1 Gençlik ve Sosyal Haklar Projesine Dair…

Transkript

1 Gençlik ve Sosyal Haklar Projesine Dair…
Gençlik ve Sosyal Haklar Projesine Dair…
Proje fikrini ilk paylaştığımız zamanlarda “Neden gençlik ve sosyal haklar?” sorusu ile
karşılaştık çoğu zaman. Biz de hep “Neden olmasın?” dedik.
Ocak 2007’de “Gençlik ve Sosyal Haklar Projesi” Toplum Gönüllüleri Vakfı ve İstanbul Bilgi
Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi ortaklığıyla uygulanmaya başladı. Proje; gençliğin
Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturmasına rağmen, sosyal haklar etrafında
yoğunlaşan sorunlarıyla ülke gündeminde yeterince yer bulamamalarından yola çıkıyor.
Gençliğin ve sosyal haklar alanındaki sorunlarının bir gündem maddesi olarak siyasa üretim
mekanizmalarına yansıması amacıyla yola çıkan proje, 2007’de üçüncü senesini geride bırakan
Toplum Gönüllüleri Vakfı “Demokrasi ve Haklarımız” projesinin deneyimlerinden güç alıyor.
Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen proje, eğitim, rapor ve sonuç konferansı olmak üzere
üç ana aktiviteden oluşuyor. Proje ekibinde; danışmanlar, eğitmen ekibi, rapor ekibi, izleme ve
değerlendirme ekibi ve proje koordinasyon ekibi yer alıyor.
Projenin eğitim ayağı, gençlik ve sosyal haklar alanında bir akran eğitimi programının
geliştirilmesi ve uygulanmasını kapsamıştır. Geliştirilen eğitim programı ile çeşitli sivil toplum
kuruluşlarıyla bağlantısı olan gençlerin yine kendi yaş gruplarındaki gençlerle sosyal haklar ana
başlığı altında; insan hakları felsefesi, insan hakları ve yurttaşlık gerilimi, barınma hakkı, sağlık
hakkı, eğitim hakkı, örgütlenme hakkı, dayanışma ve savunuculuk temaları üzerine tartışma
yürütebilecekleri ve fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir alan sağlandı. Eğitim programı;
eğitmen eğitimi, yaygınlaştırma eğitimi ve yüz yüze eğitim olmak üzere üç aşamalı bir süreç
üzerine kuruldu. Eğitmen eğitimi katılımcısı olan 20 genç, Türkiye’nin çeşitli illerinde
gerçekleştirilecek yaygınlaştırma eğitimleri ile 100 gence daha ulaştılar. Bu 100 genç de proje
kapsamında yenilikçi bir eğitim aracı olarak geliştirilen yüz yüze eğitim metodunu ülke genelinde
uygulayarak 1000’in üzerinde gence ulaştılar.
“Gençlik ve Sosyal Haklar Eğitim Programı”nı oluşturma süreci bize çok şey öğretti. Öncelikle
gecelerini gündüzlerini bu eğitim programını tasarlamak için ayıran eğitim ekibi üyeleri Avi
Haligua, Ayşe Beyazova,Evren Sener Ünal, Gülesin Nemutlu ve Laden Yurttagüler’e ve yine
hazırlık çalışmalarından itibaren bizi izleyen ve değerlendiren, her zaman salonun bir köşesinde
olan ve her tıkandığımız noktada ufkumuzu açan Burcu Oy’a sonsuz teşekkür ederiz.
Eğitim programının tasarlanmaya başladığı günlerde, hayalini kurduğumuz tek şey katılımcılarla
var olan eğitimlerdi. Eğer sosyal haklar üzerine kafa yormak için bize yoldaş olan eğitmen
eğitimi katılımcılarımız olmasaydı, bu eğitim programı sadece bir kitapçıktan ibaret olacaktı. Bu
1
eğitim programını var eden, eğitmen eğitiminde ceplerine doldurdukları her şeyi
İstanbul,Samsun,İzmir,Ankara ve Diyarbakır’da akranları ile paylaşan eğitmenlerimizdir.
Kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Beş ilde gerçekleştirdiğimiz yaygınlaştırma eğitimlerine yaz tatillerini bir yana bırakıp
Türkiye’nin dört bir yanından katılan, “Hayat Zor!”a sahip çıkan ve kampus,cezaevi, kantin, tren,
ev, otogar demeden her yerde gençlik ve sosyal haklar hakkında konuşmak için alan yaratan
yaygınlaştırma eğitimleri katılımcılarımıza da özel bir teşekkür sunarız.
Yine buraya gelene kadar; bize vakit ayıran, projemize emek veren, fikirlerini bizimle paylaşarak
ufkumuzu açan birçok kişi ve kuruma da çok şey borçluyuz.
Burada ismini saymayı unuttuğumuz, bu kitabın basımında çalışanlardan, Toplum Gönüllüleri
ofisinde bizi çaysız bırakmayan Fatma Hanım’a kadar herkese teşekkür ederiz.
Biz “Gençlik ve Sosyal Haklar Projesi”ne , “Demokrasi ve Haklarımız Projesi”nin
deneyimlerinden beslenerek başladık. Şimdi “Gençlik ve Sosyal haklar Projesi”nin deneyimi ile
yeni yolculuklara hazırlanıyoruz.
Dileriz ki beraber olsun.
Proje Koordinasyon Ekibi
Özlem Ezgin & Volkan Yılmaz
2
Sosyal Hak Bilinci ve Toplumsal Katılım
Sosyal hakların bilinci ve bu hakların yaşama geçmesinin önündeki engellere yönelik yapısal
önlemler almak, sivil toplumu bu hakların yaşamsallığı hakkında bilinçlendirerek hak talep eder
oluşunu sağlamak, modern toplumların öncelikleri arasında gelmektedir. Kuşkusuz bu öncelik
çeşitli açılardan gerilimleri barındırır. Ancak, sosyal hakların önündeki engelleyici koşullarla
yaşayan ve yetişen bireylerin toplumla kurduğu zedelenmiş bağın varlığı, toplumun bireylerle eşit
olmayan koşulların etkisi altında kurduğu dışlayıcı ilişkinin zararı algılandığında bu önceliğin
yaşamsallığı belirleyici olmaktadır. Topluma eşit koşullarda katılımı sağlamayı hedeflemek, en
başta bu koşulları engelleyen durumlarla savaşmayı ilke edinmek, insan haklarının bütünlüğünün
vazgeçilmez bir parçasıdır.
Özellikle ülkemizde eğitim hakkı, sağlık hakkı, barınma hakkı ve sosyal güvenlik ağı içinde
korunma hakkı önemle üstünde durulması gereken ve savunuculuğunun üstlenilmesi gereken
konulardır. Oluşması gereken bilinç sadece bu hakların varlığı değil, bu hakların yaşama
geçebilmesinde her bireyin eşit uzaklıkta durmadıklarının bilincidir. Örneğin, anayasanın
sunduğu ve devletin yükümlülüğü altında olan devlet okullarında “parasız eğitim hakkı”, her
çocuğun eğitime ulaşabilmesini sağlayamamaktadır. Eğitim gibi temel bir hakkın
kullanılabilmesini engelleyen çok boyutlu koşulların varlığı bilinmekle birlikte, ülkemizdeki
genel yaklaşım bu hakkın ailelerin bilinçsizliği yüzünden kullanılmadığı yönünde olup, çeşitli
çalışmalar aileleri “bilinçlendirmek” yönünde şekillenmiştir. Oysa var olan durumda ailelerin
koşullarının nasıl engeller içerdiğini anlamak ve eğitim hakkının ulaşılabilir olabilmesi için
devletin ve toplumun sağlaması gereken önlemler ve yükümlülükler olduğunu algılamak
gerekmektedir. Önemle üzerinde durulması gereken nokta, bu hakkın kullanımını engelleyen
koşullara daha sistematik ve yapısal olarak yaklaşılması gerektiği olmalıdır. Aynı şekilde sağlık,
barınma ve sosyal güvenlik ağı içinde korunma hakları devletin bireyleriyle kurduğu bağ
açısından önemli bir bakışı yansıtmaktadır. Onurlu bir yaşam süren ve topluma katılan bireylerin
oluşumu hak temelli bir yaklaşımın çerçevesinde gelişmektedir. Sosyal hakların insan haklarının
bütünlüğünde var olduğunu benimseyerek, toplumun bakış açısının bu doğrultuda dönüştürülmesi
atılması gereken ilk adımdır.
3
Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen ve Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından İstanbul
Bilgi Üniversitesi STK Eğitim ve Araştırma Birimi ortaklığıyla yürütülen Gençlik ve Sosyal
Haklar projesi, Türkiye’nin giderek daha bilinçli olarak topluma eşit koşullarda katılımı
engelleyen öğeleri fark eden ve bu öğelere karşı tavır alan bir topluma dönüşmesinin öncülüğünü
gençler üstünden tanımlayan ve yürüten, son derece önemli bir çalışmadır. Kapsamı ve
yöntemleriyle hak temelli bakışın toplumsal yaşamın ne denli vazgeçilmez bir parçası olduğunu
vurgulamaktadır. Gençlerin sosyal hak savunuculuğunda alabilecekleri katılımcı rolünü net bir
şekilde belirlemiş olan bu proje, ileriye dönük bu önemli alanı destekleyebilecek çalışmalara da
altyapı sağlamaktadır. Bu proje kapsamında hazırlanmış olan bu eğitim kitabı, alanda var olan
boşluğu doldurmakla kalmayıp, gelecek çalışmaların sürdürülebilirliğine ve genişletilebilirliğine
katkı sağlamaktadır. Bakışını hak temelli bir noktadan oluşturan, katılımcılarını gençlik üstünden
tasarlayan, karşılıklı etkileşimi ve anlayışı dönüşümün ana noktalardan biri sayan bir çalışma
örneği olarak Gençlik ve Sosyal Haklar projesi, Türkiye’de sosyal hak bilincinin yerleşmesi için
tohumların ekildiği, umut verici bir başlangıçtır.
Serra Müderrisoğlu
Proje Danışmanı
4
Eğitim Programına Dair…
Dünya ahalisi gece gündüz satranç oynasa ve her saniyede bir hamle yapılsa, satrançta
tüm oyunları tecrübe edebilmek için asırlara ihtiyaç olduğuna dair bir yazı okudum yakınlarda.
Ne kadar çok şey var hayatta deneyimlemediğimiz diye düşünmeden edemedim. Yaptıklarımızın,
yarattıklarımızın veyahut yaşadıklarımızın seçimini ne zaman, nasıl yapıyoruz sorusu geldi
aklıma? Sanırım bunun cevabı herkes için farklı, fakat Gençlik ve Sosyal Haklar Ekibinin ortak
bir yaklaşımı var bu konuda; “Senin için gerçekten önemli bir şey arayıp bulmak istiyorsan, önce
aramadan, sormadan, sorgulamadan sahiplendiğin önemsiz şeylerden vazgeçeceksin…”
Sorularla başlıyor Eğitim ekibinin Gençlik ve Sosyal haklar macerası. Nedir bu sosyal
haklar kavramı ve gençlerle ilişkisi ne? Tam da bu noktada projenin çıkış noktasında uzlaşma
sağlanıyor. Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan gençliğin; eğitim, sağlık, istihdam,
örgütlenme ve barınma gibi sosyal hak alanları etrafında yoğunlaşan sorunlarıyla, ülke
gündeminde yeterince yer bulamamalarından yola çıkılıyor ekip. “Ne”liği netleşince “Nasıl”ına
dair izlenmesi gereken plana geliyor sıra.
Gençlik ve Sosyal Haklar eğitim ayağı temelde üç aşamadan oluşuyor. İlki Eğitmen
Eğitimi, ikincisi Yaygınlaştırma eğitimleri ve son olarak Yüz yüze uygulaması (Hayat Zor
oyunu). Yaklaşık bir sene sürecek olan bu projenin içinde 20 gencin katılacağı bir adet eğitmen
eğitimi yapılması öngörülüyor. Ardından Türkiye’nin 5 farklı noktasında genç gönüllü
eğitmenlerin gerçekleştireceği ve konuya ilgi duyan, beraber tartışmak ve irdelemek isteyen 100
genç ile ikinci aşama tamamlanıyor. Hemen ardından yepyeni bir yaklaşımla Yüz yüze
uygulamaları geliyor. Yaygınlaştırma eğitimlerine katılmış gençler Eğitmen Eğitimi’nin hemen
öncesinde ekip tarafından tasarlanmış Hayat Zor oyunu ile 1000 kişiye ulaşıyor. Uzun, emek
isteyen, devingen ve kırılgan ama adrenalin arttıran bir süreç başlıyor.
Toplum Gönüllüleri Ofisi, Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampusu, bir çok değişik kafe ve
ev vb. mekanlar ev sahipliği yapıyor eğitim ayağının tasarlanmasına. Misafirlerimiz dört genç
eğitmen, proje koordinatörü, proje danışmanları ve eğitimlerin İzleme ve Değerlendirme ekibi.
Misafirlik düşüncesi çok zaman geçmeden ev sahipliğine dönüşüyor ve ev sahiplerinin
sayılarının artacağı umuduyla iyice ortadan kayboluyor. Baki olan tek düşünce, duygu yepyeni
bir macera, heyecan. Yapılacak çok iş var;
Eğitim programının yapısının oluşturulması ve içeriğinin geliştirilmesi
Eğitmen Eğitiminin uygulanması
Eğitim kitapçığının hazırlanması
Yaygınlaştırma Eğitimlerinin uygulanması
Eğitim programının oluşturulması ve içeriğinin geliştirilmesi için eğitimlerin amaçları ve
hedeflerini belirlemek çıkılan yolun ilk adımları. Bu çerçevede ilerleyen tasarım aşaması,
gençlerde sosyal haklar konusundaki tutum ve davranış değişikliği ile beraber bilgi ve bilinç
düzeyindeki artışın hepsini dengeli olarak gözetmek durumunda. Bu noktada ilk olarak öğrenme
hedefleri oluşturuluyor. Bu oluşumun temel aldığı yaklaşımlardan biri ise akran eğitimleri
5
modeli. Ekibin ve eğitimin katılımcılarının genç olması, gençlerin birbirlerinden öğrenmeleri için
bulunmaz bir fırsat. Eşitlik, insan hakları, adalet, katılım, demokrasi gibi temel değerler üzerine
ilaveten inşa edilen akran eğitimi modeli yapının daha sağlam ve eşitlikçi bir yerden oluşmasını
sağlıyor. Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe edinilmesinin önemine inanan bu genç ekip, süreç
boyunca deneyimsel öğrenme felsefesini güderek eğitim programını oluşturmaya başlıyor. Bu
noktada araştırma isteği yaratmak, bilgi edinme yollarını açık kılmak, gençleri özne kılmak ve
odağa almak, birbirimizden öğrenmenin yollarını deneyimlemek ve açık bir öğrenme ortamı
yaratmak eğitimlerin vazgeçilmez ilkeleri oluyor.
Bu doğrultuda Eğitmen Eğitimi’nin 5 günlük, Yaygınlaştırma Eğitimin 3 günlük programı
ortaya çıkıyor. Her iki programda Formal Olmayan Eğitim metotları eşliğinde deneyimsel
öğrenme metodolojisi ile hazırlanıyor. Eğitmen Eğitimi’nin ilk günü Temel İnsan Hakları
oturumu ile başlıyor. Sosyal haklardan konuşmak için ihtiyaç temelli yaklaşımı ve bunun tarihsel
gelişimini irdelemek gerekiyor. İnsan haklarının tarihselliği, evrenselliği, bölünmezliği ve
devingenliğine değmeden Yurttaşlık kavramına geçmek istemiyor ekip. Sosyal adalet tartışmasını
yurttaş temelinden gerçekleştirmek ile, insan temelinden gerçekleştirmek arasındaki ilişkiyi
incelediğimiz günün geri kalan kısmı İnsan Hakları – Yurttaşlık gerilimi temelinde örülüyor.
İkinci gün tartışmanın temel ekseni savunuculuk-strateji ve dayanışma. Sosyal haklar alanında
dayanışmanın neden gerektiği, mekanizmaların ve aktörlerin farklılığı, kuşak ve sınıflar arası
dayanışma mekanizmaları konuşulup tartışılırken, planlı ve stratejik bir savunuculuğun, örgütlü
savunuculuk ile organik bağları gündeme geliyor. Programın üçüncü gününde daha tematik
atölyeler gerçekleştiriliyor. Eğitim-İstihdam ilişkisine eleştirel bakışın getirildiği bu gün aynı
zamanda Barınma ve Sağlık’ın sosyal haklar bağlamında incelenmesi ile devam ediyor.
Dördüncü gün Yaygınlaştırma Eğitimlerine yönelik hazırlıklar başlıyor. Önce Tematik Bilgi
Notlarını hazırlayan bu yirmi genç daha sonra uygulanacak Yüz yüze uygulamasını
detaylandırıyor ve geliştiriyor. Daha sonra Deneyimsel Öğrenme metodolojisinin tartışıldığı son
gün aynı zamanda kaynakları ve eylem planlarını paylaşıyor. Akran Eğitimin temel unsurlarından
olan değerlendirme, eğitimin her safhasında bizimle beraber yürüyor ve eğitimin son gününü
kapatıyor.
Eğitmen Eğitiminin ardından gençler Ankara, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Samsun’da
gerçekleşecek Yaygınlaştırma Eğitimi’ne hazırlanıyor. 4’er kişilik ekipler halinde çalışacak genç
eğitmenlerin 3 gün süreyle 20 ayrı akranına eğitim vermesi planlanıyor. Süreçte Eğitim
Ekibinden de en az bir eğitmen, genç eğitmenleri destekliyor. Son kertede beraber
gerçekleştirecekleri yaygınlaştırma eğitimlerinin programı yine eğitmen eğitimin ekseninde ve
yaklaşımında hayata geçiyor. İşte tam bu noktada eğitim ayağının çok önemli bir parçası olan
Yüz Yüze Uygulaması (Hayat Zor oyunu) yavaş yavaş hayat bulmaya başlıyor.
Hayat Zor Oyunu odağına insanı alıyor, sosyal haklar konusunu masaya yatırmanın
öğrenmeye ve tartışmaya açık metodu olarak sahaya çıkıyor. 120 gencin rehberliğinde 1000
kişiyle bululan Hayat Zor Oyunu tartışma platformu yaratan, aynı zamanda sosyal haklar
konusunda değişik ipuçları veren bir kart oyunu, kendisi gelişmeye, geliştirilmeye ve
sahiplenmeye açık olduğunu haykırıyor. İnsanların aynı masa etrafında oturup hak temelli
tartışmalarını önemli buluyor ve konu savunuculuğun artması yönünde yepyeni bir araç olacağını
gösteriyor.
6
Oluşan kocaman ekip, “Sosyal Hakların Gençlerin Gündeminde yerleşmesini” yeterli
görmüyor aynı zamanda savunuculuğunu yapmak için de kolları sıvıyor. Sorunun hepimizin
sorunu olduğuna inanan Eğitim Ekibi, gelişmeye, değişmeye, beraber çalışmaya, kafa yormaya
ve savunuculuğunu yapmaya inanan herkese her zaman destek vermeye ve almaya açık.
Hayallerini ortaya koyan biz Eğitim Ekibi, duyduğumuz heyecanı, hissettiğimiz değişimi
ve tattığımız her paylaşımı inanılmaz keyifli buluyor, zihinlere birer davetiye gönderiyoruz.
Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir.
Eğitim Ekibi adına Evren Sener ÜNAL
7
EĞİTMEN EĞİTİMİ PROGRAMI
1. Gün
2. Gün
3. Gün
09:30
–
11:00
Temel İnsan
Hakları
Savunuculuk
Eğitim –
İstihdam
11:00
–
11:30
Ara
Ara
Ara
Ara
Ara
11:30
–
13:00
İnsan
Haklarının
Tarihsel
Gelişimi
Savunuculuk Strateji
Barınma
Bilgi Notu
Kurulu
Sonrası
Öğle Arası
Öğle Arası
Öğle
Arası
Öğle Arası
Öğle Arası
Sağlık
Yüzyüze
Uygulaması
Değerlendirme
ve Kapanış
Ara
ara
13:00
–
15:00
15:00
–
16:30
16:30
–
17:00
İnsan Hakları /
Yurttaşlık
Gerilimi
Dayanışma
4. Gün
Bilgi Notları
Üzerine
Çalışma ve
Sorular
Deneyimsel
öğrenme ve
çözümleme
Bilgi
Eğitim
Notu
teknikleri
Mekanına
Varış
Hazırlama
18:30
Günlük
Günlük
Günlük
Değerlendirme Değerlendirme
Değerlendirme
–
19:00
Grupları
Grupları
Grupları
19:00
Akşam Akşam
Akşam
Akşam
Akşam
–
Yemeği Yemeği
Yemeği
Yemeği
Yemeği
20:30
20:30
Bilgi
Açılış
–
Bittik Partisi
Notu
Film Akşamı
Müsamere
Oturumu
22:30
Hazırlama
17:00
–
18:30
Hak bağlamı
Hak savunuculuğu
Sosyal Haklar – Tematik
Yaygınlaştırma eğitimine yönelik
Grup dinamiği
Değerlendirme
8
5. gün
Kaynakça ve
Eylem Planı
AÇILIŞ OTURUMU
Eğitim Başlamadan Bir Gün Önce
Hedefler:
-
Katılımcı ve eğitmenlerin birbirlerini tanımalarını kolaylaştırmak
Eğitimde güvenli bir ortam oluşmasını sağlamak
Katılımcılarla grup oluşturma çalışmalarını başlatmak
Katılımcıların projeyle ilgili bilgi almalarını sağlamak
Katılımcılara eğitim programını tanıtmak
Katılımcıların eğitime ilişkin beklentilerini paylaşmasını sağlamak
Süre ve Planlama
10 dakika: Eğitmen ve katılımcıların kendilerini tanıtması
15 dakika: “Herkes Şair Herkes Yazar”
10 dakika: Proje tanıtımı
10 dakika: Beklentilerin alınması
10 dakika: Eğitim programının sunumu
20 dakika: “Sarıl bana”
Gerekli Malzemeler
-
Kalın kağıt bant
Makas
Renkli A4 kağıtlar
Kalemler
Kutu
Önerilen yöntem
Açılış oturumu, proje koordinatörünün “Hoşgeldiniz” konuşması ile başlar. Daha sonra tüm grup,
sırayla kısaca kendilerini tanıtır. Ardından, gruptakilerin birbirlerinin isimlerini hatırlamalarını
kolaylaştıracak bir uygulama gerçekleştirilir.
“Herkes Şair Herkes Yazar”
Katılımcıların her biri ismini küçük bir kağıda yazıp kutuya koyar. Tüm katılımcılar ve
eğitimciler bir çember oluşturur. Başlayan kişi, kutudan bir kağıt çeker. Kağıdın üzerinde yazan
ismin harflerinin, baş harflerini oluşturduğu bir şiir yazar. (akrostij) Sonra ismin sahibi kendini
belli eder ve kutuyu alır. Sıra ona geçer. Gruptaki herkes sırayla bir şiir yazmış olur.
9
“Ne umdum da ne buldum?”
Herkes küçükken ne olmak istediğini hatırlar ve yanındakinin kulağına bunu söyler. Yanındaki
konuşmadan, hareketlerle bunu tüm gruba anlatmaya çalışır. Diğerleri ne olduğunu bulana dek
anlatmaya devam eder.
Beklentilerin Alınması - “Çamaşır Asmaca”
Kalın kağıt bant çamaşır ipi şeklinde birkaç sıra halinde eğitim salonunun uygun bir bölümüne
asılır. Çorap ve elbise şeklinde kağıtlar kesilir. Katılımcılar çorap şeklindeki kağıtlara eğitim
boyunca olmasını istemedikleri, diğerlerine ise olmasını istedikleri şeyleri yazarlar. Yazılan tüm
kıyafetler çamaşır ipine asılır. Çamaşırların üzerinde yazılan beklentiler eğitmenler tarafından
okunur ve özetlenir.
Programın sunumu
Projenin amacı, hedefleri ve etkinliklerini anlatan bir sunum yapılır. Katılımcıların soruları
cevaplanır.
Grup Oluşturma - “Sarıl bana”
Önce katılımcılar birbirlerinden kol hizasında uzak olacak şekilde bir çember oluşturur. Tüm
katılımcılar yere çömelir. Kollarını birbirlerinin omzuna koyarlar. Ellerini kaldırmadan hep
beraber ayağa kalkarlar. Kalkarken kollarını kaldırdıkları takdirde oyuna baştan başlarlar. Kimse
diğerinden kopmadan ayağa kalkmaları gerekir. Aynı oyunu arkalarını dönerek de oynarlar.
10
TEMEL İNSAN HAKLARI
1. gün, 1. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Katılımcılarda hakların ihtiyaçlardan kaynaklı olduğu konusunda farkındalık yaratmak
Katılımcıların temel insan haklarını hayatlarıyla ilişkilendirmeleri
Süre ve Planlama
10 dakika: Giriş ve anlatım
20 dakika: Grupların ilk okuması ve planlama aşaması
10 dakika: Tüm grupların koordinasyon masasında buluşmaları
10 dakika: Planlamanın sonuçlanması
20 dakika: Sunumlar
20 dakika: Uygulamanın çözümlemesi ve kapanışı
Gerekli Malzemeler
-
İlçeyi ve kurumlarını tanıtan tanıtım kartları
Tahta kağıdı ve kalemi
Her bir katılımcı için kalem
Önerilen yöntem
Katılımcılara temel insan hakları konulu oturumda yapılacak uygulama için bir bilgilendirme
yapılır. Bu bilgilendirmede kendilerine bir ilçe tanıtılacağı söylenir ve bu ilçede bulunan 5 adet
kurumun işlevi, çalışmaları, personeli, yeri vs. konularında bilgiler verileceği açıklanır.
Bu açıklamadan sonra katılımcılar 5 farklı gruba ayrılır. Bu aşamada çeşitli gruplara ayrıma
teknikleri kullanılabilir. (Ör: 5 farklı tat ve renkte şekerler dağıtılıp, tatlarına göre gruplara
ayrılmaları istenebilir. Bu aynı zamanda tatlı tatlı, renkli renkli bir eğitim geçirmek dileğiyle de
süslenebilir.) Grupların birbirlerinden ayrı bir yerde oturması istenir ve her bir katılımcıya birer
tane olmak üzere İlçenin (YOVA ilçesi) tanıtımını yapan kartlardan ve her gruba 4’er tane olmak
üzere kendisine ait kurumu tanıtan kartlardan dağıtılır.
Daha sonra gruplardan ellerinde bulunan ilçe ve kurum kartlarını okumaları ve bu bağlamda
sorumlu oldukları kurumun yapı, işlev ve çalışmalarını insan hakları ekseninde iyileştirmeleri
istenir. İyileştirme kavramı “kurumun insan haklarına uygun bir biçimde hizmet vermesi için
gerekli değişiklikleri tasarlayın, bu değişikliklerin gerçekleşeceği süreci yazın” söylemiyle
açıklanmalıdır. Bu noktada, 20 dakika içinde yapacakları iyileştirmeleri ve süreçlerini
yapılandırmaları gerektiğini, süre bitiminde kurumlar arası koordinasyon toplantısı yapılacağını
duyurmak yerinde olacaktır.
Koordinasyon toplantısına çağrı metnini katılımcılar çalışmaya başladıktan 10 dakika sonra
masalarına zarf ile bırakmak durumun ciddiyeti konusunda katılımcılara iyi bir izlenim vermek
11
için önerilir. Eğitmenler eğer zarf ve davetiye hazırlayamayacak durumdaysa masalara tek tek
bilgilendirme de yapılabilir.
Koordinasyon Toplantısının moderasyonu ve yöntemi katılımcılara bırakılsa da bu toplantıya
davetiyede de yazdığı gibi her kurumdan en fazla 2 kişinin katılması sağlanır.
Koordinasyon toplantısı 10 dakika içinde bitirilir ve katılımcılardan toplantıdan aldıkları bilgi,
veri veya önerilerle kurumlarına geri dönüp hazırlıklarını sonlandırmaları istenir. Bu aşamada
çalışmaların sonlandırılmasından sonra, her gruptan en fazla 4’er dakikalık sunum yapması
isteneceği belirtilir.
Sunumlardan sonra genel bir tartışma sonunda, uygulamanın çözümlemesine geçilir.
Çözümleme için aşağıdaki sorular önerilir:
-
Kurumun yapılandırılması için ne yaptınız?
Neye dikkat ettiniz?
Hangi verileri kullandınız?
Hangi verilere ihtiyaç var?
Koordinasyon nasıl geçti?
Zorlandığınız / kolay gelen noktalar?
Önerileriniz ihtiyaca dayanıyor mu?
Yerel halkın ihtiyacını nasıl belirlediniz?
Yerel halkı planlamaya kattınız mı?
Daha sonra insan haklarının ihtiyaç temelli olduğu ve oturumun insan haklarının tarihsel gelişimi
ile ilişkilendirilmesi gerekliliği ile bir sonraki oturuma gönderme yapılarak oturum bitirilir.
12
Rol kartları
İhtiyar Heyeti Davetiyesi
Kime: Yova ilçesi ………………………………………………………………………..Kurumu
Kimden: Yova İlçesi İhtiyar Heyeti
Tarih: 27.06.2007
Belge No: 1129865–07–132
DAVETİYE
Değerli Kurum Temsilcisi,
Tüm Yova ilçesi olarak içinde bulunduğumuz “İnsan Haklarına Saygılı Yova” süreci
içinde diğer kurumların çalışmalarından haberdar olmak, tartışarak süreçleri geliştirmek ve
koordineli bir çalışma gerçekleştirebilmek için Kurumunuzdan en fazla 2 kişi’yi 27.06.2007
Perşembe günü saat…………….’da İhtiyar Heyeti Toplantı Salonu’nda görmekten mutluluk
duyacağımızı bildirir, ilginize ve bilginize sunarız.
YOVA İlçesi İhtiyar Heyeti Adına
YODA
Yova İlçesi Hakkında Bilgi:
YOVA İLÇESİ
TARİHÇE
Hakhani’nin Kabal yöresinde filizlenmiş olan bir halk hareketini desteklemek üzere
görevlendirilmiş olan Totor Paşa, Banzak ve Kurmanyal dolaylarından gelerek Puturuk ilinin
Elmas nahiyesinde misafir edilir. Söz konusu hareketin sonuçlandırılması başarılı olur. Yerel
halk başarısı neticesinde kendisinin de beğendiği bu günkü Yova ilçesinin olduğu bölgeye
yerleşir.
Totor Paşa, çevre köylerden topraksız olan köylüleri getirerek ortakçı olmalarını sağlar. 1812
yılında vefat eden Totor Paşa Büyükyova köyüne defnedilir. Yöre Şimsek Kadri döneminde
Kırküç kekdilimi savaşı sonrası Aparat devletine bağlanmıştır. 1940 yılında Golap’tan gelen 28
aile Yova’da iskan edilir. Daha sonra gelenlerle bu ailelerin sayısı 50 yi aşmıştır.
Büyükyova ve Küçükyova köylerinin birleştirilmesi ile 27 Mayıs 1981 Perşembe günü Yova ilçe
olmuştur. Yova İlçesi, 3 Mahalleden oluşmaktadır.
13
İLÇENİN GENEL OLARAK TANITIMI:
a) Tarihi ve Coğrafi Yapısı :
İlçe olmadan önce Büyükyova ve Küçükyova olmak üzere iki parçadan oluşan bir nahiye olan
Yova, 27 Mayıs 1981 tarihinde 3 Sayılı Kanunla İlçe olmuştur. Hakhani – Sezercik Karayolu
ilçeden geçmektedir. Yova Hakhani’ye 31 Km., Sezercik İlçesine 69 Km. uzaklıktadır. Güneyi
dağlık ve ormanlık olup temiz bir havaya sahiptir. Kuzeyi, Doğusu ve Batısı açık bulunmaktadır.
Doğusunda Hamamortası İlçesi, Batısında Rumbat İlçesi, Kuzeyinde Sezercik İlçesi, güneyinde
Hakhani İl Merkezi bulunmaktadır.
Yer şekilleri genellikle engebelidir. Güneyindeki Sakal dağı ve Nalbant dağının uzantıları yüksek
ve ormanlık bölgedir. Hakhani yolu üzerinde Kırküçdilim vadisi oldukça derindir ve aynı
zamanda trafik kazaları için son derece tehlikeli bir durum arzetmektedir. İlçenin güneyinde bir
miktar kır arazi bulunmaktadır. Bu arazi ova şeklinde olmayıp, genelde traktör işlemesine müsait
olamayan tepeler şeklindedir. Sezercik yolu üzerinde Arkot Çayı mevcuttur. Bu çayın etrafında
düzgün ekime elverişli ova şeklinde arazi bulunmaktadır. Sadece bu bölgede normal ekim, dikim,
sulama yapılmaktadır. Bunun dışında kalan arazilerde ekim yapılmasına rağmen verim genelde
düşüktür. Batı tarafı genelde dağlıktır, arazi kısmı engebeli olduğundan tarım yapılmasına
rağmen verimli değildir. Kızılırmak kıyılarında az da olsa bir kısım arazi mevcut olup, bu
arazilerde sulu tarım yapılmaktadır.
Yova İlçesi iklim olarak değişik hava koşullarının etkisi altındadır. Yova İlçesinin rakımı 699
m’dir. İlçenin iklimi Yağış iklimi ile Karasal iklim arasında bir geçiş iklimi özelliği taşımaktadır.
Genelde Karasal iklime benzemektedir. Kışları kar yağışlı ve soğuk, yazları sıcak ve kurak
geçmektedir. Yağışlar genelde İlkbaharda yağmaktadır. Bazen Sonbahar mevsimi de yağışlı
geçmektedir.
b) Nüfus Durumu:
İlçe Merkezinin nüfusu, 2002 Nüfus Sayımına göre 2110’dur. İlçenin aile yapısı şöyledir:
Ortalama aile nüfusu 5–6 kişi olup, en kalabalık aile 11–12 kişiden ibarettir. Son yıllarda
ekonomik sebeplerden dolayı dışarıya çok sayıda aile göç etmiştir. Dışarıya göç eden ailelerden
20-30 kadarı yurt dışında bulunmaktadır. İlçeye 2 kasaba ile 11 köy bağlıdır.
c) İdari Durum:
Yova ilçesi, Hakhani Sezercik Karayolunun ortasında Kırküçdilim dağının eteklerinde engebeli
bir arazi üzerine yerleşmiştir. Hakhani-Sezercik Karayolu, İlçenin ortasından geçmekte olup
İlçeyi ikiye ayırmış durumdadır. Yerleşim alanı olarak müsaittir. İleride bu açık arazinin yerleşim
için açılması durumunda birleşeceği, İlçenin bir bütünsel görünüm arzedeceği beklenir. İlçemize
Kavunlu ve Gazoz Belediyeleri ile 10 köy bağlıdır. Köyler genellikle dağlık ve engebeli araziler
üzerinde yerleşmiş olmakla birlikte, Kızılırmak kıyılarına yerleşmiş birkaç köy mevcuttur.
Köyler İlçeye genellikle yakın olup, çoğu zaman ulaşım sorunu yoktur. İlçeye bağlı köyler daha
önce Hakhani İl Merkezine bağlı olduğundan devlet hizmetlerinin gelişmesi yönünden az da olsa
geri sayılabilir. Dağlık arazi üzerinde bulunan köyler, ırmak kenarlarında ve yerleşim alanı ovaya
benzeyen verimli arazi üzerinde bulunan köylere göre daha fakirdir.
14
d) Sosyal Durumu:
İlçede halkın toprak ve arazi durumu dengeli dağılmamıştır. Köy durumunda iken
Amandaçokyoruldumoğulları ailesinin önceleri çok geniş araziye sahip oldukları bilinmektedir.
Zamanla bu aile de çoğalınca bunların arazileri de bölünmüş olmakla birlikte yine de en geniş
arazi adı geçen ailelere aittir. Yurtdışında çalışanlar ve Tapalgu-Rumbat madenlerinde çalışan
işçilerin bazıları da arazi satın almış ve toprak sahibi olmuştur. Bunun dışındaki vatandaşların
ortalama 5-6 dekarlık arazileri mevcuttur.
Vatandaşlar genellikle mevsimlik işçi olarak Hakhani ve Sezercik'teki tuğla fabrikalarında
çalışmaktadır. Mevsimlik çalışmalarından dolayı sürekli bir gelire sahip değildirler. İlçede
çalışma sahası olmadığından vatandaşların büyük kısmı vaktini boş geçirmektedir ve buna paralel
olarak da genelde fakirlik yaygındır.
Gelenek ve göreneklerden biri de yeni evlenen çiftlere ve aileye eşya ve para yardımının
yapılmasıdır. Düğünleri genellikle davul ve zurna eşliğinde icra edilir. Düğünün başladığı tarih
ile bitiş tarihleri arasında devamlı olarak çalgı çalınır.
İlçede konutlar genellikle ahşap ve eski binalardan oluşmaktadır. Bunda İlçenin eski bir yerleşim
birimi olması büyük rol oynar. İlçedeki mevcut binaların dağılımı %44 ahşap, %56 kargir,
betonarma ve kargas binalardır.
ULAŞTIRMA VE ALTYAPI DURUMU:
İlçe Hakhani-Sezercik Karayolu üzerinde bulunduğundan ulaşım sorunu yoktur. İlçe ile köyler
arasındaki yollar genelde asfalt olup, İlçeye yakın olmaları nedeni ile hiç bir mevsimde yolların
kapanması söz konusu değildir.
İlçe merkezinde içme suyu alt yapısı tamamlanmış olup, kanalizasyon yapılmamıştır. İlçemize
bağlı Kavunlu Belediye Başkanlığının altyapı sorunu yok denilecek durumdadır.
İlçemiz sınırları içinde Yova Merkez, Narlı ve Gazoz olmak üzere 3 adet otomatik santralimiz
mevcuttur. Bu santrallerimiz süper elektronikyasnofik transmisyonlu fiber optik kablolarla
desteklenmektedir.
15
Kurum kartları:
TOK AÇIN HALİNDEN ANLAMAZ
YOVA İLÇESİ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKFI
KURULUŞUMUZ
Vakfımız 3333 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kanununun amaçlarını gerçekleştirmek
üzere Tok Açın Halinden Anlamaz Yova İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı adı
altında kurulmuştur.
FAALİYETLERİMİZ
Vakfımız halen çalışmakta olan 2 gönüllüsü ile hizmet vermektedir. Vakfımızın faaliyetleri
arasında nakdi ve ayni olarak gıda, eğitim, sağlık ve yakacak yardımı yapılmaktadır.
Eğitim yardımlarında öncelikle ayakkabı, önlük, silgi, kalemtraş, sınav kitapları ve aileleri eğitici
kitaplar dağıtılmaktadır. Yardım alacak ailelerin belirlenmesine ilişkin bir sistem
bulunmamaktadır.
Sağlık yardımlarında, tedavi giderlerinin karşılanması, ilaç alımı ile özürlü kişilere protez, işitme
cihazı, motorlu sakat aracı alımı gibi yardımları da kapsayacak şekilde talepler
değerlendirilmektedir. Görünürde ilçede fazla bir engelli yok gibidir.
2005 yılında 55 aileye 12‘şer adet olmak üzere toplam 660 adet Sananen ırkı keçi dağıtılmıştır.
Ayrıca yardım olarak 4000 adet bodur elma fidanı dağıtılarak 40 aileye gelir kaynağı
sağlanmıştır. Vakfımızca, ayni yardım olarak yakacak yardımları her yıl olduğu gibi bu yıl da
vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak oranda yaklaşık 500 aileye yapılmıştır. Ramazan
Bayramında yapıldığı gibi, Kurban Bayramında da yaklaşık 500 aileye gıda yardımı yapılacaktır.
Diğer tarafta, ilçemizde evi onarılamayacak derecede kötü olan ya da hiç evi olmayan 9
vatandaşımıza yeni ev yapılmış ve 22 vatandaşımıza da ev onarımı için gerekli inşaat
malzemeleri satın alınarak teslim edilmiştir. 2007 yılında yarı bodur kiraz ve armut projelerinin
uygulanması için çalışmalar yapılmaktadır.
16
SARIMTIRAK KART BÜROSU
İlçemiz Sarımtırakkart işlemleri, Yova Kaymakamlık Binasının zemin katında bir personel
tarafından yürütülmektedir. Büromuz, Merkez İlçe, Beldeler ve Köylerde ikamet eden sosyal
güvencesi olmayan ve muhtaç durumdaki insanlara Sarımtırakkart vermek suretiyle sağlık
güvencesi sağlamaktadır.
Sarımtırakkart’a Nasıl Başvurulur?
Sarımtırakkart’a başvurmak isteyen vatandaşların, öncelikle Sarımtırakkart Bürosundan
alacakları Sarımtırakkart Başvuru ve Bilgi Formu'nu ve ilgili evrakları tamamlamaları ve, Büroya
teslim etmeleri gerekmektedir. Daha sonra, Büro sorumlusu memur, İlçe İdare Kurulu
üyelerinden biriyle beraber, başvuru sahibinin ikametgahına giderek söz konusu ailenin
ekonomik durumu hakkında gerekli araştırmayı yapar. Araştırma raporu ve diğer ilgili evraklar
dosya halinde İlçemizde her hafta Çarşamba günleri toplanan İlçe İdare Kurulu’na sunulur. İdare
Kurulu, “Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Devlet Tarafından
Karşılanması ve Sarımtırakkart Uygulaması Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre
Sarımtırakkart verilip verilmeyeceğine karar verir.
Sarımtırakkart Kimlere Verilir?
Sarımtırakkart sahibi olabilmek için, birincisi, hiçbir sağlık güvencesinden yararlanamıyor
olmak; ikincisi, muhtaç durumda olmak gerekir. Sarımtırakkart Yönetmeliğindeki ifadeyle,
hanedeki her bir kişinin hane içindeki aylık net gelir payı, “4857 sayılı İş Kanununa göre,
sanayide çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin, eşi gelir
getirici bir işte çalışmayan, evli ve bir çocuklu bir mükellefin ödemesi gereken en düşük gelir
vergisi ve sosyal sigorta primi düşüldükten sonra geriye kalan miktarının 1/3 ünden (Bakanlar
Kurulu'nca artırılması halinde belirtilen oranından) az olduğu takdirde, o hanede yaşayan ve
sağlık güvencesi bulunmayan talep sahiplerine Sarımtırakkart verilmesi kararlaştırılır”.
Ayrıca, verilen Sarımtırakkartların her yıl yenilenmesi tekrarlanması gerekmektedir.
Sarımtırakkartlar, ilçe idare kurulu tarafından yenilenmeden önce, yapılan araştırma neticesinde
Sarımtırakkart sahibinin mali durumunda düzelme olduğu ya da yararlanabileceği bir sağlık
güvencesine kavuştuğu anlaşılırsa Sarımtırakkartlar İlçe İdare Kurulu tarafından iptal edilir.
İlçemizde 2006 Yılı Sarımtırakkart Durumu
Sağlık grup başkanlığı verilerine göre 6335 nüfusu olan ilçemizde Sarımtırakkartlı vatandaş
sayısı 2385’tir. Bu da yaklaşık nüfusun % 37 sini teşkil etmektedir.
Başvuran kişi sayısı
: 485
Sarımtırakkart alan kişi sayısı
: 421
Başvurusu ret edilen kişi sayısı
: 64
Tekrarlanan kişi sayısı
: 1409
Sarımtırakkarttan yararlanan toplam kişi sayısı : 2385
17
YOVA SAĞLIK GRUP BAŞKANLIĞI
Yova İlçe Sağlik Ocağı
İlçemizde Yova Merkez, Kavunlu ve Gazoz Sağlık Ocakları olmak üzere 3 Sağlık Ocağı vardır.
İlçemize bağlı Gökgözler Köyü Sağlık Evi mevcut olup, personel ve malzemesi olmadığından
hizmet verememektedir. İlçemizde Devlet Hastanesi inşaatı devam etmektedir.
Yova Merkez Sağlık Ocağı
Yova Merkez Sağlık Ocağı Tabipliğinde 2 Doktor (1 Doktor Kavunlu Sağlık Ocağından geçici
görevlendirme ile görevli), 2 Sağlık Memuru, 4 Hemşire (1 Hemşire 1 yıl ücretsiz izinli), 1 Ebe,
1 Çevre Sağlık Teknisyeni, 1 şoför, 2 hizmetli olmak üzere toplam 12 personel görev
yapmaktadır. Yova Merkez Sağlık Ocağı Tabipliğinde tıbbi sekreter ve laboratuar teknisyeni
bulunmamaktadır. Sağlık Ocağında Laboratuar Teknisyeni bulunmaması nedeniyle laboratuar
hizmetleri kısıtlı olarak verilmektedir. Sağlık Ocağında acil sağlık hizmetleri için nöbet sistemi
ile hizmet verilmektedir. Hizmet binası kuruma ait olup, yeterlidir. 6 daireli bir lojman
mevcuttur. 3 adet Ambulans (2 Adet Land Rower Ambulans aşırı derecede maliyetli olması ve
bakıma ihtiyaç duyulması nedeniyle kullanılamamaktadır) ve 1 adet Hizmet Aracı
bulunmaktadır. Yova Merkez Sağlık Ocağı Tabipliğinde koruyucu ve tedavi edici sağlık
hizmetleri verilmekte olup, Sarımtırakkart işlemleri de yürütülmektedir.
Kavunlu Sağlık Ocağı
Kavunlu Sağlık Ocağı Tabipliğinde, (1 Doktor Merkez Sağlık Ocağında geçici görevli) 1 Sağlık
Memuru, 1 Ebe ve 1 Hizmetli olmak üzere toplam 3 personel görev yapmaktadır. Kavunlu Sağlık
Ocağında Hemşire, Tıbbi Sekreter, Çevre Sağlığı Laboratuar Teknisyeni ve Şoför
bulunmamaktadır. Şoför ve araç olmadığından köy gezileri ve aşılar İlçemiz Merkez Sağlık
Ocağı tarafından her ay düzenli olarak araç görevlendirmek suretiyle yapılmaktadır. Hizmet
binası yeterli olup, kuruma aittir. 4 daireli bir lojman bulunmaktadır.
Yeni Gazoz Sağlık Ocağı
Yeni Gazoz Sağlık Ocağı Tabipliğinde 1 Doktor , 1 Sağlık Memuru, 1 Hemşire, 1 Memur ve 1
Hizmetli olmak üzere toplam 5 personel görev yapmaktadır. Şoför ve araç olmadığından köy
gezileri ve aşılar İlçe Sağlık Ocağı tarafından her ay düzenli olarak araç görevlendirilmek
suretiyle yapılmaktadır. Yeni Gazoz Sağlık Ocağında Ebe, Tıbbi Sekreter, Çevre Sağlığı ve
Laboratuar Teknisyeni bulunmamaktadır. 4 daireli bir lojman bulunmaktadır. Hizmet binası
kuruma ait olup yeterlidir.
18
İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 1990 tarihinden itibaren Kaymakamlık Binası olarak kullanılan
binanın zemin katına taşınmıştır ve hala aynı yerde devam etmektedir.
İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI BİRİMLER
KURUMUN ADI
:
SAYISI
Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü
Genel Lise
Mesleki Teknik Eğitim Merkezi
Yatılı İlköğretim Bölge Okulu
Müstakil İlköğretim Okulu
Birleştirilmiş Sınıflı İlköğretim Okulu
:
1
1
1
1
4
6
Herhangi bir özel öğretim kurumu ve öğrenci yurdu yoktur. Öğretmensizlik nedeniyle kapalı
okulumuz bulunmamaktadır. Merkez Çokgez İlköğretim Okulu öğrencileri mahalli imkanlarla
Merkez Babasener İlköğretim Okuluna taşınmakta olup, okul geçici olarak kapatılmıştır.
İlçemiz Sıtma, Sessizler, Karasoku, Bizce köyleri ve Gazoz Serinli Mahallesi Birleştirilmiş
Sınıflı İlköğretim Okulları öğrenci azlığı nedeniyle kapatılarak öğrencileri Kavunlu YİBO’ ya ,
Gökgözler Karakedi Mahallesi BSİÖO’ da kapatılarak öğrencileri Hakhani Merkez YİBO’ ya
yerleştirilmiştir.
MEVCUT PERSONEL DURUMU VE İHTİYAÇLAR:
İlçemiz genelinde idareciler dahil 56 Branş Öğretmeni, 41 Sınıf öğretmeni, 1 Şef, 1 Memur ve 13
Yardımcı Hizmetli bulunmaktadır. Okullarımızda çeşitli branşlarda kadroya göre 42 öğretmen
ihtiyacı vardır. Ayrıca 9 Memur ve 9 Hizmetliye ihtiyaç duyulmaktadır.
EĞİTİM VE ÖĞRETİM DURUMU:
Derslik yetersizliği nedeniyle okullarımızdan Merkez Babasener İÖO’da ikili öğretim, diğer
okullarımızda normal öğretim yapılmaktadır. 2004–2005 Öğretim yılı itibariyle anasınıflarında
40, ilköğretim kurumlarımızda 1111, lise ve dengi okullarımızda 172 olmak üzere toplam 1193
öğrencimiz bulunmaktadır. Lise ve dengi okullarımızdan 1992–1993 öğretim yılından bu yana
mezun olan öğrencilerden yüksek öğretim kurumlarına 39 öğrenci yerleşmiştir. İlçemiz merkez
ve köylerine bağlı okullarımızın kadro sayısı kadar öğretmen atamasının yapılmaması, eğitim
öğretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Birleştirilmiş sınıflarda öğretim yapan öğrencilerimizin
başarı düzeyleri düşüktür.
19
İL NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ
YERLEŞİM YERİ
Yova Nüfus Müdürlüğümüz İl Özel İdare Binasının giriş katındaki 4/8 ve 9 nolu odalarında
hizmet vermektedir.
KADRO DURUMU
İlçe Nüfus Müdürlüğümüz 1 müdür, 5 müdür yardımcısı, 2 veri hazırlama ve 6 kontrol işletmeni,
4 hizmetli ile görev yapmaktadır.
ÇALIŞMALARIMIZ
Mernis çalışmalarımız tamamlanmış olup dairemizde 3 adet bilgisayarla hizmet verilmektedir.
İlçemizde 2000 yılı itibarı ile her vatandaşa bir kimlik numarası verilmiş olup mernis
çalışmalarımız 2003 yılı itibarı ile online olmuştur.
İlçemizde 2005 yılı içerisinde doğum 58 adet, evlenme 32 adet, ölüm 26 adet, boşanma 0 adet,
kayıt düzeltme 6 adet yapılmış olup, 260 adet erkek nüfus cüzdanı, 256 adet kadın nüfus cüzdanı
yenilenmiştir. 7 adet güncelleme, 70 adet aile cüzdanı verilmiştir ve 13 adet diğer işlem
yapılmıştır.
2000 yılı Ekim ayında yapılan Nüfus sayımı itibarı ile İlçemiz Nüfusu aşağıdaki gibidir.
İlçe Merkezi
Kavunlu Beldesi
Gazoz Beldesi
Yeşilpınar Köyü
Sıtma Köyü
Sessizler Köyü
Kavaklıçiftlik Köyü
Gökçekaya Köyü
Gökgözler Köyü
Çamlıpınar Köyü
Karasoku Köyü
Kuyumcu Köyü
Gözübüyük Köyü
TOPLAM
:2153
:2319
:1437
:93
:152
:156
: 223
: 286
: 1120
: 279
: 165
: 459
: 383
: 9425
20
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Temel insan hakları bilgi notu
İnsan haklarını kimse elinden alamaz.
(Human rights are what no one
can take away from you.)
René Cassin
İnsan hakları temelde bireylerin var oluşları ile kazandıkları, her bir bireyin doğumuyla birlikte
elde ettiği ve çevresinde ya da bireye her ne olursa olsun var olacak temel normlardır. İnsan
haklarının en önemli özelliği bireyin kendisine bir yaşam alanı sağlarken, öte yandan ve aynı
zamanda, diğer bireylere de yaşayacak alanlar sağlanmasıdır. İnsan hakları bir başkasının sözü ya
da gerçekleştirmesi üzerine kurulu değildir. İnsan hakları, insan olmaktan kaynaklanan haklardır.
Bir bireyin yaşama hakkı başka birinin onu öldürmemesine bağlı değildir. Bireyin yaşaması
başka birinin onu öldürmemesine bağlı olabilir. Ancak bireyin yaşam hakkı insan olması ile var
olur.
Wikipedia:
İnsan Hakları “tüm insanların sahip oldukları temel haklar ve özgürlüklerdir.”
İnsan hakları temelde iki ana ahlaki değer üzerine kurulur. Bunlardan birincisi insan (olmanın)
saygınlığı (human dignity), ikincisi ise eşitliktir. İnsan hakları temelde her bireyin saygınlığını
kaybetmeden yaşayacağı evrensel kurallar sunar. Bu iki temel değerin yanı sıra özgürlük,
başkalarına saygı, ayrımcılık yapmamak, adalet ve hareketlerinden sorumlu olmak da insan
haklarına zemin hazırlayan temel değerlerden sayılabilir.
İnsan haklarının temel özellikleri:
Uluslararası alanda insan haklarının 3 temel özelliği konusunda uzlaşmaya varılmıştır. Bunlar:
1. İnsan hakları devredilemez. : İnsan hakları bireyin var oluşu ile ilişkilidir. Bu yüzden
kaybedilemez ve devir olunamazlar. İnsan haklarının tutuklu olmak, savaş durumu gibi
özel durumlarda kısıtlandıkları görülmektedir.
2. İnsan hakları bölünmez, birbirine bağlı ve birbiriyle ilişkilidirler. : Farklı haklar
kapsadıkları ve korudukları alandan dolayı birbirleriyle bağlantılıdır ve birbirlerinden ayrı
değerlendirilemezler. Bir hakkın kullanımı diğer hakların kullanıma bağlıdır ve hiçbir hak
bir diğerinden daha önemli değildir.
3. İnsan hakları evrenseldir. : İnsan hakları dünyada her birey için zaman ya da coğrafi
sınır olmadan, eşit olarak geçerlidir. Her birey ırk, renk, cinsiyet, din, politik fikir,
milliyet ve sosyal sınıfına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. Farklı ve eşit olmak her
bireyin hakkıdır.
21
İNSAN HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ
1. gün, 2. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
İnsan haklarının tarihsel gelişimine dair bilgi vermek
İnsan haklarının tarihselliği, evrenselliği, bölünmezliği ve devingenliğine dair algının
gelişimi
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtımı, vakaların gruplara dağıtılması
15 dakika: Vakaların katılımcılar tarafından incelenmesi, ihtiyaçlarının belirlenmesi
25 dakika: Grupların sunumları
20 dakika: İnsan haklarının gelişimi sunumu
20 dakika: Sunum ve kavramlar üzerine tartışma
Gerekli Malzemeler
-
Vaka analizi için vakalar
Grupların sunum hazırlıkları için poster ve tahta kalemi
İnsan haklarının gelişimi sunumu
Önerilen yöntem
Katılımcılar 4 gruba ayrılır. Her gruba bir vaka kartı verilir. Gruplar 15 dakika boyunca vakarı
incelerler ve vakadaki kişinin 10 yıl sonraki yaşamını hayal ederek bir sunum hazırlarlar.
Grupların sunumlarından sonra, sunumlar üzerine genel bir tartışma yapılır.
Çözümleme için önerilen sorular:
Vakalarda neler vardı?
Vakaların ihtiyaçları nelerdir?
İhtiyaçları belirlerken neleri göz önünde bulundurdunuz?
Tarihselliğin, ihtiyaçlar üzerine etkisi nedir?
22
Vaka Kartları
1822, Manchester Kraliyet Sosyal Hizmetler Dairesi
Katip: John Pickletree
Claude Wickerman, yaş 26, evli 3 çocuk babası, ciğerlerinde problem var(öksürüyor), bir bacağı
aksıyor. Okuma yazma bilmiyor. Eşi çalışmıyor. Kendisi 13 yaşından beri limanda çalışıyor. Hiç
tatil yapmadan, günde 12 saat çalışıyor. Sendikaya girmesine izin vermiyorlar. Sendikalı olursa
patronunun onu işten atacağını söylüyor. Ayda 40 sterlin kazanıyor. Patronunun sağladığı liman
yakınındaki barakalarda yaşıyor. Evinin aylık gideri 50 sterlin olsa da hayatına devam edebildiği
için memnun.
1912, Berlin Nüfus Dairesi Genel Müdürlüğü
Katip: Hans Dankenstein
Risolette Engelmeier, yaş 42, dul, iki çocuğu var, çocuklardan biri çocuk felcinden dolayı
yürüyemiyor. Bir kablo fabrikasında kontrolör olarak çalışıyor. Kadınlar sendikaya alınmıyor.
Kadınların maaşları sendikalıların yarısı kadar. Sendikal hakları için faaliyet gösteriyor. Haftada
1 gün tatil yapıyor, günde 10 saat çalışıyor. Sosyal bloklarda yaşıyor. Evi 40 metrekare, ortak
tuvalet kullanmak zorunda. Eve fabrika servisiyle gidip geliyor. Risolette planlama dahilinde
yakında işten çıkarılacağını biliyor. Tekrar iş bulamazsa açlıktan öleceğini düşünüyor. Ölmek
umurunda değil, ama öldükten sonra çocuklarına özellikle çocuk felçli Heinreich'e ne olacağını
düşünerek endişeleniyor.
1981, New York Halk Sağlığı Ünitesi Raporu
İdari Dr. Michael Silverman
Robin Rafael, (Robbie adını tercih ediyor), 33 yaşında, tasarımcı, çatı katında stüdyo bir dairede
köpeğiyle yaşıyor. Ayda 3,000 dolar kazanıyor, aylık kirası 800 dolar. Evden çalışıyor, günün 6
saatini çalışmaya ayırıyor. Geçtiğimiz aya kadar en büyük derdi, ev sahibinin onu eşcinsel olduğu
için evden çıkarmak istemesiyken, geçtiğimiz günlerde eski sevgilisine HIV pozitif teşhisi
konmuş olması onu çok korkutuyor. Robbie çevresindeki eşcinsellerin de benzer durumlardan
muzdarip olduğunu, itilip kakılmaktan sıkıldıklarını, HIV pozitif olanların bu durumla ilgili ne
yapacaklarını bilmediklerini söylüyor.
2003, Freetown Sierra Leone St. John Kilisesi Vakfı
Rahip Jeanne Morellé
Sheku Safea, 17 yaşında, 9 yıldır kaçak elmas madenlerinde çalışıyor. Akrabalarının hepsini iç
savaş sırasında kaybetmiş. 3 kardeş olarak başladıkları "elmas işinde" hayatta kalmayı sadece o
becermiş. Kendini şanslı ve işinde başarılı buluyor. Maaşla çalışan az sayıda 'özgür' işçiden biri.
Günlük 70 cent civarında para kazanıyor. Günde 16 saat çalışan Sheku, bir gün zengin olacağına
inanıyor. Zengin olduğunda daha iyi bir hayat yaşayabileceğini düşündüğü İngiltere'ye gitmek
niyetinde. Daha önce hiç hasta olmadığını söylüyor. Hasta olursa ne olacağını bilmiyor.
Akşamları maden yakınındaki kampta yatıyor.
23
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
İlgili yazında insan haklarının gelişimine ilişkin önemli tarihler belirlenirken ilk referans verilen
gelişme Magna Carta’dır.
Magna Carta:
1215’te, İngiliz soyluları ve din adamalarının önde gelenleri Kral John’un iktidarını kötüye
kullanması üzerine biraraya geldiler ve kralı özgürlüklerini garanti altına alacak Magna Carta’yı
imzalamaya ikna ettiler. Her ne kadar Kral sonrasında Magna Carta’ya uygun davranmasa da,
doküman özgürlüklerin korunmasında referans metin haline geldi. Magna Carta mülk edinebilme,
özgür yurttaşlar arasında eşitlik, veraset ve haksız vergiden kaçınmak gibi hakları içermektedir.
17. ve 18. yüzyıllarda, Avrupa’da felsefeciler “doğal haklar” kavramını ortaya attılar. Doğal
haklar belli bir dine, gruba ya da etnik kökene sahip olunduğundan değil, insan olmaktan
kaynaklanan haklar olarak tanımlanmaktaydı.
İnsan ve Yurttaşın Hakları Hakkında Fransız Bildirgesi:
1789 yılında, Fransa’da monarşi yerinden edildi ve ilk Fransız Cumhuriyeti kuruldu. Bildirge,
Fransız Devrimi’nden hemen sonra farklı grupların temsilcileri tarafından Voltaire, Montesquieu,
Ansiklopedistler ve Rousseau gibi Aydınlana düşünürlerinin fikirlerini göz önüne alarak
hazırlandı. Bildirge’de monarşinin politik ve hukuki sistemi eleştirilirken, insanın doğal hakları
“özgürlük, güvenlik, mülk edinmek ve baskıya karşı koymak” olarak tanımlandı. Her bireyin
hukuk önünde eşit olduğunu belirtildi.
Amerika Birleşik Devletleri Özgürlük Bildirgesi:
1776’da, Kuzey Amerika’daki pek çok İngiliz Kolonisi İngiliz İmparatorluğu’ndan koparak
Amerika Birleşik Devletleri Özgürlük Bildirgesi ile bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Yirminci yüzyıl ile birlikte insan hakları alanında uluslar üstü anlaşmalar imzalanmaya başlandı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra temel insan hakları standartlarını kuran Uluslararası Uluslar
Ligi (The International League of Nations) kuruldu. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra 26
Haziran 1945’te Birleşmiş Milletler Sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşme uyarınca Birleşmiş
Milletler’in temel hedefleri “gelecek nesilleri savaşlardan sakınmak ve korumak” ve “temel insan
haklarına, insanın saygınlığına ve değerine ve kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olması
inancın korunması” olarak belirlendi.
24
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi
Birleşmiş Miletler’in İnsan Hakları Komisyonu tarafından oluşturuldu ve Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 yılında kabul edildi.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde insan haklarının korunması için çeşitli bildirgeler, beyannameler ve
sözleşmeler imzalanmıştır. Bunlardan farklı ve önemlilerinden birisi de Afrika İnsan Hakları
Sözleşmesi’dir. Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi Ekim 1985’te yürürlüğe girdi. Kırktan fazla
devlet tarafından tanındı. Sözleşmenin dünyanın diğer bölgelerinde hazırlanan ve yürürlüğe giren
diğer insan hakları sözleşmelerinden önemli birkaç farkı sosyal, ekonomik ve kültürel hakları da
sivil ve politik haklar olarak değerlendirmesidir. Ayrıca Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi bireysel
hakların yanı sıra gruplara kollektif haklar tanır. Son olarak Sözleşme, bireyin haklarının yanı sıra
ailesine, topluma, devlete ve uluslararası topluma belli sorumlulukları olduğunu söyler ve bu
sorumlulukları listeler.
İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi
İnsan hakları, sözcük anlamıyla, kişinin sırf insan olduğu için sahip olduğu haklar demektir. Bu
haklara sahip olmanın ölçütü ya da dayanağı, insan olmaktır.
İnsan haklarının koruduğu temel değer, en üstün ahlaki değer olan insanın değeridir. İnsanın
gerek bedensel, gerekse düşünsel değerinin korunabilmesi, insanca bir yaşamın sürdürülebilmesi,
insan haklarının güvence altına alınmasına bağlıdır. İnsan haklarına gösterilen saygı, rejimlerin
meşruluğunun temel ölçütlerinden biridir. “İnsan hakları”, belirli bir tarihsel aşamada, onurlu bir
yaşam sürdürmek için insanların sahip olması gerektiği düşünülen tüm hakları ifade eder. Belirli
bir zaman veya yerde devletin güvencesinin bulunmaması ve hakka saygı gösterilmemesi; o
hakkın geçerli olmadığı anlamına gelmez.
İnsan, doğası gereği bilinçli olarak yapma ya da etkileme, bir şeyden vazgeçme ya da reddetme,
isteme, elde etme ve en önemlisi korunma yetenekleriyle donatılmıştır. Temel olarak insan
haklarının kaynağı, “insan”dan başka bir şey değildir, dolayısıyla haklarımızın kaynağında,
onurlu bir yaşam sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri aramalıyız. Bir hakka sahip olmak,
bir ihtiyacın varlığını kanıtlar; bu öyle bir ihtiyaçtır ki, her durumda, karşılanmasını isteyebilmek
için yeterli nedenler vardır. Buna bağlı olarak da, haklarla bağlantılı “görevler” vardır. Her hak
bir görev içerir. Örneğin “yaşama, maddi ve manevi bütünlük hakkı” başkalarının hayatıyla,
maddi ve manevi bütünlüğüne saygı gösterme görevini karşılar.
Akıl ve vicdan sahibi bir varlık olarak insan kendi yaşamına yön vermek, bilinçli tercihler
yapmak, eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmek durumundadır. Tüm bunları yapabilmesi için
insanın özgür olması, engellenmemesi gerekir. İşte, insan hakları bu özgürlüğü ve olanakları
sağlar: İnsanın kendine özgü doğasını gerçekleştirmek, insana yaraşır bir hayat sürdürmek için
zorunlu olan koşulları belirler. İnsan hakları, hayat için değil, onurlu bir hayat için gereklidir. Her
bir insan hakkı, temel bir insani gereksinimi karşılar.
25
İnsan, aklını ve diğer yeteneklerini kullanma olanağından yoksun kaldığında, insan olma
niteliğini tam olarak koruyamaz; insan, haklarıyla insandır. İnsan hakları alanında hepimizin
üzerinde durması gereken en önemli nokta ise, genel kabul görmüş bu hakların en sağlam
biçimde nasıl güvence altına alınabileceğidir.
İnsan Haklarının Tarihçesi
İnsan haklarının tarihsel gelişimi, tüm dünyadaki insanları kapsayan evrimsel, çizgisel, evrensel
tek bir tarihe dayanmıyor. Tarih boyunca farklı toplumlarca ileri sürülen haklar, insanlığın
tarihsel gelişimi içerisinde insan kuşaklarının ihtiyaçlarının farklılaşmasına dayanıyor.
İnsanların haklarını tanımlama ve talep etmelerinin tarihi, milattan önceki dönemlere kadar
geriye gider. Otuz altı yüzyıl önce Babil’in kurucusu olan Hammurabi’nin “güçlülerin güçsüzlere
haksızlık yapmasını önlemek için adaleti ortaya çıkarma” kaygısı; M.Ö. 3. yüzyılda “birey
alabildiğine önemlidir, egemenin kendisinden daha az önemli bir şey yoktur,” diye yazan
Konfüçyus taraftarı Meng-Tseu’nun savı; aynı çağda firavunun önünde insanların kendilerine
sahip olma haklarını talep eden Musa, Creon’un önünde itaatsizlik hakkını talep eden Antigone
ve kölelerin yanında baskıya direnme hakkını savunan Spartaküs; ünlü örnekler arasında yer alır.
Yine erken tarihe bir atıldığında yeryüzünde tanımlanmış bazı hakların var olduğunu, fakat
bunların krala, kiliseye ya da diğer dinlere, zenginlere ait kabul edildiğini görüyoruz. Örneğin oy
verme hakkı yüzyıllar öncesinde de vardı fakat uzun yıllar yaşa, cinsiyete, mülkiyete bağlıydı...
Yakın tarihe doğru yol aldığımızda, kralın haklarının parlamento tarafından ilk kez
sınırlandırıldığı Magna Carta (1215), hakların hukuki örgütlenmesinin de başladığı önemli
dönüm noktalarından biridir.
İnsan haklarının artık bir niteliğe ya da kutsallıkla ilgili bir düzene değil, insan doğasının kendi
ihtiyaçlarına ve eğilimlerine dayandırılmasına yönelik düşünce akımlarına ise 17. yüzyıla
gelindiğinde rastlıyoruz. Bu düşünceleri takiben 1689’da İngiltere’de Haklar Bildirgesi
yayınlandı. Amerika’ya göç edip yerleşen İngilizler 1776 yılında bağımsızlıklarını ilan ettiler;
1787’de bu bağımsızlık, “özgürlüğün yararlarını güvence altına almak amacıyla...” hazırlanan,
dünyanın en eski anayasasıyla desteklendi. 1789 yılında Fransa’da Ulusal Meclis tarafında kabul
edilen Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ise insan hakları kuramının gelişimdeki temel
dönüm noktasıdır: çünkü sadece yurttaşla değil, insanla ilgiliydi; çünkü “insanların özgür
doğduğunu ve özgür kaldığını” ilan ediyordu.
19. ve 20. yüzyıla gelindiğinde ise insan hakları evrensel bir düzleme taşınmaya başlandı ve
uluslar arası anlaşmalar imzalanmaya başlandı. 19. yüzyıla gelirken kölelik, İngiltere ve
Fransa’da yasaklandı ve iki ülke 1814 yılında imzalanan Paris Anlaşması ile köle trafiğinin
engellenmesi konusunda anlaşmaya vardı. 1890 yılında Brüksel Konferansı’nda kölelik karşıtı
anlaşma imzalandı ve söz konusu anlaşma daha sonra 18 ülke tarafından da onaylandı.
İnsan hakları konusunda ülkeler arasındaki işbirliğinin erken örneklerinden biri de Cenevre
Sözleşmeleri’dir (1864 ve 1929). Bu sözleşme, savaş sırasında tarafların yükümlülüklerini içeren
maddelerden oluşur.
26
İnsan haklarının evrensel, vazgeçilemez, bölünemez ve birbirine bağımlı olduğuna ilişkin kabul
ise oldukça yeni bir kabuldür. İnsanlık için büyük kayıplara yol açan iki dünya savaşının
ardından 10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi, günümüzdeki temel referans kaynağıdır.
Sonuç olarak insan hakları, farklı fikirlerin, insanların ve bilgilerin; küçük insanların tarih
boyunca hakları için kazandıkları zaferlerin bir toplamıdır.
İnsan haklarının sınıflandırılması:
İnsan hakları kuramının oluşmaya başladığı 17. yüzyıldan günümüze kadar, belli başlı insan
haklarını sayan ve sınıflandıran çok sayıda liste ortaya çıkmıştır. Bugüne kadar ortaya çıkan
hakları, “birinci kuşak”, “ikinci kuşak” ve “üçüncü kuşak” haklar şeklinde, üç büyük kategoride
incelemek mümkündür. Diğer yandan unutmamak gerekir ki, insan hakları hangi kuşakta ifade
edilirse edilsin, birbirinden ayrı düşünülemez. Bir hakkın var olması ve gerçekleştirilmesi, diğer
bir çok hakkın varlığına ve gerçekleştirilmesine bağlıdır. Bunlar arasında hangisinin daha üstün,
daha vazgeçilmez ya da önemli olduğuna dair bir ayrım yapmak mümkün değildir, çünkü biri
olmadan diğerinin bir anlamı kalmaz.
™ Birinci kuşak haklar: ‘Özgürlük’
Klasik haklar olarak da adlandırılan birinci kuşak haklar, 17. ve 18. yüzyıl düşünürlerince dile
getirilmiş; Amerikan ve Fransız Devrimleri ile büyük ölçüde uygulamaya geçirilmiştir. Birinci
kuşak hakların arkasında, o dönemde ticaret yoluyla zenginleşen ve söz konusu dönemin en
ilerici kesimini oluşturan, yeni bir sınıf olan burjuvazi vardır. İleri sürülen hak talepleri, ancak
devrim niteliğinde bir toplumsal ve siyasal düzen değişikliği ile karşılanabilmiştir. Birinci kuşak
haklar ilk kez, burjuvazinin kendi sınıfsal çıkarlarını savunmak için bazı hakları ileri sürmesi
biçiminde ortaya çıkmıştır.
Belli başlı birinci kuşak haklar (Klasik Haklar):
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Yaşam hakkı ve kişi dokunulmazlığı
Kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği
Düşünce ve düşünceyi açıklama özgürlüğü
İnanç ve ibadet özgürlüğü
Konut dokunulmazlığı
Seyahat özgürlüğü hakkı
Mülkiyet hakkı
Eşitlik hakkı
Dernek kurma hakkı
Toplantı ve Gösteri yürüyüşü hakkı
Çalışma Özgürlüğü
Dilekçe hakkı
Seçme ve seçilme hakkı
Kamu hizmetine girme hakkı
Tarafsız bir yargıç önünde yargılanma hakkı
27
Bu hakların temel özelliği, kişilere, devletin karışamayacağı özel bir alan yaratmasıdır. Bu özel
alan içinde, kişiler diledikleri gibi hareket edebilirler. Klasik haklar, kişileri devlete karşı korur.
™ İkinci kuşak haklar: ‘Eşitlik’
Birinci kuşak hakların anayasalarla güvence altına alındığı Batı ülkelerinde, 18. ve 19.
yüzyıllarda, insanların büyük çoğunluğu, yoksulluk nedeniyle bu haklardan yararlanamıyordu.
Oysa herkesin bu haklara doğuştan sahip olduğu kabul ediliyordu. İnsanların yaşam hakkı vardı,
ancak en basit hastalıklara karşı bile çaresizdiler, doktora gidecek ya da ilaç alacak paraları
yoktu. Düşünce özgürlükleri vardı, ama sabahın köründen akşam geç saatlere kadar çalışmaktan,
ne düşünecek zamanları ne de düşünmek için gerekli olan asgari eğitimleri vardı. Özgür oldukları
halde, yoksulluk ya da başka nedenlerle bu haklardan yararlanamayanların desteklenmesi
gerekiyordu. Bu amaçla, 19. yüzyıldan başlayarak insan hakları düşüncesinde önemli bir gelişme
oldu. İnsan hakları, artık yalnızca bir serbesti, bir özgürlük olarak değil; aynı zamanda devletten
bir hizmet talep etme yetkisi veren haklar olarak düşünülmeye başlandı.
Birinci kuşak hakların güvence altına alınmasında burjuvazi önemli bir rol oynarken, ikinci kuşak
haklar bakımından itici güç sanayi devrimi ile ortaya çıkan işçi sınıfıdır. İşçi sınıfının, acımasız
çalışma koşullarından kurtulmak için verdiği savaşımlar, bu haklar kümesini yaratmıştır.
Belli başlı ikinci kuşak haklar (sosyal haklar):
• Çalışma hakkı
• Adaletli ücret hakkı
• Sendika kurma hakkı
• Grev ve toplu sözleşme hakkı
• İşyeri yönetimine katılma hakkı
• Dinlenme hakkı
• Sosyal güvenlik hakkı
• Parasız öğrenim ve eğitim görme hakkı
• Kültürel yaşama katılabilme hakkı
• Sağlık hakkı
• Beslenme hakkı
• Konut hakkı
• Anne, çocuk, sakat, yaşlı gibi korunmaya muhtaç kesimlerin korunmasıyla ilgili haklar
28
™ Üçüncü kuşak haklar: ‘Kardeşlik’
2. Dünya Savaşı sonrasında “dayanışma hakları” olarak da adlandırılan yeni haklar ortaya
çıkmıştır. Üçüncü kuşak hakların oluşum süreci henüz tamamlanmamıştır. Bu hakların insan
hakkı olarak nitelendirilmesi konusu tartışmalıdır. Dayanışma haklarını doğuran nedenlerin
başında, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı, çevre kirliliği, nükleer silahlar, ülke ya da
bölgeler arasındaki gelişmişlik farkları gibi sorunlar gelmektedir. Bu güne kadar ileri sürülen
dayanışma hakları içerisinde en iyi bilinenler şunlardır:
•
•
•
•
Çevre hakkı
İnsanlığın kültürel mirasına saygı hakkı
Gelişme hakkı
Barış hakkı
29
YURTTAŞLIK – İNSAN HAKLARI GERİLİMİ
1. Gün, 210 dakika
Hedefler
-
Yurttaşlık kavramının gelişimi ile ilgili tarihsel bilgi verilmesi
Sosyal adalet tartışmasını yurttaş temelinden gerçekleştirmek ile, insan temelinden
gerçekleştirmek arasındaki gerilimin tartışılması
Süre ve Planlama
15 dakika: Uygulamanın tanıtımı, görev kağıtlarının dağıtılması
20 dakika: Kayıt ekiplerinin görüşme sorularını hazırlaması
60 dakika: Görüşme kayıtlarının alınması
20 dakika: Görüşme kayıtlarının kurgulanması ve sunumların hazırlanması
40 dakika: Kayıtların izlenmesi ve soru – cevap oturumu
20 dakika: Yurttaşlık kavramının gelişimi üzerine sunum yapılması
35 dakika: Sunum üzerine, yurttaşlık – insan hakları gerilimi hakkında tartışma gerçekleştirilmesi
Gerekli Malzemeler
-
4 grup için birer kamera (ya da ses kayıt cihazı)
Kayıtların kurgularının yapılabilmesi için bilgisayar
Projeksiyon
Hoparlör
Sunumu destekleyecek görüşme kayıtları
Katılımcıların sunumları için boş posterler ve tahta kalemleri
Önerilen yöntem
Bak – Gör – Sor - Duy
Katılımcılar beşer kişilik gruplara ayrılırlar. Her gruba görüntü kayıt edebileceği bir kamera
sağlanır. (Aynı uygulama ses kayıt cihazı ile de yapılabilir. ) Grupların görevi, kendi
belirleyecekleri kişiler ile “yurttaşlık kavramı” üzerine söyleşiler yapmak ve çevrelerindeki
kişilerin “yurttaşlık” kavramını nasıl algıladıklarına ilişkin küçük bir araştırma yapmaktır.
Gruplar belirlendikten ve uygulamanın hedefi katılımcılarla paylaşıldıktan sonra, kayıt grupları
20 dakika hazırlık yaparlar ve kimlerle görüşme yapacaklarıyla, bu görüşmeler sırasında neler
soracaklarını hazırlarlar.
Hazırlık aşamasından sonraki bir saat, gruplar görüşmelerini gerçekleştirirler, devamındaki 20
dakika içerisinde de, kayıtlarını kurgularlar ve yaklaşık 10’ar dakika sürecek sunumlarını
hazırlarlar.
30
Kayıt gruplarının sunumları ve sunumlar üzerine soru –cevap kısmı tamamlandığında, kısa bir
çözümleme tartışması yürütülür. Bu çözümlemede kullanılabilecek soru önerileri:
-
Sorularınızı neye göre hazırladınız?
Kendi yurttaşlık tanımınız soruları hazırlarken sizi etkiledi mi?
Görüşme yapma talebiniz nasıl karşılandı? Siz ne tepki verdiniz?
Görüşmeler sırasında sizi en çok şaşırtan yanıt?
Duymayı bekledikleriniz ve duyduklarınız?
Görüşmelerde alınan yanıtlar, size yeni bir şey fark ettirdi mi?
Bu kısa tartışmadan sonra, yurttaşlık kavramının gelişimi ile ilgili sunum, eğitmenler tarafından
gerçekleştirilir. Sunum, eğitmen ekibinin daha önce gerçekleştirdiği görüşmelerden ya da kaynak
kitaplardan, yurttaşlık algısı ile ilgili çeşitli örneklerle desteklenebilir.
Sunum sonrasında, katılımcılarla yurttaşlık ve insan hakları kavramlarının gerilimi üzerine bir
tartışma yapılır.
Tartışma sırasında kullanılabilecek sorular:
- Yurttaşlık kavramının gelişimi ile ilgili sunum üzerine yorumlar
- Verilen örnekler ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Sizce yurttaşlık kavramının gelişimi ile insan haklarının gelişimi arasındaki birbirini
destekleyen noktalar ve gerilim noktaları nelerdir?
31
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Sunumda, Birol Caymaz’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkmış olan “Türkiye’de
Vatandaşlık: Resmi İdeoloji ve Yansımaları” kitabında yer alan görüşmelerden örnekler
verilebilir.
“Nasıl aile bir kurumsa, vatandaşlık da öyledir, yani, bulunduğunuz yeri, nerede yaşıyorsanız
orayı sahiplenmektir. Bu Mersin de olabilir, Hakkari de. Orayı sahiplenmek zorundasınız, çünkü
oradan bir şeyler alıyorsunuz, bir şeyler veriyorsunuz.”
Üzeyir, 40, Mersin, lise, banka güvenlik görevlisi, bekar.1
“Yani vatandaş öyle birey olarak, bir kişinin kendisini ifade etmeden, kendisini anlatmadan bir
yerde durması –belirli bir ülkede ikamet etmesi- değildir. Kendisini devletin içerisine katmayan
kişi vatandaş değildir. Vatandaş devletle birlikte bütün haklarını sonuna kadar kullanabilen
kişidir.”
Aslan, 39, iki yıllık açık öğretim, lokantacı, evli, iki çocuklu.2
“Allah vatanımızı, milletimizi korusun. Ama herhangi bir şey olursa, harp bilmemne, bu yaşta
uçak da kullanırım, silah da, araba da, en önde giderim, bu vatan benim. Vatandaşlık sadece bir
takım vergiler ödemek vs. olmamalı. Önce vatanını sevmeli insan. Devlet vatandaşlara düşünme
fırsatı bırakmaz. Enflasyona karşıyım ama bunu nasıl boykot edebilirim? Vatandaş olarak ne
yapabilirim? Dolayısıyla devlet ne yaparsa yapsın kabullenmek zorunda kalıyoruz. Bu yüzden
ona devlet baba diyoruz.”
Selim, 50, İstanbul, lise, devlet memuru, evli, üç çocuklu.3
“Emekli banka müdiresiyim. Vatandaş aldığı temel eğitimin ışığında, anayasa ve diğer yasalara
uyan Atatürk ilke ve devrimlerine içtenlikle bağlı olan birisidir. İyi vatandaşların yapması
gereken görevler: mesela vergi ödemek, oy vermek.”
Ayseli, 51, İstanbul, lise mezunu, emekli bankacı, evli, iki çocuklu.4
“Ermeni asıllı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. İstanbul’da benim gibi aşağı yukarı altmış
bin kişi yaşıyor. Hepimiz de zamanı geldiğinde gururla askerliğimizi yaparız. İstiklal marşı
çaldığında tüylerim diken diken olur, gururlanırım. Ama isterdim ki çok daha değişik boyutlarda
haklarım olsun. Bu gün otuz sene önce Almanya’ya göç eden bir Türk vatandaşı belediyede bir
devlet dairesinde çalışabiliyorsa, iki bin yıldır bu topraklarda isem ben niye çalışmayayım, diye
bazen kendi kendime sorduğum olur. Ben niye bir yüzbaşı olamayayım? Tamam, bu gün
üniversite mezunu olanların bir yedek subaylık hakkı var. Sınavdan geçebilirlerse asteğmen
olabiliyorlar. Şimdi nasıl olduğunu bilmiyorum fakat lise mezunlarının diplomaları bir zamanlar
kabul edilmiyordu. Bu insanlar çavuş rütbesi takamıyorlardı. Ben her sene giderim askerlik
yoklamamı yaptırırım. Bunu da severek yaparım. Bazı konularda da üzülmüyor değilim.”
Arno, 42, İstanbul, lise mezunu, muhasebeci, evli, iki çocuklu.5
1
Caymaz B., Türkiye’de Vatandaşlık Resmi İdeoloji ve Yansımaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ocak
2007, İstanbul, syf. 78.
2
A.g.e., syf. 80.
3
A.g.e., syf. 74.
4
A.g.e., syf. 73.
5
A.g.e., syf.70.
32
“Vatandaş olmak diye bir şey varsa eğer bence bu uygar kişi olmak diye de özetlenebilir.
Yapılabilenin hesabını sormaktır. Eğer oy veriyorsanız burada bırakmak değil müdahil olmak
gerek. Hayata, evrene, dünyaya, tabii devlete de.”
Mahir, 36, Zonguldak/İstanbul, lise, ticaretle uğraşıyor, bekar. 6
VATANDAŞLIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ
Vatandaşlık temelde, politik bir yapının parçası olma hakkı demektir. Devletle vatandaş kabul
edilenler arasındaki ilişkilerin önceden belirlenmiş kurallara dayalı olması kavramın birincil
gereğidir. Böylece iki tarafın da gerilim yerine uzlaşma üzerinden paylaşımına dayalı bir
mekanizmanın oluşturulması hedeflenir.
Vatandaşlık, tarihte ilk olarak nüfusun mülkiyeti elinde tutan kısmının meşru (ve tabii diğer
kısmının mülksüzlüğünün de garantisi) olma ihtiyacından doğmuştur. Toplumun diğer
kesimlerinden daha güçlü olan bu sınıf, kazandıklarını "hak" haline getirmenin ilk başarılı
aygıtını kurgulamıştır.
Antik Atina'da vatandaşlık, köleler ve misafirleri (metic) "özgür vatandaşlardan" ayırmak üzere
kurgulanmıştır. Şehirlerin birer otonom yönetim olması siyasi birliğin şehirlerde kurulmasına,
organik ilişkiler üstünden işleyen bir yaşam biçimi şeklinde tasavvur etmesiyle sonuçlanmıştır.
Ancak bugün bildiğimiz modern anlamıyla, bir devletin tabiiyetinde olma/öznesi olmaya dayalı
vatandaşlığın Roma Vatandaşlığı olduğunu söylemek mümkündür. Atina vatandaşlığından farkı,
çok daha geniş bir alanda, kan bağının yanı sıra sınırlara dayalı olarak uygulanmasıdır. Ancak
sonuçları açısından bakacak olursak, Roma Vatandaşlığı'nın temel özelliği toplumsal sınıflar
arasındaki ilişkilerden öte dış ilişkilerde de geçerli bir aygıt olmasıdır. Roma sınırları dışında
kalan bölgelerde savaşmadan kontrol sağlamak üzere, karşı tarafa hukuki bir garanti olarak da
sıklıkla kullanılmıştır. Zaman içinde değişen Avrupa'da ticaret ve finans sayesinde zenginleşen
pek çok kent için Roma'dakine benzer bir vatandaşlık mantığı uzun bir süre devam etti. Asiller
gibi dokunulmaz ve sosyal geçişe kapalı sınıfların hayat içindeki işlevleriyle birlikte güçlerinin
de azalması sonucu bu mantık zayıfladı.
1789 Fransız Devrimi, vatandaşlık kavramının sınır ve tanımlarının değişmesini amaçlamış, bu
amacında da başarıya ulaşmıştır. Asiller gibi sosyal geçişkenliğe sahip olmayan sınıfların
haklarını kısıtlayarak, refahın toplumun tümüne (çeşitli oranlarla) ulaşması vatandaşlığa dayalı
hukuk devletlerinin işleyişini tümden değiştirmiştir. Artık kimlerin vatandaş sayılacağına dair
tartışma nadir istisnalar hariç –ülkede yaşayanların tümü- olarak şekillenmiş, sorun ülkenin
sınırlarının netleştirilip, "içeride" kalanlara fikrin kabul ettirilmesine dönüşmüştür. Artık önemli
olan "aynı sınırlar içerisinde yaşayan", vatandaşlık bağıyla bağlı "milletler"in hangi hak ve hangi
görevlere sahip olacaklarıdır. Zaman zaman kan bağı, ırk bağı olarak da algılanan bu yeni
vatandaşlık, Günümüzde genellikle milliyet, doğum yeri ve kültür üzerinden tanımlanır. Örneğin
birkaç yıl öncesine kadar Alman vatandaşı olmak için anne veya babanın Alman olması
gerekliliği varken, Fransa'da vatandaşlık doğum yerinin Fransa sınırları içinde olması şartına
6
Caymaz B., Türkiye’de Vatandaşlık Resmi İdeoloji ve Yansımaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ocak
2007, İstanbul, syf. 73.
33
bağlanmıştır. ABD'de ise, vatandaşlık, Amerikan toplumuna tam olarak adapte olmak ve
Amerikan kültürünü benimsemek üzerinden tanımlanır.
Vatandaşlık modern zamanlardan itibaren haklardan daha çok ödevlerle tanımlanmıştır. Artık
amaç daha yoğun olarak devlete "verileceklerin" sınırlarını belirlemek, böylece planlananın
dışında taleplerin önünü kesmektir. Ülkeden ülkeye değişse de modern ulus devletlerde
vatandaşlık ödevleri şunlardır:
•
•
•
•
•
•
•
•
Vergi vermek
Ülkenin silahlı kuvvetleri talep ettiğinde hizmet altına girmek
Yasamanın koyduğu yasalara uymak
Demokratik siyasi çevrelere ve devlete bağlılık ve sadakat duymak
Siyasi hayata ve kamu alanına dair yapıcı eleştiriler getirmek, gerçekleşmeleri için
çalışmak
Diğerlerinin haklarına saygı göstermek
Kendinin ve diğerlerinin haklarının sömürülmesine karşı çıkmak
Haklarına sahip çıkmak
34
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (Ağustos 1789)
Ulusal Meclis halinde toplanan Fransız halkı temsilcileri, toplumların uğradıkları felaketlerin ve
yönetimlerin bozulmasının yegane nedeninin; insan haklarının bilinmemesi, unutulmuş olması ya
da hor görülüp kâle alınmamasına bağlı olduğu görüşünden hareketle; insanın doğal,
devredilemez ve kutsal haklarının resmi bir bildiri içinde açıklamaya karar vermişlerdir. Öyle ki,
bu bildiri tüm toplum üyelerinin hiçbir zaman akıllarından çıkmasın, sürekli olarak onlara
haklarını ve ödevlerini hatırlatsın. Öyle ki, yasama ve yürütme iktidarlarının faaliyetleri siyasal
toplumların amacına uygun olup olmadığı her an denetlenebilsin ve bu iktidarlara daha çok saygı
gösterilsin. Öyle ki, bundan böyle yurttaşların basit ve tartışma konusu olmayan ilkelere dayanan
istekleri hep anayasanın korunmasına ve herkesin mutluluğuna yönelik olsun. Sonuç olarak
Ulusal Meclis Yüce Varlığın huzurunda ve himayesinde aşağıdaki İnsan ve Yurttaş Haklarını
kabul ve ilan eder:
Madde I İnsanlar, haklar yönünden özgür ve eşit doğarlar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak
ortak yarara dayanabilir.
Madde II Her siyasal toplumun amacı, insanın doğal ve zamanaşımı ile kaybedilmeyen haklarını
korumaktır. Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.
Madde III Egemenliğin özü esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan
kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz.
Madde IV Özgürlük, başkasına zarar vermeyecek her şeyi yapabilmektir. Böylece her insanın
doğal haklarının kullanımı, toplumun diğer üyelerinin aynı haklardan yararlanmalarını sağlayan
sınırlarla belirlidir. Bu sınırlar ise ancak yasa ile belirlenebilir.
Madde V Yasa ancak toplum için zararlı fiilleri yasaklayabilir. Yasanın yasaklamadığı bir şey
engellenemez ve hiç kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.
Madde VI Yasa, genel iradenin ifadesidir. Tüm yurttaşların, bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile
yasanın yapılmasına katılma hakları vardır. Yasa ister koruyucu, ister cezalandırıcı olsun herkes
için aynıdır. Tüm yurttaşlar yasa önünde eşit olduklarından, yeteneklerine göre her türlü kamu
görevi, rütbe ve mevkiine eşit olarak kabul edilirler, bu konuda yurttaşlar arasında erdem ve
yeteneklerinden başka bir ayırım gözetilmez.
Madde VII Bir kimse, ancak yasanın belirlediği hallerde ve yasanın öngördüğü şekillere
uyularak suçlanabilir, yakalanabilir ve tutuklanabilir. Keyfi emirler verilmesini isteyenler, keyfi
emirler verenler, bunları uygulayanlar ya da uygulatanlar cezalandırılır. Ancak yasaya uygun
olarak yakalanan, yasaya uymaya çağrılan her yurttaş anında itaat etmelidir, direnirse suçlu olur.
Madde VIII Yasa ancak açık ve zorunlu olarak gerekliliği beliren cezaları koymalıdır ve bir
kimse ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş olan ve usullüne göre uygulanan bir
yasa gereğince cezalandırılabilir.
35
Madde IX Her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayılacağından,
tutuklanmasının zorunlu olduğuna karar verildiğinde, yakalanması için zorunlu olmayan her türlü
sert davranış yasa tarafından ağır biçimde cezalandırılmalıdır.
Madde X Hiç kimse inançları nedeniyle, bunlar dini nitelikteki inançlar olsa bile, tedirgin
edilmemelidir; meğerki bu inançların açıklanması, yasayla kurulan kamu düzenini bozmuş olsun.
Madde XI Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi insanın en değerli haklarındandır. Bu
nedenle her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yayınlayabilir, ancak bu özgürlüğün yasada
belirlenen kötüye kullanılması hallerinden sorumlu olur.
Madde XII İnsan ve yurttaş haklarının güvenliği bir kamu gücünü gerektirir, bu nedenle bu güç
herkesin yararı için kurulmuştur, yoksa bu gücün emanet edildiği kişilerin özel çıkarları için
değil.
Madde XIII Kamu gücünün devamını sağlamak ve idarenin masraflarını karşılamak için
herkesin bir vergi vermesi kaçınılmazdır. Vergi tüm yurttaşlar arasından olanakları oranında eşit
olarak dağıtılır.
Madde XIV Tüm yurttaşların bizzat ya da temsilcileri aracılığı ile verginin gerekliliğini
belirlemeğe, vergilemeyi serbestçe kabul etmeye, vergi gelirlerinin kullanılmasını gözlemeye ve
verginin miktarını, matrahını, tahakkuk biçim ve süresini belirlemeye hakkı vardır.
Madde XV Toplumun tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sormak hakkı
vardır.
Madde XVI Hakların güven altına alınmadığı kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda
Anayasa yoktur.
Madde XVII Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olması nedeniyle, yasa ile belirlenen kamu
ihtiyacı açıkça gerekmedikçe ve adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, kimse bu haktan yoksun
bırakılamaz.
36
— Yurttaşım, haklıyım!
— İnsanım, haklıyım!
Yurttaş: Teritoryal, yani sınırları belirli bir bölge üzerinde kurulu bir devlete siyasal aidiyetin
anlatımı. Yabancılardan (yurttaş olmayanlardan) ayrımı da belirler. Bu nedenle bir yandan
tanımlayıcı ve kapsayıcı, öte yandan dışlayıcı ve belirli bir gruba öncelik tanıyıcı bir özelliğe
sahiptir. Eski Yunan sitelerinden günümüz ulus-devletlerine kadar asıl çıkış noktası kaynakların
paylaşımı, dolayısıyla bir mülkiyet sorunudur. Seçme ve seçilme hakkı ilk demokrasiler sayılan
Eski Yunan kent-devletleri/sitelerde yalnızca mal sahibi ve dolayısıyla vergi veren erkeklere
tanınması, modern zamanların ulus-devletlerinde kadının “eşit yurttaş” olarak seçme ve seçilme
hakkına ancak 20. yüzyıl içinde ekonomik alanda vergi verecek kadar belirli bir etkinliğe sahip
olduktan sonra kavuşabilmesi, yurttaşlığın mülkiyetle bağlantısının en doğrudan göstergesidir.
Yurttaşlık = statü + aidiyet + etkinlik/erdem7
Yurttaşlık ↔ statü ⇒ birey – devlet ilişkisini yasalar çerçevesinde belirler, bireyi yurttaşlığına
atfen (yurttaş olmayan insanlar için tanınması gerekmeyen) bir dizi hak ve sorumlulukla donatır.
Yurttaşlar arasında devlet açısından eşitlik/aynılık ve (devletin yurttaşlara yaklaşımında)
yansızlığı öngörürken, yurttaşlar ile yurttaş olmayanlar arasında farklılığı ortaya koyar. Kimlik
kartları, pasaport gibi araçlarla belgelenmiştir.
Bu ilişkiyi belirleyen davranış biçimi, devletin sivil-politik haklara ve özgürlüklere müdahale
etmemesini (negatif haklar), ekonomik ve sosyal açıdan eşitliği sağlamak içinse tersine önlemler
almasını (pozitif haklar) gerektirir.
Yurttaşlık ↔ aidiyet ⇒ resmi statünün dışında aynı zamanda bir kimlik anlatımı ve özdeşleşme.
Bu kimliği anlatırken hangi özelliğin ön plana çıkarıldığı veya ima edildiği, yurttaşlığa yüklenen
anlam hakkında da ipuçları verir; bu aidiyetten ulusa/topluluğa üyeliği mi anlamalıyız
(etnik/kültürel yaklaşım), yoksa devlete üyeliği mi (toplumsal sözleşmeci yaklaşım/anayasal
yurttaşlık)? Yakın zamandaki Türklük – Türkiyelilik tartışmalarını hatırlayınız!
Yurttaşlık ↔ etkinlik ve erdem ⇒ statü ve kimlik anlatımından kaynaklanarak “yurttaş”a
yüklenen anlamdan ortaya çıkan bir katılım ve yurttaşlar arası adalet duygusunun sonucu sürekli
yeniden üretilen bir durum. Katılımın yolları ve her toplum için değişebilen adalet duygusu
genelde yurttaşa yüklenen anlamın da başka bir anlatımıdır. Temsili demokrasiler katılım için
seçme-seçilme yoluyla dönemsel olarak oluşan yöneten-yönetilen ayrımını öne çıkarırken,
katılımcı demokrasiler bunun yanında yurttaşların sivil oluşumlar içinde örgütlenmeleri yoluyla
içinde bulunulan kamusal alanı sürekli dönüştürme (ya da tutucu örgütlenmeler örneğinde olduğu
gibi bazı durumlarda değişimleri engelleme) etkinliğine öncelik verirler; dünya üzerindeki her
demokrasi bu ikisinin arasındaki bir noktadadır.
7
Kymlicka W. ve Norman W., „Citizenship in Culturally Diverse Societies: issues, contexts, concepts“, W.
Kymlicka ve W. Norman (ed.), Citizenship in Diverse Societies, Oxford University Press, Oxford, 2000 içinde.
37
Farklı yurttaşlık anlayışları
Toplumlar içinde:
a) Kamu yararına veya topluma hizmete karşı bireysel çıkar/ilgi ve özgürlükler,
b) Ulusal kimliğe ve kültürel homojenliğe karşı farklılıklara saygı ve çoğulculuk,
c) Kamusal alanda görünürlüğe karşı özel alana saygı,
d) Devleti üstte konumlamaya karşı yurttaşı üstte konumlama,
e) Ve son olarak sorumluluklar ve ödevlere karşı haklar ve özgürlükler eksenlerinde ağırlık
noktaları o toplum içindeki yurttaşlık anlayışını yansıtır.
Bu anlayış, toplulukçu-cumhuriyetçi yurttaşlık anlayışına karşı bireyci-liberal yurttaşlık
anlayışına karşılık gelir.
Fuat Keyman ve Ahmet İçduygu’ya göre, Türkiye’de haklardan çok ödevlere ağırlık ve vurgu
yapılan cumhuriyetçi ve devlete karşı görevlerde AKTİF, haklar söyleminin taşıyıcısı olma
isteğinde PASİF bir yurttaşlık anlayışı benimsenmiştir8.
Kamusal alan = resmi/politik toplum + sivil toplum
Kent-Ülke-Ulus üstü bölge (Avrupa gibi) ve son olarak küresel ölçekte sınırları çizilebilecek
kamusal alanı oluşturan bileşenlerden resmi/politik toplumun, yani devletin, yurttaşlığın
yukarıdaki boyutlarından statü ve etkinlik/erdem boyutuna yaklaşımı (ve aidiyet boyutunu
söylemlerinde kullanma şekli) diğer bileşen olan sivil toplumun sınırlarını belirler. Ancak ör.
Gramsci’ye göre bu sınırlar durgun bir konum değil, devlet-sivil toplum arasında ve sivil toplum
içindeki ekonomik, sosyal ve/veya kültürel konum açısından eşit olan ve olmayan diğer “farklı”
alt bileşenler arasındaki sürekli “mevzi savaşı” sonucu ileri-geri değişen bir süreçtir. Bu
“farklılıklar” içinde demokrasiye karşı gruplar da olabileceğinden sivil toplumun varlığı
demokrasinin varlığını kendi başına garanti etmez, ancak gerekli bir koşuldur.
Resmi toplumun niteliği ve yetkisi/sınırları kent ölçeğinden küresel ölçeğe doğru değişir. Kent
ölçeğinde belediye ve valilikler gibi yerel yönetimler, ülke ölçeğinde devlet, bölge ölçeğinde
Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi bölgesel kuruluşlar ve küresel ölçekte Birleşmiş Milletler
resmi toplumu oluştururlar. Bu üst yapının gelişmişliği ve yurttaş ve örgütlenmelerinin birbirleri
ve resmi toplumla etkileşimi ise aynı ölçekte sivil toplumun gelişmişlik düzeyini gösterir: ör.
Avrupa sivil toplumundan ve resmi toplumundan (AB’nin yetkisi ve etkinliğinden) ne kadar söz
edilebileceği Avrupa yurttaşının, küresel sivil toplumdan ve resmi toplumdan (BM’nin yetkisi ve
etkinliğinden) ne kadar söz edilebileceği küresel yurttaşın ne derece oluşmuş olduğunu gösterir.
Sonuç olarak toplumsal bir varlık olarak içinde yaşadığımız kentimiz, ülkemiz, bölgemiz ve
dünyamızı kamusal alan olarak şekillendiren, yurttaşlar olarak birbirimizle, biraraya geldiğimiz
örgütlerle ve bireysel ya da bu örgütler aracılığıyla resmi toplumla kurduğumuz etkileşimdir.
8
Keyman F. ve İçduygu A. “Globalization, Civil Society and Citizenship in Turkey: Actors, Boundaries and
Discourses”, Citizenship Studies, Vol.7 No.2, 2003, pp.219-234
38
İnsan haklarına dayalı sivil bir yurttaşlık?
Yurttaşlık anlayışının yukarıda anlatılan ve büyük çoğunlukla ulus-devlet sınırları içinde
belirlenen dışlayıcı halinin yalnızca dışarıda bıraktıkları açısından değil, sınırlar açısından içeride
kalmasına rağmen ekonomik, sosyal ve/veya kültürel açıdan dışlanmış veya yoksun kalmış
gruplar açısından da insan haklarıyla ayrıştığını ve hatta belirli bir çelişkiye ve gerilime de yol
açtığını görüyoruz. Bu gerilimi ve çelişkiyi aşmak bir gün mümkün olacak mı? Yurttaşlığın her
üç boyutuna dışlayıcı olmayan bir anlam yükleyerek, aynı küresel toplum içinde
farklılıklarımızla, barış içinde birarada yaşarken kendimizi sosyal bir varlık olarak, “insan” olarak
gerçekleştirmenin bir yolu olarak, insan haklarına dayanan aktif demokratik yurttaşlığın ne
olduğu ve nasıl bir “aktiflik” gerektirdiği sorusuna verdiğimiz yanıt bunun için izleyeceğimiz
yolu belirleyecektir.
39
GÜNLÜK DEĞERLENDİRME GRUPLARI
Eğitim süresince her gün, akşam yemeğinden önce yarım saat
“Geçen gün üzerine beraberce düşünmek için… ”
Hedefler
-
Eğitim gününün değerlendirilmesi
Eğitmen ekibine ve katılımcılara geribildirim verilmesi
Katılımcılara bireysel değerlendirme süreçleri için zaman ve ortam sağlanması
Süre ve Planlama
Her eğitim gününün sonunda, yarım saat
Önerilen yöntem
İlk eğitim günü sonrasında, katılımcılar günlük değerlendirme gruplarına ayrılırlar. Her grupta
eğitmen ekibinden de bir kişi yer alır. Katılımcılar günlük değerlendirme gruplarına kendileri
ayrılabileceği gibi, eğitmen ekibi tarafından da ayrılabilirler. Gruplarda cinsiyet dengesi,
mümkünse bölgesel dağılım olması ve birbirini tanımayan kişilerden oluşması paylaşımı
güçlendirebilir.
Günlük değerlendirme grubunda, eğitmenin ya da katılımcılardan bir tanesinin moderasyonunda,
geçen eğitim günü üzerine görüşlerin paylaşıldığı oturumdur. Her değerlendirme grubu kendi
değerlendirme yöntemini ve ilkelerini belirlemekte serbesttir.
Günlük değerlendirme grubu, öğrenme noktalarının desteklenmesi için de kullanılabilir. Gün
içerisindeki oturumlar sırasında yarım kalmış bir tartışma, bu grupta tamamlanabileceği gibi,
katılımcıların üzerine konuşmak istedikleri herhangi bir konu da değerlendirilebilir.
Eğitmen ekibine ve tüm ekibe geri bildirim vermek için de bir fırsattır.
Günlük değerlendirme grubunda kullanılabilecek sorular:
-
Bugün ne oldu?
Nasıl hissediyorsunuz?
Gün içerisinde eksik kaldığını düşündüğünüz noktalar var mı? Varsa neler?
Bugünden yarına neler kaldı?
Eğitmen ekibine ya da tüm ekibe bir geribildiriminiz var mı?
40
SAVUNUCULUK
2. gün, 1. oturum, 120 dakika
Hedefler
-
Sosyal haklara ilişkin savunuculuk yapmak için örgütlenmek bilincinde artış
Yasal tanınma ve yeniden dağıtım konusunda farkındalık
Hareketsizliği, hareketten saymama farkındalığı
Savunucululuk yolları, kavramlar hakkında bilgi
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtımı, gruplara ayrılma
70 dakika: Uygulama (Limit 20)
40 dakika: Uygulamanın çözümlemesi
Gerekli Malzemeler
-
Katılımcıları gruplara ayırmak için oyun kartları. Her bir katılımcı için bir kart
bulunmalıdır. Unutulmaması gereken durum ise sadece maça, kupa ve karolar kullanılır.
Sinekler kullanılmaz
Her turdan sonra skorları yazmak için turlara ayrılmış bir skor posteri ve oyunun kuralları
yazılmış ayrı bir poster
3 kopya “jüri için yönerge” kâğıdı. Her biri bir jüriye verilecek şekilde
Ejderha kuyruğu için 3 adet mendil ya da peçete
Çıngıraklı yılan turları için 2 adet anahtarlık
Çıngıraklı yılan turları için 2 adet gözbağı, eşarp yada havlu
Handikap turu için ip ve kırmızı boya yada kırmızı ruj
5 adet balon
3 sayfa beyaz kağıt ve kalem. (Çin fısıltısı oturumu için.)
Jüriye verilmek üzere önceden hazırlanmış Çin fısıltısı şekli
Jüri için zil, saat yada kronometre
Önerilen yöntem
Limit 20
Uygulamanın genel açıklaması
Katılımcıların küçük oyunları turlar halinde oynaması için 3 farklı gruba ayrılır. Jüri oyun
boyunca grupların performanslarını takip edip gerekli skorları verir. Her bir grup (takım) için
amaç 8. tura gelmeden önce 20 puana ulaşmaktır aksi taktirde 20 puanı toplayamayan grup
oyundan çıkar.
41
Katılımcılar (oyunun yarışmacıları) oyunun 8 tur ( + handikap turu ) oynanacağını ve
uygulamanın hileli olduğunu bilmezler. Katılımcılar sadece 8 tur sonunda 20’ye gelemeyen
grubun oyundan çıkarılacağını bilirler. Bununla beraber uygulamanın sonuna gelindiğinde
katılımcılar Limit 20’nin adil olmadığını ve bir takımın her zaman jüri tarafından kollandığını ve
tutulduğunu öğrenirler.
1., 2. ve 3. turlar katılımcılara oyunun adil olduğu ve eşit şartlar altında oynandığı izlenimini
vermek, grup aidiyetini ve takım ruhunu oluşturmak için farklı tasarlanmıştır.
3. turdan sonra gelen handikap turu katılımcıların adaletsizliği hissettiği ilk tur olacaktır. 4. turda
tekrar adil oyunun izlenimini verirken, 5. tur takımlara skorlarını yükseltmek fırsatı vermektedir,
fakat gerçekte bu bir yanılsamadır. Bu turda kaybedenler daha da geriye düşerken, skor olarak
önde giden takımlar arayı iyice açmaktadır.
6. ,7. ve 8. turlar geçildikten sonra, 8. turun sonunda takımlar arasındaki puan farkı iyice açılmış
olacaktır. 1 veya 2 grup 20 toplam puana ulaşamayacak ve oyundan çıkacaklardır.
Uygulamanın sağlığı açısından takımlara oyunun 8. turda bittiğini söylenmemelidir, aksi taktirde
oyundan yarıda çekilebilirler.
2. , 4. , 6. ve 8. turlar “Çıngıraklı Yılan” oyununun turlarıdır. Bu “Çıngıraklı Yılan” turları
katılımcılara eşit fırsatlar izlenimi ve hissi vermektedir. Çünkü puanlamanın objektif ve adil
olduğu tek turlar bunlardır. Lakin bu turların da tamamen adil bir yapısı yoktur çünkü kaybeden
grup dezavantajlı konumda olup, avlanma şansını elde edemez ve puan alamadığı sürece oyuncu
kaybeder.
Daha sonra, çözümleme ve değerlendirme aşamasında, oyunun hissettirdiklerini ve katılımcıların
davranışlarını ve hayatla olan ilişkisini konuşmak için zaman olacaktır.
Uygulamanın Yönergesi:
Uygulamanın başında Limit 20 uygulamasının dışlanma, ayrımcılık ve savunuculuk ile ilgili
olduğunu, 8 turda biteceğini ve yönlendirilmiş, kurgulu olduğu söylenmemelidir.
1- Bu uygulamanın bir yarışma oyunu ve takımların 8 tur sonunda en az 20 puana ulaşmak
zorunda olduğunu aksi taktirde oyundan çıkarılacaklarını açıklayın.
2- Jüri olması için 3 kişi seçin. (Özellikle iyi rol yapabilen ve diğerleri tarafından güvenilen
kişileri belirleyin). Jüriye yönergelerini ve okumaları için başka bir odaya gönderin.
3- Geri kalan katılımcıları önceden hazırlanmış desteden birer kart seçtirerek 3 gruba ayırın.
4- Oyunculara takımları için bir logo oluşturmalarını ve bunu logoyu bir kağıt yada post-it
ile tişörtlerine yapıştırmalarını isteyin.(burada iğne de kullanabilirsiniz.)
5- Her gruptan salonun bir köşesini kendi kalesi için seçmelerini isteyin.
6- Kuralları poster ile açıklayın.
7- Jüriyi iyice bilgilendirdikten sonra odaya çağırın.
8- Yarışmayı başlatın.
42
Oyunun Oynanması ve Turlar
Tur 1 : Ejderha Kuyruğu Avı
1- Oyunculara kendi takımları içinde önündeki arkadaşının omzundan tutacak şekilde sıra
halinde durmalarını isteyin.
2- Sıranın sonundaki oyuncunun beline mendil ya da havlu takın. (kuyruk oluşturacak ve
çekince çıkabilecek şekilde)
3- Gruplardan toplayabildiği kadar çok kuyruk toplamasını isteyin. Sadece ejderhanın
başındaki oyuncunun (sıranın en önündeki) kuyrukları toplayabileceğini açıklayın.
4- Gruplar hazır olduklarında yüksek sesle “BAŞLA” diye bağırın ve 1 dakika sonra “DUR”
diye bağırarak oyunu durdurun.
5- Jüriden puanları dağıtmalarını ve açıklamalarını isteyin. Jüriye puanlamayı postere
yazmaları için gerekli zamanı verin.
İpucu: Jüri puanları şöyle dağıtacaktır: Maça: 3 Kupa: 2, Karo: 1.
Tur 2: Çıngıraklı Yılan
1- Oyunculara jüride dahil olmak üzere bir çember oluşturmalarını söyleyin.
2- Her takımın başka bir takıma karşı oynayacağını açıklayın. En yüksek puanlı gruptan
birinin, 2. en yüksek puanlı gruptan birini avlayacağını söyleyin. Daha sonra 2. gruptan
birinin son gruptan birini avlayacağını ve son olarak da 1. gruptan (en yüksek puanlı
grup) birinin sonuncu gruptan birini avlayacağını belirtin.
3- Av ve avcının gözlerini bağlayın ve ikisini de birer anahtarlık verin.
4- Avcının anahtarlığı şıngırdattığında, avın da elindeki anahtarlığı şıngırdatmak zorunda
olduğunu anlatın.
5- Her oyunun 45 saniye süreceğini ve bu süre içinde sadece 3 kere anahtarlığı
şıngırdatabileceklerini açıklayın.
6- Her iki katılımcı da hazır olduğunda işaretle oyunu başlatın ve 45 sn. sonra bitirin
7- Her av bittiğinde kazananı yüksek sesle açıklayın ve jürinin puanları yazdığından emin
olun. Eğer avlanan kurban, avcı tarafından dokunulursa, avcı takım 1 puan kazanır. Eğer
avlanan kurban 45 sn boyunca dokunulmadan kaçabilirse takımı 1 puan kazanır ve
oyuncu avcı grubuna geçer.
8- Dairedeki katılımcıların sessiz olmasını sağlayın ve bunun önemli olduğunu unutmayın.
İpucu ve Notlar:
• Maça takımından biri kupadan birini avlar.
• Kupa takımından biri karoda birini avlar.
• Maça takımından biri karodan birini avlar.
Karo bu turda avlanamadığı için dezavantajlı durumdadır.
Av başlamadan önce gözleri bağlı oyuncuları kendi etraflarında (yönünü şaşırtmak için)
döndürmek turu daha zevkli ve zor kılacaktır.
Eğer katılımcı sayısı az ise daireyi biraz açarak oynayan oyunculara yer açmak önemli olabilir.
43
Tur 3: Balon Üfleme:
1- Tüm oyunculardan takımlar halinde, her bir takım bir üçgenin kenarını oluşturacak
şekilde yere yatmalarını isteyin. Oyuncuların kafaları üçgenin içine bakacak şekilde
karınlarının üstüne omuzları birbirine değecek şekilde yatmalarını sağlayın.
2- Her takım için görevin aynı olduğunu ve balonları kendilerinden uzakta, çemberin
ortasında tutmaları gerektiğini, bunu da balonları üfleyerek yapmalarını açıklayın.
3- Tüm takımlar hazır olduğunda, balonları ortaya koyun (3-5 balon) ve BAŞLA komutuyla
oyunu başlatın.
4- Oyunu tam tamına bir dakika sonra bitirin.
5- Jüriden kararı ve puan dağıtımını isteyin. Kararların puan tablosuna yazıldığından emin
olun.
6- Jüriden toplam puanı hesaplamasını ve sonuçları herkese yüksek sesle anons etmesini
isteyin.
İpucu: bu turda puanlama; Maça: 5 Kupa: 1 Karo: 0 olacak.
Handikap Turu:
1- Bu turda başında en yüksek puanı olan takımın (Maçalar!) handikapları dağıtacağını
açıklayın. İki türlü handikap var; Bir grup burunları kırmızıya boyanacak, öbür grup da
sağ elleri arkalarında bağlı kalacak.
2- Maçalara hangi gruba hangi handikabı vereceklerini sorun ve kararlarını ve kararın
sebeplerini yüksek sesle açıklamalarını isteyin.
3- Daha sonra ipi ve boyayı maçalara verin, handikapları dağıtmalarını isteyin.
4- Bu handikapların tüm oyun boyunca süreceğini ve maçaların bu durumun oyun sonuna
kadar sürmesini sağlamakla sorumlu olduğunu açıklayın.
Tur 4: Çıngıraklı Yılan
1- Bir önceki çıngıraklı yılan turu ile aynı bilgilendirmeyi yapın. Buradaki tek fark, her avın
2 puan olmasıdır.
2- Turdan sonra jüriden skorları açıklamasını isteyin
Tur 5: Şans
1- Bu turu kazanan takımın puanını 3’e, ikinci olan takımın puanını 2’ye katlayacağını,
sonuncu olan takımın puanının aynı kalacağını açıklayın
2- Her takımın görevi neden puanının 2’ye ya da 3’e katlanması gerektiğini nedenleriyle
yazması olacak.
3- Her takıma argümanını hazırlaması için 2 dakika verin.
4- Her takımın 1 dakika boyunca argümanını sunmasını sağlayın. Önce maçalar, sonra
kupalar daha sonra ve son olarak karolar.
5- Jüriye kararını vermesi için zaman tanıyın ve yüksek sesle sonuçları açıklamasını isteyin.
İpucu: Bu turda sonuçlar şöyle olacaktır: Maça X3; Kupa X2; Karo X1
44
Tur 6: Çıngıraklı Yılan
1- Bilgilendirmeyi bir önceki çıngıraklı yılan turunda olduğu gibi yapın, sadece her av için 3
puan alacaklarını belirtin.
2- Turdan sonra jüriden skorları açıklamasını isteyin.
Tur 7: Çin Fısıltısı
1- Oyunculara takımları içinde birbirlerinin arkalarına oturmalarını isteyin.
2- Jüriyi özel olarak sakin bir yerde bilgilendirin. Maça ve kupa takımından birer kişiye bir
resim göstereceğinizi fakat karolardan bir kişiye anlatacaklarını söyleyin.
3- Bu sırada her sıradan son oyuncuyu çağırıp jüriden bilgilendirmeyi almalarını ve daha
sonra yerlerine geçmelerini söyleyin.
4- Oyunculara önlerindeki oyuncunun sırtına parmaklarıyla şekli çizmelerini isteyin.
Böylece en öne kadar şeklin gitmesi gerektiğini açıklayın. En öndeki oyuncunun jüriye
vermek için bu şekli bir kağıda çizmesi gerektiğini söyleyin.
5- Bu tur boyunca oyuncuların sessiz durması önemli olacaktır.
6- Jüriden kararını ve puanlamayı açıklamasını isteyin.
İpucu: Bu turda skorlar: Maça 3, kupa 2, Karo 1.
Tur 8: Çıngıraklı Yılan
Bu turda oyunculara her av için 4 puan alacaklarını söyleyerek diğer oyunlar gibi açıklamayı
yapın.
Ayrıca bu turun 20 puanına yetişemeyecek takımdaki oyuncuların, takım değiştirmesi ve oyuna
devam etmesi için son şans olduğunu da söyleyin.
Tur sonunda jüriden sonuçları açıklamasını isteyin. Ayrıca 20 puana ulaşamayan takımları da
açıklamasını isteyin. Jüriye iyi grupları tebrik etmeleri için zaman verin.
Oyunun Bitişi
Birkaç dakika katılımcıların tepkilerini izledikten sonra oyunun bittiğini açıklayın.
45
Limit 20 çözümleme:
Bu uygulamanın çözümlemesini yaparken katılımcıların duygularına ve hissettiklerine önem
vermek çok önemlidir. Çünkü bu hisler uygulamanın hayata yansıması kısmında güçlü bir araç
olarak kullanılabilir. Çözümleme çok sayıda katılımcının olduğu gruplar için önce küçük daha
sonra büyük grupta yapılabilir.
Çözümleme için kılavuz sorular:
-
Oyunda neler oldu?
Nasıl hissettiniz? Hisleriniz oyun süresince hiç değişti mi?
Maçalar handikapları dağıtırken nasıl hissettiler?
Karo ve kupalar handikapları aldıklarında nasıl hissettiler?
Juri olarak bu kadar çok güce sahip olmak nasıl hissettirdi?
Diğer katılımcılarla bir dayanışma hissettiniz mi?
Grup değiştirenler, yeni gruplarına geldiklerinde ve eski gruplarından ayrılırken nasıl
hissettiler?
Beğenmediğiniz bir durumda olmak size ne ifade etti?
Uygulama sırasında oyunun yapısını sorguladınız mı ya da itiraz etmek istediniz mi?
Uygulamanın hayatla birebir ilişkisi var mıydı? (güç, eşit olanaklar, adaletsizlik,
azınlıklar)
Şehrinizde, ilçenizde yada yaşadığınız yerde kupaların ve karoların durumda olan gruplar
var mı?
Hangi tür olaylarda, olayın kurbanları suçlanıyorlar?
Oyunun kurallarını değiştirmek için bir şey yapılabilir mi? Ne yapılabilir?
Eşitsizlik ve adaletsizliği değiştirmek için toplumda neler yapılabilir uygulamayi referans
alarak?
Kuralları değiştirmek isterseniz, kiminle, kim için, ne yapmak gerekir?
Nasıl yapmak gerekir peki? (Bir sonraki uygulamaya bağlamak için kullanılabilir.)
Limit 20 bittiğinde, kim için, kiminle, ne durumda ve niye savunucuk yapılmalı, yapılıyor
konuşulmuş olması gerekir. Nasıl yapılması gerektiği ise Hıyardan sonra ortaya konuşulacaktır.
Eğitmen için İpuçları
Tüm uygulama boyunca jüriyi yüreklendirin ve oyuncular jüriyi yargılamaya başladıklarında
onların kararlarının arkasında durun, destekleyin. Oyun esnasında bir yada birkaç grup adil
olmaması sebebiyle oyunu bırakmak isteyebilir. Onları oynamaları için cesaretlendirmeli ama
zorlamamalısınız. Eğer oyunu bırakan olursa, iyi bir çözümleme yapmak için elinizde birçok veri
olacaktır.
Eğer birey olarak değil de grupça bir itiraz olursa, bazen kurallarda ufak değişiklikler
yapabilirsiniz. Bunu yaparken jüriye de danışmalısınız. Örneğin bazı turlarda karolara da
avlanma hakkı vermek oyunun adil olmayan yapısını bozmayacağı gibi oyuncularda adil bir oyun
olması yolunda ilerleme işaretleri verip, onları iyi hissettirecektir. Ayrıca bu çözümleme için de
iyi veri ortaya çıkaracaktır.
46
Rol kağıtları
KATILIMCILARA AÇIKLANACAK KURALLAR
Burada yazan kuralları postere aynen geçirin ve oyun başlamadan önce katılımcılara okuyun.
“Limit 20: eğlenceli bir yarışma sizi bekliyor”
Tek sayılı turlar: Jüri toplamda 6 puan dağıtacak.
Çift sayılı turlar: (Çıngıraklı Yılan)
2. tur kazanan takım 1 puan alır
4. tur kazanan takım 2 puan alır
6. tur kazanan takım 3 puan alır
8. tur kazanan takım 4 puan alır
5. Tur Şans Tur’udur! Puanınızı 2’ye ya da 3’e katlayabilirsiniz!!!
8. Turun sonunda 20 puana ulaşamayan gruplar diskalifiye edilecektir.
Fair-play, takım ruhu, eğlenceli, heyecanlı ve bol rekabetli bir oyun olsun.
“En iyi olan kazansın”
JÜRİ İÇİN YÖNERGELER (her bir jüri için dağıtılacak)
Bu yönergeyi jüri dışında kimse ile paylaşmayınız.!!!
•
•
•
•
Limit 20 yönlendirilmiş, biçimlendirilmiş bir oyundur ve kazanan başından beri bellidir.
Sizin ana göreviniz tüm oyunculara gerçek bir yarışma içinde ve kazanma şanslarının
olduğu, puanları adil ve objektif bir biçimde verdiğiniz izlenimini yaratmaktır.
Oyuncular bir kazanan olana kadar yarışmanın devam edeceğini düşünmeli ve 8 tur
sonunda 20 puana ulaştıklarında oyundan çıkarılmayacaklarına inanmalıdırlar.
Kararlarınızı açıklayacağınız veya dikkati çekmek istediğinizde size verilen zili
kullanabilirsiniz.
47
Tur 1: Ejderha Kuyruğu Avı
• Takımları oyun sırasında gözlemleyin.
• Tur bittiğinde sonuçları açıklayın.
• Maça 3, Kupa 2, Karo 1 puan.
• Sonuçları postere yazın
Oyunun gidişatına göre kararınız söyle savunabilirsiniz; “ maçalar çok sert oynadı, karolar
oyunu ciddiye almadı, maçalar daha düzenlilerdi, bir grup çok gürültü yaptı, bir grupta daha az
ya da fazla ruh vardı, vs.” gibi. Genellikle, bu bütün tek sayılı turlar için geçerli olabilir ve bu
turlarda karoları düşük puanlarından dolayı suçlama eğilimli açıklamalar yapabilirsiniz. Ör:
“tembeldiler, adil oynamadılar yada kurallara uymadılar, nazik ve kibar değildiler veya daha az
sayıda oyuncusu vardı” gibi.
Tur 2: Çıngıraklı yılan
Çıngıraklı yılan turlarında puan dağılımı önceden şekillendirilMEmiştir. Sizin göreviniz
eğitmenlerin söyledikleri puanları tabloya (postere) yazmak olacaktır. Her bir avın puanı bu tur
için 1’dir.
Tur 3: Balon Üfleme
Zamanı dikkatli kullanarak (inandırıcı olmalısınız) puanlarınızı 1 turda olduğu gibi
gerekçelendirerek dağıtın. Kararınızı objektif kriterlere dayandırıyormuş gibi yapabilirsiniz. Ör:
maçalar çok fazla üflediler, vs. Kimse tur sırasında kimin daha çok üflediğini saymayacağına
göre, oyuncuların tartışacak zeminleri olmayacaktır.
Puan Dağılımı şöyledir: Maça 5, Kupa 1, Karo 0.
Handikap Turu
Eğitmenlere yardıma ihtiyaçları olduğunu düşünüyorsanız yardım edin.
Tur 4: Çıngıraklı Yılan
Bu turda her bir avın puanı 2’dir. Açıklanan skorları tabloya girin.
Tur 5: Şans
Her bir takım, 1 dakika içinde sizi ikna etmeye çalışacak ve jüri olarak sizin, niye onların
puanlarını 2’ye ya da 3’e katlamanız gerektiğini anlatacaklar.
Öncelikle bütün argümanları aynı soğukkanlılıkla dinleyin. Sonuçları açıklamadan yorumlarınızı
söylemeniz ortamı heyecanlandıracaktır. Burada da gerekçeleriniz bir önceki turlarda olduğu
gibi olabilir buna ek olarak sunum tekniklerini de göz önüne almanız faydalı olacaktır. Ör: ikna
edici değil, iyi giyimli biri sunmadı, konuşma yapılandırılmamıştı, gramer hatası yatınız, vs.
gibi.
Sonuç olarak Maça X3, Kupa X2 ve Karolar X1 olarak dağıtmalısınız.
48
Tur 6: Çıngıraklı Yılan
Bu turda her bir avın puanı 3’dir. Açıklanan skorları tabloya girin.
Tur 7: Çin Fısıltısı
•
•
•
•
Eğitmen size üstünde resim olan bir kağıt verecektir. Bu kağıdı maça ve kupadan gelen
oyunculara gösterin ama karodan gelen oyuncuya göstermek yerine tarif edin. Bunu çok
göz önünde ve uluorta yapmayın ki oyuncular birbirlerin farklı davranıldığını fark
etmesinler. Size gelen oyuncular dışında kimsenin bu şekli görmediğinden emin olun.
Takımları oyun esnasında gözleyin
Turun sonunda sonuçları yüksek sesle açıklayın. Maça 3 puan, Kupa 2 Puan, Karo 1
Puan.
Sonuçları tabloya girin
Bu turda da neden bu biçimde puan verdiğinizi açıklamanız gerekecek. Bunun için şu örnekler
işinize yarayabilir; “maçalar çok düzgün çizdiler, karolarınki çok uzun sürdü, ir grup sessiz
kalamadı, vs.”
Tur 8: Çıngıraklı Yılan
Bu turda kazanan 4 puan alacaktır.
Puanları bu turun sonunda toplamayı unutmayın. Hatırlayın ki katılımcılar 8 turun sonunda
oyunun bittiğini bilmiyorlar!!! Yarışmadaki durumu anlatan kısa bir konuşma yapın.
• Şu anda 8 turun sonuna gelmiş bulunuyoruz, 20 puanı alamamış grup ya da gruplar
oyundan diskalifiye edileceklerdir.
• Maçaları göstermiş oldukları yüksek gayret, efor ve mükemmel skorlarından dolayı
kutlayın.
49
SAVUNUCULUK - STRATEJİ
2.gün, 2. oturum, 120 dakika
Hedefler
-
Savunuculuk mekanizmalarının nasıl işlediğine dair bilgi
Savunuculuk stratejilerini planlama ve uygulama
Yasal tanınmanın anlamı ve önemi konusunda algı
Örgütlü savunuculuğun, bireysel savunuculukla ilişkisi
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtılması, kuralların sunulması
20 dakika: Grupların stratejilerini oluşturmaları
30 dakika: Uygulama
60 dakika: Uygulamanın çözümlemesi ve sunum
Gerekli Malzemeler
-
Bir deste iskambil kağıdı
Tahta kağıdı ve kalemi
1 adet salatalık
Önerilen yöntem
Katılımcılara uygulama başlamadan önce bir önceki oturumda konuşulan konu hakkında
(Savunuculuk) bir hatırlatma yapılır.
Katılımcılardan 2 ila 3 kişinin gönüllü gözlemci olması istenir. Eğer katılımcı sayısı tek sayı ise
gözlemci sayısının 3, çift sayı ise 2 olması faydalı olacaktır. Daha sonra kalan katılımcıların bir
çember içinde oturmaları sağlanır ve her birinden önden hazırlanmış iskambil destesinden bir
adet kağıt çekmeleri istenir.
İpucu:
İskambil destesi uygulamaya katılacak katılımcıların sayısına göre ayarlanmalıdır. Bu sayı
hazırlanırken gözlemciler dışarıda tutulur. Hazırlanan destenin içinde 2 farklı cinsten
kâğıtlar bulunur. (Ör: Sinek ve Karo). Her iki cins karttan da eşit miktarda olması
sağlanır. Bu aşamadan katılımcı sayısı 26 dan fazla olmamasına dikkat edilir, böyle bir
durumda gözlemci sayısı arttırılabilir. 26 dan az olması durumda destelerden orta
büyüklükteki kartlar çıkarılabilir (Ör: 5,6,7,8,9 gibi.)
Her bir katılımcı kartları çektikten sonra, kartların cinslerine göre grup olmaları istenir. Sineklere
ve Karolara salonun iki farklı yerinde kendilerine uygun bir yerde toplanmaları için zaman verilir
ve uygulamanın kuralları açıklanır.
50
Uygulamanın kuralları:
-
-
-
Grupların kendilerine ait bir kaleleri vardır, uygulama buradan başlar ve bu kale içindeki
oyunculara dokunulamaz.
Her grup konaklanan mekânın sadece eğitmenler tarafından bilinen bir yerinde saklı
HIYAR’ı bulmakla görevlidirler.
Katılımcıların gruplara ayrılmadan önce çektikleri kartları uygulama boyunca yanında
taşımaları gerekmektedir.
Kartını kaybeden katılımcı uygulamadan gezici eğitmen-hakemler tarafından çıkarılır.
Katılımcılar saklanmış HIYAR’ı ararken eğitmenlerin “sıcak” ve “soğuk” seslenmelerine
göre hedefe “yaklaştıklarını” ya da “uzaklaştıklarını” kontrol edebilirler.
Uygulama başladıktan sonra karşı takımdan birine dokunan bir katılımcı, “MEYDAN
OKUMUŞ” sayılır ve her iki oyuncu da karşılıklı dururlar. (Bu dokunma bilinçli de
bilinçsiz de yapılabilir.) Aynı anda kartlarını birbirine gösterirler ve küçük kart sahibi
katılımcı uygulamadan çıkar, kalesine döner ve uygulama sonuna kadar burada bekler.
Kartların büyüklük, küçüklük sırası bir istisna dışında şöyledir;
A>K>Q>J>10>9>8>7>6>5>4>3>2;
Bir istisna olarak 2>A geçerlidir.
Saklanmış HIYAR’ı ilk bulan ve kalesine getiren grup uygulamanın galibi olur.
Kuralların açıklanmasından sonra her grubun uygulamaya başlamadan önce 8 dakika hazırlanma
süresi vardır. Bu süre içinde uygulamada nasıl hareket edeceklerine karar verebilirler.
Uygulama boyunca gözlemciler aralarındaki paylaşıma göre ilgili takımı izlerler. Uygulama
saklanan HIYAR bulununcaya kadar devam eder. Bu esnada eğitmenler aynı zamanda hakemlik
görevi de yaparlar.
Uygulama bittikten sonra bütün grup bir araya gelerek aşağıdaki sorular çerçevesinde strateji ve
mekanizmalar üzerinde tartışmaya geçerler.
Oturumun çözümlemesi için yardımcı sorular;
- Uygulamanın başından sonunda kadar neler oldu?
- Stratejinizi oluşturabildiniz mi? Nasıl ve neye göre oluşturdunuz?
- Herkesi bu strateji de rol aldı mı, ne gibi roller aldılar?
- İşledi mi? Neden işledi, işlemedi?
- Strateji oluştururken nelere dikkat etmek lazım?
- Hayatla ilişkilendirirsek, tam da sabah konuştuklarımızdan yola çıkarak, savunuculuk
stratejileri nelere bağımlı veya bağlı olabilir?
- Kişisel savunuculuk yeterli mi? Örgütlü hareket ne gibi avantaj sağlıyor?
51
Eğitmene İpuçları:
Bu uygulama çok hararetli ve hareketli geçebilir. Bu esnada katılımcıların güvenliği konusunda
dikkat etmek gerekir. MEYDAN OKUMA sırasında oluşabilecek anlaşmazlıkları gidermek için
Eğitmenler mekâna ve duruma iyi hâkim olmalıdırlar. Uygulamadan çıkan oyuncuların
kalelerinde kalmalarını sağlamak gene eğitmenlerin görevidir.
Uygulamayı başlatmadan önce gruplara isim bulunması heyecanı ve takım ruhunu arttırabilir.
Uygulama bitip, tüm katılımcılar çember içine oturduklarında grupların ayrıldığına dikkat etmek
sonraki tartışmanın sağlığı açısından faydalı olacaktır.
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Savunuculuk Tanımı:
Savunuculuk ilgili yazında “yan tutma, taraftarlık, savunma” karşılığı kullanılmaktadır. Jenkins
savunuculuğu STK’lar tarafından, bir ortak çıkar adına kurumsal yönetimi etkilemek üzere
yapılan girişim olarak tanımlamaktadır (Jenkins, 1998). Savunuculuk aynı zamanda dezavantajlı
kimseler lehine politikaları değiştirmek için, bilgiyi stratejik olarak kullanma süreci olarak da
tanımlanmaktadır (BOND Guidance Notes Series 3)
Wikipedia:
Savunuculuk belli bir konu, düşünce ya da insanın tarafında pozisyon almak ve mücadele etme
faaliyetidir. Bireyler, örgütler, iş yerleri ve hükümetler (Birleşmiş Milletler seviyesinde)
savunuculuk faaliyetini yapabilirler. Belli bir konuda savunuculuk yapmaya örnek vermek
gerekirse Birleşmiş Milletler seviyesinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni toplumsal
cinsiyet ve barış kültürünü yerleştirme konularında harekete geçmeye ve karar almaya ikna etmek
olabilir. (http://en.wikipedia.org/wiki/Advocacy)
Savunuculuk sosyal adalet, barış girişimi, toplumsal cinsiyet, insan hakları ve çevre gibi pek çok
farklı alanda yapılabilir. Savunuculuk faaliyetiyle, STK’lar çalıştıkları alandaki etkilerini
yükseltmeyi amaçlamaktadırlar (Clark, 1992). Savunuculuk yaparak STK’lar bir politika,
program veya yasa değişikliğini desteklemek veya katkıda bulunmayı hedefleyebilirler. Temelde
savunuculuk faaliyeti ile STK’lar hizmet vermek yerine belli bir alanda model önermeyi ya da
“hizmet” in verilmesini amaçlamaktadırlar. Savunuculuk faaliyeti ile kamudaki yönetimin
yapmayı reddettiği, yeterince yapmadığı, yapmaya gücünün politik olarak yetmediği ya da
yapamadığı hizmetlerin gerçekleştirilmesi sağlanabilir (Najam 1998).
Savunuculuk faaliyetinin üzerine kurulduğu yaygın ve bilinen iki önemli faaliyet kampanya ve
lobi çalışmalarıdır. Uluslar arası Af Örgütü, kampanyayı herhangi bir değişikliği amaçlayan
örgütlü faaliyet tanımlarken, Greenpeace tutumları ve eylemleri değiştirmek; çevreyi korumak ve
barışı dünya çapında güçlendirmek için harekete geçmek olarak tanımlamaktadır. Lobi yapmak
ise otoriteyi etkilemek üzere gerçekleştirilen örgütlü girişimdir. Lobi yapmak, savunuculuğun
kamu politikalarının resmi ifadesi olan belirli yasaları, yani yasamayı etkilemeye odaklı biçimidir
(Avner, 2001).
52
Lobi yapmak, genellikle kamu otoriteleri ya da seçimle başa gelmiş kişileri belli değişikleri talep
etmek üzere yapılan toplu bir etkinliktir. Hukuki konularda çalışan bireylere ulaşmayı, toplu
hareketleri (büyük gösteriler gibi), ya da hem özel, hem de kamusal alanda yapılan faaliyetleri
içerebilir. (http://en.wikipedia.org/wiki/Lobbying)
Savunuculuk faaliyeti yapılırken, STK’lar belli rolleri ya da bu rollerin birkaçını aynı anda
benimseyebilirler. Bu rolleri temel olarak dörde ayırabiliriz:
1. Denetleyici: Yanlış olabilecek konuları sürekli izlemek ve raporlamak
2. Savunucu: Aktif olarak doğru yönde atılacak adımları aramak
3. Yenilikçi: Bu adımların neler olabileceği konusunda öneriler geliştirmek ve model
oluşturmak
4. Hizmet sağlayıcı: Bu önerileri uygulamak (Najam, 1998)
Savunuculuk faaliyeti yapılırken farklı STK’lar gerçekleştirmek istedikleri değişim ve değerleri
ile ilişkili olarak farklı yaklaşımlar benimseyebilirler. Farklı yaklaşımları dört ana başlıkta
toplamak mümkündür.
1. İşbirliği: STK’nın kamu otoriteleri ile birlikte hareket etmesi ve reform çalışmaları için
birlikte karar verme durumudur. (Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte çeşitli özel şirketlerin
ve STK’ların birlikte hareket ederek yürüttükleri “Eğitime %100 Destek Kampanyası”
örnek olarak verilebilir.)
2. Karşı karşıya gelme: STK (ya da konu hakkında örgütlenen bir yapının) ve kamu
otoritelerinin belli bir konuda anlaşamayıp muhalif bir pozisyon almaları ve pasif direnişe
geçmeleridir. (“Irak’ta Savaşa Hayır” kampanyası ile hem STK’lar, hem de çeşitli
örgütlenmeler bir araya gelmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Irak’ta savaşa
girmemesi için çalışmalar yürütmüşlerdir.)
3. Tamamlayıcı faaliyetler: STK (ya da konu hakkında örgütlenen bir yapının), hükümet
veya diğer karar vericilerden bağımsız olarak geliştirilen ve başarıları bir politika
değişikliğine yol açabilecek proje ve programlar üretmesidir. (Tamamlayıcı faaliyete
örnek olarak ÇYDD ve Turkcell tarafından yürütülen “Kardelenler” projesi verilebilir.
Proje kapsamında hizmet alanında örnek model yaratılmaya çalışılmıştır.)
4. Bilinç yaratma-artırma faaliyetleri: Doğrudan bir kanun ya da yürütme değişikliği
amaçlamayan, ancak toplumda bilinç arttırmayı amaçlayan kampanyalar. (Kadına karşı
hane içi fiziksel, ekonomik ve sözlü şiddete karşı çeşitli zamanlarda çeşitli örgütler
tarafından yürütülen kampanyalar bir yandan genel bir bilinç yükseltme çabası taşırken,
öte yandan 2005 yapılan kampanyadan farklı olarak Ceza Kanunu’nu ya da Medeni
Kanunu değiştirmeyi amaçlamamaktadır.) (Thomas, 2001: 16)
53
STK’lar ve Politika Süreçlerine Katılım
Politika kelimesinin etimolojisine bakıldığında Aristo’nun “ta politika” isimli kitabında ilk
geçtiğini ve “yönetme bilimi” olarak kullanıldığı görülmektedir. Kitap İngilizceye ilk defa 1450
yılında "Polettiques" olarak çevrilmiştir. Fisher Ames (1758-1808) tarafından politika kamu işleri
için gelişen iyi niyet bilimi olarak tanımlanmıştır. Politika, Ames’e göre, değişmez prensipleri
olan bir alan değildir. Aksine bugünün ve yarının ihtiyaçlarına göre şekillenen bir süreçtir.
(http://www.etymonline.com/index.php?term=politics)
Politika ilgili yazında karar verme, kaynakların yönetimi ve kullanımını planlamaya ilişkin süreç
olarak tanımlanmaktadır. Politika sürecine dahil olmak için gerekli ögeler, kabaca, fikirler,
beceriler, teknoloji, para ve insanlar olarak sıralanabilir. Politikanın en önemli özelliğinin farklı
çıkarlar ve çıkar grupları arasındaki sürekli bir müzakere süreci olduğu unutulmamalıdır.
STK’lar savunuculuk faaliyetlerini gerçekleştirirken belli politik dönüşümler amaçlarlar.
Amaçladıkları dönüşümlerle paralel olarak iki temel konu tartışılmaktadır. İlk tartışılan konu
STK’ların hangi meşruiyet zemini üzerinden taleplerini ortaya koyduklarıdır. İlgili yazında bir
STK’nın meşruiyetine ilişkin olarak üyelerinin sayısı, hesap verebilirliği, temel değerleri,
deneyimi ve uzmanlığı belirtilmektedir. Öte yandan tartışılan konulardan biri de STK’ların
politik süreçlere katılımıyla ilgilidir. STK’ların politika öneren ve yapan aktörler olarak var
olmaları bir taraftan olumsuz olarak karşılanırken, diğer yandan olması gereken olarak
tanımlanmaktadır.
Bütün sosyal ilişkilerin ve dinamiklerin politik olduğu, farklı ilgi alanlarının ve gündemlerin
arasında müzakere sürecinin yaşandığı, göz önüne alınırsa politik alanın sadece resmi politika ile
uğraşan kişilere ve kurumlara (seçilmiş ya da atanmış) bırakılamayacak kadar farklı grubu
kapsadığı görülür. Bu noktada STK’ların temsili demokrasi yolu ile “temsil edilemeyen” kişilerin
ve grupların görünürlüğünü sağladığı unutulmamalıdır. STK’lar temsil edilmeyen grupların
ihtiyaçlarını seslendiren ve bu ihtiyaçları resmi politikanın gündemine yerleştirmek için faaliyete
geçen örgütlenmelerdir. Bireylerin örgütlenerek ihtiyaçlarına yönelik politikalar geliştirmeleri
politika süreçlerine de bir farklılık getirmektedir. Alışıldık olan yukarıdan aşağıya, seçilmişlerin
ya da atanmışların ürettikleri projeler bağlamında önerdikleri ve uyguladıkları politikalar yerine,
STK’ların ya da benzer örgütlenmelerin hiç ya da yeterli temsil edilmeyen bireylerin ihtiyaçları
doğrultusunda geliştirdikleri politikalara doğru bir değişim yaşanmaktadır. Bu durum politika
üretenlerin topluma ulaşması yerine, toplumun politika üretenlere ulaşmasını sağlamaktadır ki, bu
da politikanın aşağıdan yukarıya doğru yapılmasını sağlamaktadır. Bu noktada STK’ların politika
süreçlerine katılımının ne kadar meşru olduğunu sorgulamak sorunlu bir yaklaşım olmaktadır.
Sivil örgütlenmeler temsil edilmediklerini ya da ihtiyaçlarının karşılanmadığını düşünen
grupların politika süreçlerine katılımını sağlayan ve dayanışmayı güçlendiren sivil yapılar haline
dönüşmektedir.
Politika sürecine baktığımızda ilk aşamanın gündem belirleme olduğu gözlemlenmektedir.
Özellikle belirlenen ihtiyaçlar doğrultusunda savunuculuk faaliyetinin gündemi oluşturulur.
İkinci aşama ilgili ihtiyaçlar ve belirlenen gündem doğrultusunda hangi politikaların
oluşturulması gerektiğine ilişkin politika önerileri getirmektir. Üçüncü aşamada önerilen
politikaların uygulamalarının takibidir. Uygulamaların nasıl yapıldığı ve ne eksikler olduğuna
ilişkin geri bildirim vermek ise son aşamayı oluşturmaktadır.
54
Politika oluşturma süreci içindeki aktörleri listelersek:
• Devlet başkanları ve bakanlar
• Bürokratlar
• İş çevresi
• Dini elitler
• Ordu
• Basın
• Örgütlü işçiler
• STK’lar
Strateji Oluşturma:
Strateji Nasıl Olmalı?
En iyi strateji örgütünüzün güçlü yanlarını dikkate alan ve dış faktörleri de değerlendiren
stratejidir. Sistematik sebeplere değinmeyen stratejiler sadece sorunun bulguları ile uğraşıyor
olabilir.
İyi strateji hangi sorulara cevap vermeli ?
•Uygun:
–Strateji, grubunuzun vizyon ve misyonunu geliştirecek mi?
–Örgütünüzün güçlü yanlarını iyi kullanıyor mu?
–Faaliyet gösterdiğiniz alanla uyumlu mu?
–Etkilemeye çalıştığınız kitleyi dahil ediyor mu?
–Topluluk içerisindeki sosyal gerilimleri artırıyor veya azaltıyor mu?
•Yeterli:
–Problemin büyüklüğü ile baş edebilecek düzeyde mi?
–Harcayacağınız çaba ve zamanı doğruluyor mu?
•Etkili:
–Strateji öne sürülen hedefleri gerçekleştirecek mi?
–Stratejiniz misyonunuzu geliştirecek ve sorunu belirli bir zaman içinde ele alacak mı?
•Etkin:
–Stratejiniz örgütünüzün maddi ve insani kaynaklarını optimum düzeyde kullanmanızı sağlıyor
mu?
–Stratejinizin insanların zamanı, enerji ve gereçleri gibi giderlerinin kazançlarınızla oranı ne?
55
•Yan etkilere duyarlı:
–Temel hizmetler ve kaynaklar için talebi artıracak mı?
–Gelenekler, din gibi konular yüzünden direnç yaratacak mı?
–Bu direnç nasıl azaltılabilir?
–Güce sahip olanlar, sosyal ilişkiler, değişim talebi vs. gibi konularda nasıl cevap veriyorlar?
–Şiddet ortaya çıkarsa ne olacak?
–Olumlu getiriler ile olumsuz sonuçlar dengelenecek mi?
Strateji oluşturulurken üç dönemli amaç belirlenmelidir: Uzun dönemli amaç, kısa dönemli amaç
ve hedef
•Uzun dönemli amaç, görmek istediğiniz sosyal değişimin ifadesidir. Bu sizin gerçekleştirilebilir
vizyonunuzdur.
•Kısa dönemli amacınız, elde etmek istediğiniz çıktı veya sorununuza önerdiğiniz savunuculuk
çözümüdür.
•Hedef ,somut olarak yapılacaklardır; kiminle, nasıl ve hangi zaman aralığı içerisinde, vs.
Savunuculuk stratejileri genelde bir kaç hedefi ve bunlara yönelik farklı faaliyetleri
içerir.Belirlenen Hedefler 5 temel özelliğe sahip olmalıdır:
1. Özel (Specific)
–Olabildiğince kesin olun. Kim, ne, nerede ve ne zaman?
2. Ölçülebilir (Measurable)
–Bazı savunuculuk hedefleri ölçülemez gibi gözükse de, olabildiğince beklenen sonuçlara
yönelik düşünüldüğünde ölçülebilir sonuçlara indirgenebilir.
–Bilinçlendirme: Bilinçlenen bir kişi ne yapar? Ne için bilinçlendirme gibi sorular
sorulabilir.•
3. Ulaşılabilir, başarılabilir (Achievable).
4. Gerçekçi (Realistic)
–Stratejiniz kimleri, kaç kişiyi etkilemek üzere hazırlanıyor? Elinizdeki kaynakların da bir
yansıması olabilir. İdealizm ile gerçekçilik arasında bir denge kurulmalı ki, baştan belirlenen
hedefler sizi doğrudan başarısızlığa sürüklemesin. Hedefleriniz vizyonunuza giden yolda
gerçekçi adımlar olarak algılanmalı.
5. Zaman sınırlı (Timebound)
–Zamanlamanızda olabildiğince kesin olun. Amacınıza ne zaman varmayı hedefliyorsunuz?
–Uzun dönemli amaçlar daha geneldir ve zaman içerisinde çok değişmeyebilir.
–Farklı etki seviyeleri için farklı hedefler ve faaliyetler belirlemek gerekebilir.
–Hedeflerinizi belirleme anı önemli bir andır. Olabildiğince katılımcı bir süreç olmalıdır. –
Farklı boyutlar göz önünde bulundurulmalıdır. Devlet, özel sektör, sivil toplum, siyasi alan,
kültür ve bireyler
56
Strateji oluştururken hedeflerin yanı sıra örgütün hedeflerini olumlu ya da olumsuz
etkileyebilecek olan aktörlerle olan ilişkilerinin de analiz edilmesi gerekir. Örgütün ilişkilerinde
hangi yanların güçlü, hangi yanlarınsa zayıf olabileceğinin belirlenmesinde önemli adımlardan
biri örgütün kendi güçlü yönlerini, zayıf yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini belirlemesidir. İlgili
yazında SWOT analizi (Strengths, Weaknesses, Opportunities, Threats) olarak geçen bu
yöntemde, strateji oluşturmada etkileyebilecek olan dış faktörlerin sunduğu fırsatlar ve
yarattıkları tehditleri belirlemek ana amaçtır. Stratejinin belirlediği ana gruplar ve yapılar
hakkında analiz yapmanın yanı sıra örgütün ilgili stratejiyi uygularken sahip olacağı güçlü ve
zayıf yanları da belirlemek gerekir.
57
Kaynaklar:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
AI Campaigning Manual, www.amnesty.org.uk
Avner, M., The lobbying and advocacy handbook for nonprofit organizations: shaping
public policy at the state and local level, Amherst H. Wilder Foundation, 2001
BOND Guidance Notes Series 3, Mart, 2005,
http://www.bond.org.uk/pubs/guidance/2.1howwhyadvocacy.pdf
Clark, J., Policy Influence, lobbying and advocacy in Edwards, M., Hulme, D. (ed),
Making a difference: NGOs and development in a changing world, Earthscan
Publications, 1992
Clay, E. J. And Schaffer, B. B (eds), Room for Manoeuvre, An Explanation of Public
Policy in Agriculture and Rural Development. London, Heinemann, 1986
Dolan, C., British development NGOs and advocacy in the 1990s, in Lewis, D. (ed)
International perspectives on voluntary action: Reshaping the third sector, Earthscan,
1998
Edwards, M., Hulme, D., eds. Beyond the Magic Bullet: Non-Governmental
Organisations Performance and Accountability in the Post-Cold War World. Earthscan,
1995
Fowler, A. Advocacy and Third Sector Organisation: A Composite Perspective, in Lewis,
D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector,
Earthscan, 1998
Fowler, A., Striking a balance: a guide to enhancing the effectiveness of nongovernmental organisations in international development, Earthscan, 1997
Grindle, M. S., Thomas, J. W., Public Choices and Policy Change: The political economy
of reform in developing countries, The John Hopkins University Press, 1991
Hudson, A., Making the connection: Legitimacy Claims, Legitimacy Chains and Northern
NGOs’ International Advocacy, in Lewis, D., Wallace, T. (ed), New Roles and
Relevance: Development NGOs and the Challenge of Change, Kumarian Press, 2000
Jenkins, J. C., “Nonprofit organisations and policy advocacy” in Powell, W. W. (ed) The
nonprofit sector: A Research Handbook, New Haven: Yale University Press, 1987
Najam, A., Citizen Organisations as Policy Entrepreneurs, in Lewis, D (ed) International
perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan, 1998
Sutton, R., The Policy Process: An overview, Overseas Development Institute Working
Paper 118, 1999
Thomas, A., NGOs and their influence on environmental policies in Africa,in Thomas,
A., Carr, S., Humphreys, D., (ed), Environmental Policies and NGO Influence: Land
degradation and sustainable resource management in sub-Saharan Africa, Routledge,
2001
Veneklasen, L., Miller, V., New Weave of Power, People & Politics: The Action Guide
for Advoacy and Citizen Participation, World Neighbours, 2002
http://www.justassociates.org/ActionGuide.htm
58
DAYANIŞMA
2. gün, 3. oturum, 100 dakika
Hedefler
Sosyal haklar alanında dayanışmanın gerekliliği hakkında farkındalık
Dayanışma mekanizmalarının ve aktörlerin çeşitliliği hakkında bilgi
İşlevsel dayanışma – ahlaki dayanışma geriliminin tartışılması
Kuşaklararası dayanışma mekanizmaları hakkında bilgi
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtılması
30 dakika: Uygulama
20 dakika: Çözümleme
40 dakika: Sunum – sunum üzerine tartışma
Gerekli Malzemeler
-
Üzerinde adım numaraları yazan 25 adımlık yürüme şeridi
2 adım için hediyeler (içecek, yiyecek gibi yerinde tüketilebilecek şeyler)
Büyük zar
Oyunun kurallarının yazılı olduğu poster
Oyuna eklenecek kuralları yazabilmek için boş poster
Önerilen yöntem
“Kola birader”
25 adımlık bir yürüme şeridi hazırlanır. Her bir adım numaralandırılır. Katılımcılar 5 gruba
ayrılır. Her bir grup kendisine bir isim bulur. Uygulamanın kuralları katılımcılara sunulur.
Kola biraderin kuralları:
Önümüzde 25 adımlık bir yürüme şeridi var.
Her grup zar atarak hangi adımdan başlayacağını belirleyecek.
Daha sonra da sırayla zar atarak, gelen sayı kadar adım ilerleyecekler.
14 ve 20 numaralı adımda hediyeler var.
Bu adımlara gelen ilk ekipler, hediyelerin sahibi olur.
14 ve 20 numaralı adımlara gelen ya da bu adımları geçen her ekip, oyunun geri kalanında tüm
ekiplerin uymak zorunda olduğu bir kural koyar.
25 numaralı son adımın üzerine gelen ekip, oyunu tamamlar.
Gruplar isterlerse, yürüme şeridinde yürüyecek “piyon”larını ve zar atıcılarını belirleyebilirler.
Uygulama tamamlandıktan sonra, çözümlemesi tüm grup ile beraberce yapılır.
59
Çözümleme için kılavuz sorular:
Birinci bölüm: uygulamanın çözümlemesi
-
Ne oldu? (bu soruda amaç, uygulama sırasında katılımcıların hissettiklerinin
paylaşılmasıdır)
Kimin yürüyeceğine ve kimin zar atacağına nasıl karar verdiniz?
Yürüme şeridine hangi adımdan başladınız, oyunun kalanına etkisi nasıl oldu?
14 ve 20 numaralardaki hediyeler nasıl kullanıldı?
14 numaraya gelerek ilk kural koyan, nasıl bir kural koydu?
Daha sonra kural koyan ekipler nasıl kural koydular, ilk kural ne kadar belirleyici oldu?
Oyunda zar atıldı. Şansın etkisi neydi?
Sizce oyunu kim kazandı?
İkinci bölüm: Sosyal haklar bağlamı
-
Günümüzde, içinde yaşadığımız gerçeklikte kim nereden başlıyor?
Zar neyi temsil edebilir?
Hediyeler neyi temsil edebilir?
14 ve 20 numaralı adımlar neyi temsil edebilir?
Kararları kim veriyor? Neye göre veriyor?
Oyun nasıl sürüyor, nasıl bitiyor?
Kararlardan etkilenenler ne yapıyor? Tepki? Örgütlenme?
Oyunda dayanışma var mıydı?
Güncelde “dayanışma” nasıl gerçekleşiyor?
Sunum tartışma karışımı:
Sosyal haklarda dayanışma mekanizmasında kimler var?
Kuşaklararası dayanışma
İşlevsel – ahlaki tartışması
60
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
İnsan hakları ve sosyal hakların kazanılması uzun bir mücadele sürecinin sonucudur. Endüstri
devrimiyle birlikte pek çok insanın birarada çalışmaya başlaması, birlikte bir çözüm üretmek
üzere bazı modeller oluşturulması için gerekli ortamı yaratmıştır. Bir çeşit "zayıflar koalisyonu"
olarak ortaya çıkan dayanışma modelleri temel haklarından dahi muaf olan çalışanların bir ortak
kumbara oluşturmaların dayalıdır. Yöntem, ortak bir kumbara oluşturarak "üyelerin" her ay
maaşlarından ufak bir miktarı bu fona aktarmalarına dayalıdır. Bu sayede üyelerden biri
hastalandığında, işsiz kaldığında ya da emeklilik vakti geldiğinde haklarına ekonomik
durumundan bağımsız olarak ulaşması amaçlanır. Dayanışma, bu temel algıyla bakıldığında
güçsüzlerin güvene dayalı birlikte hareketleri sonucu yaşam şartlarını iyileştirmeleridir. Bu
ortaklık çalışanların iş koşullarını da düzenleyebilmek amacıyla işverenle "pazarlık"
edebilmelerini sağlar. Çalışanlar, emekleri karşılığında emeklilik, sağlık, işsizlik maaşı fonlarına
katkı talep edebilir, çalışma saatlerinin ya da maaşlarının yeniden düzenlenmesini talep
edebilirler.
Modern devlet yapısının oluşmasıyla, devletin sosyal olması bir gereklilik olarak genel kabul
görmüştür. Sosyal devlet örgütlenmesinin özü olan d ayanışma; yaşlılık, hastalık, doğum öncesi
ve sonrası nekahat dönemi, işsizlik gibi bireyin tek başına altından kalkmasının zor olduğu
durumlarda insanların temel haklarına ulaşmalarını sağlamak ve yaşam kalitelerini geliştirmek
için gelirin yeniden dağıtımını sağlayan araçların bütünü olarak algılanmalıdır.
Emeklilik, sağlık gibi sigorta sistemleri iki önemli sosyal dayanışma mekanizmasının varlığına
dayanır. Bunlardan biri kuşaklararası dayanışma, diğeri yüksek gelirliler ile düşük gelirliler
arasında gerçekleşen dayanışma mekanizmalarıdır. Kuşaklararası dayanışma, çalışan bugünkü
kuşağın, çalışma yaşamından çekilmiş olan (emekli) kendisinden önceki kuşağa karşı sorumlu
olmasına da dayanır. Yarınki kuşak da, bugünkü çalışan kuşağa karşı aynı hakkı sağlayacaktır.
Böylece mekanizma, güvence sağlamak amacıyla servet veya milli gelirin bir kısmının yeniden
dağıtımını gerçekleştiren dayanışma ilişkisi olarak netleşir. Bu anlamda, fakirlikle karşı karşıya
kalanların belirsiz yaşamı diğerleri tarafından desteklenmiş, daha dengeli bir sosyal yaşam biçimi
sağlanmış olur. Bu yapının kuruluş sebebi vicdan, acıma, sadakat, gönüllülük gibi değer yargıları
üzerinden kurgulanmaz/kurgulanamaz. Dayanışma, haklar temelinde eşit bireylerin toplumun
diğer üyelerine karşı zorunlu olan sorumluluk ve görevlerini kapsamasıdır. Bazı haklarından
yoksun insanların, belirledikleri/belirli bir plan çerçevesinde ortaklaşa hareket ederek istediklerini
elde etmeleri işlevsel bir yöntemdir.
Bu tip işlevsel dayanışma mekanizmaları dışında, mekanizmaya katılanların doğrudan fayda
sağlamadığı ahlaki dayanışma modellerinden de bahsetmek mümkündür. İnsan olmanın
gerektirdiği temel haklara dair uzlaşmaya varmış grup ya da topluluklar, bu hakları elde etmeye
uzak grupların da kazancı için çalışmaları mümkündür.
61
EĞİTİM – İSTİHDAM
Hedefler
Eğitim – istihdam ilişkisine eleştirel yaklaşım
Eğitimin sosyal adaletsizlikle bağlantısı ve aynı zamanda bu adaletsizliği düzeltmek için de
kullanılabileceğine dair algı
Eğitim – istihdam ilişkili politikalarda mekanizmaların ve aktörlerin haritalandırmasının
yapılması ve etkilerinin tartışılması
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtılması, oturumun hedefinin paylaşılması, kampanya özetlerinin
dağıtılması
15 dakika: Kampanya özetleri üzerine bireysel çalışma
50 dakika: Haritalandırma uygulaması
15 dakika: Çözümleme ve sosyal hak çerçevesine yerleştirme
Gerekli Malzemeler
Haritalandırma başlıkları kağıtları
5 boş poster
Tahta kalemleri
Kampanyaların bireysel haritalandırma kağıtları (her katılımcı için bir tane)
Önerilen yöntem
Oturumdan hemen önce, farklı duvarlara haritalandırma çalışmasının başlıkları yazılır birer boş
posterle birlikte asılır. Her bir katılımcıya, eğitim – istihdam alanından bir kampanya özeti verilir.
Duvarlarda yazılı haritalandırma çalışması anlatılır. Katılımcılardan, devam eden 15 dakika
süresince, ellerindeki kampanya örneğinin duvarlardaki başlıklara paralel olarak
haritalandırmaları istenir. Bireysel çalışma sırasında kullanabilmeleri için haritalandırma şemaları
dağıtılır.
Haritalandırma başlıkları:
Kim için? / Kimi etkiliyor?
Kim tarafından yürütülüyor? / Kim tarafından destekleniyor?
Kimi kapsamıyor?
Şeffaflık, hesap verebilirlik durumu nedir?
Amaç – yöntem ilişkisi nedir?
62
Bireysel çalışma tamamlandıktan sonra, tüm grup, her bir başlığın etrafında toplanır ve
haritalandırma sonuçları, başlık başlık boş posterlere yazılır. 5 farklı postere, 4 farklı kampanya
ile ilgili bilgi girileceğinden, aynı kampanyanın farklı posterlerdeki bilgileri arasında ilişki
kurmak için, her kampanya için farklı renkte olmak üzere, posterden postere ip çekilebilir.
Tüm başlıkların etrafında toplanıp, tüm kampanyalar bu alt başlıklar çerçevesinde tartışıldıktan
sonra, grup tekrar toplanır ve eğitim – istihdam ilişkisi çerçevesinde genel bir tartışma
gerçekleştirilerek oturum kapatılır.
63
Kampanya Kartları
BABA BENİ OKULA GÖNDER http://www.bababeniokulagonder.org
Kampanyanın başlatıcısı konumunda Doğan Holding’e bağlı Milliyet Gazetesi bulunmaktadır.
Kampanyanın yürütücüleri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar
Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Milli Eğitim Bakanlığı ve ‘Mülki İdare Amirleri’
bulunmaktadır. 8 aydır devam eden kampanyaya, şu ana kadar 50 bin kişi kişisel bağışta
bulunurken, tam bütçesi bilinmese de kampanya dahilinde 20 milyon YTL’den fazla para
toplandığı açıklandı. Milliyet’in verdiği bilgilere göre 20 yurdun yapımına başlanılmış, 3 bin 650
kız çocuğuna eğitim bursu sağlanmış ve 2 bölgede de derslik yapımı tamamlanmıştır. Öte yandan
kampanya, “Toplumsal bilinci geliştirme çalışmaları” kapsamında, 5 ilde yaklaşık 500 annebabaya eğitim verirken, 81 YİBO ve PİO yöneticisine yönelik iki günlük bir eğitim de
gerçekleştirmiştir.
Kampanyanın ana sponsorları:
Aydın Doğan Vakfı, Beylükdüzü Belediyesi, Bisse, Ceritler, D Yapı, Fenerbahçe Spor Klubü,
Garanti Bankası, Hedef Alliance, Limak Holding, Metro Group, Oriflame, TEB Sigorta, Sağlıklı
Tavuk Kampanyası, Petrol Ofisi, Siemens, Vak-sa, Türk Telekom...
Kampanyanın amacı:
Eğitim ve özellikle kız çocuklarının eğitiminin öncelikli bir konu olduğuna karar veren Doğan
Gazetecilik İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan, ‘Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri devam
ederken Türkiye’de resmi olmayan rakamlara göre 1 milyonu aşkın kız çocuğunun okula
gidemediğini’. Bu rakamın erkek çocuklarıyla kıyaslandığında oldukça fazla olduğunua dikkat
çekerek kampanyaya “fikir annesi” olmuştur. “Gelecek nesillerin yetişmesi konusunda birincil rol
üstlenecek olan kız çocuklarının eğitimine sosyal sorumluluk bilinciyle” yaklaşan Baba Beni
Okula Gönder, Türkiye’nin refah seviyesinin yükseltilmesinde kızların, üretken bireyler olarak
topluma kazandırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyor.
64
HAYDİ KIZLAR OKULA!
KAMPANYANIN AMACI
Kampanyanın amacı; kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetim ve
gönüllülerin katılım ve katkısıyla, okullulaşma düzeyinin en düşük olduğu illerde zorunlu
öğrenim çağında olup (6-14 yaş) eğitim sistemi dışında kalan, okula hiç kaydolmamış ya da
okula kayıtlı olup devamsızlık yapan kız çocukların okullulaşmalarının sağlanması ve böylece
ilköğretim düzeyinde okullulaşmadaki cinsiyet eşitsizliğinin kapatılmasıdır. Kampanya
kapsamında kız çocuklara odaklanılmakla birlikte çalışmalar sırasında tespit edilen sistem
dışındaki erkek çocuklar da hedef grupta yer almaktadır.
2003 yılında 10 ilde başlayan kampanya, o yıldan itibaren düzenli olarak 23, 20 ve 28 ilde
uygulanmıştır. Bu yıl 81 ilde uygulanan kampanya, “düzenli yöntemlerle erişilmesi mümkün
olmayan, bölgesel farklılığın ve cinsiyetler arası farklılığın yüksek olduğu yerlerde yaşayan
çocukların ve özellikle kız çocuklarının mevcut eğitim sistemi içinde yerlerini almalarına
yardımcı olmayı” amaçlamaktadır.
Projenin Ortakları:
UNICEF http://www.unicef.org/turkey/
Eğitime %100 Destek Kampanyası http://www.egitimedestek.meb.gov.tr/
TC Milli Eğitim Bakanlığı http://www.meb.gov.tr/
İlköğretim Genel Müdürlüğü http://iogm.meb.gov.tr/
Kampanya Merkez Yürütme
Kurulu (KMYK) şeması aşağıdaki
gibidir:
Kampanya illerde aşağıdaki
kurul yapısı tarafından
yürütülmektedir:
65
Eğitime % 100 Destek http://www.egitimedestek.meb.gov.tr/
Projenin Amacı
“Türk Eğitim Sisteminin niteliksel ve niceliksel sorunlarının çözümünde devlet ve özel sektör ile
üçüncü sektör olan sivil toplumun el ele vererek Türkiye’yi Atatürk’ün hedeflediği çağdaş
uygarlıklar seviyesine taşımak.”
Eğitim sorunlarının çözümü için eğitimin her kademesinde (Okul öncesi eğitimden yüksek
öğrenime kadar) okul,bina ve eğitim materyallerine ihtiyaç olduğu gerçeğinden yola çıkan
kampanya, bu ihtiyaçları giderebilmek, eğitim sorunlarının en azından niceliksel boyutunu
çözmeyi amaçlamaktadır.
Proje, eğitim için yapılan maaşların %100’ünün gider olarak gösterilmesi üzerine kuruludur:
“2003 tarihinde Sayın Başbakanımızın önderliğinde “Eğitime % 100 Destek Projesi”ni
başlatmış bulunuyoruz.Projenin amacı;Türkiye’nin artık eğitimde niceliksel sorunlarının
çözümünün sağlanmasıdır.Bu amaçla 24 Nisan’da çıkan 4842 sayılı kanunla hayırseverlerin
eğitime yaptıkları harcamaların % 100’ünü gider gösterebilmeleri sağlanmıştır.”
Projenin hedefi, 500 yeni okul yaptırmak, yani yaklaşık 8500 derslik yaptırmaktır. Proje
kapsamında şu anda 190 okula yapılmıştır.
66
Meslek Lisesi Memleket
Meselesi
http://www.mesleklisesimemleke
tmeselesi.com
Projenin amacı:
Koç Topluluğu tarafından Milli
Eğitim Bakanlığı işbirliği ile
başlatılan “Mesleki –Teknik
Eğitimi Özendirme Programı”
çerçevesinde, olanakları kısıtlı ilköğretim mezunu gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne
eleman yetiştiren Meslek Liseleri'ne girmelerinin desteklenmesi, staj olanağı sağlayarak, bilgi,
beceri ve yeterliliklerinin artırılması ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara
elemanların yetiştirilmesi.
Projenin Kapsamı:
Türkiye'nin her ilinden en az bir meslek lisesi kapsanacak, sanayi ve hizmet sektöründe toplam
150 okula girecek öğrencilere burs verilecek. Bursiyer seçimi kademeli olarak gerçekleştirilecek
ve önümüzdeki eğitim-öğretim yılından başlamak üzere 4 yıl boyunca, her yıl 2 bin yeni
bursiyerin programa dahil edilmesi ile 4 yılda 8000 öğrenciye ulaşılacak. Burs ilk yıldan mezun
olana kadar, başarı kriterlerini yerine getiren öğrenicilere kesintisiz olarak verilecek.
Projenin ortakları:
http://www.vkv.org.tr/
http://www.koc.com.tr/tr-TR/
http://www.meb.gov.tr/
67
68
69
70
71
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Anahtar Terimler:
Eğitimin hak temelli bir yaklaşıma uygun olması için dört ana özellik dikkate alınarak
yapılandırılması gerektiği düşünülür. Bu dört temel:
1. Eğitimin elverişliliği (availability of education): tüm çocuklar için ücretsiz ve zorunlu
eğitim
2. Eğitimin ulaşılabilirliği (accessibility of education): eğitimin ırk, cinsiyet, milliyet,
etnisite ya da sosyal sınıf gözetilmeksizin tüm çocuklar için erişilebilir olması
(ayrımcılığın önlenmesi)
3. Eğitimin kabul edilebilirliği (acceptability of education): Eğitimin kalitesinin tüm
çocuklar için garanti altına alınması
4. Eğitimin uyumlu olması (adaptability of education): çocuk için en faydalı olacak
eğitimin kurgulanması
Eğitim hakkı uluslararası sözleşmelerce ve anayasa tarafından garanti altına alınan temel bir
haktır. Her bireyin ırkından, cinsiyetinden, milliyetinden, etnisitesinden veya sosyal sınıfından,
dininden veya politik tercihinden, yaşından ya da engellinden bağımsız olarak parasız ilköğretim
alma hakkına sahiptir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde, 26. maddede
“herkesin eğitim hakkına sahip olduğu; eğitimin, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında
parasız ve ilköğretim zorunlu olması gerektiği”ni söyler. Ek olarak teknik ve meslek eğitiminin
herkese açık ve yüksek öğretimin, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalısı
gerektiğini vurgular.
Eğitimin ulaşılabilir olması eğitim hakkının gerçekleşmesindeki ön koşuldur. Bireylerin, eğitime
ulaşabilmeleri sağlanmadığı sürece eğitim hakkını garanti altına almak mümkün değildir.
Eğitimin kalitesi ise bir başka önemli konudur. Eğitime ulaşımı garanti altına almak, eğitim
hakkının sadece bir parçasını garanti altına alır. Eğitimin içeriği de, ulaşılabilirliği kadar
önemlidir. Bildirge’de de ortaya konduğu gibi “Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan
haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar,
ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş
Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.” (26. madde)
Eğitim hakkı, tek başına olmasa bile, yaşam kalitesini yükseltmekte önemli bir araçtır. Eğitim
ekonomik kalkınmanın yanı sıra, her bireyin haklarının ve sorumluluklarının farkına varması için
önemlidir.
72
Birleşmiş Milletler Okur Yazarlık 10 Yılı kapsamında (2003-2012), İnsan Hakları Komisyonu
üye devletleri:
"(a) Eğitim hakkının etkin ve tam uygulanabilmesi ve eğitim hakkının tanınması, ayrımcılığa
maruz kalmadan uygulanabilmesi için tüm yetkilerini kullanmaya
(b) Eğitime ulaşımı engelleyen tüm engelleri ortadan kaldırmak için gerekli tüm tedbirleri
almaya davet etmektedir. (özellikle hamile genç kızlar da dahil olmak üzere, kız çocukları, kırsal
alanda yaşayan çocuklar, azınlık gruplarından çocuklar, göçmenlerin çocukları, mültecilerin
çocukları, silahlı çatışmalardan zarar gören ya da zarar görme riski taşıyan çocuklar, HIV pozitifli
çocuklar ve özgürlükleri ellerinden alınmış çocuklar için) (Resolution 2002/23)
EĞİTİME DESTEK VEREN ÖNEMLİ ORGANİZASYONLAR
Dünya çapında birçok organizasyon eğitimi herkes için ulaşılabilir kılmaya çalışmaktadır.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)
UNESCO’nun temel amacı eğitim, bilim, kültür ve iletişim yoluyla uluslar arası işbirliğini
güçlendirerek, dünya çapında barış ve güvenliği sağlamaktır. Bu sayede, dünya çapında hukukun
üstünlüğüne, insan haklarına ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi tarafından önemler vurgulanan
ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı içermeyen temel haklara olan saygı artacaktır. Birleşmiş
Milletler Okuryazarlık Onyılı (2003 - 2012) okuryazarlığa erişimi olmayanlar için okuryazarlığa
erişim imkanlarını genişletmeyi amaçlamaktadır. 861 milyondan fazla yetişkin okur yazar
değildir. 113 Milyondan fazla çocuğun ise okula erişimi yoktur. Okula (eğitime) erişimi olmayan
çocuklar, bu yüzden, ne okumayı ne de yazmayı öğrenecek konumda değillerdir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF)
1946 yılında, II. Dünya Savaşından sonra, çocuklara yardım etmek amacıyla Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından kurulan UNICEF, ilk olarak Birleşmiş Miletler Uluslararası Çocuklar
Acil Durum Fonu olarak biliniyordu. 1953’te UNICEF Birleşmiş Milletler sisteminin gelişmekte
olan ülkelerdeki yoksulluk içinde yaşayan çocuklara yardım etmekle görevli sabit bir bölümü
haline geldi. Adı Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu’na dönüştürüldü ve ve UNICEF kısaltmasıyla
tanınmaya başladı.
Herkes için eğitim ve eşitlik değerleri üzerine kurulu olan UNICEF, çocukların erken yaşlarda
bakımları ve ihtiyaçları doğrultusunda hizmetleri almasını sağlar. Çocukların eğitim almalarını
sağlamanın yanı sıra, özellikle, aileleri erkek çocuklarının eğitim almasının sağlanmaları kadar
kız çocuklarının eğitime ulaşmaları konusunda teşvik eder. UNICEF dünyanın neresinde olursa
olsun, gençleri kendi hayatları konusunda kararlar almak konusunda destekler. Ayrıca bütün
çocukların onurlu ve güvenli yaşadıkları bir dünya kurmaya çalışır. UNICEF’in çalışmaları tüm
çocukların eğitim haklarının farkında olduğundan emin olmak ve her çocuğun kendini
geliştirebilecek fırsatlara erişimini sağlamak yönünde hızlanmıştır. Ulusal hükümetlerle, sivil
toplum örgütleriyle, başka Birleşmiş Milletler Bölümleriyle ve özel sektör ortaklarıyla birlikte
çalışan UNICEF hizmetler sağlayarak ve ayrıca çocukların yararına olacak devlet politikaları ve
73
bütçeleri oluşturulmasına katkıda bulunarak çocukları ve çocukların temel haklarını korumaya
çalışır.
Dünya Bankası
1963’te eğitime kaynak sağlama yönünde çalışmalara başladığından beri, Dünya Bankası eğitime
30 Milyar dolardan daha fazla bağış ve kredi sağlamıştır. Şu anda 79 ülkede 153 projeye
finansman sağlamaktadır. Ulusal hükümetlerle, Birleşmiş Milletler kurumlarıyla, bağışcılarla,
sivil toplum örgütleriye ve diğer ortaklarıyla yakın ilişki içinde çalışarak Herkes İçin Eğitim
(Education For All - EFA) hedefi olan, her çocuk için 2015 yılına kadar evrensel ilköğretim ve
2005 yılına kadar erkek ve kız çocuklar arasındaki eğitim uçurumunun azaltılması amaçlarına
ulaşma çabalarını destekler.
Uluslararası Çalışma Örgütü
Uluslar arası Çalışma Örgütü (International Labor Organization – ILO), Birleşmiş Milletler’in
sosyal adalet ve ve uluslararası alanda tanınmış olan insan hakları ve çalışma haklarının
iyileştirilmesi alanında uzmanlaşan kurumudur. 1919 yılında kurulan ILO, Milletler
Topluluğu’nu kuran Versay Anlaşması’nın devam etmekte olan tek yaratımıdır. BM içinde bir
alanda uzmanlaşan ilk kurumdur. ILO genel olarak yürüttüğü uzun dönem çalışmaları ve mesleki
eğitim politikalarıyla tanınır. Aynı zamanda eğitim içi programları bulunur. ILO’nun en önemli
özelliği, eğitim reformu ve eğitimin kalitesinin belirlenmesini sağlayan, iyi çalışma koşullarını
neyin yaratacağı konusundaki (kariyer geliştirme, maaşlar, çalışma koşulları, iş ilişkileri gibi)
teknik bilgisidir. ILO’nun çalışmaları ilgili konulardaki standartlar ve en iyi uygulamalar
konusunda araştırma, geliştirme ve bilgilerini paylaşma üzerinde yoğunlaşmıştır.
EĞİTİM HAKKININ KORUNMASINDA VE TEŞVİK EDİLMESİ İÇİN ULUSLARARASI
MEKANİZMALAR
Uluslar arası hukuki (yasal) mekanizmalar, sözleşme (ya da anlaşma, konvensiyon, protokol gibi)
yapısında ve imzalayan devletleri ilgili yükümlerde bağlayıcı konumdadır. Devletler arası
müzakereler tamamlandığında, sözleşmenin metni tanımlayıcı olur ve devletin temsilcisi
tarafından imzalanır. Sözleşme daha önce belirlenmiş sayıda ilgili devletlerin meclisi ya da
temsilciler kurulu (meclis ya da parlomento gibi) tarafından onaylandıktan ya da kabul edildikten
sonra yürürlüğe girer.
Anlaşmaya taraf olan devlet sözleşmeyi onayladıktan ya da kabul ettikten sonra, sözleşme
tarafından çekincesi yasaklanmayan belli maddelere çekince koyabilir. Çekincelerden zaman
içinde geri çekilebilir. Bazı ülkelerde, ululararası anlaşmalar ulusal hukuktan önce gelebilir. Eğer
ulusal hukuk, uluslar arası anlaşma arasında uyum yoksa ilgili devletin imzaladığı ve onayladığı
anlaşmanın etkin olmasını sağlamak için ulusal hukukunda gerekli değişiklikleri yapması ya da
yeni kanunlar ya da yönetmelikler çıkarması gerekmektedir.
Bağlayıcılığı olan anlaşmalar sayesinde ilgili hükümetler anlaşmanın gereklerine uymaları için
zorlanabilirler. Bağlayıcılığı olmayan mekanizmalar ise (bildirgeler, beyannameler ya da kararlar
gibi) ilgili durumlarda devlete kamuoyu baskısı yaratmak için kullanılabilir.
74
Aşağıda eğitim hakkını koruyan ve teşvik eden anlaşmalardan bazılarını bulabilirsiniz:
Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 26. madde)
(1948,
Eğitim başlışına bir insan hakkıdır. Aynı zamanda insan hakları evrensel beyannamesi’nde de
belirtildiği üzere, eğitim tüm insanların haklarının ve sorumluluklarının farkında olmalarını
sağlayacak bir araçtır.
Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme
(1960)
UNESCO üye ülkeleri eğitimde ayırımcılığı önlemek için iki anlaşma yapmışlardır. Bu
anlaşmaların ilki 1960 yılında yapılan “Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşme”dir (Convention
against Discrimination in Education). İkincisi ise 1962 yılında taraf olan ülkeler arasında
çıkabilecek olası bir anlaşmazlığı çözmek için geliştiren protokoldür (Protocol Instituting a
Conciliation and Good Offices Commission to be responsible for seeking a settlement of any
disputes which may arise between States Parties to the Convention against Discrimination in
Education). İlgili protokol 1968 yılında uygulamaya konulmuştur.
Ekonomik,
Sosyal
(1966, 13. madde)
ve
Kültürel
Haklar
Uluslararası
Sözleşmesi
Sivil ve politik haklar alanındaki ana Birleşmiş Milletler sözleşmesidir. Sözleşme, eğitimi “ insan
kişisel gelişimi amaçlayan ve onurunu koruyan; insan haklarını ve temel özgürlükleri
güçlendiren; tüm bireylerin özgür bir topluma katılımını garanti altına alan; milletlerarası ve tüm
ırklar, etnik veya dini gruplar arasında anlayış, tolerans ve dostluğu teşvik eden; ve Birleşmiş
Milletlerin barışı temin için yaptığı diğer faaliyetleri destekleyen bir süreç olarak
tanımlamaktadır.” (13. madde)
Kadınlara Karsı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
(1979)
Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi aynı zamanda CEDAW (Convention
on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women) olarak da anılmaktadır.
Sözleşme, üye ülkelerin kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi için gerekli her türlü tedbiri
alması gerektiğini; eğitim alanında kadınlarla erkekler arasında eşitliğin sağlanması gerektiğinden
bahsetmektedir. Ayrıca kadınlara ya da erkeklere yönelik herhangi bir tektipleştirici rolün
üstesinden gelinmesi için ders kitaplarında revizyona gidilmesini ve gerek okul müfredatında
gerekse metodlarda eşitliğin vurgulanmasını önermektedir. (10. madde)
Birleşmiş Milletler’in belgelerinin yanı sıra Avrupa Konseyi’nin 1981 tarihli
“Hoşgörüsüzlüğe karşı Deklarasyon-Demokrasiye bir Tehdit”i (Declaration Regarding
Intolerance - A Threat to Democracy), 1982 tarihli “İfade ve Bilgi Özgürlüğü Deklarasyon”u
(Declaration on the Freedom of Expression and Information), 1988 tarihli “Kadınlara ve
Erkeklere Eşitlik Deklarasyonu” (Declaration on the Equality of Women and Men) da eğitim
hakkında ilişkin maddeler içermektedir.
75
Türkiye’de eğitim hakkı ulusal hukukta 1982 Anayasası’nın 42. maddesi ve Türkiye’nin
taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile tanınıp güvence altına alınmıştır. Eğitim
hakkı anayasada sosyal haklar arasında düzenlenmiştir. Sosyal haklar altında garanti altına alınan
eğitim hakkı, Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından yurttaşların eğitime ulaşımı ve eğitimin
içeriği gibi konularda garanti altına alınmalıdır.
1982 Anayasası’nın 42. maddesine göre, “Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun
bırakılamaz”. Aynı ifade Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde “Hiç kimse eğitim hakkından
yoksun bırakılamaz” olarak yinelenmektedir. Her iki maddeye göre devletin en büyük
sorumluluğu bireylerin eğitime eşit ulaşımını sağlamaktır. Bireylerin eğitime ulaşımının devlet
tarafından sağlanmaması ya da bireylerin engellenmesi durumunda (kız çocuklarının okula
gönderilmemesi gibi) hak ihlal edilmiş olur ve devletin müdahalesini gerektirir. Bireylerin
eğitime eşit ulaşımı için parasız ve zorunlu ilköğretim devletin sağlaması gereken bir koşuldur.
UYGULAMADA KULLANILABİLECEK DİĞER KAMPANYALAR
TÜRKİYE:
Ulusal Eğitime Destek Kampanyası
http://www.ulusalegitim.org.tr/dinamik.htm
Temel Eğitime Destek Programı
http://tedp.meb.gov.tr/
http://projeler.meb.gov.tr/tr/tedp.htm
http://projeler.meb.gov.tr/images/tedp/TEDP_post3.pdf
Eğitime %100 Destek
http://www.egitimedestek.meb.gov.tr/
Ulusal Çalışma ve Sosyal Politika Kamu Araştırma Programı
http://www.calisma.gov.tr/projeler/program.pdf
Türkiye’de sosyal diyalogu güçlendirme projesi
http://ab.calisma.gov.tr/web/Default.aspx?alias=ab.calisma.gov.tr/web/sd
Meslek lisesi, memleket meselesi
http://www.mesleklisesimemleketmeselesi.com/tr-TR/?LANGUAGE=tr-TR
E-mezun: Okul Bitti, Ya sonra?
http://emezun.meb.gov.tr/
Genç Patronlar: Yenilikçi İş Fikri Yarışması
http://www.tbd.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=308&tipi=2&sube=
Haydi Kızlar Okula-UNICEF
http://www.haydikizlarokula.org/
http://www.unicef.org/turkey/pr/_ge6.html
http://iogm.meb.gov.tr/pages.php?page=projects&id=4
76
Yoksullukla Mücadele-UNDP
http://www.yoksulluklamucadele.org/
Mikrofinans Türkiye-UNDP
http://www.mikrofinansturkiye.org/
Doğu Anadolu Kalkınma Programı-UNDP
http://www.dakap.org.tr/
GAP Girişimci Destekleme Merkezi
http://www.gidem.org/_Gidem/website/gozlem.aspx?sayfaNo=117
Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu
http://www.ortakgelecek.net/v1.4/
Türkiye’de Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinin Ortadan Kaldırılması Projesi-ILO
http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/programme/project_web/tr/index.htm
Çocuk İşçiliğiyle Mücadele-ILO
http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/programme/ipec.htm
Yaşasın Okulumuz
http://www.tocev.org.tr/
Baba beni okula gönder
http://www.bababeniokulagonder.org/index2.html
Türkiye Sakatlar Derneği Engelleri Kaldıralım Kampanyası
http://www.devletim.com/haberler/haber.asp?hbr=144
Eğitime yeterli bütçe okuluma ödenek istiyorum kampanyası
http://www.genc-hayat.net/?sayfa=dergi&sayi=19&idyazi=195
Kardelenler ve kız çocuklarının eğitimi
http://kardelenler.turkcell.com.tr/
Kardeşini Seç Kampanyası
http://www.kardesinisec.com/
Gençlik Sosyal Gelişim Programı
http://www.jsgp.org/
Engelleri aşmak için sosyal diyalog projesi
http://www.engelsizdiyalog.org/index.php?option=com_content&task=view&id=14&Itemid=28
2007 İstihdam yılı olsun kampanyası
http://basin.tisk.org.tr/haberAyrinti.asp?id=11934
77
DÜNYA:
Policy Library
http://www.policylibrary.com/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=0&Itemid
=91
Out of School Services Five Year Action Plan
http://www.msd.govt.nz/documents/work-areas/families-whanau/out-of-school-services/out-ofschool-summary.doc
http://www.beehive.govt.nz/ViewDocument.aspx?DocumentID=29759
Education and Inspections Act
http://www.nfer.ac.uk/index.cfm
Crisis-Fight for Homeless People
http://www.crisis.org.uk/media/display.php?id=241
International Strategy for Disaster Reduction
http://www.unisdr.org/eng/public_aware/world_camp/2006-2007/wdrc-2006-2007.htm
Girl’s Education-UNICEF
http://www.unicef.org/girlseducation/campaign_fifa.html
The Campaign for the World’s Libraries
http://www.ifla.org/@yourlibrary/index.htm
Global Campaign for Education
http://www.campaignforeducation.org/
http://www.education.nairobiunesco.org/PDFs/The%20EastAfrican+pg%202_23%20to%2029%20April%202006.pdf
Global March Against Child Labour
http://www.globalmarch.org/campaigns/educationcampaign/index.php
Millenium Goals
www.milleniumcampaign.org
Youth Employment Campaign
http://www.citizenspact.org.yu/new/index.php?option=com_content&task=view&id=37&Itemid
=1
Mexico YES Campaign
http://www.yesweb.org/mexico/highlights.htm
78
BARINMA
3. gün, 2. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Barınmanın sosyal hak olduğu algısı
Barınma ile ilgili mekanizmaların ve yaklaşımların tartışılması
Barınma konusunda olası devlet politikalarına ilişkin bilgi
Süre ve Planlama
20 dakika: Eğitmen ekibi balık çanağında
10 dakika: giriş ve tanıtım
20 dakika: Grup tartışmaları
20 dakika: sunumlar (her grup 4 dakika)
20 dakika: matrisin tamamlaması ve son tartışma
Gerekli Malzemeler
-
Poster kağıdı
Tahta kalemi
Birleşmiş Milletler Barınma Hakkı Programı sunumu
Önerilen yöntem
Tüm katılımcılardan salon içinde önceden ayarlanmış dairede istedikleri yere oturmaları istenir.
Bu büyük daire içinde eğitmenler kendileri için önceden hazırladıkları masanın etrafında
otururlar. Katılımcılar salona girmeye başlarken eğitmenler, “Barınma” ile ilgili oturumu nasıl
planlamaları gerektiğini konuşmaya başlarlar. Katılımcıların salon içerisindeki varlığını
düşünmeden “Barınma” oturumunu planlamaya başlarlar. Eğitmen ekibi tartışmaya şu
noktalardan başlayabilir.
- Barınmanın sosyal bir hak mıdır?
- İnsani yaşam koşullarını sağlamanın devletin bir görevi midir?
- Barınmayı sağlayacak mekanizmaların neler olmalı?
- Barınmanın diğer sosyal haklarla olan ilişkisi nedir?
Bu aşamada eğitmenlerden birisi Tom (kedi) ve Jerry (fare) çizgi filmindeki karakterlerin
barınma sorunundan ve bu hakların ilişkili olduğu diğer haklardan bahsetmeye başlar. Bazı kilit
noktalar söyle özetlenebilir;
- Tom’un o evde yaşamasının Jerry’nin evde bulunması ön koşuluna bağlı olup olmadığı,
- Jerry’nin o evde yaşamasının Tom’un varlığıyla sıkıntıya düşmüş olup olmadığı,
- Jerry’nin Tom’dan kurtulmak için diğer karakterlerle yaptığı işbirliğinin doğruluğu,
- Tom ve Jerry’nin barınma hakkına gösterilen SAYGI,
- İkisinin de yaşayabilecekleri yerlerin koşulsuz sağlanması durumda bu ilişki formatındaki
değişiklik,
- Jerry’e bir yer verilseydi, evi işgal eder miydi, evi işgal etme hakkı var mı?
79
Daha sonra eğitmenler, aralarındaki tartışmadan yola çıkarak ekonomik, sosyal ve kültürel bir
hak olan barınmanın devlet tarafından sağlanması gerekliliği üzerine anlaştığı anda, katılımcılara
dönerler ve devletin barınmayı sağlarken dikkate alması gereken 4 ana başlığın (Respect – Saygı,
Protect – Koruma, Promote – Teşvik, Fulfil – Yapmak) 4 farklı küçük grupta altını
doldurmalarını isterler.
Gruplar 20 dakika süresince kendi konu başlıları üzerine tartışırlar ve 4 dakikalık sunumlarını
hazırlarlar.
Sunumlar sona erdiğinde tüm grup olarak sunumlarda eksik kalan yerler doldurulur ve Birlişmiş
Milletler Barınma Hakkı Programı tarafından derlenmiş olan ve devletlerin barınma konusunda
yapabileceklerini özetleyen tablo sunulur.
Benzer bir çalışmanın, tüm sosyal haklar alanında yapılabileceği bilgisiyle tartışma tamamlanır.
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLAR STANDARTLARI
Barınma hakkı
Uygun barınma koşullarında yaşama hakkı en gelişmiş ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan
biridir. Birleşmiş Milletler Barınma Hakkı Programı; Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri
Programı (UN – HABITAT) ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyonu Ofisinin
ortak girişimi olarak; barınma hakkı ile ilgili en önemli uluslararası etkinliktir. Bu bağlamda,
UN-HABITAT, uygun barınma hakkı için tam ve aşamalı gerçekleşmeler ile ulusal ve yerel
düzeyde yapılabileceklerle ilgili olarak, devletlerin sorumluluklarını özetleyen aşağıdaki tabloyu
hazırladı. (HS/C/17/INF.6, tablo 2). Benzer bir çalışma, insan hakları alanında çalışan ulusal
kurumlar tarafından farklı ekonomik, sosyal ve kültürel haklar için de yapılabilir.
80
Saygı
Yasal olmayan
şekilde veya zorla
yapılan tahliyelerin
önlenmesi
Ayrımcılığın her
türlüsünün önlenmesi
Koruma
Barınma hakkının
ihlalinin önlenmesi
Teşvik
İçinde kalabilme
hakkının korunması
Sağlama
Evsizlikle mücadele
etme, evsizliği önleme
ve ortadan kaldırma
Yerel çözümler ve
uluslararası hukukun
yerel de uygulanması
Barınma haklarının
yasal olarak gözden
geçirilmesi ve
tanınması
Geriye götürecek
herhangi bir
müdahalenin
önlenmesi
Tüm gruplar için
eşitlik hakkının
korunması
Barınma bazlı
özgürlükler
Herkes için paraca
gücünün yetebileceği
bir barınak sağlamak
ve buna ilişkin bir
karşılaştırma
göstergesini
geliştirmek
Özel önlemlere
ihtiyacı olan
dezavantajlı gruplar
için barınma olanağı
sağlama
Barınmaya ilişkin
demokratik şekilde
uygulanacak
yerleşime uygunluk
kontrolü
Kira düzeylerinin ve
özel sektördeki
barınmaya ilişkin
aktivitelerin
düzenlenmesi
Barınma hakkının
gerçek anlamda
hayata geçmesi için
karşılaştırma
göstergelerinin
geliştirilmesi
Barınma hakkı için
ulusal stratejilerin
geliştirilmesi
Barınmaya ilişkin
doğru hedeflemenin
yapılması ve bu
doğrultuda kamusal
harcamaları artırma
Herkes için yeterli ve
yaşanabilir barınma
olanağı sağlama
Kişinin özel hayatına
ve evine saygı
Halkın katılımını
sağlayarak barındırma
önlemlerini alma
Barındırma
önlemlerini alırken
kültürel özelliklere
saygı
Barınmaya ilişkin
temel fiziksel
standartların
geliştirilmesi
Zayıf ve savunmasız
grupların haklarına
odaklanma
Tüm gerekli
hizmetlerin ve
altyapının sağlanması
Barınmaya ilişkin
bilgilere ulaşabilme
Herkesin
barınabilmesi için
finansman ve
biriktirme planları
Yeterli düzeyde
herkesin paraca
gücünün yetebileceği
arazi sağlamak
Sosyal barındırmanın
inşaları
81
FEANTSA, 1989 yılında sivil toplum örgütü olarak kurulan, Evsizlerle (homeless) Birlikte
Çalışan Ulusal Örgütlerin Avrupa Federasyonu’dur (ing. the European Federation of National
Organisations working with the Homeless; fra. la Fédération Européenne d'Associations
Nationales Travaillant avec les Sans-Abri). FEANTSA’nın Avrupa’nın 30 farklı devletinden
gelen 100 kadar üyesi bulunmaktadır. Üyeleri evsiz insanlara barınak sağlamaktan, sosyal destek
sağlamaya kadar geniş bir yelpazede çalışan sivil toplum örgütleridir. Genelde FEANTSA içinde
yer alan örgütlenmeler kamu otoriteleri, sosyal konut sağlayıcıları ve ilgili aktörler ile yakın
işbirliği içerisindedirler. FEANTSA Avrupa çapında barınma hakkı konusunda çalışan en yaygın
örgütlenmedir. Avrupa Konseyi’ne ve Birleşmiş Milletler’e danışmanlık yapmaktadır.
FEANTSA uzmanlardan oluşan bir ekip ile evsizlik hakkında karşılıklı anlayışı geliştirmek ve
ortak bir dil oluşturmak üzere bir tanım üretmiştir. Ürettiği tanımda evsizlik ve barınma sorununu
sınıflandırmış ve ayrı tipleri tanımlamıştır. 2005 yılında ulusal ve bölgesel toplantılarda tartışılan
bu tanımlar günümüzde konu hakkında bir çerçeve çizmek, politika üretmek, medyada bu dili
yaygınlaştırmak ve izleme faaliyetleri için kullanılmaktadır.
FEANTSA evsizlik tanımını fiziksel, sosyal ve hukuki bir barınak sahibi olmak ve barınma
sorunu üzerinden sosyal dışlanma üzerine kurmuştur. Tanım evsiz insanları yaşam koşullarına
göre dörde ayırır:
1. Çatısızlık (rooflessness): herhangi bir sığınağa sahip olmadan, açıkta barınma durumu
2. Evsizlik (houselessness): geçici olarak uyuyacak bir kurum ya da sığınak gibi bir çatıya
sahip olma durumu
3. Güvensiz ev (insecure housing): tahliye, illegal ya da hane içi şiddetle karşı karşıya kalıp
güvenli olmayan bir evde barınma durumu
4. Yetersiz ev (inadequate housing): illegal kamp yerlerinde karavanda, yetersiz şartlara
sahip evlerde ya da fazla kalabalık hanelerde yaşama durumu
Bu yaklaşım evsizliğin bir durum değil, bir süreç olduğunu öne sürmektedir. Süreç olarak
algılandığında zarar görebilir hanelerin yaşamlarının bir bölümünde yukarıda sayılan
durumlardan biriyle karşı karşıya kalmaları mümkündür.
82
SAĞLIK
3. gün, 2. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Sağlığın da sosyal hak olduğu bilgisi
Sağlık ile ilgili hizmetlerin kim tarafından ve hangi kapsamda sağlanması gerektiği ile
ilgili tartışma
Sağlık ile ilgili harcamaların nereden karşılanabileceği ile ilgili tartışma
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtılması
20 dakika: Uygulama (Sağlık Sistemi Referandum Sandığı)
20 dakika: Sonuçların açıklanması
40 dakika: Sonuçlar üzerine tartışma
Gerekli Malzemeler
-
Oy pusulaları
Oylama sonuçlarını anında görüntülemek için bilgisayar ve projeksiyon
20 patates
20 bıçak
Sulu boya
Sandık görevi görecek kutu
Önerilen yöntem
Sağlık Sistemi Referandum Sandığı
Katılımcılara birer patates vererek, kendileri için birer damga yapmaları istenir. Katılımcılar
damgalarını yaparken, uygulama anlatılır.
Her katılımcıya bir “Sağlık Sistemi Oy Pusulası” verilir ve referanduma katılmak için, olması
gerektiğini düşündükleri maddeleri damgalamaları istenir. Katılımcılar oy pusulalarını
damgaladıktan sonra, oy pusulalarını kapatırlar ve sandığa atarlar.
Daha sonra sandık açılır ve oy sayıcılar aracılığıyla sonuçlar projeksiyona yansıtılır. Tüm oylar
girildiğinde, son durumu gösteren tablolar üzerinden tartışma gerçekleştirilir.
83
Oy pusulaları
Sağlık hizmetlerini KİM sağlamalı?
Devlet
Özel sektör
Özel sektör ve devlet
NEleri istisnasız herkese sağlamalı?
Sadece acil durumlar
Sadece tetkikler (ilaç
ve tedavi kapsam
dışında)
Sadece tedavi (tetkik
ve ilaç kapsam
dışında)
Tüm sağlık
hizmetlerini sağlamalı
NASIL sağlamalı?
Yıllık sağlık
vergisi/primi
toplayarak
Gelir vergisi
oranlarıyla ilgili
gerekli düzenlemeleri
yaparak
Genel bütçeden
gerekli payı ayırarak
Ödeyemeyecek
durumda olanlara
düşük faizli/faizsiz
kredi sağlayarak
NEDEN sağlamalı?
İnsanlar sağlık problemleri
yaşadıkları sürece verim
düşer, dolaylı maliyetler
yüksek olur.
Bu hizmet için vergi / prim
ödeyenlerin, karşılığında
hizmet almaları gerekir.
Toplum geneline sağlık
hizmeti götürülmediğinde,
salgınlar, toplu ölümler
yaşanabilir.
NEREDE sağlamalı?
Merkezi noktalara kurduğu
tam teşekküllü hastanelerde
Poliklinik, dispanser gibi yerel
hizmet noktaları açıp, hastane
sayısını sınırlayarak yerelde
İhtisas hastaneleri aracılığıyla
uzmanlık – maliyet dengesini
kurarak
NE ZAMAN sağlamalı?
Hizmeti alanın hastalanmaması için gereken
ortamı sağlamalı
Hizmeti alan kişi hastalandığında iyileşmesi
için gerekeni yapmalı
84
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Sağlık Hakkı
Sağlık kavramı herkes için farklı anlamlar taşımaktadır, ancak “hastalık ve sakatlığın olmayışı”
şeklindeki geleneksel tanımdan daha fazlasını ifade ettiği açıktır. Dünya Sağlık Örgütü
Anayasasının Giriş Bölümü ile Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Yasanın 2.
maddesinde sağlık, “bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hali” olarak kapsamlı bir biçimde
tanımlanmaktadır.9 Bu da kişiye özgü olan bedensel ve ruhsal iyilik halinin bir sosyal çerçevesi
olduğunu göstermektedir. Fişek’in deyişiyle hastalıkları önlemek tek başına kişinin ya da
ailesinin başarabileceği bir hedef olmadığından “her koyun kendi bacağından asılamaz” ve
kişinin toplumdan “sağlığı” ile ilgili bekledikleri bulunur.10
Yaşama hakkının gerçek anlamda işlerlik kazanabilmesinde sağlığın korunup geliştirilmesine
yönelik hakları tanımlayan sağlık hakkının gerekliliği göz ardı edilemez. Buna rağmen, sağlık
hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikle ilgili istisnai yorum ve tartışma alanları dışında, sağlıkla
ilişkili tartışmalar genelde insan hakları temelli yapılmamaktadır. Buna benzer şekilde, sağlığa
yönelik zararın çok açık ve ağır derecede olduğu zamanlar dışında (örneğin işkence söz konusu
olduğundaki gibi) sağlık perspektifi de genellikle insan hakları söyleminin dışında
kalmaktadır.11
Sağlık hakkı; mevcut sağlık sisteminde kişinin hasta olmadan önceki süreçte sağlığının
korunması ve her kişiye nitelikli, eşit tıbbi bakım ve tedaviye ulaşabilme imkanının sağlanması
anlamına gelmektedir.12 Bu koşulları sağlayan hizmetlerin tümü sağlık hizmetleri bütününü
oluşturmaktadır. Tarihin her döneminde bireyler üyesi oldukları toplumdan ihtiyaçlarını
karşılayacak sağlık hizmetlerini talep etmiştir. Bu talep, tarih boyunca resmi veya resmi olmayan
çeşitli örgütler veya diğer dayanışma mekanizmaları aracılığıyla karşılana gelmiştir.
9 Dünya Sağlık Örgütü sağlık tanımı için bkz. http://www.who.int/suggestions/faq/en/ daha fazla bilgi için Üstün B., Jakob R. Calling a spade a
spade: meaningful definitions of health conditions. Bull World Health Organ 2005;83:802.
10 Yeni Türkiye Dergisi Sağlık Özel Sayısı s. 312-320 Yıl: 2001 http://sosyalpolitika.fisek.org.tr/?p=11#more-11
11 Mann MJ. “Medicine and Public Health , Ethics and Human Rights”. Health and Human Rights. Edited by Mann M J, Gruskin S, Grodin A M,
Annas J G, Published in 1999 by Routledge, New York and London, p. 7.
12 Gemalmaz MS. “Tursu Fıçısı ya da Hasta Hakları”. Toplum ve Hekim. _stanbul: Cilt 11, Sayı: 75-76, 1996, s. . 36-39.
85
Sağlık Hakkının Tarihsel Gelişimi 13
Endüstri öncesi Avrupa’da ilk şehir devletinin ortaya çıkması ile birlikte kalabalıklaşan nüfus ve
aynı tarihlere denk düşen veba salgını, sağlık hizmetlerinde mevcut geleneksel kurumlarla (aile,
dinsel nitelikli hayır kurumları hasta evleri ve manastırlar) birlikte devleti de yoksul ve hasta
insanlara sağlık hizmeti sunmaya yöneltmiştir. Diğer yandan Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nde
ise sağlık hizmetlerinin daha çok özel girişimler kanalıyla dinsel motivasyonlar ve “yardım”
ilkesi temelinde yürütüldüğünü ve bu doğrultuda bir Orta Asya geleneği olan “imece” türü
yardımlaşmanın en üst düzey örgütlenmesi olan vakıfların ön plana çıktığını görüyoruz.
Hastaların ücretsiz tedavi olanağı bulduğu darüşşifalar (bugünkü deyimiyle hastaneler),
yardımlaşma sandıkları, loncalar vs. sağlık hizmetlerinin sunumunda etkili kurumlar olmuşlardır.
18. yüzyılın sonlarına doğru yeni bir toplumsal sınıf olarak iyice güçlenen burjuvazinin, mevcut
egemen sınıfa yani aristokrasiye karsı kendi sınıfsal çıkarlarını savunmak üzere giriştiği
mücadelenin amacına ulaşmasıyla burjuva sınıfı daha çok birinci kuşak haklar olarak bilinen
yaşama hakkı, özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karsı direnme haklarını elde etmiş ve bu
haklar çok kısa zaman içerisinde evrensel bir nitelik kazanmıştır. İnsanların özgür olma, yasama,
mülkiyet edinme, düşüncesini açıklama gibi temel hakları vardı, ancak sosyal hayata katılmak
için gerekli unsurlara sahip olmayanlar ve ekonomik yönden yetersiz olanlar için bu temel
hakların elde edilmesi çok da bir anlam taşımıyordu. Alptekin’in Kapani’den aktardığı gibi,
“Klasik hakların anayasalarla güvence altına alındığı Avrupa ülkelerinde, 18. ve 19. yüzyıllarda,
insanların büyük çoğunluğu yoksulluk nedeniyle bu haklardan yararlanamıyordu. Oysa herkesin
bu haklara doğuştan sahip olduğu kabul ediliyordu. İnsanların yaşam hakkı vardı, ancak en basit
hastalıklara karşı bile çaresizdiler. Ne doktora gidecek, ne de ilaç alacak paraları vardı. Konut
dokunulmazlıkları vardı, ancak başlarını sokacak konutları yoktu. Düşünce özgürlükleri vardı;
ama sabahın köründen akşam geç saatlere kadar çalışmaktan, ne düşünecek zamanları, ne de
düşünmek için asgari eğitimleri vardı”.14
19. Yüzyıl insan hakları düşüncesinde önemli gelişmelere tanıklık etmiştir. Toplumsal yaşamın
diğer alanlarında olduğu gibi, sağlık alanında da egemen sınıf olan burjuvaziye ilk tepkiler işçi
sınıfından gelmiştir. 19. Yüzyıl ortalarında Almanya’da meydana gelen “işçi hareketleri”
sonucunda modern anlamıyla sağlık hakkının habercisi olan “sağlık sigortası” sistemi doğmuştur.
Almanya’yı öteki sanayi ülkeleri izlemiş, onlar da sağlık sigorta sistemini kabul etmişlerdir.
Burjuva sınıfının sağlık hakkını onaylaması elbette kolay olmamıştır. Ancak, aristokrasiye karşı
güçlenerek bu sınıfı tasfiye eden burjuvazi, kendilerine üretimde artı değeri kazandıran işçilerin,
daha verimli çalışacağı ve üretimi sürekli artırmalarına olanak sağlayacağı düşüncesiyle sağlık
sigortasını kendi çıkarları doğrultusunda onaylamıştır.
13 Bu bölümdeki bilgiler Kamil Alptekin’in ilgili makalesinden alınmıştır. Alptekin Kamil, Sağlık Hakkı ve İnsan Hakları Üzerine bir
Değerlendirme, T Klin Tıp Etigi-Hukuku-Tarihi 2004, 12:132-139 s. 135-136.
14
Kapani M. Kamu Hürriyetleri. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, No: 463, 6. Baskı, 1986, s. 51.’den
aktaran Alptekin Kamil, Sağlık Hakkı ve İnsan Hakları Üzerine bir Değerlendirme, T Klin Tıp Etigi-Hukuku-Tarihi 2004, 12:132139 s. 135-136.
86
Sağlık hakkı açısından 1948 yılı, sağlık hakkının normatif bir özellik kazanarak evrensel bir hak
olarak gündeme gelmesinin tarihidir. Sağlık hakkı, toplumların insan hakları olarak
kavramlaştırılan bu düşünsel akımla ve onun içeriğini oluşturan alt kavramlarla tanışıklıklarına,
onları benimseme oranlarına bağlı olarak, insan hakları sözleşmesinin onayından sonra hukuksal
açıdan devleti bağlayıcı bir ilke olmuştur. Böylelikle insan hakları sözleşmesini onaylayan ve
uygulamaya koyan devletlerde sağlık hakkı, her bireyin talep edebileceği bir ‘hak’ olma
özelliğini kazanmıştır. Sağlık açısından bireye ilişkin konulardan en önemlisi olan “sağlık
bakımından yararlanma hakkı”, İnsan Hakları Bildirgesi’nde ikinci kuşak haklar (sosyal haklar)
olarak değerlendirilmektedir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25.
maddesi sağlık hakkını içermektedir ve bu maddede su açıklamaya yer verilmiştir:15
1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşam standartlarına
hakkı
vardır; bu hak beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve issizlik,
hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan
başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.
2. Analar ve çocukların özel bakım ve yardım hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı
doğmuşluklarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanırlar (13).
Kısaca sağlık hakkı, esas olarak insan haklarının ve değerlerinin sağlık hizmetlerine
uygulanmasını ifade ederek dayanağını insan hakları koruma mekanizmalarından almaktadır.
Sağlık ve insan hakları kavramlarını birlikte değerlendirirken soruna; kişisel sağlıktan, sosyal
politikaya uzanan geniş bir perspektiften bakmak gereklidir.
Sağlık Hizmetleri
Sağlık hizmetleri denildiğinde halen pek çok kişi tarafından genellikle hastalara yönelik tedavi
hizmetleri anlaşılmaktadır. Oysa sağlık hizmetleri tedavi hizmetleri ile birlikte koruyucu ve
rehabilite edici hizmetleri de bir bütün olarak kapsar. Toplum hekimliği görüşü olarak
adlandırılan bu görüşün geleneksel sağlık hizmeti yaklaşımı ile ayrıldığı noktalar, Fişek
tarafından aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:16
15
16
Insan hakları evrensel bildirgesi http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsan_Haklar%C4%B1_Evrensel_Beyannamesi
Yeni Türkiye Dergisi Sağlık Özel Sayısı s. 312-320 Yıl: 2001
87
Çağdaş ve Geleneksel Hekimlik Anlayışları Arasındaki Farklar
Konular
Toplum Hekimliği Görüşü
Geleneksel Görüş
Hizmet edilen
kişi
Kişiye hem sağlıklı hem hasta iken
hizmet etmek
Kişiye hasta iken hizmet
etmek
Hizmetin
kapsamı
Koruma, tedavi ve rehabilitasyon
Tedavi ve rehabilitasyon
Hizmet edilen
kişiyi
değerlendirme
Kişi fizik, biyolojik ve sosyal çevresi
ile bir bütündür. O çevresinden
soyutlanamaz
Kişi, hastane veya
muayeneha-neye gelen ve
hastalığını tedavi ettirmek
isteyen bir hastadır.
Hastalıkların
nedeni
Biyolojik ve sosyal nedenler
Yalnız biyolojik neden
Hizmet sunma
Sağlık hizmetini herkese götürmek
Hastane veya
muayenehaneye
başvuranlara hizmet etmek
Hastalıklardan
korunma
Öncelik alır
Özel hallerde ve sınırlı
uygulama
Kaynak
tahsisinde
öncelik
Sınırlı olan kaynakları en çok görülen
ve öldüren ve sakat bırakan
hastalıklardan kişileri koruma ve
hastalıkların tedavisinde kullanma
Teşhis ve tedavisi zor
hastalıkların tedavisi için
çok nitelikli kişiler
yetiştirmek en yüksek
standartta teknoloji
sağlamak
Toplumsal
kavram ve
planlama
Toplumdaki sağlık ile ilgili olayları
sürekli objektif olarak gözlemek ve bu
gözlemlere dayalı, sosyo-ekonomik
kalkınmanın bir parçası olan bir plan
çerçevesinde hizmetleri geliştirme
Yoktur.
Örgütlenme
Çeşitli meslek mensuplarının
oluşturduğu küçük ekiplerin birbirini
tamamladığı ve desteklediği ülke
çapında bir ekip hizmeti
Tek bir hekimin hizmeti
olabilir. Ekip kavramı,
genellikle, hastane
duvarlarını aşmaz.
88
Bireylerin ve toplumların sağlık hizmetine olan ihtiyaçları sonsuz olmasına karsın bu hizmetlere
ayrılan kaynaklar her zaman kısıtlıdır. Bu da ülkeleri sağlık hizmetlerinin finansmanında daha
akılcı politikalar izlemeye ve daha verimli faaliyetleri finanse etmeye zorlamaktadır. Teorik
olarak sağlık hizmetleri üç ana kaynaktan finanse edilir: Kamu (public), özel (private) ve karma
(mix veya quasi-public). Uygulamada ülkelerdeki sağlık hizmetlerinin finansman modellerine
bakıldığında ise temel yaklaşımlarda kamu, özel veya çoğunlukla rastlanan her ikisinin belli
derecelerde yer aldığı bir karma modelin var olduğu görülür. Türkiye’de sağlığın finansmanında
karma bir ekonomik model benimsenmiştir. Sağlık hizmetlerinin bedeli ya hizmeti alan
tarafından, ya da onların bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumlarınca ödenmektedir.
Hasta Hakları
İnsan hakları, sağlık hakkı ve hasta hakları birbirinden kopuk ya da bağımsız birer hak kategorisi
değildir. Sağlık hakkı ile direk ilişkilendirilen hasta hakları ise, sağlık hakkının hasta açısından
somutlaşmasını ve bireyselleşmesini ifade eder, aynı zamanda sağlık hizmetlerinin sunumunda
insan onurunun ve bütünselliğinin korunması amacına yönelik olarak geliştirildiği için, insan
haklarının sağlık alanına yansıması işlevini de görür.17 Sağlık hakkına ilişkin çeşitli kavramlara
değinirken, hem insan hakları hem de sağlık hakkı ile yakından ilişkili olan “hasta hakları”nın
sağlık hakkı kavramı kapsamında ele alınabileceğini, ancak sağlık hakkının sadece hasta
haklarından ibaret olmadığını belirtmemizde fayda var.
17 Alptekin Kamil, Sağlık Hakkı ve İnsan Hakları Üzerine bir Değerlendirme, T Klin Tıp Etigi-Hukuku-Tarihi 2004, 12:132-139
s. 133
89
BİLGİ NOTU HAZIRLAMA
3. gün, 4. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Sosyal haklar alanında araştırma yapma pratiği
Yaygınlaştırma eğitimini destekleyecek bilgiyi oluşturma
Zaman baskısı altında ekip çalışması deneyimi
Yazma deneyimi
Süre ve Planlama
20 dakika: Bilgi notu üzerine kurulu 3 oturumun açıklanması
70 dakika: Bilgi notu hazırlama süresi (daha uzun süre de verilebilir)
Gerekli Malzemeler
-
İnsan Hakları Kütüphanesi
Eğitimde kullanılan oturumların bilgi notları
Yaygınlaştırma eğitimi programı
Önerilen yöntem
Katılımcılar 4 gruba ayrılır. Her bir gruba, yaygınlaştırma eğitiminden bir oturum verilir. Eğitim
ortamında bulunan insan hakları kütüphanesi tanıtılır.
Katılımcılardan, verilen konu ile ilgili, eğitimin 4. günü sabahında tüm gruba dağıtılmak üzere 2
sayfa bilgi notu hazırlamaları istenir.
KONULAR:
-
Örgütlenme ve savunuculuk
-
Sosyal dayanışma mekanizmaları
-
Sosyal hakların kapsamı
-
Yoksulluk
Katılımcılar, hazırladıkları bilgi notlarını eğitmen ekibine teslim ederler.
90
BİLGİ NOTLARI ÜZERİNE SORU HAZIRLAMA
4. gün, 1. oturum, 70 dakika
Hedefler
-
Yaygınlaştırma eğitimini destekleyecek bilgiyi oluşturma
Okuma deneyimi
Soru hazırlama becerisi
Süre ve Planlama
10 dakika: Uygulamanın tanıtımı
60 dakika: Grupların bilgi notu üzerine sorularını hazırlamaları
Gerekli Malzemeler
-
Katılımcılar tarafından hazırlanmış bilgi notlarının her bir katılımcı için hazırlanmış
olduğu dosya
Önerilen yöntem
Çoğaltılmış olan bilgi notları, tüm katılımcılara dağıtılır. Katılımcılar, bilgi notlarını okurlar ve
kendi grupları ile beraber her bir bilgi notu için üçer soru hazırlarlar. Sorular, tam olarak
anlamadıkları kısımları netleştirmek üzerine olabileceği gibi, üzerinde tartışmak istedikleri
noktalarla da ilgili olabilir.
91
BİLGİ NOTU KURULU
4. gün, 2. oturum, 120 dakika
Hedefler
-
Yaygınlaştırma eğitimini destekleyecek bilgiyi oluşturma
Bilgi üzerine tartışma deneyimi
Geri bildirim verme becerisi
Süre ve Planlama
20 dakika: 1. grubun soru cevap oturumu
10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi
20 dakika: 2. grubun soru cevap oturumu
10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi
20 dakika: 3. grubun soru cevap oturumu
10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi
20 dakika: 4. grubun soru cevap oturumu
10 dakika: Eğitmenlerin geribildirimi
Gerekli Malzemeler
-
Kare biçiminde dizilmiş 4 masa
Önerilen yöntem
Her grup, kendisi için hazırlanmış masaya oturur. İlk grup kısaca bilgi notunu sorar ve sırasıyla
masalardan sorularını alır. Her masadan sorusunu aldıktan sonra, o masaya cevap verir. Bu
sistemle 4 grup için de soru – cevap oturumu gerçekleştirilmiş olur.
Eğitmen ekibi, soru cevap sırasında tartışmayı takip eder, bilgi yanlışı varsa; anında müdahale
eder. Yoksa her bir oturumun sonunda; bilgi notu, sorular ve cevaplar üzerine geribildirim verir.
92
BİLGİ NOTU:
ÖRGÜTLENME VE SAVUNUCULUK
Hazırlayanlar: Dicle Çakmak, Gökdağ Göktepe, Mehmet Alper Şentürk, Murat Oğuz, Volkan
Akkuş,
Savunuculuk inisiyatif almış sivil toplum aktörlerinin politik veya yasal süreçlere etki etme
girişimidir. Aynı zamanda dezavantajlı kimseler lehine politikaları değiştirmek için, bilgiyi
stratejik olarak kullanma süreci olarak da tanımlanır (BOND Guidance Notes Series 3).
Savunuculuktaki bazı roller aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1- Denetleyici: Konu hakkındaki aksaklıkları gözlemleme ve tespit etme rolü.
2- Savunucu: Savunuculuk faaliyetinde bulunma rolü.
3- Yenilikçi: Çözüme yönelik modeli ortaya koyup, hangi merciden talep ediliyorsa onunla
paylaşma rolü.
4- Hizmet Sağlayıcı: Yapılması gereken tüm işi üstlenme rolü.
Bu rollerle ilgili bazı yaklaşımlar da aşağıdaki gibidir:
1- İşbirliği: Talepte bulunulan merci ile birlikte faaliyet gösterme.
2- Karşı Karşıya Gelme: Bilinç düzeyinde karşı olduğu duruma kökten karşı çıkma.
3- Tamamlayıcı Faaliyet: Karar vericilerden bağımsız olarak kampanya ya da proje
uygulama.
4- Bilinç Yaratma: Gündemde olmasa bile rahatsız olduğu olguyu gündeme getirme.
Neden ve Nasıl Savunuculuk?
Hak ihlallerinin veya olasılığının olduğu her ortamda, bu ihlalin ortadan kaldırılması
ihtiyacı doğar. Bu ihtiyaç beraberinde bir talep getirir. Bu talebi karşılamak için savunuculuk
faaliyetlerinde bulunulur. Çünkü savunuculuğun amacı tam olarak hak ihlalinin ortadan
kaldırılması ile alakalı yasal süreçlere etki etmektir.
Sosyal Haklar savunuculuğu bireysel olarak yapılabilen bir faaliyettir. Ancak etkisini
arttırmak ve zorlayıcı yönünü güçlendirmek için örgütlenme önemli bir katkı sağlayabilir. Ne
93
kadar çok insan savunuculuk faaliyetine katılırsa, o kadar çok insan bu hak ihlaline maruz kalmış
ya da maruz kalanlara destek oluyor demektir. Bir yandan da örgütlenme çarpan etkisi sayesinde
Sosyal Haklar konusunda farkındalığı ve bilinci arttırır.
Şunu da unutmamak gerekir ki Sosyal Haklar savunuculuğu yapmak yalnızca ihlalden
etkilenen ya da etkilenecek olan kişi ya da grupların değil, bu durumdan rahatsız olan tüm
bireylerin inisiyatif almasını gerektirir. Zaten bu tip bir durumdan rahatsız olmak için bir Sosyal
Hak ihlaline maruz kalmak ya da kalma riski taşımak gerekmez; böyle bir riski taşımıyorsa bile
toplumun her bireyinin bundan rahatsız olması gerekir.
Savunuculuk Taktikleri
1- Destek Grupları Oluşturmak
Sosyal haklara ilişkin mesajlar bu konulara ilgili olan ve destek veren kişilere yönlendirilir. Bu
sayede hem daha etkin çalışmalar yürütülür hem de güçlü eylemler sergilenebilir. Sosyal haklara
ilişkin mesajların çıktığı kaynaktan başka gruplara yayılarak oluşturulan destek grupları
sayesinde yeni insanlara, yeni fikirlere ve yeni enerjilere ulaşma potansiyeli artmaktadır.
2- İşbirliği
Sosyal hakların kapsayıcılığı ve bu haklar arasındaki yakın ilişki nedeniyle sosyal haklar
savunuculuğunun alanı her kesimden birçok kişi, grup ve kurumu kapsar. Dolayısıyla sosyal
haklar savunuculuğunun etkisinin artması için bu aktörlerin iş birliği önemli bir katkıdır. Aynı
hak ihlaline maruz kalan farklı kişi ya da gruplar arasındaki gerginliğin engellenmesine yardımcı
olur, böylece faaliyette bulunan savunucu ya da savunucular grubu daha hazırlıklı, daha güçlü
olur ve daha çok kişi ya da grubu temsil eder.
İşbirliği için kullanılan bazı yöntemler:
a. Savunucuların işleyiş konusunda net ilkeler benimsemek.
b. Fikir birliği yoluyla karar vermek.
c.
Toplumsalı temsil etmek.
d. Yapılacak eylemlerin öncelikleri konusunda fikir birliğine varmak.
94
3- Kapasite Oluşturma
İhtiyaç temelli olduklarından dolayı Sosyal Haklar sürekli değişim gösterirler. Bu yüzden de
savunuculuk yöntemlerinin yenilenmesi gerekir. Daha verimli çalışma ve yeni insanların Sosyal
Haklarını savunabilmek için yeni beceriler kazandırmayı gerektirir. Genel anlamıyla savunuculuk
faaliyetine destek kapasitesini artırma olarak da görülebilir.
4- Farkındalık / Bilinç Yaratma ya da Arttırma
Sosyal Hakların farkına varılması, bu hakların savunulması, korunması ve gözetilmesi için ilk
adımdır. Bu konuda yapılacak farkındalık ya da bilinç yaratma ve arttırma ile ilgili çalışmalar
sayesinde Sosyal Hakların savunulabilmesi için zemin yaratılmış olur. Bu sayede gerekli
savunma taktikleri hayat bulabilir.
Savunuculukta Aktivizm
Aktivizm, çok genel bir bakış açısıyla, toplumsal veya siyasi bir değişikliğe yol açmayı
hedefleyen kasti bir etkinlik veya eylem olarak tanımlanabilir. Aktivizm aynı zamanda bu tarz
davranışı benimseyen ve savunan doktrin veya politikadır. Eylemcilik veya etkincilik olarak da
anılır.18
1- Önleme Taktikleri (İhlal Gerçekleşmeden)
a. Fiziksel Koruma : İhlale uğrama riskindeki kişi ya da grup için koruma sağlama.
b. Kritik Bilgiyi Paylaşma:Hak ihlali riski durmunda bilgiyi ifşa etme
c. İhlal Fırsatlarını Ortadan Kaldırma: Olası bir ihlale karşı önlem alma
2- Müdahale Taktikleri (İhlal Esnasında)
18
http://tr.wikipedia.org/wiki/Aktivizm;
95
a. Direnme: İhlal esnasında direniş
b. Engel Olma19: İhlal oluşmak üzereyken genellikle fiziksel engel oluşturma.
c. İkna Etme: İhali yapanı yapmamaya ikna etme
d. Teşvik Etme: Doğru şekilde davranmaya teşvik
3- Onarıcı Taktikler: (İhlal Gerçekleştikten Sonra)
a. İhlali Hatırlatma: Farkındalığın kaybolmasına engel olma
b. İhlale Uğrayan Birey ve Toplulukları Güçlendirme
c. Yanlış Düzeltme Arayışı: İhlalin verdiği zararı telafi etme arayışı20
Savunuculuk ile ilgili iyi bir örnek Bergama halkının Eurogold şirketine karşı verdiği
mücadeledir. Bu konu ile alakalı bilgiye kaynakça bölümünde yer verilen kaynaklardan
ulaşılabilir.
Kaynakça:
-
Samed Behrengi.2006.Küçük Kara Balık.İstanbul:Can Yayınları.
-
Yiğit
Aksakoğlu.
Savunuculuk
ve
Politikaları
Etkileme
Sunumu.
[http://insanca.kadikoy.bel.tr/f/savunuculuk.pdf]
-
Yiğit
Aksakoğlu.
2006.
STK’lar
için
Savunuculuk
Rehberi.Ankara
[http://www.stgm.org.tr/docs/1170176164savunuculuk.pdf]
-
Çev.Hilal
Akyüz.2004.İnsan
Haklarında
Yeni
Taktikler:Aktivistler
için
bir
Kaynak.İşkence Mağdurları Merkezi,New Tactics.
-
Bergama Halkının Eurogold Şirketine Karşı Mücadelesi
o [http://www.inisiyatif.net/document/12.asp]
o [http://www.metalurji.org.tr/index.php?name=News&file=article&sid=33&theme
=Printer]
o [http://www.rightsagenda.org/main.php?id=11]
19
Bkz. Samed Behrengi (2006) s.20.
İnsan Haklarında Yeni Taktikler:Aktivistler için bir Kaynak.İşkence Mağdurları Merkezi,New Tactics. Bu
kaynakta belirtilen 3 taktik modelinden yararlanılmıştır. Kaynakta belirtilen 4. taktik bu bilgi notuna dahil
edilmemiştir. Detaylı bilgi için bakılabilir
20
96
BİLGİ NOTU
SOSYAL DAYANIŞMA MEKANİZMALARI
Hazırlayanlar: Canberk Yukarı, Mehtap Akgün, Mehmet Demirci, Murat Alper Baysal
Genel olarak insanlar, bir arada yaşamak ihtiyacındadırlar. Bu durum psikolojik bir
ihtiyaçtan olduğu kadar, sosyal ve iktisadî bir gereklilikten de kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı
bireylerin kendi çevrelerinde kuracakları düzen, onların kendi aralarındaki ilişkileri en iyi şekilde
kuracak esaslara sahip olmalıdır. Bir arada yaşam devleti yaratmış ve süreçte bireyler devlete
sorumluluklar yüklemiş ve bu sorumlulukları yerine getirmesini talep etmişlerdir. Sosyal haklar
burada başlar ve devletleri sosyal devlet olmaya iter. Sosyal devletin bireylerden aldığı
ekonomik, siyasi, sosyal sorumlulukları yerine getirmesi için oluşturduğu mekanizmalar sosyal
dayanışma mekanizmalarıdır. Toplum içerisinde yaşayan insanların aralarındaki yakınlaştırıcı
bağları, karşılıklı yardım veya işbirliği ile ilgili durumlarını gösteren toplumsal dayanışma;
toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesi ilkesine
dayanır.
Sosyal Dayanışma: Kavramsal Bir Çerçeve
Dayanışma, genel olarak yoksulluk, engellilik, hastalık, doğum, ölüm, işsizlik gibi risklerle
karşılaşan insanların yaşam standartlarını korumak ve geliştirmek için gelirin yeniden dağıtımını
sağlayan araçlar bütünü olarak tanımlanabilir.21 Sosyal dayanışmanın varlığı vicdan, acıma,
sadakat, güçsüzlük, gönüllülük, keyfiyet gibi değer yargıları zeminine dayanmaz. Sosyal
dayanışma, haklar temelinde eşit bireylerin toplumun diğer üyelerine karşı zorunlu olan
sorumluluk ve görevlerini kapsar. Öyleyse, sosyal dayanışma bireylerin eşitliğine dayanan, hak
ve sorumluluklara sahip oldukları bir yeniden dağıtım ilişkisidir.22 Yani sosyal dayanışma,
zorunlu olduğu sürece gerçek ve sürekli olacaktır. Bunun yanında gönüllülük üzerinden kurulan
21
22
Euzbey, 2004:109, aktaran Recep KAPAR, Kuşaklararası Sosyal Dayanışma, Aralık, 2005. (yayınevi lazım)
Recep KAPAR, Kuşaklararası Sosyal Dayanışma, Aralık, 2005.
97
sosyal dayanışma mekanizmaları da olabilir. Sivil toplum kuruluşları bu misyonu üstlenebilir.
Ancak sivil toplum kuruluşları sosyal devletin gidermesi gereken sorunları üstlenerek bu
sorunları pekiştirebilirler. Sosyal devlet eşit hakları savunup eşitlik düzleminde sorunları
çözmekle sorumludur. STK’ların dayanışma mekanizmalarını üstlenmeleri süreklilik ve eşitlik
açısından risk taşımaktadır.
Sosyal Dayanışmanın İşlevleri
Sosyal dayanışma mekanizmasının gelir güvencesinin sağlanması, sosyal adaletin
sağlanması gibi işlevleri bulunabilir.
Bu işlevlerin yerine getirilmesini sağlayan iki ana sosyal dayanışma mekanizması bulunabilir.
Kuşaklararası Sosyal Dayanışma: Sosyal sigorta ve emeklilik sistemi kuşaklararası sosyal
dayanışmanın ana bileşenleridir.
Genelde belirli bir yaştan sonra yaşlıların haklarının korunmasını ifade eden kuşaklararası sosyal
dayanışma mekanizması, çalışan aktif işgücü kesiminin gelirinin belirli bir kısmını bu kesimin
sigorta ve emeklilik işlemlerine ayırmasını ifade etmektedir
Bunu bir örnekle anlatmak gerekirse: 65 yaşına gelmiş bir insanı hiçbir koşul aramadan devlet
tarafından emekli olarak kabul edilmesi ve 30 yaşında çalışan bir insanın maaşından kesilen
verginin bir kısmının “emekli” diye tanımlanan bireye verilmesi gibi.
Yüksek gelirliler ile düşük gelirliler arasında gerçekleşen sosyal dayanışma
Sosyal Devlet sosyal hakların kullanılmasını yurttaşlığa dayandırır ve yurttaşları için yine
yurttaşlardan aldığı sorumluluk üzerine adil bir gelir dağılımını düzenler. Burada yüksek
gelirlilerin ödediği vergiler ile dezavantajlı grupları haklarını kullanmak adına aynı noktada
buluşturmaya çalışır.
Uluslararası düzlemde sosyal dayanışma mekanizmaları kurgulanabilir. Ancak bu mekanizmalar
sosyal hakların yurttaşlığa dayanmasından dolayı işlevsel olmayacağı gibi, devletlerin
ihtiyaçlarının değişiyor olması da uluslar arası dayanışma mekanizmalarını işlevsel kılmayabilir.
Uluslararası düzlemde temel nokta yurttaş haklarından ziyade insan hakları olarak alınarak
98
küresel sorunları ortadan kaldıracak sosyal dayanışma mekanizmaları oluşturulabilir. Bu insan
hakları yurttaş hakları geriliminden beslenmektedir.
Sosyal Dayanışma Mekanizmalarının Geliştirilmesi
Sosyal dayanışma mekanizmaları tek başına sosyal hakların eşit düzlemde dağıtılmasında rol
oynamaz. Bunun yanında sivil hakların ve siyasi haklarında buna paralel olarak geliştirilmesi ve
gerekirse değiştirilmesi gerekir. Bireyler taleplerini örgütlenerek ve savunuculuk yaparak dile
getirir ve dayanışma bu taleplerin sonucunda ortaya çıkar. Örgütlenme ve savunuculuk bilincinin
toplum tarafından yaygınlaştırılıyor olması bu mekanizmaları sürdürülebilir kılacaktır. Sosyal
diyalog ve sosyal katılım sosyal korumayı beraberinde getirecektir.
Sosyal uzlaşma temelinde finansal olarak sürdürülebilir, sosyal olarak kabul edilebilir, adil,
politik olarak uygulanabilir olmalıdır.23 Bu evrensel insan hakları düzleminde sosyal dayanışma
için de söylenebilir.
Sosyal Dayanışma Mekanizmalarına dair örnekler:
Sağlık mekanizmasını göz önünde bulunduracak olursak;
1.Anglo-sakson modeli; devletin bir sosyal koruma mekanizması oluşturmadığı, bireysel
tasarrufa dayalı olarak işleyen sağlık modelidir.
2.Kuzey modeli; devletin tüm bireylerini sosyal koruma altına alarak bütün ihtiyaçlarını
karşıladığı modeldir.
İşsizlik sigortalarına bakarsak;
Almanya’da işsizlerin maddi yardım desteğine hakları vardır. Son 3 yıl içinde toplam en az 12 ay
süreyle, yasayla öngörülmüş işsizlik sigortası kasasına prim ödemiş olan herkes işsiz kalınması
durumunda işsizlik parası almaya hak kazanır.(Ödenecek meblağ son net ücretinin %60 ile % 67
si arasındadır.) İşsizlik parası yarısını çalışanın, yarısını işverenin ödediği primlerden karşılanır.
İşsizlik parasından yararlanma süresi bir seferde en çok 12 aydır. 55 yaş üzerindekiler için bu
23
Vestraaeten 2003
99
süre 18 aydır. Bu süreden sonra iş arayanlar için geçerli olan “Taban Ödeme güvencesi” için
başvuruda bulunabilir. Bu ödeme için miktar ihtiyaca göre belirlenir.
Kaynaklar:
Prof. Dr. Mesut Gülmez, Uluslar arası Sosyal Politika, TODAİE, Ankara,2000
Ahmet İnsel, STK’lar ve Dayanışma Radikal 2/ 07-03-2004
Yrd. Doç. Dr. Recep KAPAR, Kuşaklararası Sosyal Dayanışma, Aralık,2005
www.fisek.com.tr
http://www.tatsachen-ueber-deutschland.de/tr/toplum
www.radikal.com
100
BİLGİ NOTU
SOSYAL HAKLARIN KAPSAMI
Hazırlayanlar: Adnan Çelik, Anıl Aslan, Ayfer Erdoğan, Ferdi Günay, Fulya Meriç,Uğur
Değirmenci
Sosyal: Toplumsal, toplumla ilgili24
Hak: Hukukun toplum ve insanlara tanımış olduğu, sınırları çizilmiş olan yetki ve imtiyazlar.
Doğumdan ölüme uzanan bir kesitte iyi bir yaşam sürmek her bireyin amacı olmasının yanı sıra,
sosyal hukuk devletinin de görevi haline gelmiştir.
İkinci Dünya savaşı sonrasında gelişen sosyal devlet anlayışıyla da devlet, yurttaşlarının konut,
sağlık, sosyal güvence sağlama, iş bulma, işsizlik, hastalık ve yaşlılık durumlarında onlara bakma
sorumluluklarını üstlenmiştir.
Üstlenilen bu sorumlulukların doğurduğu haklar günümüzde sosyal, ekonomik ve kültürel haklar
bağlamında, hem Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (UESKHS,
1966) hem de Avrupa Sosyal Şartı (Torino, 1961)25 ile tanımlanmıştır.
•
Çalışma Hakkı (İstihdam düzeyini artırmak, uygun mesleğe yöneltmek vb.)
•
Adil Koşullarda Çalışma Hakkı
•
Güvenli ve Sağlıklı Çalışma Koşulları Hakkı
•
Adil Ücret Hakkı
•
Örgütlenme Hakkı (Dernekleşme, Sendikalaşma)
•
Toplu Pazarlık Hakkı
•
Çocukların ve Gençlerin Korunma Hakkı (Zorunlu öğrenim çağında olanların
çalıştırılmasının önlenmesi)
24
Türk Dil Kurumu Sözlüğü – www.tdk.gov.tr
Gülmez Mesut Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü Yayınları No:250, Ankara 1993
25
101
•
Çalışan Kadınların Korunma Hakkı
•
Mesleğe Yöneltme Hakkı (Herkese niteliklerine göre iş bulma olanağı sağlamak)
•
Mesleki Eğitim Hakkı
•
Sağlığın Korunması Hakkı (Sağlığın bozulmasına ve salgın hastalıklara yol açan
nedenleri ortadan kaldırmak)
•
Sağlık ve Sosyal Yardım Hakkı
•
Sosyal Refah Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı
•
Bedensel ve Zihinsel Özürlülerin Mesleki Eğitimi, Mesleğe ve Topluma İntibak Hakkı
•
Ailenin Sosyal, Yasal ve Ekonomik Korunma Hakkı (Toplumun temel birimi olan
ailenin tam gelişimi için gerekli koşulları sağlamak)
•
Annelerin ve Çocukların Sosyal ve Ekonomik Korunma Hakkı
•
Diğer Akit Tarafların Ülkelerinde Gelir Getirici Bir İş Edinme Hakkı
•
Çalışan Göçmenlerin ve Ailelerinin Korunma ve Yardım Hakkı
Sosyal Haklar devingen bir yapıya sahiptir. Toplumun gelişimi, ihtiyaçları ve talepleri
doğrultusunda yeni haklar kazanılabilir. Bu gün ihtiyaç olmayan durum ve olgular, gelecekte
ihtiyacımız olabilir. Bu devingenliğin en açık örneği 1961 yılında kabul edilen Avrupa Sosyal
Şartı’na Ek Protokol ile eklenmiştir. Eklenen haklar;
•
Cinsiyete Dayalı Ayrım Gözetmeksizin, İstihdam ve Meslek Konusunda Fırsat ve
Ücret Eşitliği Hakkı
•
Bilgilendirilme ve Danışılma Hakkı
•
Çalışma Koşulları ve İş Çevresinin Belirlenmesine ve İyileştirilmesine Katılma Hakkı
•
Yaşlı
Kişilerin
Sosyal
Korunma
Hakkı
(Yaşlılar
için
varolan
hizmetleri
yaygınlaştırmak)
Bu süreç dinamik olduğundan bugün bir hak olmayan durum ve olgulara bir örnek vermek
gerekirse;
Geçmişte eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve travestilerin varlığı tartışılmaz bir gerçek olarak
kabul görmez iken, şu an sosyal haklar kapsamında olan örgütlenme haklarını kullanarak
102
kendilerine bir yapı oluşturmayı başarmışlardır ve artık taleplerini, kurmuş oldukları STK’ lar
aracılığı ile dile getirebilmektedirler.
Bugün bazı Avrupa ülkelerinde hak olarak kabul gören eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve
travestilerin durumu ileride bu şartnameye eklenerek, şartnameyi kabul eden tüm ülkelerde bir
sosyal hak olarak karşımıza çıkabilir.
Bu örnekler, sosyal haklar konusunda bilince sahip bireyler ya da yapılar tarafından ihtiyaçlar
doğrultusunda gelişti ise, burada sorgulanması gereken nokta sosyal haklar konusunda ne kadar
bilinçli olduğumuz ya da sosyal haklar konusundaki farkındalığın nereden geldiğidir. Bu noktada
sosyal hakların “yurttaşlık”26 kavramıyla aynı doğrultuda geliştiği ve temelini yurttaşlıktan aldığı
söylenebilir. Yurttaşlık haklar temelinde algılandığında aktif, haklarına sahip çıkan, onları
kullanan kişi olarak görülebilir.
Sosyal haklardan söz ederken akla gelen ilk isimlerden biri olan T.H. Marshall27, sivil hak ve
özgürlüklerin 18. yüzyılda , siyasi hakların 19. yüzyılda yerleştiklerini savunurken, sosyal
hakların hayata geçmesinin ise 20. yüzyılda gerçekleştiğini vurgular. Marshall, sosyal hakları,
bireylerin sınıfsal konumlarından bağımsız, eşit vatandaşlık statüsü temelinde tanımlanan haklar
olarak ele alır. Bunun için de, sosyal hakların temelini oluşturan eşit vatandaşlık statüsünün,
kapitalist toplumu belirleyen sınıfsal eşitsizliklerin, bireylerin hayatındaki önemini azaltan bir
nitelik taşıdığına değiniyor.
Sosyal haklara, sürece dair genel bir bakıştan sonra Türkiye’de sosyal hakların işlevselliğini, bu
olguya dair örgütlenmeleri incelemek faydalı olacaktır.
Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddelerinden biri olan ikinci madde
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal hukuk devletinin olduğunu belirtmektedir.
Caymaz Birol, Türkiye’de Vatandaşlık, Resmi İdeoloji ve Yansımaları, Bilgi Üniversitesi
Yayınları 156, Ocak 2007
27
Marshall, T.H., Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf (Makale) bu makalenin tam kitabı etc.’si nedir...
26
103
Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin tüm kuruluşlarıyla Anayasa’nın özüne ve ruhuna
uygun biçimde kurulmasını gerekli kılan hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması,
toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleşeceği sonucu ortaya
koymaktadır. Bu bağlamda eğitim hakkı, barınma hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı gibi haklar
Türkiye’de kanunlar çerçevesinde korunmaktadır.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Kültürel ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’ni 15 Ağustos
2000’de imzalanmıştır. Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi’ni ise 18 Ekim 1961 tarihinde
imzalamış ve 16 Haziran 1989 tarihinde onaylamıştır.
Türkiye’de sosyal haklar konusunda faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlar arasında Türkiye Sosyal
Forumu, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu, Sağlık Hakkı Hareketi Derneği, Sosyal
Haklar Derneği, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) yer almaktadır.28
Her yurttaş, hiçbir ırk, renk, cinsiyet, din, siyasal görüş, ulusal soy veya sosyal köken ayrımı
gözetmeksizin sosyal haklardan yararlanmakta özgürdür.29 Bir başka deyişle, her yurttaş herhangi
bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünebilmeli, davranabilmeli ve her türlü dış
etkiden bağımsız olarak karar verebilmelidir. Unutulmamalıdır ki; hak yoksa özgürlük işlevsiz,
özgürlük yoksa hak faydasızdır.
www.sosyalhaklardernegi.org
Çitçi Oya, Türkiye’de İnsan Hakları, Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü Yayınları No: 301 Haziran 2000
28
29
104
KAYNAKÇA
1. Gülmez Mesut Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü Yayınları No:250, Ankara 1993
2. Caymaz Birol, Türkiye’de Vatandaşlık, Resmi İdeoloji ve Yansımaları, Bilgi Üniversitesi
Yayınları 156, Ocak 2007
3. Çitçi Oya, Türkiye’de İnsan Hakları, Türkiye Kollokyumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü Yayınları No: 301 Haziran 2000
4. Marshall, T.H., Yurttaşlık ve Sosyal Sınıf (Makale)
5. www.sosyalhaklardernegi.org
6. Türk Dil Kurumu Sözlüğü – www.tdk.gov.tr
105
BİLGİ NOTU
YOKSULLUK
Hazırlayanlar: Fatma Kaya, İlknur Özmen, Kudret Çobanlı, F. Dilara Demir
Yoksulluk kavramı üzerine çoğu zaman “yoksul”lar üzerinden düşünürüz. Toplumda
yaygın olarak görülen yoksulu tanımlama şekilleri ise genellikle yoksuldan korkma; suçun
şiddetin kaynağını yoksulluk olarak görme ve yoksulu hastalık bulaştıracak biri gibi kabul etme
gibi bakış açılarıdır. Bu bakış açısı yoksulluğu yüzünden ‘öteki’ ilan edilen kişilerin sosyal
ortamdan tamamen dışlanmasına kadar gidebilir. Bir başka bakış açısı ise, yoksulların
çalışmadıkları/tembel oldukları için yoksul olduklarıdır. Bu durumda yoksulluk birebir
çalışmayla özdeşleşmektedir. Halbuki çalışan yoksulların da bulunması bu olguyu zaten
yanlışlar.30 Ayrıca bu anlayış yoksulun arka planını ve içinde doğduğu şartları yok saymaktır.
Bir diğeri ise yoksullar üzerinden kar elde etmeyi hesap etmektir. Bu yaklaşımların hepsinde
‘insan’ın araçsallaştırılması söz konusudur. Bu noktada yapılması gereken şey, yoksulları sosyal
dışlanma riskiyle karşı karşıya bırakan yargılar üretmeden evvel, yoksulluk üzerine düşünmektir.
Neden yoksulluk var?
1980’ler sonrası değişen dünya düzeni ve üretim modelleri ile birlikte, yüksek gelirliler ile
düşük gelirliler arasındaki gelir dağılımı farkı daha da arttı. Yeni dünya düzeni ve yeni üretim
ilişkilerinden kastımız, 1970’lerin başında gelişen şirketlerin uzmanlaşmalarına ve ürünlerin
kitlesel üretiminden çeşitliliğe dayalı üretime geçildiği ve uluslararası rekabetin yaygınlaştığı
süreçtir.
Şirketler
artık
kişilerin
ihtiyaçlarından
çok,
tüketici
gruplarına
hitaben
tüketicilerin/müşterilerin zevklerine göre üretmeyi tercih etmektedir. Bu çeşit üretime de esnek
üretim modeli/sistemi denmektedir. Eşitsizliğin artmasındaki nedenler olarak, küreselleşme,
üretim modeli ile birlikte sosyal-ekonomik yapılardaki değişimler, özelleştirmenin arttırılması ve
30
Buğra Ayşe, Çağlar Keyder (2005) “Poverty and Social Policy in Contemporary in Turkey”, Boğaziçi Üniversitesi
Social Policy Forum, January
106
piyasaya olan aşırı güven, kuraklık ve çevre sorunları, savaşlar ve nüfus artışına kadar pek çok
nedenden bahsedebiliriz.
Bu eşitsizlik Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2006 verilerine şu şekilde
yansımaktadır:
9 * Dünyada 2,5 milyar insan günlük 2 dolar gelir düzeyinin altında yaşıyor; yani yoksul.
* Bu kesim, dünya nüfusunun yüzde 40'ını oluşturuyor ama dünyanın toplam gelirinin
yüzde 5'ini alabiliyor.
* En zengin yüzde 10'sa, toplam gelirin yüzde 54'üne sahip.
* 850 milyon kişi açlık ve kötü beslenmeyle karşı karşıya.
* 1,1 milyar kişi, temiz içme suyuna erişemiyor.
* Saatte 1.200 çocuk, önlenebilir hastalıklar nedeniyle ölüyor.
9 Türkiye’de ise nüfusun en zengin %20’si toplam hane gelirinin %44, 4’üne sahip, en
yoksul %20’si toplam hane gelirinin % 6,1 ‘ine sahip.
Ancak tam da yukarıda değindiğimiz üzere bu ölçütlerin kişilerin ne kadar tüketim yaptıkları
üzerinden belirleniyor olması sorunu “yoksulluk” kavramının tanımı üzerinden tekrar
düşünmemizi gerekli kılıyor.
Yoksulluk nedir?
Birleşmiş Milletler Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Haklar Komitesi yoksulluğu şu şekilde
tanımlıyor: “Yoksulluk, yeterli bir yaşam standardının yanı sıra diğer medeni, kültürel ekonomik,
siyasi ve sosyal haklar için gerekli olan kaynaklardan, yetilerden, seçilerden, güvenlikten ve
güçten sürekli ya da kronik olarak yoksun kalmakla karakterize olan durum olarak
tanımlanabilir." Bu tanım Amartya Sen’in “yapabilirlikten yoksunluk” olarak adlandırdığı
olguyla da örtüşüyor. Sen’e göre yoksulluğun yok edilebilmesi için insani gelişmişliği sağlamalı
107
ve kendilerini gerçekleştirmek için kişilere uygun şartlar yaratılmalıdır. Bir başka deyişle bir
mekanizma tarafından şartların eşitliği sağlanmadığı sürece haklarını kullanma ve talep etme
durumu da sağlanamamış oluyor. İnsani gelişmişliğin eşit ve hak temelli sağlanabilmesinin yolu
da bu mekanizmanın rolünü devletin üstlenmesiyle gerçekleşir. Devlet hem kişilere engel
olmamalı, engelleri kaldırmalı bir taraftan da uygun şartları sağlamalıdır.
Yeni yatırım alanlarının ortaya çıkması ve emeğin de küreselleşmesi istihdam kaybına yol
açarken “yeni yoksulluk” un çözümü sadece istihdam sağlanmasıyla da olanaklı olmamaya
başladı.31 Türkiye özelinde ele aldığımızda bölgesel ve cinsiyete yönelik eşitsizlikler, gelir
dağılımındaki ciddi farklılıklar, eğitim, sağlık ve barınma hakları bir seviyeye kadar devlet
tarafından sağlanıyor olsa bile yurttaşların eşit olarak bu haklara ulaşım imkanı bulamaması
yoksulluğun nedenleri arasında sayılabilir. Bu anlamda çözümü sosyal politikalarda arama ve bu
yolla şartları dengelemeye çalışma devletin misyonu haline gelmelidir.
Yoksulluk tartışmaları, temel ihtiyaçların belirlenmesi ve minimum standartların sağlanması
üzerine gelişti. Dolayısıyla temel ihtiyaçların başkaları tarafından yoksullar adına karar verildiği
bir süreç işledi. Kişilerin yoksunluklarını kendilerinin belirleyeceği bir sistem olması gerektiği
ortaya çıktı. Bu sistem ihtiyaçların lokal ve çok boyutlu olduğu varsayımına dayanıyor. Bu
bağlamda Birleşmiş Milletler de gelişmişliği endekslerken sadece ekonomik temelleri baz
almıyor, insani yönünü de göz önüne alıyor. İnsani Gelişmişlik Endeksi yukarıda bahsettiğimiz
yapabilirliği göz önüne alarak kriterlerine yaşam süresi, okuma-yazma oranı ve erişimi, sağlık
hizmetlerine ulaşabilirliği, cinsiyet eşitliği vb. dahil ediyor. Örneğin UNDP’nin sunduğu 2006
yılı verilerine göre, Türkiye GSYİH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) baz alındığında 177 OECD ülke
arasında 70. sırada iken İnsani Gelişmişlik Endeksi baz alındığında 92. sıradadır. Tam tersine
Küba GSYİH’da 93.sırada iken İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde 50. sıradadır. Bu da bize
göstermektedir ki insani gelişmişlik kaynakların kıtlığı ile değil nasıl kullanıldığı ile ilgilidir.
31
Buğra, Ayşe , Çağlar Keyder (2003) “Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin Değişen Refah Rejimi”
108
Neden yoksullukla mücadele?
İnsanlığın en yoksul yüzde kırk altısı küresel gelirin yüzde 1,2’sine sahip (Pogge 2002,
s.334). Türkiye’de ise durum nüfusun en zengin %20’si toplam hane gelirinin %44, 4’üne sahip,
en yoksul %20’si toplam hane gelirinin % 6,1 ‘ine sahip. Bu rakamlar silsilesi bize eşitsizliğin ne
kadar derin olduğuna dair bir fikir vermekte. Nüfusun en yoksul kesimleri toplam gelirin çok az
bir kısmına sahipler. Buna karşılık nüfusun çok küçük bir kesimi, gelirin büyük bir kısmına
sahip. Bu eşitsizlik ve adaletsizlik ile ilgili sorun ortaya atıldığında, verilen cevap genelde “Başka
Alternatif Yok.” olmakta. Çözüm alternatifleri değişik yollarla sunulabilir. Yapmamız gereken,
öncelik belirlemek ve adalet adına bir tutum geliştirmek. Örneğin, toplam küresel gelirin en
yüksek %1’lik değeri, Dünya Bankası’nın günlük 2 dolar olarak belirlediği yoksulluk sınırının
altında yaşayan 2 milyar 800 milyon insanı bu sınırdan kurtaracak gelir miktarına denk
gelmektedir. Söz konusu miktar, ABD’nin yıllık savunma bütçesine veya yıllık ham petrolün
piyasa değerinin yarısına denk gelmektedir (Pogge 2002, s.334). Devletlerin adalet adına tutum
geliştirmeleri yönünde baskı yapmak gerekmektedir.
Neler Yapılıyor?
Avrupa Yoksullukla Mücadele Ağı (EAPN) ; 1990’dan beri 22 sivil toplum kuruluşunun
bir araya gelmesiyle oluşan bir işbirliğidir. Yoksullukla mücadeleyi Avrupa Komisyonu’nun ve
kamuoyunun gündemine taşımayı, sosyal içermeyi yasalara dayalı haklar yoluyla başarmayı
hedefliyor.
Boğaziçi
Üniversitesi
Sosyal
Politika
Forumu,
yoksulluk
alanında
çalışan
akademisyenlerden oluşan bir merkez. Yoksulluk, nedenleri ve çözüm önerileri üzerine araştırma
yapıp veri topluyor. Bu yolla yoksullukla mücadelenin olabilirliği ve nasıl olabileceği üzerine
politikalar üretiyor.
Kanada’da bireysel bir savunuculuk faaliyeti olarak Kate Turner tarafından başlatılan eposta vergisi talebi de yoksullukla mücadele için üretilmiş bir fikir. Gittikçe yaygınlaşan e-posta
yolunu kullanan dünya üzerindeki herkesten devlet tarafından kesilecek çok cüzi bir miktar
verginin devletler üstü bir mekanizmada toplanarak dünyadaki yoksullara dağıtılması fikrini
ortaya atmaktadır. E-posta yoluyla bunun savunuculuğunu yapmaktadır.
109
Bir başka örnek de, Küresel Kaynaklar Kar Payı (KKKP) diye adlandırılmış bir küresel
adalet modelidir. Küresel yoksulların gezegen üzerindeki doğal kaynaklar üzerinde hak sahibi
olduğu varsayımına dayanır ve devletlerin ve hükümetlerin doğal kaynakları kullandığında ya da
sattığında onlardan küresel yoksullara kar payı bırakması gerektiğini savunur. Mevcut sistemi
dışlamayan bu model, aradaki uçurumu gidermek için doğal kaynakların hepimizin olduğu
üzerine temellendirilmiştir (Pogge 2002, s.321).
Türkiye’de Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu
kapsamında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte yoksullukla mücadeleye girişilmiş
ancak herhangi bir kampanya ya da proje yapıldığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Aynı
zamanda 2007 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Ekibi tarafından
Milenyum Proje Hedefleri kapsamında yoksulluğun azaltılması hedefi güdülerek bölgesel
farklılıkların giderilmesi üzerine faaliyete geçmiştir ancak somut bir adım bulunamamıştır.
Var olan dünyanın ve eşitsiz sistemin devamlılığının kaçınılmaz olduğuna inanmıyoruz ve
alternatifler üzerine yapılan çalışmaların, araştırmaların ve verilerin daha ayrıntılı incelenmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Yoksulluğun yapabilirlikten yoksunluk olarak tanımlanıp insanca yaşamaya dair ahlaki ve
politik bir pozisyon alınması gerektiğine ve bu pozisyona göre hareket etmemiz gerektiğine
inanıyoruz. Sadece kişilerin haklara sahip olması ve daha çok seçeneğinin olması değil,o hakları
kullanabilmesi için gerekli yolların hak temelli ve eşit olarak devlet tarafından açılması gerektiği
kanaatindeyiz. Yoksulluğun çok büyük bir dert olduğunu ve yoksullukla mücadelenin mümkün
olduğunu, başka bir deyişle, başka bir dünyanın mümkün olabildiğini düşünüyoruz.
110
KAYNAKÇA
Balkan Neşecan, Sungur Savran. (2003) “Neoliberalizmin Tahribatı” , Metis Yayınları
Buğra, Ayşe , Çağlar Keyder (2006) “Sosyal Politika Yazıları”, İletişim Yayınları
Buğra Ayşe, Çağlar Keyder (2005) “Poverty and Social Policy in Contemporary in Turkey”,
Boğaziçi Üniversitesi Social Policy Forum, January
Buğra, Ayşe , Çağlar Keyder (2003) “Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin Değişen Refah Rejimi”
Işık, Oğuz, Melih Pınarcıoğlu (2001) “Nöbetleşe Yoksulluk”, İletişim Yayınları
Pogge, Thomas (2002) “Küresel Yoksulluk ve İnsan Hakları”, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları, çeviren Güneş Kömürcüler.
Sen, Amartya. (1999) “Development as Freedom”, New York: Alfred A. Knopf.
www.eapn.org
www.die.gov.tr
www.spf.boun.edu.tr
www.stk.bilgi.edu.tr
www.undp.org.tr
www.undp-povertycentre.org
111
YÜZ YÜZE –HAYAT ZOR!- UYGULAMASI
4. gün, 3. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Yüz yüze görüşme için teknik / lojistik ayarlamalara dair bilgi
Bu bilgiyi aktarabilme becerisi
Yüz yüzede kullanılacak aracı kullanma becerisi
Aracın kullanımını aktarma becerisi
Süre ve Planlama
30 dakika: Yüz yüze uygulaması
30 dakika: Çözümleme
30 dakika: Uygulama ve çözümleme üzerine tartışma
Gerekli Malzemeler
-
Yüz yüze uygulaması oyun kartları
Ülke profili kartı
Puan tablosu
Uygulamanın yöntem notu ve öğrenme hedefi notu
Önerilen yöntem
Katılımcılar 5 gruba ayrılır. Her grup, bir eğitmenin moderasyonunda “yüz yüze” uygulamasını
gerçekleştirir. Uygulama sonrasında, gruplar uygulamanın çözümlemesini de yaparlar.
Çözümleme kısmının sonunda, katılımcılar ve eğitmenler oyunu ve çözümleme sorularını
tartışırlar, yaygınlaştırma eğitimi ve projenin yüz yüze aşaması ile ilgili sorularını sorup yanıt
bulurlar.
Yüz yüze yapan kolaylaştırıcılar için öğrenme hedefi
Sosyal hakların nasıl algılandığına dair algılarının gelişmesi
Sosyal haklar alanında çalışırken nasıl tepkiler göreceklerine dair deneyim elde etmeleri
Sosyal haklar alanında yerel örneklere ilişkin saha tecrübelerinin artması
Yüz yüze oyuncularında öğrenme hedefi
Sosyal hak perspektifinin gelişmesi
Sosyal hakların da temel hak olduğu bilgisi
Hakların bölünmezliği bilgisi
112
Rol kağıtları
Politikalarının geliştirileceği ülke, Mutlulukya hakkında bilgi
MUTLULUKYA
Mutlulukya, pembe yağmur bulutlarının vatanı olarak da bilinir. 1931’de bağımsızlığını kazanan
ülke, parlamenter bir demokrasidir. Resmi Dili Mutlulukça olan ülke nüfusunun %80’i
Mutlulukça, geri kalan %20 ise Şirinice ve Şaheserce konuşmaktadır. 48 milyonluk ülkenin temel
ihraç ürünü şam fıstığıdır. Ülkenin %25’i günde 1 doların altında bir parayla yaşamaktayken,
%62’si yoksulluk sınırının altındadır. Ülkenin şirketlerinden en büyük üç tanesinin patronları
dünyanın en zengin 20 kişisi arasında yer almaktadır. Bebek ölüm oranları 1000’de 4
civarındadır. Ortalama yaşam süresi 67.6 yıldır. Ülkede okuma yazma oranı % 65’tir. Ülkenin
nüfusunun %47’si genç kategorisine girmektedir (18-40 yaş arası). Resmi kayıtlara göre ülkede
işsizlik oranı, % 14’tür.
Yüz yüze –Hayat Zor!- Uygulaması Kolaylaştırıcıları için notlar:
Oyunu oynatmaca
Yönerge:
“Mutlulukya’ya hoş geldiniz!
Sevgili milletvekilleri, Mutlulukya için toplanmış bulunuyoruz. Size Devlet Planlama Teşkilatı
tarafından hazırlanan Mutlulukya’nın son raporlarını sunuyoruz.”
Eğitmen tarafından Mutlulukya ülkesi ile ilgili durum raporu tüm katılımcılara dağıtılır ve her
katılımcı durum raporunu okuyuncaya kadar beklenir.
“Ülkemizin refah düzeyini geliştirmek için beş yıllık bir politika setine ihtiyacımız var. Her
birinize aynı politika alanlarından, aynı önerileri içeren kartları veriyoruz.
Yedi adet politika alanımız var. Mutlulukya’nın durumu ortada, kaynakların her şeyi yapmaya
yetmeyeceği aşikar. Her politika alanından en fazla 1 kart seçebilirsiniz.
Her politika alanından en fazla bir kartı seçerken kaynakların sınırlı olduğunu hatırlayın.
Kaynakların aşılması durumunda her politika alnında uygulamaların yetersiz kalacağını göz
önünde bulundurun.
Kendi politika serinizi oluşturmak için beş dakikanız var. Her politika kartının kaynaklarla
ilişkili olarak devlet planlama teşkilatı tarafından belirlenmiş bir değeri var.
Amaç meclis olarak kaynaklarınıza en uygun politika serisini oluşturmak. Bunun yolu da
seçtiğiniz politikaları meclis üyeleriyle tartışarak bir politika serisi yaratmak.”
Eğitmen Mutlulukya kartlarını katılımcılara dağıtır. 5 dakika içinde her politika alanından en
fazla 1 kart seçerek kendisine ait bir politika serisi oluşturmasını tekrar hatırlatır. Politikalar
üzerine grup olarak tartışmaya başlamadan önce, eğitmen kişisel tercih kartlarını kaydeder.
113
“Sayın Milletvekilleri, her politika alanında ortak karar vermek için 2’şer dakikanız var.”
Eğitmen zamanı kontrol etmesi ve çözümlemede kullanılmak üzere not almayı unutmaması
gerekiyor.
“ Sayın Milletvekilleri, Mutlulukya’da uygulanmak üzere tartışarak oluşturduğunuz ortak politika
serinizi alabilir miyiz?”
Eğitmen ortak politika serisini alıp puanlamayı yapar. Kaç puan alındığını söyler.
“Sayın Milletvekilleri, Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre eldeki kaynakla, en çok 14
puanlık hizmet götürülebiliyor. Ortak politika serinizin puanı ….; kişisel …..’dır”.
Eğitmen arkadaş buradan çözümlemeye geçer.
Kaynakları göz önünde bulundurarak herhangi bir politika alanında politika önermemeyi de
seçebilirler. Ama bunu uygulama başında değil, eğer seçmemeyi tercih eden olursa çözümlemede
tartışmak uygulama için daha iyi olabilir.
Puanlama:
14’e yakın puan almış olmak avantajlıdır.
Oyunun çözümlemesi ile ilgili notlar:
Çözümleme soruları uygulama sırasında oyuncular arasında geçen diyaloglara ve oyunun
sonunda ortaya çıkan duruma dayanmalıdır. Her uygulamanın çıktıları birbirinden farklı
olacağına göre, çözümleme süreci de farklı olacaktır. Yine de, aşağıda, yüz yüze uygulaması
sonrasında sorulabilecek bazı kılavuz sorular verilmiştir.
-
Mutlulukya sizce nasıl bir ülke?
Politika kartlarını seçerken nelere dikkat ettiniz?
Her politika alanından bir kart tuttunuz mu? Tuttuysanız / tutmadıysanız neden?
Farklı politika alanları arasında ilişki kurdunuz mu?
Politika alanlarından birisini yok saymanın diğer politika alanlarına etkisi nasıl oldu?
Kaynakların aşılması durumunda (puan 14 üzerinde ise) bunun ekonomik etkileri neler
olabilir? (enflasyon, kaynak paylaşımında dengesizlik ve bütçe açığı… )
Barınma hakkının tam olarak sağlanmamasının eğitim hakkına nasıl bir etkisi olur?
Sağlık sigortası ile ilgili bir sistem olmadan, işleyen bir emeklilik sigortası olması
mümkün mü?
Yoksulluk politikası ve işsizlik sigortası arasında bir ilişki kurdunuz mu?
Örgütlenme hakkı alanında aklınıza ne gibi maliyetler geldi? Bütçeden doğrudan gideri
olmamasına rağmen neden herkese örgütlenme hakkı vermediniz? Örgütlenme hakkının
bütçeye ne gibi bir getirisi olacağını düşünüyorsunuz?
Kartların puanlanışı hakkında ne düşünüyorsunuz? ( Puanlar Devlet Planlama Teşkilatı
tarafından ekonomik kriterler ağırlıklı olarak belirlenmiş!!!)
Mutlulukya için önerdiğiniz başka politikalar var mı?
114
Hatırlatma Notları:
-
-
Oyunu oynatırken katılımcı sayısının 5 gibi bir tek sayı olmasına dikkat edilmesinde yarar
var. Politikalara karar verme süresini 2 dakikada tutmak için eşitlik durumundan
kaçınmak iyi olabilir. Eğer 4 kişi oynanıyorsa bir Meclis Başkanı seçilebilir ve eşitlik
durumunda 2 oy hakkı olan bir Meclis Başkanı olabilir. (uygulamada Meclis Başkanı
seçimi konusu sorunlu olabilir. Tikkat !!!)
Oyundaki tartışmayı kartların içeriklerinde değil, Sosyal Haklar temasında tutmakta fayda
var !!!
Ey güzel ülkemin güzel yüzlü eğitmeni! Politika setlerinin doğuracağı sosyal memnuniyet
durumu bir dahaki seçimlerde millet vekillerine oy ve milletvekili maaşı olarak geri
dönecektir!!!
Kartlardaki “Belli bir süre çalışmış olan herkes..” gibi belirsiz cümleler tartışmanın sosyal
politikalar pratiği üzerende kalması için özellikle açıklanmamıştır…
115
“Yüz yüze –Hayat Zor!” uygulaması puan tablosu
EĞİTİM HAKKI
Herkese, tüm eğitim hayatı boyunca ücretsiz eğitim hakkı
EĞİTİM HAKKI
Herkese ana dilinde eğitim hakkı
EĞİTİM HAKKI
Herkese okuma yazma kursu hakkı
SAĞLIK SİGORTASI
Yaş iş gözetmeksizin herkese sağlık sigortası
SAĞLIK SİGORTASI
Çalışan herkese sağlık sigortası
SAĞLIK SİGORTASI
Masrafları karşılayamayacak olanlara tüm sağlık
gereksinimlerini kapsayan sigorta
EMEKLİLİK
SİGORTASI
EMEKLİLİK
SİGORTASI
EMEKLİLİK
SİGORTASI
İŞSİZLİK
SİGORTASI
İŞSİZLİK
SİGORTASI
İŞSİZLİK
SİGORTASI
ÖRGÜTLENME
HAKKI
ÖRGÜTLENME
HAKKI
ÖRGÜTLENME
HAKKI
YOKSULLUK
POLİTİKASI
YOKSULLUK
POLİTİKASI
YOKSULLUK
POLİTİKASI
Belli bir yaşa gelen herkese emeklilik sigortası
Belli bir süre çalışmış olan herkese emeklilik sigortası
Çalışırken emeklilik primi ödeyen herkese emeklilik
sigortası
Çalışmayan herkese işsizlik sigortası
Belli bir süre çalışmış olan herkese, işsiz kaldığı sürece
işsizlik sigortası
Çalışan işsiz kaldığında belli bir süre için işsizlik sigortası
Ortak gündemi olan herkese, haklarını talep etmek üzere
örgütlenme hakkı
Devlet memurları dışında herkese örgütlenme hakkı
Ülkenin düzen ve bütünlüğünü bozmayacak her harekete
örgütlenme hakkı
Herkese yoksulluk maaşı hakkı (Yurttaşlık temel geliri)
Herkese nakdî yardım hakkı
Herkese gıda/yakacak desteği hakkı
BARINMA HAKKI
Herkese süresiz oturulabilen ev hakkı
BARINMA HAKKI
Herkese kira yardımı hakkı
BARINMA HAKKI
Herkese sığınak/misafirhane hakkı
116
3
2
1
3
2
1
3
2
1
3
2
1
3
2
1
3
2
1
3
2
1
Yüz yüze –Hayat Zor- uygulaması oyun kartları
117
118
119
DENEYİMSEL ÖĞRENME VE ÇÖZÜMLEME TEKNİKLERİ
4. gün, 4. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Eğitim sürecine tasarım gözünden bakma becerisi
Yaygınlaştırma eğitiminin sunulması
Çözümleme tekniği kullanma becerisi
Süre ve Planlama
25 dakika: Sunum
65 dakika: Sunum üzerinden tartışma
Gerekli Malzemeler
-
Çözümleme teknikleri sunumu
Önerilen yöntem
Katılımcılara Çözümleme Tekniği ile ilgili bir sunum yapılır ve bu sunum bir önceki oturumda
gerçekleşen Yüz yüze Uygulamasının çözümlemesine dayandırılır.
Tüm bu çözümleme sunumu esnasında belli başlı dikkat edilmesi gereken noktaları ve bir
çözümlemenin olmazsa olmazlarını anlatırken eğitimden örnekleme yapmak faydalı olabilir.
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Her uygulama yapılırken, uygulamanın sağlığı açısından genellikle ve doğrulukla en sonunda
yapılan Çözümleme, öğrenmenin gerçekleşmesi için çok önemlidir. Çözümleme olmadan bir
uygulama yarım kalır, sonuçları kafa karıştırıcı olur ve büyük ihtimalle önyargılar yaratır.
Çözümleme, eğitmenin katılımcılarla birlikte bir deneyimi analiz ettikleri ve bu analiz sonucunda
öğrenme noktaları çıkarttıkları bir süreçtir. Bu noktada, katılımcıların yaşadıkları deneyim/olaya
bir adım dışardan bakmakları, buradan yeni fikir ve düşünceleri üretmeleri, aktivitenin hedeflerini
konuşmaları ve soru ve sonuçlarla çıkmaları beklenir. Kısaca, bir kişiyi elinden tutup tüm
deneyim boyunca rehberliğini yapıp, sonunda bir soluklanıp, nefes almaları ve öğrendiklerini
açığa çıkarmaları için gerekli bir parça olarak özetlenebilir çözümleme.
Çözümleme yaparken, genelde, birbirine bağlı ve önden planlanmış ama esnek olabilen bir set
soru serisi yapılandırılır. Bu soruların deneyimsel öğrenme metodolojisi içinde ve ekseninde
oluşturulması önemlidir. Deneyimden yola çıkarak, somut çıktılara ulaşmak ve tekrar
deneyimlemeye yönlendirmek için sorular aktivitenin amaçlarına uygun olarak düşünülmeli ve
katılımcıların kendilerinden yola çıkarak tartışmalarını sağlamalıdır.
120
Örnek olarak;
- Ne oldu?
- Nasıl hissediyorsunuz?
- Uygulamanın başından beri neler değişti? Neden?
- Uygulamada neler öğrendiniz?
- Neyin farkına vardınız ya da anladınız?
- Bu deneyim hayatınızda bir yerlere düşüyor mu?
- Bir daha uygulamada bulunsanız değişik olacağını düşündüğünüz noktalar neler? Neden?
Çözümleme yaparken kesin, net ve önceden belirlenmiş bir süreç yaşanmayabilir. Burada dikkat
edilmesi gereken nokta, malzemenin katılımcının duygu ve düşünceleri olduğu ve her an
değişken ve kırılgan olabilmesidir.
Çözümlemenizi başarıya ulaştırabilmek için, bir noktaya dikkat çekerken yaşanan somut
olaylardan yola çıkmaya özen göstermeli ve anlatmak istediğiniz konuyu gerçek ya da teorik bir
takım materyallere dayandırmalısınız. Eğer çözümlemenin yeterinden çok üzerine düşülürse veya
başka bir değişle zorlanıp abartılırsa, tüm anlamını yitirebilir. 10 dakikalık bir uygulamanın 30
dakikalık bir çözümlemesi genellikle gerekmez veyahut gereksizdir.
Önemli olan nokta; çözümleme esnasında katılımcıların deneyimlerine odaklanmak ve bu
noktalar arasındaki bağlantıyı kurup aktivitenin amacına ulaşmaktır.
Eğitmen birkaç noktada kendisine şu soruları sorarsa, çözümlemeyi daha gerçekçi ve verimli
kılabilir.
Hangi aktivitelerin çözümlemeye ihtiyaç var?
Bir uygulama esnasında katılımcıların deneyimlerini, öğrenme noktaları olarak ortaya çıkarmak,
katılımcıların birbirlerinin duygu ve düşüncelerinden öğrenmelerini sağlamak, uzun ve hareketli
geçen duygu ve düşüncelerin yoğun olarak yaşandığı bir uygulamayı herkesin en çok fayda ile
bitirmek istiyorsan çözümleme yapılır.
Çözümleme tekniği nasıl gelişir, nasıl daha iyi hakim olunur?
Eğitmenin çözümlemede yapması gereken ön önemli hareket, iyi bir dinleyici olmaktır. Az soru
sorup, katılımcıların tartışmasını, düşüncelerini güvenli bir ortamda tartışmasını sağlamak
istiyorsak, eğitmen olarak uygulama sırasında iyi bir gözlemci olup, konuyu yakından
ilgilendiren kilit hareket ve olayları aklımıza not etmemiz gerekir. Bu olaylar çözümleme
sırasında ortaya atılıp veyahut ortaya çıkması sağlanıp üzerinde tartışma yaratmak verimli bir
çözümleme için ortam sağlayacaktır. Unutmamak gerekir ki çözümleme esnasında katılımcıların
söylemlerine gerekli saygı ve sabrı göstermeli, tartışmadan zamanı geldiğinde bir sonraki soruyu
çıkarmak gerekmektedir. Çözümleme eğitmenin bir takım çıkarımlar yapıp, sonuçları
dillendirdiği bir süreç olarak görülmemeli, duruma ve tartışmanın gidişatına göre esnek ve sabırlı
olunmalıdır.
121
Bir eğitmen olarak tam da deneyimsel öğrenme metodolojisinin ortasında ne kadar çok
çözümleme deneyimlersek o kadar hakimiyetimiz artar. Unutmamamız gereken bir başka nokta
ise aynı uygulamanın farklı zamanlarda yapılan çözümlemelerinin farklı katılımcı profilleri ile
zor, kolay, çabuk veya verimsiz olabileceği gerçeğidir. Bu noktada katılımcılar ve katkıları çok
etkilidir. Bu sorunu kolay aşmak için katılımcıları önceden biraz da olsa tanımak ve
davranışlarını kendimizde önyargı yaratmadan tahmin etmeye çalışmak, çözümlememizi iyi
planlamamızı sağlar.
Çözümleme yapılırken yaşanan olay veya oturumlara referans vermek konunun temelini daha
sağlam kılar ve üzerinde düşünce inşasını kolaylaştırır.
Son bir nokta olarak, eğitmenlerin daha önce katılımcıları oldukları bir uygulamayı yapmaları ve
çözümlemesini katılımcı olarak deneyimlemesi önerilir. Çünkü bu noktada eğitmen katılımcılarla
daha iyi bir empati kurabilir ve oluşabilecek kilit noktaları daha iyi sezebilir.
122
Deneyimsel Öğrenme için Yöntem:
Eğitmen eğitiminde uygulanan temel metodoloji ‘deneyimsel öğrenme’dir. Oturuma deneyimsel
öğrenme metodolojisinin anlatıldığı bir sunum ile başlanır.
Bilgi Notu:
Eğitimin başlangıcından, bu oturuma kadar gerçekleştirilen tüm uygulama ve tartışmalar, eğitsel
yöntemi deneyimsel öğrenmeye oturttuğumuzda, spiralin “yapma” ve “yansıma” aşamalarını
oluşturuyor. Deneyimsel öğrenme Eğitmen Eğitimin ve Yaygınlaştırma Eğitimlerinin iskeletini
oluşturduğu için Programın nasıl ve hangi mantıkla tasarlandığı katılımcılara aktarılır.
Oturumların içerisinde ve genel olarak programın kendisinde alttan yürüyen deneyimsel öğrenme
metodolojisi katılımcılarla birlikte tek tek incelenir. Bu aşamada formal olmayan eğitim
tekniklerinden bahsedilir, program, uygulamalar ve eğitimin kendisinin çerçevesi çizilir.
Bu noktada deneyimsel öğrenme döngüsü (bkz: Şekil 1-2) herhangi bir oturum (Ör: savunuculuk,
Temel insan hakları, Dayanışma - Örgütlenme) ile örneklendirilir.
DENEYİM/TECRÜBE
tartışma
değerlendirme
UYGULAMA
ÇÖZÜMLEME
tartışma
GENELLEŞTİRME
Şekil 1
Şekil 2
123
KAYNAKÇA VE EYLEM PLANI
5. gün, 1. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Sosyal haklar alanındaki paydaşlar hakkında daha detaylı bilgi
Kaynakçanın paylaşılması (makaleler, internet siteleri vb.)
Her katılımcının eğitim sonrası için kendisine kişisel eylem planı hazırlanması
Süre ve Planlama
50 dakika: Alandakiler ve güncel tartışmalar
40 dakika: Kişisel değerlendirme formu ve son noktalar
Gerekli Malzemeler
-
Her katılımcı için çoğaltılmış kaynakça
Önerilen yöntem
Kaynakça, bir sunum aracılığı ile paylaşılır. Katılımcılar güncel tartışmalar ve kampanyalar
hakkında bilgilendirilir.
Eylem Planı katılımcılar ile paylaşılır ve eğitimden sonraki 3 ay içinde sosyal haklar alanında
yapmak istediklerini eylem planına yazmaları istenir. Katılımcılar isterlerse bu zamanı
birbirleriyle veya eğitmenlerle konuşmak istedikleri son konuları konuşarak da
değerlendirebilirler.
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
Sosyal Haklar ve Gençlik Kaynaklar
Türkiye’den Sivil Toplum Kuruluşları-Sendikalar
Başak Kültür ve Sanat Derneği
www.basaksanatvakfi.org.tr
Düşünce Özgürlüğü
www.antenna-tr.org
Gençlik Sendikası
www.gencsen.org
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De
www.durde.org
124
İnsan Hakları Ortak Platformu
www.ihopdusunceozgurlugu.org
Küresel Eylem Grubu
www.kureseleylem.org
Lambda İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği
www.lambdaistanbul.org
Mor Çatı
www.morcati.org.tr
Sağlık Hakkı Hareketi Derneği
www.saglikhakki.org
Sosyal Haklar Derneği
www.sosyalhaklar.org
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
www.sosyalhizmetuzmani.org
Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği
www.skygd.org
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı
www.tesev.org.tr
Toplum Gönüllüleri Vakfı
http://genclikvesosyalhaklar.tog.org.tr
Türkiye Sosyal Forumu
www.sosyalforum.org
Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği
www.yeniden.org.tr
Türkiye’den Akademik Kuruluşlar ve İlgili Kamu Kuruluşları
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu
www.spf.boun.edu.tr
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
www.gsgm.gov.tr
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı-Ulusal Ajans
www.ua.gov.tr
125
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
www.shcek.gov.tr
Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
www.csgb.gov.tr
Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim
ve Araştırma Merkezi Başkanlığı
www.casgem.gov.tr
Türkiye İş Kurumu
www.iskur.gov.tr
Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu
www.ssk.gov.tr/sgk/
Uluslararası Kuruluşlar
European Commission-Employment and Social Affairs and Equal Opportunities
http://ec.europa.eu/employment_social/index.html
European Anti Poverty Network
www.eapn.org/code/en/hp.asp
International Labour Organization
www.ilo.org
World Social Forum-2007
www.wsf2007.org
European Social Forum
www.fse-esf.org
Eurochild AISBL
www.eurochild.org
AGE - European Older's People Platform
www.age-platform.org
EuroHealthNet
www.eurohealthnet.org
European Association of Service Providers for Persons with Disabilities (EASPD)
www.easpd.org
126
European Disability Forum (EDF)
www.edf-feph.org
European Liaison Committee for Social Housing (CECODHAS)
www.cecodhas.org
FEANTSA - European Federation of National Organisations Working with the Homeless
www.feantsa.org
Platform of European Social NGOs
www.socialplatform.org
European Social Action Network (ESAN)
www.esan.org
European Trade Union Confederation (ETUC)
www.etuc.org
International Council on Social Welfare (ICSW)
www.icsw.org
Uluslararası Metinler
Avrupa Sosyal Şartı
http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhak/pdf01/391-410.pdf
Avrupa Sosyal Şartına Genel Bir Bakış ve Türkiye, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt 12, s.91-124. 1990,
Mesut Gülmez
White Paper on Youth, European Commission
http://ec.europa.eu/youth/whitepaper/index_en.html
The European Social Inclusion Strategy
http://europa.eu.int/comm/employment_social/social_inclusion/index_en.htm
Türkiye’den Metinler
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Araştırma Raporları, Makaleler, Konferans
Tebliğleri
www.spf.boun.edu.tr
Sosyal Politika Yazıları, Derleyenler: Ayşe Buğra, Çağlar Keyder, İletişim Yayınları, 2006
Sosyal Hak İhlalleri Raporu (Aylık), Sosyal Hakları Derneği
www.sosyalhaklar.org
Türkiye'de Vatandaşlık: Resmi İdeoloji ve Yansımaları, Birol Caymaz, İstanbul Bilgi Üni, 2007.
127
Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Kollokyumu, Mesut Gülmez, TODAİE, 1993.
Uluslararası Sosyal politika, Mesut Gülmez, TODAİE, 2000.
Nöbetleşe Yoksulluk, Oğuz Işık-M. Melih Pınarcıoğlu, İletişim, 2001.
Toplum ve Bilim-Sayı 104, Zenginler Senden Benden Farklıdır, İletişim, 2005.
Sosyal Haklar için Savunuculuk Rehberi, Yiğit Aksakoğlu, STGM, 2006.
AB Sürecinin En Uyumsuz Alanı: Sosyal Haklar, Birikim, Aziz Çelik.
www.birikimdergisi.com/birikim/dergiyazi.aspx?did=1&dsid=167&dyid=2867
128
SONRASI
5. gün, 2. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Katılımcıların kendilerini proje içinde konumlandırabilmeleri
Sonraki dönemlerde yapacakları çalışmalara dair bilgi sahibi olmaları
Projenin uygulama takvimine ilişkin bilgi sahibi olmaları
Yaygınlaştırma eğitimleri süresince gerekli olacak teknik ve lojistik bilgilerin verilmesi
Süreçte danışabilecekleri kişileri öğrenmeleri
Süre ve Planlama
30 dakika: Projenin bundan sonraki zaman ve etkinlik planı sunumu
60 dakika: Soru ve cevaplar
Önerilen yöntem
Proje koordinatörü tarafından, yaygınlaştırma eğitimleri, yüz yüze uygulaması ve sonuç
konferansı hakkında bilgilendirme yapılır. Bilgilendirme sonrasında katılımcıların soruları
cevaplandırılır.
129
DEĞERLENDİRME VE KAPANIŞ
5. gün, 3. oturum, 90 dakika
Hedefler
-
Eğitimin değerlendirilmesi
İçerik değerlendirme
Teknik değerlendirme
Eğitimin kapanışı
Süre ve Planlama
90 dakika: Katılımcılar farklı masalardaki görevleri tamamlıyorlar
Gerekli Malzemeler
-
Katılımcıların imza listesi
Değerlendirme formu
Değerlendirme için son test
Siyah çöp torbası
Renkli kağıt
Kağıt bant
Boya
Kalem
Kask
Fotoğraf makinesi
Parmak kuklaları
İskambil kağıdı
5 masa
Önerilen yöntem
“Sosyal Haklar Dairesi”
Çalışma odası tipik bir devlet dairesi haline getirilir. Bir bölümü bekleme salonu olarak ayarlanır.
Katılımcılar bekleme salonuna alınırlar ve her birine üzerinde numaralarının da yazılı olduğu
görev kağıtları verilir. İçeride yoğun müzik sesi vardır.
Masalardaki görevliler, herhangi bir sıra takip etmeden bekleme salonundan katılımcıları
çağırırlar ve masalarındaki görevi yapmalarını isterler. Katılımcı masadaki görevi
tamamladığında, görevli görev kağıdını imzalar. Tüm masalardaki görevleri tamamlamış olan
katılımcı eğitimi tamamlamıştır.
130
Görev kağıdı
Numara:
Uzman yetkili çok önemli
kişinin imzası:
1. Kim derdi ki? masası
2. Bence ben masası
3. Uzay araştırmaları masası
4. Foto Jüpiter masası
5. Parmak sihri ve kuklası
masası
Ek bilgi ve kullanılan sunumlar
1. Kim derdi ki? masası
Bu masada katılımcılar oturumları değerlendirecekleri formu doldururlar.
2. Bence ben masası
Bu masada katılımcılar, Bireysel Değerlendirme Formu’nu doldururlar.
3. Uzay araştırmaları masası
Bu masanın arkasındaki duvar siyah çöp torbası ile kaplanır. Önceden hazırlanmış olan uzay
cisimlerinin üzerine katılımcılar, eğitimle ilgili değerlendirmelerini yazarlar ve “uzaya”
yapıştırırlar.
4. Foto Jüpiter masası
Bu masada katılımcılar, astronot başlığı ile fotoğraf çektirirler. Fotoğraf sırasında bekleyenler
iskambil destesi oynayabilirler.
5. Parmak sihri ve kuklası masası
Bu masada katılımcılar parmak hilesi yapmayı ve parmak kuklaları ile eğitime dair son
mesajlarını verirler.
131
YAYGINLAŞTIRMA EĞİTİMLERİ İÇİN ÖNERİLER
Önerilen Program:
09:30 –
11:00
11:00 –
11:30
11:30 –
13:00
13:00 –
15:00
15:00 –
16:30
16:30 –
17:00
17:00 –
18:30
18:30 –
19:00
19:00 –
20:30
20:30 –
22:00
İlk gün
Açılış
Beklentiler
Tanışma
Program
İkinci gün
Sağlık
Ara
Barınma
Üçüncü gün
Daha fazla bilgi,
makaleler, internet
siteleri, eylem planı
Ara
Ara
Dayanışma,
Savunuculuk,
Örgütlenme
Sonrası
Öğle arası
Öğle arası
Öğle arası
İnsan Hakları –
Yurttaşlık Gerilimi
Yüz yüze uygulaması
Değerlendirme ve
kapanış
Ara
Ara
Eğitim – İstihdam
Çözümleme teknikleri
Günlük Değerlendirme
Günlük Değerlendirme
Akşam Yemeği
Akşam Yemeği
Film
Serbest
Temel İnsan Hakları
132
UYGULANAN YAYGINLAŞTIRMA EĞİTİMİ PROGRAMI
İlk gün
Temel İnsan
Hakları
İkinci gün
Üçüncü gün
Eğitim – İstihdam
Çözümleme
Teknikleri
11:00 –
11:30
Ara
Ara
Ara
11:30 –
13:00
İnsan Hakları
Tarihsel Gelişimi
Sağlık
13:00 –
15:00
Öğle arası
Öğle arası
Öğle arası
15:00 –
16:30
İnsan Hakları –
Yurttaşlık
Gerilimi
Barınma
Değerlendirme ve
kapanış
16:30 –
17:00
Ara
Ara
09:30 –
11:00
17:00 –
18:30
18:30 –
19:00
19:00 –
20:30
20:30 –
22:00
Akşam
Yemeği
Açılış
Beklentiler
Tanışma
Program
Dayanışma,
Savunuculuk,
Örgütlenme
Günlük
Değerlendirme
Günlük
Değerlendirme
Akşam Yemeği
Akşam Yemeği
Film
Serbest
Yüz yüze
uygulaması
133
Daha fazla bilgi,
makaleler, internet
siteleri, eylem planı
Yaygınlaştırma Eğitimlerinde Kullanılan Ek Atölyeler:
YURTTAŞLIK – İNSAN HAKLARI GERİLİMİ
(Katılıyorum-Katılmıyorum)
Hedefler
Yurttaşlık-İnsan Hakları Gerilimi üzerine tartışmak
Sosyal haklarla ilgili genel soruları tartışmak
İnsan haklarının bütünselliğine vurgu yapmak
Süre ve Planlama
5 dakika: Yöntemin anlatılması
45 dakika: Yargılar üzerine tartışılması
20 dakika: Üzerine konuşulması
10 dakika: Yurttaşlık üzerine genel bilgi verilmesi
Gerekli Malzemeler
— 10- 15 adet A3 kağıt ( Flipchartlar bölünerek elde edilebilir.)
— Ortaya sınır olarak yapıştırmak için bant
Önerilen Yöntem
Uygun bir alanın bir köşesine katılıyorum, karşı köşesine katılmıyorum yazılır. Ortaya kalın
bantla sınır çizilir. Kişilere belli yargılar gösterilir, kendi görüşlerine göre bu yargılar hakkında
aldıkları pozisyona göre hareket etmeleri istenir. Fikir beyan etmek istemeyenlerin ortada (bantta)
kalmaları gerektiği belirtilir. Ancak ortada kalmak isteyenlerin söz hakkı bulunmamaktadır. Söz
hakkı iki tarafa da verilmelidir. Tartışmanın gidişatına göre hararetlendiğinde tartışma kesilip bir
sonraki yargıya geçilir. Uygulama yapılırken moderatör hariç diğer eğitmenlerden birinin not
alması gerekir.
Alınan notların sonrasında paylaşılması, fikirlerini değiştirenlerin olup olmadığı, olduysa neye
göre fikir değiştirdikleri üzerine ve tartışmaların genel noktalarını sorularla hatırlatmak için
önemlidir.
134
Yargı önerileri
-
Başımı sokabileceğim bir yerin olması düşündüğümü söylememden daha önemlidir.
İnsanların açlıktan ölmesi devletlerin değil, insanların sorunudur.
Yurttaşlar haklarını sadece devletten talep etmelidirler.
Çalışmak hak değil, sorumluluktur.
Ülkemin yurttaşları işsizken mültecilere çalışma hakkı tanınmamalıdır.
Devlet, vergi verdiğim için sağlık ihtiyaçlarımı karşılamalı.
Haklarımıza yurttaş olduğumuz için sahibiz.
Çalışmayanlara verilecek yardım, çalışanların haklarının ihlalidir.
Devletin çıkarları söz konusuysa, insan hakları kısıtlanabilir.
Çikolatalı pasta, meyveli pastadan güzeldir. ( Tartışma çok hararetlenirse ortamı yumuşatmak
için kullanılabilir.)
Çözümlemede sorulabilecek sorular;
(Alınan notlara göre değişir.)
-
Yargılara neye göre cevap verdiniz?
Kendi yurttaşlık tanımınız yargılara cevap verirken etkili oldu mu?
Fikir değiştiren oldu mu? Neye göre fikir değiştirdiniz?
Yurttaşlık-insan hakları arasında birbirini destekleyen noktalar ve/ veya gerilim noktaları var
mı? Neler?
Bu toparlamanın ardından demokrasi haklarımız kitapçığındaki ya da gençlik ve sosyal haklar
eğitmen eğitiminin kitapçığındaki vatandaşlığın tarihsel gelişimi ya da yurttaşlık tanımı
üzerinden bir bilgi notu sunumu yapılabilir. Başka yöntemler de kullanılabilir.
135
BARINMA
(Katılıyorum-Katılmıyorum)
Hedefler
Barınmanın sosyal hak olduğu algısı
Barınma ile ilgili mekanizmaların ve yaklaşımların tartışılması
Barınma konusunda olası devlet politikalarına ilişkin bilgi
Süre ve Planlama
5 dakika: Yöntemin anlatılması
45 dakika: Yargılar üzerine tartışılması
20 dakika: Üzerine konuşulması
10 dakika: Barınma Hakkı üzerine genel bilgi verilmesi
Gerekli Malzemeler
— 10- 15 adet A3 kağıt ( Flipchartlar bölünerek elde edilebilir.)
— Ortaya sınır olarak yapıştırmak için bant
Önerilen Yöntem
Uygun bir alanın bir köşesine katılıyorum, karşı köşesine katılmıyorum yazılır. Ortaya kalın
bantla sınır çizilir. Kişilere belli yargılar gösterilir, kendi görüşlerine göre bu yargılar hakkında
aldıkları pozisyona göre hareket etmeleri istenir. Fikir beyan etmek istemeyenlerin ortada (bantta)
kalmaları gerektiği belirtilir. Ancak ortada kalmak isteyenlerin söz hakkı bulunmamaktadır. Söz
hakkı iki tarafa da verilmelidir. Tartışmanın gidişatına göre hararetlendiğinde tartışma kesilip bir
sonraki yargıya geçilir. Uygulama yapılırken moderatör hariç diğer eğitmenlerden birinin not
alması gerekir.
Alınan notların sonrasında paylaşılması, fikirlerini değiştirenlerin olup olmadığı, olduysa neye
göre fikir değiştirdikleri üzerine ve tartışmaların genel noktalarını sorularla hatırlatmak için
önemlidir.
136
Yargı önerileri
-
Devletler barındırma tedbirlerini alırken kültürel özellikleri göz önünde bulundurmak
zorundadırlar.
Evsizlik devletlerin değil kişilerin problemidir.
Devlet, güvenliği gerekçe göstererek vatandaşlarından yer değiştirmelerini talep etme hakkına
sahiptir.
Herkesin ortak olarak kullandığı çevrenin görünümü, kişilerin kendi yaşam alanlarını
düzenlemesinden daha önemlidir.
Gecekondu yıkımlarında çıkan olaylarda güvenlik güçleri haklıdır.
Çözümlemede sorulabilecek sorular;
(Alınan notlara göre değişir.)
-
Yargılara neye göre cevap verdiniz?
Barınma durumunuz yargılara cevap verirken etkili oldu mu?
Fikir değiştiren oldu mu? Neye göre fikir değiştirdiniz? Barınmanın sosyal bir hak mıdır?
İnsani yaşam koşullarını sağlamanın devletin bir görevi midir?
Barınmayı sağlayacak mekanizmaların neler olmalı?
Barınmanın diğer sosyal haklarla olan ilişkisi nedir?
Bu tartışmanın ardından gençlik ve sosyal haklar eğitmen eğitiminin kitapçığındaki barınma
oturumu üzerinden bir bilgi notu sunumu yapılabilir. Başka yöntemler de kullanılabilir.
137
EĞİTİM – İSTİHDAM
(Eğitim Siz İş Siz)
Hedefler
Eğitim – istihdam ilişkisine eleştirel yaklaşım
Eğitimin sosyal adaletsizlikle bağlantısı ve aynı zamanda bu adaletsizliği düzeltmek için de
kullanılabileceğine dair algı
Eğitim – istihdam ilişkili politikalarda mekanizmaların ve aktörlerin haritalandırmasının
yapılması ve etkilerinin tartışılması
Katılımcıların toplum içindeki ekonomik ve kültürel farklı sınıflardan gelen insanların günlük
hayatları içinde yer alan ayrımcılık temelli insan hakları ihlallerini değerlendirebilme ve
sınıflandırabilme becerisini edinmesi
Süre ve Planlama
30 dakika: “Öne Bir Adım At” uygulaması
40 dakika: Uygulama üzerine tartışma ve değerlendirme
20 dakika: Poster hazırlama uygulamasının alt gruplarda gerçekleştirilmesi
Gerekli Malzemeler
- Rol kağıtları
- Müzik Cd’si
- Cd çalar
- Renkli kağıtlar
- Dergiler
- Uhu
- Makas
- Renkli keçeli kalemler
- Gazeteler
Önerilen yöntem
“Öne Bir Adım At” Uygulaması:
Arka planda dinlendirici bir müziğin çaldığı rahat bir atmosfer yaratın. Alternatif olarak
katılımcılardan sessizlik içinde durmalarını isteyin. Aşağıda bulabileceğiniz Rol kartlarını
rastlantısal olarak dağıtın, her katılımcıya bir tane verin. Kartları kendilerine saklamalarını ve
başka kimseye göstermemelerini söyleyin.
Oturmalarını (tercihen yere) ve rol kartlarını içlerinden okumalarını rica edin.
Şimdi, rollerine girmeye başlasınlar. Yardımcı olması için aşağıdaki sorulardan birkaçını
yöneltin. Katılımcıların düşünmeleri ve kendilerini ve yaşantılarını gözlerinde canlandırmaları
için her sorudan sonra kısa bir ara verin:
138
-Çocukluğunuz nasıldı?
-Yaşadığınız ev nasıldı?
-Ne tür oyunlar oynardınız?
-Anne-babanız ne iş yapardı?
-Şu anda günlük yaşantınız nasıl?
-Sosyalleşme ortamlarınız hangileri?
-Sabah, öğleden sonra va akşam ne yaparsınız?
-Ne tür bir yaşam tarzınız var?
-Nerede yaşıyorsunuz?
-Aylık ne kadar kazanıyorsunuz?
-Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz?
-Tatillerde ne yapıyorsunuz?
-Sizi heyecanlandıran şeyler neler?
-Sizi korkutan şeyler neler?
Şimdi katılımcılardan mutlak bir sessizlik içinde yan yana dizilmelerini isteyin (atletizmdeki
start çizgisinde olduğu gibi).
Katılımcılara durumlar ve olaylardan oluşan bir liste okuyacağınızı söyleyin. “Evet” diye
yanıtladıkları her ifade için ileri doğru bir adım atmalılar. Aksi takdirde, oldukları yerde
kalmalı, kıpırdamamalılar.
“Durumları” sırayla okuyun. Her ifadeden sonra, ileri doğru adım atmaları ve diğerlerine
kıyasla nerede durduklarını anlamaları için için kısa bir süre bekleyin.
Etkinliğin sonunda, katılımcılar nerede bulunduklarına bakmalılar. Rolden sıyrılmaları için
birkaç dakika süre tanıyın. Ardından genel oturuma geçip tartışma ve değerlendirme
bölümüne başlayın.
Katılımcılara ne olup bittiğini, etkinlik hakkında ne düşündüklerini sorarak bu bölüme
başlayın. Gündeme gelen konular ve katılımcıların etkinlik vasıtasıyla neler öğrendiğini
konuşun.
-
Uygulamada ne gördünüz?
İleri doğru adım atarken ya da dururken neler hissettiniz?
Daha sık adım atan kişiler diğerlerinin kendileri kadar hızlı ilerlemediğini ne zaman
fark etti?
Eğitim hakkınızın görmezden gelindiğini hissettiğiniz anlar oldu mu?
Rolünü oynadığınız kişiyi kafanıza nasıl canlandırdınız?
Neden eğitime ihtiyaç duyuyoruz?
En çok etkilendiğiniz yargı hangisiydi? neden?
Eğitim hakkı herkes için ulaşabilir mi?
Eğitim olanakları kim tarafından sağlanıyor, kim tarafından destekleniyor?
Yapmakta olduğunuz işin aldığınız eğitimle bir ilişkisi var mıydı?
Eğitimle istihdam arasında bir ilişki var mıdır? Varsa nasıl bir ilişki vardır?
139
Profiller
1. Meslek lisesi mezunu, 22 yaşında kadın, evlenmeyi planlıyor ve paraya ihtiyacı
var, ailesi ile yaşıyor,
2. Beden Eğitimi Öğretmeni,28 yaşında, erkek, evli,1 çocuk babası
3. İlkokul mezunu,18 yaşında kadın
4. Çıraklık Eğitimi Mezunu, 16 yaşında erkek, yeni mezun,
5. Uluslar arası ilişkiler mezunu,30 yaşında kadın, İktisat mastırı yapmış, iyi
derecede 2 yabancı dil biliyor.
6. Ortaokul mezunu,52 yaşında erkek, eski torna ustası, evli 6 çocuk babası
7. Lise 2 den terk,29 yaşında erkek, ailesinin maddi durumu iyi
8. Lise mezunu,25 yaşında kadın, bir şirkette arşiv görevlisi olarak çalışıyor,
işinden memnun değil
9. 45 yaşında erkek, okuma yazma bilmiyor, bekâr, eski mahkûm
10. Lise mezunu 33 yaşında kadın, ressam
11. Açık öğretim fakültesinde kamu yönetimi okuyor, 22 yaşında kadın, bilgisayar
ve İngilizce biliyor
12. Bilgisayar firmasında çalışıyor,44 yaşında erkek, çalışma koşullarından
memnun değil, evli 2 çocuk babası
13. İlkokul mezunu,25 yaşında kadın, muhasebe tecrübesi var, iletişim konusunda
eğitimli
14. Yurt dışında doktora yapıyor,28 yaşında, kadın,
15. 25 yaşında, erkek, makine otomotiv öğretmenliği mezunu, boyacılık yapıyor.
16. 26 yaşında, erkek, inşaat mühendisliği mezunu, bir sivil toplum kuruluşunda
çalışıyor.
17. 28 yaşında, arkeoloji mezunu, iki senedir bankacı
18. 23 yaşında, erkek, ortaokul mezunu, ünlü bir futbolcu
Durumlar
-
Ailem ısrar etmeseydi kendi istediğim dalda eğitim alabilirdim
İdealimdeki alanda eğitim aldım
Aldığım eğitimin iş yaşantımda iyi bir alt yapı olduğunu düşünüyorum
Aldığım eğitim ile teknik bilgilerin yanı sıra çeşitli becerilerde kazandım
Eğitimim istediğim işe girebilecek yetenekli sağladı
İstemesem de çalışmak zorundayım
Eğitim hakkımı kullanabildiğimi düşünüyorum
Para kazanma kaygım olmasaydı başka bir eğitim tercih edebilirdim
Eğitim aldığım alanda uzmanlaşmak için eğitim hayatıma devam etmek imkanım var
Eğitim paralıda olsa ulaşabilirim
Diplomam işe başvururken çok işe yarıyor
Devletin sağladığı imkânlarla istediğim eğitimi alabildim
Okuduğum okul gerekli teknolojilere ulaşmamı sağlayabiliyordu.
İstediğim eğitimi almam için yeterli bilgiye ve yönlendirmeye ulaşabildim
Bu tartışmaların ardından gençlik ve sosyal haklar eğitmen eğitiminin kitapçığındaki barınma
oturumu üzerinden bir bilgi notu sunumu yapılabilir. Başka yöntemler de kullanılabilir.
140
Önerilen Ek Atölyeler :
İnsan Hakları ve Yurttaş Hakları
Hedefler:
-Katılımcıların, insan hakları ve yurttaşlıkla ilgili çatışmaları tecrübe etmelerini sağlamak,
-Mülteciler ve hakları konusunda katılımcıların bilgi ve anlayışlarının artmasına katkıda
bulunmak,
-İnsan haklarının reddedildiği ya da kabul gördüğü farklı çatışmalar konusunda fikir edinmelerine
katkıda bulunmak,
-İnsan haklarının karakteri konusunda katılımcıları eleştirel düşünmeye teşvik etmek,
-Katılımcıları, insan haklarının günümüzde karşılaştığı sorunsallar konusunda düşünmeye teşvik
etmek.
Süre ve Planlama:
15 dakika: Simülasyonun anlatılması, grupların oluşturulması ve rol kartlarının dağıtılması
15 dakika: Grupların hazırlanması
15 dakika: Simülasyonun canlandırılması
45 dakika: Değerlendirme ve bilgi aktarımı
Gerekli Malzemeler:
-Rol kartları
-Ülke sınırlarını belirleyecek mobilyalar
-Canlandırma sırasında kullanılacak materyaller
-Yazı tahtası kağıdı ve tahta kalemi
-Tükenmez kalemler
-Kağıt
Önerilen Yöntem:
“İçeri Girebilir miyim?”
(Bu yöntem “Compass: Human Rights Education with Young People / Pusula Gençlerle İnsan
Hakları Eğitimi Üzerine bir Elkitabı”, Avrupa Konseyi, Mayıs 2002, kaynağından uyarlanmıştır.)
Bu etkinlik başka bir ülkeye kaçmaya çalışan bir grup mültecinin rol canlandırmasını içerir.
Mültecilerin içinde bulunduğu kötü duruma ve sığınmacılık hakkının verilmesinde ya da
reddilmesinde öne sürülen sosyal ve ekonomik gerekçelere değinilir.
Her katılımcı için birer bilgi metni çoğaltılır. Göçmenlik memuru, mülteci ve gözlemciler için de
birer rol kartı çoğaltılır. Rollerin canlandırılması için sahne hazırlanır. Örneğin sınırı göstermesi
için yere bir çizgi çekilir. Göçmenlik ofisinde gişe vazifesini görecek bir masa kullanılır. Aynı
şekilde göçmenlik ofisine girişi ve gümrük kurallarını anlatan çeşitli uyarılar konulur.
141
Katılımcılara bunun, yaşadıkları ülkelerinden güvenlik sebebiyle kaçıp başka bir ülkeye girmeye
çalışan bir grup mültecinin rollerinin canlandırılacağı bir etkinlik olduğu anlatılır.
Katılımcıların mülteciler hakkında ne bildiğini ortaya çıkaracak bir beyin fırtınası alıştırmasıyla
etkinliğe başlanır. Daha sonra tartışma esnasında başvurmak üzere, büyük bir kağıda ya da yazı
tahtası kağıdına aktarılan noktaları yazılır.
Katılımcılara odanın nasıl düzenlendiği gösterilir ve şu metni okunur.
“X ve Y arasındaki sınırda geçirilen karanlık, soğuk ve yağmurlu bir gece. Büyük bir mülteci
kitlesi X’deki savaştan kaçarak buraya geldi ve Y’ye geçiş yapmak istiyor. İnsanlar aç ve yorgun,
üşüyorlar. Çok az paraları var. Yanlarında pasaport dışında hiçbir belgeleri yok. Y ülkesinin
göçmenlik memurları farklı görüşlere sahip -bazıları mültecilerin geçmesine izin vermek istiyor,
diğerleri istemiyor. Mülteciler ümitsiz durumda. Mülteciler, göçmenlik memurlarını ikna
edebilmek için çeşitli argümanlar öne sürüyorlar.”
Katılımcılar eşit sayıdaki alt gruplara ayrılır. Bir grup X ülkesinden gelen mültecileri, ikinci grup
Y ülkesinin göçmenlik memurlarını temsil eder, üçüncü grup ise gözlemcilerden oluşur.
“Mülteciler” ve “göçmenlik memurları” grubundaki kişilerin her biri bir rol üstlenerek neyi
savunacaklarına karar verir. Gruptakilere rol kartları dağıtılır ve hazırlık yapmaları için 15 dakika
süre verilir.
Roller oynanmaya başlanır. 15 dk. sonra uygulama sona erer. Gözlemcilere geri bildirimlerini
hazırlamaları için beş dakika süre verilir.
Uygulama tamamlandığında, değerlendirme aşamasına geçilir. Gözlemcilerden rol canlandırma
hakkındaki genel görüşlerini paylaşmaları istenir. Daha sonra oyunculara, bir mülteci ya da bir
göçmenlik memuru olmanın nasıl hissetmelerine yol açtığı sorulur. Sonra da ilgili konular
üzerine bir tartışma başlatılır, katılımcıların neler öğrendiği sorulur.
-Mültecilerin karşılaştığı muamele ne kadar adildi?
-Evrensel İnsan Hakları Bildirisi’nin 14. maddesi ve 1951 Mülteci Sözleşmesi’ne göre
mültecilerin korunma hakkı vardır. Mültecilerin korunma hakkına saygı gösterildi mi? Neden/
neden değil?
-Bir ülkenin mültecileri geri gönderme hakkı olmalı mıdır?
-Eğer siz bir göçmenlik memuru olsaydınız bunu yapar mıydınız?
-Mültecilerin kendi ülkelerinde ölüm tehdidi altında olduklarını bilseniz ne yapardınız?
-Ülkenize giriş yaptıktan sonra mülteciler ne tür sorunlarla karşılaşıyorlar?
-Mültecilerin kabul edilme aşamasında yaşadıkları sorunların bazılarını çözmek için neler
yapılması gerekir?
-Ülkenizde “Yerinden Edilmiş İnsanlar” var mı? Ya da herhangi bir komşu ülkede?
-İnsanların mülteci durumuna düşmemesi için ilk olarak ne yapılabilir, ne yapılmalıdır?
142
Rol Kartları
Gözlemcilerin rol kartı
Göreviniz rol canlandırmasını izlemek. Rol canlandırmasının sonunda genel bir geri bildirim yapmanız
istenecek. Aranızdan bir kişiyi temsilci olarak seçin.
Gözlemlerinizi yaparken, birçok başka unsur dışında aşağıdakilere de dikkat edin:
• Mülteciler ve göçmenlik memurları tarafından oynanan farklı roller
• Kullandıkları argümanlar ve bunları nasıl sundukları
• Herhangi bir insan hakkının ve mülteci hakkının ihlal edilmesi durumu.
Her şeyin notunu nasıl tutacağınıza karar verin. Örneğin, iki alt gruba ayrılıp bir grubun göçmenlik
memurlarını, diğer grubun da mültecileri gözlemlemesine karar verebilirsiniz.
Mültecilerin rol kartı: Mültecilerin argümanları ve seçenekleri
Kullanacağınız argüman ve taktikler için hazırlanın; argümanlarınızı grup veya bireysel olarak mı
savunacağınız tamamen size kalmıştır.
Aşağıdakiler arasından veya aklınıza gelen herhangi bir argümanı öne sürebilirsiniz:
Sığınmak bizim hakkımız.
Çocuklarımız aç; bize yardım etmek için ahlaki sorumluluk taşıyorsunuz.
Eğer geri dönersek öldürüleceğiz.
Hiç paramız yok.
Gidecek başka yerimiz yok.
Yaşadığım yerde doktordum.
Dönüşümüz güvenli hale gelene kadar sığınmacı olmak istiyoruz.
Ülkenize başka mülteciler kabul edildi.
Rolleri canlandırmaya başlamadan önce aşağıdaki seçenekleri gözden geçirin:
Göçmenlik memurları istediği takdirde gruplara dağılmaya razı mısınız?
Sizi geri göndermeye çalışırlarsa geri dönecek misiniz?
Karışık bir grup mülteciyi canlandırıyorsunuz. Hazırlık esnasında, herkes temsil edeceği kişinin
kimliğini belirlesin: yaş, cinsiyet, aile ilişkileri, meslek, servet, din ve yanında getirdikleri.
143
Göçmenlik memurlarının rol kartı: Göçmenlik memurlarının çeşitli argüman ve seçenekleri
Kullanacağınız argüman ve taktikler savunmak hazırlanın; argümanlarınızı grup veya bireysel olarak
mı savunacağınız tamamen size kalmıştır. Aşağıdakiler arasından veya aklınıza gelen herhangi bir
argümanı öne sürebilirsiniz:
Ümitsiz durumdalar: onları geri gönderemeyiz.; eğer gönderirsek tutuklanmaları, işkence görmeleri ya
da öldürülmeleri durumunda bundan biz sorumlu olacağız.
Mültecileri kabul etmek için hukuki yükümlülüğümüz var.
Paraları yok, devlet desteğine ihtiyaç duyacağız. Ülkemiz bunun altından kalkacak durumda değil.
Gerçek mülteci olduklarını kanıtlayabilirler mi? Buraya belki de daha iyi yaşam şartları için geldiler.
Geldikleri ülke ile ülkemizin askeri ve ticari ortaklığı var. Onları koruyor gözükemeyiz.
Belki de eksikliğini çektiğimiz uzmanlıklara sahipler?
Ülkemizde yeteri sayıda mülteci var. Kendi insanlarımıza bakmakla yükümlüyüz. Daha zengin ülkelere
gitmeliler.
Eğer onlara izin verirsek başkaları da giriş talebinde bulunacak.
Dilimizi konuşmuyorlar, farklı bir dinleri var ve farklı yeme alışkanlıkları var. Toplumla
kaynaşamayacaklar.
Siyasi sorunlara sebep olacaklar.
Aralarına karışmış terörist ya da savaş suçlusu olabilir.
Rolleri canlandırmaya başlamadan önce aşağıdaki seçenekleri gözden geçirin:
Mültecilerin hepsini sınırdan geçirecek misiniz?
Bazılarını mı geçireceksiniz?
Yaş, meslek, servet vs.lerine göre onları ayıracak mısınız?
Yoksa bunlar yerine farklı bir uygulamaya mı gideceksiniz?
144
AYRIMCILIK
Hedefler:
-Farklı olanlara karşı empati geliştirmek;
-Toplumda fırsat eşitsizliği üzerine bilinç düzeyini artırmak;
-Belirli sosyal azınlıklara ya da kültürel gruplara dahil olmanın getirebileceği kişisel sonuçlar
üzerine anlayış geliştirmek.
Süre ve Planlama:
30 dakika: “Öne Bir Adım At” uygulaması
40 dakika: Uygulama üzerine tartışma ve değerlendirme
20 dakika: Poster hazırlama uygulamasının alt gruplarda gerçekleştirilmesi
Gerekli Malzemeler:
-Rol kağıtları
-Müzik Cd’si
-Cd çalar
-Renkli kağıtlar
-Dergiler
-Uhu
-Makas
-Renkli keçeli kalemler
-Gazeteler
Önerilen Yöntem:
“Öne Bir Adım At”
(Bu yöntem “Compass: Human Rights Education with Young People / Pusula Gençlerle İnsan
Hakları Eğitimi Üzerine bir Elkitabı”, Avrupa Konseyi, Mayıs 2002, kaynağından uyarlanmıştır.)
Arka planda dinlendirici bir müziğin çaldığı rahat bir atmosfer yaratın. Alternatif olarak
katılımcılardan sessizlik içinde durmalarını isteyin.
Rol kartlarını rastlantısal olarak dağıtın, her katılımcıya bir tane verin. Kartları kendilerine
saklamalarını ve başka kimseye göstermemelerini söyleyin.
Oturmalarını (tercihen yere) ve rol kartlarını içlerinden okumalarını rica edin.
145
Şimdi, rollerine girmeye başlasınlar. Yardımcı olması için aşağıdaki sorulardan birkaçını
yöneltin. Katılımcıların düşünmeleri ve kendilerini ve yaşantılarını gözlerinde canlandırmaları
için her sorudan sonra kısa bir ara verin:
-Çocukluğunuz nasıldı?
-Yaşadığınız ev nasıldı?
-Ne tür oyunlar oynardınız?
-Anne-babanız ne iş yapardı?
-Şu anda günlük yaşantınız nasıl?
-Sosyalleşme ortamlarınız hangileri?
-Sabah, öğleden sonra va akşam ne yaparsınız?
-Ne tür bir yaşam tarzınız var?
-Nerede yaşıyorsunuz?
-Aylık ne kadar kazanıyorsunuz?
-Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz?
-Tatillerde ne yapıyorsunuz?
-Sizi heyecanlandıran şeyler neler?
-Sizi korkutan şeyler neler?
Şimdi katılımcılardan mutlak bir sessizlik içinde yan yana dizilmelerini isteyin (atletizmdeki start
çizgisinde olduğu gibi).
Katılımcılara durumlar ve olaylardan oluşan bir liste okuyacağınızı söyleyin. “Evet” diye
yanıtladıkları her ifade için ileri doğru bir adım atmalılar. Aksi takdirde, oldukları yerde kalmalı,
kıpırdamamalılar.
“Durumları” sırayla okuyun. Her ifadeden sonra, ileri doğru adım atmaları ve diğerlerine kıyasla
nerede durduklarını anlamaları için kısa bir süre bekleyin.
Etkinliğin sonunda, katılımcılar nerede bulunduklarına bakmalılar. Rolden sıyrılmaları için
birkaç dakika süre tanıyın. Ardından genel oturuma geçip tartışma ve değerlendirme bölümüne
başlayın.
Katılımcılara ne olup bittiğini, etkinlik hakkında ne düşündüklerini sorarak bu bölüme başlayın.
Gündeme gelen konular ve katılımcıların etkinlik vasıtasıyla neler öğrendiğini konuşun.
-İleri doğru adım atarken –ya da dururken- neler hissettiler?
-İleri doğru daha sık adım atan kişiler, diğerlerinin kendileri kadar hızlı ilerlemediğini ne zaman
fark ettiler?
-Temel insan haklarının görmezden gelindiğini hissettiği anlar olduğunu düşünen biri var mı?
-Katılımcılar birbirlerinin rolünü tahmin edebiliyor mu? (Bu aşamada herkesin rolünü
açıklamasını isteyin)
-Farklı bir rolü canlandırmak ne kadar kolay ya da zordu?
-Rolünü oynadıkları kişiyi kafalarında nasıl canlandırdılar?
-Bu alıştırma toplum gerçeğini bir şekilde yansıtıyor mu? Nasıl?
-Oynanan değişik roller için hangi insan hakları geçerli? Herhangi bir kişi, insan haklarına saygı
duyulmadığını ya da bu haklara erişimi olmadığını söyleyebilir mi?
-Toplumdaki eşitsizliklerle mücadele etmek için en başta atılması gereken adımlar hangileridir?
146
Önlem Posteri Hazırlama:
Katılımcılar istekleri doğrultusunda alt gruplara ayrılırlar. İsteyen katılımcılar tek başlarına da
çalışabilirler. Gruplardan ve tek başına çalışmayı tercih edenlerden, insan hakları ihlallerinden
biri olan, ayrımcılık temelli ihlallerinden bir tanesini seçip, bu ihlalin önlenmesine yönelik bir
poster hazırlamaları istenir. Yaratıcılıklarının sınırlarını zorlamaları için elde olan tüm
malzemeler katılımcıların kullanımına sunulur.
Poster hazırlığını bitirenler, hem atölyedeki diğer katılımcılar, hem de diğer atölyedeki
katılımcılar görebilsinler diye duvara asarlar. Bu posterler için sunum ya da tartışma
gerçekleştirilmez. Tüm katılımcılar, kendi posterlerinin üstüne isimlerini yazarlar ve isteyenler
poster ve posterdeki önlem önerisi hakkında poster sahibini bulup tartışabilirler.
Rol Kartları
İşşiz ve eşi olmayan (yalnız) bir annesin.
Siyasi bir partinin gençlik örgütünün başkanısın
(örgütün bağlı olduğu parti şu anda yönetimde)
Yerel banka şubesi müdürünün kızısın. Üniversitede
ekonomi okuyorsun.
Fast food sektöründe işletmecilik yapan başarılı bir
Çinli göçmenin oğlusun.
Dini bütün anne-babasıyla yaşayan Müslüman bir
Arap kızısın.
Şuanda yaşadığın ülkenin Amerikan büyükelçisinin
kızısın.
Orduda askersin. Zorunlu askerlik hizmetini
yapıyorsun.
Başarılı bir ithalat-ihracat şirketinin sahibisin.
Sadece tekerlekli sandalye ile hareket edebilen engelli
genç bir adamsın.
Ayakkabı üreten bir fabrikanın emekli işçisisin.
İlkokulu hiç bitirememiş 17 yaşında bir Roman
(Çingene) kızısın.
Eroin bağımlılığı olan genç bir sanatçının kız
arkadaşısın.
HİV pozitif, orta yaşlı bir fahişesin.
22 yaşında bir lezbiyensin.
Yeni resmi dilini akıcı konuşamadığın bir ülkede işsiz
bir öğretmensin.
Afrika kökenli bir foto modelsin.
27 yaşında, evsiz bir adamsın.
24 yaşında, Afganistan’dan gelen bir mültecisin.
Mali’den gelen kaçak bir göçmensin.
Dağların arasında çok uzak bir köyde yaşayan bir
çiftçinin 19 yaşındaki oğlusun.
147
Durumlar ve Olaylar:
-
Hiç ekonomik zorlukla karşılaşmadınız.
-
Televizyonlu ve telefonlu mütevazi bir eviniz var.
-
Yaşadığınız
toplumda
dilinize,
dininize
ve
kültürünüze
saygı
gösterildiğini
hissediyorsunuz.
-
Sosyal ve politik konularda fikrinizin önemli olduğunu ve görüşlerinizin dinlendiğini
düşünüyorsunuz.
-
Diğer insanlar size farklı konularda danışmanlık yapıyorlar.
-
Polis tarafından durdurulmaktan korkmuyorsunuz.
-
Tavsiyeye ihtiyaç duyduğunuzda nereye gideceğinizi ve kimden yardım isteyeceğinizi
biliyorsunuz.
-
Kökeniniz yüzünden ayrımcılığa uğradığınızı hiç hissetmediniz.
-
İhtiyaçlarınızı karşılamak için yeterince sosyal ve tıbbi desteğiniz var.
-
Her yıl bir kere tatile gidebiliyorsunuz.
-
Akşam yemeği için arkadaşlarınızı eve davet edebiliyorsunuz.
-
İlginç bir hayatınız var ve geleceğe umutla bakıyorsunuz.
-
Okuyabileceğinizi ve istediğiniz mesleği seçebileceğinizi düşünüyorsunuz.
-
Sokaklarda ya da medyada taciz edilmeyeceğinizi ve saldırıya uğramayacağınızı
biliyorsunuz.
-
Ulusal ve yerel seçimlerde oy kullanabiliyorsunuz.
-
Sizin
için
önemli
olan
dini
bayramları
akrabalarınız
ve
arkadaşlarınız
ile
kutlayabiliyorsunuz.
-
Başka bir ülkede yapılan uluslararası bir seminere katılabilirsiniz.
-
Haftada en az bir kez sinemaya ya da tiyatroya gidebiliyorsunuz.
-
Çocuklarınızın geleceğinden korkmuyorsunuz.
-
Her üç ayda bir kendinize yeni kıyafet alabiliyorsunuz.
-
Kendi seçtiğiniz insan ile bir ilişki yaşayabiliyorsunuz.
-
Uzman olduğunuz konunun toplumda takdir edildiğini ve saygı gösterildiğini
biliyorsunuz.
-
İnterneti kullanabiliyor ve internetten yararlanabiliyorsunuz.
148
149

Benzer belgeler