İndir - KalDer

Transkript

İndir - KalDer
• SAYI: 159 Mart 2012 • 6.50 TL
gele
c
e
bir
k
ir
n: Sürdü
r
içi
YIL: 20
r
ü
ü
l
d
e
r
bi
ü
S
l
KalDer ÖNCE KALİTE YIL: 20 • SAYI: 159 • 6.50 TL • Mart 2012
e
r
i
n
l
i
e
b
r
e
ji
l
ü
KalDer
Akenerji olarak dünyanın en önemli gelişim ve yönetim standartlarından
Investors In People (IIP) Sertifikası’nı alan ilk Türk enerji şirketi olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Çünkü biz enerjiyiz, Akenerjiliyiz!
4
BAŞKANDAN
A. Hamdi DOĞAN
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı
ENERJİ ve
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Enerji kalitesi sürdürülebilirlik için önemlidir. Talebin yalnızca karşılanması değil,
nasıl karşılandığı da önemlidir. Geleceği belirleyecek bir etkendir.
K
alDer olarak, yönetim kalitesindeki
güncel yaklaşımları, sorunları ve çözümlerine ilişkin bilgileri paylaşmak ve
üyelerimize, üye adaylarımıza verimli bir
paylaşım ve ağ geliştirme ortamlarının
yaratılması amacıyla KalDer Kahvaltı
Sohbetlerini hayata geçirdik.
Yenilikçi vizyonumuzla sadece şirketler
bazında değil, ülke ekonomisine katkıda
bulunmak için elimizden geleni yapıyor
sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündeminde olan konulara değiniyoruz. Kah-
ÖNCE KALİTE Mart 2012
valtı sohbetlerimizin ilkinde Enerji ve
Sürdürülebilirlik konusunu ele aldık.
Bildiğiniz üzere Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke
konumuna gelmiştir. Aynı şekilde ülkemiz,
dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve
doğalgazda Çin’den sonra en fazla talep
artış hızına sahip ikinci büyük ekonomidir.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında
(2023)elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin iki katından daha fazla artarak
yaklaşık 500 milyar kWh olacağı tahmin
edilmektedir. Bu doğrultuda, yenilenebilir
enerji kaynaklarımızdan ve enerji verimliliğinden maksimum düzeyde yararlanmaya
çalışmamıza karşın kaynaklarımızın, hızla
artan elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılamaya yetmemesi enerjide sürdürebilirliğin önemini daha da artırmaktadır.
Ülkemiz enerji sektörünün 2023 yılına kadarki toplam yatırım ihtiyacının 120-130
milyar doları aşacağı tahmin edilmektedir.
Yani enerjide yılda 10 milyar USD
5
BAŞKANDAN
bir yatırıma gerek vardır. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan yatırımların mümkün olduğu kadar özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi yönünde gerekli çalışmaların hızlandırılması gerekmektedir.
Sürdürülebilirlik kavramı son yıllarda gündemlerimizde sıkça yer alan başlıklardan
biri olmuştur. Enerji ve sürdürülebilirlik
sözcükleri bir araya geldiğinde yenilenebilir enerji kaynakları anımsanmaktadır. Rüzgar, güneş, bio enerji
gibi kaynakların enerji arzı toplamı içindeki yeri sınırlı olmakla beraber giderek artmaktadır. Almanya’nın rüzgar, güneş ve
bio enerji alanındaki iddialı ve hedef amaçlı yatırımları öylesine hızlı gelişmiştir ki, yüzde 30 nükleer enerji payından vazgeçme
gerçekleşebilir bir hedef olarak görülmeye
başlamıştır. Ancak artan teşviklere rağmen
enerji maliyetlerindeki artış nasıl dengelenebilecek, rekabet edebilir noktalara ulaşacak
kaygısı yaygınlaşmıştır.
Ülkemiz açısından yenilenebilir enerji konu-
sundaki gelişmeler oldukça sınırlıdır. Endişeler daha çok arzı arttırmaya ve yatırımlara yönelik gelişmelere odaklıdır. Enerji arzında doğal gaz kullanımının payı giderek
artmaktadır. HES’ler açısından ülkemiz AB
hedeflerini karşılayabilecek noktada bulunmaktadır. Ancak yıllardır tartışılan nükleer
enerji de ancak 2020 yılında devreye girebilecek tek bir yatırım başlamış bulunmakta
olup, bittiğinde arzın ancak yüzde 5’lik kapasitesini karşılayabilecek pay söz konusu
olabilecektir. Elbette ki nükleer yatırım kararında bir değişiklik olmazsa.
Kalite her yerde ve her üründe söz konusudur. ENERJİ KALİTESİ dediğimizde de fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin getireceği yaşam kalitesinden
söz ediyoruz demektir. Dünyanın talep
ettiği kaynak miktarının, sürdürülebilir kaynaklardan temin edilebilen miktarın çok üzerinde olması
yaşamı ve kalitesini tehdit eden en
önemli risktir.
Türkiye WWF en son raporuna göre kişi
başına tüketiminin ekolojik ayak izi küresel
biyolojik kapasitesinin yüzde 50 üzerindedir. (*) Rapora göre ,bir başka deyişle herkes ortalama bir Türkiye vatandaşı kadar
tüketseydi, 1,5 gezegene ihtiyacımız olacaktı. Aynı orantı bir ABD vatandaşı alınırsa 4,5 gezegene ihtiyaç duyulacağı, dünya ortalamasına göre ise 2,5 katı gezegene
ihtiyaç vardır. Ülkemizde karbon ayak izinin toplam ekolojik ayak içindeki payı yüzde 46’ya ulaşmıştır. Enerji kalitesi sürdürülebilirlik için önemlidir.Talebin
yalnızca karşılanması değil nasıl
karşılandığı da önemlidir. Geleceği
belirleyecek bir etkendir.
Ülkemiz Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta
Asya gibi dünyanın ispatlanmış petrol ve
doğalgaz rezervlerince zengin kaynak ülkelere coğrafi olarak yakın bir konumda
bulunmaktadır. Kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü oluşturmakta olan Türkiye, enerji kaynaklarının ve taşıma yollarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde önemli bir aktör olarak yer almaktadır.
Gelecek 20 yıl içerisinde yaklaşık yüzde
40 oranında artması beklenen dünya enerji tüketiminin büyük bir bölümünün içinde
bulunduğumuz bölgeden karşılanması öngörülmektedir. Dünya petrol rezervlerinin
yüzde 65’i ve doğalgaz rezervlerinin yüz-
de 71’i Türkiye’yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu’nda
bulunmaktadır.
Orta Asya’daki rezervler dünya enerji talebini karşılamada önemli bir alternatif
kaynak olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, gerek coğrafi, gerekse jeopolitik konumu ile Ortadoğu ve Orta Asya’nın üretiminin dünya pazarlarına ulaşmasında hem
bir köprü hem de bir terminal olma özelliği taşımaktadır.
Ülkemiz de enerjinin devlet tekeli olmaktan çıkarak özel sektöre açılması süreci
hızlandırmıştır.
Yerli kaynaklara öncelik vermek suretiyle
kaynak çeşitliliğini sağlamak için şunları
yapmamız gerektiğini düşünüyoruz;
- Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji
arzı içindeki payını arttırmak, enerji verimliliğini arttırmak,
- Serbest piyasa koşullarına tam işlerlik kazandırmak ve yatırım ortamının iyileşmesini sağlamak,
- Petrol ve doğalgaz alanlarında kaynak
çeşitliliğini sağlamak ve ithalattan kaynaklanan riskleri azaltacak tedbirleri almak,
- Jeostratejik konumumuzu etkin kullanarak,
enerji alanında bölgesel işbirliği süreçleri çerçevesinde ülkemizi enerji koridoru ve
terminali haline getirmek,
- Enerji ve tabii kaynaklar alanlarındaki
faaliyetlerin çevreye duyarlı halde yürütülmesini sağlamak,
- Maliyet, zaman ve miktar yönlerinden
enerjiyi tüketiciler için erişilebilir kılmak.
Gelecekte enerji kritik sektör olma özelliğini daha da önemli kılarak sürdürecektir.
Ancak sürdürülebilirlik işletmelerin üretiminde, tüketicilerinde seçimlerinde belirleyici etkisini vergiler, kredi faiz oranlarını üzerinde gösterecektir. Belki de oluşacak bir sürdürülebilirlik endeksi çerçevesinde şekillendirecektir.
Kahvaltı sohbetleri etkinliğimizde gerçekleşmesinde desteklerini esirgemeyen Akenerji
Elektrik Üretim A.Ş’ye teşekkür ediyorum.
Konuşmacılarımız Sayın Osman Arolat, Sayın Metin Kilci ve Sayın Selahattin Hakman
bizlerle oldu. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Enerji enine boyuna tartışıldı. Samimi
bir paylaşım ortamı oldu. Keşke sürdürülebilirlik de en az arz kadar tartışılabilseydi.
Saygılarımla,
(*)WWF Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
6
İÇİNDEKİLER
4
BAŞKANDAN
34
MOTOR BİYOYAKITLARI
8
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR
GELECEK İÇİN
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
36
HANGİ YENİLEBİLİR
ENERJİ?
12
AK ENERJİ
INVESTOS IN PEOPLE IIP
SERTİFİKASI’NI ALAN İLK ENERJİ ŞİRKETİ OLDU
38
ENERJİ PİYASASINDA
HAKİM HUKUK
ENERJİ DAHA DA
HAREKETLENECEK
AROMSA, 30. YAŞINDA
MÜKEMMELLİK
YOLCULUĞUNA ÇIKTI
Sahibi KalDer Adına
A.Hamdi DOĞAN
14
42
46
KalDer’DEN HABERLER
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Neslihan CİNGİ
[email protected]
18
KalDer KAHVALTI
SOHBETLERİ ‘ENERJİ’
48
EĞİTMENLER TOPLANTISI
20
LPG, ALTERNATİF
ENERJİDE ÖN PLANDA OLACAK
50
EĞİTİM TAKVİMİ
52
ŞUBELERDEN HABERLER/
BURSA
24
ENERJİ TALEBİ ARTARKEN
İdare Merkezi
Türkiye Kalite Derneği
(KalDer)
Centrum İş Merkezi, Aydınevler Sanayi
Cad. No:3 Küçükyalı 34854 İstanbul
Tel: 0216 518 42 84
Faks: 0216 518 42 86
www.kalder.org
e-posta:[email protected]
26
KOÇ HOLDİNG
ENERJİ SEKTÖRÜNDE
DÜNYANIN EN
BEĞENİLEN ŞİRKETİ OLDU
54
ŞUBELERDEN HABERLER/
ESKİŞEHİR
56
ŞUBELERDEN HABERLER/
İZMİR
28
ENERJİ ÜRETİMİ VE
İZAYDAŞ
58
VAN GOGH
60
YAŞAMDA KALİTE
Yapım
Kripto İletişim Danışmanlığı
Rumeli Cad No: 5/7 Nişantaşı
Tel: 0212 219 98 13
30
İKİ AYDA 25 RES
LİSANSI VERİLDİ
64
KÜLTÜR SANAT
32
2012 ‘SÜRDÜRÜLEBİLİR
ENERJİ ULUSLARARASI YILI’
Yayın Kurulu
A. Hamdi DOĞAN, Erdenay GÜL,
Fügen TOKSÜ, Gül GÖKTEPE,
Özlem YÜZAK, Tolga YÜCEL,
Selami ÇELEBIOĞLU,
Selçuk ERGENÇ
Baskı
BerNur Etiket Mat. Gıda San. Ltd. Şti.
Topkapı Tic. Merkezi 1 No: 369
Cevizlibağ / İST
+90 212 482 18 90 pbx
+90 212 482 18 92
www.bernuretiket.com.tr
Önce Kalite Dergisi, Türkiye Kalite
Derneği tarafından ayda bir yayınlanır.
Ulusal-Türkçe-Aylık
ISSN: 1301-4978
Önce Kalite Dergisi’ndeki yazı ve resimler
kaynak gösterilerek kullanılabilir.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Yazarlar ve Kuruluşlardan gelen yazılar:
• A4 sayfasına, her taraftan
2 cm marj bırakılarak, 1.5
cm boşluk, 12 punto Arial
veya Times New Roman
karakteri ile en fazla 4 sayfa
yazılmalıdır.
• Yazı başlığı ve yazar adı
koyu font ile yazılmalıdır
• Yazar unvanı, e-posta
adresi yer almalıdır.
• Yazara ait en az iki adet
yüksek çözünürlükte
vesikalık olmayan hareketli
tarzda resimler olmalıdır.
• Gelen yazılar, yayın
kurulu tarafından
okunurluğunun
artırılması, uzunluğunun
kısaltılması gibi
durumlarda yazının
içeriğinde, başlıkta
değişiklik yapılabilir. Bu
değişiklik yapma hakkı
dergimizce saklıdır.
7
BU SAYIMIZDA
ENERJİ
E
nerji kalitesi’nin sürdürülebilirlik için önemli olduğunu düşünerek
bu ay “Sürdürülebilir Enerji” konusunu ele aldık.
A.Hamdi Doğan “Enerji ve Sürdürülebilirlik” yazısı içerisinde Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında (2023) elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin iki katından daha fazla artarak yaklaşık
500 milyar kWh olacağı tahmin edildiğini, bu doğrultuda, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan ve enerji verimliliğinden maksimum düzeyde yararlanmaya çalışmamıza karşın kaynaklarımızın, hızla artan
elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılamaya yetmemesi enerjide sürdürebilirliğin önemini daha da artırdığını vurguladı.
Neslihan Cingi
[email protected]
Bu sayımızda dosya köşemizde enerji konusunda keyifle okuyabileceğiniz ve sizlere yeni bakış açıları kazandıracağına inandığımız isimler var; Ak Enerji, Accenture, Aygaz, EgeGaz, Koç Holding,
İzaydaş, İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü, Enerji Hukuku Derneği..
Ulusal Kalite Hareketi köşemizde ise, Aromsa Besin Aroma ve Katkı Maddeleri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yasa Bey’i konuk ettik.
Ayrıca KalDer olarak, yönetim kalitesindeki güncel yaklaşımları, sorunları ve çözümlerine ilişkin bilgileri paylaşmak ve değerli Üyelerimize, Üye Adaylarımıza en verimli paylaşım ve ağ geliştirme ortamlarının yaratılması amacıyla KalDer Kahvaltı Sohbetlerinin ilkini gerçekleştirdik.
İkincisini, 30 Mart 2012 tarihinde, 09:00 – 12:00 saatleri arasında gerçekleştireceğimiz, ana teması
“Yönetim Kadının Hakkıdır” olarak kurgulanan, KalDer Kahvaltı Sohbetleri etkinliğini, Aras Kargo’nun
katkılarıyla Milliyet Gazetesi yazarı Meral Tamer’in Moderatörlüğünde, TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı Sibel Gönül ve KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Gülden Türktan
ile gerçekleştiriyoruz. Bütün üyelerimizi bekliyoruz.
Son olarak Türkiye Kalite Derneği Olağan Genel Kurul Toplantısı, 27 Nisan 2012 Cuma günü
14:00-18:00 saatleri arasında T.C. Boğaziçi Üniversitesi, Garanti Kültür Merkezi Ayhan Şahenk Salonunda yapılacaktır. Tüm üyelerimiz davetlidir.
Sevgilerimle,
Kurumsal sponsorlarımız
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
8
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
2035 YILINA DOĞRU
ENERJİNİN
ROTASI
ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI’NIN “WORLD ENERGY
OUTLOOK 2011” RAPORUNA GÖRE ÖNÜMÜZDEKİ
25 YIL İÇİNDE KÜRESEL BİRİNCİL ENERJİ TALEBİ YÜZDE
40 ARTACAK. DOĞALGAZ TALEBİ EN YÜKSEK ARTIŞI
GÖSTERİRKEN PETROL EN ÖNEMLİ KAYNAK OLMAYA
DEVAM EDECEK. 2035 YILINA KADAR ENERJİ ARZ
YATIRIMLARI İÇİNSE YILDA YAKLAŞIK 1,5 TRİLYON ABD
DOLARI OLMAK ÜZERE TOPLAMDA 38 TRİLYON ABD
DOLARI YATIRIM GEREKECEK.
U
luslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yıllık olarak hazırlanan ve küresel
enerji piyasalarının mevcut durumuna ve
geleceğine yönelik analizler içeren “World
Energy Outlook 2011” (WEO-2011) raporu küresel enerji piyasalarının bugününe ve
gelecek 25 yılına ilişkin en son verileri içeriyor. Farklı senaryolara, ülkelere, sektörlere ve yakıt türlerine göre en son enerji arz
ve talep projeksiyonlarına da yer veren rapor, önümüzdeki çeyrek yüzyılda enerji sisteminin nasıl dönüşebileceğine dair önemli
analizler sunuyor. “World Energy Outlook
2011” raporunun tahminleri üç farklı senaryo üzerine kurulu. Dolayısıyla geleceğe dönük tahminler bu üç senaryoya göre belirgin
bir şekilde farklılık gösteriyor. Yeni Politikalar Senaryosu, WEO-2011’in ana
senaryosu ve bu senaryo en son hükümet taahhütlerinin dikkatlice uygulandığını varsaÖNCE KALİTE Mart 2012
yıyor. Bu senaryoya göre, uzun dönemde
ortalama dünya sıcaklığının 3,5 derece artacağı öngörüsüne paralel olarak, 20102035 yılları arasında dünya birincil enerji
talebi üçte bir oranında artacak. Aynı dönemde enerji kaynaklı karbondioksit emisyonları ise yüzde 20 artacak.
Önümüzdeki 25 yılda, küresel enerji talebindeki artışın yüzde 90’ı OECD dışındaki ülkelerden kaynaklanırken dünyanın en
büyük enerji tüketicisi olarak kendini konumlandıran Çin’in tek başına enerji talebi ise bu artışın yüzde 30’dan fazlasını
oluşturacak. 2035 yılı itibariyle Çin ikinci
en büyük tüketici olan ABD’den yüzde 70
daha fazla enerji tüketecek. Bu artışa rağmen Çin’de kişi başına düşen enerji tüketimi
hala ABD’nin yarısından daha az olacak.
Hindistan; Endonezya, Brezilya ve Orta
Doğu’daki enerji tüketimi hızının ise Çin’den
daha yüksek seyretmesi bekleniyor. Gelişmekte olan ekonomiler enerji arzının dinamiklerini de belirleyecek. Dünya, 2035 yılında küresel toplamın yarısından daha fazlasına ulaşacak olan OPEC’in petrol üretimine daha fazla bağlı olacak. Rusya, Hazar
Bölgesi ve Katar gibi en büyük gaz üreticileri başta olmak üzere, 2035 yılında OECD
üyesi olmayan ülkeler ise küresel gaz üre-
9
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
seviyesine yaklaşamayacak.
Her yıl 1,5 trilyon dolar
yatırım gerekiyor
Yeni Politikalar Senaryosu’na göre, gelecekteki enerji arzı için büyük çaplı yatırımlara ihtiyaç var. 2011-2035 yılları arasında, enerji arzının altyapısını oluşturmak için küresel
boyutta yılda ortalama 1,5 trilyon dolar olmak üzere toplamda 38 trilyon dolar yatırım
yapılması gerekiyor. Bunun üçte ikisi OECD
dışı ülkeler için gerekli. Elektrik sektörü bu yatırımların yaklaşık 17 trilyon dolarlık kısmını
oluştururken, petrol ve gaz sektörleri içinse
yaklaşık 20 trilyon dolarlık yatırım öngörülüyor. Kömür ve biyoyakıtlar ise geri kalan yatırımları içeriyor.
Geri çevrilemez iklim değişikliği
Planlanan politikalar çerçevesinde artan fosil enerji kullanımının, geri dönülemez ve yıkıcı sonuçlar doğurabilecek iklim değişikliğine yol açması bekleniyor. Küresel enerji kaynaklı karbondioksit emisyonları 2010 yılında
yüzde 5,3 oranında artarak 30,4 milyar ton
seviyesine çıktı. Temel senaryo olan “Yeni Politikalar Senaryosu” emisyonların yüzde 20
oranında bir artış ile yükselmeye devam edeceğini ve 2035 yılında 36,4 milyar ton seviyesine erişeceğini öngörüyor. Bu öngörü,
uzun vadede 3,5 derecelik bir küresel sıcaklık artışı beklentisi ile paralel.
Petrolün geleceği
timinin yüzde 70’inden daha fazlasını gerçekleştirecek.
Tüm enerji kaynaklarına
talep hızı artıyor
Küresel birincil enerji tüketiminde fosil yakıtların payı 2010 yılında yüzde 81 iken bu
oranın 2025’te yüzde 75’e gerilemesi öngörülüyor. 2035 yılına kadar küresel enerji kaynakları içinde oranını artıracak tek fosil yakıt ise doğal gaz. Doğalgaz talebindeki artış, petrol ve kömürdeki artışın toplamına yaklaşacak. Rusya ve Hazar bölgesindeki doğalgazın artarak Asya’ya gitmesi sonucunda doğal gaz ticareti yaklaşık iki
katına çıkacak. Petrol talebi yüzde 15 artarken, bu artış ağırlıklı olarak ulaştırma talebindeki artıştan kaynaklanacak. Kömür ta-
lebi ise gelişmekte olan ekonomilerin etkisiyle önümüzdeki 10 yıl içinde artmaya devam edecek, sonrasında ise stabil bir çizgi
izleyecek. Hindistan 2020 yılına doğru en
büyük kömür ihracatçısı olacak, fakat dünya kömür piyasasında Çin yine belirleyici
faktör olmaya devam edecek. Elektrik üretimi sektöründe ise nükleer enerjinin payının
Çin, Kore ve Hindistan’ın liderliğinde yüzde 70 artması bekleniyor. Hidrolik ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir
enerji teknolojileri, artan talebi karşılamak
üzere kurulacak yeni kapasitelerin yarısını oluşturacak. Modern yenilenebilir enerji kaynaklarının diğer tüm enerji kaynaklarından daha hızlı büyümesine karşın, yine
de 2035 yılına gelindiğinde bütün yenilenebilir enerji arzı hiçbir fosil yakıt arzının
“Yeni Politika Senaryosu”na göre küresel
petrol talebi 2035 yılına kadar yavaşça
yükselerek 2010 yılındaki 87 milyon varil/
gün değerinden 99 milyon varil gün değerine ulaşacak. Buna rağmen, petrolün küresel
birincil enerji kullanımında yüzde 33 olan
payının 2035 yılında yüzde 27’ye düşmesi bekleniyor. OECD üyesi ülkelerin talebi
düşerken, talep artışı daha çok OECD dışı
Asya ülkelerinden gelecek. Talep bu yönde
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
10
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
seyrederken üretim cephesinde ise ham petrol arzı hafif bir yükselişle yaklaşık 69 milyon varil/gün seviyesinde sabitlenecek ve
2035’te 68 milyon varil/gün olacak.
Mevcut petrol yataklarındaki azalan üretimi dengeleyebilmek için mevcut OPEC Orta
Doğu üretiminin iki katı olan 47 milyon varil/günlük ek brüt kapasite ilavesine ihtiyaç
duyuluyor. OPEC’in pazar payı 2010 yılındaki yüzde 42 seviyesinden 2035’te yüzde 51’e yükselecek. Bu gelişmenin petrol ithal eden OECD dışı ülkelerde, özellikle de
Asya’da artan ithalat bağımlılığı, ithalat maliyetleri ve arz güvenliği konularında endişelerin artmasına neden olması muhtemel.
Ham petrol varil fiyatının ise 2035 yılında
120 dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Talep artışının önemli bir bölümü ise gelişen
ekonomilerdeki ulaştırma sektöründen gelecek. Araç yakıt ekonomisindeki etkin tasarruflar ve artan biyoyakıt arzına rağmen,
OECD dışı ülkelerdeki otomobil pazarının
büyük oranda genişlemesi, bu ülkelerdeki
otomobil satışının 2020 yılında OECD ülkelerindeki satış miktarını geçmesi ve küresel binek araç filosunun iki kat artarak yaklaşık 1,7 milyar adede ulaşması gibi etkenler petrol tüketimini artıracak.
Petrolü daha verimli kullanan ya da elektrikli taşıtlar gibi hiç kullanmayan alternatif araç
teknolojilerindeki ilerlemeye rağmen bu tür
araçların ticari olarak hayatta kalabilmeleri
ve pazara nüfuz edebilmeleri zaman alacak.
Doğalgazın artan önemi
“Yeni Politikalar Senaryosu”na göre doğalgaz küresel enerji ekonomisinde giderek artan bir rol üstleniyor. Bu senaryoya göre yıllık ortalama yüzde 1,7’lik bir artışla 2035
yılında dünya gaz talebi 4,75 trilyon metreküpe ulaşacak. Artan taleple birlikte küresel
doğalgaz tüketimi 2035 yılında neredeyse
kömür tüketimine yaklaşacak. Doğalgaz talep artışının yüzde 81’i OECD dışı ülkelerden kaynaklanacak. 2010 yılında Çin’de
yaklaşık 110 milyar metreküp olan doğal
gaz talebi, doğalgaz kullanımının hızla artmasıyla 2035’te 500 milyar metreküpe erişecek. Elektrik üretimi ise küresel doğal gaz
talep artışında en çok paya sahip olan sektör konumunda. 2035 yılında 860 milyon
metreküpe ulaşan üretimiyle Rusya dünyanın en büyük gaz üreticisi konumuyla öngörülen dönemde toplam doğalgaz artışına en
büyük katkıyı sağlayan ülke olacak.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Dolayısıyla küresel enerji piyasasında kritik
bir oyuncu olan Rusya’nın önümüzdeki yıllarda enerji politikası alanındaki seçimleri
Rusya’nın kendi ekonomik kalkınmasını şekillendireceği gibi küresel enerji güvenliği ve
çevresel sürdürülebilirlik açısından da önemli sonuçlar doğuracak.
Kömür’de çin etkisi
Kömür halen ikinci en fazla kullanılan birincil yakıt ve elektrik üretiminin belkemiği durumunda. Geçtiğimiz 10 yılda küresel enerji
kullanımındaki artışın yaklaşık yarısı kömürden kaynaklandı. Bu artışın büyük kısmı da
yükselen ekonomilerin elektrik üretimi sektöründe gerçekleşti. Bu gelişmede en büyük
pay ise Çin’in elektrik ve sanayi sektörlerine
ait. Peki, emisyonların sınırlandığı bir dünyada kömürün rolü ne olacak? “Yeni Politikalar Senaryosu”na göre küresel kömür tüketimi toplamda yüzde 25 artarak 2020’li
yılların başlarına kadar yükselecek. Bu dönemden sonra ise 2035’e kadar artık yatay
bir seyir izleyecek.
2009 yılında dünya kömür tüketiminin yaklaşık yarısını tek başına gerçekleştiren Çin,
enerjiverimliliğini geliştirmek ve enerji bileşimini çeşitlendirmek suretiyle enerji ve karbon yoğunluğunu azaltmaya dönük iddialı hedefler içeren 2011-2015 dönemi 12.
Beş Yıllık Kalkınma Planı’yla kömür piyasasının geleceğinin anahtarını elinde tutuyor.
“Yeni Politikalar Senaryosu” küresel kömür
talebi artışının yarısının Çin’den geleceğini
ve 2020’ye kadar Çin’in kömür tüketiminin
yüzde 30 artacağını öngörüyor. Kömür tüketiminde Hindistan’ın da giderek artan bir
rol oynaması bekleniyor. Hindistan’ın 2025
yılı itibariyle ABD’yi geçerek dünyanın en
fazla kömür tüketen ikinci ülke olacağı tahmin ediliyor.
150 Yıl yetecek kömür var
2035’e kadar uzanan projeksiyon döneminde elektrik enerjisi üretiminin küresel kömür
talebinin sürükleyicisi olmaya devam etmesi bekleniyor. Kömür talebindeki artışın enaz
dörtte üçü elektrik enerjisi üretiminden kaynaklanacak. Diğer yandan mevcut temiz kömür
teknolojilerinin ve karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin daha hızlı şekilde kullanıma girmesi de uzun vadede kömür tüketimini artırabilir.Kömür küresel olarak en bol bulunan fosilyakıt. Küresel rezervler toplam bir
trilyon ton civarında ve bu da mevcut hızla
SÜBVANSİYONLARIN
ROLÜ
Dünya çapında fosil yakıt tüketim
sübvansiyonları 2010 yılında 409
milyar dolara ulaştı. Petrol üretimine
verilen sübvansiyonlar bu miktarın
yaklaşık yarısını oluşturuyor. Ancak
petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi
birçok ülkede bu sübvansiyonları
sürdürülemez hale getirdi ve bazı
hükümetleri bu sübvansiyonları
azaltma çabalarına yöneltti. Enerji
sübvansiyonu uygulayan 37 ülkeyi
kapsayan bir araştırmada, 15 ülkenin
2010 yılı başından itibaren bu
sübvansiyonları devre dışı bırakma
yönünde adımlar attıkları görülüyor.
Daha ileri reformlar yapılmadığı
takdirde fosil yakıt tüketim
sübvansiyonlarının maliyetinin 2020
yılında cari fiyatlarla 660 milyar
ABD dolarına ulaşması bekleniyor.
Fosil yakıt sübvansiyonlarının
değiştirilmeden devam ettiği bir baz
senaryoya göre bu sübvansiyonların
2020 yılı itibariyle tamamen devre
dışı bırakılması sonucunda küresel
birincil enerji talebinin yüzde 5,
karbondioksit emisyonlarının ise
yüzde 5,8 azalması mümkün.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının
piyasada rekabet edebilmesi içinse
sübvanse edilmesi gerektiği görüşü
öne çıkıyor. Örneğin karada
konuşlandırılmış rüzgar santralleri
Avrupa Birliği’nde 2020, Çin’de
2030 yılı itibariyle rekabetçi hale
gelmekte, ABD ise 2035 yılına
kadar rekabetçi konuma
yükselemiyor. Dolayısıyla enerji
sübvansiyonları içinde yenilenebilir
enerjiye giden payın büyümeye
devam etmesi öngörülüyor.
150 yıllık üretime yetecek miktara denk geliyor. Üretim cephesinde de yine Çin başı çekiyor. Çin 2035’e kadar küresel arzda meydana gelen artışın yarısından fazlasını tek başına sağlayacak. Geri kalan üretimin büyük çoğunluğu ise Hindistan ve Endonezya tarafından karşılanacak. Avustralya 2035’e kadar
üretimi artan tek büyük OECD ülkesi olurken
ABD’de de ise kömür üretimi 2020’den itibaren düşüşe geçecek. Avrupa’da üretim tarihi
azalış seyrini sürdürecek.
11
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
* Capital, ENERGY&BUSINESS ekinden alınmıştır.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
12
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Akenerji, “Investors in
People” IIP Sertifikası’nı
alan ilk enerji şirketi oldu
IIP, şirket performansının, insan kaynağının geliştirilmesi yoluyla artırılması için
bütünsel ve sonuç odaklı bir çerçeve sunan ilk ve tek uluslararası yönetim ve
gelişim standardı.
“Biz Enerjiyiz!” sloganıyla çıktığı Investors in People yolculuğunda 2011 yılının Nisan ayında ‘’IIP Taahhüt Sertifikası’’ alan Akenerji, süreci başarıyla tamamlayarak Investors in People Sertifikasını almaya hak kazandı.
Böylece Akenerji, günümüzde dünya çapında 75 ülkede yaklaşık 40 bin organizasyonun ulaşmış olduğu, Türkiye’de
ise sadece 11 şirketin sahip bulunduğu
IIP Sertifikası’nı alan ilk Türk enerji şirketi oldu.
Temel ilkeler açısından incelendiğinde,
şirkete sistematik olarak izleyebileceği
bir yol gösteren ama aslında sürekli gelişim için zaten yapılması gereken geliştirmeleri ve iyileştirmeleri vurgulayan
IIP, şirket performansının insan kaynağı
ile geliştirilmesini yöntem olarak benimseyen dünyanın uluslararası tek insan
kaynakları standardıdır. Şirket stratejileri ve insan kaynakları stratejisinin entegrasyonunu sağlayarak, bu geliştirme
ve iyileştirmelerin nasıl yapabileceğine
dair sistemsel rehberlik yapar. Bu rehberlik mevcut süreçlerin üzerine kesinlikle ilave bir yük getirmeyen, tam tersine şirketin stratejilerine ve hedeflerine
çalışanları ile beraber paralel yürümesini sağlayan bir araçtır.
Akenerji’nin “Investors in People” olarak tanınması, daha yüksek performans
için insana yatırım yapmayı taahhüt ettiğini ve aynı zamanda kuruluşun mükemmeliyet standartlarına önem verdiğini ifade ediyor.
IIP Standartlarına ulaşmak için gerçekÖNCE KALİTE Mart 2012
Ümit Danışman,“Çalışanlarımızın kendilerini değerli hissettikleri, tüm potansiyellerini ortaya koydukları bir çalışma ortamı ve insan odaklı bir kültür yaratmak
amacıyla çıktığımız IIP Sertifikası yolculuğunu başarılı bir şekilde tamamlamak
bize gurur verdi. İnsan kaynağının geliştirilmesi yoluyla şirket performansının
artırılması için bütünsel ve sonuç odaklı bir çerçeve sunan ilk ve tek uluslararası yönetim ve gelişim standardı olan
IIP Sertifikası’nın şirketimizin gelişiminde uzun vadede çok büyük bir rol oynayacağına inanıyorum. Enerji sektöründe
insana yatırım yapmak ve bunu uluslararası bir standart ile gösterebilmek, gelişen sektör dinamikleri içinde potansiyeli yüksek kaliteli insan kaynağını Akenerji bünyesine çekebilmek için önemli
bir adım” dedi.
Akenerji Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman
leştirilmesi gereken çalışmaları içeren
bir aksiyon planı hazırlayan ve bu aksiyon planını uygulamak için taahhütte bulunan Akenerji, 2011 yılının Nisan ayında sergilediği kararlılığın ödülü olarak
“Taahhüt Sertifikası” almıştı. IIP Danışmanları tarafından taahhüt ettiği IIP standartları değerlendirilen Akenerji, bu değerlendirme sonucunda IIP Sertifikası’nı
da almaya hak kazandı.
IIP Sertifikası almanın Akenerji için çok
büyük bir gurur kaynağı olduğunu ifade eden Akenerji Genel Müdürü Ahmet
IIP Sertifikası gerçekleştirilmesi
gereken 10 temel ilkeye
dayanıyor
İş Stratejisi, Öğrenim ve Gelişim Stratejisi, İnsan Yönetimi Stratejisi, Liderlik ve
Yönetim Stratejisi, Yönetim Etkinliği, Takdir ve Ödüllendirme, Katılım ve Yetkilendirme, Öğrenme ve Gelişim, Performans
Ölçümü ve Sürekli Gelişim gibi 10 temel
ilkeye dayanan IIP Sertifikası 39 alt göstergeden oluşuyor.
IIP Sertifikası alabilmek için bu 10 temel
ilkenin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizen Akenerji İnsan Kaynakları Direktörü Sevilay Uçar, “Akenerji halihazırda güçlü olduğu ‘öğrenim ve gelişim’
13
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
ji, üretimde kaynak çeşitliliğine ulaşmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim yatırımlarına ağırlık
vermiştir. Bu kapsamda, 2003 yılından
itibaren hidroelektrik santral ihalelerine
katılan Akenerji, 2005 yılında Çınarcık
HES ve Uluabat Kuvvet Tüneli ile Akocak
regülâtörleri ve Akocak HES ihalelerini
kazanarak, üretim çeşitliliği alanındaki
çalışmalarına büyük hız vermiştir. 301
MW yenilenebilir enerji kaynağına dayalı üretim kapasitesi ile toplamda 659
MW’lık aktif kurulu gücüne ek olarak,
2012 yılında devreye alacağı 87 MW
kapasiteli 3 hidroelektrik santrali, yaklaşık 900 MW kapasiteli Egemer Doğal
Gaz Santrali ve 160 MW kurulu gücündeki Kemah HES projeleri tamamlandığında, Akenerji, Türkiye’deki enerji üretiminin önemli bir bölümünü tek başına
gerçekleştiriyor hale gelecektir.
Akenerji İnsan Kaynakları Direktörü Sevilay Uçar
faaliyetlerine daha çok önem vererek
çalışanlarına yaptığı yatırımların geri
dönüşünü ölçerken, bu ölçümler sonucunda sürekli gelişimi destekleyen çalışmalarını sürdürdü. Bu kapsamda var
olan performans yönetim sürecinin etkinliğini de artırarak, başarıya ulaşan yolda önemli bir aşama kaydetti. Sertifikayı almak için Akenerji ailesi olarak gösterdiğimiz çaba ve sorumluluk, bundan
sonra daha da artarak devam edecek.
‘İnsana Yatırım’ımızın sürekliliğini sağlamak, bundan sonraki en büyük görevimiz” şeklinde konuştu.
Akenerji Elektrik Üretim
A.Ş. Hakkında
Akkök Şirketler Grubu bünyesinde 1989
yılından bu yana faaliyet gösteren Akenerji, Türkiye’nin otoprodüktör grubu
statüsünde ilk elektrik üreticisidir. Ülkemizdeki en büyük özel sektör elektrik
üretim şirketlerinden biri olan Akenerji, serbest tüketici belgesi olan müşteriler ile sanayi kuruluşları, ticarethaneler,
organize sanayi bölgeleri ve DUY sistemine enerji tedarik etmektedir.
Akenerji, mevcut yenilenebilir enerji yatırım portföyü ve özelleştirme fırsatlarının yanı sıra farklı yakıt kaynaklarına
dayalı yatırım imkânlarını da takip etmekte ve değerlendirmektedir. Akener-
Çevreye ve insana
duyarlı üretim
Topluma ve doğaya karşı sorumluluğunun bilinciyle yenilikçi ve çevreye uyumlu teknolojileri kullanarak faaliyetlerini sürdüren Akenerji, yenilenebilir kaynaklarla elektrik üreten tüm santralleri
devreye girdiğinde yaklaşık 1 milyon
ton karbondioksit (CO2) salımını engellemiş olacaktır. Bir başka deyişle,
Akenerji doğaya 82.600 hektar alanda yaklaşık 42,2 milyon ağacın sağladığı temiz havaya eşdeğer bir katkıda
bulunacaktır.
Tüm yenilenebilir enerji projeleri için
Gönüllü Karbon Piyasası’nda (VoluntaryEmissionReduction - VER) sertifika başvurularını tamamlayan Akenerji 2010
yılında karbon sertifikalandırma çalışmalarında büyük aşama kaydetmiştir.
İlk olarak Eylül 2009 tarihinde devreye
aldığı Ayyıldız Rüzgar Santrali’ni Gold
Standart olarak tescil ettiren Akenerji, 2010 yılında Akocak, Burç, Feke I,
Feke II ve Uluabat santrallerinin de sertifikasyon sürecini tamamlamıştır. Uluabat
HES, Türkiye’nin bugün itibariyle Gönüllü Karbon Standardı’na (VCS) göre tescil edilmiş barajlı en büyük hidroelektrik
santrali olma özelliğine sahiptir.
Dağıtımda aktif ve öncü
Akenerji, 2008 yılının Temmuz ayında
Akkök ve Avrupa’nin lider enerji şirketi CEZ ile “AkCez” adı altında bir konsorsiyum oluşturarak katıldığı, Özelleştime İdaresi’nin açtığı Elektrik Dağıtım Özelleştirme İhaleleri’nden, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ) ihalesini kazanmıştır. Sakarya, Bolu, Düzce ve Kocaeli bölgelerini içine alan ve
355 milyon dolarlık teklifle açılan ihaleyi 600 milyon dolarlık teklifiyle kazanan
Akenerji-Akkök-CEZ Ortak Girişim Grubu, 11 Şubat 2009 tarihinde SEDAŞ’ı
devir almıştır. Enerji sektöründe atılımlarıyla örnek teşkil eden Akenerji, SEDAŞ
özelleştirmesi ile birlikte sektördeki öncü
pozisyonunu güçlendirirken, enerji özelleştirmelerinin aktif bir oyuncusu olacağını bir kez daha göstermiştir.
Prestijli stratejik ortaklık
Toplam 20 milyar Euro pazar değeri
ile Avrupa’nın en karlı, lider enerji şirketi CEZ ile Türkiye’nin en köklü sanayi kuruluşlarından Akkök Grubu arasında, Akenerji’de eşit ortaklığa dayalı bir
stratejik ortaklık anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma kapsamında Akenerji’nin
halka açık olmayan %75‘lik kısmında
%50–50 stratejik ortaklık oluşturmak
suretiyle Türkiye’ye ilk aşamada önemli miktarda yabancı sermaye girişi gerçekleştirilmiştir.
Ekonomik ve kesintisiz
enerji tedariki
Müşterilerine ekonomik koşullarla elektrik enerjisi sağlayan ve sunduğu avantajları istikrarlı bir şekilde sürdürebilecek
üretim kapasitesi ve piyasa öngörüsüne
sahip olan Akenerji, sanayi, sağlık, iletişim, bilgi işlem, otelcilik, bankacılık ve
alışveriş merkezi gibi farklı sektörlerde
faaliyet gösteren birçok kurumsal şirketin elektrik enerjisini tedarik etmektedir.
Akenerji’nin benimsediği kazan - kazan ilkesinin ve müşteri odaklı büyüme
stratejisinin bir sonucu olarak, 2009 yılı
sonunda hayata geçen yeni piyasa yapısına yönelik öngörüsü 2010 yılında
serbest tüketicilerin önemli bir kısmının
Akenerji’yi tercih etmesini sağlamıştır...
Güçlü kurumsal yapısı ile Akenerji, Türkiye elektrik enerjisi sektörüne yön veren
öncü konumunu korumaktadır.
www.akenerji.com.tr
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
14
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
“ENERJİ DAHA DA
HAREKETLENECEK”
TÜRKİYE ENERJİ SEKTÖRÜ ELEKTRİK ALANINDA SON 2 YILDA OLDUKÇA BELİRGİN
BİR GELİŞİM SERGİLEDİ. ÖZELLİKLE ELEKTRİK ALANINDA TÜRKİYE’NİN AVRUPA
İLE ENTEGRE OLMASI ELEKTRİK KALİTESİNİ ARTIRDI. ANCAK HALEN GEREK
KAYIP/KAÇAK GEREK ALTYAPI YATIRIMLARI ALANLARINDA GELİŞİM İHTİYACI
OLDUĞUNU BELİRTEN ACCENTURE YÖNETİCİ ŞİRKET ORTAĞI VE TÜRKİYE ENERJİ
GRUBU ÜLKE SORUMLUSU HAKAN IRGIT, “AYRICA SEKTEYE UĞRAMIŞ OLAN
ÖZELLEŞTİRMELERİN VE DOĞAL GAZ PİYASASINDAKİ LİBERALLEŞMENİN BİR
AN ÖNCE RAYINA GİRMESİ SEKTÖRÜN HIZLI GELİŞİMİ İÇİN FAYDALI OLACAK.
TÜRKİYE’NİN KONUMU İTİBARİYLE ENERJİ MERKEZİ OLMASINA YÖNELİK BÜYÜK
PROJE PLANLARI DA BULUNUYOR. MESELA NABUCCO BORU HATTI PROJESİ
BUNLARDAN BİRİ… BUNLARIN DA HAYATA GEÇMESİYLE PİYASA DAHA DA
HAREKETLENECEK” DİYOR.
A
ccenture küresel yönetim danışmanlığı, teknoloji servisi ve dış kaynak kullanımı sağlayan dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden...
2000 yılından itibaren Türkiye’de aktif
şekilde hizmet veren şirket, üretim, perakende ve lojistiğin yanında son 3 yıldır
da enerji sektörüne odaklanmış durumda.
Enerjinin hizmet verdikleri 5 sektörden biri
olduğunu belirten Accenture Yönetici Şirket Ortağı ve Türkiye Enerji Grubu Ülke
Sorumlusu Hakan Irgıt, “2011 bütçe yılında dengeli bir şekilde toplam 25,5 milyar
dolarlık cironun yaklaşık 5 milyar dolarını
bu sektörden sağladık” diyor.
Accenture, enerji alanında petrol ve gaz,
altyapı hizmetleri, petrokimya ve madencilik sektörlerine hizmet sunuyor. Petrol
ve gaz alanında Tüpraş, TPAO/Petrobras, BP, altyapı hizmetleri alanında Sunchemical ve Akkim hizmet verdiği müşterilerden birkaçı… Accenture Yönetici Şirket Ortağı ve Türkiye Enerji Grubu Ülke
Sorumlusu Hakan Irgıt, enerji konusunda
neler yaptıklarını, önümüzdeki dönemde
sektörde ne tür gelişmelerin olacağını ve
şirketlerin ne tür aksiyonlar alması gerektiğini şöyle anlattı:
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Accenture olarak enerji
konusunda neler yapıyorsunuz?
Enerji alanında petrol ve gaz (upstream,
midstream, downstream), altyapı hizmetleri
(elektrik üretim, iletim, dağıtım ve perakende), petrokimya ve madencilik sektörlerine
hizmet sunuyoruz. Bu sektörlere yönelik verdiğimiz hizmetler arasında fonksiyon olarak, strateji planlama, kurumsal ve emtia
bazında risk yönetimi, organizasyonel yapılandırma, iş süreci iyileştirme ve tasarlama,
işletme modelleri ve optimizasyonları, bayi
ağı optimizasyonları, teknoloji danışmanlığı, kurumsal kaynak sistemleri (ERP), faturalama ve müşteri yönetim gibi birçok alanda
danışmanlık hizmeti veriyoruz.
Türkiye’nin önde gelen ulusal ve uluslararası şirketleriyle çalışıyoruz. Petrol ve gaz alanında Tüpraş, TPAO/Petrobras, BP, altyapı hizmetleri alanında Enerjisa, Çalık Enerji, OMV; kimya alanında Petkim, Sunchemical ve Akkim bunlardan bazıları…
Hizmet verdi iniz kategoriler,
alanlar içinde enerjinin sizin için
önemi nedir? Bu konuda nasıl bir
kadronuz var?
Türkiye’de enerji alanında hizmetlerimize
2008 yılında TPAO/Petrobras ortaklığının
Karadeniz’de petrol arama projesinin yönetimini yaparak başladığımızı söyleyebiliriz. Enerji sektörü, Accenture’ın hizmet verdiği beş sektörden birisi. 2011 bütçe yılında dengeli bir şekilde toplam 25,5 milyar dolarlık cironun yaklaşık 5 milyar dolarını bu sektörden sağladık. Yani, önem
açısından finans, telekomünikasyon gibi
diğer sektörlerle eş değerde diyebiliriz.
Accenture’ın yalnızca altyapı hizmetleri
alanına odaklanmış 10 bin küresel çalışanı
bulunuyor. Türkiye’deki kadromuzda hem
enerji sektöründe yetişmiş kişiler hem yönetim danışmanlığı ve teknoloji danışmanlığı kadrolarımızdan enerji sektörüne odaklananlar hem de küresel Accenture enerji
takımından Türkiye’deki projeleri desteklemek için belirlenmiş kişilerin oluşturduğu
güçlü bir takım yapımız var.
Peki ne tür projeler yapıyorsunuz?
Türkiye’de petrol arama projesinin yönetimi dışında yürüttüğümüz projelerden bazılarından bahsedecek olursak, kimya şirketinin 2015 stratejisinin belirlenmesi, dağıtım şirketinin akıllı şebeke ve otomatik
sayaç okuma sistemi uygulama danışman-
15
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Accenture Yönetici Şirket Ortağı ve
Türkiye Enerji Grubu Ülke Sorumlusu Hakan Irgıt
“YENİ OYUNCULAR GİRECEK”
Sektör önümüzdeki 5-10 yıllık
süreçte nereye ula acak? Sektöre
kaç yeni oyuncu katılacak, bu
rekabeti nasıl etkileyecek?
KONSOL DASYON OLACAK
Yurtdışındaki müşterilerimizin bizlerle
yaptıkları bazı çalışmaları da baz
alarak, özellikle elektrik üretim alanında
yurt dışından yeni oyuncuların piyasaya
gireceğini tahmin ediyoruz. Bununla
beraber, sektörde konsolidasyon
olacağına ve büyük oyuncuların sektörde
varlık göstermeye devam edeceğine
inanıyoruz.
YATIRIM HIZLANACAK
Elektrikli araçların şarj noktalarının
ve mikro-üretim seçeneklerinin
artması dağıtım şirketlerinin şebeke
yönetimini zorlaştıracak ve akıllı
şebeke yatırımlarını hızlandırmalarına
neden olacak. Serbest tüketici limitinin
sıfıra düşürülmesiyle özellikle mesken
müşterilerinin talepleri ve enerji şirketleri
için değeri hızlı bir şekilde artacak.
YENİ MODELLER
Enerji şirketleri bir yandan müşteri
kaybetmemek için yarışırken, bir
yandan ek gelir sağlamak için yeni iş
modellerine yönelecek. Vadeli enerji
borsası ve “Over-The-Counter” piyasası
oluşacak ve burada gerek Türk gerek
yabancı birçok oyuncu yer alacak.
lığı, elektrik üretim şirketinin temel operasyon ve bakım süreçlerinin yeniden tasarlanmasını sayabiliriz. Bunun yanında rafineri şirketinin organizasyonel yapılanması ve iş süreçlerinin yeniden tasarlanması, petrokimya tesisinde enerji optimizasyonunun sağlanması, akaryakıt şirketinin
tüm SAP fonksiyonlarının tasarlanması,
geliştirilmesi, testi, eğitimi ve hayata geçirilmesi de var.
Accenture enerji konusunda nasıl
bir know-how’a sahip? Sektörün
nabzını nasıl tutuyorsunuz?
Accenture’ın dünya çapında sahip olduğu know-how’ı anlatmanın en güzel yöntemlerinden birisi organize ettiği ve kurduğu organizasyonlar. Bunlardan bir tanesi 2002 yılında kurulan Accenture Küresel Enerji Kurulu. Burada önde gelen otomotiv, petrokimya, petrol ve gaz ve altyapı hizmet şirket yöneticileri, endüstri uzmanları ve akademisyenler bir araya gelerek dünyadaki enerji eğilimlerini değer-
lendirip, şirketlerin nasıl aksiyon almaları gerektiğini tartışıyor. Bununla beraber
Accenture 20 yılı aşkın süredir “Uluslararası Utilities ve Enerji Konferansı”nı organize ediyor. Bu konferansta endüstriden
yöneticiler sektörü etkileyen teknoloji inovasyonu, enerji politikaları, enerji piyasaları ve müşteri gelişimi ile ilgili konulara odaklanıyor. 2012 yılı Nisan ayında
San Francisco’da düzenlenecek olan konferansta Türkiye’den de birçok davetlimiz
olmasını planlıyoruz. Bu örneklerden ilham alarak Türkiye’de 2010 yılında Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Fatih Birol’un konuk konuşmacı olarak katıldığı Türkiye enerji sektörünün değerli yatırımcıları ve yöneticilerini bir araya getirdiğimiz bir yuvarlak masa toplantısı düzenleyip bilgi paylaşımı için etkin bir platform oluşturduk. Bu toplantının benzerini
2012 yılında da organize etmeyi planlıyoruz. Accenture’ın, detaylı bir araştırma
sonucunda ortaya çıkardığı sektörün gelişmesine değer katan raporları da mevcut.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
16
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Bunlardan en önemlilerinden biri Dünya
Ekonomi Forum’uyla beraber hazırlanmış
olan “Akıllı Şebeke ve Hat Yatırımlarının
Hızlandırılması” adlı rapor. Bu ve diğer
benzeri raporlara www.accenture.com/
us-en/industry/utilities/smart-grid adre-
SEKTÖRDE NELER OLACAK?
Önümüzdeki dönemde enerji
sektörü büyürken şirketler özellikle
hangi sorunlarla karşılaacak?
YAVAŞLAMA OLASILIĞI
Elektrik sektöründe yaşanmasını
beklediğimiz konsolidasyon dolayısıyla,
özellikle orta ve küçük ölçekli enerji
şirketlerinin dikey entegre enerji şirketleri
ile aynı pazarda var olmakta zorlanacağı
düşüncesindeyiz. Özelleştirmelerin
hızlanması için gereken likidite sorununun
çözülememesi durumunda liberalleşmenin
yavaşlaması olasılık dahilinde.
DAĞITIMIN YÜKÜ ARTACAK
Ancak diğer yandan doğal gaz alanındaki
liberalleşmenin de elektrik alanındakini
yakalayacak derecede ivmeleneceğine
inanıyoruz. Serbest tüketici limitinin hızlı
şekilde düşürülüyor olması perakende
sektörünün önünü açarken toptan satış
şirketlerine sağlanması gereken hizmetlerin
artması sebebiyle dağıtım şirketlerinin
mevcut yükünü artıracak.
ZORLUKLAR DOĞURACAK
Altyapısının iyi bir şekilde oturtulamaması
durumunda bu iş yükü
portföy geçişlerinde zorluklar doğuracak.
Karbon emisyonu ile ilgili mevzuatta
yapılacak değişikliklere bağlı olarak
özellikle kömür kaynaklı termik santral
sahibi üretim şirketleri zor günler
yaşayabilir. Elektrik maliyetlerindeki
dalgalanma sebebiyle yeni yatırımlar için
proje finansmanı bulunmasında zorluklar
gözlenebilir.
DODO’DAN COCO’YA GEÇ
Akaryakıt sektörüne bakacak olursak,
distribütörlerin baş rol oynadığı DODO
(distributor owned-distributor-operated)
yapısından yavaş yavaş şirketlerin baş
rol oynadığı COCO (company ownedcompany operated) yapısına geçiş,
akaryakıt şirketlerinin stratejilerinde ve
yatırım planlarında önemli değişikliklere yol
açıyor ve açacak.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
sinden ulaşılabilir.
Türkiye’de şirketler özellikle
hangi sorunlar ya da ihtiyaçlarla
size geliyor, ne tür taleplerde
bulunuyor?
Elektrik sektörü özelinde bakacak olursak,
Gün Öncesi Piyasası’nın açılması ile sektör oyuncularının kendi portföylerini dengeleyebilecekleri daha özgür bir piyasa yapısı pek tabii üreticiler ve tüketiciler için yeni stratejiler gerekliliğini ortaya
koydu. Mevcut ve ilerlemekte olan özelleştirmeler gerek üretim gerek dağıtım kurumlarında yeniden yapılanma ve kurumsal tasarım ihtiyaçları doğurdu. Mevzuattaki değişiklikler uzaktan sayaç okuma ve
akıllı şebeke sistemlerinin kullanımını yay-
gınlaştırıyor. Ortaklıklar ve satın almalarla birlikte Birleşme Sonrası Entegrasyon
(Post-Merger Integration) hizmetlerimize
olan talep de arttı.
Petrol ve gaz özelinde bakacak olursak
jeopolitik gelişmeler ışığında büyük projelerin stratejik değerlendirmelerinin yapılması, bayi ağı optimizasyonu gibi ihtiyaçlar son dönemlerde müşterilerimizin
gündeme getirdikleri konular.
Sektörün gelişiminin önündeki
en büyük engeller neler?
Yetkin insan kaynağı eksikliği, gerekli temel teknoloji ekipmanlarının yurtdışı kaynaklı olması, özelleştirme sürecindeki gecikmeler ve belirsizlikler diye sıralayabiliriz.
18
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Türkiye’nin elektrik enerjisi
ihtiyacı için her yıl 10 milyar
dolarlık yatırıma ihtiyaç var
2035 yılına kadar yenilenebilir enerjiye olan ihtiyacın mevcut durumum 2 katına
çıkacağını belirten Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman
Türkiye’nin artan elektrik enerjisi ihtiyacını karşılaması için her yıl yaklaşık
8 - 10 milyar dolarlık yatırıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer), yönetim
kalitesindeki güncel yaklaşımları, sorunları ve çözümlerine ilişkin bilgileri paylaşmak, verimli paylaşım ve ağ geliştirme ortamlarının yaratılması amacıyla sektörlerin önde gelen isimleriyle bir araya geldiği
“KalDer Kahvaltı Sohbetleri” toplantısının ilkini gerçekleştirdi.
Moderatörlüğünü Dünya Gazetesi Başyazarı
Osman Arolat’ın yaptığı “Enerji ve Sürdürü-
A.Hamdi Doğan
KalDer YK Başkanı
ÖNCE KALİTE Mart 2012
lebilir Politikalar” başlıklı toplantıya Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin
Kilci ile TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı
Selahattin Hakman konuşmacı olarak katıldı.
Selahattin Hakman, Çin’den sonra son 10
yılda en çok enerji ihtiyacı artan ikinci ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatarak, enerji talebinin 2035 yılında 2 kat artacağını ifade
etti. Hakman “Enerji talebi artışı Çin, Hindis-
tan ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere
doğru kayıyor. 23 yıl içerisinde bu alanda
dünyada 10 trilyon dolarlık yatırıma ihtiyaç
var. Sadece elektrik enerjisi için Türkiye’nin
bu süreci sağlıklı yaşayabilmesi için yılda ortalama 8 – 10 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor. 2011 yılında özel sektör Türkiye enerji tüketiminin yüzde 32’lik kısmını karşıladı. Sadece 2011 yılında tamamlanmış
olan enerji yatırımları tutarı 10 milyar dolar
19
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Selahattin Hakman, Osman Arolat, Metin Kilci
civarında. Türkiye bu konuda önemli yol kat
etti.” diye konuştu.
Enerji yatırımlarını tek başına kamunun yapmasının mümkün olmadığını vurgulayan Selahattin Hakman, “Bu noktada özel sektörün
rölü büyük önem taşıyor. İnovasyonları sağlayabilmek için özel sektörün, rekabetçi bir
ortamda bu piyasaya girmese gerekiyor. Burada iyileşmeyi sağlayabilmek için verimliliği
ön plana çıkarmalıyız” diye konuştu.
Nükleer enerjide sona gelindi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği enerji politikalarına değinerek, enerji çeşitliliğini artırarak dışa bağımlılığı azaltmanın bu süreçte en önemli hedef olduğuna
dikkat çekti. 2023 yılına kadar mevcut enerji içerisinde yenilenebilir enerji payının yüzde 30’a çıkarılacağını ifade eden Kilci, nükleer enerji yatırımlarına ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Nükleer enerji bizim enerji kompozisyonumuz içerisinde önemli bir yere sahip.
Maalesef bu alandaki yatırımlarımızda gecikme söz konusu. Ancak bunun telafisi doğrultusunda Rus şirket ile Mersin Akkuyu’da
400 MGW’lık nükleer enerji santralı kurmak
amacıyla anlaşmamızı imzaladık. Ümit edi-
yoruz bu santralımızı 2018 yılında devreye
alacağız. Sinop’ta da nükleer enerji santralı
kurmak için farklı ülkeler ile görüşmeleri sürdürüyoruz. Bu konuda kararlıyız. 2023 yılı
hedefimiz toplam enerji tüketimimizin yüzde 5’ini nükleer enerji santrallarından karşılamak. Şu anda toplam 53 bin MGW’lık kurulu gücümüz var. 2023 yılına kadar bu rakamı 2 katına çıkarmayı planlıyoruz”
Metin Kilci, kömürün Türkiye için ayrı bir önemi olduğuna vurgu yaparak “Ülkemiz Kömür
rezervleri konusunda zengin. Kömürün yakılıp enerji için kullanılmasının çevre açısından
bazı sakıncaları var. Ancak biz bunları telafi edecek bir yapıda kömürü nasıl üreterek
enerji amacı ile değerlendirebiliriz, bunun
için araştırmalar yapıyoruz. Bu konuda da
kamu – özel sektör işbirliği ile projeler geliştireceğiz” dedi.
Yıllık enerji tüketim artışı % 7
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan, “KalDer Kahvaltı Sohbetleri” nin açılış
konuşmasını yaptı. Hamdi Doğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında elektrik enerjisi ihtiyacımızın bugünkü düzeyin
iki katından daha fazla yaklaşık 500 milyar kWh olacağı tahmin edilmektedir. Bu
doğrultuda, yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan ve enerji verimliliğinden maksimum
düzeyde yararlanmaya çalışmamıza karşın
kaynaklarımızın, hızla artan elektrik enerjisi ihtiyacımızı karşılamaya yetmemesi enerjide sürdürebilirliğin önemini daha da artırmaktadır” dedi.
Ülkemizin Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta
Asya gibi dünyanın ispatlanmış petrol ve doğalgaz rezervlerince zengin ülkelere coğrafi
olarak yakın bir konumda bulunduğunu hatırlatan Hamdi Doğan şöyle devam etti: “Dünya petrol rezervlerinin yüzde 65’i ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 71’i Türkiye’yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu’nda bulunmaktadır. Orta
Asya’daki rezervler dünya enerji talebini karşılamada önemli bir alternatif kaynak olarak
ortaya çıkmaktadır. Türkiye, gerek coğrafi,
gerekse jeopolitik konumu ile Ortadoğu ve
Orta Asya’nın üretiminin dünya pazarlarına
ulaşmasında hem bir köprü hem de bir terminal olma özelliği taşımaktadır. Kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü oluşturmakta olan Türkiye, enerji kaynaklarının ve taşıma kanallarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde önemli bir
aktör olarak yer almaktadır.”dedi.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
20
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
‘LPG alternatif enerjide
ön planda olmalı’
Daha fazla üretip tüketen Türkiye’nin, yalnız daha fazla enerjiye değil, daha
fazla çeşit enerjiye de ihtiyacı olduğunu gördüklerini söyleyen Aygaz Genel
Müdürü Yağız Eyüboğlu ile LPG’nin alternatif enerji kaynakları arasındaki
yerini ve Aygaz’ın gelecek hedeflerini konuştuk.
Sektörünüzün dünya ve
Türkiye’deki durumu hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Ülke olarak maalesef petrol ve doğal gaz zengini değiliz. Bu kaynakların zengini olan ülkeler komşumuz. Ancak coğrafi konumumuz
pek çok fırsatı kapımıza kadar getiriyor. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri
olarak, her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü hayat standardı yükseldikçe, insanlar teknolojinin getirdiği konfordan daha fazla yararlanmak istiyorlar. Daha
ÖNCE KALİTE Mart 2012
fazla üretip tüketen Türkiye’nin, yalnız daha
fazla enerjiye değil, daha fazla çeşit enerjiye
de ihtiyacı olduğunu da görüyoruz. Bu çerçevede Ülkemizin enerji havuzunda LPG’nin anlamlı bir alternatif sunduğunu; önemli bir işlevi yerine getirdiğini düşünüyorum.
Dünyanın pek çok ülkesinde LPG, enerji politikasının önemli bir parçası… Dünya LPG tüketimi 254 milyon ton seviyesinde. Bu tüketimin yaklaşık yarısını evsel LPG kullanımı oluşturuyor. Bunu petrokimya, endüstri, otogaz,
rafineri ve tarım alanlarındaki kullanımlar iz-
liyor. Bu pazar birçoklarına büyük görünebilir. Oysa ki dünyada LPG ile henüz tanışmamış 1,5 milyar kişi var. Bu kitle çok daha büyük bir potansiyel pazarı işaret ediyor.
LPG, hem doğal gaz kuyularından, hem de
ham petrol rafinaj işlemleri sırasında elde edilebiliyor. Doğal gazdan elde edilen LPG toplam üretimin yaklaşık %55’ini oluşturuyor ve
bu oran düzenli olarak artıyor. Yani LPG, bilinenin aksine petrol değil, daha çok doğal gaz
kaynaklı bir ürün… Temini konusunda kaynak
sıkıntısı da yok. Dünyanın dört bir tarafında
21
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
birçok üretici var. Dolayısıyla, LPG enerji arz
güvenliği açısından da yararlar sağlamakta...
Türkiye’de bugün 12 milyona yakın ev-işyeri
LPG kullanıcısı bulunuyor. Türkiye LPG pazarı halen 3,7 milyon tonluk yıllık tüketimle, Avrupa’da Rusya’nın ardından ikinci büyük LPG pazarı konumunda. Türkiye’yi sırasıyla İtalya, Fransa ve Polonya izliyor. Evsel LPG kullanımı açısından Türkiye pazarı
Rusya, İtalya, Fransa ve İspanya’nın ardından 5. sırada. 3 milyonun üzerinde otogazlı
araç ile LPG’nin otogaz segmentindeki büyümesi, dünya genelindeki LPG tüketiminin artışında en önemli etkenlerden biri. Sektörün
Türkiye’deki gelişimi de paralel bir ivme göstermekte. Bu ivmenin 2012’de de, bu şekilde
devam edeceğini öngörüyorum.
Türkiye LPG piyasası hem nicelik büyüklüğü,
hem de sunulan ürün ve hizmetlerinin niteliği
ile Avrupa ve Dünya’nın önemli pazarlarından
biri. Sektörümüz, gerek ciro, gerekse yarattığı
istihdam ile Türkiye ekonomisinde de önemli
bir yere sahip. LPG sektöründe 70 lisanslı dağıtıcı firma faaliyet gösteriyor. Sektörümüzde
ayrıca 78 depolama, 43 taşıma, 9 bin 433
otogaz bayilik, 10 imalat ve 112 tamir bakım
lisansına sahip firma bulunuyor. LPG sektörünün iş hacmi 7,6 Milyar Dolar mertebesinde.
Bu rakamlara, dönüşümcüler, kit üreticileri ve
diğer yan sanayi kuruluşlarının sağladığı katma değer dâhil değil. LPG sektörü yaklaşık
450.000 kişinin de ekmek kapısı...
Aygaz’ın LPG sektörü içindeki
konumunu değerlendirebilir misiniz?
Türkiye’de, ana faaliyet alanımızda, yarım
asırdan fazla bir süredir tüketiciler tarafın-
dan en çok tercih edilen tüpgaz, otogaz ve
dökmegaz ürünlerini sunuyoruz. LPG’nin otogaz, tüpgaz ve dökmegaz olarak dağıtımının yanı sıra, gaz ekipman ve cihazları üretimi ve satışını da gerçekleştiriyoruz. Lojistik
ve satış operasyonları açısından değerlendirildiğinde; Avrupa’nın en büyük beş LPG şirketi arasındayız. Türkiye’nin en büyük 7. sanayi kuruluşuyuz.
Geniş bir dağıtım ağımız var. 81 ilde 3.800
tüpgaz bayisi ve otogaz istasyonu ile hizmet
veriyoruz. LPG ana faaliyet alanımız olmakla
beraber, iştiraklerimiz vasıtasıyla enerji sektörünün farklı alanlarına da yatırım yapıyoruz.
Aygaz tüpü her gün 100 bine yakın haneye
girerken, 1 milyona yakın araç da otogaz ürünümüz Aygaz Euro LPG+ ile yolculuk yapıyor.
1993 yılında başlamış olduğunuz
“Toplam Kalite Yönetimi”
yolculuğunuz 2001 yılındaki Ulusal
Kalite Ödülü ile kendini ispat etti.
Kaliteyi yaşam felsefesi haline
getirmiş bir firma olarak Aygaz’ın
kalite yönetimine bakış açısını
bizimle paylaşır mısınız?
Aygaz, kurulduğu günden bu yana kalite,
çevre, iş sağlığı-güvenliği alanlarında sektöründe öncü ve yönlendirici kuruluş olma
konumunda… Aygaz, tüm iş birimlerindeki faaliyetlerinde, asgari gerekliliklerin ötesinde farklı sistemler uygulamayı ve sürekli
gelişmeyi hedeflemiş bir kuruluş. Bu hedef
doğrultusunda Aygaz, diğer birçok alanda
olduğu gibi, sektörümüzde öncü rolü oynayarak ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi belgelendirmesini gerçekleştirdi. Hemen ardın-
Aygaz Genel Müdürü
Yağız Eyüboğlu
dan ISO 14001 Çevre Yönetimi ve OHSAS
18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemlerini iş birimlerinde uygulamaya başladı ve bunları belgelendirdi.
Devam eden süreçte ise çevre yönetimi, iş
sağlığı yönetimi, müşteri memnuniyeti yönetimi, sera gazlarının yönetimi ve ürün güvenliğine ilişkin pek çok sistemin belgelendirilmesi ile şirketimizde sürdürülebilir kalite anlayışı korundu ve süreklilik sağlandı. Bugüne kadar sahip olduğumuz tecrübemiz kalite alanında yapılan yolculuğun hem uzun olduğunu, hem de hiçbir zaman bitmeyeceğini bize gösteriyor. Daha iyinin, her zaman
daha iyisi olacak.
2012 yılı ve sonrasına dair
hedefleriniz neler?
Koç Topluluğu’nun her şirketi gibi öncelikli hedefimiz, verimli, yenilikçi, rekabetçi ve karlı
olmak… Bu bağlamda amacımız, LPG sektöründe inovasyon süreçlerinden faydalanarak
ürünlerimizin rekabet gücünü arttırmak, farklı
olmak ve fark yaratmaktır.
Tüpgaz ve otogaz sektöründe yalnızca liderliğimizi sürdürmek değil, aynı zamanda pazar
payımızı büyüterek bu liderliğimizi güçlendirmeyi hedeflemekteyiz. Bu amaçla, otogaz sektöründe yeni istasyonlarla hizmet ağımızı genişletmek, tüpgaz segmentinde, özellikle kırsal kesimdeki penetrasyonumuzu daha da ileri
noktalara taşımayı öngörüyoruz. İştiraklerimiz
vasıtasıyla enerji sektörünün farklı segmentlerinde iddialı büyüme hedeflerimiz var. Doğal
gaz ticareti ve elektrik üretimi alanlarında devam eden çalışmalarımız bulunuyor.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
22
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
lar gerektirmiyor. Hali hazırda kurulu tesisler,
LPG’nin pek çok alanda kullanımının yanı sıra
ulaşım alanında da enerji sağlıyor.
LPG’nin Avrupa’da geleceğin alternatif yakıtları arasında ilan edilmesi, aslında Türkiye’de
LPG sektörünün ne kadar öngörülü olduğunu
ortaya koyuyor. Birçok ülkenin 2020 yılı için
hedef olarak belirlediği otogaz kullanım miktarlarına ulaşmış durumdayız. Kyoto Protokolünü imzalamış bir ülke olarak, çevreci özelliklerinden ötürü LPG’nin tüm tüketim alanlarında özellikle desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Hedefimiz, çevreci ve ekonomik bir
alternatif yakıt olan LPG’nin kullanımının ve
tüketicilere sunulan faydanın daha da arttırılması olmalıdır.
Son yıllarda çevre duyarlığının
artması ve küresel ısınma tehdidinin
daha çok anlaşılmasıyla birlikte LPG
çevreciliğiyle de bir alternatif haline
geldi. Bu konuda atılan adımlar
konusunda bilgi verebilir misiniz?
Avrupa Komisyonu 2011 yılında düşük karbonlu ve karbonsuz alternatif yakıt türlerinin
kısa, orta ve uzun vadede daha fazla kullanılması için inisiyatif alınması çağrısında bulunan bir rapor yayınladı. Rapora göre LPG,
karayolu yolcu ve yük taşımacılığı ile kısa mesafeli deniz taşımacılığında etkili bir alternatif
yakıt olarak tanımlanıyor. Hali hazırda dünyada en fazla kullanılan alternatif yakıt olan
LPG’nin, geleceğin ulaşım yakıtları arasında,
iklim değişikliği ile mücadele de dâhil olmak
üzere pek çok avantaj sunduğu dile getiriliyor. Avrupa Komisyonu’nun raporu, elektrik,
hidrojen, metan, bio ve sentetik yakıtlar gibi
LPG’nin de geleceğin yakıt alternatifleri içinde
giderek daha önem kazanacağını vurguluyor.
Komisyon’un raporuna göre, petrole alternatif
olacak yakıtların kolay ulaşılır, hesaplı ve güÖNCE KALİTE Mart 2012
venilir olması gerekiyor. Alternatif yakıtlar ayrıca mevcut yakıt ve araç teknolojilerine uyum
sağlamalı, geleneksel yakıtlardan alternatif
yakıtlara geçiş dönemini kolaylaştırmalı ve
sistemsel maliyetleri optimize ederek tüketicilere cazip olanaklar sunmalı... LPG’nin belirtilen bütün koşulları sağlaması nedeniyle gün
geçtikçe kullanımı artıyor, LPG dağıtım şirketleri gibi, araç ve dönüşüm kiti üreticileri de
sektörün gelişimi ve tüketici faydalarının arttırılması için sürekli yatırım yapıyor.
Avrupa Komisyonu Raporu, karbon salımının
azaltılmasıyla ilgili hedeflere ulaşabilmek için,
hem siyasi, hem de düzenleyici kurumların alternatif yakıtların geliştirilmesi ve piyasaya sunulmalarında destek ve yönlendirmesinin önemini vurguluyor. Gelecek on yılda, sıvı hidrokarbon yakıtların piyasalarda ağırlığını koruyacağı öngörüsüne yer veren rapor, elektrik,
hidrojen, metan, bio ve sentetik yakıtlar ile
LPG kullanımının istikrarlı bir şekilde artacağını belirtiyor. Diğer alternatif yakıtların yüksek yatırım maliyetlerine kıyasla, LPG’nin otogaz olarak kullanımı yeni ve büyük yatırım-
Sektörünüzün sorunları hakkında
neler söyleyebilirsiniz?
Sektörümüzün sorunları ortak… Bu sektörde faaliyet gösteren firmaların yöneticileri olarak sık
sık dile getirdiğimiz en önemli sorun, LPG’nin
doğal gaz karşısında haksız rekabete maruz
kalmasıdır. Özellikle kırsal alanda LPG’nin
desteklenmesi, doğalgaza karşı olan rekabet dezavantajının giderilmesi önem taşıyor.
Diğer bir sorun; otogaz istasyonlarında tüplere yapılan kaçak dolumlar. Vatandaşlarımızın can ve mal emniyeti için bu duruma izin
verilmemeli. Çözüm, denetimleri arttırmak ve
hatalı uygulama sahiplerini en ağır şekilde
cezalandırmak. Bu noktada; EPDK’nın bugüne kadar yaptığı düzenleme ve uygulamalarını takdir ediyoruz. Kararlılıkla denetimlere
devam etmelerinden memnuniyet duyuyoruz.
Kurallara uygun davranan ve davranmayan
oyuncuların birbirinden ayırt edilmesi, sağlıklı bir rekabet ortamı için büyük önem taşıyor.
Ancak bu şekilde sektörümüzün ilerleyeceğine, tüketiciler için sağlanacak faydaların arttırılacağına inanıyoruz.
Diğer taraftan, LPG’nin enerji havuzumuzda
alternatifler içinde yeterince değerlendirilemediğine inanıyorum. LPG, çok amaçlı kullanılabilen bir enerji türü… Isınmadan ulaşıma, aerosolden elektrik üretimine kadar pek
çok alanda kullanılabiliyor. Temin sıkıntısı
yok, dünyanın hemen hemen her yerinden
LPG getirmek mümkün. Üstüne, çevreci bir
ürün… Ülkemizin enerji stratejileri hazırlanırken, LPG özelinde de yol haritaları oluşturulmasını, sektörümüzü güçlendirecek, enerji arzını güvence altına alacak ve tüketicilere
sunulacak faydayı arttıracak adımların daha
fazla atılmasını umuyorum.
•
•
•
•
Ücretsiz otopark & vale
Havalimanında hızlı geçişler
Terminal girişlerinde ayrıcalık
Business check-in
•
•
•
•
Ücretsiz Lounge
İç ve dış hatlarda hızlı pasaport & güvenlik geçişi
Duty Free’de avantajlar
Uçuş kapısına özel ulaşım ve çok daha fazlası...
Havalimanında Ayrıcalığın Kartı
passport-kalder-216x280.indd 1
2/21/12 4:38 PM
24
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
İbrahim AKBAL
EgeGaz Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü
Enerji talebi artarken..
D
ünya enerji ihtiyacı son 20 yılda
%45 artmış ve önümüzdeki 20 yıl
içinde de yaklaşık %40 daha artması
beklenmektedir. 2030 yılındaki global
enerji talebinin 18 milyar ton petrol eşdeğeri olacağı öngörülmektedir.
Dünya üzerindeki ticari kullanımı 1940’lı
yıllarla birlikte başlayan doğal gaz ise,
günümüze gelindiğinde dünya primer
enerji kaynakları arasında; kullanım pratikliği, devamlı gelişen teknolojisi, çevre
dostu hüviyeti gibi avantajlarla 2011 yılı
itibarıyla dünya enerji ihtiyacının % 25’
ini karşılamaktadır.
Ülkemizde yerli enerji kaynaklarının talebi karşılama oranı 1990 yılında %48
iken 2010 yılı sonu itibariyle %29’a gerilemiştir. Diğer bir deyişle birincil enerji kaynaklarına ulaşımda ithalat bağımlılığımız artmıştır.
2010 yılı verilerine göre, ithal kaynaklara bağımlılık oranı petrolde %93, doğalgazda ise %98’dir.
1987’de hayatımıza giren doğal gaz,
1990 yılında yıllık enerji tüketimimizin
yüzde 6’sını karşılarken, günümüzde
yüzde 32’sini karşılamaktadır.
2011 yılında 43,5 milyar m3 (bcm) olarak gerçekleşen doğal gaz tüketiminin
2012 yılında 48,5 bcm’ye ulaşacağı,
ÖNCE KALİTE Mart 2012
2030 yılında ise 70 bcm’e yaklaşacağı
öngörülmektedir.
2001 yılında yürürlüğe giren Doğal Gaz
Piyasası Kanunu uyarınca yapılanan doğal gaz piyasasında geride kalan 10
yıl içinde, doğal gaz günlük hayatımızda sağladığı konfor ve kolaylıkla vazgeçilmez yer edinmiş, havamızın temizlenmesine katkı sağlamış, sanayide ve ulaşımda tercih edilen yakıt haline gelmiştir.
2012 yılı itibarıyla ulusal doğal gaz piyasasında; 5’i özel sektör şirketi olmak
üzere 6 fiili ithalatçı, 30 toptan satış şirketi, 62 şehir dağıtım şirketi, toplam 68
LNG ve CNG satış şirketi faaliyette bulunmakta olup, temel altyapı yatırımları
ise 12,500 km’lik ulusal doğal gaz şebekesi, şehir dağıtım şebekeleri, 1 yeraltı depolama tesisi ve 2 LNG terminalidir.
Mevzuat açısından serbestleşme yönünde büyük adımlar atılmış olmakla birlikte amaçlanan rekabet seviyesine ulaşabilmek için yürürlükteki kanunda bazı
değişiklikler yapılması beklenmektedir.
Bu çerçevede, özel sektör ve kamunun
birlikte rol alacağı, daha liberal ve rekabetçi bir doğal gaz piyasasının oluşturulabilmesi için aşağıdaki temel hususların dikkate alınmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir:
• BOTAŞ’ın iletim, depolama ve ticaret faaliyetleri için farklı tüzel kişiliklere
ayrıştırılması,kontrat devrinin sürdürülmesi, süresi biten kontratların özel sektör tarafından yenilenmesi,
• Özel sektörün doğalgaz ithaline ilişkin
kısıtlamaların kaldırılması, ithalatın serbest bırakılması,
• Sağlıklı bir piyasa gelişimi için doğalgaz fiyatının diğer enerji türlerinde olduğu gibi uluslararası dinamik fiyat yapılanmalarına paralel maliyet bazlı belirlenmesi,
• Doğal gaz piyasasında yatırımcıların
teşvik edilmesi amacıyla, yer altı depolama, LNG terminalleri, iletim şebekeleri gibi büyük sermaye yatırımı gerektiren tesislerde, yatırımcısına öncelikli ve münhasır kapasite tahsis edilmesi,
• Türkiye Doğal Gaz Borsası’nın oluşturulması için Kanunda gerekli düzenlemelerin yapılması.
Öngörülen kanun değişikliği ve liberalizasyon sürecinin sürdürülmesi ile arz
güvenliği pekiştirilirken, tüketicilere tedarikçisini seçme hakkı veren daha sağlıklı ve rekabetçi bir doğal gaz piyasasına ulaşılacak, son kullanıcıya dolayısı ile ulusal enerji faturasına olumlu katkı sağlanabilecektir.
25
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Liberalizasyonun faydaları bağlamında
akla gelen ilk güncel güzel örneklerden
biri olarak havayolu taşımacılığını düşünebiliriz; hava ulaşımı sektöründeki liberalleşme süreciyle birçok yeni hava alanı yapımı ve özel sektörün piyasaya yaygın girmesiyle hava yolunu tercih edilen
ekonomik ulaşım alternatifi haline getirdik. Bunları sağlarken hem hakim konumdaki milli havayolumuz kendisini daha
ileriye taşıyarak, uluslararası ödül alan
şampiyonumuz oldu, hem de özel sektör
oyuncuları rekabet ve kaliteli hizmet sunma yarışıyla kullanıcılara ekonomi sağladılar, sonuçta ulusal ekonomimiz kazandı. Benzeri bir örneğin halen özel sektör
piyasa payı %10’dan az olan doğal gaz
piyasasına uygulanması ile arzulanan
serbest piyasa modeli sağlanabilecektir.
Doğal gazın sıvılaştırılmış hali (LNG),
yer altı kaynaklarından çıkarılan doğal
gazın -163 dereceye soğutulması ile
elde edilen ve hacmi 1/650 oranında
küçültülen kriyojenik sıvıdır. Deniz aşırı
kullanım noktalarına arz için özel yapım
kriyojenik LNG deniz tankerlerine yüklenen LNG kullanım tarafındaki ithal terminallerine indirilir, ihtiyaç uyarınca tekrar
gazlaştırılarak şebekeye sunulur.
LNG yaygın kullanımına başlanan
1970’li yıllardan itibaren sağladığı;
arz güvenliği, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve birden fazla kaynaktan temin edilebilme imkanları ile memnuniyet
ve güvenle kullanılmaktadır. 2010 yılı
itibarıyla dünya doğal gaz ticaretinin
% 30’u LNG formunda yapılmaktadır.
Dünyada halen faal 48 adet doğal gaz
sıvılaştırma terminali, 76 adet gazlaştırma terminali ve 360 adet LNG gemisi
bulunmaktadır.
Ulusal doğal gaz şebekemizde başlıca 4
adet ithalat boru hattı girişi, 2 adet LNG
ithal terminali, 2 adet yerli üretim boru
hattı girişi ve 1 adet yeraltı deposu olmak
üzere toplam 9 adet giriş noktası ve bir
adet de ihracat çıkış noktası bulunmaktadır. Mevsimsellik ve boru hatları ile tedarikte yaşanması olası arz kısıntı ve kesintilerinde LNG terminalleri ve yer altı deposunun önemli fayda ve katkıları vardır; ulusal doğal gaz alt yapısının sigortası olarak düşünülmesi gereken bu alt yapı yatırımlarının arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği sağlama hususunda önemi büyüktür.
İzmir Aliağa’da kurulu EgeGaz Aliağa
LNG terminali, açık denizden kolayca
ulaşılabilen konumu, arz güvenliği ve
esnekliği sağlaması, en büyük kapasiteli
LNG gemilerine (Q-max; 265,000 m3)
uygun iskelesi, ulusal doğal gaz şebekesine işletme kolaylığı sağlaması ve ulusal
sıvı doğal gaz terminal kapasitesini artırması ile ulusal doğal gaz altyapısının
önemli bir elemanı, doğal gaz sektöründeki ilk ve en büyük özel sektör yatırımı
olup, ülkemizdeki 2. LNG terminalidir .
Sektörümüzün ihtiyaç duyduğu alt yapı
yatırımlarının zamanında yapılabilmesi için, yatırım ikliminin iyileştirilmesi ve
daha rekabetçi bir piyasa yapısına ulaş-
mak için liberalizasyon sürecini devam
ettirerek kamu ve özel sektör işbirliği ortamını sağlamamız gerekmektedir.
Bütün bunların yapılabilmesi için doğal
gaz sektöründeki iyi yetişmiş, tecrübeli
ve kaliteli insan gücünün büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum.
Artan enerji ihtiyacının karşılanabilmesi
ancak yatırımların hayata geçmesi için
uygun ortamın sağlanması ile olabilecektir. Enerji alanındaki yatırımlar uzun
vadeli ve büyük miktarda sermayeye ihtiyaç duyan projelerdir. Yatırımcıların ihtiyacı ise ileriye yönelik sağlıklı projeksiyonlar yapabilecekleri istikrarlı, güvenli
ve şeffaf bir piyasa modelidir.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
26
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Koç Holding enerji
sektöründe dünyanın
en beğenilen şirketi oldu
Fortune Dergisi’nin
kendi sektörlerinde
ve tüm sektörler içinde
en yüksek itibar ve
en güçlü saygınlığa
sahip olan şirketleri
belirlemek amacıyla
her yıl gerçekleştirdiği
“Dünyanın En
Beğenilen Şirketleri”
(World’s Most Admired
Companies) araştırması
sonuçlandı. Enerji
sektöründe Koç
Holding, toplamda 8.18
puan alarak dünyanın
en beğenilen şirketi
oldu.
K
endi sektörlerinde ve tüm sektörler
içinde en yüksek itibar ve en güçlü saygınlığa sahip şirketleri belirlemek
amacıyla geleneksel olarak Fortune Dergisi tarafından gerçekleştirilen “Dünyanın En Beğenilen Şirketleri (World’s Most
Admired Companies)” araştırmasına Koç
Holding enerji şirketleri ile damgasını
vurdu. Araştırmada geçtiğimiz yıl enerji
sektöründe toplam 6.33 puan ile listede
9’uncu olarak yer alan Koç Enerji bu yıl
toplamda 8.18 puan alarak dünyanın en
beğenilen şirketi oldu.
Fortune dergisinden yapılan açıklamada, Koç Holding’in itibarına katkı sağlayan 9 anahtar özellik şöyle sıralandı:
“Yenilikçilik, insan kaynakları, kurumsal
varlık kullanımı, sosyal sorumluluk, yönetim kalitesi, finansal sağlamlık, uzun vadeli yatırım, ürün/hizmet kalitesi, global
rekabetçilik.”
Konuya ilişkin açıklama yapan Koç Holding
Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Erol Memioğlu
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Enerji Grubu Başkanı Erol Memioğlu, Tüpraş’ın
satın alınmasıyla birlikte enerji sektörünün,
Koç Holding’in ana işlerinden biri haline
geldiğini hatırlattı. Enerji sektöründe Koç
Topluluğu şirketlerinin liderliğinin her geçen gün daha da pekiştiğini vurgulayan
Erol Memioğlu, “Bugün görüyoruz ki ülkemiz bir üretim ve dağıtım merkezi olarak enerji koridorlarında çok avantajlı
bir konuma geldi. Biz Koç Holding olarak geleceğe yönelik tüm planlarımızı sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda
da enerji sektöründe dünyanın en etkin
oyuncularından biri olmak üzerine yaptık.
Koç Enerji Grubu olarak, petrolden gaza,
elektrikten madenciliğe, enerjinin her alanında faaliyet gösteriyoruz. Enerji alanında ülkemize yatırım konusunda kararlılığımız ve enerji sektörüne duyduğumuz güveni Fortune dergisinin geleneksel olarak
her yıl paylaştığı listede görmek gurur verici” diye konuştu.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
28
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Enerji üretimi ve
İZAYDAŞ
Muhammet SARAÇ
İZAYDAŞ Genel Müdürü
G
elişen teknolojinin insan yaşamına getirdiği rahatlık yanında, bu gelişmenin çevreye verdiği kirliliğin boyutu her geçen gün hızla
artmaktadır. Yaşamı daha mükemmel hale getirmek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayabilmek amacına dönük bu gelişmelerin, gerek kırsal, gerek kentsel alanlarda, doğal kaynakları tükettiği, su, hava ve toprak kirlenmesine yol açtığı, bitki ve hayvan varlığına zarar verdiği inkar
edilmez bir gerçek haline dönüşmüştür.
Çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve toprakta
yüksek oranda birikmesi çevre kirliliği oluşmasına neden olmaktadır. Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanması için teknolojinin
gelişmesine bağlı olarak endüstrileşmenin de artması gerekmektedir. Bu artış beraberinde var
olan doğal kaynakların hızla tükenmesine ve çeşitli atıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Bu çerçevede 1996 yılında Kocaeli Büyükşehir
Belediyesi tarafından kurulmuş olan İZAYDAŞ
Türkiye’deki ilk atık bertaraf tesisi olarak bir taraftan bu tür atıkların bertarafını sağlarken diğer
taraftan elektrik enerjisi üreterek atıkları değere
dönüştürmektedir.
Tehlikeli atık yakılarak
enerji üretimi
35.000 ton/yıl yakma kapasiteli tesisin çalış-
ÖNCE KALİTE Mart 2012
ma prensibi, endüstriden kaynaklanan yanabilir nitelikteki plastik atıklar, kullanılmış yağlar, ilaç ve kozmetik atıkları, petrokimya atıkları, PVC, solvent, boya atıkları, yapıştırıcı ve
yapışkanlar, arıtma çamurları v.b. tehlikeli atıklar ile klinik atıkların yakılarak bertaraf edilmesine dayanır.
2011 yılında 29.905 ton tehlikeli atık yakılarak
20.733.800 kWh elektrik enerjisine dönüştürülmüş olup bunun 11.695.600 kWh’lık kısmı ulusal şebekeye satılmıştır.
Böylece İZAYDAŞ, kurulduğu 1997 yılından
2011 yılı sonuna kadar 251.917 ton tehlikeli
atığı yakarak 147.342.800 kWh elektrik enerjisine dönüştürmüş ve bunun da 57.319.860
kWh’lık kısmını ulusal şebekeye satmıştır.
Enerji alanındaki faaliyetleri bununla sınırlı değildir. Aşağıda enerji alanındaki diğer hizmetlerimiz yer almaktadır.
Biyogaz
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, TÜBİTAK MAM ve
araştırmacı kurum olarak dört üniversite tarafından 2007 yılında başlatılan ‘‘Bitkisel ve Hayvansal Atıklardan Biyogaz Üretimi ve Entegre Enerji Üretim Sistemlerinde Kullanımı’’ projesi çerçevesinde İZAYDAŞ sahasında Biyogaz ve enerji
üretim tesisi kurulmuştur.
Biyogaz Tesisi’nde çim, hal atığı, işkembe içi atığı, tavuk ve büyükbaş gübresi kullanılarak anaerobik çürütme sonucu biyogaz elde edilecek ve
gaz motoru ile elektrik enerjisine dönüştürülecektir. Biyogaz Tesisi’nde fermantasyonun yapıldığı
iki adet 19,5 m çapında 8 m yüksekliğinde her
biri 2400 m3 hacimli iki adet betonarme reaktör ve bir adet 1000 m3’lük nihai gübre deposu bulunmaktadır.
Elde edilen 155 m3/saat debideki biyogaz, 350
kW ısı ve 350 kW elektrik üretim gücündeki kojenerasyon ünitesinde değerlendirilecektir. Çıkan ısının % 30’luk kısmı tesisin kendi ihtiyacı
için, kalan kısım ise ihtiyaç olunan diğer birimlerde kullanılacaktır. Üretilen elektrik ise şebekeye bağlantı yapılarak satılacaktır. İşlenmiş materyal nihai olarak 30 ton/gün organik gübre elde
edilecektir. Elde edilen gübre organik yapısı itibariyle yabancı ot tohumu içermemesi, su tutucu
içeriği ve zengin mineral kaynaklı yapısı sayesinde tarımda kullanıma oldukça elverişli olacaktır.
Çöp Gazı
Kocaeli genelinden toplanan evsel nitelikli
atıklar düzenli depolama sahalarında bertaraf edilmektedir. Bu sahalardan oluşan metan gazları borular ile toplanmakta ve inşaatı sürmekte olan “Çöp Gazından Elektrik
Üretim Santrali”ne ulaştırılmaktadır. Tesisin
Mart ayında devreye alınması planlanmış-
29
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
tır. Bu çalışmada amaç, sera gazı salınımlarını azaltmak, çevre ve insan sağlığını tehdit eden gazların atmosfere salınmadan toplanarak bertarafını sağlamak ve bu işlem sonucunda elektrik enerjisi üretmektir. Bu çalışma ile depolama sahalarımızda 16 sene boyunca minimum 132.804.000 kWh elektrik
enerjisi üretimi hedeflenmektedir. Bu gazların toplanıp bertaraf edilmesi ile atmosfere
750.000 – 1.000.000 ton CO2 salımı da
engellenmiş olacaktır.
Rüzgar
Rüzgar Türbininden Elektrik Üretilmesi İZAYDAŞ
yenilenebilir enerji kaynakları konusunda da öncülük yapıyor. İzmit Solaklar ile Gebze’de Gaziler Dağı’na monte edilen 132 kW kapasiteli rüzgar türbinleri, kentimizde rüzgar enerjisinden de
elektrik üretilebileceğini göstermiştir. Her biri yılda ortalama 100.000 kWh enerji üretmektedir.
Güneş uygulamaları (KBB)
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Doğu Kışla Parkını şebekeden hiç elektrik almadan güneş enerjisi ile aydınlatmaktadır. 500 metrekarelik parka
kurulan LED lambalı sistem, gündüz güneş enerjisini biriktirdikten sonra akşam saatlerinde aydınlatma, havuzun ışıklandırılması ve kafeterya
işlerinde devreye girmektedir. Artan enerji ise şebekeye verilmektedir. Park hiç şebekeden elektrik almadan aydınlatılmaktadır.
HES
Artan enerji ihtiyacına sağlıklı çözümler bulmak
amaçlı hazırlanan diğer yeni bir proje ise Yuvacık Barajı ile arıtma tesisi arasındaki kot farkından yararlanılarak enerji üretmek için bir “ka-
nal tipi hidroelektrik santrali” kurulması projesidir. Yıllık 10 milyon kWh civarında elektrik
üretmesi hedeflenen bu yatırımın ihalesi tamamlanmıştır. Tesisin 18 ay içinde devreye alınması
planlanmaktadır.
Evsel atık yakma
Kocaeli genelinden kaynaklanan evsel nitelikli atıklar 1997 yılından bu tarafa İZAYDAŞ Düzenli Depolama sahalarında bertaraf edilmiştir.
Düzenli Depolama sahalarının Kocaeli halkına
hizmet edebileceği 6-7 yıllık ömürleri kalmıştır.
Kapasiteler dolduktan sonra Kocaeli’nin atıklarının değere dönüştürülebilmesi amacıyla Evsel
Atıkların Yakılarak Enerji Üretilmesi planlanmaktadır. Fizibilite çalışmaları devam etmektedir.
Enerji Piyasası
Değerlendirmeleri
Enerjinin kritik önemi, dünyadaki primer enerji
rezervlerinin sonsuz olmadığı, kaynaklar azaldığı halde tüketimin arttığı ve önümüzde yıllarda enerji savaşları çıkacağı gibi konular artık her kesim tarafından kabul edilen bir gerçektir. Bu gerçeğin Türkiye özeline yansıtılması ve tedbirler alınması konusunda her kurum
kuruluş, kendi bakışına göre bazı çalışmalar
yapmaktadır.
2011 yılının en önemli yasal düzenlemesi her ne
kadar bir önceki yılın son gününde meclisimizden geçmişse de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun (YEK) yürürlüğe girmesidir.
Bununla ilgili uygulama altyapısı hemen oluşturulup tereddütler giderilmedir.
Son günlerde yaşadığımız bölgesel enerji kesintileri gerek sanayide gerekse evlerde yansıması
sonucu ciddi bir kamuoyu tepkisi oluşturmuştur.
Bu fırsatı değerlendirerek daha önce de çeşitli
ortamlarda dile getirdiğimiz bazı önerilerimizi
burada tekrar etmek istiyorum.
Yerel kaynakları doğal gaz ve petrol anlamında
da değerlendirmek ve mümkün olan tüm sondajlar yapılarak rezervler gerçeğe dönüştürülmelidir. Çevresel etkilerini azaltarak ve özel yakma
teknolojileri geliştirerek yerli kömür de değerlendirilmelidir. Geleceğin önemli alternatiflerinden
olan nükleer enerji ve hidrojen için de daha fazla çaba harcanmalıdır.
Türkiye’nin şanslı coğrafi konumu, artan prestiji, doğal gaz ve petrol gibi tüm enerji kaynaklarına yakın olması iyi bir avantaja çevrilmelidir. Giderek yaygınlaşan “enerji koridoru” ve/veya “enerji terminali” kavramları
sözde kalmamalı, NABUCCO gibi projelerle hayata geçirilmelidir. Bu avantajı hem kendi enerjimizi temin etmek için, hem de terminal olarak ekonomik kazanç, ilgili ülkelerle zorunlu ilişkiler nedeniyle de politik kazanç haline getirmeliyiz.
Yerli ve yenilenebilir kaynaklarla üretim teşvik
edilmeli, ancak diğerleri de engellenmemelidir.
Dağıtım şebekelerinin devlet eliyle yenilenip kaçakların azaltılması artık pek mümkün olmadığına göre bunu özelleştirme yoluyla yapmalıdır.
Enerji piyasasında özelleştirmeler artık belli bir
noktaya gelinmiştir. Bu konudaki kararlılığı da
ortaya koyup iç ve dış tüm tarafların net anlayacağı şekilde uygulama hızlı ve etkin bir şekilde
sürdürülmelidir.
Enerji piyasalarında özelleştirilen şirketlerin takibi de çok önemlidir. Gerek doğal gazda gerekse elektrik piyasasında özelleştirme sonrası firmaların uygulamalarının oluşturduğu negatif hava özelleştirmenin sürekli tartışılır olmasına neden olmaktadır. Özellikle bu firmalarım
“müşteri memnuniyeti” esaslı yatırımlar yapması sağlanmalıdır.
Enerji verimliliği teşvik edilmeli, çıkan kanun,
yönetmelik ve tebliğlerle uygulanabilir hale getirilip takip edilmelidir. Toplumsal bilinç güçlendirilmelidir. Kayıp ve kaçaklarla mücadele devam etmelidir.
Sanayi üretiminde, daha düşük enerjili, yüksek
katma değerli ürünler üretecek şekilde ciddi bir
dönüşüm yapılmalıdır.
2012 yılının ülkemiz için; enerjinin arz güvenilirliği ile ilgili adımların atılmış olduğu, makul maliyetle, kaliteli ve sürekli enerjiye ulaşma yolunda pozitif adımların atıldığı bir yıl olmasını temenni ediyorum. Bu yıl içinde de cesaretli adımlar beklemekteyiz.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
30
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
İKI AYDA
25 RES
LISANSI VERILDI
Rüzgarda Türkiye’nin kapasitesi 48 bin megavat, kurulu
kapasite ise daha 2 bin megavatı bile bulmuyor, yapacak
çok iş var.
B
u yılın ilk iki ayında 25 rüzgar enerjisi
santralı (RES) lisansı verildi. Galata Vind
125, Evencik Enerji 120, Betim Enerji 100
megavatlık (MW) üretim lisansları aldı. Böylece RES üretim lisansı sayısı 10 yılda 234’e
ulaşmış oldu. Global kriz döneminde durma
noktasına gelen RES lisansları 2011 yılında
patlama yapmış ve toplam 120 lisans verilmişti. Lisans taleplerinin bu yıl da hız kesmeden, hatta hızlanarak devam ettiği görülüyor.
İlk iki ayda 25 lisans verilmiş durumda.
Böyle devam ederse 2011’in aşılarak yıl
bazında 150 - 160 civarına üretim lisansı
ÖNCE KALİTE Mart 2012
sayısına ulaşılması muhtemel.
Türkiye’de kurulu (faaliyette) kapasite açısından en büyük RES santrali Soma Grubu’na
ait. Madencilik sektörünün önde gelen firmalarından Soma’nın Manisa’daki santralinin kapasitesi 140 Mw. İnşa halinde olan
RES’ler içinde en büyük kapasiteli olan RES’i
150 Mw güçte AL - YEL Elektrik inşa ediyor.
2003’ten bu yana toplam 234 RES lisansı verildi. 41 RES faaliyete geçti. Bunların
toplam kapasitesi 1.786 MW. 5 santral kısmen üretim yapıyor. Bunların kalan kısımları
devreye girdiğinde 173.5 Mw güç daha fi-
ilen devrede olacak. Henüz kısmen de olsa
devreye alınmamış, inşa halinde olan 188
santral var. Bunların kapasitesi 6.652 MW.
Tamamlandıklarında toplam RES kapasitesi
8 bin MW’a yaklaşacak.
Rüzgarın başkenti
44 RES’le İzmir
34 ilde RES veya RES projesi yok. RES santralleri 49 ilde toplanıyor. Ancak bu 49 ilin
26’sında, yani yarıdan çoğunda 1 veya 2
RES projesi bulunuyor. Bu dikkate alındığında RES projelerinin 20 civarında ilde top-
31
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
çekiyor. Trakya’da Kırklareli, Tekirdağ
ve Edirne’de 5’er RES projesi var. Orta
Anadolu’da dikkat çekici sayıda RES projesi iller Kayseri (7 proje), Sivas (4 proje)
ve Tokat (3 proje) olarak sıralanıyor.
Potansiyel 48 bin,
kurulu güç bin 786 MW
landığıgörülüyor. Bu da tercihten çok rüzgar
varlığı ile ilgili. Coğrafi özelliği nedeniyle
RES projelerinde gözde olan illerin başında
İzmir geliyor. İzmir için, “RES başkenti” denilebilir. Alanı İzmir olan 44 RES lisansı var.
Bunların bir kısmı (288.2 MW güç) faaliyette. İnşa halindeki kapasite 888.2 MW.
44 santralle birinci sırada olan İzmir’i, 24
santralle komşusu Balıkesir izliyor. 3’üncü
sırada 19 sanatralle İstanbul var. 9 - 10
RES projesi olan diğer iller şunlar: Aydın,
Çanakkale, Manisa, Hatay, Muğla. RES
bölgesi olarak Ege’nin öne çıktığı dikkat
EÜAŞ’ın 2009 yılı itibariyle “yerli kaynak
potansiyeli” tablosuna göre Türkiye’nin
rüzgar kaynaklı enerji üretim potansiyeli 48 bin MW düzeyinde. Oysaki mevcut
kurulu kapasite EPDK verilerine göre halen 1.785 MW. EÜAŞ stratejisinde rüzgar
enerjisinde kurulu gücün 2023 yılında 20
bin MW’a ulaştırılması planlanıyor. Buna
göre 2023’te bile Türkiye, rüzgar potansiyelinin yarısından azını kullanabilir duruma gelecek.
Mevcut kurulu gücün yanında lisansı alınmış, inşa halindeki santralların tamamlanması halinde kurulu güç yaklaşık 8 bin
MW’ı bulacak. 2023 hedefinin tutturulması için bile bunun 2.5 katı kurulu güce ihtiyaç var. Halen doğalgaz, hidrolik, termik,
rüzgar ve diğer tip santrallerde toplam 48
bin 588 MW kurulu güç içinde rüzgarın
payı yüzde 1.35 düzeyinde. Bu rakamlar
rüzgarda ‘büyük iş’ olduğunu gösteriyor.
EÜAŞ istatistiklerine göre rüzgar enerjisine
ilgi giderek artıyor. Bir dönem potansiyelin
çok üzerinde lisans talebi olmuştu. Ancak
verilmiş lisansların içerdiği güç dikkate alındığında EPDK’nın daha yüzlerce lisans vermesi gerekeceği anlaşılıyor. Kurulu güç açısından da önemli gelişmeler var. EÜAŞ’ın
raporunda, “2004 yılı itibariyle 18 MW
düzeyinde olan rüzgar enerjisi kurulu gücü
2008’de 364 MW’a, 2009’da 753.7
MW’a, 2010 yılında 1.265.6 MW’a ulaştı. Yenilenebilir Enerji ile ilgili Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra 3.489 MW kurulu gücünde 92 adet yeni rüzgar projesine
lisans verildi. Bu projelerden yaklaşık 2.000
MW kurulu güce ulaşılacak olan santralların yapımı devam etmektedir” deniliyor.
Birim yatırım maliyeti
kömürden, gazdan pahalı
RES yatırımları hidrolik, kömür, doğalgaz,
fuel oil, biyokütleden elektrik üretiminden
daha pahalı. Bu da yatırımcının diğer kaynaklara yatırımı tercih etmesine yol açıyor.
EÜAŞ’ın “Kaynak türüne göre, birim yatırım tutarı” tablosuna göre doğalgaz ve fuel
oil’de yatırım tutarı MW başına 1 milyon
lira. Kömürde 1 milyon 250 bin lira. Hidrolikte 1 milyon 600 bin, biyokütlede 1 milyon 900 bin lira. Rüzgarda ise MW başına
2 milyon lira. Ancak yine de rüzgar yatırımı en pahalı üretim biçimi değil. Nükleer’de
6 milyon, güneşte 4.2 milyon, jeotermalde
2.1 milyon lira yatırım maliyeti var.
İZMIR, 44 RES'LE BIRINCI SIRADA
Santral
sayısı
İnşa
halinde
Faaliyette
(MW)
(MW)
İzmir
44
888,2
288,2
Balıkesir
24
560,25
437,7
İstanbul
19
520,5
60,85
Kayseri
7
309
Aydın
10
294,5
85,5
Çanakkale
11
240
118,5
Konya
6
236
Muğla
9
209
Kırklareli
5
207
Afyon
5
196
Sivas
4
187
29,6
Kocaeli
5
186
Manisa
10
172
344,75
Hatay
10
164
138,5
Osmaniye
4
160
135
Bilecik
3
159
Edirne
5
159
Kırşehir
1
150
Kahramanmaraş
3
145
Zonguldak 1
120
Yalova
3
116
Samsun
2
83
Amasya
2
81
Tekirdağ
5
79
Uşak
3
79
Denizli
2
76
Ankara
1
72
Sakarya 2
70
Adıyaman
2
67,75
Gaziantep
1
63
Çorum
2
60
Isparta
1
60
Karaman
1
50
Mersin
3
48
Yozgat
1
45
Tokat
3
42,8
Niğde 1
40
Eskişehir 1
39
Antalya
2
37
Sinop 2
35
Bartın
1
27
Erzurum
2
24
Düzce
1
15
Kastamonu
1
10
Malatya
1
10
Bandırma
1
Bolu
1
28,8
33
40
15
60
Kaynak: Dünya Gazetesi
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
32
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
2012 ‘Sürdürülebilir Enerji
Uluslararası Yılı’
‘Birleşmiş
Milletler (BM),
sürdürülebilir
enerjinin
dünyanın
geleceğini
belirleyeceğini
bildirdi.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
B
M Merkezi’nden yapılan açıklamada, dünyanın karşı karşıya kaldığı ana sorunların ve fırsatların başında enerjinin yer aldığı belirtilerek,
istihdamın artırılmasından güvenliğe, iklim değişikliğinden gıda üretimine insanlığı yakından ilgilendiren tüm konularda sürdürülebilir enerjiye
sahip olmanın, ekonomilerin güçlendirilmesi, eko
sistemin korunması ve fırsat eşitliğinin sağlanması
açısından anahtar rol oynadığına işaret ediliyor.
Buna karşın, günümüzde dünya genelinde 1,4
milyardan fazla insanın elektrikten yoksun yaşadığı, 1 milyardan fazla insanın da kesintili olarak elektriğe ulaşabildiği belirtilen açıklamada,
dünya nüfusunun yarısı, yani 2,5 milyardan fazla insanın yemek pişirmek ve ısınmak için geleneksel biyokütle kaynakları olan odun, bitki artıkları ve tezek kullandığına dikkat çekiliyor.
BM Genel Kurulu’nun da enerjinin insanların
yaşam kalitesini artırmada, yoksullukla mücadelede ve ekonomik kalkınmada oynadığı rolün vurgulanması amacıyla 2012’yi Herkes için
Sürdürülebilir Enerji Uluslararası Yılı ilan ettiğinin altı çizilen açıklamada, BM Genel Sekreteri
Ban Ki-mun’un, ikinci beş yıllık görev süresindeki beş ana önceliğinden birini de herkesin sür-
dürülebilir enerjiye ulaşmasını sağlamanın oluşturduğu, böylece, bir türlü yok edilemeyen küresel yoksullukla mücadelede başarı elde edilmesinin planlandığı belirtiliyor.
Herkesin modern enerji imkanlarından yararlanmasının, enerji verimliliğinin artırılmasının ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasının sağlanması gibi zorlu hedeflere ulaşılabilmesi için BM Genel Sekreteri’nin önderliğinde “Herkes için Sürdürülebilir Enerji Girişimi” başlatıldığı kaydedilen açıklamada, bu girişim aracılığıyla dünya genelinde hem özel sektör hem de kamu kuruluşlarının dikkatinin, kalkınma ve yoksullukla mücadelede enerjinin oynadığı önemli role çekilmesi hedeflendiğine işaret edilmiş oldu.
Açıklamada, bu çerçevede 2030 yılına kadar
üç ana hedefe ulaşılması amaçlandığı belirtilerek, bunlar;
• Herkesin modern enerji hizmetlerine ulaşmasının sağlanması
• Enerji verimliğinin iki kat artırılması
• Yenilenebilir enerjinin, enerji pastasındaki oranının iki kat artırılması” şeklinde açıklandı.
34
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Motor
Biyoyakıtları
Prof.Dr.Filiz KARAOSMANOĞLU
İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü
Yalova Üniversitesi Enerji Sistemleri
Mühendisliği Bölümü
T
aşıtlarda yeşil ürün olarak kullanılan
birinci kuşak motor biyoyakıtları biyodizel ve biyoetanoldür.
Biyoetanol (Yakıt Alkolü):
Biyoetanol yakıt teknolojilerinde, Alternatif motor yakıtı; Yakıt hücresi yakıtı;
Biyodizel üretiminde hammadde olarak
değerlendirilmektedir.
Biyoetanolün yakıt olarak yaygın kullanımı ise şu şekilde sıralanabilmektedir:
• Alkol katkılı benzin (En fazla %5
oranında alkol içeren benzin)
• Gasohol (%10 alkol ve %90
benzin karışımı)
• E85 (%85 alkol ve %15 benzin
karışımı)
• E-Dizel (En fazla %15 oranında
alkol içeren motorin).
Bunların yanı sıra Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı kapsamında yürütülen
Sürdürülebilir Ulaştırma İçin Biyoetanol
Projesi (Bioethanol for Sustainable Transport, BEST) kapsamında ED95 (%96.5
oranında biyoetanol ve %3.5 oranında
katkı maddeleri) ile E100 (%100 biyoetanol) kullanımında motorda yapılması gerekecek modifikasyonlar hakkında
çalışmalar yürütülmektedir.
Günümüzde dünyanın lider biyoyakıtı
olan biyoetanolün motor yakıtı olarak tarihçesi içten yanmalı motorların tarihine
dayanmaktadır. N.A. Otto 1897’de motor çalışmalarında alkol kullanmış, Henry
Ford ise 1900’lerin başlarında tasarım
çalışmalarında alkollerin yanmasını da
ele almış ve benzin-alkol karışımını geleceğin yakıtı olarak nitelendirmiştir. BiÖNCE KALİTE Mart 2012
yoetanole olan ilgi 1970’den sonra özellikle petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak artmış olup günümüzde çevresel etkilerin de önemli bir hale gelmesiyle giderek büyümektedir. Şekil 1, 2000-2010
yılları arasındaki dünya biyoetanol üretim miktarlarını göstermektedir. 2010 yılında biyoetanol endüstrisinde 2009 yılına göre %17 oranında bir büyüme görülmüş ve biyoetanol üretim miktarı 86
Milyar litre/yıl değerine ulaşmıştır. Üretimin büyük bir kısmı Amerika ve Brezilya tarafından sağlanmış olup diğer öncü
ülkeler arasında Çin, Kanada ve Fransa
bulunmaktadır.
Türkiye’de biyoetanol 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında “Akaryakıtla Harmanlama Bileşeni” olarak tanımlanmış olup TS EN 228 otomotiv benzini standardına göre benzin katkısı olarak kullanılabilmektedir. Biyoetanolün
yerli kaynaklardan üretimi ve akaryakıt
ile eşdeğer vergiye tabi olmaksızın tanımlanması kanunda belirtilen “Akaryakıtla Harmanlanan Ürünler: Metil tersiyer
bütil eter (MTBE), Etanol v.b. (yerli tarım
ürünlerinden denatüre üretilenler ile biyodizel hariç) akaryakıt ile eşdeğer vergiye
Şekil 1. Dünya biyoetanol üretimi.
tabi olan ve olacak ürünleri” şeklinde ifade edilmektedir. İlgili yasal düzenlemeler ile benzine hacmen en çok %2 oranında katılacak yerli kaynaklardan üretilen biyoetanol için özel tüketim vergisi
(ÖTV) değeri sıfırdır. Eylül 2011’de yapılan son düzenlemelere göre ise “Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin
türlerinin, yerli ürünlerden üretilmiş etanol içeriğinin 2013’den itibaren en az
%2, 2014’den itibaren en az %3 olması zorunludur”.
Türkiye’de alkol üretim, kullanım ve satışı T.C. Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçecekler Piyasası Düzenleme Kurumu
(TAPDK) tarafından düzenlenmekte ve
denetlenmektedir. Türkiye’nin ilk biyoetanol tesisi 2004 yılında Bursa’da kurulmuş olan 40 Milyon litre/yıl kapasiteye sahip mısırdan biyoetanol üretimi yapan TARKİM (Tarımsal Kimya Teknolojileri San.ve Tic. A.Ş.)’dir ve TARKİM yakıt
alkolü, 2005 yılında POAŞ ürünü kurşunsuz benzine %2 oranında katılarak “BioBenzin” markası ile piyasaya arz edilmiştir. 2007 yılında faaliyete geçen Konya Şeker A.Ş.’ye ait Çumra Şeker Fabrikasında kurulan biyoetanol tesisi 84 Milyon litre/yıl kapasite ile şeker pancarından biyoetanol üretmektedir. 2007 yılında faaliyete geçen bir diğer tesis ise 40
Milyon litre/yıl kapasiteye sahip, mısır
ve buğdaydan üretim yapan Tezkim’dir.
Eskişehir Şeker Fabrikası’ndaki alkol üretim tesisine eklenen susuzlaştırma ünitesi ile bu tesis de 20 Milyon litre/yıl kapasite ile işletmeye girmiştir. Böylece
Türkiye’nin kurulu biyoetanol üretim ka-
35
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
pasitesi 184 Milyon litre/yıl değerine
ulaşmıştır. Biyoetanol fabrikalarında üretilecek olan biyoetanolün TSE standartlarına ve ASTM D 4806 standardına uygun olması gerekmektedir. Biyoetanol
üreticileri, 2006 yılında kurulan Biyoetanol Üreticileri Derneği çatısı altında faaliyetlerini sürdürmektedir.
Türkiye’nin tarımsal potansiyeli biyoetanol üretimi için uygun olup, şeker pancarı, melas, buğday ve mısır öne çıkan
hammaddeler arasında yer almaktadır.
Sadece şeker pancarı ekimine dayalı
2-2.5 Milyon ton biyoetanol üretim potansiyeli bulunmakta olup, buna ek olarak mevcut şeker üretim tesislerinde yapılacak rehabilitasyon ile 78.5 Milyon
litre biyoetanol üretimi de mümkündür.
Biyodizel
Biyodizel bitkisel ve hayvansal yağlardan, yağ atık ve artıklarından üretilen
TS EN 14213 ve/veya TS EN 14214
standartlarına uygun yağ asidi metil ester karışımıdır. Biyodizel yakıt olarak
kullanımında doğrudan motor biyoyakıtı (B100) veya katkı maddesi (B1, B2,
B5) olarak kullanılabileceği gibi belirli
oranlarda motorin ile harmanlanarak da
(B20, B50, v.b.) kullanılabilir.
Biyodizelin tarihçesi 1892 yılında Rudolf
Diesel’in dizel motorunu keşfiyle başlamaktadır. Rudolf Diesel ilk kez 1893 yılında Almanya’da dizel motorunun denemesini gerçekleştirmiş ve 1898 yılında Paris Dünya Fuarında yer fıstığını yakıt olarak kullanan motorunu sergilemiştir. O yıllarda, petrol endüstrisi içten yanmalı motor teknolojilerinin gelişmesiyle hızla ilerlemiş ve 1970’li yıllarda petrol fiyatlarındaki artışa kadar bitkisel yağların temiz ve yenilenebilir yakıtlar olarak kullanılabileceği unutulmuştur. 1990’lı yıllardan sonra ise biyodizel
giderek önem kazanmaya başlamış olup
dünya biyodizel üretimi de gün geçtikçe
artmaktadır. Şekil 2, 2000-2010 yılları arasındaki dünya biyodizel üretimini
göstermektedir. Dünya 2010 yılı biyodizel üretimi 19 Milyar litre/yıl olarak belirlenmiştir. Biyodizel üretiminde lider
ülke Almanya olup bunu Brezilya, Arjantin, Fransa ve Amerika izlemektedir.
Türkiye’de biyodizele olan ilgi özellikle 2000 yılından itibaren artmaya baş-
lamıştır. Biyodizelin Türkiye’deki yasal
konumu 5015 Sayılı “Petrol Piyasası
Kanunu” kapsamında şu şekilde özetlenmektedir:
• Biyodizel akaryakıt sektörünün üçüncü
motor yakıtı olup benzin ve motorin için
geçerli tüm yasal tanımlama, düzenleme
ve denetlemelere tabidir.
• Biyodizel ısıtma yakıtı olarak fuel oil
ve kalyak gibi mevcut yakıtlarla aynı yasal düzenlemelerde denetlenmekte olup
yakıtbiyodizelin taşıt yakıtı olarak kullanımı yasaklanmıştır.
• Biyodizel üreticileri Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan işleme lisansı almalıdır.
• “Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında, bitkisel atık yağlardan geri kazanım tesislerinde biyodizel
üretimi mümkündür.
• Otobiyodizel TS EN 14214, yakıtbiyodizel TS EN 14213 standartlarına uygun
olmalıdır. Otobiyodizel TS 3082 (EN
590) standardına uygun olarak hacmen
en çok %5 oranında motorin ile harmanlanabilir ve bu biyodizel katkılı motorinler bütün taşıtlarda tüm garantiler kapsamında kullanılabilir.
• Yerli tarım ürünlerinden üretilen otobiyodizel motorine hacmen en çok %2 oranında katıldığında eklenen kısmın ÖTV
değeri sıfırdır.
• Eylül 2011’de yayımlanan tebliğe
göre “Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi metil esteri
içeriğinin 2014 yılı itibariyle en az %1,
2015 yılı itibariyle en az %2, 2016 yılı
itibariyle en az %3 olması zorunludur”.
Türkiye’de Aralık 2011 itibariyle lisanslı
36 biyodizel tesisi bulunmakta olup, bunlardan bir tanesi atık bitkisel yağlardan
işleme lisansına sahiptir. Halen akaryakıt
sektörüne tedarik yapan bir firma bulun-
maktadır. DB Tarımsal Enerji A.Ş. ürünü
biyodizel B2 olarak pazardadır. Biyodizel üretimi için öne çıkan hammaddeler
pamuk, kanola, aspir, soya ve sarı gresdir. Türkiye uygun ve ekilebilir alanlara
sahip olmasına karşın, mevcut yağlı tohum bitki üretimi iç tüketimi karşılayamamaktadır. Türkiye’de ekili alanların sadece %6.2’sinde yağlı tohum bitki tarımı
yapılmaktadır. Tarıma elverişli olup kullanılmayan alanlarda sulanabilir bölgelerde kanola, sulanamayan bölgelerde
aspir ekimi ve şeker pancarı münavebe
alanlarında kanola ekimi ile 1000-1800
bin ton/yıl biyodizel üretim potansiyeli
olabileceği tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin motor biyoyakıtları uygulamasındaki başarısının itici gücü enerji
tarımıdır. Sektör yerli tarım ürünü biyodizel ve yakıt alkolünü beklemektedir.
Yerli tarım geliştirilmesi konusunda Tarım
ve Köy İşleri Bakanlığı bünyesinde, sektör paydaşları ile eylem planı hazırlama
çalışmaları tamamlanarak 2008-2012
Tarım Vizyonu 20 Mart 2008’de duyurulmuş ve Karadeniz Tarımsal Araştırma
Enstitüsü’nün (KTAE) enerji tarımı konusunda uzmanlaşmasına karar verilmişti.
Mart 2012’de ise Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı KTAE yapılanmasında Enerji Tarımı Araştırmaları Merkezi
(ETAM) kuruldu. Türkiye Tarım Eylem Planı gıda temel hedefi yanı sıra, Enerji Tarımı Eylem Planı yürütülmesi, ülkemiz çıkarına avantaja çevrilebilir ve tarımdaki
rekabet gücümüzü artırabilir. Enerji tarımı uygulamasında gıda alanlarına dokunmadan, giderek artan ekim alanlarına ulaşılabilir. Böylece yaratılacak istihdam ve gelir, tarımsal ekonomiye olumlu etki yapacaktır. Biyoyakıtların yaratacağı yeşil karbon ticaretinin gelir cazibesi de ortadadır.
Kaynaklar
1. İşler, A., Karaosmanoğlu, F. Chapter: Biofuels in Turkey,: Rethinking Structural Reform in Turkish Agriculture: Beyond the
World Bank’s Strategy, Editors: Karapınar,
B., Adaman, F., Özertan, G., Nova Science
Publisher. ISBN: 1-60021-966-7.
2. İşler, A., “Aspir Yağı Etil Esteri ve Yaşam
Döngüsü Değerlendirmesi”, Doktora Tezi”,
İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Mart 2012.
Şekil 2. Dünya biyodizel üretimi.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
36
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Hangi yenilenebilir enerji?
Türkiye 2009 yılında elektriğin % 81’ini fosil yakıtlardan elde etti. Yenilenebilir
enerjinin payı ise % 19’la sınırlı kaldı. Daha da önemlisi, yenilenebilir enerjinin
% 98’ini hidroelektrik santrallerden karşıladı. Türkiye’nin fosil yakıtlara,
hidroelektrik santrallere ve nükleere yönelik enerji stratejisini değiştirerek, güçlü
ve cesaretlendirici yasal düzenlemelerle güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyelini
değerlendirmesi gerekiyor.
İ
klim değişikliğinin hem insanlık, hem de
gezegenimiz için geri dönülemez sonuçlara yol açmasını önlemek için küresel ısınma 1,50C’nin altında tutulmalı. Buna karşın, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Durban’daki 17. Taraflar
Toplantısı’nın ardından Kyoto Protokolü’yle
ilgili önemli kararlar ertelendi ve dünyamız
4°C’lik sıcaklık artışıyla baş başa bırakıldı.
Artık gözler, ulusal ölçekte atılacak adımlara çevrildi.
Türkiye’de Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı’nın 2010-2014 Stratejik Planı’na
göre, 2023 yılında elektrik üretiminin %
30’unun yenilenebilir kaynaklardan temin
edilmesi hedefleniyor. Toplam 5000 MW ek
kurulu güce sahip hidroelektrik santrallerin
2013 yılına kadar tamamlanması öngörülen
Stratejik Plan’da, rüzgâr ve güneş enerjisine
yönelik hedefler potansiyeli harekete geçirebilecek gibi gözükmüyor. WWF-Türkiye’nin
ÖNCE KALİTE Mart 2012
hazırladığı “Yenilenebilir Enerji Geleceği ve
Türkiye Raporu” enerjinin yenilebilir kaynaklardan karşılanması için atılacak adımları ortaya koyuyor. Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşmasının önündeki
engelleri irdeleyen Rapor; yetersiz alım teminatları, elektrik şebekesi bağlantı kriterleri, jeotermal çalışmalarının yüksek maliyeti,
kaynaktan trafoya aktarım güçlüğü, AR-GE
fonlarının yetersizliği ve tüketicilerin elektrik
kaynağını seçmesi gibi zorluklara değiniyor.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak
“Türkiye’nin, raporumuzda ortaya koyduğumuz %100 yenilenebilir enerji vizyonuyla uyumlu adımlar atması ve ulusal stratejisinde yenilenebilir enerjinin %30 olan hedefini daha da artırması, düşük karbonlu kalkınma hamlelerini gerçekleştirmeyi mümkün
kılacaktır,”dedi.
WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur
Bayar “Ülkemizde özellikle güneş ve rüzgâr
enerjisine verilen teşvikler Avrupa ülkelerine
kıyasla çok düşüktür. Yenilenebilir enerji kaynaklarının finansal rekabet gücünün arttırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının eşzamanlı büyümesinin sağlanması, bu kaynakların şebekeye bağlanmasındaki idari
sürecin kolaylaştırılması ve elektrik şebekesi bağlantısının önündeki teknik zorlukların
kaldırılması acilen devreye sokulması gereken önlemlerin başında gelmektedir,” dedi.
Yenilenebilir enerjinin payının artırılması için
uygulanan teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi için dünyadan iyi uygulama örneklerinin gösterildiği Rapor’da, Türkiye’de yasaların hidroelektrik dışındaki kaynakların da
etkin kullanımına olanak tanıyacak şekilde
düzenlenmesi gerektiği belirtiliyor. WWFTürkiye, ekonomik, sosyal ve ekolojik maliyeti çok büyük olan nükleer enerjinin temiz
enerji seçeneği arasında değerlendirilemeyeceğinin altını çiziyor.
C
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
38
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
Enerji piyasasında
hâkim hukuk
Av. Uygar ÇÖLTEKİN
Enerji Hukuku Derneği Genel Sekreteri
E
lektrik Piyasası, Doğalgaz Piyasası, Petrol
Piyasası ve Sıvılaştırılmış Petrol (LPG) Piyasası alt bölümlerinden oluşan enerji piyasalarının, bu alanda faaliyet gösteren kuruluşlar açısından hem ticaret hukuku hem de idare hukuku kuralları ile bağlı olmaları şeklinde görülen
durum, özellikle bu piyasaların düzenlemesine
ve denetlenmesine duyulan ihtiyacın artmasına
paralel olarak bağımsız kurulların görevlendirilmesiyle idare hukukunu yani bir tarafını muhakkak idare organlarının oluşturduğu hukuk sitemini daha belirleyici bir statüye getirmiştir.
Bu düzenleme ve denetleme faaliyeti piyasada
oluşturan yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel
hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek,
mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir enerji piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız
bir düzenleme ve denetimin sağlanmasını görev
edinen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)
tarafından gerçekleştirilmektedir.
EPDK’ nın yanı sıra, özellikle Elektrik ve Doğalgaz piyasasının özelleşmesi faaliyetleri çerçevesinde özelleştirme sürecinde yer alan özel hukuk tüzel kişilerinin, özelleştirilen kamu şirketlerini devralması sürecinde yasal zorunluluk nedeni ile Rekabet Kurumu’nun Rekabet Hukuku
çerçevesinde yaptığı değerlendirme piyasanın
ÖNCE KALİTE Mart 2012
aktörlerinin belirlenmesinde bir bakıma kurucu
rol oynamaktadır. Bunun yanında liberalleşen
enerji piyasasında piyasa oyuncularının, gerek
hakim durum yaratması gerek hakim durumlarını kötüye kullanılması gerekse rekabete aykırı
her türlü tutum ve faaliyetleri Rekabet Kurumunun denetim ve yaptırımlarına tabidir. Rekabet
Kurumunun enerji piyasadaki bu etkinliği de piyasanın liberalleşmesine paralel olmak üzere
kendisini zamanla daha kuvvetli hissettirecektir.
Bu iki ayrı bağımsız kurumun Enerji piyasasından farklı alanlarda gerçekleştirdikleri faaliyetler ve görevler şu şekilde sayılabilir:
EPDK’nın görevleri
Elektrik Piyasası İle İlgili Görevleri:
Kurum tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının
ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, fiyatlandırma
esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını
dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma
esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara
ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun
şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur.
Doğalgaz Piyasası İle ilgili Görevleri:
Doğal gaz piyasasında faaliyet gösteren ya
da gösterecek tüzel kişilerin sözleşmelerinin
Kanun hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi, lisans ve sertifika uygulamalarına dair
her türlü işlemlerinin mevzuat kapsamında yürütülmesinden tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan
elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma
esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden sorumludur.
Açıkça anlaşılmaktadır ki EPDK bu piyasalarda tamamen belirleyici bir aktördür.
Bir diğer bağımsız kurum olan Rekabet
Kurumu’nun görevleri ise şu şekildedir:
Mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar
ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.
Her iki kurumun görevleri birlikte değerlendirildiğinde, bu kurumların denetimi ve hatta
çoğu zaman izni olmadan enerji piyasasında
özel hukuk tüzel kişilerinin faaliyet göstermesinin mümkün olmadığı görülmektedir. Bu nedenle bu piyasada faaliyet gösterecek kişilerin
uymak zorunda oldukları kurallar, her yıl yeniden belirlenen mali koşullar bu şirketleri alışageldikleri ticari davranış ve ticaret hukuku kurallarının dışında ve tamamen farklı bir ilkeler bütününden oluşan idare hukuku ilkeleri ile
daha çok karşı karşıya bırakmaya başlamıştır.
Gerçekten de özel hukuk kişileri arasında ki veya
kamu kuruluşlarının ticari işlemleri ile bu işlemlere muhatap olan özel hukuk tüzel kişileri arasın-
39
SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ
da tarafların eşitliği ilkesine göre belirlenen özel
hukuk ve onun alt dalı ticaret hukuku ilkeleri hakimken, en az bir tarafında devletin ve onun organları olan idarenin yer aldığı idare hukukunda taraflar arasında eşitsizlik olması bu ilişkinin
doğal bir görünümüdür. İdare özelikle düzenleyici ve denetleyici işlemlerinde bireyler ile mutabakat içinde olma gibi bir yükümlülüğü olmaması nedeni ile kuralları kendi inisiyatifi ile belirlemekte ve bireylerin bu kurallara uymasını zorunlu kılmaktadır. Bireylerin bu kuralları kabul etmeme gibi bir seçeneği bulunmaması nedeni ile taraflar arasında kurulan hukuki ilişkide ibre hep
devletin / idarenin tarafını göstermektedir. Çünkü açık bir ifadeyle oyunun kuralları idare tarafından konulmaktadır.
Elbette ki bu kurallar hukuka uygun nitelikte olmak zorundadır. Ancak sadece ülkemiz açısından değil, diğer dünya ülkelerinde de kamu
menfaati ile bireylerin menfaati çatıştığında kamunun yani idarenin menfaatlerinin ön planda tutulması benimsenmektedir. İşte bu tür çatışmaların / uyuşmazlıkların çözülmesi gerektiğinde de, sorunların çözüm alanı idare hukuku ve çözüm yerleri de idari yargı organları olmaktadır.
Enerji piyasaları ile ilgili olarak düzenleyici
asli kuruluşun EPDK olduğu yazının başında
belirtilmiş ve belli başları görevleri de sayılmıştır. Bu görevlerden, söz gelimi, doğalgaz piyasasında serbest tüketici olma şartlarını belirleme veya herhangi bir şirkete lisans elektrik üretimi konusunda lisans verilmesi konusunda bir
uyuşmazlık çıktığında, uyuşmazlığın bir tarafı-
nın karar verici organ olarak EPDK olması v bu
sorunun çözümü için uygulanması gereken hukukun idare hukuku ve görevli yargı organının
da Danıştay olması sonucunu doğurmaktadır.
Bir diğer düzenleyici ve denetleyici kuruluş
olan Rekabet Kurumu ise yukarıda da belirtildiği gibi liberalleşen enerji piyasasında piyasa oyuncularının, gerek hakim durum yaratması gerek hakim durumlarını kötüye kullanılması
gerekse rekabete aykırı her türlü tutum ve faaliyetleri Rekabet Kurumunun denetimi ve yaptırımına tabi olduğundan, piyasa oyuncularının, şirket birleşme devralmaları, fiyat ve hizmet politikası vb her türlü kararında Rekabet
Hukukunun gereklerini de özellikle dikkate alması gerekmektedir.
Örneğin Rekabet Kurumu, özelleştirmelere ilişkin şirket devralmalarında kendi belirlediği tebliğlere uygunluk açısından bu “devralma işlemlerine” izin verip vermeme noktasında önemli
bir işlev görmekte olduğundan, 2010 yılında
gerçekleşen elektrik özelleştirmelerine ilişkin
olarak ihalelerin büyük bir kısmını alan şirkete yönelik olarak, piyasada hakim durum yaratabileceği gerekçesi ile şirketin kazandığı ihaleler içinde bir tercih yapması şartıyla izin vereceği yönünde karar vermiştir.
Söz konusu iznin gerçekleşmemesi halinde ise
özelleştirme ve devir işlemlerinin tamamlanması bir yargı kararı ile aksine bir hüküm tesisi
edilmediği sürece mümkün olamayacağından
ve Rekabet Kurumunun bu kararlarının hukuka uygunluğunu denetleyecek merciin ise İdari Yargı olması nedeniyle ilgili şirket konuyu
görevli yargı organı olan Danıştay’a taşımıştır.
Hem idare hukuku hem de ticaret hukuku kurallarının kendisine yer bulduğu karma bir uygulama ise 2011 yılının sonunda meydana
gelmiştir.
Batı hattı doğalgaz sözleşmelerine ilişkin olarak EPDK’ nın doğalgaz ithal etmek isteyen şirketler için ön anlaşma şartını getirmesi ve sonrasında bu şartın gerçekleşmediği gerekçesi
ile batı hattından doğalgaz ithalatına izin vermemesi, ithalatçı – ihracatçı şirket açısından
Ticaret Hukuku / Borçlar Hukuku , sonrasında EPDK tarafından onaylanması açısından
değerlendirildiğinde ise idare hukuku bağlamında değerlendirilmesi gereken bir süreçtir.
Verilen örneklerden de açıkça görüleceği üzere, idare ve idare hukuku enerji piyasalarında
doğrudan belirleyici aktördür.
İşte bu noktadan hareketle Enerji Hukuku olarak isimlendirilen ve henüz bilimsel anlamda
tam olarak konumlanamamış karma bir sistem
niteliği taşıyan ilkeler bütününün oluşturulması ve bu alanda çıkabilecek uyuşmazlıkların
çözülebilmesi için İdare Hukuku merkezli çalışmalar ve araştırılmaların yapılması ve Enerji Hukuku alanında uzmanlaşmak isteyen hukukçuların öncelikle Kamu Hukuku ve onun
bir alt bilim dalı olan İdare Hukuku konusunda uzmanlaşmış olmaları gerekmektedir. Fakat ülkemizde nasıl Rekabet Hukuku denilince
yanlış bir anlayışla Ticaret Hukuku kapsamında yer alan bireysel rekabet anlaşılıyorsa ve
bu konu ticaret hukuku ile uğraşan hukukçuların uzmanlık alanında değerlendirilmeye çalışılıyorsa, Enerji Hukuku denilince de aynı yanlış anlayış devam ettirilmekte ve bu alan sadece enerji şirketlerinin ticari faaliyetleri kapsamında sözleşme imzalanması anlamına indirgenmektedir. Halbuki, gerçek bu kadar basit
değildir ve devlet ve idare enerji piyasalarında oynadığı rol gereği hukuki uyuşmazlıklarda her zaman taraftır ve bu nedenle enerji ile
ilgili anlaşmazlıkların çözümü için idare hukukuna vakıf olmak şarttır.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
42
ULUSAL KALİTE HAREKETİ
Aromsa, 30. yaşında
mükemmellik yolculuğuna çıktı
Murat YASA
Aromsa Besin Aroma ve Katkı
Maddeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş
Yönetim Kurulu Başkanı
A
romsa, belirlediği temel ve stratejik hedeflerine ulaşmada uluslararası geçerliliği olan EFQM Mükemmellik Modelini uygulamaya karar verdi. Aromsa’nın başarılarla dolu 30 yılını ve EFQM Mükemmellik Modeli yolculuğunu Yönetim Kurulu Başkanı Murat
Yasa’ya sorduk;
Kalite faaliyetlerinizden
bahseder misiniz?
Bu yıl 30. yaşını kutlayan Aromsa’, kuruluşundan beri kalite anlayışını benimsemiş bugün otuz iki kişiye ulaşan kadrosu ile kalite faaliyetlerini, Kalite Güvence, Kalite Kontrol, Sağlık, Emniyet, Çevre ve Kalite Geliştirme Müdürlükleri şemsiyesi altında sürdürmektedir.
Hizmet verdiğimiz sektörler gereği önceliğimiz; GMP (İyi Üretim Uygulamaları) kurallarına uygun olarak, Güvenli ve
Emniyetli Gıdalar üretmektir. Bu nedenle
ÖNCE KALİTE Mart 2012
1998 yılından itibaren sahip olduğumuz
ISO 9001:2008 kalite belgesine ilaveten ISO 22000 ve BRC (Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri) standartları ile ilgili yasal düzenlemelerle de uyum içinde çalışmaktayız.
GLP’nin (İyi Laboratuvar Uygulamaları)
esas alındığı bünyemizde toplam yirmi
altı uzmanın çalıştığı altı kalite kontrol
laboratuarı bulunmaktadır. Her biri, kalite planında bulunan standart analizlere yönelik cihaz, ekipman, personel ve
kaynak donanımına sahiptir.
Bunun yanı sıra çevre ve iş güvenliği çalışmalarımızı da sahip olduğumuz ISO
14001 ve OHSAS 18001 standartları
ile yürütmekte ve geliştirmekteyiz.
Sürekli gelişme ve iyileşmeyi kendisine
prensip edinen firmamızda gerçekleştirilen süreç yönetimi çalışmaları, 6 sigma
projeleri ile devam ettirilmektedir. Yapılan bu faaliyetler çerçevesinde alınan
eğitimler ve farklı departmanlardan çalışanların katılımıyla gerçekleştirilen takım çalışmaları “KALİTE” politikamızın
çalışanlar tarafından benimsenmesini
sağlamaktadır.
Ulusal Kalite Hareketine
katılma fikri nasıl doğdu?
Aromsa’nın misyonu, iş ortaklarının beklentilerini karşılayan, beğenilen, değer
katan aromaları yaratmak ve ileri teknoloji ile üretmek, hizmeti zamanında
ve etkin olarak sunmak; yüksek kaliteden ödün vermeden kâr ederek büyümek, çalışan mutluluğunu sağlamak, ulusal ekonomiye katkıda bulunmak ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmektir.
Bu doğrultuda belirlediğimiz temel ve
stratejik hedeflerimize ulaşmada uluslararası geçerliliği olan EFQM mükemmellik modelini uygulamaya karar verdik ve 30. yılımızın içinde olmanın verdiği mutluluk ve hevesle 19 Ocak 2012
43
ULUSAL KALİTE HAREKETİ
tarihinde “İyi Niyet Bildirgesi”ni imzaladık. Burada amaç, ödül almak değil,
şirket personelimizi iş ortakları olarak
gördüğümüz müşterilerimize karşı duyduğumuz sorumluluk açısından sürekli eğitmektir.
Kalite yolculuğunda
geçirdiğiniz evreleri ve
kaydedilen aşamaları
anlatır mısınız?
Bu kararı yönetim olarak 20.12.2011
tarihli İcra Kurulu Toplantısı’nda aldık ve
hızlıca harekete geçtik. Biraz önce bahsetmiş olduğum üzere, 19 Ocak 2012
tarihinde KalDer YK Başkanı Hamdi
Doğan Bey’in katılımlarıyla “İyi Niyet
Bildirgesi”ni imzaladık. Bir sonraki aşamamız 27-28 Ocak tarihlerinde aldığımız iki günlük eğitim oldu.
Şimdi sırada dış değerlendirme aşaması var ki bunu Mayıs ayı ortalarında gerçekleştirmeyi planlamaktayız. Yol haritamızı, KalDer’in hazırlayacağı “Geri Bildirim Raporu”na göre belirleyip zaman çizelgemizi bir an evvel devreye alacağız.
KalDer’in çalışmalarını nasıl
buluyorsunuz?
KalDer’in, ülkemizin sürdürülebilir yüksek rekabet gücüne erişebilmesi amacıyla kurum ve kuruluşların sürekli iyileştirme, kalite kavramlarını benimsetme,
EFQM Mükemmellik Modelini örnek almaları yönündeki çalışmaları kararlı bir
şekilde yürüttüğünü görüyor ve kendilerini bu konuda başarılı buluyorum.
Ülkemizde kalite anlayışının
gelişmesi için vereceğiniz
tavsiyeler var mı?
Sektör ayrımı gözetmeksizin, her sektör
için kurumun, “Temel ve stratejik hedeflerine ulaşmasında kalitenin rolü nedir?
İstenilen kalite seviyesine nasıl ulaşılabilir? Nasıl sürekli kılınır?” sorularını sorgulaması ve kalite kavramını firma kültürüne yerleştirmesi gerektiğini düşünmekteyim. Bu konuda yol gösterici olarak
kullanılabilecek birçok döküman, standart, yönetmelik ve yöntem bulunmaktadır. Tabii tüm bunların göstermelik değil
de gerçekten yapılabilmesi için eğitimli
kadrolara gereksinim duyuluyor. Bizim
şu anda zorlandığımız en önemli konu
eğitimli ve bilgili eleman bulma sorunudur. Biz bu açığı işe aldığımız genç ve
kabiliyetli elemanları şirket içinde eğiterek kapatıyoruz. Maalesef sayıları nerede ise 170’e ulaşmış olan üniversitelerimizin mezunlarına kartvizitlerinde kullanacakları ünvandan başka pek katkıda bulundukları söylenemez.
Sektörünüzdeki kalite
anlayışının gelişmesi için
neler yapılması gerektiğini
düşünüyorsunuz?
Yukarıda da söylediğim gibi, sanayiinin en büyük sorunu eğitimli eleman sorunu ve yaptığı işin önemini kavramış
işveren açığıdır. Bir taraftan işverenle-
rimiz, içinde yasadığımız asrın gerektirdiği demokratik, empatik ve bilimsel
seviyelere ulaşmak amacı ile kendilerini eğitmeli, diğer taraftan da yeni yetişen gençler, çevreve medyanın kısır
eğitimini aşıp kendi kendilerini daha
iyi nasıl eğitebileceklerinin yolunu aramalıdırlar. Tabii bu arada yeni mezunların, öğrenci derneklerinin ve tüketicilerin haklarını koruyacak olan sivil toplum örgütlerinin de sürece yapacakları
katkı kalitesinin de yükselmesi gerektiği göz ardı edilmemelidir. Zira ancak
eğitimli bireyler içinde yaşadıkları toplumun diğer bireylerine saygı duyabilirler, böylece de kaliteli üretim yapan bir
sektör oluşturulabilir.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
46
KalDer’DEN HABERLER
International Quality & Productivity Centre
IQPC Lean Six Sigma 2012 Konferansı 31
Ocak 2012 tarihinde İstanbul Sheraton
Oteli’nde yapıldı. İki gün devam eden konferansın açılış konuşmasını KalDer-Türkiye
Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Hamdi Doğan yaptı. Hamdi Doğan konuşmasında “Kalite’nin Geleceği” konusunda beklentilere değinerek karmaşık
hale gelmesi beklenen konjonktürde çevik olmak, etik davranmak gerekliliğine
ve sosyal sorumluluk anlayışının gelişmesine dikkat çekti.
Gelecekte sürdürülebilirlik kavramının
daha belirleyici olacağını anlatarak, satınalma konusunda müşteriyi etkileyen
bir endeks oluşabileceğini, banka kredi
oranlarını, müşteri algılarını bu ve benzeri endekslerin belirleyeceğini söyledi.
Küreselleşmenin kurumsal sosyal sorumluluk boyutuna da değinen Doğan, evrensel
işletmelerde yönetimde de inovasyon yapılması gereğine işaret etti. Infoman Genel Müdürü Dr.Ümit Özen’de bir tebliğ
ile katıldığı konferansta ortadoğu ülkelerinden katılımlar dikkat çekti.
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Türkiye Kalite Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Hamdi Doğan
Infoman Genel Müdürü
Dr. Ümit Özen
“Rekabetin akýl gücü”
www.kobi-efor.com.tr
AYLIK SANAYÝ EKONOMÝ DERGÝSÝ
Baðdat Caddesi Tevfikpaþa Sokak No: 13/2
Kalamýþ - Kadýköy - ÝSTANBUL
Telefon: 0216 347 56 56 (Pbx) Faks: 0216 348 64 50
Web: www.kobi-efor.com.tr
E-mail: [email protected]
48
KalDer’DEN HABERLER
KalDer Eğitmenler Toplantısı
21 Şubat 2012
Her yıl sistematik yapılan “KalDer Eğitmenler Toplantısı” 21 Şubat 2012
tarihinde KalDer’de gerçekleştirildi.
K
alDer Eğitim sürecinin genel değerlendirilmesinin aktarıldığı, performans sonuçlarının, yeni projelerin ve ileriye yönelik planların paylaşıldığı toplantıya merkez ve şubelerden eğitmenler katıldı. KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hamdi Doğan’ın, Eğitim
Komitesi Başkanı Sayın Yılmaz Bayraktar’ın,
KalDer Yönetim Kurulu üyesi Sayın Önder
Kıratlılar’ın ve Eğitim Komitesi Üyesi Sayın
Habibe Akşit’in de katıldığı toplantıda eğitmenler tarafından 3 farklı konu başlığında
grup çalışmaları gerçekleştirildi.
• KalDer, eğitimlerinde nasıl fark
yaratmalı?
• Bir kurum KalDer eğitimlerini
neden tercih eder?
• KalDer eğitimlerinin
tanıtımında yeni pazarlama
yöntemleri neler olabilir?
Konu başlıklarında yapılan grup çalışmaları aracılığıyla KalDer’in önemli paydaşlarından olan eğitmenlerinin değerli geribildirimleri alındı.
Toplantıda ayrıca eğitim değerlendirme sonuçları paylaşıldı. 2012 yılında 5 üzerinden 4,4 olarak hedeflenen bu değer, genel ortalamada 4,6, eğitmen ortalamasında ise 4,7 olarak gerçekleşti.
Yaklaşık 100 kişilik eğitmen kadrosuyla ve
120 konu başlığında gerçekleştirilen eğitimlerde üye ve müşteri memnuniyeti önceliklidir. Toplantıda KalDer ve Okan Üniversitesi
tarafından kalite konularında çalışan yönetici ve uzmanların mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla 15 Mart 2012 tarihinde hayata geçirilmesi hedeflenen “Kalite Profesyoneli Geliştirme Sertifika Programı” hakkında detaylı bilgilendirme yapıldı.
Ayrıca KalDer ile KOSGEB arasında imzalanan işbirliği anlaşması hakkında ve işbirÖNCE KALİTE Mart 2012
liğinin kapsamı hakkında bilgilendirme yapıldı. Özetle;
KalDer KOBİ’lere;
• Kurumsallaşma destekleri
• Eğitim - Rehberlik
• Rekabet güçlerini artırma
• Kıyaslama - Belgelendirme
• Değerlendirme
• Tanıma - Ödüllendirme
Alanlarında desteklerde bulunacaktır.
Eğitim sürecinde yapmış oldukları özveri-
li çalışmalar ve değerli katkıları için tüm
eğitmenlerimize KalDer adına teşekkürlerimizi sunarız.
Sayın Üyemiz,
Türkiye Kalite Derneği Olağan Genel Kurul Toplantısı, 13 Nisan 2012 Cuma günü 14:00-18:00
saatleri arasında KalDer Merkezi’nde yapılacaktır.
Yeterli çoğunluk sağlanamadığı takdirde, Türkiye Kalite Derneği Olağan Genel Kurul Toplantımız
aşağıdaki gündem doğrultusunda, 27 Nisan 2012 Cuma günü 14:00-18:00 saatleri arasında T.C.
Boğaziçi Üniversitesi, Garanti Kültür Merkezi Ayhan Şahenk Salonu, Bebek-İstanbul’da çoğunluk
aranmaksızın yapılacaktır.
Tüzüğümüz gereğince, tüm Tüzel ve Bireysel Asıl Üyelerimiz (*) oy kullanmak ve diğer üyelerimiz
katkıda bulunmak üzere davetlidir.
Katılımınızla bizleri onurlandırmanızı dileriz.
Saygılarımızla,
A. Hamdi DOĞAN
Türkiye Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
2012 YILI OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTI GÜNDEMİ
1. Açılış Yoklama ve Saygı Duruşu,
2. Genel Kurul Divan Heyeti Seçimi,
3. Yönetim Kurulu’nun 2011 Yılına İlişkin Faaliyet Raporu ile Bilanço ve
Gelir - Gider Tablolarının; Denetleme Kurulu’nun Denetim Raporunun Okunması,
4. Raporların Görüşülmesi ve Oylanması ile Yönetim ve Denetim Kurulu’nun İbrası,
5. 2012 Yılı Dernek Bütçesinin Görüşülmesi ve Oylanması,
6. Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu Asıl ve Yedek Üyeleri’nin seçilmesi,
7. Dilek ve Öneriler.
(*) Aidat borcu olmayan üyelerimiz Genel Kurul’a katılabilir. Borcu olan üyelerimiz, borçlarını genel kurul öncesi ödeyerek katılabilirler.
Tüzük 11.3) ‘‘Üst üste iki yıl (seçim yapılan yıl dahil) yıllık ödenti yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle Genel Kurula katılma hakkını
yitirme”, maddesi gereğince yapılacak Genel Kurul’da oy kullanma hakkı kaybedilecektir.
50
EĞİTİM TAKVİMİ
KalDer MERKEZ MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI
Eğitimler
Gün
Sayısı
Mart
Nisan
Mayıs
AB Projesi Yazma Eğitimi
2
5-6
420
530
Beden Dilini Etkili Kullanma
1
18
220
280
Beynin Etkin Kullanımı Ve
Düşünme Ağacı Tekniği
1
4
220
280
Bireysel Öneri Sistemi
1
12
220
280
Çevre Mevzuatı
1
19
220
280
Eğitim Yönetimi
2
420
530
Etkili Sunum Teknikleri
2
420
530
İç Kontrol
2
420
530
İletişimde Zor Anları Yönetme
1
220
280
İş Etiği
1
220
280
İstatistiksel Proses Kontrol
2
10-11
290
350
Kalitesizlik Maliyetleri
2
23-24
420
530
Kıyaslama
2
290
350
Kaizen
1
220
280
Kurumsal Görgü ve Davranış Kuralları
2
420
530
Maki Gami
1
220
280
Mükemmel Yönetim - Liderlik
1
11
220
280
Müşteri İlişkilerinin Etkili Yönetimi ve CRM İçin Uygun İş
Modelinin Oluşturulması
2
20-21
420
530
Motivasyonun Kimyası
1
220
280
NLP
1
15
220
280
Problem Çözme Teknikleri
2
19-20
290
350
Stratejik Yönetim Ve Dengeli Hedeflerle
Kurumsal Ve Bireysel Performans Yönetimi
1
23
220
280
Stratejik Planların Bireysel Hedeflere
İndirgenmesi Ve Çalışanların Performansının
Değerlendirilmesi
Sürdürülebilir Müşteri İlişkisi İçin Doğru Satış Doğru
Tahsilat Yönetimi
2
12-13
420
530
1
17
220
280
Süreç Olgunluk Seviyesi Araçları (SOS)
2
19-20
600
720
Süreç Yönetimi Ve İyileştirilmesi
2
25-26
420
530
Telefonda Etkin İletişim
1
28
220
280
Toplam Kalite Yönetimi
1
14
170
200
Yalın 6 Sigma Farkındalık
1
Yaratıcı Ve Değer Odaklı Satış Teknikleri
2
Yetkinlik Ve Hedef Bazlı Mülakat Teknikleri
(T-Grow Ve Performans Chartları Teknikleriyle)
1
ISO 10002:2006 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
2
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemleri
2
22-23
ISO 16949 Otomotiv Sektörü Kalite Yönetim Sistemi
2
30-31
ISO 22000 Gıda Güvenliği
2
ISO 31000 İle Kurumsal Risk Yönetimi Ve
Sistem Kuruluşu
2
14-15
2-3
17-18
9
23
10-11
30
10-11
4
22
12
Üyeler İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
220
280
21-22
420
530
9
220
280
11-12
420
530
16-17
420
530
420
530
420
530
420
530
13-14
15-16
ISO 9001: 2008 Kalite Yönetim Sistemi
2
1-2
5-6
4-5
290
350
ISO 9001: 2008 Kuruluş İçi Kalite Denetçisi 3
22-23-24
26-27-28
24-25-26
540
660
Yönetim Sistemleri Entegrasyonu
2
30-31
420
530
BS 25999 - İş Sürekliliği Yönetimi - Farkındalık
1
220
280
OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı Ve
Güvenliği Yönetim Sistemi
2
28-29
420
530
11-12
1000
1200
7-30-31
Mayıs
1600
1900
EFQM Mükemmelliğe Yolculuk (J2E)
2
EFQM Mükemmellik Modeli Değerlendirici Eğitimi (EAT)
3
27
8-9
4 Nisan /
2-3 Mayıs
9 Nisan/
8-9 Mayıs
KalDer BURSA MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI
Eğitimler
Gün
Sayısı
Mart
Stok Yönetimi
1
Değer Akışı Haritalama Ve Planlama
1
İş Ve Zaman Etüdü
Üyeler İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
2
220
280
3
220
280
1
10
220
280
Çevre İzni Ve Çevre Görevlisi İle İlgili Yükümlülükler
1
17
220
280
Zor İnsanların Yönetimi Ve Negatif Duygularla Başetme
1
12
220
280
Lojistik Yönetimi
1
25
220
280
Kanban
1
26
220
280
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Nisan
Mayıs
51
EĞİTİM TAKVİMİ
KalDer İZMIR MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI
Eğitimler
Gün
Sayısı
Mart
Nisan
Mayıs
Üyeler İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
ISO 14001 Kuruluş İçi Çevre Denetçisi
2
1-2
6 S ile Kayıp Giderme
1
4
420
530
220
Bireysel Öneri Sistemi
1
11
220
280
280
Kobetsu Kaizen (Odaklanmış İyileştirmeler)
1
18
220
280
Kurumsal Risk Analizi Yönetimi
1
2
220
280
Maki Gami
1
9
220
280
Poka Yoke (Hata Önleme)
1
16
220
280
KalDer ESKİŞEHİR MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI
ISO 9001: 2008 Dokümantasyon
2
6-7
ISO 9001: 2008 Kuruluş içi Kalite Denetçisi
3
21-22-23
EFQM Mükemmelliğe Yolculuk (J2E)
2
Startejik Yönetim
1
Süreçlerle Yönetim ve Süreç Yönetimi
1
İş Yerinde Başarı ve Duygusal Zeka
1
420
530
540
660
1.000
1.200
15
220
280
24
220
280
220
280
25-26
11
KalDer ANKARA MART - NISAN - MAYIS 2012 EĞITIM PROGRAMI
Eğitimler
Gün
Sayısı
Mart
Nisan
Mayıs
Üyeler İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
Üye Adayları İçin Fiyat - TL
(%18 KDV Hariç)
280
6S ile Kayıp Giderme
1
19
220
Bireysel Öneri Sistemi
1
17
220
280
EFQM Mükemmellik Yolculuğu - J2E
2
30-31
1000
1200
Ekipman Yönetimi Ve Bakım Süreçleri Çalıştayı
2
13-14
15-16
420
530
Entegre Yönetim Sistemi
2
22-23
420
530
Entegre Yönetim Sistemi Kuruluş İçi Denetçisi
3
540
660
ISO 9001 : 2008 Kalite Yönetim Sistemi
2
ISO 9001 : 2008 Kuruluş İçi Kalite Denetçisi 3
ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemleri
2
ISO 14001 Kuruluş İçi Çevre Denetçisi
3
ISO 16949 Otomotiv Sektörü Kalite Yönetim Sistemi
2
İç Kontrol
2
İleri Ürün Kalite Planlaması (APQP) ve
Üretim Parçası Onay Süreci (PPAP)
1
İstatistiksel Proses Kontrol
2
İş Etüdü
1
2
24
İş Örneklemesi
1
17
25
220
280
Kaizen
1
18
220
280
26
220
280
420
530
420
530
220
280
220
280
420
530
420
530
22-23-24
8-9
15-16-17
17-18
15-16-17
6-7
10-11
1
25-26
Kalite Bilincini Arttırma (Mavi Yakalılar İçin)
1
Kalite Çemberleri
2
27-28
Kalitesizlik Maliyetleri
2
6-7
Maki Gami
1
Motivasyonun Kimyası
1
Müşteri İlişkilerinin Etkili Yönetimi Ve CRM İçin
Uygun İş Modelinin Oluşturulması
2
Müşteri Memnuniyetinin Etkili Yönetimi İş
Süreçleri İle İlişkilendirilmesi
2
Otonom Bakım (Benim Makinam, Benim Fabrikam)
1
Özdeğerlendirme
2
Planlı Bakım Yönetimi
1
Problem Çözme Teknikleri
2
Stok Yönetimi
1
Stratejik Planların Bireysel Hedeflere İndirgenmesi ve
Çalışanların Performansının Değerlendirilemsi Çalıştayı
2
29-30
20
21
4-5
23-24
30
1
2
4-5
Toplam Kalite Yönetimi
1
20
Yalın 6 Sigma Farkındalık
1
420
530
540
660
420
530
420
530
220
280
290
350
220
280
280
1200
220
280
290
350
18
220
280
2-3
420
530
31
Stratejik Yönetim
660
220
5-6
Süreç Yönetimi Ve İyileştirilmesi
350
540
1000
12-13
3
290
11
9
220
280
420
530
170
200
220
280
Genel Bilgiler
* Aynı kuruluştan 3-4 kişinin katılımında %10 indirim uygulanmaktadır. (Kampanya kapsamındaki ISO 9001:2008 KYS, İstatistiksel Proses Kontrol, Kıyaslama, Problem Çözme Teknikleri eğitimleri için geçerli değildir.)
* Aynı kuruluştan 5 kişi ve üstü katılımlarda %20 indirim uygulanmaktadır. (Kampanya kapsamındaki ISO 9001:2008 KYS, İstatistiksel Proses Kontrol, Kıyaslama, Problem Çözme Teknikleri eğitimleri için geçerli değildir.)
* Kamu ve Sivil Toplum Kuruluşu çalışanları ile öğrencilere %25 indirim uygulanmaktadır. (Kampanya kapsamındaki ISO 9001:2008 KYS, İstatistiksel Proses Kontrol, Kıyaslama, Problem Çözme Teknikleri eğitimleri için
geçerli değildir.)
*Katılımcılara ancak tek bir indirim uygulanmaktadır.
* Ücretlere %18 KDV ilave edilecektir.
* Eğitim içeriklerine KalDer web sayfasından ulaşılabilir.
* Eğitimlere katılmak için lütfen web sayfamızdaki başvuru formunu doldurunuz.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
52
ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA
KalDer Bursa Şubesi Olağan Genel
Kurul Toplantısı yapıldı
2012-2014 Dönemi Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu oybirliği ile belirlendi.
liyetler ve bu faaliyetlerin Bursa’daki kurumlara sağladığı katkılar üzerine bir sunum
gerçekleştirdi. Daha sonra 2011 yılı Gelir
Gider Tablolarının Okunması, Denetim Kurulu Denetim Raporunun Okunması, 2012
Yılı Bütçesinin Okunması, Görüşülmesi Ve
Onaylanması gerçekleşti. 2012-2014 dönemi Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu oybirliği ile belirlendi.
Yönetim Kurulu Üyeleri
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi Olağan Genel Kurul Toplantısı 18
Şubat 2012 Cumartesi günü saat 10:30’da
BUSİAD Evi Toplantı Salonu’nda yapıldı.
Toplantıya KalDer Üyeleri, Bursa’daki çeşitli özel kuruluşların, kamu kuruluşlarının ve
STK’ların temsilcileri katıldı.
Toplantının açılışında konuşan KalDer Bursa
Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Emin Direkçi “KalDer Bursa Şubesi; bünyesindeki 300
üye kurum ve çalışanlarıyla Bursa’da mü-
kemmellik kültürünün bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi adına var olan büyük bir
aile. Her birimiz çağdaş yaşam kalitesinin
kentimizde yaygınlaşmasını ve uluslararası
alanda ülkemiz adına bir kültür olarak yerleşmesini hedefliyoruz, bu amaçla üzerimize
düşen sorumluluğu bundan süreçte de yerine
getirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından KalDer Bursa Şubesi Genel Sekreteri Aykan Kurkur katılımcılara 2011 yılında gerçekleştirilen faa-
1. Emin Direkçi
Partner Çelik, Genel Müdür
2. Arzu Toygar
Bosch, Organizasyon Geliştirme
Departman Müdürü
3. Atilla Yılmaz
Betaseals (Coşkunöz Holding), Genel Müdür
4. Erhan Küçüksüleymanoğlu
Tofaş, Ar-Ge Taşıt Entegrasyon Müdürü
5. Erdoğan Bolat
Canel Otomotiv (Yeşilova Holding), Genel Müdür
6. Fahrettin Gülener
Ermetal, Yönetim Kurulu Başkanı
7. Filiz Razgıratlı Okumuş Razgıratlı & Okumuş Av., Büro Ortağı
8. Hakan Usta
Borçelik, Yönetim Sistemleri Müdürü
9. Kutlu Şahin
Beyçelik (Faik Çelik Holding), Fabrika Müdürü
10. Müfit Parlak Uludağ Üniversitesi, Rektör Yardımcısı
11. Örsan Başçiftçi
Çimtas Boru, Kalite Güvence Müd. Yrd.
12. Şencan Gündüz
Sütaş, Ar-Ge Planlama Koordinasyon Müdürü
13. Tunç Aydoğan Yeşim Tekstil, Yalın Kalite Ve İnsan Kaynakları Müdürü
14. Zafer Kabatepe
Orhan Holding, İK Ve Kurumsal İletişim Koordinatörü
Denetim Kurulu Üyeleri
Emin Direkçi
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Aykan Kurkur
1. Filiz Yayla
Aunde Teknik, Fabrika Müdürü
2. Gökhan Akbal
Emarc Çelik, Genel Müdür
3. Ahmet Öztürk
Maysan Mando, Kalite Lideri
4. Ozan Deveci
Akizo (Aktaş Holding), Genel Müdür
5. Soner Aşcı
Bursa Eczakoop, Kalite Sistemleri Yöneticisi
6. Berat Melih Bağışlar Kurtsan İlaçları, Pastil Bölüm Yöneticisi
53
ŞUBELERDEN HABERLER / BURSA
Bursa Kalite Ödülü Ve Sempozyum
Basın Toplantısı
Özel Kurumlar Kategorisinde;
- B plas
- Presmetal
Kamu Kurumları Kategorisinde;
- Ali Osman Sönmez Endüstri Meslek Lisesi
- İnegöl 100. Yıl İlköğretim Okulu
• 2011 Bursa Kalite Ödülünde Yer Alan
Kurumlar Açıklandı
• 10. Kalite Ve Başarı Sempozyumu
“Fark Yaratanlar” Teması İle 13-14 Nisan 2012 Tarihlerinde Yapılacak
Çağdaş kalite anlayışının yaygınlaşması, kalite çalışmalarının teşvik edilmesi ve
ödüllendirilmesi amacıyla 1998 yılından
bu yana KalDer Bursa Şubesi ve Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD)
işbirliği ile yürütülen Bursa Kalite Ödül sürecinde hazırlıklar devam ediyor. 7 Şubat
2012 tarihinde yapılan basın toplantısı
ile 2011 Bursa Kalite Ödülü’nde yer alan
kurumlar kamuoyu ile paylaşıldı. Ödül Sonuçları 14 Nisan 2012 Cumartesi akşamı törenle açıklanacak.
Bursa ve çevresinde Toplam Kalite
Yönetimi’nin yaşamın her alanında uygulanmasına yönelik geniş bir düşünce paylaşım forumu oluşturmak amacıyla 2003 yılından bu yana BUSİAD ve
KalDer Bursa Şubesi işbirliğinde, Bursa
Valiliği, Uludağ Üniversitesi, Uludağ İhracatçı Birlikleri ve Aiesec Bursa Şubesi destekleriyle her yıl değişik bir tema
çerçevesinde düzenlenen Kalite ve Başarı Sempozyumu’nun 10.su 13-14 Nisan 2012 tarihlerinde “Fark Yaratanlar”
teması ile gerçekleşecek.
Çalıştaylar, Kalite ve Başarı Fuarı, kitap imza saatleri, fotoğraf sergisi gibi
farklı etkinliklerinde yer alacağı sempozyumun içeriği basın toplantısı ile
paylaşıldı.
Bursa Çimento’ya Teknik Gezi Düzenlendi
KalDer Bursa Şubesi Çevre İş
Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlık
Grubu organizasyonunda 15
Şubat 2012 tarihinde Bursa
Çimento fabrikasına teknik gezi
düzenlendi. Bursa Çimento’nun
atıktan türetilmiş yakıt ( ATY )
konusundaki uygulamalarını
ve tesislerini yerinde görmek
amacıyla düzenlenen geziye,
uzmanlık grupları temsilcileri
ve Ulusal Kalite Hareketi’nde
yer alan üye kurumlardan
katılımcılarla 22 kişi katıldı.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
54
ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR
KalDer Eskişehir Şubesi 14. Olağan
Mali Genel Kurulu gerçekleştirildi
K
alDer – Türkiye Kalite Derneği Eskişehir Şubesi 14. Olağan Mali Genel
Kurul Toplantısı 18 Şubat 2012 Cumartesi günü saat 15:00’de Anemon Otel Manisa Salonu’nda toplandı.
Divan Başkanlığını OGÜ Fen Bilimleri
Enstitüsü Müdürü Sn. Prof. Dr. Nimetullah
Burnak’ın yaptığı toplantıda divan üyeleri
Büyükşehir Belediyesi İK Müdürü Sn. Süleyman Çam ve Türk Demirdöküm Fab.
A.Ş. Üretim Müdürü Murat Erdoğan oldu.
2011 yılı Faaliyet Raporu genel sekreter Salih Yalçın tarafından arz edildi.
Önceki yıl şube Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Stratejik Plan çerçevesinde süreçler bazında yürütüldüğü belirtilen faaliyetlerin parametre göstergelerinin çoğunda hedeflerin üzerine çıkıldığı
ve 2011 yılı bütçesinin pozitif farkla tamamlandığı belirtildi. Gelir gider hesapları SMMM Sn. Ercan İlhan tarafından
arz edilirken Denetleme Kurulu Raporu
da DK Başkanı Sn. Saye Nihan Çabuk
ÖNCE KALİTE Mart 2012
tarafından sunuldu.
Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Uzm. Dr.
A. Burak Erdinç katılımları için tüm üyelere teşekkür ederken kar amacı gütmeyen derneğin özellikle mütevazi bütçesi-
ne rağmen üyelerin katkı ve destekleriyle önemli işler başardığını belirtti. Erdinç,
başarının temelinde tüm toplumumuzda
kalite bilincinin yayılması konusundaki
inanç olduğunu belirtti.
55
ŞUBELERDEN HABERLER / ESKİŞEHİR
Ulusal Kalite Hareketi İmza Töreni
G
enel Kurulun sona ermesinin ardından önemli bir imza törenini
de gerçekleşti. HİSARLAR Makina San.
ve Tic. A.Ş.’nin geçtiğimiz hafta itibariyle KalDer üyesi olması üzerine YK
Başkanı Erdinç, Hisarlar Grup Operasyon Direktörü Sn. Haluk Selvi ve İş Mükemmelliği Grup Direktörü Sn. Mesut
Türker’i sahneye davet ederek katılım
beratlarını takdim edip rozetlerini taktı. Sn. Erdinç, Hisarlar gibi hem şehrimizin hem de ülkemizin önemli kuruluşlarından birini KalDer Ailesi içinde görmekten son derece mutlu olduğunu, ayrıca KalDer’in uzun yıllardır sürdürdüğü
önemli bir sivil toplum hareketi olan Ulusal Kalite Hareketi’ne de katılıyor olmalarından dolayı kendilerini tebrik ettiğini
belirtti. Erdinç, “Ulusal Kalite Hareketi,
KalDer’le bu harekete dahil olan kurum
arasında bir İyi Niyet Bildirgesi’nin imzalanmasıyla başlayan ve kurumun kendi öz değerlendirmesini EFQM Mükemmellik Modeli’ne göre yaptığı, toplumda bunun yayılması konusunda gönüllü
olduğu bir harekettir.” şeklinde konuştu.
Törende salondaki katılımcılara hitap
eden Sn. Selvi, KalDer’le uzun yılladır
tanışık olduğunu ve toplam kaliteyi yine
KalDer’in kurucu üyelerinden olan daha
önce görev aldığı kurumlarda içselleştirdiğini belirtti. Hisarlar’daki görevine
başladığı zaman da konunun önemini
benimseyerek KalDer’in Ulusal Kalite
Hareketi’ne dahil olmayı Hisarlar Grup
olarak uygun gördüklerini ifade etti. Sn.
Selvi, HİSARLAR Grup CEO’su Sn. Zafer Türker’in de konuyu çok önemsediğini ve UKH kapsamında yürütülecek çalışmalara hassasiyet gösterdiğini belirtti.
Her iki kurum liderinin UKH İyi Niyet
Bildirgesi’ni imzalamasını ardından tüm
katılımcı üyelerle birilikte yine Anemon
Otelde organize edilen akşam yemeğine geçildi.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
56
ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR
GençKal Topluluğu (Genç KalDer’liler)
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer), mükemmellik kültürünü içselleştirmiş,rekabetçi
kurum ve kuruluşlar yaratılmasına katkıda bulunmak amacı ile 1990 yılında çalışmalarına başlamıştır.Misyonu doğrul-
tusunda potansiyelini her geçen gün arttıran KalDer,1995 yılında İzmir Şubesi
ile çalışmalarını Ege Bölgesinde de sürdürmeye başlamıştır.KalDer İzmir Şubesi 2011 yılında yeni bir oluşuma gide-
rek, kendilerini iş hayatına kalite bilinci
ile hazırlayacak olan gençler yetiştirmeyi hedeflemiş ve bu doğrultuda GençKal
Topluluğunu kurma yolundaki ilk adımını atmıştır.
GençKal(Genç KalDer’liler), kalite ve
çağdaş yönetim anlayışını öğrenip içselleştirecek, liderlik niteliklerine sahip üniversite öğrencilerinden KalDer tarafından oluşturacak bir topluluktur. GençKal, KalDer’in geleceğe yaptığı en büyük yatırımdır. GençKal rol-model ilişkisini benimseyerek GençKal’a her yıl katılan yeni gönüllülerin, bir önceki dönemlerin gönüllülerinden aktarımlarla onların kişisel gelişimlerine çok büyük katkı
sağlanacaktır.
GençKal Topluluğu çalışmalarına GençKal Liderlik Akademisi ile 2011 Aralık ayında başlamıştır. GençKal Liderlik Akademisi yaklaşık 6 aylık bir süreci kapsayan 6 eğitimden oluşmaktadır.
Başvurular arasından seçilen 50 kişi ile
gerçekleştirilen eğitimler 2012 Nisan
ayının sonuna kadar devam edecektir.
KalDer İzmir Şube’sinin 2011 yılı Olağan
Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi
T
ürkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir
Şubesi’nin 2011 yılı Olağan Genel
Kurul Toplantısı, 25 Şubat 2012 tarihinde Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda
yapıldı. Yapılan Olağan Genel Kurulda yeni Yönetim Kurulu belirlendi.
Yapılan seçimlli Genel Kurul sonucunda KalDer İzmir Şubesi’nin yeni dönem
Yönetim Kurulu; Başkan; Osman ÜNAL,
yönetim kurulu üyeleri, Hatice Kaygın,
Merve BALİN, Prof. Dr. Şevkinaz GÜMÜŞOĞLU, Mustafa KALYONCU, Dr.
Banu BARUT ve Dr. Muhsin ÇÖMDEN
olarak oybirliği ile belirlendi.
Yedek Yönetim Kurulu Üyeleri’nin İrfan BAYRAK, Özgül DİŞBUDAK, Gök-
ÖNCE KALİTE Mart 2012
han GÜMÜŞ, Murat ŞAHİNGÖZ, Burak OĞUZ ve Cemal AYDOĞAN olarak belirlendiği KalDer İzmir Şubesi’nin
Denetleme Kurulu’nda ise Pelin İSPİR,
Mehmet Ali BARUT ve Berrin Atalan
asıl; Hüseyin VATANSEVER, Semih KARADENİZ ve Selçuk KARADOĞAN yedek üyeler olarak yer aldı.
KalDer İzmir Şubesi asil üyeleriyle Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis
Salonu’nda gerçekleştirilen kurulda,
derneğin 2011 yılı faaliyetlerinden söz
eden Osman Ünal;
“Kalitenin ve toplam kalite yönetim sisteminin her sektördeki vazgeçilmez
yeri yanında yaşamda kalitenin de her
geçen gün daha önemli ve talep edilir hale gelmektedir. Dolayısıyla, kalite, yaşamın her alanında var olabilmenin, ben de varım diyebilmenin gerçekten temel koşulu haline gelmiştir.” diyerek KalDer’in bireysel, toplumsal ve kurumsal kalite bilincinin oluşturulmasında bir nefer gibi çalışmakta olduğunu
ve çalışmaya devam edeceğini belirtti.
Tüm oylamalar ve seçimin ardından tekrar kürsüye gelen KalDer İzmir Şubesi yeni yönetim kurulu başkanı Osman
ÜNAL, yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin
üyeliklerini kutlayarak, Genel Kurula katılan ve kendilerini yalnız bırakmayan
herkese teşekkür ederek kurulu kapattı.
57
ŞUBELERDEN HABERLER / İZMİR
2012 Yerel kalite ödülleri
değerlendirici eğitimleri
K
alDer İzmir Şubesi’nin
gelenekselleşen ”Yılın
Başarılı Ekibi Ödülü” için
değerlendiricilerimiz ve baş
değerlendiricilerimiz 3-4 Şubat 2012
tarihinde ”YBEÖ” değerlendirme
eğitimi için Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nda (EBSO) bir araya geldiler.
Bu yıl 3 kamu ve 7 özel sektör olmak
üzere 10 ekibin başvurduğu Yılın
Başarılı Ekibi Ödülü’nde ;PETKİM,
TAT KONSERVE VE SEK SÜT
İŞLETMESİ, DR. OETKER, BORNOVA
BELEDİYESİ, İNCİ AKÜ SAN.
VE TİC. A.Ş., KORDSA GLOBAL
ENDÜSTRİYEL İPLİK VE VE KORD BEZİ
SAN. VE TİC. A.Ş. yer almaktadır.
KalDer İzmir Şubesi 2012 Yılı Genel
Katılıma Açık Eğitimleri Başladı
İ
zmir KalDer Şubesi 2012 yılındaki ilk eğitimini 23-24-25 Ocak tarihlerinde 3 tam
gün boyunca Kenan ELNAHİ tarafından gerçekleştirdi. Genel katılıma açık olarak düzenlenen eğitim, ilk gün İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri eğitimi ile başladı.
Kurum/Kuruluşlar artan rekabet koşullarında, temelini insanın oluşturduğu politikalara uygun sistemleri kabul etme ve uygulama
yoluna gitmektedir. Bu anlamda işçi sağlığı
ve güvenliği risklerinin kontrol edilmesi ve
performansının sağlanması ve geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
İkinci gün eğitimimiz İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Yönetmelikler çerçevesinde yaptığımız denetimlerle sağlıklı ve güvenli çalışma ortamları oluşturulmaktadır. Daha sonrasında eğitimimiz iç denetçilik değerlendirme sınavı ile son bulmuştur.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
58
KÜLTÜR - SANAT
Çerçeve yok, içindesin...
Grande Exhibitions Avustralya tarafından tasarlanan ve Singapur’daki dünya
prömiyerinin hemen ardından Abdi İbrahim’in katkılarıyla önce 10 Şubat-15
Mayıs tarihleri arasında İstanbul Karaköy Antrepo 3’te, ardından da 15 Ekim-30
Aralık tarihleri arasında Ankara Cer Modern’de sanatseverlerle buluşacak olan
Van GoghAlive, izleyiciyi ışık, renk ve ses senfonisinin içine alıyor.
V
an GoghAlive, bu üretken sanatçının
1880-1890 yılları arasındaki çalışmalarını ve hayat deneyimlerini keşfetme; bugün dünya çapında tanınan başyapıtlarının birçoğuna imza attığı yerler olan Arles,
Saint Rémy ve Auvers-sur-Oise’da geçirdiği
dönem zarfındaki düşüncelerini, duygularını ve ruh halini yorumlama fırsatı sunuyor.
Güçlü bir klasik müzikle senkronize olarak değişen, dev boyutlardaki 3.000’den
fazla Van Gogh görüntüsü; ekranları, duvarları, kolonları, tavanı ve hatta yeri de
dolduran heyecan verici bir gösteri yaratarak, ziyaretçilerini ünlü ressamın eşsiz
tarzını oluşturan coşkulu renkler ve canlı
detaylarla büyülüyor.
Dinamik, bilgilendirici ve görsel olarak
ÖNCE KALİTE Mart 2012
görkemli olmaya programlanmış olan
SENSORY4 içeriği; 40 yüksek çözünürlüklü projektörden aynı anda akıp zengin
surround ses sistemiyle karışarak, ziyaretçiye nefes kesici ve etrafını saran bir gösteri ziyafeti sunuyor.
Van Gogh Alive’da ‘Çalışan Adam’, ‘Yeşilimsi Bir Başlık Giymiş Yaşlı Köylü Kadını’,
‘Çiçek Açmış Erik Ağacı’, ‘Gri Şapkalı Otoportre’, ‘Vazoda 12 Ayçiçeği’, ‘Vincent’ın
Yatak Odası’, ‘Teras Kafe’, ‘Sandalye ve
Pipo’, ‘Ren Nehrinde Yıldızlı Bir Gece’,
‘Süsen Çiçekleri’, ‘Buğday Tarlası ve Kargalar’, ‘Kırmızı Üzüm Bağı’, ‘Sargılı Kulaklı
Otoportre’ gibi bir döneme damgasını vurmuş eserler yer alıyor.
Sergi, ziyaretçilere dahi ressamın fırtına-
lı hayatını kronolojik olarak göstermek için
güçlü bir klasik müzik kullanıyor. Harekete
geçiren bu müzik, Van Gogh’un hikâyesinin
duygusal yönlerini yansıtarak, sanatçının
muhteşem kariyeri boyunca yansıttığı sanatını ve ruh halini daha zengin bir deneyimle
ziyaretçiye sunma olanağı sağlıyor.
Van Gogh’un hikâyesini anlatmak için seçilen müziklerden bazıları şöyle: HandelSarabande, Edouard Lalo-Piano Concerto 1. Movement I, Gus Viseur-Coeur Vagabond, Barber-Bubamara (Vivaldi versiyonu), Arvo Part-Fratres For Cello And Piano, Carl Nielsen-String Quartet in D minor 1883, Sakura “Cherry Blossoms”, Geleneksel Japon Klasik Koto Müziği, John
Zorn-Kiev 3 (çello), Camille Saint.
60
YAŞAMDA KALİTE
Gravür Sanatı
25 yaşındaki Kastamonulu Ressam, Avrupa’nın en genç gravürcü ressamı ve
başarısını; çalışmak, zaman planlaması ve sevgiye bağlıyor. Yaratılan her şeyi
sevmek gerektiğini çünkü sevginin en değerli ilham kaynağı olduğunu söylüyor.
Eserlerinize ilk baktığımızda
gravür izlenimi var. Sonra
detaylar gözümüze çarpıyor.
Uğraşmış olduğunuz sanatı
kısaca tanımlar mısınız?
Öncelikle uğraşmış olduğum sanat dalı karakalem sanatıdır, diğerlerinden farkı daha
fazla ince işleme ve detaylar; bazen bir minyatür bazen de eski gravür çizim teknikleri
ile birleşiyor. Medeniyetin başkenti İstanbul
serginde çizdiğim eserler doğa manzaralaÖNCE KALİTE Mart 2012
rı, eski yapılar sokaklar ve evlerden oluşmakta. Benim yorum farkım ise sadece eserimin
aklımdaki açısı, bilinmeyen ve yalnız benim
istediğim bir açı ile çizilmiş olması ve ayrıca
ince işlememiz ile birleşince kendi sitilim ortaya çıkıyor. Aynı zamanda da geleneksel
değil gelenekli bir sanatı tercih ediyorum.
Tekniğinizin sanat dilindeki
karşılığı nedir?
Litaratür de bu sanat grave Fransızca olup;
deşmek yerine bir şey yerleştirmek manasına geliyor. Yaptığım çizim tekniği gravür
resim sanatına benzer ama aynısı değildir
ince ayrıntılar ve detaylar minyatür sanatının özelliklerini içeriyor ve ayrı bir harmanlama oluyor diyebiliriz. Türkiye de gravür
sanatını tek ve ciddi yapan Devlet sanatçımız Cemal Akyıldız var. Batıda ise birkaç
isim sadece. Teknolojinin gelişmesiyle gravürleme yerini fotogravüre oda digital baskıya bıraktı. Böylece gravür sanatı rafa kal-
61
YAŞAMDA KALİTE
dırıldı. Modern Gravür (fotogravür) de karıştırılan çok önemli bir şey var.Gravür oluşturulmadan önce taslak çizimler ve eserin
gerçek materyalinin çizimi işte şu an bizim
uğraştığımız sanat dalı bu. Yani ortada eskisi gibi içine bir şey yerleştirmek boya püskürtmek yok. 14. yüzyıllarda başlayan Topoğrafik ressamlık yani manzara ve mimarlığın birleşmesi olan bu sanat dalı 19. yy
da öldü. Çünkü Seyyah olan mimar ressamlar tarafından icra edilen bu sanat aynı zamanda tarihi belge niteliği de taşıyordu. Bu
eserler sayesinde eski dünya hakkında ciddi bilgi edindik. Şu an mimarlar Seyyahlık
yapmıyorlar. Onlardan istenen alanı doldurma ile meşgul oluyorlar.İşte bu gereksinim de Topografik ressamlığı öldürüyor. Bu
ölen gravür tekniklerinin doğunun sanat teknikleri ile birleşmesi olan çalışmalarımız bu
sanatı ihya için önemli bir adımdır.
mizin her bir tarafını boyamışız ve böylece başlamış sanat serüvenimiz. Ama gerçek mana da lise den sonra ciddi eser vermeye başladım, özellikle Burak Yamaç ile
tanıştıktan sonra sanat üzerine tavırlarım
ve sitilim belirlendi. Kısaca 15 yıl sanatın
içindeyim diyebilirim.
Kaç seneden beri sanat ile
uğraşıyorsunuz?
Çok küçük yaşdan beri, ilk okul öncesi evi-
Çizimlerinizde diğer karakalem
resimlerinden ayıran farklar
açıkça ortada. Önceden
karşılaşmadığımız bir teknik.
Kısaca bundan bahseder misiniz?
Kullandığım teknik Karakalem ama sitilim daha fazla işleme diyebiliriz. Doğunun estetiği ve ruhu, batının ise tekniklerini eserlerimde kullandım bunu yaparken
4 yöntem den yararlandım.
1. Tüm ressamların kullanmış olduğu basit çizimler; kopyalama bakarak veya model alarak çizim.
2. Kendime ait bir harmanlama tekniği
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
62
YAŞAMDA KALİTE
diyebilirim. İlk önce konuyu belirleyip çizeceğim eseri tanıyorum sonra onunla ilgili tüm açılarını temin ediyoruz ve bunları harmanlayarak bambaşka bir açıdan
ince işleme ile eseri işliyoruz.
3. Aynı yöntemi eski gravürler üzerine yapıyoruz ve nostaljik bir çizim elde ediyoruz.
4. Hat sanatının içerisine gravür işlemek;
kutsal mekanları minyatür işer gibi hattın
içine yorumlamak, bize ait yeni bir gelenekli adım diyebilirim.
Bu çizimleri yaparken
ne hissediyorsunuz?
Çocuksu gibi görülen ama ressamlara ait
hoş bir duygu diyebilirim. Çünkü hayalinizde yaşıyorsunuz. İstanbul’da bir camiyi çizerken bazen bir işçi, bazen bir mimar
bazen de ta uzaklardan gelmiş bir gezgin
gibi hissediyorum. İfade edilmesi zor ama
güzel bir duygu. Zaten bu yüzden resmin
başından insanın ayrılası gelmiyor. Gözleriniz artık yeter dediğinde uzay mekiğinden inme zamanınız gelmiş oluyor.:)
ÖNCE KALİTE Mart 2012
Çalışmalarınız yoğun bir
araştırma ile oluşuyor. Bu
araştırmaların Burak Yamaç’a
ait olduğunu söylüyorsunuz bu
çalışma süresinden bahseder
misiniz?
Öncelikle sanat ufkumu açan ve çalışma-
larımın büyük bir kısmına yardım eden
projelerimizin tasarımlarını yapan arkadaşım Burak Yamaç’a ve ailesine teşekkür etmek istiyorum. Eserlerin çizilmesi için kaynak çok önemli bazen aklıma
alamadığım eserler için Burak Yamaç fotoğraf çekimi yapıyor ve bana en verimli
63
YAŞAMDA KALİTE
düğüm projeler için kaynak bulamaz isek
maalesef eserlerimi satmak zorunda kalacağım. Bu da ressamların hiç sevmediği
ama zorda kaldığı bir durum.
Uğraşmış olduğunuz sanatı
öğretiyor musunuz ve sizden
sonra bu sanatı devam ettirecek
öğrencileriniz var mı?
Çizim dalı bir ilim dalıdır bu ilme ulaşanlar çizebilirler. Eğer uygun bir öğretim ile
bir süreç yaşanırsa bu bilim dalı kavranabilir. Bu sanatın ilmini öğretiyorum ve amacım benden sonra bu sanatı taşıyacak sanatçılar yetiştirmek.
mızı göstermek adına yapılmış bir çalışma dersek daha doğru olur. Serginin çizim süreci 6 seneyi aşıyor 3 yıllık yoğun
bir araştırma ile geniş bir metropol tanıtım projesi diyebiliriz.
olabileceğim kaynakları getiriyor ve buda
benim çalışmalarımı kuvvetlendiriyor. Bir
ressam çok iyi bir araştırmacı ve gözlemci ise eserlerde o derece kusursuz ve zengin olur. O yüzden sırrım çok iyi bir ortak
ile çalışmamdır diyebilirim.
Medeniyetin Başkenti İstanbul
Sergisi ile hedefiniz ve anlatmak
istedikleriniz nelerdir?
Bu Sergi İstanbul’u gravürlerle anlatan ilk
araştırma gravür sergisidir. Araştırmacı
arkadaşım Burak Yamaç’ın Projesidir diyebiliriz. İçersinde sadece bir amaç yok
anlatmak istediklerimizi sanatla ortaya
koymak, İstanbul’u tanıtmak, medeniyetimizi tanıtmak, hoş görümüzü ve sanatı-
Eserlerinizi sergilerinizde
satmıyorsunuz. Bunu yapmadan
nasıl geçiniyorsunuz? Özel bir
nedeni mi var ?
Eserlerin bir vazifesi olduğunu düşünerek
sergiyi oluşturduk ve bu resimleri çizerken
mülahazamızda satmak yoktu. Ülkemizi,
değerlerimizi tanıtmak ve bunu yaparken
para kazanmak, bunlar birbirlerine ters
şeyler, bizim için…
Ayrıca bizim sanat anlayışımız batıdan
farklıdır, farklı olmak zorundadır. Bizde
eserler cansız varlıklar değildir. Kainattaki her şey canlıdır. Hele ki üzerinde uğraştığınız terinizin sindiği gece yatarken son
bir kere daha bakarak yattığınız ve sabah
kalktığınızda haniymiş benim eserim dediğiniz bir çalışma ile ister istemez münasebetiniz oluşuyor ve arkadaşlığınız oluyor.
Sürekli onu düşünüyor aklınızdan çıkmıyor.
İşte böylesine bağlandığınız bir eseri satamıyorsunuz. Bizim değerlerimizde yaşamış
olduğunuz ve birliktelik kurmuş olduğunuz
her şey kıymetlidir ve sizin ahbabınızdır.
Nasıl geçinmiş olduğuma gelince maddi
kaygı çekmeden büyüdüm ailemin durumu iyiydi fen bilgisi öğretmenliği bitirmiş
olmam bile beni resimden uzaklaştırmadı. Aksine daha fazla zaman ayırdım diyebilirim. Şuan karakalem eğitimi veriyorum ve ayakta durmaya çalışıyorum şükürler olsun bana yetiyor. Ama ileride düşün-
Son olarak, hangi sanatçıyı örnek
alıyorsunuz ve genç sanatçı
adaylarına mesajınız var mı?
Gerçekten örnek aldığım iki sanatçı var.
Biri Mimar Sinan, diğeri Leonardo Davinci.
İlk önce Leonardo Davinci’den bahsedeyim. Davinci sanatçı özelliklerini taşıyan
nadir bir sanatçı örneğidir bence. Çünkü
o bir biolog, matematikçi, kimyacı, fizikçi
ve essamdır. Yani mükemmel bir karma zekaya sahiptir, çok iyi bir gözlemcidir. Hayvanları ve bitkileri incelemiştir küçük risaleler yazmıştır. Fizik alanında ise uçabilen
mekanizmalar ve mekanik eşyalar tasarlamıştır. Altın oranı kullanabilecek kadar üstün matematik bilgisi vardır. Bunlar benim
hayallerimi süsleyen şeylerdir.
Mimar Sinan’a gelelim. O ise benim idolümdür. Kendini ve zekasını insanlarına ve
medeniyetine adamış bir Mimar Sinan dır!
Ona bir kez daha ismiyle seslendim çünkü
aynısı yok kusursuz matematiksel zeka ve
çizim kabiliyeti ve fizik ve balistik hesaplamaların mükemmel şekilde işleyebilmesini
sağlayacak üstün bir ilim. Ve sonuç Koca
Sinan eserleri!
Gençlere tavsiyem hedef koymaları ve bu
hedefler için sürekli çalışmaları. En önemlisi ise dürüst ve değerlerini temsil eden
insanlar olmaları bu nitelikler çok önemli
2 ve 3 diploma alıp ülkesini kandırmak
kötü bir şey. bir diploma ama bir sağlam
gönül hepsinden daha önemli.
Size ulaşmak isteyenler için
bir siteniz var mı?
www.medeniyetinbaskenti.com
web sitemiz hakkımızdaki haberlere buradan ulaşabilirler.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
64
KÜLTÜR - SANAT
BORSACILAR
TAVSİYE EDİYORUM
Robert G.
Hagstrom’ın The
Warren Buffett
Way isimli
kitabını okudum.
Kitapta, istikrarın
iş hayatındaki
vazgeçilmez önemini üzerinde
durulmuş. Öncelikle istikrar ve riski
meslek hayatlarının parçası haline
getirenler için ideal bir başucu
eseri. Ayrıca borsacılara tavsiye
ediyorum. Dahi bir yatırımcının çok
ses çıkarmadan aldığı muazzam
kararları öğrenmeleri için ideal bir
kitap. Burada Warren Buffett, çok
dalgalanmadan heyecanlanmadan
alınan basit kararların önemini
gösteriyor. Mimar Sinan vakfının
katkılarıyla Birun Yayınevi’nden
çıkardığımız Terzi Baba ve Erzincan
(iki küre) kitabını okuyorum.
Serdar İnan / İnanlar İnşaat Yönetim
Kurulu Başkanı
“360 DERECE
LİDER”
Son dönemde John
C. Maxwell’in “360
Derece Lider” adlı
kitabını okudum. Her
kademe de yönetici
olarak çalışanlara
ekibini daha iyi
tanımak isteyen üst
düzey yönetici ve patronlara tavsiye
ederim. Çünkü astlarına nasıl liderlik
yapılabileceğini anlattığı gibi aynı
pozisyondaki arkadaşlarına ve
üstlerine de nasıl koçluk ve liderlik
yapabileceğini de anlatan bir
kitap. Bu kitap vesilesiyle ekibimi
daha iyi tanıma ve onlara daha iyi
koçluk yapabilmeyi öğrendim. Şu
an okuduğum kitap Jack Welch’in
“Kazanmak İstiyorsan” adlı kitabı.
Bu kitabı trio danışmanlık şirketinin
sahibi Orhan Erkut’un tavsiyesi ile
okudum.
Fatih Coşkun / Süvari Genel Müdür
ve Yönetim Kurulu Üyesi
ÖNCE KALİTE Mart 2012
NE
“İNTERNET SEKTÖRÜ
ALI”
GİRECEKLER OKUM
“Overconnected: The Promise And
Threat Of The Internet” isimli iş kitabını
keyifle okudum. Yazarı William
H. Davidow; Silikon Vadisi’nin
gediklilerinden. Bu kitap, 11 yıldır
internet sektöründe iş yapan bir
girişimci olarak gerek şirketlerin gerek
sosyal olguların hayat döngülerinden
verdiği örnekler ve analitik anlatım
dili sayesinde çok keyifle okuduğum
ve okudukça düşündüğüm, kendimce
dersler çıkartabildiğim bir kitap oldu.
Çok uzun süredir bilişim sektörünün ve
internetin gelişimini çok yakından takip
etme fırsatı yakalayan yazar, kitabında
genelde pozitif yönleriyle andığımız
ve çağımıza damgasını vuran internet
gerçeğini bambaşka bir açıdan ele
alıyor. Özellikle internet sektöründe
çalışan ya da bu alanda çalışmayı
hedefleyenlere önereceğim bir kitap.
Melih Ödemiş / Yemeksepeti.com
Teknoloji Direktörü ve Kurucu Ortak
A
ÇÖP EKONOMİSİ Y
DA ATIK DEDİKLERİ
Kitap İsmail
Kılınç’ın kaleminde
okuyucuyla
buluştu. Geri
dönüşümün ve
çevre duyarlılığın
arttı şu dönemde
şirketlere
yol gösterici
olabilecek basit
anlatımıyla dikkat
çeken kitapta çöpüm
dönüşümünün geleceği anlatılıyor.
Çöp, bugünkü dünyamızda yeni ve
dev bir ekonomik sektör oldu. İçerdiği
ekonomik değer nedeniyle büyük
kârlılıklar yaratan çöp, artık atık
olarak adlandırılıyor. Bu kitap: Atık
ve geri dönüşüm kavramları günlük
hayatımıza ne nasıl ve ne zaman
dâhil oldu? Bu kavramlar ne işe
yarıyor? Peki, geri dönüşüm kazanım
süreçleri gezegenimizin örtüsü olan
doğal hayata ya da yoksullara yararlı
olabilecek mi? sorularına cevap arıyor.
D&R KİTAPLARI
KRİZ EKONOMİSİ
Dünyayı sarsan ekonomik
krizi yıllar önce öngören
kriz kâhini, ünlü ekonomist
Nouriel Roubini’nin
beklenen kitabı çıktı.
Roubini kitabında krizle
ilgili sağlam, kapsamlı
bir analiz sunuyor ve
ekonomiyi, politikayı ve
toplumu güncel olarak
harekete geçiren soruları
yanıtlıyor: Krizin sorumlusu kim?
Piyasalar mı yoksa devlet mi?
Kapitalizmin geleceği ne olacak?
Gelecekteki krizleri engellemek
için küresel ekonomi sisteminde
neler yapılabilir? Roubini küresel
ekonomik bağlantıları yepyeni bir
açıdan ele alıyor. Bize geleceği
gösteriyor ve dünya ekonomisinin
krizden nasıl çıkabileceğinin ve
krizin dışında kalabileceğinin
ipuçlarını veriyor.
TÜRKİYE
EKONOMİSİNDE
KRİZLER
Türkiye ekonomisinde
krizler, Cumhuriyetin
kurulduğu yıllardan
başlayarak, günümüze
kadar uzanan; ekonomide
derin izler yaratan, kimi
kısa sürede atlatılan kimi ise
yapısal değişimlerle birlikte
geride değişik ekonomik
miraslar bırakan bir sarmal şeklinde
ilerler. Prof. Dr. Gülten Kazgan bu
değerli çalışmasında cumhuriyet
döneminin tüm krizlerini incelerken,
özellikle yaşanan beş büyük krizi
(1929, 1958, 1978, 1998, 2008)
ele alıyor. Kazgan, başlangıçta köytarım ağırlıklı yapıdan kent-sanayi ve
hizmet ağırlıklı yapıya geçen Türkiye
ekonomisinde krizlerin seyrini, siyasal
iktidarların izlediği sosyoekonomik
politikalar ve bunların yarattığı
sonuçlar çerçevesinde incelerken,
aralarındaki farklılıklara da değiniyor.
65
KÜLTÜR - SANAT
AKILLI
PERAKENDECİLİK
Richard Hammond’un
Akıllı Perakendecilik isimli
kitabı sektörün geldiği
noktaya ışık tutuyor.
Hammond, hem ürün
hem de zincir mağazalar
için çok sayıda proje
üzerinde çalışana ve
problem çözme işlevini
üstlenen akıllı perakende ekiplerini
yönetiyor. Bu deneyimlerini farklı
sorularla okuyucuyla paylaşan
yazar kitap şu perakende sektörüyle
ilgili şu soruların yanıtlarını arıyor:
Büyük fikir ne? Harika ekipler nasıl
oluşturulur? İnsanları nasıl harekete
geçirebiliriz? Akıllı perakendecilikle
nasıl ivme kazanılır? The Carphone
Warehouse’nin CEO’su Charles
Dunstone kitapla ilgili; “Gerçekten
pratik ve faydalı bir rehber.
Perakendecilik işinde olan herkesin
okuması gereken bir kitap”
tespitinde bulunuyor.
İNSAN YAZDIĞI
ŞEYDİR
İnsan Yazdığı Şeydir’de Tahsin
Yücel’in, aralarında Balzac,
Flaubert, Camus ve Barthes’ın
da bulunduğu yirmi altı yazarın
otuz altı çeviri yapıtı için yazdığı
sunuşlar ile kendi kitaplarının
bir bölümüne yazdığı toplam
elli beş sunuş bir araya getirildi.
Bu ‘sunuşlar kitabıyla’
yazarlarının adlarının
önüne geçmiş, adeta
söylenceye dönüşmüş
Madam Bovary, Kızıl ile
Kara, Kamelyalı Kadın
ve daha birçok başyapıtı
Tahsin Yücel’in incelikli
yorumlarıyla bir kez daha
anımsayıp ilk okumaların
bıraktığı tatları yeniden
yaşayarak, Tahsin
Yücel’in kendi yapıtları
için yazdığı sunuşlardaki
alçakgönüllülüğü ve işçiliği bir kez
daha izleyebileceksiniz.
OTUZ YAŞA
MEKTUPLAR
(Röportaj
tadında…)
ür
Dünya Göz Hastanesi Genel Müd
iş
rılı
başa
ti
İstiro
i
Mer
sı
ımcı
Yard
rdü.
insanlarını 30’lu yaşlarına geri götü
en
mind
kale
i
kend
rı
ajla
Ortaya çıkan mes
iş
r”
tupla
Mek
Yaşa
z
“Otu
derledi.
e
insanlarının 30 yaşındaki kendilerin
,
çleri
Gen
yor.
yazdıkları mektupları içeri
onu
misy
a
şturm
bulu
rol modelleri ile
ından
taşıyan kitap; aynı zamanda, satış
de
lerin
elde edilecek gelirle sağlık bilim
burs
de
re
ncile
okuyan ihtiyaç sahibi öğre
u
30’l
,
isim
44
pta,
Kita
.
imkanı sağlıyor
rı
dıkla
yaşa
ve
üyor
dön
geri
a
yaşların
tecrübelerle gençlere sesleniyor.
Tiyatrocu, iş adamı, müzisyen, din
en,
adamı farklı meslekten, farklı dind
44
işten
geçm
lı
fark
ve
ktan
farklı kuşa
da
ayrı renk, bu eserde aynı çatı altın
si
kimi
e,
eriyl
ke”l
toplanıyor. Kimisi “keş
yad
ini
işler
geçm
“iyiki”leriyle hem
nin
ediyor, hem de kendilerini keşfetme
keyfini yaşıyor ve yaşatıyor. Carole
on
Hakko, Türkan Sabancı, İshak Alat
ğı
aldı
yer
da
ının
nlar
insa
gibi başarılı iş
:
üyor
söyl
arı
şunl
ti
İstiro
ilgili
kitapla
“Gerçekleştirdiğimiz röportajlarda
yaptığı
gördük ki herkes 30’lu yaşlarında
ü
üğün
görd
iyi
a
dah
hataları bugün
an
anlattı. Kitap aslında bir nevi zam
tüneli gibi oldu. Başarının hatalarla
iz bir
yoğurulduğunu çok iyi görebilceğim
.”
eser ortay çıktı
KÜRESEL ÇATIŞMAYI
VE İŞBİRLİĞİNİ
ANLAMAK
ABD’de Dışişleri Bakanlığı,
Pentagon ve Ulusal
İstihbarat Konseyi’nde
müsteşar seviyesinde görev
yapmış, “yumuşak güç”
kavramının mucidi, tanınmış
akademisyen Prof. Joseph
S. Nye, Jr. ile David A.
Welch tarafından kaleme
alınan Küresel Çatışmayı
ve İşbirliğini Anlamak, Westphalia
Barışı’ndan Soğuk Savaş sonrası
döneme kadar uluslararası ilişkilerde
yaşanan gelişmeleri, ABD politikasını
üretenlerin bakış açısından irdelediği
için ayrı bir önem taşıyor. Eserin
güncellenmiş 8’nci baskısından
yapılan çeviride, dünya politikasını
inceleniyor. Kullanılan kilit kavramlar,
araçlar ve yaklaşımlar son derece
akıcı bir üslupla özetleniyor. Bu eser,
uluslararası ilişkiler bölümlerinde
okuyan öğrenciler için olduğu kadar,
siyaset bilimle ve yakın dönem tarihiyle
ilgilenen okurlar açısından da önemli
bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.
BİLİMİN ÖYKÜSÜ;
GÜÇ, KANIT VE
TUTKU
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
tarafından yayınlanan John Lynch;
Michael Mosley tarafından kaleme
alınan Bilimin Öyküsü; Güç, Kanıt
ve Tutku kitabı altı bölümden
oluşuyor. Tarihin akışı içerisinde
bilimin nasıl geliştiğini
anlatan bölümlerde dünyanın
değişimine tanıklık edeceksiniz.
klasik dönemden günümüze
kadar bilimin her alanındaki
atılımların izi sürülüyor. En zorlu
kuramların anlaşılabilir bir dille
kaleme alındığı, bilim tarihine
ilişkin düşüncelerimizde köklü
değişikliklere neden olacak
içeriğiyle bu eşsiz kılavuz, bilimin
nereden geldiğini ve günümüzde
neden yaşamsal bir önemi olduğunu
bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.
Mart 2012 ÖNCE KALİTE
Statistical Software
Eğer verilerinizi Minitab 16 ile analiz ediyorsanız, tüm kalite geliºtirme hedeflerinize ulaºmak artık
çok daha kolay. Dünya çapında ºirketlerin binlercesi Minitab 16’yı tercih ediyor, çünkü Minitab 16
size gerekli olan tüm araçları sunmakta ve analizlerinizde rehberlik etmek için geliºtirilen interaktif
Asistant menüsü ile kullanımı son derece kolaydır. Sadece iºinizi geliºtirmekle kalmayın, olumlu
yönde radikal değiºikliklere de imza atın.
www.minitab.com
İNOVA Danıºmanlık Ltd. ªti. Minitab 16 Türkiye Bağımsız Yerel
temsilcisidir ve Minitab 16 satıº ve teknik destek hizmetleri sunmaktadır.
Telefon: +90 312 210 13 44 www.inovadanismanlik.com.tr
INOVA_ManyChallenges_A4_TR-TR_05-20-11.indd 1
7/5/2011 9:57:37 AM
22x28.5cm BS DAGCIcp.fh11 1/26/12 1:55 PM Page 1
C
M
Y
CM
MY
CY CMY
K

Benzer belgeler