nevşehir ili tıbbi jeolojik unsurları ve halk sağlığı

Transkript

nevşehir ili tıbbi jeolojik unsurları ve halk sağlığı
 NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK
UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI
Kapadokya, Nevşehir ili ve ilçeleri, jeolojisi, maden ve enerji kaynakları,
tıbbi jeolojik unsurları ve halk sağlığı
Dr. Eşref ATABEY
Jeoloji Yüksek Mühendisi
(Tıbbi Jeolog)
2013
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir Belediyesi
http://www.nevsehir.bel.tr/
Yayın No: ...............
ISBN: ......................
Kapak resmi: Uçhisar-Göreme çevresi
(üstteki resim: Eşref Atabey, ortadaki ve alttaki resim:
http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr alınmıştır).
2
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
SUNUŞ
Nevşehir doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile sayısız medeniyetleri üzerinde
barındırmış; önemli bir kültür hazinesidir. Şehrimizin tarihi ve doğal kimliğini korumak
sorunlarına çözüm aramak, Şehrimizi modern manada ileriye taşıyabilmek Nevşehir
Belediyesi olarak temel misyonumuzdur.
Nevşehir Belediyesi tarihi kimliğimizin korunması ve Şehrimizin sorunlarının
çözümlenmesi adına yapılan çalışmaları çok önemsemekte ve gayretle sürdürmektedir.
Çıkarmış olduğumuz süreli ve süresiz yayınlar Belediye olarak hep bu sorumluluk
bilinci ile gerçekleştirilmiştir. Nevşehir Tarih ve Kültür Araştırmaları Dergisi, Sularımız
Çeşmelerimiz kitabı, Nevşehir Folklörü vs… tüm yayınlarımız Belediye olarak bizim
gurur kaynaklarımızdır. Çünkü bilmekteyiz ki belediyeler standart hizmetlerin ötesine
gidebilmeli ve halkımızın kültürel, sosyal ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir.
Şehrimizin doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri bizim hizmetlerimizde daima
motive kaynağı olmuştur. Doğal sorunlarımız ve bu sorunlara bilimsel manada
çözüm arayışları Şehrimiz adına son derece olumlu bir durumdur; Belediye olarak bu
çalışmalara destek olmak bizlere heyecan ve mutluluk vermektedir.
Yaşamımızı doğadan soyutlamak ve doğadan uzaklaşmak insanlar için çeşitli
problemlere sebep olmuştur; Şehrimizde bu sorunların sebepleri ve çözüm yollarını
içeren önemli bir çalışmaya Belediye olarak destek vermek bizler açısından gurur verici
bir durumdur.
Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref ATABEY’in otuz yıla yakın bir süre ilimizi
incelemesi sonucu yurtseverlik ve insan sevgisiyle hazırlamış olduğu bu kitabı
Şehrimizin sağlık sorunlarımızın giderilmesi adına önemli bir rehber olacağını
düşünerek, kitapta emeği geçen bütün herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Umarım ki bu kitabımız bölge halkımızın sağlıklı yaşaması adına önemli bir adım
oluşturur. Nevşehir Belediyesi olarak sorunsuz ve güzel Nevşehir’de buluşmak üzere,
daha nice güzel yayınlara…
Saygılarımla …
Hasan ÜNVER
Belediye Başkanı
3
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
4
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ÖNSÖZ
Kitabın başında Nevşehir ili ve ilçeleri tanıtılmış, yöre ve Türkiye için önemli
bir değer olan Kapadokya ve peribacaları ele alınmıştır. Konuların anlaşılabilmesi,
için temel jeolojik özellikleriyle birlikte maden kaynakları da sunulmuştur. Jeolojik
unsurlarla birlikte, konu, halk sağlığı yönüyle ele alınmıştır. Kitabın ana konusunu,
Nevşehir ilinin tıbbi jeolojik unsurları ve bunların halk sağlığıyla ilişkisi oluşturmaktadır.
Deprem, heyelan, sel, çığ, kaya düşmesi gibi felaketler hayatımızın birkaç
saniyesinde veya bir kaç dakikasında etkili olurken, asbest, eriyonit, silis gibi mineral
tozlarının solunum yoluyla alındığında olumsuz etkileri; arsenik, cıva, kurşun,
kadmiyum elementleri ile radon gazının zehirleyici özelliği insan sağlığını doğumundan
ölüme kadar etkileyen birer doğal afet konumundadır. Ülkemiz coğrafyası ve
jeolojik yapısındaki çeşitlilik dikkate alındığında, belli yöre ve bölgelerde, insanların
kansere yakalanmaları, genç yaşta dişlerinin lekeli-hareli olması, iskelet yapılarının
bozulması, derilerinde fiziksel değişikliklerin ortaya çıkması, boylarının cüce kalması
vb. sebeplerle sağlıklarının bozulmasının temel nedenlerinin başında toprak, su ve
hava yoluyla yaşamımızı etkileyen element ve mineraller, yani doğal jeolojik unsurlar
ve süreçler rol oynamaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Nevşehir yöresinde de
jeolojik unsurlardan kaynaklanan ve halk sağlığı için risk oluşturabilecek etkenler
bulunmaktadır. Bunlardan, eriyonit minerali ve diğer mineral tozları ve etkisi, yer altı
suyunda arsenik, florür sorunu, kil-toprak yeme olayları, Nevşehir ili için önemli halk
sağlığı konularını oluşturur. Nevşehir’in Tuzköy Beldesi, Karain ve Sarıhıdır köylerinde
yıllardan bu yana eriyonit mineral tozlarından kaynaklanan hastalıklar bilinmekte
olup, nedenleri konusunda önlemler alınmaya devam edilmektedir. Yine ildeki yer altı
sularındaki arsenik ve florür içeriği bir sağlık sorunu teşkil etmekte olup, çözümler
aranmaktadır. Yörede volkanik kayaçların yoğun olarak bulunuyor olması, Türkiye’nin
diğer yörelerine göre kayaç, toprak ve sularının bazı minerallerce zenginleşmelerinin
kaynağını oluşturmuştur.
Bu kitapta sunulan özgün bilgiler, 1982-2012 yılları arasındaki zaman diliminde
belli aralıklarla, Nevşehir ili kapsamında yapmış olduğum jeoloji ve tıbbi jeoloji amaçlı
inceleme ve araştırma sonuçlarını kapsamaktadır. Derleme olan bilgiler ise kitabın
arkasındaki Değinilen Belgeler kısmında belirtilen kaynaklardan yararlanılmıştır.
Yararlanılan kaynaklara, metin içinde ve şekil altlarında atıf yapılmıştır. Eserin, ilin
eğitim, kültür, turizm ve sanayi vb. yatırımları ile en başta halk sağlığı çalışmalarına
katkı koyacağını düşünmekteyim.
Kitabı inceleyerek önerilerde bulunan ve önemli katkılar koyan Maden Mühendisi
Sayın Mehmet Karadeniz’e (Ankara), basım öncesi ve aşamasında göstermiş olduğu
çabaları ve katkıları için emekli Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Sayın Mustafa Kaya’ya
(Ürgüp), basımı gerçekleştiren Nevşehir Belediyesine ve Nevşehir Belediye Başkanı
Sayın Hasan Ünver’e, inceleme ve araştırmalarım sırasında hoşgörü ve desteklerini
gördüğüm Nevşehir ili halkına teşekkürü bir borç bilirim.
Dr. Eşref Atabey
Jeoloji Yüksek Mühendisi (Tıbbi Jeolog)
5
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
6
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İÇİNDEKİLER
NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI...................................................
GİRİŞ..............................................................................................................................................................................
I.KISIM
KAPADOKYA, PERİBACALARI, NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ, NEVŞEHİR İLİNİN
JEOLOJİSİ, NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI
1.BÖLÜM
KAPADOKYA VE PERİBACALARI
KAPADOKYA...........................................................................................................................................................
PERİBACALARI........................................................................................................................................................
2.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ
(Tarihi, nüfusu, ulaşım, tarım ve hayvancılık, turizm vd.)
NEVŞEHİR İLİ............................................................................................................................................................
Yeri.........................................................................................................................................................................
Tarihçesi..............................................................................................................................................................
Ulaşım..................................................................................................................................................................
Nüfusu ................................................................................................................................................................
Fiziki yapısı ........................................................................................................................................................
Ekonomisi...........................................................................................................................................................
Sanayi....................................................................................................................................................................
Yer altı kaynakları...........................................................................................................................................
Tarım ve hayvancılık.....................................................................................................................................
Tarihi eserler ve turistik yerler ................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN İLÇELERİ...............................................................................................................................
Merkez ilçe.........................................................................................................................................................
Acıgöl....................................................................................................................................................................
Avanos..................................................................................................................................................................
Derinkuyu...........................................................................................................................................................
Gülşehir...............................................................................................................................................................
Hacıbektaş.........................................................................................................................................................
Kozaklı..................................................................................................................................................................
Ürgüp....................................................................................................................................................................
7
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
3. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ
NEVŞEHİR İLİNİN GENEL JEOLOJİ ÖZELLİKLERİ..................................................................................
METAMORFİK KAYAÇLAR......................................................................................................................
PALEOZOYİK YAŞTA OLAN METAMORFİK KAYAÇLAR.......................................................
Tamadağ formasyonu..........................................................................................................................
Bozçaldağ Formasyonu.......................................................................................................................
PLÜTONİK (MAGMATİK) KAYAÇLAR..............................................................................................
ÜST KRETASE-PALEOSEN YAŞTA OLAN PLÜTONİK
(MAGMATİK) KAYAÇLAR.......................................................................................................................
Ortaköy Granitoyidi.............................................................................................................................
Kızıldağ volkaniti....................................................................................................................................
SEDİMANTER VE VOLKANİK KAYAÇLAR......................................................................................
ALT-ORTA EOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR...............................................
Ayhan formasyonu................................................................................................................................
Altıpınar formasyonu...........................................................................................................................
Boztepe üyesi............................................................................................................................................
OLIGOSEN-ALT MİYOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR.............................
Kızılöz formasyonu................................................................................................................................
Tuzla üyesi..................................................................................................................................................
Kesiktepe üyesi........................................................................................................................................
Arafa üyesi..................................................................................................................................................
ÜST MİYOSEN-PLİYOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER
VE VOLKANİK KAYAÇLAR......................................................................................................................
Tuzköy formasyonu (Yüksekli formasyonu)............................................................................
Ürgüp formasyonu................................................................................................................................
Kavak üyesi (Kavak ignimbriti).......................................................................................................
Hatlarpınar üyesi....................................................................................................................................
Zelve İgnimbiriti......................................................................................................................................
Sarımadentepe üyesi (Sarımadentepe İgnimbiriti)..............................................................
Mustafapaşa üyesi..................................................................................................................................
Sarıca Volkanitleri (Damsa Bazaltı)..............................................................................................
Cemilköy üyesi (Cemilköy İgnimbriti)........................................................................................
Tahar üyesi.................................................................................................................................................
Karadağ üyesi............................................................................................................................................
Gördeles İgnimbiriti..............................................................................................................................
Salur üyesi (Aksalur Çakıltaşı üyesi).............................................................................................
Andezitik domlar ..................................................................................................................................
Tekkedağ Volkanitleri...........................................................................................................................
Erdaşdağ Volkanitleri...........................................................................................................................
8
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Dasitik domlar ........................................................................................................................................
Göztepe Domu .......................................................................................................................................
Hodul Dağı Domu.................................................................................................................................
Büyükkaletepe Andeziti (Aşikidağ Domu)...............................................................................
Bazaltik Lav akıntıları............................................................................................................................
Çataltepe Volkaniti (Çataltepe Bazaltı).....................................................................................
Topuzdağ Volkaniti (Topuzdağı Bazaltı)....................................................................................
Keçikaletepe Bazaltı..............................................................................................................................
ALT PLİYOSEN YAŞTA OLAN VOLKANİK KAYAÇLAR............................................................
Kızılkaya İgnimbiriti .............................................................................................................................
ÜST PLİYOSEN YAŞTA OLAN VOLKANİK KAYAÇLAR............................................................
İncesu üyesi (İncesu İgnimbiriti)....................................................................................................
Ağıllı üyesi..................................................................................................................................................
Kışladağ üyesi (Kışladağ Kireçtaşı)................................................................................................
Oyludağ Volkaniti..................................................................................................................................
Kızıldağ Bazaltı (Kızıldağ Lav Akıntısı)........................................................................................
KUVATERNER YAŞTA OLAN KAYAÇLAR........................................................................................
Acıgöl Volkanitleri ................................................................................................................................
Acıgöl Volkanizmasının gelişim evresi........................................................................................
Alt Acıgöl Tüfü (Kumtepe Külü)....................................................................................................
Cüruf Konileri (Bazaltik cüruf konileri)......................................................................................
Bazik Lav Akıntıları (Karnıyarıktepe Bazaltı)...........................................................................
Boğazköy Obsidiyeni............................................................................................................................
Üst Acıgöl Tüfü (Alaşar tüfü)...........................................................................................................
Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl Tüfünü Üzerleyen Tefralar.............................................
Kaldera sonrası Domlar (Korudağ Andezitik Cam)............................................................
Kızılırmak Çakıltaşı................................................................................................................................
Traverten.....................................................................................................................................................
Eski alüvyon...............................................................................................................................................
Yamaç molozu ve Güncel alüvyon................................................................................................
4.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI
NEVŞEHİR İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI.........................................................................
MADEN KAYNAKLARI...............................................................................................................................
METALİK MADENLER.................................................................................................................................
Demir............................................................................................................................................................
Bakır ve kurşun........................................................................................................................................
ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER..........................................................................................................
Kükürt...........................................................................................................................................................
9
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Barit................................................................................................................................................................
Kaolen...........................................................................................................................................................
Kil....................................................................................................................................................................
Kaya tuzu....................................................................................................................................................
Perlit...............................................................................................................................................................
Ponza.............................................................................................................................................................
Zeolit.............................................................................................................................................................
Diyatomit....................................................................................................................................................
Doğal taşlar..................................................................................................................................................................
Kum-çakıl....................................................................................................................................................
ENERJİ KAYNAKLARI...................................................................................................................................
Linyit kömürü...........................................................................................................................................
Hidroelektrik (HES) santraları.........................................................................................................
II. KISIM
NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI
1.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL AFETLER VE RİSKLER
NEVŞEHİR İLİNİN DEPREMSELLİĞİ..............................................................................................................
2. BÖLÜM
ERİYONİT VE DİĞER MİNERAL TOZLARI VE HALK SAĞLIĞI
ERİYONİT MİNERAL TOZLARI VE İNSAN SAĞLIĞI...................................................................
Zeolit grubu minerallerinin tanımı ve sınıflaması................................................................
Zeolit minerallerinin kimyası...........................................................................................................
Zeolit minerallerinin oluşum ortamları.....................................................................................
Zeolit minerallerinin kullanım alanları.......................................................................................
ERİYONİT MİNERALİ ..................................................................................................................................
Fiziksel Özellikleri...................................................................................................................................
Kimyasal Özellikleri...............................................................................................................................
Eriyonit mineralinin oluşumu..........................................................................................................
NEVŞEHİR YÖRESİNDE ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK
TÜF KAYALARININ DAĞILIMI...............................................................................................................
TUZKÖY BELDESİ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE
YENİ YERLEŞİM ALANI...............................................................................................................................
KARAİN KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE
YENİ YERLEŞİM ALANI...............................................................................................................................
SARIHIDIR KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ .............................................
10
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN DİĞER VOLKANİK TÜF
KAYALARININ BULUNDUĞU YÖRELER..........................................................................................
Şahinefendi köyü ve Cemilköy........................................................................................................
Karlık ve Yeşilöz köyleri.......................................................................................................................
Boyalı köyü.................................................................................................................................................
Karacaören, Ulaşlı ve Çökek köyleri ............................................................................................
Zelve vadisi.................................................................................................................................................
Çavuşini köyü ..........................................................................................................................................
Sulusaray ve Nar Beldeleri.................................................................................................................
Özkonak ve Göynük Beldeleri.........................................................................................................
Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Hamzalı ve Emmiler köyleri.........................................
Şahinli, Küçükkayapa ve Sığırlı köyleri........................................................................................
Gülpınar köyü...........................................................................................................................................
Ürgüp ilçesi ve Mustafapaşa Beldesi............................................................................................
NEVŞEHİR YÖRESİ ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK
TÜF KAYALARININ JEOLOJİK EVRİMİ...............................................................................................
ERİYONİT MİNERALİNİN SAĞLIĞA ETKİLERİ...............................................................................
ERİYONİT MİNERAL TOZUNA BAĞLI HASTALIKLAR.............................................................
Beniğn hastalıklar...................................................................................................................................
Malign hastalıklar...................................................................................................................................
ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ İLE İLGİLİ
EPİDEMİYOLOJİK ÇALIŞMALAR...........................................................................................................
ERİYONİT MARUZİYETİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER............................
Genel olarak eriyonitli alanlarda alınması gerekli önlemler............................................
Tuzköy Beldesi eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler.................................
Karain köyü eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler.......................................
Sarıhıdır köyü eski ve yeni yerleşim alanında
alınması gerekli önlemler ..................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİ DİĞER MİNERAL TOZLARI VE ETKİLERİ...........................................................
PONZA................................................................................................................................................................
Ponzanın kullanım alanları ve sağlığa etkisi.............................................................................
PERLİT..................................................................................................................................................................
Perlitin kullanımı ve sağlığa etkisi..................................................................................................
DİYATOMİT......................................................................................................................................................
Kullanımı ve sağlığa etkisi..................................................................................................................
KUVARS TOZU-SİLİKOZİSE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER.................................................
11
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
3. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ VE HALK SAĞLIĞI
İÇME SUYU KALİTESİ ........................................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ..................................................................................................
Nevşehir merkez ilçesi.................................................................................................................................
Avanos ilçesi......................................................................................................................................................
Özkonak Beldesi......................................................................................................................................
Derinkuyu ilçesi...............................................................................................................................................
Gülşehir ilçesi...................................................................................................................................................
Gümüşkent................................................................................................................................................
Tuzköy Beldesi..........................................................................................................................................
Hacıbektaş ilçesi..............................................................................................................................................
Karaburna Beldesi..................................................................................................................................
Killik köyü ..................................................................................................................................................
Kozaklı ilçesi......................................................................................................................................................
Karahasanlı beldesi ...............................................................................................................................
Ürgüp ilçesi........................................................................................................................................................
Çökek köyü................................................................................................................................................
Karain köyü................................................................................................................................................
Sarıhıdır köyü...........................................................................................................................................
İçmesularının halk sağlığı yönünden değerlendirilmesi............................................................
Kızılırmak Nehri suyunun özellikleri....................................................................................................
4. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİK VE HALK SAĞLIĞI
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİK.......................................................................................
Arsenik tanımı ve özellikleri.....................................................................................................................
SUDA ARSENİĞİN KAYNAĞI..........................................................................................................................
Arseniğin antropojenik kaynakları........................................................................................................
Jeotermal (sıcak su) kaynaklar................................................................................................................
Gübreleme.........................................................................................................................................................
Arsenikçe zengin yer altı sularını barındıran jeolojik ortamlar
(hazne kayalar)................................................................................................................................................
ARSENİĞİN SAĞLIĞA ETKİLERİ....................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİ İÇME SUYUNDAKİ ARSENİĞİN KAYNAKLARI.....................................................
Arsenik bulunduran kaya türleri............................................................................................................
Nevşehir yerleşim yerlerinin içme sularındaki arsenik düzeyleri..........................................
Nevşehir ili arsenikli su içilmesinden kaynaklanan sağlık sorunları....................................
ARSENİKLE İLGİLİ ÖNERİLER..........................................................................................................................
12
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Yüksek oranda arsenikli yer altı sularının iyileştirilmesi............................................................
Arsenik içeren suların arıtılması teknolojileri.................................................................................
Arsenik arıtması için çalışma yapılan yerler.....................................................................................
5. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA FLORÜR VE HALK SAĞLIĞI
İÇME SUYUNDA FLORÜR................................................................................................................................
Flor’un tanımı ve özellikleri......................................................................................................................
Flüorit minerali kullanımı .........................................................................................................................
İçme suyunda florür ve sağlığa etkileri...............................................................................................
Türkiye’de içme suyunda florür bulunan yerler.............................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SULARINDA FLORÜR KONSANTRASYONLARI............................
Florürlü içme sularının iyileştirilmesi ve önlemler..........................................................................................
İçme suyunda florun giderilmesi teknikleri.....................................................................................
6. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL (SICAK SU)
VE MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI
NEVŞEHİR İLİ JEOTERMAL (SICAK SULARI-TERMAL) KAYNAKLARI
VE SAĞLIK.................................................................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL KAYNAKLARI......................................................................................
Kozaklı kaplıcası..............................................................................................................................................
Yararlanma şekilleri...............................................................................................................................
Radon kaplıcaları ve içmeleri...................................................................................................................
Acıgöl ilçesi Karacaören Ilıcası................................................................................................................
Nar Ilısu................................................................................................................................................................
Cemilköy Ilıcasu pınarı................................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI........................................
Tepeköy madensuyu.....................................................................................................................................
Ağıllı madensuyu............................................................................................................................................
Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu...............................................................................................
Fokurdak madensuyu..................................................................................................................................
Sulusaray Sarıdere madensuyu...............................................................................................................
Çayağıl (Karakaya) madensuyu..............................................................................................................
Kayaharman Bağları madensuyu...........................................................................................................
Ballıca madensuyu.........................................................................................................................................
Sevincili madensuyu.....................................................................................................................................
Gölbağları madensuyu................................................................................................................................
Gümüşkent (Salanda) madensuyu.......................................................................................................
Ulaşlı madensuyu...........................................................................................................................................
Üzengiçayırı madensuyu............................................................................................................................
13
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
7. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)PEKMEZ TOPRAĞI VE HALK SAĞLIĞI
KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)-PEKMEZ TOPRAĞI ..................................
İnsanlarda demir eksikliği..........................................................................................................................
İnsanlarda çinko eksikliği ..........................................................................................................................
Kil ve toprak yeme alışkanlığı (jeofajia-pika)..................................................................................
Çocuklarda toprak yeme olayı................................................................................................................
Kil ve toprak yemenin yaratabileceği sorunlar..............................................................................
İnsanlarda kil ve toprak yeme alışkanlığının (jeofajia-pika) nedenleri.............................
NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI................................................................
Topraktaki organizmalar ve sağlık .......................................................................................................
PEKMEZ VE PEKMEZ TOPRAĞI............................................................................................................
Pekmez toprağı ve sağlık............................................................................................................................
Öneriler...............................................................................................................................................................
8. BÖLÜM
AĞIR METAL KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK
AĞIR METALLER (ELEMENTLER).................................................................................................................
Ağır metallerin topraktaki kökeni ve dağılımı................................................................................
Gübreden gelen ağır metal kirliliği.......................................................................................................
Araçlardan gelen kirlilik..............................................................................................................................
Çöp atıkları........................................................................................................................................................
Zirai ilaçlama (ot, böcek ve mantar öldürücüler)........................................................................
NEVŞEHİR İLİNDE BAZI YERLERE AİT TOPRAK VE SEDİMANLARIN
AĞIR METAL DEĞERLERİ..................................................................................................................................
NEVŞEHİR İLİ KATI ATIK ALANLARI..........................................................................................................
9. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI
RADYASYON VE RADYOAKTİVİTE............................................................................................................
Yerkabuğu kaynaklı doğal radyasyon..................................................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI................................................................
YÜKSEK GERİLİM HATLARI.............................................................................................................................
10. BÖLÜM
KÖMÜR VE HALK SAĞLIĞI
KÖMÜR ......................................................................................................................................................................
Kömürdeki iz elementler ve sağlık................................................................................................................
Kömür tozunun sağlığa etkileri (kömür pnömokonyozu)......................................................
14
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Balkan Endemik Nefropatisi (BEN).......................................................................................................
NEVŞEHİR İLİNİN KÖMÜR OLUŞUMLARI VE HALK SAĞLIĞI.........................................................................
Önlemler.............................................................................................................................................................
11. BÖLÜM
TUZKÖY TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK
TUZ ..............................................................................................................................................................................
Tuzun kaynakları.............................................................................................................................................
Sodyum klorür (NaCl).................................................................................................................................
Tuzun kullanımı .............................................................................................................................................
Sofralık tuz çeşitleri.......................................................................................................................................
Kayatuzu.............................................................................................................................................................
TUZUN SAĞLIĞA ETKİLERİ.............................................................................................................................
TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK...........................................................................................................................
Duzlak tuzla tedavi merkezi.....................................................................................................................
Piestany–Slovakya Tuz Mağarası ..........................................................................................................
Lut Gölü Tuz Mağarası................................................................................................................................
TUZKÖY TUZ MAĞARASI İÇİN YAPILMASI GEREKLİ ÇALIŞMALAR....................................
12. BÖLÜM
JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER VE ÖNLEMLER
JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER .....................................................................................................................
Arazi kullanımı planlaması ve iskan alanlarında tıbbi jeolojinin önemi...........................
Tıbbi Jeoloji ve turizm.................................................................................................................................
YASA VE YÖNETMELİKLERLE, YERLEŞİM YERİ SEÇİMİNDE
TIBBİ JEOLOJİ UYGULAMALARI VE ÖNERİLER...................................................................................
Sağlık Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler..............................................................................................
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler................................................................
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler.....................................................
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kaynaklı düzenlemeler.............................................................
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler...............................................
Tarım Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler..............................................................................................
GENEL ÖNERİLER..................................................................................................................................................
DEĞİNİLEN BELGELER.........................................................................................................................................
SÖZLÜK......................................................................................................................................................................
KISALTMALAR........................................................................................................................................................
15
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
16
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
I. KISIM
KAPADOKYA VE PERİBACALARI-NEVŞEHİR İLİ VE
İLÇELERİ-NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ-NEVŞEHİR
İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI
17
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
18
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
1. BÖLÜM
KAPADOKYA VE PERİBACALARI
19
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
KAPADOKYA
İnsanoğlu, Kapadokya’nın doğal güzelliğiyle karşılaşarak, onu bir doğa mucizesi
olmaktan çıkartıp, tarihe maletmiştir. Amasya’lı coğrafyacı ve seyyah Strabon’un 17
kitaplık ‘’Geographica’’ adlı eserinde (Anadolu XII, XIII, XIV) Kapadokya Bölgesinin
sınırlarını ‘’kuzeyde Doğu Karadeniz kıyıları, doğuda Malatya, batıda Aksaray ve
güneyde de Toros dağlarına kadar uzanan alan olarak belirlemiştir. Bölgenin boyutları
Karadenizden Toroslara kadar 550 km batı komşuları Likonya ve Frigya’dan Fırat
nehrine kadar da yine 550 km’dir’’ diyerek açıklanmıştır (Şekil 1).
Kapadokya, kendine özgü jeolojik yapısı ile tarihsel değerlerin iç içe bulunduğu
doğal bir açık hava müzesi olarak tanımlanabilir. Tarihsel açıdan ele alındığında
Kapadokya, Niğde-Nevşehir-Kayseri-Kırşehir illerinin sınırları dışına uzanmasına
karşılık (Şekil 1), doğal bir sınır çizmek gerektiğinde jeolojik ve jeomorfolojik yapı
ile tarihsel kültür arasındaki ilişkiler göz önüne alınarak Aksaray-Niğde çizgisi
doğusunda kalan, kuzeyde Kırşehir, doğuda ise Kayseri’ye kadar uzanan bir bölge
olarak tanımlanabilir. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya bölgesi Uçhisar,
Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir. Bu
tanımlamadaki ölçüt Kapadokya’nın simgesi haline gelmiş olan peribacalarının
geliştiği, yer altı yerleşim merkezleri ile kaya kiliselerinin bulunduğu Neojen-Kuvaterner
yaşlı volkanosedimanter kayaların yayılım alanıdır (Atabey, 2004a).
Şekil-1. Kapadokya haritası (Atabey, 2004a)
20
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kapadokya kelimesi, Pers dilinde Eşkin Atlar Ülkesi anlamına gelen “Katpatuka”
sözcüğünden kaynaklanır. Çok büyük bir alana yayılmakla birlikte esas bölümünü
Kayseri de içinde olmak üzere güney bölgesi oluşturur. Kuzeydeki bölümüne ise
Pontit Kapadokyası (Pontus) adı verilmiştir. Bölgenin en önemli yükseltisi Strabon’un
deyimiyle “tepesinde hiçbir zaman kar eksik olmayan dağların en yükseği” Erciyes
(Argoios). En önemli kenti önceleri “Mazaka” adını taşıyan Kaisareia’dır (Kayseri) idi.
Kapadokyanın başkenti olarak bilinen bu kent, M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatoru
Angustus adına bu ismi almıştır. Kapadokya’nın doğu sınırındaki en önemli merkezi
ise Melitene (Malatya) idi. Bölgenin güneydeki en önemli kenti ise Tyana (bugünkü
Uluborlu köyü) olup, Bor’un güneyinde inşa edilmiştir.
Tarih öncesi dönemlerden başlayarak yerleşmelere sahne olan Kapadokya,
Anadolu’nun en eski yazılı belgelerinin bulunduğu bölgedir. Kayseri yakınındaki
Kültepe’de M.Ö. 2000 yıllarında büyük bir ticaret merkezi kurulmuştur. Bu kentte
Mezopotamya’dan göç etmiş olan Asurlu tüccarlar da yer almıştır. Anadolu, yazılı
tarih dönemine bu tüccarların getirdikleri çivi yazılı belgeler sayesinde girmiştir. Hitit
Devleti’nin kuruluşundan sonra tüm Kapadokya bu devletin egemenliğini tanımıştır.
Bu imparatorluğun yıkılışından sonra bölgeye Tabal Devleti, daha sonra da Frigler
egemen olmuşlardır. Bölge bu devletlerin yıkılmalarından sonra M.Ö. 590 yılında
Med, M.Ö. 547-333 arasında ise Pers İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Pers egemenliği
döneminde Katgutuka adı altında satraplık haline dönüştürülmüştür (Atabey, 2004a).
M.Ö. 333 yılında Makedonya kralı Büyük İskender Kapadokya’yı zaptetmiştir.
M.Ö. 323’te onun ölümünden sonra, generallerinden Makedonyalı Perdikkas’ın
eline geçen Kapadokya M.Ö. 301-280 yılları arasında Selevkos krallığına bağlanmıştır.
M.Ö. 280 yılında Selevkos’un ölümü üzerine bağımsızlığını kazanmış ve ilk kral olan
Ariarathes (M.Ö. 255-220) döneminde görkemli devrini yaşamıştır. Daha sonra aynı
hanedandan çeşitli krallar zamanında giderek güçsüzleşmiş ve Pontus krallığı ile Roma
imparatorluğu arasında sürekli olarak çekişme konusu olmuştur. M.Ö. 63 yıllarında
Roma egemenliğine girerek bu imparatorluğun ikiye ayrıldığı M.S. 395 yılına kadar
Romalıların idaresinde kalmıştır. Bu tarihten sonra Bizans İmparatorluğu sınırları içine
girmiş ve M.S. 1072 yılında ise Selçuklular tarafından alınan, Kapadokya, M.S. 1339
yılında da Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. Timur’un
Anadolu’ya istilası esnasında yöre 1405 yılına kadar Timur’un elinde kalmış ve daha
sonra Karamanoğulları’nın eline geçmiştir. 1466’da ise Karamanoğulları imparatorluğa
bağlanarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kapadokya bundan sonra Türkiye
Cumhuriyeti kuruluncaya kadar Osmanlı İmparatorluğunun bir bölgesi olmuştur.
Kapadokya alanı Hasandağı, Melendiz dağı ve Erciyes dağı gibi üç büyük
yanardağın milyonlarca yıl devam eden püskürmeleriyle oluşan kalın bir volkanik
örtüyle kaplanmıştır. Başlangıçta bu üç büyük püskürme merkezinden bol miktarda
çıkan çoğunlukla andezitik ve bazaltik türde lavlar ve aglomeralar üst üste yığılarak
birikmişler ve 3917 m yükseklikteki Erciyes Dağı’nı, 3266 m yükseklikteki Hasan
Dağı’nı ve 2963 m yükseklikteki Melendiz Dağı’nı meydana getirmişlerdir. Lavlarda K/
21
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ar yöntemi ile yapılan radyometrik yaş tayinlerine göre Hasan Dağı’nda ilk volkanik
etkinlik yaklaşık 13,5 milyon yıl önce başlamış ve 6 milyon yıl devam etmiştir (Atabey,
2004a).
Melendiz Dağı ve Erciyes Dağı’nda ise ilk volkanik etkinlik 7 milyon yıl önce
başlamış ve 2 milyon yıl devam etmiştir. Daha sonra her üç püskürme merkezinde de
volkanizma bir süre yavaşlamış, yaklaşık 5 milyon yıl önce ise yeniden şiddetlenmiş ve
bu kez ikinci volkanik evre ile kül, tüf, ignimbrit ve pomza gibi küçük taneli volkanik
ürünler şiddetli patlamalarla havadan çok uzak mesafelere (100 km’ye kadar)
saçılarak çevreye yayılmışlar ve Nevşehir-Ürgüp dolaylarında yaklaşık 300 km2’lik bir
alanda o devirde mevcut olan yersel göllerde, vadilerde yığışarak birikmişlerdir. Hasan
Dağı ve Erciyes Dağı’nda volkanik etkinlik daha sonra küçük çapta püskürmelerle
zamanımızdan yaklaşık 2000 yıl öncesine kadar devam etmiş olup, günümüzde ise
sadece sıcak su ve volkanik gaz çıkışları devam etmektedir (Atabey, 2004a).
Kapadokya yöresinde yığışan ve kalınlığı yer yer 100 m’yi aşan volkanik plato
Kuvaterner’deki aşınımla yarılmış ve söz konusu plato masa şekilli tepeler ile bunlar
arasında yer alan kanyon benzeri vadilere dönüşmüştür. Plato ve vadi yamaçlarında
tüf, tüfit, ignimbiritik tüf, lahar, kil ve marn ardalanmasının yüzeylediği bölümlerde
seçici aşınımın eseri olarak Kapadokya’ya özgü topoğrafya ve peribacaları gelişmiştir
(Şekil 2). Peribacaları, işlemesi kolay yumuşak tüflerden meydana geldiklerinden, eski
çağlardaki insanlar tarafından oyularak 2-3 katlı konutlara dönüştürülmüş ve uzun
zaman kullanılmışlardır (Atabey, 2004a).
Özellikle M.S. 7. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya egemen olan Bizans
İmparatorluğuna yapılan Arap saldırıları ve imparatorluğun din üzerinde işkenceye
varan baskıları yüzünden Hristiyanlar bu bölgeye göç etmişlerdir. Peribacalarını ve
diğer tüf ve ignimbrit kütlelerini oyarak saklanmış, yeni bir yerleşme biçimi geliştirmiş
ve yer altında bile korunaklı kentler yapmışlardır (Şekil 3). Yer altı kentleri Kaymaklı,
Derinkuyu ve Özkonak civarında yer alırlar. Hristiyanlar tüfleri oyarak manastır, kilise
ve evler de yapmışlardır (Milliyet, 1983). Tapınakların duvarları ve tavanları dinsel
resimlerle süslüdür. Günümüzde bile konut olarak kullanılmaktadır.
22
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 2- A, B-Kapadokya yöresinin jeomorfolojik yapısı
(B- http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr).
23
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 3- A, B-Tüf kayaları oyularak yapılmış olan eski yerleşim mekanları.
24
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
PERİBACALARI
Peribacaları, farklı dirençteki kaya topluluklarının oluşturduğu ardalanmalı
yapılar üzerinde yüzey sularının seçici aşındırmasıyla oluşmuş koni şekilli jeomorfolojik
oluşumlardır (Şekil 4). Bunlar koni şekilli bir gövde ile çoğunlukla bunun tepe kısmında
yer alan bir bloğun oluşturduğu takke olmak üzere iki kısımdan ibarettir. Kapadokya
yöresinde peribacaları Ürgüp-Avanos-Uçhisar arası, Darsa çayı vadisi, Gülşehir yöresi
ve Ihlara vadisinde yoğun olarak izlenir. Bu alanlardaki peribacaları tüf, tüfit, ignimbirit,
ignimbritik tüf, lahar, kil ve marn ardalanmasından oluşan Neojen yaşlı (günümüzden
23-2,5 milyon yıl öncesi yaş aralığı) volkanosedimanter kayaların yüzeylediği alanlarda
gelişmiştir. Sayılan bu kaya topluluğunun düzenli bir ardalanma yapısı olup, peribacası
oluşumu bu ardalanmalı yapıya bağlı olarak gelişmektedir (Atabey, 2004a).
Yöredeki peribacaları söz konusu kaya topluluklarının Pleyistosen sonrasıGünümüz (0,011 milyon yıl öncesinden günümüze kadar olan yaş aralığı) zaman
aralığında aşınması ile şekillenmiştir. Vadi yamaçları ile plato eteklerinde etkin
olan seçici aşınma söz konusu kaya topluluğu içerisindeki laharitik ve ignimbiritik
seviyelerin koruyucu etkisine bağlı olarak bunların altındaki tüf, tüfit, kil marn
gibi kısımlar aşınımdan kurtulmakta ve koni veya piramit şekilli oluşumlar ortaya
çıkmaktadır. Bu oluşumlar yöre halkı tarafından güzel bir benzetme ile peribacası
olarak adlandırılmıştır. Bir peribacasının oluşabilmesi için alttaki tabakalara oranla
aşınıma karşı daha dayanımlı bir takke kayaca gereksinim vardır (Şekil 5). Yörede bu
takke kayaçları ignimbirit ve ignimbritik tüfler ve laharitik seviyelerdir (Atabey, 2004a;
Sayın, 2008).
Aşınıma karşı daha az dayanımlı olan tüf, tüfit, volkan külü, kil, marnlar ise
peribacalarının gövde kısımlarını meydana getirmektedir. Peribacalarının şekilleri
üzerinde kayaç türü, tabaka eğimi, tabaka kalınlığı, çimentolanma derecesi, eklem
sistemleri, petrografik ve kimyasal yapı gibi jeolojik özellikler ile şekillendirme
süreçleri, jeomorfolojik konum, yamaç eğimi, tabaka dalım ile yamaç eğimi arasındaki
açı, şekillenme döngüsü içerisindeki yeri, oksidasyon, yerel klimatik şartlar gibi
jeomorfolojik özellikler etkili olmaktadır. Bu özellikler lokaliteye göre farklılıklar
gösterdiğinden Kapadokya’nın değişik bölümlerinde farklı yoğunlukta, değişik
geometrili ve farklı yükseklikte peribacası gelişimi gözlenmektedir (Atabey, 2004a).
25
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 4- Peribacası.
26
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 5- Peribacaları (resimler: Eşref Atabey, alttaki resim: http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr).
27
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Peribacalarını şekillendiren süreçler güncel olarak devam etmektedir. Şekillenme
döngüsü içerisinde bir taraftan yeni peribacaları oluşurken diğer taraftan yıkılma ve
bozulmalar sürmektedir. Bu doğal döngü günümüzde insan etkileri ile hızlı bir şekilde
yıkılma ve bozulmalar lehine değişmektedir. Jeolojik zaman içerisinde peribacaları çok
kısa süreli oluşuklar olmasına karşılık insan yaşamı açısından çok uzun bir dönemi
kapsar gibi görünmekte ve bu nedenle, sözü edilen doğal döngü içerisinde insanın
yapmış olduğu olumsuz etki ilk bakışta fark edilememektedir.
Kapadokya’daki peribacalarının ihtiyarlık dönemini yaşadığı, oluşum sürecinin
yavaşladığı görülür. Kapadokya’da yer alan tarihi kiliseler ve yerleşim alanları genellikle
vadi içleri ve plato yamaçlarında açılmıştır. Kaya türü özelliği nedeniyle çok hızlı bir
eğimli yamaçların geliştiği yörede, bu alanlarda yer alan kiliseler de olumsuz yönde
etkilenmekte, yamaç duyarlılığının bozulması nedeniyle yıkımlar önlenemez duruma
gelmektedir. Peribacaları yörenin en önemli jeolojik miras (milyonlarca yıl öncesi
jeolojik zamandan günümüze kadar korunmuş olan kendine has özellikleri ve görsel
olan jeolojik oluşumlar) yapılarını oluşturur (Atabey, 2004a).
Kapadokya için “Büyüleyici havası ve sessiz vadileri, insanın nefesini kesecek
güzelliği ve kayalara oyulmuş yer altı şehirleriyle dünyada nadir rastlanan bir
yer” denmiştir (Anonim).
28
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
2.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ
(Tarihi, nüfusu, ulaşım, tarım ve hayvancılık, turizm vd.)
29
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
30
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİ
Yeri
Nevşehir, Türkiye’de İç Anadolu Bölgesinin Orta Kızılırmak bölümünde kalan
Kapadokya bölgesinde bir ildir. İlin sınırları 38° 12’ ve 39° 20’ kuzey enlemleriyle 34° 11’
ve 35° 06’ doğu boylamları arasında yer alır. Doğudan Kayseri, kuzey ve kuzeybatıdan
Kırşehir, güneyden Niğde, batıdan Aksaray, kuzeydoğudan Yozgat illeriyle çevrilidir
(Şekil 6).
Nevşehir’in;
Alanı: 8,434 km²
Zaman dilimi: Doğu Avrupa Zaman Dilimi (DAZD) (+2)
İl alan kodu: 384
İl plaka kodu: 50
Website: nevsehir.gov.tr
Şekil 6- Nevşehir ve komşu iller (Atlas, 2011).
31
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Tarihçesi
Kent, Orta Çağ ve Yeni Çağ’da, Seandos, Nissa ve Muşkara adıyla anılmıştır.
Anadolu, Büyük Selçuklu Devleti’nin elindeyken eski adı Nissa’nın yerinde Muşkara
adında bir köy varmış. Muşkara sağlam yapılı anlamındadır. 18 evlik küçük bir köy
olan Muşkara, Ürgüp’e bağlıymış. Tarihçi Charles Texier’e göre, 12. yüzyıl sonlarına
doğru, yani Selçuklular zamanında, Nissa şehri halkı yavaş yavaş şehirden ayrılarak,
başka bir yere göç etmişler. Çevre ile ilgili bilgi veren tarihçiler, bu yeni göç yerinin
Muşkara olduğunu belirtmektedirler. Osmanlılar döneminde ise Muşkara yerine
Nevşehir kullanılmaya başlanmıştır. IV. Mehmet’in oğlu Şehzade III. Ahmet’in sır katibi,
Muşkaralı İbrahim, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olarak sadrazamlığa getirildiğinde,
doğduğu kent olan Muşkara’da büyük bayındırlık hareketine girişmiştir. İmaretler,
camiler, medreseler, hamam ve çeşmeler yaptırmıştır. Muşkara adını değiştirerek,
kente Yenişehir anlamına gelen Nevşehir adını vermiştir (http://tr.wikipedia.org/wiki/
Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Nevşehir, Muşkara adlı bir köy iken, adını Farsça
“yeni” anlamına gelen nev’den alarak üretilmiştir.
Nevşehir, 6429 sayılı yasa ile 20 Temmuz 1954 tarihinde il haline getirilmiştir.
Kırşehir ve Kırşehir’e bağlı Mucur, Avanos, Hacıbektaş (1945’te ilçe olmuştur),
Kayseri’ye bağlı Ürgüp (1935’te ilçe olmuştur), Niğde’ye bağlı Arapsun (1948’de
Gülşehir adını almıştır) Nevşehir’in ilçeleri haline getirilmiştir. Kozaklı ve Hamamorta
köyleri Avanos’a bağlı birer köy iken birleştirilerek 1954’te Kozaklı adıyla ilçe olarak
Nevşehir’e bağlanmıştır. Kırşehir 1957’de tekrar il yapılmış ve Mucur ilçesi ile birlikte
Nevşehir’den ayrılmıştır. Daha önceleri Melegübü ismi ile anılan bir bucak merkezi olan
Derinkuyu 1 Nisan 1960’ta ilçe durumuna getirilmiş, Acıgöl kasabası ise 4 Temmuz
1987’de ilçe olmuştur
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Ulaşım
Nevşehir’in Ankara’ya uzaklığı 275 km’dir. Ankara’dan Nevşehir’e, AnkaraŞereflikoçhisar-Aksaray-Nevşehir karayolu ya da Ankara - Kırıkkale - Kırşehir Hacıbektaş - Nevşehir karayolu izlenerek iki şekilde gidilebilir (Şekil 7). Gülşehir ilçesi
Tuzköy Beldesinde bulunan Kapadokya Havaalanına uçak seferleri yapılmaktadır
(Şekil 8). Ankara-Kayseri demiryolu hattı Nevşehir’in Kozaklı ve Kanlıca istasyonlarına
uğramaktadır. Karayolu bakımından her tarafa bağlanır. Ankara-Kayseri karayolu
Nevşehir ilinin ortasında doğu-batı yönünde kat eder. Nevşehir’den Konya’ya, NiğdeAdana yönüne, Kırşehir-Ankara yönüne giden karayolu vardır.
32
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 7- Nevşehir bulduru haritası.
Şekil 8- Tuzköy’de (Gülşehir) bulunan Kapadokya Havaalanı.
33
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nüfusu ve eğitim
Nevşehir’in;
Nüfusu: 283,247
Nüfus yoğunluğu: 52/km² Kırsal kesim nüfusu: 125,785 (%56) (Şekil 9A).
Şehir nüfusu: 157,462 (%44).
Nevşehir’de okuma oranı %95’in üzerindedir. İlde 17 Mayıs 2007 yılında Nevşehir
Üniversitesi kurulmuştur (Şekil 9B).
A
B
Şekil 9- A-Nevşehir ili şehir ve köy nüfusu oranı, B- Nevşehir Üniversitesi.
Fiziki yapısı
Nevşehir, İç Anadolu’nun güneydoğu volkanik sahası içerisinde Erciyes Dağı,
Hasan Dağı ve Melendiz Dağları’ndan çıkan kül ve lavların birikimiyle oluşmuş geniş
bir platonun batı yamaçlarında kurulmuştur. Nevşehir il topraklarını Kızılırmak Vadisi
ikiye böler. Dağlar daha çok kuzey ve güneyde bulunur. İlin % 20’si ovalardan, % 18’i
dağlardan ve % 57’si platolardan ibarettir. Toprak hafif dalgalı bir yayla ve bozkır
halindedir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Başlıca dağları Erdaş Dağı (1982 m), Hodul Dağı (1949 m), Kızıldağ (1768 m),
Oylu Dağı (1622 m) ve Kemil Dağı’dır (1530 m). genellikle bitki örtüsü bakımından
yoksun olan platoların çoğu Kızılırmak Platosu ismiyle anılır ve basamak basamak
1500 m’ye kadar yükselir. Kızılırmak Vadisinin genişlemesiyle küçük, fakat verimli
ovalar gelişmiştir. Yörede sanayi ve yumru bitkileri yetişir. Nevşehir’in en büyük ovası
Derinkuyu Ovasıdır. 20 km uzunluğunda olup, en geniş yeri 16 km’dir. Bu ovanın bir
kısmında sulu tarım yapılır.
Kızılırmak Nehri Nevşehir ili sınırları içinden geçer. Bu nehir Avanos ilçesi Bozca
köyü yakınında Nevşehir ili sınırları içine girip, il topraklarını ikiye bölerek batıya doğru
ilerler ve Gülşehir ilçesi Yamalı köyü sınırlarından ili terk eder. Nehir yatağı Avanos ve
Gülşehir kısmında genişler. Kızılırmak Nehri’ne karışan birçok dere vardır. Başlıcaları,
Damsa Çayı ve Acıgöl Deresidir. Bu iki akarsu üzerinde sulama amaçlı küçük barajlar
vardır.
34
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir ilinde kara iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk
geçer. Yılın 70 gününde sıcaklık 0 (sıfır) °C’ın altında ve 20 gün +30°C’ın üstünde
seyreder. Yıllık yağış miktarı ortalama 388-353 mm arasındadır. Kızılırmak vadisinden
uzaklaşıldıkça soğuk artar. Tüm yıl içinde sıcaklık -28°C ile +40°C arasında seyreder.
Nevşehir ili bitki örtüsü bakımından çok zayıftır. Orman ve fundalıklar yok
denecek kadar azdır. Ovalar bozkır (step) görünümündedir. Kızılırmak Vadisinde
söğüt, kavak ve selvi ağaçları ile Oylu Dağında cılız meşeliklere rastlanır. Çayır ve
mer’alar % 28 ve ekili ve dikili alanlar % 69’dur. Haziran başından itibaren yeşillik
kaybolur, yerini sarı bir örtüye terk eder.
Ekonomisi
Nevşehir ilinin ekonomisi geniş ölçüde tarıma dayanır. Çalışan nüfusun % 75’i
tarım sektöründedir. Turizm sektörü son yıllarda hızla gelişmektedir. Peribacaları ve
kayalara oyulmuş kiliseler Avrupalı turistlerin gezdikleri yerlerden biridir.
Sanayi
Nevşehir’de sanayi yeni gelişmektedir. On kişi ve daha fazla işçi çalıştıran sanayi
işyeri sayısı 100 civarındadır. İmalat sanayi daha az gelişmiştir. Başlıca fabrikaları
Sümerbank Dokuma Fabrikası, Örgü Örme ve Giyim Sanayi A.Ş.’nin fabrikaları, meyve
suyu, pekmez-marmelat, tuğla, kiremit, plastik hortum, yer karoları ve süs eşyası
fabrika ve imalathaneleridir.
Yer altı kaynakları
Nevşehir ili maden çeşitliliği bakımından zengin olmayıp, işletilmekte olan
madenler azdır. Başlıca işletilen madenleri pomza-perlit, kayatuzu, çakıl-kum,
mermer ve yapıtaşıdır. Gülşehir ilçesi Tuzköy beldesinde bulunan kaya tuzu ocağı
işletilmektedir. İl dahilinde işletilen iki kömür ocağı vardır. Yöredeki tüf ve ignimbrit
kayaları mermer ve yapıtaşı olarak işlenerek Nevşehir Taşı adı altında Türkiye’nin
değişik yerlerine nakledilmektedir. Hacıbektaş Taşı denilen oniks mermerlerden süs
eşyası ve biblolar yapılarak yurdun her yerine gönderilmektedir.
Tarım ve hayvancılık
Mevsim ve yağış şartları sebebiyle tarım ürünleri fazla çeşitli değildir. Tahıl,
patetes ve sanayii ürünleri başlıca tarım ürünleridir (Şekil 10). Patates üretiminde
Nevşehir ili Niğde ve İzmir’den sonra üçüncü sırada bulunur (Şekil 11). İlde birçok
yerde tüfler içine oyularak inşa edilen patetes depolama alanları bulunmaktadır. İlde
kabak (Şekil 12), şekerpancarı, buğday, arpa, çavdar, bakla, nohut, fasulye, mercimek
35
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
yetiştiriciliği ve sebzecilik gelişmiştir. Özellikle bağcılık önemli yer tutar (Şekil 13).
Meyvelerden başlıca, üzüm, elma, zerdali, armut, kayısı, ceviz, dut, iğde, ayva ve badem
yetişir. Nevşehir ilinde arazinin ekime tahsis edilmesi sebebiyle yeterli otlak (çayır ve
mer’a) yoktur. Fakat, besi hayvancılığı gelişmekte olup, bunun sonucunda sığır miktarı
artarken, küçükbaş hayvan sayısı gittikçe azalmaktadır.
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Şekil 10- Nevşehir ilinin tarım ve hayvancılık haritası (Atlas, 2011).
36
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
C
Şekil 11- A, B-Patetes tarımı, C-Tüfler içinde oyularak yapılmış olan patates depolama
alanları.
37
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 12- Bağcılık.
A
C
Şekil 13- A, B, C-Kabak yetiştiriciliği.
38
B
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Tarihi eserler ve turistik yerler
Nevşehir yalnız Türkiye’nin değil dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri
olabilecek özelliklere sahiptir. Peribacaları ve kayalara oyulmuş kiliseler, yer altı
şehirleri (Şekil 14) Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı ve birçok tarihi eser yabancı ve yerli
turistin gezdiği yerlerdir.
A
B
C
Şekil 14- A, B, C-Önemli bir turistik yer olan Uçhisar (A), Göreme (B) civarı.
39
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir ilinin başlıca tarihi eserler ve turistik yerleri şunlardır:
Nevşehir Kalesi: On ikinci asırda Selçuklular tarafından yapılan kaleyi Damad
İbrahim Paşa tamir ettirmiştir. İl merkezinin güneybatısında yüksek bir tepe
üzerindedir. Yontma taş ile yapılan kale iki kapılıdır.
Damad İbrahim Paşa Külliyesi: On sekizinci asırda Sadrazam Damad İbrahim
Paşa tarafından yaptırılan külliye; cami, medrese, kütüphane, sıbyan mektebi imaret ve
hamamdan meydana gelmiştir. Caminin kubbesi kurşun olduğu için Kurşunlu Camii
olarak da bilinir. Caminin mihrabı mermer işçiliğinin çok güzel örneklerindendir.
Minberi çok güzeldir. Müezzin mahfilinin altı, altın yaldızla işlemelidir. Medrese
1961’de Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamir ettirilerek Kütüphane olarak halka
açılmıştır. İmaret kısmı 1949’da müzeye çevrilmiştir. Sibyan mektebinde minyatür,
arkeolojik ve etnografik eserler sergilenir. Kütüphane kısmında çok kıymetli 40.300
eser bulunmaktadır. El yazması olan eserler çok değerlidir (http://tr.wikipedia.org/
wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Kara Camii: Sadrazam Damad İbrahim Paşa tarafından 1715’te yaptırılmıştır.
Kesme taş ile yapılan sade bir yapıdır. Minaresi 19. asırda yaptırılmış olup, tek şerefelidir.
Alaaddin Camii: Avanos ilçesinde 13. asırda yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Tamir ve eklerle ilk orijinalliğini kaybetmiştir. Minaresi 1950’de ilave edilmiştir.
Ulu Cami: Avanos ilçesindedir. Yer altı Camii de denir. On sekizinci asır Osmanlı
eseridir. Tabanı toprak seviyesinin altındadır. Düz damlıdır.
Karavezir Külliyesi: Gülşehir ilçesinde Karavezir Seyid Mehmed Paşa tarafından
1779’da yaptırılan külliye; cami, medrese ve çeşmeden ibarettir. Camisi Kuşunlu
Cami olarak da bilinir. Medrese 1960’ta tamir ettirilmiş olup, kütüphane olarak
kullanılmaktadır.
Kızılkaya köyü Camii: Gülşehir ilçesine bağlı Kızılkaya köyündedir. Kitabesinden
1293’te yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Görmüş olduğu tamirlere rağmen orijinalliğini
kaybetmemiştir.
Taş Camii: Gülşehir’in Türk köyündedir. On üçüncü asırda yapıldığı tahmin
edilen cami yıkık vaziyettedir.
Hacı Bektaş Veli Dergahı ve Külliyesi: On dördüncü asırda Hacı Bektaş-ı Veli
tarafından yaptırılmıştır. Külliyede; çilehane, dergah, türbe, mescit ve çeşmeler yer
alır. Mescit Sultan İkinci Mahmud Han tarafından yaptırılmıştır. Dergah 23 kısımdan
ibarettir.
Taşhunpaşa Külliyesi: Ürgüp ilçesinin Damsa köyündedir. Karamanoğulları
zamanında yapılmış olan külliye cami, altıgen ve sekizgen kümbet ve medreseden
meydana gelmektedir. Caminin kitabesi yoktur. On dördüncü asırda yapıldığı tahmin
edilmektedir. Orjinal minber ve mihrabı Ankara Etnoğrafya Müzesindedir. Medrese,
40
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
camiye 3 km uzaklıktadır. Araştırmalar, medresenin daha önceleri saray olarak
kullanıldığını ortaya koymuştur.
Sarıhan: Ürgüp-Avanos karayolu üzerinde, Avanos’a 5 km uzaklıktadır. Selçuklular
devrinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Sultan hanlarının klasik planındadır.
Beylikhanı: Cami-i Kebir mahallesindedir. 1726’da Damad İbrahim Paşa
yaptırmıştır. Yapıdan günümüze sadece hayvanlara ait bölümü ulaşabilmiştir.
Eski eserler: Tabii güzellikleri yanında tarihi eserleri de ünlüdür. Bu bölgede
Göreme Kaya Kiliselerinin sayısı 365’dir. Erozyon (aşınma) yolu ile meydana gelen
peribacası denilen kayaların içine oyularak yapılmıştır. 10-13.asırlar arasında Hıristiyan
keşişler ve halk burada yaşamışlardır. Duvarları fresklerle dolu olan Tukalı Kilise ile
Elmalı, Karanlık Çarıklı, Yılanlı, Saklı, Thedor ve St. Barbara kiliseleri en önemlileridir.
Göreme ve Ürgüp civarı doğal yolla oluşan peri bacalarından ibarettir.
Zelve Harabeleri: Göreme’ye 4 km mesafededir. Zelve vadisi tabanında
Ürgüp formasyonunun kiltaşı, tüfit kayaları bulunmakta, Zelve Vadisinde ise Zelve
ignimbriti yer almaktadır (Şekil 15). Tüm 9. ve 13. yüzyıl yerleşimi bu ignimbrit,
tüfler içinde olmuştur. Zelve, 9. ve 13. yüzyılda Hıristiyanların önemli bir yerleşim
ve dini merkezlerinden olmuş; aynı zamanda rahiplere ilk dini seminerler bu yörede
verilmiştir. Yamaçların dibinde yer alan “Direkli Kilise”, Zelve’deki manastır hayatının
ilk yıllarına aittir. Kilise süslemeleri daha çok kabartma harçlar olup, ikonoklastik
düşünce ile yakından ilgilidir. İkonoklastik Dönem öncesine tarihlenen Balıklı, Üzümlü
ve Geyikli Kiliseler, vadinin en önemli kiliselerdir. 1952 yılına kadar iskan edilmiş vadide
manastır ve kiliselerden başka, yerleşim yerleri, iki vadiye açılan tünel, değirmen, cami
ve güvercinlikler bulunmaktadır (Milliyet, 1983; Atabey ve Dirik, 2008).
Şekil 15- Zelve vadisi.
41
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çavuşun Kilisesi: Avanos yakınındadır. Duvarlarında çeşitli figürler vardır.
Açıksaray: Erozyon etkisiyle tepelerin oyulması ve kapı biçimli oyuklarla bir
sarayı andırır.
Balkon kiliseleri: Ortahisar’a 7 km mesafededir. Binlerce güvercinin yaşadığı bir
patikadan gidilir.
Yer altı şehirleri: Derinkuyu ilçesi ile Kaymaklı beldesinde bulunan yer altında
kayalara oyulmuş şehir kalıntıları vardır. Derinkuyu’daki yer altı şehrinin manastırı,
soğuk hava tesisi ve akıl hastanesi kalıntıları önemlidir.
Uçhisar: İl merkezinin 8 km doğusunda kalesi ile dikkati çeken bir dinlenme ve
eğlence merkezidir. 40 m yükseklikteki kale, çevrenin ve Göreme Vadisinin seyredildiği
yerdir. Uçhisar bölgenin panoramik seyir noktası olan kalesi ile anılmaktadır. Kale ve
çevresinde birçok odalar birbirine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlanmıştır.
Bazı peribacaları Romalılar Döneminde mezarlık amacıyla kullanılmıştır. Uçhisar
yerleşim birimi ignimbrit kayaları üzerinde kurulmuştur. Uçhisar kalesinden kuzeye
bakıldığında tüm Avanos, Ürgüp, Zelve ve Göreme yöresi görülebilir (Milliyet, 1983;
Atabey ve Dirik, 2008) (Şekil 16).
A
B
C
Şekil 16- A-Üçhisar kalesinden Göreme, Ürgüp, Avanos, Zelve çevresinin görünümü (Atabey,
2000a), B, C-Uçhisar (B: Eşref Atabey, C: http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr).
42
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kaymaklı (Eneği): İl merkezinin 20 km güneyinde yer alan yer altı şehrinin
bulunduğu bir beldedir. Düşman saldırıları sırasında korunmak maksadıyla yapılan
sığınaklardır. Karışık dehlizlerle 4 kat aşağıya inilir.
Mesire yerleri: Nevşehir tabii güzellikler bakımından da zengindir. Mesire yerleri
genelde vadi tabanlarıyla Kızılırmak kıyılarıdır.
Göreme Vadisi: İl merkezine 14 km mesafede, Kızılırmak’a güneyden açılan bir
vadidir. Vadinin yamaçlarında peribacaları vardır. Göreme yerleşim alanı kiltaşı, tüfit
ve ignimbrit kayaları üzerinde kurulmuştur. Göreme Açık Hava Müzesi de bu tüfler
üzerindedir. Açık Hava müzesinin yer aldığı Kılıçlar Vadisinde bir çok kilise yer alır. Tokalı
Kilise, Rahibeler ve Rahipler Manastırı, Aziz Basil Şapeli, Elmalı Kilise, Azize Barbara
Şapeli, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise, El Nazar Kilisesi, Saklı Kilise, Meryem
Ana (Kılıçlar Kuşluk) Kilisesi, Aziz Eustathios Kilisesi, Durmuş Kadir Kilisesi Göreme
Milli Parkı içindedir (Atabey ve Dirik, 2008). Göreme Vadisi ile Aktepe arasında Zelve
ignimbriti, tüf kayalardan oluşan vadilere Büyük Küçük Kılıçlar denilmektedir. İçinde
su yolu geçen peribacaları, tüneller, ilginç biçimli kayalıkları ile etkileyici bir görünümü
olan vadide Kılıçlar Kilisesi bulunmaktadır. Göreme peribacaları ve birçok kilisenin
bulunduğu geniş bir açık hava müzesidir (Milliyet, 1983, Atabey ve Dirik, 2008).
Kadirah Deresi: İl merkezine 3 km uzaklıkta tabii güzelliği fevkalade olan bir
mesire ve dinlenme yeridir. Bölgede Nevşehir Çayının bazalt kayalarını yararak açtığı
çok sayıda delik ve çağlayanlar vardır.
Üzengi Deresi: İl merkezine 14 km uzaklıkta güzel bir mesire yeridir. Duvar gibi
yükselen vadi yamaçları, meyve bahçeleri ve madensuları ile tercih edilen bir dinlenme
yeridir.
Kazankaya: Gülşehir yakınındadır. Çeşitli şekil ve renkteki kayaların görünüşü
çok güzeldir.
Ballıkaya: İl merkezine 5 km uzaklıkta manzarası ile meşhur bir mesire yeridir.
Kızılırmak kıyıları: Kızılırmak Vadisi Gülşehir ve Avanos ilçelerinin topraklarında
genişleyerek tabii kumsallar ve ağaçlık dinlenme yerleri ortaya çıkarmıştır. İl merkezine
yaklaşık 20 km’dir. İlde çok sayıda içme ve kaplıca vardır. Bunlardan en önemlisi Kozaklı
kaplıcalarıdır.
Kozaklı kaplıcaları: Kozaklı ilçesinin güneyinde dere yatağındadır. Konaklama
tesisleri mevcuttur.
Gümüşkent (Salanda) İçmesi: Gülşehir-Hacıbektaş karayolundan 3 km
içeridedir. Yöre halkı tarafından içmece (madensuyu) olarak yararlanılır. Bölgedeki
diğer kaplıcalar; Nevşehir İçmesi, Çorak İçmesi, Deliklikaya İçmesi, Kızıltepe
Madensuyu, Sarıkaya İçmesi, Avanos Ballıca Kaplıcası, Ürgüp Çökek köyü İçmesi ve
Ürgüp Üzengiçay içmesidir (kaplıcalar ve madensuları ile ilgili geniş bilgi 6. Bölümde
verilmiştir).
43
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN İLÇELERİ
Nevşehir’in Merkez ilçesi, Acıgöl, Avanos, Derinkuyu, Gülşehir, Hacıbektaş,
Kozaklı ve Ürgüp olmak üzere 8 ilçesi vardır (Şekil 17).
A
B
Şekil 17- A-Nevşehir yöresinin uydu görünümü, B-Nevşehir ilinin ilçeleri.
44
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Merkez ilçe
Nevşehir merkez ilçesine bağlı 8 belde ve 9 köy vardır (Şekil 18, 19).
Beldeleri: Çat, Göre, Göreme, Kavak, Kaymaklı, Nar, Sulusaray ve Uçhisar.
Köyleri: Alacaşar, Balcın, Basansarnıç, Boğazköy, Çardak, Çiftlikköy, Güvercinlik,
İcik ve Özyayla’dır.
Şekil 18- Nevşehir merkez ilçesi köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
Şekil 19- Nevşehir
45
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Acıgöl
Acıgöl, 1914 yılında bucak merkezi, 1952 yılında kasaba, 1987 yılında da 3392
sayılı kanunla Nevşehir iline bağlı bir ilçe olmuştur. Nevşehir-Aksaray karayolu
üzerinde bulunan Acıgöl ilçesinin merkezi Nevşehir’e 20 km uzaklıktadır. Acıgöl
ilçesinin 4 beldesi ve 8 köyü vardır (Şekil 20, 21).
Beldeleri: İnallı, Karapınar, Kurugöl ve Tatların.
Köyleri: Ağıllı, Bağlıca, Çullar, Karacaören, Karapınar, Kozluca, Topaç ve Yuva’dır.
Şekil 20- Acıgöl ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
İlçenin ilk adının Topada olduğu, sonradan bu ismin Dobada olarak kullanıldığı
anlaşılmıştır. İlk çağlarda Kapadokya diye anılan bölgenin ortasında bulunan ilçe 3.
ve 4. yüzyıllar arasındaki Hıristiyanlık aleminin buhranlı dönemlerinde önemli bir
yerleşme alanı olmuştur. Hititlerin, Firiglerin, Perslerin ve İskender İmparatorluğunun
hakimiyetinde kalmış, Roma idaresinde bulunmuş, bu İmparatorluğun ikiye
46
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ayrılmasıyla da Bizans sınırları içerisinde kalmıştır. İslam ordularının İstanbul seferleri
sırasında geçici olarak istila edilen bu topraklar, 1015’den itibaren Anadolu’ya başlayan
Türk akınlarının tesirinde kalmış, 1071 Malazgirt zaferinden sonrada kesin olarak Türk
toprağı olmuştur. Önceleri Danişmendlilerin hakim olduğu topraklar, 1175 yılından
itibaren Anadolu Selçuklu Devleti’nin eline geçmiştir
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Şekil 21- Acıgöl
Bu devletin 1308’de yıkılmasından sonra İlhanlılar, Eretnaoğulları, Kadı
Burhanettin ve Karamanoğullarının idaresinde bulunmuş, Yavuz Sultan Selim
tarafından 1515’e Osmanlı topraklarına katılmıştır. Acıgöl ilçesi, Nevşehir ilinin
batısında, Acıöz Çayı’nın çevresinde kurulmuştur. İdari sınırlar olarak doğusunda
Nevşehir, batısında Aksaray, güneyinde Derinkuyu ilçesi ve kuzeyinde Gülşehir ilçesi
ile çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1235 metredir. İlçenin çevresinde volkanik
olaylar sonucu sönmüş yanardağlar mevcuttur. Bu dağlar lav ve tüf püskürmüş, bu
püskürük maddeler çevrede kalın tabakalar halinde çökelmiştir. Şu anda içinde su
bulunmayan ve ilçeye adını veren Acıgöl çukurluğu da aslında yanardağ ağzıdır. İlçenin
tek akarsuyu Acıöz çayıdır. Bu çay Tepeköy’den çıkar
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Tatların sulama
barajından Kızılırmak Nehrine dökülür. Bitki örtüsü olarak İç Anadolu Bölgesi’nin tipik
örtüsü, bozkır bitkileri yaygındır.
Acıgöl ilçesi toprak yapısı ve iklim şartlarına uygun olarak üzüm bağları geniş yer
kaplar. Tuzlu ve çorak topraklarda bitki örtüsü cılız ve seyrek olduğundan tarımsal
faaliyetler verimli değildir. Ayçiçeği, soğan, hububat, baklagiller, patates, çekirdeklik
kabak ekilmektedir. 12.800 dekar bağ tesis edilmiştir. Bu bağlarda genellikle çavuş,
parmak, bulut üzüm çeşitleri ekilmektedir. İlçede az sayıda meyve bahçesi tesis edilmiş
olup, yol ve tarla kıyılarında çok sayıda kayısı ağacı bulunmaktadır. İlçedeki sulu
araziler çiftçilerin kendi olanakları ile tesis ettikleri sondaj kuyuları vasıtasıyla sulanır.
Ayrıca Tatların beldesinde bir sulama barajı mevcut olup, barajdan 300 dekar arazi
sulanmaktadır.
İlçe merkez ve köylerinde hayvancılık yaygın olarak yapılmaktadır. Büyükbaş
hayvancılıkta et ve süt verim yönlü hayvanlar beslenmektedir. İlçe merkezinde süt
47
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
birliğinin kurulması ile birlikte hayvanlardan elde edilen sütlerin pazarlama sorunu
ortadan kalkmıştır. İlçede ayrıca koyun yetiştiriciliği yapılmakta ve yetiştirilen bu
koyunların et, süt ve yağından yararlanılmaktadır.
Avanos
Nevşehir’in 18 km kuzeyinde olan yerleşimin, Antik devirdeki adı Venessa,
Zuwinasa ya da Ouenasa’dır. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik
yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Avanos ilçesinin 8 beldesi ve 11 köyü
vardır (Şekil 22, 23).
Beldeleri: Akarca, Çalış, Göynük, Kalaba, Mahmat, Özkonak, Sarılar, Topaklı
Köyleri: Aktepe, Altıpınar, Büyükayhan, Küçükayhan, Bozca, Çavuşin, İğdelikışla,
Karacauşağı, Kuyulukışla, Paşalı ve Üçkuyu’dur.
Şekil 22- Avanos ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
48
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 23- Avanos
Dilbilimci Emile Forrer 1926’da, Boğazköy Hitit Kraliyet Arşivler’inde yaptığı
araştırmalar sırasında bir tablette Zuwinasa şehrinin adını önce Nenessa ve sonra
da Zu-Winasa olarak okumuştur. Nicole Thierry’nin çalışmalarına göre Venassa ve
Avanos’a dönüşmüştür. Osmanlı belgelerinde Avanos, Enes ve Evenez olarak geçer.
Avanos yakınlarında, Kızılırmak’ın hemen kenarındaki bir Roma mezarlığında ele geçen
mermerden lahit, merkez Kapadokya bölgesinde bugüne kadar ele geçen tek lahit
olması açısından önemlidir. Lahit, 1971 yılında tesadüfen ortaya çıkmıştır. Avanos’un
Sarılar Beldesi yakınlarındaki Zank Höyük’te Prof. Gökberk’in başkanlığındaki yapılan
arkeolojik kazılarda, Eski Tunç Çağı’ndan Geç Roma Dönemi’ne kadar değişik kültürlere
ait kalıntılar açığa çıkarılmıştır (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_
ilçeleri).
Avanos’ta 13. yüzyıl Selçuklu Dönemi’ne tarihlenen Sarıhan Kervansarayı ve
Alaaddin Camii bulunur. Avanos’ta da Hititler’den beri çarkla çanak-çömlek yapıldığı
bilinir. Bu el sanatı kavimden kavime, babadan oğula geçerek günümüze kadar
gelmiştir. Avanos’un dağlarından ve Kızılırmak’ın eski yataklarından yumuşak kil ve
topraklar elenir, iyice yoğurularak çamur haline getirilir. Çark adı verilen ve ayakla
döndürülen tezgah üzerindeki çamurun maharetle şekillendirilmesiyle istenilen çanak
yapılmış olur (Şekil 24, 25). İşlik denilen atölyelerde üretilen çanaklar önce güneşte,
daha sonra da gölgede kurutulduktan sonra, saman ve talaşla yakılan fırınlarda 800 0C
ile 1200 0C sıcaklık arasında pişirilir.
Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak, Avanos yakınlarında suladığı tüflü, killi
topraklar nedeniyle eski zamanlarda adına yakışır bir kızıllığa bürünür. Barajlar
yapıldıktan sonra bu özelliği genelde yok olmuştur (Şekil 26).
49
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 24- Avanos’ta çanak-çömlek yapımı.
Şekil 25- Avanos’daki atölyelerde yapılan çeşitli çanak ve seramikler.
Şekil 26- Kızılırmak Nehri ve Avanos köprüsü.
50
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İlçede önemli uğraşlardan biri de bağcılıktır. Elde edilen üzümler sofralık olarak
kullandığı gibi, mağaralarda, doğal depolarda şarap üretiminde kullanılır. Üzümlerin
şeker oranı çok yüksektir. Bu nedenle özellikle el yapımı şarapları dünyanın her
yerinden rağbet görmektedir. Şarap üretiminin yanı sıra bölge kurutmalık üzümleri,
kayısı, elma ve kışlık besin maddeleri üretimi yapılır. Ayrıca ilçe ve köylerinde üzümden
elde edilen şıra ile pekmez, köftür gibi geleneksel yiyeceklerdir. Avanos merkeze
bağlı Büyükayhan ve Küçükayhan köylerinde patlıcan üretimi yaygındır. Avanos ile
çevresindeki bölgenin taze sebze ürünleri ihtiyacının büyük bölümü bu köylerden
sağlanır. Ayrıca Kızılırmak nehrinde yapılan balıkçılıkta yaygındır. Daha çok sazan
balığı bulunmakla beraber yayın, çapak, öksürük gibi balık türleri de mevcuttur.
Derinkuyu
Tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, ilçenin eski bir yerleşim birimi olduğu,
tarihinin M.Ö. 3000 yıllarına kadar ulaştığı sanılır. İlçenin eski adı, Malakopi, Melegobi
ya da Melegobia’dır. Derinkuyu’nun ilk yerlileri Asur kolonilerine kadar uzanır. İz
bırakanlar (dışarıda toprak altında) Romalılar, İlçe içerisinde ise Bizanslılar’ dır. Tarih
boyunca bu toplum dışarıdan gelenlerle kaynaşmış, ad ve din değiştirerek Kapadokya
adını almıştır. Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra gelmeye başlamışlar, ilçenin
doğusundaki Çekme, Kızılören, Şemşili, Bölören, Topaleyüp ve Melizlik yaylalarına
yerleşerek hayvancılıkla geçimlerini sağlamaya çalışmışlardır. 1830’lu yıllarda
Derinkuyu’da yeryüzünde konut olmadığı yaşlılarca söylenir (http://tr.wikipedia.
org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Bugünkü adı olan Derinkuyu halkın içme
suyunu 60-70 m derinliğindeki kuyulardan temin etmesinden dolayı verilmiştir.
Kapadokya’nın 36 yer altı şehrinin en büyüğü olan Derinkuyu yer altı şehri 1967 yılında
turizme açılmış olup, 8 katlıdır.
İlçe; Erciyes, Hasan Dağı ve Melendiz Dağı arasında volkanik çanak şeklinde
bulunan Misli ovasının içinde yer alır. Toprak kumlu olup, volkanik faaliyetlerin sona
ermesi, yağmur ve rüzgar ile erozyon etkisi oldukça kuvvetlidir. Arazi genellikle düz
olup, ormanlık alan bulunmamaktadır. Akarsu ve gölü olmayan ilçede geniş yer altı
su kaynakları mevcuttur. Bitki örtüsü, ilkbahar yağışları ile yeşeren yaz ortalarında
kuruyan, cılız otlardan oluşan bozkırdır.
Derinkuyu ilçesi’nin güneyinde Niğde; doğusunda Kayseri, Yeşilhisar;
kuzeydoğusunda Ürgüp; kuzeybatısında Acıgöl; kuzeyinde Nevşehir; batısında
Aksaray ili bulunur. Niğde-Nevşehir karayolu üzerinde bulunan İlçe Nevşehir’e 30 km,
Niğde’ye 50 km, Kayseri’ye 110 km, Aksaray’a 80 km uzaklıkta olup, bu illerin tümüne
ilçenin doğrudan karayolu bağlantısı bulunur. İlçenin yüzölçümü 445 km², rakımı
1.300 metredir. Derinkuyu ilçesinin 2 beldesi ve 6 köyü vardır (Şekil 27, 28).
Beldeleri: Suvermez ve Yazıhüyük.
Köyleri: Çakıllı, Doğala, Güneyce, Kuyulutatlar, Özlüce ve Til’dir.
51
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 27- Derinkuyu ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
Şekil 28- Derinkuyu
Gülşehir
Nevşehir’e 20 km uzaklıkta, Kızılırmak’ın güney kenarında yer alan antik adı
Zoropassos olan Gülşehir´in eski adı ise Arapsun’dur. Gülşehir ilçesinin, 7 beldesi ve
28 köyü vardır (Şekil 29, 30).
Beldeleri: Abuuşağı, Gümüşkent, Karacaşar, Ovaören ve Tuzköy.
Köyleri: Alemli, Alkan, Bölükören, Civelek, Dadağı, Eğrikuyu, Emmiler, Eskiyaylacık,
Fakıuşağı, Gökçetoprak, Gülpınar, Gümüşyazı, Hacıhalilli, Hacılar, Hamzalı, Karahüyük,
Kızılkaya, Oğulkaya, Şahinler, Terlemez, Yakatarla, Yalıntaş, Yamalı, Yeniyaylacık, Yeşilli,
Yeşilöz (Cemel), Yeşilyurt ve Yüksekli’dir.
52
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 29- Gülşehir ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
Şekil 30- Gülşehir
Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’e yaptığı imarı, bir başka Osmanlı Sadrazamı
Karavezir Mehmet Seyyid Paşa da Gülşehir’e yapmış, 30 haneli Gülşehir’i bir külliye ile
donatmıştır. Külliye cami, medrese ve çeşmeden oluşur. Açıksaray ören yeri NevşehirGülşehir yolu üzerinde, Gülşehir’e 3 km uzaklıktaki Açıksaray ören yeri, tüf kayalar içine
oyulmuş sayısız mekanları, Roma Dönemi kaya mezarları, 9. ve 10. yüzyıla tarihlenen
kaya kiliseleri ile önemli bir piskoposluk merkeziymiş. Halk arasında Hacı Bektaş Veli
53
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Mescidi olarak adlandırılan mekanın mihrabı günümüze kadar korunmuştur (http://
tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Kareye yakın planlı mescidin
batı kesiminde yüksekçe nişler yer alır. Bu ören yerinde bulunan mantar biçimindeki
peribacalarının benzeri yoktur.
Aziz Jean (Saint Jean Church: İsanın 12 havarisinden birisidir) Kilisesi Gülşehir’in
hemen girişinde yer alan ve iki katlı olan Aziz Jean Kilisesi’nin alt katında kilise, şarap
mahzenleri, mezarlar, su kanalı ve görevlilere ait mekanlar, üst katında ise İncil’den
alınmış sahnelerle süslenmiş bir diğer kilise yer alır. Alt kata ait kilise, tek apsisli, haç
planlı, haç kolları, beşik tonozludur. Merkezi kubbesi çökmüştür. Süsleme açısından
direk ana kaya üzerine kırmızı asi boyası ile stilize hayvan, geometrik ve haç tasvirleri
resmedilmiştir. Üst kattaki kilise ise tek apsisli ve beşik tonozludur. Ana apsisteki
resimlerin dışında oldukça iyi korunmuş olan (kilise) siyah bir is tabakası ile kaplıymış
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Kilise restorasyonu
ve konservasyonu 1995 yılında Restoratör Rıdvan İşler tarafından yapıldıktan sonra
bugünkü haline gelmiştir.
Hacıbektaş
Kapadokya’nın önemli merkezlerinden biridir. Doğuda Avanos, batıda Mucur,
güneyde Gülşehir, kuzeyde Kozaklı ilçeleriyle çevrilidir. Hacıbektaş ilçesinin 2 beldesi
ve 28 köyü vardır (Şekil 31, 32).
Beldeleri: Karaburna ve Kızılağıl.
Köyleri: Akçataş, Anapınar, Aşağıbarak, Aşıklar, Avuçköy, Başköy, Belbarak,
Büyükburunağıl, Büyükkışla, Çiğdem, Çivril, Hasanlar, Hıdırlar, Hırkatepesidelik, İlicek,
Karaburç, Karaova, Kayaaltı, Kayı, Killik, Kisecik, Köşektaş, Kütükçü, Mikail, Sadık,
Yenice, Yeniyapan ve Yurtyeri’dir.
54
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 31- Hacıbektaş ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
Şekil 32- Hacıbektaş
55
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Türk düşünürü Hacı Bektaş-i Veli’nin 13. yüzyılda, Horasan’ın Nişabur kentinden
Anadolu’ya gelmesi ve Suluca Karahöyük’e yerleşmesinden sonra yedi hanelik Hacım
köyünün çehresi değişti. Hacı Bektaş Veli, burada bir ilim yuvası kurarak düşüncelerini
yaymış, ölümünden sonra da köyün ismi, adına ve anısına izafeten Hacıbektaş olarak
değiştirilmiştir
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Hacıbektaş, 1541 yılında Niğde’ye bağlı bir nahiye merkezi haline gelmiş, 1854
yılında belediye teşkilatı kurularak kasaba olmuştur. Daha sonra 01.01.1948 tarihinde,
Kırşehir iline bağlı ilçe haline gelmiştir. Nevşehir’in, 24.07.1954 tarihinde il olması
ile Hacıbektaş ilçesi Nevşehir’e bağlanmıştır. İlçenin bugün hala ayakta kalan tarihi
yapılarından Hacıbektaş Veli Külliyesi, Kadıncık Ana Evi, Bektaş Efendi Türbesi, Vakıflar
Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olup, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü’nce müze olarak kullanılmaktadır
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Karahöyük kazılarından çıkan eski çağlara ait eserler Arkeoloji ve Etnografya
Müzesi’nde sergilenmektedir. İlçe merkezinde Hacıbektaş Veli Müzesi ve Arkeoloji ve
Etnografya Müzesi mevcut olup yerli ve yabancı turistlerce ziyaret edilmektedir.
Kozaklı
Nevşehir’in kaplıcaları ile ünlü Nevşehir’ in yaklaşık 100 km kuzeyinde olan bir
ilçesidir. Kozaklı ilçesi, Ankara-Kayseri karayolu üzerinde bulunan Topaklı’ya yaklaşık
25 km uzaklıktadır. İlçeye bağlı 4 belde, 22 köy vardır (Şekil 33, 34).
Beldeleri: Kalecik, Karasenir, Karahasanlı ve Kanlıca.
Köyleri: Abdi, Aylı, Belekli, Büyükyağlı, Çağşak, Çayiçi, Doyduk, Dörtyol, Gerce,
Hacıfakılı, İmran, Boğaziçi, Kapaklı, Kaşkışla, Kuruağıl, Küçükyağlı, Merdaali, Taşlıhüyük,
Hazıruşağı, Küllüce, Özce ve Yassıca’dır.
56
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 33- Kozaklı ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
Şekil 34- Kozaklı
Kozaklı ilçesi 1954 yılında birbirine yakın mesafede bulunan Hamamorta,
Buruncuk, Bağlıca ve Kozaklı köylerinin birleşmesi ile kurulmuştur. İlçenin ismi
kuruluşunda birleştirilen Kozaklı Köyü’nden gelir. Kozaklı ilçesinin ahalisi Türkmen
kökenli olup (Kızılkoyunlu-Akçakoyunlu-Yabanlı) aşiretlerinden oluşur. Ayrıca 18.
57
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
yy sonlarında Toroslarda yaşayan yörüklerin iskan politikası sonrasında Nevşehir’in
kuzey bölgelerine yerleştirilen Acıöğünlü (ya da acıön) aşireti de ilçenin önemli ve
köklü yörük aşiretlerindendir
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri).
Kozaklı isminin nereden geldiği ise kesin olarak bilinmemektedir. Bu konu ile
ilgili çeşitli rivayetler mevcuttur. Bu rivayetlerden bazıları ise şu şekildedir. İlçede halen
türbesi bulunan Kozoğlu isimli şahıs, kayalarla sıcak suyun etrafını çevirerek burada bir
hamam meydana getirmiştir. Hamamın çevre köylerin ortasında bulunması sebebiyle
Hamamorta adını aldığı, Türbe taşlarındaki yazılardan anlaşılmaktadır. Taşların
üzerinde yapılan incelemede, Kozoğlu adlı şahsın Selçuklu’lar devrinde yaşadığı,
ilçenin adının bu kişiden geldiği rivayet edilmektedir.
Bir diğer rivayet ise Anadolu’nun her alanında yaşayan yörüklerden, Aydın
yöresi yörüklerinden “Kozak” isminde bir yörük beyinin geniş aile efradı ile birlikte
hayvanları için yurt ve otlak arayışına çıkması ile şimdiki ismiyle anılan ve zamanında
ormanlık bir alan olan “Kozaklı Köyü”ne yerleşmiş olmasıdır. Kozaklı adına değişik il
ve ilçelerde rastlanır (Örneğin İskenderun, Manisa gibi). İlk konaklama ve barınma
yerlerinin Adana Kozan ilçesi (sis sancağı) olduğu ve buradan iç ve batı bölgelerine
doğru yayıldıkları için Kozaklı isminin bu beyin adından geldiği yoğun olarak kabul
görmektedir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Bugünkü
Kozaklı ilçesi sınırları içinde bulunan kaplıcalardan yükselen buhar pamuk kozasına
benzediğinden, ileriden kozaya benzetilerek burada konaklandığı, bazılarının burada
kalıp, bazı ailelerin daha batıya ve kuzeye doğru göç ettikleri de rivayetler arasında
bulunmaktadır.
Kozaklı Kaplıcaları, Alman Kaplıcaları Birliği sınıflamasına göre sodyum, kalsiyum
ve klor içermekte olup, A ve C grubu şifalı sular grubuna girmektedir. Su sıcaklığı 27 °C
ve 93 °C arasında değişmektedir. Sağlık turizminde önemli bir yere sahip kaplıcalar ve
içmeceler Kozaklı ilçesinde son yıllarda yapılan yatırımlarla kendini hissetirir duruma
gelmiştir. Türkiye’nin en önemli Termal sağlık merkezlerinden biri olan Nevşehir’in
Kozaklı ilçesi’ndeki turistik konaklama tesislerindeki sağlık turizmine yönelik
faaliyetleri içeren 20 adet otel ve motel, 7700 yatak kapasitesi ile hizmet vermektedir
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Özel hizmet veren
kaplıcaların yanı sıra Kozaklı belediyesine ait kaplıcalar da bulunmaktadır. İlçede
bulunan Kozaklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Termal kaplıca suyunu
hasta rehabilitasyon tedavisinde etkin bir şekilde kullanan hidrotermal bir sağlık
kuruluşudur. İlçe ekonomisinde tarım önemli bir yer tutmaktadır. Ekilebilir alan
miktarı 675,210 dekardır. Tarım alanlarının % 7’inde sulu tarım, % 93’ünde kuru tarım
yapılır.
58
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ürgüp
Nevşehir ilinin 20 km doğusunda olan ilçesidir. Kapadokya bölgesinin en önemli
merkezlerindendir. Göreme’de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme
sahip olmuştur. Bizans döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios (Prokopi);
Selçuklular dönemi’nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin
ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır. Ürgüp ilçesinin 4 beldesi ve 20 köyü
vardır (Şekil 35, 36).
Beldeleri: Aksalur, Başdere, Mustafapaşa ve Ortahisar.
Köyleri: Akköy, Ayvalı, Bahçeli, Boyalı, Cemilköy, Çökek, Demirtaş, İbrahimpaşa,
İltaş, Karacaören, Karain, Karakaya, Karlık, Mazıköy, Sarıhıdır, Sofular, Şahinefendi,
Taşkınpaşa, Ulaşlı ve Yeşilöz’dür.
Şekil 35- Ürgüp ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir).
59
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 36- Ürgüp
60
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
3. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ
61
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
62
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN GENEL JEOLOJİ ÖZELLİKLERİ
Nevşehir ili sınırları içinde metamorfik, plütonik (magmatik), sedimanter ve
volkanik kökenli olmak üzere 4 kaya grubu yüzeylenir.
Metamorfik kayalar; 542-251 milyon yıl yaşında olan şist, kuvarsit, mermer, fillat
türü ve 299-251 milyon yıl yaşında olan mermer kayaları ile temsil edilir. Plütonik
(derinlik) kayaları; Üst Kretase-Paleosen yaşında (70-54 milyon yıl) granitoyit, gabro,
monzonit ve granit kayalarından oluşur. Metamorfik ve plütonik kayalar Avanos ile
Gülşehir’in kuzeyinde Kayseri karayolu ile Kızılırmak Nehri arasındaki tepelerde ve
Acıgöl’ün batısında bulunur (Şekil 37, 38, 39).
Sedimanter kayalar farklı yaşta denizel ve karasal çökellerle temsil edilir. Bunların
bir bölümü Alt-Orta Eosen yaşında (55-40 milyon yıl), bir bölümü Oligosen-Alt
Miyosen yaşında (33-20 milyon yıl), bir bölümü ise Üst Miyosen-Pliyosen yaşında (112,5 milyon yıl), bir bölümü de Pliyosen yaşındadır (5-2 milyon yıl). Kızılırmak nehri
kıyısında, Derinkuyu ovasında ve derelerde Kuvaterner yaşında (2,5-0,11 milyon yıl)
eski alüvyonun çakıltaşı ve kumtaşları ile bir çok yerde traverten ve yamaç molozu yer
alır (Şekil 38, 39).
Volkanik kayalar ise geniş alanları kaplayan farklı türdeki kayalardır. Bunlar; Üst
Kretase yaşında (70-65 milyon yıl) spilitik bazalt, Üst Miyosen yaşında (11 milyon yıl)
piroklastikler, andezit, bazalt, dasit ve riyodasit kayaları, Üst Miyosen-Pliyosen yaşında
(11-2,5 milyon yıl) piroklastik kayalarla, Pliyosen yaşında (5-2 milyon yıl) piroklastik
kayalar, Kuvaterner yaşında (2,5-0,011 milyon yıl) piroklastikler ve andezit kayalarıdır.
Genel olarak 4 kayaç grubunun dağılımına bakıldığında ilin orta kısmında
metamorfik ve plütonik (magmatik), kuzey bölümü ile batı bölümünde sedimanter,
güney yarısında ise volkanik kayaların yaygın ve egemen olduğu görülür (Şekil 38, 39).
Nevşehir ilinin Kızılırmak nehri güneyinde kalan bölümün genel jeolojisi ayrı bir
özellik taşır. Bu bölümde daha çok volkanik kaya birimleri egemendir (Şekil 38, 39).
Bunlardan 24-5 milyon yıl yaşında olan Miyosen dönemine ait çamurtaşı, kumtaşı,
kiltaşı, killi kireçtaşı, tüfit ve şeyl ardalanmalı istiften oluşan göl ortamında depolanmış
kaya birimi yüzeylenir. Volkanik kaya birimlerinden Kuvaterner yaşında olanları tüf,
aglomera, volkanik kül, ignimbrit, bazalt kayalarından oluşur.
KD-GB doğrultu ve 250-300 km uzunluğa sahip olan Kapadokya Volkanik Alanı
Türkiye’deki Neojen-Kuvaterner volkanik kuşaklarından biridir. Nevşehir ile güneyde
yer alan Hasan Dağı ile Melendiz Dağı arasında yüzlerce volkanik çıkış konileri ve
kraterleri yer alır (Şekil 37, 38, 39, 40). Bölge aktif tektonizmanın etkisi altındadır.
Kızılırmak Nehri boyunca doğu batı yönünde devam eden aktif Kızılırmak ana Fayı yer
alır. Bu ana faya verev ve parelel olan bir çok fay gelişmiştir.
63
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 37- Nevşehir yöresinin uzay görüntüsü (Dirik ve Göncüoğlu, 1996).
64
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 38- Nevşehir ilinin 1/500.000 ölçekli jeoloji haritası (MTA, 2009).
65
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 39-Nevşehir ili 1/500.000 ölçekli Jeoloji haritası açıklamaları (MTA, 2009).
Şekil 40- Miyosen ve sonrası volkanitlerin genel dağılımı (Dönmez ve diğerleri, 2003).
66
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir ili, Türkiye 1/100.000 ölçekli jeoloji haritaları ağında Kırşehir-J33,
Aksaray-K32, Kayseri-K33, Kayseri-K34, Aksaray-L32 ve Aksaray-L33 paftaları içinde
kalır (Şekil 34). Nevşehir ili jeoloji haritası 1/100.000 ölçekli olarak ve bölümler
halinde, ilin kuzeyinden başlayarak Derinkuyu’ya kadar aşağıda sırayla verilmiştir
(Şekil 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54). Ayrıca, Dönmez ve diğerleri
(2003) tarafından hazırlanan 1/250.000 ölçekli Nevşehir çevresine ait jeoloji haritası
verilmiştir (Şekil 55).
A
Şekil 41- Nevşehir ilinin Türkiye 1/100.000 ölçekli harita dağılımındaki yeri.
67
Şekil 42- Kırşehir-J33 paftasının kuzey bölümünün (Karahasanlı çevresi) jeoloji haritası (MTA, 2010).
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
68
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 43- Kırşehir-J33 paftasının güney bölümünün (Kozaklı ile Kayseri karayolu arası) jeoloji
haritası (MTA, 2010).
69
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 44-Kırşehir-J33 paftasının açıklamaları (MTA, 2010).
70
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 45- Aksaray-K32 paftası kuzey bölümünün (Karaburna-Tuzköy batısı) jeoloji haritası
(Atabey, 1989a).
71
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 46- Aksaray-K32 paftası güney bölümünün (Karadağ-Bozdağ çevresi) jeoloji haritası
(Atabey, 1989a).
72
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 47- Aksaray-K32 paftasının stratigrafik kesiti (Atabey, 1989a).
73
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 48- Kayseri-K33 paftası kuzey bölümünün (Kızılırmak Nehri kuzeyi) jeoloji haritası
(Atabey, 1989b).
74
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 49- Kayseri-K33 paftası güney bölümünün (Nevşehir çevresi) jeoloji haritası
(Atabey, 1989b).
75
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 50- Kayseri-K33 paftası kaya birimlerinin stratigrafik kesiti (Atabey, 1989b).
76
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 51- A-Kayseri-K34 paftasının kuzeybatı bölümünün (Kalaba civarı), B-Kayseri K-34
paftasının güneybatı bölümünün (Aksalur çevresi) jeoloji haritası (B şekli A şeklinin
alt kısmıdır) (Türkecan ve diğerleri, 2005).
77
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 52- Kayseri K-34 paftası açıklamaları (Türkecan ve diğerleri, 2005).
78
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 53- Kayseri-L33 paftası kuzey bölümünün (Derinkuyu çevresi) jeoloji haritası
(Atabey, 1989c).
79
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 54-Kayseri-L33 paftası stratigrafi kesiti (Atabey, 1989c).
80
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 55- Nevşehir yöresi 1/250.000 ölçekli jeoloji haritası (ilin güney yarısı): Miyosen öncesi;
Metamorfik kayaçlar (Pm), Ofiyolitik kayaçlar (Mko),Paleosen-Eosen kayaçları (Te),
Oligosen yaşlı kayaçlar (To), Yeşilhisar formasyonu (Tmy), Üst Miyosen; Ürgüp Formasyonu
(Tmü), Kavak İgnimbiriti (Tmük), Zelve İgnimbiriti (Tmüz), Sarımadentepe İgnimbiriti
(Tmüs), Mustafapaşa Üyesi (Tmüm), Sarıca Volkanitleri (Tmüsa), Cemilköy İgnimbriti
(Tmüc), Tahar İgnimbiriti (Tmüt), Gördeles İgnimbiriti (Tmüg), Aksalur Çakıltaşı Üyesi
(Tmüa), Andezitik Domlar (Tma), Tekkedağ Volkanitleri (Tmat), Erdaşdağ Volkanitleri
(Tmaer), Dasidik Domlar (Tmd), Göztepe Domu (Tmdg), Hodul Dağı Domu (Tmdh),
Aşikidağ Domu (Tmda) , Bazaltik Lav akıntıları (Tmb), Çataltepe Volkaniti(Tmbç),
Topuzdağ Volkaniti (Tmbto), Keçikaletepe Bazaltı (Tmbk), Alt Pliyosen; Kızılkaya
ignimbiriti (tpk), Üst Pliyosen; İncesu İgnimbiriti (Tpkoi), Kışladağ kireçtaşı (Tpkı), Oyludağ
Volkaniti (Tpo), Kızıldağ lav akıntısı (Tpkz), Kuvaterner; Acıgöl volkanitleri (Qa), Alt Acıgöl
Tüfü (Qaa), Cüruf Konileri (Qac), Bazik Lav Akıntıları (Qab), Boğazköy Obsidiyeni (Qabo),
Üst Acıgöl Tüfü (Qaü), Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl Tüfünü üzerleyen Tefralar (Qam),
Kaldera Sonrası Domlar (Qakd) (Dönmez ve diğerleri, 2003’den alınmıştır)
81
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
METAMORFİK KAYAÇLAR
PALEOZOYİK YAŞTA OLAN METAMORFİK KAYAÇLAR
Metamorfik kaya birimleri Tamadağ Formasyonu olarak isimlendirilen şistler
ile Bozçaldağ Formasyonu olarak isimlendirilen kalkşist ve mermerlerden oluşur.
Bunlar Paleozoyik yaştadırlar (Seymen, 1981). Gülşehir’in kuzeyindeki Hırka Dağı,
Avanos’un kuzeyindeki İdiş Dağı, Kalaba’nın güneybatısında, Mahmat’ın doğusundaki
Küpelidağ’da ve Kalaba kuzeyindei tepeciklerde yüzeyler. Bu kayaçlar jeoloji
haritasında; kahverengi renkte, dik çizgiler ve açık kahverengi renkte, verevine dalgalı
çizgili (Şekil 45, 48, 49) ve yatay tuğla dizilimi şeklinde (Şekil 51) gösterilmiştir
Tamadağ formasyonu
Tamadağ Formasyonu genelde; fillat, serizitşişt, kloritşist, kalkşist, çört ve kuvarsit
ile orta ve kalın tabakalı, gri ve beyaz renkli mermer ardalanımından oluşur (Şekil 56).
Tabakalar kıvrımlanma gösterir. Kayaçlarda biyotit, diyopsit, kalsit, amfibolit, muskovit,
feldispat, zirkon, epidot, turmalin, granat, titanit, kuvars mineralleri gözlenir. Kalınlığı
350 m kadardır. Haritada Pmt simgesi ile gösterilmiştir.
Şekil 56- Şist ve kalkşist istifi.
82
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Bozçaldağ Formasyonu
Bozçaldağ Formasyonu genelde gri-boz, beyaz, iri kristalli mermer kayasından
oluşur. Kalınlığı 250 m dolayındadır. Hırka dağı ile (Şekil 57) İdiş Dağı’nda geniş
yüzeylenmeleri vardır (Şekil 58). (Atabey ve diğerleri, 1987, Atabey,1989a; 1989b).
Haritada Pmb simgesi ile gösterilmiştir.
Şekil 57- Resmin üst kısmında Hırka dağı, orta kısmında Tuzköy formasyonu (açık renkte), ön
kısımda bazalt kayaları (siyah) görülmektedir.
Şekil 58- Avanos kuzeyindeki metamorfik kayaçlar (İdiş Dağı).
83
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
PLÜTONİK (MAGMATİK) KAYAÇLAR
ÜST KRETASE-PALEOSEN YAŞTA OLAN PLÜTONİK
(MAGMATİK) KAYAÇLAR
Plütonik kayaçlar; başlıca granit, granodiyorit, siyenit, tonalit, gabro türü
kayaçlardan oluşur. Gabro kayaları, Bozdağ, Akmezar köyü arasında, Derinkuyu
civarında kafalar şeklinde yüzeyler. Granit türü kayalar ise Sarıhıdır köyü kuzeyinde
doğu batı yönünde uzanan İdiş dağının doğu bölümünde, Akçataş köyü çevresinde,
Karaburna beldesi doğusunda bulunur.
Ortaköy Granitoyidi
Atabey ve diğerleri (1987) tarafından Ortaköy çevresindeki yüzeylenmeleri
dikkate alınarak adlandırılmıştır. Gabro, bantlı gabro, diyorit porfir, monzonit, siyenit,
monzodiyorit, lökogranit, granit porfir kayaçlardan oluşur (Atabey (1989a) (Şekil 59,
60). Granit kayaçları içinde gabro, gnays, mermer anklavları vardır. Yer yer iri ortoklas
kristalleri içerir. Göncüoğlu (1986) tarafından yaşı 74-54 milyon yıl saptanmıştır.
A
84
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
B
Şekil 59- A, B-Ortaköy granitoyidi.
Kızıldağ volkaniti
Aydın (1984) tarafından; Karaburna beldesi kuzey doğusundaki Akçataş köyünün
güneyinde yüzeyleyen, Ortaköy Granitoyidi olarak adlandırılan granit kayalarının
yüzey kayaçlarını temsil eden kayaçlara Kızıldağ volkaniti olarak adlandırmıştır. Bunlar;
riyolit, porfirit, trakit, traki andezit, latit ve litik tüflerden oluşur (Şekil 60). Aynı birim,
MTA (2010) tarafından Alimpınar volkanit üyesi diye ayırtlanmış ve simgesi Teça
verilmiştir.
85
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 60- Akçataş köyü ile Karaburna arasında yüzeylemeleri bulunan granitoyit ve volkanik
kayaçlar.
SEDİMANTER VE VOLKANİK KAYAÇLAR
ALT-ORTA EOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR
Ayhan formasyonu
Ayhan formasyonu, Atabey ve diğerleri (1988), Atabey (1989b) tarafından
adlandırılmıştır. Kıyı, akarsu ve göl çökellerinden oluşur. Ayhan köyü çevresinde,
Karaburna kuzeyinde, Hacıbektaş kuzeyindeki tepelerde, Hacıbektaş ilçesi
Çilehane mevkii ile Aşağıbarak köyü arasında, Büyükayhan ve Küçükayhan köyü
kuzeydoğusunda, Altıpınar köyü çevresinde, İsmailsivrisi tepede, Kozaklı ilçesi
Karahasanlı beldesi Yassıca köyü çevresinde gözlenir. Denizel çökellerin oluşturduğu
kırmızı, kiremit rengi çakıltaşı, çamurtaşı, örgülü akarsu ve kanal bar çökellerinin
oluşturduğu kırmızı, gri, yeşilimsi renkte kumtaşı, çamurtaşı, sığ denizel kökenli çört
yumrulu killi kireçtaşı ve marn ile temsil edilir. Yer yer marn ve şeyl gibi çökellere, yer
yer de nummulitesli kireçtaşı ile temsil edilen kayaçlara geçiş gözlenir. MTA (2010)
tarafından aynı kaya birimi Baraklı formasyonu adı altında tanımlanmış ve haritada
Teb simgesi ile gösterilmiştir.
Ayhan formasyonunun çakıltaşı, çakıllı kumtaşı ve çamurtaşından oluşan alüvyon
yelpazesi ortamında çökelmiş bölümü Saytepe üyesi (Tas), kumtaşı ve laminalı
silttaşından oluşan kıyı ovası ve sığ göl ortamında çökelmiş bölümü Esefin üyesi (Tae),
çörtlü kireçtaşı, laminalı kumtaşı, silttaşı, bitümlü şeylden oluşan sığ su ortamında
çökelmiş bölümü Kubaca üyesi (Tak), çakıltaşı, kumtaşı ve silttaşından oluşan üst
menderesli nehir çökeli İlicek üyesi (Tai) ve çörtlü kireçtaşı, kumtaşı, kumlu marn,
şeylden oluşan göl ortamında çökelmiş olan bölümü Lalelik üyesi (Tal) ayrılmıştır.
86
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Altıpınar formasyonu
Altıpınar formasyonu Atabey ve diğerleri (1988), Atabey (1989b) tarafından
adlandırılmıştır. Haritada Ta simgesi ile gösterilmiştir. Kaya birimi tabanda çakıltaşı,
kalın, orta tabakalı kumtaşı, gri, boz renkte marn, üstte yeşilimsi renkte şeylden olşur.
Yaklaşık kalınlığı 350 m’dir. Yaşı Lütesiyen’dir. Altıpınar köyü, çalış ve Akarca arasında
görülür. Killi kireçtaşı, Nummulites fosilli kireçtaşı ve marndan oluşan kısmı Boztepe
üyesi (Tab) olarak tanımlanmıştır. Belbarak köyü batısında ve doğusunda, altıpınar
köyü kuzeydoğusundaki İsmailsivrisi tepede yüzeyler. Aynı kaya birimi, Kara (1991)
ve MTA (2010) tarafından Çevirme formasyonu olarak tanımlanmış ve Teç simgesi ile
gösterilmiştir.
Boztepe üyesi
Büyükayhan ve Küçükayhan kuzeydoğusundaki Boztepe’de ve Altıpınar
köyünün doğusundaki İsmailsivrisi tepede tipik yüzeylemeleri vardır. Ayrıca, Avuç
köyü güneyinde, Belbarak köyü doğusunda ve batısında, Hacıbektaş ilçesinin Çilehane
mevkiinde,Topaklı’nın batısında ve Karaburna beldesinin kuzeyinde yüzeylenir. Genel
özelliği, nummulitesli, alveolinalı, pelesipodalı kireçtaşıdır. Kalınlığı 50 m’dir. Harita
simgesi Tab’dır (Atabey ve diğerleri, 1988; Atabey, 1989b). Aynı kaya birimi, Kara
(1991) ve MTA (2010) tarafından Dulkadirli kireçtaşı üyesi olarak tanımlanmış ve
simgesi haritada Tecd gösterilmiştir.
OLIGOSEN-ALT MİYOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR
Kızılöz formasyonu
Yörede yüzeylenen Oligosen yaşta olan kayaçlar; Atabey ve diğerleri (1988),
Atabey (1989a, 1989b) tarafından Kızılöz formasyonu olarak adlandırılmıştır. Bunlar,
karasal kökenli, kırmızı, şarabi renkte, kumtaşı, silttaşı ve çamurtaşından oluşur. Harita
simgesi Tk’dır. Küçükayhan, Büyükayhan ile Dadağı köyü arasında, Avanos ile Yeşilöz
köyü arasında, Büyükkışla, Hacıbektaş arasında, Hacıbektaş’ın batısında, Ulaşlı ve
Çökek köylerinin güneybatısında geniş bir alanda yüzeyler (Şekil 61). Yaklaşık kalınlığı
800 m’dir. Bu kaya birimi yapılan bazı stratigrafik istiflerde Üst Miyosen-Pliyosen
yaşı olarak tanımlanmıştır. Tuzköy batısındaki kaya tuzunun bulunduğu kaya birimi
Atabey ve diğerleri (1988) tarafından Tuzla üyesi olarak tanımlanmıştır. Kara (1991)
ve MTA (2010) tarafından; Kozaklı ilçesi Karaşenir köyü arasında ve Karahasanlı
Beldesinin kuzeybatısındaki Kartal tepe, Hüyük tepe çevresinde yüzeyleyen kırmızı,
şarabi, kahverengi renkte çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı kaya birimi İncik formasyonu
olarak tanımlanmış ve haritada simgesi Toi olarak gösterilmiştir.
87
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 61- Kızılöz formasyonuna ait çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşı.
Tuzla üyesi
Harita simgesi Tkt’dir. Tuzla üyesi, 20-30 cm tabaka kalınlığında, gri, beyazımsı,
sert, kristalli masif kayatuzu, belirsiz tabakalı, iri kristalli yer yer jips ve beyaz-gri, mat
görünümlü alçıtaşından oluşur (Atabey, 1989a).
Kesiktepe üyesi
Harita simgesi Ttk’dır. Tuzköy batısında yüzeyler. Gözenekli, sert, sarı, pembe
renkte süngertaşıdır. Hareli tüflerle birlikte yer alır. Göl ortamına gelen volkan külünün
depolanmasıyla oluşmuştur. Kalınlığ yaklaşık 20 m’dir (Atabey, 1989a).
Arafa üyesi
Atabey (1989b) tarafından haritada Tka simgesi ile gösterilmiştir. Orta,
kalın tabakalı, sarımsı renkli, orta, ince taneli kuvarslı kumtaşı ile linyitli marn ve
kiltaşlarından oluşur. Linyitli marn ve kiltaşları üste doğru gri renkte çakıllı, çapraz ve
paralel tabakalı kumtaşlarına geçer. Taşkın düzlüğü ve bataklık ortamı çökellerinden
oluşan kaya birimi, Dadağı köyü ile Gümüşyazı (Arafa) köyü arasında yüzeyler. Kalınlığı
yaklaşık 100 m’dir. Linyit düzeyleri ise 20-80 cm kalınlığındadır.
ÜST MİYO SEN-PLİYO SEN YA ŞTA OL AN
SEDİM ANTER VE VOLK ANİ K K AYAÇL AR
Üst Miyosen-Pliyosen yaşta sedimanter kayalardan; Ürgüp ve çevresinde olanlar
Pasquare (1968) tarafından Ürgüp formasyonu, Tuzköy çevresinde olanlar Atabey
ve diğerleri (1988; Atabey, 1989b) tarafından Tuzköy formasyonu, Yüksekli köyü
çevresindekiler Aydın (1984) tarafından Yüksekli formasyonu olarak tanımlanmıştır.
Her üç şekilde tanımlanan kaya birimleri; yeşil, mavi, sarımsı ve açık renkli kiltaşı, marn,
silttaşı ile gri, kahverengi, sarımsı çakıltaşı, kumtaşı, killi kireçtaşları ve yer yer kömür
düzeyli gölsel çökellerle, kalın ara seviyeli ignimbiritler, bazaltik lav ve piroklastikler ile
paleosol (eski toprak seviyeleri) düzeylerinden oluşur (Şekil 62).
88
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 62- Üst Miyosen-Pliyosen yaşındaki gölsel, sedimanter kayaların görünümü (Ürgüp
kuzeyi).
Kızılırmak çevresinde Avanos, Tuzköy çevresinde derin göl, güney kesimlerde
ise ise sığ göl, kıyı ve akarsu ortamlarında çökelmiş kayaç toplulukları ile temsil edilir.
Doğu-batı yönlü Kızılırmak Nehri vadisi boyunca uzanan dar ve uzun bir havzada
çökelmiştir. İlin batı kısmında yer alan Emmiler, Hamzalı köyleri, Abuuşağı ve Tuzköy
Beldeleri çevresinde, Gülşehir’in kuzeyinde, Eskiyaylacık, Yeniyaylacık, Civelek, Alkan
köyleri ile Kızılırmak nehri arasında, Avanos’un doğusunda, Avanos ile Ürgüp arasında,
Zelve vadisinde, Kozaklı ilçesi Karahasanlı beldesi çevresinde yaygın mostraları vardır.
Nevşehir çevresindeki mostraları; çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı, marn ve killi kireçtaşı
egemen kayaçlarla, Kozaklı, Karahasanlı çevresindeki mostraları ise gölsel kireçtaşları
ile temsil edilir.
Bu kayaç topluluğu içinde ardalanmalı olarak ve girik şekilde gölsel ignimbrit ve
tüfit düzeyleri yer alır. Ürgüp, Avanos, Tuzköy, Tahar, Cemilköy ve Zelve çevresinde
kiltaşı, marn, killi kireçtaşından oluşan göl çökelleri egemendir. Göl çökeliminin
olmadığı yerlerde ignimbritler doğrudan birbirleri üzerine gelir.
Atabey (1989b) tarafından yöredeki üst Miyosen-Pliyosen sedimanter ve
volkanosedimanter kayaçlar; Tuzköy formasyonu, Kızılöz formasyonu, Yüksekli
formasyonu ve Ürgüp formasyonu olarak ayırtlanmıştır. Kızılöz formasyonu içerisinde
Arafa üyesi, Büyükkaletepe Andeziti, Ürgüp formasyonunun içerisinde Kavak,
Hatlarpınar, Cemilköy, Tahar, Karadağ, İncesu, Salur üyeleri ile Çataltepe Bazaltı
anlatılmıştır.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Nevşehir çevresinde yüzeyleyen kayaçlar;
yeşil, beyaz renkli kiltaşları, marnlar, sarı renkli ince tabakalı kumtaşları, yer yer jips
kristalli düzeyler, sarı, beyaz renkli killi kireçtaşları, çok sayıda ignimbirit seviyeleri
89
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kavak, Zelve, Sarımadentepe, Cemilköy, Tahar, Gördeles ignimbiritleri olarak, kiltaşı,
tüf, sarı kumtaşları Mustafapaşa Üyesi ve bunlarla girik olarak bulunan, bazaltik ara
düzeyler Sarıca Volkaniti, en üst kesimde yer alan bazaltik çakılların oluşturduğu
yersel çakıltaşı düzeyleri de Aksalur Çakıltaşı olarak anlatılmıştır.
Tuzköy formasyonu (Yüksekli formasyonu)
Tuzköy çevresinde görülen sarı renkte, ince tabakalı ve laminalı, bol
biyoturbasyonlu (canlı eşeleme izli) silttaşı, laminalı silisli kiltaşı, ince tabakalı ve
laminalı kumtaşı ve tüfit ardalanmasından oluşan kaya birimi, Atabey ve diğerleri
(1988) tarafından Tuzköy formasyonu olarak adlandırılmıştır. Haritada Tmt simgesi
ile gösterilmiştir. Kiltaşları içinde jips kristalleri görülür. Ortalama kalınlığı 100 m’dir.
Tuzköy formasyonunun benzeri olan istif, Yüksekli köyü çevresinde Aydın (1984)
tarafından Yüksekli formasyonu olarak adlandırılmıştır. Atabey (1989a, 1989b)
tarafından haritada Tmy simgesi ile gösterilmiştir.
Ürgüp formasyonu
Geniş bir alanda yüzeyleyen volkanik çökeller, Pasquare (1968) tarafından
Ürgüp Formasyonu olarak adlandırılmıştır. Atabey (1989b) tarafından haritada Tmü
simgesi ile gösterilmiştir. Ürgüp Formasyonunda; Kavak Üyesi, Hatlarpınar Üyesi,
Sarımadentepe Üyesi, Cemilköy Üyesi, Tahar Üyesi, Karadağ Üyesi, İncesu Üyesi ve
Kışladağ Üyesi tanımlanmıştır. Ayrıca, formasyon içinde Damsa Bazaltı, Topuzdağı
Bazaltı ve Çataltepe Bazaltı ayırtlanmıştır.
Kavak üyesi (Kavak ignimbriti)
Kaya birimi; açık kahve, beyazımsı renkte homojen ignimbirit ve pomza içerir.
Tipik olarak peribacaları şeklinde erozyon şekilleri sunan, beyaz, sarımsı beyaz, sarı,
açık gri renklerde ve birkaç faz halinde gözlenen ilk ignimbiritik aktivite ürünleridir
(Şekil 63). Adını Kavak Beldesi’nden alır. Ancak en iyi Göreme yöresinde izlenir.
Gülşehir, Tuzköy, Nevşehir, Cemilköy, Avanos civarlarında yaygındır.
Birim, Pasquare (1968) tarafından Kavak üyesi, Dönmez ve diğerleri (2003)
tarafından ise Kavak ignimbriti adıyla haritalanmıştır. Atabey (1989b) tarafından
haritada Tük simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise Tmük simgesi ile
gösterilmiştir.
Kaya birimi, Alt ve üst Göreme İgnimbiriti olarak ikiye ayrılmıştır. Avcılar’da
(Göreme) her iki ignimbirit birbirinden türbülanslı akıntı çökelleri ile ve 1-2 m
kalınlığında küçük laharik çökeller ile ayrılırlar ve her iki kısım 20-25 m kalınlıktadır
(Schumacher ve diğerleri, 1990). Kavak İgnimbiriti genellikle homojen bir yapıya
sahip olup, biyotit ve hornblend mineralleri içeren andezit ve dasit türü yabancı kayaç
90
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
parçalarıyla, matrikste önemli miktarda biyotit içerir (Pasquare, 1968). Pomzalar,
mineral içermelerinin yanısıra, köpüksü bir yapı gösterir. Karadağ’da alterasyona
uğramış ve yer yer silisleşmiştir.
Kavak ignimbritinin toplam kalınlığı 10-150 m arasında olup, Göreme’de 93
m’dir (Temel, 1992). Gerek stratigrafik konumu, gerekse bazı araştırmacılar tarafından
yapılan radyometrik yaş tayinlerine dayanılarak Üst Miyosen yaşta aktivite gösteren
volkanik etkinlik sırasında oluştuğu bilinmektedir. Bu birime ait tüf akmalarından,
biyotitlerde K/Ar yöntemiyle İnnocenti ve diğerleri, (1975) tarafından 8,6 ± 1,7 milyon
yıl, Temel (1992) tarafından 11,2 ± 2,5 milyon yıl, Schumacher ve diğerleri (1992)
tarafından 8,96 ± 0,2 milyon yıl ortalama yaşları saptanmıştır.
A
B
Şekil 63- A, B-Kavak ignimbriti (Atabey, 2000b).
91
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Hatlarpınar üyesi
Genelde lateritik toprak, kumlu, siltli, killi karışımlar halindedir. Atabey (1989b)
tarafından haritada Tüh simgesi ile gösterilmiştir. Büyük çapta omurgalı yığışımlar
gözlenir. 30 metre kalınlığındadır. Bağcalı köyünün güneydoğusundaki Hatlarpınar
mevkiinde yüzeyler. Bu birim Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından kavak ignimbritine
dahil edilmiştir.
Zelve İgnimbiriti
Kaya birimi, pembe, beyazımsı-sarımsı renklerde döküntü pomzaları ve pomza
akıntısından oluşur. Birim adını tipik olarak görüldüğü Zelve Vadisi’nden almıştır
(Şekil 64). Zelve, Çavuşini, Sarıhıdır, Çökek ve Ulaşlı köyleri ile Avanos’un güneyinde,
güneydoğusunda ve kuzeyinde, Kızılırmak’ın güneyinde yüzeylenir. Le Pennec ve
diğerleri (1994)’e göre 4200 km2 den daha fazla bir alana yayılmıştır. Bölgedeki ikinci
büyük piroklastik akıntı ürünü olan Zelve İgnimbiriti, kaynaklanmamış olup, bazalt,
andezit ve diyabaz türü yabancı kayaç parçaları ile yoğun pomza içermektedir.
Pomzaları ters derecelenme gösterir (Temel, 1992). Pomzalar oldukça hafif, feldispat,
kuvars gibi minerallerce fakir olup, afirik-subafirik bir özellik gösterir (Temel,
1992). Pomzaların lifleri ince uzun olup, bazılarındaki tüp şeklinde boşluklar inci
parlaklığındadır. Zelve İgnimbiriti’nde kırık zonlarına bağlı hidrotermal etkiler ile gölsel
ortama gelmesinden kaynaklanan, silisleşme ve zeolitleşme şeklinde kendini gösteren
alterasyon izleri gözlenir (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüz simgesi ile gösterilmiştir.
Zelve İgnimbiriti’nin çıkış kaynağının Nevşehir güneyinde ve Kavak İgnimbiriti’ne
yakın bir kaynak olabileceği Le Pennec ve diğerleri, (1994) tarafından belirtilmektedir.
Zelve İgnimbiriti deformasyona uğramış ve kıvrımlanmış gölsel çökeller ile Kavak
İgnimbiriti’nin üzerinde akmıştır. Üzerine ise Sarımadentepe İgnimbiriti gelir. En iyi
gözlendiği yer Zelve olup, kalınlığı 118 m’dir (Temel, 1992).
92
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 64- A-Zelve ignimbriti, Tuzköy formasyonu ve kışladağ kireçtaşı.
Sarımaden tepe üyesi (Sarımadentepe İgnimbiriti)
Birim; masif, iyi kaynaklanmış, gri, siyah, koyu kahverengi renklerde gözlenmekte
olup, tabanında pomza döküntüleri bulunur. Bağcalı köyü güneybatısı ve
güneydoğusunda Sarımaden tepe, Orta, Kepez tepe, Üçhisar Dağı ve Ayvalı köyü
güneyinde görülür. Tabanında pliniyen türü pomza döküntüleri bulunan birim
iyi kaynaklanmış, sütunsal yapıların izlendiği bir ignimbirit akıntısı olarak gözlenir
(Dönmez ve diğerleri, 2003). Özellikle üst kesimleri pomza ve camsı parçalar
bakımından alt kesimlerine göre daha yoğundur. Birimin rengi alt seviyelerde daha
açıkken ve açık renkli pomzalar içerirken, üst seviyelerde hem kendi rengi hem de
pomzaların rengi, koyulaşır ve koyu gri, siyah renge kadar ulaşır. İçindeki pomza
parçaları genellikle küçük boyuttadır. Plajiyoklas, kuvars, biyotit, ender olarak da
amfibol ve opak minerallerince zengindir (Temel,1992). İçinde yoğun olarak izlenebilen
kayaç parçacıkları ise, volkanik kökenli olup, andezit ve dasit türündedir.
Atabey (1989b) tarafından simgesi haritada Tüs, Dönmez ve diğerleri (2003)
tarafından ise haritada Tmüz simgesi ile gösterilmiştir. Sarımadentepe İgnimbiriti’nin
çıkış kaynağının Nevşehir güneyinde Derinkuyu havzasında Kayırlı ile Kaymaklı
arasında olabileceği Le Pennec ve diğerleri, (1994) tarafından belirtilmektedir. Kalınlığı
10 m olup, Uçhisar Dağı’nda ise 15 m’yi bulur. Innocenti ve diğerleri (1975) tarafından
biyotitler üzerinde K-Ar yöntemi ile yapılan yaş tayininde; 8,0 ± 1,6 milyon yıl, 8,2 ± 1,6
milyon yıl, 8,5 ± 1,6 milyon yıl yaş saptanmıştır.
93
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Mustafapaşa üyesi
Kaya birimi, akarsu-göl karışık bir fasiyeste çökelmiş olup, genellikle gri, grimsi sarı,
yeşilimsi sarı renkli, masif, kalın tabakalı, yer yer çapraz tabakalanmalı, pomza parçaları,
temel kayaçlarından türeme çakıllar, akarsu çökelleri ve tüf-tüfit şeklinde piroklastik
çökel araseviyeleri içeren, killi tüflü kum, tüflü kumtaşı ve kiltaşı ardalanmasından
oluşur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Mustafapaşa, Ürgüp, Cemilköy arasında görülür
(Şekil 65).
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüm simgesi ile gösterilmiştir.
Ayvalı köyü doğusunda, tabanda kırmızı kil ve kumlu tüfle başlar. Bu bölümde
fazla kalın olmayan, fakat sık sık tekrarlanan pomzalı seviyeler ve akarsu kökenli ara
seviyeleri gözlenir. Üste doğru grimsi sarı, yeşilimsi sarı renkli, killi tüflü kum, kumtaşı,
marn ve kiltaşı ardalanması şeklinde devam eder. Mustafapaşa civarında ise Kavak
İgnimbiriti üzerinde pembe, sarı renkli tüflü, killi kumtaşı ile başlar ve pomza parçaları
ve çakıl içeren tüfit-tüflü kiltaşı-şeyl ardalanması şeklinde devam eder (Dönmez ve
diğerleri, 2003).
Şekil 65- Mustafapaşa üyesi (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Mustafapaşa Üyesi çökellerinin oluşumu esnasında havzada gelişen olivin bazalt
bileşimli volkanik aktiviteye ait ürünler (Sarıca Volkanitleri), bu çökellerin arasına
yerleşmiştir. Ürgüp-Cemilköy arasında Kavak İgnimbiriti üzerine gelir. Ayvalı köyü
civarında Sarımadentepe ignimbiriti üzerinde kırmızı killi, kumlu tüfler olarak gözlenir.
Mustafapaşa Üyesi çökellerinin arasında Sarıca Volkanitleri’ne ait bazik ürünler yer alır
(Dönmez ve diğerleri, 2003). Mustafapaşa Üyesi’nin üst dokanağı kırmızımsı kahve
94
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
renkli, çakıllı, pomza parçalı, tüflü kumtaşı, çakıltaşı ve kiltaşından oluşan akarsu-göl
arası ortamlara ait kırıntılı çökellerle uyumludur. Pasquare (1968) tarafından birimin
iyi gözlendiği Aliyetepe kesitinde yaklaşık 88,5 m kalınlık ölçülmüştür.
Sarıca Volkanitleri (Damsa Bazaltı)
Birim, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından bazalt, bazaltik andezit, piroksen
andezit, olivin bazalt olarak tanımlanmıştır. Bazı kesimlerde tamamen piroklastiklerle
temsil edilirler (Sarıca köyü) (Şekil 66). Kül ve blok akmaları şeklindeki bu
piroklastikler gri, kırmızı, kahve renkli bazalt, bazaltik andezit parçaları içerir. Atabey
(1989b) tarafından Damsa Vadisi boyunca yüzeylenen bazaltlar Damsa Bazaltı olarak
adlandırılmış ve harita simgesi Tüd olarak gösterilmiştir. Aralarında yer yer lav dilleri
mevcuttur. Lavlar, bazı yörelerde (Damsa Vadisi soğansı ayrışmalar ve sulu ortamda
çökelme izleri gösterir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüsa simgesi
ile gösterilmiştir. Ürgüp ilçesi Damsa Vadisi içerisinde görülür. En iyi gözlendiği yer
Sarıca ve Öksüt köyleridir. Volkanizma birçok yerde Ürgüp Formasyonu çökelleriyle
ara düzeyli olarak izlenir. Sarımadentepe İgnimbiriti ile Mustafapaşa Üyesi’nin gölsel
çökelleri arasında yer alır. Damsa Lavı olarak da bilinen bazaltlarda Temel (1992) K/Ar
yöntemiyle 8.2 ± 0,2 milyon yıl yaş saptamıştır.
Şekil 66- Sarıca volkanitleri (Tmüsa), Ürgüp fm. (Tmü) (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Cemilköy üyesi (Cemilköy İgnimbriti)
Damsa ve Karlık vadilerinde, Cemilköy, Karain, Karacaören, Basansarnıç köyleri
civarında, Ayvalı ve Bağcalı köyleri güneyinde, Tatlarin köyü civarında, yüzeyleyen,
pomzalı, inci grisi renginde pumisli ve litik karekterli volkano sedimanter bir birim
(Şekil 67), Pasquare (1968) tarafından Cemilköy üyesi olarak adlandırılmıştır. Atabey
95
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
(1989b) tarafından haritada Tüc simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise
haritada Tmüc simgesi ile gösterilmiştir. Yer yer ofiyolitik kayaç ve bazaltik lav çakılları
içerir. En iyi gözlendiği Cemilköy civarında kalınlığı 110 m’dir (Dönmez ve diğerleri,
2003) Gri-beyaz renkli, pomza, volkanik ve ofiyolitik kayaç parçaları içeren Cemilköy
ignimbritinin alt kesimleri önemli miktarda matriks içermekte ve bu matriks içerisinde
küçük taneli pomzalar dağılmış durumdadır (Temel 1992). Birimin üst kesimlerine
doğru içerdiği pomza parçalarının boyutu artmakta ve 40-50 cm’yi bulmaktadır.
Birimin içerdiği pomza parçaları lifsi yapıda olup, sedefsi parlaklık göstermekte
ve pomzalarının tipik olan bu özelliği yardımıyla diğer ignimbirit seviyelerinden
ayrılabilmektedir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Cemilköy İgnimbiriti içerisinde yoğun
oranda gaz kaçış bacaları gözlenir.
Temel (1992) tarafından pomzalar üzerine gerçekleştirilen optik mikroskop
incelemeleri bunların genelde lifsi dokuda olduğunu ve plajiyoklas, kuvars, amfibol,
biyotit ve opak mineral içerdiğini ortaya koyar. İçindeki kayaç parçacıkları ise volkanik
ve ofiyolitik kayaç kökenli olup heterojen bir dağılım göstermektedir. İgnimbrit
kütleleri içinde iri gövdeli çok sayıda peribacaları gelişmiştir. Cemilköy İgnimbriti’nin
çıkış kaynağı olarak Temel (1992)’e göre Kaymaklı civarı, Le Pennec ve diğerleri (1994)’e
göre Derinkuyu civarıdır. (Pasquare, 1968). Schumacher ve diğerleri (1992) tarafından
K/Ar yöntemi ile yapılan yaş tayinlerinde 6,78 ± 0,2 milyon yıl ve 6,51 ± 0,2 milyon yıl
yaşında olduğu belirtilir.
Şekil 67- Cemilköy ignimbriti
Tahar üyesi
Kaya birimi, Alttan üste doğru kumlu matriks içinde yer alan pomza ve lav
parçalarından oluşan, pembemsi beyaz renkli tüfit; ince taneli, riyodasit, hyaloandezit
ve bazalt parçalarından oluşur. Orta, kalın tabakalı olup, toplam 80 m kalınlığındadır.
96
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Pasquare (1968) tarafından adlandırılmıştır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından
haritada Tmüt simgesi ile Atabey (1989b) tarafından Tahar üyesi adı ile tanımlanmış
ve haritada Tüt simgesi ile gösterilmiştir.
Tahar köyü’nden (Yeşilöz) adını alır. Tahar, Karlık, Karain, Ulaşlı, Çökek ve
Alkan köyleri, Hacıbektaş ilçesi batısındaki Mikail, Altınyazı, Küçükkavak, Kayı köyü,
Asmakaradan köyleri, Yeşilli ile Büyükkayapa köyü arasında, Tatlarınköy, Çiftlikköy,
Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Emmiler ve Tuzköy batısında görülür. Pembe,
pembemsi beyaz renkli, pomza ve andezitik, bazaltik kayaç parçacıkları içeren
piroklastik akıntıdan oluşur. Pomzalar yuvarlak bir şekle sahip olup, esas olarak feldispat
ve kuvars, az miktarda da biyotit ve piroksen mineralleri içerir. Kayacın matriksinde ise
feldispat, kuvars ve az miktarda da biyotit bulunur (Temel, 1992). Tahar köyü civarında
yüzeyleyen kaya birimi, 50 m kalınlığında olup, pomzalı, andezitik ve bazaltik kayaç
parçacıkları içerir. Bu mevkide pembe renkli ve peribacalarının gelişmesine uygun
olan piroklastik akıntı özelliğindedir. Sofular köyü civarında birimin tabanındaki killi
karbonatlı kesimde, gölsel ortama gelmesinden kaynaklanan deformasyon izlerine
rastlanır. Bu bölgedeki ignimbritler yer yer prizmatik, sütunsal bir yapıya sahip olması
nedeniyle, Pasquare (1968) tarafından İncesu İgnimbriti olarak haritalanmıştır. Birimin
kaynak alanının dasitik domdan oluşan Hodul Dağı’nın altında olabileceği varsayılır
(Temel, 1992; Le Pennec ve diğerleri, 1994).
Karadağ üyesi
Genelde tüfitik karekterli olup, karışık lahar tipinin kaolitik akıntıları şeklinde
çökelmiştir (Pasquare,1968). Beyaz, gri ve sarı renkli, kalın tabakalıdır. Nevşehir yapı
taşı olarak tanınır ve kolayca işlenebilir niteliktedir. Kalınlığı 150 m’ye yaklaşır.
Gördeles İgnimbiriti
Birim, pembe, mor renkli tek bir piroklastik akıntıdan oluşan birimin alt
kesimleri daha ince taneli olup, matriksi bol miktarda biyotit içerir. Üst kesimlere
doğru pomzaların tane boyu artar. Birim yer yer gaz kaçış boruları içerir. Dönmez ve
diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüg simgesi ile gösterilmiştir. Akıllı ve Avladağ
yamaçlarında, Cemilköy, Ayvalı, Tahar (Yeşilöz) köyleri civarında, Ulaşlı ve Sofular
köyü civarında, Basansarnıç köyü civarında, Şahinefendi, Taşkınpaşa köyleri civarında
görülür (Ayhan ve diğerleri, 1988).
Sofular Köyü civarında Pasquare (1968) tarafından Sofular İgnimbriti olarak
ayrılmış olan birim, Gördeles İgnimbriti ile eşdeğerdir. Pomzaların içerisindeki
iri feldispat ve kuvars minerallerinin lifsi, kıymıksı mineraller tarafından bir gözü
andıracak şekilde sarılması ve ignimbiritlerin gri, mor rengi, oldukça tipiktir. Pomzalar
bol miktarda feldispat, biyotit, kuvars ve amfibol içerir. Birim Sofular köyü civarında
ince taneli olup, içerdiği pomza ve kayaç parçaları nispi olarak daha küçük, yuvarlak
97
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
veya yarı yuvarlak şekillidir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Gördeles İgnimbriti’nin
kaynak alanının Temel (1992) Kaymaklı Bölgesi’ni, Le Pennec ve diğerleri (1994) ise
Derinkuyu ile Kayırlı arası olduğu belirtilir. Birimin kalınlığı 7-20 m arasıdır. İnnocenti
ve diğerleri (1975) tarafından yapılan yaş tayinlerinde 6,8 ± 1,4 ve 7,8 ± 1,6 milyon
yaşında olduğu saptanmıştır.
Salur üyesi (Aksalur Çakıltaşı üyesi)
Birim, koyu gri-siyahımsı renkli, kalın tabakalı, tüflü çakıltaşı, piroksen bazalt
ve andezit çakıl ve bloklarından oluşmuş çakıltaşı, tüf, bazen pomzalı kum arakatkılı
çakıltaşı, kumtaşı ve üst kesimlere doğru bazalt çakıllı, kumlu tüf seviyeleri ile temsil
edilir. Pasquare (1968) tarafından adlandırılmıştır. Atabey (1989b) tarafından Salur
üyesi adı ile tanımlanmış ve haritada Tüs simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003)
tarafından ise Aksalur çakıltaşı üyesi olarak adlandırılmış ve haritada Tmüa simgesi ile
gösterilmiştir (Şekil 42). Topuzdağ, Karakaya köyü ve Valibaba Tepe arasında yayılım
gösterir (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Topuzdağ civarında birimin üzerine, Topuzdağı Volkanitleri, Kışladağ ve Sofular
köyü civarında ise gölsel karakterli Kışladağ Kireçtaşı gelir. Kaya birimi ortalarına
doğru kalınlığı 100 m’yi bulur. Kenarlarında ise kalınlığı özellikle batıda azalır.
Topuzdağı Volkaniti örtüsü altında birim bazalt bloklu tüfden ibaret olup, yaklaşık 10
m kalınlığında bir seviye ile devam eder (Pasquare,1968).
Andezitik domlar
Nevşehir yöresinde yüzeyleyen volkanit kayaları; Dönmez ve diğerleri (2003)
tarafından Tekkedağ Volkanitleri ve Erdaşdağ Volkanitleri olarak ayrılmış ve bunlar
andezitik domlar adı altında tanımlanmıştır. Haritada simgesi Tma olarak gösterilmiştir.
Tekkedağ Volkanitleri
İncesu yöresinin önemli bir volkanik merkezini oluşturur. Kuzeybatı-güneydoğu
istikametinde yaklaşık 13 km’lik bir uzanım sunar. Yaklaşık 50 km²’lik bir alanı kaplar.
En yüksek noktası 1852 m’dir. Diğer volkanik merkezlerde olduğu gibi çok sayıda çıkış
merkezleri yer alır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmat simgesi ile
gösterilmiştir. Tekkedağ, Tepebaşı Tepe, Ulugüney Tepe, Büvelekkaya Tepe, Kırağbaşı
Tepe, Üçkaya Tepe’dir. Bu tepelerin tamamı bir bütünsellik gösterirler ve birbirleri
ile iç içe, birbirlerinin devamı şeklindedirler. Tekkedağ Volkanitlerinin kayaçları bazı
yerlerde ince taneli iken bazı alanlarda siyah renkli ve afanitiktirler. Yer yer ise gri
renkli ve levhamsı ayrışmalar gösterir. Tekkedağ volkanik merkezinden alınan örnekler
kimyasal içeriklerindeki bazı farklılıklarından dolayı bazaltik andezit, bazalt ya da
olivin bazalt olarak tanımlanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003) (Şekil 68).
98
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 68- Tekkedağ Volkaitleri (Tmat), Dasidik Domlar (Tmd) (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Erdaşdağ Volkanitleri
Acıgöl güneyinde yüzeyleyen, pembe, gri andezitik karakterli volkanitler,
Erdaşdağ Volkanitleri olarak tanımlanmıştır. Erdaşdağ aynı zamanda volkanizmanın
çıkış merkezi olup, volkanitler, Kevencetepe, Karacaören ve Ağıllı köyleri civarında
yüzeyler. Andezitik lav ve piroklastiklerinden oluşur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Lavlar
belirgin feldispat fenokristalli, grimsi-sarımsı renklidir. Ağıllı köyü civarında ince taneli
piroklastiklerden oluşur. Andezitik lavlar porfirik dokulu olup, camsı ve mikrokristalen
hamur maddeleri bol plajiyoklas ve piroksen mikrolitlerinden oluşmuştur. Dönmez
ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmaer simgesi ile gösterilmiştir. Sivri tepe’de
yüzeylenen Erdaşdağ Volkanitlerinin, Olanca (1994) tarafından K/Ar yöntemiyle 4,51
± 0,17 milyon yıl yaş saptamıştır.
Dasitik domlar
Çok ince taneli, gri, beyaz, açık pembe renkli domların oluşturduğu volkanitler
Derinkuyu, Kaymaklı yöresinde yaygın olarak gözlenir. Bunlar; Üvez tepe, Garipçe
köyü Kabak tepe, Sivri tepe, Hamurcu köyü kuzeybatısı, Kocadağ, Allıdağ, Tüllüce
tepe, Hodul Dağı , Kaleköy, Büyükkale tepe, Nevşehir güneyi Aşikidağı, Sivri tepe ,
Göztepe, Berçene tepe Büyük tepe, Koç tepe, Meşeli tepe ve Söğdele tepe domlarıdır.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmd simgesi ile gösterilmiş olup,
Göztepe Domu, Hodul Dağı Domu, Aşikidağ Domu diye ayrılmıştır.
99
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Göztepe Domu
Göztepe Domu, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından 1599 m yüksekliğinde,
yaklaşık 1 km çapında dairesel bir koni görümündedir. Çevresinde 5 adet küçük
çaplı domun daha var olduğu belirtilir. Lavları makroskobik olarak gri renkli, belirgin
feldispat ve hornblend fenokristallidir. Kaymaklı Beldesi kuzeybatısında yer alır.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmdg simgesi ile gösterilmiştir. K/Ar
yöntemiyle gerçekleştirilen radyometrik yaş tayininde Göztepe domunun yaşının 7,3
± 0,7 milyon yıl olduğu belirtilir (Türkecan ve diğerleri, 2003).
Hodul Dağı Domu
Hodul Dağı Domu; 1949 m yüksekliğinde, elips şeklinde yaklaşık 10 km2’lik bir
alana yayılan kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı bir domdan oluşur (Dönmez ve diğerleri,
2003) (Şekil 69). Tüllücetepe domunu oluşturan lavlar ile benzer özellikte, gri, soluk
pembe renkli, ince taneli lavlardan oluşur. Lavlar iki noktadan çıkmış ve fazla yayılım
göstermemiştir. Piroksen andezit olarak tanımlanmıştır. Hodul Dağı Domu’ndan
alınan örnekler genel olarak, hipokristalen-porfiritik dokuda olup, fenokristal olarak,
plajiyoklas ve piroksen içerir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Haritada Tmdh simgesi ile
gösterilmiştir. K/Ar yöntemiyle gerçekleştirilen radyometrik yaş tayininde Hodul Dağı
Domunun yaşının 7,0 ± 0,9 Milyon yıl olduğu belirtilir (Türkecan ve diğerleri, 2003).
Şekil 69- Hodul Dağı Domu (Tmdh), Ürgüp formasyonu (Tmü) (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Aşikidağ Domu (Büyükkaletepe Andeziti)
Nevşehir’in güneyi, Güvercinlik köyü kuzeyinde 1700 m yüksekliğe ulaşan, gri,
pembe ve mor renkli afanitik lavların yığılması ile oluşmuş bir domdur (Dönmez ve
diğerleri, 2003) (Şekil 70). Aşikidağ Domu’nun lavları çıplak gözle Hodul Dağı’nın
lavlarına benzer. Latit, andezit olarak tanımlanmıştır. Kayaç örnekleri afanitik,
fenokristal içermeyen, hipokristalen trakitik dokuya sahip bir matrikse ve matriks
içinde yer alan plajiyoklas ve piroksen mikrofenokristallerinden oluşan bir mineralojik
bileşime sahiptir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Haritada Tmda simgesi ile gösterilmiştir.
100
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Gri, pembe kahverengi ince taneli ve homojen andezitlerde merkezi doma
yakın olan yerlerde porfirik doku ve sıkça zonlu yapı gösteren kaya birimi, Pasquare (1968) tarafından Büyükkale tepe Andeziti olarak adlandırılmıştır. Atabey (1989b)
tarafından da aynı şekilde Büyükkale tepe Andeziti olarak tanımlanmış ve haritada
Tmb simgesi ile gösterilmiştir. Andezitler içinde ojit, hornblend ve labrodorit
fenokristalleri vardır. En önemli özelliği matriksdeki feldispat mikrolitleriyle,
mikrofenokristallerin çokluğudur. Yöredeki andezitlerde K/Ar yöntemine göre yapılan
yaş tayinleri sonucunda 13,7-0,3 ile 6,5-0,2 milyon yıl (Üst Miyosen-Ponsiyen) zaman
aralığı verilmiştir. (Batum, 1978) .
Şekil 70- Aşıki Dağı Domu (Tmda) (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Bazaltik Lav akıntıları
Bazaltik-andezit, bazalt ve olivin-bazalt karakterindedirler. Çıktıkları noktadan
çevreye yayılarak geniş alanları kaplamıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Haritada
Tmb simgesi ile gösterilmiştir. Birim, Çatal tepe, Topuzdağ, Keçikale tepe, Niğde
kuzeydoğusundaki Tepeköy Volkanitleri ve Erkilet civarı Fotulca Bazaltı bu döneme
ait başlıca volkanitleri oluşturur.
Çataltepe Volkaniti (Çataltepe Bazaltı)
Bu volkanitler, gri renkli, gözenekli ve toleyitik bazalt lavıdır (Şekil 71). Hamur
içine gömülmüş labradorit ve ojit fenokristalleri, olivin fenokristalleri izlenir. Genelde
hipersten ojit bazalttır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmbç simgesi
ile Atabey (1989) tarafından Çataltepe Bazaltı adı ile tanımlanmış ve haritada Tüç
simgesi ile gösterilmiştir. Çataltepe Volkanitleri, Hoduldağ’ın güneyinde yer alır.
Gülbayır köyü kuzeyi, Çataltepe doğusu Büyükçiç tepe ve Gammaz tepe’dir. Çataltepe,
en önemli çıkış noktasıdır. Fakat bölgede üç önemli çıkış noktası daha mevcuttur. Bu
üç noktadan çıkan lavlar yer yer birbirlerine karışmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Lavlar gri, siyah renkli, akma yapılıdır. Volkanizmanın en büyük ve en önemli
çıkış merkezini ise Çatal Tepe oluşturur. Genellikle gri ve siyah renklidir. Yer yer
101
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
akma yapıları gösterir. Çıkış noktasından güneydoğuya doğru akmıştır. Çataltepe
Volkanitleri’nin çıkış noktasının hemen kuzeyinde Hodul Dağı’na ait lavları keserek
çıkmıştır. K/Ar yöntemiyle yapılan yaş tayinlerinde Çataltepe Volkanitlerinin yaşının
5,29 ± 0,46 milyon yıl yaşında olduğu saptanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Şekil 71- Çataltepe Volkaniti (Tmbç) (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Topuzdağ Volkaniti (Topuzdağı Bazaltı)
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Tekkedağ’ın batısında, kuzeybatıgüneydoğu istikametinde akarak yüzeylenen bazik volkanitler Topuzdağ Volkaniti
olarak adlandırılmış ve haritada Tmbto simgesi ile gösterilmiştir. Aynı kaya birimi
Atabey (1989b) tarafından Topuzdağı Bazaltı olarak tanımlanmış ve harita simgesi
Tüt1 verilmiştir. Ana çıkış merkezi Ürgüp kuzeydoğusudur. Oldukça akışkan karakterli
bir lavdır. Koyu siyah, gri renkli, bantlı yapıda yer yer levhamsı ayrışmalı, çoğu zaman
makro olarak fenokristal gözlenmeyen bazik karakterli lav ve piroklastiklerden oluşur
(Şekil 72). Piroksen andezit olarak tanımlanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Şekil 72- Topuzdağı Volkaniti (Tmbto), Ürgüp formasyonu (Tmü)
(Dönmez ve diğerleri, 2003).
102
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Keçikaletepe Bazaltı
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Nevşehir batısında, Balcın köyü’nde
yüzeylenen siyah ve kırmızı renkli bazik lavlar Keçikaletepe Bazaltı olarak adlandırılmış
ve haritada Tmbk simgesi ile gösterilmiştir. Kızılkaya İgnimbiriti’nin altında yer alır.
Tabanındaki 2 m’lik kırmızı cüruflu bir seviyenin üzerine 8 m kalınlığında siyah
bazaltlar gelir ve bunlar daha sonra bazaltik bir breşe geçerler (Pasquare, 1968).
Lavlar, toleyitik bazalt olarak tanımlanmıştır. Genel görünümü ile afirik bir lav olup,
intersertal dokulu matriks içinde plajiyoklas ve ortopiroksen mikrofenokristallerinden
oluşan bir mineralojik bileşime sahiptir (Dönmez ve diğerleri, 2003).
ALT PLİYO SEN YA ŞTA OL AN VOLK AN İ K K AYAÇL AR
Kızılkaya İgnimbiriti
Ürgüp’te mostraları vardır. Bazı çalışmalarda Kızılkaya İgnimbriti, İncesu
İgnimbriti ile karıştırılmıştır (Pasquare, 1968). Dönmez ve diğerleri (2003)’e göre birim,
alttan üste doğru farklı ignimbirit ile tüflü düzeyler içerir. Altta, kırmızı, kahve renkli
akarsu çökellerinin yer aldığı bir istif yer alır (Şekil 73). Bunu taban türbülans çökelleri
izler ve bu çökeller üzerine geçişli olarak gri ve pembe renkli, ince, orta ve iri taneli
pomzaların yer aldığı, pliniyen türü döküntülerden oluşan gevşek bir düzey gelir. Bu
birim her yerde çizgisel bir geçişle kırmızı, kahve renkli iyi pekişmiş ignimbiritlere geçer.
Kızılkaya İgnimbriti’nin önceki tüm birimleri örter. Birim, Ürgüp dolayında Ürgüp
Formasyonu’na ait gölsel çökeller üzerine gelir. Kimi yerlerde Gördeles İgnimbriti, kimi
yerde Cemilköy İgnimbritleri üzerinde yer alır. Beekman (1966) tarafından Kızılkaya
köyünden adı verilmiştir. Atabey ve diğerleri (1989b) ve Atabey (1989a) tarafından
haritada Tk1 simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpk simgesi ile
gösterilmiştir. Kızılkaya İgnimbritinin yaşını; İnnocenti ve diğerleri (1975) Karahöyük’de
4,4 ± 0,1 ve Başköy’de 5,4 ± 1,1 ve 5,1 ± 0,3 Milyon yıl, Schumacher ve diğerleri (1990)
4,3 Milyon yıl olarak saptamışlardır.
103
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 73- Cemilköy ignimbriti üstünde yer alan Kızılkaya ignimbriti.
ÜST PLİYO SEN YA ŞTA OL AN VOLK AN İK K AYAÇL AR
İncesu üyesi (İncesu İgnimbiriti)
İncesu İgnimbiriti’nin alt seviyesini, gri ve beyaz, pomzalı, üst kesimlere göre daha
az kaynaklanmış bir düzey oluşturur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Bunun üzerine ise
çoğu zaman siyah renkli, iyi kaynaklaşmış, fiyammeli yağlımsı görünümlü bir ignimbirit
düzeyi gelir. En üst kesimde ise yaygın olarak gözlenen, kahve-gri-kırmızı renkli, yer
yer boşluklu ve yer yer sütunsal ayrışmalı bir düzey görülür (Şekil 74). Bunlar geniş
düzlükleri ve platoları oluşturur. Kalınlığı 60 m’dir.
Pasquare (1968) ve Atabey (1989b) tarafından İncesu üyesi Üst Miyosen-Pliyosen
yaşta Ürgüp formasyonunun bir üyesi olarak tanımlanmış ve haritada Tüi simgesi
ile gösterilmiştir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise İncesu İgnimbriti olarak
adlandırılmış ve haritada Tpkoi simgesi ile gösterilmiştir. İncesu Tilköy ve Mazıköy
arasında yüzeyler. Tekkedağ-Topuz Dağı kütlesini aşamayan ignimbiritler, Tekgözköprü
civarında Kızılırmak Volkanitlerini aşamamış, buradan Süksün köyü-Himmetdede
Beldesi istikametine yönelmiştir. İncesu İgnimbiritinin yaşını; İnnocenti ve diğerleri
(1975) İncesu’da 3,0 ± 0,1 milyon yıl, ignimbritlerdeki biyotitlerden ise K/Ar yöntemi
ile Batum (1978) 4,9-5-50,2 milyon yıl olarak saptamışlardır.
104
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 74- İncesu üyesi (Tpkoi) (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Ağıllı üyesi
Ağıllı köyü çevresinde yüzeyler. Aglomera, kumtaşı, kiltaşı ve tüfitten oluşur.
Aglomera içinde andezit, bazalt ve ofiyolit çakıllı tüfit ve gevşek kumtaşı yer alır.
Yaklaşık kalınlığı 40 m’dir (Atabey, 1989c).
Kışladağ üyesi (Kışladağ Kireçtaşı)
Kaya birimi, ince tabakalı, gri-boz renkte, sert kireçtaşıdır. Kalınlığı 1-3 m’dir.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpkı simgesi ile gösterilmiş ve
Kışladağ Kireçtaşı denmiştir. Gölsel kireçtaşından oluşur. Taban kısımlarında kiltaşı,
killi kireçtaşı düzeyleri vardır. Kireçtaşları çoğu yerde gözeneklidir. Hacıbektaş ilçesi
Karakuyu ve Küçükkavak köyleri doğusunda, Zelve Vadisi tepelerde, Karain köyü
batısındaki tepelerde, Şahinefendi ile Güzelöz köyü arasında yüzeyler. Yörede özellikle
Ürgüp doğusu ve güney doğusunda alttaki ignimbrit kayası üstünde masa gibi
düzlük ve platoları oluşturur. Atabey (1989b) tarafından haritada Tük2 simgesi ile
gösterilmiştir. İsmi Kışladağ’dan verilmiştir. Pasquare (1968) tarafından Kışladağ üyesi
olarak adlandırılmıştır.
Oyludağ Volkaniti
Siyah renkli, bazaltik lav ve piroklastiklerden oluşan birim Oyludağ Volkanitleri
olarak tanımlanmıştır (Şekil 75). Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpo
105
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
simgesi ile gösterilmiştir. Birim, Nevşehir güneyinde yer alır. Burada asıl çıkış noktasını
Sivri Tepe oluşturur. Buradan çıkan lavlar batı yönünde akarak Nevşehir’e kadar
ulaşmışlardır. Nevşehir Kalesi de bu volkanitlerden oluşur. Lavlar alt kesimlerde levhamsı
ayrışmalı ve ince tanelidir. Üste doğru ise bloklu ayrışmalı ve gaz boşlukludurlar Lavlar
çoğu yerde afanitik ve siyah renklidir (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Toleyitik bazalt olarak tanımlanmış olup, Çataltepe Volkanitlerine benzer.
Kayaç bazik karakterli afirik olup, intersertal dokulu bir matriks içinde plajiyoklas,
ortopiroksen ve klinopiroksen mikrokristallerinden oluşan bir mineralojik bileşime
sahiptir. Kayacın matriksi, çubuksu plajiyoklas mikrofenokristalleri ile bunların arasını
dolduran klinopiroksen mineralleri ve cam materyalden oluşur. Oyludağ Volkaniti’nin
yaşı Nevşehir Kalesi’ndeki mostrada K/Ar yöntemiyle yapılan yaş tayinlerinde 1,91 ±
0,20 milyon yıl, Sivritepedeki mostrada ise 2,1 ± 1,5 milyon yıl olarak saptanmıştır
(Dönmez ve diğerleri, 2003).
Şekil 75- Oyludağ Volkaniti (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Kızıldağ Bazaltı (Kızıldağ Lav Akıntısı)
Birim, Tuzköy doğusu Eğrikuyu köyü ile Tatların köyü arasında, Suvermez ile Çakıllı
köyü arasında, Zeynelboğazı mevkiinde, Kuyulutatlar kuzeybatısında ve güneyinde
yüzeyler. Kalınlığı 10 m kadardır. Yuvaköyü kuzeyinde Kızıldağ Tepe ile Tatların köyü
yakınlarından çıkan, kırmızı, kahverengi ve siyah lav akıntılarından oluşan birim
Kızıldağ lav akıntısı olarak adlandırılmıştır (Sassano, 1964) (Şekil 86). Atabey (1989b)
tarafından Üst Pliyosen yaşta ve harita simgesi QK2 olarak gösterilmiştir.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpkz simgesi ile lavların alt
kesimleri boşluklu, üst seviyeleri ise sert ve siyahtır. Lavların tabanında pişmiş
106
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
çamurtaşı yer alır. Olivin bazalt olarak tanımlanmıştır. Porfirik hiyalopilitik ve ofitik
dokuya sahip olan kayacın başlıca fenokristallerini plajiyoklaslar (labrador) ve olivin
oluşturur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Ercan ve diğerleri (1991) Kızıldağ lav akıntısının
yaşını Basansarnıç köyünün 5 km batısındaki lav akıntısından K/Ar yöntemiyle yapılan
analizde 2,16 ± 0,28 milyon yıl olarak saptamıştır.
A
B
Şekil 86- A, B-Kızıldağ Bazaltı
107
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
KUVATERNER YAŞTA OLAN KAYAÇLAR
Nevşehir ilinde yüzeyleyen ve Kuvaterner yaşta olan volkanik kayaçlar; Atabey
(1989b) tarafından Alaşar Tüfü, Kumtepe Külü, Boğazköy Opsidiyeni, Korudağ
Andezitik Cam ve Karnıyarık tepe Bazaltı olarak tanımlanmıştır. Dönmez ve diğerleri
tarafından ise aynı kayalar, Acıgöl volkanitleri, Alt Acıgöl tüfü, Cüruf konileri, Bazaltik
lav akıntıları, Boğazköy opsidiyeni, Üst Acıgöl Tüfü, Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl
tüfünü üzerleyen Tefralar ve Kaldera Sonrası Domlar olarak tanımlanmıştır.
Acıgöl Volkanitleri
Nevşehir batısında Kuvaterner boyunca etkin olmuş tüfler, curuf konileri, bazik
lav akıntıları, obsidiyenler, riyolitik domlar, maarlar ve maar piroklastikleri ile temsil
edilen kayaç topluluğu Acıgöl Volkanitleri olarak ayırtlanmıştır. Dönmez ve diğerleri
(2003) tarafından haritada Qa simgesi ile gösterilmiştir. Birim, Nevşehir güneyinde
yer alır. Burada asıl çıkış noktasını Sivri Tepe oluşturur. Buradan Acıgöl Volkanitleri
Nevşehir ve Acıgöl arasında uzanır. Güneyde Erdaş Dağı Neojen volkanik kütlesi
ve batıda Holosen yaşlı olabilecek genç bazaltik ve andezitik lavlarla sınırlanmıştır.
Acıgöl yöresi son 1,5 miyon yıl içinde iki büyük volkanik püskürmeye sahne olmuştur
(Dönmez ve diğerleri, 2003).
Acıgöl Volkanizmasının gelişim evresi
Duritt ve diğerleri (1995)’e göre 180.000 yıldan daha önceki bir dönemde Kocadağ
Tepe yanındaki bir çıkış merkezinden Alt Acıgöl Tüfü püskürmüştür. Püskürme ana
pliniyen fazı ile başlamış, ignimbiritle gelişmiştir. Bu dönemde pomza, kül döküntüleri
ve ignimbiritler olmak üzere toplam olarak 13 km3 tefra boşalmıştır. Kaldera çökmesi
ya bu püskürmeye eşlik etmiş ya da hemen arkasından olmuştur. Günümüzden
150.000 ile 180.000 yıl önce; Boğazköy Obsidiyeni Taşkesik Tepe Obsidiyeni, Viğla
Tepe Domu, Tepeköy Domu oluşmuştur. Bu dönemde küçük patlamalarla etkin olan
bazaltik tefralar Alt Acıgöl Tüfü üzerinde yer almaktadır. Günümüzden 150.000 ile
70.000 yıl önce ise Kocadağ’dan 15 km3 civarında Üst Acıgöl Tüfü püskürmüştür. Bu
büyük püskürme pliniyen pomza, ignimbirit ve döküntü geçiş ürünlerinden oluşur.
Püskürme Boğazköy obsidiyenini parçalamış ve Acıgöl kalderasının çökmesine neden
olmuştur. Günümüzden 70.000 yıl önce ise Kocadağ Domu yerleşmiştir. Yaklaşık
20.000 yıl önce ise; Güney Dağı, Korudağ, Kaleci, Kuzey, Karnıyarık domları ve onlarla
birlikteki tüf konileri püskürmüştür. Bu arada çok sayıda özellikle mafik volkanik
kayaçlar yüzeylemiştir.
Alt Acıgöl Tüfü (Kumtepe Külü)
Alt Acıgöl Tüfü, lav parçaları ve obsidiyence zengin, pembe renkli külle karışmış,
camsı ve pomzalı tüflerden oluşur. Bazen breşli tüfle alterasyonlu, beyazımsı ince
108
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
kum ara düzeyleri görülür. Tabanda Kavak tüfü ile İncesu İgnimbiritleri üstünde
uyumsuz olarak yer alır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qaa simgesi
ile gösterilmiştir. Atabey (1989b) tarafından pumisce zengin, obsidiyen, vitrofir,
plajiyoklas kristallerinden oluşan volkanik küllere Kumtepe Külü adı verilmiş ve
haritada Qk ile gösterilmiştir.
Alt Acıgöl Tüfü pliniyen pumis döküntüleri ile üzerinde pliniyen kül döküntüsü
ve ignimbirit ara katkılı birimden oluşur. İgnimbiritler kül döküntüleri ile birliktedir.
Fenokristalce fakir bazalt, andezit ile az miktarda porfiritik lav ve masif pembe ya
da gri renkli riyolit türü kayaç parçaları bulunur. Çok az miktarda obsidiyen de içerir
(Dönmez ve diğerleri, 2003). Boğazköy, Güvercinlik, Çardakköy, Uçhisar, İbrahimpaşa
köyleri civarıda geniş yayılım gösterirler ve 550 km2’lik bir alan kaplar. Saraç (2003)
tarafından yapılan çalışmalarda Acıgöl maarı çökellerinde Holosen yaşı veren Cervus
Elaphus Omurgalı fosili bulunmuştur. K/Ar yöntemiyle küllere ilişkin pomzaların yaşı
1,50 ± 0,090 milyon yıldır (Yazman ve diğerleri, 1987). Kalınlığı 17 m’dir.
Cüruf Konileri (Bazaltik cüruf kanileri)
Kızıldağ Lav akıntısını oluşturan volkanik evrenin sonunda bazaltik cüruflar
meydana gelmiş ve yığışarak çeşitli cüruf konileri oluşturmuştur. Kızıl ve siyah renkli
bu bazaltik cüruflarla birlikte yer yer de bazaltik tüfler, lapilliler ve volkan bombaları
bulunur. Bu bazaltik cüruflar, bazaltik lavların çıktıkları Kızıldağ tepe ile İnallı köyü
yakınlarındaki Aşağı Kızıltepe ve Yukarı Kızıltepe’de ve Karapınar köyü yakınlarındaki
tepede yığışmışlardır. Bazalt cürufu konilerinin yükseklikleri 70 m’yi geçmez ve olasılıkla
bu 4 koni de eşzamanlı olarak oluşmuşlardır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından
haritada Qac simgesi ile Atabey (1989c) tarafından Qc simgesi ile gösterilmiştir.
Bazik Lav Akıntıları (Karnıyarıktepe Bazaltı)
Bazalt kayaları, Kızılırmak Nehri ile Tepeköy arasında, Alaşar ile Basansarnıç köyü
arasında geniş bir alanda yüzeyler (Atabey, 1989b). Kırıklı, sert ve dayanımlıdır. Keskin
kenarlı plato şeklinde yüzeyler. Karnıyarık tepeden ve Karakepez tepeden çıkan, siyah,
pembe renkli bazalt, bazaltik andezit, trakiandezit türü lavlardan oluşan birim Bazik
Lav Akıntıları adı altında toplanmıştır. Karnıyarık Tepe, Susamsivrisi tepe ile Karakepez
tepe’den çıkarak bölgeye yayılan siyah renkli, sert, iri gözenekli, yer yer cüfurumsu
nitelikte bazaltik lavlar olup, daha yaşlı tüm volkanik birimler üzerinde km’lerce
akarak, siyah “aa” tipli lavların oluşturdukları kalın bir örtü meydana getirmişlerdir
(Dönmez ve diğerleri, 2003).
Patlama merkezlerinden çıkan lavlar genellikle kuzeye doğru akarak, Kızılırmak
kıyılarına kadar ulaşmıştır. Yer yer lav tünelleri ve çok iri gaz boşlukları göze çarpar.
Yapılan petrografik çalışmalarla, bunların bazaltik türde, porfirik, ofitik, hiyalopilitik
dokuya sahip oldukları; camsı ve mikrokristalen hamur maddelerinin plajiyoklas, ojit
109
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ve opak mineral mikrolitlerinden oluştukları; hamur maddesi içinde bol plajiyoklas
(genellikle labrador) ve ojit fenokristalleriyle, ender olarak da hipersten ve olivin
fenokristallerinin yer aldıkları saptanmıştır. Karnıyarıktepe’den akan lavlar ile
Kızıldağ Lav Akıntısı benzer olup, Karnıyarıktepe lavları, diğerlerinden biraz daha
fazla gözeneklidirler. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qab simgesi ile
gösterilmiştir. Atabey (1989b) tarafından harita simgesi QK3 olarak gösterilmiş olup,
Karnıyarıktepe Bazaltı ile aynıdır. Radyometrik yaş tayini sonucunda bazaltın yaşını
Batum (1978) 0,9-0,34 milyon yıl olarak saptamıştır.
Boğazköy Obsidiyeni
Acıgöl kalderasının kuzey duvarında yer alan obsidiyenlere, en yoğun
bulundukları inceleme alanı doğusundaki Boğazköy’den isim verilmiştir. Gri, siyah
ve kahve renklerde olup, bantlı bir yapı gösterirler. Yer yer mercimek ve fındık
iriliklerinde konsantrik ve küresel kristobalit, feldispat ve allofan dolgulu amigdollere
sahip olup, ince kesitlerinde feldispat, biyotit ve hornblend mikrolitlerinden ve
plajiyoklas fenokristallerinden oluştukları saptanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Özellikle Acıgöl, Gülşehir karayolu yarmasında tipiktir. Alt Acıgöl Tüfü’nden sonra
oluşmuştur. Gri, siyah ve kahverenkli volkanik cam özelliğindedir. İçersinde gri renkli
inci büyüklüğünde perlit boncukları vardır.
Kaldera çökme parçaları Boğazköy Obsidiyeni’ni kuzeyde ve doğuda keser. Acıgöl
Kalderası’nın oluşmasıyla kalderanın kuzey duvarında yer yer kayma yüzeyleri meydana
gelmiştir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Duritt ve diğerleri (1995)’ne göre Boğazköy
Obsidiyeni’nin, güneyindeki Kocadağ Tepe yakınındaki bir çıkıştan boşaldığını belirtir.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qabo simgesi ile Atabey (1989b)
tarafından ise harita simgesi Qb olarak gösterilmiştir. Opsidiyenlerin yaşı 182.000 ±
20.000 yıl, 179.000 ± 24.000 yıl ve 150.000 ± 21.000 yıldır (Bigazzi ve diğerleri, 1993).
Üst Acıgöl Tüfü (Alaşar Tüfü)
Üst Acıgöl Tüfü; Nevşehir, Alaşar, Gülşehir ve çat arasında kalan alanda yüzeyler.
Alacaşar köyü, Balçın, Çat Beldesi, Sulusaray Beldesi ile Gülşehir güneyinde geniş
alanlarda yayılım gösterir. Opsidiyence zengin, pembe renkte, gri külle karışmış,
camsı ve pomzalı tüflerden oluşur (Atabey, 1989b). İçerisinde lav parçaları, obsidyen
parçaları, pomza parçaları yer alır (Duritt ve diğerleri, 1995). Bazen breşli tüfle kum
ara düzeyleri gözlenir. Boğazköy Obsidiyeni ve Taşkesik Tepe, Viğla tepe ve Tepeköy
riyolitleri Üst Acıgöl tüfünün tefraları tarafından örtülür (Dönmez ve diğerleri, 2003).
Üst Acıgöl Tüfü’nün litik topluluğu pembe, gri renkli akma bantlı riyolit, siyah
obsidiyen ve obsidiyen breşleri olarak görülürler. Siyah obsidiyen bol miktarda
görülmekte olup karakteristiktir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Duritt ve diğerleri
(1995)’e göre pomza ocaklarındaki kesitlerin kalınlığı 80 metre civarında olup, dört
110
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
tip piroklastik ardalanmanın varlığını gösterir. Piroklastik surge depozitleri, ignimbirit
(kaynaklanmamış), laminalı kül yatakları ve pumis döküntüleridir (Şekil 87). Pliniyen
fazında litik bloklar 70 cm’ye kadar ulaşabilir. Bu piroklastiklerin çıkış yeri olarak
Kocadağdır (Duritt ve diğerleri, 1995). Pasquare (1968) tarafından adlandırılan Alaşar
tüfü ile aynıdır. Atabey (1989b) tarafından harita simgesi Qa olarak gösterilmiştir.
Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qaü simgesi ile gösterilmiştir.
A
111
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
B
Şekil 87- Üst Acıgöl tüfü (Qaü) (A-Dönmez ve diğerleri, 2003; B-Eşref Atabey).
Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl Tüfünü Üzerleyen Tefralar
Bunlar, İcik köyü yakınlarında, Acıgöl maarının kuzey ve güneyinde, Karapınar
Köyü’nde, Tepeköy’de ve Susamsivrisi Tepe’deki patlama merkezlerinden çıkarak
çevreye yayılan, daha çok riyolitik türde küller ve tüflerdir (Dönmez ve diğerleri,
2003) (Şekil 88). Genellikle beyaz ve gri renklerde olan bu tüfler, camsı malzeme
ve süngertaşı parçacıklarından oluşmuştur. Gerek Acıgöl Kalderası içinde, gerekse
kaldera dışında yüzlekleri bulunmakta olup, Güneydağ, Kuzey ve Kaleci domlarının
her biri tamamen ya da kısmen korunmuş tüf halkaları ile obsidiyen içeren surge
depozitlerine sahiptir. Üst Acıgöl Tüfü’nün blokları Güneydağ surge depozitleri içinde
görülür. Acıgöl maarları hemen Güneydağ kuzeyinde yersel piroklastik surgeler olarak
gelişmiştir. Bununla beraber en fazla yayılım gösteren Üst Acıgöl sonrası surge kesitleri
Korudağdan püskürmüştür. Haritada Qam simgesi ile gösterilmiştir.
112
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 88- Maar Piroklastikleri üst Acıgöl Tüfünü üzerleyen Tefralar Üst Acıgöl tüfü (A-Dönmez
ve diğerleri, 2003; B-Eşref Atabey).
Kaldera sonrası Domlar (Korudağ Andezitik Cam)
Acıgöl yöresinde kaldera sonrası oluşmuş (~ 20.000 yıl civarı) vitrofirik riyolit
domları yer alır. Bunlar, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Kaldera sonrası
Domlar olarak tanımlanmış ve haritada Qakd simgesi ile gösterilmiştir. Yayılım
alanı, Güneydağ, Karnıyarık, Kuzey, Kaleci, Korudağ olup, kaldera çökmesinden
sonra oluşmuşlardır. Afirik dokulu ve riyolitik bileşimde olup bazıları bölgenin güzel
113
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
obsidiyen kaynaklarıdır. Her domun tüf halkası/konisi bulunur. Genel olarak gri
renkli, inci parlaklığındadır. Soğuma sırasında çok küçük soğansı çatlaklar ve camsal
hamurun sonradan kristallenmesi ile oluşan mikro ve makro sferolitlere rastlanır.
Makro sferolitler 2-3 mm çapında olup, feldispat liflerinden oluşmuştur. Kayaçlarda
perlitik doku gözlenir. Koru Dağ Acıgöl bölgesindeki en büyük domdur. İyi korunmuş
tüf halkasına sahiptir. Kuzey Tepe Domu da tüf halkası ve kale hendeği’ne sahiptir.
Aynı birim, Sassano (1964) tarafından Acıgöl çevresinde, Kaldere Gölü içinde
oluşan kaldera çökmesinden sonra ilk volkanik aktivite ile yüzeylenen andezitik,
piroklastik ürünler Korudağ Andezitik cam adı altında tanımlanmıştır. Atabey (1989b)
tarafından harita simgesi QK2 olarak gösterilmiştir. Piroklastik bileşenler, pomza, kül,
temel kazıntısı parçalarıdır. Camsı hamur içinde kristal parçalı plajiyoklas, hornblend
ve biyotit, az miktarda litik parçalı cam, andezit, porfirit parçaları görülür (Şekil
89). Güney dağı domu Bigazzi ve diğerleri (1993) tarafından 18.000 yıl olarak yaşı
saptanmıştır.
Şekil 89- Kaldera sonrası Domlar (Qakd) (A-Dönmez ve diğerleri, 2003).
Kızılırmak Çakıltaşı
Kızılırmak Nehri yatağının her iki yamacında eski nehir taraça çakıltaşları yer alır.
Bu çakıltaşları Atabey (1989b) tarafından Kızılırmak Çakıltaşı olarak adlandırılmış
ve harita simgesi Qç olarak gösterilmiştir. Bu çakıltaşları; 2-15 cm boyutunda çakıl
malzemesi egemen olup, ince, orta kum tane boyutlu gevşek tutturulmuş kumtaşı ile
miltaşından oluşur (Şekil 90). Teknesel çapraz tabakalanma sık görülür. Tabanda kil
gecikme çökelleri izlenir. Çakıltaşı karbonat çimentoludur. Ortalama kalınlığı 12 m’dir.
114
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 90- A-Kızılöz formasyonu çamurtaşları üzerinde yer alan çakıltaşı, B-Kavak ignimbriti
üzerinde yer alan çakıltaşı.
Traverten
Fay zonlarından çıkan sıcak yer altı suyu çökelleridir. Kırmızı, kahverengi,
sarımsı, beyazımsı ve gri renklerde olup, damarlı ve gevrek yapıdadır. Kıvrımlı ve ince
tabakalıdır. Hacıbektaş Taşı olarak da tanımlanmaktadır. Atabey (1989) tarafından
harita simgesi Qt olarak gösterilmiştir.
Eski alüvyon
Kızılırmak Nehri kıyısı boyunca Kızılırmak Nehrinin bıraktığı çakıltaşı, kumtaşı
ve silttaşıdır. Karacaören ovasında ve Domsa Deresi boyunca, Derinkuyu ovasının
tamamı eski alüvyon örtüsüdür. Bu alanlardaki kaya tipi köşeli çakıltaşı, genellikle
andezit, tüf çakılı, kaliş karbonat parçaları, kum ve silt karışımı malzemedir. Yaklaşık
kalınlığı 10 m’dir. Harita simgesi Qe’dir.
115
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Yamaç molozu ve Güncel alüvyon
Yamaç molozları yüksek topografyalı dağ ve tepe yamaçlarında görülür. Güncel
alüvyon ise Kızılırmak Nehri boyunca ve nehre kavuşan dere boylarınca, kuzeyde
Karasu dere ve Çarşaközü dere boyunca görülür. Çakıl, kum, mil, silt ve topraktan
oluşur. Harita simgeleri Qy ve Qal olarak gösterilmiştir.
116
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
4.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI
117
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
118
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI
MADEN KAYNAKLARI
Nevşehir maden kaynaklarını; metalik madenler ve endüstriyel hammaddeler
oluşturur. Metalik madenlerin önemi yoktur, ancak endüstriyel hammadde yönünden
önemli kaynaklara sahiptir (Şekil 91).
Metalik madenler
Nevşehir’de ekonomik olmayan demir, bakır ve kurşun cevherleşmeleri tesbit
edilmiştir.
Demir
Avanos kuzeyi ve batısında Yel değirmeni tepe kuzey yamacında hematit yatağı
vardır (Atabey ve diğerleri, 1988). Ziyaret tepe güneybatısı, Gümüşdeliği tepe batısında,
Karadağ batısı Elmadere’deki tüfler içinde volkanosedimanter hematit cevherleşmesi
bulunur. Burada 1000 ton stok olduğu belirtilir (veri 1988 yılına aittir). Yeşilöz (Civelek
köyü kuzeyinde) 3 m uzunluğunda, 2 m genişliğinde ve 1 m derinliğinde mermerler
içinde demir mevcuttur (Oygür ve diğerleri, 1988).
Bakır ve kurşun
Yeşilöz köyü kuzeyinde dere içinde çakıltaşı-kumtaşı içinde bantlar halinde,
Kızboğan derede, Yukarıkalın tepede yüzeyleyen çakıltaşlarının tabanında, silttaşı
kayaçları içinde malakit minerali zenginleşmesi vardır. Ayrıca, Gümüşkent (Salanda)
kuzeyinde Orta tepede metamorfik kayaçlar içinde ve Angut dere içinde kurşun
madeni işletilmiştir (Atabey ve diğerleri, 1988; Oygür ve diğerleri, 1988).
Endüstriyel hammaddeler
Nevşehir, yörenin jeolojisi nedeniyle endüstriyel hammaddeler açısından büyük
bir zenginliğe sahiptir. Bölgedeki yaygın olan volkanik malzeme, ilde önemli ponza,
perlit, kaolen ve kil, kum-çakıl yataklarının oluşumuna neden olmuştur (Şekil 91).
Kükürt
Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü Avcılar mevkiinde %0,55-43 tenörlü, 500 t muhtemel
rezervli kükürt vardır. Gülşehir ilçesi Cemel mevkii Reyhanlı tepe civarında (Okut ve
Mehmet, 1972) ve Kükürtlü derede faylara bağlı gelişmiş olan sümple kükürt bulunur
(Atabey ve diğerleri, 1988). Yeşilöz (Cemel)-Gümüşyazı (Arafa)’daki kükürt %28
119
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
tenörlü, 200 t muhtemel rezervlidir (MTA, 2009). Ayrıca, Avanos Ballıca sırtı ile Kayalı
tepe arasında kükürtlü sular çıkmaktadır (Oygür ve diğerleri, 1988).
Barit
Gülşehir ilçesi Arafa sahasında; % 92,75 BaSO4 tenörlü, 2.000-2.500 ton görünür
barit rezervi vardır. Civelek köyü kuzeydoğusunda, şist ve mermer kayaçları içinde
barit minerali bulunur (Atabey ve diğerleri, 1988).
Kaolen
Avanos ilçesi Kayahamamı, Çakmaklı, Başağılın, Çakmakkaya sahalarında; % 1334 Al2O3, % 0,54-2,5 Fe2O3 tenörlü, 1.325.000 t görünür, 2.325.000 t muhtemel kaolen
rezervi vardır. Yataklar alunitli olup, kağıt sanayii hammaddesi olarak zaman zaman
işletilmektedir (MTA, 2009). Karaburna beldesi kuzeydoğusunda granit kayaları içinde,
seramik sanayii hammaddesi olarak kullanılabilecek 3-4 cm kalınlığında damarlar
halinde aplit oluşumları bulunur. Karadağ güneybatısında düşük demiroksitli ve
düşük alüminyumlu seramikte kullanılabilecek kaolen vardır. Avanos ilçesi Killi tepe
mevkiindeki kaolen, seramik ve refrakter hammaddesi için uygundur (Kırıkoğlu, 1999).
Avanos Beşağılın mevkii kaolen oluşumu kalınlığı 50-100 cm arasında olup, %30’dan
fazla Al2O3 içerir (Alp, 1978).
120
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 91- Nevşehir endüstriyel hammadde kaynakları (MTA, 2009).
121
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kil
Avanos ilçesi merkezi; Killik, Sivri, Kayaharman mevkileri ile Karadağ-Killit tepe,
Topraklık sırtı, Ağtepe, Kemercik Dağlar mevkiinde kil bulunur. Killik mevkii kili,
plastik olup, kalıplanabilir özelliktedir. Sivri mevkiindeki kil, ince seramik hammaddesi
olarak kullanılamaz. Kayaharman mevkiindeki kil ise döküm kalıplarında ve plastikliği
arttırmak için ince seramikte sınırlı miktarda kullanılır. Karadağ Killik tepedeki kil; %15
camsı malzeme (sanidin, albit, oligoklas), %85 killi malzeme montmorillonit türüdür.
Topraklık sırtındaki kil ise; limonitleşmiş killi maddi olup, %20 kalsit, %10 sanidin
ile kuvars içeren marnlıdır. Bu kil 4 km genişliğinde horizonlar halinde olup, kiremit
yapımında kullanılır (MTA, 1980). Kemercik Dağlar mevkiindeki kilde %20 vitrofir,
oligoklas ve kuvars, %60 killi toprak malzeme vardır. Bu kil ancak inşaatlarda kullanılır.
Bunlardan başka, Ürgüp ilçesi Topuzdağ Bekillikaya mevkiinde, Sarıhıdır köyü
Ketirtaş mevkiinde kil oluşumları vardır. Bekillikaya mevkii kili, %5 camsı malzemeli,
%95 montmorillonit cinsidir. Ketirtaş mevkii kili ise %5 oligoklas, %25 montmorillonit
ve %70 kalsit içerir. Bu kilden bentonit elde edilebilir (MTA, 1980).
Kaya tuzu
Gülşehir ilçesi, Tuzköy beldesinin batısında Kayatuzu yatağı bulunur (Şekil 92).
Bu kayatuzu oluşumu iki adet fay sistemi ile denetlenmektedir. Kayatuzu bu alandaki
bir antiklinal ekseninde yer alır. Tuz tabakalarının doğrultuları N38W, eğimleri ise 770
güneydoğudur. Tabaka kalınlıkları 5-50 cm olup, kiltaşı tabakaları ile ardalanım gösterir
(Kayakıran, 1979). Kayatuzu örnekleri analizlerinde (analizler 1978 yılına aittir): suda
çözünmeyen madde % 0,36, asitte çözünmeyen madde % 0,18, Na % 38, K 11 ppm,
Cl % 59, B 1 ppm, Ca 1770 ppm, Mg 303 ppm ve sülfat da % 0,39 saptanmıştır. Daha
sonraki yıllarda yapılan analizde, %96,75 NaCl, %1,5 CaSO4, %0,28 rutubet, %1,2 suda
erimeyen madde, %0,25 diğer maddeler saptanmıştır (MTA, 1980).Tuzköy beldesinde
% 96 NaCl tenörlü, 75.046.649 ton görünür, 96.384.456 ton muhtemel, 959.411.250
ton mümkün olmak üzere kayatuzu rezervi vardır. Bir özel şirket tarafından işletilen
kayatuzunun 1 milyar 200 milyon t’luk rezervi olduğu ve yıllık 30- 45 bin t arasında
üretim yapıldığı belirtilmektedir.
122
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 92- Tuzköy kayatuzu işletmesi (galeriler kışın suyla dolmakta ve yazın kurumaktadır).
123
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Perlit
Perlit; izolasyon olarak, filtrasyonda, beton agregada, gevşek yalıtım dolgularda,
toprağı nemlendirici olarak kullanılmaktadır. Perlit yatakları Acıgöl ile Derinkuyu
ilçelerinde yer alır. Alacaşar köyü Susan sivrisi tepesinin güney ve kuzey yamaçlarında
40 m, Tepeköy’de 30 m, Kaleci tepede 20 m, Acıgöl ile Karapınar arasında 30 m,
Korudağ’da 50 kalınlıklarında, Kocadağ’da, Karacaören ile Bağcılar arasında, Taşkeksi
tepe çevresinde perlit oluşumları vardır. Tüm yataklardaki perlitler, koyu ve açık gri
renkte, ince taneli olup, silisyum dioksit oranı % 71-75 civarındadır (Özkuzey, 1973).
Acıgöl ilçesindeki perlitlerin genleşme oranları 2,3 ile 16 arasındadır. Yatakların toplam
rezervi 450 milyon t civarındadır. Derinkuyu ilçesindeki sahalar Kayışkıran, Büyük ve
Küçük Göllüdağ ve Bozdağ’da bulunur. Orta kaliteli perlitlerin genleşme oranı 3,2-4,5
arasında değişmekte olup, sahaların toplam rezervi 320 milyon t civarındadır (MTA,
2009).
Ponza
Ponza, abrazif sanayide aşındırıcı, parlatıcı olarak, boya ve kimya sanayinde
katalizör taşıyıcısı olarak kullanılır. Ülkemizin önemli ve iyi kalitede pomza yataklarına
sahip olan Nevşehir ilinde, il merkezi ve Ürgüp ilçesinde çok sayıda işletilen ve
işletilmiş pomza yatakları yer alır (Çizelge 1) (Şekil 93, 94, 95). Bu yatakların toplam
rezervi yaklaşık 450 milyon m3 civarındadır. Ülkemizde tekstil sektöründe kullanılan
iyi kalitedeki pomzaların büyük bir bölümü bu ilden karşılanır (MTA, 2009). Sulusaray,
Mustafapaşa, Ürgüp, Cemilköy, Derinkuyu, Suvermez, Acıgöl, Alacaşar, Çatköy
çevresinde, Mustafapaşa Ağtepe bağları, Çallıbel, Kavaklıbaşı, Nar Beldesi Topraklık
sırtı, Sulusaray Commuz sırtında ve bir çok alanda 0,5-5 m kalınlıkta örtü halinde ve
açık renkli volkanik cam kırıntılı kül içlerinde pomza oluşumları bulunur. Yöreden
alınan pomza örneklerinin SiO2 oranları %65-69 saptanmıştır (Açıkgöz, 1980).
124
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 1- Nevşehir ili ponza yatakları (MTA, 2009).
YATAĞIN
BULUNDUĞU YER
Rezerv (m3)
Görünür
Muhtemel
Nevşehir-Merkez-Kavak
9.468.500
2.708.000
Nevşehir-MerkezÇardak
82.612.500
87.592.000
Nevşehir-Merkez-Göre
7.226.500
28.498.500
KALİTE
Mümkün
Yatağın
durumu
İşletiliyor
İyi
+
İyi
+
6.688.000
İyi
+
28.140.000
İyi
+
21.117.709
İyi
+
1.235.000
İyi
+
68.445.000
Nevşehir-MerkezKaymaklı
Nevşehir-MerkezBağcalı
Nevşehir-MerkezTaşlıbel
Nevşehir-MerkezAşıklıdağ
Nevşehir-MerkezGüvercinlik
Nevşehir-MerkezBahçeli
Nevşehir-MerkezNarköy
Nevşehir-ÜrgüpMustafapaşa
Nevşehir-ÜrgüpMerkez
46.337.500
İyi
+
19.152.500
İyi
+
1.199.750
İyi
+
İyi
+
İyi
+
İyi
+
TOPLAM
233.564.822
800.000
1.356.250
1.000.000
2.000.000
457.500
4.906.572
239.321.836
Şekil 93- Ponza parçaları.
125
95.590.500
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 94- A-Ponza işleme fabrikası, B-İri ve ham pomza malzemesi.
126
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 95- A-İşlenmiş ponza yığını, B-İnce pomza malzemesi.
127
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Zeolit
Tuzköy çevresinde Üst Miyosen yaşlı tüfler içerisinde zeolit mineralleri vardır.
Sarıhıdır köyü güneyi, Tuzköy beldesi batısında, Sulusaray kuzeyinde ve Gülşehir
dolayında zeolit oluşumları vardır (Yılmaz, 1990).
Diyatomit
Ürgüp ilçesi doğusunda Karain köyü yeni yerleşim alanı kuzey kıyısında diyatomit
oluşumu vardır. Diyatomit tabakası arasında siyah opsidiyen düzeyleri görülür (Şekil
96). Diyatomitin bir kısımı alınmış olup, şu anda işletilmemektedir.
A
B
Şekil 95- A-Diyatomit (beyaz, açık kahverengi kısımlar, siyah kısmlar opsidiyendir), B-Terk
edilmiş diyatomit ocağı (Ürgüp).
128
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Doğal taşlar
İl kapsamında bir çok yerde yüzeylenen bazalt, tüf, ignimbrit ve kireçtaşları yapı
malzemesi olarak değerlendirilmektedir (Şekil 97, 98, 99). Örneğin sarı, kahverengi, bej
ve gri renkte, hareli yapıda ve kesilebilir özellikte olan tüf kayaları ilde ‘’Nevşehir taşı’’
adı altında ün yapmış olup, Nevşehir dışına da gönderilmektedir.
A
B
Şekil 97- A, B, C-Farklı renkte tüf kayaları (Nevşehir taşı).
129
C
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 98- A, B, C-Nevşehir taşı ocakları.
130
C
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 99- Ürgüp’te bir doğal taş işleme atölyesi.
Kozaklı ilçesi Yiğitler, İmran köyü, Abdiköy, Özkonak, Avanos ilçesi Sarıhıdır
köyünde, Mahmat, Aksalur, Gümüşkent’te mermer olarak değerlendirilecek zuhurlar
vardır. Avanos Yapraklıseki, Aksalur’da Nevşehir taşı, Sarıhıdır, Sofular, Karakaya köyü
civarı, Gümüşkent, Özkonak, Kozaklı ilçesi Büyükyağlı’da traverten zuhurları bulunur
(Erkanol ve diğerleri, 2102).
Sarıhıdır Kemer mevkiinde, Avanos Yanlıyurt mevkii, Ürgüp İçmece dere
mevkiinde oniks zuhurları, Topaklı Çalıgediği mevkiinde kireçtaşı yer alır (Avşar,
1972). Buradaki kireçtaşı mıcır ve kireç yapımında kullanılmış olup, halen mıcır
üretilmektedir. Kışladağ formasyonuna ait gastropodalı gölsel kireçtaşları Kozaklı
yöresinde mermer olarak değerlendirilmektedir. İl kapsamında bir çok yerde oluşumu
bulunan traverten kayaları da yörede mermer olarak işletilmektedir (örneğin;
Sarıhıdır) (Şekil 100). Bundan başka yöredeki volkanik çakılı, kumlu, volkan külünden
oluşan malzeme BİMS briket ve tuğla yapımında kullanılmaktadır.
Şekil 100- Sarıhıdır köyünde işletilen traverten ocağı.
131
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kum-çakıl
Kızılırmak Nehrinde depolanmış olan çakıl ve kum yörede en önemli inşaat
malzemesi kaynağını oluşturur (Şekil 101). Avanos’da orta kalitede 20.153.750 m3
mümkün rezervli kum çakıl vardır.
Şekil 101- Kızılırmak Nehri yatağında bulunan çakıl-kum ocakları.
ENERJİ KAYNAKLARI
Nevşehir ili enerji kaynakları yönünden zengin değildir. İlin en önemli enerji
kaynağı bir yerde çıkartılan linyit kömürüdür. Ayrıca, Kızılırmak Nehri’nde elektrik
enerjisi üretmek için hidroelektrik santral yapımı devam etmektedir.
Linyit kömürü
Nevşehir ilindeki linyit kömürü Gülşehir ilçesine bağlı Dadağı, Alemli ve
Gümüşyazı (Arafa) köyü arasında bulunur. Kömür, Kızılöz formasyonu, Arafa üyesine
ait kumtaşı, kumlu marn ve marn düzeyleri içinde damarlar şeklindedir. Bu alanda,
İnekdere ile Alemli arasında 1 km genişliğinde, 15 km uzunluğunda uzanan kaya
birimi kömürlüdür. Damar kalınlığı 0,80-1,20 m, 5000 Kcal/kg ortalama alt ısıl değerine
sahiptir (Şekil 102, 103, 104). Linyit kömürü sahaları özel şirketçe işletilmektedir.
Kömürün su oranı: % 33,2, kül: % 19,38, kükürt: % 6,05’dir. 2.300.000 t görünür, 700 t
mümkün ve 3.000.000 t toplam rezerv vardır (veriler 1980 yılına aittir) (MTA, 2009).
Kömür şu anda işletildiğinden verilen rezerv değerleri azalmış olacaktır.
132
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 102- Nevşehir linyit kömürü sahaları (MTA, 2009).
133
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 103- A, B-Linyit kömürü işletmesi.
134
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 104- A, B-Linyit kömürü.
135
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Hidroelektrik (HES) santralları
Kızılırmak Nehri’nin, Nevşehir ili sınırları içinde kalan Bozcu köyü mevkiinde 1
adet (Bayramhacılı HES), Sarıhıdır köyü mevkiinde 1 adet (Sarıhıdır HES), Avanos
batısında 3 adet (Cemel-1 HES, Cemel-2 HES ve Cemel-3 HES), Gülşehir ilçesi Tuzköy
Beldesi mevkiinde 1 adet (Tuzköy HES) olmak üzere toplam 6 adet hidroelektrik
santralı vardır.
Bayramhacılı Barajı ve HES Projesi, İç Anadolu Bölgesi’nde Kayseri ili sınırları
içerisinde Kızılırmak Havzası’nda, Nevşehir Avanos ilçesi Göynük Beldesi ve Bozca
köyü ile Kayseri İncesu ilçesi Bayramhacılı köyü ve Yuvalı köyü toprakları içerisinde
yer almaktadır (Şekil 105A). 45 m yükseklikte inşa edilen baraj 25 Ekim 2010 tarihinde
hizmete girmiştir. Hidroelektrik santralı 60 MW güçte ve yılda 170 GWh elektrik
üretecek kapasitededir. Avanos mevkiinde inşa halinde olan Cemel-1, 2, ve 3 HES’ler
ise 21 MW kurulu gücünde yılda 80 GWh enerji üretmek üzere, 2013 yılında hizmete
açılması planlanmıştır.
Sarıhıdır HES, 2 üniteli olup, ünite kurulu güçleri: (2x3,2) MWm/ (2x3) MWe, tesis
toplam kurulu gücü: 6,4 MWm/ 6 MWe, ortalama yıllık üretim miktarı ise 23.000.000
kWh’dır. Tuzköy HES ise 8,25 MW kurulu güce ve yıllık ortalama 69,67 Gwh/yıl
enerjinin üretileceği hidroelektrik santralı olup, her iki santral 2011 yılında hizmete
girmiştir (Şekil 105B).
A
B
Şekil 105- A-Bayramhacılı-Bozca HES, B-Tuzköy HES
136
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
II. KISIM
NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK
UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI
137
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
138
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
1.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL AFETLER VE RİSKLER
139
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
140
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL AFETLER VE RİSKLER
Deprem, sel baskını, kaya düşmesi, heyelan, çığ gibi olaylar doğal afetleri
oluşturmaktadır. Bunlar arasında depremsellik konusuna önem verilerek Nevşehir
ili depremselliği geniş bir şekilde aşağıda verilmiştir. Nevşehir ilinin farklı yerlerinde
kaya düşmesi, sel baskını ve heyelan gibi doğal afetler olmaktadır. Sayılan doğal afetler
dışında bu yöredeki volkanik tüf kayaları içindeki mineral tozu doğal afet olarak
nitelendirilmiştir. Volkanik tüfler içindeki eriyonit minerali tozlarının etkili olduğu
Tuzköy beldesi ile Karain köyünde yaşayanların taşınması önceki yıllarda gündeme
gelmiştir. Bayındırlık Bakanlığının taşınma işlemini uygulayabilmesi için eriyonit
mineral tozlarının da 2004 yılında Bakanlar kurulu kararıyla doğal afet kapsamına
alınmasına karar verilmiştir. Bu sayede Tuzköy’ün taşınması gerçekleşmiş ve Karain
köyünün de taşınma işlemi devam etmektedir. Eriyonit mineral tozunun etkileriyle
ilgili geniş bilgi II.Kısım (jeolojik unsurlar ve halk sağlığı), 2. Bölümde verilmiştir.
Nevşehir ilinde heyelan olayları az olmakla birlikte, Kozaklı ilçesinde yerel
heyelan olayları gözlenmektedir. Kaya düşmesi olayı il genelinde yoğun olup, Ürgüp,
Avanos ve Merkez ilçesine bağlı yerleşim birimlerinde gözlenmektedir. 2007 yılında
Ürgüp Merkez’de meydana gelen kaya düşmesi olayında 3 kişi hayatını kaybetmiş, 5
kişi yaralanmıştır. Kaya düşmeleri olayları, derin vadiler arasında bulunan plato şekilli
ignimbrit ve bazalt kayalarının parçalarının kopmasına vadi yamaçlarından aşağıya
ve yuvarlanmaları ile olmaktadır. Bu tür vadiler daha çok Ürgüp’ün güneyi, doğusu
ve kuzey doğusunda, Avanos’un güneybatısı, Gülşehir’in güneyi, Nar ve Sulusaray’da
bulunur. Başta kaya düşmesi olmak üzere, Kızılırmak Nehrinin su baskınına karşı
da önlem olarak, Sarıhıdır köyü 1960 yılında şu andaki yerine taşınmıştır. Su baskını
olayları, Kızılırmak havzasında yer alan Avanos ve Gülşehir ilçeleri merkez ve köyleri,
Hacıbektaş ve Ürgüp ilçeleri köylerinde zaman zaman olabilmektedir.
NEVŞEHİR İLİNİN DEPREMSELLİĞİ
Nevşehir ilinin güney bölümü önemli tektonik ve aktif durumda bulunan faylarla
çevrilidir. İlin sol tarafında kuzey batı-güneydoğu yönde uzanımlı yaklaşık 200-300
km uzunluğunda Tuz gölü fayı, sağ tarafında kuzeydoğu güneybatı yönde uzanımlı
yaklaşık 160 km uzunluğunda Ecemiş fayı ile yaklaşık 200 km uzunluğunda Erciyes
fayı yer alır (Şekil 106, 107) Derinkuyu civarında düşey yönlü Derinkuyu fayı ile ili
ortasından ikiye bölen, Kızılırmak vadisi boyunca doğu batı yönünde uzanan, aktif
olan Karaburç-Gümüşkent fayı bulunur (Şekil 106,107). Karaburç-Gümüşkent fayı 60
km uzunluğunda ve 40 m düşey atımlı olan ve deprem oluşturabilecek diri bir faydır.
Diri fay; çakıl, kum, mil, kil ve çamur yığınlarından oluşan ve alüvyon olarak
tanımlanan, henüz yeterince sıkılaşmamış ve sıkılaşmaya devam eden, çoğunlukla en
genç yaşta olan çökelleri kesen faylardır (Atabey, 2000b). Karaburç köyü, Karaburna
Beldesi, Eskiyaylacık, Yeniyaylacık, Alkan, Civelek ve Yeşilöz köyleri bu fay hattının
üzerinde yer alır. Söz konusu fay, Yeşilöz (Cemel) köyünden güneye doğru bir kola
141
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ayrılır ve Sulusaray kuzeyine kadar uzanır. Karaburç-Gümüşkent fayı Sarıhıdır köyü
500 m kuzeyinden (İdiş dağı güneyi) geçerek doğuya doğru devam eder. Gümüşkent’te
yüzeylenen traverten, Yeşilöz’ün kuzeybatısındaki traverten, Balkaya mevkiindeki
traverten ile Sarıhıdır köyündeki (işletilen) traverten oluşumları hep bu fayın üzerinde
gelişmiştir (Atabey ve diğerleri 1988). Karaburç-Gümüşkent fayı MTA tarafından
hazırlanan Türkiye Diri Fay haritasında Gümüşkent fayı adıyla gösterilmiştir (http://
www.mta.gov.tr).
Çökek, Ulaşlı köylerinin batı kısmında kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan
aktif olan bir başka fay yer alır. Bundan başka, Acıgöl civarında yer alan bir çok volkanik
çıkış merkezleri aktif kırıklar üzerindedir. İldeki jeotermal kaynaklar birbirini kesen
aktif kırıklar üzerinde oluşmuştur. Bunların başlıcası Kozaklı jeotermal kaynaklarının
oluşumuna neden olan Kozaklı fayıdır. Bu fay kuzeybatı-güneydoğu yönlüdür. Ayrıca,
Arafa (Gümüşyazı) ile Küçükayhan-Büyükayhan köyü kuzeyinde Boztepe’nin kuzey
kenarından geçen ve doğu batı yönünde uzanan 12 km uzunluğunda, 50 m düşey
atımı olan bir fay bulunur.
Şekil 106- Nevşehir yöresi çevresindeki fay sistemleri (Toprak, 1998).
142
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 107- Nevşehir yöresi; A- Uzay görünümü, B-Fay hatları (Dirik ve Göncüoğlu,1996).
Türkiye deprem zonları haritasında Nevşehir ilinin konumu III.derecede
gösterilmiştir (Şekil 108, 109, 110). Bu genel bir derecelendirme olup, yukarıda belirtilen
aktif faylar dikkate alındığında bu kırık hatlarının üzerinde yer alan yerleşim yerlerinin
ve çevresinin 1. ve 2. derece deprem zonu üzerinde oldukları açıkça görülecektir.
Bir başka deyişle gösterilen faylar üzerinde bulunan yerleşim birimleri olabilecek bir
depremde en riskli yerlerdir.
Bölgede tarihsel ve aletsel dönemde hasar yapıcı deprem kayıt edilmemiştir.
Ancak Afet İşlerinin son bir yıldaki deprem dağılım haritasına bakıldığında Nevşehir
yöresinde 2 ila 3 arasında değişen 47 deprem ve 3 ile 4 büyüklüğünde değişen 3
deprem, yani bir yıl içerisinde Nevşehir’de 50 deprem meydana gelmiştir. Bütün
bunlara rağmen Nevşehir’de sadece Avanos’ta 1 tane deprem kayıt istasyonu
bulunmaktadır (http://nevsehirjeofizik.blogspot.com/2012/04/nevsehirde-depremistasyon-says.html). Bölge aktif olmayabilir, ancak gelecekte aktif olmayacak anlamına
da gelmez. Bir tane istasyonla bir yıl içerisinde 50 tane deprem yeri kaydı yapılmıştır.
Bu bölgede eğitim amaçlı, deprem bilinci açısından deprem istasyon sayısı arttırılmalı
ve buradaki mikro deprem aktiviteleri izlenmelidir (http://nevsehirjeofizik.blogspot.
com/2012/04/nevsehirde-deprem-istasyon-says.html).
143
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 108- Türkiye deprem bölgeleri haritası (Özmen ve diğerleri, 1997).
Şekil 109- İç Anadolu bölgesinin deprem bölgeleri haritası (Özmen ve diğerleri, 1997).
144
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 110- Nevşehir ili deprem zonu haritası.
145
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
146
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
2. BÖLÜM
ERİYONİT VE DİĞER MİNERAL TOZLARI
VE HALK SAĞLIĞI
147
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
148
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ERİYONİT VE DİĞER MİNERAL TOZLARI VE İNSAN SAĞLIĞI
İnsan sağlığı açısından asbest, eriyonit, kuvars gibi bir çok mineral tozları maruziyet
yaratabilmektedir. Sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen bazı mineral tozlarından;
Eriyonit tozu: Mezotelyoma (akciğer kanserlerine), asbest tozu: Akciğer, plevra,
periton, üst sindirim yolu ve solunum yolu kanserlerine,
Kuvars gibi kristal yapılı silis tozları: Pnömokonyoza, silikozise,
Kömür tozu: Akciğerde pnömokonyozuna,
Uranyum, toryum, radyum gibi radyoaktif mineraller: Kemik ve kemik iliği, deri
ve akciğer kanserlerine,
Talk, Mika, Kaolen ve bazı silikat mineralleri tozları: Hyalinize kalsifiye plevral
kanserlerine, Kromit, hematit ve nikel gibi mineral tozlarnını ise: Akciğer ve nazal sinüs
kanserlerine yol açtığı bilinmektedir (Barış, 1987; 2005; 2008a, Barış ve diğerleri, 2007,
Atabey, 2005a, 2006).
Asbest lifleri ve tozlarının akciğer kanserine neden olduğu bilinmektedir.
Nevşehir yöresinde asbest oluşumuna elverişli kayaçlar bulunmadığından asbest
maruziyeti yoktur. Bu yörede volkanik kayaların oluşumuna bağlı gelişen eriyonit
mineral tozu maruziyeti söz konusudur. Ayrıca yörede önemli bir ekonomik değeri
olan ve bünyesinde silis bulunan perlit ile ponza tozlarından ‘’Diğer Mineral Tozları ve
Halk Sağlığı’’ adı altında bölüm içinde bahsedilecektir.
Nevşehir yöresinde, bazı yerlerdeki volkanik tüf kayaları içinde zeolit grubu
minerali olan eriyonit bulunur. Bu mineralin mikroskopik boyuttaki tozlarının akciğer
kanserine yol açtığı bilinmektedir. Bu bölümde bu mineralin özellikleri, oluşumu,
bulunduğu yerler, sağlığa etkileri ile alınan önlemler anlatılmıştır. Konunun anlaşılması
için, önce eriyonit mineralinin bulunduğu zeolit grubu minerallerinin, özelliklerini,
oluşumunu ve kullanım alanlarını açıklama gereği duyulmuştur.
Zeolit grubu minerallerinin tanımı ve sınıflaması
Kelime anlamı ‘kaynayan taş’ olan zeolit, 1756 yılında İsveçli mineralog Freiherr
Axel Fredrick Cronstedt tarafından adlandırılmıştır. Zeolit, alkali ve toprak alkali
metallerin sulu alümina silikatları olarak tanımlanır. SiO4 ve AlO4 dört yüzeylilerin
üç boyutta sonsuz bağlanmaları ile oluşan temel silikat yapısına sahiptir (Meier,
1968; Breck, 1974; Gottardi ve Gali, 1985; Bish ve Ming, 2001). Zeolitler endüstriyel
hammadde olarak yaygın biçimde kullanılmaktadır. El örneğinde genellikle beyaz, sarı,
bej renklerde, gözenekli bir yapı gösterir (Şekil 111). Zeolit minerallerinin sınıflaması
çizelge 2’de özetlenmiştir (Meier, 1968; Breck, 1974).
149
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 111- Zeolit kayası el örnekleri (Atabey, 2007a; 2008a, 2009a)
Çizelge 2-Zeolit minerallerinin sınıflaması (Meier, 1968; Breck, 1974)
Kimyasal bileşimi
Boşluk
hacmi
(%)
İyon
değişimi
(meq/g)
Na16 (Al16Si32O96). 16H2O
18
4,54
(Na,K)10 (Al10Si22O64)20H2O)
31
3,87
Ca 4,5 (Al9Si27O72). 27H2O)
35
3,12
Na12 (Al12 Si12O48). 27 H2O
47
5,48
Şabazit
Ca2 (Al4Si8O24). 13H2O
48
3,81
Zeolit-Y
(zeolit, gmelinit, wilhendersonit,
zeolit-l, faujasit)
Na56 (Al56Si136O384). 250H2O
50
4,73
Na16 (Al16Si24O80). 16H2O
23
5,26
Zeolit türü
Grup-1 Tek 4 halkalı
Analsim
Fillipsit
(Laumonit, yugavaralit,
gismondin, harmatom,
leonhardit, roggianit, vairakit)
Grup-2 Tek 6 halkalı
Eriyonit
(offerit, omega, levynit)
Grup-3 Çift 4 halkalı
Zeolit- A
(paulinkit, mazzit, merlionit)
Grup-4 Çift 6 halkalı
Grup-5 Kompleks 4-1
Natrolit
(tomsonit, edingtonit, mesolit,
skolesit, gonnardit)
150
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kimyasal bileşimi
Boşluk
hacmi
(%)
İyon
değişimi
(meq/g)
Na8 (A8Si40O96). 24H2O
28
2,29
Höylandit
Ca4 (Al8Si28O72). 24H2O
39
Klinoptilolit
(stilbit, brevsterit, barreit)
(Na,K)6 (Al6Si30O72). 24 H2O
34
2,54
Zeolit türü
Grup-6 Kompleks 5-1
Mordenit
(ferrierit, epistilbit, bikitait,
dahiyardit)
Grup-7 Kompleks 4-4-1
Zeolit minerallerinin kimyası
Zeolitlerin dört yüzlüler bileşimi ile çok yüzlüler ve bunların da ikincil yapı ile
bağlanmaları sonucunda üç boyutlu, boşluklu iskelet yapıları ortaya çıkar. Yapı
içerisinde tek tip kanal olabileceği gibi farklı boyutlarda birkaç tip kanal olabilir
(Albayrak, 2005). Kanal ve boşluklarda katyonlar ve su molekülleri ile bulunur. Bazı
katyonlar kolay yer değiştirir bazıları ise zor değişimlidir. Su molekülleri 100-4000C
sıcaklıklarda yapıdan uzaklaşır, ancak zeolit türünün iskelet yapısı bozulmaz. Su
moleküllerinin sistemden atılmasıyla hacmin yarısına yakın boşluk elde edilmiş olur
(Meier, 1968; Breck, 1974; Gottardi ve Gali, 1985; Bish ve Ming, 2001). Dörtyüzlülerin
oluşturduğu iskelet yapı, katyon ve su molekülleri hep birlikte ‘’(Na, K, Li, Ca, Mg,
Fe, Ba, Sr) (AlSi2-5)6-12O12-24. nH2O’’ şeklinde genel zeolit yapısı oluşur. Mikro gözenekli
yapısıyla zeolit molekülü Şekil 112’de gösterilmiştir. İdeal zeolit kimyasında Si ile yer
değiştiren Al kadar katyon bulunur. Genellikle Si/Al oranı 2 ile 5 arasındadır. Kimyasal
olarak katyon türleri ve Si/Al oranı değişik zeolitler de bulunabilir (Meier, 1968; Breck,
1974; Gottardi ve Gali, 1985; Bish ve Ming, 2001).
151
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 112- Mikro gözenekli yapısıyla zeolit molekülü (Zeolite-ZSM-5-3D-vdW.png)
Zeolit minerallerinin oluşum ortamları
Bish ve Ming’e (2001) göre zeolit mineralleri yüzeysel ayrışma, diyajenez, hidrotermal
şartlarında ve düşük derece metamorfizma koşullarında oluşabilmektedirler. Zeolit
oluşumunu ortamın; pH’sı, ilksel materyalin mineralojisi, gözenekliliği, geçirimliliği,
kimyası, ortamın sıcaklığı, tuzluluğu ve basınç şartları denetlemektedir.
Mumpton’a (1973) göre zeolitler;
1-Kapalı göllerde biriken volkanik malzemenin göl suyu ile kimyasal tepkimesi
sonucu oluşan zeolit mineralleri Örneğin, Batı ABD ve Doğu Afrika rift vadisindeki tuzlu
eski göl yataklarında oluşanlar. Burada göl ortamına gelen piroklastik malzeme alkali
tuzlu göl suları ile tepkimeye girerek geniş kanal yapısına sahip zeolitlerden fillipsit,
analsim, klinoptilolit, şabazit ve eriyonit mineralini oluşturmuştur. Nevşehir’deki
Karain, Sarıhıdır ve Tuzköy’de kansere neden olan eriyonit mineralinin oluşumu bu
tip oluşuma dahil edilmektedir (Atabey, 2002a, 2003a; 2009a).
2-Kıyı ve derin denizel ortamlarda biriken volkanik malzemenin deniz suyu ile
kimyasal tepkimesi sonucu oluşan zeolit mineralleri. Bu tipte klinoptilolit, mordenit
ve az miktarda montmorillonit oluşur. Örneğin, Ada yayı kuşağı üzerinde bulunan
tüm ülkelerde bulunma olasılığı vardır. En sık görülen ülke Japonya’dır. Bulgaristan ve
Yugoslavya’da vardır. Pasifik Okyanusundaki sondajda 348 m’de eriyonitce zengin bir
tabaka bulunmuştur.
152
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
3-Düşük sıcaklık, gömülme metamorfizması ile volkanik malzemeden veya
kalın çökel dizi içindeki diğer alüminyum ve silisyumlu malzemeden oluşan zeolit
mineralleri. Bu tipte analsim, höylandit ve klinoptilolit oluşmaktadır. Örneğin, Japonya,
Yeni Zelanda, Avustralya, Rusya.
4-Hidrotermal suların veya sıcak kaynak sularının etkisi ile alüminyum ve
silisyumlu malzemenin bozunması sonucu oluşan zeolit mineralleri. Bu tipte şabazit
ve fillipsit oluşur.
Zeolit minerallerinin kullanım alanları
Zeolitler; yüksek ısı tutma kapasiteleri, düşük yoğunlukları, gözeneklerdeki
sularını bıraktıklarından sonra yüksek gözenek hacimlerine sahip oluşları, katyon
değişim özellikleri, sularını bırakan kristallerde uniform moleküler kanalları, gaz ve
buhar absorpsiyon yetenekleri, katalitik özellikleri, elektriksel iletkenlik özellikleri
nedeniyle vazgeçilemeyen endüstriyel minerallerdir. Tortul zeolitlerin açık renkli,
hafif ve çok ince kristalli ve silikat bileşiminde oluşu; zeolit oldukları bilinmeden tarih
boyunca yapı taşı, çimento malzemesi ve tarım alanında kullanılmıştır (İleri, 1978;
Atabey, 2003a; 2003b; 2009a).
Yapı taşı: 2000 yıldan bu yana hafif, dayanıklı ve kesilip işlenmeleri kolay olmaları
nedeniyle yapı taşı olarak kullanılmıştır.
Pozzolan çimentosu: Zeolit tüfler, İtalya Napoli’de pozzolan çimentoda
kullanılmıştır. Su ile temastaki yapılarda kullanılan çimento da yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Hafif yapı malzemesi: Klinoptilolit, perlit gibi 1200-1400 0C ısıtıldığında, içerdiği
su buharlaşmakta ve genleşerek ve bu anda soğuma sağlanırsa hafif ve gözenekli bir
yapı malzemesi oluşmaktadır.
Kağıt endüstrisi: Beyaz ve parlak olan zeolitler, kağıt endüstrisinde de
kullanılmaktadır.
İyon değişimi: 1970’li yıllarda ABD nükleer tesislerde artık sulardaki kaçak
radyoaktif stronsiyum ve sezyum iyonları zeolitler tarafından tutulmuş ve izole
edilmiştir. Radyoaktif iyonlar zeolitlerce tutulup, zararsız şekilde saklanabildikleri gibi
kimyasal yollarla zeolitlerden arıtılabilirler.
Oksijen ayırımı: 1960’lı yıllarda Japonya’da geliştirilen yöntemle zeolit havanın
oksijeninin ayrılması ve demir çelik endüstrisinde ikincil eritmede kullanılmıştır.
Tesislerde oksijen nitrojen ayrımı yapılmakta, şarap ve bira üretiminde gerekli
nitrojen sağlanmaktadır. Durgun göletlerin zeolit kullanılarak oksijenleştirilerek
temizlenmesinde, hastanelerde %60 saflıkta oksijen üretiminde, balık üretim
havuzlarına oksijen sağlamada, hava kirliliğinin azaltılmasında oksijen üretilerek
kullanılmaktadır. Oksijen üretimine en uygun zeolit mineralleri mordenit ve
klinoptilolittir.
153
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Hayvan yemi: 1965 den bu yana hayvan yemlerine karıştırılarak da
kullanılmaktadır. Yemin nemini azaltmaktadır. Zeolit katkılı yemlerden beslenen
hayvanlar kısa sürede gelişmekte, bunların etleri, dışkıları zeolitin amonyağı soğurması
nedeniyle kokmamaktadır.
Tarım: Zeolitler asit volkanik toprakları nötrleştirmede de kullanılmaktadır.
Gübre ile birlikte kullanıldığı zaman amonyum ve diğer iyonları soğurup daha
sonra bitkilere yavaşça geçirmesinden ve gübrenin daha etkin kullanımına olanak
sağlamasından dolayı tarımda etkin olarak da kullanılmaktadır (Atabey, 2009a).
Gaz soğurucu ve katalizör: Gaz hidrokarbonların yüze ve dışa soğurma özelliği
ile arıtılması aşamasında, petrol rafinerisinde katalizörlerin kullanılmasında.
Kirlilik kontrolü: Radyoaktif atıkların, atık suların, içme sularının, havuz sularının,
baca gazlarının, petrol sızıntılarının ve çöp depolanma alanlarının temizlenmesinde
kullanılmaktadır.
Enerji alanı: Kömürün, doğal gazın saflaştırılması ve depolanması, güneş
enerjisinden faydalanma, petrol ürünleri üretiminde.
Madencilik ve metalurji: Maden yataklarının aranmasında ve metalurjide
kullanılır.
Diğer taraftan sağlık ve antibakteriyel uygulamalarda, deterjan sektörü
uygulamalarında tümünde zeolit mineralleri kullanılmaktadır.
Türkiye’de zeolit mineralleri Gölpazarı, Göynük, Polatlı, Oğlakçı, Ayaş, Bigadiç,
Şaphane, Emet, Kırka, Gördes, Urla, Kırkağaç, Nevşehir, Bolu, Kars yörelerinde
bulunmaktadır (Ataman, 1977; Temel ve Gündoğdu, 1996). Zeolit mineralleri genellikle
volkanik kaya birimlerinin gölsel çökellerle ilişkili olduğu alanlarda yaygınlaşmaktadır
(Şekil 113). Zeolitlerin hammadde olarak işletildiği yatakların başında Manisa Gördes
ile Balıkesir Bigadiç yatakları ön plandadır (Albayrak, 2008). Birleşik Amerika’nın
Oregon eyaleti, İtalya’nın Napoli bölgesi, eski Yugoslavya, Yeni Zelanda, bazı Afrika
ülkeleri, Japonya’nın belirli bölgelerinde zeolit yatakları vardır. Kayıtlara göre buralarda
kanser olaylarının görülmemiş olmasının nedeni, yatakların yakınında yerleşim yeri
olmamasındandır.
154
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kars
İstanbul
Bolu
Çanakkale
Balıkesir
Manisa
İzmir
Eskişehir
Afyon
Ankara
Sivas
Kırşehir
Kayseri
Nevşehir
Elazığ
Malatya
Şekil 113-Türkiye’de zeolit mineralleri ve potansiyel zeolit mineralli tüf alanlarının dağılımı
(Albayrak, 2008; Atabey, 2009a).
ERİYONİT MİNERALİ
Nevşehir yöresinde bir halk sağlığı sorunu olan eriyonit mineralin özellikleri,
oluşumu, sağlığa etkisi aşağıda verilmiştir.
Eriyonit mineralinin tanımı ve analiz yöntemi
Eriyonit, zeolit grubu minerallerden birisi olup, ilk defa Eakle (1898) tarafından
adlandırılmıştır. Eriyonit zeolitlerin grup-2’nin tek ve 6 halkalı, lifsel, demetsel üyesini
oluşturur. Genel formülü: Ca4,5 (Al9Si27O72). 27H2O)35’dir (Atabey, 2009a). Eriyonit
mineralinin kristal yapısı dolayısıyla epidemiyolojik olarak insan ve hayvanlar için
kanserojen olduğu bilinmektedir (Barış, 1987).
Eriyonit minerallerinin tayininde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bunlar optik
mikroskopi (OM), taramalı elektron mikroskopisi (SEM), enerji dispersiv spektroskopi
(EDS), XRD ve indüktiv çift plazma kütle spektrometresi (ICP-MS) yöntemleridir.
Optik mikroskopisi (OM) ile fibroz (lifsi) malzemenin varlığını, taramalı elektron
mikroskopisi (SEM) ile mineralin morfolojisini, enerji dispersiv spektroskopi (EDS),
SEM birlikte mineralin element bileşim tayini, x-ray difraksiyon (X-RAY) ile fibroz
taneciklerinin mineralojisini ve son olarak indüktiv çift plazma kütle spektrometresi
(ICP-MS) ile sonuçlar test edilmektedir. Şekil 114 ve 115’de eriyonit minerali içeren
volkanik kayaçlar, Şekil 116’da eriyonit minerali iğneciklerinin SEM görüntüsü, Şekil
117’de ise eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayasından yapılmış ev, depo ve bahçe
duvarı görülmektedir.
155
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 114- Eriyonit mineralleri içeren sarı renkli, pomza parçalı volkanik tüf kayası (TuzköyGülşehir) (Atabey, 2009a).
Şekil 115- Pomza parçalı, sarı, bej renkli, gözenekli eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayası
(Karain köyü-Ürgüp) (Atabey, 2009a).
156
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
CD
Şekil 116- A-Eriyonit mineral iğneciklerinin taramalı elektron mikroskop (SEM) görüntüsü
(Atabey, 2008a), B-Eriyonit demetleri, C-Daha fazla büyütmeli eriyonit demetleri,
D-Eriyonit (iğnemsi), klinoptilolit, kristobalit mineralleri birlikteliği (Barış ve diğerleri,
2007; Atabey, 2009a).
Şekil 117-Eriyonit minerali içeren tüf kayasından yapılmış evler ve eklentileri (Atabey, 2008b;
2009a).
157
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Fiziksel Özellikleri
Eriyonit mineralleri tüf kayalarında farklı şekillerde ve nadir olarak bulunmaktadır.
Bunlar genellikle kısa ve uzun iğnecikler şeklindedir. Genel yapısı alümina silikat 2
tetrahetral arasındaki oksijen atomlarından oluşur. Halka şeklinde 6 tetrahedra her
köşede 1 tane olmak üzere tanımlanır.
Kimyasal Özellikleri
Si/Al oranlarındaki doğal farklanma lifsi eriyonit minerali yüzeylerinde değişiklik
yaratabilir. Coombs ve diğerlerine (1997) göre, eriyonit mineralleri eriyonit-Ca,
eriyonit-Na ve eriyonit-K şeklinde tanımlanmıştır.
Eriyonit-Ca: Bunda Ca2+ en çok bulunur. Tsi aralığı 0,68-0,79’dur. Harada ve
diğerleri (1967) göre Japonya Honşu Adası’ndaki özel tipte (Ca2.28K1.54Na0.95Mg0.86)
Si26.90Al8.8O72.31.35H2O bileşimlidir.
Eriyonit-Na: Na+ en sık bulunan katyondur. Tsi 0,74-0,79 arasındadır. USA
Kaliforniya’daki Cady dağlarındaki özel tipi Sheppard ve Gude (1969) tarafından
(Na5.59K2.00Ca0.11Mg0.18 Fe0.02)Si28.27Al7.57O72.24.60H2O bileşimli olduğu ortaya konmuştur.
Eriyonit-K: Katyonların %58’ini K+ oluşturur. Tsi 0,74-0,79 arasındadır. Almanya
Ortenberg’deki özel tipi Passaglia ve diğerleri (1998) tarafından (K3.32Na2.31Ca0.99Mg0.06
Ba0.02) Si28.01Al8.05O72.31.99H2O bileşimli olduğu belirtilmektedir.
Eriyonit mineralinin oluşumu
Eriyonit minerali kapalı tuzlu sulu göllerde çökelen volkanik malzemenin göl
suyu ile kimyasal tepkimesi sonucu oluşmaktadır. Bu tür oluşumlar, Batı ABD ve
Doğu Afrika rift vadisindeki tuzlu eski göl yataklarından bilinmektedir. Bu bölgelerde
havadan göl ortamına kül yağmuru olarak dökülen volkanik küller, alkali tuzlu göl
suları ile tepkimeye girerek geniş kanal yapısına sahip zeolitlerden; fillipsit, analsim,
klinoptilolit, şabazit ve eriyonitin oluşmasını sağlamıştır (Mumpton,1973). Nevşehir
Karain, Sarıhıdır köyleri ile Tuzköy beldesinde kansere neden olan eriyonit mineralinin
oluşumu, bu tip bir oluşum özelliğine dahil edilmektedir (Atabey, 2002b, 2003b;
2009a).
NEVŞEHİR YÖRESİNDE ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN
VOLKANİK TÜF KAYALARININ DAĞILIMI
Türkiye’de eriyonitli volkanik tüflerin dağılımı Şekil 118’de verilmiştir. Eriyonitli
volkanik tüf kayaları; Nevşehir Ürgüp ilçesine bağlı Karain, Sarıhıdır, Taşkınpaşa,
Şahinefendi, Cemilköy, Yeşilöz, Boyalı, Karacaören, Çökek, Ulaşlı, Mustafapaşa Beldesi,
İbrahimpaşa, Ortaköy köyleri, Ürgüp merkezi ve çevresinde, Uçhisar, Göreme, Çavuşini
158
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
arasında, Zelve vadisinde, Nevşehir merkeze bağlı Sulusaray ve Nar Beldeleri arasında,
Gülşehir ilçesi Tuzköy, Kızılköy, Çiftlikköy, Hamzalı, Hacıhalil, Fakıuşağı köyleri ve
Abuuşağı Beldesinde, Hacıbektaş ilçesine bağlı Yeşilli, Şahinli, Karahüyük köylerinde
görülmektedir (Şekil 119, 120).
Şekil 118- Türkiye’de eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının bulunduğu yerler
(http://www.mta.gov.tr’den alınan maden yatakları haritası üzerine işaretlenmiştir)
(Atabey, 2009a).
159
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
K
Şekil 119- Nevşehir yöresi eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının bulunduğu alanların
Şekil 119-konumu
Nevşehir
yöresi
eriyonit
minerali içeren
tüf kayalarnn
bulunduğu alanlarn
(yerler
MTA,
2002, 1/500.000
ölçekli volkanik
jeoloji haritası
üzerine işaretlenmiştir)
konumu
(yerler
MTA,
2002,
1/500.000
ölçekli
jeoloji
haritas
üzerine
işaretlenmiştir)
(Atabey, 2009a).
(Atabey, 2009a).
160
21 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Büyükkayapa
Küçükkayapa
Aydoğmuş
Fakıuşağı
İl
TTopçu
Şahinli
Abuuşağı
Karahüyük
Yeşilli
Köy
İlçe
Eriyonit
Ölçek: 1/250.000
Hacıhalil
Emmiler
Hamzalı
Kapadokya Havaalanı
TUZKÖY
Sulusaray
Kızılköy
Çiftlikköy
Sarıhıdır
AVANOS
GÜLŞEHİR
Nar
Zelve
Çökek
Çavuşini
Ulaşlı
Üçhisar
ÜRGÜP
Ortaköy
NEVŞEHİR
İbrahimpaşa
Mustafapaşa
Karacaören
Boyalı
Karain
Cemilköy Yeşilöz
Şahinefendi
Kırbayır
AKSARAY
Güzelöz
Soğanlıköy
YEŞİLHİSAR
Kızılkaya
Selime
Yaprakhisar Bellisima
GÜZELYURT
Şekil 120- Nevşehir, Kırşehir, Kayseri ve Aksaray arasında bulunan eriyonitli volkanik tüf
kayalarının dağılımı (kırmızı alanlar) (Atabey, 2008b; 2009a).
Eriyonit minerali içeren volkanik tüfler; gri, beyaz, sarımsı, bej pomza ve
volkanik kayaç parçaları ile amfibol, piroksen, plajiyoklas, kuvars, biyotit ve opak
minerallerinden oluşmaktadır. Pomza parçaları sedef parlaklığında ve lifsi yapıdadır.
Ürgüp ve Gülşehir çevresi ile Kızılırmak vadisi boyunca gözlenen eriyonitli volkanik
tüf düzeyleri; orta-ince tabakalı kumtaşı, ince tabakalı killi kireçtaşı ve kiltaşı ile
ardalanmalı, bazı yörelerde ise bu litoloji birimleriyle de yanal ve düşey geçişlidir.
Nevşehir ile Aksaray arasında akarsu ortamında depolanmış olanlar kalın tabakalı ve
masif, karasal alanlarda depolananlar ise masif yapıdadır (Atabey, 2009a).
Yapılan jeolojik araştırmalarda akciğer kanserinin daha yoğun tesbit edildiği
Karain, Sarıhıdır, Çökek, Ulaşlı, Karacaören, Tuzköy yerleşim alanlarının bulunduğu
volkanik tüf kayalarının diğer yerleşim yerlerine göre, göl ortamında çökelmiş
kumtaşı, kireçtaşı ve kiltaşı litolojisinden oluştuğu ve bazen merceksi bir yapıya sahip
olduğu ortaya konmuştur. Eriyonit mineralinin zenginleşmesinde, volkanik küllerin
çevredeki var olan tuzlu göl suyu ile kimyasal reaksiyona girmesinin rol oynadığı da
161
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
belirtilmektedir (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c; 2009a). Ian Steele tarafından Nevşehir
yöresinde; eski Sarıhıdır köyü yerleşim alanından alınan 19 örnekte, Tuzköy’de alınan 10
örnekten 7’sinde, Karain köyünde alınan 9 örnekten 7’sinde, Karlık’da 6 örnekten 1’inde
eriyonit minerali bulunmuş olup Ürgüp şehir merkezi, Boyalı ve Yeşilöz köylerinde
alınan 3’er örnekte eriyonit saptanmamıştır (Y. İzzettin Barış sözlü görüşme). Nevşehir
ve yöresinin eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının bulunduğu riskli yerleşim
alanları: Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’dır.
Nevşehir yöresi Kızılırmak Nehri kuzeyinde 250 milyon yıl önce oluşmuş
metamorfik kayalar ile 80-65 milyon yıl arasında oluşmuş magmatik kayalar ve 5025 milyon yıl arasında oluşmuş sedimanter kayaları yer alır. Kızılırmak nehrinin
güneyinde ise yaygın olarak 14-2 milyon yıl arasında göl ortamında çökelmiş kumtaşı,
kiltaşı, tüfit ve kireçtaşı kayaları bulunur (Şekil 121) (Atabey, 2009a). Tuzköy’ün
kuzeybatısında kaya tuzu, çamurtaşı ve kiltaşından oluşan 30-20 milyon yıl arasında
oluşmuş kaya birimi mevcuttur. Kumtaşı, kiltaşı, tüfitten oluşan ve masif yapıda
erionitli tüf bulundurmayan birim, yaygın olarak Tuzköy çevresinde, Sarıhıdır, Çökek,
Ulaşlı, Karacaören, Karain, Karlık köyleri ve Ürgüp çevresinde bulunmaktadır (Atabey,
2002a; 2002b; 2002c) (Şekil 121). Tüm bu kayalar, Nevşehir çevresinde 2 milyon yıl
ve arkeolojik zamanlar arasında volkanik kül, ignimbrit, bazalt tipinde kayalarla
örtülmüştür. Hasandağı’nda ilk volkanik etkinlik yaklaşık 13,5 milyon yıl önce başlamış
ve 6 milyon yıl devam etmiştir. Erciyes Dağı ile Melendiz Dağı’nda ise ilk volkanik
etkinlik 7 milyon yıl önce başlamış ve 2 milyon yıl devam etmiştir (Atabey, 1989a;
1989b; 2009a).
Daha sonra her üç püskürme merkezinde de volkanizma bir süre yavaşlamış,
yaklaşık 5 milyon yıl önce ise yeniden şiddetlenmiş ve bu kez ikinci volkanik evre ile
kül, tüf, ignimbrit ve pomza gibi küçük taneli volkanik ürünler şiddetli patlamalarla,
rüzgarın da etkisiyle havadan çok uzak mesafelere (100 km’ye kadar) saçılarak çevreye
yayılmışlar ve Nevşehir, Ürgüp dolaylarında yaklaşık 300 km2 lik bir alanda, o devirde
mevcut olan yersel göllerde ve vadilerde yığışarak birikmişlerdir (Atabey ve diğerleri,
1987; 1988), Atabey ( 2009a).
162
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kızılır
mak N
e
hri
Tuzköy
Sarıhıdır
NEVŞEHİR
Karain
Şekil 121- Nevşehir yöresi, Tuzköy, Sarıhıdır ve Karain çevresi jeoloji haritası. Eflatun alanlar:
metamorfik ve magmatik kayaçlar, yeşil alanlar: gölsel çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı,
kireçtaşı ve tüfit kayaları, gri alanlar: çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşından oluşan
alüvyon, kırmızı alanlar: Eriyonitli volkanik tüf kayası bulunan Tuzköy, Karain ve
sarıhıdır yerleşim yerleri (Atabey, 2001; 2005b; 2007a; 2009a).
Hasandağ ve Erciyes Dağı’nda volkanik etkinlik daha sonra küçük çapta
püskürmelerle zamanımızdan yaklaşık 2000 yıl öncesine kadar devam etmiş olup,
günümüzde ise sadece sıcak su ve volkanik gaz çıkışlarıyla süregelmektedir (Ercan,
1986). Son patlama ürünü malzeme Nevşehir merkezli 20 km yarıçaplı bir daire içinde
kalan alanda kalın bir örtü bırakmıştır. Tuzköy ve Sarıhıdır köyleri, yaklaşık 13,5 milyon
yıl önce başlamış ve 6 milyon yıl aralıklarla devam etmiş olan Hasan dağının tüfleri
ile daha sonra 7 milyon yıl önce ilk volkanik patlamayı yapan Erciyes ve Melendiz
dağlarının tüfleri üzerinde Bizans dönemlerinde kurulmuştur (Atabey, 2009a).
Kapadokya bölgesinde 30-20 milyon yıl önce karasal ortam egemendi. Yazın kuruyan
geçici göllerde tuz tabakaları oluşmuştur. Daha sonra bu göl alanlarına yaklaşık
13,5 milyon yıl önce ilk defa patlayarak volkanik etkinliğine başlayan Hasandağı
volkanizmasının tüfleri yöreye atmosferik olarak ulaşmış, göl suyuna karışan bu tüfler
su ile kimyasal reaksiyona girerek eriyonit mineralleri oluşmuştur (Atabey, 2002a,
2002b; 2002c; 2009a).
Günümüzde sözü edilen kayatuzu oluşumları ve onun üzerine gelen tüf
tabakaları Tuzköy’de gözlenir. Dünyada en yaygın kanser türünün rastlandığı yöre
olarak bilinir. Benzer oluşum Karain ve Sarıhıdır köyleri içinde de söz konusudur.
163
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ancak Karain ve Sarıhıdır köylerinde Tuzköy’de (Şekil 85) olduğu gibi tüflerin altında
kayatuzu yer almamakta, tüfler doğrudan gölsel evaporitli kiltaşı ve tüfit tabakaları
ile örtülmektedir. Bu yöredeki tüfler de göl suyu ile reaksiyona girmiş ve bünyelerinde
eriyonit zenginleşmesi oluşmuştur. Ardından sözü edilen bu göl çökelleri, Nevşehir ve
çevresinde olan tüf ve bazalt türü volkanik kayalarla örtülmüştür. Daha sonra yöre
kayaları genç faylarla kırılmış ve kıvrımlanmış olup, erozyon vd. bir dizi jeolojik olaylarla
vadiler oluşturarak aşınmış, aşınmayan alanlar ise orijinal konumunda korunmuştur
(Atabey, 2001, 2002a, 2002b; 2002c; 2009a).
TUZKÖY BELDESİ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE
YENİ YERLEŞİM ALANI
Tuzköy beldesi yerleşim merkezi eriyonitli volkanik tüf kayasından oluşur. Belde
merkezi çevresi ise kumtaşı, kiltaşı ve kireçtaşından oluşan gölsel birimden ibarettir.
Tuzköy’deki jeolojik yapıya bakıldığında; en altta kayatuzundan oluşan seviye,
onun üzerinde erionitli tüf, ignimbrit ve onun üzerinde de gölsel kiltaşı, kumtaşı
bulunur. Tuzköy beldesi Karain ve Sarıhıdır köylerine göre engebesiz bir arazi üzerine
kurulmuştur (Şekil 122). Belde merkezi erionit içeren ve Kavak ignimbriti olarak
nitelendirilen, pembe, sarımsı, gri, beyaz renklerde pomza, andezit, ve bazalt çakılları
içeren kayalardan oluşur. Ayrıca piroksen, feldspat, kuvars ve biyotit mineralleri
bulunur. Bu tüfler ve ignimbrit kayaları zengin eriyonit minerali içermekte olup, kanser
nedenidir (Barış, 1987). İgnimbrit üzerine çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı, kiltaşı, tüfit ve
killi kireçtaşından oluşan Tuzköy formasyonu gelir. Şekil 123, 124, 125 ve 126’da Tuzköy
beldesine ait eriyonit minerali içeren kayalarla ve bunlardan yapılan evler ve eklentileri
ile Tuzköy yerleşim alanındaki eriyonitli tüfler içinde var olan eriyonit iğneciklerinin
SEM görüntüleri ve element grafiği Şekil 117’de gösterilmiştir.
164
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 122- Tuzköy çevresinin jeoloji haritası: Mavi alanlar çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ve Kaya
tuzundan oluşan Oligosen yaşındaki birimi, yeşil alanlar kiltaşı, kumtaşından oluşan
Miyosen yaşındaki birimi, sarı alan kumtaşı, kiltaşından oluşan Pliyosen yaşındaki
birimi, kırmızı alan kanser nedeni eriyonitli tüfleri, turuncu ve beyaz alanlar
Kuvaterner yaşındaki bazalt ve aglomera kayalarını, gri alanlar Kuvaterner yaşındaki
alüvyonu göstermektedir (Atabey, 2001; 2005a; 2009a).
165
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 123- Tuzköy beldesinin yerleşim konumu (orta kısım eriyonitli tüfler üzerindedir)
(Atabey, 2007c)
A
B
Şekil 124– A-Eriyonitli tüf kayaları, B- Yakından görünümü (Atabey, 2000; 2005b; 2009a).
A
B
Şekil 125- Eriyonit içeren bozuşmuş volkanik tüf (A) (Atabey, 2001). Tüf kayasından alınan
örneğin SEM görüntüsü (B) (şabazit-eriyonit=eriyonit kristalleri iğnemsi şekilde
olanlar) (Temel ve Gündoğdu, 1996)
166
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
C
Şekil 126– A, B, C-Tuzköy merkezinde bulunan eriyonitli tüf kayaları içine oyularak yapılmış ve
eriyonitli tüf kullanılmış mekanlar (Atabey, 2001; 2005a; 2009a).
A
B
Şekil 127- A-Tuzköy yerleşim alanındaki eriyonitli tüfler içinde var olan eriyonit iğneciklerinin
SEM görüntüleri, B-Element grafiği (Atabey, 2009a).
Tuzköy’deki eriyonit mineral tozu maruziyetinde olan, merkezi kısımdaki
volkanik tüf kayaları üzerindeki konutlarda yaşayanlarla ilgili önlem alınması için,
2000, 2001, 2005 yıllarında yeni yerleşim alanı tesbit edilerek (Şekil 91), Bayındırlık
Bakanlığınca 2004 yılında doğal afet kapsamına alınmış ve Tuzköy’ün bir kısmı yeni
yerlerine taşınmıştır. Şekil 128, 129, 130, 131’deTuzköy beldesi yeni yerleşim alanında
oluşturulan yeni konutlar, sağlık ocağı, ilköğretim okulu görülmektedir.
167
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 128- Tuzköy’de evlerin duvarlarında yapılan inceleme.
Şekil 129- Yeni yerleşim alanında inşa edilen konutlar (Atabey, 2007c; 2009a).
Şekil 130- Yeni yerleşim yerinde inşaa edilen yeni konutlar.
168
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 131- Tuzköy (Gülşehir-Nevşehir) eriyonitli tüften yapılmış eski konutlar ile yeni yerleşim
alanında oluşturulan afet konutları.
KARAİN KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE
YENİ YERLEŞİM ALANI
Karin köyünün kurulduğu zemin kayaları, 6-5 milyon yıl yaşında olan Cemilköy
İgnimbriti adı verilen volkanik tüf kayasıdır (Şekil 132). Bu tüflerin kalınlığı 40-60 m
arasında olup, falezler oluşturur. Gri, beyaz, pomza ve volkanik kayaç parçaları ile
amfibol, piroksen, plajiyoklas, kuvars, biyotit ve opak mineral içerir. Pomza parçaları
lifsi ve sedef parlaklığındadır. İgnimbrit üzerine kiltaşı, kumtaşı, tüfitten oluşan gölsel
Tuzköy formasyonu gelir. Onun üzerinde Tahar ignimbriti, daha sonra Kızılkaya
ignimbriti yer alır. İstifin en üstünde ise gölsel kireçtaşı (Kışladağ kireçtaşı) bulunur
(Atabey, 2000b). Karain köyü yerleşim alanı tamamen eriyonitli volkanik tüf kayaları
üzerindedir (Şekil 96). Karain köyünde bazı evler, Akköy’den getirilen ve Geçit Taşı
diye bilinen taştan yapılmıştır. Köy kütüphanesinin duvarları ise köyün Karlık köyüne
çıkış istikametinin arka kısmında bulunan Akkuşak mevkiindeki taştan yapılmış
olup, buna da Akkuşak taşı denir (Duru, 2010). Karain köyü girişindeki bir evin duvar
taşında; eriyonit, kristobalit, amorf silika, kuvars, feldispat mineralleri saptanmıştır
(Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 133, 134, 135, 136’de Karain köyündeki eriyonitli alanlar,
eriyonit minerali içeren tüf kayalarından yapılmış olan evler ve eklentileri, tüfün SEM
görüntüsü Şekil 137’de verilmiştir.
Şekil 132-Karain köyünün kurulduğu Cemilköy ignimbriti (A), Ürgüp formasyonu (B) (Atabey,
2000b).
169
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 133- Karain köyü jeoloji haritası; turkuaz ve kırmızı alanlar: Erionitli tüf kayaları
(kırmızı alan Karain köyü yerleşim yeri); sarı alanlar: Kiltaşı, kumtaşı, kireçtaşı kayaları,
gri alanlar: Alüvyon malzemesi, yeşil alan: Mezarlık (Atabey, 2004b; 2007b).
170
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 134- Eriyonitli tüfler üzerinde kurulmuş Karain köyü (Atabey, 2004b; 2007b; 2009a).
A
B
C
Şekil 135– A-Karain köyü, B, C-Eriyonitli tüfler içine oyularak yapılmış yerleşim alanları (Atabey,
2009a).
Şekil 136- Karain köyü’nde eriyonitli tüflerin duvar taşı malzemesi olarak kullanıldığı konutlar
(Atabey, 2007b).
171
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ABC
Şekil 137- A, B- Karain köyündeki duvar taşlarından alınan örnekte eriyonit minerallerinin
SEM görüntüsü, C-Element grafisi (B) (Atabey, 2008b; 2009a).
Karain köyünün taşınacağı yeni alan olarak, Ürgüp ilçe merkezi doğu kıyısındaki
bir alan seçilmiştir (Atabey (2007c). Yeni yerleşim alanı içerisinde ve çevresinde,
Üst Miyosen-Pliyosen yaşında olan 4 ayrı kaya birimi yüzeyler. Bu kaya birimleri
volkanosedimanter olan (A) birimi, onun üzerinde yer alan bazalt-andezit lav akıntılı,
silisifiye tüf (B) birimi, bunlarla uyumsuz olan sedimanter kökenli (C) birimi ile bazalt
(D) biriminden oluşur (Şekil 138).
C
Gölsel kireç taþý
B
Silisifiye tüf
andezitik lav akýntýsý
Volkanik kumtaþý, breþ
A
Şekil 138- Karain köyü yeni yerleşim aklanı ve alanda bulunan kaya birimleri.
volkanosedimanter birim (A), bazaltik lav akıntısı ve silisifiye tüf birimi (B), gölsel
kireçtaşı birimi(C) (Dölecek Dere kuzey yamacı, Çakmak mevkii).
(Atabey, 2007b; 2007c)
172
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
SARIHIDIR KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ
Sarıhıdır köyü eski yerleşimi (1958 yılından önce) falezli ve sarp kayalık bir alan ile
Kızılırmak Nehri arasındaki dar şerit üzerinde kurulmuştur (Şekil 139). Sel taşkınlarına
ve kaya düşmelerine maruz kalması dolayısyla, 1958 yılında Kızılırmak Nehrine köprü
yapılarak nehrin karşı kıyısında yeni köyün oluşması sağlanmıştır (Şekil 139). Köyün
önceki yerleşim alanı pomza parçaları içeren ignimbrit kayaları üzerinde kurulmuştur
(Atabey, 2009a). Bu kayalar içine oyulmuş Bizans dönemi yerleşim alanlarını da görmek
mümkündür (Şekil 140A). Bu ignimbrit kayaları Zelve ignimbriti olarak tanımlanmış
olup içerisinde ponza parçaları bulunur. Ponza lifleri uzun ve incedir. Kayalarda,
silisleşme ve zeolitleşme şeklinde olan hidrotermal zonlar gelişmiştir. İgnimbritin
kalınlığı 15-30 m’dir. İgnimbrit birimi üzerine gölsel Tuzköy formasyonu kiltaşı, tüfit
kayaları gelir.
Volkanik tüf kayaları; kolay işlenebilen ve yapı için uygun olması dolayısıyla, evler
ve değişik mekanlar için kullanılmıştır (Şekil 140B). Bu volkanik tüf kayaları alterasyona
uğramakta, yağmur suyu ile ıslanmakta ve daha sonra kuruyarak kaya yüzeyinde
ince bir kabuk oluşmaktadır. Bu kabuk rüzgarlarla küçük küçük parçalara ayrılmakta,
tozlaşmakta ve havaya karışmaktadır. Mikroskopik boyuttaki bu eriyonit tozları nefes
yolu ile alındığında, akciğerde tahribata yol açtığı bilinmektedir. Volkanik tüf kayası
içindeki eriyonit mineral tozlarının insanlar üzerindeki sağlık etkileri yıllardan bu yana
hekimlerce incelenmiş ve akciğer kanserine yol açtığı kanıtlanmıştır.
Sarıhıdır köyü eski yerleşim alanı temel kayasından x: 60057, y: 82066, x: 67917,
y: 89091 ve x: 67920, y: 89107 koordinatlarından 2007 yılında test etmek amacıyla
üç adet örnek alınmıştır. Örneklerin ilki harabe halindeki evin duvarından, ikincisi
ponza parçalı, beyaz, bej, altere, sarımsı renkli hareli tüften, üçüncüsü de hala depo
olarak kullanılan, koyun, eşek gibi hayvanların barınağı ve çocukların oyun alanı olarak
kullanılan tüfler içindeki mağara kısımdan (Şekil 140C) alınmıştır. Her üç örneğin
analiz sonucunda: eriyonit minerali saptanmıştır (Şekil 141) (Atabey ve Ünal, 2008).
Burada yapılan tıbbi çalışmalarda ignimbrit, tüfler içinde insanlarda akciğer kanseri
vakaları tesbit edilmiştir (Barış, 1987).
Sarıhıdır köyünün şu anda bulunduğu alanda eriyonitli volkanik tüf kayaları
bulunmamaktadır. Ancak, eriyonitli tüf kayalarının buraya karşı taraftaki taş ocağından
taşınarak evlerin duvarlarında kullanıldığı görülmektedir (Şekil 142). (Atabey, 2002b;
2007b; 2009a). Yeni yerleşim yerinde yaşayanlarda, daha önce eski Sarıhıdır köyünde
doğmuş ve bir süre yaşamış olmalarından dolayı akciğer kanseri vakaları görülmüştür.
Ancak kansere yakalanma oranı yeni yerleşim alanında eriyonitli kayaların olmayışı
nedeniyle azalmaktadır.
Tıbbi araştırmalara göre; yeni Sarıhıdır köy sakinlerinde akciğer kanseri riskinin
azaldığı, eski köy yerleşim alanında doğup da belli süre orada yaşamış olanlarda hastalık
tesbit edildiği, yeni köyde doğanlarda riskin saptanmadığı görülmüştür. Bunun nedeni
yeni yerleşim alanında kanser nedeni eriyonitli volkanik tüf kayasının olmayışı, eskisi
kadar tozlara maruz kalınmamasıdır.
173
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 139- Kızılırmak nehri sağ kanadında kurulmuş olan eski Sarıhıdır köyü
(Atabey, 2007b, 2009a).
A
B
C
Şekil 140- A- Bizans dönemi erionitli tüfler içine oyularak oluşturulan yerleşim alanları, BEriyonitli tüf kayası kullanılan evler, C-Tüfler içine oyulmuş mağaralar (Atabey, 2002b;
2007b; 2009a)
A
B
C
Şekil 141- A, B-Sarıhıdır köyü tüflerden alınan örneğin SEM görüntüsü, C-Element grafisi
(Atabey, 2009a).
174
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
C
Şekil 142- A, B-Sarıhıdır köyü evlerin duvarlarında kullanılan eriyonitli tüf kayalarının alındığı
taş ocağı, C-Bu taşların kullanıldığı evler (Atabey, 2009a).
Araştırmalara göre kanser olaylarının Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’da yoğunlaştığı
belirtilmektedir. Jeolojik yönden bakıldığında bu yerleşim yerlerinin gölsel ortamda
oluşan çökeller ve bu çökellerin altında yer alan tüflerin üzerinde kuruldukları
görülmektedir. Özellikle Dünya’da milyonda bir olan mezotelyoma Tuzköy’de 1000
kat fazla görülmesinin nedeni, Tuzköy’ün üzerinde kurulduğu alanın yaklaşık 3020 milyon yıl önce, kışın suyla dolan ve yazın kuruyan tuzlu göl çanağı olması ve bu
gölde erionitin zenginleşmesindendir. Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’da tüflerin üzerine
killi, evaporitli kayaların gelmesi eriyonitin zenginleşmesine yol açmıştır. Oluşum
anındaki göl suyunun asitliği ve bazikliği, tuzluluğu, iyon alış verişi, gözenek oranı ve
gömülme derinliği erionitin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Sarıhıdır ve Karain’e
yakın Avanos, Çökek, Ulaşlı, Karacaören, Boyalı, Karlık köyleri ile Tuzköy’e yakın
olan Kızılköy, Kızılkaya, Eğrikuyu, Sığırlı ve Salanda da ise kanser olayı görülmediği
belirtilmiştir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi bu yerleşim yerlerinin eriyonitli
tüf kayaları üzerinde kurulmamış olmasındandır. Nevşehir, Ürgüp, Acıgöl çevresinin
tamamen volkanik kayalarla örtülmüş olmasına karşın, kanser olayının görülmemesi,
bu alanlarda tüflerin göl ortamına girememiş olması ve göl suyu ile tüflerin Na, K,
Al, Ca, Si, ile kimyasal reaksiyona girerek lifsi erionit mineralinin oluşmasına fırsat
verilmemiş olmasındandır (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c). Erionitli volkanik kökenli
kayalar nedeniyle kanser riski altında olan yerler Tuzköy ve güneyindeki Kızılköy ile,
Karain, Karacaören ve Sarıhıdır köyleridir (Atabey, 2009a).
ERİYONİT MİNERALİ BULUNAN DİĞER VOLKANİK
TÜF KAYALARININ BULUNDUĞU YÖRELER
Nevşehir, Kırşehir, Kayseri ve Aksaray arasında kalan bölgedeki eriyonitli tüf
kayalarının dağılımı Şekil 107’de verilmiştir. Bu alanlar içinde kalan ve yukarıda
anlatılan Tuzköy Beldesi, Karain ve Sarıhıdır köyleri dışında kalan yerleşim alanları
aşağıda açıklanmaıştır.
175
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şahinefendi köyü ve Cemilköy
Şahinefendi köyünün batı yakınında bir hat boyunca yüzeyleyen gri, bej renkli
tüfler (Şekil 143) ile Cemilköy’deki tüflerde eriyonit minerali içerir (Şekil 144).
Şahinefendi köyünden alınan iri ponza parçalı ve bol andezit çakıllı ignimbritik
tüf örneğinde (koordinatı: x: 71011, y: 50281), Cemilköyden alınan ponza parçalı
ignimbritik tüf örneğinde de (koordinatı x: 68698, y: 65537) eriyonit minerali
saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008).
A
B
Şekil 143- A-Şahinefendi köyü, B-Eriyonit minerali içeren pomzalı tüf (Atabey, 2009a).
Şekil 144- Cemilköy (Atabey, 2009a).
176
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Karlık ve Yeşilöz köyleri
Ürgüp ilçesi Karain köyü güneyinde yer alan Karlık ve Yeşilöz köyleri, Karain
köyü doğusundaki Boyalı köyü, Karain Ürgüp yolu üzerinde bulunan Karacaören
köylerine ilişkin yerleşim alanları eriyonitli volkanik kayalar üzerinde kurulmuştur.
Karlık köyünün 250 m batısı yamaçta, kuzey güney yönlü bir seviye halinde açık
renkli eriyonitli tüf yer alır (Şekil 145). Bu seviye yeşilöz köyünde ise vadi köyün aşağı
kotlarında vadi tabanındadır (Şekil 145).
Karlık köyünün bulunduğu vadinin her iki yamacında belirgin bir topoğrafyayı
takip eden eriyonitli tüf zonu, bunun altında pomza kırıntılı kahverengi tüf zonu,
onun da altında beyaz tüf tabakası, en üst zonda da sütunsu yapılı ignimbritik
kayalar yer almaktadır. Karlık köyü batı yamacında izlenen eriyonitli tüf katmanı 1-2
m kalınlığında olup, köye yaklaşık 200 m uzaklıktadır. Bu zonun altında ve üstünde
beyaz bir tüf tabakası bulunmaktadır (Şekil 146).
Yeşilöz köyü eriyonitli tüf katmanı üzerinde bulunmamaktadır. Diğer taraftan
köy konutları da eriyonitli tüflü yapılmamış olup yeşillendirme ve doğal bitki örtüsü
nedeniyle tozlaşma nisbeten önlenmiştir. Köyün yerleşim merkezi aglomera kayaları
üzerindedir.
Şekil 145- Karlık köyü (Atabey, 2009a).
177
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 146- Yeşilöz köyü (Atabey, 2009a).
Boyalı köyü
Boyalı köyünde, temelde ignimbritik tüf kayaları üzerinde kurulmuş konutların
yanı sıra eriyonitli tüf kayaları, yer yer kazılarak oluşturulan konutların temellerinde
de görülmektedir. Konut duvarlarında malzeme olarak bir kısmında ignimbrit, bir
kısmında da bazalt kayası kullanılmıştır. Eriyonitli volkanik tüf kayası zonu, Boyalı köyü
yerleşim alanının tabanında kalmaktadır. Boyalı köyü merkezinde bir evin duvar
taşından alınan örnekte, eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Boyalı
köyünde Karain’deki gibi geniş alanda tüf yüzeylemesi ve bu kayaların yaygın kullanımı
söz konusu değildir (Şekil 147). Barış (1987) tarafından Boyalı köyünde mezotelyoma
saptanmıştır.
A
B
Şekil 147- A-Boyalı köyü, B-Eriyonitli tüften yapılmış evler (Atabey, 2009a).
178
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Karacaören, Ulaşlı ve Çökek köyleri
Çökek, Ulaşlı ve Karacaören köyleri, Sarıhıdır ve Karain köylerinde olduğu
gibi eriyonitli tüfler üzerinde kurulmuştur (Şekil 148). Bu köyler Karain kadar
kayalık değildir, ancak kayalar oyularak mesken, ahır, samanlık gibi kullanım
alanları oluşturulduğundan eriyonit tozundan olumsuz bir etkilenmenin olduğu da
belirtilmiştir (Barış, 1987). Ulaşlı ve Çökek köyleri eski konutların duvarlarında ponzalı,
altere, sarı, kahverengi tüf kullanılmış olup eriyonit mineralleri de içermektedir (Şekil
149, 150, 151). Aynı şekilde Karacaören köyü (Şekil 152) de ponzalı tüf üzerindedir
ve tüfler eriyonit içerirler. Barış (1987) tarafından Karacaören, Çökek ve Ulaşlı köyleri
halkında mezotelyoma saptanmıştır. Ulaşlı köyünden alınan ponza parçalı, beyaz, bej,
altere tüf örneğinde (koordinatı: x: 67920, y: 89107) eriyonit minerali saptanmıştır
(Atabey ve Ünal, 2008).
Şekil 148- Eriyonitli volkanik tüfler üzerinde kurulmuş Karacaören, Ulaşlı, Çökek ve Sarıhıdır
köylerinin konumları (Atabey, 2009a).
Şekil 149- Ulaşlı köyü (Atabey, 2005a).
179
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 150- Çökek köyü (Atabey, 2005a; 2009a).
Şekil 151 - Çökek köyü yerleşim yerindeki tüflerden alınan örneğin SEM görüntüsü (A-İğnemsi
eriyonit kristalleri) (Temel ve Gündoğdu, 1996).
180
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 152- Karacaören köyü (Atabey, 2009a).
Zelve
Zelve vadisinde yamacın alt seviyesinde, gölsel kireçtaşı, kiltaşı, kumtaşı birimi
altında yer alan ve bir zon oluşturan (Şekil 153A), yine Paşabağında yüzeyleyen
tüflerde (Şekil 153B) zeolit minerallerinden analsim, eriyonit mineralleri saptanmıştır
(Atabey, 2009a).
A
Şekil 153– A-Zelve vadisi, B- Paşabağı mevkii (Atabey, 2009a).
181
B
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çavuşini köyü
Çavuşini köyü eski konut duvarlarında alınan örnekte eriyonit minerali
saptanmıştır. Eski evlerin duvarlarında eriyonitli volkanik tüf kayası kullanıldığı görülür
(Şekil 154) (Atabey, 2009a). Çavuşini köyü çeşme yakınındaki eski evlerin duvarından
alınan ponza, andezit, bazalt çakıllı, beyaz, bej, kahverengi volkanik tüf örneğinde
(koordinatı: x: 61022, y: 82801) eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008).
Şekil 154- Çavuşini köyü (Atabey, 2009a).
Sulusaray ve Nar Beldeleri
Nevşehir Sulusaray beldesi merkezi, pomzalı, andezit çakıllı altere tüf (Şekil 155)
ile Nar Beldesi merkezi (Şekil 156) iri pomza ve andezit çakıllı, tüf kayalarıdır. Sulusaray
beldesi batı girişi çeşmenin yakınından alınan ponzalı, andezit çakıllı altere tüf örnekte
(koordinatı: x: 48539, y: 85133), Nar beldesi merkezi kısmında eski yerleşim alanında
bir evin duvarından alınan, iri pomza ve andezit çakıllı, gri, beyaz, sarımsı renkli örnekte
(Kayacı sokak) de eriyonit minerali saptanmıştır (Şekil 157) (Atabey ve Ünal, 2008).
182
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 155– Sulusaray beldesi, A, B-Eriyonit minerali içeren duvar taşı (Atabey, 2009a).
A
B
Şekil 156- A-Nar Beldesi, B- Kahverengi, sarı, bej renkli, pomza parçalı, altere tüf kayaları
(Atabey, 2009a).
A
B
Şekil 157– A-Nar beldesi tüf içinde saptanan eriyonit mineral iğnecikleri, B-Element grafisi
(Atabey, 2009a).
183
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Özkonak ve Göynük Beldeleri
Avanos ilçesi Özkonak ve Göynük yerleşim merkezinde eriyonitli tüf kayaları
yüzeylenir. Özkonak beldesi şehir merkezinden alınan tüf örneğinde eriyonit minerali
saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008).
Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Hamzalı ve Emmiler köyleri
Kızılırmak Nehri güneyinde yer alan Gülşehir ilçesi Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli,
Hamzalı, Emmiler yerleşim alanları gri, beyaz pomza parçalı, ignimbritik tüf üzerinde
kurulmuştur. Pomza parçalı, gri, beyaz tüf kayasının Abuuşağı köyünde evlerin ve
bahçe duvarlarında yaygın olarak kullanılmıştır (Şekil 158) (Atabey, 2009a). Abuuşağı
köyünden alınan ponza parçalı, gri, beyaz tüf örneğinde (koordinatı: x: 14474, y: 01333)
eriyonit minerali saptanmıştır (Şekil 159) (Atabey ve Ünal, 2008).
Şekil 158- Abuuşağı köyü (Atabey, 2009a).
A
B
Şekil 159– A-Tüfler içinde saptanan eriyonit mineral iğneciklerinin SEM görüntüsü, B-Element
grafisi (Atabey, 2009a).
184
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şahinli, Küçükkayapa ve Sığırlı köyleri
Hacıbektaş ilçesi Şahinli, Küçükkayapa ve Sığırlı (Yeşilli) köyleri de iri pomza
parçalı, pembe, gri, beyaz tüf üzerindedir. Konutların ve bahçe duvarlarında
eriyonitli tüf kullanılmış, depo, samanlık, ahır gibi eklentiler tüfler içinde oyularak
yapılmıştır. Şahinli köyünden alınan iri ponza parçalı, pembe, gri, beyaz tüf örneğinde
(koordinatı: x: 20265, y: 01413) eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008).
Burada, yapıtaşı olarak kullanılmış ve bu amaçla açılmış eski taş ocakları vardır. Sığırlı
köyü içinde yer alan volkanik tüf kayasından alınan örneklerde eriyonit minerali
saptanmamıştır.
Gülpınar köyü
Gülşehir ilçesi Gülpınar köyü tüfler üzerinde kurulmuş, konutların ve bahçe
duvarlarında tüfler yapı malzemesi olarak kullanılmıştır (Şekil 160, 161). Barış (1987)
tarafından Gülpınar köyü halkında mezotelyoma saptanmıştır.
A
B
Şekil 160– A-Gülpınar köyü, B-Eriyonitli tüf kayası (Atabey, 2009a).
A
B
Şekil 161- A-Duvar taşlarından alınan bir örnekte saptanan eriyonit iğneciklerinin SEM
görüntüsü, B-Element grafisi (Atabey, 2009a).
185
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ürgüp ilçesi ve Mustafapaşa Beldesi
Ürgüp ilçesi Kayakapı mahallesinde altere olmuş, sarı, kahverengi, bej, ponza,
andezit, bazalt çakılcıklı, beyaz tüfler (Şekil 162, 163) ile Mustafapaşa’daki altere
tüflerde eriyonit mineralleri saptanmıştır. Kayakapı mahallasinde, altere olmuş, sarı,
kahverengi, bej, beyaz tüf örneğinde, aynı şekilde Mustafapaşa beldesi merkezinde
altere tüf kayasından alınan örnekte de eriyonit, minerali saptanmıştır (Şekil 164)
(Atabey ve Ünal, 2008).
Şekil 162- Ürgüp ilçe merkezi Kayakapı Mahallesi (Atabey, 2009a).
A
B
Şekil 163- A, B-Ürgüp ilçe merkezi Kayakapı Mah. sarı, kahverengi, bej renkli altere tüfler
(Atabey, 2009a).
186
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 164- A-Altere tüf kayasından saptanan eriyonit iğneciklerinin SEM görüntüsü, B-Element
grafisi (Atabey, 2009a).
NEVŞEHİR YÖRESİ ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK TÜF
KAYALARININ JEOLOJİK EVRİMİ
Nevşehir yöresinde, Geç Oligosen-Erken Miyosen devresinde kapalı bir tuzlu
göl ortamı koşulları egemendi (Şekil 165A), Orta-Geç Miyosen devresinde bölgedeki
volkanik aktivite nedeniyle çevreye yayılan volkan külleri ve tüfleri mevcut göl
ortamına ulaşarak sedimentlerle birlikte tabakalar halinde çökelmiş (Şekil 165B) ve
tuzlu ortamda eriyonit minerali zenginleşmesi gerçekleşmiştir (Atabey, 2002a). Geç
Miyosen-Erken Pliyosen devresinde ise volkanik faaliyetlere bağlı olarak yörede göl
ortamı koşullarında oluşan göl sedimanları, mevcut eriyonitli volkanik tüf kayaları ile
aratabakalı ve örtü şeklinde depolanmıştır (Şekil 165C).
Pliyosen-Kuvaterner devresinde de Nevşehir ve çevresini etkisi altına alan
volkanik aktivite sonucunda da volkan külleri depolanmıştır (Şekil 165D). Jeolojik
süreçte tektonik hareketler, kırılma, kıvrılma ve faylanmalarla kaya kütleleri şekillenmiş,
erozyon etkisiyle vadiler, drenajlar biçimlenmiş ve bunlar peribacalarının oluşumunu
da sağlayarak bugünkü topoğrafya şekillenmiştir (Atabey, 2002b) (Şekil 165E).
Şekillenen kaya kütleleri erozyonun etkisiyle gölsel istifler altında yer alan eriyonitli
volkanik tüf kayaları zaman içinde yüzeylenerek günümüze ulaşmıştır. Yüzeylenen
bu volkanik tüf kayaları üzerinde kurulmuş olan köyler ve oralarda yaşayan halk
eriyonit mineral tozlarının etkisinde kalmışlardır. Süreç devam etmektedir. Eriyonit
mineralinin oluşum koşulları, yukarıda verilen Şekil 121’deki Jeoloji haritası dikkate
alındığında, Nevşehir yöresinin her alanında bir sağlık riski olmadığı sadece gölsel
istiflerin bulunduğu alanlar içindeki yerleşim yerlerinde tüflerden kaynaklanan akciğer
kanser risklerinin var olabileceği söylenebilir (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c; 2009a).
187
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kuvaterner-Güncel (1.8 my- )
K
Kızılırmak
Tuzköy
G
D
C
A
B
5
Volkanizma
K
Geç Pliyosen-Kuvaterner (6-2my)
G
D
C
B
A
4
Volkanizma
Geç Miyosen-Erken Pliyosen (16-11my)
K
G
C
B
A
3
Volkanizma
Orta-Geç Miyosen (20-16my)
K
B
A
2
K
1
G
Geç Oligosen-Erken Miyosen (28-24my)
G
A
Şekil 165- Nevşehir yöresi eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının jeolojik evrim
modeli (Atabey, 2002a; 2005a; 2009a).
188
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ERİYONİT MİNERALİNİN SAĞLIĞA ETKİLERİ
Eriyonit mineral iğneciklerinin (tozları) (Şekil 166A) solunum yollarına kolayca
girip, derinliklere kadar gidebilmesi, orada hiç değişmeden kalabilmesi ve kimyasal
yapıları nedeniyle akciğer ve karın zarında mezotelyoma denilen kanser türünü
yaptığı kabul edilmektedir (Barış, 1987, 1994, 2002a, 2003, 2004, 2005; 2008a; 2008b,
Barış ve diğerleri, 2007; Göktepeli ve diğerleri, 1983). Eriyonitin kanser yapıcı özelliği
Dünya Sağlık Teşkilatına (WHO) bağlı, Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu
tarafından kabul edilmiştir. Lifsel (iğnemsi) yapılı mordenit ile lifsel yapıda olmayan
diğer zeolit cinslerinin sağlığa zararlı olduğu gösterilememiştir. Belirli ölçülerde (çapı
yarım mikrondan az, boyu 5 mikrondan fazla) ve akciğerde erimeden uzun süre
kalabilen lifsel yapıdaki minerallerin kanser yapıcı olduğu Stanton isimli Amerikalı bir
araştırmacı tarafından ortaya atılmıştır (Barış, 1987).
Şekil 166B’de akciğer dokusunda eriyonit cisimciği görüntüsü, Şekil 167’de
eriyonit mineralinin solunma yoluyla akciğerlere ulaşması ve akciğerlerde yaptığı
tahribat ve iğneciklerin bozulmadan korundukları görülmektedir. Şekil 168’de
Karain köyünde bir hastaya ait akciğer filminde kalsifiye plevral plaklar ve karında
su toplanması gösterilmektedir (Barış,1987). Benzer minerallerin sebep olduğu
mezotelyoma vakaları İrlanda, İzlanda, Yeni Zelanda ve Japonya ile birlikte Kaliforniya,
Nevada ve Oregon’da da bulunduğu bilinmektedir (Barış, 2008a).
A
B
Şekil 166- A-Eriyonit iğnecikleri SEM görüntüsü (Atabey, 2009a), B-Eriyonit cisimciği;
a-Morfolojik görünümü, b-Tipik EDS spektrumu, c-SAED örneği görünümü (0002)
ve (1120) eriyonit yansıması (Sebastian ve diğerleri, 1984).
189
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 167- A-Akciğer kanseri olan hastaların akciğer dokularında tesbit edilen eriyonit iğneleri,
A’daki resmin sağ alt köşesinde diyatome fosilinin silisli olan kavkısının parçası
görülmektedir. B-Akciğerde eriyonit iğneciğinin yaptığı harabiyet (akciğer kanseri)
(Barış, 2003a, 2005).
A
B
Şekil 168- A-Karain köyünde bir hastaya ait akciğer filminde kalsifiye pleral plaklar, B
Mezotelyoma hastası karında su toplanması (Barış, 1987).
ERİYONİT MİNERAL TOZUNA BAĞLI HASTALIKLAR
Barış ve diğerlerine (2007) göre eriyonit mineral tozu ile ilgili hastalıklar beniğn ve
malign adı altında iki grup altında aşağıda verilmiştir.
Beniğn hastalıklar
Kalsifiye, hyalinize plevral plaklar (Şekil 169A, 169B, 170A, 170B), kostal plevra,
diafrağmatik plevrada, mediastinal plevrada, perikartta, kronik diffüz fibröz plöritis,
190
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
beniğn plevral effüzyon, yuvarlak atelektazi, üst lobda plevra ve parankimayı içine
alan ilerleyici değişiklikler, kuş bacağı, pnömokonyosis ve küçük hava yolu hastalığıdır.
Malign hastalıklar
Malign hastalıklar; malign plevral mezotelyoma (Şekil 170A), malign peritonal
mezotelyoma, akciğer kanseri, diğer organ kanserleri (sindirim sistemi, larenks,
ürojenital sistem, hematolojik tümörler) olarak sayılır.
A
B
Şekil 169- A-Tuzköy’lü malign plevral mezotelyomalı bir hastanın filmi, B-Tuzköy’lü bir hastaya
ait torakal CT’de yaygın kalsifiye plaklar plaklar (Barış ve diğerleri, 2007; Barış ve
Atabey, 2009).
A
B
Şekil 170- A-Karain’li bir hastaya ait akciğer filminde kalsifiye plevral plaklar, B-Sarıhıdır’lı bir
hastaya ait akciğer filminde yaygın kalsifiye plaklar (Barış ve diğerleri, 2007; Barış ve
Atabey, 2009).
191
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ İLE İLGİLİ
EPİDEMİYOLOJİK ÇALIŞMALAR
Barış (2008a) Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır köylerinde yaptığı tıbbi araştırmalara
göre, Karain ve Sarıhıdır köylerinde 661 ölümün %44,5’inin mezotelyomadan
kaynaklandığını açığa çıkarmıştır. Bu durum herhangi bir şekilde eriyonit etkisinde
olmayan yakındaki Karlık köyünde 230 ölümden sadece ikisinin mezotelyoma vakası
olmasıyla kıyaslanabilir. Grandjean bu durumun kanser epidemiyolojisinde bugüne
kadar kaydedilen en yüksek risklerden biri olduğunu söylemektedir (Barış, 2008a).
Seattle, Washington Üniversitesi’nde epidemiyolog olan Jonathan Mayer,
dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar yüksek bir mezotelyomadan ölüm sayısını
duymadığını söylemektedir. Nüfustaki ölüm yüzdesine bakıldığında bu oranın,
yalnızca ölüm oranının %50 olduğu Botsvana’daki AIDS ile kıyaslanması mümkündür.
Buradaki fark eriyonit kaynaklı mezotelyomanın Türkiye ile sınırlı kalması ve AIDS’e
oranla toplam ölü sayısının düşük olmasıdır (Barış, 2008a). Ancak Meksika’da 47
yaşındaki bir erkek hastada eriyonite bağlı mezotelyoma, akciğer fibrosizi ve plevral
kalınlaşma vakası yayınlanmıştır (Kliment ve diğerleri, 2009).
Barış’a (1987) göre, Verem Savaş Teşkilatı’nın daha önceki yıllarda Nevşehir ve
çevresinde çekmiş olduğu 50.000 in üstündeki mikrofilmler teker teker incelendiğinde,
lifsel iğnemsi eriyonitin sebep olduğu akciğer zarında kalınlaşma ve kireçlenme gibi
hastalıkların en yoğun bir şekilde Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’da olduğu görülmüştür.
Barış’a (1987 ve 2002) göre Nevşehir bölgesinden gelen Mezotelyomalı hastaların en
genci 26, en yaşlı olanı 75, ortalama yaşı 50 olarak belirlenmiştir (Barış, 2002 ve 2003).
Bu gözlemler kanserin oluşmasında esas etkenin eriyonit olduğunu göstermekle
birlikte genetik yatkınlığın da ek faktör olarak etkili olabileceğine işaret etmektedir
(Barış, 2003). Karain köyü, Tuzköy Kasabası ve Sarıhıdır Köyü’nde yapılan oransal ölüm
çalışmalarında, ilk iki köyde ölenlerin % 70’inin kötü huylu hastalıktan öldüğü gerçeğini
ortaya çıkarmıştır. Sarıhıdır Köyü, Kızılırmak Nehri taşkınları ve kaya düşmelerinden
kurtarmak için 1958 yılında nehrin kuzey yakasına taşınmış olup, yeni evlerde tuğla,
briket gibi malzeme kullanılmıştır. Sarıhıdır’daki ölüm oranının %50’nin altında
olmasının buna bağlı olduğu ve bu köydeki hastaların birisi hariç tümünün eski köyde
doğmuş bireyler olduğu belirtilmektedir (Barış, 2003). Bu olay bu köylerdeki kanser
sorununun, ancak köy yerlerinin değiştirilmesiyle çözülebileceğini göstermektedir
(Barış, 2003a).
Nevşehir yöresinde 1970 yılında başlayan epidemiyolojik çalışmalar ile Karain
köyünde malign plevral mezotelyomadan ölenlerin sayısının 1970’de 6 kişi, 1974’de
11kişi, 1975 ile 1981 yılları arasında malign plevral mezotelyoma hastasının 38 kişi,
1 Ocak-31 Aralık 2004 tarihleri arasında malign mezotelyomadan ölenlerin sayısının
ise 18 kişi olduğu belirtilmektedir (Barış, 1987, Barış ve diğerleri, 2007). Tuzköy’de
1980 ile 1994 yılları arasında malign plevral mezotelyomadan 105 kişi, malign
peritonal mezotelyomadan 60 kişi hayatını kaybetmiştir. Sarıhıdır köyünde ise 1980
ile 2001 arasında toplam 94 kişi hayatını kaybetmiş olup, bunlardan 23 kişinin ölüm
192
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
nedeni malign plevral mezotelyoma, 9 kişinin ölüm nedeni de malign peritonal
mezotelyomadan olmuştur (Barış ve diğerleri, 2007).
Barış ve diğerleri’ne (2007) göre Ürgüp ilçesi Karacaören köyünde 19801987 arasında 2 kadın ve 3 erkek, 2002 yılında ise 2 erkek ile 1 kadın malign plevral
mezotelyomadan ölmüş, 1998-2000 arasında Karain, Karacaören, Boyalı, Yeşilöz,
Sarıhıdır ve Çökek köylerinde yapılan araştırmada, Karain’de 18 kişi, Sarıhıdır’da ise
7 kişi malign plevral mezotelyomadan, Karain’de 1 kişi ve Karacaören’de 1 kişi malign
peritonal mezotelyomadan ölmüştür.
Karain, Sarıhıdır ve Karlık köylerinde yapılan alan araştırmalarına göre, 1979 yılında
Karain köyünde 70 kişi, Sarıhıdır köyünde 23 kişi, Karlık köyünden aslen Karain’li 1 kişi
malign plevral mezotelyomadan, Karain köyünden 6 kişi, Sarıhıdır köyünden 9 kişi,
Karlık köyünden aslen İncesu’lu 1 kişi malign peritonal mezotelyomadan, Tuzköy’de
2002 yılında ölen 35 kişiden 12 kişi malign plevral mezotelyomadan, 8 kişi de malign
peritonal mezotelyomadan ölmüştür (Barış ve diğerleri, 2007).
ERİYONİT MARUZİYETİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Genel olarak eriyonitli alanlarda alınması gerekli önlemler
1- Ayrıntılı jeolojik çalışma yapılmalıdır,
2- Ön çalışma sonucunda eriyonit minerali tesbit edilen yerlerde, evlerde,
samanlık, kiler, depo gibi eklentilerde duvar taşı olarak eriyonit içeren tüf kayası
kullanılmamalıdır,
3- Sokak araları olabildiğince nemli tutulmalı, tozlaşma önlenmelidir,
4- Tozlu ortamda maske kullanılmalıdır,
5- Özellikle bebekler tozdan uzak tutulmalıdır,
6- Evlerin içleri, odalar, evin eşikleri, sokaklar süpürülürken ıslatılmalıdır,
7- Eriyonitli tüften yapılmış duvarlar sıvanmalı, badana ve boya yapılmalıdır,
8-Sokak araları ve giriş yolları asfaltlanmalıdır,
9- Tozdan korunmak için zemin ve çevre yeşillendirilmelidir,
10-Köy halkının eriyonitli tüf kayalarının evlerin yapımında kullanımı önlenmelidir,
11-Köy halkı eriyonit mineral tozlarının sağlığa etkileri bakımından eğitilmelidir,
12- Mezotelyoma (akciğer kanseri) riski olup, olmadığı hakkında yukarıda sayılan
yerlerde tıbbi araştırma yapılmalıdır,
13-Epidemiolojik, akciğer grafisi çalışması, erken tanı merkezli çalışmalar
yapılmalıdır,
193
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
14- Yapılacak her türlü tesis, yapı, yerleşim yeri zemini için eriyonit minerali ve
diğer jeolojik unsurlarla ilgili konunun uzmanlarından görüş alınmalıdır.
Tuzköy Beldesi eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler
Atabey’e (2001, 2005b) göre, yeni yerleşim alanına taşınan, eriyonitli tüf
kayalarının bulunduğu alan tamamen yıkılıp, tesviye edilerek, üzeri 1-2 m kalınlığında
toprak ile örtülmelidir. Şevli ve falezli kısımlar önüne istinat duvarları örülüp, arkası
toprakla doldurulmalıdır. Zemini eriyonitli tüf kayası olmayan, ancak duvarlarında
eriyonitli tüf kayası bulunan evlerde yaşayanlarında taşınması işleminden sonra, bu
mekanlarda yıkılarak, malzemesi dolgu alanına taşınıp, üzeri toprakla örtülmelidir. Her
türlü çalışma sırasında zemin ıslatılıp, nemlendirilmeli ve toz maskesi kullanılmalıdır.
Karain köyü eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler
Karain köyü tamamen yaşamdan arındırıldıktan sonra bir takım önlemler
alınmalıdır. Köyün tahliyesi yapılıp, yeni yerleşim yerine ikamesi sağlandıktan sonra
eski Karain köyünü oluşturan tüm yapı ve tesisilerin yıkılarak alanın düzleştirilmesi,
kayaların parçalanması, Tuzköy Beldesinde uygulanması söz konusu olduğu gibi
bir çözüm yolu olarak görünmemektedir. Köy yerleşim alanı falezli, kayalık, yüksek
eğimli bir yamaç eteğinde kurulu olduğundan, buranın yıkılarak düzleştirilmesi
olanaklı değildir. Ancak yol ile dere arasındaki ve yolun sol tarafındaki dar bir şerit
düzleştirilebilir. Yıkım ve tesviye işlemi toz yoğunluğunun artmasına neden olacaktır.
Köyün yaslandığı dik ve falezli ve 45 derece yamaç eğimi olan bir yüzeyi tesviye
etmek demek, tüm dağı yok etmek anlamına gelecektir. Çünkü kazıldıkça aynı
seviyeden eriyonitli tüf kayası yüzeye çıkacaktır. Yamacı kaya yapısını örtmek ya da bir
malzemeyle kaplamak çözüm olmayacaktır. Çünkü eriyonitli tüf kayası; sadece köyün
merkezinde olmayıp, kuzey ve kuzeybatı yönünde de mevcuttur. Köy yaşamdan
arındırıldıktan sonra insanların eriyonitli tüflerle teması kesilmiş olacağından, artık
tüm kayaların kaplanması gibi bir sorun ortadan kalkacaktır.
Köy yaşamdan arındırıldıktan sonra tüm yerleşim yapı ve mekanların çevresine
bir tel örgü ya da yüksekçe bir duvar örülerek, insanların eski yapılarla irtibatlarının
kesilmesi sağlanmalıdır.
Karain köyü yeni yerleşim alanına taşındıktan sonra, eski evler ve eklentilerinin
yıkılmayıp, tahrip edilmeden koruma altına alınarak, gelecek nesillerin ‘’jeolojik
ortamın; bazı kayalar içinde bulunan minerallerin insan sağlığına olumsuz etkileri
hakkında’’ yerinde görmeleri amacıyla bir doğal anıt olarak kalmalıdır. Ayrıca Bizans,
Pers, Hitit, Selçuklu, Osmanlı ve son olarak Cumhuriyet Dönemi kültürünün izlerini
taşıyan köy dokusu tümüyle korunmalıdır.
194
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Köyün içinden geçen ve Karlık, Yeşilöz köylerine geçişi sağlayan yolun her iki yanı
boyunca duvar ya da tel örgü yapılabilir ya da her iki köye başka bir yerden ulaşım
sağlanabilir. Karain köyü halkının mezarlığı ziyaretlerinin sağlanması için uygun bir yol
bulunmalıdır.
Sarıhıdır köyü eski ve yeni yerleşim alanında alınması gerekli önlemler
1- Sarıhıdır köyü eski yerleşim alanı tamamen yeni yerine (Kızılırmak Nehri kuzey
yakasına) taşınmıştır. Terk edilen evlerin bir kısmı eski halini korumakta olup, bir kısmı
yıkılmış, harabe haldedir. Kayalar arasından Ürgüp’e giden bir asfalt yol bulunmaktadır.
Köy mezarlığı Kızılırmak Nehri güney kıyısında, eski köyün 200 m batısında yer alır. Bu
alanda eski Osmanlılar döneminden kalan mezarlık ile yeni mezarlık yan yanadır. Yeni
mezarlık mermer kayalarından yapılmıştır. Eski köy evlerinin duvarlarından sökülerek
taşınmış olan eriyonitli tüf olan duvar taşları görülmüştür.
2- Eski yerleşim yerinde bazı eski evlerin depo, samanlık olarak kullanıldığı
görülmüş olup, sağlık yönünden buna müsaade edilmemelidir,
3- Kayalara oyularak yapılmış olan mağara tipi mekanların da samanlık, depo ve
özellikle koyunların barınağı olarak kullanıldığı görülmüş olup, insanların etkileneceği
düşünülerek buna izin verilmemelidir (Şekil 171A),
4- Çocuklar eski yerleşim alanındaki harabe evler arasında, tozlu yolda
oynamaktadırlar. Çocukların sağlığı ön planda tutularak, buna izin verilmemelidir,
5- Köprünün güney ucundan başlayarak eski köy yerleşim alanı içinden geçen,
Kızılırmak Nehri boyunca uzanan, batı yönde, mezarlığa giden yol-mezarlığa kadar
asfaltlanarak tozdan korunmalıdır,
6- Köprünün güney ucundan başlayarak, doğu yönde, eski köy yerleşim alanı
içinden geçen, Kızılırmak Nehri boyunca uzanan, köyün bağ, bahçe, tarlalarına giden
yolun Sarı dereye kadar olan kısmı asfaltlanmalıdır (Şekil 171B).
7- Mezarlığa giden yol ile Kızılırmak Nehri ile kayalıklar arasında doğu yönünde
giden yol asfaltlandıktan sonra yolun kayalıklar tarafında kalan kısmı, insanların
kayalardan etkilenmemesi için, yol boyunca tel örgü ya da uygun malzeme ile girişler
sınırlanmalıdır,
8- İnsan ve hayvanların eski yerleşim alanına girmemesi için, köprünün güney
ucundan itibaren Ürgüp’e giden asfalt yolun her iki tarafı tel örgü ya da uygun bir
malzeme ile sınırlanması gerekmektedir. Bu şekilde eski alana çocukların ve hayvanların
girmesi engellenmelidir,
9- Sarıhıdır köyü yeni yerleşim alanındaki samanlık, ahır, depo ve evlerde genellikle
karşı taraftaki terk edilen evlerin duvarlarından ve kayalardan sökülen eriyonitli tüf
kayası kullanılmıştır. Evlerin içleri sıvalı olmasına karşın bazı ahır ve depoların içlerinin
sıvalı olmadıkları görülmüştür.
195
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
10- Evlerin ve eklentilerinin inşasında eriyonitli volkanik tüf kayası
kullanılmamalıdır. İnşaatlarda beton, tuğla, kiremit, kum, çakıl, bazalt, kireçtaşı,
mermer, Nevşehir taşı türünde kayalar tercih edilmelidir.
11- Köy sokakları geçmeli taş, doğal parke taşı ya da asfalt ile kaplanmalıdır,
12- 1958 ve 1960 yıllarında yeni yerlerindeki evlerini yapmak için eski evlerindeki
duvar taşlarını ya da karşı taraftaki taş ocaklarından (mezarlık doğusunda) taşınan
eriyonitli tüf kayaları kullanılmıştır. Son yıllarda tek katlı ve tüften inşaa edilen önceki
evlerinin üzerine briket, tuğla veya bazalt, Nevşehir taşından (ignimbrit) ek katlar inşa
edilmiştir. Evlerin çatıları da genellikle kiremit damdır. Bahçe duvarlarında erionitli tüf
kullanılmıştır. Eriyonitli tüf olan kısımlar izole edilmeli, mümkünse kaldırılmalıdır,
13- Sıvalı olmayan evlerin duvarları sıvanmalı, bahçe duvarlarındaki eriyonitli
kayalar mümkünse kaldırılmalı ya da sıvanmalıdır. Mezarlık doğusunda eskiden
işletilen ve evlerin yapımında kullanılan taş ocağının 1980 yılından sonra terk edildiği
belirtilmektedir. Ancak yapılan incelemede taş alınmış olan yeni kazılan yerlere
rastlanılmıştır. Buradaki kayalar gölsel ortamda çökelmiş olup, eriyonitli tüf, kiltaşı,
kumtaşı, tüfit tabakaları arasında masif ve kalın olan bir seviyede bulunmaktadır.
Duvarlarda kullanılan yapı taşı da yıllarca bu seviyeden çıkartılmış olup, hala ara
sıra buradan taş alınmaktadır. Bu alandan taş alınması ve kullanılması kesinlikle
önlenmelidir.
A
B
Şekil 171- A-Sarıhıdır köyü eski yerleşim yerinde bulunan mağara tipi mekanlar,
B-Eriyonit minerali tozu olan toprak yol.
NEVŞEHİR İLİ DİĞER MİNERAL TOZLARI VE ETKİLERİ
Asbest, eriyonit mineral tozlarından başka kuvars gibi minerallerin tozlarının
insan sağlığına olumsuz etkileri bulunmaktadır. Nevşehir ilinde eriyonit mineral
tozları dışında da risk taşıyan, kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken unsurlar
bulunmaktadır. Bunlar; ponza, perlit ve diyatomit sayılabilir.
196
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
PONZA
Volkan patladığında çevreye dağılan malzeme çok gazlı ve fazla dağılmakta
ise içindeki gazı kaybederek çabuk soğuyan bu malzemeden riyolit, trakit, bazalt,
andezit gibi kayaçlar yerine, çok gözenekli, hafif kayaçlar oluşur. Bunlara ponza diğer
adıyla süngertaşı denir. Bunlarda bünye suyu bulunmamaktadır. Püsküren kütle
asitik bileşimli ise kirli beyaz, beyaz ponza oluşur. Ponza kayaçlarının sertliği 5-6’dır.
Asidik ponzaların yoğunluğu 0,5-1 g/cm3’dür. Bileşiminde %60-70 silisyum dioksit
vardır. Amorf bir yapısı olup, içinde feldispat, ojit, hornblend ve zirkon bulunur. Bazik
ponzaların bileşiminde %49, 20 oranında silisyum dioksit vardır (Önem, 2000).
Ülkemizde bulunan pomza sahaları içerisinde en iyi kalitede ve en fazla kullanım
alanı bulunan (inşaat sektörü dışında) Nevşehir ili ponzalarıdır. Ponza ihracaatının
büyük bölümü bu ilden yapılmaktadır (Şekil 172, 173).
A
B
Şekil 172- A-Ponza taneleri, B-Ponzanın fabrikada işlenmesi.
A
B
Şekil 173- A-Ponza yığını, B, C-İşlenmiş ponza.
197
C
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ponzanın kullanım alanları ve sağlığa etkisi
İnşaat: Ponza çakıl ve kumdan hafif olduğundan inşaat sektöründe yaygın
kullanılmaktadır.
Tekstil: Ponza tekstil sanayiinde çok kullanılır. Taş yıkama ponzası denen 8-12 cm
büyüklüğünde, temiz asit ponzalardan yararlanılır (Önem, 2000).
Kozmetik alanında: Öğütülmüş ponzanın sıkıştırılıp ve hiçbir yapıştırıcı
kullanmadan pişirilmesiyle kozmetik ponzası elde edilir. Ponza, topuk, el vb. yerlerdeki
nasırları sürtünmeyle yok eder.
Balkon kebap ocaklarında (barbekü): batı ülkelerinde her bir balkon ocağında
2-3 kg ponza kullanılmaktadır. Bunlar 3-5 yılda bir değiştirilir.
Tarımda: Ponza karıştırılarak yüzeye serpilen böcek ilaçları hafifliklerinden dolayı
yüzeyde kalmakta ve sürekli yüzeyde hareketli olan böceklere etkili olmaktadır. Ponza
tarım toprağının özelliğinin korunmasında kullanılmaktadır.
Metal dedektörlerde: Metal dedektörleri koruyan kutuyu ya da sandığı
elektrikten etkilenmeyecek hale getirmek için, öğütülmüş ponza tutkala karıştırılarak
kutunun iç ve dış yüzeyine sıvanır (Önem, 2000).
Ponza; ayrıca elektroliz yöntemi ile kaplamada, kükürtlü kibritlerin üretiminde,
toz halde el sabunu ve piyano tuşlarının yapımında, resim çerçevelerinin üstlerine
kabartmalı motifler vermede, deri ve kösele eşyanın cilalanmasında, taş basma
kalıpların ve elktrik devre levhalarının temizlenmesinde, titreşim özelliği olan
malzeme yapımında, kimyada filtrasyonda, seramikçilikte dolgu maddesi işlerinde
kullanılmaktadır (Önem, 2000).
Önlemler: Ponza bileşiminde %60-75 oranında bazen daha gfazla silisyum
dioksit bulunur. Ponzanın bileşiminde bulunan silis SİLİKOZİS (akciğerlerin tahribi)
yol açabilir. Bunun için ponza ocaklarında ponza çıkrtılması sırasında ve öğütme,
eşleme, torbalama sırasında tozlardan korunmalıdır. Silikozis hastalığına alfa kuvars
tozlarının yol açtığı bilim insanlarınca belirtilmektedir (Göymen ve diğerleri, 2008). Bu
yönde ponza malzemesi incelenmeli ve gerekli koruyucu tedbirler alınmalıdır.
PERLİT
Ponzaların oluşum evresinde, eğer asidik lavın aktığı ortamda su mevcutsa ve lav
orta nisbette gaz içeriyorsa farklı olay gelişir ve yeni bir cevher oluşur. Göl, bataklık,
akarsu kolları olan ortama yayılan lav akıntıları hızla soğuyacak ve fazla ve basınçlı gaz
içermediğinden soğuyan lavın bünyesinde boşluklar yerine, kılcal parçalanmalarla çok
ince boşluklar oluşacaktır. Taşın bünyesinde su olabilecektir. Bu tür kayaç oluşumuna
perlit denir (Önem, 2000).
Perlitin % 90-97’si volkanik camdır. Geri kalanı feldispat ve biyotittir. Bir ham
perlitin % 73, 8’i silisyum dioksittir. Serbest silis en fazla % 4’tür. Perlitin rengi açık gridir.
198
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Genleşen perlitin rengi ise beyaz olur. Özgül ağırlığı 2,2-2,4 g/cm3’tür. Isıtıldığında 841100 0C arasında yumuşar. 1315-1332 0C arasında ise ergir.
Perlitin kullanımı ve sağlığa etkisi
İnşaat alanında: perlit sıvaları, perlit agregalı hafif yalıtım betonu, perlit agregalı
hafif yapı elemanları, ısı ve ses yalıtım betonu, ısı ve ses yalıtıcı yüzey panoları ve özel
amaçlı perlit betonları yapımında kullanılır (Önem, 2000).
Tarımda: Mantar yetiştiriciliğinde, bahçecilik ve seracılıkta, çim sahaların
canlılığının korunmasında ve tarla ziraatında kullanılır.
Sanayide: Metalurji alanında, katkı maddesi olarak seramik ve cam üretiminde,
dolgu maddesi olarak ilaç ve kimya alanında, sıvılaştırılmış doğal gaz tanklarının
sıcağa karşı korunmasında, yardımcı madde olarak süzme işlemlerinde, su kaçaklarını
önlemek üzere petrol sondaj çamurunda, petrol ve diğer kimyasal atıklarla
kirlenmiş ortam suyunun temizlenmesinde, montaj işlerinden doğan titreşimlerin
azaltılmasında, yangın ortamına girebilecek değerli çelik eşyanın yalıtılarak sıcağa karşı
korunmasında kullanılır (Önem, 2000).
Önlemler: Ponzada olduğu gibi perlitin bileşiminde de silis bulunur. Ocaklarda
ve perlit işleme sırasında silis tozuna karşı önlem alınmalıdır.
DİYATOMİT
Diyatoma denilen kök, gövde ve yaprakları bulunmayan, silis veya kalsiyum
karbonattan oluşan mikroskopik su canlılarının (algler) sıkışarak, taşlaşması olayına
diyatomit (kizelgur) denir. Diyatoma kavkısı sulu amorf silistir. Diyatomit kayaçları
ise % 86-94 silis içerir (Önem, 2000).
Kullanımı ve sağlığa etkisi
Diyatomitin en fazla kullanıldığı alan filtrasyon sektörüdür. İşlenmiş cevherin % 8590’ı gözenekliliği, şeker sektörünün, bira, şarap, viski gibi içkilerin, yüzme havuzlarının,
meyve ve sebze sularının artık malzemeden ayıklanmasında en etkili bir madde olarak
yararlanılmaktadır. Diyatomit üretimi yetersiz olan ülkeler, bunun yerine asbesti
kullanmaktadırlar. Asbest sağlığa zararlı olduğundan, diyatomit kullanımı tercih
edilmektedir. Diyatomit; endüstri sahalarındaki atıkların, şehir sularının, kimyasal ara
maddelerin, madeni ve nebati yağların filtresyonunda kullanılır.
Diyatomit hafif, dayanıklı, kimyasal yönden nötrlüğü, ısı, ses ve elektriğe karşı
duyarsızlığı nedenleri ile, boyalarda, plastik ve lastik eşyalarda, kağıtta, ilaçlarda,
kozmetik alanda, cila, kibrit, diş macunu ürünlerde dolgu maddesi olarak kullanılır. Bazı
diyatomitlerin %94 oranında yüksek silis içermeleri, kimyasal reaksiyonlara dayanıklı
kılar. Ergime sıcaklığı 1430 0C’dır. Onun için bu tür diyatomitler ısıyı, sesi ve elektriği
hapsedebilmekte ve izolasyon maddesi olarak kullanılmaktadır (Önem, 2000).
199
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Diyatomit kendi ağırlıklarının 3-4 katı sıvı emebildiği için, kedi, köpek gibi
hayvanların atıklarını iyi absorbe ederler. Kimyasal işlemlerde katalizör taşıyıcı, bazı
ortamlar için aşındırıcı ve yüzey temizleyici olarak kullanılır, hafif yapı malzemesi ve
bazı reaktörler de bunlardan imal edilir. Betona %3 oranında katıldığında, betonun
basınç direnci %20, çekme direnci ise %10 oranında artar (Önem, 2000).
Önlem: Diyatomit bileşiminde yüksek oranda silis bulunur. Ocaklarda
çıkartılırken ve işleme sırasında silis tozlarına karşı önlem alınmalıdır.
VOLKAN KÜLÜ
Volkan külü; gevşek, tutturulmamış, iri, orta ve küçük ve orta, ince, çok ince kum
boyutlu ponza çakılları ile volkan camı, andezit, tüf çakılcıkları ve kumundan oluşur
(Şekil 174A, 174B). Nevşehir güneyi, batısı ve kuzeybatısında geniş yayılımları vardır.
Bu malzeme briket yapımında kullanılmaktadır. Nevşehir ile Kaymaklı arasında, Niğde
karayolu üzerinde hafif yapı malzemesi üreten bir çok BİMS fabrikası bulunmaktadır
(Şekil 174C). Ana hammadde olarak volkan külü kullanılmaktadır. Ponzanın ve
volkan camının bileşiminde silisyum bulunur. Silis tozu ve silikozis riskine karşı gerekli
önlemler alınmalıdır.
A
C
Şekil 174- A, B-Volkan külü, C-BİMS
200
B
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
KUVARS TOZU-SİLİKOZİSE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER
1-Silikozise maruz kalınan işyerleri, meslekler ve maden ocaklarında uzmanların
önerileri dikkate alınmalıdır.
2-Zemin ıslatılmalı, nemlendirilmeli tozun havaya karışması önlenmelidir.
3-Maske gibi koruyucu önlemler mutlaka alınmalıdır.
4-Son zamanlarda taşlanmış kot kullanımı artmıştır ve kot taşlamacılığı küçük iş
yerlerinde yapılmaktadır.
5-Silikozisin tedavisi olmaması nedeniyle iş yerlerinin çalışma şartlarının
düzeltilmesi hastalığın önlenmesi için önemlidir (Bilir, 2008).
6-Bilir’e (2008) göre, solunum sistemi hastalığı olan kişiler bu tür işlerde
çalıştırılmamalı, bunun için işe giriş muayenesi yapılmalı, en geç yılda bir, kot kumlama
gibi yoğun maruziyetlerde 6 ayda bir kontrol muayeneleri yapılmalı, akciğer filmleri
çekilmelidir.
7-Mümkünse tamamen kapalı alanlarda, kolların dışarıdan robot, yapay kol
gibi bir mekanizma içinden kullanıldığı sistemlerde yapılmalıdır. Bilinen maskeler
yetersizdir.
8-Astronot kıyafetlerine benzer dışarıdan havalandırılan ya da hava tüpleri
kullanılan tüm vücudu örten özel giysiler giyilmeli, aynı zamanda kumlama yapılan
alandan toz yayılması engellenmelidir (Bilir, 2008).
Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2009. Türkiye’de Asbest, Eriyonit, Kuvars ve Diğer Mineral Tozları
ve Etkileri’’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 6, ISBN: 978-605-4075-44-7 kitabına başvurulabilir.
201
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
202
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
3. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN
İÇME SUYU KALİTESİ VE HALK SAĞLIĞI
203
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
204
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İÇME SUYU KALİTESİ
İçme suyu; tortusuz, kokusuz, renksiz, berrak ve içimi hoş olmalıdır. İçme
sularında fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler ve hastalık
yapan mikroorganizmalar bulunmamalıdır. Suda bulunan vibriyo kolera, salmonella
tipi, hepatit virüsü gibi mikroorganizmalar sudan geçerek hastalığa sebep olabilirler.
İçme sularının kesinlikle bakteriyolojik kirlilik taşımaması gerekir. Suda sağlığa zararlı
kimyasal maddelerin bulunabilir. Arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, cıva gibi bazı
elementler zehirli etki yapabilir. Bunun yanında baryum, nitrat, florür, radyoaktif
maddeler, amonyum, klorür gibi maddeler sınır değerlerinin üzerinde sağlığa olumsuz
etkileri olabilir. Aynı zamanda bazı metallerin varlığı suya kirli suların karıştığının
göstergesidir. Beslenme kaynağı doğrudan yağışlara ve yüzeysel akışlara bağlı olan
barajlar, kuraklık halinde ihtiyacı karşılayamaz duruma gelebilir. Dolayısıyla herhangi
bir kuraklık halinde barajların çokluğu bir anlam ifade etmeyebilir ve böyle dönemlerde
yer altı suları (YAS) tek içme ve kullanma suyu kaynakları olur.
İnsan etkinliğinden kaynaklanan kirlenmenin yanında yer altı suları ve yüzey
sularının kayalarla kimyasal etkileşiminden doğal kirlilik olabilmektedir. Sudaki doğal
hareketliliğe bağlı elementlerin konsantrasyonları, içilebilir suların önerilen maksimum
değerlerinin üzerine çıkmakta veya kullanım için genel kabul gören sınır değerlerini
aşabilir. Yer altı sularıyla ilgili bu doğal sorunlar son 20 yılda yer altı suyu kaynaklarının
kırsal kaynaklardan elde edilmesiyle birlikte artmıştır. Sağlığa uygun olmayan yüzey
kaynaklarının yerini alan kuyu ya da sondajla sağlanan suların çoğu, arsenik, krom,
demir, mangan, antimon, alüminyum veya florür gibi zehirleyici ya da istenmeyen
elementlerden aşırı düzeylerde bulunduğu tabakalarda yer alır. Çizelge 8’de insani
tüketim amaçlı sularda bazı element limitleri, Çizelge 9’da kimyasal parametreler,
Çizelge 10 ve 11’de ise içme ve kullanma suları için mikrobiyolojik parametreler
verilmiştir.
Çizelge 8- İnsani tüketim amaçlı sularda bazı element limitleri (Resmi Gazete: 17.02.2005
tarih, 25730 sayı).
Element
Antimon
Arsenik
Bor
Kadmiyum
Krom
Bakır
Kurşun
Cıva
Nikel
Selenyum
Limit değer
5,0
10
1
5,0
50
2
10 (içme-kullanma suları için 31 Aralık 2012 tarihine
kadar 25 μg/l olarak uygulanır)
1,0
20
10
205
Birim
μg/l
μg/l
mg/l
μg/l
μg/l
mg/l
μg/l
μg/l
μg/l
μg/l
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 9-Kimyasal parametreler (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih, 25730 sayı).
Parametre
Akrilamid
Antimon
Arsenik
Benzen
Benzo (a) piren
Bor
Bromat
Kadmiyum
Krom
Bakır
Siyanür
1,2-dikloretan
Epikloridin
Florür
Kurşun
Cıva
Nikel
Nitrat
Nitrit
Pestisitler
Toplam pestisitler
Polisiklik aromatik
hidrokarbonlar
Selenyum
Tetrakloreten ve trikloreten
Trihalometanlar-toplam
Vinil Klorür
Parametrik değer
0,1
5,0
10
1,0
0,010
1
10
5,0
50
2
50
3,0
0,10
1,5
10
(içme-kullanma suları için 31
Aralık 2012 tarihine kadar 25
μg/l olarak uygulanır)
1,0
20
50
0,50
0,10
0,50
Birim
μg/l
μg/l
μg/l
μg/l
μg/l
mg/l
μg/l
μg/l
μg/l
mg/l
μg/l
μg/l
μg/l
mg/l
0,10
μg/l
10
10
100
(içme-kullanma suları için 31
Aralık 2012 tarihine kadar 150
μg/l olarak uygulanır)
0,50
μg/l
μg/l
206
μg/l
μg/l
μg/l
mg/l
mg/l
μg/l
μg/l
μg/l
μg/l
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 10- İçme suları için mikrobiyolojik parametreler (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih,
25730 sayı).
Parametre
Escherichia Coli ( E. Coli )
Enterokok
Koliform bakteri
P. aeruginosa
Fekal koliform bakteri
Salmonella
Clostridium Perfiringens
Patojen Staphylococlar
22 °C’de koloni sayısı
37 °C’de koloni sayısı
Parazitler
Diğer mikroskobik canlılar
Parametrik değer sayı/ ml
0/250 ml
0/250 ml
0/250 ml
0/250 ml
0/250ml
0/100ml
0/50ml
0/100ml
100/ml
20/ml
0/100ml
0/100ml
Çizelge 11- Kullanma suları için mikrobiyolojik parametreler (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih,
25730 sayı).
Parametre
Parametrik değer sayı/ ml
Escherichia Coli ( E. Coli )
Enterokok
Koliform bakteri
P. aeruginosa
Fekal koliform bakteri
Patojen Mikroorganizmalar
Anaerobik sporlu sülfat redükte eden bakteriler
Patojen Staphylococlar
Kaynaktan alınan numunede maksimum:
0/250 ml
0/250 ml
0/250 ml
0/250 ml
0/250ml
0/100ml
0/50ml
0/100ml
22 °C’de 72 saatte agar-agar veya agar-jelatin karışımında
koloni sayısı
37 °C’de 24 saatte agar-agar karışımında koloni sayısı
20/ml
5/ml
Ambalajlanmış sularda ambalajlandıktan sonra maksimum:
(Numune,
ambalajlanmayı takiben 12 saat içerisinde alınmak ve bu
süre içerisinde 4oC ±1 oC’de saklanmış olmak kaydıyla) :
22 °C’da 72 saatte agar-agar veya agar-jelatin karışımında
100/ml
koloni sayısı
37 °C’da 24 saatte agar-agar karışımında koloni sayısı
20/ml
Parazitler
0/100ml
207
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ
Nevşehir ili Türkiye su havzaları haritasındaki bölümlemeye göre, Kızılırmak
havzası içinde kalır (Şekil 175). Nevşehir ili içme suyu yer altından kuyular vasıtasıyla,
birkaç yerde ise göletlerden (yüzey suyu) karşılanmaktadır. Yer altı suyunun kimyasal
bileşimi diğer bir deyişle içerdiği mineraller, içerisinde hareket ettiği ya da depolandığı
kayaçların kimyası ile yakından ilgilidir. Kayaçları oluşturan mineral ve elementler
erime ve çözünme ile bünyesinde bulunan sulara geçerler. İçme suları da bulundukları
kayacın özelliğine göre çok mineralli ya da az mineralli olabilir. Eğer kayacın bünyesinde
inorganik arsenik, florit gibi mineraller varsa doğal olarak bu minerallerce içme suları
da zenginleşecektir.
Şekil 175- Türkiye su havzaları içinde Nevşehir ilinin konumu (http/:www.dsi.gov.tr).
Nevşehir ili jeoloji haritasına baktığımızda farklı kaya tiplerinin yer aldığını
görürüz. İlin güney yarısı tamamen volkanik kayalar, orta ve batı kesimlerinde yer
yer metamorfik ve magmatik kayalar ve geri kalan kısımda da sedimanter kayalar
egemendir (Şekil 176). Özellikle Kızılırmak havzası kısmı gölsel ortamda çökelmiş killi,
kömür bantlı ve jipsli kayalardan, Hacıbektaş ile Kozaklı arası ise gölsel kireçtaşlarından
oluşan bir plato şeklindedir. Derinkuyu çevresi ise alüvyondan oluşur. İdiş Dağı, Hırka
Dağı mermer ve granitoiyit kayalardan ibarettir.
Bu kaya tiplerinin dağılımlarına bakarak ilin yer altı suyunun gruplandırmasını da
yapabiliriz (Şekil 176). Özellikle I No ile gösterilen alanların yer altı suyu bakımından
yeterli ve genelde tatlı su akiferleri olduğu düşünülür. II No ile gösterilen alanlar
ise volkanik ve volkanosedimanter alanlar olup, yer altı suyunda doğal kirlenme
olabilecek riskli alanlardır. Bu alanlardaki yer altı suyu, kayaçların özelliğine bağlı olarak
sodyum, klor, florür, arsenik, bor bakımından zenginleşebilecektir. Suların elektriksel
iletkenlikleri de belirgin oranda fazla olabilecektir. Nevşehir ili içme sularındaki arsenik
ve florür konusu 4. ve 5. Bölümlerde anlatılmıştır.
208
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 176- I-Tatlı su havzaları, II-Başta arsenik, florür, bor, sülfat, klor bakımından
zenginleşebilmeye uygun yer altı su havzaları.
209
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir ilinin içme suyu kalitesini ortaya koymak için bir çok merkezin içme
suyunda örnekleme yapılmıştır. Nevşehir merkez, Avanos, Derinkuyu, Gülşehir,
Hacıbektaş, Kozaklı, Ürgüp ilçeleri içme suları, Özkonak Beldesi (Avanos), Gümüşkent
köyü (Gülşehir), Tuzköy Beldesi (Gülşehir), Killik köyü (Hacıbektaş), Karaburna
Beldesi (Hacıbektaş), Karahasanlı Beldesi (Kozaklı), Çökek köyü (Ürgüp), Sarıhıdır
köyü (Ürgüp), Karain köyü (Ürgüp) ile Ulaşlı köyü içmece suyu analiz değerleri Çizelge
12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, ve 27’de verilmiştir.
İçme suyu analiz değerlendirmeleri 2006, 2007, 2008, 2009 yıllarına aittir. Bir
çok merkezdeki analizler bir defa yapılmıştır. Bu değerlere bakılarak yerleşim yerleri
içme sularıyla ilgili bir fikir edinilebilecektir. Sıcaklık, tuzluluk ve iyot değerleri kaynak
başı yerinde ölçüm değerleridir. Türkiye’de içme suyu kalitesi değerlendirmesi “İnsani
Tüketim Amaçlı Sular hakkındaki Yönetmelik”te belirtilen parametrelerden bazıları
için yapılmıştır. Eğer bu tarihlerden sonra içme sularında iyileştirmeler yapıldı ise
sorun bulunmamaktadır. Ancak hala bahsedilen yıllara ait içme suyu kullanılıyor ise
mutlaka iyileştirmeler yapılamıldır.
Nevşehir merkez ilçesi
İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da şehir şebeke suyundan alınmıştır. İçme
suyu kuyular vasıtasıyla temin edilmekte olup, yer altı suyu volkanik kayaçlardan
beslenmektedir. 2009 yılında arsenik arıtma tesisi kurulmuştur. İçme suyu analiz
sonuçları Çizelge 12’de verilmiştir.
Çizelge 12- Nevşehir merkez içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
210
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İyot (mg/l)
2,14
Tuzluluk (NaCl)
0,253
Sıcaklık(oC)
21
Analiz değerlerine göre, Nevşehir merkez ilçe içme suyu kalsiyum sodyumlu
bikarbonatlı sudur.
Avanos ilçesi
İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı
suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, tüfit ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 13’de verilmiştir. İçme suyu kuyular
vasıtasıyla temin edilmekte olup, 2009 yılında arsenik arıtma tesisi kurulmuştur (177).
Çizelge 13- Avanos içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
1,36
Tuzluluk (NaCl)
0,214
Sıcaklık (oC)
21
Avanos içme suyu kalsiyum sodyumlubikarbonatlı sudur.
211
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 177- Avanos ilçe merkezine içme suyu arsenik arıtma sistemi.
Özkon
İçme suyu örneği 3 Ekim 2007’de belde şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı
suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, tüfit, killi kireçtaşı ve tabanda metamorfik ve granitoiyit
kayalarından beslenmektedir. Beldenin şebeke suyu, merkeze 4 km güneydeki
kuyulardan sağlanır. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 14’de verilmiştir.
Çizelge 14- Özkonak içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
Özkonak beldesi içme suyu, kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur.
212
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Derinkuyu ilçesi
İçme suyu örneği, 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu
volkanik tüf, kül ve alüvyon kaya biriminden beslenmektedir. İlçe merkezine içme
suyu, kuyular vasıtasıyla temin edilmektedir. Analiz sonuçları Çizelge 15’de verilmiştir.
Çizelge 15- Derinkuyu içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
1,64
Tuzluluk (NaCl)
0,192
Sıcaklık (oC)
19
Derinkuyu içme suyu kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur.
213
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Gülşehir ilçesi
İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu
gölsel kumtaşı, kiltaşı, tüfit, killi kireçtaşı ve üstte bazalt kayasından oluşan kaya
biriminden beslenmektedir. İlçenin şebeke suyunu, ilçe merkezine 6 km güneyindeki
Pınarbaşı kaynağı ile batısındaki Araplı mevkiindeki kuyu suyunun karışımından
oluşur. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 16’da verilmiştir.
Çizelge 16- Gülşehir içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
1,98
Tuzluluk (NaCl)
0,309
Sıcaklık (oC)
20
Gülşehir şebeke suyu kalsiyum sodyumlu bikarbonatlı sudur. İçme suyunda 20
µg/l arsenik saptanmıştır.
214
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Gümüşkent (Gülşehir)
İçme suyu örneği şebeke suyundan 3 Ekim 2007’de alınmıştır. Yer altı suyu
metamorfik ve magmatik kayalardan beslenir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 17’de
verilmiştir.
Çizelge 17- Gümüşkent içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
Gümüşkent içme suyu kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur.
215
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Tuzköy Beldesi
İçme suyu örneği 9 Ekim 2009’da beldenin şebeke suyundan alınmıştır. İçme suyu,
beldenin güneyindeki gölet suyu (yüzey suyu) ile Araplı mevkiinde bazalt kayaları
tabanından yüzeylenen kaynak suyu karışımından sağlanır. İçme suyu analiz sonuçları
Çizelge 18’de verilmiştir.
Çizelge 18- Tuzköy içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
0,90
Tuzluluk (NaCl)
0,358
Sıcaklık (oC)
19
Tuzköy Beldesinin içme suyu kalsiyumlu sodyumlu magnezyumlu bikarbonatlı
sudur. Suyun mineral içeriği 719 µmho/cm’dir. Nitrat, 33 mg/l değeri ile limit değer
olan 50 mg/l’ye yakındır.
216
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Hacıbektaş ilçesi
İçme suyu örneği 13 Haziran 2007’de ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Eosen
yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, şeyl ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 19’da verilmiştir.
Çizelge 19- Hacıbektaş içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
4,25
Selenyum (mg/l)
1,75
Hacıbektaş ilçesi içme suyu kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur.
217
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Karaburna beldesi (Hacıbektaş)
İçme suyu örneği 29 Mayıs 2007’de belde şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı
suyu Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, şeyl ve kireçtaşından oluşan kaya
biriminden beslenmektedir. İçme suyu, beldenin kuzeyinde bulunan 90-95 m
derinliğindeki kuyulardan sağlanır (Şekil 178). İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 20’de
verilmiştir.
Çizelge 20- Karaburna içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
6,4
Selenyum (mg/l)
6,3
Şekil 178- Karaburna Beldesine içme suyu sağlayan kuyular.
218
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Karaburna Beldesi içme suyu sodyumlu kalsiyumlu klorlu sudur. Elektriksel
iletkenliği 2750 µmho/cm, nitrat değeri 31,8 mg/l, florür ise 1,3 mg/l’dir. Elektriksel
iletkenliği, sodyum ve klor içeriği yüksektir. Florür limit değer olan 1,5 mg/l’ye, nitrat
da limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır. Dolayısıyla Karaburna beldesi şebeke suyu
insan sağlığı bakımından risk taşımaktadır.
Killik köyü (Hacıbektaş)
İçme suyu örneği 29 Mayıs 2007’de köy şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı
suyu Miyosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. Köyün içme suyu, köyün 1 km kuzeyindeki kaynak ile 2010 yılında
köyün 2 km güneyinde açılan kuyu suyu karıştırılarak temin edilmektedir. İçme suyu
analiz sonuçları Çizelge 21’de verilmiştir.
Çizelge 21- Killik köyü içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
21,6
Selenyum (mg/l)
5,60
Killik köyü içme suyu, kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur. Elektriksel
iletkenliği 882 µmho/cm, nitrat değeri 96,3 mg/l, florür ise 2,1 mg/l’dir. Elektriksel
iletkenliği fazla olup, klorür, limit değer olan 1,5 mg/l’den, nitrat da limit değer olan
50 mg/l’den fazladır. Dolayısıyla Killik köyü şebeke suyu insan sağlığı bakımından risk
taşımaktadır.
219
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kozaklı ilçesi
İçme suyu örneği 9 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu
Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, şeyl ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 22’de verilmiştir.
Çizelge 22- Kozaklı içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
1,01
Tuzluluk (NaCl)
0,517
Sıcaklık (oC)
19
Kozaklı içme suyu, kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. Elektriksel
iletkenliği 990 µmho/cm, nitrat değeri 33 mg/l’dir. Elektriksel iletkenliği fazla olup,
nitrat limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır.
220
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Karahasanlı beldesi (Kozaklı)
İçme suyu örneği 9 Ekim 2009’da beldenin şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı
suyu Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, marn ve kireçtaşından oluşan kaya
biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 23’de verilmiştir.
Çizelge 23- Karahasanlı içme suyu analiz değerleri (değerler 22 Ekim 2009 yılına aittir).
İyot (mg/l)
1,72
Tuzluluk (NaCl)
0,328
Sıcaklık (oC)
17
Kozaklı içme suyu, kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. Elektriksel
iletkenliği 990 µmho/cm, nitrat değeri 33 mg/l’dir. Elektriksel iletkenliği fazla olup,
nitrat limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır.
221
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ürgüp ilçesi
İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu
Miyosen yaşında gölsel ortamda çökelmiş kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve kireçtaşından
oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 24’de
verilmiştir.
Çizelge 24- Ürgüp içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
1,46
Tuzluluk (NaCl)
0,395
Sıcaklık (oC)
20
Ürgüp ilçesi içme suyu kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur.
222
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çökek köyü (Ürgüp)
İçme suyu örneği 20 Ekim 2009’da şehir şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı
suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. İçme suyu kuyudan sağlanmakta olup, 2009 yılında arsenik arıtma
tesisi kurulmuştur (Şekil 182). İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 25’de verilmiştir.
Çizelge 25-Çökek köyü içme suyu analiz değerleri (değerler 16 Ekim 2009 yılına aittir).
İyot (mg/l)
1,24
Tuzluluk (NaCl)
0.192
Sıcaklık (oC)
19
Çökek köyü şebeke suyu kalsiyumlu sodyum ve magnezyumlu bikarbonatlı
sudur.
223
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Karain köyü (Ürgüp)
İçme suyu örneği 31 Mayıs 2007’de şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu
gölsel kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. İçme suyu kuyudan sağlanmaktadır. İçme suyu analiz sonuçları
Çizelge 26’da verilmiştir.
Çizelge 26- Karain köyü içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İçme suyu, kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur.
224
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Sarıhıdır köyü (Ürgüp)
İçme suyu örneği 31 Mayıs 2007’de şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu
gölsel kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden
beslenmektedir. İçme suyu kuyudan sağlanmaktadır. İçme suyu analiz sonuçları
Çizelge 27’de verilmiştir.
Çizelge 27- Sarıhıdır içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012).
İyot (mg/l)
4,5
Selenyum (mg/l)
15
Köyün içme suyu, magnezyumlu sodyumlu sülfatlı sudur. Suda, sülfat, klor,
sodyum, nitrat ve elektrik iletkenliği fazladır. İçme suyu bakımından kaliteli değildir.
İçme sularının halk sağlığı yönünden değerlendirilmesi
İçme sularının değerlendirilmeleri 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılı verilerine göre
yapılmıştır. Analiz değerlerine göre, Nevşehir merkez, Avanos, Çökek köyü (Ürgüp),
Derinkuyu, Gülşehir, Gümüşkent (Gülşehir), Hacıbektaş, Karahasanlı beldesi (Kozaklı),
Karain köyü (Ürgüp), Killik köyü (Hacıbektaş), Kozaklı, Özkonak beldesi (Ürgüp),
Tuzköy beldesi (Gülşehir), Ürgüp içme suları kalsiyum magnezyum bikarbonatlı
sulardır. Karaburna beldesi (Hacıbektaş) içme suyu sodyum magnezyumlu klorlu su,
Sarıhıdır köyü (güneydeki kaynak) magnezyum sülfatlı su, Çökek köyü içmece suyu
sodyum klorlu su niteliğindedir.
225
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir merkez, Gümüşkent, Hacıbektaş, Karaburna, Karahasanlı, killik köyü,
Kozaklı, sarıhıdır köyü, Tuzköy, Ürgüp içme sularının elektrik iletkenlikleri yüksektir.
Killik köyü içme suyunda 2,1 mg/l limitin üstünde flor bulunmaktadır. Ulaşlı köyü
içmece suyunun elektrik iletkenliği 13760 olup, asidik sudur. Kesinlikle içilmemesi
gerekmektedir. Scholler diyagramına göre yöredeki sular kalsiyum bikarbonatlı,
sodyum klorlu sular olup, köken bakımından kireçtaşı akiferi ile ilişkili sulardır (Şekil
180).
Şekil 180- Nevşehir ili içme suyu özellikleri (Atabey, 2012).
Nevşehir bölgesinde öncelikli olarak halkın insani tüketim amaçlı kullandığı sular
değerlendirilmiş olup, bu bölgede kullanılması riskli olan su kaynaklarında bulunan
kimyasal parametrelerin doğruluğundan daha emin olmak, indirgenme, yükseltgenme
ve çökelme gibi olayları önlemek, seyrelme faktörlerini belirlemek ve bazı kimyasal
dönüşümlerini önlemek ve kirlilik parametrelerini daha doğru elde etmek için iki
dönem ölçüm yapılmıştır.
Sonuçta suların fiziksel ve kimyasal özelliklerinden anlaşılabileceği üzere
Ürgüp Sarıhıdır köyünün su kaynaklarından Sarıca deresinden gelen su, kahvede
kullanılan su, Devebağırtan dereden gelen su, köyün içinde bulunan Yukarı mahalle
su kaynaklarında su kimyası çalışmaları yapılmış olup, buradaki suların elektrik
iletkenlik değerleri (2200-766 µmho/cm) arasında değişmektedir. Bu da bize suların
kondaktivite değerleri yönünden insani kullanıma uygun olmadığını göstermektedir.
226
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Bu kaynaklardan Sarıca Deresinden gelen su en yüksek elektrik iletkenlik değerine
sahiptir ve kullanılması en sakıncalı sudur.
Bölgedeki suların klor değerleri (18-60 mg/l) arasında değişmekte olup, bu sular sığ
bir sirkülasyon sonucu değil, belirli bir dolaşım sonucu oluşmuş sulardır. Aralarındaki
klor değerlerinin farklılıkları ise dolaşım ve seyrelmeden kaynaklanmaktadır. Klor
değerleri yönünden de tüketim amaçlı kullanılmaları tercih edilmeyen sulardır.
Sarıhıdır köyü bölgesinde bulunan suların pH değerleri (8,18- 7,66) mertebesinde
olup, Devebağırtan dan gelen su hariç diğer suların hepsi bazik sulardır. Devebağırtan
suyu ise nötr özelliktedir. Sarıhıdır köyündeki su kaynakları içerdikleri anyon ve
katyon parametreleri bakımından da yüksek değerlere sahip olup, bunların içinde
Sarıca dereden gelen su en yüksek değerlere sahip olup, kullanılması tercih edilmeyen
sudur. Ayrıca B (bor) değerleri yönünden de Sarıca dere kaynağı sulamada doğrudan
kullanılması sakıncalıdır ( B, 1,8 mg/l). Sarıhıdır köyündeki su kaynaklarından yapılan
su kimyası çalışmaları sonucunda insani tüketim amaçlı kullanılan sularda As (arsenik)
değerleri de çok yüksek olup (116, 100 µg/l ) kesinlikle kullanılmamalıdır.
Ayrıca Ürgüp Bölgesinde Ürgüp merkeze çok yakın olan ve zaman zaman halk
tarafından kullanılan ve şifalı olduğuna inanılan Ulaşlı köyü İçmece Çeşmenin elektrik
iletkenlik değerleri 16500 µmho/cm olup kesinlikle içmece olarak kullanılmamalıdır.
Ayrıca bu suyun klor, sülfat, sodyum, amonyum ve arsenik değerleri de insani tüketim
amaçlı kullanmasınırlarının üzerinde olup, kesinlikle kullanılmamalıdır.
Hacıbektaş ilçesinde bulunan tüketim amaçlı su kaynaklarının kondaktivite
değerleri (576-522 µmho/cm) arasında değişmekte olup pH değerleri (8,46-7,40)
arasındadır ve bu sular bazik sulardır. Klor değerleri ise (50-19,6 mg/l) arasında
değişmektedir. Hacıbektaş ilçesindeki su kaynakları gerek fizikokimyasal gerekse
kimyasal (organik parametreler anyon ve katyon parametreleri) yönünden insan
tüketim amaçlı parametreleri içermektedir. Arsenik yönünden kullanılmaları
sakıncalıdır (As 19,76 µg/l). Dolayısıyla Hacıbektaş suyunun arsenik değerleri sık sık
kontrol edilmeli ve bölgede arsenik içermeyen başka bir suyla seyreltilip arsenik
değeri limitin (As 10.00 µg/l) altına düşürülüp kullanılmalıdır.
Hacıbektaş bölgesinde bulunan Killik Köyünün su kaynaklarının elektrik
iletkenlik değerleri (1511-1083 µmho/cm) arasında değişmekte olup, içme amaçlı
tercih edilmeyen sulardır. Bu bölgede bulunan sular nötr sular olup klor değerleri (9750 mg/l) arasında değişmektedir. Bu sular sığ bir sirkülasyon sonucu değil belirli bir
dolaşım sonucu oluşmuş sulardır. Killik köyünde bulunan su kaynakları anyon katyon
ve inorganik parametreler bakımından kullanılmalarında sakıncalı parametreler
içermezken arsenik değerleri yönünden çok yüksek değerlere (182-137 µg/l) sahiptir.
Bu nedenle insani tüketim amaçlı kesinlikle kullanılmamalıdır.
Hacıbektaş bölgesinde bulunan Karaburna Kasabası sularının elektrik iletkenlik
değerleri 1787-421 µmho/cm arasında değişmekte olup, 1000 µmho/cm elektrik
iletkenlik değerinin üzerinde olan kaynaklar içme amaçlı tercih edilmeyip, klor değerleri
354-10 mg/l arasındadır. Suların bazıları bazik bazıları ise nötr karakterdedirler.
227
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kızılırmak Nehri suyunun özellikleri
Kızılırmak Nehrinin bir bölümü Nevşehir ili içinde kalmaktadır (Şekil 181).
Nehrin bu bölümünün suyu tarımda kullanılmaktadır. Avanos köprüsü, Avanos’un 5
km batısı ile Gülşehir köprüsü altı nehir suyundan 2005 yılı Temmuz, Ekim ve Aralık
aylarında Genç ve diğerleri (2006) tarafından örnekleme yapılmış ve analiz sonuçları
Çizelge 28, 29 ve 30’da verilmiştir.
Şekil 181- Kızılırmak Nehrinin Avanos bölümü.
228
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 28-Kızılırmak Nehri su analizi (Avanos doğusu Avanos-Kalaba köprüsü) (Genç ve
diğerleri, 2006).
Bu noktada nehir suyunda sülfat, klor ve bor’un belirgin oranda fazla olduğu
görülmektedir.
229
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 29- Kızılırmak Nehri su analizi (Avanos 5 km batısı ) (Genç ve diğerleri, 2006).
Bu noktada nehir suyunda sülfat, klor ve bor’un belirgin oranda fazla olduğu
görülmektedir.
230
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 30- Kızılırmak Nehri su analizi (Gülşehir köprüsü ) (Genç ve diğerleri, 2006).
Bu noktada nehir suyunda sülfat, klor ve bor’un belirgin oranda fazla olduğu
görülmektedir.
9 Temmuz 2008 tarihinde Gülşehir Araplı mevkii nehir suyunun; elektriksel
iletkenliği 1681, tuzluluk oranı 0,770, pH’ı 8,32 olarak, Avanos köprüsü 100 m
aşağısında ise nehir suyunun elektrik iletkenliği 724, tuzluluk oranı 0,364, ph’ı 8,2
olarak ölçülmüştür. Gülşehir köprüsü altında nehir suyunda alınan örnekte 13 µg/l
arsenik saptanmıştır.
Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2012. Türkiye’de İçme Suyu Kalitesi ve Halk Sağlığı’’ Sağlık Bakanlığı
…kitabına başvurulabilir.
231
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
232
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
4. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN
İÇME SUYUNDA ARSENİK VE SAĞLIĞA ETKİSİ
233
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
234
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İÇME SUYUNDA ARSENİK
Nevşehir ili içme sularında arsenik başlıca bir sağlık sorunudur. Bu bölümde
Nevşehir ili içme sularında arsenik konusuna değinilecektir. Ancak önce arseniğin
tanımı, özellikleri, bulunuşu ve sağlığa etkileri konusunda genel bilgiler vermek
gerekecektir.
Arsenik tanımı ve özellikleri
Arsenik; renksiz, kokusuz ve doğada yaygın olarak bulunur. Nadiren saf element
niteliğinde, kimyasal olarak; kararsız kalsiyum, sodyum ve potasyum arsenatları ile
sülfit ve oksitleri şeklindedir. Yüksek toksisite gösteren bir özelliğe sahiptir. Anthony
ve diğerleri (2000) tarafından arsenik mineral grupları, elementel arsenik, arsenik
(+3) oksitleri, arsenik (+5) oksitleri, arsenik sülfitleri, arsenik sülfotuzları ve arsenitler
olarak gruplandırılmıştır. Arseniğin yaygın olan üç inorganik formundan realgar
kırmızı arsenik (Şekil 182A), orpiment sarı (Şekil 182B) arseniktir. Halk arasında
realgar (AsS) kırmızı zırnık, orpiment (As2S3) ise sarı zırnık olarak anılmaktadır. Bunlar
toksik, kararsız ve karmaşık sülfitlerdir. Beyaz arsenik (As2O3) endüstride arsenik
içeren madenlerin yanması ve dumanının temizlenmesi sırasında ortaya çıkmaktadır.
Arsenik; topraklarda: 0,1-0,5 mg/kg, bitkilerde: 0,1-1,0 mg/kg olarak bulunur.
Maden cevherli alanlarda en yaygın arsenik mineralleri, yukarıda belirtilen
realgar ve orpiment dışında, arsenikli pirit (Fe(S,As)2), arsenopirit (FeAsS) (Şekil 183A,
kobaltit (CoAsS), nikolit (NiAs) ve skorodittir (FeAsO4.2H2O). En önemli arsenik
kaynağı ise arsenikli pirittir (Fe(S,As)2) (Nordstrom, 1999). Realgar; kurşun, gümüş
ve altın içeren damarlarda orpiment ve diğer arsenik mineralleriyle birlikte bulunur.
Orpiment; düşük sıcaklıklardaki hidrotermal damarlarda ve sıcak su kaynaklarında
oluşur. Arsenopirit ise altın, gümüş, kalay, tungsten yataklarında, sfalerit, galenit, pirit,
kalkopirt ve kuvars ile birlikte bulunabilir. Arsen (As) elementel arsenik olup, doğal
halde bulunur (Şekil 183B).
Organik arsenik; arsenobetain, arsenokolin ve trimetil arsenik tetrametilarsonyum
katyondur. Arsenobetain denizel yosunlarda >10,000mg/kg, arsenoşoline ise yine
denizel yosunlarda 6,000 mg/kg olarak bulunabilir.
235
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 182- A- Realgar (S. Özkümüş’den), B- Orpiment (Atabey, 2008b; 2009b).
A
B
Şekil 183- A-Arsenopirit, B-Arsen (Şahin ve diğerleri, 2009).
SUDA ARSENİĞİN KAYNAĞI
Arsenik doğal sularda: 0,2-1,0 µg/l olarak bulunur. Yer altı suyunda zehirleyici
(toksik) eser elementlere göre arsenik, hem yükseltgen, hem de indirgen koşullarda ve
doğal sularda pH değerlerinde (pH 6,5-8,5) tipik olarak bulunan görece hareketli bir
elementtir. Arsenik pek çok yükseltgen halde (-3, -1, 0. +3 ve +5) bulunabildiği halde,
doğada inorganik olarak en çok üç değerlikli arsenit (As (III)) ya da beş değerlikli
arsenat (As (V) oksianyonları şeklinde bulunmaktadır (Smedley ve Kinniburgh, 2005).
236
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Arseniğin antropojenik kaynakları
Arsenik konsantrasyonu etkin olarak insan kaynaklı kirlenmeden de
kaynaklanabilmektedir;
1- Arseniğin yer altı sularında zenginleşmesinden;
2-Uzun yıllar yoğun gübrelemeden,
3-Arsenikli tohumlardan,
4-Böcek ve ot öldürücü ilaçlardan,
5-Jeotermal işletme ve kaplıcaların atık suyundan,
6-Madencilik faaliyetleri yapılan alanlarda, asit maden drenajı yoluyla,
7-Çöp depolama alanlarından,
8-Fabrika atıklarından,
9-Kimyasallardan,
10-Kömürün yakıt olarak kullanılmasından
olabilir.
Jeotermal (sıcaksu) kaynaklar
Jeotermal enerji çoğunlukla “temiz” bir ürün şekli olarak bilinmektedir. Bununla
beraber, birçok jeotermal alan volkanik faaliyetle ilişkili olan sıcaksu kaynaklarına
sahiptir. Bunların çoğu etkin biçimde bor, antimon, cıva ve talyum ürünler çökeltirken,
bazı jeotermal sular da çok yüksek konsantrasyonlarda arsenik içerir. Bu bağlamda
Yeni Zelanda’da olduğu gibi jeotermal enerji üretmek için kullanılan sıcak sular, drenaj
olarak kullanılan alıcı nehirlere ciddi çevre sorunları oluşturan çok yüksek arsenik
konsantrasyonları deşarj etmektedir (Fuge, 2005).
Gübreleme
Fosfat gübrelerinin uzun süreli kullanımı ile toprağa önemli miktarda arsenik
ilave edilmektedir. Tarım alanınlarında kullanılan gübrelerdeki arsenik konsantrasyon
değerleri, fosfat gübresinde 1-1200, nitrat gübresinde 2-120 mg/kg’dır (Alloway, 1995,
Atabey, 2005a; 2010c).
Arsenikçe zengin yer altı sularını barındıran jeolojik ortamlar (hazne kayalar)
Arsenikçe zengin yer altı suları başlıca 4 jeolojik ortamda bulunabilir;
1- Sülfür minerallerinin bozunması ve maden alanlarındaki sülfürce zengin
mineraller rol oynar,
237
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
2-Jeotermal alanlardan kaynaklanan arsenik,
3-Alüvyon düzlükleri ve deltalardaki genç akiferlerden (birkaç bin yıllık) gelen
anerobik yer altı suları,
4-Başlıca kurak ve yarı kurak bölgelerdeki iç havzalar olmak üzere genç
akiferlerden yüksek pH’lı havadar yer altı suyu ortamlarıdır.
ARSENİĞİN SAĞLIĞA ETKİLERİ
TS 266 Haziran 1984’e göre sularda arsenik sınırı 50 µg/l’dir.10 Ekim 1997 Resmi
Gazetede bu değer 10 µg/l olarak belirlenmiştir.
Toksisite (zehirlenme) açısından inorganik arsenik, organik arseniğe göre, arsenik
(+3) formu ise arsenik (+5) formuna göre daha toksiktir. Organik arsenik bileşikleri
genelde vücutta daha az değişikliğe uğrarlar ve daha hızlı atılırlar (Klaassen, 2001).
Ayrıca içme sularındaki inorganik arsenik bileşiklerinin besinler içerisinde bulunan
organik arsenik bileşiklerine göre çok daha zehirli olduğu kabul edilmektedir
(Arsenic,1981). Arsenikce zengin ortamlarda solunum yoluyla arsenik alımı yanında,
arsenik derişimi yüksek içme sularının uzun süreli tüketimi halinde insan sağılığını
olumsuz yönde etkilemesi günümüzde küresel boyutta önem taşımaktadır. Ağız
yoluyla alınan 60,000 mg/l’den yüksek dozlar ölüme neden olmaktadır. Ölüme
neden olmayan dozlarda kırmızı ve beyaz kan hücrelerinde azalma, kalp ritminde
anormallik, kan damarlarında bozukluk, el ve ayak fonksiyonlarında zayıflık ve
ensefalopati görülmektedir (Klaassen, 2001). Ani başlayan kusma, karın ağrısı, kanlı
ishal, fazla miktarda beden sıvı kaybına bağlı, kan basıncı düşmesi olmakta ve şok ile
kişi kaybedilebilmektedir. Bu tür zehirlenmelerden kurtulanlarda sonradan kansızlık,
karaciğer büyümesi, sinir iltihabı, idrar miktarında azalma ve derinin dövülmüş bakır
gibi bir görünüm alması sekel olarak kalabilmektedir (NRC, 2001).
Çoğu kez uzun yıllar arsenik içeren suların içilmesi, altın, çinko, kalay, gümüş
gibi minerallerin arıtılması sırasında, iç ortamda ve çevreden arsenik solunması kronik
arsenik zehirlenmesine yol açabilir. İnsanda arseniğin kronik toksik etkilerine ait veriler
başlıca kanser dışındaki toksik etkiler (hematolojik sistem, üreme ve gelişimsel sistem,
damarsal sistem, deri lezyonları, diabetes mellitus ve solunum sistemi) ve kanserojenik
etkiler (akciğer, mesane, deri, böbrek ve karaciğer) olarak ortaya çıkmaktadır (NRC,
2001).
Bunlar;
Deri hastalıkları: Uzun süre 50 mg/l’den fazla arsenikli su içen insanlarda; deri
kanserleri türü, egzema, folliküler dermatit, ülserler ve saç dökülmesi, keratozis,
hiper/hipopigmentasyon olabilmektedir (Şekil 184, 185). İnorganik arseniğe ağız
yolu ile kronik maruziyet sonucu ortaya çıkabilecek karsinojenik olmayan etkiler
(başlıca hiperpigmentasyon, keratozis ve bazı damarsal sorunlar için) için Referans
doz (RfD) 0,0003 mg/kg/gün olarak hesaplanmıştır (USEPA,1993). Yani, yaşam
238
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
boyu vücut ağırlığı başına 0,3 µg inorganik arseniğin ağız yolu ile alınmasının
deride hiperpigmentasyon, keratozis ve damarsal sorunlar açısından önemli bir risk
taşımayacağı kabul edilmektedir.
Solunum sistemi hastalıkları: Mesleksel ve çevresel etkileşim ile üst solunum
sisteminde, burun bölmesinde delinme, alt-üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğerde
fibrosis denilen sertleşme, akciğer ödemi ve akciğer kanseri.
Kalp ve damar sistemi hastalıkları: Hipertansiyon, aritmiler, EKG değişiklikleri,
Blackfoot denilen ayak damarların hasarı ile ayakların siyah renk alması.
Sindirim sistemi hastalıkları: Su ve gıdalarla vücuda giren arsenik, karaciğer
kanseri, karaciğerde hemanjiyosarkom, karaciğer büyümesi, siroz, karaciğer
fonksiyonlarında bozulma yapmaktadır.
Santral sinir sistemi hastalıkları: Sinir iltihapları, felçler, işitme kaybı, ensefalopati,
Hematolojik sistem hastalıkları,
Üreme ve gelişimsel sistem hastalıkları: Düşükler, erken doğum, ölü doğum.
Endokrin sistemi hastalıkları: Diabetes Mellitus (Tip 2 diyabet)
A
B
Şekil 184- A-Ayak tabanlarında gelişen keratozis, B-Tırnaklarda gelişen keratozis
(Atabey, 2009b).
239
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 185- A-Vücutta gelişen keratozis (A- Courtesy of Richard Wilson, Harvard University
and Dhaka Community Hospital; Hopenhayn, 2006. B - Finkelman ve diğerleri, 2001).
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİĞİN KAYNAKLARI
Nevşehir yöresinde içme sularındaki arseniğin kaynağını açıklayabilmek için genel
jeoloji özelliklerine tekrar bir göz atmamız gerekmektedir. Nevşehir ili kapsamında,
I. Kısım, 3. Bölümde de açıklandığı gibi; genel olarak volkanik ve volkanosedimanter
kaya birimleri yüzeylemektedir. Kızılırmak Nehri kuzeyinde, Paleozoyik yaşlı şist ve
mermerlerden oluşan metamorfik birim, Kretase yaşlı granitoidik kayaçlar, Eosen
devreye ilişkin kireçtaşı, marn, şeyl, kumtaşı ve çakıltaşı, çamurtaşından oluşan denizel
kökenli birim, Oligosen devresine ait çakıltaşı, kumtaşı ve kırmızı çamurtaşından
oluşan karasal kökenli birim ile Miyosen devresine ait çamurtaşı, kiltaşı, killi kireçtaşı
ve şeylden oluşan gölsel birimler yer almaktadır (Atabey, 1989a, 1989b; Atabey 2009b).
Kızılırmak güneyi ve Nevşehir çevresinde daha çok volkanik kaya birimleri
egemendir. 24-5 milyon yıl yaşında olan Miyosen devresine ait çamurtaşı, kumtaşı,
kiltaşı, killi kireçtaşı, tüfit ve şeyl ardalanmalı istif göl ortamında depolanmıştır.
Volkanik kaya birimleri Kuvaterner yaşlı (1,7 milyon yıl ve günümüz) tüf, aglomera,
volkanik kül, ignimbrite, bazalt kayalarından oluşmaktadır. kuzeydoğu-güneybatı
doğrultulu ve 250-300 km uzunluğa sahip olan Kapadokya volkanik alanı Türkiye’nin
önemli Neojen-Kuvaterner volkanik kuşaklarından birisidir. Yöredeki jeotermal
kaynaklardan tatlı yer altı sularına arsenik bulaşabilmektedir. Şekil de Nevşehir ili tatlı
havzaları (I no ile gösterilen) dışında kalan havzalar (II no ile gösterilen) aynı zamanda
arsenik kirliliğinin yoğun olduğu alanlardır (Şekil 186).
Arsenik bulunduran kaya türleri
Nevşehir yöresindeki volkanik kayalar ve özellikle siyah şeyller bünyelerinde
inorganik arsenik barındırmaktadırlar. Bu kayaçlardaki inorganik arsenik kimyasal
olarak yer altı sularında zenginleşmektedir. Nevşehir yöresindeki içme ve kullanma
240
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
suları genellikle kuyulardan temin edilmekte olup, Atabey (2009b), Atabey ve Ünal
(2008) ve Atabey ve Şahan (2009) tarafından ve Nevşehir Valiliği ve değişik yerel
yönetimlerin yaptırmış oldukları arsenik analizlerinde bu içme sularında arsenik
derişiminin Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) tesbit etmiş olduğu sınır değer olan 10
µg/l üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Bu içme sularındaki arsenik değerleri 30 ile 120
µg/l arasında değişmekte olup, bir lokasyonda 410 µg/l, başka bir lokasyonda ise 500
µg/l üzerinde değerler elde edilmiştir.
Arseniğin kaynağı insan kökenli (antropojenik) kirlenmeden olmayıp, jeolojik
formasyonlardan kaynaklanan doğal bir kirlenme olup, buna bağlı olarak yörede
yüzeyleyen kayalarda yapılan analizlerde de arsenik saptanmıştır (Atabey ve Ünal,
2008). Arseniğin bir bölümü bu jeotermal getirimlerden, bir kısmı kömürlü şeyl ve
demirli, manganlı, piritli sedimanter ve volkanik kayaçlardan kaynaklanmaktadır
(Şekil 187, 188, 189) (Atabey, 2008a, 2008b, Atabey, 2009b).
Şekil 186- I-Tatlı su havzaları, II-Başta arsenik, florür, bor, sülfat, klor’ca konsantra yer altı su
havzaları.
241
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 187- Bünyesinde arsenik bulunan kırmızı çamurtaşları (Atabey, 2009b).
A
B
Şekil 158- Bünyesinde arsenik bulunan, tabakalı kumtaşı, kiltaşı ve tüfitten oluşan kaya
birimleri. Koyu renkli tabakalar piritli, demirli olup, arseniğin kaynağını oluşturur
(A-Avanos 2 km batısı, B-Sarıhıdır köyü güneyi kayseri yolu kıyısı) (Atabey, 2009b).
A
B
Şekil 189- Bünyesinde arsenik bulunan, tabakalı kumtaşı, kiltaşı ve tüfitten oluşan kaya
birimleri. Kahverengi, koyu renkli seviye piritli olup, arseniğin kaynağını oluşturur
(Ürgüp kuzeyi-kayseri yolu kıyısı) (Atabey, 2009b).
242
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Sarıhıdır köyü güneyinde yer alan ve köye içme suyu sağlayan yer altı suyunda
yüksek oranda limitin çok üzerinde 120 µg/l arsenik saptanmıştır (Şekil 190). Şekil ’de
görüldüğü üzere kaynağın depolandığı ve yüzeylendiği kaya birimi kumtaşı, kireçtaşı,
kiltaşı, siyah şeyl ve kalkarenitten oluşan göl istifidir. Sarıhıdır güneyi sarı Dere
mevkiinden içme suyu sağlayan kaynağın koordinatları: X:88850, Y: 69200 olup, suyun
yüzeylendiği çökel istifi şöyledir. Tabanda, 4-6 m kalınlığında yapraklanmalı, çok ince
tabakalı, piritli, siyah şeyl tabaksı vardır. Şeyl tabakası içinde aratabakalı olarak 10 cm
kalınlığında düzeyler siyah, kahve renkli, kumtaşı-silttaşı düzeyleri mevcuttur. Sonra
gri, beyazımsı şeyl tabakası ile beyaz, midye kabuğu kırılmalı 20 cm marn seviyesi yer
alır. Sonra ise 20 cm hareli tüf tabakası bulunur. Bu seviye 5 m gevşek tuttturulmuş
çakıltaşı, kumtaşı, silt, toprak karışımı düzey vardır. En üstte ise tarım toprağı gelir.
Su kaynağı kiltaşı ile siyah şeyl düzeyi arasından çıkmakta olup, arsenik içermektedir
(Şekil 190, 191) (Atabey ve Ünal, 2008).
Alttan üste doğru farklı litolojilerden alınan örneklerde yapılan jeokimyasal
analiz sonucunda kiltaşı, kumtaşı, kireçtaşında arsenik saptanmamış, ancak kaynağın
temasta olduğu siyah şeyl kayasında yüksek oranda arsenik (%75) saptanmıştır. Analiz
sonucunda ayrıca siyah kalkarenit, şeyl tabakalarında bakır (%28), krom (%25), çinko
(%34), vanadyum (%55) tesbit edilmiştir (Atabey ve Ünal, 2008).
Şekil 190- A, B- Bünyesinde arsenik barındıran kayaçlar (Sarıhıdır köyü güneyi Sarı Dere
mevkii) (Atabey, 2009b).
A
B
Şekil 191- A-Sarıhıdır köyü güneyindeki ve köye içme suyu sağlayan kaynak, B-Kaynağın
ana kayası olan kumtaşı, marn ve şeyl biriminden siyah şeyl arsenik içermektedir
(Sarıhıdır köyü güneyi Sarı Dere mevkii) (Atabey, 2008b, Atabey, 2009b).
243
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Killik köyü X: 08000, Y:44650 koordinatlarından alınan toprak örneğinde; %
20 krom, %21 bakır, %21 nikel, %36 çinko, %44 vanadyum (Şekil ), Avanos çanakçömlek hammaddesini oluşturan Y: 56200, X:90100 koordinatlı noktadan, kırmızı
çamurtaşından alınan örnekte ise %25 krom, %16 bakır, %24 nikel, %47 çinko, %62
vanadyum ile %37 arsenik saptanmıştır (Şekil 192) (Atabey ve Ünal, 2008)
A
B
Şekil 192- A-Killik köyü içmesuyunda arsenik kaynağını oluşturan kırmızı renkli kumtaşı,
çamurtaşı birimi, B-Çanak-çömlek hammaddesini oluşturan arsenik içeren kırmızı
çamurtaşı (Atabey, 2008; Atabey ve Ünal, 2008).
Sedimanter kayaların bünyesinde bulunan inorganik arsenik mineralleri piritli,
kömürlü tabakalar inorganik arseniğin başlıca kaynağını oluşturur (Şekil 193). Bu
tip kayalar içinde açılabilecek içme suyu kuyularında tedbir alınmaz ise içme suyu
arsenikçe zenginleşebilecektir (Şekil 194). Ya da kapalı bir alüvyonda açılan su
kuyularında indirgenme ve yükseltgenme olaylarına bağlı arsenik zenginleşmesi
olabilecektir (Şekil 195). Kızılırmak Nehri havzası ve çevresinde açılan içme suyu
kuyuları genellikle bu tür risk altındadır. Arsenik anlizi için su örneği alınırken 0,5-1
l’lik polietilen şişelere konularak ph’ı 2-3 mertebesine indirilmelidir. Bunun için kaynak
başında mutlaka suya bir pipet yardımıyla 3-4 damla nitrik asit konmalıdır (şekil 195).
244
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 193- Piritli zondan geçen bir içme suyu kuyusu.
A
B
Şekil 194- Arsenik konsantrasyonu bulunan içme suyu kuyuları; A-Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı
kayası içinde açılan bir su kuyusu, B-Alüvyonda açılmış bir su kuyusu.
245
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 195- Arsenik analizi için su örneği alımı.
Nevşehir yerleşim yerlerinin içme sularındaki arsenik düzeyleri
Nevşehir ili, ilçe ve köyleri içme sularında alınan su örneklerinde saptanan arsenik
değerleri Çizelge 26’da verilmiştir (değerlerin bir kısmı Nevşehir Valiliğinden 2 Aralık
2008’de alınmıştır).
246
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 26- Nevşehir ili, ilçe ve köyleri içmesularında saptanan arsenik değerleri. Değerlerin bir
kısmı 2 Aralık 2008 tarihinde Nevşehir Valiliğinden alınmıştır (Atabey, 2009b).
İçme sularında
arsenik
konsantrasyonu
(µg/l) (limit 10
µg/l)
ilçe ve köyler
Nar
Sulusaray
Çat
Balcın köyü
Alacaşar köyü
Basansarnıç
Boğaz köyü
Çiftlik köyü
Merkez
Aksular
Mustafapaşa
Ulaşlı köyü
Çökek köyü
Sofular köyü
Karakaya köyü
Sarıhıdır köyü
Karain köyü
Karacaören köyü
Kanlıca
Karahasanlı
Küllüce köyü
Boğaziçi köyü
Gerce
15, 16, 17, 22,
29, 44
14
29, 65
22.7
16.6
32
125,5
26,2
80,1
16, 37, 44, 45, 49
27
15
51
84, 111
52
34
87, 116, 128
23, 20
38
26
>500
32,6
18,4
18,7
Akpınar köyü
20,8
Büyükyağlı köyü
Kaşkışla köyü
14,2
14.2
Hacıfakılı köyü
28,2
Doyduk köyü
Cağşak köyü
Aylı köyü
Çayiçi köyü
Yassıca köyü
Belekli köyü
12,8
38
22,5
56,2
44
12,6
Merkez
Nevşehir
Merkez
Ürgüp
Kozaklı
ilçe ve köyler
µg/l)
Gülşehir
Avanos
Derinkuyu
247
İçme sularında
arsenik
konsantrasyonu
(µg/l) (limit 10
Merkez
36, 22, 55, 105
Tuzköy
Gümüşkent
Karacaşar
Abuuşağı
Gülpınar
Kızılkaya
Bölükören
Yakatarla
Emmiler
Oğulkaya
Şahinler
Hacılar
Eğrikuyu köyü
Gökçetoprak
Hamzalı
Yeşilli köyü
Karahüyük köyü
Dadağı köyü
Merkez
Kalaba
Göynük
Özkonak
Mahmatlar
75, 154
13,6
22
29
146,8
33,3
45
30
133
35
13
22
33,93
13
53
11,6
11,3
401,9
41, 45, 46, 56, 61
14
22, 24
24,7
16
Büyükayhan
köyü
29
Bozca köyü
Kuyukışla köyü
Küçükayhan
köyü
Aktepe köyü
Çavuşin köyü
Suvermez
Yazıhüyük
20
52
Kuyulutatlar
28
111
32
12
12
11
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İçme sularında
arsenik
konsantrasyonu
(µg/l) (limit 10
µg/l)
ilçe ve köyler
Acıgöl
Hacıbektaş
Tatların
19.68
İnallı
İçme sularında
arsenik
konsantrasyonu
(µg/l) (limit 10
ilçe ve köyler
µg/l)
Kayı köyü
32,4
36
Aşıklar köyü
35.8
Karacaören
35,5
Karahöyük
köyü
32.8
Tepeköy
51.7
Akçataş köyü
24
Bağlıca Köyü
51
Anapınar
köyü
18.4
Çullar
48
Yenice köyü
12
İlicek köyü
38
Başköy
42
Çiğdem köyü
35
Dedebağ
24
Çivril köyü
41
Killik köyü
150, 182, 197, 212
Mikail köyü
72
Hasanlar köy
14.8
Kisecik köyü
38
Hacıbektaş
Büyükkışla
köyü
Aşağıbarak
köyü
56
69, 84
Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü, Sarıhıdır-1 nolu örnek (köye içme suyu temin edilen
kaynak suyu)
Arsenik değeri (27. 12. 2006): 116,10 µg/l
Aynı kaynak (31.07.2007): 128,4 116,10 µg/l
Ürgüp ilçesi Karain köyü, Karain-1 nolu örnek (içmesuyu) arsenik değeri (27. 12.
2006): 20,44 116,10 µg/l
Ürgüp ilçesi Çökek köyü içmece suyu arsenik değeri (31. 07. 2007): 111,6 µg/l
Avanos ilçesi Göynük Beldesi içmesuyu arsenik değeri: (tek kaynak 10. 10. 2007):
24,56 µg/l
Avanos ilçesi Özkonak Beldesi içmesuyu arsenik değeri: (tek kaynak 10. 10. 2007):
24,77 µg/l
Avonos ilçesine içmesuyu sağlayan kuyu suları arsenik değerleri:
Avanos-1 (10. 10. 2007): 45 µg/l
Avanos-2 (10. 10. 2007): 46 µg/l
Avanos-3 (10. 10. 2007): 41 µg/l
248
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Avanos-şebeke suyu (10. 10. 2007): 36 µg/l
Hacıbektaş ilçesi Killik köyü içmesuyu arsenik değerleri:
Killik-1 (27. 12. 2006): 182,5 µg/l
Aynı kaynak (31. 07. 2007): 197,7 µg/l
Killik-2 (27. 12. 2006): 150,6 µg/l
Aynı kaynak (31. 07. 2007): 137,70 µg/l
Hacıbektaş ilçesi Aşağıbarak köyü içmesuyu arsenik değeri:
Aşağıbarak köyü (31. 07. 2007): 69,6 µg/l
Hacıbektaş ilçesi çilehane çeşme suyu arsenik değeri (27. 12. 2006): 19,76
µg/l
Hacıbektaş ilçesi Dedebağ çeşmesi arsenik değeri: 24,40 µg/l
Kızılırmak suyu (Gülşehir mevkiinden alındı) arsenik değeri:
(10. 10. 2007 tarih): 12,5 µg/l
Gülşehir ilçesi şebeke suyu arsenik değeri: (10. 10. 2007): 22 12,5 µg/l
Gülşehir ilçesi, Tuzköy Beldesi şebeke suyu (10. 10. 2007): 55 12,5 µg/l
İnallı Beldesi yer altı suyunda, arsenik miktarlarının 17.02.2009 tarihli yönetmelikte
izin verilen değerler içerisinde kaldığı görülmüş (maksimum, 4-6 μg/l),
Suvermez’de maksimum 8 μg/l, buna karşılık fiziksel ve kimyasal alterasyona
uğramış eski alüvyon içerisinden alınan yer altı suyunda ise arsenik oranlarının, ilgili
yönetmelikte izin verilen değerleri aştığı tespit edilmiştir. Bu değerler; Suvermez
Beldesinde minumum 12 μg/l, İnallı Beldesinde ise minumum 36 μg/l saptanmıştır.
Bir birine çok yakın lokasyonlardan (~1 km kadar) elde edilen yeraltı suyunda, arsenik
miktarlarının değiştiği gözlemlenmiştir (Üzeltürk, 2009).
Nevşehir ili arsenikli su içilmesinden kaynaklanan sağlık sorunları
Nevşehir ilinde bir çok merkezin içme suyu yüksek oranda arsenik içermektedir.
Bu suları uzun süre içen insanlarda bazı vakaları tesbit edilmiştir. Bunlar genellikle
deride pigmentasyon değişimleri, keratozis şeklindedir (Şekil 196, 197, 198, 199, 200,
201, 202, 203).
249
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 196- A, B-Ellerde ve ayak tabanlarında görülen kerotozis benzeri vakalar.
A
B
Şekil 197- A-Ayak tabanlarında, B-Ellerde görülen kerotozis benzeri vakalar.
A
B
Şekil 198- A-Ayak tabanlarında, B- Vücutta görülen kerotozis benzeri vakalar.
250
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 199- A-Ellerde, B-Vücutta görülen kerotozis benzeri vakalar.
A
Şekil 200- A-Vücutta, B- Ellerde görülen kerotozis benzeri vakalar.
Şekil 201- Dilde görülen kerotozis benzeri vaka.
251
B
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
C
Şekil 202- A-Ayak tabanlarında, B- Elde, C-Yanakta görülen kerotozis benzeri vakalar.
Şekil 203- Ayak tabanlarında görülen kerotozis.
Nevşehir çarşısındaki bazı aktarlarda, baharatlarla birlikte satışa sunulan zırnık
diğer adı ile arsenik bulunmaktadır. Bu halk arasında hamam tozu adı altında,
hamamlarda tüy dökücü olarak kullanılmakta ve bu amaçla halk tarafından satın
alınmaktadır (Şekil 204, 205). Bunun sağlık bakımından çok sakıncalı olduğu, dikkat
edilmezse ölüme varan sonuçları olabileceği bilinmelidir.
252
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 204- Satışa sunulan hamam tozu (zırnık=arsenik) tozu (Atabey, 2010b).
Şekil 205- Zırnık (arsenik) hamam tozunun satışa sunulduğu aktarlar (Atabey, 2010b).
ARSENİKLE İLGİLİ ÖNERİLER
Nevşehir’de kimyasal ve biyolojik bulaşmalarına yönelik epidemiyolojik
çalışmalar yapılmalıdır. Bu alanda son yıllarda çalışmalar yapılmış olup, bazı sonuçları
yayımlanmıştır (Kadıoğlu ve diğerleri, 2012). İçme sularındaki arsenik sorunu ciddi
bir halk sağlığı sorunudur. Problemin çözümünde disiplinlerarası işbirliği yapılmalı
ve öneriler uygulamaya konulmalıdır. Nevşehir’in içme sularının çoğu yer altından
253
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
sağlanmakta olup, gün geçtikçe artan oranda kullanılmaktadır. İçme ve kullanma
suyuna olan ihtiyaç artmaktadır.
Yer altı sularının aşırı kullanılması, kuyular yoluyla suyun daha derinlerden temin
edilmesine neden olmaktadır. Bazı bölgelerde kuyular kurumuş durumdadır. Kuyu
sularından kapasitesinin üzerinde su çekilmesi ile birlikte yer altı suyunun kalitesi ve
miktarı aşırı derecede düşmeye başlamıştır. Kalitesi düşen yer altı sularını kullanma
alanları sınırlıdır. Yer altı suları havzaları korunmalı, özellikle havza için rezerv
oluşturabilecek kireçtaşı gibi kayaların değişik amaçlarla kaldırılmamasına dikkat
edilmelidir. İçme suyu şebeke sisteminde arsenik miktarı sürekli olarak izlenmelidir.
Bir yerleşim yeri, alanı ya da yörenin yer altı suyundaki arsenikle ilgili aşağıdaki
tedbirleri almadan önce, jeolojik ve hidrojeolojik etüt yapılmalıdır. Öncelikle
arseniğin kaynağının antropojenik mi yoksa inorganik kökenli bir kaynak mı olduğu
ortaya konulmalıdır. Bu nedenle kayaçlardan, içme ve kaynak sularından, topraktan
ayrıntılı örnekleme yapılarak alınan örneklerin analizleri yapılıp, sorun net bir şekilde
belirlenmeli ve çözüm bulunmalıdır. Tüm yöre düşünüldüğünde yaklaşık 1 milyon
insanın arsenikli su içmekte olduğu ve risk altında olduğu tahmin edilmektedir
(kesin bilgi için araştırılmalıdır). Gerek üniversitelerdeki araştırmacılar ve gerekse
Sağlık Bakanlığının ilgili kurumları aracılığıyla jeolojik yapısında ve içme sularında
arsenik bulunan bölgelerde epidemiyolojik çalışmalar çok disiplinli biçimde (Jeoloji
mühendisleri, epidemiyologlar, dermatologlar, onkologlar, toksikologlar) yapılmalıdır.
Bu sağlık riskinin ne derecede olduğunun bilinmesi, spekülasyon yaratılmaması
gerektiği, ayrıntılı bilimsel araştırmaların yapılarak, sorunun ve çözüm yollarının
bilimsel temele oturtularak ortaya konulması gerekmekte, bu yönde ilgililer ve halk
bilgilendirilmelidir.
Yüksek oranda arsenikli yer altı sularının iyileştirilmesi
İçme ve kullanma sularına arsenik başlıca antropojenik ve doğal olmak üzere iki
kaynaktan kirlenebilir.
1-Arsenik insan kaynaklı kirlenme;
a-Gübrelemeden, arsenikli tohumdan,
b-Böcek ve ot öldürücü ilaçlardan,
c-Jeotermal işletme-kaplıcaların atık suyundan,
d-Maden işletmeleri çevresinden, asit maden drenaj yoluyla,
e-Çöp depolama alanlarından,
f-Fabrika atıklarından,
g-Kimyasallardan olabilir.
254
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Yukarıdaki unsurlardan kaynaklanan arsenik derişimi önlenebilir. Bunun için
yukarıdaki insan kökenli nedenlerin ortadan kaldırılması yeterlidir.
2-İnorganik arsenik kaynağı ise jeolojik formasyonlar olup, bunlar doğal
kaynaklardır. Arseniğin derişimi jeolojik yapıya göre değişmekte olup, zaman zaman
azalabilir ya da çoğalabilir, ancak arsenik derişiminde genelde bir devamlılık vardır.
Bunun için şu önlemler alınmalıdır.
a-İçme ve kullanma suları için öngörülen üst sınırınüzerinde arsenik içeren
sular, arsenik içermeyen temiz su kaynağıyla karıştırılarak, arsenik derişim miktarı
düşürülmelidir.
b-Temin edilen su bir kaç kaynaktan sağlanıyor is eve bunlardan hangisinde
arseniğin olduğu tesbit edilerek, arsenikli su kaynağı iptal edilmelidir.
c-Bu iki seçenek mümkün değil ise bu kaynaklar iptal edilerek, başka kaynaklardan
tatlı su getirilmelidir.
d-Yukarıdaki üç seçenek mümkün değil ise içme suyu arsenikten arıtılmalıdır.
Arsenik içeren suların arıtılması teknolojileri
İçme ve kullanma suyu olarak kullanılacak yüzeysel ve yer altı suları sınır değerinin
üzerinde arsenik içeriyorsa gerekli jeolojik, hidrojeolojik etütler yapılıp, arıtmaya karar
verildikten sonra, bu suların arıtılması gerekmektedir. Arseniğin hangi metotla ne
oranda arıtılabileceği Çizelge 27‘de özetlenmiştir. Bu metotların bir kısmı zaten içme
suyu arıtma tesislerinde uygulanmaktadır (Öztürk, 2008).
İçme ve yer altı sularından arsenik giderimi için geliştirilmiş birçok teknoloji
mevcuttur (Şekil 206). Arseniğin içme ve yer altı sularında giderimi fizikokimyasal
ve aynı zamanda biyolojik teknikler vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Bu tekniklerin
bir kısmı suyun yüzeyde arıtılmasını, bir kısmı ise yer altı suyunun yerinde ıslahını
kapsamaktadır (Yolcubel, 2009).
Yer yüzeyinde yaygın olarak uygulanan arıtma teknolojileri;
1-Demir ve alüminyum bileşikleri ile adsorbsiyon-çökelme, aktif aluminyum,
aktif karbon ve aktif boksit tarafından absorblanma,
2-Ters ozmos,
3-İyon değişimi
şeklinde özetlenebilir (Viraraghavan ve diğerleri, 1999; Chakravarty ve diğerleri,
2002).
Bu teknikler klasik arıtma tesisi ölçeğinde yaygın uygulandığı gibi daha küçük
ölçeklerde de (ev tipi gibi) başarıyla uygulanmaktadır. Bu teknolojiler ile en fazla elde
edilen arsenik uzaklaştırma oranları %90’nın üzerindedir (Çizelge 27). Arsenikli yer
255
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
altı sularının yer altında arıtılmasında kullanılan teknikler ise geçirimli reaktif duvarlar,
elektrokinetik arıtma, fitoremediasyon ve mikrobiyal arıtmadır. Bu teknolojilerden
geçirimli reaktif bariyer haricinde olanlar yeni ve gelişmekte olan teknolojilerdir (EPA,
2000).
Şekil 206- Arseniğin sudan uzaklaştırılmasında kullanılan arıtma teknolojileri
uygulamaları (EPA, 2000).
Çizelge 27- İçme veya kullanma suyu temin edilecek sularda arsenik arıtımı (Öztürk, 2008).
Arıtma metodu
Verimlilik
Sorpsiyon arıtma süreçleri
İyon değiştirme
Aktifleştirilmiş alümina
Demir esaslı absorbentler
Membran arıtma süreçleri
Ters osmoz
Çöktürme filtrasyon süreçleri
Koagulasyon destekli mikrofiltrasyon
Geliştirilmiş koagulasyon/filtrasyon
Alüm ile
Demir 3 klorürle
Geliştirilmiş kireçle sertlik giderme
Oksidasyon-fitrasyon- yeşil kum
%95
%95
%98’e kadar
>95 (%15-20 su kaybı)
%90
%<90
%95
%90
%50-90
256
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İçme ve kullanma su kaynaklarında sınır değerlerin üzerinde arsenik kirliliğinin
çeşitli metotlarla arıtılması ile ilgili gerekli yatırım ve yıllık işletme (bakım, onarım
ve yenileme dahil) maliyetleri Şekil ’de verilmiştir. eVoxTM arıtma metodunu dikkate
alınmazsa arseniği gidermek için yatırım maliyeti bakımından en uygun ve ekonomik
arıtmanın kireç, ters osmoz ve koagulasyon/mikrofiltrasyon metotları olduğu
görülmektedir. Bunlardan ters osmoz metodunun işletme maliyeti ise yüksektir.
Özellikle elektrik bedellerinin yüksek olduğu ülkelerde ters osmozla arsenik giderme
yıllık işletme maliyeti çok daha yüksektir (Şekil 207). Bu tür tesisleri kurarken yatırım
maliyeti yanında işletme maliyeti de göz önüne alınmalıdır (Öztürk, 2008).
A
B
Şekil 207- Çeşitli metotlarla arsenik giderme için yatırım ve işletme maliyetleri: A- Yatırım
maliyeti 3,75 milyon lt/gün kapasiteli. B-3,75 milyon lt/gün kapasiteli, LS-Kireçle
sertlik giderme, RO-Ters osmoz, CDF-Koagulasyon/mikro filtrasyon, XI-İyon
değiştirme, NF-Nano filtrasyon, AA- Aktifleştirilmiş alüminyum, eVox-Basınçlı kum
filtrasyon sistemi (Öztürk, 2008).
Arsenik arıtması için çalışma yapılan yerler
Nevşehir ili genelinde 19 belediye ve 60’a yakın köy içme suyundaki arsenik
miktarı, 17.02.2005 tarihli “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik”
hükümlerinin izin verdiği değerler üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle Nevşehir
Valiliği, tüm yerleşimlerin içme ihtiyacının, 17.02.2005 tarihli yönetmelik çerçevesinde,
standartlara uygun olarak karşılanması amacıyla il bazında bir çalışma yapmış ve bu
çalışma sonucu, 19 Belediye için gerekli finansmanı sağlamıştır. Bundan sonra konu
İller Bankası Genel Müdürlüğüne iletilmiş ve konuyla ilgili çalışmaların yürütülmesi
istenmiştir. Banka, 19 Belediye için arıtma yoluna gidilmeden önce, ilgili tüm
belediyeler için gerekli etüt çalışmalarının yapılarak, belediyelere ait içme suyu
tesislerinin durumu ve içme suyu hesaplarının güncellenmesini ve mümkünse yeni
içme suyu kaynaklarının, arıtma tesisi yapılmadan karşılanması için, gerekli tüm etüt
çalışmalarının yapılmasını istemiştir (Üzeltürk, 2009).
Nevşehir Valiliğinin girişimleri ile içme suyu arıtma tesisleri, Avanos ilçesi
arıtma tesisi 07.03.2009 tarihinde, Sarıhıdır ve Çökek arıtma tesisleri de 21.10.2008
tarihinde, Nevşehir merkez arsenik arıtma tesisleri ise 2010 yılında açılmıştır.
257
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Sarıhıdır köyünde arsenik arıtma sistemi olup, atık su tesisin hemen yanında bulunan
çukura boşalmaktadır (Şekil 208). Çökek köyündeki arsenik arıtma suyu da benzer
şekilde dışarıya asma bahçesine gelişigüzel boşaltılmaktadır (Şekil 209, 210). Çökek
köyünde muhtarlık ve halkın, arsenikle ilgili olarak ne yapmaları gerektiği konusunda
bilgilendirme gereği duyulmuştur (Şekil 211).
A
B
Şekil 208- A-Sarıhıdır köyü arsenik arıtma sistemi, B-Arıtmadan atılan arsenikli suyun
boşaltıldığı çukur (Ekim-2009).
A
B
Şekil 209- A-Çökek köyü arsenik arıtma sistemi (Ekim-2009).
A
B
Şekil 210- A, B- Arıtmadan atılan arsenikli suyun boşaltıldığı asma bahçesi (Ekim-2009).
258
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 211- Arsenik arıtma sistemi ve arsenikli atık sular ile ilgili önlemler konusunda
halkı bilgilendirme.
Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2009. Arsenik ve Etkileri’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 3, ISBN:
978-605-4075-28-7 kitabına başvurulabilir.
259
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
260
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
5.BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN
İÇME SUYUNDA FLORÜR VE HALK SAĞLIĞI
261
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
262
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İÇME SUYUNDA FLORÜR
Nevşehir ilinde bazı merkezlerin içme sularında belli oranlarda florür
bulunmaktadır. Konuya geçmeden önce florür tanımı, özellikleri, bulunuşu ve sağlığa
etkileri konusuna kısaca değinilecektir.
Flor’un tanımı ve özellikleri
Gaz halindeki olan flor, suda florür olarak tanımlanır. Zehirli bir gaz olan flor
(sembolü F’dir) yüksek elektro negatifliğe sahip bir eser elementtir. Organik ve
inorganik flor elementi kaya, toprak, su ve bitkilerde bulunur. Bu elementi insanlar, su,
bitki ve hayvanları besin olarak tüketerek alırlar. Flüorit ise bir mineral adıdır.
Flüorit, yer kabuğunda magmatik kayalarda ve killerde, eser miktarlarda da
kumtaşları ve kireçtaşlarında bulunur. Doğada silikatlarla, aynı zamanda florapatit
olarak fosforla birlikte, flüorit (Şekil 212), kriyolit, topaz, turmalin, mikalarda, diş ve
kemiklerde, sularda bulunur. Flor bakımından zengin ham maddeleri işleyen veya
ara maddesi olarak kullanan fosforlu gübre üreten fabrikalar, alüminyum endüstrisi,
demir-çelik fabrikaları, tuğla, kiremit, seramik sanayi endüstri bölgelerinde; havada,
toprak ve suda insan ve hayvanlara zararlı olabilecek düzeyde flor bulunabilir.
A
B
Şekil 212- A-Flüorit minerali (beyaz, yeşil, mor, sarı, mavi renkli), B-Flüorit cevheri ocağı
(Atabey, 2010).
Flüorit minerali kullanımı
Daha önceleri madenleri eritme, sıvı duruma getirme, fırınlarında ergime
sıcaklığını düşürücü yardımcı hammadde ve hidroflorik asit üretiminde kullanılan
flüoritin kullanım alanları son zamanlarda genişlemiştir. Flüorit başlıca demir-çelik
sanayiinde, alüminyum sanayiinde, kimya sanayiinde (HF asit ve türevleri yapımında)
ve seramik sanayiinde olmak üzere cam, mobilya ve çimento sanayii dahil 30’dan
fazla sanayii dalında kullanılmaktadır. Kullanım yerlerine göre flüoritin belirli CaF2
konsantrasyonunda olması istenmektedir. Floru kapsayan birçok ürün arasında; belli
plastikler, böcek ilacı, soğutucu ve dondurucular sayılabilir (Atabey, 2010a).
263
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İçme suyunda florür ve sağlığa etkileri
İçtiğimiz suda farklı oranlarda flor (florür) elementi bulunur. Florür, özellikle
kemik ve diş yapısı için yararlıdır. Ancak, uzun süreli litrede 0,5 mg’dan az ya da litrede
1,5 mg’dan fazla içme suyu ile florür alındığında insan ve hayvan sağlığını olumsuz
yönde etkilemektedir (Çizelge 5).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) içme suyunda florürün en yüksek limit
değerini litrede 1,5 miligram olarak belirlemiştir. Ülkemizde geçerli olan içme suyu
standartlarına (TSE-266) ve Sağlık Bakanlığı’nca çıkartılan “İnsani Tüketim Amaçlı
Sular Hakkında Yönetmelik”e (17.04.2005 tarih ve 25730 sayılı R.G.) göre izin verilen
florür düzeyi litrede 1,5 mg’dır.
Çizelge 5- İçme suyunda bulunan florür konsantrasyonlarının sağlık etkileri (Dissayanake, 1991)
Flor konsantrasyon aralığı (mg/l)
Kronik sağlık etkileri
Hiç olmaması (sıfır)
0,0-0,5 mg/l
0,5-1,5 mg/l
1,5-4,0 mg/l
4-10 mg/l
>10 mg/l
Sınırlı gelişme ve doğurganlık
Diş çürümesi
Diş sağlığını artırır, diş çürümesini önler
Diş florozu (hareli dişler)
Diş florozisi, iskelet florozisi
Sakat bırakan florozis
Florozisin tipik belirtileri; diş florozisi veya diş minesinin lekelenmesi ya da hareli
yapı kazanması (Şekil 164), eklem hareketsizliği, bacakta çarpıklaşma (Şekil 165),
belkemiği ile ilgili kamburlaşma gibi dış görüntüler içeren değişik oluşumları içerir.
Çocuklarda beslenme eksikliği ile birleşen florozis, kemikte şiddetli bozulmalara
neden olabilir. Hayvanlarda da tüylerinde ve yünlerinde kabarma ve dökülmeler,
zayıflama, ishal görülmektedir (Şekil 182).
Türkiye’de içme suyunda florür bulunan yerler
Yurdumuzda florca zengin yer altı sularının bulunduğu yerler ile insan ve hayvan
sağlığına etkileri ve jeokimyasal ilişkileri çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmiştir
(Oruç, 2005, 2008; Atabey, 2005a, 2008a; Atabey ve Ünal, 2008; Atabey, 2010a; Karagül,
2008, Fidancı ve diğerleri 1998).
Florit cevherleşmesinin bulunduğu ve yer altı suyu flor konsantrasyonu sınırın
üstünde (sınır 1,5 mg/l) olan ve bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda ülkemizin
florozis belirlenen bölgeleri; Oruç (1973, 1976, 1983, 2005, 2008), Uslu (1980), Uslu ve
Göğüş (1981), Fidancı ve diğerleri (1994), Pamukcu ve Sel (1995), Işıklı ve Kalyoncu
(2000; Dodurka ve Kayar (2002), Karagül (2008), Atabey (2005a, 2008a), Atabey ve
Ünal (2008) tarafından, Kırşehir Kaman ilçesi İmancı, Bayındır ve Yeniyapan köyleri,
Çiçekdağı ilçesi Pöhrenk köyü, Akpınar ilçesi Karaova köyü, Nevşehir Ürgüp ilçesi
Sarıhıdır köyü, Hacıbektaş ilçesi Karaburna Beldesi ile Killik köyü, Isparta il merkezi,
Deregüme ile Yakaören köyleri, Uşak Eşme ilçesi Güllü köyü, Van Gökçekaynak
264
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
köyü, Çaldıran ilçesi, Eskişehir Beylikova Kızılcaören köyü, Ağrı Doğubayezıt olarak
saptanmıştır.
Şekil 213A’da Isparta merkez Deregümü köyünde diş florozisi, Şekil 213B’de
Tendürek volkanı çevresinde yaşayan insanlarda diş florozisi, Şekil 214’de iskelet
florozisi, şekil 215A’da Aşağıyılanlı köyündeki 2 yaşındaki bir koyunda yapağı kabarması
ve zayıflık, şekil 215B’de aynı yerde dananın tüylerinde kabarma ve danada zayıflama
görülmektedir (Şendil ve Bayşu, 1973).
A
B
Şekil 213- A-Isparta merkez Deregümü köyünde görülen diş florozisi ( Atabey, 2010), B
Çaldıran (Van) yaşayanlarda görülen diş florozisi (Demirel, 2009).
Şekil 214- Tendürek volkanı çevresinde yaşayanlarda görülen iskelet florozisi
(Öztopçular, 1977).
265
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 215- Tendürek volkanı çevresi Aşağıyılanlı köyündeki hayvanlarda görülen florozis
vakaları (Şendil ve Bayşu, 1973).
NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SULARINDA FLORÜR KONSANTRASYONLARI
Nevşehir yöresi içme suyu kaynaklarında limitin üstünde (limit 1,5 mg/l) flor
bulunan ve florozis vakaları olan yerler arasında olup, bunlar arasında Ürgüp ilçesi
Sarıhıdır köyü, Hacıbektaş ilçesi Karaburna Beldesi ile Killik köyü sayılabilir.
Sarıhıdır köyü içme suyu sağlayan kaynaklardan, köyün kuzeyinde yer alan kaynak
suyu flor bakımından zenginleşmiş durumdadır. Kaynak, florit minerali bulunduran
magmatik kayalar içinde yer almaktadır (Şekil 216). Ürgüp ilçesi, Sarıhıdır köyünün
1 km kuzeyinden gelen kaynak suyunda 15.06.2007’de alınan su örneğinde: 2,8 mg/l,
aynı kaynaktan 31.07.2007’de alınan örnekte 2,24 mg/l florür saptanmıştır (Atabey
ve Ünal, 2008). Florca zengin suyun içilmesi sonucunda insanların dişlerinde florozis
gelişmiştir (Şekil 217).
A
B
Şekil 216- A, B-Sarıhıdır köyü kuzeyinde (Ürgüp-Nevşehir) florürlü suyun kaynağını
oluşturan magmatik kayalar (Atabey, 2008c; 2010a).
266
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A
B
Şekil 217- A, B-Sarıhıdır köyünde diş florozisi vakaları görülen genç yaşta olan insanlar
(Atabey, 2008c; 2010a).
Hacıbektaş ilçesi Karaburna köyü içme suyu temin edilen kuyuların bulunduğu
kayalar, kiltaşı egemen olup, florun kaynağı da bu kiltaşı kayalarıdır (Şekil 218). Suda
limitin üstünde flor bulunması dişlerde orta ve ileri derecede florozise neden olmuştur
(Şekil 219).
Şekil 218- Karaburna Beldesine içme suyu sağlanan kuyular.
267
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 219-Bir kadında görülen diş florozisi (hareli yapı) (Atabey, 2008c; 2010a).
Hacıbektaş ilçesi Killik köyü içme suyu köy içindeki çeşmeden ve kuyulardan
sağlanmaktadır. Kuyular kırmızı renkte kumtaşı, çamurtaşı kayalarında açılmıştır (Şekil
220). Bu kayaların bünyesinde arsenik olup, bu suda arsenik konsantrasyonuna yol
açmaktadır. İçmesuyunda 15.06.2007’de alınan örnekte: 2,1 mg/l florür saptanmıştır
(Atabey ve Ünal, 2008). Yüksek konsantrasyonlu florlu suyun tüketilmesi sonucunda
dişlerde lekelenme ve beneklenme oluşmuştur (Şekil 221).
A
B
Şekil 220-A-Florürün kaynağını oluşturan kırmızı renkli kiltaşı, B-Florürlü suyun neden olduğu
renk değişimi (Atabey, 2010a).
Şekil 221-Killik köyünde (Hacıbektaş) bir kadının dişinde gelişen orta derecede florozis
(Atabey, 2010a).
268
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Killik köyünde özellikle gençlerin dişlerindeki lekelenmeyi çıkartmak için çamaşır
suyu, çeşitli cisimlerle dişleri sürtme gibi çarelere baş vurdukları, dişçiye giderek ön iki
dişlerini aldırdıkları ya da dişçiden dişdeki lekeyi çıkartmaları istendiği belirtilmektedir.
Araştırma sırasında bu dramatik sağlık sorunu hakkında, insanları florür konusunda
bilgilendirmek ve önlemler için bilgi verme gereği duyulmuştur (Şekil 222).
Şekil 222- İçme suyunda florürün bulunuşu ve etkileri, önlemlerle ilgili halkı bilgilendirme.
Ayrıca, Dadağı köyü (Şekil 223), Küçükayhan köyü (Şekil 224) ve Yassıca köyünde
(Şekil 225) yaşayan insanlarda diş florozisi tesbit edilmiştir. Dodurka ve Kayar (2002)
tarafından yapılan araştırmada Nevşehir yöresinde değişik kaynaklardan alınan su
örneklerinin florür konsantrasyonları Çizelge 6’da verilmiştir.
Şekil 223- Diş florozisi (Dadağı).
Şekil 224- Diş florozisi (Küçükayhan).
269
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 225- Diş florozisi (Yassıca).
Çizelge 6- Nevşehir yöresinde değişik kaynaklardan alınan su örneklerinin florür
konsantrasyonları (Dodurka ve Kayar, 2002).
270
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 5’e bakıldığında, Kapadokya bölgesinde Dodurka ve Kayar (2002)
tarafından içme suyu kaynaklarında yapılmış ve inceledikleri örneklerde florür
değerinin 0,11-0,960 mg/l arasında değiştiği görülmektedir. Bütün bunlar bir arada
değerlendirildiğinde Kapadokya bölgesi volkanik bir bölge olmasına rağmen, bölge
litolojisinin mineralojik ve jeokimyasal özelliklerinden dolayı, su kaynaklarındaki
florür düzeyine etkisi, araştırma sonuçlarına göre düşük bulunmuştur.
Özellikle gençlerin dişlerindeki lekelenmenin giderilmesi için çamaşır suyu, toz
gibi malzemeleri kullandıkları belirtilmektedir (köy halkı ile sözlü görüşme-Temmuz,
2006). İçme suyunda florürün bulunuşu ve etkileri, önlemlerle ilgili halkı bilgilendirme
gereği duyulmuştur.
Florürlü içme sularının iyileştirilmesi ve önlemler
Flor eksikliğini gidermek için;
-Özellikle çocuklar florlu diş macunları kullanmalı,
-Şehir suyuna flor eklenmeli,
-Okul sularına flor eklenmeli,
-Tuza ve süte flor eklenmeli
-Flor tabletleri kullanılmalıdır (Ökte, 2008).
Litrede 1,5 miligramdan fazla florür bulunduran tüketim amaçlı suların
iyileştirilmesinde yapılması gerekenler:
1-İlk önce içme suyundaki florür konsantrasyon değerleri belli periyotlarla takip
edilmelidir. Kurak ve yağışlı mevsimlere göre florür konsantrasyonunda azalma mı,
yoksa artış mı vardır, bilinmelidir.
2-Farklı kaya türleri, sıcak su kaynakları florun kaynağı olabilir, bu durum
araştırılmalıdır.
3-Florozis konusunda epidemiyolojik (istatistiki) çalışma yapılmalıdır.
4-Birkaç kaynaktan su temin ediliyor ve bu kaynaklardan biri ya da bir kaçı
florürlü olduğu tesbit edilmiş ise, florürlü olanı iptal edilmelidir.
5-Olanaklı ise bulunabilecek tatlı su kaynağı ile florürlü su karıştırılmalıdır.
6-Tüm bunlar olanaklı değilse arıtma yöntemi ile florür oranı limitin altına
düşürülmelidir.
271
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
İçme suyunda florun giderilmesi teknikleri
Şekil 226‘da Sri Lanka’da yüksek oranda florlu su bulunduran 13.000 kuyu suyunun
iyileştirilmesi yönünde geliştirilen basit bir yöntem gösterilmektedir. Bu sistem Dünya
Sağlık Örgütü ile Bangkok Chulalongkorn Üniversitesi Diş Hek. Fak. Sağlık merkezinde
geliştirilmiştir (Phantumvanit ve diğerleri’nden,1988, Dishanayake, 1996). Geliştirilen
sistem basit olup, bir haznenin en alt bölümü 300 g kömür kırıntısı, orta bölümü
1000 g kemik parçaları ve kırıntısı ve en üst bölümü ise 200 g çakılcık olacak şekilde
hazırlanmaktadır. İyileştirilecek olan su bir plastik boru ile saatte 4 litre olacak şekilde
hazneye verilmekte ve en altta flordan arındırılmış su temin edilmektedir. Kemiğin
bünyesinde hidroksi florapatit bulunduğundan bu kısımda flor tutulmaktadır. Çizelge
7’de içme suyunu flordan arındırmak için çeşitli yöntemler verilmektedir (Edmunds
ve Smedley, 2005). İçme sularındaki florun çeşitli yöntemlerle giderilmesi konusunda
Girgin (1975), Arceivala (1977), Köşklü (1995) ve Azbar ve Türkman (2000) tarafından
detaylı çalışmalar yapılmıştır.
Saatte 4 lt
düşük hızda
su verilen
plastik tüp
İyileştirilmeden
önceki kuyu,
kaynak suyu
Suyun dışarı
taşmasını
önleyen plastik
koruyucu
200 g çakıl
1000 g kemik
parçaları,
kırıntısı
300 g kömür
parçası,
kırıntısı
İçilebilir
su
Şekil 226-Florlu suyun iyileştirilmesi için yapılmış olan basit bir arıtma sistemi (Phantumvanit
ve diğerleri’nden,1988, Dishanayake, 1996).
272
273
Değişken
300mgF/kg
Aktive karbon
Bitkisel karbon
ABSORBSİYON/
İYON DEĞİŞİMİ
3mg CaCl2/mgF
Kalsiyum klorid
7
<3
6.5-8.0
Belli değil
-
-
-
-
Alüm+kireç
Jips+florit
-
Belli değil
(en
uygunu
6.5)
150 mg alum+7mg
kireç/mgF
5mg jips+<2mg
florit/mgF
-
Belli değil
30 mg/mgF
-
Karışım
Kireç
Belli değil
pH
150 mg/mgF
Kapasite/ dozu
Alum
(Alüminyum sülfat)
ÇÖKTÜRME
İyileştirme yöntemi
Yerel elde edilebilir
Çok
Basit
Basit
Düşük teknikli
kurulum
Kurulum yöntemi
Kurulum yöntemi
Avantajları
Çizelge 7-İçme suyundan floru arındırma yöntemleri (Edmunds ve Smedley, 2005)
Potasyum hidroksit yıkama
Düşük-orta
gerekli
Yüksek
Orta-yüksek
Geçici nüfus için ilave
yapılmalı
İyileştirmeden önce ve
sonrası pH’da büyük
değişim
Düşük-orta
Operatörler eğitilmeli
düşük hızda,
Artıkta yüksek Ca, sülfat
kalıntısı
Orta-yüksek
Orta-yüksek
Tortu birikir.
İyileştirilmiş su alkalindir.
Tortu birikir.
artıkta Al vardır.
Orta-yüksek
Maliyeti
Tortu birikir.
İyileştirilmiş su sidikdir.
artıkta-Al vardır.
Dezavantajları
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
360gF/m3
80mgF/kg
1200 gF/m3
900gF/m3
Defloron-2
Çömlek kırıkları
Aktive alüminyum
Kemik
274
Yüksek
Ters osmoz
Belli değil
Belli değil
>7
>7
5.5
Belli değil
Belli değil
Belli değil
pH
Bulanık
Bulanık
Arsenik
Arsenik
Alkali
-
Alkali
-
Karışım
Kötü renk verebilir.
Yerel elde edilebilir
Yüksek kapasiteli
Diğer iyonları
kaldırabilir.
Yüksek tuzluluk için
kullanılır.
Diğer iyonları
kaldırabilir.
Yüksek tuzluluk için
kullanılır.
Tecrübeli operatör gerekli
yüksek maliyetli,
çok kullanılamaz.
Düşük
Çok test yapılmalı
bozulmayı şirket kabul
etmez
Yerel elde edilebilir
Çok yüksek
Çok yüksek
Düşük
Orta
Etkili, iyi kurulum
Operatörlerin eğitimi
gerekli, kimyasallar sürekli
temin edilemez
Orta
Kimyasalı gidermek için
reçine oluşturma
Düşük
Yüksek
Maliyeti
Zayıf kapasiteli
Dezavantajları
Düşük kapasite, yavaş
Yerel elde edilebilir
Avantajları
Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2010. Türkiye’de İçme Suyunda Flor ve Etkileri’’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 9, ISBN: 978-605-4075-80-5 kitabına
başvurulabilir.
Yüksek
Elektrodiyaliz
DİĞERLERİ
1000gF/m3
100mgF/kg
Zeolitler
Kemik kırıntısı
Kapasite/ dozu
İyileştirme yöntemi
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
6. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL (SICAKSU) VE
MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI
275
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
276
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL (SICAK SULARI-TERMAL)
KAYNAKLARI VE SAĞLIK
Jeotermal kaynak; yer kabuğunun derinliklerindeki, sıcaklığı atmosferik ortalama
sıcaklığın üzerinde olan çevresindeki yer altı sularına göre daha fazla erimiş madde ve
gaz içeren, doğal sıcak su kaynaklarıdır. Jeotermal kaynaklar, tektonik, aktif volkanik
kuşaklar üzerinde bulunmaktadır. Ülkemizde genç tektonizma ve volkanizma yaygın
olarak gelişmiştir. Aktif faylarla sınırlandırılmış grabenler ve yaygın genç volkanizmaya
bağlı gelişen doğal buharların, hidrotermal alterasyonların, sıcaklığı 25-103 0C arasında
değişen 600’ün üzerinde sıcak su kaynağı bulunur (MTA, 2005) (Şekil 227). Şekil 227’de
sıcaklığı 70-100 0C arasındaki kaynaklar kırmızı, 50-69 0C arasındakiler yeşil ve 25-49
0
C arasındaki kaynaklarda lacivert renkte gösterilmiştir. Jeotermal enerji bakımından
ülkemiz Avrupa’da birinci, dünya’da yedinci sıradadır. Jeotermal kaynakların; enerji, ısı,
endüstriyel ve kimyasal amaçlı kullanımından dolayı bir takım artıklar açığa çıkmakta
ve bunlar çevre kirliliğine yol açmaktadır. Jeotermal kaynaklar genellikle etkin biçimde
bor, antimon, cıva ve talyum vb. ürünler çökeltirken, diğer bazı jeotermal sular da çok
yüksek konsantrasyonlarda arsenik içerir.
Jeotermal enerji üretmek için kullanılan sıcak sular, drenaj olarak kullanılan alıcı
nehirlere ciddi çevre sorunları oluşturan çok yüksek arsenik konsantrasyonları deşarj
etmektedir (Fuge, 2005). En önemli kirleticilerden birisi de CO2 ile radon gazı çıkışı
olmaktadır. İnsanlar önlem alınmadan balneolojik ve yüzme havuzlarını kullanımları
sırasında bu gazlardan olumsuz yönde etkilenebilirler. Yukarıda sayılan elementlerden
bor, tarım toprağı ve sulama suyu bakımından, toksik olan arsenik ise yer altı su
kaynaklarını kirletmesi yönünden tehlike oluşturabilirler. Jeotermal kaynak sıcaklık
derecelerine göre geniş bir kullanım alanı bulmaktadır (Çizelge 31).
Çizelge 31- Jeotermal (sıcaksu) kullanım alanları (MTA, 2005).
Sıcaklık (0C)
Kullanım Alanları
180
Yüksek konsantrasyonlu solüsyonların buharlaştırılması
170
Diyatomitlerin kurutulması, ağır su ve hidrojensülfit elde edilmesi
160
Kereste, balık ve benzeri yiyeceklerin kurutulması
150
140
130
120
110
100
90
80
70
Bayer’s metodu ile alüminyum elde edilmesi
Konservecilik, çiftlik ürünlerinin çabuk kurutulması
Şeker ve tuz endüstrisi
Distilasyonla temiz su elde edilmesi
Çimento kurutmacılığı
Organik maddeleri kurutma, yün yıkama ve kurutma
Balık kurutma
Yer ve sera ısıtmacılığı
Soğutma
277
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Sıcaklık (0C)
Kullanım Alanları
60
Sera, ahır ve kümes ısıtmacılığı
50
Mantar yetiştirme, balneolojik kullanımlar
40
Toprak ısıtma
30
Yüzme havuzları, fermantasyonlar, damıtma ve soğutma
20
Balık çiftlikleri.
NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL KAYNAKLARI
Nevşehir il sınırları içinde birçok jeotermal ve madensuyu kaynağı bulunur.
Bunlardan en önemlisi dünyaca önem kazanmış olan Kozaklı kaplıcalarıdır. Bunun
dışında Acıgöl ve Avanos yörelerinde jeotermal kaynaklar bulunur. Şekil 228‘de
Nevşehir ilinin Türkiye jeotermal kaynaklar ve mineralli sular haritasındaki konumu,
Şekil 229’da ise sıcaksu (termal) ve madensuyu kaynakları verilmiştir.
Şekil 227- Türkiye jeotermal kaynakları haritası (Akkuş ve diğerleri, 2005).
278
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 228- Türkiye’de genç tektonik hatlar, sıcak mineralli su ve maden suyu kaynaklarının
dağılımı haritasında Nevşehir’in konumu (Şimşek, 2007’den düzenlenmiştir).
Şekil 229- Nevşehir ili sıcaksu ve madensuyu kaynakları (Erzenoğlu, 1995).
279
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kozaklı kaplıcası
Kaplıca yakın çevresinde Pliyosen yaşta kayaları da etkileyen kuzeybatı-güneydoğu
ve kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı faylar ve bu faylara bağlı olarak tali fay sistemleri
gelişmiştir. Sıcaksuların yüzeye çıkışını Eşe deresi ve Bağlıca dere vadilerinden geçen
bu faylar sağlar (Şekil 230) (Erzenoğlu, 1995). Kaplıcalardan turizm, balinoloji ve ısıtma
amaçlı olarak yararlanılır. Kozaklı kaplıca suyu analiz değerleri Çizelge 32, 33, 34’de
verişlmiştir.
Şekil 230- Kozaklı kaplıcası jeoloji haritası (Erişen ve Özgür, 1999).
280
Debi
(l/sn)
0,1
HCO3
(mg/l)
250
7,3
SO4
(mg/l)
483
pH
Elektriksel iletkenlik
(µmho/cm)
2600
Cl
(mg/l)
609
Sertlik
(AS)
11,4
I
(mg/l)
0,5
281
30
HCO3
(mg/l)
38
93
Li
(mg/l)
0,8
7,5
SO4
(mg/l)
505
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/cm)
2700
Cl
(mg/l)
619
15,9
I
(mg/l)
<0,5
Sertlik
(AS)
20
F
(mg/l)
4,2
K
(mg/l)
K
(mg/l)
20
F
(mg/l)
4,2
500
CO3
(mg/l)
<1
Na
(mg/l)
Na
(mg/l)
480
CO3
(mg/l)
<1
42
85
92
93
92
2-Camuz pişiren
kaynağı
3-1 Nolu kaynak
4-SSK-1 sıcak su
sondajı
5- K-1 sondajı
Sıcaklık
(ºC)
1-Özel İdare havuzu
Kaynak adı
6,9
6,8
7,0
8,1
8,0
pH
20
21
12,6
21,6
17,3
K
(mg/l)
450
440
230
388
264
Na
(mg/l)
198
208
183
212
199
Ca
(mg/l)
25
22
26
24
2,1
Mg
(mg/l)
6,7
87
50
61,3
48,5
SiO2
(mg/l)
4,2
4,0
2,7
4,6
3,9
F
(mg/l)
0,72
0,11
0,13
I
(mg/l)
Çizelge 34- Kozaklı kaplıcası kaynakları analiz değerleri (1, 2, 3 nolu kaynaklar 1974 yılına, 4 nolu kaynak
1992 yılına ve 5 nolu kaynak 1997 yılına aittir) (Erişen ve Özgür, 1999).
Debi
(l/sn)
Sıcaklık
(0C)
Çizelge 33- Kozaklı G-8 nolu kaynağın analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995).
Sıcaklık
(0C)
84
Li
(mg/l)
0,8
Çizelge 32- Kozaklı SSK kaynağı analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
26
SiO2
(mg/l)
65
Mg
(mg/l)
Mg
(mg/l)
12
SiO2
(mg/l)
65
615
632
347
566
505
0,7
0,7
0,04
0,09
-
Cl
As (toplam)
(mg/l)
209
PO4
(mg/l)
<0,1
Ca
(mg/l)
Ca
(mg/l)
176
PO4
(mg/l)
<0,1
286
427
376
35,8
-
HCO3
(mg/l)
506
486
230
473
-
SO4
(mg/l)
0,2
CO2
(mg/l)
17,6
As
(toplam)
As
(toplam)
0,2
CO2
(mg/l)
19,1
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kozaklı ilçesi kaplıcası, sağlık turizmi açısından önemli bir yere sahiptir. Kozaklı’nın
güneyinde dere yatağı boyunca, çok sayıda su kaynağı vardır. Toplam debisi 30 l/sn´ye
ulaşan bu suların bir kısmı dereye karışmakta, bir bölümü ise bir süre açıktan aktıktan
sonra yeniden yer altına çekilmektedir. Su sıcaklığı 27 °C-93 °C, pH değeri 6,7-7’dir
(http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html). Kozaklı’nın doğusunda İl Özel
İdare’nin eski Kozoğlu hamamı bulunur. Günümüzde bu hamam, havuz taşları dışında
bütünüyle yıkılmış durumdadır. Suyu az olmakla birlikte, Türkiye’nin en yüksek
radyoaktif olma özelliğine sahip kaplıcalardan biri budur. Sondajla toplanan suyun bir
bölümü, yeni yapılan turistik motel ve otellerde kullanılır. Üç ayrı havuzdan birbirine
akıtılarak soğutulan su banyolara ve dairlere verilmektedir. İlçe’deki belediye Kaplıcası
(eski hamam)´nın da sıcak su gereksinimi de bu kaynaklardan karşılanmaktadır.
Kaplıcanın kadın ve erkek bölümlerine iki ayrı kaynaktan su gelir (http://www.
kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html).
Yararlanma şekilleri
Jeotermal sulardan içme, banyo veya buhar soluma yöntemi ile yararlanılır.
Klorürlü, sülfatlı, bikarbonatlı, sodyumlu, kalsiyumlu ve radyoaktif bir bileşime sahiptir.
Alman Kaplıcalar Birliği sınıflandırmasına göre A ve C grubu şifalı sular grubuna girer
(http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html).
İltihabı olmayan romatizmal hastalıklar, kireçlenmeler, cilt hastalıkları, kemik,
eklem ve kas hastalıkları, kronik iltihaplı kadın hastalıkları, kalp ve kan dolaşımı
hastalıkları, solunum yolları hastalıkları, sinirsel hastalıklar, ameliyat sonrası
rahatsızlıklar, damar sertliği ve mantar hastalıkları’nın tedavisin de başarılı sonuçlar
alındığı belirtilmektedir
(http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html).
Radon kaplıcaları ve içmeleri
Radyoaktif bir madde olan radon, yer kabuğunda bulunan uranyum ve toryum
radyoaktif madde dizilerinin bir elemanıdır (Atakan, 2007a). Radon yer altından ya gaz
ya da suda erimiş olarak yeryüzüne çıkmaktadır. 3,8 günlük yarılanma süreli (radyoaktif
bozunmayla yarıya inene kadar geçen süre) radon (Rn-222) bozunarak kısa yarılanma
süreli Polonyum-218, Kurşun-214, Bizmut-214 ve Polonyum-214 gibi ağır metalleri
üretmektedir. Radyoaktif bir asal gaz olan radon, hücrelerdeki maddelerle kimyasal
olarak etkileşmemesine karşılık, 2 proton ve 2 nötrondan oluşan alfa ışınları yoluyla
ve ürettiği ağır metallerle vücudu etkilemektedir. Bu nedenle radondan türeyen ağır
metallerin vücuttaki etkileri, radona göre daha çoktur (Atakan, 2007b).
Bol radonlu sulara, gölet ve kaplıcalara girenlerin derilerinden radon kan
dolaşımı yoluyla, radonlu suların içilmesiyle ise, radon; mide-bağırsak derisi yoluyla
kan dolaşımına girmektedir. Radon izotopları içinde en yoğun olan Rn-222’nin 3,8
282
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
günlük fiziksel yarılanma süresine karşılık, biyolojik yarılanma süresi (vücuda giren
miktarın vücuttan yarısının atılana kadar geçen süre) oldukça kısa olup sadece 30
dakika kadardır (Atakan, 2007a; 2007b).
Radondan türeyen ağır metal tanecikleri ise özellikle akciğerlere yerleşip
yaydıkları alfalarla ve diğer ışınlarla uzun süre vücutta oluşturdukları ‘radyasyon
dozuyla’ etkili olmaktadırlar. ‘Radyasyon Dozu’ aslında iyonlayıcı radyasyonun vücutta
oluşturabileceği etkinin bir ölçüsü. Radyasyon dozu arttıkça vücutta kanser gibi
hastalıkların ortaya çıkma olasılığının arttığı da bilinmektedir. Bu nedenle vücudun
aldığı radyasyon dozunun bilinmesi ve gerekiyorsa aşırı radyasyon dozunu önleyici
önlemlerle dozu sınırlamak gerekiyor (örneğin bol radonlu sularda uzun süre
kalınmaması gibi).
Türkiye’deki bazı içmeler radon içermektedirler. Bunlar arasında Nevşehir kozaklı
Kaplıcaları olup, diğer bazı kaplıca radon konsantrasyonları ile karşılaştırmaları, litrede
Becquerel (Bq/l) olarak (1 Bq=saniyede 1 adet atom çekirdeği bozunması) aşağıda
verilmiştir.
Ankara Beypazarı Dutlu Vezir İçmesi: 3171; Erzurum Hasankale (Pasinler)
maden suyu: 2921; Nevşehir Kozaklı Kozoğlu Hamamı: 3167; Nevşehir Kozaklı
Uyuz Hamamı: 2299; Kırşehir Çiçekdağ Mahmutlu Büyük Hamam: 737; Nevşehir
Kozaklı Belediye Hamamı: 615; Balıkesir Susurluk Kepekler Hamamı: 406; Kuşadası
Güzelçamlı İçmecesi: 3; Kuşadası Kemerli Kaynak 146; Kuşadası açık kaynak: 281;
Kuşadası Sümerbank kaynağı: 88 (Atakan, 2007a). Görüldüğü gibi, Türkiye’de sayılı
radon kaplıcalarından en önemli 2 tanesi Kozaklı’da bulunur.
Kaplıca sularındaki radon ölçüm değerleri, ölçümlerin yapılmış olduğu günler
için geçerli olup, sistematik olarak zamanla değişimleri ve hata oranları henüz
incelenememiştir. Avrupa’daki radon uygulamalarının yapıldığı kaplıcalarda, radon
konsantrasyonları genellikle litrede 666 ile 3000 Bq arasında değişir. Ancak buralarda
insanlar kontrollü olarak günde 20 dakika kadar kalabilir. Türkiye’de ‘içmeler’ adındaki
suların, içme suları olarak kullanılmadığı, yalnızca geleneksel kaplıca iyileştirmelerinde
kullanıldıkları sanılmaktadır. Ancak bu iyileştirme programlarının, hastaların ve
personelin fazla radyasyon dozu almalarını önleyecek önlemleri içerip içermediği
bilinmemekte ve bunların araştırılması gerekmektedir (Atakan, 2007b).
Yukarıda sıralanan ‘içmelerdeki’, henüz sistematik ölçümlerle sınanamamış,
radon konsantrasyon değerleri çok yüksektir. İçme sularındaki Rn-222 üst sınır değeri
22 Bq/litre olduğundan bu ‘içmeler’ adındaki suların her ne kadar kaplıca suları olarak
kullanıldığı belirtilmiş ise de gerçekten çevredeki halk tarafından soğutulduktan sonra
(radon miktarı bir miktar azalsa da), maden suları gibi içilip içilmediğini ve içilmemesi
için herhangi bir önlem alınıp alınmadığının da araştırılması gerekir.
283
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Acıgöl ilçesi Karacaören Ilıcası
Kaynak Acıgöl ilçesi-Nevşehir karayolunun 6. km’sinde biri yolun 25 km
güneyinde, diğeri ise 5 km kuzeyinde yer alır. Sıcak su kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı
dere yatağını kontrol eden bir fay sistemine bağlı olarak Alacaşar tüfü (Qa) (Üst Acıgöl
tüfü) içerisinden iki farklı noktadan çıkar (Şekil 231). Yöre halkı tarafından içme ve
temizlik işlerinde kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Karacaören Ilıcası analiz değerleri Çizelge
35’de verilmiştir.
Şekil 231- Karacaören Ilıcası bulunduğu yer (1 ve 2 nolu kaynaklar) (Erzenoğlu, 1995’den
düzenlenmiştir).
Çizelge 35- Karacaören Ilıcası analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
24
4
8,12
900
16,8
9,0
145
38
50
0,18
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
NO2
(mg/l)
PO4
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
0,53
525
51
82
<0,5
0,8
0,05
<0,1
118
1,27
284
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Nar Ilısu
Kaynak Nar beldesinin yaklaşık 500 m batısında dere içindedir. Sıcaksu Alaşar
tüfleri içinde gelişmiş çatlak sistemlerine bağlı olarak yüzeye çıkmaktadır (Şekil 232).
Sıcaksu açıktan akar (Erzenoğlu, 1995).Nar Ilısu analiz değerleri Çizelge 36’da verilmiştir.
Şekil 232-Nar Ilıcası yeri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 36- Nar Ilıcası analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
3
8,46
430
16,8
7,2
34
37
24
0,02
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
PO4
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
0,1
201
26
20
0,5
0,35
0,04
<0,1
83
1,27
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
21
285
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Cemilköy Ilıcasu pınarı
Ürgüp Yeşilhisar yolunun 14. km’sinde Cemilköy’ünü geçince yolun batısındadır.
Ilıcasu kaynağı kuzeybatı güneydoğu uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak Cemilköy
ignimbritini oluşturan pomzalı lahar içeirisinden çıkmaktadır (Şekil 233). Kaynak
bahçe sulamasında kullanılır. Mineralce fakir sıcak sudur (Erzenoğlu, 1995). Cemilköy
Ilıcası analiz değerleri Çizelge 37’de verilmiştir.
Şekil 233- Cemilköy Ilıcasu yeri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 37- Cemilköy Ilıcası analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
2,5
8,0
270
7,2
3,6
20
44
4,6
<0,01
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
0,4
189
33
9,9
<0,5
<0,1
<1
1,5
64
3,02
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
21
286
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI
Tepeköy madensuyu
Kaynak Acıgöl Nevşehir karayolunun 6. km’sinde kuzeye ayrılan Tepeköy yolunda
1,5 km sonra yolun batısında dere içindedir. Madensuyu Acıgöl ilçesi Tepeköy’dedir.
Madensuyu kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı dere yatağını kontrol eden bir fay
sistemine bağlı olarak dere yatağındaki alüvyonlar içerisinde yüzeylenir (Şekil 231’de
3 nolu kaynak). Sular yöre halkı tarafından içmece olarak kullanılır (Erzenoğlu, 1995).
Tepeköy madensuyu analiz değerleri Çizelge 38’de verilmiştir.
Çizelge 38- Tepeköy madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,5
8,2
1300
7,2
25,6
185
76
64
0,20
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(toplam)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
0,64
708
33
102
<0,5
0,84
21
<0,1
64
7,15
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
17
Tepeköy madensuyu, sodyumlu kalsiyumlu bikarbonatlı sudur.
287
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ağıllı madensuyu
Acıgöl ilçesi Ağıllı köyünün güneybatısında tek bir kaynak olarak yüzeye
çıkmaktadır. Madensuyu Acıgöl ilçesi Ağıllı’dadır. Madensuyu kuzeydoğu-güneybatı
uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak yüzeye çıkar (Şekil 234). Sular yöre halkı
tarafından içmece olarak kullanılmaktadır (Erzenoğlu, 1995). Ağıllı madensuyu analiz
değerleri Çizelge 39’da verilmiştir.
Şekil 234- Ağıllı madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 39- Ağıllı madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
15,5
0,25
7,3
1100
33,6
24
50
155
80
<0,02
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
<0,1
732
38
66
<0,5
0,2
<1
<0,1
124
48,8
Ağıllı madensuyu; kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur.
288
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu
Nevşehir-Avanos karayolunun 3. km’sinde İkibinevler mevkiinde yolun yaklaşık
300 m doğusunda bulunur. Alacaşar tüfleri içinde gelişmiş çatlak sistemine bağlı
olarak yüzeye çıkar (Şekil 235). Halk tarafından içmece ve banyo amaçlı kullanılır
(Erzenoğlu, 1995).
Şekil 235- Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 40- Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den
düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,025
7,21
11000
88,17
196
3350
96
56
0,94
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
8,3
3692
298
3000
0,5
2,6
<1
35
86
364,23
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
21,5
Madensuyunun; sodyum, klor, sülfat ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi
sakıncalıdır.
289
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Fokurdak madensuyu
Nevşehir-Avanos karayolunun 7. km’sinde güneye ayrılan 1,5 km’lik stabilize
yolla gidilir. Balamiç dere içinde yolun kıyısındadır. Kaynak Kızılırmak çakıltaşı içinden
yüzeye çıkar. Yöre halkı tarafından içme amacıyla kullanılır (Erzenoğlu, 1994). Fokurdak
madensuyu analiz değerleri Çizelge 41’de verilmiştir.
Çizelge 41- Fokurdak madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,02
8,45
9000
12,21
140
2850
76
6,8
1,7
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
7,6
3045
293
2495
<0,5
3,5
<1
31
43
17,29
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
17
Madensuyunun; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla
olup, içilmesi sakıncalıdır.
Sulusaray Sarıdere madensuyu
Nevşehir-Avanos karayolunun 5. km’sinden sola ayrılan 3 km’lik stabilize yolla
gidilir. Sarıdere içinde yer alır. Tuzköy formasyonu içindeki tüflerden bir kırık sistemine
bağlı olarak yüzeye çıkar (Şekil 236). Yöre halkı tarafından madensuyu olarak kullanılır
(Erzenoğlu, 1995). Sulusaray madensuyu analiz değerleri Çizelge 42’de verilmiştir.
290
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 236- Sarıdere madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 42- Sarıdere madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,02
8,4
10.000
16,7
220
3700
24
58
0,1
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
11,6
3020
348
3722
<0,5
3,5
138
31
6,4
18,37
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
17
Madensuyunun; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla
olup, içilmesi sakıncalıdır.
291
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çayağıl (Karakaya) madensuyu
Avanos-Nevşehir karayolunun 5. km’sinden kuzeye ayrılan 300 m’lik patika
yolla Çayağıl dere vadisinde kaynağa ulaşılır. Sahada güneybatı-kuzeydoğu uzanımlı
fay sistemleri gelişmiştir (Şekil 237). Madensuyu bu fay sistemine bağlı olarak
Karadağ üyesine ait tüfler içinden yüzeye çıkmaktadır. Yöre halkı tarafından içme
amaçlı kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Çayağıl madensuyu analiz değerleri Çizelge 43’de
verilmiştir.
Şekil 237- Çayağıl madensuyu (1 nolu kaynak) (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 43- Çayağıl madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
16,5
0,05
7,17
13.500
28,85
246
3730
114
56
0,35
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
11
3801
317
4000
<0,5
2,4
<1
31
30
411,17
Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla
olup, içilmesi sakıncalıdır.
292
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kayaharman Bağları madensuyu
Avanos-Nevşehir yolunun 7. km’sinde, yolun yaklaşık 100 m güneyinde
Kayaharman Bağları mevkiinde açılmış bir sondaj ve çevresinden çıkar (Şekil 237’de
2 nolu kaynak). Tuzköy formasyonu içinde açılmış olan bir kuyudan yüzeye çıkar.
Kayaharman Bağları madensuyu analiz değerleri Çizelge 44’de verilmiştir.
Çizelge 44- Kayaharman Bağları madensuyu analiz değerleri
(Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,01
8,47
8000
15,29
190
3250
27
49
1,2
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
3
2233
319
3550
<0,5
2,0
96
29
5,3
12,11
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
24
Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla
olup, içilmesi sakıncalıdır.
Ballıca madensuyu
Avanos’un yaklaşık 2,5 km kuzeyinde ballıca mevkiinde dere içindedir. Kaynağa
patika yolla gidilir. Kaynak doğu-batı uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak dere
içinde yüzeye çıkar (Şekil 238). Yöre halkı tarafından içme ve banyo amaçlı kullanılır
(Erzenoğlu, 1995). Ballıca madensuyu analiz değerleri Çizelge 45’de verilmiştir.
293
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 238- Ballıca madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 45- Ballıca madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
15
0,3
6,5
1100
32,77
3,4
24
261
35
<0,01
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
<0,1
714
127
16
<0,5
0,35
<1
<0,1
94
345
Ballıca madensuyu; kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur.
294
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Sevincili madensuyu
Kaynak Avanos-Sarıhıdır köyünün yaklaşık 3 km kuzeybatısındadır. AvanosKayseri karayolunun 3. km’sinden kuzeye ayrılan patika yoldan 2 km gidilerek ulaşılır
(Şekil 239). Kaynak doğu-batı uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak çökelttiği traverten
içinden yüzeye çıkar (Şekil 240). Halk tarafından içme amaçlı kullanılır (Erzenoğlu,
1995). Sevincili madensuyu analiz değerleri Çizelge 46’da verilmiştir.
Şekil 239- Sevincili madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Şekil 240- Sevincili kaynağı.
295
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 46- Sevincili madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,02
6,84
3900
61,62
84
600
251
119
<0,01
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
2,7
1342
62
844
<0,5
1,6
<1
32
86
310
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
25
Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla
olup, içilmesi sakıncalıdır.
Gölbağları madensuyu
Kaynağa Avanos Sarıhıdır köyünün yaklaşık 1,5 km kuzeyinde Gölbağları
mevkiindedir. Kaynak doğu-batı uzanımlı fay sistemine bağlı olarak, Ortaköy
granitoyidi üzerinde suyun çökelttiği traverten içinden yüzeye çıkmaktadır. Yöre halkı
tarafından şifalı su diye kullanıldığı belirtilmektedir (Erzenoğlu, 1995). Gölbağları
madensuyu analiz değerleri Çizelge 47’de verilmiştir.
Çizelge 47- Gölbağları madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
26,5
0,1
6,8
3150
43,42
74
520
191
79
<0,01
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
2,3
946
142
722
<0,5
1,3
<1
31
73
245,48
Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla
olup, içilmesi sakıncalıdır.
296
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Gümüşkent (Salanda) madensuyu
Gümüşkent beldesinin yaklaşık 2,5 km kuzeybatısındadır. Madensuyu kuzeybatıgüneydoğu uzanımlı fay sistemine bağlı olarak birkaç noktadan yüzeye çıkar (Şekil
241). Banyo ve içme amacıyla kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Gümüşkent madensuyu
analiz değerleri Çizelge 48’de verilmiştir.
Şekil 241- Gümüşkent madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 48- Gümüşkent madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,41
6,77
1150
48,57
46
26
280
41
<0,1
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
<0,1
1104
26
12
<0,5
0,57
<1
<0,1
3,0
300
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
21
Gümüşkent madensuyu; kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur.
297
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ulaşlı madensuyu
Ürgüp ulaşlı köyünün 2,3 km güneybatısında acısu derededir. Madensuyu
kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak Tuzköy formasyonu
kumtaşı, kiltaşı içinden yüzeye çıkar (Şekil 242, 243) (Erzenoğlu, 1995). Halk tarafından
içme amaçlı kullanılır. Ulaşlı madensuyu analiz değerleri Çizelge 49 ve 50’de verilmiştir.
Şekil 242- Ulaşlı madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Şekil 243- Ulaşlı madensuyu (içmecesi) (Atabey, 2009).
298
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 49- Ulaşlı madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,1
7,26
10.000
30,05
196
2630
80
82
0,04
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
3,7
2343
306
3120
<0,5
1,0
<1
34
58
206
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
14
Çizelge 50- Ulaşlı madensuyu (içmece suyu) analiz değerleri (Atabey, 2012).
Ulaşlı içmece suyu sodyumlu kalsiyumlu klorlu ve bikarbonatlı sudur. Elektriksel
iletkenliği 13760 µmho/cm, asidik karakterli (6,9), Na, Cl, SO4 ve B element içeriği
fazladır. İçilmesi sağlık açısından sakıncalıdır.
Üzengiçayırı madensuyu
Madensuyu kaynakları Ürgüp ilçesi Mustafapaşa beldesi karayolunun 2,5
km’sinden batı yönünde ayrılan patika yoldan 500 m gidildiğinde Üzengiçayırı dere
içinde görülür (Şekil 244). Madensuyu kaynağa kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı bir
299
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
faya bağlı olarak Üzengi çayı derede 100 m aralıklarla kümelenmiş üç ayrı noktadan
yüzeye çıkmaktadır. Yöre halkı tarafından içme amaçlı kullanılmaktadır (Erzenoğlu,
1995). Üzengiçayırı madensuyu analiz değerleri Çizelge 51’de verilmiştir.
Şekil 244- Üzengiçayırı madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
Çizelge 51- Üzengiçayırı madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir).
pH
Elektriksel
iletkenlik
(µmho/
cm)
Sertlik
(AS)
K
(mg/l)
Na
(mg/l)
Ca
(mg/l)
Mg
(mg/l)
As
(toplam)
0,3
8,1
850
11,46
16
198
53
17
0,04
Li
(mg/l)
HCO3
(mg/l)
SO4
(mg/l)
Cl
(mg/l)
I
(mg/l)
F
(mg/l)
CO3
(mg/l)
B
(mg/l)
SiO2
(mg/l)
CO2
(mg/l)
0,6
555
67
1028
<0,5
0,3
<1
1,9
103
8,1
Sıcaklık
(0C)
Debi
(l/sn)
17,5
Madensuyunda; sodyum, klor, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi
sakıncalıdır.
Sonuç olarak Nevşehir ili kapsamında bulunan madensularından; Combuzbaşı
(İkibinevler), Fokurdak, Sulusaray Sarıcadere, Çayağıl, Kayaharmanbağları, Sevincili,
Gölbağları ile Ulaşlı maden sularının içilmesi sağlık bakımından risklidir.
300
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
7. BÖLÜM
NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME
ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)-PEKMEZ TOPRAĞI VE
HALK SAĞLIĞI
301
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
302
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)-PEKMEZ TOPRAĞI
Nevşehir’in bir çok yerinde kil ve toprak yeme alışkanlığı ile pekmez toprağı
kullanımı bulunmaktadır. Bunların özellikleri ve sağlığa etkileri aşağıda iki ana başlık
altında anlatılmıştır. Nevşehir ilinde kil ve toprak yeme alışkanlığı konusuna girmeden
önce, kil (kiltaşı) tanımı, özellikleri ve sağlık üzerine etkileri hakkında açıklama yapmak
gerekmektedir.
Kil, tane büyüklüğü 2 mikrondan (0,002 mm) daha küçük taneciklere kil denir.
Kiltaşı terimi, hem hidrotermal faaliyetin sebep olduğu bozunma ürünleri için, hem
de sedimantasyon ile çökelmiş taşlaşmış malzemeler için kullanılır. Genel olarak kil, bir
kristal bünyesine sahip, tabii, toprağımsı, ince taneli, belli miktarda su katıldığı zaman
plastikliği artan bir malzemedir (Akıncı, 1968) (Şekil 211).
Kil mineralleri esas itibariyle alüminyum hidrosilikatlardır. Bazı minerallerde
alüminyumun yerini tamamen veya kısmen Fe veya Mg alır. Bazı killer tek bir kil
mineralinden ibarettir. Fakat çoğu birkaç mineralin karışımıdır (Şekil 244). Killer içinde
kil minerallerine ilaveten kuvars, kalsit, feldispat ve pirit gibi farklı mineraller bulunur.
Birçok kil malzemeleri organik maddeleri ve suda çözünebilen tuzları içerirler.
Şekil 245- Kiltaşı örnekleri (Atabey, 2010b).
İnsanlarda demir eksikliği
Demirin canlı organizmaların birçok faaliyetlerinde önemli biyolojik rolü vardır.
Demir vücudun dışarıdan aldığı, az miktarda, ancak ihtiyaç duyduğu bir maddedir.
İnsan vücudunda demir yapı taşı olarak görev yapmaktadır. Hemoglobin vücutta en
çok demir içeren bileşiktir (Halilova, 2008). Demir plazmada taşıyıcı denilen proteine
bağlı olarak taşınır. İskelet ve kalp kasında myoglobulin kısmında demir bulunur,
Vücutta demir eksikliği oluştuğunda, da­ha fazla transferrin sentez edilir. Demir
eksikliğinde derinin pembe rengi sarıya dönüşür (Şekil 246).
Demirin vücutta varlığını artıran etmenler: C vitamini, et ve balık tüketimi, meyve
özellikle kırmızı elmadır. Demir yetersizliğinin birçok belirtisi vardır. Bunlar; bağışıklık
sisteminin bozulması, hastalıkların sık görülmesi ve tekrarlaması, okul başarısının
303
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
azalması, dikkat ve bilişsel yeteneğin düşmesi, yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, toprak
ve buz yeme, çarpıntı vb. belirtileridir.
Şekil 246- Sol elde demir eksikliği vardır (Halilova, 2008)
İnsanlarda çinko eksikliği
Çinko insanlarda yararlı en önemli eser elementlerden biridir. Protein, nükleik
asitler, karbonhidrat ve lipid metabolizmalarında rol oynayan birçok metalloenzimin
yapı ve fonksiyonunda rol oynar. Ayrıca çinkonun özellikle, hızlı büyüme dönemlerinde
çocukluk ve ergenlik dönemi ile hamilelerde, çok önemli olduğu bilinmektedir
(Çavdar, 2008).
Arcasoy (2001), Çavdar ve Arcasoy (1972a, 1972b) tarafından önce normal
çocuklarda, sonra da çeşitli çocukluk hastalık ve sendromunda patolojik durumlar
incelenmiştir. Çocuklarda toprak ve kil yeme alışkanlığının nedeni olabilen başta
304
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
demir ve çinko incelemeleri yapılmış olup, insidan çalışmalarında Türkiye’deki illerin
%70’inde kil ve toprak yeme olayı olduğunu ortaya koymuşlardır. Çocuklarda jeofajiaya
bağlı boy kısalığı, karın şişliği, dalak ve karaciğerde büyüme tesbit etmişlerdir (Prof. Dr.
Ayhan O. Çavdar ile sözlü görüşme 06.08.2010 TÜBA-Ankara).
Özellikle kireçli (bazik) topraklarda yetişen buğdaylar fazla büyüyemez ve çinko
bakımından zayıftırlar (Şekil 247). Bunlardan yapılan ekmeği yiyenlerde de çinko
eksikliği görülebilir.
Şekil 247- Kireçli topraklarda yetişen boyları kısa kalmış buğdaylar (Atabey, 2010b).
Kil ve toprak yeme alışkanlığı (jeofajia-pika)
İnsanlarda ve hayvanlarda kil ve toprak yenme alışkanlığının özellikle demir
ve çinko elementi eksikliğinden kaynaklandığı tezi kuvvetlidir. Jeofajia pikanın bir
çeşididir. Pika, besleyici değeri olmayan toprak, kum, boya gibi maddelerin sürekli
yenilmesi ile seyreden bir yeme bozukluğudur. Pika bir kuş türü olan saksağanın
Latince adıdır. Bu kuşlar bol miktarda kil ve toprak tükettiklerinden, 15. yüzyılda
hamile kadınların özlem duydukları tek gıdalar için, saksağanların alışkanlığı nedeniyle
pika adı verilmiştir
Genellikle demir ve çinko eksikliğine bağlı olarak yenen kil çeşidi montmorillonit
türüdür (Şekil 248). Bu kilin bileşimi Mg2Al10Si24(OH)12.(Na,Ca)’dur. Hidrotermal
305
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ayrışmayla da toprakta bol miktarda simektit oluşur. Sulu alüminyum silikatlar kütleyi
oluşturur. Magnezyumun varlığı montmorillonitin oluşumuna yol açar (Şekil 248).
Şekil 248-İnsanlar tarafından yenen kilin SEM görünümü (Atabey, 2010b).
Çocuklarda toprak yeme olayı
İlk bir yaş içerisinde bebekler ellerine geçeni ağızlarına götürerek sertliğini,
yumuşaklığını, yenip yenmediğini öğrenmek isterler. Bu tür geçici denemeler ilk
aylarda eşyayı tanıma ve keşfetme olarak değerlendirilebilir. Pika genellikle çocukluk
çağlarında başlar ve birkaç ay içerisinde kendi kendine geçer. Ancak bu durum her
zaman mümkün değildir. Bu bozukluğun gelişimini önlemenin özel bir yolu yoktur
fakat çocuğun neler yediğine dikkat ederek olabilecek bir sıkıntının erkenden önüne
geçmek mümkün olabilir (Çavdar, 2008, Çavdar ve Arcasoy, 1972a, 1972b). Pika’dan
şüpheleniliyorsa sindirilmeyecek maddelerin mide barsak sisteminde bir daralmaya
yol açıp açmadığını anlamak için radyolojik değerlendirme yapılmasında fayda vardır.
Hamilelikte çinko
Çavdar ve diğerleri (1980, 1993) tarafından hamilelikte çinkonun etkisi
incelenmiştiir. Araştırmalarında, hamilelikte çinko gereksiniminin arttığının
bilindiğini ve çinko eksikliğinin olumsuz etkilerini deneysel çalışmalarla gösterildiğini
306
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
belirtmişlerdir. Ayrıca insanlarda maternal çinko eksikliğinin bebeklerde “gelişme
geriliği”, “föto-maternal komplikasyonlar” ve “konjenital anomaliler”e neden
olabileceğini gözlemişlerdir. Çinkonun normalde gıdalar yoluyla alındığı düşünülürse
hamilelikte “beslenme” de önemli bir konudur.
Demir ve çinko eksikliğinin nedenleri arasında hastaların alt sosyo ekonomik
gruptan gelmesi dolayısıyla beslenme yetersizliği de söz konusu olmaktadır. Türkiye’den
derlenen 5 g kilin, test dozunda demir ve çinkoya eklenerek yapılan, “oral absorbsiyon”
çalışmalarında, gerek normal bireylerde ve gerekse jeofajia’lılarda demir ve çinkonun
ince bağırsaktan emilimini belirgin derecede azalttığı görülmüştür (Arcasoy ve Çavdar,
1975; Arcasoy ve diğerleri, 1987; Çavdar ve diğerleri, 1983; 2002).
Kil ve toprak yemenin yaratabileceği sorunlar
1-Ortaya çıkabilecek sorunların başında kurşun zehirlenmesi gelir. Özellikle
yenilen boyalardan vücutta biriken kurşun öğrenme güçlüklerine, beyin hasarına ve
ileri evrelerde ölüme bile yol açabilir.
2-Besin değeri olmayan gıdaların yenilmesi gerçek besinlerin yerini alıp beslenme
eksikliğine sebep olabilir.
3-Taş, cam gibi sindirilemeyen sert maddelerin yutulması kabızlığa, sindirim
sisteminde darlığa, hatta tıkanıklığa ve yırtılmalara neden olabilir.
4-Toprak ve yenilen pis nesnelerden bulaşan bakteri ve parazitler karaciğer ve
böbreğe hasar verebilecek, tüm sistemi tehlikeye atabilecek ciddi enfeksiyonlara yol
açabilir.
İnsanlarda kil ve toprak yeme alışkanlığının (jeofajia-pika) nedenleri
Kil ve toprağın tat, duyu ya da koku gibi cezbedici özelliklerinden dolayı insanların
yeme hissi duydukları belirtilmektedir. Toprak yemenin bir çok nedeni bulunmaktadır
(Abrahams, 2005).
1-Bir besin ya da besindeki zehiri arıtıcı olarak kil ve toprak yenmesi,
2-Kil ve toprak yemenin psikiyatrik ve psikolojik nedenleri,
3-Tedavi amaçlı olarak kil ve toprağın tüketimi,
4-Kil ve toprak yemenin kültürel açıklaması,
5-Kil ve toprağın fizyolojik nedenlerle tüketimi.
307
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI
Türkiye’nin bir çok yerinde olduğu gibi, Nevşehir ilinde de kil ve toprak yeme
alışkanlığı tesbit edilmiştir. Nevşehir jeolojik yapısı nedeniyle kil çeşitleri yönünden
zengindir (Şekil 249). Nevşehir’de çıkarılan killer (kiltaşları) Türkiye’nin diğer şehirlerine
de gönderilmektedir. Örneğin Ankara’da çıkrıkçılar yokuşunda, Konya Bedestan
çarşısında satışa sunulan killer Nevşehir ilinden de getirilmiştir.
Şekil 249- Nevşehir ilinde bol miktarda bulunan mavimsi, yeşilimsi renkte kil (kiltaşları).
Kil yeme vücudun bir fiziki ihtiyacından doğmaktadır. İnsanların bu ihtiyacını
gidermek amacıyla, Nevşehir çarşısında kiltaşı satışı yapılmaktadır. Kiltaşı parça parça
torbalara doldurularak ya da toz halinde satışa sunulmaktadır. Parça parça olanlar
genellikle yeme amacıyla, toz halinde satılanlar ise yaraların tedavisinde, mide asidini
gidermede, yüze maske yapma gibi amaçlarla satışa sunulmaktadır (Şekil 250, 251,
252, 253, 254).
308
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 250- Torbalarda satışa sunulan parça kiltaşları (Atabey, 2010b).
Şekil 251- Satışa sunulan parça ve toz halinde kiltaşları (Atabey, 2010b).
309
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 252- Toz halinde satışa sunulan kiltaşları (Atabey, 2010b).
A
B
Şekil 253-Nevşehir’in bir köyünde kadınlar tarafından yenen kiltaşı.
310
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 254- Parça ve toz halinde kiltaşları ile zırnık (arsenik) hamam tozunun birlikte satışa
sunulması (Atabey, 2010b).
Şekil 254’de görüldüğü üzere aktarlarda kiltaşı ve kiltaşı tozlarının yanında, hamam
tozu, hamam otu ve zırnık adları altında bir toz satılmaktadır. Bu toz, tüy dökücü,
iç yağı ile de merhem yapılarak yara ve egzamalarda kullanıldığı belirtilmektedir.
Tozun satışı açıkta (Şekil 255A) ve paket halinde yapılmaktadır. Paket şeklinde satışa
sunulan paketlerin üzerinde tozun formülünün; baryum sülfür (256A), talk, kalsiyum,
bio karbonat, henna ve esansdan oluştuğu belirtilmekte ve Sağlık Bakanlığı İlaç ve
Eczacılık Genel Müdürlüğü 5324 Sayılı Kozmetik kanununa göre 18 Aralık 2007 tarihli
izni ile üretilmiştir ibaresi bulunmaktadır.
Toz halinde açıkta satılan maddenin XRD analizi yapılmış olup, mika, kalsit, çok
az baryum sülfür saptanmıştır (Şekil 255B). Pakette satışa sunulan maddenin de XRD
analizi yapılmış olup, talk, kalsit ve çok az baryum sülfür saptanmıştır (Şekil 256B).
A
B
Şekil 255- A-Hamam tozu olarak açıkta satışa sunulan madde, B-Maddenin XRD grafisi
(Analiz eden: İ. Girgin, B. Çifci).
311
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
AB
Şekil 256 A-Pakette satılan madde ve bileşimi, B-XRD analiz grafiği (Analiz eden: H.
Gençoğlu, F. E. Ortaç).
Baryum sülfürün kimyasal formülü BaS, mol kütlesi 169,4 g olan, renksiz veya
uçuk sarı renkli, toz halinde, ısıtıldığında bozunan, sağlığa zararlı, sıcak suda çözünen
ve kıl dökücü olarak kullanılan bir maddedir. Çözünebilen baryum tuzları zehirlidir.
Tüy dökücü olarak kullanılan hamam otu, diğer adıyla hamam tozu (zırnık otu)
bileşiminde baryum sülfür bulunmaktadır. Kullanımı bilinmez, dozu ayarlanmazsa
ve dikkatli olunmazsa zehirlenme olasılığı yüksektir. Bununla ilgili vaka 27.07.2011
tarihinde Bayburt’ta olmuştur. Hamamda, hamamotu kullanan 20 kadın zehirlenmiş,
birisi hayatını kaybetmiştir
(http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/07/27/kadinlar-hamaminda-zirnik-otufaciasi-1). Satışa sunulan ve kullanılan tozun inorganik kökenli olduğu görülmektedir.
Hamam tozunu yüz ve özellikle göze kesinlikle teneffüs etmemelidir.Teneffüs etmesi
durumunda tahrişe neden olabilir, yanma gibi istenmeyen sonuçlar görülebilir, hatta
yüz ve göz bölgesinde yaralanmalara bile maruz kalınabilir (http://www.tozlusayfa.
net/hamam-otu-tozu-nedir-nasil-kullanilir).
Topraktaki organizmalar ve sağlık
Kil ve toprak yiyen insanlar, bu materyallerle bünyelerine binlerce-milyonlarca
parazit, solucan, bakteriyi de almaktadırlar. Bu organizmalar insanların bağırsaklarındaki
besinleri tüketerek sonuçta anemi (kansızlık) hastalığına yakalanmalarına neden
olmaktadır.
Toprakta yaşayan tekhücreliler (protozoa), mantarlar, bakteriler ve virüsler ile
yaşamını sürdürmek için bir bitki ya da hayvan konağa gereksinim duyan daha az
bilinen prionları kapsayan bazı mikroplar insanlarda hastalık nedeni olabilirler. Virüsler
312
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
haricinde olasılıkla 10.000 türe kadar çıkan 400’ün üzerinde bakteri türü sınıflandırılmış
olup çoğu durumda bunlar toprakta yaşayan diğer canlılardan daha boldur. Bir mantar
türü olan Cocoioideslerin yaşam döngüsü şekil 56’da verilmiştir (Bultman ve diğerleri,
2005). Kil ve toprak yeme ile vücuda agiren patojenler, geçmişten günümüze kadar
insanlarda görünüş bozukluğu, acılar, körlük, ölüm ve tıbbi masraflar açısından ortaya
inanılmaz bir rakam çıkarmış ve gelecekte de bunun böyle süreceği beklenmektedir.
Örnekler 1993’te askariasis (bağırsak solucanı iltihabı) kaynaklı 60.000 ölüm; 1993’te
şistozomiyasis kaynaklı 200.000 ölüm ile her geçen yıl 450.000 yeni doğmuş bebek ve
50.000 kadar anneyi öldüren Clostridium tetani’dir (WHO, 1996).
PEKMEZ VE PEKMEZ TOPRAĞI
Bir gıda maddesi olan pekmez; özel çabalarla Anadolu’da yaygın olarak üretilmekte
ve kaynatılması sırasında geleneksel olarak pekmez toprağı kullanılmaktadır. Pekmezin
faydaları çok iyi bilinmektedir. Kayahan (1982) tarafından ülkemizde yaklaşık 1200
üzüm çeşidinin olduğu, çok çeşitli üzüm cinsleri arasında; ak üzüm, kabarcık, dirmit,
güzel üzüm, dökülgen, hasan dede, narince, misket, yediveren, köfter, kozan beyazı,
şehre varmaz türlerinin pekmez yapımına elverişli oldukları belirtilmektedir.
Türk Standartları (1987) göre üzüm pekmezi “Taze ve kuru üzüm şırasının asitliğini
azaltmak veya kalsiyum karbonat ya da sodyum karbonat ile asitliği azaltılarak tanen,
jelatin veya uygun enzimlerle durultulduktan sonra tekniğine uygun olarak vakum
altında veya açıkça koyulaştırılması ile elde edilen koyu kıvamlı veya bal, çöven, süt,
süt tozu, yumurta akı gibi maddeler ilavesi ile katılaştırılan bir mamuldür” şeklinde
tanımlanmaktadır.
Pekmez üretimi ve pekmezde toprak kullanımının binlerce yıllık bir geçmişi
bulunmaktadır. Geleneksel olarak pekmez üretmek için üzümler önce sıkılır ve şırası
elde edilir. Şıradaki ekşiliği gidermek için durultma işlemi uygulanır. Bu işlem genelde
içeriğinde %50-90 oranında kalsiyum karbonat bulunan pekmez toprağı kullanılarak
yapılır (Yazıcıoğlu, 1967). Şıraya pekmez toprağının katılmasının nedeni şırayı
durultmak, süzmeyi kolaylaştırmak ve şıranın ekşiliğini gidermektir.
Presten alınan şıraya 50-60°C’da 10-15 dakika kaynatılarak pekmez toprağı ilave
edilir. Şıraya katılacak toprak 100 kg üzüm şırası için 1-1,5 kg arasındadır. Kestirilen
şıra dinlenme kaplarında 4-5 saat dinlendirilir. Bu süre sonunda kabin dibinde tortu
oluşur. Şıranın berrak kısmı alınır ve kaynatma işlemine geçilir. Şıra kaynadıkça köpük
oluşur. Bu köpükler kepçe ile alınır. İyice kıvama gelen şıra artık pekmez olmuştur
(Yazıcıoğlu,1967; Kayahan, 1982; Battaloğlu, 2009).
Pekmez toprağı ve sağlık
Pekmezin kaynatılması sırasında içine konulan pekmez toprağı da bir bakıma
kil ve toprak yeme (jeofajia) olayıdır. Pekmez toprağı olarak yumuşak, dağılabilir, kil
313
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
boyutunda, genellikle beyaz, gri, bej malzemeler kullanılmaktadır (Şekil 257). Pekmez
toprağı malzemesi tebeşir kayası, altere olmuş gölsel kireçtaşı, altere olmuş kireçtaşı,
altere olmuş traverten kayası ile asbestli, altere serpantin malzemesidir (Şekil 258).
Pekmez toprağı olarak kullanılan malzemelerin genellikle kalsit (CaCO3) bileşenli
olduğu ve pekmezde kullanımının sağlık yönünden bir sakıncası olmadığı yönündedir
(Şekil 259). Ancak, yerleşim yerlerine yakın bulunan alanlardaki pekmez toprağının
çöp atıkları, ilaç kalıntıları, ağır metal kirliliği (arsenik gibi) yönünden kullanılmaları
sakıncalı olabilir.
A
Şekil 257- A, B-Nevşehir’de bir köyde pekmez yapımı.
A
314
B
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
B
Şekil 258- A-Pekmez toprağı, B-Pekmez toprağı ocağı (Atabey, 2010b).
Şekil 259- Pekmez toprağının bileşimini oluşturan kalsit minerali Taramalı Elektron
Mikroskobisi (SEM) görünümü (Atabey,
315
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Öneriler
Türkiye’de olduğu gibi Nevşehir’de de bazı insanlar tarafından değişik amaçlar
için kil ve toprak doğal olarak tüketilmekte ve bu durum alışkanlık halini almaktadır.
Doğal olarak kil ve toprak yenmesinin ana nedeninin beslenme yetersizliği, demir
ve çinko eksikliğine bağlı olduğu yönündedir. Yenilen kil ve toprak çinko emilimini
engellemekte ve sonucunda da özellikle hamile bayanlar ve genç kızlar kil ve toprak
yeme ihtiyacını hissetmektedirler.
Kil ve toprak yeme sonucunda ise vücuda binlerce-milyonlarca toprak
organizmaları (bakteri, mantar ve virüsler) alınmaktadır. Vücuda alınan organizmalar
özellikle kancalı kurtlar bağırsak sistemindeki var olan besinleri de tüketmek suretiyle
kişinin beslenme yetersizliği ve sonuçta anemi hastalığına yakalanması söz konusu
olabilmektedir.
Yaygın olmasa da Türkiye’de pekmez imalinda kullanılan pekmez toprağı;
çöp atıkları, tarım ilaçları, ağır metaller vb. değişik etkenlerle kirlenmiş, kirletilmiş
olabilmektedir. Asbest türü pekmez toprağının tozu insanların akciğerlerini
etkileyebilmektedir. Nevşehir ilinde kullanılan pekmez toprağı bileşimi kalsittir.
Yukarıdaki tüm sakıncalar dikkate alınarak;
1-Kil ve toprak yeme alışkanlığının sakıncaları hakkında insanlar, Sağlık
Bakanlığınca bilgilendirilmelidir. Toprak ve kil yeme alışkanlığı olan insanlar tesbit
edilerek tedavileri yaptırılmalıdır. Çinko ve demir mineralleri eksikliğine karşı, özellikle
hamile bayanlar ve kızların yeterli beslenmeleri ve mineral eksikliğini giderici önlemler
alınmalıdır.
2-Pekmez toprağı alınacak yerler İl sağlık Müdürlüğünce belirlenmeli, toprağın
tüm element analizi yapılmalı ve kullanıma denetimli izin verilmelidir.
Pekmez toprağının;
a-Kimyasal bileşimi saptanmalı. Bileşiminin yüzde 50-90’ı kalsiyum karbonat
(CaCO3) olmalı.
b-Fiziksel özellikleri (renk, doku, gözeneklilik, sertlik vd.).
c-Kil oranına bakılmalı
d-Toprağın pH’ı (bazik olmalı)
e-Toprakta organik madde oranı (organik madde kıt olmalı)
f-Topraktaki patojenlerin varlığı (toprak solucanları, bakteri miktarı)
g-Asbest olup olmadığı analiz edilmeli (asbest malzeme olmamalı)
h-Ağır metaller ve iz elementler yönünden analiz edilmeli
Analizi istenecek elementler:
316
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Krom, kobalt, demir, bakır, çinko, mangan, molibden, vanadyum, nikel,
alüminyum, kalay, bor, antimon, sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum,
fosfor, kükürt, klor, tungsten (volfram), silisyum, selenyum, iyot, flor, uranyum,
radyum.
i-Toksik ağır metaller yönünden analiz edilmeli (bunlar; cıva, arsenik, kadmiyum,
kurşun, talyum, polonyum)
j-Toprağın radyoaktivitesi ölçülmeli
k-Zirai ilaç kalıntısına bakılmalı (pestisit, herbesit ve insektisitler olmamalı)
l-Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH) analizi yapılmalı (bunlar olmamalı)
m-Deterjan atıkları
n-Katı ve sıvı çöp atıkları olmamalı
Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2010. Türkiye’de Kil ve Toprak Yeme Alışkanlığı
(jeofajia)-Topraktaki organizmalar (patojenler)-Tekmez Toprağı ve Sağlık’’ MTA Yerbilimleri ve Kültür
serisi, 8, ISBN: 978-605-4075-81-2 kitabına başvurulabilir.
317
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
318
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
8. BÖLÜM
AĞIR METAL KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK
319
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
320
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
AĞIR METALLER (ELEMENTLER)
Ağır metaller atom ağırlıkları 5 g/cm3’ten büyük olan elementler olup, arsenik,
berilyum, kadmiyum, kobalt, krom, bakır, demir, cıva, mangan, molibden, nikel,
kurşun, antimon, selenyum, talyum, vanadyum, çinko ve onların metaloidlerini de
içerir (Düzgören Aydın, 2005). Bu gruba 60’dan fazla metal dahildir. Bu elementler
doğaları gereği yerkürede genellikle karbonat, oksit, silikat ve sülfür halinde duraylı
bileşik olarak veya silikatlar içinde hapis olarak bulunurlar (Kahvecioğlu ve diğerleri,
2008).
Ağır metallerin topraktaki kökeni ve dağılımı
Ağır metaller insan kaynaklı olduğu kadar doğal yollardan da sisteme girebilirler.
Herhangi bir kirlenmeye maruz kalmamış topraktaki ağır metallerin, doğal kaynaklı
olan miktarları bitkiler tarafından alınamamakta ve topraktaki biyolojik süreçler
üzerine olumsuz etkileri olmamaktadır. Farklı kaynaklardan biyosfere ağır metal
yayılımı olmaktadır (Şekil 260).
Ağır metaller;
1- Toprak çözeltisinde,
2- Toprak taneciklerinin elektriksel yüklerine bağlı olarak değişebilir,
3- Organik materyallerle bileşik oluşturmuş şekilde,
4- Çökelti halinde,
5- Minerallerin kristal kafes yapısında
bulunurlar.
Ağır metaller;
1-Maden eritme ve işleme tesislerinin katı atıkları,
2-Maden ya da maden işletme tesisinin yakınındaki bir su gövdesine çevrilen
sıvı atıklar,
3- Fabrika veya termik santrallerin bacasından çıkan uçucu küller,
4- Atık su arıtma çamurları,
5- Otoyollarda araçlardan salınan benzin, balata ve lastik kökenli atıklar,
6- Tarım ilaçları ve ticari gübreler (fosforlu),
7- Pil vb endüstri ürünlerinin gelişigüzel atılması
ile karışabilir.
321
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 260- Farklı kaynaklardan biyosfere ağır metal yayılımı (Rether, 2002; Duffus, 1996’dan
Kahvecioğlu ve diğerleri, 2007).
Çizelge 52’de temel endüstri dalları faaliyetleri sırasında atılan metal türlerinin
dağılımı verilmiştir.
Çizelge 52- Temel endüstrilerden atılan metal türlerinin dağılımı (Rether, 2002).
Endüstri
Kağıt endüstrisi
Petrokimya sanayii
Klor-alkali üretimi
Gübre sanayii
Demir-çelik sanayii
Enerji üretimi (Termik) +
Cd
+
+
+
+
+
+
Cr
+
+
+
+
+
+
Cu
+
+
+
+
322
Hg
+
+
+
+
+
+
Pb
+
+
+
+
+
+
Ni
+
+
+
Sn
+
+
+
+
Zn
+
+
+
+
+
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Alüminyum, arsenik, kadmiyum, kurşun, cıva ve çinko en yaygın ağır metallerdir.
Demir, çinko, bakır, krom, iyot, kobalt, molibden ve selenyum gibi birkaç eser elementin
insan sağlığı için gerekli olduğu saptanmıştır (Fuge, 2005). İnsan sağlığına yararlı etkileri
olduğu bilinen diğer elementler; silisyum, mangan, nikel, bor ve vanadyum olarak
ikinci grubu oluşturur. Gerekli eser elementler olarak uygun dozlarda alındıklarında
sadece biyolojik gereksinimleri karşılar (Fuge, 2005). Metal girdilere maruz kalma;
besin ve içme sularıyla, hava, su, toprak, doğal kaynaklar ve teknolojik nedenlerle
olabilmektedir (Barlas ve Demirsoy, 2005). Elementlerin bir kısmı zehirleyici olabilir ve
aşağıda daha çok insan vücuduna olan etkileşimleri dile getirilmiştir.
Canlılar yaşamları için belirli oranlarda demir, kobalt, bakır, mangan, molibden
ve çinko vb. elementlere gereksinim duymaktadır. Ancak bunların belli limitlerin
üzerinde alınması organizmaya zarar verebilir. Cıva, plütonyum, kadmiyum ve kurşun
gibi toksik metallerin organizmalar üzerinde bilinen yaşamsal ve yararlı etkileri
bulunmamakta olup, zaman içinde vücutta birikmeleri çok ciddi hastalıklara yol açar.
Normalde toksik olan bazı elementler, bazı organizmalar için bazı durumlarda yararlı
olabilir. Bunların arasında vanadyum, tungsten ve hatta kadmiyum da vardır (Lane
ve Morel, 2000; Lane ve diğerleri, 2005).
Topraktaki ağır metal sınır değerleri Çizelge 53’de (Resmi Gazete Sayı: 25831,
Tarihi: 31.05.2005), kirlenmiş toprakta arıtma sonucu uyulması gereken sınır değerler
Çizelge 54’de, toprakta kullanılabilecek stabilize arıtma çamurunda müsaade edilecek
maksimum ağır metal içerikleri Çizelge 55’de, toprakta on yıllık ortalama esas alınarak
bir yılda verilmesine müsaade edilecek ağır metal yükü sınır değerleri ise Şekil 56’da
verilmiştir.
Çizelge 53- Topraktaki ağır metal sınır değerleri (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı).
Ağır metal (toplam)
Kurşun
Kadmiyum
Krom
Bakır*
Nikel*
Çinko *
Cıva
pH 5-6
mg/kg fırın kuru toprak
50 **
1 **
100 **
50 **
30 **
150 **
1 **
pH>6
mg/kg fırın kuru toprak
300 **
3 **
100 **
140 **
75 **
300 **
1,5 **
*pH değeri 7’den büyük ise çevre ve insan sağlığına özellikle yer altı suyuna zararlı olmadığı durumlarda
Bakanlık sınır değerleri %50’ye kadar artırabilir.
** Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı
durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin verilebilir.
323
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 54- Kirlenmiş toprakta cevher arıtma sonucu uyulması gereken sınır değerler
(Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı).
Kirlilik parametreleri
Klorür iyonu (mg Cl - /l) (Toplam)
Sodyum (mg Na/l)
“
Kobalt
(mg/kg Fırın kuru toprak)
Arsenik
“
Molibden
“
Kalay
“
Baryum
“
Flor
“
Serbest siyanid
“
Kompleks siyanid
“
Sülfür
“
Brom
“
Benzen
“
Bütil benzen
“
Toliol
“
Ekylol
“
Fenol
“
Selenyum
“
Talyum
“
Uranyum
“
Polisiklik aromatik hidrokarbon bileşikleri
Organo klorlu bileşikler
“
Tarımsal mücadele ilaçları-bireysel “
Tarımsal mücadele ilaçları-toplam “
PCB Poliklorlandırılmış bifeniller
“
Heksaklor benzol
“
Pentaklor benzol “
HCH (lindan)
“
324
“
Sınır değerler
25
125
20
20
10
20
200
200
1
5
2
20
0,05
0,05
0,05
0,05
0,05
5
1
5
5
0,5
0,5
2
0,5
0,1
0,1
0,1
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 55- Toprakta kullanılabilecek stabilize cevher arıtma çamurunda müsaade edilecek
maksimum ağır metal içerikleri (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı).
Ağır metal (toplam)
Kurşun
Kadmiyum
Krom
Bakır
Nikel
Çinko
Cıva
Sınır değerler (mg/kg fırın kuru materyal)
1200
40
1200
1750
400
4000
25
Çizelge 56- Toprakta on yıllık ortalama esas alınarak bir yılda verilmesine müsaade edilecek
ağır metal yükü sınır değerleri (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı).
Sınır yük değeri (g/da/yıl, kuru
maddede) *
1500
15
1500
1200
300
3000
10
Ağır metal (toplam)
Kurşun
Kadmiyum
Krom
Bakır
Nikel
Çinko
Cıva
* Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı
durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin verilebilir.
Gübreden gelen ağır metal kirliliği
Gübrelerden gelen nitrat ve fosfatların yol açtığı sorunların yanında tarımsal
etkinliklere bağlı olarak başka birçok ağır metal ve kirletici de toprağa, yüzey ve yer altı
sularına karışır (Fuge, 2005). Sonuçta toprağa gübre olarak uygulanan birçok madde,
biyosfere zararlı ve insanlara potansiyel olarak zehirleyici (toksik) olduğu bilinen eser
elementler içerir. Bu maddeler topraklarda birikip yöredeki sulara geçebilir (Çizelge
57). Kullanılan inorganik gübreler arasında apatitçe zengin kayaçlardan üretilen fosfat
gübreler, potansiyel olarak zararlı öğelerden yüksek oranlarda bulundurduklarından
dolayı özel bir ilgi konusudur (Atabey, 2010c).
Nevşehir ilinde patetes ekimi yapılan Derinkuyu ilçesi ve civarındaki tarım
topraklarının gübrelemeden gelen ağır metaller nedeniyle kirlendiği belirtilmiştir. Bu
nedenle, 10 yıldan fazla uzun süreli ekim yapılan alanlarda patetes ekimi yasaklanmıştır.
325
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 57- Tarım alanına eklenen gübrelerdeki bazı eser element konsantrasyon değerleri
(Alloway,1995)
As
Cd
Cr
Cu
Hg
Mo
Ni
Pb
Se
U
V
Zn
Fosfat gübresi
1-1,200
0,1-190
66-245
1-300
0,01-2
0,1-60
7-38
4-1,000
0,5-25
20-300
2-1,600
50-1,450
Nitrat gübresi
2-120
0,05-8,5
3,2-19
0,3-3
1-7
7-34
2-27
1-42
Gübre
3-25
0,1-0,8
1,1-55
2-172
0,01-0,4
0,05-3
2-30
11-27
0,2-2,4
15-570
Sulu lağım çamuru
2-30
<1-3,400
8-41,000
50-8,000
<1-55
1-40
6-5,300
30-3,600
1-10
<2-5
90-50,000
Araçlardan gelen kirlilik
Yol kenarlarındaki birçok başka kirletici ağır metal, motorlu taşıtlardan
yayılmaktadır (Çizelge 58). Lastiklerde kullanılacak kauçuğa çinko eklenirken arabaların
bazı bileşenleri paslanmadan korumak amacıyla çinko ile kaplanır (galvanizleme).
Çinko cevheri bileşenlerinden olan kadmiyum, lastiklere girerken aynı zamanda
yağları yağlarken antioksidan olarak kullanılmaktadır (Fuge, 2005). Çelik alaşımlarında
ve krom kaplamada kromdan yararlanılır ve ikinci bir potansiyel kaynağı olan nikel,
bazı çelik alaşımlarında da kullanılır. Motorlu taşıtların çevreye bakır teller, itici yataklar
(makine) ve frenlerden yayılan bakır kirliliğinin kaynağı olduğu düşünülmektedir.
Çizelge 58- Araçlardaki element (metal) kaynakları (Fuge, 2005).
Metal
Kurşun
Mangan
Nikel
Vanadyum
Çinko
Kadmiyum
Krom
Bakır
Platin grubu metalleri
Kaynağı
Benzin
Benzin
Dizel + alaşımlar
Dizel + alaşımlar
Lastikler + galvanize lastikler
Lastikler + yağlanmış yağlar (tali miktarlarda)
Krom kaplama, fren balataları, vb.
Elektrik telleri, itici yataklar, vb.
Katalitik dönüştürücüler
326
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çöp atıkları
Sanayii kaynaklarından gelen atık malzemelerle beraber pek çok konut atığı
da çöp alanlarına gönderilir. Bu tür çöp alanları yakındaki topraklar, yüzey suları ve
yeraltı sularını kirleten çözeltiler oluşturur. Çöp çözeltisinin kimyası, değişebilen çöp
bileşenleri ile beraber çöpün değişik kısımlarının farklı redoks koşulları ile alana giren ve
alandan geçen suyun akışı ve süzülmesi gibi gömülü malzeme içindeki çeşitli koşullara
bağlıdır. Güncel çöp alanları, çözelti sızmasını ortadan kaldıracak yüksek yoğunluğa
sahip plastik maddeler gibi düşük geçirgen malzemelerle sınırlandırılır (Fuge, 2005).
Bununla beraber, kullanılmayan taş ocakları gibi elverişli çöküntü alanlarına yapılan
eski çöp alanları sınırlandırılmamıştır. Bu alanlardan ciddi ölçüde kirlilik gelmektedir.
Çöp alanları geniş bir atık malzeme içeriği barındırdığından ötürü kadmiyum ve cıva
gibi zehirleyici metaller ile amonyak, nitrat ve sülfat gibi maddeleri içeren pek çok
element ve organik bileşik de çevreye salınabilir.
Zirai ilaçlama (ot, böcek ve mantar öldürücüler)
Zirai ilaçlama ile bir çok öldürücü ilaç kullanılmaktadır. Fuge’e (2005) göre zararlı
öldürücülerin (pestisitler) başında böcek öldürücüler (insektisit), zararlı ot öldürücüler
(herbisit) ve mantar öldürücüler (fungisit) yer alır. Bunların zirai faaliyetlerde
uygulanması aşamasında topraklarla yüzey ve yer altı suları kirlenmektedir. Zararlı
öldürücülerde birçok organik ve inorganik bileşik kullanılır. Bunların bir kısmının,
insanlara zararlı olduğu bulunmuş olan DDT ve lindanı da içine alan klorlu
hidrokarbonlardır (organoklorinler). Bu böcek öldürücülerin kullanımı birkaç yıl
yasaklanmış olsa da çürüdükleri ortamda kalmaya devam ederek yavaş yavaş ortamı
zehirlemektedirler. Günümüzde diğer organik bileşiklerle birlikte organoklorinlerin
yerini alan organofosfatlar ve diğer böcek öldürücüler geniş ölçüde kullanılmaktadır.
Ortamdaki dayanıklılık dereceleri birkaç haftadan yıllara kadar değişim gösteren,
kullanılan çok sayıda organik ot ve mantar öldürücüler vardır. Bu bileşiklerin bir kısmı
içme suyu kaynağı olarak yararlanılan yeraltısularına geçerler. Bazı zararlı öldürücüler
(pestisit) içinde arsenik, kurşun, manganez ve çinko gibi elementleri barındıran
inorganik bileşiklerdir. Mantar öldürücü olan Bordeaux karışımı gibi bakır tuzlarından
çoğunlukla zararlı öldürücü olarak yararlanılır.
327
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR’DE BAZI YERLERE AIT TOPRAK VE
SEDİMANLARIN AĞIR METAL DEĞERLERI
Çeşitli yerlerden alınan toprak, sediman ve kayaç örneklerine ait ağır metal
değerleri Çizelge 59 ve 60’da verilmiştir.
Çizelge 59- Kızılırmak Nehri kıyısı (Gülşehir- Kırşehir) sedimana ait analiz sonuçları (ppm)
(Atabey, 2010c).
Pb
Mn
Sr
Ba
B
As
Bi
Cd
Co
Cr
Cu
Mo
Ni
34
470
482
267
<20
<10
<10
<20
<10
35
16
<5
47
Sb
Th
U
V
Se
Ti
%
Ca
%
K2O
%
Na
%
Mg
%
Al
%
Fe
%
<10
<5
<10
36
<50
0,05
9,10
0,70
0,70
1,10
1,0
1,80
---
Çizelge 60- Kızılırmak Nehri kıyısı (Avanos köprüsü altı) sedimana ait analiz sonuçları (ppm)
(Atabey, 2010c).
Pb
Mn
Sr
Ba
B
As
Bi
Cd
Co
Cr
Cu
Mo
Ni
51
488
600
312
<20
<10
<10
<20
<10
39
22
<5
60
Sb
Th
U
V
Se
Ti
%
Ca
%
K2O
%
Na
%
Mg
%
Al
%
Fe
%
--
<10
8
<10
48
<50
0,08
1,30
0,80
0,80
1,90
1,30
2,10
--
Güyer ve Akarsu (1993) tarafından Nevşehir’in Avanos ilçesi Ballıca mevkii ile
kayalı tepe arasındaki kaolen-kil zonunda 100-800 ppm arası arsenik, 2-5 ppb altın,
52-150 ppm kurşun ve 78-750 ppm çinko saptanmıştır.
Hacıbektaş ilçesi Karaburna beldesi (koordinatları;Y: 27350, X: 07500) içme suyu
kuyularının bulunduğu tarla toprağı analiz sonuçları: Co: %10, Cr: % 37, Cu: % 38, Ni:
% 51, Zn: % 61, V: % 150.
Derinkuyu ilçesi patates ekimi yapılan tarla toprağı (koordinatları; X: 46000,
Y:51000) analiz sonuçları: Cr: % 16, Cu: % 12, Ni: % 22, Zn: % 44, V: % 75.
Derinkuyu batısı Çingiltaşı mevkii tarlası toprağı analiz sonuçları:
1.örnek:Cr: % 16, Cu: % 10, Ni: % 22, Zn: % 32, V: % 65.
2. örnek: Cr: % 17, Cu: % 14, Ni: % 30, Zn: % 33, V: % 66.
Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü güneyi içme suyu sağlayan kaynağın temel kayaya ait
analiz sonuçları:
1. örnek: Siyah şeyl kayası: Cu: % 6, Zn: % 16, V: % 66.
328
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
2. örnek: Silttaşı-kumtaşı. Piritli, demiroksit ve limonit yumrulu. Siyah, kahverengi
tabaka: Cr: % 16, Cu: % 16, Zn: % 29, V: % 55, As: % 36.
3. örnek: Gri, beyazımsı şeyl: Co: % 6, Cr: % 25, Cu: % 28, Ni: % 26, Zn: % 34, V: %
55, As: % 75.
4. örnek: Marn; Cr: % 11, Cu: % 5, Zn: % 21, V: % 30.
5.örnek: Kiltaşı; Cr: % 18, Cu: % 32, Ni: % 25, Zn: % 34, V: % 91 (Çizelge 19).
6. örnek: İçme suyu kaynağı kıyısı tarla toprağı analiz sonuçları: Cr: % 20, Cu: % 22,
Ni: % 28, Zn: % 38, V: % 90
7. örnek: Avanos-Kalaba yolu üzeri Devebağırtan deresi. Sarıhıdır köyü kuzeyi
köye içmesuyu sağlayan kaynağın ana kayacı olan granitoid ve porfiri kayaya ait analiz
sonuçları: Cr: % 11, Cu: % 5, Zn: % 21, V: % 30.
8. Sarıhıdır köyü 200 m kuzeyi bahçe toprağı: Cr: % 9, Cu: % 8, Zn: % 23, V: % 31.
Sarıhıdır köyü güneyi Kayseri-Avanos karayolunu yarmasında görülen siyah demir
oksitli tabakanın (koordinatı; x:89493 y:74886) (Şekil 261) analiz değerleri Çizelge 61ve
62’de, Avanos ilçesinde çanak- çömlek toprağına ait (koordinatları; x:89493 y:74886)
analiz değerleri Çizelge 63’de verilmiştir. Avanos 5 km batısı çanak çömlek toprağı için
kullanılan kırmızı çamurtaşına ait analiz sonuçları: Cr: % 25, Cu: % 16, Ni: % 24, Pb: %
20, Zn: % 47, V: % 62, As: % 37’dir.
A
329
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
B
Şekil 261- A, B-Avanos 5 km batısı Gülşehir karayolu kıyısındaki çömlekçilikte kullanılan
kahverenkte çamurtaşları (Atabey, 2010c).
Çizelge 61-Sarıhıdır köyü (Ürgüp) 2 km güneyi gri renkli kiltaşı, marna ait analiz sonuçları
(ppm) (Atabey, 2010c).
Pb
Mn
Sr
Ba
B
As
Bi
Cd
Co
Cr
Cu
Mo
Ni
59
Sb
430
Th
1450
U
150
V
<20
Se
<10
Ti
%
<10
Ca
%
<20
K2O
%
<10
Na
%
11
Mg
%
15
Al
%
<5
Fe
%
15
<10
8
<10
32
<50
0,04
1,50
2,60
0,70
9,50
1,20
1,50
---
Çizelge 62-Sarıhıdır köyü (Ürgüp) 2 km güneyi piritli, demir oksitli kayaca ait analiz sonuçları
(Atabey, 2010c).
Pb
Mn
Sr
Ba
B
As
Bi
Cd
76
267
400
1250
<20
60
<10
<20
<10
14
Sb
Th
U
V
Se
Ti
%
Ca
%
K2O
%
Na
%
Mg
%
<10
19
<10
174
<50
0,15
1,70
1,10
1,20
1,30
1,70
330
Co
Cr
Cu
Mo
Ni
34
<5
26
Al
%
Fe
%
--
7,50
--
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çizelge 63-Avanos çanak-çömlek yapımında kullanılan kırmızı renkli çamurtaşına ait analiz
sonuçları (ppm) (Atabey, 2010c).
Pb
Mn
Sr
Ba
B
As
Bi
Cd
Co
Cr
Cu
Mo
Ni
32
Sb
732
Th
480
U
710
V
<20
Se
18
<10
68
<50
<10
Ca
%
6,30
<20
K2O
%
2,30
<10
Na
%
1,50
27
Mg
%
0,70
36
Al
%
1,50
<5
Fe
%
3,70
28
<10
<10
Ti
%
0,05
---
NEVŞEHİR İLİ KATI ATIK ALANLARI
Nevşehir’in katı atıkları kentin kuzeyie Sarı dereye, Ürgüp ilçesinin katı atıkları
yakın kuzeyine, Kozaklı ilçesinin kentin 3 km kuzeydoğusuna, Avanos ile Gülşehir
ilçesinin katı atıkları ise Kızılırmak nehrine atılmakta olup, bunlar çevre ve görüntü
kirliliği oluşturmaktadır (Aktimur ve diğerleri, 1994). Katı atıkların birikebileceği
zeminlerin geçirimsizliğinin sağlanması, oluşacak metan gazının çıkabilmesi için
drenaj borularının döşenmesi, atıkların üçe bir biriktirilmesi, yeterince biriktirilen atık
üzerine 30-60 cm toprakla kapatılması gerekir. Nevşehir ili katı atıkları için uygun alan;
kentin kuzeyindeki Acısuyu dere doğusundaki Sarı tepenin kuzey kısmıdır (Aktimur
ve diğerleri, 1994). Önerilen bu yerde 2012 yılında Nevşehir Belediyesi tarafından katı
atık depolama sistemi kurulmuştur (Şekil 262).
Şekil 262- Nevşehir katı atık alanı ve inşası
Kızılırmak nehrine yakın ve drenaj ağı içinde olan çöp atıklarından ve doğrudan
nehre atılan katı atıklar Kızılırmak nehri suyunda ciddi ölçüde kirlenmeye yol açmaktadır.
Bu atıkların çoğunda ağır metaller ve zehirli ilaç kalıntıları bulunabilmektedir (Şekil
263).
331
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 263- Kızılırmak Nehri’ndeki katı atıklar.
332
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
9. BÖLÜM
DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI VE
HALK SAĞLIĞI
333
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
334
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
RADYASYON VE RADYOAKTİVİTE
Radyasyon, Işık, ışıma, ışın, elektromanyetik dalga ya da hızlı parçacık akımıdır.
Radyasyon kaynakları; I-Doğal ve II-İnsan kaynaklı (antropojenik) olmak üzere iki sınıfa
ayrılmaktadır. Doğal radyasyon kaynaklarını; A-Yerkabuğu kaynaklı doğal radyasyon,
B-Sudaki doğal radyasyon ile C-Havadaki kozmik ışınlar oluşturur. Yeryüzündeki tüm
canlılar ve cansızlar havada, suda, toprakta, hatta kendi vücutları içerisindeki doğal
radyasyon kaynakları ve bunlara ek olarak insanlar tarafından üretilen yapay radyasyon
kaynaklarının her gün ışınımına maruz kalmaktadır. Radyoaktivite, ağır ve dengesiz
atom çekirdeklerinin radyoaktif parçalanmalarına bağlı olarak, içerdikleri enerji fazlalığı
nedeniyle parçacık, parçacık grupları ve elektromanyetik ışınım yaymaları olayıdır
(Booty, 1972). Kısaca, radyoaktivite; radyoaktif bir maddenin yayınladığı ışınlar yoluyla
gösterdiği etkinliğe radyoaktivite ya da aktivite denilmektedir. Radyoaktif ışınımlar
gözle görülmez, gece karanlıkta parlamaz, floresans özellikleri yoktur. Manyetik
değildirler. Dolayısıyla pusula ibresini oynatmazlar. Bitki ve hayvanlara etkileri yoktur
(Göksu, 1958). Doğal uranyum yataklarından yayıldıkları zaman insan üzerindeki
etkileri doz aşımında olumsuz yöndedir. Radyoaktif ışınımlar bir manyetik alan
içinde değişik yollar izleyen pozitif yüklü alfa, negatif ve pozitif yüklü beta ve yüksüz
gama ışınımlarından ibarettir.
Yerkabuğu kaynaklı doğal radyasyon
İnsanın çevresindeki toprak, su, hava ve yapı malzemesi gibi daha birçok ortamda
doğal olarak bulunan radyoaktif maddelerden yayılan radyasyonlar. Yeryüzündeki
doğal radyoaktif maddelerin çoğunun yarılanma süreleri kabaca yerküresinin jeolojik
yaşı kadar (4,5-5 milyar yıl) olmakla birlikte, bunlardan türeyen radyoizotoplar çok
daha kısa yarılanma sürelidir. Yerkabuğunda bulunan önemli radyoaktif maddeler;
uranyum 235, uranyum 238, toryum 232, radyum 226, radon 222 ve potasyum 40
sayılabilir. Bunların tümü bir dizi radyoaktif bozunma (parçalanma) sonucunda
kurşuna (Pb) dönüşerek, atom çekirdekleri kararlı duruma geçerek son bulur (Atakan,
2008).
Ayrıca, yerkabuğunun kırık hatlarından, jeotermal kaynaklarda vd. yerlerde radon
gazı çıkışları olabilir. Radon gazı, doğal radyasyon kaynaklarından olan 4,5 milyar yıl
yarı ömre sahip Uranyum-238 ailesinin bir elemanı olup, bu serideki tek radyoaktif
gazdır. Radon, 1600 yıl yarı ömürlü, bir alfa yayınlayıcısı olan Radyum-226’nın
radyoaktif bozunumu sonucunda ortaya çıkar. Radonun bozunması sonucu alfa ve
beta yayınlayan radon ürünleri meydana gelir. Bu katı radyoaktif maddeler havadaki
tozlara ve su damlacıklarına tutunarak küçük radyoaktif aerosoller oluşturup, solunum
yoluyla akciğerlere girer. Burada bozunumun devam etmesi akciğer dokusunda hasara
ve dolayısıyla zaman içerisinde kansere sebep olur (Çelebi, 2008). Yarı ömrü 3,8 gün
olan, yeryüzünden atmosfere yayılan Radon-222 radyoaktif asal bir gazdır. Radon
gazının atmosferdeki düzeyinin doğru şekilde ölçülmesi radyasyondan korunması,
uranyum aramaları ve depremlerin önceden saptanması çalışmaları için önemlidir.
335
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
NEVŞEHİR İLİNİN DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI
Nevşehir ili içerisinde farklı türdeki kayalarda Uçakoğlu (1988) tarafından
radyoaktivite ölçümleri yapılmış olup, Çizelge 64’de verilmiştir. Ölçülen radyoaktivite
değerleri, difraksiyon şiddeti birimi, cps (cps: cycle per second) olarak verilmiştir.
Çizelge 64- Nevşehir ili farklı yerlerindeki kayaçlarda yapılan radyoaktivite ölçümleri
(Uçakoğlu, 1988’den düzenlenmiştir).
Ölçüm yeri
Hacıbektaş-Dadağı köyü
arası
Hacıbektaş güneyi
Hacıbektaş kuzeydoğusu
Hacıbektaş-Çayırköyü
Hacıbektaş-İlicek köyüKızıltepe
Hacıbektaş-Akçataş köyü 1
km güneydoğusu
Hacıbektaş-Akçataş köyü 1
km güneydoğusu sondajda
Hacıbektaş-Akçataş köyü
Hacıbektaş-Akçataş köyü
Nevşehir doğusu
Nevşehir
Nevşehir
Nevşehir
Nevşehir
Avanos kuzeyi
Avanos kuzeyi
Ortaköy-Göynük
Hırkadağ
Hırkadağ
Civelek köyü
Gümüşyazı-Özkonak arası
Sulusaray Kızılırmak
Nehrine yakın yer
Dadağı-Küçükayhan ve
Büyükayhan köyleri arası
Dadağı Esefin çeşmesi,
Hüyük tepe, Keçiağlatan
tepe, Kubaca tepe
Tuzköy Beldesi civarı
Kayaç cinsi
Radyoaktivite (cps)
Metamorfik
100-200
Şist
Kumtaşı
Kırmızı çakıltaşı, kumtaşı
100-125
100
150
100
(bir noktada 5000)
Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı
Fay zonu
1000-1500
Sondaj örneği (otinit ve torbernit
mineralleri) mevcut
Granit
Eosen yaşlı sedimanter kayaçlar
Siyenit
Andezit kayaçlarda
Gabro kayaçlarda
Tüf
Pomza
Şist, mermer
Granit
Kumtaşı
Granit
Altere granit
Kayaç çatlakları
Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı
Kiltaşı
Kömürlü seviye
Eosen yaşındaki sedimanter
kayaçlarda
15.000
200-250
100
100-125
75-100
200-250
200-250
250-300
50-100
150-250
100
200-250
500-600
1500
100
15-20
125
100-150
Kiltaşı, şeyl
1000-1500
Kumtaşı, çamurtaşı
500-1500
336
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Ölçüm yeri
Tuzköy beldesi batısı ve
kuzeybatısı
Tuzköy beldesi
Avcılar köyü
Kayaç cinsi
Radyoaktivite (cps)
Fay zonundan çıkan sularda
3000-5000
Tuz çıkışlı kaynaklar
Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı ile
traverten dokanağı
500-4000-5000
1500-2000
Çizelge 64’de görüldüğü gibi, Akçataş köyünün 1 km güneydoğusundaki fay
zonunda 1000-1500 cps ölçülmüştür. Bu zon 200 m uzunluğunda ve 30-40 cm
genişliğinde olup, otinit ve torbernit gibi radyoaktif mineraller saptanmıştır. Hacıbektaş
ilçesi Akçataş köyü 1 km güneydoğusunda 1987 yılında MTA tarafından 884,9 m
uranyum arama için sondaj yapılmıştır. Sondaj malzemesinde otinit ve torbernit türü
radyoaktif mineraller saptanmıştır. Burada 15.000 cps anomali ölçülmüştür.
TAEK (2010; 2011) tarafından yapılan, Türkiye’de toprakta ve sularda aktivite
derişimleri ile ve gezici ölçüm metodu ile yapılan ölçümler aşağıdaki haritalarda
verilmiştir. Buna göre; Şekil 264’de ilçelere göre toprakta ortalama 232Th aktivite
derişimi dağılımı, Şekil 265’de ilçelere göre toprakta ortalama 232Ra aktivite derişimi
dağılımı, Şekil 266’da ilçelere göre toprakta ortalama 40K aktivite derişimi dağılımı,
Şekil 267’de ilçelere göre toprakta ortalama 137Cs aktivite derişimi dağılımı, Şekil
268’de ilçelere göre içme sularında toplam alfa aktivitesi derişim dağılımı, Şekil 269’da
ilçelere göre içme sularında toplam beta aktivitesi derişim dağılımı, Şekil 270’de
kaplıca suları ortalama radyoaktivite değerleri, Şekil 271’de gezici radyasyon ölçüm
sistemi ile yapılan ölçüm sonuçları ile Şekil 272’de de gezici radyasyon ölçüm sistemi
ile yapılan ölçüm sonuçlarının ilçelere göre ortalama değerleri gösterilmektedir. Bu
haritalarda Nevşehir ili ve ilçelerinin durumu görülmektedir.
Haritalarda gösterilen aktivite değerlerine gore Nevşehir ilinin durumu ele
alındığında; Avanos, Ürgüp ve Derinkuyu ilçeleri dışında kalan Nevşehir Merkez
ilçesi, Acıgöl, Gülşehir, Hacıbektaş ve Kozaklı ilçelerinde toprakta ortalama 232Th
aktivite derişimi dağılımı 32-139 Bq/kg arası, toprakta ortalama 232Ra aktivite derişimi
dağılımı 28,5-197 Bq/kg arası, toprakta ortalama 40K aktivite derişimi dağılımı 4401530 Bq/kg arası, toprakta ortalama 137Cs aktivite derişimi dağılımı ise Hacıbektaş ve
Acıgöl ilçelerinde 0,1-0,6 Bq/kg arası, merkez ilçede 6,2-13,7 Bq/kg arası ve Kozaklı ve
Gülşehir’de 23,5-50,6 Bq/kg’dır.
İçme sularında toplam alfa aktivitesi derişim dağılımı; Avanos, Ürgüp ve
Derinkuyu ilçeleri dışında kalan Nevşehir Merkez ilçesi ile Kozaklı ilçesinde 0,0960,198 Bq/l arası, Acıgöl, Gülşehir ve Hacıbektaş ilçelerinde ise 0,040-0,095 Bq/l arası,
içme sularında toplam beta aktivitesi derişim dağılımına bakıldığında ise; Hacıbektaş
ve Kozaklı ilçelerinde 0,058-0,120 Bq/l arası, Nevşehir merkez ilçesi, Acıgöl ve Gülşehir
ilçelerinde 0,217-0,381 Bq/l arası olduğu görülmektedir.
Kaplıca sularındaki alfa ve beta ortalama radyoaktivite değerleri 10 Bq/l altındadır.
TAEK tarafından gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçlarına göre
Nevşehir ili doz hızı, ölçülen en küçük değer olan 5,9 nSv/h ile en yüksek değer olan
337
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
923 nSv/h’dır. Yine TAEK tarafından gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm
sonuçlarının ilçelere göre ortalama değerler; Nevşehir ilçelerinden, Kozaklı ilçesi
dışında, Avanos ve Hacıbektaş ilçelerinde 28,3-38,4 nSv/h, Acıgöl, Derinkuyu, Gülşehir
ilçeleri ile Nevşehir merkez ilçesi ve Ürgüp ilçesinde 38,5-55,8 nSv/h’dır.
Şekil 264- İlçelere göre toprakta ortalama 232Th aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011)
ve Nevşehir ilinin durumu.
338
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 265- İlçelere göre toprakta ortalama 232Ra aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011)
ve Nevşehir ilinin durumu.
339
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 266- İlçelere gore toprakta ortalama 40K aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011) ve
Nevşehir ilinin durumu.
340
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 267- İlçelere gore toprakta ortalama 137Cs aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011) ve
Nevşehir ilinin durumu.
341
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 268- İlçelere göre içme sularında toplam alfa aktivitesi derişim dağılımı (TAEK, 2011) ve
Nevşehir ilinin durumu.
342
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 269- İlçelere göre içme sularında toplam beta aktivitesi derişim dağılımı (TAEK, 2011)
ve Nevşehir ilinin durumu.
343
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 270-Kaplıca suları ortalama radyoaktivite değerleri (http://www.taek.gov.tr) ve
Nevşehir ilinin durumu.
344
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 271- Gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçları (TAEK, 2011) ve
Nevşehir ilinin durumu.
345
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 272- Gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçlarının ilçelere göre
ortalama değerleri (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu.
346
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Özçıtak (2012) tarafından Nevşehir ili, ilçeleri ve beldelerinde (Merkez,
Gülşehir, Avanos, Kozaklı, Acıgöl ve Ürgüp ilçeleri ve Sulusaray, Göre, Çat, Nar ve
Uçhisar) 29 farklı noktadan içme suyu kaynağı olarak kullanılan 23 adet kuyu suyu, 1
adet musluk suyu, 3 adet yüzey suyu ve 3 adet kaplıca suyu olmak üzere toplam 30 su
örneği alınmıştır. Alınan örneklerin toplam alfa ve beta aktivite derişimi ile bunların
karşılaştırması yapılmıştır (Çizelge 65, Şekil 273). Özçıtak (2012) tarafından ayrıca
bu bölgede yaşayan bireyler (bebek, çocuk ve erişkin) için incelenen su örneklerinin
tüketilmesinden kaynaklanabilecek muhtemel radyolojik risk değerlendirebilmek
amacıyla elde edilen toplam alfa ve beta aktivite sonuçları yardımı ile her bir örneğe
ilişkin olarak yıllık ilave radyasyon dozu hesaplanmıştır.
Çizelge 65- İncelenen su örneklerinde ölçülen toplam alfa ve toplam beta aktivite
derişimi ve TDS (Özçıtak, 2012).
347
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 273- İncelenen örneklerde ölçülen alfa ve beta aktivitelerinin karşılaştırması
(Özçıtak, 2012).
Çizelge 66- Yer altı suyu örneklerinde ölçülen toplam alfa ve beta değerlerine ilişkin
istatistiki veriler (Özçıtak, 2012).
Çizelge 66 ve 67’de görülebileceği gibi yer altı suyu örneklerinde ölçülen toplam
alfa aktivite derişiminin ortalama değeri, 194 mBq/L (aralık değeri: 80-380 mBq/L) ve
toplam beta aktivite derişiminin ortalama değeri ise 686 mBq/L (aralık değeri:70-3550
mBq/L) olarak ölçülmüştür (Özçıtak, 2012).
Yüzey suyu örneklerinde ölçülen toplam alfa ve beta aktivite derişiminin
ortalama değeri, 243 mBq/L (aralık değeri: 90-450 mBq/L) ve 327 mBq/L (aralık değeri:
310-340 mBq/L) olarak kaplıca suyu örneklerinde ise 3560 mBq/L (aralık değeri: 31803820 mBq/L) ve 1240 mBq/L (aralık değeri: 1090-1430 mBq/L) olarak bulunmuştur
(Özçıtak, 2012).
348
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 272’de incelenen su örneklerinde ölçülen toplam beta aktivite derişimlerinin
(KYSUYU-15, KYSUYU-19, KYSUYU-23 ve YZSUYU-2 örnekleri hariç), ölçülen
toplam alfa aktivite derişimlerinden daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma
sebep olarak toryum serinde yer alan radyonüklitlerin uranyum serisine göre daha çok
bulunduğu bölgelerin kayaç çeşitliliği gösterilebilir (Özçıtak, 2012).
Özçıtak (2012), Nevşehir ili kapsamında içme suyu örneklerinde (kuyu suyu ve
yüzey suyu) yaptığı ölçümlerde toplam alfa aktivite derişimlerinin tamamı Dünya
Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tavsiye ettiği 500 mBq/L değerinin altında bulmuştur.
Özçıtak’a (2012) göre, içme suyu örneklerinde ölçülen toplam beta aktivite derişimi,
KYSUYU-17, KYSUYU- 18 ve KYSUYU-22 örnekleri hariç, DSÖ’nün tavsiye ettiği 1000
mBq/L değerinden daha küçüktür. Toplam alfa ve beta aktivitesi açısından bakıldığında,
KYSUYU-17-18 ve KYSUYU-22 örneklerinin alındığı kuyular dışında diğer yeraltı ve
yüzey suları DSÖ’nün içme suyu için tavsiye ettiği yönetmeliğe uymaktadır ve bu
suların içme suyu olarak kullanılmasında herhangi bir sakınca görülmemektedir.
Ancak çocuk ve erişkinler için hesaplanan toplam yıllık etkin doz (YED) değerleri,
100 µSv/yıl değerindeki bireysel doz ölçütünden (BDÖ) daha büyüktür. Bu durum ise
bölgede içme suyu olarak kullanılan musluk sularının kalitesinin, radyolojik açıdan
ulusal ve/veya uluslar arası yönetmelikler ve standartlara uygunluğunun ayrıntılı bir
şekilde araştırılması gerektiğini öngörmektedir (Özçıtak, 2012).
Nevşehir ilinde doğal radyasyon kaynakları, özellikle radon gazı yönünden
ölçümler yapılmalı, varsa riskler gerekli önlemler alınmalıdır.
YÜKSEK GERİLİM HATLARI
Yüksek gerilim hatların yaydığı elektromanyetik dalgaların insan sağlığı
bakımından risk oluşturacağını düşünerek, yerleşim alanlarından geçirilmemelidir.
Şekil 274’de Nevşehir’in Gülşehir ilçesi Eskiyaylacık köyünde evlerin arasından geçen
bir yüksek gerilim hattı ve direklerin arasında bahçe görülmektedir.
349
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 274- Eskiyaylacık köyünde evlerin arasından geçen bir yüksek gerilim hattı.
350
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
10. BÖLÜM
KÖMÜR VE HALK SAĞLIĞI
351
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
352
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
KÖMÜR
Kömür organik kökenli olup, belirli oranlarda karbon, hidrojen, oksijen ve azot
içermektedir (Nakoman, 1971). Kömürler havanın oksijeni ile kolayca yanabilir, %5595 arasında karbon bulundurur. Kahverengiden siyaha kadar değişen renklerde, sert,
yumuşak, mat ve parlak olabilirler. Kömürün yakıt olarak kullanımı sırasında; arsenik,
berilyum, kadmiyum, kobalt, krom, flor, cıva, nikel, antimon, selenyum, uranyum ve
diğer iz elementlerin açığa çıkması Amerika Birleşik Devletleri ve başka ülkelerde
(Örneğin, Hindistan) kaygılara yol açmıştır (Atabey, 2005a; 2010c).
Kömürdeki iz elementler ve sağlık
Konutlarında enerji kaynağı olarak kömür tüketen, kömür yatakları, kömür
ocakları ve kömürle işletilen güç santralleri yakınında yaşayan insanların sağlığı kömürle
yakın ilişkilidir. Avrupa ve Asya’da kömürle çalışan güç santrallerinden yayılan arsenik
gibi iz elementlerin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı çok iyi bilinmektedir (Çizelge 67).
Gelişmiş ülkelerde kömür kullanımından dolayı milyonlarca insan floroz ve arsenizm
sorunları yaşamaktadır. Kömür kalitesi değişkenlerinin daha iyi bilinebilmesi bu sağlık
sorunlarının bir kısmının azalmasına yardım edebilir. Örneğin kömürdeki potansiyel
toksik elementlerin konsantrasyonlarının ve dağılımlarının bilinmesi kömür yatağının
sınırlandırılmasına yardım edebilir (Atabey, 2010c).
Çizelge 67- İz elementin kömür içinde bulunuş şekilleri (Finkelman ve Gross, 1999;
Goodarzi ve Swaine,1993; Hower ve diğerleri, 2002; Kızılstein ve Kholodkov, 1999;
Ren ve diğerleri, 1999’dan Ünalan, 2010).
Element
Antimon
Arsenik
Baryum
Berilyum
Bor
Kadmiyum
Klor
Krom
Kobalt
Bakır
Flor
Kurşun
Cıva
Manganez
Molibden
Nikel
İçinde bulunduğu madde /mineral
Organik madde, pirit ve diğer sülfitler
Arsenopirit, sfalerit, galen, kalkopirit, pirotit
Barit ve diğer baryumlu mineraller
Organik madde
Organik madde, illit
Sfalerit
Gözenek suyu ve organik madde
Organik madde, illit, kromit
Organik madde, pirit
Kalkopirit, organik madde
Çeşitli mineraller ve organik madde
Galen (PbS) , Clausthalite (PbSe)
Pirit
Karbonatlar: Siderit ve ankerit
Sülfitler ve organik madde
Sülfitler ve organik madde
353
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Element
Fosfor
Selenyum
Gümüş
Talyum
Toryum
Kalay
Vanadyum
Uranyum
Çinko
İçinde bulunduğu madde /mineral
Fosfat
Organik madde, pirit, clausthalite, ferroselit (FeSe2),
galen
Sülfitler
Pirit
Monazit, zenotim, zirkon, kil
Oksitler ve sülfitler
Kil ve organik madde
Organik madde, zirkon
Sfalerit(ZnS)
Kömür tozunun sağlığa etkileri (kömür pnömokonyozu)
Kömür madeni galerilerinde veya galeri dışında çalışılırken (Şekil 275) yoğun
kömür tozu soluyan işçilerde, karbonun akciğerde birikmesi ve burada doku
reaksiyonu yapması kömür madeni işçilerinin Pnömokonyozisi hastalığı olarak bilinir
(Barış ve Atabey, 2009). Kömür madencileri mesleksel maruziyetler nedeniyle bir
çok hastalık için risk altındadırlar (Kart, 2008). Kömür madeni ocağının içinde veya
dışında yoğun kömür tozu soluyan işçilerde kömür pnömokonyozu görüldüğü gibi,
bundan başka grafit ve lastik yapımında kullanılan siyah karbon soluyan kişilerde de
bu hastalık görülebilir.
Kömür tozu soluyanlar genellikle asemptomatiktir (Barış ve Atabey, 2009). Bazı
işçilerde, kronik bronşit ile uyumlu öksürük ve balgam çıkarma olabilir. Akciğere giren
kömür tozlarını fagosite eden makrofajlar, terminal bronşiollerin çevresinde, macule
denilen, siyah pigmentli lokalize sahaları oluştururlar (Şekil 276).
Akciğer filminde, normalde daha ziyade üst loblarda irregüler dansiteler
görülebilir. Bunlarda genellikle akciğer fonksiyon testleri normalir. Kömür işçilerin
ancak %1’inde üst loblarda progressif massis fibrosis (PMF) denilen büyük opasiteler
görülmektedir (Barış ve Atabey, 2009). Bu opasiteler nekrozlu veya nekrozuz olabilir.
Bazı durumlarda HRCT’de IPF benzeyen radyolojik görüntü, yani diffüz intersititiel
akciğer fibrosis, buzlu cam görünümü olan CMP olguları da rapor edilmiştir. Bu
tür patolojinin oluşmasında, birlikte solunmuş silika tozlarını, enfeksiyonlarda ve
immünolojik anormalliklerden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Kömür madeni
işçisinde PMF görüldüğünde akciğer fonksiyon testlerinde obstriktif ve restriktif
fonksiyon bozukluğu oluşabilir. Basit CMP’li kişiler iş yerinden ayrıldıklarında,
silikosisin aksine hastalıkta ilerleme olmaz (Barış ve Atabey, 2009).
354
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
A B
Şekil 275- A-Kömür işçilerinin çalışma koşulları (Kart, 2008), B- Yer altı kömür galerilerinde
çalışan bir işçi ve kömür tozları (Barış ve Atabey, 2009).
A
B
Şekil 276- Kömür tozuna maruziyetten antrakozise yakalanmış işçilerin akciğer grafileri (Kart,
2008).
Balkan Endemik Nefropatisi (BEN)
Balkan Endemik Nefropatisi (BEN), Balkan yarımadasının birkaç kırsal bölgesiyle
sınırlı ve kökeni bilinmeyen bir tübülo intersertal nefropati rahatsızlığıdır (Tatu ve
Orem, 2003). Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan gibi Balkan ülkelerinde Balkan
Endemik Nefropatisi (BEN) olarak bilinen hastalığın, sığ derinliklerde olan linyit
yataklarının, yer altı suyunun organik bileşimlerini çözündürmesi sonucu ortaya
çıktığı bilinmektedir (Finkelman ve diğerleri, 1991). 1956 yılından beri bilinen BEN bir
böbrek hastalığı olup, Balkanlarda 100 binden fazla insanın ölümüne neden olmuştur.
Pliyosen linyitleri Balkanlarda en genç kömürler olup, düşük kalorilidirler. Pliyosen
kömürleri Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan’a ek olarak Türkiye (Elbistan ve Kangal
355
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
linyit sahaları ve bu alanda kurulmuş bu linyitlere bağlı termik santraller), Yunanistan,
İtalya ve Burma’da da yaygındır (Finkelman ve diğerleri, 1991; Feder ve diğerleri, 1991).
Hastalık 30-50 yaş arası insanlarda görülmekte, etkilenen insanlarda anemi, yüksek
kan basıncı, idrar yolu tümörleri oluşmaktadır (Tatu ve Orem, 2003). BEN’in nedenleri
arasında bakteriler, virüsler, ağır metaller, radyoaktif maddeler, mikotoksinler, sanayi
kirliği rol oynamaktadır (Tatu ve Orem, 2003).
NEVŞEHİR İLİNİN KÖMÜR OLUŞUMLARI VE HALK SAĞLIĞI
Nevşehir ilinde Dadağı ve Gümüşyazı alanında linyit kömürü işletilmektedir
(Şekil 277, 278). Kömürün su değeri %33,2, kül oranı %19,38, kükürt oranı %6,05, AID
K kal/kg 5000 olup, mümkün rezervi 3.000.000 t’dur. Dadağı linyit kömürü analiz
değerleri Çizelge 68’de verilmiştir.
Şekil 277- Nevşehir ili kömür oluşumları (MTA, 2005).
356
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Şekil 278- Linyit kömürü (Dadağı köyü).
Çizelge 68- Dadağı kömürleri iz element analiz değerleri (Tuncalı ve diğerleri, 2002).
Elementler
Oran (ppm)
Dünya
ortalamaları
(ppm)
As
510
B
56
Ba
83
Be
3,1
10
50
200
2
Cd Co Cr
0,5 11 50
0,5
5
20
Cs
2,8
Cu
30
Ga
12
Ge
2,7
Hg
0,4
Li
24
1
15
5
5
-
20
Çizelge 68’de görüldüğü üzere, Dadağı kömüründe arsenik oranı dünya
ortalamasının 50 katı fazladır. Yine bor, berilyum, kobalt, krom, sezyum (radyoaktif
element), bakır, galyum ve lityum da dünya ortalama değerlerinin üzerindedir.
Önlemler
1-Yukarıda iz element kapsamı belirtilen kömürler yakıldığında gerekli önlem
alınmazsa arsenik bakımından risk olabilecektir. Önlem olarak, bu kömürlerin özellikle
sobalarda yakıldığında havalandırmanın çok iyi olması, insanların kömür dumanı ve
tozundan etkilenmemesi gerekmektedir.
2-Kömür madeninde çalışanlar kömür tozlarının etkilerine karşı korunmalıdırlar.
Özellikle kapalı ortamda, galerilerde çalışan işçiler kömür pnömokonyozu riski altında
kalabilirler.
3-Kömür havzasında açılan içme suyu amaçlı açılan kuyu sularının poliaromatik
hidrokarbonlar (PAH) yönünden analizi yapılmalıdır.
4-Kömür ocaklarında çalışanlarda antrokozis ya da kömür pnömokonyozu
vakalarının olup, olmadığı araştırılmalıdır.
357
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
358
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
11. BÖLÜM
TUZKÖY TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK
359
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
360
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
TUZKÖY TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK
TUZ
Tuz; sodyum ve klor elementlerinden (NaCl) oluşur. Bir gram tuzun suda
çözünmesi ile 0,6 g klor iyonu ve 0,4 g sodyum iyonu ortaya çıkar.
Tuzun kaynakları
Tuzun kaynaklarını; deniz ve göller ile kayatuzu ve kaynak tuzları oluşturur.
Nevşehir ili Gülşehir ilçesi Tuzköy Beldesi yakınında işletilen tuz, kayatuzu çeşididir
(Şekil 279). Sodyum klorür deniz suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum ve diğer
hafif metal tuzlarıyla birlikte çözünmüş halde bulunur. Deniz suyu kapalı bir lagünde
buharlaştığında halit ve başka mineraller, tabana kristal olarak çökelirler. Böylece
büyük kaya tuzu yatakları oluşmuştur.
Şekil 279-Tuzköy (Gülşehir) kayatuzu ocağı (resim 2010 yılı Nisan ayında çekilmiştir).
Sodyum klorür (NaCl)
Sofra tuzu olarak bilinen NaCl, iyonik bağlı bir bileşiktir. Na ve Cl iyonlarının
elektrostatik çekim kuvvetiyle birbirini çekmesinden oluşur. Doğada kaya tuzu olarak
bulunduğu gibi deniz suyunda da %3 oranında çözünmüş olarak bulunur. NaCl’nin
suda çözünme denklemi NaCl→Na++Cl- şeklindedir. Buradaki suda çözünme olayı su
dipollerinin iyonik kristal yüzeyindeki iyonları sarması ve onları dihidratlaştırması ile
gerçekleşmektedir.
Sodyum klorür, 780 0C’da erir, 1913 0C‘da kaynar. Renksiz saydam küp şeklindeki
kristallerden oluşur. Buharı büyük ölçüde Na+Cl- iyon çiftlerinden ve kısmende Na+
361
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ve Cl- iyonlarından oluşur. Sudaki çözünürlüğü sıcaklıkla çok az değişir. 100 cm3 suda
0 0C’da 35,7 gram çözünürken 100 0C’da 39,1 g çözünür. İçinde ağırlıkça %26,3 NaCl
içeren bir çözelti -23 0C’da donar. Yemek tuzu elektroliz edilerek NaOH imalinde
kullanılabilir. Kullanılan yemek tuzları, yapılarında bulunan MgCl2’nin varlığından
dolayı bir miktar nem çeker.
Tuzun kullanımı
İnsan ve hayvan besinlerinde, besin korunmasında; sodyum hidroksit, soda külü,
sudkostik, hidroklorik asit, klor, metalik sodyum hazırlanmasında; seramik sırlarında,
metalürjide, mineral sularında, sabun üretiminde, ev suyu yumuşatıcılarında, yol
buzunu eritmede, fotoğrafçılıkta, ot öldürücüde, yangın söndürmede, nükleer
reaktörlerde, gargarada, tıpta ve optik parçaların yapıldığı bilimsel araçlarda kullanılır.
Kristallerinden ise spektroskopi, morötesi ve kızılötesi iletişimde yararlanılır.
ABD’de tuzun % 40’ından fazlası kimya sanayinde (başlıca klor ve sudkostik
üretiminde) ve diğer % 40’lık kısmı da kışın yollarda buzun eritilmesinde kullanılır.
Geriye kalanı ise kauçuk ve diğer maddelerin üretilmesi, tarım ve masa tuzu şeklinde
besin üretilmesini içeren birkaç sektörde tüketilir.
Sofralık tuz çeşitleri
Bambu tuzu: Kore marketlerinde satılan ve bambu silindirlerde deniz tuzunun
kızartılmasıyla elde edilir.
Kızılımsı kahve, siyah renkli tuz: Hint marketlerinde kesme küp şeklinde satılan
çok keskin tadı olan bir tuz türüdür.
Tereyağı tuzu: Tereyağını tuzlamada kullanılan çok ince taneli tuz.
Kaba taneli tuz ve ince taneli tuz ile pişirme tuzu diğer yemeklik tuz türlerindendir.
Kür tuzu: Etleri ve balıkları iyileştirmede kullanılan bir tuz türü.
Fransız deniz tuzu, gri tuz, Hawaii tuzu, koşer tuzu, margarita tuzu, iyotsuz tuz,
teneke tuzu, mısır tuzu, kraker tuzu, kaya tuzu ve tuz yerine kullanılan baharatlar diğer
ürünlerdir.
Kayatuzu
Yer altında az veya fazla derinlerden katı halde elde edilen tuzlar, kayatuzu olarak
tanımlanır. Kaya tuzları deniz tuzlarının aksine bileşimlerine giren maddelerin oranları
bakımından büyük değişiklikler gösterirler. Özellikle saflık oranları her maden için
ayrı olabileceği gibi aynı madenden alınan çeşitli numuneler de çok büyük farklılık
gösterebilir. Kaya tuzlarındaki yabancı maddeler ve kil, tuza değişik renkler vermektedir.
362
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Genellikle gri, siyaha yakın kil renginde olan kaya tuzları, nadiren beyaz, şeffaf beyaz ve
pembe olarak bulunur (Şekil 280A, 280B, 281A, 281B). Tuz kristallerindeki boşluklar
da bazen tuza mavi renk verebilir. Ülkemizde Gülşehir ilçesi Tuzköy Beldesinde
işletilen kayatuzu dışında Çankırı merkez, Tuzluca ilçesi (Kars), Kağızman ilçesi (Iğdır),
Tepesidelik köyü (Kırşehir), Sekili (Yozgat), Oltu ilçesi Çiçekli kayatuzu ocakları örnek
olarak verilebilir.
A
B
Şekil 280– A-Kayatuzu kristali (Atabey, 2013), B-Çankırı kayatuzu.
A
B
Şekil 281– A-Himalaya kayatuzu kristali (Tuz Gölü Tuz Müzesi), B-Deniz tuzu.
TUZUN SAĞLIĞA ETKİLERİ
Tuzun yiyeceklerin kokmasını önleyici bir özelliği vardır. Yiyecekleri bozunmadan
koruyabilmek için soğutma yöntemi kullanılmaya başlanılmadan önce, tuzlama son
derece kullanışlı bir yöntemdir.
Yetişkin bir insanın vücudunda 100 g sodyum ve 77 g klor bulunmaktadır. Bu
elementler; kan, lenf hücreleri, dokular, kemik, kıkırdak ve kaslarda bulunur. Klor ayrıca
363
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
mide asidi için gerekli bir elementtir. Sodyum iyonu vücudun osmotik yapısında çok
önemli rol oynar. Hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, aminoasit ve
glukoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, ayrıca sinir ve
kaslarda uyarıları iletmede önemli rolü vardır.
Vücudunuzun sodyum dengesini sağlamakla yükümlü organı böbreklerimizdir.
Sağlıklı böbrekler fazladan alınan sodyumun büyük bir kısmını kolayca atmaktadır.
Tuzun fazlası terleme ile de atılmaktadır. Eğer böbrekler bir süre yeterince çalışmazsa
fazla tuzu atmakta güçlük çekebilir. Vücudunuzda sodyum birikmekte, yüzde, bacaklar
ve ayaklarda şişmeler meydana gelebilmektedir. Vücutta aşırı sodyum birikmesi
sonucu oluşan bu belirtilere tıp dilinde ‘ödem’ denilmektedir. Tuzun fazlası sadece
ödem yapmamaktadır (http://www.forumgercek.com). Kronik böbrek rahatsızlığı
olanlarda sodyum alımı kişilerde yüksek tansiyona neden olmaktadır. Eğer kişi daha
önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu durumda
böbrekler, sodyumlu birleşikleri süzememektedir. Böylece kanda sıvı oranı artmakta
ve bu da yüksek tansiyona neden olmaktadır. Böbreklerde sodyum (Na+) ve karbonik
asit (HCO3-) birleşerek sodyum hidrojen karbonat (NaHCO3) oluşmakta ve bu dışarı
atılamamaktadır (Halilova, 2009).
TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK
Duzlak Tuzla Tedavi Merkezi
Azerbaycan’ın Bakü şehrinde bulunan tuzla tedavi merkezi “DUZLAQ” 2003
yılından beri faaliyettedir. Merkez, yer üstü ve yer altı bölümlerinden oluşmaktadır. Yer
üstü bölümünde hastaların kabulü, muayenesi, fizyoterapik tedavileri yapılmaktadır.
Yer altı bölümde ise tuz mağarası bulunur. Nahçıvan tuz mağarası 800 ton kayatuzu
kullanılarak yapılmıştır. Mağarada ikişer kadın ve erkek bölümleri bulunur (Halilova ve
diğerleri, 2008). Tuzla tedavi usulünün esasında tuz mağarasında mevcut olan mikro
iklimin etkisi ile bir sıra hastalıkların tedavisinin yapılmasıdır (Şekil 282).
Tuz mağarasında; yüksek dispersli sodyum klorür aerozolları mevcuttur. Sabit
hava sıcaklığı, havada mikroorganizmaların ve diğer alerjenler yoktur veya en az
seviyededir. Hastaları sakinleştirici yerler ile havadaki gazların, rutubet ve atmosfer
basıncı sürekli denetlenmektedir. Bütün bunlar tuz mağarasının solunum sisteminin
özellikle bronşit astım hastalığının tedavisinde kullanılmasını sağlar (Halilova ve
diğerleri, 2008).
Tuzlak tuz mağarasında, hormonlara bağlı ağır gidişli bronşiyal astım, akciğerlerin
emfizeması, diffuz pnevmoskleroz, 3. dereceli solunum yetmezliği, 2. ve 3. dereceli
kalp-damar yetmezliği, bronşektaziya, akciğerlerin irinli durumu ve verem tedavi
edilmemektedir. Tuzda bulunan demir, bakır, mangan, çinko, iyot, selenyum, kobalt
gibi mikroelementlerin insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olmaktadır. Duzlak
Merkezi faaliyete başladığı zaman solunum sisteminin alerjik menşeli hastalıkları olan
364
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
4000’den fazla hasta bu merkezde tedaviye başlamıştır. Bunlardan yarısı kadın, yarısı
da çocuk ve erkek hastalardır (Halilova ve diğerleri, 2008).
Tuzla tedavi olunan %70 bronşiyal astım hastalarında bu hastalık, 6 ay ile 3 yıl
arasında gözükmemektedir. Tuz mağaraları kronik bronşite, toz bronşitine, alerjik
rinite tutulan hastalar bu tedaviden sonra olumlu etkilenmektedir. Mikro iklimin
hastalar üzerinde etkisinin görüldüğü tuz mağarası nefes organlarında enfeksiyoniltihaplanmayı azaltmıştır (Halilova ve diğerleri, 2008).
Tuzlu ortamdaki tuz zerreciklerinin negatif iyonları; nefes alımını kolaylaştırıcı,
zinde ve rahat olunmasını sağlamaktadır. Güçlü mekanik etkisinin sonucunda tuzlar
küçük zerreciklere ayrılmakta ve eksi (-) iyon ve yüksek yüzey enerjisini elde ederek,
hava molekülleri ile birleşip onun iyonizasyonuna sebep olurlar (Halilova ve diğerleri,
2008). Tuz zerrecikleri bronşitlerin duvarlarını etkileyerek onları genişleterek balgamın
çıkmasına neden olurlar. Ayrıca büyümekte olan bakterileri öldürür.
Şekil 282- Kayatuzu mağarasında doğal tedavi (Halilova, 2009).
365
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Deri üzerinde tuz granülleri ile yapılan masajlar sonucunda kas ve sinirlerde
olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Tuz mağarası terapinin tedavi etkisinin esasında,
havada minik ölçülü NaCl aerosollarının olması, barometrik basıncın sabitliği, aşağı
derecede nispi rutubet ve optimal sıcaklığın olmasıdır. Bu faktörler doğrudan bronşit,
akciğer aparatını ve sinirsel hormonal mekanizmalar vasıtası ile hastanın immünoloji
durumunu olumlu etkiler. Bu durumda havada alerjenlerin olmaması da büyük önem
taşır (Halilova ve diğerleri, 2008). Bu merkeze dünyanın her yerinden doğal yöntemle
tedavi olmak için insanlar gelmektedir.
Piestany–Slovakya Tuz Mağarası
Tuz mağarası, deniz kıyısı alanına benzer özel bir ortam yaratır ve solunum
sorunları çeken insanlar için çok özel bir şifa yeri durumundadır. Bu mağara Kızıldeniz,
Lut Gölü, Baltık Denizi ya da Karadeniz’in doğal deniz tuzu bloklarından inşa edilmiştir.
Tavan, duvarlar ve bütün iç kısım mağara tarzında tasarlanmıştır.
Mağaranın içinde deniz kıyısı yörelerdekine benzer iyot, brom, kalsiyum,
magnezyum, potasyum ve diğer elementleri içeren mikro tuz atomlarından yüksek
oranda özel bir mikroklima ortamı bulunur.
Şifa tedavisi, deniz kıyısında yaklaşık 3 gün kalmaya eşdeğer 45 dakikalık bir
sürede gerçekleşir. Çocukların yanında yetişkinlerin de solunum rahatsızlıkları, astım,
burun boşluğu iltihapları ve solunum sistemi alerjilerinin tedavisinde müthiş etkilidir.
Tuz Mağarası Napoleon Kaplıcasında yer alır. Mağaranın içinde eşsiz Piestany
maden suyu kullanılarak termal banyo yapma olanağına da kavuşursunuz. Bu ikisi
birlikte yaklaşık 2 saat sürer. 1 Mart 2005’te açılan Tuz Mağarası, her gün sabah 8:00–
akşam 8:00 arası açıktır.
Lut Gölü Tuz Mağarası
İsrail ile Ürdün arasındaki sınır bölgesinde Lut Gölü adıyla bilinen olağandışı
görünümlü, eşsiz bir tuz gölü bulunur. Bu göl, dünyanın bilinen en alçak konumlu su
haznesidir (deniz düzeyinin 410 metre altında). Bu bölgedeki kristal tuzunun sağlık
erdemleri, ona tuz getiren bölgenin ilk kozmetik ve ilaç fabrikası sunulan Kleopatra
da biliyordu. Günümüzde Lut Gölünün doğal kaynakları yalnızca kozmetik sanayide
değil tıpta da başarıyla kullanılır. Lut Gölünün minerallerine dayanarak üretim yapan
çok sayıda ünlü kozmetik ve tıp şirketi vardır. Lut Gölünün tuzu (deniz suyunun
buharlaşması ile doğal yoldan çıkarılan) içerdiği mineraller ve eser element değerleri
sayesinde en kıymetli güzellik ve sağlık kaynakları arasındadır.
Nadir görülen bir su kimyası bileşimine sahip olan Lut Gölü Kaplıca haznesinin
içerdiği mineral ve eser element derişimi, Akdeniz, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu
366
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
ya da Karadeniz gibi herhangi bir deniz suyunun içerdiği miktarın 8 katından daha
fazladır.
Etkin deniz bileşenlerinin tabanında yer alan tuz mağarası, Lut Gölü tuzunun
profilaksi, tedavi ve rekreasyon amacıyla uygulandığı en yeni ve son yöntemdir.
Bakterilerden arınmış bu eşsiz mikroklimalı mağaranın, yetişkinler ve çocukların
ruh hali ile sağlığını olumlu etkileyen bir havası vardır. Negatif iyon halinin dışında
mağaranın havası, organizma işlevi için gerekli olan iyot, magnezyum, kalsiyum,
potasyum, sodyum ve bromu da içerir. Buradaki toplantılar uygun bir müzik eşliğinde
rahat koltuklarda yapılmaktadır. Sadece birkaç defa yapıldıktan sonra sağlık ve ruh
halinde görülen iyileşme dikkate değerdir. Lut Gölündeki tuzdan yapılı tuz mağarasında
geçirilen bir saat, deniz kıyısında geçirilen üç saate eşdeğerdir.
Tuz mağarasında kalınarak birçok hastalığın tedavisinde yol alınır: solunum yolu
(burun, boğaz ve gırtlağın kronik katharal iltihaplanması, bronşiyal astım, bronşlar
ve akciğerlerin kronik iltihaplanması, toz hastalığı), hipertiroidizmin beklenenin
altında gerçekleşmesi, metabolizma rahatsızlıkları, damar ve kalp hastalıkları (kan
dolaşımının işlevini yitirmesi, kalp krizleri öncesi durumlar, yüksek tansiyon, deri
hastalığı (psoriyaz, dermatit, alerji), çevresel sinir sisteminin işlev bozukluğu (nevroz,
yorgunluk hali, strese direncin azalması), onikiparmakbağırsağı ve mide ülseri, gastrit,
kalın bağırsak iltihaplanması vb.
Lut Gölü minerallerinin insan vücudunun tümüyle çalışmasında oldukça yararlı
bir etkisi vardır. Sistemli kullanıldığında ciltteki tahribatı iyileştirir ve oksijen ile besleyici
etkenlerle deriyi daha iyi bir hale getirir. Elastin ve kollajen lifler ile derinin gerilip
bükülebilirliğini daha da iyileştirir. Deriyi temizlemeden başka derideki zehirleyici
maddeleri ortadan kaldırma yeteneği de vardır.
Lut Gölü minerallerinde yapılan klinik testler, tuzun uzun süreli deri nemlendirici
ve kan damarlarını olumlu ve güçlendirici etkisi olduğunu doğrulamıştır.
Olumsuz etkileri ise aşırı hipertiroidizm oluşması, böbrek hastalıkları, tüberküloz
ve klostrofobidir.
Tuz mağarası dört rengin çeşitli kombinasyonları üzerinde özel radyatör
sistemiyle donatılmıştır (Bu renkler mavi, kırmızı, turunç rengi ve yeşildir). Her bir
radyatör, vücutta pozitif etkiye sahip ışık yayar:
Kırmızı ışık hücre metabolizmasını hızlandırır, kanı temizler, sindirim sistemi
işlevini iyileştirir, yorgunluğu ortadan kaldırır.
Sarı ışık cildi temizler, kırışıkları azaltır ve derin uykuya dalmayı kolaylaştırır;
yeşil ışık rahatlatır, aynı zamanda enerji verir, yorgunluğu ortadan kaldırır ve yüksek
tansiyon hastalarına önerilir.
Mavi ışık gevşetir, rahatlatır, kasların gerilmesini engeller, derin uykuya dalmayı
kolaylaştırır.
367
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
TUZKÖY TUZ MAĞARASI İÇİN YAPILMASI GEREKLİ ÇALIŞMALAR
Nevşehir ili Gülşehir ilçesi tuzköy Beldesinde bulunan kayatuzundan çeşitli
süs eşyası, hediyelik eşya, tuz lambaları yapılabildiği gibi, turizm ve eğitim amaçlı
yararlanılabilir.
Dünyadaki örneklerinde olduğu gibi tuz mağarasında ‘’Doğal Tedavi Merkezi’’
yapılabilir. Böyle merkezler Azerbaycan’da, örnek olarak gösterebiliriz. Dünyanın her
yerinden bu ülkelere doğal yöntemle tedavi olmak için insanlar gelmektedir. Doğal
Tuz Madenlerinde Tedavi merkezinin yapılması için ilk olarak
1-Bu tuz madenlerinden, tuz örnekleri alınarak ve bunların kimyasal analizleri
yapılmalıdır.
2-Tuzda kimyasal elementler varsa onların miktarı araştırılıp ve bu elementlerin
insan organizması üzerine etkileri araştırılmalı.
3-Tuz odaları düzenlenmeli ve bu odalar sadece tuzdan oluşturulmalıdır.
4-Tuz odalarında risk oluşturabilecek gazlardan, özellikle klor ölçümü yapılmalıdır.
5-Merkezde havalandırma sistemi kurulmalıdır.
6-Tuz tedavi merkezlerinde çalışan tıp ve diğer dallarda uzmanlar davet
edilmelidir. Azerbaycan’da Nahçıvan Duzdağı Fizoterapi Hastanesi 60 yıldan bu yana
doğal tedavi konusunda faaliyette bulunmaktadır.
368
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
12. BÖLÜM
JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER VE ÖNLEMLER
369
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
370
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER
Jeolojik unsurlar depremler, volkanların yaptığı etkiler ile mineral tozları,
sularda arsenik ve florür, doğal radyasyon vd. dağılımı ve bunların canlılar üzerine
olan etkileridir. Bu unsurların ne olduklarını açıklamak, etkilerini ortaya koymak ve
çözüm önerilerinde bulunarak uygulamalarını yapmak başta insan ve hayvan sağlığı
ve ekonomik kazanımlar için gereklidir.
Arazi kullanımı planlaması ve iskan alanlarında tıbbi jeolojinin önemi
Bir yerleşim yeri planlaması aşamasında nasıl ki sert ve yumuşak zemin
özellikleri, sıvılaşma, heyelan, sel baskını, kaya düşmesi gibi kriterler dikkate alınıyorsa,
yerleşime açılması düşünülen zeminlerin mineral dağılımı, yer altı suyunun kalitesi,
radyoaktivitesi de bilinmelidir. Zeminler depremsellik yönünden yerleşime uygun
parametreler taşıyor olsa bile, eğer insan sağlığını tehdit eden mineral, toz, su
kirliliğine neden olan etmenler varsa iyileştirme tedbirleri alınmadan, sağlıklı bir
ortam yaratılmadan yerleşime açılmamalıdır. Yerleşime açılması düşünülen zeminde
insan sağlığını tehdit eden elementlerden uranyum, arsenik, minerallerden ise asbest,
eriyonit, silis tozları olabilir. İmara açılacak alanların mineral dağılımı yapılarak,
arsenik, radon gazı, radyasyon ve iz element değerleri saptanmalıdır.
Özellikle kanser nedeni olan eriyonit içeren kayalar ile bunların alterasyonundan
oluşmuş olan zeminler yerleşime açılmamalıdır. Bu gibi mevcut yerleşim birimleri de
iskandan arındırılmalıdır. Bu tür yerleşime açılacak olan zeminlerin, insan sağlığını
tehdit eden ve hastalıklara neden olabilecek element, mineral, zehirli gazlar vb.
yönünden araştırılması ABD ve Avrupa ülkelerinde özellikle İngiltere ve İsveç’de yasal
olarak uygulanmaktadır.
Tıbbi Jeoloji ve turizm
Kapadokya bölgesindeki yalnızca 3 köyde dünyadaki örneklerinden 1000 kat
fazla görülen akciğer kanseri nedeni, Kapadokya yöresindeki volkanik tüf kayaları
içindeki eriyonit mineral tozlarının solunması sonucunda olduğu 30-40 yıldan bu yana
bilinmekte olup, bu konuda Tuzköy’ün taşınması gerçekleşmekte, Karain’in taşınma
işlemleri devam etmektedir. Tüm dünyaca bilinen bu olay bu yöreye gelen yerli ve
yabancı turistleri duydukları zaman tedirgin etmekte ve bu yöreyi ziyaret etmekten
çekinmektedirler. Sanki Kapadokya’nın her yerindeki tüfler kanser yapıyormuş gibi
algılanmaktadır. Bunun böyle olmadığı, Kapadokya’nın her yerinde olmadığı Atabey
(2003a, 2005a, 2007a, 2008a) çalışmalarıyla ortaya konulmuştur.
Türkiye dünyada kaplıca turizminde ön sıralarda yer almaktadır. Tüm kaplıca
sularımız radon gazı, karbondioksit, bor, florür ve yüksek oranda arsenik içermektedir.
Bu konuda bilimsel çalışmalar yapılarak bilgilendirmeler yapılmalı ve önlemler
alınmalıdır. Günü birlik kaplıcalardan yararlanan insanlar sadece radon gazı ve
CO2’den etkilenebilirler. Arsenikten etkilenme uzun süre, flordan etkilenme ise suyu
içme yoluyla uzun sürede etkisini gösterebilir.
371
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
YASA VE YÖNETMELİKLERLE, YERLEŞİM YERİ SEÇİMİNDE
TIBBİ JEOLOJİ UYGULAMALARI VE ÖNERİLER
Sağlık, afetlere karşı koruma, refah ve çevreye duyarlılık temelindeki
değerlendirmelerle ulaşılan parametreler ve toplumsal ilişkiler, bütünsel olarak
uygunluk taşıyor ise yaşam çevresi güvenli kabul edilebilir. Bu bütünsellik içinde teknik
olgular ile konuya ilişkin mevzuatın uyum içinde olması ve en önemlisi kuralların kâğıt
üzerinde kalmadan uygulamaya yansıtılması gerekir. Bu bağlamda, Tıbbi Jeolojiye
yönelik mevzuat; tıp, imar-afet ve çevre mevzuatı kapsamında ele alınabilir (Demir,
2008).
Sağlık Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik (17.02.2005 tarih ve 25730
sayılı Resmî Gazete), Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik (01.12.2004 tarih
ve 25657 sayılı Resmî Gazete), Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik (23.8.2003 tarih ve 25208 sayılı Resmi Gazete), Tehlikeli
Kimyasallar Yönetmeliği (11.07.1993, tarih ve 21634 sayılı Resmi Gazete),
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanun, Yapı Malzemelerinin Piyasa Gözetimi ve Denetimine
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ (2004-5). Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet
İşleri Genel Müdürlüğü 2008 yılı/10337 sayılı Plana Esas Jeolojik, Jeolojik- Jeoteknik
ve Mikrobölgeleme Etüt Genelgesi: Bu genelgenin Tıbbi Jeolojik Tehlikeler alt başlığı
altında; ‘’her tür ve ölçekteki planlama çalışmaları sırasında ülkemizde pek gelişmemiş
olan “Tıbbi Jeoloji” konusunda uzman jeoloji mühendislerince jeomedikal tehlikelerin
belirlenmesi, planlama faaliyetlerinde bu tür tehlikelerin de bir yönlendirici veya
sınırlandırıcı eşik olarak dikkate alınması gereklidir’’ denilmektedir. Söz konusu
genelge değişikliğe uğrayarak 01.03. 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genelgeye göre
Nevşehir ilinde her tür ölçekte planlama çalışmalarında eriyonit minerali olup
olmadığı konusunda Tıbbi Jeolojik Rapor istenmektedir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler
Radyasyon Güvenliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
(24.03.2000 tarih ve 23999 sayılı Resmî Gazete/, Değişiklik Yönetmeliği 29.04.2004
tarih ve 25598 sayılı Resmi Gazete).
Çevre ve Orman Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler: Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
(31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı Resmî Gazete), Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
(31.05.2005 tarih ve 25831sayılı Resmî Gazete).
372
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kaynaklı düzenlemeler
Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği (24.03.2002 tarih ve 23999 sayılı Resmî
Gazete) ve Radyasyon Güvenliği Tüzük Tasarısı (http://www.taek.gov.tr/mevzuat/
tuzukler/rad_guvenlik_tuzuk.doc).
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler
Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğin 24
Üncü Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Yönetmelik (26 Aralık 2003 tarih ve 25328
sayılı Resmi Gazete), Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık Ve
Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmi
Gazete).
Tarım Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler
Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübreleredair Yönetmelik (18 Mart 2004 tarih
ve 25406 sayılı Resmi Gazete), Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral, Özel,
Mikrobiyal Ve Enzim İçerikli Organik Gübreler İle Toprak Düzenleyicilerin Üretimi,
İthalatı, İhracatı, Piyasaya Arzı Ve Denetimine Dair Yönetmelik (18 Mart 2004 tarih ve
25406 sayılı Resmi Gazete).
Diğer yandan Tıbbi Jeolojinin kavramsal olarak mevzuatta yer almasına ve bu
etkenlerin afetlere duyarlı planlama süreçlerinde ve yer seçiminde göz önüne alınması
gereken risk faktörleri arasında yer almasına yönelik çabalar da izlenmektedir. Bu
konuda 2004 yılında toplanan Deprem Şurası Mevzuat, Komisyon (İmar Mevzuatı Alt
Komisyonu) Raporu ile “Yerbilimsel Verilerin Planlamaya Entegrasyonu El Kitabı” örnek
olarak gösterilebilir. Deprem Şurası oturumlarında tartışılan Mevzuat Komisyon (İmar
Mevzuatı Alt Komisyonu) Raporunda, “her tür ve ölçekteki arazi kullanım planlarının
hazırlanması ve yer seçimi kararlarında….jeo-sağlık (Tıbbi Jeoloji) göz önüne
alınmalıdır” denilmiştir (Demir, 2008). Yerbilimsel Verilerin Planlamaya Entegrasyonu
El Kitabında ise “Her tür ve ölçekteki planlama çalışmaları sırasında ülkemizde pek
gelişmemiş olan ‘Tıbbi Jeoloji’ konusunda uzman jeoloji mühendislerince tıbbi jeolojik
tehlikelerin belirlenmesi, planlama faaliyetlerinde bu tür tehlikelerin de bir yönlendirici
veya sınırlandırıcı eşik olarak dikkate alınması gereklidir (Demir, 2008).
Nevşehir Tuzköy Beldesi ve Karain Köyü yerleşimlerinde gerek rapor edilen
kanser olaylarına kaynak olan jeolojik koşulların gerekse yeni yerleşim yeri ve zarar
azaltıcı önlem parametrelerinin belirlenmesinde MTA araştırmaları temel alınmıştır.
Elde edilen veriler çerçevesinde bu yerleşimlerdeki kanser olayları, 7269 sayılı “Umumi
Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair
Kanun”un 1.maddesi gereğince, bir afet riski olarak kabul edilmiştir (Demir, 2008).
373
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
GENEL ÖNERİLER
1-Nevşehir ilinde tesbit edilen jeolojik unsurların halk sağlığı üzerindeki etkileri
dikkate alınmalıdır,
2- Eriyonit, silis tozu etkisindeki yerleşim alanları mezotelyoma ve pnömokonyoza
karşı rehabilite edilmelidir,
3- Arsenikli ve florürlü içme suları iyileştirilmelidir,
4- Doğal radyasyonlu bölgeler rehabilite edilmelidir,
5- Kil ve toprak yeme alışkanlığı olan halk tedavi edilmeli ve bilgilendirilmelidir,
6-Halk sağlığı için önemli olan Tıbbi jeoloji konuları ve ülkemizdeki etkileri ve
önlemler bakımından İmar Yasasında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır,
7-Halkın sağlığı söz konusu olduğuna göre, Nevşehir ili kapsamında uygulanan
10337 sayılı genelge kapsamında, yeni yerleşim yeri ve imara esas planlamalarda
Tıbbi Jeoloji raporu hazırlanmalıdır.
DEĞİNİLEN BELGELER
Abrahams, P. W. 2005. Geophagy and the involuntary ingestion of soil. In: Essential
of Medical Geology (Eds. O. Selinus, B. Alloway, J. A. Centone, R. B. Finkelman, R. Fuge, U.
Lindh ve P. Smedley), Chapter, 17, 435-458.
Açıkgöz, F. 1980. Nevşehir-Ürgüp-kaymaklı çevrelerinin pomza prospeksiyon raporu.
MTA rapor No: 6931.
Akıncı, Ö. 1968. Seramik killeri ve jeolojisi . MTA Dergisi, 71, 63-73.
Akkuş, İ., Akıllı, H., Ceyhan, S., Dilemre, A. ve Tekin, Z. 2005. Türkiye jeotermal kaynakları
envanteri, No: 201. 850s. ISBN: 975-8964-36-4. Ankara.
Aktimur, T., Sarıaslan, M., Keçer, M., Sönmez, M., Özmutaf, M. Ve Potoğlu, S. 1994. Nevşehir
ilinin arazi kullanım potansiyeli. MTA Rapor No: 9698.
Albayrak, M. 2005. SEM Atlası. MTA Genel Müdürlüğü MAT Dairesi Arşivi, Ankara.
Albayrak, M. 2008. Batı Anadolu, Trakya ve Kapadokya yöresi zeolitleri mineralojik veri
tabanı. MTA Genel Müdürlüğü MAT Dairesi Arşivi, Ankara.
Alloway, B. J. (Ed.) 1995. Heavy metals in soils (2nd edition), Blackie Academic and
Professional, London.
Alp, İ. 1978. Nevşehir ili Avanos ilçesi civarındaki alüminyum kaolen yataklarının
değerlendirme raporu. MTA rapor No: 6377.
Anthony, J. W. Bideaux, R. A., Bladh, K. W. and Nichols, M. C. 2000. Handbook of mineralogy
Volume: III: Arsenates, phosphates, Vanadates. Mineral Data Publishing, Tuscan.
Arcasoy, A. 2001. Çinko ve çinko eksikliği, Ankara Thalassemia Derneği.
Arcasoy, A., Çavdar, A. O., Cin, Ş. ve diğerleri. 1987. Effects of zinc supplementation on
linear growth in beta-thalassamia (a new approach). Am. J. Hematology, 24, 127-136.
374
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Arceivala, S. 1977. Defluoridation methods for small communities, Cento Scientific
programme, Report No: 28, Problems of high fluoride waters, held in Atatürk Uni.,
Erzurum, Turkey 6-10, June, 1977, p.233-246.
Arsenic.1981.Environmental Health Criteria,18. WHO, Geneva.
Atabey, E., 1989a, 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi,
Aksaray-H18 paftası, MTA yayını
Atabey, E., 1989b, 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi,
Kayseri-H19 paftası, MTA yayını.
Atabey, E., 1989c, 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi,
Kayseri-İ19 paftası, MTA yayını.
Atabey,E. 2000a.Tuzköy ve Karain yeni yerleşim yer seçimi ve jeolojik etüt raporu, MTA
Rapor No:10329.
Atabey, E. 2000b. Deprem, MTA Yayını, Eğitim Serisi: 34, 60s. Ankara
Atabey, E. 2001. Tuzköy kasabası yeni yerleşim yeri jeolojik etüt raporu, MTA Rapor No:
10400.
Atabey, E. 2002a, Tüm Kapadokya risk altında mı? TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Sayı:412, 6467.
Atabey, E. 2002b, Tüm Kapadokya Yöresi Volkanik Tüf Nedeniyle Kanser Riski Altında
Mı?, Uluslar arası Katılımlı Beslenme, Çevre ve Kanser Sempozyumu Bildiri Özleri,31
Mart-3 Nisan 2002, Ankara
Atabey, E. 2002c. Erionitli tüflerle göl çökellerinin ilişkisi, Türkiye 55. Türkiye Jeoloji
Kurultayı Bildiri özleri
Atabey, E. 2003a. Tıbbi Jeoloji: 454 nolu IGCP projesi ve Ulusal Kanser Danışma Kurulu
hakkında. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Haber Bülteni, 2003/1-2, 88-91.
Atabey, E. 2003b. Zeolitin Öteki yüzü, Cumhuriyet Bilim Teknik, 13 Eylül, 2003, S.860/13
Atabey, E. 2004a. Kapadokya’nın tarihi, jeoloji özellikleri ve insan sağlığı üzerine etkileri
(Karain, Sarıhıdır, Tuzköy örneği), TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Teknik Gezi
Kitapları serisi-2, 36 s.
Atabey, E. 2004b. Karain köyü (Ürgüp-Nevşehir) mevcut yerleşim yeri ile yeni yerleşim yeri
jeolojik etüdü ve öneriler. MTA Rapor No: 10705.
Atabey, E. 2005a. Tıbbi Jeoloji. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları: 88, 194s.
Ankara.
Atabey, E. 2005b, Tuzköy Beldesi eriyonitli tüf üzerinde bulunmayan ancak inşaasında
eriyonitli tüf kullanılmış olan mekanların tesbiti ve öneriler, MTA Rapor No:10400.
Atabey, E. (Ed.). 2006. 1. Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, (Editör: Eşref ATABEY, TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları.95
Atabey, E. 2007a. Aksaray-Nevşehir arası eriyonit minerali içeren volkanik tüflerin dağılımı
ve akciğer kanseri ilişkisi (Mezotelyoma). 60. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri özleri
kitabı, 289-292. 16-20 Nisan, 2007, Ankara
Atabey, E. 2007b. Karain köyü yerleşim yerine alternatif yeni yerleşim alanı jeolojik
özellikleri ve öneriler, MTA Rapor No: 10973.
375
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Atabey, E. 2007c. Kapadokya bölgesindeki jeolojik unsurlar ve halk sağlığı. Kapadokyanın
Jeolojisi Sempozyumu Bildiri Özleri Kitabı, 17-20 Ekim 2007. Niğde.
Atabey, E. 2008a. Türkiye’deki Tıbbi Jeoloji Konularına Genel Bakış, Uluslararası Katılımlı
Tıbbi Jeoloji Kitabı. YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5 ,Ankara.
Atabey, E. 2008b. Türkiye’de jeolojik olarak arsenik sorununa genel bir bakış. Uluslar arası
Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. 113-115. YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5, Ankara.
Atabey, E.2009a. Türkiye’de asbest, eriyonit, kuvars ve diğer mineral tozları ve etkileri.
MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 6, 191s. ISBN:978-605-4075-44-7 Ankara
Atabey, E.2009b. Arsenik ve Etkileri. MTA yayınları, Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 3, 91s.
ISBN:978-605-4075-28-7
Atabey, E. 2010a. Türkiye’de İçme Suyunda Flor ve Etkileri, MTA Yerbilimleri ve Kültür
Serisi: 9, 100s. ISBN: 978-605-4075-80-5.
Atabey, E. 2010b. Türkiye’de Kil ve Toprak Yeme alışkanlığı (jeofajia)-Topraktaki
Organizmalar (Patojenler)-Pekmez Toprağı ve Sağlık, MTA Yerbilimleri ve Kültür
Serisi: 8, 121s. ISBN: 978-605-4075-81-2.
Atabey, E. 2010c. Türkiye’de İnsan Kaynaklı unsurlar ve Çevresel Etkileri, MTA Yerbilimleri
ve Kültür Serisi: 7, 286s. ISBN: 978-605-4075-77-5.
Atabey, E. Papak, İ., Tahran, N., Akarsu, B., Taşkıran, M. A. 1987. Ortaköy (Niğde)-Tuzköy
(Nevşehir)-Kesikköprü (Kırşehir) yöresinin jeolojisi. M.T.A. Rapor No: 8156.
Atabey, E. Tarhan, N., Yusufoğlu, H., Canpolat, M.,1988, Hacıbektaş, Gülşehir, Kalaba,
(Nevşehir)- Himmetdede (Kayseri) arasının jeolojisi. M.T.A. Rapor No: 8523.
Atabey, E. ve Ünal, H. 2008. Batı Anadoludaki Jeolojik Unsurlar ve Halk Sağlığı Projesi, Tıbbi
Jeoloji Etüt raporu, MTA Rapor No: 11067. Ankara.
Atabey, E. ve Dirik, K. 2008. Uluslararsı Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Teknik Gezi
Kitabı. YMGV yayını, ISBN: 978-975-7946-32-8. Ankara.
Atabey, E. ve Şahan, M. 2009. Tıbbi Jeoloji Projesi 2008 yılı Araştırmaları Raporu. MTA
Rapor No: 11099. Ankara.
Atakan, Y. 2007a. Radon kaplıcalarında alınan radyasyon dozları ve kanser riski. TÜBİTAK
Bilim ve Teknik . 28-32. Mayıs 2007.
Atakan, Y. 2007b. Bol radonlu içmeler ve halk sağlığı. TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Kasım
2007.
Atakan, Y. 2008. Doğal radyoaktivite, doğal radyasyon ve insanda oluşturduğu dozlar.
Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. YMGV Yayını, ISBN:978-975-7946-33-5, 5162. Ankara.
Ataman, G. 1979. Batı Anadolu zeolit oluşumları, Yerbilimleri, 3, 85.
Atlas. 2002. Köy köy Türkiye yol atlası.
Atlas. 2011. İl İl Türkiye Atlası. Atlas Dergisi. 2011 eki.
Avşar, İ. 1972. Nevşehir ili mermer ve süsleme taşları genel prospeksiyon raporu. MTA
rapor No: 4959.
Ayhan, A., Papak, İ. ve Atabey, E.,1988, Gölcük (Misli) - Derinkuyu – Sulucaova civarının
jeolojisi. MTA Rapor No: 8345.
376
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Azbar, N. ve Türkman, A. 2000. Defluoridation in drinking waters, Water Science and
Technology, 42, No:1-2, 403-407.
Aydın, N. 1984. Orta Anadolu masifinin Gümüşkent B. (Nevşehir) dolayının jeolojikpetrografik incelemeleri. MTA jeoloji Etütleri Dairesi Arşiv No: 206.
Barış, Y. İ. 1987. Asbestos and erionite related chest diseases, Semih Ofset Matbaası, 1987.
Ankara.
Barış, Y. İ. 1994. Bu doktoru rehin alalım: Anadolu’da bir kanser araştırması, 110s., Kent
Matbaası, 1994. Ankara.
Barış, Y. İ. 2002. Türkiye’de asbest ve fibroz zeolit (eriyonit) ile ilgili akciğer astalıkları.
Beslenme, Çevre ve Kanser Sempozyumu Bildiri Özleri, 22-23, Ankara
Barış, Y. İ. 2003. ‘’Anne Bana Kerpeteni Getir’’ Anadolu’nun bitmeyen akciğer ve karın zarı
kanseri. 224s., Bilimsel Tıp Yayınevi, 2003. Ankara.
Barış, Y. İ. 2004. Tıp ve Jeoloji. 57. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özleri, 26-27, Ankara.
Barış, Y. İ. 2005.Türkiye’de asbest ve eriyonit sorunu ve insan sağlığına etkileri (mesotelyoma).
1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Bildiri Özleri, TMMOB jeoloji Mühendisleri Odası
yayınları: 95, 53-64, Ankara
Barış, Y. İ. Akay, H. ve Emri, S. 2007. Türkiye’de asbest ve eriyonit ile ilgili hastalıklar. Toraks
Dergisi, 8, Ek 1, ISSN: 1302-7808. Ankara.
Barış, Y. İ. 2008a. Türkiye’de asbest ve eriyonit Sorunu. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji
Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 18, YMGV Yaynı, ISSN: 978-975-7946-33-5.
İstanbul.
Barış, Y. İ. 2008b. Minerallerle ilgili meslek hastalıklarının tarihçesi. Uluslararası Katılımlı
Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 37, YMGV Yaynı, ISSN: 978-9757946-33-5. İstanbul.
Barış, Y. İ. ve Atabey, E. 2009. Türkiye’de Mesleksel ve Çevresel Hastalıklar, Köseleciler
1933, Magic Digital Center. 221s. Bursa.
Barış, Y. İ. Saracci, R., Simonato, L., Skidmore, J. W. ve Artvinli, M. 1981. Malignant
mesothelioma andradiological chest abnormalities in two villages in Central Turkey.
An epidemiological and environmental investigation. Lancet, 1, 984-987.
Barış, Y. İ., Simonato, L., Artvinli, M., Pooley, F., Saracci, R., Skidmore, J. ve Fischbein, A.
1987. Epidemiological and environmental evidence of health effects of exposure to
erionite fibers: a four year study in the Cappadocian Region of Turkey. Int. J. Cancer,
39, 10-17.
Barış, Y. İ. Bilir, N. ve Artvinli, M., 1988. An epidemiological study on an Anatolian village
environmentally exposed to tremolite asbestos. Br J. Indust Med., 45, 838-840.
Barlas ve Demirsoy, 2005. Ağır metallerin Türkiye’deki durumu ve canlılar üzerindeki
etkileri. 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumu kitabı. 108-121. JMO Yayını; 95. Ankara.
Battaloğlu, R. 2009. Niğde ilinden toplanan pekmez toprağı örneklerinde pestisit kalıntıları
ve polisiklik aromatik hidrokarbon (pah) aranması. 1.Tıbbi Jeoloji Çalıştay Bildiriler
Kitabı. (Ed. Y. Örgün, G. Yalçın), TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 207-213.
377
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Batum, I., (1978) Geology and Petrograhy of Acıgöl and Göllüdağ volcanics at southwest
of Nevşehir Central Anatolia (Turkey), Yerbilimler, 4, 1-2, 70-88 (in Turkish with
English abstract).
Beekman, P. H. 1966. Hasan Dağı-Melendiz Dağı bölgesinde Pliyosen ve Kuvaterner
volkanizma faaliyetleri. MTA Dergisi. 66, 88-103.
Bigazzi, G., Yeğingil, Z., Ercan, T., Odonne, M. Ve Özdoğan, M., 1993, Fisson track datinng
obsidians in Central and Northern Anatolia. Bull. Volcanol., 55, 588-595.
Bilir, N. 2008. Türkiye’de Meslek Hastalıklarının Nedenleri. Uluslararası Katılımlı Tıbbi
Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 38-39, YMGV Yaynı, ISSN: 978-9757946-33-5. İstanbul.
Bish, D. L. ve Ming, D. W. (eds.). 2001. Natural zeolites: Ocurrences, properties, applications
reviews in mineralogy and geochemistry. 45. 662p.
Booty, B. 1972. Guide to nuclear physics. Peter Peregninus Ltd. Lavenham.
Breck, D.W. 1974, Zeolite molecular sieves: Structure, chemistry and use. John Wiley. New
York. 771s.
Bultman, M. W., Fisher, F. S. ve Pappagianis, D. 2005. The ecology of soil-burne human
pathogens. In: Essential of Medical Geology (Eds. O. Selinus, B. Alloway, J. A.
Centone, R. B. Finkelman, R. Fuge, U. Lindh ve P. Smedley), Chapter, 19, 481-511.
Chakravarty, S., Dureja, V., Bhattacharyya, G., Maity, S. ve Bhattacharjee, S. 2000. Removal
of arsenic from groundwater using low cost ferrugunous manganese ore, Water
Researc, 36, 625-632
Coombs, D. S. Alberti, A. Armbruster, T. Artioli, G. Cocella, C. Galli, E. Grice, J. D. Liebau,
F., Mandarino, J. A., Minato, H., Nickel, E. H., Pasaglia, E., Peacor, D. R., Quartieri, S.,
Rinaldi, R., Ross, M., Sheppard, R. A., Tillmanns, E. ve Vezzalini, G. 1997. Recommended
nomenclature for zeolite minerals:report of the subcommittee on zeolites of the
international mineralogical association, commisison on new minerals and mineral
names. The canadian Mineralogist, 33, 1571-1606.
Çavdar, A. O. 2008. Toprak ve kil yeme alışkanlığı’na bağlı (jeofaji sendromunda) ve hamile
kadınlarda çinko eksikliği, Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, 120122.YMGV Yayını, ISBN: 978-975-7946-33-5.
Çavdar, A. O. ve Arcasoy, A. 1972a. Hematologic and biochemical studies of Turkish
children with pica. Clin Pediatrics, 11, 215.
Çavdar, A. O. ve Arcasoy, A. 1972b. Pica in Turkey. Türkiye Tıp Akademisi Mecmuası, 7, 3.
Çavdar, A. O., Arcasoy, A., Cin, S. ve Gümüş, H. 1980. Zinc deficiency in geophagia in
Turkish Children and Response to treatment with zinc sulphate, Hemotologica, 65,
403-512.
Çavdar, A.,O. Arcasoy, A., Cin, Ş., Babacan, E. ve Gözdaşoğlu, S. 1983. Geophagia in
Turkey: Iron and zinc definiency, iron and zinc absorption studies and response to
treatment with zinc in geophagia cases. Zinc Deficiency in human Subjects, 71-97.
Çavdar, A.O., Yavuz, G., Gözdaşoğlu, S., Babacan E.ve diğerleri.1993. Burkitt’s lymphoma
in Turkish children: Clinical, viral (EBV) and molecular studies. Leukemia and
Lymphoma . 14, 323- 330.
378
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Çavdar, A. O., Ünal, E., Babacan, E. ve diğerleri. 2002. Trace elements analyses (zinc and
selenium) in pediatric malignant lynuphornos Turk. J. hematology, 19, 244-247.
Çelebi, N. 2008. Türkiye’de radon ölçümleri. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı.
YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5, 69-78. Ankara.
Demir, B. M. 2008. Doğal afet kapsamında asbest ve eriyonit, yasa ve yönetmeliklerde
yerleşim yeri seçiminde tıbbi jeoloji uygulamaları. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji
Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 34-35, YMGV Yaynı, ISSN: 978-975-7946-33-5.
İstanbul.
Demirel, Ü. 2009. Flor Elementinin Canlılar Üzerine Etkisi ve Kapadokya Bölgesinde
florosis gerçeği. 1. Tıbbi Jeoloji Çalıştay Bildiriler Kitabı (Ed. Y. Örgün ve G. Yalçın).
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 186-198. 30 Ekim-1 Kasım 2009, Ürgüp
Bld., Kültür Merkezi, Ürgüp/ Nevşehir.
Dirik, K. ve Göncüoğlu, M.C. 1996. Neotectonic characteristics of Central Anatolia. Int.
Geol. Rev. 38, 807-817.
Dissanayake, C. B. 1991. The fluoride problem in the groundwater of Sri LankaEnvironmental Management and Health. Int. J. Environ. Stud. 38, 137-156.
Dissanayake, C. B. 1996. Water quality and dental health in the Dry Zone of Sri Lanka.
Environmental Geochemistry and Health with apecial reference to development
countries (Edited By J. D. Appleton, R. Fuge, G. J. H. McCall), 131-140. Geological
Society Special Publication, No: 113. London.
Dodurka ,T. ve Kayar, A. 2002. Kapadokya Bölgesi İçme suyu kaynaklarında fluor
düzeyleri ve bu bölgenin koyunlarında flüorosis ile ilgili semptomların saptanması
üzerine araştırmaları. Türk J. Vet. Anim. Sci., 26, 747-751.
Dönmez, M., Türkecan. A. ve Akçay, A. E. 2003. Kayseri, Niğde Tersiyer volkanizması,
MTA Rapor No: 10575.
Dönmez, Akçay, A. E. ve Türkecan, A. 2005. 1/100.000 ölçekli Türkiye jeoloji haritaları,
N0:49, Kayseri-K34 paftası. MTA.
Dönmez, Akçay, A. E., Kara, H., Türkecan, A., Yergök, A. F. ve Esentürk, K. 2005. 1/100.000
ölçekli Türkiye jeoloji haritaları, N0:52, Aksaray-L32 paftası. MTA.
Druitt, T.H., Brenchley, P.J., Gökten, Y.E., Francaviglia, V., 1995. Late Quaternary rhyolitic
eruptions from the Acıgöl complex, central Turkey. J. Geol. Soc., London 152, 655-667.
Duffus, J. H. Howard G.J. ve Worth, 1996. Fundamental toxicology for chemists,Cambridge,
UK : Royal Society of Chemistry Information Services.
Duru, İ. 2010. Kanser ve Karain. Mega Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. İstanbul. 271s.
Düzgören Aydın, N. 2005.Kurşun izotopları ve ağır metallerin kaynakları ve dağılımları:
Örnek çalışma-şehir çevre kirliliği ve insan sağlığı. 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Kitabı.
65-73. JMO Yayını; 95. Ankara.
Eakle, A. S. 1898. Erionite, a new zeolite. Amer. J. Of Sci., 6, 66-68.
Edmunds, W. M. ve Smedley, P. 2005. Fluoride in natural waters, In: Essential of Medical
Geology (Eds. O. Selinus, B. Alloway, J. A. Centone, R. B. Finkelman, R. Fuge, U. Lindh
ve P. Smedley), Chapter, 12, 301-329.
379
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
EPA. 2000. Technologies and costs for removal of arsenic from drinking water. EPA 815-R00-028.
Ercan, T., Akbaşlı, A., Yıldırım, T., Fişekci, A., Selvi, Y., Ölmez, M., Can, B., 1991, Acıgöl
(Nevşehir) Yöresindeki Senozoyik Yaşlı Volkanik Kayaçların Petrolojisi. M.T.A. Dergisi,
113. 31-44.
Erkanol, D., Akalın, N., Kızıltepe, O. Ve Bakır, M. F. 2012. Aksaray-Kırşehir-Nevşehir-Niğde
illeri mermer ve doğaltaş potansiyel alanların belirlenmesine yönelik etüt raporu.
MTA Rapor No: 11506.
Erişen, B. ve Özgür, R. 1999. Kozaklı (Nevşehir) alanının jeotermal enerji olanaklarına ilişkin
değerlendirme raporu. MTA Rapor No: 10376.
Erzenoğlu, Z. 1995. Türkiye termal ve mineralli sular envanteri (Nevşehir). MTA Rapor No:
10040.
Fidancı,U.R., Bayşu, N. ve Ergun, H. 1994. The fluoride content of water sources in
Kızılcaören Village in Eskişehir. Tr. J. of Medical Sciences, 20, 15-17.
Fidancı,U.R., Salmanoğlu, B., Maraşlı, Ş. ve Maraşlı, N. 1998. İç Anadolu Bölgesinde Doğal
ve Endüstriyel Florozis ile Bunun Hayvan Sağlığı Üzerindeki Etkileri. Tr. J. of Veterinary
and Animal Sciences 22, 537-544.
Finkelman, R. B. ve Gross, P. M. K. 1999. The types of data needed for assessing the
environmental and human health impacts of coal. Int. Journal of Coal Geology, 40,
91-101.
Finkelman, R. B., Skinner, H. C. W., Plumlee, G. S. ve Bunnell, J. E., 2001. Medical Geology.
Geotimes, 20-23.
Finkelman, R. B., Feder, G. L., Orem, W. H. ve Radovanovic, Z., 1991. Relationbetween LowRank coal deposits and Balkan Endemic Nephropathy. Association of Geoscientists
for International Development New, 5, p.23.
Fuge, R. 2005. Anthropogenic sources. Medical Geology (Eds. O. Selinus et al.). Chapter 3,
43-60. Elsevier, Amsterdam.
Genç, M. A., sarıaslan, M., Demirtaş, G., karabacak, B., Özbek, E., Özkara, A., Kılıçdağı, R.,
Kavak, S., Zorlu, M. Ve Nişan, E. 2006. Kızılırmak havzasındaki kirlilik parametrelerinin
araştırılması. MTA rapor No: 11011.
Goodarzi, F. ve Swaine, D. J. 1993. Chalcophile elements in western Canadian coals. Int.
Journal of Coal Geology, 24, 281-292.
Gottardi, G. ve Galli, E. 1985. Natural zeolites. Springer-Verlag, Berlin, Heilderberg, 409p.
Göksu, E. 1958. Uranyum nedir ve nasıl aranır?. MTA yayınları, No: 101, 92s. Ankara.
Göktepeli, A., Ayan. Z., Artvinli, M., Şahin, A. ve Barış, Y. İ., 1983. İnsan sağlığı ve jeoloji.
Türkiye Jeoloji Kurumu, Yeryuvarı ve İnsan Dergisi, 11-14. Ankara.
Göncüoğlu, M. C. 1986. Orta Anadolu masifinin güney ucundan jeokronolojik yaş
bulguları. MTA Dergisi. 105-106. 27-28.
Göymen, G., Gürsoy, E., Koptagel, E., Gürses, H. ve Hoşcan, M. 2008. Silikoza neden olan
alfa-kuvars tozlarının biyomineralojik özelliği. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji
Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 199, YMGV Yaynı, ISSN: 978-975-7946-33-5.
İstanbul.
380
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Halilova, H. 2005. İyot, çinko, kobalt, mangan, bakır ve selenyum mikroelementlerinin
biyojeokimyası, çevre ve insan sağlığına etkisi. I. Tıbbi Jeoloji Sempozyumu (Ed. Eşref
Atabey), 93-107, Ankara.
Halilova, H. 2008. Doğadan gelen sağlık. 128s. Palme Yayıncılık. ISBN: 978-605-5829-02-5.
Ankara.
Halilova, H., Yusufov, Z. ve Ahundova, E. 2008. Türkiye ve Azerbaycan tuz mağaraları ve
sağlık üzerine etkileri.Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Kitabı, 125127. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5.
Harada, K. Iwamoto, S. ve Kihara, K. 1967. Erionite, phillipsite and gonnardite in the
amygdules of altered basalt from Maze, Niigata prefecture, Japan. American
Mineralogist, 52, 1785-1794.
Hower, J. C., Ruppert, L. F. ve Williams, D. A. 2002. Control on boron and germanium
distribution in the low-sulfur Amos coal bed, Western Kentucky coal field, USA. Int.
Journal of Coal Geology, 53, 27-42.
http://www.forumgercek.com
http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html
http://nevsehirjeofizik.blogspot.com/2012/04/nevsehirde-deprem-istasyon-says.html
http://www.taek.gov.tr
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri
http//www. turkiyetuz.com
http://www.dsi.gov.tr
http://www.mta.gov.tr
İleri, S. 1978. Zeolitler. Türkiye Jeoloji Kurumu Yeryuvarı ve insan Dergisi, 371, 40-44.
Ankara.
Innocenti, F., Mazzuoli, G., Pasquare, F., Radicati Di Brozolo, F. and Villari, L., 1975. The
Neogene calcalkaline volcanism of Central Anatolia: geochronological data on
Kayseri-Niğde area, Geol. Mag., 112 (4), 349-360.
Işıklı, B. ve Kalyoncu, C., 2000, Eskişehir Yöresindeki Üçme Sularında Florür Düzeyleri.
Ekoloji Çevre Dergisi, 9, 36, 28-30.
Kadıoğlu, E., Hisarlı, N, D., Aşık, A., Demircigil, G. Ç., Alshana, U., Ertaş, N., Çelebi, C. R.,
Atabey, E.,O. Ataman, Y., Serçe, H., Bilir, N., Tuncer, A. M. ve Burgaz, S. 2012. AS3MT
gene polymorphism in residents exposed to inorganic arsenic via drinking water.
EUROTOX. Abstracts. Stockholm-Sweden.
Kahvecioğlu, Ö., Kartal, G., Güven, A. ve Timur, S.2007. Metallerin çevresel etkileri-I,
Kara, H. 1991. 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi,
Kırşehir-G18 paftası, MTA yayını.
Karagül, H. 2008. Florozis ve hayvan sağlığı. Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu
Kitabı, 109-110. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5.
Kart, L. 2008. Kömür işçisi pnömokonyozu. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı.
YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5, 47-49. Ankara.
381
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Kayahan, M. 1982. Üzüm şırasının pekmeze işlenmesi sırasında meydana gelen terkip
değişmeleri üzerine araştırmalar. A.Ü. Ziraat Fak. Yayınları,.797, Muhtelif Sayfalar,
Ankara.
Kayakıran, S. 1979. Gülşehir kaya tuzlası etüt ve aramaları açıklama evresi 1977 ve 1978
çalışmaları. MTA rapor No: 6606.
Kırıkoğlu, M. 1999. Orta Anadolu Aksaray-Nevşehir civarı endüstriyel hammadde
kaynakları prospeksiyon raporu. MTA rapor No: 10227.
Kızılstein, L. Y. ve Kholodkov, Y. I. 1999. Ecologically hazardous elements in coals of the
Donets Basin. Int. Journal of Coal Geology, 40, 189-197.
Klaassen, C. D. (Ed.). 2001.Casarett and Doull’s toxicology. The basic science of poisons.
Sixth Edition. McGraw-Hill. Medical Publishing Division, New York.
Kliment, C. R., Clemens, K. ve Oury, T. D. 2009. North America-associated mesothelioma
with pleural plaques and pulmonary fibrosis. Int Clin Pathol. 2, 4, 407-416
Köşklü, A., 1995. Florlu sulardan florun giderilmesi, Atatürk Üni. Fen Bilimleri Enstitüsü
Kimya Müh. Anabilim Dalı (Yüksek lisans tezi), Erzurum.
Le Pennec, J.-L., Bourdier, J.-L., Froger, J.-L., Temel, A., Camus, G., Gourgaud, A., 1994, Neogene
ignimbrites of the Nevşehir Plateau (Central Turkey): stratigraphy, distribution and
source constraints. J. Volcanol. Geotherm. Res. 63, 59-87.
Meier, W. M. 1968. Zeolite structure in: Molecular sieves: Society of Chemical Industry,
London. 10-27.
Milliyet, 1983, İstanbul’dan Göreme’ye kültür mirasımız, 16. Fasikül, 121-124, 17. fasikül,
129-131, 18. Fasikül,137-139 ve 144, 19. Fasikül, 145-148 ve 151-152.
MTA. 1980. Türkiye Maden Envanteri (illere göre). No: 179, 571s. Ankara.
MTA. 1996. Türkiye Jeotermal Envanteri.
MTA. 2009. Türkiye yer Altı Kaynakları (illere göre). Yer Bilimleri ve Kültür Serisi: 5, ISBN:
978-605-4075-32-4. 602s. Ankara.
MTA. 2010. 1.100000 ölçekli Türkiye jeoloji haritaları, N0:139, Yozgat-J33 paftası (ikinci
baskı).
Mumpton, F. A., 1973. Wordwide deposits and utilization of natural zeolites. Ind. Miner.
73, 30.
NRC. 2001. Arsenic in drinking water. 2001 Update, Washington, DC:National Academic
Pres. 24-74.
Nordstrom, D. K ve Alpers, C. N. 1999. Negative pH, efflorescent mineralogy and
consequences for environmental restoration at the iron mountain superfund site.
California. Proc. Natl. Acad. Sci. USA. 96, 3455-3462.
Okut, M. ve Mehmet, G. 1972. Nevşehir ili Ürgüp-Avanos ve Gülşehir ilçelerindeki kükürt
zuhurlarının jeolojisi. MTA rapor No: 5014.
Olanca, K. 1994. Geochimie des laves Quaternaires de cappadoce (Turque): les apparelis
monogeniques. These de Doctırat. Universite Blaise pascal (France), i156.
Oruç, N. 1973. Doğubeyazıt kazası ve bazı köylerinde kullanılan sularda flor konsantrasyonu
ve önemi, YSE Dergisi, Sayı: 86, Haziran 1973,19-22.
382
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Oruç, N. 1976. Van Gölü çevresindeki bazı doğa sularında florür konsantrasyonu ve önemi.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fak., Ziraat Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 3, 25-32.
Oruç, N. 1983. Doğubeyazıt yöresindeki bazı su kaynaklarında spektrofotometrik ve
potansiyometrik yöntemlerle florür miktarlarının araştırılması, Doğa Bilim Dergisi:
Müh./Çev., 7, 161-165.
Oruç, N. 2005. Türkiye’de yüksek düzeyde fluorür içeren kaynak suları ve sağlık açısında
önemi, Bildiri Özleri Kitabı, s.48-51, 1. Tıbbi Jeoloji Semp. 1-3 Aralık 2005 MTA,
Ankara.
Oruç, N. 2008. Endemik florozise iki ayrı örnek: 1-Türkiye’de yüksek düzeyde florürlü
kaynak suları, 2-Çin’de fluorürce zengin kömür yakılması, Uluslar arası Katılımlı Tıbbi
Jeoloji Sempozyumu Kitabı, 103-105. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5.
Oygür, V., Alkan, M. ve Cihnioğlu, M. 1988. Aksaray kuzeybatısı ile Nevşehir kuzeyinin
demir prospeksiyon jeolojisi raporu. MTA rapor No: 8538.
Ökte, Z. 2008. Florozis ve diş sağlığı. Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı,
106-108. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5.
Önem, Y. 2000. Sanayii madenleri. Genişletilmiş 2. Baskı. ISBN: 975-96255-1-2. Ankara
Özçıtak, E. 2012. Nevşehir ili ve ilçelerinde tüketilen içme ve kaplıca sularındaki
radyoaktivitenin ölçülmesi. Nevşehir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Fizik
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. 83s.
Özkuzey, S. 1973. Nevşehir ili civarında detay perlit etüdü hakkında rapor. MTA rapor No:
5060.
Özmen, B., Nurlu, M. ve Güler, H. 1997, Coğrafi Bilgi Sistemi ile deprem bölgelerinin
incelenmesi, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara.
Öztopçular,M. 1977. Evaluation of the Chronic Fluoride Intoxication in the Doğubeyazıt
Region from the Neurological Stand Point;In,Seminar on Problems of High Fluoride
Waters,Cento Scientific Programme,Report No:28,Erzurum Atatürk Üni.,6-10 June.
Öztürk, M. 2008. İçme suyunda arsenik miktarı ve sağlık üzerine etkisi. (erişim:www.
mozturk.net/content_images/arsenik.doc).
Pamukçu,T. ve Sel T. 1995, Kızılırmak havzası yüzey sularında flor tayini. Türk Veteriner
Hekimliği Dergisi; 7, 2, 31-32.
Pasquare, G., 1968; Geology of the Cenozoic volcanic area of Central Anatolia. Atti Accad.
Naz. Lincei Mem., 9., 55-204
Passaglia, E., Artioli, G. ve Gualtieri, A. 1998. Crystal chemistry of the zeolite erionite and
offretite. American Mineralogist, 83, 577-589.
Phantumvanit, p., Songpaisan, Y. Ve Moller, I. J. 1988. A defluoridator for individual
households. World Health Forum. 9, 555-558.
Ren, D., Zhao, F., Wang, Y.ve Yang, S. 1999. Distribution of minor trace elements in Chinese
coal. Int. Journal of Coal Geology, 40, 109-118.
Resmi Gazete; Tarih: 31. 05. 2005, Sayı: 25831.
Resmi Gazete. Tarihi:17.02.2005. Sayısı: 25730.
Resmi Gazete, Tarihi: 31.12.2004. Sayısı: 25687.
383
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Rether, A. 2002. Doktora Tezi, Münih Teknik Üniveristesi, Entwicklung und
Charakterisierung wasserlöslicherBenzoylthioharnstofffunktionalisierter
Polymere zur selektiven Abtrennung von Schwermetallionen aus Abwässern und
Prozesslösungen.
Saraç,G. 2003. Türkiye omurgalı fosil yatakları. MTA Rapar No:
Sassano, G., 1964, Acıgöl Bölgesinde Neojen ve Kuvaternler volkanizması MTA Rapor No:
6841.
Sayın, N. 2008. Fairy Chimney development in Cappadocian Ignimbrites (Central Anatolia,
Turkey). ODTÜ Doktora Tezi.
Schumacher, R., Keller, J. ve Bayhan, H. 1990. Depositional charteristics of in Cappadocia,
Central Anotolia, Turkey: Prroceedings of IESCA Cong. (Ed. Savaşcın and Eronat). Vol
2, p. 435-449
Schumacher, R., Mues, U. ve Koberski, U.1992. Petrographical and geochemical aspect and
K/Ar dating of ignimbriten in Cappadocia, Turkey. Abstracts of the 6th Congres of
the geol. Soc. Athens.
Sebastian, P., Gaudichet, A., Bignon, J. ve Barış, Y. İ., 1984. Zeolite bodies in human lungs
from Turkey. Lab. Invest., 44, 420-425.
Seymen, İ. 1981. Kaman (Kırşehir) dolayında Kırşehir masifinin stratiğrafisi ve
Metamorfizması. TJK Bülteni, 24-2, 7-14.
Sheppard, R. A. ve Davis, G. S. 2002. Occupational and environmental lung disease. Cur.
Opin. Pulm. Dis., 8, 2, 117-125.
Smedley, P. L. ve Kinniburgh, D. G. 2005. Arsenic in Groundwater and the environment.
Essentials medical geology, Impacts of the Natural environments on public Health
(Ed. In Chief: Olle Selinus). Chapter.11.
Şahin, B., Ağrılı, H., Koşun, E. ve Mengi, H. 2008. Mineraller. MTA yayınları, ISBN: 978-9758964-89-5. Ankara.
Şendil, Ç. ve Baysu, N., 1973. İnsan ve hayvanlarda Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesi köylerinde
görülen flor zehirlenmeleri ve bunu Van ili Muradiye ilçesi köylerinde de saptamamızla
ilgili ilk tebliğ, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, No: 4.
Şimşek, Ş. 2007. Dünya’da ve Türkiye’de jeotermal gelişmeler. Ülkemizde doğal kaynakların
Enerji Üretimindeki Önemi ve geleceği Sempozyumu, İzmir.
TAEK. 2010. Türkiye’de çevre radyoaktivitesinin izlenmesi.2009. Teknik Rapor 2010/12.
TAEK. 2011. Türkiye’de çevre radyoaktivitesinin izlenmesi.2009. Teknik Rapor 2010/19.
Tatu, C. A., Orem,W. H., Finkelman, R. B. ve Feder, G. L. 1998. The etiology of Balkan endemic
nephropathy; stil more questions than answers. Environmental Health Perspectives,
106,11, 689-700.
Temel, A. 1992. Kapadokya eksplozif volkanizmasının petrolojik ve jeokimyasal özellikleri,
Hacettepe Üniversitesi Doktora Tezi.
Temel, A. ve Gündoğdu, M. N. 1996. Zeolite occurences and erionitemesothelioma
relationship in Cappadocia region, Central Anatolia,Turkey. Mineralium Deposita.
31, 539-547.
384
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Toprak, V. 1996. The origin of the Quaternary basins which have been developed in the
Cappadocia volcanic subsidence, Central Anatolia. 30. Year Symposium, Black Sea
Technical University, 326-340, Trabzon.
TSE 266 . 2005. Sular-insani tüketim amaçlı sular.
Türk Standartları. 1987. Üzüm Pekmezi Standardı, 3792,Ankara.
Tuncalı, E., Çiftçi, B., Yavuz, N., Toprak, S., Köker, A., Gencer, Z., Ayçık, H. ve
Şahin, N., 2002. Türkiye Tersiyer kömürlerinin kimyasal ve teknolojik özellikleri, MTA
Genel Müdürlüğü yayınları, 401s. Ankara.
Türkecan, A., Akçay, A. E., Satır, M., Dönmez, M., ve Ercan, T. 2003. Melendiz dağları (Niğde)
Volkanizması. 56’cı Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildirileri, Ankara.
Uçakoğlu,S. 1987. Nevşehir-Gülşehir ve civarı uranyum aramaları raporu. MTA Rapor No:
8453.
USEPA. 1993. Integrated Risk Information System (IRIS): Arsenic, inorganic Quickview
(CASRN 7440-38-2).
Uslu, B. 1980. Endemik Fluorosis.Anadolu Üniversitesi Dergisi, 1019-1021
Uslu, B. ve Göğüş, T. 1981. Endemic Fluorisis, Clinical, Roentgenological and
Biochemical Study of Chronic Fluorine Intoxidation in Kızılcaören, Hacettepe Bulletin of
Medicine/Surgery, vol. 14, Numbers 3-4, July-Oct. 1981, p. 45-54.
Ünalan, G. 2010. Kömür jeolojisi. MTA Eğitim Serisi No: 45. 585s. Ankara.
Üzeltürk, B. 2009. Nevşehir ili Belediyeleri, İçme Suyunda arsenik sorunu.1.Tıbbi
Jeoloji Çalıştayı Bildiriler kitabı, 61-70. (Ed. Y. Örgün ve G. Yalçın). TMMOB Jeoloji
Mühendisleri Odası Yayını, 30 Ekim-1 Kasım 2009, Ürgüp Bld., Kültür Merkezi,
Ürgüp/ Nevşehir.
WHO. 1996. Trace Elements in human nutrition and health, Geneva.
Yazıcıoğlu, T. 1967. Türkiye’de Üzüm Üretimi ve Değerlendirilmesi. A.Ü. Zir. Fak. Yıllığı, 17,
2, 303-314.
Yazman, M., Terzioğlu, N., Unical, Y. ve Susman, D. 1987. Acıgöl (Nevşehir) sahasının
jeolojisi ve jeokimya raporu. TPAO Arşiv No 2702.
Yılmaz, Ş. 1990. Nevşehir ili ve civarınınj zeolit aramaları prospeksiyon raporu. MTA Rapor
No: 9235.
Yolcubel, İ. 2009. Arsenikle kirlenmiş yer altı sularının temizlenmesinde kullanılan arıtma
teknolojileri. 1.Tıbbi Jeoloji Çalıştayı Bildiriler kitabı, 44-60. (Ed. Y. Örgün ve G. Yalçın).
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 30 Ekim-1 Kasım 2009, Ürgüp Bld., Kültür
Merkezi, Ürgüp/ Nevşehir.
385
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
SÖZLÜK
A
Absorbe: Soğurulma
Adsorpsiyon: Moleküllerin katı yüzeylere tutunması.
Ağır metal: Metalik özellikler gösteren elementlerden oluşan açık ve tam bir tanımlaması
yapılmamış olan grupta bulunan elementlere verilen addır. atom ağırlıkları 5 g/cm3’ten
büyük olan elementler için tanımlansalar bile ‘’ağır metal’’ terimi daha geniş
kapsamda kullanılır ve arsenik, berilyum, kadmiyum, kobalt, krom, bakır, demir, cıva,
mangan, molibden, nikel, kurşun, antimon, selenyum, talyum, vanadyum, çinko ve
onların metaloidlerini de içerir
Akifer: Yer altı suyu hazne kayaları
Akrodermatitis enteropatika: İnsanda çinko metabolizmasında primer bir defekt sonucu
ortaya çıkan tek kalıtsal hastalıktır, oldukça nadir görülür.
Akut: Etkisi hemen hissedilen.
Alfa ışınları (α): Alfalar, helyum atomu çekirdeklerinden oluşmaktadır. Her çekirdekte 2
proton ve 2 nötron vardır.
Alterasyon: Kaya ve minerallerin hidrotermal sularla, mevcut mineraller arasındaki
tepkime ile bozuşma, altere olması.
Alüvyon: Çakıl, kum, silt ve kil boyutundaki malzemeden oluşan akarsu çökeli.
Amfibol: Demir ve magnezyum silikat bileşimindeki mineral grubu.
Andezit: Bir cins volkanik kayaç.
Anemi (Kansızlık): Hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü
tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır.
Antiklinal: Bir bölgede oluşan sıkışma sonucunda yer kabuğunu oluşturan kaya
tabakalarının kubbe şeklinde kıvrımlanması.
Antropojenik: İnsan kaynaklı.
Anüri: Hastanın çıkardığı idrar miktarı günde 0-50 mi. arasında ise idrar çıkaramama, yani
“Anüri” durumundan söz edilir.
Arsenikli pirit: Fe(S,As)2 formülü ile temsil edilen mineral
Arsenopirit: FeAsS formülü ile temsil edilen mineral
Artık: Artık kelimesi «cüruf» kargılığı kullanılmıştır.
Asbest: Amfibol ve krizotil türü minerallerin ticari adıdır.
Asbestosis: Akciğer sertleşmesi, akciğer zarında kalınlaşma ve kireçlenme
Atık: Artık ihtiyaç duymadığımız ve uzaklaştırdığımız her tür madde atık olarak
tanımlanabilir.
386
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
B
Bakteri: Klorofilsiz, tek hücreli yada ipliksi mikroorganizma; bakteri havada, toprakta ve
denizdeayrışan maddede oluştuğu ve bozunma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik
kontrolü açısından büyük önem taşır.
Balkan Endemik Nefropatisi (BEN): Balkan yarımadasının birkaç kırsal bölgesiyle sınırlı ve
kökeni bilinmeyen bir tübülo intersertal nefropati rahatsızlığıdır
Benign hastalıklar: İyi huylu hastalıklar.
Bentonit: Montmorillonit içeren kiltaşları bentonit olarak adlandırılır. Montmorillonitte
Si/Al oranı yaklaşık 7/1 dir. Dolayısıyla illite göre daha da az alkali içerir.
Beta ışınları (β): Biyolojik dokuda 5 mm gibi daha uzağa nüfuz eden beta ışınımı deriye
zarar verecek yanıklara yol açabilir. Atom çekirdeklerinden, nötronun protona
dönüşümü (beta bozunumu, parçalanması) sırasında salınan, yayılan elektronlardan
oluşan parçacık akımıdır.
Biyotit: İllit ve mika grubu kil mineralidir. Siyah mikadır. Bileşimi K(Mg,Fe)3.(Al,Fe).Si3O10.
(OH)2’dir.
C
Cevher minerali: Ekonomik öneme sahip minerallere cevher mineralleri denir.
CFC:Kloroflorokarbonlar.
Cevher minerali: Ekonomik öneme sahip minerallere cevher mineralleri denir.
Cüruf: Cevher yakıldıktan sonra geriye kalan kısım.
Ç
Çevre: Bir organizmanın var olduğu ortam ya da koşullar. Bu çevre doğal fiziksel öğeleri,
ayrıca organizmanın etkileştiği insan ürünü koşulları içerir.
Çevre koruma: Potansiyel olarak tehlikeli atık maddelerin çevreye boşaltılmasının asgariye
indirilmesi ya da önlenmesi amacıyla kaynakların yönetimi.
Çevre Koruma Ajansı (EPA): Kirleticiler ile ilgili tüm kanun ve yönetmelikleri uygulamak ile
görevli Amerikan Federal kuruluşu.
Çevresel etki değerlendirmesi: Yeni gelişme ve projelerin çevreye olabilecek sürekli ya da
geçici potansiyel etkilerinin, sosyal sonuçları ve alternatif çözümleri de içine alacak
biçimde analizi ve değerlendirilmesi.
Çökel: Sediman.
Çökelme: Elektrik alan etkimesi ya da ısısal değişme sonucunda, parçacıkların içinde asılı
bulundukları gaz akıntısından ayrılması işlemi.
Çöp: Evlerden ya da ticari amaçla gıda hazırlanması ve kullanılmasından kaynaklanan
hayvan, sebze ve meyve atığı; genelde tüm atık ürünler için kullanılır.
387
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
D
Damar (Jeoloji terimi): Tabakalı kayaçları dik veya eğik olarak kesen magmatik kütle.
Damar kayası: magmanın kırık ve çatlaklarda, yer yüzeyi altında sokulumlar şeklinde
katılaşması, kristallenmesi sonucu oluşan kaya türüdür.
Dayk: Magmanın çatlaklara girerek oluşturduğu birkaç metre kalınlığında ve birkaç km.
uzunluğundaki kütle.
Derişim: Konsantrasyon
Doğal radyasyon kaynakları: Yerkabuğundaki radyonüklidler, kozmik ışınlar ve
Doku: Doku da kil malzemesinin yapısına etki eden önemli bir faktördür. Killerde tanelerin
tanelerle olan ilişkisi şeklinde ifade edilebilen doku, tane iriliğinin dağılışına, tanelerin
şekline ve taneciklerin yönelmesine işaret eder.
Dozimetre: Radyasyonla çalışan kişilerin maruz kaldığı radyasyon miktarını belirlenmesi
için kullanılan cihazlardır. Radyasyona karşı ölçülebilir ve tekrar üretilebilir
etkileşime sahip cihaz ya da malzemedir.
Dokanak: Kontak, temas.
Duraylı: Minerallerin kimyasında değişikliğin olmadığı.
E
Eh: Oksidasyon hidratasyon durumu
Eİ (EC): Elekriksel iletkenlik
Elektromanyetik alan: Elektromanyetik dalgaların etkili olduğu bölge, alan.
Element: İçerisinde tek cins atom bulunduran maddelere denir.
Endemik: Yer yüzünün belli bölgelerinde yayılım gösteren yaşam alanı bir bölge, yöre, yerel
bir alanla sınırlı olan canlı türü.
Enerji Dozu: Radyasyonun herhangibir maddedeki soğrulma dozu olup, birimi Gray’dir.
Ensefolopati: Beyin dokusunda genelde dejeneratif değişikliklerin görüldüğü hastalıklara
verilen isim
EPA: ABD Çevre Koruma Ajansı
Epidemiyoloji: Toplumdaki hastalık, kaza ve sağlıkla ilgili durumların dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen belirteçleri inceleyen bir tıp bilimi dalıdır.
Erozyon: Aşınma.
Eser Elementler: Havada, suda ve yiyeceklerde çok düşük yoğunluklarda bulunan kurşun,
bakır, çinko, arsenik, civa ve vanadyum vb. gibi elementler.
Etüv: Etüvler değişik hacimlerde olup, sıcaklık 60°C ile 250°C arasında analog veya dijital
termostat ile ayarlanabilen, ısıtma, pişirme veya kurutma amaçlı laboratuvar
fırınlarıdır.
388
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
F
Fibros: Lifsel.
Fitoremediasyon: Çevre kirliliğinin bitkilerle giderilmesi
Flor: Zehirli bir gaz olup, yüksek elektro negatifliğe sahip bir element. Yüksek sıcaklıkta
hareketli ve ucucu bir gazdır. Eş anlamlısı: Florür, flüorür, fluor.
Florit: Simgesi F, atom numarası 9 olan bir mineral adıdır. Eş anlamlısı: Flüorit, fluorit.
Florozis: Flor zehirlenmesi.
Flüorit: Simgesi F, atom numarası 9 olan bir mineral adıdır. Eş anlamlısı: Florit, fluorit.
Fungisit: Mantar öldürücü
G
Gabro: Magmatik kökenli derinlik kayası. Gabrolar magma kökenli minerallerin taşıyıcı
kayacı olarak önemlidirler.
Galenit: Kurşun minerali
Gama ışınları (γ): Atom çekirdeğinin bozunumu sırasında salınan elektromanyetik dalga
(foton denilen enerji paketçikleri ya da kuantaları akımıdır.
Gang. Cevher minerali çevresi kayada bulunan
Geçirimlilik: Geçirimlilik, bir kayanın, sedimanın ya da toprağın akışkanı iletebilme
özelliğidir.
Gnays: Bir çeşit metamorfik kökenli kayaç.
Gölet: Genellikle gölden küçük ve havuzdan büyük, doğal yada yapay olarak yapılmış
hiçbir ırmakla ya da su kaynağıyla ilgisi olmayan su birikintisi su oluşumu.
Gözeneklilik: Gözeneklilik, bir kayanın, sedimanın ya da toprağın içerdiği boşluğun toplam
hacmidirGray: Herhangi bir maddenin kilogramı başına 1 Joule enerji soğurumuna
eşdeğerdir. Bir Joule günlük kullanımda oldukça küçük bir enerji miktarıdır.
H
Hematit: Fe2O3 demir minerali
Herbisit: Ot öldürücü
Hidroksiapatit: Ca10(PO4) 6(OH)2) bileşiminde kristal halde kalsiyum fosfat.
Hipo/hiperpigmentasyon: Aşırı derecede deride değişim gözlemlenmesi
Hematit: Fe2O3 demir minerali
Hemoliz: Alyuvarların yıkılması, parçalanması ve boya maddesi olan hemoglobinin kan
dolaşımında serbest kalmasıdır
Hemoptezi: Öksürükle kan gelmesi
Herbisit: Ot öldürücü
389
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Hidroliz: Hidroliz işlemi suyu oluşturan hidrojen ve oksijen elementlerinin birbirinden
ayrılması ile sonuçlanan bir işlem.
İ
İllit: Kil mineral grubunun bir türüne verilen addır. Az potasyum içerir. Kristallerinin tane
boyutu 0,1- 0,3 mm kadardır. İllit mineralleri, simektite gibi şişmezler ve K+ içerirler.
İllitin teorik formülü K1-1.5Al4-3.5(Si7-6.5Al1-1.5)O20(OH)4 yoğunluğu 2,6- 2,9 gr/cm3, sertliği
ise mohs skalasına göre 1- 2‘dir. Ayrışma ile oluşur.
İndirgen: Havasız ortamda minerallerin hidratasyona uğraması
İnorganik: Doğal, organik olmayan
İnsan kaynaklı: İnsan faaliyetleri sonucu oluşan.
İnsektisit: Böcek öldürücü
İrritasyon: Sinir sisteminin verdiği olumsuz etki, rahatsızlık duyma, sinirlenme
İyon: İyon, bir atomun kararlı bir dış kabuk elde etmek üzere, bir ya da birkaç elektron
kaybetmesi veya kazanması sonucunda oluşan elektrik yüklü bir parçacıktır. Tüm
iyonlar anyon ve katyondur.
J
Jeofajia (pika): Kil ve toprak yeme alışkanlığıdır. Besleyici değeri olmayan bir maddenin
ya da bir gıdanın düzenli ve aşırı miktarda yenmesi ile karakterize bir davranış
bozukluğudur.
Jeoloji: Yer bilimi.
Jeolojik harita: Kaya oluşumları ile fay hatları gibi diğer fiziksel özelliklerin dağılımlarını ve
aralarındaki ilişkileri gösteren harita.
Jeotermal: Gerek magma ile irtibatlı ve gerekse yüzey sularının yerin derinliklerde ısınarak
tekrar yer yüzüne çıkmasıyla oluşan sıcak su kaynakları.
K
Kalkopirit: Bakır minerali
Karbon dioksit: Yeterli oksiyen koşullarında fosil yakıtların yanmasıyla oluşan, atmosferde
mevcut bir bileşik. Soluduğumuz oksijeni yayan klorofili bitkiler için gerekli olup
kendi başına zehirli değildir, ancak yoğun haldeyken boğucu olabilir.
Kil: Kil deyimi, bir kaya terimi olarak, sedimanter kayaların ve toprakların mekaniksel
analizlerinde tane iriliğini ifade eden bir terim olarak kullanılmaktadır. Tane
büyüklüğü 4 mikrondan (1/256 mm) daha küçük taneciklere kil denilmektedir.
Keratozis: Deri hastalığı
390
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Klor: Ağartıcı, oksitleyici etki maddesi olarak su arıtma yada mikrop giderme amacıyla
kullanılan halojen eleman; zehirli bir gaz.
Kobaltit: CoAsS formülü ile temsil edilen arsenik minerali
Koliform bakteriler: İnsanların ve sıcak anlı hayvanların kalın bağırsaklarında yaşayan
ve sudaki konsantrasyonu patojenlerin de bulunabileceğini gösteren indikatör
bakteriler.
Kolloidler: Büyüklüğü 10-1000 angstrom arasında değişen, bir başka madde de asılı, çok
küçük parçacıklar.
Konsantrasyon: Derişim (yoğunlaşma)
Korozyon: Metal veya metal alaşımlarının oksitlenme veya diğer kimyasal etkilerle aşınma
durumu. Demirin paslanması, alüminyumun oksitlenmesi
Koruma: Doğal ve insanların oluşturduğu çevre kaynaklarının (madenler, su, ormanlar,
balık yatakları, vahşi yaşam vb. ) tükenme ve israfa karşı ve aynı zamanda güzelliğinin
bozulmaması amacıyla korunması, yönetimi ve akılcı kullanımı.
Kömür işçisi pnömokonyozu: Kömür tozuna maruziyet sonucunda ortaya çıkan
pnömokonyoz türü.
Kristal: Üç boyutta kesintisiz devamlılık gösteren bir iç yapısı olan, homojen kimyasal
bileşik ve elementlerin katı halde sahip olduğu, düzenli olarak tekrarlanan ve dış
yüzeyleri ile ifade edilen atomik diziliştir.
Kriyolit: Sodyum alüminyum florittir. Kriyolit en çok alüminyum elde etmekte kullanılır.
Alüminyum cevheri fırında ergitilme­den önce, kolay çözülmesi için, içine eritilmiş kriyolit
atılır. Kriyolit ilgiçekici bir mineraldir. Adı “buz taşı” anlamına gelir. Kolayca erime
özelliği vardır. Kibrit alevinde bile eriyebilir. Kriyolit doğada büyük miktarlar halinde
yalnız güney Grönland’da, Ivigtut yakınlarında bulunur.
Kronik: Etkisi ancak belli bir süre sonra ortaya çıkan
Kozmik ışınlar: Güneş ve yıldızlardan kaynaklanan yüksek enerjili kozmik ışınlar daha çok
(%93) hızlı protonlardan (hidrojen atomu çekirdeklerinden) ve daha az da (% 6,3)
alfalardan (helyum atomu çekirdeklerinden) ve bir miktar da Trityum ve Karbon 14
çekirdeklerinden oluşmaktadır.
Kuvars: Silisyum diyoksit bileşiminde sert bir mineral.
Kuvarsit: Silisyum diyoksit bileşimli kumtaşının metamorfizma geçirmiş şekli.
L
Lif: Boyu eninin 3 katı uzunluğunda olan partiküller.
Linyit: Bir kömür çeşididir.
Lös: Rüzgarın biriktirmesiyle oluşmuş, üniform, koheziv, tane çapı 0.06 mm olan
malzemedir. Taneler kil ve kalsiyum karbonat ile çimentolanmıştır. gözenekliliği fazladır.
391
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
M
Magmatik kayaç: Yer kabuğunun derinliklerinde bulunan ve sıcaklığı 600-13000C arasında
değişen ve bir silikat çözeltisi olan magmanın katılaşması /kristalleşmesi sonucu
oluşan kayalara magmatik kaya denir.
Malign hastalıklar: Kötü huylu hastalıklar.
Marn: Kil ve kalsiyum karbonatın yaklaşık yarı yarıya karışımı sonucu oluşur.
Mesozoyik: İkinci jeolojik zaman.
Metamorfik (başkalaşım) kaya: Magmatik, volkanik ve sedimanter kayaların farklı sıcaklık
ve basınç altında, katı halde yapısal, dokusal ve mineralojik değişime uğramaları
sonucu oluşan kayalara metamorfik kaya denir.
Mezotelyoma: Plevra, periton ve perikardın yüzeyini döşeyen mezotel hücrelerinin malign
(kötü huylu) tümörüdür (akciğer ve karın zarı kanseri).
Mikroorganizmalar: Biyolojik işleme tabi tutma süreçlerinde aktif etki maddesi işlevi gören
ya da indirgeme faaliyetine katkıda bulunan, sıvı atıklarda bulunan mikroskopik
bitkiler ya da hayvanlar.
Mikroplar: Çok küçük bitkiler ve hayvanlar; hastalığa yol açan bazıları lağım suyunda
bulunur.
Mine: Dişin sement sınırında keskin bir kenarla sonlanan koruyucu tabaka.
Mineral: Doğal olarak inorganik bileşiklerden veya elementlerden oluşan, düzenli iç yapıya
sahip, kendilerine özgü kimyasal bileşimleri, kristal şekilleri ve fiziksel özellikleri olan
ve katı haldeki maddelerdir.
Miyosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir.
mg/kg: Miligram/kilogram
mg/l: Miligram/litre
µg/l: Mikrogram/litre
Montmorillonit: Simektit grubu kil mineralidir. Bileşimi Mg2Al10Si24(OH)12.(Na,Ca)’dur.
Sulu alüminyum silikatlar kütleyi oluşturur.
mSv: Milisievert
N
Nazal septum: Burunun kıkırdak kısmının en önemli desteği
Neojen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir.
Nikolit: NiAs formülü ile temsil edilen arsenik minerali
Nitrifikasyon: Ölen canlıların proteinlerinin oksijenli ortamda mantar ve bakteri faaliyetleri
ile amonyum iyonu, su ve karbondioksite kadar giden bir dizi ara basamakla
yıkılması, aynca amonyumun Nitromonas bakterilerince nitrite ve nitritin de nitro
bakterilerince nitrat iyonlarına kadar okside olması olayı.
Nötron ışınları (n): Atom çekirdeklerinin doğal bozunumu sırasında salınan, elektriksel
olarak yüksüz, nötral nötron parçacıkları akımıdır
392
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
O
Ofiyolit: Bazik karakterli intrüzif kökenli kayaç grubu.
Oligosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir.
Orpiment: As2S3 formülü ile temsil edilen sarı arsenik minerali
P
PAH: Poliaromatik hidrokarbonlar
Paleozoyik: Birinci jeolojik zaman.
Partikül: Mikron boyutundaki toz zerrecikleri.
Patojen: Hastalığa neden olan her türlü organizma ve maddedir. Bu terim çoğunlukla çok
hücreli organizmaların işleyişini ve hücre bütünlüğünü bozan yapılar için kullanılır.
Ancak bunun yaninda, tek hücrelileri etkileyen patojenler de vardır.
Pekişmemiş: Gevşek
Pirit: FeS formülü olan demir minerali
Pigmentasyon: Deride renk değişimi
Pika: Jeofajianın bir çeşididir. Alışılmadık nesneleri yeme, pika pika ya da daha özgün
biçimde jeofajia olarak bilinmektedir.
pH: Asitlik baziklik durumu
Pliyosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir.
ppm (Part per million): Ağırlıkça, çözünmüş madde/ çözelti oranının milyonda biridir.
Bir milyon gram tuzlu suda 1g tuz çözünmüş ise bu sudaki tuz konsantrasyonu 1
ppm dir. ppm ile mg/l arasında şu bağlantı vardır. mg/l=ppm X yoğunluk çözeltilerin
yoğunlukları farklı olduğundan, bütün çözeltiler için mg/l=ppm yazılamaz. Suyun
yoğunluğu 1,0 olarak alınabileceği için mg/l= ppm yazılabilir. Fakat toplam tuzluluk
10.000 ppm i geçiyorsa çözeltinin yoğunluğu 1,0 olarak kabul edilemez, bu taktirde
yoğunluğa göre bir düzeltme yapılmalıdır.
ppb: Milyarda bir kısım demektir. 1/1000 ppm’e eşittir.
Prenatal: Doğum öncesi tanı
Plütonik kaya: Magmanın yerin derinliklerinde katılaşması- kristalleşmesi sonucunda
oluşan derinlik kayasıdır.
Pnömokonyoz: Tozlara bağlı akciğer sertleşmesi.
Prospeksiyon: Madencilik arama faaliyetlerine dayanak teşkil edecek ön bilgilerin
toplanması işi.
393
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
R
Radon gazı: Radon gazı, doğal radyasyon kaynaklarından olan 4,5 milyar yıl yarı
ömre sahip Uranyum-238 ailesinin bir elemanı olup, bu serideki tek radyoaktif gazdır.
Radyasyon: Işık, ışıma, ışın, elektromanyetik dalga ya da hızlı parçacık akımıdır
Radyoaktivite: Radyoaktivite, ağır ve dengesiz atom çekirdeklerinin radyoaktif
parçalanmalarına bağlı olarak, içerdikleri enerji fazlalığı nedeniyle parçacık, parçacık
grupları ve elektromanyetik ışınım yaymaları olayıdır.
Radyonüklid: Radyoaktif çekirdek.
Realgar: AsS formülü ile temsil edilen kırmızı arsenik minerali
Rezerv: Saklanmış, biriktirilmiş şey. Yatağında ya da havzasında bulunduğu hesaplanan,
henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb. gibi.
Rodentisit: Kemirici öldürücü
Röntgen ışınları: Atomların dış kılıfındaki elektron bulutunda, elektronların,çekirdeğe
oldukça yakın yörüngelerden daha aşağılara dış ya da iç etkenlerle atlaması sonucu ortaya
çıkan elektromanyetik ışımalar olup, bunların dalga boyları 0,01 ile 10 nanometre
arasındadır.
S
Sağlık: Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımıyla, “sadece hastalık ya da sakatlığın yokluğu değil;
fiziksel, zihinsel ve toplumsal yönden tam bir iyilik hali”dir.
Sağlığa dokunan: Zararlı.
Salmonella: Gıda zehirlenmesine yol açan ve tifo taşıyabilen, hastalık yapıcı bakteriler.
Sediman: Çökel
Sedimanter (tortul) kaya: Yer yüzünde etkin olan fiziksel ve kimyasal süreçlerle bozunan,
parçalanıp, ufalanan kaya parçacıklarına sediman, bunların akarsu, rüzgar vb.
etkenlerle başka bir ortama taşınıp çökelmesi ve taşlaşması(tıkızlaşması) sonucu
oluşan kaya türlerine tortul (sedimanter) kaya denir.
Semptom: Bulgu.
Sievert: 1896-1966 yılları arasında yaşamış, İsveç’li tıp doktoru ve fizikçi Sievert Rolf
adındandır.
Skarn: Yerkabuğunda sıcak kütle ile soğuk kütlenin temas ettiği alanlar.
Skorodit: FeAsO4.2H2O formülü ile temsil edilen kırmızı arsenik minerali
Soğurulma: Absorbe (emme)
Sedimanter (tortul) kaya: Yer yüzünde etkin olan fiziksel ve kimyasal süreçlerle bozunan,
parçalanıp, ufalanan kaya parçacıklarına sediman, bunların akarsu, rüzgar vb.
etkenlerle başka bir ortama taşınıp çökelmesi ve taşlaşması(tıkızlaşması) sonucu
oluşan kaya türlerine tortul (sedimanter) kaya denir.
Silikozis: Akciğerin toz hastalığı
394
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Simektit: Önemli Simektit grubu mineraller, montmorillonit, baydellit, nontronit, hektorit,
saponit, sakonik’tir. Bu gruptaki minerallerin yoğunluğu 2-3 gr/cm3, sertlikleri 1-2’dir.
Magnezyum veya demirle birlikte potasyum dışı alkalileri ve bazı toprak alkalileri
içeren kil mineralidir.
Siyanür: Hidrojen siyanür (HCN), sodyum siyanür (NaCN), ve potasyum siyanür (KCN)
gibi bileşikler ya da serbest olarak bulunur. HCN renksiz bir gazdır. Keskin ve bayıltıcı,
bademe benzer kokusu vardır.
Spazm: Adalenin istek dışı ani kasılması, sinir hücrelerinin tahribi.
Su arıtma: Çökeltme, pıhtılaştırma, filtrasyon, dezenfeksiyon, yumuşatma ve havalandırma
gibi, sudaki zararlı maddeleri giderici ve suyu kullanılır veya içilir hale getirici işlemler.
Ş
Şeyl: Yüksek basınç altında kalan kiltaşı.
Şist: Düzlemsel ve çizgisel paralelliği iyi gelişmiş bir metamorfik kayaç türü.
T
Tektonik: Deformasyona uğramış kayaçların birbirleri ile olan ilişkilerini inceleyen yer bilim
dalı.
Tenör: Cevherde bulunan veya cevherin zenginleştirilmesi veya işlenmesi sonucunda
elde edilen ürün içerisindeki kıymetli elementin yüzdesel bir oran olarak ifadesi.
Yani belirli bir cevher numunesinin belirli bir element veya bileşik bakımından, bu
element veya bileşiğin numune içindeki ağırlığının, numuneyi meydana getiren tüm
maddenin kuru haldeki ağırlığına oranı.
Ters ozmoz: Yüksek çoğunluktaki çözeltilerde çözücünün basınç altında filtrelerden
geçerek daha düşük yoğunluktaki çözeltiye doğru hareketi; arzu edilmeyen çözünmüş
katıların ve kolloidlerin giderilmesi için suyun işleme tabi tutulmasında kullanılır.
Tesviye: İşlevsel olarak toprak yüzeyi ve altı drenaj modelleri kurmak ve toprak erozyonunu
asgariye indirmek, görünüşü iyileştirmek, sulamayı kolaylaştırmak yada fazla toprağı
en yararlı biçimde dağıtmak için bir yerin profilinin yeniden oluşturulması.
Tıbbi Jeoloji: Çevremizdeki kayaçlar, mineraller ve elementler gibi Jeolojik unsurlar
ile depremler ve volkanlar gibi jeolojik süreçlerin tanımlanması, dağılımlarının
belirlenmesi ve bunların canlılar üzerindeki etkilerini ortaya konmasını amaçlayan
jeoloji alt bilim dalıdır.
Toksik: Zehirli
Toksikoloji: Zehirleri ve etkilerini, etkime mekanizmalarını ve arıtılma yöntemlerini
inceleyen bilim dalı.
Toksisite: Zehirleyici
Topografya: Yer yüzeyinin fiziksel biçimi.
Toz: Partikül büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan havada asılı kalabilen parçacıklar.
395
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Tüf: Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık
renkli, hafif gözenekli bir tür kayaç türü.
Tüfit: Yanardağdan çıkan küllerin sedimantolojik süreçlerle çökelmesiyle oluşan bir kayaç
türü.
U
Ultramafik kayaç: Koyu mineral içeriği %100’e yakın olan kayaç grubu.
V
Volkanik kayaç: Magmanın yer yüzeyine yakın ya da yüzeyde katılaşması sonucu oluşan
kaya türüdür.
W
WHO: World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü).
Y
Yükseltgen: Oksitlenme
Z
Zararlı: Fiziksel yönden zararlı olumsuz etkilere sahip.
Zehirli maddeler: Değişik biçimlerde maruz kalma sonucu zarara yol açabilen kimyasal
maddeler.
Zırnık: Arsenik
Zirkon: ZrSiO4 formülü olan mineral.
396
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
KISALTMALAR
α: Alfa
ABD: Amerika Birleşik Devletleri
ALL: Akut Lenfomalar.
AML: Malign Lenfomalar
As: Arsenik
AAS: Atomik Absorpsiyon Spektometresi
AD: Anabilim Dalı
Ag: Gümüş
Ar: Argon
Au: Altın
β: Beta
B: Bor
Ba: Baryum
BAL: British Anti Lewisit (şelasyon tedavisi)
Be: Berilyum
BGS: Britanya Jeoloji Kurumu
Bi: Bizmut
Bq: Bekerel
C: Karbon
Ca: Kalsiyum
Cd: Kadmiyum
Ce: Sezyum
Cl: Klor
Co: Kobalt
Cr: Krom
Cu: Bakır
DFID: Uluslararası Gelişim Dairesi
DMAA: Dimetilarsonik Asit
DNA: Deoksi Ribo Nükleik Asit
DTA: Diferansiyel Termik Analiz Yöntemi.
Eİ (EC): Elektriksel İletkenlik
Eh: Yükseltgenme indirgenme (oksidasyonhidratasyon)
EKG: Elektro Kardiyo Grafisi
EPA: ABD Çevre Koruma Ajansı
F: Flor
Fe: Demir
Gy: Gray
h: Saat
H: Hidrojen
He: Helyum
HFO: Hidroferrrik Oksit
Hg: Cıva
HNO3: Nitrik Asit
HNO2: Nitrit
I: İyot
IARC: Uluslararası Kanser Araştırma
Kurumu
ICP-MS: İndüktif Çiftli Plazma Kütle
Spektrometrisi
K:Potasyum
kg: Kilogram
Kr: Kripton
l (L): Litre
m2/g: Metrekare/gram
Mg: Magnezyum
MM: Malign Mezotelyoma
MMAA: Monometilarsonik Asit
Mn: Mangan
mg/kg: Miligram/kilogram
mg/l: Miligram/litre
Mo: Molibden
M: Mili (10-3)
mSv: Milisievert
MTA: Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü
Na: Sodyum
N: Azot
n: Nano
NH4: Amonyum
NO3: Nitrat
nSv: Nano Sievert
nSv/h: Nanosievert/saat
Ne: Neon
NERC: Karasal Ekoloji Enstitüsü
NH4: Amonyum
NIST: National Standards and Teknology
Ni: Nikel
NO3: Nitrat
O: Oksijen
OSHA: ABD İş Güvenliği ve Sağlığı Kuruluşu
P: Fosfor
Pb: Kurşun
pH: Power of Hydrogen” (Hidrojenin
gücü)’dir. Asitlik baziklik durumu.
ppb: Parts per billion (milyarda bir)
ppm: Parts per million (milyonda bir)
397
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Pt: Platin
Ra: Radyum
RfD: Referans doz
Rn: Radon
S: Kükürt
Sb: Antimon
Se: Selenyum
SEM: Taramalı Elektron Mikroskopisi
Si: Silisyum
Sr: Stronsiyum
SRM: Standart Referans Malzemesi
SSCB: Eski Sovyetler Birliği
TAEK: Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
Th: Toryum
TS: Türk Standartları
U: Uranyum
V: Vanadyum
W: Wolfram
WHO (DSÖ): World Health Organization
(Dünya Sağlık Örgütü)
Xe: Ksenon
XRD: X-Işınları Difraksiyonu Yöntemi
Zn: Çinko
Zn: Çinko
µg/l: Mikrogram/litre
γ: Gama
398
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
Eşref ATABEY
Eşref Atabey, İlkokulu Bezkese’de (Atakent-Dalaman), Ortaokulu Ortaca’da, liseyi Atatürk
Lisesinde (Ankara) tamamladı. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Yüksek
Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1979 yılında MTA Enstitüsü Jeoloji Dairesinde işe başladı.
1988 yılında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi programını bitirerek Kamu Yönetimi Uzmanı
oldu. 1995 yılında Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde doktorasını tamamladı ve Doktor
ünvanını aldı. Jeoloji bilim dalıyla ilgili Sedimantoloji, Stratigrafi-tektonik, Doğal afetler, Deprem,
Tıbbi Jeoloji, Jeolojik miras, Çevre jeolojisi konularında çeşitli dergilerde çok sayıda yayımlanmış
makaleleri ile bildiri, etüt raporları, konferanslar ve seminerleri bulunmaktadır. Meslek alanıyla ilgili
seminer, çalıştay, sempozyum ve kurultayların yürütme ve bilim kurullarında görev almış, bir çok
projenin Proje Başkanı görevini yürütmüştür. Önemli projeler arasında Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol
boru hattının 1050 km’lik bölümünün (Çıldır, Ardahan-Sarıkamış-Horasan ile Refahiye-SivasCeyhan arası) jeolojik etüdü, Doğu Toroslar ve İç Anadolu Projeleri ve Türkiye’nin Tıbbi Jeolojik
Araştırma projesidir. Dr. Eşref Atabey, Tıbbi Jeoloji bilim dalının ülkemizde tanınması, gelişmesi
yönünde öncülük etmiş olup, bu konuda ilk defa 2005 yılında 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumunun
Sekretaryalığını, 2008 yılında da Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumunun Yürütme
Kurulu Başkanı görevini üstlenmiştir. Ülkemizde Tıbbi Jeoloji Projesinin uygulanması yönünde çabası
olmuş ve 2006 yılında bu proje ilk defa uygulamaya konulmuştur. Tıbbi Jeoloji alanında ülkemizde
farklı kurum ve kuruluşlarda seminer, konferans, bildiri, panellere katılmış, jeolojik unsurlar ve halk
sağlığı konusunda eğitim amaçlı çalışmalar yapmaktadır. Jeoloji ve Tıbbi Jeoloji alanında kitapları
yayımlanmıştır. Dr. Eşref Atabey, MTA Yayım ve Redaksiyon Kurulu Başkanı, bazı bilimsel dergilerde
Yazı İnceleme Kurulu üyeliği, Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel ve Teknik Kurul üyeliği, Sağlık
Bakanlığı İçme ve Kullanma Suları Danışma Kurulu üyeliği, Ankara ili Kanser Kontrol Danışma Kurulu
üyeliğinde bulunmuş, Jeoloji Mühendisleri Odası üyesi, Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO),
Tema Vakfı, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı Tıbbi Jeoloji Alt Kurulu üyesi ile
ATAÇEV (Atakent-Dalaman-Muğla) Kurucu üyesidir. Dr. Eşref Atabey’in en önemli katkısı Nevşehir
yöresindeki akciğer ve karın zarı kanserinin endemik olduğu Tuzköy Beldesi, Karain ve Sarıhıdır
köyleriyle ilgili çalışmaları, yeni yerleşim yeri seçiminde olmuştur. Meslek hayatındaki çalışmaların
çoğunu Nevşehir yöresi inceleme ve araştırmaları oluşturmaktadır. 2006-2010 yıllarında Tıbbi Jeoloji
Projesini gerçekleştirmiş olup, Türkiye’de mineral tozları ve etkileri, insan kaynaklı çevresel faktörler,
insanlarda kil ve toprak yeme alışkanlığı, yer altı suyunda arsenik ve flor, doğal radyasyon kaynakları,
içme suyu kalitesi, elementler vd. tıbbi jeoloji konularında çalışmalarına devam etmektedir. Jeoloji ve
özellikle jeolojik unsurlar ve halk sağlığı konusunda yayımlanmış kitapları bulunmaktadır;
a-Jeoloji alanında
1-Deprem, 2 -Karbonat Sedimantolojisi, 3-Tufa ve Traverten
b-Tıbbi Jeoloji alanında
399
Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı
1-Tıbbi Jeoloji, 2-Arsenik ve Etkileri, 3-Türkiye’de Asbest, Eriyonit, Kuvars ve Diğer Mineral
Tozları ve Etkileri, 4-Türkiye’de İnsan Kaynaklı (Antropojenik) Unsurlar ve Çevresel Etkileri,
5-Türkiye’de Içme Suyunda Flor ve Etkileri, 6-Türkiye’de Kil ve Toprak Yeme Alışkanlığı (Jeofajia)Topraktaki Organizmalar (Patojenler)-Pekmez Toprağı ve Sağlık, 7-Türkiye’de Mesleksel ve Çevresel
Hastalıklar, 8-Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Teknik Gezi Kitabı, 9-Türkiye’de İçme
Suyu Kalitesi ve Halk Sağlığı (bas.), 10-Türkiye’de Doğal Radyasyon Kaynakları ve Tıbbi Jeolojik
Etkileri (bas.), 11-İyot Elementi ve İnsan Sağlığı İçin Önemi (bas.), 12-Elementlerin Doğada Bulunuşu
ve İnsan Sağlığına Etkileri (bas.), 13-Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı (bu kitap).
c-Editörü olanlar
1- 1. Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı,
2-Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı,
3-Jeoloji El Kitabı,
4-Mermer Kitabı,
5-Doğu Anadolu Endüstriyel Hammadde Çalıştayı Kitabı.
400

Benzer belgeler