12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır

Transkript

12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
1
Pay Piyasası
Faiz
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
2
Faiz: Gelişmiş ülkelerde faizlerin düşük kalmaya devam etmesini öngörüyor; ABD 10 yıllıklarının yakın vadede %1,50 – %2,00 bandı merkezli hareket etmesini bekliyoruz. %1,50’nin
%2,00’den önce görülebileceğini sanıyoruz. İçeride ise, getiri eğrisinin %9,00 – %10,00 bandı merkezli seyretmesini bekliyor, küresel olarak düşen reel faizlerin getiri eğrisini kısa
ucun daha fazla aşağı gelmesiyle biraz dikleştirmesini bekliyoruz. Portföylerde özel sektör tahvili fonunun payı bir miktar artırılabilir.
Pay Senetleri: BIST-100 Endeksi, 10,0 seviyesindeki 2016 F/K oranı ile MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi’ne göre %17, 2010’dan bu yana kendi tarihi ortalamasına kıyasla ise %7 daha
ucuz durumda. 2016 yılı için takibimizdeki şirketlerdeki %16 kâr büyümesi beklentisi ile birlikte değerlendirdiğimizde, BIST’ın diğer gelişen piyasa borsalarına kıyasla halen cazip bir
konumda olduğu söylenebilir. BIST’ın kâr verimliliği (K/F oranı), %10,00 seviyesinde olup 10 yıllık tahvil getirisinin yaklaşık 30 baz puan üzerinde bulunuyor. 84 – 87 bin bölgesindeki
kısa vadeli hedef aralığımızın alt sınırına gelen BIST-100 Endeksi’nde, reel faizlerdeki düşüşe paralel yükseliş hareketinin devam etmesini bekliyoruz.
Döviz: USD/TL’nin 2,75 - 2,90, EUR/TL’nin ise 3,15 - 3,40 bandında sıkışmasını bekliyoruz. EUR/USD’de pozisyonlar 1,12-1,18 aralığında yoğunlaşabilir. Euro’nun kısa vadede dolara
kıyasla daha cazip kalabileceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki bir aylık süreçte, USD/TL’de 2,75-2,76’ya doğru geri çekilmelerde dolar alınıp 2,90 civarında ise satış düşünülebilir. Döviz
volatilitesinin azalması nedeniyle, kurlardaki yükselişlerde dövizden TL’ye geçilerek portföylerde TL cinsi varlıkların payını artırmak “carry” avantajı açısından tercih edilebilir.
Altın: Gelişmiş ülke faizleri kısa uçta negatife geçtikçe, altın, nakde alternatif olarak pozitif getiri (carry) sağlayan bir enstrümana da bürünüyor. ABD’de reel faizlerin düşmeye devam
etmesi, altını cazip bir “hedge” enstrümanı olarak ön plana çıkarmaya devam edecek. Ons altında pozisyonlar, 1200 dolar destek bölgesi zararın durdurulacağı ‘stop-loss’ seviyesi
olarak belirlenerek, 1280 ve 1310 dolar hedefleriyle korunabilir. Gram altında ise, ons altının etkisinde, 110 – 120 TL aralığında bant hareketinin sürmesini bekliyoruz.
Petrol: Brent petrolde 200 günlük hareketli ortalamanın geçtiği 44 dolar seviyesi önemli bir direnç. Önümüzdeki bir aylık dönemde Brent 36-48 dolar aralığında seyredebilir. Kısa
pozisyonlar için 44 dolar seviyesi, uzun pozisyonlar için ise 37 dolar seviyesi stop-loss seviyesi olarak izlenmeli. Prematüre fiyat iyileşmeleri arz tarafındaki kesintileri hemen geri
döndüreceğinden, kendi kendini yok eden bir harekete de dönüşebilir. Yılın ikinci yarısında düzenli olarak azalması beklenen üretim fazlaları, fiyatlarda yavaş yavaş gerçekleşmesi
beklenen toparlanmayı destekleyebilir. Ancak, 2016 için halen öngörülen üretim fazlalığı, depolanmış olan petrol stoklarının eritilme ihtiyacı ve üreticilerin “hedge” amaçlı açacakları
pozisyonlar nedeniyle, Brent Petrol’ün yakın bir gelecekte kalıcı olarak 48-50 dolar bandının üzerine çıkmasını beklemiyoruz.
Beklenti
Önceki Rapor
Gösterge faiz (%)
%9,00 - %10,00
%9,50 - %10,50
10 Yıllık TL Faiz
%9,20 - %10,00
%9,50 - %10,50
USD/TL
2,75 - 2,90
2,75 - 2,90
EUR/TL
3,15 - 3,40
3,14 - 3,35
EUR/USD
1,12 - 1,18
1,11 - 1,17
BIST-100
80.000 - 88.500
78.000-85.000
Altın USD/ons
1.195 - 1.310
1.190-1.280
Petrol (Brent)
36 – 48
33-44
1.950 - 2.075
1.935-2.030
S&P 500
TR – ABD reel faiz farkı* gerilemeye devam edebilir (yüzde puan)
* Bir senelik enflasyon tahminlerine göre
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
1
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
1
Faiz
Pay Piyasası
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
2
Reel faizlerin dayanılmaz cazibesi…
• Dünya reel faiz peşinde… Son 12 ayda, Çin ve petrol fiyatları piyasaların ana odak noktası olurken, 2016’da ise Japonya’nın negatif faiz politikasının ardından altın ve reel faizler gibi reel getiri sağlayan
enstrümanların etkisi altında kaldık. Aralık’taki faiz artışının ardından yaşanan patinaj üzerine motorun devrinin fazlaca düştüğünü anlayan Fed’in 4. vitesten 2. vitese taktığı Mart’taki güvercin FOMC toplantısından
sonra, ABD reel faizleri Temmuz 2012’deki QE3 rallisinden bu yana en sert düşüşünü yaşadı. Bu hareketin henüz sona erdiğini de düşünmüyoruz.
• Yabancılar hızlı döndü… Borsa İstanbul’da Mart ayında gözlenen 1,1 milyar dolarlık ve ilk çeyrek toplamındaki 1,5 milyar dolarlık net yabancı girişleri aylık ve çeyreksel bazda 2000 başından bu yana en yüksek
dördüncü net giriş rakamlarına işaret ediyor. Uluslararası fon akışlarını inceleyen EPFR verilerine göre de, gelişen piyasalara yönelik hisse fonlarından 18 haftalık aralıksız çıkışlardan sonra Mart ayında yüklü girişler
gözlemledik. Türk hisse fonlarına olan son dört haftalık giriş ise eski Fed Başkanı Bernanke’nin tahvil alımlarının hızını yavaşlatma (tapering) duyurusunu yaptığı Mayıs 2013 zirvesinden bu yana en yüksek düzeyde oldu.
• İyimserlik kısa vadede devam edebilir. ABD dışındaki ülkeler hızlı büyümeye başlamadıkça Fed’in negatif piyasa sarmalından kurtulması zor görünüyor. Sadece ABD verilerine değil, küresel gelişmelere de bağımlı
olduğunu fark eden Fed’in globalizasyonun yan etkilerini hazmederek seri faiz artışları hayalinden havlu atması sonrasında, enflasyonun artmasına bir miktar izin vererek reel faizleri düşük tutacağını düşünüyoruz.
ABD’de uzun vadeli nötr faiz oranının Fed’in en son indirdiği %3,25 seviyesinin çok daha altında olabileceği algısı, uzun vadeli reel faizlerin daha da düşmesini sağlayarak, altını ve reel getiri sunan riskli varlıkları
desteklemeye devam edebilir. ABD 10 yıllıkları en son 2011’in sonlarından Haziran 2013’e kadar olan dönemde eksi reel faizle işlem görmüş, en düşük reel faiz seviyesi ise -92 baz puan olmuştu. Böyle bir ortamda
dolarda yükselme potansiyelinin ve diğer önemli risklerin en azından kısa vadede azalması, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarını canlandırarak, merkez bankalarına da daha fazla likidite ve politika esnekliği
sağlayabilir. Euro ve Japon Yeni’ndeki artışlar Avrupa ve Japonya borsaları kanalıyla küresel borsaları geçici olarak baskılayabilecekse de, likiditenin yavaş yavaş iyileşmesiyle, gelişen piyasaların para birimleri, tahvil ve
hisse senedi piyasaları ile emtia ve şirket tahvilleri gibi riskli varlıklar suyun üzerinde kalmaya ve kısa vadede daha iyi seviyeler görmeye devam edebilirler.
• Uzun vadeli trend değişikliği mi? Buna karşın, orta – uzun vadede, riskli varlıkların, başta ABD olmak üzere küresel nominal büyümenin ne kadar iyileştiğine bağlı olarak hareket etmelerini bekleriz. Yaşanan son
toparlanmanın, son 6 senede yaşanan 10 tane ayı piyasası rallisinden farklı olarak yeni bir yükseliş trendinin başlangıcı olup olmadığını söylemek için ise, doların ve petrol fiyatlarının seyri, Avrupa bankalarının kârları,
Japon Yeni’nin yükselişinin etkileri, Çin’deki şirket iflasları ve ABD’de ücret enflasyonu göstergeleri gibi çeşitli risk faktörlerini izlememiz gerekiyor.
• Petrol fiyatları önemini koruyor… Petrol fiyatları düşünce, enerji sektöründeki riskli şirket tahvilleri stres altına giriyor; petrol üreticisi ülkelerin ulusal varlık fonlarının riskli enstrümanlardan çıkışları da varlık
fiyatları üzerinde hasar bırakabiliyor. 17 Nisan’da Doha’da petrol üreticisi ülkeler arasında yapılacak olan üretim seviyeleriyle ilgili toplantının ardından, zayıf doların desteğine karşın arz fazlasının baskısı altında
kalmaya devam edecek olan Brent petrolün 40 dolarlı seviyelerde direnme çabası, gelişen piyasa varlıklarını da düşüşlerde desteklemeye devam edebilir.
• Japonya tekrar gevşeyecek… Güçlü yenden muzdarip olan Japonya’da da maliye ve para politikası tarafından daha fazla aksiyon beklenebilir. Ancak BoJ piyasaları enflasyon yaratacağına dair ikna edemedikçe,
henüz temel olarak pahalı olmayan yenin daha fazla değer kazanmasının önüne geçmesi de kolay görünmüyor. BoJ, alacağı dövizlerle ABD ve Euro Bölgesi tahvilleri de alacağından, bu bölgelerdeki tahvil faizlerine daha
da aşağı yönlü baskı yapacaktır.
• Merkez bankalarının cephanesi azalıyor… Büyük resimde ise, merkez bankalarının etkinliğinin göreceli olarak azalmaya başladığını ve piyasaların deflasyon / resesyon fiyatlamasına yaklaştığını gözlemliyoruz.
Alman 10 yıllıklarının faizi binde bir civarlarına gerilerken, ABD’de Fed Funds vadeli kontratları 2017 sonuna kadar sadece 30 baz puanlık bir artışı fiyatlıyor. Fed’in ise sadece bu sene için 50 baz puan faiz artış öngörüsü
olduğunu hatırlatalım. Fed’in kendi hedeflerinin kendisine ayak bağı olmaya devam ettiği “dolar – riskli varlıklar” sarmalı ise sürdürülemeyecek bir dengenin sürdürülmeye çalışıldığına işaret ediyor. Böyle bir ortamda,
“helikopterle para dağıtma” ya da maliye politikalarının devreye girmesi gibi genişleme yöntemlerinin daha sık tartışıldığına şahit olacağız.
• Riskler… 2 aylık ralli sonrasında, piyasalarda dolar zayıflığının faydasının sınırları da tartışılmaya başlanabilir. Gelişen piyasa varlıklarının, büyüme ve reform eksikliğinde yükselme potansiyeli de sınırlı olacaktır.
Önümüzdeki hafta veya aylarda, aşağıdaki risk faktörleri piyasalarda tekrar volatilite yaratmaya namzet görünüyor:
o
o
o
o
o
o
o
o
Japon Yeni’nin seyri ve Abenomics’in işlevini yitirmeye başladığının sorgulanması,
Avrupa bankaları ile ilgili kaygıların tekrardan baş göstermesi; İtalyan bankalarının takipteki alacaklar sorunu
Güçlü Euro ve Japon Yeni’nin Avrupa ve Japonya borsaları kanalıyla dünya genelini rahatsız etmesi,
Doha’daki petrol toplantısı; emtia fiyatlarının tekrar zayıflama trendine girmesi
Brexit, Grexit, mülteci krizi ve İspanya erken seçimi gibi Avrupa politikasını ilgilendiren sorunlar
Gelişen piyasa varlık değerlemelerinin iki ay önceki kadar ucuz olmaması
Çin’in kredi piyasası ile ilgili endişeler,
Ulusal Varlık Fonları’nın satışları
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
2
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
1
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
2
Gelişmiş ülke faizleri düşük kalmaya devam edecek... Avrupa ve Japonya’daki nicel gevşeme hamleleri ve ABD’de uzun vadeli tahvil
arzındaki düşüş, gelişmiş ülke tahvil faizlerini baskı altında tutuyor. Fed’in seri faiz artışları hayalinden havlu atması sonrasında, ABD’de reel
faizlerin ve doların baskı altında kalmasını, bunun da diğer merkez bankalarının likiditesini olumlu etkilemesini bekliyoruz. Fed’in uzun
vadeli enflasyon beklentilerini canlandırabilmesi için reel faizlerin daha da aşağıya gelmesi gerekiyor. Bunu başarmanın yolu da, gerçekleşen
enflasyon verileri yükselse de faizleri artırmamaktan geçiyor.
Gelişmiş ülke tahvil faizleri gerilemeye devam etti…
Fed bu sene faiz artırabilecek mi? Aralık’taki faiz artışının hata olduğunu düşündüğümüz ve faiz artışları için çizdiği patikayı uzunca süredir
gerçekçi bulmadığımız Fed, beklediğimizden daha erken havlu attı ve Mart ayındaki FOMC toplantısında, 2016’da dört adet yerine iki adet faiz
artışının daha olası olduğu mesajını verdi. Küresel riskleri (Çin, petrol, dolar) karar fonksiyonuna tekrar ağırlıklı olarak dâhil eden Fed’i esas
geciktiren etkenin ise uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki bozulma olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki yıllarda ABD ekonomisinin tekrar
resesyona girmesinden çekinen ABD Merkez Bankası, deflasyonist bir spirale neden olmamak için faiz artışı yapmakta zorlanıyor. Enflasyon
beklentileri iyileşmeden de Fed’in faiz artışı yapmayacağı kanısındayız. Yaz aylarına doğru ABD’de çekirdek enflasyonun daha fazla düşmesi
beklendiğinden, Fed bundan sonraki ilk faiz artışını yılın sonlarına doğru ertelemek zorunda kalabilir.
Yellen güvercin kostümünü giydi... Enflasyondaki gerçekleşmelerin yükseliş kaydetmesi ve faiz artışlarındaki olası gecikmenin maliyeti, sıfıra
yakın bölgede aşağı yönde hareket esnekliği yok iken politikayı erken sıkılaştırmanın maliyetinden daha düşük görünüyor. Beklentimize
paralel olarak, Mart FOMC toplantısının ardından enflasyon yaratmayan doğal işsizlik oranının %4,8’in altında olabileceğine işaret eden Yellen,
Fed üyelerinin uzun vadeli denge faizi seviyesi beklentilerindeki düşüşe işaret etti. Çekirdek enflasyondaki artışın %2’lik hedefe yakınsayacak
şekilde kalıcı olup olmayacağından emin olmadığını belirten Yellen, faiz artırırken ihtiyatlı olmalarının gerekeceğini belirtti ve eğer enflasyon
düşük kalmaya devam ederse, gerekirse tekrar gevşeyebileceklerinin de sinyalini verdi.
ABD’de resesyon kaygısı ne kadar gerçekçi? ABD’de işgücü piyasasına iş arama amaçlı dönen küskünler, işsizlik oranının düşmesini
engelleyebilir. İşgücü piyasası sıkılaşmaya başladığında ise, büyüme ve verimliliğin zayıf seyrettiği bir ortamda, ABD’de enflasyonun
yükseldiğini, reel faizlerin ise düşük kaldığını göreceğiz. Ücretlerin arttığı bir ortamda verimlilik artışı sağlanamazsa, kâr marjı azalan şirketler
yatırım harcamalarını daha da kısacaklardır. Ekonomideki toplam talep canlanmazsa, firmaların kârlılıklarını korumak için işe alımları
yavaşlatabileceklerini, hatta işten çıkarmalara gidebileceğini sanıyoruz. ABD’de demografik nedenlerle de uzun vadede işgücüne katılım oranı
baskı altında, tasarruf oranları da yüksek kalacak. Düşen petrol fiyatları sayesinde hanehalkı bütçelerinde yaratılan tasarrufa rağmen, bozulan
gelir dağılımının keyfi harcamaları ertelettiği ABD’de, gençlerin bir ev alabilmek için, yaşlıların da 100 yaşına kadar yaşamaktan adeta
“korktukları” için kendilerini tasarruf etmeye zorladıkları bir “kronik durgunluk” görüntüsü, Fed’in faiz artırmasını zorlaştıracaktır.
ABD getiri eğrisi yataylaştı…
ABD’de uzun vadeli nötr denge reel faizi düşük kalabilir… Reel GSYİH büyümesinin yavaşladığı ABD’de, ekonomideki çıktı açığı bir sonraki
resesyon öncesinde kapanmayabilir. Düşük yatırım harcamaları, düşük toplam talep ve düşük reel faizler, ABD’deki durgunluğun kronik bir hal
aldığına işaret ediyor. 5 yıl sonrasının 5 yıl vadeli enflasyon beklentisi yıllık %0,6 olarak fiyatlanıyor. Uzun vadeli nötr denge reel faizini,
Yellen’ın şu an için tahmin ettiği sıfır seviyesine koyan bu durum, yatırım harcamalarının canlanmasına da engel oluyor. Eğer “kronik
durgunluk” hipotezi baskın çıkacak olursa, Fed’in son bir senede 75 baz puan kesintiyle %3,25’e kadar indirdiği uzun vadeli nötr politika faizi
tahminini %2,00’ye kadar daha indirmesi gerekebilir. Yatırım harcamalarının bu kadar sönük olduğu bir döngüde, ABD’de reel GSYİH
büyümesinin ve reel faizlerin sırasıyla Fed’in hedeflediği %2,00 ve %1,25’e çıkması pek de kolay görünmüyor. Keza, reel GSYİH büyümesinin
%2,00’ye çıkabilmesi için verimlilik artışının da şu anki %0,50’lerden yaklaşık olarak %1,50’ye yükselmesi gerekiyor. Uzun vadeli nötr denge
reel faizinin şimdiki gibi sıfır seviyesinde kalmaya devam etmesi halinde, Fed’in 2018 sonuna kadar yılda sadece 1-2 faiz artışı yaparak
gidebileceği görülüyor. Bu durumda, bir sonraki resesyon baş gösterdiğinde, Fed’in aşağı yönlü hareket esnekliği olmayacağı için tekrar agresif
olarak nicel gevşeme (QE) yapması gerekecek.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
3
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
1
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
2
Eksi reel faiz dönemine dönüş... ABD’de uzun vadeli nötr faiz oranının Fed’in en son indirdiği %3,25 seviyesinin çok daha altında olabileceği
algısı, uzun vadeli reel faizlerin daha da düşmesi yoluyla altın ve reel getiri sunan riskli varlıkları desteklemeye devam edebilir. ABD 10 yıllıkları
en son 2011’in sonlarından Haziran 2013’e kadar olan dönemde eksi reel faizle işlem gördü (en düşük reel faiz seviyesi -92 baz puan oldu).
Piyasa Fed’den 12 ay içinde tek faiz artışı bekliyor*
G20 toplantısının ardından kur savaşlarında frene basılması doları daha fazla baskı altına alabilir. Fed’in negatif faiz politikasını ısrarla
reddetmesi ise, ABD’de 2 yıllık faizlerin %0,50’nin altına pek gevşemeyebileceğini çağrıştırıyor. Bununla birlikte, küresel aşırı tasarruf eğilimi
olan bir ortamda, gelişmiş piyasalarda negatif faizli tahvil stoku arttıkça, başta Avrupalılar olmak üzere yabancıların artan ABD tahvili talepleri
ABD faizlerini düşük tutmaya devam edecek. Bu sene için 2 yıllık ABD tahvillerinin faizi %0,85 – 1,00 bandını pek aşamayabilir. ABD 10 yıllık
faizleri de yılın genelinde cari seviyeler (%1,75 +/- 25 baz puan bandı) etrafında seyredebilir. ABD 10 yıllıklarının faizinin %2,00’yi görmeden
önce %1,50’yi görme şansının halen daha yüksek olduğunu düşünüyoruz.
ECB, kredi genişlemesine gitti… Kur savaşından vazgeçmiş görünen ECB, bankaların olağanüstü rezervlerine ödediği faizi sadece 10 baz puan
düşürerek -%0,40 seviyesine çekti. Negatif faizlerin bankaların kredi kanalına olan olumsuz etkilerini bertaraf etmek amacıyla refinansman
oranını da (politika faizini) sıfıra çekerken, likidite kanalıyla bankalar üzerindeki stresi hafifletmek için uzun vadeli TLTRO likidite programını da
eksi faizle uygulanacak şekilde genişletti. Yani ECB kendisinden borçlanılması için bankalara para ödemeye başlayacak. Bankaların ciddi bir
refinansman sıkıntısı olmadığından, TLTRO tarafında kurumsal talebin de ancak eksi faizli bir kredi programıyla canlanacağı ümit ediliyor.
ECB’nin ileride daha fazla faiz indirimi yapması da gerekebilir... Fed’in daha gevşek bir duruşa geçmesinin ardından, ECB’nin önümüzdeki
çeyreklerde olağanüstü rezervlere ödenen mevduat faizini daha da düşürebileceğini sanıyoruz. Bir yandan gecelik EONIA faizini düşürüp
euro’yu zayıflatmak, bir yandan da bankacılık sisteminin negatif mevduat faizlerine karşı korunaklı kalmasını sağlamak için, şu aşamada yasal
altyapı ve politika açısından uygun görülmese de, ECB çoklu mevduat faizi uygulamasına da geçebilir. ECB bu sistemde, mevduat faizini daha
da azaltıp caydırıcı olacak olan bu oranı cezai bir yaptırım olarak sadece belli büyüklüğü aşan olağanüstü rezervlere uygulayabilir; geri kalan
olağanüstü rezervlere ise refinansman faizini ödeyerek bankaları rahatlatabilir. Tabii bu yöntem, faiz indirimlerinin devam edeceği kaygısını
doğurup bankalara dönük endişeleri canlı da tutabilir. ECB’nin karmaşık bulduğu için düşünmediği bu uygulamaya geçmeden önce, tahvil alımı
programında daha fazla gaza basmak isteyeceğini düşünüyoruz. Avrupa bankalarında kalıcı iyileşme için ise, deflasyonist baskıların sona erip
enflasyonun etkin hale gelmesi gerekiyor. Euro güçlenince ise enflasyon yaratma sürecine katkısı azalıyor. Euro Bölgesi’nde %1 civarındaki
çekirdek enflasyonun ECB’nin hedefi olan %2’ye ulaşması çok zor görünüyor. ECB’nin son kararları nedeniyle faizler düşük kalmaya devam
edecek. Bunun da başabaş faiz oranının yükselmesine karşın reel faizlerin düşmesi yoluyla gerçekleşmesini bekliyoruz.
* Piyasanın Fed’in 12 ay içinde yapacağı faiz artışı sayısı beklentisi
TR – ABD reel faiz farkı fiyatlaması halen cazip
İçeride, PPK’nın gecelik borç verme faizini bu ay da 25 baz puan düşürmesini bekliyoruz. Para Politikası Kurulu (PPK), Mart toplantısında
gecelik borç verme faiz oranını 25 baz puan indirerek %10,50’ye düşürdü. 1 hafta vadeli ve gecelik borçlanma faiz oranlarında ise değişikliğe
gitmeyerek, %7,50 ve %7,25 seviyelerinde sabit bıraktı. Kur hareketlerindeki dalgalanmanın azalması, cari açıkta iyileşmenin devam etmesi,
Şubat ve Mart’ta yıllık enflasyonda gözlenen düşüşün Nisan’da da devam edecek olması, faiz indirimlerini destekliyor. Diğer yandan, FX
volatilitesinde sakin seyir sürdüğü takdirde, 60 milyon dolardan 20 milyon dolara düşen günlük döviz satım ihalelerinin kademeli olarak
azaltılması da mümkün olabilir. Böyle bir aksiyon faiz indirimi için bir ön şart olmamakla birlikte, TCMB’nin kurdaki hareketlerden rahatsız
olmadığını göstereceğinden, para politikası açısından önemli ve radikal bir karar olacaktır. Gelişmiş ülke merkez bankalarının reel faizleri
düşük tutmaya devam etmesi beklentimize paralel, TL cinsi faizlerin de %9,00’a doğru geri çekilmesini bekliyoruz.
ABD 10 yıllıklarının %1,50 – 2,00 bandı merkezli hareket etmesini bekliyoruz. İçeride ise, Merkez Bankası’ndan Nisan toplantısında gecelik
borç verme faizinde 25 baz puanlık daha indirim öngörüyoruz. Getiri eğrisinin %9,00 – 10,00 merkezli seyretmesini bekliyor, küresel olarak
düşen reel faizlerin getiri eğrisini kısa ucun daha fazla aşağı gelmesiyle dikleştirmesini bekliyoruz. Portföyde ÖST fonunun payı artırılabilir.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
* Başabaş faiz oranlarına göre
Kaynak: Bloomberg
4
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
1
2
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
3
Hisse senetleri bant hareketini sürdürebilir… Gelişmiş ülkelerde hisse senetlerinin kâr verimliliği ülke tahvillerinin getirisinden daha yüksek
olduğundan aşağı yönde risk sınırlı görünüyor. Yukarı yönde getiri potansiyeli ise, küresel ekonomilerdeki geç döngü dinamikleri dâhilinde
kârların baskı altında kalabilecek olması nedeniyle kısıtlanabilir. ABD’de resesyon riski kısa vadede düşük görünse de, orta vadede kârların
düşmesi nedeniyle çok da düşük olmayabilir. Çin önderliğinde bir gelişen piyasalar borç krizi riski de kısa vade için yatışmış görünse de, orta
– uzun vadede tekrar hortlayabilir. Hisse senedi piyasalarına yönelik daha iyimser olmak için, küresel büyüme göstergelerinde eşanlı olarak
bir iyileşme görmek gerekiyor. Son yıllarda merkez bankalarının gevşek duruşlarına karşın böyle bir iyileşmeden söz edebilmek ise henüz
mümkün değil. Bu nedenle, yakın vadede piyasa getirisi (beta) yerine hisse seçimine (alfa) odaklı stratejiler halen cazip kalabilir.
Küresel borsalarda tepe oluşumu mu?
“V” şeklindeki ilk çeyrek çalkantısından arda kalanlar… Korku filmi gibi geçen yılın ilk çeyreğinin ilk yarısından sonra, özellikle petrol
fiyatlarının dipten dönmesi ve başlıca merkez bankalarının uç riskleri şimdilik rafa kaldırtan hamleleri dünya hisse senedi piyasalarını
destekledi. Öyle ki, petrol, yuan, riskli ülke ve şirket tahvilleri gibi, yılın ilk altı haftasında sıkça dile getirilen endişe kaynaklarının hepsi, şu anda
yılbaşındaki seviyelerine göre daha iyi bir yerdeler. ECB, bankaların kredi kanallarını hedeflerken, PBoC ve BoJ yeni gevşeme adımları attılar.
Son olarak Fed de güvercin kanatlarını taktığı Mart toplantısıyla bu trene bindi. Sonucunda ABD’de reel faizlerin son 11 ayın en düşük değerine
gerilemesi ve doların zayıflaması, gelişen piyasalar üzerindeki baskıları hafifletirken, emtia fiyatlarındaki ralliye de daha fazla gaz verdi ve riskli
şirket (high-yield) tahvil piyasasına da nefes alma imkânı sağladı.
Makro resim piyasaların yılbaşında korktuğu kadar kötü durmuyor. Avrupa büyümesi canlanıyor, ABD’deki negatif veri sürprizleri kısmen
azaldı. Çin ise yavaşlamaya devam etse de, süregelen maliye ve para politikası desteğinden fayda sağlamaya devam ediyor. Buna karşın,
küresel büyüme ile ilgili beklentiler çok güçlü değil ve yatırım dünyası, küresel merkez bankalarının uyguladığı para politikalarının etkinliğini
sorguluyor. Yılın ilk sekiz haftasında küresel hisse senedi fonlarından çıkışlar 56 milyar dolar ile yönetilen varlıklara oran bazında son beş
senenin en yüksek iki aylık tutarına çıkarken, henüz bu çıkışlar büyük ölçüde geri çevrilemediyse de, Mart ortasından itibaren hisse senedi
fonlarına dönüşlerin başladığını gözlemledik.
BIST-100 gelişen piyasa rakiplerinden pozitif ayrıştı…
ABD’de ilk çeyrek kârları 2009 krizinden bu yana en düşük seviyesinde bekleniyor… ABD’de ilk çeyrek kârlarının özellikle enerji sektöründeki
kâr düşüşü nedeniyle altı buçuk seneden bu yana en düşük seviyede çıkması bekleniyor. Bloomberg’ün topladığı analist tahminlerine göre,
S&P 500 Endeksi’nde bulunan şirketlerin ilk çeyrek kârlarının yıllık bazda %10 düşmesi bekleniyor. 2009’un üçüncü çeyreğinden bu yana en
sert düşüşe işaret eden bu durum, aynı zamanda kârların üst üste dördüncü çeyrekte de gerilemeye devam ettiğini gösteriyor. Öte yandan,
resesyon senaryosunda aşağı yönde yaşanabilecek kayıp, resesyondan kaçılması senaryosunda yukarı yönlü potansiyele kıyasla daha yüksek
göründüğünden, hisse senetlerinin cazip olmayan asimetrik bir getiri profiline sahip oldukları söylenebilir. Öte yandan, resesyondan kaçılabilse
dahi, kronikleşen düşük verimlilik artışı sorunu, düşük faizler, düşük hisse senedi çarpanları ve zayıf emtia fiyatlarına işaret ediyor. Böyle bir
ortamda, sermaye kazancı yerine gelir üretimi hedefine yönelik ‘değer’ ve ‘temettü’ stratejileri daha ön plana çıkıyor.
Avrupa bankaları tekrar çalkalanır mı? Sermaye yeterliliği vb. yeni regülasyonlar, negatif faizler, gelişen piyasalarda ve enerji sektöründe olan
pozisyonlar ve tahvil sahiplerinin de hissedarlar gibi zarara ortak olmasının önünü açan “koşullu olarak hisse senedine döndürülebilir” (Co-Co)
tahvillerindeki satış baskısı, Avrupa bankalarının menkul kıymetlerinin ilk çeyreğin ilk yarısında baskı altında kalmasına neden olmuştu. Avrupa
bankalarının enerji sektöründe olan pozisyonlarının, sermayelerinden ziyade kârlıklarını etkileme boyutunda kalacağı, gelişen piyasalarda olan
pozisyonlarının da sektör genelindense belli bankaları etkilediği görülüyor. ECB’nin 10 Mart’taki nicel gevşeme hamlesi (TLTRO programı)
kanalıyla bankaların borçlanma imkânlarını rahatlatması, Avrupa bankalarının menkul kıymetlerine destek olabilir. Ancak Avrupa bankalarının
gelir baskısı ve net faiz marjı tarafındaki temel zayıflıkları ise devam ediyor. ECB’nin özel sektör banka tahvillerini almayacak olması ise, ilk
çeyrek sonuçları zayıf gelebilecek olan banka hisselerinin ve tahvillerinin olumsuz tepki vermesine neden olabilir. TLTRO’ların reel ekonomide
kredi hacmini artırıp artırmayacağı da meçhul.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
5
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
1
2
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
3
Tünelin ucundaki ışık gün ışığı mı?... Bu defaki ralli de gelişen piyasalarda Ekim 2010’dan bu yana yaşanan 10 tane “ayı piyasası rallisi” gibi
yakında son mu bulacak, yoksa bir yükseliş trendinin başlangıcını mı teşkil edecek? Bu soruya cevap vermek elbette kolay değil. Bir yandan 10
başlığa indirgediğimiz şu olumlu faktörlerin etkisini kesinlikle yadsıyamayız: (i) gelişen piyasa kurlarının (Renminbi hariç) tarihsel
ortalamalarına kıyasla %35 civarında ucuz olması ve doların konsolidasyonuyla birlikte gelişen piyasa para birimlerine dönüşlerin başlaması
(Institute of International Finance verilerine göre, Mart ayında gelişen piyasalara 37 milyar dolar ile 21 ayın en yüksek girişi yaşandı.
Bloomberg’ün izlediği 20 kurdan oluşan gelişen piyasalar kur sepeti Mart ayında %5,5 değer kazandı. Böylece, döviz kurları 2Ç14’ten bu yana
ilk defa ve son üç senede ikinci kez gelişmekte olan hisse senetlerinin dolar bazında getirilerine artı yönde katkı sağlamış oldu. Bu arada, söz
konusu kur sepetinin en son Şubat 1998’de aynı miktarda değer kazandığını, 1997’nin son çeyreğindeki Asya Krizi’nin ardından gerçekleşen bu
yükselişin altı ay sonrasında ise Rusya Krizi’nin patlak verdiğini de hatırlatalım!); (ii) gelişen piyasa hisse senetlerinin normalleştirilmiş F/K oranı
bazında 2009 diplerine yakın seyretmesi; (iii) gelişen ülke tahvillerindeki parlak seyrin hisse senetlerine de yayılması; hisse senetlerinin kâr
verimliliğinin tahvil getirilerine kıyasla daha cazip olması ve reel faizlerin düşük kalacak olmasıyla birlikte şirket kârlarında daha da fazla artış
görülebilecek olması; (iv) petrol ve diğer emtia fiyatlarında toparlanmanın başlaması; (v) ABD’de ISM yeni siparişler ve ihracat siparişleri
verilerinin toparlanması; PMI’ların ülkelerin %75’inde yükseliyor olması; (vi) Çin’de döviz rezervlerindeki erimenin durması ve yakın vadede
istikrarın sağlanmasıyla birlikte Renminbi’nin denge bulması; (vii) mali kesim dışı hisselerde net kâr marjlarının toplamda beş yıllık aradan
sonra ilk kez toparlanma göstermesi; (viii) gelişen piyasa hisse fonlarına portföy girişlerinin başlaması; (ix) MSCI EM Endeksi’nin getirisinin Ekim
2010’dan bu yana ilk defa bu rallide MSCI Dünya Endeksi’nin çift hane kadar üzerine çıkmış olması; ve (x) dolar bazında MSCI EM Endeksi’nin
Mayıs 2015’ten bu yana ilk defa 200 günlük hareketli ortalamasının üzerine çıkmış olması.
…yoksa üzerimize gelen trenin ışığı mı? Tabii şunun gibi önemli göstergelerin ise henüz gelişen piyasa hisse senetlerini aynı düzeyde
desteklemediğini de hatırlatmakta fayda var: (i) Kâr revizyonları 20 seneyi aşkın zamandır en düşük düzeyde iyileşiyor; (ii) GSYİH büyüme
beklentilerinde aşağı yönde düzeltmeler sürüyor; (iii) Ekonomik sürprizler ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte, genel olarak zayıflığını
koruyor; (iv) gelişen ülkelerle gelişmiş ülkelerin sanayi üretimi büyüme oranı farkları, gelişen ülke borsalarının daha üstün bir performans
göstermesini destekleyecek boyutta değil. Bu bağlamda, Çin kaynaklı risklerin tekrardan su yüzüne çıkabileceğini, o nedenle kısa vadede
yaşanabilecek yükselişlerin halen satış fırsatı olarak değerlendirilmesinin şu an için daha mantıklı göründüğü de akla gelebilir. Gelişen piyasa
borsaları, piyasa çarpanı bazında ABD borsalarına göre yaklaşık olarak %30 ıskontoda bulunuyor. Bu rakam, Mayıs 2013’te Bernanke’nin tahvil
alım programını yavaşlatma sinyalini verdiği zamandan bu yana gözlenen ortalama ıskonto oranına da eşit. Ancak 1997 – 2002 kriz döneminde,
söz konusu ortalama ıskontonun %40’a kadar çıktığını da hatırlatalım. Gelişmekte olan ülkelerin ortalama özsermaye kârlılığının gelişmiş
ülkelerinkine olan oranının o zamana kıyasla gerilemiş olduğunu göz önüne alırsak, gelişmekte olan ülkelerin şu anki piyasa çarpanı
ıskontosunun çok fazla olduğunu söylemek de pek mümkün değil.
BIST, 2016’nın en iyi kazandıran borsaları arasında…
(USD bazında getiri)
…ve kâr büyümesi – F/K bazında halen cazip bir konumda
Gelişen piyasalar daha iyi getiri sağlayabilir. Buna karşın, ABD’de reel faizlerin düşmesi ve düşmeye devam edecek olması, uzun vadeli nötr
denge reel faizinin de düşük kalabileceğine işaret ediyor. Bu tahminimiz, reel özsermaye maliyetini de düşürerek hisse senetleri için ilave
değer yaratabilir. Özellikle gelişen piyasa borsaları bu durumdan daha fazla nemalanabilir.
Gelişen piyasalardan fon çıkışları sona erdi. Mart ayında, petrol fiyatlarındaki toparlanma, ECB’nin beklentileri aşan nicel gevşeme paketi ve
Fed’in yine beklentileri aşan güvercin FOMC toplantısı risk iştahını destekleyen gelişmeler oldu. ABD’de Fed’in negatif piyasa sarmalından
kurtulmak için enflasyonun artmasına bir miktar izin vererek reel faizleri düşük tutacağını düşünüyoruz. Bunun da gelişen piyasa para birimleri
ve riskli varlıklarını desteklemeye devam edeceğini öngörüyoruz. İçeride ayrıca, enflasyon verilerinin beklentilerin altında kalması da olumlu
fiyatlamaları destekliyor. Bu ortam da gelişen piyasa para birimlerini ve finansal varlıklarını destekleyen bir arka plan yaratıyor.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
Kaynak: Bloomberg (piyasa tahminleri)
6
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
1
2
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
3
Yabancılar hızlı döndü… Borsa İstanbul’da Mart ayında gözlenen 1,1 milyar dolarlık ve ilk çeyrek toplamındaki 1,5 milyar dolarlık net yabancı
girişleri aylık ve çeyreksel bazda 2000 başından bu yana en yüksek dördüncü net giriş rakamlarına işaret ediyor. Uluslararası fon akışlarını
inceleyen EPFR verilerine göre de, gelişen piyasalara yönelik hisse fonlarından 18 haftalık aralıksız çıkışlardan sonra Mart ayında yüklü girişler
gözlemledik. Türk hisse fonlarına olan son dört haftalık giriş ise eski Fed Başkanı Bernanke’nin tahvil alımlarının hızını yavaşlatma (tapering)
duyurusunu yaptığı Mayıs 2013’ten bu yana en yüksek düzeyde oldu. Fed’in faiz artışlarında gecikeceği beklentisi ve emtia fiyatlarındaki
toparlanmanın etkisiyle, gelişen piyasa hisse senetlerinin dirençli kaldığına şahit olabiliriz. Ancak büyüme beklentilerinin halen göreli zayıf ve
kırılgan olduğu da dikkat çekiyor. Bu nedenle yükseliş hareketlerinde tekrar kâr realizasyonu görülmesi de olası.
BIST-100’ün 2016F/K’sı
tarihi ortalamasına göre %7 ıskontoda
Gelişen piyasa borsaları petrole duyarlı kalabilir… G3 merkez bankalarının daha gevşek bir duruşa geçmeleri ve petrol fiyatlarındaki
toparlanma, Şubat ortasından itibaren gelişen piyasa borsalarının yukarı yönde tepki vermelerine önayak oldu. Gelişen piyasa borsaları, kısa
vadede petrol fiyatlarındaki oynaklığa duyarlı kalacak. 17 Nisan’da petrol üreten ülkelerin Doha’da yapacağı toplantıya yönelik beklentiler
büyük ölçüde petrol fiyatlarına yansıdığı için petrol fiyatlarında toplantı sonrasında kalıcı sert hareketler görmeyebiliriz de. Ancak Brent petrol
40 doların üzerinde kalıcı olarak tutunana kadar, gelişen piyasa borsalarında yaşanabilecek rallilerin kalıcı olmayabileceğini de hatırlatalım.
Türkiye, gelişen piyasalar arasında pozitif ayrışmaya devam edebilir. Gelişmiş ülke faizlerinin gerilemesi, büyümenin %4’lere çıkması, güçlü
mali denge, düşük petrol fiyatları, Çin ekonomisine olan görece düşük hassasiyet ve yenilenen AB çıpası gibi beklentiler, BIST’ın gelişen
piyasalar genelinden görece olumlu ayrışmasını destekliyor. Enflasyonun göreceli yüksek seyri, TCMB politikalarıyla ilgili belirsizlikler ve
jeopolitik riskler ise riskten kaçınma dönemlerinde Türk hisse senetlerini baskı altında bırakan faktörler. BIST şirketleri, Nisan ayında ilk çeyrek
sonuçlarını açıklamaya başlayacaklar. Asgari ücret vb. maliyet kalemlerindeki artışların etkisiyle, ilk çeyrek kârlarının bir miktar baskı altında
kaldığına şahit olabiliriz.
Düşen faizlerle birlikte, F/K oranı daha da artabilir…
BIST-100 Endeksi, 10,0 seviyesindeki 2016 F/K oranı ile MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi’ne göre %17, 2010’dan bu yana kendi tarihi
ortalamasına kıyasla ise %7 daha ucuz durumda. 2016 yılı için takibimizdeki şirketlerdeki %16 kâr büyümesi beklentisi ile birlikte
değerlendirdiğimizde, BIST’ın diğer gelişen piyasa borsalarına kıyasla cazip bir konumda olduğu söylenebilir. BIST’ın kâr verimliliği (K/F oranı),
%10,00 seviyesinde olup 10 yıllık tahvil getirisinin yaklaşık 30 baz puan üzerinde bulunuyor. Yabancı yatırımcıların dolaşımdaki hisse
senetlerindeki payı da %61,4’e kadar gerileyerek son 10 senenin en düşük seviyesine yaklaştıktan sonra, 26 Ocak’tan itibaren yavaş yavaş
artarak %64’e kadar yükseldi. Son rallinin başladığı 16 Şubat’tan bu yana BIST-100 Endeksi %18 artarken, yüksek betaya sahip olmasına
rağmen, BIST Bankacılık Endeksi aynı dönemde %15 getiri sağladı.
Reel faizlerdeki düşüş, BIST’ta daha yüksek seviyeler görülmesini sağlayabilir. Buna karşın, ABD’de reel faizlerin düşmesiyle birlikte doların
küresel değerinde gözlenen konsolidasyon, emtia fiyatlarındaki toparlanma ve gelişen piyasa fonlarına geri dönüşler, en azından yakın vadede
gelişen piyasalar ve riskli varlık fiyatlamalarının destekli kalmaya devam edebileceğini çağrıştırıyor. BIST-100 Endeksi, ECB ve Fed toplantıları
sonrasında paylaştığımız beklentimize paralel olarak 84 bin – 87 bin hedef bölgemizin alt sınırına geldi. Endeksin 84.200 – 84.500 bölgesinde 10
aydır 3 kez test edip geçemediği bölge direnç vazifesi görmeye devam edecek; ancak yaklaşık bir aydır dile getirdiğimiz gibi bu defa 84.500
direncinin de yukarı yönde geçilmesi ve yükseliş hareketinin devam etmesi beklentimizi koruyoruz.
84 – 87 bin bölgesindeki kısa vadeli hedef aralığımızın alt sınırına gelen BIST-100 Endeksi’nde, reel faizlerdeki düşüşe paralel yükseliş
hareketinin devam etmesini bekliyoruz. En çok önerilen hisseler portföyümüzde, Aygaz, Emlak GYO, Garanti Bankası, Tekfen Holding, Tofaş
Oto, THY ve Yapı Kredi Bankası yer alıyor.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
* Kâr verimliliği, 1/(F/K) oranı şeklinde hesaplanmaktadır.
7
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Faiz
Pay Piyasası
Altın / Petrol
Döviz
1
Veriler
Yatırım Fonları
2
Dolar zayıflıyor… Petrol fiyatlarının toparlanması, Çin’deki kredi gevşemesi, Çin Merkez Bankası Başkanı’nın yuan hakkındaki rahatlatıcı
ifadeleri ve son olarak Avrupa’daki kredi piyasalarının gevşemesine yardımcı olan kapsamlı ECB adımlarının ardından, riskli varlıklar son
desteği Fed’den aldılar. Gelişmiş ülke merkez bankalarının daha güvercinvari olmaları, gelişen piyasa para birimlerinin istikrara kavuşmasına
yardımcı olarak, faiz farklarının (carry) cazibesini artırıyor. Dolarda yükselme potansiyelinin ve diğer önemli risklerin en azından kısa vadede
azalması, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarını canlandırarak, merkez bankalarına da politika esnekliği sağlıyor. Bu ortamda
gelişmekte olan ülke para birimlerindeki alıcılı seyir en azından bir süre daha devam edebilir. Dolarda küresel olarak yükselme potansiyeli
Fed sonrasında bir miktar daha azalmış olmakla birlikte, dolar pozisyonlarının çok kalabalık olmaması ve doların çok pahalı olmaması gibi
nedenler, doların kayda değer ölçüde değer kaybetmesinin de önüne geçebilir. Fed’in kendi hedeflerinin kendisine ayak bağı olmaya devam
ettiği “dolar – riskli varlıklar” sarmalı ise sürdürülemeyecek bir dengenin sürdürülmeye çalışıldığına işaret ediyor.
Küresel kur savaşlarında frene basılması doları daha fazla baskı altına alabilir. 2016’ya son 25 senenin en yüksek değer kazançlarından biriyle
giriş yapan ABD Doları, piyasalarda korkunun yerini açgözlülüğe bırakmasıyla, ilk çeyreği son 25 yılın en sert değer kayıplarından biriyle
tamamladı. Geçtiğimiz iki senede doların değer kazancı, diğer ülkelerin satın alma gücünü azaltarak, ECB ve BoJ’nin yarattıkları likiditenin
küresel finansal sistemdeki sıkılaşmanın önüne geçememesine neden olmaktaydı. Dünyada toplam talep azaldığı için, kur savaşları ile bir şey
edinilmediğinin farkına varılıyor. Kurunu zayıflatan ülkelerin ihracatı artsa da özellikle gelişen piyasalardan olan ithalatı azalmıyor. Sonuç
olarak, kur savaşlarının Avrupa ve Japonya’ya bir fayda yaratmaktansa, nette en çok, borç yükü altındaki Çin’i zorladığını görüyoruz. Doların
güçlenmesi başta Çin olmak üzere gelişen piyasaları, emtia fiyatlarını ve diğer riskli varlıkları baskılarken, ABD’de de enflasyon görünümünü de
bozuyor. Bu durum, küresel nominal büyümenin %3-4 aralığına gerilediği bir ortamda, son G20 toplantısında G3 ülkelerini kur savaşlarını
bırakarak “zayıf dolar” politikasını tercih etmeye itmiş olabilir. ABD’de 1986 ve 2004 faiz artışı döngülerinde de enflasyonun politika
faizinden fazla artmasına izin verilerek reel faizler düşük tutulmuş ve doların zayıf kalması sağlanmıştı. Düşük reel faizin yanında, emtia
fiyatlarında arz kaynaklı toparlanma ve gelişen piyasaların (ya da en azından Çin’in) büyümesinde canlanma gibi senaryolar da bu sene doları
baskı altına alabilir. Dolara belli ölçüde endeksli olarak hareket eden Çin para birimi Renminbi’de dolara paralel yaşanan zayıflama da bir
defalık ani devalüasyonlara kıyasla piyasalar tarafından çok daha arzu edilir bir gelişmeye işaret ediyor.
Gelişmekte olan ülke para birimleri değer kazanıyor
Sterlin Brexit riskini fiyatlıyor…
Gelişen piyasa para birimleri ‘teknik olarak’ ilgi görebilir… 17 Mart’taki FOMC toplantısından sonra, gelişen piyasa para birimleri değer
kazanırken, oynaklıkları da kayda değer şekilde azaldı. Çoğu gelişen piyasa para birimi, uzun vadeli reel efektif döviz kuru trendinin hâlen
altında işlem gördüğü için, Fed tekrar faiz artışına geçene kadar görece dirençli kalabilirler. Fed’in beklemede kalacak olması, artan emtia
fiyatları ve makro verilerdeki istikrar, son üç senedir baskı altında kalan ve yüksek faiz farkına (carry) sahip olan para birimlerini desteklemeye
devam edebilir. Öte yandan, “carry trade” para birimlerinin en azından yarısının spread (faiz farkı), değerleme, büyüme ya da cari açık gibi
temel göstergelerde yeterince avantajlı konumda olmadığını göz önüne alırsak, gelişen piyasa para birimlerindeki olası değer kazançlarının,
temel nedenlerden ziyade teknik bir hareketle sınırlı kalabileceği düşünülebilir. Bir sonraki ekonomik ya da finansal krizin zamanlamasını
bilmek kolay olmayabilir; ancak 6-12 aylık vadede, doların gelişen piyasa para birimlerine karşı ortalamada halen %5 kadar değer kazandığını
görmemiz sürpriz olmayacaktır. 2004-06 Fed döngüsünde, ABD’de enflasyonun aniden hızlanmasının, bir yıllık “carry” getirilerini bir ayda silip
süpürdüğünü hatırlatalım.
ECB bir süre kenara çekilebilir… ECB, nicel gevşemeye dönerken, en iddialı adımı, bankalara borç almaları için adeta para ödemeyi teklif ettiği
negatif faiz opsiyonlu yeni TLTRO (uzun vadeli likidite) programı oldu. Mali kesim dışı şirket tahvillerinin alımına da başlayacağını duyurarak
özel sektör tahvil piyasasındaki risk primini düşürmeyi hedefleyen ECB, aslında faiz indiremeyerek ve çok daha sorunsuz olsa da, arzı azalan
devlet tahvillerinden daha fazla almayarak, para politikasının limitlerine geldiğinin sinyalini de verdi. ECB tekrar bir faiz indirimi yapmamayı
arzulayabilir. Ancak piyasalar ECB’nin bankaların olağanüstü rezervlerine ödediği -%0,40 seviyesindeki mevduat faizini 10 baz puan daha
indireceğini şimdiden fiyatlamış durumda.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
8
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Faiz
Pay Piyasası
Altın / Petrol
Döviz
1
Veriler
Yatırım Fonları
2
ECB ileride faiz indirimine devam etmek zorunda kalabilir. EUR/USD paritesinin yükselişine bir yere kadar tahammül edebileceğini
düşündüğümüz ECB’nin en geç 6-12 ay içinde bankaların olağanüstü rezervlerine ödediği mevduat faizini 10 baz puan daha indireceğini
sanıyoruz. Bunun bankalara negatif etkisini azaltmak için de, halihazırda “kompleks” bulduğu ve daha fazla faiz indirimi sinyali verebileceği
için uygulamadığı “katmanlı mevduat faizi” uygulamasını da tekrar dikkate alabilir. ECB’nin bir sonraki faiz toplantısı 21 Nisan’da yapılacak.
Yen, dolara karşı kayıplarını geri alıyor…
EUR/USD paritesinde kısa vadede yön yukarı… ECB’nin nicel gevşeme hamlelerinin euro üzerindeki etkisi giderek azalıyor. ECB’nin faiz
indirimleri nicel gevşemeden daha etkili olmakla birlikte, en etkili olan esasen Fed’in hareketleri oluyor. Avrupa’da büyüme verileri
toparlanmaya başlarken, enflasyon da dipten dönme çabasında görülüyor. Bu ortamda, ECB’nin Haziran’da devreye girecek olan son
önlemlerinin etkinliğini görmek için, en azından önümüzdeki 6 ay içinde faiz tarafında ilave bir önlem almayıp, gerekirse kredi kanalını daha
fazla gevşetme yoluna gidebileceği öne sürülebilir. Euro’da nette spekülatif kısa pozisyonların uzun pozisyonlardan halen daha fazla olduğu da
düşünülürse, EUR/USD paritesinin kısa vadede düşüşlerde halen destek bulabileceğini söyleyebiliriz. Swap piyasasında dolar lehine 5 yıl
sonraki 5 yıllık reel faiz farkının bir sene önce 110 baz puandan şimdi 40 baz puanlara gerilemesi, EUR/USD paritesini 1,17 – 1,18’e kadar
destekleyebilir. ABD ile Euro Bölgesi 2 yıllık faiz farkının 10 baz puan kadar azalması da, EUR/USD paritesini 0,01 puan kadar yukarı itiyor. Öte
yandan, Brexit kaygıları ise, euro’nun dolara karşı daha hızlı güçlenmesinin önüne geçiyor.
Japon Yeni’ne müdahale gelir mi? Japonya negatif faiz uygulamasına geçtiğinden bu yana Japon Yeni dolar karşısında %10’dan fazla değer
kazandı. Geçtiğimiz hafta bunun piyasa dengelerini de bozmaya başladığına şahit olduk. Yenin güçlenmesinin başlıca nedenleri şunlar: (i) Yen,
değerleme bazında dünyanın en ucuz para birimlerinden birisi; (ii) Japonya, yüksek bir net uluslararası yatırım pozisyonu fazlasına sahip; (iii)
Japon yatırımcılar yurtdışındaki varlıklarını ülkeye geri getiriyorlar; (iv) emtia fiyatlarının göçmesiyle, Japonya pozitif bir dış ticaret haddi şoku
yaşadı; (v) Fed’in gevşek bir duruşa geçmesiyle birlikte, reel faiz farkları Japon Yeni’ni daha fazla destekliyor; (vi) Uzun vadeli enflasyon
beklentilerinin göçmesinin etkisiyle, Abenomics'in ikinci ayağı olan “enflasyonun %2'ye çıkarılması” hedefine neredeyse kimse inanmıyor.
Maliye Bakanı Aso Cuma günü sözel bir müdahale ile Japon Yeni’ndeki tek yönlü hızlı hareketlerin arzulanmadığını söyledi. Ancak Fed’in son
havlu atışından sonra, Abe ve Kuroda’nın boşa kurşun atacaklarını sanmıyoruz. Bunun yerine, olası zayıf makro verilerin ve sözel
müdahalelerin Japon Yeni’nde uzun pozisyon almayı caydırmasını bekleyebilirler. Ancak bu, Japon Yeni’nin kısa vadede aşağı yönde hareketini
engellemeyebilir. 27-28 Nisan’daki BoJ toplantısı öncesinde kura bir müdahale gelmesi için, USD/JPY paritesinin 105'in altına inmesi
gerekebilir. Bu arada, ABD'nin Japonya'nın dövize büyük ölçekli bir müdahale yapmasına yeşil ışık yakmadan önce, maliye ve para politikası
tarafında yeterince hareket ettiğinden emin olmak isteyeceğini sanıyoruz. Sonuç olarak Japonya’nın bir müdahale yapabileceğini
düşünüyoruz; ancak BoJ piyasaları enflasyon yaratacağına dair ikna edemedikçe, henüz temel olarak pahalı olmayan yenin daha fazla değer
kazanmasının önüne geçmesi de kolay görünmüyor. BoJ, alacağı dövizlerle ABD ve Euro Bölgesi tahvilleri de alacağından, bu bölgelerdeki
tahvil faizlerine daha da aşağı yönlü baskı yapacak.
TL’nin faiz farkı avantajı sürüyor*…
TL, faiz farkı ve değerleme açısından cazip… Türk Lirası, 1 aylık zımni volatiliteye göre düzeltilmiş “carry” (faiz farkı) bazında gelişen piyasalar
içinde en yüksek getiriyi sunan para birimi. TL’nin değerleme olarak ucuz para birimleri arasında yer alması kısa vadeli değer kazancı
açısından bir fırsat teşkil ediyor. Buna karşın, Türkiye’nin yüksek cari açığı ve düşük döviz rezervleri nedeniyle dış kırılganlığı ve TL’nin reel
efektif döviz kuru bazında uzun vadeli trend ortalamasına dönmüş olması, risk iştahının yükseldiği dönemlerde fazla değer kazanamamasına,
risk iştahının azaldığı dönemlerde de satış baskısı altında kalmasına neden olabilir.
USD/TL’nin 2,75 - 2,90, EUR/TL’nin ise 3,15 - 3,40 bandında sıkışmasını bekliyoruz. EUR/USD’de pozisyonlar 1,12-1,18 aralığında
yoğunlaşabilir. Euro’nun kısa vadede dolara kıyasla daha cazip kalabileceğini düşünüyoruz. Bu ay için USD/TL’de 2,75-2,76’ya doğru geri
çekilmelerde dolar alınıp 2,90 civarında ise satış düşünülebilir. Döviz volatilitesinin azalması nedeniyle portföylerde TL cinsi varlıkların
payını artırmak “carry” avantajı açısından tercih edilebilir.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
* 1 aylık zımni volatiliteye göre düzeltilmiş carry
Kaynak: Bloomberg
9
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Faiz
Pay Piyasası
Döviz
Altın / Petrol
1
Erken toparlanma? Yılbaşında, emtia fiyatlarının arz fazası ve yatırım programlarının dengeye oturmasıyla bu yıl içinde dip yapıp
yükselişe geçebileceğini öngörmüştük. İlk çeyreğin ilk yarısındaki düşüş, beklentimiz dâhilindeydi. Ancak ilk çeyreğin ortalarından itibaren
emtia fiyatlarında yaşanan toplu yükseliş, beklediğimizden de erken gerçekleşti. Fed’in Ocak ayından itibaren daha güvercin bir duruşa
geçmek zorunda kalması da emtiayı destekledi. Buna paralel, emtia fiyatları yılın ilk çeyreğinde en iyi getiri sağlayan varlık türleri içinde
önde geldi. Birtakım emtiadaki hareket prematüre olarak “dengeli” bir piyasayı fiyatlamış gibi göründüğünden, önümüzdeki aylarda
tekrar aşağı yönlü düzeltmeler görebileceğimizi sanıyoruz. Buna karşın, ABD’de reel faizlerin düşük kalacak olması, yıl genelinde emtia
tarafını da destekleyen temel bir argüman olarak kalacağından, risk iştahının yılbaşına kıyasla daha yüksek kalmasını bekliyoruz.
Veriler
Yatırım Fonları
2
Altında spekülatif uzun pozisyonlar arttı…
Altın, negatif faiz ortamında, nakde alternatif olarak pozitif “carry” sunuyor… Gelişmiş ülke faizleri kısa uçta negatife geçtikçe, altın, nakde
alternatif olarak pozitif getiri (carry) sağlayan bir enstrümana da bürünmüş olduğu ve taşıma maliyeti görece cazip hale geldiği için, altının
diğer varlıklara kıyasla primli işlem görmesini de normal karşılarız.
Altın fiyatları ECB’nin ve Fed’in Mart toplantısında verdikleri güvercin sinyalleri önceden fiyatladığı için sonrasında yeni zirveler görmedi.
Fed’in 2016 yılı faiz artırım sayısı tahminini 4’ten 2’ye çekmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın mevduat faiz oranını -40 baz puana indirmesi ve
aylık tahvil alım programını 80 milyar Euro’ya yükseltmesi, Japonya Merkez Bankası’nın gösterge faiz oranlarının -10 baz puanda kalmaya
devam etmesi ve dünya genelinde değer kaybeden dolar, altın fiyatlarını güçlü tutmaya devam ediyor. Kısa vadede katalizör eksikliği
nedeniyle yatay bir bant içinde hareket edebilecek olan altın fiyatlarının, küresel olarak reel faizlerin düşük kaldığı bir ortamda “destekli”
kalmasını bekleriz. ABD’de faizlerin bu sene boyunca fazla kıpırdamasını beklemiyoruz. ABD borsaları ise görece daha kırılgan kalabilir.
Sonucunda, Fed’den yakın zamanda bir faiz artışı beklemiyoruz. Haziran toplantısına kadar Fed’in faiz tahminlerini piyasa tahminlerine
yaklaştırmaya devam edeceği beklentimize dayanarak, altın pozisyonlarının korunmasını öneriyoruz. İkinci çeyrekte piyasalarda patlak
verebilecek olan çeşitli riskten kaçış senaryolarına karşı da altının portföylerde iyi bir “hedge” aracı fonksiyonu göreceğine inanıyoruz.
Petrolde de vadeli spekülatif alımlar artıyor…
İlk etapta 1280 dolar hedefiyle pozisyonların korunmasını öneriyoruz. Piyasa gelişmelerine bakarsak, vadeli piyasalarda fonların altın uzun
pozisyonlarının artmaya devam ettiğini ve BYF’lerin (borsada işlem gören yatırım fonları) elindeki altın pozisyonunun 11 Nisan itibarıyla
1.764 ton seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Buna ilaveten, Çin Merkez Bankası’nın döviz sepetine karşı devalüasyon sürecine devam
etmesi, başta Rusya olmak üzere dünya merkez banklarının altın stoklarını artırması ve Kuzey Kore, Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risklerin
devam etmesi de altın fiyatlarını destekliyor. Öte yandan, faiz tarafındaki piyasa görünümü risk iştahı açısından elverişsiz olmayacağından,
altın fiyatlarından kısa zamanda çok hızlı hareketler de beklememek lazım. Altında spekülatif uzun pozisyonların çok yükseldiğini, buna
karşın Asya’daki fiziksel talebin ve BYF’lere girişlerin (Mart ortasından bu yana) zayıfladığını göz önüne alırsak, kısa vadede yer yer kâr
realizasyonu görmemiz de mümkün. Ancak son hızlı yükselişten sonra yaşanan konsolidasyon hareketinde altının fazla gevşemediğini de
göz önüne alırsak, 1195 dolar desteğinin tutmasını ve yukarı yönlü hareketin devam etmesini bekleriz.
Petrolde gözler 17 Nisan’da Katar’da olacak… Doha’da yapılacak toplantıda alınacak kararların ham petrol fiyatlarında kalıcı bir iyimserlik
yaratmasını beklememekle birlikte, görüşmelerin üretimin azaltılmasından ziyade mevcut seviyelerde dondurulmasına yönelik olması, başlı
başına temel fiyat beklentilerinin zayıf olmadığını çağrıştırıyor. İran ve toplantıya dahi katılmayacak olan Libya’nın dâhil olmayacağı ve
Kuveyt OPEC guvernörünün öne sürdüğü gibi üretimin (7 yılın zirve seviyesi olan) Ocak – Şubat düzeylerinde dondurulacağı türden bir
anlaşma, toplantı sonrasında hayal kırıklığı yaratabilir. Keza, çoğu üreticinin zaten tam kapasiteye yakın üretim yapması, böyle bir kararın
samimiyetini sorgulatacaktır. Ancak, Doha’dan OPEC + Rusya’nın toplam üretimlerinden %5’lik bir kesinti kararı çıkacak olursa, fiyatların
yukarı yönde tepki verebileceğini sanıyoruz. Suudi Arabistan’ın “başka bir ülke (İran) üretimini dondurmadıkça biz de dondurmayız”
yönündeki açıklamaları ise bu ihtimali sorgulatıyor. İran daha önce bu tür bir arz sınırlaması anlaşmasına günlük petrol üretimini 4 milyon
varile yükselttikten sonra katılabileceğini belirtmişti. (Mevcut üretimi 3 milyon varil seviyesinde.)
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
10
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Faiz
Pay Piyasası
Döviz
Altın / Petrol
1
Doha’nın heyecanı kısa sürebilir… OPEC üyesi olmayan Rusya’nın fiyatları desteklemek için üretimi kalıcı olarak kesme sözünü tutacağına
şüpheyle yaklaşıyoruz. Bu tip “kota benzeri” kararlarda OPEC’in yaptırım gücünün zayıf olduğu da biliniyor. İran ve Irak gibi potansiyel
üretim artışının ana iki kaynağı olan iki ülkenin üretim kesintisi olmadan, bu tip toplantılardan çıkabilecek kararların piyasayı çok fazla
heyecanlandırması kolay değil. Sonuç olarak, İran ve Libya kesintilerinin olmadığı bir anlaşmada OPEC üretiminin önümüzdeki 12 aylık
dönemde diğer plansız üretim kesintilerine karşın bir miktar artacağı düşünülebilir. Buradaki risk ise, plansız üretim kesintilerinin son
bulması ve/veya İran – Libya arzının beklenenden daha fazla artması ile Doha’dan çıkabilecek olası bir “üretim seviyesi dondurma” kararının
tamamen bertaraf olması olabilir.
Veriler
Yatırım Fonları
2
Altın, reel ABD Doları faizi ile ters yönde hareket ediyor…
Petrolde geniş bant içinde, yönsüz ve oynak seyir devam edecek... Buna karşın, Brent’te net spekülatif uzun pozisyonların son iki yılın en
yüksek seviyesine geldiğini görüyoruz. Kayda değer bir üretim kesintisi gelmese de, ABD’deki kaya gazı üretimi kesintilerinin yanında Kuzey
Denizi ve Meksika gibi OPEC dışı üreticilerin iki yıldır süregelen yatırım kesintilerinin üretim rakamlarını ileride düşürmesi bekleniyor. Buna
ek olarak, başta Irak ve Nijerya olmak üzere, Suudi Arabistan, Kuveyt, Libya ve Kolombiya’daki plansız üretim kesintilerinin, ABD
stoklarındaki düşüşlerin ve kısmen canlanan talebin, lojistik nedenlerle ancak yavaş yavaş artabilen İran kaynaklı arz fazlası kaygısını
yeterince dengelediğine şahit oluyoruz. Petrol fiyatları 40 doların altında bir 6 ay gibi kalmadan ise piyasanın dengelenmesi kolay
görünmüyor. Aksi takdirde, arz fazlası devam edeceğinden, fiyatlar bu defa 2017’de düşebilir. Dolayısıyla, prematüre fiyat iyileşmeleri arz
tarafındaki kesintileri hemen geri döndüreceğinden, kendi kendini yok eden bir harekete dönüşebilir. Sonuç olarak, petrolde geniş bant
hareketinin devam etmesi beklenebilir.
Kısa vadede petrol fiyatları arz fazlası ve depolama kapasitesi kaygılarıyla dizginlenecek. İran’ın 2016 başından itibaren yeniden petrol
pazarına girmesi ve tek başına dünya petrol üretimine 1 milyon varil arz fazlası ekleyebilecek potansiyeli olması, petrol fiyatlarının
yükselmesi önünde önemli bir engel teşkil ediyor. ABD’deki 7 adet büyük kaya gazı çıkarım bölgesindeki üretimin 2016 yılında 100 bin varil
azalacağının beklenmesine rağmen, İran’ın piyasaya girişi kaya gazı üreticilerinin arz kesintisine baskın geliyor. ABD’de kaya gazı arzının
azalmasıyla, ikinci çeyrekte küresel arzın yıllık bazda ilk kez düşüş göstermesi bekleniyor. Buna karşın, 2016’da beklenen üretim fazlalığı
nedeniyle yine de fiyatlardaki artış son bulabilir. Ancak, yılın ikinci yarısında düzenli olarak azalması beklenen üretim fazlaları, fiyatlarda
yavaş yavaş gerçekleşmesi beklenen toparlanmayı destekleyebilir. Tabii bunun için küresel büyümeyle ilgili endişelere rağmen talebin hız
kesmemesi gerekiyor. Beklenmedik üretim kesintileri ise fiyatlarda yukarı yönlü bir risk yaratabilir. ABD’de ciddi şekilde kesilen yatırım
harcamaları nedeniyle, kaya gazı üretiminin etkin şekilde tekrar piyasaya dönmesi ise 18-24 aydan önce gerçekleşmeyebilir. Ancak
depolanmış olan petrol stoklarının eritilme ihtiyacı ve üreticilerin “hedge” amaçlı açacakları pozisyonlar nedeniyle, Brent Petrol’ün yakın
bir gelecekte kalıcı olarak 48-50 dolar bandının üzerine çıkmasını beklemiyoruz. ABD’de depolama kapasitelerinin dolmaya yaklaşması da
fiyatları baskılayabilecek diğer bir etken olarak kalmaya devam ediyor.
Petrol fiyatları borsaları etkilemeye devam ediyor..
Petrol piyasasında arz - talep dengesi uzun vadede tekrar sağlanacak… 2014 zirvesinin %62 altında işlem gören petrol fiyatları petrol
kuyularının kapanmasına ve enerji şirketlerinin finansal olarak güç durumda kalmalarına neden olurken, bir yandan da orta vadeli (2018 ve
sonrası) arz sıkıntısının temellerini atmaya devam ediyor. 2016’da Norveç’in devlet kontrolündeki petrol üreticisi Statoil’in yatırım
harcamalarını %40, Exxon Mobil’in ise %25 azaltması bekleniyor. ABD’de kapanan petrol kuyularının büyük bölümü verimsiz kuyular olarak
nitelendirilse de, kapanan kuyular nedeniyle uzun vadede bir arz sıkıntısına doğru ilerliyor da olabiliriz.
Ons altında pozisyonlar, 1200 dolar destek bölgesi zararın durdurulacağı ‘stop-loss’ seviyesi olarak belirlenerek 1280 ve 1310 dolar
hedefleriyle korunabilir. Gram altında ise 110 – 120 TL aralığında bant hareketinin sürmesini bekliyoruz. Brent petrolde 200 günlük hareketli
ortalamanın geçtiği 44 dolar seviyesi önemli bir direnç. Önümüzdeki bir aylık dönemde Brent petrol 36-48 dolar aralığında seyredebilir.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
11
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
Döviz
Döviz
Altın / Petrol
1
Son
Haf. %
1 Ay %
3 Ay %
6 Ay %
1 Yıl %
USD/TL
2,8306
0,0
1,4
7,2
3,4
-5,7
Euro/TL
3,2301
-0,1
-1,3
2,0
3,0
-12,6
Sepet Kur
3,0308
-0,1
-0,1
4,4
3,1
-9,4
Dolar Endeksi
93,9
-0,7
-2,3
-5,1
-1,0
-5,4
95
Gelişen Ülkeler Ort.
68,3
-0,1
1,8
6,8
-1,7
-9,3
90
Faiz
Yatırım Fonları
Veriler
105 Ocak 2014 = 100
100
85
Türkiye 2 Yıl
9,59
-3,0
-8,6
-14,5
-11,5
8,4
80
Türkiye 10 Yıl
9,73
-1,6
-4,3
-13,7
-6,1
15,1
75
ABD 10 Yıl
1,76
2,2
-11,4
-16,4
-15,8
-9,7
Brezilya 10 Yıl
70
13,68
-2,9
-4,6
-15,5
-12,6
8,8
Hindistan 10 Yıl
7,42
-0,4
-2,8
-4,4
-2,1
-4,9
Rusya 10 Yıl
9,21
0,1
-1,1
-9,4
-11,3
-15,8
Türkiye - BİST 100
84.348
1,7
6,3
17,6
6,4
2,1
ABD - S&P 500
2.042
-1,2
1,0
5,3
1,2
-2,9
Almanya - DAX
9.721
1,7
-1,1
-2,6
-3,9
-21,4
135
Japonya - Nikkei
15.929
1,2
-6,0
-7,5
-13,6
-20,0
125
Çin - Shanghai Komp.
3.024
-1,0
7,6
0,0
-8,0
-25,1
Brezilya - Bovespa
50.165
2,8
1,1
27,0
1,7
-7,5
898
6,1
6,3
29,2
2,5
-10,1
105
25.146
1,1
1,7
1,9
-6,5
-12,9
95
Altın Dolar / ons
1.258,1
2,2
1,8
15,8
8,1
4,9
Altın TL / gram
114,51
-2,0
-0,5
-7,4
-4,3
-10,1
Brent Petrolü
43,3
14,2
7,1
40,2
-13,2
-25,2
4.665
-2,0
-6,1
6,8
-11,9
-22,7
451
-4,9
-4,0
-6,3
-11,1
-14,4
65
Eki/14
TL/USD
JPEMC Gelişen Para Birimleri Endeksi
Şub/15
Tem/15
Kas/15
Nis/16
Hisse Senetleri
Rusya - RTSI
Hindistan - SENSEX
Altın - Emtia
145 Temmuz 2014 = 100
115
85
Bakır
Buğday
75
65
Eki/14
IMKB 100
MSCI Dünya Endeksi
MSCI Gelişen Ülkeler
Şub/15
Tem/15
Kas/15
Nis/16
* 12.04.2016 saat 14 itibariyle
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
12
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
VERİ TAKVİMİ
Pay Piyasası
Faiz
Tarih
Ülke
12 Nis Sal
İngiltere
İngiltere
İngiltere
Almanya
Almanya
Euro Bölg.
Euro Bölg.
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
İngiltere
Euro Bölg.
Euro Bölg.
Euro Bölg.
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
Türkiye
Türkiye
Çin
ABD
ABD
ABD
ABD
ABD
Almanya
Almanya
Almanya
ABD
ABD
Türkiye
ABD
Türkiye
İngiltere
Euro Bölg.
Euro Bölg.
ABD
ABD
ABD
ABD
Euro Bölg.
Euro Bölg.
Euro Bölg.
Almanya
Almanya
13 Nis Çar
14 Nis Per
15 Nis Cum
18 Nis Pzt
19 Nis Sal
20 Nis Çar
21 Nis Per
22 Nis Cum
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
Döviz
Veri
11:30:00
- TÜFE verileri - (Aylık - %)
11:30:00
- TÜFE verileri - (Yıllık - %)
11:30:00
- Çekirdek TÜFE verileri - (Yıllık - %)
09:00:00
- TÜFE - (Aylık -%)
09:00:00
- TÜFE - (Yıllık - %)
12:00:00
- Sanayi üretimi - (Yıllık -%)
12:00:00
- Sanayi üretimi - (Aylık -%)
14:00:00
- Mortgage başv. (Haftalık - %)
15:30:00
- ÜFE verileri - (Aylık - %)
15:30:00
- Perakende satışlar (%)
15:30:00
- Perakende satışlar (%)
17:00:00
- İş stokları (%)
14:00:00
- İngiltere MB faiz kararı (%)
12:00:00
- Çekirdek TÜFE - (Yıllık -%)
12:00:00
- TÜFE verileri - (Yıllık - %)
12:00:00
- TÜFE verileri - (Aylık - %)
15:30:00
- İşsizlik maaşı (Haftalık - bin)
15:30:00
- TÜFE verileri - (Aylık - %)
15:30:00
- Çekirdek TÜFE verileri - (Yıllık - %)
15:30:00
- TÜFE verileri - (Yıllık - %)
15:30:00
- Çekirdek TÜFE verileri - (Aylık - %)
10:00:00
- İşsizlik Oranı (%)
11:00:00
- Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi (milyar TL)
05:00:00
- GSYİH (Yıllık - %)
17:00:00
- Michigan Ünv. Tüketici Güveni
15:30:00
- Empire imalat sanayi endeksi
16:15:00
- Kapasite kullanımı (%)
16:15:00
- Sanayi üretimi (%)
17:00:00
- NAHB ev piyasası endeksi
12:00:00
- ZEW end. ekonomik görünüm
12:00:00
- ZEW end. genel görünüm
12:00:00
- ZEW end. ekonomik görünüm
15:30:00
- İnşaat izinleri (bin)
15:30:00
- Ev başlangıçları (bin)
14:00:00
- TCMB faiz kararı
17:00:00
- Mevcut ev satışları - (Aylık - Milyon)
10:00:00
- Tüketici güven endeksi (%)
11:30:00
- Perakende satışlar - (Aylık - %)
17:00:00
- Euro Bölgesi Tüketici Güveni
14:45:00
- Avrupa MB faiz kararı (%)
16:00:00
- Ev fiyatları endeksi - (Aylık - %)
15:30:00
- Chicago FED Aktivite End.
15:30:00
- Philadelphia FED
17:00:00
- Öncü göstergeler (%)
11:00:00
- İmalat endeksi
11:00:00
- Hizmet endeksi
11:00:00
- Euro Bölgesi PMI Bileşik End.(%)
10:30:00
- PMI İmalat endeksi
10:30:00
- PMI Hizmet Endeksi(%)
Altın / Petrol
Veriler
Önceki
Beklenti
Önem
0,40
0,50
1,50
0,80
0,30
2,80
2,10
2,70
-0,20
-0,10
-0,10
0,10
0,50
1,00
-0,10
1,20
267,00
-0,20
2,30
1,00
0,30
10,80
2,42
6,80
91,00
0,62
75,44
-0,52
58,00
10,60
50,70
4,30
1177,00
1178,00
7,50
5,08
67,00
-0,40
-9,70
0,00
0,50
-0,29
12,40
0,10
51,60
53,10
53,10
50,70
55,10
0,30
0,40
1,30
0,80
0,30
1,30
-0,70
***
***
***
***
***
**
**
***
***
***
**
**
***
**
***
***
***
***
**
**
***
**
*
***
***
***
**
***
**
***
***
***
**
***
***
***
*
***
***
***
***
**
***
***
***
***
***
***
***
0,20
0,10
0,40
-0,10
0,50
1,00
-0,10
1,20
270,00
0,20
2,30
1,10
0,20
11,20
6,70
92,00
2,00
75,30
-0,10
1208,00
1160,00
5,29
4,90
0,40
Yatırım Fonları
13
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
Döviz
Altın / Petrol
Yatırım Fonları
Veriler
Borçlanma Araçları Fonları
Fon Adı
1
Kodu
Para Piyasası Fonu
Ak Portföy Para Piyasası Fonu
ALE
Yönetim
Risk Düzeyi
Ücreti
Düşük
1.15%
AUM
(Mio TL)
476.3
i
Ak Portföy İkinci Para Piyasası Fonu
ANL
Düşük
1.10%
28.6
i
Ak Portföy Kısa Vadeli Borçlanma
Araçları Fonu
AVT
Düşük
2.10%
725.2
i
Ak Portföy Orta Vadeli Borçlanma
Araçları Fonu
APT
Düşük/Orta
1.40%
64.8
i
Ak Portföy Özel Sektör Borçlanma
Araçları Fonu
AYR
Orta
2.00%
659.8
i
Ak Portföy İkinci Özel Sektör
Borçlanma Araçları Fonu
ABB
Orta
0.50%
1.3
i
Ak Portföy Uzun Vadeli Borçlanma
Araçları Fonu
AK2
Orta
2.00%
72.3
2.10%
17.1
i
Kira Sertifikaları
Ak Portföy Kira Sertifikaları Katılım
Fonu
Orta
AIS
i
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
Yatırım Stratejisi
Tercihiniz likit varlıklarınızı değerlendirmek ise...
Fon, tasarruflarının her an ihtiyaç duyulabilecek ve her an paraya çevrilebilir kısmını kısa
vadede değerlendirmek isteyen tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Fon toplam değerinin
tamamı, profesyonel stratejiler paralelinde likiditesi yüksek para ve sermaye piyasası
araçlarına yatırılır.
Tercihiniz likit varlıklarınızı değerlendirmek ise...
Tasarruflarının her an ihtiyaç duyulabilecek ve her an paraya çevrilebilir kısmını kısa vadede
değerlendirmek isteyen tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Fon toplam değerinin tamamı,
profesyonel stratejiler paralelinde likiditesi yüksek para ve sermaye piyasası araçlarına
yatırılır.
Borçlanma araçlarında “kısa vade” temasına kolayca yatırım yapın!
Tasarruflarını borçlanma araçlarında, görece yüksek likidite ve “kısa vade” teması
paralelinde değerlendirmek isteyen tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Fon toplam değerinin
en az %80’i devamlı olarak profesyonel stratejiler paralelinde kamu ve/veya özel sektör
borçlanma araçlarına yatırılır. Fon portföyünün aylık ağırlıklı vadesi 25-90 gün aralığındadır.
Böylece Fon AK Portföy Orta vadeli Borçlanma araçları (APT) fonuna göre daha likit
varlıklara yatırım yapar.
2 yıllık gösterge tahvil çevresindeki bir vade yapısına kolayca yatırım yapın!
Birikimlerini orta vadeli devlet ve özel sektör borçlanma araçları ile çeşitlendirmek isteyen
tasarruf sahipleri için tasarlanmıştır. Fon portföyünün sürekli yüksek oranda yatırımda ve
ortalama vadesi 90- 730 arasında olacak şekilde yönetilir. Fonun yatırım yaptığı kymetlerin
vadesi ve risk getiri dengesi AK Portföy’ün detaylı varlık seçimi süreçleri ve piyasa
beklentileri paralelinde optimal getirinin sağlanması hedefiyle “orta vade” teması
çerçevesinde belirlenir.
Özel sektör tahvillerine Ak Portföy uzmanlığı ile yatırım yapın!
Özel sektör borçlanma araçlarına yatırım yaparak potansiyel getiriyi artırmayı hedefleyen
tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Bu amaçla fon, sabit ve değişken faizli özel sektör
borçlanma araçlarına yatırım yapar. Fonun risk/getiri dengesinin AK Portföy’ün kıymet
seçiminindeki uzmanlık ve tecrubesi ile optimal şekilde sağlanması hedeflenir. Ayrıca
ağırlıklı olarak uzun vadeli değişken ve kısa vadeli sabit kıymetlere yatırım yapılarak piyasa
riskini büyük oranda sınırlanması sağlanır.
Özel sektör tahvillerine AK Portföy uzmanlığı ile yatırım yapın!
Özel sektör borçlanma araçlarına yatırım yaparak potansiyel getiriyi artırmayı hedefleyen
tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Bu amaçla fon, sabit ve değişken faizli özel sektör
borçlanma araçlarına yatırım yapar. Fonun risk/getiri dengesinin AK Portföy’ün kıymet
seçiminindeki uzmanlık ve tecrubesi ile optimal şekilde sağlanması hedeflenir. Ayrıca
ağırlıklı olarak uzun vadeli değişken ve kısa vadeli sabit kıymetlere yatırım yapılarak piyasa
riskini büyük oranda sınırlanması sağlanır.
Borçlanma araçlarında “Uzun vade” temasına yatırım yapmanın kolay yolu...
Varlıklarını uzun vadeli devlet ve özel sektör borçlanma araçları ile çeşitlendirmek isteyen
tasarruf sahipleri için tasarlanmıştır. Fon, portföyü sürekli yüksek oranda yatırımda ve
ortalama vadesi 730 günden fazla olacak şekilde, AK Portföy’ün piyasa beklentileri
paralelinde optimal getirinin sağlanması hedefiyle yönetilir. Böylece fon uzun vadeli
kıymetlere yatırım imkanı sağlarken faiz oranlarındaki olası dönemsel hareketlerden de
faydalanmayı hedefler.
Faizsiz yatırım araçlarını tercih ediyorsanız...
Birikimlerini faizsiz sermeye piyasası araçlarında değerlendirmek isteyen tasarruf
sahiplerine alternatif sunar. Fon, kamu ve özel sektör kira sertifikalarına yatırım yaparken,
ayrıca varlıklarını katılma hesapları, yabancı kira sertifikaları, altın ve diğer kıymetli
madenler gibi diğer faize dayalı olmayan para ve sermaye piyasası araçlarına da
yönlendirebilir.
2
3
4
Portföy Dağılımı
Bono
Diğer
ÖST
Repo
Bono
Diğer
Repo
ÖST
ÖST
Bono
Diğer
Repo
ÖST
Repo
ÖST
Bono
Diğer
ÖST
Repo
Diğer
ÖST
[CATEGO
RY
NAME]
14
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Değişken Fonlar / Emtia Fonları
Fon Adı
Ak Portföy Değişken Fon
Kodu Risk Düzeyi
ADE
ABU
Orta
Yönetim
Ücreti
2.00%
AUM
(Mio TL)
83.7
Orta
2.00%
10.1
i
Ak Portföy Diploma Değişken Özel
Fon
ALD
Ak Portföy Altın Fonu
AFO
Orta/Yüksek
2.60%
0.3
2.04%
70.3
i
Yüksek
i
Ak Portföy Emtia Yabancı Byf Fon
Sepeti Fonu
2
1
i
Ak Portföy Birebir Bankacılık
Değişken Özel Fon
Yatırım Fonları
AES
Yüksek
i
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
1.90%
3.8
Yatırım Stratejisi
Piyasa şartlarına göre değişen yatırım stratejisi ve dengeli bir varlık dağılımı!...
Yatırımcısına piyasa şartlarına göre farklı varlık sınıflarındaki fırsatlara odaklanan bir strateji
önerir. Fon, Varlıklarının en az %60’ı ile sürekli olarak devlet ve özel sektör borçlanma
araçlarına yatırım yaparken, geri kalan kısmını aktif yönetim stratejisi ve piyasa şartlarına
göre değişen (taktiksel) varlık dağılımı bakış açısı ile piyasa şartlarına göre diğer varlık
sınıflarına yönlendirir.
Piyasa şartlarına göre değişen yatırım stratejisi ve dengeli bir varlık dağılımı!...
Yatırımcısına piyasa şartlarına göre farklı varlık sınıflarındaki fırsatlara odaklanan bir strateji
önerir. Varlıklarının en az %60’ı ile sürekli olarak devlet ve özel sektör borçlanma araçlarına
yatırım yaparken, geri kalan kısmını aktif yönetim stratejisi ve piyasa şartlarına göre değişen
(taktiksel) varlık dağılımı bakış açısı ile piyasa şartlarına göre farklı varlık sınıflarına
yönlendirir. Fonlar yabancı ülke varlıklarana yatırım yapmakla birlikte diğer yatırım fonlarında
olduğu gibi sadece %10 stopaj ile vergilendirilir.
Çocuklarınızın geleceği için ideal yatırım stratejisi!...
Fon, ağırlıklı olarak sabit ve değişken getirili devlet iç borçlanma senetleri ve özel sektör
tahvilleri ile hisse senetleri arasında ideal yatırım dengesini sağlayarak getiriyi optimize
etmeyi amaçlıyor.
İçeriğinde en az %25 oranında hisse senedi taşıyan Akbank Diploma Fonu, “aktif yönetim
stratejisi” ile piyasalardaki trendler, beklentiler doğrultusunda varlık dağılımını değiştirerek
yatırım araçlarındaki dönemsel fırsatlardan yararlanmanızı sağlıyor.
Altına yatırım yapmanın kolay yolu!
Birikimlerinin bir kısmını altın ile değerlendirmek ve altının TL cinsi seyrine paralel bir getiri
sağlamak isteyen tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Fon, devamlı olarak altın ve altına
dayalı sermaye piyasası araçlarına yatırım yaparken, bu enstrümana yatırım yapan tasarruf
sahiplerine piyasa şartları paralelinde ek değer yaratacak stratejiler de kullanır.
Varlıklarınızı dengeli bir emtia sepeti ile çeşitlendirin!
Endüstriyel metaller, enerji, değerli madenler ve tarımsal emtiların dengeli bir dağılımda yer
aldığı bir emtia sepetine yatırım imkanı sunar. Fon, yabancı borsalarda işlem gören
kıymetlere yatırım yaparak bu stratejiyi gerçekleştirirken uluslararası anlamda genel kabul
görmüş Dow Jones UBS Emtia Endeksini karşılaştırma ölçütü olarak alır.
3
4
Portföy Dağılımı
Diğer
Bono
ÖST
Diğer
Bono
ÖST
Diğer
Hisse
Bono
Altın
Altın
Emtia
15
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Hisse Senedi Fonları
Fon Adı
Ak Portföy Bıst Banka Endeksi Hisse
Senedi Fonu (Hisse Senedi Yoğun
Fon)
Ak Portföy Hisse Senedi Fonu
(Hisse Senedi Yoğun Fon)
Ak Portföy Bıst Temettü 25 Endeksi
Fonu (Hisse Senedi Yoğun Fon)
2
1
Kodu Risk Düzeyi
ADP
Yüksek
Yönetim
Ücreti
2.00%
AUM (Mio
TL)
10.2
i
AK3
Yüksek
3.40%
14.4
i
Ak Portföy Bıst 30 Endeksi Fonu
(Hisse Senedi Yoğun Fon)
Yatırım Fonları
AKU
Yüksek
2.00%
43.3
i
ALC
Yüksek
i
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
2.00%
9.3
Yatırım Stratejisi
Tek fonla borsa İstanbul’daki bankacılık sektörü hisse senetlerine yatırım yapın!...
Tek bir işlemle borsada işlem gören banka hisse (pay) senetlerine doğrudan yatırım yapma
imkanı verir. Ak Portföy uzmanlığıyla İstanbul’daki Bankacılık Sektörü hisse senetlerine
yatırım yapar. Ayrıca, portföy yöneticileri dünyada genel kabul görmüş profesyonel yatırım
süreçleriyle yatırımcısının getirisini artırmayı hedefler.
Varlıklarınıza yurtiçi hisse (pay) senetlerini ekleyin!
Birikimlerini yurtiçi hisse (pay) senetleri ile çeşitlendirmek isteyen tasarruf sahiplerinin
uzman portföy yöneticileri tarafından seçilmiş pay senetlerine kolayca yatırım yapmasını
sağlar. Profesyonel yatırım süreçleri paralelinde alınan pozisyonlarla yatırımcısına ek değer
yaratmayı hedefler.
BİST-30 Endeksi hisse senetlerine tek fonla yatırım yapın!
Birikimlerini Borsa İstanbul’daki en büyük şirketlerin hisse senetleriyle çeşitlendirmeyi
hedefleyen yatırımcılara imkan sağlar. Fon BIST-30 Endeksi’ne en az %90 oranında
paralel bir getiri sağlayacak biçimde yönetilirken yatırımcısına ek değer yaratacak stratejiler
uygulanarak getirinin artırılması hedeflenir.
Kar payı verimi yüksek hisse senetlerinin avantajından faydalanın!
Temettü getirisi yüksek şirketlerin hisse senetlerinden oluşan bir portföye kolayca yatırım
imkanı sağlar. Fon, temettü getirisinin yanı sıra, borsadaki değer artış kazancını da
yatırımcılarına yansıtır. Fon, BİST Temettü 25 Endeksi’ne paralel bir getiri sağlayacak
şekilde konumlanırken, getiriyi artırmayı hedefleyen stratejilerle yönetilir.
3
4
Portföy Dağılımı
Repo
DiğerBono
Hisse
Diğer
Repo
Hisse
Repo
Hisse
Repo
Hisse
16
12NİSAN2016 - Genel Yatırım Tavsiyesi Kapsamındadır
Bir Bakışta
Pay Piyasası
Faiz
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yabancı Menkul Kıymet Fonları
"
Fon Adı
Ak Portföy Eurobond (Amerikan
Doları) Borçlanma Araçları Fonu
Yatırım Fonları
1
Kodu
AKE
Risk Düzeyi
Yönetim
Ücreti
AUM
(Mio TL)
1.00%
81.9
2.00%
74.0
Orta/Yüksek
i
Ak Portföy Yabancı Hisse Senedi
Fonu
AOY
Akbank B Tipi Franklin Templeton
Şemsiye Fonu'na Bağlı B.R.I.C.
Ülkeleri Yabancı Menkul Kıymetler
Alt Fonu (Beşinci Alt Fon)
AFT
Akbank B Tipi Franklin Templeton
Şemsiye Fonu'na Bağlı Amerika
Yabancı Menkul Kıymetler Alt Fonu (
Birinci Alt Fon )
AFA
Akbank B Tipi Franklin Templeton
Şemsiye Fonu'na Bağlı Avrupa
Yabancı Menkul Kıymetler Alt Fonu (
İkinci Alt Fon )
AFV
Yüksek
i
Yüksek
2.90%
5.0
2.25%
70.5
2.25%
20.1
i
Yüksek
i
Yüksek
i
Akbank B Tipi Franklin Templeton
Şemsiye Fonu'na Bağlı Latin
Amerika Yabancı Menkul Kıymetler
Alt Fonu ( Üçüncü Alt Fon )
AFY
Akbank B Tipi Franklin Templeton
Şemsiye Fonu'na Bağlı Asya
Yabancı Menkul Kıymetler Alt Fonu (
Dördüncü Alt Fon )
AFS
Yüksek
i
Yüksek
i
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
2.90%
7.8
2.90%
10.4
Yatırım Stratejisi
Birikimlerine bir miktar dolar cinsi eurobond eklemek ister misiniz?
Tasarruflarının bir kısmına dolar cinsi eurobondlar eklemek isteyen yatırımcılara imkan
sağlar. Fonun içerisindeki eurobondların getiri dengesinin AK Portföy’ün yatırım
süreçlerindeki uzmanlık ve tecrubesi ile optimal şekilde sağlanması hedeflenir.
Hisse senetlerinde “dünya karması”...
Dünyanın farklı ülkelerindeki hisse (pay) senetleri ile döviz cinsi varlıklara yatırım yapmak
isteyen tasarruf sahiplerine imkan sağlar. Fon portföyünün devamlı olarak yabancı hisse
senetlerine yatırılması ve yapılan çeşitlendirme ile yatırımcının global hisse senedi
piyasalarındaki kazanca iştirak etmesi hedeflenir. Fon bu stratejiyi hayata geçirirken dünyaca
kabul görmüş MSCI Global Equity endeksini temel karşılaştırma ölçütü olarak alır.Fonlar
yabancı ülke varlıklarana yatırım yapmakla birlikte diğer yatırım fonlarında olduğu gibi
sadece %10 stopaj ile vergilendirilir.
Gelişmekte olan ülke hisse senetlerine tek fonla yatırım yapın!...
Gelişen ülkelerin öne çıkan hisse senetlerine kolayca yatırım yapılmasını sağlar. Fon,
Franklin Templeton ve Ak Portföy uzmanlığı ile Ağırlıklı olarak BRIC (Brezilya, Rusya,
Hindistan, Çin) ülke borsalarında işlem gören büyüme potansiyeli yüksek şirketlere yatırım
yapar. Kısa vadeli piyasa dalgalanmalarını ön planda tutmaksızın, uzun vadeli getiri ve
büyümeyi amaçlar.
ABD piyasalarında küçük, orta ve büyük ölçekli hisse senetlerine kolayca yatırım
yapın!
Dünyaca ünlü fon yönetim şirketi Franklin Templeton ve Ak Portföy uzmanlığı ile, ABD
hisse senetlerine kolayca yatırım yapılmasını sağlar. Detaylı yatırım süreçleriyle, Amerika
Birleşik Devletleri'nde artan büyüme ve karlılığa sahip olan, küçük, orta ve büyük ölçekli
şirketlere yatırım yaparak uzun vadeli getiri ve büyümeyi hedefler. Fonlar yabancı ülke
varlıklarana yatırım yapmakla birlikte diğer yatırım fonlarında olduğu gibi sadece %10
stopaj ile vergilendirilir.
Hisse Senetlerinde “Avrupa karması”...
Franklin Templeton ve Ak Portföy uzmanlığı ile portföyüne Avrupa hisse senetlerini dahil
etmek isteyen yatırımcılara yöneliktir. Fon, detaylı yatırım süreçleri ile, Avrupa ülkelerinde
kurulmuş ve faaliyetlerinin büyük kısmını bu ülkelerde yürüten, büyüme potansiyeli yüksek
şirketlerin hisse senetlerine yatırım yaparak uzun vadeli getiri ve büyümeyi hedefler. Fonlar
yabancı ülke varlıklarana yatırım yapmakla birlikte diğer yatırım fonlarında olduğu gibi
sadece %10 stopaj ile vergilendirilir.
Hisse senetlerinde “Latin Amerika” temasına kolayca yatırım yapın!...
Latin Amerika bölgesinin kanunlarına göre kurulmuş olan veya gelirlerinin büyük kısmını bu
ülkelerden elde eden şirket hisse senetlere yatırım yapar. Franklin Templeton ve Ak Portföy
uzmanlığı ile yönetilen fonun yatırım evreninde Brezilya, Meksika, Şili, Peru, Arjantin gibi
Latin Amerika ülkelerindaki büyüme potansiyeli yüksek şirketler yer alır. Fonlar yabancı ülke
varlıklarana yatırım yapmakla birlikte diğer yatırım fonlarında olduğu gibi sadece %10
stopaj ile vergilendirilir.
Hisse senetlerinde “Asya” temasına kolayca yatırım yapın!...
Fon; varlıklarına Asya bölgesinin kanunlarına göre kurulmuş olan veya gelirlerinin büyük
kısmını bu ülkelerden elde eden ülke hisse senetlerini dahil etmek isteyen yatırımcılara
imkan sunar. Dünyanın önemli fon yönetim şirketlerinden Franklin Templeton ve Ak Portföy
uzmanlığı ile yönetilen fon, içeriğinde Çin, Güney Kore, Tayland, Endonezya gibi ülkelere
ağırlıklı olarak yer verir.Fonlar yabancı ülke varlıklarana yatırım yapmakla birlikte diğer
yatırım fonlarında olduğu gibi sadece %10 stopaj ile vergilendirilir.
2
3
4
Portföy Dağılımı
Bono
Diğer
Yabancı
Hisse
Yabancı
Hisse
Yabancı
Hisse
Yabancı
Hisse
Yabancı
Hisse
Yabancı
Hisse
17
12NİSAN2016
Bir Bakışta
Faiz
Pay Piyasası
Döviz
Altın / Petrol
Veriler
Yatırım Fonları
Ak Yatırım – Araştırma tarafından hazırlanmıştır
[email protected]
YASAL UYARI: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve
getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun
olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen ilk kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil , suret ve nam altında olursa olsun
herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. İş bu raporlardaki yorumlardan; eksik bilgi
ve/veya güncellenme gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Akbank TAŞ, Ak Yatırım AŞ, Ak Portföy Yönetimi A.Ş. ve çalışanları sorumlu değildir. Akbank TAŞ,Ak Yatırım AŞ, Ak
Portföy Yönetimi A.Ş. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Genel anlamda
bilgi vermek amacıyla hazırlanmış olan iş bu rapor ve yorumlar, kapsamı bilgiler, tavsiyeler hiçbir şekil ve surette Akbank TAŞ, Ak Yatırım AŞ ve Ak Portföy Yönetimi A.Ş. ’nin herhangi
bir taahhüdünü tazammum etmediğinden, bu bilgilere istinaden her türlü özel ve/veya tüzel kişiler tarafından alınacak kararlar, varılacak sonuçlar, gerçekleştirilecek işlemler ve
oluşabilecek her türlü riskler bizatihi bu kişilere ait ve raci olacaktır. Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek
dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği her türlü doğrudan ve/veya dolayısıyla oluşacak maddi ve manevi zarar, kar mahrumiyeti, velhasıl her ne nam altında olursa olsun
uğrayabileceği zararlardan hiçbir şekil ve surette Akbank TAŞ, Ak Yatırım AŞ, Ak Portföy Yönetimi A.Ş. ve çalışanları sorumlu tutulamayacak ve hiçbir şekil ve surette her ne nam altında
olursa olsun Akbank TAŞ, Ak Yatırım AŞ ve Ak Portföy Yönetimi A.Ş. çalışanlarından talepte bulunulmayacaktır.
Ak Yatırım Araştırma Departmanı tarafından hazırlanmıştır.
18

Benzer belgeler