1 Gençlik ve Sosyal Haklar Projesine Dair…
Transkript
1 Gençlik ve Sosyal Haklar Projesine Dair…
Gençlik ve Sosyal Haklar Projesine Dair… Proje fikrini ilk paylaştığımız zamanlarda “Neden gençlik ve sosyal haklar?” sorusu ile karşılaştık çoğu zaman. Biz de hep “Neden olmasın?” dedik. Ocak 2007’de “Gençlik ve Sosyal Haklar Projesi” Toplum Gönüllüleri Vakfı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi ortaklığıyla uygulanmaya başladı. Proje; gençliğin Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturmasına rağmen, sosyal haklar etrafında yoğunlaşan sorunlarıyla ülke gündeminde yeterince yer bulamamalarından yola çıkıyor. Gençliğin ve sosyal haklar alanındaki sorunlarının bir gündem maddesi olarak siyasa üretim mekanizmalarına yansıması amacıyla yola çıkan proje, 2007’de üçüncü senesini geride bırakan Toplum Gönüllüleri Vakfı “Demokrasi ve Haklarımız” projesinin deneyimlerinden güç alıyor. Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen proje, eğitim, rapor ve sonuç konferansı olmak üzere üç ana aktiviteden oluşuyor. Proje ekibinde; danışmanlar, eğitmen ekibi, rapor ekibi, izleme ve değerlendirme ekibi ve proje koordinasyon ekibi yer alıyor. Projenin eğitim ayağı, gençlik ve sosyal haklar alanında bir akran eğitimi programının geliştirilmesi ve uygulanmasını kapsamıştır. Geliştirilen eğitim programı ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantısı olan gençlerin yine kendi yaş gruplarındaki gençlerle sosyal haklar ana başlığı altında; insan hakları felsefesi, insan hakları ve yurttaşlık gerilimi, barınma hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, örgütlenme hakkı, dayanışma ve savunuculuk temaları üzerine tartışma yürütebilecekleri ve fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir alan sağlandı. Eğitim programı; eğitmen eğitimi, yaygınlaştırma eğitimi ve yüz yüze eğitim olmak üzere üç aşamalı bir süreç üzerine kuruldu. Eğitmen eğitimi katılımcısı olan 20 genç, Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirilecek yaygınlaştırma eğitimleri ile 100 gence daha ulaştılar. Bu 100 genç de proje kapsamında yenilikçi bir eğitim aracı olarak geliştirilen yüz yüze eğitim metodunu ülke genelinde uygulayarak 1000’in üzerinde gence ulaştılar. “Gençlik ve Sosyal Haklar Eğitim Programı”nı oluşturma süreci bize çok şey öğretti. Öncelikle gecelerini gündüzlerini bu eğitim programını tasarlamak için ayıran eğitim ekibi üyeleri Avi Haligua, Ayşe Beyazova,Evren Sener Ünal, Gülesin Nemutlu ve Laden Yurttagüler’e ve yine hazırlık çalışmalarından itibaren bizi izleyen ve değerlendiren, her zaman salonun bir köşesinde olan ve her tıkandığımız noktada ufkumuzu açan Burcu Oy’a sonsuz teşekkür ederiz. Eğitim programının tasarlanmaya başladığı günlerde, hayalini kurduğumuz tek şey katılımcılarla var olan eğitimlerdi. Eğer sosyal haklar üzerine kafa yormak için bize yoldaş olan eğitmen eğitimi katılımcılarımız olmasaydı, bu eğitim programı sadece bir kitapçıktan ibaret olacaktı. Bu 1 eğitim programını var eden, eğitmen eğitiminde ceplerine doldurdukları her şeyi İstanbul,Samsun,İzmir,Ankara ve Diyarbakır’da akranları ile paylaşan eğitmenlerimizdir. Kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Beş ilde gerçekleştirdiğimiz yaygınlaştırma eğitimlerine yaz tatillerini bir yana bırakıp Türkiye’nin dört bir yanından katılan, “Hayat Zor!”a sahip çıkan ve kampus,cezaevi, kantin, tren, ev, otogar demeden her yerde gençlik ve sosyal haklar hakkında konuşmak için alan yaratan yaygınlaştırma eğitimleri katılımcılarımıza da özel bir teşekkür sunarız. Yine buraya gelene kadar; bize vakit ayıran, projemize emek veren, fikirlerini bizimle paylaşarak ufkumuzu açan birçok kişi ve kuruma da çok şey borçluyuz. Burada ismini saymayı unuttuğumuz, bu kitabın basımında çalışanlardan, Toplum Gönüllüleri ofisinde bizi çaysız bırakmayan Fatma Hanım’a kadar herkese teşekkür ederiz. Biz “Gençlik ve Sosyal Haklar Projesi”ne , “Demokrasi ve Haklarımız Projesi”nin deneyimlerinden beslenerek başladık. Şimdi “Gençlik ve Sosyal haklar Projesi”nin deneyimi ile yeni yolculuklara hazırlanıyoruz. Dileriz ki beraber olsun. Proje Koordinasyon Ekibi Özlem Ezgin & Volkan Yılmaz 2 Sosyal Hak Bilinci ve Toplumsal Katılım Sosyal hakların bilinci ve bu hakların yaşama geçmesinin önündeki engellere yönelik yapısal önlemler almak, sivil toplumu bu hakların yaşamsallığı hakkında bilinçlendirerek hak talep eder oluşunu sağlamak, modern toplumların öncelikleri arasında gelmektedir. Kuşkusuz bu öncelik çeşitli açılardan gerilimleri barındırır. Ancak, sosyal hakların önündeki engelleyici koşullarla yaşayan ve yetişen bireylerin toplumla kurduğu zedelenmiş bağın varlığı, toplumun bireylerle eşit olmayan koşulların etkisi altında kurduğu dışlayıcı ilişkinin zararı algılandığında bu önceliğin yaşamsallığı belirleyici olmaktadır. Topluma eşit koşullarda katılımı sağlamayı hedeflemek, en başta bu koşulları engelleyen durumlarla savaşmayı ilke edinmek, insan haklarının bütünlüğünün vazgeçilmez bir parçasıdır. Özellikle ülkemizde eğitim hakkı, sağlık hakkı, barınma hakkı ve sosyal güvenlik ağı içinde korunma hakkı önemle üstünde durulması gereken ve savunuculuğunun üstlenilmesi gereken konulardır. Oluşması gereken bilinç sadece bu hakların varlığı değil, bu hakların yaşama geçebilmesinde her bireyin eşit uzaklıkta durmadıklarının bilincidir. Örneğin, anayasanın sunduğu ve devletin yükümlülüğü altında olan devlet okullarında “parasız eğitim hakkı”, her çocuğun eğitime ulaşabilmesini sağlayamamaktadır. Eğitim gibi temel bir hakkın kullanılabilmesini engelleyen çok boyutlu koşulların varlığı bilinmekle birlikte, ülkemizdeki genel yaklaşım bu hakkın ailelerin bilinçsizliği yüzünden kullanılmadığı yönünde olup, çeşitli çalışmalar aileleri “bilinçlendirmek” yönünde şekillenmiştir. Oysa var olan durumda ailelerin koşullarının nasıl engeller içerdiğini anlamak ve eğitim hakkının ulaşılabilir olabilmesi için devletin ve toplumun sağlaması gereken önlemler ve yükümlülükler olduğunu algılamak gerekmektedir. Önemle üzerinde durulması gereken nokta, bu hakkın kullanımını engelleyen koşullara daha sistematik ve yapısal olarak yaklaşılması gerektiği olmalıdır. Aynı şekilde sağlık, barınma ve sosyal güvenlik ağı içinde korunma hakları devletin bireyleriyle kurduğu bağ açısından önemli bir bakışı yansıtmaktadır. Onurlu bir yaşam süren ve topluma katılan bireylerin oluşumu hak temelli bir yaklaşımın çerçevesinde gelişmektedir. Sosyal hakların insan haklarının bütünlüğünde var olduğunu benimseyerek, toplumun bakış açısının bu doğrultuda dönüştürülmesi atılması gereken ilk adımdır. 3 Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen ve Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından İstanbul Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi ortaklığıyla yürütülen Gençlik ve Sosyal Haklar projesi, Türkiye’nin giderek daha bilinçli olarak topluma eşit koşullarda katılımı engelleyen öğeleri fark eden ve bu öğelere karşı tavır alan bir topluma dönüşmesinin öncülüğünü gençler üstünden tanımlayan ve yürüten, son derece önemli bir çalışmadır. Kapsamı ve yöntemleriyle hak temelli bakışın toplumsal yaşamın ne denli vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulamaktadır. Gençlerin sosyal hak savunuculuğunda alabilecekleri katılımcı rolünü net bir şekilde belirlemiş olan bu proje, ileriye dönük bu önemli alanı destekleyebilecek çalışmalara da altyapı sağlamaktadır. Bu proje kapsamında hazırlanmış olan bu eğitim kitabı, alanda var olan boşluğu doldurmakla kalmayıp, gelecek çalışmaların sürdürülebilirliğine ve genişletilebilirliğine katkı sağlamaktadır. Bakışını hak temelli bir noktadan oluşturan, katılımcılarını gençlik üstünden tasarlayan, karşılıklı etkileşimi ve anlayışı dönüşümün ana noktalardan biri sayan bir çalışma örneği olarak Gençlik ve Sosyal Haklar projesi, Türkiye’de sosyal hak bilincinin yerleşmesi için tohumların ekildiği, umut verici bir başlangıçtır. Serra Müderrisoğlu Proje Danışmanı 4 Eğitim Programına Dair… Dünya ahalisi gece gündüz satranç oynasa ve her saniyede bir hamle yapılsa, satrançta tüm oyunları tecrübe edebilmek için asırlara ihtiyaç olduğuna dair bir yazı okudum yakınlarda. Ne kadar çok şey var hayatta deneyimlemediğimiz diye düşünmeden edemedim. Yaptıklarımızın, yarattıklarımızın veyahut yaşadıklarımızın seçimini ne zaman, nasıl yapıyoruz sorusu geldi aklıma? Sanırım bunun cevabı herkes için farklı, fakat Gençlik ve Sosyal Haklar Ekibinin ortak bir yaklaşımı var bu konuda; “Senin için gerçekten önemli bir şey arayıp bulmak istiyorsan, önce aramadan, sormadan, sorgulamadan sahiplendiğin önemsiz şeylerden vazgeçeceksin…” Sorularla başlıyor Eğitim ekibinin Gençlik ve Sosyal haklar macerası. Nedir bu sosyal haklar kavramı ve gençlerle ilişkisi ne? Tam da bu noktada projenin çıkış noktasında uzlaşma sağlanıyor. Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan gençliğin; eğitim, sağlık, istihdam, örgütlenme ve barınma gibi sosyal hak alanları etrafında yoğunlaşan sorunlarıyla, ülke gündeminde yeterince yer bulamamalarından yola çıkılıyor ekip. “Ne”liği netleşince “Nasıl”ına dair izlenmesi gereken plana geliyor sıra. Gençlik ve Sosyal Haklar eğitim ayağı temelde üç aşamadan oluşuyor. İlki Eğitmen Eğitimi, ikincisi Yaygınlaştırma eğitimleri ve son olarak Yüz yüze uygulaması (Hayat Zor oyunu). Yaklaşık bir sene sürecek olan bu projenin içinde 20 gencin katılacağı bir adet eğitmen eğitimi yapılması öngörülüyor. Ardından Türkiye’nin 5 farklı noktasında genç gönüllü eğitmenlerin gerçekleştireceği ve konuya ilgi duyan, beraber tartışmak ve irdelemek isteyen 100 genç ile ikinci aşama tamamlanıyor. Hemen ardından yepyeni bir yaklaşımla Yüz yüze uygulamaları geliyor. Yaygınlaştırma eğitimlerine katılmış gençler Eğitmen Eğitimi’nin hemen öncesinde ekip tarafından tasarlanmış Hayat Zor oyunu ile 1000 kişiye ulaşıyor. Uzun, emek isteyen, devingen ve kırılgan ama adrenalin arttıran bir süreç başlıyor. Toplum Gönüllüleri Ofisi, Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampusu, bir çok değişik kafe ve ev vb. mekanlar ev sahipliği yapıyor eğitim ayağının tasarlanmasına. Misafirlerimiz dört genç eğitmen, proje koordinatörü, proje danışmanları ve eğitimlerin İzleme ve Değerlendirme ekibi. Misafirlik düşüncesi çok zaman geçmeden ev sahipliğine dönüşüyor ve ev sahiplerinin sayılarının artacağı umuduyla iyice ortadan kayboluyor. Baki olan tek düşünce, duygu yepyeni bir macera, heyecan. Yapılacak çok iş var; Eğitim programının yapısının oluşturulması ve içeriğinin geliştirilmesi Eğitmen Eğitiminin uygulanması Eğitim kitapçığının hazırlanması Yaygınlaştırma Eğitimlerinin uygulanması Eğitim programının oluşturulması ve içeriğinin geliştirilmesi için eğitimlerin amaçları ve hedeflerini belirlemek çıkılan yolun ilk adımları. Bu çerçevede ilerleyen tasarım aşaması, gençlerde sosyal haklar konusundaki tutum ve davranış değişikliği ile beraber bilgi ve bilinç düzeyindeki artışın hepsini dengeli olarak gözetmek durumunda. Bu noktada ilk olarak öğrenme hedefleri oluşturuluyor. Bu oluşumun temel aldığı yaklaşımlardan biri ise akran eğitimleri 5 modeli. Ekibin ve eğitimin katılımcılarının genç olması, gençlerin birbirlerinden öğrenmeleri için bulunmaz bir fırsat. Eşitlik, insan hakları, adalet, katılım, demokrasi gibi temel değerler üzerine ilaveten inşa edilen akran eğitimi modeli yapının daha sağlam ve eşitlikçi bir yerden oluşmasını sağlıyor. Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe edinilmesinin önemine inanan bu genç ekip, süreç boyunca deneyimsel öğrenme felsefesini güderek eğitim programını oluşturmaya başlıyor. Bu noktada araştırma isteği yaratmak, bilgi edinme yollarını açık kılmak, gençleri özne kılmak ve odağa almak, birbirimizden öğrenmenin yollarını deneyimlemek ve açık bir öğrenme ortamı yaratmak eğitimlerin vazgeçilmez ilkeleri oluyor. Bu doğrultuda Eğitmen Eğitimi’nin 5 günlük, Yaygınlaştırma Eğitimin 3 günlük programı ortaya çıkıyor. Her iki programda Formal Olmayan Eğitim metotları eşliğinde deneyimsel öğrenme metodolojisi ile hazırlanıyor. Eğitmen Eğitimi’nin ilk günü Temel İnsan Hakları oturumu ile başlıyor. Sosyal haklardan konuşmak için ihtiyaç temelli yaklaşımı ve bunun tarihsel gelişimini irdelemek gerekiyor. İnsan haklarının tarihselliği, evrenselliği, bölünmezliği ve devingenliğine değmeden Yurttaşlık kavramına geçmek istemiyor ekip. Sosyal adalet tartışmasını yurttaş temelinden gerçekleştirmek ile, insan temelinden gerçekleştirmek arasındaki ilişkiyi incelediğimiz günün geri kalan kısmı İnsan Hakları – Yurttaşlık gerilimi temelinde örülüyor. İkinci gün tartışmanın temel ekseni savunuculuk-strateji ve dayanışma. Sosyal haklar alanında dayanışmanın neden gerektiği, mekanizmaların ve aktörlerin farklılığı, kuşak ve sınıflar arası dayanışma mekanizmaları konuşulup tartışılırken, planlı ve stratejik bir savunuculuğun, örgütlü savunuculuk ile organik bağları gündeme geliyor. Programın üçüncü gününde daha tematik atölyeler gerçekleştiriliyor. Eğitim-İstihdam ilişkisine eleştirel bakışın getirildiği bu gün aynı zamanda Barınma ve Sağlık’ın sosyal haklar bağlamında incelenmesi ile devam ediyor. Dördüncü gün Yaygınlaştırma Eğitimlerine yönelik hazırlıklar başlıyor. Önce Tematik Bilgi Notlarını hazırlayan bu yirmi genç daha sonra uygulanacak Yüz yüze uygulamasını detaylandırıyor ve geliştiriyor. Daha sonra Deneyimsel Öğrenme metodolojisinin tartışıldığı son gün aynı zamanda kaynakları ve eylem planlarını paylaşıyor. Akran Eğitimin temel unsurlarından olan değerlendirme, eğitimin her safhasında bizimle beraber yürüyor ve eğitimin son gününü kapatıyor. Eğitmen Eğitiminin ardından gençler Ankara, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Samsun’da gerçekleşecek Yaygınlaştırma Eğitimi’ne hazırlanıyor. 4’er kişilik ekipler halinde çalışacak genç eğitmenlerin 3 gün süreyle 20 ayrı akranına eğitim vermesi planlanıyor. Süreçte Eğitim Ekibinden de en az bir eğitmen, genç eğitmenleri destekliyor. Son kertede beraber gerçekleştirecekleri yaygınlaştırma eğitimlerinin programı yine eğitmen eğitimin ekseninde ve yaklaşımında hayata geçiyor. İşte tam bu noktada eğitim ayağının çok önemli bir parçası olan Yüz Yüze Uygulaması (Hayat Zor oyunu) yavaş yavaş hayat bulmaya başlıyor. Hayat Zor Oyunu odağına insanı alıyor, sosyal haklar konusunu masaya yatırmanın öğrenmeye ve tartışmaya açık metodu olarak sahaya çıkıyor. 120 gencin rehberliğinde 1000 kişiyle bululan Hayat Zor Oyunu tartışma platformu yaratan, aynı zamanda sosyal haklar konusunda değişik ipuçları veren bir kart oyunu, kendisi gelişmeye, geliştirilmeye ve sahiplenmeye açık olduğunu haykırıyor. İnsanların aynı masa etrafında oturup hak temelli tartışmalarını önemli buluyor ve konu savunuculuğun artması yönünde yepyeni bir araç olacağını gösteriyor. 6 Oluşan kocaman ekip, “Sosyal Hakların Gençlerin Gündeminde yerleşmesini” yeterli görmüyor aynı zamanda savunuculuğunu yapmak için de kolları sıvıyor. Sorunun hepimizin sorunu olduğuna inanan Eğitim Ekibi, gelişmeye, değişmeye, beraber çalışmaya, kafa yormaya ve savunuculuğunu yapmaya inanan herkese her zaman destek vermeye ve almaya açık. Hayallerini ortaya koyan biz Eğitim Ekibi, duyduğumuz heyecanı, hissettiğimiz değişimi ve tattığımız her paylaşımı inanılmaz keyifli buluyor, zihinlere birer davetiye gönderiyoruz. Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir. Eğitim Ekibi adına Evren Sener ÜNAL 7 EĞİTMEN EĞİTİMİ PROGRAMI 1. Gün 2. Gün 3. Gün 09:30 – 11:00 Temel İnsan Hakları Savunuculuk Eğitim – İstihdam 11:00 – 11:30 Ara Ara Ara Ara Ara 11:30 – 13:00 İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi Savunuculuk Strateji Barınma Bilgi Notu Kurulu Sonrası Öğle Arası Öğle Arası Öğle Arası Öğle Arası Öğle Arası Sağlık Yüzyüze Uygulaması Değerlendirme ve Kapanış Ara ara 13:00 – 15:00 15:00 – 16:30 16:30 – 17:00 İnsan Hakları / Yurttaşlık Gerilimi Dayanışma 4. Gün Bilgi Notları Üzerine Çalışma ve Sorular Deneyimsel öğrenme ve çözümleme Bilgi Eğitim Notu teknikleri Mekanına Varış Hazırlama 18:30 Günlük Günlük Günlük Değerlendirme Değerlendirme Değerlendirme – 19:00 Grupları Grupları Grupları 19:00 Akşam Akşam Akşam Akşam Akşam – Yemeği Yemeği Yemeği Yemeği Yemeği 20:30 20:30 Bilgi Açılış – Bittik Partisi Notu Film Akşamı Müsamere Oturumu 22:30 Hazırlama 17:00 – 18:30 Hak bağlamı Hak savunuculuğu Sosyal Haklar – Tematik Yaygınlaştırma eğitimine yönelik Grup dinamiği Değerlendirme 8 5. gün Kaynakça ve Eylem Planı AÇILIŞ OTURUMU Eğitim Başlamadan Bir Gün Önce Hedefler: - Katılımcı ve eğitmenlerin birbirlerini tanımalarını kolaylaştırmak Eğitimde güvenli bir ortam oluşmasını sağlamak Katılımcılarla grup oluşturma çalışmalarını başlatmak Katılımcıların projeyle ilgili bilgi almalarını sağlamak Katılımcılara eğitim programını tanıtmak Katılımcıların eğitime ilişkin beklentilerini paylaşmasını sağlamak Süre ve Planlama 10 dakika: Eğitmen ve katılımcıların kendilerini tanıtması 15 dakika: “Herkes Şair Herkes Yazar” 10 dakika: Proje tanıtımı 10 dakika: Beklentilerin alınması 10 dakika: Eğitim programının sunumu 20 dakika: “Sarıl bana” Gerekli Malzemeler - Kalın kağıt bant Makas Renkli A4 kağıtlar Kalemler Kutu Önerilen yöntem Açılış oturumu, proje koordinatörünün “Hoşgeldiniz” konuşması ile başlar. Daha sonra tüm grup, sırayla kısaca kendilerini tanıtır. Ardından, gruptakilerin birbirlerinin isimlerini hatırlamalarını kolaylaştıracak bir uygulama gerçekleştirilir. “Herkes Şair Herkes Yazar” Katılımcıların her biri ismini küçük bir kağıda yazıp kutuya koyar. Tüm katılımcılar ve eğitimciler bir çember oluşturur. Başlayan kişi, kutudan bir kağıt çeker. Kağıdın üzerinde yazan ismin harflerinin, baş harflerini oluşturduğu bir şiir yazar. (akrostij) Sonra ismin sahibi kendini belli eder ve kutuyu alır. Sıra ona geçer. Gruptaki herkes sırayla bir şiir yazmış olur. 9 “Ne umdum da ne buldum?” Herkes küçükken ne olmak istediğini hatırlar ve yanındakinin kulağına bunu söyler. Yanındaki konuşmadan, hareketlerle bunu tüm gruba anlatmaya çalışır. Diğerleri ne olduğunu bulana dek anlatmaya devam eder. Beklentilerin Alınması - “Çamaşır Asmaca” Kalın kağıt bant çamaşır ipi şeklinde birkaç sıra halinde eğitim salonunun uygun bir bölümüne asılır. Çorap ve elbise şeklinde kağıtlar kesilir. Katılımcılar çorap şeklindeki kağıtlara eğitim boyunca olmasını istemedikleri, diğerlerine ise olmasını istedikleri şeyleri yazarlar. Yazılan tüm kıyafetler çamaşır ipine asılır. Çamaşırların üzerinde yazılan beklentiler eğitmenler tarafından okunur ve özetlenir. Programın sunumu Projenin amacı, hedefleri ve etkinliklerini anlatan bir sunum yapılır. Katılımcıların soruları cevaplanır. Grup Oluşturma - “Sarıl bana” Önce katılımcılar birbirlerinden kol hizasında uzak olacak şekilde bir çember oluşturur. Tüm katılımcılar yere çömelir. Kollarını birbirlerinin omzuna koyarlar. Ellerini kaldırmadan hep beraber ayağa kalkarlar. Kalkarken kollarını kaldırdıkları takdirde oyuna baştan başlarlar. Kimse diğerinden kopmadan ayağa kalkmaları gerekir. Aynı oyunu arkalarını dönerek de oynarlar. 10 TEMEL İNSAN HAKLARI 1. gün, 1. oturum, 90 dakika Hedefler - Katılımcılarda hakların ihtiyaçlardan kaynaklı olduğu konusunda farkındalık yaratmak Katılımcıların temel insan haklarını hayatlarıyla ilişkilendirmeleri Süre ve Planlama 10 dakika: Giriş ve anlatım 20 dakika: Grupların ilk okuması ve planlama aşaması 10 dakika: Tüm grupların koordinasyon masasında buluşmaları 10 dakika: Planlamanın sonuçlanması 20 dakika: Sunumlar 20 dakika: Uygulamanın çözümlemesi ve kapanışı Gerekli Malzemeler - İlçeyi ve kurumlarını tanıtan tanıtım kartları Tahta kağıdı ve kalemi Her bir katılımcı için kalem Önerilen yöntem Katılımcılara temel insan hakları konulu oturumda yapılacak uygulama için bir bilgilendirme yapılır. Bu bilgilendirmede kendilerine bir ilçe tanıtılacağı söylenir ve bu ilçede bulunan 5 adet kurumun işlevi, çalışmaları, personeli, yeri vs. konularında bilgiler verileceği açıklanır. Bu açıklamadan sonra katılımcılar 5 farklı gruba ayrılır. Bu aşamada çeşitli gruplara ayrıma teknikleri kullanılabilir. (Ör: 5 farklı tat ve renkte şekerler dağıtılıp, tatlarına göre gruplara ayrılmaları istenebilir. Bu aynı zamanda tatlı tatlı, renkli renkli bir eğitim geçirmek dileğiyle de süslenebilir.) Grupların birbirlerinden ayrı bir yerde oturması istenir ve her bir katılımcıya birer tane olmak üzere İlçenin (YOVA ilçesi) tanıtımını yapan kartlardan ve her gruba 4’er tane olmak üzere kendisine ait kurumu tanıtan kartlardan dağıtılır. Daha sonra gruplardan ellerinde bulunan ilçe ve kurum kartlarını okumaları ve bu bağlamda sorumlu oldukları kurumun yapı, işlev ve çalışmalarını insan hakları ekseninde iyileştirmeleri istenir. İyileştirme kavramı “kurumun insan haklarına uygun bir biçimde hizmet vermesi için gerekli değişiklikleri tasarlayın, bu değişikliklerin gerçekleşeceği süreci yazın” söylemiyle açıklanmalıdır. Bu noktada, 20 dakika içinde yapacakları iyileştirmeleri ve süreçlerini yapılandırmaları gerektiğini, süre bitiminde kurumlar arası koordinasyon toplantısı yapılacağını duyurmak yerinde olacaktır. Koordinasyon toplantısına çağrı metnini katılımcılar çalışmaya başladıktan 10 dakika sonra masalarına zarf ile bırakmak durumun ciddiyeti konusunda katılımcılara iyi bir izlenim vermek 11 için önerilir. Eğitmenler eğer zarf ve davetiye hazırlayamayacak durumdaysa masalara tek tek bilgilendirme de yapılabilir. Koordinasyon Toplantısının moderasyonu ve yöntemi katılımcılara bırakılsa da bu toplantıya davetiyede de yazdığı gibi her kurumdan en fazla 2 kişinin katılması sağlanır. Koordinasyon toplantısı 10 dakika içinde bitirilir ve katılımcılardan toplantıdan aldıkları bilgi, veri veya önerilerle kurumlarına geri dönüp hazırlıklarını sonlandırmaları istenir. Bu aşamada çalışmaların sonlandırılmasından sonra, her gruptan en fazla 4’er dakikalık sunum yapması isteneceği belirtilir. Sunumlardan sonra genel bir tartışma sonunda, uygulamanın çözümlemesine geçilir. Çözümleme için aşağıdaki sorular önerilir: - Kurumun yapılandırılması için ne yaptınız? Neye dikkat ettiniz? Hangi verileri kullandınız? Hangi verilere ihtiyaç var? Koordinasyon nasıl geçti? Zorlandığınız / kolay gelen noktalar? Önerileriniz ihtiyaca dayanıyor mu? Yerel halkın ihtiyacını nasıl belirlediniz? Yerel halkı planlamaya kattınız mı? Daha sonra insan haklarının ihtiyaç temelli olduğu ve oturumun insan haklarının tarihsel gelişimi ile ilişkilendirilmesi gerekliliği ile bir sonraki oturuma gönderme yapılarak oturum bitirilir. 12 Rol kartları İhtiyar Heyeti Davetiyesi Kime: Yova ilçesi ………………………………………………………………………..Kurumu Kimden: Yova İlçesi İhtiyar Heyeti Tarih: 27.06.2007 Belge No: 1129865–07–132 DAVETİYE Değerli Kurum Temsilcisi, Tüm Yova ilçesi olarak içinde bulunduğumuz “İnsan Haklarına Saygılı Yova” süreci içinde diğer kurumların çalışmalarından haberdar olmak, tartışarak süreçleri geliştirmek ve koordineli bir çalışma gerçekleştirebilmek için Kurumunuzdan en fazla 2 kişi’yi 27.06.2007 Perşembe günü saat…………….’da İhtiyar Heyeti Toplantı Salonu’nda görmekten mutluluk duyacağımızı bildirir, ilginize ve bilginize sunarız. YOVA İlçesi İhtiyar Heyeti Adına YODA Yova İlçesi Hakkında Bilgi: YOVA İLÇESİ TARİHÇE Hakhani’nin Kabal yöresinde filizlenmiş olan bir halk hareketini desteklemek üzere görevlendirilmiş olan Totor Paşa, Banzak ve Kurmanyal dolaylarından gelerek Puturuk ilinin Elmas nahiyesinde misafir edilir. Söz konusu hareketin sonuçlandırılması başarılı olur. Yerel halk başarısı neticesinde kendisinin de beğendiği bu günkü Yova ilçesinin olduğu bölgeye yerleşir. Totor Paşa, çevre köylerden topraksız olan köylüleri getirerek ortakçı olmalarını sağlar. 1812 yılında vefat eden Totor Paşa Büyükyova köyüne defnedilir. Yöre Şimsek Kadri döneminde Kırküç kekdilimi savaşı sonrası Aparat devletine bağlanmıştır. 1940 yılında Golap’tan gelen 28 aile Yova’da iskan edilir. Daha sonra gelenlerle bu ailelerin sayısı 50 yi aşmıştır. Büyükyova ve Küçükyova köylerinin birleştirilmesi ile 27 Mayıs 1981 Perşembe günü Yova ilçe olmuştur. Yova İlçesi, 3 Mahalleden oluşmaktadır. 13 İLÇENİN GENEL OLARAK TANITIMI: a) Tarihi ve Coğrafi Yapısı : İlçe olmadan önce Büyükyova ve Küçükyova olmak üzere iki parçadan oluşan bir nahiye olan Yova, 27 Mayıs 1981 tarihinde 3 Sayılı Kanunla İlçe olmuştur. Hakhani – Sezercik Karayolu ilçeden geçmektedir. Yova Hakhani’ye 31 Km., Sezercik İlçesine 69 Km. uzaklıktadır. Güneyi dağlık ve ormanlık olup temiz bir havaya sahiptir. Kuzeyi, Doğusu ve Batısı açık bulunmaktadır. Doğusunda Hamamortası İlçesi, Batısında Rumbat İlçesi, Kuzeyinde Sezercik İlçesi, güneyinde Hakhani İl Merkezi bulunmaktadır. Yer şekilleri genellikle engebelidir. Güneyindeki Sakal dağı ve Nalbant dağının uzantıları yüksek ve ormanlık bölgedir. Hakhani yolu üzerinde Kırküçdilim vadisi oldukça derindir ve aynı zamanda trafik kazaları için son derece tehlikeli bir durum arzetmektedir. İlçenin güneyinde bir miktar kır arazi bulunmaktadır. Bu arazi ova şeklinde olmayıp, genelde traktör işlemesine müsait olamayan tepeler şeklindedir. Sezercik yolu üzerinde Arkot Çayı mevcuttur. Bu çayın etrafında düzgün ekime elverişli ova şeklinde arazi bulunmaktadır. Sadece bu bölgede normal ekim, dikim, sulama yapılmaktadır. Bunun dışında kalan arazilerde ekim yapılmasına rağmen verim genelde düşüktür. Batı tarafı genelde dağlıktır, arazi kısmı engebeli olduğundan tarım yapılmasına rağmen verimli değildir. Kızılırmak kıyılarında az da olsa bir kısım arazi mevcut olup, bu arazilerde sulu tarım yapılmaktadır. Yova İlçesi iklim olarak değişik hava koşullarının etkisi altındadır. Yova İlçesinin rakımı 699 m’dir. İlçenin iklimi Yağış iklimi ile Karasal iklim arasında bir geçiş iklimi özelliği taşımaktadır. Genelde Karasal iklime benzemektedir. Kışları kar yağışlı ve soğuk, yazları sıcak ve kurak geçmektedir. Yağışlar genelde İlkbaharda yağmaktadır. Bazen Sonbahar mevsimi de yağışlı geçmektedir. b) Nüfus Durumu: İlçe Merkezinin nüfusu, 2002 Nüfus Sayımına göre 2110’dur. İlçenin aile yapısı şöyledir: Ortalama aile nüfusu 5–6 kişi olup, en kalabalık aile 11–12 kişiden ibarettir. Son yıllarda ekonomik sebeplerden dolayı dışarıya çok sayıda aile göç etmiştir. Dışarıya göç eden ailelerden 20-30 kadarı yurt dışında bulunmaktadır. İlçeye 2 kasaba ile 11 köy bağlıdır. c) İdari Durum: Yova ilçesi, Hakhani Sezercik Karayolunun ortasında Kırküçdilim dağının eteklerinde engebeli bir arazi üzerine yerleşmiştir. Hakhani-Sezercik Karayolu, İlçenin ortasından geçmekte olup İlçeyi ikiye ayırmış durumdadır. Yerleşim alanı olarak müsaittir. İleride bu açık arazinin yerleşim için açılması durumunda birleşeceği, İlçenin bir bütünsel görünüm arzedeceği beklenir. İlçemize Kavunlu ve Gazoz Belediyeleri ile 10 köy bağlıdır. Köyler genellikle dağlık ve engebeli araziler üzerinde yerleşmiş olmakla birlikte, Kızılırmak kıyılarına yerleşmiş birkaç köy mevcuttur. Köyler İlçeye genellikle yakın olup, çoğu zaman ulaşım sorunu yoktur. İlçeye bağlı köyler daha önce Hakhani İl Merkezine bağlı olduğundan devlet hizmetlerinin gelişmesi yönünden az da olsa geri sayılabilir. Dağlık arazi üzerinde bulunan köyler, ırmak kenarlarında ve yerleşim alanı ovaya benzeyen verimli arazi üzerinde bulunan köylere göre daha fakirdir. 14 d) Sosyal Durumu: İlçede halkın toprak ve arazi durumu dengeli dağılmamıştır. Köy durumunda iken Amandaçokyoruldumoğulları ailesinin önceleri çok geniş araziye sahip oldukları bilinmektedir. Zamanla bu aile de çoğalınca bunların arazileri de bölünmüş olmakla birlikte yine de en geniş arazi adı geçen ailelere aittir. Yurtdışında çalışanlar ve Tapalgu-Rumbat madenlerinde çalışan işçilerin bazıları da arazi satın almış ve toprak sahibi olmuştur. Bunun dışındaki vatandaşların ortalama 5-6 dekarlık arazileri mevcuttur. Vatandaşlar genellikle mevsimlik işçi olarak Hakhani ve Sezercik'teki tuğla fabrikalarında çalışmaktadır. Mevsimlik çalışmalarından dolayı sürekli bir gelire sahip değildirler. İlçede çalışma sahası olmadığından vatandaşların büyük kısmı vaktini boş geçirmektedir ve buna paralel olarak da genelde fakirlik yaygındır. Gelenek ve göreneklerden biri de yeni evlenen çiftlere ve aileye eşya ve para yardımının yapılmasıdır. Düğünleri genellikle davul ve zurna eşliğinde icra edilir. Düğünün başladığı tarih ile bitiş tarihleri arasında devamlı olarak çalgı çalınır. İlçede konutlar genellikle ahşap ve eski binalardan oluşmaktadır. Bunda İlçenin eski bir yerleşim birimi olması büyük rol oynar. İlçedeki mevcut binaların dağılımı %44 ahşap, %56 kargir, betonarma ve kargas binalardır. ULAŞTIRMA VE ALTYAPI DURUMU: İlçe Hakhani-Sezercik Karayolu üzerinde bulunduğundan ulaşım sorunu yoktur. İlçe ile köyler arasındaki yollar genelde asfalt olup, İlçeye yakın olmaları nedeni ile hiç bir mevsimde yolların kapanması söz konusu değildir. İlçe merkezinde içme suyu alt yapısı tamamlanmış olup, kanalizasyon yapılmamıştır. İlçemize bağlı Kavunlu Belediye Başkanlığının altyapı sorunu yok denilecek durumdadır. İlçemiz sınırları içinde Yova Merkez, Narlı ve Gazoz olmak üzere 3 adet otomatik santralimiz mevcuttur. Bu santrallerimiz süper elektronikyasnofik transmisyonlu fiber optik kablolarla desteklenmektedir. 15 Kurum kartları: TOK AÇIN HALİNDEN ANLAMAZ YOVA İLÇESİ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKFI KURULUŞUMUZ Vakfımız 3333 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kanununun amaçlarını gerçekleştirmek üzere Tok Açın Halinden Anlamaz Yova İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı adı altında kurulmuştur. FAALİYETLERİMİZ Vakfımız halen çalışmakta olan 2 gönüllüsü ile hizmet vermektedir. Vakfımızın faaliyetleri arasında nakdi ve ayni olarak gıda, eğitim, sağlık ve yakacak yardımı yapılmaktadır. Eğitim yardımlarında öncelikle ayakkabı, önlük, silgi, kalemtraş, sınav kitapları ve aileleri eğitici kitaplar dağıtılmaktadır. Yardım alacak ailelerin belirlenmesine ilişkin bir sistem bulunmamaktadır. Sağlık yardımlarında, tedavi giderlerinin karşılanması, ilaç alımı ile özürlü kişilere protez, işitme cihazı, motorlu sakat aracı alımı gibi yardımları da kapsayacak şekilde talepler değerlendirilmektedir. Görünürde ilçede fazla bir engelli yok gibidir. 2005 yılında 55 aileye 12‘şer adet olmak üzere toplam 660 adet Sananen ırkı keçi dağıtılmıştır. Ayrıca yardım olarak 4000 adet bodur elma fidanı dağıtılarak 40 aileye gelir kaynağı sağlanmıştır. Vakfımızca, ayni yardım olarak yakacak yardımları her yıl olduğu gibi bu yıl da vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak oranda yaklaşık 500 aileye yapılmıştır. Ramazan Bayramında yapıldığı gibi, Kurban Bayramında da yaklaşık 500 aileye gıda yardımı yapılacaktır. Diğer tarafta, ilçemizde evi onarılamayacak derecede kötü olan ya da hiç evi olmayan 9 vatandaşımıza yeni ev yapılmış ve 22 vatandaşımıza da ev onarımı için gerekli inşaat malzemeleri satın alınarak teslim edilmiştir. 2007 yılında yarı bodur kiraz ve armut projelerinin uygulanması için çalışmalar yapılmaktadır. 16 SARIMTIRAK KART BÜROSU İlçemiz Sarımtırakkart işlemleri, Yova Kaymakamlık Binasının zemin katında bir personel tarafından yürütülmektedir. Büromuz, Merkez İlçe, Beldeler ve Köylerde ikamet eden sosyal güvencesi olmayan ve muhtaç durumdaki insanlara Sarımtırakkart vermek suretiyle sağlık güvencesi sağlamaktadır. Sarımtırakkart’a Nasıl Başvurulur? Sarımtırakkart’a başvurmak isteyen vatandaşların, öncelikle Sarımtırakkart Bürosundan alacakları Sarımtırakkart Başvuru ve Bilgi Formu'nu ve ilgili evrakları tamamlamaları ve, Büroya teslim etmeleri gerekmektedir. Daha sonra, Büro sorumlusu memur, İlçe İdare Kurulu üyelerinden biriyle beraber, başvuru sahibinin ikametgahına giderek söz konusu ailenin ekonomik durumu hakkında gerekli araştırmayı yapar. Araştırma raporu ve diğer ilgili evraklar dosya halinde İlçemizde her hafta Çarşamba günleri toplanan İlçe İdare Kurulu’na sunulur. İdare Kurulu, “Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Devlet Tarafından Karşılanması ve Sarımtırakkart Uygulaması Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre Sarımtırakkart verilip verilmeyeceğine karar verir. Sarımtırakkart Kimlere Verilir? Sarımtırakkart sahibi olabilmek için, birincisi, hiçbir sağlık güvencesinden yararlanamıyor olmak; ikincisi, muhtaç durumda olmak gerekir. Sarımtırakkart Yönetmeliğindeki ifadeyle, hanedeki her bir kişinin hane içindeki aylık net gelir payı, “4857 sayılı İş Kanununa göre, sanayide çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin, eşi gelir getirici bir işte çalışmayan, evli ve bir çocuklu bir mükellefin ödemesi gereken en düşük gelir vergisi ve sosyal sigorta primi düşüldükten sonra geriye kalan miktarının 1/3 ünden (Bakanlar Kurulu'nca artırılması halinde belirtilen oranından) az olduğu takdirde, o hanede yaşayan ve sağlık güvencesi bulunmayan talep sahiplerine Sarımtırakkart verilmesi kararlaştırılır”. Ayrıca, verilen Sarımtırakkartların her yıl yenilenmesi tekrarlanması gerekmektedir. Sarımtırakkartlar, ilçe idare kurulu tarafından yenilenmeden önce, yapılan araştırma neticesinde Sarımtırakkart sahibinin mali durumunda düzelme olduğu ya da yararlanabileceği bir sağlık güvencesine kavuştuğu anlaşılırsa Sarımtırakkartlar İlçe İdare Kurulu tarafından iptal edilir. İlçemizde 2006 Yılı Sarımtırakkart Durumu Sağlık grup başkanlığı verilerine göre 6335 nüfusu olan ilçemizde Sarımtırakkartlı vatandaş sayısı 2385’tir. Bu da yaklaşık nüfusun % 37 sini teşkil etmektedir. Başvuran kişi sayısı : 485 Sarımtırakkart alan kişi sayısı : 421 Başvurusu ret edilen kişi sayısı : 64 Tekrarlanan kişi sayısı : 1409 Sarımtırakkarttan yararlanan toplam kişi sayısı : 2385 17 YOVA SAĞLIK GRUP BAŞKANLIĞI Yova İlçe Sağlik Ocağı İlçemizde Yova Merkez, Kavunlu ve Gazoz Sağlık Ocakları olmak üzere 3 Sağlık Ocağı vardır. İlçemize bağlı Gökgözler Köyü Sağlık Evi mevcut olup, personel ve malzemesi olmadığından hizmet verememektedir. İlçemizde Devlet Hastanesi inşaatı devam etmektedir. Yova Merkez Sağlık Ocağı Yova Merkez Sağlık Ocağı Tabipliğinde 2 Doktor (1 Doktor Kavunlu Sağlık Ocağından geçici görevlendirme ile görevli), 2 Sağlık Memuru, 4 Hemşire (1 Hemşire 1 yıl ücretsiz izinli), 1 Ebe, 1 Çevre Sağlık Teknisyeni, 1 şoför, 2 hizmetli olmak üzere toplam 12 personel görev yapmaktadır. Yova Merkez Sağlık Ocağı Tabipliğinde tıbbi sekreter ve laboratuar teknisyeni bulunmamaktadır. Sağlık Ocağında Laboratuar Teknisyeni bulunmaması nedeniyle laboratuar hizmetleri kısıtlı olarak verilmektedir. Sağlık Ocağında acil sağlık hizmetleri için nöbet sistemi ile hizmet verilmektedir. Hizmet binası kuruma ait olup, yeterlidir. 6 daireli bir lojman mevcuttur. 3 adet Ambulans (2 Adet Land Rower Ambulans aşırı derecede maliyetli olması ve bakıma ihtiyaç duyulması nedeniyle kullanılamamaktadır) ve 1 adet Hizmet Aracı bulunmaktadır. Yova Merkez Sağlık Ocağı Tabipliğinde koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri verilmekte olup, Sarımtırakkart işlemleri de yürütülmektedir. Kavunlu Sağlık Ocağı Kavunlu Sağlık Ocağı Tabipliğinde, (1 Doktor Merkez Sağlık Ocağında geçici görevli) 1 Sağlık Memuru, 1 Ebe ve 1 Hizmetli olmak üzere toplam 3 personel görev yapmaktadır. Kavunlu Sağlık Ocağında Hemşire, Tıbbi Sekreter, Çevre Sağlığı Laboratuar Teknisyeni ve Şoför bulunmamaktadır. Şoför ve araç olmadığından köy gezileri ve aşılar İlçemiz Merkez Sağlık Ocağı tarafından her ay düzenli olarak araç görevlendirmek suretiyle yapılmaktadır. Hizmet binası yeterli olup, kuruma aittir. 4 daireli bir lojman bulunmaktadır. Yeni Gazoz Sağlık Ocağı Yeni Gazoz Sağlık Ocağı Tabipliğinde 1 Doktor , 1 Sağlık Memuru, 1 Hemşire, 1 Memur ve 1 Hizmetli olmak üzere toplam 5 personel görev yapmaktadır. Şoför ve araç olmadığından köy gezileri ve aşılar İlçe Sağlık Ocağı tarafından her ay düzenli olarak araç görevlendirilmek suretiyle yapılmaktadır. Yeni Gazoz Sağlık Ocağında Ebe, Tıbbi Sekreter, Çevre Sağlığı ve Laboratuar Teknisyeni bulunmamaktadır. 4 daireli bir lojman bulunmaktadır. Hizmet binası kuruma ait olup yeterlidir. 18 İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 1990 tarihinden itibaren Kaymakamlık Binası olarak kullanılan binanın zemin katına taşınmıştır ve hala aynı yerde devam etmektedir. İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI BİRİMLER KURUMUN ADI : SAYISI Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü Genel Lise Mesleki Teknik Eğitim Merkezi Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Müstakil İlköğretim Okulu Birleştirilmiş Sınıflı İlköğretim Okulu : 1 1 1 1 4 6 Herhangi bir özel öğretim kurumu ve öğrenci yurdu yoktur. Öğretmensizlik nedeniyle kapalı okulumuz bulunmamaktadır. Merkez Çokgez İlköğretim Okulu öğrencileri mahalli imkanlarla Merkez Babasener İlköğretim Okuluna taşınmakta olup, okul geçici olarak kapatılmıştır. İlçemiz Sıtma, Sessizler, Karasoku, Bizce köyleri ve Gazoz Serinli Mahallesi Birleştirilmiş Sınıflı İlköğretim Okulları öğrenci azlığı nedeniyle kapatılarak öğrencileri Kavunlu YİBO’ ya , Gökgözler Karakedi Mahallesi BSİÖO’ da kapatılarak öğrencileri Hakhani Merkez YİBO’ ya yerleştirilmiştir. MEVCUT PERSONEL DURUMU VE İHTİYAÇLAR: İlçemiz genelinde idareciler dahil 56 Branş Öğretmeni, 41 Sınıf öğretmeni, 1 Şef, 1 Memur ve 13 Yardımcı Hizmetli bulunmaktadır. Okullarımızda çeşitli branşlarda kadroya göre 42 öğretmen ihtiyacı vardır. Ayrıca 9 Memur ve 9 Hizmetliye ihtiyaç duyulmaktadır. EĞİTİM VE ÖĞRETİM DURUMU: Derslik yetersizliği nedeniyle okullarımızdan Merkez Babasener İÖO’da ikili öğretim, diğer okullarımızda normal öğretim yapılmaktadır. 2004–2005 Öğretim yılı itibariyle anasınıflarında 40, ilköğretim kurumlarımızda 1111, lise ve dengi okullarımızda 172 olmak üzere toplam 1193 öğrencimiz bulunmaktadır. Lise ve dengi okullarımızdan 1992–1993 öğretim yılından bu yana mezun olan öğrencilerden yüksek öğretim kurumlarına 39 öğrenci yerleşmiştir. İlçemiz merkez ve köylerine bağlı okullarımızın kadro sayısı kadar öğretmen atamasının yapılmaması, eğitim öğretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Birleştirilmiş sınıflarda öğretim yapan öğrencilerimizin başarı düzeyleri düşüktür. 19 İL NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ YERLEŞİM YERİ Yova Nüfus Müdürlüğümüz İl Özel İdare Binasının giriş katındaki 4/8 ve 9 nolu odalarında hizmet vermektedir. KADRO DURUMU İlçe Nüfus Müdürlüğümüz 1 müdür, 5 müdür yardımcısı, 2 veri hazırlama ve 6 kontrol işletmeni, 4 hizmetli ile görev yapmaktadır. ÇALIŞMALARIMIZ Mernis çalışmalarımız tamamlanmış olup dairemizde 3 adet bilgisayarla hizmet verilmektedir. İlçemizde 2000 yılı itibarı ile her vatandaşa bir kimlik numarası verilmiş olup mernis çalışmalarımız 2003 yılı itibarı ile online olmuştur. İlçemizde 2005 yılı içerisinde doğum 58 adet, evlenme 32 adet, ölüm 26 adet, boşanma 0 adet, kayıt düzeltme 6 adet yapılmış olup, 260 adet erkek nüfus cüzdanı, 256 adet kadın nüfus cüzdanı yenilenmiştir. 7 adet güncelleme, 70 adet aile cüzdanı verilmiştir ve 13 adet diğer işlem yapılmıştır. 2000 yılı Ekim ayında yapılan Nüfus sayımı itibarı ile İlçemiz Nüfusu aşağıdaki gibidir. İlçe Merkezi Kavunlu Beldesi Gazoz Beldesi Yeşilpınar Köyü Sıtma Köyü Sessizler Köyü Kavaklıçiftlik Köyü Gökçekaya Köyü Gökgözler Köyü Çamlıpınar Köyü Karasoku Köyü Kuyumcu Köyü Gözübüyük Köyü TOPLAM :2153 :2319 :1437 :93 :152 :156 : 223 : 286 : 1120 : 279 : 165 : 459 : 383 : 9425 20 Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Temel insan hakları bilgi notu İnsan haklarını kimse elinden alamaz. (Human rights are what no one can take away from you.) René Cassin İnsan hakları temelde bireylerin var oluşları ile kazandıkları, her bir bireyin doğumuyla birlikte elde ettiği ve çevresinde ya da bireye her ne olursa olsun var olacak temel normlardır. İnsan haklarının en önemli özelliği bireyin kendisine bir yaşam alanı sağlarken, öte yandan ve aynı zamanda, diğer bireylere de yaşayacak alanlar sağlanmasıdır. İnsan hakları bir başkasının sözü ya da gerçekleştirmesi üzerine kurulu değildir. İnsan hakları, insan olmaktan kaynaklanan haklardır. Bir bireyin yaşama hakkı başka birinin onu öldürmemesine bağlı değildir. Bireyin yaşaması başka birinin onu öldürmemesine bağlı olabilir. Ancak bireyin yaşam hakkı insan olması ile var olur. Wikipedia: İnsan Hakları “tüm insanların sahip oldukları temel haklar ve özgürlüklerdir.” İnsan hakları temelde iki ana ahlaki değer üzerine kurulur. Bunlardan birincisi insan (olmanın) saygınlığı (human dignity), ikincisi ise eşitliktir. İnsan hakları temelde her bireyin saygınlığını kaybetmeden yaşayacağı evrensel kurallar sunar. Bu iki temel değerin yanı sıra özgürlük, başkalarına saygı, ayrımcılık yapmamak, adalet ve hareketlerinden sorumlu olmak da insan haklarına zemin hazırlayan temel değerlerden sayılabilir. İnsan haklarının temel özellikleri: Uluslararası alanda insan haklarının 3 temel özelliği konusunda uzlaşmaya varılmıştır. Bunlar: 1. İnsan hakları devredilemez. : İnsan hakları bireyin var oluşu ile ilişkilidir. Bu yüzden kaybedilemez ve devir olunamazlar. İnsan haklarının tutuklu olmak, savaş durumu gibi özel durumlarda kısıtlandıkları görülmektedir. 2. İnsan hakları bölünmez, birbirine bağlı ve birbiriyle ilişkilidirler. : Farklı haklar kapsadıkları ve korudukları alandan dolayı birbirleriyle bağlantılıdır ve birbirlerinden ayrı değerlendirilemezler. Bir hakkın kullanımı diğer hakların kullanıma bağlıdır ve hiçbir hak bir diğerinden daha önemli değildir. 3. İnsan hakları evrenseldir. : İnsan hakları dünyada her birey için zaman ya da coğrafi sınır olmadan, eşit olarak geçerlidir. Her birey ırk, renk, cinsiyet, din, politik fikir, milliyet ve sosyal sınıfına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. Farklı ve eşit olmak her bireyin hakkıdır. 21 İNSAN HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ 1. gün, 2. oturum, 90 dakika Hedefler - İnsan haklarının tarihsel gelişimine dair bilgi vermek İnsan haklarının tarihselliği, evrenselliği, bölünmezliği ve devingenliğine dair algının gelişimi Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtımı, vakaların gruplara dağıtılması 15 dakika: Vakaların katılımcılar tarafından incelenmesi, ihtiyaçlarının belirlenmesi 25 dakika: Grupların sunumları 20 dakika: İnsan haklarının gelişimi sunumu 20 dakika: Sunum ve kavramlar üzerine tartışma Gerekli Malzemeler - Vaka analizi için vakalar Grupların sunum hazırlıkları için poster ve tahta kalemi İnsan haklarının gelişimi sunumu Önerilen yöntem Katılımcılar 4 gruba ayrılır. Her gruba bir vaka kartı verilir. Gruplar 15 dakika boyunca vakarı incelerler ve vakadaki kişinin 10 yıl sonraki yaşamını hayal ederek bir sunum hazırlarlar. Grupların sunumlarından sonra, sunumlar üzerine genel bir tartışma yapılır. Çözümleme için önerilen sorular: Vakalarda neler vardı? Vakaların ihtiyaçları nelerdir? İhtiyaçları belirlerken neleri göz önünde bulundurdunuz? Tarihselliğin, ihtiyaçlar üzerine etkisi nedir? 22 Vaka Kartları 1822, Manchester Kraliyet Sosyal Hizmetler Dairesi Katip: John Pickletree Claude Wickerman, yaş 26, evli 3 çocuk babası, ciğerlerinde problem var(öksürüyor), bir bacağı aksıyor. Okuma yazma bilmiyor. Eşi çalışmıyor. Kendisi 13 yaşından beri limanda çalışıyor. Hiç tatil yapmadan, günde 12 saat çalışıyor. Sendikaya girmesine izin vermiyorlar. Sendikalı olursa patronunun onu işten atacağını söylüyor. Ayda 40 sterlin kazanıyor. Patronunun sağladığı liman yakınındaki barakalarda yaşıyor. Evinin aylık gideri 50 sterlin olsa da hayatına devam edebildiği için memnun. 1912, Berlin Nüfus Dairesi Genel Müdürlüğü Katip: Hans Dankenstein Risolette Engelmeier, yaş 42, dul, iki çocuğu var, çocuklardan biri çocuk felcinden dolayı yürüyemiyor. Bir kablo fabrikasında kontrolör olarak çalışıyor. Kadınlar sendikaya alınmıyor. Kadınların maaşları sendikalıların yarısı kadar. Sendikal hakları için faaliyet gösteriyor. Haftada 1 gün tatil yapıyor, günde 10 saat çalışıyor. Sosyal bloklarda yaşıyor. Evi 40 metrekare, ortak tuvalet kullanmak zorunda. Eve fabrika servisiyle gidip geliyor. Risolette planlama dahilinde yakında işten çıkarılacağını biliyor. Tekrar iş bulamazsa açlıktan öleceğini düşünüyor. Ölmek umurunda değil, ama öldükten sonra çocuklarına özellikle çocuk felçli Heinreich'e ne olacağını düşünerek endişeleniyor. 1981, New York Halk Sağlığı Ünitesi Raporu İdari Dr. Michael Silverman Robin Rafael, (Robbie adını tercih ediyor), 33 yaşında, tasarımcı, çatı katında stüdyo bir dairede köpeğiyle yaşıyor. Ayda 3,000 dolar kazanıyor, aylık kirası 800 dolar. Evden çalışıyor, günün 6 saatini çalışmaya ayırıyor. Geçtiğimiz aya kadar en büyük derdi, ev sahibinin onu eşcinsel olduğu için evden çıkarmak istemesiyken, geçtiğimiz günlerde eski sevgilisine HIV pozitif teşhisi konmuş olması onu çok korkutuyor. Robbie çevresindeki eşcinsellerin de benzer durumlardan muzdarip olduğunu, itilip kakılmaktan sıkıldıklarını, HIV pozitif olanların bu durumla ilgili ne yapacaklarını bilmediklerini söylüyor. 2003, Freetown Sierra Leone St. John Kilisesi Vakfı Rahip Jeanne Morellé Sheku Safea, 17 yaşında, 9 yıldır kaçak elmas madenlerinde çalışıyor. Akrabalarının hepsini iç savaş sırasında kaybetmiş. 3 kardeş olarak başladıkları "elmas işinde" hayatta kalmayı sadece o becermiş. Kendini şanslı ve işinde başarılı buluyor. Maaşla çalışan az sayıda 'özgür' işçiden biri. Günlük 70 cent civarında para kazanıyor. Günde 16 saat çalışan Sheku, bir gün zengin olacağına inanıyor. Zengin olduğunda daha iyi bir hayat yaşayabileceğini düşündüğü İngiltere'ye gitmek niyetinde. Daha önce hiç hasta olmadığını söylüyor. Hasta olursa ne olacağını bilmiyor. Akşamları maden yakınındaki kampta yatıyor. 23 Ek bilgi ve kullanılan sunumlar İlgili yazında insan haklarının gelişimine ilişkin önemli tarihler belirlenirken ilk referans verilen gelişme Magna Carta’dır. Magna Carta: 1215’te, İngiliz soyluları ve din adamalarının önde gelenleri Kral John’un iktidarını kötüye kullanması üzerine biraraya geldiler ve kralı özgürlüklerini garanti altına alacak Magna Carta’yı imzalamaya ikna ettiler. Her ne kadar Kral sonrasında Magna Carta’ya uygun davranmasa da, doküman özgürlüklerin korunmasında referans metin haline geldi. Magna Carta mülk edinebilme, özgür yurttaşlar arasında eşitlik, veraset ve haksız vergiden kaçınmak gibi hakları içermektedir. 17. ve 18. yüzyıllarda, Avrupa’da felsefeciler “doğal haklar” kavramını ortaya attılar. Doğal haklar belli bir dine, gruba ya da etnik kökene sahip olunduğundan değil, insan olmaktan kaynaklanan haklar olarak tanımlanmaktaydı. İnsan ve Yurttaşın Hakları Hakkında Fransız Bildirgesi: 1789 yılında, Fransa’da monarşi yerinden edildi ve ilk Fransız Cumhuriyeti kuruldu. Bildirge, Fransız Devrimi’nden hemen sonra farklı grupların temsilcileri tarafından Voltaire, Montesquieu, Ansiklopedistler ve Rousseau gibi Aydınlana düşünürlerinin fikirlerini göz önüne alarak hazırlandı. Bildirge’de monarşinin politik ve hukuki sistemi eleştirilirken, insanın doğal hakları “özgürlük, güvenlik, mülk edinmek ve baskıya karşı koymak” olarak tanımlandı. Her bireyin hukuk önünde eşit olduğunu belirtildi. Amerika Birleşik Devletleri Özgürlük Bildirgesi: 1776’da, Kuzey Amerika’daki pek çok İngiliz Kolonisi İngiliz İmparatorluğu’ndan koparak Amerika Birleşik Devletleri Özgürlük Bildirgesi ile bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yirminci yüzyıl ile birlikte insan hakları alanında uluslar üstü anlaşmalar imzalanmaya başlandı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra temel insan hakları standartlarını kuran Uluslararası Uluslar Ligi (The International League of Nations) kuruldu. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra 26 Haziran 1945’te Birleşmiş Milletler Sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşme uyarınca Birleşmiş Milletler’in temel hedefleri “gelecek nesilleri savaşlardan sakınmak ve korumak” ve “temel insan haklarına, insanın saygınlığına ve değerine ve kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olması inancın korunması” olarak belirlendi. 24 Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi Birleşmiş Miletler’in İnsan Hakları Komisyonu tarafından oluşturuldu ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 yılında kabul edildi. Dünyanın çeşitli bölgelerinde insan haklarının korunması için çeşitli bildirgeler, beyannameler ve sözleşmeler imzalanmıştır. Bunlardan farklı ve önemlilerinden birisi de Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi Ekim 1985’te yürürlüğe girdi. Kırktan fazla devlet tarafından tanındı. Sözleşmenin dünyanın diğer bölgelerinde hazırlanan ve yürürlüğe giren diğer insan hakları sözleşmelerinden önemli birkaç farkı sosyal, ekonomik ve kültürel hakları da sivil ve politik haklar olarak değerlendirmesidir. Ayrıca Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi bireysel hakların yanı sıra gruplara kollektif haklar tanır. Son olarak Sözleşme, bireyin haklarının yanı sıra ailesine, topluma, devlete ve uluslararası topluma belli sorumlulukları olduğunu söyler ve bu sorumlulukları listeler. İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi İnsan hakları, sözcük anlamıyla, kişinin sırf insan olduğu için sahip olduğu haklar demektir. Bu haklara sahip olmanın ölçütü ya da dayanağı, insan olmaktır. İnsan haklarının koruduğu temel değer, en üstün ahlaki değer olan insanın değeridir. İnsanın gerek bedensel, gerekse düşünsel değerinin korunabilmesi, insanca bir yaşamın sürdürülebilmesi, insan haklarının güvence altına alınmasına bağlıdır. İnsan haklarına gösterilen saygı, rejimlerin meşruluğunun temel ölçütlerinden biridir. “İnsan hakları”, belirli bir tarihsel aşamada, onurlu bir yaşam sürdürmek için insanların sahip olması gerektiği düşünülen tüm hakları ifade eder. Belirli bir zaman veya yerde devletin güvencesinin bulunmaması ve hakka saygı gösterilmemesi; o hakkın geçerli olmadığı anlamına gelmez. İnsan, doğası gereği bilinçli olarak yapma ya da etkileme, bir şeyden vazgeçme ya da reddetme, isteme, elde etme ve en önemlisi korunma yetenekleriyle donatılmıştır. Temel olarak insan haklarının kaynağı, “insan”dan başka bir şey değildir, dolayısıyla haklarımızın kaynağında, onurlu bir yaşam sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri aramalıyız. Bir hakka sahip olmak, bir ihtiyacın varlığını kanıtlar; bu öyle bir ihtiyaçtır ki, her durumda, karşılanmasını isteyebilmek için yeterli nedenler vardır. Buna bağlı olarak da, haklarla bağlantılı “görevler” vardır. Her hak bir görev içerir. Örneğin “yaşama, maddi ve manevi bütünlük hakkı” başkalarının hayatıyla, maddi ve manevi bütünlüğüne saygı gösterme görevini karşılar. Akıl ve vicdan sahibi bir varlık olarak insan kendi yaşamına yön vermek, bilinçli tercihler yapmak, eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmek durumundadır. Tüm bunları yapabilmesi için insanın özgür olması, engellenmemesi gerekir. İşte, insan hakları bu özgürlüğü ve olanakları sağlar: İnsanın kendine özgü doğasını gerçekleştirmek, insana yaraşır bir hayat sürdürmek için zorunlu olan koşulları belirler. İnsan hakları, hayat için değil, onurlu bir hayat için gereklidir. Her bir insan hakkı, temel bir insani gereksinimi karşılar. 25 İnsan, aklını ve diğer yeteneklerini kullanma olanağından yoksun kaldığında, insan olma niteliğini tam olarak koruyamaz; insan, haklarıyla insandır. İnsan hakları alanında hepimizin üzerinde durması gereken en önemli nokta ise, genel kabul görmüş bu hakların en sağlam biçimde nasıl güvence altına alınabileceğidir. İnsan Haklarının Tarihçesi İnsan haklarının tarihsel gelişimi, tüm dünyadaki insanları kapsayan evrimsel, çizgisel, evrensel tek bir tarihe dayanmıyor. Tarih boyunca farklı toplumlarca ileri sürülen haklar, insanlığın tarihsel gelişimi içerisinde insan kuşaklarının ihtiyaçlarının farklılaşmasına dayanıyor. İnsanların haklarını tanımlama ve talep etmelerinin tarihi, milattan önceki dönemlere kadar geriye gider. Otuz altı yüzyıl önce Babil’in kurucusu olan Hammurabi’nin “güçlülerin güçsüzlere haksızlık yapmasını önlemek için adaleti ortaya çıkarma” kaygısı; M.Ö. 3. yüzyılda “birey alabildiğine önemlidir, egemenin kendisinden daha az önemli bir şey yoktur,” diye yazan Konfüçyus taraftarı Meng-Tseu’nun savı; aynı çağda firavunun önünde insanların kendilerine sahip olma haklarını talep eden Musa, Creon’un önünde itaatsizlik hakkını talep eden Antigone ve kölelerin yanında baskıya direnme hakkını savunan Spartaküs; ünlü örnekler arasında yer alır. Yine erken tarihe bir atıldığında yeryüzünde tanımlanmış bazı hakların var olduğunu, fakat bunların krala, kiliseye ya da diğer dinlere, zenginlere ait kabul edildiğini görüyoruz. Örneğin oy verme hakkı yüzyıllar öncesinde de vardı fakat uzun yıllar yaşa, cinsiyete, mülkiyete bağlıydı... Yakın tarihe doğru yol aldığımızda, kralın haklarının parlamento tarafından ilk kez sınırlandırıldığı Magna Carta (1215), hakların hukuki örgütlenmesinin de başladığı önemli dönüm noktalarından biridir. İnsan haklarının artık bir niteliğe ya da kutsallıkla ilgili bir düzene değil, insan doğasının kendi ihtiyaçlarına ve eğilimlerine dayandırılmasına yönelik düşünce akımlarına ise 17. yüzyıla gelindiğinde rastlıyoruz. Bu düşünceleri takiben 1689’da İngiltere’de Haklar Bildirgesi yayınlandı. Amerika’ya göç edip yerleşen İngilizler 1776 yılında bağımsızlıklarını ilan ettiler; 1787’de bu bağımsızlık, “özgürlüğün yararlarını güvence altına almak amacıyla...” hazırlanan, dünyanın en eski anayasasıyla desteklendi. 1789 yılında Fransa’da Ulusal Meclis tarafında kabul edilen Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ise insan hakları kuramının gelişimdeki temel dönüm noktasıdır: çünkü sadece yurttaşla değil, insanla ilgiliydi; çünkü “insanların özgür doğduğunu ve özgür kaldığını” ilan ediyordu. 19. ve 20. yüzyıla gelindiğinde ise insan hakları evrensel bir düzleme taşınmaya başlandı ve uluslar arası anlaşmalar imzalanmaya başlandı. 19. yüzyıla gelirken kölelik, İngiltere ve Fransa’da yasaklandı ve iki ülke 1814 yılında imzalanan Paris Anlaşması ile köle trafiğinin engellenmesi konusunda anlaşmaya vardı. 1890 yılında Brüksel Konferansı’nda kölelik karşıtı anlaşma imzalandı ve söz konusu anlaşma daha sonra 18 ülke tarafından da onaylandı. İnsan hakları konusunda ülkeler arasındaki işbirliğinin erken örneklerinden biri de Cenevre Sözleşmeleri’dir (1864 ve 1929). Bu sözleşme, savaş sırasında tarafların yükümlülüklerini içeren maddelerden oluşur. 26 İnsan haklarının evrensel, vazgeçilemez, bölünemez ve birbirine bağımlı olduğuna ilişkin kabul ise oldukça yeni bir kabuldür. İnsanlık için büyük kayıplara yol açan iki dünya savaşının ardından 10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, günümüzdeki temel referans kaynağıdır. Sonuç olarak insan hakları, farklı fikirlerin, insanların ve bilgilerin; küçük insanların tarih boyunca hakları için kazandıkları zaferlerin bir toplamıdır. İnsan haklarının sınıflandırılması: İnsan hakları kuramının oluşmaya başladığı 17. yüzyıldan günümüze kadar, belli başlı insan haklarını sayan ve sınıflandıran çok sayıda liste ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar ortaya çıkan hakları, “birinci kuşak”, “ikinci kuşak” ve “üçüncü kuşak” haklar şeklinde, üç büyük kategoride incelemek mümkündür. Diğer yandan unutmamak gerekir ki, insan hakları hangi kuşakta ifade edilirse edilsin, birbirinden ayrı düşünülemez. Bir hakkın var olması ve gerçekleştirilmesi, diğer bir çok hakkın varlığına ve gerçekleştirilmesine bağlıdır. Bunlar arasında hangisinin daha üstün, daha vazgeçilmez ya da önemli olduğuna dair bir ayrım yapmak mümkün değildir, çünkü biri olmadan diğerinin bir anlamı kalmaz. Birinci kuşak haklar: ‘Özgürlük’ Klasik haklar olarak da adlandırılan birinci kuşak haklar, 17. ve 18. yüzyıl düşünürlerince dile getirilmiş; Amerikan ve Fransız Devrimleri ile büyük ölçüde uygulamaya geçirilmiştir. Birinci kuşak hakların arkasında, o dönemde ticaret yoluyla zenginleşen ve söz konusu dönemin en ilerici kesimini oluşturan, yeni bir sınıf olan burjuvazi vardır. İleri sürülen hak talepleri, ancak devrim niteliğinde bir toplumsal ve siyasal düzen değişikliği ile karşılanabilmiştir. Birinci kuşak haklar ilk kez, burjuvazinin kendi sınıfsal çıkarlarını savunmak için bazı hakları ileri sürmesi biçiminde ortaya çıkmıştır. Belli başlı birinci kuşak haklar (Klasik Haklar): • • • • • • • • • • • • • • • Yaşam hakkı ve kişi dokunulmazlığı Kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği Düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü İnanç ve ibadet özgürlüğü Konut dokunulmazlığı Seyahat özgürlüğü hakkı Mülkiyet hakkı Eşitlik hakkı Dernek kurma hakkı Toplantı ve Gösteri yürüyüşü hakkı Çalışma Özgürlüğü Dilekçe hakkı Seçme ve seçilme hakkı Kamu hizmetine girme hakkı Tarafsız bir yargıç önünde yargılanma hakkı 27 Bu hakların temel özelliği, kişilere, devletin karışamayacağı özel bir alan yaratmasıdır. Bu özel alan içinde, kişiler diledikleri gibi hareket edebilirler. Klasik haklar, kişileri devlete karşı korur. İkinci kuşak haklar: ‘Eşitlik’ Birinci kuşak hakların anayasalarla güvence altına alındığı Batı ülkelerinde, 18. ve 19. yüzyıllarda, insanların büyük çoğunluğu, yoksulluk nedeniyle bu haklardan yararlanamıyordu. Oysa herkesin bu haklara doğuştan sahip olduğu kabul ediliyordu. İnsanların yaşam hakkı vardı, ancak en basit hastalıklara karşı bile çaresizdiler, doktora gidecek ya da ilaç alacak paraları yoktu. Düşünce özgürlükleri vardı, ama sabahın köründen akşam geç saatlere kadar çalışmaktan, ne düşünecek zamanları ne de düşünmek için gerekli olan asgari eğitimleri vardı. Özgür oldukları halde, yoksulluk ya da başka nedenlerle bu haklardan yararlanamayanların desteklenmesi gerekiyordu. Bu amaçla, 19. yüzyıldan başlayarak insan hakları düşüncesinde önemli bir gelişme oldu. İnsan hakları, artık yalnızca bir serbesti, bir özgürlük olarak değil; aynı zamanda devletten bir hizmet talep etme yetkisi veren haklar olarak düşünülmeye başlandı. Birinci kuşak hakların güvence altına alınmasında burjuvazi önemli bir rol oynarken, ikinci kuşak haklar bakımından itici güç sanayi devrimi ile ortaya çıkan işçi sınıfıdır. İşçi sınıfının, acımasız çalışma koşullarından kurtulmak için verdiği savaşımlar, bu haklar kümesini yaratmıştır. Belli başlı ikinci kuşak haklar (sosyal haklar): • Çalışma hakkı • Adaletli ücret hakkı • Sendika kurma hakkı • Grev ve toplu sözleşme hakkı • İşyeri yönetimine katılma hakkı • Dinlenme hakkı • Sosyal güvenlik hakkı • Parasız öğrenim ve eğitim görme hakkı • Kültürel yaşama katılabilme hakkı • Sağlık hakkı • Beslenme hakkı • Konut hakkı • Anne, çocuk, sakat, yaşlı gibi korunmaya muhtaç kesimlerin korunmasıyla ilgili haklar 28 Üçüncü kuşak haklar: ‘Kardeşlik’ 2. Dünya Savaşı sonrasında “dayanışma hakları” olarak da adlandırılan yeni haklar ortaya çıkmıştır. Üçüncü kuşak hakların oluşum süreci henüz tamamlanmamıştır. Bu hakların insan hakkı olarak nitelendirilmesi konusu tartışmalıdır. Dayanışma haklarını doğuran nedenlerin başında, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı, çevre kirliliği, nükleer silahlar, ülke ya da bölgeler arasındaki gelişmişlik farkları gibi sorunlar gelmektedir. Bu güne kadar ileri sürülen dayanışma hakları içerisinde en iyi bilinenler şunlardır: • • • • Çevre hakkı İnsanlığın kültürel mirasına saygı hakkı Gelişme hakkı Barış hakkı 29 YURTTAŞLIK – İNSAN HAKLARI GERİLİMİ 1. Gün, 210 dakika Hedefler - Yurttaşlık kavramının gelişimi ile ilgili tarihsel bilgi verilmesi Sosyal adalet tartışmasını yurttaş temelinden gerçekleştirmek ile, insan temelinden gerçekleştirmek arasındaki gerilimin tartışılması Süre ve Planlama 15 dakika: Uygulamanın tanıtımı, görev kağıtlarının dağıtılması 20 dakika: Kayıt ekiplerinin görüşme sorularını hazırlaması 60 dakika: Görüşme kayıtlarının alınması 20 dakika: Görüşme kayıtlarının kurgulanması ve sunumların hazırlanması 40 dakika: Kayıtların izlenmesi ve soru – cevap oturumu 20 dakika: Yurttaşlık kavramının gelişimi üzerine sunum yapılması 35 dakika: Sunum üzerine, yurttaşlık – insan hakları gerilimi hakkında tartışma gerçekleştirilmesi Gerekli Malzemeler - 4 grup için birer kamera (ya da ses kayıt cihazı) Kayıtların kurgularının yapılabilmesi için bilgisayar Projeksiyon Hoparlör Sunumu destekleyecek görüşme kayıtları Katılımcıların sunumları için boş posterler ve tahta kalemleri Önerilen yöntem Bak – Gör – Sor - Duy Katılımcılar beşer kişilik gruplara ayrılırlar. Her gruba görüntü kayıt edebileceği bir kamera sağlanır. (Aynı uygulama ses kayıt cihazı ile de yapılabilir. ) Grupların görevi, kendi belirleyecekleri kişiler ile “yurttaşlık kavramı” üzerine söyleşiler yapmak ve çevrelerindeki kişilerin “yurttaşlık” kavramını nasıl algıladıklarına ilişkin küçük bir araştırma yapmaktır. Gruplar belirlendikten ve uygulamanın hedefi katılımcılarla paylaşıldıktan sonra, kayıt grupları 20 dakika hazırlık yaparlar ve kimlerle görüşme yapacaklarıyla, bu görüşmeler sırasında neler soracaklarını hazırlarlar. Hazırlık aşamasından sonraki bir saat, gruplar görüşmelerini gerçekleştirirler, devamındaki 20 dakika içerisinde de, kayıtlarını kurgularlar ve yaklaşık 10’ar dakika sürecek sunumlarını hazırlarlar. 30 Kayıt gruplarının sunumları ve sunumlar üzerine soru –cevap kısmı tamamlandığında, kısa bir çözümleme tartışması yürütülür. Bu çözümlemede kullanılabilecek soru önerileri: - Sorularınızı neye göre hazırladınız? Kendi yurttaşlık tanımınız soruları hazırlarken sizi etkiledi mi? Görüşme yapma talebiniz nasıl karşılandı? Siz ne tepki verdiniz? Görüşmeler sırasında sizi en çok şaşırtan yanıt? Duymayı bekledikleriniz ve duyduklarınız? Görüşmelerde alınan yanıtlar, size yeni bir şey fark ettirdi mi? Bu kısa tartışmadan sonra, yurttaşlık kavramının gelişimi ile ilgili sunum, eğitmenler tarafından gerçekleştirilir. Sunum, eğitmen ekibinin daha önce gerçekleştirdiği görüşmelerden ya da kaynak kitaplardan, yurttaşlık algısı ile ilgili çeşitli örneklerle desteklenebilir. Sunum sonrasında, katılımcılarla yurttaşlık ve insan hakları kavramlarının gerilimi üzerine bir tartışma yapılır. Tartışma sırasında kullanılabilecek sorular: - Yurttaşlık kavramının gelişimi ile ilgili sunum üzerine yorumlar - Verilen örnekler ile ilgili ne düşünüyorsunuz? - Sizce yurttaşlık kavramının gelişimi ile insan haklarının gelişimi arasındaki birbirini destekleyen noktalar ve gerilim noktaları nelerdir? 31 Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Sunumda, Birol Caymaz’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkmış olan “Türkiye’de Vatandaşlık: Resmi İdeoloji ve Yansımaları” kitabında yer alan görüşmelerden örnekler verilebilir. “Nasıl aile bir kurumsa, vatandaşlık da öyledir, yani, bulunduğunuz yeri, nerede yaşıyorsanız orayı sahiplenmektir. Bu Mersin de olabilir, Hakkari de. Orayı sahiplenmek zorundasınız, çünkü oradan bir şeyler alıyorsunuz, bir şeyler veriyorsunuz.” Üzeyir, 40, Mersin, lise, banka güvenlik görevlisi, bekar.1 “Yani vatandaş öyle birey olarak, bir kişinin kendisini ifade etmeden, kendisini anlatmadan bir yerde durması –belirli bir ülkede ikamet etmesi- değildir. Kendisini devletin içerisine katmayan kişi vatandaş değildir. Vatandaş devletle birlikte bütün haklarını sonuna kadar kullanabilen kişidir.” Aslan, 39, iki yıllık açık öğretim, lokantacı, evli, iki çocuklu.2 “Allah vatanımızı, milletimizi korusun. Ama herhangi bir şey olursa, harp bilmemne, bu yaşta uçak da kullanırım, silah da, araba da, en önde giderim, bu vatan benim. Vatandaşlık sadece bir takım vergiler ödemek vs. olmamalı. Önce vatanını sevmeli insan. Devlet vatandaşlara düşünme fırsatı bırakmaz. Enflasyona karşıyım ama bunu nasıl boykot edebilirim? Vatandaş olarak ne yapabilirim? Dolayısıyla devlet ne yaparsa yapsın kabullenmek zorunda kalıyoruz. Bu yüzden ona devlet baba diyoruz.” Selim, 50, İstanbul, lise, devlet memuru, evli, üç çocuklu.3 “Emekli banka müdiresiyim. Vatandaş aldığı temel eğitimin ışığında, anayasa ve diğer yasalara uyan Atatürk ilke ve devrimlerine içtenlikle bağlı olan birisidir. İyi vatandaşların yapması gereken görevler: mesela vergi ödemek, oy vermek.” Ayseli, 51, İstanbul, lise mezunu, emekli bankacı, evli, iki çocuklu.4 “Ermeni asıllı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. İstanbul’da benim gibi aşağı yukarı altmış bin kişi yaşıyor. Hepimiz de zamanı geldiğinde gururla askerliğimizi yaparız. İstiklal marşı çaldığında tüylerim diken diken olur, gururlanırım. Ama isterdim ki çok daha değişik boyutlarda haklarım olsun. Bu gün otuz sene önce Almanya’ya göç eden bir Türk vatandaşı belediyede bir devlet dairesinde çalışabiliyorsa, iki bin yıldır bu topraklarda isem ben niye çalışmayayım, diye bazen kendi kendime sorduğum olur. Ben niye bir yüzbaşı olamayayım? Tamam, bu gün üniversite mezunu olanların bir yedek subaylık hakkı var. Sınavdan geçebilirlerse asteğmen olabiliyorlar. Şimdi nasıl olduğunu bilmiyorum fakat lise mezunlarının diplomaları bir zamanlar kabul edilmiyordu. Bu insanlar çavuş rütbesi takamıyorlardı. Ben her sene giderim askerlik yoklamamı yaptırırım. Bunu da severek yaparım. Bazı konularda da üzülmüyor değilim.” Arno, 42, İstanbul, lise mezunu, muhasebeci, evli, iki çocuklu.5 1 Caymaz B., Türkiye’de Vatandaşlık Resmi İdeoloji ve Yansımaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ocak 2007, İstanbul, syf. 78. 2 A.g.e., syf. 80. 3 A.g.e., syf. 74. 4 A.g.e., syf. 73. 5 A.g.e., syf.70. 32 “Vatandaş olmak diye bir şey varsa eğer bence bu uygar kişi olmak diye de özetlenebilir. Yapılabilenin hesabını sormaktır. Eğer oy veriyorsanız burada bırakmak değil müdahil olmak gerek. Hayata, evrene, dünyaya, tabii devlete de.” Mahir, 36, Zonguldak/İstanbul, lise, ticaretle uğraşıyor, bekar. 6 VATANDAŞLIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ Vatandaşlık temelde, politik bir yapının parçası olma hakkı demektir. Devletle vatandaş kabul edilenler arasındaki ilişkilerin önceden belirlenmiş kurallara dayalı olması kavramın birincil gereğidir. Böylece iki tarafın da gerilim yerine uzlaşma üzerinden paylaşımına dayalı bir mekanizmanın oluşturulması hedeflenir. Vatandaşlık, tarihte ilk olarak nüfusun mülkiyeti elinde tutan kısmının meşru (ve tabii diğer kısmının mülksüzlüğünün de garantisi) olma ihtiyacından doğmuştur. Toplumun diğer kesimlerinden daha güçlü olan bu sınıf, kazandıklarını "hak" haline getirmenin ilk başarılı aygıtını kurgulamıştır. Antik Atina'da vatandaşlık, köleler ve misafirleri (metic) "özgür vatandaşlardan" ayırmak üzere kurgulanmıştır. Şehirlerin birer otonom yönetim olması siyasi birliğin şehirlerde kurulmasına, organik ilişkiler üstünden işleyen bir yaşam biçimi şeklinde tasavvur etmesiyle sonuçlanmıştır. Ancak bugün bildiğimiz modern anlamıyla, bir devletin tabiiyetinde olma/öznesi olmaya dayalı vatandaşlığın Roma Vatandaşlığı olduğunu söylemek mümkündür. Atina vatandaşlığından farkı, çok daha geniş bir alanda, kan bağının yanı sıra sınırlara dayalı olarak uygulanmasıdır. Ancak sonuçları açısından bakacak olursak, Roma Vatandaşlığı'nın temel özelliği toplumsal sınıflar arasındaki ilişkilerden öte dış ilişkilerde de geçerli bir aygıt olmasıdır. Roma sınırları dışında kalan bölgelerde savaşmadan kontrol sağlamak üzere, karşı tarafa hukuki bir garanti olarak da sıklıkla kullanılmıştır. Zaman içinde değişen Avrupa'da ticaret ve finans sayesinde zenginleşen pek çok kent için Roma'dakine benzer bir vatandaşlık mantığı uzun bir süre devam etti. Asiller gibi dokunulmaz ve sosyal geçişe kapalı sınıfların hayat içindeki işlevleriyle birlikte güçlerinin de azalması sonucu bu mantık zayıfladı. 1789 Fransız Devrimi, vatandaşlık kavramının sınır ve tanımlarının değişmesini amaçlamış, bu amacında da başarıya ulaşmıştır. Asiller gibi sosyal geçişkenliğe sahip olmayan sınıfların haklarını kısıtlayarak, refahın toplumun tümüne (çeşitli oranlarla) ulaşması vatandaşlığa dayalı hukuk devletlerinin işleyişini tümden değiştirmiştir. Artık kimlerin vatandaş sayılacağına dair tartışma nadir istisnalar hariç –ülkede yaşayanların tümü- olarak şekillenmiş, sorun ülkenin sınırlarının netleştirilip, "içeride" kalanlara fikrin kabul ettirilmesine dönüşmüştür. Artık önemli olan "aynı sınırlar içerisinde yaşayan", vatandaşlık bağıyla bağlı "milletler"in hangi hak ve hangi görevlere sahip olacaklarıdır. Zaman zaman kan bağı, ırk bağı olarak da algılanan bu yeni vatandaşlık, Günümüzde genellikle milliyet, doğum yeri ve kültür üzerinden tanımlanır. Örneğin birkaç yıl öncesine kadar Alman vatandaşı olmak için anne veya babanın Alman olması gerekliliği varken, Fransa'da vatandaşlık doğum yerinin Fransa sınırları içinde olması şartına 6 Caymaz B., Türkiye’de Vatandaşlık Resmi İdeoloji ve Yansımaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ocak 2007, İstanbul, syf. 73. 33 bağlanmıştır. ABD'de ise, vatandaşlık, Amerikan toplumuna tam olarak adapte olmak ve Amerikan kültürünü benimsemek üzerinden tanımlanır. Vatandaşlık modern zamanlardan itibaren haklardan daha çok ödevlerle tanımlanmıştır. Artık amaç daha yoğun olarak devlete "verileceklerin" sınırlarını belirlemek, böylece planlananın dışında taleplerin önünü kesmektir. Ülkeden ülkeye değişse de modern ulus devletlerde vatandaşlık ödevleri şunlardır: • • • • • • • • Vergi vermek Ülkenin silahlı kuvvetleri talep ettiğinde hizmet altına girmek Yasamanın koyduğu yasalara uymak Demokratik siyasi çevrelere ve devlete bağlılık ve sadakat duymak Siyasi hayata ve kamu alanına dair yapıcı eleştiriler getirmek, gerçekleşmeleri için çalışmak Diğerlerinin haklarına saygı göstermek Kendinin ve diğerlerinin haklarının sömürülmesine karşı çıkmak Haklarına sahip çıkmak 34 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (Ağustos 1789) Ulusal Meclis halinde toplanan Fransız halkı temsilcileri, toplumların uğradıkları felaketlerin ve yönetimlerin bozulmasının yegane nedeninin; insan haklarının bilinmemesi, unutulmuş olması ya da hor görülüp kâle alınmamasına bağlı olduğu görüşünden hareketle; insanın doğal, devredilemez ve kutsal haklarının resmi bir bildiri içinde açıklamaya karar vermişlerdir. Öyle ki, bu bildiri tüm toplum üyelerinin hiçbir zaman akıllarından çıkmasın, sürekli olarak onlara haklarını ve ödevlerini hatırlatsın. Öyle ki, yasama ve yürütme iktidarlarının faaliyetleri siyasal toplumların amacına uygun olup olmadığı her an denetlenebilsin ve bu iktidarlara daha çok saygı gösterilsin. Öyle ki, bundan böyle yurttaşların basit ve tartışma konusu olmayan ilkelere dayanan istekleri hep anayasanın korunmasına ve herkesin mutluluğuna yönelik olsun. Sonuç olarak Ulusal Meclis Yüce Varlığın huzurunda ve himayesinde aşağıdaki İnsan ve Yurttaş Haklarını kabul ve ilan eder: Madde I İnsanlar, haklar yönünden özgür ve eşit doğarlar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak yarara dayanabilir. Madde II Her siyasal toplumun amacı, insanın doğal ve zamanaşımı ile kaybedilmeyen haklarını korumaktır. Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir. Madde III Egemenliğin özü esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz. Madde IV Özgürlük, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir. Böylece her insanın doğal haklarının kullanımı, toplumun diğer üyelerinin aynı haklardan yararlanmalarını sağlayan sınırlarla belirlidir. Bu sınırlar ise ancak yasa ile belirlenebilir. Madde V Yasa ancak toplum için zararlı fiilleri yasaklayabilir. Yasanın yasaklamadığı bir şey engellenemez ve hiç kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz. Madde VI Yasa, genel iradenin ifadesidir. Tüm yurttaşların, bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile yasanın yapılmasına katılma hakları vardır. Yasa ister koruyucu, ister cezalandırıcı olsun herkes için aynıdır. Tüm yurttaşlar yasa önünde eşit olduklarından, yeteneklerine göre her türlü kamu görevi, rütbe ve mevkiine eşit olarak kabul edilirler, bu konuda yurttaşlar arasında erdem ve yeteneklerinden başka bir ayırım gözetilmez. Madde VII Bir kimse, ancak yasanın belirlediği hallerde ve yasanın öngördüğü şekillere uyularak suçlanabilir, yakalanabilir ve tutuklanabilir. Keyfi emirler verilmesini isteyenler, keyfi emirler verenler, bunları uygulayanlar ya da uygulatanlar cezalandırılır. Ancak yasaya uygun olarak yakalanan, yasaya uymaya çağrılan her yurttaş anında itaat etmelidir, direnirse suçlu olur. Madde VIII Yasa ancak açık ve zorunlu olarak gerekliliği beliren cezaları koymalıdır ve bir kimse ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş olan ve usullüne göre uygulanan bir yasa gereğince cezalandırılabilir. 35 Madde IX Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayılacağından, tutuklanmasının zorunlu olduğuna karar verildiğinde, yakalanması için zorunlu olmayan her türlü sert davranış yasa tarafından ağır biçimde cezalandırılmalıdır. Madde X Hiç kimse inançları nedeniyle, bunlar dini nitelikteki inançlar olsa bile, tedirgin edilmemelidir; meğerki bu inançların açıklanması, yasayla kurulan kamu düzenini bozmuş olsun. Madde XI Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi insanın en değerli haklarındandır. Bu nedenle her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir, ancak bu özgürlüğün yasada belirlenen kötüye kullanılması hallerinden sorumlu olur. Madde XII İnsan ve yurttaş haklarının güvenliği bir kamu gücünü gerektirir, bu nedenle bu güç herkesin yararı için kurulmuştur, yoksa bu gücün emanet edildiği kişilerin özel çıkarları için değil. Madde XIII Kamu gücünün devamını sağlamak ve idarenin masraflarını karşılamak için herkesin bir vergi vermesi kaçınılmazdır. Vergi tüm yurttaşlar arasından olanakları oranında eşit olarak dağıtılır. Madde XIV Tüm yurttaşların bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile verginin gerekliliğini belirlemeğe, vergilemeyi serbestçe kabul etmeye, vergi gelirlerinin kullanılmasını gözlemeye ve verginin miktarını, matrahını, tahakkuk biçim ve süresini belirlemeye hakkı vardır. Madde XV Toplumun tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sormak hakkı vardır. Madde XVI Hakların güven altına alınmadığı kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda Anayasa yoktur. Madde XVII Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olması nedeniyle, yasa ile belirlenen kamu ihtiyacı açıkça gerekmedikçe ve adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, kimse bu haktan yoksun bırakılamaz. 36 — Yurttaşım, haklıyım! — İnsanım, haklıyım! Yurttaş: Teritoryal, yani sınırları belirli bir bölge üzerinde kurulu bir devlete siyasal aidiyetin anlatımı. Yabancılardan (yurttaş olmayanlardan) ayrımı da belirler. Bu nedenle bir yandan tanımlayıcı ve kapsayıcı, öte yandan dışlayıcı ve belirli bir gruba öncelik tanıyıcı bir özelliğe sahiptir. Eski Yunan sitelerinden günümüz ulus-devletlerine kadar asıl çıkış noktası kaynakların paylaşımı, dolayısıyla bir mülkiyet sorunudur. Seçme ve seçilme hakkı ilk demokrasiler sayılan Eski Yunan kent-devletleri/sitelerde yalnızca mal sahibi ve dolayısıyla vergi veren erkeklere tanınması, modern zamanların ulus-devletlerinde kadının “eşit yurttaş” olarak seçme ve seçilme hakkına ancak 20. yüzyıl içinde ekonomik alanda vergi verecek kadar belirli bir etkinliğe sahip olduktan sonra kavuşabilmesi, yurttaşlığın mülkiyetle bağlantısının en doğrudan göstergesidir. Yurttaşlık = statü + aidiyet + etkinlik/erdem7 Yurttaşlık ↔ statü ⇒ birey – devlet ilişkisini yasalar çerçevesinde belirler, bireyi yurttaşlığına atfen (yurttaş olmayan insanlar için tanınması gerekmeyen) bir dizi hak ve sorumlulukla donatır. Yurttaşlar arasında devlet açısından eşitlik/aynılık ve (devletin yurttaşlara yaklaşımında) yansızlığı öngörürken, yurttaşlar ile yurttaş olmayanlar arasında farklılığı ortaya koyar. Kimlik kartları, pasaport gibi araçlarla belgelenmiştir. Bu ilişkiyi belirleyen davranış biçimi, devletin sivil-politik haklara ve özgürlüklere müdahale etmemesini (negatif haklar), ekonomik ve sosyal açıdan eşitliği sağlamak içinse tersine önlemler almasını (pozitif haklar) gerektirir. Yurttaşlık ↔ aidiyet ⇒ resmi statünün dışında aynı zamanda bir kimlik anlatımı ve özdeşleşme. Bu kimliği anlatırken hangi özelliğin ön plana çıkarıldığı veya ima edildiği, yurttaşlığa yüklenen anlam hakkında da ipuçları verir; bu aidiyetten ulusa/topluluğa üyeliği mi anlamalıyız (etnik/kültürel yaklaşım), yoksa devlete üyeliği mi (toplumsal sözleşmeci yaklaşım/anayasal yurttaşlık)? Yakın zamandaki Türklük – Türkiyelilik tartışmalarını hatırlayınız! Yurttaşlık ↔ etkinlik ve erdem ⇒ statü ve kimlik anlatımından kaynaklanarak “yurttaş”a yüklenen anlamdan ortaya çıkan bir katılım ve yurttaşlar arası adalet duygusunun sonucu sürekli yeniden üretilen bir durum. Katılımın yolları ve her toplum için değişebilen adalet duygusu genelde yurttaşa yüklenen anlamın da başka bir anlatımıdır. Temsili demokrasiler katılım için seçme-seçilme yoluyla dönemsel olarak oluşan yöneten-yönetilen ayrımını öne çıkarırken, katılımcı demokrasiler bunun yanında yurttaşların sivil oluşumlar içinde örgütlenmeleri yoluyla içinde bulunulan kamusal alanı sürekli dönüştürme (ya da tutucu örgütlenmeler örneğinde olduğu gibi bazı durumlarda değişimleri engelleme) etkinliğine öncelik verirler; dünya üzerindeki her demokrasi bu ikisinin arasındaki bir noktadadır. 7 Kymlicka W. ve Norman W., „Citizenship in Culturally Diverse Societies: issues, contexts, concepts“, W. Kymlicka ve W. Norman (ed.), Citizenship in Diverse Societies, Oxford University Press, Oxford, 2000 içinde. 37 Farklı yurttaşlık anlayışları Toplumlar içinde: a) Kamu yararına veya topluma hizmete karşı bireysel çıkar/ilgi ve özgürlükler, b) Ulusal kimliğe ve kültürel homojenliğe karşı farklılıklara saygı ve çoğulculuk, c) Kamusal alanda görünürlüğe karşı özel alana saygı, d) Devleti üstte konumlamaya karşı yurttaşı üstte konumlama, e) Ve son olarak sorumluluklar ve ödevlere karşı haklar ve özgürlükler eksenlerinde ağırlık noktaları o toplum içindeki yurttaşlık anlayışını yansıtır. Bu anlayış, toplulukçu-cumhuriyetçi yurttaşlık anlayışına karşı bireyci-liberal yurttaşlık anlayışına karşılık gelir. Fuat Keyman ve Ahmet İçduygu’ya göre, Türkiye’de haklardan çok ödevlere ağırlık ve vurgu yapılan cumhuriyetçi ve devlete karşı görevlerde AKTİF, haklar söyleminin taşıyıcısı olma isteğinde PASİF bir yurttaşlık anlayışı benimsenmiştir8. Kamusal alan = resmi/politik toplum + sivil toplum Kent-Ülke-Ulus üstü bölge (Avrupa gibi) ve son olarak küresel ölçekte sınırları çizilebilecek kamusal alanı oluşturan bileşenlerden resmi/politik toplumun, yani devletin, yurttaşlığın yukarıdaki boyutlarından statü ve etkinlik/erdem boyutuna yaklaşımı (ve aidiyet boyutunu söylemlerinde kullanma şekli) diğer bileşen olan sivil toplumun sınırlarını belirler. Ancak ör. Gramsci’ye göre bu sınırlar durgun bir konum değil, devlet-sivil toplum arasında ve sivil toplum içindeki ekonomik, sosyal ve/veya kültürel konum açısından eşit olan ve olmayan diğer “farklı” alt bileşenler arasındaki sürekli “mevzi savaşı” sonucu ileri-geri değişen bir süreçtir. Bu “farklılıklar” içinde demokrasiye karşı gruplar da olabileceğinden sivil toplumun varlığı demokrasinin varlığını kendi başına garanti etmez, ancak gerekli bir koşuldur. Resmi toplumun niteliği ve yetkisi/sınırları kent ölçeğinden küresel ölçeğe doğru değişir. Kent ölçeğinde belediye ve valilikler gibi yerel yönetimler, ülke ölçeğinde devlet, bölge ölçeğinde Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi bölgesel kuruluşlar ve küresel ölçekte Birleşmiş Milletler resmi toplumu oluştururlar. Bu üst yapının gelişmişliği ve yurttaş ve örgütlenmelerinin birbirleri ve resmi toplumla etkileşimi ise aynı ölçekte sivil toplumun gelişmişlik düzeyini gösterir: ör. Avrupa sivil toplumundan ve resmi toplumundan (AB’nin yetkisi ve etkinliğinden) ne kadar söz edilebileceği Avrupa yurttaşının, küresel sivil toplumdan ve resmi toplumdan (BM’nin yetkisi ve etkinliğinden) ne kadar söz edilebileceği küresel yurttaşın ne derece oluşmuş olduğunu gösterir. Sonuç olarak toplumsal bir varlık olarak içinde yaşadığımız kentimiz, ülkemiz, bölgemiz ve dünyamızı kamusal alan olarak şekillendiren, yurttaşlar olarak birbirimizle, biraraya geldiğimiz örgütlerle ve bireysel ya da bu örgütler aracılığıyla resmi toplumla kurduğumuz etkileşimdir. 8 Keyman F. ve İçduygu A. “Globalization, Civil Society and Citizenship in Turkey: Actors, Boundaries and Discourses”, Citizenship Studies, Vol.7 No.2, 2003, pp.219-234 38 İnsan haklarına dayalı sivil bir yurttaşlık? Yurttaşlık anlayışının yukarıda anlatılan ve büyük çoğunlukla ulus-devlet sınırları içinde belirlenen dışlayıcı halinin yalnızca dışarıda bıraktıkları açısından değil, sınırlar açısından içeride kalmasına rağmen ekonomik, sosyal ve/veya kültürel açıdan dışlanmış veya yoksun kalmış gruplar açısından da insan haklarıyla ayrıştığını ve hatta belirli bir çelişkiye ve gerilime de yol açtığını görüyoruz. Bu gerilimi ve çelişkiyi aşmak bir gün mümkün olacak mı? Yurttaşlığın her üç boyutuna dışlayıcı olmayan bir anlam yükleyerek, aynı küresel toplum içinde farklılıklarımızla, barış içinde birarada yaşarken kendimizi sosyal bir varlık olarak, “insan” olarak gerçekleştirmenin bir yolu olarak, insan haklarına dayanan aktif demokratik yurttaşlığın ne olduğu ve nasıl bir “aktiflik” gerektirdiği sorusuna verdiğimiz yanıt bunun için izleyeceğimiz yolu belirleyecektir. 39 GÜNLÜK DEĞERLENDİRME GRUPLARI Eğitim süresince her gün, akşam yemeğinden önce yarım saat “Geçen gün üzerine beraberce düşünmek için… ” Hedefler - Eğitim gününün değerlendirilmesi Eğitmen ekibine ve katılımcılara geribildirim verilmesi Katılımcılara bireysel değerlendirme süreçleri için zaman ve ortam sağlanması Süre ve Planlama Her eğitim gününün sonunda, yarım saat Önerilen yöntem İlk eğitim günü sonrasında, katılımcılar günlük değerlendirme gruplarına ayrılırlar. Her grupta eğitmen ekibinden de bir kişi yer alır. Katılımcılar günlük değerlendirme gruplarına kendileri ayrılabileceği gibi, eğitmen ekibi tarafından da ayrılabilirler. Gruplarda cinsiyet dengesi, mümkünse bölgesel dağılım olması ve birbirini tanımayan kişilerden oluşması paylaşımı güçlendirebilir. Günlük değerlendirme grubunda, eğitmenin ya da katılımcılardan bir tanesinin moderasyonunda, geçen eğitim günü üzerine görüşlerin paylaşıldığı oturumdur. Her değerlendirme grubu kendi değerlendirme yöntemini ve ilkelerini belirlemekte serbesttir. Günlük değerlendirme grubu, öğrenme noktalarının desteklenmesi için de kullanılabilir. Gün içerisindeki oturumlar sırasında yarım kalmış bir tartışma, bu grupta tamamlanabileceği gibi, katılımcıların üzerine konuşmak istedikleri herhangi bir konu da değerlendirilebilir. Eğitmen ekibine ve tüm ekibe geri bildirim vermek için de bir fırsattır. Günlük değerlendirme grubunda kullanılabilecek sorular: - Bugün ne oldu? Nasıl hissediyorsunuz? Gün içerisinde eksik kaldığını düşündüğünüz noktalar var mı? Varsa neler? Bugünden yarına neler kaldı? Eğitmen ekibine ya da tüm ekibe bir geribildiriminiz var mı? 40 SAVUNUCULUK 2. gün, 1. oturum, 120 dakika Hedefler - Sosyal haklara ilişkin savunuculuk yapmak için örgütlenmek bilincinde artış Yasal tanınma ve yeniden dağıtım konusunda farkındalık Hareketsizliği, hareketten saymama farkındalığı Savunucululuk yolları, kavramlar hakkında bilgi Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtımı, gruplara ayrılma 70 dakika: Uygulama (Limit 20) 40 dakika: Uygulamanın çözümlemesi Gerekli Malzemeler - Katılımcıları gruplara ayırmak için oyun kartları. Her bir katılımcı için bir kart bulunmalıdır. Unutulmaması gereken durum ise sadece maça, kupa ve karolar kullanılır. Sinekler kullanılmaz Her turdan sonra skorları yazmak için turlara ayrılmış bir skor posteri ve oyunun kuralları yazılmış ayrı bir poster 3 kopya “jüri için yönerge” kâğıdı. Her biri bir jüriye verilecek şekilde Ejderha kuyruğu için 3 adet mendil ya da peçete Çıngıraklı yılan turları için 2 adet anahtarlık Çıngıraklı yılan turları için 2 adet gözbağı, eşarp yada havlu Handikap turu için ip ve kırmızı boya yada kırmızı ruj 5 adet balon 3 sayfa beyaz kağıt ve kalem. (Çin fısıltısı oturumu için.) Jüriye verilmek üzere önceden hazırlanmış Çin fısıltısı şekli Jüri için zil, saat yada kronometre Önerilen yöntem Limit 20 Uygulamanın genel açıklaması Katılımcıların küçük oyunları turlar halinde oynaması için 3 farklı gruba ayrılır. Jüri oyun boyunca grupların performanslarını takip edip gerekli skorları verir. Her bir grup (takım) için amaç 8. tura gelmeden önce 20 puana ulaşmaktır aksi taktirde 20 puanı toplayamayan grup oyundan çıkar. 41 Katılımcılar (oyunun yarışmacıları) oyunun 8 tur ( + handikap turu ) oynanacağını ve uygulamanın hileli olduğunu bilmezler. Katılımcılar sadece 8 tur sonunda 20’ye gelemeyen grubun oyundan çıkarılacağını bilirler. Bununla beraber uygulamanın sonuna gelindiğinde katılımcılar Limit 20’nin adil olmadığını ve bir takımın her zaman jüri tarafından kollandığını ve tutulduğunu öğrenirler. 1., 2. ve 3. turlar katılımcılara oyunun adil olduğu ve eşit şartlar altında oynandığı izlenimini vermek, grup aidiyetini ve takım ruhunu oluşturmak için farklı tasarlanmıştır. 3. turdan sonra gelen handikap turu katılımcıların adaletsizliği hissettiği ilk tur olacaktır. 4. turda tekrar adil oyunun izlenimini verirken, 5. tur takımlara skorlarını yükseltmek fırsatı vermektedir, fakat gerçekte bu bir yanılsamadır. Bu turda kaybedenler daha da geriye düşerken, skor olarak önde giden takımlar arayı iyice açmaktadır. 6. ,7. ve 8. turlar geçildikten sonra, 8. turun sonunda takımlar arasındaki puan farkı iyice açılmış olacaktır. 1 veya 2 grup 20 toplam puana ulaşamayacak ve oyundan çıkacaklardır. Uygulamanın sağlığı açısından takımlara oyunun 8. turda bittiğini söylenmemelidir, aksi taktirde oyundan yarıda çekilebilirler. 2. , 4. , 6. ve 8. turlar “Çıngıraklı Yılan” oyununun turlarıdır. Bu “Çıngıraklı Yılan” turları katılımcılara eşit fırsatlar izlenimi ve hissi vermektedir. Çünkü puanlamanın objektif ve adil olduğu tek turlar bunlardır. Lakin bu turların da tamamen adil bir yapısı yoktur çünkü kaybeden grup dezavantajlı konumda olup, avlanma şansını elde edemez ve puan alamadığı sürece oyuncu kaybeder. Daha sonra, çözümleme ve değerlendirme aşamasında, oyunun hissettirdiklerini ve katılımcıların davranışlarını ve hayatla olan ilişkisini konuşmak için zaman olacaktır. Uygulamanın Yönergesi: Uygulamanın başında Limit 20 uygulamasının dışlanma, ayrımcılık ve savunuculuk ile ilgili olduğunu, 8 turda biteceğini ve yönlendirilmiş, kurgulu olduğu söylenmemelidir. 1- Bu uygulamanın bir yarışma oyunu ve takımların 8 tur sonunda en az 20 puana ulaşmak zorunda olduğunu aksi taktirde oyundan çıkarılacaklarını açıklayın. 2- Jüri olması için 3 kişi seçin. (Özellikle iyi rol yapabilen ve diğerleri tarafından güvenilen kişileri belirleyin). Jüriye yönergelerini ve okumaları için başka bir odaya gönderin. 3- Geri kalan katılımcıları önceden hazırlanmış desteden birer kart seçtirerek 3 gruba ayırın. 4- Oyunculara takımları için bir logo oluşturmalarını ve bunu logoyu bir kağıt yada post-it ile tişörtlerine yapıştırmalarını isteyin.(burada iğne de kullanabilirsiniz.) 5- Her gruptan salonun bir köşesini kendi kalesi için seçmelerini isteyin. 6- Kuralları poster ile açıklayın. 7- Jüriyi iyice bilgilendirdikten sonra odaya çağırın. 8- Yarışmayı başlatın. 42 Oyunun Oynanması ve Turlar Tur 1 : Ejderha Kuyruğu Avı 1- Oyunculara kendi takımları içinde önündeki arkadaşının omzundan tutacak şekilde sıra halinde durmalarını isteyin. 2- Sıranın sonundaki oyuncunun beline mendil ya da havlu takın. (kuyruk oluşturacak ve çekince çıkabilecek şekilde) 3- Gruplardan toplayabildiği kadar çok kuyruk toplamasını isteyin. Sadece ejderhanın başındaki oyuncunun (sıranın en önündeki) kuyrukları toplayabileceğini açıklayın. 4- Gruplar hazır olduklarında yüksek sesle “BAŞLA” diye bağırın ve 1 dakika sonra “DUR” diye bağırarak oyunu durdurun. 5- Jüriden puanları dağıtmalarını ve açıklamalarını isteyin. Jüriye puanlamayı postere yazmaları için gerekli zamanı verin. İpucu: Jüri puanları şöyle dağıtacaktır: Maça: 3 Kupa: 2, Karo: 1. Tur 2: Çıngıraklı Yılan 1- Oyunculara jüride dahil olmak üzere bir çember oluşturmalarını söyleyin. 2- Her takımın başka bir takıma karşı oynayacağını açıklayın. En yüksek puanlı gruptan birinin, 2. en yüksek puanlı gruptan birini avlayacağını söyleyin. Daha sonra 2. gruptan birinin son gruptan birini avlayacağını ve son olarak da 1. gruptan (en yüksek puanlı grup) birinin sonuncu gruptan birini avlayacağını belirtin. 3- Av ve avcının gözlerini bağlayın ve ikisini de birer anahtarlık verin. 4- Avcının anahtarlığı şıngırdattığında, avın da elindeki anahtarlığı şıngırdatmak zorunda olduğunu anlatın. 5- Her oyunun 45 saniye süreceğini ve bu süre içinde sadece 3 kere anahtarlığı şıngırdatabileceklerini açıklayın. 6- Her iki katılımcı da hazır olduğunda işaretle oyunu başlatın ve 45 sn. sonra bitirin 7- Her av bittiğinde kazananı yüksek sesle açıklayın ve jürinin puanları yazdığından emin olun. Eğer avlanan kurban, avcı tarafından dokunulursa, avcı takım 1 puan kazanır. Eğer avlanan kurban 45 sn boyunca dokunulmadan kaçabilirse takımı 1 puan kazanır ve oyuncu avcı grubuna geçer. 8- Dairedeki katılımcıların sessiz olmasını sağlayın ve bunun önemli olduğunu unutmayın. İpucu ve Notlar: • Maça takımından biri kupadan birini avlar. • Kupa takımından biri karoda birini avlar. • Maça takımından biri karodan birini avlar. Karo bu turda avlanamadığı için dezavantajlı durumdadır. Av başlamadan önce gözleri bağlı oyuncuları kendi etraflarında (yönünü şaşırtmak için) döndürmek turu daha zevkli ve zor kılacaktır. Eğer katılımcı sayısı az ise daireyi biraz açarak oynayan oyunculara yer açmak önemli olabilir. 43 Tur 3: Balon Üfleme: 1- Tüm oyunculardan takımlar halinde, her bir takım bir üçgenin kenarını oluşturacak şekilde yere yatmalarını isteyin. Oyuncuların kafaları üçgenin içine bakacak şekilde karınlarının üstüne omuzları birbirine değecek şekilde yatmalarını sağlayın. 2- Her takım için görevin aynı olduğunu ve balonları kendilerinden uzakta, çemberin ortasında tutmaları gerektiğini, bunu da balonları üfleyerek yapmalarını açıklayın. 3- Tüm takımlar hazır olduğunda, balonları ortaya koyun (3-5 balon) ve BAŞLA komutuyla oyunu başlatın. 4- Oyunu tam tamına bir dakika sonra bitirin. 5- Jüriden kararı ve puan dağıtımını isteyin. Kararların puan tablosuna yazıldığından emin olun. 6- Jüriden toplam puanı hesaplamasını ve sonuçları herkese yüksek sesle anons etmesini isteyin. İpucu: bu turda puanlama; Maça: 5 Kupa: 1 Karo: 0 olacak. Handikap Turu: 1- Bu turda başında en yüksek puanı olan takımın (Maçalar!) handikapları dağıtacağını açıklayın. İki türlü handikap var; Bir grup burunları kırmızıya boyanacak, öbür grup da sağ elleri arkalarında bağlı kalacak. 2- Maçalara hangi gruba hangi handikabı vereceklerini sorun ve kararlarını ve kararın sebeplerini yüksek sesle açıklamalarını isteyin. 3- Daha sonra ipi ve boyayı maçalara verin, handikapları dağıtmalarını isteyin. 4- Bu handikapların tüm oyun boyunca süreceğini ve maçaların bu durumun oyun sonuna kadar sürmesini sağlamakla sorumlu olduğunu açıklayın. Tur 4: Çıngıraklı Yılan 1- Bir önceki çıngıraklı yılan turu ile aynı bilgilendirmeyi yapın. Buradaki tek fark, her avın 2 puan olmasıdır. 2- Turdan sonra jüriden skorları açıklamasını isteyin Tur 5: Şans 1- Bu turu kazanan takımın puanını 3’e, ikinci olan takımın puanını 2’ye katlayacağını, sonuncu olan takımın puanının aynı kalacağını açıklayın 2- Her takımın görevi neden puanının 2’ye ya da 3’e katlanması gerektiğini nedenleriyle yazması olacak. 3- Her takıma argümanını hazırlaması için 2 dakika verin. 4- Her takımın 1 dakika boyunca argümanını sunmasını sağlayın. Önce maçalar, sonra kupalar daha sonra ve son olarak karolar. 5- Jüriye kararını vermesi için zaman tanıyın ve yüksek sesle sonuçları açıklamasını isteyin. İpucu: Bu turda sonuçlar şöyle olacaktır: Maça X3; Kupa X2; Karo X1 44 Tur 6: Çıngıraklı Yılan 1- Bilgilendirmeyi bir önceki çıngıraklı yılan turunda olduğu gibi yapın, sadece her av için 3 puan alacaklarını belirtin. 2- Turdan sonra jüriden skorları açıklamasını isteyin. Tur 7: Çin Fısıltısı 1- Oyunculara takımları içinde birbirlerinin arkalarına oturmalarını isteyin. 2- Jüriyi özel olarak sakin bir yerde bilgilendirin. Maça ve kupa takımından birer kişiye bir resim göstereceğinizi fakat karolardan bir kişiye anlatacaklarını söyleyin. 3- Bu sırada her sıradan son oyuncuyu çağırıp jüriden bilgilendirmeyi almalarını ve daha sonra yerlerine geçmelerini söyleyin. 4- Oyunculara önlerindeki oyuncunun sırtına parmaklarıyla şekli çizmelerini isteyin. Böylece en öne kadar şeklin gitmesi gerektiğini açıklayın. En öndeki oyuncunun jüriye vermek için bu şekli bir kağıda çizmesi gerektiğini söyleyin. 5- Bu tur boyunca oyuncuların sessiz durması önemli olacaktır. 6- Jüriden kararını ve puanlamayı açıklamasını isteyin. İpucu: Bu turda skorlar: Maça 3, kupa 2, Karo 1. Tur 8: Çıngıraklı Yılan Bu turda oyunculara her av için 4 puan alacaklarını söyleyerek diğer oyunlar gibi açıklamayı yapın. Ayrıca bu turun 20 puanına yetişemeyecek takımdaki oyuncuların, takım değiştirmesi ve oyuna devam etmesi için son şans olduğunu da söyleyin. Tur sonunda jüriden sonuçları açıklamasını isteyin. Ayrıca 20 puana ulaşamayan takımları da açıklamasını isteyin. Jüriye iyi grupları tebrik etmeleri için zaman verin. Oyunun Bitişi Birkaç dakika katılımcıların tepkilerini izledikten sonra oyunun bittiğini açıklayın. 45 Limit 20 çözümleme: Bu uygulamanın çözümlemesini yaparken katılımcıların duygularına ve hissettiklerine önem vermek çok önemlidir. Çünkü bu hisler uygulamanın hayata yansıması kısmında güçlü bir araç olarak kullanılabilir. Çözümleme çok sayıda katılımcının olduğu gruplar için önce küçük daha sonra büyük grupta yapılabilir. Çözümleme için kılavuz sorular: - Oyunda neler oldu? Nasıl hissettiniz? Hisleriniz oyun süresince hiç değişti mi? Maçalar handikapları dağıtırken nasıl hissettiler? Karo ve kupalar handikapları aldıklarında nasıl hissettiler? Juri olarak bu kadar çok güce sahip olmak nasıl hissettirdi? Diğer katılımcılarla bir dayanışma hissettiniz mi? Grup değiştirenler, yeni gruplarına geldiklerinde ve eski gruplarından ayrılırken nasıl hissettiler? Beğenmediğiniz bir durumda olmak size ne ifade etti? Uygulama sırasında oyunun yapısını sorguladınız mı ya da itiraz etmek istediniz mi? Uygulamanın hayatla birebir ilişkisi var mıydı? (güç, eşit olanaklar, adaletsizlik, azınlıklar) Şehrinizde, ilçenizde yada yaşadığınız yerde kupaların ve karoların durumda olan gruplar var mı? Hangi tür olaylarda, olayın kurbanları suçlanıyorlar? Oyunun kurallarını değiştirmek için bir şey yapılabilir mi? Ne yapılabilir? Eşitsizlik ve adaletsizliği değiştirmek için toplumda neler yapılabilir uygulamayi referans alarak? Kuralları değiştirmek isterseniz, kiminle, kim için, ne yapmak gerekir? Nasıl yapmak gerekir peki? (Bir sonraki uygulamaya bağlamak için kullanılabilir.) Limit 20 bittiğinde, kim için, kiminle, ne durumda ve niye savunucuk yapılmalı, yapılıyor konuşulmuş olması gerekir. Nasıl yapılması gerektiği ise Hıyardan sonra ortaya konuşulacaktır. Eğitmen için İpuçları Tüm uygulama boyunca jüriyi yüreklendirin ve oyuncular jüriyi yargılamaya başladıklarında onların kararlarının arkasında durun, destekleyin. Oyun esnasında bir yada birkaç grup adil olmaması sebebiyle oyunu bırakmak isteyebilir. Onları oynamaları için cesaretlendirmeli ama zorlamamalısınız. Eğer oyunu bırakan olursa, iyi bir çözümleme yapmak için elinizde birçok veri olacaktır. Eğer birey olarak değil de grupça bir itiraz olursa, bazen kurallarda ufak değişiklikler yapabilirsiniz. Bunu yaparken jüriye de danışmalısınız. Örneğin bazı turlarda karolara da avlanma hakkı vermek oyunun adil olmayan yapısını bozmayacağı gibi oyuncularda adil bir oyun olması yolunda ilerleme işaretleri verip, onları iyi hissettirecektir. Ayrıca bu çözümleme için de iyi veri ortaya çıkaracaktır. 46 Rol kağıtları KATILIMCILARA AÇIKLANACAK KURALLAR Burada yazan kuralları postere aynen geçirin ve oyun başlamadan önce katılımcılara okuyun. “Limit 20: eğlenceli bir yarışma sizi bekliyor” Tek sayılı turlar: Jüri toplamda 6 puan dağıtacak. Çift sayılı turlar: (Çıngıraklı Yılan) 2. tur kazanan takım 1 puan alır 4. tur kazanan takım 2 puan alır 6. tur kazanan takım 3 puan alır 8. tur kazanan takım 4 puan alır 5. Tur Şans Tur’udur! Puanınızı 2’ye ya da 3’e katlayabilirsiniz!!! 8. Turun sonunda 20 puana ulaşamayan gruplar diskalifiye edilecektir. Fair-play, takım ruhu, eğlenceli, heyecanlı ve bol rekabetli bir oyun olsun. “En iyi olan kazansın” JÜRİ İÇİN YÖNERGELER (her bir jüri için dağıtılacak) Bu yönergeyi jüri dışında kimse ile paylaşmayınız.!!! • • • • Limit 20 yönlendirilmiş, biçimlendirilmiş bir oyundur ve kazanan başından beri bellidir. Sizin ana göreviniz tüm oyunculara gerçek bir yarışma içinde ve kazanma şanslarının olduğu, puanları adil ve objektif bir biçimde verdiğiniz izlenimini yaratmaktır. Oyuncular bir kazanan olana kadar yarışmanın devam edeceğini düşünmeli ve 8 tur sonunda 20 puana ulaştıklarında oyundan çıkarılmayacaklarına inanmalıdırlar. Kararlarınızı açıklayacağınız veya dikkati çekmek istediğinizde size verilen zili kullanabilirsiniz. 47 Tur 1: Ejderha Kuyruğu Avı • Takımları oyun sırasında gözlemleyin. • Tur bittiğinde sonuçları açıklayın. • Maça 3, Kupa 2, Karo 1 puan. • Sonuçları postere yazın Oyunun gidişatına göre kararınız söyle savunabilirsiniz; “ maçalar çok sert oynadı, karolar oyunu ciddiye almadı, maçalar daha düzenlilerdi, bir grup çok gürültü yaptı, bir grupta daha az ya da fazla ruh vardı, vs.” gibi. Genellikle, bu bütün tek sayılı turlar için geçerli olabilir ve bu turlarda karoları düşük puanlarından dolayı suçlama eğilimli açıklamalar yapabilirsiniz. Ör: “tembeldiler, adil oynamadılar yada kurallara uymadılar, nazik ve kibar değildiler veya daha az sayıda oyuncusu vardı” gibi. Tur 2: Çıngıraklı yılan Çıngıraklı yılan turlarında puan dağılımı önceden şekillendirilMEmiştir. Sizin göreviniz eğitmenlerin söyledikleri puanları tabloya (postere) yazmak olacaktır. Her bir avın puanı bu tur için 1’dir. Tur 3: Balon Üfleme Zamanı dikkatli kullanarak (inandırıcı olmalısınız) puanlarınızı 1 turda olduğu gibi gerekçelendirerek dağıtın. Kararınızı objektif kriterlere dayandırıyormuş gibi yapabilirsiniz. Ör: maçalar çok fazla üflediler, vs. Kimse tur sırasında kimin daha çok üflediğini saymayacağına göre, oyuncuların tartışacak zeminleri olmayacaktır. Puan Dağılımı şöyledir: Maça 5, Kupa 1, Karo 0. Handikap Turu Eğitmenlere yardıma ihtiyaçları olduğunu düşünüyorsanız yardım edin. Tur 4: Çıngıraklı Yılan Bu turda her bir avın puanı 2’dir. Açıklanan skorları tabloya girin. Tur 5: Şans Her bir takım, 1 dakika içinde sizi ikna etmeye çalışacak ve jüri olarak sizin, niye onların puanlarını 2’ye ya da 3’e katlamanız gerektiğini anlatacaklar. Öncelikle bütün argümanları aynı soğukkanlılıkla dinleyin. Sonuçları açıklamadan yorumlarınızı söylemeniz ortamı heyecanlandıracaktır. Burada da gerekçeleriniz bir önceki turlarda olduğu gibi olabilir buna ek olarak sunum tekniklerini de göz önüne almanız faydalı olacaktır. Ör: ikna edici değil, iyi giyimli biri sunmadı, konuşma yapılandırılmamıştı, gramer hatası yatınız, vs. gibi. Sonuç olarak Maça X3, Kupa X2 ve Karolar X1 olarak dağıtmalısınız. 48 Tur 6: Çıngıraklı Yılan Bu turda her bir avın puanı 3’dir. Açıklanan skorları tabloya girin. Tur 7: Çin Fısıltısı • • • • Eğitmen size üstünde resim olan bir kağıt verecektir. Bu kağıdı maça ve kupadan gelen oyunculara gösterin ama karodan gelen oyuncuya göstermek yerine tarif edin. Bunu çok göz önünde ve uluorta yapmayın ki oyuncular birbirlerin farklı davranıldığını fark etmesinler. Size gelen oyuncular dışında kimsenin bu şekli görmediğinden emin olun. Takımları oyun esnasında gözleyin Turun sonunda sonuçları yüksek sesle açıklayın. Maça 3 puan, Kupa 2 Puan, Karo 1 Puan. Sonuçları tabloya girin Bu turda da neden bu biçimde puan verdiğinizi açıklamanız gerekecek. Bunun için şu örnekler işinize yarayabilir; “maçalar çok düzgün çizdiler, karolarınki çok uzun sürdü, ir grup sessiz kalamadı, vs.” Tur 8: Çıngıraklı Yılan Bu turda kazanan 4 puan alacaktır. Puanları bu turun sonunda toplamayı unutmayın. Hatırlayın ki katılımcılar 8 turun sonunda oyunun bittiğini bilmiyorlar!!! Yarışmadaki durumu anlatan kısa bir konuşma yapın. • Şu anda 8 turun sonuna gelmiş bulunuyoruz, 20 puanı alamamış grup ya da gruplar oyundan diskalifiye edileceklerdir. • Maçaları göstermiş oldukları yüksek gayret, efor ve mükemmel skorlarından dolayı kutlayın. 49 SAVUNUCULUK - STRATEJİ 2.gün, 2. oturum, 120 dakika Hedefler - Savunuculuk mekanizmalarının nasıl işlediğine dair bilgi Savunuculuk stratejilerini planlama ve uygulama Yasal tanınmanın anlamı ve önemi konusunda algı Örgütlü savunuculuğun, bireysel savunuculukla ilişkisi Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtılması, kuralların sunulması 20 dakika: Grupların stratejilerini oluşturmaları 30 dakika: Uygulama 60 dakika: Uygulamanın çözümlemesi ve sunum Gerekli Malzemeler - Bir deste iskambil kağıdı Tahta kağıdı ve kalemi 1 adet salatalık Önerilen yöntem Katılımcılara uygulama başlamadan önce bir önceki oturumda konuşulan konu hakkında (Savunuculuk) bir hatırlatma yapılır. Katılımcılardan 2 ila 3 kişinin gönüllü gözlemci olması istenir. Eğer katılımcı sayısı tek sayı ise gözlemci sayısının 3, çift sayı ise 2 olması faydalı olacaktır. Daha sonra kalan katılımcıların bir çember içinde oturmaları sağlanır ve her birinden önden hazırlanmış iskambil destesinden bir adet kağıt çekmeleri istenir. İpucu: İskambil destesi uygulamaya katılacak katılımcıların sayısına göre ayarlanmalıdır. Bu sayı hazırlanırken gözlemciler dışarıda tutulur. Hazırlanan destenin içinde 2 farklı cinsten kâğıtlar bulunur. (Ör: Sinek ve Karo). Her iki cins karttan da eşit miktarda olması sağlanır. Bu aşamadan katılımcı sayısı 26 dan fazla olmamasına dikkat edilir, böyle bir durumda gözlemci sayısı arttırılabilir. 26 dan az olması durumda destelerden orta büyüklükteki kartlar çıkarılabilir (Ör: 5,6,7,8,9 gibi.) Her bir katılımcı kartları çektikten sonra, kartların cinslerine göre grup olmaları istenir. Sineklere ve Karolara salonun iki farklı yerinde kendilerine uygun bir yerde toplanmaları için zaman verilir ve uygulamanın kuralları açıklanır. 50 Uygulamanın kuralları: - - - Grupların kendilerine ait bir kaleleri vardır, uygulama buradan başlar ve bu kale içindeki oyunculara dokunulamaz. Her grup konaklanan mekânın sadece eğitmenler tarafından bilinen bir yerinde saklı HIYAR’ı bulmakla görevlidirler. Katılımcıların gruplara ayrılmadan önce çektikleri kartları uygulama boyunca yanında taşımaları gerekmektedir. Kartını kaybeden katılımcı uygulamadan gezici eğitmen-hakemler tarafından çıkarılır. Katılımcılar saklanmış HIYAR’ı ararken eğitmenlerin “sıcak” ve “soğuk” seslenmelerine göre hedefe “yaklaştıklarını” ya da “uzaklaştıklarını” kontrol edebilirler. Uygulama başladıktan sonra karşı takımdan birine dokunan bir katılımcı, “MEYDAN OKUMUŞ” sayılır ve her iki oyuncu da karşılıklı dururlar. (Bu dokunma bilinçli de bilinçsiz de yapılabilir.) Aynı anda kartlarını birbirine gösterirler ve küçük kart sahibi katılımcı uygulamadan çıkar, kalesine döner ve uygulama sonuna kadar burada bekler. Kartların büyüklük, küçüklük sırası bir istisna dışında şöyledir; A>K>Q>J>10>9>8>7>6>5>4>3>2; Bir istisna olarak 2>A geçerlidir. Saklanmış HIYAR’ı ilk bulan ve kalesine getiren grup uygulamanın galibi olur. Kuralların açıklanmasından sonra her grubun uygulamaya başlamadan önce 8 dakika hazırlanma süresi vardır. Bu süre içinde uygulamada nasıl hareket edeceklerine karar verebilirler. Uygulama boyunca gözlemciler aralarındaki paylaşıma göre ilgili takımı izlerler. Uygulama saklanan HIYAR bulununcaya kadar devam eder. Bu esnada eğitmenler aynı zamanda hakemlik görevi de yaparlar. Uygulama bittikten sonra bütün grup bir araya gelerek aşağıdaki sorular çerçevesinde strateji ve mekanizmalar üzerinde tartışmaya geçerler. Oturumun çözümlemesi için yardımcı sorular; - Uygulamanın başından sonunda kadar neler oldu? - Stratejinizi oluşturabildiniz mi? Nasıl ve neye göre oluşturdunuz? - Herkesi bu strateji de rol aldı mı, ne gibi roller aldılar? - İşledi mi? Neden işledi, işlemedi? - Strateji oluştururken nelere dikkat etmek lazım? - Hayatla ilişkilendirirsek, tam da sabah konuştuklarımızdan yola çıkarak, savunuculuk stratejileri nelere bağımlı veya bağlı olabilir? - Kişisel savunuculuk yeterli mi? Örgütlü hareket ne gibi avantaj sağlıyor? 51 Eğitmene İpuçları: Bu uygulama çok hararetli ve hareketli geçebilir. Bu esnada katılımcıların güvenliği konusunda dikkat etmek gerekir. MEYDAN OKUMA sırasında oluşabilecek anlaşmazlıkları gidermek için Eğitmenler mekâna ve duruma iyi hâkim olmalıdırlar. Uygulamadan çıkan oyuncuların kalelerinde kalmalarını sağlamak gene eğitmenlerin görevidir. Uygulamayı başlatmadan önce gruplara isim bulunması heyecanı ve takım ruhunu arttırabilir. Uygulama bitip, tüm katılımcılar çember içine oturduklarında grupların ayrıldığına dikkat etmek sonraki tartışmanın sağlığı açısından faydalı olacaktır. Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Savunuculuk Tanımı: Savunuculuk ilgili yazında “yan tutma, taraftarlık, savunma” karşılığı kullanılmaktadır. Jenkins savunuculuğu STK’lar tarafından, bir ortak çıkar adına kurumsal yönetimi etkilemek üzere yapılan girişim olarak tanımlamaktadır (Jenkins, 1998). Savunuculuk aynı zamanda dezavantajlı kimseler lehine politikaları değiştirmek için, bilgiyi stratejik olarak kullanma süreci olarak da tanımlanmaktadır (BOND Guidance Notes Series 3) Wikipedia: Savunuculuk belli bir konu, düşünce ya da insanın tarafında pozisyon almak ve mücadele etme faaliyetidir. Bireyler, örgütler, iş yerleri ve hükümetler (Birleşmiş Milletler seviyesinde) savunuculuk faaliyetini yapabilirler. Belli bir konuda savunuculuk yapmaya örnek vermek gerekirse Birleşmiş Milletler seviyesinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni toplumsal cinsiyet ve barış kültürünü yerleştirme konularında harekete geçmeye ve karar almaya ikna etmek olabilir. (http://en.wikipedia.org/wiki/Advocacy) Savunuculuk sosyal adalet, barış girişimi, toplumsal cinsiyet, insan hakları ve çevre gibi pek çok farklı alanda yapılabilir. Savunuculuk faaliyetiyle, STK’lar çalıştıkları alandaki etkilerini yükseltmeyi amaçlamaktadırlar (Clark, 1992). Savunuculuk yaparak STK’lar bir politika, program veya yasa değişikliğini desteklemek veya katkıda bulunmayı hedefleyebilirler. Temelde savunuculuk faaliyeti ile STK’lar hizmet vermek yerine belli bir alanda model önermeyi ya da “hizmet” in verilmesini amaçlamaktadırlar. Savunuculuk faaliyeti ile kamudaki yönetimin yapmayı reddettiği, yeterince yapmadığı, yapmaya gücünün politik olarak yetmediği ya da yapamadığı hizmetlerin gerçekleştirilmesi sağlanabilir (Najam 1998). Savunuculuk faaliyetinin üzerine kurulduğu yaygın ve bilinen iki önemli faaliyet kampanya ve lobi çalışmalarıdır. Uluslar arası Af Örgütü, kampanyayı herhangi bir değişikliği amaçlayan örgütlü faaliyet tanımlarken, Greenpeace tutumları ve eylemleri değiştirmek; çevreyi korumak ve barışı dünya çapında güçlendirmek için harekete geçmek olarak tanımlamaktadır. Lobi yapmak ise otoriteyi etkilemek üzere gerçekleştirilen örgütlü girişimdir. Lobi yapmak, savunuculuğun kamu politikalarının resmi ifadesi olan belirli yasaları, yani yasamayı etkilemeye odaklı biçimidir (Avner, 2001). 52 Lobi yapmak, genellikle kamu otoriteleri ya da seçimle başa gelmiş kişileri belli değişikleri talep etmek üzere yapılan toplu bir etkinliktir. Hukuki konularda çalışan bireylere ulaşmayı, toplu hareketleri (büyük gösteriler gibi), ya da hem özel, hem de kamusal alanda yapılan faaliyetleri içerebilir. (http://en.wikipedia.org/wiki/Lobbying) Savunuculuk faaliyeti yapılırken, STK’lar belli rolleri ya da bu rollerin birkaçını aynı anda benimseyebilirler. Bu rolleri temel olarak dörde ayırabiliriz: 1. Denetleyici: Yanlış olabilecek konuları sürekli izlemek ve raporlamak 2. Savunucu: Aktif olarak doğru yönde atılacak adımları aramak 3. Yenilikçi: Bu adımların neler olabileceği konusunda öneriler geliştirmek ve model oluşturmak 4. Hizmet sağlayıcı: Bu önerileri uygulamak (Najam, 1998) Savunuculuk faaliyeti yapılırken farklı STK’lar gerçekleştirmek istedikleri değişim ve değerleri ile ilişkili olarak farklı yaklaşımlar benimseyebilirler. Farklı yaklaşımları dört ana başlıkta toplamak mümkündür. 1. İşbirliği: STK’nın kamu otoriteleri ile birlikte hareket etmesi ve reform çalışmaları için birlikte karar verme durumudur. (Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte çeşitli özel şirketlerin ve STK’ların birlikte hareket ederek yürüttükleri “Eğitime %100 Destek Kampanyası” örnek olarak verilebilir.) 2. Karşı karşıya gelme: STK (ya da konu hakkında örgütlenen bir yapının) ve kamu otoritelerinin belli bir konuda anlaşamayıp muhalif bir pozisyon almaları ve pasif direnişe geçmeleridir. (“Irak’ta Savaşa Hayır” kampanyası ile hem STK’lar, hem de çeşitli örgütlenmeler bir araya gelmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Irak’ta savaşa girmemesi için çalışmalar yürütmüşlerdir.) 3. Tamamlayıcı faaliyetler: STK (ya da konu hakkında örgütlenen bir yapının), hükümet veya diğer karar vericilerden bağımsız olarak geliştirilen ve başarıları bir politika değişikliğine yol açabilecek proje ve programlar üretmesidir. (Tamamlayıcı faaliyete örnek olarak ÇYDD ve Turkcell tarafından yürütülen “Kardelenler” projesi verilebilir. Proje kapsamında hizmet alanında örnek model yaratılmaya çalışılmıştır.) 4. Bilinç yaratma-artırma faaliyetleri: Doğrudan bir kanun ya da yürütme değişikliği amaçlamayan, ancak toplumda bilinç arttırmayı amaçlayan kampanyalar. (Kadına karşı hane içi fiziksel, ekonomik ve sözlü şiddete karşı çeşitli zamanlarda çeşitli örgütler tarafından yürütülen kampanyalar bir yandan genel bir bilinç yükseltme çabası taşırken, öte yandan 2005 yapılan kampanyadan farklı olarak Ceza Kanunu’nu ya da Medeni Kanunu değiştirmeyi amaçlamamaktadır.) (Thomas, 2001: 16) 53 STK’lar ve Politika Süreçlerine Katılım Politika kelimesinin etimolojisine bakıldığında Aristo’nun “ta politika” isimli kitabında ilk geçtiğini ve “yönetme bilimi” olarak kullanıldığı görülmektedir. Kitap İngilizceye ilk defa 1450 yılında "Polettiques" olarak çevrilmiştir. Fisher Ames (1758-1808) tarafından politika kamu işleri için gelişen iyi niyet bilimi olarak tanımlanmıştır. Politika, Ames’e göre, değişmez prensipleri olan bir alan değildir. Aksine bugünün ve yarının ihtiyaçlarına göre şekillenen bir süreçtir. (http://www.etymonline.com/index.php?term=politics) Politika ilgili yazında karar verme, kaynakların yönetimi ve kullanımını planlamaya ilişkin süreç olarak tanımlanmaktadır. Politika sürecine dahil olmak için gerekli ögeler, kabaca, fikirler, beceriler, teknoloji, para ve insanlar olarak sıralanabilir. Politikanın en önemli özelliğinin farklı çıkarlar ve çıkar grupları arasındaki sürekli bir müzakere süreci olduğu unutulmamalıdır. STK’lar savunuculuk faaliyetlerini gerçekleştirirken belli politik dönüşümler amaçlarlar. Amaçladıkları dönüşümlerle paralel olarak iki temel konu tartışılmaktadır. İlk tartışılan konu STK’ların hangi meşruiyet zemini üzerinden taleplerini ortaya koyduklarıdır. İlgili yazında bir STK’nın meşruiyetine ilişkin olarak üyelerinin sayısı, hesap verebilirliği, temel değerleri, deneyimi ve uzmanlığı belirtilmektedir. Öte yandan tartışılan konulardan biri de STK’ların politik süreçlere katılımıyla ilgilidir. STK’ların politika öneren ve yapan aktörler olarak var olmaları bir taraftan olumsuz olarak karşılanırken, diğer yandan olması gereken olarak tanımlanmaktadır. Bütün sosyal ilişkilerin ve dinamiklerin politik olduğu, farklı ilgi alanlarının ve gündemlerin arasında müzakere sürecinin yaşandığı, göz önüne alınırsa politik alanın sadece resmi politika ile uğraşan kişilere ve kurumlara (seçilmiş ya da atanmış) bırakılamayacak kadar farklı grubu kapsadığı görülür. Bu noktada STK’ların temsili demokrasi yolu ile “temsil edilemeyen” kişilerin ve grupların görünürlüğünü sağladığı unutulmamalıdır. STK’lar temsil edilmeyen grupların ihtiyaçlarını seslendiren ve bu ihtiyaçları resmi politikanın gündemine yerleştirmek için faaliyete geçen örgütlenmelerdir. Bireylerin örgütlenerek ihtiyaçlarına yönelik politikalar geliştirmeleri politika süreçlerine de bir farklılık getirmektedir. Alışıldık olan yukarıdan aşağıya, seçilmişlerin ya da atanmışların ürettikleri projeler bağlamında önerdikleri ve uyguladıkları politikalar yerine, STK’ların ya da benzer örgütlenmelerin hiç ya da yeterli temsil edilmeyen bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdikleri politikalara doğru bir değişim yaşanmaktadır. Bu durum politika üretenlerin topluma ulaşması yerine, toplumun politika üretenlere ulaşmasını sağlamaktadır ki, bu da politikanın aşağıdan yukarıya doğru yapılmasını sağlamaktadır. Bu noktada STK’ların politika süreçlerine katılımının ne kadar meşru olduğunu sorgulamak sorunlu bir yaklaşım olmaktadır. Sivil örgütlenmeler temsil edilmediklerini ya da ihtiyaçlarının karşılanmadığını düşünen grupların politika süreçlerine katılımını sağlayan ve dayanışmayı güçlendiren sivil yapılar haline dönüşmektedir. Politika sürecine baktığımızda ilk aşamanın gündem belirleme olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda savunuculuk faaliyetinin gündemi oluşturulur. İkinci aşama ilgili ihtiyaçlar ve belirlenen gündem doğrultusunda hangi politikaların oluşturulması gerektiğine ilişkin politika önerileri getirmektir. Üçüncü aşamada önerilen politikaların uygulamalarının takibidir. Uygulamaların nasıl yapıldığı ve ne eksikler olduğuna ilişkin geri bildirim vermek ise son aşamayı oluşturmaktadır. 54 Politika oluşturma süreci içindeki aktörleri listelersek: • Devlet başkanları ve bakanlar • Bürokratlar • İş çevresi • Dini elitler • Ordu • Basın • Örgütlü işçiler • STK’lar Strateji Oluşturma: Strateji Nasıl Olmalı? En iyi strateji örgütünüzün güçlü yanlarını dikkate alan ve dış faktörleri de değerlendiren stratejidir. Sistematik sebeplere değinmeyen stratejiler sadece sorunun bulguları ile uğraşıyor olabilir. İyi strateji hangi sorulara cevap vermeli ? •Uygun: –Strateji, grubunuzun vizyon ve misyonunu geliştirecek mi? –Örgütünüzün güçlü yanlarını iyi kullanıyor mu? –Faaliyet gösterdiğiniz alanla uyumlu mu? –Etkilemeye çalıştığınız kitleyi dahil ediyor mu? –Topluluk içerisindeki sosyal gerilimleri artırıyor veya azaltıyor mu? •Yeterli: –Problemin büyüklüğü ile baş edebilecek düzeyde mi? –Harcayacağınız çaba ve zamanı doğruluyor mu? •Etkili: –Strateji öne sürülen hedefleri gerçekleştirecek mi? –Stratejiniz misyonunuzu geliştirecek ve sorunu belirli bir zaman içinde ele alacak mı? •Etkin: –Stratejiniz örgütünüzün maddi ve insani kaynaklarını optimum düzeyde kullanmanızı sağlıyor mu? –Stratejinizin insanların zamanı, enerji ve gereçleri gibi giderlerinin kazançlarınızla oranı ne? 55 •Yan etkilere duyarlı: –Temel hizmetler ve kaynaklar için talebi artıracak mı? –Gelenekler, din gibi konular yüzünden direnç yaratacak mı? –Bu direnç nasıl azaltılabilir? –Güce sahip olanlar, sosyal ilişkiler, değişim talebi vs. gibi konularda nasıl cevap veriyorlar? –Şiddet ortaya çıkarsa ne olacak? –Olumlu getiriler ile olumsuz sonuçlar dengelenecek mi? Strateji oluşturulurken üç dönemli amaç belirlenmelidir: Uzun dönemli amaç, kısa dönemli amaç ve hedef •Uzun dönemli amaç, görmek istediğiniz sosyal değişimin ifadesidir. Bu sizin gerçekleştirilebilir vizyonunuzdur. •Kısa dönemli amacınız, elde etmek istediğiniz çıktı veya sorununuza önerdiğiniz savunuculuk çözümüdür. •Hedef ,somut olarak yapılacaklardır; kiminle, nasıl ve hangi zaman aralığı içerisinde, vs. Savunuculuk stratejileri genelde bir kaç hedefi ve bunlara yönelik farklı faaliyetleri içerir.Belirlenen Hedefler 5 temel özelliğe sahip olmalıdır: 1. Özel (Specific) –Olabildiğince kesin olun. Kim, ne, nerede ve ne zaman? 2. Ölçülebilir (Measurable) –Bazı savunuculuk hedefleri ölçülemez gibi gözükse de, olabildiğince beklenen sonuçlara yönelik düşünüldüğünde ölçülebilir sonuçlara indirgenebilir. –Bilinçlendirme: Bilinçlenen bir kişi ne yapar? Ne için bilinçlendirme gibi sorular sorulabilir.• 3. Ulaşılabilir, başarılabilir (Achievable). 4. Gerçekçi (Realistic) –Stratejiniz kimleri, kaç kişiyi etkilemek üzere hazırlanıyor? Elinizdeki kaynakların da bir yansıması olabilir. İdealizm ile gerçekçilik arasında bir denge kurulmalı ki, baştan belirlenen hedefler sizi doğrudan başarısızlığa sürüklemesin. Hedefleriniz vizyonunuza giden yolda gerçekçi adımlar olarak algılanmalı. 5. Zaman sınırlı (Timebound) –Zamanlamanızda olabildiğince kesin olun. Amacınıza ne zaman varmayı hedefliyorsunuz? –Uzun dönemli amaçlar daha geneldir ve zaman içerisinde çok değişmeyebilir. –Farklı etki seviyeleri için farklı hedefler ve faaliyetler belirlemek gerekebilir. –Hedeflerinizi belirleme anı önemli bir andır. Olabildiğince katılımcı bir süreç olmalıdır. – Farklı boyutlar göz önünde bulundurulmalıdır. Devlet, özel sektör, sivil toplum, siyasi alan, kültür ve bireyler 56 Strateji oluştururken hedeflerin yanı sıra örgütün hedeflerini olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek olan aktörlerle olan ilişkilerinin de analiz edilmesi gerekir. Örgütün ilişkilerinde hangi yanların güçlü, hangi yanlarınsa zayıf olabileceğinin belirlenmesinde önemli adımlardan biri örgütün kendi güçlü yönlerini, zayıf yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini belirlemesidir. İlgili yazında SWOT analizi (Strengths, Weaknesses, Opportunities, Threats) olarak geçen bu yöntemde, strateji oluşturmada etkileyebilecek olan dış faktörlerin sunduğu fırsatlar ve yarattıkları tehditleri belirlemek ana amaçtır. Stratejinin belirlediği ana gruplar ve yapılar hakkında analiz yapmanın yanı sıra örgütün ilgili stratejiyi uygularken sahip olacağı güçlü ve zayıf yanları da belirlemek gerekir. 57 Kaynaklar: • • • • • • • • • • • • • • • • • AI Campaigning Manual, www.amnesty.org.uk Avner, M., The lobbying and advocacy handbook for nonprofit organizations: shaping public policy at the state and local level, Amherst H. Wilder Foundation, 2001 BOND Guidance Notes Series 3, Mart, 2005, http://www.bond.org.uk/pubs/guidance/2.1howwhyadvocacy.pdf Clark, J., Policy Influence, lobbying and advocacy in Edwards, M., Hulme, D. (ed), Making a difference: NGOs and development in a changing world, Earthscan Publications, 1992 Clay, E. J. And Schaffer, B. B (eds), Room for Manoeuvre, An Explanation of Public Policy in Agriculture and Rural Development. London, Heinemann, 1986 Dolan, C., British development NGOs and advocacy in the 1990s, in Lewis, D. (ed) International perspectives on voluntary action: Reshaping the third sector, Earthscan, 1998 Edwards, M., Hulme, D., eds. Beyond the Magic Bullet: Non-Governmental Organisations Performance and Accountability in the Post-Cold War World. Earthscan, 1995 Fowler, A. Advocacy and Third Sector Organisation: A Composite Perspective, in Lewis, D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan, 1998 Fowler, A., Striking a balance: a guide to enhancing the effectiveness of nongovernmental organisations in international development, Earthscan, 1997 Grindle, M. S., Thomas, J. W., Public Choices and Policy Change: The political economy of reform in developing countries, The John Hopkins University Press, 1991 Hudson, A., Making the connection: Legitimacy Claims, Legitimacy Chains and Northern NGOs’ International Advocacy, in Lewis, D., Wallace, T. (ed), New Roles and Relevance: Development NGOs and the Challenge of Change, Kumarian Press, 2000 Jenkins, J. C., “Nonprofit organisations and policy advocacy” in Powell, W. W. (ed) The nonprofit sector: A Research Handbook, New Haven: Yale University Press, 1987 Najam, A., Citizen Organisations as Policy Entrepreneurs, in Lewis, D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan, 1998 Sutton, R., The Policy Process: An overview, Overseas Development Institute Working Paper 118, 1999 Thomas, A., NGOs and their influence on environmental policies in Africa,in Thomas, A., Carr, S., Humphreys, D., (ed), Environmental Policies and NGO Influence: Land degradation and sustainable resource management in sub-Saharan Africa, Routledge, 2001 Veneklasen, L., Miller, V., New Weave of Power, People & Politics: The Action Guide for Advoacy and Citizen Participation, World Neighbours, 2002 http://www.justassociates.org/ActionGuide.htm 58 DAYANIŞMA 2. gün, 3. oturum, 100 dakika Hedefler Sosyal haklar alanında dayanışmanın gerekliliği hakkında farkındalık Dayanışma mekanizmalarının ve aktörlerin çeşitliliği hakkında bilgi İşlevsel dayanışma – ahlaki dayanışma geriliminin tartışılması Kuşaklararası dayanışma mekanizmaları hakkında bilgi Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtılması 30 dakika: Uygulama 20 dakika: Çözümleme 40 dakika: Sunum – sunum üzerine tartışma Gerekli Malzemeler - Üzerinde adım numaraları yazan 25 adımlık yürüme şeridi 2 adım için hediyeler (içecek, yiyecek gibi yerinde tüketilebilecek şeyler) Büyük zar Oyunun kurallarının yazılı olduğu poster Oyuna eklenecek kuralları yazabilmek için boş poster Önerilen yöntem “Kola birader” 25 adımlık bir yürüme şeridi hazırlanır. Her bir adım numaralandırılır. Katılımcılar 5 gruba ayrılır. Her bir grup kendisine bir isim bulur. Uygulamanın kuralları katılımcılara sunulur. Kola biraderin kuralları: Önümüzde 25 adımlık bir yürüme şeridi var. Her grup zar atarak hangi adımdan başlayacağını belirleyecek. Daha sonra da sırayla zar atarak, gelen sayı kadar adım ilerleyecekler. 14 ve 20 numaralı adımda hediyeler var. Bu adımlara gelen ilk ekipler, hediyelerin sahibi olur. 14 ve 20 numaralı adımlara gelen ya da bu adımları geçen her ekip, oyunun geri kalanında tüm ekiplerin uymak zorunda olduğu bir kural koyar. 25 numaralı son adımın üzerine gelen ekip, oyunu tamamlar. Gruplar isterlerse, yürüme şeridinde yürüyecek “piyon”larını ve zar atıcılarını belirleyebilirler. Uygulama tamamlandıktan sonra, çözümlemesi tüm grup ile beraberce yapılır. 59 Çözümleme için kılavuz sorular: Birinci bölüm: uygulamanın çözümlemesi - Ne oldu? (bu soruda amaç, uygulama sırasında katılımcıların hissettiklerinin paylaşılmasıdır) Kimin yürüyeceğine ve kimin zar atacağına nasıl karar verdiniz? Yürüme şeridine hangi adımdan başladınız, oyunun kalanına etkisi nasıl oldu? 14 ve 20 numaralardaki hediyeler nasıl kullanıldı? 14 numaraya gelerek ilk kural koyan, nasıl bir kural koydu? Daha sonra kural koyan ekipler nasıl kural koydular, ilk kural ne kadar belirleyici oldu? Oyunda zar atıldı. Şansın etkisi neydi? Sizce oyunu kim kazandı? İkinci bölüm: Sosyal haklar bağlamı - Günümüzde, içinde yaşadığımız gerçeklikte kim nereden başlıyor? Zar neyi temsil edebilir? Hediyeler neyi temsil edebilir? 14 ve 20 numaralı adımlar neyi temsil edebilir? Kararları kim veriyor? Neye göre veriyor? Oyun nasıl sürüyor, nasıl bitiyor? Kararlardan etkilenenler ne yapıyor? Tepki? Örgütlenme? Oyunda dayanışma var mıydı? Güncelde “dayanışma” nasıl gerçekleşiyor? Sunum tartışma karışımı: Sosyal haklarda dayanışma mekanizmasında kimler var? Kuşaklararası dayanışma İşlevsel – ahlaki tartışması 60 Ek bilgi ve kullanılan sunumlar İnsan hakları ve sosyal hakların kazanılması uzun bir mücadele sürecinin sonucudur. Endüstri devrimiyle birlikte pek çok insanın birarada çalışmaya başlaması, birlikte bir çözüm üretmek üzere bazı modeller oluşturulması için gerekli ortamı yaratmıştır. Bir çeşit "zayıflar koalisyonu" olarak ortaya çıkan dayanışma modelleri temel haklarından dahi muaf olan çalışanların bir ortak kumbara oluşturmaların dayalıdır. Yöntem, ortak bir kumbara oluşturarak "üyelerin" her ay maaşlarından ufak bir miktarı bu fona aktarmalarına dayalıdır. Bu sayede üyelerden biri hastalandığında, işsiz kaldığında ya da emeklilik vakti geldiğinde haklarına ekonomik durumundan bağımsız olarak ulaşması amaçlanır. Dayanışma, bu temel algıyla bakıldığında güçsüzlerin güvene dayalı birlikte hareketleri sonucu yaşam şartlarını iyileştirmeleridir. Bu ortaklık çalışanların iş koşullarını da düzenleyebilmek amacıyla işverenle "pazarlık" edebilmelerini sağlar. Çalışanlar, emekleri karşılığında emeklilik, sağlık, işsizlik maaşı fonlarına katkı talep edebilir, çalışma saatlerinin ya da maaşlarının yeniden düzenlenmesini talep edebilirler. Modern devlet yapısının oluşmasıyla, devletin sosyal olması bir gereklilik olarak genel kabul görmüştür. Sosyal devlet örgütlenmesinin özü olan d ayanışma; yaşlılık, hastalık, doğum öncesi ve sonrası nekahat dönemi, işsizlik gibi bireyin tek başına altından kalkmasının zor olduğu durumlarda insanların temel haklarına ulaşmalarını sağlamak ve yaşam kalitelerini geliştirmek için gelirin yeniden dağıtımını sağlayan araçların bütünü olarak algılanmalıdır. Emeklilik, sağlık gibi sigorta sistemleri iki önemli sosyal dayanışma mekanizmasının varlığına dayanır. Bunlardan biri kuşaklararası dayanışma, diğeri yüksek gelirliler ile düşük gelirliler arasında gerçekleşen dayanışma mekanizmalarıdır. Kuşaklararası dayanışma, çalışan bugünkü kuşağın, çalışma yaşamından çekilmiş olan (emekli) kendisinden önceki kuşağa karşı sorumlu olmasına da dayanır. Yarınki kuşak da, bugünkü çalışan kuşağa karşı aynı hakkı sağlayacaktır. Böylece mekanizma, güvence sağlamak amacıyla servet veya milli gelirin bir kısmının yeniden dağıtımını gerçekleştiren dayanışma ilişkisi olarak netleşir. Bu anlamda, fakirlikle karşı karşıya kalanların belirsiz yaşamı diğerleri tarafından desteklenmiş, daha dengeli bir sosyal yaşam biçimi sağlanmış olur. Bu yapının kuruluş sebebi vicdan, acıma, sadakat, gönüllülük gibi değer yargıları üzerinden kurgulanmaz/kurgulanamaz. Dayanışma, haklar temelinde eşit bireylerin toplumun diğer üyelerine karşı zorunlu olan sorumluluk ve görevlerini kapsamasıdır. Bazı haklarından yoksun insanların, belirledikleri/belirli bir plan çerçevesinde ortaklaşa hareket ederek istediklerini elde etmeleri işlevsel bir yöntemdir. Bu tip işlevsel dayanışma mekanizmaları dışında, mekanizmaya katılanların doğrudan fayda sağlamadığı ahlaki dayanışma modellerinden de bahsetmek mümkündür. İnsan olmanın gerektirdiği temel haklara dair uzlaşmaya varmış grup ya da topluluklar, bu hakları elde etmeye uzak grupların da kazancı için çalışmaları mümkündür. 61 EĞİTİM – İSTİHDAM Hedefler Eğitim – istihdam ilişkisine eleştirel yaklaşım Eğitimin sosyal adaletsizlikle bağlantısı ve aynı zamanda bu adaletsizliği düzeltmek için de kullanılabileceğine dair algı Eğitim – istihdam ilişkili politikalarda mekanizmaların ve aktörlerin haritalandırmasının yapılması ve etkilerinin tartışılması Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtılması, oturumun hedefinin paylaşılması, kampanya özetlerinin dağıtılması 15 dakika: Kampanya özetleri üzerine bireysel çalışma 50 dakika: Haritalandırma uygulaması 15 dakika: Çözümleme ve sosyal hak çerçevesine yerleştirme Gerekli Malzemeler Haritalandırma başlıkları kağıtları 5 boş poster Tahta kalemleri Kampanyaların bireysel haritalandırma kağıtları (her katılımcı için bir tane) Önerilen yöntem Oturumdan hemen önce, farklı duvarlara haritalandırma çalışmasının başlıkları yazılır birer boş posterle birlikte asılır. Her bir katılımcıya, eğitim – istihdam alanından bir kampanya özeti verilir. Duvarlarda yazılı haritalandırma çalışması anlatılır. Katılımcılardan, devam eden 15 dakika süresince, ellerindeki kampanya örneğinin duvarlardaki başlıklara paralel olarak haritalandırmaları istenir. Bireysel çalışma sırasında kullanabilmeleri için haritalandırma şemaları dağıtılır. Haritalandırma başlıkları: Kim için? / Kimi etkiliyor? Kim tarafından yürütülüyor? / Kim tarafından destekleniyor? Kimi kapsamıyor? Şeffaflık, hesap verebilirlik durumu nedir? Amaç – yöntem ilişkisi nedir? 62 Bireysel çalışma tamamlandıktan sonra, tüm grup, her bir başlığın etrafında toplanır ve haritalandırma sonuçları, başlık başlık boş posterlere yazılır. 5 farklı postere, 4 farklı kampanya ile ilgili bilgi girileceğinden, aynı kampanyanın farklı posterlerdeki bilgileri arasında ilişki kurmak için, her kampanya için farklı renkte olmak üzere, posterden postere ip çekilebilir. Tüm başlıkların etrafında toplanıp, tüm kampanyalar bu alt başlıklar çerçevesinde tartışıldıktan sonra, grup tekrar toplanır ve eğitim – istihdam ilişkisi çerçevesinde genel bir tartışma gerçekleştirilerek oturum kapatılır. 63 Kampanya Kartları BABA BENİ OKULA GÖNDER http://www.bababeniokulagonder.org Kampanyanın başlatıcısı konumunda Doğan Holding’e bağlı Milliyet Gazetesi bulunmaktadır. Kampanyanın yürütücüleri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Milli Eğitim Bakanlığı ve ‘Mülki İdare Amirleri’ bulunmaktadır. 8 aydır devam eden kampanyaya, şu ana kadar 50 bin kişi kişisel bağışta bulunurken, tam bütçesi bilinmese de kampanya dahilinde 20 milyon YTL’den fazla para toplandığı açıklandı. Milliyet’in verdiği bilgilere göre 20 yurdun yapımına başlanılmış, 3 bin 650 kız çocuğuna eğitim bursu sağlanmış ve 2 bölgede de derslik yapımı tamamlanmıştır. Öte yandan kampanya, “Toplumsal bilinci geliştirme çalışmaları” kapsamında, 5 ilde yaklaşık 500 annebabaya eğitim verirken, 81 YİBO ve PİO yöneticisine yönelik iki günlük bir eğitim de gerçekleştirmiştir. Kampanyanın ana sponsorları: Aydın Doğan Vakfı, Beylükdüzü Belediyesi, Bisse, Ceritler, D Yapı, Fenerbahçe Spor Klubü, Garanti Bankası, Hedef Alliance, Limak Holding, Metro Group, Oriflame, TEB Sigorta, Sağlıklı Tavuk Kampanyası, Petrol Ofisi, Siemens, Vak-sa, Türk Telekom... Kampanyanın amacı: Eğitim ve özellikle kız çocuklarının eğitiminin öncelikli bir konu olduğuna karar veren Doğan Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan, ‘Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri devam ederken Türkiye’de resmi olmayan rakamlara göre 1 milyonu aşkın kız çocuğunun okula gidemediğini’. Bu rakamın erkek çocuklarıyla kıyaslandığında oldukça fazla olduğunua dikkat çekerek kampanyaya “fikir annesi” olmuştur. “Gelecek nesillerin yetişmesi konusunda birincil rol üstlenecek olan kız çocuklarının eğitimine sosyal sorumluluk bilinciyle” yaklaşan Baba Beni Okula Gönder, Türkiye’nin refah seviyesinin yükseltilmesinde kızların, üretken bireyler olarak topluma kazandırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyor. 64 HAYDİ KIZLAR OKULA! KAMPANYANIN AMACI Kampanyanın amacı; kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetim ve gönüllülerin katılım ve katkısıyla, okullulaşma düzeyinin en düşük olduğu illerde zorunlu öğrenim çağında olup (6-14 yaş) eğitim sistemi dışında kalan, okula hiç kaydolmamış ya da okula kayıtlı olup devamsızlık yapan kız çocukların okullulaşmalarının sağlanması ve böylece ilköğretim düzeyinde okullulaşmadaki cinsiyet eşitsizliğinin kapatılmasıdır. Kampanya kapsamında kız çocuklara odaklanılmakla birlikte çalışmalar sırasında tespit edilen sistem dışındaki erkek çocuklar da hedef grupta yer almaktadır. 2003 yılında 10 ilde başlayan kampanya, o yıldan itibaren düzenli olarak 23, 20 ve 28 ilde uygulanmıştır. Bu yıl 81 ilde uygulanan kampanya, “düzenli yöntemlerle erişilmesi mümkün olmayan, bölgesel farklılığın ve cinsiyetler arası farklılığın yüksek olduğu yerlerde yaşayan çocukların ve özellikle kız çocuklarının mevcut eğitim sistemi içinde yerlerini almalarına yardımcı olmayı” amaçlamaktadır. Projenin Ortakları: UNICEF http://www.unicef.org/turkey/ Eğitime %100 Destek Kampanyası http://www.egitimedestek.meb.gov.tr/ TC Milli Eğitim Bakanlığı http://www.meb.gov.tr/ İlköğretim Genel Müdürlüğü http://iogm.meb.gov.tr/ Kampanya Merkez Yürütme Kurulu (KMYK) şeması aşağıdaki gibidir: Kampanya illerde aşağıdaki kurul yapısı tarafından yürütülmektedir: 65 Eğitime % 100 Destek http://www.egitimedestek.meb.gov.tr/ Projenin Amacı “Türk Eğitim Sisteminin niteliksel ve niceliksel sorunlarının çözümünde devlet ve özel sektör ile üçüncü sektör olan sivil toplumun el ele vererek Türkiye’yi Atatürk’ün hedeflediği çağdaş uygarlıklar seviyesine taşımak.” Eğitim sorunlarının çözümü için eğitimin her kademesinde (Okul öncesi eğitimden yüksek öğrenime kadar) okul,bina ve eğitim materyallerine ihtiyaç olduğu gerçeğinden yola çıkan kampanya, bu ihtiyaçları giderebilmek, eğitim sorunlarının en azından niceliksel boyutunu çözmeyi amaçlamaktadır. Proje, eğitim için yapılan maaşların %100’ünün gider olarak gösterilmesi üzerine kuruludur: “2003 tarihinde Sayın Başbakanımızın önderliğinde “Eğitime % 100 Destek Projesi”ni başlatmış bulunuyoruz.Projenin amacı;Türkiye’nin artık eğitimde niceliksel sorunlarının çözümünün sağlanmasıdır.Bu amaçla 24 Nisan’da çıkan 4842 sayılı kanunla hayırseverlerin eğitime yaptıkları harcamaların % 100’ünü gider gösterebilmeleri sağlanmıştır.” Projenin hedefi, 500 yeni okul yaptırmak, yani yaklaşık 8500 derslik yaptırmaktır. Proje kapsamında şu anda 190 okula yapılmıştır. 66 Meslek Lisesi Memleket Meselesi http://www.mesleklisesimemleke tmeselesi.com Projenin amacı: Koç Topluluğu tarafından Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile başlatılan “Mesleki –Teknik Eğitimi Özendirme Programı” çerçevesinde, olanakları kısıtlı ilköğretim mezunu gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne eleman yetiştiren Meslek Liseleri'ne girmelerinin desteklenmesi, staj olanağı sağlayarak, bilgi, beceri ve yeterliliklerinin artırılması ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara elemanların yetiştirilmesi. Projenin Kapsamı: Türkiye'nin her ilinden en az bir meslek lisesi kapsanacak, sanayi ve hizmet sektöründe toplam 150 okula girecek öğrencilere burs verilecek. Bursiyer seçimi kademeli olarak gerçekleştirilecek ve önümüzdeki eğitim-öğretim yılından başlamak üzere 4 yıl boyunca, her yıl 2 bin yeni bursiyerin programa dahil edilmesi ile 4 yılda 8000 öğrenciye ulaşılacak. Burs ilk yıldan mezun olana kadar, başarı kriterlerini yerine getiren öğrenicilere kesintisiz olarak verilecek. Projenin ortakları: http://www.vkv.org.tr/ http://www.koc.com.tr/tr-TR/ http://www.meb.gov.tr/ 67 68 69 70 71 Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Anahtar Terimler: Eğitimin hak temelli bir yaklaşıma uygun olması için dört ana özellik dikkate alınarak yapılandırılması gerektiği düşünülür. Bu dört temel: 1. Eğitimin elverişliliği (availability of education): tüm çocuklar için ücretsiz ve zorunlu eğitim 2. Eğitimin ulaşılabilirliği (accessibility of education): eğitimin ırk, cinsiyet, milliyet, etnisite ya da sosyal sınıf gözetilmeksizin tüm çocuklar için erişilebilir olması (ayrımcılığın önlenmesi) 3. Eğitimin kabul edilebilirliği (acceptability of education): Eğitimin kalitesinin tüm çocuklar için garanti altına alınması 4. Eğitimin uyumlu olması (adaptability of education): çocuk için en faydalı olacak eğitimin kurgulanması Eğitim hakkı uluslararası sözleşmelerce ve anayasa tarafından garanti altına alınan temel bir haktır. Her bireyin ırkından, cinsiyetinden, milliyetinden, etnisitesinden veya sosyal sınıfından, dininden veya politik tercihinden, yaşından ya da engellinden bağımsız olarak parasız ilköğretim alma hakkına sahiptir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde, 26. maddede “herkesin eğitim hakkına sahip olduğu; eğitimin, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasız ve ilköğretim zorunlu olması gerektiği”ni söyler. Ek olarak teknik ve meslek eğitiminin herkese açık ve yüksek öğretimin, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalısı gerektiğini vurgular. Eğitimin ulaşılabilir olması eğitim hakkının gerçekleşmesindeki ön koşuldur. Bireylerin, eğitime ulaşabilmeleri sağlanmadığı sürece eğitim hakkını garanti altına almak mümkün değildir. Eğitimin kalitesi ise bir başka önemli konudur. Eğitime ulaşımı garanti altına almak, eğitim hakkının sadece bir parçasını garanti altına alır. Eğitimin içeriği de, ulaşılabilirliği kadar önemlidir. Bildirge’de de ortaya konduğu gibi “Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.” (26. madde) Eğitim hakkı, tek başına olmasa bile, yaşam kalitesini yükseltmekte önemli bir araçtır. Eğitim ekonomik kalkınmanın yanı sıra, her bireyin haklarının ve sorumluluklarının farkına varması için önemlidir. 72 Birleşmiş Milletler Okur Yazarlık 10 Yılı kapsamında (2003-2012), İnsan Hakları Komisyonu üye devletleri: "(a) Eğitim hakkının etkin ve tam uygulanabilmesi ve eğitim hakkının tanınması, ayrımcılığa maruz kalmadan uygulanabilmesi için tüm yetkilerini kullanmaya (b) Eğitime ulaşımı engelleyen tüm engelleri ortadan kaldırmak için gerekli tüm tedbirleri almaya davet etmektedir. (özellikle hamile genç kızlar da dahil olmak üzere, kız çocukları, kırsal alanda yaşayan çocuklar, azınlık gruplarından çocuklar, göçmenlerin çocukları, mültecilerin çocukları, silahlı çatışmalardan zarar gören ya da zarar görme riski taşıyan çocuklar, HIV pozitifli çocuklar ve özgürlükleri ellerinden alınmış çocuklar için) (Resolution 2002/23) EĞİTİME DESTEK VEREN ÖNEMLİ ORGANİZASYONLAR Dünya çapında birçok organizasyon eğitimi herkes için ulaşılabilir kılmaya çalışmaktadır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) UNESCO’nun temel amacı eğitim, bilim, kültür ve iletişim yoluyla uluslar arası işbirliğini güçlendirerek, dünya çapında barış ve güvenliği sağlamaktır. Bu sayede, dünya çapında hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi tarafından önemler vurgulanan ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı içermeyen temel haklara olan saygı artacaktır. Birleşmiş Milletler Okuryazarlık Onyılı (2003 - 2012) okuryazarlığa erişimi olmayanlar için okuryazarlığa erişim imkanlarını genişletmeyi amaçlamaktadır. 861 milyondan fazla yetişkin okur yazar değildir. 113 Milyondan fazla çocuğun ise okula erişimi yoktur. Okula (eğitime) erişimi olmayan çocuklar, bu yüzden, ne okumayı ne de yazmayı öğrenecek konumda değillerdir. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) 1946 yılında, II. Dünya Savaşından sonra, çocuklara yardım etmek amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulan UNICEF, ilk olarak Birleşmiş Miletler Uluslararası Çocuklar Acil Durum Fonu olarak biliniyordu. 1953’te UNICEF Birleşmiş Milletler sisteminin gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulluk içinde yaşayan çocuklara yardım etmekle görevli sabit bir bölümü haline geldi. Adı Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’na dönüştürüldü ve ve UNICEF kısaltmasıyla tanınmaya başladı. Herkes için eğitim ve eşitlik değerleri üzerine kurulu olan UNICEF, çocukların erken yaşlarda bakımları ve ihtiyaçları doğrultusunda hizmetleri almasını sağlar. Çocukların eğitim almalarını sağlamanın yanı sıra, özellikle, aileleri erkek çocuklarının eğitim almasının sağlanmaları kadar kız çocuklarının eğitime ulaşmaları konusunda teşvik eder. UNICEF dünyanın neresinde olursa olsun, gençleri kendi hayatları konusunda kararlar almak konusunda destekler. Ayrıca bütün çocukların onurlu ve güvenli yaşadıkları bir dünya kurmaya çalışır. UNICEF’in çalışmaları tüm çocukların eğitim haklarının farkında olduğundan emin olmak ve her çocuğun kendini geliştirebilecek fırsatlara erişimini sağlamak yönünde hızlanmıştır. Ulusal hükümetlerle, sivil toplum örgütleriyle, başka Birleşmiş Milletler Bölümleriyle ve özel sektör ortaklarıyla birlikte çalışan UNICEF hizmetler sağlayarak ve ayrıca çocukların yararına olacak devlet politikaları ve 73 bütçeleri oluşturulmasına katkıda bulunarak çocukları ve çocukların temel haklarını korumaya çalışır. Dünya Bankası 1963’te eğitime kaynak sağlama yönünde çalışmalara başladığından beri, Dünya Bankası eğitime 30 Milyar dolardan daha fazla bağış ve kredi sağlamıştır. Şu anda 79 ülkede 153 projeye finansman sağlamaktadır. Ulusal hükümetlerle, Birleşmiş Milletler kurumlarıyla, bağışcılarla, sivil toplum örgütleriye ve diğer ortaklarıyla yakın ilişki içinde çalışarak Herkes İçin Eğitim (Education For All - EFA) hedefi olan, her çocuk için 2015 yılına kadar evrensel ilköğretim ve 2005 yılına kadar erkek ve kız çocuklar arasındaki eğitim uçurumunun azaltılması amaçlarına ulaşma çabalarını destekler. Uluslararası Çalışma Örgütü Uluslar arası Çalışma Örgütü (International Labor Organization – ILO), Birleşmiş Milletler’in sosyal adalet ve ve uluslararası alanda tanınmış olan insan hakları ve çalışma haklarının iyileştirilmesi alanında uzmanlaşan kurumudur. 1919 yılında kurulan ILO, Milletler Topluluğu’nu kuran Versay Anlaşması’nın devam etmekte olan tek yaratımıdır. BM içinde bir alanda uzmanlaşan ilk kurumdur. ILO genel olarak yürüttüğü uzun dönem çalışmaları ve mesleki eğitim politikalarıyla tanınır. Aynı zamanda eğitim içi programları bulunur. ILO’nun en önemli özelliği, eğitim reformu ve eğitimin kalitesinin belirlenmesini sağlayan, iyi çalışma koşullarını neyin yaratacağı konusundaki (kariyer geliştirme, maaşlar, çalışma koşulları, iş ilişkileri gibi) teknik bilgisidir. ILO’nun çalışmaları ilgili konulardaki standartlar ve en iyi uygulamalar konusunda araştırma, geliştirme ve bilgilerini paylaşma üzerinde yoğunlaşmıştır. EĞİTİM HAKKININ KORUNMASINDA VE TEŞVİK EDİLMESİ İÇİN ULUSLARARASI MEKANİZMALAR Uluslar arası hukuki (yasal) mekanizmalar, sözleşme (ya da anlaşma, konvensiyon, protokol gibi) yapısında ve imzalayan devletleri ilgili yükümlerde bağlayıcı konumdadır. Devletler arası müzakereler tamamlandığında, sözleşmenin metni tanımlayıcı olur ve devletin temsilcisi tarafından imzalanır. Sözleşme daha önce belirlenmiş sayıda ilgili devletlerin meclisi ya da temsilciler kurulu (meclis ya da parlomento gibi) tarafından onaylandıktan ya da kabul edildikten sonra yürürlüğe girer. Anlaşmaya taraf olan devlet sözleşmeyi onayladıktan ya da kabul ettikten sonra, sözleşme tarafından çekincesi yasaklanmayan belli maddelere çekince koyabilir. Çekincelerden zaman içinde geri çekilebilir. Bazı ülkelerde, ululararası anlaşmalar ulusal hukuktan önce gelebilir. Eğer ulusal hukuk, uluslar arası anlaşma arasında uyum yoksa ilgili devletin imzaladığı ve onayladığı anlaşmanın etkin olmasını sağlamak için ulusal hukukunda gerekli değişiklikleri yapması ya da yeni kanunlar ya da yönetmelikler çıkarması gerekmektedir. Bağlayıcılığı olan anlaşmalar sayesinde ilgili hükümetler anlaşmanın gereklerine uymaları için zorlanabilirler. Bağlayıcılığı olmayan mekanizmalar ise (bildirgeler, beyannameler ya da kararlar gibi) ilgili durumlarda devlete kamuoyu baskısı yaratmak için kullanılabilir. 74 Aşağıda eğitim hakkını koruyan ve teşvik eden anlaşmalardan bazılarını bulabilirsiniz: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 26. madde) (1948, Eğitim başlışına bir insan hakkıdır. Aynı zamanda insan hakları evrensel beyannamesi’nde de belirtildiği üzere, eğitim tüm insanların haklarının ve sorumluluklarının farkında olmalarını sağlayacak bir araçtır. Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme (1960) UNESCO üye ülkeleri eğitimde ayırımcılığı önlemek için iki anlaşma yapmışlardır. Bu anlaşmaların ilki 1960 yılında yapılan “Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme”dir (Convention against Discrimination in Education). İkincisi ise 1962 yılında taraf olan ülkeler arasında çıkabilecek olası bir anlaşmazlığı çözmek için geliştiren protokoldür (Protocol Instituting a Conciliation and Good Offices Commission to be responsible for seeking a settlement of any disputes which may arise between States Parties to the Convention against Discrimination in Education). İlgili protokol 1968 yılında uygulamaya konulmuştur. Ekonomik, Sosyal (1966, 13. madde) ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi Sivil ve politik haklar alanındaki ana Birleşmiş Milletler sözleşmesidir. Sözleşme, eğitimi “ insan kişisel gelişimi amaçlayan ve onurunu koruyan; insan haklarını ve temel özgürlükleri güçlendiren; tüm bireylerin özgür bir topluma katılımını garanti altına alan; milletlerarası ve tüm ırklar, etnik veya dini gruplar arasında anlayış, tolerans ve dostluğu teşvik eden; ve Birleşmiş Milletlerin barışı temin için yaptığı diğer faaliyetleri destekleyen bir süreç olarak tanımlamaktadır.” (13. madde) Kadınlara Karsı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (1979) Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi aynı zamanda CEDAW (Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women) olarak da anılmaktadır. Sözleşme, üye ülkelerin kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi için gerekli her türlü tedbiri alması gerektiğini; eğitim alanında kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanması gerektiğinden bahsetmektedir. Ayrıca kadınlara ya da erkeklere yönelik herhangi bir tektipleştirici rolün üstesinden gelinmesi için ders kitaplarında revizyona gidilmesini ve gerek okul müfredatında gerekse metodlarda eşitliğin vurgulanmasını önermektedir. (10. madde) Birleşmiş Milletler’in belgelerinin yanı sıra Avrupa Konseyi’nin 1981 tarihli “Hoşgörüsüzlüğe karşı Deklarasyon-Demokrasiye bir Tehdit”i (Declaration Regarding Intolerance - A Threat to Democracy), 1982 tarihli “İfade ve Bilgi Özgürlüğü Deklarasyon”u (Declaration on the Freedom of Expression and Information), 1988 tarihli “Kadınlara ve Erkeklere Eşitlik Deklarasyonu” (Declaration on the Equality of Women and Men) da eğitim hakkında ilişkin maddeler içermektedir. 75 Türkiye’de eğitim hakkı ulusal hukukta 1982 Anayasası’nın 42. maddesi ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile tanınıp güvence altına alınmıştır. Eğitim hakkı anayasada sosyal haklar arasında düzenlenmiştir. Sosyal haklar altında garanti altına alınan eğitim hakkı, Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından yurttaşların eğitime ulaşımı ve eğitimin içeriği gibi konularda garanti altına alınmalıdır. 1982 Anayasası’nın 42. maddesine göre, “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz”. Aynı ifade Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde “Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz” olarak yinelenmektedir. Her iki maddeye göre devletin en büyük sorumluluğu bireylerin eğitime eşit ulaşımını sağlamaktır. Bireylerin eğitime ulaşımının devlet tarafından sağlanmaması ya da bireylerin engellenmesi durumunda (kız çocuklarının okula gönderilmemesi gibi) hak ihlal edilmiş olur ve devletin müdahalesini gerektirir. Bireylerin eğitime eşit ulaşımı için parasız ve zorunlu ilköğretim devletin sağlaması gereken bir koşuldur. UYGULAMADA KULLANILABİLECEK DİĞER KAMPANYALAR TÜRKİYE: Ulusal Eğitime Destek Kampanyası http://www.ulusalegitim.org.tr/dinamik.htm Temel Eğitime Destek Programı http://tedp.meb.gov.tr/ http://projeler.meb.gov.tr/tr/tedp.htm http://projeler.meb.gov.tr/images/tedp/TEDP_post3.pdf Eğitime %100 Destek http://www.egitimedestek.meb.gov.tr/ Ulusal Çalışma ve Sosyal Politika Kamu Araştırma Programı http://www.calisma.gov.tr/projeler/program.pdf Türkiye’de sosyal diyalogu güçlendirme projesi http://ab.calisma.gov.tr/web/Default.aspx?alias=ab.calisma.gov.tr/web/sd Meslek lisesi, memleket meselesi http://www.mesleklisesimemleketmeselesi.com/tr-TR/?LANGUAGE=tr-TR E-mezun: Okul Bitti, Ya sonra? http://emezun.meb.gov.tr/ Genç Patronlar: Yenilikçi İş Fikri Yarışması http://www.tbd.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=308&tipi=2&sube= Haydi Kızlar Okula-UNICEF http://www.haydikizlarokula.org/ http://www.unicef.org/turkey/pr/_ge6.html http://iogm.meb.gov.tr/pages.php?page=projects&id=4 76 Yoksullukla Mücadele-UNDP http://www.yoksulluklamucadele.org/ Mikrofinans Türkiye-UNDP http://www.mikrofinansturkiye.org/ Doğu Anadolu Kalkınma Programı-UNDP http://www.dakap.org.tr/ GAP Girişimci Destekleme Merkezi http://www.gidem.org/_Gidem/website/gozlem.aspx?sayfaNo=117 Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu http://www.ortakgelecek.net/v1.4/ Türkiye’de Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinin Ortadan Kaldırılması Projesi-ILO http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/programme/project_web/tr/index.htm Çocuk İşçiliğiyle Mücadele-ILO http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/programme/ipec.htm Yaşasın Okulumuz http://www.tocev.org.tr/ Baba beni okula gönder http://www.bababeniokulagonder.org/index2.html Türkiye Sakatlar Derneği Engelleri Kaldıralım Kampanyası http://www.devletim.com/haberler/haber.asp?hbr=144 Eğitime yeterli bütçe okuluma ödenek istiyorum kampanyası http://www.genc-hayat.net/?sayfa=dergi&sayi=19&idyazi=195 Kardelenler ve kız çocuklarının eğitimi http://kardelenler.turkcell.com.tr/ Kardeşini Seç Kampanyası http://www.kardesinisec.com/ Gençlik Sosyal Gelişim Programı http://www.jsgp.org/ Engelleri aşmak için sosyal diyalog projesi http://www.engelsizdiyalog.org/index.php?option=com_content&task=view&id=14&Itemid=28 2007 İstihdam yılı olsun kampanyası http://basin.tisk.org.tr/haberAyrinti.asp?id=11934 77 DÜNYA: Policy Library http://www.policylibrary.com/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=0&Itemid =91 Out of School Services Five Year Action Plan http://www.msd.govt.nz/documents/work-areas/families-whanau/out-of-school-services/out-ofschool-summary.doc http://www.beehive.govt.nz/ViewDocument.aspx?DocumentID=29759 Education and Inspections Act http://www.nfer.ac.uk/index.cfm Crisis-Fight for Homeless People http://www.crisis.org.uk/media/display.php?id=241 International Strategy for Disaster Reduction http://www.unisdr.org/eng/public_aware/world_camp/2006-2007/wdrc-2006-2007.htm Girl’s Education-UNICEF http://www.unicef.org/girlseducation/campaign_fifa.html The Campaign for the World’s Libraries http://www.ifla.org/@yourlibrary/index.htm Global Campaign for Education http://www.campaignforeducation.org/ http://www.education.nairobiunesco.org/PDFs/The%20EastAfrican+pg%202_23%20to%2029%20April%202006.pdf Global March Against Child Labour http://www.globalmarch.org/campaigns/educationcampaign/index.php Millenium Goals www.milleniumcampaign.org Youth Employment Campaign http://www.citizenspact.org.yu/new/index.php?option=com_content&task=view&id=37&Itemid =1 Mexico YES Campaign http://www.yesweb.org/mexico/highlights.htm 78 BARINMA 3. gün, 2. oturum, 90 dakika Hedefler - Barınmanın sosyal hak olduğu algısı Barınma ile ilgili mekanizmaların ve yaklaşımların tartışılması Barınma konusunda olası devlet politikalarına ilişkin bilgi Süre ve Planlama 20 dakika: Eğitmen ekibi balık çanağında 10 dakika: giriş ve tanıtım 20 dakika: Grup tartışmaları 20 dakika: sunumlar (her grup 4 dakika) 20 dakika: matrisin tamamlaması ve son tartışma Gerekli Malzemeler - Poster kağıdı Tahta kalemi Birleşmiş Milletler Barınma Hakkı Programı sunumu Önerilen yöntem Tüm katılımcılardan salon içinde önceden ayarlanmış dairede istedikleri yere oturmaları istenir. Bu büyük daire içinde eğitmenler kendileri için önceden hazırladıkları masanın etrafında otururlar. Katılımcılar salona girmeye başlarken eğitmenler, “Barınma” ile ilgili oturumu nasıl planlamaları gerektiğini konuşmaya başlarlar. Katılımcıların salon içerisindeki varlığını düşünmeden “Barınma” oturumunu planlamaya başlarlar. Eğitmen ekibi tartışmaya şu noktalardan başlayabilir. - Barınmanın sosyal bir hak mıdır? - İnsani yaşam koşullarını sağlamanın devletin bir görevi midir? - Barınmayı sağlayacak mekanizmaların neler olmalı? - Barınmanın diğer sosyal haklarla olan ilişkisi nedir? Bu aşamada eğitmenlerden birisi Tom (kedi) ve Jerry (fare) çizgi filmindeki karakterlerin barınma sorunundan ve bu hakların ilişkili olduğu diğer haklardan bahsetmeye başlar. Bazı kilit noktalar söyle özetlenebilir; - Tom’un o evde yaşamasının Jerry’nin evde bulunması ön koşuluna bağlı olup olmadığı, - Jerry’nin o evde yaşamasının Tom’un varlığıyla sıkıntıya düşmüş olup olmadığı, - Jerry’nin Tom’dan kurtulmak için diğer karakterlerle yaptığı işbirliğinin doğruluğu, - Tom ve Jerry’nin barınma hakkına gösterilen SAYGI, - İkisinin de yaşayabilecekleri yerlerin koşulsuz sağlanması durumda bu ilişki formatındaki değişiklik, - Jerry’e bir yer verilseydi, evi işgal eder miydi, evi işgal etme hakkı var mı? 79 Daha sonra eğitmenler, aralarındaki tartışmadan yola çıkarak ekonomik, sosyal ve kültürel bir hak olan barınmanın devlet tarafından sağlanması gerekliliği üzerine anlaştığı anda, katılımcılara dönerler ve devletin barınmayı sağlarken dikkate alması gereken 4 ana başlığın (Respect – Saygı, Protect – Koruma, Promote – Teşvik, Fulfil – Yapmak) 4 farklı küçük grupta altını doldurmalarını isterler. Gruplar 20 dakika süresince kendi konu başlıları üzerine tartışırlar ve 4 dakikalık sunumlarını hazırlarlar. Sunumlar sona erdiğinde tüm grup olarak sunumlarda eksik kalan yerler doldurulur ve Birlişmiş Milletler Barınma Hakkı Programı tarafından derlenmiş olan ve devletlerin barınma konusunda yapabileceklerini özetleyen tablo sunulur. Benzer bir çalışmanın, tüm sosyal haklar alanında yapılabileceği bilgisiyle tartışma tamamlanır. Ek bilgi ve kullanılan sunumlar EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLAR STANDARTLARI Barınma hakkı Uygun barınma koşullarında yaşama hakkı en gelişmiş ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan biridir. Birleşmiş Milletler Barınma Hakkı Programı; Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN – HABITAT) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyonu Ofisinin ortak girişimi olarak; barınma hakkı ile ilgili en önemli uluslararası etkinliktir. Bu bağlamda, UN-HABITAT, uygun barınma hakkı için tam ve aşamalı gerçekleşmeler ile ulusal ve yerel düzeyde yapılabileceklerle ilgili olarak, devletlerin sorumluluklarını özetleyen aşağıdaki tabloyu hazırladı. (HS/C/17/INF.6, tablo 2). Benzer bir çalışma, insan hakları alanında çalışan ulusal kurumlar tarafından farklı ekonomik, sosyal ve kültürel haklar için de yapılabilir. 80 Saygı Yasal olmayan şekilde veya zorla yapılan tahliyelerin önlenmesi Ayrımcılığın her türlüsünün önlenmesi Koruma Barınma hakkının ihlalinin önlenmesi Teşvik İçinde kalabilme hakkının korunması Sağlama Evsizlikle mücadele etme, evsizliği önleme ve ortadan kaldırma Yerel çözümler ve uluslararası hukukun yerel de uygulanması Barınma haklarının yasal olarak gözden geçirilmesi ve tanınması Geriye götürecek herhangi bir müdahalenin önlenmesi Tüm gruplar için eşitlik hakkının korunması Barınma bazlı özgürlükler Herkes için paraca gücünün yetebileceği bir barınak sağlamak ve buna ilişkin bir karşılaştırma göstergesini geliştirmek Özel önlemlere ihtiyacı olan dezavantajlı gruplar için barınma olanağı sağlama Barınmaya ilişkin demokratik şekilde uygulanacak yerleşime uygunluk kontrolü Kira düzeylerinin ve özel sektördeki barınmaya ilişkin aktivitelerin düzenlenmesi Barınma hakkının gerçek anlamda hayata geçmesi için karşılaştırma göstergelerinin geliştirilmesi Barınma hakkı için ulusal stratejilerin geliştirilmesi Barınmaya ilişkin doğru hedeflemenin yapılması ve bu doğrultuda kamusal harcamaları artırma Herkes için yeterli ve yaşanabilir barınma olanağı sağlama Kişinin özel hayatına ve evine saygı Halkın katılımını sağlayarak barındırma önlemlerini alma Barındırma önlemlerini alırken kültürel özelliklere saygı Barınmaya ilişkin temel fiziksel standartların geliştirilmesi Zayıf ve savunmasız grupların haklarına odaklanma Tüm gerekli hizmetlerin ve altyapının sağlanması Barınmaya ilişkin bilgilere ulaşabilme Herkesin barınabilmesi için finansman ve biriktirme planları Yeterli düzeyde herkesin paraca gücünün yetebileceği arazi sağlamak Sosyal barındırmanın inşaları 81 FEANTSA, 1989 yılında sivil toplum örgütü olarak kurulan, Evsizlerle (homeless) Birlikte Çalışan Ulusal Örgütlerin Avrupa Federasyonu’dur (ing. the European Federation of National Organisations working with the Homeless; fra. la Fédération Européenne d'Associations Nationales Travaillant avec les Sans-Abri). FEANTSA’nın Avrupa’nın 30 farklı devletinden gelen 100 kadar üyesi bulunmaktadır. Üyeleri evsiz insanlara barınak sağlamaktan, sosyal destek sağlamaya kadar geniş bir yelpazede çalışan sivil toplum örgütleridir. Genelde FEANTSA içinde yer alan örgütlenmeler kamu otoriteleri, sosyal konut sağlayıcıları ve ilgili aktörler ile yakın işbirliği içerisindedirler. FEANTSA Avrupa çapında barınma hakkı konusunda çalışan en yaygın örgütlenmedir. Avrupa Konseyi’ne ve Birleşmiş Milletler’e danışmanlık yapmaktadır. FEANTSA uzmanlardan oluşan bir ekip ile evsizlik hakkında karşılıklı anlayışı geliştirmek ve ortak bir dil oluşturmak üzere bir tanım üretmiştir. Ürettiği tanımda evsizlik ve barınma sorununu sınıflandırmış ve ayrı tipleri tanımlamıştır. 2005 yılında ulusal ve bölgesel toplantılarda tartışılan bu tanımlar günümüzde konu hakkında bir çerçeve çizmek, politika üretmek, medyada bu dili yaygınlaştırmak ve izleme faaliyetleri için kullanılmaktadır. FEANTSA evsizlik tanımını fiziksel, sosyal ve hukuki bir barınak sahibi olmak ve barınma sorunu üzerinden sosyal dışlanma üzerine kurmuştur. Tanım evsiz insanları yaşam koşullarına göre dörde ayırır: 1. Çatısızlık (rooflessness): herhangi bir sığınağa sahip olmadan, açıkta barınma durumu 2. Evsizlik (houselessness): geçici olarak uyuyacak bir kurum ya da sığınak gibi bir çatıya sahip olma durumu 3. Güvensiz ev (insecure housing): tahliye, illegal ya da hane içi şiddetle karşı karşıya kalıp güvenli olmayan bir evde barınma durumu 4. Yetersiz ev (inadequate housing): illegal kamp yerlerinde karavanda, yetersiz şartlara sahip evlerde ya da fazla kalabalık hanelerde yaşama durumu Bu yaklaşım evsizliğin bir durum değil, bir süreç olduğunu öne sürmektedir. Süreç olarak algılandığında zarar görebilir hanelerin yaşamlarının bir bölümünde yukarıda sayılan durumlardan biriyle karşı karşıya kalmaları mümkündür. 82 SAĞLIK 3. gün, 2. oturum, 90 dakika Hedefler - Sağlığın da sosyal hak olduğu bilgisi Sağlık ile ilgili hizmetlerin kim tarafından ve hangi kapsamda sağlanması gerektiği ile ilgili tartışma Sağlık ile ilgili harcamaların nereden karşılanabileceği ile ilgili tartışma Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtılması 20 dakika: Uygulama (Sağlık Sistemi Referandum Sandığı) 20 dakika: Sonuçların açıklanması 40 dakika: Sonuçlar üzerine tartışma Gerekli Malzemeler - Oy pusulaları Oylama sonuçlarını anında görüntülemek için bilgisayar ve projeksiyon 20 patates 20 bıçak Sulu boya Sandık görevi görecek kutu Önerilen yöntem Sağlık Sistemi Referandum Sandığı Katılımcılara birer patates vererek, kendileri için birer damga yapmaları istenir. Katılımcılar damgalarını yaparken, uygulama anlatılır. Her katılımcıya bir “Sağlık Sistemi Oy Pusulası” verilir ve referanduma katılmak için, olması gerektiğini düşündükleri maddeleri damgalamaları istenir. Katılımcılar oy pusulalarını damgaladıktan sonra, oy pusulalarını kapatırlar ve sandığa atarlar. Daha sonra sandık açılır ve oy sayıcılar aracılığıyla sonuçlar projeksiyona yansıtılır. Tüm oylar girildiğinde, son durumu gösteren tablolar üzerinden tartışma gerçekleştirilir. 83 Oy pusulaları Sağlık hizmetlerini KİM sağlamalı? Devlet Özel sektör Özel sektör ve devlet NEleri istisnasız herkese sağlamalı? Sadece acil durumlar Sadece tetkikler (ilaç ve tedavi kapsam dışında) Sadece tedavi (tetkik ve ilaç kapsam dışında) Tüm sağlık hizmetlerini sağlamalı NASIL sağlamalı? Yıllık sağlık vergisi/primi toplayarak Gelir vergisi oranlarıyla ilgili gerekli düzenlemeleri yaparak Genel bütçeden gerekli payı ayırarak Ödeyemeyecek durumda olanlara düşük faizli/faizsiz kredi sağlayarak NEDEN sağlamalı? İnsanlar sağlık problemleri yaşadıkları sürece verim düşer, dolaylı maliyetler yüksek olur. Bu hizmet için vergi / prim ödeyenlerin, karşılığında hizmet almaları gerekir. Toplum geneline sağlık hizmeti götürülmediğinde, salgınlar, toplu ölümler yaşanabilir. NEREDE sağlamalı? Merkezi noktalara kurduğu tam teşekküllü hastanelerde Poliklinik, dispanser gibi yerel hizmet noktaları açıp, hastane sayısını sınırlayarak yerelde İhtisas hastaneleri aracılığıyla uzmanlık – maliyet dengesini kurarak NE ZAMAN sağlamalı? Hizmeti alanın hastalanmaması için gereken ortamı sağlamalı Hizmeti alan kişi hastalandığında iyileşmesi için gerekeni yapmalı 84 Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Sağlık Hakkı Sağlık kavramı herkes için farklı anlamlar taşımaktadır, ancak “hastalık ve sakatlığın olmayışı” şeklindeki geleneksel tanımdan daha fazlasını ifade ettiği açıktır. Dünya Sağlık Örgütü Anayasasının Giriş Bölümü ile Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Yasanın 2. maddesinde sağlık, “bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hali” olarak kapsamlı bir biçimde tanımlanmaktadır.9 Bu da kişiye özgü olan bedensel ve ruhsal iyilik halinin bir sosyal çerçevesi olduğunu göstermektedir. Fişek’in deyişiyle hastalıkları önlemek tek başına kişinin ya da ailesinin başarabileceği bir hedef olmadığından “her koyun kendi bacağından asılamaz” ve kişinin toplumdan “sağlığı” ile ilgili bekledikleri bulunur.10 Yaşama hakkının gerçek anlamda işlerlik kazanabilmesinde sağlığın korunup geliştirilmesine yönelik hakları tanımlayan sağlık hakkının gerekliliği göz ardı edilemez. Buna rağmen, sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikle ilgili istisnai yorum ve tartışma alanları dışında, sağlıkla ilişkili tartışmalar genelde insan hakları temelli yapılmamaktadır. Buna benzer şekilde, sağlığa yönelik zararın çok açık ve ağır derecede olduğu zamanlar dışında (örneğin işkence söz konusu olduğundaki gibi) sağlık perspektifi de genellikle insan hakları söyleminin dışında kalmaktadır.11 Sağlık hakkı; mevcut sağlık sisteminde kişinin hasta olmadan önceki süreçte sağlığının korunması ve her kişiye nitelikli, eşit tıbbi bakım ve tedaviye ulaşabilme imkanının sağlanması anlamına gelmektedir.12 Bu koşulları sağlayan hizmetlerin tümü sağlık hizmetleri bütününü oluşturmaktadır. Tarihin her döneminde bireyler üyesi oldukları toplumdan ihtiyaçlarını karşılayacak sağlık hizmetlerini talep etmiştir. Bu talep, tarih boyunca resmi veya resmi olmayan çeşitli örgütler veya diğer dayanışma mekanizmaları aracılığıyla karşılana gelmiştir. 9 Dünya Sağlık Örgütü sağlık tanımı için bkz. http://www.who.int/suggestions/faq/en/ daha fazla bilgi için Üstün B., Jakob R. Calling a spade a spade: meaningful definitions of health conditions. Bull World Health Organ 2005;83:802. 10 Yeni Türkiye Dergisi Sağlık Özel Sayısı s. 312-320 Yıl: 2001 http://sosyalpolitika.fisek.org.tr/?p=11#more-11 11 Mann MJ. “Medicine and Public Health , Ethics and Human Rights”. Health and Human Rights. Edited by Mann M J, Gruskin S, Grodin A M, Annas J G, Published in 1999 by Routledge, New York and London, p. 7. 12 Gemalmaz MS. “Tursu Fıçısı ya da Hasta Hakları”. Toplum ve Hekim. _stanbul: Cilt 11, Sayı: 75-76, 1996, s. . 36-39. 85 Sağlık Hakkının Tarihsel Gelişimi 13 Endüstri öncesi Avrupa’da ilk şehir devletinin ortaya çıkması ile birlikte kalabalıklaşan nüfus ve aynı tarihlere denk düşen veba salgını, sağlık hizmetlerinde mevcut geleneksel kurumlarla (aile, dinsel nitelikli hayır kurumları hasta evleri ve manastırlar) birlikte devleti de yoksul ve hasta insanlara sağlık hizmeti sunmaya yöneltmiştir. Diğer yandan Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nde ise sağlık hizmetlerinin daha çok özel girişimler kanalıyla dinsel motivasyonlar ve “yardım” ilkesi temelinde yürütüldüğünü ve bu doğrultuda bir Orta Asya geleneği olan “imece” türü yardımlaşmanın en üst düzey örgütlenmesi olan vakıfların ön plana çıktığını görüyoruz. Hastaların ücretsiz tedavi olanağı bulduğu darüşşifalar (bugünkü deyimiyle hastaneler), yardımlaşma sandıkları, loncalar vs. sağlık hizmetlerinin sunumunda etkili kurumlar olmuşlardır. 18. yüzyılın sonlarına doğru yeni bir toplumsal sınıf olarak iyice güçlenen burjuvazinin, mevcut egemen sınıfa yani aristokrasiye karsı kendi sınıfsal çıkarlarını savunmak üzere giriştiği mücadelenin amacına ulaşmasıyla burjuva sınıfı daha çok birinci kuşak haklar olarak bilinen yaşama hakkı, özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karsı direnme haklarını elde etmiş ve bu haklar çok kısa zaman içerisinde evrensel bir nitelik kazanmıştır. İnsanların özgür olma, yasama, mülkiyet edinme, düşüncesini açıklama gibi temel hakları vardı, ancak sosyal hayata katılmak için gerekli unsurlara sahip olmayanlar ve ekonomik yönden yetersiz olanlar için bu temel hakların elde edilmesi çok da bir anlam taşımıyordu. Alptekin’in Kapani’den aktardığı gibi, “Klasik hakların anayasalarla güvence altına alındığı Avrupa ülkelerinde, 18. ve 19. yüzyıllarda, insanların büyük çoğunluğu yoksulluk nedeniyle bu haklardan yararlanamıyordu. Oysa herkesin bu haklara doğuştan sahip olduğu kabul ediliyordu. İnsanların yaşam hakkı vardı, ancak en basit hastalıklara karşı bile çaresizdiler. Ne doktora gidecek, ne de ilaç alacak paraları vardı. Konut dokunulmazlıkları vardı, ancak başlarını sokacak konutları yoktu. Düşünce özgürlükleri vardı; ama sabahın köründen akşam geç saatlere kadar çalışmaktan, ne düşünecek zamanları, ne de düşünmek için asgari eğitimleri vardı”.14 19. Yüzyıl insan hakları düşüncesinde önemli gelişmelere tanıklık etmiştir. Toplumsal yaşamın diğer alanlarında olduğu gibi, sağlık alanında da egemen sınıf olan burjuvaziye ilk tepkiler işçi sınıfından gelmiştir. 19. Yüzyıl ortalarında Almanya’da meydana gelen “işçi hareketleri” sonucunda modern anlamıyla sağlık hakkının habercisi olan “sağlık sigortası” sistemi doğmuştur. Almanya’yı öteki sanayi ülkeleri izlemiş, onlar da sağlık sigorta sistemini kabul etmişlerdir. Burjuva sınıfının sağlık hakkını onaylaması elbette kolay olmamıştır. Ancak, aristokrasiye karşı güçlenerek bu sınıfı tasfiye eden burjuvazi, kendilerine üretimde artı değeri kazandıran işçilerin, daha verimli çalışacağı ve üretimi sürekli artırmalarına olanak sağlayacağı düşüncesiyle sağlık sigortasını kendi çıkarları doğrultusunda onaylamıştır. 13 Bu bölümdeki bilgiler Kamil Alptekin’in ilgili makalesinden alınmıştır. Alptekin Kamil, Sağlık Hakkı ve İnsan Hakları Üzerine bir Değerlendirme, T Klin Tıp Etigi-Hukuku-Tarihi 2004, 12:132-139 s. 135-136. 14 Kapani M. Kamu Hürriyetleri. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, No: 463, 6. Baskı, 1986, s. 51.’den aktaran Alptekin Kamil, Sağlık Hakkı ve İnsan Hakları Üzerine bir Değerlendirme, T Klin Tıp Etigi-Hukuku-Tarihi 2004, 12:132139 s. 135-136. 86 Sağlık hakkı açısından 1948 yılı, sağlık hakkının normatif bir özellik kazanarak evrensel bir hak olarak gündeme gelmesinin tarihidir. Sağlık hakkı, toplumların insan hakları olarak kavramlaştırılan bu düşünsel akımla ve onun içeriğini oluşturan alt kavramlarla tanışıklıklarına, onları benimseme oranlarına bağlı olarak, insan hakları sözleşmesinin onayından sonra hukuksal açıdan devleti bağlayıcı bir ilke olmuştur. Böylelikle insan hakları sözleşmesini onaylayan ve uygulamaya koyan devletlerde sağlık hakkı, her bireyin talep edebileceği bir ‘hak’ olma özelliğini kazanmıştır. Sağlık açısından bireye ilişkin konulardan en önemlisi olan “sağlık bakımından yararlanma hakkı”, İnsan Hakları Bildirgesi’nde ikinci kuşak haklar (sosyal haklar) olarak değerlendirilmektedir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesi sağlık hakkını içermektedir ve bu maddede su açıklamaya yer verilmiştir:15 1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşam standartlarına hakkı vardır; bu hak beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve issizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar. 2. Analar ve çocukların özel bakım ve yardım hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuşluklarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanırlar (13). Kısaca sağlık hakkı, esas olarak insan haklarının ve değerlerinin sağlık hizmetlerine uygulanmasını ifade ederek dayanağını insan hakları koruma mekanizmalarından almaktadır. Sağlık ve insan hakları kavramlarını birlikte değerlendirirken soruna; kişisel sağlıktan, sosyal politikaya uzanan geniş bir perspektiften bakmak gereklidir. Sağlık Hizmetleri Sağlık hizmetleri denildiğinde halen pek çok kişi tarafından genellikle hastalara yönelik tedavi hizmetleri anlaşılmaktadır. Oysa sağlık hizmetleri tedavi hizmetleri ile birlikte koruyucu ve rehabilite edici hizmetleri de bir bütün olarak kapsar. Toplum hekimliği görüşü olarak adlandırılan bu görüşün geleneksel sağlık hizmeti yaklaşımı ile ayrıldığı noktalar, Fişek tarafından aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:16 15 16 Insan hakları evrensel bildirgesi http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan_Haklar%C4%B1_Evrensel_Beyannamesi Yeni Türkiye Dergisi Sağlık Özel Sayısı s. 312-320 Yıl: 2001 87 Çağdaş ve Geleneksel Hekimlik Anlayışları Arasındaki Farklar Konular Toplum Hekimliği Görüşü Geleneksel Görüş Hizmet edilen kişi Kişiye hem sağlıklı hem hasta iken hizmet etmek Kişiye hasta iken hizmet etmek Hizmetin kapsamı Koruma, tedavi ve rehabilitasyon Tedavi ve rehabilitasyon Hizmet edilen kişiyi değerlendirme Kişi fizik, biyolojik ve sosyal çevresi ile bir bütündür. O çevresinden soyutlanamaz Kişi, hastane veya muayeneha-neye gelen ve hastalığını tedavi ettirmek isteyen bir hastadır. Hastalıkların nedeni Biyolojik ve sosyal nedenler Yalnız biyolojik neden Hizmet sunma Sağlık hizmetini herkese götürmek Hastane veya muayenehaneye başvuranlara hizmet etmek Hastalıklardan korunma Öncelik alır Özel hallerde ve sınırlı uygulama Kaynak tahsisinde öncelik Sınırlı olan kaynakları en çok görülen ve öldüren ve sakat bırakan hastalıklardan kişileri koruma ve hastalıkların tedavisinde kullanma Teşhis ve tedavisi zor hastalıkların tedavisi için çok nitelikli kişiler yetiştirmek en yüksek standartta teknoloji sağlamak Toplumsal kavram ve planlama Toplumdaki sağlık ile ilgili olayları sürekli objektif olarak gözlemek ve bu gözlemlere dayalı, sosyo-ekonomik kalkınmanın bir parçası olan bir plan çerçevesinde hizmetleri geliştirme Yoktur. Örgütlenme Çeşitli meslek mensuplarının oluşturduğu küçük ekiplerin birbirini tamamladığı ve desteklediği ülke çapında bir ekip hizmeti Tek bir hekimin hizmeti olabilir. Ekip kavramı, genellikle, hastane duvarlarını aşmaz. 88 Bireylerin ve toplumların sağlık hizmetine olan ihtiyaçları sonsuz olmasına karsın bu hizmetlere ayrılan kaynaklar her zaman kısıtlıdır. Bu da ülkeleri sağlık hizmetlerinin finansmanında daha akılcı politikalar izlemeye ve daha verimli faaliyetleri finanse etmeye zorlamaktadır. Teorik olarak sağlık hizmetleri üç ana kaynaktan finanse edilir: Kamu (public), özel (private) ve karma (mix veya quasi-public). Uygulamada ülkelerdeki sağlık hizmetlerinin finansman modellerine bakıldığında ise temel yaklaşımlarda kamu, özel veya çoğunlukla rastlanan her ikisinin belli derecelerde yer aldığı bir karma modelin var olduğu görülür. Türkiye’de sağlığın finansmanında karma bir ekonomik model benimsenmiştir. Sağlık hizmetlerinin bedeli ya hizmeti alan tarafından, ya da onların bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumlarınca ödenmektedir. Hasta Hakları İnsan hakları, sağlık hakkı ve hasta hakları birbirinden kopuk ya da bağımsız birer hak kategorisi değildir. Sağlık hakkı ile direk ilişkilendirilen hasta hakları ise, sağlık hakkının hasta açısından somutlaşmasını ve bireyselleşmesini ifade eder, aynı zamanda sağlık hizmetlerinin sunumunda insan onurunun ve bütünselliğinin korunması amacına yönelik olarak geliştirildiği için, insan haklarının sağlık alanına yansıması işlevini de görür.17 Sağlık hakkına ilişkin çeşitli kavramlara değinirken, hem insan hakları hem de sağlık hakkı ile yakından ilişkili olan “hasta hakları”nın sağlık hakkı kavramı kapsamında ele alınabileceğini, ancak sağlık hakkının sadece hasta haklarından ibaret olmadığını belirtmemizde fayda var. 17 Alptekin Kamil, Sağlık Hakkı ve İnsan Hakları Üzerine bir Değerlendirme, T Klin Tıp Etigi-Hukuku-Tarihi 2004, 12:132-139 s. 133 89 BİLGİ NOTU HAZIRLAMA 3. gün, 4. oturum, 90 dakika Hedefler - Sosyal haklar alanında araştırma yapma pratiği Yaygınlaştırma eğitimini destekleyecek bilgiyi oluşturma Zaman baskısı altında ekip çalışması deneyimi Yazma deneyimi Süre ve Planlama 20 dakika: Bilgi notu üzerine kurulu 3 oturumun açıklanması 70 dakika: Bilgi notu hazırlama süresi (daha uzun süre de verilebilir) Gerekli Malzemeler - İnsan Hakları Kütüphanesi Eğitimde kullanılan oturumların bilgi notları Yaygınlaştırma eğitimi programı Önerilen yöntem Katılımcılar 4 gruba ayrılır. Her bir gruba, yaygınlaştırma eğitiminden bir oturum verilir. Eğitim ortamında bulunan insan hakları kütüphanesi tanıtılır. Katılımcılardan, verilen konu ile ilgili, eğitimin 4. günü sabahında tüm gruba dağıtılmak üzere 2 sayfa bilgi notu hazırlamaları istenir. KONULAR: - Örgütlenme ve savunuculuk - Sosyal dayanışma mekanizmaları - Sosyal hakların kapsamı - Yoksulluk Katılımcılar, hazırladıkları bilgi notlarını eğitmen ekibine teslim ederler. 90 BİLGİ NOTLARI ÜZERİNE SORU HAZIRLAMA 4. gün, 1. oturum, 70 dakika Hedefler - Yaygınlaştırma eğitimini destekleyecek bilgiyi oluşturma Okuma deneyimi Soru hazırlama becerisi Süre ve Planlama 10 dakika: Uygulamanın tanıtımı 60 dakika: Grupların bilgi notu üzerine sorularını hazırlamaları Gerekli Malzemeler - Katılımcılar tarafından hazırlanmış bilgi notlarının her bir katılımcı için hazırlanmış olduğu dosya Önerilen yöntem Çoğaltılmış olan bilgi notları, tüm katılımcılara dağıtılır. Katılımcılar, bilgi notlarını okurlar ve kendi grupları ile beraber her bir bilgi notu için üçer soru hazırlarlar. Sorular, tam olarak anlamadıkları kısımları netleştirmek üzerine olabileceği gibi, üzerinde tartışmak istedikleri noktalarla da ilgili olabilir. 91 BİLGİ NOTU KURULU 4. gün, 2. oturum, 120 dakika Hedefler - Yaygınlaştırma eğitimini destekleyecek bilgiyi oluşturma Bilgi üzerine tartışma deneyimi Geri bildirim verme becerisi Süre ve Planlama 20 dakika: 1. grubun soru cevap oturumu 10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi 20 dakika: 2. grubun soru cevap oturumu 10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi 20 dakika: 3. grubun soru cevap oturumu 10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi 20 dakika: 4. grubun soru cevap oturumu 10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi Gerekli Malzemeler - Kare biçiminde dizilmiş 4 masa Önerilen yöntem Her grup, kendisi için hazırlanmış masaya oturur. İlk grup kısaca bilgi notunu sorar ve sırasıyla masalardan sorularını alır. Her masadan sorusunu aldıktan sonra, o masaya cevap verir. Bu sistemle 4 grup için de soru – cevap oturumu gerçekleştirilmiş olur. Eğitmen ekibi, soru cevap sırasında tartışmayı takip eder, bilgi yanlışı varsa; anında müdahale eder. Yoksa her bir oturumun sonunda; bilgi notu, sorular ve cevaplar üzerine geribildirim verir. 92 BİLGİ NOTU: ÖRGÜTLENME VE SAVUNUCULUK Hazırlayanlar: Dicle Çakmak, Gökdağ Göktepe, Mehmet Alper Şentürk, Murat Oğuz, Volkan Akkuş, Savunuculuk inisiyatif almış sivil toplum aktörlerinin politik veya yasal süreçlere etki etme girişimidir. Aynı zamanda dezavantajlı kimseler lehine politikaları değiştirmek için, bilgiyi stratejik olarak kullanma süreci olarak da tanımlanır (BOND Guidance Notes Series 3). Savunuculuktaki bazı roller aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1- Denetleyici: Konu hakkındaki aksaklıkları gözlemleme ve tespit etme rolü. 2- Savunucu: Savunuculuk faaliyetinde bulunma rolü. 3- Yenilikçi: Çözüme yönelik modeli ortaya koyup, hangi merciden talep ediliyorsa onunla paylaşma rolü. 4- Hizmet Sağlayıcı: Yapılması gereken tüm işi üstlenme rolü. Bu rollerle ilgili bazı yaklaşımlar da aşağıdaki gibidir: 1- İşbirliği: Talepte bulunulan merci ile birlikte faaliyet gösterme. 2- Karşı Karşıya Gelme: Bilinç düzeyinde karşı olduğu duruma kökten karşı çıkma. 3- Tamamlayıcı Faaliyet: Karar vericilerden bağımsız olarak kampanya ya da proje uygulama. 4- Bilinç Yaratma: Gündemde olmasa bile rahatsız olduğu olguyu gündeme getirme. Neden ve Nasıl Savunuculuk? Hak ihlallerinin veya olasılığının olduğu her ortamda, bu ihlalin ortadan kaldırılması ihtiyacı doğar. Bu ihtiyaç beraberinde bir talep getirir. Bu talebi karşılamak için savunuculuk faaliyetlerinde bulunulur. Çünkü savunuculuğun amacı tam olarak hak ihlalinin ortadan kaldırılması ile alakalı yasal süreçlere etki etmektir. Sosyal Haklar savunuculuğu bireysel olarak yapılabilen bir faaliyettir. Ancak etkisini arttırmak ve zorlayıcı yönünü güçlendirmek için örgütlenme önemli bir katkı sağlayabilir. Ne 93 kadar çok insan savunuculuk faaliyetine katılırsa, o kadar çok insan bu hak ihlaline maruz kalmış ya da maruz kalanlara destek oluyor demektir. Bir yandan da örgütlenme çarpan etkisi sayesinde Sosyal Haklar konusunda farkındalığı ve bilinci arttırır. Şunu da unutmamak gerekir ki Sosyal Haklar savunuculuğu yapmak yalnızca ihlalden etkilenen ya da etkilenecek olan kişi ya da grupların değil, bu durumdan rahatsız olan tüm bireylerin inisiyatif almasını gerektirir. Zaten bu tip bir durumdan rahatsız olmak için bir Sosyal Hak ihlaline maruz kalmak ya da kalma riski taşımak gerekmez; böyle bir riski taşımıyorsa bile toplumun her bireyinin bundan rahatsız olması gerekir. Savunuculuk Taktikleri 1- Destek Grupları Oluşturmak Sosyal haklara ilişkin mesajlar bu konulara ilgili olan ve destek veren kişilere yönlendirilir. Bu sayede hem daha etkin çalışmalar yürütülür hem de güçlü eylemler sergilenebilir. Sosyal haklara ilişkin mesajların çıktığı kaynaktan başka gruplara yayılarak oluşturulan destek grupları sayesinde yeni insanlara, yeni fikirlere ve yeni enerjilere ulaşma potansiyeli artmaktadır. 2- İşbirliği Sosyal hakların kapsayıcılığı ve bu haklar arasındaki yakın ilişki nedeniyle sosyal haklar savunuculuğunun alanı her kesimden birçok kişi, grup ve kurumu kapsar. Dolayısıyla sosyal haklar savunuculuğunun etkisinin artması için bu aktörlerin iş birliği önemli bir katkıdır. Aynı hak ihlaline maruz kalan farklı kişi ya da gruplar arasındaki gerginliğin engellenmesine yardımcı olur, böylece faaliyette bulunan savunucu ya da savunucular grubu daha hazırlıklı, daha güçlü olur ve daha çok kişi ya da grubu temsil eder. İşbirliği için kullanılan bazı yöntemler: a. Savunucuların işleyiş konusunda net ilkeler benimsemek. b. Fikir birliği yoluyla karar vermek. c. Toplumsalı temsil etmek. d. Yapılacak eylemlerin öncelikleri konusunda fikir birliğine varmak. 94 3- Kapasite Oluşturma İhtiyaç temelli olduklarından dolayı Sosyal Haklar sürekli değişim gösterirler. Bu yüzden de savunuculuk yöntemlerinin yenilenmesi gerekir. Daha verimli çalışma ve yeni insanların Sosyal Haklarını savunabilmek için yeni beceriler kazandırmayı gerektirir. Genel anlamıyla savunuculuk faaliyetine destek kapasitesini artırma olarak da görülebilir. 4- Farkındalık / Bilinç Yaratma ya da Arttırma Sosyal Hakların farkına varılması, bu hakların savunulması, korunması ve gözetilmesi için ilk adımdır. Bu konuda yapılacak farkındalık ya da bilinç yaratma ve arttırma ile ilgili çalışmalar sayesinde Sosyal Hakların savunulabilmesi için zemin yaratılmış olur. Bu sayede gerekli savunma taktikleri hayat bulabilir. Savunuculukta Aktivizm Aktivizm, çok genel bir bakış açısıyla, toplumsal veya siyasi bir değişikliğe yol açmayı hedefleyen kasti bir etkinlik veya eylem olarak tanımlanabilir. Aktivizm aynı zamanda bu tarz davranışı benimseyen ve savunan doktrin veya politikadır. Eylemcilik veya etkincilik olarak da anılır.18 1- Önleme Taktikleri (İhlal Gerçekleşmeden) a. Fiziksel Koruma : İhlale uğrama riskindeki kişi ya da grup için koruma sağlama. b. Kritik Bilgiyi Paylaşma:Hak ihlali riski durmunda bilgiyi ifşa etme c. İhlal Fırsatlarını Ortadan Kaldırma: Olası bir ihlale karşı önlem alma 2- Müdahale Taktikleri (İhlal Esnasında) 18 http://tr.wikipedia.org/wiki/Aktivizm; 95 a. Direnme: İhlal esnasında direniş b. Engel Olma19: İhlal oluşmak üzereyken genellikle fiziksel engel oluşturma. c. İkna Etme: İhali yapanı yapmamaya ikna etme d. Teşvik Etme: Doğru şekilde davranmaya teşvik 3- Onarıcı Taktikler: (İhlal Gerçekleştikten Sonra) a. İhlali Hatırlatma: Farkındalığın kaybolmasına engel olma b. İhlale Uğrayan Birey ve Toplulukları Güçlendirme c. Yanlış Düzeltme Arayışı: İhlalin verdiği zararı telafi etme arayışı20 Savunuculuk ile ilgili iyi bir örnek Bergama halkının Eurogold şirketine karşı verdiği mücadeledir. Bu konu ile alakalı bilgiye kaynakça bölümünde yer verilen kaynaklardan ulaşılabilir. Kaynakça: - Samed Behrengi.2006.Küçük Kara Balık.İstanbul:Can Yayınları. - Yiğit Aksakoğlu. Savunuculuk ve Politikaları Etkileme Sunumu. [http://insanca.kadikoy.bel.tr/f/savunuculuk.pdf] - Yiğit Aksakoğlu. 2006. STK’lar için Savunuculuk Rehberi.Ankara [http://www.stgm.org.tr/docs/1170176164savunuculuk.pdf] - Çev.Hilal Akyüz.2004.İnsan Haklarında Yeni Taktikler:Aktivistler için bir Kaynak.İşkence Mağdurları Merkezi,New Tactics. - Bergama Halkının Eurogold Şirketine Karşı Mücadelesi o [http://www.inisiyatif.net/document/12.asp] o [http://www.metalurji.org.tr/index.php?name=News&file=article&sid=33&theme =Printer] o [http://www.rightsagenda.org/main.php?id=11] 19 Bkz. Samed Behrengi (2006) s.20. İnsan Haklarında Yeni Taktikler:Aktivistler için bir Kaynak.İşkence Mağdurları Merkezi,New Tactics. Bu kaynakta belirtilen 3 taktik modelinden yararlanılmıştır. Kaynakta belirtilen 4. taktik bu bilgi notuna dahil edilmemiştir. Detaylı bilgi için bakılabilir 20 96 BİLGİ NOTU SOSYAL DAYANIŞMA MEKANİZMALARI Hazırlayanlar: Canberk Yukarı, Mehtap Akgün, Mehmet Demirci, Murat Alper Baysal Genel olarak insanlar, bir arada yaşamak ihtiyacındadırlar. Bu durum psikolojik bir ihtiyaçtan olduğu kadar, sosyal ve iktisadî bir gereklilikten de kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı bireylerin kendi çevrelerinde kuracakları düzen, onların kendi aralarındaki ilişkileri en iyi şekilde kuracak esaslara sahip olmalıdır. Bir arada yaşam devleti yaratmış ve süreçte bireyler devlete sorumluluklar yüklemiş ve bu sorumlulukları yerine getirmesini talep etmişlerdir. Sosyal haklar burada başlar ve devletleri sosyal devlet olmaya iter. Sosyal devletin bireylerden aldığı ekonomik, siyasi, sosyal sorumlulukları yerine getirmesi için oluşturduğu mekanizmalar sosyal dayanışma mekanizmalarıdır. Toplum içerisinde yaşayan insanların aralarındaki yakınlaştırıcı bağları, karşılıklı yardım veya işbirliği ile ilgili durumlarını gösteren toplumsal dayanışma; toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesi ilkesine dayanır. Sosyal Dayanışma: Kavramsal Bir Çerçeve Dayanışma, genel olarak yoksulluk, engellilik, hastalık, doğum, ölüm, işsizlik gibi risklerle karşılaşan insanların yaşam standartlarını korumak ve geliştirmek için gelirin yeniden dağıtımını sağlayan araçlar bütünü olarak tanımlanabilir.21 Sosyal dayanışmanın varlığı vicdan, acıma, sadakat, güçsüzlük, gönüllülük, keyfiyet gibi değer yargıları zeminine dayanmaz. Sosyal dayanışma, haklar temelinde eşit bireylerin toplumun diğer üyelerine karşı zorunlu olan sorumluluk ve görevlerini kapsar. Öyleyse, sosyal dayanışma bireylerin eşitliğine dayanan, hak ve sorumluluklara sahip oldukları bir yeniden dağıtım ilişkisidir.22 Yani sosyal dayanışma, zorunlu olduğu sürece gerçek ve sürekli olacaktır. Bunun yanında gönüllülük üzerinden kurulan 21 22 Euzbey, 2004:109, aktaran Recep KAPAR, Kuşaklararası Sosyal Dayanışma, Aralık, 2005. (yayınevi lazım) Recep KAPAR, Kuşaklararası Sosyal Dayanışma, Aralık, 2005. 97 sosyal dayanışma mekanizmaları da olabilir. Sivil toplum kuruluşları bu misyonu üstlenebilir. Ancak sivil toplum kuruluşları sosyal devletin gidermesi gereken sorunları üstlenerek bu sorunları pekiştirebilirler. Sosyal devlet eşit hakları savunup eşitlik düzleminde sorunları çözmekle sorumludur. STK’ların dayanışma mekanizmalarını üstlenmeleri süreklilik ve eşitlik açısından risk taşımaktadır. Sosyal Dayanışmanın İşlevleri Sosyal dayanışma mekanizmasının gelir güvencesinin sağlanması, sosyal adaletin sağlanması gibi işlevleri bulunabilir. Bu işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan iki ana sosyal dayanışma mekanizması bulunabilir. Kuşaklararası Sosyal Dayanışma: Sosyal sigorta ve emeklilik sistemi kuşaklararası sosyal dayanışmanın ana bileşenleridir. Genelde belirli bir yaştan sonra yaşlıların haklarının korunmasını ifade eden kuşaklararası sosyal dayanışma mekanizması, çalışan aktif işgücü kesiminin gelirinin belirli bir kısmını bu kesimin sigorta ve emeklilik işlemlerine ayırmasını ifade etmektedir Bunu bir örnekle anlatmak gerekirse: 65 yaşına gelmiş bir insanı hiçbir koşul aramadan devlet tarafından emekli olarak kabul edilmesi ve 30 yaşında çalışan bir insanın maaşından kesilen verginin bir kısmının “emekli” diye tanımlanan bireye verilmesi gibi. Yüksek gelirliler ile düşük gelirliler arasında gerçekleşen sosyal dayanışma Sosyal Devlet sosyal hakların kullanılmasını yurttaşlığa dayandırır ve yurttaşları için yine yurttaşlardan aldığı sorumluluk üzerine adil bir gelir dağılımını düzenler. Burada yüksek gelirlilerin ödediği vergiler ile dezavantajlı grupları haklarını kullanmak adına aynı noktada buluşturmaya çalışır. Uluslararası düzlemde sosyal dayanışma mekanizmaları kurgulanabilir. Ancak bu mekanizmalar sosyal hakların yurttaşlığa dayanmasından dolayı işlevsel olmayacağı gibi, devletlerin ihtiyaçlarının değişiyor olması da uluslar arası dayanışma mekanizmalarını işlevsel kılmayabilir. Uluslararası düzlemde temel nokta yurttaş haklarından ziyade insan hakları olarak alınarak 98 küresel sorunları ortadan kaldıracak sosyal dayanışma mekanizmaları oluşturulabilir. Bu insan hakları yurttaş hakları geriliminden beslenmektedir. Sosyal Dayanışma Mekanizmalarının Geliştirilmesi Sosyal dayanışma mekanizmaları tek başına sosyal hakların eşit düzlemde dağıtılmasında rol oynamaz. Bunun yanında sivil hakların ve siyasi haklarında buna paralel olarak geliştirilmesi ve gerekirse değiştirilmesi gerekir. Bireyler taleplerini örgütlenerek ve savunuculuk yaparak dile getirir ve dayanışma bu taleplerin sonucunda ortaya çıkar. Örgütlenme ve savunuculuk bilincinin toplum tarafından yaygınlaştırılıyor olması bu mekanizmaları sürdürülebilir kılacaktır. Sosyal diyalog ve sosyal katılım sosyal korumayı beraberinde getirecektir. Sosyal uzlaşma temelinde finansal olarak sürdürülebilir, sosyal olarak kabul edilebilir, adil, politik olarak uygulanabilir olmalıdır.23 Bu evrensel insan hakları düzleminde sosyal dayanışma için de söylenebilir. Sosyal Dayanışma Mekanizmalarına dair örnekler: Sağlık mekanizmasını göz önünde bulunduracak olursak; 1.Anglo-sakson modeli; devletin bir sosyal koruma mekanizması oluşturmadığı, bireysel tasarrufa dayalı olarak işleyen sağlık modelidir. 2.Kuzey modeli; devletin tüm bireylerini sosyal koruma altına alarak bütün ihtiyaçlarını karşıladığı modeldir. İşsizlik sigortalarına bakarsak; Almanya’da işsizlerin maddi yardım desteğine hakları vardır. Son 3 yıl içinde toplam en az 12 ay süreyle, yasayla öngörülmüş işsizlik sigortası kasasına prim ödemiş olan herkes işsiz kalınması durumunda işsizlik parası almaya hak kazanır.(Ödenecek meblağ son net ücretinin %60 ile % 67 si arasındadır.) İşsizlik parası yarısını çalışanın, yarısını işverenin ödediği primlerden karşılanır. İşsizlik parasından yararlanma süresi bir seferde en çok 12 aydır. 55 yaş üzerindekiler için bu 23 Vestraaeten 2003 99 süre 18 aydır. Bu süreden sonra iş arayanlar için geçerli olan “Taban Ödeme güvencesi” için başvuruda bulunabilir. Bu ödeme için miktar ihtiyaca göre belirlenir. Kaynaklar: Prof. Dr. Mesut Gülmez, Uluslar arası Sosyal Politika, TODAİE, Ankara,2000 Ahmet İnsel, STK’lar ve Dayanışma Radikal 2/ 07-03-2004 Yrd. Doç. Dr. Recep KAPAR, Kuşaklararası Sosyal Dayanışma, Aralık,2005 www.fisek.com.tr http://www.tatsachen-ueber-deutschland.de/tr/toplum www.radikal.com 100 BİLGİ NOTU SOSYAL HAKLARIN KAPSAMI Hazırlayanlar: Adnan Çelik, Anıl Aslan, Ayfer Erdoğan, Ferdi Günay, Fulya Meriç,Uğur Değirmenci Sosyal: Toplumsal, toplumla ilgili24 Hak: Hukukun toplum ve insanlara tanımış olduğu, sınırları çizilmiş olan yetki ve imtiyazlar. Doğumdan ölüme uzanan bir kesitte iyi bir yaşam sürmek her bireyin amacı olmasının yanı sıra, sosyal hukuk devletinin de görevi haline gelmiştir. İkinci Dünya savaşı sonrasında gelişen sosyal devlet anlayışıyla da devlet, yurttaşlarının konut, sağlık, sosyal güvence sağlama, iş bulma, işsizlik, hastalık ve yaşlılık durumlarında onlara bakma sorumluluklarını üstlenmiştir. Üstlenilen bu sorumlulukların doğurduğu haklar günümüzde sosyal, ekonomik ve kültürel haklar bağlamında, hem Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (UESKHS, 1966) hem de Avrupa Sosyal Şartı (Torino, 1961)25 ile tanımlanmıştır. • Çalışma Hakkı (İstihdam düzeyini artırmak, uygun mesleğe yöneltmek vb.) • Adil Koşullarda Çalışma Hakkı • Güvenli ve Sağlıklı Çalışma Koşulları Hakkı • Adil Ücret Hakkı • Örgütlenme Hakkı (Dernekleşme, Sendikalaşma) • Toplu Pazarlık Hakkı • Çocukların ve Gençlerin Korunma Hakkı (Zorunlu öğrenim çağında olanların çalıştırılmasının önlenmesi) 24 Türk Dil Kurumu Sözlüğü – www.tdk.gov.tr Gülmez Mesut Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları No:250, Ankara 1993 25 101 • Çalışan Kadınların Korunma Hakkı • Mesleğe Yöneltme Hakkı (Herkese niteliklerine göre iş bulma olanağı sağlamak) • Mesleki Eğitim Hakkı • Sağlığın Korunması Hakkı (Sağlığın bozulmasına ve salgın hastalıklara yol açan nedenleri ortadan kaldırmak) • Sağlık ve Sosyal Yardım Hakkı • Sosyal Refah Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı • Bedensel ve Zihinsel Özürlülerin Mesleki Eğitimi, Mesleğe ve Topluma İntibak Hakkı • Ailenin Sosyal, Yasal ve Ekonomik Korunma Hakkı (Toplumun temel birimi olan ailenin tam gelişimi için gerekli koşulları sağlamak) • Annelerin ve Çocukların Sosyal ve Ekonomik Korunma Hakkı • Diğer Akit Tarafların Ülkelerinde Gelir Getirici Bir İş Edinme Hakkı • Çalışan Göçmenlerin ve Ailelerinin Korunma ve Yardım Hakkı Sosyal Haklar devingen bir yapıya sahiptir. Toplumun gelişimi, ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda yeni haklar kazanılabilir. Bu gün ihtiyaç olmayan durum ve olgular, gelecekte ihtiyacımız olabilir. Bu devingenliğin en açık örneği 1961 yılında kabul edilen Avrupa Sosyal Şartı’na Ek Protokol ile eklenmiştir. Eklenen haklar; • Cinsiyete Dayalı Ayrım Gözetmeksizin, İstihdam ve Meslek Konusunda Fırsat ve Ücret Eşitliği Hakkı • Bilgilendirilme ve Danışılma Hakkı • Çalışma Koşulları ve İş Çevresinin Belirlenmesine ve İyileştirilmesine Katılma Hakkı • Yaşlı Kişilerin Sosyal Korunma Hakkı (Yaşlılar için varolan hizmetleri yaygınlaştırmak) Bu süreç dinamik olduğundan bugün bir hak olmayan durum ve olgulara bir örnek vermek gerekirse; Geçmişte eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve travestilerin varlığı tartışılmaz bir gerçek olarak kabul görmez iken, şu an sosyal haklar kapsamında olan örgütlenme haklarını kullanarak 102 kendilerine bir yapı oluşturmayı başarmışlardır ve artık taleplerini, kurmuş oldukları STK’ lar aracılığı ile dile getirebilmektedirler. Bugün bazı Avrupa ülkelerinde hak olarak kabul gören eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve travestilerin durumu ileride bu şartnameye eklenerek, şartnameyi kabul eden tüm ülkelerde bir sosyal hak olarak karşımıza çıkabilir. Bu örnekler, sosyal haklar konusunda bilince sahip bireyler ya da yapılar tarafından ihtiyaçlar doğrultusunda gelişti ise, burada sorgulanması gereken nokta sosyal haklar konusunda ne kadar bilinçli olduğumuz ya da sosyal haklar konusundaki farkındalığın nereden geldiğidir. Bu noktada sosyal hakların “yurttaşlık”26 kavramıyla aynı doğrultuda geliştiği ve temelini yurttaşlıktan aldığı söylenebilir. Yurttaşlık haklar temelinde algılandığında aktif, haklarına sahip çıkan, onları kullanan kişi olarak görülebilir. Sosyal haklardan söz ederken akla gelen ilk isimlerden biri olan T.H. Marshall27, sivil hak ve özgürlüklerin 18. yüzyılda , siyasi hakların 19. yüzyılda yerleştiklerini savunurken, sosyal hakların hayata geçmesinin ise 20. yüzyılda gerçekleştiğini vurgular. Marshall, sosyal hakları, bireylerin sınıfsal konumlarından bağımsız, eşit vatandaşlık statüsü temelinde tanımlanan haklar olarak ele alır. Bunun için de, sosyal hakların temelini oluşturan eşit vatandaşlık statüsünün, kapitalist toplumu belirleyen sınıfsal eşitsizliklerin, bireylerin hayatındaki önemini azaltan bir nitelik taşıdığına değiniyor. Sosyal haklara, sürece dair genel bir bakıştan sonra Türkiye’de sosyal hakların işlevselliğini, bu olguya dair örgütlenmeleri incelemek faydalı olacaktır. Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerinden biri olan ikinci madde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal hukuk devletinin olduğunu belirtmektedir. Caymaz Birol, Türkiye’de Vatandaşlık, Resmi İdeoloji ve Yansımaları, Bilgi Üniversitesi Yayınları 156, Ocak 2007 27 Marshall, T.H., Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf (Makale) bu makalenin tam kitabı etc.’si nedir... 26 103 Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin tüm kuruluşlarıyla Anayasa’nın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılan hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleşeceği sonucu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda eğitim hakkı, barınma hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı gibi haklar Türkiye’de kanunlar çerçevesinde korunmaktadır. Türkiye, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’ni 15 Ağustos 2000’de imzalanmıştır. Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi’ni ise 18 Ekim 1961 tarihinde imzalamış ve 16 Haziran 1989 tarihinde onaylamıştır. Türkiye’de sosyal haklar konusunda faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar arasında Türkiye Sosyal Forumu, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu, Sağlık Hakkı Hareketi Derneği, Sosyal Haklar Derneği, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) yer almaktadır.28 Her yurttaş, hiçbir ırk, renk, cinsiyet, din, siyasal görüş, ulusal soy veya sosyal köken ayrımı gözetmeksizin sosyal haklardan yararlanmakta özgürdür.29 Bir başka deyişle, her yurttaş herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünebilmeli, davranabilmeli ve her türlü dış etkiden bağımsız olarak karar verebilmelidir. Unutulmamalıdır ki; hak yoksa özgürlük işlevsiz, özgürlük yoksa hak faydasızdır. www.sosyalhaklardernegi.org Çitçi Oya, Türkiye’de İnsan Hakları, Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları No: 301 Haziran 2000 28 29 104 KAYNAKÇA 1. Gülmez Mesut Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları No:250, Ankara 1993 2. Caymaz Birol, Türkiye’de Vatandaşlık, Resmi İdeoloji ve Yansımaları, Bilgi Üniversitesi Yayınları 156, Ocak 2007 3. Çitçi Oya, Türkiye’de İnsan Hakları, Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları No: 301 Haziran 2000 4. Marshall, T.H., Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf (Makale) 5. www.sosyalhaklardernegi.org 6. Türk Dil Kurumu Sözlüğü – www.tdk.gov.tr 105 BİLGİ NOTU YOKSULLUK Hazırlayanlar: Fatma Kaya, İlknur Özmen, Kudret Çobanlı, F. Dilara Demir Yoksulluk kavramı üzerine çoğu zaman “yoksul”lar üzerinden düşünürüz. Toplumda yaygın olarak görülen yoksulu tanımlama şekilleri ise genellikle yoksuldan korkma; suçun şiddetin kaynağını yoksulluk olarak görme ve yoksulu hastalık bulaştıracak biri gibi kabul etme gibi bakış açılarıdır. Bu bakış açısı yoksulluğu yüzünden ‘öteki’ ilan edilen kişilerin sosyal ortamdan tamamen dışlanmasına kadar gidebilir. Bir başka bakış açısı ise, yoksulların çalışmadıkları/tembel oldukları için yoksul olduklarıdır. Bu durumda yoksulluk birebir çalışmayla özdeşleşmektedir. Halbuki çalışan yoksulların da bulunması bu olguyu zaten yanlışlar.30 Ayrıca bu anlayış yoksulun arka planını ve içinde doğduğu şartları yok saymaktır. Bir diğeri ise yoksullar üzerinden kar elde etmeyi hesap etmektir. Bu yaklaşımların hepsinde ‘insan’ın araçsallaştırılması söz konusudur. Bu noktada yapılması gereken şey, yoksulları sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya bırakan yargılar üretmeden evvel, yoksulluk üzerine düşünmektir. Neden yoksulluk var? 1980’ler sonrası değişen dünya düzeni ve üretim modelleri ile birlikte, yüksek gelirliler ile düşük gelirliler arasındaki gelir dağılımı farkı daha da arttı. Yeni dünya düzeni ve yeni üretim ilişkilerinden kastımız, 1970’lerin başında gelişen şirketlerin uzmanlaşmalarına ve ürünlerin kitlesel üretiminden çeşitliliğe dayalı üretime geçildiği ve uluslararası rekabetin yaygınlaştığı süreçtir. Şirketler artık kişilerin ihtiyaçlarından çok, tüketici gruplarına hitaben tüketicilerin/müşterilerin zevklerine göre üretmeyi tercih etmektedir. Bu çeşit üretime de esnek üretim modeli/sistemi denmektedir. Eşitsizliğin artmasındaki nedenler olarak, küreselleşme, üretim modeli ile birlikte sosyal-ekonomik yapılardaki değişimler, özelleştirmenin arttırılması ve 30 Buğra Ayşe, Çağlar Keyder (2005) “Poverty and Social Policy in Contemporary in Turkey”, Boğaziçi Üniversitesi Social Policy Forum, January 106 piyasaya olan aşırı güven, kuraklık ve çevre sorunları, savaşlar ve nüfus artışına kadar pek çok nedenden bahsedebiliriz. Bu eşitsizlik Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2006 verilerine şu şekilde yansımaktadır: 9 * Dünyada 2,5 milyar insan günlük 2 dolar gelir düzeyinin altında yaşıyor; yani yoksul. * Bu kesim, dünya nüfusunun yüzde 40'ını oluşturuyor ama dünyanın toplam gelirinin yüzde 5'ini alabiliyor. * En zengin yüzde 10'sa, toplam gelirin yüzde 54'üne sahip. * 850 milyon kişi açlık ve kötü beslenmeyle karşı karşıya. * 1,1 milyar kişi, temiz içme suyuna erişemiyor. * Saatte 1.200 çocuk, önlenebilir hastalıklar nedeniyle ölüyor. 9 Türkiye’de ise nüfusun en zengin %20’si toplam hane gelirinin %44, 4’üne sahip, en yoksul %20’si toplam hane gelirinin % 6,1 ‘ine sahip. Ancak tam da yukarıda değindiğimiz üzere bu ölçütlerin kişilerin ne kadar tüketim yaptıkları üzerinden belirleniyor olması sorunu “yoksulluk” kavramının tanımı üzerinden tekrar düşünmemizi gerekli kılıyor. Yoksulluk nedir? Birleşmiş Milletler Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Haklar Komitesi yoksulluğu şu şekilde tanımlıyor: “Yoksulluk, yeterli bir yaşam standardının yanı sıra diğer medeni, kültürel ekonomik, siyasi ve sosyal haklar için gerekli olan kaynaklardan, yetilerden, seçilerden, güvenlikten ve güçten sürekli ya da kronik olarak yoksun kalmakla karakterize olan durum olarak tanımlanabilir." Bu tanım Amartya Sen’in “yapabilirlikten yoksunluk” olarak adlandırdığı olguyla da örtüşüyor. Sen’e göre yoksulluğun yok edilebilmesi için insani gelişmişliği sağlamalı 107 ve kendilerini gerçekleştirmek için kişilere uygun şartlar yaratılmalıdır. Bir başka deyişle bir mekanizma tarafından şartların eşitliği sağlanmadığı sürece haklarını kullanma ve talep etme durumu da sağlanamamış oluyor. İnsani gelişmişliğin eşit ve hak temelli sağlanabilmesinin yolu da bu mekanizmanın rolünü devletin üstlenmesiyle gerçekleşir. Devlet hem kişilere engel olmamalı, engelleri kaldırmalı bir taraftan da uygun şartları sağlamalıdır. Yeni yatırım alanlarının ortaya çıkması ve emeğin de küreselleşmesi istihdam kaybına yol açarken “yeni yoksulluk” un çözümü sadece istihdam sağlanmasıyla da olanaklı olmamaya başladı.31 Türkiye özelinde ele aldığımızda bölgesel ve cinsiyete yönelik eşitsizlikler, gelir dağılımındaki ciddi farklılıklar, eğitim, sağlık ve barınma hakları bir seviyeye kadar devlet tarafından sağlanıyor olsa bile yurttaşların eşit olarak bu haklara ulaşım imkanı bulamaması yoksulluğun nedenleri arasında sayılabilir. Bu anlamda çözümü sosyal politikalarda arama ve bu yolla şartları dengelemeye çalışma devletin misyonu haline gelmelidir. Yoksulluk tartışmaları, temel ihtiyaçların belirlenmesi ve minimum standartların sağlanması üzerine gelişti. Dolayısıyla temel ihtiyaçların başkaları tarafından yoksullar adına karar verildiği bir süreç işledi. Kişilerin yoksunluklarını kendilerinin belirleyeceği bir sistem olması gerektiği ortaya çıktı. Bu sistem ihtiyaçların lokal ve çok boyutlu olduğu varsayımına dayanıyor. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler de gelişmişliği endekslerken sadece ekonomik temelleri baz almıyor, insani yönünü de göz önüne alıyor. İnsani Gelişmişlik Endeksi yukarıda bahsettiğimiz yapabilirliği göz önüne alarak kriterlerine yaşam süresi, okuma-yazma oranı ve erişimi, sağlık hizmetlerine ulaşabilirliği, cinsiyet eşitliği vb. dahil ediyor. Örneğin UNDP’nin sunduğu 2006 yılı verilerine göre, Türkiye GSYİH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) baz alındığında 177 OECD ülke arasında 70. sırada iken İnsani Gelişmişlik Endeksi baz alındığında 92. sıradadır. Tam tersine Küba GSYİH’da 93.sırada iken İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde 50. sıradadır. Bu da bize göstermektedir ki insani gelişmişlik kaynakların kıtlığı ile değil nasıl kullanıldığı ile ilgilidir. 31 Buğra, Ayşe , Çağlar Keyder (2003) “Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin Değişen Refah Rejimi” 108 Neden yoksullukla mücadele? İnsanlığın en yoksul yüzde kırk altısı küresel gelirin yüzde 1,2’sine sahip (Pogge 2002, s.334). Türkiye’de ise durum nüfusun en zengin %20’si toplam hane gelirinin %44, 4’üne sahip, en yoksul %20’si toplam hane gelirinin % 6,1 ‘ine sahip. Bu rakamlar silsilesi bize eşitsizliğin ne kadar derin olduğuna dair bir fikir vermekte. Nüfusun en yoksul kesimleri toplam gelirin çok az bir kısmına sahipler. Buna karşılık nüfusun çok küçük bir kesimi, gelirin büyük bir kısmına sahip. Bu eşitsizlik ve adaletsizlik ile ilgili sorun ortaya atıldığında, verilen cevap genelde “Başka Alternatif Yok.” olmakta. Çözüm alternatifleri değişik yollarla sunulabilir. Yapmamız gereken, öncelik belirlemek ve adalet adına bir tutum geliştirmek. Örneğin, toplam küresel gelirin en yüksek %1’lik değeri, Dünya Bankası’nın günlük 2 dolar olarak belirlediği yoksulluk sınırının altında yaşayan 2 milyar 800 milyon insanı bu sınırdan kurtaracak gelir miktarına denk gelmektedir. Söz konusu miktar, ABD’nin yıllık savunma bütçesine veya yıllık ham petrolün piyasa değerinin yarısına denk gelmektedir (Pogge 2002, s.334). Devletlerin adalet adına tutum geliştirmeleri yönünde baskı yapmak gerekmektedir. Neler Yapılıyor? Avrupa Yoksullukla Mücadele Ağı (EAPN) ; 1990’dan beri 22 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşan bir işbirliğidir. Yoksullukla mücadeleyi Avrupa Komisyonu’nun ve kamuoyunun gündemine taşımayı, sosyal içermeyi yasalara dayalı haklar yoluyla başarmayı hedefliyor. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, yoksulluk alanında çalışan akademisyenlerden oluşan bir merkez. Yoksulluk, nedenleri ve çözüm önerileri üzerine araştırma yapıp veri topluyor. Bu yolla yoksullukla mücadelenin olabilirliği ve nasıl olabileceği üzerine politikalar üretiyor. Kanada’da bireysel bir savunuculuk faaliyeti olarak Kate Turner tarafından başlatılan eposta vergisi talebi de yoksullukla mücadele için üretilmiş bir fikir. Gittikçe yaygınlaşan e-posta yolunu kullanan dünya üzerindeki herkesten devlet tarafından kesilecek çok cüzi bir miktar verginin devletler üstü bir mekanizmada toplanarak dünyadaki yoksullara dağıtılması fikrini ortaya atmaktadır. E-posta yoluyla bunun savunuculuğunu yapmaktadır. 109 Bir başka örnek de, Küresel Kaynaklar Kar Payı (KKKP) diye adlandırılmış bir küresel adalet modelidir. Küresel yoksulların gezegen üzerindeki doğal kaynaklar üzerinde hak sahibi olduğu varsayımına dayanır ve devletlerin ve hükümetlerin doğal kaynakları kullandığında ya da sattığında onlardan küresel yoksullara kar payı bırakması gerektiğini savunur. Mevcut sistemi dışlamayan bu model, aradaki uçurumu gidermek için doğal kaynakların hepimizin olduğu üzerine temellendirilmiştir (Pogge 2002, s.321). Türkiye’de Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu kapsamında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte yoksullukla mücadeleye girişilmiş ancak herhangi bir kampanya ya da proje yapıldığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Aynı zamanda 2007 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Ekibi tarafından Milenyum Proje Hedefleri kapsamında yoksulluğun azaltılması hedefi güdülerek bölgesel farklılıkların giderilmesi üzerine faaliyete geçmiştir ancak somut bir adım bulunamamıştır. Var olan dünyanın ve eşitsiz sistemin devamlılığının kaçınılmaz olduğuna inanmıyoruz ve alternatifler üzerine yapılan çalışmaların, araştırmaların ve verilerin daha ayrıntılı incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yoksulluğun yapabilirlikten yoksunluk olarak tanımlanıp insanca yaşamaya dair ahlaki ve politik bir pozisyon alınması gerektiğine ve bu pozisyona göre hareket etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Sadece kişilerin haklara sahip olması ve daha çok seçeneğinin olması değil,o hakları kullanabilmesi için gerekli yolların hak temelli ve eşit olarak devlet tarafından açılması gerektiği kanaatindeyiz. Yoksulluğun çok büyük bir dert olduğunu ve yoksullukla mücadelenin mümkün olduğunu, başka bir deyişle, başka bir dünyanın mümkün olabildiğini düşünüyoruz. 110 KAYNAKÇA Balkan Neşecan, Sungur Savran. (2003) “Neoliberalizmin Tahribatı” , Metis Yayınları Buğra, Ayşe , Çağlar Keyder (2006) “Sosyal Politika Yazıları”, İletişim Yayınları Buğra Ayşe, Çağlar Keyder (2005) “Poverty and Social Policy in Contemporary in Turkey”, Boğaziçi Üniversitesi Social Policy Forum, January Buğra, Ayşe , Çağlar Keyder (2003) “Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin Değişen Refah Rejimi” Işık, Oğuz, Melih Pınarcıoğlu (2001) “Nöbetleşe Yoksulluk”, İletişim Yayınları Pogge, Thomas (2002) “Küresel Yoksulluk ve İnsan Hakları”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, çeviren Güneş Kömürcüler. Sen, Amartya. (1999) “Development as Freedom”, New York: Alfred A. Knopf. www.eapn.org www.die.gov.tr www.spf.boun.edu.tr www.stk.bilgi.edu.tr www.undp.org.tr www.undp-povertycentre.org 111 YÜZ YÜZE –HAYAT ZOR!- UYGULAMASI 4. gün, 3. oturum, 90 dakika Hedefler - Yüz yüze görüşme için teknik / lojistik ayarlamalara dair bilgi Bu bilgiyi aktarabilme becerisi Yüz yüzede kullanılacak aracı kullanma becerisi Aracın kullanımını aktarma becerisi Süre ve Planlama 30 dakika: Yüz yüze uygulaması 30 dakika: Çözümleme 30 dakika: Uygulama ve çözümleme üzerine tartışma Gerekli Malzemeler - Yüz yüze uygulaması oyun kartları Ülke profili kartı Puan tablosu Uygulamanın yöntem notu ve öğrenme hedefi notu Önerilen yöntem Katılımcılar 5 gruba ayrılır. Her grup, bir eğitmenin moderasyonunda “yüz yüze” uygulamasını gerçekleştirir. Uygulama sonrasında, gruplar uygulamanın çözümlemesini de yaparlar. Çözümleme kısmının sonunda, katılımcılar ve eğitmenler oyunu ve çözümleme sorularını tartışırlar, yaygınlaştırma eğitimi ve projenin yüz yüze aşaması ile ilgili sorularını sorup yanıt bulurlar. Yüz yüze yapan kolaylaştırıcılar için öğrenme hedefi Sosyal hakların nasıl algılandığına dair algılarının gelişmesi Sosyal haklar alanında çalışırken nasıl tepkiler göreceklerine dair deneyim elde etmeleri Sosyal haklar alanında yerel örneklere ilişkin saha tecrübelerinin artması Yüz yüze oyuncularında öğrenme hedefi Sosyal hak perspektifinin gelişmesi Sosyal hakların da temel hak olduğu bilgisi Hakların bölünmezliği bilgisi 112 Rol kağıtları Politikalarının geliştirileceği ülke, Mutlulukya hakkında bilgi MUTLULUKYA Mutlulukya, pembe yağmur bulutlarının vatanı olarak da bilinir. 1931’de bağımsızlığını kazanan ülke, parlamenter bir demokrasidir. Resmi Dili Mutlulukça olan ülke nüfusunun %80’i Mutlulukça, geri kalan %20 ise Şirinice ve Şaheserce konuşmaktadır. 48 milyonluk ülkenin temel ihraç ürünü şam fıstığıdır. Ülkenin %25’i günde 1 doların altında bir parayla yaşamaktayken, %62’si yoksulluk sınırının altındadır. Ülkenin şirketlerinden en büyük üç tanesinin patronları dünyanın en zengin 20 kişisi arasında yer almaktadır. Bebek ölüm oranları 1000’de 4 civarındadır. Ortalama yaşam süresi 67.6 yıldır. Ülkede okuma yazma oranı % 65’tir. Ülkenin nüfusunun %47’si genç kategorisine girmektedir (18-40 yaş arası). Resmi kayıtlara göre ülkede işsizlik oranı, % 14’tür. Yüz yüze –Hayat Zor!- Uygulaması Kolaylaştırıcıları için notlar: Oyunu oynatmaca Yönerge: “Mutlulukya’ya hoş geldiniz! Sevgili milletvekilleri, Mutlulukya için toplanmış bulunuyoruz. Size Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan Mutlulukya’nın son raporlarını sunuyoruz.” Eğitmen tarafından Mutlulukya ülkesi ile ilgili durum raporu tüm katılımcılara dağıtılır ve her katılımcı durum raporunu okuyuncaya kadar beklenir. “Ülkemizin refah düzeyini geliştirmek için beş yıllık bir politika setine ihtiyacımız var. Her birinize aynı politika alanlarından, aynı önerileri içeren kartları veriyoruz. Yedi adet politika alanımız var. Mutlulukya’nın durumu ortada, kaynakların her şeyi yapmaya yetmeyeceği aşikar. Her politika alanından en fazla 1 kart seçebilirsiniz. Her politika alanından en fazla bir kartı seçerken kaynakların sınırlı olduğunu hatırlayın. Kaynakların aşılması durumunda her politika alnında uygulamaların yetersiz kalacağını göz önünde bulundurun. Kendi politika serinizi oluşturmak için beş dakikanız var. Her politika kartının kaynaklarla ilişkili olarak devlet planlama teşkilatı tarafından belirlenmiş bir değeri var. Amaç meclis olarak kaynaklarınıza en uygun politika serisini oluşturmak. Bunun yolu da seçtiğiniz politikaları meclis üyeleriyle tartışarak bir politika serisi yaratmak.” Eğitmen Mutlulukya kartlarını katılımcılara dağıtır. 5 dakika içinde her politika alanından en fazla 1 kart seçerek kendisine ait bir politika serisi oluşturmasını tekrar hatırlatır. Politikalar üzerine grup olarak tartışmaya başlamadan önce, eğitmen kişisel tercih kartlarını kaydeder. 113 “Sayın Milletvekilleri, her politika alanında ortak karar vermek için 2’şer dakikanız var.” Eğitmen zamanı kontrol etmesi ve çözümlemede kullanılmak üzere not almayı unutmaması gerekiyor. “ Sayın Milletvekilleri, Mutlulukya’da uygulanmak üzere tartışarak oluşturduğunuz ortak politika serinizi alabilir miyiz?” Eğitmen ortak politika serisini alıp puanlamayı yapar. Kaç puan alındığını söyler. “Sayın Milletvekilleri, Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre eldeki kaynakla, en çok 14 puanlık hizmet götürülebiliyor. Ortak politika serinizin puanı ….; kişisel …..’dır”. Eğitmen arkadaş buradan çözümlemeye geçer. Kaynakları göz önünde bulundurarak herhangi bir politika alanında politika önermemeyi de seçebilirler. Ama bunu uygulama başında değil, eğer seçmemeyi tercih eden olursa çözümlemede tartışmak uygulama için daha iyi olabilir. Puanlama: 14’e yakın puan almış olmak avantajlıdır. Oyunun çözümlemesi ile ilgili notlar: Çözümleme soruları uygulama sırasında oyuncular arasında geçen diyaloglara ve oyunun sonunda ortaya çıkan duruma dayanmalıdır. Her uygulamanın çıktıları birbirinden farklı olacağına göre, çözümleme süreci de farklı olacaktır. Yine de, aşağıda, yüz yüze uygulaması sonrasında sorulabilecek bazı kılavuz sorular verilmiştir. - Mutlulukya sizce nasıl bir ülke? Politika kartlarını seçerken nelere dikkat ettiniz? Her politika alanından bir kart tuttunuz mu? Tuttuysanız / tutmadıysanız neden? Farklı politika alanları arasında ilişki kurdunuz mu? Politika alanlarından birisini yok saymanın diğer politika alanlarına etkisi nasıl oldu? Kaynakların aşılması durumunda (puan 14 üzerinde ise) bunun ekonomik etkileri neler olabilir? (enflasyon, kaynak paylaşımında dengesizlik ve bütçe açığı… ) Barınma hakkının tam olarak sağlanmamasının eğitim hakkına nasıl bir etkisi olur? Sağlık sigortası ile ilgili bir sistem olmadan, işleyen bir emeklilik sigortası olması mümkün mü? Yoksulluk politikası ve işsizlik sigortası arasında bir ilişki kurdunuz mu? Örgütlenme hakkı alanında aklınıza ne gibi maliyetler geldi? Bütçeden doğrudan gideri olmamasına rağmen neden herkese örgütlenme hakkı vermediniz? Örgütlenme hakkının bütçeye ne gibi bir getirisi olacağını düşünüyorsunuz? Kartların puanlanışı hakkında ne düşünüyorsunuz? ( Puanlar Devlet Planlama Teşkilatı tarafından ekonomik kriterler ağırlıklı olarak belirlenmiş!!!) Mutlulukya için önerdiğiniz başka politikalar var mı? 114 Hatırlatma Notları: - - Oyunu oynatırken katılımcı sayısının 5 gibi bir tek sayı olmasına dikkat edilmesinde yarar var. Politikalara karar verme süresini 2 dakikada tutmak için eşitlik durumundan kaçınmak iyi olabilir. Eğer 4 kişi oynanıyorsa bir Meclis Başkanı seçilebilir ve eşitlik durumunda 2 oy hakkı olan bir Meclis Başkanı olabilir. (uygulamada Meclis Başkanı seçimi konusu sorunlu olabilir. Tikkat !!!) Oyundaki tartışmayı kartların içeriklerinde değil, Sosyal Haklar temasında tutmakta fayda var !!! Ey güzel ülkemin güzel yüzlü eğitmeni! Politika setlerinin doğuracağı sosyal memnuniyet durumu bir dahaki seçimlerde millet vekillerine oy ve milletvekili maaşı olarak geri dönecektir!!! Kartlardaki “Belli bir süre çalışmış olan herkes..” gibi belirsiz cümleler tartışmanın sosyal politikalar pratiği üzerende kalması için özellikle açıklanmamıştır… 115 “Yüz yüze –Hayat Zor!” uygulaması puan tablosu EĞİTİM HAKKI Herkese, tüm eğitim hayatı boyunca ücretsiz eğitim hakkı EĞİTİM HAKKI Herkese ana dilinde eğitim hakkı EĞİTİM HAKKI Herkese okuma yazma kursu hakkı SAĞLIK SİGORTASI Yaş iş gözetmeksizin herkese sağlık sigortası SAĞLIK SİGORTASI Çalışan herkese sağlık sigortası SAĞLIK SİGORTASI Masrafları karşılayamayacak olanlara tüm sağlık gereksinimlerini kapsayan sigorta EMEKLİLİK SİGORTASI EMEKLİLİK SİGORTASI EMEKLİLİK SİGORTASI İŞSİZLİK SİGORTASI İŞSİZLİK SİGORTASI İŞSİZLİK SİGORTASI ÖRGÜTLENME HAKKI ÖRGÜTLENME HAKKI ÖRGÜTLENME HAKKI YOKSULLUK POLİTİKASI YOKSULLUK POLİTİKASI YOKSULLUK POLİTİKASI Belli bir yaşa gelen herkese emeklilik sigortası Belli bir süre çalışmış olan herkese emeklilik sigortası Çalışırken emeklilik primi ödeyen herkese emeklilik sigortası Çalışmayan herkese işsizlik sigortası Belli bir süre çalışmış olan herkese, işsiz kaldığı sürece işsizlik sigortası Çalışan işsiz kaldığında belli bir süre için işsizlik sigortası Ortak gündemi olan herkese, haklarını talep etmek üzere örgütlenme hakkı Devlet memurları dışında herkese örgütlenme hakkı Ülkenin düzen ve bütünlüğünü bozmayacak her harekete örgütlenme hakkı Herkese yoksulluk maaşı hakkı (Yurttaşlık temel geliri) Herkese nakdî yardım hakkı Herkese gıda/yakacak desteği hakkı BARINMA HAKKI Herkese süresiz oturulabilen ev hakkı BARINMA HAKKI Herkese kira yardımı hakkı BARINMA HAKKI Herkese sığınak/misafirhane hakkı 116 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 Yüz yüze –Hayat Zor- uygulaması oyun kartları 117 118 119 DENEYİMSEL ÖĞRENME VE ÇÖZÜMLEME TEKNİKLERİ 4. gün, 4. oturum, 90 dakika Hedefler - Eğitim sürecine tasarım gözünden bakma becerisi Yaygınlaştırma eğitiminin sunulması Çözümleme tekniği kullanma becerisi Süre ve Planlama 25 dakika: Sunum 65 dakika: Sunum üzerinden tartışma Gerekli Malzemeler - Çözümleme teknikleri sunumu Önerilen yöntem Katılımcılara Çözümleme Tekniği ile ilgili bir sunum yapılır ve bu sunum bir önceki oturumda gerçekleşen Yüz yüze Uygulamasının çözümlemesine dayandırılır. Tüm bu çözümleme sunumu esnasında belli başlı dikkat edilmesi gereken noktaları ve bir çözümlemenin olmazsa olmazlarını anlatırken eğitimden örnekleme yapmak faydalı olabilir. Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Her uygulama yapılırken, uygulamanın sağlığı açısından genellikle ve doğrulukla en sonunda yapılan Çözümleme, öğrenmenin gerçekleşmesi için çok önemlidir. Çözümleme olmadan bir uygulama yarım kalır, sonuçları kafa karıştırıcı olur ve büyük ihtimalle önyargılar yaratır. Çözümleme, eğitmenin katılımcılarla birlikte bir deneyimi analiz ettikleri ve bu analiz sonucunda öğrenme noktaları çıkarttıkları bir süreçtir. Bu noktada, katılımcıların yaşadıkları deneyim/olaya bir adım dışardan bakmakları, buradan yeni fikir ve düşünceleri üretmeleri, aktivitenin hedeflerini konuşmaları ve soru ve sonuçlarla çıkmaları beklenir. Kısaca, bir kişiyi elinden tutup tüm deneyim boyunca rehberliğini yapıp, sonunda bir soluklanıp, nefes almaları ve öğrendiklerini açığa çıkarmaları için gerekli bir parça olarak özetlenebilir çözümleme. Çözümleme yaparken, genelde, birbirine bağlı ve önden planlanmış ama esnek olabilen bir set soru serisi yapılandırılır. Bu soruların deneyimsel öğrenme metodolojisi içinde ve ekseninde oluşturulması önemlidir. Deneyimden yola çıkarak, somut çıktılara ulaşmak ve tekrar deneyimlemeye yönlendirmek için sorular aktivitenin amaçlarına uygun olarak düşünülmeli ve katılımcıların kendilerinden yola çıkarak tartışmalarını sağlamalıdır. 120 Örnek olarak; - Ne oldu? - Nasıl hissediyorsunuz? - Uygulamanın başından beri neler değişti? Neden? - Uygulamada neler öğrendiniz? - Neyin farkına vardınız ya da anladınız? - Bu deneyim hayatınızda bir yerlere düşüyor mu? - Bir daha uygulamada bulunsanız değişik olacağını düşündüğünüz noktalar neler? Neden? Çözümleme yaparken kesin, net ve önceden belirlenmiş bir süreç yaşanmayabilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, malzemenin katılımcının duygu ve düşünceleri olduğu ve her an değişken ve kırılgan olabilmesidir. Çözümlemenizi başarıya ulaştırabilmek için, bir noktaya dikkat çekerken yaşanan somut olaylardan yola çıkmaya özen göstermeli ve anlatmak istediğiniz konuyu gerçek ya da teorik bir takım materyallere dayandırmalısınız. Eğer çözümlemenin yeterinden çok üzerine düşülürse veya başka bir değişle zorlanıp abartılırsa, tüm anlamını yitirebilir. 10 dakikalık bir uygulamanın 30 dakikalık bir çözümlemesi genellikle gerekmez veyahut gereksizdir. Önemli olan nokta; çözümleme esnasında katılımcıların deneyimlerine odaklanmak ve bu noktalar arasındaki bağlantıyı kurup aktivitenin amacına ulaşmaktır. Eğitmen birkaç noktada kendisine şu soruları sorarsa, çözümlemeyi daha gerçekçi ve verimli kılabilir. Hangi aktivitelerin çözümlemeye ihtiyaç var? Bir uygulama esnasında katılımcıların deneyimlerini, öğrenme noktaları olarak ortaya çıkarmak, katılımcıların birbirlerinin duygu ve düşüncelerinden öğrenmelerini sağlamak, uzun ve hareketli geçen duygu ve düşüncelerin yoğun olarak yaşandığı bir uygulamayı herkesin en çok fayda ile bitirmek istiyorsan çözümleme yapılır. Çözümleme tekniği nasıl gelişir, nasıl daha iyi hakim olunur? Eğitmenin çözümlemede yapması gereken ön önemli hareket, iyi bir dinleyici olmaktır. Az soru sorup, katılımcıların tartışmasını, düşüncelerini güvenli bir ortamda tartışmasını sağlamak istiyorsak, eğitmen olarak uygulama sırasında iyi bir gözlemci olup, konuyu yakından ilgilendiren kilit hareket ve olayları aklımıza not etmemiz gerekir. Bu olaylar çözümleme sırasında ortaya atılıp veyahut ortaya çıkması sağlanıp üzerinde tartışma yaratmak verimli bir çözümleme için ortam sağlayacaktır. Unutmamak gerekir ki çözümleme esnasında katılımcıların söylemlerine gerekli saygı ve sabrı göstermeli, tartışmadan zamanı geldiğinde bir sonraki soruyu çıkarmak gerekmektedir. Çözümleme eğitmenin bir takım çıkarımlar yapıp, sonuçları dillendirdiği bir süreç olarak görülmemeli, duruma ve tartışmanın gidişatına göre esnek ve sabırlı olunmalıdır. 121 Bir eğitmen olarak tam da deneyimsel öğrenme metodolojisinin ortasında ne kadar çok çözümleme deneyimlersek o kadar hakimiyetimiz artar. Unutmamamız gereken bir başka nokta ise aynı uygulamanın farklı zamanlarda yapılan çözümlemelerinin farklı katılımcı profilleri ile zor, kolay, çabuk veya verimsiz olabileceği gerçeğidir. Bu noktada katılımcılar ve katkıları çok etkilidir. Bu sorunu kolay aşmak için katılımcıları önceden biraz da olsa tanımak ve davranışlarını kendimizde önyargı yaratmadan tahmin etmeye çalışmak, çözümlememizi iyi planlamamızı sağlar. Çözümleme yapılırken yaşanan olay veya oturumlara referans vermek konunun temelini daha sağlam kılar ve üzerinde düşünce inşasını kolaylaştırır. Son bir nokta olarak, eğitmenlerin daha önce katılımcıları oldukları bir uygulamayı yapmaları ve çözümlemesini katılımcı olarak deneyimlemesi önerilir. Çünkü bu noktada eğitmen katılımcılarla daha iyi bir empati kurabilir ve oluşabilecek kilit noktaları daha iyi sezebilir. 122 Deneyimsel Öğrenme için Yöntem: Eğitmen eğitiminde uygulanan temel metodoloji ‘deneyimsel öğrenme’dir. Oturuma deneyimsel öğrenme metodolojisinin anlatıldığı bir sunum ile başlanır. Bilgi Notu: Eğitimin başlangıcından, bu oturuma kadar gerçekleştirilen tüm uygulama ve tartışmalar, eğitsel yöntemi deneyimsel öğrenmeye oturttuğumuzda, spiralin “yapma” ve “yansıma” aşamalarını oluşturuyor. Deneyimsel öğrenme Eğitmen Eğitimin ve Yaygınlaştırma Eğitimlerinin iskeletini oluşturduğu için Programın nasıl ve hangi mantıkla tasarlandığı katılımcılara aktarılır. Oturumların içerisinde ve genel olarak programın kendisinde alttan yürüyen deneyimsel öğrenme metodolojisi katılımcılarla birlikte tek tek incelenir. Bu aşamada formal olmayan eğitim tekniklerinden bahsedilir, program, uygulamalar ve eğitimin kendisinin çerçevesi çizilir. Bu noktada deneyimsel öğrenme döngüsü (bkz: Şekil 1-2) herhangi bir oturum (Ör: savunuculuk, Temel insan hakları, Dayanışma - Örgütlenme) ile örneklendirilir. DENEYİM/TECRÜBE tartışma değerlendirme UYGULAMA ÇÖZÜMLEME tartışma GENELLEŞTİRME Şekil 1 Şekil 2 123 KAYNAKÇA VE EYLEM PLANI 5. gün, 1. oturum, 90 dakika Hedefler - Sosyal haklar alanındaki paydaşlar hakkında daha detaylı bilgi Kaynakçanın paylaşılması (makaleler, internet siteleri vb.) Her katılımcının eğitim sonrası için kendisine kişisel eylem planı hazırlanması Süre ve Planlama 50 dakika: Alandakiler ve güncel tartışmalar 40 dakika: Kişisel değerlendirme formu ve son noktalar Gerekli Malzemeler - Her katılımcı için çoğaltılmış kaynakça Önerilen yöntem Kaynakça, bir sunum aracılığı ile paylaşılır. Katılımcılar güncel tartışmalar ve kampanyalar hakkında bilgilendirilir. Eylem Planı katılımcılar ile paylaşılır ve eğitimden sonraki 3 ay içinde sosyal haklar alanında yapmak istediklerini eylem planına yazmaları istenir. Katılımcılar isterlerse bu zamanı birbirleriyle veya eğitmenlerle konuşmak istedikleri son konuları konuşarak da değerlendirebilirler. Ek bilgi ve kullanılan sunumlar Sosyal Haklar ve Gençlik Kaynaklar Türkiye’den Sivil Toplum Kuruluşları-Sendikalar Başak Kültür ve Sanat Derneği www.basaksanatvakfi.org.tr Düşünce Özgürlüğü www.antenna-tr.org Gençlik Sendikası www.gencsen.org Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De www.durde.org 124 İnsan Hakları Ortak Platformu www.ihopdusunceozgurlugu.org Küresel Eylem Grubu www.kureseleylem.org Lambda İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği www.lambdaistanbul.org Mor Çatı www.morcati.org.tr Sağlık Hakkı Hareketi Derneği www.saglikhakki.org Sosyal Haklar Derneği www.sosyalhaklar.org Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği www.sosyalhizmetuzmani.org Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği www.skygd.org Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı www.tesev.org.tr Toplum Gönüllüleri Vakfı http://genclikvesosyalhaklar.tog.org.tr Türkiye Sosyal Forumu www.sosyalforum.org Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği www.yeniden.org.tr Türkiye’den Akademik Kuruluşlar ve İlgili Kamu Kuruluşları Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu www.spf.boun.edu.tr Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü www.gsgm.gov.tr Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı-Ulusal Ajans www.ua.gov.tr 125 Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu www.shcek.gov.tr Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı www.csgb.gov.tr Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Başkanlığı www.casgem.gov.tr Türkiye İş Kurumu www.iskur.gov.tr Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu www.ssk.gov.tr/sgk/ Uluslararası Kuruluşlar European Commission-Employment and Social Affairs and Equal Opportunities http://ec.europa.eu/employment_social/index.html European Anti Poverty Network www.eapn.org/code/en/hp.asp International Labour Organization www.ilo.org World Social Forum-2007 www.wsf2007.org European Social Forum www.fse-esf.org Eurochild AISBL www.eurochild.org AGE - European Older's People Platform www.age-platform.org EuroHealthNet www.eurohealthnet.org European Association of Service Providers for Persons with Disabilities (EASPD) www.easpd.org 126 European Disability Forum (EDF) www.edf-feph.org European Liaison Committee for Social Housing (CECODHAS) www.cecodhas.org FEANTSA - European Federation of National Organisations Working with the Homeless www.feantsa.org Platform of European Social NGOs www.socialplatform.org European Social Action Network (ESAN) www.esan.org European Trade Union Confederation (ETUC) www.etuc.org International Council on Social Welfare (ICSW) www.icsw.org Uluslararası Metinler Avrupa Sosyal Şartı http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhak/pdf01/391-410.pdf Avrupa Sosyal Şartına Genel Bir Bakış ve Türkiye, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt 12, s.91-124. 1990, Mesut Gülmez White Paper on Youth, European Commission http://ec.europa.eu/youth/whitepaper/index_en.html The European Social Inclusion Strategy http://europa.eu.int/comm/employment_social/social_inclusion/index_en.htm Türkiye’den Metinler Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Araştırma Raporları, Makaleler, Konferans Tebliğleri www.spf.boun.edu.tr Sosyal Politika Yazıları, Derleyenler: Ayşe Buğra, Çağlar Keyder, İletişim Yayınları, 2006 Sosyal Hak İhlalleri Raporu (Aylık), Sosyal Hakları Derneği www.sosyalhaklar.org Türkiye'de Vatandaşlık: Resmi İdeoloji ve Yansımaları, Birol Caymaz, İstanbul Bilgi Üni, 2007. 127 Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Kollokyumu, Mesut Gülmez, TODAİE, 1993. Uluslararası Sosyal politika, Mesut Gülmez, TODAİE, 2000. Nöbetleşe Yoksulluk, Oğuz Işık-M. Melih Pınarcıoğlu, İletişim, 2001. Toplum ve Bilim-Sayı 104, Zenginler Senden Benden Farklıdır, İletişim, 2005. Sosyal Haklar için Savunuculuk Rehberi, Yiğit Aksakoğlu, STGM, 2006. AB Sürecinin En Uyumsuz Alanı: Sosyal Haklar, Birikim, Aziz Çelik. www.birikimdergisi.com/birikim/dergiyazi.aspx?did=1&dsid=167&dyid=2867 128 SONRASI 5. gün, 2. oturum, 90 dakika Hedefler - Katılımcıların kendilerini proje içinde konumlandırabilmeleri Sonraki dönemlerde yapacakları çalışmalara dair bilgi sahibi olmaları Projenin uygulama takvimine ilişkin bilgi sahibi olmaları Yaygınlaştırma eğitimleri süresince gerekli olacak teknik ve lojistik bilgilerin verilmesi Süreçte danışabilecekleri kişileri öğrenmeleri Süre ve Planlama 30 dakika: Projenin bundan sonraki zaman ve etkinlik planı sunumu 60 dakika: Soru ve cevaplar Önerilen yöntem Proje koordinatörü tarafından, yaygınlaştırma eğitimleri, yüz yüze uygulaması ve sonuç konferansı hakkında bilgilendirme yapılır. Bilgilendirme sonrasında katılımcıların soruları cevaplandırılır. 129 DEĞERLENDİRME VE KAPANIŞ 5. gün, 3. oturum, 90 dakika Hedefler - Eğitimin değerlendirilmesi İçerik değerlendirme Teknik değerlendirme Eğitimin kapanışı Süre ve Planlama 90 dakika: Katılımcılar farklı masalardaki görevleri tamamlıyorlar Gerekli Malzemeler - Katılımcıların imza listesi Değerlendirme formu Değerlendirme için son test Siyah çöp torbası Renkli kağıt Kağıt bant Boya Kalem Kask Fotoğraf makinesi Parmak kuklaları İskambil kağıdı 5 masa Önerilen yöntem “Sosyal Haklar Dairesi” Çalışma odası tipik bir devlet dairesi haline getirilir. Bir bölümü bekleme salonu olarak ayarlanır. Katılımcılar bekleme salonuna alınırlar ve her birine üzerinde numaralarının da yazılı olduğu görev kağıtları verilir. İçeride yoğun müzik sesi vardır. Masalardaki görevliler, herhangi bir sıra takip etmeden bekleme salonundan katılımcıları çağırırlar ve masalarındaki görevi yapmalarını isterler. Katılımcı masadaki görevi tamamladığında, görevli görev kağıdını imzalar. Tüm masalardaki görevleri tamamlamış olan katılımcı eğitimi tamamlamıştır. 130 Görev kağıdı Numara: Uzman yetkili çok önemli kişinin imzası: 1. Kim derdi ki? masası 2. Bence ben masası 3. Uzay araştırmaları masası 4. Foto Jüpiter masası 5. Parmak sihri ve kuklası masası Ek bilgi ve kullanılan sunumlar 1. Kim derdi ki? masası Bu masada katılımcılar oturumları değerlendirecekleri formu doldururlar. 2. Bence ben masası Bu masada katılımcılar, Bireysel Değerlendirme Formu’nu doldururlar. 3. Uzay araştırmaları masası Bu masanın arkasındaki duvar siyah çöp torbası ile kaplanır. Önceden hazırlanmış olan uzay cisimlerinin üzerine katılımcılar, eğitimle ilgili değerlendirmelerini yazarlar ve “uzaya” yapıştırırlar. 4. Foto Jüpiter masası Bu masada katılımcılar, astronot başlığı ile fotoğraf çektirirler. Fotoğraf sırasında bekleyenler iskambil destesi oynayabilirler. 5. Parmak sihri ve kuklası masası Bu masada katılımcılar parmak hilesi yapmayı ve parmak kuklaları ile eğitime dair son mesajlarını verirler. 131 YAYGINLAŞTIRMA EĞİTİMLERİ İÇİN ÖNERİLER Önerilen Program: 09:30 – 11:00 11:00 – 11:30 11:30 – 13:00 13:00 – 15:00 15:00 – 16:30 16:30 – 17:00 17:00 – 18:30 18:30 – 19:00 19:00 – 20:30 20:30 – 22:00 İlk gün Açılış Beklentiler Tanışma Program İkinci gün Sağlık Ara Barınma Üçüncü gün Daha fazla bilgi, makaleler, internet siteleri, eylem planı Ara Ara Dayanışma, Savunuculuk, Örgütlenme Sonrası Öğle arası Öğle arası Öğle arası İnsan Hakları – Yurttaşlık Gerilimi Yüz yüze uygulaması Değerlendirme ve kapanış Ara Ara Eğitim – İstihdam Çözümleme teknikleri Günlük Değerlendirme Günlük Değerlendirme Akşam Yemeği Akşam Yemeği Film Serbest Temel İnsan Hakları 132 UYGULANAN YAYGINLAŞTIRMA EĞİTİMİ PROGRAMI İlk gün Temel İnsan Hakları İkinci gün Üçüncü gün Eğitim – İstihdam Çözümleme Teknikleri 11:00 – 11:30 Ara Ara Ara 11:30 – 13:00 İnsan Hakları Tarihsel Gelişimi Sağlık 13:00 – 15:00 Öğle arası Öğle arası Öğle arası 15:00 – 16:30 İnsan Hakları – Yurttaşlık Gerilimi Barınma Değerlendirme ve kapanış 16:30 – 17:00 Ara Ara 09:30 – 11:00 17:00 – 18:30 18:30 – 19:00 19:00 – 20:30 20:30 – 22:00 Akşam Yemeği Açılış Beklentiler Tanışma Program Dayanışma, Savunuculuk, Örgütlenme Günlük Değerlendirme Günlük Değerlendirme Akşam Yemeği Akşam Yemeği Film Serbest Yüz yüze uygulaması 133 Daha fazla bilgi, makaleler, internet siteleri, eylem planı Yaygınlaştırma Eğitimlerinde Kullanılan Ek Atölyeler: YURTTAŞLIK – İNSAN HAKLARI GERİLİMİ (Katılıyorum-Katılmıyorum) Hedefler Yurttaşlık-İnsan Hakları Gerilimi üzerine tartışmak Sosyal haklarla ilgili genel soruları tartışmak İnsan haklarının bütünselliğine vurgu yapmak Süre ve Planlama 5 dakika: Yöntemin anlatılması 45 dakika: Yargılar üzerine tartışılması 20 dakika: Üzerine konuşulması 10 dakika: Yurttaşlık üzerine genel bilgi verilmesi Gerekli Malzemeler — 10- 15 adet A3 kağıt ( Flipchartlar bölünerek elde edilebilir.) — Ortaya sınır olarak yapıştırmak için bant Önerilen Yöntem Uygun bir alanın bir köşesine katılıyorum, karşı köşesine katılmıyorum yazılır. Ortaya kalın bantla sınır çizilir. Kişilere belli yargılar gösterilir, kendi görüşlerine göre bu yargılar hakkında aldıkları pozisyona göre hareket etmeleri istenir. Fikir beyan etmek istemeyenlerin ortada (bantta) kalmaları gerektiği belirtilir. Ancak ortada kalmak isteyenlerin söz hakkı bulunmamaktadır. Söz hakkı iki tarafa da verilmelidir. Tartışmanın gidişatına göre hararetlendiğinde tartışma kesilip bir sonraki yargıya geçilir. Uygulama yapılırken moderatör hariç diğer eğitmenlerden birinin not alması gerekir. Alınan notların sonrasında paylaşılması, fikirlerini değiştirenlerin olup olmadığı, olduysa neye göre fikir değiştirdikleri üzerine ve tartışmaların genel noktalarını sorularla hatırlatmak için önemlidir. 134 Yargı önerileri - Başımı sokabileceğim bir yerin olması düşündüğümü söylememden daha önemlidir. İnsanların açlıktan ölmesi devletlerin değil, insanların sorunudur. Yurttaşlar haklarını sadece devletten talep etmelidirler. Çalışmak hak değil, sorumluluktur. Ülkemin yurttaşları işsizken mültecilere çalışma hakkı tanınmamalıdır. Devlet, vergi verdiğim için sağlık ihtiyaçlarımı karşılamalı. Haklarımıza yurttaş olduğumuz için sahibiz. Çalışmayanlara verilecek yardım, çalışanların haklarının ihlalidir. Devletin çıkarları söz konusuysa, insan hakları kısıtlanabilir. Çikolatalı pasta, meyveli pastadan güzeldir. ( Tartışma çok hararetlenirse ortamı yumuşatmak için kullanılabilir.) Çözümlemede sorulabilecek sorular; (Alınan notlara göre değişir.) - Yargılara neye göre cevap verdiniz? Kendi yurttaşlık tanımınız yargılara cevap verirken etkili oldu mu? Fikir değiştiren oldu mu? Neye göre fikir değiştirdiniz? Yurttaşlık-insan hakları arasında birbirini destekleyen noktalar ve/ veya gerilim noktaları var mı? Neler? Bu toparlamanın ardından demokrasi haklarımız kitapçığındaki ya da gençlik ve sosyal haklar eğitmen eğitiminin kitapçığındaki vatandaşlığın tarihsel gelişimi ya da yurttaşlık tanımı üzerinden bir bilgi notu sunumu yapılabilir. Başka yöntemler de kullanılabilir. 135 BARINMA (Katılıyorum-Katılmıyorum) Hedefler Barınmanın sosyal hak olduğu algısı Barınma ile ilgili mekanizmaların ve yaklaşımların tartışılması Barınma konusunda olası devlet politikalarına ilişkin bilgi Süre ve Planlama 5 dakika: Yöntemin anlatılması 45 dakika: Yargılar üzerine tartışılması 20 dakika: Üzerine konuşulması 10 dakika: Barınma Hakkı üzerine genel bilgi verilmesi Gerekli Malzemeler — 10- 15 adet A3 kağıt ( Flipchartlar bölünerek elde edilebilir.) — Ortaya sınır olarak yapıştırmak için bant Önerilen Yöntem Uygun bir alanın bir köşesine katılıyorum, karşı köşesine katılmıyorum yazılır. Ortaya kalın bantla sınır çizilir. Kişilere belli yargılar gösterilir, kendi görüşlerine göre bu yargılar hakkında aldıkları pozisyona göre hareket etmeleri istenir. Fikir beyan etmek istemeyenlerin ortada (bantta) kalmaları gerektiği belirtilir. Ancak ortada kalmak isteyenlerin söz hakkı bulunmamaktadır. Söz hakkı iki tarafa da verilmelidir. Tartışmanın gidişatına göre hararetlendiğinde tartışma kesilip bir sonraki yargıya geçilir. Uygulama yapılırken moderatör hariç diğer eğitmenlerden birinin not alması gerekir. Alınan notların sonrasında paylaşılması, fikirlerini değiştirenlerin olup olmadığı, olduysa neye göre fikir değiştirdikleri üzerine ve tartışmaların genel noktalarını sorularla hatırlatmak için önemlidir. 136 Yargı önerileri - Devletler barındırma tedbirlerini alırken kültürel özellikleri göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Evsizlik devletlerin değil kişilerin problemidir. Devlet, güvenliği gerekçe göstererek vatandaşlarından yer değiştirmelerini talep etme hakkına sahiptir. Herkesin ortak olarak kullandığı çevrenin görünümü, kişilerin kendi yaşam alanlarını düzenlemesinden daha önemlidir. Gecekondu yıkımlarında çıkan olaylarda güvenlik güçleri haklıdır. Çözümlemede sorulabilecek sorular; (Alınan notlara göre değişir.) - Yargılara neye göre cevap verdiniz? Barınma durumunuz yargılara cevap verirken etkili oldu mu? Fikir değiştiren oldu mu? Neye göre fikir değiştirdiniz? Barınmanın sosyal bir hak mıdır? İnsani yaşam koşullarını sağlamanın devletin bir görevi midir? Barınmayı sağlayacak mekanizmaların neler olmalı? Barınmanın diğer sosyal haklarla olan ilişkisi nedir? Bu tartışmanın ardından gençlik ve sosyal haklar eğitmen eğitiminin kitapçığındaki barınma oturumu üzerinden bir bilgi notu sunumu yapılabilir. Başka yöntemler de kullanılabilir. 137 EĞİTİM – İSTİHDAM (Eğitim Siz İş Siz) Hedefler Eğitim – istihdam ilişkisine eleştirel yaklaşım Eğitimin sosyal adaletsizlikle bağlantısı ve aynı zamanda bu adaletsizliği düzeltmek için de kullanılabileceğine dair algı Eğitim – istihdam ilişkili politikalarda mekanizmaların ve aktörlerin haritalandırmasının yapılması ve etkilerinin tartışılması Katılımcıların toplum içindeki ekonomik ve kültürel farklı sınıflardan gelen insanların günlük hayatları içinde yer alan ayrımcılık temelli insan hakları ihlallerini değerlendirebilme ve sınıflandırabilme becerisini edinmesi Süre ve Planlama 30 dakika: “Öne Bir Adım At” uygulaması 40 dakika: Uygulama üzerine tartışma ve değerlendirme 20 dakika: Poster hazırlama uygulamasının alt gruplarda gerçekleştirilmesi Gerekli Malzemeler - Rol kağıtları - Müzik Cd’si - Cd çalar - Renkli kağıtlar - Dergiler - Uhu - Makas - Renkli keçeli kalemler - Gazeteler Önerilen yöntem “Öne Bir Adım At” Uygulaması: Arka planda dinlendirici bir müziğin çaldığı rahat bir atmosfer yaratın. Alternatif olarak katılımcılardan sessizlik içinde durmalarını isteyin. Aşağıda bulabileceğiniz Rol kartlarını rastlantısal olarak dağıtın, her katılımcıya bir tane verin. Kartları kendilerine saklamalarını ve başka kimseye göstermemelerini söyleyin. Oturmalarını (tercihen yere) ve rol kartlarını içlerinden okumalarını rica edin. Şimdi, rollerine girmeye başlasınlar. Yardımcı olması için aşağıdaki sorulardan birkaçını yöneltin. Katılımcıların düşünmeleri ve kendilerini ve yaşantılarını gözlerinde canlandırmaları için her sorudan sonra kısa bir ara verin: 138 -Çocukluğunuz nasıldı? -Yaşadığınız ev nasıldı? -Ne tür oyunlar oynardınız? -Anne-babanız ne iş yapardı? -Şu anda günlük yaşantınız nasıl? -Sosyalleşme ortamlarınız hangileri? -Sabah, öğleden sonra va akşam ne yaparsınız? -Ne tür bir yaşam tarzınız var? -Nerede yaşıyorsunuz? -Aylık ne kadar kazanıyorsunuz? -Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz? -Tatillerde ne yapıyorsunuz? -Sizi heyecanlandıran şeyler neler? -Sizi korkutan şeyler neler? Şimdi katılımcılardan mutlak bir sessizlik içinde yan yana dizilmelerini isteyin (atletizmdeki start çizgisinde olduğu gibi). Katılımcılara durumlar ve olaylardan oluşan bir liste okuyacağınızı söyleyin. “Evet” diye yanıtladıkları her ifade için ileri doğru bir adım atmalılar. Aksi takdirde, oldukları yerde kalmalı, kıpırdamamalılar. “Durumları” sırayla okuyun. Her ifadeden sonra, ileri doğru adım atmaları ve diğerlerine kıyasla nerede durduklarını anlamaları için için kısa bir süre bekleyin. Etkinliğin sonunda, katılımcılar nerede bulunduklarına bakmalılar. Rolden sıyrılmaları için birkaç dakika süre tanıyın. Ardından genel oturuma geçip tartışma ve değerlendirme bölümüne başlayın. Katılımcılara ne olup bittiğini, etkinlik hakkında ne düşündüklerini sorarak bu bölüme başlayın. Gündeme gelen konular ve katılımcıların etkinlik vasıtasıyla neler öğrendiğini konuşun. - Uygulamada ne gördünüz? İleri doğru adım atarken ya da dururken neler hissettiniz? Daha sık adım atan kişiler diğerlerinin kendileri kadar hızlı ilerlemediğini ne zaman fark etti? Eğitim hakkınızın görmezden gelindiğini hissettiğiniz anlar oldu mu? Rolünü oynadığınız kişiyi kafanıza nasıl canlandırdınız? Neden eğitime ihtiyaç duyuyoruz? En çok etkilendiğiniz yargı hangisiydi? neden? Eğitim hakkı herkes için ulaşabilir mi? Eğitim olanakları kim tarafından sağlanıyor, kim tarafından destekleniyor? Yapmakta olduğunuz işin aldığınız eğitimle bir ilişkisi var mıydı? Eğitimle istihdam arasında bir ilişki var mıdır? Varsa nasıl bir ilişki vardır? 139 Profiller 1. Meslek lisesi mezunu, 22 yaşında kadın, evlenmeyi planlıyor ve paraya ihtiyacı var, ailesi ile yaşıyor, 2. Beden Eğitimi Öğretmeni,28 yaşında, erkek, evli,1 çocuk babası 3. İlkokul mezunu,18 yaşında kadın 4. Çıraklık Eğitimi Mezunu, 16 yaşında erkek, yeni mezun, 5. Uluslar arası ilişkiler mezunu,30 yaşında kadın, İktisat mastırı yapmış, iyi derecede 2 yabancı dil biliyor. 6. Ortaokul mezunu,52 yaşında erkek, eski torna ustası, evli 6 çocuk babası 7. Lise 2 den terk,29 yaşında erkek, ailesinin maddi durumu iyi 8. Lise mezunu,25 yaşında kadın, bir şirkette arşiv görevlisi olarak çalışıyor, işinden memnun değil 9. 45 yaşında erkek, okuma yazma bilmiyor, bekâr, eski mahkûm 10. Lise mezunu 33 yaşında kadın, ressam 11. Açık öğretim fakültesinde kamu yönetimi okuyor, 22 yaşında kadın, bilgisayar ve İngilizce biliyor 12. Bilgisayar firmasında çalışıyor,44 yaşında erkek, çalışma koşullarından memnun değil, evli 2 çocuk babası 13. İlkokul mezunu,25 yaşında kadın, muhasebe tecrübesi var, iletişim konusunda eğitimli 14. Yurt dışında doktora yapıyor,28 yaşında, kadın, 15. 25 yaşında, erkek, makine otomotiv öğretmenliği mezunu, boyacılık yapıyor. 16. 26 yaşında, erkek, inşaat mühendisliği mezunu, bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyor. 17. 28 yaşında, arkeoloji mezunu, iki senedir bankacı 18. 23 yaşında, erkek, ortaokul mezunu, ünlü bir futbolcu Durumlar - Ailem ısrar etmeseydi kendi istediğim dalda eğitim alabilirdim İdealimdeki alanda eğitim aldım Aldığım eğitimin iş yaşantımda iyi bir alt yapı olduğunu düşünüyorum Aldığım eğitim ile teknik bilgilerin yanı sıra çeşitli becerilerde kazandım Eğitimim istediğim işe girebilecek yetenekli sağladı İstemesem de çalışmak zorundayım Eğitim hakkımı kullanabildiğimi düşünüyorum Para kazanma kaygım olmasaydı başka bir eğitim tercih edebilirdim Eğitim aldığım alanda uzmanlaşmak için eğitim hayatıma devam etmek imkanım var Eğitim paralıda olsa ulaşabilirim Diplomam işe başvururken çok işe yarıyor Devletin sağladığı imkânlarla istediğim eğitimi alabildim Okuduğum okul gerekli teknolojilere ulaşmamı sağlayabiliyordu. İstediğim eğitimi almam için yeterli bilgiye ve yönlendirmeye ulaşabildim Bu tartışmaların ardından gençlik ve sosyal haklar eğitmen eğitiminin kitapçığındaki barınma oturumu üzerinden bir bilgi notu sunumu yapılabilir. Başka yöntemler de kullanılabilir. 140 Önerilen Ek Atölyeler : İnsan Hakları ve Yurttaş Hakları Hedefler: -Katılımcıların, insan hakları ve yurttaşlıkla ilgili çatışmaları tecrübe etmelerini sağlamak, -Mülteciler ve hakları konusunda katılımcıların bilgi ve anlayışlarının artmasına katkıda bulunmak, -İnsan haklarının reddedildiği ya da kabul gördüğü farklı çatışmalar konusunda fikir edinmelerine katkıda bulunmak, -İnsan haklarının karakteri konusunda katılımcıları eleştirel düşünmeye teşvik etmek, -Katılımcıları, insan haklarının günümüzde karşılaştığı sorunsallar konusunda düşünmeye teşvik etmek. Süre ve Planlama: 15 dakika: Simülasyonun anlatılması, grupların oluşturulması ve rol kartlarının dağıtılması 15 dakika: Grupların hazırlanması 15 dakika: Simülasyonun canlandırılması 45 dakika: Değerlendirme ve bilgi aktarımı Gerekli Malzemeler: -Rol kartları -Ülke sınırlarını belirleyecek mobilyalar -Canlandırma sırasında kullanılacak materyaller -Yazı tahtası kağıdı ve tahta kalemi -Tükenmez kalemler -Kağıt Önerilen Yöntem: “İçeri Girebilir miyim?” (Bu yöntem “Compass: Human Rights Education with Young People / Pusula Gençlerle İnsan Hakları Eğitimi Üzerine bir Elkitabı”, Avrupa Konseyi, Mayıs 2002, kaynağından uyarlanmıştır.) Bu etkinlik başka bir ülkeye kaçmaya çalışan bir grup mültecinin rol canlandırmasını içerir. Mültecilerin içinde bulunduğu kötü duruma ve sığınmacılık hakkının verilmesinde ya da reddilmesinde öne sürülen sosyal ve ekonomik gerekçelere değinilir. Her katılımcı için birer bilgi metni çoğaltılır. Göçmenlik memuru, mülteci ve gözlemciler için de birer rol kartı çoğaltılır. Rollerin canlandırılması için sahne hazırlanır. Örneğin sınırı göstermesi için yere bir çizgi çekilir. Göçmenlik ofisinde gişe vazifesini görecek bir masa kullanılır. Aynı şekilde göçmenlik ofisine girişi ve gümrük kurallarını anlatan çeşitli uyarılar konulur. 141 Katılımcılara bunun, yaşadıkları ülkelerinden güvenlik sebebiyle kaçıp başka bir ülkeye girmeye çalışan bir grup mültecinin rollerinin canlandırılacağı bir etkinlik olduğu anlatılır. Katılımcıların mülteciler hakkında ne bildiğini ortaya çıkaracak bir beyin fırtınası alıştırmasıyla etkinliğe başlanır. Daha sonra tartışma esnasında başvurmak üzere, büyük bir kağıda ya da yazı tahtası kağıdına aktarılan noktaları yazılır. Katılımcılara odanın nasıl düzenlendiği gösterilir ve şu metni okunur. “X ve Y arasındaki sınırda geçirilen karanlık, soğuk ve yağmurlu bir gece. Büyük bir mülteci kitlesi X’deki savaştan kaçarak buraya geldi ve Y’ye geçiş yapmak istiyor. İnsanlar aç ve yorgun, üşüyorlar. Çok az paraları var. Yanlarında pasaport dışında hiçbir belgeleri yok. Y ülkesinin göçmenlik memurları farklı görüşlere sahip -bazıları mültecilerin geçmesine izin vermek istiyor, diğerleri istemiyor. Mülteciler ümitsiz durumda. Mülteciler, göçmenlik memurlarını ikna edebilmek için çeşitli argümanlar öne sürüyorlar.” Katılımcılar eşit sayıdaki alt gruplara ayrılır. Bir grup X ülkesinden gelen mültecileri, ikinci grup Y ülkesinin göçmenlik memurlarını temsil eder, üçüncü grup ise gözlemcilerden oluşur. “Mülteciler” ve “göçmenlik memurları” grubundaki kişilerin her biri bir rol üstlenerek neyi savunacaklarına karar verir. Gruptakilere rol kartları dağıtılır ve hazırlık yapmaları için 15 dakika süre verilir. Roller oynanmaya başlanır. 15 dk. sonra uygulama sona erer. Gözlemcilere geri bildirimlerini hazırlamaları için beş dakika süre verilir. Uygulama tamamlandığında, değerlendirme aşamasına geçilir. Gözlemcilerden rol canlandırma hakkındaki genel görüşlerini paylaşmaları istenir. Daha sonra oyunculara, bir mülteci ya da bir göçmenlik memuru olmanın nasıl hissetmelerine yol açtığı sorulur. Sonra da ilgili konular üzerine bir tartışma başlatılır, katılımcıların neler öğrendiği sorulur. -Mültecilerin karşılaştığı muamele ne kadar adildi? -Evrensel İnsan Hakları Bildirisi’nin 14. maddesi ve 1951 Mülteci Sözleşmesi’ne göre mültecilerin korunma hakkı vardır. Mültecilerin korunma hakkına saygı gösterildi mi? Neden/ neden değil? -Bir ülkenin mültecileri geri gönderme hakkı olmalı mıdır? -Eğer siz bir göçmenlik memuru olsaydınız bunu yapar mıydınız? -Mültecilerin kendi ülkelerinde ölüm tehdidi altında olduklarını bilseniz ne yapardınız? -Ülkenize giriş yaptıktan sonra mülteciler ne tür sorunlarla karşılaşıyorlar? -Mültecilerin kabul edilme aşamasında yaşadıkları sorunların bazılarını çözmek için neler yapılması gerekir? -Ülkenizde “Yerinden Edilmiş İnsanlar” var mı? Ya da herhangi bir komşu ülkede? -İnsanların mülteci durumuna düşmemesi için ilk olarak ne yapılabilir, ne yapılmalıdır? 142 Rol Kartları Gözlemcilerin rol kartı Göreviniz rol canlandırmasını izlemek. Rol canlandırmasının sonunda genel bir geri bildirim yapmanız istenecek. Aranızdan bir kişiyi temsilci olarak seçin. Gözlemlerinizi yaparken, birçok başka unsur dışında aşağıdakilere de dikkat edin: • Mülteciler ve göçmenlik memurları tarafından oynanan farklı roller • Kullandıkları argümanlar ve bunları nasıl sundukları • Herhangi bir insan hakkının ve mülteci hakkının ihlal edilmesi durumu. Her şeyin notunu nasıl tutacağınıza karar verin. Örneğin, iki alt gruba ayrılıp bir grubun göçmenlik memurlarını, diğer grubun da mültecileri gözlemlemesine karar verebilirsiniz. Mültecilerin rol kartı: Mültecilerin argümanları ve seçenekleri Kullanacağınız argüman ve taktikler için hazırlanın; argümanlarınızı grup veya bireysel olarak mı savunacağınız tamamen size kalmıştır. Aşağıdakiler arasından veya aklınıza gelen herhangi bir argümanı öne sürebilirsiniz: Sığınmak bizim hakkımız. Çocuklarımız aç; bize yardım etmek için ahlaki sorumluluk taşıyorsunuz. Eğer geri dönersek öldürüleceğiz. Hiç paramız yok. Gidecek başka yerimiz yok. Yaşadığım yerde doktordum. Dönüşümüz güvenli hale gelene kadar sığınmacı olmak istiyoruz. Ülkenize başka mülteciler kabul edildi. Rolleri canlandırmaya başlamadan önce aşağıdaki seçenekleri gözden geçirin: Göçmenlik memurları istediği takdirde gruplara dağılmaya razı mısınız? Sizi geri göndermeye çalışırlarsa geri dönecek misiniz? Karışık bir grup mülteciyi canlandırıyorsunuz. Hazırlık esnasında, herkes temsil edeceği kişinin kimliğini belirlesin: yaş, cinsiyet, aile ilişkileri, meslek, servet, din ve yanında getirdikleri. 143 Göçmenlik memurlarının rol kartı: Göçmenlik memurlarının çeşitli argüman ve seçenekleri Kullanacağınız argüman ve taktikler savunmak hazırlanın; argümanlarınızı grup veya bireysel olarak mı savunacağınız tamamen size kalmıştır. Aşağıdakiler arasından veya aklınıza gelen herhangi bir argümanı öne sürebilirsiniz: Ümitsiz durumdalar: onları geri gönderemeyiz.; eğer gönderirsek tutuklanmaları, işkence görmeleri ya da öldürülmeleri durumunda bundan biz sorumlu olacağız. Mültecileri kabul etmek için hukuki yükümlülüğümüz var. Paraları yok, devlet desteğine ihtiyaç duyacağız. Ülkemiz bunun altından kalkacak durumda değil. Gerçek mülteci olduklarını kanıtlayabilirler mi? Buraya belki de daha iyi yaşam şartları için geldiler. Geldikleri ülke ile ülkemizin askeri ve ticari ortaklığı var. Onları koruyor gözükemeyiz. Belki de eksikliğini çektiğimiz uzmanlıklara sahipler? Ülkemizde yeteri sayıda mülteci var. Kendi insanlarımıza bakmakla yükümlüyüz. Daha zengin ülkelere gitmeliler. Eğer onlara izin verirsek başkaları da giriş talebinde bulunacak. Dilimizi konuşmuyorlar, farklı bir dinleri var ve farklı yeme alışkanlıkları var. Toplumla kaynaşamayacaklar. Siyasi sorunlara sebep olacaklar. Aralarına karışmış terörist ya da savaş suçlusu olabilir. Rolleri canlandırmaya başlamadan önce aşağıdaki seçenekleri gözden geçirin: Mültecilerin hepsini sınırdan geçirecek misiniz? Bazılarını mı geçireceksiniz? Yaş, meslek, servet vs.lerine göre onları ayıracak mısınız? Yoksa bunlar yerine farklı bir uygulamaya mı gideceksiniz? 144 AYRIMCILIK Hedefler: -Farklı olanlara karşı empati geliştirmek; -Toplumda fırsat eşitsizliği üzerine bilinç düzeyini artırmak; -Belirli sosyal azınlıklara ya da kültürel gruplara dahil olmanın getirebileceği kişisel sonuçlar üzerine anlayış geliştirmek. Süre ve Planlama: 30 dakika: “Öne Bir Adım At” uygulaması 40 dakika: Uygulama üzerine tartışma ve değerlendirme 20 dakika: Poster hazırlama uygulamasının alt gruplarda gerçekleştirilmesi Gerekli Malzemeler: -Rol kağıtları -Müzik Cd’si -Cd çalar -Renkli kağıtlar -Dergiler -Uhu -Makas -Renkli keçeli kalemler -Gazeteler Önerilen Yöntem: “Öne Bir Adım At” (Bu yöntem “Compass: Human Rights Education with Young People / Pusula Gençlerle İnsan Hakları Eğitimi Üzerine bir Elkitabı”, Avrupa Konseyi, Mayıs 2002, kaynağından uyarlanmıştır.) Arka planda dinlendirici bir müziğin çaldığı rahat bir atmosfer yaratın. Alternatif olarak katılımcılardan sessizlik içinde durmalarını isteyin. Rol kartlarını rastlantısal olarak dağıtın, her katılımcıya bir tane verin. Kartları kendilerine saklamalarını ve başka kimseye göstermemelerini söyleyin. Oturmalarını (tercihen yere) ve rol kartlarını içlerinden okumalarını rica edin. 145 Şimdi, rollerine girmeye başlasınlar. Yardımcı olması için aşağıdaki sorulardan birkaçını yöneltin. Katılımcıların düşünmeleri ve kendilerini ve yaşantılarını gözlerinde canlandırmaları için her sorudan sonra kısa bir ara verin: -Çocukluğunuz nasıldı? -Yaşadığınız ev nasıldı? -Ne tür oyunlar oynardınız? -Anne-babanız ne iş yapardı? -Şu anda günlük yaşantınız nasıl? -Sosyalleşme ortamlarınız hangileri? -Sabah, öğleden sonra va akşam ne yaparsınız? -Ne tür bir yaşam tarzınız var? -Nerede yaşıyorsunuz? -Aylık ne kadar kazanıyorsunuz? -Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz? -Tatillerde ne yapıyorsunuz? -Sizi heyecanlandıran şeyler neler? -Sizi korkutan şeyler neler? Şimdi katılımcılardan mutlak bir sessizlik içinde yan yana dizilmelerini isteyin (atletizmdeki start çizgisinde olduğu gibi). Katılımcılara durumlar ve olaylardan oluşan bir liste okuyacağınızı söyleyin. “Evet” diye yanıtladıkları her ifade için ileri doğru bir adım atmalılar. Aksi takdirde, oldukları yerde kalmalı, kıpırdamamalılar. “Durumları” sırayla okuyun. Her ifadeden sonra, ileri doğru adım atmaları ve diğerlerine kıyasla nerede durduklarını anlamaları için kısa bir süre bekleyin. Etkinliğin sonunda, katılımcılar nerede bulunduklarına bakmalılar. Rolden sıyrılmaları için birkaç dakika süre tanıyın. Ardından genel oturuma geçip tartışma ve değerlendirme bölümüne başlayın. Katılımcılara ne olup bittiğini, etkinlik hakkında ne düşündüklerini sorarak bu bölüme başlayın. Gündeme gelen konular ve katılımcıların etkinlik vasıtasıyla neler öğrendiğini konuşun. -İleri doğru adım atarken –ya da dururken- neler hissettiler? -İleri doğru daha sık adım atan kişiler, diğerlerinin kendileri kadar hızlı ilerlemediğini ne zaman fark ettiler? -Temel insan haklarının görmezden gelindiğini hissettiği anlar olduğunu düşünen biri var mı? -Katılımcılar birbirlerinin rolünü tahmin edebiliyor mu? (Bu aşamada herkesin rolünü açıklamasını isteyin) -Farklı bir rolü canlandırmak ne kadar kolay ya da zordu? -Rolünü oynadıkları kişiyi kafalarında nasıl canlandırdılar? -Bu alıştırma toplum gerçeğini bir şekilde yansıtıyor mu? Nasıl? -Oynanan değişik roller için hangi insan hakları geçerli? Herhangi bir kişi, insan haklarına saygı duyulmadığını ya da bu haklara erişimi olmadığını söyleyebilir mi? -Toplumdaki eşitsizliklerle mücadele etmek için en başta atılması gereken adımlar hangileridir? 146 Önlem Posteri Hazırlama: Katılımcılar istekleri doğrultusunda alt gruplara ayrılırlar. İsteyen katılımcılar tek başlarına da çalışabilirler. Gruplardan ve tek başına çalışmayı tercih edenlerden, insan hakları ihlallerinden biri olan, ayrımcılık temelli ihlallerinden bir tanesini seçip, bu ihlalin önlenmesine yönelik bir poster hazırlamaları istenir. Yaratıcılıklarının sınırlarını zorlamaları için elde olan tüm malzemeler katılımcıların kullanımına sunulur. Poster hazırlığını bitirenler, hem atölyedeki diğer katılımcılar, hem de diğer atölyedeki katılımcılar görebilsinler diye duvara asarlar. Bu posterler için sunum ya da tartışma gerçekleştirilmez. Tüm katılımcılar, kendi posterlerinin üstüne isimlerini yazarlar ve isteyenler poster ve posterdeki önlem önerisi hakkında poster sahibini bulup tartışabilirler. Rol Kartları İşşiz ve eşi olmayan (yalnız) bir annesin. Siyasi bir partinin gençlik örgütünün başkanısın (örgütün bağlı olduğu parti şu anda yönetimde) Yerel banka şubesi müdürünün kızısın. Üniversitede ekonomi okuyorsun. Fast food sektöründe işletmecilik yapan başarılı bir Çinli göçmenin oğlusun. Dini bütün anne-babasıyla yaşayan Müslüman bir Arap kızısın. Şuanda yaşadığın ülkenin Amerikan büyükelçisinin kızısın. Orduda askersin. Zorunlu askerlik hizmetini yapıyorsun. Başarılı bir ithalat-ihracat şirketinin sahibisin. Sadece tekerlekli sandalye ile hareket edebilen engelli genç bir adamsın. Ayakkabı üreten bir fabrikanın emekli işçisisin. İlkokulu hiç bitirememiş 17 yaşında bir Roman (Çingene) kızısın. Eroin bağımlılığı olan genç bir sanatçının kız arkadaşısın. HİV pozitif, orta yaşlı bir fahişesin. 22 yaşında bir lezbiyensin. Yeni resmi dilini akıcı konuşamadığın bir ülkede işsiz bir öğretmensin. Afrika kökenli bir foto modelsin. 27 yaşında, evsiz bir adamsın. 24 yaşında, Afganistan’dan gelen bir mültecisin. Mali’den gelen kaçak bir göçmensin. Dağların arasında çok uzak bir köyde yaşayan bir çiftçinin 19 yaşındaki oğlusun. 147 Durumlar ve Olaylar: - Hiç ekonomik zorlukla karşılaşmadınız. - Televizyonlu ve telefonlu mütevazi bir eviniz var. - Yaşadığınız toplumda dilinize, dininize ve kültürünüze saygı gösterildiğini hissediyorsunuz. - Sosyal ve politik konularda fikrinizin önemli olduğunu ve görüşlerinizin dinlendiğini düşünüyorsunuz. - Diğer insanlar size farklı konularda danışmanlık yapıyorlar. - Polis tarafından durdurulmaktan korkmuyorsunuz. - Tavsiyeye ihtiyaç duyduğunuzda nereye gideceğinizi ve kimden yardım isteyeceğinizi biliyorsunuz. - Kökeniniz yüzünden ayrımcılığa uğradığınızı hiç hissetmediniz. - İhtiyaçlarınızı karşılamak için yeterince sosyal ve tıbbi desteğiniz var. - Her yıl bir kere tatile gidebiliyorsunuz. - Akşam yemeği için arkadaşlarınızı eve davet edebiliyorsunuz. - İlginç bir hayatınız var ve geleceğe umutla bakıyorsunuz. - Okuyabileceğinizi ve istediğiniz mesleği seçebileceğinizi düşünüyorsunuz. - Sokaklarda ya da medyada taciz edilmeyeceğinizi ve saldırıya uğramayacağınızı biliyorsunuz. - Ulusal ve yerel seçimlerde oy kullanabiliyorsunuz. - Sizin için önemli olan dini bayramları akrabalarınız ve arkadaşlarınız ile kutlayabiliyorsunuz. - Başka bir ülkede yapılan uluslararası bir seminere katılabilirsiniz. - Haftada en az bir kez sinemaya ya da tiyatroya gidebiliyorsunuz. - Çocuklarınızın geleceğinden korkmuyorsunuz. - Her üç ayda bir kendinize yeni kıyafet alabiliyorsunuz. - Kendi seçtiğiniz insan ile bir ilişki yaşayabiliyorsunuz. - Uzman olduğunuz konunun toplumda takdir edildiğini ve saygı gösterildiğini biliyorsunuz. - İnterneti kullanabiliyor ve internetten yararlanabiliyorsunuz. 148 149