78
1,97 mn m3
İzmit Rafinerisi
11,0 Mn Ton/yıl
7,66
2,51 mn m3
Kırıkkale Rafinerisi
5,0 Mn Ton/yıl
6,32
1,25 mn m3
Batman Rafinerisi
1,1 Mn Ton/yıl
1,83
222 bin m3
Kaynak: Tüpraş
85
DİCLE KALKINMA AJANSI
Aşağıda ülke içinde kamu ve özel kuruluşlara ait ham petrol rezervlerinin miktarları ve
kullanılabilecek değerleri yer almaktadır.
2.10.4 Dünyada ve Türkiye’de Doğalgaz
Dünya doğalgaz üretiminde ilk sırayı %33,2’lik oranla Rusya, ikinci sırayı ise % 28 ile ABD
alırken, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin üretim miktarlarındaki düşüş sürmektedir.
Şekil : Dünya Doğalgaz Üretimi – 2008
Kaynak: IEA Keyworld Energy Statistics-2008
86
DİCLE KALKINMA AJANSI
Ancak, doğalgaz ticaretindeki yoğunluk 2008 yılında da artarak devam etmiştir. Talep
artışı, kömür fiyatlarının yükselmesi, elektrik üretim maliyetinin artması ve Asya Pasifikten
LNG temininde yaşanan rekabet; 2008 yılında doğalgaz fiyatlarında artışa neden oluştur.
2009 yılında ise yüksek fiyatların en büyük tüketim kalemi olan elektrik üretiminde, doğalgaz
yerine kömür kullanımına dönüşler nedeniyle doğalgaz talebinde geçmiş projeksiyonlarda
tahmin edilen oranda bir artış beklenmektedir.
Şekil : Dünya Doğalgaz Fiyat Projeksiyonu ($/ft3)
Kaynak: IEA - 2008
BP’nin Dünya Enerji Raporu’na göre dünyada doğalgaz tüketimi ise 2008’de %2,5
miktarında artmıştır. Bu artış, son 10 yılın ortalamasından daha az olmuştur. Tüketimde en
büyük artış, yıllık %15,8 ile Çin’den gelmiştir. Bu seyirle global olarak doğalgazın toplam
enerji tüketimindeki payı ülke bazında ortalama %24,1 olmuştur.
2008 yılında Türkiye'de 36 milyar metreküp doğalgaz tüketilmiştir. Buna göre,
Türkiye’de doğalgaz tüketimi geçen yıla oranla %2,5 artarak dünyadaki doğalgaz tüketiminin
%1,2’sini gerçekleştirmiştir.
Tablo : Aylık İthalat Miktarları (9155 Kcal/m3 üst ısıl değere baz, milyon m3) - 2009
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs
Haz.
Tem. Ağus. Eylül Ekim Kasım Aralık
3.159 2.881 3.173 2.570 2.597 2.700 3.076 3.081 2.857 2.687 3.310
Kaynak : EPDK - 2009
87
3.682
DİCLE KALKINMA AJANSI
2009 yılı ithalat verileri de göstermektedir ki yine toplam 36 milyar metreküpe yakın
olan doğal gaz ithalatı ülke için sabit bir gider kalemi oluşturmuştur. Bu ithalat verilerinin
yanında Türkiye’nin 2008 yılında yaklaşık 1 milyar metreküp gaz üretimi gerçekleştirdiği
aşağıdaki tablodan gözükmektedir.
Tablo: Yıllar itibariyle Türkiye Doğal Gaz üretimi (M3)
2004
2005
2006
2007
2008
707.008.763
896.424.950
906.587.974
893.055.000
1.013.919.982
Kaynak: Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü
Aşağıda ise 2008 yılı sonu itibariyle TPAO ve özel teşebbüslerin işletiminde olan doğal
gaz rezervlerinin dağılımı bulunmaktadır. Tablodan da anlaşıldığı üzere kalan üretilebilir gaz
rezervlerine bakıldığında Prenco’nun liderliğinde özel sektörün üretim potansiyeli TPAO’nun
önünde gözükmektedir.
2.10.5 TRC3 Bölgesi’nde Petrol
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ülkemizin sürekli artan ham petrol ve
doğalgaz ihtiyacının ve de 2023 yılı için belirlenen ülke petrol ihtiyacının tamamının ülke
kaynakları tarafından karşılanması vizyonu kapsamında, TRC3 bölgesinde (Mardin, Siirt,
Şırnak, Batman) arama, sondaj ve üretim faaliyetleri gerçekleştirmektedir. TPAO Bölge
88
DİCLE KALKINMA AJANSI
Müdürlüğü bünyesinde 177 Kapsam dışı (mühendis-uzman), 1553 Kapsam içi (işçi), 77 geçici
işçi olmak üzere toplam 1.807 kişi çalışmaktadır.
2.10.5.1 Üretim Miktarı
TPAO, enerji arz güvenliğini temin amacıyla yatırımlarına hız kazandırmış ve son
yıllarda arama ve üretim yatırımlarında büyük bir yatırım hamlesi gerçekleştirmiştir. Bu
yatırım hamleleri sonucunda, Diyarbakır ve TRC3 bölgesinde bulunan 782 kuyudan günlük
25.000 varil ham petrol üretimi yapılmaktadır(Toplam üretimin 8.500 varili Diyarbakır’da
gerçekleşmektedir). Üretimdeki artışa karşın, Türkiye’nin günlük petrol ihtiyacının 600.000
varil olduğu dikkate alındığında, ihtiyacın çok altında üretim yapıldığı görülmektedir. TRC3
bölgesinde, en büyük üretim sahası, 250 kuyu ve günlük 6.100 varil petrol üretimi ile
Batman’a bağlı Batı Raman’da bulunmaktadır. Nusaybin Çamurlu sahasının yakınında Suriye
sınırında bulunan mayınlı arazinin mayından arındırılması çalışması yapılması durumunda
350 varil/gün civarında bir üretim artışı gerçekleştirileceği tahmin edilmektedir.
Bölgede, 1948 yılında başlayan petrol üretimi, 2009 yılsonu itibariyle 339.585.202 varil
değerine ulaşmıştır (Üretim rakamlarına Diyarbakır ili de dâhildir). 2009 yılı petrol üretimi ise
89
DİCLE KALKINMA AJANSI
8.801.739 varil olarak gerçekleşmiştir. TPAO’nun 2010 yılı petrol üretim hedefi 9.578.310
varildir.
Tablo : Üretilen Petrolün İllere Dağılımı - 2009
ŞEHİR
VARİL
Batman
5.101.388
Siirt
423.509
Mardin
320.203
Şırnak
403.677
Diyarbakır
2.552.962
TOPLAM
8.801.739
Kaynak: TPAO
Petrol bulunması amacıyla açılan kuyuların maliyeti, 1,5-2 milyon dolar ile 10 milyon
dolar arasında değişmektedir. Kuyu açma ve sondaj faaliyetlerinin yüksek maliyette olması,
özel
sektörün petrol araştırma faaliyetlerini engellemekte; özellikle
Eruh-Pervari
kesimlerinde güvenlik sorununun kısmen devam etmesi de potansiyeli olduğu düşünülen
noktalarda TPAO’nun sondaj faaliyetlerini kısıtlamaktadır.
2.10.5.2 Petrolün tüketimi ve satışı
TPAO tarafından üretilen petrolün asıl müşterisi, Batman’da bulunan Tüpraş rafinerisi
olup, satılan petrolün %70’i rafineride işlendikten sonra asfalt olarak piyasaya sunulmaktadır
(Geçmiş yıllarda, rafineride üretilen fuel-oil ve motorinin kükürt değerlerinin yüksek olması
ve gerekli standartlara uymuyor olması, üretimin sadece asfalt aşamasında kalmasına neden
olmaktadır). Tüpraş tarafından alınan petrolün %30’u motorine çevrildikten sonra, tekrar
petrol ile karıştırılıp, ülkedeki diğer rafinerilere gönderilmekte ve tekrar işlenmektedir.
Tüpraş’ın yerli petrol tüketme zorunluluğunun olmaması, TPAO’nun piyasa açısından
risk altında olmasına sebep olmaktadır. Tüpraş’ın dışında, Dörtyol’a pompalanan petrolün
gravite değerinin 21 olma zorunluluğu, ek maliyetler yaratmaktadır.
2009 yılı içerisinde 573.283 varili TransAtlantic Petroleum Ltd şirketine, 8.712.155
varili TPAO’ya ait olmak üzere toplam 9.285.438 varil petrol teslimatı yapılmıştır.
90
DİCLE KALKINMA AJANSI
2.10.5.3 Rakip firmalar
TRC3 bölgesinde (Batman ili Şelmo Sahası), TPAO dışında, TransAtlantic Petroleum Ltd
adlı firma petrol arama faaliyetlerinde bulunmaktadır.
2.10.5.4 TRC3 Bölgesi’nde Petrol ve Çevre
Sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler tarafından, çevreye ve özellikle Batman’dan
geçen İluh Nehri’ne zarar verdiği iddia edilen petrol arama ve çıkarma faaliyetleri ile ilgili
olarak, TPAO yöneticileri, çevre koruma kapsamında petrol sızan alanlara hidrokarbon yiyen
bakterilerin tırmıklarla karıştırıldığını ve insan sağlığına zarar vermeyen bakterilerin petrol
atıklarını tamamen yok ederek, toprağı yeniden canlandırdığını ifade etmişledir. Boru
hatlarında meydana gelen korozyon veya sabotajlar sonucu akarsulara karışan petrol ise,
absorbe özelliği taşıyan bariyerler ile ortadan kaldırılmaktadır. Sondaj yapılan alanlarda ise
jeomembran materyaller kullanılarak izolasyon sağlanmaktadır.
Petrol üretiminin ve petrokimya endüstrisinin var olduğu Batman’da sağlığı etkileme
potansiyeli olan en önemli çevre sorunlarından biri de sudaki fenol oranının yüksek
olmasıdır. Normalde ‰ 0.2 olması gereken sudaki fenol oranı Batman’da ‰ 1.2 – 1.6
değerleri arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği değerlere göre fenol oranının ‰
2’ye ulaşması “su kirliliği” olarak değerlendirilmektedir ve Batman’daki değerler bu kritik
sınıra oldukça yakındır. Suyun klorlanması sonucu meydana gelen klorofenol bileşikleri çok
düşük konsantrasyonlarda bile koku ve tat problemi meydana getirirler. Fenol oranının
yüksek olması deri ve mukozada tahribata yol açmakta, başka sağlık sorunlarına da sebep
olabilmektedir.
2.10.6 TRC3 Bölgesi’nde Doğalgaz Kaynakları ve Üretimi
TRC3 bölgesinde, doğalgaz açısından en avantajlı alan Mardin’e bağlı Nusaybin
ilçesindeki Çamurlu Sahası olup, günlük üretim hacmi 40.000 m3’tür. İlçede çıkarılan
doğalgaz, Nusaybin Bölge Yatılı Okulu, Mardin Çimento fabrikası ile Marsan Fabrikasında
yakıt amacıyla kullanılmaktadır; bir kısmı da iç ihtiyaç olarak Çamurlu Petrol Proses
tesislerinde kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda, 2010 yılı için günlük üretim
100.000 m3’e çıkarılacaktır. Nusaybin’de, ayrıca, petrol üretiminde basınç oluşturmak
amacıyla kullanılan CO2 üretilmektedir ve bu yöntemle %10 ek petrol üretim artışı
gerçekleşmiştir. Gaz üretim, tüketim ve satış değerleri aşağıdaki gibidir:
91
DİCLE KALKINMA AJANSI
Üretim, SM3
14.545.788
İç Tüketim, SM3
3.484.048
Satış, SM3
11.061.740
Doğal gazın hanehalkına pazarlanması; ana ulusal veya bölgesel dağıtıcı şirket
tarafından yerleşim merkezlerine ulaştırılması, daha sonrasında yerel dağıtıcılar tarafından
hanehalkına satışının gerçekleştirilmesi şeklinde yapılmaktadır.
Nusaybin Çamurlu sahasında üretilen doğalgaz orta ve büyük ölçekli kuruluşlara
direkt satış yolu ile satılmaktadır. Üretim merkezine kadar gerekli altyapıyı TPO
sağlamaktadır. Bu konudaki doğalgaz iletim hattının yapım maliyeti 10.000 TL/km
düzeyindedir.
Doğalgazın Mardin Organize Sanayi Bölgesi’ndeki kuruluşlara satışı küçük tüketici
şirketlere satılacak gazın faturalandırılması ve tahsilat konusunda öngörülen problemler
nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
Dodan Sahasında üretilen CO2 gazı ise Batı Raman’a taşınarak rezervuara enjekte
edilmekte ve Batı Raman petrol Sahasının üretimini artırmada kullanılmaktadır. Aynı şekilde
Çamurlu’da üretilen CO2 gazı da B.Kozluca sahası üretimini artırmak amacıyla da
kullanılmaktadır.
TRC3 Bölgesi’ndeki doğalgaz sahalarında petrol üretimi genellikle pompalar ile
yapılmaktadır. Petrolün kendi basıncıyla yüzeye çıkma olayı gerçekleşmediğinden “artificial
lift” adı verilen pompa ile üretim teknikleri uygulanmaktadır. Bazı sahalarda üretimi
artırmaya yönelik ikincil üretim yöntemleri uygulanmaktadır. Raman ve Kozluca sahalarında
CO2 enjeksiyonu, Garzan sahasında su enjeksiyonu bunlara örnektir.
Yolaçan sahasında bulunan 2 adet gaz kuyusu ise CO2 ve doğal gaz karışık bir biçimde
üretim yapabilme kapasitesine sahiptir. TPAO’dan 22 Ocak 2010 tarihinde alınan bilgilere
göre bu sahada iki gazı birbirinden ayırabilen proses işlemlerini gerçekleştirebilecek bir tesis
kurulması yönünde çalışmalar devam etmektedir. Bu tesisin tamamlanmasıyla bölgedeki
doğalgaz üretiminin 2009 ve 2010 yıllarında yapılan diğer çalışmaların da katkısıyla 150.000
m3/gün civarında bir kapasiteye sahip olacağı öngörülmektedir.
92
DİCLE KALKINMA AJANSI
3
3.1
GENEL DEĞERLENDİRME VE POLİTİKA ÖNERİLERİ
Türkiye’de Madencilik ile İlgili Genel Sorunlar
Madencilik sektörüne ilişkin veriler Türkiye’nin maden kazalarında lider olduğunu ve
özelleştirme sonrası maden kazalarının katlandığını ortaya koymaktadır.
 Avrupa Kıtası’nda yer alan ülkelerde 2004-2006 yılları arasında iş kazasında yaşamını
yitiren maden işçisi oranı yüz binde 20’dir.
 Aynı dönemde Türkiye’de iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde
92 oranındadır.
 Türkiye’den sonra en yüksek orana sahip olan Portekiz’de bu oran yüz binde 43
düzeyindedir.
Bu olumsuz tabloda Türkiye Avrupa ölçeğinde birinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de
maden işçisi ölümleri oranı Avrupa ortalamasının yaklaşık 4,5 katıdır.
Ülkemizde madencilik sektöründe faaliyet gösteren işletmeler personel kalitesi açısından
geliştirilmeye açıktır. Bunun için teknik eleman çalıştırma konusundaki bilinç arttırılmalı ve bu
personelin istihdamına yönelik özel teşvikler ve muafiyetler getirilmelidir.
Maden ocaklarını işleten bir çok özel firma madenin yüksek tenörlü kısmını işlettikten
sonra yatırım maliyetine katlanmamak için madenin daha düşük tenörlü ve derinde kalan
kısmını işlemeden kapatmakta. Kapanan madenler de ekonomik olmadığı düşüncesiyle bir
daha açılmamaktadır. Bu da ülke kaynaklarının etkin kullanılmamasına yol açmakta ve
sektörün dışa bağımlılığı arttırmaktadır. Bu sorunun önüne geçmek için devletin etkin
denetim mekanizması kurması gerekmektedir.
Ruhsatların atıl kalmasını önlemek, madencilik piyasasında “çantacı” olarak anılan
kişilere ruhsat temin edilmesinin önüne geçmek öncelikler arasında yer almalı; madencilik
konusunda gerçekten yatırım yapmak isteyen girişimcilere destek verilmelidir. İsteyen herkse
ruhsat verilmesi yerine bu konuda ciddi olan girişimcileri öne çıkaracak teşvik edici, istismara
yönelik başvuruları kısıtlayıcı bir sistem geliştirilmelidir.
93
DİCLE KALKINMA AJANSI
Ar-ge çalışmalarının ve fiyatları düzenleyici bir kurumun eksikliği, bölge içinde
bulunan değerli madenlerin yok pahasına, işlenmeden satılmasına neden olmaktadır. Bu
kapsamda, yer altı zenginliklerine yönelik prospeksiyon (Ar-ge) çalışmaları teşvik edilirken,
enerji piyasasındaki EPDK gibi madencilik piyasasını da düzenleyen bir kurumun
oluşturulması gerekmektedir.
Üç yıl olan arama ruhsat süresinin kısaltılması bu konudan kaynaklı suistimalleri
engelleyebilecektir. Bu amaçla bütün madenler için arama faaliyetinin gerçekleştirilmesi için
1,5 yıl yeterli bir süredir.
Sektörün canlandırılması amacıyla halen, arama ruhsatı için 1.300 TL, işletme ruhsatı
için 3.000 TL, işyeri açma ve işletme ruhsatı için ise 6.000TL olarak uygulanan ruhsat
bedellerinin düşürülmesinde fayda vardır.
Bürokrasiye bağlı olarak ruhsat alma süresinin uzun olması ve prosedürlerin fazlalığı
girişimcilerin önünde önemli bir engel teşkil edilmektedir. Ruhsat almak için gerçekten
gerekli olan temel prosedürler haricinde sadece iş yükünün artmasına neden olan işlemler
sürecin dışında bırakılmalıdır. Örneğin mera alanı için Tarım Bakanlığı’ndan alınan raporun
yeterli olması gerekirken, ayrıca Orman İşleri ve Devlet Su İşleri gibi kurumlardan da izin
alınmasını gerektiğini söylemiştir. Bürokrasiyi azaltmak için ayrıca ruhsat işlemleri için sadece
bir kuruluş yetkili kılınmalıdır.
Enerji fiyatlarının yüksekliği madencilik sektörünü olumsuz etkileyen bir başka
husustur. İşgücü yoğunluklu bir sektör olduğu göz önüne alındığında madenciliğe yönelik
enerji teşvik politikalarına işlerlik kazandırılması sektör için önemli sonuçlar doğuracaktır.
3.2
Bölge Madenciliğinde Temel Problemler ve Çözüm Önerileri
1) Güvenlik
Güneydoğu Anadolu’da son 20 yılda terör olayları sebebi ile madenciliğe yönelik
çalışmaların azlığı dikkat çekmektedir. Bu sebeple de sağlıklı verilere ulaşılamamakta ve
potansiyel atıl kalmaktadır. Demokratik açılım süreci çerçevesinde somut projelerin ortaya
94
DİCLE KALKINMA AJANSI
konarak güvenlik probleminin bertaraf edilmesi ile özellikle bölgemizde madencilik alanında
etüt çalışmalarının ilgili kamu ve özel kurum/kuruluşlarınca yapılması gerekmektedir.
2) İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme,
taşeronlaşma, rodövans (maden ocaklarının işletmesinin kiraya verilmesi) vb yanlış
uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar
sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve
deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz,
deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal
denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden
olmaktadır.
Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve
tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda
çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerde her an kaza olma olasılığı
mevcuttur.
Özel maden işletmelerinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri genellikle maliyet
unsuru olarak görülmektedir. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmeli,
değerlendirilmeli ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın madencilikten sorumlu birimi olan Maden İşleri
Genel Müdürlüğü‘ne, yasa ile "madencilik faaliyetlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine
uygun yürütülmesini takip etme" görevi de verilmiştir. Bu kuruluş, madencilik sektörünün
ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden yapılandırılarak, iş güvenliği ile ilgili denetim birimini
oluşturmalı, personel kadrosu gerek nicelik gerekse nitelik bakımından geliştirilmelidir.
3) Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri
Yakın zamanlara kadar "madenlerin işlenmesi ve kullanılması" alanlarına inhisar eden
araştırma faaliyetleri, madenciliğe sokulan mekanik araç ve gereçlerin giderek artması ile
95
DİCLE KALKINMA AJANSI
hızla önem kazanmaya başlamıştır. Bununla birlikte, araştırma ve geliştirmenin bu araç ve
gereçleri yapan ticarî kurumlar tarafından yürütülmüş olması yüzünden, uzun süre arzu
edilen gelişmeye ulaşmak mümkün olmamıştır.
Bunun çeşitli sebepleri vardır:
i.
Her şeyden önce, ticarî kurumlar, madenciliğin kendine özgü sorunlarına tam olarak
inememişlerdir.
ii.
Araştırılması arzu edilen bazı hususlar, madenciler bakımından çok önemli olduğu
halde, ticarî kurumlar tarafından "çok masraflı" olacakları gerekçesiyle ele
alınmamaktadırlar.
iii.
Bazı araştırmalar ise, ticarî kurumların üstesinden gelemeyecekleri yepyeni bilgi ve
tekniklere ihtiyaç göstermektedir. Böyle durumlarda satıcı kurumdan beklenebilecek
hiçbir katkı yoktur.
Öte yandan yeterli teknik bilgi ve tecrübeden yoksun bir teknik kadro tarafından
işletilen madenlerde, cevherler verimli bir şekilde çıkarılamamakta ve cevherin büyük kısmı
bir daha çıkarılamamak üzere toprağa gömülmektedir.
Bu nedenle daha çok devlet destekli olmak üzere madencilik endüstrisinin sorunlarını
çözmeye, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini çözmeye yönelik özerk yapıda bir enstitü
kurularak MTA ve üniversiteler ile işbirliği içerisinde modern teknolojinin gerekleri yerine
getirilmeli ve gerek kamu gerekse de özel firmalar doğru şekilde yönlendirilmelidir.
Özel sektörün bütçeden yeniliğe ve araştırma geliştirme faaliyetlerine yeterli kaynak
ayırmamasıı sonucu zamanla özel firmalar dünya ile rekabet edemez duruma gelmektedir. Bu
nedenle bu anlamda madencilik alanında özel teşvik uygulamalarına başvurulmalıdır.
4) Bölgedeki genel sorunlar
i.
Bölge halkı maden arama ve işletme faaliyetlerine karşı ön yargılıdır. Bilinçlendirme
olmaksızın bazı noktalarda ilerleme kaydedilmesi olanaksız olabilmektedir Bu
önyargıların giderilmesi için bilinçlendirme faaliyetleri gerçekleştirilmelidir.
96
DİCLE KALKINMA AJANSI
ii.
Bölgede faaliyet gösteren kamu kurumları ve maden sektöründe faaliyet gösteren özel
işletmeler arasında genel bir iletişimsizlik problemi bulunmaktadır. Bu kurumların
arasındaki koordinasyon güçlendirilmelidir.
iii.
Bölgenin maden potansiyelinin geliştirilmesi açısından prospeksiyona yönelik ARGE
çalışmalarının bölge üniversiteleri, MTA ve özel sektör işletmeleri arasında koordineli bir
şekilde yapılması faydalı olacaktır.
3.3
TRC3 Bölgesi Yer altı ve Yer üstü Zenginlilerine İlişkin Öneriler
3.3.1 Asfaltit

Asfaltit kükürt oranı yüksek bir yakıttır. Kül ve kükürt oranının yüksek olması asfaltit
kullanımında çevre kirliliğine karşı önlemlerin alınmasını gerekli kılmaktadır. Kükürt
oranının ısınım için kullanılması amacıyla Çevre Bakanlığı’nın öngördüğü standartlara
çekilmesinin sağlanması için numunelerin analiz edilmesi gerekmektedir. Zira ilgili
çalışmalar 1980’li yıllara dayanmaktadır. Asfaltitin ısınma amaçlı kullanımıyla oluşan
çevre kirliliği, termik santralde kullanımı ile oluşandan daha yüksektir. Kömür ithal eden
ülkemiz için kaynağın değerlendirilmesi zorunludur.

Bölgedeki termik santraller kükürt ve kül oranının düşürülmesi adına akışkan yataklı
santraller olmalıdır. Bu duyarlılığı gösterdikleri takdirde termik santraller bu yer altı
zenginliğinin değerlendirilmesinde mantıklı bir seçenek olarak öne çıkabilmektedir.
Bölgede yaşayan insanların bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Asfaltit küllerinde kayda değer düzeyde uranyum gibi değerli madenler olabileceği
tahmin edilmektedir. Bu cevherin içeriğini çıkarmak ve var olan uranyum gibi değerli
ihtivaları elde etmek için gerekli araştırma çalışmaları yapılmalıdır.
3.3.2 Bakır

Siirt - Madenköy’de oluşmuş bakır cevheri arakatlı göçertme yöntemi kullanılarak
işletilmektedir. Üretim delme-patlatma uygulanılarak gerçekleştirilmektedir. Kullanılan
Yöntem doğru olmakla beraber, yöntemle ilgili yanlış uygulamalar verimli sonuç almanın
önüne geçmektedir. Alınmayan ilave tedbirler nedeniyle uygulama safhasında çıkarılan
cevherin bir o kadarının yeraltına daha da gömülmesini engelleyecek bir üretim
planlaması yapılması gerekmektedir.
97
DİCLE KALKINMA AJANSI

Yönteme hâkim teknik elemanın yeterince istihdam edilmeyişi bu yanlış uygulamaların
en önemli sebebidir. Teknik eleman istihdamı yapılmalı ve çalışan personele yönelik
eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir.

Bölgemizde bakır arama faaliyetleri yaklaşık 25 yıldır yapılmamaktadır. Dışa bağımlı
olduğumuz bu metalle ilgili ivediyle arama faaliyetlerinin başlaması gerekmektedir.

Madenköy’de %3’lük oranda bakır çıkarılmakta ve %20’ye kadar zenginleştirme yapılarak
yurt dışına satılmaktadır. Bakır ihtiyacımızı karşılamak içinse yurt dışından saf bakır ithal
edilmektedir. Bu durumda hem %20’lik bakırın dışarı satışıyla belki de karışımın içinde
olan değerli madenlerimiz yok pahaya yurt dışına satılmakta hem de yurt dışından saf
bakır ithal edilerek ülke ekonomisine zarar verilmektedir. Bakırın zenginleştirilmesi için
gerek hükümet gerek özel sektör gerekse de üniversiteler inisiyatif almalı, araştırma
çerçevesinde bakır zenginleştirilmelidir. Bunun için gerekli teknolojik yatırımlar için
teşvik verilmelidir.

Çıkarılan bakır cevherinin içeriğinin tespit edilip kamuyla paylaşılması gerekiyor. İşletme
sadece üretim miktarını devlete bildirmekle yükümlü.

Bakır geri dönüşümde rahatlıkla kullanılabildiğinden geri dönüşüm için sistemler
kurulmalı, yerel paydaşlar arasında işbirliği geliştirmelidir.
3.3.3 Barit

Bölgedeki güvenlik nedeniyle yapılamayan maden arama çalışmaları tekrardan başlanıp
güncel maden rezerv verileri elde edilmelidir.
3.3.4 Fosfat

Kurulu bulunan tesisin bir bölümü rehabilite edilip ilave küçük yatırımlarla Doğu
Karadeniz Bölgesi’nde asidik topraklarda doğrudan kullanım imkânı bulunmaktadır. Bu
seçenek kısa dönemde uygulanabilecek en akılcı yatırım olup diğer yatırımlar için bir
başlangıç olabilecektir. En kısa zamanda Tarım Bakanlığı’nın yürüttüğü ve olumlu
sonuçlar alınan araştırmalar uygulamaya dönüştürülmelidir. Kaya fosfatın 3 yıl kalıcı
etkisi dikkate alınmalı, bu 3 yıl gübre kullanımının ortadan kalkması ürünü çok daha
ekonomik hale getireceği bu yatırım olasılığının hayata geçirilmesinin akılcı olduğunu
göstermektedir.

Karadeniz’de fosfat konsantresinin doğrudan kullanımı yatırımı çeşitli platformlarda dile
getirilmeli ve ilgilileri bilgilendirme fırsatları değerlendirilmelidir.
98
DİCLE KALKINMA AJANSI

Mazıdağı fosfat yatakları için yeni yatırımın fosforik asit üretimine yönelik olması en
ekonomik yatırım şekli olacağı gözükmektedir. Piyasa şartları gereği fosforik asit fiyatları
2.700 dolar civarında seyretmektedir.

Her 3,5 ton fosfat kayasından 1 ton fosforik asit üretimi yapıldığından ve aynı yörede
bulunan (Siirt) çok sayıda prit ve Çamurlu doğal gaz yataklarından sağlanan amonyak ile
nakliye masraflarını minimuma indirerek, GAP projesine dayalı olarak entegre tesislerin
yapılması, ülke ekonomisi açısından yararlı olacaktır. Özellikle kalsinasyon aşamasında
kullanılacak olan doğal gaz için Nusaybin Çamurlu sahasının yanında BOTAŞ aracılığı ile
komşu ülkelerden gelecek doğalgaz hatlarından da yararlanılabilir.

Özellikle eti ve yumurtası için yetiştirilen civciv yemi için kullanımı söz konusudur. %1
oranında dikalsiyum fosfat yemlere katılmaktadır. DCP denilen bu maddenin dışarıdan
ithali çok yüksek fiyatlarda olmaktadır. Mazıdağı Fosfatları, dünya ürünlerine nazaran
Fluor içeriği bakımından en düşük olanıdır. Kalsinasyonda zenginleştirilebilme özelliği
açısından da "Di-kalsiyum fosfat" üretimine son derece elverişlidir. İç talebin yıllık 30.000
ton olması göz önüne alınırsa, Mazıdağı Fosfat yatakları çevresinde böyle bir tesisin
kurulmasının ekonomik olup olmadığı araştırılmalıdır.

Fosfat yataklarının küçük işletmelere açıldığı takdirde deterjan hammaddesi olarak
bilinen STPP’nin fosfat kayalarından üretilebileceği ihtimali üzerine fizibilite çalışmaları
yapılmalıdır. Zira Türkiye’deki deterjan sektöründeki şirketler bu maddeyi çok yüksek
fiyatlarla ithal etmektedirler.

Yeniden ihale hazırlıkları süren Mazıdağı Fosfat İşletmeleri’nin Özelleştirme İdaresi’nde
olmasına rağmen tesislerin ve maden yataklarının kamu mülkiyetinde ve girişimciliğinde
daha verimli ve ekonomik çalışabileceği uygun bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır.
Özelleştirme sonrasında tesise entegre gübre fabrikasının kurulamayacağı, olası talip
Toros Gübre’nin geçmişte sahip olduğu fosforik asit üreten tesislerinin kullanılamaz
durumda oluşu, bugüne kadar özelleştirme uygulamalarından verimli sonuç alınamaması
ve yapılması gerekli yatırımın değerinin büyüklüğü özelleştirme karşıtı düşünceleri
destekler yöndedir.

Model olarak eğer özel sektör liderliğinde bir yatırım modeli seçilmesi akla yatkın
gözükmekteyse bu devir kesinlikle denetim mekanizmasının yürütülmesi şartıyla
sağlanmalıdır. MTA’dan alınan bilgilere göre fosfat madenlerinde uranyum cevherinin de
bulunuyor olması bu konunun önemini arttırmaktadır.
99
DİCLE KALKINMA AJANSI

Madencilikle ilgili işletmeleri denetleyen ve piyasasını düzenleyen bir üst kurulun varlığı,
hem denetlemelerle özel sektörün maden yataklarını yağmalaması ihtimalinin hem de
ilgili piyasayı düzenleyerek haksız rekabet ve tekelleşmenin oluşmasının önüne
geçecektir.
3.3.5 Jeotermal Enerji

Şehir ısınımı, seracılık ve termal turizmde kullanılmak üzere yapılacak jeotermal enerji
yatırımlarının
desteklenmesi
ve ucuz
kredilerden
faydalanması büyük önem
taşımaktadır.

MTA Bölge Müdürlüğü’nün, TRC3 bölgesinde tespit edilen sahalarda, jeotermal enerji
üzerine detaylı çalışmalar gerçekleştirmesi, potansiyel yatırımcılara yol göstermesi
açısından önem arz etmektedir. Günümüze kadar devam eden güvenlik endişesi, bu tür
araştırmaların sınırlı kalmasına neden olmuş ve bölge potansiyeli yeterinde
değerlendirilememiştir.

Jeotermal enerjiye yönelik olarak, araştırma ve kullanımla ilgili yasal düzenlemeler
gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda olmak üzere, arama ve işletmeyi koordine edecek bir
jeotermal enerji kurumunun kurulması yararlı olacaktır.
3.3.6 Endüstri Hammaddeleri

Elektrik arzında yaşanan dalgalanmalar bir an önce çözüme gidilmelidir. Yalnızca çimento
sektörü için değil Mardin İlinin önemli işletmelerinin işi makinelerinde büyük hasarlara
sebebiyet vermektedir.

TRC3 Bölgesi’nde demiryolu ağının geliştirilmeli, karayollarının ise önemli ölçüde
iyileştirilmesi gerekmektedir.

Çimento sektörünün nitelikli beyaz yaka işgücü temini noktasında sıkıntıları yakın
zamanda çözülecek bir sorun gibi olmasa da yüksek tahsilli beşeri potansiyeli bölgeye
çekebilecek faaliyetler desteklenmelidir. Bu sorun bölgedeki tüm işletmeler için büyük
bir sorundur.

Araçlarına getirilen tonaj sınırlamasının kaldırılmasının oluşturabileceği sorunlar
araştırmalıdır.

Bölgede bulunan Kireçtaşı, Jips ve Kil rezervlerinin yatırım değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Rezervlerin ürün standartları ışığında hangi sektöre hitap eder durumda olduğu
belirlenmelidir. Yürütülecek fizibilite çalışmaları desteklenmelidir.
100
DİCLE KALKINMA AJANSI

Mardin Taşı’nın yalnızca ülke içinde değil yurt dışında da pazar oluşum imkânının
doğduğu ve gündemde olduğu bu dönemde tanıtım fırsatları değerlendirilmelidir.
Mevcut pazarın genişlemesine yönelik çalışmalara destek verilmelidir.

Bazalt madeninin bulunduğu bölgede kurulacak mucur ocakları inşaat sektörünün
canlandığı Irak için akılcı bir yatırım olarak görünmektedir. Yakın zamanda kurulması
planlanan Organize Sanayi Bölgesi’nin değerlendirilebilme fırsatı da bulunmaktadır. Hem
Cizre’de
hem
de
Kızıltepe
Nusaybin
arasındaki
Ortaköy’de
OSB
kurulması
planlanmaktadır. Bu bağlamda çok da bilinmeyen bu madenin bölgede oluşturabileceği
fırsatlar ortaya çıkartılmalı en önemlisi de rezerv miktarı ve ürün kalitesi için araştırma
çalışmaları yapılmalıdır.
3.3.7 Krom

Yatakların genellikle küçük boyutlarda olmasından dolayı ileri teknoloji kullanımındaki
zorluklara rağmen, üretim maliyetlerinin düşürülmesi bakımından teknoloji kullanımı
teşvik edilmelidir.

MTA’dan alınan son bilgilere göre Siirt’te krom arama çalışmaları güvenlik gerekçesiyle
şu anda yapılamamaktadır. Krom yataklarına ilişkin jeoloji ve rezerv bilgileri
güncelleştirilmeli, 1985 yılından bu yana yapılmayan aramalar hızlandırılarak potansiyel
kaynaklar bir an önce görünür hale getirilmelidir.

Türkiye’de krom madenciliği ile ilgili önemli bir diğer sorun ise ülkedeki krom
madenlerinde ayrıştırma merkezi bulunmaması sebebiyle ihraç edilen krom cevheri
içerisindeki platinin de ayrıştırılamadan ihraç edilmesidir. Bu cevher içindeki platini elde
edebilecek ayrıştırma merkezlerinin kurulması ve kromla ilgili gelişmiş araştırma
laboratuarlarının sayısının artması sadece Siirt ilinin değil ülkemizin genelinin ihtiyacıdır.

Ferrokrom üretiminde elektrik enerjisi maliyeti önemli bir yeri tutmaktadır. Cevher satışı
yerine, ferrokrom ve paslanmaz çelik üretimine geçilebilmesi için elektrik fiyatlarında
diğer ülkelerdeki birim fiyatlarla kıyaslanarak indirimin ve teşviklerin yapılması yararlı
olacaktır. Türkiye’deki işletmelerin diğer ülkelerdeki işletmelerden elektriği daha pahalı
kullanması, onların dünya pazarında rekabet etmesini zorlaştırmaktadır. 9.Kalkınma
Planı Ana Metal Sanaii Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda değinildiği gibi elektrik
santrallerinin krom cevherinin bulunduğu bölgelere kurulması ve burada üretilen
elektriğin yataklarda kullanılması doğru bir yatırım seçeneği gibi görünmektedir. Bölgede
101
DİCLE KALKINMA AJANSI
çıkarılacak krom da hammadde ihracatından çok, ferrokrom ve paslanmaz çelik
imalatında kullanılabilir ve böylece katma değeri yüksek ürünlerin ihracatı yapılabilir.
Paslanmaz çeliğin kullanım alanı geniş olduğu için piyasası giderek artmaktadır.
Ferrokrom açısından da dünyada ihtiyaç giderek arttığı için pazar sorunu
yaşanmamaktadır. Siirt ilindeki rezervlerin bu tip bir yatırım uygun
olup olmadığı
araştırmalıdır. (100.000 ton/yıl kapasiteli bir ferrokrom tesisinin tükettiği elektrik 75
MW/Saattir.)

Bölgede madencilik politikası belirlenirken teknoloji ön plana alınmalıdır. Bu sayede
işletmeler işçilik maliyeti az, verimi yüksek olacak dünya pazarında rekabet edebilecek
seviyelere gelebilecektir. Ayrıca çevreye duyarlı tekniklerin kullanılmasına da dikkat
edilmelidir.
3.3.8 Petrol ve Doğalgaz
 Petrol ve doğalgaz sektöründe, kamu, yönlendirici, düzenleyici, denetleyici rollerinde
daha baskın bir şekilde yer almalıdır.
 Kalkınmış olan bir çok ülkenin uyguladığı gibi, Türkiye’nin de bu sektör için değer
zincirinin diğer halkalarını oluşturan taşıma, rafinaj, depolama ve dağıtım sektörlerini
entegre biçimde ele alması sağlanmalıdır. Bu bağlamda, petrol ve doğalgaz sektörünü
bir bütün olarak gören uluslararası şirketler, piyasada varlık göstermeye
çalışacaklardır.
 TRC3 bölgesine yönelik öncelikle petrol ve doğalgaz sektör vizyonu, tüm alt ve yan
sektörlerin oyuncularıyla beraber bir ortak görüş oluşturarak netleştirmelidir.
 Akaryakıt ürünlerindeki tüketimi sınırlayan yüksek vergiler azaltılarak, akaryakıt
kaçakçılığının önüne geçilmelidir.
 Ülkemizde faaliyet gösteren ve gösterecek petrol ve doğalgaz arama-üretim
şirketlerinin hizmet kullanımında ortak programlama yapıp sinerji yaratmaları
doğrultusunda teşvikler oluşturulmalıdır.
 Genel Bütçeden TPAO’ya aktarılan payın artması ile Güneydoğu bölgesinde petrol ve
doğalgaz arama faaliyetleri hızlanacak, Suriye ile olan sınırın mayınlı bölümünün
belirlenen kısımlarının temizlenmesiyle de sondaj ve üretim faaliyetleri açısından
fayda sağlanacaktır.
102
DİCLE KALKINMA AJANSI
 Nusaybin’de üretilen doğalgazı Mardin’de bulunan firmalara satan TPAO, bölgede
yatırım yapan diğer firmalara da, ihtiyaç duymaları halinde, doğalgaz tedarik
edebilecek kapasitede bulunmaktadır. Bu anlamda bölgeye yatırım yapabilecek
potansiyel firmaların bilinçlendirilmesi yararlı olacaktır.
 Kalkınmış olan bir çok ülkenin uyguladığı gibi, Türkiye’nin de bu sektör için değer
zincirinin diğer halkalarını oluşturan taşıma, rafinaj, depolama ve dağıtım sektörlerini
entegre biçimde ele alması sağlanmalıdır. Bu bağlamda, petrol ve doğalgaz sektörünü
bir bütün olarak gören uluslararası şirketler, piyasada varlık göstermeye
çalışacaklardır.
 Doğal gazın TRC3 Bölgesi illerine getirilmesinin hızlandırılması potansiyel yatırım
fırsatlarının değerlendirilmesi ve mevcut sanayi kuruluşlarının teknik ve mali
kapasitelerinin gelişmesi için gereklidir.
3.3.9 Uranyum
 Yapılan en güncel araştırmanın 1976 yılına ait olduğu düşünülürse öncelikle bölgede
Mazıdağı fosfat cevherlerindeki uranyumun ekonomik olarak kazanılabilmesine
yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
 Mazıdağı fosfat kayaçlarında bulunan uranyum ve diğer metaller yan ürün olarak
değerlendirilmelidir. Fosforik asit üretimi sırasında fosfat içerisindeki bir kısım
uranyumu alabilecek olan bir uranyum kazanma ünitesi oluşturulmalıdır.
3.3.10 Silisyum
 Duyan Madencilik A.Ş.’nin yatırımı ile kullanıma başlanan bir maden olup özellikle
boru sanayiinde gündeme gelmektedir. Daha farklı yatırım olanakları araştırılmalı 17
milyon ton rezervli, 50-60 yıl kullanılabilecek böyle bir zenginlik Mardin ili için bir
fırsat olup, olası fizibilite çalışmalarına destek verilmelidir.
103
DİCLE KALKINMA AJANSI
4 . SONUÇ
Bölgemizde mevcut yer altı ve yer üstü zenginliklerin değerlendirilmesi ve yaratıcı
yatırım modellerinin oluşturulması için araştırma çalışmalarının yapılmasına destek vermek
gerekmektedir. Geçmişte güvenlik gerekçesi ile ertelenmiş ve ardından yavaş ilerlemekte
olan bu araştırmalar hızlandırılmalı güncel veriler ortaya konulmalıdır. Rapor, açık bir şekilde
bölgede fizibilite çalışmaları yapılması gerekli birçok kaynağın varlığına işaret etmektedir.
Özellikle asfaltit yapılı kömür işletmelerinin çevreye verdiği zararı minimize eden
teknolojiler uygulanmalı, atıl durumdaki Mazıdağı Fosfat İşletmeleri’nin optimum yatırım
stratejisi ile çalışmasına zemin hazırlayan modeller gündeme getirilmeli, jeotermal enerji ile
sera ve konut ısınımı sağlayan fizibilite raporları hazırlanmalı, mevcut doğalgaz kaynağını
doğru kullanabilmeye yardımcı olan ve olası diğer doğalgaz kaynaklarını ortaya çıkaran
araştırmalar yapılmalı, Midyat Taşı, bazalt, barit ve kil gibi halen bakir olan kaynakları
değerlendirmeye hevesli girişimciler desteklenmelidir.
Bölgenin madencilik kolunda sahip olduğu bu kaynakları eğer hammadde olarak
düşünürsek, uygun çıktıların oluşabileceği bir üretim planlaması ile özellikle Ortadoğu
pazarını da iyi kullanarak, ürünleri birer marka haline getirebilen araştırmaların yapılması,
politika önerilerinin oluşturması ve bunları yaparken bu zenginliklerin asıl sahibi bölge
insanının bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Mardin Taşı ve Midyat Taşı kaynakları tarihi geçmişe sahip el sanatı ile dünyada birçok
ülkeden talep görecek bir pazara ulaşabilecek niteliktedir. Tanıtım faaliyetleri
çeşitlendirilmeli mevcut girişimcilerin de tanıtıma yönelik çalışmalarının desteklenmesi
gerekmektedir. Diğer bir taraftan olası yatırımların ve halen uygulanmakta olan maden
işletim sisteminin çevre kirliliğine ve işçi sağlığına duyarlı olması için başta bilgilendirme,
medya ile işbirliği, broşür dağıtımı ve ilgili raporlar olmak üzere birçok faaliyete öncü olmak
kurumumuzun sosyal görevidir.
Sektöre ülke politikası açısından bakacak olursak madencilikle ilgili işletmeleri
denetleyen ve piyasayı düzenleyen bir üst kurulun varlığı, hem denetlemelerle özel sektörün
maden yataklarını yağmalaması ile işçi sağlığını tehdit eden ve çevre kirliliğine yol açan
yöntemlerin uygulanmasının hem de ilgili piyasayı düzenleyerek haksız rekabet ve
tekelleşmenin oluşmasının önüne geçecektir.
Ortaya konulan mevcut durum referans alınarak Bölgede istihdam ve katma değer
yaratan, çevreye ve işçi sağlığına duyarlı yatırımların yapılmasını temenni etmekteyiz.
104
DİCLE KALKINMA AJANSI
5
KAYNAKÇA
Dağıstan, Hayrullah. JEOTERMAL KAYNAKLARMIZ VE MARMARA BÖLGESİNİN JEOTERMAL
ENERJİ POTANSİYELİ. ANKARA: MTA Genel Müdürlüğü Enerji Dairesi.
MADENCİLİK ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU. JEOTERMAL ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RAPORU.
ANKARA: DPT, 1996.
MTA.
http://www.mta.gov.tr/v1.0/bolgeler/diyarbakir/index.php?id=proje_onerileri_projeler&m=
3. 2008.
Özel, Nedret. GAP'TA YER ALAN JEOTERMAL KAYNAKLARA GENEL BAKIŞ VE GÜÇLÜKONAK
İLÇESİ HISTA KAPLICALARI. ŞANLIURFA: GAP BÖLGE KALKINMA İDARESİ, 2007.
TÜRKİYE JEOTERMAL DERNEĞİ. http://www.jeotermaldernegi.org.tr/. 2010.
YÖRÜKOĞLU, Dr. Abdulkerim. Türkiye Jeotermal Enerji Potansiyeli ve Çevre. Ankara: MTA
Genel Müdürlüğü, 2007.
Madencilik Araştırma Kurumları Ve Türkiye - Dr. Şinasi ESKİKAYA
http://www.maden.org.tr
Arakatlı Göçertme Yönteminin Siirt Madenköy Bakır Yatağına Uygulanması - Mehmet Gökhan
TÜRKMEN
“Şırnak’ta Maskeli Santral Protestosu”, Radikal, 14 Kasım 2007,
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=964237&Date
=14.11.2009&CategoryID=97
“500 Çinli Termik Santral için Şırnak’ta”, Haber Aktüel, 7 Aralık 2007,
http://www.haberaktuel.com/500-Cinli,-termik-santrali-icin-Sirnakta!-haberi-100623.html
Nuh Çimento web sitesi, http://www.nuhcimento.com.tr/tr/home/biliyormuydunuz.asp
Irak 3 milyon konut için Türk Müteahhitleri Bekliyor, Zaman, 23 Şubat 2010,
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=954538&title=irak-3-milyon-konut-icin-turkmuteahhitleri-bekliyor
Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu Endüstriyel Hammaddeler Alt Komisyonu, Toprak
Sanayii Hammaddeleri IV (Çimento Hammaddeleri) Çalışma Grubu Raporu, Ankara 2001
“Siirt Bakır Madeni TİS Görüşmeleri Başladı”, Maden – İş Sendikası,
http://www.madenis.org.tr/ayrinti.php?id=160
“İçme Suyunda Ölçümü Yapılan Parametreler”, İSKİ, 26.02.2010,
http://www.iski.gov.tr/Web/statik.aspx?KID=1001155
Uranyum, Vanadyum, Flüor ve Diğer Tali Elementleri İçeren Mazıdağı Fosfatlarında Jeoşimik
ve Mineralojik Tetkikler İle Uranyumun Kazanılması Olasılığı Hakkında Görüşler, Maden
Tetkik ve Arama Enstitüsü, 1976.
World Nuclear Association
http://www.world-nuclear.org/info/inf28.html
Annual Energy Outlook 2010
EIA-OMV 2009 (Energy Information Administration) - www.eia.doe.gov
Tüpraş - www.tupras.com.tr
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü - www.pigm.gov.tr
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı - www.tpao.gov.tr
105
DİCLE KALKINMA AJANSI
The British Petroleum Company 2009 Raporu
IEA Keyworld Energy Statistics-2008
IEA (International Energy Agency) – www.ıea.org
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu - www.epdk.gov.tr
8. Kalkınma Planı Petrol ve Doğalgaz Özel ihtisas Komisyonu Raporu
9. Kalkınma Planı Petrol ve Doğalgaz Özel ihtisas Komisyonu Raporu
Mineral Commodities Summaries 2009
Mineral Commodities Summaries 2010
World Bank Commodity Price 2000-2009
ICIS Pricing 29.01.2010
T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Daire Başkanlığı http://www.oib.gov.tr
Phosphorus and Potassium Number 120 July-August 1982
8. Kalkınma Planı Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2001-2005)
9. Kalkınma Planı Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2007-2013)
Türk Mühendis ve Odalar Birliği Mazıdağı ve Fosfat Gerçeği Raporu (Şubat 2006)
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Maden Etüt ve Arama Dairesi Başkanlığı Faaliyet
Raporu (2008)
Türkiye Kuvars Kumu Potansiyeline Genel Bir Bakış – 1995 İ. Kurşun ve B. İpekoğlu
İstanbul Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bolümü
106
DİCLE KALKINMA AJANSI
6
EKLER
107
DİCLE KALKINMA AJANSI
108
DİCLE KALKINMA AJANSI
109
DİCLE KALKINMA AJANSI
BAZI MADENLERİN 2009 YILI İHRACAT DEĞERLERİ (milyon $)
MERMER
1.222,71
50%
FERRO KROM
63,39
2%
DİĞER MADENLER
56,53
2%
KUVARS
19,83
1%
BENTONİT
23,90
1%
ALÇI TAŞI,
65,71
3%
MANYEZİT
58,36
2%
TABİİ BORAT VE KONS.
104,58
4%
DİĞER METALİK CEVHERLER
50,84
2%
KROM
262,59
11%
ÇİNKO
70,58
3%
31.12.2009 (Kaynak: İMİB)
110
BAKIR
287,41
12%
FELDSPAT
89,07
4%
DİĞER END. HAM. MAD.
69,87
3%
DİCLE KALKINMA AJANSI
TRC3 BÖLGESİ YER ALTI ZENGİNLİKLERİ HARİTASI
111

Benzer belgeler