yalnız ço cuk lonely chıld

Transkript

yalnız ço cuk lonely chıld
YALNIZÇO CUK
LONELY CHILD
Senarist Scriptwriter Tolga Karaçelik
Yönetmen Director Tolga Karaçelik
Yapımcı Producer Mantar Film
Tahmini Çekim Tarihi Shooting Mart March 2013
Tahmini Bütçe Estimated Budget € 1.081.000
İletişim Contact Hacımimi Mah. Boğazkesen Cad. No: 21/2 Tophane Beyoğlu
İstanbul
T: Sara Merih Ertaş 0532 402 88 24
E: [email protected]
Engin Yenidünya
Yapımcı Producer
YALNIZÇ OCUK
LONELY CHILD
1980 yılında İstanbul’da doğdu. Orta
öğrenimini Koç Özel Lisesi’nde
tamamladıktan sonra, 2002 yılında Yale
Üniversitesi’nin Ekonomi ve Siyaset Bilimi
bölümlerinden takdirname ile mezun oldu.
On yıldır New York, Londra, Hong Kong ve
Tokyo’da finans sektöründe çalışmaktadır.
2005 yılından bu yana Tokyo’da yatırım fonlarına sağlanan
krediler ve finansal kurum stratejik yatırımları üzerinde
çalışmaktadır. Japon yönetmen Atsushi Ogata’nın, dünya
prömiyeri Shanghai Uluslararası Film Festivali’nin Asian New
Talent Award yarışmasında yapılan Wakiyaku Monogatari Cast
Me If You Can filminde yardımcı yapımcı olarak yapımcılık
hayatına başlamıştır. Tolga Karaçelik’in Gişe Memuru filminin
yanı sıra Cannes ve Venedik ödüllü İranli yönetmen Amir
Naderi’nin Japonya’da çekilen ve 68. Venedik Film
Festivali’nin Orizzonti Açılış Flmi olan CUT filminin
yapımcılığını üstlenmiştir.
Born in Istanbul in 1980, Engin Yenidünya graduated
from Koç High School before receiving his B.A. in
Economics and Political Science with high academic
distinction from Yale University in 2002. He worked in the
finance sector for 10 years in New York, London, Hong
Kong, and Tokyo. Since 2005, he has been working in Tokyo
on financial institution investments and acquisition
financing for private equity funds. He has worked as
Associate Producer for Japanese director Atsushi Ogata’s
2009 feature Wakiyaku Monogatari Cast Me If You Can,
which had its world premiere as part of the Asian New
Talent Award competition at the Shanghai International
Film Festival. Apart from producing Tolga Karacelik’s
feature debut Gişe Memuru / Toll Booth, he has also served
as an Executive Producer for Amir Naderi’s feature CUT,
which was the opening movie for the 68th Venice Film
Festival.
Tolga Karaçelik
Yönetmen, Senarist Dırector, Scrıptwrıter
1981 yılında İstanbul’da doğmuştur.
Orta öğrenimini Koç Özel Lisesi’nde
bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş ve
sonrasında New York’ta sinema eğitimi
almıştır. Şu ana kadar yurtiçi ve yurtdışı
festivallerde gösterilmiş, kendi
senaryosunu yazdığı ve yönettigi beş kısa filmi vardır. Ödüllü
ilk uzun metraj filmi olan Gişe Memuru pek çok uluslararası
festivalde gösterilmesinin yanı sıra, New York Modern
Sanatlar Müzesi’nde (MoMA) bir haftalık sinema gösterimi
yapılan ilk Türk filmidir. Global Lens 2012 serisinin açılış filmi
olan Gişe Memuru, Amerika ve Kanada’da 35 şehirde
gösterilecek.
Tolga Karaçelik (1981, Istanbul) studied filmmaking in
New York City after receiving his law degree in Turkey. In
addition to writing and directing five short films that have
been shown at various festivals nationally and
internationally, he wrote and directed music videos and
served as director of photography on a documentary feature.
His award-winning debut Toll Booth, was screened at several
prestigious international film festivals. Toll Booth is the first
Turkish film ever to have a one week theatrical run at
Museum of Modern Arts (MoMA) in New York. As the
opening film of Global Film Initiatives Global Lens 2012
Series, Toll Booth will be shown in more than 35 cities across
the US and Canada in 2012.
Sara Merih Ertaş
Yapımcı Producer
Orta öğrenimi Koç Özel Lisesi’nde
bitirdikten sonra 1998 yılında Clark
Üniversitesi Tiyatro bölümüne girdi ve
2002 yılında mezun oldu. Clark
Üniversitesi’nde ikinci ana dal olarak
başladığı tıp eğitimini 2006 yılında
Massachusetts Üniversitesi Tıp
Fakültesi’nde psikiyatri dalında tamamladı. 2008’de İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Alkol ve Madde Bağımlığı
Tedavisi uzmanlığını aldı. Tolga Karaçelik’in Gişe Memuru
filminden önce görev aldığı 15 uzun metraj sinema filmi
bulunmaktadır. Son olarak Azerbaycan ve Türkiye Kültür
Bakanlıkları’nın destekleriyle gerçekleştirilen sinema filminin
idari yapımcılığını yapmaktadır.
Sara Merih Ertas graduated from Koç High School and
attended Clark University in 1998, where she received her
B.A. in Theater Arts and received her B.S. in Pre-Med in
2002. She got her M.D. in Psychiatry from the University of
Massachusetts Medical School in 2006 and thereafter she
attended Istanbul University Medical School and received
her license for Alcohol and Substance Abuse Treatment in
2008. She has worked in 15 feature movies and many TV
commercials before producing Gise Memuru / Toll Booth.
Currently she is serving as the Executive Producer of a
feature movie project funded by the Turkish and Azerbaijani
Ministries of Culture.
131
striptease club owner in Paris. As he causes one
more stir together with the astronaut protestors
in some other club and irritates the mafia in
Paris, he decides to disappear for a while and
goes back to Istanbul.
Kenan’s mother has committed suicide
when he was a little kid, and his uncle and aunt
decided that it would be best for him to live
with his father in France. This rather quick
decision to go back to Istanbul after spending
most of his life in Paris, turns out to be more
than an escape for him.
Kenan arrives in Istanbul and finds out that
his aunt and uncle have moved back to the
village they were born in. He takes a train to the
village and finds it to be a peculiar little place in
the middle of nowhere with a huge cemetery.
Right after his arrival, he sees two coffins being
taken out of a house. He learns from a man
whose chickens keep exploding that they are
Kenan’s uncle and aunt who recently
committed suicide.
After becoming acquainted with the mayor
who literally runs away from any kind of
confrontation and the Imam who questions life
and God in quite an existentialist way, he meets
Elif, his childhood friend. As he tries to make
sense of what is going on around him, it is Elif
who lets him in on a little secret: If you are
from Hasanlar village, you will come back here
to kill yourself.
YALNIZÇO CUK
LONELY CHILD
SİNOPSİS
SYNOPSIS
“Yalnız Çocuk” iletişimsizlik ve intihar üzerine
bir kara komedi. Ana karakter Kenan Paris’te
yaşayan ve çoğu zaman kendini karmaşık
durumlar içinde bulan 30 yaşında bir striptiz
kulübü sahibidir. Başka bir gece kulübünde,
eylem yapan astronotlarla beraber kavga
çıkarınca mafyanın radarından kaçmak için bir
süreliğine İstanbul’a dönmeye karar verir.
Kenan küçük bir çocukken annesi intihar
edince, amcası ve yengesi küçük Kenan’ı Paris’te
yaşayan babasının yanına göndermeye karar
verir. Havaalanındaki uçuş görevlisinin boynuna
astığı “Yalnız Çocuk” kartıyla beraber Kenan’ın
yolculuğu başlar. Hayatının büyük bir kısmını
Paris’te geçiren Kenan’ın anlık bir kararla
İstanbul’a dönüşü onun için bir kaçıştan çok
daha fazlası olur.
İstanbul’a vardığında, Kenan, amcası ve
yengesinin doğdukları köye geri döndüklerini
öğrenir. Amcasının kendisini istasyonda
karşılayacağını düşündüğü tren yolculuğu
sonrasında vardığı bu köy –Hasanlar Köyü-, her
şeyden uzak ve oldukça büyük bir mezarlığa
sahip tuhaf bir yerdir. Köye varır varmaz bir
evden çıkarılan iki tabutla karşılaşır. Durduk yere
tavukları patlayan ve bu yüzden sürekli kafasında
bir tencereyle dolaşan bir adam bu tabutların
içinde Kenan’ın, “doğal olarak” intihar eden
amcası ve yengesi olduğunu söyler.
Kenan, köyde her türlü yüzleşmeden koşarak
kaçan muhtar ve hayatın anlamını ve tanrının
varlığını sorgulayan imamla tanıştıktan sonra
çocukluk arkadaşı Elif ile karşılaşır. Elif deniz
fenerinde yaşar, cebinde ölü kelebekler taşır ve
biri öldüğünde tüm dünyanın nefes aldığına
inanır. Zaten tuhaf olan bu köyde etrafında olan
bitene anlam vermeye çalışırken, Elif Kenan’la
bu köyün sırrını paylaşır; “Eğer Hasanlar
Köyü’ndensen, intihar etmek için Hasanlar
Köyü’ne geri dönersin.”
YÖNETMEN GÖRÜŞÜ
DIRECTOR’S NOTE
Mazhar öldü. Mazhar Candan benim
amcamdı, şairdi öldü. Annem ölücek,
anneannem ölücek, babam ölücek, ben ölücem.
Ölmediler hala, hala ölmedim, Mazhar Candan
amcamdı, şairdi, öldü.
9 yaşındayken Odessea’yı sevdirdi bana.
Herodot’un anlattığı bilmediğimiz krallıklarda
dolaştık beraber. 11 yaşındayken Mayakovski ve
Yesenin ile tanıştırdı. 13’ümdeyken ‘Aysel git
başımdan ben sana göre değilim’ dedi. Akşam
güneş batardı titrek bir sesle herkesi sustururdu
bir aktör gibi tek eli havada ‘orkestra şefi’ diye
başlardı, en sevdiğim şiiri. Herkes susar, onu
dinlerdi. Kendimi bildim bileli hep bu sene son
senem derdi, yirmi küsur sene bu sene son
“Lonely Child” is a black comedy on
miscommunications and suicides. The main
character Kenan who more often than not gets
tangled in tough situations, is a 30 year-old
132
voice, holding one hand up like an actor”.
Everyone remained silent and listened to him
as he spoke. As far back as I can remember, he
used to say “this is my last year”. He said this
for 20 years. That scared me when I was a kid;
later on I just smiled, it just made me smile.
He wouldn’t die and I would smile. Until last
year.
I didn’t become aware of his death. One day
my maternal uncle invited me over for lunch,
saying “Mazhar and I are waiting for you”. I
saw my maternal uncle and Mazhar, and sat
across them. As I lifted my head up, I saw it
was Hasan not Mazhar sitting next to my uncle.
That day I realized Mazhar had died. I felt a
knot in my throat, I could not breathe. I left the
table without saying anything. I misheard him.
He said Hasan, I heard Mazhar. I dragged
myself to the street and cried for Mazhar for the
first time, that day.
When I went home I started thinking about
death. Mazhar was gone and it hurt me. I
pictured in my mind the faces of everyone I
loved. One by one, I made them say “this is my
last year” in my head. Then I sent them all to
Hasanlar Village. This is how Hasanlar Village
came to be and gave birth to its characters.
I’m 30 years old. I feel like death is still far
away. While I still feel stronger than death, I
wanted to write a comedy where death is a
character but not significant enough to be the
lead. At Mazhar’s funeral, I gave a speech and
said “He always wanted to be an underground
poet; he finally is”. No one laughed, but I
thought it was funny. And I’m sure Mazhar
was there and he also though it was it funny.
I wrote this movie to make Mazhar smile.
YALNIZÇ OCUK
LONELY CHILD
senem dedi. Küçükken çok korkardım,
sonrasında hep gülerek dinledim bu cümleyi ve
hiç ölmezdi, o ölmezdi ben gülerdim, geçen
seneye kadar.
Öldüğünü hiç anlamadım. Bir gün dayım öğle
yemeğine çağırdı beni Mazhar’la bekliyoruz seni
dedi, gittim. Masada dayımı ve Mazhar’ı
gördüm, oturdum karşılarına. Kafamı
kaldırdığımda Dayımın yanında oturan kişinin
Mazhar değil, Hasan olduğunu gördüm ve o an
anladım Mazhar’ın öldüğünü. Boğazıma bir şey
takıldı, nefes alamadım ve masadan hiçbir şey
söyleyemeden kalktım. Yanlış duymuşum;
Hasan demiş, Mazhar duymuşum. Kalktım ve
sokağa zor attım kendimi -ilk defa Mazhar için o
gün ağladım.
O gün eve gittiğimde düşünmeye başladım
ölümü. Mazhar gitti canım acıdı. Sevdiğim
herkesin suratını getirdim gözümün önüne,
hepsine bu sene son senem dedirttim hepsini
kafamda Hasanlar Köyüne gönderdim. Herkesin
ölmek için gittiği, herkesin öleceğinin bilindiği
Hasanlar Köyü böyle oluştu, kendi karakterlerini
de beraberinde getirdi.
Otuz yaşındayım, ölümden çok uzakta
hissediyorum kendimi. Hala ondan güçlüyken,
onun karakter olduğu ama ana hikaye olacak
kadar önemli olmadığı bir komedi yazmak
istedim. Mazhar’ın cenazesinde hep bir yeraltı
şairi olmak isterdi sonunda oldu dedim, kimse
gülmedi bence çok komikti. Mazhar ordaydı
eminim ve çok güldü.
Bu filmi de Mazhar gülsün diye yazdım.
Mazhar is dead; Mazhar Candan was my
uncle and a poet — he died. My mother will
die, my grandmother will die, my father will
die, I will die. They’re still alive, I’m still alive,
Mazhar Candan was my uncle and a poet and
he’s dead.
He made me enjoy Odyssey when I was 9
years old. We took a journey through the
kingdoms which Herodotus told about. When I
was 11 years old, he introduced me to
Mayakovski and Yesenin. When I was 13, he
said “Aysel, go away, I’m not the one for you”.
My favorite poem of his started as “The sun
sets, “maestro” silenced everyone with a shaky
133

Benzer belgeler