Haziran 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Transkript

Haziran 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, çiftçimizin
ürettiği her dilim, her
salkım ve her danenin
geçtiğimiz yıllardan çok
daha fazla önemli hale
geldiğine dikkati çeken, bu
nedenle her türlü israftan kaçınılması gerektiği mesajını veren bir kamu spotu hazırladı.
Radyo ve televizyonlar için ayrı ayrı hazırlanan; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu’nun “kamu yararına yönelik spot
film” onayından da geçen 45’er saniyelik spotlar hem üreticileri, hem aracı kişi ve kuruluşları, israf konusunda uyarmak
ve toplumsal farkındalık ve bilinç geliştirilmesini sağlamak amacı
taşıyor.
İÇİNDEKİLER
AYIN KONUSU
46 SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE SORUNLARI
HABERLER
24 YENİ DÜNYA TEZGAHLARI DOLDURDU
6 RAMAZAN FIRSATÇILIĞI YAPILMASIN
28 GÜLDE HASAT ZAMANI
İmtiyaz Sahibi
TZOB Adına
Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar
Genel Yayın Müdürü
Bekir Şinasi Özdemir
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ebru Mine Esen
Yayın Kurulu
48 SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE BAKANLIK
UYGULAMALARI
12 BAYRAKTAR, SAKARYA ZİRAAT ODALARININ
İFTARINA KATILDI
30 TOPRAK BAYRAMI
14 BAYRAKTAR’A, HAYIRLI OLSUN ZİYARETLERİ
32 KEKİK ÜRETİMİ REVAÇTA
T ZOB DİYOR Kİ!
36 KIRMIZI MERCİMEKTE HASAT ZAMANI
21 HUBUBATTA HASAT DÖNEMİ BAŞLADI
38 CEVİZDE ÜRETİM ARTIŞI TÜKETİME YETİŞEMİYOR
50 KESME ÇİÇEK SEKTÖRÜ
M. Hikmet Yavuzyiğit
Metin Türkyılmaz
Ömer Kaya
Dr. M. Fethi Güven
Hasan Hüseyin Coşkun
Prof. Dr. Mevhibe Albayrak
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu
Prof. Dr. Erdoğan Güneş
Dr. Özden Hiçbirol
Foto Muhabiri
Mahmut Öksüz
GrafikTasarım
Ali Altınok
Görsel Katkı
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
"Tarım ve İnsan" fotoğraf
yarışmasından alınmıştır.
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Basım Tarihi
23.07.2015
Dağıtım
MNG Kargo
22 TARIMDA İSTİHDAM 410 BİN KİŞİ ARTTI
Yönetim Yeri
54 SÜS BİTKİLERİ ZARARLILARI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
GMK Bulvarı No: 25
Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
e-mail:[email protected]
Baskı
ODALARIMIZDAN
23 HAYVANSAL ÜRETİMDEKİ ARTIŞ TARIMDA
BÜYÜMEYİ TETİKLEDİ
63 MOBIL MUAYENEYE YOĞUN ILGI
65 KARPUZ FESTİVALİNDE
RENKLİ GÖRÜNTÜLER
40 GIDA VE TARIMDA İHRACAT DA
İTHALAT DA GERİLEDİ
67 BİÇERDÖVERLER DENETLENİYOR
Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık
Reklamcılık Madencilik
Enerji ve İnşaat A.Ş.
Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2
Yenimahalle - ANKARA
Tel: 0312 397 11 97-98
Çiftçi ve Köy Dünyası dergisi
basın ahlak kurallarına uymayı
taahhüt eder. Yayımlanan yazıların
sorumlulukları sahiplerine ait olup,
Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır.
Dergide yayımlanan yazılar, kaynak
gösterilmek koşuluyla, diğer yayın
organlarında yayımlanabilir.
Gönderilen yazılar iade edilmez.
TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ
BAŞKANDAN
BAŞKANDAN
SESLENİŞ
Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım,
Haziran, yurdumuzun hemen her bölgesinde tarım faaliyetlerinin yoğunlaştığı, hasadın hemen her bölgemizde başladığı, alın terinin, emeğin ürüne dönüştüğü bir ay… Haziran’da başlayan Ramazan ayı, gıda talebinin de diğer
aylara göre oldukça artığı bir dönem… Her yıl Ramazan ayı öncesinde yaptığımız gibi, gıda tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttüğümüz çalışmaları ve bu yöndeki uyarılarımızı
bu yıl da devam ettirdik. Ramazan öncesi düzenlediğimiz basın toplantısıyla
üretici, hal, pazar ve market fiyatları analizini, ürün bazında kamuoyuyla paylaştık; Ramazan boyunca bu fiyatların takipçisi olacağımızı; tüketim artışından
faydalanmak isteyenleri, haksız kazanca yönelik fiyat artışlarını ilgililerle ve vatandaşlarımızla paylaşacağımızı ilan ettik; bir kez daha “Ramazan fırsatçılığı
yapılmasın” uyarımızı dile getirdik. Ramazan boyunca yaptığımız ve piyasaların nabzını tuttuğumuz çalışmaları da bayram sonrası açıklayacağız; üretici ve
tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız.
Hepimiz biliyoruz ki, Ramazanda vatandaşlarımız gelirlerinin önemli bir kısmını gıda giderlerine ayırıyor. Gıda fiyatlarında yaşanan değişimler, dar gelirliler başta olmak üzere, üreticiden tüketiciye, geniş toplum kesimini büyük
ölçüde etkiliyor.
İşte bizim her Ramazan öncesi ve boyunca yapmak istediğimiz çalışmalar
da tam bu noktada vücut buluyor. Ortada üretime ilişkin bir sıkıntı yoksa; tarlada, bağda, bahçede, ahırda üretim normal devam ediyor ve tüketimi karşılıyorsa fiyatlar da normal seyrinde devam etmeli; artan gıda talebi ne üreticilerimizi
ne de tüketicilerimizi mağdur etmelidir.
Bütün bunların yanında bir konuyu özellikle vurgulamak gerekiyor. Bu çalışmaları yaparken bizim üretici fiyatlarını baskılamak gibi bir hedefimiz asla
yok. Hedefimiz aracılar ve satış noktasında bulunanlar, üreticiden ürünü ucuza
kapatıp pahalı satanlardır. Çiftçimizin, girdi fiyatlarındaki yüksekliğe rağmen,
neredeyse maliyetine, hatta bazen altında fiyatlarla üretimini sürdürdüğünü de
hepimiz biliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, dünya nüfusundaki hızlı artışla birlikte gıda maddelerine duyulan ihtiyaç da yoğun bir şekilde artıyor ve talep artışı devam ediyor.
Son yıllarda yüksek enerji fiyatları da biyoyakıtlara ilgiyi yükseltiyor. Diğer taraftan küresel ısınma ve iklim değişikliğinden dolayı kuraklık, yağışlar, seller ve
su baskınları, don gibi doğal olaylar da daha sıkça görülmeye başlandı. Tüm
bu nedenler, tarımsal üretim ve fiyatları etkiliyor. Tarımsal üretimde yaşanan bir
değişim, doğrudan gıda fiyatlarına yansıyor.
Ş. Şemsi BAYRAKTAR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Genel Başkanı
etkisiyle 1990-2014 döneminde kişi başına 4,9 dekardan
3,1 dekara indi. Ülkemiz ne yazık ki dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri. İşlenen tarım alanı içinde,
hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen,
birinci sınıf tarım arazimizin payının sadece yüzde 6 olduğunu göz önünde bulundurursak, tarım arazisi açısından
çok da zengin olmadığımız ortadadır. Toprak söz konusu
olduğunda bu bilgi ve bilinçle hareket etmeli, tarım arazilerimizi gözümüz gibi korumalıyız.
malı, tarım arazilerimizi daha verimli kullanmanın yollarını
bulmalıyız. Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken,
verimli tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanmak,
büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım
arazilerimizi, imara açmayalım. Bu arazilerin üzerine sanayi
tesisleri, şehirler kurmayalım. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmayalım. Meyve
ağaçlarını, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmeyelim. Üstün vasıflı tarım arazilerimize gözümüz gibi bakalım.
Değerli çiftçi dostlarım, tarım arazilerimizin geri dönüşü
olmayan bir şekilde elden çıkmasının sebepleri ise ortadadır. Bunların arasında geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını,
kırsaldan kente göçü, yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde
kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve
yerleşim alanlarını sayabiliriz.
Toprak söz konusu olduğu zaman, büyükşehir belediyelerimize de büyük iş düşüyor. Türk tarımının belkemiği
niteliğindeki 30 ildeki köy ve beldelerin büyükşehir belediye
sınırları içine alınması, mahalle konumuna dönüştürülmesi,
buralarda tarım arazilerinin korunmasında daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Büyükşehir belediyeleri, tarıma kaynak
ayırmalıdır. Valilikler ve büyükşehir belediyeleri, verimli tarım arazilerinin korunması konusunda çok hassas hareket
etmeli, Toprak Koruma Kurulları çok etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat Odaları temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir zorunluluk olmalı,
bu husus, valilerin takdirine bırakılmamalıdır.
Tarımsal üretim için birçok faktör gerekiyor. Ancak üretim araçlarından en
temeli ve hayatisi ise toprak… Toprak olmadan üretim yapmanız, insanları doyurmanız mümkün değil… Peki bu kadar hayati öneme sahip toprağımızın
kıymetini biliyor muyuz? Ne yazık ki hayır…
Bu etmenlerin yanı sıra erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler de her geçen gün,
topraklarda sürekli bozulmalara neden olmaktadır. Ayrıca, sürekli vurgu yaptığımız gibi, aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır
ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar vermektedir.
Tarım arazilerimiz geri dönüşü olmayan bir şekilde elde çıkıyor. İşlenen ve
uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarı, nüfus artışının da
Ülke olarak, ‘bir kilo toprak bir kilo altına eşdeğerdir’
sözünü benimseyerek topraklarımıza daha fazla sahip çık-
Mübarek Ramazan ayında da ülkemizin gıda üretimini
bu sıcaklara rağmen sürdüren üreticilerimize çalışmalarında kolaylıklar, kazanç ve ürünlerinde bolluk ve bereket
diliyor, Ramazan Bayramınızı şimdiden kutluyor; bütün İslam alemi ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Cenabı
Allah’tan niyaz ediyorum.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
5
HABERLER
HABERLER
başta olmak üzere yaşanan doğal afetlerin üretim rakamlarına yansıması sebebiyle artan gıda fiyatlarıyla ilgili tartışmalar
kamuoyunun gündeminden bir türlü düşmedi. Genel olarak da gıda fiyatlarındaki
yükselmenin sorumlusunun kim olduğu
ortaya çıkarılmadan, tarladan markete süren zincir göz önünde bulundurulmadan,
üreticimize zarar verecek ithalat söylemleriyle karşı karşıya kaldık. Oysa, bunun
sorumlusunun üretici olmadığı, tarladan
markete fiyatların 5-6 kata varan oranlarda
arttığını defaetle kamuoyuna duyurduk.
RAMAZAN
FIRSATÇILIĞI YAPILMASIN
Ramazan ayına sayılı günler kala market fiyatlarına baktığımızda; geçen ay
sonuna göre 5 üründe fiyat değişimi görülmezken, 16 üründe azalma, 15 üründe
ise fiyat artışı oldu.
Ramazan öncesi markette fiyat
düşüşü en fazla karpuzda
Yeşil mercimek, kuru kayısı, kuru
üzüm, kuru incir, zeytinyağı fiyatında değişim görülmedi. Markette fiyat düşüşü
yüzde 40,82 oran ile en fazla karpuzda
meydana geldi. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 34,24 ile sivri biber, yüzde 10,80
ile kuru soğan, yüzde 7,64 ile domates,
yüzde 6,95 ile nohut, yüzde 6,55 ile yeşil
soğan, yüzde 6,33 ile kırmızı mercimek,
yüzde 6,33 ile çilek, yüzde 5,59 ile salatalık, yüzde 5,58 ile Antep fıstığı, yüzde
3,80 ile patates, yüzde 2,84 ile tavuk eti,
yüzde 2,54 ile kiraz izledi.
Ramazan öncesi markette en fazla
fiyat artışı kabakta
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
"Üreticilerimizin bin bir emekle
ürettiği ürünlerden hak ettiği
payı almaları ve tüketicilerimizin
de daha makul fiyatlarla bu
ürünlere ulaşmaları en önemli
beklentimizdir."
6
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, üreticilerin bin
bir emekle ürettiği ürünlerden hak ettiği payı almaları ve tüketicilerin de daha
makul fiyatlarla bu ürünlere ulaşmaları
en önemli beklentileri olduğunu bildirerek, “Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına
çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin
sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir” dedi.
Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında, Ramazan öncesinde üretici, tüketici fiyatlarını değerlendirdi ve Ramazan’a
yönelik uyarılarda bulundu. 2007 yılından
bu yana her Ramazan ayı öncesinde,
gıda tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini
önlemek için yürüttüğü çalışmalara ve bu
yöndeki uyarılarımıza bu yıl da devam ettiklerini belirten Bayraktar, bu açıklamaların amacının, fiyat artışlarının üreticilerden
mi, yoksa aracı veya perakendecilerden
mi kaynaklandığı konusunda doğru bilgiler sunmak, tüketicinin ödediği fiyattan
üreticilerin ne derece yararlanabildiğini
ortaya koymak, olası spekülatif fiyat artışlarını önlemek olduğunu açıkladı.
Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sözlerimin başında bir memnuniyetsizliğimizi burada ifade etmek zorundayım.
Geçen üretim sezonunda kuraklık ve don
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde
34,31 ile kabakta görüldü. Kabaktaki fiyat
artışını yüzde 23,72 ile elma, yüzde 23,71
ile limon, yüzde 13,92 ile havuç, yüzde
12,02 ile patlıcan, yüzde 7,71 ile kuru fasulye, yüzde 6,27 ile marul, yüzde 5,78 ile
maydanoz, yüzde 3,68 ile yeşil fasulye,
yüzde 3,03 ile yumurta takip etti.
Ramazan öncesi üretici fiyatlarına
baktığımızda; geçen ay sonuna göre 12
üründe fiyat değişimi görülmezken, 10
üründe azalma, 10 üründe ise fiyat artışı
meydana geldi.
Ramazan öncesi üreticide fiyatı en
fazla düşen ürün karpuz
Patlıcan, maydanoz, çilek, kuru fasul-
ye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru
kayısı, kuru incir, Antep fıstığı, süt ve zeytinyağı fiyatlarında değişim görülmedi.
Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün yüzde
45,45 ile karpuz oldu. Karpuzdaki fiyat
düşüşünü yüzde 24,11 ile kuru soğan,
yüzde 21,46 ile yeşil soğan, yüzde 20 ile
kiraz, yüzde 16,36 ile sivri biber, yüzde
10,10 ile domates, yüzde 9,08 ile fındık,
yüzde 6,44 ile salatalık, yüzde 5,42 ile yeşil fasulye, yüzde 1,91 ile patates izledi.
Ramazan öncesi üreticide en fazla
fiyat artışı limonda
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde
39,56 oran ile limonda görüldü. Limonu
yüzde 34,69 ile kabak, yüzde 20 ile yumurta, yüzde 18,36 ile kırmızı mercimek,
yüzde 10,80 ile havuç, yüzde 9,33 ile marul yüzde 5,49 ile kuru üzüm takip etti.
Fiyatı artan ürünlere baktığımızda, limonda mevsimsel özellikler nedeniyle
arzdaki azalmaya bağlı olarak fiyatlarda
artış görüldü. Havuçta da benzer biri durum söz konusu olurken arzdaki daralma
fiyatları yükseltti. Kuru üzümde ise yaşanan don nedeniyle önümüzdeki sezon
rekoltede düşüş beklentisi fiyatları artırdı.
Kırmızı mercimekte hasat yeni başladı.
Yeni ürün nedeniyle fiyatlar geçen sezona
göre yükseldi. Halen domates, salatalık,
kabak, patlıcan, sivri biber gibi ürünlerde arz örtü altından sağlanmakla birlikte
hava koşulları hasadı etkilemeye devam
etmektedir. Bu duruma göre, fiyatlarda
artış ve azalışlar meydana gelmektedir.
Nitekim, kabakta fiyat artarken, yeşil fasulye, salatalık, domates ve sivri biberde fiyat düşüşleri yaşanmıştır. Karpuzda
ürün halen örtü altından sağlanmaktadır.
Fiyat düşüşünde ürün artışının yanı sıra
özellikle Adana’da havaların serin gitmesine bağlı olarak yaşanan kalite kaybı da
etkili oldu. Kuru soğanda ise hasat edilen
ürün miktarındaki artışa bağlı olarak fiyatlarda bir düşüş yaşandı.”
Hayvansal ürünlerden yumurtada,
Mayıs ayının son iki haftasında bazı çiftliklerde görülen kuş gribi vakalarına bağlı
olarak ihracatın durması, iç talepteki daralma ve üretimdeki büyümeye bağlı arz
fazlalığı gibi etkilerle yumurta fiyatları 15
günde 20,5 kuruştan 17,5 kuruşa kadar
gerilediğini vurgulayan Bayraktar, “hastalığın kontrol altına alınması, en önem◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
7
HABERLER
li ihraç pazarımız olan Irak ile ihracatın
yeniden başlatılıyor olması sonucunda
fiyatlar yeniden 21 kuruşa çıktı. 10 günlük dönemde yumurta fiyatlarında yüzde
20’lik artış görünmesinin sebebi budur.
Aslında fiyatlar, düşmeden önceki seviyesine dönmüştür” dedi.
Ramazan boyunca kesimlik hayvan
sıkıntısı olmayacak
Et fiyatlarındaki duruma baktıklarında,
et tüketiminin de arttığı Ramazan ayının,
fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı beraberinde getirdiğine dikkati çeken Bayraktar,
şunları kaydetti: “Ramazan boyunca kesimlik hayvan sıkıntısı olmayacaktır. Bundan dolayı kasaplık hayvan ve et ithalatına gerek yoktur. İthalat hayvancılığımıza
zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Geçen yıl toplam kırmızı et üretimimiz,
yüzde 1,2 artışla 1 milyon tonu aşmıştır.
Bu yılın Ocak-Şubat-Mart döneminde de
üretim, geçen yılın aynı dönemine göre,
yüzde 13,8 artışla 210 bin 475 tona yükselmiştir.
Son 5 yıldır üretimde sürekli bir artış
görülüyor. Üretim desteklenirse, et ve süt
piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı
HABERLER
söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmaz.
Üretimimiz artmaya devam eder, 78 milyona yaklaşan ülke nüfusunun, 37 milyon
turistin et ihtiyacı sıkıntısız karşılanır. Ülkemizde bunu yapacak hem altyapı ve hem
de potansiyel mevcuttur. Bunu yapmazsak, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı
ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem
çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder.
Et ithalatını açtırmak isteyen lobiler
Bilindiği gibi perakende fiyatlar, et ithalatını açtırmak isteyen lobilerin en çok
kullandığı argümanlardan birisidir. Üretici
maliyetlerini dikkate almayan, tüketici fiyatlarını abartarak yola çıkan bu kesimler,
karar vericileri tedirgin ederek ithalatı açtırma, tatlı para kazanma yoluna sürekli
başvurmaktadırlar. “Fiyatlar aşırı yükseldi, dünyanın en pahalı etini yiyoruz, üreticiden perakendeye gelene kadar fiyatlar
katlanıyor” gibi açıklamalar, politika belirleyicileri ithalat gibi ülke hayvancılığını
sıkıntıya sokacak kararlar almaya zorlamaktadır.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her
zaman ithalat kapılarını açtırmak isteyen
lobilerin karşısında durduk, üreticilerimizin hak ve menfaatlerini korumak adına
durmaya da devam edeceğiz.”
Bu yıl ve geçen yılın Ramazan ayı
öncesine göre fiyat değişimleri
Market ve üretici fiyatlarında bu yıl ve
geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyatlarını
karşılaştırdıklarında, market raflarında fiyatı en çok artan ürünün kuru incir, fiyatı
en çok düşen ürün ise sivri biber, üreticide ise en fazla fındık fiyatında artış görüldüğünü, fiyatı en fazla düşen ürünün ise
üreticide karpuz olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
"Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir
gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi
hepimizin dileğidir. Üretimde istikrarın
bozulmasına ve spekülasyona fırsat
verilmemeli, tedbirler zamanında
alınmalıdır."
Geçen Ramazan öncesine göre,
markette en fazla fiyat düşüşü
sivri biberde, en fazla fiyat artışı
kuru incirde
“Bu dönemde market fiyatlarında 8
üründe azalma, 28 üründe ise fiyat artışı meydana geldi. Markette en fazla fiyat
düşüşü yüzde 27,30 ile sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki düşüşü yüzde 11,28
ile kiraz, yüzde 10,05 ile kuru fasulye, yüzde 5,87 ile tavuk eti, yüzde 5,44 ile pirinç,
yüzde 3,64 ile nohut, yüzde 1,36 ile yeşil
soğan, yüzde 1,16 ile çilek izledi. Buna
karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde
109,15 ile kuru incir oldu. Kuru incirdeki
fiyat artışını yüzde 81,67 ile kabak, yüzde 79,42 ile fındık, yüzde 53,52 ile havuç,
yüzde 52,85 ile patlıcan, yüzde 40,98 ile
karpuz, yüzde 39,44 ile zeytinyağı, yüzde
34,18 ile maydanoz, yüzde 24,64 ile toz
şeker, yüzde 20,48 ile dana eti, yüzde
19,51 ile domates, yüzde 18,57 ile yeşil
mercimek, yüzde 17,91 ile marul, yüzde 17,50 ile limon, yüzde 14,66 ile kuru
üzüm, yüzde 13,48 ile kuru kayısı, yüzde
12,31 ile yumurta, yüzde 10,72 ile elma,
yüzde 10,47 ile kuzu eti, yüzde 6,85 ile
ayçiçeği yağı, yüzde 6,80 ile Antep fıstığı,
yüzde 6,49 ile kırmızı mercimek, yüzde
6,09 ile süt, yüzde 3,67 ile kuru soğan,
yüzde 3,48 ile patates, yüzde 2,05 ile yeşil fasulye, yüzde 1,59 ile mısırözü yağı,
yüzde 0,5 ile salatalık takip etti.
Geçen Ramazan öncesine göre,
üreticide en fazla fiyat düşüşü
karpuz, en fazla fiyat artışı fındıkta
Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üretici fiyatlarında, 11 üründe azalma, 21 üründe
ise fiyat artışı oldu. Üreticilerde en fazla
fiyat düşüşü yüzde 30,23 ile karpuzda
görülmüştür. Karpuzdaki fiyat düşüşünü
yüzde 22,03 ile sivri biber, yüzde 21,25
ile salatalık, yüzde 19,03 ile yeşil soğan,
yüzde 14,29 ile kuru kayısı, yüzde 11,39
ile elma, yüzde 8,81 ile kiraz, yüzde 7,94
ile Antep fıstığı, yüzde 6,35 ile patates,
8
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
yüzde 4,55 ile yumurta, yüzde 3,13 ile
kuru fasulye izledi. Buna karşılık, fiyatı
en fazla artan ürün yüzde 90,96 ile fındık
oldu. Fındıktaki fiyat artışını yüzde 88,89
ile patlıcan, yüzde 80 ile havuç, yüzde
76,92 ile zeytinyağı, yüzde 54,12 ile yeşil mercimek, yüzde 52,38 ile kuru üzüm,
yüzde 46,67 ile kabak, yüzde, 44,12 ile
kırmızı mercimek, yüzde 32,83 ile limon,
yüzde 32,81 ile kuru soğan, yüzde 31,11
ile domates, yüzde 30,77 ile maydanoz,
yüzde 28,50 ile pirinç, yüzde 28,13 ile
marul, yüzde 22,77 ile dana eti, yüzde
14,57 ile çilek, yüzde 12,14 ile yeşil fasulye, yüzde 10 kuru incir, yüzde 9,52 ile
süt, yüzde 8,56 ile kuzu eti, yüzde 5,12 ile
nohut takip etti.
Bilindiği gibi Ramazan aylarında her
yıl 10 gün geriye gelmektedir. Bundan
dolayı Ramazan öncesi iki tarihi karşılaştırmak, aynı dönemleri kapsamadığı için
fiyat farklılıkları olabilir. Nitekim, bundan
sonraki yıllarda Ramazan ayları gittikçe
ürün fiyatlarının yüksek olduğu ilkbahar
dönemine doğru kayacak.
Tarım, üstü açık fabrikada büyük meşakkatlerle yürütülen bir faaliyettir. Tarımsal faaliyet içinde tüm uygulamalar eksiksiz yerine getirilse dahi, iklimsel faktörler
elimizi kolumuzu bağlamaktadır. İklimsel
faktörlere karşı alınabilecek önlemeler
de tarıma daha fazla yatırım yapılmasını
gerektirmekte, üretim yapmak her geçen
gün zorlaşmaktadır. Tarımsal üretimde
yaşanan bir olumsuzluk ister istemez
gıda fiyatlarına yansımaktadır. Nitekim
geçen yıl, doğal afetler nedeniyle kayısı,
fındık, Antep fıstığında büyük rekolte düşüşleri gerçekleşti. Bu durum, ürün fiyatlarını yukarı çekti. Bu yıl da Nisan ayında
don meydana geldi ve kayısı, elma, ceviz
bundan olumsuz etkilendi.
Kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen konulardan biri de zeytinyağı
oldu. Zeytinyağında önemli üretici ülkelerde yaşanan rekolte kaybıyla birlikte,
üreticinin 2013 ve 2014 yıllarında ihracat
öncelik haline gelince, iç piyasada fiyatları geçmiş yıllara nazaran artış gösterdi.”
Et fiyatlarının düşmesi maliyetlerin
düşmesine bağlıdır
2014 Ramazan öncesi dana eti market fiyatının kilosu 30 lira 77 kuruşken,
2015 yılında yüzde 20,48 artışla 37 lira
7 kuruşa çıktığını, aynı dönemde üretici
fiyatları yüzde 22,77 oranında artarak 19
lira 10 kuruştan 23 lira 45 kuruşa yükseldiğini bildiren Bayraktar, “Aynı dönemde
kuzu eti fiyatlarına bakıldığında; 20142015 döneminde market fiyatları yüzde
10,47 oranında artışla 37 lira 51 kuruştan
41 lira 44 kuruşa, üretici fiyatları ise yüzde 8,56 artışla 20 lira 44 kuruştan 22 lira
19 kuruşa çıktı. Son bir yılda meydana
gelen üretici fiyatlarındaki artışın ana sebebi başta besiye alınan hayvan ve yem
fiyatları olmak üzere maliyetlerde meyda◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
9
HABERLER
HABERLER
kın en fazla yüzde 498,18 ile kuru incirde
görüldüğünü belirten Bayraktar, şunları
söyledi: “Kuru incirden sonra fiyat farkı
sırasıyla maydanozda yüzde 468,3, salatalıkta yüzde 397,71, karpuzda 379,33,
kabakta 359,68’dir. Fiyat farkı pirinçte
yüzde 141,03, baklagillerden kuru fasulyede yüzde 172,18, hayvansal ürünlerden sütte yüzde 180,43 oldu.
Kuru incir 6 kat, maydanoz 5,7 kat,
salatalık 5 kat, karpuz 4,8 kat, kabak 4,6
kat, kuru fasulye 2,7, nohut 2,6 kat ve süt
2,8 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır. Bugün üreticide 5 lira 50 kuruş olan kuru incir
markette 32 lira 90 kuruşa; 17 kuruş olan
maydanoz markette 97 kuruşa; 30 kuruş
olan salatalık 1 lira 57 kuruşa; 66 kuruş
olan kabak 3 lira 3 kuruşa; 55 kuruş olan
karpuz 1 lira 44 kuruşa; 3 lira 10 kuruş olan
kuru fasulye 8 lira 44 kuruşa; 1 lira 15 kuruş olan süt 3 lira 23 kuruşa satılıyor.
Üretici-tüketici fiyatları arasındaki makas bir türlü kapatılamıyor. Pazarlamadaki sorunlar nedeniyle üretici düşük fiyata
ürün satarken, tüketiciler de daha pahalıya tüketmek durumunda kalıyor.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
"Üretici, esnaf, halk, Ramazan
ayını dört gözle beklemektedir.
Tüm taraflar Ramazan ayının
anlam ve önemine yakışır şekilde
hareket etmeli, halkımız mağdur
edilmemelidir. Gıda denetimleri
artırılmalı, halkımızın sağlığıyla
oynanmasına izin verilmemelidir."
na gelen yükselmedir. Buradan bir kez
daha bir gerçeğin altını çizmek istiyorum.
Şayet, vatandaşlarımızın makul fiyatla et
yemesi isteniyorsa, üreticilerimizin üzerindeki ağır girdi maliyetleri düşürülmeli,
destekler artırılmalıdır. Türkiye’de et fiyatlarının düşmesi maliyetlerin düşmesine
bağlıdır. Maliyetleri düşürün ki et fiyatları
insin” dedi.
Üretici-market fiyat farkında kuru
incir birinci
Genel olarak bir değerlendirme yapacak olurlarsa, Ramazan ayı öncesinde
üretici ve market fiyatları arasındaki far-
10
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Üreticiden tüketiciye olan zincirin kısalması, fiyatların çiftçi lehine oluşturulabilmesi, tüketicilerimizin de uygun fiyatla ürün
almasının sağlanmasının yolu örgütlenmeden geçmektedir. Bu nedenledir ki, üreticilerin üretim ve pazarlamada ortak hareket
etmelerini, örgütlenmelerini ve örgütlü hareket etmelerini teşvik edici mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir. Üretici
örgütlerinin finansal bakımdan daha güçlü
hale gelmesi sağlanmalıdır. Üreticilerimizin
üretimden ve tüketicilerimizin tüketimden
gelen güçlerinin farkına varmaları ve bunu
kullanmaları gerekmektedir.
Burada dikkati çekmek istediğimiz husus, ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaşması sürecinde pazarlama zincirinde yer alan
tüm tarafların gereken hassasiyeti göstermesi, tüketicilerimizin alım gücü de dikkate
alınarak sağduyulu davranılmasıdır.
Spekülasyona fırsat verilmemeli
Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği
ürünlerden hak ettiği payı almaları ve tüketicilerimizin de daha makul fiyatlarla bu
ürünlere ulaşmaları en önemli beklentimizdir. Ramazan ayının başlamasına sa-
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
"Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar
tüm taraflar, bu hususta gereken
hassasiyeti göstermelidir. Bunun
takipçisi olacağız. Bu şekilde hareket
etmeyenler öncelikle karşılarında
bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin
kuşkusu olmasın."
yılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına
çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin
sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir. Tüketicilerimizin
yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla
erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üretimde
istikrarın bozulmasına ve spekülasyona
fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında
alınmalıdır.
Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını
dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar
Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkımızın sağlığıyla oynanmasına
izin verilmemelidir.
Fırsatçılık yapılmamalı
Ramazan yaklaşırken üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. Ramazan öncesinde veya Ramazanda fiyatları yükseltmek fırsatçılıktır. Bu
günahtır, vebali vardır. “Ramazan fırsatçılığı yapılmasın” diyoruz. Tüketicilerimizin
yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla
erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz.
Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar
tüm taraflar, bu hususta gereken hassasiyeti göstermelidir. Bunun takipçisi
olacağız. Bu şekilde hareket etmeyenler
öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Ramazan ayı boyunca yapacağımız ve
piyasaların nabzını tutacağımız çalışmaları
da sizlerle paylaşıp, üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız.”
Sorulara yanıtlar
Bayraktar, üretici market fiyatları arasındaki makasın kapatılması konusunda
gıda komitesinden beklentilerini sorması
üzerine, şunları söyledi:
“Gıda komitesinde bütün taraflar yer
almalı. Komitede üretici tarafı şu ana
kadar yok. Bize bir davet gelmedi. Biz
Türkiye’de bütün çiftçileri temsil eden
bir meslek kuruluşuyuz. Diğer ekonomik örgütlerine de bir davet geldiğini
sanmıyorum. Bu ayağı tamamlamak
lazım. Bu önemli. Bir eksiklik olarak görülüyor.
Bunun dışında böyle bir komitenin
görevi ithalat olmamalı. Komitenin görevi
bu makasın sebeplerini araştırmak, buna
bağlı olarak fiyat artışlarının sebebini araştırmak ve buna önlem almak olmalıdır.
Aksi takdirde böyle bir komitenin başarılı
olması da mümkün değildir. Biz üreticiden
tüketiciye yani üretici market fiyatlarını dikkate aldığımızda bir çok üründe 5-6 kat fiyat artışı olduğunu görüyoruz. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Yani hiçbir ülkede
böyle bir manzarayla karşılaşmakta mümkün değildir. Dolayısıyla bu makası kapatmanın yollarına bakmamız lazım. Aracıları
aradan çıkarmanın yollarına bakmamız
lazım. Bununla ilgili çalışmaların yapılması
lazım. Biz her zaman bu çalışmalara katkı
vermeye hazırız.”
Bayraktar, koolisyon sürecinde bunu
fırsat bilip spekülasyona gidilip gidilmeyeceğine ilişkin soru üzerine de şöyle
dedi: “Belli zamanlarda mesela Ramazan
öncesinde biz bunları yaşıyoruz. Konjektörel olarak bu gibi şeyleri yaşamak
mümkün olabilir. Buna mümkün değildir
damak yanlış olur. Ancak biz Ramazan
için zaten uyarıyoruz. Bu uyarı yeterli. Biz
spekülasyona meydan vermeyelim. Hangi koşullarda ramazan olur, başka zamanlar olur yani sektör spekülasyona her
zaman açık. Dünyadan da artık sektörü
soyutlayamıyoruz. Dünyada ki konjektörel gıda ile ilgili gelişmelerde etkiliyor. Biz
her zaman spekülasyonlara karşı tedbir
alınması lazım. Spekülatif faaliyetlerde
bulunanlara da idari yönden gerekli yaptırımların müeyyideleri uygulamak lazım
geldiğine inanıyoruz. Ve bu konuda ilgili
kurumları da uyarıyoruz. Zaten biz de bunun takipçisiyiz. Yani ramazan boyunca
değil. Biz her ay yaptığımız açıklamalarla fiyatları takip ediyoruz. İlgili kurum ve
kuruluşları uyarıyoruz. Bu uyarılarımızda
devam edecek.”
Bugün karnelerini alan, gelecek olarak gördükleri çocuklar ile öğretmenleri,
velileri ve bütün eğitim camiasını kutlayan, üniversite sınavına girecek bütün
gençlere başarılar temenni eden Bayraktar, “Ramazan ayının milletimiz ve bütün
İslam alemi için hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Allah'tan diliyorum” dedi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
11
HABERLER
HABERLER
BAYRAKTAR, SAKARYA ZİRAAT ODALARININ
İFTARINA KATILDI
Bayraktar: Çiftçimiz, bu ülkede yaşayanların gıda güvencesini sağlıyor, 78 milyon insanımızı doyuruyor
vermesin. 2015 yılında da bu son gündeki
yağışlar, Sakarya’da dahil olmak üzere bir
çok ilimizde sel felaketine neden oldu. Bu
yaraların sarılması için Türkiye Ziraat Odaları
Birliği olarak gerekli mücadeleyi, gerekli çalışmaları yapıyoruz. Allah bu musibetleri bir
daha göstermesin.”
Türk çiftçisi üretiyor, bu ülke insanını
hiçbir zaman aç bırakmadı
Türk çiftçisinin ürettiğini ve bu ülke insanını hiçbir zaman aç bırakmadığının altını çizen Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Allah bu ülkeyi açlıkla imtihan etmesin.
Bugün iftarımızı açarken Türk çiftçisinin ürettikleriyle açtık. Ramazan dışında da sabah,
öğle, akşam yediklerimizi Türk çiftçisi sağlıyor. Bu nimetleri verdiği için Allaha şükrederken çiftçimize de teşekkür ediyoruz. Allah onlardan razı olsun.
Türkiye her zaman komşularına gönül kapısını değişik tarihlerde açan bir ülke oldu. İşte bugün yine kapılarını açtı ve milyonlarca mülteci Türkiye’ye geldi. Milyonlarca mülteciyi de Türk çiftçisi ürettikleriyle besliyor. Ancak, Türkiye komşuları kadar şanslı
bir ülke değil. Bunu ifade etmek zorundayım. Bizim bu vatandan
başka gidecek kapımız yok. Bizi bu vatandan başka doyuracak
bir ülke yok. İşte bunun bilinci içinde olmalıyız. Topraklarımızın ve
bu topraklarda üretim yapan çiftçimizin kıymetini bilmeliyiz.
Şehitlerimizin kanları ile sulanmış ve kutsanmış bu topraklarda üretim yapan çitçimizin kıymetini bilmeliyiz.
Bayraktar: "Çok övündüğümüz
otomotiv sanayi dış ticaret
açığı verirken, tarım
sektörünün 5,6 milyar dolarlık
dış ticaret fazlası var."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Sakarya’da, 13
Ziraat Odasının ortak düzenlediği Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu
iftar yemeğine katıldı.
Bayraktar, Ziraat Odalarının verdiği
iftar yemeğinde, Ramazan ayının bereketli olması temennisinde bulunarak,
Türkiye’de tarım sektörünün önemine
dikkat çekti. Tarım sektörünün dünyada
enerji sektörüyle birlikte önemli bir sektör haline geldiğini ifade eden Bayraktar,
“Çok değerli çiftçimiz bu ülkede yaşayanların gıda güvencesini sağlıyor, 78 milyon
insanımızı doyuruyor. Yetmiyor 37 milyon
turistimizi doyuruyor, yetmiyor 18 milyar
dolarlık tarım ve gıda ürünleri ihracatına
imza atıyor” dedi.
12
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Tarım sektörünün sağladığı istihdamla işsizliği 2,1 aşağı düşürdüğünü belirten
Bayraktar, şunları söyledi: “Sektörümüz,
sağladığı istihdam ile verdiği dış ticaret
fazlasıyla Türkiye’de övündüğümüz birçok sektörün de önünde yer almamıza
imkan tanıyor. Çok övündüğümüz otomotiv sanayi dış ticaret açığı verirken,
tarım sektörünün 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası var. Bu bakımdan tarım sektörü desteklendiğinde, gerekli tedbirler
alındığında ülkemizin kalkınmasına çok
daha fazla katkı sağlayacaktır. Bugün 63
milyar dolar olan gayri safi milli hasılayı
önümüzdeki 10 yılda 150 milyar dolarlara
taşımayı hedefliyoruz.
2014 yılını bu manada çok iyi geçirmedik. Allah böyle bir afeti bir daha
Zaten çitçimize gereken önemi verdiğimizde neler yapabileceğini Sakarya’da görüyoruz. Son yıllarda Sakarya’da süs bitkiciliğinde, hayvancılıkta özellikle brolier tavukçuluğunda, sebze
meyve üretiminde, yem bitkilerinde gelişmelere baktığımızda,
çiftçimizin desteklenmesi halinde bu ülkede tarımsal üretimde
mucizeler yaratabileceğini de görüyoruz.”
4,5 milyon üyesiyle Türkiye’nin en büyük meslek kuruluşlarından birisi olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak çiftçinin iyi
gününde de kötü gününde de yanında yer aldıklarını bildiren
Bayraktar, “Her zaman yardımcı olmaya, çiftçimizin refahını yükseltmeye çalıştık. Tarım sektörünün gelişmesi noktasında önünü açmaya çalıştık. Bundan büyük onur duyuyoruz, bizler Türk
çiftçisine hizmeti büyük bir ibadet olarak görüyoruz. Çok kutsal
bir görev yaptığımızın farkındayız. Hedefimiz önümüzdeki yıllarda Türk tarımını layık olduğu seviyelere getirmek, Türk çiftçisinin
refah düzeyini yukarılara taşımaktır. Bu münasebetle kutsal ayın
ülkemize ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini niyaz ediyorum” dedi.
İftar yemeğine, Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş, yeni dönem
milletvekilleri Mustafa İsen, Ali İnci, Zihni Açba, belediye başkanları, siyasi partilerin il başkanları, bakanlıkların bürokratları, il müdürleri, ilçe kaymakamları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve
çiftçiler katıldı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
13
HABERLER
HABERLER
Bayraktar’a, Hayırlı Olsun Ziyaretleri
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı
Şemsi Bayraktar’a hayırlı olsun ziyaretleri
sürüyor
14
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer ve TÜRKTOB Yönetim Kurulu Üyesi ve Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği (TYAB)
Başkanı Mehmet Köse ile makamında bir süre görüştü.
Gençer ve Köse, TZOB Genel Merkezi’nde, 26. Genel
Kurul’dan sonra yeniden Genel Başkan olan Bayraktar’a,
hayırlı olsun dileklerinde bulundular.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sigorta Primleri Genel Müdürü Ahmet Açıkgöz, Genel Müdür Yardımcıları İsmail Yılmaz ve Celile Özlem Tunçak’la makamında
bir süre görüştü.
Açıkgöz, Yılmaz ve Tunçak, TZOB Genel Merkezi’nde,
26. Genel Kurul’dan sonra yeniden Genel Başkan olan
Bayraktar’a, hayırlı olsun dileklerinde bulundular.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Bolu, Bilecik, Kütahya, Antalya, Yozgat, Tokat, Amasya, Eskişehir,
Kırıkkale, Çorum, Kırşehir, Bodrum, Fethiye, Aksaray, Mersin,
Manisa, Karaman Ziraat Odalarının Başkanları, TZOB Genel
Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda
Başkanları, Bayraktar’ın yeniden Genel Başkanlığa seçilmesinden
memnun olduklarını belirterek, hayırlı olsun temennisinde
bulundular.
Manisa Ziraat Odaları
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
15
HABERLER
HABERLER
Bolu Ziraat Odaları
Eskişehir Ziraat Odaları
Kütahya Ziraat Odaları
Yozgat Ziraat Odaları
Bilecik Ziraat Odaları
16
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Tokat Ziraat Odaları
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
17
HABERLER
18
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
HABERLER
Amasya Ziraat Odaları
Çorum Ziraat Odaları
Antalya Ziraat Odaları
Mersin Ziraat Odaları
Kırıkkale Ziraat Odaları
Bodrum-Fethiye Ziraat Odaları
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
19
HABERLER
TZOB DİYOR Kİ!
Hububatta hasat
dönemi başladı
Aksaray Ziraat Odaları
Bayraktar: "Özellikle buğday ve arpada büyük
üretim artışı beklentisi fiyatları düşürüyor."
Karaman Ziraat Odaları
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Çukurova başta
olmak üzere güney illerinde bazı kesimlerde hububat hasadının başladığını bildirerek, “özellikle buğday ve arpada büyük
üretim artışı beklentisi fiyatları düşürüyor.
Üreticimizin sıkıntıya girmemesi için piyasa fiyatları düşmeden Toprak Mahsulleri
Ofisi’nin (TMO), müdahale alım fiyatlarını
bir an önce açıklamalıdır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu yıl
buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini, TMO’nun hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları düşmeden
gerekli müdahaleyi bir an evvel yapması
gerektiğini belirtti.
Kırşehir Ziraat Odaları
20
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Geçen yıl yaşanan kuraklık ve kötü
hava koşullarından dolayı yeterince ürün
ve gelir elde edemeyen üreticinin borçlandığını, bundan dolayı hasatla birlikte
ürününün büyük bir bölümünü pazara
arz edeceği vurgulayan Bayraktar, “TMO,
üreticimizin mağdur olmaması için alım
merkezlerini artırmalı, tatil günlerinde de
çalışarak, zamanında ve hızlı bir şekilde
alımları yapmalıdır. Ofis, ürününü acilen
satmak zorunda olan çiftçilerimizi toplayıcıların eline bırakmamalıdır” dedi.
Buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek
olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini belirten Bayraktar, Anadolu kırmızısı
sert ekmeklik buğday, kilogramı 82 kuruştan işlem gördüğüne dikkati çekti.
Şemsi Bayraktar, “TMO’nun zamanında, maliyetin üzerinde, uygun müdahale
alım fiyatlarını açıklaması ve zamanında
hızlı alım yapması üreticimizin emeğini
boşa çıkarmayacaktır” dedi.
Buğdayda rekor üretim beklentisi
Geçen yıl başta kuraklık ve don olmak
üzere yaşanan doğal afetlerin bitkisel üretimi çok olumsuz etkilediğini, bu durumun
hububat üretimini de vurduğunu belirten
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ürün yetersiz olunca piyasa fiyatları
müdahaleye gerek duymadı. Bundan dolayı TMO, hububat piyasa fiyatlarının öngörülen müdahale alım fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğini gördüğü için müdahale
alım fiyatı açıklamadı. Yalnız, bu üretim sezonunda, 2014 yılı Ekim ayından bu yana
yağışlar çok iyi gitti. Nitekim, bitkisel üretim
birinci tahminlerine göre, buğday üretimi,
2014 yılına göre yüzde 18,4 artışla 19 milyon tondan 22,5 milyon tona, arpa üretimi
yüzde 27 artışla 6,3 milyon tondan 8 milyon tona, çavdar üretimi yüzde 10 artışla
300 bin tondan 330 bin tona, yulaf üretimi
yüzde 19 artışla 210 bin tondan 250 bin
tona yükseleceği öngörülüyor. 22,5 milyon
tonluk buğday üretim tahmini gerçekleşirse, bu bir rekor olacak. 2013 yılında üretim
22 milyon 50 bin tonla rekor kırmıştı.
Ziraat Odalarımızın ilk tahminleri de
birçok bölgede buğday ve arpa rekoltesinde, önümüzdeki günlerde doğal afet
olmaz ise önemli bir artış gerçekleşeceği
yönündedir.
Endişemiz yüksek üretim beklentisi
nedeniyle hasadın ilerleyen günlerinde
fiyatların daha da düşeceği şeklindedir.
Üretici, ürününü düşük fiyatlarla almak
isteyen tüccarların eline bırakılmamalıdır.
TMO, hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları düşmeden, gerekli
müdahaleyi bir an evvel yapmalı fiyat açıklamalıdır.”
Bayraktar, piyasayı düzenleyici tedbirler alan TMO’nun bu konuda da hassas
davranacağı kanaatinde olduklarını vurguladı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
21
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Tarımda
istihdam
bin
410
kişi arttı
Türkiye Ziraat Odaları BirliğiGenel
Başkanı Şemsi Bayraktar, mevsim şartları
nedeniyle tarımsal faaliyetlerin artmaya
başlamasının istihdamda kendini hemen
gösterdiğini bildirerek, “2015 Şubat ayında 4 milyon 783 bin olan tarımdaki istihdam, 2015 Mart ayında 410 bin artışla 5
milyon 193 bine çıktı” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Mart
ayında toplam istihdamın 377 bin kişi
artarak 25 milyon 576 binden 25 milyon
953 bine yükseldiğini, tarımın, toplam istihdamdaki artıştan daha fazla istihdam
artışı gerçekleştirdiğini belirtti. İşsizliği 2
puan düşürerek yüzde 12,6’dan yüzde
10,6’ya çeken tarımın, istihdam artışının
bir sonucu olarak istihdamın beşte birini karşılar hale geldiğine dikkati çeken
Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarım, Mart
ayıyla birlikte istihdamdaki payını yüzde
18,7’den yüzde 20’ye çıkardı. Buna kar-
damdaki ağırlığını hissettirmeye başladı. Özellikle, Haziran, Temmuz, Ağustos
aylarında tarımsal faaliyetler zirveye çıkıyor ve tarımın istihdamdaki payı sanayiyi
geride bırakıyor. Üretim, diğer sektörlere
katkı ve ihracat açısından olduğu kadar
istihdamda da Türk ekonomisinin can
damarlarından biri olan tarım, milyonlarca
kişiye aş ve iş sağlıyor.”
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her
yıl Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın
ardından azalmaya başladığını, OcakŞubat aylarında en düşük düzeye indiğini
hatırlattı.
Bayraktar, 2014 yılı Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payının, Nisan ayında yüzde 21,3’e, Mayıs’ta
yüzde 21,9’a, Haziran’da yüzde 22,3,
Temmuz’da yüzde 22,4’e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1’e, Eylül ayında
yüzde 21,5’e, Ekim ayında yüzde 20,7’ye,
Kasım ayında ise yüzde 20’ye, Aralık
ayında yüzde 19,5’e, 2015 Ocak ayında
yüzde 19’a, 2015 Şubat ayında ise yüzde
18,7’ye indiğini, 2015 Mart ayında yeniden yüzde 20’ye çıktığını bildirdi.
Tarım ÜFE’de yüzde 1,62’lik artış
şın sanayide istihdam 43 bin azalmayla
5 milyon 308 bine, hizmetlerde 140 bin
azalmayla 13 milyon 662 bine indi. İstihdamın arttığı bir diğer sektör inşaatta,
149 bin artışla istihdam 1 milyon 789 bine
yükseldi. Toplam istihdamda inşaatın
payı yüzde 6,4’den yüzde 6,9’a çıkarken, sanayinin payı yüzde 20,9’dan yüzde 20,5’e, hizmetlerin payı yüzde 54’den
yüzde 52,6’ya geriledi.
Haziran, Temmuz,
Ağustos’ta zirveye çıkıyor
Mart ayıyla birlikte tarım yine istih-
22
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Bayraktar: "Sanayi yerinde sayarken tarımda yüzde 2,3 olan ortalama büyümenin de üzerinde
yüzde 2,7 büyüme sağlanması, ekonomiye önemli bir katkıdır."
Mart’tan itibaren tarımda
istihdam yoğunlaşıyor
Şemsi Bayraktar, Mart ayında tarımın
2 milyon 887 bin erkek, 2 milyon 339 bin
kadına iş ve aş sağladığını, çalışan erkeklerin yüzde 15,7’si, çalışan kadınların
yüzde 30’unun tarımda istihdam edildiğini vurguladı.
Bayraktar: "2015 Şubat ayında 4
milyon 783 bin olan tarımdaki
istihdam 2015 Mart ayında 410 bin
artışla 5 milyon 193 bine çıktı."
Hayvansal üretimdeki artış
tarımda büyümeyi tetikledi
Bayraktar, tarımda üretici fiyatları endeksinin 2015 Mayıs ayında yüzde 1,62
arttığını, yıllık artışının yüzde 13,68 olduğunu belirtti. Nisan 2015’de aylık artışın
yüzde 1,06, yıllık artışın yüzde 11,87 olduğunu vurgulayan Bayraktar, önümüzdeki
günlerde tarla ürünlerine geçişle birlikte
fiyatlarda bir düşüş görüleceğini bildirdi.
Tarımda doğal afetlerin de maliyetleri
artırdığına dikkati çeken Bayraktar, “çiftçimiz 2013 Ekim ayından bu yana bir türlü
doğal afetlerden kurtulamadı. 2013-2014
üretim sezonunda başta kuraklık ve don
bitkisel üretime önemli oranda zarar verdi. Bu üretim sezonunda da yine aşırı yağışlar ve don üretimi etkiledi” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, hayvansal üretimdeki artışın tarımda büyümeyi tetiklediğini bildirerek, “sanayi yerinde sayarken
tarımda yüzde 2,3 olan ortalama büyümenin de üzerinde yüzde 2,7 büyüme
sağlanması, ekonomiye önemli bir katkıdır” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014
yılında yüzde 1,9 gerileyen tarımda, geçen yılın son çeyreğinde başlayan büyümenin bu yıl ilk üç ayında da sürdüğünü
belirtti. 2014’ün ilk çeyreğinde yüzde 3,5
büyüdükten sonra, ikinci çeyrekte yüzde
2,6, üçüncü çeyrekte yüzde 4,9 küçülen
tarımın, son çeyrekte yüzde 1,4, bu yılın
ilk çeyreğinde ise yüzde 2,7 büyüdüğüne dikkati çeken Bayraktar, 2015 yılının ilk
çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde
2,3, iktisadi ana faaliyet kollarından hizmetlerde yüzde 4,1 büyüdüğünü, sanayi
sektörünün yüzde sıfır (0) ile yerinde saydığını vurguladı.
Sanayi yerinde sayarken, tarım
ortalamanın üzerinde büyüdü
Sanayi yerinde sayarken tarımın yüzde 2,3 olan ortalama büyümenin de
üzerinde büyüme sağlamasının ekonomiye önemli bir katkı olduğunu bildiren
Bayraktar, şunları kaydetti: “2015 yılının
Ocak-Mart döneminde madencilik ve taş
ocakçılığı yüzde 8,1, inşaatta yüzde 3,5
küçülme gerçekleşirken, imalat sanayinde yüzde 0,8, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında yüzde
1,8, toptan ve perakende ticarette yüzde
1, ulaştırma ve depolamada yüzde 1,1
büyüme olmuştur. Bu ortamda tarımdaki
büyüme anlamlıdır.
Her türlü zorluğa karşın, gecesini gündüzüne katarak çalışan çiftçimiz, tarımda
büyümeyi gerçekleşmiştir. Yağışların iyi
gitmesi, bitkisel üretimde artışa neden
oldu. Kışlık sebzelerin üretiminde genel
olarak bir artış görüldü. Hayvansal üretimdeki büyüme sürüyor. İlk üç ayda üretim, kırmızı ette yüzde 13,8, tavuk etinde
yüzde 9, yumurtada yüzde 3,9, sanayiye
aktarılan inek sütünde yüzde 1,6 arttı.
Bütün bunlar tarımda büyümeyi olanaklı
kılmaktadır.”
İlk üç ayda tarımın toplam hasıla
içindeki payı arttı
Bayraktar, 2014 yılının ilk üç ayında
14,9 milyar liralık cari gayri safi yurtiçi hasılanın 2015 yılının Ocak-Mart döneminde
17,5 milyar liraya yaklaştığını, tarımın toplam hasıla içindeki payının ilk üç ay için
yüzde 3,6’dan yüzde 3,9’a yükseldiğini
vurguladı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
23
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
sa, Mardin, Isparta, Çanakkale, Kocaeli,
Kütahya ve Ordu illerinde de yeni dünya
üretimi yapılıyor.”
Üretimin artması, iç piyasadan çok
ihracata bağlı
Yeni dünya
tezgahları doldurdu
Bayraktar: "Üretimi 12 bin
tonlarda seyreden yeni
dünyada Türkiye gerekli tüm
üretim koşullarına sahip."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, hasatla birlikte tezgahları dolduran yeni dünyada
üretimin 12 bin tonlarda seyrettiğini,
Türkiye’nin gerekli tüm üretim koşullarına
sahip olduğunu bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, anavatanı Çin ve Japonya olan yeni dünyanın
bin yılı aşkın bir süredir Japonya’da yetiştirildiğinin bilindiğini belirtti. Yeni dünyanın 1700’lü yıllarda Avrupa’ya, 1800’lü
yıllarda ise Cezayir ve Lübnan üzerinden
Türkiye’ye geldiği bilgisini veren Bayraktar, özellikle Akdeniz Bölgesi’nin yeni
dünya için uygun ekolojik koşullara sahip
olduğunu vurguladı.
Dünyada Çin, İspanya ve Pakistan
gibi ılıman iklime sahip ülkelerin yeni dünya üretimi ve ihracatında başta geldiğini
belirten Bayraktar, Türkiye’nin üretim ve
ihracatta bu ülkeleri izlediğini bildirdi.
Türkiye’de yeni dünya üretiminin yüzde 95,2’sinin Akdeniz Bölgesi’nde yapıl-
24
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
dığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “1995 yılında 12 bin 500, 1996 yılında
12 bin 600 ton olan yeni dünya üretimi,
1997 yılında 10 bin tona indikten sonra
1999 yılında yeniden 12 bin tona çıktı.
2004 yılında 9 bin 250 tona inen üretim,
2005 yılında 12 bin, 2009 yılında 12 bin
986 tona yükseldi. 2011 yılında 12 bin
93 tona inen üretim, 2012 yılında yeniden 12 bin 902 tona çıktı. 2013 yılında
12 bin 105 tona gerileyen yeni dünya
üretimi, 2014 yılında yüzde 6,6 artışla 12
bin 900 tona ulaştı. Yeni dünyada Türkiye, gerekli tüm üretim koşullarına sahip
bulunuyor. Buna rağmen, üretim 12 bin
tonlarda seyrediyor.
Yeni
dünyada
üretimin
yüzde
88,3’ünün yapıldığı Antalya ve Mersin’i
oldukça geriden Hatay, Muğla, Adana
takip ediyor. Antalya 5 bin 746 ton, Mersin 5 bin 647 ton üretimle iller arasında ilk
iki sırayı alırken, bu illeri 638 tonla Hatay,
315 tonla Muğla, 200 tonla Adana, 122
tonla Aydın takip ediyor. Az da olsa Rize,
Osmaniye, Düzce, Trabzon, Artvin, Bur-
Üretimin az olmasına karşın az da
olsa ihracat yapıldığı belirten Bayraktar,
şu bilgileri verdi: “Yeni dünya üretiminin
artırılması mümkündür. Ancak üretimin
artması, iç piyasadan çok ihracata bağlıdır. Halen çok büyük bölümü Irak’a olmak üzere, 538 bin dolarlık 1562 ton yeni
dünya ihracatı var. Özellikle yeni pazarlar üretimin artmasını sağlayacaktır. Yeni
dünya üretiminin en fazla yapıldığı ilçe
olan Alanya’da, örtü altı üretim de başladı. Örtü altı yetiştiriciliğinin yaygınlaşması
üretimi ve kaliteyi artıracaktır. Yeni dünya
üretimi, özellikle erken dönemde yüksek
fiyatla pazarlanabilmesinden dolayı yaygınlaştırılabilir. Önceleri tohumla üretim
yaygın iken, son dönemlerde standart
çeşitlerle aşılı üretime geçilmiştir. Yeni
dünyanın en büyük avantajlarından biri,
pazarda meyve çeşitliliği ve miktarının
az olduğu ilkbahar döneminde pazara
arz edilmesidir. Bu dönemde yeni dünya için iyi bir pazarlama fırsatı doğmaktadır. Yeni dünya yetiştiriciliği önemini
artırarak sürdürecektir. Üretim artışı için
hem ağaç sayısı hem de ağaç başına 46
kilogramlarda seyreden ortalama verim
artırılmalıdır.”
Bayraktar: "Yeni dünyada üretimin yüzde
88,3’ünün yapıldığı Antalya ve Mersin’i oldukça
geriden Hatay, Muğla, Adana takip ediyor."
Vitaminler yönünden
son derece zengin
Yeni dünyanın baharın geldiğini müjdeleyen koyu sarı, sulu, iri çekirdekli bir
meyve olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“A vitamini yönünden çok zengin
olan, göz ve cilt sağlığına iyi geldiği söylenen yeni dünya da üretim artırılmalıdır.
Diyet lifleri ve pektin yönünden de iyi bir
kaynak olan yeni dünya, sindirim sisteminin de dostudur. İçeriğinde bulunan
antioksidan etkilere sahip flavonoidlerin,
hücre hasarını önlediği, kalp hastalıklarına karşı koruduğu ve enzim aktivitelerini düzenlediği öne sürülmektedir. Yeni
dünya ayrıca, antioksidanların etkilerini
artıran malik asit ve B grubu vitaminler yönünden de son derece zengin bir
meyvedir.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
25
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Dünya Çevre Günü
Bayraktar: "Çevre sorunları geleceğimiz için büyük tehdit"
Özellikle nehir ve akarsulara kentsel
kanalizasyon sularının arıtılmadan veya
kısmen arıtılarak yüzey sularına deşarj
edilmesi, kanalizasyon sistemlerinden ve
açıktaki katı atık yığınlarından kaynaklanan sızıntıların yer altı sularına karışması
kirliliğe neden olmaktadır. Tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan zirai mücadele
ilaçlarının ve gübrelerin aşırı ve bilinçsiz
kullanımı özellikle akarsulardaki su kirliliğini hızla artırmaktadır. Sanayi faaliyetleri
sonucu meydana gelen atıklar, akarsuları
ve yer altı sularını kirletmektedir. Anız yakma ve kaçak avlanma da biyolojik çeşitlilik üzerinde tehdit oluşturmaktadır.
Kocaeli’nin Körfez bölgesi ve çevresi
sanayi atıklarından büyük oranda kirlenmiştir. Ergene Havzası, sanayi ve tarım
kökenli kirlilik ve evsel atıklardan ciddi biçimde etkilenmektedir.
Ege Bölgesi’nde özelikle Büyük Menderes Nehri kirlenmiştir. Büyük Menderes
nehrinde evsel atıklar, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atıklar, gübre ve
pestisit kullanımından dolayı içinde çeşitli
kimyasal maddeler bulunan, sulamadan
dönen sular ile jeotermal enerji santrali
atık suları kirlilik kaynaklarıdır.”
Gelecek nesillerin iyi bir çevre
eğitimiyle yetiştirilmesi sağlanmalı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, çevre sorunlarının tüm canlı yaşamın geleceği için büyük tehdit halini aldığını bildirerek, “hava,
toprak, su kaynaklarının kirlenmesi, küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim
değişikliği, temiz su kaynaklarının giderek
azalması, erozyon, toprağın bozulması,
biyolojik çeşitliliğin tehdit altında olması
ve dolayısıyla doğal kaynakların yok olmaya başlaması başlıca çevre sorunlarını
oluşturmaktadır” dedi.
Bayraktar, 5 Haziran Dünya Çevre
Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada,
1970’li yıllardan itibaren hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme, sağlıksız
kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel
savaşlar, verimi artırmak amacıyla kul-
26
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
lanılan tarım ilaçları, yapay gübreler ve
kimyasal maddelerin kullanımının giderek
yaygınlaşmasının çevre kirliliğine ve sorunlarına neden olduğunu belirtti. Şemsi
Bayraktar, gerekli çevresel önlemler alınmadan, arıtma tesisleri kurulmadan, geri
dönüşüm alanları hazırlanmadan üretime
geçen sanayi tesisleri veya sanayi bölgelerinin, ormanların tahribinin, yangınların,
arazilerin yanlış kullanımının, erozyonun,
aşırı otlatma sonucu doğal bitki örtüsünün tahribinin, maden, kireç, taş ve kum
ocaklarının faaliyetlerinin de çevreyi kirleten faktörler arasında sayıldığını bildirdi.
Kirlenme artık canlıların yaşamını
tehdit eder boyutlara ulaştı
Sonuç olarak kirlenen hava, su ve
toprak kaynaklarının günümüzde artık
canlıların yaşamını tehdit eder boyutlara
ulaştığına dikkati çeken Bayraktar, şunları
kaydetti: “Ülkemizde de çevre sorunları, bölgelere göre değişmekle beraber
özellikle sanayileşmenin yoğun olduğu
bölgelerimizde insan sağlığını tehdit eder
noktalara ulaşmıştır. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı verilerine göre, illerde su kirliliği, hava kirliliği, atıklar, gürültü kirliliği,
erozyon öncelikli sorunlardır. Erozyon,
ülkemizin çok büyük bölümünde görülen,
Türkiye’nin her yıl zengin toprak yüzeyinin yok olmasına yol açan başta gelen
sorunlarımızdan biridir. Yine atık sorunu
önem taşımaktadır. Su kaynaklarımız hızla kirlenmektedir. Yanlış sulama özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgemizde toprakta tuzlanmaya, çoraklaşmaya neden
olmaktadır.
Ülkemizde tarımda verimliliğin artması ve gelecek kuşakların gıda ihtiyacının
garanti altına alınması için tarımda sürdürülebilirliği sağlamanın şart olduğunu
bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
Toprak ve su kaynaklarını iyi yönetemezsek, tarımda verimliliği artıramayız,
ülke nüfusunun gıda güvencesini, ekonomik kalkınmayı sağlayamayız. Sulamada
etkinliğin sağlanması, yüzey ve yeraltı
sularının en uygun şekilde depolanması, toprak ve su kaynaklarında kirliliğin ve
israfın önlenmesi, tarım arazilerinin amaç
dışı kullanımına izin verilmemesi, erozyonun ve çoraklaşmanın önüne geçecek
önlemlerin alınmasıyla toprak su kaynaklarını koruyabiliriz.
Çevre sorunlarının önüne geçebilmek için gelecek nesillerin iyi bir çevre
eğitimiyle yetiştirilmesinin sağlanması
gerekir.
Çevre sorunlarının çözümü için sivil
toplum kuruluşlarının etkinliği artırılmalı,
kamu kuruluşları ortak çalışmalar yürüt-
melidir. Aksi takdirde ülkemiz ve dünyamız yaşanmaz hale gelecektir.
Plansız kentleşmenin önüne geçilmelidir.
Ormanlık alanların artırılması ve korunması sağlanmalıdır.
Kaliteli yakıtlar kullanılmalıdır.
Çevre konusunda yapılacak yatırımlar teşvik edilmelidir.
Ülkemiz tarım politikalarında çevre
boyutunun ayrıca ele alınması önemlidir.
Küresel ısınma büyük tehdit
“Küresel ısınma sonucunda ortaya
çıkan iklim değişikliğinin, 21. yüzyılda
insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sorun olacağının aşikardır” diyen
Bayraktar, şunları kaydetti: “Dünyada
küresel ısınmanın etkileri ve bitki örtüsünün zayıflamasıyla birlikte, ani ve şiddetli yağışlarla sellerin meydana geliyor
ve doğal felaketler yaşanıyor. Küresel
ısınma sonucu akarsu havzalarında yıllık akımlarda meydana gelecek azalma
sonucunda tarımsal su gereksinimi artıracaktır. Su azalması, tarımsal üretim
üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. Bu
nedenle Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde 3-14 Haziran 1992 yılında toplanan
Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma
Konferansı’nda dünyadaki en önemli
çevre sorunlarından olan iklim değişikliği
ve çölleşme konuları da gündeme getirilmiştir. Bu konferansta küresel ısınmayı
durdurmak amacıyla, insan faaliyetleri
sonucunda atmosfere salınan sera gazı
miktarının sınırlandırılmasını hedefleyen
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi imzaya açılmış ve 21
Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Ülkemiz de atmosferde tehlikeli bir
boyuta varan insan kaynaklı sera gazı
emisyonlarının iklim sistemi üzerindeki
olumsuz etkisini önlemek ve belli bir seviyede durdurmak için akdedilen “İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ”ne 24
Mayıs 2004 tarihinde 189’ncu taraf olarak resmen katılmıştır. 16 Şubat 2005’te
fiilen yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’ne
Türkiye 26 Ağustos 2009 tarihinde taraf
olmuştur.
İnsan sağlığı, ekosistemler, hatta insan neslinin sürdürülmesi bakımından
tehdit oluşturabilecek olumsuz etkileri
nedeniyle çok ciddi sosyo-ekonomik sonuçlara yol açabilecek bir sorun olarak
değerlendirilen iklim değişikliği, özellikle
son yıllarda uluslararası gündemin üst sıralarında yer almaya başlamıştır.
Sera gazı salınımlarının şimdiki hızında artmaya devam etmesi ve salınımların
sanayi öncesi, 1850’li yıllar düzeyinin iki
katına çıkması durumunda dünyamızın,
bu yüzyıl içinde yaklaşık 3-6 santigrat derecelik ortalama sıcaklık artışı ve bunun
küresel düzeyde yol açacağı doğal afetlerle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemeldir.
İçinde bulunduğumuz dönemde,
yüzyıllardır dünyada tescil edilebilen en
sıcak değerlere rastlanmaktadır. Ülkemiz dahil dünyanın birçok yerinde yaşanan doğal afetler ve dengesizliklerin
küresel ısınmayla yakından bağlantılı
olduğu bilim adamları tarafından ifade
edilmektedir.
Akdeniz Havzası iklim değişikliğinden
ciddi boyutlarda etkilenecek
Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz
Havzası’nda bulunan ülkelerin iklim değişikliğinden ciddi boyutlarda etkilenecek olmaları artık bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Türkiye, küresel ısınmanın
özellikle su kaynaklarının azalması ve
çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz yönlerinden etkilenmeye başlamıştır. Ülkemizde de son
dönemde birçok sel ve doğa felaketi yaşanmıştır.”
Düşük karbonlu ekonomiye
geçilmesi
İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi hususunun, insanların yaşam biçimlerini, üretim ve imalat
yöntemlerini değiştirecek köklü bir dönüşüm öngördüğünü vurgulayan Bayraktar,
“Bu nedenle iklim değişikliğiyle mücadele
ve uyum çalışmaları salt bir çevre sorunu olarak algılanmamalıdır. Gerçekte, bu
mücadele gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin izleyeceği büyüme stratejilerini,
enerji politikalarını, sağlık ve tarımla ilgili
programlarını, su kaynaklarının kullanımını, gıda güvenliğini, düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve sürdürülebilir kalkınma
hedeflerini doğrudan etkileyebilecek ve
bunların geliştirilmesinde belirleyici olabilecektir” dedi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
27
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Gülde
hasat
zamanı
Bayraktar: "Don hasarı
nedeniyle gül rekoltesinde
yüzde 7 civarında kayıp
bekliyoruz."
Bayraktar, şunları kaydetti: “Dünyada
gül çiçeği üretiminde Türkiye ve Bulgaristan tekel konumunda. İki ülke, dünya
üretiminin yüzde 90’ını karşılıyorlar. Son
yıllarda Bulgaristan, gül üretimini artırmak
için büyük yatırımlar yaptı. Ülkemizde 22
bin dekar olan gül ekim alanı varken,
Bulgaristan ekim alanlarını 40 bin dekara çıkardı. Gülde dünya liderliğimiz risk
altında. Bizim gibi Bulgaristan da ürettiği
gül yağı ve gül kontretlerini ihraç ediyor.
2013 yılında 10 bin 769, 2014 yılında 10
bin 831 ton olan gül çiçeği üretimimiz, birinci tahmin rakamlarına göre, bu yıl 10
bin 64 tona inecek. Üretilen gülün dörtte
üçünden fazlasını, yüzde 77,4’ünü Isparta karşılıyor. Bu ilimizi, yüzde 10,8 üretim
payıyla Burdur, yüzde 10,1 payla Afyonkarahisar, yüzde 1,7 payla Denizli izledi.
2014 yılında Isparta 8 bin 382, Burdur
1169, Afyonkarahisar 1096, Denizli 184
ton gül çiçeği üretti.
Türkiye ve Bulgaristan dünya
üretiminin yüzde 90’ını karşılıyor
Gül yağının yüzde 90'ı, gül konkretinin
tamamının ihraç edildiğine dikkati çeken
28
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Türkiye’de dekar başına 416 kilogram gül yaprağı elde edildiğini bildiren
Bayraktar, “Gül yaprağından elde edilen
gül yağı miktarı yağışlara bağlı olarak değişmektedir. Yağışlar yeterli olduğunda
2,5-2,75 ton gül yaprağından 1 kilogram
gül yağı elde edilirken, yağış yetersizliğinde 1 kilogram gül yağı için 4-4,5 ton gül
yaprağı kullanılmaktadır. Üreticimiz yağlık
gülü ortalama 3 lira 75 kuruş fiyatla satabilmektedir. Bu rakam, 2013 yılında 3 lira
8 kuruşken, 2014 yılında 3 lira 86 kuruşa
çıkmıştı” dedi.
dolayısıyla ihracat yapmasına neden olacaktır.”
Bayraktar, gülde üretim maliyetlerinin
düşürülmesi, kalitenin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması, üretici birliklerinin
ve yerli firmaların güçlendirilmesi gerektiğine de dikkati çekti.
Rekabet için destek artırılmalı
Türkiye’de 2015 yılı için dekar başına
7 lira 90 kuruş mazot, 8 lira 25 kuruş gübre desteği verildiğini belirten Bayraktar,
şunları kaydetti: “Ayrıca İyi Tarım Uygulamaları kapsamında üretim yapacak üreticilere yapılacak destekleme kalemine
2015 yılında Isparta ilinde yetiştirilen gül
de dahil edilmiştir. Bu kapsamda üreticilerimiz, dekar başına 100 lira destek alacaklardır.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
geçtiğimiz aylarda yaşanan
don hasarının tomurcuklara
zarar verdiğini, gülde rekolteyi etkileyeceğini bildirerek,
“gül rekoltesinde yüzde 7
civarında kayıp bekliyoruz.
2014 yılında 10 bin 831
ton olan yağlık gül üretimi,
tahminlere göre, bu yıl 10
bin 64 tona inecek” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'de yağlık gül çiçeğinin Isparta ve
çevresinde yetiştirildiğini ve
Mayıs, Haziran aylarında hasat edildiğini belirtti. Üretilen gül
çiçeğinin işlenmesinden gül yağı,
gül suyu ve gül konkreti üretildiğini
bildiren Bayraktar, üretilen gül yağı ve
gül konkretlerinin parfüm ve kozmetik sanayisinde kullanılan en pahalı ham maddelerden olduğunu vurguladı.
tere, İspanya, İsviçre, Makedonya, Libya,
ABD, KKTC, Irak, İsrail, Suudi Arabistan,
Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Çin, Tayvan bulunuyor. Gül
yağı 6 bin 750 avrodan, kontret ise 780
avrodan ihraç ediliyor.”
Gülde tek rakibimiz Bulgaristan’ın
üreticisine verdiği olağanüstü destekler
haksız rekabete neden olmaktadır. Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da
gül üreticileri, Tarımsal ve Kırsal Kalkınma için Özel Eylem Programı (SAPARD) kapsamında, 1999-2011 döneminde kilogram başına gül yağı için 500
avro destek almıştır.
Üretilen gül
yağının yüzde 57,7’sini
Fransa’ya ihraç ettik ve 10,9 milyon dolar döviz kazandık. Gül yağı ihraç edilen
diğer ülkeler arasında Azerbaycan, Hong
Kong, Bulgaristan, Almanya, Avusturya,
İtalya, Hollanda, Belçika, Japonya, İngil-
Ayrıca bu ülke, tarımsal destekler
kapsamında, gül yağı üretiminde kullanılan motorin, fuel-oil, elektrik ve doğal gaz
gibi enerji kaynaklarını sektöre indirimli fiyatlardan vermektedir. Bunlara ek olarak,
Bulgaristan, mevcut fabrikaların revizyonu ile yeni fabrikaların kurulmasında hibe
desteği vermekte ve ihracatta da belirli
oranlarda teşvikler yapmaktadır.
İki ülke üreticileri arasındaki dengesizliğin giderilmesi için üreticilerimize yönelik destekler artırılmalı, ihracat desteği
verilmelidir. Bu üreticilerimizin rekabet
gücünü artıracak, daha fazla üretim ve
Bayraktar: "Tahminlere göre,
2014 yılında 10 bin 831 ton
olan yağlık gül üretimi, bu
yıl 10 bin 64 tona inecek."
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
29
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
melerin küçük, arazilerin çok parçalı bir
hale geldiğini bildiren Bayraktar, “ülkemizde 3 milyon işletme, 32,5 milyon parsel bulunuyor. İşletme büyüklüğü 59 dekara, parsel büyüklüğü 5-6 dekarlara indi.
Doğu Karadeniz gibi bazı yörelerimizde 1
dekarın altında parsel var. Bu kadar küçük parsel büyüklükleriyle verimli bir tarımsal üretim yapılamaz. Girdi kullanımı
ve işgücü kaybı artar, verim düşer, yeterli
geliri elde edemeyen çiftçi tarımdan kopar” dedi.
Arazi kullanımı kanunu ve
toplulaştırma önemli
Toprak Bayramı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri dönüşü olmayan bir şekilde elde
çıktığını bildirerek, “işlenen ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi
miktarı, nüfus artışının da etkisiyle 19902014 döneminde kişi başına 4,9 dekardan 3,1 dekara indi” dedi.
Bayraktar, bu sene 14 Haziran tarihinde kutlanacak Toprak Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, toprağın
doğal kaynakların başında geldiğini ve
yaşamın temeli olduğunu belirtti. Çoğalta olanağı olmayan tek üretim aracı olan
toprağın, hızlı nüfus artışı nedeniyle gittikçe artan oranda değer kazandığını vurgulayan Bayraktar, Toprak Bayramı’nın,
11 Haziran 1945 tarihinde kabul edilen
“Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” dolayısıyla çıkarılan Toprak Bayramı Kanunu
hükmü gereği 11 Haziran’ı takip eden
ilk pazar günü kutlandığı bilgisini verdi.
30
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin
aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak
ve işgüçlerini değerlendirecek ölçüde
toprak edinmeleri amaçlandığını bildiren
Bayraktar, şunları kaydetti: “Birleşmiş
Milletler de toprağa yönelik farkındalığı
artırmak ve kritik öneme sahip bu kaynağın sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek
için 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan
etmiştir.
Yüzölçümü 78,06 milyon hektar olan
Türkiye’nin, 38,5 milyon hektar toplam tarım alanı varken, işlenen tarım arazisi 20,7
milyon hektarda kalıyor. Uzun ömürlü bitkilerle toplam arazi miktarı 23,9 milyon
hektara çıkıyor. Toplam karasal alanın
yüzde 31,1’i işlenen tarım arazi ve uzun
ömürlü bitkilerden oluşuyor. İşlenen tarım
arazisi ve uzun ömürlü bitki alanı 1990 yılında 27 milyon 856 bin, 2000 yılında 26
milyon 378 bin, 2010 yılında 24 milyon
395 bin, 2014 yılında 23 milyon 943 bin
hektara indi. 1990-2014 döneminde işlenen tarım arazisi ve uzun ömürlü bitki
alanı yüzde 14 azaldı. Bu dönemde nüfusun da 56,5 milyondan 77,7 milyona çıkmasıyla kişi başına düşen arazi miktarı,
yüzde 37,5 azalmayla 4,9 dekardan 3,1
dekara indi.
Ülkemiz dünyada toprak rezervi en
fazla azalan 20 ülkeden biri. İşlenen tarım
alanı içinde, hiçbir sorunu bulunmayan ve
her türlü tarım yapılabilen, birinci sınıf tarım arazisinin payı sadece yüzde 6 olduğunu göz önünde bulundurursak, tarım
arazisi açısından çok da zengin olmadığımız ortadadır. Bu bilinçle hareket etmeli,
tarım arazilerimizi çok işi korumalıyız.”
Tarım arazilerinin elde
çıkmasının sebepleri
Tarım arazilerinin, geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıktığını vurgulayan
Bayraktar: "İşlenen ve
uzun ömürlü bitkilerle
kaplı kişi başına düşen
arazi miktarı, nüfus
artışının da etkisiyle
1990-2014 döneminde
kişi başına 4,9 dekardan
3,1 dekara indi."
Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Bunun sebepleri bellidir. Sebepler içinde, geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan
kente göçü, yerleşimlerin içinden veya
yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde kurulan sanayiyi,
turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve
yerleşim alanlarını sayabiliriz.
Bayraktar, TZOB olarak başından bu
yana her platformda destekledikleri, kanunlaşması için çaba sarf ettikleri Arazi
Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu’nun
parçalanmanın önüne geçeceğini bildirdi.
2014 Mayıs ayında kanunlaşan bu kanunun sorunu çözmek konusunda tek başına yeterli olmayacağını, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’nın arazi toplulaştırması çalışmalarının tamamlanmasının da
çok önemli olduğunu belirten Bayraktar,
4,5 milyon hektara ulaştırılan toplulaştırma çalışmalarının hızla tamamlanması ve
14 milyon hektara ulaştırılması gerektiğini
vurguladı.
gibi verimli tarım arazilerinin bulunduğu
yerlerde yoğunlaşması, konunun ciddiyetini daha da artırıyor.
Burada, büyükşehir belediyelerimize de büyük iş düşüyor. Türk tarımının
belkemiği niteliğindeki 30 ildeki köy ve
beldelerin büyükşehir belediye sınırları
içine alınması, mahalle konumuna dönüştürülmesi, buralarda tarım arazilerinin
korunmasında daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Büyükşehir belediyeleri, tarıma
kaynak ayırmalıdır. Valilikler ve büyükşehir belediyeleri, verimli tarım arazilerinin
korunması konusunda çok hassas hareket etmeli, Toprak Koruma Kurulları çok
etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat Odaları temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir
zorunluluk olmalı, bu husus, valilerin takdirine bırakılmamalıdır.”
Tarım alanlarının şehirleşme ve sanayi tesisleri için kullanılmasının en büyük
sorun olduğuna dikkati çeken Bayraktar,
şunları kaydetti:
Ayrıca, her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak
içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler,
topraklar da sürekli bozulmalara neden
olmaktadır. Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri,
uygun miktarda kullanılmayan pestisitler,
ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı
hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar
da topraklarımıza zarar vermektedir.”
“Ülke olarak bir kilo toprak bir kilo altına eşdeğerdir sözünü benimseyerek
topraklarımıza daha fazla sahip çıkmalı,
tarım arazilerimizi daha verimli kullanmanın yollarını bulmalıyız. Alternatif marjinal
tarım arazileri mevcutken, verimli tarım
arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf
sulamaya uygun tarım arazilerimizi, imara
açmayalım. Bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurmayalım. Turizm,
madencilik ve ulaştırma için verimli tarım
arazilerimizi kullanmayalım. Meyve ağaçlarını, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmeyelim. Üstün vasıflı tarım arazilerimize
gözümüz gibi bakalım.
Tarım arazilerinin verimli kullanılamamasının en önemli nedenlerinden birinin
miras hükümlerinden kaynaklanan arazi
parçalanması olduğunu, tarımsal işlet-
Tarım dışı kullanımının özellikle Çukurova, Gediz, Menderes, Tarsus ovaları,
İzmir, Bursa, Antalya, Mersin, Kocaeli,
Sakarya, Düzce, Trakya, Konya, Samsun
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
31
TZOB DİYOR Kİ!
Türkiye üretimde ve ihracatta
dünya birincisi
Bayraktar, Türkiye’nin kekik üretim ve
ihracatında dünyada lider ülke konumunda olduğuna dikkat çekerek, dünya kekik
ticaretinin yaklaşık yüzde 70'inin Denizli
ilinde yapılan kekik üretiminden sağlandığının bilgisini verdi.
Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatından yılda yaklaşık 100 milyon dolar gelir sağlanırken, 2014 yılında bunun
yaklaşık 63 milyon dolarının kekikten geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemizin ihraç ettiği en önemli tıbbi,
aromatik ve baharat bitkiler adaçayı, anason, biberiye, çemen, çörek otu, çöven,
dağ çayı, defne yaprağı, ıhlamur, kapari,
kekik, kırmızıbiber, kimyon, kişniş, mahlep, meyan kökü, nane, oğul otu, rezene,
sumak ve bazı soğanlı ve yumrulu bitkilerdir. Bu ürünler arasında kekik, defne
yaprağı, anason, kimyon ve rezene yaklaşık yüzde 90 pay alıyor.
Kekik üretimi revaçta
Bayraktar: "Kekik üretimi, 2005
yılından bu yana yaklaşık
iki katına çıktı."
İhracatı yapılan kekiğin yaklaşık yüzde
80’den fazlası kültüre alınmış olarak tarla
koşullarında üretilmektedir. Türkiye’nin
kekik ve ürünleri (işlenmiş, işlenmemiş,
yağı) ihracatı içinde en büyük payı 13,6
milyon dolar ile ABD almaktadır. Diğer kekik ihraç ettiğimiz ülkeler
ise Almanya, İtalya, Kanada,
Polonya, Hollanda,
Belçika, Kanada, Güney Afrika Cumhuriyeti, Fransa, Japonya ve Avustralya’dır.”
Kullanımı ve sağlığa katkısı
Kimya sanayinde de kullanılan kekiğin, yemeklerde sos ve salatalarda yiyecek ve içecek olarak çok yaygın kullanım
alanlarına sahip olduğunu belirten Bayraktar, kekiğin daha çok baharat olarak
kullanılmakla birlikte uçucu yağının timol
ve karvakrol içermesi nedeniyle eczacılık
ve parfümeri sanayinde de kullanıldığını
bildirdi. Güçlü antimikrobiyal etkisinden
dolayı özellikle üst boğaz enfeksiyonlarına ve ağız yaralarına karşı faydalı olduğunu vurgulayan Bayraktar, kekiğin damıtılması sırasında yağın altında biriken kekik
suyunun özellikle kanda kolesterol ve kan
şekeri seviyesinin düşürülmesinde (antidiyabetik ve antikolestremik), sindirim
ve solunum sistemi hastalıklarının tedavisinde, mide-bağırsak rahatsızlıklarında
yararlı olduğunun bilindiğine dikkati çekti.
Yapılması gerekenler
Çok fazla sayıda ülkeye ihracatı yapılan kekikte teşvik tedbirleri alınarak ih-
racatın daha da arttırılabileceğinin altını
çizen Bayraktar, şunları kaydetti: “Kekik
üretimini artırmak ve istenen kalitede
ürünü elde edebilmek için; bazı türlerde doğadan toplama ekonomik olsa da
doğadan toplanan bitkilerde kaliteli ve
standart ürün elde etmenin zor olması,
doğadan toplamaların sürdürülebilirlik
ilkesine dayalı floraya zarar vermeden
yapılmaması nedeniyle kekiğin kültüre
alınarak üretiminin yapılması önem arz
etmektedir.
İyi Tarım Uygulamaları kapsamında
2015 yılında tıbbi aromatik bitkiler teşvik
kapsamına alındı. Bu kapsamda üreticilerimiz, dekar başına 100 lira destek
alacaklar. Ayrıca hasat sonrası ambalajlama, paketleme ve depolamayı sağlayacak tesislerin kurulması üretimin artmasını sağlayacak.
Türkiye’de kekikte markalaşmaya ve
ihracat desteğine önem vermelidir. Ülkemizde Denizli ili kekik üretiminde önemli
bir bölgedir. Denizli’de kekik için uluslararası ürün ihtisas borsasının alt yapısı oluşturulmalı, tağşiş ve
kontaminasyon (pestisit, aflotoksin, mikotoksin ve ağır
metaller) için analiz laboratuvarları güçlendirilmelidir.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kekik üretiminin, 2005
yılından bu yana yaklaşık iki katına çıktığını bildirerek, “2005 yılında 6 bin 400 ton olan
üretim, 2014’de 11 bin 752 tona yükseldi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'de kekik üretiminin yüzde
90’ının Denizli’de kültüre alınarak üretildiğini ve önemli bir kısmının ihraç
edildiğini vurguladı. 2014 verilerine göre, Türkiye’ de toplam kekik
üretiminin 11 bin 752 ton olduğunu, bunun 10 bin 501 tonunun
Denizli’den karşılandığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Çok yıllık bir bitki olan kekiğin ömrü 7-10 yıldır. Ülkemizde
kekik üretimi sulu ve kuru tarım şeklinde gerçekleştirilmektedir. Ege bölgesinde sulu tarım yapılan bölgelerde kekik hasadı
Mayıs ayı sonu, Ağustos ayı ortası ve Kasım ayı sonu şeklinde
üç defa yapılıyor. Kekik üretiminde sulu tarımda dekara 450-500
kilogram ürün elde edilmektedir. Ege bölgesinde kuru tarım yapılan bölgelerde kekik hasadı rakıma göre bir defa yapılmakta ve 15
Haziran’da başlayıp 30 Temmuz’a kadar devam etmektedir. Kuru
tarımda dekara 125 ile 200 kilogram arasında kekik elde edilmektedir.”
32
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
33
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
li ilinde gerçekleşen dolu, bu yıl dondan
dolayı zarar gören üzüm bağlarında ikinci bir afete yol açtı. Dolu yağışının fırtına
ve hortumla birlikte gerçekleştiği Şanlıurfa İlinin Akçakale ve Harran İlçelerinde
neredeyse hasat edilecek ürün kalmadı.
Ankara ilinin hemen hemen tüm ilçelerinde gerçekleşen dolu yağışı buğday ve
arpalarda yatmalara neden olurken meyve ağaçlarına zarar verdi. Sakarya İlinde
gerçekleşen dolu bazı yerlerdeki mısır ve
barbunya tarlalarında yüzde 100’e varan
oranlarda zarar var. Edirne’de dolu yağışı, Sarıcaali, Balabancık, Sultanköy’de
çeltik, ayçiçeği, buğday, karpuz ve kavun
tarlalarında zarara yol açtı.
Genel olarak baktığımızda aşırı yağış,
meyve tutan ağaçlarda da meyve dökümüne neden oldu. Aşırı yağışlar, tarla
ürünlerinde yatmalara, tarla ürünlerinde
ve açıkta yetiştirilen sebzelerde hastalık
ve zararlıların çoğalmasına yola açıyor.
Ürünlerde olgunlaşmayı da geciktiriyor.
AFETLER SÜRÜYOR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Mayıs yağışlarının normalin altında kalsa da EkimMayıs dönemi yağış miktarının, normalin
yüzde 7,8, geçen yılın yüzde 48,1 üzerinde gerçekleştiğini bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014
Ekim ayında başlayan 2014-2015 üretim
döneminde gerçekleşen yağışların, kış
aylarından buyana zaman zaman bazı
illerde afetlere yol açsa da genel olarak
tarımsal üretime olumlu etkisinin görüldüğünü belirtti.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2014 yılı Ekim ayından 2015 Mayıs ayı sonuna kadar ülke genelinde birikimli yağış miktarının 535,1 milimetreye
(mm) ulaştığına dikkati çeken Bayraktar,
“normali 496,2 mm, geçen yılın 361,3 mm
olan yağışların, bu yıl 535,1 mm’ye yük-
34
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
selmesiyle, yağış miktarı normalin yüzde
7,8, geçen yılın yüzde 48,1 üzerinde gerçekleşti” dedi.
Mayıs’ta yağış azalması
Her ne kadar birikimli yağışlarda normaline ve geçen yıla göre artış olsa da
Mayıs ayı yağışlarında azalma görüldüğünü belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülke genelinde Mayıs ayı yağış ortalaması 42,3 mm gerçekleşti ve normalin
yüzde 13,8, geçen yılın yüzde 22,9 gerisinde kaldı.
Bu yıl Mayıs ayında Ege Bölgesi dışında tüm bölgelerde normale göre azalma gerçekleşti. Mayıs ayında normal
değerlere göre en fazla azalma Marmara Bölgesi’nde ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde meydana geldi.
Mayıs ayı toplamında yağışlarda azalma görülse de son haftada ve Haziran ayı
ilk haftada gerçekleşen yağışların şiddetinin fazla olması tarım alanlarına ve ürünlere zarar verdi. Geçen yıl aynı tarihlerde
gerçekleşen dolu ve aşırı yağışlar, bu yıl
da tarımsal üretimi olumsuz etkilemeye
devam etti. Meyvelerde, kiraz, kayısı gibi
ürünlerde hasat başlarken, diğer meyvelerde gelişim dönemi devam ediyor. Tarla
ürünlerinden buğdayda Akdeniz Bölgesinde hasada girilirken, hasat Temmuz
ayıyla birlikte yoğunlaşacak.”
Zarar görülen iller
Mayıs ayının son haftasında, Haziran
ayının ilk haftasında gerçekleşen yağışlarının neden olduğu zararlar konusunda
da bilgi veren Bayraktar, şöyle devam
etti: “Mayıs ayının son haftasında, Samsun, Amasya, Nevşehir illerinde gerçekle-
Bayraktar: "Mayıs yağışları
normalin altında kalsa da
Ekim-Mayıs dönemi yağış
miktarı, normalin yüzde
7,8, geçen yılın yüzde 48,1
üzerinde gerçekleşti."
şen dolu yağışı tarla ürünlerine ve meyve
ağaçlarına zarar verdi. Adana, Yozgat,
Kütahya illerinde gerçekleşen aşırı yağışlar sele dönüşerek tarım arazilerinde
zarara yol açtı.
Haziran ayının ilk haftasından itibaren
halen çeşitli illerimizde devam eden aşırı
yağış ve dolu başta hububat olmak üzere
birçok ürüne zarar veriyor. Bolu, Karabük,
Aksaray, Denizli, Şanlıurfa, Ankara illerinde aşırı yağışlar, bazı alanlarda sele dönüşerek tarım alanlarında zarara neden
oldu. Erzurum, Kırşehir, Manisa, Nevşehir, Burdur, Konya, Şanlıurfa, Mersin,
Kırşehir, Bursa, Ankara, Sakarya illerinde
gerçekleşen dolu yağışı, tarla ürünlerine
ve meyve ağaçlarına zarar verdi.
Aksaray İlinde aşırı yağışların neden
olduğu sel, 30 küçükbaş hayvanın telef
olmasına neden oldu. Manisa ve Deniz-
Aşırı yağış, meyve ve sebzelerde çatlamalara yol açtığı gibi, taban suyunu
yükselmesine neden olarak kök çürümelerine, döllenme sorunlarına sebep veriyor. Yine, aşırı yağışlar nedeniyle tarlalara
girilemiyor, olan ürün de toplanamıyor.
Dolu yağışı ise yaprakları deliyor, tomurcukları eziyor, çiçekleri tahrip ediyor,
filizleri kırıyor. Ayrıca dolu tahıl ve baklagilleri yatırıyor, ağaçları yaralıyor, meyve
dökümlerine yol açıyor. Ürünler üzerinde
hasar yapan dolu, ürünlerde kalite kaybına neden oluyor.”
Hasar tespit çalışmaları başladı
Zararların tespit edilmesi amacıyla illerde hasar tespit komisyonlarının çalışmalarına başladığını belirten Bayraktar,
ürünlerini tarım sigortası yaptıran üreticilerin hasar ihbarlarını yaptıklarını, eksperlerin çalışmalarının devam ettiği bilgisini
verdi.
Yaşanan tüm afetler nedeniyle ödenemeyen kredi borçlarının ertelenmesine yönelik kararın bu yıl da yayınlandığını bildiren Bayraktar, “Ancak, borç
ertelemeleri 1 yıl ve faizli olması, ayrıca
sadece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatifleri’nden alınan düşük faizli
kredileri kapsaması nedeniyle beklenen
faydayı sağlamamaktadır. Üreticilerin
arka arkaya yaşanan afetten dolayı gelir
kayıpları fazla olmaktadır. Geçen yılın zararını kapatamayan üretici, kayısı, üzüm,
erik, ceviz gibi bazı ürünlerde bu yıl da
beklediği rekolteyi alamayacaktır. Bu nedenle üreticilere maddi destek yapılmalı,
arka arkaya yaşanan afetin etkileri azaltılmalıdır” dedi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
35
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
kırmızı mercimekte Haziran ayında başlayan hasadın yoğunlaşmasıyla üretici fiyatlarının 2 lira 45 kuruştan 2 lira 12 kuruşa
indiğini bildirerek, “üreticilerimiz önümüzdeki günlerde daha da
artacak olan hasatla birlikte fiyatların daha da gerilemesinden
endişe ediyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, gelir seviyesi nedeniyle hayvansal protein tüketiminde gelişmiş ülkelerin gerisinde kalan
Türkiye’de, bitkisel kaynaklı protein tüketiminin beslenmede büyük önem taşıdığını, bu tüketimde de baklagillerin ayrı bir yeri
bulunduğunu belirtti.
Protein, vitamin ve mineral deposu
Bileşiminde yüzde 18-31,6 oranda protein içeren baklagillerin
beslenme sorununun çözümünde ve beslenmedeki protein açığının giderilmesinde etkin ve ekonomik ürün grubunu oluşturduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Hasadı süren kırmızı mercimek barındırdığı proteinin yanı
sıra, B grubu vitaminler bakımından da oldukça zengindir. Aynı
zamanda kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum ve fosfor
gibi makro elementler, bakır, demir, manganez ve çinko gibi mikro elementlerce zengin bir mineral kaynağıdır.
Kırmızı
mercimekte
hasat
zamanı
36
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Kırmızı mercimek gerek lezzeti gerek yüksek besin değeriyle
dünya ve Türk mutfaklarının vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır. Ülkemizde üretimi gerçekleştirilen 7 çeşit baklagiller arasında kırmızı mercimek toplam üretimden yüzde 31,5 oranında
pay alarak nohuttan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve
Batman’ın üretimdeki payı %87,5
Kırmızı mercimek üretimi ülkemizde Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde yoğunlaşmaktadır. En fazla üretim yapılan illerimiz
Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve Batman’dır. Bu illerimizin toplam
kırmızı mercimek üretiminden aldıkları pay yüzde 87,5’dir. 2010
yılında 422 bin, 2012 yılında 410 bin ton olan üretim 2014 yılında
325 bin tona indi. 2015 yılı birinci tahminlerine göre üretim 328
bin tona yükselecek. 2014 yılında kırmızı mercimek ithalatı da
180 bin 816 tonu buldu.”
Verim bu yıl normal seyrediyor
Ziraat Odalarından aldıkları bilgiye göre, verimin bu yıl normal
seyrettiğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Kırmızı mercimek tüketimi, nüfus artışına paralel olarak artıyor. Ancak üre-
timde yeterli artış sağlanamıyor. 2013/2014 döneminde kırmızı
mercimekte yeterlilik oranı yüzde 90,3 olarak gerçekleşti. Üretimin artırılamamasının en önemli nedeni, üreticilerin kırmızı mercimekten yeterli geliri elde edememesidir. Ürünü depolama imkanı
bulunmayan, ayrıca üretim aşamasında kullandığı girdileri hasat
döneminde ödemeli olarak alan üretici, hasadı takiben ürünü piyasaya sunuyor. Oluşan arz fazlası üretici fiyatlarının düşmesine
yol açıyor. Üreticinin elinde ürünün bitmek üzere olduğu dönemlerde fiyatlar tekrar artış gösteriyor.
Yoğun emekle üretim gerçekleştiren üreticinin ürünü değerinin altında pazarlanırken, baklagiller tüketiciye ulaşıncaya kadar
fiyat, 3 kata varan oranlarda artıyor.
Her yıl Haziran ayında başlayan kırmızı mercimek hasadı,
temmuz ayında tamamlanıyor. Hasat edilen ürünün önemli kısmı
aynı yılın Eylül-Ekim aylarına kadar üreticiden çıkıyor. 2014 yılı
Haziran-Ekim ayları arasında üreticinin eline geçen ortalama fiyat
kilogramda 2 lira 7 kuruş olmuştu. Ancak, geçen yıl bu tarihten
itibaren kırmızı mercimek fiyatları aydan aya artış gösterdi. 2014
yılı Eylül ayında kilogramı 4 lira 83 kuruş olan kırmızı mercimek
market fiyatı, 2015 yılı Mayıs ayında kilogramı 5 lira 49 kuruşa
ulaştı. 6 ayda kırmızı mercimek market fiyatlarında yüzde 13,7
oranında artış oldu.”
Üretici hasatta ürünü maliyetin altında pazarlıyor
Üreticinin hasat döneminde ürününü maliyetinin altında pazarladığını ve yeterli geliri elde edemediği için üretimin yeterince
artırılamadığına dikkati çeken Bayraktar, “diğer taraftan tüketici
oldukça yüksek fiyatlarda kırmızı mercimek tüketmektedir. Bu
yıl da üretici fiyatları hasat döneminin başladığı Haziran ayının
ilk günlerinde kilogramı 2 lira 45 kuruş olarak gerçekleşirken 10
günlük bir süreçte hasadın yoğunlaşmasıyla fiyatlar gerilemiş
üretici satış fiyatı kilogramda 2 lira 12 kuruşa inmiştir. Üreticilerimiz önümüzdeki günlerde daha da artacak olan hasatla birlikte
fiyatların daha da gerilemesinden endişe etmektedir” dedi.
Üretimde sürekliliğin devamı için ön koşullar arasında üretici
gelirlerinin artırılmasının geldiğini bildiren Bayraktar, bunun sağlanması için öncelikle üreticinin mahsulünün elinde kalmayacağını veya maliyetinin altında pazarlamayacağını bilmesi gerektiğini
vurguladı. Bayraktar, üretici fiyatlarının maliyetin altında oluştuğu
dönemlerde, fiyatlara müdahale edecek bir kurum oluşturulması
zorunluluğu bulunduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, üretici fiyatlarını etkilememesi için hasat döneminde ithalat yapılmasının da
engellenmesi gerektiğini bildirdi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
37
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
450 bin ton üretimle İran, yüzde 12,5 pay
ve 425 bin ton üretimle ABD izliyor. Türkiye, yüzde 5,7 üretim payıyla dördüncü,
Meksika yüzde 3,2 payla beşinci, Ukrayna
yüzde 2,8 payla altıncı, Hindistan yüzde
1,2 payla yedinci, Şili ise yüzde 1,1 payla
sekizinci sırada bulunuyor. 8 ülke, dünya
ceviz üretimindeki payını 1995-2012 döneminde yüzde 74’den yüzde 89’a çıkardı.
Türkiye 1995 yılında 110 bin ton olan
ceviz üretimini yüzde 64,4 artışla 2014
yılında 180 bin 807 tona yükseltti. 2015
yılı birinci tahminlerine göre 2015 yılı ceviz
üretimi 190 bin 834 tonu bulacak.
Cevizde üretim artışı tüketime yetişmiyor. Cevizin anavatanlarından olmasına,
üretimde dördüncü sırada bulunmasına
rağmen Türkiye, ithalattan kurtulamıyor.
Üretim hızla artan ceviz tüketimini karşılamıyor. Nitekim 2000 yılında 108 bin ton
olan ceviz tüketimi, 2013 yılında 218 bin
tona, kişi başına ceviz tüketimi de 1,6 kilogramdan 2,9 kilograma yükseldi.”
Ceviz ağaçların çoğunun belli bir
standardı yok
Cevizde üretim artışı
tüketime yetişemiyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
cevizde üretim artışının tüketime yetişmediğini bildirerek, “cevizin anavatanlarından olmasına, üretimde dördüncü sırada bulunmasına rağmen Türkiye, ithalattan kurtulamıyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, sağlık ve beslenme açısından
çok önemli bir meyve olan cevizde tüm dünyada tüketimin hızla arttığını belirtti. Şemsi Bayraktar, fosfor, magnezyum, demir,
sodyum ve potasyum gibi mineral maddeler bakımından zengin,
A, B1, B2, B6 ve C vitaminleri içeren cevizin, 100 gramının 700
kalori enerji sağladığı bilgisini verdi.
38
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Anavatanı Anadolu, Kafkasya ve İran olan cevizin dünyada
50’den fazla ülkede yetiştiriciliği yapıldığını bildiren Bayraktar,
şunları kaydetti:
“Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre,
1995-2012 döneminde kabuklu ceviz üretimi, 3,2 katına çıkarak,
1,06 milyon tondan 3,41 milyon tona yükseldi. Dünyada ceviz yetiştiriciliği yapılan üretim alanı bu dönemde yüzde 89,2 artışla 526
bin hektardan 995 bin hektara çıktı. Ceviz üretiminin yarısını Çin
tek başına karşılıyor. Üretimde birinci olan Çin, 425 bin hektarda
1,7 milyon ceviz üretiyor. İkinci sırayı yüzde 13,2 üretim payı ve
Ülkemizde ceviz ağaçlarının çoğunun
tohumla yetişen arazi sınırına dikilen ve
doğal olarak yetişmiş milyonlarca ağaçtan oluştuğunu, belli bir standardı olmadığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“2000 yılında 3,54 milyon dolar karşılığı
5,6 bin ton olan ceviz ithalatı, 2014 yılında, 112,88 milyon karşılığı 27 bin 458 tona
çıkmıştır. Buna karşın, ceviz ihracatı 4 bin
481 ton karşılığı 64,1 milyon dolardır.Ceviz
üretiminde 2014 verilerine göre, Antalya 9
bin 354 tonla birinci olurken, bu ile 9 bin
80 tonla Hakkari, 8 bin 40 tonla Karaman
izlemiştir.
Ülkemizde 2010 yılında 41 bin 393
hektar olan ceviz alanları, 2014 yılında 69
bin 395 hektara yükseldi. Orman ve Su
İşleri Bakanlığı ile 2012 yılında imzaladığımız protokol çerçevesinde, Ziraat Odalarımız ceviz plantasyonları oluşturmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2014
yılında 2 bin 365 hektar alanda ceviz
ağaçlandırması yaptı. Özel ağaçlandırma çalışmaları kapsamında ise 1 bin 382
hektar alanda bu çalışma yürütüldü. 2015
yılında ise 2 bin 647 hektar alanda ceviz
ağaçlandırması yapılması planlanıyor.”
İlkbahar geç don riski olan bölgelerde
geç çiçeklenen çeşitler yetiştirilmeli
Türkiye’de ilkbahar geç donlarının sık
sık meyve ağaçlarında önemli kayıplara neden olduğunu vurgulayan Bayraktar, cevizde de geç çiçeklenen çeşitlerle
bahçe tesisi yapmanın ve bahçeleri dona
karşı sigortalamanın çok önemli olduğunu belirtti. Verimi yüksek, kaliteli, standart
ceviz çeşitleriyle kapama bahçe tesisine
karar verirken ilkbahar geç donları riski
olan bölgelerde geç çiçeklenen çeşitler
olmasının önem taşıdığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Türkiye özellikle, her ekolojik bölgenin avantajlarını ve dezavantajlarını tespit
ederek yeni yatırımlar yapmalıdır. Mevcut
meyve yetiştirme potansiyelini gereği gibi
kullanılabilirse bu kesimden gelecek gelir,
ülkeye önemli miktarda döviz kazandırır.
Ancak bu yetiştiriciliklere girilmeden önce iç ve dış pazarların durumları
ve istekleri çok iyi incelenmeli ve pazar
boşluklarından yararlanılmalıdır. Üreticilerin pazar hareketleri ve dünya eğilimleri
doğrultusunda bahçelerini zaman zaman
yenilenmesi de gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda sağlık destek ürünü olarak
da kullanımı gittikçe yaygınlaşan ceviz
yetiştiriciliği de gündeme gelmiş bulunmaktadır.
Meyve bahçelerinin tesisinde yapılan
hataların sonradan telafisinin mümkün
olmadığından, üreticilerimizin ceviz bahçesi kurmaya karar verirken mutlaka uzman kişi veya kuruluşlardan teknik bilgi
desteği almalıdır. Ceviz bahçesi kurmak
isteyen üreticilerimizin fidan alırken dikkatli olmaları, güvenilir fidan kuruluşlarını
tercih etmeli, aldıkları fidanlar adına doğru kaliteli, sağlıklı olmalıdır.
Üreticilerimize verilen yurt içi sertifikalı
fidan ve standart fidan kullanım desteği
ile kapama ceviz bahçelerinin arttığı bilinmektedir. Ancak bu yeterli değildir. Ülkemiz öncelikle ceviz üretimin de ‘kendine
yeter’ bir ülke olmalı, sonrasında cevizden döviz elde eden bir ülke konumuna
gelinmesi için, fidan, toprak analizi, gübre, mazot desteğinin yanı sıra kapama
bahçe tesislerine de destek verilmesi gerekmektedir.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
39
TZOB DİYOR Kİ!
Gıda ve tarımda
ihracat da ithalat da
geriledi
Bayraktar: "İthalatta Nisan
ve Mayıs aylarındaki düşüş
sevindirici ama bu yetmez
ihracatta artış sağlanmalı."
TZOB DİYOR Kİ!
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
Mayıs ayında genel ihracat yüzde 18,8 ve genel ithalattaki yüzde 14,4 azalmanın gıda ve tarımda da görüldüğünü bildirerek, “Mayıs ayında gıda ve
tarım ihracatı yüzde 10,7 gerileyerek 1,4 milyar dolardan 1,26 milyar dolara, ithalat ise yüzde 24,9 düşerek 1,16 milyar dolardan 871 milyon dolara
indi” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarım ve gıdada Ocak ayından bu yana
görülen ihracat gerilemesinin Mayıs ayında da devam ettiğini belirtti. 2014
Mayıs ayında 1 milyar 407,3 milyon dolar olan gıda ve tarım ihracatının
2015 Mayıs ayında yüzde 10,7 gerilemeyle 1 milyar 256,3 milyon dolara
indiği bilgisini veren Bayraktar, meyvelerde yüzde 7,1, çay ve baharatta
yüzde 22,9, değirmencilik ürünlerinde yüzde 15,8, sebze ve meyve ürünleri
yüzde 3, balık ve deniz ürünlerinde yüzde 1,2 ihracat artışları dışında tarım
ve gıdada her fasılda ihracat gerilemesinin görüldüğünü vurguladı.
Mayıs ithalatında yüzde 24,9 düşüş
Tarım ve gıdada Mayıs ayında ithalatın, 2014 Mayıs ayına göre yüzde
24,9 düşerek 1 milyar 158,7 milyon dolardan 870,6 milyon dolara indiğini
belirten Bayraktar, önemli ithalat fasıllarından hububatta yüzde 43,4, yağlı
tohumlarda yüzde 35,8 ve hayvansal ve bitkisel yağlarda yüzde 42,4 düşüşün ithalatta gerilemeye neden olduğunu bildirdi.
2015 yılı Ocak-Mayıs döneminde tarım ve gıda ihracatının, 2014 yılının
aynı dönemine göre yüzde 6,6 gerilediğini ve 7 milyar 420,7 milyon dolardan 6 milyar 933,2 milyon dolara indiğini, ithalatın aynı dönemde yüzde 1,6
artışla 5 milyar dolardan 5 milyar 81,1 milyon dolara yükseldiğini belirten
Bayraktar, şunları kaydetti:
“İthalat Nisan ayında yüzde 6,8, Mayıs ayında yüzde 24,9 geriledi. İthalatta Nisan ve Mayıs aylarındaki düşüş sevindirici ama bu yetmez ihracatta
artış sağlanmalı. İhracatın artırılması için, ihracat destekleri artarak devam
etmeli, girdi fiyatları rakip ülkelerle rekabeti sağlayacak seviyelerde olmalı,
markalaşmaya gidilmeli, standarda uygun, talep edilen ürün üretilmeli, kalite ve ambalaja önem verilmeli.
1,85 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verildi
Türkiye, tarım ve gıdada 2014 yılında 18 milyar dolar ihracat, 12,4 milyar dolar ithalat yapmıştı. 5,6 milyar dolar dış ticaret fazlası vermişti. 2015
Ocak-Mayıs döneminde yine 1 milyar 852,1 milyon dolarlık dış ticaret fazlası sağlandı. Bütün zorluklara rağmen tarım, artı vermeye devam ediyor.
Yaşanan bütün doğal afetlere rağmen sektör, elinden geleni ziyadesiyle
yapıyor. Destekler artarak devam etmeli.”
40
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
41
TZOB DİYOR Kİ!
TZOB DİYOR Kİ!
danelere daha fazla zarar verdi. Kuru
üzümde rekolte kaybı yaşanacak gibi
görünüyor.”
Bağlarda don ve
dolu rekolteyi
vuracak
Son bir ayda sürekli yağışların görülmesinin de sık ilaçlama yapma zorunluluğu doğurduğunu bildiren Bayraktar,
“İlaçlamanın artması girdi maliyetlerini
artırıyor. Çiftçimize ek bir yük getiriyor”
dedi.
Yapılması gerekenler
Bayraktar, yapılması gerekenleri de
şöyle sıraladı:
“Çekirdeksiz üzümde ihracat kapılarının zamanında açılması, üründe fiyatın
belirlenmesini, sofralık üzümün kalite
kaybı olmadan ihracını sağlayacaktır.
TARİŞ, yeniden yapılandırma süreci
sonrasında kaynak yetersizliğinden piyasayı regüle edecek miktarda bir alım
gerçekleştirememektedir. Bu ciddi soruna neden olmaktadır. Sorun biran önce
çözülmelidir.
İhraç edilen kuru üzümün içine karıştırılarak kaliteyi tehdit eden kaçak girişler
daha sıkı kontrollerle önlenmelidir.
Bayraktar: "Bağlarda Mart’ta düşük sıcaklık,
Nisan’da don, Haziran’da dolu afetleri
Manisa’da 447 bin 571 dekar bağ alanında
hasara yol açtı."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
bağlarda don ve dolunun rekolteyi vuracağını bildirerek, “Bağlarda Mart’ta düşük sıcaklık, Nisan’da don, Haziran’da dolu afetleri Manisa’da 447 bin 571 dekar bağ alanında hasara yol açtı.
Zarar, çekirdekli çeşitlerde yüzde 50-80’i, çekirdeksiz çeşitlerde
yüzde 30-40’ı buluyor” dedi.
42
İhracatta sıkıntı olmaması için üzümler, beton veya tel sergi üzerinde kurutulmalıdır.
yüzde 8-10’u kurutmalıkta kullanılıyor. Başlıca kuru üzüm üreticileri, Türkiye, ABD, İran, Yunanistan, Güney Afrika, Şili ve Afganistan. Türkiye’nin ihracata yönelik üzüm üretiminde kuru üzüm
ilk sırayı alıyor. Üzüm ihracatımızın yüzde 95’ini çekirdeksiz üzüm
oluşturuyor. Ağustos ayında hasadı başlayacak olan çekirdeksiz
üzümde, Ege bölgemiz başı çekiyor. Özellikle Manisa, İzmir, Denizli önemli üretim bölgeleri… 2014 yılında 1 milyon 135 bin 947
ton olan kurutmalık çekirdeksiz üzüm üretiminin, yüzde 89,9’u, 1
milyon 21 bin 282 tonu Manisa ilinde yapıldı.”
Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyadaki en yaygın kültür
bitkilerinden biri olan üzümde, Türkiye’nin 4,6 milyon dekarla İspanya, Fransa, İtalya ve Çin’in ardından 5’nci, 4 milyon 175 bin
tonluk üretimle Çin, ABD, İtalya, Fransa ve İspanya’nın ardından
6’ncı sırada bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin üzüm üretiminin
2015 yılında yüzde 0,7 azalmayla 4 milyon 146 bin tona inmesinin beklendiği bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti:
2014-2015 üretim sezonunda kış aylarında sıcaklığın yıl ortalamalarına göre çok düşük seyretmesinin bağları olumsuz etkilediğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“2004 yılında 5,2 milyon dekar alanda 3,5 milyon ton üzüm
üretiliyordu. Bağ alanı, 2014 yılında 4,6 milyon dekara inerken,
üretim 4 milyon 175 bin tona ulaştı. Dünyada üretilen üzümün
“Bu yıl, 18-22 Mart’ta eksi 2 derece olan düşük sıcaklıklar
bağlarda sürgün gözlerine zarar verdi. 23-24 Nisan’da da don
afeti yaşandı ve yapraklanma dönemindeki bağlarda sürgün
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Soğuk, don, dolu, yağış… Bağlar afetten kurtulamadı
üzerindeki gözleri kuruttu. Manisa’daki
769 bin dekar bağ alanında, hasar tespit
komisyonlarının belirlemelerine göre 447
bin 571 dekar alan don ve dolu afetinden
zarar gördü. Bu durum çekirdekli çeşitlerde yüzde 50-80, çekirdeksiz çeşitlerde
yüzde 30-40 oranındadır.
Manisa ilinin doğu bölgesinde 4
Haziran’da gerçekleşen dolu afeti de
10 bin dekarlık bir alanda etkili oldu ve
bu alanlardaki bağlarda salkım ve yeşil
aksam ciddi oranda zarar gördü. Buna
ilaveten 12 Haziran’da meydana gelen
ve bölgelere göre dozu değişen dolu
afeti, 4-5 bin dekar bağda salkımlarda
zarara neden oldu. Zarar, her bağ için
değişmekle beraber yüzde 30-80 arasında gerçekleşti. Dolu çapının küçüklüğü
Ambalajlamada özellikle en büyük
pazarımız olan AB standartlarına uyum
göstermek için çalışmalar yapılmalıdır.
Çekirdeksiz kuru üzümde AB benzeri bir
depolama kuruluşu oluşturulmalı ve depolama maliyeti desteklenmelidir.
Üzümde alternatif değerlendirme şekillerinin geliştirilmelidir.
Ürün ihtisas borsaları oluşturulmalı,
mevcut borsalara işlerlik kazandırılmalı,
ticaret borsaları tescil kurumu olmaktan
çıkarılmalıdır.
Üretim hedefleri iç ve dış pazarlarda
rekabet edecek şekilde belirlenmelidir.
Girdi fiyatları düşürülmeli, kuru üzüm
üreten diğer ülke üreticileriyle rekabet
edebilmesi için üzüm üreticisi desteklenmelidir.”
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
43
Bayraktar: "Traktör sayısında Manisa, Nisan ayında 79
bin 16 adetle birinciliğini korurken, aylık artışta Konya
436 adetle yine ilk sırayı aldı."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
2015 Nisan ayında traktör sayısında Manisa’nın, 79 bin 16 adetle
birinciliğini korurken, aylık artışta Konya’nın 436 adetle ilk sırayı
aldığını bildirdi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Konya’nın traktör sayısında
Manisa’ya gittikçe daha fazla yaklaştığını, son 3 yılda, Konya’nın
Manisa ile arasındaki farkı 3 bin 277 adetten 894 adede indirdiğini
belirtti.
Şemsi Bayraktar, traktör sayısının 2015 Nisan ayında, 2015
Mart ayına göre, 6 bin 698 adet artarak 1 milyon 640 bin 62
adetten 1 milyon 646 bin 760 adede yükseldiğine dikkati çekti.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, traktörde iller arasında
2015 yılı Nisan ayında en fazla artışın 436 adetle Konya’da, 259
adetle Manisa’da, 250 adetle Denizli’de, 249 adetle İzmir’de,
205 adetle Balıkesir’de, 198 adetle Bursa’da, 177 adetle
Afyonkarahisar’da, 175’er adetle Aydın ve Sakarya’da, 166
adetle Gaziantep’te, 155 adetle Yozgat’ta, 151 adetle Ankara’da
görüldü bildirdi.
Bayraktar, traktör sayısı Nisan ayında, Kayseri’de 149,
Aksaray’da 143, Sivas’ta 135, Nevşehir’de 131, Muğla’da 127,
Niğde’de 126, Çanakkale’de 121, Antalya’da 114, Adana’da 112,
Şanlıurfa’da 110, Mersin’de 108, Diyarbakır’da 107, Eskişehir’de
103 adet arttığı bilgisini verdi.
Traktör sayısında artış ve azalışlar
Traktör sayısının Nisan ayında, Bingöl’de 9, Yalova’da 6,
Karabük, Giresun ve Bayburt’ta 3’er, Rize’de 1 adet artarken,
Trabzon’da 2, Ordu’da 3 adet azaldığını vurgulayan Bayraktar,
44
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
şunları kaydetti: “Traktör sayısında Manisa 79 bin 16 adetle
birinciliğini sürdürürken, Konya 78 bin 122 adetle ikinci, Balıkesir
57 bin 776 adetle üçüncü, İzmir 57 bin 193 adetle dördüncü,
Bursa 56 bin 915 adetle beşinci sırada bulunuyor.
Ankara 48 bin 695, Samsun 47 bin 769, Adana 47 bin
526, Denizli 44 bin 635, Antalya 42 bin 599, Aydın 39 bin 958,
Afyonkarahisar 38 bin 99, Tokat 38 bin 96, Çorum 36 bin 617,
Sakarya 33 bin 579, Şanlıurfa 33 bin 225, Mersin 31 bin 77,
Kütahya 30 bin 903, Çanakkale 30 bin 17 traktöre sahip durumda.
Edirne’de 29 bin 757, Yozgat’ta 29 bin 408, Sivas’ta 28 bin 253,
Tekirdağ’da 28 bin 50, Muğla’da 27 bin 812, Gaziantep’te 27
bin 569, Kastamonu’da 26 bin 532, Kayseri’de 25 bin 672,
İstanbul’da 21 bin 678, Diyarbakır’da 21 bin 305, Eskişehir’de 20
bin 718, Malatya’da 20 bin 548 traktör var.
Hatay’da 19 bin 861, Burdur’da 19 bin 780, Isparta’da 19 bin
721, Nevşehir’de 19 bin 589, Bolu’da 19 bin 480, Kırklareli’nde
19 bin 126, Amasya’da 18 bin 139, Kahramanmaraş’ta 18 bin
24, Kars’ta 17 bin 365, Uşak’ta 16 bin 905, Aksaray’da 16 bin
833, Erzurum’da 16 bin 347, Niğde’de 15 bin 445, Osmaniye’de
15 bin 113, Kocaeli’nde 14 bin 958, Adıyaman’da 14 bin 19,
Çankırı’da 12 bin 136, Karaman’da 10 bin 197, Kırşehir’de 10 bin
131, Muş’ta 10 bin 93 traktör bulunuyor.
Traktör sayısı Bilecik’te 9 bin 873, Düzce’de 9 bin 830,
Mardin’de 9 bin 531, Ardahan’da 9 bin 7, Zonguldak’ta 8 bin
974, Elazığ’da 8 bin 820, Kırıkkale’de 8 bin 450, Sinop’ta 8 bin
159, Van’da 8 bin 108, Ağrı’da 7 bin 551, Erzincan’da 6 bin 239,
Batman’da 5 bin 192, Karabük’te 5 bin 162, Kilis’te 5 bin 40’da
kalıyor.
Trabzon’da 184, Rize’de 41 traktör var
Bartın’da 4 bin 859, Iğdır’da 3 bin 828, Gümüşhane’de 3
bin 258, Bitlis’te 3 bin 106, Giresun’da 2 bin 845, Bayburt’ta
2 bin 771, Yalova’da 2 bin 388, Siirt’te 2 bin 359, Şırnak’ta 2
bin 246, Ordu’da 2 bin 153 traktör var. Traktör sayısı Tunceli’de
1392’ye, Artvin’de 1146’ya, Bingöl’de 1031’e, Hakkari’de 836’a,
Trabzon’da 184’e, Rize’de 41’e kadar iniyor.”
Bayraktar, Nisan ayında traktör sayısının Çanakkale’de 30 bin
adedi geride bıraktığını bildirdi.
AYIN KONUSU
Traktörde Konya,
Manisa’ya yaklaşıyor
SÜS BİTKİLERİ
TZOB DİYOR Kİ!
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
Hüseyin Darcan
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi
İpsala Ziraat Odası Başkanı
SÜS BİTKİLERİ
SEKTÖRÜ
VE SORUNLARI
Tarımsal üretimde istihdama katkı
sağlayıp, ticarete önemli bir ivme kazandıran süs bitkileri sektörü, para kazandıran ve gelir getiren bir tarım faaliyetidir.
Süs bitkileri sektörü; kesme çiçekler, İç
mekan (saksılı) süs bitkileri, dış mekan
süs bitkileri ve doğal çiçek soğanları
olma üzere 4 başlık altında ele
alınmaktadır. Bu dört alt başlık,
üretim yöntemlerinin farklılığı kadar pazar oluşumlarının farklılığı da
önemlidir.
Ülkemizde 2014 yılında süs bitkileri
ekim alanı 4 bin 901 dekardır.
Üretim miktarı ise yaklaşık 1 milyar 553
milyon adettir. Bu
üretim miktarının
yaklaşık olarak 1
milyar 25 milyon
adedi kesme çiçek,
456 milyon adedi
dış mekan süs
Süs bitkileri sektörünün düşük faizli, uzun vadeli yatırım ve işletme
kredisi veya değişik kaynaklardan hibeyle desteklenmesi gerekmektedir.
Buna karşın, özellikle üretimde, yüksek maliyetli girdi kullanımı ve
satışlardaki yüksek KDV ile tarımın diğer kollarından ayrı tutulmaktadır.
Süs bitkilerinin de bir tarımsal faaliyet olduğu gerçeğinden hareketle bu
farklılıklar giderilmelidir. Süs bitkilerinde uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı
mutlaka yüzde 8’e indirilmelidir.
Ülkemize özgü süs bitkileri üretim süreci ve standartlarının oluşturulması
yönelik çalışmalar yapılmasına ihtiyaç vardır.
bitkileri, 41,4 milyon adedi iç mekan süs
bitkileri ve 30 milyon adedi de çiçek soğanlarından oluşmaktadır. Süs bitkileri
üretiminde kesme çiçeğin payı yüzde
66 iken, dış mekan süs bitkilerinin payı
yüzde 29,3, iç mekan süs bitkilerinin payı
yüzde 2,7 ve çiçek soğanlarının payı da
yüzde 2’dir.
Süs bitkileri sektörde genel olarak
yabancı orijinli bitkilerin kullanımı ve ticareti konusunda bir eğilim bulunmaktadır.
Gerek dış mekân süs bitkilerinde gerekse kesme çiçeklerde ürün çeşitliliğinde
yetersizlik söz konudur. Oysa zengin gen
kaynaklarımız ve doğal floramız değerlendirilerek yerli doğal bitkilerin kültüre
alınması, uygulamalarda ve dış ticarette
bu bitkilerin kullanılması ülkemize önemli bir rekabet avantajı sağlayacaktır. Yeni
çeşit geliştirilmesine yönelik GTHB çalışmaları desteklenerek geliştirilen çeşitlerin
ıslahçı hakları koruma altına alınmalıdır.
İç Mekan
Süs Bitkileri
Çiçek
Soğanları
Dış Mekan
Süs Bitkileri
Kesme
Çiçek
Toplam
2013
1.104.968
552.770
32.421.167
11.046.812
45.125.717
2014
1.081.413
567.505
35.995.684
11.373.741
49.018.343
Kaynak: TÜİK
Süs bitkileri üretimi (adet)
Yıllar
İç Mekan Süs
Bitkileri
2013
36.094.158
33.012.460
348.426.162
1.025.983.070
1.443.515.850
2014
41.448.776
30.059.530
456.026.600
1.025.490.294
1.553.025.200
Kaynak: TÜİK
46
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Ülkemiz coğrafik konumu ve politik yapısı ile Avrupa, Rusya ve Ortadoğu ülkeleri
pazarlarına kolayca açılabilecek ve ihracat yapabilecek durumdadır. Özellikle Asya ve
Orta Doğu için kurak koşullara dayanıklı az bakım isteyen dayanıklı türlerin üretimine
öncelik verilmelidir.
Süs bitkilerinde ihracatın yanı sıra önemli düzeyde dış mekan bitkilerinin payının
yüksek olduğu ithalatta yapılmaktadır. Küçük işletmelerin çoğunlukta olduğu bir yapıda
üretim yapıldığı için yüksek boylu bitki ihtiyacı karşılanamamakta ve ithalat yapılmaktadır. Uluslararası pazarlarda rekabet gücümüzün arttırılabilmesi için süs bitkileri ihtisas
sanayi bölgelerinin oluşturulması ve iç ve dış pazar isteklerine uygun standartlarda ürün
üretilmesi gereklidir. Özellikle ihracatın artırılması amacı ile tanıtım, reklam faaliyetleri
ve koordinasyonu sağlayacak güçlü bir dış pazarlama organizasyonunun oluşturulması
zorunludur.
Süs bitkilerinde vergi levhası olmayan küçük üreticilerimiz, kendileri doğrudan satış
yapmak istediklerinde fatura veremedikleri için sorun yaşıyorlar. Küçük üreticilerin satışları ya tamamen kayıt dışı olarak gerçekleşiyor yada büyük firmaların kiracısı olarak satış
yapabiliyorlar. Bu durum küçük üreticilerimizi büyük sıkıntıya sokmaktadır.
Sorunların aşılabilmesi için üreticilerin örgütlenmesi çok önemlidir. Bunun yanında
süs bitkilerinin üretim ve pazarlanmasına yönelik gerekli mevzuatlar oluşturulması ve
GTHB bünyesinde Daire Başkanlığı oluşturulması büyük önem taşımaktadır.
Süs bitkileri ekilen alanları (m2)
Yıllar
Süs bitkisi üretiminde ileri teknoloji, yıl boyu kontrollü üretim ve topraksız tarım
gibi modern üretim tekniklerinin kullanımı teşvik edilmeli, birim alandaki verimlilik,
üretimde kalite, depolama tekniklerinin geliştirilmesi, raf ve vazo ömrünün artırılması
konularında çalışmalar artırılmalıdır. Üretim konusunda özellikle doku kültürü laboratuvarlarının kurulması önemlidir.
Çiçek
Soğanları
Dış Mekan
Süs Bitkileri
Kesme
Çiçek
Toplam
Aynı şekilde orman ağaçları ve süs bitkileri üretimi yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığında da Daire Başkanlığı kurulması sektör için gereklidir.
Süs bitkileri sektöründe üretimin büyük bölümü kayıt dışı olarak gerçekleşmektedir. Sektörde kapsamlı bir veri tabanı bulunmamaktadır. Üretimin takip edilebilmesi,
üretim miktarlarının belirlenebilmesi en önemlisi de üretim planlamasının yapılabilmesi için kapsamlı bir veri tabanının oluşturulmasına ihtiyaç vardır. GTHB bünyesinde süs bitkileri sektörünün temsil edilebileceği bir Daire Başkanlığının oluşturulması
sektördeki bu eksikliklerin giderilmesinde önemli bir adım olacaktır.
Süs Bitkileri sektörü hızlı gelişen, istihdam düzeyi ve ihracat potansiyel yüksek gelecek
vaad eden bir sektördür. Bu potansiyelin daha hızlı ilerlemesi ülkeye katma değerinin
daha hızlı artırılabilmesi için; Ziraat Fakülteleri’nde Süs Bitkileri Bölümleri oluşturulmalı,
Kamu Araştırma- Geliştirme Kuruluşlarında süs bitkileri birimleri kurulmalı, Özel sektör ArGe kuruluşları yaygınlaştırılmalıdır.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
47
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
Dr. Aslı Onay
Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü
Tohumculuk Daire Başkanlığı
Bakanlığımızın Süs Bitkileri Sektörüne İlişkin Uygulamaları
ve Destekleme Politikaları
 Ülkemiz tarımsal üretiminde önemli bir yere sahip olan süs bitkilerinin üretim ve
pazarlaması ile ilgili olarak gerekli politikaları ortaya koymak ve uygulamaları yapmak,
Bakanlığımızın görevleri arasındadır. 2006 yılında yayımlanan “5553 sayılı Tohumculuk
Kanunu” ile süs bitkileri sektörü yasal alt yapıya kavuşmuş ve ikincil mevzuat çalışmaları
tamamlanmış olup, yayım aşamasındadır.
 Sektör “Türkiye Tohumcular Birliği” çatısı altında “Süs Bitkileri Üreticileri Altbirliği”
şeklinde örgütlenmiş olup, yaklaşık olarak 414 üyesi bulunmaktadır. Süs Bitkisi Üreticisi
olarak faaliyet gösteren kişi ya da kuruluşlar 2009 yılından bu yana Bakanlığımızca kayıt
altına alınmakta olup ilgili kuruluşlara “Yetkilendirilmiş Tohumculuk Kuruluşu Belgesi”
verilmektedir.
SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE BAKANLIK
UYGULAMALARI
Ülkemizde Süs Bitkileri Üretimi
Sektörün ülkemizdeki üretim alanı yaklaşık olarak 45.000 dekar olup, bu alanın
yaklaşık olarak %23’ü kesme çiçeklere,
%72’si dış mekân süs bitkilerine, % 3,5’i
iç mekân süs bitkilerine ve % 1,5’i doğal
çiçek soğanlarına ayrılmaktadır. Ülkemiz süs bitkileri üretim miktarının; % 70’i
kesme çiçek, %25’ i dış mekân bitkileri,
% 2,6’sı iç mekân bitkileri, % 2,4’ü doğal
çiçek soğanlarından oluşmaktadır.
Türkiye’de yaklaşık 55 ilde süs bitkileri
üretimi yapılmaktadır. Üretimin en fazla yapıldığı iller Antalya, İzmir, Sakarya, Yalova,
Bursa, İstanbul ve Samsun’dur. Marmara
ve Ege Bölgesinde (İstanbul, Yalova, İzmir, Aydın) yapılan kesme çiçek üretimi
genellikle iç pazara yöneliktir.
Antalya bölgesinde ise çoğunluğu seralarda olmak üzere yüksek kaliteli ve ihracata yönelik üretim yapılmaktadır.
Ülkemizde Süs Bitkileri Ticareti
Üretim alanlarında ve üretim tekniklerinde yakalanan gelişme süs bitkileri ticaretine de olumlu anlamda etki sağlamıştır.
Türkiye’den bugün yaklaşık 35 ülkeye
süs bitkileri ihracatı yapılmaktadır. Süs bitkileri ihracatında en önemli pazarlarımız
Hollanda, Türkmenistan, Irak, Almanya,
Azerbaycan ve Rusya’dır.
 Bakanlığımızca, süs bitkileri yetiştiriciliği yapan üreticilerimize; 2015 yılı için 3,3
TL/da Mazot, 4 TL/da Gübre, 4,75 TL/da Toprak Analizi Destekleri ödenmekte ve organik tarım ve iyi tarım uygulamaları desteği kapsamında süs bitkileri üreticilerine dekara
100 TL destek verilmektedir.
 Ayrıca, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarım sal Üretime
Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar (2014/5767)
kapsamında Süs Bitkisi Üretimi konusuna 2014 yılı için ilk defa yer verilmiş olup, 2015
yılı içinde bu uygulama devam etmektedir. Bu karar kapsamında süs bitkisi üreticileri %
50 indirimli olarak tavan fiyat 2.500.000 TL olmak üzere işletme ve yatırım kredisi kullanabileceklerdir.
 Türkiye’nin ilk süs bitkileri üretiminin yapılacağı Organize Tarım Bölgesi “Tarıma
Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği” kapsamında; Sakarya-Yazlık Bölgesinde kurulmuştur.
 Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında önümüzdeki
dönemde süs bitkileri ile ilgili olarak; Antalya, Mersin, Muğla, İzmir, Sakarya, Yalova
illerinde kümelenmeler oluşturulacaktır.
Süs bitkileri üretimi (adet)
Yıllar
Süs Bitkileri
Üretim Yerleri (ha)
Kapalı Alan
Açık Alan
İç Mekan
Dış Mekan
Kesme Çiçek
Çiçek Soğanı
Yıl
İhracat
(1000 dolar)
İthalat
(1000 dolar)
2007
841
1.370
21.230.142
131.52.394
506.767.800
20.920.420
2002
22.299
12.288
2008
300
3.072
28.931.361
89.374.029
1.166.305.706.
73.259.723
2005
36.230
33.812
2009
147
4.668
10.023.070
57.890.896
2.530.876.699
56.597.826
2008
45.524
57.750
2010
1.136
5.933
17.742.854
198.247.809
982.071.093
60.599.342
2011
76.322
67.584
2011
1.224
8.066
29.825.907
196.924.701
1.119.891.793
62.904.097
2012
73.027
67.716
2012
1.151
4.883
15.942.959
274.742.402
939.519.308
69.408.631
2013
76.989
92.500
2013
1.272
3.240
36.094.158
348.426.162
970.342.820
33.012.460
Değişim
2012-2013
(Yüzde)
24,5
65,2
2013 yılı
Toplamı
48
Süs bitkileri üretimi (adet)
Üretim (adet)
4512
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
1.387.875.600
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
49
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
Günümüzde çiçek artık sadece süs
bitkisi değil, para kazandıran, gelir getiren ve istihdam oluşturma değeri yüksek olan
bir tarım faaliyetidir.
Dünyada da pek
çok ülke bunun farkına
varmış ve
çiçekten
para kazanır duruma gelmiştir. Atıl iş
gücünün değerlendirilmesinde önde
gelen sektörlerden birisidir.
Süs
bitkileri
sektörü
Ülkemizde süs bitkileri sektörünün gelişmesi, dünya ülkelerine benzer şekilde
kentleşme olgusunun hızlandığı 1940’lı
yıllarda İstanbul ve çevresinde başlamış,
daha sonra uygun iklimsel özelliklere sahip olan Ege ve Akdeniz Bölgelerine genişlemiştir.
sini sağlamak için çeşitli araştırma projelerini desteklemişlerdir. Böylece bazı
yeni çiçek türlerinin üretilmesi, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi sağlanmıştır. 1980’li yılların ortalarında Türkiye’nin
dışa açılma politikasıyla kesme çiçek
üretiminde önemli değişiklikler olmuştur.
Bazı firmaların iklim koşulları ve ulaşım
imkânları göz önüne alınarak Antalya’da
üretime başlamaları ve yüksek kalitede
çiçek elde etmeleri üreticilerin ilgisini arttırmıştır. 1985’de bir firmanın yurtdışına
karanfil ve gerbera göndermesi Antalya’yı
Türkiye’nin ilk kesme çiçek ihraç eden
şehri yapmıştır. Bu olay Türkiye’de süs
bitkileri üretimi açısından dönüm noktası
olmuş ve kesme çiçek üretimi hem iç piyasaya hem de dış piyasaya yönelik olarak gelişmeye başlamıştır.
Ülkemizde kesme çiçek sektörünün
gelişmesinde uluslararası kuruluşlarla yapılan işbirliklerinin katkısı da etkili olmuştur. 1970 ve 1980’li yıllarda FAO ve Dünya
Bankası süs bitkileri üretiminin gelişme-
Zamanla kesme çiçeğin önemli bir
ihraç ürünü ve gelir kaynağı olması üretim için uygun koşullara sahip diğer illerin
de ilgisini çekmiş ve kesme çiçek üretimi
ülke genelinde yayınlaşmıştır. Kesme çi-
Günümüzde hemen her ülkede çiçek
yetiştirilmektedir. Ancak ticari anlamda
kesme çiçek üretimi 50’den fazla ülkede yapılmaktadır. Türkiye, mevcut iklim
ve coğrafi yapısıyla, kesme çiçek üretimi
açısından büyük olanaklara sahip ülkelerin başında gelmektedir. Kesme çiçek
sektörü yarattığı istihdam ve ihracat
hacmi dolayısıyla birçok ülkenin ekonomisinde giderek artan bir etki yaratmaktadır.
Kesme çiçek üretim miktarları 2014 (bin adet)
2013
Pay
(%)
2014
Pay
(%)
Toplam - Total
1.443.516
100,0
1.553.025
100,0
7,6
Kesme çiçekler - Cut flowers
1.025.983
71,1
1.025.490
66,0
0,0
Karanfil - Carnation
594.445
41,2
600.307
38,7
1,0
Gerbera - Gerber daisy
123.266
8,5
128.967
8,3
4,6
Gül (kesme) - Rose (cut)
83.405
5,8
87.199
5,6
4,5
Kasımpatı (Krizantem) - Chrysanthemum
42.182
2,9
42.295
2,7
0,3
Fresia - Freesia
17.409
1,2
17.659
1,1
1,4
Lale - Tulip
55.640
3,9
36.527
2,4
-34,4
Solidago (Altınbaşak) - Goldenrod
16.346
1,1
16.394
1,1
0,3
Gypsophilla - Gypsophilla
17.472
1,2
17.353
1,1
-0,7
Nergiz - Daffodil
11.178
0,8
14.903
1,0
33,3
Glayöl (Gladiol) - Gladiolus (Sword Lily)
10.214
0,7
10.558
0,7
3,4
Aysun Çilingiroğlu
TZOB Teknik Müşaviri
Süs bitkileri
50
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Kesme
Çiçek
Sektörü
son yıllarda
dünyada pek çok ülkede
ve Türkiye’de önemli gelişmeler göstermiştir. Günümüzde ülkelerdeki eğitim
düzeyi, fert basına düşen gayrisafi milli
hâsıla değeri ve benzeri kalkınmışlık ölçütleri ile süs bitkileri sektörünün gelişmişliği arasında doğrusal bir ilişki olduğu
düşünülmektedir.
Sektörün en yaygın sınıflandırma yaklaşımı kullanım amaçlarına göre olup süs
bitkileri; kesme çiçekler, iç mekân (saksılı), dış mekân (tasarım) ve doğal çiçek
soğanları olmak üzere 4 alt sektöre ayrılmıştır. Sektör, çevre ve insan sağlığı,
plastik, ambalaj, gübre, tarımsal mücadele ilaçları, soğutma ve kimya gibi sanayi kolları ve ulaşım gibi sektörlerle yakın
ilişki içindedir.
Lisianthus - Lisianthus
Değişim
(%)
8.962
0,6
10.277
0,7
14,7
10.228
0,7
8.574
0,6
-16,2
Sümbül - Hyacinth
1.675
0,1
1.767
0,1
5,5
Şebboy - Gillyflower
2.993
0,2
3.019
0,2
0,9
1.451
0,1
1.488
0,1
2,5
Lilyum (Zambak) - Lilium
Anemon (Manisa Lalesi)
Anemone (Windflower)
İris - Iris
1.151
0,1
1.038
0,1
-9,8
Orkide - Orchids
270
0,0
272
0,0
0,8
Statice - Statice
190
0,0
213
0,0
12,1
27.505
1,9
26.680
1,7
-3,0
Diğer kesme çiçekler - Other cut flowers
Kaynak: TÜİK
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
51
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
İç tüketimde en çok tüketilen türler
kırmızı karanfil ve güldür. Bununla birlikte
ülkenin batı ve doğu bölgeleri arasında tüketilen çiçeklerin türlerinde ve renklerinde
farklılıklar bulunmaktadır. Batıda daha çok
beyaz, sarı ve kırmızı renkli gerbera, gül ve
krizantem tüketilirken, doğuda kırmızı gül
ve kırmızı karanfil tüketimi fazladır.
çek sektörü üretim, pazarlama ve ulaştırma aşamalarında yaşanan bazı sorunlara
rağmen özellikle son yıllarda Türkiye’de
önemli gelişmeler kaydetmiştir.
Türkiye’de 42 ilde süs bitkileri üretimi
yapılmaktadır. Kesme çiçek üretimi ise
27 ilde yapılmaktadır.
Örtü altı süs bitkileri üretimi, ticari değerindeki artışa bağlı olarak önemi gün
geçtikçe artan bir ekonomik faaliyet alanıdır. Coğrafi dağılışı büyük ölçüde doğal
çevre koşullarına bağlı olan bu tarımsal
faaliyet, bugün birçok ülkenin ihracat
gelirlerinde önemli bir yer edinmiştir.
Antalya ve İzmir kesme çiçek üretiminde en önemli illerdir. Marmara
ve Ege Bölgesinde (İstanbul, Yalova, İzmir, Aydın) yapılan kesme
çiçek üretimi genellikle iç pazara
yöneliktir. Antalya bölgesinde ise
çoğunluğu seralarda olmak üzere
yüksek kaliteli ve ihracata yönelik
üretim yapılmaktadır.
Kesme çiçek üretiminde yüzde
38,7’lik payla Karanfil üretimi birinci sırada yer almaktadır. Karanfil üretimini sırasıyla
yüzde 8,3’lük payla Gerbera ve yüzde
5,6’lık payla kesme gül izlemektedir.
Türkiye genelinde kesme çiçek tüketiminin ve ticaretinin tamamı tüketicilerin
yoğun yaşadığı şehirlerde (yarısına yakını İstanbul, diğer yarısı da Ankara başka
olmak üzere diğer şehirlerde) gerçekleşmektedir. Türkiye’de kesme çiçeğin yurtiçi
pazarlaması, çiçekçilik kooperatifleri üzerinden yapılmaktadır. Şu anda Türkiye’de
merkezi İstanbul’da bulunan iki kooperatif
bulunmaktadır. Çiçekçilik kooperatiflerinin 14 ildeki 20 çiçek mezatında, yaklaşık
6000 civarındaki çiçek üreticisinin çiçekleri, çiçekçi esnafına satılmaktadır.
Kesin rakamlar olmamakla birlikte
Türkiye’de 9 binin üstünde çiçekçi
esnafı vardır ve bunların yarısına
yakını İstanbul’da faaliyet göstermektedir.
Örtü altı yetiştiriciliği, alçak
plastik tüneller ve seralarda
gerçekleştirilen tarımsal üretimi kapsar. Bu tarımsal
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Ülke
Miktar (kg)
Almanya
Bulgaristan
Değer (dolar)
20.238
72.944
3.355
2.628
Moldova
213
570
Azerbaycan
766
6.505
45
318
Sudan
Kuzey Kıbrıs Türk Cum.
Suudi Arabistan
Bursa Serbest Bölgesi
Toplam
451
517
1.016
3.208
5
144
26.089
86.834
Kaynak: TÜİK
büyük çoğunlukla, örtü altına alınarak bazı doğal çevre şartlarının
kontrol altına alındığı mekânlarda gerçekleştirilir. Örtü altına alınmayan alanlarda da bazı süs bitkilerinin üretimi yapılır. Ancak ticari
değeri ve pazar payı yüksek türler ile ihracata konu olan süs bitkileri hemen tamamıyla örtü altına alınmış alanlarda üretilir.
Örtü altı süs bitkileri yetiştiriciliği kendi içerisinde beş üretim
faaliyetini kapsar. Bunlar; kesme çiçek, iç-dış mekân süs bitkileri,
saksılı bitkiler, süs ağaç ve fideleri ile çiçek soğanları yetiştiriciliğidir. Bunlardan kesme çiçek yetiştiriciliği, üretim miktarı ve alanı
bakımından diğerlerine göre öndedir.
faaliyet ile coğrafi çevrenin bazı etmenleri arasında
doğrudan etkileşim bulunmaktadır. Bunların başında
iklim elemanları ile beşeri çevre
koşulları gelir. Bu koşuları bir arada bulunduran coğrafî mekânlar
ülkemizde oldukça sınırlıdır. Bununla
birlikte ülkemiz matematiksel ve özel
konum ayrıcalıkları nedeniyle söz konusu faaliyet için önemli bir potansiyele
sahiptir.
Ülkemizde örtü altına alınan sahalardaki hâkim tarımsal faaliyet, sebze yetiştiriciliği olarak süregelmektedir. Bu faaliyet ile birlikte bu alanlarda sürdürülen
en önemli üretim tiplerinden birisi de süs
bitkileri yetiştiriciliğidir. Süs bitkileri ziraatı,
52
2014 yılı buket yapmaya elverişli / kesme çiçek ve
tomurcuklar (diğer hallerde) ihracatı
Süs bitkileri ihracatında en önemli payı kesme çiçekler almaktadır. Kesme çiçeklerde, son yıllarda yayla bölgesinde başlayan
ihracata yönelik üretim sayesinde yıl boyu yüksek kaliteli çiçek
ihracatı yapılmasına olanak sağlanmaktadır. Karanfil, gerbera, krizantem, gypsophila (bahar yıldızı), solidago (altın başak), lilium,
lisianthus, ranunculus (düğün çiçeği, horozayağı), anemone ve
değişik türlerde yeşilliklerden oluşan kesme çiçekler toplam süs
bitkileri ihracatının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Son yıllarda
süs bitkileri çelik ve köklü fideleri ile çelenk, yeşillik ve hazır buket
üretim ve ihracatı da gelişmektedir.
Türkiye kesme çiçek üretiminde gösterdiği üretim artışına
rağmen kesme çiçek ticaretinden büyük bir pay alamamaktadır.
Türkiye’de kesme çiçek ihracatının dolayısıyla da gelirlerin artmasında ihracat sezonunun uzamasının önemli bir etkisi olduğu
açıktır. Önceki yıllarda ihracat sezonunun Ekim-Mayıs aylarını
kapsaması ihracatın önündeki en büyük engellerden biriydi. Isparta ilinde yaz aylarında da kesme çiçek üretiminin başlamasıyla ihracat sezonu Ağustos ayına kadar uzamış ve bu süre artışı
Türkiye’nin dış pazarda daha iyi bir yer edinmesini sağlamıştır.
Örtü altı kesme çiçek üretim miktarları (adet)
Ürünler
2011
Toplam Üretim
961.567.892
1.001.846 .812
2012
1.140.812 .426
2013
1.180.898 .910
2014
Kesme Çiçekler
961.567.892
1.001.846 .812
925.641.260
942.260.244
Kaynak: TÜİK
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
53
AYIN KONUSU
Gerbera, Gül ve Karanfilde
Çiçektripsi
Frankliniella occidentalis Pergande
Çiçektripsi erginlerinin vücut uzunluğu
1.3-1.9 mm’dir. Rengi mevsime göre soluk sarıdan açık kahverengiye kadar değişen tonlarda olabilir. Larva ve erginleri
bitki özsuyunu emerek zararlı olur. Beslendiği dokularda karakteristik gümüşi lekeler
oluşur, zamanla yaprak solar ve dökülür.
F.occidentalis hem yaprakta hem çiçekte beslenerek zararlı olur. Çiçeklerin taç
yapraklarında beslenmeleri sonucu lekeler
oluşur ve çiçeğin pazar değeri düşer.
Kültürel Önlemler
Seralarda temizlik önemli olup diğer
konukçularının
bulundurulmamasına
özen gösterilmeli, bitki artıkları ve yabancı
otlar yok edilmelidir. Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek pupalar yok edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
Zararlının davranışı gereği kimyasal
mücadele zordur. Çiçektripslerine karşı
doğrudan kimyasal mücadele önerilmesi
yerine, diğer zararlılar ile entegre edilmesi
ana hedef olmalıdır.
Süs Bitkilerinde Yaprakbitleri
Aphididae
Yaprakbitlerinin vücutları oval biçimde
ve yumuşak olup 1.5-3.0 mm boyundadırlar. Ağız parçaları sokucu-emici yapıdadır. Ergin ve nimfler bitkilerin yaprak,
sürgün ve gövdesinde koloniler halinde
yaşarlar. Yaprakbitleri bitki özsuyunu
emerek beslenirler. Beslendikleri yapraklarda ve taze sürgünlerde kıvrılmalara ve şekil bozukluklarına sebep olurlar.
Yoğunluğun fazla olduğu bitkilerde duraklama görülür ve normal gelişimlerini
sürdüremezler.
54
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
SÜS
BİTKİLERİ
ZARARLILARI
Kültürel Önlemler
Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli, yabancı otlar temizlenmelidir. Toprak işlemesi, sulama ve gübrelemenin
zamanında yapılması önemlidir.
Kimyasal Mücadele
lidir. Yumurtlama sırasında tomurcukları
kırparak yere döker, bir kısım tomurcuklar
da dallarda asılı kalır.
lenmelidir. Zarar görmüş bitki kısımları
koparılarak uzaklaştırılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
Gülde koşnil
Parthenolecanium spp.
Gül koşnili güllüklerde iki şekilde zarar yapar. İnce uzun hortumlarını üzerinde yaşadığı bitki dokusuna sokarak bitki
özsuyunu emerler. Aynı zamanda salgıladıkları tatlı madde ile fumajine neden
olurlar. Zarar gören güllükler 3-4 yıl içinde
tamamen kururlar.
Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Bitki
Koruma Ürünleri’ kitabında tavsiye edilen
bitki koruma ürünleri ve dozları kullanılır.
Gül Zararlıları
Kimyasal Mücadele
Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Bitki
Koruma Ürünleri’ kitabında tavsiye edilen
bitki koruma ürünleri ve dozları kullanılır.
Palmiye Kırmızıböceği
Rhynchophorus ferrugineus Olivier
Palmiye Kırmızıböceğinin erginleri
yaklaşık 35 mm uzunluğunda, 12 mm
eninde olup, vücut kırmızımsı kahverengindedir. Zararı larvalar gövde içerisinde
yumuşak lifli dokuyla beslenerek galeriler
açmak suretiyle yapar. Galerilerin sayısının arttıkça ağacın gövdesi zayıflar ve
ağacın kolaylıkla devrilmesine ya da çürüyerek ölümüne neden olur.
Güllerde önemli olan zararlılar,
Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Bitki
Koruma Ürünleri’ kitabında tavsiye edilen
bitki koruma ürünleri ve dozları kullanılır.
Süs Bitkilerinde İkinoktalı
Kırmızıörümcek
Tetranychus urticae Koch.
İkinoktalı kırmızıörümcek, esas rengi
yeşilimsi olup sarımtırak koyu yeşil veya
kahverengimsi yeşilimsi de olabilir. Yaprakların özsuyunu emerek zarar yapar. İlk
beslenmeyle beraber yapraklarda emgi
lekeleri görülmeye başlar. Populasyonun
artmasına paralel olarak emgi lekeleri çoğalır ve yapraklar önce sararır daha sonra
kızararak dökülür.
Kültürel Önlemler
Yetiştiricilik yapılan alanlar gözlem altında tutularak özellikle bitkilerin dip yaprakları
incelenerek, kırmızıörümceğin yoğun olarak görüldüğü karanfil gibi bitkilerde yaprak
ve yaprakçıklar toplanarak yok edilmelidir.
Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli,
yabancı otlar temizlenmelidir,
Palmiye Kırmızıböceği
Cenk Yücel
Mühendis, Araştırmacı
Zirai Mücadele Merkez Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü
Dr. Sirel Ozan
Mühendis, Araştırmacı
Zirai Mücadele Merkez Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü
AYIN KONUSU
Gül Yaprakbiti
Mücadelesi
Zararlı ile mücadelede karantina tedbirleri ve kültürel önlemler önemli yer tutmaktadır. Mücadelede bütün yöntemlerin
entegrasyonuna önem verilmelidir.
Gül filiz arısı
Syrista parreyssi Spin.
Ergini 20 mm boyda ve parlak siyah renklidir. Larvaları bir
yıllık sürgünlerin öz kısmında yaşar ve bu sürgünleri
tamamen kurutur.
KAYNAK
 Anonim 2008. Zirai Mücadele Teknik
Talimatları, Cilt 2.  http://www.bioarchivo.com
(erişim 02.05.2015)  http://barresfotonatura.com
(erişim 02.05.2015)  http://bugs.bio.usyd.edu.au
(erişim 02.05.2015)
Gül filiz burgusu
Ardis brunniventris Hart.
Ergini 5-6 mm boyunda siyah görünüşlü bir arıdır. Larvaları gül filizlerinin içinde yaşarlar ve sürgünlerin
uçlarından itibaren 3-13 cm kadar uzunlukta galeri açarak zarar verirler.
Gül hortumlu böceği
Rhynchites hungaricus Hbst.
Ergini 5-7 mm uzunlukta hortumlu bir
böcektir. Erginler genel olarak nisan sonu
ve mayıs başlarında gül tomurcuklan
üzerinde görülürler. Erginlerin açılmakta
olan tomurcuklarda yaptığı zarar önem-
Çiçektripsi (Frankliniella occidentalis)
Süs Bitkileri Hastalıkları
Karanfil Pası
Uromyces caryophyllinus
(Schr.) Wint.
Kültürel Önlemler
Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli, yabancı otlar ve bitki artıkları temiz-
Karanfil pası belirtisi
Hastalık karanfil yapraklarında başlangıçta sarımtrak lekeler ile başlar hastalığın ilerleyen dönemlerinde yapraklar
üzerinde kahverengi toz bulutu şeklinde
belirtiler görülür. Hastalık halk dilinde
"kahve hastalığı" veya "kahve marazı" ad-
Gül pası belirtisi
Gülde külleme
Karanfilde yaprak lekesi
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
55
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
larıyla bilinmektedir. Enfekteli bitkilerin
yaprakları kalın etli ve kurşuni gri bir
renk alır, bitki dallanmaz, kısmen veya
tamamen deforme olabilir. Hastalık
sap kırılmalarına neden olabildiği gibi
iletim demetlerinin tahribi sonucu gelişme geriliklerine de yol açabilmektedir. Hastalık karanfil üretim alanlarının
tümünde görülebilmektedir.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler
Sağlam ve hastalıksız anaçlardan
çelik alınmalı, seradaki bitkiler iyi havalarda sık sık havalandırılmalı, bitkiler
serada iyi havalanacak şekilde sıraya
seyrek dikilmeli ve tele alınmalıdırlar,
sulamada süzgeçli kova ile üsten sulamadan kesinlikle kaçınılmalı; damlama
sulama veya dipten yapraklara değmeyecek şekilde sulama yapılmalıdır,
gereğinden fazla azotlu gübre kullanımından kaçınılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
Çelikler üretim alanına şaşırtılmadan önce ilaçlamaya başlanılmalı ve
10’ar gün ara ile ilaçlamalar yapılmalıdır. Bakanlık tarafından yayınlanan
Bitki Koruma Ürünleri kitabında tavsiye
edilen ilaçlar ve dozları kullanılır.
Karanfilde Yaprak Lekesi
Alternaria dianthi Stev. and Hall.
ve A. dianthicola Neergard
Enfeksiyon genellikle topraktan olur.
Etmenler yaşamını topraktaki bitki artıkları üzerinde sürdürür. Çelikle de taşınabilen hastalık için optimum gelişme
sıcaklığı 25-30oC’dir. Yüksek orantılı nemin hastalığı artırıcı özelliği bulunmaktadır. Bitkilerde hastalık belirtisi, alt yapraklarda erken dönemde görülmektedir.
Karanfilin yapraklarında ve çiçeklerinde
belirtiler gri kahverengi lekeler ve bunu
çevreleyen pembemsi mor haleler şeklinde oluşmaktadır. Lekeler siyah spor
yığınlarıyla kaplıdır. İlk olarak yapraklar
üzerinde nokta halinde başlayan lekeler, daha sonra iç içe daireler halinde,
sınırları belirgin, koyu renkli lekeler ha-
56
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
line dönüşebilmektedir. Aynı lekeler bazen saplarda da meydana gelir.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler: Sağlam bitkilerden çelik alınmalı, sık dikimden kaçınılmalı, seralarda iyi bir havalandırma
sağlanmalı, aşırı su ve gereğinden fazla gübre vermekten kaçınılmalı, damla
sulama yapılmalı ve hastalıklı bitki artıkları imha edilmelidir.
Kimyasal Mücadele
İlaçlamalara yapraklarda hastalık
belirtileri görülür görülmez başlanmalıdır. Bakanlık tarafından yayınlanan
Bitki Koruma Ürünleri kitabında tavsiye
edilen ilaçlar ve dozları kullanılır.
Güllerde Pas
Phragmidium spp.
Hastalık, bitkinin yaprak, dal ve tomurcuk saplarında sarımtırak lekeler
halinde görülür, daha sonra bu lekeler
kırmızıya dönüşür. İlkbaharda çiçek
tomurcuklarının sap ve çanak yapraklarına olan enfeksiyondan dolayı tomurcuklar açılmaz ve böylece direkt bir
zarar meydana gelmiş olur. Pas hastalığı yapraklarda lekeler oluşturduğundan
yapraklar fonksiyonlarını yapamazlar,
lekelerin kapladığı alan ile orantılı olarak
özümleme azalır, bunun sonucunda da
fizyolojik denge bozulur. Bitkinin beslenememesinden dolayı gıda noksanlıkları oluşur, çiçek miktarı azalır ve çiçekler normal formlarını alamazlar.
Bütün bunların sonucunda da gül
yağı kalitesi bozulur, kantite azalır.
Hastalığa özellikle Isparta ve Burdur
illerinde yağ gülü üretim alanlarında
rastlanmakla birlikte, süs gülü ve kesme gül yetiştirilen bütün bölgelerde
görülmektedir.
Mücadelesi Kültürel Önlemler
Aşırı ve yağmurlama sulamadan
kaçınılmalı damla sulama yapılmalı,
Toprak analizi sonuçlarına göre önerilen gübreleme yapılmalıdır.
Kimyasal
Mücadele
İlaçlamalara ilk pas püstülleri görülür görülmez başlanmalı ve hastalığın
seyrine göre tüm vejetasyon süresince
ilaçlamalara devam edilmelidir. Kullanılan ilacın etiketinde önerilen aralıklar
ile 5-6 kez ilaçlama yapılabilir.
Güllerde Külleme
Sphaerotheca Pannosa Var.
Rosae (Walt.). Lev.
Hastalık bitkinin yaprak, sürgün
ve tomurcuklarında görülür. Hastalıklı yapraklar kıvrılır, oluklaşır, sertleşir,
hafifçe kızarır ve üzeri beyaz bir misel
ve konidi örtüsü ile kaplanır. Misel ve
konidi örtüsü tomurcuğun çanak yapraklarında ve saplarında da görülür.
Hastalık bazen tomurcukların açılmasına engel olur. Hastalık goncaların
açılamamasına ve şekillerinin bozulmasına neden olduğundan bitkinin
pazar değerini düşürür. Hastalığı gül
yetiştiriciliği yapılan her yerde görülür,
özellikle nemli ve üstten sulama yapılan yerlerde daha yaygındır.
Mücadelesi
Kültürel Önlemler: Hastalıksız bitkilerden çelik alınmalı, aşırı sulamadan,
özellikle bahçe gülleri için yağmurlama
veya sisleme şeklinde yapılan sulamadan kaçınılmalı, gübreleme gereğinden fazla yapılmamalı, toprak işleme
ve sulama gülün normal gelişimini
sağlayacak şekilde yapılmalıdır.
Kimyasal
Mücadele
Yaprak ve tomurcuk oluşumu başladığında ilk ilaçlama yapılmalıdır. Bakanlık tarafından yayınlanan Bitki Koruma Ürünleri kitabında tavsiye edilen
ilaçlar ve dozları kullanılır.
KAYNAK
 http://www.botanistii.ro/blog/boli-plante-rugina
(erişim tarihi 04.05.2015)
 http://www.novenydoki.hu/disznovenyek/rozsa
(erişim tarihi 04.05.2015)
 http://www.invasive.org/browse
(erişim tarihi 04.05.2015)
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
57
AYIN KONUSU
Prof. Dr. Saim Özdemir
Yrd. Doç. Dr. Ömer H. Dede
Sakarya Üniversitesi, Çevre Mühendisliği
Bölümü, Sakarya.
Zir. Yük. Müh. Hamdi Şenoğlu
Adapazarı Ziraat Odası, Sakarya.
AYIN KONUSU
Süs Bitkisi Yetiştirme
Ortamı Olabilecek
Organik Maddeler ve
Fındık Zürufu
Süs bitkileri sektörünün en önemli tüketim kalemi, saksı toprağı olan yetiştirme ortamlarıdır. Ülkemiz saksılı süs bitkisi
yetiştiriciliğinde, özellikle dış mekan süs
bitkilerinde saksı dolgu maddesi olarak
çoğunlukla doğal toprak ve torf kullanılmaktadır. Sürdürülebilir tarım ve çevre
bir arada düşünüldüğünde saksı dolgu
maddesi olarak doğal toprak kullanımı
uygun değildir. Aynı zamanda toprak,
süs bitkisi yetiştirme ortamı için istenen
özellikleri sağlayamadığından yeterli bitki
büyüme performansı da gösteremez. Diğer yandan doğal torf yatakları yenilenebilir kaynak olmakla birlikte kısıtlı olan yatakların oluşumunun uzun zaman alması
ve kazıların çevre bütünlüğünü bozarak
tahrip etmesi, karbondioksit döngüsünü bozması gibi nedenlerle çevre dostu
yöntem olarak değerlendirilmemekte hatta tepki çekmektedir. Diğer yandan yerel
torf kaynaklarının düşük olması tüketicileri
ithal torfa yönlendirmekte ve yılda 30.000
tonun üzerinde torf ithal edilmektedir. Kaliteli, yüksek standartlarda olan ithal torf,
dış mekan süs bitkilerinin üretim maliyetini artırmakta ve üreticilerin rekabet güçlerini azaltmaktadır.
Dış mekan süs bitkileri sektöründe
ileri gitmiş ülkelerde torfun yerine kullanılabilecek alternatif maliyeti düşük, yerel
ve bölgesel olarak bulunabilecek uygun
organik materyaller geliştirilmiş, halen
geliştirilmeye devam edilmekte ve hatta ticari ürün olarak dünya piyasalarına
sunulmaktadır. Uygun yöntemlerle kompostlanan, işlenen bitkisel ve hayvansal
orijinli organik artık ve atıklar, amaca göre
bazen saf, bazen de süs bitkisi yetiştirme
ortamındaki istenilen özellikleri sağlamak
için, değişik oranlardaki karışımlar halinde bitki yetiştirme ortamı olarak kullanılmaktadır.
Nitekim yerli ve dış kaynaklı literatürde, ağaç kabukları, bahçe atıkları, kentsel organik atıklar, çay atıkları, Hindistan
cevizi kabukları, atık mantar kompostları,
şeker kamışı, yer fıstığı, pamuk atığı ve
mısır samanları kompostlandıktan sonra
yetiştirme ortamları olarak kullanılabileceklerini bildiren pek çok çalışma bulunmaktadır.
Süs bitkisi sektörünün sürdürülebilirliği, çevreye olan etkilerinin ortadan
kaldırılması, kendi kendine yeterliliğinin
sağlanması için yerel materyal ve teknolojilerle desteklenmesi büyük önem arz
etmektedir. Ülkemizde de yetiştirme ortamı olarak kullanılabilir, ticari ürün haline
getirilebilecek organik materyaller bulunmaktadır. Harman atığı olarak ortaya çıkan fındık zürufu, süs bitkilerine yetiştirme
ortamı bileşeni olarak geliştirilebilecek
potansiyele sahip üründür. Fındık zürufunun halen belirgin bir kullanım alanı bulunmamaktadır. Ticari ürüne dönüştürülmeyen bu atık halen büyük oranda tarla
ve bahçelerde yakılarak ekonomik kaybın
yanında hava kirliliğine de neden olmaktadır. Türkiye yıllık 550–600 bin ton üretim
ile en büyük fındık üreticisi durumundadır ve yılda üretimin 1/3’ünü oluşturan
180–200 bin ton civarında züruf (fındık
dış kabuğu) atığı ortaya çıkmaktadır. Bu
ürün çürütüldükten (kompostlama veya
doğal) sonra torf’da olduğu gibi işlenip
çiçek toprağı özelliği kazanmaktadır.
Süs Bitkisi Yetiştirme Ortamlarında
Kullanılan Malzemeler
Saf olarak kullanılan hiçbir malzeme,
saksı toprağından istenen özellikleri tek
başına sağlayamaz. Bu nedenle dolgu
malzemesi, gübre kaynağı, havalandırma
sağlayıcı ve katkı malzemeleri, kullanılacağı bitkinin istekleri de göz önünde bulundurulup, belli oranlarda karıştırılarak ideal
yetiştirme ortamları hazırlanmaya çalışılır.
Karışıma giren her malzemenin bir özelliği vardır ve bu özellikleri bilerek karışım
formülasyonlarının hazırlanması gerekir.
Bitkinin su-hava-gübre ihtiyaçları dikkate
alınmadan hazırlanan formülasyonlarda
ideal bitki büyümesi sağlanamadığı gibi,
bitki ölümlerine bile neden olunabilir. Karışıma girecek materyaller ve karışımdaki
bulunuş oranları daha çok malzemelerin
fiziksel özellikleri katı, hava ve su tutma
oranlarına bağlı olarak ayarlanır.
Topraksız Yetiştirme Ortamları
Saksı yetiştiriciliğinde toprak yerine
geçecek organik ve inorganik madde
karışımları kullanılır. Topraksız yetiştirme
ortamlarının pek çok avantajları vardır:
Homojen ve standart yapı nedeniyle
sulamaya ve gübrelemeye daha uygundur. Sulamalardan sonra fiziksel yapı bozulmalarına daha dayanıklıdır.
• Topraksız yetiştirme ortamı hastalık, böcek ve yayancı ot tohumu içermez,
sterlizasyona ihtiyaç yoktur.
• Doğal topraklardaki gibi yabancı ot
öldürücü herbisit kalıntısı içermez.
• Karışıma girmesi istenen karakterdeki malzemeleri temin etmek daha kolaydır, topraktan daha hafiftir.
• Topraksız yetiştirme ortamlarının
porozitesi (gözeneklilik katsayısı) daha
yüksektir, dolayısı ile toprağa kıyasla su
tutma kapasiteleri daha fazladır.
Topraksız Yetiştirme Ortamlarının
Hazırlanması
Yetiştirme ortamı denilen saksı toprağı
harcı tek bir madde değil, karışım olarak
hazırlanır. Karışımda kullanılan malzeme
ve oranları değişmekle birlikte saksı toprağından beklenen amaçlar aynıdır. Bu
amaçlar;
1.Bitkilere tutunma, destek sağlamak.
Kökler toprak içinde yeterince gelişebilmeli ve büyüyen gövdeye fiziksel olarak
destek sağlamalıdır. Bir mevsimden di-
ğerine azalmadan kalabilmelidir.
2.Bitkilerin ihtiyacı olan besin elementlerini tutabilmeli, depo görevi görmelidir.
Bitkiler karbon ve oksijen dışında gerekli bütün elementleri topraktan alırlar.
Bu elementler toprakta yeterli miktarda,
dengede ve bitkiler için alınabilir formda
olmalıdır.
3.Toprak suyu tutabilmeli ve bir sulamadan diğerine kadar bitkiye yeterli miktarda su sağlayabilmelidir.
4.Kökler ve atmosfer arasında yeterli
miktarda gaz alış-verişine elverişli olmalıdır. Köklerin su ve mineralleri almaları,
kök büyümesini sağlamaları için enerjiye
ve solunuma ihtiyacı vardır. Yetiştirme
ortamı köklere yeterli oksijen sağlayabilmeli ve metabolik olaylar sonucu ortaya
çıkan karbondioksiti uzaklaştırabilmelidir.
Saksıda yetiştirilen süs bitkilerinin
büyüme ve gelişmesini yetiştirme ortamı kadar hiçbir faktör etkilemez. Çünkü
saksılarda yetişen bitkiler, açık alanda,
toprakta yetişen bitkilere kıyasla daha küçük hacim içinde ve derin olmayan saksılarda yaşarlar. Köklerin büyüyebileceği
alan, drenaj ve havalanma alanı sınırlıdır.
Bu nedenle köklerin faydalanabileceği su
ve besin elementi miktarı sınırlıdır. Su ve
besin elementlerinin sürekli olarak takviye edilmesi gerekir. Saksı içindeki toprak
sadece yüzeyden ve altındaki drenaj deliklerinden hava ile temas eder. Saksıdaki
havalanma ve drenaj kısıtlıdır.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
59
AYIN KONUSU
Karışımda kullanılacak malzemeler
kullanım amaçlarına göre üç özellik; dolgu maddesi, havalanma ve gübre sağlayıcı özelliklerine göre seçilmektedir. Dolgu malzemesi karışımın ana bileşenini
oluşturmakta, % 50 - % 100 oranında ya
torf veya onun yerine geçebilecek maddeler kullanılmaktadır. Dolgu maddesinin
biyolojik stabilitesi yüksek, ayrışmaya
dayanıklı olması istenir. Gübre sağlayıcı olarak kullanılan malzemelerin oranı
genellikle % 20-30 arasında tutulmakta
ve bu amaçla bitki besin elementi kapsamı yüksek ahır gübreleri ile kentsel
ve tarımsal organik atıkların kompostları
kullanılmaktadır. Anılan malzemeler kullanılmadığında ise ticari gübrelerden faydalanılmaktadır.
Saksı Toprağı Olarak Kullanılan
Organik Maddeler ve Özellikleri
Organik maddelerin zaman içinde
ayrışmaları devam eder, besin elementi
kapsamları standart değildir, malzemeye göre değişir. Su tutma kapasiteleri
yüksektir, fakat kuruduklarında tekrar su
çekmeleri zordur. Torf, hindistan cevizi lifi
ve ağaç kabuğu kompostunun biyolojik
stabilitesi yüksektir. Diğerlerinin ayrışmaları hızlı olduğundan kompaktlaşma,
sıkışma, zaman içinde saksıda azalma
görülebilir. Organik maddelerin genellikle pH’ları düşüktür. pH’yı düzenlemek ek
karışımlara ihtiyaç duyulabilir.
Torf ve Torf Benzeri Materyaller
Torf bitkisel materyallerin drenajı zayıf,
bataklık alanlarda çürümesi ve çürüyen
malzemenin uzun yıllar içinde birikmesi
ile oluşur. Bitki tipi ve ayrışma oranı çiçek
toprağı karışımlarında kullanım oranları
ve değerini belirler. Torf yataklarının komposyonu dominant vejetasyon türü ve
oluştuğu çevre şartlarına bağlı olarak çok
büyük farklılık gösterir.
Hypnum yosunu - Bu torflar Hypanaceae familyası yosunları hyprum, polytrichum ve diğer yosunların kısmen çürümesi
ile oluşur. Ayrışması diğer tip torflardan
daha hızlı olmakla birlikte saksı toprağı hazırlanmasında sıklıkla kullanılan malzemedir.
60
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
AYIN KONUSU
Kamış-Saz torfu - Orta derecede ayrışmış saz, kamış, su çimleri benzer bitkilerin bitkisel kalıntılarıdır. Lifli partikül oranı daha az ve nötrale yakın pH’lardadır.
Lifli malzeme oranının azlığı, hızlı ayrışması, tozsu yapıda olması bazı kullanım
problemleri oluşturmaktadır. Rengi koyu,
besin elementi kapsamı ve katyon değiştirme kapasitesi diğer torflardan daha
yüksektir.
Sphagnum Yosunu - Sphagnum cinsi
asit-bataklık bitkilerinin kurutulmuş parçalarıdır. Oldukça hafiftir ve ağırlığının 1020 katı oranında su absorbe edebilir. Su
tutma kapasitesi bu cinsin özel karakteri
olan büyük su tutan hücrelerinin olmasından kaynaklanır. Sphagnum yosunu özel
fungusit özelliği gösteren madde içerir ve
fidelerde çökerten hastalığı oluşumunu
engeller. Sphagnum yosunu saksı toprağı hazırlamada en fazla tercih edilen
organik malzemedir. Drenaj, havalanma sağlama özelliği ile
su tutma ve besin elementi
tutma özelliği oldukça iyidir. Almanya, Kanada, İrlanda ve Baltık
ülkeleri en önemli
Sphagnum yosunu üreticileridir.
Ağaç Atıkları
Ağaç atıkları, saksılı dış mekan süs
bitkileri, topraksız yetiştirme ortamlarında
en fazla kullanılan malzemelerdir. Kereste-Mobilya sanayinin yan atık ürünü olan
materyaller fazla miktarda ortaya çıkmaktadır. Çürümeleri aşamasında ortaya çıkan azot yetersizliği bu materyallerde ortaya çıkan başlıca problemdir. Yetiştirme
ortamına ek azotlu gübreleme yapılması
odun atıklarını değerli ürün haline getirir.
Yaprak Çürüntüleri - Akçaağaç,
meşe ve çınar yaprakları
yaprak çürüntüsü olarak hazırlanan en
yaygın malzemelerdir. Yapraklar, az miktarda azotlu gübre veya azot kapsamı
yüksek malzemelerle 12 - 18 ay çürütülür.
Yaprak çürüntüleri saksı toprağının havalanma, drenaj ve su tutma kapasitesini
etkin olarak iyileştirir. Bu malzemelerin
hazırlanmaları kolay ve bol bulunan malzemeleridir.
Ağaç Kabuğu
Ağaç kabukları kağıt ve kereste endüstrisinin yan ürünüdür. Uygun partikül
büyüklüğü
öğütülerek ve elenerek sağlanır. Dünyada torftan sonra en fazla kullanılan malzemedir. Kullanımdan önce kompostlanması ve kompostun olgunlaştırılması
gerekir. Olgun kompostta küf oluşumu ve
ısınma görülmemelidir. Fiziksel özellikleri
Sphamnum torfuna benzer.
Ağaç Talaşı
Özellikleri elde edilen ağaç türüne
göre değişir. Ceviz ve kızılağaç türlerinin
talaşları fitotoksik bileşikler içerir ve saksı
toprağı karışımlarına girmesi istenmez.
Yüksek C:N oranları talaşların kullanımını yine sınırlar. Yüksek selüloz ve lignin
azot yetersizliği problemi oluşturur ve bitki büyümesini olumsuz etkileyebilir. Ek
azotlu gübreleme bu problemleri
ortadan kaldırır. En iyisi
ağaç talaşları kullanılmadan önce
besin elementi
değeri yüksek
ahır gübresi ve
kentsel atıklarla
kompostlanmalı ve sonra karışıma ilave
edilmelidir.
Hindistan Cevizi Lifi
Hindistan cevizi lifi torf yerine kullanılmak için son yıllarda geliştirilen fiziksel özellikleri yönünden torfa benzer lifli
bir malzemedir. Su tutma ve havalanma
kapasitesi torftan daha yüksek, ayrışmaya karşı dayanıklı, stabil bir malzemedir.
Uzak ülkelerden taşındığı için pahalı bir
malzemedir.
Kullanılmış Mantar Kompostu
Saksı toprağı karışımlarında % 25 – 50
arasında yer verilir. Kullanılmadan önce
9-12 ay beklenir, olgunlaştırılır. Genellikle
pH’sı 7’den büyüktür, yüksek
oranda potasyum, fosfor ve tuzluluk içerir, kalsiyum ve iz element kapsamı yeterli
düzeydedir. Kullanılmış mantar kompostu saksı içinde ayrışmaya devam eder
ve kompaktlaşır, saksı toprağının havalanmasını düşürür, su tutma kapasitesini
artırır. Ağaç kabuğu kompostu veya perlit
eklenmesi poroziteyi düzeltir.
Mısır Samanı Kompostu
C:N oranı 80:1 olan mısır samanı azot
kapsamı yüksek malzemelerle çürütülüp
olgunlaştırıldığında karışımlara ilave edilebilecek malzemedir. Ayrışması hızlıdır
ve bu nedenle saksıda kompaktlaşır ve
zaman içinde azalır. Biyolojik stabilitesi
yüksek, drenaj düzeltici malzemeleri ile
karıştırılması gerekir.
Çeltik Kavuzu
Çeltik kavuzu pirinç endüstrisinin yan
ürünüdür. Oldukça hafif olan malzeme
ayrışmaya daya-
nıklıdır ve porozite ile drenajı düzeltmede
oldukça etkindir. Fiziksel özellikleri ağaç
talaşına benzemekle birlikte azot yetersizliği problemi göstermez.
Ahır Gübreleri
Ahır gübreleri saksı toprağı karışımlarında seyrek olarak kullanılır. Pek çok
besin elementi içermekle birlikte besin
elementi oranları, hayvan türü, kullanılan
altlık tür ve miktarı, gübrenin bekleme süresi, toplama ve depolama tekniklerine
göre değişkendir. Su oranı yüksek gübreler ağır ve taşıması maliyetlidir. Daha
çok yerel olarak kullanılırlar. Bazı gübreler
yüksek oranda tuzluluk içerdiklerinden,
amonyak üretmelerinden ve hastalık, zararlı ve yabancı ot tohumu içerdiklerinden
tehlikeli olabilir. Eğer ahır gübresi karışımda kullanılacaksa mutlaka iyice yanmış-olgunlaşmış olanlar kullanılmalıdır.
Karışımlarda % 10-15 oranında kullanılır.
Atıksu Arıtma Çamuru
Fiziksel ve kimyasal
özellikleri
arı-
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
61
AYIN KONUSU
ODALARIMIZDAN
MOBIL MUAYENEYE
YOĞUN ILGI
tıldığı atık suyun karakterine bağlı olarak değişir. Saksı toprağı
karışımlarında kullanılmadan önce tamamen kompostlanması,
bu şekilde içerdiği koku ve potansiyel patojen organizmaların
giderilmesi gerekir. Kompostlama genellikle ağaç talaşı, saman
vb. malzemelerin karışımı ile yapılır. Bitki besin elementi değeri
yüksek fakat değişkendir. Ağır metal kapsamı önceden analiz
edilmeli, problem yoksa karışımlarda kullanılmalıdır. Karışımlarda % 25-30 oranında kullanılır. Yavaş salınımlı gübre özelliği vardır. Saksı içinde etkisini 3 yıl devam ettirir.
Göreve geldikleri günden bu yana çiftçinin her zaman yanında olduklarını vurgulayan Gamzeli, "Mobil muayene uygulaması
yıllardır çiftçimizin istediği bir çalışmaydı. Biz de TÜVTÜRK ile temasa geçerek belirli köylere gidilmesini sağladık. Mobil istasyon
gittiği her yerde büyük ilgi gördü" dedi.
Organik Atık Kompostu
Kentlerde toplanan mutfak ve park-bahçe atıklarının kompostlanmasıyla elde edilir. Stabilitesi ve besin elementi düzeyi
yüksektir, bu nedenle yüksek tuzluluk (EC) oluşturabilir. Katyon
tutma kapasitesi yüksektir. Çok fazla kullanımı saksıda kompaktlaşma oluşturur. Kompaktlaşma hava-su dengesini olumsuz etkiler. Karışımlarda en fazla % 30 oranında kullanılır. Kullanımdan
önce kalitesinin bilinmesi ve bitki yetiştiriciliğinde denenmesi gerekir. Yavaş salınımlı gübre etkisi gösterir.
MOBİL istasyonun kurulduğu köylerde çiftçilerle bir süre sohbet edip, sorunlarını dinleyen Gamzeli, "Mevsim itibarıyla köylerde işler yoğunlaştı. Bu dönemde çiftçimizin aklında bir de traktörünün muayenesinin kalmasını istemiyoruz. Bu sorunu ortadan
kaldırmak için atılan ilk adım. Çiftçimiz de bu uygulamadan çok
memnun kaldı" diye konuştu.
Fındık Zürufu
Fındık zürufu fındık hasat edilip, kurutulup, harman makinesinde kabuklu kuru fındık ayrıldıktan sonra geriye kalan içinde içi
boş fındık, fındık kabuğu, yaprak, küçük dal parçaları ve ağırlıklı
olarak içinden fındığın çıktığı yeşil brakte bölümünden oluşmaktadır. Harmanlandıktan sonra fındık zürufunun içerdiği meyve
asitlerinden dolayı pH’sı oldukça düşüktür. Üreticiler fındık zürufunu genellikle boş alanlara atmakta ve zuruf burada doğal
olarak yağan yağmurlarla yıkanmakta ve kısmen çürümesi gerçekleşmektedir. C/N oranı yüksek olduğu için çürümeye dayanıklı, stabilitesi yüksektir. Bu süreçte organik asitler ya yıkanarak
veya ilave olarak mikrobiyolojik parçalanma sonucu yok olmakta
ve çürümüş organik materyalin pH değeri yükselmektedir. Kompostlanmış veya doğal olarak kısmen ayrışmış fındık zürufunun
pH değeri bitki yetiştirmesi için uygundur.
Fındık zürufu saksı yetiştirme ortamı karışımlarında köklere
destek-tutunma materyali olarak kullanılmaya uygundur. Destek
materyalinin çürümeye dayanıklı olması (yüksek biyolojik stabilite) istenilen özelliktir ve yetiştirme ortamı olarak diğer istenilen
özellikleri sayılayabiliyor ise ilave çürütülmeye gerek kalmadan
yetiştirme ortamlarında kullanılabilir. Fındık zürufunun stabilitesi
yetiştirme ortamından istenilen değerleri karşılayabilmektedir.
Organik madde oranı yüksek, havalanma, su tutma ve drenaj
özelliği iyi, saksı içinde stabil, kompaktlaşmayan malzemedir.
Bitki besin elementi komposyonu, elektriksel iletkenliği ve pH’sı
ideal yetiştirme ortamı özelliklerini sağlamaktadır. Süs bitkisi toprağı karışımlarında tek başına veya diğer organik veya inorganik
malzemelerle karıştırılarak kullanılır. Kuruduğunda su iticiliği (hidrofobisite) yüksek olduğundan saksı içinde aşırı kurumasına izin
verilmemesi gerekir.
Ülkemize özel ürün olan fındık ve onun artığı olan züruf çürütüldüğünde saksı toprağı olarak kullanılmaya son derece uygundur. Üzerinde daha fazla çalışılarak katma değeri yüksek ürün
haline getirilme potansiyeli oldukça yüksektir. Ülkemiz süs bitkileri sektörünün en önemli tüketim kalemi olan yetiştirme ortamı
açığına çözüm olabilir.
Çankırı Ziraat Odası Başkanlığı ile TÜVTÜRK Çankırı Araç
Muayene İstasyonu arasında hayata geçirilen ortak proje doğrultusunda TÜVTÜRK mobil istasyonu merkeze bağlı Ünür, Ovacık
ve Germece ile çevre köylerde hizmet verdi.
Gamzeli, mobil aracın yanında çiftçiye yardımcı olması için
bir sigorta acentesi görevlisi ve elektrik arızası için oto elektrikçisinin de bulunduğunu belirterek, "Vatandaş muayeneye geldiğinde eksik bir taraf kalmasın diye sigortacı ve elektrikçi de
bulundurduk. Bu uygulamada çiftçimiz tarafından oldukça olumlu bir uygulama olarak görüldü. Bunun yanında Ovacık ve Germece köylerine SGK İl Müdürü Hicran Çakmakçı ve personeli
vatandaşlara Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili son çıkan yasalar
hakkında bilgi verdi." dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili
ve Çankırı Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli, ilk olarak Ünür'e
giden mobil istasyona çevre köylerinin yoğun ilgi gösterdiğini
bildirdi. Gamzeli, bu köyün ardından Germece ve Ovacık köylerinde çiftçinin hizmetine sunulan mobil istasyonunun verdiği bu
hizmetle vatandaşın araç muayene sorununun ortadan kaldırıldığını belirtti.
Mobil istasyonda traktörlerini muayene ettiren çiftçiler ise
uygulamadan çok memnun olduklarını dile getirdiler. Yıllardır
kilometrelerce yol kat ederek traktörlerini muayene ettirdiklerini
belirten çiftçiler, "Bu uygulamayla artık kilometrelerce yol gidip
muayeneyle uğraşmayacağız. Ayağımıza kadar tamircisi de sigortacısı da geliyor. Uygulama bizleri büyük bir külfetten kurtardı.
Oda başkanımıza teşekkür ederiz" diye konuştular.
Çankırı Ziraat Odası Başkanlığı tarafından hayata geçirilen
projeyle köylere giden TÜVTÜRK mobil muayene istasyonu, uğradığı her durakta yoğun ilgi gördü.
KADIN ÇİFTÇİLERE EĞİTİM
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Perşembe Ziraat Odası
sında imzalanan protokol çerçevesinde kadın çiftçilere eğitim
verildi.
Perşembe’de, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği ara-
62
Çankırı Ziraat Odası
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi Arslan
Soydan ve Perşembe Ziraat Odası Başkanı, kırsalda yaşayan
ve çiftçilikle uğraşan kadınları tarımsal konuların yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, kişi hak ve özgürlükleri gibi konularda eğitmeyi ve kurumlar arası işbirliğini
geliştirmeyi amaçlayan protokol çerçevesinde verilen ve 5 hafta
süren eğitimlerin tamamlandığını bildirdi. Başkan Soydan, eğitim çalışmaları sırasında brusella ile ilgili de bilgi verildiğini ve
yapılması gerekenlerin katılımcılara anlatıldığını belirtti. Soydan,
“Bunun yanı sıra kadın çiftçilerimize ürünlerini piyasaya sunmalarını ve ekonomiye katkı vermelerini sağlayacak kooperatifçilik
hakkında da bilgiler verildi. Fındıkta bilinen yanlış gübreleme,
budama ve ilaçlama hakkında uzmanlar tarafından doğrular
gösterildi. Kadın çiftçilerimizin tarım istihdamına katılımının
önemi vurgulandı” dedi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
63
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
DOLU BÜYÜK HASAR VERDİ
İskilip Ziraat Odası
KARPUZ FESTİVALİNDE
RENKLİ GÖRÜNTÜLER
İskilip Ziraat Odası Başkanı Kamil Akdoğan, özellikle ilçeye
bağlı 6 köyde etkili olan dolu yağışının ürüne büyük zarar verdiğini bildirdi.
Manavgat Ziraat Odası
ile işadamı Mustafa Akkuş kazandı. Festivalde ‘En İyi Karpuz Yetiştirme Yarışması’na 25 yetiştirici katıldı. Yarışmada birinci olan
Hasan Deniz 2 bin, ikinci olan Hasan Sargın bin 500, üçüncü
Latif Balkan da bin adet karpuz fidesiyle ödüllendirildi.
Akdoğan, Kuruçay, Karlık, Karaburun, Eskiköy, Çukurköy ve
Kayaağzı köylerinde yaşanan dolu yağışının aralıksız 1 saatten
fazla sürdüğünü belirterek, hem dolunun hem de akabinde meydana gelen sel felaketinin ekili alanlarda büyük hasara neden
olduğunu bildirdi.
Festivale katılan otellerin aşçıları da karpuz yüzeylerine yaptıkları çalışmalarla yarıştı. Festivalde katılımcılara 5 ton karpuz ile
yöresel gözleme olan bükme ve ayran ikramı yapıldı.
Sel felaketinden bazı köylerde ev ve ahırların yanı sıra içme
suyu şebekelerinin de zarar gördüğünü bildiren Akdoğan, Kaymakan Şuayip Gürsoy ile birlikte köyleri ziyaret ederek hasarı yerinde tespit ettiklerini ve neler yapılabileceğini görüştüklerini bildirdi. Akdoğan, “Zarar gören çiftçilerimizin ürünlerine kurumlarca
tespit yapılarak gerekli teknik yardımlarda bulunulması,Tarım
Kredi ve Ziraat Bankası’na olan kredi borçlarının faizsiz olarak
ertelenmesi, yeni kredi alma olanaklarının açılması, karşılıksız
tohum ve fide yardımında bulunulması çiftçimizin yaralarını bir
nebze de olsa saracaktır” dedi.
Antalya merkez ve bazı ilçe Ziraat Odalarının da katıldığı Manavgat Karpuz Festivali renkli görüntülere sahne oldu.
Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen ve konserlerin yanı sıra çeşitli etkinliklerin yapıldığı festivalin açılışında söz alan konuşmacılar,
Belenobası karpuzunun siyah kabuğu ve lezzetiyle tercih edildiğini ve bir marka haline geldiğini belirttiler.
Akdoğan, felaket sonrası, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli’nin İskilip’e gelerek çiftçilere geçmiş olsun ziyaretinde bulunduğunu da belirterek, “Genel
Merkezimiz bizleri yalnız bırakmayarak sorunlarımızı yerinde gördü, geçmiş olsun dileklerini iletti. Sayın Gamzeli, sorunlarımızın
en kısa sürede ilgili mercilere iletileceğini belirtti. Kendilerine bütün çiftçilerimiz adına teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyorum” diye konuştu.
Halk dansları topluluklarının gösteri sunduğu, akrobasi ve kaşık ekibinin sahne aldığı festivalin karpuz ağalığını 16 bin 200 lira
ÜRETİCİLER ORGANİK TARIMA
YÖNLENDİRİLİYOR
ÖĞRENCİLERE 'TATİL KİTABI'
HEDİYESİ
Fatsa Ziraat Odası
Öğrencilerimizin bu güzel gününde mutluluklarını onlarla paylaşmak bizleri duygulandırdı. Bizler de küçük bir hediye vermek
istedik. Tüm öğrencilerimize iyi tatiller diliyorum” dedi. Aslancami
İlköğretim Okulu Müdürü İbrahim Çoban ise “Ziraat Odası yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Öğrencilerimize karne hediyesi
olarak tatil kitapları armağan ettiler. Öğrencilerimize tatil öncesi
bir moral oldu” diye konuştu.
Demirci Ziraat Odası
Demirci Ziraat Odası, yörede organik tarımın yaygınlaştırılması için çalışmalarını hızlandırdı.
Demirci ziraat Odası Başkanı Mehmet Karakaya, Kaymakamlık ile yaptıkları ortak çalışmayla 270 çiftçinin organik tarım
yetiştiriciliğine başladığını belirtti.
Sertifikasyon işlemlerinin hızla devam ettiği bilgisini veren
Başkan Karakaya, “Demirci'de yaklaşık bin dönümlük alanda
organik tarım yapılmaya başlandı. Öyle görünüyor ki, yaptığımız
çalışmalar çerçevesinde hava ve toprak şartlarının uygun olduğu
alanlarda organik tarım hızla gelişmeye devam edecektir.
İlk aşamada 270 üreticimizin başvurduğu organik tarım yetiştiriciliğinin ikinci adımına yeni kayıtlarla devam edeceğiz. Demirci
Ziraat Odası olarak çiftçimizin önce sağlıklı üretim daha sonra
64
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Fatsa Ziraat Odası Başkanı İbrahim Ethem Kibar, öğrencilere
‘tatil kitabı’ hediye etti. İlçeye bağlı Aslancami Mahallesi’ndeki
okula giderek öğrencilerle buluşan Başkan Kibar ve meclis üyeleri, öğrencilerin eğitimine destek vermek için böyle bir etkinlik
düzenlediklerini ifade ettiler.
ise kazançlı üretim yapması için her zaman onların yanında olacağız” dedi.
Ethem Kibar okul ziyaretinde yaptığı açıklamada, “Aslancami’deki okulumuz bölgemizde birçok başarılı projeye imza attı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
65
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ
YENİDEN CANLANIYOR
Tavşanlı Ziraat Odası
BİÇERDÖVERLER
DENETLENİYOR
pilot bölge olarak seçilen Tepecik beldesinde, İŞKUR ve Mesleki
Eğitim Merkezi işbirliğiyle ilk kurs, 25 kursiyerle başlatıldı.
Altunhisar Ziraat Odası Başkanı Ali Atasoy, yönetim kurulu
üyeleriyle birlikte biçerdöverlerin denetimleri yapılacağını söyledi. Köy Muhtarları ile Koruma başkanlarının katıldığı toplantıda
ilçe genelinde ve köylerde ekin biçme zamanında hizmet verecek olan biçerdöverlerin gerekli şartları taşıması, taşımayanların
çalıştırılmaması konusunda gerekli çalışmaların yapılması noktasında alınacak olan önlemler masaya yatırıldı.
Tepecik’te 164 kadın yetiştiriciyi kapsayacak kurslar boyunca
kursiyerlere günlüt 20’şer TL ödeme yapılacak, kursu başarıyla
tamamlayanlar ‘Organik Manda Yetiştiricisi’ sertifikası verilecek.
Tavşanlı Ziraat Odası Başkanı İsmail Akpınar, kursa olan yoğun talebin devam ettiğini, tüm başvuruların değerlendirilerek
çalışmaların sürdürüldüğünü, ön başvuruda bulunan 164 kadın
üreticinin de sertifikalı yetiştirici olma imkânı bulacağını söyledi.
Akpınar, Tepecik beldesindeki diğer yetiştiriciler ve manda yetiştiriciliği yapılan civar köylerde de yeni kursların açılması için
çalışmaları sürdürdüklerini belirtti.
Tavşanlı Ziraat Odası Başkanlığı, Tavşanlı’da gittikçe azalan
manda yetiştiriciliğinin geleceğe aktarılması için, kadın çiftçilere
yönelik manda yetiştiriciliği kursu başlattı.
Tavşanlı Ziraat Odası Başkanlığı ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüyle ortaklaşa yürütülen çalışmalar sonucunda,
Geçmiş yıllarda özellikle sulak meraların mandalarla dolu olduğunu, Tavşanlı yöresinin manda yağı ve manda kaymağının
ününün hala sürdüğünü anlatan Akpınar, ‘Tepecik, Tavşanlı’nın
Moymul Mahallesi, diğer çevre köylerin manda kaymağı ve
manda tereyağı marka idi. Zamanla değişik etkenlerle mandalar gittikçe yok olmaya başladı. Ancak gerek yetiştiriciler gerek
tüketiciler eski canlılığı arıyorlardı. Biz de Oda olarak bu projeyi
başlattık. İlgiden memnunuz’ diye konuştu.
BİLİNÇLİ GÜBRELEME EĞİTİMİ
Altunhisar Ziraat Odası Yönetim kurulu aldığı kararla mevcut
şartları uygun olmayan biçerdöverlerin çalışmasına izin vermeyecek.
ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK
HİZMETİ
Alaplı Ziraat Odası
Zonguldak’ın Alaplı ilçesi Ziraat Odası Başkanı Şeref Türkoğlu, haftada bir gün tarım danışmanları tarafından çiftçilere 'fındıkta gübreleme' konusunda eğitim verildiğini bildirdi.
Bafra İlçe Ziraat Odası tarafından üretici ve yetiştiricilere oda
bünyesinde çalışan danışman ziraat mühendisleri aracılığı ile ücretsiz danışmanlık hizmeti verilecek.
Türkoğlu, ilçede çiftçilere yönelik eğitimlerin aralıksız olarak
devam ettiğini söyledi. İlçede geçim kaynağı olan fındığın daha
verimli olması için düzenli olarak çiftçilerle eğitim toplantıları yaptıklarını belirten Türkoğlu, toplantılara Çevre Koruma Derneği’nin
de katılarak yabancı ot ilaçları hakkında bilgiler verdiğini ifade etti.
Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Ziraat Odası yönetim
kurulu üyeleri, danışman ziraat mühendisleri ile Bafra Ovası’nda
Sarıköy, Balıklar ve Gaziosmanpaşa Mahallelerinde bulunan fındık bahçeleri, fide üretim tesisleri ve çeltik tarlarını gezerek incelemelerde bulundular.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Başkan Atasoy yaptığı açıklama, “İlçede hasat döneminde
faaliyet gösterecek olan şartları taşımayan biçerdöverlerin çalışmasına izin verilmeyecek. Odası başkanlığı olarak kasaba ve
köylerimizde birlik ve beraberlik içerisinde çiftçilerimizin ekinlerini
temiz biçtirilmesi noktasında eski biçerdöverlerin kullanılmaması
için gerekli çalışmalar başlatıldı. Çitçimizin ürünlerinin daha iyi
ve zarara uğramadan tarladan kaldırmasının sağlanacak. Şartları
taşımayan biçerdöverlerin çalışmasına kesinlikli izin verilmeyecek” dedi.
Bafra Ziraat Odası
Yeni uygulamaya başlayan danışmanlık hizmetiyle ilgili açıklamada bulunan Başkan Tosuner, “Bu hizmetimiz ekimden hasada kadar üretici ve yetiştiricilerimizin herhangi bir problem
veya sorunla karşılaşmaları durumunda odamıza bir telefonla
ulaşmaları yeterli olacaktır. Üretici ve yetiştiricilerimizin problemleri, dalında uzman mühendislerimiz ve oda yetkililerimiz tarafından en hızlı şekilde çözüme kavuşturulacaktır. Amacımız doğru
ve kaliteli üretim standartlarına ulaşmaktır” dedi.
Türkoğlu açıklamasında şunları dile getirdi; “Her hafta Çarşamba günleri çiftçilerimizle birlikte eğitim toplantıları yapıyoruz.
Toplantıların çok verimli geçtiğini düşünüyorum. Odamıza bağlı
tarım danışmanlarımız fındığa verilmesi gereken gübreler, kök
sürgün temizliği, budama teknikleri hakkında çiftçilerimize bilgiler veriyor. Çevre Koruma Derneği Başkanı Oktay Türkyılmaz da
ot ilacının zararları, yabancı ot temizliği ve çevre bilinci konusunda bilgilendiriyor.”
66
Altunhisar Ziraat Odası
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
67
ODALARIMIZDAN
ÇİFTÇİLERİN YÜZÜNÜ
GÜLDÜRECEK AÇIKLAMA
ODALARIMIZDAN
Bolvadin Ziraat Odası
DANIŞMANLAR
LİMON İÇİN SAHADA
Afyonkarahisar'ın Bolvadin İlçe Ziraat Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Fikret Dayı, ilçede geçen yılın aynı dönemine göre bu yıl
mahsulde yüzde 100’lük rekolte artış beklendiğini kaydetti.
Erdemli Ziraat Odası
Erdemli Ziraat Odası çiftçilere ait narenciye bahçelerinde
incelemelerini sıklaştırdı. Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet
Öger, çiftçilere yönelik hizmetlerin aralıksız sürdüğünü belirterek,
“Tarım danışmalarımız çiftçilerimize ait bahçelerde incelemelerde bulunarak, hastalık ve zararlılar konusunda detaylı bilgiler aktarmaya devam ediyor” dedi.
Açıklamasında ilçedeki çiftçilerin memnuniyetine dile getiren
Başkan Dayı şunları söyledi: “Bu yıl son yağan yağmurlarla birlikte çiftçinin yüzü güldü, İlçemizde ekili alanlarda yaptığım incelemelerde, geçen yıla göre beklenti rekortmenin üzerinde olur çok
şükür Yüzde yüzlük bir mahsul alınacağı görünüyor. Bundan sonraki yağışların yoğun olarak sürmesi halinde ürünlerde mantar
hastalığı, arpa ve buğdaylarda yatmalar neticesinde çürümeler
meydana gelebilir. Çiftçilerimizin kontrollerini yaparak hastalıklar
için ilaçlama yapmaları gerekmektedir. Özellikle patates, pancar
ve bahçe bitkilerinde bu hususlara dikkat edilmelidir" dedi.
Ziraat danışmanlarının son olarak Alata, Barbaros ve Karakeşli mahallelerindeki narenciye bahçelerinde incelemelerde bulunduğunu ifade eden Öger, “Özellikle de limon bahçelerinin yer
aldığı bu bölgede yaz döneminde oluşan unlu bit, kırmızı örümcek, limon çiçek güvesi, yaprak biti, thrips zararlıları ve mücadele
yöntemleri hakkında çiftçilerimiz bilgilendirildi” diye konuştu.
Limon ağaçlarında bu yıl meyve tutumunun düşük olduğunun
gözlendiğini anlatan Öger, danışmanlar tarafından çiftçilere bu
konuda tavsiyeler bulunulduğunu kaydetti.
LAVANTA UMUT OLDU
Konya’da ilk kez Hüyük ilçesinde deneme üretimi yapılan lavanta bitkisi, yöre çiftçisi için umut kaynağı oldu.
Hüyük Ziraat Odası Başkanı Hürriyet Şahin, son yıllarda organik çilek üretimiyle adını duyuran Hüyük yöresinin bundan sonra lavanta bitkisiyle de adından söz ettireceğini söyledi. Şahin,
Hüyük’te su götürülebilen alanlarda yapılan organik çilek üretiminin ilçeyi belli bir noktaya getirdiğini; lavanta bitkisinin ise kıraç
Hüyük Ziraat Odası
alanlarda üretiminin yaygınlaşmasıyla çiftçinin yüzünü güldüreceğini söyledi.
"DANE" KAYBININ ÖNLENMESİ
KONUSUNDA UYARI
Hüyük İlçe Kaymakamlığı ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü’nün yürüttüğü çalışmalarla Hüyük ilçesinde başlayan
lavanta bitkisi üretiminin yöreye yeni bir alternatif ürün oluşturduğunu belirten Şahin, şunları kaydetti:
Kilis Ziraat Odası Başkanı Abdullah Çelik, 2015 yılında yağışın çok olmasından ve verimde yüksek rekolte beklenmesinden
dolayı hububat hasadında "dane" kaybının önlenmesi konusunda çiftçileri uyardıklarını söyledi.
“Hüyük’te 200 bin dekarlık bir toprak bütünlüğümüz var. Ama
bunun üçte biri dağlık, kıraç alanlardan oluşuyor. Bu alanlarda
biz nasıl bir verime gidebiliriz, insanları yerinde nasıl besleriz,
düşüncesinden hareketle geçen yıllarda deneme üretimi yapılan lavanta bitkisinin baklagillerden daha iyi bir getirisi olduğu
görülünce, çiftçilerimizde buna doğru bir eğilim başladı. Bu yıl
inşallah 100 dekarlık alanda üretimi yapılacak. Lavanta üretiminin yaygınlaşmasıyla çiftçimizin gelir ve refah düzeyi daha da
artacak. Bu konuda pilot bölge seçilen Çamlıca Mahallemizdeki
insanlar, yıllarca pancar işçiliğiyle dışarılara giderdi. Ama, son
dönemde kendi toprağında ürün yetiştirmeye başladı. Lavanta
da alternatif bir ürün, pazar derdi olmayan bir ürün. Biz bunun
ilçemizde yaygınlaşmasını, çoğalmasını ve tarıma yeni bir girdi
kaynağı olmasını istiyoruz.”
Çelik, ürününe ve emeğine sahip çık sloganı ile 2015 yılı hububat hasat dönemini başlattıklarını, hububat hasadında dane
kaybının önlenmesi ve verimliliğin artırılması, emeğin heba olmaması için Kilis'e hasat için gelen biçerdöverlerde uygunluk
belgesi, operatörlerde yeterlilik belgesi ve biçerdöverin teknik
özelliklerinin tamam olması gerektiğini ve bu konuda çiftçileri
uyardıklarını belirtti.
Kilis Ziraat Odası
Çelik, “Her yıl binlerce ton hububat yok yere heba oluyor.
2015
yılı
üretim sezonunda hububat ekim alanlarında,
girdi fiyatlarının yüksek olmasından dolayı gittikçe daralma var. Bir yıl boyunca bin
bir zahmetle
yetiştirilen hububatta dane kaybının önlenmesi gerekiyor. İlimize hasat için gelen biçerdöverlerin operatörlük belgesi, yeterlilik belgesi, uygunluk belgesi
olmayan ve teknik özellikleri yeterli olmayan biçerdöverlere hasat yaptırmamaları hususunda üreticileri uyarıyoruz" dedi.
68
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
69
ODALARIMIZDAN
KÜLLENME ENDİŞESİ
Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurettin Karan, bir süredir aralıksız yağan yağmurun fındıkta görülen küllenme hastalığına olan
etkilerini değerlendirdi.
TRAKTÖR SÜRÜCÜLERİ
BİLGİLENDİRİLDİ
ODALARIMIZDAN
Giresun Ziraat Odası
Her şeyden önce fındık hasadının yaklaşık bir ay gibi gecikeceğini belirten Karan, yağmur nedeniyle de fındıkta küllenme
hastalığına karşı yapılan ilaçlamanın çok azla etkisi olmadığını
söyledi. Karan, şunları kaydetti: “Bölgemizde mevsim normallerinin üzerinde bir aşırı yağış almaktayız. Bu nedenle fındıkta olgunlaşma gecikmektedir. Bu yıl yaklaşık 20-25 gün gibi hasatta bir
gecikme söz konusu olacaktır. Bunun yanı sıra geçen yıl fındıkta
görülmeye başlayan küllenme hastalığına karşı ilaçlı mücadele
başlamıştır. Ancak ne yazık ki yağmur nedeniyle yapılan ilaçlamaların çok fazla etki etmeyeceği görülmektedir. Bunun yanı sıra
şunu da ifade etmeliyiz ki yağan yağmur fındık yapraklarındaki
küllenmeyi de temizlemektedir. Bu yağmurun ardından hava sıcaklıkları 30 dereceyi bulacak şekilde yükselirse, mevsim normallerine dönerse fındıktaki küllenme hastalığından kurtulabiliriz.
Dolayısıyla yağmur bir tarafta ilaçlı mücadeleyi olumsuz etkilerken, diğer tarafta küllenme hastalığını da yapraklardan yıkamaktadır. Şu anda beklentimiz yağmur sonrası 30 dereceyi bulacak
sıcaklıklardır.”
Didim Ziraat Odası
'ANIZ YAKMAYIN' ÇAĞRISI
Şanlıurfa Ziraat Odası, çiftçilere hasat sonrası tarlada kalan
anızı yakmamaları için çağrıda bulundu.
Son günlerde Şanlıurfa’da anız yangınlarının artarak devam
ettiğinin tespit edildiğini belirten Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı
Ahmet Eyyüpoğlu, anız yakılmaması konusunda çiftçilere çağrıda bulundu. Toprağa ciddi zararlar verdiğini kaydeden Başkan
Eyyüpoğlu, anız yakılmasına bir an önce son verilmesi gerektiğini söyledi.
Hasat sonrası tarlada kalan bitki saplarının yakılması tarım
alanlarına onarılamaz zararlar verdiği bilinirken, son günlerde
Şanlıurfa’da yaşanan anız yakılmasının tehlikeli sonuçlar doğurduğuna dikkati çeken Eyyüpoğlu, anız yakmanın toprağın verimliliğine ve doğal yapısına zarar verdiğini söyledi. Eyyüpoğlu,
“Çiftçilerimizden ricam lütfen hasat sonrası anız yakmasınlar.
Anız yakmak hem toprağın doğal yapısına hem verimliliğine zarar verirken, çevre için de büyük tehlike oluşturmaktadır. Hasat
sonrası geriye kalan ürün sapları toprağın verimliğini de olumlu
KARPUZ KÜÇÜLÜRSE,
İHRACAT BÜYÜYECEK
Avrupalı 2-3 kişilik ailelerin karpuzu bizim gibi günün her saatinde tüketmediğini sadece “meyve” olarak yediğini ifade eden
Doğan; “Biz karpuzu yeri gelir kahvaltı, yeri gelir yemek niyetine
de yeriz. Bu nedenle 8-10 kiloluk karpuzlar bize uygun olabilir
ancak karpuzu bir iki dilim yiyen Avrupalı için bu ebattaki ürünün
israf olması kaçınılmazdır. Bu yüzden Avrupalının tercihi küçük
karpuz" dedi.
Didim’de İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Didim Ziraat Odası’nın
ortaklaşa organize ettiği “Güvenli Traktör-Güvenli Yaşam” projesi kapsamında traktör sürücüleri bilgilendirildi.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Yüreğir Ziraat Odası
Bu yıl karpuz sezonunun sıkıntıyla başladığını ve tarla fiyatının
20-25 kuruş olmasına rağmen çiftçinin karpuzu satmakta zorlandığını belirten Başkan Doğan, genel üretimin sadece yüzde 5’i
oranındaki ihracat payının mutlaka arttırılması gerektiğini ifade
etti. Doğan, özellikle batı ülkelerine yönelik yapılacak ihracatta
Avrupa’nın çekirdek aile yapısının ihtiyaçlarının ve beslenme alışkanlıklarının gözetilmesini gerektiğini kaydetti.
Didim Ziraat Odası Başkanı Bahattin Gökdemir, İlçe Emniyet
Müdürlüğüne yaptıkları ziyarette projenin gündeme geldiğini ve
traktör sürücülerine yönelik bu çalışmanın çok faydalı çalışma
olduğunu ifade etti.
70
yönde etkilemektedir. Bu yüzden çiftçilere tekrar tekrar çağrım
şudur ki; toprağı korumak verimliliğini artırmak için anız yakmasınlar. Bu yöndeki uyarılara lütfen kulak versinler” şeklinde konuştu.
ğan bu durumu değiştirmek için “Avrupalı’ya uygun üretim yapmayı” öneriyor.
venli traktör sürüş eğitimi verdi. Eğitimlerde traktör sürücülerine
tepe lambası ve reflektör kullanmaları, yolculuk esnasında teker
üstüne oturmamaları ve yük üzerine yolcu almamaları konularında uyarılarda bulunuldu.
Didim Kaymakamlığınca başlatılan, Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Didim Ziraat Odası’nca yürütülen "Güvenli Traktör
- Güvenli Yaşam" projesi kapsamında Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Grup Amirliği ekipleri, ilçedeki traktör
sürücülerine, trafik kurallarına uyulmasını yaygınlaştırarak, gü-
Şanlıurfa Ziraat Odası
Karpuz üretiminde dünyada Çin’den sonra 2. sırada bulunan
Türkiye, yıllık 6 milyon ton dolayındaki üretime rağmen yeterli
miktarda ihracat gerçekleştiremiyor. Türkiye’nin erkenci karpuz
üretiminin neredeyse tamamını, genel üretimin ise yüzde 20’sini
karşılayan Adana’nın Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Do-
Avrupalı ailelerin bu nedenle küçük ebatlardaki kaliteli karpuzu tercih ettiğini bildiren Başkan Doğan, ”Adana karpuzunun
kalitesine diyecek sözümüz yok. Ancak batı ülkelerine yönelik ihracatı arttırmak istiyorsak daha küçük ebatta, azami 3-4 kiloluk
ancak kalite ve lezzet olarak iyi, çekirdeği az karpuz üretmeliyiz.
Karpuzu küçülterek, ihracatımızı büyütebiliriz“ diye konuştu.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
71
ODALARIMIZDAN
ODALARIMIZDAN
“SADECE ÖNERİLEN İLAÇLARI
KULLANIN”
Altınordu Ziraat Odası
ÇİFTÇİLERE ‘BAŞAK YANIKLIĞI’
UYARISI
özellikle çiçeklenme dönemindeki yağışların etkisi büyük. Hastalıktan dolayı önemli miktarlarda başaktaki tane sayısı azalıyor,
tane ağırlığı düşüyor ve tane kalitesi bozuluyor” dedi.
Cörüt, “Ziraat mühendislerimiz, Gıda Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü yetkililerimiz, Üniversitedeki hocalarımız üreticilerimize ilaç önerisinde bulunuyor. Üreticilerimiz bu uyarıyı dikkate alsın. Yalnız bu uygulamayı yaparken mutlaka bir ziraat danışmanına başvursun. Odamızın tarım danışmanları bu konuda ücretsiz
olarak çiftçilerimize bilgi vermekte. Yani şöyle düşünün, hasta
oldunuz doktora başvurmadan ilaç kullanırsanız ne olur. Bir sonuç alamazsınız. Bu durumda aynı önce ziraat mühendislerine
başvuracaksınız, sizlere verilen bilgiler doğrultusunda ilaçlama
yapacaksınız” diye konuştu.
Altınordu Ziraat Odası Başkanı Uğur Cörüt, son bir aydır nem
ve yağışlı havaların etkisi altında kalan fındık ürününün küllenme
(küf) hastalığına yakalandığını belirterek, hastalığa karşı yapılacak ilaçlamanın ziraat mühendislerinin vermiş olduğu bilgi ve
yazmış olduğu reçeteye göre yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Üreticilerin sadece önerilen ilaçları kullanması hususunun altını
çizen Başkan Uğur Cörüt, “Fındık üreticilerimizden ricamız sadece
öğrenilen ilaçları kullanmalarıdır. Piyasa da satılan her ilacı bahçesine atmasın. Önce yetkililere danışsın sonra önerilen ilacı önerilen
miktarda kullansın. Bu çok ciddi bir hastalık... Bu hastalığın tedavisi de ilaçlama yapılmasıdır. Bu durum aksi takdirde rekolteye de
ciddi yansıma yapacaktır. Üreticilerimiz önerilen ilacı kullandığı
takdirde bahçelerini bu hastalıktan kurtarmış olacaktır” dedi.
DUT İŞLEME TESİSİ KURULUYOR
Tut Ziraat Odası
Kulu Ziraat Odası
Erdoğan, iklim koşullarının hastalığın lehine gelişebileceği
çiçeklenme devresindeki uzun süreli yağışlar ve hava sıcaklıklarının düşük seyretmesi durumlarında hastalığın her yıl dikkatle
erken gözlenmesi ve zamanında önlem alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Başkan Erdoğan, hastalık etmenlerinin hem tohum hem de
toprak kökenli funguslar olduğu için mücadelenin zor olduğunu,
mücadele için mutlaka kültürel önlemlere uyulması gerektiğini
vurguladı. Erdoğan, alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:
Kulu Ziraat Odası Başkanı İsmet Erdoğan, son günlerde yoğun olarak görülmeye başlanan başak yanıklığı hastalığına karşı
çiftçilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Hastalık çiçeklenme döneminden sonra buğdayın bir veya
birden fazla başakçığın beyazlaşması veya vaktinden önce olgunlaşması ile tanınabildiğine değinen Erdoğan, “Başakların
süt olum devresine gelmesinden sonra hastalıklı başakların açık
sarı bir renk alır ve geri kalan sağlıklı başaklar yeşil ve sağlıklı
görünümde olur. Bu mantar hastalığının şiddetinin artmasında
“Dayanıklı çeşitlerin ekimi tercih edilmelidir. Erkenci çeşitler,
hastalıklara geçici çeşitlerden daha fazla duyarlıdır. İyi bir toprak
işlemesi uygulanmalı, ekim derinliği ve toprak tavı uygun olmalıdır. Ekimden önce topraktaki yeşil bitki ve bitki artıkları, toprak
işlemesi ya da herbisit uygulaması ile ortadan kaldırılmalıdır.
Toprak analizi yapılarak analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılmalı, özellikle aşın azot kullanımından kaçınılmalıdır. Hastalığın
yoğun görüldüğü alanlarda 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Ekimde kullandığımız tohuma kattığımız aşı ile birlikte kök çürüklüğü ve diğer mantar hastalıklarından koruyan ilaçlar atılmalıdır.
Odamızın selektör tesisinde isteyen çiftçilerimiz kullanacağı tohumluğa ekstra bu ilaçları atabilmektedir.”
projesi ile ilçedeki işsizliğin ve göçün azda olsa önüne geçmek
hedefleniyor.
Tut Ziraat Odası’nın “Tut’ta Dut” projesi kapsamında ilçede
dut meyvesi işleme tesisi yapılıyor.
Temeli atılan imalathanede dut pekmezi, kuru dut, dut pestili,
dut çekmesi, dut sucuğu işlenerek satılacak. Tut Ziraat Odasının
72
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
Tut Ziraat Odası Başkanı Ahmet Özen, proje ilgi ili olarak verdiği bilgilerde, “Proje bedelimiz 524 bin TL’dir. Projemizi GAP
İdaresi tarafından desteklenmektedir. Projenin yüzde 60’nı GAP
İdaresi, yüzde 40’ını ise Ziraat Odası olarak karşılıyoruz. 500 ton
dut pekmezi, 500 ton kuru dut, 500 ton diğer ürünlerden olmak
üzere 1500 ton kapasitelidir. İleriki dönemlerde ürünlerimizi ihraç
etmeyi hedefliyoruz. Tamamen organik ürünler olacak. Öncelikle çiftçimizi organik
ürün üretmeleri konusunda bilgilendirme yapacağız. Tesisimiz üç
ay içerisinde üretime geçecek. Gıda, Tarım
ve
Hayvancılık
Müdürlüğü,
Ziraat
Odası ve
GAP İdaresine
desteklerinden
dolayı teşekkür
ederiz” dedi.
ALMANYA'YA KİRAZ İHRACI
Lapseki Ziraat Odası
Lapseki’ de yetiştirilen, tat, aroma ve gramaj bakımından ön
sıralarda yer alan Lapseki kirazı Almanların gözdesi oldu. İlçede
ihracat sezonunu Almanya ile açan toptancılar üreticinin kirazını
kilosu 5 ila 6 lira arasında değişen fiyatlarla alıyor. Kiraz ihracatı yapan firma yetkilileri, “Özellikle Almanya'ya yoğun bir ihracat
akışı var. İhracat sezonun başlamasıyla ürününü paraya dönüştüren üreticinin ise yüzü gülüyor” dedi.
Çanakkale’nin Lapseki ilçesinde yetiştirilen Ziraat-900 isimli
kiraz Almanya'ya ihraç ediliyor.
Lapseki Ziraat Odası Başkanı Ali
Sevim, Marmara
Bölgesi’nde her
ilin kendisine has
ürünü olduğunu
belirterek, ilçenin
kiraz ve şeftali
üretiminde söz
sahibi olduğunu
vurguladı.
◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI
73
TZOB
TZOB
Resmi Gazete’de Yayımlanan
Tarımla İlgili Kanun, Karar, Yönetmelik ve Tebliğler
03 Haziran 2015
■ Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No:
2014/43)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/26)
05Haziran 2015
■ Yem Bitkileri ve Yemeklik Tane Baklagil Tohumluğu Yönetmeliği
■ 12/11/2012 Tarihli ve 6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Gereği Köy Tüzel Kişiliğinden Belediyelere
Devredilen Arazilerin 19/9/2006 Tarihli ve 5543 Sayılı İskân Kanunu Amaçlarında Kullanılmasına İlişkin Tebliğ
■ Bitkisel Üretimde Biyolojik ve/veya Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği (No: 2015/22)
07 Haziran 2015
■ Çiftlik Muhasebe Veri Ağı Sistemine Dâhil Olan Tarımsal İşletmelere Katılım Desteği Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/24)
14 Haziran 2015
■ Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No:
2014/43)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/5)
30 Ocak 2015
■ Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kontrolüne Tabi Belirli Ürünlerin Girişine Yetkili Gümrük İdareleri ile Resmi Kontrollerini Yapmaya Yetkili İl Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerinin Belirlenmesine Dair Tebliğde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ
17 Haziran 2015
■ Türk Gıda Kodeksi Çay Tebliği (No: 2015/30)

Benzer belgeler