Haziran 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Transkript
Haziran 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, çiftçimizin ürettiği her dilim, her salkım ve her danenin geçtiğimiz yıllardan çok daha fazla önemli hale geldiğine dikkati çeken, bu nedenle her türlü israftan kaçınılması gerektiği mesajını veren bir kamu spotu hazırladı. Radyo ve televizyonlar için ayrı ayrı hazırlanan; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun “kamu yararına yönelik spot film” onayından da geçen 45’er saniyelik spotlar hem üreticileri, hem aracı kişi ve kuruluşları, israf konusunda uyarmak ve toplumsal farkındalık ve bilinç geliştirilmesini sağlamak amacı taşıyor. İÇİNDEKİLER AYIN KONUSU 46 SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE SORUNLARI HABERLER 24 YENİ DÜNYA TEZGAHLARI DOLDURDU 6 RAMAZAN FIRSATÇILIĞI YAPILMASIN 28 GÜLDE HASAT ZAMANI İmtiyaz Sahibi TZOB Adına Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar Genel Yayın Müdürü Bekir Şinasi Özdemir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Yayın Kurulu 48 SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE BAKANLIK UYGULAMALARI 12 BAYRAKTAR, SAKARYA ZİRAAT ODALARININ İFTARINA KATILDI 30 TOPRAK BAYRAMI 14 BAYRAKTAR’A, HAYIRLI OLSUN ZİYARETLERİ 32 KEKİK ÜRETİMİ REVAÇTA T ZOB DİYOR Kİ! 36 KIRMIZI MERCİMEKTE HASAT ZAMANI 21 HUBUBATTA HASAT DÖNEMİ BAŞLADI 38 CEVİZDE ÜRETİM ARTIŞI TÜKETİME YETİŞEMİYOR 50 KESME ÇİÇEK SEKTÖRÜ M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Dr. M. Fethi Güven Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol Foto Muhabiri Mahmut Öksüz GrafikTasarım Ali Altınok Görsel Katkı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı "Tarım ve İnsan" fotoğraf yarışmasından alınmıştır. Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Basım Tarihi 23.07.2015 Dağıtım MNG Kargo 22 TARIMDA İSTİHDAM 410 BİN KİŞİ ARTTI Yönetim Yeri 54 SÜS BİTKİLERİ ZARARLILARI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 e-mail:[email protected] Baskı ODALARIMIZDAN 23 HAYVANSAL ÜRETİMDEKİ ARTIŞ TARIMDA BÜYÜMEYİ TETİKLEDİ 63 MOBIL MUAYENEYE YOĞUN ILGI 65 KARPUZ FESTİVALİNDE RENKLİ GÖRÜNTÜLER 40 GIDA VE TARIMDA İHRACAT DA İTHALAT DA GERİLEDİ 67 BİÇERDÖVERLER DENETLENİYOR Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık Reklamcılık Madencilik Enerji ve İnşaat A.Ş. Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0312 397 11 97-98 Çiftçi ve Köy Dünyası dergisi basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ BAŞKANDAN BAŞKANDAN SESLENİŞ Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Haziran, yurdumuzun hemen her bölgesinde tarım faaliyetlerinin yoğunlaştığı, hasadın hemen her bölgemizde başladığı, alın terinin, emeğin ürüne dönüştüğü bir ay… Haziran’da başlayan Ramazan ayı, gıda talebinin de diğer aylara göre oldukça artığı bir dönem… Her yıl Ramazan ayı öncesinde yaptığımız gibi, gıda tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttüğümüz çalışmaları ve bu yöndeki uyarılarımızı bu yıl da devam ettirdik. Ramazan öncesi düzenlediğimiz basın toplantısıyla üretici, hal, pazar ve market fiyatları analizini, ürün bazında kamuoyuyla paylaştık; Ramazan boyunca bu fiyatların takipçisi olacağımızı; tüketim artışından faydalanmak isteyenleri, haksız kazanca yönelik fiyat artışlarını ilgililerle ve vatandaşlarımızla paylaşacağımızı ilan ettik; bir kez daha “Ramazan fırsatçılığı yapılmasın” uyarımızı dile getirdik. Ramazan boyunca yaptığımız ve piyasaların nabzını tuttuğumuz çalışmaları da bayram sonrası açıklayacağız; üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız. Hepimiz biliyoruz ki, Ramazanda vatandaşlarımız gelirlerinin önemli bir kısmını gıda giderlerine ayırıyor. Gıda fiyatlarında yaşanan değişimler, dar gelirliler başta olmak üzere, üreticiden tüketiciye, geniş toplum kesimini büyük ölçüde etkiliyor. İşte bizim her Ramazan öncesi ve boyunca yapmak istediğimiz çalışmalar da tam bu noktada vücut buluyor. Ortada üretime ilişkin bir sıkıntı yoksa; tarlada, bağda, bahçede, ahırda üretim normal devam ediyor ve tüketimi karşılıyorsa fiyatlar da normal seyrinde devam etmeli; artan gıda talebi ne üreticilerimizi ne de tüketicilerimizi mağdur etmelidir. Bütün bunların yanında bir konuyu özellikle vurgulamak gerekiyor. Bu çalışmaları yaparken bizim üretici fiyatlarını baskılamak gibi bir hedefimiz asla yok. Hedefimiz aracılar ve satış noktasında bulunanlar, üreticiden ürünü ucuza kapatıp pahalı satanlardır. Çiftçimizin, girdi fiyatlarındaki yüksekliğe rağmen, neredeyse maliyetine, hatta bazen altında fiyatlarla üretimini sürdürdüğünü de hepimiz biliyoruz. Değerli arkadaşlarım, dünya nüfusundaki hızlı artışla birlikte gıda maddelerine duyulan ihtiyaç da yoğun bir şekilde artıyor ve talep artışı devam ediyor. Son yıllarda yüksek enerji fiyatları da biyoyakıtlara ilgiyi yükseltiyor. Diğer taraftan küresel ısınma ve iklim değişikliğinden dolayı kuraklık, yağışlar, seller ve su baskınları, don gibi doğal olaylar da daha sıkça görülmeye başlandı. Tüm bu nedenler, tarımsal üretim ve fiyatları etkiliyor. Tarımsal üretimde yaşanan bir değişim, doğrudan gıda fiyatlarına yansıyor. Ş. Şemsi BAYRAKTAR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı etkisiyle 1990-2014 döneminde kişi başına 4,9 dekardan 3,1 dekara indi. Ülkemiz ne yazık ki dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri. İşlenen tarım alanı içinde, hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen, birinci sınıf tarım arazimizin payının sadece yüzde 6 olduğunu göz önünde bulundurursak, tarım arazisi açısından çok da zengin olmadığımız ortadadır. Toprak söz konusu olduğunda bu bilgi ve bilinçle hareket etmeli, tarım arazilerimizi gözümüz gibi korumalıyız. malı, tarım arazilerimizi daha verimli kullanmanın yollarını bulmalıyız. Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken, verimli tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizi, imara açmayalım. Bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurmayalım. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmayalım. Meyve ağaçlarını, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmeyelim. Üstün vasıflı tarım arazilerimize gözümüz gibi bakalım. Değerli çiftçi dostlarım, tarım arazilerimizin geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıkmasının sebepleri ise ortadadır. Bunların arasında geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan kente göçü, yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve yerleşim alanlarını sayabiliriz. Toprak söz konusu olduğu zaman, büyükşehir belediyelerimize de büyük iş düşüyor. Türk tarımının belkemiği niteliğindeki 30 ildeki köy ve beldelerin büyükşehir belediye sınırları içine alınması, mahalle konumuna dönüştürülmesi, buralarda tarım arazilerinin korunmasında daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Büyükşehir belediyeleri, tarıma kaynak ayırmalıdır. Valilikler ve büyükşehir belediyeleri, verimli tarım arazilerinin korunması konusunda çok hassas hareket etmeli, Toprak Koruma Kurulları çok etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat Odaları temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir zorunluluk olmalı, bu husus, valilerin takdirine bırakılmamalıdır. Tarımsal üretim için birçok faktör gerekiyor. Ancak üretim araçlarından en temeli ve hayatisi ise toprak… Toprak olmadan üretim yapmanız, insanları doyurmanız mümkün değil… Peki bu kadar hayati öneme sahip toprağımızın kıymetini biliyor muyuz? Ne yazık ki hayır… Bu etmenlerin yanı sıra erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler de her geçen gün, topraklarda sürekli bozulmalara neden olmaktadır. Ayrıca, sürekli vurgu yaptığımız gibi, aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar vermektedir. Tarım arazilerimiz geri dönüşü olmayan bir şekilde elde çıkıyor. İşlenen ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarı, nüfus artışının da Ülke olarak, ‘bir kilo toprak bir kilo altına eşdeğerdir’ sözünü benimseyerek topraklarımıza daha fazla sahip çık- Mübarek Ramazan ayında da ülkemizin gıda üretimini bu sıcaklara rağmen sürdüren üreticilerimize çalışmalarında kolaylıklar, kazanç ve ürünlerinde bolluk ve bereket diliyor, Ramazan Bayramınızı şimdiden kutluyor; bütün İslam alemi ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 5 HABERLER HABERLER başta olmak üzere yaşanan doğal afetlerin üretim rakamlarına yansıması sebebiyle artan gıda fiyatlarıyla ilgili tartışmalar kamuoyunun gündeminden bir türlü düşmedi. Genel olarak da gıda fiyatlarındaki yükselmenin sorumlusunun kim olduğu ortaya çıkarılmadan, tarladan markete süren zincir göz önünde bulundurulmadan, üreticimize zarar verecek ithalat söylemleriyle karşı karşıya kaldık. Oysa, bunun sorumlusunun üretici olmadığı, tarladan markete fiyatların 5-6 kata varan oranlarda arttığını defaetle kamuoyuna duyurduk. RAMAZAN FIRSATÇILIĞI YAPILMASIN Ramazan ayına sayılı günler kala market fiyatlarına baktığımızda; geçen ay sonuna göre 5 üründe fiyat değişimi görülmezken, 16 üründe azalma, 15 üründe ise fiyat artışı oldu. Ramazan öncesi markette fiyat düşüşü en fazla karpuzda Yeşil mercimek, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir, zeytinyağı fiyatında değişim görülmedi. Markette fiyat düşüşü yüzde 40,82 oran ile en fazla karpuzda meydana geldi. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 34,24 ile sivri biber, yüzde 10,80 ile kuru soğan, yüzde 7,64 ile domates, yüzde 6,95 ile nohut, yüzde 6,55 ile yeşil soğan, yüzde 6,33 ile kırmızı mercimek, yüzde 6,33 ile çilek, yüzde 5,59 ile salatalık, yüzde 5,58 ile Antep fıstığı, yüzde 3,80 ile patates, yüzde 2,84 ile tavuk eti, yüzde 2,54 ile kiraz izledi. Ramazan öncesi markette en fazla fiyat artışı kabakta TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerden hak ettiği payı almaları ve tüketicilerimizin de daha makul fiyatlarla bu ürünlere ulaşmaları en önemli beklentimizdir." 6 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üreticilerin bin bir emekle ürettiği ürünlerden hak ettiği payı almaları ve tüketicilerin de daha makul fiyatlarla bu ürünlere ulaşmaları en önemli beklentileri olduğunu bildirerek, “Ramazan ayının başlamasına sayılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir” dedi. Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında, Ramazan öncesinde üretici, tüketici fiyatlarını değerlendirdi ve Ramazan’a yönelik uyarılarda bulundu. 2007 yılından bu yana her Ramazan ayı öncesinde, gıda tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttüğü çalışmalara ve bu yöndeki uyarılarımıza bu yıl da devam ettiklerini belirten Bayraktar, bu açıklamaların amacının, fiyat artışlarının üreticilerden mi, yoksa aracı veya perakendecilerden mi kaynaklandığı konusunda doğru bilgiler sunmak, tüketicinin ödediği fiyattan üreticilerin ne derece yararlanabildiğini ortaya koymak, olası spekülatif fiyat artışlarını önlemek olduğunu açıkladı. Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti: “Sözlerimin başında bir memnuniyetsizliğimizi burada ifade etmek zorundayım. Geçen üretim sezonunda kuraklık ve don Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 34,31 ile kabakta görüldü. Kabaktaki fiyat artışını yüzde 23,72 ile elma, yüzde 23,71 ile limon, yüzde 13,92 ile havuç, yüzde 12,02 ile patlıcan, yüzde 7,71 ile kuru fasulye, yüzde 6,27 ile marul, yüzde 5,78 ile maydanoz, yüzde 3,68 ile yeşil fasulye, yüzde 3,03 ile yumurta takip etti. Ramazan öncesi üretici fiyatlarına baktığımızda; geçen ay sonuna göre 12 üründe fiyat değişimi görülmezken, 10 üründe azalma, 10 üründe ise fiyat artışı meydana geldi. Ramazan öncesi üreticide fiyatı en fazla düşen ürün karpuz Patlıcan, maydanoz, çilek, kuru fasul- ye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, Antep fıstığı, süt ve zeytinyağı fiyatlarında değişim görülmedi. Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 45,45 ile karpuz oldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 24,11 ile kuru soğan, yüzde 21,46 ile yeşil soğan, yüzde 20 ile kiraz, yüzde 16,36 ile sivri biber, yüzde 10,10 ile domates, yüzde 9,08 ile fındık, yüzde 6,44 ile salatalık, yüzde 5,42 ile yeşil fasulye, yüzde 1,91 ile patates izledi. Ramazan öncesi üreticide en fazla fiyat artışı limonda Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 39,56 oran ile limonda görüldü. Limonu yüzde 34,69 ile kabak, yüzde 20 ile yumurta, yüzde 18,36 ile kırmızı mercimek, yüzde 10,80 ile havuç, yüzde 9,33 ile marul yüzde 5,49 ile kuru üzüm takip etti. Fiyatı artan ürünlere baktığımızda, limonda mevsimsel özellikler nedeniyle arzdaki azalmaya bağlı olarak fiyatlarda artış görüldü. Havuçta da benzer biri durum söz konusu olurken arzdaki daralma fiyatları yükseltti. Kuru üzümde ise yaşanan don nedeniyle önümüzdeki sezon rekoltede düşüş beklentisi fiyatları artırdı. Kırmızı mercimekte hasat yeni başladı. Yeni ürün nedeniyle fiyatlar geçen sezona göre yükseldi. Halen domates, salatalık, kabak, patlıcan, sivri biber gibi ürünlerde arz örtü altından sağlanmakla birlikte hava koşulları hasadı etkilemeye devam etmektedir. Bu duruma göre, fiyatlarda artış ve azalışlar meydana gelmektedir. Nitekim, kabakta fiyat artarken, yeşil fasulye, salatalık, domates ve sivri biberde fiyat düşüşleri yaşanmıştır. Karpuzda ürün halen örtü altından sağlanmaktadır. Fiyat düşüşünde ürün artışının yanı sıra özellikle Adana’da havaların serin gitmesine bağlı olarak yaşanan kalite kaybı da etkili oldu. Kuru soğanda ise hasat edilen ürün miktarındaki artışa bağlı olarak fiyatlarda bir düşüş yaşandı.” Hayvansal ürünlerden yumurtada, Mayıs ayının son iki haftasında bazı çiftliklerde görülen kuş gribi vakalarına bağlı olarak ihracatın durması, iç talepteki daralma ve üretimdeki büyümeye bağlı arz fazlalığı gibi etkilerle yumurta fiyatları 15 günde 20,5 kuruştan 17,5 kuruşa kadar gerilediğini vurgulayan Bayraktar, “hastalığın kontrol altına alınması, en önem◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 7 HABERLER li ihraç pazarımız olan Irak ile ihracatın yeniden başlatılıyor olması sonucunda fiyatlar yeniden 21 kuruşa çıktı. 10 günlük dönemde yumurta fiyatlarında yüzde 20’lik artış görünmesinin sebebi budur. Aslında fiyatlar, düşmeden önceki seviyesine dönmüştür” dedi. Ramazan boyunca kesimlik hayvan sıkıntısı olmayacak Et fiyatlarındaki duruma baktıklarında, et tüketiminin de arttığı Ramazan ayının, fiyatlarda yukarı yönlü bir baskıyı beraberinde getirdiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Ramazan boyunca kesimlik hayvan sıkıntısı olmayacaktır. Bundan dolayı kasaplık hayvan ve et ithalatına gerek yoktur. İthalat hayvancılığımıza zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Geçen yıl toplam kırmızı et üretimimiz, yüzde 1,2 artışla 1 milyon tonu aşmıştır. Bu yılın Ocak-Şubat-Mart döneminde de üretim, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 13,8 artışla 210 bin 475 tona yükselmiştir. Son 5 yıldır üretimde sürekli bir artış görülüyor. Üretim desteklenirse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı HABERLER söylemleriyle üreticilerimiz tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmaz. Üretimimiz artmaya devam eder, 78 milyona yaklaşan ülke nüfusunun, 37 milyon turistin et ihtiyacı sıkıntısız karşılanır. Ülkemizde bunu yapacak hem altyapı ve hem de potansiyel mevcuttur. Bunu yapmazsak, geçmişte olduğu gibi çiftçimizin cebinde kalacak milyarlarca doları yabancı ülkelerin çiftçilerine aktarmış oluruz. Hem çiftçimiz hem ülkemiz kaybeder. Et ithalatını açtırmak isteyen lobiler Bilindiği gibi perakende fiyatlar, et ithalatını açtırmak isteyen lobilerin en çok kullandığı argümanlardan birisidir. Üretici maliyetlerini dikkate almayan, tüketici fiyatlarını abartarak yola çıkan bu kesimler, karar vericileri tedirgin ederek ithalatı açtırma, tatlı para kazanma yoluna sürekli başvurmaktadırlar. “Fiyatlar aşırı yükseldi, dünyanın en pahalı etini yiyoruz, üreticiden perakendeye gelene kadar fiyatlar katlanıyor” gibi açıklamalar, politika belirleyicileri ithalat gibi ülke hayvancılığını sıkıntıya sokacak kararlar almaya zorlamaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her zaman ithalat kapılarını açtırmak isteyen lobilerin karşısında durduk, üreticilerimizin hak ve menfaatlerini korumak adına durmaya da devam edeceğiz.” Bu yıl ve geçen yılın Ramazan ayı öncesine göre fiyat değişimleri Market ve üretici fiyatlarında bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdıklarında, market raflarında fiyatı en çok artan ürünün kuru incir, fiyatı en çok düşen ürün ise sivri biber, üreticide ise en fazla fındık fiyatında artış görüldüğünü, fiyatı en fazla düşen ürünün ise üreticide karpuz olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üretimde istikrarın bozulmasına ve spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır." Geçen Ramazan öncesine göre, markette en fazla fiyat düşüşü sivri biberde, en fazla fiyat artışı kuru incirde “Bu dönemde market fiyatlarında 8 üründe azalma, 28 üründe ise fiyat artışı meydana geldi. Markette en fazla fiyat düşüşü yüzde 27,30 ile sivri biberde görüldü. Sivri biberdeki düşüşü yüzde 11,28 ile kiraz, yüzde 10,05 ile kuru fasulye, yüzde 5,87 ile tavuk eti, yüzde 5,44 ile pirinç, yüzde 3,64 ile nohut, yüzde 1,36 ile yeşil soğan, yüzde 1,16 ile çilek izledi. Buna karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 109,15 ile kuru incir oldu. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 81,67 ile kabak, yüzde 79,42 ile fındık, yüzde 53,52 ile havuç, yüzde 52,85 ile patlıcan, yüzde 40,98 ile karpuz, yüzde 39,44 ile zeytinyağı, yüzde 34,18 ile maydanoz, yüzde 24,64 ile toz şeker, yüzde 20,48 ile dana eti, yüzde 19,51 ile domates, yüzde 18,57 ile yeşil mercimek, yüzde 17,91 ile marul, yüzde 17,50 ile limon, yüzde 14,66 ile kuru üzüm, yüzde 13,48 ile kuru kayısı, yüzde 12,31 ile yumurta, yüzde 10,72 ile elma, yüzde 10,47 ile kuzu eti, yüzde 6,85 ile ayçiçeği yağı, yüzde 6,80 ile Antep fıstığı, yüzde 6,49 ile kırmızı mercimek, yüzde 6,09 ile süt, yüzde 3,67 ile kuru soğan, yüzde 3,48 ile patates, yüzde 2,05 ile yeşil fasulye, yüzde 1,59 ile mısırözü yağı, yüzde 0,5 ile salatalık takip etti. Geçen Ramazan öncesine göre, üreticide en fazla fiyat düşüşü karpuz, en fazla fiyat artışı fındıkta Bu yıl ve geçen yıl Ramazan ayı öncesi fiyatlarını karşılaştırdığımızda, üretici fiyatlarında, 11 üründe azalma, 21 üründe ise fiyat artışı oldu. Üreticilerde en fazla fiyat düşüşü yüzde 30,23 ile karpuzda görülmüştür. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 22,03 ile sivri biber, yüzde 21,25 ile salatalık, yüzde 19,03 ile yeşil soğan, yüzde 14,29 ile kuru kayısı, yüzde 11,39 ile elma, yüzde 8,81 ile kiraz, yüzde 7,94 ile Antep fıstığı, yüzde 6,35 ile patates, 8 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI yüzde 4,55 ile yumurta, yüzde 3,13 ile kuru fasulye izledi. Buna karşılık, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 90,96 ile fındık oldu. Fındıktaki fiyat artışını yüzde 88,89 ile patlıcan, yüzde 80 ile havuç, yüzde 76,92 ile zeytinyağı, yüzde 54,12 ile yeşil mercimek, yüzde 52,38 ile kuru üzüm, yüzde 46,67 ile kabak, yüzde, 44,12 ile kırmızı mercimek, yüzde 32,83 ile limon, yüzde 32,81 ile kuru soğan, yüzde 31,11 ile domates, yüzde 30,77 ile maydanoz, yüzde 28,50 ile pirinç, yüzde 28,13 ile marul, yüzde 22,77 ile dana eti, yüzde 14,57 ile çilek, yüzde 12,14 ile yeşil fasulye, yüzde 10 kuru incir, yüzde 9,52 ile süt, yüzde 8,56 ile kuzu eti, yüzde 5,12 ile nohut takip etti. Bilindiği gibi Ramazan aylarında her yıl 10 gün geriye gelmektedir. Bundan dolayı Ramazan öncesi iki tarihi karşılaştırmak, aynı dönemleri kapsamadığı için fiyat farklılıkları olabilir. Nitekim, bundan sonraki yıllarda Ramazan ayları gittikçe ürün fiyatlarının yüksek olduğu ilkbahar dönemine doğru kayacak. Tarım, üstü açık fabrikada büyük meşakkatlerle yürütülen bir faaliyettir. Tarımsal faaliyet içinde tüm uygulamalar eksiksiz yerine getirilse dahi, iklimsel faktörler elimizi kolumuzu bağlamaktadır. İklimsel faktörlere karşı alınabilecek önlemeler de tarıma daha fazla yatırım yapılmasını gerektirmekte, üretim yapmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Tarımsal üretimde yaşanan bir olumsuzluk ister istemez gıda fiyatlarına yansımaktadır. Nitekim geçen yıl, doğal afetler nedeniyle kayısı, fındık, Antep fıstığında büyük rekolte düşüşleri gerçekleşti. Bu durum, ürün fiyatlarını yukarı çekti. Bu yıl da Nisan ayında don meydana geldi ve kayısı, elma, ceviz bundan olumsuz etkilendi. Kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen konulardan biri de zeytinyağı oldu. Zeytinyağında önemli üretici ülkelerde yaşanan rekolte kaybıyla birlikte, üreticinin 2013 ve 2014 yıllarında ihracat öncelik haline gelince, iç piyasada fiyatları geçmiş yıllara nazaran artış gösterdi.” Et fiyatlarının düşmesi maliyetlerin düşmesine bağlıdır 2014 Ramazan öncesi dana eti market fiyatının kilosu 30 lira 77 kuruşken, 2015 yılında yüzde 20,48 artışla 37 lira 7 kuruşa çıktığını, aynı dönemde üretici fiyatları yüzde 22,77 oranında artarak 19 lira 10 kuruştan 23 lira 45 kuruşa yükseldiğini bildiren Bayraktar, “Aynı dönemde kuzu eti fiyatlarına bakıldığında; 20142015 döneminde market fiyatları yüzde 10,47 oranında artışla 37 lira 51 kuruştan 41 lira 44 kuruşa, üretici fiyatları ise yüzde 8,56 artışla 20 lira 44 kuruştan 22 lira 19 kuruşa çıktı. Son bir yılda meydana gelen üretici fiyatlarındaki artışın ana sebebi başta besiye alınan hayvan ve yem fiyatları olmak üzere maliyetlerde meyda◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 9 HABERLER HABERLER kın en fazla yüzde 498,18 ile kuru incirde görüldüğünü belirten Bayraktar, şunları söyledi: “Kuru incirden sonra fiyat farkı sırasıyla maydanozda yüzde 468,3, salatalıkta yüzde 397,71, karpuzda 379,33, kabakta 359,68’dir. Fiyat farkı pirinçte yüzde 141,03, baklagillerden kuru fasulyede yüzde 172,18, hayvansal ürünlerden sütte yüzde 180,43 oldu. Kuru incir 6 kat, maydanoz 5,7 kat, salatalık 5 kat, karpuz 4,8 kat, kabak 4,6 kat, kuru fasulye 2,7, nohut 2,6 kat ve süt 2,8 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır. Bugün üreticide 5 lira 50 kuruş olan kuru incir markette 32 lira 90 kuruşa; 17 kuruş olan maydanoz markette 97 kuruşa; 30 kuruş olan salatalık 1 lira 57 kuruşa; 66 kuruş olan kabak 3 lira 3 kuruşa; 55 kuruş olan karpuz 1 lira 44 kuruşa; 3 lira 10 kuruş olan kuru fasulye 8 lira 44 kuruşa; 1 lira 15 kuruş olan süt 3 lira 23 kuruşa satılıyor. Üretici-tüketici fiyatları arasındaki makas bir türlü kapatılamıyor. Pazarlamadaki sorunlar nedeniyle üretici düşük fiyata ürün satarken, tüketiciler de daha pahalıya tüketmek durumunda kalıyor. TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkımızın sağlığıyla oynanmasına izin verilmemelidir." na gelen yükselmedir. Buradan bir kez daha bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Şayet, vatandaşlarımızın makul fiyatla et yemesi isteniyorsa, üreticilerimizin üzerindeki ağır girdi maliyetleri düşürülmeli, destekler artırılmalıdır. Türkiye’de et fiyatlarının düşmesi maliyetlerin düşmesine bağlıdır. Maliyetleri düşürün ki et fiyatları insin” dedi. Üretici-market fiyat farkında kuru incir birinci Genel olarak bir değerlendirme yapacak olurlarsa, Ramazan ayı öncesinde üretici ve market fiyatları arasındaki far- 10 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Üreticiden tüketiciye olan zincirin kısalması, fiyatların çiftçi lehine oluşturulabilmesi, tüketicilerimizin de uygun fiyatla ürün almasının sağlanmasının yolu örgütlenmeden geçmektedir. Bu nedenledir ki, üreticilerin üretim ve pazarlamada ortak hareket etmelerini, örgütlenmelerini ve örgütlü hareket etmelerini teşvik edici mekanizmaların geliştirilmesi gerekmektedir. Üretici örgütlerinin finansal bakımdan daha güçlü hale gelmesi sağlanmalıdır. Üreticilerimizin üretimden ve tüketicilerimizin tüketimden gelen güçlerinin farkına varmaları ve bunu kullanmaları gerekmektedir. Burada dikkati çekmek istediğimiz husus, ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaşması sürecinde pazarlama zincirinde yer alan tüm tarafların gereken hassasiyeti göstermesi, tüketicilerimizin alım gücü de dikkate alınarak sağduyulu davranılmasıdır. Spekülasyona fırsat verilmemeli Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerden hak ettiği payı almaları ve tüketicilerimizin de daha makul fiyatlarla bu ürünlere ulaşmaları en önemli beklentimizdir. Ramazan ayının başlamasına sa- TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar tüm taraflar, bu hususta gereken hassasiyeti göstermelidir. Bunun takipçisi olacağız. Bu şekilde hareket etmeyenler öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın." yılı günler kala tüm gözler gıda fiyatlarına çevrilmiştir. Beklentimiz bütün kesimlerin sorumlu davranması, artan talebin suiistimal edilmemesidir. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir. Üretimde istikrarın bozulmasına ve spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır. Üretici, esnaf, halk, Ramazan ayını dört gözle beklemektedir. Tüm taraflar Ramazan ayının anlam ve önemine yakışır şekilde hareket etmeli, halkımız mağdur edilmemelidir. Gıda denetimleri artırılmalı, halkımızın sağlığıyla oynanmasına izin verilmemelidir. Fırsatçılık yapılmamalı Ramazan yaklaşırken üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını takibe devam ediyoruz. Ramazan öncesinde veya Ramazanda fiyatları yükseltmek fırsatçılıktır. Bu günahtır, vebali vardır. “Ramazan fırsatçılığı yapılmasın” diyoruz. Tüketicilerimizin yeterli ve güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz. Üreticiden tüketiciye varıncaya kadar tüm taraflar, bu hususta gereken hassasiyeti göstermelidir. Bunun takipçisi olacağız. Bu şekilde hareket etmeyenler öncelikle karşılarında bizi bulacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Ramazan ayı boyunca yapacağımız ve piyasaların nabzını tutacağımız çalışmaları da sizlerle paylaşıp, üretici ve tüketici fiyatlarını kamuoyunun dikkatine sunacağız.” Sorulara yanıtlar Bayraktar, üretici market fiyatları arasındaki makasın kapatılması konusunda gıda komitesinden beklentilerini sorması üzerine, şunları söyledi: “Gıda komitesinde bütün taraflar yer almalı. Komitede üretici tarafı şu ana kadar yok. Bize bir davet gelmedi. Biz Türkiye’de bütün çiftçileri temsil eden bir meslek kuruluşuyuz. Diğer ekonomik örgütlerine de bir davet geldiğini sanmıyorum. Bu ayağı tamamlamak lazım. Bu önemli. Bir eksiklik olarak görülüyor. Bunun dışında böyle bir komitenin görevi ithalat olmamalı. Komitenin görevi bu makasın sebeplerini araştırmak, buna bağlı olarak fiyat artışlarının sebebini araştırmak ve buna önlem almak olmalıdır. Aksi takdirde böyle bir komitenin başarılı olması da mümkün değildir. Biz üreticiden tüketiciye yani üretici market fiyatlarını dikkate aldığımızda bir çok üründe 5-6 kat fiyat artışı olduğunu görüyoruz. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Yani hiçbir ülkede böyle bir manzarayla karşılaşmakta mümkün değildir. Dolayısıyla bu makası kapatmanın yollarına bakmamız lazım. Aracıları aradan çıkarmanın yollarına bakmamız lazım. Bununla ilgili çalışmaların yapılması lazım. Biz her zaman bu çalışmalara katkı vermeye hazırız.” Bayraktar, koolisyon sürecinde bunu fırsat bilip spekülasyona gidilip gidilmeyeceğine ilişkin soru üzerine de şöyle dedi: “Belli zamanlarda mesela Ramazan öncesinde biz bunları yaşıyoruz. Konjektörel olarak bu gibi şeyleri yaşamak mümkün olabilir. Buna mümkün değildir damak yanlış olur. Ancak biz Ramazan için zaten uyarıyoruz. Bu uyarı yeterli. Biz spekülasyona meydan vermeyelim. Hangi koşullarda ramazan olur, başka zamanlar olur yani sektör spekülasyona her zaman açık. Dünyadan da artık sektörü soyutlayamıyoruz. Dünyada ki konjektörel gıda ile ilgili gelişmelerde etkiliyor. Biz her zaman spekülasyonlara karşı tedbir alınması lazım. Spekülatif faaliyetlerde bulunanlara da idari yönden gerekli yaptırımların müeyyideleri uygulamak lazım geldiğine inanıyoruz. Ve bu konuda ilgili kurumları da uyarıyoruz. Zaten biz de bunun takipçisiyiz. Yani ramazan boyunca değil. Biz her ay yaptığımız açıklamalarla fiyatları takip ediyoruz. İlgili kurum ve kuruluşları uyarıyoruz. Bu uyarılarımızda devam edecek.” Bugün karnelerini alan, gelecek olarak gördükleri çocuklar ile öğretmenleri, velileri ve bütün eğitim camiasını kutlayan, üniversite sınavına girecek bütün gençlere başarılar temenni eden Bayraktar, “Ramazan ayının milletimiz ve bütün İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan diliyorum” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 11 HABERLER HABERLER BAYRAKTAR, SAKARYA ZİRAAT ODALARININ İFTARINA KATILDI Bayraktar: Çiftçimiz, bu ülkede yaşayanların gıda güvencesini sağlıyor, 78 milyon insanımızı doyuruyor vermesin. 2015 yılında da bu son gündeki yağışlar, Sakarya’da dahil olmak üzere bir çok ilimizde sel felaketine neden oldu. Bu yaraların sarılması için Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak gerekli mücadeleyi, gerekli çalışmaları yapıyoruz. Allah bu musibetleri bir daha göstermesin.” Türk çiftçisi üretiyor, bu ülke insanını hiçbir zaman aç bırakmadı Türk çiftçisinin ürettiğini ve bu ülke insanını hiçbir zaman aç bırakmadığının altını çizen Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Allah bu ülkeyi açlıkla imtihan etmesin. Bugün iftarımızı açarken Türk çiftçisinin ürettikleriyle açtık. Ramazan dışında da sabah, öğle, akşam yediklerimizi Türk çiftçisi sağlıyor. Bu nimetleri verdiği için Allaha şükrederken çiftçimize de teşekkür ediyoruz. Allah onlardan razı olsun. Türkiye her zaman komşularına gönül kapısını değişik tarihlerde açan bir ülke oldu. İşte bugün yine kapılarını açtı ve milyonlarca mülteci Türkiye’ye geldi. Milyonlarca mülteciyi de Türk çiftçisi ürettikleriyle besliyor. Ancak, Türkiye komşuları kadar şanslı bir ülke değil. Bunu ifade etmek zorundayım. Bizim bu vatandan başka gidecek kapımız yok. Bizi bu vatandan başka doyuracak bir ülke yok. İşte bunun bilinci içinde olmalıyız. Topraklarımızın ve bu topraklarda üretim yapan çiftçimizin kıymetini bilmeliyiz. Şehitlerimizin kanları ile sulanmış ve kutsanmış bu topraklarda üretim yapan çitçimizin kıymetini bilmeliyiz. Bayraktar: "Çok övündüğümüz otomotiv sanayi dış ticaret açığı verirken, tarım sektörünün 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası var." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Sakarya’da, 13 Ziraat Odasının ortak düzenlediği Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu iftar yemeğine katıldı. Bayraktar, Ziraat Odalarının verdiği iftar yemeğinde, Ramazan ayının bereketli olması temennisinde bulunarak, Türkiye’de tarım sektörünün önemine dikkat çekti. Tarım sektörünün dünyada enerji sektörüyle birlikte önemli bir sektör haline geldiğini ifade eden Bayraktar, “Çok değerli çiftçimiz bu ülkede yaşayanların gıda güvencesini sağlıyor, 78 milyon insanımızı doyuruyor. Yetmiyor 37 milyon turistimizi doyuruyor, yetmiyor 18 milyar dolarlık tarım ve gıda ürünleri ihracatına imza atıyor” dedi. 12 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Tarım sektörünün sağladığı istihdamla işsizliği 2,1 aşağı düşürdüğünü belirten Bayraktar, şunları söyledi: “Sektörümüz, sağladığı istihdam ile verdiği dış ticaret fazlasıyla Türkiye’de övündüğümüz birçok sektörün de önünde yer almamıza imkan tanıyor. Çok övündüğümüz otomotiv sanayi dış ticaret açığı verirken, tarım sektörünün 5,6 milyar dolarlık dış ticaret fazlası var. Bu bakımdan tarım sektörü desteklendiğinde, gerekli tedbirler alındığında ülkemizin kalkınmasına çok daha fazla katkı sağlayacaktır. Bugün 63 milyar dolar olan gayri safi milli hasılayı önümüzdeki 10 yılda 150 milyar dolarlara taşımayı hedefliyoruz. 2014 yılını bu manada çok iyi geçirmedik. Allah böyle bir afeti bir daha Zaten çitçimize gereken önemi verdiğimizde neler yapabileceğini Sakarya’da görüyoruz. Son yıllarda Sakarya’da süs bitkiciliğinde, hayvancılıkta özellikle brolier tavukçuluğunda, sebze meyve üretiminde, yem bitkilerinde gelişmelere baktığımızda, çiftçimizin desteklenmesi halinde bu ülkede tarımsal üretimde mucizeler yaratabileceğini de görüyoruz.” 4,5 milyon üyesiyle Türkiye’nin en büyük meslek kuruluşlarından birisi olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak çiftçinin iyi gününde de kötü gününde de yanında yer aldıklarını bildiren Bayraktar, “Her zaman yardımcı olmaya, çiftçimizin refahını yükseltmeye çalıştık. Tarım sektörünün gelişmesi noktasında önünü açmaya çalıştık. Bundan büyük onur duyuyoruz, bizler Türk çiftçisine hizmeti büyük bir ibadet olarak görüyoruz. Çok kutsal bir görev yaptığımızın farkındayız. Hedefimiz önümüzdeki yıllarda Türk tarımını layık olduğu seviyelere getirmek, Türk çiftçisinin refah düzeyini yukarılara taşımaktır. Bu münasebetle kutsal ayın ülkemize ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini niyaz ediyorum” dedi. İftar yemeğine, Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş, yeni dönem milletvekilleri Mustafa İsen, Ali İnci, Zihni Açba, belediye başkanları, siyasi partilerin il başkanları, bakanlıkların bürokratları, il müdürleri, ilçe kaymakamları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çiftçiler katıldı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 13 HABERLER HABERLER Bayraktar’a, Hayırlı Olsun Ziyaretleri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a hayırlı olsun ziyaretleri sürüyor 14 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer ve TÜRKTOB Yönetim Kurulu Üyesi ve Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği (TYAB) Başkanı Mehmet Köse ile makamında bir süre görüştü. Gençer ve Köse, TZOB Genel Merkezi’nde, 26. Genel Kurul’dan sonra yeniden Genel Başkan olan Bayraktar’a, hayırlı olsun dileklerinde bulundular. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sigorta Primleri Genel Müdürü Ahmet Açıkgöz, Genel Müdür Yardımcıları İsmail Yılmaz ve Celile Özlem Tunçak’la makamında bir süre görüştü. Açıkgöz, Yılmaz ve Tunçak, TZOB Genel Merkezi’nde, 26. Genel Kurul’dan sonra yeniden Genel Başkan olan Bayraktar’a, hayırlı olsun dileklerinde bulundular. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bolu, Bilecik, Kütahya, Antalya, Yozgat, Tokat, Amasya, Eskişehir, Kırıkkale, Çorum, Kırşehir, Bodrum, Fethiye, Aksaray, Mersin, Manisa, Karaman Ziraat Odalarının Başkanları, TZOB Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden Genel Başkanlığa seçilmesinden memnun olduklarını belirterek, hayırlı olsun temennisinde bulundular. Manisa Ziraat Odaları ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 15 HABERLER HABERLER Bolu Ziraat Odaları Eskişehir Ziraat Odaları Kütahya Ziraat Odaları Yozgat Ziraat Odaları Bilecik Ziraat Odaları 16 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Tokat Ziraat Odaları ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 17 HABERLER 18 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI HABERLER Amasya Ziraat Odaları Çorum Ziraat Odaları Antalya Ziraat Odaları Mersin Ziraat Odaları Kırıkkale Ziraat Odaları Bodrum-Fethiye Ziraat Odaları ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 19 HABERLER TZOB DİYOR Kİ! Hububatta hasat dönemi başladı Aksaray Ziraat Odaları Bayraktar: "Özellikle buğday ve arpada büyük üretim artışı beklentisi fiyatları düşürüyor." Karaman Ziraat Odaları Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çukurova başta olmak üzere güney illerinde bazı kesimlerde hububat hasadının başladığını bildirerek, “özellikle buğday ve arpada büyük üretim artışı beklentisi fiyatları düşürüyor. Üreticimizin sıkıntıya girmemesi için piyasa fiyatları düşmeden Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), müdahale alım fiyatlarını bir an önce açıklamalıdır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu yıl buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini, TMO’nun hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları düşmeden gerekli müdahaleyi bir an evvel yapması gerektiğini belirtti. Kırşehir Ziraat Odaları 20 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Geçen yıl yaşanan kuraklık ve kötü hava koşullarından dolayı yeterince ürün ve gelir elde edemeyen üreticinin borçlandığını, bundan dolayı hasatla birlikte ürününün büyük bir bölümünü pazara arz edeceği vurgulayan Bayraktar, “TMO, üreticimizin mağdur olmaması için alım merkezlerini artırmalı, tatil günlerinde de çalışarak, zamanında ve hızlı bir şekilde alımları yapmalıdır. Ofis, ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçilerimizi toplayıcıların eline bırakmamalıdır” dedi. Buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini belirten Bayraktar, Anadolu kırmızısı sert ekmeklik buğday, kilogramı 82 kuruştan işlem gördüğüne dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, “TMO’nun zamanında, maliyetin üzerinde, uygun müdahale alım fiyatlarını açıklaması ve zamanında hızlı alım yapması üreticimizin emeğini boşa çıkarmayacaktır” dedi. Buğdayda rekor üretim beklentisi Geçen yıl başta kuraklık ve don olmak üzere yaşanan doğal afetlerin bitkisel üretimi çok olumsuz etkilediğini, bu durumun hububat üretimini de vurduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ürün yetersiz olunca piyasa fiyatları müdahaleye gerek duymadı. Bundan dolayı TMO, hububat piyasa fiyatlarının öngörülen müdahale alım fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğini gördüğü için müdahale alım fiyatı açıklamadı. Yalnız, bu üretim sezonunda, 2014 yılı Ekim ayından bu yana yağışlar çok iyi gitti. Nitekim, bitkisel üretim birinci tahminlerine göre, buğday üretimi, 2014 yılına göre yüzde 18,4 artışla 19 milyon tondan 22,5 milyon tona, arpa üretimi yüzde 27 artışla 6,3 milyon tondan 8 milyon tona, çavdar üretimi yüzde 10 artışla 300 bin tondan 330 bin tona, yulaf üretimi yüzde 19 artışla 210 bin tondan 250 bin tona yükseleceği öngörülüyor. 22,5 milyon tonluk buğday üretim tahmini gerçekleşirse, bu bir rekor olacak. 2013 yılında üretim 22 milyon 50 bin tonla rekor kırmıştı. Ziraat Odalarımızın ilk tahminleri de birçok bölgede buğday ve arpa rekoltesinde, önümüzdeki günlerde doğal afet olmaz ise önemli bir artış gerçekleşeceği yönündedir. Endişemiz yüksek üretim beklentisi nedeniyle hasadın ilerleyen günlerinde fiyatların daha da düşeceği şeklindedir. Üretici, ürününü düşük fiyatlarla almak isteyen tüccarların eline bırakılmamalıdır. TMO, hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları düşmeden, gerekli müdahaleyi bir an evvel yapmalı fiyat açıklamalıdır.” Bayraktar, piyasayı düzenleyici tedbirler alan TMO’nun bu konuda da hassas davranacağı kanaatinde olduklarını vurguladı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 21 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Tarımda istihdam bin 410 kişi arttı Türkiye Ziraat Odaları BirliğiGenel Başkanı Şemsi Bayraktar, mevsim şartları nedeniyle tarımsal faaliyetlerin artmaya başlamasının istihdamda kendini hemen gösterdiğini bildirerek, “2015 Şubat ayında 4 milyon 783 bin olan tarımdaki istihdam, 2015 Mart ayında 410 bin artışla 5 milyon 193 bine çıktı” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Mart ayında toplam istihdamın 377 bin kişi artarak 25 milyon 576 binden 25 milyon 953 bine yükseldiğini, tarımın, toplam istihdamdaki artıştan daha fazla istihdam artışı gerçekleştirdiğini belirtti. İşsizliği 2 puan düşürerek yüzde 12,6’dan yüzde 10,6’ya çeken tarımın, istihdam artışının bir sonucu olarak istihdamın beşte birini karşılar hale geldiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarım, Mart ayıyla birlikte istihdamdaki payını yüzde 18,7’den yüzde 20’ye çıkardı. Buna kar- damdaki ağırlığını hissettirmeye başladı. Özellikle, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında tarımsal faaliyetler zirveye çıkıyor ve tarımın istihdamdaki payı sanayiyi geride bırakıyor. Üretim, diğer sektörlere katkı ve ihracat açısından olduğu kadar istihdamda da Türk ekonomisinin can damarlarından biri olan tarım, milyonlarca kişiye aş ve iş sağlıyor.” TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını, OcakŞubat aylarında en düşük düzeye indiğini hatırlattı. Bayraktar, 2014 yılı Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payının, Nisan ayında yüzde 21,3’e, Mayıs’ta yüzde 21,9’a, Haziran’da yüzde 22,3, Temmuz’da yüzde 22,4’e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1’e, Eylül ayında yüzde 21,5’e, Ekim ayında yüzde 20,7’ye, Kasım ayında ise yüzde 20’ye, Aralık ayında yüzde 19,5’e, 2015 Ocak ayında yüzde 19’a, 2015 Şubat ayında ise yüzde 18,7’ye indiğini, 2015 Mart ayında yeniden yüzde 20’ye çıktığını bildirdi. Tarım ÜFE’de yüzde 1,62’lik artış şın sanayide istihdam 43 bin azalmayla 5 milyon 308 bine, hizmetlerde 140 bin azalmayla 13 milyon 662 bine indi. İstihdamın arttığı bir diğer sektör inşaatta, 149 bin artışla istihdam 1 milyon 789 bine yükseldi. Toplam istihdamda inşaatın payı yüzde 6,4’den yüzde 6,9’a çıkarken, sanayinin payı yüzde 20,9’dan yüzde 20,5’e, hizmetlerin payı yüzde 54’den yüzde 52,6’ya geriledi. Haziran, Temmuz, Ağustos’ta zirveye çıkıyor Mart ayıyla birlikte tarım yine istih- 22 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bayraktar: "Sanayi yerinde sayarken tarımda yüzde 2,3 olan ortalama büyümenin de üzerinde yüzde 2,7 büyüme sağlanması, ekonomiye önemli bir katkıdır." Mart’tan itibaren tarımda istihdam yoğunlaşıyor Şemsi Bayraktar, Mart ayında tarımın 2 milyon 887 bin erkek, 2 milyon 339 bin kadına iş ve aş sağladığını, çalışan erkeklerin yüzde 15,7’si, çalışan kadınların yüzde 30’unun tarımda istihdam edildiğini vurguladı. Bayraktar: "2015 Şubat ayında 4 milyon 783 bin olan tarımdaki istihdam 2015 Mart ayında 410 bin artışla 5 milyon 193 bine çıktı." Hayvansal üretimdeki artış tarımda büyümeyi tetikledi Bayraktar, tarımda üretici fiyatları endeksinin 2015 Mayıs ayında yüzde 1,62 arttığını, yıllık artışının yüzde 13,68 olduğunu belirtti. Nisan 2015’de aylık artışın yüzde 1,06, yıllık artışın yüzde 11,87 olduğunu vurgulayan Bayraktar, önümüzdeki günlerde tarla ürünlerine geçişle birlikte fiyatlarda bir düşüş görüleceğini bildirdi. Tarımda doğal afetlerin de maliyetleri artırdığına dikkati çeken Bayraktar, “çiftçimiz 2013 Ekim ayından bu yana bir türlü doğal afetlerden kurtulamadı. 2013-2014 üretim sezonunda başta kuraklık ve don bitkisel üretime önemli oranda zarar verdi. Bu üretim sezonunda da yine aşırı yağışlar ve don üretimi etkiledi” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hayvansal üretimdeki artışın tarımda büyümeyi tetiklediğini bildirerek, “sanayi yerinde sayarken tarımda yüzde 2,3 olan ortalama büyümenin de üzerinde yüzde 2,7 büyüme sağlanması, ekonomiye önemli bir katkıdır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014 yılında yüzde 1,9 gerileyen tarımda, geçen yılın son çeyreğinde başlayan büyümenin bu yıl ilk üç ayında da sürdüğünü belirtti. 2014’ün ilk çeyreğinde yüzde 3,5 büyüdükten sonra, ikinci çeyrekte yüzde 2,6, üçüncü çeyrekte yüzde 4,9 küçülen tarımın, son çeyrekte yüzde 1,4, bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 2,7 büyüdüğüne dikkati çeken Bayraktar, 2015 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 2,3, iktisadi ana faaliyet kollarından hizmetlerde yüzde 4,1 büyüdüğünü, sanayi sektörünün yüzde sıfır (0) ile yerinde saydığını vurguladı. Sanayi yerinde sayarken, tarım ortalamanın üzerinde büyüdü Sanayi yerinde sayarken tarımın yüzde 2,3 olan ortalama büyümenin de üzerinde büyüme sağlamasının ekonomiye önemli bir katkı olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “2015 yılının Ocak-Mart döneminde madencilik ve taş ocakçılığı yüzde 8,1, inşaatta yüzde 3,5 küçülme gerçekleşirken, imalat sanayinde yüzde 0,8, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında yüzde 1,8, toptan ve perakende ticarette yüzde 1, ulaştırma ve depolamada yüzde 1,1 büyüme olmuştur. Bu ortamda tarımdaki büyüme anlamlıdır. Her türlü zorluğa karşın, gecesini gündüzüne katarak çalışan çiftçimiz, tarımda büyümeyi gerçekleşmiştir. Yağışların iyi gitmesi, bitkisel üretimde artışa neden oldu. Kışlık sebzelerin üretiminde genel olarak bir artış görüldü. Hayvansal üretimdeki büyüme sürüyor. İlk üç ayda üretim, kırmızı ette yüzde 13,8, tavuk etinde yüzde 9, yumurtada yüzde 3,9, sanayiye aktarılan inek sütünde yüzde 1,6 arttı. Bütün bunlar tarımda büyümeyi olanaklı kılmaktadır.” İlk üç ayda tarımın toplam hasıla içindeki payı arttı Bayraktar, 2014 yılının ilk üç ayında 14,9 milyar liralık cari gayri safi yurtiçi hasılanın 2015 yılının Ocak-Mart döneminde 17,5 milyar liraya yaklaştığını, tarımın toplam hasıla içindeki payının ilk üç ay için yüzde 3,6’dan yüzde 3,9’a yükseldiğini vurguladı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 23 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! sa, Mardin, Isparta, Çanakkale, Kocaeli, Kütahya ve Ordu illerinde de yeni dünya üretimi yapılıyor.” Üretimin artması, iç piyasadan çok ihracata bağlı Yeni dünya tezgahları doldurdu Bayraktar: "Üretimi 12 bin tonlarda seyreden yeni dünyada Türkiye gerekli tüm üretim koşullarına sahip." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasatla birlikte tezgahları dolduran yeni dünyada üretimin 12 bin tonlarda seyrettiğini, Türkiye’nin gerekli tüm üretim koşullarına sahip olduğunu bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, anavatanı Çin ve Japonya olan yeni dünyanın bin yılı aşkın bir süredir Japonya’da yetiştirildiğinin bilindiğini belirtti. Yeni dünyanın 1700’lü yıllarda Avrupa’ya, 1800’lü yıllarda ise Cezayir ve Lübnan üzerinden Türkiye’ye geldiği bilgisini veren Bayraktar, özellikle Akdeniz Bölgesi’nin yeni dünya için uygun ekolojik koşullara sahip olduğunu vurguladı. Dünyada Çin, İspanya ve Pakistan gibi ılıman iklime sahip ülkelerin yeni dünya üretimi ve ihracatında başta geldiğini belirten Bayraktar, Türkiye’nin üretim ve ihracatta bu ülkeleri izlediğini bildirdi. Türkiye’de yeni dünya üretiminin yüzde 95,2’sinin Akdeniz Bölgesi’nde yapıl- 24 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI dığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “1995 yılında 12 bin 500, 1996 yılında 12 bin 600 ton olan yeni dünya üretimi, 1997 yılında 10 bin tona indikten sonra 1999 yılında yeniden 12 bin tona çıktı. 2004 yılında 9 bin 250 tona inen üretim, 2005 yılında 12 bin, 2009 yılında 12 bin 986 tona yükseldi. 2011 yılında 12 bin 93 tona inen üretim, 2012 yılında yeniden 12 bin 902 tona çıktı. 2013 yılında 12 bin 105 tona gerileyen yeni dünya üretimi, 2014 yılında yüzde 6,6 artışla 12 bin 900 tona ulaştı. Yeni dünyada Türkiye, gerekli tüm üretim koşullarına sahip bulunuyor. Buna rağmen, üretim 12 bin tonlarda seyrediyor. Yeni dünyada üretimin yüzde 88,3’ünün yapıldığı Antalya ve Mersin’i oldukça geriden Hatay, Muğla, Adana takip ediyor. Antalya 5 bin 746 ton, Mersin 5 bin 647 ton üretimle iller arasında ilk iki sırayı alırken, bu illeri 638 tonla Hatay, 315 tonla Muğla, 200 tonla Adana, 122 tonla Aydın takip ediyor. Az da olsa Rize, Osmaniye, Düzce, Trabzon, Artvin, Bur- Üretimin az olmasına karşın az da olsa ihracat yapıldığı belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Yeni dünya üretiminin artırılması mümkündür. Ancak üretimin artması, iç piyasadan çok ihracata bağlıdır. Halen çok büyük bölümü Irak’a olmak üzere, 538 bin dolarlık 1562 ton yeni dünya ihracatı var. Özellikle yeni pazarlar üretimin artmasını sağlayacaktır. Yeni dünya üretiminin en fazla yapıldığı ilçe olan Alanya’da, örtü altı üretim de başladı. Örtü altı yetiştiriciliğinin yaygınlaşması üretimi ve kaliteyi artıracaktır. Yeni dünya üretimi, özellikle erken dönemde yüksek fiyatla pazarlanabilmesinden dolayı yaygınlaştırılabilir. Önceleri tohumla üretim yaygın iken, son dönemlerde standart çeşitlerle aşılı üretime geçilmiştir. Yeni dünyanın en büyük avantajlarından biri, pazarda meyve çeşitliliği ve miktarının az olduğu ilkbahar döneminde pazara arz edilmesidir. Bu dönemde yeni dünya için iyi bir pazarlama fırsatı doğmaktadır. Yeni dünya yetiştiriciliği önemini artırarak sürdürecektir. Üretim artışı için hem ağaç sayısı hem de ağaç başına 46 kilogramlarda seyreden ortalama verim artırılmalıdır.” Bayraktar: "Yeni dünyada üretimin yüzde 88,3’ünün yapıldığı Antalya ve Mersin’i oldukça geriden Hatay, Muğla, Adana takip ediyor." Vitaminler yönünden son derece zengin Yeni dünyanın baharın geldiğini müjdeleyen koyu sarı, sulu, iri çekirdekli bir meyve olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “A vitamini yönünden çok zengin olan, göz ve cilt sağlığına iyi geldiği söylenen yeni dünya da üretim artırılmalıdır. Diyet lifleri ve pektin yönünden de iyi bir kaynak olan yeni dünya, sindirim sisteminin de dostudur. İçeriğinde bulunan antioksidan etkilere sahip flavonoidlerin, hücre hasarını önlediği, kalp hastalıklarına karşı koruduğu ve enzim aktivitelerini düzenlediği öne sürülmektedir. Yeni dünya ayrıca, antioksidanların etkilerini artıran malik asit ve B grubu vitaminler yönünden de son derece zengin bir meyvedir.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 25 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Dünya Çevre Günü Bayraktar: "Çevre sorunları geleceğimiz için büyük tehdit" Özellikle nehir ve akarsulara kentsel kanalizasyon sularının arıtılmadan veya kısmen arıtılarak yüzey sularına deşarj edilmesi, kanalizasyon sistemlerinden ve açıktaki katı atık yığınlarından kaynaklanan sızıntıların yer altı sularına karışması kirliliğe neden olmaktadır. Tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan zirai mücadele ilaçlarının ve gübrelerin aşırı ve bilinçsiz kullanımı özellikle akarsulardaki su kirliliğini hızla artırmaktadır. Sanayi faaliyetleri sonucu meydana gelen atıklar, akarsuları ve yer altı sularını kirletmektedir. Anız yakma ve kaçak avlanma da biyolojik çeşitlilik üzerinde tehdit oluşturmaktadır. Kocaeli’nin Körfez bölgesi ve çevresi sanayi atıklarından büyük oranda kirlenmiştir. Ergene Havzası, sanayi ve tarım kökenli kirlilik ve evsel atıklardan ciddi biçimde etkilenmektedir. Ege Bölgesi’nde özelikle Büyük Menderes Nehri kirlenmiştir. Büyük Menderes nehrinde evsel atıklar, sanayi kuruluşlarında oluşan endüstriyel atıklar, gübre ve pestisit kullanımından dolayı içinde çeşitli kimyasal maddeler bulunan, sulamadan dönen sular ile jeotermal enerji santrali atık suları kirlilik kaynaklarıdır.” Gelecek nesillerin iyi bir çevre eğitimiyle yetiştirilmesi sağlanmalı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çevre sorunlarının tüm canlı yaşamın geleceği için büyük tehdit halini aldığını bildirerek, “hava, toprak, su kaynaklarının kirlenmesi, küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişikliği, temiz su kaynaklarının giderek azalması, erozyon, toprağın bozulması, biyolojik çeşitliliğin tehdit altında olması ve dolayısıyla doğal kaynakların yok olmaya başlaması başlıca çevre sorunlarını oluşturmaktadır” dedi. Bayraktar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 1970’li yıllardan itibaren hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme, sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla kul- 26 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI lanılan tarım ilaçları, yapay gübreler ve kimyasal maddelerin kullanımının giderek yaygınlaşmasının çevre kirliliğine ve sorunlarına neden olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, gerekli çevresel önlemler alınmadan, arıtma tesisleri kurulmadan, geri dönüşüm alanları hazırlanmadan üretime geçen sanayi tesisleri veya sanayi bölgelerinin, ormanların tahribinin, yangınların, arazilerin yanlış kullanımının, erozyonun, aşırı otlatma sonucu doğal bitki örtüsünün tahribinin, maden, kireç, taş ve kum ocaklarının faaliyetlerinin de çevreyi kirleten faktörler arasında sayıldığını bildirdi. Kirlenme artık canlıların yaşamını tehdit eder boyutlara ulaştı Sonuç olarak kirlenen hava, su ve toprak kaynaklarının günümüzde artık canlıların yaşamını tehdit eder boyutlara ulaştığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Ülkemizde de çevre sorunları, bölgelere göre değişmekle beraber özellikle sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerimizde insan sağlığını tehdit eder noktalara ulaşmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, illerde su kirliliği, hava kirliliği, atıklar, gürültü kirliliği, erozyon öncelikli sorunlardır. Erozyon, ülkemizin çok büyük bölümünde görülen, Türkiye’nin her yıl zengin toprak yüzeyinin yok olmasına yol açan başta gelen sorunlarımızdan biridir. Yine atık sorunu önem taşımaktadır. Su kaynaklarımız hızla kirlenmektedir. Yanlış sulama özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgemizde toprakta tuzlanmaya, çoraklaşmaya neden olmaktadır. Ülkemizde tarımda verimliliğin artması ve gelecek kuşakların gıda ihtiyacının garanti altına alınması için tarımda sürdürülebilirliği sağlamanın şart olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: Toprak ve su kaynaklarını iyi yönetemezsek, tarımda verimliliği artıramayız, ülke nüfusunun gıda güvencesini, ekonomik kalkınmayı sağlayamayız. Sulamada etkinliğin sağlanması, yüzey ve yeraltı sularının en uygun şekilde depolanması, toprak ve su kaynaklarında kirliliğin ve israfın önlenmesi, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilmemesi, erozyonun ve çoraklaşmanın önüne geçecek önlemlerin alınmasıyla toprak su kaynaklarını koruyabiliriz. Çevre sorunlarının önüne geçebilmek için gelecek nesillerin iyi bir çevre eğitimiyle yetiştirilmesinin sağlanması gerekir. Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarının etkinliği artırılmalı, kamu kuruluşları ortak çalışmalar yürüt- melidir. Aksi takdirde ülkemiz ve dünyamız yaşanmaz hale gelecektir. Plansız kentleşmenin önüne geçilmelidir. Ormanlık alanların artırılması ve korunması sağlanmalıdır. Kaliteli yakıtlar kullanılmalıdır. Çevre konusunda yapılacak yatırımlar teşvik edilmelidir. Ülkemiz tarım politikalarında çevre boyutunun ayrıca ele alınması önemlidir. Küresel ısınma büyük tehdit “Küresel ısınma sonucunda ortaya çıkan iklim değişikliğinin, 21. yüzyılda insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük sorun olacağının aşikardır” diyen Bayraktar, şunları kaydetti: “Dünyada küresel ısınmanın etkileri ve bitki örtüsünün zayıflamasıyla birlikte, ani ve şiddetli yağışlarla sellerin meydana geliyor ve doğal felaketler yaşanıyor. Küresel ısınma sonucu akarsu havzalarında yıllık akımlarda meydana gelecek azalma sonucunda tarımsal su gereksinimi artıracaktır. Su azalması, tarımsal üretim üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. Bu nedenle Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde 3-14 Haziran 1992 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda dünyadaki en önemli çevre sorunlarından olan iklim değişikliği ve çölleşme konuları da gündeme getirilmiştir. Bu konferansta küresel ısınmayı durdurmak amacıyla, insan faaliyetleri sonucunda atmosfere salınan sera gazı miktarının sınırlandırılmasını hedefleyen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi imzaya açılmış ve 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz de atmosferde tehlikeli bir boyuta varan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının iklim sistemi üzerindeki olumsuz etkisini önlemek ve belli bir seviyede durdurmak için akdedilen “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ”ne 24 Mayıs 2004 tarihinde 189’ncu taraf olarak resmen katılmıştır. 16 Şubat 2005’te fiilen yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’ne Türkiye 26 Ağustos 2009 tarihinde taraf olmuştur. İnsan sağlığı, ekosistemler, hatta insan neslinin sürdürülmesi bakımından tehdit oluşturabilecek olumsuz etkileri nedeniyle çok ciddi sosyo-ekonomik sonuçlara yol açabilecek bir sorun olarak değerlendirilen iklim değişikliği, özellikle son yıllarda uluslararası gündemin üst sıralarında yer almaya başlamıştır. Sera gazı salınımlarının şimdiki hızında artmaya devam etmesi ve salınımların sanayi öncesi, 1850’li yıllar düzeyinin iki katına çıkması durumunda dünyamızın, bu yüzyıl içinde yaklaşık 3-6 santigrat derecelik ortalama sıcaklık artışı ve bunun küresel düzeyde yol açacağı doğal afetlerle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemeldir. İçinde bulunduğumuz dönemde, yüzyıllardır dünyada tescil edilebilen en sıcak değerlere rastlanmaktadır. Ülkemiz dahil dünyanın birçok yerinde yaşanan doğal afetler ve dengesizliklerin küresel ısınmayla yakından bağlantılı olduğu bilim adamları tarafından ifade edilmektedir. Akdeniz Havzası iklim değişikliğinden ciddi boyutlarda etkilenecek Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz Havzası’nda bulunan ülkelerin iklim değişikliğinden ciddi boyutlarda etkilenecek olmaları artık bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. Türkiye, küresel ısınmanın özellikle su kaynaklarının azalması ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz yönlerinden etkilenmeye başlamıştır. Ülkemizde de son dönemde birçok sel ve doğa felaketi yaşanmıştır.” Düşük karbonlu ekonomiye geçilmesi İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi hususunun, insanların yaşam biçimlerini, üretim ve imalat yöntemlerini değiştirecek köklü bir dönüşüm öngördüğünü vurgulayan Bayraktar, “Bu nedenle iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çalışmaları salt bir çevre sorunu olarak algılanmamalıdır. Gerçekte, bu mücadele gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin izleyeceği büyüme stratejilerini, enerji politikalarını, sağlık ve tarımla ilgili programlarını, su kaynaklarının kullanımını, gıda güvenliğini, düşük karbonlu ekonomiye geçiş ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini doğrudan etkileyebilecek ve bunların geliştirilmesinde belirleyici olabilecektir” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 27 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Gülde hasat zamanı Bayraktar: "Don hasarı nedeniyle gül rekoltesinde yüzde 7 civarında kayıp bekliyoruz." Bayraktar, şunları kaydetti: “Dünyada gül çiçeği üretiminde Türkiye ve Bulgaristan tekel konumunda. İki ülke, dünya üretiminin yüzde 90’ını karşılıyorlar. Son yıllarda Bulgaristan, gül üretimini artırmak için büyük yatırımlar yaptı. Ülkemizde 22 bin dekar olan gül ekim alanı varken, Bulgaristan ekim alanlarını 40 bin dekara çıkardı. Gülde dünya liderliğimiz risk altında. Bizim gibi Bulgaristan da ürettiği gül yağı ve gül kontretlerini ihraç ediyor. 2013 yılında 10 bin 769, 2014 yılında 10 bin 831 ton olan gül çiçeği üretimimiz, birinci tahmin rakamlarına göre, bu yıl 10 bin 64 tona inecek. Üretilen gülün dörtte üçünden fazlasını, yüzde 77,4’ünü Isparta karşılıyor. Bu ilimizi, yüzde 10,8 üretim payıyla Burdur, yüzde 10,1 payla Afyonkarahisar, yüzde 1,7 payla Denizli izledi. 2014 yılında Isparta 8 bin 382, Burdur 1169, Afyonkarahisar 1096, Denizli 184 ton gül çiçeği üretti. Türkiye ve Bulgaristan dünya üretiminin yüzde 90’ını karşılıyor Gül yağının yüzde 90'ı, gül konkretinin tamamının ihraç edildiğine dikkati çeken 28 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye’de dekar başına 416 kilogram gül yaprağı elde edildiğini bildiren Bayraktar, “Gül yaprağından elde edilen gül yağı miktarı yağışlara bağlı olarak değişmektedir. Yağışlar yeterli olduğunda 2,5-2,75 ton gül yaprağından 1 kilogram gül yağı elde edilirken, yağış yetersizliğinde 1 kilogram gül yağı için 4-4,5 ton gül yaprağı kullanılmaktadır. Üreticimiz yağlık gülü ortalama 3 lira 75 kuruş fiyatla satabilmektedir. Bu rakam, 2013 yılında 3 lira 8 kuruşken, 2014 yılında 3 lira 86 kuruşa çıkmıştı” dedi. dolayısıyla ihracat yapmasına neden olacaktır.” Bayraktar, gülde üretim maliyetlerinin düşürülmesi, kalitenin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması, üretici birliklerinin ve yerli firmaların güçlendirilmesi gerektiğine de dikkati çekti. Rekabet için destek artırılmalı Türkiye’de 2015 yılı için dekar başına 7 lira 90 kuruş mazot, 8 lira 25 kuruş gübre desteği verildiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ayrıca İyi Tarım Uygulamaları kapsamında üretim yapacak üreticilere yapılacak destekleme kalemine 2015 yılında Isparta ilinde yetiştirilen gül de dahil edilmiştir. Bu kapsamda üreticilerimiz, dekar başına 100 lira destek alacaklardır. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçtiğimiz aylarda yaşanan don hasarının tomurcuklara zarar verdiğini, gülde rekolteyi etkileyeceğini bildirerek, “gül rekoltesinde yüzde 7 civarında kayıp bekliyoruz. 2014 yılında 10 bin 831 ton olan yağlık gül üretimi, tahminlere göre, bu yıl 10 bin 64 tona inecek” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'de yağlık gül çiçeğinin Isparta ve çevresinde yetiştirildiğini ve Mayıs, Haziran aylarında hasat edildiğini belirtti. Üretilen gül çiçeğinin işlenmesinden gül yağı, gül suyu ve gül konkreti üretildiğini bildiren Bayraktar, üretilen gül yağı ve gül konkretlerinin parfüm ve kozmetik sanayisinde kullanılan en pahalı ham maddelerden olduğunu vurguladı. tere, İspanya, İsviçre, Makedonya, Libya, ABD, KKTC, Irak, İsrail, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Çin, Tayvan bulunuyor. Gül yağı 6 bin 750 avrodan, kontret ise 780 avrodan ihraç ediliyor.” Gülde tek rakibimiz Bulgaristan’ın üreticisine verdiği olağanüstü destekler haksız rekabete neden olmaktadır. Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da gül üreticileri, Tarımsal ve Kırsal Kalkınma için Özel Eylem Programı (SAPARD) kapsamında, 1999-2011 döneminde kilogram başına gül yağı için 500 avro destek almıştır. Üretilen gül yağının yüzde 57,7’sini Fransa’ya ihraç ettik ve 10,9 milyon dolar döviz kazandık. Gül yağı ihraç edilen diğer ülkeler arasında Azerbaycan, Hong Kong, Bulgaristan, Almanya, Avusturya, İtalya, Hollanda, Belçika, Japonya, İngil- Ayrıca bu ülke, tarımsal destekler kapsamında, gül yağı üretiminde kullanılan motorin, fuel-oil, elektrik ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarını sektöre indirimli fiyatlardan vermektedir. Bunlara ek olarak, Bulgaristan, mevcut fabrikaların revizyonu ile yeni fabrikaların kurulmasında hibe desteği vermekte ve ihracatta da belirli oranlarda teşvikler yapmaktadır. İki ülke üreticileri arasındaki dengesizliğin giderilmesi için üreticilerimize yönelik destekler artırılmalı, ihracat desteği verilmelidir. Bu üreticilerimizin rekabet gücünü artıracak, daha fazla üretim ve Bayraktar: "Tahminlere göre, 2014 yılında 10 bin 831 ton olan yağlık gül üretimi, bu yıl 10 bin 64 tona inecek." ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 29 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! melerin küçük, arazilerin çok parçalı bir hale geldiğini bildiren Bayraktar, “ülkemizde 3 milyon işletme, 32,5 milyon parsel bulunuyor. İşletme büyüklüğü 59 dekara, parsel büyüklüğü 5-6 dekarlara indi. Doğu Karadeniz gibi bazı yörelerimizde 1 dekarın altında parsel var. Bu kadar küçük parsel büyüklükleriyle verimli bir tarımsal üretim yapılamaz. Girdi kullanımı ve işgücü kaybı artar, verim düşer, yeterli geliri elde edemeyen çiftçi tarımdan kopar” dedi. Arazi kullanımı kanunu ve toplulaştırma önemli Toprak Bayramı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri dönüşü olmayan bir şekilde elde çıktığını bildirerek, “işlenen ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarı, nüfus artışının da etkisiyle 19902014 döneminde kişi başına 4,9 dekardan 3,1 dekara indi” dedi. Bayraktar, bu sene 14 Haziran tarihinde kutlanacak Toprak Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, toprağın doğal kaynakların başında geldiğini ve yaşamın temeli olduğunu belirtti. Çoğalta olanağı olmayan tek üretim aracı olan toprağın, hızlı nüfus artışı nedeniyle gittikçe artan oranda değer kazandığını vurgulayan Bayraktar, Toprak Bayramı’nın, 11 Haziran 1945 tarihinde kabul edilen “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” dolayısıyla çıkarılan Toprak Bayramı Kanunu hükmü gereği 11 Haziran’ı takip eden ilk pazar günü kutlandığı bilgisini verdi. 30 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve işgüçlerini değerlendirecek ölçüde toprak edinmeleri amaçlandığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Birleşmiş Milletler de toprağa yönelik farkındalığı artırmak ve kritik öneme sahip bu kaynağın sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek için 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmiştir. Yüzölçümü 78,06 milyon hektar olan Türkiye’nin, 38,5 milyon hektar toplam tarım alanı varken, işlenen tarım arazisi 20,7 milyon hektarda kalıyor. Uzun ömürlü bitkilerle toplam arazi miktarı 23,9 milyon hektara çıkıyor. Toplam karasal alanın yüzde 31,1’i işlenen tarım arazi ve uzun ömürlü bitkilerden oluşuyor. İşlenen tarım arazisi ve uzun ömürlü bitki alanı 1990 yılında 27 milyon 856 bin, 2000 yılında 26 milyon 378 bin, 2010 yılında 24 milyon 395 bin, 2014 yılında 23 milyon 943 bin hektara indi. 1990-2014 döneminde işlenen tarım arazisi ve uzun ömürlü bitki alanı yüzde 14 azaldı. Bu dönemde nüfusun da 56,5 milyondan 77,7 milyona çıkmasıyla kişi başına düşen arazi miktarı, yüzde 37,5 azalmayla 4,9 dekardan 3,1 dekara indi. Ülkemiz dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri. İşlenen tarım alanı içinde, hiçbir sorunu bulunmayan ve her türlü tarım yapılabilen, birinci sınıf tarım arazisinin payı sadece yüzde 6 olduğunu göz önünde bulundurursak, tarım arazisi açısından çok da zengin olmadığımız ortadadır. Bu bilinçle hareket etmeli, tarım arazilerimizi çok işi korumalıyız.” Tarım arazilerinin elde çıkmasının sebepleri Tarım arazilerinin, geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıktığını vurgulayan Bayraktar: "İşlenen ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarı, nüfus artışının da etkisiyle 1990-2014 döneminde kişi başına 4,9 dekardan 3,1 dekara indi." Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Bunun sebepleri bellidir. Sebepler içinde, geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan kente göçü, yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve yerleşim alanlarını sayabiliriz. Bayraktar, TZOB olarak başından bu yana her platformda destekledikleri, kanunlaşması için çaba sarf ettikleri Arazi Kullanımı ve Toprak Koruma Kanunu’nun parçalanmanın önüne geçeceğini bildirdi. 2014 Mayıs ayında kanunlaşan bu kanunun sorunu çözmek konusunda tek başına yeterli olmayacağını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın arazi toplulaştırması çalışmalarının tamamlanmasının da çok önemli olduğunu belirten Bayraktar, 4,5 milyon hektara ulaştırılan toplulaştırma çalışmalarının hızla tamamlanması ve 14 milyon hektara ulaştırılması gerektiğini vurguladı. gibi verimli tarım arazilerinin bulunduğu yerlerde yoğunlaşması, konunun ciddiyetini daha da artırıyor. Burada, büyükşehir belediyelerimize de büyük iş düşüyor. Türk tarımının belkemiği niteliğindeki 30 ildeki köy ve beldelerin büyükşehir belediye sınırları içine alınması, mahalle konumuna dönüştürülmesi, buralarda tarım arazilerinin korunmasında daha dikkatli olmamızı gerektiriyor. Büyükşehir belediyeleri, tarıma kaynak ayırmalıdır. Valilikler ve büyükşehir belediyeleri, verimli tarım arazilerinin korunması konusunda çok hassas hareket etmeli, Toprak Koruma Kurulları çok etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat Odaları temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir zorunluluk olmalı, bu husus, valilerin takdirine bırakılmamalıdır.” Tarım alanlarının şehirleşme ve sanayi tesisleri için kullanılmasının en büyük sorun olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: Ayrıca, her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler, topraklar da sürekli bozulmalara neden olmaktadır. Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar vermektedir.” “Ülke olarak bir kilo toprak bir kilo altına eşdeğerdir sözünü benimseyerek topraklarımıza daha fazla sahip çıkmalı, tarım arazilerimizi daha verimli kullanmanın yollarını bulmalıyız. Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken, verimli tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizi, imara açmayalım. Bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurmayalım. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmayalım. Meyve ağaçlarını, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmeyelim. Üstün vasıflı tarım arazilerimize gözümüz gibi bakalım. Tarım arazilerinin verimli kullanılamamasının en önemli nedenlerinden birinin miras hükümlerinden kaynaklanan arazi parçalanması olduğunu, tarımsal işlet- Tarım dışı kullanımının özellikle Çukurova, Gediz, Menderes, Tarsus ovaları, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Trakya, Konya, Samsun ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 31 TZOB DİYOR Kİ! Türkiye üretimde ve ihracatta dünya birincisi Bayraktar, Türkiye’nin kekik üretim ve ihracatında dünyada lider ülke konumunda olduğuna dikkat çekerek, dünya kekik ticaretinin yaklaşık yüzde 70'inin Denizli ilinde yapılan kekik üretiminden sağlandığının bilgisini verdi. Türkiye’nin tıbbi ve aromatik bitkiler ihracatından yılda yaklaşık 100 milyon dolar gelir sağlanırken, 2014 yılında bunun yaklaşık 63 milyon dolarının kekikten geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ülkemizin ihraç ettiği en önemli tıbbi, aromatik ve baharat bitkiler adaçayı, anason, biberiye, çemen, çörek otu, çöven, dağ çayı, defne yaprağı, ıhlamur, kapari, kekik, kırmızıbiber, kimyon, kişniş, mahlep, meyan kökü, nane, oğul otu, rezene, sumak ve bazı soğanlı ve yumrulu bitkilerdir. Bu ürünler arasında kekik, defne yaprağı, anason, kimyon ve rezene yaklaşık yüzde 90 pay alıyor. Kekik üretimi revaçta Bayraktar: "Kekik üretimi, 2005 yılından bu yana yaklaşık iki katına çıktı." İhracatı yapılan kekiğin yaklaşık yüzde 80’den fazlası kültüre alınmış olarak tarla koşullarında üretilmektedir. Türkiye’nin kekik ve ürünleri (işlenmiş, işlenmemiş, yağı) ihracatı içinde en büyük payı 13,6 milyon dolar ile ABD almaktadır. Diğer kekik ihraç ettiğimiz ülkeler ise Almanya, İtalya, Kanada, Polonya, Hollanda, Belçika, Kanada, Güney Afrika Cumhuriyeti, Fransa, Japonya ve Avustralya’dır.” Kullanımı ve sağlığa katkısı Kimya sanayinde de kullanılan kekiğin, yemeklerde sos ve salatalarda yiyecek ve içecek olarak çok yaygın kullanım alanlarına sahip olduğunu belirten Bayraktar, kekiğin daha çok baharat olarak kullanılmakla birlikte uçucu yağının timol ve karvakrol içermesi nedeniyle eczacılık ve parfümeri sanayinde de kullanıldığını bildirdi. Güçlü antimikrobiyal etkisinden dolayı özellikle üst boğaz enfeksiyonlarına ve ağız yaralarına karşı faydalı olduğunu vurgulayan Bayraktar, kekiğin damıtılması sırasında yağın altında biriken kekik suyunun özellikle kanda kolesterol ve kan şekeri seviyesinin düşürülmesinde (antidiyabetik ve antikolestremik), sindirim ve solunum sistemi hastalıklarının tedavisinde, mide-bağırsak rahatsızlıklarında yararlı olduğunun bilindiğine dikkati çekti. Yapılması gerekenler Çok fazla sayıda ülkeye ihracatı yapılan kekikte teşvik tedbirleri alınarak ih- racatın daha da arttırılabileceğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti: “Kekik üretimini artırmak ve istenen kalitede ürünü elde edebilmek için; bazı türlerde doğadan toplama ekonomik olsa da doğadan toplanan bitkilerde kaliteli ve standart ürün elde etmenin zor olması, doğadan toplamaların sürdürülebilirlik ilkesine dayalı floraya zarar vermeden yapılmaması nedeniyle kekiğin kültüre alınarak üretiminin yapılması önem arz etmektedir. İyi Tarım Uygulamaları kapsamında 2015 yılında tıbbi aromatik bitkiler teşvik kapsamına alındı. Bu kapsamda üreticilerimiz, dekar başına 100 lira destek alacaklar. Ayrıca hasat sonrası ambalajlama, paketleme ve depolamayı sağlayacak tesislerin kurulması üretimin artmasını sağlayacak. Türkiye’de kekikte markalaşmaya ve ihracat desteğine önem vermelidir. Ülkemizde Denizli ili kekik üretiminde önemli bir bölgedir. Denizli’de kekik için uluslararası ürün ihtisas borsasının alt yapısı oluşturulmalı, tağşiş ve kontaminasyon (pestisit, aflotoksin, mikotoksin ve ağır metaller) için analiz laboratuvarları güçlendirilmelidir.” Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kekik üretiminin, 2005 yılından bu yana yaklaşık iki katına çıktığını bildirerek, “2005 yılında 6 bin 400 ton olan üretim, 2014’de 11 bin 752 tona yükseldi” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye'de kekik üretiminin yüzde 90’ının Denizli’de kültüre alınarak üretildiğini ve önemli bir kısmının ihraç edildiğini vurguladı. 2014 verilerine göre, Türkiye’ de toplam kekik üretiminin 11 bin 752 ton olduğunu, bunun 10 bin 501 tonunun Denizli’den karşılandığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Çok yıllık bir bitki olan kekiğin ömrü 7-10 yıldır. Ülkemizde kekik üretimi sulu ve kuru tarım şeklinde gerçekleştirilmektedir. Ege bölgesinde sulu tarım yapılan bölgelerde kekik hasadı Mayıs ayı sonu, Ağustos ayı ortası ve Kasım ayı sonu şeklinde üç defa yapılıyor. Kekik üretiminde sulu tarımda dekara 450-500 kilogram ürün elde edilmektedir. Ege bölgesinde kuru tarım yapılan bölgelerde kekik hasadı rakıma göre bir defa yapılmakta ve 15 Haziran’da başlayıp 30 Temmuz’a kadar devam etmektedir. Kuru tarımda dekara 125 ile 200 kilogram arasında kekik elde edilmektedir.” 32 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 33 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! li ilinde gerçekleşen dolu, bu yıl dondan dolayı zarar gören üzüm bağlarında ikinci bir afete yol açtı. Dolu yağışının fırtına ve hortumla birlikte gerçekleştiği Şanlıurfa İlinin Akçakale ve Harran İlçelerinde neredeyse hasat edilecek ürün kalmadı. Ankara ilinin hemen hemen tüm ilçelerinde gerçekleşen dolu yağışı buğday ve arpalarda yatmalara neden olurken meyve ağaçlarına zarar verdi. Sakarya İlinde gerçekleşen dolu bazı yerlerdeki mısır ve barbunya tarlalarında yüzde 100’e varan oranlarda zarar var. Edirne’de dolu yağışı, Sarıcaali, Balabancık, Sultanköy’de çeltik, ayçiçeği, buğday, karpuz ve kavun tarlalarında zarara yol açtı. Genel olarak baktığımızda aşırı yağış, meyve tutan ağaçlarda da meyve dökümüne neden oldu. Aşırı yağışlar, tarla ürünlerinde yatmalara, tarla ürünlerinde ve açıkta yetiştirilen sebzelerde hastalık ve zararlıların çoğalmasına yola açıyor. Ürünlerde olgunlaşmayı da geciktiriyor. AFETLER SÜRÜYOR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Mayıs yağışlarının normalin altında kalsa da EkimMayıs dönemi yağış miktarının, normalin yüzde 7,8, geçen yılın yüzde 48,1 üzerinde gerçekleştiğini bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014 Ekim ayında başlayan 2014-2015 üretim döneminde gerçekleşen yağışların, kış aylarından buyana zaman zaman bazı illerde afetlere yol açsa da genel olarak tarımsal üretime olumlu etkisinin görüldüğünü belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2014 yılı Ekim ayından 2015 Mayıs ayı sonuna kadar ülke genelinde birikimli yağış miktarının 535,1 milimetreye (mm) ulaştığına dikkati çeken Bayraktar, “normali 496,2 mm, geçen yılın 361,3 mm olan yağışların, bu yıl 535,1 mm’ye yük- 34 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI selmesiyle, yağış miktarı normalin yüzde 7,8, geçen yılın yüzde 48,1 üzerinde gerçekleşti” dedi. Mayıs’ta yağış azalması Her ne kadar birikimli yağışlarda normaline ve geçen yıla göre artış olsa da Mayıs ayı yağışlarında azalma görüldüğünü belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ülke genelinde Mayıs ayı yağış ortalaması 42,3 mm gerçekleşti ve normalin yüzde 13,8, geçen yılın yüzde 22,9 gerisinde kaldı. Bu yıl Mayıs ayında Ege Bölgesi dışında tüm bölgelerde normale göre azalma gerçekleşti. Mayıs ayında normal değerlere göre en fazla azalma Marmara Bölgesi’nde ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde meydana geldi. Mayıs ayı toplamında yağışlarda azalma görülse de son haftada ve Haziran ayı ilk haftada gerçekleşen yağışların şiddetinin fazla olması tarım alanlarına ve ürünlere zarar verdi. Geçen yıl aynı tarihlerde gerçekleşen dolu ve aşırı yağışlar, bu yıl da tarımsal üretimi olumsuz etkilemeye devam etti. Meyvelerde, kiraz, kayısı gibi ürünlerde hasat başlarken, diğer meyvelerde gelişim dönemi devam ediyor. Tarla ürünlerinden buğdayda Akdeniz Bölgesinde hasada girilirken, hasat Temmuz ayıyla birlikte yoğunlaşacak.” Zarar görülen iller Mayıs ayının son haftasında, Haziran ayının ilk haftasında gerçekleşen yağışlarının neden olduğu zararlar konusunda da bilgi veren Bayraktar, şöyle devam etti: “Mayıs ayının son haftasında, Samsun, Amasya, Nevşehir illerinde gerçekle- Bayraktar: "Mayıs yağışları normalin altında kalsa da Ekim-Mayıs dönemi yağış miktarı, normalin yüzde 7,8, geçen yılın yüzde 48,1 üzerinde gerçekleşti." şen dolu yağışı tarla ürünlerine ve meyve ağaçlarına zarar verdi. Adana, Yozgat, Kütahya illerinde gerçekleşen aşırı yağışlar sele dönüşerek tarım arazilerinde zarara yol açtı. Haziran ayının ilk haftasından itibaren halen çeşitli illerimizde devam eden aşırı yağış ve dolu başta hububat olmak üzere birçok ürüne zarar veriyor. Bolu, Karabük, Aksaray, Denizli, Şanlıurfa, Ankara illerinde aşırı yağışlar, bazı alanlarda sele dönüşerek tarım alanlarında zarara neden oldu. Erzurum, Kırşehir, Manisa, Nevşehir, Burdur, Konya, Şanlıurfa, Mersin, Kırşehir, Bursa, Ankara, Sakarya illerinde gerçekleşen dolu yağışı, tarla ürünlerine ve meyve ağaçlarına zarar verdi. Aksaray İlinde aşırı yağışların neden olduğu sel, 30 küçükbaş hayvanın telef olmasına neden oldu. Manisa ve Deniz- Aşırı yağış, meyve ve sebzelerde çatlamalara yol açtığı gibi, taban suyunu yükselmesine neden olarak kök çürümelerine, döllenme sorunlarına sebep veriyor. Yine, aşırı yağışlar nedeniyle tarlalara girilemiyor, olan ürün de toplanamıyor. Dolu yağışı ise yaprakları deliyor, tomurcukları eziyor, çiçekleri tahrip ediyor, filizleri kırıyor. Ayrıca dolu tahıl ve baklagilleri yatırıyor, ağaçları yaralıyor, meyve dökümlerine yol açıyor. Ürünler üzerinde hasar yapan dolu, ürünlerde kalite kaybına neden oluyor.” Hasar tespit çalışmaları başladı Zararların tespit edilmesi amacıyla illerde hasar tespit komisyonlarının çalışmalarına başladığını belirten Bayraktar, ürünlerini tarım sigortası yaptıran üreticilerin hasar ihbarlarını yaptıklarını, eksperlerin çalışmalarının devam ettiği bilgisini verdi. Yaşanan tüm afetler nedeniyle ödenemeyen kredi borçlarının ertelenmesine yönelik kararın bu yıl da yayınlandığını bildiren Bayraktar, “Ancak, borç ertelemeleri 1 yıl ve faizli olması, ayrıca sadece Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nden alınan düşük faizli kredileri kapsaması nedeniyle beklenen faydayı sağlamamaktadır. Üreticilerin arka arkaya yaşanan afetten dolayı gelir kayıpları fazla olmaktadır. Geçen yılın zararını kapatamayan üretici, kayısı, üzüm, erik, ceviz gibi bazı ürünlerde bu yıl da beklediği rekolteyi alamayacaktır. Bu nedenle üreticilere maddi destek yapılmalı, arka arkaya yaşanan afetin etkileri azaltılmalıdır” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 35 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırmızı mercimekte Haziran ayında başlayan hasadın yoğunlaşmasıyla üretici fiyatlarının 2 lira 45 kuruştan 2 lira 12 kuruşa indiğini bildirerek, “üreticilerimiz önümüzdeki günlerde daha da artacak olan hasatla birlikte fiyatların daha da gerilemesinden endişe ediyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, gelir seviyesi nedeniyle hayvansal protein tüketiminde gelişmiş ülkelerin gerisinde kalan Türkiye’de, bitkisel kaynaklı protein tüketiminin beslenmede büyük önem taşıdığını, bu tüketimde de baklagillerin ayrı bir yeri bulunduğunu belirtti. Protein, vitamin ve mineral deposu Bileşiminde yüzde 18-31,6 oranda protein içeren baklagillerin beslenme sorununun çözümünde ve beslenmedeki protein açığının giderilmesinde etkin ve ekonomik ürün grubunu oluşturduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Hasadı süren kırmızı mercimek barındırdığı proteinin yanı sıra, B grubu vitaminler bakımından da oldukça zengindir. Aynı zamanda kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum ve fosfor gibi makro elementler, bakır, demir, manganez ve çinko gibi mikro elementlerce zengin bir mineral kaynağıdır. Kırmızı mercimekte hasat zamanı 36 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Kırmızı mercimek gerek lezzeti gerek yüksek besin değeriyle dünya ve Türk mutfaklarının vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır. Ülkemizde üretimi gerçekleştirilen 7 çeşit baklagiller arasında kırmızı mercimek toplam üretimden yüzde 31,5 oranında pay alarak nohuttan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve Batman’ın üretimdeki payı %87,5 Kırmızı mercimek üretimi ülkemizde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yoğunlaşmaktadır. En fazla üretim yapılan illerimiz Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve Batman’dır. Bu illerimizin toplam kırmızı mercimek üretiminden aldıkları pay yüzde 87,5’dir. 2010 yılında 422 bin, 2012 yılında 410 bin ton olan üretim 2014 yılında 325 bin tona indi. 2015 yılı birinci tahminlerine göre üretim 328 bin tona yükselecek. 2014 yılında kırmızı mercimek ithalatı da 180 bin 816 tonu buldu.” Verim bu yıl normal seyrediyor Ziraat Odalarından aldıkları bilgiye göre, verimin bu yıl normal seyrettiğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Kırmızı mercimek tüketimi, nüfus artışına paralel olarak artıyor. Ancak üre- timde yeterli artış sağlanamıyor. 2013/2014 döneminde kırmızı mercimekte yeterlilik oranı yüzde 90,3 olarak gerçekleşti. Üretimin artırılamamasının en önemli nedeni, üreticilerin kırmızı mercimekten yeterli geliri elde edememesidir. Ürünü depolama imkanı bulunmayan, ayrıca üretim aşamasında kullandığı girdileri hasat döneminde ödemeli olarak alan üretici, hasadı takiben ürünü piyasaya sunuyor. Oluşan arz fazlası üretici fiyatlarının düşmesine yol açıyor. Üreticinin elinde ürünün bitmek üzere olduğu dönemlerde fiyatlar tekrar artış gösteriyor. Yoğun emekle üretim gerçekleştiren üreticinin ürünü değerinin altında pazarlanırken, baklagiller tüketiciye ulaşıncaya kadar fiyat, 3 kata varan oranlarda artıyor. Her yıl Haziran ayında başlayan kırmızı mercimek hasadı, temmuz ayında tamamlanıyor. Hasat edilen ürünün önemli kısmı aynı yılın Eylül-Ekim aylarına kadar üreticiden çıkıyor. 2014 yılı Haziran-Ekim ayları arasında üreticinin eline geçen ortalama fiyat kilogramda 2 lira 7 kuruş olmuştu. Ancak, geçen yıl bu tarihten itibaren kırmızı mercimek fiyatları aydan aya artış gösterdi. 2014 yılı Eylül ayında kilogramı 4 lira 83 kuruş olan kırmızı mercimek market fiyatı, 2015 yılı Mayıs ayında kilogramı 5 lira 49 kuruşa ulaştı. 6 ayda kırmızı mercimek market fiyatlarında yüzde 13,7 oranında artış oldu.” Üretici hasatta ürünü maliyetin altında pazarlıyor Üreticinin hasat döneminde ürününü maliyetinin altında pazarladığını ve yeterli geliri elde edemediği için üretimin yeterince artırılamadığına dikkati çeken Bayraktar, “diğer taraftan tüketici oldukça yüksek fiyatlarda kırmızı mercimek tüketmektedir. Bu yıl da üretici fiyatları hasat döneminin başladığı Haziran ayının ilk günlerinde kilogramı 2 lira 45 kuruş olarak gerçekleşirken 10 günlük bir süreçte hasadın yoğunlaşmasıyla fiyatlar gerilemiş üretici satış fiyatı kilogramda 2 lira 12 kuruşa inmiştir. Üreticilerimiz önümüzdeki günlerde daha da artacak olan hasatla birlikte fiyatların daha da gerilemesinden endişe etmektedir” dedi. Üretimde sürekliliğin devamı için ön koşullar arasında üretici gelirlerinin artırılmasının geldiğini bildiren Bayraktar, bunun sağlanması için öncelikle üreticinin mahsulünün elinde kalmayacağını veya maliyetinin altında pazarlamayacağını bilmesi gerektiğini vurguladı. Bayraktar, üretici fiyatlarının maliyetin altında oluştuğu dönemlerde, fiyatlara müdahale edecek bir kurum oluşturulması zorunluluğu bulunduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, üretici fiyatlarını etkilememesi için hasat döneminde ithalat yapılmasının da engellenmesi gerektiğini bildirdi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 37 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! 450 bin ton üretimle İran, yüzde 12,5 pay ve 425 bin ton üretimle ABD izliyor. Türkiye, yüzde 5,7 üretim payıyla dördüncü, Meksika yüzde 3,2 payla beşinci, Ukrayna yüzde 2,8 payla altıncı, Hindistan yüzde 1,2 payla yedinci, Şili ise yüzde 1,1 payla sekizinci sırada bulunuyor. 8 ülke, dünya ceviz üretimindeki payını 1995-2012 döneminde yüzde 74’den yüzde 89’a çıkardı. Türkiye 1995 yılında 110 bin ton olan ceviz üretimini yüzde 64,4 artışla 2014 yılında 180 bin 807 tona yükseltti. 2015 yılı birinci tahminlerine göre 2015 yılı ceviz üretimi 190 bin 834 tonu bulacak. Cevizde üretim artışı tüketime yetişmiyor. Cevizin anavatanlarından olmasına, üretimde dördüncü sırada bulunmasına rağmen Türkiye, ithalattan kurtulamıyor. Üretim hızla artan ceviz tüketimini karşılamıyor. Nitekim 2000 yılında 108 bin ton olan ceviz tüketimi, 2013 yılında 218 bin tona, kişi başına ceviz tüketimi de 1,6 kilogramdan 2,9 kilograma yükseldi.” Ceviz ağaçların çoğunun belli bir standardı yok Cevizde üretim artışı tüketime yetişemiyor Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, cevizde üretim artışının tüketime yetişmediğini bildirerek, “cevizin anavatanlarından olmasına, üretimde dördüncü sırada bulunmasına rağmen Türkiye, ithalattan kurtulamıyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, sağlık ve beslenme açısından çok önemli bir meyve olan cevizde tüm dünyada tüketimin hızla arttığını belirtti. Şemsi Bayraktar, fosfor, magnezyum, demir, sodyum ve potasyum gibi mineral maddeler bakımından zengin, A, B1, B2, B6 ve C vitaminleri içeren cevizin, 100 gramının 700 kalori enerji sağladığı bilgisini verdi. 38 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Anavatanı Anadolu, Kafkasya ve İran olan cevizin dünyada 50’den fazla ülkede yetiştiriciliği yapıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 1995-2012 döneminde kabuklu ceviz üretimi, 3,2 katına çıkarak, 1,06 milyon tondan 3,41 milyon tona yükseldi. Dünyada ceviz yetiştiriciliği yapılan üretim alanı bu dönemde yüzde 89,2 artışla 526 bin hektardan 995 bin hektara çıktı. Ceviz üretiminin yarısını Çin tek başına karşılıyor. Üretimde birinci olan Çin, 425 bin hektarda 1,7 milyon ceviz üretiyor. İkinci sırayı yüzde 13,2 üretim payı ve Ülkemizde ceviz ağaçlarının çoğunun tohumla yetişen arazi sınırına dikilen ve doğal olarak yetişmiş milyonlarca ağaçtan oluştuğunu, belli bir standardı olmadığını belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “2000 yılında 3,54 milyon dolar karşılığı 5,6 bin ton olan ceviz ithalatı, 2014 yılında, 112,88 milyon karşılığı 27 bin 458 tona çıkmıştır. Buna karşın, ceviz ihracatı 4 bin 481 ton karşılığı 64,1 milyon dolardır.Ceviz üretiminde 2014 verilerine göre, Antalya 9 bin 354 tonla birinci olurken, bu ile 9 bin 80 tonla Hakkari, 8 bin 40 tonla Karaman izlemiştir. Ülkemizde 2010 yılında 41 bin 393 hektar olan ceviz alanları, 2014 yılında 69 bin 395 hektara yükseldi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile 2012 yılında imzaladığımız protokol çerçevesinde, Ziraat Odalarımız ceviz plantasyonları oluşturmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2014 yılında 2 bin 365 hektar alanda ceviz ağaçlandırması yaptı. Özel ağaçlandırma çalışmaları kapsamında ise 1 bin 382 hektar alanda bu çalışma yürütüldü. 2015 yılında ise 2 bin 647 hektar alanda ceviz ağaçlandırması yapılması planlanıyor.” İlkbahar geç don riski olan bölgelerde geç çiçeklenen çeşitler yetiştirilmeli Türkiye’de ilkbahar geç donlarının sık sık meyve ağaçlarında önemli kayıplara neden olduğunu vurgulayan Bayraktar, cevizde de geç çiçeklenen çeşitlerle bahçe tesisi yapmanın ve bahçeleri dona karşı sigortalamanın çok önemli olduğunu belirtti. Verimi yüksek, kaliteli, standart ceviz çeşitleriyle kapama bahçe tesisine karar verirken ilkbahar geç donları riski olan bölgelerde geç çiçeklenen çeşitler olmasının önem taşıdığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Türkiye özellikle, her ekolojik bölgenin avantajlarını ve dezavantajlarını tespit ederek yeni yatırımlar yapmalıdır. Mevcut meyve yetiştirme potansiyelini gereği gibi kullanılabilirse bu kesimden gelecek gelir, ülkeye önemli miktarda döviz kazandırır. Ancak bu yetiştiriciliklere girilmeden önce iç ve dış pazarların durumları ve istekleri çok iyi incelenmeli ve pazar boşluklarından yararlanılmalıdır. Üreticilerin pazar hareketleri ve dünya eğilimleri doğrultusunda bahçelerini zaman zaman yenilenmesi de gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda sağlık destek ürünü olarak da kullanımı gittikçe yaygınlaşan ceviz yetiştiriciliği de gündeme gelmiş bulunmaktadır. Meyve bahçelerinin tesisinde yapılan hataların sonradan telafisinin mümkün olmadığından, üreticilerimizin ceviz bahçesi kurmaya karar verirken mutlaka uzman kişi veya kuruluşlardan teknik bilgi desteği almalıdır. Ceviz bahçesi kurmak isteyen üreticilerimizin fidan alırken dikkatli olmaları, güvenilir fidan kuruluşlarını tercih etmeli, aldıkları fidanlar adına doğru kaliteli, sağlıklı olmalıdır. Üreticilerimize verilen yurt içi sertifikalı fidan ve standart fidan kullanım desteği ile kapama ceviz bahçelerinin arttığı bilinmektedir. Ancak bu yeterli değildir. Ülkemiz öncelikle ceviz üretimin de ‘kendine yeter’ bir ülke olmalı, sonrasında cevizden döviz elde eden bir ülke konumuna gelinmesi için, fidan, toprak analizi, gübre, mazot desteğinin yanı sıra kapama bahçe tesislerine de destek verilmesi gerekmektedir.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 39 TZOB DİYOR Kİ! Gıda ve tarımda ihracat da ithalat da geriledi Bayraktar: "İthalatta Nisan ve Mayıs aylarındaki düşüş sevindirici ama bu yetmez ihracatta artış sağlanmalı." TZOB DİYOR Kİ! Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Mayıs ayında genel ihracat yüzde 18,8 ve genel ithalattaki yüzde 14,4 azalmanın gıda ve tarımda da görüldüğünü bildirerek, “Mayıs ayında gıda ve tarım ihracatı yüzde 10,7 gerileyerek 1,4 milyar dolardan 1,26 milyar dolara, ithalat ise yüzde 24,9 düşerek 1,16 milyar dolardan 871 milyon dolara indi” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarım ve gıdada Ocak ayından bu yana görülen ihracat gerilemesinin Mayıs ayında da devam ettiğini belirtti. 2014 Mayıs ayında 1 milyar 407,3 milyon dolar olan gıda ve tarım ihracatının 2015 Mayıs ayında yüzde 10,7 gerilemeyle 1 milyar 256,3 milyon dolara indiği bilgisini veren Bayraktar, meyvelerde yüzde 7,1, çay ve baharatta yüzde 22,9, değirmencilik ürünlerinde yüzde 15,8, sebze ve meyve ürünleri yüzde 3, balık ve deniz ürünlerinde yüzde 1,2 ihracat artışları dışında tarım ve gıdada her fasılda ihracat gerilemesinin görüldüğünü vurguladı. Mayıs ithalatında yüzde 24,9 düşüş Tarım ve gıdada Mayıs ayında ithalatın, 2014 Mayıs ayına göre yüzde 24,9 düşerek 1 milyar 158,7 milyon dolardan 870,6 milyon dolara indiğini belirten Bayraktar, önemli ithalat fasıllarından hububatta yüzde 43,4, yağlı tohumlarda yüzde 35,8 ve hayvansal ve bitkisel yağlarda yüzde 42,4 düşüşün ithalatta gerilemeye neden olduğunu bildirdi. 2015 yılı Ocak-Mayıs döneminde tarım ve gıda ihracatının, 2014 yılının aynı dönemine göre yüzde 6,6 gerilediğini ve 7 milyar 420,7 milyon dolardan 6 milyar 933,2 milyon dolara indiğini, ithalatın aynı dönemde yüzde 1,6 artışla 5 milyar dolardan 5 milyar 81,1 milyon dolara yükseldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “İthalat Nisan ayında yüzde 6,8, Mayıs ayında yüzde 24,9 geriledi. İthalatta Nisan ve Mayıs aylarındaki düşüş sevindirici ama bu yetmez ihracatta artış sağlanmalı. İhracatın artırılması için, ihracat destekleri artarak devam etmeli, girdi fiyatları rakip ülkelerle rekabeti sağlayacak seviyelerde olmalı, markalaşmaya gidilmeli, standarda uygun, talep edilen ürün üretilmeli, kalite ve ambalaja önem verilmeli. 1,85 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verildi Türkiye, tarım ve gıdada 2014 yılında 18 milyar dolar ihracat, 12,4 milyar dolar ithalat yapmıştı. 5,6 milyar dolar dış ticaret fazlası vermişti. 2015 Ocak-Mayıs döneminde yine 1 milyar 852,1 milyon dolarlık dış ticaret fazlası sağlandı. Bütün zorluklara rağmen tarım, artı vermeye devam ediyor. Yaşanan bütün doğal afetlere rağmen sektör, elinden geleni ziyadesiyle yapıyor. Destekler artarak devam etmeli.” 40 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 41 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! danelere daha fazla zarar verdi. Kuru üzümde rekolte kaybı yaşanacak gibi görünüyor.” Bağlarda don ve dolu rekolteyi vuracak Son bir ayda sürekli yağışların görülmesinin de sık ilaçlama yapma zorunluluğu doğurduğunu bildiren Bayraktar, “İlaçlamanın artması girdi maliyetlerini artırıyor. Çiftçimize ek bir yük getiriyor” dedi. Yapılması gerekenler Bayraktar, yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: “Çekirdeksiz üzümde ihracat kapılarının zamanında açılması, üründe fiyatın belirlenmesini, sofralık üzümün kalite kaybı olmadan ihracını sağlayacaktır. TARİŞ, yeniden yapılandırma süreci sonrasında kaynak yetersizliğinden piyasayı regüle edecek miktarda bir alım gerçekleştirememektedir. Bu ciddi soruna neden olmaktadır. Sorun biran önce çözülmelidir. İhraç edilen kuru üzümün içine karıştırılarak kaliteyi tehdit eden kaçak girişler daha sıkı kontrollerle önlenmelidir. Bayraktar: "Bağlarda Mart’ta düşük sıcaklık, Nisan’da don, Haziran’da dolu afetleri Manisa’da 447 bin 571 dekar bağ alanında hasara yol açtı." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bağlarda don ve dolunun rekolteyi vuracağını bildirerek, “Bağlarda Mart’ta düşük sıcaklık, Nisan’da don, Haziran’da dolu afetleri Manisa’da 447 bin 571 dekar bağ alanında hasara yol açtı. Zarar, çekirdekli çeşitlerde yüzde 50-80’i, çekirdeksiz çeşitlerde yüzde 30-40’ı buluyor” dedi. 42 İhracatta sıkıntı olmaması için üzümler, beton veya tel sergi üzerinde kurutulmalıdır. yüzde 8-10’u kurutmalıkta kullanılıyor. Başlıca kuru üzüm üreticileri, Türkiye, ABD, İran, Yunanistan, Güney Afrika, Şili ve Afganistan. Türkiye’nin ihracata yönelik üzüm üretiminde kuru üzüm ilk sırayı alıyor. Üzüm ihracatımızın yüzde 95’ini çekirdeksiz üzüm oluşturuyor. Ağustos ayında hasadı başlayacak olan çekirdeksiz üzümde, Ege bölgemiz başı çekiyor. Özellikle Manisa, İzmir, Denizli önemli üretim bölgeleri… 2014 yılında 1 milyon 135 bin 947 ton olan kurutmalık çekirdeksiz üzüm üretiminin, yüzde 89,9’u, 1 milyon 21 bin 282 tonu Manisa ilinde yapıldı.” Bayraktar, yaptığı açıklamada, dünyadaki en yaygın kültür bitkilerinden biri olan üzümde, Türkiye’nin 4,6 milyon dekarla İspanya, Fransa, İtalya ve Çin’in ardından 5’nci, 4 milyon 175 bin tonluk üretimle Çin, ABD, İtalya, Fransa ve İspanya’nın ardından 6’ncı sırada bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin üzüm üretiminin 2015 yılında yüzde 0,7 azalmayla 4 milyon 146 bin tona inmesinin beklendiği bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti: 2014-2015 üretim sezonunda kış aylarında sıcaklığın yıl ortalamalarına göre çok düşük seyretmesinin bağları olumsuz etkilediğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “2004 yılında 5,2 milyon dekar alanda 3,5 milyon ton üzüm üretiliyordu. Bağ alanı, 2014 yılında 4,6 milyon dekara inerken, üretim 4 milyon 175 bin tona ulaştı. Dünyada üretilen üzümün “Bu yıl, 18-22 Mart’ta eksi 2 derece olan düşük sıcaklıklar bağlarda sürgün gözlerine zarar verdi. 23-24 Nisan’da da don afeti yaşandı ve yapraklanma dönemindeki bağlarda sürgün ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Soğuk, don, dolu, yağış… Bağlar afetten kurtulamadı üzerindeki gözleri kuruttu. Manisa’daki 769 bin dekar bağ alanında, hasar tespit komisyonlarının belirlemelerine göre 447 bin 571 dekar alan don ve dolu afetinden zarar gördü. Bu durum çekirdekli çeşitlerde yüzde 50-80, çekirdeksiz çeşitlerde yüzde 30-40 oranındadır. Manisa ilinin doğu bölgesinde 4 Haziran’da gerçekleşen dolu afeti de 10 bin dekarlık bir alanda etkili oldu ve bu alanlardaki bağlarda salkım ve yeşil aksam ciddi oranda zarar gördü. Buna ilaveten 12 Haziran’da meydana gelen ve bölgelere göre dozu değişen dolu afeti, 4-5 bin dekar bağda salkımlarda zarara neden oldu. Zarar, her bağ için değişmekle beraber yüzde 30-80 arasında gerçekleşti. Dolu çapının küçüklüğü Ambalajlamada özellikle en büyük pazarımız olan AB standartlarına uyum göstermek için çalışmalar yapılmalıdır. Çekirdeksiz kuru üzümde AB benzeri bir depolama kuruluşu oluşturulmalı ve depolama maliyeti desteklenmelidir. Üzümde alternatif değerlendirme şekillerinin geliştirilmelidir. Ürün ihtisas borsaları oluşturulmalı, mevcut borsalara işlerlik kazandırılmalı, ticaret borsaları tescil kurumu olmaktan çıkarılmalıdır. Üretim hedefleri iç ve dış pazarlarda rekabet edecek şekilde belirlenmelidir. Girdi fiyatları düşürülmeli, kuru üzüm üreten diğer ülke üreticileriyle rekabet edebilmesi için üzüm üreticisi desteklenmelidir.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 43 Bayraktar: "Traktör sayısında Manisa, Nisan ayında 79 bin 16 adetle birinciliğini korurken, aylık artışta Konya 436 adetle yine ilk sırayı aldı." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2015 Nisan ayında traktör sayısında Manisa’nın, 79 bin 16 adetle birinciliğini korurken, aylık artışta Konya’nın 436 adetle ilk sırayı aldığını bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Konya’nın traktör sayısında Manisa’ya gittikçe daha fazla yaklaştığını, son 3 yılda, Konya’nın Manisa ile arasındaki farkı 3 bin 277 adetten 894 adede indirdiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, traktör sayısının 2015 Nisan ayında, 2015 Mart ayına göre, 6 bin 698 adet artarak 1 milyon 640 bin 62 adetten 1 milyon 646 bin 760 adede yükseldiğine dikkati çekti. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, traktörde iller arasında 2015 yılı Nisan ayında en fazla artışın 436 adetle Konya’da, 259 adetle Manisa’da, 250 adetle Denizli’de, 249 adetle İzmir’de, 205 adetle Balıkesir’de, 198 adetle Bursa’da, 177 adetle Afyonkarahisar’da, 175’er adetle Aydın ve Sakarya’da, 166 adetle Gaziantep’te, 155 adetle Yozgat’ta, 151 adetle Ankara’da görüldü bildirdi. Bayraktar, traktör sayısı Nisan ayında, Kayseri’de 149, Aksaray’da 143, Sivas’ta 135, Nevşehir’de 131, Muğla’da 127, Niğde’de 126, Çanakkale’de 121, Antalya’da 114, Adana’da 112, Şanlıurfa’da 110, Mersin’de 108, Diyarbakır’da 107, Eskişehir’de 103 adet arttığı bilgisini verdi. Traktör sayısında artış ve azalışlar Traktör sayısının Nisan ayında, Bingöl’de 9, Yalova’da 6, Karabük, Giresun ve Bayburt’ta 3’er, Rize’de 1 adet artarken, Trabzon’da 2, Ordu’da 3 adet azaldığını vurgulayan Bayraktar, 44 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI şunları kaydetti: “Traktör sayısında Manisa 79 bin 16 adetle birinciliğini sürdürürken, Konya 78 bin 122 adetle ikinci, Balıkesir 57 bin 776 adetle üçüncü, İzmir 57 bin 193 adetle dördüncü, Bursa 56 bin 915 adetle beşinci sırada bulunuyor. Ankara 48 bin 695, Samsun 47 bin 769, Adana 47 bin 526, Denizli 44 bin 635, Antalya 42 bin 599, Aydın 39 bin 958, Afyonkarahisar 38 bin 99, Tokat 38 bin 96, Çorum 36 bin 617, Sakarya 33 bin 579, Şanlıurfa 33 bin 225, Mersin 31 bin 77, Kütahya 30 bin 903, Çanakkale 30 bin 17 traktöre sahip durumda. Edirne’de 29 bin 757, Yozgat’ta 29 bin 408, Sivas’ta 28 bin 253, Tekirdağ’da 28 bin 50, Muğla’da 27 bin 812, Gaziantep’te 27 bin 569, Kastamonu’da 26 bin 532, Kayseri’de 25 bin 672, İstanbul’da 21 bin 678, Diyarbakır’da 21 bin 305, Eskişehir’de 20 bin 718, Malatya’da 20 bin 548 traktör var. Hatay’da 19 bin 861, Burdur’da 19 bin 780, Isparta’da 19 bin 721, Nevşehir’de 19 bin 589, Bolu’da 19 bin 480, Kırklareli’nde 19 bin 126, Amasya’da 18 bin 139, Kahramanmaraş’ta 18 bin 24, Kars’ta 17 bin 365, Uşak’ta 16 bin 905, Aksaray’da 16 bin 833, Erzurum’da 16 bin 347, Niğde’de 15 bin 445, Osmaniye’de 15 bin 113, Kocaeli’nde 14 bin 958, Adıyaman’da 14 bin 19, Çankırı’da 12 bin 136, Karaman’da 10 bin 197, Kırşehir’de 10 bin 131, Muş’ta 10 bin 93 traktör bulunuyor. Traktör sayısı Bilecik’te 9 bin 873, Düzce’de 9 bin 830, Mardin’de 9 bin 531, Ardahan’da 9 bin 7, Zonguldak’ta 8 bin 974, Elazığ’da 8 bin 820, Kırıkkale’de 8 bin 450, Sinop’ta 8 bin 159, Van’da 8 bin 108, Ağrı’da 7 bin 551, Erzincan’da 6 bin 239, Batman’da 5 bin 192, Karabük’te 5 bin 162, Kilis’te 5 bin 40’da kalıyor. Trabzon’da 184, Rize’de 41 traktör var Bartın’da 4 bin 859, Iğdır’da 3 bin 828, Gümüşhane’de 3 bin 258, Bitlis’te 3 bin 106, Giresun’da 2 bin 845, Bayburt’ta 2 bin 771, Yalova’da 2 bin 388, Siirt’te 2 bin 359, Şırnak’ta 2 bin 246, Ordu’da 2 bin 153 traktör var. Traktör sayısı Tunceli’de 1392’ye, Artvin’de 1146’ya, Bingöl’de 1031’e, Hakkari’de 836’a, Trabzon’da 184’e, Rize’de 41’e kadar iniyor.” Bayraktar, Nisan ayında traktör sayısının Çanakkale’de 30 bin adedi geride bıraktığını bildirdi. AYIN KONUSU Traktörde Konya, Manisa’ya yaklaşıyor SÜS BİTKİLERİ TZOB DİYOR Kİ! AYIN KONUSU AYIN KONUSU Hüseyin Darcan TZOB Yönetim Kurulu Üyesi İpsala Ziraat Odası Başkanı SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE SORUNLARI Tarımsal üretimde istihdama katkı sağlayıp, ticarete önemli bir ivme kazandıran süs bitkileri sektörü, para kazandıran ve gelir getiren bir tarım faaliyetidir. Süs bitkileri sektörü; kesme çiçekler, İç mekan (saksılı) süs bitkileri, dış mekan süs bitkileri ve doğal çiçek soğanları olma üzere 4 başlık altında ele alınmaktadır. Bu dört alt başlık, üretim yöntemlerinin farklılığı kadar pazar oluşumlarının farklılığı da önemlidir. Ülkemizde 2014 yılında süs bitkileri ekim alanı 4 bin 901 dekardır. Üretim miktarı ise yaklaşık 1 milyar 553 milyon adettir. Bu üretim miktarının yaklaşık olarak 1 milyar 25 milyon adedi kesme çiçek, 456 milyon adedi dış mekan süs Süs bitkileri sektörünün düşük faizli, uzun vadeli yatırım ve işletme kredisi veya değişik kaynaklardan hibeyle desteklenmesi gerekmektedir. Buna karşın, özellikle üretimde, yüksek maliyetli girdi kullanımı ve satışlardaki yüksek KDV ile tarımın diğer kollarından ayrı tutulmaktadır. Süs bitkilerinin de bir tarımsal faaliyet olduğu gerçeğinden hareketle bu farklılıklar giderilmelidir. Süs bitkilerinde uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı mutlaka yüzde 8’e indirilmelidir. Ülkemize özgü süs bitkileri üretim süreci ve standartlarının oluşturulması yönelik çalışmalar yapılmasına ihtiyaç vardır. bitkileri, 41,4 milyon adedi iç mekan süs bitkileri ve 30 milyon adedi de çiçek soğanlarından oluşmaktadır. Süs bitkileri üretiminde kesme çiçeğin payı yüzde 66 iken, dış mekan süs bitkilerinin payı yüzde 29,3, iç mekan süs bitkilerinin payı yüzde 2,7 ve çiçek soğanlarının payı da yüzde 2’dir. Süs bitkileri sektörde genel olarak yabancı orijinli bitkilerin kullanımı ve ticareti konusunda bir eğilim bulunmaktadır. Gerek dış mekân süs bitkilerinde gerekse kesme çiçeklerde ürün çeşitliliğinde yetersizlik söz konudur. Oysa zengin gen kaynaklarımız ve doğal floramız değerlendirilerek yerli doğal bitkilerin kültüre alınması, uygulamalarda ve dış ticarette bu bitkilerin kullanılması ülkemize önemli bir rekabet avantajı sağlayacaktır. Yeni çeşit geliştirilmesine yönelik GTHB çalışmaları desteklenerek geliştirilen çeşitlerin ıslahçı hakları koruma altına alınmalıdır. İç Mekan Süs Bitkileri Çiçek Soğanları Dış Mekan Süs Bitkileri Kesme Çiçek Toplam 2013 1.104.968 552.770 32.421.167 11.046.812 45.125.717 2014 1.081.413 567.505 35.995.684 11.373.741 49.018.343 Kaynak: TÜİK Süs bitkileri üretimi (adet) Yıllar İç Mekan Süs Bitkileri 2013 36.094.158 33.012.460 348.426.162 1.025.983.070 1.443.515.850 2014 41.448.776 30.059.530 456.026.600 1.025.490.294 1.553.025.200 Kaynak: TÜİK 46 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Ülkemiz coğrafik konumu ve politik yapısı ile Avrupa, Rusya ve Ortadoğu ülkeleri pazarlarına kolayca açılabilecek ve ihracat yapabilecek durumdadır. Özellikle Asya ve Orta Doğu için kurak koşullara dayanıklı az bakım isteyen dayanıklı türlerin üretimine öncelik verilmelidir. Süs bitkilerinde ihracatın yanı sıra önemli düzeyde dış mekan bitkilerinin payının yüksek olduğu ithalatta yapılmaktadır. Küçük işletmelerin çoğunlukta olduğu bir yapıda üretim yapıldığı için yüksek boylu bitki ihtiyacı karşılanamamakta ve ithalat yapılmaktadır. Uluslararası pazarlarda rekabet gücümüzün arttırılabilmesi için süs bitkileri ihtisas sanayi bölgelerinin oluşturulması ve iç ve dış pazar isteklerine uygun standartlarda ürün üretilmesi gereklidir. Özellikle ihracatın artırılması amacı ile tanıtım, reklam faaliyetleri ve koordinasyonu sağlayacak güçlü bir dış pazarlama organizasyonunun oluşturulması zorunludur. Süs bitkilerinde vergi levhası olmayan küçük üreticilerimiz, kendileri doğrudan satış yapmak istediklerinde fatura veremedikleri için sorun yaşıyorlar. Küçük üreticilerin satışları ya tamamen kayıt dışı olarak gerçekleşiyor yada büyük firmaların kiracısı olarak satış yapabiliyorlar. Bu durum küçük üreticilerimizi büyük sıkıntıya sokmaktadır. Sorunların aşılabilmesi için üreticilerin örgütlenmesi çok önemlidir. Bunun yanında süs bitkilerinin üretim ve pazarlanmasına yönelik gerekli mevzuatlar oluşturulması ve GTHB bünyesinde Daire Başkanlığı oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Süs bitkileri ekilen alanları (m2) Yıllar Süs bitkisi üretiminde ileri teknoloji, yıl boyu kontrollü üretim ve topraksız tarım gibi modern üretim tekniklerinin kullanımı teşvik edilmeli, birim alandaki verimlilik, üretimde kalite, depolama tekniklerinin geliştirilmesi, raf ve vazo ömrünün artırılması konularında çalışmalar artırılmalıdır. Üretim konusunda özellikle doku kültürü laboratuvarlarının kurulması önemlidir. Çiçek Soğanları Dış Mekan Süs Bitkileri Kesme Çiçek Toplam Aynı şekilde orman ağaçları ve süs bitkileri üretimi yapan Orman ve Su İşleri Bakanlığında da Daire Başkanlığı kurulması sektör için gereklidir. Süs bitkileri sektöründe üretimin büyük bölümü kayıt dışı olarak gerçekleşmektedir. Sektörde kapsamlı bir veri tabanı bulunmamaktadır. Üretimin takip edilebilmesi, üretim miktarlarının belirlenebilmesi en önemlisi de üretim planlamasının yapılabilmesi için kapsamlı bir veri tabanının oluşturulmasına ihtiyaç vardır. GTHB bünyesinde süs bitkileri sektörünün temsil edilebileceği bir Daire Başkanlığının oluşturulması sektördeki bu eksikliklerin giderilmesinde önemli bir adım olacaktır. Süs Bitkileri sektörü hızlı gelişen, istihdam düzeyi ve ihracat potansiyel yüksek gelecek vaad eden bir sektördür. Bu potansiyelin daha hızlı ilerlemesi ülkeye katma değerinin daha hızlı artırılabilmesi için; Ziraat Fakülteleri’nde Süs Bitkileri Bölümleri oluşturulmalı, Kamu Araştırma- Geliştirme Kuruluşlarında süs bitkileri birimleri kurulmalı, Özel sektör ArGe kuruluşları yaygınlaştırılmalıdır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 47 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Dr. Aslı Onay Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tohumculuk Daire Başkanlığı Bakanlığımızın Süs Bitkileri Sektörüne İlişkin Uygulamaları ve Destekleme Politikaları Ülkemiz tarımsal üretiminde önemli bir yere sahip olan süs bitkilerinin üretim ve pazarlaması ile ilgili olarak gerekli politikaları ortaya koymak ve uygulamaları yapmak, Bakanlığımızın görevleri arasındadır. 2006 yılında yayımlanan “5553 sayılı Tohumculuk Kanunu” ile süs bitkileri sektörü yasal alt yapıya kavuşmuş ve ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanmış olup, yayım aşamasındadır. Sektör “Türkiye Tohumcular Birliği” çatısı altında “Süs Bitkileri Üreticileri Altbirliği” şeklinde örgütlenmiş olup, yaklaşık olarak 414 üyesi bulunmaktadır. Süs Bitkisi Üreticisi olarak faaliyet gösteren kişi ya da kuruluşlar 2009 yılından bu yana Bakanlığımızca kayıt altına alınmakta olup ilgili kuruluşlara “Yetkilendirilmiş Tohumculuk Kuruluşu Belgesi” verilmektedir. SÜS BİTKİLERİ SEKTÖRÜ VE BAKANLIK UYGULAMALARI Ülkemizde Süs Bitkileri Üretimi Sektörün ülkemizdeki üretim alanı yaklaşık olarak 45.000 dekar olup, bu alanın yaklaşık olarak %23’ü kesme çiçeklere, %72’si dış mekân süs bitkilerine, % 3,5’i iç mekân süs bitkilerine ve % 1,5’i doğal çiçek soğanlarına ayrılmaktadır. Ülkemiz süs bitkileri üretim miktarının; % 70’i kesme çiçek, %25’ i dış mekân bitkileri, % 2,6’sı iç mekân bitkileri, % 2,4’ü doğal çiçek soğanlarından oluşmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 55 ilde süs bitkileri üretimi yapılmaktadır. Üretimin en fazla yapıldığı iller Antalya, İzmir, Sakarya, Yalova, Bursa, İstanbul ve Samsun’dur. Marmara ve Ege Bölgesinde (İstanbul, Yalova, İzmir, Aydın) yapılan kesme çiçek üretimi genellikle iç pazara yöneliktir. Antalya bölgesinde ise çoğunluğu seralarda olmak üzere yüksek kaliteli ve ihracata yönelik üretim yapılmaktadır. Ülkemizde Süs Bitkileri Ticareti Üretim alanlarında ve üretim tekniklerinde yakalanan gelişme süs bitkileri ticaretine de olumlu anlamda etki sağlamıştır. Türkiye’den bugün yaklaşık 35 ülkeye süs bitkileri ihracatı yapılmaktadır. Süs bitkileri ihracatında en önemli pazarlarımız Hollanda, Türkmenistan, Irak, Almanya, Azerbaycan ve Rusya’dır. Bakanlığımızca, süs bitkileri yetiştiriciliği yapan üreticilerimize; 2015 yılı için 3,3 TL/da Mazot, 4 TL/da Gübre, 4,75 TL/da Toprak Analizi Destekleri ödenmekte ve organik tarım ve iyi tarım uygulamaları desteği kapsamında süs bitkileri üreticilerine dekara 100 TL destek verilmektedir. Ayrıca, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarım sal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar (2014/5767) kapsamında Süs Bitkisi Üretimi konusuna 2014 yılı için ilk defa yer verilmiş olup, 2015 yılı içinde bu uygulama devam etmektedir. Bu karar kapsamında süs bitkisi üreticileri % 50 indirimli olarak tavan fiyat 2.500.000 TL olmak üzere işletme ve yatırım kredisi kullanabileceklerdir. Türkiye’nin ilk süs bitkileri üretiminin yapılacağı Organize Tarım Bölgesi “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği” kapsamında; Sakarya-Yazlık Bölgesinde kurulmuştur. Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında önümüzdeki dönemde süs bitkileri ile ilgili olarak; Antalya, Mersin, Muğla, İzmir, Sakarya, Yalova illerinde kümelenmeler oluşturulacaktır. Süs bitkileri üretimi (adet) Yıllar Süs Bitkileri Üretim Yerleri (ha) Kapalı Alan Açık Alan İç Mekan Dış Mekan Kesme Çiçek Çiçek Soğanı Yıl İhracat (1000 dolar) İthalat (1000 dolar) 2007 841 1.370 21.230.142 131.52.394 506.767.800 20.920.420 2002 22.299 12.288 2008 300 3.072 28.931.361 89.374.029 1.166.305.706. 73.259.723 2005 36.230 33.812 2009 147 4.668 10.023.070 57.890.896 2.530.876.699 56.597.826 2008 45.524 57.750 2010 1.136 5.933 17.742.854 198.247.809 982.071.093 60.599.342 2011 76.322 67.584 2011 1.224 8.066 29.825.907 196.924.701 1.119.891.793 62.904.097 2012 73.027 67.716 2012 1.151 4.883 15.942.959 274.742.402 939.519.308 69.408.631 2013 76.989 92.500 2013 1.272 3.240 36.094.158 348.426.162 970.342.820 33.012.460 Değişim 2012-2013 (Yüzde) 24,5 65,2 2013 yılı Toplamı 48 Süs bitkileri üretimi (adet) Üretim (adet) 4512 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 1.387.875.600 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 49 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Günümüzde çiçek artık sadece süs bitkisi değil, para kazandıran, gelir getiren ve istihdam oluşturma değeri yüksek olan bir tarım faaliyetidir. Dünyada da pek çok ülke bunun farkına varmış ve çiçekten para kazanır duruma gelmiştir. Atıl iş gücünün değerlendirilmesinde önde gelen sektörlerden birisidir. Süs bitkileri sektörü Ülkemizde süs bitkileri sektörünün gelişmesi, dünya ülkelerine benzer şekilde kentleşme olgusunun hızlandığı 1940’lı yıllarda İstanbul ve çevresinde başlamış, daha sonra uygun iklimsel özelliklere sahip olan Ege ve Akdeniz Bölgelerine genişlemiştir. sini sağlamak için çeşitli araştırma projelerini desteklemişlerdir. Böylece bazı yeni çiçek türlerinin üretilmesi, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi sağlanmıştır. 1980’li yılların ortalarında Türkiye’nin dışa açılma politikasıyla kesme çiçek üretiminde önemli değişiklikler olmuştur. Bazı firmaların iklim koşulları ve ulaşım imkânları göz önüne alınarak Antalya’da üretime başlamaları ve yüksek kalitede çiçek elde etmeleri üreticilerin ilgisini arttırmıştır. 1985’de bir firmanın yurtdışına karanfil ve gerbera göndermesi Antalya’yı Türkiye’nin ilk kesme çiçek ihraç eden şehri yapmıştır. Bu olay Türkiye’de süs bitkileri üretimi açısından dönüm noktası olmuş ve kesme çiçek üretimi hem iç piyasaya hem de dış piyasaya yönelik olarak gelişmeye başlamıştır. Ülkemizde kesme çiçek sektörünün gelişmesinde uluslararası kuruluşlarla yapılan işbirliklerinin katkısı da etkili olmuştur. 1970 ve 1980’li yıllarda FAO ve Dünya Bankası süs bitkileri üretiminin gelişme- Zamanla kesme çiçeğin önemli bir ihraç ürünü ve gelir kaynağı olması üretim için uygun koşullara sahip diğer illerin de ilgisini çekmiş ve kesme çiçek üretimi ülke genelinde yayınlaşmıştır. Kesme çi- Günümüzde hemen her ülkede çiçek yetiştirilmektedir. Ancak ticari anlamda kesme çiçek üretimi 50’den fazla ülkede yapılmaktadır. Türkiye, mevcut iklim ve coğrafi yapısıyla, kesme çiçek üretimi açısından büyük olanaklara sahip ülkelerin başında gelmektedir. Kesme çiçek sektörü yarattığı istihdam ve ihracat hacmi dolayısıyla birçok ülkenin ekonomisinde giderek artan bir etki yaratmaktadır. Kesme çiçek üretim miktarları 2014 (bin adet) 2013 Pay (%) 2014 Pay (%) Toplam - Total 1.443.516 100,0 1.553.025 100,0 7,6 Kesme çiçekler - Cut flowers 1.025.983 71,1 1.025.490 66,0 0,0 Karanfil - Carnation 594.445 41,2 600.307 38,7 1,0 Gerbera - Gerber daisy 123.266 8,5 128.967 8,3 4,6 Gül (kesme) - Rose (cut) 83.405 5,8 87.199 5,6 4,5 Kasımpatı (Krizantem) - Chrysanthemum 42.182 2,9 42.295 2,7 0,3 Fresia - Freesia 17.409 1,2 17.659 1,1 1,4 Lale - Tulip 55.640 3,9 36.527 2,4 -34,4 Solidago (Altınbaşak) - Goldenrod 16.346 1,1 16.394 1,1 0,3 Gypsophilla - Gypsophilla 17.472 1,2 17.353 1,1 -0,7 Nergiz - Daffodil 11.178 0,8 14.903 1,0 33,3 Glayöl (Gladiol) - Gladiolus (Sword Lily) 10.214 0,7 10.558 0,7 3,4 Aysun Çilingiroğlu TZOB Teknik Müşaviri Süs bitkileri 50 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Kesme Çiçek Sektörü son yıllarda dünyada pek çok ülkede ve Türkiye’de önemli gelişmeler göstermiştir. Günümüzde ülkelerdeki eğitim düzeyi, fert basına düşen gayrisafi milli hâsıla değeri ve benzeri kalkınmışlık ölçütleri ile süs bitkileri sektörünün gelişmişliği arasında doğrusal bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Sektörün en yaygın sınıflandırma yaklaşımı kullanım amaçlarına göre olup süs bitkileri; kesme çiçekler, iç mekân (saksılı), dış mekân (tasarım) ve doğal çiçek soğanları olmak üzere 4 alt sektöre ayrılmıştır. Sektör, çevre ve insan sağlığı, plastik, ambalaj, gübre, tarımsal mücadele ilaçları, soğutma ve kimya gibi sanayi kolları ve ulaşım gibi sektörlerle yakın ilişki içindedir. Lisianthus - Lisianthus Değişim (%) 8.962 0,6 10.277 0,7 14,7 10.228 0,7 8.574 0,6 -16,2 Sümbül - Hyacinth 1.675 0,1 1.767 0,1 5,5 Şebboy - Gillyflower 2.993 0,2 3.019 0,2 0,9 1.451 0,1 1.488 0,1 2,5 Lilyum (Zambak) - Lilium Anemon (Manisa Lalesi) Anemone (Windflower) İris - Iris 1.151 0,1 1.038 0,1 -9,8 Orkide - Orchids 270 0,0 272 0,0 0,8 Statice - Statice 190 0,0 213 0,0 12,1 27.505 1,9 26.680 1,7 -3,0 Diğer kesme çiçekler - Other cut flowers Kaynak: TÜİK ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 51 AYIN KONUSU AYIN KONUSU İç tüketimde en çok tüketilen türler kırmızı karanfil ve güldür. Bununla birlikte ülkenin batı ve doğu bölgeleri arasında tüketilen çiçeklerin türlerinde ve renklerinde farklılıklar bulunmaktadır. Batıda daha çok beyaz, sarı ve kırmızı renkli gerbera, gül ve krizantem tüketilirken, doğuda kırmızı gül ve kırmızı karanfil tüketimi fazladır. çek sektörü üretim, pazarlama ve ulaştırma aşamalarında yaşanan bazı sorunlara rağmen özellikle son yıllarda Türkiye’de önemli gelişmeler kaydetmiştir. Türkiye’de 42 ilde süs bitkileri üretimi yapılmaktadır. Kesme çiçek üretimi ise 27 ilde yapılmaktadır. Örtü altı süs bitkileri üretimi, ticari değerindeki artışa bağlı olarak önemi gün geçtikçe artan bir ekonomik faaliyet alanıdır. Coğrafi dağılışı büyük ölçüde doğal çevre koşullarına bağlı olan bu tarımsal faaliyet, bugün birçok ülkenin ihracat gelirlerinde önemli bir yer edinmiştir. Antalya ve İzmir kesme çiçek üretiminde en önemli illerdir. Marmara ve Ege Bölgesinde (İstanbul, Yalova, İzmir, Aydın) yapılan kesme çiçek üretimi genellikle iç pazara yöneliktir. Antalya bölgesinde ise çoğunluğu seralarda olmak üzere yüksek kaliteli ve ihracata yönelik üretim yapılmaktadır. Kesme çiçek üretiminde yüzde 38,7’lik payla Karanfil üretimi birinci sırada yer almaktadır. Karanfil üretimini sırasıyla yüzde 8,3’lük payla Gerbera ve yüzde 5,6’lık payla kesme gül izlemektedir. Türkiye genelinde kesme çiçek tüketiminin ve ticaretinin tamamı tüketicilerin yoğun yaşadığı şehirlerde (yarısına yakını İstanbul, diğer yarısı da Ankara başka olmak üzere diğer şehirlerde) gerçekleşmektedir. Türkiye’de kesme çiçeğin yurtiçi pazarlaması, çiçekçilik kooperatifleri üzerinden yapılmaktadır. Şu anda Türkiye’de merkezi İstanbul’da bulunan iki kooperatif bulunmaktadır. Çiçekçilik kooperatiflerinin 14 ildeki 20 çiçek mezatında, yaklaşık 6000 civarındaki çiçek üreticisinin çiçekleri, çiçekçi esnafına satılmaktadır. Kesin rakamlar olmamakla birlikte Türkiye’de 9 binin üstünde çiçekçi esnafı vardır ve bunların yarısına yakını İstanbul’da faaliyet göstermektedir. Örtü altı yetiştiriciliği, alçak plastik tüneller ve seralarda gerçekleştirilen tarımsal üretimi kapsar. Bu tarımsal ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Ülke Miktar (kg) Almanya Bulgaristan Değer (dolar) 20.238 72.944 3.355 2.628 Moldova 213 570 Azerbaycan 766 6.505 45 318 Sudan Kuzey Kıbrıs Türk Cum. Suudi Arabistan Bursa Serbest Bölgesi Toplam 451 517 1.016 3.208 5 144 26.089 86.834 Kaynak: TÜİK büyük çoğunlukla, örtü altına alınarak bazı doğal çevre şartlarının kontrol altına alındığı mekânlarda gerçekleştirilir. Örtü altına alınmayan alanlarda da bazı süs bitkilerinin üretimi yapılır. Ancak ticari değeri ve pazar payı yüksek türler ile ihracata konu olan süs bitkileri hemen tamamıyla örtü altına alınmış alanlarda üretilir. Örtü altı süs bitkileri yetiştiriciliği kendi içerisinde beş üretim faaliyetini kapsar. Bunlar; kesme çiçek, iç-dış mekân süs bitkileri, saksılı bitkiler, süs ağaç ve fideleri ile çiçek soğanları yetiştiriciliğidir. Bunlardan kesme çiçek yetiştiriciliği, üretim miktarı ve alanı bakımından diğerlerine göre öndedir. faaliyet ile coğrafi çevrenin bazı etmenleri arasında doğrudan etkileşim bulunmaktadır. Bunların başında iklim elemanları ile beşeri çevre koşulları gelir. Bu koşuları bir arada bulunduran coğrafî mekânlar ülkemizde oldukça sınırlıdır. Bununla birlikte ülkemiz matematiksel ve özel konum ayrıcalıkları nedeniyle söz konusu faaliyet için önemli bir potansiyele sahiptir. Ülkemizde örtü altına alınan sahalardaki hâkim tarımsal faaliyet, sebze yetiştiriciliği olarak süregelmektedir. Bu faaliyet ile birlikte bu alanlarda sürdürülen en önemli üretim tiplerinden birisi de süs bitkileri yetiştiriciliğidir. Süs bitkileri ziraatı, 52 2014 yılı buket yapmaya elverişli / kesme çiçek ve tomurcuklar (diğer hallerde) ihracatı Süs bitkileri ihracatında en önemli payı kesme çiçekler almaktadır. Kesme çiçeklerde, son yıllarda yayla bölgesinde başlayan ihracata yönelik üretim sayesinde yıl boyu yüksek kaliteli çiçek ihracatı yapılmasına olanak sağlanmaktadır. Karanfil, gerbera, krizantem, gypsophila (bahar yıldızı), solidago (altın başak), lilium, lisianthus, ranunculus (düğün çiçeği, horozayağı), anemone ve değişik türlerde yeşilliklerden oluşan kesme çiçekler toplam süs bitkileri ihracatının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Son yıllarda süs bitkileri çelik ve köklü fideleri ile çelenk, yeşillik ve hazır buket üretim ve ihracatı da gelişmektedir. Türkiye kesme çiçek üretiminde gösterdiği üretim artışına rağmen kesme çiçek ticaretinden büyük bir pay alamamaktadır. Türkiye’de kesme çiçek ihracatının dolayısıyla da gelirlerin artmasında ihracat sezonunun uzamasının önemli bir etkisi olduğu açıktır. Önceki yıllarda ihracat sezonunun Ekim-Mayıs aylarını kapsaması ihracatın önündeki en büyük engellerden biriydi. Isparta ilinde yaz aylarında da kesme çiçek üretiminin başlamasıyla ihracat sezonu Ağustos ayına kadar uzamış ve bu süre artışı Türkiye’nin dış pazarda daha iyi bir yer edinmesini sağlamıştır. Örtü altı kesme çiçek üretim miktarları (adet) Ürünler 2011 Toplam Üretim 961.567.892 1.001.846 .812 2012 1.140.812 .426 2013 1.180.898 .910 2014 Kesme Çiçekler 961.567.892 1.001.846 .812 925.641.260 942.260.244 Kaynak: TÜİK ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 53 AYIN KONUSU Gerbera, Gül ve Karanfilde Çiçektripsi Frankliniella occidentalis Pergande Çiçektripsi erginlerinin vücut uzunluğu 1.3-1.9 mm’dir. Rengi mevsime göre soluk sarıdan açık kahverengiye kadar değişen tonlarda olabilir. Larva ve erginleri bitki özsuyunu emerek zararlı olur. Beslendiği dokularda karakteristik gümüşi lekeler oluşur, zamanla yaprak solar ve dökülür. F.occidentalis hem yaprakta hem çiçekte beslenerek zararlı olur. Çiçeklerin taç yapraklarında beslenmeleri sonucu lekeler oluşur ve çiçeğin pazar değeri düşer. Kültürel Önlemler Seralarda temizlik önemli olup diğer konukçularının bulundurulmamasına özen gösterilmeli, bitki artıkları ve yabancı otlar yok edilmelidir. Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek pupalar yok edilmelidir. Kimyasal Mücadele Zararlının davranışı gereği kimyasal mücadele zordur. Çiçektripslerine karşı doğrudan kimyasal mücadele önerilmesi yerine, diğer zararlılar ile entegre edilmesi ana hedef olmalıdır. Süs Bitkilerinde Yaprakbitleri Aphididae Yaprakbitlerinin vücutları oval biçimde ve yumuşak olup 1.5-3.0 mm boyundadırlar. Ağız parçaları sokucu-emici yapıdadır. Ergin ve nimfler bitkilerin yaprak, sürgün ve gövdesinde koloniler halinde yaşarlar. Yaprakbitleri bitki özsuyunu emerek beslenirler. Beslendikleri yapraklarda ve taze sürgünlerde kıvrılmalara ve şekil bozukluklarına sebep olurlar. Yoğunluğun fazla olduğu bitkilerde duraklama görülür ve normal gelişimlerini sürdüremezler. 54 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI SÜS BİTKİLERİ ZARARLILARI Kültürel Önlemler Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli, yabancı otlar temizlenmelidir. Toprak işlemesi, sulama ve gübrelemenin zamanında yapılması önemlidir. Kimyasal Mücadele lidir. Yumurtlama sırasında tomurcukları kırparak yere döker, bir kısım tomurcuklar da dallarda asılı kalır. lenmelidir. Zarar görmüş bitki kısımları koparılarak uzaklaştırılmalıdır. Kimyasal Mücadele Gülde koşnil Parthenolecanium spp. Gül koşnili güllüklerde iki şekilde zarar yapar. İnce uzun hortumlarını üzerinde yaşadığı bitki dokusuna sokarak bitki özsuyunu emerler. Aynı zamanda salgıladıkları tatlı madde ile fumajine neden olurlar. Zarar gören güllükler 3-4 yıl içinde tamamen kururlar. Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Bitki Koruma Ürünleri’ kitabında tavsiye edilen bitki koruma ürünleri ve dozları kullanılır. Gül Zararlıları Kimyasal Mücadele Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Bitki Koruma Ürünleri’ kitabında tavsiye edilen bitki koruma ürünleri ve dozları kullanılır. Palmiye Kırmızıböceği Rhynchophorus ferrugineus Olivier Palmiye Kırmızıböceğinin erginleri yaklaşık 35 mm uzunluğunda, 12 mm eninde olup, vücut kırmızımsı kahverengindedir. Zararı larvalar gövde içerisinde yumuşak lifli dokuyla beslenerek galeriler açmak suretiyle yapar. Galerilerin sayısının arttıkça ağacın gövdesi zayıflar ve ağacın kolaylıkla devrilmesine ya da çürüyerek ölümüne neden olur. Güllerde önemli olan zararlılar, Bakanlık tarafından yayınlanan ‘Bitki Koruma Ürünleri’ kitabında tavsiye edilen bitki koruma ürünleri ve dozları kullanılır. Süs Bitkilerinde İkinoktalı Kırmızıörümcek Tetranychus urticae Koch. İkinoktalı kırmızıörümcek, esas rengi yeşilimsi olup sarımtırak koyu yeşil veya kahverengimsi yeşilimsi de olabilir. Yaprakların özsuyunu emerek zarar yapar. İlk beslenmeyle beraber yapraklarda emgi lekeleri görülmeye başlar. Populasyonun artmasına paralel olarak emgi lekeleri çoğalır ve yapraklar önce sararır daha sonra kızararak dökülür. Kültürel Önlemler Yetiştiricilik yapılan alanlar gözlem altında tutularak özellikle bitkilerin dip yaprakları incelenerek, kırmızıörümceğin yoğun olarak görüldüğü karanfil gibi bitkilerde yaprak ve yaprakçıklar toplanarak yok edilmelidir. Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli, yabancı otlar temizlenmelidir, Palmiye Kırmızıböceği Cenk Yücel Mühendis, Araştırmacı Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Dr. Sirel Ozan Mühendis, Araştırmacı Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü AYIN KONUSU Gül Yaprakbiti Mücadelesi Zararlı ile mücadelede karantina tedbirleri ve kültürel önlemler önemli yer tutmaktadır. Mücadelede bütün yöntemlerin entegrasyonuna önem verilmelidir. Gül filiz arısı Syrista parreyssi Spin. Ergini 20 mm boyda ve parlak siyah renklidir. Larvaları bir yıllık sürgünlerin öz kısmında yaşar ve bu sürgünleri tamamen kurutur. KAYNAK Anonim 2008. Zirai Mücadele Teknik Talimatları, Cilt 2. http://www.bioarchivo.com (erişim 02.05.2015) http://barresfotonatura.com (erişim 02.05.2015) http://bugs.bio.usyd.edu.au (erişim 02.05.2015) Gül filiz burgusu Ardis brunniventris Hart. Ergini 5-6 mm boyunda siyah görünüşlü bir arıdır. Larvaları gül filizlerinin içinde yaşarlar ve sürgünlerin uçlarından itibaren 3-13 cm kadar uzunlukta galeri açarak zarar verirler. Gül hortumlu böceği Rhynchites hungaricus Hbst. Ergini 5-7 mm uzunlukta hortumlu bir böcektir. Erginler genel olarak nisan sonu ve mayıs başlarında gül tomurcuklan üzerinde görülürler. Erginlerin açılmakta olan tomurcuklarda yaptığı zarar önem- Çiçektripsi (Frankliniella occidentalis) Süs Bitkileri Hastalıkları Karanfil Pası Uromyces caryophyllinus (Schr.) Wint. Kültürel Önlemler Bahçe ve sera temizliğine önem verilmeli, yabancı otlar ve bitki artıkları temiz- Karanfil pası belirtisi Hastalık karanfil yapraklarında başlangıçta sarımtrak lekeler ile başlar hastalığın ilerleyen dönemlerinde yapraklar üzerinde kahverengi toz bulutu şeklinde belirtiler görülür. Hastalık halk dilinde "kahve hastalığı" veya "kahve marazı" ad- Gül pası belirtisi Gülde külleme Karanfilde yaprak lekesi ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 55 AYIN KONUSU AYIN KONUSU larıyla bilinmektedir. Enfekteli bitkilerin yaprakları kalın etli ve kurşuni gri bir renk alır, bitki dallanmaz, kısmen veya tamamen deforme olabilir. Hastalık sap kırılmalarına neden olabildiği gibi iletim demetlerinin tahribi sonucu gelişme geriliklerine de yol açabilmektedir. Hastalık karanfil üretim alanlarının tümünde görülebilmektedir. Mücadelesi Kültürel Önlemler Sağlam ve hastalıksız anaçlardan çelik alınmalı, seradaki bitkiler iyi havalarda sık sık havalandırılmalı, bitkiler serada iyi havalanacak şekilde sıraya seyrek dikilmeli ve tele alınmalıdırlar, sulamada süzgeçli kova ile üsten sulamadan kesinlikle kaçınılmalı; damlama sulama veya dipten yapraklara değmeyecek şekilde sulama yapılmalıdır, gereğinden fazla azotlu gübre kullanımından kaçınılmalıdır. Kimyasal Mücadele Çelikler üretim alanına şaşırtılmadan önce ilaçlamaya başlanılmalı ve 10’ar gün ara ile ilaçlamalar yapılmalıdır. Bakanlık tarafından yayınlanan Bitki Koruma Ürünleri kitabında tavsiye edilen ilaçlar ve dozları kullanılır. Karanfilde Yaprak Lekesi Alternaria dianthi Stev. and Hall. ve A. dianthicola Neergard Enfeksiyon genellikle topraktan olur. Etmenler yaşamını topraktaki bitki artıkları üzerinde sürdürür. Çelikle de taşınabilen hastalık için optimum gelişme sıcaklığı 25-30oC’dir. Yüksek orantılı nemin hastalığı artırıcı özelliği bulunmaktadır. Bitkilerde hastalık belirtisi, alt yapraklarda erken dönemde görülmektedir. Karanfilin yapraklarında ve çiçeklerinde belirtiler gri kahverengi lekeler ve bunu çevreleyen pembemsi mor haleler şeklinde oluşmaktadır. Lekeler siyah spor yığınlarıyla kaplıdır. İlk olarak yapraklar üzerinde nokta halinde başlayan lekeler, daha sonra iç içe daireler halinde, sınırları belirgin, koyu renkli lekeler ha- 56 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI line dönüşebilmektedir. Aynı lekeler bazen saplarda da meydana gelir. Mücadelesi Kültürel Önlemler: Sağlam bitkilerden çelik alınmalı, sık dikimden kaçınılmalı, seralarda iyi bir havalandırma sağlanmalı, aşırı su ve gereğinden fazla gübre vermekten kaçınılmalı, damla sulama yapılmalı ve hastalıklı bitki artıkları imha edilmelidir. Kimyasal Mücadele İlaçlamalara yapraklarda hastalık belirtileri görülür görülmez başlanmalıdır. Bakanlık tarafından yayınlanan Bitki Koruma Ürünleri kitabında tavsiye edilen ilaçlar ve dozları kullanılır. Güllerde Pas Phragmidium spp. Hastalık, bitkinin yaprak, dal ve tomurcuk saplarında sarımtırak lekeler halinde görülür, daha sonra bu lekeler kırmızıya dönüşür. İlkbaharda çiçek tomurcuklarının sap ve çanak yapraklarına olan enfeksiyondan dolayı tomurcuklar açılmaz ve böylece direkt bir zarar meydana gelmiş olur. Pas hastalığı yapraklarda lekeler oluşturduğundan yapraklar fonksiyonlarını yapamazlar, lekelerin kapladığı alan ile orantılı olarak özümleme azalır, bunun sonucunda da fizyolojik denge bozulur. Bitkinin beslenememesinden dolayı gıda noksanlıkları oluşur, çiçek miktarı azalır ve çiçekler normal formlarını alamazlar. Bütün bunların sonucunda da gül yağı kalitesi bozulur, kantite azalır. Hastalığa özellikle Isparta ve Burdur illerinde yağ gülü üretim alanlarında rastlanmakla birlikte, süs gülü ve kesme gül yetiştirilen bütün bölgelerde görülmektedir. Mücadelesi Kültürel Önlemler Aşırı ve yağmurlama sulamadan kaçınılmalı damla sulama yapılmalı, Toprak analizi sonuçlarına göre önerilen gübreleme yapılmalıdır. Kimyasal Mücadele İlaçlamalara ilk pas püstülleri görülür görülmez başlanmalı ve hastalığın seyrine göre tüm vejetasyon süresince ilaçlamalara devam edilmelidir. Kullanılan ilacın etiketinde önerilen aralıklar ile 5-6 kez ilaçlama yapılabilir. Güllerde Külleme Sphaerotheca Pannosa Var. Rosae (Walt.). Lev. Hastalık bitkinin yaprak, sürgün ve tomurcuklarında görülür. Hastalıklı yapraklar kıvrılır, oluklaşır, sertleşir, hafifçe kızarır ve üzeri beyaz bir misel ve konidi örtüsü ile kaplanır. Misel ve konidi örtüsü tomurcuğun çanak yapraklarında ve saplarında da görülür. Hastalık bazen tomurcukların açılmasına engel olur. Hastalık goncaların açılamamasına ve şekillerinin bozulmasına neden olduğundan bitkinin pazar değerini düşürür. Hastalığı gül yetiştiriciliği yapılan her yerde görülür, özellikle nemli ve üstten sulama yapılan yerlerde daha yaygındır. Mücadelesi Kültürel Önlemler: Hastalıksız bitkilerden çelik alınmalı, aşırı sulamadan, özellikle bahçe gülleri için yağmurlama veya sisleme şeklinde yapılan sulamadan kaçınılmalı, gübreleme gereğinden fazla yapılmamalı, toprak işleme ve sulama gülün normal gelişimini sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Kimyasal Mücadele Yaprak ve tomurcuk oluşumu başladığında ilk ilaçlama yapılmalıdır. Bakanlık tarafından yayınlanan Bitki Koruma Ürünleri kitabında tavsiye edilen ilaçlar ve dozları kullanılır. KAYNAK http://www.botanistii.ro/blog/boli-plante-rugina (erişim tarihi 04.05.2015) http://www.novenydoki.hu/disznovenyek/rozsa (erişim tarihi 04.05.2015) http://www.invasive.org/browse (erişim tarihi 04.05.2015) ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 57 AYIN KONUSU Prof. Dr. Saim Özdemir Yrd. Doç. Dr. Ömer H. Dede Sakarya Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Sakarya. Zir. Yük. Müh. Hamdi Şenoğlu Adapazarı Ziraat Odası, Sakarya. AYIN KONUSU Süs Bitkisi Yetiştirme Ortamı Olabilecek Organik Maddeler ve Fındık Zürufu Süs bitkileri sektörünün en önemli tüketim kalemi, saksı toprağı olan yetiştirme ortamlarıdır. Ülkemiz saksılı süs bitkisi yetiştiriciliğinde, özellikle dış mekan süs bitkilerinde saksı dolgu maddesi olarak çoğunlukla doğal toprak ve torf kullanılmaktadır. Sürdürülebilir tarım ve çevre bir arada düşünüldüğünde saksı dolgu maddesi olarak doğal toprak kullanımı uygun değildir. Aynı zamanda toprak, süs bitkisi yetiştirme ortamı için istenen özellikleri sağlayamadığından yeterli bitki büyüme performansı da gösteremez. Diğer yandan doğal torf yatakları yenilenebilir kaynak olmakla birlikte kısıtlı olan yatakların oluşumunun uzun zaman alması ve kazıların çevre bütünlüğünü bozarak tahrip etmesi, karbondioksit döngüsünü bozması gibi nedenlerle çevre dostu yöntem olarak değerlendirilmemekte hatta tepki çekmektedir. Diğer yandan yerel torf kaynaklarının düşük olması tüketicileri ithal torfa yönlendirmekte ve yılda 30.000 tonun üzerinde torf ithal edilmektedir. Kaliteli, yüksek standartlarda olan ithal torf, dış mekan süs bitkilerinin üretim maliyetini artırmakta ve üreticilerin rekabet güçlerini azaltmaktadır. Dış mekan süs bitkileri sektöründe ileri gitmiş ülkelerde torfun yerine kullanılabilecek alternatif maliyeti düşük, yerel ve bölgesel olarak bulunabilecek uygun organik materyaller geliştirilmiş, halen geliştirilmeye devam edilmekte ve hatta ticari ürün olarak dünya piyasalarına sunulmaktadır. Uygun yöntemlerle kompostlanan, işlenen bitkisel ve hayvansal orijinli organik artık ve atıklar, amaca göre bazen saf, bazen de süs bitkisi yetiştirme ortamındaki istenilen özellikleri sağlamak için, değişik oranlardaki karışımlar halinde bitki yetiştirme ortamı olarak kullanılmaktadır. Nitekim yerli ve dış kaynaklı literatürde, ağaç kabukları, bahçe atıkları, kentsel organik atıklar, çay atıkları, Hindistan cevizi kabukları, atık mantar kompostları, şeker kamışı, yer fıstığı, pamuk atığı ve mısır samanları kompostlandıktan sonra yetiştirme ortamları olarak kullanılabileceklerini bildiren pek çok çalışma bulunmaktadır. Süs bitkisi sektörünün sürdürülebilirliği, çevreye olan etkilerinin ortadan kaldırılması, kendi kendine yeterliliğinin sağlanması için yerel materyal ve teknolojilerle desteklenmesi büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde de yetiştirme ortamı olarak kullanılabilir, ticari ürün haline getirilebilecek organik materyaller bulunmaktadır. Harman atığı olarak ortaya çıkan fındık zürufu, süs bitkilerine yetiştirme ortamı bileşeni olarak geliştirilebilecek potansiyele sahip üründür. Fındık zürufunun halen belirgin bir kullanım alanı bulunmamaktadır. Ticari ürüne dönüştürülmeyen bu atık halen büyük oranda tarla ve bahçelerde yakılarak ekonomik kaybın yanında hava kirliliğine de neden olmaktadır. Türkiye yıllık 550–600 bin ton üretim ile en büyük fındık üreticisi durumundadır ve yılda üretimin 1/3’ünü oluşturan 180–200 bin ton civarında züruf (fındık dış kabuğu) atığı ortaya çıkmaktadır. Bu ürün çürütüldükten (kompostlama veya doğal) sonra torf’da olduğu gibi işlenip çiçek toprağı özelliği kazanmaktadır. Süs Bitkisi Yetiştirme Ortamlarında Kullanılan Malzemeler Saf olarak kullanılan hiçbir malzeme, saksı toprağından istenen özellikleri tek başına sağlayamaz. Bu nedenle dolgu malzemesi, gübre kaynağı, havalandırma sağlayıcı ve katkı malzemeleri, kullanılacağı bitkinin istekleri de göz önünde bulundurulup, belli oranlarda karıştırılarak ideal yetiştirme ortamları hazırlanmaya çalışılır. Karışıma giren her malzemenin bir özelliği vardır ve bu özellikleri bilerek karışım formülasyonlarının hazırlanması gerekir. Bitkinin su-hava-gübre ihtiyaçları dikkate alınmadan hazırlanan formülasyonlarda ideal bitki büyümesi sağlanamadığı gibi, bitki ölümlerine bile neden olunabilir. Karışıma girecek materyaller ve karışımdaki bulunuş oranları daha çok malzemelerin fiziksel özellikleri katı, hava ve su tutma oranlarına bağlı olarak ayarlanır. Topraksız Yetiştirme Ortamları Saksı yetiştiriciliğinde toprak yerine geçecek organik ve inorganik madde karışımları kullanılır. Topraksız yetiştirme ortamlarının pek çok avantajları vardır: Homojen ve standart yapı nedeniyle sulamaya ve gübrelemeye daha uygundur. Sulamalardan sonra fiziksel yapı bozulmalarına daha dayanıklıdır. • Topraksız yetiştirme ortamı hastalık, böcek ve yayancı ot tohumu içermez, sterlizasyona ihtiyaç yoktur. • Doğal topraklardaki gibi yabancı ot öldürücü herbisit kalıntısı içermez. • Karışıma girmesi istenen karakterdeki malzemeleri temin etmek daha kolaydır, topraktan daha hafiftir. • Topraksız yetiştirme ortamlarının porozitesi (gözeneklilik katsayısı) daha yüksektir, dolayısı ile toprağa kıyasla su tutma kapasiteleri daha fazladır. Topraksız Yetiştirme Ortamlarının Hazırlanması Yetiştirme ortamı denilen saksı toprağı harcı tek bir madde değil, karışım olarak hazırlanır. Karışımda kullanılan malzeme ve oranları değişmekle birlikte saksı toprağından beklenen amaçlar aynıdır. Bu amaçlar; 1.Bitkilere tutunma, destek sağlamak. Kökler toprak içinde yeterince gelişebilmeli ve büyüyen gövdeye fiziksel olarak destek sağlamalıdır. Bir mevsimden di- ğerine azalmadan kalabilmelidir. 2.Bitkilerin ihtiyacı olan besin elementlerini tutabilmeli, depo görevi görmelidir. Bitkiler karbon ve oksijen dışında gerekli bütün elementleri topraktan alırlar. Bu elementler toprakta yeterli miktarda, dengede ve bitkiler için alınabilir formda olmalıdır. 3.Toprak suyu tutabilmeli ve bir sulamadan diğerine kadar bitkiye yeterli miktarda su sağlayabilmelidir. 4.Kökler ve atmosfer arasında yeterli miktarda gaz alış-verişine elverişli olmalıdır. Köklerin su ve mineralleri almaları, kök büyümesini sağlamaları için enerjiye ve solunuma ihtiyacı vardır. Yetiştirme ortamı köklere yeterli oksijen sağlayabilmeli ve metabolik olaylar sonucu ortaya çıkan karbondioksiti uzaklaştırabilmelidir. Saksıda yetiştirilen süs bitkilerinin büyüme ve gelişmesini yetiştirme ortamı kadar hiçbir faktör etkilemez. Çünkü saksılarda yetişen bitkiler, açık alanda, toprakta yetişen bitkilere kıyasla daha küçük hacim içinde ve derin olmayan saksılarda yaşarlar. Köklerin büyüyebileceği alan, drenaj ve havalanma alanı sınırlıdır. Bu nedenle köklerin faydalanabileceği su ve besin elementi miktarı sınırlıdır. Su ve besin elementlerinin sürekli olarak takviye edilmesi gerekir. Saksı içindeki toprak sadece yüzeyden ve altındaki drenaj deliklerinden hava ile temas eder. Saksıdaki havalanma ve drenaj kısıtlıdır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 59 AYIN KONUSU Karışımda kullanılacak malzemeler kullanım amaçlarına göre üç özellik; dolgu maddesi, havalanma ve gübre sağlayıcı özelliklerine göre seçilmektedir. Dolgu malzemesi karışımın ana bileşenini oluşturmakta, % 50 - % 100 oranında ya torf veya onun yerine geçebilecek maddeler kullanılmaktadır. Dolgu maddesinin biyolojik stabilitesi yüksek, ayrışmaya dayanıklı olması istenir. Gübre sağlayıcı olarak kullanılan malzemelerin oranı genellikle % 20-30 arasında tutulmakta ve bu amaçla bitki besin elementi kapsamı yüksek ahır gübreleri ile kentsel ve tarımsal organik atıkların kompostları kullanılmaktadır. Anılan malzemeler kullanılmadığında ise ticari gübrelerden faydalanılmaktadır. Saksı Toprağı Olarak Kullanılan Organik Maddeler ve Özellikleri Organik maddelerin zaman içinde ayrışmaları devam eder, besin elementi kapsamları standart değildir, malzemeye göre değişir. Su tutma kapasiteleri yüksektir, fakat kuruduklarında tekrar su çekmeleri zordur. Torf, hindistan cevizi lifi ve ağaç kabuğu kompostunun biyolojik stabilitesi yüksektir. Diğerlerinin ayrışmaları hızlı olduğundan kompaktlaşma, sıkışma, zaman içinde saksıda azalma görülebilir. Organik maddelerin genellikle pH’ları düşüktür. pH’yı düzenlemek ek karışımlara ihtiyaç duyulabilir. Torf ve Torf Benzeri Materyaller Torf bitkisel materyallerin drenajı zayıf, bataklık alanlarda çürümesi ve çürüyen malzemenin uzun yıllar içinde birikmesi ile oluşur. Bitki tipi ve ayrışma oranı çiçek toprağı karışımlarında kullanım oranları ve değerini belirler. Torf yataklarının komposyonu dominant vejetasyon türü ve oluştuğu çevre şartlarına bağlı olarak çok büyük farklılık gösterir. Hypnum yosunu - Bu torflar Hypanaceae familyası yosunları hyprum, polytrichum ve diğer yosunların kısmen çürümesi ile oluşur. Ayrışması diğer tip torflardan daha hızlı olmakla birlikte saksı toprağı hazırlanmasında sıklıkla kullanılan malzemedir. 60 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI AYIN KONUSU Kamış-Saz torfu - Orta derecede ayrışmış saz, kamış, su çimleri benzer bitkilerin bitkisel kalıntılarıdır. Lifli partikül oranı daha az ve nötrale yakın pH’lardadır. Lifli malzeme oranının azlığı, hızlı ayrışması, tozsu yapıda olması bazı kullanım problemleri oluşturmaktadır. Rengi koyu, besin elementi kapsamı ve katyon değiştirme kapasitesi diğer torflardan daha yüksektir. Sphagnum Yosunu - Sphagnum cinsi asit-bataklık bitkilerinin kurutulmuş parçalarıdır. Oldukça hafiftir ve ağırlığının 1020 katı oranında su absorbe edebilir. Su tutma kapasitesi bu cinsin özel karakteri olan büyük su tutan hücrelerinin olmasından kaynaklanır. Sphagnum yosunu özel fungusit özelliği gösteren madde içerir ve fidelerde çökerten hastalığı oluşumunu engeller. Sphagnum yosunu saksı toprağı hazırlamada en fazla tercih edilen organik malzemedir. Drenaj, havalanma sağlama özelliği ile su tutma ve besin elementi tutma özelliği oldukça iyidir. Almanya, Kanada, İrlanda ve Baltık ülkeleri en önemli Sphagnum yosunu üreticileridir. Ağaç Atıkları Ağaç atıkları, saksılı dış mekan süs bitkileri, topraksız yetiştirme ortamlarında en fazla kullanılan malzemelerdir. Kereste-Mobilya sanayinin yan atık ürünü olan materyaller fazla miktarda ortaya çıkmaktadır. Çürümeleri aşamasında ortaya çıkan azot yetersizliği bu materyallerde ortaya çıkan başlıca problemdir. Yetiştirme ortamına ek azotlu gübreleme yapılması odun atıklarını değerli ürün haline getirir. Yaprak Çürüntüleri - Akçaağaç, meşe ve çınar yaprakları yaprak çürüntüsü olarak hazırlanan en yaygın malzemelerdir. Yapraklar, az miktarda azotlu gübre veya azot kapsamı yüksek malzemelerle 12 - 18 ay çürütülür. Yaprak çürüntüleri saksı toprağının havalanma, drenaj ve su tutma kapasitesini etkin olarak iyileştirir. Bu malzemelerin hazırlanmaları kolay ve bol bulunan malzemeleridir. Ağaç Kabuğu Ağaç kabukları kağıt ve kereste endüstrisinin yan ürünüdür. Uygun partikül büyüklüğü öğütülerek ve elenerek sağlanır. Dünyada torftan sonra en fazla kullanılan malzemedir. Kullanımdan önce kompostlanması ve kompostun olgunlaştırılması gerekir. Olgun kompostta küf oluşumu ve ısınma görülmemelidir. Fiziksel özellikleri Sphamnum torfuna benzer. Ağaç Talaşı Özellikleri elde edilen ağaç türüne göre değişir. Ceviz ve kızılağaç türlerinin talaşları fitotoksik bileşikler içerir ve saksı toprağı karışımlarına girmesi istenmez. Yüksek C:N oranları talaşların kullanımını yine sınırlar. Yüksek selüloz ve lignin azot yetersizliği problemi oluşturur ve bitki büyümesini olumsuz etkileyebilir. Ek azotlu gübreleme bu problemleri ortadan kaldırır. En iyisi ağaç talaşları kullanılmadan önce besin elementi değeri yüksek ahır gübresi ve kentsel atıklarla kompostlanmalı ve sonra karışıma ilave edilmelidir. Hindistan Cevizi Lifi Hindistan cevizi lifi torf yerine kullanılmak için son yıllarda geliştirilen fiziksel özellikleri yönünden torfa benzer lifli bir malzemedir. Su tutma ve havalanma kapasitesi torftan daha yüksek, ayrışmaya karşı dayanıklı, stabil bir malzemedir. Uzak ülkelerden taşındığı için pahalı bir malzemedir. Kullanılmış Mantar Kompostu Saksı toprağı karışımlarında % 25 – 50 arasında yer verilir. Kullanılmadan önce 9-12 ay beklenir, olgunlaştırılır. Genellikle pH’sı 7’den büyüktür, yüksek oranda potasyum, fosfor ve tuzluluk içerir, kalsiyum ve iz element kapsamı yeterli düzeydedir. Kullanılmış mantar kompostu saksı içinde ayrışmaya devam eder ve kompaktlaşır, saksı toprağının havalanmasını düşürür, su tutma kapasitesini artırır. Ağaç kabuğu kompostu veya perlit eklenmesi poroziteyi düzeltir. Mısır Samanı Kompostu C:N oranı 80:1 olan mısır samanı azot kapsamı yüksek malzemelerle çürütülüp olgunlaştırıldığında karışımlara ilave edilebilecek malzemedir. Ayrışması hızlıdır ve bu nedenle saksıda kompaktlaşır ve zaman içinde azalır. Biyolojik stabilitesi yüksek, drenaj düzeltici malzemeleri ile karıştırılması gerekir. Çeltik Kavuzu Çeltik kavuzu pirinç endüstrisinin yan ürünüdür. Oldukça hafif olan malzeme ayrışmaya daya- nıklıdır ve porozite ile drenajı düzeltmede oldukça etkindir. Fiziksel özellikleri ağaç talaşına benzemekle birlikte azot yetersizliği problemi göstermez. Ahır Gübreleri Ahır gübreleri saksı toprağı karışımlarında seyrek olarak kullanılır. Pek çok besin elementi içermekle birlikte besin elementi oranları, hayvan türü, kullanılan altlık tür ve miktarı, gübrenin bekleme süresi, toplama ve depolama tekniklerine göre değişkendir. Su oranı yüksek gübreler ağır ve taşıması maliyetlidir. Daha çok yerel olarak kullanılırlar. Bazı gübreler yüksek oranda tuzluluk içerdiklerinden, amonyak üretmelerinden ve hastalık, zararlı ve yabancı ot tohumu içerdiklerinden tehlikeli olabilir. Eğer ahır gübresi karışımda kullanılacaksa mutlaka iyice yanmış-olgunlaşmış olanlar kullanılmalıdır. Karışımlarda % 10-15 oranında kullanılır. Atıksu Arıtma Çamuru Fiziksel ve kimyasal özellikleri arı- ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 61 AYIN KONUSU ODALARIMIZDAN MOBIL MUAYENEYE YOĞUN ILGI tıldığı atık suyun karakterine bağlı olarak değişir. Saksı toprağı karışımlarında kullanılmadan önce tamamen kompostlanması, bu şekilde içerdiği koku ve potansiyel patojen organizmaların giderilmesi gerekir. Kompostlama genellikle ağaç talaşı, saman vb. malzemelerin karışımı ile yapılır. Bitki besin elementi değeri yüksek fakat değişkendir. Ağır metal kapsamı önceden analiz edilmeli, problem yoksa karışımlarda kullanılmalıdır. Karışımlarda % 25-30 oranında kullanılır. Yavaş salınımlı gübre özelliği vardır. Saksı içinde etkisini 3 yıl devam ettirir. Göreve geldikleri günden bu yana çiftçinin her zaman yanında olduklarını vurgulayan Gamzeli, "Mobil muayene uygulaması yıllardır çiftçimizin istediği bir çalışmaydı. Biz de TÜVTÜRK ile temasa geçerek belirli köylere gidilmesini sağladık. Mobil istasyon gittiği her yerde büyük ilgi gördü" dedi. Organik Atık Kompostu Kentlerde toplanan mutfak ve park-bahçe atıklarının kompostlanmasıyla elde edilir. Stabilitesi ve besin elementi düzeyi yüksektir, bu nedenle yüksek tuzluluk (EC) oluşturabilir. Katyon tutma kapasitesi yüksektir. Çok fazla kullanımı saksıda kompaktlaşma oluşturur. Kompaktlaşma hava-su dengesini olumsuz etkiler. Karışımlarda en fazla % 30 oranında kullanılır. Kullanımdan önce kalitesinin bilinmesi ve bitki yetiştiriciliğinde denenmesi gerekir. Yavaş salınımlı gübre etkisi gösterir. MOBİL istasyonun kurulduğu köylerde çiftçilerle bir süre sohbet edip, sorunlarını dinleyen Gamzeli, "Mevsim itibarıyla köylerde işler yoğunlaştı. Bu dönemde çiftçimizin aklında bir de traktörünün muayenesinin kalmasını istemiyoruz. Bu sorunu ortadan kaldırmak için atılan ilk adım. Çiftçimiz de bu uygulamadan çok memnun kaldı" diye konuştu. Fındık Zürufu Fındık zürufu fındık hasat edilip, kurutulup, harman makinesinde kabuklu kuru fındık ayrıldıktan sonra geriye kalan içinde içi boş fındık, fındık kabuğu, yaprak, küçük dal parçaları ve ağırlıklı olarak içinden fındığın çıktığı yeşil brakte bölümünden oluşmaktadır. Harmanlandıktan sonra fındık zürufunun içerdiği meyve asitlerinden dolayı pH’sı oldukça düşüktür. Üreticiler fındık zürufunu genellikle boş alanlara atmakta ve zuruf burada doğal olarak yağan yağmurlarla yıkanmakta ve kısmen çürümesi gerçekleşmektedir. C/N oranı yüksek olduğu için çürümeye dayanıklı, stabilitesi yüksektir. Bu süreçte organik asitler ya yıkanarak veya ilave olarak mikrobiyolojik parçalanma sonucu yok olmakta ve çürümüş organik materyalin pH değeri yükselmektedir. Kompostlanmış veya doğal olarak kısmen ayrışmış fındık zürufunun pH değeri bitki yetiştirmesi için uygundur. Fındık zürufu saksı yetiştirme ortamı karışımlarında köklere destek-tutunma materyali olarak kullanılmaya uygundur. Destek materyalinin çürümeye dayanıklı olması (yüksek biyolojik stabilite) istenilen özelliktir ve yetiştirme ortamı olarak diğer istenilen özellikleri sayılayabiliyor ise ilave çürütülmeye gerek kalmadan yetiştirme ortamlarında kullanılabilir. Fındık zürufunun stabilitesi yetiştirme ortamından istenilen değerleri karşılayabilmektedir. Organik madde oranı yüksek, havalanma, su tutma ve drenaj özelliği iyi, saksı içinde stabil, kompaktlaşmayan malzemedir. Bitki besin elementi komposyonu, elektriksel iletkenliği ve pH’sı ideal yetiştirme ortamı özelliklerini sağlamaktadır. Süs bitkisi toprağı karışımlarında tek başına veya diğer organik veya inorganik malzemelerle karıştırılarak kullanılır. Kuruduğunda su iticiliği (hidrofobisite) yüksek olduğundan saksı içinde aşırı kurumasına izin verilmemesi gerekir. Ülkemize özel ürün olan fındık ve onun artığı olan züruf çürütüldüğünde saksı toprağı olarak kullanılmaya son derece uygundur. Üzerinde daha fazla çalışılarak katma değeri yüksek ürün haline getirilme potansiyeli oldukça yüksektir. Ülkemiz süs bitkileri sektörünün en önemli tüketim kalemi olan yetiştirme ortamı açığına çözüm olabilir. Çankırı Ziraat Odası Başkanlığı ile TÜVTÜRK Çankırı Araç Muayene İstasyonu arasında hayata geçirilen ortak proje doğrultusunda TÜVTÜRK mobil istasyonu merkeze bağlı Ünür, Ovacık ve Germece ile çevre köylerde hizmet verdi. Gamzeli, mobil aracın yanında çiftçiye yardımcı olması için bir sigorta acentesi görevlisi ve elektrik arızası için oto elektrikçisinin de bulunduğunu belirterek, "Vatandaş muayeneye geldiğinde eksik bir taraf kalmasın diye sigortacı ve elektrikçi de bulundurduk. Bu uygulamada çiftçimiz tarafından oldukça olumlu bir uygulama olarak görüldü. Bunun yanında Ovacık ve Germece köylerine SGK İl Müdürü Hicran Çakmakçı ve personeli vatandaşlara Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilgili son çıkan yasalar hakkında bilgi verdi." dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Çankırı Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli, ilk olarak Ünür'e giden mobil istasyona çevre köylerinin yoğun ilgi gösterdiğini bildirdi. Gamzeli, bu köyün ardından Germece ve Ovacık köylerinde çiftçinin hizmetine sunulan mobil istasyonunun verdiği bu hizmetle vatandaşın araç muayene sorununun ortadan kaldırıldığını belirtti. Mobil istasyonda traktörlerini muayene ettiren çiftçiler ise uygulamadan çok memnun olduklarını dile getirdiler. Yıllardır kilometrelerce yol kat ederek traktörlerini muayene ettirdiklerini belirten çiftçiler, "Bu uygulamayla artık kilometrelerce yol gidip muayeneyle uğraşmayacağız. Ayağımıza kadar tamircisi de sigortacısı da geliyor. Uygulama bizleri büyük bir külfetten kurtardı. Oda başkanımıza teşekkür ederiz" diye konuştular. Çankırı Ziraat Odası Başkanlığı tarafından hayata geçirilen projeyle köylere giden TÜVTÜRK mobil muayene istasyonu, uğradığı her durakta yoğun ilgi gördü. KADIN ÇİFTÇİLERE EĞİTİM ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Perşembe Ziraat Odası sında imzalanan protokol çerçevesinde kadın çiftçilere eğitim verildi. Perşembe’de, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği ara- 62 Çankırı Ziraat Odası Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi Arslan Soydan ve Perşembe Ziraat Odası Başkanı, kırsalda yaşayan ve çiftçilikle uğraşan kadınları tarımsal konuların yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, kişi hak ve özgürlükleri gibi konularda eğitmeyi ve kurumlar arası işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan protokol çerçevesinde verilen ve 5 hafta süren eğitimlerin tamamlandığını bildirdi. Başkan Soydan, eğitim çalışmaları sırasında brusella ile ilgili de bilgi verildiğini ve yapılması gerekenlerin katılımcılara anlatıldığını belirtti. Soydan, “Bunun yanı sıra kadın çiftçilerimize ürünlerini piyasaya sunmalarını ve ekonomiye katkı vermelerini sağlayacak kooperatifçilik hakkında da bilgiler verildi. Fındıkta bilinen yanlış gübreleme, budama ve ilaçlama hakkında uzmanlar tarafından doğrular gösterildi. Kadın çiftçilerimizin tarım istihdamına katılımının önemi vurgulandı” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 63 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN DOLU BÜYÜK HASAR VERDİ İskilip Ziraat Odası KARPUZ FESTİVALİNDE RENKLİ GÖRÜNTÜLER İskilip Ziraat Odası Başkanı Kamil Akdoğan, özellikle ilçeye bağlı 6 köyde etkili olan dolu yağışının ürüne büyük zarar verdiğini bildirdi. Manavgat Ziraat Odası ile işadamı Mustafa Akkuş kazandı. Festivalde ‘En İyi Karpuz Yetiştirme Yarışması’na 25 yetiştirici katıldı. Yarışmada birinci olan Hasan Deniz 2 bin, ikinci olan Hasan Sargın bin 500, üçüncü Latif Balkan da bin adet karpuz fidesiyle ödüllendirildi. Akdoğan, Kuruçay, Karlık, Karaburun, Eskiköy, Çukurköy ve Kayaağzı köylerinde yaşanan dolu yağışının aralıksız 1 saatten fazla sürdüğünü belirterek, hem dolunun hem de akabinde meydana gelen sel felaketinin ekili alanlarda büyük hasara neden olduğunu bildirdi. Festivale katılan otellerin aşçıları da karpuz yüzeylerine yaptıkları çalışmalarla yarıştı. Festivalde katılımcılara 5 ton karpuz ile yöresel gözleme olan bükme ve ayran ikramı yapıldı. Sel felaketinden bazı köylerde ev ve ahırların yanı sıra içme suyu şebekelerinin de zarar gördüğünü bildiren Akdoğan, Kaymakan Şuayip Gürsoy ile birlikte köyleri ziyaret ederek hasarı yerinde tespit ettiklerini ve neler yapılabileceğini görüştüklerini bildirdi. Akdoğan, “Zarar gören çiftçilerimizin ürünlerine kurumlarca tespit yapılarak gerekli teknik yardımlarda bulunulması,Tarım Kredi ve Ziraat Bankası’na olan kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi, yeni kredi alma olanaklarının açılması, karşılıksız tohum ve fide yardımında bulunulması çiftçimizin yaralarını bir nebze de olsa saracaktır” dedi. Antalya merkez ve bazı ilçe Ziraat Odalarının da katıldığı Manavgat Karpuz Festivali renkli görüntülere sahne oldu. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen ve konserlerin yanı sıra çeşitli etkinliklerin yapıldığı festivalin açılışında söz alan konuşmacılar, Belenobası karpuzunun siyah kabuğu ve lezzetiyle tercih edildiğini ve bir marka haline geldiğini belirttiler. Akdoğan, felaket sonrası, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli’nin İskilip’e gelerek çiftçilere geçmiş olsun ziyaretinde bulunduğunu da belirterek, “Genel Merkezimiz bizleri yalnız bırakmayarak sorunlarımızı yerinde gördü, geçmiş olsun dileklerini iletti. Sayın Gamzeli, sorunlarımızın en kısa sürede ilgili mercilere iletileceğini belirtti. Kendilerine bütün çiftçilerimiz adına teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyorum” diye konuştu. Halk dansları topluluklarının gösteri sunduğu, akrobasi ve kaşık ekibinin sahne aldığı festivalin karpuz ağalığını 16 bin 200 lira ÜRETİCİLER ORGANİK TARIMA YÖNLENDİRİLİYOR ÖĞRENCİLERE 'TATİL KİTABI' HEDİYESİ Fatsa Ziraat Odası Öğrencilerimizin bu güzel gününde mutluluklarını onlarla paylaşmak bizleri duygulandırdı. Bizler de küçük bir hediye vermek istedik. Tüm öğrencilerimize iyi tatiller diliyorum” dedi. Aslancami İlköğretim Okulu Müdürü İbrahim Çoban ise “Ziraat Odası yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Öğrencilerimize karne hediyesi olarak tatil kitapları armağan ettiler. Öğrencilerimize tatil öncesi bir moral oldu” diye konuştu. Demirci Ziraat Odası Demirci Ziraat Odası, yörede organik tarımın yaygınlaştırılması için çalışmalarını hızlandırdı. Demirci ziraat Odası Başkanı Mehmet Karakaya, Kaymakamlık ile yaptıkları ortak çalışmayla 270 çiftçinin organik tarım yetiştiriciliğine başladığını belirtti. Sertifikasyon işlemlerinin hızla devam ettiği bilgisini veren Başkan Karakaya, “Demirci'de yaklaşık bin dönümlük alanda organik tarım yapılmaya başlandı. Öyle görünüyor ki, yaptığımız çalışmalar çerçevesinde hava ve toprak şartlarının uygun olduğu alanlarda organik tarım hızla gelişmeye devam edecektir. İlk aşamada 270 üreticimizin başvurduğu organik tarım yetiştiriciliğinin ikinci adımına yeni kayıtlarla devam edeceğiz. Demirci Ziraat Odası olarak çiftçimizin önce sağlıklı üretim daha sonra 64 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Fatsa Ziraat Odası Başkanı İbrahim Ethem Kibar, öğrencilere ‘tatil kitabı’ hediye etti. İlçeye bağlı Aslancami Mahallesi’ndeki okula giderek öğrencilerle buluşan Başkan Kibar ve meclis üyeleri, öğrencilerin eğitimine destek vermek için böyle bir etkinlik düzenlediklerini ifade ettiler. ise kazançlı üretim yapması için her zaman onların yanında olacağız” dedi. Ethem Kibar okul ziyaretinde yaptığı açıklamada, “Aslancami’deki okulumuz bölgemizde birçok başarılı projeye imza attı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 65 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ YENİDEN CANLANIYOR Tavşanlı Ziraat Odası BİÇERDÖVERLER DENETLENİYOR pilot bölge olarak seçilen Tepecik beldesinde, İŞKUR ve Mesleki Eğitim Merkezi işbirliğiyle ilk kurs, 25 kursiyerle başlatıldı. Altunhisar Ziraat Odası Başkanı Ali Atasoy, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte biçerdöverlerin denetimleri yapılacağını söyledi. Köy Muhtarları ile Koruma başkanlarının katıldığı toplantıda ilçe genelinde ve köylerde ekin biçme zamanında hizmet verecek olan biçerdöverlerin gerekli şartları taşıması, taşımayanların çalıştırılmaması konusunda gerekli çalışmaların yapılması noktasında alınacak olan önlemler masaya yatırıldı. Tepecik’te 164 kadın yetiştiriciyi kapsayacak kurslar boyunca kursiyerlere günlüt 20’şer TL ödeme yapılacak, kursu başarıyla tamamlayanlar ‘Organik Manda Yetiştiricisi’ sertifikası verilecek. Tavşanlı Ziraat Odası Başkanı İsmail Akpınar, kursa olan yoğun talebin devam ettiğini, tüm başvuruların değerlendirilerek çalışmaların sürdürüldüğünü, ön başvuruda bulunan 164 kadın üreticinin de sertifikalı yetiştirici olma imkânı bulacağını söyledi. Akpınar, Tepecik beldesindeki diğer yetiştiriciler ve manda yetiştiriciliği yapılan civar köylerde de yeni kursların açılması için çalışmaları sürdürdüklerini belirtti. Tavşanlı Ziraat Odası Başkanlığı, Tavşanlı’da gittikçe azalan manda yetiştiriciliğinin geleceğe aktarılması için, kadın çiftçilere yönelik manda yetiştiriciliği kursu başlattı. Tavşanlı Ziraat Odası Başkanlığı ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüyle ortaklaşa yürütülen çalışmalar sonucunda, Geçmiş yıllarda özellikle sulak meraların mandalarla dolu olduğunu, Tavşanlı yöresinin manda yağı ve manda kaymağının ününün hala sürdüğünü anlatan Akpınar, ‘Tepecik, Tavşanlı’nın Moymul Mahallesi, diğer çevre köylerin manda kaymağı ve manda tereyağı marka idi. Zamanla değişik etkenlerle mandalar gittikçe yok olmaya başladı. Ancak gerek yetiştiriciler gerek tüketiciler eski canlılığı arıyorlardı. Biz de Oda olarak bu projeyi başlattık. İlgiden memnunuz’ diye konuştu. BİLİNÇLİ GÜBRELEME EĞİTİMİ Altunhisar Ziraat Odası Yönetim kurulu aldığı kararla mevcut şartları uygun olmayan biçerdöverlerin çalışmasına izin vermeyecek. ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK HİZMETİ Alaplı Ziraat Odası Zonguldak’ın Alaplı ilçesi Ziraat Odası Başkanı Şeref Türkoğlu, haftada bir gün tarım danışmanları tarafından çiftçilere 'fındıkta gübreleme' konusunda eğitim verildiğini bildirdi. Bafra İlçe Ziraat Odası tarafından üretici ve yetiştiricilere oda bünyesinde çalışan danışman ziraat mühendisleri aracılığı ile ücretsiz danışmanlık hizmeti verilecek. Türkoğlu, ilçede çiftçilere yönelik eğitimlerin aralıksız olarak devam ettiğini söyledi. İlçede geçim kaynağı olan fındığın daha verimli olması için düzenli olarak çiftçilerle eğitim toplantıları yaptıklarını belirten Türkoğlu, toplantılara Çevre Koruma Derneği’nin de katılarak yabancı ot ilaçları hakkında bilgiler verdiğini ifade etti. Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, Ziraat Odası yönetim kurulu üyeleri, danışman ziraat mühendisleri ile Bafra Ovası’nda Sarıköy, Balıklar ve Gaziosmanpaşa Mahallelerinde bulunan fındık bahçeleri, fide üretim tesisleri ve çeltik tarlarını gezerek incelemelerde bulundular. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Başkan Atasoy yaptığı açıklama, “İlçede hasat döneminde faaliyet gösterecek olan şartları taşımayan biçerdöverlerin çalışmasına izin verilmeyecek. Odası başkanlığı olarak kasaba ve köylerimizde birlik ve beraberlik içerisinde çiftçilerimizin ekinlerini temiz biçtirilmesi noktasında eski biçerdöverlerin kullanılmaması için gerekli çalışmalar başlatıldı. Çitçimizin ürünlerinin daha iyi ve zarara uğramadan tarladan kaldırmasının sağlanacak. Şartları taşımayan biçerdöverlerin çalışmasına kesinlikli izin verilmeyecek” dedi. Bafra Ziraat Odası Yeni uygulamaya başlayan danışmanlık hizmetiyle ilgili açıklamada bulunan Başkan Tosuner, “Bu hizmetimiz ekimden hasada kadar üretici ve yetiştiricilerimizin herhangi bir problem veya sorunla karşılaşmaları durumunda odamıza bir telefonla ulaşmaları yeterli olacaktır. Üretici ve yetiştiricilerimizin problemleri, dalında uzman mühendislerimiz ve oda yetkililerimiz tarafından en hızlı şekilde çözüme kavuşturulacaktır. Amacımız doğru ve kaliteli üretim standartlarına ulaşmaktır” dedi. Türkoğlu açıklamasında şunları dile getirdi; “Her hafta Çarşamba günleri çiftçilerimizle birlikte eğitim toplantıları yapıyoruz. Toplantıların çok verimli geçtiğini düşünüyorum. Odamıza bağlı tarım danışmanlarımız fındığa verilmesi gereken gübreler, kök sürgün temizliği, budama teknikleri hakkında çiftçilerimize bilgiler veriyor. Çevre Koruma Derneği Başkanı Oktay Türkyılmaz da ot ilacının zararları, yabancı ot temizliği ve çevre bilinci konusunda bilgilendiriyor.” 66 Altunhisar Ziraat Odası ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 67 ODALARIMIZDAN ÇİFTÇİLERİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRECEK AÇIKLAMA ODALARIMIZDAN Bolvadin Ziraat Odası DANIŞMANLAR LİMON İÇİN SAHADA Afyonkarahisar'ın Bolvadin İlçe Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Dayı, ilçede geçen yılın aynı dönemine göre bu yıl mahsulde yüzde 100’lük rekolte artış beklendiğini kaydetti. Erdemli Ziraat Odası Erdemli Ziraat Odası çiftçilere ait narenciye bahçelerinde incelemelerini sıklaştırdı. Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet Öger, çiftçilere yönelik hizmetlerin aralıksız sürdüğünü belirterek, “Tarım danışmalarımız çiftçilerimize ait bahçelerde incelemelerde bulunarak, hastalık ve zararlılar konusunda detaylı bilgiler aktarmaya devam ediyor” dedi. Açıklamasında ilçedeki çiftçilerin memnuniyetine dile getiren Başkan Dayı şunları söyledi: “Bu yıl son yağan yağmurlarla birlikte çiftçinin yüzü güldü, İlçemizde ekili alanlarda yaptığım incelemelerde, geçen yıla göre beklenti rekortmenin üzerinde olur çok şükür Yüzde yüzlük bir mahsul alınacağı görünüyor. Bundan sonraki yağışların yoğun olarak sürmesi halinde ürünlerde mantar hastalığı, arpa ve buğdaylarda yatmalar neticesinde çürümeler meydana gelebilir. Çiftçilerimizin kontrollerini yaparak hastalıklar için ilaçlama yapmaları gerekmektedir. Özellikle patates, pancar ve bahçe bitkilerinde bu hususlara dikkat edilmelidir" dedi. Ziraat danışmanlarının son olarak Alata, Barbaros ve Karakeşli mahallelerindeki narenciye bahçelerinde incelemelerde bulunduğunu ifade eden Öger, “Özellikle de limon bahçelerinin yer aldığı bu bölgede yaz döneminde oluşan unlu bit, kırmızı örümcek, limon çiçek güvesi, yaprak biti, thrips zararlıları ve mücadele yöntemleri hakkında çiftçilerimiz bilgilendirildi” diye konuştu. Limon ağaçlarında bu yıl meyve tutumunun düşük olduğunun gözlendiğini anlatan Öger, danışmanlar tarafından çiftçilere bu konuda tavsiyeler bulunulduğunu kaydetti. LAVANTA UMUT OLDU Konya’da ilk kez Hüyük ilçesinde deneme üretimi yapılan lavanta bitkisi, yöre çiftçisi için umut kaynağı oldu. Hüyük Ziraat Odası Başkanı Hürriyet Şahin, son yıllarda organik çilek üretimiyle adını duyuran Hüyük yöresinin bundan sonra lavanta bitkisiyle de adından söz ettireceğini söyledi. Şahin, Hüyük’te su götürülebilen alanlarda yapılan organik çilek üretiminin ilçeyi belli bir noktaya getirdiğini; lavanta bitkisinin ise kıraç Hüyük Ziraat Odası alanlarda üretiminin yaygınlaşmasıyla çiftçinin yüzünü güldüreceğini söyledi. "DANE" KAYBININ ÖNLENMESİ KONUSUNDA UYARI Hüyük İlçe Kaymakamlığı ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün yürüttüğü çalışmalarla Hüyük ilçesinde başlayan lavanta bitkisi üretiminin yöreye yeni bir alternatif ürün oluşturduğunu belirten Şahin, şunları kaydetti: Kilis Ziraat Odası Başkanı Abdullah Çelik, 2015 yılında yağışın çok olmasından ve verimde yüksek rekolte beklenmesinden dolayı hububat hasadında "dane" kaybının önlenmesi konusunda çiftçileri uyardıklarını söyledi. “Hüyük’te 200 bin dekarlık bir toprak bütünlüğümüz var. Ama bunun üçte biri dağlık, kıraç alanlardan oluşuyor. Bu alanlarda biz nasıl bir verime gidebiliriz, insanları yerinde nasıl besleriz, düşüncesinden hareketle geçen yıllarda deneme üretimi yapılan lavanta bitkisinin baklagillerden daha iyi bir getirisi olduğu görülünce, çiftçilerimizde buna doğru bir eğilim başladı. Bu yıl inşallah 100 dekarlık alanda üretimi yapılacak. Lavanta üretiminin yaygınlaşmasıyla çiftçimizin gelir ve refah düzeyi daha da artacak. Bu konuda pilot bölge seçilen Çamlıca Mahallemizdeki insanlar, yıllarca pancar işçiliğiyle dışarılara giderdi. Ama, son dönemde kendi toprağında ürün yetiştirmeye başladı. Lavanta da alternatif bir ürün, pazar derdi olmayan bir ürün. Biz bunun ilçemizde yaygınlaşmasını, çoğalmasını ve tarıma yeni bir girdi kaynağı olmasını istiyoruz.” Çelik, ürününe ve emeğine sahip çık sloganı ile 2015 yılı hububat hasat dönemini başlattıklarını, hububat hasadında dane kaybının önlenmesi ve verimliliğin artırılması, emeğin heba olmaması için Kilis'e hasat için gelen biçerdöverlerde uygunluk belgesi, operatörlerde yeterlilik belgesi ve biçerdöverin teknik özelliklerinin tamam olması gerektiğini ve bu konuda çiftçileri uyardıklarını belirtti. Kilis Ziraat Odası Çelik, “Her yıl binlerce ton hububat yok yere heba oluyor. 2015 yılı üretim sezonunda hububat ekim alanlarında, girdi fiyatlarının yüksek olmasından dolayı gittikçe daralma var. Bir yıl boyunca bin bir zahmetle yetiştirilen hububatta dane kaybının önlenmesi gerekiyor. İlimize hasat için gelen biçerdöverlerin operatörlük belgesi, yeterlilik belgesi, uygunluk belgesi olmayan ve teknik özellikleri yeterli olmayan biçerdöverlere hasat yaptırmamaları hususunda üreticileri uyarıyoruz" dedi. 68 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 69 ODALARIMIZDAN KÜLLENME ENDİŞESİ Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurettin Karan, bir süredir aralıksız yağan yağmurun fındıkta görülen küllenme hastalığına olan etkilerini değerlendirdi. TRAKTÖR SÜRÜCÜLERİ BİLGİLENDİRİLDİ ODALARIMIZDAN Giresun Ziraat Odası Her şeyden önce fındık hasadının yaklaşık bir ay gibi gecikeceğini belirten Karan, yağmur nedeniyle de fındıkta küllenme hastalığına karşı yapılan ilaçlamanın çok azla etkisi olmadığını söyledi. Karan, şunları kaydetti: “Bölgemizde mevsim normallerinin üzerinde bir aşırı yağış almaktayız. Bu nedenle fındıkta olgunlaşma gecikmektedir. Bu yıl yaklaşık 20-25 gün gibi hasatta bir gecikme söz konusu olacaktır. Bunun yanı sıra geçen yıl fındıkta görülmeye başlayan küllenme hastalığına karşı ilaçlı mücadele başlamıştır. Ancak ne yazık ki yağmur nedeniyle yapılan ilaçlamaların çok fazla etki etmeyeceği görülmektedir. Bunun yanı sıra şunu da ifade etmeliyiz ki yağan yağmur fındık yapraklarındaki küllenmeyi de temizlemektedir. Bu yağmurun ardından hava sıcaklıkları 30 dereceyi bulacak şekilde yükselirse, mevsim normallerine dönerse fındıktaki küllenme hastalığından kurtulabiliriz. Dolayısıyla yağmur bir tarafta ilaçlı mücadeleyi olumsuz etkilerken, diğer tarafta küllenme hastalığını da yapraklardan yıkamaktadır. Şu anda beklentimiz yağmur sonrası 30 dereceyi bulacak sıcaklıklardır.” Didim Ziraat Odası 'ANIZ YAKMAYIN' ÇAĞRISI Şanlıurfa Ziraat Odası, çiftçilere hasat sonrası tarlada kalan anızı yakmamaları için çağrıda bulundu. Son günlerde Şanlıurfa’da anız yangınlarının artarak devam ettiğinin tespit edildiğini belirten Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Ahmet Eyyüpoğlu, anız yakılmaması konusunda çiftçilere çağrıda bulundu. Toprağa ciddi zararlar verdiğini kaydeden Başkan Eyyüpoğlu, anız yakılmasına bir an önce son verilmesi gerektiğini söyledi. Hasat sonrası tarlada kalan bitki saplarının yakılması tarım alanlarına onarılamaz zararlar verdiği bilinirken, son günlerde Şanlıurfa’da yaşanan anız yakılmasının tehlikeli sonuçlar doğurduğuna dikkati çeken Eyyüpoğlu, anız yakmanın toprağın verimliliğine ve doğal yapısına zarar verdiğini söyledi. Eyyüpoğlu, “Çiftçilerimizden ricam lütfen hasat sonrası anız yakmasınlar. Anız yakmak hem toprağın doğal yapısına hem verimliliğine zarar verirken, çevre için de büyük tehlike oluşturmaktadır. Hasat sonrası geriye kalan ürün sapları toprağın verimliğini de olumlu KARPUZ KÜÇÜLÜRSE, İHRACAT BÜYÜYECEK Avrupalı 2-3 kişilik ailelerin karpuzu bizim gibi günün her saatinde tüketmediğini sadece “meyve” olarak yediğini ifade eden Doğan; “Biz karpuzu yeri gelir kahvaltı, yeri gelir yemek niyetine de yeriz. Bu nedenle 8-10 kiloluk karpuzlar bize uygun olabilir ancak karpuzu bir iki dilim yiyen Avrupalı için bu ebattaki ürünün israf olması kaçınılmazdır. Bu yüzden Avrupalının tercihi küçük karpuz" dedi. Didim’de İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Didim Ziraat Odası’nın ortaklaşa organize ettiği “Güvenli Traktör-Güvenli Yaşam” projesi kapsamında traktör sürücüleri bilgilendirildi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Yüreğir Ziraat Odası Bu yıl karpuz sezonunun sıkıntıyla başladığını ve tarla fiyatının 20-25 kuruş olmasına rağmen çiftçinin karpuzu satmakta zorlandığını belirten Başkan Doğan, genel üretimin sadece yüzde 5’i oranındaki ihracat payının mutlaka arttırılması gerektiğini ifade etti. Doğan, özellikle batı ülkelerine yönelik yapılacak ihracatta Avrupa’nın çekirdek aile yapısının ihtiyaçlarının ve beslenme alışkanlıklarının gözetilmesini gerektiğini kaydetti. Didim Ziraat Odası Başkanı Bahattin Gökdemir, İlçe Emniyet Müdürlüğüne yaptıkları ziyarette projenin gündeme geldiğini ve traktör sürücülerine yönelik bu çalışmanın çok faydalı çalışma olduğunu ifade etti. 70 yönde etkilemektedir. Bu yüzden çiftçilere tekrar tekrar çağrım şudur ki; toprağı korumak verimliliğini artırmak için anız yakmasınlar. Bu yöndeki uyarılara lütfen kulak versinler” şeklinde konuştu. ğan bu durumu değiştirmek için “Avrupalı’ya uygun üretim yapmayı” öneriyor. venli traktör sürüş eğitimi verdi. Eğitimlerde traktör sürücülerine tepe lambası ve reflektör kullanmaları, yolculuk esnasında teker üstüne oturmamaları ve yük üzerine yolcu almamaları konularında uyarılarda bulunuldu. Didim Kaymakamlığınca başlatılan, Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Didim Ziraat Odası’nca yürütülen "Güvenli Traktör - Güvenli Yaşam" projesi kapsamında Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Grup Amirliği ekipleri, ilçedeki traktör sürücülerine, trafik kurallarına uyulmasını yaygınlaştırarak, gü- Şanlıurfa Ziraat Odası Karpuz üretiminde dünyada Çin’den sonra 2. sırada bulunan Türkiye, yıllık 6 milyon ton dolayındaki üretime rağmen yeterli miktarda ihracat gerçekleştiremiyor. Türkiye’nin erkenci karpuz üretiminin neredeyse tamamını, genel üretimin ise yüzde 20’sini karşılayan Adana’nın Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Do- Avrupalı ailelerin bu nedenle küçük ebatlardaki kaliteli karpuzu tercih ettiğini bildiren Başkan Doğan, ”Adana karpuzunun kalitesine diyecek sözümüz yok. Ancak batı ülkelerine yönelik ihracatı arttırmak istiyorsak daha küçük ebatta, azami 3-4 kiloluk ancak kalite ve lezzet olarak iyi, çekirdeği az karpuz üretmeliyiz. Karpuzu küçülterek, ihracatımızı büyütebiliriz“ diye konuştu. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 71 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN “SADECE ÖNERİLEN İLAÇLARI KULLANIN” Altınordu Ziraat Odası ÇİFTÇİLERE ‘BAŞAK YANIKLIĞI’ UYARISI özellikle çiçeklenme dönemindeki yağışların etkisi büyük. Hastalıktan dolayı önemli miktarlarda başaktaki tane sayısı azalıyor, tane ağırlığı düşüyor ve tane kalitesi bozuluyor” dedi. Cörüt, “Ziraat mühendislerimiz, Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkililerimiz, Üniversitedeki hocalarımız üreticilerimize ilaç önerisinde bulunuyor. Üreticilerimiz bu uyarıyı dikkate alsın. Yalnız bu uygulamayı yaparken mutlaka bir ziraat danışmanına başvursun. Odamızın tarım danışmanları bu konuda ücretsiz olarak çiftçilerimize bilgi vermekte. Yani şöyle düşünün, hasta oldunuz doktora başvurmadan ilaç kullanırsanız ne olur. Bir sonuç alamazsınız. Bu durumda aynı önce ziraat mühendislerine başvuracaksınız, sizlere verilen bilgiler doğrultusunda ilaçlama yapacaksınız” diye konuştu. Altınordu Ziraat Odası Başkanı Uğur Cörüt, son bir aydır nem ve yağışlı havaların etkisi altında kalan fındık ürününün küllenme (küf) hastalığına yakalandığını belirterek, hastalığa karşı yapılacak ilaçlamanın ziraat mühendislerinin vermiş olduğu bilgi ve yazmış olduğu reçeteye göre yapılması gerektiğine dikkat çekti. Üreticilerin sadece önerilen ilaçları kullanması hususunun altını çizen Başkan Uğur Cörüt, “Fındık üreticilerimizden ricamız sadece öğrenilen ilaçları kullanmalarıdır. Piyasa da satılan her ilacı bahçesine atmasın. Önce yetkililere danışsın sonra önerilen ilacı önerilen miktarda kullansın. Bu çok ciddi bir hastalık... Bu hastalığın tedavisi de ilaçlama yapılmasıdır. Bu durum aksi takdirde rekolteye de ciddi yansıma yapacaktır. Üreticilerimiz önerilen ilacı kullandığı takdirde bahçelerini bu hastalıktan kurtarmış olacaktır” dedi. DUT İŞLEME TESİSİ KURULUYOR Tut Ziraat Odası Kulu Ziraat Odası Erdoğan, iklim koşullarının hastalığın lehine gelişebileceği çiçeklenme devresindeki uzun süreli yağışlar ve hava sıcaklıklarının düşük seyretmesi durumlarında hastalığın her yıl dikkatle erken gözlenmesi ve zamanında önlem alınması gerektiğini sözlerine ekledi. Başkan Erdoğan, hastalık etmenlerinin hem tohum hem de toprak kökenli funguslar olduğu için mücadelenin zor olduğunu, mücadele için mutlaka kültürel önlemlere uyulması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı: Kulu Ziraat Odası Başkanı İsmet Erdoğan, son günlerde yoğun olarak görülmeye başlanan başak yanıklığı hastalığına karşı çiftçilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Hastalık çiçeklenme döneminden sonra buğdayın bir veya birden fazla başakçığın beyazlaşması veya vaktinden önce olgunlaşması ile tanınabildiğine değinen Erdoğan, “Başakların süt olum devresine gelmesinden sonra hastalıklı başakların açık sarı bir renk alır ve geri kalan sağlıklı başaklar yeşil ve sağlıklı görünümde olur. Bu mantar hastalığının şiddetinin artmasında “Dayanıklı çeşitlerin ekimi tercih edilmelidir. Erkenci çeşitler, hastalıklara geçici çeşitlerden daha fazla duyarlıdır. İyi bir toprak işlemesi uygulanmalı, ekim derinliği ve toprak tavı uygun olmalıdır. Ekimden önce topraktaki yeşil bitki ve bitki artıkları, toprak işlemesi ya da herbisit uygulaması ile ortadan kaldırılmalıdır. Toprak analizi yapılarak analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılmalı, özellikle aşın azot kullanımından kaçınılmalıdır. Hastalığın yoğun görüldüğü alanlarda 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır. Ekimde kullandığımız tohuma kattığımız aşı ile birlikte kök çürüklüğü ve diğer mantar hastalıklarından koruyan ilaçlar atılmalıdır. Odamızın selektör tesisinde isteyen çiftçilerimiz kullanacağı tohumluğa ekstra bu ilaçları atabilmektedir.” projesi ile ilçedeki işsizliğin ve göçün azda olsa önüne geçmek hedefleniyor. Tut Ziraat Odası’nın “Tut’ta Dut” projesi kapsamında ilçede dut meyvesi işleme tesisi yapılıyor. Temeli atılan imalathanede dut pekmezi, kuru dut, dut pestili, dut çekmesi, dut sucuğu işlenerek satılacak. Tut Ziraat Odasının 72 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Tut Ziraat Odası Başkanı Ahmet Özen, proje ilgi ili olarak verdiği bilgilerde, “Proje bedelimiz 524 bin TL’dir. Projemizi GAP İdaresi tarafından desteklenmektedir. Projenin yüzde 60’nı GAP İdaresi, yüzde 40’ını ise Ziraat Odası olarak karşılıyoruz. 500 ton dut pekmezi, 500 ton kuru dut, 500 ton diğer ürünlerden olmak üzere 1500 ton kapasitelidir. İleriki dönemlerde ürünlerimizi ihraç etmeyi hedefliyoruz. Tamamen organik ürünler olacak. Öncelikle çiftçimizi organik ürün üretmeleri konusunda bilgilendirme yapacağız. Tesisimiz üç ay içerisinde üretime geçecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Ziraat Odası ve GAP İdaresine desteklerinden dolayı teşekkür ederiz” dedi. ALMANYA'YA KİRAZ İHRACI Lapseki Ziraat Odası Lapseki’ de yetiştirilen, tat, aroma ve gramaj bakımından ön sıralarda yer alan Lapseki kirazı Almanların gözdesi oldu. İlçede ihracat sezonunu Almanya ile açan toptancılar üreticinin kirazını kilosu 5 ila 6 lira arasında değişen fiyatlarla alıyor. Kiraz ihracatı yapan firma yetkilileri, “Özellikle Almanya'ya yoğun bir ihracat akışı var. İhracat sezonun başlamasıyla ürününü paraya dönüştüren üreticinin ise yüzü gülüyor” dedi. Çanakkale’nin Lapseki ilçesinde yetiştirilen Ziraat-900 isimli kiraz Almanya'ya ihraç ediliyor. Lapseki Ziraat Odası Başkanı Ali Sevim, Marmara Bölgesi’nde her ilin kendisine has ürünü olduğunu belirterek, ilçenin kiraz ve şeftali üretiminde söz sahibi olduğunu vurguladı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 73 TZOB TZOB Resmi Gazete’de Yayımlanan Tarımla İlgili Kanun, Karar, Yönetmelik ve Tebliğler 03 Haziran 2015 ■ Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2014/43)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/26) 05Haziran 2015 ■ Yem Bitkileri ve Yemeklik Tane Baklagil Tohumluğu Yönetmeliği ■ 12/11/2012 Tarihli ve 6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Gereği Köy Tüzel Kişiliğinden Belediyelere Devredilen Arazilerin 19/9/2006 Tarihli ve 5543 Sayılı İskân Kanunu Amaçlarında Kullanılmasına İlişkin Tebliğ ■ Bitkisel Üretimde Biyolojik ve/veya Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği (No: 2015/22) 07 Haziran 2015 ■ Çiftlik Muhasebe Veri Ağı Sistemine Dâhil Olan Tarımsal İşletmelere Katılım Desteği Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/24) 14 Haziran 2015 ■ Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2014/43)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2015/5) 30 Ocak 2015 ■ Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kontrolüne Tabi Belirli Ürünlerin Girişine Yetkili Gümrük İdareleri ile Resmi Kontrollerini Yapmaya Yetkili İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerinin Belirlenmesine Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ 17 Haziran 2015 ■ Türk Gıda Kodeksi Çay Tebliği (No: 2015/30)