a Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek

Transkript

a Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek
MBD 2014, 3(1): 24 – 57
MAKALE HAKKINDA
Geliş : Ocak 2014
Kabul: Mart 2014
KAMU HİZMETİ VE SİYASAL OTORİTERLEŞME ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI
YENİDEN DÜŞÜNMEK: 2002-2012 KESİTİNDE TÜRKİYE’DE KAMUSAL YAYINCILIK
RETHINKING PUBLIC SERVICE BROADCASTINGS BETWEEN THE PRINCIPLE OF THE
PUBLIC SERVICE AND POLITICAL AUTHORITARIANISM:
PUBLIC SERVICE
BROADCASTING IN TURKEY IN THE COURSE OF 2002-2012.
a
A. Serhat KAYMAS
ÖZ
Medya sektörü; neo liberalizmin küresel olarak uygulamaya konulduğu 1980’lerden itibaren, hem ulusal hem de küresel
düzeyde, önemli değişimlere tanık olmaktadır. Süre giden değişim sürecinin etkilediği alanlar arasında kamu hizmeti
yayıncılığı özel bir yere sahiptir. O kadar ki, kamu hizmeti yayın anlayışının, 1980’li yıllardan itibaren giderek toplumsal
meşruiyetine yönelen eleştirilerin odağında yer aldığı gözlenmektedir. Yeni liberalizmin, uygulamaya konulduğu erken
dönemlerinden itibaren “tepeden inmeci” bir ideoloji değişimini getirmesi ve söz konusu sürecin anlamlı bileşenlerinden
birisi olarak medyanın öne çıkması, kamu hizmeti yayıncılık anlayışının da yeniden yapılanmasına yol açmıştır. O kadar ki;
kamu hizmeti yayıncılığının ulusu bir arada tutan yapı taşı olarak görüldüğü dönem, yerini giderek kamu hizmeti
yayıncılarının medya sektöründeki rekabeti engelleyen ve bu doğrultuda şikâyetlerin dillendirildiği yeni bir döneme
bırakmıştır. Böylesi bir yeniden yapılanma içerisinden bakıldığında, kamu hizmeti yayıncılığının özellikle gelişmekte olan
ülkelerdeki yapılanması özel bir dikkat çekmektedir. Türkiye özelinden bakıldığında, bir yandan sermaye birikim modelindeki
değişime koşut olarak dönüşüm geçiren diğer yandan Avrupa Birliği üyelik süreci refakatinde yeniden yapılanan ülkede,
kamu hizmeti yayın kuruluşunun değişim sürecini değerlendirmek oldukça anlamlıdır. Bu çalışma, Türkiye’de yapısal bir
değişimin ardından kamu hizmeti yayıncılığını yeniden değerlendirmeyi amaçlamıştır. Avrupa Birliği içerisinde kamu hizmeti
yayıncılığı siyasası içerisinden bakarak değerlendirilmesi ve Türkiye’de 2008 yılından itibaren yapısal bir değişim içerisindeki
kamu hizmeti yayıncılığının anlamlandırılması için önemlidir. Çalışmada, Türkiye kamu hizmeti yayıncılığındaki değişim, daha
genel bir düzeyde Türkiye’nin 2008 yılından itibaren yaşadığı değişim süreci değerlendirilerek, ele alınmaktadır. Kamu
hizmeti yayıncılığının değişim sürecini değerlendirmenin yanı sıra, bu çalışmanın bir diğer sorusunu demokratik bir iletişim
düzenini ve iletişim özgürlüğü adına kamu hizmeti yayıncılığının nasıl yeniden biçimlendirilebileceği oluşturmaktadır. Bu
bağlamda çalışma, Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığı için demokratik bir iletişim düzeni adına kamu hizmeti için bir model
önerisi de getirmektedir.
Anahtar Kelimeler : Kamusal Yayıncılık, Kamu Hizmeti,
ABSTRACT
In the course of 1980’s, media markets witnessed gradual changes, in internal and global levels, especially after the neo
liberalism came into effects globally. The most important of these ongoing chancing processes is related to public
broadcasters. On the one hand, from the 1980’s onwards, structural changes in the whole media market stimulated by
liberalizing policies both national and global levels, ongoing commercialization in media markets and ongoing intensification
process of media ownership in the hands of media barons triggered a new questions on the social legitimacy of public
broadcasting services. In this given conditions, Public Broadcaster faced with the gradual criticisms that the comprehension
of these model. It is observed that, those focus on subsequently directed against the social legitimacy of the public service
Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu,
[email protected]
a
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
broadcasting’s foundational principles. Neo liberalism has been tremendously effects which are give rise to almost “top
down” change in an ideology and a significant on the media since 1980’s. Therefore a gradual erosion of the general
principles of public service broadcasting has left a system increasingly susceptible to economic and political interest in the
neo liberal marketplace. Furthermore the liberalization programme and the attempts to create rivalry marketplace
conditions which have forced the dismantling of state monopolies in broadcasting have also resulted in reconsideration in
media markets of many questions relating on the proper scope and funding of public service in general and public service
broadcasting in particular. So that, public service broadcasters is far from previous stable and privileged conditions. In this
regard, public service broadcasting has gone into process of reconstruction but the new period has not a hopeful for public
broadcasters. Insomuch as that, public broadcaster faced with not only loose ground but also witnessed complaints which
are regarded disrupt of the market structure and the methods of the subsidies (state aid) for the public broadcaster. So that
the public service broadcasting as seen as the “building block” of the nation that holds the term is far away and replaced by
a new era when public broadcaster has been seen as an obstacle of the market structure. In this respect, the reconstruction
of public service broadcasters in the developing world has draw an attention to a large extend. Looking at the case of
Turkey’s experiment, on the one hand in parallel with changes in an evolving model of capital accumulation and on the
other hand the European Union accession process, accompanied by restructuring of the public broadcasting service is quite
significant. This study has aimed a re-assessment of public service broadcasting after the structural changes in 2008. In this
study, changes in public broadcasting service at a more general evaluation of the ongoing process of the changes faced with
Turkey since 2002 is discussed. This study also investigated further the question of the possibilities of the freedom of
communication. In this context, this study seeking a new model of public service broadcasting on behalf of the democratic
communication order.
Keyword: Public Broadcasting, Public Service
yer aldığı gözlenmektedir. 3 Ekim 2005
Giriş
Türkiye
tarihinden
demokrasisini yönetme gücü elde ettiği Kasım
üzerinden
2002 tarihinden bu yana ülkenin yaşadığı
gerçekleştirildiği
değişimin önemli bir yansıması demokratik
Raporlarının, Türkiye’nin ifade ve düşünce
iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğüne dair
özgürlüğü ile gazetecilerin çalışma koşullarına
boyutları ile ülkenin medya sistemi içerisinde
dair endişesini, üstelik söz konusu raporların
de kendisini bulmuştur. Gerçekten de, yeni bir
önemli bir bölümünde, ifade etmesi sorunun
otoriter medya sistemini en azından üstü
Avrupa Birliği öncelikli olmak üzere, ülke
örtülü olarak ifadelendiren “yandaş medya”
sınırları
kavramı; Türkiye’de medyanın dönüşümünü
göstermektedir. Öte yandan, 2013 yılı Mayıs
gösteren önemli bir terim olmasına rağmen,
ayının sonunda dört il dışında neredeyse tüm
söz
Türkiye
Türkiye’ye
yayılan
medyasındaki değişimi açıklayabilme gücüne
Türkiye’de
ifade
tek başına sahip değildir. O kadar ki, 3 Ekim
sorununun
2005 tarihinden bu yana Avrupa Birliği ile
genişlediğini daha da bir görünür kılmaktadır.
katılım müzakerelerini sürdüren Türkiye’nin bu
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tarafı
tarihin
olmasına
Adalet
ve
konusu
Kalkınma
dönem
ardından
da,
Partisi’nin,
içerisinde
ifade
ve
düşünce
bu
yana
aday
katılım
Birliği
yansıma
Gezi
ve
yeni
statüsü
müzakerelerinin
Avrupa
dışında
ülke
İlerleme
bulduğunu
Parkı
Eylemleri,
düşünce
özgürlüğü
boyutlar
rağmen,
edinerek
eylemlerin
özgürlüğü ile gazetecilerin çalışma koşullarına
bastırılmasındaki sert tutumu sonucunda beş
ilişkin olarak yöneltilen eleştirilerin odağında
kişinin
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
hayatını
kaybetmesinin
yanı
sıra
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
onlarca kişinin yaralanması, Türkiye’nin bir kez
demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim
daha tam da ifade ve düşünce özgürlüğü
özgürlüğüne
bağlamında Amerika Birleşik Devletleri ve
amaçlamıştır. Bu yönüyle Türkiye’nin; en az iki
Avrupa
tarafından
neden doğrultusunda demokrasi, iktidar ve
eleştirilmesine yol açmıştır. Türkiye’nin 2002
medya ilişkisini yeniden sorgulamaya dair yol
yılından bu yana izlediği değişim süreci;
haritasında
yalnızca
belirtilmelidir. Çünkü bir yandan Türkiye’nin
Birliği
ifade
bağlamında
üyeleri
ve
değil
düşünce
özgürlüğü
giderek
Türkiye’nin
dair
özel
1980’lerden
bir
bir
tartışma
uğrağı
itibaren
açmayı
oluşturduğu
sermaye
birikim
demokrasiye bağlılığının ölçüldüğü bir dizi
modelindeki değişime koşut olarak, bir dizi
önemli eleştirinin referansını oluşturmaktadır.
alanda “tepeden inmeci” ideoloji değişimi
Bununla birlikte sözü edilen referansın önemli
deneyiminden geçmesi demokratik iletişim
bir boyutunun, ülkenin medya ve demokratik
düzeni, medya ve iktidar ilişkisini yeniden
iletişim
ziyaret
özgürlüğü
düşünülmesi
bağlamı
gerektiği
içerisinde
etmeye
dair
bir
çağrıyı
zaten
belirtilmelidir.
oluşturduğu görülür. Ancak; söz konusu
Gerçekten de, ülkelerin sahip olduğu iletişim
tepeden inmeci değişimin, tam da değişimi
sistemlerinin, yalnızca yayın deneyimlerine
toplumsal rıza üreterek taşıyabilecek kanallara
dair sorgulamalar için değil, bununla birlikte
duyduğu ihtiyaç medyayı da giderek neo
belki de daha da önemli olarak, ülkenin
liberal ekonomi politiğin ideolojik aracı olarak
demokrasi algısı ve siyasal açıklığına dair
konumlandırdı.
anlamlı
demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim
açımlamalara
sahip
olduğu
Böylesi
bir
dönemde,
belirtilmelidir.
özgürlüğüne dair beklentiler her ne kadar
Kamu hizmeti yayıncılarının, neo liberalizmin
kamu hizmeti yayıncılığını daha da bir görünür
sürüklediği farklı nehirlerin yatağında süre
kıldıysa da, gündelik pratikleri içerisinden
giden yolculuğu tam da iletişim özgürlüğü,
bakıldığında bir yandan siyasal iktidar öte
demokrasi ve siyasal açıklığa dair böylesi
yandan ticarileşme sarmalında kamu hizmeti
anlamlı
yayıncısının
soruları-sorunları
ötesinde,
ülkelerin
algılamalarındaki
içermesinin
demokrasi
giderek
demokrasiye
dair
beklentileri karşılamaktan uzak olduğu da
değişimin
yayıncılık
yansıdığı
yönündeki
Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığını yeniden
sorgulamalara yol açmasıyla da önemli bir
düşünmeye dair ikinci nedeni, her ne kadar
uğrak sunmaktadır. Bu çalışma, Türkiye’nin
tamamlanmamış bir modernite projesi olarak
2002 yılından itibaren daha genel düzeyde
değerlendirilebilirse de, Avrupa Birliği üyelik
yaşadığı değişime, daha özel bir alandan,
süreci
kamu
siyasasındaki
modellerine
nasıl
hizmeti
yayıncılığının
yeniden
yapılanması içerisinden bakarak Türkiye’de
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
görüldü.
refakatinde
Türkiye’nin
uyumlaştırma
medya
arayışları
oluşturur. Avrupa Birliği’nin her ne kadar
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
kurucu siyasası içerisinde, örneğin Amsterdam
sorunlarına rağmen, demokratik bir iletişim
Sözleşmesi 16. maddesi ya da rekabet
düzeni
ilkelerini düzenleyen 86. ve 87(1) maddeleri
sağlanmasında üstlendikleri özel konum, kamu
gibi, genel olarak kamu hizmeti ve özelinde
hizmeti yayıncılığının halen önemli işlevlere
kamu hizmeti yayıncılığı için özel bir vurgu
sahip olduğunu da gündeme getirmektedir.
getirildiği
Ancak
gözlenir.
Ancak,
neo
liberal
ve
kamu
iletişim
hizmeti
özgürlüğünün
yayıncılığına
dair
hegemonyanın refakatinde izlenen yeniden
tartışmaların zaten böylesi bir yayın modelinin
yapılanma
giderek
işlevini tamamlayıp – tamamlamadığı üzerine
sürüklerken
değil aksine yeniden bu modelin yeniden nasıl
süreci,
“Amerikanlaşma”
Birliği
yoluna
(Podkalicka,
2008:324);
Birliğin
izlediği
düzenlenebileceği üzerine olduğu gözlenir.
liberalleşme
programı
ortak
pazarın
Türkiye’de, ülkenin bir yandan sermaye birikim
kurulması yönündeki çabası, giderek kamu
modelindeki değişim öte yandan Avrupa
tekellerinin “sökülmesine” yol açmıştır. Kamu
Birliği’ne üyelik sürecinin, bir dizi alanda
hizmeti yayıncılarının tam da söz konusu
olduğu gibi, medya siyasası alanına da yapısal
“tekel” kavramı üzerinden değerlendirilmesi
uyum arayışını daha da bir öne çıkartması
giderek hem yayın kapsamları hem de
kamu hizmeti yayıncılığının yeniden ziyaret
finansman biçimleri üzerinden eleştiriye açık
edilmesine
bir kamu hizmeti yayıncılığı anlayışını öne
Türkiye’de kamu hizmeti yayıncısının zaten
çıkartmaktadır. Öte yandan yeni iletişim
başlangıcından
teknolojilerinin
yakınsama
organik bağ içinde olduğu ve resmi ideolojinin
yayıncılarını
kurulduğu değilse de, taşındığı kanalları
doğrudan etkileyen bir diğer unsur olarak
oluşturduğu yönünde bir dizi eleştirinin
kurulmuştur (Harrison ve Wood, 2001:478).
odağında yer aldığı zaten gözlenmektedir.
Çünkü böylesi bir süreç yalnızca devletin
Bununla birlikte; Türkiye Radyo Televizyon
frekanslar
Kurumu’nun
(convergence)
ve
gelişmesi
süreci,
üzerindeki
ve
kamu
“kontrol”
gücünü
açık
bir
davetiye
itibaren
(TRT)
oluşturur.
siyasal
ülkenin
daha
iktidarla
genel
azaltmakla sınırlı kalmamış bununla birlikte,
düzeyde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
yayıncılığın geleneksel sınırlarının giderek
dönemiyle birlikte 2002 yılından itibaren,
bulanıklaşması
yaşadığı
medya
sektörünün
farklı
değişime
koşut
sürecini
olarak
yeniden
bölümleri arasındaki bütünleşme sürecini de
yapılandırılma
değerlendirmek,
arttırmış ve artan rekabet, kamu yayıncılarının
demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim
medya sektöründeki meşruiyetini giderek
özgürlüğü adına anlamlı bir çaba olarak öne
sorgulamaya açık hale getirmiştir.
çıkmaktadır. Gerçekte, kamu hizmeti yayın
kuruluşlarının demokratik ve çoğulcu bir
Kamu
itibaren
hizmeti
yayıncılarının,
karşılaştığı
1980’lerden
medya yapısının anlamlı bir bileşeni olarak
düzeydeki
değerlendirilmesinin, 1990’lardan bu yana
küresel
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
hatta
kamu
yayıncılarının
olduğu
siyasasında tematik kamu yayıncılığına dair bir
dönemlerde dahi olmayan biçimde, yoğun bir
dizi anlamlı eleştiri getirilmişken, giderek
ilgiyle yeniden başladığı gözlenir (Bardoel ve
geleneksel yayın mantığından uzaklaşarak
d’Haenens, 2008:356). Kamu yayıncılarının bir
tematik kanallara vurgu geliştirmesinin anlamı.
bakıma performans ölçütlerini oluşturan söz
b) Türkiye’de 2002 yılı sonrasında ülkenin
konusu yeniden değerlendirme süreci, dört
daha genel düzeyde yaşadığı değişim sürecine
ana
Dennis
koşut olarak, kamu hizmeti yayıncısının yayın
McQuail (1992:49-64), kamu yayıncılarının
içerikleri ve program türlerinin dağılımı. Kamu
değerlendirme
hizmeti
eksende
tekel
yoğunlaşmaktadır.
kriterlerini
şöyle
maddeleştirmiştir.
yayıncısı
için
yayın
içeriklerinin
değişim süreci gerçekte kurumsal değişime
a) “Evrensel Hizmet İlkesi” ve söz
konusu
ilkenin
yeniden
yorumlanması,
b) Çoğulculuk,
dair
anlamlı
seslilik
ve
oluşturmaktadır.
c)
Türkiye’de medya siyasasındaki ve kamu
hizmeti
çok
veriler
yayıncılığına
yansıması
çalışma
içerisinde değerlendirilecektir.
toplumsal, siyasal ve ekonomik ve
Kamu hizmeti yayıncısının değişim
kültürel alanlardaki çoğulculuğun
sürecini, ülkenin genel düzeyde yaşadığı
program içeriklerindeki temsili
değişim süreci ekseninde okumayı amaçlayan
c) Demokratik
sorumluluk,
kamu
yayıncısının şeffaflığı ve netliği
a)
d) Kamu finansmanı
e) Kâr
amaçlı
çalışma, aşağıdaki sorulara yanıt aramaktadır.
Kamu
kurumlarının
özelleştirilmesini
ekonomi politikalarında yoğun olarak kullanan
olmayan
ancak
siyasi iktidar döneminde, Türkiye Radyo ve
demokratik bir iletişim düzeninin
Televizyon
gerçekleştirilmesi
düzenlemenin ardından bir dizi tematik kanala
için
gerçekleştirilen performanslar.
Kurumu’nun
2008
yılındaki
ayrıştırılmasının amacı nedir? Türkiye’de ki
düzenleme; Avrupa Birliği kamu yayıncılarının,
Bu çalışma içerisinde TRT’nin 2008-2012 yılları
medya
arasındaki değişim süreci, demokratik bir
ticarileşme
iletişim düzeninin nasıl oluşturulabileceğine
dengeleme amacıyla kullandıkları farklı yayın
dair
kurumlarını tek bir çatı altında toplama
öncelikli
bir
soru
ekseninde
sektöründe
artan
ortamında
kaybını
yönündeki
yayıncısını üç ana alana ayrıştırılabilecek
açıklanabilir mi? b) Türkiye’de kamu hizmeti
alanlarda değerlendirmektedir. Bu alanlar, a)
yayıncısının 2008 yılındaki değişim sürecinin
kamu hizmeti yayıncısının, bir dizi tematik
ardından, yayın içerikleri ve ağırlıklı program
kanala ayrıştırılması: Türkiye’de kamu hizmeti
türlerindeki değişim, demokratik bir iletişim
yayıncısının, üstelik Avrupa Birliği medya
düzeni
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
iletişim
(Enli,
izleyici
ve
gerçekleştirilmekte ve çalışma, kamu hizmeti
ve
strateji
rekabet
2008:108)
özgürlüğünün
ile
yapısal
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
koşullarına hizmet edebilir mi? c) Avrupa
Birliği
medya
politikalarındaki
değişim,
Kamu hizmeti yayıncılığının; liberal
hegemonya etkisindeki değişim süreci, tam da
Türkiye’de kamu yayıncılığı için bir model
ülkelerin
oluşturabilir mi? d) Üstelik Avrupa Birliği’nin,
değişimin üst yapıya yansımasını daha da bir
bir Avrupalılaştırma pratiği olarak gördüğü
görünür kılan anlamlı bir örnek olarak öne
ortak kültürel uzam oluşturma yönündeki
çıkmaktadır. Gerçekten de, yeni liberalizmin
politikalarının,
refakatinde “evrensel hizmet ilkesi” anlayışının
giderek
yeni
liberal
sermaye
modelindeki
hegemonyanın sürüklediği uğraklar boyunca
tepeden
endüstriyel temelli politikalara dönüşümü, bu
Murroni, 1996:77), kamu hizmeti yayıncılarının
doğrultuda
kamu
yayıncılarının,
medya
da ulusu bir arada tutan ya da bütünleştiren
sektöründe
ikincil
kılınmasına
rağmen,
işlevinden uzaklaştırarak sözde izlenen serbest
Türkiye’de kamu yayıncılığı için Avrupa Birliği
pazar önündeki bir engel olduğu düşüncesine
modeli
çalışma
doğru genişler. Michael Tracey (1996:26); II.
içerisinde tartışılması amaçlanan yukarıdaki
Dünya Savaşının ardından ulusu bir bütün
sorular, demokratik bir iletişim düzeni ve
olarak kurabilme ve toplumu bir arada
iletişim özgürlüğü adına öncelikli olarak
tutabilen
tartışılması amaçlanan çoğulcu ve çok sesli bir
yayıncılığının
medya yapısının nasıl oluşturulabileceğine dair
hizmetine bu dönemde biçilen rol gerçekte
daha bütüncül bir sorunun unsurları olarak
medya politikalarında yeni bir değer dizgesini
belirlenmiştir. Bununla birlikte, kamu hizmeti
öne çıkartan bir gelişme olarak okunabilir. Bu
yayıncılığını
özellikle
dönem içerisinde, kamu hizmetine dair genel
uygulamaya
konulduğu
nasıl
uygulanabilir?
yeni
Bu
liberalizmin
harç
dönüşümü
olarak
öne
çıktığını
(Collins
kamu
ve
hizmeti
söyler.
Kamu
yılların
kanının bu kez de kamu hizmeti yayıncılığına
öncesinden, kamu hizmeti yayıncılığına dair
doğru genişlediği ve demokratik bir iletişim
erken dönemli tartışmalardan, başlayan bir
düzeninin kurulabilmesine dair beklentilerin
perspektif içerisinden bakmak oldukça anlamlı
odağına yerleştiği görülür. Bununla birlikte,
olacaktır.
hizmeti
liberal demokrasilerin egemen olduğu ülkeler
yayıncılığı değişim sürecini tarihsel bir bağlam
için medya politikalarının “ikinci dönemi”
içerisine yerleştirmek: Türkiye’de de, Adalet ve
olarak
Kalkınma Partisi dönemi ile birlikte kamusal
döneminin, önemli ölçüde Birleşmiş Milletler
yayıncılığın değişim sürecini anlaşılır kılacaktır.
tarafından
Gerçekten
de,
1980’li
inmeci
birikim
kamu
da
isimlendirilebilen
biçimlendirildiği
1945-1980
belirtilmelidir
(Puppis, 2008:407). Gerçekten de; Avrupa
Kamu Hizmeti Yayıncılığı
Ulusu Oluşturan Bütünden, Pazar Yapısındaki
Engel Algılamasına Doğru
Birliği gibi ulus üstü siyasal bir proje henüz
gündemde dahi değilken, devletin yeniden
yapılandırılmasının
yansımasını
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
kamu
yayıncılık
alanındaki
hizmeti
yayıncılığı
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
oluşturmaktadır. Dönem içerisinde ulusal
sınırlanmaksızın sözlük, yazılı veya basılı veya
uyum ve denge arayışları, bütün bir politika
sanatsal ürün şeklinde veya kendi tercih ettiği
sürecine yansımıştır (McQuail ve Cuilenburg,
başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve
2003: 191). Liberal demokrasilerde medya
düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma
politikalarının ikinci dönemi, ulusal çıkarların
özgürlüğünü de içerir” hükmünü getirmiştir.
korunması ve demokrasinin genişletilmesi
Buna rağmen söz konusu fıkraların ardından
yönleri ile ayırt edilebilmektedir. Sosyal
Sözleşme’nin
demokrasinin güç
kazandığı söz konusu
belirtilen, bireyin iletişim özgürlüğü karşısında
dönem, kamu hizmeti yayıncılığı ve medyanın
devletin iletişim üzerindeki kontrolü, ikilemin
sosyal
yönündeki
daha da bir görünür kılınmasını sağlamaktadır.
açılımlara sahip olmuştur. Bütün bu yönleriyle,
Sözleşme’nin üçüncü fıkrasına göre; “Bu
medyaya
devlet
maddenin ikinci fıkrasındaki haklar özel bir
müdahaleleri medya politikalarının sosyal ve
ödev ve sorumlulukla kullanılır. Bu nedenle
kültürel
bu hak, sadece hukuken öngörülen ve
sorumluluğu
karşı
olduğu
gerçekleştirilen
amaçlarının
gerçekleştirilebilmesi
adına onaylanmaktadır.
aşağıdaki
üçüncü
paragrafı
sebeplerle
yukarıda
gerekli
olan
Kamu hizmeti yayıncılığı dönemi içerisinde
sınırlamalara tabi tutulabilir: a) Başkalarının
de, başlangıcından itibaren bütün bir medya
hak ve itibarına saygı b) Ulusal güvenliği ve
politikalarına egemen olan ikilemin yansıması
kamu düzenini (ordre public) veya sağlık ve
görülmüştür.
ahlakı
Wolfgang
Kleinwachter’in
koruma”
Sözleşme’de
özgürlüğü”
özgürlüğü
düzenlemenin özellikle 1948 yılında Birleşmiş
önündeki devlet kontrolü” kamu hizmeti
Milletler tarafından ilan edilen “Declaration of
yayıncılığı döneminde bir dizi uygulama
Human Rights” düzenlemesinin ardından
üzerinden
gerçekleştirilmesi dikkat çekmektedir. Ancak,
yeniden
“iletişim
üretilmiştir.
Örneğin,
ikilemin;
söz
Birleşmiş
konusu
Birleşmiş Milletler tarafından 1966 yılında
söz
uygulamaya konulan “International Covenant
tarafından 1970’li yıllar boyunca gelişmiş ve
i
konusu
alan
getirilmiştir.
(2000:453) açıkladığı gibi “bireysel iletişim
karşısında
yer
hükmü
on Political and Civil Rights” içerisinde böylesi
gelişmekte
olan
bir
enformasyon
eşitsizliğini
ikilemin
okunabilmesi
mümkündür.
ülkeler
yok
Milletler
arasındaki
edebilmeyi
Sözleşme 19. Maddesi birinci fıkrasında
amaçlayan “Yeni Dünya Enformasyon ve
“Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın
İletişim Düzeni”ii tartışmaları boyunca egemen
fikirlere sahip olma hakkı vardır” ifadesini
siyasa belgelerinde daha da bir görünürlük
kullanmaktadır. İkinci fıkrasında da, ilk fıkrayı
edindiği
güçlendiren hüküm yer almaktadır. Sözleşme;
bireysel iletişim özgürlüğü ve iletişim önündeki
“Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu
devlet kontrolü giderek gelişmiş ve gelişmekte
hak
olan ülkelerin farklılıklarını da içerecek denli
bir
kimsenin
ülke
hudutlarıyla
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
gözlenir.
Tartışmalar
boyunca,
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
genişleyen
yorumların
konusunu
oluşturmuştur. Üçüncü dünya ülkeleri için;
şekilde, küresel medya politikalarında da yeni
bir dönemin geliştiği görülür.
hükümetlerin iletişim üzerindeki kontrolü,
medya siyasası üzerinden kültürel çeşitliliğin
Küresel politikalardaki söz konusu yeni dönem,
korunması
Amerika
olarak
yorumlanırken,
batılı
Birleşik
Devletleri’nin
ardından
demokrasiler için böylesi bir durum giderek
Avrupa’ya doğru genişleyen bir dizi politika
insan haklarını tehdide yönelen “hükümet
unsuru
sansürü”
değerlendirilmektedir.
Hutchins Komisyonu’nun yansıması olarak
Böylelikle, küresel medya yönetiminin giderek
1947–1949 yılları arasındaki Kraliyet Basın
ülkeler arasındaki demokrasi algılayışından da
Komisyonu ve İsviçre’de 1960’lı yıllar boyunca
önemli
görülmektedir.
gelişen Basın Komisyonu ve Avrupa’da birçok
Gerçekten de, Amerika Birleşik Devletleri’nin
ülkede sözü edilen Komisyonlar yapısındaki
1983 yılında Yeni Dünya Enformasyon ve
kurumların
oluşturulması,
İletişim Düzeni tasarımını gerçekleştirdiğini
demokrasilerde
kamu
düşündüğü Birleşmiş Milletler üyeliğinden
döneminin
çekilmesi tam da küresel medya yönetimine
dönüştüğünü göstermektedir. Amerika Birleşik
dair söz konusu ikilemi yeniden üretmiştir.
Devletleri için söz konusu “yeni”iv dönem, her
Hatta Amerika Birleşik Devletleri’nin 1991
ne kadar Avrupa ülkelerinde kamu hizmeti
yılındaki Körfez Savaşı boyunca medya üzerine
yayıncılığının anlamlandırılmasından önemli
getirdiği sınırlandırmayı yine “ulusal güvenlik”
ölçüde farklı olsa da, İkinci Dünya Savaşı’nın
gerekçesi ile açıklaması dikkat çekmektedir.
ardından kamusal politikaların ve kamu
Küresel
biçimlendiren,
hizmetinin geliştirilmesi ve gündelik yaşam
1945-1980 dönemi boyunca öne çıkan bir
pratiklerinde yaygınlaştırıldığı belirtilmelidir.
diğer
Birleşik
Örneğin söz konusu dönemde, radyo ve
Devletleri ve Avrupa genelinde medyanın
televizyon yayıncılığının düzenlenebilmesi için
yeniden
oluşturmaktadır.
ulusal yayıncılık otoritesinin (FCC)v kurulması,
Yeniden yapılandırma süreci Amerika Birleşik
Amerika Birleşik Devletleri için ulusal kamu
Devletleri
politikalarının
olarak
ölçüde
medya
unsur
etkilendiği
yönetimini
özellikle
Amerika
yapılandırılması
ve
Avrupa
geneli
içerisinde
olarak
yansımıştır.
giderek
İngiltere’de,
liberal
hizmeti
küresel
yayıncılık
yayıncılığı
bir
alanına
eğilime
doğru
medyanın sosyal sorumluluğu bağlamında
genişlediğini göstermektedir. Öte yandan,
medya politikalarında yer edinmiştir. Amerika
küresel medya politikalarının sözü edilen yeni
Birleşik Devletleri’nde 1947 yılında, basın
döneminde gerek Amerika Birleşik Devletleri
özgürlüğü üzerine toplanan komisyoniii, medya
ve
politikaları gündeminde yeni bir unsura,
amaçlarının birbirine oldukça yakın olduğu
“medyanın içerisinde yer aldığı topluma karşı
görülür.
olan sorumluluğuna”
Devletleri’nde
yer
verilmiştir. Bu
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
gerekse
Avrupa
Örneğin,
ülkelerinde
Amerika
medyada
politika
Birleşik
“dürüstlük”
ve
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
“mülkiyet çeşitliliği” kamu politikalarının temel
maddeleştirmektedir: a- bu dönemdeki medya
amaçlarını
politikaları, ağırlıklı olarak, demokratik (hatta
oluşturmaktayken,
Avrupa
ülkelerinde “özgür ve sorumlu basın” yaklaşımı
temsili
kamu politikalarının biçimlendirilmesinde etkili
ihtiyaçlarından
olmuştur (McQuail ve Cuilenburg, 2003:193).
yaklaşımlar tarafından biçimlendirilmiştir. bBu
veya
dönemdeki
katılımcı)
politikaların
kaynaklanan
medya
kuramsal
politikaları,
ulus
Avrupa ülkeleri için görsel-işitsel yayıncılıkta
devletlerin sınırları ile sınırlandırılmış ve ulusal
kamu
çıkarlara yoğunlaşmıştır. c- Bu dönemdeki
tekellerinin
egemenliği,
bir
dizi
örneğinde de gözlendiği gibi özellikle yazılı
medya
basına yapılan devlet desteği ile kamu ve özel
gerçekleştirilen
sektör
dengenin
meşru olarak görmektedir. d- Bu dönemdeki
sağlanması da gözetilmektedir. Öte yandan
medya politikaları, aktif ve sürekli politika
dönem içerisinde kamunun geniş tercihlerine
üretimi
ve azınlık gruplarına özel bir ilgi gösterilmiş ve
revizyonuna ihtiyaç duymaktadır. McQuail ve
yayınlarda çoğulcu bir yapının geliştirilebilmesi
Cuilenburg
için dikkat verilmiştir. Kamu hizmeti yayıncılığı
hizmeti yayıncılığı paradigması aşağıda şekil 1
modelinin ortak niteliklerini Denis McQuail ve
olarak gösterilmektedir.
yayıncılığı
arasında
politikaları,
ile
sosyal
hükümet
söz
konusu
(2003:194)
amaçlarla
müdahalelerini
politikaların
tarafından,
kamu
Jan van Cuilenburg (2003:194) aşağıdaki gibi
Nihai Amaç / Kamu Çıkarı
Demokrasi
Ara Amaçlar
Medyanın Hükümet ve Özel
Tekellerden Bağımsızlığı
Medyanın, topluma ve
izleyicisine karşı
sorumluluğu
Kamu Hizmeti Medya Politikaları Paradigması
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Siyasal ve Sosyal
Çeşitlilik-Çoğulculuk
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Şekil 1. 1945-1980/1990 Yılları Arasındaki Kamu Hizmeti Yayıncılığı Paradigması (McQuail ve
Cuilenburg, 2003:194).
Küresel medya politikalarının ikinci dönemi,
iletişimin giderek bir pazar olarak görülmesi bu
kamu hizmeti medya politikaları, liberal
kez medya siyasası eliyle, serbest pazar
demokrasilerdeki
sermaye
ilkelerinin kamu hizmeti yayıncılığına doğru
birikiminde yaşanan ve 1980’li yıllara değin
genişlemesine yol açmıştır. Ancak 1980 sonrası
uzanan ekonomik krizin ardından yaşanan
dönemin karakteristik niteliklerini yalnızca
yeniden yapılanma dönemi, kamu hizmeti
kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut
yayıncılığı
olarak
kapitalist
anlayışının
da
yeniden
ele
medya
politikalarında
alınmasına yol açmıştır. Öyle ki, 1980’li yıllar
kuralsızlaştırmanın
liberal demokrasinin egemen olduğu birçok
gerçekte tam da bunun sonucunda küresel
ülkede, normatif yaklaşımın belirlediği ve
medya devlerinin ulusal medya pazarlarını
kamu
biçimlendirdiği
hegemonya
ile
kapitalist
kullanması ve hatta iletişim kaynaklarının
sermaye birikiminin değişen koşulları eşliğinde
sömürgeleştirilmesi oluşturur. McQuail ve van
yeni bir medya politikası tasarımı yanlıları
Cuilenburg’un
arasındaki mücadeleye tanıklık etmiştir. Bu
siyasasındaki değişim sürecine dair genel
bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1984
değerlendirmesi, sermaye birikim modelini
yılında yeni liberalizme koşut olarakvi, yeni bir
küresel
telekomünikasyon ve iletişim tasarımına doğru
üzerinden belirlemiş olan Türkiye için oldukça
genişlemesi,
politikaları
dikkat çekmektedir. Gerçekten de, ülkenin
alanında yeni bir döneme yol açmıştır. Bu
sermaye birikim modeli ile kamu yayıncılığı
bağlamda,
arasındaki bağın çözümlenmesi, her ne kadar
küresel
hizmeti
felsefesinin
medya
politikaları
küresel
yeni
bir
medya
medya
politikası
egemen
mücadelesinin
1980
kapitalizme
alanı
sonrası
olarak
medya
eklemlenme
niyeti
Türkiye’de
kurulduğu gözlenir. İletişim politikalarındaki
oldukça sınırlı bir ilginin odağında yer almasına
yeni “değerler dizisi”, iletişimin de kapitalizmin
rağmen, aslında birbirine oldukça yakın bir
yeniden
ilişkinin görünür kılınmasına yol açmaktadır.
olarak
görüldüğünü
sektörlerden
daha
da
bir
birisi
öne
Raşit
Kaya’nın
çalışmaları
değil,
bağlamının kamu hizmeti yayıncılığı alanında
yapılandırdığı
iletişim
olması
(1999:7)
içerisinde
belirlediği
gibi,
çıkartmaktadır. Bir önceki dönemin kamu
Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının ülkenin
iletişimine dair sosyal ve siyasal beklentilerin
modernleşme ve kalkınma paradigması ile
yerine ekonomik beklentilerin geçmesi ve
belirlenen
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
kuruluş
döneminin
ardından,
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
gerçekte
bu
dönemde
Amerika
Birleşik
genel bir düzeyde sosyal, ekonomik ve kültürel
Devletleri’nin Türkiye Radyo ve Televizyon
alanlarındaki
Kurumu’nun kurulması yönünde önemli bir
yayıncılık
etkisi bulunmaktadır, TRT’nin bir diğer rolü
yapılan(dırıl)masına yol açmaktadır. Türkiye’de
ülkenin
taşıyıcı
medya siyasası sözü edilen uyumlaştırma,
Devletin
hatta Avrupa Birliği’nin bir politika aracı olarak
egemen
olmasından
ideolojisinin
kaynaklanmaktadır.
dönüşümün
alanının
refakatinde,
da
resmi ideolojisinin, kamusal alanda kurulduğu
kullandığı
ya da taşındığı iletişim kanalı olarak Türkiye
“tepeden inmeci ideoloji değişimini” içerecek
Radyo ve Televizyon Kurumu’nun, her ne
biçimde yeniden yapılanmaktadır. Avrupa
kadar kamu finansmanına ihtiyaç duymasına
Birliği medya siyasasının, Türkiye’de kamu
rağmen, “kamu hizmeti” ve “kamu yararı”
hizmeti
kavramlarının ne egemen siyasa içerisinde ne
gereken ikinci boyutunu; tam da kapitalizmin
de
planlarında
yeniden
Bu
açıdan
gerçekleşen değer dizgesindeki değişim süreci
bakıldığında, Türkiye’de kamudan uzak bir
oluşturmaktadır. İletişimin giderek bir sektör
kamu
olarak ele alınması, medya sektöründeki
kurumun
tanımlanmadığı
yıllık
yayın
belirtilmelidir.
yayıncılığının
belirtilmelidir.
hüküm
Bununla
sürdüğü
birlikte,
neo
Avrupalılaştırma,
yeniden
yayıncılığı
için
yapılanmasına
doğrultusunda
değerlendirilmesi
koşut
olarak
kuralsızlaştırmanın ötesine geçerek kamu
liberalizmin kamu hizmeti yayıncısını bir
hizmeti
bakıma “sürüklediği” koşullara bakıldığında
rekabeti engelleyen bir unsur olarak görülmesi
alternatif bir kamu hizmeti yayıncısı modeli
sözü edilen değer değişiminin, kamu hizmeti
için Türkiye için model alınabilecek olan bir
yayıncılığında kamunun dışlanmasına dair
örneğin
dikkat
olmadığı
belirtilmelidir.
Bu
yayıncılığının,
çeken
medya
uğrakları
sektöründe
oluşturmaktadır.
doğrultuda, her ne kadar Avrupa Birliği katılım
Bununla birlikte, Avrupa Birliği için yeni
müzakereleri ile birlikte, Avrupa Birliği’nin
liberalizmin siyasa açımlamasının birbirine
Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının yeniden
paralel
yapılanmasına dair bir kaynak oluşturduğu
alınabileceği
söylenebilirse de gerçekte Avrupa Birliği’nin de
Jakubowicz’in
neo liberalizm gündeminin dışında olmadığı bu
konusu eğilimler,
nedenle demokratik bir iletişim düzeninin
(a)
oluşturulabilmesine
dair
ortak
sorunları
iki
eğilim
doğrultusunda
belirtilmelidir.
(2004:278)
iletişimin
belirlediği
pazarlaştırılabilir
ele
Karol
söz
bir
sektör olarak görülmesi ve bu bağlamda
taşıdığı belirtilmelidir.
iletişimin
Avrupa Birliği
politikaların hem Avrupa Birliği içerisinde ve
Siyasası İçerisinde Kamu
Hizmeti Yayıncılığı Modeli
Avrupa Birliği üyelik müzakereleri,
Türkiye için “uyum süreci” bağlamında daha
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
pazarlaştırılabilmesine
dair
hem de üye ülkeler arasında hegemonik bir
güç olarak kökleşmesi ve
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
(b)
yeni
iletişim
teknolojileri,
eylem bağlamında tanıdığı alan, kamu hizmeti
telekomünikasyon ve görsel-işitsel endüstri
yayıncılığını
arasındaki yakınsamanın hızlanması, Avrupa
Anlaşması’nın 16. maddesinde de kamu
Birliği iletişim siyasasının kökten bir dönüşüm
yayıncılığının
yaşamasına yol açmıştır. Avrupa Birliği’nin ilk
doğrultusunda devam etmektedir. Anlaşma
dönem
dönemine değin, Avrupa genelinde uzlaşım
medya
siyasasını
belirleyen;
ilgilendiren
Amsterdam
öneminin
yurttaşlığın geliştirilmesi için demokratik bir
sağlanan
platform oluşturma, evrensel erişim hakkı
maddeleştirilebilir:
üzerinden tüm kesimlerin yayın hakkının
(a) Çoğulculuk: Medya sektörünün egemen
olduğunun vurgulanması ile kalite olmak üzere
ilkesi
üç temel ilkenin (Harrison ve Wessels,
Demokratik bir iletişim düzeni için “olmazsa
2005:835) giderek yok sayıldığı ve hatta söz
olmaz” koşul olarak görülmektedir.
konusu ilkelerin meşruiyetinin sorgulandığı
(b)
gözlenmektedir. Mark Wheeler (2004:352),
kültürlerin
1992
yılındaki
Anlaşmasıvii
Maastricht
ilkeler
vurgulanması
olarak
Kültürel
aşağıdaki
gibi
değerlendirilmektedir.
Çeşitlilik:
ve
Özellikle
kimliklerin
ulusal
korunması
bağlamında değerlendirilmiştir.
dönemine değin Avrupa genelinde kamu
(c) Yurttaşlığın geliştirilmesi, kamuya evrensel
hizmeti
sağlanan
erişim hakkının tanınması ve yeni hizmetlere
ilkelerin, her ne kadar Maastricht Anlaşması
erişim hakkının getirilmesi, Avrupa Birliği
kamu hizmeti yayıncılığının ülkelerin özerk
öncesinde
politikaları sonucunda korunması gerektiği
hizmetleri
vurgulansa
içinin
oluşturmaktaydı.
Amsterdam
Topluluğu’ndan,
yayıncılığında
da,
boşaltıldığını
bu
Anlaşma
belirtir.
Anlaşması’nın
Yayıncılık
uzlaşım
ayrılmaz
Sistemi
eki
ile
olan
Hakkında
“Kamu
Protokol”,
dahi
Avrupa genelinde
bağlamındaki
ilkeleri
Avrupa
Avrupa
yayın
Ekonomik
Birliği’ne
doğru
izlenen yol haritası içerisinden bakıldığında,
Maastricht
Anlaşması’nın
diğer
alanlarda
gerçekte Birliğin kamu hizmeti yayıncılığına
olduğu gibi, medya siyasasını da önemli ölçüde
dair
dönüştürdüğü görülür. Her ne kadar Avrupa
bakışını
olanca
açıklığı
ile
ortaya
Birliği’nin
yayıncılığının “özerk” ve “verimli” işletmeler
belirlenen ortak bir Avrupa görsel-işitsel
olarak değerlendirilmesi her ne kadar kamu
uzamın ve ortak
hizmeti yayıncılığını ve önemini vurgulamıştır.
geliştirilmesi
Amsterdam
16.
yıllarda da, en azından söylem düzeyinde,
maddesi, Avrupa Birliği’nin yalnızca ekonomik
korunduğu görülmekteyse de, kamu hizmeti
bir birliktelik olmadığını ortaya koymaktadır.
yayıncıları için giderek iki ayrı kamp içerisinde
Kültürel çeşitliliğin korunması yönünde Avrupa
yaşanan bir çatışmanın temellerinin atıldığı
Topluluğu’nun
belirtilmelidir.
Anlaşması’nın
151.
özellikle
maddesinin,
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
kültürel
erken
dönemli
siyasasındaviii
koymaktadır. Protokol içerisinde kamu hizmeti
bir Avrupa kimliğinin
yönündeki
amacın
sonraki
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Birlik üyesi bir dizi ülkedeki yayıncıların, sektör
Mark Wheeler’in (2004:353) belirlediği gibi,
içerisindeki rekabete engel olmaları gerekçesi
kamu hizmeti yayıncılığı söz konusu olduğunda
ile kamu hizmeti yayın kuruluşlarını şikâyet
“liberalleştirme” programını savunanlar ile
etmeleri söz konusu ticarileşmeyi daha da bir
“devletçiler” arasındaki çatışma tam da doruğa
görünür kılmaktadırix. Avrupa Birliği, her ne
ulaşmaktadır. Böylesi bir çatışmanın, giderek
kadar,
Avrupa
bile
kaynaklanan şikâyetleri, önemli ölçüde kamu
Genel
hizmeti yayıncıları lehine çözümlese de,
konusu
Birliğin 86 (2) ve 87 (3)(d) maddeleri kamu
çatışmanın izleri gözlenmektedir. Örneğin,
hizmeti yayıncılığına dair sözde bir destek
Avrupa Birliği Eğitim ve Kültür İşleri’nden
politikası
sorumlu olan 10. Genel Müdürlük, kültürel
hizmeti
çeşitlilik
içerisindeki ve gerekse üye ülkeler arasındaki
Parlamentosu
genişlemesi
dikkat
Müdürlükler
arasında
içerisinde
çekmektedir.
bağlamında
dahi
söz
kamu
hizmeti
ticari
yayın
izlediği
kuruluşlarından
anlaşılmaktadır.
yayıncılarının
gerek
üye
ticareti
yönünde
gerçekleştirmiştir.
alamaması yönündeki düzenlemeyi içeren 87
Ancak, Birlik içerisinde rekabetten sorumlu
(3) (d) ile zaten kamu hizmetinin, ticaretin
olan 9. Genel Müdürlüğün, kamu hizmeti
önünde bir engel olarak algılandığı ortaya
yayıncıları ile görsel-işitsel sektör arasındaki
çıkmaktadır.
rekabet
yayıncıları
yayıncıların ortak pazar içerisindeki rekabeti
destekleyen bir tutum içerisinde olduğu
engelleyebilecek ya da ekonomik çıkarlara
gözlenir. Kamu ve ticari yayın kuruluşları
zarar
arasındaki rekabetin düzenlenmesine dair
giremeyeceklerini düzenleyen 86(2); kamu
önemli bir düzenleme ise, 2 Ekim 1997’de
hizmeti yayıncılarının giderek ikincil kılındığı ve
Amsterdam Anlaşmasının eki olarak yürürlüğe
sınırlı bir konuma doğru itildiğini daha da bir
giren
Protokolü’yle
görünür kılmaktadır. Her iki maddenin de
söz
belirginlikten
sorununda,
ticari
Amsterdam
gerçekleştirilmiştir.
Ancak,
konusu
Öte
verebilecek
ölçüde
ülke
yayıncılığının korunması ve desteklenmesi
açımlamalar
engelleyebilecek
Kamu
yandan;
bir
uzak
söz
konusu
eylem
olduğu
destek
içerisine
ve
kamu
Protokol kamu yayıncıları içerisinde eleştiriyle
yayıncılarına yapılan devlet desteğinin hangi
karşılanmanın ötesinde Robert McChesney’in
hallerde ticareti engelleyebileceği, ekonomik
(1999:84) belirttiği gibi; “böylesi bir protokol
çıkarlara nasıl zarar verebileceği anlaşılır
bir önceki kuşakta gerçekleştirilseydi sadece
değildir.
gereksiz değil aynı zamanda anlamsız da
içerisinde kamu yayıncıları için öngörülen
bulunurdu”
değerlendirilmiştir.
devlet finansmanı, süre giden şikâyetlerin
Protokolün yürürlüğe girmesinin ardından
odağını oluşturmaktadır. Avrupa Birliği medya
İspanya, Almanya, Danimarka, İtalya ve
politikaları
Fransa’daki ticari yayıncılar başta olmak üzere
önündeki bir diğer sorun ise yeni iletişim
olarak
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Buna
rağmen,
içerisinde,
medya
kamu
sektörü
yayıncıları
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
teknolojileri ve oluşturduğu kazanımların,
ve rekabet ilkelerini vurgulaması gerektiğini
yakınsak teknolojilerin, kullanılmasıdır. 1997
belirtmektedir (Wheeler, 2004:360). Ancak
yılındaki “Green Paper on the Convergence of
siyasa sürecinin kamu yayıncıları için kamu
the
hizmeti ve kamu yararı bağlamında bir dizi
Telecommunications,
Media
and
Information Technology, and the Implications
anlamlı
for Regulations, towards an Information
belirtilmelidir. Elizabeth Jacka’nın (2003:187)
Society Approach” isimli siyasa belgesi tam da
belirtmiş
kamu hizmeti giderek nasıl da medya sektörü
teknolojilerinin
dışına
ortaya
edinmesiyle birlikte kamu hizmeti yayıncılığı
çıkartmaktadır. Siyasa belgesi tam da, medya
için tam da bir “alt-üst” gerçekleşmiştir. Yeni
politikalarındaki üçüncü döneme eşlik eden bir
iletişim teknolojilerinin medya sektöründe
tutumu paylaşmaktadır. Avrupa Birliği söz
giderek daha da bir yer edinmesiyle birlikte o
konusu
ulusal
güne değin tek bir ulusal devletin sınırları ile
düzenleyici otoritelerin egemenlik alanını
tanımlanan iletişimin giderek merkezsizleştiği
kırmakta ve ulusal iletişim pazarlarının bu kez
ve bu yönüyle medya politikalarının da giderek
de küresel rekabete açılmasını ön koşul olarak
ulusal sınırlar içerisinde kalamayacağı ortaya
belirlemiştir. 2003 yılında güncellenen söz
çıkmaktadır. Jackie Harrison ve Bridgette
konusu siyasa bu kez de üye devletlerin ulusal
Wessels (2005:838), söz konusu yeni medya
düzenleyici otoritelerini hedef almakta ve
biçimini ve oluşturduğu iletişim biçiminin
gerçekleştirilecek
genel özelliklerini aşağıdaki gibi çizelge haline
itildiğini
siyasa
daha
da
üzerinden
bir
giderek
düzenlemelerin
Avrupa
Birliği medya politikaları doğrultusunda açıklık
açımlamaya
olduğu
gibi,
medya
sahip
yeni
olduğu
iletişim
sektöründe
yer
getirirler.
Çizelge 1. Yeni Medya ve Oluşturduğu İletişim Biçimi (Harrison ve Wessels, 2005:838).
Geleneksel Medya
Sosyal İlişkiler
Biçim
Kitlesel ve Özel
Kamu Hizmeti
Yayıncılığı
Kökenleri, orta
modern dönemde
Ulusal ve Bölgesel
Yayıncılık
Yayın
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Yeniden Biçimlenme
Süreci
Şebeke Üzerinde
Kökenleri, geç modern
dönemde
Ortaklıklar ve
Eklemlenme
Yeni Medya
Bireyselleştirme ve Seçim
Kökenleri, geç modern
dönemde
Ulusal, Yerel ve Ulus aşırı
Yönelimler
Enformasyon:
İnternet yayıncılığı, cep
Topluluk Şebekeleri, telefonları, web blogları
IDTV, Web Blogları
Yayın Formatı:
Pazarın
belirli
bölümlerine yönelen
kanallar, İsteğe bağlı ya
da
ön
ödemeli
kanallar, Kişisel video
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Yeni iletişim teknolojileri ve söz konusu
kayıtları
geleneksel
yayınların
internet
versiyonları
 Kamu hizmeti yayıncılığına dair politika
teknolojiye dayanan kitle iletişim araçlarının
araçlarının birden daha çok resmi
medya sektöründe giderek daha da bir yer
yasa altında toplanmış olması ve en
edinmesi, kamu hizmeti yayıncılarının bu kez
önemlisi,
de
küresel
medya
devleri
 Kamu hizmeti yayıncılığı ile bu yayın
karşısında
izleyicilerini kaybetmesine yol açmaktadır.
biçiminin dışında yer alan kamusal
Avrupa Birliği medya siyasasının, kapitalizmin
faaliyetler arasında anlamlı, uygun ve
yeniden yapılanmasına koşut olarak, medya
belirgin bir ayrımın geliştirilmemiş
sektörünü çoğulculuk ve çok seslilik üzerinden
olması
değil
ancak
rekabet
ve
pazar
olarak
Avrupa
Birliği
medya
siyasasının
temel
tanımlaması ile bileşerek demokratik bir
sorunlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda da,
iletişim düzeni, ya da Jonathan Hardy’nin
kamu
(2001:15) belirlediği gibi “enformasyonun
sorumluluğu, finansman biçimi, düzenleyici
demokratik akışı”, üzerinde temel bir engel
otoriteler ile olan ilişkisi giderek belirginliğini
olarak
kaybetmektedir. Avrupa Birliği tartışmaları
konumlandığı
daha
da
bir
öne
hizmeti
yayıncılarının
toplumsal
çıkmaktadır. Ancak, Avrupa Birliği kamu
içerisinde
hizmeti yayıncılığı siyasasının gerçekte bir dizi
gerçekleştirilmiş olması tam da böylesi bir
belirsiz unsura sahip olduğu da belirtilmelidir.
belirsizliğin
Karol Jakubowicz (2004:293), Avrupa Birliği
oluşturmaktadır. Çizelge 2’de, Avrupa Birliği
medya siyasasında kamu hizmeti yayıncılığı
tartışmaları içerisinde kamu hizmeti yayıncılığı
bağlamındaki
modelleri yer almaktadır.
sorunları
aşağıdaki
gibi
yayıncılığına
dair
bir
dizi
farklı
somut
uygulamanın
açımlamasını
maddeleştirmektedir:
 Kamu
belirgin
hizmeti
ve
anlamlı
bir
tanımın
geliştirilmemiş olması,
Çizelge 2. Avrupa Birliği Tartışmalarında, Kamu Hizmeti Yayıncılığı ve Modelleri (Jacubowicz,
2004:284)
Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli
Tanımı
Kullanım
Kitlesel
medyanın, Küyerel ilgilenim
bireysel kullanımı
Çeşitli çıkarlar ağı
Bireysel tercihler
Ulusal Birlik
İzleyici
parçalanması
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Yıpratıcı Model
Dağıtılmış Kamu Hizmeti Modeli
Manastır Modeli
Klasik Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli
Yarı Ticari Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli
Saf Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli
Ful – Portfolyo Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli
Spesifikleştirilmiş Tematik Kamu Hizmeti
Yayıncılığı Modeli
Elektronik Program Rehberi
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kamu
hizmeti
yayıncılarının,
yeni
iletişim
teknolojilerine uyumunu engelleyen, yeni kanal ve
servisleri geliştirmesi ve internet yayıncılığına
girmesine
izin
verilmeyen
yayın
modelini
oluşturmaktadır. Yeni iletişim teknolojilerini kullanma
hakkı yalnızca ticari yayıncılara tanınmıştır.
Kamu hizmeti programcılığı, o dönem için etkin olan
organizasyonlardan aldığı desteğe göre ayırt edilebilir.
Düzenleyici otoritelerin tanıdığı izin doğrultusunda;
çeşitli kurum ve kuruluşlar kamu hizmeti yayıncılarına
destek verebilir, program üretimini teklif edebilir
hatta
kamu
hizmeti
yayın
kuruluşlarının
programlarına sponsorluk yapabilir, mali açıdan
destek olabilirler.
Bu modelde kamu hizmeti yayıncıları tam da gerçek
bir izolasyona tabii tutulmuştur. Ticari yayıncılar
karşısında tamamlayıcı bir rol oynamaktadırlar. Kâr
amaçlı yayıncılık gerçekleştirilemez ve ticari
yayıncıların programlarına destek verme görevi kamu
hizmeti yayıncılarına yüklenmiştir.
Bu model, Avrupa Birliği üye ülkeleri dahil olmak
üzere bir dizi ülkede egemen olan kamu hizmeti
yayıncılığını oluşturmaktadır. Geleneksel model olarak
da isimlendirilen söz konusu model, geniş alan
yayıncılığı gerçekleştirmekte ve hedef kitle ayrımı
gözetmeden toplumun birbirinden farklılaşan
taleplerine seslenmektedir.
Bu yayıncılık modelinde, kamu hizmeti yayıncıları da
tıpkı ticari yayıncılar gibi reklam geliri elde etmekte ve
ticari yayıncılar ile rekabete girmektedir. Ticari
yayıncılara çok yakın programlar üreten yarı ticari
kamu yayıncılığı modelinde kamu yayıncıları eş anlı
olarak reklamcılardan kaynaklanan etkilere de açıktır.
Kamu hizmeti yayıncıları, çok sayıda karasal sayısal
yayın temeline sahip televizyon kanalı (DTT)
oluşturabilirler ancak program geliştirme hakkına
sahip değildirler.
Bu modelde, kamu hizmeti yayıncıları evrensel ve
özelleştirilmiş
tüm
program
hizmetlerini
gerçekleştirmekte, yeni iletişim teknolojilerinin
kazanımlarını kullanmaktadırlar. Kamu hizmeti
yayıncılığının söz konusu modelinde, kamu hizmeti
yayıncıları eş anlı olarak ticari yayıncılara benzer bir
yapı sergilemektedir.
Bu modelde, kamu hizmeti yayıncısı çeşitli amaçlara
yönelen “özelleştirilmiş” tematik kanallar kurmakta
ve program hizmeti vermektedir. Avrupa Birliği
ülkelerinde son dönem içerisinde ağırlıklı olarak tercih
edilen kamu hizmeti modelini oluşturur. BBC
kanalları, özellikle Channel 4, France 2 ve France 3
kanalları örnek olarak verilebilir.
Bu model, daha çok yeni iletişim teknolojilerinin
kazanımları üzerine gelişen kamu hizmeti
yayıncılığını oluşturmaktadır. Özellikle Batı
Avrupa’nın 2014 yılından itibaren kamu hizmeti
yayıncılığı vizyonunu “elektronik program
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
rehberi” hizmeti oluşturmaktadır. Bu bağlamda,
kamu hizmeti yayıncıları program üretiminde
değil daha çok pazar ve kullanıcı araştırma
çalışmaları, kullanıcı araştırma yöntemleri, vaka
çalışmaları ve pazar dağılımları üzerine
çalışmalarını sürdürecektir.
olarak,1990’lı yılların ardından, yaşanan
dönüşüm ve kamu hizmeti yayıncılarının da
giderek ikincil kalmasına yol açmaktadır.
Avrupa Birliği kamu hizmeti yayıncılığına dair
Avrupa görsel işitsel uzamının yaratılması ya
gerçekleştirilen
da bir Avrupalılaştırma pratiği olarak kamu
tasarımların,
Çizelge
1
içerisinde sözü edilen model çeşitliliği dikkate
hizmeti
yayıncılarına
alındığında, kamu hizmeti yayıncıları için bir
giderek
meşruiyet
dizi somut yükümlülüğünü de içine aldığı
sorgulandığı bir yeniden yapılanmaya doğru
gözlenir. Karol Jacubowicz (2004:288), Avrupa
genişlemektedir.
Birliği medya siyasası içerisinde kamu hizmeti
yayıncılarının ikincil kalması ya da, daha da bir
yayıncılarına dair yükümlülüklerin temelde iki
açık söylendiğinde, pasif bir konuma doğru
farklı biçimde ele alınabileceğini belirtir. Her
itilmesi
ne kadar; Avrupa Birliği medya siyasası, kamu
“paradigması” eliyle gerçekleştirilmektedir.
hizmeti yayıncılığına dair “kültürel çeşitlilik”,
Aşağıda verilen Çizelge 3’de, birlik siyasası
“kalite”
içerisinde
ve
“demokrasiye
dair
katkıları”
bu
kez
tanınan
“ayrıcalık”
temellerinin
Avrupa
de
kamu
kamu
yeni
hizmeti
bir
dahi
hizmeti
medya
yayıncılığının
bağlamında ele alınmaktadır. Bu nedenle,
yükümlülüğü ve sözü edilen yükümlülüğün
kamu hizmeti yayıncılığı çoğu kez medya
içeriği yer almaktadır.
sektörü dışında özel olarak düzenlenmektedir.
Avrupa Birliği medya siyası içinde
kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut
Çizelge 3. Avrupa Birliği Siyasası İçerisinde Kamu Hizmeti Yayıncılığı Yükümlülüğü (Jacubowicz;
2004:288)
Kamu Hizmeti Yayıncılığı Yükümlülük Türü
Yalnızca kamu hizmeti yayıncılarına tanınan
yükümlülük türü: Diğer yayıncılar düzenleme
dışında bırakılmaktadır.
Yükümlülüğün Tanımı
 Spesifik alt yapı ihtiyaçları (kapsama
alanı,
teknolojik
standartların
belirlenmesi)
 Ticari
yayıncılarla
kıyaslandığında,
sınırlandırılmış reklamcılık düzenlemeleri
 İçerik yükümlülükleri
Yurttaşların erişim hakları doğrultusunda, kamu Komisyon tarafından, ihtiyaç duyulması halinde,
hizmeti yayıncıları için ek yükümlülükler
kamu hizmeti yayıncıları için ek yükümlülükler de
tanınabilmektedir. Bunlar; ağırlıklı olarak
program türleri doğrultusunda
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
gerçekleşmektedir.
 Enformasyon Programları
 Eğitim Programları
 Kültürel Programlar
 Bölgesel temelli ya/da doğrudan sosyal
veya etnik azınlıkları ilgilendiren
Programlar
 Kurmaca, Seriyaller, Filmlere ilişkin özel
düzenlemeler.
Avrupa Birliği medya politikaları, üye ülkelerde
tarafsız bir kurumsal yapıdan çok uzakta
olduğu
kalmasına yol açmıştır (Çatalbaş, 2004:87).
gibi
uzunca
bir
süredir
üyelik
müzakerelerini sürdüren Türkiye’de kamu
hizmeti
yayıncılığı
medya
Avrupa’da ki örneklerinden farklı olarak;
politikalarındaki değişim ve ikincisi kamu
“siyasal” ve “ticari” çıkarlara karşı önemli bir
hizmeti ile siyasal iktidar partileri arasındaki
güç odağı konumundan hareket edebilen ve
bağ olmak üzere en azından iki nedenden
art
ötürü özel bir önem taşımaktadır. Bununla
yayıncılığı alarak gelişen bir kamusal yayıncılık
birlikte,
Çalışmanın bu bölümüne kadar,
modeli, Türkiye’nin tartışma gündeminde,
Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığına model
sınırlı bile olsa yer al(a)mamıştır. Gerçekte,
oluşturan
Türkiye için ayırt edilmesi gereken bir diğer
kaynaklar
için,
ana
ilki
hatları
ile
alanında
sağlam
bir
kamu
hizmeti
değerlendirilmiş
sorun kamu hizmeti yayıncısının karakteristik
Türkiye ve Kamu Hizmeti Yayıncılığı: Yeniden
niteliğinden kaynaklanmaktadır. Avrupa Birliği
Yapılanma mı? Parçalanma mı?
ölçeğinde
Avrupa Ülkelerinde de 1980’lerden
kamu
hizmeti
yayıncılarının
karakteristik niteliklerini değerlendiren Espen
itibaren “kültür – temelli” politika sürecinden
Ytreberg
“ticari – merkezli” politika sürecine doğru bir
yayıncılarını
“karizmatik”,
değişim yaşanmasının ardından, kamu hizmeti
“avangarde”
ve
yayıncılığındaki krizden farklı olarak (aktaran
paternalist” olarak ayır eder. Gerçekte, kamu
Bardoel ve d’Haenens, 2008:337), Türkiye’de
hizmeti yayıncıları için kamu yararı ve kamu
kamu hizmeti yayıncılığının neredeyse tüm
çıkarını
geçmişi boyunca devletle kurduğu organik
olmayan söz konusu sınıflandırma çabası
bağlar,
kamusal
(2002:759),
nasıl
ele
son
kamu
hizmeti
“bürokratik”,
olarak
aldıklarından
“tekelci
bağımsız
yayıncılığını
değişik
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu söz
müdahalelerine
karşı
konusu olduğunda, kamu çıkarının bürokrat
savunmasız bırakmış ve TRT’nin geçmişi
elit ve egemen iktidar tarafından belirlendiği
boyunca çoğulcu ve çok sesli bir iletişim
“bürokratik model” olarak değerlendirilmesi
düzeninin ihtiyaçlarıyla uyumlu özerk ve
gerekir.
hükümetlerin
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Gerçekten de, Türkiye Radyo ve
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Televizyon Kurumu, 1964 yılındaki kuruluşunu
da
doğrudan
izleyen dönemden itibaren siyasal iktidarlar ve
getirilmiştir.
hükümete
bağımlı
hale
kamu hizmeti yayıncılığı arasındaki ilişkilerde
olduğu kadar, toplumun birçok kesimi ile
Bu bağlamda, 3 Mart 2011’de yürürlüğe giren
kurduğu ilişkilerde de anlamlı sorunlarla
6112 Sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş
karşılaşmış ancak kamu çıkarı kavramının nasıl
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun” özel bir
değerlendirilebildiği çok da açık olmamıştır.
dikkat çekmektedir. Türkiye’de radyo ve
Bununla
Kejanlıoğlu’nun
televizyon yayıncılığına dair en son siyasayı
(2004:173) belirlediği gibi, TRT’nin kurulması
oluşturmasına rağmen, Yasa içerisinde, kamu
her ne kadar Türkiye’de yayıncılık alanındaki
hizmeti
gelişmeleri hızlandırmıştır. Ancak, TRT’nin
düzenleme
örgütlenme
kaynaklanan
rağmen, Yasa’nın 45. Maddesinde ticari
yetersizlikleri ve hem bölgesel farklılıkların
yayıncılar için geçerli olan yayın ilkeleri
dikkate
gerçekleştirilen
(madde 8) ile yayın hizmetlerinde ticari
programcılık ve ilkel yapım koşulları hem de
hükümleri içeren diğer hükümlerinin Türkiye
siyasal
birlikte;
ve
Beybin
personelden
alınmadan
iktidarlarla
yayıncılığına
dair
herhangi
gerçekleştirilmemiştir.
bir
Buna
iç
içe
geçmiş yapısı
Radyo ve Televizyon Kurumu için de geçerli
eleştirilen
odağındaki
bir
kamu
olduğu
yayıncılığı
modelini
ortaya
hizmeti
belirtilmiştir.
45.
maddenin
“b”
çıkartmıştır.
bendinde ise TRT tarafından sözü edilen
Bununla birlikte, TRT için bir diğer önemli
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde
sorun 1964 yılında yasal olarak tanınan
öncelikle Radyo Televizyon Üst Kurumu
“özerkliğine”
tarafından
rağmen,
siyasal
iktidarların
x
uyarılacağı
ve
ardından
baskısına açık bir yapı sergilemesidir . Bununla
yükümlülüğün yerine getirilmesi için ilgili
birlikte, 1971 Muhtırasını izleyen dönemle
Bakanlığa bildirileceği belirtilmiştir. Türkiye’de
birlikte, 20 Eylül 1971’de 1960 Anayasası’nın
kamu hizmeti yayıncılığına dair özel bir
121. maddesi değiştirilerek TRT’nin özerkliğine
düzenlemenin
son verilmiş ve TRT tarafsız bir kamu tüzel
“özerk” ve “tarafsız” bir yayın kurumu değil
kişiliği
Ancak
ancak siyasal iktidara doğrudan bağlı bir
gerçekleştirilen değişimin ardından 8 Mart
kurumun tasarlanmış olduğu söz konusu
1972 tarihinde yürürlüğe giren 1568 Sayılı
madde
Yasa ile TRT Yönetim Kurulu’nun öncelikle
görülmektedir (rtuk.org.tr). Bu durumun yanı
yetkileri
Genel
sıra, daha önceki örneklerinden farklı olarak,
Kurulu’nun
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir
uygun gördüğü bir adayın atanması hükmü
siyasal iktidarın, kamusal yayıncılık kurumu
getirilmiştir. Bunun yanı sıra; TRT mali açıdan
üzerindeki baskısı 26 Haziran 2006 tarihinde
Müdürlük
olarak
tanımlanmıştır.
kısıtlanmış
doğrudan
ve
ardından
Bakanlar
gerçekleşmemesinin
içerisinde
olanca
dışında
açıklığı
ile
yürürlüğe giren 5767 Sayılı Kanunda olduğu
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
kadar açık bir biçimde görülmemiştir. Öyle ki,
değişiklikler ile doğrudan siyasal iktidarın
getirilen
yayın
hegemonya alanı olarak kurulan bir kamu
üzerindeki denetim veya müdahale değil
hizmeti yayıncılığının tasarlandığı gözlenir.
doğrudan siyasal iktidarın hegemonya alanı
Gerçekten de, yasadaki değişiklikler yalnızca
olarak kurulan bir kamu hizmeti yayıncılığının
yüzeysel bir okumayla dahi, doğrudan siyasal
tasarlandığı gözlenir. Gerçekten de, yasadaki
iktidarın egemen olduğu bir yayıncılık biçimini
değişiklikler yalnızca yüzeysel bir okumayla
gündeme getirmiştir.
değişiklikler
ile
kamusal
dahi, doğrudan siyasal iktidarın egemen
olduğu
bir
yayıncılık
gündeme
Kanun; bir kamusal yayıncılık kuruluşunun
getirmiştir. O kadar ki, Kanun’da demokratik
nasıl da siyasi despotizmin unsuru olarak
bir iletişim düzeni veya iletişim özgürlüğüne
görüldüğünü neredeyse tüm maddeleriyle
dair somut bir açılım yer almamakta hatta
daha da bir ortaya çıkartmaktadır. Öyle ki,
demokratik bir iletişim düzeninin bileşenleri
Kanun’da yer alan maddeler, bir bakıma
olarak görülmesi gereken “kamu hizmeti” veya
Türkiye’de kamu hizmeti yayıncılığının ne
“kamu yararı” kavramları, Kanun’da kelime
“kamu” ne de “kamuya hizmet” amacını değil
olarak dahi yer bulamamıştır. Aksine, Kanun
de siyasal iktidara bağlı bir kamu kurumunu
bir kamusal yayıncılık kuruluşunun nasıl da
tarif etmektedir. Bu doğrultuda, Kanun’da yer
siyasi
alan bazı maddelerin ana hatları ile aşağıdaki
despotizme
biçimini
terk
edilebileceğini
neredeyse tüm maddeleriyle daha da bir
çizelge
ortaya
okunması gerekir.
çıkartmaktadır.
Öyle
ki,
getirilen
4’de
gösterildiği
üzere
yeniden
Çizelge 4. 5767 Sayılı Kanun’da Değiştirilen Maddeler ve Siyasal İktidarın Artan Gücü
Madde 2 – 2954 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının c bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir
“c) Bu Kanun çerçevesinde; Türkiye sınırları içinde yayın yapan yerel, bölgesel, ulusal radyo ve
televizyon kurum ve kuruluşları ile sözleşme, anlaşma ve protokoller imza etmek; ayrıca
Başbakanlığın (vurgu, makalenin yazarına aittir) onayını alarak gerektiğinde uluslararası radyo ve
televizyon kurum ve kuruluşları ile anlaşma, sözleşme ve protokoller imza etmek”
Madde 3 – 2954 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının ( c ) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Kurumun en yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür, Bakanlar Kurulu
tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ile elektronik veya kitle iletişimi
alanlarında bir; hukuk alanından bir; işletme, iktisat veya maliye alanlarından bir ve sanat veya kültür
alanlarından bir kişi olmak üzere, bu alanlarda temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan dört
üyeden oluşur. Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından
her bir alandan teklif edilen iki kat aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanır. (metindeki
vurgular, makalenin yazarına aittir).
“Yönetim Kurulu üyeliği dört yıldır. Süresi biten üyeler ile herhangi bir sebeple Yönetim Kurulundan
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
ayrılanların yerine yeniden atama yapılır. Süreleri sona eren üyelerin yeniden atanmaları
mümkündür. Herhangi bir sebeple üyeliğin normal süreden önce sona ermesi halinde ayın usulle
yenisi dört yıllığına atanır. Yeni atanan üye göreve başlayıncaya kadar mevcut üyenin görevi devam
eder. Bir yıl içinde mazeretsiz iki toplantıya katılmayanların üyeliği kendiliğinden sona erer. Bakanlar
Kurulu tarafından atanan genel müdür yardımcısı üyeler gerektiğinde Bakanlar Kurulu tarafından
değiştirilebilir”. (metindeki vurgular, makalenin yazarına aittir).
Yukarıda yer alan değişikliklerin, kamusal
hizmeti
yayıncılığın yalnızca siyasal iktidarın içinde
belirlenmiş olan özerkliğini ve tarafsızlığını
eritilmesini değil, özellikle 3. Maddedeki
belirsizliğe ittiği ve siyasal iktidarın öznel
değişim dikkate alındığında, yönetim ve
tercihlerinin, kurumsal işleyişin önüne geçtiği
denetimi
bir fiili duruma yol açacağı görülmektedir.
siyasal
gerçekleştirilecek
hedeflendiğini
iktidar
tarafından
bir kamusal yayıncılığın
de
Yasal düzenlemede yer alan bir diğer önemli
çıkartmaktadır. Ancak, Bakanlar Kurulu’nca
kurum çalışanlarını etkilemekte, çalışanlar
atanan
açısından kurumun “küçültüleceği” ve üstelik
tarafından
müdür
yine
bir
açıkça
değişiklik ise, hem kurumsal yapı hem de
“gerektiğinde”
da
Anayasa’da
açığa
genel
daha
yayıncılığının,
yardımcılarının
Bakanlar
değiştirilebilmesi
hem
Kurulu
çalışanların bir bakıma “sus payı” karşılığında
kamu
emekliliğe sevk edilmesi, daha da bir açık
hizmeti yayıncılığın hem de demokratik bir
söylendiğinde,
iletişim
amaçlanması
düzeninin
geleceği
adına
dikkat
kurumdan
dikkat
tasfiyesinin
çekmektedir.
Yeni
çekmektedir. Çünkü söz konusu ifadenin
değişiklikler ile TRT’nin kurumsal yapısı ve
belirsizliğinden
kapatılan birimleri aşağıdaki gibi çizelge haline
kaynaklanan
ve
siyasal
iktidarın tercihleriyle belirlenen bir kamu
getirilebilmektedir.
Çizelge 5. 5767 Sayılı Kanun’da Değiştirilen Maddeler ve Kurum Yapısı
Madde 5 – 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk
Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Genel
Sekreterlik, Özel Kalem Müdürlüğü ile Televizyon, Radyo, Haber ve Spor Yayınları, Dış Yayınlar, Dış
İlişkiler, Müzik, Arşiv, Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim Hizmetleri,
Verici İşletmeleri, Muhasebe ve Finansman, Satınalma, İnsan Kaynakları, Eğitim, Reklam – Tasarım ve
Destek Hizmetleri Daire Başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel Müdür Yardımcılarına olan
bağlantıları Genel Müdürün teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir.
Yasal değişikliğin ardından, daha önce kurum
düzenlemede kapatılan birimler aşağıdaki
yapısı içerisinde bulunmasına rağmen yeni
çizelgede yer almaktadır.
Çizelge 6. Kamu Hizmeti Yayıncılığında Kapatılan Birimler
Savunma Sekreterliği, Satın Alma Komisyon Başkanlığı, İnceleme Araştırma Kurulu Başkanlığı, Yayın
Planlama, Koordinasyon ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, Personel Dairesi Başkanlığı, Araştırma
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
ve İmalat Dairesi Başkanlığı, Etüt Proje ve Tesis Dairesi Başkanlığı, Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı,
Hasılat Dairesi Başkanlığı, Alım – İkmal Dairesi Başkanlığı ve Reklam Dairesi Başkanlığı ile TRT’nin
taşra teşkilatlarından Genel Müdürlüğe bağlı müdürlükler ile haber bürolarının dışında kalan Bölge
Müdürlükleri kapatılmıştır.
TRT’nin kapatılan birimleri içinden bakıldığında
önemi
ise,
değişikliklerin kurumsal yapı üzerinde olduğu
Yayın
Planlama,
Koordinasyon
ve
yadsınamamasına
kadar
Dairesi Başkanlığı, Hasılat Dairesi Başkanlığı ile
yapılanmasını” amaçladığını ancak söz konusu
Reklam Dairesi Başkanlığı’nın kapatılmasının
yapının
bir
gözlenir. Üstelik söz konusu düzenlemeler
kuruluşu
için
oldukça
dikkat
çalışanlarının
personelin
çekmektedir. Öyle ki, bir kamusal yayıncılığın
ancak
“geçici
gerçekleştirilmesi için söz konusu dairelerin
gerçekleştirilmiştir.
da
yasal
Değerlendirme Başkanlığı, Araştırma ve İmalat
yayın
kurum
rağmen,
tasfiyesine
“yeniden
yöneldiği
maddeler”
ile
Çizelge 7. 5767 Sayılı Yasa ve Personelin Tasfiyesi
Madde 9 – 2954 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11 – Bu kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan,
birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı / unvansız olmak üzere; Daire Başkanı,
Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü,
Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve
Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür
uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde sona erer ve
eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumcu ihtiyaç duyulan
hizmetlerde görevlendirilebilir….”
Kurum
çalışanlarının
unvanlarını
bir okuma ile, tasfiye etmeye çalışan yasal
kaybetmeleri yalnızca unvan kaybı olarak
düzenleme yine aynı geçici maddesinde, kamu
değerlendirilemez.
Öyle
ki,
söz
konusu
kurum ve kuruluşları için yaygın olmayan bir
unvanların
kurumun
üst
düzey
diğer uygulamayı da gündeme getirmiştir. Öyle
çalışanlarının sahip olabilecekleri ancak görev
ki, yasal değişikliklerin ardından emeklilik
ve sorumluluklarının da yine aynı unvanlardan
nerede ise, çalışanlara “sus payı” verilerek,
kaynaklandığı göz önünde bulundurulmalıdır.
teşvik
Kurumun yönetimini, Bakanlar Kurulu’nun
Maddesine göre planlanın bir kurumsal tasfiye
yetkisine alan, üst düzey çalışanlarını ise,
olduğu belirtilmelidir.
bir
önceki
edilmektedir.
Yasa’nın
Geçici
11.
“Araştırmacı” gibi bir unvan vererek, alternatif
Çizelge 8. 5767 Sayılı Yasa ve Çalışanların Kurumdan Tasfiyesi
Madde 9 –
“GEÇİCİ MADDE 11 - ……Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan Kurum personelinden
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
(geçici personel hariç); 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkı
kazanmış olanlara bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008 yılı sonuna kadar
kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren iki ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları
halinde, emekli ikramiyeleri %30 fazlasıyla ödenir. Ancak, bu kapsamda emekli olan personel, emekli
oldukları tarihten itibaren üç yıl içinde Kurumda yeniden istihdam edilemez.”
Kurum çalışanlarını, emekliliğe teşvik eden
doldurulabileceği tartışmalı olsa da, “tarafsız”
yasal düzenleme üstelik örnekleri yaygın
davranabileceği açık değildir.
olmayan bir değişiklik daha getirmektedir.
Kamu
Personelin,
%30
amaçlayan ancak hiçbir maddesinde kamu
oranındaki artışı ancak bir tür “sus payı” olarak
yararı veya kamusal hizmet kavramlarını
kabul edilebilir çünkü söz konusu durum ancak
barındırmayan Yasa öte yandan içeriği ve planı
kurum personelini bir tür tasfiye projesi içinde
belirsiz olan bir diğer düzenlemeye daha yer
anlamlı
yaygın
vermiştir. Kurum tarafından, Türkçe dışında
özelleştirme
farklı dil ve lehçelerde yayın yapılabilmesi
sürecindeki kamu kurumlarındaki personele
(madde 21) gerek hangi dil ve lehçelerin yayın
ödenmesi
emekli
kapsamına alınabileceğini belirtmemiş ve
ikramiyesinin bu kez özelleştirilmesi bir yana
gerekse söz konusu yayınlara niçin yer
daha çok siyasal iktidarın hegemonyasına
verildiğini de açıklamamıştır. Bütün bunlara
alınan bir kamu kurumunda gerçekleştirilmesi
rağmen yasal düzenleme, üstelik “laiklik
dikkat çekmektedir. Bir kurumun yeniden
ilkesinin karşıtındaki eylemlerin odağı olmak”
yapılanması
yasal
yönündeki suçlama ile hakkında kapatılma
düzenleme bir yandan üst yönetimi içeriği çok
davası sürdürülen, bir siyasal iktidarın kamu
da
“araştırmacı”
hizmeti yayın kuruluşuna da egemen olma
unvanıyla eski görev ve sorumluluklarını
yönündeki açılımlarına dair somut bir belge
kaybetmesine yol açmakta ancak öte yandan
niteliğindedir.
kurumdaki personelin bir bakıma sus payı
Adalet
ödemesi ile tasfiyesini amaçlamaktadır. Üstelik
bakıldığında; yasal değişikliğin, medya gücüne
yapılan değişiklikler ile neo liberal düzenin
sahip olabilmek adına gerçekleştirilen diğer
egemen kıldığı bir çalışma biçimi daha
uygulamaların kamusal yayıncılığa yansıması
yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Sözleşmeli
olarak okunmak gerekir. Türkiye’de birbiri
personel çalıştırılması, yayıncılık gibi bir alanda
ardına yaşanan 2000 ve 2001 ekonomi politik
güvenceden
krizleri
emekli
ikramiyelerinin
kılınabilir.
olmamakla
kolay
Türkiye’de,
birlikte,
teklif
ancak
edilen
adına
fazla
gerçekleştirilen
belirlenemeyecek
yoksun
bir
çalışan
sınıfı
yayıncılığında
ve
değişiklik
Kalkınma
(Kaymas,
getirmeyi
Partisi
2008:80)
içinden
döneminde
oluşturmaktadır ki, böylesi bir çalışma düzeni
bankaların, aralarında Türkiye medyasının
içerisinde yayıncının çıkar ve baskı gruplarına
önemli
karşı,
ortaklıklarının siyasal iktidar eliyle yönetilen
her
ne
kadar
içeriğinin
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
nasıl
bir
bölümünün
de
yer
aldığı,
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Tasarruf
Mevduatı
Sigorta
Fonu’na
konusu yeniden yapılanma için Değişim Ofisi
zaten
siyasal
iktidarın
oluşturması
devredilmesi
ve
çalışmalarını
egemenliğindeki bir medya düzeni için ilk
McKinsey&Company
adımı oluşturmaktadır. Öte yandan yine bu
sürdürmesi her ne kadar yeniden yapılanma
kapsamda değerlendirilebilecek olan bir başka
çabasının
gelişme Sabah ve A TV yayın grubunun ki söz
göstermekteyse de, böylesi bir düzenlemenin
konusu dönemde Türkiye’nin ikinci büyük
yabancı
medya grubunu oluşturmaktadır, Başbakanın
gerçekleştirilmesi ve yerel politika araçlarına
damadının
Çalık
başvurulmaması gerçekleştirilmesi amaçlanan
Grubu’na, kamu bankaları olan Vakıfbank ve
düzenlemenin, iç dinamikler tarafından değil
Halkbank’tan sağlanan kredilerle satılması
dış dinamikler ve küresel sermayeye hazırlık
oluşturur. Bu çalışmanın odağında medya ve
yönündeki
siyaset
değerlendirilmesine yol açmaktadır.
yönetiminde
ilişkilerini
yer
bütün
aldığı
yönleri
ile
değerlendirmek yer almamaktadır. Çalışma
içerisinde
yalnızca
yeniden
yapılandırılan
kamu hizmeti yayıncılığı tartışılacaktır.
anlamlı
Şirketi
bir
sermayeli
uğraş
bir
bir
ile
birlikte
olduğunu
şirket
girişim
eliyle
olarak
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun
yeniden yapılanmasının ardından, geniş alan
yayıncılığından
(broadcast),
dar
alan
yayıncılığına (narrowcast) doğru bir değişim
yaşaması her ne kadar toplumun birbirinden
TRT’de Yeniden Yapılanma
farklılaşan ihtiyaçlarına yönelen bir yayıncılık
Kamu hizmeti yayıncılığının 1964-1971 yıllarını
modeli olarak değerlendirilebilir. Ancak; daha
kapsayan yaklaşık yedi yıllık özerk döneminin
geniş bir açıdan bakıldığında, tematik kanallar
ardından giderek hükümete bağımlı bir yapı
yoluyla içerden ticarileştirilen bir kamu hizmeti
aldığı belirtilmelidir. Kamu hizmeti yayın
yayıncılık
kuruluşunun söz konusu siyasal iktidara
görülmektedir.
bağımlılığı sonraki yıllarda da değişmemiştir.
içerisinde
Her ne kadar TRT’nin yenilenme çalışmalarının
Kurumu’nun birden çok kanala ayrıştırılması
anlamlı bir sonuç üretmediği, yenilenme
ve her kanalın bağımsız bir “koordinatör”
dönemlerinin
sorunların
eliyle yönlendirilmesi bir kurum içerisinde
yeniden üretimine dönüştüğü belirtilmelidirxi.
birden çok kanalın oluşmasına yol açmakta ve
2008 yılındaki yeniden yapılanma bir dizi
yayın sektöründe, diğer yayıncı kuruluşlara, en
nedenden ötürü özel bir önem taşımaktadır.
azından reklam gelirleri yönünde, yeni bir
Türkiye’de yeniden yapılandırılması amaçlanan
rakip olarak katılmaktadır. Ancak, Türkiye’de
kamu hizmeti yayıncılığının, Devlet Planlama
kamu
Teşkilatı (2007:39) tarafından hazırlanan 9.
içerisinden ve dışından yoğun eleştiri alan
Kalkınma Planı’nda geçtiği ifade ile TRT’nin söz
bütçesixii düşünüldüğünde, Türkiye medya
gerçekte
geçmiş
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
modelinin
Çünkü
Türkiye
tasarlandığı
son
Radyo
hizmeti yayın
ve
düzenleme
Televizyon
kurumunun,
sektör
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
pazarındaki artan gücü daha da bir önem
dikkate alındığında, belirgin değildir. Çizelge 9
kazanmaktadır. Buna rağmen, Türkiye Radyo
içerisinde
ve Televizyon Kurumu’nun söz konusu gücünü
Kurumu’nun yeniden yapılanmasının ardından
nasıl koruyabileceği, üstelik sahip olduğu kanal
sahip olduğu kanal ve istasyonlar ile yayın
sayısındaki artış ve tematikleştirilen kanalların
biçimleri yer almaktadır.
Türkiye
Radyo
ve
Televizyon
giderek medya sektöründeki izleyici payını
düşürmesine koşut olarak aldığı eleştireler
Çizelge 9. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Televizyon Kanalları (www.trt.net.tr)
Televizyon Kanalı
Yayın Ağırlığı
Yayın Biçimi
Yayın Süresi
TRT 1
Geleneksel
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
24 Saat
TRT Haber
Tematik (Haber)
24 Saat
TRT 3
Tematik (Spor)
TRT 4
Tematik
TRT GAP
Tematik (ulusal
olmasına rağmen, yayın
ağırlığı Doğu ve
Güneydoğu Anadolu’da)
Tematik (Çocuk ve
Gençlik)
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
Internet
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet
Uydu
24 Saat
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet
Uydu
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet
24 Saat
TRT Çocuk
TRT 6 (TRT Şeş)
Tematik (Kürtçe)
TRT Avaz
Geleneksel Yayın (ancak
ağırlıklı hedef kitlesini
Türk Cumhuriyetleri
oluşturduğu için ulus
ötesi yayıncılığa ilişkin
bir örneği
oluşturmaktadır).
Geleneksel (ancak
kanalın yayın ağırlığı
Türk Dünyası’na
yöneliktir).
Tematik
(belgesel
TRT Türk
TRT Belgesel
kanalı)
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat (ancak program
tekrarlar ı oldukça fazla)
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
TRT Müzik
TRT Arapça
Tematik (müzik kanalı)
TRT’nin, Türkiye’nin
resmi ideolojisini Arap
dünyasına yansıtan
Uydu
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet
Uydu
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet
Uydu
24 Saat
24 Saat
kanalı olarak
kurulmuştur. Arap
Dünyası için lider ülke
statüsünü 2002
sonrasında resmi
ideolojisi olarak
belirleyen Türkiye, bu
anlamda resmi
ideolojisini
dolayımlayan bir kanal
olarak TRT Arapça
Kanalı’na ihtiyaç
duymaktadır.
TRT HD
Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu’nun
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet ve Uydu
24 Saat
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet ve Uydu
24 Saat
yeni iletişim
teknolojileri üzerine
geliştirdiği televizyon
kanalı, Tematik yayın
yapmaktadır
TRT Anadolu
Tematik. TRT’nin yerel
ve bölgesel ihtiyaçlara
yönelik televizyon
kanalı. Başlangıç
döneminde, yerel ve
bölgesel yayın
kuruluşları ile ortaklaşa
yayın paylaşılmış,
sonraki yıllarda TRT söz
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
konusu yayınları iç
dinamikleri ile
karşılamıştır.
TRT Okul
Tematik (eğitim kanalı)
Karasal Yayın
Kablo TV Şebekesi
İnternet
Uydu
24 Saat
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun
bulunmaktadır. Türkiye Radyo Televizyon
televizyon yayınlarının dışında, internet, yazılı
Kurumu’nun radyo yayıncılığı gerçekleştiren
basın
iletişim
istasyonları yalnızca ulusal değil aksine sınır
teknolojileri üzerinden gerçekleştirilen yayın
ötesi yayıncılık biçimlerini de kapsamaktadır.
biçimleri
Çizelge 10’da, kamu hizmeti yayın kurumunun
(dergi
yayıncılığı),
(pod-cast)
gerçekleştiren
ve
önemli
yeni
radyo
bir
yayıncılığı
yayın
ağı
sahip olduğu radyo istasyonları yer almaktadır.
Çizelge 10. TRT Radyo İstasyonları (http://www.trt.net.tr)
TRT Radyo 1
TRT FM
TRT Radyo 3
TRT Radyo 4
TRT Türkü
TRT Nağme
TRT Radyo Haber
Ulusal
Biçimi
–
Yayın Karasal Yayın
Kablo Şebekesi
İnternet
Uydu
Ulusal – Geleneksel Yayın
Karasal Yayın
Biçimi, ancak ticari yayın
Kablo Şebekesi
kuruluşları ile rekabeti
İnternet
öncelemekte bu nedenle kamu Uydu
hizmeti yayın kurumu için
giderek içeriden ticarileşmenin
bir örneğini oluşturmaktadır.
Ulusal – Geleneksel Yayın
Karasal Yayın
Biçimi
Kablo Şebekesi
İnternet
Uydu
Ulusal – Geleneksel Yayın Karasal Yayın
Biçimi
Kablo Şebekesi
İnternet
Uydu
Ulusal – Tematik (Yayın ağırlığı Karasal Yayın
Türk Halk Müziği)
Kablo Şebekesi
İnternet
Uydu
Ulusal-Tematik
Karasal Yayın
(Yayın ağırlığı, Türk Sanat
Kablo Şebekesi
Müziği)
İnternet
Uydu
Ulusal-Tematik (Yayın ağırlığı, Karasal Yayın
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Geleneksel
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat
24 Saat
Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 24 - 57
Haber)
TSR
Ulusal – Tematik (Yayın ağırlığı
Türk Sanat Müziği)
TRT Avrupa FM
Sınır ötesi yayın- Geleneksel
(TRT Avrupa FM’in amacı,
Avrupa’da ki Türklere yayın
yapmaktır. Radyo, TRT Dış
Yayınlar Dairesi Başkanlığı’na
bağlıdır)
Kablo Şebekesi
İnternet
Uydu
Karasal Yayın
Kablo Şebekesi
İnternet
Uydu
Uydu
İnternet
Kablolu Yayın
24 Saat
24 Saat
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun, her
ne kadar ülkenin resmi ideolojisinde Avrupa
Kamu hizmeti yayıncısı için söz konusu
Birliği adaylığı çerçevesinde medya alanında
performans kriterleri, kamu hizmeti ve siyasal
yeniden yapılanma politikası izlenmesi ve Birlik
despotizm sarmalındaki bir kamu hizmeti
politikalarında
kamu
yayıncılığının yeniden düşünülmesi için anlamlı
kuruluşlarının
giderek
hizmeti
ikincil
yayıncı
kalmasına
uğrakları
oluşturmaktadır.
Gerçekten
de,
rağmen, önemli bir yoğunlaşma içinde olduğu
Türkiye’de neredeyse yarım yüzyıla ulaşan bir
gözlenir. O kadar ki; Türkiye Radyo ve
tarihe sahip olan Türkiye Radyo Televizyon
Televizyon
sektörü
Kurumu’nun, bütün bir tarihi boyunca siyasal
içerisindeki söz konusu yoğunlaşmasına ilişkin
iktidarlar karşısındaki zayıflığı ve bu durumun
ülke örneği oldukça sınırlıdırxiii. Buna rağmen,
sonucunda siyasal baskılara direnememesi
kamu hizmeti yayıncısı için medya sektöründe
kamu hizmeti yayıncılığının giderek felsefi
mülkiyet yoğunlaşmasının önemli bir başarı
temelleriyle dahi uyum içerisinde olamayan
kriteri olarak değerlendirilemeyeceği aksine
yapısını daha da bir öne çıkartmaktadır.
Kurumu’nun,
medya
kamu yayıncısı için başarının demokratik bir
iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğünün
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun
sağlanması, kamu yararı, siyasal iktidarlara
demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim
karşı mesafesi, kamu tarafından sağlanan
özgürlüğü bağlamında eleştirilerin odağında
bütçenin nasıl kullanıldığı ve bu bağlamdaki
yer alması tam da, toplumun değişen beklenti,
şeffaflık gibi bir dizi kriterin, kamu yayıncısı
ihtiyaç ve çıkarlarıyla devletin resmi ideolojisi
için bir bakıma performans göstergesi olarak
arasında
kullanılabileceği belirtilmelidir.
oluşturamamasından
Değerlendirme ve Sonuç:
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun
Kamu
Hizmeti
Yayıncılığı
için
Yapılanma Mümkün Mü?
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Yeniden
bir
kamusal
uzam
kaynaklanmaktadır.
iktidar ve toplum arasında demokratik bir
kamusal uzam oluşturmak yerine, devletin
hatta daha da bir ileri giderek siyasal
rekabeti engelleyici niteliği ve hatta
iktidarların ideolojisini taşıyan bir ideolojik
giderek meşruiyet temellerini sarsan
araç olarak konumlanması, topluma karşı
sorgulamaların
sorumluluklarını da giderek ikincil kılmaktadır.
almaktadır. Avrupa Birliği içerisinde
Öyle
ticari
ki,
kamusal
kaynakların
harcanma
yayın
odağında
yer
kuruluşlarının,
kamu
biçiminin şeffaf olmaması, kamu hizmeti
hizmeti yayıncılarını şikâyet etmesi bu
yayıncılığının neredeyse başlangıç yıllarından
durumun bir örneği olarak görülebilir.
itibaren kamunun değil ancak siyasal iktidarın
Ancak,
ideolojisinin
olarak
sektöründe çoğulcu ve çok sesli
konumlanması kamu hizmeti yayıncılığının
yapının oluşturulabilmesi için kamu
meşru temellerinin dahi sorgulanmasına yol
hizmeti
açmaktadır. O kadar ki, Türkiye Radyo ve
vurgulanmaktadır.
Televizyon
taşındığı
Kurumu,
sorgulanmasına
dair
kanal
meşru
temellerinin
önemi
Yeni sağ politikaların, kamu hizmeti
yayıncılığını giderek herhangi bir ticari
eleştirinin odağında yer almaktadır. Örneğin,
varlık olarak gördüğü ve bu yönüyle
siyasal
ve
de kamu hizmeti yayıncılığını ikincil
gazetecilere “astronomik” ücretlerle program
kıldığı giderek daha da bir ortaya
yaptırılması,
paralel
çıkmaktadır. Bununla birlikte, üstelik
sunulan ana haber bültenleri, liberalleştirme
siyasa pratiğine tezat olarak, Avrupa
programına
Birliği siyasa belgeleri içerisinde kamu
devlet
rağmen
yakın
bir
yayıncılarının
dizi
iktidarlara
genişleyen

siyasa belgelerinde medya
şirketlere
protokolüne
finansmanın
hem
reklamlar hem de kamusal kaynaklardan
hizmeti
ayrılan gelirlerle gerçekleştirilmesi, çoğulcu ve
vurgulanmaktadır.
çok sesli bir iletişim yapısının kurulmasında

Yeni
yayıncılığının
sağ
politikaların
önemi
siyasa
ikincil kalması gibi bir dizi eleştirinin odağında
gündeminde yer edinmesiyle birlikte,
yer almaktadır. Kamu hizmeti yayın kurumu,
kamu hizmeti yayıncıları için asıl
tam da bu çalışmanın isminde yer aldığı gibi,
sorunun
siyasal despotizm ve kamu hizmeti sarmalında
kurumların
bir yayın modeline dönüştüren süreç tam da
sürdüremeyeceği değil daha da önemli
böylesi
olarak
bir
Çalışmanın
yapının
ana
izlerini
taşımaktadır.
bulguları
şöyle
maddeleştirilebilir.

kamu
söz
geleceğinin
yayıncısı
varlıklarını
konusu
nasıl
adındaki
sürdürüp
hizmetin
biçimlendirileceği
olduğu gözlenir. Bir yandan yeni
Yeni sağ politikaların medya sektörüne
iletişim
yansıdığı 1980’li yıllardan itibaren
çoğullaşmasının bir yansıması olarak
kamu hizmeti yayıncılığı teknolojisi,
medya sektöründe kanal sayısındaki
finansman biçimi, medya sektöründe
artış ve öte yandan yayıncılığın hem
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
teknolojilerinin
piyasa
koşulları
de
iktidar
ülkelerin yapısal ihtiyaçları ve iç
sarmalından bağımsız olarak kapsamlı,
dinamiklerini
göz
önünde
kamunun
bulundurarak
oluşturması
gereken
birbirinden
ihtiyaçlarına

hem
yanıt
farklılaşan
üretebilen
bir
medya siyasası gündemi içerisinde yer
yayıncılığın nasıl gerçekleştirilebileceği
almaktadır. Ancak, Avrupa Birliği’nin
sorunun
ortak
önemli
bir
boyutunu
bir
Avrupa
enformasyon
oluşturmaktadır.
uzamının
Kamu yayıncılığının gelecekteki yol
birliğinin dayatılması gibi gerçekte
haritasının
dönemdekilerin
kültürel çeşitlilik bağlamında dışlayıcı
aksine yapısal koşullardan çok daha
ve arındırıcı bir gündemi izlemesi
fazla etkileneceği açıktır. Bu koşulların
kamu hizmeti yayıncılarının da giderek
ilki; serbest pazar içerisinde kamu
ortak bir kültürün oluşturulabilmesi
yayıncılığının yeniden yapılandırılması
için, ulusu bir bütün olarak kurabilme
gerekliliğinin öne çıkmasıdır. Serbest
yönündeki
pazar
açımlamasından uzaklaştırmaktadırxiv.
geçmiş
koşulları
kamu
hizmeti
yayıncısının karmaşık ve rekabetçi
yayın
piyasalarında
ilk
dönem
kültür
felsefi
Kamu hizmeti yayıncılarının, her ne
nasıl
kadar son dönemde giderek artan
sürdürebileceğine ilişkin sorulara yol
eleştirilerle karşılaşsalar da, kamu
açmaktadır.
hizmeti
Öyle
varlığını

oluşturulması,
ki,
böylesi
bir
anlayışının
bütün
sorgulama iletişimin demokratik akışı
belirsizliklerine rağmen geçerli olduğu
ve
ve gelecekte de böylesi bir misyonun
iletişim
sağlanabilmesi
felsefesinin
özgürlüğünün
için
yeniden
kamu
hizmeti
devam edeceğine dair güçlü veriler
yapılanmasına
bulunmaktadır.
değin genişletilebilir. Kamu hizmeti
yayıncısı önündeki bir diğer önemli
Kamu hizmeti yayıncıları, yukarıda belirlenen
koşul; yeni iletişim teknolojileri ile
ve gerçekte radikal önlem gerektiren bir dizi
medya sektöründe kanal sayısının
soruna
artışı ancak tam da böylesi bir
üstesinden gelebilecek araçlara ve toplumsal
çoğullaşmanın
meşruiyete
sonucu
olarak
rağmen
söz
sahiptirler.
Kamu
sorunların
hizmeti
izleyicinin parçalanmasıdır ki, kamu
yayıncılığının,
hizmeti yayıncısı kuruluşların tematik
paradigma değişimine rağmen halen önemli
kanallar
hizmet
bir ihtiyacı oluşturduğuna dair, hem siyasa
verebilmesinin, egemen siyasa dizgesi
belgelerinde ve hem de toplumsal düzeyde,
içerisinde
güçlü bir uzlaşım bulunmaktadır.
üzerinden
ikincil
kılındığı
gözlenmektedir. Üçüncü yapısal unsur,
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
medya
konusu
politikalarındaki
Kamu
hizmeti
özgürlüğü
ve
yayıncılarının
kamuya
da,
karşı
iletişim
sorumluluk
kavramlarını da yeniden tanımlayacak ölçüde
yeni bir yayıncılık dönemine hazırlanması
gerekmektedir. Böylesi bir değişim süreci;
çoğulcu ve çok seslilik adına kanal sayısındaki
artış üzerinden değil, kamunun yeniden
düşünülmesi ve kamuya karşı sorumluluk ile
yüzleşme üzerinden gerçekleşecektir. Öte
yandan,
yalnızca
bürokratik
denetim
mekanizmasının değil bundan daha da önemli
olarak
“içeriden
hesap
verebilir”
olan
izleyicisinin yönetiminde yer aldığı bir kamu
hizmeti yayıncısı, iletişim özgürlüğü için
oldukça
anlamlı
bir
işlevi
yerine
getirebilecektir. Ancak, tam da böylesi bir
yeniden yapılanma tepeden inmeci değil tüm
aktörlerin ortak katılımıyla gerçekleşebilir.
KAYNAKÇA
BARDOEL, Johannes ve d’HAENNES, Leen
(2008). “Public Service Broadcasting in
Converging Media Modalities: Practices and
Reflections
From
the
Netherlands”.
Convergence. Vol:14(3). 351-360.
BARDOEL, Johannes ve Leen d’Haenens
(2008).
“Reinventing
Public
Service
Broadcasting in Europe: Prospects, Promises
and Problems”. Media, Culture & Society. Vol
30(3). 337 – 355.
COLLINS, Richard ve MURRONI, Christina
(1996). New Media New Policies. London:
Polity Press.
CUILENBURG, Jan van ve Denis McQuail
(2003). “Media Policy Paradigm Shifts:
Towards a New Communications Policy
Paradigm”.
European
Journal
of
Communication 18(2). London, Thousand
Oaks, CA ve New Delhi: Sage Publications, 181
– 207.
ÇATALBAŞ, Dilruba (2004). “Türkiye’de Kamu
Hizmeti Yayıncılığının Açmazları ve Geleceği”.
Türkiye’de Kitle İletişimi. İçinde. Der: Nilgün
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Gürkan Pazarcı Ankara: Turhan Kitabevi, 77 –
97.
DONDERS, Karen ve PAUWELS, Caroline
(2008). “Does EU Policy Challenge the Digital
Future of Public Broadcasting?: An Analysis of
the Commissions’s State Aid Approaches to
Digitization and the Public Service Remit of
Public
Broadcasting
Organizations”.
Convergence. Vol:14(3). 295-311.
DPT (2007). Dokuzuncu Kalkınma Planı. 20072013: Bilgi ve İletişim Teknolojileri Özel
İhtisas Komisyonu, Yayıncılık Alt Komisyonu
Raporu. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı
Yayınları.
ENLI, Gann Sara (2008). “Redefining Public
Service
Broadcasting:
Multi
Platform
Participation”. Convergence. Vol: 14(1). 105120.
ERDOĞAN, İrfan (1999). “İlk Çağlardaki
Egemen İletişim Bilimleri Üzerine Bir
Değerlendirme”. Kültür ve İletişim. 2(2). 1547.
HALL, David (2002). “EU Competition Policies
and Public Services”. Transfer: European
Review of Labour and Research. Vol: 2(2).
198-213.
HARDY, Jonathan (2001). “Border Crossings;
Convergence, Cross-Media Promotion and
Commercial Speech in UK Communications
Policy”. 51 st Political Studies Association
Conference. Manchester: University of
Manchester Press.
HARRISON, Jackie ve WESSELS, Bridgette
(2005). “A New Public Sphere Communication
Environment? Public Service Broadcasting
Values in the Reconfiguring Media”. New
Media Society. Vol: 7(6). 834-853.
HARRISON, Jackie ve WOODS, Lorna (2001).
“Defining
European
Public
Service
Broadcasting”.
European
Journal
of
Communication. Vol: 16(4). 477-504.
HARRISON, Jackie ve WOODS, Lorna (2001).
“Defining
European
Public
Service
Broadcasting”.
European
Journal
of
Communication. Vol: 16(4). 477-504.
http://www.bbc.co.uk/historyofthebbc/innov
ation/index.sthml. “History of the BBC”.
http://www.dördüncükuvvetmedya.com.tr.
02.16.2011.
http://www.ekonomi.habertürk.com. “Bakan
Şimşek TRT’nin Geçen Yılki Gelirini Açıkladı”.
20.02.2012. 10:15
http://www.mxlabs.org.
“Kamu
Televizyonlarının Mali Kaynakları Nelerdir?”.
20.02.2012. 10:00
http://www.rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2
008/06/20080626-1.htm: Türkiye Radyo ve
Televizyon
Kanunu
ile
Radyo
ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.
01.02.2012
http://www.trt.net.tr: “Radyo”. 06.03.2011,
15:50.
http://www.trt.net.tr:
“Televizyon”.
06.03.2011, 15:50.
JACKA, Elizabeth (2003). “Democracy as
Defeat: The Importance of Arguments for
Public Service Broadcasting”. Television and
New Media. Vol: 4(2). 177-191.
JAKUBOWICZ, Karl (2004). “A Square Peg in a
Round Hole: The EU’s Policy on Public Service
Broadcasting”. European Culture and the
Media: Channing Media-Channing Europe
Series Volume 1 içinde. Ed: Ib Bondebjerg ve
Peter Golding. Bristol: Intellect Books. 277303.
KAYA, Raşit (1999). “Türkiye’de 1980 Sonrası
Medyanın Gelişimi ve İdeoloji Gereksinimi”.
KAYMAS, Serhat (2008). “Devlet ve Sermaye
Sarmalında Türkiye Medyası: Ekonomik Krizler,
Medya ve Demokrasi”. Galatasaray İletişim
Vol: 8. 77-107.
KEANE, John (2009). The Life and Death of
Democracy. London: Simon &Schuster Press.
KEJANLIOĞLU, Beybin (2004). Türkiye’de
Medyanın Dönüşümü. Ankara: İmge Kitabevi.
MCCHESNEY, Robert (1999). Rich Media, Poor
Democracy: Communication Politics in
Dubious Times. New York: The New Press.
MCQUAIL,
Dennis
(1992).
Media
Performance: Mass Media and the Public
Interest. London: Sage Publication.
MUTLU, Erol (2001). “Ne Olacak Bu Kamu
Yayıncılarının Hali”. Medya Politikaları içinde.
Der: D. Beybin Kejanlıoğlu, Sevilay Çelenk ve
Gülseren Adaklı. Ankara: İmge Kitabevi. 23-79.
PADOVANI, Cinzia ve TRACEY, Michael (2003).
“Report on the Conditions of Public Service
Broadcasting”. Television and New Media.
Vol: 4(2). 131-153.
PODKALICKA, Aneta (2008). “Public Service
Broadcasting as an Infrastructure of Transition
in the Age of Cultural Diversity: Lessons for
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
Europe from SBS Austraila”. Convergence Vol:
14(3). 323-333.
PUPPIS, Manuel (2008). “National Media
Regulation in the Era of Free Trade: The Role
of Global Media Governance”. European
Journal of Communication Vol23(4). 405 –
424.
TRACEY,
Michael
(1996).
“Beyond
Governance: The Triumph of Populism and
Parochialism
in
the
21st
Century”.
Javnost/The Public. Vol:3(2). 23-33.
WHEELER, Mark (2004). “Supranational
Regulation: Television and the European
Union”. European Journal of Communication.
Vol: 19(3). 349-369.
YTREBERG, Espen (2002. “Ideal Types in Public
Service
Television:
Paternalist
and
Bureaucratcs, Charismatics and Avantgardist”. Media,Culture&Society. Vol:24.
759-774.
Çalışma Notları
i
Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1966 tarihinde
yürürlüğe giren, Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası
Sözleşmesi insan hakları ve demokratikleşme konusunda
evrensel normları belirleyen en önemli uluslararası
belgelerden birisi olarak kabul edilmektedir. Türkiye, 15
Ağustos 2000 tarihinde sözleşmeyi imzalamıştır. Bununla
birlikte Sözleşme’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
onaylanmasının
ardından
yürürlüğe
gireceği
belirtilmelidir.
ii
New World Information and Communication Order
(NWICO).
iii
American Commission on Freedom of the Press. Ancak
Komisyon daha çok başkanlığını gerçekleştiren Robert
Hutchins’in ismiyle, Hutchins Komisyonu olarak
tanınmıştır.
iv
Amerika Birleşik Devletleri için söz konusu dönem, New
Deal olarak isimlendirilmektedir.
v
Federal Communication Commission. Gerçekte FCC’nin
kurulması, 1934 tarihindeki Communications Act isimli
kanuna dayanmaktadır. Bağımsız bir devlet kurumu
olarak örgütlenmiştir.
vi
Amerika Birleşik Devletleri, 1982 yılında yayınladığı
yönetmelik (consent decree) ile öncelikle Bell şirketi’nin
telekomünikasyon alanındaki tekel gücüne son verilmiş
ve ardından 1984 yılında AT&T şirketinin ülkedeki kartel
yapısına son verilerek parçalanmıştır (Picard, 2007:135,
Barret, 2006:24, Sullivan ve Hertz, 2009:5).
vii
7 Şubat 1992’de imzalanan Anlaşma; Avrupa
Ekonomik
Topluluğu’nun
Avrupa
Birliği’ne
dönüşmesi yönündeki son açılım olarak
değerlendirilmelidir. Bu anlaşma ile,
Avrupa
çapındaki “tek pazar politikasının” ekonomik ve
parasal birliğin oluşturulmasına dair açımlamalar
gerçekleştirilmiş bu yönüyle de diğer alanlarda
olduğu gibi yayıncılık alanında da liberalleştirme
programının son adımı atılmıştır.
viii
Television Without Frontiers ve Green Paper on
the Establishment of the Common Market isimli
siyasa belgeleri, Avrupa Birliği’nin 1984 yılındaki en
kapsamlı belgelerini oluşturmaktadır. Her iki belge
içinden bakıldığında, Avrupa Komisyonu’nun
yalnızca ekonomik faaliyetlerle değil bundan daha
da önemli olarak sosyal ve kültürel alanlarda da
görevli olduğunu belirtir. Bir bütün olarak
değerlendirildiğinde, Avrupa Birliği’nin ortak bir
iletişim pazarı oluşturmanın ötesinde medya
politikalarını ortak bir Avrupalılık kimliğini
oluşturmak amacı ile kullandığı görülmektedir ki,
böylesi bir amacın sonraki yıllarında da sürdüğü
gözlenir. Örneğin, 1990 yılında Avrupa Konseyi yeni
bir medya siyasasını gündeme getirmiştir. Buna
göre, görsel-işitsel yayıncılık alanında Avrupa
Topluluk
kararlarının
üç
önemli
boyutu
belirlenmiştir. Bunlar (a) bir bütün olarak Avrupa
görsel-işitsel yayıncılık kapasitesini geliştirmek, (b)
söz konusu amacın gerçekleştirilebilmesi için
programların serbest dolaşımını sağlamak, içerik
endüstrisini
geliştirmek,
yeni
iletişim
teknolojilerinin gelişmesi için yön göstermek ve (c)
Avrupa kültürel çeşitliliğini korumak ve geliştirmek
olarak belirlenmiştir.
ix
Ticari yayıncıların şikâyetleri, dayanağını Roma ve
Amsterdam Anlaşması’ndan almaktadır. Özellikle
Amsterdam Anlaşması’nın kamu hizmeti yayıncılık
modelini doğrudan ilgilendiren 81, 82, 87 ve 88.
maddeleri
doğrultusunda
gerçekleştirilmiştir.
Jackie Harrison ve Lorna Woods’un (2001:486)
belirlediği gibi, 81. ve 82. maddeler, kamu hizmeti
yayıncılarının rekabet karşıtı anlaşmalar içerisinde
olamayacağını ve yayıncılık pazarı içerisindeki
güçlerini kötüye kullanamayacaklarını belirlerken,
87 ve 88. maddeler, kamu hizmeti yayıncılığının
devlet desteği alacağını açık bir biçimde ortaya
koymaktadır. Bununla birlikte, yeni iletişim
teknolojilerindeki kazanımlar ve kanal sayısının
artışı ticari yayıncılar tarafından, her ne kadar
“dikey çeşitlilik” olarak yorumlansa da, kamu
hizmeti
yayıncılarının
izleyici
kaybı
ile
sonuçlanmaktadır. Öte yandan, Birliğin bir
Avrupalılaştırma politikası olarak, kanal sayısının
parçalanmasına
karşı
bir
tutum
aldığı
görülmektedir. Birlik tarafından kamu yayıncılarına
atfedilen “sosyal uyum” ve “aidiyet” duygusunun
sağlanması için program üretilmesi yönündeki
tutum, kamu hizmeti yayın kuruluşlarının kanal
sayısındaki artışla (daha doğru bir ifade ile kamu
hizmeti yayın kuruluşlarının parçalanması ile) daha
da bir öne çıkmaktadır. Bu konuya, TRT modelinde
izlenen parçalanma politikasında ayrıntılı olarak
değinilecektir.
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1
x
Kejanlıoğlu (2004:175) söz konusu dönemde
siyasal iktidarların, TRT üzerindeki baskılarının bir
yandan TRT’nin diğer kurumlarla doğrudan yazışma
yapamaması, Maliye Bakanlığı tarafından ruhsat
gelirlerine el konulması, hesap işlemlerinin yasadışı
yollarla incelenmesi ve kadro atamalarının
geciktirilmesi gibi kamu hizmeti yayın kurumunu,
siyasal iktidara bağımlı kılan bir yapının izlendiğini
belirtir.
xi
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, belirli
dönemler boyunca kendi içerisinde de yeniden
yapılanma dönemleri izlemiştir. Örneğin 2001
yılında yeni yayın dönemine “sizin için değişiyoruz,
sizinle değişiyoruz” reklamları ile başlamış,
yurtdışındaki bir reklam ajansına yeni logo
hazırlatmıştır.
xii
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun mali
kaynaklarını, merkezi yönetimden aldığı bütçe,
reklam gelirleri, radyo, televizyon, video ve bileşen
cihazların satışından tahsil edilecek bandrol
ücretleri, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve
benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde
edilecek gelirler, radyo ve televizyon kanalı ile
yapılacak ilan ve reklam gelirleri, film, bant, plak,
nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve
satışından elde edilecek gelirler, düzenlenecek
konser, temsil ve benzeri programlara giriş
ücretleri ve bu yerlerde yapılacak ilan ve reklam
faaliyetlerinden elde edilecek gelirler, yapılacak her
türlü bağış, yardım ve diğer gelirler olmak üzere
geniş mali kaynaklar oluşturmaktadır. TRT’nin söz
konusu mali kaynakları arasında yer alan radyo,
televizyon, video ve bileşik cihazlardan alınacak
ücretler (bandrol ücretleri) ile elektrik enerjisi
hasılat
paylarının
tahsilat
şekli
kanunla
belirlenirken, diğerlerinin tahsilat şeklinin tespit
yetkisi
Kuruma
verilmiştir
(http://www.mxlabs.org). Bununla birlikte, TRT’nin
bütçesinin ağırlıklı bölümünü elektrik gelirleri
oluşturmaktadır. Örneğin, 2011 yılı içerisinde
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu sadece
elektrik gelirlerinden 550 milyon 860 bin 67 TL
(yaklaşık 250 milyon Euro) pay elde etmiştir
(http://ekonomi.haberturk.com)..
xiii
Örneğin, kamu hizmeti yayıncılığı için neredeyse
rol model olan BBC’nin dahi ülke içerisinde ancak
TRT kadar televizyon sayısına sahip olduğu diğer
televizyon kanallarının ise ancak yayın alanını
kapsayan
ülkeler
bazında
gerçekleştiği
belirtilmelidir. Radyo istasyonu bağlamında da
benzeri bir yapılanmanın söz konusu olduğu
bilinmektedir.
xiv
Bu açıdan, 3Mart 2011 tarihinde yürürlüğe giren
6112 Sayılı Yasa’nın 15. maddesi Avrupa Eseri
olarak tanımladığı, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon
Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerde üretilen,
eserlerin yayını için televizyon yayınlarının %50’sini
ayırması kamu hizmeti yayıncılarının ilk dönemdeki
felsefi açımlamasını nasıl da kaybedebileceğine dair
anlamlı bir örneği oluşturmaktadır.
Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

Benzer belgeler

2002-2012 kesitinde türkiye`de k - Logo

2002-2012 kesitinde türkiye`de k - Logo kamu hizmeti ve özelinde kamu hizmeti yayıncılığı için özel bir vurgu getirildiği gözlenir. Ancak, neo liberal hegemonyanın refakatinde izlenen yeniden yapılanma süreci, Birliği giderek “Amerikanla...

Detaylı