bölüm 1 niçin vazgeçemezler

Transkript

bölüm 1 niçin vazgeçemezler
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
1
BÖLÜM 1
N!Ç!N VAZGEÇEMEZLER
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
1
“Ben bir ba!ımlıyım” diyebilmek gerçekten çok güçtür. Sokaklarda, köprü
altlarında gördü!ünüz ve bugüne kadar da hep “zavallılar” diye dü"ündü!ünüz insanlarla
artık aynı kefeye mi konacaksınız?
“Olamaz. Siz ba!ımlı olamazsınız.”
Evet, evet. Bir zamanlar, “Nasıl bu kadar zayıf olabilirler?” diye dü"ündü!ünüz bu
insanlardan biri siz olamazsınız.
Peki, öyleyse ele"tirdi!iniz bu insanlardan bazılarının öykülerini sizlere anlatayım.
Sakin bir sonbahar ak"amıydı, kaldırımlar dökülen yapraklarla kaplanmı"tı. 39
ya"ında ba"arılı bir elektronik mühendisi olan Çetin, birkaç arkada"ı ile birlikte çalı"tı!ı
holdingin plazasının kapısından çıkarken yüksek sesle kahkahalar atarak konu"uyorlardı.
Bu ak"am evlerine gitmeden önce hep beraber günün yorgunlu!unu atmak için son
günlerde giderek popülerle"ti!ini duydukları birkaç sokak ilerideki yeni açılan bir bara
gidip birer içki içip sohbet edecekler ve daha sonra da evlerine da!ılacaklardı.
Bara do!ru yürürlerken ak"amın so!u!u iyice hissediliyordu. Mavi gözlü, uzun
boylu, sportmen görünümlü olan ve artık kırla"maya ba"lamı" saçlarını arkaya do!ru
tarayan Çetin, gri ceketinin dü!melerini daha sıkı ilikledi. Arkada"larınca sevilen genç
adam, holdingin yazılım firmasının en seçkin çalı"anlarının oldugu olan AR-GE
bölümünü yönetiyordu.
Aslında o ak"amüstü gitmekte oldukları türden kısa arkada" toplantılarını çok
sevmesine ra!men son üç aydır bunlara katılmıyordu. Çünkü kendisi, bu toplantıların
sonrasında genellikle arkada"ları evlerine da!ılınca barda kalmaya ve rahatlamasını
sa!layan içkiyi içmeye devam ederdi. Ancak gecenin ilerleyen saatlerinde çok sevdi!i
e"inin defalarca telefonla aramasından sonra sarho" bir vaziyette eve dönerdi.
Neredeyse her ak"am tekrarlanan bu duruma sonunda iki yıl önce kendisi gibi
mühendis olan e"i isyan etmi"ti. Artık tahammül edemeyece!ini ve böyle sürerse 7
ya"ındaki o!lunu da alarak ba"ka bir yere ta"ınıp hemen bo"anma davası açaca!ını
söylemi"ti.
Hâlbuki a"kları dillere destandı. Birlikte üniversitede okurken aynı siyasi grupta
yer aldıkları için tanı"mı"lar ve eylemlerde birlikte yer almı"lardı. Hatta 12 Eylül
döneminde birlikte tutuklanıp i"kence bile görmü"lerdi. #ki yıl kadar kaldıkları
hapishaneden çıkar çıkmaz da evlendiler. Evliliklerinin ilk yıllarında o kadar
mutluydular ki aralarına girmesin diye çocuk bile yapmadılar. Ancak Çetin’in alkolü
artıp kendisi ile daha az ilgilenmeye ba"ladı!ı donemde e"i Ay"e belki kendisi ile daha
fazla ilgilenir diye çocuk do!urmaya karar verdi. Evliliklerinin sekizinci yılında o!ulları
dünyaya geldi.
Çetin yolda yürürlerken arkada"larından bir süreli!ine gerisinde kaldı. Ceketinin
cebinden çıkardı!ı cep telefonuyla evi aradı. E"i Ay"e, telefonu daha ilk çalı"ında açtı.
Konu"urlarken 7 ya"ındaki o!ullarının arka plandan sesi geliyordu.
Ay"e’ye gününün nasıl geçti!ini ve i"yerinde neler yaptı!ını sorduktan sonra
“Arkada"larının ısrarı üzerine onlara katılıyorum. Kesinlikle içki içmeyece!im En geç iki
saat içinde evde olaca!ım. Mümkün olabildi!ince erken kaçaca!ım” diye söz verdi. E"i
dikkatli olmasını söyleyince, hafiften homurdandı. “Bu tür "eylerin neye benzedi!ini
bilirsin,” dedi. “$öyle bir u!rayıp hemen eve dönece!im. Seni seviyorum.”
2
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
3
Bara girdiklerinde duydu!u DJ’in çaldı!ı soul müzi!i, içeride yayılan sigara
dumanını ve alkolün kokusunu ne kadar özledi!ini fark etti. "çeride yanıp sönen ı#ıklar,
beyaz örtülerle kaplı masaların etrafındaki insanların üzerine vuruyordu. Gözleri ile
hızla tanıdık yüzleri aradı. Birden bara beraber geldi!i i# arkada#larının da!ılarak,
çevredeki ki#ilerle konu#maya ba#ladıklarını fark etti. Bu esnada bir garson yanına
yakla#ıp, ona ne içmek istedi!ini sordu. Hiç dü#ünmeden soda istedi. E#ine bir daha
içmeyece!ini söz verdi!inden beri geçen iki yıl sürecinde soda içmeyi bir alı#kanlık
haline getirmi#ti. Hatta dostlarına bunun yeni favori içkisi oldu!unu söyleyerek #akalar
yapmı#tı. Ama barda masalarının üzerinde ve mü#terilerin ellerinde duran eskiden
gözdesi olan rakıyla ve viskiyle dolu bardaklara bakmaktan da kendisini alamıyordu.
Buraya geldi!i son ak#am a#ırı alkollü olarak bardan çıkmı#, o zaman yeni satın
aldı!ı arabasını holdingin garajından çıkartırken yoldan geçen bir araca hafifçe çarpmı#
ve sürücüsüne 300 TL verip anla#arak aracını evine do!ru sürmeye devam etmi#ti. Ancak
ana caddede kontrol yapan trafik ekibine 290 promil alkol ile yakalanınca bu sefer hem
iki yıllı!ına ehliyetini kaptırmı# hem de aracı parka çekildi!i için eve taksi ile dönmek
zorunda kalmı#tı.
Ehliyetinin trafik polisi tarafından ilk kez altı aylık süre ile alınmasının nedeni de
bir hastanenin acil servisine kaldırılmasına yol açan yine alkolü iken yaptı!ı trafik
kazasıydı. Araba tamamen pert olmu#, kendisi ise mucizevi biçimde kurtulmu#tu. Aslında
en büyük mucize, ba#ka bir arabaya de!il de bir a!aca çarpmı# olmasıydı. Sonraları, bu
ayrıntı üstünde çok durmu#tu. Ba#ka bir arabayla kafa kafaya çarpı#mak muhtemelen
ölümcül olurdu ancak bu yine de en kötü senaryo de!ildi. Çetin biliyordu ki, bundan
kötüsü kendisinin kazadan sa! çıkmasıyla birlikte bir ba#kasının yaralanması hatta
ölmesine neden olmaktı. Böyle bir gerçekle ya#amını sürdüremezdi. "#te bu durum bile
onu yeterince ayıltmaya yetmedi. Hem mecazi anlamda hem de sözcü!ün gerçek
anlamında ayılamadı. Kaza esnasında alkollü oldu!u için ehliyetini kaptırdı ve bundan
sonra daha dikkatli ve kontrollü olabilece!ini sanarak hem içmeye devam etti hem de
alkollü iken araç kullanmaya.
Ancak artık bu sefer Ay#e’nin alkollü kocaya dayanabilme sabrı ta#mı# ve Çetin’in
yine a#ırı alkollü arabayı kullandı!ını duyunca çocu!unu da alıp evi terk etmeye karar
vermi#ti. Ertesi gün ayılınca aklı ba#ına gelen Çetin, eve geldi!inde gece çocu!unu
yanına alıp evi terk ederek bir arkada#larına giden Ay#e’yi hemen aramaya çıktı. Bitmek
tükenmek bilmeyen yalvarmaları, a!zına bir daha alkol almayaca!ına dair defalarca söz
vermesi ve arkada#larının da araya girmesi üzerine Ay#e’den kendisine bir #ans daha
koparabilmeyi ba#armı#tı.
Neredeyse kesintiye u!rayan i#yerindeki kariyeri iki yıldır alkol almadı!ı için
yeniden yoluna girmi#ti. E#i ve çocu!u ile mutlu ve dolu dolu bir hayat ya#ıyordu.
Alkolsüz geçen ilk günlerde biraz terlemi#, çarpıntısı olmu# hatta tansiyonu bile
yükselmi#ti. "lk iki ay uykuya dalması çok güç olmu#tu ancak artık yatar yatmaz
uyuyabiliyordu. Evet, gerçekten içmemekten memnundu ama ak#amları gitti!i barı ve
içti!i içkileri de özlüyordu. Alkolsüz geçen bu iki yıl süresince i# saatleri dı#ında
arkada#larından hep kaçmı#tı. Artık yeterince güçlü oldu!una, onlardan ve alkollü
ortamlardan kaçması için bir neden kalmadı!ına inanıyor ve arkada# sohbetlerine tekrar
katılmak istiyordu.
Sodasını yudumlarken kendisine selam verenleri selamlıyor ama elindeki barda!ın
içki olmadı!ının fark edilece!inden endi#eleniyordu. E#ini telefonla tekrar aradı
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
3
birazdan eve gelmek için bardan çıkaca!ını ve taksiye atlayıp hemen eve gelece!ini
söyledi. O sırada gözüne bir "ey ili"ti. Sonraları onu "öyle tarif etti; “Kenarda kalmı" bir
masanın üstünde duruyordu. O an oradaki di!er her "ey insanlar, sesler, ı"ıklar hepsi
kayboldu. Sanki beni sınıyorlardı. Beni kandıramazlar diye dü"ündüm. Beyaz bir
masanın üstünde, kül taba!ının yanında sanki spot ı"ıkları tarafından özellikle benim
dikkatimi çekmek için aydınlatılmı" gibi duran unutulmu" bir bardak viski vardı.”Ona
do!ru yürüdü, barda!ı eline aldı ve kokladı. “Aklımdan milyonlarca dü"ünce geçti” diye
açıklamı"tı sonradan. “Milyonlarca dü"ünce geçiyordu aklımdam ancak belirgin tek bir
dü"ünce yoktu” demi!ti ve dü"ünceli biçimde konu"maya devam etmi!ti; “Parıldayan bal
rengi sıvı. Ba"tan çıkartıcı koku. Özledi!im tahtakurusu kokusu ve co"ku”.
Belki o anda de!i"ik bir karar verebilirdi, belki de artık çok geçti. “Aklım aynı anda hem
kıpır kıpırdı hem de donmu"tu” diyordu. “#öyle dü"ündüm; iki yıldan sonra bir
yudumdan bir "ey çıkmaz. Çok sıkıldım. Bu kadar güzel bir içkinin böyle heba olması ne
yazık. Bunu hak ediyorum. Hem bir yudumdan bir "ey olmaz. Ben "anslı ki"ilerdenim.
Harika bir çocu!um ve çok sevdi!im iyi bir e"im var. $ki yıl boyunca ayık gezdim ve
"imdi sadece bir yudum. Tek bir yudum alaca!ım” diyerek tamamlamı"tı.
$lk yudumu aldı!ı andan itibaren her "ey de!i"ti. Artık kendisi de!ildi de sanki bir
ba"kası onun yerine geçmi"ti ve o da heyecanlı bir filmi izler gibi onu izliyordu. Aklı
bedenini terk etmi" gibiydi. Üstüne bir rahatlık duygusu gelmi"ti. Keyifli ve onunla ilgisi
olmayan bir umursamazlık içinde viskiden bir yudum daha aldı. “$"te ya"amak bu” diye
aklından geçirdi ve bardakta kalan içkiyi de bir diki"te içti. Artık tahtakurusu kokusu
gitmi"ti. Bo"alan bardak sanki dünyanın en güzel parfümü gibi kokuyordu. Viskinin tadı
da hâlâ damaklarında “cennet” gibiydi. “Muhte"em” diye dü"ündü.
Bir kadeh evet ufak bir kadeh daha içebilirdi. Kafasının içi de aydınlandı.
Sönmekte olan mangalın ate"i yeniden canlanmı"tı. Artık kendisini daha dinç ve güçlü
hissediyordu. Garsonu ça!ırıp bir ufak kadeh viski söylemeyi dü"ünürken beklemeye
tahammül edemedi. Yerinden kalkıp bara ula"tı!ında hemen barmene “Merhaba, bana
bir duble sek viski ver” dedi. Eline alır almaz kafasına dikti!i bardak yarılanmı"tı. “$"te
hayat bu” dedi, bardakta kalanı da bir diki"te içip yeni bir duble viski daha söylerken
sessize aldı!ı üzerinde e"inin adının yanıp söndü!ünü gördü!ü cep telefonunu kapattı.
Bardan ayrılırken saat gece yarısını geçmi"ti. Barmene “Ho"ça kal” dedi!inde
barda kendisinden ba"ka kimse kalmamı"tı. Tekrar ceketine sarılmı" olarak taksiye do!ru
yürürken dü"ünüyordu. “$ki yılda bir içtiysem ne olmu". Zaten bir daha içemeyece!im.
Düzelme dönemindeyim. $ki yıl içmedim. Kafam bulanmı" de!il. Hem alkollü araba da
kullanmıyorum. Bu kadarı benim hakkım. Esir de!ilim ya canım” diye içinden
geçiriyordu.
Bindi!i taksi eve do!ru giderken birden fikir de!i"tirdi. Gece geç saatlerde bile
açık oldu!unu bildi!i bir meyhanenin adresini sürücüye söyledi. Nasılsa bugün içme
günüydü. Biraz daha içebilirdi. Hem daha sarho" bile de!ildi. $çmeyi ba"ladı!ına göre
sarho" olmalıydı. Taksi meyhanenin önünde durdu!unda zorlukla cebinden çıkardı!ı
cüzdanından aldı!ı parayı uzattı. Aracın kapısını açıp inerken neredeyse yere
kapaklanacaktı. Yalpalayarak meyhaneye girip kendisine bir duble rakı söyledi. “$çkinin
kralı rakı” diye dü"ündü. Daha yeni ba"layacaktı içmeye.
Bazı ba"ımlılar, ba"ımlısı oldukları maddeyi artık sürekli kullanmadıkları sürece arada
bir almaktan zarar gelmeyece"ini dü!ünürler: “Bir bira” veya “tek bir esrarlı sigara”
4
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
5
içmek tekrar eski duruma dönmelerine neden olaca!ına inanmazlar. Ancak Çetin
örne!inde oldu!u gibi ufak bir yudum ya da birkaç nefes esrar veya herhangi bir
uyu"turucunun çok az miktarı bile alındı!ında tekrar eski duruma geri dönmek çok kolay
olur.
Birol, asla kabul edemezdi alkolik oldu!unu. Evet, biraz fazla içiyordu. Ama
istedi!i zaman bıraktı!ı da oluyordu. Geçen seneye kadar Ramazan ayında içmemi"ti.
Hem bir keresinde midesi için gittikleri doktor alkol almamasını söyledi diye üç ay
içmemi"ti. Aradan kaç yıl geçti!ini hatırlamıyordu. Olsun bırakabilmi"ti ya. Zaten
gençken de arkada"larına uyup esrar içerdi. Askere gitti!inde bırakmı"tı ve bir daha da
içmemi"ti. #çen arkada"larına da içmemelerini, kendisi gibi bırakmalarını söylüyordu.
Söyledikleri ve abarttıkları gibi alkolik filan de!ildi. Sadece içmeyi seviyordu. Hem alkol
onu rahatlatıyordu. Stresini alıyordu. Ne zararı vardı. Çok ileri gidiyorlardı. Bugün önce
meyhanede birkaç kadeh içmi", çıktı!ında otobüs dura!ına do!ru yürürken önünden
geçti!i büfeden ufak bir cep kanya!ı almı"tı. Hava so!uktu içi ısınsın diye otobüs
beklerken birkaç yudum alacaktı.
Evinin bulundu!u soka!a gelmeden bir durak önce otobüsten inerek yoku"u
tırmanmaya ba"ladı!ında geride kalan yolcular hâlâ arkasından söylenmeye devam
ediyorlardı. Her ne kadar uzaktan sarho" oldu!u anla"ılmasa da zaten a"ırı alkollü
olarak bindi!i otobüste ceketinin içinde sakladı!ı cep kanya!ını yol boyunca birkaç kez
gizlice çıkartıp kafasına dikmi"ti. Onu görüp söylenmeye ba"layan ya"lı kadına bıçkın bir
delikanlı arka çıkınca, tüm yolcular birden kendisine yüklenmeye ba"lamı"tı. Önce içki
içti!ini inkar etmi", içti!inin hasta oldu!u için kullanmak zorunda oldu!u öksürük "urubu
oldu!unu iddia etmi"ti. Ancak a"ırı alkol kokan nefesi çabasını bo" çıkarmı" ve bindi!i
otobüsten yolcular tarafından neredeyse yaka paça atılmı"tı. Artık evine kalan bir
duraklık mesafeyi yoku" yukarı yürümek zorundaydı.
Nefes nefese kalarak ula"tı!ı son bir yıldır ya"adı!ı apartmanın kapısını hızla
iterek içeri girerken son yudumu aldı!ı kanyak "i"esini de alt kattaki kom"usunun
kapısının önünde bıraktı!ı çöp sepetine fırlattı. Çarpmanın "iddeti ile devrilen çöp
sepetinin içinden dı"arı yayılan karpuz kabuklarının üzerindeki yemek artıklarının ek"i
kokusu, kom"uların birinin mutfa!ından yayılan a!ır yemek kokusuna karı"maya ba"ladı.
Ayaklarını sürerek basamakları çıkarken bir yandan da ceplerini karı"tırıp anahtarlarını
arıyordu.
Oturdu!u dairenin önüne geldi!i sırada içeriden kapıyı açarak kenara çekilen
kadın, üzerinde eskimi" ye"il ipekten elbisesi ile ayakta durarak onu süzmeye ba"ladı.
“Artık dayanamıyorum her gün bu "ekilde eve gelmene.”
“Dayanamıyorsan çeker gidersin. Evde içki var mı?”
“Saçmalama. Ayakta bile duramıyorsun. Zaten doktorlar sana içemezsin demediler
mi?”
“Bo"ver onları, para aldıkları için hep aynı "eyi söylerler.”
Ayakkabılarını bile çıkarmadan do!rudan mutfa!a yöneldi. Kapısını hızla açtı!ı
buzdolabında içki bulamayınca karısına dönerek.
“Aysel, yine sakladın mı?”
“Ne saklaması. Zaten dün ak"am "i"enin tamamını bitirdin ya.”
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
5
“Bana bak hep aynı yalanı söylersin sen. Ben kanepede uyuya kaldı!ımda sen yine
"i"eyi alıp saklamı"sındır. #imdi çıkart onu yoksa son kalan bilezi!ini de bakkala verip
yeni bir "i"e alaca!ım.”
Ba"ka çaresi kalmayan kadın yatak odasına giderek daha önce hazırladı!ı
bavuluna baktı. Gardırobun kapısını açarak içinden dün ak"am kocası sızdı!ında
önünden alarak sakladı!ı içinde en fazla bir kadehi dolduracak kadar rakı kalan "i"eyi
çıkarıp e"ine götürürken gözlerinden ya"lar süzülüyordu.
“Al da zıkkımlan yine.”
“Sus be kadın zaten kafam bozuk.”
Elindeki barda!a bo"alttı!ı rakısına avucundaki buzları döktü. Öyle severdi. Birol
koltu!una çöküp tekrar içmeye ba"ladı!ında elindeki mendille gözlerini silerken
çeyizinden kalan son birkaç parça e"yasını da bavuluna yerle"tiren karısı, durumunu bir
kez daha dü"ünmekteydi. Kocası evi gerçekten terk edece!inin farkında bile de!ildi.
Hâlbuki Aysel, ilk tanı"tıklarında mahallenin tüm kızlarının pe"inde oldu!u uzun boylu,
ela gözlü, yakı"ıklı kocasına hemen â"ık olmu"tu. Evlenmeden önce de mahalle arasında
her görü"tüklerinde Birol’un nefesi hafiften alkol kokuyor olsa da o zaman bundan
kendisi de çok zevk alırdı. Çünkü bu durum ona çocuklu!undan beri iki yıl öncesinde
hacca gidene kadar evde her ak"am sadece bir kadeh rakı içen çok sevdi!i babasını
anımsatırdı.
$lk bulu"tuklarında Birol, onu o yıllarda moda olan biracılara götürürdü.
Neredeyse her seferinde kendisi bir barda!ı bile zor içerken, o en az dört be" bardak bira
içerdi. Kıskanç olan Birol, birkaç bardak içtikten sonra çevresindeki masalarda oturan
erkeklerle u!ra"maya ba"lar ve hatta kavga ederdi; yi!it çocuktu. Kimseden korkmazdı.
Ancak bu davranı"ları mahallede bilindi!i için Aysel’in babası ili"kilerine kar"ı çıkmı"tı.
Kızını istemeye gelmelerine bile izin vermedi.
Aysel, ailesinin kar"ı çıkmasına ra!men hepsine kafa tutarak, ba"arılı bir "ekilde
sürdürdü!ü okulunu da yarım bırakarak, evden kaçarak Birol’la evlendi. Evden kaçtı!ı
için halen daha kendisine kırgın olmasına ra!men bunu hiçbir zaman belli etmemeye
özen gösteren kendisini çok seven babası, annesi ile Aysel’e haber yollatarak damat ile
birlikte el öpmeye ça!ırınca barı"tılar.
Birol, sanat okulunu bitirmi"ti ama iyi bir motor ustası olmasına ra!men
kayınpederinin de yardımı ile açtı!ı tamir atölyesini hiçbir zaman geli"tiremedi. Çünkü
çok iyi bir usta olmasına ra!men genellikle ö!le saatlerinde içmeye ba"ladı!ından
muhafazakâr bir çevrede de oldukları için mü"terilerce de pek tercih edilmedi. Birkaç
kere alkollü olarak kendi aracı ile kaza yaptı ve bir seferinde ehliyetine altı ay el
konuldu. Daha sonra da atölyesine tamir için bırakılan bir aracı kendi i"i bittikten sonra
uzak bir semtteki sanayiye boya yapılması için kaportacıya götürürken, direksiyonda bira
içerken bir yayaya çarparak a!ır yaraladı. Kaza mahallinde a"ırı alkollü yakalandı!ı
için çıkartıldı!ı mahkemede tutuklandı ve altı ay hapiste kaldı. Bütün bu süreç Birol’un
ekonomik olarak tamamen tükenmesine neden oldu.
Zaten Aysel, çok istemesine ra!men evliliklerinin on yedinci yılında halen anne de
olamamı"tı. Gittikleri doktorlar e"inin sperm sayısının yetersiz oldu!unu söylüyorlardı.
Aysel de bunun sorumlusunun kocasının içti!i alkol oldu!unu dü"ünüyordu. Gerçekten de
evlilikleri süresince Birol’un vücudundaki tüyler zamanla döküldü, memeleri neredeyse
kadın memesi gibi büyüdü ve testisleri küçüldü. Bu durum da Aysel’in hayatta en çok
sahip olmak istedi!i çocuk sevdasından vazgeçmesine neden oldu. Hâlbuki kendisi halen
6
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
7
37 ya!ında düzenli adet gören çok sa"lıklı bir kadındı. Aysel’in annesi zaman zaman
kendisine; “Bu alkolik adamdan bo!anırsan yeni bir evlilik yaparak çocuk sahibi
olabilirsin yoksa zaten karaci"eri giderek bozulan kocan siroz olup yakında ölecek sen de
dul kalacaksın” diyordu.
Elinde bavulu ile sokak kapısından çıkarken Aysel, kanepede yine sızmı! olan
Birol’a baktı. Bavulunu kapının dı!ına bırakarak tekrar eve girdi ve masanın üstüne çok
sevdi"i e!ine hitaben yazdı"ı kısa mektubu bıraktı. Birol’un yanına yakla!tı, alnını
öperken gözlerinden ya!lar damlıyordu. Sessizce birkaç kelime mırıldandı.
“Seni çok sevdim ama aramızda hep alkol vardı. Seni de, beni de bitirdi. Ho!ça kal
sevgilim.”
Bu hikayelerden de anla!ılabilece"i gibi istemli alkol veya madde kullanımı
davranı!ı zamanla kaçınılmaz zorunlu kullanıma dönü!mesi söz konusudur. Yani
kullanıcılar her ne kadar alkol veya madde kullanmaya ba!ladıklarında kendilerini
kontrol edebileceklerini sansalar da bu mümkün olamamaktadır. Bunun en önemli nedeni
ba"ımlıların beyninde ya genetik olarak ta!ıdıkları ya da alkol veya madde kullanma
nedeni ile sonradan olu!an yapısal ve nörokimyasal de"i!ikliklerdir. Kitabımızın ileriki
bölümlerinde ba"ımlıların beyinlerinde ilgili bölümlerde olu!an belli de"i!iklikler daha
detaylı olarak anlatılacak ve bunu gösteren birçok kanıttan bahsedilecektir.
Ba"ımlılı"ın geli!mesinde çe!itli etmenlerin etkisi bilinse de en önemli temel nokta
alkol veya madde kullanma davranı!ının kendisidir. Bu bölümde yazılan hikayelerde
oldu"u gibi ki!ilerin alkol veya madde kullanma kararı, kullanıcının geçmi! öyküsünden
oldu"u kadar ruhsal durumundan ve yakın toplumsal ili!kilerinden de etkilenir.
Ki!ilerin madde kullanma davranı!ı, ö"renme süreci yolu ile ödüllendirici veya
tiksindirici bir dizi davranı!ın sonucudur. E"er ki!i, aile içinde veya yakın çevresinde
alkol veya madde kullanma davranı!ını görüyorsa, bu davranı!ı az ya da çok tekrar
edebilir. Bunu duyarlıla!ma, tolerans geli!imi, psikolojik ve fiziksel ba"ımlılık süreçleri
takip eder. Kullanıcılarının ilk deneyimlerinden sonra alkol veya maddeye kar!ı
motivasyonel sistemleri uyarılır. Bu uyarılma nedeniyle olu!an duyarlıla!maya ba"lı
olarak aynı etkiyi sa"layabilmek için giderek artan dozlarda tekrarlayan kullanımlar olur.
Buna tolerans geli!imi denir. Tolerans geli!imi ile alkol veya maddenin daha yüksek
dozların kullanılması önce psikolojik sonra da fiziksel ba"ımlılık geli!imini hızlandırır ve
kuvvetlendirir. Belli bir e!ik düzeyin üzerine çıkıldı"ında, alkol veya madde kullanımı
azaltılır veya durdurulursa çekilme belirtileri ortaya çıkar.
Kültürel etmenler, toplumsal tutumlar, akran davranı!ları, kanunlar, maliyet ve
bulunabilirlik gibi !artlar tütün dahil bütün alkol veya maddelerin ilk kullanımına neden
olan etmenlerdir. Bu etmenler toplumsal olarak daha az onaylanan alkol ve esrar veya hiç
kabul görmeyen eroin ve kokain gibi maddelerin ilk kullanımlarını da etkileyecektir.
Ancak kullanıcıların psikolojik durumu ve ki!ilikleri ile ilgili özelliklerin de önemli rolü
oldu"u unutulmamalıdır. Bireysel yatkınlık ve psikopatoloji, ba"ımlılık geli!iminde daha
önemli belirleyiciler oldu"u halde toplumsal ve çevresel etmenlerde kullanımın devam
etmesini etkilerler. Genel olarak bakıldı"ında toplumsal açıdan daha kolay kabul
edilebilen alkol ve hatta esrarın kullanımının daha a"ır uyu!turucular olan eroin ve
kokain gibi maddelere geçi!te öncülük etti"ini söyleyebiliriz.
Sadece ba"ımlıların veya ailelerinin de"il herkesin, kabullenilmesi çok zor olan bir
gerçekle yüzle!mesi gerekir. Hepimizin anlaması gereken !udur; “Ba"ımlılık uzakta,
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
7
bizden ötede olan bir !ey de"ildir”. Ba"ımlılı"ın birçok yüzü vardır. Siyah, beyaz ve bu
iki uç rengin arasında kalan bütün renkler. Kırsalda da görülebilir !ehirde de, e"itimliler
de olabilir cahiller de, zenginleri de etkiler fakirleri de. Bu bir hastalıktır. Sosyoekonomik
gruplarla veya belirli bölgelerle sınırlı de"ildir. Her ba"ımlının farklı özellikleri ve farklı
hikayesi vardır. Kendi hikayenizi di"erleri ile mukayese ederek ba"ımlılık gerçe"inden
kaçamazsınız.
Evet, ba"ımlılı"ın herkes için farklı birçok yüzü olmasına ra"men yine herkes için
genellenebilecek sonuçları da vardır. Ne olurlarsa olsunlar kullanılan alkol veya
maddelerin olu!turdu"u plastik dü!lerin çökü!ü ile ortaya çıkan sonuçları ba"ımlılar ve
yakınları zaten çok iyi tanırlar.
Günümüzde alkol veya uyu!turucu ba"ımlılı"ı artık bir salgın halini almı!tır.
Ancak yine de hakkında açıkça konu!mayı nadiren ba!arabildi"imiz bir konudur. Neden?
Bu durum ile ili!kilendirilen utanç duygusu, ba"ımlıları ve yakınlarını derin kriz
anlarında insanlardan yalıtan görünmez bir duvar in!a eder. Ba"ımlılı"ın nedenleriyle
veya tedavi edilip edilememesi ile ilgili yanlı! kavramlar zaten kafalarımızda var olan
karı!ıklı"ı artırırlar. Di"er taraftan toplumdaki önyargıların ve yanlı! anlamaların maliyeti
çok yüksektir.
Ba"ımlıların alkol veya madde kullanımları, sadece bireysel olarak kendi
hayatlarının mahvolmasına veya yitirilmesine sebep olmaz sanki bunlar yeterli de"ilmi!
gibi aynı zamanda toplumda akıl hastalıklarının artması, ba!ta AIDS ve sarılık olmak
üzere bula!ıcı hastalıkların yaygınla!ması, ailelerin parçalanması, i! gücü kaybı, trafik
kazaları ve suçların artması gibi çok ciddi sosyoekonomik kayıplara yol açar.
Ba"ımlılık, çok karma!ık bir sorundur. Ba"ımlıların alkol veya madde
kullanmalarının kendi sa"lıkları ve ya!am kaliteleri üzerine oldu"u kadar çevresindeki
ki!iler ve toplumun geneli üzerinde de sayısız olumsuz etkileri vardır. Günümüzde
ba"ımlılık sorununa yönelik çözüm arayı!ları ba!ta psikiyatri olmak üzere nöroloji,
psikoloji, pedagoji, sosyoloji, antropoloji, hukuk ve genetik bilimlerinin ara!tırma konusu
haline gelmi!tir.
Yanlı! olan yaygın inanı!a göre, ba"ımlılar zihinsel ve ki!ilik yapısı olarak zayıf
insanlardır. “#rade eksikli"i” ba"ımlıların en büyük sorunu olarak gösterilir veya kasıtlı
olarak kendilerini mahvediyorlar diye dü!ünülür ya da tahammül edilemez derecede
bencildirler. Böyle olmaları gerekir. Yoksa kendilerine ve ba!kalarına zarar vermeye bir
son verirlerdi. De"il mi?
Hâlbuki üst düzey bilim insanlarının ortaya koydu"u veriler bunun tersini
gösteriyor. Bu durumu daha açık olarak incelersek; “irade eksikli"i” olarak bahsedilen
durum ba"ımlı olunan alkol veya maddelerin kullanımı sonucunda olu!an beyindeki
de"i!imler yüzünden meydana gelmi!tir. Yani alkol veya madde kullanımı bu
de"i!imlerin gerçek sebebidir. Ba"ımlının do"ru kararlar verememesi ya da verdi"i
kararların arkasında duramaması, tam olarak onun kurtulmaya çalı!tı"ı hastalı"ın
sonuçlarıdır.
Günümüzün ba"ımlılık uzmanları bu bilmeceyi her zamankinden daha iyi biçimde
çözüyorlar. Alkol ve uyu!turucuların sürekli kullanımı, beynin çalı!ma biçimini
de"i!tirir. Bu de"i!imler !u anda en küçük ayrıntısına kadar gözlemlenip tarif
edilmektedir. Bu durum ba"ımlılıkla ilgili fikirlerimizde ve uygulanan tedavilerde büyük
de"i!imler getirmi!tir.
Yani ba"ımlılık “zayıflık”, “irade eksikli"i”, “bencillik” de"ildir. Kendili"inden
8
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
9
geçebilecek bir “a!ama” da de"ildir. Aynı !ekilde “durulmadan önce kurtlarını dökmek”
ile de ilgisi yoktur. O halde atılabilecek ilk adım; nazik, canı sıkılmı! veya haklı olarak
korkmu! insanların yıllardır kullandı"ı kli!e ifadeler yerine ba"ımlılı"ın ne oldu"unu
söylemektir.
Ba"ımlılık, madde kullanıcısının beyninde yapısal ve nörokimyasal de"i!ikliklere
ba"lı olarak istemli alkol veya madde kullanımı davranı!ının zorlantılı madde
kullanımına dönü!mesi biçiminde sonuçlanan kronik ve tekrar edebilen bir “beyin
hastalı"ı”dır.
Tıpkı di"er hastalıklarda oldu"u gibi uygun tedaviyle ba"ımlılık yönetilebilir ve
ba"ımlı, madde kullanımının olmadı"ı bir hayatı sürdürebilir. Ancak iyile!meye giden
yol, bazıları için kısa süreli bazıları içinse ömür boyu süren zorluklarla doludur.
Ba"ımlılık sürecinde ciddi !ekilde zarar gören sa"lık, itibar, ekonomik durum ve ki!iler
arası ili!kiler iyi bir tedavi süreci ile eski haline döndürülebilen alanlardan sadece
birkaçıdır. Buradan Çetin ve Birol’un hikayelerine geri dönüp devamlarını izleyelim.
Sabaha kar!ı Çetin’in eve dönü!ü gerçekten bir trajediydi. "çki içmek için girdi#i
meyhanede tesadüfen rastladı#ı, ö#rencilik dönemlerinde birlikte eylemlere katıldı#ı okul
arkada!ı Hilmi tarafından yarı koma halinde taksiye konularak evinin kapısına
getirilmi!ti. Zaten uyumadan, tela!lı bir !ekilde pencerenin önünde bekleyen Ay!e,
taksiden inerken kendilerini görmü!tü. Kom!uların bir !ey fark etmesinden korktu#u için
tela!la merdivenlerden inip, bir an önce kocasını eve ta!ımayı dü!ünüyordu. "çine
dü!tü#ü tela!tan kocasının yanındaki, kendisinde gayet iyi tanıdı#ı okul arkada!ı Hilmi’yi
fark etmemi!ti.
“Yeter artık, bu son oldu, her !eyi bitirdi” diye söylenerek Çetin’in koluna girerek
yukarı ta!ımaya ba!ladı#ı sıra da Hilmi, kendisine seslendi. “Merhaba Ay!e, Birol biraz
fazla kaçırmı!, üzülme sabaha biraz istirahat ederse bir !eyi kalmaz.
$a!kın bir !ekilde eski okul arkada!ını fark eden Ay!e;
“Merhaba Hilmi, sen nereden çıktın?” dedi.
Birlikte Çetin’i yukarı ta!ıyıp yata#ına yatırdıktan sonra Hilmi’ye bir kahve ikram
eden Ay!e, yaptıkları sohbet esnasında Hilmi’nin bir kez alkol tedavisi gördü#ünü ve 3,5
yıllık ayıklıktan sonra ilk kez geçen hafta tekrar içti#ini ö#rendi ve ertesi gün tekrar
hastaneye yatarak yeniden tedavi olaca#ını ö#rendi. Önce alkolizmin tedavi edilemeyen
ve tekrarlayan bir !ey oldu#unu dü!ünerek umutsuzlu#a kapıldı. Fakat Hilmi’nin tekrar
tedavi olarak yeniden alkolü bırakmak için istekli oldu#unu görünce, bırakamadı#ına
göre bo!una niye u#ra!tı#ını sordu. Aldı#ı yanıt önce onu ikna etmedi fakat alkolizmin
bir hastalık oldu#unu ve bazen bir kez bazen de daha fazla kez tedavi denemesi ile
tamamen ayık ya!ama dönüldü#ünü ö#renince arkada!ına nerede tedavi olaca#ını sordu.
Ertesi gün Ay!e ve Çetin, Hilmi’nin daha önce tedavi oldu#u klini#e birlikte gittiler.
Aradan geçen iki yıllık sürede zaman zaman zorlansa da Çetin, ayık ya!amını
devam ettirmekte, aile ve i! ya!amını mutlu ve ba!arılı bir !ekilde sürdürmektedir. Çetin,
tedavi sürecinde ö#rendi#i en önemli !eyin “Bir daha ne olursa olsun içmemek”
oldu#unu söylemekte ve bunun için de sürekli olarak ayık destek grup toplantılarını ve
ba#ımlılık uzmanı ile görü!melerini sürdürmeye itina göstermektedir. E!i Ay!e’nin ve
ayıklı#ını kendisi gibi sürdüren eski arkada!ı Hilmi’nin de kendisine olan deste#ini her
zaman vurgulamaktadır.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
9
Çetin’in hikayesi bu !ekilde devam etmekte iken Birol’un ba!ından geçenlere bir
göz atalım.
Ertesi sabah Birol uyanınca ilk i!i tela!la evin içinde karısını aramak oldu. Aslında
bir önceki ak!am e!inin kendisi ile vedala!masını hayal meyal hatırlıyordu. Ama
biliyordu ki artık yapaca"ı tek !ey kalmı!tı. Masaya uzandı zarfı eline aldı ve açtı. “Ya
alkol ya ben? Tedavi olmazsan bo!anaca"ım. Seni çok seven karın Aysel” yazıyordu.
Gözlerinden ya!lar bo!andı. Çok sevdi"i e!ine cevap verdi. “Tabii ki sen a!kım. Tedavi
olaca"ım ve her !eyi düzeltece"im.” Yatak odasına yöneldi. Bavulunu hazırladı.
Ba!ucundaki komodinin çekmecesini açıp daha önce e!i ile bana geldi"inde kendisine
verdi"im “acil yatı!” notunu alarak hastaneye gitmek üzere yola çıktı.
Geçenlerde ofisimde e!i ile ele ele birlikte geldikleri kontrolde Birol; hiç alkol
almadı"ını, alkol alınan hiçbir yere gitmedi"ini, kayınpederinin deste"i ile dükkanını
tekrar açtı"ını, i!lerinin her geçen gün düzeldi"ini ve !imdi de tüp bebek için tedaviye
ba!layacaklarını söyledi. Çok mutluydu.
BA!IMLILI!IN BOYUTLARI
Ba"ımlılık tedavisi uzmanları bir ba"ımlının 4 ila 14 arası sayıdaki ki!i üzerinde
do"rudan olumsuz etkisi oldu"unu söylerler. Bu durumu sınamak için size çok yakın olan
ve do"rudan sizden etkilenen insanları sayın. E!ler ve çocuklar. Sizin ve e!inizin anne ve
babaları, karde!leriniz, kuzenleriniz, gelinleriniz, yengeleriniz, ye"enleriniz, amcalarınız,
dayılarınız, teyzeleriniz, halalarınız. Ayrıca devam ederseniz; ortaklarınız, patronunuz, i!
arkada!larınız, kom!ularınız. Çocu"unuzun arkada!ları, sınıf arkada!ları, takım
arkada!ları. Üye oldu"unuz dernekler, kitap, gezi ve spor kulüpleri. Zannetti"inizden çok
daha fazla ki!i. Hatta böyle sayınca belki 50 ya da 100 ki!i sayabiliriz. Bu sayıyı
ba"ımlıların sayısı ile çarpınca ula!tı"ı boyut, ba"ımlılı"ın yıkıcı etkisini ortaya koyar.
Nereye gidersek gidelim mutlaka ba"ımlılıkla ve onun getirdi"i sorunlarla
kar!ıla!ıyoruz. Öncelikle bu sorunun kendimizde veya yakın çevremizde ya!andı"ını
kabul etme cesaretimiz var mı? Bunu kabullenmek hiç de kolay de"il.
Ba"ımlılık sorunun boyutlarını ortaya koymak için klini"imizde yatarak tedavi
gören hastaların e!lerinin katıldı"ı bir anket çalı!ması yaptık. Katılımcılarının yakla!ık
#’ünde bu durumun kendi duygusal sa"lıkları üzerinde ciddi olumsuz etkisi oldu"u
sonucunu saptadık. Ayrıca katılımcıların yakla!ık yarısı, ailelerinde bir ba"ımlı oldu"u
için utanç duyduklarını bildirdiler. Ba"ımlı hastaların e!lerinin neredeyse hemen hepsi bu
sorunun evliliklerini oldu"u kadar, kendi ruh ve beden sa"lıklarını da etkiledi"ini
söylediler. Ço"unun kullandı"ı sözcükler son derece olumsuzdu: “yıkıcı”, “korkunç”,
“yıpratıcı”. Çalı!maya katılan e!lerin çok azı !imdilik durumlarının katlanılmaz olmadı"ı
vurguladılar.
Her ba"ımlı, ailesi ve toplum üzerinde belirgin bir iz bırakır. Kim olduklarına, ne
kullandıklarına, onları nasıl elde ettiklerine, ba"ımlılı"ın neden oldu"u davranı!lara ba"lı
olarak ba"ımlılık, yava! yava! geli!en bir yıkımdan açık bir tehlikeye kadar de"i!ik
sonuçlara yol açar. Ba"ımlı, ister ailesinin maddi durumunu zora sokan bir çocuk olsun,
isterse uyu!turucu alabilmek için suç i!leyen bir yeti!kin olsun, ailesi ve yakın çevresine
10
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
11
çe!itli olumsuz etkilerde bulunur. Ancak sorun üstü örtülmü! bir utanç, inkar, kısık sesle
konu!ulan bir lekelenmi! olma durumu içerisinde kalabilir.
Ba"ımlılık hastalı"ından dolayı acı çeken ki!iler, bu durumun sorumlusu gibi
algılanırlar. Ne de olsa bu belaya bula!anlar kendileri de"il midir? Yanıt hem evet hem
hayırdır. Ba"ımlılık, Amerikan Tıp Derne"i tarafından ilk olarak 1956 yılında bir hastalık
olarak tanımlandı"ından beri bu konuda çalı!an uzmanlar, bu hastalara eskiden beri
yapı!tırılan olumsuz damgalardan kurtulmaları için çalı!maktadırlar. Ancak yine de
neredeyse insanlık tarihinin ba!langıcından beri süren bu eski hastalı"ı gerek hastalar
gerekse toplum yeni bir gözle görmekte güçlük çekmekte ve saklama e"ilimi
göstermektedir. Bu durum hastalı"ın günümüzde ula!tı"ı gerçek boyutu bilmemize engel
olmaktadır.
YAYGIN YANLI!LAR
Gerek alkol ve uyu!turucu maddelerin kullanılmasına neden olabilecek gerekse
geli!en ba"ımlılıkla ilgili etkili bir yardım arayı!ına engel olacak yaygın yanlı!ları içeren
çe!itli efsaneler vardır. Bu efsaneler daha ziyade çocuk ve gençleri etkisi altına alır, alkol
ve uyu!turucuların daha yaygın kullanılmalarına neden olurlar. Peki, bu efsaneler nasıl
olu!uyorlar? Ne yazık ki insan ya!amının en önemli renkleri olan çe!itli sanatlar bile
buna alet olmaktadır.
Müzik, edebiyat, sinema ve tiyatroda ba"ımlılıkla ilgili resmedilen kaosa ra"men
temelde neredeyse romantik bir melankoliden bahsedilir. Ba"ımlık hakkında aynı anda
hem çekici hem de itici olan karı!ık mesajlar verilir. En acınası ba"ımlı bile genellikle
acıların içinde bir kahraman veya asil olarak anlatılır. “Bir ba"ımlı olan trajik sanatçı”
motifi, müzik ve edebiyatta her zaman ilgi çeker. Ernest Hemingway, William Faulkner,
Charles Bukowski ve Gerald Fiztgerald gibi yazarlar, Kurt Cobain, Brian Jones veya Jim
Morrison gibi müzisyenler ayık olmanın yaratıcılıklarını öldürece"ini dü!ünerek
kaygılanıyor ve alkol veya uyu!turucuların ilham perisi için gerekli oldu"unu
dü!ünüyorlardı.
Peki, biz onları nasıl görüyoruz? Yaratıcılıkları için uyu!turuculara ihtiyaç duyan,
acı çeken sanatçılar olarak mı? Yoksa bir !ekilde madde sarho!lu"u içinde kendilerinde
zaten var olan yeteneklerini yeteri kadar sergileyemeyen ve ba"ımlılık sürecinde yok
oldukları için verebileceklerinden çok daha azını veren dahiler mi?
Peki, çocuklar, içkiyi ve uyu!turucuyu ve dobra konu!mayı öven hip-hop parçaları
gibi birçok müzik eserlerini dinlediklerinde bunların etkisinde mi kalıyorlar yoksa bunları
reddediyorlar mı? Özellikle ünlü ki!ilere yönelik büyük hayranlık, bu ki!ilerin
davranı!larını taklide neden oluyor. Uyu!turucuların övüldü"ü !arkıları dinleyen 18 ya!
veya üzerindeki bir birey gerçek sorunlarının uyu!turucular ile çözülmeyece"ini
anlamada muhtemelen bir sorun ya!amaz. Ancak 14 ya!ındaki birisi bunu yapabilir mi?
Popüler kültürün alkol ve uyu!turucu kullanımına yönelik bu sakat yakla!ımından
belki de daha zarar verici olan onun tedavi ve rehabilitasyon süreçlerine olan çarpık
bakı!ıdır. Örne"in ünlü sinema oyuncusu ve yönetmen Mel Gibson, sarho! haldeyken
polis tarafından gözaltına alındı"ında Yahudi dü!manı sözler söyledi ve daha sonra
kamuoyundan özür dileyip ba"ımlılık sorunu oldu"unu ve yardım alaca"ını belirtti.
Hikaye çok tanıdık geliyor. Ünlü bir film yıldızı veya politikacı muhtemelen
kariyerini bitirebilecek bir davranı!ta bulunuyor. Daha sonradan bunun alkol veya
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
11
uyu!turucu kaynaklı oldu"u ortaya çıkıyor. Ardından bir rehabilitasyon merkezinde
gözlerden uzakta geçen bir dönem geliyor. Tüm bu döngü, düzelme ve yeniden dirili!in
garanti oldu"unu ima ediyor.
Halbuki gerçek böyle de"ildir. Kronik ve tekrarlayan bir hastalık olan ba"ımlılıkta
hastaların yeniden dirili!leri garanti de"ildir. Kimin ba"ımlılıkla sava!tı"ına veya
sava!madı"ına dair tiyatronun, kamuoyu önünde defalarca sahnelenmesi gerçekçi tedavi
arayı!larının önünü kesmektedir. Her zaman tedaviye ba!vuran hastanın bedensel ve
sosyal tüm kayıpları geri döndürülemez. O zaman da ba"ımlı hasta, !öhretli ki!i gibi
ba!arılı bir tedavi süreci geçiremedi"i için kendisini haksız yere suçlayabilir. Ya da bir
ba!ka olasılıkta tedavi ile yeniden dirilen !öhretli ki!inin tekrar kullanmaya ba!ladı"ı
bilgisi, ba"ımlı ki!ide tedavinin yararsızlı"ı dü!üncesini olu!turabilir.
GERÇEK HAYATTA BA!IMLILIK
Bir ki!inin, en dibe vurduktan sonra aynaya bakıp hayatına çeki düzen vermeye
karar verebilece"i ve daha sonra bir tedavi programıyla tamamen iyile!ebilece"i ba!tan
çıkartıcı bir dü!üncedir. Bu sadece ba"ımlılıkla ilgili yaygın yanlı!ları içeren inatçı
efsanelere dayanan bir görü!tür. Bu dü!üncenin gerçek hayatta ba"ımlılı"ın ömür boyu
süren etkileriyle sava!ırken, kullandıkları maddeyi bırakmaya çabalayanlara pek yardımı
dokunmaz.
Alkol veya uyu!turucu ile sorunu olan bir ki!inin yardım almadan önce en dibe
kadar vurması gerekti"ine dair görü!, kesinlikle yanlı!tır. Aslında tüm hastalıklarda
oldu"u gibi ki!inin ya!ayaca"ı daha çok !ey varken iyile!mesi daha kolaydır. Yani ki!i
henüz sa"lı"ını, e!ini veya i!ini kaybetmemi!ken, suç i!lememi!ken daha kolay iyile!ir.
Gerçek hayatta ba"ımlılık tedavisi nadiren tamamen iyile!me veya kesin zaferle
sonuçlanır. Harap olan karaci"erler, AIDS’li bedenler, parçalanan aileler, kötü
muameleye maruz kalan çocuklar, açık artırmada satılan evler, sarho!ken geçirilen
kazalarda ölen insanların acıları tedavi ile ne yazık ki geri çevrilemez. Bu nedenle tedavi
için geri dönü!ü olmayan durumlar hasıl olmadan müracaat edilmesi daha iyi olur.
Tedavide neler i!e yarar, neler, niçin i!e yaramazla ilgili ayrıntılara girmeden önce
!unu hatırlatmak önemlidir. Her ba"ımlı, kendi ko!ullarına ve ba"ımlılı"ına uygun olarak
düzenlenmi! bir tedaviyi hak eder. Ba"ımlılı"ın nedenleri, ba"ımlıların kendileri kadar
çe!itlidir. Her vakanın kendine özgü psikolojik durum, fiziksel sa"lık, e"itim düzeyi,
ailesel destek, i! ve sosyal çevre, ekonomik düzey gibi de"i!kenleri vardır. Bu
de"i!kenlerin her biri tedaviye farklı etki edebilir. Fakat hiçbirinin etkisi tek ba!ına
belirleyici de"ildir.
Bazı ba"ımlılar, alkol veya uyu!turucu kullanımının adeta kader oldu"u genetik
yüklü ailelerden gelirken, bazıları da genetik yükleri olmayıp di"er risk faktörlerinin
hepsinden arınmı! olarak tam destekle donanmı! oldukları halde ba"ımlılı"ın pençesine
dü!erler. De"i!ik özelliklerdeki ki!ilerin ba"ımlı"a yol açan ko!ullarının çe!itlili"i
dü!ünülünce bu konuda kesin karar vermenin yanlı!ı açıkça gözükür.
Bazıları için ba"ımlılık, hiçbir geçerli nedeni veya belirtisi olmadan bir anda
ya!amlarının ortasında ortaya çıkan bir olaydır. Bazı ki!ilerin ise kullandıkları alkol veya
uyu!turucuyu bırakmaları için sıradı!ı bir durumla kar!ıla!maları gerekir. A!a"ıda
hikayesini yazdı"ım Hakan için de böyle oldu.
12
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
13
So!uk bir Aralık ak"amıydı. Hakan, elindeki cep telefonuna dalgın dalgın bakarak,
güçlükle yürüyerek #stiklal Caddesi’nde ilerliyordu. Daha önceleri hiç çekmedi!i kadar
dikkat çekiyordu. Elindeki cep telefonu ne kadar hafif olsa da sanki çok a!ır bir yük
ta"ıyormu" gibi yorgun görünüyor ve de yalpalıyordu. Caddenin yeni dö"enmi" granit
ta"larının parlaklı!ı, önünden geçti!i müzik dükkanından gelen Justin Timberlake’in son
albümündeki hit parçası “Cry Me A River”ın ritmi, vitrinlerdeki cansız mankenlerin
yüzlerindeki donuk gülümsemeler, yeni açılan sucuk dönercisinden yayılan a!ır ya!lı
baharat kokusu ve o sırada yanından geçen üniversite ö!rencilerinin gürültülü söyle"ileri
beyninde yankılanıyordu.
Derin bir sıkıntıyla çattı!ı ka"ları, a!lamaktan kızarmı" gözleriyle Hakan, büyük
bir konfeksiyon dükkanına do!ru yürüyordu. Bu dükkanı seçmi"ti çünkü orası adeta
ma!aza hırsızlarına davetiye çıkarıyor gibiydi. Neredeyse tüm ba!ımlı arkada"ları
zaman zaman bu dükkana girip çaldıkları e"yaları Beyo!lu’nda satar ve kendilerine
uyu"turucu sa!larlardı. #ki eliyle sıkıca sardı!ı cep telefonu ile birkaç saniye dükkanın
vitrininin dı"ında durdu. Ardından elindeki cep telefonunu tüm gücüyle aynalı vitrin
camına fırlattı.
Kırılan camların sesi ve öten alarm, içerideki be" altı mü"teriyi ürküttü.
Dükkandakiler "a"kın bir biçimde Hakan’a bakıyorlardı. Hakan ise önlerinde öfkeli
gözlerle duruyordu. Kasiyer para kasasını gürültüyle kapatarak dı"arı fırladı.
“Allahın belası, naptı!ını sanıyorsun sen. Seni manyak, camı kırdın! Hey, hiçbir
yere ayrılma. Ba"ın büyük belada. Allahın belası a""a!ılık... Hap falan mı aldın yoksa...
Dur kaçma! Hey birileri polis ça!ırsın!” diyerek hiç durmadan ba!ırmaya ba"ladı.
“Tamam tamam. Merak etme, hiçbir yere gitmiyorum” dedi Hakan adamı hor görerek.
Sesinde dokunaklı bir alay vardı. Kasiyer, Hakan’la arasındaki mesafeyi korumayı
gözetmekle birlikte kaçmasını da önlemeye çalı"ıyordu. Oysa Hakan umursamazca,
parlak ı"ıklarla aydınlatılmı" ma!azada bir süre bo" bo" gezindikten sonra sırtını duvara
dayadı, a"a!ı do!ru kaydı ve yere oturdu. Ardından çantasından çıkardı!ı "ekerlemeleri
a!zına atmaya ba"ladı. Gelen iki polis memuru oldukça "a"kındı. Onu ekip otosuna
do!ru götürürlerken birisi sordu. “Vitrinden içeri bir cep telefonu fırlattın ha... peki
neden?” Hakan sadece omuzlarını silkmekle yetindi, sanki verilecek en iyi cevap buymu"
gibi. “Zaten onlara duydu!u seslerden bahsetse, o seslerin kendisine, dünyadaki bütün
günahkarların affedilmesi için birtakım emirler verdi!ini, bu emirlere göre davrandı!ını
söylese, anlamazlardı ki...”
Karakolda polisler Hakan’dan aldıkları numaradan babasını aradılar. Yarım saat
içinde kızgın ve bezgin babası ile birlikte peri"an bir halde a!layarak gelen annesi
karakoldaki polislere yalvarmaya ba"ladı. Babası tüm zararı fazlası ile ödendikten sonra
dükkan sahibi "ikayetini geri aldı. Annesinin yalvarmalarına acıyan karakoldaki polisler
de yasal i"lem yapmadan Hakan’ı tedavi için hastaneye götürmeleri "artı ile ailesine
teslim ettiler.
Ailesi hemen yeti"meseydi 18 ya"ına kadar hiç hapishaneyle tanı"mamı" olan
Hakan, en azından bütün geceyi so!uk demirlerin arkasında geçirecekti. Halbuki varlıklı
bir aileden geliyordu, üniversite de endüstriyel tasarım bölümünde birinci sınıf
ö!rencisiydi. Bundan önce hiçbir zaman adalet sistemiyle kar"ı kar"ıya gelmemi"ti.
Hep beraber eve döndüklerinde Hakan hemen odasına çıkmak istedi. Anne ve
babası salonda bir müddet sessizce oturduktan sonra konu"maya ba"ladılar. Ne olmu"tu
da daha 18 ya"ına yeni giren, pırlanta gibi o!ulları uyu"turucuya ba"lamı"tı. Hayatı hep
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
13
ba!arılarla dolu ünlü bir cerrah olan baba hemen e!ine yüklenerek; “Sen bu çocu"u çok
!ımarttın, her istedi"ini verdikçe ne yapaca"ını bilemez hale geldi. Alkolden sonra !imdi
bir de uyu!turucu belasına bula!tı baksana” diyerek kalkıp kendine bir kadeh buzlu viski
hazırladı. Hemen hangi arkada!ı vasıtası ile tedavi için en iyi uzmana ula!abilece"ini
dü!ünmeye ba!lamı!tı bile. Bir bankanın finans yönetimi bölümünden sorumlu genel
müdür muavini olan anne ise “Çocu"u yeti!tirenin, !ımartanın aslında babaanne
oldu"unu ve ölünce de !imdi o"lunun yalnız ve ilgisiz kaldı"ını” söyledi. “Bugüne kadar
en e"itimli dadılarla, en iyi yuvalarda büyüttük, yabancı okullarda okuttuk. Ne oldu da
bu çocuk, uyu!turucu kullanmaya ba!ladı?” diye söylenmeye ba!lamı!tı.
Halbuki Hakan, hâlâ beyninde zonklayan seslerden kurtulamadı"ı için kulaklarını
tıkıyor ve parıldayan ı!ıklardan kaçmak içinse elektri"i kapatıp karanlıkta oturuyordu.
Nasıl uyuyacaktı? Aklına yemek geldi. Hemen mutfa"a do"ru harekete geçti. Odasındaki
e!yalara dokunmaktan kaçınarak salona çıktı. Ama aniden geri dönerek, odadaki
kitapları birer birer yırttı, aynayı ve bir lambayı kırdı, kasetçaları parçaladı. Sonra,
adeta kabına sı"amayıp da içinde patlayacakmı! gibi hissetti"i sıkıntıyla hızla mutfa"a
indi. Evdeki hizmetçinin korkulu ba"ırı!larla kendisini kapı aralı"ından izledi"ini dahi
fark edemeyecek haldeydi.
Çılgın gibi buzdolabına do"ru ko!tu, kapısını açarak oradaki yiyeceklere göz attı,
ketçapları ve mayonezleri yere bo!alttı. Ardından gizlenerek kendisini hayretler içinde
sessizce izlemeyi sürdüren hizmetçiyi arkasında bırakarak, ko!arak odasına geri döndü.
Hakan’ın oturdu"u yerde sabit durması mümkün de"il gibi görünüyordu. Odadaki
yata"ı ile masası arasını süratle adımlıyor, ruhsuz ve tekdüze bir sesle Norah Jones’un
“Don’t Know Why” isimli !arkısından sözler mırıldanıyordu. Hizmetçinin haber vermesi
üzerine, anne ve babası hemen odasına geldiler. Hakan’a, neler oldu"u hakkında sorular
sormaya ba!lamı!lardı ki onlara cevap vermek yerine tükürdü ve “Fa!ist” olduklarını
söyledi.
O gece cep telefonum çaldı. Babası beni arıyor ve o"lu için acil yardım istiyordu.
Durumu anlatması üzerine geceleyin evlerine gönderdi"im genç psikiyatri uzmanı
arkada!ım, nöbetçi hem!ire ve görevli yardımcı personelleri de yanına alarak hemen
yola çıktılar.
Eve ula!tıklarında her türlü uyu!turucu maddenin boyunduru"u altına aldı"ı
hastaların saldırgan tutumlarına kar!ı deneyimli olan acil yardım ekibimizin ba!ındaki
genç uzman arkada!ımız dikkatlice Hakan’a yakla!ıp onunla ileti!im kurmaya çalı!tı.
Kısa süren bir konu!madan sonra yalvararak kendisini kurtarmasını isteyen Hakan’a
doktorun talimatı ile hem!irenin yaptı"ı enjeksiyon, kısa sürede etkisini gösterdi. Acil
yardım ekibi sakinle!en Hakan’ı tedavi etmek amacıyla hastaneye götürmek için arabaya
bindirdiler. Hâlâ !a!kınlı"ı süren Hakan’ın ya!lı gözleri enjeksiyonu yaparak kendisinin
sakinle!mesini sa"layan hem!ireye dikildi. Adeta bo"azı dü"ümlendi.
Yakla!ık üç hafta süre ile hastanede kalarak tedavi gören Hakan’ın be!inci günden
sonra halüsinasyonları bir daha olmadı. Hastanede kaldı"ı sürece katıldı"ı
bilinçlendirme programları, bireysel ve grup tedavileri sonrasında tekrar uyu!turucu
kullanmama kararı verdi. #imdi artık haftada bir ofisime geliyor ve seanslarda
ya!amında kar!ıla!tı"ı sıkıntılarla nasıl ba! edece"ini, ailesi ve arkada!ları ile ili!kisini
nasıl düzenleyece"ini konu!uyoruz. Üniversite de devam etti"i bölümün ba!arı listesinin
en ba!ında yer alıyor ve ayrıca uyu!turucu kullanan tüm arkada!larına bir an önce
bırakmaları ve tedaviye girmeleri için yardımcı olmaya çalı!ıyor. Anne ve babası da
14
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
15
o!ulları ile daha fazla birlikte zaman geçirmeye çalı"ıyorlar. Bu durum anne ve
babasının bo"anmanın e"i!ine gelen evliliklerinde düzelmesini sa!ladı.
EVRENSEL B!R SA"LIK SORUNU OLARAK “BA"IMLILIK”
Tarih boyunca insanlar ya!amlarını tehdit eden sa"lık sorunlarına kar!ı mücadele
ettiler. Akıl sa"lı"ı yerinde olan hiç kimse kendisini hasta edecek bir durumla isteyerek
kar!ı kar!ıya kalmak istemez. Ancak böyle olmasına ra"men bu durumunda bir istisnası
vardır. Bunun “ba"ımlılık hastalı"ı” oldu"unu söyleyebiliriz. Çünkü tüm hastalıklarda
hastalar iyile!mek ister ve hastalık yapan etmenden uzak durmaya çalı!ırlar. Halbuki
ba"ımlılık için durum böyle de"ildir. Her türlü kayıplarına ra"men ba"ımlıların sadece
yüzde 10’luk küçük bir bölümü dı!arıdan bir zorlama gelmeden, kendiliklerinden tedavi
olmak isterler. Di"erleri ise kafalarını kuma gömmeyi ve hastalıklarını küçümsemeyi ya
da inkar etmeyi tercih ederler.
Ço"u zaman bu hatalı davranı!a ba"ımlıların birinci derece yakınları da e!lik
ederler ve hastalı"ı görmezden gelirler. Bu duruma kültürel etmenler ve toplumsal
tutumlar neden olabilece"i gibi hasta yakınlarının kendi alkol veya uyu!turucu
kullanımları veya ki!ilik özellikleri de neden olabilir. Ba"ımlılık genetik yükü yüksek
olan bir hastalık oldu"u için hasta yakınlarında görülme olasılı"ı yüksektir.
Özellikle son yıllarda tıp biliminde sa"lanan hızlı ilerlemeler sayesinde ba!ta
geçmi! dönemlerin en önemli toplum sa"lı"ı problemi olan enfeksiyon hastalıkları ba!ta
olmak üzere birçok hastalıkta yüz güldüren tedavi olanaklarını sa"lamı!tır. Tabii ki
hastanın tedavi olmayı istemesi ön !arttır. Ancak ça"ımızın en önemli sa"lık
problemlerinin ba!ında gelen ba"ımlılıkta, ekseriyetle hastalar tedavi olmayı
istememektedir. Bu durum, ba"ımlı sayısının yıllar içerisinde artmasına neden
olmaktadır.
Ba"ımlı hasta sayısının artmasına neden olan bir ba!ka etmen de ba"ımlılık yapan
maddelerin ticari de"eridir. Hepimizce bilindi"i gibi bu maddeler çok yüksek kâr oranları
ile satıldıkları için her zaman yeni ve ba!tan çıkartıcı yöntemlerle pazarlanmaktadırlar.
Bu maddelerin her ne kadar ço"u yasal olarak satılmasa da yaygın olarak yanlı!
bilgilendirme ile yapılan propagandaları sayesinde özellikle gençler tarafından
tüketilmeye te!vik edilmektedirler.
Satıcıların kendilerine pazar olu!turmak için kullananlara sahte cennetler vaad
ederek yaptıkları yanlı! bilgilendirmeler yüzünden ya!anan plastik dü!lerde aslında
büyük yanılgılar vardır. Bu plastik dü!lerde mutluluk, huzur, rahatlama, aldırmazlık,
ne!e, e"lence ve hatta seks vardır. Bunlara ula!mak için de ki!iler maddeleri rahatça
kullanırlar. Bizse plastik dü!leri anlatan !arkıları, kitapları, resimleri, filmleri, söylentileri
her yerde her zaman okur, duyar, izler ve takip edebiliriz. Bazen bir gazetede, bazen bir
televizyon filminde, bazen bir arkada! sohbetinde bazense yanlı! yazılan bir reçeteden
dolayı doktor ofisinde plastik dü!lerle kar!ıla!abiliriz. Ancak gerçek hayatta kullanılan
maddelerin olu!turaca"ı plastik dü!ler kocaman yalanlardır. Hiçbir zaman madde
kullanarak gerçek hayattan kaçamayız. Kullanılan maddenin etkisi geçince gerçek
ya!amın kendisi ile yüz yüze kalırız. E"er madde kullanarak bu gerçekten kaçmaya
çalı!mı!sak, bu kaçı!ı sa"lamak için hep daha fazla maddeye ihtiyaç duyaca"ımız ve
sonunda ne kadar kullanırsak kullanalım olu!an olumsuz sonuçlardan kaçamayaca"ımız
kesindir. Madde kullandıkça hem sa"lı"ımız, hem de psikolojik ve sosyal ya!antımız
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
15
bozulaca!ından kafamızı maddelerin olu"turdu!u kuma gömerek ya"amamız mümkün
de!ildir.
New York Times’ta 2007 yılında yayımlanan bir makaleye göre orta sınıfa mensup
insanlar, ABD’de uyu"turucu ba!ımlılı!ının en çok arttı!ı nüfus grubunu olu"turuyor.
Son verilere göre maddelerin kullanımı ve ba!ımlılı!ı ya"lı insanlar arasında da
artmaktadır. Bir uzman bu durumu “sessiz salgın” olarak niteliyor. Çünkü bu durum
nadiren anla"ılıyor ve tedavi ediliyor. Yine ABD’de 2005 yılında yapılan Ulusal
Uyu"turucu Kullanımı ve Sa!lık Ara"tırması’na göre 12 ve daha ileri ya"taki yakla"ık
22,2 milyon Amerikalının uyu"turucu ve alkol ba!ımlılı!ı sorunu ya"adı!ı saptanmı"tır.
Bunların 15,4 milyonu yalnızca alkol ba!ımlısı, 3,6 milyonu ise yasadı"ı maddelere
ba!ımlıdır. Bu sayılar yaygın önleyici tedbirler alınmasına ve e!itsel programlar
uygulanmasına ra!men günden güne artmaktadır. Sigara kullanımı ve obeziteden sonra
en yaygın üçüncü önlenebilir ölüm nedeni olan a"ırı alkol kullanımı, her yıl 75 bin
Amerikalının ölümüne yol açmaktadır.
Ülkemizde yapılan çalı"malara göre son yıllarda madde kullanım yaygınlı!ının
giderek arttı!ı söylenebilir. Ancak yine de Avrupa ülkeleri veya ABD ile
kar"ıla"tırıldı!ında madde kullanım yaygınlı!ının daha dü"ük oldu!u dikkat çekicidir.
2002 yılında S. I"ıklı ve arkada"larının Türk Psikoloji dergisinde yayımladıkları
toplumumuzun genelini yansıtan örneklem grubu seçilerek 72 ilde yaptıkları çalı"mada
ya"am boyu en az bir kez alkol hariç uyu"turucu madde kullandı!ını belirtenlerin oranı
yüzde 1,3 olarak bulunmu"tur. Bu çalı"manın sonuçlarına göre erkeklerin kadınlardan,
15-24 ya" grubundakilerin 25 ya" ve üstündekilerden daha yüksek oranlarda madde
kullandıkları saptanmı"tır. UNODC tarafından 2003 yılında yine lise ikinci sınıf
ö!rencileriyle yapılan ara"tırmada ya"am boyu en az bir kez esrar kullananların
yaygınlı!ı yüzde 5,1, ekstazi kullananların yüzde 3,2, uçucu madde kullananların yüzde
5,2, sedatif hipnotik ilaçlar kullananların yüzde 5,4, eroin kullananların yüzde 2,8,
flunitrazepam kullananların yüzde 3,1’dir.
K. Ögel ve arkada"larının 2004 yılında yayınladıkları raporda ara"tırma yaptıkları
#stanbul’daki 3.483 lise iki ö!rencisi arasında en az bir kez uçucu madde kullananların
yaygınlı!ı yüzde 5,9, esrar kullananların yüzde 5,8, flunitrazepam kullananların yüzde
4,4, benzodiazepin kullananların yüzde 3,7, ekstazi kullananların yüzde 3,1 ve eroin
kullananların yüzde 1,6 oldu!unu bildirdiler.
Evrensel olarak uyu"turucu sorunu tartı"masında, dengeli ve kanıt esaslı bir
yakla"ıma ihtiyaç vardır. Bu kanıtları her ülkeden temin etmek ne yazık ki mümkün
olmadı!ı için burada verilerin en iyi toplandı!ı ABD’den ve kendi gerçe!imizi içerdi!i
için ülkemizden toplanabilen verilerden bahsedildi. Her ülke kar"ı kar"ıya oldu!u
uyu"turucu sorununun ayrıntılarının farkında olmalı ve vatanda"larının en fazla
yararlanabilece!i önlemeye yönelik çalı"maların uygulanması için kararlar almalı ve
öncelikleri harekete geçirmelidir. Ayrıca dünyamızda uyu"turucu kullanımını azaltmak
için bütün ülkelerin bilgi payla"ımı yaparak birbirleri ile i"birli!ine girmesi
gerekmektedir. Aksi halde her geçen gün hızla artan uyu"turucu kullanımı evrenimizi
çepeçevre saracaktır.
16
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
17
BA!IMLILI!IN EKONOM"K BOYUTU
Ülkemizde bu konuda yapılan ara!tırma olmadı"ı için bize fikir vermesi açısından
ABD’de ba"ımlı hastaların ekonomik maliyetleri üzerine yapılan ara!tırma sonuçlarından
bahsetmekte yarar var. 2002 yılını kapsayan son veriler uyarınca alkol ve uyu!turucu
kullanımının Amerikalı i!verenlere maliyeti üretkenlik kaybı olarak 128,6 milyar
dolardır. Çalı!anlar için yapılan sa"lık harcamalarından kaynaklanan masraf ise 15,8
milyar dolar olarak bulunmu!tur. Tek ba!ına ba"ımlılık nedeni ile her yıl 500 milyon
i!günü kaybolmaktadır. #!yeri kazaları ve artan sigorta primleri de bir ba!ka boyuttur.
Avrupa Uyu!turucu ve Uyu!turucu Ba"ımlılı"ını #zleme Merkezi’nin verilerini
de"erlendirdi"imizde 2004 yılı için uyu!turucu harcamaları rapor eden ülkeler arasında
Çek Cumhuriyeti (11 milyon euro), #spanya (325 milyon euro), Kıbrıs (2,8 milyon euro),
Polonya (51 milyon euro), Norveç (46 milyon euro), Lüksemburg (2005’te 6 milyon
euro), Slovakya’da, (14,5 milyon euro) ve Birle!ik Krallık (2004/05’te 2 milyar euro)
bütçelenmi! kamu harcaması rapor etmi!lerdir. Ülkemizde yapılan kamu harcaması
miktarı rapor edilmedi"i için bilinmemekle birlikte ulusal bütçede görülen ciddi bir
ödenek olmadı"ı için çok az bir miktar oldu"unu dü!ünmemiz pek bir yanılgı getirmez.
Bu rakamlardan yola çıkarsak ülkemizin nüfusunun ABD’nin 1/3 oranında oldu"u
ve ba"ımlı oranında onlara nazaran 1/3 oldu"unu dü!ünsek ve di"er unsurları da göz
önüne alsak, sonuçta ülkemizdeki maliyetin ABD’nin yüzde 5-10 arasında oldu"unu
dü!ünsek bile yine de rakamlar çok büyük boyutlarda olacaktır.
Ayrıca ülkemizde i!yerlerinde belki de en çok gözden kaçan ve en az tedavi edilen
sa"lık sorununun ba"ımlılık oldu"unu rahatça görebiliriz. Bu sorun yüz i!çiden bir veya
ikisini etkiliyor olabilir ama bu soruna sahip olan çalı!anların birço"unun ihtiyaç
duydukları ve faydalanabilecekleri tedaviye rahatça ula!amadıkları gerçe"ini de
unutmayalım.
YEN" PARAD"GMA: UMUT VAR
Burada hikayeleri anlatılan ki!iler ve 30 yıllık meslek ya!antımda !imdiye kadar
gördü"üm tedavi için ba! vuran neredeyse tüm hastalar, kendileri farkına varmadan çok
önce ba"ımlı olmu!lardı. Önceleri haz almak için kullandıkları maddeleri sonradan
ba"ımlı oldukları için haz almak amacı ile de"il sadece günlük hayatlarını devam
ettirebilmek için kullanmak zorunda kalmı!lardı. Yine de tedaviye ba!vurduklarında bile
hastaların önemli bir kısmı ba"ımlılıklarını fazla ciddiye almıyorlardı. Hep kendilerinden
daha kötü durumda olanları görüp, kendi durumlarındaki kötüye gidi!i göz ardı
ediyorlardı.
Halbuki sorunun adını koymak tedaviye yönelik ilk ve en önemli adımdır. Birçok
ba"ımlı hasta için tedavi süreci hiç de kolay olmaz. Tedavi, fiziksel ve psikolojik
anlamda acı dolu bir süreçtir. Ba"ımlılı"ın olu!turdu"u sonuçlar artık bıça"ın kemi"e
dayanmasına neden olmu!tur. Ba"ımlı, fiziksel ve ruhsal sa"lı"ının bozulması
yetmiyormu! gibi ailesel, sosyal ve ekonomik sorunlarla kar!ı kar!ıyadır.
Ba"ımlı hastalar, tedavi sırasında çok acı verici bir gerçekle daha yüzle!mek
zorunda kalırlar. Bu da e!i ve çocuklarının ihtiyaçlarına ra"men alkol ve uyu!turucu
kullanmayı bırakmamı! olup elindeki tüm kaynakları buna harcamı! olmalarıdır. Ço"u
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
17
zaman tedavi ekibine, “Utanıyorum çünkü çocuklarımın gözlerinin içine baka baka elde
avuçta ne varsa içkiye ya da uyu!turucuya yatırdım” derler.
Tedavi ya hastaların suçluluk duyguları ile ba!lar ya da hâlâ ba"ımlılıklarını
reddettikleri için tedavi kurumunda olmaktan dolayı öfkelidirler. E"er ba"ımlıysanız veya
birini seviyorsanız, bırakmak genellikle imkansız bir rüya gibi görünür. Ancak e!ini,
evini, arabasını, i!ini, itibarını kaybeden burada hikayelerini anlatılan Çetin, Birol ve
Hakan gibi binlerce hastamız yıllardır hiçbir madde veya alkol kullanmadan ya!ıyorlar ve
tekrar kaybettikleri de"erlere kavu!tular.
#nsanlar, alkol ve uyu!turucuları muazzam ki!isel ve sosyal maliyetlerine ra"men
kullanıyor. Hapse girebileceklerine, e!lerinin kendilerini terk edece"ini bilmelerine,
çocuklarının ellerinden alınma riskine ra"men kullanmaya devam ediyorlar. Bu durum,
ba"ımlıların böyle !eyleri önemsemedi"i anlamına gelmiyor. Aksine çok önemsiyorlar.
Bunun anlamı ba"ımlıların beyinlerinde temel bir !eylerin dönü!üme u"radı"ıdır.
Bu dönü!üme u"rayan !eyin ne oldu"u son 25 yıldır bilim insanlarınca
ara!tırmaktadır. Özellikle görüntüleme tekniklerindeki büyük ilerlemeler sayesinde
ara!tırmacılar beynin tam anlamıyla içine girdiler ve onun ba"ımlılık esnasında ve
iyile!me döneminde neye benzedi"ini anladılar. Görüntüleme çalı!malarına yeni
geli!tirilen teknolojilerle insan ve hayvanlarda yapılan genetik ve biyokimyasal
çalı!maların eklenmesi sayesinde ba"ımlılık daha iyi anla!ılır hale gelmi!tir.
Böylece alkol ve uyu!turucu ba"ımlılı"ının geli!imi ile ilgili beyin
mekanizmalarının parçalarını birle!tirmeye ba!lanmı!tır. Ke!fedilen !ey ba"ımlılı"ın
ilerleyen, kronik ve tekrarlayan bir beyin hastalı"ı oldu"udur.
Bilimsel ilerlemeler de"i!ik tedavilerin ba!arı düzeyini nesnel biçimde ölçme ve
klinik olarak ne i!e yaradı"ı kanıtlanabilen yeni tedavilerin geli!tirmesi anlamına geliyor.
Bu çı"ır açıcı dönü!üm sayesinde ba"ımlılık sorunu ile ilgili ahlakçı açıklamaları bir
kenara atma ve bu ülkedeki ba"ımlıların kaderini belirleyen cezalandırıcı dı!lamaya bir
son verme umudu do"mu!tur. Hastalı"ın gerçek niteli"i çok iyi biçimde ortaya kondukça
artık ba"ımlılardan bu sorunu tek ba!ına gö"üslemeleri beklenmeyecektir.
Bu yeni anlayı! tüm ba"ımlılara !imdiden yardımcı olmaya ba!lamı!tır bile.
Ba"ımlıların, kendilerinin ve ailelerinin çoktan kaybettikleri umutları artık yeniden geri
dönmeye ba!ladı. Bilim insanlarının çalı!maları sayesinde ba"ımlılık yüzünden zarar
görmü! beyinlerin onarılabilece"i anla!ılmaktadır. Bu tedavilerde birden fazla deneme
gerektirebilir. Büyük ihtimalle kolay da olmayacaktır. Ancak bu yapılabilir. Belki de en
!a!ırtıcı bilgi, yeni ilaçların beyni normal i!leyi!ine kavu!turabilece"i, belli
uyu!turuculara ve alkole yönelik arzuyu kontrol edebilece"i veya giderece"i bilgisidir.
MADDE KULLANIMINA BA!LI BOZUKLUKLAR
Ya!amın herhangi bir döneminde çe!itli nedenlerle ve özellikle de çevreye uyum
veya kısa süreli haz arayı!ı ile madde kullanımı deneyimini neredeyse herkes ya!ayabilir.
Bu durum nadiren az miktarda alkol almak, birkaç kez tütün içeren sigara içmek ya da
herhangi bir sa"lık sorunu nedeni ile doktorunuzun önerdi"i sakinle!tirici ilacı almak
olabilir. Tabii ki her madde kullanım davranı!ını tıbbi bir tanı ile özde!le!tirmemek
gerekir. Madde kullanmaya ba!layan bazı ki!iler sadece rastgeldikçe kullanmaya devam
18
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
19
ederler. Ancak bazıları da kendilerini canlı hissedebilmek için madde kullanmaya gerek
duyan ba!ımlılar haline dönü"ürler.
Madde kullanımına ba!lı bozukluklar ba"lı!ı altında ele alınacak olan tanılar ve
tanımların arasındaki sınırlar çok açık de!ildir. Ancak tıp profesyonelleri bir kriter seti
kullanarak bu kategorileri birbirinden ayırabilirler. Yazar ile okurlar arasında terminoloji
bütünlü!ünün sa!lanması ve kitabımızın bundan sonraki bölümlerin daha iyi anla"ılması
için madde kullanımına ba!lı bozukluklar ba"lı!ı altında verilenen tanılar ve tanımlar
burada açıklanacaktır.
Tanılar ve Tanımlar
Madde: Halk arasında uyu"turucu olarak da adlandırılan alkol, esrar, eroin,
kokain,amfetaminler, tiner, tütün gibi ba"ka kullanım alanları olsa bile ki"iler tarafından
ruhsal ve fiziksel bazı etkilerini ya"amak için kullanılan, bedensel, ruhsal ve toplumsal
boyutlarda ciddi zararları olan ajanlardır. Ancak kitapta madde terimi, alkol ayırt edilerek
ba!ımlılık yapan di!er psikoaktif maddeler için kullanılmaktadır.
Kötüye Kullanım: Temel özelli!i olarak kullanıcı ki"ide zararlı sonuçlara yol açan
alkol veya madde kullanımı olarak tanımlanır. Bir ba"ka tanımı ise ilgili alkol veya
maddenin tekrarlı kullanımı sonucunda belirgin olumsuz sonuçları ile kendini gösteren
kullanım örüntüsüdür.
Bu tanı ba"lı!ı altında ele alınacak olan alkol veya maddenin kullanım bozuklu!u,
ba!ımlılık ölçütlerini "imdilik kar"ılamaz. Ancak kullanım devam ederse ileride
ba!ımlılık tanısına öncül olabilece!ine dikkat etmemiz gerekir. Ayrıca bu tanı içine
ba!ımlılık yapmayan çok çe"itli ilaçların kullanımları ve geleneksel tedaviler dahil
edilebilir. Burada özellikle doktor kontrolü olmaksızın alınan antidepresanlar, laksatifler,
a!rı kesiciler, antiasitler, vitaminler, sedatifler ve hormonlar gibi ilaçları ele alabiliriz.
Ayrıca bu gruba belirli bitkisel ve geleneksel tedavilerle ba!ımlılık yaratmayan idrar
söktürücüleri de ekleyebiliriz.
Uzmanlar, kötüye kullanımı tanısını koyarken bir ki"inin son 12 aylık dönemde
a"a!ıdaki durumlardan bir ya da birden fazlası ile kendini gösteren klinik açıdan belirgin
bozulma ya da sıkıntıya neden olan uygunsuz alkol veya madde kullanım davranı"ına
bakarlar:
1. Yükümlülükleri yerine getirmemek; örne!in okula veya i"e gitmemek, ev halkını
ihmal etmek.
2. Umursamaz hareketler yapmak; örne!in içkiliyken araba kullanmak.
3. Yasal sorunlarla kar"ıla"mak; örne!in tutuklanmak.
4. Ki"isel sorunlara, örne!in partneriyle olan kavgaya ra!men madde kullanmaya
devam etmek.
Ba!ımlılık: Çok daha ciddi bir durumdur. Ba!ımlılık için daha önceden de!er
verilen davranı"ların yerine çok daha büyük bir öncelikle bir veya daha fazla maddenin
kullanımının geçmesine neden olan davranı" örüntüsü diyebiliriz. Ba!ımlılık davranı"ı
mutlak de!ildir ve farklı derecelerde niceliksel bir fenomendir. #yile"me ve tekrarlama
dönemleri ile seyredebilen kronik bir hastalıktır.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
19
Alkol veya madde kullanımına ba!lı belirgin sorunların temel özellik olmasına
ra!men ki"inin kullanımını sürdürece!ine i"aret eden bili"sel, davranı"sal ve psikolojik
belirtilerin olmasını ba!ımlılık için yapılabilecek bir tanım olarak verebiliriz.
Ba!ımlılık tanısı koymak için yine son 12 aylık bir dönemde, iki fizyolojik faktörü
ve be" davranı" kalıbını içeren bir setten üç veya daha fazla kriterin kar"ılanıp
kar"ılanmadı!ına bakırlır. Tolerans geli"imi veya geri çekilme belirtilerini saptamak tek
ba"larına ba!ımlılık tanısı koymaya yetmez. Bütün davranı"sal i"aretler her maddenin
kullanımı ile beraber ortaya çıkmaz.
Fizyolojik Faktörler:
• Tolerans geli"imi; kullanıcın aynı miktarda alkol veya madde alması
durumunda giderek etkinin azalması ya da istenilen etkiyi sa!lamak ya da
sarho" olmak için artan miktarlarda alma gere!ini hissetmesidir.
• Çekilme belirtileri görülmesi; alkol veya madde kullanmaya son
verildi!inde fiziksel ya da psikolojik bulguların ortaya çıkması ya da bu
bulgular ortaya çıkmasın diye aynı maddeyi almaya devam etmektir.
Davranı! Kalıpları:
• Alkol veya madde kullanmaya bir kez ba"layınca duramamak.
• Kendi koydu!u sınırları a"mak.
• Ba"ka aktivitelere ayrılan zamanı kısmak.
• Alkol veya madde kullanmaya veya elde etmeye a"ırı zaman harcamak.
• Ruhsal ya da fiziksel sa!lı!ın kötüle"tirmesine ra!men kullanmaya devam
etmek.
Yoksunluk Dönemi: Uzun süreli alkol veya madde kullanımından sonra aniden
azaltılması ya da bırakılması halinde ortaya çıkan birtakım fiziksel ve ruhsal çekilme
belirtileri ile karakterize bir dönemdir. Bu dönemde görülen bulgu ve belirtiler kullanılan
maddenin cinsine, tüketilen miktara, kullanım süresi ve "ekline göre de!i"ir. Hekim
müdahalesi ve hastane tedavisi gerekebilir. Uzun süreli ve yüksek dozda alkol veya
madde kullanımından sonra ki"inin bırakma niyeti olursa öncelikle bir hekime
danı"ılması önerilir.
Zehirlenme (Entoksikasyon): Sarho"luk durumu olarak bilinen bu tablo,
kullanılan maddeye ba!lı olarak kötü uyum göstermeye neden olan istenmeyen etkilerin
ortaya çıkmasıdır. Yalnız bir davranı"ın kötü uyum özellikleri ta"ıyıp ta"ımadı!ını
davranı"ın sergilendi!i topluma ve çevreye göre de!erlendirmek gerekir. Örne!in alınan
alkol ki"iyi biraz konu"kan hale getirip sosyalle"mesine neden oluyorsa ya da bir aile
toplantısında hafif denetimsiz kılıyorsa bunu kötü uyum gösteren davranı" olarak
de!erlendirmememiz gerekir. Ama aynı davranı"lar resmi toplantılarda uygunsuz olabilir.
Alkol veya Madde Kullanımı ile Tetiklenmi! Bozukluklar: Bu kategoride alkol
veya madde kullanımına ba!lı tetiklenerek ortaya çıkan zehirlenme ve çekilme
belirtilerine ek olarak organik ruhsal bozukluklar olarak adlandırılan yine alkol veya
madde kullanımı ile tetiklenen bunama, unutkanlık, duygudurum bozuklu!u, kaygı
bozuklu!u, psikotik bozukluk, cinsel bozukluk ve uyku bozuklu!u bulunmaktadır.
Bırakma: Ba!ımlılık yapan maddeyi ki"inin artık kullanmamasıdır. Ba!ımlılık
20
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
21
tedavisinin en önemli a!aması olan bu durumu sürdürebilmek önemlidir. Ancak tekrar
aynı veya benzeri bir madde kullanılırsa ba"ımlılık durumu aynı !ekilde veya daha
kuvvetlenerek devam eder. Özellikle alkol veya maddeyi bıraktıktan sonraki geçen ilk bir
yıllık süre tekrar ba!lama açısından yüksek riskli bir dönemidir ve çok dikkatli olunması
gerekir.
Nüksetme (Relaps): Sürçme veya kayma terimlerini de kullanabiliriz. Bir
maddeyi bırakıldıktan sonraki dönemde yeniden kullanmaya ba!lama anlamına gelir.
Hastalı"ın seyri ve tedavi açısından çok önemli olan bu dönem için bilinmesi gereken en
önemli !ey hemen bir ba"ımlılık uzmanına danı!ılmasının gerekti"idir. Ba"ımlılık
düzeyinde kullanılan madde bırakılınca tek bir kullanımla tekrar ba!lamanın yine
ba"ımlılı"ı gündeme getirece"i bilinmelidir. Tekrar tedaviye ba!lama ne kadar
geciktirilirse sonrasının da o kadar güç olaca"ı akıldan çıkarılmamalıdır. Yani tek bir
kullanım sonrası hemen ba"ımlılık uzmanına ba!vurularak tedavi tekrar sürdürülürse risk
azaltılır aksi halde tek bir kullanım tekrarlayacak ve arkadan büyük felaket gelecektir.
YANLI! B"LD"KLER"M"Z
Ba"ımlılık, hakkında en çok yanlı! bilgiye sahip olunan, olumsuz yargılarla
donatılmı! bir hastalıktır. Bu nedenle ba"ımlılar, toplum içinde haksız yere kötü bir
!ekilde damgalanırlar. Bu insanlar, ço"u zaman üzerlerine yapı!tırılan bu kötü damgadan
çaresizce kaçmaya çalı!ırlar. Tabii ki bu kaçı! çaresizcedir. Çünkü tedavi olmadan
ba"ımlılı"ın düzelmesi, çare bulması mümkün de"ildir ve kaçtıkça tedaviden uzakla!an
ba"ımlılar kötü sona do"ru yol alırken yakınındakileri de kendi kaderlerine e!lik ettirirler.
#!te size çok yaygın olarak bilinen yanlı! bilgilerden bazıları:
“Ba#ımlılar kötü, çılgın veya aptallardır.”
Son yapılan çalı!malar ba"ımlıların, “aslında iyi olmaları gereken, kötü insanlar
haline dönü!tüklerini” gösteriyor. Ayrıca ba"ımlılar, “akıllanmaları gereken çılgınlar
veya e"itime ihtiyaç duyan aptallar” de"illerdir. Ba"ımlılık, madde kullanımının ötesine
geçen ciddi bir beyin hastalı"ıdır. Ba"ımlıların bu hastalık ortaya çıkmadan önceki
özellikleri ara!tırıldı"ında toplum ortalamalarından farklı olmayan düzeylerde antisosyal
davranı! gösterdikleri ve ruh sa"lıklarının normal oldu"u anla!ılmı!tır. Bu ki!ilerde
ba"ımlılık geli!ince hem davranı!ları bozulup sorumluluklarını yerine getiremedikleri
hem de ruh sa"lıklarının bozuldu"u böylece zihinsel yeteneklerini kullanamadıkları
görülmektedir. Bu nedenle toplum tarafından hemen kötü insan, çılgın ya da aptal diye
damgalanmaktadırlar. Halbuki bütün bunların nedeni muzdarip oldukları ba"ımlılık
hastalı"ıdır ve kimse hasta oldu"u için suçlanamaz. Yani ba"ımlıları suçlamak yerine
onları bir an önce tedaviye yönlendirmeye çalı!mak gerekir.
“Ba#ımlılık bir irade sorunudur.”
Bu da muhtemelen a!ırı alkol veya madde kullanımları nedeniyle ba"ımlıları
suçlama iste"ine dayanan eski bir inanı!tır. Bu yanlı! dü!ünce, alkolizm ve ba"ımlılıkla
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
21
ilgili ço!u tedavinin sadece öz denetimi geli"tirmekle ilgili davranı" terapisi oldu!u
zannedildi!inde iyice güçlenmektedir. Geçmi"te yeterli bilgiye sahip olmayan ba!ımlılık
uzmanları da sadece davranı" tedavisi yakla"ımları ile tedaviyi yapmaya çalı"ıyorlardı.
Ancak günümüzde hiç kimsenin bilinçli olarak kontrol edemeyece!i beyindeki
mezolimbik dopamin sisteminin ba!ımlılıktan sorumlu oldu!u anla"ılmı"tır. Bundan
sonra bu konuda çalı"an bilim insanları geli"tirdikleri yeni tedavi ilaçları ile bu sistemin
kontrolünü sa!lamaya çalı"maktadırlar. Yani ba!ımlılı!ın tedavisi ki"inin iradesi ile de!il
yeni tıbbi geli"melerle sa!lanacaktır.
“Ba!ımlılar, uyu"turucu
cezalandırılmalıdırlar.”
kullandıkları
için
tedavi
edilmek
yerine
Ba!ımlılar, madde kullanımları konusundaki kontrollerini imkansız kılan
nörokimyasal olarak biçimlenen bir beyin hastalı!ına sahiptir. #nsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’ne göre hasta olan her insan tedavi görme hakkına sahiptir. Yani hasta olan
bir insanı cezalandırmak hem hakka hem hukuka sı!maz.
“Bir "eye ba!ımlı olan her "eye ba!ımlıdır.”
Bu kanaat bazen do!ru olsa da, ba!ımlılarının ço!u sadece bir ya da iki maddeye
ba!ımlıdırlar. Her ba!ımlının kullanmak istemedi!i maddeler vardır ve bunları deneseler
bile kullanmaya devam etmezler. Bu durum her bir maddenin ki"inin beyin kimyasıyla
nasıl “e"le"ti!iyle” de ilgilidir. Her maddenin beyinde etkiledi!i alan farklı oldu!u için
genellikle birbirine yakın alanları etkileyen maddeler bir arada kullanılır.
“Ba!ımlılar ilaçla tedavi edilemezler.”
Ba!ımlılı!ın tedavisi kullanılan maddeden vücudun arındırılması ile ba"lar. Bu
dönemde bile hastanın krize girmeyip yoksunluk dönemini rahat atlatması için ilaç
deste!ine ihtiyaç olabilir. Arınma döneminden sonra ise madde kullanımını bırakmı" olan
ki"ilerin bu maddeye duydukları iste!i daha da kısmak için yeni ilaçlar geli"tirilmektedir.
Bu ilaçlar, ba!ımlıların eski alı"kanlıklara geri dönme ihtimalini azaltırken var olan
davranı" terapilerinin de etkinli!ini artırıyor.
“Ba!ımlılık davranı"sal olarak tedavi edilebiliyorsa o halde bu bir davranı"
sorunudur.”
Yeni yapılan beyin çalı"maları davranı" tedavilerinin de ilaçlar gibi beyin
fonksiyonlarını benzer biçimde de!i"tirdi!ini göstermektedir. Ancak yine de ilaç
tedavilerinin etkinli!i daha fazladır. Bu yüzden ancak ba!ımlılık sorunu çok ileri düzeyde
de!ilse tek ba"ına davranı" tedavileri yeterli olabilir.
“Alkolikler sadece Adsız Alkolik (AA) toplantılarına katılarak bile içmeyi
bırakıyorlar. O halde beyinlerinde bir hastalık olamaz.”
22
Bölüm
:1
Niçin
vazgeçemezler
23
“Sadece” buradaki anahtar kelimedir. Yapılan ara!tırmalar aktif olarak yer alırlarsa
ba"ımlıların bazılarının, ortak deneyimleri payla!arak birbirlerini destekleme esasına
dayanan ve ömür boyu uygulanması gereken 12 a!amalı AA toplantılarından
yararlandıklarını göstermi!tir. Ancak bazıları için çok sıkıcı olan bu toplantılar, gerçekten
içkiyi bırakmak isteyen ki!ilerde bile ço"u zaman tek ba!ına hiçbir i!e yaramaz. Yani
ba"ımlıların ço"u için AA toplantılarına katılmak ayık kalmak için yeterli de"ildir. AA
toplantıları “sadece”, sosyal destek ihtiyacı fazla olan hafif düzeyde ba"ımlılar için tek
ba!ına yeterlidir. Ço"u zaman toplantılarla birlikte bir uzmandan yardım alınarak ilaç
kullanılması da gerekir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu
23

Benzer belgeler