12. çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri kongresi - Türk-İş

Transkript

12. çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri kongresi - Türk-İş
TÜRK-
Türkiye çi Sendikalar Konfederasyonu
Süleyman Demirel Üniversitesi
12. ÇALIMA
EKONOMS VE
ENDÜSTR LKLER
KONGRES
7 - 10 Ekim 2010
Belconti Resort Hotel, Belek-Antalya
TÜRK-
Türkiye çi Sendikalar Konfederasyonu
Bayndr Sokak No. 10
Yeniehir - Ankara
Tel : (0.312) 433 31 25 (4 hat)
Faks : (0.312) 433 68 09 - 433 85 80
http://www.turkis.org.tr
e-posta: [email protected]
Ocak 2011
ISBN: 978-605-88567-6-9
Bask:
Aydodu Ofset
Tel: (0.312) 395 81 44 (pbx)
DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ
Doç. Dr. Adem KORKMAZ
Doç. Dr. Kenan ÖREN
Ar. Gör. Gülsüm ATMACA
Ar. Gör. Alim TETK
Ar. Gör. erife DURMAZ
SUNUŞ
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresini
Süleyman Demirel Üniversitesi ibirlii ile Antalya Belconti
Resort Hotel’de 7-10 Ekim 2010 tarihleri arasnda gerçekletirdik.
Kongreye Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakan ve ekibi,
Türk- Yönetim Kurulu Üyeleri, Türk- Üyesi Sendikalarn
Genel Bakanlar ile Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri
bölümü bulunan üniversitelerimizden çok sayda akademisyen katld.
Katlmclarn tamamn Isparta’da bir çat altnda arlama imkan olmad için kongre Antalya’da gerçekletirildi.
Youn kongre program e zamanl üç ayr salonda, e
zamanl iki ayr salonda yaplan toplantlar ile iki güne sdrld.
Tebliler ve tartmalarn dikkatle izlendii kongre imdi kitap halinde elinizde bulunuyor. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri ile ilgilenen herkese yararl olacan umuyoruz.
Kongrenin tebli ve tartmalarn Süleyman Demirel Üniversitesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü elemanlar derledi. Basn ilerini Türk- personeli gerçekletirdi.
Kongrenin hazrlanmas aamasndan balayarak yayn
haline getirilmesine kadar her aamada emei geçenleri kutluyor, yeni kongrelerde bulumak dileiyle sayglarmz sunuyoruz.
TÜRK-
Yönetim Kurulu
5
ÖNSÖZ
12. Çalma likileri Kongresi 7-10 Ekim 2010 tarihleri arasnda Belconti Resort Hotel Antalya- Belek’de büyük katlm
ile gerçeklemitir. Ana temas “isizlik ve istihdam” olarak
belirlenen kongreye TÜRK- ve T.C. Merkez Bankas da destek vermitir. Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanmz Sayn
Prof.Dr.Ömer Dinçer’in katlmyla kongrenin ilk günü açl
konumalar ve açl paneliyle balam ikinci gün de oturum ve panellerle devam etmitir. Kongrede toplam üç panel
ve dört oturum gerçekletirilmitir. Kongrenin ilk günü, isizlik ve istihdam temasyla yaplan panele, çamzn en önemli sorunlar arasnda yer alan isizlik konusu ve Türkiye’nin
istihdam yaps hakknda önemli tespitlerde bulunulmutur.
Kongrenin ikinci gününde ise, çalma sorunlar, sosyal politika, endüstri ilikileri ve makro ekonomi ve istihdam balkl
oturumlar gerçekletirilerek katlmc akademisyenlerimiz tarafndan tebliler sunulmutur. Bunun yan sra düzenlenen
Hukuku’nun güncel sorunlar balkl panelde, sendikal
örgütlenmenin önündeki hukuki engeller, 2010 Anayasa deiikliklerin çalma hayatna etkisi ve i sal ve güvenlii
yasa taslann neler getirdii konular bata olmak üzere Hukuku’nun günümüz sorunlar tartlm, önemli kirler
ortaya atlmtr. Yine kongrenin ikinci günü düzenlenen sosyal güvenlik sorunlar balkl kapan paneline, 5510 Sayl
Kanun uygulamalarndan kaynaklanan sorunlar, genel salk
sigortas ve sosyal güvenlik uygulamalarndaki aksaklklar
ele alnmtr. Düzenlenen bu oturumlarn yan sra sosyal
program çerçevesinde bölge gezisi de yer almtr.
7
Bölümümüzün ev sahipliinde düzenlenen 12. Çalma
likileri Kongresi ile birlikte hem çalma ekonomisi ve endüstri ilikileri camias bir araya gelmi, camia birbirini görme frsat elde etmi, hem de çalma hayatyla ilgili önemli
sorunlar tartlarak politika ve çözümler üretilmitir. Kongremizin gerçekletirilmesine katkda bulunan bilim kuruluna,
tebli sunan akademisyenlere, oturum bakanlarna, panel
bakan ve panelistlere, tüm katlmclara ve organizasyonda
görev alan bölüm öretim elemanlar ile sekretaryay büyük
bir fedakarlkla yürüten Bölümümüz Aratrma Görevlisi
Gülsüm ATMACA’ya teekkür ederiz.
Yaklak 230 kiinin katlmyla gerçekleen bu büyük ve
kapsaml organizasyona destek veren iki kuruma ayrca teekkür ederiz. Bu balamda TÜRK- Genel Bakan Sayn Mustafa Kumlu ve TÜRK- Genel Sekreter Yardmcs Sayn Naci
Önsal’a ayrca teekkür etmek isteriz. TC Merkez Bankas’nn
kurumsal ve mali destekleri de kongremizin yaplmasnda
önemli katklar salamtr, ilgililere teekkür ederiz.
Doç.Dr. Adem KORKMAZ
Süleyman Demirel Üniversitesi
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü
8
İÇİNDEKİLER
SUNU ....................................................................................................................5
ÖNSÖZ ...................................................................................................................7
AÇILI KONUMALARI
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ .............................................................................15
Süleyman Demirel Üniversitesi, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölüm Bakan
Prof. Dr. Hasan BCOLU ...............................................................................19
Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dekan
Mustafa KUMLU..................................................................................................22
TÜRK- Genel Bakan
Prof. Dr. Ömer DNÇER ......................................................................................28
Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakan
AÇILI PANEL
SZLK VE STHDAM
Panel Bakan:
Prof. Dr. Sedat MURAT .......................................................................................45
stanbul Üniversitesi, ktisat Fakültesi Dekan
Panelistler:
Doç.Dr. M. Kemal BÇERL ................................................................................46
Türkiye Kurumu Genel Müdürü
Prof.Dr. Vedat BLGN.........................................................................................50
TÜRK- Genel Bakan Danman
Prof.Dr. Hüseyin AKYILDIZ ..............................................................................56
Süleyman Demirel Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
I. OTURUM
ÇALIMA SORUNLARI
Oturum Bakan:
Prof.Dr. Mustafa Yaar TINAR ...........................................................................75
9
Konumaclar
Yrd. Doç.Dr. Zerrin SUNGUR ............................................................................77
Yeil Yakal Meslekler
Ar. Gör. Ceyda ATAF, Ar. Gör. Düriye TOPRAK,
Ar. Gör. erife DURMAZ ..................................................................................91
2008 Krizi ve Türkiye’de Uygulanan Maliye Politikalarnn stihdama Yansmalar
Prof. Dr. Yusuf ALPER ....................................................................................... 115
Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem, Finansman: Beklentiler, Gelimeler ve Sorunlar
Doç.Dr. Adnan MAHROULLARI, Yrd. Doç.Dr. Halis BAEL................134
2008 Ekonomik Kriz Sürecinde Türkiye’de Ksa Çalma ve
Ksa Çalma Ödenei Uygulamas
Prof. Dr. Nizamettin AKTAY ............................................................................145
Kdem Tazminat Fonu Düzenleme Çalmalar
Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK ......................................................................154
Yrd. Doç. Dr. Orhan ADIGÜZEL .....................................................................154
Okutman Hasan YÜKSEL.................................................................................154
Sosyal Politika Ekseninde Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaanan Deiim ve
Mevcut Reform Kapsamnda Özelletirme Uygulamas
II. OTURUM
SOSYAL POLTKA
Oturum Bakan:
Prof. Dr. Süleyman ÖZDEMR .........................................................................181
Konumaclar
Yrd. Doç.Dr. Gürol ÖZCÜRE ...........................................................................183
Avrupa stihdam Stratejisi Hedeerinin Karlatrmal Sonuçlar ve
Türkiye’nin Uyumu
Ar. Gör. Aykut SEZGN, Ar. Gör erife DURMAZ,
Ar. Gör. Onur DEMREL, Ar. Gör. Esra SNCER .......................................220
Ücret Düzeyleri ve Verimliliin stihdam Etkisi
Yrd. Doç.Dr. Umut OMAY ................................................................................250
Kadnlar ve Yedek gücü Ordusu: Perçinci Rosie Örnei
Ör. Gör. Dr.Gülay HIZ .....................................................................................275
2000’li Yllarda Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadelede Türkiye
10
Necmettin ÖZERKMEN....................................................................................302
Kayt d Ekonominin Toplumsal Maliyeti
Yrd. Doç. Dr. Mevlüt KARABIÇAK ................................................................330
Ar. Gör. Gülsüm ATMACA.............................................................................330
sizlik Konusunda Ortaya Çkan Yeni Teorik Yaklamlar
III. OTURUM
ENDÜSTR LKLER
Oturum Bakan:
Mustafa BAOLU............................................................................................349
Salk- Sendikas Genel Bakan
Konumaclar
Yrd. Doç.Dr. Erdinç YAZICI .............................................................................351
Sendikal Harekette Kader Çizgisi: Tasye ya da Yeniden Yaplanma Arasnda
Yrd. Doç. Dr. Kamil ORHAN ...........................................................................367
Kültürleraras Endüstri likileri Analizi çin Bir Dayanak Olarak Hofstede
Anl Mevlüt GÜVEN .........................................................................................388
Ülkemizde Neo-Liberal Politikalar Sonucu Sendikaszlatrma ve Çözüm Önerileri
Ar. Gör. Elif Türkan ARSLAN, Yrd. Doç.Dr. Nilüfer NERGZ,
Yrd. Doç.Dr. Mustafa ÖZTÜRK ....................................................................... 411
Çalanlarn Örgütsel Adalet Algsnn Örgütsel Vatandalk Davranna Etkisi:
Ampirik Bir nceleme
PANEL
HUKUKUNUN GÜNCEL SORUNLARI
Panel Bakan:
Prof.Dr. Abdurrahman AYHAN ......................................................................435
Panelistler:
Prof.Dr. Fevzi DEMR ........................................................................................435
Yaar Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Sendikal Örgütlenmenin
Önündeki Hukuki Engeller
Prof.Dr. Nizamettin AKTAY .............................................................................449
Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi,
Anayasal Deiikliklerinin Çalma Hayatna Etkileri
Prof.Dr. Nüvit GEREK .......................................................................................460
Anadolu Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Sal ve
Güvenlii Yasa Tasars Tasla Neler Getiriyor?
11
IV. OTURUM
MAKRO EKONOM VE STHDAM
Oturum Bakan:
Prof. Dr. Serdar KILIÇKAPLAN ......................................................................473
Konumaclar:
Doç.Dr. Serap PALAZ, Ar. Gör. Olcay ÇOLAK ...........................................475
2008 Küresel Finans Krizi ve Türkiye’de Kadnlarn gücüne Katlmna Etkisi
Ar. Gör. Okan Güray BÜLBÜL, Ar. Gör. Volkan IIK ...............................502
Küresel Ekonomik Krizin Türkiye’de stihdam Üzerindeki Etkilerini Önlemeye
Yönelik Tedbirler: stihdam ve Yatrm Tevik Paketlerine likin Bir Deerlendirme
Rdvan KURTPEK, Kamil TAÇI ...................................................................553
Hane halk-Gruplar Arasnda Gelir Oluumu likisinin Miyazawa Yöntemi le Analizi
Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE ...........................................................................586
Alternatif Para Politikas Stratejilerinden Enasyon Hedeemesi Stratejisi
Döneminde stihdamdaki Gelimelerin Analizi
Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE, Ar. Gör. Alim TETK, Ömer YALÇIN ......608
Türkiye’de Yabanc Sermaye Yatrmlarnn stihdam Üzerine Etkileri
KAPANI PANEL
SOSYAL GÜVENLK SORUNLARI
Panel Bakan:
Prof. Dr. Kadir ARICI ........................................................................................631
Panelistler:
Prof.Dr. Yusuf ALPER ........................................................................................633
Uluda Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi,
5510 Sayl Kanun Uygulamalarndan Kaynaklanan Sorunlar
Doç.Dr. Ouz KARADENZ.............................................................................645
Pamukkale Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi, Genel Salk Sigortas
Celal TOZAN ......................................................................................................652
TÜRK- Sosyal Güvenlik Danman, Sosyal Güvenlik Uygulamalarnda
Çalanlarn Yaadklar Sorunlar
Kapan Konumas:
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ ...........................................................................658
Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
12
AÇILI
KONUMALARI
Sunucu: Ar. Gör. Gülsüm ATMACA
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ
Prof. Dr. Hasan BCOLU
Mustafa KUMLU
Prof. Dr. Ömer DNÇER
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ
S
ayn Bakanm, Bakanlmzn Deerli Temsilcileri, Sayn
TÜRK- Genel Bakanm, TÜRK-’imizin Deerli Yöneticileri, Sayn Dekanm; Saygdeer Hocalarm, Basnmzn
Deerli Temsilcileri,
“12. Çalma likileri Kongresi”ne ho geldiniz. Kongremizi hep birlikte onurlandrdnz için, bata sayn Bakanmz ve TÜRK- yönetimi olmak üzere, siz tüm katlmclara
teekkür ediyor, sayglarm sunuyorum.
Saygdeer katlmclar,
Çalma ilikilerinin evrimi, insanlk tarihinin evrimidir.
Çünkü “çalma”, yaamn üretildii kutsal bir süreçtir. Keza
“çalma” evrenin kaderinin her an yeniden yazld eydir.
nsanlk çalarak yaamn üretirken, ayn zamanda, içinde yaad evreni de deitirir. Bu deiim sürecini yöneten,
çok önemli evrensel bir deer bulunmaktadr. O deer, insanln vicdannda yücelttii “insanlk onuru”dur.
“nsanlk onuru”, insanln vicdan var oldukça, ezeli
evrensel deer olarak daima var olacaktr. “nsanlk onuru”,
evrensel deer olarak yaadkça da, her türlü çada toplum
düzeninin kalbi ve ruhu olacaktr.
Vicdan ve onurun kart, kin ve baskdr. Kin ve baskda
tükeni; vicdan ve onurda ise hayat vardr. te bu nedenle,
insanlk vicdan ve onuru sosyal evrenin yaam kaynadr.
Deerli katlmclar,
ndirgenmi dorulardan ancak psikozlar çkar. Keza sadece ekonomik büyümeye indirgenmi iktisat politikalarnn
üretecei ey sosyal bunalmdr. Sadece paylama indirgenmi bölüüm politikalarnn üretecei ey, ekonomik kriz ve
15
Açl Konumalar
kargaadr. Sadece sosyolojik bütünlere indirgenmi sosyal
teorilerin üretecei ey diktatörlüktür. Sadece bireysel özgürlüklere indirgenmi sosyal teorilerin üretecei ey anarizmdir. Hâlbuki her varln yaam enerjisi vardr. Bu nedenle her
varlk ölümden kaçar yaama sarlr. Ayn nedenle insanlar
yaam üreten kurallar olumlar ve yüceltir. Bunun için tarihsel süreçte ölüm ve ykm yaratan savalar geçici, yaam
üreten bar ise kalcdr. Bunun için çalma yaamnda grev
ve lokavtlar geçici, i bar ise kalcdr. Ayn ekilde insanlk
onuruyla badamayan siyasal rejimler geçici, insan onurunu
yücelten siyasal rejimler kalcdr.
Saygdeer misarler
Olgular kendi sosyo-psiik koullarnda biçimleyenler,
objektif gerçekler yerine, kendi tabularn ina ederler. Tabularn çatmasndan ise ykm doar. Keza, hidrojen ve oksijene indirgenmi elementler hayat üretmez. Aksine hidrojenle
oksijenin sentezlenmesinden yaam kayna, su molekülü
elde edilir. Bu nedenle, çoulcu ve katlmc demokratik rejimler, onurlu yaam ülkü edinmi toplumlar için hayat kaynadr.
“Çoulcu ve katlmc demokratik siyasal rejimler”e hayat veren ey ise insan onurunu yücelten “endüstri ilikileri
sistemi”dir. “Endüstri ilikileri sistemi” ekonomik, sosyolojik
ve psikolojik olgularn sentezlenerek toplumsal yaamn üretildii bir yapdr.
Bu yap, içi, iveren ve devletin taleplerinin toplumsal
yaam sürdürme yolunda sentezlendii bir süreçtir. Keza
kartn yok sayan psikoloji intihar psikolojisidir. Bu nedenle çalma yaamnn taraarnn kartlarnn varlna sayg
duymas ve kartlarnn taleplerini analiz ederek kendi yaklam ve taleplerini gözden geçirmesi toplumsal yaamn üretilmesinde özel bir önem arz eder.
16
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Deerli katlmclar,
nsanlk tarihi sübjektiften objektife doru evrilen bir süreçtir. Bu süreç bilimsel bulgularn insanl yeniden ina ettii bir süreçtir. Bu süreç, insanln yaam enerjisinin üretildii
bir süreçtir.
Saygdeer katlmclar,
steyen günei sandan makyajlayarak, steyen solundan
makyajlayarak, steyen de ulvi anlamlar yükleyerek, Günein
klarnda ykansn, Güne bilimin avuçlar içindedir. Keza;
nsan düüncesi sübjektif, Bilim ise objektiftir.
te 12’cisini yaptmz bu kongre, toplumsal yaamn
üretildii bu sürecin bilimsel kodlarnn çözümlenmesi çabasnn bir ifadesidir. Bu gün burada bu nedenle toplanm
bulunmaktayz. Bu anlaml toplantya katlarak bizleri onurlandran tüm katlmclara tekrar teekkür ediyorum.
Deerli katlmclar,
Bu kongrenin ansna yazdm bir iirle konumam bitirmek istiyorum. iirimiz:
ve Emek
Bir isiz bir çnarn kuruyuudur,
Bir i bir dünyann kuruluudur,
Bilim ve tekniin kalplarna dökülen emek,
Batm bir günein yeniden douudur.
çimizde tadmz bu sorumluluk,
Günee hayat veren n kendisidir,
Ik, ne batdan ne de doudan gelen bir ltdr,
Ik vicdanmzda yükselen çalma enerjisinin kendisidir.
17
Açl Konumalar
Bu k;
Yazlm tarihin kodlarnda biçimlenmi,
Evrenin sonsuzluunu zapt eden,
Kutsal emein ifadesidir.
Ik aydnlk dünyann,
Güne evrenin talihi,
Günesiz evren ölü,
Emek yaam kimyasnn tarihidir.
Hepinize sayglar sunarm.
18
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Prof. Dr. Hasan İBİCİOĞLU
S
ayn vekilim, Sayn TÜRK- Genel Bakanm, Müstearm, Sayn rektörüm,
Dekanlarm, farkl üniversiteden gelen saygdeer kir
içisi akademisyenler, bakanlk ve sendikalarn deerli temsilcileri, basnmzn güzide görevlileri, ve tüm katlmclar
Bugün Süleyman Demirel üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri bölümü
ve TÜRK- organizatörlüünde gerçekletirilen 12. Çalma
ilikileri kongresine hepiniz ho geldiniz.
1992 ylnda kurulduktan sonra özellikle muadilleri arasnda sçrama yapan TÜBTAK projelerinde 5. Sraya yerleen ve ürettii yenilikçi yaklamlaryla akademik liderlik
boyutunda u ana kadar önemli roller oynayan Süleyman
Demirel Üniversitesi iktisadi dari Bilimler Fakültesi bugün
akademik dünya ile uygulayclar bir araya getirip baarlar
hanesine yeni bir halka ekleme ümidindedir. Dolaysyla bugünkü kongre bizim için çok anlamldr. Zira bugüne kadar
Türkiye’de en büyük skntsn çektiimiz aydnlar veya akademisyenler veya kir adamlar ayr bir vadide, öte yandan
uygulayclarda ayr bir vadide sanki anlatlan konular bu
dünyaya ait konular deil akademisyenlerin kendileri biraz
da bizden kaynaklanan nedenlerle belki yapm olduumuz
aratrmalar kendi aramzda tartp öte yandan uygulayclarn da ayr ifadelerde hareket etmesi neticesinde ortaya
çkan tartmalara, problemlere bir nebze çözüm üretebileceini düündüümüz bir toplant olduunu düünüyorum
bu toplantnn. Dolaysyla gerçekte de özellikle farkl sendikalardan gelip bu kongreyi oldukça onurlandran oldukça
zenginletiren ve aslnda birçok youn ileri arasnda bizi
bugünümüzde yalnz brakmayan siz deerli katlmclar bi-
19
Açl Konumalar
zim açmzdan çok önemli. Bugünden sonra zannediyoruz
ki bu tür toplantlarn saysn artracaz. Özellikle Çalma
Ekonomisi bölümüne kendiside uzun zamanlar sendikada ve
dier görevlerde çaltktan sonra akademik dünyaya adm
atp sendikalarda edindii birikimini akademik dünya ile taçlandrp tekrar bunu sendikalarla paylama aamasna getirip
bu konuda bizim fakültemize önemli bir deer katan Prof. Dr.
Sayn Hüseyin AKYILDIZ gerçektende Türkiye de ki bu anlamda birçok soruna da umuyoruz ki çözüm üretmeye büyük
katklar salayacak. Bundan dolay da ayrca kendisine çok
teekkür ediyorum. Ve kendisiyle beraber çalan Sayn Doç.
Dr. Adem KORKMAZ, Sayn Doç. Dr. Kenan ÖREN ve dier
tüm arkadalarma teekkür ediyorum. Ve konuyu çok uzatmak istemiyorum fakat unu da eklemek gerekiyor. Ben insan
kaynaklar çalyorum. Gördüüm o ki en son yaptm çalmalarda uluslarn zenginliinde nitelikli igücü nitelikli insan
gücü çok önemli. Dier üretim faktörleri arasnda aktif üretim
faktörü olmas münasebetiyle sermaye, teknoloji, hammadde
ne kadar doal kaynak varsa bunun dnda ayrca bunlarn
hepsinin anlam kazanmasnda bunlarn hepsinin hayata geçirilmesinde en önemli kaynan biz bugün insan olduunu
biliyoruz. Ne kadar kaynamz olursa olsun bugün örneklerde gördüümüz bir takm ülkeler örnein bakyorsunuz Orta
Dou ülkelerinde birçok yer alt kaynana sahip olmalarna
ramen belki nansal olarak belirli bir zenginlie kavumu
gibi görünse birçok ülke kalknma anlamnda büyük handikaplarla kar karya olduunu görüyoruz. Bunun temel nedeni insan kaynann emein etkin bir ekilde üphesiz deerlendirilememesinden kaynaklanyor. Bu kongrenin tabiî ki
emein farkl platformlarda birbirini rakip görmeyen i dünyasyla buluturulmas iverenlerle veya bir tarafnda devlet
olduunu gördüümüz farkl kesimlerle buluturulmasnda
gerçektende sayn hocamn vurgulad gibi huzur dolu bir
ortamn oluturulmasnda üphesiz bu tür kongreler önemli
20
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
bir platform oluturuyor. Ve dolaysyla biz diyoruz ki bundan sonra fakülte olarak üniversite olarak bu kongreleri daha
da artrma azmindeyiz.
Dolaysyla bize deerli vaktinizden zaman ayrarak geldiiniz için hepinize çok teekkür ediyoruz. Bu kongrenin i
dünyasna ve tüm ülkemize hayrl uurlu olmasn diliyorum teekkür ediyorum.
21
Açl Konumalar
Mustafa KUMLU
TÜRK-İŞ Genel Başkanı
S
ayn milletvekilim, Sayn müstearm, Deerli hocalarm,
TÜRK-’e yllarn vermi ama artk aramzda aktif olarak yer almayan deerli bakanlarm, yöneticilerim, deerli
aabeylerim,
Sendikalarn deerli bakanlar, yöneticileri, uzmanlar,
deerli bürokratlar, deerli basn mensuplar, deerli misarler TÜRK- Genel Bakan olarak ahsm ve yönetim kurulum adna hepinizi saygyla selamlyorum ho geldiniz.
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri kongreleri Türk
çalma hayat için oldukça önem arz etmektedir. Bu önem
bu kongrelerin çalanlarn ve onlarn temsilcisi sendikalarn
çalma hayatn bilimsel olarak inceleyen akademisyenlerle
buluturan bir platform olmasndan kaynaklanmaktadr. Aslnda emein örgütleri olan sendikalarn akademik camiayla
olan ilikileri çok köklü bir gelenee sahiptir.
TÜRK-’ in kuruluundan bu yana karlat her problemde akademik sürece önemli katklar bulunan çok sayda
hocalarmz olmutur. Bildiiniz gibi stanbul Üniversitesi
bünyesinde kurulan ktisat ve çtimaiyat Enstitüsü daha sonra Prof. Dr. Ziyattin Fahri FINDIKOLU’nun kurucu dekanlnda ktisat Fakültesine dönümütür. Rahmetli hocamzn
öncülüünde sürekli olarak çalma hayatna dönük faaliyet
gösteren çtimaiyat ve Sosyal Politika Enstitüsü kurulmutur.
Türkiye‘nin Çalma Ekonomisi ve Sosyal Politika sorunlarna dönük çalmalar bu fakülte bünyesinde daha sonra bir
bölüme dönüerek kurumsal niteliini daha ileri bir aamaya tamtr. Ziyattin Fahri beyden sonra Prof. Dr. Sabahattin ZAM, Prof. Dr. Mehmet ERÖZ, Prof. Dr. Orhan TUNA,
22
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Prof. Dr. Nusret EKN gibi rahmetli hocalar hep bu kurumsal
gelenein ortaya çkard önemli isimlerdir. Bugün hayatta
olan Prof. Dr. Nevzat YALÇINTA, Prof. Dr. Mustafa ERKAL
onlarn asistanlar ve doçentleri bugünde bizim çalmalarmza k tuttuu gibi günümüzde çeitli üniversitelerde ders
veren birçok hocann yetimesinde katk yapmlardr. Bütün
bunlar unun için hatrlatyorum. Bütün sorunlarna ramen
TÜRK- kymetli bilim adamlarndan olduunca istifade
etmeye çalmtr. Bugün 12. sini yaptmz bu kongre bu
gelenein bir baka platformda yaamas olarak deerlendirilebilir. Ümit ediyorum ki bu kongrede deerli katlmclarn
yapt yorumlar ve özellikle bilim insanlarnn sunduu tebliler sadece çalma hayatna deil ülkemizin ekonomik ve
sosyal hayatna da katk yapacaktr.
Deerli hocalarm bizler arkamzda sizlerin var olduunu
bilmekten mutluyuz. Ne mutlu ki üniversitelerimizde Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri bölümleri var. Sizlere
katklarnz ve katlmlarnz nedeniyle ayr ayr teekkür ediyorum. 12. Kongrenin yaplmasnda emei geçen tüm arkadalarmz da ayrca kutluyorum.
Deerli katlmclar bugün Türkiye geliim ve deiim sürecinde önemli bir kavak noktasna gelmi bulunmaktadr.
Bunun üç boyutlu olduunu düünüyorum. Birincisi siyasal
boyut Türkiye’nin demokratikleme sorunlar ile ilgilidir.
kincisi Türkiye’nin ekonomik kalknma sorunlar ile ilgilidir
ve üçüncüsü ise toplumsal gelime sorunudur. Türkiye’nin
demokratikleme meselesi bugün geldiimiz aamada baz
sorunlar geride brakm olsa da hala devlet, sivil toplum,
birey sorunlarnn yeterince kavranamad dolaysyla çözülmemi birçok sorunun iç içe geçtii bir manzara arz etmektedir.
Türkiye’nin siyasal tarihinde demokrasiye doru atlan
admlarn yaanlan kesintiler nedeniyle uzun soluklu olma-
23
Açl Konumalar
dn hepimiz biliyoruz. Türkiye’nin kar karya kald
askeri müdahaleler sadece çalanlar açsndan deil bütün
toplum kesimleri açsndan büyük kayplar yaratmtr. Bugün Türkiye demokrasiyi kesintiye uratacak her türlü müdahalenin artk geride braklmas konusunda bir mutabakat
salamtr. Hala önemli sorunlarmz yok mu elbette vardr.
Ama bu sorunlara ilikin farkndalk artmtr ve inanyorum
ki bu farkndalk zaman içinde çözümleri de beraberinde
getirecektir. Türkiye de siyasal iktidarlar meclisin içerisinde
uzlama yaratarak gücünü daha fazla artrabilir. Ama unutulmamaldr ki sivil toplumla yaplacak mutabakatla elde edilecek güç demokratik katlm daha ileri düzeylere tayacaktr.
Sivil toplumu öteki gibi görmek oradan gelen ya da gelecek
olan eletirileri kart bir alg içerisinde deerlendirmek devlet ve sivil toplum arasnda yeni mesafelerin olumasna yol
açacaktr. Bunun için biz Türkiye’nin en büyük örgütlü güçlerinden biri olarak Türkiye’nin sorunlarnn çözümüne katk
yapmaya çalrken devletin ya da devleti u veya bu düzeyde temsil edenlerin katk çabalarmz dikkate almasn her
eyden önce demokrasimiz adna bir zaruret olarak görüyoruz. Sadece biz mi elbette hayr çünkü sivil toplum çoul bir
yapdr. Türkiye’nin bu çoulculua almas gerekmektedir.
Çoulculuu örgütlenme seviyesine, düünme seviyesine çkardmz zaman farkl olmann aslnda özgürlüklere açlan
bir kap olduunu da daha rahat görebiliriz.
Deerli arkadalar bata anayasa olmak üzere tüm mevzuatn demokratik deer ve ilkelere uygun bir ekilde yeniden düzenlenmesi yaadmz anayasa deiikliinden
sonra daha önemli hale gelmitir. Hepimiz biliyoruz ki anayasalar toplumla bir sözleme metni olma iddiasdr. Devletle
toplum arasnda yaplacak sözleme devletin topluma kar
yükümlülüklerini toplumun ve birey olarak yurttalarn özgürlüklerini teminat altna alr. Bu sözlemenin en geni ta-
24
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
bana oturmas meruiyetini artracak bir güç yaratacaktr. Bu
sebeple yeni anayasa yaplrken TBMM’nin bütün unsurlarn
kapsayan sivil toplumun taleplerini dikkate alan bir hazrla
ihtiyaç vardr. Anayasalar temel metinlerdir. Orada her eyi
yazmak bazen doru olmayabilir. Ama unutmamak gerekir
ki orada yer alan ifadeler sadece ve sadece insanlarn toplumsal, siyasal, ekonomik ve bireysel özgürlüklerini düzenleyecek bir sadelikle ifade edilirse yasa yapcnn ii de kolaylar
diye düünüyorum. Bunun için biz anayasann sade bir özgürlükler metni olmasn istiyoruz. Mesela anayasa metninde
bir içinin ayn ikolunda birden fazla sendikaya üye olmayacana dair bir hükmün yer almasn doru bulmuyoruz.
Ama anayasadan bu hüküm çkarld diye yerine bir kaos ortamnn ikame edilmesini de doru bulmamaktayz. Nitekim
dün yaplan üçlü danma kurulu toplantsnda da bu mesele
tartlmtr memnuniyetle örenmi bulunuyoruz ki; Haki, Disk ve Tisk’te bu konuda bizimle ayn kirdedir. Bu ve
benzeri örneklerle görülecei gibi anayasalar temel ülke metinleri olarak deerlendirdiimiz zaman ülkeyi sürekli anayasa tartmalarnn içinden çkarm ve meclisi yasama faaliyetleriyle sorun çözme gücüne de katk yapm oluruz diye
düünüyorum.
kinci boyut ise Türkiye’nin ekonomik kalknma sorunlar
ile ilgilidir. Türk ekonomisinin sürekli büyüme eilimine girdii ifade edilmektedir, burada önemli sorunlarmz vardr.
Ekonomik büyümenin önemli ölçüde da baml bir yapda
olmas büyümeye ramen istihdam konusunda iyi bir performans gösterilememesi ekonomimizin ciddi meselelerindendir. Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu isizliktir bu ayn
zamanda bize büyüme modelinde de ciddi bir sorunun olduunu göstermektedir.
Dier bir mesele ise gelir dalm meselesidir. Gelir dalmn olumsuz etkileyen temel faktörlerden birisi uzun yllar-
25
Açl Konumalar
dr takip edilen neoliberal iktisat politikalarnn eseri olarak
ortaya çkan taeronlama, özelletirme ve sendikaszlatrma
uygulamalardr. Ve bu sorunlarn çözülmesi için neoliberal
politikalar yerine sosyal dialoa açk sosyal politikalarla desteklenmi yeni bir büyüme anlayna ihtiyaç duyduumuzu düünüyorum. Öncelikle sendikal özgürlüklerin teminat
altna alnmas gerekmektedir. Taeronlamann ve kayt d
ekonominin panzehiri sendikalamadr. Yaplacak yasal düzenlemelerde içinin sendika üyelii teminat altna alnmad sürece örgütlenme özgürlüü kat üzerinde kalacaktr.
Türkiye de ki yaygn isizlik çalanlarn iini kaybetme tehdidi olarak kullanlmamal, yaygn isizlie çözüm ad altnda
çalma yaamnda kuralszla daha geni kaplar açlmamaldr. Çalanlarn kazanlm haklar istihdam sorununun çözüm araynn konusu haline getirilmemelidir. Yalnz bugün
dünyada insan onuruna yakan i kavram tartlmaktadr. 7
Ekim ILO’nun NSAN ONURUNA YAKIIR günüdür. Biz
bugün hala içinin temel özgürlüklerine ilikin sorunlarndan bahsediyorsak Türkiye de alnmas gereken çok yol var
demektir. Siyasetçilerin ülkeyi yönetenlerin demokrasinin
gerei olarak her eyden önce bu temel özgürlük alanlarna
duyarlk göstermeleri gerektiine inanyorum.
Deerli misarler, kymetli katlmclar,
Üçüncü boyut ise toplumsal gelime alannda yaadmz
sorunlardr. Türkiye’nin temel sosyal sektörlerde yani sosyal
güvenlik, salk, asgari bir gelir düzeyi ve frsat eitlii konularnda önemli sorunlar olduu herkes tarafndan kabul
edilmektedir. Türkiye’nin hzl bir ekilde kentli bir toplum
olmaya gittii bir aamada bu sorunlarn çözülmemesi ya da
bu alanda ortaya çkan taleplerin karlanmamas ciddi toplumsal bunalmlara yol açacaktr. Ülkemiz hem toplumsal dayanma duygular, hem de geleneksel aile deerleri etrafnda
bu sosyal sorunlarn birçounu ikame edebilecek imkânlar
26
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
belli ölçüde de olsa bulmay becermitir. Fakat kilitli bir toplumda artk bu geleneksel kurumlarn toplumsal talepleri karlama seviyesi giderek gerilemektedir. Bu bakmdan
Türkiye’nin sosyal ve ekonomik gelime programnn yannda mutlaka bir sosyal gelime stratejisine ihtiyaç vardr.
Biz sendikalarn talepleri gelir dalmndan sosyal güvenceye, frsat eitliinden insan onuruna yakr ie kadar
sosyal gelimeyi bir stratejiye dönütürecek talepler niteliindedir. Ülkenin modernlemesinde sosyal sektörlerin hak
ettii imkânlara kavuabilmesi için azami çaba gösterilmesi
gerekmektedir.
Konumama son verirken bu duygu ve düüncelerle beni
dinlediiniz için hepinize teekkür ediyorum. Toplantmzn
baarl geçmesini diliyor. Hepinize sayglar sunuyorum.
27
Açl Konumalar
Prof. Dr. Ömer DİNÇER
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
T
ÜRK- in çok saygdeer genel bakan ve yönetim kurulu üyeleri, Deerli sendikac arkadalar Süleyman Demirel Üniversitesinin deerli bölüm bakanlar ve yöneticileri,
Sayn rektörlerim, sayn çok deerli meslektalarm, hanmefendiler, beyefendiler, deerli basn mensuplar sözlerime
balarken hepinizi saygyla selamlyorum.
Sözlerime yine balarken öncelikle bu kongrenin hayrl
olmasn ve baarl sonuçlar vermesini diliyorum. Yine bu
kongreyi tertip eden arkadalarmza destekleyenlere emei
geçen herkese teekkür ediyorum. Çünkü bu kongre bizim
ülkemizin önemli sorunlarndan birisi için analiz yapma, çözüm önerileri ortaya koymak içinde önemli bir frsat olacak.
Sizlerinde bildii gibi ülkemizin en önemli sorunlarndan
bir tanesi isizlik sorunudur. Maalesef Türkiye de uzun yllardan beri isizlik meselesi hep ilk sralardaki yerini korumaya
devam etti. Eer imdi bulunduumuz duruma ve artlara
bakarsak bu durum devam edecek gibi görünüyor. Tabii birçok sayda tepki alyoruz birtakm düzenlemeler yapyoruz
ama bu sorunun kolayca hele sadece devletle çözülecek bir
sorun olmadnn da altn çizmekte yarar görüyorum.
imdi bugün size Türkiye’nin isizlik ve istihdam meseleleriyle alakal çok genel bir çerçeve çizmek istiyorum.
Bu çerçeveyi çizerken aslnda temel amacm bundan sonra yaplacak tartmalar içinde salam bir zemin oluturmak. Yine bu çerçeveyi çizerken biraz bir bilim adam gibi,
Türkiye’nin isizlik ve istihdam sorununu çözmek isteyen
bir bakan gibi iki farkl rolü bir araya getirerek sizlere anlatmaya çalacam.
28
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Çok deerli arkadalarm
Küresel krizde tüm dünyada isizlik artarken ülkemizde
alnan önlemlerle isizlikteki art çok snrl kald bunu biliyorsunuz. Tabii bunun birçok nedeni var her eyden önce
bizim ülkemiz krizden çok uzun süreli etkilenmedi. Dört
çeyrek boyunca etkilenmede çok belirgin bir etkilenmeden
bahsetmemiz mümkün. Dier ülkelere göre nispeten daha
geç etkilendik. Dier ülkelerden iki çeyrek daha sonra bizde
etkilerini hissettirmiti ve yine dier ülkelerden daha erken
bir ekilde krizden çkmaya baladk.
2009 yl henüz bitmeden 2009 ylnn son çeyreinde ülkemizde büyüme emareleri ortaya çkmt. 2010 ylnn ilk iki
çeyreinde de ciddi bir büyümeyi ortaya koyduk. Yine bizim
kendi orta vadeli programmza göre 6.8 büyüyeceimizi hesap ediyoruz. Ama uluslar aras tahmin kurulular bizde ki
büyümenin daha da fazla olabileceini ortaya koyuyor.
sizlik oranmz 2008 ylnda % 11’di ortalama. 2009 ylnda % 14 olmutu. 2010 ylnda % 12.5 gibi bir ortalamayla
tamamlayacamz tahmin ediyoruz. Yine uluslar aras kurulularn tahminleri daha düük. Mesela dün gazetelerde
IMF’nin tahmini Türkiye de ki 2010 yl isizlik ortalamasnn
% 11 olacan ifade ediyordu ama benim tahminim biraz daha
yukarda olacak. sizlik oran krizin Türkiye de hissedilmeye
baland 2008 eylül ayndan itibaren artmaya balad. 2009
ylnn ubat aynda da en üst seviyeye çkt 16.1 oran ile. Ve
yl boyunca da % 13 ve 14’ler de kald. Ama 2010 ylnda ciddi
bir azalma gördük. Eylül ayndan itibaren baktmzda çok
ayrntya girmek istemiyorum. % 14.5’lar da her ay ortalama
yüzde 2 puan düerek azalma seyrini gösterdi ve geçtiimiz
ay % 10.5 civarnda bir isizlik oran ile kar karya kaldk.
Tabii bu isizlik orannn sevindirici boyutlar vard. Bunlardan en önemlisi genç isizlik orannda ki hzla azalmayd. Bununda altn çizmekte ben yarar görüyorum. Krizden hemen
29
Açl Konumalar
sonra ki dönemlerde % 24 orannda olan genç isizlik oran
geçtiimiz ay % 19 olarak ortaya çkt ki bu OECD ülkeleriyle aa yukar ayn seviyede. Hatta OECD’de ki Avrupa
Birlii’ne üye olan ülkelerde bu oran daha yüksek. Belki isizliin dümesinin altn çizerken öyle bir hususu belirtmekte
de ben yarar görüyorum. sizlik oranlarmz düerken belki
çok önemli baka bir gelime ile de kar karya kald. Mesela
haziran ayndan itibaren oranlar size vereceim. gücünde
katlm oranlar da artt.
gücüne katlm oran 2008 Hazirann da % 48. 1 idi. 2009
hazirannda %48.8 e çkt. 2010 hazirann da ise % 50 ye çkt.
Aslnda her 1 puanlk katlmn yaklak 550000 insan ifade
ettiini söyleyecek olursak aa yukar 48 den 50 ye iki puandan biraz daha düük bir arta karn yaklak bir buçuk
milyona yakn 1200000 diyelim hadi daha ihtiyatl bir tabirle
insana ek istihdam salayacak bir durumda ortaya çkt, katlma oranlar yükseldi, isizlik oranlar dütü. Haziran 2008’de
igücü toplam 24407000 den 1832000 artarak 26239000 e çkt
2010 hazirannda. Yine istihdam 22111000’den 1377000 artarak 23488000’e çkt. Dolaysyla isizliin en yüksek olduu
ubat 2009’dan itibaren haziran 2010 dönemine kadar istihdamda 19779000’den 3709000 artarak yaklak 23 buçuk milyon kiiye ulat. Yani isizlik hem igücü miktar, hem de
igücüne katlm oranlar artmasna ramen azald. imdi bu
bizim çok arzu ettiimiz çok beklediimiz bir durumdu. Dorusu bu tespitin tartmalarda önemini analiz etmek bu sürecin devam edip etmeyeceine dair tahminleri ve tartmalar
yürütmek önemli bir yol gösterici olabilecek bizim için. Krizin
etkisini derinden yaayan gelimi ülkelerde ki isizliin 2008
ylndan itibaren artmaya baladn hala da devam ettiini
söylemekte de ben yarar görüyorum.
Ab ülkelerinde isizlik 2008’de 6.9 iken haziran aylar
yine. Haziran 2009’da % 9’a 2010’da ise 9.6’ya çkt. Fransa’da
30
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
7.7’den % 10’a çkt. spanya’da hepinizin bildii gibi çok daha
vahim bir durum var. % 11’den 2010 Haziranda 20.2’ye çkt.
Estonya’da rlanda da Portekiz’de Fransa’da Amerika’da bu
oranlarn hepsinin ikiye katlandn görüyoruz.
Tabii bizim isizlik sorunumuz sadece küresel etkilerle
ortaya çkm bir sorun deildi. Dolaysyla da konjonktürel
tedbirlerle de çözeceimiz bir mesele deil. sizliimizin çok
yapsal sorunlar var, temel sorunlar var bunun içinde çok
temel birtakm stratejiler ve politikalar üretmek zorundayz.
Öyleyse önce isizliimizin yapsal sorunlar üzerine birkaç
söz söylemekte yarar var.
Çalma çandaki nüfusa her yl 2009-2010 rakamlarnn
göz önüne aldmzda ortalama 800000 kii katlyor. gücüne katlmsa yine yaklak olarak 400000 kii. % 50 sinin katlmn varsayyoruz. Son iki ylda 800000 kii katld tarmdan
tarm d sektöre her yl ortalama 150000 kii geçiyor. Tarm
d igücü piyasasna her yl ortalama olarak baktmzda
600000’e yakn yeni katlm ifade etmi oluyoruz böylece. Bütün bunlara ilaveten katlm orann sadece 1 puan artrrsak
az önce ifade ettim 520000 kiiyi de bunun üzerine koymamz
gerekecek. Mevcut isizlik orann bu oran eer yeni istihdamlar yaratamayacak olursak 2 puan artryor yani katlm
orannn bir puan artmas isizlik orann iki puan yükseltiyor.
Tarm d istihdamn büyüme esneklii ise yüzde 0.5 dolaysyla belki baka türlü unu ifade etmek lazm ekonomimizin
istihdam yaratma esneklii oldukça düük bu esneklii artrmadmz müddetçe yine bizim istihdam artrma imkanmz olmayacak. Tarm d sektörde % 5’lik büyüme ile yaklak 400000 kiilik bir tarm d istihdam oluma zorunluluu
ortaya çkyor. Mevcut isizlii sabit tutabilmek için her yl
en az 600000 yeni i yaratmak gerekiyor. Katlm oranlarn
artrmaya igücü oranlarn artrmaya teebbüs ettiinizde ise
bu 600000 kiiyi ikiye katlamanz gerekecek. Bu ise her yl ya
31
Açl Konumalar
daha fazla büyümeyi gerektiriyor ya da büyümenin istihdam
esnekliini artrmay zorunlu klyor. Çalma hayatn daha
esnek hale getirmeyecek olursak o zaman isizlik sorununu
çözemeyeceiz. 2009 yl itibariyle kayt d istihdam oran
% 43.8, tarm dnda % 30, ücretlilerde ise % 26.2 yabanclara
açk olan kaçak içilik çok yaygn görünüyor. Özellikle son iki
ayda yeni politikalar belirledik yabanc içilerin hem kaçak
ilerde çaltrlmasnn önlenmesi hem de çaltran yabanc
içilerin nitelikleriyle ilgili snrlamalarn artrld bir sonuçla yeni bir politika ürettik.
gücünün ve isizlerin yaklak yüzde 60’nn eitim oran düük nitelii düük. Kadnlarn igücüne katlm oran
oldukça düük % 27.8. Avrupa Birlii ortalamas ise bunun
neredeyse üç kat % 64, engellilerin igücüne katlm oran düük % 22, genç igücünün toplam igücüne oran % 20
oldukça yüksek genç isizlik oran % 24 civarndayd dütü
ama ortalamann yine % 19’un biraz üzerinde olacan tahmin etmemiz gerekecek. Uzun süreli isizlerin toplam isizlere oran da çok ciddiye alnmas gereken bir rakam % 27.
Ülkemizdeki isizlik tabii mevsimsel olarak deiikliklerden etkilenmekte belirli dönemlerde farkllk göstermektedir. Mevsimsel faktörlerde isizlik tarm, inaat ve turizm
sektörüne istihdamnn artt yaz aylarnda azalr veya daha
istikrarl bir seyir izlerken eylül ve ekim aylar itibariyle art gösterme eilimi tayor. Art eilimi sonbaharda devam
ediyor ve bu yln ubat aynda da en yüksek seviyesine çkyor. ubat ayndan itibaren ise isizlikte azalma balyor ve
isizlik en düük seviyesine mays haziran aylarnda ulayor.
Temmuz aynda bu durum devam etmekte austos ve eylül
ayndan itibaren haf bir ekilde artlarla giderek yükseliyor.
sizlik sigortas bavurular da krizin ve isizlikteki dönemsel deiimlerin etkisini yanstyor. 2008 yl ocak aynda aylk
olarak 25705 iken, temmuz da 30305 e, kasm da 49502 ye,
32
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
aralkta ise 59923 e çkyor. 2009 yl ocak aynda en yüksek
miktarla 78580 e çkt. Bir ayda 78000 kii bize isizlik ödenei
için bavurdu. Takip eden aylar boyunca nispeten azalmaya
balad. 2010 yl ubatnda 70000 in altna inmeye baladk.
Yl boyunca bu rakam 38000-43000 Araln da seyretti. Geçtiimiz ay itibariyle bu oran 28000 civarna dütü. Normalleen
seyrin buradaki müracaatlardan da anlaldn söylemek
mümkün. 2010 yl ocak aynda tekrar 54754’e yükselirken az
öncede ifade ettiim gibi 28000’lere kadar inmi olduk.
sizlik sigortas bavurularna yllk olarak baktmzda
2007 ylnda 246582 kii rakamlara lütfen dikkat edin. 2008
ylnda 380000 kii özellikle 2008’in ikinci yarsndan itibaren
iddetli bir art olduunu görüyoruz. 2009 ylnda 597000
kii yani 600000 kii yaklak isizlik maa bavurusunda
bulundu. Bu sene bu oran çok daha düecek onu görüyoruz
imdiden ama kesin rakam verecek durumda deilim. lk sekiz aylk rakama baktmz zaman bunun 309000’de kaldn görüyoruz. Tabii eer isizlik buysa isizliin yapsal ve
mevsimsel özelliklerinden ana hatlaryla bahsettikten sonra
o zaman bunlar nasl çözümleyeceiz alternatier neler olabilir, bunlar ana hatlaryla sizlerle de paylamak ve dorusu
tartmalarnzda tartma konusu haline getirmenizi istiyorum. Sosyal taraarn katlmyla biliyorsunuz 2023 ylna kadar igücü piyasasndaki yapsal sorunlarn çözülmesi ve isizlik sorununa kalc çözüm bulunmasna yönelik bir strateji,
politika ve tedbirler içeren ulusal istihdam stratejisi çalmas
balatmtk. ki kez toplanld içinizden birçok hocamz bu
toplantlarda bize destek verdiler. Onlara teekkür ediyoruz.
Birçok sendikacmzn o toplantlarda yine bizimle beraber
oldu ve konuyla ilgili düüncelerini bizlerle paylat onlara
da teekkür ediyoruz. ki toplantda 2009 ylnn aralnda ve
2010 ylnn ubatnda yaptmz toplantlara her birine 180
ila 210 kii katlmt. Türkiye’de isizlik sorununa söz söyle-
33
Açl Konumalar
yebilecek herkesi dinlemeye çaba sarfettik. Bu çalmalardan
sonrada dorusu ciddi anlamda bir strateji ve politika dosyas oluturduk. Bunlarn ayrntsna girecek deilim ama buradaki temel tespitleri de sizlerle paylamak istiyorum. Çünkü
o temel tespitler sizlerin isizlik sorununa yapacanz çözüm
önerilerinde ipuçlar oluturacaklar. Biz her eyden önce Türkiye de yeni istihdam politikalar oluturulurken temel ilkelerimizi gözden geçirme ihtiyacnda olmalyz. Bu temel ilkelerin en banda bütüncül bir yaklamn sunulmas gerekiyor.
sizlik sorunu sadece Çalma Bakanl’nn çözebilecei
bir sorun deil bunu hep birlikte görüyoruz bir bütün olarak
ülkenin ekonomisinden kopuk olarak düünülemeyecei gibi
ayn zamanda sivil ve sosyal aktörlerde de bamsz olarak düünülemez. Bu yüzden bu ülkenin isizlik sorunuyla topyekûn
bir mücadele ortaya koymaya ama ulusal düzeyde de birbiriyle uyumlu stratejiler üretmeye mecburuz. Genel ekonomik
stratejilerimizle istihdam stratejilerimizin birbirine uyumlu
olmas gerektii kadar özel sektörün tavr ve davranlar da
bununla uyum salayacak bir yaklam ortaya koymaldr.
kinci temel ilkemiz artk ii koruyan deil, insan koruyan
bir yaklam sunmak gereidir. Bugüne kadar yaplan bütün
yaklam tarzlarnda biz kiilerimizi ilerinde korumaya özen
gösteriyorduk. Sendikalarmzn genel tavrndan içilerimizin çalma alkanlklarna bakanlmzn politikalarndan
toplumsal anlaymza kadar bu alanda insanlarn belirli bir
ite kalmalarn salayacak tedbirler hep öne geçti. Hâlbuki
biz insan o iini kaybetmi olsa bile bir baka yerde i bulabilecei nitelikleri kazandracak bir esneklik salayabilirsek
ve dolaysyla mesela ömür boyu eitim programlarn daha
etkin halde kullanabilirsek ilerin deil de kiilerin niteliini
koruyarak onlarn her an i bulacaklar bir kabiliyeti kazandrmann çok daha iyi sonuçlar vereceini düünüyoruz Çünkü dünyadaki artlar bu boyutta.
34
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
verenin üzerindeki ek yüklerin fazla olduunun farkndayz. Dolaysyla bu yüklerin üzerine yeni yükler getirilmemesi kadar belki de yine uluslar aras ortalamalar düünerek
tedbirleri almak gerektiini düünüyoruz. Bunlarn hepsini yaparken içilerimizin güvencelerini asla ihmal etmeden
ve yine sosyal diyalogu da esas alan bir yaklam da srarla
takip etmek gerektiini düünüyoruz. Ve nihayet istihdam
özendirici istihdam artracak istihdama dost bir ekonomik
büyümeyi öngören bir ekonomik yaklam koymamz gerektiini düünüyoruz.
Dorusu farkl tanmlamalar, farkl tasnier yapmak
mümkün ama ulusal istihdam stratejisiyle ilgili çalmalarmz yürütürken dört ana eksen ortaya koyduk. Onlardan bir
tanesi eitimle istihdam ilikisinin güçlendirilmesi bununla
ilgili neler yapyoruz biraz sonra size daha ayrntl anlatacam. kincisi igücü piyasasnn esnekletirilmesi, üçüncüsü
kadnlar, gençler ve dezavantajl gruplarn istihdamnn artrlmas, dördüncüsü ise istihdam sosyal koruma ilikilerinin
güçlendirilmesi olarak belirlendi. Bu dört ana eksen üzerinde
politika üretmeye çaba sarf ediyoruz. Tabi bu stratejiler eitim ve özellikle mesleki eitimde çok köklü deiiklikleri gerektiriyor.
gücü piyasalarnda esnekleme temelli ilerlik kazandrlmasn ve istihdam hizmetlerini sunan kurumlarn etkinliklerinin artrlmasn zorunlu hale getiriyor. sizlie youn
olarak maruz kalan gruplarn istihdamnn özellikle desteklenmesini zorluyor. sizliin etkilerini azaltacak sosyal koruma ve mekanizmalarn gelitirilmesini zorluyor. Kobiler
kobi temelli giriimci ve yenilikçiliin desteklenmesini özendirmeyi gerektiriyor. Kayt d istihdam ve yabanc kaçak
içiliin azaltlmasn etkin ileyen teviklerin getirilmesini
isizlik sigortas fon kaynaklarnn isizliin azaltlmasnda
daha fazla kullanlmasnn kurumlar arasnda ibirlii içinde
35
Açl Konumalar
isizlikle mücadeleyi öngörüyor. Ksaca ulusal istihdam stratejisi dört eksen çerçevesinde aslnda çok kapsaml yine birbiriyle uyumlu bütüncül bir ekilde ele alacamz çok sayda
stratejiyi öngörüyor. Tabii biz bu stratejilerle ile ilgili olarak
dorusu 2023 vizyonu da oluturmak istiyoruz bu vizyonun
ana hatlar neler olabilir bu tartlabilir ama en azndan bu
vizyonu oluturabilecek temel hedeerin neler olabileceine
dair birkaç ey söylemek istiyorum. Bize bu konuda yol göstermeniz için yardmc olaca ümidiyle mesela 2023 ylnda
isizlii % 5’e düürebilir miyiz? Yine mesela tarm d istihdamn büyüme esnekliini yine 2023 ylna kadar 10 puan
artrarak %0.50 den %0.60 a çkarabilir miyiz? Çkarmak için
neler yapmak gerekir tarm d sektörde kayt d istihdam
orann % 15’e düürmek mümkün mü? 2010 ylndan itibaren aktif igücü program kapsamnda her yl 400000 kiiye
en az mesleki eitim verme imkânmz olabilir mi, olamaz m
igücü yetitirme kurslarnda eittiimiz insanlarn istihdam
artlarn salayacak tedbirler almak mümkün mü çünkü
mesela biz bununla ilgili çok youn tedbirler alyoruz.
Ama tek bana alacamz tedbirlerin yeterli olmadn
fark ettik. Dikkat ederseniz son dönemde daha çok iveren
örgütleriyle bir araya gelerek istihdamn artn salayacak
projeler üzerine younluk verdik. 2008 ylnda -Kur’a müracaat eden isizlerin ie yerletirilme oranlar % 4, 2009 ylnda gelitirdiimiz yeni projeler ve programlar sayesinde bunu
% 23’e çkardk. Bu inanlmaz bir arttr ama asla yeterli bir
art deildir. Biz 2010 ylnda bu oran aa yukar % 28’e
çkarmay planlyoruz ama bunun yetmeyecei kanaatindeyiz yine. Bu açdan özellikle iverenle ve piyasayla daha yakn ibirlii mekanizmalar ve düüncelerine ihtiyacmz var.
Ürettiklerimizi az sonra size söyleyeceim ve paylaacaz.
Mesela mesleki eitim ile istihdamn güçlendirilmesi konusunda yaptklarmzdan ksaca size bahsetmeliyim.
36
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Biliyorsunuz Mesleki Yeterlilik Kurumu 2009 yl haziran
ayndan itibaren meslek standartlarn yaynlamaya balad. Bugüne kadar yaklak 120’den fazla meslek standardn
ilan ettik. Ylsonuna kadarda yine birçok meslek standardn
ilan edeceiz. Ancak meslek standartlarn yaynlam olmak
yetmiyor. Meslek standartlarna meslek standartlar piyasa
ihtiyaçlarna göre hazrlandna göre piyasa ihtiyaçlarna
uygun mesleki eitim programlarna ihtiyaç duyuyoruz. Bu
açdan bakldnda biz meslek standartlarn yaynladmz ilk günden öyle bir ey yaptk. Milli Eitim Bakan YÖK
bakan, Sanayi bakan, Devlet Planlamadan Sorumlu Devlet
Bakan ve Çalma Bakan bizim koordinasyonumuzda bir
araya geldik. Ve onlara meslek standard yaynlamaya baladmz ve meslek standard yaynlamann toplum için ne
anlama geldiini uzunca anlattk. Onlardan ricada bulunduk
lütfen meslek eitim ile müfredatlarnz yaynladmz meslek standartlarna göre yeniden gözden geçirin ve prensip
karar verildi. YÖK bakan bütün meslek yüksek okullarnn programlarn gözden geçiren ekibin yöneticisiyle bizzat
kendiside gelerek ve bu alanda ki danmanlaryla meslek
yüksekokullar müfredatn deitirmek üzere, Milli Eitim
Bakanl yine meslek okullarnn, meslek liselerinin müfredatn meslek standartlarna uygun hale getirilmek üzere
prensip karar verdik ve bununla ilgili olarak 2011 yl sonuna
kadar nasl bir yol takip edeceimize dair eylem plan yaptk. Bakanlmzn sözü var herhangi bir meslek standard
yaynlandktan sonra en geç bir yl içerisinde müfredatn o
standartlara göre yeniden gözden geçirecek ve biz piyasann
ihtiyacna uygun ekilde mesleki eitimi yapmaya balayacaz. Ama yine mesleki eitimle istihdam arasnda ki ilikiyi
güçlendirmek için bir baka hazrlk içerisindeyiz. Daha çok
mesleki eitimi i adamlarnn organize sanayi bölgelerinin
veya i adamlarnn bir araya getirdii derneklerin, vakarn ve benzeri sivil toplum örgütlerinin yönetimde daha etkin
37
Açl Konumalar
olduu bir mesleki eitim modeli için bir çalma ve hazrlk
içerisindeyiz ama henüz neticelenmedi. Bunun dnda bizim
yine baka kirlere de ihtiyacmz olduunu size açkça ifade
etmek istiyorum.
stihdam eitim ilikisinin güçlendirilmesiyle ilgili hem
de istihdam oranlarnn artrlmasyla ilgili baka yaptmz
bir projede Çalma Bakanl, -Kur, Milli Eitim Bakanl
TOBB, TOBB üniversitesiyle dört kurulun bir araya gelerek
oluturduu bir baka projemiz oldu. Buna ksaca UMEM
ismi verdik. Uzmanlam Meslek Edindirme Merkezleri Projesi. Bu proje yine meslek hayatyla eitim arasndaki
ba güçlendirirken ayn zamanda istihdam da artrmaya
yönelik hazrlanm bir projeydi. Çalma yöntemi u olacak
tüm Türkiye de ki sanayi ve ticaret odalar bizzat kendi üyelerinin yanna giderek sahip olduu açk pozisyonlar tespit
edecek veya üyeleri kendi taleplerini odalarna ulatracaklar.
Bizde bu odalarn tespit ettii açk pozisyonlar kendi içinde tasnif ederek onlara yönelik özel eitim programlar organize edeceiz. Bu eitim programlarnda baaryla mezun
olanlara ise yine bu odalar vastasyla istihdam salanacak.
Bize bu maksatla ve bu proje çerçevesinde eitimi yaplm
insanlarmzn %90’n istihdam edeceklerine dair bize söz
verdiler. Bunun için kaynak ayrdk. Milli Eitim Bakanl
110 tane meslek lisesinin teknolojisini yeniliyor, eitim araç
ve malzemelerini çada hale getiriyor. Yine bunun için geçtiimiz aylardan itibaren haziran, temmuz ayndan itibaren
Türkiye de ki binlerce meslek dersleri öretmenlerini eitime tabii tuttuk onlarn bilgi ve donanmlarn güncelleyelim
diye ve yine eylül ayndan itibaren bu program uygulamaya koyduk. Bu konuda en az 200000 kiiyi eitmeyi burada
yine onlarn sözüne istinaden %90’n istihdam etmeyi planlyoruz. Bu projeyi 5 yllk bir proje olarak planladk. 5 ylda
yaklak 1000000 insan eiteceiz. Ama bu proje kapsamnda
38
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
olan bu proje kapsamnda olmayan insanlara yönelik eitim
ile yine bizim planladmz ifade etmeliyim. 2002 ylnda Kur tüm Türkiye’de 172 adet mesleki eitim program yapt.
Bunlar sadece tespit olarak ve geldiimiz noktay göstermesi
açsndan söylüyorum. 2002 ylnda 172 mesleki eitim program, 2008 ylnda 1800 tane mesleki eitim program yapld.
Ama 2009 ylnda tam 10734 mesleki eitim program gerçekletirdik tüm Türkiye’de. 10734 mesleki eitim programnda
167000 insanmz eittik. Bunlarn % 44’ü kadnd. Bunlarnda % 23’ünü ie yerletirdik. Yine uluslar aras bir kurulula bir araya geldik bu eitimlerimizin kontrol edilebilirliini
denetlenebilirliini artrmak eitimleri daha da gelitirmek
üzere hem yaplan programlar için daha etkinlik ve verimlilik
salayacak tedbirler için çaba sarf ediyoruz.
Önümüzdeki yl 400000 kiiyi eitmeyi planlyoruz.
200000’ini az önce ifade ettiim programa dayal olarak dier 200000’ini de yine serbest bir ekilde yapmak üzere. Bu
açdan bakldnda -Kur artk Türkiye de çok önemli kurumlardan birisi olmaya balad ve istihdam sorunlarnn çözümünde merkezi bir tekilat olarak görevlerini ifa edecek.
Ama dediim gibi bizim özellikle içi sendikalarnda iveren
sendikalarnda ciddi bir destee ve anlaya ihtiyacmz var.
Dorusu özellikle istihdamla ilgili yaptmz teviklerin ne
kadar etkili olduuna dairde çok ksa bilgiler vereyim size.
Sonra konumam bitireyim. Biliyorsunuz 2008 ylndan itibaren biz istihdamn tevikiyle ilgili özellikle youn tedbirler
aldk. Ama daha önce de yine 2004 ylnda özellikle ekonomik büyüme ile ilgili büyümeyi tevik eden 49 il’e yönelik bir
tevik sistemimiz vard hatrlarsanz. O tevik sisteminden
itibaren ekonomik büyüme ile beraber istihdamda da önemli
gelimeler olmutu. Ksaca onlarn sonuçlar hakknda da bilgiler vereyim size. 2010 yl haziran ay itibariyle aa yukar
49 ilde uygulanan tevik sebebiyle 37000 iyeri bu tevikten
39
Açl Konumalar
yararland. 639518 sigortal içi buralarda istihdam edildi yani
yaklak 650000 kii bu teviklerden dolay istihdam salad
ve bunun bize maliyeti 2763000 lira oldu. 5 puanlk indirim
teviki yapmtk iverenlere biliyorsunuz. Yine haziran ay
itibariyle 765000 iyeri bu tevikten yararland. 5866000 sigortalda bundan yararland. Ve bunun maliyeti 5 milyar 818
milyon lira oldu bize. Gençlerimize ve kadnlarmza yönelik
tevikler yapmtk hatrlarsanz ayet ilk defa ie giriyorsa
19- 29 ya arasnda ki gençlere ve hangi yalarda olursa olsun
kadnlara yönelik teviklerimiz vard ve iverenlerin sosyal
güvenlik primlerini hazinemiz ödüyordu. 5 yl süre ile yaplan bu tevik sebebiyle bizim yine Haziran 2010 itibariyle
30000 iyerinde 86000 sigortal bu tevikten yararland. Gencimiz ve kadnmz ie girdiler bize maliyeti 122 milyon lira
oldu. Bununla ilgili süre bitmiti belki bir bilgi vermekte yarar var. Belki kamuoyuyla daha önce paylatm için müjde
demek yerinde olmayacak biz kadnlarmz ve gençlerimizin istihdamnn tevikine devam edeceiz. Bunun için yeni
bir kanun tasars tasla hazrladk. Bu kez daha da düzenli
hale getireceiz. Daha önceden be yl süreyle giderek azalan oranlarda istihdam teviki yapyorduk. imdi bunu üç yl
süreye düüreceiz ama yüzde yüz tevik yapacaz. Daha
da önemlisi be puandan yararlanan iverenler kadnlarn ve
gençlerin tevikinden ayrca yararlanamyorlard. imdi kadnlar ve gençleri istihdam etmeleri halinde ayrca bu tevikten de yararlanabilecekler. Dolaysyla biz münhasran bu iki
sorunu çözmek için tevik ediyoruz. Özürlülerle ilgili teviklerimiz vard biliyorsunuz. 10279 iyerinde 33350 civarndaki
sigortalmz bundan yararland bize 83 milyon lira maliyeti
oldu. Arkadalar isizlik sigortasndan bugüne kadar yararlananlarla ilgili bilgi vereyim. 2009 ylnda 471209 kii isizlik
sigortasndan bizden pay ald çünkü isizlik sigortasnda sizle paydaz biliyorsunuz Mustafa Bey. Dolaysyla bu bilgileri
verme ihtiyac da hissediyorum. 2010 ylnda u ana kadar
40
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
228976 kii bizden isizlik sigortasndan ücret ald. Yalnz
toplam 2002 ila 2010 yllar arasnda bizden isizlik sigortasndan maa alan insan says 1988000 kii. Yaklak 2 milyon
kii bizden 2002 ylndan 2010 ylna kadar maa aldlar. Biz
yine isizlik sigortasnn kullanmyla alakal artlar yeniden
gözden geçiren bir çalma balattk. O çalmay dorusu
önümüzdeki günlerde sizlerle paylarz. Bence unu söylemekte yarar var konumamn ilk banda belirttiim küresel
kriz sebebiyle bizdeki istihdamdaki artlarn az olmas krizin
çabuk çkmamas ve isizlik oranlarnn hzla düüyor olmas
çokta tesadüfî olmad bununda altn çizmek istiyorum. Hem
de bu konuda mütevazilik yapmamak gerektii kanaatindeyim. Çalma Bakanl son bir ylda hakikaten yabanc ülkelerin takdirini kazanacak tedbirleri baar ile uygulad. Türk
hükümetinin yükümlü koordinasyon kurulu bu konuda çaba
sarf etti ve youn çalt. Ekonomik Koordinasyon Kurulunda imdiye kadar Çalma Bakanl üye deildi. Çalma Bakanl 2009 ylndan itibaren Ekonomik Koordinasyon Kurulunun üyesi oldu. stihdam tedbirlerini de bir bütün olarak
almaya özen gösterdik. Ve unu söylemeliyim mesleki eitim
konusunda dünyada en iyi uygulamay yapan biziz. Buna
dorusu hiç mütevazilik göstermeyeceim. Çünkü G20 ülkeleri Çalma bakanlar toplantsnda herkes ne yapmsa onu
gelip anlatmak istediinde G20 ülkelerinin koordinasyonunu
yapan Amerika bize mesleki eitimi nasl baardnz anlatn dediler biz onu anlattk onlara. Ksa çalma ödeneinde
Avrupa birlii ülkeleri OECD ülkeleri dahil olmak üzere en
iyi uygulamay yapan ikinci ülke biziz. Birincisi Almanya çok
iyi bir uygulama yapt. Bir milyona yakn insan istihdamda
tutmay baard. Bizde çok iyi bir uygulama yaptk yaklak
205000 insanmzn istihdamda kalmasn salayacak bir tevik verdik. Bu açdan bakldnda isizlik fonu ödenekleri,
ksa çalma ödenekleri mesleki eitimler çok ciddi anlamda
bizim çalma hayatmzda istihdam ve isizlikle ilgili müca-
41
Açl Konumalar
delede yer aldlar. Ayrca yine belki konjonktüre tepki olarak
sayabileceimiz toplum yararna çalma programlarnda da
çok baarl olduumuzu ama kendi hedeerimize ulaamadmz da ifade etmem lazm. Özellikle 2009 ve 2010 ylnda
60’ar bin kiiyi toplum yararna çalmada istihdam etmeyi
planladk maalesef amaçlarmza ulaamadk. Ama her eye
ramen 2009 da 47000 kiiye 2010 ylnda 45000 kiiyi toplum
yararna çalma projesinde istihdam ettik. ehirlerimizin birikmi sorunlarn çözdük okullarmzn temizliini yaptk.
ehirlerimize park ve bahçe yaptk. Aaçlandrma yaptk.
Varsa bir yerde özel ihtiyac olan bir proje onu gerçekletirdik.
Ve yine 2009 ylndan 2010 yl haziran ayna kadar stanbul
kadar ülkemize orman kazandrdk. Ana hatlaryla toplum
yararna çalma programndan bahsettim.
Bütün bunlardan sonra söyleyeceim ey u arkadalar
hakikaten isizlik ülkemizin çözüm bekleyen ve uzun vadeli
bir stratejiyle üzerinde durmamz gereken bir sorun. imdiye kadar olduu gibi geçici tedbirlerle bizim isizliin yapsal sorunlarn amamz mümkün görünmüyor. Uzun vadeli
düünmek çok akllca tedbirler almak, çok stratejik davranlar ortaya koymak zorundayz. Tabi bu hepsi beraberinde
bizlerin deimesini mevcut alkanlklarmzn deimesini
gerektiriyor. Biz artk kurumsal çabalarmz kurumsal çkarlarmzn daha üstünde bu ülkenin isizlik sorununu görmeli
bunu çözmek için ülkemizin her bir kurumu sendikalaryla,
iveren örgütleriyle kamu idareleriyle her bir kurum gerekirse kendisinin fedakârlk yapmas gerektiini fark etmesi gerekir. Ve böylece biz bu ülkede isizlik sorununu çözebilecek
konuma geleceiz.
Ben sizin hafta sonu burada yapacanz tartmalarn bize
yol gösterici olacan umuyorum. Ufuk açc sonuçlar douracan bekliyorum. Emei geçenlere tekrar teekkür ediyorum ve baarl geçmesini diliyorum.
42
AÇILI PANEL
SZLK VE STHDAM
Panel Bakan
: Prof. Dr. Sedat MURAT
stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi
Panelistler
: Doç.Dr. M. Kemal BÇERL
Türkiye Kurumu Genel Müdürü
Prof. Dr. Vedat BLGN
TÜRK- Genel Bakan Danman
Prof.Dr. Hüseyin AKYILDIZ
Süleyman Demirel Üniversitesi ktisadi ve dari
Bilimler Fakültesi
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Panel Bakan: Prof. Dr. Sedat MURAT
Saygdeer bakanm, çok deerli TÜRK- Bakanm,
TÜRK-’in deerli üyeleri, deerli meslektalarm, deerli
katlmclar hepinizi sayg ve sevgiyle selamlyorum. Hepiniz
ho geldiniz.
Sabahleyin TÜRK- Genel Bakanmz dinlerken gerçekten duygulandm bir hakk teslim etti. Özellikle tabii stanbul
Üniversitesi ktisat Fakültesi Çalma Ekonomisi mensubu
olarak özellikle rahmetli hocalarmz, hayatta kalan hocalarmz dile getirmesi burada bulunan herkesi de mutlaka duygulandrmtr. Çalma hayatnda çok önemli katklar vardr
her birisinin. Rahmetli olanlara Allah’tan rahmet, kalanlara
sal ve shhat diliyorum. Deerli bakanmz aslnda iimizi
çok kolaylatrd. Gerçekten çok güzel istihdam ve isizlikle
ilgili konuyu özetlediler. Mevcut durumu ortaya koydular.
Biz akademisyenlere çalma yapabileceimiz alanlarla ilgili
ksa bir bak açs da konularla ilgili ortaya koydular. Tabii
Çalma Bakanl özellikle bakanmz hepiniz görüyorsunuz
katldlar bizi ereendirdiler bu bizim için çok önemli. Yani
bu tür kurumlarla bir arada olmas iç içe olmas çözüm bulma
açsndan çok önemlidir. Sayn bakanmz göreve balad
anda kendilerini bir kriz ortamnda buldular. Ve gerçekten
bende öyle inanyorum o krizde istihdam ve isizlik açsndan
önce biraz panikledik korktuk. Ama zaman içerisinde dünyann ileri gelen gelimi ülkelerine baktmz zaman ciddi bir
mesafe kat edildiini görüyoruz. Mütevazlk yapmayacam
derler unu da biz belirtelim bizde pek mütevazlk yapmayalm. Bakanln bu baarsnda sayn bakanmz akademisyenlere çok önem veriyor ve Çalma Ekonomisi alannda birçok deerli akademisyeni yanna alm bulunuyor. Bununda
mutlaka bu sorunlarn çözülmesinde önemli bir pay olduuna inanyorum. Bata kendi bölümümden iki deerli elema-
45
sizlik ve stihdam
nmz Çalma Bakanlmza vermi bulunuyoruz. Bunlarn
çalmalar tabi ki bizi gururlandracak ülke adna da sevindirecektir ve burada konuma hakkn tamamen panelistlere brakyorum. Her birisi kendi alannda deerli ayrca bir ksm
uygulamann içerisinde de.
Doç. Dr. M. Kemal BÇERL
-KUR Genel Müdürü
Sayn bakanm, Sayn milletvekilim, Sayn müstearm, sayn müstear yardmclarm, Sayn valim, sayn konfederasyon bakan ve deerli üyeleri hepinizi saygyla selamlyorum ve aranzda olmaktan son derece mutluluk duyduumu
belirterek balamak istiyorum.
Aslnda sayn bakanmz söylenmesi gereken her eyi aa
yukar ana hatlaryla belirtti. Ne söyleyebilirim bunun üstüne diye ben kendi kafamdan geçenleri revize etmeye çaltm.
Bir kaç eyin altn çizerek gitmek istiyorum.
Türkiye hakikaten isizlikle mücadelede son bir iki yllk
süre içerisinde özellikle bu yl çok büyük baarlar elde etti
ama Türkiye gibi her yl 800 bin kiinin yeniden istihdama
dahil olduu, köyden kente göçün, transformasyonun son
hzyla devam ettii ülkelerde aslnda isizlikle mücadele yoku yukar çkarken bisiklete binmek gibidir yani belli
tempoda sürekli pedala baslmas lazm. Basmadnz takdirde geriye düersiniz. Dorusu kazanlm bir baar olarak burada da noktalama durumunda deiliz bunu zaten
sayn bakanmzda çok net bir ekilde ifade etti. Çalma ve
sosyal güvenlik bakanl Türkiye Kurumu olarak bakanmz altn özellikle çizdi gerçekten isizlikle mücadele ve
istihdam politikalar uygulama, politika önerme noktasnda
çok sorumlu bir durumdayz. Çok önemli bir durumda olduumuzu düünüyorum.
46
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Açkças Türkiye Kurumu 1946 ylnda kurulduu günden 2003 ylna çok önemli ve ciddi bir dönüümü baaryla
gerçekletirmi bir kurum. Bakanmzn verdii rakamlarda
da bu çok açk görünüyor. 2007-2008 yllarnda mesleki eitim
noktasnda hemen hemen çok az durumlarda iken geçen yla
ulatmz zaman yaklak 170 bin kiiyi mesleki eitimden
geçirmi olmas kurumun geçirdii bu dönüümü gerçekten
ciddi bir ekilde baardnn iareti olarak alglanabilir. sizlikle mücadele adna ne yaplabilir? Türkiye gibi kronik
sorunlar olan veya yapsal özellikleri olan ülkelerde bu sorunun cevabnn biz akademisyenler ve bürokratlar tarafndan
iyi dizayn edilmesi gerekir diye düünüyorum. Bu noktadan
bakldnda aslnda yaplanlarla teoride anlattklarmz arasnda hiçbir fark olmadn görüyorum.
Çalma Ekonomisi teorisi diyor ki: Eer yapsal probleminiz varsa eitimle bunun üstesinden gelebilirsiniz. Eer
geçici isizlikle muhatap iseniz eletirmeyle bunun üstesinden gelirsiniz. Konjonktürel probleminiz varsa belki ikisini
bir arada kullanarak çoklukla eletirmeyle bu iin üstesinden gelirsiniz. Ve eer yapacak hiçbir ey yoksa bunun dnda isizlere dair toplum yararna çalma programlarna son
çare olarak buna bavurabilirsiniz. Sayn bakanmz ayrntl
dökümünü verdii için sürede kstl olduu için ben rakamlara tekrar dönmek istemiyorum. Geçen ylki ve ondan önceki yllardaki uygulamaya baktmzda aslnda hepsinin
uygulandn görüyoruz.
Türkiye ciddi anlamda pasif igücü piyasas politikalar
uygulayabilen ülkeler arasna geldi özellikle ksa çalma ödeneiyle geçen yl 200000 civarnda kiiyi biz ite tuttuk. Ki bu
çok önemli bir kiinin bir kere isiz kalmas veya isizlik havuzuna dümesinden sonra onu oradan çekip çkarabilmeniz
çok zor. Farkl enstrümanlar denemeniz lazm ve çalmaya-
47
sizlik ve stihdam
bilir bu enstrümanlar. Bunu bizim baaryla gerçekletirdiimizi dorusu düünüyorum. Bunun dnda isizlik sigortas
belki miktar ve süre açsndan özellikle akademisyenlerin,
sendikalarn eletirilerine muhatap bir uygulama ama sayn
bakanmz çalma yapld müjdesini verdi. nallah olgunlanca kamuoyuyla bu da paylalacak. Daha makul seviyelere geleceine ben açkças inanyorum.
Eitim konusunda -Kur 2009 ylnda üzerine düeni
yapt diye düünüyorum. Ama bu bizi rehavete açkças sevk
edemez. Zaten akademisyenlikten bürokratla geçtiimde
unun farkna vardm. Sanyorum adn en fazla hak eden
bakanlk buras olsa gerek hakikaten çalma kelimesinin manas da burada tam olarak örendiimi söyleyebilirim. Dolaysyla bu iin gerek -Kur gerek Çalma ve Sosyal Güvenlik
Bakanl nezdinde bir istihdam seferberlii gibi yürütüldüünün bilinmesini istiyorum. Açkças bunun üzerine sürekli
kir müzakereleri yaplyor.
Önümüzdeki dönemde -Kur olarak Çalma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlmzn da desteiyle birkaç önemli ey
yapmay hedeiyoruz bunlardan bir tanesi u ana kadar çok
fazla yapamadmz itiraf etmek gerekirse eletirme hizmetlerine 2011 yl itibariyle biraz gaz vermeyi düünüyoruz
o konuda ciddi bir ataa kalkacaz. danmanl veya i
koçluu müessesesini daha etkin hale getireceiz. Konjonktüründe açkças u aralar çok müsait olduunu düünüyorum. Ekonomi büyüyor, ekonomide açk i yaratlyor. Yeterli
yetersiz tartlr. Ama bu vasatta bu konjonktürde biz eletirmeyi net bir ekilde yaparsak isizlie bir kaç puan sanrm tesirimiz olabilir diye düünüyorum. Eletirmeyle ilgili
çalmalarmzn dnda yine 2011’de bizi -Kur olarak sk
bir tempo bekliyor. Bu tempoda sayn bakanmzn verdii
48
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ödev var 400 bin insan eitimden geçireceiz ama hakikaten
igücü çok vasfsz. Bunlarn aa yukar %43’ü lise alt seviyelerde. Dolaysyla bunun bir seferberlik halinde devam
etmesi gerektiini biliyoruz. Önümüzde ki yl inallah yine
biz UMEM protokolünün çerçevesinde gerekirse bunun dnda zaten -Kur’un düzenleye geldii kurslarla bu eitimleri artracaz. Yine gelecek yl bir yandan hem eitimleri
artrrken bir yandan hem -Kur’un verdii kurslarla kalite düzeyinin yükselmesini de hedef aldk. Ve buna yönelik
ciddi giriimler içerisinde de olduumuzu söylemek istiyorum. Zannediyorum bu iki noktay da biz ihmal ettiimizde
iyi bir seviyeye geleceimizi düünüyorum. Bunun dnda
bir baka gelimede yerel inisiyatieri gelecek yldan itibaren daha çok iin içerisine katacaz. Bunda tabi ki UMEM
protokolünün çok büyük yeri var. Bundan sonra ileride açlacak kurslar mesleki eitimler istihdam ve mesleki eitim
kurumlarnn daha çok inisiyatiyle yürüyecek orda ki kurs
yönetimlerini bizim esnaf ve sanayi odas temsilcilerimiz dizayn edecek, takip edecek, yürütecek. Dolaysyla hep özlenen, hep söylenen yerel inisiyatierin i içerisine çekilmesi
hadisesi gerçekleecek.
Bir baka yapacamz yenilikte önümüzdeki ylla birlikte
inallah 81 ilde igücü piyasas ihtiyaç analizleri yapacaz.
Böylelikle karanlk bir noktada siyah bir kediyi arama noktasndan da çkacamz düünüyorum. Yani birisi arteli
kaldracak ve daha net göreceiz piyasann resmini. Yaplan
eitimlerin hedefe daha isabet edecei kanaatindeyim. -Kur
olarak ben makro bazda yaklamadm.
Bu bana ayrlan çok ksa sürede biraz da galiba benden
istenilende buydu. Çok özetle aktarabileceklerim bunlar.
Çok teekkür ediyorum sözlerimi noktalarken sa olun.
49
sizlik ve stihdam
Prof. Dr. Vedat BLGN
TÜRK- Genel Bakan Danman
Ben de konumama balamadan önce tüm hazirunu saygyla selamlamak istiyorum.
Tabi ki isizlii konuuyoruz. sizlik meselesinin sahipleri de, muhataplar da buradalar. Onun için biz akademisyenler meseleyi konuurken daha fazla dikkat etmek durumundayz.
imdi isizlik nasl bir sorun? Bir defa isizlik toplumsal
bir sorun. Yani toplumda bütün dengeleri, bütün gelenekleri, bütün deerleri andracak bir sorun. Bunun için de
toplumsal çatmalar, terör ve benzeri olaylara kadar tehditlere yol açacak eyler de vardr. sizlik sorununun bir
boyutu da budur.
kincisi ekonomik bir sorundur. Ekonomik sorun her eyden önce isizliin öyle bir boyutunu ortaya çkarmaktadr.
Emein ekonomide deerlendirilememesi. Emek yaratc bir
kaynaktr. Bunun ekonomide deerlendirilememesi, artk braklmas bal bana bir sorundur.
sizliin üçüncü bir boyutu var. O belki daha fazla üzerinde durulmas gereken daha fazla aratrma yaplmas gereken bir boyutu bireysel boyut, isiz insann psikolojisi, isiz
insann yaad sorunlar onun bireyselliinin tarif edilmesini
tahmin ediyorum hiçbir ey ikame edemez. Onun için isizlik
sorununun bir bütün olarak ekonomik, bireysel, toplumsal
sorunlarn kapsayacak biçimde ele alnmas gerektiini meseleye bu nitelikleri dikkate alarak önem verilmesi gerektiini
vurgulayarak sözlerime balamak istiyorum.
Tabi bir defa unu görmemiz lazm hangi çada yayoruz?
50
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yaadmz ça ana karakteristikleriyle neyi ortaya koymaktadr? Bunu mutlaka görmemiz lazm. Bizim genellikle
bu tartmalar yapanlarn, meslektalarmzn bütün kavramlarmz bizim sanayi toplumunun kavramlardr. Sanayi toplumunun modelidir, sanayi toplumunun problemler
çerçevesi içerisinde meseleyi ele alyoruz. Dikkat edelim bütün sorunlara bak açmz aa yukar sanayi çann bak
açs ile snrldr. sizlik, i kavramn da böyle deerlendiriyoruz. Düünün i kavramna bak açmzda bizim ne
var? 8- 5 kavram. 8 saat çalma kavrammz var. Oysa yeni
bir dünya ile kar karyayz. Ve dünya deiiyor. Ve biz
bu deiime son 20 ylda ayak uydurmaya baladk. Ve bu
deiimi son 20 ylda bu deiimi kendi hayatmzda hissetmeye baladk. Aa yukar bu meselenin üzerinde duranlar sanayi toplumunun sorunlarnn ald yeni bir yapya
doru gidildiini görenler bu meseleyi daha uzun süredir
50- 60 senedir tartanlar var. Dolaysyla bizim bu yeni toplumu yeni yükselen toplumsal formasyonu sorunlarn da
eski kavramlarla, eski çözüm yollaryla yaklamamzn onlarn çözümüne çok fazla katk yapamayaca durumda bizi
brakt zaman acaba bir yanllk m var diye düünmemiz
gerekir. Çünkü yaklammz deitirmemiz lazm, bak
açmz deitirmemiz lazm diye düünüyorum.
Bugün bu yeni toplum, yeni toplumun dinamikleri, ortaya çkard manzara buna baktmz zaman ite post kapitalizm, post natüralizm veya sanayi ülkesi toplum tartmalar içerisinde meseleye baktmz zaman bunlarn fantastik
eyler olmadn yeryüzünde yükselen bir üretim süreci
olduunu görmemiz lazm. Bu bize neyi getiriyor bir defa
üretim sürecinde bilgi teknolojilerine dayanan yeni bir yap
oluuyor. Bu hadi oluuyor bize ne diyebileceimiz bir ey
deil. ki eyi çok önemli ölçüde deitiriyor. Bir emein niteliini deitiriyor yani istihdam edilen ie giren insanlarn
51
sizlik ve stihdam
vasar deiiyor. kincisi i örgütlenmesi deiiyor. Belki
biz sanayi devrimini yaamadmz için, sanayi devrimiyle
tanmadmz için, sanayi devrimi ancak 1970’lerden sonra
Türkiye sanayiyi fark etmeye balad için bu meseleleri biraz fantastik buluruz. Üniversitelerimizde bunlar anlatrken
bir çeit sanki ütopya devirleriyle urayormuuz gibi baklr ama giderek Türkiye bunlarla çok daha fazla yüz yüze
geliyor. Çok daha fazla karlayor hatta Türkiye bu deiimi yaamaya balad. Yani Türkiye’nin ihracatçs bu youn
teknolojilerle üretim yapamad zaman kar karya kald
rekabet sorununu hissettikçe Türkiye adm adm bu deiimi
takip etmek zorunda.
Kendisini hissettiren bir anlay deiikliine, bir zihniyet deiikliine gidiyor. Bu teknolojiler tünelinde sadece
çalanlarn vasarn deitirmiyor mesela mühendislerin
programn deitiriyor. Mühendislerle sermaye arasndaki
ilikileri deitiriyor. Dolaysyla bizim üniversitelerimizin
de bu deiimi fark etmesi gerekir. Eitim programlarn sanayi devriminin programlarndan devralnm, büyük ölçüde kopya edilmi kurumlarda eitim standartlarn oluturamazlar. Yeni eitim standartlarn oluturmak mecburiyeti
vardr. Bu bakmdan bilim hayatnn da teorik olarak yaanan bu deiimlerin belki gerisinde kalm olabiliriz ama artk bizi bu deiime ayak uydurmaya zorlayacak belirtileri
bugünden ortaya çkm bulunuyor.
sizliin bahsedildi hem bir konjonktürel boyutu vardr
hem bir yapsal boyutu vardr yapsal boyutu bizim gibi ülkelerde yani sanayi devrimini gerçekletirmemi ülkelerde
daha uzun evreli bir nitelik tar. Bunu bizde hissediyoruz.
Rakam sayn bakanm verdi. Uzun süreli isizlerin oran
azaltlamyor. Dolaysyla bizim bir kendi yapmzda yani
incilmi bir sanayilemeye geçmi bir ülkenin insanlar olmamzdan doan bir yapsal isizlik boyutu var, birde biraz
52
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
önce bahsettiim yenidünyann yeni üretim teknolojilerinin üretim örgütlerinin yaratt bir yap var ve bu yaplarn yer ald dünyayla biz bugün çok daha youn ilikiler
içerisindeyiz. Yani Türk iadamlar, Türk ithalatçlar, Türk
ihracatçlar, Türk üreticileri artk dünyann bu yeni yaplarna mecburen ayak uydurmak zorundalar. Çünkü onlarla i yapyorlar. Finans piyasalaryla i yapyorlar. Onlarn
ürettikleri ara mallarn getirip Türk piyasasnda nihai mala
dönütürüyorlar dolaysyla bu süreçte bizim zihniyetimizi
deitirmemiz lazm, meseleye bak açmz deitirmemiz
lazm, iin yeni örgütlenmesine ayak uydurmamz lazm.
in nitelii, i görenin nitelii deiiyorsa bizimde sendikalar olarak yeni bir örgütlenme modeline yeni bir i anlayna
yeni bir kavraya gitmek mecburiyetimiz var. Bu bakmdan
ben bu süreci yaygnlatran bir piramit olarak küreselleme
meselesini sadece bir öcü, efendim bizi tahrip edecek, unlar yapyor sanki bir tahribat programym gibi bakmamzn
yanl olduunu düünüyorum.
Küresellemede daha öncede yaadmz toplumsal ve
ekonomik dalgalar gibi yeni bir dalga. Nasl kalemi brakrsak yere düüyorsa bunlarda bir tür ziksel nitelikleri olmasa
da onlarnda uluslar aras ilikilerde toplumsal ve ekonomik
ilikilerde tabi olduu düzenli ilikileri vardr. Küreselleme
önemli bir ey yapyor. Sermayenin hareketliini, sermayenin yönelimini emein ucuz olduu yerlere doru younlatryor. Bu çok önemli bir ey. Ne yapyoruz biz bu ülkede
üretim yapmak isterken sermayenin emein ucuz olduu
yerlere gitmesi bizim yapmzda önemli etkiler yaratyor.
Bunun hepimiz biliyoruz nedir en belirgin etkisi ekonomik
göstergelerimizden biliyoruz.
Türkiye’nin giderek ithalatyla ihracat arasnda ki denge
son yllarda ciddi bir sorun olmutur artyor cari açk sorunumuz var. Bunun en önemli sorunlarndan birisi bamll-
53
sizlik ve stihdam
n ara girdiyi salamada üretimin da bamllk yapsnn
artmasdr bu ne demektir? Emein ucuz olduu ülkelerde
küresellemenin etkisiyle bir ekilde uluslar aras sermayenin ara mal üreten sermayenin yapt bu hareketlilik Türk
içisini ucuz içilerle ikame ediyor baka ülkelerde istihdam
yaratyor. Bu çok ciddi bir sorundur bu sorun bizde birincisi
cari açk olarak karmza çkyor.
kincisi de isizliin üzerine küresel bir etki küresel bir
yansma olarak ortaya çkyor. Bu çok ciddi bir sorun.
Dier bir sorun daha var. O da nisbi olarak mukayese edildii zaman sermayenin verimlii düüyor. Niye düüyor?
Çünkü küreselleme süreciyle en uygun artlarda üretim imkanlar bulmak için hareket eden sermaye Türk üreticisine,
Türk müteebbisine eitsiz mübadeleden dolay bir deer
transferine yol açarak Türk sermayesi sermaye kaybediyor.
Bu eitsiz mübadele teorisi bildiiniz gibi çok eski bir teoridir. Ama bu küreselleme süreci bunun daha yaygn etkilerinin ortaya çkt vasat bir ortam yaratmtr.
Dolaysyla özetleyerek unu söylemek istiyorum. Biz bu
küreselleme sürecine talihsiz bir ekilde 1980’lerden itibaren neoliberal iktisat politikalaryla balandk. Türk ekonomisi için önemli tahripkâr noktalarndan biriside budur. Bu
ne yapmtr bu birincisi emei korumasz brakmtr.
Öneri olarak unu söylemek istiyorum. Birincisi u; yeni
tedbirler ve yeni yaklamlar ortaya koymamz lazm. Mesela bunlardan biri u; ara mal ithalatndan yani dolayl olarak
Türkiye de istihdam etkileyen ithalat üzerinden istihdam
destekleyecek hem ithalatn üstünde caydrc bir etkisi olmas bakmndan hem de istihdamda yaratt kayb tela
etmesi bakmndan yeni bir vergi konabilir. Bunun önemli
olduunu düünüyorum. Çok daha önemli bir ey söylemek
54
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
istiyorum ve bunun tartlmas gerektiini düünüyorum.
1-8-5 mesaisine artlanm bir içilik ve isizlikten söz ediyoruz artk ben bunun zamannn geçtiini düünüyorum. Yani
birim saat banda içinin emein verimliliinin alabildiine
artt teknolojiler çanda yayoruz. 8-5 ise endüstri çann
çalma modelidir. Dolaysyla bizim özellikle sendikal hayat
olarak talebimizin mutlaka 8saatlik çalma sürelerinin düürülmesi gerekir. Bugün ileri sanayileme toplumlarnda bu
küresellemenin etkisiyle bu eilim biraz dümü vaziyettedir Çin’in Hindistan’n devreye girmesiyle. Ama küresellemenin uluslar aras ekonomide üretim faktörlerinin üretilme
artlar ya da kullanm deerlerinin paralelletii ortamda
bunun yeniden gündeme gelecei ve çalma sürelerinin ksaltlmas konusundaki talebin ayn zamanda küresel bir talep haline döneceini düünüyorum.
Sosyal formlarda ortaya çkan bir taleptir bu bugün çok
büyük bir karlk bulmuyor ama sendikalarn önümüzdeki
dönemde bunu ciddi bir ekilde savunmas gerektiini düünüyorum. Ksacas yeni bir toplum, yeni bir çalma hayat
ve yeni bir dünya ile kar karyayz. Dolaysyla söylemlerimizin yenilemesi gerekir hepinize sayglar sunuyorum.
Panel Bakan: Prof. Dr. Sedat MURAT
Çözümüne kadar STK’larn ciddi bir gayret içine girmesini bekliyoruz. Ksmen zaman zaman sevindirici baz haberler
alyoruz. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likiler u anda bölümü örencilerimizin sendikalarda yeni yeni istihdam edildiini görmek bizi sevindiriyor. Bu hem onlarn hayrnadr,
hem bizim, hem de ülkenin hayrnadr. Dolaysyla sendikalarn daha da fazla ekilde daha da youn bir ekilde mezunlarna arlk vermesini bekliyoruz. Kendileri açsndan da
bizim açmzdan da önemlidir.
55
sizlik ve stihdam
Prof. Dr. Hüseyin AKYILDIZ
Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi,
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölüm Bakan
TÜRKYE’DE
STHDAMA LKN
ANA TRENDLER
GR
sizlik ve istihdam, psikolojik, sosyolojik, sosyopsikolojik ve siyasal sonuçlar olan makro-ekonomik olgulardr. sizlik hem dünyada hem de ülkemizde en büyük sorunlarn banda gelmektedir. sizlik ve istihdamn global
ve yerel dinamikleri birlikte ilev göstermektedir. Sibernetik
devrim üretim biçimini, dolaysyla da çalma ilikilerini ve
istihdam kökten deitirmektedir. Bu çalmada sibernetik
devrimin ülkemizde global ve yerel dinamikleriyle istihdamda ortaya çkardklar ana trendler ele alnacaktr. Çalmada DPT ve TÜK’in verileri kullanlarak eilim analizleri
yaplmtr.
1. ONBE YA VE ÜSTÜ NÜFUS,
GÜCÜ VE STHDAM LKS
Ülkemi zde onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam
ilikisi aada ekilde görüldüü üzere dorusal fonksiyonlarla modellenmitir. Bu fonksiyonlara göre 1988-2009
yllar arasnda ortalama her yl onbe ya ve üstü nüfus
852.780 kii artarken, bunlardan 183.430’u igücüne katlmakta ve igücüne katlanlarn da 126.420 kiisi istihdam
edilmektedir.
56
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
15 Ya ve Üstü Nüfus, stihdam ve gücü likisi (1988-2009)
60000
y = 852,78x + 33906
2
R = 0,9702
50000
Bin
40000
y = 183,43x + 20237
30000
2
R = 0,6685
20000
y = 126,42x + 18888
2
R = 0,4252
10000
0
0
2
4
6
15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus
stihdam
Dorusal (gücü)
8
10
12
14
Yllar (1:1988; 22:2009)
16
18
20
22
24
gücü
Dorusal (15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus)
Dorusal (stihdam)
Yukardaki onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdama ilikin eilimler parabol fonksiyonlarla modellenerek,
ileriye dönük 2030 ylna kadar projeksiyonlar yapldnda aadaki ekilde yer alan fonksiyonlar elde edilmektedir. Bu fonksiyonlara göre onbe ya ve üstü nüfus, igücü
ve istihdam edilenler belirli bir dönemden sonra hzla azal eilimine girmektedir. Bu eilimde üretimde sibernetik
devrimin eseri olan robotlamann etkisi çok açk bir ekilde
görülmektedir.
57
sizlik ve stihdam
15 Ya ve Üstü Nüfus, stihdam ve gücü likisi
(1988-2009; 2010-2030 Tahmin)
60000
y = -22,738x2 + 1375,8x + 31814
R2 = 0,9923
50000
Bin
40000
30000
y = -13,626x2 + 496,82x + 18983
R2 = 0,7865
20000
10000
y = -18,905x2 + 561,23x + 17149
R2 = 0,7294
0
0
2
4
6
8
10
12
14
16
18 20 22 24 26 28 30 32
Yllar (1:1988; 22:2009; 43:2030)
15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus
stihdam
Polinom (gücü)
34
36
38
40
42
44
46
48
50
gücü
Polinom (15 Ve Daha Yukar Ya Nüfus)
Polinom (stihdam)
Aada onbe ya ve üstü nüfus, igücü, istihdam ve isizlie ilikin DPT’nin verilerine göre 2009 ylnda gerçekleen rakamlar ile yukardaki fonksiyonlar kullanlarak 2030
ylna ilikin tahminlerin yer ald bir tablo görülmektedir.
Bu tabloya göre onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam
azalma eilimindedir. Ancak isizlie bakldnda tersine
anormal bir artn olaca görülmektedir.
2009 Yl Gerçekleen 2030 Yl Tahmini
15 Ya ve Üstü Nüfus
gücü
stihdam
siz
58
51.686.000
24.748.000
21.277.000
3.471.000
48.930.840
15.151.790
6.326.545
8.845.241
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Ayrca ülkemizde Kasm 2006 döneminden itibaren adrese
dayal nüfus kayt sistemine (ADNKS) geçilmesi nedeniyle önceki yllarla karlatrmal sonraki yllara ilikin rakamlarda
yüksek farklarn olutuu (DPT: Temel Ekonomik Göstergeler 2010 Temmuz) dikkate alnarak, bu düzenlemenin etkisini
ortadan kaldrmak amacyla, istihdam ve isizlik, igücünün
fonksiyonu olarak ölçülebilir. Aadaki ekilde, igücünün
fonksiyonu olarak isizliin gittikçe daha fazla art gösterdii bir art sergileyen bir parabol ortaya çkmaktadr.
gücünün Fonksiyonu Olarak sizlik (1988-2009)
4000000
3500000
2
y = 8E-08x - 3,4489x + 4E+07
2
R = 0,4281
3000000
2500000
2000000
1500000
1000000
19000000
20000000
21000000
22000000
23000000
24000000
25000000
gücü
sizler
Polinom (sizler)
59
sizlik ve stihdam
Dier yandan aada, yine igücünün fonksiyonu olarak
istihdam ele alndnda, yukardaki fonksiyonla uyuur biçimde, bu sefer ters yönlü bir parabol ortaya çkmaktadr.
gücünün Fonksiyonu Olarak stihdam (1988-2009)
23000000
22000000
21000000
y = 0,8181x + 2E+06
20000000
2
R = 0,8961
19000000
18000000
17000000
2
y = -9E-08x + 4,5953x - 4E+07
2
R = 0,917
16000000
15000000
19000000 20000000 21000000 22000000 23000000 24000000 25000000
gücü
stihdam
Dorusal (stihdam)
Polinom (stihdam)
2. STHDAMIN YAPISINDAK DEM
stihdamn yapsndaki deiim, aada, imalat sanayi ile
ticaret sektöründeki istihdam artlaryla örneklenmitir. Aadaki fonksiyonlara göre, 1989-2006 döneminde, ortalama
yllk istihdam art imalat sanayinde 89.955 kii iken, ticaret
sektöründe bu art 156.000 kiiyi bulmaktadr. Dolaysyla,
imalat sektöründe robotlamann etkisiyle istihdam art da
düük düzeyde kalrken; ticaret sektöründe bu art daha
yüksek olarak gerçeklemektedir.
60
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1989-2006 Dönemi malat Sanayii ve Ticaret Sektörü stihdam Art
Hzlarnn Karlatrmas
5000
4500
y = 89,955x + 2482,9
2
R = 0,9561
stihdam (Bin)
4000
3500
3000
2500
y = 156x + 1556,5
2
R = 0,9637
2000
1500
y = 3,7847x2 + 76,486x + 1847,8
R2 = 0,9825
1000
500
0
0
1
2
3
4
5
6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
1989-2006 Dönemi (Her Aralk Bir Yl)
malat Sanayiinde stihdam
Ticaret Sektöründe stihdam
Dorusal (Ticaret Sektöründe stihdam)
Dorusal (malat Sanayiinde stihdam )
Polinom (Ticaret Sektöründe stihdam)
3. STHDAM ARTII ÇN GEREKL OLAN
SABT SERMAYE STOKUNDAK ARTI ELM
Sibernetik devrimin beraberinde getirdii koullarda bir
kiiye istihdam imkan salamak için gerekli olan sabit sermaye stoklar gittikçe artmaktadr. Aadaki ekilde yer alan
grakler bu olguyu açkça ortaya koymaktadr. Aada yer
alan 1989-2007 dönemim ile 1999-2007 dönemine ait fonksiyonlar karlatrldnda ikinci fonksiyonlarn daha dik
eimli olmas istihdam için gerekli olan sabit sermaye stoklarnn gittikçe büyüdüünü göstermektedir.
61
sizlik ve stihdam
SSY (TL)
1989-2007 Dönemi, Yllar tibariyle stihdam Bir Birim Artrmak
çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art (Cari Fiyatlarla TL)
210000
200000
190000
180000
170000
160000
150000
140000
130000
120000
110000
100000
90000
80000
70000
60000
50000
40000
30000
20000
10000
0
-10000 0
-20000
-30000
-40000
-50000
2
2
y = 2933,9x - 7776,4x + 21301
2
R = 0,975
y = 1072,1x - 13281x + 30089
2
R = 0,9406
y = 21563x - 32488
2
R = 0,8904
y = 8161,8x - 44961
2
R = 0,6668
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
1989-2007 Dönemi (Her Aralk Bir Yl)
1989-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art
1999-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art
Polinom (1989-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art)
Polinom (1999-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art)
Dorusal (1999-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art)
Dorusal (1989-2007 Dönemi stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY'larndaki Yllk Art)
Ayrca aadaki tabloya bakldnda, bir kiinin istihdamn salayabilmek için gerekli olan sabit sermaye yatrmnn 2007 ylnda 190162,7735 TL’s olduu görülmektedir.
62
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Cari Fiyatlarla
Kümülatif
Sabit Sermaye
Yatrm (TL)
Yllar
(a)
istihdam
1988 Yl
Baz Olarak
stihdam. Art
(Kümülatif)
Bir Kiinin stihdam
çin Gerekli Olan Sabit
Sermaye Yatrm (SSY)
(Cari Fiyatlarla TL)
(b)
©
(a/c)
17755000
1989
85575000
18222000
467000
183,2441113
1990
1,75E+08
18539000
784000
223,809949
1991
3,26E+08
19288000
1533000
212,409002
1992
5,84E+08
19459000
1704000
342,7400235
1993
1,11E+09
18500000
745000
1489,308725
1994
2,06E+09
20006000
2251000
915,9737894
1995
3,94E+09
20586000
2831000
1393,176263
1996
7,7E+09
21194000
3439000
2239,573713
1997
1,54E+10
21204000
3449000
4473,837634
1998
2,85E+10
21779000
4024000
7070,695328
1999
4,58E+10
22048000
4293000
10664,1782
2000
7,44E+10
21581000
3826000
19434,18977
2001
1,08E+11
21524000
3769000
28608,54366
2002
1,55E+11
21354000
3599000
43153,0686
2003
2,13E+11
21147000
3392000
62715,53002
2004
2,92E+11
21791000
4036000
72228,1607
2005
3,89E+11
22046000
4291000
90692,16829
2006
5,13E+11
20954000
3199000
160277,8291
2007
6,53E+11
21189000
3434000
190162,7735
Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-2005); DPT
Temel Ekonomik Göstergeler 2008 Nisan.
Sabit sermaye stoklarndaki art gittikçe istihdamdan ziyade üretimde robotlarn kullanmn younlatrmaktadr.
Aadaki ekilde yer alan fonksiyonlar incelendiinde, 19892007 döneminde kümülatif sabit sermaye yatrmlar arttkça,
istihdam belirli bir noktaya kadar art gösterdikten sonra giderek azalmaktadr.
63
sizlik ve stihdam
1988 Yl Fiyatlaryla Kümülatif Sabit Sermaye Yatrm ve stihdam
Art likisi (1989-2007 Dönemi)
7000
6000
y = 0,0033x + 1340,9
2
R = 0,6133
stihdam Oluumu (Bin)
5000
4000
3000
2
y = -8E-09x + 0,0115x + 36,497
2
R = 0,8796
2000
1000
0
0
200000
400000
600000
800000
1000000
1200000
1988 Yl Sabit Fiyatlaryla KSSY (Bin TL)
Kümülatif Sabit Sermaye Yatrmlarnn Fonksiyonu Olarak stihdam
Dorusal (Kümülatif Sabit Sermaye Yatrmlarnn Fonksiyonu Olarak stihdam)
Polinom (Kümülatif Sabit Sermaye Yatrmlarnn Fonksiyonu Olarak stihdam)
Ayrca istihdamn artrlmas için gerekli olan sabit sermaye stok artlar, istihdamn fonksiyonu olarak tanmlandnda, 1988-2007 dönemine ilikin olarak aada ekilde yer alan
fonksiyon ortaya çkmaktadr. Durum bu fonksiyona göre
açklanacak olursa; anlan dönemde bir kiiye istihdam alan
açmak için 200.000 Dolar yatrm yapmak gerekmektedir.
64
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1988-2007 Döneminde stihdam Bir Birim Artrmak
çin Gerekli Olan SSY (Dolar)
K ü m ü la tif S S Y A rt (M ily a r D o la r)
1000
900
800
700
y = 0,0002x - 48,203
2
R = 0,5783
600
500
400
300
200
100
0
0
1000000
2000000
3000000
4000000
5000000
Kümülatif stihdam Art
stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY (Dolar)
Dorusal (stihdam Bir Birim Artrmak çin Gerekli Olan SSY (Dolar))
Ayrca aadaki ekilde yer alan dorusal fonksiyona
göre, 1988-2007 döneminde istihdam bir birim artrmann ortalama maliyeti her yl 8.129,4 Dolar art göstermektedir.
65
sizlik ve stihdam
1988-2007 Döneminde Bir Birim stihdam Art çin Gerekli
Olan SSY'da Yllar tibariyle Ortaya Çkan Artlar
300
y = 8,1294x + 51,019
2
R = 0,5155
SSY Art (Bin Dolar)
250
200
150
100
2
50
y = 0,6029x - 3,9288x + 93,223
2
R = 0,583
0
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21
Dönemler (Her Aralk Bir Yl)
Bir Birim stihdam çin Gerekli Olan SSY'da Yllk Art (Bin Dolar)
Polinom (Bir Birim stihdam çin Gerekli Olan SSY'da Yllk Art (Bin Dolar))
Dorusal (Bir Birim stihdam çin Gerekli Olan SSY'da Yllk Art (Bin Dolar))
Bu balamda aada yer alan tabloya bakldnda, 2007
ylnda istihdam bir birim artrmann gerektirdii sabit sermaye yatrmnn 250.172,5 Dolar bulduu görülmektedir.
66
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1989
stihdam Bir Kii Artrmak çin Gerekli Olan SSY
(Bin Dolar)
523,393
1990
7,514,701
1991
6,192,121
1992
7,778,524
1993
2,421,163
1994
9,437,436
1995
8,958,613
1996
8,720,727
1997
1,017,519
1998
9,965,707
1999
103,079
2000
1,276,341
2001
136,826
2002
1,520,576
2003
1,726,585
2004
1,588,305
2005
1,663,608
2006
2,501,725
2007
2,644,342
Yllar
Kaynak: Bknz ek tablolar.
4. SABT SERMAYE STOKLARINDAK
ARTI LE REEL KUR LKS
Her eye ramen üretim ve istihdam artrmann yolu sabit
sermaye stoklarnn artna baldr. Bu nedenle ülkemizde
sabit sermaye oluumu büyük önem arz etmektedir. Ancak
sabit sermaye stoklarnn oluumu kadar, bu oluumun kayna da önem tamaktadr. Maalesef ülkemizde sabit sermaye
67
sizlik ve stihdam
stoklarnn oluumu büyük oranda TL’nin ar deerlenmesine bamldr. Bu konuda aada yer alan 1988-2007 dönemine ilikin reel kur ve sabit sermaye yatrm (SSY) ilikisini
içren dorusal fonksiyona baktmzda, reel kur endeksindeki 1 birimlik artn sabit sermaye yatrmlarnda 644.300.000
Dolar arta neden olduu görülmektedir. Ancak bu durum
da cari ilemler aç ve d borç stoklarnn artyla sonuçlanmaktadr. Dier yandan belirtmek gerekir ki, sabit sermaye
oluumuna ilikin olan bu sorun, ülke ekonomimizin geçmiten beridir gelen ve halen devam eden yapsal bir sorundur.
1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak
Yllk SSY (Milyon Dolar)
120000
y = 8,0613x 2 - 1753,8x + 128693
R2 = 0,8459
SSY (Milyon Dolar)
100000
80000
y = 644,3x - 42827
R2 = 0,7387
60000
40000
20000
0
90
100
110
120
130
140
150
160
170
180
190
200
210
Reel Kur Endeksi (1988=100)
1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak SSY
Polinom (1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak SSY)
Dorusal (1988-2007 Dönemi Reel Kur Endeksinin Fonksiyonu Olarak SSY)
68
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
SONUÇ
Ülkemizde onbe ya ve üstü nüfus, igücü ve istihdam
gittikçe artsa da belirli bir dönemden sonra hzla azal eilimine girecektir. stihdam üzerinde sibernetik devrimin eseri
olan robotlamann etkisi büyük olacaktr. Bu nedenle, istihdam belirleyen parametrelerin sabit kalaca varsaym altnda, isizlik 2030’lu yllarda ar artacaktr. Bu sürece bal olarak istihdamn yaps da ticaret sektörü lehine deimektedir.
Ayrca istihdamn artrlmas için gerekli olan sabit sermaye
stoku her geçen ylda daha da artmakta, istihdam yaratmak
zorlamaktadr. Kald ki ülkemizde üretim ve istihdam art için gerekli olan sabit sermaye oluumu da büyük oranda
TL’nin ar deerlenmesine baldr. Bu durum da cari ilemler aç ve d borç stoklarnn artna yol açmaktadr.
69
sizlik ve stihdam
EK: Tablolar
Tablo 1: 15 ve Daha Yukar Yataki Nüfus,
gücü, stihdam ve sizlik
Yllar
15 ve Daha Yukar
gücü (Bin) stihdam (Bin) sizler (Bin)
Yataki Nüfus (Bin)
1988
33746
19391
17755
1638
1989
34315
19930
18222
1709
1990
35601
20150
18539
1612
1991
36869
21010
19288
1723
1992
37984
21264
19459
1805
1993
38957
20314
18500
1815
1994
40038
21877
20006
1871
1995
41175
22286
20586
1700
1996
42243
22697
21194
1503
1997
43299
22755
21204
1552
1998
44295
23385
21779
1607
1999
45311
23878
22048
1830
2000
46211
23078
21581
1497
2001
47158
23491
21524
1967
2002
48041
23818
21354
2464
2003
48912
23640
21147
2493
2004*
47544
22016
19632
2385
2005*
48359
22455
20067
2388
2006*
49174
22751
20423
2328
2007*
49994
22879
20738
2376
2008*
50772
23805
21194
2611
2009*
51686
24748
21277
3471
Kaynak: DPT, Ekonomik Ve Sosyal Göstergeler (1950-2005); (*)
DPT: Temel Ekonomik Göstergeler 2010 Temmuz
70
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 2: malat Sanayinde ve Ticaret Sektöründe
stihdam Edilenler (Bin)
Yllar
malat Sanayinde stihdam
(Bin)
Ticaret Sektöründe stihdam
(Bin)
1988
2550
2029
1989
2635
2041
1990
2625
2035
1991
2736
2190
1992
2949
2377
1993
2706
2412
1994
3013
2538
1995
3027
2717
1996
3237
2737
1997
3445
2896
1998
3463
2995
1999
3555
3204
2000
3638
3817
2001
3581
3737
2002
3731
3980
2003
3663
4052
2004
3800
4179
2005
4084
4547
2006
4186
4730
Kaynak: DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-2005);
TÜK, Türkiye statistik Yll 2007, s. 157.
Not: 2005-2006 Verileri TÜK verisi dikkate alnarak hesaplanmtr.
71
sizlik ve stihdam
Tablo 3: Bir Kiinin stihdam çin Gerekli Olan
Sabit Sermaye Yatrmlar (SSY)
stanbul
Ticaret
Odas TEFE
(1988=100)
Cari
Fiyatlarla,
Toplam
Sabit
Sermaye
Yatrmlar
(Bin TL)
1988 Yl
Sabit
Fiyatlaryla
Küm SSY
(TL)
1988
Yl Baz
Olarak
stihdam
Art
(Küm)
1988 Yl
Sabit
Fiyatlarla
Bir Kiinin
stihdam
çin Gerekli
SSY (TL)
Yllar
(a)
(b)
1988
100
33738
1989
164,9968652
51837
31416960,52
467000
67,2740054
1990
246,8001194
89892
67839957,48
784000
86,53055801
1991
376,5155993
150156
107720376,8
1533000
70,26769527
1992
629,3207941
258406
148781470,4
1704000
87,31306948
1993
976,9428273
525506
202572335,7
745000
271,9091754
1994
2153,996716
952322
246784195,1
2251000
109,6331386
1995
4049,300493
1882225
293266914,8
2831000
103,5912804
1996
6948,163308
3757812
347350445
3439000
101,003328
1997
12396,55531
7728372
409693344,4
3449000
118,7861248
1998
20924,15943
13022212
471928637,7
4024000
117,2784885
1999
30064,29467
17328839
529567904,5
4293000
123,3561389
2000
46210,43081
28573893,06
591402197,2
3826000
154,5745419
2001
72875,24347
33470391,01
637330539,2
3769000
169,098047
2002
105664,484
47482292,83
682267391,2
3599000
189,5713785
2003
130780,2806
57423183,92
726175527,5
3392000
214,0847664
2004
145873,0966
78781778,76
780182593
4036000
193,3058952
2005
154296,4896
97647237,58
843468049,3
4291000
196,5667792
2006
166295,8409
123568681
917774586,6
3199000
286,8942128
2007
180774,8804
140290189
995379499,8
3434000
289,8600757
Kaynak: (a, b) 1988-2004 verileri DPT’nin “Ekonomik Ve Sosyal
Göstergeler (1950-2005)’den hazrlanmtr; DPT Ekonomik ve
Sosyal Göstergeler 1950-2006; DPT Temel Ekonomik Göstergeler
2008 Nisan.
72
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 4: stihdam Bir Kii Artrmak çin Gerekli Olan
Sabit Sermaye Yatrmlar (SSY)
Yllar
Ortalama
Döviz
Kuru (TL/
Dolar)
Toplam
Sabit
Sermaye
Yatrmlar
(Cari
Fiyatlarla,
Bin TL)
SSY
Milyon
Dolar
(a)
(b)
(b/a)
1988
Yl Baz
Reel
Olarak
Kur
stihdam
Endeksi
Art
(Küm)
©
SSY
Milyar
Dolar
(d)
stihdam
Bir Kii
Kümülatif
Artrmak
SSY
çin
(Milyar
Gerekli
Dolar)
SSY (Bin
Dolar)
(e)
(e/d)
100
1988
1420,76
33738
23746,44556 98,02437
1989
2120,777315
51837
24442,45307 106,3535
467000
24,44245
24,44245
52,3393
1990
2607,62063
89892
34472,80596 123,1036
784000
34,47281
58,91526
75,14701
1991
4169,846685
150156
36009,95704 128,2209
1533000
36,00996
94,92522
61,92121
1992
6868,69388
258406
37620,83513 126,1068
1704000
37,62084
132,5461
77,78524
1993
10986,81584
525506
47830,60059 133,8309
745000
47,8306
180,3767
242,1163
1994
29704,33225
952322
32060,03731 101,3361
2251000
32,06004
212,4367
94,37436
1995
45705,43008
1882225
41181,64946 109,9777
2831000
41,18165
253,6183
89,58613
1996
81184,25772
3757812
46287,44667 114,0492
3439000
46,28745
299,9058
87,20727
1997
151428,5205
7728372
51036,43602 121,6411
3449000
51,03644
350,9422
101,7519
1998
260039,5616
13022212
50077,81092 132,8678
4024000
50,07781
401,02
99,65707
1999
417580,8603
17328839
41498,16395
140,346
4293000
41,49816
442,5182
103,079
2000
623749,3427
28573893
45809,89686 152,0431
3826000
45,8099
488,3281
127,6341
2001
1222921,345
33470391
27369,20991 123,0528
3769000
27,36921
515,6973
136,826
2002
1504597,535
47482293
31558,13547 137,7493
3599000
31,55814
547,2554
152,0576
2003
1495306,789
57423184
38402,27593 151,7404
3392000
38,40228
585,6577
172,6585
2004
1422510,778
78781779
55382,20165 162,0792
4036000
55,3822
641,0399
158,8305
2005
1341047,5
97647238
72814,1528
179,5716
4291000
72,81415
713,8541
166,3608
2006
1429405,5
123568681
86447,60427 179,7994
3199000
86,4476
800,3017
250,1725
2007
1301812,5
140290189
107765,2803 198,9504
3434000
107,7653
908,067
264,4342
Kaynak: (a,b,c) DPT Ekonomik Ve Sosyal Göstergeler 1950-2006;
DPT Temel Ekonomik Göstergeler Nisan 2008
73
I. OTURUM
ÇALIMA SORUNLARI
Oturum Bakan
: Prof. Dr. Mustafa Yaar TINAR
Dokuz Eylül Üniversitesi, ktisadi ve dari
Bilimler Fakültesi
Konumaclar
: Yrd. Doç. Dr. Zerrin SUNGUR
Anadolu Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler
Fakültesi
Ar. Gör. Ceyda ATAF
Ar. Gör. Düriye TOPRAK
Ar. Gör. erife DURMAZ
Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari
Bilimler Fakültesi
Prof.Dr. Yusuf ALPER
Uluda
Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler
Fakültesi
Doç.Dr. Adnan MAHROULLARI
Yrd. Doç.Dr. Halis BAEL
Cumhuriyet Üniversitesi
Prof.Dr. Nizamettin AKTAY
Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler
Fakültesi
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
YEL YAKALI
MESLEKLER
Yard. Doç. Dr. Zerrin SUNGUR
Anadolu Üniversitesi Çalma Ekonomisi ve
Endüstri likileri Bölümü
e-posta: [email protected]
GR
Günümüzde çözüm aranan temel ekonomik ve sosyal sorunlar artk hem ulusal hem de küresel düzeyde çevre sorunlarndan ayr düünülemez hale gelmitir. Yoksulluk, isizlik,
kentleme ve nüfus art gibi sorunlar bir taraftan kalknma,
istihdamn artrlmas ve yeni ilerin yaratlmas gibi çk
yollarna doru ilerlerken, sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik kavramlar ön plana çkmtr.
Tarm ve sanayi toplumlarnda doal kaynaklar ve çevre hoyratça kullanlmtr. Özellikle geçtiimiz yüzyln son
çeyreinden itibaren “gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarn
karlayabilmelerini tehlikeye sokmakszn bugünkü nesillerin ihtiyaçlarn karlayabilen kalknma” yani sürdürülebilir
kalknma anlay giderek hakim olmaktadr. (Akt. Fisunolu,
1990: 40; Akt. Tosunolu, 1998: 32) Bu balamda sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik kavramlar doal kaynaklarn daha
etkin kullanlmas gereini beraberinde getirirken, çalma
yaamna yeni ufuklar ve meslekler kazandrmtr. Sanayi
toplumu ve sonrasnda mavi ve beyaz yakal meslekler arlkta iken, bugün bu mesleklerin yannda artk yeil yakal
olarak ifade edilen meslekler de istihdam yapsnda önem
kazanmaktadr.
77
Çalma Sorunlar
Bu bildiride öncelikle yeil yakal mesleklerin tanm ve
kapsam, daha sonra ise bu mesleklerin geliim seyri ve istihdam kapasiteleri ele alnacaktr. Son olarak da, dünyada ve
Türkiye’de yeil yakal mesleklere ilikin istihdam ve eitim
olanaklar deerlendirilmeye çallacaktr.
Yeil Yakal Mesleklerin
Tanm ve Kapsam
Birlemi Milletler Çevre Program’nda yer alan tanma
göre “yeil iler” ya da bir baka deyile yeil yakal meslekler imalat, tarm, hizmet ve Ar-Ge sektörlerinde insanln
kar karya olduu çevresel tehditleri gidermeyi amaçlayan
iler/ mesleklerdir. (UNEP, 2008) Mavi yakallar sanayideki,
fabrikalardaki, üretim bantlarndaki emek youn içi kesimini, beyaz yakallar ise kurumsal alanda, oslerde çalanlar tanmlamakta iken, son dönemlerde yukarda tanmlanan
“yeil yakal” meslekler ön plana çkmaktadr. Ancak, yeil
yakal meslekler sadece çevre dostu ilerle snrl olmayp,
toplumun yararna çalan tüm sivil toplum kurulularndan
sürdürülebilirlie öncelik veren mesleklere kadar oldukça geni bir alana uzanmaktadr.
Çevre dostu meslekler olarak tanmlanan yeil iler büyümenin, sürdürülebilir kalknmann ve isizlikle mücadelenin
öncüsü olarak görülmektedir. ILO’nun tanmna göre; bir i
sürdürülebilir üretime katk salyorsa, enerji ve doal kaynaklardan tasarruf ediyorsa, yenilenebilir enerji kullanyorsa,
çevre ve hava kirliliine yol açmyorsa, biyo-çeitlilii koruyorsa o i yeil bir itir; inaattan tarma, hizmetten metalürjiye kadar. Yeil iler sadece çevre koruma sektörleriyle de
ilgili deildir. (http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-issektorunde-istihdam/)
78
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yeil yakal meslekler arasnda; yenilenebilir enerji danmanl, yenilenebilir enerji mühendislii, rüzgar enerjisi uzmanl, rüzgar enerjisi teknikerlii, yeil pazarlama
danmanl, karbon sat uzmanl, yeil insan kaynaklar
yöneticilii, çevre ve enerji hukuku uzmanl, organik tarm mühendislii, doal yaam koçluu, ekolojik turizm danmanl, s yaltm uzmanl, çevre mühendislii, ekolojik bina tasarmcl, ehir planlama mühendislii, atk su
uzmanl ve içilebilir su uzmanl saylabilir. Hatta yeil
kozmetik veya organik kozmetik gibi ileride yeni alanlar da
ortaya çkabilecektir.
Yeil Yakal Mesleklerin Geliimi
Yeil yakal meslekler yelpazesinin dünyada ve özellikle
gelimi ülkelerde genilemesi üç temel nedenle ilikilendirilebilir. Bunlar:
Teknolojik gelimeler. Birçok verimli ve yenilenebilir
enerji teknolojileri geleneksel fosil yakt teknolojilerinden
daha maliyetli ve pahaldr. Fakat yenilenebilir teknolojiler
ucuzladkça piyasa buna hzla uyumlu hale gelmektedir.
Rüzgar, güne ve hidrojen gibi kaynaklarn ve bunlarla ilgili teknolojilerin gelecein piyasasnda baskn olaca tahmin
edilmektedir. Dier taraftan bu kaynaklardan hangisinin önde
olaca konusu henüz net deilken, ülkelerin enerji politikalarnn farkl birçok temiz enerji kaynann bir araya geldii
bir doku ile oluaca beklenmektedir.
Ekonomik koullar. Ekonomik açdan bakldnda ise,
verimli ve yenilenebilir enerji teknolojisinin sermaye youn
olduu görülmektedir. Bu durumda enerji yatlar ve ekonomi, iletmelerin ve tüketicilerin eilimlerini ve yatrm özel-
79
Çalma Sorunlar
liklerini etkileyecektir. Fosil yakt yatlarnn son yllarda
giderek yükselmesi, verimli enerji ve yenilenebilir teknolojilerin ekonomik açdan bir seçenek olmalarn ve güçlenmelerini etkilemitir.
Enerji politikalar. Bu yönde bir deerlendirme yapldnda ise, genellikle uzun dönemli hedeeri olan enerji politikalarnn iletmelerde yeil enerji ve teknolojilere yatrm
yapma ihtiyacn dourduu söylenebilir. (Cleary & Kopicki, 2009:3)
Dünyada Yeil Yakal Meslekler
Dünyada en çok yeil yakal srasyla Çin, A.B.D., Brezilya ve Almanya’da çalmaktadr. Dünyada 2030 ylna kadar yeil i yaratmada liderlii biyolojik yakt sektörünün
almas ve 12 milyon yeni iin ortaya çkmas beklenmektedir. Bunu 6.3 milyon ile güne enerjisinden elektrik üretimi izlerken, rüzgar enerjisinden elektrik üretiminin de 2.1
milyon i yaratmas tahmin edilmektedir. Yeil yakal mesleklerin bilinen gelime seyri genellikle gelimi ülkelerde
gerçekleirken, Brezilya ve Çin gibi hzl gelien ülkelerde
de baz gelimeler dikkat çekmektedir. Bunlarn yannda
yeil yakal meslekler gelimekte olan dier ekonomilerde
de görülmeye balanmtr. Örnein; Banglade’te yürütülen bir projede yerli gençler ve kadnlar gerekli eitimi
alarak sertikal güne teknisyenleri, bakm ve onarm
uzmanlar olarak yetitirilirken, böylelikle 100 000 kiiye
istihdam olana yaratlacaktr. Hindistan’da ise 9 milyon
hanenin verimsiz çalan eski tip ocaklarnn gelimi olanlarla deitirilmesi sayesinde 150 000 kiiye istihdam salanabilecektir. (ILO, 2008: 9)
80
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 1: Seçilmi Ülkelerde ve Dünyada Yenilenebilir
Enerji Sektöründe Tahmini stihdam Rakamlar
Yenilenebilir
enerji kayna
Dünya*
Seçilmi ülkeler
300,000
Almanya
ABD
spanya
Çin
Danimarka
Hindistan
82,100
36,800
35,000
22,200
21,000
10,000
170,000**
Çin
Almanya
spanya
ABD
55,000
35,000
26,449
15,700
624,000 ve üstü
Çin
Almanya
spanya
ABD
600,000
13,300
9,142
1,900
Biyokütle
1,174,000
Brezilya
ABD
Çin
Almanya
spanya
500,000
312,200
266,000
95,400
10,349
Hidroelektrik
39,000 ve üstü
Avrupa
ABD
20,000
19,000
Jeotermal
25,000
ABD
Almanya
21,000
4,200
Yenilenebilirler, Toplam
2,332,000 ve üstü
Rüzgar
Güne (fotovoltaik)
Güne (Termal)
* Verilerin mevcut olduu ülkeler için geçerlidir.
** Japonya’nn PV endüstrisinde Almanya’nn PV endüstrisi kadar istihdam saland varsaylmaktadr.
Kaynak:http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/--dgreports/--dcomm/documents/publication/wcms_098503.pdf
81
Çalma Sorunlar
Dünyada, rüzgar enerjisi sektöründe 300 000 kiiye istihdam salanmaktadr. Güne enerjisinde ise (fotovoltaik ve
termal) büyük çounluu Çin`de olmak üzere yaklak 800
bin kii çalmaktadr. Yaklak 1,2 milyon kii biyokütle alannda çalrken, bunun da çevresel etkileri tartmal olan
biyoyakt alannda önde gelen dört ülkede (Brezilya, ABD,
Almanya, Çin) younlat görülmektedir. (Tablo.1) Dünyada, geri dönüüm, enerji verimlilii, su artm ve sürdürülebilir ulam içeren çevresel ürünlerin ve hizmetlerin toplam hacmi bugün 1000 milyar Avro olarak hesaplanrken, bu
rakamn 2020 ylnda 2200 milyar avroya ulamas beklenmektedir. Avrupa Komisyonu`nun tahminlerine göre Avrupa
Birlii`nin eko-endüstrisi, yllk 227 milyar Avro`luk hacmi
ve AB`nin toplam GSMH`sinin % 2,2`si ile Avrupa`nn en
büyük sektörlerinden biri durumundadr. Bu endüstri geni
bir ekilde tanmlanmtr: kirlilik kontrolü (çounlukla hava
kirlilii kontrolü, atk yönetimi ve çevre yönetimi) ve kaynak
yönetimi (yenilenebilir enerji tesisleri ve su tedariki) balca
alanlar arasndadr. Komisyona göre eko-endüstri 3,4 milyon
tam zamanl istihdam oluturmaktadr ki, bu hem otomotiv
imalat sanayindeki, hem de ilaç sanayindeki istihdamdan
daha fazladr.
Son yllarda bu alanda çeitli politikalar gelitirilmi ve
seçim kampanyalarnda ilenen bir konu haline gelmitir.
Ingiltere`de faaliyet gösteren New Economics Foundation,
ABD eski bakanlarndan Roosevelt`in 1930`larn ekonomik
bunalmndan çkmak için önerdii “Yeni Düzen” politikalarn dönütürüp iklim deiiklii, isizlik ve nansal kriz
ile baa çkmak için “Yeni Yeil Düzen” ad altnda 100 ayda
uygulanacak bir program önermitir. Hemen ardndan, Birlemi Milletler Çevre Program “Küresel Yeil Yeni Düzen”
raporunu açklamtr. Raporun amaçlar arasnda dünya
82
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ekonomisini canlandrmak, istihdam oluturmak ve korumak; sürdürülebilir ve kapsayc bir büyümeyi tevik etmek,
“Milenyum Geliim Hedeerine” ulamak, özellikle 2015`e
kadar ar yoksulluu ortadan kaldrmak ve karbona bamlln ve ekosistemin bozulmasn engellemek yer almaktadr. ABD Bakan Obama, seçim kampanyas srasnda açklad “Amerika için Yeni Enerji” plan çerçevesinde gelecek
10 yl içinde 5 milyon “yeil yakal” istihdam için 150 milyar
dolarlk yatrm yapacan belirtmitir. ngiliz Yeil Partisi de
bir milyon yeil i vaat etmektedir. (http://www.ekolojimagazin.com/?s=magazin&id=476) Hillary Clinton 2008 ylnda
A.B.D. bakanlk seçimi kampanyalarnda yapt konumalarda daha fazla yeil yakal i olana salanmas yolunda
seçmenlere özellikle vaatlerde bulunmutur. Dier adaylar da
konumalarnda A.B.D.’nin enerji politikalarna ilikin olarak
milyonlarca kiiye yeil yakal istihdam salayabilecek olan
sürdürülebilir ve yenilenebilir gelimeye benzer vurgular
yapmlardr. (Pappu, 2008; Chozick, 2008)
Bir çevre kuruluu olan Greenpeace’n yapt bir aratrma sonucuna göre dünyada sadece yenilenebilir enerji sektöründe en az 8 milyonluk bir istihdam olana bulunmaktadr. Bu alanda özellikle temiz enerjide lider olan Almanya’nn
250 000 kiilik yeil istihdam 2020’de 450 000’ne çkarmay
hedeemektedir. Almanya örneindeki baarnn güçlü siyasi bir kararlla dayand ifade edilmektedir. Hükümet
destekli krediler, yenilenebilir enerji hakknda çkarlan yasa,
yatrmclara salanan imkânlar kararllklar arasnda yer almaktadr. Ayn zamanda 2020 yl Avrupa Birlii’nin 3 milyon kiilik yeil istihdama ulamay hedeedii bir tarihtir.
(http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-is-sektorundeistihdam/)
83
Çalma Sorunlar
Almanya, 2001’de aamal olarak nükleerden vazgeçme karar verdiinde yenilenebilir enerjileri destekleyen
bir dünya lideri konumuna gelmitir, fakat daha sonra bu
eski teknolojilere bal kalma kararnn yeil enerjide bugüne kadar çeyrek milyon yeni i alan yaratan Almanya’y
lider konumundan indirecei ifade edilmektedir. Greenpeace, Almanya Babakan Angela Merkel’in Almanya’da
bulunan nükleer santrallerin çalma sürelerini 8-14 yl
arasnda uzatma açklamasn knarken, bu karar Alman
halknn geleceini tehlikeye atan ekonomik ve ekolojik bir
çlgnlk olarak tanmlamaktadr. (http://www.greenpeace.org/turkey/news/almanya-temiz-enerjide-liderliginikaybedebilir-070910)
Yeil yakal mesleklerin iyi ücretlerle çallan, i güvencesi, güvenli çalma koullar olan, iyerinde erefe, itibara,
çalanlarn haklarna önem verilen yani düzgün iler olmas
da gerekmektedir. Maalesef, günümüzde bu her zaman geçerli bir durum deildir. Geri dönüüm ii bazen ciddi salk sorunlarna, meslek hastalklarna yol açabilecek, düük
ücretli bir itir. Brezilya, Kolombiya, Malezya ve Endonezya
gibi biyoyakt ürünlerinin yetitirildii ülkelerde çalanlar
genellikle ar i yükü, düük ücretler, tarm ilaçlarna ve
baskya maruz kalma gibi güçlüklerle ba etmek zorundadrlar. Bu dikkat çekici nokta, sürdürülebilir kalknmann
sadece çevre için deil, yeil yakallar için de geçerli olmas
gereini ortaya çkarmaktadr. (http://www.worldwatch.
org/node/5925)
Türkiye’de Yeil Yakal Meslekler
Özellikle son dönemlerde yaplan yenilenebilir enerji yatrmlar ve AB ile balayan çevre müzakereleriyle beraber
Türkiye’de yeil yakal mesleklerde bir art görülmektedir.
84
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Türkiye’de kamu sektöründe çevresel faaliyetlerde istihdam
edilenler ve özel sektörde rüzgâr endüstrisinde, organik tarmda, ekolojik pazarlarda çalanlar ve çevre mühendislerinin saylar incelendiinde, 50 000 kiilik bir istihdam olduu
varsaylmaktadr. Sadece hidroelektrik santrali, rüzgar santralleri ve jeotermal projelerin hayata geçmesiyle bu saynn
100 000’in üzerine çkmas tahmin edilmektedir. Türkiye’de
ulam, inaat, enerji, tarm gibi sektörlerde yeil ilerin gelimesi çok daha kolay görünmektedir. Bu alanda kamu ve özel
sektörün ibirliine bal olarak karbon salmnn azaltlmas yönündeki çabalar karln bulabilir. Yenilenebilir enerji
sektöründe rüzgâr ve güne enerjisine yaplacak yatrmlar
ksa sürede yüz binlerce yeni istihdam yaratabilir özelliktedir. Yine yenilenebilir enerji sektöründe bulunan jeotermal,
hidroelektrik, biyokütle alanlarnda da yüksek seviyede istihdam potansiyeli bulunmaktadr.
AB’nin çevre müktesebat içerisinde en kapsaml düzenlemelerden biri sanayi kirliliinin önlenmesine yönelik atk
yönetimidir. Bu dorultuda Türkiye’de de sanayi iletmeleri,
lisans ve emisyon limit deerleri temelinde sk koullara tabi
tutulacaktr. letme izin prosedürlerini yürüten farkl kamu
kurumlar arasnda etkin bir egüdüm mekanizmas oluturulacaktr. Ayrca, atk oluumu ve bertaraf edilmesi, enerji
verimlilii, hammadde kullanm, gürültü ve kazalarn önlenmesi gibi hususlar bütünsel bir yaklamla ele alnacaktr.
Kirliliin kaynakta kontrolü, azaltlmas, yeniden kazanm
ve geri dönüümü gibi önlemler younlaacaktr.
Türkiye’de yeil yakallarn toplam says henüz bilinmemekle beraber, Avrupa Rüzgar Enerjisi Birlii verilerine göre
Avrupa Birlii’nde yeni kurulacak her bir MW’lk güç için
15 kii istihdam edilebilmektedir. Ülkemizde halihazrda iletmede olan 433 MW gücünde rüzgar santrali dikkate aln-
85
Çalma Sorunlar
dnda, rüzgar endüstrisinde yaklak 6500 kiilik istihdam
yaratld söylenebilir, fakat bu rakamn tamamnn sürekli
i olduu varsaylamaz. Yeil yakallarn yenilenebilir enerji
sektörünün ötesinde tarmda da kendine çalma sahas bulduu dikkate alnmaldr. Örnein; organik tarmda çalan
14 000 üretici bulunmaktadr; ekolojik pazarlarda, ekolojik
ürün datm ve satnda çalanlar da eklendiinde bu
rakam daha da artacaktr. Yaltm sektöründe 15 000 kiinin
çalt tahmin edilmektedir. Çevre Mühendisleri Odas’na
kaytl 6 000 çevre mühendisi bulunmaktadr. Güne enerjisi
sektöründe 2001 rakamlarna göre 2 000 kii istihdam edilmitir. Kamu kurum ve kurulularnda 2007 yl itibariyle
çalan 8 500’e yakn yeil yakal kii de dahil edildiinde,
günümüzde Türkiye’de yaklak 50 000 yeil yakalnn çalt söylenebilir.
Rüzgar enerjisi konusunda Elektrik leri Etüt daresi Genel Müdürlüü’nün (EE) hesaplamalarna göre
Türkiye’nin rüzgar potansiyeli 48 000 MW civarndadr.
Enerji Bakanl’na göre kurulu güç 2020 ylna kadar 20 bin
MW`a çkarlacak. Avrupa Rüzgar Enerjisi Birlii’nin verdii yukardaki orana göre rüzgar enerjisi sektöründe 2020’ye
kadar 20 bin MW’a ulalrsa 300 bin kiilik istihdam salanabilecektir. Bu sektörde özellikle rüzgar tribünlerinin yurtiçinde imal edilmesiyle daha fazla i alan yaratlabilecektir. Ayrca EE’nin verilerine göre Türkiye`de u anda güne
enerjisi kapasitesinden ancak binde 1 orannda yararlanlabilmektedir. Bu alanda da önemli bir istihdam yaratlmas
mümkün görünmektedir. Ayn ekilde yenilenebilir enerji
endüstrisinin dier alanlarnda–jeotermal, hidroelektrik, biyokütle - çalan ve ileride çalabilecek yeil yakallarn bir
envanteri de çkarlabilir.
86
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Türkiye’de Kamu Sektöründe Çalan Yeil Yakallar
TÜK’in 2002 yl Çevresel stihdam ve Harcamalar
Envanteri’nde kamu kurum ve kurulularnn çevresel faaliyet konular öyle sralanmaktadr: D ortam havasn ve iklimi koruma, çme ve kullanma suyu, Atksu yönetimi, Atk
yönetimi, Topran yeralt ve yüzey sularnn korunmas ve
iyiletirilmesi, Gürültü ve vibrasyonun azaltlmas, Biyolojik
çeitliliin ve peyzajn korunmas, Radyasyona kar koruma
(d güvenlik hariç), Enerji, Aratrma ve gelitirme ve dier
çevre koruma faaliyetleri.
Kamu kurum ve kurulularnda 2007 ylnda 8485 personel istihdam edilmitir. 2007 ylnda bunlarn % 78’i, 2008
ylnda ise çevresel faaliyetlerde istihdam edilen 7557 personelin % 67’si sadece çevresel faaliyetlerle ilgili ilerde çalrken, % 33’ü dier faaliyetlerin yansra çevresel faaliyetleri de
yürütmektedir. 2007 ylnda kamudaki yeil yakallarn % 75’i
erkek iken % 25’i kadndr. 2008’de çevresel faaliyetlerde çalan personelin % 65’i yüksekokul ve üzeri eitime sahipken,
% 22’si lise ve dengi okul mezunudur. (http://www.tuik.gov.
tr/PreHaberBultenleri.do?id=6205)
2007’de kamuda çevre istihdam rakam neredeyse 1997
rakamna eittir. 1997’den beri sürekli artan personel, 2005
ylnda 14 500 kiiye ulam ama son yllarda önemli oranda azalmtr. Bu azal 2005 ylnda Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüü’nün l Özel dareleri’ne devrinden ve 2007 ylnda Tarm Bakanl l Müdürlüklerinde çalanlarn saylmamasndan kaynaklanyor. Açklanan son istihdam paketi
çerçevesinde 120 bin kiinin, aaçlandrma, erozyon kontrolü
çevre düzenlemesi gibi ilerde istihdamn hedeenmektedir.
Bu durum kamuda geçici de olsa çevresel istihdam artracaktr. (http://www.ekotrent.com) (14.08.2010)
87
Çalma Sorunlar
DEERLENDRMELER VE SONUÇ
Tanmlamadaki zorluklar, özel sektörde yeil yakallarn
istihdamn ortaya koyabilecek standartlam ve güncel veri
yokluu, Türkiye`deki yeil yakal istihdamnn boyutlarn
tam anlamyla izlememize olanak vermemektedir. Bu alanda
farkndaln ve aratrmalarn artmas yeil yakallarn daha
salkl ve detayl incelemesine yardmc olacaktr. Kurumlar
aras ibirliinin salanmas, tevikler ve düzenlemeler yeil
yakallarn önünü açabilir. Enerji, inaat, tarm ve ulam gibi
yeil ilerin kolaylkla geliebilecei sektörlerde özel-kamu
ibirlii, düük karbon ekonomisi yaratmada önemli roller
oynayabilir. Türkiye`nin, AB çevre müktesebatna uyumu ve
Kyoto Protokolü sonrasnda ortaya çkacak anlama çerçevesinde düük karbon ekonomisi için teknoloji transferinden ve
uluslar aras yardm mekanizmalarndan faydalanmann yollar aranabilir. Gelimi ülkelerin yeil ileri ve temiz enerji
teknolojilerini gelitirmelerinde en önemli faktörlerden biri
Ar-Ge`ye verdikleri önemdir. Türkiye`de devlet ve özel sektör, çok düük olan Ar-Ge harcamalarn arttrmal ve önceliklerini gelien yeil teknolojiler dorultusunda gözden geçirmelidir. Ayrca mesleki eitim düzenlemeleri gelecekte öne
çkabilecek çevresel sektörlerin ihtiyaçlaryla uyumlu hale getirilmelidir. Yeil ilerin gereksinim duyduu teknolojilerin,
politikalarn ve düzenlemelerin oluturulmas, kamu ve özel
sektörün, sendikalarn etkin ibirliinden geçmektedir. Yeil
yakal meslekler, farkl disiplinlerin bulutuu ve ibirliine
gidebilecei, yaratclk ve hayat boyu eitim ve geliim gerektiren mesleklerdir. Bu yüzden yeil ilerde çalmak isteyen
kiilerin kendilerini sürekli yetitirmeleri, alanlar dnda pazarlama, iletiim, reklam, psikoloji, sosyoloji gibi disiplinler
hakknda da bilgi sahibi olmalar yararl olacaktr.
88
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
KAYNAKÇA
CLEARY, J. & A. KOPICKI (2009), Preparing the Workforce for a ‘Green
Jobs’ Economy- Research Brief, John J. Heldrich Center for Workforce Development.
CHOZICK, A. (2008-02-11). “Clinton Pushes ‘Green Collar’ Jobs in Md.
Factory Tour”. The Wall Street Journal. http://blogs.wsj.com/washwire/2008/02/11/clinton-pushes-green-collar-jobs-in-md-factorytour/. (11-07-2008)
FSUNOLU, M. (1990), “Sürdürülebilir Kalknma ve Ekonomi”, Sürdürülebilir Kalknma Konferans, Türkiye Çevre Sorunlar Vakf Yayn, Ankara.
FORSTATER, M. (2006), “Green Jobs- Public Service Employment and
Environmental Sustainability”, Challenge, Vol. 49, No. 4, pp. 58-72.
PAPPU, S. (2008-01-23). “Politicians Power Up With ‘Green-Collar’ Workers”. The Washington Post. http://www.washingtonpost.com/
wp-dyn/content/article/2008/01/22/AR2008012203784.html. (1107-2008)
RENNER, M. (2008), Worldwatch Report: Green Jobs: Working for People and the Environment (http://www.worldwatch.org/node/5925)
(12.08.2010)
TOSUNOLU, B.T. (1998), Sürdürülebilir Kalknmada Japonya Örnei
ve Türkiye Açsndan Bir Deerlendirme, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
United Nations Environment Program (2008), “Green Jobs: Towards Decent Work in a Sustainable, Low-Carbon World” (12.08.2010)
United Nations Environment Program (2007; 2008), The UNEP-ILOIEO-ITUC Green Jobs Initiative.
United Nations Environment Program (http://www.unep.org) (13.08.
2010)
http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/ dcomm/
documents/publication/wcms_098503.pdf (17.08.2010)
“Hillary’s Plan to Create a Green Jobs Revolution: Creating New, HighWage Jobs of the Future”. http://www.hillaryclinton.com/news/
release/view/?id=5909. (11.07.2008)
89
Çalma Sorunlar
“5 Million Green Collar Jobs”. Barack Obama’s presidential campaign
website. http://my.barackobama.com/page/content/newenergy.
(11.07.2008)
http://www.ekotrent.com/ (14.08. 2010)
http://www.greenpeace.org/turkey/(22.09.2010)
http://www.greenpeace.org/turkey/news/almanya-temiz-enerjideliderligini-kaybedebilir-070910 (10.09.2010)
http://www.unep.org/newscentre/default.asp?ct=shortlms
2010)
(13.08.
http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-is-sektorunde-istihdam/
(22.09.2010)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6205
90
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2008 KRZ VE TÜRKYE’DE
UYGULANAN MALYE
POLTKALARININ STHDAMA
YANSIMALARI
Ar. Gör. Ceyda ATAF
Ar. Gör. Düriye TOPRAK
Ar. Gör. erife DURMAZ
Dünya 2007 ylnn ortalarnda ABD emlak piyasasnda
balayp baz büyük mali kurulularn iflas ile derinleerek bütün dünyaya hzla yaylan Küresel Krizle kar karya kalmtr. Krizler nedeniyle yükselen isizlik oranlar
ve gelecekle ilgili belirsizlikler, devletin ekonomiye müdahalesini gerekli klm ve maliye politikalarnn önemini arttrmtr. Böylelikle maliye politikalar ile devlet, bir
taraftan ekonomiyi düzenlerken dier taraftan da krizlerin ortadan kalkmasna ve istikrarn salanmasna çalmtr.
Kriz sonras uygulanmas düünülen maliye politikalarnn temelini reel ekonomideki daralmann azaltlmas
için alnacak geniletici önlemler oluturmaktadr. Krizin
Türkiye ayanda ise dier gelimi ve gelimekte olan
ülkelerde olduu gibi fazla harcama yolu ile ekonominin
uyarlmas ve ekonomik büyüme hznn dümemesine
yönelik önlemler alnmaktadr. Bu çalmada da 2008 krizi
sürecinde Türkiye’de uygulanan maliye politikalar genel
olarak ele alnarak istihdam üzerindeki yansmasna baklacaktr.
Anahtar Kelimeler: 2008 Krizi, Maliye Politikalar, stihdam
91
Çalma Sorunlar
2008 CRISIS AND EMPLOYMENT EFFECTS OF
FISCAL POLICIES APPLIED IN TURKEY
ABSTRACT
In mid-2007 the world was faced with a global crisis
that initiated in the US real estate market and then rapidly
spread after deepening with the bankruptcy of large nancial
corporations. The crisis-led-increasing unemployment rates
and -uncertainty about the future have necessitated state
intervention and raised the importance of scal policies. Thus,
by applying scal policies the state has both tried to enliven
the economy and also to eliminate the effects of the crisis and
assure stability.
The expansionary precautions in order to deduct the
recession in real economy constitute the fundamentals of scal
policies to be applied at the ex-crises period. At the Turkish
pillar of the crisis, just like the case in other developed and
developing countries, there are the precautions that aim at the
stimulation of the economy and the protection of the growth
rate of the economy through over spending. In the paper, the
employment effects of the scal policies applied in Turkey at
the 2008 crisis period are examined.
Key words: 2008 Crisis, scal policy, employment
GR
2007 ylnn ortalarnda ABD emlak piyasasnda balayan,
zamanla nansal piyasalara yaylan, 2008 Eylül aynda aralarnda Lehman Brothers’n da bulunduu baz büyük mali
kurulularn ias ile derinleerek dünyaya yaylan bir Küresel Krizin ortasnda yer almaktayz. ABD’nin mortgage kredilerine bal olarak görülen kriz; ksa sürede dünya nansal
92
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
sistemini etkilemi, birçok nans kurumunun batmasna, birçounun ise devletletirilmesine neden olmutur. Krizi öncekilerden ayran belki de en önemli nokta, karmak ve yüksek hacimli türev ürünlerin yer almas ve bu ürünlere bal
sorunlarn küreselleen dünyada hzla yaylm olmasdr.
Finansal piyasalardaki sorunlar, ksa sürede reel sektöre de
sçram; birçok ülkede görülen ekonomik yavalama, hzla
bir ekonomik gerilemeye doru yol almtr.
Böyle bir ortamda, maliye politikas, ksa dönemde düen
toplam talebi süratle canlandracak en önemli politika seçenei olarak görülmeye balanmtr. Krizden en çok etkilenen
sanayilemi ülkeler bata olmak üzere birçok ülke, geniletici maliye politikas uygulamalarna arlk vermeye balam,
IMF dünya ülkelerine krizden çkn en etkin yolunun mali
genileme olduunu duyurmu ve son olarak 2009 Nisannda yaplan G–20 zirvesine katlan ülkeler, ekonomik büyüme
için mali genileme üzerinde anlamlardr.
Ülkelerin üretim yaps, büyüme oranlar, yat istikrar,
istihdam yaps, ödemeler dengesi gibi deikenler küresel
krizden etkilenerek ülkelerin ekonomik performanslarn düürmektedir. Türkiye gibi gelimekte olan ülkeler, bu krizlerden daha çok etkilenmektedir.
Bütün ekonomilerin uygulam olduu maliye politikalarnn amaçlarndan biri de ekonomide tam istihdam gerçekletirmektir. Her ne kadar ekonomiler için sahip olunan bütün
kaynaklarn üretime dahil edilmesi imkansz olsa bile, ülkeler
için emek faktörünün üretime dahil edilmesi çok daha büyük
önem tamaktadr. stihdam kavramyla beraber isizlik kavram ve isizlik oranlarn da dikkate almak gerekmektedir.
Bu açdan çalmada, 2008 küresel kriz kavramnn tanm
ve etkileri ele alnarak, krize kar Türkiye’de uygulanan maliye politikalar ile alnan önlemler ve bu politikalarn istihdama yansmalar incelenecektir.
93
Çalma Sorunlar
1. 2008 Küresel Krizi ve Yansmalar
Ekonomik kriz genel olarak; piyasada bulunan mallarda,
hizmetlerde, bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanlan
üretim faktörleri ile, farkl piyasalarda oluan yatlarda meydana gelen ekonomik faaliyetlere göre normal olmayan ar
dalgalamalar ifade etmektedir (Kibritçiolu, 2001: 175). Dünyay etkisi altna alan son 2008 ekonomik krizine ilikin tarihsel arka plan ve Türkiye ölçeinde ekonomiye etkileri istihdam ve maliye politikalar açsndan aada incelenmitir.
1.1. 2008 Küresel Krizinin Ortaya Çk Nedenleri
ABD’de mortgage piyasasnda ortaya çkan kredi krizi,
önce nans piyasalarn sonra da mali piyasalar etkisi altna
alarak küresel ekonominin tamamna yaylmtr. Kredibilitesi düük olan kiilere kredi verilmesi nedeniyle balangçta
bir mortgage krizi olarak ortaya çkan kriz ilerleyen dönemlerde likidite krizine dönüerek pek çok gelimi ekonomide
bankalarn batmasna ve baz bankaclk modellerinin yok olmasna hatta baz ülkelerin iasna neden olmutur (Kobal,
2009: 1). Kriz, kredi kriziyle balamasna ramen önce likidite
sonrasnda da güven krizine dönümü ve yaanlan krizin
1929 Büyük Buhran’dan sonra yaanan en büyük ekonomik
kriz olduu kabul edilmitir (Alptekin, 2009: 5).
Krizin nedenlerine farkl yaklamlar olmasna ramen
Frederic S. Mishkin’e göre ekonomik krizin temel sebepleri
faiz oranlarndaki artlar, belirsizliklerdeki artlar, varlk piyasasnn bilanço üzerindeki etkileri ve bankaclk sektöründeki problemler gösterilmitir. (Akmee ve Çetin: 2009, 106).
Ayrca hzla artan nansal liberalizasyon, krizlerin ortaya çkmas ve dier ekonomileri etkilemesinde ciddi etki yapmaktadr (Altuntepe, 2009: 131).
94
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ABD’de ortaya çkan bu krizin nedenlerine bakacak olursak
ilk olarak konut kredisi veren kurulularn teminat olarak
aldklar konut ipoteini menkul kymete dönütürerek tahvil
ihraç etmeleri yani piyasadan fon toplamalar ve topladklar
bu fonlarla da yeni krediler açmalardr. Çünkü konut yatlarnda oluan ani düü ve bu krediyi kullanan bireylerin ödeme güçlüüne dümeleri sonucu ihraç edilen bu tahvillerin de
deeri dümü ve bunlar ihraç eden kurulularn mali yapsn bozulmutur. Dier bir nedense deeri düen ve faiz orannn ne olaca bilinmeyen konut ipoteine dayal bu tahvilleri
güvence göstererek dier nans kurulularndan kredi salamann zorlamas sonucu güven bunalm yaayan bankalar
arasnda likidite sorununun ortaya çkmasdr. Güven bunalm geçiren bankalar aras piyasada likidite sorunu ortaya çkm ve bu kurulular nakit sknts çeken bankalara kredi vermemeye ya da çok yüksek faiz oranyla vermeye balamtr.
Baka bir nedense dier nans kurulularndan kredi salayamayan ve fakat nakit sknts çeken bankalar çareyi tüketicilere verdii kredileri geri çarmakta bulmu ve tüketiciye
kredi vermekten vazgeçmitir. Kredi salayamayan tüketiciler
harcamalar ksm ve üretimden tüketime tüm piyasada daralma olmutur. Bu süreç batmakta olan kurululara devlet sermayesi aktarlarak piyasaya müdahalesi yolu ile durdurulmaya
çallmtr (http://www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/
upload/2007_08_Kuresel_Finans_Krizi_ve_Turkiye.pdf)
1.2. 2008 Küresel Krizinin Etki ve Yansmalar
Küresel piyasalarda ki gelimeler, gelimekte olan ülkelerin
nansal piyasalarn da etkilemektedir. Bu ülkelerin nansal
kurulularnn Amerika’daki yüksek riskli aktiere ve bu aktierle ilgili menkul kymetlere olan eriimi snrl olmakla birlikte, söz konusu gelimeler bütün gelimekte olan ülke ekono-
95
Çalma Sorunlar
milerini etkilemitir. Gelimekte olan ülkeler yatrmclarn risk
alma itahlarnn azalmas nedeniyle d nansman açsndan
ciddi daralma yaamaktadr. (Cokun ve Balatan, 2009: 17).
Krizin dünya genelindeki etkilerine baktmzda ise nansal krizin reel ekonomiye yansmas nedeniyle hem ABD
ve Avrupa gibi gelimi ekonomilerde hem de gelimekte olan
ülkelerin büyüme oranlarnda azallar görülmütür. Grak
1’de görüldüü gibi gelimi ve gelimekte olan ülkelerde ve
dünya genelinde 2007 sonras dönemde büyüme oranlarnda
düüler görülmütür.
Grak 1: Dünya Ölçeinde GSYH (%)
Kaynak: (Alantar: 2009; 6-7)
Krizin etkisini ABD ve dier gelimi ülkelerde isizlik
oranlarnda da görmekteyiz. Özellikle ABD ve gelimi ekonomilerde yukar yönlü trend dikkat çekmektedir. Türkiye’de
ise 2006 ve 2007 yllarnda yüzde 10’larn altna düen isizlik
oranlar tekrar yüzde 10’un üzerinde seyretmeye balamtr.
96
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Grak 2: Gelimi Ülkeler ve Türkiye’de
sizlik Oranlar (%)
Kaynak: (Alantar: 2009; 6-7)
Ancak ABD de yaanan mali çalkantnn Türkiye’deki
istihdama etkisine bakldnda; büyüme oranlarnda olduu kadar istihdam açsndan dier ülkelere oranla (grakte
görüldüü üzere) önemli bir etkisinin olmad görülmektedir. Bu sonuçta, 2001 krizi sonras BDDK’da yaplan düzenlemelerle birlikte bankaclk sisteminin, nansal piyasalarn
ve kamu mali yönetiminin iyiletirilmesinin katks bulunmaktadr.
97
Çalma Sorunlar
Grak 3: Dünya Ölçeinde Enasyon Oranlar (%)
Kaynak: (Alantar: 2009: 6-7)
Grakte enasyon oranlarnn kriz dolaysyla gelimi ve
gelimekte olan ülkelerde yüksek seyrettii görülmektedir.
2007-2008 yllarnda enasyondaki art sadece nansal krizden kaynaklanmam olup ayn dönemdeki petrol ve gda yatlarndaki artlar önemli oranda enasyonist etkiye neden
olmutur.
2. 2008 Küresel Kriz ve Maliye Politikas
Maliye politikas, devletin belirli ekonomik amaçlara ulamak için sahip olduu iktisadi araçlar kullanmasdr. Bu
amaçlar, genel olarak yat istikrarn, tam istihdam, ekonomik büyümeyi ve gelimeyi, adil bir gelir ve servet dalmn
salamak ve konjonktürel dalgalanmalardan arnm istikrarl bir ekonomik yapy korumak eklinde belirtilebilir (Tanzi,
1991: 9-12). Devlet, bu ekonomik amaçlarn gerçekletirmede
98
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
üç politika aracndan yararlanr ki bu araçlar; kamu harcamalar, vergiler ve borçlanmadan olumaktadr (Öncel, 1969:
289). Günümüz maliye politikasnn snrlar genilemi ve bu
anlam ile maliye politikas kamu ve özel sektör faaliyetleri
ve hatta uluslar aras mali faaliyetlerin ekonomide meydana
getirdii etkileri inceleyen önemli bir iktisat politikas arac
haline gelmitir (Akan vd., 2008: 110).
ABD’de kriz yönetimi için balangçta para politikasnn
arlkl olarak kullanld ancak hemen ardndan bu politikann yetersizliini tela etmek için maliye politikalarna
arlk verildii görülmektedir. Bu süreçte para politikas faiz
politikas ve likidite destei salanmas eklinde uygulanmtr. 2001-03 döneminde yaanan durgunluk sürecinde ABD
Merkez Bankas gösterge faizini yüzde 6.50’den yüzde 1.75’e
kadar düürmü ve sonuçta ekonomi canlanma eilimine girmitir. Daha sonra ekonomik canlanmaya karlk azalan faizler nedeniyle enasyon riski olumasna kar önlem olarak
ABD Merkez Bankas 2004-06 döneminde faiz oranlarn arttrarak yüzde 5.25 düzeyine çkarmtr. 2007 ylnda balayan
dalgalanma sürecinde ise gösterge ve iskonto faiz oranlarn
yeniden düürmeye balam ve piyasaya çeitli yollarla likidite desteinde bulunmutur. Bu süreçte ABD Merkez Bankas Austos 2007’de balayan nansal dalgalanmalarn etkilerini en aza indirmek ve nansal istikrar salamak için bir dizi
likidite arttrc ilem yapmtr. Açk piyasa ilemleri, vadeli
ihale kolayl, vadeli menkul kymet borç verme kolayl ve
piyasa yapcl kredi kolayl gibi spesik piyasa araçlar
ile piyasaya likidite sunmutur (Bankaclk Düzenleme ve
Denetleme Kurulu, 2008b:75).
Piyasaya likidite destei salayan bu önlemlerin ortak
özellii borç geri ödemelerini kolaylatrmak ve bu yolla piyasalarda oluan likidite skkln ortadan kaldrmaktr.
Kriz sürecinde para politikasn destekleyici yönde uygula-
99
Çalma Sorunlar
nan maliye politikasnn temel özellii ise geniletici etkiler
oluturacak mali önlemler içermesidir. Bu amaçla sunulan
150 milyar dolarlk ekonomik büyüme paketinin temel hede
ksa dönemde harcama eilimi yüksek olan kesimin tüketimini arttrarak yatrmlar canlandrmak olmutur. 150 milyar dolarlk ekonomik büyüme paketinin 100 milyar dolar
tüketiciler, 50 milyar dolar ise yatrmclara ayrlmtr. Dolaysyla öncelikle talep artnn salanmas hedeenmitir.
Bunun için kamu harcamalar yerine vergi indirimleri arlkl olarak kullanlmtr. Öncelikle tüketicinin kullanlabilir
gelirini talebe dönütürebilmesi için kiisel gelirini arttrma
amacyla dolaysz vergiler azaltlm daha sonra gelirin harcamaya dönümesi için tüketim mallarnn yatn düürücü
etki oluturacak ekilde dolayl vergiler de azaltlmtr. Sonuçta artan talebe kar üretimi tevik etmek için yatrmclara da vergi indirimleri ve vergi tevikleri salanmtr. Özet
olarak, ABD’de yaanan yurt içi daralmalarn geniletici para
politikalarn destekleyen geniletici maliye politikalar ile giderilmeye çalld ve bu kapsamda uygulanan maliye politikalarnn vergi indirimlerini, vergi muayet ve istisnalarn
temel alan politikalar olduu görülmektedir.
ABD krizinin dünya ekonomisine ve doal olarak küresel
piyasalara etkisinin iki temel noktada ortaya çkt belirtilebilir. Birincisi; ABD piyasalarnda balayan ve hzla dier
piyasalara yaylan daralma, küresel piyasalarda da likidite ve
kredi daralmasna yol açmtr. Bu nedenle ortaya çkan bu
daralma süreci küresel bankaclk sisteminin yeniden yaplandrlmasn gerektirmitir. ABD kendi içinde zarar eden veya
ias eden yatrm bankalarn çounu kamulatrm, krizin
yansd ülke piyasalarnda da benzer bir eilim olumutur.
kincisi; serbest piyasa ekonomisinin bu ekliyle uygulanmasnn küresel piyasalar için ciddi bir tehdit oluturduu ve
dolaysyla serbest piyasa ekonomisinin kurall piyasa eko-
100
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nomisine dönütürülmesi ve bu kurallarn belirlenmesi için
uluslararas düzeyde ortak bir plan oluturulmas gereklilii
ortaya çkmtr (imek ve Altay, 2009:18).
2.1. Küresel Krizin Türkiye’deki
Maliye Politikalarna Yansmalar
lk balarda, krizin Türkiye gibi gelimekte olan ülkeleri
etkilemeyecei (ya da etkinin snrl düzeyde kalaca) düünülmü ve ülkelerde karar alclar makro ekonomik projeksiyonlar bu çerçevede oluturmutur. Türkiye’nin Kasm 2000
ve ubat 2001’de yaad krizlerle birlikte gerçekletirdii
yapsal reformlar sonrasnda yakalam olduu görece istikrar ile kamu kesimi kaynakl sorunlarn risk unsuru olma
özelliini kaybetmesi ve gelimi ülkelerden farkl olarak,
mortgage kredileri ve bunlara bal türev araçlarn Türkiye
gibi gelimekte olan ülkelerde, sistematik risk unsuru oluturmamas da, Türkiye’de krizin etkilerinin snrl düzeyde
kalaca beklentisini güçlendirmitir. Ancak geldiimiz noktada, 2008 yln son çeyreinden itibaren Türkiye bata olmak
üzere pek çok gelimekte olan ülke ekonomisi global krizden,
büyüme, isizlik, bütçe aç vb. makro ekonomik göstergeler bakmndan olumsuz etkilenmitir (http://www.mcivriz.
com/kriziovmpdenokumak.pdf,e.t. 29.10.2010, s. 3).
Türkiye’nin, Küresel Kriz karsnda dünyaya paralel hareket ettii gözlenmektedir. Türkiye, krize öncelikle para politikasyla tepki vermitir. Bu dorultuda TCMB, çeitli likidite tedbirleriyle nansal piyasalar rahatlatma yolunu seçmi
ve enasyon görünümündeki düüe paralel olarak politika
faizlerinde hzl ve yüksek ölçekli faiz indirimlerine bavurmutur. Ayrca, 2001 krizi sonras bankaclk sektöründeki
düzenleme ve denetlemelerin, nans sektörünün Küresel
Kriz karsndaki dayanklln artrd söylenebilir. Bununla birlikte, 2001 krizine göre Türkiye ekonomisinin da
101
Çalma Sorunlar
açklk orannn daha fazla olmas, özellikle ihracat kanalndan gelen küçülme etkisini artrmtr. (Bocutolu ve Ekinci,
2009: 79-80)
Devletin krize kar ald ilk önlemlerin tamamna yakn maliye politikasnn gelirler ve harcamalar politikas dayanakldr. Bunlar ksaca öyle özetlenebilir: (Çolak, 2009:
http://www.tisk.org.tr)
• 2008 ve 2009 yllarnda ksa çalma ödenei için yaplan
bavurularla snrl olmak üzere, ksa çalma için öngörülen azami 3 aylk sürenin, 6 ay olarak uygulanmas ve ksa
çalma ödenei miktarnn da yüzde 50 orannda artrlarak ödenmesi,
• Salk hizmeti sunucularnn ödemelerinin hzlandrlmas,
• Ekonomik kalknmann hzlandrlmas, istihdamn artrlmas ve bölgeler aras gelimilik düzeyi farknn en aza indirilmesi ve sektörel olarak da kümelenme olgusunun öne
çkartlarak yatrmlarn tevik edilmesine yönelik indirimli kurumlar vergisi oran uygulamasnn geniletilmesi,
• Eximbank’n sermayesinin 500 milyon TL arttrlmas,
• Kaynak Kullanm Destekleme Fonu’nun yüzde 5 düürülmesi,
• KOSGEB kanal ile kredi eklinde kullandrlmak üzere,
iletmelere 275 milyon TL aktarlmas,
• Yeni konutlarn satndan alnan yüzde 18’lik KDV’nin üç
ay süreyle yüzde 8’e indirilmesi,
• Otomotiv rmalarnn elindeki mevcut araçlardan alnan
ÖTV’nin üç ay süreyle indirilmesi,
• Sanayide kullanlan elektrikte uygulanan indirimli gece
tarifesinin hafta sonlar ve dier resmi tatil günlerini kapsayacak ekilde yaygnlatrlmas,
102
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
• Beyaz eya ve elektronik eyada uygulanan ÖTV’nin de 3
ay süreyle indirilmesi.
Alnan bu önlemlerin ortak noktas d talebin darald
bir dönemde iç talebin artrlmasdr. Hükümeti bu önlemleri
almaya iten temel olgu, hiç üphesiz kapasite kullanm orannn yüzde 63’lere inmesi ve isizlik orannn yüzde 13,6’ya
yükselmesi olmutur.
Nitekim, daralan ekonomi vergi gelirlerinde önemli düülere neden olmu ve bütçe dengesi yaklaan mahalli idareler seçimi için yaplan palyatif amaçl harcamalarn da etkisi
ile ciddi bir biçimde bozulmu ve bütçe aç yüzde 2,187 orannda artmtr. Ocak-ubat 2009 dönemi için açklanan bütçe verileri hükümetin bütçe idaresinde de sorun yaadnn
göstermektedir.
Tablo 1: Türkiye’de Merkezi Yönetim
Bütçe Gerçeklemeleri (2008-2009)
Kaynak: www.maliye.gov.tr
103
Çalma Sorunlar
Ocak- ubat 2009 bütçe gerçeklemelerine göre bütçe 10.359
milyar TL açk vermitir. 2008 ylnda ayn aylarda bütçe 496
milyon TL fazla vermiti. Böylece 2009 yl sonu için öngörülen 10.398 milyar TL’lik bütçe aç hedene ilk iki ayda ulalmtr. Dier yandan ilk iki ayda faiz d fazla yüzde 65,4
azalarak 3.282 milyar TL düzeyine gerilemitir.
Geçen yl ayn dönemde faiz d fazla 9.494 milyar TL olmutu. Böylece yl sonu için belirlenen 47.1 milyar liralk faiz
d fazla hedenin iki ayda yüzde 7’sine ulalmtr.
2008 ylnn Ocak-ubat döneminde 32.913 milyar lira olan
bütçe giderleri, bu yln ayn döneminde yüzde 35,5 artarak
44.6 milyar lira, 33.4 milyar lira olan bütçe gelirleri ise yüzde 2,5 orannda artarak 34.25 milyar lira olmutur. Yln ilk
iki aynda, faiz hariç giderler geçen yln ayn dönemine göre
yüzde 29,5 artarak 31 milyar lira olurken, vergi gelirleri yüzde 5,8 orannda dümü ve tahsilat 27.6 milyar TL düzeyinde
kalmtr. (Çolak,2009: http://www.tisk.org.tr)
Maliye politikasnn araçlarndan biri olan borçlanma politikasnda ise, küresel krizin borçlanma üzerindeki dorudan etkisi özel kesim d borçlarnn hzla artmas eklinde
ortaya çkmtr. Özellikle ABD krizinin küresel piyasalara
yaylmaya balad 2003 ylndan itibaren Türkiye’de de
özel kesim d borçlar önemli ölçüde artmtr (http://www.
istanbul_m_terek%20oda%20%28son%28(1),e.t.: 21.09.2010).
Bu nedenle 2009 ylnda, küresel nans piyasalarndaki
daralmann Türkiye’de öncelikle yüksek ölçüde d borç biriktirmi olan ve d borçlarn çevirmek zorunda bulunan
nans d reel irket kesimlerini etkilemitir. Ayrca bu sürecin, ulusal üretimde gerileme ve artan isizlik ile birlikte uzun
süreli bir durgunluk yarataca da öngörülmektedir (Susam
ve Bakkal, 2008:80).
ç ve d borç stoklarnn 2004-08 dönemindeki geliimi
104
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dikkate alndnda ise hem yurt içi kaynaklardan hem de
d kaynaklardan elde edilen borçlarn artt görülmektedir
(Bkz. Grak 1).
Grak 4: Türkiye’de 2004-2008 Döneminde
Brüt D Borç Stoklarndaki Gelimeler
Kaynak: Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu, 2008a: 8.
2004-08 döneminde d borç stoku iç borç stokuna kyasla
daha hzl artmtr. ç borç stoku da Mart 2008’e kadar art eiliminde olmakla birlikte bu dönemden itibaren yatay
bir seyir izlemektedir. Dier yandan iç borçlarn reel faizinde
küresel piyasalarda yaanan faiz indiriminin etkisiyle önemli
bir azal söz konusudur. ç borcun arlkl ortalama vadesi
ise deimemitir. Küresel piyasalarda yaanan dalgalanmalar ve belirsizlikler iç borcun vadesinin uzamasn ve faizinin
daha da azalmasn engellemitir (Bankaclk Düzenleme ve
Denetleme Kurulu, 2008a:, s.45).
Türkiye’nin krize kar alm olduu önlemlerin baars
için para ve maliye politikas önemlerinin birlikte uygulamas
105
Çalma Sorunlar
önem arz etmektedir. Maliye politikas açsndan gider politikas yürütülürken harcamalarn seçim öncesi dönemde fazla
artmas nedeniyle kamu kaynaklarnn yatrma dayal alanlarda harcanmas gerekmekle beraber, vergi gelirlerinin büyük
ksmnn dolayl vergilerden saland dikkate alndnda
KDV ve ÖTV indirimlerine gidilmesi yerinde uygulamalar
olmutur. Dolaysyla gider politikalarnn gelir politikalar
ile beraber yürütülmesi ve durgunluk döneminde talebi canlandrmada daha etkili olan kamu harcamalarnn niteliine
dikkat edilmesi gerekmektedir. Cari harcamalar gibi üretken
olmayan harcamalar yerine, yatrm harcamalar gibi üretken
harcamalara arlk verilmesi istikrarl büyümeyi salamak
açsndan da önemli olacaktr (Özkan, 2009: 41).
Bugünkü kriz ortamnda, yukarda belirtildii üzere, iradi
maliye politikas yeniden çözüm olarak sunulmaktadr. Dier
bir deyile, iktisatçlar ve uygulayclar Keynes’in krize kar
geniletici maliye politikas krini tekrar kurtarc olarak görmektedirler.
2.2. Küresel Krizin Türkiye’deki stihdam
Politikalarna Yansmalar
Küresel ekonomik kriz, dünya üzerindeki gelimi ve gelimekte olan ekonomilerin emek piyasalarnda olduu gibi
Türkiye’nin emek piyasas üzerinde de etkiler ortaya çkarmtr. Dünya genelinde ekonomik faaliyetlerde daralma ve
talepte düü gözlenirken; bu durum Türkiye’de de üretim
yapsn etkilemitir. Bu ekonomik daralmann sonucunda
baz kurulular içi çkarma yolunu tercih ederken, bazlar da dört günlük çalma haftas, ücretsiz izinler, ücretleri
dondurma ve esnek i planlar gibi yöntemlere bavurarak
istihdam açsndan farkl politikalar uygulamlardr (Ercan,
20.09.2010). Örnein; Abode kriz artlarndan dolay toplam
istihdam güçlerinin %8’inde bir ksntya gitmek zorunda
106
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kalm ve dier dünya devleri olan Sony, Volvo, Panasonic,
Microsoft gibi irketler de ayn kstlamaya bavurmulardr.
Türkiye’de de durum çok farkl deildir. Örnein, IBM’in
Türkiye ubesi ve Arçelik gibi büyük irketler de iten çkarma politikas uygulamlardr (http://bilisimsendikasi.org/,
e.t.20.09.2010).
Bu balamda Türkiye’nin kriz sonrasnda istihdam yapsnda görülen deimeler tablo 2 de verilmitir.
Tablo 2. gücü Durumu (2009-Mart)
TÜRKYE
2008
2009
Kurumsal
olmayan nüfus
(000)
15 ve üstü
yataki nüfus
gücü (000)
stihdam (000)
siz (000)
gücüne
Katlma Oran
(%)
sizlik Oran
(%)
stihdam oran
(%)
Genç nüfusta
sizlik oran
(%)
Tarm d
isizlik oran
(%)
KENT
2008
2009
KIR
2008
2009
69,479
70,299
48,228
48,628
21,251
21,670
50,564
51,426
35,633
36,066
14,931
15,359
22,921
20,389
2,532
23,924
20,148
3,776
15,618
13,632
1,986
16,324
13,383
2,941
7,302
6,757
545
7,601
6,765
835
45,3
46,5
43,8
45,3
48,9
49,5
11,0
15,8
12,7
18,0
7,5
11,0
40,3
39,2
38,3
37,1
45,3
44,0
19,8
27,5
21,6
29,8
15,0
21,8
13,4
18,9
13,0
18,3
15,7
21,8
Kaynak: (Altuntepe, 2009:142)
107
Çalma Sorunlar
Yukardaki tablodan da anlald üzere, Kriz Türkiye’de
igücü piyasasnda olumsuzluklara yol açmtr. 2008 Mart
döneminde Türkiye’de isizlik oran yüzde 11,0 iken, 2009
Mart döneminde yüzde 15,8 olarak gerçeklemitir. Bunun
yannda tarm d isizlik oran ise yüzde 18,9 olarak göze
çarpmaktadr. 2008 yl Mart ayyla karlatrma yapldnda isizlik orannda önemli bir artn ortaya çkt görülmektedir. Bunun yannda istihdam oran azal göstermitir. Bu
oran 2008 ylnda yüzde 40,3 iken, Mart 2009 itibariyle yüzde 39,2’ye gerilemitir. Yine genç nüfustaki isizlik orannda
da önemli bir art gerçeklemitir. Bu oran yüzde 19,8’den
yüzde 27,5’e yükselmitir. Sonuç itibariyle, ülkemiz de küresel krizden etkilenen ülkeler arasnda yer almtr (Altuntepe,
2009:143)
Küresel ekonomik krizin ulusal ekonomideki yansmalar igücü piyasasnda belirgin bir etki yaratm, son iki yllk
süreçte isizlik oranlar yeniden art eilimine girmitir. Kriz
döneminde isizlii genileten temel etmenin iini kaybeden
igücü olduu açktr. Ancak krizin reel ücretler üzerinde yaratt olumsuz etkileri tela etmek isteyen ilave igücü arznn da bu sonuçta etkisi yansnamaz. Nitekim sadece 2009
ylnda igücünün net 1 milyonu aan düzeyde bir genileme kaydettii görülmektedir.Ülkemizde küresel kriz oku ile
artan isizlik düzeyi halen %14’ler civarndadr. 2009’un son
çeyreinde ulusal düzeyde ekonomi %6 büyümü olmasna
ramen isizlik oranlar istikrarl seyrini korumutur. 2008
ylnda %11 düzeyinde olan isizlik oran geçen ylsonunda
dramatik bir atla %14’lerin üzerine çkmtr. (www.setav.
org/ups/dosya/35324.pdf, e.t. 21.09.2010)
Küresel krizin etkileri kentsel isizlik oranlar açsndan
daha belirgindir. Bu oranlar dikkate alndnda özellikle son
1 yllk periyotta kentsel isizlik orannn genel isizlik verilerinden hzla artt görülmektedir. Söz konusu dönemde genel
108
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
isizliin art hz %21’de kalrken, artarken bu oran kentsel
alanlarda %23’e ulamtr. Bu durum, esasen Türkiye’de isizlik sorununun en önemli toplumsal sorun olduunu açkça
ortaya koymaktadr. Nitekim kentsel isizlik düzeyinin krsal
isizlik orannn 1.9 kat üzerine çkmas bu sorunu çarpc bir
ekilde ortaya koymaktadr. (TÜK (2010), “Hanehalk gücü
statistikleri”, nternet Veri Taban, www.tuik.gov.tr, Eriim
Tarihi: 01.09.2010)
2.2.1. Vergi Politikalar ve stihdam likisi
Krizin etkilerinin de ötesinde Türkiye’de önemli bir istihdam sorunu bulunmaktadr ve vergi politikalar da istihdam
sorununu dorudan etkilemektedir. Bu konuda ilk ve önemli belirleyici unsur istihdam üzerindeki vergi ve dier kamu
kesintilerinin yüksek olmasdr. verene toplam maliyeti 885
Türk Liras olan asgari ücret üzerinden içinin ald net ücret
576 Türk Lirasdr. Asgari ücret üzerinde yüzde 34 orannda
vergi, prim, fon vb kamu kesintisi bulunmaktadr. stihdam
üzerindeki bu yükler nedeni ile kayt d istihdam yüksek
kalmaktadr. Nitekim 2009 yl sonunda toplam 21.5 milyon istihdamn 9.2 milyonu kayt d çalmaktadr. Bu rakam 2008
yl sonunda 8.6 milyon kii olmutur. Türkiye’de krizin de etkisi ile kayt d istihdam genilemektedir. letmeler rekabet
güçlerini korumak veya hayatta kalabilmek için bu yüksek
yükler karsnda kayt dna itilmektedir. Kadn istihdamnda ise toplam 5.9 milyon çalann 3.4 milyonu kayt ddr ve
kadnlarn yüzde 57.5’u sosyal güvencesiz çalmaktadr.
Türkiye’de istihdamn yüzde 46’snn sosyal güvenlik primi asgari ücret üzerinden yatrlmaktadr. stihdam piyasasnda ikinci olumsuz etki ise istihdama ilikin düzenlemelerin çok kat olmasdr. stihdam piyasasnda çalma ücretleri,
çalma koullar, çalma saatleri, çalma ekilleri, içi kdem
109
Çalma Sorunlar
tazminat ve sosyal güvenlik sistemine katlma konularnda
mutlaka esneklikler getirilmeli ve birden çok seçenek sunulmaldr. stihdam üzerindeki kamu yükleri azaltlmadan ve
esnek istihdam koullar oluturulmadan ilave istihdam yaratlmas ve irketlerin rekabet güçlerini arttrmas çok snrl
kalacaktr.
Kadnlarn çalmasn engelleyen çocuk, yal ve engelli
bakmlarnn ve bakm evlerinin devlet tarafndan karlanmas ve iveren üzerinden bu maliyetlerin alnmas gerekmektedir. Kadnlarn esnek ve part time çalmalarna müsaade edilmeli ve bunun için yasalar düzenlenmelidir. (http://
www.marmarakultur.com/DownloadHandler.ashx?...kriz...,
e.t.20.09.2010)
SONUÇ
2008 ylnda ABD’de balayan nansal kökenli krizin reel
ekonomiye yaylmas ile birlikte küresel düzeyde ekonomik
büyüme ciddi bir ekilde gerilemitir. 2006 ve 2007’de %5’i
aan büyüme oranlar 2008’de %3’e gerilerken, 2009 için ise,
son 60 yln en kötü ekonomik performans olan %0,5 düzeyinde bir daralma beklenmektedir
Finansal piyasalarda yaanan krizin etkisiyle küresel
ekonominin resesyon sürecine girmesi, gerek ulusal gerekse
uluslar aras ölçekte makro ekonomik politikalarn devreye
girmesini salamtr. Krizin ilk olarak nans piyasalarnda
balamas, para politikasn gündeme getirmi ancak hzl
faiz indirimleri ekonominin tekrar canlanmasna yetmemitir. Böylece para politikasnn yan sra maliye politikas da
gündeme gelmitir.
Buna yönelik olarak Krizin ülkemize yansmalarn snrlandrma ve iç talebi canlandrma amacyla para politikas
ve maliye politikas devreye girmitir. Uygulamaya konan
110
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tedbirler; likidite destekleri, vergi ve prim destekleri, üretim
ve ihracata yönelik kredi ve garanti destekleri ve nansman
destekleri olarak belirtilebilir. Ayrca, Haziran 2009 döneminde büyük proje yatrmlar, bölgesel ve sektörel tevik sistemi
ve genel tevik sistemi ile birlikte yeni tevik sistemine gidilmitir. Böylece, Büyük proje yatrmlar için 12 sektör (bata
kara tat, tekstil, konfeksiyon, madencilik, ilaç, kimya, makine, elektronik, tamaclk sektörü olmak üzere) belirlenmitir. Bölgesel ve sektörel tevik sisteminde ise arlkl olarak
Dou ve Güneydou bölgeleri olmak üzere 81 ilin tamamnn
yeni tevik sisteminden yararlanmas öngörülmektedir. Yeni
tevik sistemiyle birlikte açklanan istihdama yönelik paketle yaklak 500 bin kiiye mesleki uygulamal ve giriimcilik
eitimi veya dorudan istihdam imkann salanmas hedeflenmektedir.
Krizlerin öncesinde kötülemeye balayan beklentiler
ve psikolojik faktörler krizlerin geliini hzlandran önemli
unsurlar olmutur. Birçok ülkede olduu gibi Türkiye’de
de güncel mali kriz ve sonrasnda kendisini göstermeye
balayan resesyonla beraber, bata mali sektör olmak üzere çou faaliyet alannda istihdam azaltmna gidilmitir.
Mevcut krizde baz kurulular içi çkarma yolunu tercih
ederken, bazlar da dört günlük çalma haftas, ücretsiz
izinler, ücretleri dondurma ve esnek i planlar gibi yöntemlere bavurarak istihdam açsndan farkl politikalar
uygulamlardr.
Dolaysyla, krizden sonra daraltc önlemlerin alnmas ve
gelir arttrc politikalarn uygulanmas ve buna bal olarak
mali disiplin hedene devam edilmesiyle, krizin reel piyasalara olumsuz yansmalarnn azaltlmas için alnan yatrm
harcamalarn arttrc tedbirlerin bütçe dengesi üzerinde bir
tehdit oluturmamas için dikkatli bir maliye politikasnn
uygulanmas gerekmektedir.
111
Çalma Sorunlar
KAYNAKÇA
AKAN, Yusuf, ARSLAN, brahim, KAYNAK Selahattin, “Türkiye’de
Ekonomik stikrar Salamada Maliye Politikas Uygulamalar
(Bir Ampirik Çalma: 1980-2006)”, Sosyo-Ekonomi Dergisi, OcakHaziran 2008, ss.107-116.
AKMEE Halil ve Hüseyin ÇETN, “2008 Dünya Ekonomik Krizinin
Türkiye Ekonomisi ve Türk-Azeri Ekonomik likileri Üzerindeki
Etkileri”, Journal Of Azerbaijani Studies, Yl: 2009, Cilt: 12, Say:
1–2.
ALPTEKN, Erdem (2009), “Küresel Krizin Türkiye Ekonomisi le Sanayisine Yansmalar Ve Dipten En Az Zararla Çk Yollar”, zmir
Ticaret Odas AR-GE Bülten, 2009 Haziran.
ALTUNTEPE, Nihat (2009), “2008 Küresel Krizinin Ülkelerin stihdam
Yaps Üzerine Etkilerinin Dinamik Bir Analizi”, SDÜ Vizyoner Dergisi, Cilt:1, Say:1
BOCUTOLU, Ersan, EKNC Aykut, “Genel Teori, Küresel Krizler ve
Yeniden Maliye Politikas”, Maliye Dergisi, Say 156, Ocak-Haziran
2009, portal1.sgb.gov.tr/.../05.Ersan.BOCUTOGLU_Aykut.EKINCI.
pdf, e.t.: 21.09.2010.
ÇOLAK, Ömer Faruk, “Krizi Çözmede Maliye Politikalar Nasl Kullanlmal?”, Mart-2009,Türk-veren Dergisi, http://www.tisk.org.tr,
COKUN, Yaprak Sevil ve Zeynep Balatan (2009), “ Küresel Mali Krizin
Bankaclk Sektörüne Etkileri Ve Türk Bankaclk Sektörünün Veri
Zarama Analizi le Bilançoya Dayal Mali Etkinlik Analizi”, http://
www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/sevil_coskun-zeynep_balatan.
pdf, (28.09.2010)
ERCAN,
Metin,
“Krizde
Esnek
stihdam
Politikalar”,
h t t p : / / w w w. r a d i k a l . c o m . t r / D e f a u l t . a s p x ? a Ty p e = Ya z a
r Ya z i s i & A r t i c l e I D = 9 1 4 0 5 3 & Ya z a r = M E T % C 4 % B 0 N % 2 0
ERCAN&Date=24.12.2008&CategoryID=101, (20.09.2010)
KBRTÇOLU,A., (2001), “Türkiye’de Ekonomik Krizler ve Hükümetler”, Yeni Türkiye Dergisi, Ekonomik Kriz Özel Says, Cilt 1, Yl
7, Say 41 (Eylül Ekim), s. 174-182.
112
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
KVRZ, Mücahit, “Küresel Krizin Türkiye Ekonomisine Etkilerini Orta
Vadeli Mali Plandan Okumak”, http://www.mcivriz.com/kriziovmpdenokumak.pdf, (20.09.2010).
KOBAL, smail (2009), “ Küresel Krizin Küresel stihdama Etkileri”,
http://www.alomaliye.com/2009/ismail_kobal_kuresel_kriz.htm,
(28.09.2010)
ÖNCEL, Mualla, “Ekonomik stikrar Teminde Para ve Maliye Politikalarnn Rolü”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt:26,
say:3, 1969, ss.289-299.
ÖZKAN, Hülya, “Konjonktür Yanls ve Konjonktür Kart Maliye Politikalar, Türkiye Uygulamas ve Küresel Mali Kriz”, Bütçe Dünyas,
Cilt:3, Say:32, Bahar 2009, ss.36-42.
SUSAM, Nazan, BAKKAL, Ufuk, “Kriz Süreci Makro Deikenleri
ve 2009 Bütçe Büyüklüklerini Nasl Etkileyecek?”, Maliye Dergisi,
Temmuz-Aralk 2008, Say: 155.
MEK Hayal A., Asuman Altay, Küresel Kriz Ortamnda Türkiye’de
Maliye Politikalarnn Deerlendirilmesi, http://www.ekonomikyorumlar.com.tr/dergiler/gundem/Gundem_1_Sayi_528.pdf,e.t.:
21.09.2010.
TANZ, Vito, Public Finanse In Developing Countries, Edward Elgar,
1991.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birlii, “ABD Krizi ve Türkiye”, Ortak Meclis Toplants, stanbul, 2008, www.istanbul_m_terek%20oda%20
%28son%28(1),
TÜK (2010), “Hanehalk gücü statistikleri”, nternet Veri Taban,
www.tuik.gov.tr, Eriim Tarihi: 01.09.2010
http://bilisimsendikasi.org/, e.t.20.09.2010
http://
www.marmarakultur.com/DownloadHandler.ashx?...kriz...,
e.t.20.09.2010)
htpp://www.setav.org/ups/dosya/35324.pdf, e.t. 21.09.2010
http://www.tepav.org.tr/tur/admin/dosyabul/upload/2007_08_Kuresel_Finans_Krizi_ve_Turkiye.pdf, (20.09.2010)
113
Çalma Sorunlar
Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu (2008a); Finansal Piyasalar
Raporu, Strateji Gelitirme Dairesi Bakanl, say:9, www.bddk.
org,
Bankaclk Düzenleme ve Denetleme Kurulu (2008b); ABD Mortgage
Krizi, Strateji Gelitirme Dairesi Bakanl, say:3, www.bddk.org,
http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/ dcomm/
documents/publication/wcms_098503.pdf (17.08.2010)
“Hillary’s Plan to Create a Green Jobs Revolution: Creating New, HighWage Jobs of the Future”. http://www.hillaryclinton.com/news/
release/view/?id=5909. (11.07.2008)
“5 Million Green Collar Jobs”. Barack Obama’s presidential campaign
website. http://my.barackobama.com/page/content/newenergy.
(11.07.2008)
http://www.ekotrent.com/ (14.08. 2010)
http://www.greenpeace.org/turkey/(22.09.2010)
http://www.greenpeace.org/turkey/news/almanya-temiz-enerjideliderligini-kaybedebilir-070910 (10.09.2010)
http://www.unep.org/newscentre/default.asp?ct=shortlms
2010)
(13.08.
http://tr.euronews.net/2010/09/20/yesil-is-sektorunde-istihdam/
(22.09.2010)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=6205
114
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
SOSYAL GÜVENLKTE
YEN DÖNEM: FNANSMAN;
Beklentiler, Gelimeler ve Sorunlar*
Prof. Dr. Yusuf Alper
Uluda Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi,
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü
1. TÜRK SOSYAL GÜVENLK SSTEMNDE
YENDEN YAPILANMA (REFORM) HTYACI
a) Doru tercihlerle, dorular fazla olan
bir sistem oluturuldu.
Türkiye, 1940’l yllarn ikinci yarsndan itibaren, doru
admlarla bütün çalan kesimleri “sosyal sigortalar” vastas
ile sosyal güvenlik kapsamna almay amaçlayan bir sosyal
güvenlik sistemi oluturmaya amaçlamtr. Doru balangç,
doru tercihler ve doru admlar atarak, Türkiye için dorular fazla olan bir sosyal güvenlik sistemi oluturmutur. Nitekim, 1990’l yllarn bana gelindiinde yaklak 50 yllk bir
sosyal güvenlik tecrübesi ile, kurumsal yap, mevzuat, nansman, salanan sosyal güvenlik garantisinin seviyesi ve sosyal güvenlik bilinci oluturma bakmndan önemli mesafeler
kaydedilen ve baarlar salayan bir sosyal güvenlik sistemi
oluturmutur. O tarih itibaryla, çalan ve gelir sahibi olan
herkesin sosyal sigortalar vastas ile sosyal güvenlik garan*
Bu makale, 12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümleri toplantsnda, “Çalma Sorunlar” balkl oturumda yaplan tebli metninin makale haline getirilmi eklidir.
115
Çalma Sorunlar
tisine kavuabilecei bir sistemin alt yaps oluturulmutur.
Hatta, istee bal sigortallk, topluluk sigortas, yurtd hizmet borçlanmas, farkl kurumlarda geçen hizmetlerin birletirilmesi gibi uygulamalarla sistem esnetilerek isteyen herkesi
sisteme girmesine imkan veren “Türkiye’ye has” bir sistem
yaratlmtr.
b) Türk sosyal güvenlik sistemi, iyi yönetilemeyen
bir sistemin problemlerini yaamtr.
Türk sosyal güvenlik sistemi ve özellikle sosyal sigortalar,
zaman içinde temel sosyal güvenlik (sigortaclk) ilkelerine
aykr müdahalelerle rayndan çkarlmtr. Dikkat çekici olan
husus, bu müdahalelerin büyük ölçüde sistemle ilgili bütün
sosyal taraarn görü birlii ile gerçekletirilmi olmasdr.
Özerk yönetim anlay gerei aralarnda menfaat çatmas
olduu varsaylan farkl kesimler, sosyal güvenlik sistemine
yönelik aykr müdahaleler konusunda bir uzlama içine girmiler, en azndan sessiz kalarak yanl kararlar onamlardr. Emeklilik yann düürülmesi ve hizmet borçlanmalar
uygulamalarna iveren kesimi sessiz kalrken, prim aarna
da sigortallar (meslek örgütleri) sessiz kalmlar, en azndan
“yüksek sesle” itiraz etmemilerdir. Bu bakmdan, hiçbir sosyal tarafn kusuru dierinden daha az deildir. Ksaca belirtmek gerekirse, Türk sosyal güvenlik sistemi “iyi yönetilememeden” kaynaklanan problemlerle karlamtr.
yi yönetilemeyen Türk sosyal güvenlik sistemi, zaten gelimekte olan bir ülke olarak sosyal güvenliin her alannda
yaanan “yetersizlik” problemi ile de karlanca sistemin
sürdürülebilirlii tartlmaya balanmtr. Bu yetersizlik;
• Sosyal güvenlik için tahsis edilen kaynaklarn yetersizlii
(GSYH’nn % 9-12 si arasnda deien pay),
116
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
• Koruma kapsamna alnan kii bakmndan yetersizlik (igücünün ancak % 51 ini, toplam nüfusun da yüksek bamllk oran dolaysyla % 80’ini kapsama alan)
• Sigorta kollar itibaryla yetersizlik (isizlik sigortas
ancak 1999’da oluturulmu, aile ödenekleri sigortas
yok, isizlik sigortas da isizlerin % 5-6’sn kapsama
alabiliyor)
• Salanan koruma garantisinin seviyesi düük (özellikle
Ba-Kurlular bakmndan asgari ücretin altnda olan yallk aylklarnn düüklüü),
eklinde kendini göstermitir. Yetersizlik problemine ilaveten özellikle Türk sosyal sigorta rejiminin;
• Sk olarak deitirilen, karmak, haklarn ve yükümlülüklerin takibini zorlatran bir mevzuata,.
• Dank ve etkin çalmayan bir kurumsal yap ve bürokrasiye ana saplanm bir organizasyon yapsna, ve,
• Farkl sigorta rejimleri arasnda norm ve standart birlii
olmayan bir ileyie,
Sahip olmas dolaysyla 1990’l yllarn sonunda herkesin
ikayet ettii, kimseyi memnun etmeyen bir sistem ortaya
çkmtr. Bu olumsuz gelimeler olurken, özellikle, sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklar öne çkarlarak 1990’l
yllarda hemen hemen her siyasi iktidar sosyal sigorta rejiminde özellikle emeklilik yann yükseltilmesi, prim tahsilatnn artrlmas ve prime esas kazançlarn yükseltilmesi gibi
tedbirleri içeren deiiklikler ve düzenlemeleri gerçekletirmek istemilerdir. Bunlardan en sonuncusu ve kapsamls
1999 ylnda 4447 sayl Kanunla gerçekletirilen deiiklikler
olmu, ancak bu düzenlemeler de eski sistemle devam mümkün klmamtr.
117
Çalma Sorunlar
c) Niçin Reform?
2002 yl sonunda, Hükümet Acil Eylem Plan ile balayan
kapsaml reform çalmalar 2004 ylndan itibaren younluk
kazanmtr. Çok genel bir ifade ile mevcut sosyal güvenlik
sisteminin yeniden yaplandrlmasna yönelik çalmalarn 2
temel amac;
• “Bütün nüfusu kapsayan, Adil, kolay eriilebilir, yoksullua kar etkin koruma salayan, “mali açdan sürdürülebilir”, bütünletirilmi bir sosyal koruma sistemi oluturma”
(kapsam ve etkinlik amac)
• “Gelir-gider dengesinin (aktüeryal denge) saland, (orta
ve uzun dönem) açk vermeyen, sürdürülebilir bir sosyal
sigorta sistemi oluturma” (mali hedef),
Olarak belirtilmitir. Bu iki amaç içinde de özellikle 1990’l
yllardan sonra sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklar öne çkarlarak reformun öncelikli gerekçeleri arasnda
saylmtr.
2. YENDEN YAPILANMANIN (REFORMUN)
GEREKÇES OLARAK FNANSMAN PROBLEM
a) Finansman probleminin boyutlar
Türk sosyal sigorta sistemi, nitelii deimekle birlikte,
1970’li yllardan sonra sürekli ve zaman içinde kronik hale
gelmi “çok boyutlu” bir nansman problemi ile karlamtr. Nitekim, Türk sosyal güvenlik sisteminin nansman
problemi;
• 1960-80’li yllar arasnda, GSYH’nn % 40’na ulaan sosyal sigorta fonlarnn hangi alanlarda deerlendirilecei
(fonlarn yatrm), prime esas kazançlarn ve prim tahsilat
oranlarnn düüklüü,
118
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
• 1990’l yllarn bandan itibaren ise; prim tahsilat ile ilgili problemlere ilaveten, SSK ile balayan ve zaman içinde
Ba-Kur ve Emekli Sandn da etkileyen ve sürekli artan nansman açklar ile bu açklar karlamak için artan
borçlanma ihtiyacnn makro ekonomik göstergelere (enflasyon, tasarruf, yatrm, büyüme) olumsuz etkileri,
eklinde kendini göstermitir. Bu problem 1990’l yllarn
ikinci yarsndan itibaren sosyal sigorta kurumlarnn açklar
önce sosyal sigorta sisteminin, daha sonra da temel ekonomik
göstergeleri olumsuz olarak etkileyen makro bir problem olarak tanmlanmaya balamtr. Sosyal sigorta kurumlarnn
nansman açklarnn kapatlmas için yaplan transferler ve
bu amaçla gerçekletirilen iç borçlanma, bütün olumsuz ekonomik gelimelerin ve bu sorunlar amak için uygulamaya
konulmak istenen ekonomik istikrar programlarnn baarsn etkileyen temel faktörlerden biri olarak kabul edilmeye
balanmtr. Nitekim, IMF ile yürütülen istikrar program
görümelerinin temel maddelerinden birini sosyal sigorta
kurumlarnn nansman açklar ve kapatlmas için alnacak
tedbirler oluturmutur.
Sosyal sigorta kurumlarnn nansman açklarn gidermeye yönelik tedbirler, 4447 Sayl Kanunla alnanlar da dahil olmak üzere, benzer nitelikte olmutur. Bu tedbirler genel
olarak sistemin gelirlerini artrmaya yönelik düzenlemelerle
giderleri azaltmaya yönelik deiiklikleri ayn zamanda yürürlüe koyarak çift yönlü bir bask ile açklar kapatmaya
yönelik tedbirlerden olumutur. Problemin tehisi yannda
alnacak tedbirler bakmndan da büyük benzerlikler vardr.
Finansman krizinin boyutlarn ortaya koymak ve bir anlamda yeni yaplacak düzenlemeler lehine kamuoyu oluturmak için açklarla ilgili olarak sklkla kullanlan argümanlardan birini, sosyal sigorta kurumlarna açklar kapamak için
Hazine’den yaplan transferlerin iç piyasadan borçlanma bedeli de dikkate alnarak ulat tutarla ilgili deerlendirme-
119
Çalma Sorunlar
ler oluturmutur. Buna göre; 2005 yl itibaryla bu borçlarn
birikimli tutar 578.5 milyar TL olup, bu miktarn 2005 yl
GSMH’sinin 1.2 kat ve 2005 yl toplam borç stokunun 1.66
kat olduu belirtilmitir. Benzer bir deerlendirme, sosyal
sigorta kurumlarna yaplan bütçe transferlerinin GSYH’na
oran bakmndan yaplm ve 1998 ylnda % 2.13 olan bu
orann, 2000 ylnda 1.94’e dümü (4447 sayl Kanun etkisi),
sonra tekrar yükselerek 2003 ylnda % 3.49 ve 2005 ylnda %
3.59 olmutur. Öte yandan prim gelirlerinin aylk ve giderleri
karlama oran % 70 iken, 2005 ylnda % 59.2 ye dümütür.
b) Reformun mali hedeeri
Yukarda belirtilen nansman problemlerinden hareketle
hayata geçirilmesi planlanan reformun mali hedeeri;
• Öncelikle (2005-2007 dönemi) GSMH’nin % 4.5’unu amamasn salama (ksa dönem hede)
• 2015 ylnda mevcut açk orannn 1 puan altna düürme
(orta dönem hede) ve nihayet;
• 2035-2040 yllar arasnda (uzun dönem) GSMH’nin %1’ini
amayacak bir seviyede tutma (uzun dönem hede),
olarak belirlenmitir. Öncelikle vurgulanmas gereken,
reformun mali hedeeri gerçekletirme konusunda, emeklilik ya ile ilgili kademeli geçite olduu gibi uzun dönemli
hedeer belirlemi olduudur. Finansmanla ilgili hedeerin
reform bakmndan tad önem, reform gerekçelerinin belirtildii Beyaz Kitap’ta “uzun dönemde yoksulluu ortadan
kaldracak en etkin politikann; Makro-ekonomik istikrarn
saland bir ortamda verimlilik artna dayal bir ekonomik
büyüme ve istihdam art ile mümkün olabilecei ve sosyal
güvenlik sisteminin nansman açklarnn azaltlmasna yönelik düzenlemeler (reform) iç borçlanma gereini azaltt
ölçüde reel faiz oranlarn düürerek büyüme sürecine katkda bulunacaktr” görüü ile dile getirilmitir.
120
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
c) Finansman Açklarnn Gerekçeleri
5510 sayl Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas
Kanunu’nun (SSGSSK), genel gerekçesinde, sosyal sigorta
kurumlarnn nansman açklar, gelirleri azaltc ve giderleri
artrc faktörler balklar altnda sralanm, buna göre gelir
azaltc faktörler;
• Erken emeklilik uygulamas,
• Prime esas kazancn düüklüü,
• Kaytd istihdamn yükseklii,
• Prim tahsilat orannn düüklüü,
• Af ve prim ödeme kolayl gibi uygulamalarla prim ödeme eiliminin azalmas,
• Prime esas kazanç snrlarnn düüklüü,
• Fon gelirlerinin yetersizlii,
Olarak sralanrken, sistemin giderlerini artran faktörler
olarak da;
• Erken yata emeklilik uygulamalar,
• Prim karl olmayan ödemeler,
• Borçlanma uygulamalar,
• Ortalama hayat süresinin art dolaysyla aylk balama
sürelerinin uzamas,
• Aylklar ve salk ödemeleri ile ödenen primler arasndaki
ilikinin zay,
• Aylk balama orannn yükseklii,
Sralanmtr. Bu saylan sebepler, baz ufak farkllklar olmakla birlikte sosyal güvenlik sisteminin bütün taraarnca kabul edilen gerekçelerdir ve sistemin yeniden
121
Çalma Sorunlar
yaplandrlmas (reform) sürecinde yeni sistemle birlikte
ortadan kaldrlmas gereken problem alanlarn da oluturmaktadr.
3. SOSYAL GÜVENLK REFORMUNUN
MAL HEDEFLER VE BEKLENTLER
a) Mali hedeeri gerçekletirmeye yönelik tedbirler
5510 sayl Kanunun genel gerekçesinde belirtilen gerekçelere uygun olarak yeni sosyal sigorta rejiminin ileyiinde
problemin kaynaklarn ortadan kaldrc tedbirler alnmas
öngörülmütür. Bu çerçevede, 5510 sayl Kanunla getirilen
düzenlemelerle gelirleri artrc tedbirler olarak;
• Prim oranlarnn artrlmas,
• Prime esas kazanç kapsamnn geniletilmesi,
• Prime esas kazanç snrlarnn yükseltilmesi,
• Prim tahsilat orannn artrlmas,
• Kayt d çalmann önlenerek, kaçak sigortal çalma,
çalanlarn da eksik gün ve düük kazanç bildiriminin
önlenmesi,
Giderleri azaltc tedbirler kapsamnda da;
• Aylk balama oranlarnn düürülmesi
• Emeklilik yann yükseltilmesi,
• Harcamalarn, özellikle salk harcamalarnn azaltlmas,
• Yersiz ödemelerin azaltlmas
Öngörülmütür. Bu tedbirlerin mali hedeerin gerçekletirilmesine yönelik muhtemel etkileri, yeni sistemin yürürlüe
girmesinden itibaren geçen 2 yllk süre de dikkate alnnca takip eden deerlendirmeleri yapmak mümkün görünmektedir.
122
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
b) Prim oranlar ve Prime Esas Kazançlarla lgili
Düzenlemeler
Anayasa Mahkemesinin iptal ve yürürlüü durdurmadan
önceki ekli ile 5510 sayl Kanun, sosyal güvenlik reformu
ile gerçekletirilmek istenen amaçlar bakmndan daha uygun
bir sistematie sahipti. ptalden sonraki ekli ile 5510 sayl
Kanun, sosyal güvenlik reformunu norm ve standart birlii
salama amacndan uzaklatrmtr. Son ekli ile 5510 sayl
Kanunla getirilen prim oranlar ve prime esas kazançlarla ilgili düzenlemeleri irdelemek gerekirse;
• 5510 sayl Kanunun primlerle ilgili düzenlemeleri büyük
ölçüde “sosyal sigortaclk tekniine” en uygun sigorta rejimi olarak kabul edilen 506 sayl Kanun düzenlemeleri
esas alnarak düzenlenmitir.
• Primlerin yat olma özellii güçlendirilerek (çoklu prim
ilkesi ile) sigortalya yaplan her türlü ödemenin karl alnmaya çallmtr. (ili hizmet zamm, kadrosuzluk
sebebi ile emeklilik, istee bal sigortallar, GSS için gelir
testi uygulamalar vb),
• Primler her türlü sigorta ve yönetim giderlerini karlamak
için alnacaktr.
• Sosyal güvenlik kanunlar dnda Kurum giderlerini artracak yasal düzenlemelerin Kuruma getirecei mali yük
merkezi yönetim bütçesinden karlanacaktr.
• Prim oranlarnn yükseklii dikkate alnarak prim oranlar
ayn braklm, hatta düürülmütür (4/1-b’liler için).
• 4/c’lilerin kapsam dnda kalmas prim oranlar ile ilgili
düzenlemelerdeki yeknesakl bozmutur.
• stee bal sigortallardan GSS primi alnmas öngörülmütür.
123
Çalma Sorunlar
• Baz sigortal gruplar için sosyal amaçlarla prim-salanan
fayda ilikisi koparlmtr (5. madde kapsamndakiler).
• Sosyal Güvenlik Destek Primi, “cezalandrma”, “zorlayarak vazgeçirme” arac haline getirilmi, Kurum için “sebepsiz zenginleme” yaratan bir kaynak haline dönümütür
5510 sayl Kanunla getirilen yeni sistemin, prim oranlarn
yükselterek sosyal güvenlik sisteminin gelirlerini artrma imkan yoktur. Nitekim, tablo 1 deki veriler, ülkemizdeki prim
oranlarnn üst snrda olduunu, ve daha fazla artrlmasnn
mümkün olmadn ortaya koymaktadr. Eer mutlaka bir
deiiklik olmas gerekirse prim oranlarnn düürülmesi gerekmektedir. Tablo verileri, FBMG bakmndan 6-11 bin dolar
gelire sahip olan toplam 34 ülkeden 18 inde toplam prim oran % 20 civarnda iken yalnzca 2 ülkede % 40 n üzerindedir
ve Türkiye bu grupta yer almaktadr. Bütün ülkeler bakmndan 172 ülkenin ancak 9 tanesi % 40’n üzerinde prim oran
olan ülkeler içinde yer almaktadr.
Tablo 1. Çeitli Ülkelerde Prim Oranlar (Toplam)
FBMG ($)
ÜLKELER
0 - 20
21- 30
31 - 40
41 +
0-5999
70
47
19
2
2
6000-10999
34
18
8
6
2
11000-15999
18
10
1
6
1
16000-20999
8
4
1
1
2
21000-30999
17
9
1
6
1
31000-40000
19
9
7
2
1
40000-
6
4
2
-
-
TOPLAM:
172
101
39
23
9
SSA, “Social Security Programs Throughouth the World:2008-2009”, USA
124
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Acaba, toplam prim oran deitirilmeden prim yükünün sigortal, iveren ve devlet arasndaki dalm deitirilebilir mi?
Bu soruya verilecek cevap da olumsuz görünmektedir. verenlerin prim yükünün % 50-64 arasnda deitii dikkate alnnca
bu orann yükseltilmesi mümkün görünmemektedir. Nitekim,
5510 sayl Kanunla getirilen düzenlemeler ile iverenlerin prim
yükünün artrlmas deil, azaltlmasna yönelik olarak düzenlemeler getirilmi bu çerçevede uzun vadeli sigorta kollar ile
genel salk sigortas primlerinin ¼ orannda devlet katks öngörülmütür. Ayn ekilde, istihdam da tevik amacyla iveren
prim hissesinin 5 puanlk ksm devlet tarafndan ödenecektir.
Prime esas kazançlar bakmndan yaplan düzenlemeleri
ise ana esaslar ile aadaki balklar altnda toplamak mümkündür. Buna göre;
• Sigortalnn bütün kazancndan prim alnmas temel ilke
olarak benimsenmesine ramen, tespit, denetim ve uygulama güçlükleri dolaysyla prime esas kazançlarn belirlenmesinde farkl çalan gruplar için farkl yöntemler
benimsenmitir.
• Bugünkü ekli ile prime esas kazançlarn tespiti ile ilgili
düzenlemeler, reformun norm ve standart birlii salama
hedenden uzaktr.
• 4/a kapsamndaki sigortallar için bütün ücret ve ücret d
ödemeler, üst snr ama pahasna prime esas kazançlara
dahil edilmi, baz istisnalar hariç sosyal yardmlar prime
esas kazançlara dahil edilmitir.
• Alt ve üst snr, önceki mevzuata göre belirlenmi, ancak
4/a’l sigortallarn tavan aan sosyal ödemeleri ile 4/c’li
sigortallar için uzun vadeli sigorta kollar bakmndan tavan uygulamas kaldrlmtr.
• Prime esas kazançlarla ilgili en olumsuz düzenlemeler 4/b
kapsamndaki sigortallar için yaplm, alt ve üst snrlar
arasnda kalmak artyla sigortalnn beyanna braklmtr.
125
Çalma Sorunlar
• lk defa, çalan ancak düük gelirli olan sigortallar zorunlu sigortallk kapsam dnda braklmtr.
• Prime esas kazançlar bakmndan en radikal deiiklikler
4/c kapsamndaki sigortallar için yaplm, sigortallarn
bütün kazançlarndan prim alnmas öngörülmütür
• Yaplan düzenlemeler çerçevesinde reformun, prime esas
kazançlar bakmndan en fazla en fazla art bekledii kesim
4/c’li sigortallardr. Ancak, 4/c’li sigortallar bakmndan
beklenen gelir artnn gerçeklememesinin en önemli sebebi, 5510 sayl Kanun hükümlerinin ilk defa 1.10.2008 tarihinden sonra sigortal olanlar için geçerli olacak olmasdr.
• GSS için uygulanmas öngörülen gelir testinin hayata geçirilmesi potansiyel olarak gelir artrc bir etkiye sahip olmakla birlikte geçi süreci ertelenmitir.
Yukarda belirtilen düzenlemeleri birlikte deerlendirmek
gerekirse, 5510 sayl Kanunla getirilen prime esas kazançlarla
ilgili düzenlemeler, 4/a’l sigortallar için ksa dönemde gelir
art salamayacaktr. 4/b’li sigortallar için se gerçek bir gelir azalmas yaanacaktr. 4/c’li sigortallar için beklenen art
ise ancak uzun dönemde gerçekleebilecektir.
Tablo 2. Prime Esas Kazanç Aralklar Bakmndan % 20’lik
Dilimlere Göre Sigortallarn Dalm (ubat 2010)
SSA, “Social Security Programs Throughouth the World:2008-2009”, USA
126
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Nitekim, Tablo 2’deki veriler, prime esas kazançlar bakmndan geçen süre içinde bir deiiklik olmadn, sigortallarn % 85 inin prime esas kazançlarn en düük % 20’lik
diliminden prim ödediini ortaya koymaktadr. Yine tablo
verileri, 4/b’li sigortallarn tamamna yaknnn taban üzerinden prim ödediini ortaya koymaktadr. artc olan bir
baka husus ise 4/c’li sigortallar bakmndan tavandan prim
ödeyenlerin olmamasdr
c) Prim Tahsilatn Artrma ve Kayt D Çalmay
Önlemeye Yönelik Düzenlemeler
5510 sayl Kanunla, özellikle istihdam tevik edici düzenlemeler de devreye konularak prim tahsilat artrlmaya
çallm, borcu olmayan 4/a’l sigortallarn iverenlerin
primlerinin 5 puanlk ksmnn devlet tarafndan ödenmesi
bu amaçla getirilmitir. Prim tahsilat ve kaytd çalmann
önlenmesine yönelik tedbirler bakmndan gelinen nokta ile
ilgili tespitler unlardr:
• Alnan bütün tedbirlere ramen, prim tahsilatn artrmaya yönelik gelimeler, henüz beklenen sonucu vermemi
görünmektedir.
• 2009 yl aralk ay rakamlarna göre 4/a’l sigortallar için
% 87; 4/b’li sigortallar için % 94 olan prim tahsilat oranlar, prim yaplandrmalar ve bu aya has ilave tahsilatlar
dolaysyla gerçek oranlar olmaktan uzaktr.
• Mays 2010 itibaryla Kurumun, 4/a kapsamndaki sigortallar için prim alaca 26.5 milyar TL, 4/b kapsamndaki sigortallar için ise 30.5 milyar TL olmak üzere toplam
56 milyar TL’dir. Bu miktar, 2010 yl Kurum bütçesinin %
47’sine, 2010 yl tahmini prim gelirlerinin % 93’üne denk
gelmektedir.
127
Çalma Sorunlar
• Prim borçlarnn yeniden yaplandrlmas sosyal güvenlik
sisteminin hiç gündemden dümeyen konularndan birini
oluturmaktadr, kasm 2010 tarihi itibaryla yeniden ve
kapsaml bir yeniden yaplandrma program konuulmaktadr.
• Kanunun yürürlük tarihinden önce 5763 sayl Kanunla
getirilen “stihdam Tevik Uygulamalar” kapsamnda
kadn, genç ve özürlü istihdam ile ilgili prim teviklerinin
yansra 4/a kapsamndaki sigortallar çaltran iverenlerin prim borcunun olmamas artyla 5 puanlk iveren
hissesinin devlet tarafndan ödenmesi önemli ve maliyet
düürücü bir uygulama olmutur.
• Reformun, kayt d çalmann önlenerek sigortal saysnn artrlmas hede ve gelir artrma hede, ekim 2008
ekonomik krizi ile akamete uramtr.
• Ekim 2008-mart 2009 döneminde 4/a kapsamndaki sigortal says % 8 azalm, sigortal says ancak mart 2010
tarihinde eylül 2008 seviyesine gelmitir. Kanunun yürürlük tarihi balangç alnrsa Temmuz 2010 tarihi itibaryla
sigortal saysndaki art % 6 civarndadr.
• Kriz döneminde, 4/b’li sigortallarn says sürekli olarak
dümü, düü % 8 e yaklamtr. Temmuz 2010 tarihi itibaryla toplam 4/b’li sigortal says hala ekim 2008 tarihindeki sigortal saysnn altndadr.
• % 5 lik prim katksnn primlerini düzenli ödeyen 4/b’liler
için uygulanmamas önemli bir eksiklik olmutur.
• 4/c kapsamndaki sigortal says, art bir yana ekim 2009
tarihindeki sigortal saysnn yaklak % 2 altndadr.
• Toplam sigortal says, ekim 2008-temmuz 2010 tarihleri
arasnda yalnzca % 4 civarnda artmtr
128
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2 yllk bir süre sosyal güvenlik reformunun beklenen etkilerini ölçmek bakmndan yetersiz olmakla birlikte, geçen
22 aylk döneme ait veriler beklenen sonuçlarn alnamadn
ortaya koymaktadr. 2001 yl krizinin 1999 ylnda 4447 sayl
Kanunla getirilen tedbirleri akamete uratmasna benzer bir
ekilde ekim 2008 tarihinde balayan kriz de 5510 sayl Kanunla alnmak istenen sonuçlar akamete uratm, en azndan u ana kadar beklenen sonuçlarn alnmasn engellemi
görünmektedir.
4) REFORMUN GDERLER AZALTMAYA YÖNELK
TEDBRLER VE ETKLER
Sosyal güvenlik reformunun sistemin giderlerini azaltmaya yönelik etkileri, orta ve uzun dönemde etkisini gösterecek
düzenlemelerdir. Bu çerçevede, 1999 ylnda 4447 sayl Kanunla yürürlüe konulan kademeli olarak emeklilik yann
yükseltilmesi ile ilgili düzenleme aynen benimsenmi ilaveten 2037 ylndan itibaren emeklilik yann tekrar kadn ve
erkekler için 65 e yükseltilmesi benimsenmitir.
Benzer ekilde, aylk balama oranlarnn düürülmesi ve
güncelleme katsays ile ilgili deiiklikler de aylk seviyelerinin azaltlmasna yol açacak, ancak bu sebepten kaynaklanacak gider azallar da uzun dönemde gerçekleebilecektir.
Beklentilerin aksine salk harcamalarndaki hzl art ve
özellikle ekonomik kriz dolaysyla emekli saysndaki art
geçen 2 yllk dönemde giderlerin azalmasna deil artna
yol açm görünmektedir. Nitekim, toplam olarak yallk ayl balanan sigortal says, 2007 ylnda % 4.4; 2008 ylnda
% 6; 2009 ylnda % 5.3 ve temmuz 2010 tarihi itibaryla % 7.7
artmtr. Kriz ve özelletirmeler sebebiyle artan emekli says giderleri azaltc tedbirleri etkisiz klmtr. Bu gelimelerin
129
Çalma Sorunlar
sonucu olarak sosyal sigortalarn salk göstergesi olarak kabul edilen aktif/pasif sigortal oranndaki kötüleme devam
etmi görünmektedir.
Tablo 4. Yllara Göre Aktif/Pasif Sigortal Oran
Yllar
2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Aktif/pasif
2.04
oran
1.99
1.93
1.92
1.95
1.95
1.87
1.78
1.83
Aylklarn seviyesindeki düü, Kurum açklamalarndan
da yansyan ekli ile küçük de olsa etkisini göstermeye balam ancak henüz sistemin gelir-gider dengesini etkileyecek
boyutta deildir. Ancak uzun dönemde bu sebeple ortaya çkan gider art önemli miktarlara ulaabilecektir. Nitekim;
• Yaplan hesaplamalara göre prim gün says artmasna
ramen, 5510 sayl Kanuna göre balanan aylklar 4447
sayl Kanuna göre balanan aylklarn % 65 ine kadar düecektir.
• Yeni sistemde 33 yl prim ödeyen kiinin ayl bile 4447
sayl Kanuna göre hesaplanan ayln ancak % 90’ kadar
olacaktr. Düü % 8-35 arasnda deiecektir.
• 506 sayl Kanunla bir karlatrma yapld zaman 5510
sayl Kanuna göre balanacak aylklar % 32 seviyesine kadar düebilecektir.
• 2010 yl temmuz ay verilerine göre 4/a kapsamndaki sigortallar için en düük aylk 692 TL, en yüksek aylk ise
1191 TL’dir. 2009 yl mays ayna kadar yaynlanan Kurum
aylk mali istatistiklerinde en yüksek aylk 2.136 TL’ye kadar yükselmiti.
130
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Genel salk sigortasna geçile ilgili süreçte u ana kadar
yaananlar, giderleri artrc yönde olmutur. Salkta dönüüm projesinin gecikmesi ve sevk sisteminin uygulamaya
konulamamas salk harcamalarn artrmtr. Salk harcamalarndaki art salk hizmetlerine ulamn kolaylamas
ile ertelenmi-geciktirilmi salk hizmeti talebinin uyarlmas ile gerçeklemi görünmektedir. Bu faktörlere, her dönem
yaanan suistimaller de eklenince harcamalardaki art kaçnlmaz olmutur. Prim gelirlerinin giderleri karlama oran
ile ilgili aadaki tablo verileri bu olumsuz gelimeyi ortaya
koymaktadr.
Prim gelirlerinin giderleri karlama oran
Yllar
Devlet
Katks Hariç
Prim Gelirleri
(milyar TL)
Emekli
Ayl
Ödemeleri
(%)
Salk
Ödemeleri
(%)
Toplam
Ödeme
(milyar TL)
Prim Gelirlerinin Emekli
Aylklarn ve Salk
Ödemelerini Karlama Oran
2000
6.575
72
28
9.390
70,0%
2001
9.739
70
30
15.272
2002
14.821
69
31
24.316
63,8%
61,0%
2003
21.178
70
30
35.835
2004
27.423
70
30
43.810
2005
30.882
74
26
52.144
2006
41.619
72
28
62.742
2007
44.051
72
28
72.295
2008
54.546
70
30
84.482
2009
54.579
70
30
97.414
36.879
71
29
64.440
2010
59,1%
62,6%
59,2%
66,3%
60,9%
64,6%
56,0%
57,2%
42
Sosyal güvenlik reformu ile nansal göstergelerdeki iyileme beklentisi olan alanlardan birini de açklar dolaysyla
sisteme yaplan bütçe transferleri oluturmaktadr. Tablo verileri geçen süre içinde bir iyileme olmadn, aksine art
olduunu,
131
Çalma Sorunlar
Reformun Mali Sonuçlar:
DURUM Sosyal Güvenlik Kurumu Bütçe Transferleri
Yllar
Toplam bütçe Transferi
(Bin TL)
Yllk deiim
(%)
GSYH’ya Oran
(%)
2001
5.523.000
71,2
2.30
2002
9.684.000
75.3
2.76
2003
15.883.617
64.0
3.49
2004
18.830.000
18.5
3.37
2005
23.322.000
23.9
3.59
2006
22.892.000
-1.8
3.02
2007
33.060.241
44.4
3.92
2008
35.016.403
5.9
3.69
2009
52.599.691
50,2
2010 (ocaktemmuz)
32.662
5,56
3.17 (5,43)
43
ortaya koymaktadr. Nitekim, 2010 yl itibaryla 7 aylk verilerden yaplan tahminler yl sonu itibaryla bu orann yine
% 5.5 civarnda gerçekleeceini göstermektedir.
Son Söz Olarak
5510 Sayl Kanunun yürürlüe girmesinden itibaren
geçen 2 yllk süre, 5510 sayl Kanunla getirilen tedbirlerin
olumlu etkilerini tespit bakmndan yeterli bir süre olmamakla beraber, nansmanla ilgili göstergelerde olumlu yönde
saylabilecek gelimelerin ilk iaretleri de alnamamtr. Kanunun yürürlük tarihinde yaanan ekonomik kriz reformun
en büyük anszln oluturmu, 1999 Marmara depremi ve
2001 ekonomik krizlerinin 4447 sayl Kanunla getirilen düzenlemeleri akamate uratmas gibi, ekim 2008 krizi de reformdan beklenen olumlu sonuçlarn alnmasn engellemi
görünmektedir. Bugün gelinen noktada, ilk defa alnacak
132
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tedbirler deil, daha önce dile getirilen tedbirlerin daha etkin
olarak uygulanmasn öngörülmektedir. Nitekim, SGK’nun,
2010-2014 dönemi stratejik plannda gelir/gider dengesini
salamak için reform balangç gerekçelerinde belirtilen tedbirleri daha etkin ekilde hayata geçirilmesinin planland
dikkat çekmektedir. Bu çerçevede, gelir-gider dengesini salamaya yönelik tedbirler;
• Kayt d istihdam azaltmak
• Prim ve prime ilikin tüm alacaklarn tahsilat orann artrmak
• Salk harcamalarn, salk hizmetlerine eriimi kstlamadan, etkin ve verimli hale getirmek
• Kaynaklarn etkin ve verimli kullanmn salamak
• Yersiz ödeme yaplmasn önlemek
eklinde sralanan 5 ana hedefte toplanmtr. Krizin etkilerinin azalmasna bal sigortal saysndaki art ve kaytd istihdam önlemeye yönelik tedbirlerin etkinliinin artna
bal olarak toplam sigortal saysndaki art sistemin iyileme göstergelerini oluturacaktr.
133
Çalma Sorunlar
2008 EKONOMK KRZ SÜRECNDE
TÜRKYE’DE KISA ÇALIMA ve KISA
ÇALIMA ÖDENE UYGULAMASI
Doç. Dr. Adnan Mahiroullar*
Yrd. Doç. Dr. Halis Bael**
GR
Amerika Birleik Devletleri’nde düük gelirli vatandalara
verilen konut kredilerinin büyük ölçüde geri dönmemesiyle
2008’in son aylarnda ABD’de balayan nans krizi, içinde
bulunduumuz küreselleme sürecinin “Ulusal ekonomilerin
giderek bir birine baml hale gelmesi” balamnda sadece
bu ülkeyle snrl kalmam; küresel boyut kazanarak pek çok
gelimi ve gelimekte olan ülke ekonomilerini de olumsuz
etkilemitir. Bankaclk sektöründe balayan kriz, reel sektörü
de etkileyerek istihdamda daralmalara, keza isizlik oranlarnda artlara neden olmutur.
2008 Ekonomik Krizi’nin çknda etkili olan nans yönü,
Türkiye’yi önemli ölçüde etkilememi; banka batlarna neden olmakszn yetkililerin de ifadesiyle “teet” geçmitir. Ne
var ki, 2008 Krizi’nin ksmen de olsa nans sektöründeki yansmalar, bu sektörle ilikili reel sektörü etkilemi; baz rmalarn kapanmalarna, istihdam hacminde daralmalara, keza
isizlik orannn 2009 yl içinde % 4 gibi küçümsenmeyecek
bir oranda artmasna sebep olmutur. Dolaysyla, 2008 Küresel Ekonomik Krizi, bir yllk bir süreçte de olsa Türkiye’de
istihdam ve isizlik üzerinde olumsuz etki yapmtr.
*
**
134
Cumhuriyet Üniversitesi Öretim Üyesi.
Cumhuriyet Üniversitesi Öretim Üyesi.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Teblide, i hukukumuzda 2003 ylndan itibaren esnek
çalma türü olarak yer alan “ksa çalma” ve “ksa çalma ödenei” uygulamasnn yasal dayana, yararlanma
koullar ve 2008 Ekonomik Krizi’nin 2009 ve 2010’un ilk
yarsnda Türkiye’de istihdam ve isizlik üzerindeki etkileri
ele alnacaktr.
A- Türk Hukuku’nda Ksa Çalma ve
Ksa Çalma Ödenei
1- Ksa Çalma
Yasa koyucu, 32 yl yürürlükte kalan 1475 sayl Kanunu’nun yerine, yeni bir Kanunu hazrlarken, kukusuz 2000’li yllarn çalma ve ekonomik hayatnda ortaya
çkan deiim / dönüümleri de göz önüne alarak 2003’te
yürürlüe giren 4857 Sayl Kanunu’nu hazrlamtr. Yeni
Kanunu’nda bir dizi deiiklie gidilmi; Kanun’daki deiikliklerden biri olan “ksa çalma” kavram, ksmi süreli çalma, çar üzerine çalma, younlatrlm i haftas,
tela çalmas, ödünç i ilikisi gibi atipik / esnek çalma
biçimlerinden biri olarak yer almtr.
Yasa koyucu, 4857 sayl Kanunu’nun genel gerekçesinde, Türk Hukuku’na esnek çalmann getirilmesini “Küresel rekabetin esneklemeyi zorunlu kld” düüncesine dayandrmtr. Dolaysyla, çalma hayatnda esneklik olgusu,
küresellemenin neden olduu uluslararas acmasz rekabetle ilikilendirilerek öz sermayesi yetersiz, üretim teknolojilerini yenileyemeyen rmalarn güç durumda kalaca öngörüsüyle hem iverenler, hem de içilerin yararna bir uygulama
eklinde düünülmütür.
135
Çalma Sorunlar
1980 sonras, bata gelimi ülkelerde olmak üzere, giderek artan isizlik oranlar karsnda yöneticiler, isizlikle mücadelede mevcut pasif ve aktif istihdam politikalarn
gözden geçirerek haftalk çalma saatlerinin ksaltlmas,
geleneksel çalma kurallarn esnekletirip deregülasyona
gidilmesi gibi ilave önlemler almlardr. Nitekim, Avrupa
Birlii’ne tam üyelik sürecinde, Türk yasa koyucu da, isizlikle mücadelede AB genelinde oluturulan Avrupa stihdam Stratejisi dorultusunda çalma hayatyla ilgili düzenlemelere gitmi; istihdam, isizlik ve rekabet artrc önlem
olarak “gücü piyasasnda iç ve d esnekliin salanmas 1
n gerekli görmütür.
Ksa çalma, 4857 sayl Kanunu’nda “in Düzenlenmesi” balkl dördüncü bölümde 65. maddede yer almtr. Ancak, 65. madde, 15/5/2008 Tarihli “5763 sayl Kanunu ve
Baz Kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun”un
37. maddesiyle mülga edilmi; maddenin Kanunu’ndaki
içerii korunarak 4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’na ek
madde olarak2 ilave edilmitir.
5763 sayl Kanun’un, ksa çalma ve ksa çalma ödeneini düzenleyen madde deiikliinin gerekçesinde; maddenin eski halinde ksa çalma ödeneinden sadece 4857 sayl
Kanunu’na tabii içi ve iverenler yararlanmaktayken, 15
Mays 2008 deiikliiyle kapsam geniletilerek Deniz ve
Basn Kanunlarna tabi olarak çalanlardan 4447 sayl 1
2
136
1993’te Avrupa Birlii Komisyonu Bakan Jaques Delors’un nezaretinde hazrlanan “Beyaz Kitap”ta istihdam, isizlik ve rekabet artrc önlem olarak
“gücü piyasasnda iç ve d esnekliin salanmas” gerekli görülmütür.
Bkz. ktisadi Kalknma Vakf Dergisi, S. 118, Mart-Nisan 1994, stanbul, s.
22.
Nuri ÇELK, Hukuku Dersleri, Yenilenmi 21. Bask, Beta, stanbul, 2008,
s. 330.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
sizlik Sigortas Kanunu kapsamna girenlerin de bu haktan
yararlanmalar3 salanmtr.
“Ksa çalma ve ksa çalma ödenei”
EK MADDE 2 – “Bu Kanuna göre sigortal saylan kiileri
hizmet akdine tabi olarak çaltran iveren; genel ekonomik
kriz veya zorlayc sebeplerle iyerindeki haftalk çalma sürelerini geçici olarak önemli ölçüde azaltmas veya iyerinde
faaliyeti tamamen veya ksmen geçici olarak durdurmas halinde, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye Kurumuna, varsa toplu i sözlemesi taraf sendikaya bir yaz ile
bildirir. Talebin uygunluunun belirlenmesine ilikin usul ve
esaslar Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanlnca çkarlacak
yönetmelikle belirlenir.”
Madde’nin birinci fkrasnda görüldüü üzere, yasa koyucu, ksa çalmann ortaya çkmasn, “ekonomik kriz” ve
“zorlayc sebep”in varl gibi iki unsura balam; usul ve
esaslarn yönetmelikle belirleneceini hüküm altna almtr.
Ksa çalmann ortaya çkmas için birinci unsur:
- Ülke Ekonomisini Etkileyen Genel Bir Ekonomik
Krizin Olmas
Ksa çalmann ortaya çkabilmesi için ülke ekonomisinin
tamamn etkileyen bir krizin varl ve krizin gelecekte de
olumsuz etkilerinin süreceine dair ilgili kamu kurumunun
görü bildirmesi gerekir. Nitekim, “Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödeneine likin Yönetmelik”te, ekonomik kriz, “Ulusal ve uluslar aras ekonomide ortaya çkan olaylarn ülke
ekonomisini, dolaysyla iyerlerini ciddi anlamda etkileyip
sarsmas” (m.3/b) eklinde tanmlanm; ayn yönetmelikte
genel ekonomik krizin varlna Çalma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlnn açklk getirecei ifade edilmitir.
3
5763 sayl Kanun,tbmm gov.tr 23. dönem, 101, s. 224.
137
Çalma Sorunlar
kinci unsur:
in Ksmen veya Tamamen Durmasna Neden Olacak
Zorlayc Sebeplerin Bulunmas
Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödeneine likin Yönetmeliin 3. maddesinin (f) bendinde;
“verenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan,
önceden kestirilemeyen dsal etkenlerden ileri gelen, iyerinde geçici olarak çalma saatlerinin azaltlmas ya da faaliyetin
ksmen ya da tamamen durdurulmas ile sonuçlanan deprem,
yangn, su baskn, salgn hastalk ve seferberlik gibi” nedenler zorlayc sebep olarak ifade edilmitir. Zorlayc sebebin,
genel ekonomik krizden ayrlmas, ülke genelini kapsamamas, keza yangn, su baskn, deprem gibi dsal nedene bal
olarak cora alan snr bulunur.4
Dolaysyla ksa çalma için söz konusu zorlayc sebep,
iverenin iradesi dnda ortaya çkabilen olaylardr. Nitekim,
“Ksa çalma ve ksa çalma ödenei”nin yer ald 4857 sayl Kanunu’nun madde gerekçeleri ksmnda “zorlayc
sebep” ve “ekonomik kriz” kavramlarna açklk getirilmi;
“Ekonomik ya da yönetsel veya organizasyona bal olarak
o iyerinin kendisinden kaynaklanan bir krize girmesi yahut
pazara bal olarak sektörel bir kriz o iyerinde ksa çalma
yaplmasn hakl gösterecek nedenlerden deildir.” (m. 65)
denilmitir. Ayn dorultuda, ilgili Yönetmeliin “Talebin deerlendirilmesi” balkl 5. maddesinin üçüncü bendinde de
“Nakit darl, ödeme güçlüü, pazar daralmas ve stok art
gibi iletmeyle ilgili öznel sebepler” talebin kabul edilmeyecei hüküm altna alnmtr.
4
138
Tevk BAYHAN, Ksa Çalma Rehberi, Yaklam Yaynclk, Ankara, 2010, s.
21.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2- Ksa Çalma Ödenei
Ksa çalma ödeneiyle ilgili gerek ve yeter artlar, keza
ödenein süresi ve miktar 15/5/2008 tarihinde yaplan deiiklik sonras 4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’nun ek- 2.
maddesinin 2, 3 ve 4. fkralarnda yer almtr:
“Yukarda belirtilen nedenlerle iyerinde geçici olarak en
az dört hafta iin durmas veya ksa çalma hallerinde içilere
çaltrlmadklar süre için isizlik sigortasndan ksa çalma
ödenei ödenir. Ksa çalma süresi, zorlayc sebebin devam süresini ve herhalde üç ay aamaz. çinin ksa çalma
ödeneine hak kazanabilmesi için, çalma süreleri ve isizlik
sigortas primi ödeme gün says bakmndan isizlik ödeneine hak kazanma artlarn yerine getirmesi gerekir.
Günlük ksa çalma ödeneinin miktar, isizlik ödenei
miktar kadardr. Ksa çalma ödeneinden yararlananlara ait
sigorta primlerinin aktarlmas ve salk hizmetlerinin sunulmasna ilikin ilemler 506 sayl Kanunda belirtilen esaslar
çerçevesinde yürütülür. Ksa çalma ödenei olarak yaplan
ödemeler balangçta belirlenen isizlik ödenei süresinden
düülür.
Zorlayc sebeplerle iyerinde faaliyetin tamamen veya
ksmen geçici olarak durmas halinde, ksa çalma ödenei
ödemeleri 4857 sayl Kanunun 24 üncü maddesinin (III) numaral bendinde ve ayn Kanunun 40 nc maddesinde öngörülen bir haftalk süreden sonra balar.”
Ksa çalma ödeneinden yararlanma koullar: Yararlanma koullar, gerek yukardaki madde metninde, gerekse
Ksa Çalma ve Ksa Çalma Ödeneine likin Yönetmelikte yer almtr:
-Faaliyetlerini ksmen veya ksmen durduran iverenin talebinin Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl’nca uygun bulunmas (KÇY, m. 6 / a-),
139
Çalma Sorunlar
- Ekonomik kriz ve zorlayc sebeplerle iyerindeki haftalk
çalma sürelerinin üçte bir orannda azaltlmas veya faaliyetin ksmen veya tamamen durmasna neden olan sebeplerin
en az dört hafta sürmü olmas,
-Bavuruda bulunan iverene bal olarak çalan içilerin
4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’nun 50. maddesine göre
çalma süresi ve isizlik sigortas primi ödeme günü açsndan isizlik sigortasndan yararlanmaya hak kazanm olmas
(KÇY, m. 9 / b),
-çinin ksa çalma ödenei bildirgesiyle birlikte iyerinin bal bulunduu yerdeki Kurum birimine müracaat edilmesi.
Ksa çalma ödeneinin miktar: Ksa çalma ödeneinin miktar isizlik sigortas ödemesine esas olan miktar kadardr.5 Ancak, 28.02.2008 tarih ve 27155 sayl Resmi
Gazete’de yaymlanarak yürürlüe giren 5838 sayl Kanun’la
yaplan deiiklikle ödenek miktar 2008 ve 2009 yllarna
münhasr olmak üzere % 50 orannda artrlmtr.
Zorlayc sebeplerle iyerinde faaliyetin tamamen veya ksmen geçici olarak durmas halinde isizlik ödenei ödemeleri
4857 sayl Kanunu’nun 24. maddesinin III. bendinde ve 40.
maddesinde öngörülen bir haftalk süreden sonra balar.
Ksa çalma ödeneinden yararlanma süresi: 28.02.2008
tarihinde 5838 sayl Kanun’la yaplan deiiklie kadar, ödenekten yararlanma süresi 3 ay idi. Ancak söz konusu 5838 sayl Kanun’la yaplan deiiklikle 3 aylk süre 2008 ve 2009 yllarna münhasr olarak 6 aya çkarlmtr. Ayrca, 02.07. 2009
5
140
4447 sayl sizlik Sigortas Kanunu’nun 50. maddesinde bir günlük isizlik ödenei, son dört aylk prime esas kazançlarn günlük ortalamasnn
brüt % 40’dr. Bu miktar, 16 yandan büyükler için belirlenen asgari ücretin % 80’ninden fazla olamaz.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tarih ve 27276 sayl Resmi Gazete’de yaymlanan 2009 / 15129
sayl Bakanlar Kurulu kararyla 6 ay daha6 uzatlmtr.
Ksa Çalma Ödeneinin Finansman: Ksa çalma ödeneinin nansman sizlik Sigortas Fonu’ndan karlanr.
a) 2008 Ekonomik Krizi Döneminde
Ksa Çalma Ödenei Uygulamalar
Tablo 1. Ksa Çalma Ödeneinden Yararlanan
Kii Says
Dönemler
Yararlanan kii says
Kasm 2008
6.451
Aralk 2008
19.912
Ocak 2009
26.152
ubat 2009
33.347
Mart 2009
43.824
Nisan 2009
13.208
Mays 2009
8.453
Haziran 2009
7.213
Temmuz 2009
25.217
Austos 2009
19.926
Toplam
214.703
Kaynak: Türkiye Kurumu, 2009-2010 Verileri ve 2009 Yl Kur
Faaliyet Raporu.
Tablo 1’de görüldüü üzere, ödenekten en fazla yararlanlan aylar; ocak, ubat mart aylardr.
6
Türkiye Kurumu, 2009 Faaliyet Raporu, Ankara, 2010, s. 52.
141
Çalma Sorunlar
Tablo 2. llere Göre Ksa Çalma Ödemesi Yaplan
Kii Says
ller
Bursa
stanbul
Kocaeli
zmir
Ankara
Tekirda
Denizli
Eskiehir
Dier
Toplam
Yararlanan Kii Says
37.619
32.215
19.725
15.920
12.776
12.265
8.167
7.324
68.692
214.703
Oran (%)
17.5
15.0
9.2
7.4
6.0
5.7
3.8
3.4
32.0
Kaynak: Türkiye Kurumu 2009-2010 Verileri
Tablo 2’deki verilerden, hem tekstil, hem de otomobil sanayinde önemli yeri olan bata Bursa, stanbul, Kocaeli, zmir
gibi illerin ksa çalma ödeneinden en fazla yararlanan iller
olduu görülmektedir.
Tablo 3. Ekonomik Faaliyet Kollarna Göre Ksa
Çalma Ödenei Alan Kii Says
Ekonomik Faaliyet Kolu
Tekstil ürünleri
Ulam araçlar imalat
Makine teçhizat imalat
Metal ürünleri imalat
Mücevher, oyuncak
Elektrik ve optik donanm
Dier
Toplam
Yararlanan Kii
Says
56.198
50.365
22.124
21.491
12.603
8.031
11.497
214.703
Kaynak: Türkiye Kurumu 2009-2010 Verileri
142
Oran (%)
26.2
23.5
10.3
10.0
5.9
3.7
20..4
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 3, Türkiye’de ihracatnn yüksek olduu tekstil ve
metale dayal mamul madde imalat sektörlerinde ksa çalma ödenei uygulamasnn daha fazla olduunu göstermektedir.
b) 2008 Ekonomik Krizi Sürecinin stihdam ve
sizlik Üzerine Etkisi
2008 ekonomik krizi, nans piyasasndaki daralmalar balamnda yaanan ekonomik durgunluk, dolaysyla talepteki
düüle birlikte reel sektörü de etkilemitir. Söz konusu ekonomik daralmaya bal olarak, baz reel sektör kurulular
içi çkarma yoluna gitmi; bu nedenle 2008 krizi istihdam
üzerinde olumsuz yönde etkili olmutur. Nitekim, 2008 yl
balarnda % 11 olan isizlik oran 2009 ‘da % 15.8’e yükselmi; tensikatlar nedeniyle istihdamda yaklak 250.000 daralma yaanm; 2008’de % 40.3 olan istihdam oran 2009’da %
39.2’ye gerilemitir.
Tablo 4. 2008-2009 Yllar Emek Piyasas Göstergeleri
2008
stihdam
20.389.000
stihdam oran
siz says
2009
20.148.000
fark
241.000
% 40.3
% 39.2
% 1.1
2.532.000
3.776.000
1.244.000
% 11
% 15.8
% 4.8
sizlik oran
Kaynak: 2008-2009 TÜK Verileri
Tablo 4’te görüldüü üzere, hukukumuzda ksa çalma
ve ksa çalma ödenei uygulamasyla 2008 Kasm, Aralk
ve 2009 yl içinde toplam 214.703 kii i sözlemeleri sona
erdirilmedii için istihdamda gözükmü, dolaysyla isiz
143
Çalma Sorunlar
saysna söz konusu miktar kadar isiz eklenmemitir. Ksa
çalma ödenei uygulamasnn yaplmad farz edildiinde, istihdam orannda azalma, keza isizlik orannda art
yaanacakt.
SONUÇ
Ksa çalma ve ksa çalma ödenei uygulamas, hem de
içi, hem iveren, hem de ülke ekonomisi açsndan yararlar
olan bir uygulama olmutur.
Ksa çalma ödeneiyle, içi, iten çkarlmad için, geçimini salayacak az da olsa bir gelir güvencesi elde edecek;
ayn ekilde hem iveren, hem de içi, ksa çalma ödenei
uygulamasyla zor günlerde Devletin yanlarnda olduunu
hissedecektir. Dier taraftan, içi iten çkarlmann ve yeni
bir i aramann psikolojik skntlarn yaamayacaktr.
veren, ksa çalma ödenei uygulamasyla tensikata gitmeyerek iletmeyle bütünlemi, nitelikli yetimi elemann
kaybedip yeni personel arama maliyetine katlanmayacaktr.
Ayrca, iveren, iletmenin ekonomik skntda olduu bir
dönemde tensikata gitme durumunda ortaya çkacak ödenmeyen yllk izin ücreti, ihbar ve kdem tazminatlarn ödeme
zorunluluunda kalmayacaktr.
Ksa çalma ödenei istihdam açsndan deerlendirildiinde, ekonomik krizin etkilerinin en youn yaand 2009
içinde yaklak 200.000 kiinin isizler ordusuna katlmas
engellenmi; dolaysyla istihdam 200.000 miktarnda azalmamtr.
144
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
KIDEM TAZMNATI
FONU DÜZENLEME
ÇALIMALARI
Prof. Dr. Nizamettin AKTAY7
Gazi Üniversitesi
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri
Bölüm Bakan
Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öretim Üyesi
Çalma hayat sürekli olarak çalandan bir eyler alan,
emeinin kullanlmas sonucu onu yalandran, yalln
tabi neticesi olarak güçsüzletiren ve nihayetinde çalamaz
hale gelmesine yol açan ziki sebeplerdendir. Hayatn tabi
ak içersinde kaçnlmaz olan bu gelime her halükarda
bir risk olarak deerlendirilmelidir. Modern sosyal hayat
artk riskleri tanmlamakta, risklere uygun koruma tedbirleri ve risklerin zararl sonuçlarn asgariye indirme amaçl
tedbirler getirmektedir. Kdem tazminat aada teferruatl bir biçimde ifade edilecei üzere, bal bana bir tazminat olmamakla birlikte, çalrken ortaya çkan yalanma
riski, iini kaybetme riski, iyerine sadakatle bal çalma
halleri sonucu ödenen bir paradr. Bu sebepler ve çalmann sonucunda ödenen bir toplu para olan kdem tazminat
ödenememe riskine kar baz tedbirlerle korunmaya çallmaktadr. Ancak korunma tedbirleri getirilirken, hakkn
7
Bu çalma daha dar olarak Türk Metal Sendikasnn yayn Organ olan Türk
Metal Dergisinin Mays 2010 130.saysnda “Kdem Tazminat Fonu Üzerine
Bir Deneme” ad altnda yaynlanmtr.
145
Çalma Sorunlar
özüne dokunulmas niyetleri de telaffuz edilmektedir. Bu
yaznn amac, kdem tazminatn ve Fon çalmalarn irdelemektir.
Kdem tazminat kurumu 1936 tarih ve 3008 sayl Kanunu ile çalma hayatmza girdiinden beri sürekli
çatma ve tartma konusu olmutur. Kdem tazminatnn
hukuki muhtevas, hak kazanlma artlar, uluslar aras hukuk esas alnarak yaplan mukayeseler ve dier unsurlar
kdem tazminatnn tartma zemininin dnda kalmasn
engellemitir. Hele hele iverenlerin sürekli olarak kdem
tazminatnn getirdii mali külfeti gündem konusu yapmalar ve kaldrlmas ile ilgili görü beyan etmeleri, siyasal
iktidar sahiplerinin de net bir biçimde bu istee ne kar
gelmeleri, ne de evet demeleri söz konusu olmas dolaysyla kdem tazminat tartma alan dna çkamamtr.
Siyasal iktidarlarn genelde istihdamn artrlmas amaçl
olarak bavuruda bulunduklar söylemlerde ilk sözler iveren maliyetlerinin azaltlmas balamnda kdem tazminat
hakknn daraltlmas, hatta ortadan kaldrlmas telaffuzlar olmaktadr. verenlerin de içilik maliyetleri içersinde
kdem tazminatn sürekli olarak ön planda tutmalar ve
dillendirmeleri kdem tazminatnn çalma hayatnn temel maddesi olarak kalmasna sebep olmaktadr.
Bilindii gibi 1936 ylndan beri gündemi megul eden
kdem tazminat 3008 sayl Kanunundan sonra srasyla
931 ve 1475 ve sayl Kanunlarnda da yer almtr. Son
yaplan 4857 sayl Kanunu ise kdem tazminatna madde olarak yer vermemi, eski 1475 sayl Kanununu top
yekun kaldrrken sadece kdem tazminat ile ilgili 14. maddenin geçerliliini muhafaza edeceine ilikin 120. Madde
getirilmitir. Maddeye göre “25.8.1971 tarihli ve 1475 say-
146
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
l Kanununun 14. Maddesi hariç dier maddeleri yürürlükten kaldrlmtr”. Bu haliyle kdem tazminat 1971
ylndaki kabul edildii ekliyle varln muhafaza etmektedir. Ancak 4857 sayl Kanununun geçici 6. Maddesi
fon kurulmas ile ilgili bir düzenleme yapmtr. Buna göre
de “Kdem tazminat için bir kdem tazminat fonu kurulur. Kdem tazminat fonuna ilikin Kanunun yürürlüe
girecei tarihe kadar içilerin kdemleri için 1475 sayl
Kanununun 14. Maddesi hükümlerine göre kdem tazminat haklar sakldr.” Görüldüü gibi kdem tazminat
kurumu mevcudiyetini devam ettirmekle birlikte kanun
koyucu, kendinden sonraki kanun koyuculara yeni bir kanuni düzenleme yaparak kdem tazminatna ilikin bir fon
düzenlemesi getirilmesini tavsiye etmektedir. Ancak bu
sadece 4857 sayl Kanunun getirdii bir tavsiye olmayp
1475 sayl Kanununun 14.maddesinin son iki fkras da
kdem tazminat fonu kurulmasna yönelik bir düzenleme
ihtiva etmektedir. Buna göre de “veren sorumluluu altnda ve sadece yallk, emeklilik, malullük, ölüm ve
toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydyla Devlet
veya kanunla kurulu kurumlarda veya % 50 hisseden fazlas devlete ait bir bankada veya bir kurumda iveren tarafndan kdem tazminat ile ilgili bir fon tesis edilir.
Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir.”
(Md.14/XVII-XVIII) Burada da görülecei üzere kanun koyucunun uzun zamandan beri maksad kdem tazminatn
bir fon marifeti ile düzenlemek ve kdem tazminatnn ödenememe hallerinin –risklerinin- en azndan fon marifetiyle
engellenmesini salamaya çalmaktr. Bu iyi niyetli bir tutum olarak takdire ayan bir düüncedir. Ancak geçmi dönemlerde siyasal iktidarlarn fon ad altnda oluturduklar
147
Çalma Sorunlar
baz düzenlemeler ve uygulamalar hem içi tarafn, hem
de iveren tarafn son derece rahatsz etmektedir. Geçmi
dönemde oluturulan fonlarn büyük ksm siyasal iktidarlar tarafndan bazen key, bazen de fonun amac dnda
kullanld için kdem tazminatnn da bir fona balanmas söz konusu edildiinde bu kötü örnekler düünülerek
hep kar çklmtr. Bunda da sosyal taraarn kesinlikle
hakllklar vardr.
Bir örnek vermek gerekirse; isizlik sigortas 25.8.1999
gün ve 4447 sayl Kanun ile kurulmu olup içi, iveren ve
devletin katklar olan prim esasna dayal bir biçimde fon
oluturulmutur. Bu fonda da yllar içersinde çok önemli
miktarlarda primler toplanm, paralar birikmitir. Bu makalenin yazld sralarda Fonda biriken parann miktar
43 milyar Türk Lirasn amtr. Bu çok önemli bir miktar olup herkesin, özellikle de siyasal iktidarn itihasn
kabartmaktadr. Nihayetinde 2009 ylnda hükümet bir
Kanun ile sizlik Sigortas Fonunda biriken paralarn bir
ksmnn Güneydou Anadolu Projesinde kullanlmasnn
yolunu açmtr. Hatta yaklak 3 milyar TL.nin bu Kanun
ile kullanld kaytlardan anlalmtr. te geçmi hükümet dönemlerindeki uygulamalarn son hükümetler döneminde de uygulanma ihtimalini düünen içi ve iveren
kurulular bu son uygulamay da gördükten sonra kdem
tazminat fonu kurulmas konusunda ciddi endieler tamaktadrlar.
Kdem tazminatn birinci olarak yukardaki endieler
ve gelimeler çerçevesinde inceledikten sonra, kdem tazminatnn hukuki nitelii üzerindeki görüler ve TÜRK-
in yaklam üzerinde durmak gerekmektedir.
148
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Kdem tazminatnn hukuki nitelii hakknda çok farkl
görüler bulunmaktadr. çinde tazminat ifadesinin geçmesine ramen bir tazminat olmayp, içinin iyerine ball
karl ödenen bir ödeme olduu görüü öne sürüldüü
gibi, isizlik sigortasnn olmad dönemlerde kdem tazminatnn isizlik sigortasnn fonksiyonunu yerine getirdii ifade edilmitir. Bazlar ise kdem tazminatnn “i
sözlemesinden doan, kendine özgü bir müessese olduu” görüünü savunmulardr. Baz yazarlar kdem tazminatnn kanunda belirtilen belirli koullarn gerçeklemesi
halinde içinin talep edebilecei bir ödeme olduunu kabul
etmilerdir. Bazlarna göre kdem tazminat kendine özgü
bir ödeme iken yine bazlarna göre kdem tazminat içinin iyerine ball göz önünde tutularak, çalt yllara
göre, iveren tarafndan içiye kanuni artlar varsa ödenmesi gereken, bir iten çk ya da ayrl tazminatdr. (Aktay, Nizamettin-Arc,Kadir-, Senyen-Kaplan, E.Tuncay,
Hukuku, Geniletilmi 3. Bask, Ankara, 2009 s.227)
Bazlarnca bota kalma tazminat ya da içi ikramiyesi
olarak da adlandrlan(Günay,lhan Cevdet, ve Sosyal
Güvenlik Hukuku Dersleri, 2004, s.165,) kdem tazminat Yargtay’n bir kararyla da (Yarg..B.K. T.15.05.1957,
E.1957/13, K.1957/10)“..kdem tazminat içinin iine ve
iyerine ballnn bir karldr” eklinde deerlendirilmitir (Güven, Ercan-Aydn, Ufuk, Bireysel Hukuku,
Eskiehir, 2007, s.188 dn.518)
TÜRK- ise kurulduu günden beri kdem tazminatn “..ücretin ödenmesi sonraya braklm bir parças..”
olarak görmütür. Hatta buna ilikin olarak 7-14 Mart 1966
tarihleri arasnda Ankara da yaplan TÜRK-’in 6.Olaan
Genel Kurulunda kdem tazminat u ekilde tanmlanm-
149
Çalma Sorunlar
tr; “çinin yllarca birikmi emeinin karl ve onun
ücreti içinde yer alan ücret mahiyetinde bir gelirdir”.
Bundan baka 15-22 Nisan 1968 tarihleri arasnda yine Ankara da yaplan 7. Olaan genel kurulda TÜRK-’in çalma hayatna damgasn vuran 24 ilkesinden 23 ü kabul
edilmi, 24. ilke ise 11-16 Mays 1970 tarihinde Erzurum da
yaplan 8.Olaan Genel Kurulda kabul edilmitir. 24. lke
ise kdem tazminat ilkesi olmutur (8 numaral ilke olarak kabul edilmitir). Buna göre; “Mümkün olduu kadar,
bütün içilerin Kanunu kapsamna alnmalar; kdem
tazminat aynen korunmak ve iverenlerce ödenmee
devam edilmek artyla, isiz kalacak içiler için sizlik
Sigortas kurulmas ve bu hususlarn süratle gerçekletirilmesi TÜRK- çe salanacaktr” (Tuncel, Erhan, Kdem
Tazminat, TÜRK- Yayn, 2007, s.7)
Kdem tazminat kurumunun özellikle son zamanlarda
–bilhassa 4447 sayl sizlik sigortas Kanununun yürürlüe girmesinden sonra- tekrar tartma konusu yaplmasnn bir sebebi de isizlik sigortasnn uygulanmaya balanmasna ramen –isizlik sigortas fonksiyonu gören- kdem
tazminatnn kaldrlmam olduu düüncesidir. Bilindii
gibi 931 sayl Kanununun 14. Maddesiyle kdem tazminat kabul edildiinde madde gerekçesinde kdem tazminat ile isizlik sigortas arasnda bir ba kurulmutu. lgili
madde gerekçesine göre; “Yürürlükteki Kanununun
13.maddesindeki kdem tazminatna ilikin hükümler
müktesep haklarn korunmas bakmndan esas itibariyle aynen braklmtr. Ancak bu tasarnn hazrlanmas srasnda kdem tazminat müessesesinin i hayatna
ilikin sakncalar yönünden yapan çeitli itirazlar göz
önünde tutulmakla beraber, bu hakkn kaldrlmasnn
150
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kazanlm haklar bakmndan sakncalar düünülerek
ve henüz isizlik sigortasnn da kurulmad göz önünde tutularak bu konunun sözü geçen sigortann kuruluu
srasnda tekrar ele alnmas uygun görülmütür”. Bu gerekçe vesilesi ile iveren kesimi 4447 sayl Kanun yürürlüe girdiinden beri kdem tazminatnn Kanunundan
çkarlmas gerektiini savunmaktadr. Madde gerekçesindeki ifade esas alndnda da bu savunmann yerinde
olduu düünülebilir. Ancak yukarda da belirtildii gibi
içi kesimi kdem tazminatnn kaldrlmasna her zaman
kar çkm olup, böyle bir teebbüsün genel grev konusu
olabileceini de belirtmilerdir. veren kesiminin, “kdem
tazminat kabul edildii zaman isizlik sigortas yoktu,
imdi ise hem kdem tazminat hem de isizlik sigortas bir
arada mevcuttur. Dolays ile isizlik sigortas kabul edilip
uygulandna göre artk kdem tazminatna gerek yoktur.
Kdem tazminatnn ‘isizlik sigortas fonksiyonu’ 4447
sayl Kanunla isizlik sigortasnca karlanmaktadr. Artk
kdem tazminat ya kaldrlmal ya da kapsam daraltlmaldr.” görüleri söz konusudur.
Her ne kadar 931 sayl Kanunu yürürlüe girdii
13.08.1967 tarihinden 3 yl sonra Anayasa Mahkemesince
12.11.1970 tarihinde ekil yönünden iptal edilmise de kdem tazminatna ilikin madde iki deiiklik dnda aynen kabul edilerek 1475 sayl Kanununda yerini almtr
(Tuncel, Erhan,s.16)
Nihayetinde kdem tazminat mevcut haliyle i hukukumuzda önemli bir yerleik kurum olarak durmaktadr.
4857 sayl Kanununun kanun koyucuya geçici 6.madde
ile yükledii mükelleyet de yerinde durmaktadr. Buna
göre kanun koyucunun bir kdem tazminat fonu olutur-
151
Çalma Sorunlar
mas beklenmektedir. Ancak 931 sayl Kanun döneminden
beri var olan fon oluturulmas istei yukarda belirttiimiz nedenlerle bir türlü hayatiyete geçirilememektedir.
Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde kapanan, maddi
skntya düen iyerleri ve iletmelerde çalan ve i sözlemeleri kdem tazminatlarn hak edecek ekilde sona
erenlerin maduriyetlerinin önlenmesi için kdem tazminat fonu oluturulmas kanaatimizce de yerinde ve faydal
olacaktr. Ancak kdem tazminat fonu oluturmaya yönelik her çalmann balangcnda kdem tazminat hakknn
kstlanmas, hakkn kapsamnn daraltlmas, hatta tamamen ortadan kaldrlmas sözleri ortada dolanmaya balamaktadr. Çeitli iktisadi kayg ve iddialarla kdem tazminat hakk üzerinde tasarruarda bulunulmak istenmekte,
bu husus da içi kesimini son derece rahatsz etmektedir.
Kdem tazminatnn iletmeler üzerinde ekonomik yük tekil ettii kabul edilebilir. Avrupa ülkelerinde bu ölçekte bir
kdem tazminat olmad söylenebilir ancak, Avrupa ülkelerinde de Türkiye kadar düük ücretle ve i güvencesi
son derece düük bir içi kesiminin mevcudiyeti iddia edilemez. Belki bazlarnca 4857 sayl Kanunda i güvencesine yönelik düzenlemelerin olduu ifade edilse de (md.1821) ilgili maddelerin kapsamna girerek i güvencesinden
faydalanabileceklerin oran bütün çalanlar içersinde son
derece snrl kalmaktadr. Ayrca kayt d istihdam edilenlerin (yaklak ülke genelinde çalanlarn % 50 si) bu
haktan yararlanamadklar, kaytl istihdam edilenlerin de
ancak belki % 20 sinin bu güvencelerden yararlanabilecei
düünüldüünde kdem tazminatn halen yüksek ölçekte
i güvencesi fonksiyonu salad aikârdr.
152
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Bu görüler çerçevesinde kdem tazminat fonu oluturulmasnn faydal ve gerekli olduu kabul edilmekle
birlikte, Türk i piyasasnda henüz i güvencesinin tam
salanamad, kdem tazminatnn bu güvencede sigorta
katks yapt göz ard edilmemelidir.
153
Çalma Sorunlar
SOSYAL POLTKA EKSENNDE TÜRK
SOSYAL GÜVENLK SSTEMNDE
YAANAN DEM VE MEVCUT
REFORM KAPSAMINDA
ÖZELLETRME UYGULAMASI
Yrd.Doç.Dr.Mustafa Öztürk
Yrd.Doç.Dr.Orhan Adgüzel
Okt. Hasan Yüksel8
ÖZET
Sosyal güvenlik ortaya çkmas muhtemel sosyal risklere
kar korunmak için yaplandrlm sistemler bütünüdür ve
sosyal politikann da en önemli gereklerindendir. nsanolu
var olduundan beri sosyal riskler ve tehlikelerle yüz yüze
gelmi ve onlarla mücadele etmek için çaba sarf etmitir. Önceleri kurumsallamam, aile içi ilikilere ya da dinin öretilerine göre bir uygulama mevcutken sonralar sosyal güvenlik uygulamalar daha da düzenli hale gelmi ve belli bir
sistematie oturtulmutur. Artan maliyetler, ekonomik dengelerdeki bozukluklar, aktif pasif oranndaki açk, enasyon
sorunu ve fonlarn erimesi gibi bir dizi problemler ülkeleri
sosyal güvenlik noktasnda yeni araylara itmi ve sistemin
özelletirilmesi bu noktada gündeme gelmitir. Türkiye’de
1999 ve 2003’lü yllarda Dünya Bankas ve IMF’nin de önerileriyle uyumlu olarak üçayakl datm sistemi, özelletirme
ve gönüllü sosyal güvenlik eklinde bir uygulama yürürlüe
konulmutur.
8
154
Süleyman Demirel Üniversitesi, BF, Çalma Ekonomisi Anabilim Dal
Yüksek Lisans Örencisi.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Sosyal Refah, Sosyal
Güvenlik, Özelletirme
ABSTRACT
Social security is the accumulation of systems that are
constructed in order to be protected against the possible
social risks and it is the most signicant requirements of the
social policy. The humanbeings, since the beginning of the
history, have faced to face a great many challenges in regards
to social risks and have spent great efforts to deal with all
these problems. Initially, the social security systems were not
institutionalized, in the stark contrast, they mostly depended
upon the interfamily relations and the dogmas of the religions,
however, later, the systems became much more organized. A
range of problems, such as increasing costs, the instability
of the economy, the gap between the numbers of active and
passive workers, ination, the decrease in the fund activate
the countries to search new solutions and the privatization
process has come to the agenda. In Turkey, in accordance with
the suggesstions of World Bank and IMF, in 1999 and in 2003
three dimensional programs including pay as you system,
privatization, personal retirement put into practice.
Key Words: Social Policy, Social Welfare, Social Security,
Privatization
GR
Sosyal güvenlik sosyal politikann bir alt dal olarak bireylerin geleceklerini toplumsal risklere kar güvence altna
alan ya da dier bir ifadeyle “bir toplumda yaayan kiilerin
güvenliklerini salamak maksad ile devlet tarafndan veya
yine devletin destei ile özel giriimciler tarafnda kurulan
kurum ve kurulularn tamamna Sosyal Güvenlik Sistemi
denilmektedir.
155
Çalma Sorunlar
Sosyal güvenlik sistemleri bata ABD ve Avrupa ülkeleri
olmak üzere hem tüm dünyada hem de Türkiye’de 1990’l
yllarn bandan kronikleen ekonomik krizler, istihdam sorunu, kayt d ekonomi, artan rekabet ortam, küreselleme
gibi olgulardan dolay ciddi bir krizle kar karyadr. Dolaysyla sosyal güvenlikte oluan bu kriz ülkeleri yeni araylara ve reformlara itmitir.
Bata Dünya Bankas tarafndan datm sistemi, fonlu
sistem ve gönüllü emeklilik hizmetleri olmak üzere önerilen
üçayakl model ve mevcut sistemlerin tamamen tasyesine
dayal özelletirme modeli sosyal güvenliin kurtarlmas
noktasnda alternatif olarak göze çarpmaktadr.
Türkiye’de son dönemde ortaya atlan reformlar sosyal
güvenlik sistemini Avrupa’daki birçok örneinden uzaklatrm ve ABD sosyal güvenlik sistemine yaklatrmtr. Bu
anlamda öncelikle Türk sosyal güvenlik sisteminin ve ABD
sosyal güvenlik sisteminin son dönemde ortaya atlan reformlar nda, tarihi perspektif de göz önüne alnarak deerlendirilmesi, özelletirmenin nedenleri ve sonuçlarnn arts ve
eksisi ile beraber ele alnmas tkanan sisteme yeni bir bak
açs kazandracak ve olumlu anlamda bir katks olacaktr.
Çalmada öncelikle sosyal politika ve sosyal güvenliin tanmndan hareketle Türk sosyal güvenlik sisteminin
yaps, tarihi süreci, reform araylar, problemler ve çözüm
önerileri, ikinci ksmda ise özelletirme kavram etraca
ele alnmtr.
1. SOSYAL POLTKA ve TANIMI
Sosyal politika halkn refah ve mutluluu için, toplumda
sosyal koruma adna uygulanan politikalarn tümüne sosyal
politika denilmektedir. Sosyal politika konut ediminden, yoksullua istihdamdan eitime, salktan çevre düzenlemesine
156
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ve kültüre varncaya kadar geni yelpazeli bir kavramdr.
Sosyal politika toplumdaki sorunlar inceleyen ve bu sorunlara çözüm üretmeye çalan bir uygulama alandr.
çinin emeinin kullanld piyasa ortamnda içileri ve
onlarn yannda iverenleri de skntya sokabilecek baz sosyal risklerin ortaya çkmas muhtemeldir. Toplumun bu sosyal
anlamdaki risklerden korunabilmesi için baz sosyal politika
uygulamalarn devreye sokmak gerekmektedir (Gül, 2006:
147). Bu açdan ele alndnda sosyal politika muhtemel risklere kar alnmas gereken önlemler bütünü olarak da tanmlanabilir. Dolaysyla sosyal politika nedir ve sosyal risklerin
asgari düzeye indirilebilmesi için ne tür fonksiyonlar icra etmektedir sorularnn cevaplarnn bulunmas gerekir.
Sosyal politika Hill (2002: 4) tarafndan öyle ifade edilmektedir:
1. Sosyal politikalar yalnzca halkn refah ve mutluluu için
uygulanan ve tasarlanan politikalar deildir.
2. Sosyal politikalar dier politikalarla beraber düünülmelidir.
Sosyal politikalarn salkl bir ekilde yürütülebilmesi
için ülke çapnda yani makro düzeyde ekonomik politikalarn da dengede seyretmesi gerekir. Ekonomik politikalar ile
sosyal politikalar arasnda sk bir balantnn olduu inkar
edilemez bir gerçektir (Hill, 2002: 6). Sosyal politikalarn uygulamalar da yine aadaki gibi sralanabilir:
1. Sosyal refahn en önemli parametresi ekonomik dengedir.
2. Hükümetin kaynaklar sosyal politikalara kaydrrken
dikkat etmesi gereken en önemli ey bu durumun ekonomi üzerinde brakaca etkilerdir.
3. Sosyal politikalar ayn zamanda uygulanan ekonomik anlamdaki politikalarla da özdeletirilmelidir. Dolaysyla
157
Çalma Sorunlar
bu balamda cevaplanmas gereken sorular aadaki gibidir (Hill, 2002: 7):
a. Sosyal güvenlik politikalar yeniden datm ilkesine
uygun mu?
b. Sosyal güvenliin yeniden datm ilkesinin minimum
sigorta seviyesindeki etkileri nelerdir?
c. Uygulanan yeniden datm ilkesi ekonomik anlamda
rekabet, isizlik, ve ücret dalm ilkeleriyle uyumlu
mu?
d. Sosyal politikalar özellikle sosyal güvenlik politikalar
igücü pazarn ne kadar etkiler?
Yukardaki sorularda dikkate alndnda görülen odur ki
sosyal politika tek boyutlu deil, buna karn birçok boyutu
olan bir stratejik sistemdir. Zaten sosyal sigortalarda bu anlamda ortaya çkmtr. Sosyal politikann genel anlamyla konular arasnda yoksulluk, gelir dalm, malullük, hastalk,
cinsiyet, etnik ve farkllklar (Hill, 2006) konular yer almaktadr. Hatta sosyal politikay sosyal sigortann daha üst emsiyesi olarak tanmlamak mümkündür ya da Barusch (2009)’a
göre dünyada uzun süredir tartlan “sosyal çalmann” bir
parças ve misyonudur. Ayrca Hill (2002: 182) sosyal politikay u ekilde ifade etmektedir:
“Sosyal politika birkaç açdan kendi içerisinde farkllaan
toplumlarda ortaya çkar. Toplum içerisinde belli bal ayrmalar sosyo-ekonomik snf, statü, cinsiyet, etnisiteyle alakal
olarak ortaya çkan sosyal politikalar bu tip farkllklardan
etkilenir ve belki de onlar etkiler. Sosyal politikann genel
sistematii bu farkllklar üzerine etkide bulunur ve eitlik
anlayna katkda bulunabilir.”
Sosyal politika ayn zamanda sosyal eylem sayesinde
vatandalarn sosyal refah düzeylerinin yükseltilmesi ola-
158
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
rak da tanmlanabilir (Alcock 2008:3). Sosyal politika konusu itibariyle sosyoloji, ekonomi ve politikadan da farkldr. Fakat buna ramen sosyal politika sosyal bilimlerde
kullanlan dier disiplinlerdeki metotlardan da faydalanr.
Bu balamda disiplinler aras bir çalma alan olarak da
tanmlanabilir.
Sosyal politika sadece akademik çalma disiplini deil,
ayn zamanda gerçek hayatta politika yapmclar tarafndan kullanlan sosyal eylemleri de ifade eder. Sosyal politika ayn zamanda aratrma merkezli bir disiplindir (Becker,
2008: 11). Bu balamda devletlerin en önemli öncelikleri ise
sosyal politikalar gelitirmek, yoksulluk, isizlik, istihdam,
barnma gibi problemlere çözümler bulmaktr. Sosyal sigortalarda bu balamda deerlendirilebilir. Çünkü sosyal sigortalarn da kapsamna yallk, malullük, emeklilik, hastalk gibi bir dizi sosyal riskler girmektedir (Ulutürk ve Dane,
2009: 116). Aslnda daha geni kavramyla ele alndnda bireylerin refahn, mutluluunu salamakta ve geleceklerini
garanti altna alma noktasnda önemli bir ilem görmektedir
(Stanko, 2004, 22-23).
Kiilerin refahn ve yaam düzeylerini artrmaya yarayan
politikalara sosyal politikalar denir (Livermore ve Midgley,
2009). Sosyal politikalar salk, barnma, beslenme, eitim,
gelir gibi birçok sosyal refah unsurunu konu alr. Ayn zamanda sosyal politikalar yardma muhtaç çocuklar, maluller,
düük gelirli aileler, ve yallara yönelik bir dizi politikalar
bütünüdür.
Sosyal politikayla uraan bilim adamlar genellikle sosyal politikay yönlendiren siyasi görüler ve deerlerle ilgilenirler. Bu açdan ele alndnda sosyal politika sadece manta dayal ve kendi bana verilen karalar deil ayn zamanda
ideolojik ve deerlerden etkilenen bir sistemdir.
159
Çalma Sorunlar
Hükümetler vatandalarnn refahn artrmak için daima
politikalar gelitirirler. te sosyal refah artrmak için gelitirilen bu tür politikalara sosyal politikalar denir. Sosyal politika
tek yönlü deil aksine çok yönlü bir olgudur (Midgley, 2009:
3) ve farkl ekillerde uygulamaya konulabilir. Örnein hükümetler özellikle bakma muhtaç, psikolojik olarak rahatsz ve
düük gelirli ailelere bakmakla mükelleftirler. Siyasi otoriteler ayn zamanda nüfusu kontrol ederek ve eitim frsatlarn
artrarak da sosyal politikay uygulayabilirler.
1.1. Geni Anlamyla Sosyal Güvenlik Sistemi
Sosyal güvenlik sosyal politikann en önemli aracdr ve
ortaya çkmas muhtemel sosyal risklere kar temel bir koruma mekanizmas olarak düünülebilir. Geni anlamda ele
alndnda sosyal güvenlik bireylere gelir noktasnda güvence salayan, tp ve salk noktasnda destek veren yükümlülükler bileeni (ILO, 2006: 5) ya da bir ülke halknn bugününü ve yarn güven altna almay hedeeyen ve aralarnda
sk bir birlik ve uyum olan sistemler bütünüdür (Talas, 1997).
Dar anlamda ise sosyal güvenlik isizlik, malullük, gibi baz
risklere kar bir nevi korumadr.
1.2. Sosyal Güvenlik Sistemi ve Kuaklararas Dayanma
Sosyal güvenlik sistemi toplumun bugününün ve geleceinin güvence altna alnmas, toplumun tüm bireyleri için
mesleki, zyolojik ve sosyo-ekonomik risklerin oluumunu
engelleyen, geliri geçici ya da sürekli skntya uram bireylere destek salayan sistemlere verilen addr (Bacak, t.y: 159).
Özellikle datm sistemi de denilen datm modeline göre
yal nüfusun emeklilik maalar çalanlarnkinden karlanmakta ve bu da hem nesiller aras hem de nesil içi dayanmann ortaya çkmasna sebep olmaktadr (Alper, 1999: 2).
160
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nsanlk tarihinde hep riskler ve tehlikeler kendilerini hissettirmitir. Bu insanln balangcndan günümüze kadar
da hep böyle olmutur. Tarihin her devrinde sosyal riskler ön
plana çkm ve bu anlamda sosyal politikalar gelitirilmitir.
Aslnda sosyal politikalar ve sosyal güvenlik insanl balarna gelebilecek tehlikelere kar korumak ve mutlu bir yaam sürmesini salamak için bir nevi dayanma ekli olduu
da düünülebilir (Bacak, t.y: 161). Özellikle 19. yy sonlar ve
20.yy balarndan itibaren sanayileme süreciyle birlikte içi
ve iveren kavramlarnn da devreye girmesiyle sosyal güvenlik sistemleri daha da sistematik bir anlam kazanmtr.
Türkiye’de ise önceleri aile içi dayanma ve fertler aras
yardm ya da Osmanl döneminde teavün sandklar eklinde
yürütülen uygulamalar Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluuyla 1935 ylnda sizlik Yasasyla beraber sistematik bir
kimlie bürünmütür.
Küreselleen dünyada tüm ülkelerde olduu gibi
Türkiye’de de sosyal güvenlik sistemiyle ilgili tartmalar
son yllarda giderek artm sistemin bu haliyle gelir gider
dengesini karlayamayaca ve yeniden yaplandrlmas
gerektii ön plana çkmtr. 1990 yllardan itibaren de sosyal
güvenlik sistemi ciddi anlamda bütçe aç ile karlam ve
nansman sorunu ortaya çkmtr. Hatta günümüzde sosyal güvenlik sisteminin varl dahi sorgulanr hale gelmitir
(zgi, 2008: 85). Yaanan sorunlar sadece ülkemize has deil
ayn zamanda dünya genelinde yaanan problemlerdir.
1.3. Oluumlar Açsndan Dünya Genelinde
Sosyal Güvenlik Sistemleri
Dünyada uygulanan sosyal güvenlik modelleri incelendiinde birbirinden farkl iki modelle karlalmaktadr. Bu
modellerden birincisi evrensel ya da ulusal modeldir (Güzel,
161
Çalma Sorunlar
2005: 64 ve zgi, 2008: 90). kincisi ise mesleki faaliyet ölçütüne dayal sosyal sigorta modelidir. Ayrca her iki modelin
özelliklerini de içeren modeller bulunmaktadr.
Ulusal ya da evrensel olarak nitelendirilen model kaynan 1942 Beveridge Raporundan almaktadr. Ulusal modelde
sistem ulusal bütçeden nanse edilmekte ve yönetimde teklik
ilkesi geçerli olmaktadr. Daha açk bir ifadeyle bu model sosyal politika giderlerinin tek bir bütçe tarafndan karlanmasn ve tek bir kurum tarafndan yönetilmesini ifade etmektedir.
Prim usulü sosyal sigorta teknii esas alnmaktadr.
Ülkemizde 1999’lu yllarda 4447 sayl yasayla ayak sesleri duyulan ve 59. hükümet döneminde ivme kazanan, daha
önceleri de ngiltere ve Yeni- Zelanda gibi ülkelerde uygulamaya konulan ancak yeterli verim alnamad için terk
edilen bu tek çat modeli son dönemlerin en tartmal konularndandr. Yasa toplumun tüm kesimlerini “Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanunu” çerçevesinde sosyal
güvenceye kavuturmaktadr. Ancak tek çat modeli nansman problemi, fonlarn denetimi ve yönetimi açsndan baz
olumsuzluklara sahiptir.
Dünya genelinde yaygn olarak kullanlan sosyal güvenlik
modeli Bismark modelidir. Bu model incelendiinde sosyal
güvenlik hakknn mesleki faaliyet ölçülerine bal olduu
anlalacaktr. Kiilerin baml ya da bamsz çalma statüleri göz önünde bulundurularak sosyal güvenlik kapsamna alnmaktadrlar ve sistemin temel nansman kayna ise
kazanç esasna dayal sosyal primlerdir. Günümüzde sosyal
güvenlik modeli olarak en yaygn kullanlan modeldir ve Avrupa ülkelerinin çounun kulland modellere örnek tekil
etmitir. Türk sosyal güvenlik sistemi ise uygulama açsndan
mevcut yapsyla bu modele benzemektedir.
162
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Dier taraftan Kuzey Amerika’da uygulanan sosyal güvenlik sisteminde birey kendi ayaklarnn üzerinde durmak
zorundadr ve her koyun kendi bacandan aslr anlay
hâkimdir (Saunders, 1998: 16). Dolaysyla bu sistemde özel
sektör tarafndan yönetilen fonlar, ve bireysel emeklilik gibi
uygulamalar mevcuttur (Laurence vd. 1998: 137). Kolektif baardan ziyade bireysel baar ön plandadr ve bu sistemde
devlet sosyal güvenliin desteinden yava yava çekilmekte
ve yerini özel sektöre brakmaktadr (Güzel, 2005: 66). Bir toplumun gelecei devletin güvencesinden çkarlmakta ve özel
sektöre devredilmektedir (Geanakoplos, Mitchell ve Zeldes,
1998: 1-6).
1.4. Türkiye’de Sosyal Güvenliin
Deiim ve Dönüüm Süreci
Türkiye merkezli sosyal güvenlik sisteminin geçmiine
bakldnda sistemi genel anlamyla Osmanl mparatorluu
Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere iki ana balk
çerçevesinde incelemek mümkündür.
Osmanl mparatorluu Dönemine bakldnda aile içi
dayanma eklinde “doal” ve “geleneksel” kurumlardan
daha modern kurumsallam bir sosyal güvenlik sistemine
bir geçi söz konusudur. Osmanl Devleti’ndeki sosyal güvenlik sisteminin ortaya çk Avrupa’daki gibi köklü bir Sanayi
Devrimi sonras ortaya çkan içi snf ile gerçeklememitir.
Yani Osmanlda bir sanayi devrimi gerçeklememi, bir içi
snf olumam, aile temel olarak koruyucu görevini sürdürmü, ve sosyal güvenlik noktasnda köklü bir deiim yaanmamtr (Kitapç, 2007: 80).
Osmanl Devleti döneminde genel olarak sosyal koruma
arac olarak esnaar arasnda ‘Lonca’ ad verilen kurulular
163
Çalma Sorunlar
oluturulmu ve üyelerinin ihtiyaçlar yine bu kurum tarafndan karlanmtr. Osmanl Devleti’nin son dönemlerine
doru ise ‘Darülaceze, Darüleytam, ve Kzlay gibi sosyal yardm itibariyle önem arz eden kurulular teekkül etmitir.
Cumhuriyet tarihinde ise sosyal güvenlik alannda ilk
önemli gelime 1936 tarihli kapsam ve uygulama açsndan
yetersiz Kanunu’nun çkartlmasyd. Dier taraftan sosyal
sigorta kollaryla alakal ilk yasa 1945 tarihinde çkartlm ve
1949 tarihinde çkartlan emekli sand kanunu ile o güne
kadar dank halde bulunan tüm yasa ve sandklar birletirilmitir (Kitapç, 2007: 81). 1961 anayasasnda sosyal güvenlik bir hak olarak ele alnm, 1964 ylnda 506 sayl sosyal
sigortalar kanunu ile ve 1971’de yürürlüe konulan Ba-kur
(Esnaf ve Sanatkârlar ve Dier Bamsz Çalanlar Sosyal Sigortalar Kurumu) Kanunuyla sistem geliimine devam etmitir. Ayrca 1974 ylnda ‘Sosyal Güvenlik Bakanl’ kurulmu,
1983’de ‘Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’ yeniden yaplandrlm ve 1992 ylnda da ‘Yeil kart’ uygulamasna geçilmitir.
Türkiye’deki sosyal güvenlii kurumsal yapsna bakldnda üç kurumun varl göze çarpmaktadr: Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Emekli Sand, Ba-kur. Bu tarihi seyir
içerisinde sosyal güvenliin nansman sorunu ve bütçe açklar sürekli tartla gelmitir.
1.5. Türk Sosyal Güvenlik Sisteminin Temel Sorunlar
Ülkemizde var olan ve inkâr edilemeyen sosyal güvenlik
sisteminin sorunlar 1990’l yllarn bandan beri sistematik
biçimde tartlmaya balanmtr. Türkiye’de sosyal güvenlik
noktasnda temel sorun gelimi ülkelerin aksine yalanma
ve aile yapsnn deimesi sorunu deildir (Bilman, 2007: 67).
Türkiye’de sosyal güvenlik sorunlarnn temelinde aktüeryal
164
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dengelerin gözetilmemesi, uygulanan popülist politikalar ve
devletin balangçtan itibaren salam temellere oturtulmu
bir sosyal güvenlik politikasna sahip olmamas yatmaktadr
(Güzel, 2005: 68, zgi, 2008: 95). Buna ek olarak sosyal güvenlik sistemi herkesi kapsayacak ekilde düzenlenememi ve
özerk bir yap oluturulamamtr ve bu durum da fonlarn
çok ksa sürede erimesine neden olmutur. Ayrca kaynaklarn yetersizlii, nansman sorunu, aktif pasif saysndaki
dengesizlik, yüksek enasyon oranlarnn biriken fonlar eritmesi, istihdam sorunlar ve al gülüm ver gülüm eklindeki
popülist politikalar da bu krizi tetiklemi ve sistemi daha da
tehlikeli bir hale getirmitir.
Türk sosyal güvenlik sistemi özellikle 1990’l yllardan
sonra dünyann birçok ülkesinde olduu gibi kendine özgü
fonksiyonlar yerine getirmekte zorlanan bir yap içerisine
girmitir. Türk sosyal güvenlik sisteminin temel sorunlar
aadaki gibi özetlenebilir (Bilman, 2007: 73):
-
Bamllk orannn yükseklii
Kayt d istihdamn yükseklii
Prim tahsilât oranlarnn düüklüü
Erken yata emeklilik uygulamalar
Prim alnmadan yaplan sigorta ödemeleri
Uzayan ömür
Ödenmeyen primlere uygulanan aar
Sistemin kurumsal ve idari yetersizlii
Tüm bunlara ramen bilinmesi gereken udur ki sosyal
güvenlik sistemiyle alakal sorunlar sadece Türkiye’ye özgü
deildir. Dier ülkelerde de ayn sorunlarn yaand gözlenmektedir. Sosyal güvenlik sorunlar ‘kara delik’ olarak ele
alnmakta ve sistemin yeniden köklü bir ekilde yaplandrlmas gerekmektedir. Ancak tüm bunlara ramen ksa vadede
165
Çalma Sorunlar
sorunlarn çözülemeyecei uzun soluklu projeksiyonlara ihtiyaç duyulduudur. Bu yüzden sorunun çözümüne yönelik
olarak ele alnan yaklamlarn temellerinin salam bir zemine oturtulmas gerekmektedir ve uygulanan politikalarn artk hata yapma lüksü yoktur (zgi, 2008: 99).
1.6. Sosyal Güvenliin Yeniden Yaplandrlmas
“Türk sosyal güvenlik sistemi, katlmal rejim olarak da
bilinen sosyal sigortalar ile devlet ve gönüllü kurulular tarafndan nanse edilen sosyal yardm ve hizmetler üzerine
kurulmutur” (Bilman, 2007: 80). Türk sosyal güvenlik sistemi hizmet akdiyle çalanlar için sosyal sigortalar kurumu
(SSK), esnaf ve bamsz çalanlar için Ba-kur olarak da bilinen Esnaf ve Sanatkârlar ve Dier Bamsz Çalanlar Sosyal
Sigorta Kurumu ve memurlarn sosyal güvenliini salayan
Emekli Sand gibi üç temel bileenden olumaktadr. Ancak
sistem 1990’l yllardan beri ciddi anlamda nansal kriz ile
kar karya kalm, genel bütçeden sosyal güvenlik bütçesine aktarlan para artm ve sosyal güvenliin yeniden yaplandrlmas ile alakal reformlar tüm dünyada olduu gibi
Türkiye’de de tartlmaya balanmtr.
1.6.1. Mevcut Sosyal Güvenlik Modellerine Göre
Gerçekletirilen Reformlar
ili haricinde özellikle Avrupa merkezli ülkeler eski sistemin tamamen tasyesine kar çkmlar yürürlükteki sistemlerine bal kalarak reform araylarna yönelmilerdir.
Mevcut sistemler korunarak gerçekletirilen reformlarda çözülmesi gereken üç temel problem nansman sorunu, emeklilik sigortalar alann gerçekletirilen yenilikler ve salk harcamalarnn kstlanmas yoluyla gerçekletirilen yenilikler
olarak sralanabilir.
166
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1.6.2. Mevcut Sosyal Güvenlik Sistemlerinin
Tasyesine Yönelik Yaplanma
Mevcut sosyal güvenlik sistemlerinin tasyesi yoluyla da
sistemde reformlar yaplabileceini savunan görüler olmutur. Bu reformlar ortaya atanlar IMF ve Dünya Bankas’nn
etki alannda kalmlardr. Önerilen yeni yapy Güzel (2005:
70) öyle açklamaktadr:
“Gerçekten sözü edilen uluslar aras nans kurulularnn savunduu neo-liberal ideolojide (bu ideolojiyi yanstan
stand by antlamalar), sosyal devlet ve sosyal güvenlie yer
bulunmamakta, her ey piyasa güçlerine ve esas olarak da
çok uluslu irketleri küresel pazardaki rekabet koullarna
terk edilmekte, bireyin geleceini güvenceye kavuturmada
tek bana sorumluluk üstlenmesi istenilmektedir.”
Görüldüü gibi son yllarda ortaya konulan reform çalmalar ile var olan datm sisteminin emeklilik sistemlerini
makroekonomik anlamda dengeleri bozucu etkisi olmu ve
tam anlamyla sosyal korumay salayamamtr. Bu balamda önerilen reformlar arasnda datm sistemi yerine fon
sisteminin dikkate alnd gözlenmekte ve sosyal güvenlik
sistemi özelletirme uygulamasna bir adm daha yaklatrlmaktadr. Bu sistem özel sigorta rmalar tarafndan yürütülecektir (Alper, 2004: 3).
Dünya’da ilk defa ili’de uygulamaya konulan bu modelde her sigortalnn kendine ait bir fonu bulunuyor ve sadece
içinin ücretinden kesilen primler bu fona yatrlyordu (Alper, 2004: 4). Fonda birikmi olan primler özel sigorta irketlerince hazine bonolar ya da hisse senetlerine yatrlyor ve
kiinin kendi hesabnda birikmi olan paralar emeklilik ya
gelmi olan kiinin bizzat kendisi tarafndan gelir getiren bir
tanmazlarn satn alnmasnda kullanlyordu (Alper, 2004:
4). Bu modelin en belirgin özellii bireysel tasarrufu artrma
167
Çalma Sorunlar
kolayldr. Ancak dier taraftan bu sistem datm sisteminin gerçekletirdii bir fonksiyonu yerine getirmekten de
uzakt. Bu da kuaklar aras dayanmann salanmas ve yeniden datm ilkesidir (Alper, 2004: 4). Bu durum da datm
sisteminin tam anlamyla terk edilmemesi ve korunmas demektir. Dolaysyla tek ayakl bir sosyal güvenlik sisteminin
varlndan söz edilemez çünkü hepsinin birbirine eksisi ve
arts söz konusudur. Sistemin birinci ayan datm sistemi
oluturmal ve bireysel tasarruf fonlar onun akabinde gelmelidir. Sosyal refah salayacak olan datm sistemi, kiisel anlamda refah salayacak olan ise bireysel emeklilik fonlardr.
Üçüncü ayak ise ileyii ikinci ayak ile ayn ancak gönüllülük
esasna dayal ve zengin kesimin hedeendii emeklilik sistemleri olacaktr.
2. SOSYAL GÜVENLKTE ÖZELLETRME
UYGULAMALARI
Özelletirme “yararlarn belirsiz” olduu datm sisteminden “katlmlarn belirli olduu ve her içinin kendisine ait
özel emeklilik sistemlerinin bulunduu fonlu sisteme verilen
addr (Geanakoplos, Mitchell ve Zeldes, 1998: 3). Ayrtrma
ise fonlarn çeitli hisse senedi ve tahvillere yatlmas demektir. Bu sistem özellikle ABD’de yaygn olarak kullanlmaktadr.
Ayrca özelletirme her sigortalnn kiisel hesabna kendisine
ileride ödenmek üzere kendisi, ivereni veya devletçe ödenen
primlerin yatrlmas ve bu rakamlarn çeitli nansal yatrm
araçlaryla deerlendirilip ileride kendisine ödenecek miktar
oluturmas sistemi olarak da tanmlanabilir (Güleç, 2003: 26).
Mevcut sistemin tamamen tasye edilerek özelletirme uygulamasna geçilmesinin ilk örneklerine ili’de rastlanmaktadr.
ili’de özel emeklilik fonlarnn oluturulmas ve bu fonlarn
yönetiminin özel acente ya da irketlere devredilmesi söz ko-
168
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nusu olmu ve bu balamda özellikle 1996 ylndan itibaren
özel emeklilik irketleri kurulmutur (Güleç, 2003: 58). Daha
açk ifadesiyle özelletirme sosyal güvenlik noktasnda devlet
destekli sosyal güvenlik fonlarnn özel irketler ya da kurululara terk edilmesi ve fonlarn bu irketler tarafnda yönetilmesi söz konusu olmaktadr (Güleç, 2003: 58).
Sosyal güvenlik sistemine yönelik çözüm önerileri noktasnda ciddi görü ayrlklar bulunmaktadr. Kimileri sosyal
güvenlik sisteminin radikal anlamda kökten deitirilmesi
gerektiini savunurken kimileri de geçi sürecinin neden olaca ar maliyetten dolay var olan sistemde revizyon yaplarak devam edilmesini savunmaktadrlar.
Sosyal güvenlik sistemindeki bozukluklar en fazla emek
piyasalarna zarar vermektedir (Ulutürk ve Dane, 2009: 128).
Sosyal güvenlik sistemlerinin sunmu olduu yüksek gelir
güvencesi ekonomik büyümeyi yavalatacak ve bireyin çalma güdüsünü düürecektir (ILO, 2006, 12). Bu anlamda
sosyal güvenlik sistemlerinin bozucu etkisini gidermek için
datm yöntemi ile nanse edilen sosyal güvenlik sistemlerinden fonlu sisteme geçilmesinin gereklilii üzerinde durulmaktadr.
Sosyal sigorta sisteminin özelletirilmesi sorunlar gidermez. öyle ki özel sistemler kat bir devlet otoritesi düzenlemesi ve denetimi olmakszn uygulamaya konulursa tela edilmesi mümkün olmayan sonuçlar dourabilir (Alper,
2004:7).
Özelletirme sisteminde hesaplar yatrma dönüecek ve
kiilerin refahnn artmas salanacaktr (Alper, 2004: 7). Fakat
özelletirme sadece kendi bana yetmemekte ayn zamanda
igücüne katlm, üretkenlik ve istihdam artmad müddetçe
fonlu sistemli sosyal devlet ve sosyal refah anlayn hayata
geçirmek imkânsz hale gelecektir.
169
Çalma Sorunlar
Oluturulan sosyal güvenlik sisteminde, yani fonlu sistemde, riskin daha büyük topluluklar arasnda datlmas ve bu
anlamda ödenen primlerin aa çekilmesi amaç edinilmitir
(Güleç, 2003). ili’de ortaya çkarlan mecburi özel sigorta uygulamas kamu haricinde de özel sektör araclyla sosyal
güvenlik sistemlerinin oluturulabileceinin kantlamtr.
Buna ramen fonlu sisteme getirilecek dier önemli eletiri ise fonlu sistemin kuaklararas dayanmay ortadan kaldrm ve toplumsan risklerin paylalmasn engellemitir
(Alper, 2004: 9).
Datm sisteminde yüksek gelire sahip olan içilerden
yüksek gelire sahip olan içilerden düük gelire sahip olan
içilere kaynak transferi salanr ve bu ekilde sistemde kolektif anlay gerçekletirilmi olur. Özel gelir ya da fonlama
sisteminde ise her bireyin kazanc kendi gelirine bal olduundan dayanma ve kolektif anlaytan söz edilemez. Her
koyunun kendi bacandan aslmas ilkesi geçerlidir.
Baka bir açdan deerlendirilecek olursa datm sisteme
salanan dier en önemli katk devlet bütçesinden sisteme
kaynak transferi söz konusudur (Alper, 2004: 10) ve datm sistemi tüm nüfusu kapsayacak ekilde devreye girmitir. Ayrca emeklilik yapsnn yükseltilmesi de 2035 ylnda
Türkiye’de sistemin krize girmesini engellemek amacyla ILO
tarafndan 1995 ylnda ciddi bir rapor hazrland.
Türk sosyal güvenlik sisteminin sorunlarnn çözümüyle
alakal olarak atlan ilk adm 1999 ylnda 4447 sayl yasadr.
Fakat bu reform sadece Ba-kur ve SSK’yla alakal yaplmas
gereken düzenlemeleri kapsyor ve emekli sandn uygulama dnda brakyordu (Alper, 2004: 5). Yasayla beraber kayt
d ekonominin dikkate alnmas, emeklilik yann kademeli olarak erkeklerde 60, bayanlarda 58 olarak düzenlenmesi
170
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
öngörülüyor ve emeklilik için asgari prim ödeme saylar da
artrlyordu. Ancak bu reformdan tam anlamyla istenilen
fayda salanamad ve açklar artmaya devam etti.
1999 yl reformunu TÜSAD’n önerdii (Alper, 2004: 17)
reformu takip etti. Akabinde AKP hükümetinin 2003 ylnda reform tasla uygulamaya konulmu ve genel itibariyle
sistem Dünya Bankasnn da önerileri dorultusunda sistem
datm (PAYG), fonlu ve gönüllü emeklilik üzerine üçayakl
sisteme uyarlanmtr. Fakat zamanla Türkiye’de uygulanan
emeklilik sisteminin yaad skntlarla üç ayakl sistemin
özdelemedii anlalmtr. Dier taraftan primlerin artrlmas, emeklilik yann yükseltilmesi, kayt d ekonominin
dikkate alnmas yönüyle AKP hükümetinin ortaya koyduu
reform tasla 1999 ylnda ortaya atlanlarla örtütüü söylenebilir.
Sosyal güvenliin dönüüm süreci 2003 ve 2004 yllar arasnda da devam etmitir. 2003 yl balarnda Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl tarafndan sosyal güvenlik alannda
yeniden ve köklü deiimin iaretlerini gösteren bir sürece
girilmitir. Hemen ardndan 2004 yl Temmuz aynda Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafndan “Sosyal Güvenlikte Reform”
adl bir metin oluturulmu ve kamuoyunun görülerine
sunulmutur (Ulutürk vd, 2009: 135). Uzun bir yasama sürecinin ve muhalefetin ardndan 2006 ylnda sosyal güvenlik
sistemini Dünya Bankas modeline ve ABD Sosyal Güvenlik
Sistemi modeline yaklatran 5510 sayl SSGSS (Sosyal Sigortalar Genel Salk Sigortas) yasas çkarlmtr. Bu yasann
genel itibariyle içerii öyledir:
• Sosyal Güvenlik Sistemi tek çat altnda toplanmaktadr.
• SSK kapsamndaki sigortallarn hastalk sigortas prim
oranlar % 11’den % 25’e çkarlmtr.
171
Çalma Sorunlar
• Yasann 28. maddesine göre emeklilik yann kademeli
olarak arttrlmas hedeenmekte ve uzun dönemli projeksiyonlara yer verilmektedir. Bu anlamda 2036 ve 2037
yllarnda emekli olacaklar için emeklilik ya erkeklerde
61, bayanlarda 59; 2046 ve 2047 arasnda emekli olacaklar
için emeklilik ya kadnlarda 64, erkeklerde 65 olarak belirlenmi, 2048 ylnda emekli olacaklar için ise hem kadnlar hem de erkeklerde emeklilik ya 65’te sabitlenmitir.
• Emeklilik için gereken prim ödeme gün says 9000 güne
çkarlm ancak daha sonra 7200 güne çekilmitir.
• Emekli maalarnn hesabnda kullanlan katsaynn hesaplanmasnda ülke gelime hznn % 100’ü deil, ancak
% 30’u dikkate alnacaktr ve emekli maalarn hesaplanmasnda ülkenin bir önceki yla göre refah düzeyi deil,
tam tersine enasyon dikkate alnacaktr.
• Salk hizmetlerinden yaralanma ödenmesi gereken katlm payna balanmtr.
Görüldüü gibi yasann genel hatlarndan da anlald
üzere devlet sosyal güvenlik noktasnda sahneden yava yava çekilmeyi planlamaktadr. Hükümet bu reformla sosyal
güvenlik alannda mevcut sistemin tamamen tasyesinin
yerine dünyada genel anlamyla uygulanan bir formül ortaya koymutur. Bu formülde en önemli ksm özek sektörün
bireysel emeklilik gibi emeklilik alanndaki rolünün artmas
oluturmaktadr. Sosyal güvenlik sistemlerinden tamamen
vazgeçilemeyeceine göre çare sosyal güvenliin iyiletirilmesi için alternatif seçeneklerin deerlendirilmesi gerektiidir. Dünya genelindeki gelimelere binaen ülkemizde de
sosyal güvenlik noktasnda sosyal sigortalara ilave olarak tamamlayc özel sigortalarnda uygulamaya konulmasnn son
reformlarla birlikte önü açlmtr (Bacak, t.y: 159).
172
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2.1. Özelletirmenin Nedenleri
Sosyal güvenlik sistemi uzun süredir gelirlerini enasyon,
parasal piyasalardaki dalgalanmalardan koruyan emeklilere
gelecek garantisi olmutur. Ayn zamanda sosyal güvenlik
sistemi malullük, hastalk, yallk ve ölüm gibi toplumsal
risk ortamlarnda da toplumsal güveni salamakta ve bireylerin gelecee daha salkl bakmalarna yardmc olmaktadr.
statistiklere göre yallarn 3/2’sinin gelirleri sosyal güvenlik sistemleri vastasyla salanmaktadr (Diamond, Orszag,
2005: 11). Ancak gelecek 75 yl boyunca kii bana düen gelir
azalrken sosyal güvenliin maliyeti gayri sa milli haslann
% 2.5 orannda artacaktr. Dolaysyla sosyal güvenlik sisteminin ya küçük bir tedavi ya da büyük bir cerrahi operasyonla düzeltilmesi gerekmektedir (Diamond, Orszag, 2005: 11)
Sosyal güvenliin slah edilmesi noktasnda ortaya atlan
temel görülerden bir tanesi fonlu sistemde denilen özelletirme sistemidir. Bu sistem sayesinde sosyal güvenlik sistemleri üyelerine daha yüksek gelir salanmasn ve emeklilik
gelirlerinin artrlmasn planlanmaktadr (Laurence vd, 1998:
138). Sosyal güvenliin özelletirilmesinin nedenleri öyle sralanabilir (zgi, 2008: 92):
• Siyasal Nedenler: Siyasetçilerin bugüne kadar sosyal güvenlik noktasnda yapt hatalar, al gülüm ver gülüm
gibi pragmatik politikalar, siyasi kazanç elde etmek adna
erken emeklilik uygulamalar ve emeklilik yann günü
kurtarma adna sürekli deitirilmesi, sorunlarn temeline inilemeyerek sadece yüzeysel çözümlerin gelitirilmesi
sosyal güvenlik sistemini olumsuz anlamda etkilemitir.
• Mali Problemler: Aktif pasif oranndaki dengenin bozulmas, ekonomik krizler nedeniyle artan enasyon oranlar, primlerin yüksek olmas, bamllk orannn artmas,
173
Çalma Sorunlar
aktüeryal dengelerin bozulmas ve fonlarn salkl bir
ekilde idare edilememesi fonlar eritmi ve bütçe açklar
meydana gelmitir.
• Demograk Nedenler: Avrupa ülkeleri bata olmak üzere
ABD’de de nüfusun hzla yalanmas buna karn çalan
nüfusun saysnn azalmas ülkeleri uzun soluklu politikalar gelitirmeye yönlendirmitir. Özellikle ABD de 1946
ve 64’li yllarda bebek doumlarndaki ar art kademeli
olarak yllarda ABD’nin emeklilik yan uandaki 62 yandan 67 yana çkarmay hedeemesine neden olmutur
(Acar ve Kitapç, 2008: 84). Nüfusun yalanma sürecinin
en hzl olduu ülkeler ise Japonya ve Bat Avrupa ülkeleridir (zgi, 2008: 92).
• Artan Rekabet: Sosyal güvenlik sistemlerini dönüüme
iten dier önemli sebep ise artan rekabet koullardr. Günümüz ekonomilerinin en önemli bileeni tam rekabet koullar içerisinde en düük maala en vas eleman çaltrmaktr. Yükselen prim oranlar da dikkate alndnda
rekabet ortamnn da sosyal güvenlii etkiledii söylenebilir.
• Küreselleme: Dünyann küçük bir köy haline geldii günümüzde bilgiye ksa sürede ulalabilmekte ve dünyann
her köesindeki geliim ve deiim birbirini olumlu ya da
olumsuz anlamda etkileyebilmektedir. Bu durum sosyal
güvenlik noktasnda da böyledir. Dünyadaki tüm sosyal
güvenlik modelleri birbirlerini etkilemekte ve deiik alternatier sunabilmektedir.
2.2. Alternatif Çözüm Önerileri
Sosyal güvenlik sistemiyle alakal problemlere özelletirmenin yan sra bir dizi önlemlerle de alternatif çözüm önerileri üretilebilir.
174
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2.2.1. Sosyal Sigortalarn yiletirilmesi
Sosyal güvenlik sisteminin çözünürlüünün salanabilmesi, emekli olanlarn yoksulluk ve sefalet içerisinde yaamalarnn önlenmesi için sosyal sigortalarn nansmannda
düzenleme yaplmas gerekir. Zaten bu da sosyal devlet ilkesinin en önemli prensibidir.
2.2.2. Aktüeryal Dengelerin Salam Zeminlere
Oturtulmas
Sistemde etkinlii artrlmas için aktif pasif oran dengede
tutulmal, bamllk oran azaltlmaya çallmal, kayt d
ekonomi önlenmeli, salam mali denetim uygulamalarna gidilmeli ve 1994 ylnda Dünya Bankas tarafndan ortaya atlan “yallk krizinin” olumsuz sonuçlarna yönelik admlar
atlmaldr (Ulutürk ve Dane, 2009: 127).
2.2.3. Deerlendirmesi ve Ücretlerin
Farkllatrlmas
Ücret içi açsndan gelir ve iveren açsndan ise bir maliyet unsuru olarak karmza çkmaktadr (Çubuklu, 1993:
3). deerlendirmesi iletme organizasyonun birer parçasn
oluturan mikro i sistemleri içerisinde cereyan eden bütün
ilerin bir nevi tartlmas ve iza olarak deerlerinin belirlenmesi anlamna gelmektedir” (Karayalçn, 1998: 107-114). Tam
rekabet koullar içerisinde hak ettii ücreti alan içinin ve
iverenin kayt d ekonominin engellenmesi ve istihdamn
arttrlmas noktasnda emek piyasalarna getirisi oldukça
fazladr. Bu açdan tam rekabet anlay çerçevesinde i deerlendirme sistemlerinin uyguland ortamlarda ve farkllaan
ücret yapsndan sosyal güvenlik sistemi de olumlu anlamda
etkilenecektir.
175
Çalma Sorunlar
2.2.4. Sosyal Güvenlik Sisteminin Açklarnn
Kapatlmas
Sosyal güvenlik sistemlerinin açklar sadece günümüzle
snrl deildir. Daha önceki nesillerle de alakal bir problem
söz konusudur. Dolaysyla ekonomide dalgalanmalarn olduu dönemlerde daha da artan açk tarihten günümüze kadar kartopu gibi büyümü ve sistemde reformu kaçnlmaz
hale getirmitir.
3. SONUÇ
Sosyal güvenlik sosyal devlet anlaynn en önemli özelliidir ve sosyal politika uygulamalarnn da vazgeçilmezi
olarak göze çarpmaktadr. Sosyal güvenlik geni anlamyla
bireylere gelir noktasnda güvence salayan, tp ve salk
noktasnda destek veren yükümlülükler bileeni ya da bir
ülke halknn bugününü ve yarn güven altna almay hedefleyen ve aralarnda sk bir birlik ve uyum olan bir sistemler
bütünüdür eklinde tanmlanabilir. Tanmlardan da anlald üzere sosyal güvenlik ve sosyal politika uygulamalar birbirleriyle iç içedir.
Sosyal güvenlik sisteminin tarihsel seyrine bakldnda
II. Dünya Sava sonras döneme bakldnda hakim olan
görü sosyal politikann devlet eliyle yürütülmesi gerektiiydi. Ancak 1980’lerden bu yana bu görü ekil deitirmitir.
Günümüzde hakim olan görü ise devletlerin uyguladklar
sosyal politikalar yetersiz, gereksiz ve hatta zararl olduudur (Friedman, 1962; Gilder, 1981; Mead, 1986, 1992; Murray,
1984, 2006; Olasky, 1992, 1996; Mingley, 2009). Devletin sosyal
güvenlik uygulamalarndan çekilip yerini özel sektöre brakmas gerektii savunulmaktadr. Bu tip düünceler sosyal politikann siyasi ve sosyal ikliminde yeni gelimelerin yolunu
açmaktadr.
176
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Sosyal politikalarn seyrine bakldnda bata ngiltere olmak üzere (Alcock, 2008: 4), ABD ve dier Avrupa ülkelerinde yaygn biçimde rastlanmaktadr. ngiltere de 1601 ylnda
çkarlan “ Yoksulluk Yasas” sosyal yardm olgusunun nasl
olmas gerektiini ana hatlaryla ortaya koymutur (Ulutürk
ve Dane, 2009: 116).
Yine ayn ekilde modern sosyal politikann ilk örneklerini 1883 ve 1889 yllar arasnda çkarlan i kazalar, hastalk
sigortalar, yallk ve malullük sigorta yasalaryla Bismark
Almanya’snda görmek mümkündür. Fransa’da 1930 ylnda
dier Avrupa devletlerinde ise özellikle skandinav ülkeleri
olan sveç, Norveç, ve Danimarka’da da 1910’lardan balanarak uygulamaya konulduunu söylemek mümkündür. Kuzey Amerika’da sosyal güvenlik noktasnda atlan ilk adm
ise 1935 ylnda yürürlüe konulan Sosyal Güvenlik Yasas’dr
(Güzel, 2005: 63). ABD’deki bu yasa 1880’li yllarda Bismark
Almanya’sndan sonra yürürlüe konulan ikinci yasa olarak
ele alnabilir. Bu anlamda üçüncü kurumsalm uygulama ise
mimar Beveridge olan ngiltere’de 1942 tarihinde ortaya çkan rapordur.
Bu tarihsel geliim sürecine ramen günümüzde sosyal
güvenlik sisteminin problemlerine bakldnda gelimi ülkelerde yal nüfus problemi, gelimekte olan ülkelerde ise
nansal bozukluklar ve kaynak yetersizliklerinden dolay
ülkelerde yeterli ve salam zemine oturtulmu bir sosyal güvenlik sistemlerinden söz etmek pek mümkün deildir.
Ülkemizde özellikle 1990’l yllardan sonra uygulanan popülist eksenli politikalar, al gülüm ver gülüm anlay, artan
bamllk oranlar, kayt d istihdam, aktüeryal dengelerin
deimesi gibi problemler sosyal güvenlik sisteminin çkmaza sokmutur. Tüm bu problemlere yönelik üretilen çözüm
önerileri Dünya Bankas tarafndan ortaya atlan datm
sistemi, bireysel emeklilik fonlar ve gönüllü sigortalar gibi
177
Çalma Sorunlar
üçayakl yapyla özdelemektedir. 2003 ylndan sonra uygulanan reformlar da bu amaçlar gerçekletirmeye yöneliktir.
Dolaysyla Türk Sosyal Sistemi’nin datm, bireysel emeklilik ve ksm özelletirme üzerine kurulduunu söylemek
yanl olmayacaktr.
Sosyal güvenlik sisteminin var olan sorunlar arasnda bugüne kadar yaplan siyasi hatalar, mali ve ekonomik problemler, nüfusta meydana gelen deiim, artan rekabet koullar
ve küreselleme süreci saylabilir. Buna karn sosyal güvenlikte var olan bu köklü problemleri çözmek için sosyal sigortalarn iyiletirilmesi, aktüeryal dengelerin salam zeminlere
oturtulmas, i deerlendirmesi uygulamas ve son olarak da
sosyal güvenlik açklarnn kapatlmas gerekmektedir.
KAYNAKÇA
ACAR A. brahim, KTAPÇI smail, “Sosyal Güvenliin Demograk Boyutu: Türkiye’deki Emeklilik Sistemindeki Deiim”, Maliye Dergisi, Say 154, 2008, ss. 77-98.
ACHUENBAUM, W. Andrew., Social Security: Visions and Revisions,
Cambridge, Cambridge University Press, UK.
A. DIAMOND Peter ve R. ORSZAG Peter, “Saving Social Security”, Journal of Economic Perspectives, Bask 19, Numara 2, Bahar 2005, ss.
11-32.
ALCOCK Pete, MAY Margaret ve ROWLINGSON Karen, The Student’s
Companion to Social Policy, Blackwell Publishing, USA, 2009.
ALPER Yusuf, Türkiye’de Sosyal Güvenlik Sistemi ve Sosyal Sigortalar (SSK-BA-KUR), 2. Bask, Bursa1999: “Sosyal Güvenlikte Yeni
Bir Adm: Bireysel Emeklilik”, Çimento veren Dergisi, Cilt: 16, S:2,
Ankara, 2002.
ALPER Emin, “Emeklilik Reformlar, Dünya Bankas, Avrupa Birlii ve
Türkiye”, Boaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, 2004.
ARAP brahim, “Kamu Yönetimi Anlayndaki Deiim Sürecinde
Türkiye’de Sosyal Güvenlik Reformu” Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Güvenlik Dergisi, Cilt 8, Say: 3, 2006.
178
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
BACAK Bünyamin, “Sosyal Güvenlik Yönüyle Bireysel Emeklilik”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ktisat Fakültesi Mecmuas, 49.
Kitap, stanbul 2005, ss 159-171.
BARUSCH S. Amanda, Foundations of Social Policy Social Justice in
Human Persepective, Cengage Learning, Belmont, USA, 2009.
BLMAN Gürkan, Türkiye’de 1980 Sonras Dönemde Sosyal Güvenlik
Sisteminin Geliimi ve Yeniden Yaplandrlmas Sorunu, Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, Manisa, 2007.
GEANAKOPLOS John, MITCHELL S. Olivia, ZELDES P. Stephen, Would a Privatized Social Security System Really Pay a Higher Rate of
Return?, 1998.
GÜL S. Songül, Sosyal Devlet Bitti Yaasn Piyasa, Ebabil Yaynevi, Ankara, 2006.
GÜLEÇ Birol, Dünyada Sosyal Güvenlik Reformlar Inda Türkiye’de
Bireysel Emeklilik Sistemi (Riskler ve Öneriler), Yüksek Lisans Tezi,
stanbul Üniversitesi, stanbul, 2003.
GÜZEL Ali, “Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Öngörülen Reform Mevcut Sorunlara Çözüm mü?”, Çalma ve Toplum, 2005, ss. 61-76.
HILL Michael, Understanding Social Policy, Blackwell Publishing, USA,
2002.
ILO, “Social Security for All: Investing in Global Social and Economic
Development”, Issues in Social Protection Discussiion Paper, No 16,
Cenova 2006.
ZG B. Berna, “Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Son Gelimeler”, Çalma ve Toplum, 2008, ss. 85-107.
KARAYALÇIN . lhami, “ Deerlendirme Sistemi, Baar artlar ve
Deerlendirme Sistemine Dayal Ücretleme” (Tebli), Deerlendirme ve Metal Sanayi Gruplandrma Sistemi, Erkmen Matbaas,
1983.
KOTLIKOFF J. Laurance, SMETTERS A. Kent, WALLISER Jan, “Social
Security and the Real Economy: Evidence and Policy Implications”,
AEA Papers and Proceedings, 1998, ss. 137-141.
179
Çalma Sorunlar
KOTLIKOFF J. Laurence, SMETTERS Kent, WALLISER Jan, Privatizing
Social Security in the U.S: Comparing the Options, Technical Paper
Series, Macroeconomic Analysis and Tax Analysis Divisions Congressional Budget Ofce, Wahington D.C., 1998.
KOVANCI Onur, “Hayr Anlayndan Sosyal Devlete: ngiliz Yoksul
Yasalar”, Mülkiye, C. XXVII. S.239, s. 255-278, 2003.
MIDGLEY James, LIVERMORE Michelle, The Handbook of Social Policy, Sage Publishing, USA, 2009.
ORAL lhan, Dünyada ve Türkiye’de Sosyal Sigortalar Kapsamnda
Salk Sigortas Uygulamalar, T.C Anadolu Üniversitesi Yaynlar;
No.1331, Eskiehir, 2002.
SAUNDERS William, HALEY D. Joseph, “A Social Security Reform Proposal”, Managerial Finance, Cilt 24, Numara 12, 1998.
STANKO Dariusz, “Social Security in Theory and Practice: An Essay”,
EconWPA Public Economics Working Papers, no: 0401007, 2004.
TALAS Cahit, Toplumsal Ekonomi, 7. Bask, mge Kitapevi, Ankara,
1997.
ULUTÜRK Süleyman, KUTLU Dane, “Sosyal Güvenlik: Teori, Dönüüm ve Türkiye Uygulamas, Akdeniz Üniversitesi Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2009, ss. 115-142.
180
II. OTURUM
SOSYAL POLTKA
Oturum Bakan
: Prof. Dr. Süleyman ÖZDEMR
stanbul Üniversitesi, ktisat Fakültesi
Konumaclar
: Yrd.Doç.Dr.Gürol ÖZCÜRE
Ordu Üniversitesi, Ünye ktisadi ve
dari Bilimler Fakültesi
Ar. Gör. Aykut SEZGN
Ar. Gör erife DURMAZ
Ar. Gör. Onur DEMREL
Ar. Gör. Esra SNCER
Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi ve dari
Bilimler Fakültesi
Yrd. Doç.Dr. Umut OMAY
stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi
Ö
r. Gör. Dr. Gülay HIZ
Mu
la Üniversitesi, MMYO,
ktisadi ve dari Programlar Bölümü
Yrd. Doç.Dr Necmettin ÖZERKMEN
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih-Co
rafya Fakültesi, Sosyoloji
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
AVRUPA STHDAM STRATEJS
HEDEFLERNN KARILATIRMALI
SONUÇLARI VE TÜRKYE’NN UYUMU
Gürol ÖZCÜRE
Ordu Üniversitesi
Ünye ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
e-posta: [email protected]
ÖZET
AB’de son on yldr uygulanan, istihdam yaratc ve isizlii önleyici 19 klavuz içeren, 1997 Avrupa stihdam
Stratejisi’nde (AS), dört temel eksenden oluan bir istihdam
politikas belirlenmitir. Bunlar; beceri ile çalma isteini
artrmay ve eitimden ayrlanlarn saysn % 50 azaltmay
amaçlayan “istihdam edilebilirlik”; bürokrasiyi azaltmay ve
ie balamay kolaylatrmay amaçlayan “giriimcilii gelitirmek”; ite yaanan deiime kar çalanlarn uyumunu destekleyen “uyum yetenei” ve “eit frsat politikalarn
güçlendirme” hedeeridir. 2003’te yenilenen AS’e “çalma
yaamn uzatmak”, “yaam-boyu örenme” ve “ekonomik
yeniden yaplanmaya uyum”dan oluan üç temel öncelik eklenmitir. Bu kapsamda, 2010 yl için belirlenen Lizbon hedeerinde, genel istihdam orannn % 70, kadn istihdam orannn % 60 ve 2005 ylnda istihdam orannn genelde % 67’ye,
kadnlarda % 57’ye ve yallarda % 50’ye çkartlmas gibi iki
ara ve bir ilave hedef belirlenmitir. Bu çalmann ana amac,
AS hedeerinin gerçekleme durumunu ve Türkiye’nin bir
AB tam üye aday olarak çok uzanda bulunduu AS’e uyumunu karlatrmal olarak deerlendirmektir.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birlii ve Türkiye likileri,
Avrupa stihdam Stratejisi ve Karlatrmal Sonuçlar, AB
stihdam ve Sosyal Politikasna Türkiye’nin Uyumu.
Not: Bu teblide yazarn “Avrupa Birlii’nin Sosyal Politikas ve Türkiye” adl
Nisan 2010’da yaymlanan kitabndaki bilgi ve verilerden yararlanlmtr.
183
Sosyal Politika
THE COMPARATIVE RESULTS OF THE EUROPEAN
EMPLOYMENT STRATEGY TARGETS AND
TURKEY’ S COMPLIANCE
ABSTRACT
European Employment Strategy (EES) of 1997 contains
19 guidelines aiming to create employment and prevent
unemployment consisting of four basic axis as an employment
policy and implemented within last ten years in the EU. These
axis are consisting of “increasing employability” which is
aimed to increase the level of occupational qualications, desire
to work and decrease the level of the students’ of whom are
left to the school in the early stages percentage to 50 percent;
“developing entrepreneurship” which is aiming to decrease
bureaucracy and to make employment easily; “encouraging
adaptability of employees in businesses” and “strengthening
the policies for equal opportunities”. Renewal of the EES in
2003, added three basic priorities to the Strategy which consist
of “making people remain longer in the labour market”, “lifelong learning” and “abaptabilty to restructuring”. Within this
scope, Lisbon targets are determined as 70 percent general
employment rate and 60 percent women employment rate
for the year 2010 and determined one added and two semitarget of increasing general rate of employment to 67 percent,
women employment rate to 57 percent and 50 percent of
older employment rate in the year 2005. The main aim of this
study to eveluate comperatively the result of EES targets and
Turkeys’ compliance with to the EES which seems to be far a
way as an EU candidate state.
Key Words: The European Union and Turkey Relations,
European Employment Strategy and The Comparative
Results, The Compliance of Turkey to the EU Employment
and Social Policy.
184
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
GR
II. Dünya Sava’ndan sonra Bat Avrupa’da ve dünyada
dier gelimi ekonomilere sahip ülkelerde izlenen Fordist
üretim modelinde, standart istihdam ilikisi içinde çalanlar,
iverenler ve devletin üçlü uzlamasna dayal Keynesyen ekonomi politikalarna göre gelitirilen “refah devleti” kavramna dayal politikalar izlenmitir. Bu politikalarn sonucunda,
1945-1975 döneminde, çalanlara istihdam, sosyal koruma ve
örgütlenme haklarnn tannmasyla, özellikle, ekonomik büyümenin salanmasna paralel olarak, altn ça olarak ifade
edilen, tam istihdama yakn bir dönem söz konusu olmutur.
Ancak, bunu izleyen son otuz yllk dönemde, istihdamn
istikrarn ve i güvencesini salayacak igücü piyasas düzenlemeleri, kuralszlatrma politikalar ve esneklik uygulamalaryla igücü piyasasnda katmanlamann hzland ve
ücretlerin geriletildii yeni bir döneme girilmitir. Küreselleme sürecinin hzlanmasyla, özellikle, gelimi ülkelerde de
rastlanmaya balayan, krlgan, istikrarsz, güvencesiz, geçici
nitelikler tayan ve ereti istihdam (precarious employment)
olarak adlandrlan bu yeni igücü piyasas yaplanmas, gelimekte olan ülkelerde daha da yaygn olarak görülmekte
ve etkisini göstermektedir. Gelimi ülkelerde ksmi süreli
(part-time), belirli süreli, mevsimlik ya da dönemsel ve geçici
çalma eklinde, a-tipik ya da standart-d çalma biçimleri yaygnlarken, gelimekte olan ülkelerde ise kayt d
(enformel) sektör yaygnlamaktadr. Uluslararas Çalma
Örgütü (UÇÖ/ILO) bu tür çalmay, i sözlemelerinin ana
unsuru olan istihdam güvencesinin eksik olduu çalma ilikileri, yani, geçici ve belirli süreli i sözlemelerini, evde çalmay ve taeron ilikisini ile çalmay kapsayan çalma olarak tanmlamaktadr. te çkarlma riskinin yüksek olduu,
istihdamda güvencesizlik, istikrarszlk, belirsizlik ve düük
ücret düzeylerini bünyesinde barndran bu tür istihdamda
kötü çalma koullar söz konusu olmaktadr. Esnek çalma
185
Sosyal Politika
düzenlemeleri ile ilgili gerekçe olarak belirtilen, yüksek isizliin önlenmesi için gerekli olarak gösterilen kat igücü piyasas ve içiyi koruyucu düzenlemelerinin kaldrlmas tezini
güncel gelimeler dorulamamaktadr. Çünkü, bu düzenlemelere ramen isizlik bir türlü azaltlamamaktadr (Temiz,
2004:55-56). Avrupa Birlii’nde (AB) 1990’l yllarn en önemli
sorunu isizlik olmutur. AB içinde daha fazla i yaratlmas,
isizliin önlenmesi ve daha iyi istihdam frsatlar sunulmas
gündeme gelmitir. Bu açdan, AB istihdam ve sosyal politikasnn ve dolaysyla, Avrupa stihdam Stratejisi’nin (AS)
amac, herkes için insanca bir yaam kalitesi ve standard salamaktr. (Ceylan-Ataman, 2005:17). Bu dönemde gelitirilen
neo-liberal ekonomi politikalarnn sonucunda, piyasa ekonomisinin dünya üzerinde yaygnlamas ve bilgi teknolojileri alannda yaanan gelimelerin ülkelerin rekabet güçleri
üzerinde önemli etkiler yaratmas üzerine, AB’de ekonomik
reforma gereksinim olduu, bunun da sosyal hedeeri bulunmadan toplumsal huzursuzluklara yol açaca görüldüünden, “Avrupa Sosyal Modeli” kapsamnda yeni istihdam
hedeeri belirlenmitir (KV, 2006:7).
AB’DE KURUCU ANTLAMALAR
VE STHDAM POLTKASI
Lizbon Antlamas’nn (LA), 1 Aralk 2009 tarihinde yürürlüe girmesi ile Avrupa Birlii Antlamas (ABA) ve Avrupa Birlii’nin leyiine likin Antlama (ABA) adn alan
Kurucu Antlamalar’da, “stihdam” baln tayan IX Bölümde, ABA m. 145 ile m. 150 (eski ATA m. 125-130) aras
maddelerde “AB istihdam politikas” düzenlemitir.
ABA m. 145’e göre (eski ATA m. 125): Üye Devletler ve
Birlik, “tam istihdam salamak üzere rekabetçi bir sosyal
politika izleme” amacn gerçekletirmek için egüdümlü
(koordineli) bir istihdam stratejisi gelitirmek ve özellikle,
186
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ekonomik deiikliklere duyarl, beceri düzeyi yüksek (vas), eitimli ve uyum yetenei bulunan igücüne sahip bir
AB igücü piyasas gelitirmek için “eitlik”, “insan haklarna sayg”, “dayanma” ve “kadnlar ile erkekler arasnda
eitlik” ilkelerine yer vererek çalacaklardr. Birliin, “sosyal
dlanma ve ayrmclkla mücadele edecei”, “sosyal adaleti
ve korumay”, “kadn-erkek eitliini”, “nesiller aras dayanmay”, “çocuk haklarnn korunmasn”, “ekonomik, toplumsal ve bölgesel bütünlemeyi” ve “Üye Devletler arasnda
dayanmay özendirecei” ilkeleri Kurucu Antlamalar’a eklenmitir (ABA m. 2.3) (KV, 2008a:16;Europa, 2010e).
ABA m. 146.2 uyarnca Üye Devletler, yönetimin (management) ve çalanlarn (labour) sorumluluklarna ilikin
ulusal uygulamalar dikkate alarak, istihdam gelitirmeyi ortak bir amaç olarak deerlendirecek, ABA m. 148 hükümleri
uyarnca da Konsey, bu alandaki politikalarn egüdümünü
salayacaktr.
ABA m. 147.1’e göre, Birlik, Üye Devletler arasndaki ibirliini tevik edecek ve desteklecerek, eer gerekirse, eylemlerini tamamlayarak yüksek seviyeli bir istihdama katkda bulunacaktr. Birlik, bunu yaparken, Üye Devletler’in
yetkilerine sayg gösterecektir.
ABA m. 148.2 uyarnca, Konsey, Komisyon’un önerisi üzerine ve Avrupa Parlamentosu, Ekonomik ve Sosyal Komite,
Bölgeler Komitesi ile stihdam Komitesi’nin görüünü aldktan sonra, Üye Devletler’in istihdam politikalarnda dikkate
alacaklar yllk yönlendirici ilkeleri (employment guidelines)
düzenleyecektir.
Konsey, Komisyon’un tavsiyesi üzerine Üye Devletler’e
tavsiyelerde bulunabilecek ve ABA m. 5 uyarnca da, Konsey
ve Komisyon, Birlikteki istihdam durumu ve istihdam için
yönlendirici ilkelerin uygulanmas hakknda yllk ortak bir
rapor (joint annual report) hazrlayacaktr.
187
Sosyal Politika
ABA m. 149 uyarnca, Konsey, olaan yasal usul uyarnca
hareket ederek, Üye Devletler arasndaki ibirliini tevik etmek ve bilgi deiimini ve en iyi uygulamalar gelitirmeyi,
karlatrmal analiz ve tavsiyelerde bulunmann yan sra,
pilot projelere bavurarak yenilikçi yaklamlar tevik etmek
ve tecrübeleri deerlendirmeyi amaçlayan giriimler araclyla, istihdam alanndaki eylemlerine destek olmaya yönelik
tevik önlemlerini kabul edecektir.
AVRUPA STHDAM STRATEJS
VE LZBON HEDEFLER
AB Komisyonu’nun 17-18 Kasm 1997’de Lüksemburg’da
yapm olduu “/stihdam Zirvesi” (The Jobs Summit) ile
Avrupa stihdam Stratejisi (AS) kabul edilmitir. Zirvede, üye
ülkelerinin istihdam politikalarnn egüdümü (koordinasyonu) için u dört aya bulunan klavuz ilkeler saptanmtr;
“istihdam edilebilirlii artrmak”, “giriimcilii özendirmek”,
“uyum yetenei” ve “frsat eitlii” (Barnard, 2000:48-49).
Mart 2000 Lizbon Zirvesi’nde de, 10 yllk bir strateji belirlenmi, 2010 ylna kadar AB’nin daha fazla ve daha kaliteli iler yaratmas, daha fazla sosyal uyum yoluyla sürdürülebilir
ve rekabetçi bir ekonomi stratejisi izlemesi kararlatrlmtr.
Birliin hede, “gelecek 10 yl içinde dünyann en rekabetçi, dinamik ve bilgiye dayal ekonomisi haline gelmek, tam
istihdama ulamak, sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi,
daha fazla sosyal bütünlemeyi ve çevreye saygy salamak”
olacaktr. 2010 yl için genel istihdam orannn % 70 ve kadn istihdam orannn % 60 olmas iki somut istihdam hede
olarak belirlenmitir. AB, Mart 2000’de yaplan Lizbon Zirvesinde, yakn gelecekteki bilimsel ve teknolojik AR-GE felsefesini “Avrupa Aratrma Alan” (ERA: European Research
Area) balkl bir proje kapsamnda planlama karar almtr.
Avrupa’y 2010’da dünyann en dinamik ve rekabet gücü en
188
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
yüksek bilgi ekonomisi haline getirmeyi amaçlayan Avrupa
Aratrma Alan’nn (ERA) uygulama arac olarak Altnc
Çerçeve Program (FP6) ve daha sonra da Yedinci Çerçeve
Programlar (FP7) tasarlanmtr. 2006 Ylnda düzenlenen
Avrupa Konseyi toplantsnda, AB düzeyinde Gayrisa Yurtiçi Hasla’nn (GSYH) % 3’ünün 2010 ylna kadar bilgi ve
yenilik (inovasyon) yatrmlarna harcanmasn Yeni Lizbon
Stratejisi’nin dört önceliinden birisi olarak belirlemitir. Üye
Devlet’ler kendi hedeerini Ulusal Reform Programlar kapsamnda belirleyeceklerdir. Bütünlemi bir “Avrupa Aratrma
Alan” oluturulmas amacyla da 2009 Yl “Avrupa Yaratclk ve novasyon Yl” olarak ilan edilmitir.Yine, 2005 ylnda istihdam orannn genelde % 67’ye, kadnlarda % 57’ye ve
yallarda % 50’ye çkartlmas gibi iki ara ve bir ilave hedef
belirlenmitir (Çelik, 2006:131).Bilgiye dayal rekabetçi ekonomi hede, ancak, sosyal politikalarla bütünletirildii zaman,
büyümenin sürdürülebilirliinin ve daha çok ve daha iyi iler
yaratlarak salanmas, sosyal koruma sistemlerinin gelitirilmesi, insana yatrm ve sosyal içermenin salanmas halinde
sorunsuz olarak baarlabilecektir (Erdodu, 2005:42).
Lizbon Sonuç Bildirgesi’nde öngörülen ekonomik hedefler; 1-) ç pazarn tamamlanmas; a.Birlik müktesebatnn
ulusal mevzuata hzla aktarlmas, b.Hizmet sunumu serbestisinin önündeki engellerin kaldrlmas, c.ebeke hizmetleri (network) olarak tanmlanan elektrik, gaz, postaclk gibi
hizmetlerin iç pazarnn tamamlanmas, d.Mali hizmetler iç
pazarnn tamamlanmas ve e.Rekabet ve devlet yardmlar
kurallarnn eit ve adil uygulanmasnn salanmasdr. 2-)
Giriimcilik ve özellikle KOB’ler için daha iyi bir ortamn
yaratlmas, bu kapsamda mevzuatn iyiletirilmesi ve giriimcilerin i kurma maliyetinin azaltlmas ve risk sermayesine eriimin kolaylatrlmas hede konulmutur. 3-) Yenilie
dayal bir bilgi toplumunun oluturulmas ve AR-GE alanlarnda yatrmlarn artrlmasdr. Sosyal hedeer belirleme
189
Sosyal Politika
yolu ile de AB’nin önündeki on yl için kendisine yeni bir
stratejik hedef koyduu ve söz konusu hedefe ulamak için
izlenecek genel stratejiyi oluturduu ve bu stratejinin u
hususlar içerdii görülmektedir; 1-) Bilgi toplumunda yaamak ve çalmak için eitim ve mesleki eitimin salanmas,
Bu kapsamda Lizbon Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nde öngörülen
temel hedeer; a. Yalnzca ortaöretim düzeyinde örenim
görmü 18-24 ya aras kiilerin saysnn 2010 ylna kadar
yarya indirilmesi, b. Hiçbir mesleki nitelik kazanmakszn
okulu erken brakan kiilerinin orannn % 10’a çekilmesi ve
c. Sosyal taraarn destei alnarak, yaam boyu örenme
kültürünün güçlendirilmesidir. 2-) Herkes için daha fazla ve
daha iyi i ve aktif istihdam politikalarnn gelitirilmesi. Bu
kapsamda belirlenen hedeer; a. Ortalama % 61 düzeyinde
olan istihdam orann, 2005 ylna kadar % 67, 2010 ylna kadar ise % 70 oranna yükseltmek, b. Ortalama % 51 olan istihdam edilen kadn orann 2005 ylna kadar % 57’ye ve 2010
ylna kadar ise % 60’n üzerine çkarmak, c. 55-64 ya aralndaki çalanlarn istihdam orannn 2010 ylna kadar %
50 olmasn salamak ve d. Çalanlarn igücü piyasasndan
ayrlma ya ortalamasn 2010 ylna kadar be yl yukarya
çekmektir. 3-) Sosyal güvenliin modernletirilmesi amacyla
belirlenen hedeer ise; a. Kamu nansmannn uzun dönem
sürdürülebilirliinin salanmas için emeklilik sistemlerinin
gözden geçirilmesi, b. Emeklilik yann 2010 ylna kadar
be yl artrlarak 65 yana yükseltilmesi öngörülmütür. 4-)
Sosyal uyumun güçlendirilmesi ve sosyal dlanmayla mücadele edilmesi. Bu kapsamda; a. effaf bir koordinasyon
yöntemine dayanan sosyal dlanmaya kar mücadele politikalar oluturulmas, b. Sosyal uyumun güçlendirilmesi ve
sosyal dlanmayla mücadele edilmesi kapsamnda bir Avrupa Sosyal gündemi meydana getirilmesi öngörülmütür
(KV, 2006:12-14).
190
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Bu süreçte, AS çerçevesinde ulusal politikalarn ülkelerin
kendileri tarafndan, oluturulabilmesi için, baarl en iyi uygulamalarn gelitirilmesi ve paylalmasna yönelik bir örenme süreci olarak tanmlanabilecek olan Açk Koordinasyon Yöntemi (AKY) (Open Method of Coordination-OMC)
uygulanmaktadr. AB’de bu önlemler ile birlikte deerlendirilmesi gereken ve “güvenceli esneklik” (exicurity) olarak
nitelendirilen yeni bir yaklam gelitirilmitir. çi henüz tam
anlamyla doldurulamam olan bu yaklamda, esneklik ile
güvence arasnda bir denge oluturulmaya çallmaktadr.
Güvenceli esneklik, AB kaynaklarnda, “piyasann deien
ihtiyaçlarna göre rmalara i yaratmalar için gerekli esneklii salarken ayn zamanda güvenlii de garanti etmek
suretiyle hem verimlilii hem de ilerin kalitesini arttracak
ekilde emek piyasasnda esneklik ve güvenlii birletirmek”
olarak tanmlanmaktadr. Böylece, AB ülkeleri AS ile AKY ve
güvenceli esneklik açlmlarndan yararlanarak istihdam stratejisini, kendi özgül koullarna göre uyarlayabilmektedirler
(Kesici, 2009:423).
2005 ve 2008 yllarnda yenilenerek kabul edilen bütünletirilmi yönlendirici (klavuz) ilkelerinin üç ana balk altnda
toplandklar görülmektedir. Bunlarn; (i) stihdamn çekiciliini daha fazla insan için salamak suretiyle igücü arzn
artrmak ve sosyal koruma sistemlerini modernletirmek, (ii)
Çalanlarn ve iletmelerin uyum yeteneini gelitirmek ve
(iii)Beeri sermaye yatrmlarn daha iyi eitim ve beceriler kazandrma yoluyla artrmaktan olutuu görülmektedir.
AB Lizbon Stratejisi hedeeri, sosyal politika ve istihdam politikasn alt öncelikli politika alan belirlemek suretiyle modernletirmektedir. Bunlar da;
• Dezavantajl gruplar için gelitirilen aktif igücü piyasas
politikalar,
191
Sosyal Politika
• Gençlerin mesleki eitimini ve igücü piyasasna girilerini artrma,
• Yaam-boyu örenme ve yal içilerin konumlar,
• Çalma saatleri ve çalma süresi esneklii,
• Çalma ve aile yaamnn dengesinin salanmas ve çalma koullar balklar
altnda toplayabiliriz (European Commission, 2009:45).
stihdama ilikin bütünletirilmi yönlendirici ilkeler ise;
-
Tam istihdamn salanmasn amaçlayan istihdam politikalarnn uygulanmas, ite kalite ve verimliliin artrlmas, sosyal ve bölgesel uyumun güçlendirilmesi (Yönlendirici ilke 17),
-
Yaam boyu istihdama yönelik yaklamn tevik edilmesi
(Yönlendirici ilke 18). Bu amaçla, istihdamda cinsiyetler
arasndaki farkllklarn kapatlmas, genç ve kadn nüfusun istihdam frsatlarn artracak, özellikle, istihdam ve
ücret konularnda cinsiyet ayrmn kaldracak, çalma ve
özel yaam arasnda daha iyi denge ve uyum salayacak,
çocuk ve yal bakm hizmetlerinin yaygnlatrlmasn
ve kalitesini artracak, yeterli ve mali açdan sürdürülebilir
ve deien gereksinimlere duyarl emeklilik ve salk sistemlerini gelitirecek, erken emeklilik eilimini azaltacak
ve aktif yalanmay destekleyecek istihdam politikalarnn
gelitirilmesi ve uygulanmasdr,
-
arayanlar ile dezavantajl gruplar içine alan kapsaml bir igücü piyasas oluturulmas (Yönlendirici ilke 19
ve makro ekonomik ilke 2), Bu amaçla, aktif ve pasif önlemlerle dezavantajl gruplarn igücü piyasasna ilikin
gereksinimlerinin hzla belirlenmesi, i arama sürecinde
destek verilmesi, bireysel kariyer hedeeri açsndan rehberlik ve mesleki eitim hizmetlerinin salanmas, kadnlar ve engelliler gibi dezavantajl gruplar için igücüne ka-
192
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tlm destekleyecek ve kolaylatracak sosyal hizmetlerin
güçlendirilmesi,
Ayrca, çalmann çekiciliinin artrlmas ve özendirilmesi ile yeterli düzeyde sosyal korumann salanmas kouluyla, vergi ve sosyal yardm sistemlerinin deien koullara bal olarak, sürekli gözden geçirilmesi ve sosyal
yardmlardan yararlanma koullarnn kolaylatrlmas,
özellikle, düük gelirliler için yeterli sosyal koruma salanrken istihdam vergilerinin düürülmesine çallmas.
Yine, yerel düzeyde istihdam frsatlar yaratlmasna önem
verilmesi,
-
gücü piyasas ihtiyaçlarnn karlanma düzeyinin gelitirilmesi (Yönlendirici ilke 20),
Bu kapsamda, igücü piyasas kurumlar ve özellikle, istihdam kurumlarnn modernletirilmesi ve güçlendirilmesi,
AB ve ulusal düzeyde igücü hareketliliinin artrlmas
için istihdam ve mesleki eitim frsatlar konusunda yaygn ve effaf bilgilendirme salanmaldr. Ayrca, serbest
dolamn etkinlii artrlmal ve ekonomik amaçl iç göçün yönetimine önem verilmelidir.
-
stihdam güvencesi temelinde esneklii güçlendirmek ve
igücü piyasasndaki parçal yapnn azaltlmas (Yönlendirici ilke 21, makroekonomik ilke 4),
-
le uyumlu ücret ve dier igücü maliyetlerinin istihdam
artn destekler nitelikte olmasnn salanmas (Yönlendirici ilke 22, makroekonomik ilke 5),
-
Beeri sermaye yatrmlarnn artrlmas (Yönlendirici ilke
23, mikro ekonomik ilke 12) ve
-
Yeni rekabetçilik koullaryla baa çkabilecek eitim ve
mesleki eitim sistemlerinin oluturulmasdr (Yönlendirici ilke 24) (KV, 2006:34-42; Selamolu ve Lordolu,
2006:122-125;Tekin, 2008:204-208).
193
Sosyal Politika
2005 YILI ARA DÖNEM DEERLENDRMES
Komisyon’un 2005 yl ara deerlendirmesi sonucu, Lizbon
Stratejisi hedeerinin hayata geçirme yönünde baarl olunamadnn kabul edildii ve “büyüme” ile “istihdam” olmak üzere
iki ana hedefe odaklanld görülmektedir. Atl olduuna karar verilen eski strateji tamamen deitirilmitir. Komisyon’un
Yenilenmi Lizbon Stratejisi “Topluluk Lizbon Program 20082010 çin Uygulama Raporu,” Aralk 2007’de onaylanm ve 10
anahtar yükümlülüe yer verilmitir. Bunlar;
1. Halka (people) yatrm yaplmas ve igücü piyasasnn
modernletirilmesi;
Yükümlülük 1: Komisyon, 2008 yl ortasnda Yenilenmi
Sosyal Gündem’i teklif ederek eitim, göç ve demograk gelimelerin deerlendirilmesi, gelecein beceri (skills) gereksinimleri dorultusunda tahminlerde bulunarak, beceri açnn
kapatlmasnn yönetimini salayacaktr. Komisyon, Temmuz
2008’de Yenilenmi Sosyal Gündem’i uygulamaya sokarak,
Avrupa Sosyal Fonu kaynaklarndan 1,8 milyar Euro’luk bir
kaynan 2009 ylnda korunmaya muhtaç kesimlerin beceri açn kapatacak eitim yatrmlarnn yaplmas ve bu
amaçla, Avrupa Küreselleme Uyum Fonu’nun harekete geçirilmesini kararlatrmtr.
Yükümlülük 2: Komisyon, göç (immigration) konusunda ortak bir politika hazrlayacaktr. Komisyon, 17 Haziran
2008’de COM/2008/359 “Avrupa çin Ortak Bir Göç Politikas: lkeler, Eylemler ve Araçlar” balkl teklini hazrlam ve
yüksek vas igücü için çekicilii artran “mavi kart” (blue
cart) uygulamas önermitir. Konsey’in, Mays 2009’a kadar
bu tekli yürürlüe sokmak için çalmas kararlatrlmtr.
2. potansiyelinin özellikle, KOB’ler için, harekete geçirilmesi;
194
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yükümlülük 3: Komisyon, “Küçük ler Antlamas” için
hazrlklarn tamamlam ve Haziran 2008’de sunmutur.
Böylece, KOB’lerin büyüme potansiyelinin harekete geçirilmesi amaçlanmaktadr. Avrupa Yatrm Bankas, bu amaçla 30
milyar Euro’luk bir kayna 2008-2011 yllar için kullanma
sunmutur.
Yükümlülük 4: AB’nin yönetim alannda karlat eksiklik ve yetersizliklerin 2012 ylna kadar % 25 orannda azaltlmas amacyla yasal düzenlemelerin basitletirilmesi, bu
amaçla Komisyon’un 2005 ylndan itibaren 119 yasal teklif hazrlad ve bunlarn 48’inin halen onay sürecinde olduu görülmektedir. Komisyon ayrca, yeni yasal düzenlemeler konusunda 770 yasa önerisi üzerinde hazrlklar sürdürmektedir.
Yükümlülük 5: Tek Pazar’n güçlendirilmesi, hizmetlerde
rekabetin artrlmas, nansal piyasalarda entegrasyon için
yeni admlar atlmas, “AB’de snr ötesi nansal kriz yönetiminin” salanmas için yönetimsel düzenlemeler yaplmas.
3. Bilgi ve yenilik için yatrm yaplmas;
Yükümlülük 6: Birlik içinde beinci serbestinin, “bilginin
serbest dolam” olmas ve seçkin bir “Avrupa Aratrma
Alan” (ERA) yaratlmasnn gerçekletirilmesi. Bu amaçla, Nisan 2008’de “Yenilik ve Teknoloji Avrupa Enstitüsü”
kurulmu ve Komisyon, Mays 2008’de “Ljubljana Süreci”9
balatmtr.
Yükümlülük 7: Birlik, yenilikçilik (inovasyon) için çerçeve
koullarnn, özellikle, risk sermayesi ve kri ve snai mülkiyet haklarnn gelitirilmesini salayacaktr.10
9 Council conclusions May 2008 (9076/08).
10 Commission recommendation: on the management of intellectual property
in knowledge transfer activities and Code of Practice for universities and
other public research organisations – C(2008) 1329.
195
Sosyal Politika
4. Enerji ve iklim deiiklii;
Yükümlülük 8: Birlik, enerji için iç pazar tamamlayacak
ve iklim deiiklii paketini yürürlüe sokacaktr. Bu amaçla, gaz emisyonunun % 20 azaltlmas, yeil ve yenilenebilir
enerji kullanmnn 2020 ylna kadar % 20 orannda artrlmasnn salanmas hedeenmitir.
Yükümlülük 9: Birlik, endüstri politikasn sürdürülebilir
üretim ve tüketimin salanmas yönünde tevik edecek, yenilenebilir enerjiler üzerinde, ürünlerde etkin kaynak ve düük
karbon kullanm ile hizmet ve teknolojiye odaklanlacaktr.
Komisyon bu amaçla, Temmuz 2008’de “sürdürülebilir tüketim, üretim ve endüstri eylem paketleri” hazrlamtr. Yine
“enerji etkinlii paketi” ile 2020 ylna kadar % 20 enerji tasarrufu hedeenmektedir. Ayrca, yeil ürünlerde % 20 KDV
indirimi salayan düzenleme yaplmtr.
Yükümlülük 10: D ilikiler konusunda, “DTÖ Doha Çok
Tara Ticaret” görümelerinin tamamlanmas için çallmas. Uluslararas ticarette karlkl olarak önemli ticari ortaklar
arasnda yeni frsatlar, yatrmlar, yeni ülkeler ve sektörlerde
pazara giri olanaklar yaratlmas konusunda engellerin kaldrlmas ve uluslararas düzenlemeler konusunda ibirlii
yaplmasnn salanmasdr (EUROPA, 2010a).
gücüne yeni beceriler (vasar) kazandrlmas daha iyi
ve daha fazla i için anahtar öneme sahiptir. Komisyon’un Avrupa Ekonomik yileme Plan 11, igücünü aktif hale getirerek,
yeniden eitim ve becerilerini yenileme konusunda desteklemektedir. Çalanlarn becerilerinin yenilenmesi, AB’nin ksa
dönemli iyileme ve uzun dönemli büyüme, verimlilik, yeni
iler ve deiime uyum kapasitesi, eitlik ve cinsiyet eitlii
11
196
Commission Communication COM (2008)800, “A European Economic Recovery Plan”, 26.11.2008, Brussels,
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ve sosyal uyumu salama hedeeri açsndan kritik öneme
sahiptir. stihdam artrmada ve tüm düzeylerde becerilerin
güncellenmesi, özellikle, düük becerilere sahip çalanlarn
korunmaya daha muhtaç ve ekonomik krizden ilk olumsuz
etkilenenler olduklar görülmektedir. gücü piyasasnn gelecekte gereksinim duyaca igücüne yüksek beceriler kazandrlmas konusu, Üye Devletler’de, yenilikçilik odakl
bir üniversite ve mesleki eitim sisteminin oluturulmasna
paralel olarak giderek artan bir önem kazanmaktadr. Beceri
eksiklii, özellikle yönetim ve teknik ilerde cinsiyet eitliini
salamak açsndan önem kazanmaktadr. Yine, göçmenlerin
istihdam açsndan da beceri eksikliklerinin giderilmesi gerekli görülmektedir (EUROPA, 2010b:3-5).
2010 YILI SONUÇ DEERLENDRMES
2005’ten sonra izlenen AS politikalar, belirli bir süre olumlu kazanmlar salamakla birlikte, özellikle, 2007’de ABD’de
ba gösteren küresel ekonomik krizin de olumsuz etkileriyle
bu hedeere içinde bulunduumuz 2010 yl itibariyle varlamad görülmektedir. Küresel ekonomik krizin etkisine girilmeden önce, AS kapsamnda, 18 milyon yeni i yaratlmas
ve dinamik bir i ortamnda daha az bürokrasi yoluyla, 40
milyar Euro’luk tasarruf salanmtr. stihdam art, yoksulluun azaltlmasn ise yeterince salayamamtr. Baz özel
nüfus kesimleri dönem boyunca, daha fazla güçlüklere maruz
kalmaya balamtr. Örnein, düük beceri düzeyine sahip
olanlarn eitime ve mesleki eitime eriimleri zorlamtr.
stihdam hizmetlerine ulam gittikçe zorlamakta, igücü piyasasnda tabakalama varln devam ettirmekte ve çocuk
yoksulluu artmaktadr. GSYH’nn ortalama % 3 büyüme
hede yllar içinde sadece 2006 ylnda tutturulmu ve 2009
ylnda AB-27 GSYH’nn % 4 orannda küçüldüü görülmektedir. sizlik oran ise günümüzde % 10’a yaklamaktadr.
197
Sosyal Politika
Bütçe aç da GSYH ortalamasnn % 7’sine ulamaktadr. D borç oranlarnda son iki yl içinde % 20 art olmutur.
stihdam orannn % 70’e yükseltilmesi hede henüz tutturulamam olmakla birlikte, 2000’de ki % 62’lik düzeyinden
2008’de % 66’ya yükseltilmitir. Küresel ekonomik krizin bu
hedeerin tutturulmasn olumsuz etkiledii ve daha iyi durumdaki baz göstergelerin kötületii görülmektedir. AR-GE
harcamalar ile ilgili endüstrilemi dier ülkelerle AB arasndaki açn kapatlamad görülmektedir. AR-GE alannda,
AB 2000 yl GSYH’snn % 1.82’si olan harcama orannn
2008’de % 1.9’a ulat ve önemli bir gelime salanamad
görülmektedir. (EUROPA, 2010d:3-4).
Cedefop, 2008 ylnda, gelecekte gereksinim duyulacak
becerilerin deerlendirildii ve tahmin edildii bir rapor12 yaymlamtr. Buna göre;
1.Genileyen igücü piyasasnda hizmet sektörü giderek
artan bir oranda büyüyecektir. 2006 ile 2020 yllar arasnda
AB’de 100 milyon yeni i olana açlacaktr. Bunlarn 19,6
milyonu yeni i, 80,4 milyonu emeklilik ve iten ayrlmalar
dolaysyla yenileme ii (replacement) olaca öngörülmektedir. yaratma açsndan, inaat sektörü 2,9 milyonluk bir potansiyel olutururken, mühendislik ilerinde art ve imalat
sanayi ilerinde ise, 800 bin i kayb beklenmektedir. Ticari
hizmetlerde, örnein, biliim teknolojisi, sigorta ve danmanlk, salk, sosyal bakm, kiisel bakm, otel, katering ve
eitim alanlarnda 2015 ylna kadar yeni ilerin yaratlmas
söz konusu olacaktr
2.gücü arznda azalma riski ve daha yüksek istihdam
oranlar gereksinimi açsndan, Avrupa statistik Kurumu,
Eurostat, 2012 ylna kadar AB’de çalma çandaki nüfusun
12 Cedefop, Skill Needs in Europe. Focus on 2020. Luxembourg, 2008.
198
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
(15-64 ya aras) geçmiteki bebek patlamas (baby-boom) nedeniyle artaca, ayrca, kadnlarn ve yallarn igücüne artan katlm nedeniyle, KO’nun yükselecei, ancak, 2020’den
sonra yalanma (agening) sorununun etkisini göstereceini
tahmin etmektedir. Bu nüfus yalanmas sorununun olumsuz
etkilerinin ise AB’ye göç yoluyla giderilecei belirtilmektedir
(EUROPA, 2010b:6-7).
3.Mesleksel ve beceri gereksinimleri eilimleri açsndan,
AB’nin tüm mesleklerde daha yüksek beceri gereksinimleri
gösterecei, igücünün kutuplamasnn (polarizasyon) az beceri gerektiren el ileri, el becerisi gerektiren iler ve el becerisi
gerektirmeyen yüksek becerili iler açsndan artaca ve el
becerisi gerektirmeyen yüksek becerili ilerin saysnda 2020
ylna kadar 17.7 milyonluk art yaanaca belirtilmektedir.
Bu açdan, istihdam hizmetlerini yürüten EURES’e özellikle
PLOTEUS ve EURAXESS internet sitelerinden verilen hizmetlere büyük görev dütüü belirtilmektedir13 (EUROPA,
2010b:12).
Komisyon Bakan Borosso, 26 Kasm 2008’de Ekonomik
yileme Plan’nn temel ilkesinin dayanma ve sosyal adalet olduunu açklamtr. Ayrca, içinde bulunduumuz zor
zamanlarda, ihtiyaç sahiplerine ulama ve yardm yönünde
davranlmas, iin korunmasna odaklanlmas, iini kaybedenlere uzun vadeli i gereklerine uyum salamalar için ASF
ve Avrupa Küresellemeye Uyum Fonu kaynaklarnn kullanlmasnn hzlandrlmas gerektiini belirtmitir. Ekonomik
yileme Plan, ilk olarak, birinci ayakta, satn alma gücünün
art ve talep yaratlmas üzerinde durmakta ve Komisyon
13 EURES internet portalnda, yaklak 1.2 milyon açk iin, 300 bin özgeçmiin ve 17.7 bin kaytl iverenin bulunduu, mesleki hareketlilik için gerekli
bilgilerin yer ald PLOTEUS internet sitesinde her yl 800 bin ziyaretçinin
yer ald ve iverenlerin ve çalanlarn aratrma prollerine yer veren EURAXESS portalnda her yl 5 bin açk i bulunduu belirtilmektedir.
199
Sosyal Politika
AB GSYH’snn % 1,5’uuna denk gelen 200 milyar Euro’luk
bir kaynan Büyüme ve stikrar Pakt kapsamnda bütçeye
eklenmesi, ikinci ayakta, ksa vadeli eylemlerle, AB’nin rekabet gücünü uzun dönemde artrmaya odaklanlmaktadr.
Özellikle, aklc yatrmlar (smart investment) ile, gelecein
gereksinimlerini karlayan doru becerilere, enerji etkinlii ve tasarrufu salayan, temiz ve çevreci teknolojilere yatrm yaplmas yoluyla, inaat ve otomobil üretimi alannda
gelecein düük-karbon pazarnn büyütülmesi, altyap yatrmlar yoluyla yenilikçilik ve verimlilik artnn desteklenmesi amaçlanmaktadr. Sosyal ve ekonomik kaldraçlar
kullanarak, günümüzün öne çkan gereksinimleri dorultusunda KOB’lere yeni nansman olanaklar yaratlmas, yönetimsel yetersizlik ve eksikliklerin giderilmesi ve altyapy modernize eden yatrmlarn artrlmasyla, rekabetçi Avrupa’nn
düük-karbon ekonomisine dönütürülmesi öngörülmektedir
(EUROPA, 2010c:3).
AB’de kriz ortamnda yaygnlaan sorunlara kar çözüm
önerileri olarak, “mesleki yaama giri olanaklarnn iyiletirilmesi”, “giriimcilik ruhunun gelitirilmesi”, “çalanlarn
ve iyerlerinin uyum kapasitelerinin gelitirilmesi” ve “gerçek anlamda frsat eitliinin salanmas” gösterilmektedir.
AB’de çalanlarn nitelik ve yetkinliklerini artrmak ve yeni
istihdam olanaklar yaratmak amacyla bütün çalanlar,
özellikle de yeni i olanaklar arayanlar için nitelik farklarn azaltacak yönde eitimin çadalatrlmas, örenim sisteminin gelitirilmesi ve çalanlarn iyerleri ile balarnn
kuvvetlendirilmesi önerilmektedir. Günümüzde, AB içinde
% 20 orannda gençlik kesimi bir eitim-öretim belgesi almadan eitim kurumlarndan ayrlmaktadr. Yalnzca, isizler
arasndan %10 orannda yetikin meslek eitimi alabilmektedir. Bu ise u anlama gelmektedir. Bo iler gerekli vasar
tamayan isizler bulunduu için bo kalmaktadr. Kiilerin
200
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
istihdam edilebilirlik olaslklarn artrmak için, uzun dönemli ve genç isizliini önleyici mesleki eitim programlar
düzenlemek zorunluluu vardr. Üye Devletler, her isiz için
en erken olarak harekete geçecek ekilde aktif istihdam politikalar izlemelidirler. siz kiilere yeni bir ite çalma ve balangç yapma olana salamak için, 12 aylk bir isizlik süresi
sonuna kadar mesleki eitime balama ve yeniden örenim
olanan salayarak, i bulma ölçütlerini yerine getirmeleri
kolaylatrlmaldr. Tüm isiz gençler için ise yeni bir balangç olana 6 aylk isizlik süresi dolmadan salanmaldr.
Bu çalmalar, isizlerin igücü piyasasnda etkin bir ekilde
uyum salamas anlayyla yürütülmelidir.
AS’ni baarsz klan etkenler arasnda istihdam alannda
tek tip (uniform) istihdam politikas izlemek henüz mümkün
olmadndan, AB üyesi ülkeler kendilerine özgü farkl politikalar gelitirmektedirler. Örnein, AB’de ücretlerden ortalama % 35,6 orannda gelir vergisi kesilmektedir. Bu kesinti
oran, G. Kbrs’ta % 23,1 iken, sveç’te % 45,7’dir. Eitim ve
mesleki eitim alannda üye ülkeler arasnda kalite açsndan
farkllklar bulunmaktadr. stihdamda korumaclk açsndan, özellikle, i sözlemesinin feshi, isizlik ödenekleri, belirli süreli çalma karsnda belirsiz süreli çalma, ksmi süreli
çalma karsnda tam süreli çalma alanlarnda içi haklar
ve sosyal koruma düzenlemeleri açsndan büyük farkllklar
vardr. AB’de istihdam hizmetleri, ön tavsiye, bilgi sunma, i
önerisi yapma ve i bulma konusunda tevikler kamu ve özel
istihdam bürolar araclyla sunulmaktadr. Aktif igücü piyasas düzenlemeleri istihdam olanaklarn artrmaya dönük
olarak uygulanrken, pasif igücü piyasas önlemleri ile isizlere çeitli yardmlar ve destekler salanmaktadr. sveç’te bu
tür harcamalara daha fazla kaynak ayrlrken, Yunanistan ve
spanya’da ise çok daha az önem verilmektedir. Asgari ücret
uygulamasnn baz üye ülkelerde ortalama ücretin çok altn-
201
Sosyal Politika
da belirlenebilmektedir. Örnein, bu oran Fransa’da ortalama
ücretin % 60’na ularken Portekiz’de % 30 düzeyinde kalabilmektedir. Yine, endüstri ilikileri sistemlerinin gelimilii
de ücretler ve dier çalma koullar üzerinde önemli etkiler
yapmaktadr (Ardy and El-Agraa, 2007, 447-448).
Sonuçta, AB düzeyinde ve Üye ülkeler düzeyinde politikalarn egüdümü (koordinasyonu) etkin ekilde salanamam,
yurttalarnn katlmnn ve kamu desteinin zayf kalmas
nedeniyle de, Lizbon hedeerinin gerçekletirilmesinde istenen ölçüde baar salanamamtr. Lizbon hedeerinin Birlik
düzeyinde 2005-2008 dönemi sonunda, 2008 yl rakamlaryla, istihdam art salanmas ve % 65.9 düzeyine ulamas,
kadn istihdam orannn % 59.1 ve yal istihdam orannn
% 45.6’ya ulamas salanmtr. sizlik bu dönemde % 7’ye
dümütür. Ancak, küresel ekonomik krizin etkileriyle, son
dönemde yeniden yükselerek, 2009-2010 yllarnda, 7 milyon
i kaybnn yaand ve isizliin yeniden yükselerek % 10
düzeyine ulat görülmektedir. Güvenceli-esneklik ya da
esnek-güvence (exicurity) konusu doru bir reform gündem
maddesi olarak, beceri ve uyum yetenei yüksek çalanlar ve
Lizbon hedeerine üye devletlerin hükümetleri ve AB düzeyinde ibirlii ve sahipliin artrlarak ulalmas politikalar
üzerinde odaklanlmaktadr (EUROPA, 2010d, 7-17).
AB, dier küresel ve bölgesel rakipleriyle baa çkabilmek
için çalma yaamnda gerekli esneklii salamak zorunda
olmasna ramen, toplumsal dinamikler sonucu, Avrupa’daki
geleneksel sosyal politika kazanmlarn da bir anda terk edebilecek durumda deildir. AB bu nedenle, güvenceli esneklik (exicurity) ile Avrupa Sosyal Modeli (ASM) arasndaki
ikilemi “çözmeye” çabalamaktadr. Güvenceli esneklik, AB
istihdam politikasnn temel kavramlarndan birisini oluturmakta ve Avrupa igücü piyasasnn gelecei ve sosyal politikalarn geliiminde lokomotif bir kavram olmaya aday du-
202
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
rumdadr. AB, güvenceli esneklik ile dinamik ve baarl bir
bilgi ekonomisine ulamay, hem ivereni hem de ii korumay, çalanlarn yeni ihtiyaçlarna uygun esnek igücü piyasas
ve güvenlik düzeyine ulaabilmeyi, iletmelerin çalanlarn
yaanan hzl deiime uyum salayabilmesini, i güvencesini deil istihdam güvencesini oluturabilmeyi, çalanlarn
vasf düzeyini arttrabilmeyi, daha çok ve daha iyi iler yaratabilmeyi, daha az katmanl emek piyasas oluturabilmeyi,
kadnlarn, göçmenlerin ve gençlerin uyum salayabilecei
bir çalma yaam gerçekletirebilmeyi, deiimlerin ve yeni
sosyal risklerin iyi yönetiimini salayabilmeyi ve ekonomik
oklara uyumu yakalayabilmeyi hedeemektedir (YücesanÖzdemir, 2008, 69).
Ödünç i ilikisine dayal olarak çalma, AB’de yaygndr.
Güvenceli esneklii desteklemeyi amaçlayan ve ödünç i ilikisine dayal olarak çalanlarn, ie baladklarndan itibaren
kullanc iletmelerdeki emsal içilere göre eit ilem görmelerini salayan düzenlemeler yaplmtr. Düzgün i (decent
work) ya da insan onuruna yakr i kavram, günümüzde,
AB stihdam Stratejisi, ASM ve ETUC üyesi sendikalarn temel gündem maddesini oluturmaktadr. AB’nin, AB 2010
Yl Lizbon Ajandas’ndaki “daha iyi iler yaratlmas” hedenin oldukça uzanda bulunulmas, eitim, yeniden eitim
ve mesleki eitimin bu hedefe ulalmasnda anahtar rolünün bulunduunun bilinmesi artan çabalara ramen alnan
önlemlerin yetersiz kald görülmektedir. Kurumsal olarak
ücret pazarlklar analizinde görülecei üzere, güçlü durumdaki aktörler ile karakterize edilen ibirliine dayal ve yüksek kapsama oranlar ile yürütülen endüstri ilikileri sistemi
ile ücret eitsizlikleri, cinsiyet ücret aç azaltlmakta ve bu
da yoksulluu önlemeye yardmc olmakta ve AB gündeminde yer almaktadr. Toplu pazarlk ve güçlü içi ve iveren örgütlerinin varlnn büyüme, rekabet ve istihdam üzerinde
203
Sosyal Politika
olumsuz bir rolü bulunduunu gösteren bir kant ta bulunmamaktadr. Kantlar daha çok, uygun yasal düzenlemelerin
ve ücret belirleme sistemlerinin esnekliinin ve geni bir kapsama ulamasnn salanmas halinde daha olumlu bir etki
salanacan ve Dünya’da ve AB’de yaanan ciddi ekonomik
krizin, tüm aktörlerin ve kaynaklarn harekete geçirilmesini
gerektirdii yönündedir. Bu da yapc ve karlkl güvene dayal ilikiler içindeki sosyal ortaklarn varln ve sosyal diyaloun gündeme geldiini göstermektedir. Yüksek kalitede
bir endüstri ilikileri sistemi, içilere ve iletme yönetimlerine
daha fazla uyum olana ve oklara kar daha fazla koruma
salamaktadr. Endüstri ilikileri sisteminin deiime uyumu
ve bunun sosyal maliyetini azaltma konusunda anahtar rolü
bulunmaktadr (Spidla, 2009).
Günümüzde Avrupallarn %16’s veya 79 milyon kiinin
kiisel gelirinin yoksulluk riski ile kar karya olduklar,
özellikle, yallarn ve çocuklarn arasnda bu orann daha
da yüksek olduu görülmektedir. Avrupa Komisyonu’nun,
“Sosyal Koruma ve Sosyal çerme 2009 Yl Bütünletirilmi
Raporu”nda bu yönde bilgiler yer almaktadr. AB ülkelerinde
yoksulluun, farkl etkenler sonucu, konut yoksulluu, beceri
(vasf) yetersizlii, yaamsal önemdeki hizmetlere ve salk
hizmetlerine yetersiz eriim eklinde kendisini belli ettii görülmektedir (European Commission, 2009, 6).
Lizbon Konseyi tarafndan ortaya konulan, Sosyal çerme
Stratejisi, yoksulluun giderilmesi için, 2010 ylna kadar ciddi admlarn atlmasn ve üye ülkelerin kendi Ulusal Eylem
Planlarn (National Action Plans) oluturmasn öngörmütür. Bu süreç, üye ülkelerin, Birliin ortaya koyduu ortak
hedeerin ülke politikalarna yansmasn deerlendiren ulusal eylem raporlar hazrlamaya balamasyla sonuçlanmtr.
Sosyal içerme süreci ve Ulusal Eylem Planlar Avrupa Yoksulluk ile Mücadele A’nn (EAPN) AB politikalarn etkileme
204
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
yönünde önemli sosyal politika araçlar haline gelmitir. A,
bir yandan bu süreci ekillendirmeye çalrken, bir yandan
da ülke politikalarn dönütürmek için ura vermektedir.
Ülkelerin siyasi kültüründen kaynaklanan farkllklar olmakla birlikte, EAPN’nin ülke alar, Ulusal Eylem Planlarn etkileyebilecekleri politika metinleri olarak görülmekte ve sosyal içerme politikalarnn Avrupa Sosyal Modeli’nin ruhuna
uygun bir ekilde oluturulmas için çaba gösterilmektedir.
LZBON HEDEFLER DORULTUSUNDA TÜRK
GÜCÜ PYASASI LE AB KARILATIRMASI
stihdam oranlar ve sektörel dalm açsndan, istihdam
göstergeleri, AB ve Türkiye’de yllar itibariyle farkllk göstermektedir. Aadaki Tablo 1’de, 2000 ylndan 2008 ylna
kadar, AB ile Türkiye’nin istihdam oranlar karlatrmal
olarak verilmitir.
Tablo 1: AB’de ve Türkiye’ de stihdam Oran (%)
2000
2001
2002
2003
2004
2008
Türkiye
48.9
47.8
46.7
45.5
46.1
41.7
EU - 15
63.7
64.4
64.5
64.6
64.4
66.0
Kaynak: Selamolu ve Lordolu, 2006, s. 204; 2008 yl rakamlar
tarafmzdan eklenmitir.
Bu verilere göre, AB, AS hedene 4 puan yaklamken,
Türkiye’nin 28 puan geride kald, kadn istihdam açsndan ise bu farkn 37,7’ye ulamakta olduu görülmektedir.
Yal istihdam açsndan da ülkemizin durumu pek parlak
deildir. 2010 Yl hedene AB % 7,5 orannda yaklamken, Türkiye’nin 16 puan geride bulunmaktadr (Tekin,
2008:220-226).
205
Sosyal Politika
gücü piyasas açsndan Türkiye’nin gelimi ülkelerden
farkll, istihdamn sektörel dalmna da yansmaktadr.
Günümüzde, gelimi ülkelerde tarmda çalanlarn istihdam içindeki pay %3-4’e inmitir. Sanayide çalanlarn pay
ise ortalama %25’ler civarndadr. Bu ülkelerde hizmet sektörünün pay ise % 65-70 civarndadr. Gelimi ülkelerdeki
durumu aadaki Tablo 2’de daha ayrntl olarak görmek
mümkündür.
Tablo 2: Türkiye’de stihdamn Sektörel Dalmnn
Yllar tibariyle Geliimi (%)
Sektörler 1965 1975 1985 1990 1996 1997 1998 1999 2004 2008
Tarm
71.9 65.9 58.8 49.3 45.8 42.4 43.3 42.0
33
23,2
Sanayi
7.9
11.5 12.9 15.5 21.7 23.3 22.7 22.6
18
21,4
Hizmet
20.2 23.4 28.3 35.2 32.6 34.3 34.3 35.4
47
50,3
Kaynak: DE HA 1999, s. 16-17, Koray, s. 99, Selamolu ve Lordolu,
2006, s. 195; 2008 rakamlar tarafmzdan eklenmitir.
2008 yl için tarmsal istihdam oran Aadaki Tablo 3’te
de görülecei üzere, AB’de ise % 6.3’tür. Ayn orann ülkemizde ise % 23,2 düzeyinde olduu görülmektedir. Yine, dier
sektörlerde de AB ile ülkemiz arasnda, önemli farkllklar
bulunmaktadr. Öte yandan, genç isizliinin yaygnl hem
AB’de hem de Türkiye’de önemli bir sorun oluturmaktadr.
Türkiye’de genç isizlii, 2009 ylnda, % 24, 9’luk oranla, %
16,6 oranna sahip AB’ye göre çok daha yüksek bir düzeydedir. Türkiye, uzun süreli isizlerin oran açsndan % 2,2’lik
oranla % 3,4 oranna sahip AB’ye göre daha iyi durumda gözükmekle birlikte istatistiklerin güvenilirlii açsndan sorunlar bulunmaktadr. Türkiye’de genel olarak igücüne katlma
oranlar gerek AB ortalamasndan gerekse 12 yeni üyeden oldukça düük düzeydedir. Türkiye’de igücüne katlma oran
206
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2006 ylnda toplamda % 48 (AB ortalamas % 57), erkeklerde
% 71.5 (AB ortalamas % 65.3), kadnlarda ise % 24.9 (AB ortalamas % 49.5) olarak gerçeklemitir.
Tablo 3: AB’de ve Türkiye’de stihdamn
Sektörel Dalm (%)
2000 2003 2005 2006 1996 1997 1998 1999 2004 2008
T
S
H
T
S
H
T
Bulgaristan 24.4 27.6 48.1 23.1 26.6 50.3
S
H
T
S
H
21. 27.0 51.6 20.6 27.6
51.8
Çek Cum.
4.8 39.1 56.0
4.2 38.3 57.5
3.8 38.3 57.9
3.7 37.8 58.5
Estonya
7.1 33.2 59.7
6.1 32.3 61.6
5.3 33.7 61.0
4.9 33.1 62.0
6.0 20.7 73.3
5.5 20.3 74.2
5.0 20.3 74.7
4.2 20.5 75.2
Kbrs
Letonya
14.3 25.8 59.9 13.3 25.9 60.8
Litvanya
18.7 26.7 54.7 17.8 28.0 54.2 14.0 28.9 57.1 12.4 29.5 58.1
Macaristan
Malta
6.4 33.9 59.8
1.9 34.3 63.7
5.4 33.4 61.3
-
-
-
112 26.5 62.3 11.4 26.8 61.8
4.9 32.4 62.7
4.8 32.3 63.0
3.0 22.0 75.0
-
-
-
Polonya
19.2 26.9 53.9 19.2 26.9 53.9 19.2 26.9 53.9 19.2 26.9 53.9
Romanya
37.6 28.2 34.2 31.6 30.7 37.7
Slovakya
5.1 59.4
-
-
-
-
-
3.6 33.8 62.7
Slovenya
11.9 38.1 50.0 10.7 36.2 53.1 10.1 35.4 54.5
9.7 35.1 55.3
Türkiye
36.0 17.6 46.3 33.9 18.2 47.9 28.0 19.8 52.2 29.0 19.0 52.0
7.9 26.5 65.6
4.5 34.4 61.1
-
3.7 33.7 62.6
AB-27
5.6
6.8 25.6 67.5
6.4 25.2 68.4
6.3 25.0 68.6
T: Tarm S: Sanayi H: Hizmetler
Kaynak: EUROSTAT;European Comission (2007), European
Employment Observatory–2006, Brussels.
Türkiye’de igücüne katlma orannn dümesinin gerisinde kültürel, kurumsal faktörler ile deien mesleki yap
özellikle kadnlar açsndan rollerin deimesine, yani evde
kalma ile igücüne katlma arasnda bir karar vermesini et-
207
Sosyal Politika
kilemektedir. Dier bir ifadeyle tarmsal istihdamn azalma
eiliminde olmas ve kente göç sonucu kadnlarn igücünden çekilmesi, yüksek isizlik ortamnda özellikle kadnlarn i bulmaktan ümidini kesmesi ve i aramamas, sosyal
ve kültürel nedenlerle kadnlarn çalmasnn engellenmesi,
kadnlarn eitim seviyesinin düük olmas nedeniyle elde
edebilecekleri ücretin düük olmas ve bir ite çalmann frsat maliyetinin yüksek olmas, Türkiye’de ksmi süreli (parttime) çalma türünün gelimemi olmas, kadnlarn igücüne katlm orann etkilemektedir. Dier yandan erkekler
açsndan, okullama oranlarndaki artn ve erken emeklilik olgusunun da igücüne katlma oranlarndaki düüü
açklad belirtilmektedir.
Cinsiyete göre istihdam oranlarna bakldnda da yeni
üye ülkelerin tamamnda erkek istihdam oranlarnn kadn
istihdam oranlarndan çok daha yüksek seviyelerde seyrettii görülmektedir. 2006 yl itibariyle en yüksek kadn istihdam Estonya’da (% 65.3), en düük kadn istihdam oran
ise Türkiye’dedir (% 23.9). Eski AB üyelerinde (AB-15) kadn
istihdam oran % 58.6’iken AB genelinde (AB-27) bu oran %
57.2 olarak gerçeklemitir. 2006 yl verilerine göre Estonya
% 54.8’lik kadn istihdam oran ile AB genelinde en iyi kadn
istihdam oranlarna sahip ülke konumundadr.
Türkiye-AB igücü piyasas verileri karlatrmas açsndan vurgulanmas gereken gerçek, Türkiye’de isizliin farkl
yapsal sorunlarnn bulunmasdr. Bu yapda, Türkiye genç
bir nüfusa sahip olduundan, emek piyasasna yeni girenlerin says oldukça yüksektir. Bu kadar yüksek bir igücüne i
yaratlmas için bütüncül bir istihdam stratejisi izlemek gerekmektedir. Ancak, bu henüz gerçeklememitir. stihdam
hizmeti sunan kamu ve özel kurumlarn kapasitelerinin gelitirilmesi, igücünün eitim düzeyinin yeni eitim tevikleri
ile yükseltilmesi, tarm sektöründe istihdamn arlkl pay-
208
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nn azaltlmas ve verimliliin salanmas, çalt olduu
halde sosyal güvenlik sistemine kaytl olmayanlarn orannn azaltlmas ve vergi oranlarn düürülmesi, istihdamda
özel olarak korunmas ve i olanaklarnn artrlmas gereken,
kadn, engelli, eski mahkum ve genç içiler için gelitirilmesi gereken AS kapsamnda bir ulusal istihdam politikasnn
uygulamaya geçirilmesine acil olarak gereksinim duyulmaktadr (Ceylan-Ataman, 2003:3-4).
TÜRKYE’NN UYUMU
Avrupa Birlii’nde yoksulluu ölçmek için kullanlan temel göstergeye, yani ülkenin ortanca gelirinin % 60’ndan
daha az bir gelirle yaayan insanlarn toplam nüfusa oranna
baktmz zaman, Türkiye’de bu orann 2003 yl itibariyle,
% 26’ya ulatn ve bütün AB üye ülkelerinden ve aday ülkelerden daha yüksek olduunu ve 15 ya alt çocuklarn %
34’ünün yoksullukla kar karya olduunu görüyoruz. Ayn
yl itibariyle yoksulluun AB-15’de ise % 15 orannda gerçekletii görülmektedir (Bura, 2009:230-231). AB ülkeleri ile
karlatrldnda görülecei üzere, yoksulluk oranlarnda
Birlik ülkeleri arasnda en yüksek orana sahip olan aday ülke
durumundaki Türkiye’de, yoksulluk riski ile en çok kar karya kalan grubun çocuklar olduu görülmektedir. Yal yoksulluu ise yalanan nüfus basks ile kar karya olan AB
ülkelerine kyasla Türkiye’de daha düük düzeydedir. Ancak,
nüfus projeksiyonlarna bakldnda, Türkiye’de de nüfusun
hzla yalanmakta olduu görülmektedir. Ayrca kentlemenin etkisi ile birden fazla kuan bir arada yaad, geleneksel geni aile yapsnn yerini çekirdek ailenin almasyla bu
sorun önümüzdeki yllarda ülkemizde varln daha fazla
hissettirecektir. Buradan hareketle, yal nüfusun daha fazla
bir orannn yakn gelecekte yoksulluk riski ile kar karya
kalacan öne sürmek mümkündür (Çakar, 2007:92-93).
209
Sosyal Politika
Lizbon Konseyi tarafndan ortaya konulan, Sosyal çerme Stratejisi, yoksulluun giderilmesi için, 2010 ylna kadar ciddi admlarn atlmasn ve üye ülkelerin kendi Ulusal
Eylem Planlarn (National Action Plans) oluturmasn öngörmütür. Bu süreç, üye ülkelerin, Birliin ortaya koyduu
ortak hedeerin ülke politikalarna yansmasn deerlendiren ulusal eylem raporlar hazrlamaya balamasyla sonuçlanmtr. Sosyal içerme süreci ve Ulusal Eylem Planlar
EAPN’nin AB politikalarn etkileme yönünde önemli sosyal politika araçlar haline gelmitir. Türkiye’nin de bir aday
ülke olarak, sosyal içerme sürecine dahil olma yolunda, Ulusal Eylem Planlarna zemin hazrlayan Ortak çerme Belgesi
(JIM) taslan, Çalma Bakanl tarafndan hazrlayarak
AB Komisyonu’na sunmutur.
AB sosyal politikasnda i sal güvenlii konusu sürekli ve hzl bir gelime göstererek, tüm kurucu antlamalarda
ve son dönemlerde ki istihdam zirve toplantlarnda önemli
bir konu bal oluturmutur. AB ülkeleri aldklar yasal önlemler, toplumsal eitim ve bilinçlendirme yoluyla sorunun
çözümü yönünde oldukça yol almken, bizim gibi sanayilemesini tamamlayamam, sanayi ve demokrasi kültürü gelimemi, eletiri, öneri ve denetim sistematiinin gelimedii
ülkelerde ise yara kanamaya devam etmektedir. 4857 sayl Yasas ile birlikte ülkemizde Sal ve Güvenlii Mevzuat
deimi, bu yasayla birlikte 50’ye yakn yönetmelik ve tebli
yaynlanm ve bunlarn bir ksm yürürlüe girmitir. Ancak,
küreselleme sürecine paralel olarak özelletirme, sendikaszlatrma ve taeronlatrma, ksaca örgütsüzletirme politikalaryla her türlü güvenlik ve güvenceden yoksun kayt d
içilik ve çocuk çaltrlmasyla katmerlenen i kazalar ve
meslek hastalklarnn boyutu resmi istatistiklerde yaymlanandan çok daha büyük olarak gerçeklemektedir. Bu kapsamda, Birlik hukukunda “cinsiyetleraras eitlik” ve “frsat
210
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
eitlii” ilkeleri önemli bir hak olarak tannmaktadr. Avrupa
Sosyal Modeli’nin (ASM) yasal çerçevesini oluturan haklar
durumundaki bu üç hakkn tarihsel geliimi incelendiinde,
1957’de Roma Antlamas’nda, “eit ie eit ücret” ilkesine
yer verildii görülmektedir.
AB üyeliini Cumhuriyetin kurucu felsefesi dorultusunda bir çadalk projesi olarak kabul eden ülkemizin, bu
sürecin yaratt ivme ile her alanda çada standartlara ulalmas ve ekonominin ve sosyal haklarn daha da gelitirilmesi amaçlanmaktadr. Ankara Atlamas (AA) ile balayan
AB-Türkiye ilikileri açsndan, 10-11 Aralk 1999 tarihli Helsinki Zirvesi ile ülkemizin oybirlii ile aday ülke olarak kabul
edilmesi ve 17 Aralk 2004 tarihinde ald kararla, ülkemizin
3 Ekim 2005 tarihinde AB ile katlm müzakerelerinin balatlmasnn kabul edilmesi ve “Müzakere Çerçeve Belgesi’nde
müktesebatn 19. fasl sosyal politika ve istihdama ayrlm
ve izleyen dönemde balatlan karlkl mevzuat tarama süreci, ilk toplantnn 20.10.2005’te “Bilim ve Aratrma ve son
toplantnn 13.10.2006’da “Yarg ve Temel Haklar” fasl ile
yapld ve müzakere edilecek 33 faslda tarama sürecinin
tamamland görülmütür. Tam üyelik amacyla 2006 ortalarndan itibaren sürdürülen müzakerelerde, “AB istihdam ve
sosyal politikasna uyum” için müzakereler henüz balatlamamtr. AB yetkililerinin bu alann müzakere edilebilmesi
için belirli koullar ileri sürdüü açklamalar medyada yer
almaktadr (T.C.Babakanlk ABGS, 2010:1).
AB, 8 Mart 2001 tarihli Katlm Ortakl Belgesi (KOB) ile
19 Mays 2003 tarihli Türkiye için Gözden Geçirilmi KOB’da
de istihdam ve sosyal iler bal altnda ksa ve orta vadeli öncelikleri listelemitir. Ksa vadeli öncelikler olarak ilk
KOB’da unlar saylmtr; 1. AB müktesebat ile uyum için,
bir strateji ve ayrntl bir program benimsenmesi, 2. Çocuk
igücü sorunu ile mücadele için yaplan çabalarn daha da
211
Sosyal Politika
güçlendirilmesi, 3. Dierlerinin yan sra, sendikal haklara
sayg duyulmas ve sendikal eylemler üzerindeki kstlayc
hükümlerin kaldrlarak etkin ve özerk sosyal diyalog için
gerekli koullarn güvenceye alnmas ve 4. AB müktesebatnn gelitirilmesi ve uygulanmasna yönelik sosyal ortaklarn
kapasite oluturma çalmalarnn desteklenmesi. Orta vadeli
öncelikler ise; 1. Kadnlara kar ayrmcln var olan tüm biçimleri ile cinsiyet, rk veya etnik köken, din veya inanç, sakatlk, ya veya cinsi yönelim temelindeki her türlü ayrmcln
kaldrlmas, 2. hukuku, kadn ve erkeklere eit muamele,
i sal ve güvenlii ve halk sal alanlarndaki AB mevzuatnn iç hukuka aktarlmas, ilgili idari yaplar ve sosyal
güvenliin egüdümü (koordinasyonu) için gerekli olan yaplarn güçlendirilmesi, 3. Sosyal politika ve istihdam alanndaki AB müktesebatnn etkin biçimde yürürlüe konmas ve
uygulanmasnn salanmas, 4. Ortak istihdam incelemesinin
balatlmas da dahil olmak üzere, ileride AS’e katlm perspektini hedef alan ulusal istihdam stratejisinin hazrlanmas
ve bu balamda, özellikle, devam eden ve hzlanan yapsal
deiimin etkisi bata olmak üzere, igücü piyasas ve sosyal
gelimeleri izleme kapasitesinin gelitirilmesi ve 5. Özellikle,
sosyal güvenlik sisteminin mali açdan sürdürülebilir hale getirilmesi gözetilerek, yeniden yaplandrlmas yoluyla sosyal
korumann daha da gelitirilmesi ve sosyal güvenlik ann
güçlendirilmesi olarak belirlenmitir (Tekin, 2008:212-213).
Ülkemiz de, 19 Mart 2001 tarihli Ulusal Program (UP) ve
24 Temmuz 2003 tarihli ve 31 Aralk 2008 tarihli UP’da, “AS
ile uyumlu bir Ulusal stihdam Plan’nn oluturulmas” bal altnda aadaki hususlara deinmitir; 1. AS ile uyumlu bir ulusal istihdam stratejisi oluturulmasnn, Türkiye’nin
kar karya bulunduu isizlik sorununun çözümünde
ciddi açlmlar salayaca görüü UP’da belirtilmi, 2. stihdam alannda tevik önlemleri ve AS’in gelitirilmesi için
212
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
balatlan istihdam alannda tevik önlemleri konulu, Birlik
Programna Dair Mutabakat Zapt’nn 25 Kasm 2002 tarihinde imzaland ve 21 ubat 2003 tarih ve 25027 sayl Resmi
Gazete yaymlanarak yürürlüe girdii belirtilmi ve 3. Türkiye Kurumu’nun 5 Temmuz 2003 tarihinde kurulmasyla,
insan gücü planlamasnn etkin bir ekilde yaplmas ve insan
gücünün niteliinin artrlmas için ksa süreli eitim ve danmanlk hizmetlerinin etkin olarak sürdürüldüü, kayt d
istihdam ve yabanc kaçak içi çaltrlmasnn önlenmesine
yönelik önlemler alnd belirtilmitir.
Türkiye, AS’e dahil olma çalmalarn balatm ve ilk
olarak 2003 ylnda “stihdam Durum Raporu” hazrlayarak
Komisyon’a sunmutur. Bu rapor nda, çözüm bekleyen
öncelikli konular arasnda; düük seviyedeki istihdam ve igücüne katlm oranlarnn yükseltilmesi, genç isizlii, kayt
d ekonomi, kent ve krsal kesimdeki igücü piyasalar arasndaki bölünmülük, engelli kiiler ve dezavantajl gruplar
da içine alan bir igücü piyasas oluturulmas yer almaktadr.
Babakanla sevk edilmi olan “Ayrmclkla Mücadele
ve Eitlik Kurulu” ve “Türkiye Ulusal nsan Haklar Kurumu” Kanun taslaklar kapsamnda kurulacak bu iki kurumun
ivedilikle oluturulmas ve faaliyete geçmesi AB’ye uyum
için önemli gelimeler salayacaktr. T.C. Babakanlk ABGS
bakanlnda hazrlklar devam eden, “Temel Haklar Ulusal
Eylem Plan” hazrlklar devam etmektedir. Türk vatandalarna yönelik vize muayeti salanmasna dönük çalmalar
sürdürülmekte, Geri Kabul Antlamas’nn müzakereleri tamamlanarak, AB Komisyonu’nun imdi bu konuda çalmalar balatmak üzere Üye Devletler’den yetki almas gerekmektedir (KV Bülten, 2010a:6-7).
Öte yandan 2009 yl lerleme Raporu’nda kadn haklar
alannda son durum öyledir; Parlamento’da Kadn Erkek
213
Sosyal Politika
Frsat Eitlii Komisyonu yaymlanan Kanun ile Mart 2009’da
kurulmutur. Komisyon cinsiyet eitlii konusundaki gelimeleri izlemekte, yasa tasarlar hakknda görülerini bildirmekte, Türk mevzuat ve uygulamalarnn uluslararas anlamalarla uyumlulatrlmasna ilikin atlacak admlar tespit
etmektedir. Komisyon ayrca kadn erkek eitliinin ihlaline
ve cinsiyete dair ayrmclk vakalarna ilikin iddialar da
aratrmaktadr. Yaplan bir yasa deiiklii ile i akdiyle çalan kamu çalanlarna, memurlarla ayn düzeyde 16 haftalk
ücretli analk izni ve ilaveten analk izni sonunda bavurular
halinde ayn göreve dönebilme hakk verilmitir. 2008 Türkiye Nüfus Saym ve Salk Aratrmas’nn ilk sonuçlar; son
be ylda anne ve çocuk sal göstergelerinde baz bölgesel farkllklara ramen iyileme kaydedildiini ortaya koymaktadr. Kamu hizmetinde çalanlara ve salk personeline
dönük bilinçlendirme kampanyalar ve cinsiyet hassasiyeti
eitim programlar devam etmitir. Nisan 2009’da T.C. Babakanlk Kadnn Statüsü Genel Müdürlüü ve Adalet Bakanl arasnda kadnlara dönük iddet konusunda yarg mensuplarnn eitilmesine ilikin protokol imzalanmtr. Kadn
Sivil Toplum Örgütleri yerel seçimlere kadnlarn katlmnn
artrlmas hedeyle, Avrupa Kadn Lobisi’nin yürüttüü
“50/50 Cinsiyet Eitlii Yoksa Modern Avrupa Demokrasisi de Yok” kampanyas ile ezamanl olarak “50/50 Eitlik”
kampanyasn uygulamtr. Bununla birlikte; cinsiyet eitlii
Türkiye’de önemli bir sorun olmaya devam etmektedir ve AB
müktesebatna uygun bir “Cinsiyet Eitlii Kurulu” henüz
kurulmamtr. Kadnlarn igücü piyasasna katlm oran
düük seviyelerdedir. gücü piyasalarna katlan kadnlarn,
kayt d sektörde istihdam edildii düünülmektedir, bu da,
onlarn konumunu hassas hale getirmektedir. Kadnlar, eit
deerde iler için erkeklerden daha az ücret almaktadr. Kadnlarn eitime eriimi AB Üye Devletleri ve OECD ülkeleri
arasnda en düük düzeydedir. lköretimde cinsiyet eitsiz-
214
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
liini azaltmada elde edilen iyi sonuçlarn devam ettirilmesi
ve gelitirilmesi ve özellikle de kzlarn okula devamllnn
salanmas, ayn zamanda okuldan ayrlma nedenlerinin tespit edilerek ele alnmas gereklidir. Genel olarak, kadn haklar ve cinsiyet eitliini salayan yasal çerçeve yürürlüktedir.
Ancak, yasal çerçevenin uygulamaya yanstlmas ve ekonomik katlm ve frsatlarda, politik yetkilendirmede ve eitime
eriimde kadn-erkek arasndaki fark kapatmak için önemli
admlarn atlmas gerekmektedir. Aile içi iddet, töre cinayetleri ve erken ve zorla evlendirmeler ülkenin baz bölgelerinde
ciddi problemler tekil etmektedir. Kadn-erkek eitlii ve kadn haklar alanlarnda yaygn eitimler yoluyla bilinçlendirmenin artrlmas gerekmektedir.
2009 Yl lerleme Raporu’na göre, kadnlarn, gençlerin
ve kaytl istihdamn tevik edilmesi ile yaam boyu örenme faaliyetleri, yoksullukla mücadele, çocuk içiliinin önlenmesi, sosyal korumann yaygnlatrlmas, çocuklarn
okullama oranlarnn artrlmas sosyal taraarla sosyal
diyalog gibi faaliyetleri içeren; “Sosyal politika ve istihdam
alannda, Türkiye, snrl ilerleme kaydetmitir. hukuku, i
sal ve güvenlii ve ayrmclkla mücadele konularndaki
mevzuat AB standartlarna uygun deildir. Sendikal haklarn, AB standartlar ve ILO sözlemelerine uygun ekilde
tam olarak tesis edilmesine yönelik bir ilerleme kaydedilmemitir. Kayt d istihdamla mücadeleye yönelik çabalara hz
verilmesi gerekmektedir. Nüfusun önemli bir ksm, özellikle çocuklar, yoksulluk riski altndadr. Ortak Sosyal Koruma
ve çerme Belgesinin (JIM) ve stihdam Politikas Öncelikleri
Ortak Deerlendirme Belgesi’nin (JAP) tamamlanmasna gereken önem verilmelidir. Sosyal politika ve istihdam alanndaki AB müktesebatnn etkili bir ekilde uygulanabilmesi
için idari kapasitenin gelitirilmesine ihtiyaç bulunmaktadr.
Sosyal diyalog konusunda çok snrl ilerleme kaydedilmi-
215
Sosyal Politika
tir. Genel bir istihdam stratejisinin bulunmamas nedeniyle eylem plannda ölçülebilir hedef ve göstergeler eksiktir.
sizlik oran 2009’un ikinci yarsnda hzla % 13,6’ya yükselmitir. Özellikle genç isizlii, 2009’un ikinci yarsnda %
24,9’a yükselmitir. Bunun sonucunda, Türkiye Kurumunun (KUR) hizmetlerine olan talep hzla artmtr. Türkiye
nüfusunun % 18,56’s, yoksulluk snrnn altnda yaamaktadr. Sosyal koruma konusunda ilerleme kaydedilmemitir.
Sosyal güvenlik korumas altnda olan nüfus % 80’in biraz
altndadr ve bu oran düme eilimindedir. Hala yasalamam olan sosyal Yardm ve Primsiz Ödemeler Kanunu Taslann bu konular düzenlemesi beklenmektedir. Çocuk içilii ile mücadele konusunda bir miktar çaba sarf edilmitir,
ancak, uzun süredir devam eden bu problemin çözümü için
daha fazla kaynan seferber edilmesi gerekmektedir.Sosyal
diyalog konusunda çok snrl ilerleme kaydedilmitir.” deerlendirilmesi yaplmtr.
Hazrlklar sürdürülen, Ulusal stihdam Stratejisi’nin temel unsurlarnn genel olarak AS ilkelerine dayanmas gerekmekle birlikte, aada belirtilen sorunlara dönük özel hedeer de içermeli ve u konulara çözüm getiren ilkelerden de
olumaldr; isizliin azaltlmas ve tam istihdamn salanmas, beeri sermayenin ve igücü nitelik düzeyinin gelitirilmesi, ite kalite ve verimliliin artrlmas, giriimciliin ve
ekonominin rekabet gücünün gelitirilmesi, gelir dalmnn
iyiletirilmesi, bölgesel gelime farklarnn azaltlmas, kayt
d ekonominin küçültülmesi ve “düzgün i”lerin çoaltlmas. Ulusal stihdam Politikalar, aada belirtilen önlemleri içermelidir; üretim üzerindeki vergi yükü mutlaka makul
düzeye indirilmeli, istihdam vergileri OECD ortalamasna
indirilmelidir. SGK primi içi ve iveren pay yannda kurum
kaynaklarndan da sisteme katkda bulunulmal ve makul
bir geçi dönemi içinde katk oranlar düürülmeli, yaratlan
216
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
her ek istihdam, vergi, sigorta primi, enerji bedeli vs. açsndan destekleyen etkin bir tevik sistemi uygulanmaldr.
Ücret üzerinden alnan gelir vergisine ilikin “özel indirim”
yeniden yürürlüe konularak ücretler üzerindeki vergi yükü
haetilmelidir. letmeler üzerindeki sosyal yükler, rekabet
etme ve istihdam yaratma hedeerini gerçekletirmeye imkan
tanyacak bir düzeye çekilmeli ve tevik edici yönü ar basan
bir yaklamla ele alnmaldr. Kayt d ekonomi ve kayt d
istihdamla mücadelede AB ülkeleri gibi, hem kayt dln
önlenmesine, hem de kaytl ekonomiye geçiin özendirilmesine yönelik tedbirler bir arada uygulanmaldr. Ücret sistemi, verimlilik, rekabet gücü ve istihdam esas almal; ücretverimlilik ilikisi kurulmaldr. çi çaltrmaya ilikin olanlar
da dahil iletmelerin tabi olduu tüm formaliteler tek bir hizmet biriminde tamamlanmal; resmi makamlara verilen muhtelif bildirimler tekletirilerek kolaylatrlmal; özellikle SGK
ve vergi hizmetleri yerel bürolar açlarak iyerleri açsndan
kolay ulalr hale getirilmelidir. yerlerinin üretim ihtiyaçlarna duyarl bir genel ve mesleki eitim sistemi oluturulmal;
Mesleki Yeterlilik Kurumu etkin olarak faaliyetlerini sürdürmelidir. sizlik Sigortas Fonu kaynaklar amaçlar dorultusunda ve etkin olarak kullanlmaldr.
Türk igücü piyasasnn AB istihdam politikasna uyumunun salanmasnda en büyük engel, yapsal sorunlardan kaynaklanmaktadr. Türkiye ekonomisi son yllarda AB’ye oranla
daha yüksek oranlarda büyümesine ramen istihdam yaratamam ve isizlik oranlar yükselmitir. Bu durumun balca
nedenleri; 1. Yüksek nüfus artna bal olarak igücü arznn
artmas, 2. Kadnlarn igücü piyasasna girilerinin artmas, 3.
Tarm sektöründeki çözülmeye bal olarak kentlerde igücü
piyasalarnn olumsuz yönde etkilenmesi, 4. arayan birçok
kiinin düük beceri düzeyine sahip olmas, 5. stihdam üzerindeki vergi yüklerinin yükseklii ve 6. Gerçekleen büyü-
217
Sosyal Politika
menin büyük oranda verimlilik artndan kaynaklanmas ve
istihdama yansmamas olarak belirtilebilir (Tekin, 2008:22).
Türkiye Bilimsel ve Teknik Aratrma Kurumu’nun (TUBTAK) 2 Kasm 2004 tarihinde belirledii “Ulusal Bilim ve
Teknoloji Politikalar, 2003-2023 Strateji Belgesi”, Türkiye’nin
2023 ylna kadar 20 yllk sürede, bata AB ile ve dier gelimi ülkeler ile arasndaki farkn kapatlmas ve bilimsel
ve teknolojik gelimelerin yakalanmas için bir yol haritas
sunmaktadr. Strateji belgesinin önerdii yol haritas ve 2023
Vizyon’u, bölgesinde ve dünyada adil ve kalc bir barn tesisi için çaba gösteren, demokratik ve adil bir hukuk sistemine
sahip, yurttalar ülkelerinin geleceinde söz ve karar sahibi,
salk, eitim ve kültür gereksinimlerinin karlanmas devlet
tarafndan güvence altna alnm, sürdürülebilir gelimeyi
gözeten, gelir dalm dengeli, bilim, teknoloji ve yenilikte
yetkinlemi, üreten, net katma deerini kendi beyin gücüne
dayanarak artrabilen bir Türkiye öngörüsüne dayanmaktadr. Ülkemizin, 2023 Vizyonu’nda bunu gerçekletirmek için
eitim, salk, tarm ve gda, inaat ve altyap, ulatrma, enerji, bilgi ve iletiim, makine imalat ve malzeme, kimya, savunma, havaclk ve uzay sanayi, tekstil, turizm, doal kaynaklar
ve çevre alanlarnda Türkiye’nin rekabet üstünlüünü salayarak, uluslararas ticaretten ciddi bir pay almas, insanmzn
yaam kalitesinin yükseltilmesi, sürdürülebilirliin salanarak kalknma ve bilgiyi üretebilme, ekonomik ve toplumsal
faydaya dönütürebilme yeteneinin ulusal ekonomileri ve
toplum yaamn yeniden ekillendirdii bir dünyada bizim
de bu dönüüme ayak uydurabilmemiz için bilgi ve iletiim
teknolojileri altyapmzn güçlendirilmesi gerektii belirtilmektedir (TUBTAK, 2004:7-11).
Türkiye bu kapsamda, uygulad istihdam politikalar
çerçevesinde, AB bütçesinden mali yardmlar almakta, buna
bal olarak istihdam politikalarnn gelitirilmesine ilikin
218
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
bir dizi uyum programlar uygulamaktadr. AS programlarnn ilki Ekim 2003’te balam ve 25 ayda tamamlanmtr.
Bu programlar genel olarak aktif igücü piyasasn ve mesleki
eitim olanaklarn gelitirmeye, kadn giriimcileri desteklemeye, KOB ve küçük ölçekli iletmeler için nansal olanaklar salamaya yönelik politikalar olarak snandrlmaktadr. Bu programlarn nansman, AB tarafndan salanmakta
olup, Türkiye ise sadece koordinatör kurum olarak destek
vermektedir. Programlar dnda ülkemiz, Birlik ajanslarna
da katlmaktadr (Selamolu ve Lordolu, 2006:193).
GENEL DEERLENDRME VE SONUÇ
AB Kurucu Antlamalar, istihdam politikasnn genel bir
Birlik politikas olduunu kabul etmekle birlikte, bunun ortak bir istihdam politikas olduunu söylememiz mümkün
deildir. AB üye ülkelerin istihdam politikalarnn egüdümünü (koordinasyonunu) salamakta ve bu alan üye devletlerin yetki alanna brakmaktadr. stihdam sorununu çözmek
için, ortak bir istihdam politikas belirlenmesi ve Birlik organlarnn bu konuda düzenleme yapmasna ve balayc karar
almasnda izin verilmelidir. AB, dier küresel ve bölgesel
rakipleriyle baa çkabilmek için çalma yaamnda gerekli
esneklii salamak zorunda olmasna ramen, toplumsal dinamikler sonucu, Avrupa’daki geleneksel sosyal politika kazanmlarn da bir anda terk edebilecek durumda deildir. AB
bu nedenle, güvenceli esneklik (exicurity) ile Avrupa Sosyal
Modeli (ASM) arasndaki ikilemi “çözmeye” çabalamaktadr.
Dünya’da ve AB’de yaanan ciddi ekonomik krizden çklmas için, tüm aktörlerin ve kaynaklarn harekete geçirilmesini
gerektirdii yönündedir. Bu da yapc ve karlkl güvene
dayal ilikiler içindeki sosyal ortaklarn varln ve sosyal
diyaloun gündeme geldiini göstermektedir.
219
Sosyal Politika
Lizbon Stratejisi sonuçlarnn, AB’nin gelime süreci göz
önünde bulundurularak deerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu süreçte, AB, 1999’da 15 üyeli iken günümüzde 27 üyeli
hale gelmitir. Euro, güçlü ve istikrarl bir ekilde dolama
çkartlm ve para birliine katlan ülke says 1999’da 12
iken günümüzde 16 ülkeye ulamtr. Euro’nun ekonomik
kriz ortamnda bir makro ekonomik istikrarn salanmas açsndan güven kayna oluturan bir demirleme arac olduu
görülmektedir.
Türkiye kendisinden daha fazla gelimi “sosyal politika
ve istihdam” düzenlemeleri bulunan Üye Devletlerin bulunduu bir Birlie tam üye olmak istemektedir. Birçok sektörde, düük ücretler ve sosyal açdan gelimemi bir mevzuat
ve uygulamalar ile adeta sosyal damping yaplarak rekabet
edilmektedir. Ülkemizde de AB ülkelerinde olduu gibi gelimi sosyal politika ve istihdam düzenlemeleri isteniyorsa,
AB tam üyeliinin kendiliinden bunu salamaya yetmeyecei ve bunu Türkiye’nin kendisinin baaraca bilinmelidir.
Çünkü, AB’nin mevcut politikalar bu alanda üye ülkelerdeki
mevcut politikalarn egüdümünü (koordinasyonunu) salamay amaçlamaktadr. AB ayrca gerektiinde “destek ve tamamlama” konusunda sorumluluk üstlenmektedir. Dolaysyla, ülkemiz sosyal açdan, AB’ye uyumunu daha çok kendi
iç dinamiklerini kullanarak, sosyal politikasn ve istihdam
gelitirerek kendi izleyecei politikalar ve mali olanaklaryla
gerçekletirecektir. Bu süreçte, AB ile ibirlii ve çeitli mali
yardm ve destek programlarndan da yararlanabilecektir.
Kukusuz, ülkemizde AB Uyum sürecinde birçok yasal
deiiklik yaplmas gerekmektedir. Bu uyum, tam üyelie
kadar geçen sürede salanacaktr. Ancak, o güne kadar geçen
sürede AB hukukunun temel düzenlemelerini benimsemek,
onlara aykr hükümleri giderek artan oranda mevzuatmzdan ayklamak en uygun yöntem olacaktr.
220
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Türkiye çi Sendikalar Konfederasyonu (TÜRK-), içinde bulunduumuz küresel ekonomik ve mali krizde, 2009 yl
bana kadar yaanan 2008 yl son çeyreinde yaanan yüzde
6,2 ve 2009 yl birinci çeyreinde yaanan yüzde - 13.8’lik küçülmeler ylsonu itibariyle % -4’e ulam ve bu olumsuz gelime sonucu 75.000 sendikal 475.000 sendikasz 550.000 civarnda içinin iini kaybettiini belirlemitir. Bu süreçte iyeri
kapanmalar ve iten çkarmalar konusunda hükümetimizin
ald ve 55 milyar TL’ye ulat hesaplanan önlemlerin Türkiye gibi büyük bir ülke için çok yetersiz kald görülmektedir. Günümüzde, küresel ekonomik ve mali krizin etkileri,
isizlik ve yoksulluk olarak geni kitlelere yansmaktadr. Bu
nedenle istihdam alannda çözüm konusunda daha fazla çabaya, yeni önlemler alnmasna ve devlet öncülüünde krizin
olumsuz etkilerini azaltc ve yol açt sosyal sorunlar çözmeye yönelik çalmalar yaplmasna gereksinim duymaktayz. Ülkemiz yöneticilerinin geni kitlelerin temsilcilerinin
katlmyla yaygn bir krizle mücadele program ve önlemler
paketi hazrlamasyla kriz ile etkili bir mücadele mümkün
hale gelecektir.
KAYNAKÇA
AKAY Tekin (2008), Avrupa Birlii stihdam Politikas Genel Esaslar, Türkiye veren Sendikalar Konfederasyonu Yayn No:291,
Ankara.
ARDY Brian and Ali M. EL-AGRAA, (2007), “Social policies: the employment dimension”, The European Union Economics and Policies,
Edited by Ali M. El-Agraa, Eighth Edition, Cambridge University
Pres, Cambridge.
BARNARD, Catherine (2000), EC Employment Law, Oxford University
Press, Second Edition, Oxford, London.
221
Sosyal Politika
BAYDAROL, Can (2002), “Avrupa Birlii’nde stihdam Sorunu”, Mercek, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikas (MESS) 3 Aylk Yayn Organ, stanbul, ss. 22-33.
Belen, Esra, (2009), “AB stihdam Zirvesi ve sizlikle Mücadele çin 10
Somut Önlem”, TSK veren, Haziran 2009, Ankara.
BLANPAIN, Roger (2000), European Labour Law, Seventh and revised
edition, Kluwer Law International, The Hague-London-Boston.
CEYLAN-ATAMAN, Berrin (2005), Avrupa Birlii’nin stihdam ve Sosyal Politikas, Derleyen:Doç.Dr. Berrin CEYLAN-ATAMAN, Ankara
Üniversitesi Avrupa Topluluklar Aratrma ve Uygulama Merkezi
Jean Monnet Sosyal Politika Modülü Proje Yayn:1, Ankara.
CEYLAN-ATAMAN, Berrin (2003), “sizlik sorunu ve Türkiye’nin AB
stihdam Stratejisine Uyumu”, TSK veren, Ekim 2003, Ankara.
ÇAKAR, Burcu Yakut (2007), “Yoksulluk ve Sosyal Dlanmaya Genel
Bak: Leaken Göstergeleri ile Avrupa Birlii’nde Durum”, Tes-
Dergisi, Haziran 2007, http://www.tesis.org.tr/ TR/tesis_dergi/2007_haziran/pdf/, 10.15.2009, ss. 90-94.
ERDODU, Seyhan (2005), “Avrupa Birliinde Sosyal Korumann
Modernletirilmesi ve Gelitirilmesi ve Sosyal çerme”, Avrupa
Birlii’nin stihdam ve Sosyal Politikas, Derleyen:Doç.Dr. Berrin
CEYLAN-ATAMAN, Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluklar
Aratrma ve Uygulama Merkezi Jean Monnet Sosyal Politika Modülü Proje Yayn:1, Ankara.
EUROFOUND (2010), “Commission issues Communication on Social
Action Programme 1998-2000”, http://www.eurofound.europa.eu/
eiro/1998/05/feature/eu9805104f. htm, 26.02.2010.
EUROPA (2010a), “Implementation Report for the Community Lisbon
Programme 2008 – 2010”, 16.12.2008, COM(2008) 881 nal, Brussels, http://ec.europa.eu/archives, growthandjobs/pdf/europeandimension-200812-annual-progressreport/COM2008881 EN.pdf,
20.02.2010.
222
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
EUROPA (2010b),“New Skills for New Jobs Anticipating and matching labour market and skills needs”, Brussels, 16.12.2008,
COM(2008)868 nal, http://ec.europa.eu/ archives/growthandjobs/pdf/european-dimension-200812-annual-progressreport/
COM 2008868EN.pdf, 20.02.2010.
EUROPA (2010c), “A European Economic Recovery Plan”, Commission
Communication COM (2008) 800 nal, 26.11.2008, Brussels, http://
eur-lex.europa.eu/LexUriServ/ LexUriServ.do?uri=COM:2008:0800
:FIN:EN:PDF, 28.02.2010.
EUROPA (2010d), “Lisbon strategy evaluation document”, http://
ec.europa.eu/archives/growthandjobs2009/pdf/lisbon_strategyevaluation en.pdf, 20.02.2010.
EUROPA (2010e), Consolidated versions of the Treaty on European Union and the Treaty on the Functioning of the European Union, Ofcial
Journal C 83 of 30.3.2010, http://eur-lex.europa. eu/ en/treaties/
index.htm#founding, eriim: 9.4.2010.
European Commission (2009), Industrial Relations in Europe 2008,
Directorate-General for Employment, Social Affairs and Equal Opportunities Unit F.1, Luxembourg: Ofce for Ofcial Publications of
the European Communities. EUROSTAT (2006), European Employment Observatory, Brussels.
KV Bülten (2010a), “Reform zleme Grubu’nun 22’nci Toplants Gerçekletirildi”, Haftalk E-Bülten 16-26 Eylül 2010, stanbul.
KV (2008a), Avrupa Birlii Antlamas ve Avrupa Topluluu’nu Kuran
Antlama’y Tadil eden Lizbon Antlamas, Çeviri: Uzman Zeynep
Özler, Uzman Cenk Mindek ve Yrd.Doç.Dr.Fulya Batur, KV Yaynlar No:217, stanbul.
KV (2006), Avrupa Birlii’nin Lizbon Stratejisi, Hazrlayan: Zeynep
Usal ve Mahir Ilgaz, ktisadi Kalknma Vakf Yaynlar No:197, stanbul.
223
Sosyal Politika
KV (2000), Amsterdam Antlamas Bütünletirilmi Haliyle Avrupa
Birlii Kurucu Antlamalar, Yayna Hazrlayan: Yrd.Uzman Cenk
Bolayr, KV Yayn No:162, 2. Bask, stanbul.
REN, Ertan (2008), Avrupa Birlii Hukuku Yönergeleri Karsnda
4857 Sayl Kanununun Durumu, Çimento Endüstrisi Verenleri
Sendikas Yayn, Ankara.
KESC, Mehmet Rauf (2009), “Geçi Ekonomilerinin Dönüüm Sürecinde Avrupa Birlii Üyelii ve stihdam”, ktisat Fakültesi Sosyal
Siyaset Konferanslar, 57 Kitap,
stanbul Üniversitesi Yayn No: 4836, ktisat Fakültesi Yayn No:604,
ISSN: 1304-0103, stanbul, ss. 407-448.
PROMBERGER, M., and Thomas Rhein (2004), “Avrupa stihdam Stratejisinin Perspektieri”, AB – Türkiye & Endüstri likileri, Çev. Dr.
Alpay Hekimler (Editör), Beta Basm Yaym Datm A.., stanbul.
SELAMOLU, Ahmet ve Kuvvet Lordolu, (2006), Katlm Sürecinde Avrupa Birlii ve Türkiye’de gücü ve stihdamn Görünümü,
Belediye- Yaynlar, AB’ye Sosyal Uyum Dizisi, Ankara.
T.C.Babakanlk ABGS (2010), Türkiye’nin Katlm Süreci çin Avrupa
Birlii Stratejisi, Ankara.
TEMZ, Hasan Ejder, (2004), “Ereti stihdam: gücü Piyasasnda Güvencesizliin ve stikrarszln Yeni Yaplanmas”, Çalma ve Toplum, Ekonomi ve Hukuk Dergisi, DSK/Birleik Metal-, 2004/2,
stanbul, s. 55-80.
TSK (2010), “Avrupa Birlii’ne Üyelik Sürecinde AB Ülkeleri ve Dier
Aday Ülkeler Karsnda Türkiye’nin Durumu”, http://www.tisk.
org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id= 1956, 10.03.2010.
TSK (2007), “AB’nin Gelecei”, http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.
asp?yazi_id =1884 &id=91, 26.08.2010.
224
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
TSK (2006), Avrupa stihdam Stratejisi ve gücü Piyasas Gelimeleri, Türkiye veren Sendikalar Konfederasyonu, Yayn No:272,
ISBN:975-6728-20-50, Ankara.
TUBTAK (2004), Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikalar 2003-2023 Strateji Belgesi, www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_les/vizyon2023/
vizyon2023_Strateji_Belgesi.pdf, 02.10.2010.
225
Sosyal Politika
ÜCRET DÜZEYLER VE VERMLLN
STHDAM ETKS
THE EMPLOYMENT EFFECTS OF THE
LEVEL OF WAGES AND THE
PRODUCTIVITY
Ar. Gör. Aykut Sezgin
Ar. Gör. erife Durmaz
Süleyman Demirel Üniversitesi – BF
[email protected]
Süleyman Demirel Üniversitesi – BF
[email protected]
Ar. Gör. Onur Demirel
Ar. Gör. Esra Sincer
Süleyman Demirel Üniversitesi – BF
[email protected]
Süleyman Demirel Üniversitesi – BF
[email protected]
ÖZET
Ülkelerin gelimilik düzeyleri ve uyguladklar ücret politikalar, çalanlarn istihdam düzeyleri ve çalma koullar
üzerinde ciddi etkiler yaratmaktadr. Dünyada ve Türkiye’de
gerek konjonktürel durum deiimi gerekse dönemsel olarak
gerçekletirilen politika deiikliklerinin etkisiyle istihdam
düzeylerinde de dalgalanmalar görülmektedir. stihdam yalnzca ekonomik boyutu olan bir kavram olmakla kalmayp
ayn zamanda geni sosyal etkileri bulunan bir kavramdr.
Dolaysyla istihdam etkileyecek etkenler üzerinde çallmas
emek piyasas açsndan ciddi bir öneme sahiptir. stihdam etkileyen kavramlardan en önemlilerinden biride ücret düzeyidir. Ayrca verimlilik düzeylerinin ücret seviyeleri ve istihdam
oranlar arasndaki ilikide oldukça etkili olduu ortadadr.
Nitekim ücret politikalarna yönelik çalmalarda ücret düze-
226
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
yinin istihdam üzerindeki etkileri ve dolayl yoldan verimliliin istihdam etkileri ortaya koyulmaktadr. Bu çalmada gerçekletirilecek olan, ücretler ile istihdam arasndaki ilikinin
ampirik çalmayla desteklenerek deerlendirilmesidir.
Anahtar Kelimeler: Ücret, stihdam, Verimlilik, Sosyal
Güvenlik
ABSTRACT
National levels of development and wage policies they
apply have signicant effects on the level of employment and
working conditions. Both in Turkey and in the world variations
in the level of employment occur because of the effects of
either the conjuncture or the periodical policy changes. The
concept of employment has not only economic dimension
but also wide social effects. Thus, studying the effects of
factors that will affect the employment is crucial in terms of
labour market. One of the most important concepts effecting
the employment is the level of wages. Besides, it is certain
that the level of productivity is considerably effective on the
relationship between the levels of wages and employment. In
fact, in those studies on the policies of wages, the effect of
the level of wages on employment, and indirectly, the effects
of productivity on employment are revealed. In this paper,
the relationship between wages and employment is examined
with empirical evidence.
Keywords: Wage, Employment, Productivity, Social
Security
1. GR
Ücret, çalan kesimin büyük bir bölümünde tek gelir kayna olduu için her dönem bir alt snrnn olmas, ne karlnda ve hangi artlar altnda ödenecei vb. gibi konular
227
Sosyal Politika
tartma konusu olmaktadr. Pek çok bilim dalnn da ilgi
alanna giren ücretin tanmnda dahi ortak bir görü hâkim
olmamakta, her bilim dal kendi görüü ve alakas dorultusunda deerlendirilmektedir.
Ücret sisteminin toplumlarda ekonomik ve sosyal hayatta
ve üretim sisteminde egemen olmas kapitalist sistemle balamaktadr. Kapitalist sistemin bir durumu olarak ortaya çkan
sanayi devrimi ve onun sonucu olan sanayileme, ücret sisteminin domasndaki temel etkenlerden biridir. Bu nedenle
ücretli çalmann yaygnl kapitalist gelimenin bir ölçütü
kabul edilmektedir (Ikl, 1975: 16).
Kapitalist gelimeye paralel, sermayenin belirli ellerde
toplanmasnn bir sonucu olarak, geçinmek için emeinden
baka satacak bir eyi olmayanlarn says faal nüfus içinde
oldukça artmtr. Ekonomik güç sahibi olanlarn dnda kalanlar ile esnaar, zanaatkârlar ve küçük çiftçilerinde ücretlilere karmas, hzl nüfus art ve tekelleme sonucu bu dönüüm hzlanm ve üretim araçlarn kullanarak geçinenler
kaybolmutur (Ikl, 1975: 22).
Osmanl döneminden bu yana ülkemize baktmzda ise
kapitalist gelimenin yani ücretlilik düzeninin yldan yla artmasna ramen ileri derecede kapitalistlemi A.B.D ve ngiltere gibi ülkelere kyasla hayli düük olduu görülmektedir.
Ücretlilik düzeninin en az yaygnlat kesimin tarm kesimi
olduu görülmekle birlikte, faal nüfusta ücretle geçinenlerin
geçmiten beri dier ülkelere göre zayf bir oran tekil ettii
gözlemlenebilir (Ikl, 1975: 23–25).
Ücret kavram bu tarihi perspektif içerisinde klasik ve modern ücret teorileri çerçevesinde geliimini sürdürmektedir.
Klasik teoriler daha ziyade ücret ve emek kavramn tanmlamaya çalmakta, modern teoriler ise ücretin verimlilik ile
tespit edebileceini ileri sürmektedir. Dolaysyla verimlilik,
ücret teorilerine modern teoriler ile dahil edilmektedir.
228
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Ücret olgusunun istihdam ve verimlilik üzerindeki etkileri uygulamada politika çktlar üzerinden incelenmektedir.
Ülkelerin bir ücret politikasnn olup olmad, eer bir ücret
politikas olacaksa bunun hangi araçlarla nasl gerçekletirilecei ülkelerin ekonomik durumlarna ve içinde bulunduklar
döneme bal olarak deimitir. Bu balamda ücret politikas kavram ve çeitleri üzerinde durulacak ve özellikle gelimekte olan ülkelerde uygulanan politikalar incelenecektir.
Ücret olgusu kalknma planlarnda incelendikten sonra
toplanan veriler kullanlarak bir deerlendirme yaplacak
vesonuçlar incelenecektir. Analizin son ksmnda Türkiye’de
uygulanan ücret ve maa politikalar son yirmi yln rakamlar eliinde, verimlilik balamnda analiz edilecektir.
2. ÜCRETN BELRLENMES VE KLASK ÜCRET
TEORLER
Ücret kavram için net ve genel kabul gören tek bir tanma ulamak oldukça zor olmakla birlikte farkllk gösterse de
ekonomik ve sosyal kavramlarn tanmlanmaya ihtiyac vardr (Talas, 1997: 34). Ücret, günümüz sosyal devlet düzeninde
bir sosyal hak olarak kabul edilmektedir (Çubuk, 1970: 43).
Sosyal ve iktisadi hayatta emein karl olarak kabul edilmektedir (Kurda, 1975: 1). Ücretle ilgili kavramlarn bilinmesi ücret politikas uygulamalarnda, bilimsel tartmalarda
konunun aydnlanmas ve karlatrlmas açsndan faydal
olmaktadr (Zaim, 1974: 84).
4857 sayl Kanunun 32. Maddesinde ücret bir kimseye,
bir i karlnda iveren veya üçüncü kiiler tarafndan salanan para ile ödenen tutar olarak tanmlanmaktadr. Ücret
günümüzde en genel manasyla “insan emeinin bedeli” eklinde kabul edilmektedir. Bununla birlikte “içiye yapt i
dolays ile yaplan her türlü ödeme” veya “üretime emei ile
229
Sosyal Politika
katlanlarn üretimden aldklar pay” gibi objektif kriterlere
dayal tanmlar olabilecei gibi “bir emek geliri”, “bal emein bedeli” veya iverenler açsndan bakldnda bir “masraf faktörü” gibi tanmlar da yaplabilmektedir.
Ücret kavram için farkl amaçlara yönelik birçok snandrma yaplmaktadr. Belirli bir üretim ya da zaman birimi
bana emee ödenen ücret anlamnda ücret haddi; nakdi
yada nominal ücret olarak adlandrlan parasal ücret; çalanlara insan haysiyetine yarar ve yaad toplum içinde
ailesi ile birlikte uygun bir yaam standardn salayacak bir
ücret türü olarak asgari ücret; müddet itibariyle aylk ve yllk
dönemlerle ödenen daha uzun vadeli ödemeleri temsil eden
yardmc çalan ve büro memuru ücretlerini gösteren maa,
ücret için yaplan baz snandrmalardr.
Ücretlerin nasl olutuklar ve düzeylerine ilikin ortaya
atlan görülere “Ücret Teorileri” denir. Ücretin çok yönlü bir
kavram olmas, ücreti etkileyen pek çok unsurun olmas ve
bu unsurlarn ekonomik, sosyal ve endüstriyel yapyla dorudan ilikisi, her dönem, herkes tarafndan kabul edilebilen
bir tek ücret teorisinin olumasn imkânsz klm, bu nedenle de çeitli teoriler ortaya çkmtr. Farkl ülkeler ve dönemlerde ki ekonomik ve sosyal koullar göz önünde bulundurulduunda, her bir ücret teorisinin ücret sorununun farkl
bir yönüne k tutarak fayda salayabilecei görülmektedir.
Bunun yannda, durgun ekonomiler için uygulanan bir ücret
politikas dinamik, sanayilemi ekonomiler için geçerli olmayabilmektedir (Talas, 1976: 10; Gündoan ve Biçerli, 2004: 84;
Içok, 2007: 37–38). Çeitli dönemlerde ortaya atlan ücret
teorilerini Klasik ve Modern ücret teorileri eklinde iki snfa
ayrmak mümkündür.
19. yüzyl teorilerini ifade eden Klasik ücret teorileri; “doal ücret teorisi”, “ücret fonu teorisi” ve “artk deer teorisi”
olmak üzere üç grup altnda incelenmektedir (Gündoan ve
Biçerli, 2004: 84; Içok, 2007: 38).
230
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
18. yüzyl sonunda ngiltere’de ortaya atlan doal ücret
teorisi; klasik teori, klasik doal ücret teorisi ve tunç yasas
olarak adlandrlmaktadr. Liberal düünürlerden Cantillion,
Turgot ve Adam Smith tarafndan ortaya atlan teori David
Ricardo tarafndan gelitirilmitir. Bu kurama göre ücret, bir
içinin yaamn sürdürebilmesi için gerekli olan tüketim
mallarn salamaya yeterli düzeyde oluan ve içiye emei
karlnda verilen para ya da maldr. Yani, ücretin miktarn belirleyen temel etken, içinin bedensel ihtiyaçlardr.
A.Smith’e göre ücret öyle bir düzeyde olumaldr ki içi yaamn sürdürürken soyunu da devam ettirebilmelidir. Ücretin
bu düzeyin altnda kalmas durumunda içi soyunu devam
ettiremeyecek ve yok olacaktr. Turgot, A.Smith’in bu görüünü biraz daha aydnlatmaya çalarak, içinin ald ücretin
sadece hayatta kalmasn salamann dnda, azda olsa dier
zevk ve ihtiyaçlarn da karlayabilecek, hastalandnda ya
da isiz kaldnda bir süre geçimini salamasn mümkün klacak bir birikime sahip olmasna imkan verecek bir düzeyde
olmas gerektiini belirtmitir. David Ricardo’da ücretin içinin zyolojik gereksinimlerini karlamasnn yannda içinin
ailesine de baz zevkler salamas gerektiinin savunmutur.
Ricardo da ücreti bir para olarak deil mal olarak düünmütür (Talas, 1976: 10-11; Gündoan ve Biçerli, 2004: 84; Içok, 2007: 38-39; Akyldz, 2010: 125). Bunun sonucu olarak
da mallarn yatlar yükseldikçe ücretlerde artacaktr (Talas,
1976: 11).
Doal ücret kuram bugün ki yeni liberal okul tarafndan
da tamamyla benimsenmemektedir. Eer doal ücret dar anlamda ele alnacak olursa, sadece en az bedensel ihtiyac karlad kabul edilirse, gerçeklerden uzaklalm olur. Çünkü
Sanayi Devriminin, emein sömürülmesinde snr tanmad
zamanlarda bile ücret, en az bedensel gereksinimi karlayacak düzeyin üzerinde kalabilmitir. Sosyal politikalarn geli-
231
Sosyal Politika
tii, toplu pazarlk yoluyla içilerin örgütlenip eit müzakere
haklarn elde ettii göz önünde bulundurulduunda doal
ücret kuramnn gerçeklerle uyumad görülmektedir. Daha
geni anlamda ele alndnda ise, doal ücret belirsiz bir anlam tamaktadr. Çünkü herhangi bir ücrete doal ücret olarak baklabilir. Ayrca, doal ücretin ülkeden ülkeye, meslekten meslee ve devirden devire deimesini açklayabilmek
mümkün deildir. Çünkü doal ücret gerçekten içinin bedensel gereksinimleri tarafndan belirlenmi olsayd, zaman,
yer ve de meslee göre deiiklik göstermemesi gerekirdir
(Talas, 1976: 12)
Klasik ücret teorilerinden ikincisi olan ücret fonu teorisinin
temelinde Malthus’un nüfus teorisi ve azalan verimler kanunu
bulunmaktadr (Akyldz, 2010: 126). Ksa dönemde herhangi
bir ülkede ücret düzeyini, igücü hacmi ve ücret ödemelerine
ayrlan ve deimeyen fon arasndaki iliki belirlemektedir.
Emek talebi ve ücret, üretim biçimi içinde önceden var olan
belirli bir fon miktarna baldr (Gündoan ve Biçerli, 2004:
85; Içok, 2007: 43). Belirli bir dönemde ücretlerin ödenmesi için ayrlan sermaye bir önceki dönemde üretilen mallarn
satndan domakta ve emek talebi, üretimden önceki ücretler tarafndan belirlenmektedir. Yani, içinin ücreti belli bir
zamanda var olan sermayenin hacmine baldr (Talas, 1976:
12–13). Baka bir deyile, ülkedeki giriimciler tarafndan, ücretlerin ödenmesi için bir fon kurulmakta ve ücret düzeyi, bu
fonun çalan içi saysna bölünmesi ile belirlenmektedir. çi
says N, fon da F ile gösterecek olursak ücret (W)=F/N eklinde hesaplanmakta ve toplam ücretler hiçbir zaman fon miktarn aamamaktadr. Bu fonun fazla sayda istihdam edilen
içi arasnda paylatrlmas durumunda ücretler düük, az
sayda içi arasnda paylatrlmas durumunda ise ücretler
yüksek olacaktr (Talas, 1976: 13; Gündoan ve Biçerli, 2004:
85; Içok, 2007: 43; Akyldz, 2010: 126).
232
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Üçüncü klasik ücret teorisi olan artk deer teorisi, emein
iveren tarafndan istismar edildii ve kar ile faizin ücretten
alnm haksz gelirler olduu düüncesi üzerine kuruludur
(Içok, 2007: 45). Marx’a göre deerin kayna olan emein bir kullanm deeri bir de mübadele deeri vardr. Emein kullanm deeri ürettii maln kendisine eitken emein
mübadele deeri (emein yat) ise emein kendisini yeniden üretmesi için gerekli olan mal miktarna eittir (Akyldz,
2010: 126–127). Emein kullanm deeri ile mübadele deeri
arasndaki fark emein ürettii deerden iverenin alkoyduu artk deerdir (Içok, 2007: 45; Akyldz, 2010: 127). Yani
Marx’a göre ücret, emee deil, insandaki tüm bedensel ve
düünsel gücü ifade eden emek gücüne ödenen yattr. Ancak, kapitalist düzen gerei içiler, çalacaklar zaman miktarn belirleme gücünden yoksun olmakla birlikte kendilerinin
ve ailelerinin geçimine ancak yetecek düzeyde ücret almaktadrlar (Gündoan ve Biçerli, 2004: 86). Ksaca, mevcut düzen
çerçevesinde içilere yarattklar toplam deer orannda ücret
verilmemektedir. Bu nedenle, içilerin iverenleri tarafndan
sömürüldüü, ürettikleri deerin karl olan ücretin kendilerine tam olarak verilmedii, bir ksmnn alkonulduu ve
alkonulan bu ksmnda “artk deer” olduu savunulmaktadr (Içok, 2007: 45). Deerin tek kayna emek kabul edildii için kar, faiz ve rant gelirleri emein ürettii deerden
alkonulan haksz kazanç yani emek sömürüsüdür (Akyldz,
2010: 127).
3. MODERN ÜCRET TEORLER
VE VERMLLK LKS
20. yüzylda ortaya atlmas nedeniyle 20.Yüzyl Ücret Teorileri de denilen modern ücret teorileri; marjinal verimlilik
teorisi, pazarlk teorisi, satn alma gücü teorisi ve etkin ücret
teorileri balklar altnda incelenmektedir.
233
Sosyal Politika
Marjinal verimlilik teorisi ve kuram özünde içinin çalmas sonucu ortaya çkan ürünle ilgilenmekte ve iveren içinin çalmas karlnda ödeyecei ücreti sermayesinden
ödeyerek içinin üretimi sonucunda bunu geri almay istemektedir. Sonuç olarak içinin ücretini yine içinin üretimi
belirlemektedir (Talas, 1976: 17; 1997: 49). Bu varsaymlara
göre iveren, üretime eklenen her üretim faktörünün kendisine yükledii maliyet ile verimlilii göz önünde bulundurarak
ödeme yapmaktadr. Ayrca, iveren, ie ald son içinin yaratt deer, bu içinin iverene maliyetini karlad sürece
içi almaya devam edecektir ancak tersi durumda içi almn
durduracaktr (Içok, 2007: 51–52). Ksaca ücret, üretime
katlan en son içinin toplam çktda yaratt deiiklie yani
“marjinal verim”e eit olmaktadr. Teori, belirli istihdam düzeyinde ücretin en üst düzeyi olan “tavan” belirlemektedir
ve bu tavan verimlilik artyla artmad sürece ücret düzeyi art olanakszdr (Gündoan ve Biçerli, 2004: 87; Içok,
2007: 52). Ancak ayn iyerindeki farkl içilerin üretimleri
ayn deerde deildir. Bu durumda akla her içiye yapt
üretim deerine göre mi ücret ödenecek sorusu gelmektedir.
fakat yatlarn birlii kural gereince ayn nitelikteki içilere
en az üretici içinin verimliliine uyan ücret olan tek bir ücret
yani marjinal verimlilik ücreti ödenebilmektedir. Ayrca hiçbir iveren, içinin verimliliinin üzerinde bir ücret ödemek
istememektedir (Talas, 1976: 18–19; 1997: 50).
Marjinal verimlilik teorisinde ücreti belirleyen temel faktör
olan marjinal verimlilikten ücrete doru bir geçi söz konusuyken etkin ücret teorisinde sistem tersi yönde ilemektedir.
çilere farkl nedenlerle piyasa ücretinin üzerinde bir ödeme
yapldnda ücreti artan içinin marjinal veriminin artaca
kabul edilmektedir. Ücret artyla gelen bu fazla ödemeler
balangçta emek maliyetini yükseltmi gibi görünse de bu
sayede salanacak olan verimlilik art, karlar arttracak ve
bu verimlilik art neden olduu maliyet artn kolaylkla
234
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tela etmektedir (Gündoan ve Biçerli, 2004: 88–89). Ücret
düzeyini düürmeye çalan iverenler açsndan bakldnda ise ksa dönemde kazanç salanm gibi görünse de uzun
dönemde çalanlarn bozulan moralleri, yapt ite kulland araç ve gereçleri dikkatsiz ve hor kullanmas, deien
koullara direnç gösterme ya da uyum sorunu gibi baz gizli
maliyetlere neden olacaktr. Üstelik içilerin bu tür olumsuz
davranlarn tespit etmek ve cezalandrmak oldukça güç olmakla birlikte her zaman mümkün olamamaktadr. Teori, bu
nedenle yaanlabilecek bu olumsuzluklar önlemenin en etkin yolu olarak çalanlarn iyi niyetine güvenmeyi ve piyasa
denge ücretinin üzerinde bir ücret ödemeyi savunmaktadr.
Piyasa denge yatnn üzerinde yaplan bu ödemelerin faydalarnn yannda tabii ki de baz maliyetleri arttrmas kaçnlmazdr. Ücret düzeyindeki artn marjinal getirisi ile marjinal maliyetinin karlatrlmas ve ücret düzeyinin buna göre
belirlenmesi gerekir. Marjinal getirinin, marjinal maliyete eit
olduu noktada kar maksimizasyonu salanacak ve “etkin
ücret düzeyi” ortaya çkacaktr (Içok, 2007: 59–60).
Ücretlerin emek verimlilii üzerindeki etkisini açklama
da çeitli teoriler ortaya atlmtr.
a) Bunlardan ilki olan beslenme teorisine göre, iyi ücret
alan içi daha iyi beslenebilmekte ve daha salkl olmas nedeniyle daha verimli olabilmektedir. Daha çok az gelimi ülkelerde geçerli olan bu teori, gelimi ülkeler açsndan pek
etkin deildir. Çünkü bu ülkelerdeki denge ücret düzeyi zaten
içilerin salkl beslenebilmelerini salayacak düzeydedir.
b) kinci etkin ücret teorisi ise, içi devri teorisidir. Daha
çok gelimi ülkelerde görülen bu teoriye göre yüksek ücretler içi devrini düürmektedir. çiler genelde daha yüksek
ücret almak ya da daha iyi bir pozisyona geçmek için ilerinden ayrlrlar. Teoriye göre, iverenler, içilerine piyasa denge
ücretinin üzerinde bir ücret öderlerse hem içilerinin iten ay-
235
Sosyal Politika
rlmalarna engel olurlar hem de iten ayrlan içilerinin yerine içi alma, eitme vb. gibi maliyetlerden kurtulurlar.
c) Etkin ücret teorisinin üçüncüsü ise, seçim teorisidir. Firmalarn sahip olduklar igücünün nitelii içilerine ödedii
ücrete baldr. Eer iveren ücretleri düürürse nitelikli içiler daha iyi olanaklar sunan baka rmalara gidebilir ama
çalanlarnn ücretlerini denge yatnn üzerinde tutarsa,
daha nitelikli içiler istihdam edebilir, dardaki nitelikli içiyi daha kolaylkla kendi rmasna çekebilir ve iyerindeki
verimlilii arttrabilir.
d) Son etkin ücret teorisi ise, motivasyon teorisidir. Bu teoriye göre de daha yüksek ücretler içileri daha etkin ve üretken klarak, çalma motivasyonlarn arttrmaktadr. Ücret
arttkça içi için iinden olmann maliyeti artacak, kaytarma
önlenerek verimlilik art salanacaktr (Gündoan ve Biçerli, 2004: 88–89; Içok, 2007: 60–64).
Üçüncü modern ücret teorisi pazarlk teorisidir. çi ve iverenin farkl iki taraf olduu gerçeinden yola çkan bu teoriye göre özellikle ksa dönemde ücretler içiler ve iverenler
arasndaki pazarlk sonucu belirlenmektedir. En yüksek ve en
alt limitleri olan ücrette, içi en yüksek ücreti talep ederken
iveren en düük ücreti ödemek istemektedir (Talas, 1976:
20; 1997: 52; Gündoan ve Biçerli, 2004: 87; Içok, 2007:
53–54).
Satn alma gücü teorisine göre ise içilerin ücretleri ne kadar yüksekse, üretilen mal ve hizmete talep o kadar fazla olmakta, içilerin ücretlerinin özellikle düük olmas durumunda ise üretim azalmakta ve isizlik artmaktadr. Çünkü teoriye
göre üretilen mal ve hizmetlerin tüketilmesi ve üretimin devamllnn salanmas satn alma gücüne sahip toplum üyelerinin talebine baldr. Nitekim üretilen mal ve hizmetlerin
en büyük tüketicileri, yine o mal ve hizmetleri üreten igücü
ve aileleridir (Akyldz, 2010:131–132).
236
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
4. ÜCRET POLTKALARI
VE VERMLLK LKS
Ülkelerin benimsedikleri ekonomik sistemlere göre uyguladklar ücret politikalar deiiklik gösterse de birçok
ülkenin uygulad ücret politikalarnn temel baz amaçlar
unladr:
(a) Adaletli bir ücret düzeyi salamak,
(b) Ekonomik istikrar sürdürmek,
(c) Yüksek bir istihdam düzeyine ulamak (Korkmaz vd.,
1985: 16).
Bu amaçlarn yannda A.Arndt gibi baz iktisatçlara göre
ise ücret politikasnn amaçlar gelir dalm ve dier amaçlar
olarak genellenmektedir.
Uygun bir meslek yapsnn salanmas, verimlilik artn salamak ve satn alma gücünü arttrmak ve korumak ise
dier amaçlarn kapsam içindedir (Içok, 2007: 86). Verimlilik ile ücret politikalar arasnda ba kuran yüksek ücret politikasna göre, ücretin verimlilikten biraz daha fazla artmas
durumunda bunun neden olduu ücret artlar zayf ve yava olaca için bir tehlike yaratmayacak hatta tam istihdamn
salanmasna kolaylk salayacaktr (Korkmaz vd., 1985: 19).
Hatta bu artn tam istihdamn devamlln salayacan
bile savunanlar olmutur (Içok, 2007: 92).
Keyneysen görüe dayanan satn alma gücü politikas, soruna toplam talebin arttrlmas açsndan bakmaktadr. Keynesyen görüte, kapitalist ekonomide ulusal gelir adil datlmad için büyük tüketici kitlesi olan içilerin satn alma
gücü yetersiz kalmakta ve üretilen mallara yeterli talep olumamakta bunun sonucunda da ekonomik bunalmlar olumaktadr. Bu yüzden bu politika savunucularna göre ekonomik bunalm önlemek için giriimcinin kar marjn ücretler
237
Sosyal Politika
lehine snrlandrmas, ücretlerin arttrlarak içilerin satn
alma güçlerinin yükseltilmesi gerekmektedir. Ancak verimlilik artlarnn ücret artlarn beraberinde getirmesi gibi bir
beklentileri yoktur. Ücret art yoluyla satn alma gücü artan
içilerin verimliliinin de kendiliinden artacana inanmaktadrlar (Içok, 2007: 94).
Günümüzde hem ekonomik hem de sosyal politikalarn en
öncelikli arac olarak görülen verimlilie dayal ücret politikas; ücret politikalarnn iki temel amac olan gelir dalm ve
verimlilik amaçlarnn her ikisini de hedef almakta ve hizmet
etmektedir. Ücret artlarn verimlilik gibi objektif, ölçülebilir
bilimsel ölçütlere dayandrmaktadr (Içok, 2007: 95).
Verimlilie dayal ücret politikasnda ücretler verimlilik
düzeyine bal olarak attrlmakta yani emek verimlilii temel alnmaktadr. Ücretlerin verimlilik ölçüsünde artt, tam
istihdamn olduu ekonomilerde; ücret artlarnn üst snr
verimlilik artlaryla belirlenecektir. Ancak üretilen maldan
daha fazlasnn datlmas imkânsz olduu için verimliliin
belirledii üst snrn almamas gerekmektedir. Ücretlerin
verimlilik art olmadan artt durumlarda ise enasyonun
olumas kaçnlmazdr (Içok, 2007: 96). Tam rekabet piyasasnda iletmenin bir birim emee ödeyecei ücret, istihdam
ettii son birimin marjinal verimine eit olacaktr (Akyldz ve
Karabçak, 2002: 63).
Verimlilik, taraar arasnda ortaya çkan ücret uyumazlklarnn çözümünde ise objektif bir ölçüttür. Almanya’da verimlilie dayal ücret politikasyla e anlaml olan “ücret politikasnn objektietirilmesi” deyimi kullanlrken, ABD’de C.
Keer, L. Keil ve A. Hansen gibi iktisatç ve sosyal politikaclar;
toplu i sözlemelerinde verimlilik artnn ücret artlar için
bir ölçüt olmasn önermitir (Içok, 2007: 96-97).
Gelimekte olan ülkelerde verimlilik bazl ücret politikalar için genel görü, gelimenin sürdürülebilmesi için yaam
238
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
standartlarnn verimlilikten daha yava artmasyla salanmas yönündedir. Dier taraftan, ücretli nüfusun artmasyla
yaam standartlar gerilemeden hatta bir nebze iyiletirilerek
yatrmlarnda artmasn gerektirmektedir. Yoksulluk düzeyindeki ekonomiler için “yüksek ücret politikas” uygulamas
verimlilik üzerinde olumlu etki yapmaktadr. Ancak dorudan parasal ücret artlar toplumun tümüne yararl olacaktr
denilemez. Yaam standardn yükseltmek için yaplan selektif yat indirimleri, sosyal yardm ve hizmetler daha etken ve
adildir (Korkmaz vd., 1985: 27).
5. TÜRKYE’DE VERMLLK BAZLI ÜCRET
POLTKALARI, STHDAMA ETKS
VE UYGULAMA SONUÇLARI
Birçok gelimekte olan ülkede olduu gibi Türkiye’de de
ücret politikalar ve sonuçlar, kalknma programlar çerçevesinde ele alnmaya balanmtr. 1963–1967 dönemini kapsayan birinci kalknma planna bakldnda, asgari ücretin
yeterli bir yaam düzeyi salayacak ekilde arttrlmas gerei üzerinde durulmu ve dier ücretlerin ise verimlilik art
oranlar ölçüsünde arttrlmas gerektii belirtilmitir (Korkmaz v.d., 1985: 48). Planda bu, bölge ve i kollar için sosyal
adalet ilkelerine göre tespit edilmesi gereken asgari ücretin
üzerindeki artlar, verimlilik artna balanmaktadr. Planda bu durum, “çilerin verimlilik çabalarn tevik edici ücret
sistemlerinin benimsenmesi desteklenecek, sanayi kollarnn
artlarna göre deimesi tabii olan ücret sistemlerinin seçimi
toplu pazarlk konusu olacaktr.” eklinde açklanmaktadr
(DPT, 1963: 108).
Ancak verimliliin saptanmasnda en büyük problem tek
tek içilerin toplam çktya ne oranda katk saladn belirlemektir. Tek tek içilerin verimlilik artlarnn ölçülmesinin
zorluu nedeniyle uygulanabilirlii oldukça zor bir ölçüttür.
239
Sosyal Politika
Bu nedenle verimliliin ölçülebilirliini ve uygulanabilirliini
kolaylatrmak için verimlilii kaba ulusal gelirin toplam istihdama oran biçiminde kabul etmek gerekmektedir. “W/P”
nin gerçek ücret olduu durumda “v” verimlilik art oran
kabul edilirse plana göre; W/P v olmaldr. Bu planla ücretler
konusunda belirli bir ilke getirildii görülmektedir. Ayrca bu
planda ücretler gelir dalmn düzenlemede bir araç olarak
deerlendirilmemitir.
1968–1972 yllarn kapsayan ikinci kalknma plannda
da yine verimlilik ilkesi görülmektedir (DPT, 1968: 135,144).
Ancak bu planda ücretler gelir dalmn düzeltmek için bir
araç olarak görülmekte, isizlik sorununun çözümü içinse
emek-youn yatrmlarn özendirilmesi gerektii üzerinde
durulmaktadr. Yurt dna olan emek göçü, bu planda umut
balanan bir olanak olarak görülmektedir (Korkmaz v.d.,
1985: 50).
1973–1977 dönemini kapsayan üçüncü kalknma plannda dier planlardan farkl olarak gelir dalmn düzenleme
amac öngörülmedii gibi gelir dalmn düzenlenmesinin
kaynak dalmn bozaca iddia edilmektedir (DPT, 1973:
80). Ayrca emek- youn yatrmlarn desteklenmesi eletirilerken isizlik sorununun bu ekilde çözülmesinin çadalktan uzaklamak olduu belirtilmektedir. Ayrca verimlilik
ilkesi yine bu planda da gündemdeki yerini korumaktadr
(Korkmaz v.d., 1985: 50).
1979–1983 döneminde verimlilik ilkesine atf bulunmazken, 1985-1989 döneminde, toplu i sözlemelerinde yer alan
ücret sistemlerinin, verimlilik, i ve liyakat deerlendirmesi
teknikleri üzerine kurulmasnn temini için gerekli tedbirler
alnarak, bu maksatla «Eit ie eit ücret» ilkesi, verimlilik ve
liyakat deerlendirmelerini de kapsayan «eit prodüktif emee eit ücret» ilkesi ile birlikte uygulanmas gibi ilkeler belirtilmitir. Üzerinde durulan önemli bir nokta ise önceki plan-
240
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
larda belirtilen verimlilik ilkesinin shhatli bir ekilde takip
edilemediinin tespit edilmi olmas üzerinedir. Bu konuda
sorumlu kurum olan Milli Prodüktivite Merkezinin üzerinde
çalmalar yapaca belirtilmitir (Korkmaz v.d., 1985: 50).
1990-1994 ve 1996-2000 dönemlerinde yine benzer tespitlerde bulunulmu ve kamu kesimi ile memur kesimi arasndaki ücret-verimlilik makasnn kamu kesimi içileri lehine
gelitii üzerinde durulmutur. 2001-2005 dönemini kapsayan sekizinci kalknma plan ise, esas ücret/yan ödeme paritesini esas ücret arlkl klma politikalarnn sürdürülerek,
verimlilie dayal ücret sistemlerine geçiin salanaca üzerinde durmutur. 2007-2013 dönemini kapsayan dokuzuncu
kalknma plannda, ücret- verimlilik ilikisini güçlendiren,
ekonomide rekabet gücünü dikkate alan, igücü piyasalarnn esnekliine katk salayan ve üretken istihdam destekleyen esas ücret arlkl bir ücret politikasnn izlenecei
üzerinde durulmaktadr (DPT, 1990: 301; 1996: 54; 2006: 46;
2006: 91, 116).
Yaplan çalmada Türkiye için 1988-2010 yllar aras
kamu kesimi içi ücretleri, özel sektör çalan ücretleri, kamu
kesimi memur ücretleri ve asgari ücret düzeyleri 1988=100
endeksi halinde düzenlenmitir. Veri toplamada yaanan
skntlardan dolay baz yllarn reel ücret deerleri uç uca
ekleme yöntemi ile belirlenmitir. stihdam rakamlar ise Türkiye geneli, özel sektör ve kamu kesimi olmak üzere üç ayr
ksmda incelenmitir. Yaplan bu ayrmda kamu kesimi hem
içi hem de memur istihdamn içine almaktadr. Verimlilik
için eldeki verilerle kamu, memur ve özel ayrm 22 yllk periyodun tamam için elde edilemedii için yalnzca Türkiye
geneli verimlilik rakamlar analize dahil edilmitir. (Analizler
e-views program ve en küçük kareler yöntemi regresyon modeli kullanlarak gerçekletirilmitir.)
241
Sosyal Politika
Yaplan analiz sonucu %5 hata pay (%95 güvenle) asgari
ücret endeksi ile istihdam endeksi arasnda pozitif bir iliki
olduu ortaya çkmtr. Yani asgari ücret endeksinde ortaya
çkan bir art istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr. Yaplan analiz sonucu ise; asgari ücret endeksinde
ortaya çkan %1’lik bir art, istihdam endeksini %0.087 orannda artrmaktadr. Yine analizimizde R kare deerimiz 0.182
olarak çkmtr. Buda göstermektedir ki modele dahil edilen
asgari ücret endeksi, istihdam endeksinde meydana gelen deiimin %18’ini açklamaktadr. Bunun yannda düzeltilmi R
kare deeri ise 0.13 olarak gerçeklemitir.
Grak 1. Asgari ücret endeksi –
stihdam endeksi ilikisi
220
200
180
160
140
120
100
80
90
92
.
94
.
96
ISTIHDAMEND
242
98
00
02
04
. ..
06
08
ASGARIUCRETEND
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Belirtilen yllar arasnda kamu sektörü içi ücret endeksi
ile kamu sektörü istihdam endeksi arasnda pozitif bir iliki
olduu ortaya çkmtr. Yani kamu sektörü içi ücret endeksinde ortaya çkan bir art kamu sektörü istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr.
Yaplan analiz sonucu ise; kamu sektörü içi ücret endeksinde ortaya çkan %1’lik bir art, kamu sektörü istihdam
endeksinde %0.101 orannda artrmaktadr. Yine analizde R
kare deerimiz 0.208 olarak çkmtr.
Grak 2. Kamu sektör içi ücret endeksi –
Kamu sektör istihdam endeksi ilikisi
140
130
120
110
100
90
80
70
95
96
97
98
..
99
KAMUUCRETEND
00
01
02
03
04
.
KAMUISTEND
243
Sosyal Politika
Yaplan analiz sonucu % 5 hata pay ile (% 95 güvenle) memur ücret endeksi ile istihdam endeksi ile arasnda
da pozitif bir iliki olduu ortaya çkmtr. Yani memur
ücret endeksinde ortaya çkan bir art istihdam endeksinin de artmasna neden olmaktadr. Yaplan analiz sonucu
ise; memur ücret endeksinde ortaya çkan %1’lik bir art, istihdam endeksini %0.03 orannda artrmaktadr. Yine
analizde R kare deeri 0.7655 olarak çkmtr. Buda göstermektedir ki modele dahil edilen istihdam endeksi, memur ücret endeksinde meydana gelen deiimin % 76’sn
açklamaktadr.
Grak 3. Memur ücret endeksi –
stihdam endeksi ilikisi
Yaplan analiz sonucu %5 hata pay ile (%95 güvenle)
özel sektör içi ücret endeksi ile özel sektör istihdam endeksi ile arasnda pozitif bir iliki olduu ortaya çkmtr. Yani özel sektör içi ücret endeksinde ortaya çkan bir
art, özel sektör istihdam endeksinin de artmasna neden
olmaktadr.
244
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Grak 4. Özel sektör istihdam endeksi –
Özel sektör içi ücret endeksi ilikisi
135
130
125
120
115
110
105
100
95
95
96
97
..
98
..
99
OZELUCRETEND
00
01
02
..
.
03
04
OZELISTEND
Verimlilik endeksi ile ücret endeksleri arasndaki ilikiye
bakldnda verimlilik artnn uzun dönemde ücretlerdeki
arta paralellik gösterdii söylenebilir. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerinin hemen öncesinde ücretlerdeki artlar verimlilikteki art hzn yakalam, bazen de üzerine çkmtr.
Ancak kriz sonras özellikle imalat sanayinde yaanan hzl
verimlilik artlar ücretlere ayn oranda yansmamaktadr.
Bunda verimlilik artlarnn sabit sermaye oluumu ile tekrar yatrma dönümesinin pay olabilir. Nitekim toplam
sabit sermaye oluumunda 2001 krizi sonras sçrama bunu
dorulamaktadr.
245
Sosyal Politika
Grak 5. Verimlilik endeksi – Özel sektör içi ücret
endeksi, Kamu sektörü içi ücreti endeksi,
Asgari ücret endeksi, Memur ücret endeksi
ilikisi
320
360
280
320
280
240
240
200
200
160
160
120
120
80
80
90
92
94
96
98
. ..
VERIMLILIKEND
..
KAMUUCRETEND
...
00
02
..
04
..
06
08
OZELUCRETEND
..
MEMURUCREEND
90
92
94
96
. ..
98
00
VERIMLILIKEND
02
04
06
08
TSSOEND
ASGARIUCRETEND
Dickey Fuller testi kullanlarak duraanlktan arndrlm
zaman serileri Granger nedensellik analizine tabi tutulmu ve
tespitler Tablo 1’deki gibi aktarlmtr. Tabloda yalnzca % 95
güven aralnda, reddedilen bo hipotezler yer almaktadr. Sonuçlara bakldnda toplam sabit sermaye oluumu ile verimlilik arasnda iki yönlü nedensellik ilikisi olduu görülmektedir. Ücretler ile istihdam arasndaki ilikide ise özel sektör hariç
dier ücret türlerinin istihdam etkiledii tespit edilmitir.
Dickey Fuller testi kullanlarak duraanlktan arndrlm
zaman serileri Granger nedensellik analizine tabi tutulmu ve
tespitler Tablo 1’deki gibi aktarlmtr. Tabloda yalnzca % 95
güven aralnda, ücretler, istihdam ve verimlilik arasndaki
ilikiyi gösteren ve reddedilen bo hipotezler yer almaktadr.
Sonuçlara bakldnda toplam sabit sermaye oluumu ile
verimlilik arasnda iki yönlü nedensellik ilikisi olduu görülmektedir. Ücretler ile istihdam arasndaki ilikide ise özel
sektör ve memur ücretleri hariç dier ücret türlerinin istihdam etkiledii tespit edilmitir.
246
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 1. Granger Nedensellik Analizi
Bo Hipotezler
Gözlem
F deeri Olaslk
says
DTSSO VERIMLILIKEND’i etkilemez
16
4.12265
0.04612
VERIMLILIKEND DTSSO’i etkilemez
16
7.81924
0.00772
DASGARIUCRETREEL VERIMLILIKEND’i
etkilemez
12
11.6965
0.00586
D2TSSOKUM VERIMLILIKEND’i
etkilemez
15
7.73494
0.00933
VERIMLILIKEND D2TSSOKUM’i
etkilemez
15
9.35786
0.00512
DTSSOEND OZELUCRETEND’i etkilemez
17
8.56911
0.00488
KAMUUCRETEND DKSSOEND’i
etkilemez
17
3.05008
0.08492
6. SONUÇ
Günümüzde en genel manada ‘ insan emeinin bedeli ‘olarak tanmlanan ücrete yönelik klasik ücret teorileri ve modern
ücret teorileri olmak üzere iki temel ücret teorisi bulunmaktadr. Çalmamzda üzerinde durulan ücret –verimlilik ilikisi modern ücret teorilerinin kapsam altnda bulunmaktadr.
Modern ücret teorilerinden özellikle marjinal ücret teorisi ve
etkin ücret teorisinde ücret düzeyinin verimlilik düzeyini arttrd açkça ortaya koyulmaktadr. Etkin ücret teorisinin alt
kollarn oluturan; beslenme teorisi, içi devri teorisi,seçim
teorisi ve motivasyon teorisi ücret ile verimlilik arasnda doru orantl bir iliki olduunu ortaya koymaktadr.
247
Sosyal Politika
Çalmada ayrca ülkelerin uyguladklar ücret politikalar
ile verimlilik ve istihdam arasndaki iliki deerlendirilmektedir. Buna göre burada bahsedilen; yüksek ücret politikas,
satn alma gücü politikas ve verimlilie dayal ücret politikalarnn tamamnda ücret verimlilik düzeyini arttrmaktadr.
Ücret ve verimlilikteki arta bal olarak ülkelerin istihdam
düzeyleri de artmaktadr.
Nitekim Türkiye’nin 1988-2010 yllar arasndaki asgari
ücret, kamu kesimi içi ücreti, özel sektör çalan ücreti, kamu
sektörü memur ücreti rakamlar ile Türkiye geneli, kamu kesimi ve özel sektör kesimi istihdam rakamlar kullanlarak yaplan ampirik çalma da ücret artlarnn istihdam olumlu
yönde etkiledii sonucunu desteklemektedir. Verimlilik endeksi ile kamu sektörü içi ücreti endeksi, asgari ücret endeksi, özel sektör içi ücreti ve memur ücret endeksi rakamlar
kullanlarak; verimlilik ile ücretler arasndaki iliki deerlendirildiinde elde edilen sonuç, ücret ile verimlilik arasndaki
ilikiyi ele alan teorilerin ortaya koymu olduu sonuca paraleldir. Buna göre gerçekletirilen ampirik çalmada da ücretlerdeki art verimlilik düzeyini arttrmaktadr.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birlii ve Türkiye likileri,
Avrupa stihdam Stratejisi ve Karlatrmal Sonuçlar, AB
stihdam ve Sosyal Politikasna Türkiye’nin Uyumu.
KAYNAKÇA
AKYILDIZ, Hüseyin, Çalma Ekonomisi, Alter Yaynclk, Ankara,
2010.
AKYILDIZ, Hüseyin ve Mevlüt KARABIÇAK, “Verimlilik – Ücret likisinin Analizi”, Süleyman Demirel Üniversitesi, ktisadi dari Bilimler Fakültesi, Yl: 2002, Cilt: 7, Say: 2.
ÇUBUK, Ali, Ücret ve Ücret Hakknn Korunmas, Ayyldz Matbaas
A.., Ankara, 1970.
248
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Devlet Planlama Tekilat, I. Kalknma Plan, 1963.
Devlet Planlama Tekilat, II. Kalknma Plan, 1968.
Devlet Planlama Tekilat, III. Kalknma Plan, 1973.
Devlet Planlama Tekilat, VI. Kalknma Plan, 1990.
Devlet Planlama Tekilat, VII. Kalknma Plan, 1996.
Devlet Planlama Tekilat, IX. Kalknma Plan, 2007.
GÜNDOAN, Naci ve M. Kemal BÇERL, Çalma Ekonomisi, Anadolu Üniversitesi Yaynlar, Yayn No: 1461, Eskiehir, 2004.
IIIÇOK, Özlem, Ücret Teorisi, politikas, Yönetimi, sistemleri, Marmara Yaynlar, Bursa, 2007.
IIKLI, Alpaslan, Ücret, Deer Yaynlar, Ankara, 1975.
KORKMAZ, Adil; Ayegül TURAN ve Ahmet TURUNÇ, Ücret ve stihdam, Balca Yaklamlar ve Planl Dönemdeki Gelimeler, Milli
Prodüktivite Merkezi Yaynlar, Yayn No: 334, Ankara, 1985.
KURDA, S. Yüksek, Ücret Oluumu ve Türkiye’de Ücret Düzeni, Sermet Matbaas Yayn, stanbul, 1975.
TALAS, Cahit, Sosyal Ekonomi, Sevinç Matbaas, Ankara, 1976.
TALAS, Cahit, Toplumsal Ekonomi – Çalma Ekonomisi, 7. Bask, mge
Kitapevi, Ankara, 1997.
ZAM, Sabahattin, Türkiye’de Ücret ve Gelirler Siyaseti, Türkiye veren Sendikalar Konfederasyonu, stanbul, 1974.
249
Sosyal Politika
KADINLAR VE YEDEK
GÜCÜ ORDUSU:
PERÇNC ROSIE ÖRNE
Yard. Doç. Dr. Umut Omay
stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesi
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü
[email protected]
ÖZET
Çalma yaamnda kadnlarn ve kadn igücünün durumu erkeklere ve erkek igücüne göre farkllk göstermektedir.
Bu farkllk dezavantajl bir durum olarak tanmlanmaktadr. Bu farklln ve dezavantajl durumun kayna için literatürde farkl açklamalar getirilmektedir. Baz açklamalar,
sorunun kaynann ataerkil toplumsal yap olduunu, baz
görüler ise sorunun kapitalist üretim ilikilerinden kaynaklandn ileri sürmektedir. Bu çalmann amac, kadnlarn
kapitalist sistem içerisinde bir yedek igücü ordusu olarak
konumlandrlp konumlandrlmadn, II. Dünya Sava
srasnda ABD’de ortaya çkan Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) örnei üzerinden tartmaya açmaktr.
Anahtar Kelimeler: Kadn gücü, Cinsiyete Bal gücü
Eitsizlii, Perçinci Rosie, Yedek gücü Ordusu.
WOMEN AND THE RESERVED ARMY OF LABOUR:
THE EXAMPLE OF ROSIE THE RIVETER
ABSTRACT
The situation of women and women labour force in the
working life has been subjected to disparities compared to
men and men labour force. Those disparities are described as
250
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
disadvantageous. There are various arguments in the literature
to explain those disparities and disadvantageous situation.
Some argue that this is because of the patriarchal structure in
the society while some other argue that this is because of the
capitalist production relations in the economy. The aim of this
paper is to bring into debate by giving the example of Rosie
the Riveter, which was appeared in the USA during the World
War II, whether the women labour force has been dened in
the capitalist system as a reserved army of labour or not.
Keywords: Women Labour Force, Inequality Depended on
Gender Disparity, Rosie the Riveter, Reserved Army of Labour.
GR
Çalma yaamnda kadnlar erkeklere göre dezavantajl bir
durumda bulunmaktadrlar. Kadnlarn bu durumu, cinsiyete
bal igücü eitsizliinden kaynaklanmaktadr. Baz ilerin geleneksel olarak kadnlara uygun olmad görüünün yan sra
kadnlarn geleneksel olarak sahip olduklar roller nedeniyle
erkek igücüne göre dezavantajl olduklar ileri sürülmektedir.
Cinsiyete bal igücü eitsizliinin kayna tartmal olmakla
birlikte genel kan, ataerkil toplumsal yapsna bal olarak ortaya çkan bu eitsizliin kapitalizmin güçlenmesiyle birlikte
iddetlendii yönündedir. Cinsiyete bal igücü eitsizliinde esas olan süreç, emein kapitalist sistem nedeniyle piyasada yat olan bir unsur olarak ele alnmas, kadnlarn evde
sürdürdükleri fonksiyonlarn deersizletirilmesine neden olmaktadr. Benzer biçimde ücretli çalma imkann bulmu kadnlarn da erkeklere göre, kendi emek güçleri üzerinde daha
az söz sahibi olabildikleri, çalacaklar ilerin daha çok hakim
sistem tarafndan belirlendii ileri sürülebilir. Kadn igücünün bu durumu beraberinde birçok tartmay da getirmektedir. Bu tartmalardan biri de kadn igücünün Marx’n ileri
sürdüü yedek igücü ordusu olup olmad yönündedir.
251
Sosyal Politika
Yedek Gücü Ordusu
Yedek gücü Ordusu 14, Marx tarafndan kullanlm bir
terimdir. Marx’a göre yedek igücü ordusunu gerçekletirerek kapitalizm, mevcut içilere her an ilerini kaybedebilecekleri korkusunu yaatp ücretleri basklamay amaçlamaktadr.
Marx’n ücret teorisi iki unsura dayanmaktadr: Bunlar, tam
rekabet ve yedek igücü ordusudur (Akyüz, 1980: 85). Yedek
igücü ordusu, Marx tarafndan, kapitalist birikim sürecinin
vazgeçilmez unsurlarndan biri olarak nitelendirilmektedir
çünkü “[b]ütünü ile alndnda, genel ücret hareketleri, tamamyla, yedek [igücü] ordusunun genileme ve daralmasyla düzenlenir...” (Marx, 2003: 549). Uygulamada sürekli
olarak bir miktar isizliin bulunmas halen çalmakta olan
içilere i garantilerinin olmadn ve iverenin en ufak honutsuzluu durumunda yerlerine kolaylkla baka içilerin
ie alnabileceklerini hatrlatmaktadr:
“Yedek sanayi ordusu, içilere, sistemli bir ekilde kompresör silindiri gibi bask yapabilmesi bakmndan kapitalizm için gereklidir; kovma tehdidi altnda, kapitaliste, içi ücretlerini düürme,
emei yeinletirme, yani içi snfnn sömürülmesini pekitirme olana verir. sizlii, belirli snrlar içerisinde kapitalistlerin
desteklemekte gösterdikleri ilginin nedeni, tamamen buradan
gelir” (Nikitin, 2006: 98).
Yedek igücü ordusu, iveren açsndan bir korku arac olarak kullanldndan, iverene sadece uysal bir igücü
salamakla kalmaz ayn zamanda iverene, önemli bir direnç
olmakszn, ücretleri düürme olanan salar.
14 Yedek igücü ordusu terimi için Türkçe literatürde yedek sanayi ordusu, rezerv emek gibi kavramlar da kullanlmaktadr. Bu çalmada daha kapsayc
olduu düüncesiyle “yedek igücü ordusu” teriminin kullanlmas tercih
edilmitir.
252
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Marx’a göre üç tip yedek igücü ordusu bulunmaktadr:
Gizli, gezgin ve durgun. Marx’a göre gizli yedek i gücü ordusu bir kere kullanlan ve ihtiyaç kalmaynca kullanmndan
vazgeçilen igücüdür15. Gezgin yedek igücü, mevsimlik çalanlar ya da demiryolu, inaat gibi ilerde i bulduklarnda
çalanlardr 16. Durgun yedek igücü ise sürekli isizlii tanmlamaktadr (German, 2006: 116-117).
Bu bilgiler nda yedek igücü ordusunun kapitalizmin
art deer üretmesinde ve emek sömürüsünü sürdürmesinde yararl bir araç olarak kullanldn ileri sürmek yanl
olmayacaktr. Yedek igücü ordusunun nasl üretildiinin
anlalmas da en az yedek igücü ordusunun kapitalizm
için gereklilii kadar önemlidir. Marx’a göre yedek igücü
ordusu, emein art-deer vermesi, dolaysyla emein sömürülmesiyle yakndan ilikidir. Bu kri esas aldmzda,
yedek igücü ordusunun, liberalizm ve dolaysyla kapitalizm savunucularnn iddia ettikleri gibi yeni i olanaklar yarattklar, dolaysyla da topluma büyük bir hizmette
bulunduklar savnn tam da tersi olarak, yeni istihdam
olanaklarnn yaratlmad ve yeni i olanaklar yaratlsa
bile yeni igücünü istihdam etmek için kullanlmadn
görmemizi kolaylatrr. Aksi halde, üretim hacminin artmasna ramen isizliin bir sorun olarak devam etmemesi
gerekirdi. Oysa, üretim hacminin artmasna ramen isizlik
sorunu da buna paralel olarak devam etmektedir. Öyleyse,
yedek i gücü ordusunun bilinçli olarak üretilen bir unsur
15 Marx’n gizli olan yedek igücü ordusu tanmnda sözü edilen gizli igücünün bir özellii de bir kez eski düzeninden sökülüp alndktan sonra eski
yaamna dönememesidir. Marx’n gizli olan yedek igücü tanm, kendi döneminde topraktan koparlp imalat sanayine yönlendirilen tarm igücünü
kapsamaktadr (German, 2006:116).
16 Dolaysyla gizli igücü bugünkü anlamyla esnek çalma biçimlerine daha
uygun bir tanmlamadr.
253
Sosyal Politika
olduunu kabul etmek gerekmektedir. Bu çalmada, yedek
igücü ordusuna örnek olarak kadnlar ve kadn igücü verilmektedir. Dolaysyla, bu çalmada yer alan yedek igücü ordusu tanm, cinsiyete bal eitsizlie dayanan yedek
i gücü ordusudur.
Cinsiyete Bal gücü Eitsizlii
Cinsiyete bal igücü eitsizlii, dier eitsizlik biçimleri
gibi sistem tarafndan bir sömürü ve bask arac olarak kullanlmaktadr. Cinsiyete bal igücü eitsizliinin sadece kapitalizmden kaynaklanan bir eitsizlik biçimi olmadn, köklerinin çok eskilere dayandn ileri sürmek mümkündür.
Eldeki veriler; bilinen tarih içerisinde uzun bir dönemden beri
cinsiyete bal igücü eitsizliinin varln göstermektedir.
Örnein, günümüz Bat Kültürü’nün önemli ölçüde kaynaklar arasnda yer alan Kutsal Kitap’n (Kitab- Mukaddes) ilk
bölümlerinde kadn ve erkek için adak adandnda biçilecek
can deerleri için ödenecek deerler u ekilde belirtilmitir:
“Ve RAB Musaya söyliyip dedi: srail oullarna söyle, ve onlara
de: Bir kimse adak ödiyecei zaman, canlar senin biçtiin kymete göre RABBN olacaktr. Ve senin biçtiin kymet, erkek için yirmi yandan altm yana kadar olacak, seçtiin kymet makdis
ekeline göre, elli ekel gümü olacak. Ve eer kadnsa, o zaman
biçtiin kymet otuz ekel olacak. Ve eer be yandan yirmi yana kadarsa, o zaman erkek için biçtiin kymet yirmi ekel, ve
kz için on ekel olacak. Ve eer bir aylktan be yana kadarsa,
o zaman biçtiin kymet erkek için be ekel gümü, ve kz için
biçtiin kymet üç ekel gümü olacak. Ve eer altm yanda ve
ondan yukar ise, erkek için biçtiin kymet on be ekel, ve kadn için on ekel olacak.” (Kitab- Mukaddes, Levililer 27: 1-7)
Yukardaki ayetlere dikkatlice bakldnda, kadnlar
aleyhine oranlanm olan deer biçmenin temelde igücü ve
üretimi esas alan bir ayrm olduu ileri sürülebilir. Ayetlere
göre, deer biçmenin en yüksek miktarlar olan erkekler için
254
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
50 ekel ve kadnlar 30 ekel hükmü, “yirmi yandan altm
yana kadar” olan erkek ve kadnlar içermektedir. Bu ya
aralnn, günümüzdeki çalma ça ya (15 ya – 64 ya)
ayrmna paralellik göstermesi, vurgunun üretkenlikle ilikilendirildiine ilikin bir kant olarak kabul edilebilir. Verilen deerlerin ikinci derecede be ya ve yirmi ya aral
için yirmi ekel ve on ekel olarak belirlenmi olmas, üçüncü
derece altm yanda ya da daha yal olanlar için verilen
onbe ve on ekel deerleri ile son olarak 1 aylkla be ya
arasndakiler için verilen be ekel ve üç ekel deeri vurgunun gerçekten üretim gücü ile ilikili olduunu kantlamas
açsndan önemlidir.
Tablo 1. Erkek ve Kadn çin Kitab- Mukaddes’te
Ön Görülen Can Deerleri
YA GRUBU
ERKEK ÇN
(EKEL)
KADIN ÇN
(EKEL)
1 AY – 5 YA
5
3
5 YA – 20 YA
20
10
20 YA – 60 YA
50
30
60 YA VE ÜZER
15
10
Kaynak: Kitab- Mukaddes, Levililer 27: 1-7’den yararlanlarak
hazrlanmtr.
Yukardaki ayetlerde de görülecei gibi eski dönemlerde
kadnn can erkein canna göre daha deersiz kabul edilmi ve deyim yerindeyse deersizliin oran da saptanmtr.
Bununla birlikte, baz yazarlar yine Bat tarihinden örnekler
vererek bilinen Avrupa tarihi içerisinde her zaman böyle kesin bir ayrmn olmadn, kadnlarn dezavantajl bir konuma geçmesinin feodalizmin yklarak yerine burjuva kapitalizmin geçmesi ile baladn ileri sürmektedir. Örnein,
255
Sosyal Politika
güçlenen burjuvazi “ev kadnl”n yüceltmesine ramen
kadnlar yeni ulus devletin birey-yurtta tanmlamasnn
dnda tutmutur (Kayhan, 1999: 21). Ancak, kadnlarn toplumsal konumunun anlalmasnda sadece kapitalizm ya da
sadece toplumsal yapnn tarihi tek bana incelenmemelidir.
Çünkü,
“kapitalist üretim tarznn ve bunun hakim olduu toplumsal
oluumlarn bilimsel çözümlemesi, kapitalizmi bu oluumlardaki
dier üretim biçimlerinden açk bir ekilde ayrt etmeyi gerektirir.
Eer kapitalizmin ev ilerini ve devlet iletmelerini nasl ekillendirdiini anlamak istiyor isek bunlar kapitalist üretim tarzndan
ayrt etmek gerekir.” (Smith’den akt. Pelizzon, 2009: 19)
Balangc ister ataerkil toplumsal yapya dayandrlm olsun ister kapitalist sistemin bir sonucu olsun, cinsiyete bal
igücü eitsizliinin bugün bütün gücüyle kadnlarn yaamn etkiledii görülmektedir. Bu etki sadece toplumsal rollerde
ortaya çkmamakta, çalma yaamnda da kendisini açk bir
biçimde göstermektedir. Bunun sonucunda bir ksr döngü
gibi kadnn toplum içindeki rolü giderek erkek egemen bir
toplumda eitsizlii en fazla yaayanlar olarak tescillenmi olmaktadr. Ancak, kadn-erkek eitsizliin bilinen tarihin balangcndan beri var olan bir eitsizlik olduunu ileri sürmek
doru olmayacaktr. Bilinen tarih içerisinde kadn-erkek eitsizliinin dönem dönem iddetlendii, baz dönemlerde de bu
eitsizliin azald ve baz dönemlerde de böyle bir eitsizlikten söz edilemeyecei ileri sürülmektedir (Ayrntl açklamalar için bkz. Pelizzon, 2009: 9-40; Kayhan, 1999: 11-28). Örnein, Herlihy’nin ifadesiyle, “[k]adnn çalmasn ev ileri
ile snrlamak … kadim bir düzen deildi. Tersine, kadnn
çalmasnn ar ölçüde ev içine kstlanmas Orta Çan son
dönemlerinden bugüne miras kalan bir özelliidir.” (Pelizzon,
2009: 29). Bu nedenle, özellikle Marxist literatür cinsiyet temelli eitsizlik konusu daha çok kapitalizm ile ilikilendirmek
eilimindedir. Örnein, “[k]adnlarn konumu üzerine yap-
256
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lan çou Marksist analizde, sorun olarak kadnlarn erkeklerle ilikisinden ziyade, kadnlarn ekonomik sistemle ilikisi
alnr” (Hartmann, 2006: 4). Ancak, kadn sorunlarna eilen
feminist akmda da herhangi bir görü birliinin olduu ileri
sürülemez (Detayl görüler için bkz. Hartmann, 2006; Scott,
2007: 14- 34). Dier yandan kadnlar ile ilgili yaplan akademik
çalmalarda “kadn” kavram yerine çounlukla “toplumsal
cinsiyet”17 kavramnn ön plana çkarld görülmektedir ancak bu tercih sorunun asl öznesi olan kadnlar yerine daha
nötr bir anlatmn ön plana çkmasna neden olmaktadr (Bkz.
Scott, 2007: 9-14). Bu çalmada ise, “toplumsal cinsiyet” kavram, yerine sorunun asl öznesi olan “kadn” kavram ön plana alnmtr. Kadnlarn cinsiyet temelli igücü eitsizlii sorununa eilen dier kuramlar da inceleme konusu olarak ele
alnmam ve üretim ilikilerinin tek tara olarak belirlendii
varsaymndan hareketle, kadn igücünün bask altnda tutularak eitsizlie urad görüü savunulmutur. Dolaysyla,
temel düünce kadnlarn çalma hayatnda nasl ve hangi koullar altnda yer alacaklarnn (tpk erkeklerde olduu gibi)
kadnlarn kendisi tarafndan deil, bakalar tarafndan belirlendii görüü çerçevesinde açklamalarla sürdürülmektedir.
Kadn i –Erkek i ve Cinsiyete Bal gücü Eitsizlii
Cinsiyete bal igücü eitsizlii hem olumlu hem de olumsuz anlamda toplum yaps içinde doal bir olgu olarak kabul
edilir hale gelmitir. Baz durumlarda kadnlarn koruma altna alnmas ve çeitli özel haklarn verilmesi kadnlar aç17 Toplumsal cinsiyet kavram, toplumda kadn ve erkek rollerinin datlm
olduunu ve her iki cinsiyetin de kendine özgü görev ve sorumluluklarnn
bulunduunu esas alr. Rubin’e göre, “[b]ir ‘cinsiyet/toplumsal cinsiyet’ sistemi, bir toplumun biyolojik cinsellii insan faaliyetinin ürünlerine dönütürmesini salayan ve bu dönütürülmü cinsel ihtiyaçlarn tatmin edildii
bir düzenlemeler dizisidir.” (Hartmann, 2006 : 33).
257
Sosyal Politika
sndan olumlu bir eitsizlik olarak nitelendirilebilirken baz
durumlarda, ve çounlukla, kadnlarn baz ilerde çalmasnn ilen yasaklanmas ya da çeitli gerekçelerle kadnlarn
sadece belirli ilerde çalmasna yönelik ili düzenlemelerin
yaplmas ve kadnlarn çeitli nedenler gerekçe gösterilip çounlukla iverenler tarafndan tercih edilmemesi olumsuz bir
eitsizlik olarak düünülebilir. Bütün bu olgular toplumun
kültürü ile toplumsal yapnn içine yerlemi bulunmakta ve
toplumsal roller de bu ekilde datlm bulunmaktadr. Bu
sürece cinsel ideoloji ad verilmektedir. “Cinsel ideolojinin
temel mekanizmas toplumsal cinsiyetin doallatrlmasdr.
Kasvetli bir yazg ibölümünü kuatr: “kadn ii”, “erkek sorumluluklar”. Cinsel karakter öretisinde, psikolojik bir toplumsal cinsiyet yazgs ifade edilmektedir.” (Kesirikliolu, t.y.
: 5) Cinsel ideolojiye bal olarak ibölümü ile görev ve sorumluluklarn da kadn ve erkek olmak üzere ikili bir ayrma
konu olduu ileri sürülebilir. Ücretli ya da ücretsiz olsun, ibölümünde sürekli olarak cinsel ideolojiye uygun bir biçimde
eitsizlik örnekleri kendini göstermektedir. Kadn emeinin
yaygn bir kullanm alan olan ücretsiz aile içilii en bilinen
ve en belirgin örnektir. Ücretlerin belirlenmesinde ise yararlanlan eitim, kdem gibi nitelikle ilgili unsurlar dikkate alnmasa bile cinsel ideolojinin sonucu olarak ortaya çkan eitsizlik açk bir biçimde görülmektedir. Emein, iveren tarafndan
takdir edilmi deeri olan ücrete esas alnn deer biçmede
uygulanan oransal eitsizlik daha önce bahsedilen ayetlerde
yer alan deer biçme oranlarndan çounlukla daha kötüdür
(Grint, 1998: 233-234). Cinsel ideolojinin hakimiyeti sonucunda kültürel ve tarihsel olarak ev ileri olarak tanmlanan iler
ile çocuk yetitirmek kadnlar için uygun görülmütür. Bunun
gerekçesi için bu tip ilerin kadna daha çok yakt yönünde
bir açklama getirilmektedir. Örnein Grint, ev ileri ve çocuk
bakm gibi ilerin kadnlarla özdelemesinin nedenini hem
kadnlarn doasna uygun olarak nitelendirilmesine hem de
258
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
özel ve soyutlanm bir ortamda bulunulmasndan dolay ahlaki açdan uygun olmasna balamaktadr (Grint, 1998: 39);
çünkü, ev “sevimlilik, namus ve iffetin bulutuu yer” olarak
tanmlanmaktadr (Bora, 2005: 60). Dolaysyla, kadnlarn ev
ileri ve çocuk bakm ile özdelemesinin kültürel bir arka
plannn olduu ve bu kültürel arka plann da erkek egemen
bir ideolojiye, cinsel ideolojiye bal klnd ortaya çkmaktadr. Benzer ekilde, Lamphere ve Rolsaldo, Woman, Culture
and Society (Kadn, Kültür ve Toplum) isimli derlemelerinde
kadnlarn bu eitsiz durumunun kamusal alan – özel alan ztlndan kaynaklandn ve psikolojik, kültürel ve toplumsal nedenlerden ötürü erkeklerin kamusal alana daha kolay
ulaabildiklerini ileri sürerlerken, Pateman da kamusal alan
– özel alan ayrmndan hareketle kadnlarn vatandalklarnn da erkeklerden farkl olarak kazanld görüü üzerinde
durmaktadr (Bora, 2005: 63).
Kadnlarn ücretsiz igücü olarak çaltklar ev ileri geni
bir kapsama sahiptir ve alveriten bahçe bakmna, bebek
bakmndan yemek piirmeye kadar geni bir alan oluturmaktadr. Kukusuz piyasada bu iler belirli bir bedel karlnda yaptrlabilirken, ailenin bir bireyi olan kadnlar bu ileri herhangi bir ücret karl yapmamakta, dolaysyla kadn
igücünden tam anlamyla ücretsiz igücü olarak yararlanlmaktadr. Bu durum bile tek bana cinsiyete bal igücü eitsizliinin ne denli önemli boyutlara ulam olduunu göstermektedir (Grint, 1998: 38-39). Bu ekilde ücretsiz aile içilii
rolü toplumsal kültür ve yap tarafndan kadn igücü için
uygun görülmektedir. Ayrca, baz yazarlara göre bu gibi bir
ileyi igücünün yeniden üretimi ile ilikilendirilebilmekte
ve kapitalist piyasa ekonomisinin mant yüzünden kadnlarn bu faaliyetleri “çalma” olarak adlandrlmamaktadr.
Kadnlar, erkeklerin ev sorumluluklarnn tamamn üzerlerine alp, erkeklerin ertesi gün dinlenmi ve yeniden çalma
259
Sosyal Politika
gücünü kazanm bir biçimde ilerine gitmelerini salamakta böylelikle ekonomik sisteme yine ücretsiz aile içisi olarak
hizmet etmi olmaktadrlar. Ecevit’in ifadesiyle,
“Kadn emeinin kullanmna yönelik bütün analizler, ‘çalma’
kavramna dikkatle yaklamak zorundadr. Çünkü bu kavram, kapitalist üretim ilikileri çerçevesinde, … neredeyse sadece piyasa
için yaplan etkinlikleri anlatmak için kullanlr olmutur. Kadnlarn kendilerinin ve ailelerinin yeniden üretimi için yaptklar ve
yarattklar, kullanm deeri olduu halde piyasaya girmeyen, dolaysyla deiim deeri ve bunun sonucu parasal karl olmayan
her türlü i, ‘çalma’dan saylmayp baka adlarla nitelendirilmitir.
Böylece ‘çalma’, hemen her zaman evin dnda gerçekletirilen,
parasal karlk bulan, ‘görünen’, ‘deerli’ ve ‘yararl’ eylemleri ifade eden bir anlama bürünmütür. Çalma böyle tanmlandnda,
kadnlarn evde yaptklar veya ev dnda yaplmakla beraber karl ödenmeyen her türlü i, ‘çalma’ saylmamakta, dolaysyla ‘görünmemekte’, ‘deersizletirilmekte’ ve ‘önemsizletirilmektedir’.”
(Ecevit, 2000: 119).
Benzer bir durumun ücretli çalma boyutunda da görüldüü ileri sürmek yanl olmayacaktr. Tarihsel olarak, cinsel
ideoloji nedeniyle, erkeinkiyle karlatrldnda kadnlarn
bedensel olarak daha zayf olduu ileri sürüldüünden, kadn
emeinin deerinin daha az kabul edildii görülmektedir; ancak kadn emeinin tanmlanmas için gerekli olan belirgin bir
kadn kimlii ve kadn igücü snrnn çizilmesi daha yakn
döneme ait bir durumdur. Giddens, kapitalizmin ve sanayi
devriminin öncesinde ortak bir aile üretimi söz konusu olduunu ve iyeri ile ev ayrmnn keskinlemesinin kadn ile ev
arasndaki birlik anlaynn ortaya çkmasna neden olduunu ileri sürmektedir (Giddens, 2005: 116; ayrca bkz. German,
2006: 46-51; Bora, 2005: 59-70). Yine de, cinsiyete bal igücü
eitsizliine ve dayand varsaymlara üphe ile bakmamz
gerektirecek baz ipuçlar da bulunmaktadr. Eer cinsiyete
bal igücü eitsizliini savunanlar kadnlarn erkekler kadar beden gücüne sahip olmad iddiasnda bulunulacaksa
260
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
bu iddiay çürütecek yakn tarihe ait önemli örnekler bulunduu hemen belirtmek gerekmektedir. Gerçekten, cinsiyete
bal igücü eitsizlii toplum açsndan kaçnlmaz deildir.
Örnein, Sovyetler Birlii’nin güçlü olduu dönemlerde devlet ideolojisi olarak kadn ve erkek igücünün eitlii ideolojisi geçerli olmutur. Ancak bu ideoloji de, dier bir çoklar
gibi hakim ideolojilere ve kültürel yapya yenik dümütür.
Dolaysyla, kadn ve erkek igücünün eitlii anlay cinsel
ideolojinin basknl karsnda baarl olamamtr. Zira,
kadnlar “erkek ilerini” itirazsz kabul ederlerken, erkekler
“kadn ilerini” kabullenmekte gönülsüz davranmlardr
(Grint, 1998: 45). Cinsiyete bal igücü eitsizliinin uygulamadaki sonuçlarn gösteren iyi bir örnek olarak gösterilebilecek ngiltere’de yaplan bir aratrmaya göre, mülakatçlarn
sadece kadnlara çocuklarnn olup olmadnn sorduklar
tespit edilmitir. Nedeni sorulduunda alnan yantlardan iki
sonuç ortaya çkmtr: Birincisi, çocuklu kadnlarn çocuklarnn okullar ya da hastalanmas nedeniyle daha fazla ie
devamszlk gösterdiklerine ve ikincisi de, çocuk bakmnn
annenin özellikle annenin sorumluluunda olduuna inanlmaktadr. (Giddens, 1997: 321). Buradan u sonuca varlabilir: Her ne kadar ideolojinin kendisinin de kültür olarak ele
alnabilmesi mümkün görünse de, toplum içerisindeki baskn
erkek kültürünün ve dolaysyla cinsel ideolojinin zaman zaman siyasal ideolojinin de ötesine geçtiini göstermektedir.
Cinsel ideolojiye bal olarak etkisini sürdüren cinsiyete
bal igücü eitsizliinin bir baka boyutu da ücretli igücü
içerisinde baz mesleklerin belirli baz cinslere tanmlanm
olmasdr. Dier bir deyile, erkeklerin de rahatlkla yapabilecekleri baz meslekler kadn igücü için uygun görülmü ve
cinsiyet temelli bir ayrma tabi tutulmutur. Giddens’n da
ifade ettii gibi baz mesleklerin kadn meslei haline dönümesi gözden kaçmamaldr. Giddens, özellikle baz meslekle-
261
Sosyal Politika
rin kadn igücün bu alanlarda younlatrlmasyla birlikte
kazanç deerinin düürüldüünü ya da deeri düürülen
baz mesleklerin kadn meslei haline getirildiini ileri sürmektedir. Giddens’n ifadesiyle,
“… kadn içiler bürolarda ve maazalarda, yetki hiyerarisinin
en altnda, rutin ve erkeklere açk kariyer frsatlarnn çok azna
sahip i ortamlarnda bulunmak durumundadrlar. “Sekreterin”
yapt iin kaderi, bu fenomenin nasl gelitiine dair güzel bir
örnek sunar. Britanya’da ondokuzuncu yüzyln ortalarnda, sekreterlerin yüzde 1’inden az kadnd. Fakat … “sekreter” olmak,
kayt tutma ve dier becerilerin kullanmn içeren sorumlu bir
pozisyona sahip olmak demekti. Yirminci yüzyl, ondokuzuncu
yüzyln sonlarnda daktilonun kullanmyla balayan, “yaz ileri ile uraan” içinin iinin yar-vas ilemler dizisine dönüümünün elik ettii, büro iinin makinelemesi sürecine ahit
olmutur. Bugün sekreterlerin çou, tezgahtarlarn çou gibi kadndr.” (Giddens, 2005: 118).
Sekreterliin deerinin dümesi ile birlikte kadn ii haline
dönümesine konusuna German da deinmektedir. German’a
göre, “sekreterlik ileri çok sayda ücreti düük, derecesi düük kadnn çalt ve gittikçe sadece kadnlarn çalt bir
sektör oldu. Bugün sekreterlik emek gücünün dörtte üçü, kadn içilerden oluuyor… Birinci Dünya Sava srasnda az
sayda genellikle erkeklerin çalt bir sektör [olan sekreterlik], zamanla toplumsal olarak deeri azalan, yeni teknolojilerle kitlesel içi çaltrlan bir sektöre dönütü.” (German,
2006: 105-106). Burada, dikkat edilmesi gereken dier bir
önemli nokta da mesleklerin itibarnn ve meslek içerisindeki çalan igücünün niteliklerinin belirlenmesinde kapitalist
ekonomik sistemin hakim bir rol oynaddr.
Giddens’n da belirttii gibi (2005: 117-118), kadn i gücünün özellikle hizmet sektöründe, beyaz yakallarn saysnn artna paralel olarak artmas bir yanlsama olarak kabul
edilmelidir. Çünkü, kadn igücünün niceliinin artmas ancak niteliin sorgulanabilir durumu nedeniyle cinsiyet temelli
262
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
eitsizlik bütün çplakl ile ortaya çkmaktadr. Kadn igücünün sadece say itibariyle artmas, mesleklerin kapitalizmin
üretim ilikilerindeki hakimiyetine paralel olarak gerçekleen
bir durumu göstermektedir. Endüstrilemenin ilk yllarnda
yedek igücü ordusu olarak kullanlan kadn emei, günümüzde de ayn amaca hizmet edecek biçimde ele alnmaktadr. Ondokuzuncu yüzyla kadar toplumda saygn ve prestijli
bir meslek olan sekreterliin, kapitalizmin dokunduu her
ey gibi içinin bolatp yine kendi çkarlarn gerçekletirecek
ekilde müdahalesi ile sradan ve basit bir ie dönütürülerek
kadn ii haline getirilmekte oluu, nicelik nitelik yanlsamasn vurgular niteliktedir.
Çalan kadnlarn kaderinin de yine geleneksel aile yükümlülükleri ile çepeçevre kuatld ileri sürülebilir (Giddens, 2005: 119). Ksaca, bugün cinsiyete bal igücü eitsizliinin kaynann toplumda hakim olan erkek egemen kültür
olduunu ve kadnlarn çalp çalmayacann ve eer
çalacaksa hangi ilerde çalacann yantn öncelikle bu
hakim kültürün verdiini ileri sürmek mümkündür. Ancak,
gözden kaçrlmamas gereken bir dier nokta, cinsiyete bal
igücü eitsizliinin eitsizliin ekonomik sistem tarafndan
etkin bir ekilde kullanld ve kadn ii-erkek ii olarak tanmlanabilen yapay ayrmlarla bu sürecin pekitirildiidir.
Dolaysyla, toplumsal temelden ayr olarak bir de kapitalist
ekonomik sistemin kadn igücü üzerinde etkili olduunu
ayrca belirtmek gerekmektedir. Cinsiyete bal ayrmn ilk
olarak kapitalizmden kaynaklanan bir süreç olduunu ileri
sürmek doru olmayacaktr. Tarihsel olarak cinsiyet farkllnn kültürel bir arka plan vardr. Ancak, kapitalizm böyle
bir ayrm kendi çkarlar dorultusunda kontrol edilebilir
ve verimli bir biçimde kullanlabilir hale getirmitir. German,
bugünkü durumun anlalabilmesi için kapitalist üretim ilikilerinin esasl bir biçimde deitii sanayi devriminin ilk dö-
263
Sosyal Politika
nemlerine baklmas gerektiini ileri sürmektedir (German,
2006: 25-26). Dolaysyla, kapitalizm cinsiyete dayal ayrm
ilk kullanan olmam olsa da, bugünkü anlamdaki ayrmn
ba sorumlusu olarak gösterilebilir. Gerçekten, kapitalist sistem yeri geldiinde kadn igücünü “yedek igücü ordusu”18
olarak kullanabilmekte ya da deerini düürdüü ilerde kadn emeinden yararlanabilmektedir.
Benzer bir biçimde Hartmann da kadn sorunun anlalabilmesi için ikili sistem yaklamnn gerekli olduunu savunmaktadr. Hartmann’a göre,
“kili sistem çözümü (kapitalizm ve [ataerkilliin] birbiriyle etkileim içinde olan ayr alanlar olarak önerilmesi) veya daha çok
üretim biçimlerinin Ortodoks Marksist tartmalarna dayal bir
analiz, toplumsal cinsiyet sistemlerinin kökeni ve bu sistemlerde
meydana gelen deiiklikler ile ilgili açklamalar cinsiyete dayal
ibölümünü[n] dnda aranmaktadr. Aile, hane yaps ve cinsellik, bunlarn tamam deien üretim biçimlerinin ürünleridir …
Hartmann, kapitalizm ve [ataerkillii] birbiriyle etkileim içinde
olan ayr alanlar olarak ele almann önemini srarla vurgular.”
(Scott, 2007: 18-19)
Tüm bu bilgiler nda, kadnlarn çalma yaamnda
yer almasnn ya da al(a)mamasnn sadece kadn olmalar
ile ilikilendirilmesi son derece s bir yaklam olarak ortaya
çkmaktadr. O halde, cinsiyetler arasndaki eitsizliin temelinin ziksel deil, daha çok kültürel ve ideolojik olduunu
ve kapitalizmin bu olumsuz yargy kendi çkarlar konusunda etkin bir biçimde kullandn kabul etmek gerekir. Çünkü,
ihtiyaç duyulduunda kadnlardan da erkeklerden beklenen
igücü verimini göstermesi talep edilebilmektedir.
Cinsiyete bal eitsizliin kaçnlmaz olduu öretile gelen bir toplumsal düstur olarak karmza çkmaktadr. Bu
18 Ancak baz yazarlar kadnlarn yedek igücü olarak nitelendirilmesine kar
çkmaktadr. Ayrntl bir görü için (bkz. German, 2006: 116-120).
264
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
düstura göre kadnlar kendileri için uygun olan ileri yapmaldr ve aksi de düünülemez. Oysa, bir iin hangi gerekçelerle kadn ii olarak nitelendirildiinin gerekçelerini kukuya
yer brakmayacak bir biçimde ortaya koymak gerekmektedir.
Cinsel ideoloji kadnlarn bedensel olarak güçsüz olduklar
gerekçesini yüzyllardan beri öne sürmektedir; ne var ki, tarihi olaylar bunun aksini kantlayacak deliller sunmaktadr. Bu
delillerden belki de en önemlisi, yakn tarihli bir olay olan Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) örneidir. Bu çalmada, cinsiyete dayal eitsizlii temelsizliini ileri sürmek ve kadnlarn
en büyük yedek igücü ordusunu oluturduu kantlamak
için Perçinci Rosie (Rosie the Riveter) örnei verilmektedir.
Perçinci Rosie (Rosie the Riveter)
Cinsiyete bal igücü eitsizliini besleyen ideolojinin en
temel gerekçesi kadnlarn bedensel olarak güçsüz olduu ve
bu nedenle özellikle beden gücünün harcanmas gereken ar
ilerde çalamayacaklar ve asl ilerinin ev ileri olduudur.
Ancak, yeri geldiinde cinsiyete bal ibölümüne kar taknlan tutum ve inanlar dönemin ihtiyaçlarna göre deiiklik gösterebilmektedir. Örnein, sava dönemlerinde, erkek
igücündeki yetersizlik nedeniyle, kadnlarn ev dnda çalmalarnn vatanseverlik görevi olduu kri desteklenmitir.
Gerçekten, yeri geldiinde kadnlarn da ziksel olarak ar
i olarak kabul edilen ilerde çalabilecei II. Dünya Sava srasnda görülmütür. II. Dünya Sava boyunca, ABD ve
ngiltere’de, erkek igücünün önemli bir ksmnn savaa katlm olmas nedeniyle, kadnlar bu boluu doldurmak için
göreve çarlmlardr. Cinsel ideolojinin, kadnlarn ziksel
olarak ar ilere uygun olmad yönündeki görüüne karn,
kadnlar igücüne çekmek için bir kampanya balatlm ve
bu kampanyada kullanlmak üzere erkeksi tavrlara ve hatta
erkeksi bir vücuda sahip “Rosie the Riveter” (Perçinci Rosie)
265
Sosyal Politika
poster tiplemesi yaratlmtr (Kottak, 2000: 295) (Bkz. Resim
1 ve Resim 2). Bu poster tiplemesinin yan sra, dönemin ünlü
söz yazarlar tarafndan sözleri yazlm ve bir erkek dörtlüsü
tarafndan seslendirilen bir ark da kampanyann baarl olmas amacyla etkin bir biçimde kullanlmtr. 19
19 arknn tam sözleri u ekildedir: “While other girls attend their fav’rite
cocktail bar/ Sipping Martinis, munching caviar/ There’s a girl who’s really
putting them to shame / Rosie is her name / All the day long whether rain or
shine / She’s a part of the assembly line / She’s making history, working for
victory / Rosie the Riveter/ Keeps a sharp lookout for sabotage/ Sitting up
there on the fuselage/ That little frail can do more than a male will do/ Rosie
the Riveter/ Rosie’s got a boyfriend, Charlie/ Charlie, he’s a Marine/ Rosie
is protecting Charlie/ Working overtime on the riveting machine/ When
they gave her a production “E”/ She was as proud as a girl could be/ There’s
something true about/ Red, white, and blue about/ Rosie the Riveter /
Everyone stops to admire the scene/ Rosie at work on the B-Nineteen/ She’s
never twittery, nervous or jittery/ Rosie the Riveter/ What if she’s smeared
full of oil and grease/ Doing her bit for the old Lendlease/ She keeps the
gang around/ They love to hang around/ Rosie the Riveter/ Rosie buys
a lot of war bonds/That girl really has sense/ Wishes she could purchase
more bonds/ Putting all her cash into national defense/ Senator Jones who
is “in the know”/ Shouted these words on the radio/ Berlin will hear about/
Moscow will cheer about/ Rosie the Riveter!” (Doyle, 2009)
ark sözlerinin çevirisi: “Dier kzlar popüler bir kokteyl bara taklp,
martinilerini yudumlar, havyarlarn çinerken; onlar gerçekten utandran
bir kz var, Rosie’dir ad. Yamur yasa da, güne açsa da gün boyu montaj
hattnn bir parçasdr Perçinci Rosie, zafer için çalr, tarih yazar. Sabotaj
olmasn diye tetiktedir, uçak gövdesinde oturan bu küçük narin ey. Bir erkein yapacaklarndan daha fazlasn yapar. Perçinci Rosie. Rosie’nin bir
erkek arkada var, ismi Charlie, Charlie bir denizci. Rosie perçin makinesinde fazla mesai yapp Charlie’yi korur. Bir üretim ödülü aldnda bir kzn
olabildiince gururlanr. Krmz, beyaz ve mavi ‘de [Amerikan Bayrann
Renkleri] doru bir eyler var, o da Perçinci Rosie’dir. Rosie B-19’da [Ar
Bombardman Uça] çalr, herkes bu manzaray durup yüceltir, petrole ve
makine yana tamamen bulansa da Perçinci Rosie asla söylenmez, sinirlenmez ya da gerilmez, Müttek silah program için görevini yapp, Takmn
toplar, onlarla taklmay sever, Perçinci Rosie. Rosie sava tahvilleri alr, Bu
kz gerçekten akll, parasn Ulusal Savunmaya yatrr, Daha çok tahvil almak ister, Mehur Senator Jones bu sözleri radyoda haykrr, Berlin bunlar
duyar, Moskova bunlarla neelenir, Perçinci Rosie.”
266
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Resim 1: Perçinci Rosie20
(Kampanya baladnda)
Resim 2: Perçinci Rosie21
(Kampanya Devam Ederken)
Kaynak: (Doyle, 2009)
Kaynak: (Doyle, 2009)
Bu örnekte de görülebilecei gibi, kapitalist sistem kendi
çkarlar dorultusunda kadn emeini görmezden gelebilmek ve yine kendi çkarlar dorultusunda çeitli propaganda araçlaryla kadn emeini göreve çarabilmek konusunda
son derece baarldr. Gerçekten, Hegarty’nin de ifade ettii
gibi kinci Dünya Sava süresinde devlet aygt, kadnlara
yönelik karmak ve hatta toplumsal ahlaka zt bir kampan20 Kampanyann banda bu poster ilk kez Westinhouse fabrikasnda kullanlmak için J. Howard Miller tarafndan hazrlanmtr (Doyle, 2009).
21 Bu resim Norman Rockwell tarafndan hazrlanp, The Saturday Evening
Post dergisinin 29 Mays 1943 tarihli saysnn kapanda yer almtr. Bu
resmin özellii, Rosie isminin bir kampanya resminde ilk kez dorudan kullanlmasdr (Doyle, 2009).
267
Sosyal Politika
yay baaryla yürütmütür22 (Hegarty, 2008: 2). Çünkü, kadn
emeini igücü piyasasndan “yedek igücü ordusunu” oluturmak için uzak tutan sistem, kadn emeini yeri geldiinde
kendisiyle çeliir bir biçimde sisteme dahil etmektedir.
Perçinci Rosie örnei özellikle üzerinde durulmas gereken bir örnektir çünkü bu süreç içerisinde kadnlar sadece o
zamana kadar “erkek ii” olarak tanmlanan gemi inaat ve
uçak montaj gibi ar sanayi ilerinde herhangi bir tereddüt
yaanmadan çalabilmiler, daha doru bir ifade ile çaltrlmlardr. Örnein, 1943 ylnda 2 milyon kadn ngiltere’de
sava araçlar sanayinde çaltrlmlardr (German, 2006:
111). Bu süreç içerisinde dikkat çeken dier bir nokta gerektiinde kadnlarn yaamn kolaylatrlabilecek düzenlemelerin de yaplabildiidir. Daha önce de ifade edildii gibi ev
ileri ve çocuk bakm gibi iler kadnlarla özdeletirilmi ve
buna bal olarak da kadn emeinden ücretsiz aile içisi olarak yararlanlmaktadrlar. Ancak, bu ideolojinin hakimiyetinin krlmas gerekmektedir ve bu hakimiyeti krma görevi
yine ideoloji yapclarna dümü ve özellikle toplumsal yap
devlet eliyle duruma uygun bir dönüüme uratlmtr. Örnein II. Dünya Sava arifesinde (ngiltere’de), “evli kadnlar öncelikle gönüllü olarak çalma hayatna atlmaya tevik
edildiler. Devlet tarihinde ilk kez evli kadnlarn nerede ve ne
ite çalacaklar düzenleniyordu. Devlet kadnlarn çalabilmesi için alveri saatlerini düzenledi, iyerlerinde kadnlar
için salk olanaklarnda ve çocuk bakmnda destek salad.
Kadn Gücü Dayanma Komitesi adnda bir komite bu ilerle
ilgilenmek için kuruldu.” (German, 2006: 110-111. Ayrca bkz.
Grint, 1998: 98). O halde, kadnlarn ev ileri, çocuk bakm
gibi ücretsiz igücü olarak ya da sekreterlik gibi deeri düü22 Hegarty, kadnlardan sadece sava sanayi üretiminde deil ayn zamanda
“Zafer Kzlar” gibi çeitli adlar altnda askerlerin hoça vakit geçirmesi için
yararlanldn da anlatmaktadr (Hegarty, 2008).
268
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
rülmü ücretli ilerde çalan igücü olarak çalmalarnn bir
tasarmn sonucu olduunu ve bu tasarm yapann yine deien koullar nedeniyle yeni bir tasarmla kadnlar çalma
yaamna dahil etmek için her türlü toplumsal yapy yeniden
düzenleme becerisine sahip olduunu ileri sürmek yanl olmayacaktr. Baka bir deyile, kadn igücünün i piyasasna
dahil olup olmayacana ilikin düzenlemelerin bilinçli bir
biçimde hakim güçler tarafndan tasarland ve belirli bir
ideolojik olgu olduunu ileri sürmek mümkün görülmektedir. II. Dünya Sava’nda yaanan örnekler de göstermektedir
ki, kadn igücünün i hayatnda yer almas, sosyal yaamda
ve aile yaam içerisinde kendiliinden sorun yaratmamaktadr. Kadn emeinin i yaamnda yer almas için yeri geldiinde tevik edici ve düzenleyici önlemler alnabilmektedir.
Örnein, “sava srasnda kadnlarn vakitlerinin çounu ev
ileriyle geçirmeleri beklenmiyordu. Aksine evde fazla i yapmamalar için tevik ediliyorlard. Devlet tarafndan iletilen
restoranlar, ucuz yatlarla scak yemek servisi yapyordu.
En azndan bir grup kadn içi için çocuk bakm olanaklar
salanyordu. Birkaç fabrika, sava malzemeleri üreten içilerinin çok zamann alan sraya girip, alveri yapma ilerini
yapmas için birkaç eleman ie almlard.” (German, 2006:
112). O halde, dier zamanlarda kadn emeinin özellikle i
piyasasnda yer almamas ya da belirli baz ilerde yer almas
için özellikle engelleyici ve zorlatrc önlemler alnd ya da
alglarn bu amaçla manipüle edildiini ileri sürmemek için
hiçbir neden bulunmamaktadr. Dolaysyla, kadnlarn i piyasasndaki aktif rolünün aslnda, Marx’n söz ettii “yedek
igücü ordusunu” oluturmak olduunu düünmek gerekir.
Gerçekten, kadn igücünün sava döneminde fabrikalara çekilmesi ve sava sonrasnda evlerine gönderilecek olmasnn
ya da hizmet sektöründe çaltrlmalarnn planl bir hareket
olduu görülmektedir. Üstelik sendika yöneticileri dahi bu
planl hareketin bir parças haline gelmilerdir. Örnein,
269
Sosyal Politika
“...sava yllar, sendika liderlerinin kadn konularnda hala eski kafal olduunu gösterdi. 1942’deki TUC’un [ngiliz çi Sendikalar
Federasyonu] Kadn Danma Kurulu sava sonras planlarnda,
evli kadnlarn savatan sonra ilerini brakmalarn ve kadnlarn
hizmet sektöründeki çalmalarnn artrlmas gerektii yer ald”
(German, 2006: 143).
Perçinci Rosie örneinde de görülebilecei gibi cinsiyete
bal ibölümü ve buna bal olarak cinsiyete bal igücü talebi gerektiinde sistem tarafndan ortaya çkarlabilmekte ve
yine sistem tarafndan ortadan kaldrlmaktadr. Burada esas
üzerinde durulmas gereken nokta cinsiyete bal ibölümünün salanmas için ideolojik aygtlar tarafndan kültürün ve
kültürel aktarm mekanizmalarnn kullanlmakta olduudur.
II. Dünya Savann kazanlmasyla birlikte Perçinci
Rosie’nin (Rosie the Riveter) de yldz sönmü ve cepheden
dönen erkek igücünün ie geri dönmesi gündeme gelmitir.
Bunun için “kadnlarn yeniden yuvaya geri dönmesi için geni bir kampanya balatld. Yeniden güçlü bir ekilde diriltilen ev kadn [efsanesi] zevcelik, analk ve tüketicilik rollerini yüceltmeyi getirdi. Kadnlarn çalmasn kolaylatrmak
üzere kurulan kre ve çocuk yuvalar da … ABD’de bu yllarda kapatld” (Kayhan, 1999: 28). Bu süreç içerisinde Perçinci
Rosie’lerin büyük bir çounluunun zorla iten çkarldklar
görülmektedir. Bu gelime artc deildir, çünkü sava igücü olarak kullanlan kadnlarn neredeyse % 95’inin zafer
kesinleince iten çkartlmas savan banda planlanmt
Ancak, ilginç olan Amerikan toplumun büyük bir çounluunun yan sra kadnlarn da büyük bir çounluu erkeklerin
geri dönüp ilerini geri almalarn hem ahlaki hem de yasal
bir hak olarak görmesidir. Bununla birlikte, sava döneminde
ie alnan 5 milyon kadn istekleri dnda iten çkarlmlar
(Weatherford, 2010: 263) ve Perçinci Rosie’ler 1947 ylndan
sonra Pembe Yakal Hizmet Sektörü çisi Pamela’lara dönümeye balamlardr (Weatherford, 2010: 256).
270
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yukarda yer alan örnekte de görülecei gibi ar sanayi
içisi olarak kullanlmalarnda saknca görülmeyen kadnlar,
kendilerine olan ihtiyaç bittiinde medeni durumlarna göre
ya tipik bir gizli yedek igücü ordusu olarak (bir kerelik kullanlp atlan) evlerine gönderilmekte ya da gezgin igücü
ordusu olarak (sistemin kendilerine layk gördüü) hizmet
sektörüne yönlendirilmektedirler. Dolaysyla kadn igücü,
yedek bir igücü olarak kullanlmtr. Gerçekten, kadnn
üretim sürecinde ve buna bal olarak ekonomik yaamda kstl bir biçimde yer almas gerektii yönündeki görü sistem
tarafndan empoze edilirken, ihtiyaç duyulmas halinde yine
kadnlarn üretim sürecinde ve ekonomik yaamda yer almas söz konusu olabilmektedir. Ayn ekilde, mesleklerin de
kadn kimlii ile özdelemekte olduu görülmektedir. Oysa,
Perçinci Rosie örneinde de görülebilecei gibi, bu ayrm tamamen hakim sistemin ideolojik aygtlarnn ortaya çkard
yapay bir ayrmdr. Fiziksel zay bulunduu ileri sürülen
kadn igücünden yeri geldiinde erkek igücü ile ayn artlarda yararlanlmas ve sosyal yaamn buna uygun düzenlenmesi mümkün olabilmektedir. Bu nedenle, cinsiyet temelli
ibölümünün doal olmadn, yapay bir arka plannn bulunduu kabul etmek gerekir.
Sonuç
Kadnlarn çalma yaamnda erkeklere göre eit olmayan
koullar altnda olduklar, kadnlarn bu dezavantajl konumlar ataerkil toplumsal yap kadar kapitalist üretim sürecinden de kaynakland çalmada tespit edilen konulardandr.
Kadn igücünün bu olumsuz koullar altnda cinsiyete bal
igücü eitsizlii yaadn ileri sürmek yanl olmayacaktr.
Kadn igücünün yaad bu cinsiyete bal igücü eitsizlii,
kapitalist hakim ideolojinin aygtlarnn ileyiinin bir sonucu
olarak kabul edilebilir. II. Dünya Sava’nda ABD’nin imalat
271
Sosyal Politika
sanayinde cepheye giden erkek igücünün yaratt boluun, Perçinci Rosie tiplemesiyle sürdürülen bir kampanya ile
kadn igücü tarafndan doldurulmas ve geleneksel olarak
kadnlarn çalamayaca iler arasnda saylan ar ve tehlikeli ilerde bu süreç içerisinde milyonlarca kadnn istihdam
edilmi olmas, kadnlarn cinsiyete bal igücü eitsizliinin
bir sonucu olarak çalma haklarnn ve koullarnn kapitalist hakim ideolojik aygtlar tarafndan kontrol edilmesine iyi
bir örnektir.
II. Dünya Sava’nn olaanüstü bir dönem olmas nedeniyle bu dönemde sava kazanmak için yaplanlarn genelletirilmesinin ne kadar doru olduu sorgulanabilir. Gerçekten
Perçinci Rosie’lerin, bir ülkenin var olma ve sava kazanma
mücadelesinin meru sonucu olup olmad sorusu tartmaya açk olarak kabul edilebilir. Ancak, II. Dünya Sava’nn
dier önemli aktörü olan Almanya’da Perçinci Rosie gibi bir
olayn yaanmad görülmektedir. Tam tersine Nazi deolojisinin 3 K (Kinder, Küche, Kirche) (Çocuk, Mutfak, Kilise)
anlayyla kadnlar özellikle üretim sanayinden uzaklatrldklar, kadnlar gelecek nesillerin güvencesi olarak konumlandrd ve kadnlardan bekledii en büyük görevin, savan kazanlmasndan sonra salkl nesillerin yetitirilmesi
olduu görülmektedir (Ayrntl görüler için Bkz. Bundraß
vd. 2005: 12; Gupta, 1991). Bu konudaki tartmalar kukusuz ileride yaplacak karlatrmal çalmalar için verimli bir
kaynak olacaktr.
Dier yandan, baz görüler, kadn igücünün yedek igücü olarak deerlendirilmesinin doru olmadn ileri sürse
de, bu teblide verilen Perçinci Rosie örneinde de görülebilecei gibi kadn igücü gerektiinde kapitalist sistem tarafndan yedek igücü ordusu olarak kullanlabilmektedir.
Perçinci Rosie örneinde kadnlarn Marx’n söz ettii üç tip
yedek igücü ordusuna da uygun görülmektedir. Bu örnekteki kadn igücü gizli bir yedek igücü ordusu olarak tanm-
272
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lanabilir, çünkü daha önce igücü piyasasnda yer almayan
milyonlarca kadn ev ilerinden çekilerek sava dönemlerinde
çaltrlm ve daha sonra bu igücünün bir ksmn geri döndürmek mümkün olmamtr. Bunun bir sonucu olarak da kadn igücü, gezgin yedek igücü ordusuna doru bir deiim
göstermitir. Kadnlarn çounlukla hizmet sektöründe ve esnek çalma biçimlerinde istihdam ediliyor olmas buna bir
örnektir. Kendisinde, erkekler kadar çalma gücünün olduunu anlayan, ancak bir daha i bulamayan kadn igücü ise
Marx’n tarif ettii üçüncü yedek igücü ordusu olan durgun
yedek igücü ordusunu oluturmutur. Dolaysyla, kadn igücünün dezavantajl durumunun sadece ataerkil toplumsal
yapdan kaynaklanmadn, temelde hakim ekonomik sistem
tarafndan etkin bir biçimde kullanlan ideolojik aygtlarn etkisiyle ortaya çktn ileri sürmek mümkündür. Gerçekten,
kadnn, zayf ve korunmaya muhtaç doasnn yan sra eve
ait olduu düüncesinin altn srarla çizen kapitalizm, ihtiyaç
duyduunda, kadn igücünü i piyasasna çekecek ideolojik
düünce ve mekanizmalar devreye sokmaktadr.
KAYNAKÇA
AKYÜZ, Ylmaz (1980), Emek Deer Teorisi ve Nitelikli gücü Sorunu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yaynlar No: 441,
Ankara.
BORA, Aksu (2005), Kadnlarn Snf, letiim Yaynlar, stanbul.
BUNDRAß, L., J. Scherner, ve J. Streb (2005), “Demystifying the German
“Armament Miracle” During World War II. New Insights from the
Annual Audits of German Aircraft Producers”, Economic Growth
Center, Center Discussion Paper No. 905, Yale University, http://
www.econ.yale.edu/~egcenter, 25.08.2010.
DOYLE, Jack,(2009), “Rosie the Riveter, 1942-1945”, PopHistoryDig.com,
February 28, 2009, http://www.pophistorydig.com, 27.08.2010.
ECEVT, Yldz (2000), “Çalma Yaamnda Kadn Emeinin Kullanm
ve Kadn-Erkek Eitlii”, Kadn-Erkek Eitliine Doru Yürüyü: Eitim, Çalma Yaam ve Siyaset, TÜSAD Yayn No: T/2000-12/290.
273
Sosyal Politika
GERMAN, Lindsey (2006), Cinsiyet Snf ve Sosyalizm, Çev. Yldz
Önen, Babil Yaynlar, stanbul.
GIDDENS, Anthony (2005), Sosyoloji: Ksa Fakat Eletirel Bir Giri, Çev.
Ülgen Yldz Battal, Phoenix Yaynevi, Ankara.
GRINT, Keith (1998), Çalma Sosyolojisi, Çev. Ve Ed. Veysel Bozkurt,
Alfa Basm Yaym, stanbul.
GUPTA, Charu (1991), “Politics of Gender: Women in Nazi Germany”,
Economic and Political Weekly, Vol. 26, No. 17, pp. WS40-WS48.
HARTMANN, Heidi (2006), Marksizm’le Feminizim’in Mutsuz Evlilii,
Çev. Gülad Aygen, Agora Kitapl, stanbul.
HEGARTY, Marilyn E.(2008), Victory Girls, Khaki-Wackies and Patriotutes: The Regulation of Female Sexuality During World War II, New
York University Press.
KAYHAN, Fatma (1999), Feminizm, BDS Yaynlar, stanbul.
KESRKLOLU, Fatma, “Küreselleme Balamnda Deien Cinsiyet
Kavram”, Paradox Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, Yl: 2,
Say: 2, ss. 1-17, http://www.paradoks.org, 10.03.2009.
Kitab- Mukaddes
KOTTAK, Conrad Philip (2000), Cultural Anthropology, McGraw Hill.
MARX, Karl (2003), Kapital, Cilt: 1, 3. Basm, Eri Yaynlar, Ankara.
NKTN, P. (2006), Ekonomi Politik, 8. Basm, Eri Yaynlar, Ankara.
PELIZZON, Sheila Margaret (2009), Kadnn Konumu Nasl Deiti? Feodalizmden Kapitalizme, Çev. hsan Ercan Sadi ve Cem Somel, mge
Kitabevi, Ankara.
SCOTT, Joan W. (2007), Toplumsal Cinsiyet: Faydal Bir Tarihsel Analiz
Kategorisi, Çev. Aykut Tunç Klç, Agora Kitapl, stanbul.
WEATHERFORD, Doris (2010), American Women During World War II:
An Encyclopedia, Routledge, New York.
Edition, Cambridge University Pres, Cambridge.
BARNARD, Catherine (2000), EC Employment Law, Oxford University
Press, Second
Edition, Oxford, London.
274
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2000’L YILLARDA YOKSULLUK VE
YOKSULLUKLA MÜCADELE’DE TÜRKYE
Ör. Gör. Dr. Gülay HIZ
Mula Üniversitesi, MMYO,
ktisadi ve dari Programlar Bölümü
[email protected]
ÖZET
Yoksulluk, kiinin yaam düzeyinin toplumda genel kabul
görmü bir standardn altnda olmas durumunda ortaya çkan bir statüdür. Yoksulluk, 20.yüzyln sonlarnda insanln
yüz yüze kald en önemli beeri ve toplumsal bir olgu olarak varln korumaktadr. Dünya nüfusunun büyük çounluunun hzla yoksullat, dünya gelirinin her geçen gün
daha da adaletsiz dald günümüzde pek çok ülke az ya da
çok bu sorun ile kar karya kalmaktadr. Sosyo-ekonomik
gelimelere paralel olarak ortaya çkan, yeryüzünde oldukça
geni bir corafya üzerinde görülen, henüz bütün boyutlar
ile tam olarak incelenemeyen yoksulluk sorunu uzun bir zaman daha dünya gündeminde kalmaya da devam edecek gibi
görünmektedir.
Bu çalmada yoksulluun kavramsal olarak tanmlanmasnn yan sra, yoksulluk ile ilgili mücadelede ekonomik
ve sosyal kalknma programlarnn öneminin yannda yoksullua yol açan faktörler de vurgulanmaya çallmtr. Bunun yan sra yoksulluu gidermeye yönelik uygulanabilecek politikalarn ve önerilerin ortaya konularak Türkiye’de
yoksulluun bugünkü boyutlarna yönelik bir durum tespiti
yaplmtr.
Anahtar Kelimeler: Yoksulluk, Türkiye’de yoksulluk,
Sosyo-ekonomik gelime.
275
Sosyal Politika
ABSTRACT
Poverty is a status emerged in the case of levels of people
living standards drops under the generally accepted levels in
the community. Poverty is still remains as the most signicant
human and social phenomenon that mankind is facing in late
20th century. Today, the majority of the world’s population
rapidly becomes poor every day due to the unequal distribution of the world income and many countries more or less are
faced with this problem. The issue of poverty emerging from
socio-economic developments occurring in a wide geography
on earth and, not yet being examined with all dimensions seems to continue remaining in global agenda for a long time.
In this study, conceptual identication of poverty and the
importance of economic and social development programs
in the ght against poverty in addition to the factors causing
poverty were also emphasized. Moreover, the present size of
the poverty and situation in Turkey were presented and some
proposals and policies to alleviate poverty were put forward.
Key words: Poverty, poverty in Turkey, socio-economic
development.
1. YOKSULLUK KAVRAMI
Yoksulluk, genellikle maddi kaynaklardan; bazen de
kültürel kaynaklardan yoksun kalndn ifade eden bir
durumdur. Yoksulluk kavramnn bir eyin insann elinden
alnmas ya da mülksüz braklmay ifade eden yoksunluk
terimi ile birlikte düünülmesi gereklidir. Yoksulluk, asgari ihtiyaçlar karlamaya yetecek bir gelire sahip olmamak
ve normal kabul edilebilecek bir yaam standardnn altnda bulunmak durumudur. Bireyin ve hane halknn yaad toplum göz önüne alnarak yaplan bir baka tanmlama
276
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ise öyledir; yoksulluk, toplumsal refah düzeyi, toplumun
yaam standardnn mutlak ve göreli olarak minimum bir
düzeyin altnda kalan bireyin ve hane halknn statüsüdür
(TÜSAD, 2000:96).
Dünya Bankas ise yoksulluun tanmn öyle yapmaktadr: Yoksulluk asgari yaam standardna eriememe durumudur. Baka bir ifade ile yoksulluk maddi nitelikteki mahrumiyetler nedeniyle kaynaklara ve üretim faktörlerine eriememe
ve asgari bir yaam düzeyini sürdürecek gelirden yoksun
olma halidir (WORLDBANK, 1990:26).
Yoksulluk kavram genellikle birçok balk altnda açklanabilmektedir. Literatürde kabul gören yoksulluk kavramlar; mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk, öznel yoksulluk, gelir
yoksulluu, insani yoksulluk ve yoksulluk snrdr.
a) Mutlak Yoksulluk
Mutlak yoksulluk, hane halk ya da fertlerin biyolojik olarak, kendilerini üretebilmeleri için ihtiyaç duyduklar asgari
gelir ve harcama düzeyine sahip olamama durumudur. Tanmn yaam sürdürebilmek için gerekli olan asgari besin
bileenlerini veya kaloriyi esas almas ona mutlaklk nitelii
kazandrmaktadr (Aktan, 2002:4). Yani ksaca mutlak yoksulluk, bir kiinin salkl ve sosyal bir yaamdan dlanmadan
hayatn sürdürebilmek için gerekli olan minimum harcama
düzeyini de ifade etmektedir.
Mutlak yoksulluk snr23, spesik bir refah düzeyi ile balantldr. Belirli bir yaam standardnn altnda kalan kesim
yoksul olarak adlandrlr. Bu yolla yoksulluk snrnn belir23 Mutlak yoksulluk snr günde 1 dolar olarak kabul edilirken, bu snr kiinin
günlük gereksinimlerini karlamak için belirlenen alt snr olarak tanmlanmaktadr.
277
Sosyal Politika
lenmesi, farkl zaman ve gruplar itibariyle karlatrmalarn
yaplmasn olanakl klar (Aktan, 2002:4-5). Mutlak yoksullukta yoksulluk çizgisi iki farkl yöntemle hesaplanr. Bunlardan birincisi, sadece minimum gda harcamas maliyetini
esas alr. Bunun için bir kiinin yaamn sürdürebilmesi için
gerekli olan minimum kalori ihtiyac hesaplanr. Daha sonra bu kalori ihtiyacn karlayacak gda harcamas maliyeti
çkarlr. kinci yöntem, bireyin sadece minimum gda harcamasn deil onun yannda dier temel ihtiyaçlarn (giyinme,
barnma, snma gibi) da dikkate alr. Dolaysyla birinci yönteme göre daha yüksek bir yoksulluk çizgisini tanmlar (TÜSAD, 2000:96).
Dünya Bankas’nn 1990 ylndaki raporunda mutlak yoksulluk kavramn, “insann hayatta kalabilmesi için gerekli
olan günlük kalori 2400 k/cal besini almaya geliri yetmeyen
insanlar mutlak yoksuldur” eklinde tanmlamtr. Buradaki 2400 k/cal kentsel alanlar için belirlenmitir. Krsal alanlar
için ise 2100 k/cal’dir. Mutlak yoksulluk snr az gelimi ülkeler (AGÜ) için kii bana günde 1$, Latin Amerika ve Karayipler için 2$, Türkiye’nin de dahil olduu Dou Avrupa
Ülkeleri için 4$ ve gelimi ülkeler (GÜ) için ise 14,4$ olarak
belirlenmitir (WORLDBANK,1990:27-36).
FAO (Birlemi Milletler Gda ve Tarm Tekilat) ve WHO
(Birlemi milletler Dünya Salk Tekilat), mutlak yoksulluk kriterini esas alarak, günlük kalori miktarnn yalnzca
%80’ini karlayabilenleri “ultra yoksul” olarak tanmlamaktadr. Dünya Bankas da, ultra yoksulluun bir benzeri olarak
“olaanüstü yoksulluk” tanmn yapmaktadr.
b) Göreli Yoksulluk
Göreli yoksulluk kavram, insann toplumsal bir varlk
olmasndan yola çkmaktadr. Göreli yoksulluk kavramna
278
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
göre, yoksulluk sadece kaynaklara eriememe ve yaam
sürdürme meselesi deildir. Yoksulluk, kii ya da hane halknn içinde yaad toplum tarafndan kabul edilen asgari
bir yaam düzeyine sahip olup olmad ile ilgili bir konudur
(Dumanl, 1995:211-229). Yani, toplumun ortalama refah düzeyinin belli bir orannn altnda olmas durumudur. Dier
bir ifade ile bir kiinin veya grubun yaam düzeyinin, kendisinden daha yüksek gelire sahip bir referans grubunun geliri ile karlatrmas sonucunda ortaya çkan bir olgu olarak
tanmlanmaktadr.
Göreli yoksulluk, daha yaygn olarak maddi kaynaklarn,
toplumda adet haline gelmi veya en azndan özendirilen ve
onaylanan normal etkinliklere katlmn ve belli bir konfor ve
yaam koullarna sahip olmann olanaksz veya son derece
kstl hale gelecek kadar yetersiz kalmas olarak tanmlanmaktadr (enses, 2001:91). Burada birey, gereksinimlerini
karlama derecesi yönüyle, toplumun dier bireyleri karsndaki durumuna göre nitelendirilmektedir. Yoksulluun
göreli olarak tanmlanmasnda ya nüfusun düük gelirli bir
oran yoksul olarak kabul edilmekte ya da ortalama gelir düzeyinde bir snr saptanarak, bu snrn altnda gelire sahip
olanlar yoksul olarak ifade edilmektedir (Dademir, 1994:1).
Bu nedenle göreli yoksulluk, gelir dalmndaki eitsizlikleri yanstan yoksulluk olarak da tanmlanabilmektedir. Göreli
yoksulluk kavram gelimi ülkeler için, mutlak yoksulluk
kavram ise az gelimi ülkeler için kullanlmaktadr.
c) Öznel Yoksulluk
Yoksulluk yaklamlarndan üçüncüsü olan öznel yoksulluk tanmnda, yoksulluk çizgisinin kesin olarak belirlenmesi
için yaplmas gereken çalmalardan bahsedilir. Bu yaklamda temel düünce udur: Mademki yoksulluk toplumun ka-
279
Sosyal Politika
bul edecei minimum bir yaam standard düzeyiyle ilgilidir.
Öyleyse yoksulluk çizgisini belirlemenin bir yolu, büyük ölçekli anketler yaparak toplumun bu konudaki görüünü belirlemektir (Goodman, Johnson ve Webb, 1997:230).
Öznel yoksulluu belirleyebilmek amacyla yaplan anketlerde farkl yöntemler kullanlr. Deneklere yoksul olmamak,
iyi bir gelire sahip olmak gibi baz özel hedeere ulaabilmek
için yeterli olduunu düündükleri gelir miktar sorulur. Bu
yöntem “Leyden Yaklam” olarak bilinir. Öznel yoksullukta, anket sonuçlarndan refah düzeyleri ile gelirler arasnda
balant kurularak, kritik bir refah düzeyi seçilip ona karlk
gelen gelir düzeyi yoksulluk çizgisi olarak kabul edilir (Atkinson, 1991:23). Yoksulluk snr hesaplanrken kiilere ne
kadar gelir elde ederlerse geçinme düzeylerinin; çok kötü,
kötü, yetersiz, yeterli, iyi, çok iyi olaca konusunda sorular
yöneltilmektedir. Kiiler kendi yaam düzeylerine göre bu
soruya yant vermektedirler. Sonuçlar deerlendirilerek daha
çok fertlerin kendileri için belirledikleri snrlar ortaya çkarlmaktadr.
Ksaca öznel yoksulluk, insanlarn kendileri için yeterli kabul edebilecekleri, maksimum düzeyi salamaya yetecek bir
gelire sahip olup olmadklarna ilikin beyanlara bal olarak
yaplan bir tanmdr.
d) Gelir Yoksulluu
Gelir yoksulluu yaamn idame ettirilmesi için asgari
düzeyde gerekli gelir düzeyi ile ölçülmektedir. Bu anlamda,
gelir yoksulluu, satn alma gücünden yoksun olma, yani
“paraszlk” anlamna gelmektedir (Aktan, 2002). Gelir yoksulluu hesaplamalarnda genellikle bir ülkede, belirli miktarda yiyecek satn almak için gerekli gelir, “yoksulluk snr”
olarak belirlenmektedir
280
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
e) nsani Yoksulluk
nsani yoksulluk, Birlemi Milletler Kalknma Program
tarafndan gelitirilmi yeni bir yoksulluk ölçütüdür. nsani
yoksulluk baz bireylerin insanca yaam imkanlarna sahip
olamamas anlamna gelmektedir (Aktan, 2002).
Birlemi Milletler Kalknma Program, ülkelerin gelimilik düzeyine bal olarak, insani yoksulluu üç kriterden yola
çkarak hesaplamaktadr. Bu kriterler; yaam süresi, eitim ve
ekonomik ve sosyal imkanlardr.
f) Yoksulluk Snr
Yoksulluk snr, bir toplumda yoksul olanlarla olmayanlar birbirinden ayrmakta kullanlan iza bir çizgidir (Dumanl, 1996:8). Yoksulluk çizgisinin tanmlanmas ile ilgili ortak
bir payda henüz oluturulamamtr. Yoksulluk snr ile ilgili
olarak gda harcamalarna göre, temel ihtiyaçlarn maliyetlerine göre, gda kalori almna göre, Leyden yaklamna göre
ve ortalama gelirin yars yaklamna göre çeitli yönlerden
hesaplama yaplabilmektedir. Göreli, mutlak ve sübjektif olmak üzere üç çeit yoksulluk snr bulunmaktadr. Yoksulluk
snrnn belirlenmesi, yoksulluk düzeyi hakknda yorum yapabilmek için bir önkouldur.
2. YOKSULLUA YOL AÇAN FAKTÖRLER
Yoksulluk tanmlamalarnda farkl yaklamlar olduu
gibi, yoksullua yol açan faktörlerde de farkl yaklamlar bulunmaktadr. Yoksulluun genel olarak neden kaynakland
sorusuna net bir cevap bulabilmek mümkün deildir. Genel
çerçeve itibari ile yoksulluk sorununa neden olan faktörler
gruplanacak olunursa, üç farkl faktör grubundan söz edilebilir. Bunlar; yapsal faktörler, dinamik faktörler ve küresellemedir.
281
Sosyal Politika
a) Yapsal Faktörler
Yoksullua neden olan faktörler arasnda, toplumsal ileyiin yapsal özellikleri göz ard edildii sürece yoksulluk analizleri tam anlamyla açklanamamaktadr (Ercan, 2001:11).
Yoksullua yapsal yaklamda bulunanlar, ekonomik güç
eitsizlikleri düzeltilmeden, yönetimdeki iyiletirmelerin fazla bir anlam olmayaca görüündedirler (Akdan, 2003). Yapsal faktörler içinde demokratik ve katlmc mekanizmalar
bir bütün içerisinde deerlendirilerek, ekonomik, siyasal ve
toplumsal bir çerçevede ele alnabilir.
Toplumsal yapnn deiimi ve bu deiim ile birlikte, egemen faktör olan sermaye birikim rejiminin kendini yeniden
üreten dinamii de yoksulluun yapsal problemlerinden biri
olarak kendini göstermektedir (Temelli, 2003).
Yoksulluun ekonomik boyutunda gelir dalm eksenli bir yaklam ön plana çkmaktadr (Erdoan, 2002:13-26).
Ekonomik kaynaklarn kullanm ve dalm ile ilgili bir soruna bal olarak, gelir dalm eitsizlii yoksulluun en
önemli yapsal problemlerinden birini oluturmaktadr.
b) Dinamik Faktörler
Yoksulluk tanmlamasnn alan her geçen gün genilerken
bu alann içine giren unsurlarn dar bir tanmlama ile ifade
edilmeleri güçtür. Yoksulluk, toplumsal unsurlarn birçounda yaanan bir yoksullama süreci olarak kendini yeniden tanmlad için dinamiktir. Dünya sistemine bir bütün olarak
bakldnda, yoksul alanlarn kaba çizgilerle ayrld görülmektedir. Genellikle, güney kuzeye, çevre merkeze, kr kente
göre daha yoksuldur (Chossudovsky, 1999:47). Allagelmi
gelir dalm kategorileri içinde de alt snar doal olarak
üst snara göre daha yoksuldur (Sönmez, 2002:15). Piyasa
282
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dinamiklerinin eitsizlik yaratc öelerinin giderek toplumsal alanda daha fazla hissedilir olmas, yoksulluk sorununu
toplumsal tartma konularnn ilk srasna tamtr.
Dönemin popüler konusunu oluturan yoksulluk, çeitli endeksleme yöntemleriyle24 ölçümlemeye tabi tutulurken,
mutlak ve nispi yoksulluk snrlarnn belirlenimi önem kazanmtr (nsel, 1989:62). Bütün bu çalmalar bireysel yoksulluk üzerinden hareket etmekte, yoksullukla mücadele
yeni bir sosyal alan içinde çözümlenmeye çallmaktadr. Bu
sosyal alan piyasa – devlet ilikisini kesintiye uratmakszn,
toplumsal alann kendi içyapsnn yeniden düzenlenmesine
yönelik olarak tasarlanmaktadr. Sosyal ilevli devlet bütçelerinin etkinsizlii vurgusu terk edilmeksizin, devletin mali
disiplini konusu sürekli yinelenmekte, bu alann dnda kalan paylam süreçleriyle yoksullua çözüm üretme üzerinde
açlmlar salanmaya çallmaktadr (Adda, 2002:163). Piyasann sürekli toplumsal alann kaynaklarna yönelik aleyhte
geliimi ve bu geliim sonucu yaratm olduu sosyal alandaki tahribat engellenmeksizin bir çözümün ortaya çkmas
oldukça güç gözükürken, devletin sosyal alan boaltmas
küresellemenin yaratm olduu yoksullama sürecini daha
da hzlandrmaktadr.
c) Küreselleme ve Yoksulluk
Yoksulluun ulusal olduu kadar uluslar aras boyutlar da
vardr. Günümüzün “küreselleen” dünyasnda artk yoksulluk kavram yalnz ulusal snrlar içerisinde deerlendirilme24 Yoksulluk ölçütlerine baktmzda, yoksulluk oran, yoksulluk aç endeksi, Sen endeksi, Fostter-Greer-Thorbecke ölçütü, türünden tüm hesaplama
yöntemlerinde ortaklaa alanna yönelik yoksullukla ilintili deikenlerin
kullanlmadn, yeniden dalm sürecinde bireysel gelir kategorilerinden
hareket edildii görülmektedir.
283
Sosyal Politika
mektedir. Yoksul/varsl ayrm yaam alanlar üzerinden yaplabilir olmaktan giderek uzaklamakta, yoksulluk, kamusal
alan içinde bir çokluk olarak ortaklaa alann ortak paydasn
oluturan ve her yerde oluan bir geliimin ad olmaktadr.
Bu geliim küreselleme dediimiz birikim rejiminin toplumsal izdüümünden kaynaklanmaktadr. Küreselleme süreci
en yaln haliyle sermayenin uluslararas dolam sürecindeki
serbestlik ile açklamasn bulurken, bu süreç kamusal alan
ilikilerini piyasa egemen belirlenimi düzeyine çekmi, toplumsal alan ve devlet piyasa dinamiklerine giderek daha fazla baml hale gelmitir (enses, 2001:204-320).
Küresel yoksulluu belirlemede kullanlan Human Development Index-nsani Gelime Endeksleri (HDI), verilerin yetersizlii, yanl parametrelerin seçimi, parametrelerin
birbirlerini etkilemesiyle ortaya çkan korelasyonun göz ard
edilmesinin neden olduu hesaplama yanllklar, KBMG
miktarn belirlemede yanl formüllerin kullanlmas ve baz
deikenlerin hesaplara alnmamas gibi (Stanton, 2007: 1622) nedenlerle eletirilse de günümüzde en çok kullanlan
karlatrmal yoksulluk endeksidir.
Küreselleme öncesi dönemin yoksulluk tanmlarnn bu
dönemin tanmlarndan farkl bir kategorik belirlenime sahip
olduu görülmektedir. Sosyal devlet sürecinde piyasa – toplum ilikisinin dayand uzla zemininde, devletin sermaye
birikim rejimiyle olan ilikisi, yoksulluk azaltc bir iktisadi
politika eklinde yerini bulur. Bu dönemin yeniden üretim
koullarna uygun bir yaplanmadr. Burada yoksul ve yoksulluk türü kavramlarnn dayand prol, toplumsal alanda
madur olandr (Rodrik, 2003). Ama bu maduriyet sistem
d etkenlere bal olarak ortaya çkan bir ilikiyle açklanmakta, toplum tarafndan da böyle alglanmaktadr.
284
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
3. 2000’L YILLARDA TÜRKYE’DE YOKSULLUK
Yoksulluk dünyaya paralel olarak Türkiye’de de önemini
ve etkilerini devam ettiren bir sorundur. Binyl Kalknma Hedeeri Raporu Türkiye 2010’un birinci amac mutlak yoksulluk ve açl ortadan kaldrmaktr. Birinci srada yer alan bu
amaç, Türkiye’de yoksulluk gerçeinin kamu otoritelerince
kabulünün çok önemli bir göstergesidir. Yoksulluk sorunu
ile mücadele etmenin yolu ise sorunun büyüklüünün ortaya konulmas ve kimlerin yoksul olduunun belirlenmesinden geçmektedir. Hane halk düzeyinde yaplacak anket ve
analizler günümüzde yoksullarn tespit edilmesinde tercih
edilen etkili yöntemlerdir. Bu analizlerde bireylerin sosyoekonomik durumlar, ya, cinsiyet, meslek ve çalma koullar gibi etkenler yoksulluk düzeyini belirlemede önemli
deikenlerdir.
Özellikle Türkiye’de 1990’lar sonras yaanan toplumsal,
siyasal ve ekonomik gelimeler sonunda gelir dalm eitsizlii artmtr. Belirli periyotlarla açklanan yoksulluk snr
ile açlk snr rakamlar dikkat çekici hale gelmeye balamtr. Asgari ücretin, açklanan bu snrlarn çok altnda olduu
ise her zaman kabul edilmekte ve yoksulluun her geçen gün
artyor oluu vurgulanmtr. Önceki yllarda krsaln bir sorunu olarak görülen yoksulluk, artk kentlerin de çok önemli bir sorunu haline gelmeye balamtr. Gelir dalm hzla
bozulmakta, isizlik artmakta, göç rakamlar yükselmekte,
yeni kent yoksulluu dönemin en belirgin öznesi olmaktadr. Sokak çocuklar, sokakta çalan çocuklar, ucuz ve kaçak
emek, esnek çalma, taeronlatrma, özelletirme gibi birçok
kavram incelendiinde yoksulluun tahribat daha iyi gözlenebilmektedir (Alada vd. 2002:235).
285
Sosyal Politika
2001 nansal kriz sonrasnda ülkede ekonomik alanda
birçok ey hem olumlu hem de olumsuz anlamda deiim
göstermitir. Örnein büyümede 2002-2007 yllar arasnda
pozitif göstergeleri yakalayan ülke, insani gelimilik açsndan dünya ülkeleri arasnda ekonomik gelimilii ile denk
dümeyen bir konumda kalmtr. Ayrca, okuma-yazma ve
okullama oranlar bakmndan kendisinden daha düük gelir düzeyindeki ülkelere göre dahi ‘baarsz’ bir durumdadr. Bu tablonun deimesi ‘insani bir kalknma anlaynn’
benimsenmesi ve uygulanmasn gerektirmektedir (Gürses,
2009). Sosyalleme dinamii düük olan Türkiye gibi ülkelerde eitim, salk, sosyal güvenlik alanlarnda gözlenen
bu gelimeler doal olarak yoksulluu ve yoksunluu artrmaktadr.
Gerek yoksulluun tespiti, gerekse art göstergeleri ile
ilgili son yllarda, farkl kurum ve kurulularn da “yoksulluk snr aratrmas” yapmaya balamas ve her bir aratrmann farkl sonuçlar içermesi, aratrmalarn doruluunu
ve güvenilirliini tartlr hale getirmitir. Oysa aratrma
sonuçlarnn birbirinden farkl rakamlar içermesi, kullanlan
gda yatlarna temel tekil eden kalori miktarlarnn farkl
olmasndan ve yaplan aratrmalarn temel mantnn, uygulanan yöntemlerle uyumamasndan kaynaklanmaktadr
(KAMU-SEN, 2009). Türkiye Kamu-Sen Aratrma Gelitirme
Merkezi, her ay hesaplanan enasyonun, yoksulluk ve açlk
snrna temel tekil eden gider kalemlerinde farkl oranlarda
oluabileceinden yola çkarak, asgari geçim için gerekli gördüü her bir harcama kalemi için ayr bir hesap yapmakta ve
TUK’den alm olduu yatlar kullanmaktadr. Buna bal
olarak da her bir harcama diliminin toplam tüketim harcamas içindeki pay, enasyondaki aylk deiime göre farkllklar
gösterebilmektedir.
286
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Oysa Devlet statistik Enstitüsü de dahil pek çok kuruluun yapm olduu yoksulluk snr aratrmasnda temel kriter gda yatlardr. Yaplan bu aratrmalar, gda harcamalarnn toplam tüketim harcamalar içinde sabit bir orana sahip
olduundan yola çkmaktadr. Dolaysyla gda harcamas
tespit edildikten sonra, dier harcama kalemleri hesap edilmeden varsayma dayal olarak tahmin edilmektedir. Yani
her ay gda yatlarnda görülen enasyon, dorudan yoksulluk ve açlk snrna yanstlmaktadr. Ayrca, pek çok kurulu
gda yatlarnda ortaya çkan aylk deiimi Devlet statistik
Enstitüsü’ne bal olmayan, kendi yaptrd snrl yat aratrmasna dayandrmaktadr.
Tüm farkllklara ramen, ülkemizde Türkiye statistik
Kurumunun (TUK) ve Türkiye Kamu-Sen Aratrma Gelitirme Merkezi’nin çalmalar yoksulluk ile ilgili veri taban
oluturma açsndan oldukça önemlidir. Örnein, TUK’in
yapt 2005 yoksulluk çalmas sonuçlarna göre, Türkiye’de
yoksulluk oran % 20.5’tir. 2005 ylnda Türkiye’de fertlerin
yaklak % 0.87’si yani 623 bin kii sadece gda harcamalarn içeren açlk snrnn, % 20.5’i yani 14,681 bin kii ise gda
ve gda d harcamalar içeren yoksulluk snrnn altnda
yaamaktadr. Kii ba günlük harcamas satn alma gücü
paritesine göre 1 dolarn altnda kalarak yaamlarn sürdürenlerin oran %0.01 yani yaklak 10 bin kii olarak hesaplanmtr.
Yine TUK’in, 2007 yl analizlerine göre ise; 381 bin kii
sadece gda harcamalarn içeren açlk snrnn, 13 milyon 108
bin kiinin ise gda ve gda d harcamalar içeren yoksulluk
snrnn altnda yaamaktadr. 2008 yl yoksulluk çalmalar
içerisinde yer alan “yoksulluk snr yöntemlerine göre yoksul fert saylar” Tablo 1’de görülebilmektedir.
287
Sosyal Politika
Tablo 1. Yoksulluk Snr Yöntemlerine Göre
Yoksul Fert Says, Türkiye
Yoksul fert says (bin kii)
Yöntemler
2007(*)
2008
328
374
12.261
11.933
0
0
Kii ba günlük 2.15 $’n alt (1)
356
330
Kii ba günlük 4.3 $’n alt (1)
5.796
4.759
Harcama esasl göreli yoksulluk (2)
10.127
10.497
Gda yoksulluu (açlk)
Yoksulluk (gda+gda d)
Kii ba günlük 1 $’n alt (1)
(1) 1 $’n satnalma gücü paritesine (SGP) göre karl olarak 2007 yl
için 0.926 YTL ve 2008 yl için ise 0.983 YTL kullanlmtr.
(2) Edeer fert bana tüketim harcamas medyan deerinin %50’si
esas alnmtr
(*) Yeni nüfus projeksiyonlarna göre revize edilmitir
Kaynak : 2008 Yoksulluk Çalmas Sonuçlar, TÜK.
Tablo 1’e göre, 2008 ylnda açlk snrnda olan kiiler 374
bin kii iken, yoksullarn says 12 milyona yakndr. Yoksulluk snr yöntemlerine göre fertlerin yoksulluk oranlar ise Tablo 2’de verilmitir. Bu Tabloya göre, 2002 ylnda
Türkiye’de gda yoksulu nüfus bir milyon kiinin altnda
bulunmaktadr.
288
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 2. Yoksulluk Snr Yöntemlerine Göre Fertlerin
Yoksulluk Oranlar, Türkiye
Fert yoksulluk oran (%)
Yöntemler
2002 2003 2004 2005 2006 2007(*) 2008
Gda yoksulluu (açlk) -
1,35
Yoksulluk (gda+gda d)
26,96 28,12 25,60 20,50 17,81 17,79 17,11
Kii ba günlük 1 $’n alt(1)
0,20
0,01
0,02
0,01
0,00
0,00
0,00
Kii ba günlük 2.15 $’n alt(1)
3,04
2,39
2,49
1,55
1,41
0,52
0,47
30,30 23,75 20,89 16,36 13,33
8,41
6,83
Kii ba günlük 4.3 $’n alt(1)
(2)
Harcama esasl göreli yoksulluk
1,29
1,29
0,87
0,74
0,48
0,54
14,74 15,51 14,18 16,16 14,50 14,70 15,06
(1) 1 $’n satnalma gücü paritesine (SGP) göre karl olarak 2002 yl
için 618 281 TL; 2003 yl için 732 480 TL; 2004 yl için 780 121 TL,
2005 yl için 0.830 YTL, 2006 yl için 0.921 YTL; 2007 yl için 0.926
YTL ve 2008 yl için ise 0.983 YTL kullanlmtr.
(2) Edeer fert bana tüketim harcamas medyan deerinin %50’si
esas alnmtr.
(*) Yeni nüfus projeksiyonlarna göre revize edilmitir.
Kaynak: TÜK
Ancak, Devlet statistik Enstitüsü (DE) eski bakanlarndan Ensari’nin “TÜK’in yoksulluk analizleri üzerine” adl
çalmasnda “Gda Yoksulluu (AÇLIK) snr” altnda kalanlarn orannn Tablo 2’de belirtilen oranlarn çok üzerinde
olduu ifade edilmitir. Çalmada ayrca u önemli sonuçlara varlmtr (Ensari 2010);
1. Türkiye genelinde yllara göre Ailelerin yüzde 9,5-12,5’u
açlk, yüzde 29-36’s yoksulluk snrnn altnda bulunmaktadr.
289
Sosyal Politika
2. Krsal Kesimde yaayan Ailelerin yüzde 15’e yakn açlk,
yüzde 40’dan fazlas yoksulluk snrnn altnda bulunmaktadr.
3. Güneydou Anadolu Bölgesinde yaayan Ailelerin yüzde
18 e yakn açlk, yüzde 60’a yakn da yoksulluk snrnn
altnda bulunmaktadr.
Türkiye Kamu-Sen Aratrma Gelitirme Merkezi’nin yapm olduu 2010 Haziran ayna ait asgari geçim endeksi sonuçlarna göre ise, Türkiye’de çalan tek kiinin yoksulluk snr 1.467,60 TL olarak hesaplanmtr (Tablo 3). Dört kiilik bir
ailenin asgari geçim haddi ise 2.931,81 TL olarak belirlenmitir.
Sonuçlar dört kiilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre % 0,79 orannda azaldn göstermektedir. Çalan tek kiinin açlk snr ise bir önceki aya göre % 0,29 orannda azalarak, 1.120 TL 65 Kuru olmutur. Türkiye’de 4 kiilik
bir ailenin ortalama gda ve barnma harcamalar toplam 2010
yl Haziran aynda 1.146,20 TL olarak tahmin edilmitir.
Tablo 3. Dört Kiilik Bir Ailenin Asgari Geçim Haddi
(Yoksulluk Snr)
Mays
2010
(TL)
Haziran
2010
(TL)
Fark
Deiim
%
1.472,94
1.467,60
-5,34
-0,36
Çalmayan E
559,71
554,22
-5,49
-0,98
Çocuk (Okula Gitmeyen)
315,27
309,18
-6,09
-1,93
Çocuk (lköretime Giden)
607,29
600,81
-6,48
-1,07
2.955,21
2.931,81
-23,40
-0,79
Tek Kii (Çalan)
Asgari Geçim Haddi
Kaynak : www.kamusen.org.tr (17 Temmuz 2010)
290
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yaplan aratrmada, 4 kiilik bir ailenin, (salk kurulularnn belirledii gibi) salkl bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamann Haziran 2010 verilerine göre
günlük 22,20 TL olduu belirlenmitir. Ailenin aylk gda
harcamas toplam ise 665,94 TL olmutur. Haziran 2010
itibar ile ortalama 1.355,9 TL ücret alan bir memurun ailesi için yapt gda harcamas, maann % 49,11’ini oluturmutur.
TUK verilerinde bulunan konut gideri ise Haziran 2010
ortalama maann %35,42’sine denk gelmitir. Buna göre
bir memur, ortalama maann % 84,53’ünü yalnzca gda
ve barnma harcamalarna ayrmak zorunda kalmtr.
Dier ihtiyaçlarn karlamak için ise maann %
15,47’si ile yetinmitir. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulam, salk, eitim, haberleme, giyim
gibi dier zorunlu ihtiyaçlarn karlamas için Haziran
2010 maandan geriye yalnzca 210 TL kalmtr. Kasm
2002=100 olarak kabul edildiinde Türkiye Kamu-Sen
AR-GE Merkezi tarafndan hazrlanan açlk snr endeksi 235,83 olurken; yine Kasm 2002=100 olarak hesaplanan
TÜFE endeksi 204,47 olarak hesaplanmtr. Buna göre
anlan dönemde açlk snrndaki art TÜFE’den % 31,36
daha fazla olmutur.
Çalan tek kiinin açlk snr ile ilgili veriler ise Tablo
4’de görülmektedir. Buna göre, çalan tek kiinin bir aylk harcamalarnn toplam 1.120,65 TL olmaktadr. Asgari
ücretin (16 yan doldurmu olanlarda) Haziran 2010’da
brüt 729 TL ve net 522 TL olduu hatrlanacak olursa durumun pek de iç açc olmad söylenebilir.
291
Sosyal Politika
Tablo 4. Çalan Tek Kiinin Açlk Snr
Tek Kii
(Çalan)
Giderler
Mays
Haziran
2010
2010
Günlük/ Günlük/
TL
TL
Deiim
%
Gda Harcamas
(1800 Kalori)
3,825
3,700
-0,125
-3,27
Isnma
7,805
7,789
-0,016
-0,20
Aydnlanma
1,800
1,800
0
0
Barnma ½
7,997
8,005
0,008
0,10
Salk (Salk
Giderleri Kamu
Tarafndan
Salandndan
Dahil Edilmedi)
0,820
0,820
0
0
Ulam
6,160
6,208
0,048
0,78
Haberleme
1,138
1,138
0
0
Giyim ½
0,621
0,614
-0,007
-1,13
Temizlik
3,348
3,325
-0,023
-0,69
Eitim-Kültür
0,791
0,791
0
0
Spor
1,086
1,076
-0,010
-0,92
Tatil
0
0
0
0
Çevre ve Su
1,175
1,196
0,021
1,79
Ev Eyas ½
0,896
0,893
-0,003
-0,33
1 Günlük
Toplam
Harcama
37,462
37,355
-0,107
-0,29
1 Aylk
Toplam
Harcama
1.123,86
1.120,65
-3,21
-0,29
Kaynak : www.kamusen.org.tr (17 Temmuz 2010)
292
Fark
(TL)
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yine 2010 Haziran ayna ait asgari geçim endeksi sonuçlarnda yer ald gibi, bireylerin çalma durumlarna göre
yoksulluk riski de deiiyor. 2008 ylnda ücretli-maal çalanlarda yoksulluk oran % 5,93 iken, yevmiyeli çalanlarda bu oran % 28,56, iverenlerde % 1,87, kendi hesabna
çalanlarda % 24,10 ve ücretsiz aile içisi olanlarda ise %
32,03 olmutur. En yüksek yoksulluk riskine sahip olan tarm sektöründe çalanlarda yoksulluk oran 2007 ylnda %
32,05 iken, 2008 ylnda % 37,97 olarak tahmin edilmitir. Sanayi sektöründe çalanlarda 2008 ylnda yoksulluk oran %
9,71 olarak hesaplanrken, bu oran hizmet sektöründe çalanlarda % 6,82 olmutur. 2008 ylnda ekonomik olarak aktif olmayan fertlerin yoksulluk oran % 13,73 iken, i arayan
fertlerin yoksulluk oran % 17,78’dir. Ayrca eitim durumu
yükseldikçe yoksul olma riski de azalmaktadr. 2008 ylnda
okur-yazar olmayanlarda yoksulluk oran % 39,59 olurken,
ilkokul mezunlarnda bu oran % 13,44, lise ve dengi meslek
okullar mezunlarnda % 5,64, yüksekokul, fakülte ve üstü
mezuniyete sahip fertlerde % 0,71 olmutur. lköretime
balamam olan 6 yandan küçük çocuklarn yoksulluk
riski ise % 22,53’tür.
Türkiye’de TÜRK- tarafndan da yirmi üç yldan bu
yana aralksz olarak her ay hesaplanan “açlk ve yoksulluk
snr” çalmas bulunmaktadr. Austos 2010 ay sonucuna göre açlk ve yoksulluk snr Tablo 5’de görüldüü gibi;
dört kiilik bir ailenin salkl, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yaplmas gereken gda harcamas tutar (açlk snr) 815,99 TL olarak hesaplanmtr. Gda harcamas yan
sra giyim, konut (kira, elektrik, su, yakt), ulam, eitim,
salk ve benzeri ihtiyaçlar için yaplmas zorunlu dier harcamalarla birlikte toplam harcama tutar (yoksulluk snr)
ise 2.657,95 TL olmutur.
293
Sosyal Politika
Tablo 5. Dört Kiilik Ailenin Açlk ve Yoksulluk Snr
(TL/Ay)
Austos 2009
Austos 2010
Yetikin çi
205,98
225,01
Yetikin Kadn
171,09
189,00
15–19 Ya Grubu Çocuk
216,97
239,72
4–6 Ya Grubu Çocuk
146,86
162,26
Açlk Snr
740,90
815,99
2.413,35
2.657,95
Yoksulluk Snr
Kaynak: TURK-, www.turkis.org.tr.
TÜRK- tarafndan yaplan hesaplama sonucu ulalan
“yoksulluk snr” tutar haneye girmesi gereken gelir toplamn ifade etmektedir. Ancak çou ücretli çalan hanede tek
gelir getiren konumdadr. Kabul edilmesi gereken önemli bir
husus da, genel olarak ele geçen ücret-maa-aylk düzeyinin
düüklüü olmaktadr. Elde edilen gelirin insan onuruna yarar geçim koullarn salayacak harcama tutar karsndaki yetersizlii, açlk ve yoksulluu daha görünür klmaktadr.
Burada yaplan hesaplamada temel olan gda maddelerinin
yatlar TÜRK- tarafndan piyasa, market ve semt pazarlar
düzenli olarak dolalarak tespit edilmektedir. Çalma bu niteliiyle bamsz ve tüketici yatlarndaki art eilimini yanstan “öncü gösterge” olarak kabul edilmektedir (TURK-).
4. YOKSULLUUN ORTADAN KALDIRILMASINA
YÖNELK POLTKA ÖNERLER
Yoksulluk, çok boyutlu bir kavram olduu için, yoksulluun ortadan kaldrlmasna yönelik politikalar da çok boyutlu
olmak durumundadr. Hatta yoksulluun giderilmesine yö-
294
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nelik yaplan çalmalar ve planlamalar da ülkeden ülkeye ve
bu ülkelerin gelimilik düzeylerine göre deiebilmektedir.
2005 ve daha önceki birçok Dünya Kalknma Raporu’nda
insanlar yoksulluktan kurtarmann en etkili yolunun, yeni i
olanaklar oluturmaktan geçtii ifade edilmektedir. sizliin
var oluu, bireylerin aktif olarak i aradklarn ancak bulamadklarn göstermektedir. Bununla birlikte gelimekte olan
ülkelerde çok küçük bir aznlk gönüllü olarak emek piyasas
dnda kalmann maliyetini karlayabilmektedir. 2007 raporunsa ise, genç isizliine deinilmi, yoksullukla mücadelede gençlere yatrm yaplmasnn önemi vurgulanmtr. 2008
raporunda, krsal kesimdeki kalknma çabalarndan bahsedilmi, krsal kesimde uygulanabilecek projeler dile getirilmitir.
2009 raporunda ise, dünyann en yoksul ve krlgan gruplarnn yararlanabilmesi için ekonomik faaliyetlerin cora olarak datlmas gerektii varsaym sorgulanmtr (Öztürk ve
Çetin, 2009).
Yoksulluk, insanlar için çaresi olan, kabul edilemez bir
durumdur. Bir ülkede kalknmann temel amac yoksulluun
ortadan kaldrlmas ve sosyal dengesizliklerin azaltlmasdr. Sürdürülebilir iktisadi büyüme ve uygun sosyal politikalarn uygulanmas, yoksullukla mücadelenin temel anahtardr. Yoksulluun azaltlmas, ayn zamanda, yoksullarn
ekonominin verimliliine katkda bulunmalarn salayarak
büyümeye de yardm eder. Ancak iktisadi büyüme, tek bana yoksulluun azaltlmasndan baar elde etmeyi garanti
etmez. Yaam kalitesi ve karar alma mekanizmasna katlm
gibi yoksulluun dier önemli boyutlarnn da dikkate alnmas gerekir (Global Poverty Report, 2000) ve buna uygun
yöntemlerle de azaltlmaya çallmas gerekir. Yoksulluu
azaltma stratejisi öncelikle aadaki u be aamay içermektedir (Aktan, 2002:22):
295
Sosyal Politika
• Her eyden önce yoksulluun tüm boyutlar ile tanmlanmas,
• Yoksullarn, yoksulluk snrnn ve sosyal kategorilerin tanmlanmas,
• Yoksulluun ölçümünde kullanlan metot ve yöntemlerin
seçilmesi,
• Yoksullua yol açan yapsal ve dinamik faktörlerin analiz
edilmesi,
• Uygulanacak politika ve programlarn formüle edilmesi
ve seçimi.
Yoksullukla mücadelede, hükümetlerden, genel ekonomik ve toplumsal politika ve planlamalarnda, yerel, ulusal
ve gereken durumlarda, bölgesel düzeylerde saptanan amaç
ve hedeer arasnda uyum salamalar srarla istenmektedir.
Bunun için unlarn yaplmas önerilmektedir (Aktan, 2003):
• Makroekonomik kararllk, yapsal düzenleme programlar, vergilendirme, yatrmlar, istihdam, pazarlar da dahil
olmak üzere ekonominin bütün ilgili sektörlerine ilikin
politika ve programlarn yoksulluk ve eitsizlik üzerindeki etkileri dikkate alnarak incelenmesi gerekmektedir. Bu
incelemede, bu politika ve programlarn, ailelerin refah
ve yaam koullar ile ilgili özellikler dikkate alnmaldr.
Ayrca, bu politika ve programlarn, gereken durumlarda,
üretken varlklarn, refahn, olanaklarn, gelir ve hizmetlerin daha eitlikçi bir ekilde paylamn salamaya yönelik olmasna özen gösterilmelidir.
• Yoksulluk içinde yaayan insanlarn yararlanmalar ve
yoksullarn uzun dönemde yaam standartlarnn gelitirilebilmesi için, altyap gelimeleri, doal kaynaklarn
yönetimi, insan kaynaklarnn gelitirilmesi ile ilgili devlet
yatrmlarna ilikin politikalar yeniden oluturulmaldr.
296
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
• Kalknma politikalarndan, düük gelirli topluluklarn,
krsal ve tarmsal kesimde yaayanlarn yararlanmasn
salamak gerekmektedir.
• Mümkün olan yerlerde, yerel nüfusu dlamayan kalknma emalarnn seçilerek, yurtlarndan ayrlmak zorunda
braklm insanlarn uradklar kayplarn tazmini için
uygun politika ve yasalar oluturmaktr.
• Birlemi Milletler Çevre ve Kalknma Konferans’nn sonuçlarnn denetlenmesi belgesinde kabul edilmi olan
mutabakat anlamalar, sözlemeler ve programlar ile
Gündem 21’e uygun olarak yoksullarn ve korunaksz
gruplarn gereksinmelerini dikkate alan kaynak yönetimi
önlemleri ve çevre koruma önlemlerinin belirlenmesi ve
bu önlemlerin uygulanmasdr.
• Özel sektör de dahil olmak üzere sivil toplum örgütleri ile
ibirlii yaplarak, yoksullukla mücadeleye dönük çabalarn egüdümü için elverili mekanizmalar oluturularak,
sektörler aras birbiriyle balantl ve birbirini destekleyen
yantlarn gelitirilmesi gerekmektedir.
Yoksulluu etkin ve sürdürülebilir bir ekilde azaltmay
hedeeyen politikalar hem ekonomik politikalar hem de sosyal politikalar içerebilmelidir. Bu politikalarn yoksullukla
mücadele programlar ile desteklemesi gereklidir.
a) Yoksullukla Mücadelede Ekonomik Kalknma
Politika Önerileri
Yoksullukla mücadelede ekonomik kalknma politikalar
birinci derecede öneme sahiptir. Bu politikalarda ekonomik
refaha yönelik hedeer önceliklidir. Ekonomik kalknma politikalar birçok ülkede uygulanabilecei gibi en çok az gelimi
ülkelerde ve gelimekte olan ülkelerde tercih edilmektedir.
297
Sosyal Politika
b) Yoksullukla Mücadelede Sosyal Kalknma
Politika Önerileri
Yoksullukla mücadelede sosyal kalknma politikalar oldukça kapsaml bir konudur. Sosyal kalknma politikalar
genel çerçeve itibariyle; eitim, salk, kadnlar, çocuklar, krsal ve kentsel ortamda yoksullukla mücadele programlarnn
gündemindedir.
Yoksullukla mücadelede sosyal kalknma politikalar kapsamnda bata yoksullar olmak üzere, herkesin sosyal hizmetlerden yararlanmalar salanabilmelidir. Etkin bir nüfus
politikas yürürlüe konmaldr. Sosyal koruma politikalar
devreye sokulmal ve yoksulluun dezavantajlar minimuma
indirilmeye çallmaldr.
SONUÇ
Yoksullukla mücadele devletin aktif katlm ve politik
kararll ile yürütülüp sürdürülmesi gereken ekonomik,
sosyal, politik kültürel ve teknik boyutlar olan zorlu ve çok
yönlü bir süreçtir. Türkiye gelir dalm eitsizlii ve bölgesel
farkllklar azaltacak politikalar benimsedii oranda ülkedeki yoksulluk sorununu da çözme konusunda önemli admlar
atacaktr. 8. Be Yllk Kalknma Plannda da belirtildii gibi
(2001-2005); “Yoksullukla mücadele amacyla uygulanan sosyal koruma programlarnda etkinlik salanamamtr. Uzun
süredir devam eden yüksek enasyon ve faiz ödemelerinin
bütçe üzerindeki yükü devletin genelde sosyal refah, özelde ise gelir dalmn düzeltici ve yoksulluu azaltc politikalar uygulama imkanlarn daraltmtr. Gelir dalmnda
gözlenen dengesiz yap, ekonomik büyümenin yoksulluu
azaltc etkilerinin ortaya çkmasn güçletirmektedir. Yoksulluun ortadan kaldrlmasnda, makroekonomik istikrarn
salanmas, üretken yatrmlarn artrlarak istihdamn geli-
298
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tirilmesi çok önemlidir. Sosyal koruma programlarnn etkinletirilmesi, eitim, salk, beslenme ve barnma sorunlarnn
çözümlenmesi, ekonomik politikalar ile sosyal politikalarn
ahenk içinde uygulanmas, gelir dalmndaki dengesizliklerin giderilmesi, bilgi ekonomisinin gerektirdii becerilerin
aktarlmas ve kamu, özel sektör ve sivil toplum kurulular
arasndaki ibirliinin gelitirilmesi önem tamaktadr.
KAYNAKÇA
…http://www.kamusen.org.tr/haberler/turkiye-kamu-senden/2870haziran-ayi-asgari-gecim-endeksi-aciklandi…“Sürdürülebilir Kalknma Dünya Zirvesi Türkiye Ulusal Raporu
(Taslak)”, Cokun Can AKTAN(Ed.), Birlemi Milletler Kalknma
Program, nsani Yoksullukla Mücadele, http://www.canaktan.
org/ekonomi/yoksulluk/besinci-bol/undp-insani-yoksulluk.htm
(28.10.2003)
…, G8 Okinawa Summit, Global Poverty Report, July 2000, http://
canaktan.org/ekonomi/yoksulluk/besinci-bol/okinava.htm,
(28.10.2003)
…, “Birlemi Milletler Kopenhag Toplumsal Kalknma Deklarasyonu
ve Eylem Program”, http://canaktan.org./ekonomi/yoksulluk/
besinci-bol/bm-kopenhag.htm, (28.10.2003)
ADDA, J., (2002), Ekonominin Küresellemesi, letiim Yaynlar, stanbul..
Stanton, Elizabeth A. (2007), The Human Development Index: A History, Political Economi Research Institute (PERI).
AKTAN Cokun Can (Ed.), (2002), Kavramlar Sözlüü, Yoksullukla
Mücadele Stratejileri, Hak- Konfederasyonu Yaynlar, Ankara.
AKTAN, Cokun Can, VURAL, stiklal Yaar, (2002), Yoksullukla Mücadeleye Yönelik Öneriler, Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Hak-
Konfederasyonu Yaynlar, Ankara, 2002.
ALADA A., SAYITA S., ve TEMELL S., (2002) Küreselleme, Yoksulluk
ve iddet Balamnda Sokak Çocuklar, Yoksulluk, iddet ve nsan
Haklar, Ed: Özdek, Y., TODAE Yaynlar., Ankara.
299
Sosyal Politika
ATKINSON, A.B. (1991), “Comparing Poverty Rates Internationally:
Lessons From Recent Studies in Developed Countries”, The World
Bank Economic Review,Vol:5, No:1.
CHOSSUDOVSKY, M, (1999), Yoksulluun Küresellemesi, Çivi Yazlar Yaynlar, stanbul.
DADEMR, Özcan, !994), “Türkiye Ekonomisinde Yoksulluk Sorunu
ve Yoksulluun Analizi 1987-1994”, Hacettepe Üniversitesi ktisadi
ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Say:1, Ankara.
DUMANLI, Recep, (1995) “Yoksulluk Kavram, Ölçülmesi ve Gelir Dalm likileri”, Yeni Türkiye, Yl 6. Ankara.
DUMANLI, Recep, (1996), Yoksulluk ve Türkiye’deki Boyutlar, DPT
Uzmanlk Tezi, Ankara.
Ensari, Sddk, (2010) TÜK’in Yoksulluk Analizleri Üzerine, Finans
Kulüp, Türkiye Finans Yöneticileri Vakf, Yl: 24 Say:87 Nisan 2010
ss.9-15 http://www.nanskulup.org.tr/html/maliyenans.html
ERCAN, Fuat, (2001), “Gelir Dalm Yoksulluk ve Popülizm”, ktisat
Dergisi, ktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti Yayn, stanbul, EkimKasm, s.11.
ERDOAN, Necmi, (2002) “Yoksullar Dinlemek”, Editör:ERDOAN,
N., Yoksulluk Halleri, De: ki Yaynlar, stanbul, 2002, s.9.
GOODMAN, A., JOHNSON, P. ve WEBB, S., (1997) Inequality in the
UK, Oxford University Press, Oxford.
GÜRSES, Didem, (2009), “nsani Gelime ve Türkiye” Balkesir Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 12 Say 21, ss.339-350.
NSEL, Ahmet, (1989), “ki Yoksulluk Tanm ve Bir Öneri”, Toplum ve
Bilim, Yaz, stanbul, s.62.
KAMU-SEN, (2009) Yoksulluk Çalmalar Üzerine Mukayese,
http://www.kamusen.org.tr/blog-mainmenu-9/yaynlarmz/200yoksulluk-calismalari-uzerine-mukayeseÖZTÜRK, Mustafa, ÇETN Baak Il, (2009), “Dünyada ve Türkiye’de
Yoksulluk ve Kadnlar”, JOY, Journal of Yaar University, Vol 4, No
16 (Ekim2009). ss.2661-2698
300
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
RODRIK, Dani., (2003), “Kim çin Küreselleme”, http://www.turkishtime.org/eylul/106¬_tr.htm (19.11.2003)
SÖNMEZ, Mustafa, (2002), Kriz ve Yoksullama, letiim Yaynlar., stanbul.
ENSES, Fikret, (2001), Küresellemenin Öteki Yüzü Yoksulluk, letiim
Yaynevi, stanbul.
TEMELL, Sezai, (2003), “Türkiye’de Borçlanma- Yoksulluk Dinamikleri:1990-2002”, http://www.marmara.edu.tr/maliyesempozyumu/
tebligler/7-1.doc (12.11.2003)
TÜSAD (2000) Türkiye’de Bireysel Gelir Dalm ve Yoksulluk Avrupa
Birlii ile Karlatrma, Yayn No. Tüsiad-T/ 2000-12/295, stanbul,
Aralk.
WORLDBANK (1990), World Development Report, Oxford University
Pres, New York.
www.kamusen.org.tr
www.turkis.org.tr/
www.dpt.org.tr
www.tuik.org.tr
301
Sosyal Politika
KAYIT DII EKONOMN
TOPLUMSAL MALYET
Necmettin ÖZERKMEN
Cumhuriyet Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü Öretim Üyesi
Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Sosyoloji Bölümü Aratrma Görevlisi
ÖZET
Bu aratrma kaynak taramasna dayal bir aratrmadr.
Aratrma esas olarak üç bölümden olumaktadr. Birinci bölümde aratrmann problemi, amaç ve önemi ele alnmtr.
Aratrmann anahtar kavramlar ise ekonomi, kayt d ekonomi ve toplumsal maliyet kavramlardr.
kinci bölümde kayt d ekonominin temel özellikleri,
kayt d ekonominin tanm ve nitelikleri hakknda yedi alt
balk olarak bilgi verilmitir. Üçüncü bölümde kayt d ekonominin toplumsal maliyeti on üç alt balk halinde ele alnp
incelenmi ve tartlmtr. Son olarak genel bir sonuç ve deerlendirme yaplmtr.
ABSTRACT
This research is a research-based literature. Research
mainly consists of three parts. In the rst part of the research
problem, purpose and signicance have been addressed.
The key concepts of the research economy, the concept of the
informal economy and social costs are.
In the second part of the main features of the informal
economy, the denition of the informal economy and quality
of the information about the seven sub-headings are given. In
302
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
the third section of the social costs on the informal economy
into three sub-topics discussed and examined and discussed.
Finally, conclusions and an overall assessment is made.
KAYIT DII EKONOMNN TOPLUMSAL MALYET
1. Giri, Problem, Amaç, Önem, Anahtar Kavramlar; Ekonomi, Kayt D Ekonomi
Bu aratrmann problemi, modern ulus devletlerin ekonomik yaplarnda ve ekonomik ilikilerinde kayt altna alnamayan çok önemli bir kesimin hem ekonomik bir deer
olarak ekonomik yap içinde varln sürdürmesidir. Yani
kayt d ekonomi resmi kaytlarda görülmeyen geleneksel
istatistikî yöntemlerle milli gelir hesaplarna dâhil edilemeyen faaliyetler olarak tanmlanmaktadr. Dier bir ifadeyle
kayt d ekonomi belgelendirilemeyen, gizlenen bir ekonomidir. Fakat aslnda var olan ya da ileyen bu ekonominin bir
ksm vergi, sosyal güvenlik, kamusal düzenleme vb… gibi ek
maliyet unsuru oluumlarndan kaçma amacyla gerçekleen,
bir dier ksm ise faaliyetin esasen yasalara aykr olmasdr.
(Özerkmen, 2007: 2).
Kayt d ekonomi, resmi-kamusal denetimin dndaki
ekonomik faaliyetler olarak ta tanmlanabilir. Gelimi bat
ülkelerinde kayt d ekonomiden daha çok uyuturucu ve
silah kaçakçl gibi yasa d faaliyetler akla gelmektedir.
Gelimekte olan ülkelerde ise bunlar da dâhil olmak üzere
kayt d ekonomi daha çok mal ve hizmet almlarnn deerlendirilmesi olarak görülmektedir.
Gelimi ülke ekonomilerinde 1950’li yllarn ikinci yarsndan sonra, ülkemizde 1990’l yllarn temel ekonomik tartma
ve aratrma konularndan olan ‘kayt d ekonomi’ ; ortaya
çk nedenleri; kayt d ekonominin temel özelliklerinden
303
Sosyal Politika
kalkarak bu ekonominin toplumsal yap üzerine olumsuz
etkilerinin neler olduklar ve topluma neye mal olduu bu
aratrmann problemidir. Bu balamda aratrmann amac
ise kayt d ekonominin ne olduu temel özelliklerinin ve
niteliklerinin nelerden ibaret olduunda hareketle kayt d
ekonominin toplum üzerine olumsuz etkileri ya da toplumsal
maliyetinin ne olduunu açklamaktr.
Bu aratrmann anahtar kavramlar ekonomi, kayt d
ekonomi ve toplumsal maliyet kavramlardr.
2. Kayt D Ekonominin Temel Özellikleri
Kayt d ekonomi kapsamnda deerlendirilen ekonomik
faaliyetler, genel ekonomi içerisinde piyasa kurallarna göre
yürütülen ekonomik faaliyetlerden farkl özellikler gösterir.
Kayt d ekonomi büyüklüü ve sahip olduu çok yönlülük
nedeniyle genel olarak karakteristik özelliklere sahiptir. Bunlar yedi ana madde altnda inceleyebiliriz:
Yasalara Aykr Olmas, statistikî Olarak Ölçülememe, Gelir ve Fayda Elde Etme, Ahlaki Deerlere Aykr Olmas. Ekonomik Faaliyetlerinin Düzensiz Olmas, Vergilendirilmemi
Olmas, Ekonomik Sisteme Uygun Olmas gibi eyler.
Kayt D Ekonominin Tanm ve Nitelikleri
Kayt d ekonominin çok boyutlu, deiik faaliyetleri
kapsayan oldukça karmak bir olgu olmas nedeniyle’ kayt
d ekonomi ile ilgili olarak ortaya çkan ilk zorluk, bu kavramn tanmlanmasnda ortaya çkmaktadr. Bu nedenle tanm
kadar adlandrlmasnda da deiik görüler ortaya çkmtr
(Gelir daresi Bakanl, [GB], 2009).
304
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
(Kayt d ekonomi illegal ekonomi, kara ekonomi, resmi
olmayan ekonomi, gizli ekonomi, düzensiz ekonomi, marjinal
ekonomi, kayp ekonomi, karaborsa ekonomisi, nakit ekonomisi, gözlenemeyen ekonomi, nakit ekonomisi, paralel ekonomi, enformel ekonomi, vergi d ekonomi gibi vb. adlarla
et (Aydemir, 1995:5) Buna göre; bilinen istatistik yöntemlerine
göre tahmin edilemeyen ve Gayri Saf Milli Hasla hesaplarn
elde etmede kullanlmayan gelir yaratc ekonomik faaliyetlerin tümüdür (Derdiyok, 1993: 54). Baka bir ifade ile kayt
d ekonomi, belgeye hiç balanmam ya da içerii gerçei
yanstmayan belgelerle gerçekletirilen ekonomik faaliyetlerin devletin bilgisi dna tanmasdr.
Bu ekonomik faaliyetler; faturasz al-veri, indirim ya
da sübvansiyonlardan faydalanma, vergi kaçakçl, sigortasz çalma, ikinci bir ite çalma, kaçakçlk, uyuturucu
ticareti gibi gayri kanuni iler olabilecei gibi; karlnda
ücret ve para alnan buna mukabil herhangi bir belge verilmeyen her türlü yardm vb. ileri de kapsamaktadr (Selman,
2007:4). Kayt d ekonomi ksaca kamunun denetimi dndaki ekonomik faaliyetler olarak tanmlanabilir. Bireylerin
ya da iletmelerin ekonomik faaliyet ve ilemlerini kamunun
denetimi dnda tutmasnn en önemli nedeni ise vergi kaçrma arzusudur.
Yabanc literatürde kayt d ekonomiyi ifade etmek üzere
ortaya konulan; Black economy (Kara Ekonomi), Cash Economy (Nakit Para Ekonomisi), Second Economy (kinci Ekonomi), Shadow Economy (Gölge Ekonomi), Dual Economy
(kili Ekonomi), Gray Economy (Gri Ekonomi), Subterranean
Economy (Yeralt ekonomisi), Hidden Economy (Gizli Ekonomi), Subeconomy (Alt Ekonomi) gibi çok saydaki kavrama
bakmak bile tanm güçlüü konusunda bir kir vermektedir
(Ilgn, 1999: 8).
305
Sosyal Politika
2.2. Kayt D Ekonominin Temel Özellikleri
2.2.1. Yasalara Aykr Olmas
Yasad faaliyetler, konusu suç olan ve dolaysyla yasalarla cezalandrlan faaliyetleri kapsamaktadr, Bu balamda
yasad faaliyetler sonucu oluan ekonomik deerler, elde
edildikleri kaynak nedeniyle suç ekonomisini oluturmaktadrlar.
Yasad mal ve hizmet üretimi sonucunda oluan kayt
d ekonomi, bir baka ifadeyle suç ekonomisi, kayt d
ekonominin önemli bir alt ayrmdr. Suç ekonomisinde
belirleyici unsur faaliyetlerin yasalarn öngördüü ekilde
yaplmamas deil, faaliyetin kendisinin yasaklanm olmasdr. Kayt d ekonominin dier bölümlerde “gelir”in
yasalara aykr bir ekilde kayt dna çkarlmas söz konusu iken, suç ekonomisinde “üretim” yasalara aykr olarak
gerçekleir. Faaliyet yasad olduundan, yasad üretim
sonucunda elde edilen gelir de doas gerei gizlenme eiliminde olmas nedeniyle kayt ddr (Devlet Planlama Tekilat, [DPT], 2001)
2.2.2. Gelir Veya Fayda Elde Etme Amac
Bu kritere göre kayt d ekonomik faaliyet karlnda
bir gelir ya da fayda elde edilmesi gerekmektedir. Komuya
yardm, evde çocuk bakm, temizlik ve bahçe ileri yaplmas
gibi faaliyetler karlnda gelir elde edilmemekle beraber,
fayda salanmaktadr. Ancak ev hanmnn çalmaya balamasyla, evde bakc istihdam edildiinde veya çocuk’ kree
verildiinde, ailenin ev giderleri artmaktadr. Böylece faaliyet
piyasa kavram çerçevesinde parasal bir hüviyet kazanmaktadr (Yetim, 1999: 10).
306
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2.2.3. statiksel Olarak Ölçülememe
Bu tür faaliyetler, hükümete bildirilmedii için ekonomiyle ilgili resmi istatistiklere direkt olarak yansmaz. Vergi
mükelleyetine itaatteki düü nedeniyle devlet, üretim faaliyetlerinin hacmini doru olarak hesaplamada yetersiz kalr
(Altu, 1999: 10).
Eer bir faaliyet milli gelir hesaplamalarna yanstlmak
üzere tam ve doru olarak ölçülemiyor ise, bu kstasa göre yasal olup olmadna baklmakszn söz konusu faaliyet kayt
d ekonomi içine dâhil edilecektir. Geçimlik tarmsal üretim,
ev isleri, çocuk bakcl ve komuya yardm gibi faaliyetler
istatistiksel olarak ölçülemeyen kayt d ekonomik faaliyetlere örnek olarak verilebilir. Zira bu Faaliyetler ölçülemediinden kaytl ekonomi içerisinde gösterilememektedir. Kayt
d ekonomik faaliyetlerin hiç veya yeterince ölçülememesinin nedenleri ise; faaliyetlerin parasal deerinin olmamas,
faaliyetlerin • gizli tutularak beyan edilmemesi, hesaplamalarnn ilen imkânsz veya çok zor olmalar ve bu faaliyetlerin esasnda milli gelir hesaplamalarna dâhil edilmesinin
rasyonel, etik ve normatif kabul edilmemesi olarak saylabilir
(Özsoylu, 1996:11).
2.2.4. Ekonomik Sisteme Uygunluk
Bu kstas serbest piyasa ekonomisinin geçerli olmad
1990 öncesi Dou Blou ülkelerindeki durumu açklamada
kullanlmtr. Bu ülkelerde üretim araçlarnn mülkiyeti devlete ait olduu ve dolaysyla özel sektöre izin verilmedii
için, ekonomik faaliyetlerin tamam kayt d ekonomi olarak kabul edilmitir. Bu kritere göre, Türkiye’de 24 Ocak 1980
kararlar öncesi yaplan birçok faaliyet örnein ithal sigara
alm ve satm, döviz edinmek ya da dövizle al-veri gizli
ekonomiye dâhil edilirken, günümüzde bu faaliyetler sisteme
307
Sosyal Politika
uygun olduklarndan gizli ekonomik faaliyet kabul edilmez.
Baka bir örnek, daha önce ülkemizde kumarhanelerin yasal
isletmeler olmas, su anda ise bu faaliyetin kayt d ekonomi
içerisinde yer almasdr.
2.2.5. Ekonomik Faaliyetlerin Düzensiz Olmas
Kayt d ekonominin nizamsz yani düzensiz ve kurallara uymaz oluunun en temel göstergesi faaliyetlerin devletten gizleniyor olmasdr. Bu gizlemenin sebepleri arasnda
asgari ücret snrlar altnda içi çaltrabilmek, i güvenlii,
içi sal, içi çaltrmada ya snr, tüketici haklar ve standartlara uygun, kaliteli üretim gibi iverene mali anlamda
ciddi külfetler getiren ilemlerden kurtulma arzusu yatmaktadr (Özer, 1998:7).
2.2.6. Vergilendirilmemi Olmas
Kayt d ekonomi zaten ekonominin kayt altna alnmayan ksmn ifade etmektedir. Dolaysyla kayt altna alnamayan gelirlerin vergilendirilmesi mümkün olmayacaktr. Devletlerin yasad faaliyetlerden gelir (vergi) elde etmek gibi bir
yaklam ve amac olaca düünülemeyeceinden bu sektörü kayt altna almaktan da söz edilemez (GB, 2009).
Kayt d ekonomi genel olarak, kamu otoritelerinin denetimi dnda kalan her türlü ekonomik ilem olarak tanmlanabilir. Bu tanmdan yola çktmzda, baz kayt d ekonomik faaliyetlerin yasalarla yasaklanm faaliyetler olduu
halde, bazlarnn da yasalarla yasaklanmam bir faaliyetin
bilinçli olarak kaytlara geçirilmemesi, belgelendirilmemesi,
dolaysyla vergilendirilmemesi eklinde ortaya çktn görürüz (DPT, 2001).
Kayt d sektörün en bilinen özellii, bu sektördeki faaliyetlerin vergilendirilmemi olmasnda yatmaktadr. Bu
308
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
özellik kayt d sektörle o kadar özdelemitir ki, kayt d
ekonomiyi tanmlarken, vergilendirilmemi sektör olarak nitelendirmek baz akademisyenler için yeterli olmutur. Aslnda, kayt d ekonomik faaliyetlerin en temel özelliinin
vergilendirilmeme veya vergiden kastl kaçnma olduunu
düünürsek, bu tanmlamann da çok yanltc olamadn
anlayabiliriz. (Aktürk, 2003: 5-6)
2.2.7. Ahlaksal Normlara Aykrlk
Toplumun zararl ve ahlak d olarak gördüü, kötü olarak nitelendirdii fuhu ve kumar ile çeitli kaçakçlk ve
uyuturucu sat ve kullanm gibi yasad ve kayt d faaliyetlerin artmas toplumda ahlak çöküntüsüne neden olmaktadr. Toplumun hzla deitii dönemlerde ahlâk kurallar
da bu deiimin sonucu olarak sarslmaya balamakta, eer
bir toplumda hzl bir yap deiimi yaanyor, toplumda
kaynaklar ve frsatlar eit olarak datlmyor ise, yasad
faaliyetleri önleyecei düünülen ahlaki normlar etkinliini
yitirebilmektedir. Topluma hâkim olacak i bitirici bir ahlak
anlay, ahlak sisteminin bozulmasna ve hukuk sistemini
zaafa uratan yaplarn ortaya çkmasna neden olmaktadr.
(Aktürk, 2003: 5–6).
3. Kayt D Ekonominin Toplumsal Maliyeti
Devletlerin ekonomik gelimilik düzeyi, vergi yaplarn
çok yönlü etkilemektedir. Gerek sosyologlar ve gerekse ekonomistler, insanlk tarihinin bandan bugüne dein toplumsal yapy; geleneksel, geçi dönemi ve modern toplum olarak
deerlendirmiler ve ekonomik gelimeyle toplumsal gelime
arasnda bir paralellik görmülerdir. Kayt d ekonomi, her
zaman için en önemli ekonomik ve toplumsal sorunlarmz
arasnda ilk sralarda gelmektedir. imdiye kadar yaplan dü-
309
Sosyal Politika
zenlemelerin de istenen sonucu vermedii görülmektedir. Bu
durum, kayt dlk oranlarnn, gelimi ülkelerin hayli üzerinde seyretmesinden de anlalmaktadr.
Toplumlarda deer yarglar uzun zaman zarfnda sürekli tekrarlayan deneyimlerin sonucunda olumaktadr.
Türkiye’de ise ahlaki deerlerin kayt dn dlad ve bu
dlamann toplumsal bir norm haline geldii bir sürecin yaand söylenemez. Toplumsal deer yarglarnn Türkiye’de
kayt dln büyümesini engelleyecek bir ekilde gelimemesinin, kayt dnn büyümesine neden olan faaliyetlerin
toplum tarafndan dlanmamasnn ve hatta dlanmaktan
da öte baz durumlarda meru görülmesinin açklamas, farkl sosyal dinamikler sonucu oluan sosyal bilincin ne ekilde
gelitii incelenerek yaplabilir.
Türkiye’de sosyal bilincin doru bir ekilde geliememesinin en önemli nedenlerinden biri kroniklemi bir sorun
olan kamu yönetiminde effan salanamamas ve takibin
vatandalarla devlet arasnda bir güven eksikliinin var olmasdr. Kamunun verdii hizmetlerden alman memnuniyet
deerleri de genelde düüktür. Trak polisi, vergi daireleri/
maliyeciler ve gümrük kurumlarnn hizmetlerinden memnun olmayanlar, toplam görümecilerin yarsndan fazlasna
karlk gelmektedir. Vatanda ile devlet arasnda var olan
güven eksikliinin sosyal bilince ve dolaysyla da kayl d
ekonominin büyüklüüne olan etkisini gösterebilecek en iyi
örnek Türkiye’deki vergi kaça ve bu kaçan nedenleridir.
Devletlerin ekonomik gelimilik düzeyi, vergi yaplarn
çok yönlü etkilemektedir. Gerek sosyologlar ve gerekse ekonomistler, insanlk tarihinin bandan bugüne dein toplumsal yapy; geleneksel, geçi dönemi ve modern toplum olarak
deerlendirmiler ve ekonomik gelimeyle toplumsal gelime
arasnda bir paralellik görmülerdir.
310
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Kayt d ekonominin en önemli olumsuzluu, devletin
saygnlna gölge düürmesidir. Devletin, vatandalarnn
refahn yükseltmeye ve onlar korumaya yönelik uygulamaya koyduu kurallar ihlal edilmekte ya da yok saylmaktadr. Bu durum, toplumsal huzurun salanmas karsnda
önemli bir tehlikedir. (http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.
asp?yazi_id=1028&id=58).
Kayt dln yaygn olmas ve gerekli önlemlerin alnamamas, yaratt bütün dezavantajlar nedeniyle vatanda ile
kamu kurumlan arasndaki güven ilikisini zedelemekte, kayt d ekonomi ile mücadelede toplumsal mutabakat zayflatt için daha fazla kayt diilik için zemin oluturmaktadr.
Kayt d faaliyetlerin artmas, toplumun ahlaki deerlerinin
bozulmasna ve yasa d faaliyetlerin yaygnlamasna neden
olmaktadr (G..B, 2009)
Aada sralamaya çaltmz maddeler incelendiinde
aslnda kayt d olgusunun hiçte küçümsenecek yanlarnn
olma görülecektir.
• Moral ve ahlaki deerlerinin bozulmasna ve anti-sosyal
davranlarn yaylmasna sebep olmaktadr.
• Yasad faaliyetler, toplumun zararl ve ahlakd olarak
gördüü, kötü olarak nitelendirdii fuhu ve kumar ile çeitli kaçakçlk ve uyuturucu sat ve kullanm gibi faaliyetlerdir.
• Bu tür faaliyetler anlamndaki kayt diiliin toplumda
yaygnlamas ve vergi kaçrmann adeta kanksanmas
toplumun yapsnn bozulmasna ve salksz nesillerin
ortaya çkmasna yol açar. Sonuçta toplum, telasi mümkün olmayan sosyal maliyetlere katlanmak zorunda kalr.
Kayt d faaliyette bulunanlarn geni bir kesim oluturmas, idare edenler ile edilenler arasnda bir kopukluk yaratr
ve güvensizlik ortam oluturur.
311
Sosyal Politika
• Kaytl faaliyette bulunanlar, yaygn kayt dl gördükçe devlet otoritesine olan güvenlerini kaybederler.
• Kayt d faaliyetlerde bulunanlar da, kayt diiliin tabiat gerei ilikilerini yasal düzenlemeler ve genel ve açk
kurallar dnda yürütürler.
• Sorunlarn da bazen yasad yollarla çözme yoluna giderler. Rüvet ve suiistimal yaygnlar ve “mafya” olarak
tabir edilen yasad örgütler oluabilir.
• Kayt d ekonomik faaliyetler çou zaman çevre ile ilgili düzenlemelere uyulmadan gerçekletirildiinden kayt
d ekonomik faaliyetlerden dolay doal kaynaklarn
tahribi ve sürdürülebilir kalknma amacnn gerçekletirilememesi söz konusu olmaktadr.
• Gecekondu ve kaçak yaplama da çarpk ehirleme sorununun ortaya çkmasna yol açmaktadr.
Kayt d üretimler, belgesiz ve kaytsz üretilmeleri sebebiyle standart d ve garantisiz olduundan, söz konusu
ürünleri tüketen tüketici kesimin de kayt dlktan dolay
madur olmas ve kaytl sektör tüketicilerini korumaya yönelik yasalardan ve sat sonras hizmetlerden yararlanamamas söz konusudur.
Güvenlikten de yoksun olan kayt d sektörün ürünleri,
bazen hayati tehlike bile yaratabilir. Özellikle gda ve salk
sektörlerindeki kayt dlk tüketiciler açsndan risklidir.
Ruhsatsz ve standartlara uyulmadan üretilen gda maddeleri ile ilaçlar, temizlik ve kozmetik ürünleri ve ruhsatsz
muayenehaneler ile buralarda diplomasz kiilerce verilen
salk hizmetleri tüketiciler açsndan riskli kayt d faaliyetlere örnektir.Kayt d ekonominin toplumsal maliyetini,
kayt d ekonomiyi oluturan sosyolojik etkenlere baklarak ortaya çkarlabilir. Bunlarn önemli olanlar aada
312
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
sralanmtr. Kayt d ekonomiye, ekonomik ve sosyal sistemlerin ileyii üzerindeki etkileri ve bu sistemlerin geleceinde oynayaca rol açsndan da önem verilmelidir (Ilgn,
1999: 41-42-43).
3.1. Krdan Kente Göçün Getirdii Maliyetler
Krsaldan kente göçün nedenleri arasnda tarm sektöründe çalanlarn elde etmi olduu gelirlerin yapm olduklar
giderleri karlamamas ve geçimlik gelirin üzerinde bir gelir
elde edememeleridir. Kentlerde daha iyi koullarda i bulma
umudu ve geleceini garanti altna alma gibi saiklerle kente
göç gerçekleir. Ayrca terör basks yüzünden yaanan skntlarda önemli bir etkendir. Bunun yannda kan davalar kente göç nedenleri arasndadr. Bu etkenlerin arlnn artmas
maliyetlerinin de artaca gerçeini daha belirgin hale getirecektir. Kente göç ile meydana gelen isizlik sonucu çarpk
kentleme, mevcut igücü piyasalarnda olumsuzluklara ve
kayt d istihdama neden olmaktadr.
Göçlerden nasibini alm kiiler, hayat standartlarn düzeltmek ve i bulabilmek için bir umutla geldikleri büyük
ehirlerde, talep edilen igücü tanmna uymadklar için istihdam edilememi ve bu nedenle isiz ynlar olumaya
balamtr. Açlk tehlikesiyle kar karya kalan bu kiiler
kayt d istihdam edilmeyi kabul edip, elverisiz çalma
artlarnda hayatlar pahasna çalmak zorunda kalmlardr.
Göç eden kadnlar arasnda igücüne katlm oran düüktür.
Sadece genç olanlar ya okula gitmi ya da evleninceye kadar
güvencesiz olarak tekstil sektöründe çalmtr. Eitimsiz
genç erkekler ise, eer burada i bulabilirlerse inaat sektöründe çalmaktadrlar. Bunun anlam, kayt d istihdamn
en krlgan bölümünü göç eden eitimsiz kiiler oluturmaktadr (en, 2008: 79).
313
Sosyal Politika
3.2. Kadn çilii
Göç sonucu kente gelen bireyler ayakta kalabilmek için
daha özverili çalmak zorundalar. Çünkü köyde yüksek gelirler elde edemese de bireyler tarm ve hayvanclk faaliyetleri sonucu hayatlarn idame edebilecek temel ihtiyaçlarn
karlayabilmekteydiler. Kent yaamnda böyle imkânlara
sahip olmadklarndan gelir elde etmek için geleneksel anlaya zt bir olgu olan kadnn ev geçiminde rol almas gerçeklemi olur.
Sigortasz, güvencesiz, örgütsüz, düük ücretli, çalma
zaman çou zaman belirsiz ve uzun, çalma koullar kötü
olan kayt d sektörde, kadnlarn yld alanlar; eve sanayiden i alma, temizlie gitme, çocuk ve hasta bakma, konfeksiyonda çalma; evde yemek, örgü, dantel, diki yapma gibi
kadnn kadnlk rollerinin devam niteliinde kabul edilen ilerden olumaktadr. Kayt d çalma düzeni, kadn emeinin ücretini düürürken, sosyal güvencesiz çalma koullar
nedeniyle, emeklilik ve salk haklar da gasp edilmektedir
(http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=l 110).
3.3. Çocuk çilii
Türkiye’nin de imzalam olduu Birlemi Milletler’ in
Çocuk Haklar Sözlemesi’ nin 1. maddesine göre 18 yama
kadar olan herkes çocuk kabul edilmektedir. Çocuk içi çaltrmak, sigortasz çalma ve düük ücret nedeniyle sosyal
açdan yaratabilecei problemlere baklmakszn talep edilmektedir.
Salksz ve tehlikeli çalma koullarnda bazen bir bodrumda bazen de bir çalma atölyesinde bir çocuk içinin var
olmas gelimekte ve az gelimi ülkelerde skça karlalan
bir manzaradr. Henüz birer erikin olamamalar nedeniyle
314
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kolayca sömürülebilmektedirler. Yaplan tahminlere göre bugün tüm dünyada 250 milyon kadar çocuk, yeterli eitimden,
salk hizmetlerinden ve temel özgürlüklerden yoksun biçimde çalmaktadr. Kiisel açdan bunun faturasn kukusuz
çocuklar ödemektedir; ancak durumdan zarar görenler ayn
zamanda az gelimi ülkelerdir. (http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/cocukis.htm)
3.4. siz Kalma Korkusu
Belki de kayt d çalanlar arasnda, en kötü durumda
bulunanlar isiz olan kimselerdir. sizlik ödemesi bulunan
ülkelerde, kayt d çalld anlald zaman ödeneklerin
kesilmesi tehlikesi ile kar karyadrlar.
stihdamn artrlmad veya istihdamn yava büyüdüü ülkelerde, yaamn devam için gereken para kayt d
ekonomiden salanmaya çallr. Öyle ki çou ülkede kayt
d istihdamn nedeni yava istihdam büyümesidir. Kazanlan para ek gelir olmaktan öte, daha çok hayati öneme sahip
bir ihtiyaçtr. Türkiye’de isiz olmak, açlk tehlikesi ile kar
karya olmak demektir. Bu nedenle kiiler yaamlarn devam için eitim durumlar ne olursa olsun, kaytl bir i buluncaya kadar mecburen kayt d sektör içinde yer alrlar.
sizler arasnda eitimli gençlerin olduu gibi herhangi bir
beceriye sahip olmad için isiz olan kiiler de mevcuttur.
(en, 2008: 14).
3.5. Çarpk Kentleme
Kentlerdeki mevcut isizlere dahi istihdam imkânlar yaratlamazken, köyden kente göç eden ve herhangi bir üretim
tecrübesi ve yeterli eitimi olmayan kiilerin kaytl sektörde
istihdam edilebilme olaslklar çok düüktür. Bu insanlarn
kente uyum salamas ve içileme sürecim tamamlamas
315
Sosyal Politika
uzun süre alacandan isiz kalaca bu süre içinde gelir salayacak, kendi oluturduu, sermaye ve beceri gerektirmeyen
basit ileri yürütmesi kaçnlmaz olmaktadr.
Kente eklenen yeni yaam birimleri için altyap ve dier
hizmetler yetersiz kalmaya balamtr. Bu durumda iinin görülmesini isteyen kiiler, özel ve hatta resmi kurulular, kendi
çevreleri ve güçleri dorultusunda adil olmayan yollarla ilerinin görülmesinin salamaya çalmaktadrlar. Doal olarak,
hzl ve çarpk kentlemenin en çarpc örnei gecekondular
olarak verilebilir. Bu ekilde ekonomik yetersizlikler içinde
kentlere gelenler, hiçbir yasal dayanaa dayanmadan devlet
arazilerine izinsiz konutlar ina etmektedirler. Bu gecekondulamann çok youn olmas gecekondu semtlerinin domasna neden olur ki bu da siyasi hedeeri olan partiler için bir oy
potansiyeli demektir
En son aamada, kamu otoritesi de kendi koyduu yasaklar ihlal ederek, bu binalara seçim öncelerinde tapu veya
tapu tahsis belgesi datmak suretiyle bu alandaki yozlama
çerçevesini yasal bir kla tamamlamaktadrlar.
4. Rüvet ve Yolsuzluk
Günümüzde, küreselleen dünyann ortak sorunu niteliini kazanan yolsuzluk, ortaya çktndan bu yana kamu
kesimini ilgilendiren bir olgu olarak ele alnmtr. Genellikle,
yozlama, iltimas veya rüvet kavramlar ile e anlaml olarak
kullanlr (Cumhurbakanl Devlet Denetleme Kurulu Bakanl, 1996). Dier bir tanmlamaya göre ise, maddi kazanç
için örnein rüvet ya da parasal olmayan özel amaçlara yönelik olarak örnein kayrma kamusal yetkinin yasad kullanmn içeren davran ve eylemleri kapsamaktadr. Maddi
çkar içeren yolsuzluk türünün en yaygn ve bilineni rüvettir.
Kamu görevlilerinin bir takm maddi çkarlar (para, mal, he-
316
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
diye gibi) karl bunlar salayan kii ya da gruplara ayrcalkl bir kamu ilemi ile çkar salamalar rüvet olarak
tanmlanmaktadr.
5. Organize Suç Örgütlerinin Ortaya Çkmas
Kaytl ekonomi içerisinde, konusu suç olan faaliyetler
sonucunda elde edilen iktisadi deerlerin söz konusu olabilecei de bir gerçektir. Bu anlamda kaytl ekonomi ile bir
geçikenlik söz konusu olabilmektedir. Ancak nihai, amaç bu
ekonomiyi kayt altna almak deil, ortadan kaldrmak olduundan, mücadeleye yönelik önlemler kaçnlmaz olarak bu
hususlar da içerecektir. Suç ekonomisinin üretim, datm,
tüketim ve dier her tür faaliyetlerinin kapsad sürecin yasad olmas, bu kapsamdaki faaliyetlerin genellikle konusu
uzmanlam suç örgütlerince organize edilmesi ve yürütülmesi sonucunu dourmaktadr (DPT, 2001).
Organize Suç Örgütleri Tarafndan Youn Olarak lenen
Suçlar (Aykn, 2008): Yasal olmayan uyuturucu ticareti, Yasal olmayan silah ticareti, nsan ticareti, Göçmen kaçakçl,
Fidye için adam kaçrma, Fuhu Organ ticareti, Çek-senet tahsilat, Kredi kart ve internet dolandrcl, Kimlik hrszl,
Kara para aklama, Hrszlk, (Araç Hrszl), Çalnt mal ticareti, Sahtecilik ve dolandrclk,Rüvet ve yolsuzluk,Hileli
ias,Fikri mülkiyet haklarnn ihlali,Kalpazanlk,Haraç,anta
j,Tefecilik,Biliim suçlar,haleye fesat kartrma eklinde sralanabilir.
Aykn’a (2008) göre organize suç örgütlerini faaliyetlerinin
sonucunda oluan etkileri öyle sralamak mümkündür.
Ekonomik Yaamda olumsuz etkileri, Rekabet eitsizlii,
Ekonomi politika kararlarnn etkinsizlii, Ekonomide istikrarszlk, tibar kayb riski, Ülke, Mali kurumlar, Gelir dalmnn bozulmas, Yabanc sermaye için olumsuz ortam,
317
Sosyal Politika
Salksz özelletirme uygulamalar, Toplumsal yozlama,
Demokratik hukuk sistemini etkisiz hale getirme, Terörün nansman riski, Ülke güvenlii için tehdit.
6. Toplumda Psikolojik ve Kültürel Deiim
Kayt dnda olmann bir suç olduu günümüzde, makro bazda ülke ekonomisi, mikro bazda vatanda menfaatleri
üzerindeki etkisi oldukça büyük ölçektedir. Etkileri bireyden
toplumun geneli üzerinde yaygnlaan bir yapya sahip olan
kayt d ekonomiyi bir kanser gibi bütün toplumu etki eden
bir hastalk gibi görmemiz gerekir
6.1. Yurttalk Bilincinin ve Ahlakn Yitirilmesi
(Yozlama)
Geleneksel toplumlara has olan “ devlet her eyin üstündedir “. Vatanda (Tebaa) olanlar devletin bekas için her
eyi yapmak zorundadr anlay hakimdi. Gelien ekonomi
ve karmak hal alan ekonomik ilikiler, rekabetin daha acmasz bir ekilde ortaya çkmasna neden olmutur. Devlete
ballk azalmas ile kiisel çkarlarn ön plana çkt bir yap
ortaya çkarmtr. Tüm bunlar sonucunda bir açdan sosyal
yapy da dorudan etki eden toplumsal ahlak anlay erozyona uramtr.
Toplumbilimciler ve psikologlar toplumda meydana gelen yozlamann deer anlaynda meydana gelen erozyonla
ifade etmektedir. Buna göre Toplumda “beytülmale el sürülmez”, “devlet mal yetimin hakkdr buna dokunulmaz.”,
“yolsuzluk usulsüzlük haramdr” gibi ahlaki yaklamlarn
yerine; “devlet mal deniz yemeyen domuz” gibi ahlaki yaklamlar kullanlmaya balanmtr. “Vergi ödemek kutsaldr
ve bir vatandalk görevi ve sorumluluudur” anlaynn ye-
318
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
rine “vergi ödemek enayiliktir” düüncesi geçmeye balamtr. “Komusu aç iken tok yatmamak”, “çuvaldz kendine ineyi bakasna batrmak”, “kendine yaplmasn istemediini
bakasna yapmamak” gibi temel ahlaki deerlendirmelerin
yerini “sana m kalm”, “sen mi düzelteceksin bana dert mi
almak istiyorsun”, “böyle gelmi böyle gider”, “bir daha bu
dünyaya geri mi geleceksin bak keyne” gibi kinik ahlak anlayna ait yaklamlar toplumda kullanlmaya balanmtr.
Sonuç olarak bu tür birbirine tezat tekil eden ahlaki yaklamlarn yannda tüm toplumsal ilikilere yön veren davranlarda da kaos yaanmaktadr. Rüvet alan devlet görevlisi,
uykusuz trae çkan oför, yapt binann demirini çimentosunu çalan müteahhit, serbest piyasay fahi yatla mal
satmay kar zanneden tüccar, kopya çekmeyi uyanklk gören
örenci, delikanllk raconuyla “Robin Hood Efsanesi” benzeri kendine meruluk arayan mafya toplumdaki ahlaki kaos
ortamnda ortaya çkmtr.
Toplumun bir kesimi çok çalmasna ramen açlk snrnda yaarken, toplumun dier kesimi çalmadan, emek vermeden, aln teri dökmeden para kazanmaktadr. Bu durum
toplumda “para kazan da nasl kazanrsan kazan” mantn
yerletirmektedir. “Bakas yapyor yanna kar kalyor, mis
gibi yayor ben neden namuslu kalaym” anlay insanlarn
bilincine yerlemeye balamakta, enasyon ortamnda ülkemizde olduu gibi köe dönmecilik, havadan para kazanma,
dolandrclk toplumda yaygnlamaktadr. Uzun yllar yüksek enasyonun yaand ülkemizde, enasyon ortamnn
“vur kaç, kap kaç ahlakn” dourduu ileri sürülmütür. Çalmadan, üretmeden, tasarruf etmeden, kurnazlkla adamn
bularak, frsatn yakalayarak, zenginlemenin toplumda kabul görmenin mümkün olaca görülmütür (http://wvvrw.
stratejikboyut.com/article_detail.php?id=443).
319
Sosyal Politika
6.2. Anti - Sosyal Davranlarn Artmas ve Yaylmas
Anti - Sosyal davranlar genelde zyolojik ve psikolojik
etkiler bata olmak üzere bir çok nedenden dolay ortaya çkabilmektedir. Ancak normal bir toplumda anti - sosyal davranlarn art göstermesi, toplumsal boyutta problemlerin
olduuna iaret eder. Sava, terör ve ekonomik krizler insan
psikolojisini etkileyen en önemli dsal faktörlerdir. Ekonomik krizler toplumsal dayanmas düük olan ülkelerde
ciddi skntlara yol açmaktadr. Çeteleme, yama, kap-kaç
gibi olaylarda art görülmekte olup 2001 Ekonomik krizde
Arjantin’de görülen yama olaylarn örnek olarak gösterebiliriz.
ini kaybedenler üzerinde yaplan çeitli aratrmalar,
isizlikle beraber stres hormonlarnn faaliyetlerinde artma
olduunu, gerilim, uykusuzluk ve sinirlilik durumlar görüldüünü, psikosomatik hastalklarda art olduunu ortaya
koymaktadr.
Sorunun çok daha önemli bir boyutunu ise, isiz kalan kiilerde yaratt korku, ziksel ve ruhsal saln bozulmas, toplumun deer yarglarnn yitirilerek ortaya çkard
ümitsizlik, yoksulluk ve toplumsal dayanmann bozulmas oluturmaktadr. sizlik salt ekonomik bir sorun olmann
ötesinde, toplumsal ve kiisel içerimleri de olan çok yönlü bir
olgudur. Emein öteki üretim etmenlerinden farkl özellikler
tamas, insann üretici gücünü simgelemesi, sermaye karsndaki zayf yönleri ve onun isiz kalmasnn beraberinde
getirecei toplumsal sonuçlar isizliin önemli bir toplumsal
sorun oluturmasna yol açmaktadr.
sizlik, bireye ve bireyin yakn çevresine verdii zararlar
kadar sonuçta herkes tarafndan yüklenilen sosyal maliyetleri
de olan bir konudur. sizliin özellikle gençlerde baboluk,
alkol, uyuturucu gibi kötü alkanlklar ile suç ileme eilim-
320
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lerini arttrd skça görülmektedir. sizler topluma ve mevcut sosyo¬ekonomik düzeye olan güvenlerini kolayca kaybedebilmektedirler. sizlik sorunu sosyal çatmalarda arta ve
ahlaki çöküntüye neden olarak toplumsal dengeleri derinden
sarst için toplumdaki herkes tarafndan büyük bir ciddiyetle ele alnmaldr.(http://www.psikoloji.gen.tr/modules.
php?name=News&fle=print&sid= 251).
6.3. Aile Birliini Tehdit
“Ailenin rzkn salayan kii” rolünün sona ermesi ve isiz
kalma, hem iyerindeki arkadalardan ayrlma, hem de ailede
sahip olunan belirleyici rolün dayanaklarndan yoksun olma
anlamna gelmektedir. arkadalarndan kopu toplumsal
balardan uzaklamann balangc olabilmekte, isiz kalma
süresi uzadkça aileyi de içine alan bir dizi soruna neden olabilmektedir. Mali skntlarn ve isiz olmann verdii ezikliin etkisiyle sosyal ilikilerden kaçnmakta, bu kaçnma sosyal izolasyonu daha da güçlendirmektedir. sizlik, ailedeki
dengeleri dolaysyla toplumdaki dengeleri bozan en önemli
unsurdur. siz kalmamak ve ailenin geçimini salamak için
bütün bireyler kaytl olmayan ve hiçbir sosyal ve salk güvencesi olmayan i kollarnda çalacaklardr. Köyden kente
mevsimlik olarak çalmaya giden aile fertleri zor artlar altnda elde edecekleri gelir ile aileye katk salamaya çalacaklardr. Böyle bir durumda aile fertleri arasndaki ilikiler
boyut deitirecek aile olmann önemi kaybolacaktr.
7. Demokratik Kültürün Yozlamas
Demokrasi, özgürlükleri genilettiinden dolay, bal bana arzu edilen ve ulalmas gereken bir hedeftir. Fakat demokratik kurumlar ve süreçler ekonomik gelimeye de katk
salamaktadr. Otokrasilerle kyaslandnda, demokrasilerin
321
Sosyal Politika
gelimeye katks daha fazladr. Birinci olarak, demokrasiler
toplumsal çatmalarn yönetilmesi ve siyasal istikrarn salanmas konusunda otoriter rejimlerden daha üstündürler.
kinci olarak, demokrasiler ktlk gibi toplumsal felaketlerden kaçnmada otokrasilerden daha baarldrlar. Demokrasi
ekonomik gelime/ büyüme için en temel kurumdur.
• fade ve dernekleme özgürlüü,
• Çok partili seçimlerin varl,
• nsan haklarnn korunmas
• Erkler ayrmnn varl gibi demokratik deerler ekonomik gelimenin yer alaca kurumsal çerçeveyi ve süreci
oluturur.
Demokrasi;
• Ekonomik yetki devrini kolaylatrr,
• stikrarl bir yatrm ortam salar
• Ulusal enerjinin ve kaynaklarn ekonomik gelime / büyüme dorultusunda mobilizasyonunu hzlandrr.
• Beeri sermaye birikimini yükselterek ve gelir eitsizliini
azaltarak büyüme hznn yükselmesine yol açar.
Demokrasilerin olmad toplumlarda temel hak ve özgürlüklerin yannda ekonomik özgürlüklerin olmas düünülemez. Mafya gibi yasa d organize suç örgütlerinin ortaya
çkmas ekonomik anlamda negatif etkileri büyük boyutlardadr. Çkar gruplar kendi menfaatleri için toplumsal kaos
oluturacak ve oluan ortam içerisinde kendilerine hayat
verecek gücün seçimler yoluyla i bana geçmesi için çalacaktr. ktidara gelen siyasi parti temsil ettii ve kendisini iktidara tayan oluumun menfaati için toplumun menfaatini
göz ard edecektir. Kamusal hizmetleri yerine getirmek için
toplad vergileri verimsiz kullanarak devletin borçlanma
322
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
içine girmesine neden olacaktr. Borçlanma nedeni ile iyice eli
kolu balanan devletin ayakta kalabilmesi için tekrar borçlanacak, borcu borç ile kapatma yoluna gidecektir. Böylelikle
oluan sarmal içinde ülke ekonomisi zayf kalacaktr. Kamu
otoritesinin olmad yerde de yasal olmayan güçlü gruplar
ülke yönetiminde cirit atacaklardr. Ekonomik anlamda geri
kalm ülkelerin corak anlamda olmasa da yönetimsel olarak boyunduruk altna girmeleri kaçnlmazdr.
Politik süreçte, iktidara gelme ve iktidarn nimetlerini paylamak için iktidarda kalma uruna uygulanan ekonomi politikalarnn ürünü olan enasyon ile ahlak arasnda ters orant
olduu ileri sürülmütür. Çünkü enasyon ortam toplumda
mutlak eitsizlii dourmaktadr. Toplumun bir kesimi çok
çalmasna ramen açlk snrnda yaarken, toplumun dier
kesimi çalmadan, emek vermeden, aln teri dökmeden para
kazanmaktadr. Bu durum toplumda “para kazan da nasl kazanrsan kazan” mantn yerletirmektedir. “Bakas yapyor yanna kar kalyor mis gibi yayor ben neden namuslu
kalaym” anlay insanlarn bilincine yerlemeye balamakta,
enasyon ortamnda ülkemizde olduu gibi köe dönmecilik,
havadan para kazanma, dolandrclk toplumda yaygnlamaktadr. Uzun yllar yüksek enasyonun yaand ülkemizde, enasyon ortamnn “vur kaç, kap kaç ahlakm” dourduu ileri sürülmütür. Çalmadan, üretmeden, tasarruf
etmeden, kurnazlkla adamn bularak, frsatm yakalayarak,
zenginlemenin toplumda kabul görmenin mümkün olaca
görülmütür.
Ülkemizde siyasal ahlakn ilkesizliini simgeletiren sözlerde sk sk kullanlmaktadr. “Dün dündür bugün bugündür”, “gemisini kurtaran kaptan.” “canm i yapsn da ne yaparsa yapsn”, “benim memurum iini bilir” “verdimse ben
verdim ne olacak yani?” gibi cümleler yakn geçmiimizde
etkili siyasetçiler tarafndan kullanlmtr.
323
Sosyal Politika
Bunun sonucunda toplumda sadece kendi mutluluunu
çkarn ve faydasn düünen, haz veren ey iyi, ac veren ey
kötü anlaynda, “suya sabuna dokunmaktan korkan”, ilgisiz,
duyarsz, kaytsz, görmedim, duymadm, konumadm karakterinde olan birçok birey toplumda yaamaya balamtr.
nsan davranlarn belirleyen, insan davranlarna yön
veren ahlak sistemi politik yozlamann sonucu olarak bozulmakta ve farkllamaktadr. Toplumumuzda sahip olduumuz iyi ahlak anlayna sahip birçok insan olmasna ramen,
toplum genelinin müterekte buluabilecei ahlak anlayndan sapmalarn olduunu söylemek mümkündür.(http://
www.stratejikboyut.com/article_print.php?id=443)
Demokrasi gelimekte olan ülkeler için bir lüks olarak
görülmemelidir. Aksine, demokrasi ekonomik gelime için
esas deer olarak kabul edilmelidir. Çünkü demokrasi hem
politik ve sivil özgürlüklerle kuvvetli balara sahiptir, hem
de sosyal ve ekonomik gelimeye katk salamaktadr. Dünyann en gelimi ülkelerinin en demokratik ülkeler olmas
bir rastlant deildir.
8. Terör
Terör örgütleri halk korkutmak ya da bir hükümeti veya
uluslararas örgütü herhangi bir eylemi gerçekletirmeye
veya gerçekletirmekten kaçnmaya zorlamak amacn güderek iddet eylemleri gerçekletirmektedirler. Terör örgütleri teorik olarak politik bir ajandaya sahiptir. Bu nedenle asl
amaçlar gelir elde etmek deildir. Ancak bu örgütler faaliyetlerini devam ettirmek için önemli miktarda fona ihtiyaç
duyarlar. Terör örgütlerinin faaliyetlerinin nansman için
fon salanmas, toplanmas, bu fonlarn muhafaza edilmesi,
deerlendirilmesi ve terör eylemleri ve dier ihtiyaçlar için
örgüt üyelerine ulatrlmas terörün nansman olarak isimlendirilebilir (Aykn : 2010)
324
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Kayt d ekonomi ve yasalara uymama, ekonomik ve
toplumsal anarinin ve kaosun olumasna neden olmaktadr. Ekonomik anlamda hayat standard yüksek olan toplumlarda bireylerin devlet otoritesine kar bakaldr gösterme
eilimleri oldukça düüktür. Tarihe baktmzda savalarn
birçounun altnda yatan nedenler arasnda devletin koymu
olduu vergilerin yüksek olmas ve ekonomik çkarlarn birbiri ile çatmas önemli yer tutmaktadr.
Terörün ortaya çkmasnn yannda onu ayakta tutacak
ekonomik güç tamamyla kayt d ekonomiden elde edilen
gelirlerden salanmaktadr. Terör örgütleri de tpk maryalar
gibi faaliyetlerini nanse edecek fonlar salayacak suç gelirlerini özellikle uluslararas malî dolamlar içinde aklamaktadrlar. Terörün ekonomik olarak nansmann salayan balca unsurlar;
•
•
•
•
•
•
•
•
Silah kaçakçl ve ticareti
Uyuturucu ticareti,
Kara para aklama
Gasp
Haraç
Fidye için adam kaçrma,
Kalpazanlk,
Dolandrclk
gibi pek çok suç faaliyetinden elde edilen gelir terörün
nansman için önemli bir kaynak haline gelmitir. Yukarda
saym olduumuz maddeleri incelediimizde kayt d ekonominin suç ekonomisi alt balnda yer aldn görmekteyiz. Bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirlerin çok büyük
rakamlara ulatn söylemek mümkündür.
Suç faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin büyüklüü göz
önüne alndnda ortaya muazzam rakamlar çkmaktadr.
325
Sosyal Politika
Bu tür faaliyetler gerçekletirilirken bir yandan devletin kolluk kuvvetleri yasal olmayan faaliyetlerin tespitine ve önlenilmesine yönelik çalmalar gerçekletirmektedir. Örnein
uyuturucu ticareti yapan kiileri kontrol ederek uyuturucu
traini bitirmek için çalmalar yapmaktadr. Burada karmza u sorular çkmaktadr. Devlet bu tür faaliyetlerin gerçeklemesine yasal olarak izin verip yüksek oranlarda vergi
koyup gelir elde etmesi mümkün mü ? Yani uyuturucu maddelerinin alm ve satm piyasada serbest olsun ama devlet
bunlardan yüksek oranda vergi alsn yaklam olmal mdr
? Kanmzca bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirler yannda ödenecek toplumsal fatura daha kabark olacaktr. öyle
ki uyuturucu ve alkol bamllarn rehabilite etmek için
rehabilitasyon ve salk merkezlerinin kurulmas, personel
istihdam edilmesi bata olmak üzere toplum içinde madde
bamls insan saysnn artmasnn maliyeti ölçülemeyecek
boyutlara ulaacaktr. kinci sorun u; Kumar, fuhu gibi faaliyetlerden elde edilen gelirler vergilendirilmeli midir ?
Gizli fuhu yapanlarn, kumar oynayanlarn, hrszlk yapanlarn kendi nam ve hesaplarna bamsz ve devaml olarak, beceriye ve ihtisasa dayanarak, kendisine veya bakasna
ait bir evde, otel odasnda, arabada, sokaklardaki faaliyetleri
karl elde ettikleri kazançlar da bir serbest meslek kazanc niteliindedir. GVK’nun 66 nc maddesi uyarnca, serbest
meslek faaliyetini devaml meslek olarak ifa eden gizli fuhu
yapanlar, kumar oynayanlar, hrszlk yapanlar serbest meslek
erbabdr. Suç tekil eden bir il dolaysyla gelir elde ediliyorsa, yasalara göre elde edilen gelir üzerinden vergi alnmas gerekmektedir.Elde edilen gelirin bir ksmnn vergilendirilmesi, bal bana geliri elde eden kii açsndan sevimsiz olmas
bile caydrc olabilecekken bir de vergi kanunlarnda yer alan
ceza hükümlerinin uygulanmas durumunda oldukça ar
ekonomik yaptrmlar gündeme gelecektir. Bu ekilde yasalara, hukuka veya genel ahlaka da aykr olsa tüm kazançlarn
326
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
vergilendirilmesi söz konusu olaca gibi suç ileyen kiilerle
ekonomik mücadele de mümkün olabilecek, cezalarn caydrclk gücünün azald günümüzde, “tamamen duygusal”
gerekçelerle ilenen suçlarla, yine ayn yöntem uygulanarak
ba edilebilecektir. “Haydan gelenin huya gidecei”, kaybedilen onura ramen önemli bir getirinin de kalmayaca bu
ilerle kimse uramak istemeyecektir.(http://vvww.vergidanismani.com/yazdir.asp?id=542)
SONUÇ VE DEERLENDRME
Kayt d ekonomi, yaplan dokümantasyon taramalarndan elde edilen kavramsal ve kuramsal sonuçlara göre resmi
kaytlarda görünmeyen milli gelir hesaplamalarna dâhil edilemeyen, belgelendirilemeyen, gizlenen ama aslnda yaayan
ve ileyen bir ekonomidir. Kayt d ekonomi kendi içinde iki
farkl kategoride ele alnabilir; Enformel-marjinal-ekonomi ve
yer alt suç ekonomisi. Dier bir ayrm ise yeralt ekonomisiyasad faaliyetler yar kaytl ekonomi; gelirin yasal olarak
kayt dnda tutulmas, gelirin yasalara aykr olarak kayt
dna çkarlmas ve kaytlara hiç girmeyen ekonomi olarak
belirlenebilir.
Kayt d ekonominin temel özelliklerine bakacak olursak;
yasalara aykr olmas, gelir ya da fayda elde amacnn olmas, istatiksel olarak ölçülememe, ekonomik sisteme uygunluk,
ekonomik faaliyetlerin düzensiz olmas, vergilendirmemi
olmas ve ahlaki normlara – kurallara – aykr olmas olarak
özetlenebilir.
Kayt d ekonominin temel özellikleri u ekilde özetlenebilir: yasalara aykrlk, fayda elde etme amac, istatiksel
olarak ölçülememe, ekonomik sisteme uygunluk, faaliyetlerin düzensiz olmas, vergilendirilmemi olmas, ahlaki normlara aykrlktan oluur.
327
Sosyal Politika
Kayt d ekonominin toplum üzerine etkileri ya da toplumsal maliyeti denilince u deimelerin ev olgularn ortaya
çktn söyleyebiliriz. Krdan kente göçün getirdii maliyetler, kadn içilii, çocuk içilii, isiz kalma korkusu, çarpk
kentleme göze çarpar. Ayrca rüvet ve yolsuzluk organize
suç örgütlerinin ortaya çkmasdr.
Toplumda psikolojik ve kültürel deiim; yurttalk bilincinin ve ahlakn yitirilmesi (yozlama), anti - sosyal davranlarn artmas ve yaylmas ve aile birliinin tehdit altna
girmesi olarak görülür. Bunlara ek olarak demokratik kültürün yozlamas terör ve iddet olaylarnn artmas olarak
özetlenebilir.
KAYNAKÇA
AKTÜRK, Ergün ve dierleri (2003), “Para-salc Ekonometrik Yaklamla Türkiye’de Kayt d Ekonominin Tahmini” ktisat letme
ve Finans Dergisi, Yl:19, Say:215.
ALTU, Osman (1999); Kayt D Ekonomi. 2. Basm. stanbul: Türkmen Kitabevi.
ARIKAN, Yahya (2006); “ Kayt D Ekonomi ile Mücadele Ayn Zamanda Siyasi Bamszlk, Demokrasi ve Sosyal Barmzn Devam Açsndan da vedilikle Yerine Getirilmesi Gereken Bir Görevdir”, Mali Çözüm. Say 74: 11-17.
AYDEMR, inasi (1995); “Kayt D Ekonomi Üzerine ( I )”, Vergi
Dünyas Dergisi. Say 161: 72-86.
AYDEMR, inasi (1995); “Kayt D Ekonomi Üzerine ( II)”, Vergi
Dünyas Dergisi. Say 162:359.
DERDYOK, Türkmen (1993); “Türkiye’nin Kayt D Ekonomi Tahmini”, Türkiye ktisat Dergisi. Say 14: 54 – 63.
ILGIN,Ylmaz (1995); “Kayt D Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutlar”, Yaynlanmam Uzmanlk Tezi. DPT.
ÖZER, Hande (1998); “Kayt D Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutu”,
Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi SBE.
328
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ÖZSOYLU, Ahmet Fazl (1996); Türkiye’de Kayt D Ekonomi. stanbul: Balam Yaynclk.
SELMAN, Ferhat (2007); “Kayt d Ekonomi ve Türkiye’deki Boyutu”
Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, SBE.
EN,Gülen (2008); “AB Ve Türkiye’ De Kayt d stihdam Ve Etkileri
Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi Gazi Üniversitesi, SBE.
YETM, Sedat (1999); Türkiye’de Vergi Kaçakçl ve Kayt D Ekonomi, stanbul: Türkiye Bankalar Birlii.
DPT (2001): 2603 - ÖK: 614 Kayt d Ekonomi Özel htisas Komisyonu Raporu Ankara.
TÜSAD,(2006); Büyüme Stratejileri Dizisi No:8 “Kayt D Ekonomi
ve Sürdürülebilir Büyüme” Ankara.
CUMHURBAKANLII DEVLET DENETLEME KURULU BAKANLII, “Yolsuzlukla Mücadeleye Yardmc Olmak Maksadyla Alnmas Gereken Tedbirlere likin nceleme Raporu” D.D.K Yaynlar,
Ankara, 1996.
GELR DARES BAKANLII STRATEJ GELTRME DARE BAKANLII, Kayt d Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Plan
(2008-2010)Yayn No: 87, Ankara, 2009
http://www.Tisk.Org.Tr/sveren_Sayfa.Asp?Yazi_d=1028&d=58)
(Eriim Tarihi: 14.02.2009)
http://www.stratejikboyut.com/article_detail.php?id=443
Tarihi: 19/04/2009)
(Eriim
http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/
cocukis.htm (eriim tarihi: 01.02.2010)
http://www.mtk.gov.tr/images/haykin.pdf
01.02.2010)
(eriim
http://www.vergidanismani.com/yazdir.asp?id=542(Eriim
30.05.2009)
tarihi:
Tarihi:
http://www.psikoloji.gen.tr/modules.php?name=News&fle=print&
sid=251 (Eriim Tarihi: 17.04.2009)
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=1110
29.05.2009)
(Eriim
Tarihi:
329
Sosyal Politika
SZLK KONUSUNDA ORTAYA ÇIKAN
YEN TEORK YAKLAIMLAR
Yrd.Doç.Dr. Mevlüt KARABIÇAK*
Ar.Gör.Gülsüm ATMACA**
ÖZET
Hemen her ülkede isizlik ve enasyon konusunun en
temel sorunlar arasnda yer ald görülmektedir. Özellikle
enasyonun gelir dalm, büyüme ve istihdam üzerindeki
negatif etkilerinin tüm toplumlara olumsuz yansmalar bulunmaktadr. A.V.Philips’in ngiliz ekonomisinin 1861- 1957
yllarna ait isizlik ve enasyon oran verilerinden yararlanarak elde ettii bulgulara göre, enasyonla isizlik arasnda
negatif bir iliki bulunmaktadr. Bu yaklama göre enasyonu düürmek için uygulanan sk maliye ve para politikalarnn enasyonu düürüp isizlii arttraca, geniletilmi maliye ve para politikalarnn ise isizlii düürüp enasyonu
artraca kabul edilmektedir. Bunun nedeni enasyonu düüren sk maliye ve para politikalarnn sermaye maliyetini
yükseltmesi ve getirisi düük yatrmlarn yaplamamasdr.
Yatrm miktarnn azalmas, ekonominin yavalamasna ve
isizliin artmasna yol açmaktadr. Bunun tersi durumunda
ise sermaye maliyetleri düecei için, düük getirili yatrmlar
bile kolayca yaplabilir hale gelmekte ve isizlik azalmaktadr. sizlik ile enasyon arasndaki ilikiyi açklamada önemli bir yer tutan bu yaklam zamanla deimi ve Edmund
Phelps ile Milton Friedman tarafndan doal isizlik teorisi
ortaya atlm bulunmaktadr. Doal isizlik oran teorisinin
*
**
330
SDÜ BF, ktisat Bölümü Öretim Üyesi.
SDÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri
Anabilim Dal Ar.Görevlisi.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
iki deiik yorumundan birisi, ayarlanabilir beklentiler hipotezi dieri ise rasyonel beklentiler hipotezidir. Bu çalmada
istihdam ve isizlik konusu irdelenmekte ve bu konuda öne
çkan yeni teorik yaklamlar incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: stihdam, sizlik, Emek piyasas, Ücret, Bo Zaman
GR
Ksa dönemde isizlik ve enasyon arasnda bir dei- toku yaand gözlemlense de uzun dönemde enasyon ve
isizlik arasnda uyumlu tek bir enasyon oran bulunmamaktadr (SEYDOLU 2006: 704). Çünkü uzun dönemde
yatrmlar çoaltan düük sermaye maliyeti, ancak istikrarl
ülkeler için geçerli bir durumdur. Konuya bu açdan yaklaldnda, isizlii azaltmann en önemli yollarndan birisinin
ekonomik istikrar salamak olduu söylenebilir. Ancak bunun salanm olmas isizliin olmayaca anlamna gelmez.
Çünkü ekonomik istikrar salanm olsa dahi yine de isizlik,
baka nedenlerden dolay yüksek oranda görülebilir.
Son yllarda hem AB ülkelerinde hem de ülkemizde isizliin giderek artt gözlemlenmektedir. Ülkemizde isizlik
oranlar özellikle 2009 ylnda çok yükselmitir. 2010 ylnn
ilk iki çeyreinde yaanan yüksek büyüme ile isizlik oranlar 2010 Haziran itibariyle (%10,5) belirli bir ölçüde dümü
olsa bile, bu oran 2009 öncesi rakamlara göre (2008 Haziran
itibariyle %9, 2009 Haziran itibariyle %13) hala oldukça yüksektir. Bu durum aadaki Tablo 1’den de izlenebilir. Bunu
sadece enasyon ve isizlik arasndaki negatif ilikiye balamak elbette doru deildir. Özellikle küresel krizlerin hem iç
hem de d talebi büyük ölçüde düürerek üretimi azaltt ve
bu durumun da isizliin artmasnda önemli bir rol üstlendii söylenebilir. Ülkemizin son yllarda yaad büyük cari
açklarn da isizliin artmasnda önemli bir etken tekil ettii
331
Sosyal Politika
düünülmektedir. Zira ülkemizdeki cari açklar büyük ölçüde d ticaret açklarna dayanmaktadr. ayet bir ülke sürekli
olarak d ticaret aç veriyorsa o ülke ürettiinden daha çok
tüketiyor demektir. Bir ülkenin sürekli olarak ürettiinden
çok tüketmesi, o ülkenin kendi isizleri yerine baka ülke isizlerine istihdam salamas anlamna gelmektedir.
Tablo 1: Türkiye’de Yllara Göre gücüne Katlm ve
sizlik Oranlar
TÜRKYE
2004
2005
2006
2007
2008
2008
2009
(Haziran)
2009
2010
(Haziran)
(Haziran)
Kurumsal olmayan
70556 71611 72606 68897 69724 69628 70542 70505 71307
nüfus (000)
15 ve daha yukar
49906 50826 51668 49215 50772 49946 51686 51644 52503
yataki nüfus (000)
gücü (000)
24289 24565 24776 23523 23805 24793 24748 25216 26239
stihdam (000)
21791 22046 22330 21189 21194 22557 21277 21947 23488
siz (000)
2 498
2520
2446
2333
2611
2237
3471
3269
2751
gücüne katlma
oran (%)
48,7
48,3
48,0
47.8
46,9
49.6
47,9
48,8
50,0
stihdam oran (%)
43,7
43,4
43,2
43.1
41,7
45.2
41,2
42,5
44,7
sizlik oran (%)
10,3
10,3
9,9
9.9
11,0
9.0
14,0
13,0
10,5
Tarm d isizlik
oran (%)
14,7
13,6
12,6
12.6
13,6
11.7
17,4
16,4
13,4
Genç nüfusta
isizlik oran(1)(%)
19,7
4,5
18,7
19.6
20,5
17.6
25,3
23,7
19,1
gücüne dahil
olmayanlar (000)
25616 26261 26892 25692 26967 25153 26938 26428 26264
Kaynak: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=17
(Eriim Tarihi 04.10.2010)
332
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1. STHDAM VE SZLE AT
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Günlük dilde istihdam, hizmete almak ve çaltrmak
anlamlarna gelmektedir. Ancak literatürde istihdam kavramna, dar ve geni anlamda farkl anlamlar yüklenebilmektedir. Dar anlamda istihdam denilince sadece emek
faktörünün kullanm akla gelmekte, geni anlamda istihdam kelimesinden ise emein yan sra doal kaynaklar,
sermaye gibi dier faktörlerin de istihdam anlalmaktadr. stihdam kavram eksik istihdam, tam istihdam ve ar
istihdam olmak üzere üçlü bir ayrma tabi tutulmaktadr
(PEKN 2005:104–109). Eksik istihdamdan kast, üretim olanaklarnn tümünün kullanlamad bir durumdur. Tam
istihdamdan kast, üretim olanaklarnn tümüyle kullanld, ar istihdamdan kast ise mevcut kaynaklarn ar
kullanlddr.
Eksik istihdam toplumsal refah azaltc bir etki douraca için tasvip edilemez. Kaynaklarn ar kullanm ise sosyal maliyetleri artrabilir, ürün kalitesi ve miktarn olumsuz
etkileyebilir. Bu nedenle istihdamdan söz edilirken hedeenen ey tam istihdamdr. Çünkü kaynaklarn en verimli bir
biçimde tam olarak kullanlmas ayn zamanda üretim etkinliini de ifade etmektedir. Zaten hem üretim hem de tüketimde etkinlik saland ölçüde optimal kaynak dalm
da gerçeklemi olmaktadr. Esasen bir ülkede, çalma istei
ve yetenei olan her birey çalr durumda ise o zaman dier
faktörlerinde tam olarak kullanld var saylmaktadr. Fakat
gerek yapsal ve gerekse geçici pek çok nedenden dolay bu
durum nerede ise imkânszdr. Dolaysyla hemen her ülkede
belli bir isizlik oran bulunmaktadr. Buna doal isizlik oran da denilmektedir. Ancak her ülkenin doal isizlik oran
farkl farkldr.
333
Sosyal Politika
siz (unemployed) kelimesi i kelimesinden türetilmi
olumsuzluk ifade eden bir kelimedir. sizlik (unemployment) kavram ise isiz kelimesinden türetilmi olumsuz bir
kavramdr. siz, ya 15 ve daha yukar olup bir ii bulunmayan, piyasada geçerli ücret düzeyinde çalmaya hazr olan ve
bir i bulmak için çaba gösteren kimsedir (ERTEK 2009: 319).
Bir ülkede isizlerle çalanlarn (employed) toplam i gücünü (Labor force) oluturmaktadr. sizlik oran ise; isizler saysnn igücü saysna bölünmesiyle hesaplanmaktadr.
gücü = sizler + Çalanlar
sizlik oran (u) = sizler Says / gücü’ dür.
2. SZLK TÜRLER
sizlik türlerini aadaki gibi sralamak mümkündür
(ÜNSAL 2007: 91–94; PEKN 2005: 108–109; CASE 1999:
506–507).
• Geçici (arizi, friksiyonel) isizlik (frictional unemployment)
• Yapsal isizlik (structural unemployment)
• Teknolojik isizlik
• Doal isizlik(natural rate of unemployment)
• Devrevi (çevrimsel) isizlik (cyclical unemployment)
• Mevsimlik isizlik
• Konjonkturel isizlik
• Açk isizlik ve gizli isizlik
• radi ve gayri iradi isizlik gibi çeitleri bulunmaktadr.
Friksiyonel isizlik igücü piyasasndaki olaanüstü hareketlilikten dolay ortaya çkan bir isizlik türüdür. Ekonomide
yaanan yapsal deiiklikler de isizlie yol açabilmektedir.
Yapsal isizliin dier bir türü, teknolojik deimelerden
334
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kaynaklanmaktadr. Geleneksel olarak nispeten emek youn
üretim teknikleri kullanan endüstrilerin zamanla makinelemesi ve sermaye younluunu artrmas ile oluan isizlie
teknolojik isizlik denilmektedir. Friksiyonel isizlikle yapsal
isizliin varl ekonomide bir doal isizlik orann gündeme getirmektedir. Doal isizlik orann belirlemek hem zor
hem de dönemlere ve ülkelere göre deiebilmektedir. Örnein baz gelimi ülkeler için doal isizlik orannn 1960’larda
%2,5- 3, 1970’lerde %6–7, 1980’lerde ve 1990’larda %5–6 civarnda olduu hesaplanmaktadr (YILDIRIM 2007: 350–353).
Doal isizlik orann literatüre kazandranlardan birisi Friedman’dr. Friedman doal isizlik orann, her hangi
bir andaki reel ücretler üzerinde deime basks yaratmayan bir isizlik olarak tanmlamaktadr. Bu nedenle doal
isizlik oran: NAIRU (Non- Accelerating Ination Rate of
Unemployment) olarak ta adlandrlmaktadr. Açk isizlik,
bir kiinin para kazanmak ve geçimini salamak üzere yapaca bir iinin olmamas, gizli isizlik ise bir kiinin çalyor görünmesine ramen o kiinin iten ayrlmas halinde
üretimde bir azalma olmamas durumudur. Devrevi isizlik
bir ekonomide dönemler itibariyle ortaya çkan isizlik olup,
mevsimlik ve konjonkturel olarak iki biçimi bulunmaktadr
(ÜNSAL, 2007: 91-94).
sizlii azaltmaya yönelik politikalarn belirlenmesinde,
emek piyasasndaki isizlik türünün belirlenmesinin büyük
önemi bulunmaktadr. sizliin nedeni, reel ücretlerin piyasa denge düzeyinin üstünde olmasna bal olarak ortaya
çkan bir dengesizlikten kaynaklanyorsa, o durumda reel
ücretlerin düürülmesini amaçlayan politikalar, bu tür isizlii azaltmada ie yarayabilir. Ancak piyasadaki isizlik
türü, denge isizlik düzeyinde ise bu durumda reel ücretlerin düürülmesine yönelik politikalarn etkisi olmayacaktr
(AKYILDIZ, 2010: 266).
335
Sosyal Politika
3. SZLN TEMEL ÖZELLKLER
ABD igücü piyasas üzerine yaplan aratrmalar, isizliin baz temel özelliklerini ortaya çkarmtr. Bu özelikleri
u ekilde açklamak mümkündür (DORNBUSCH, FISCHER
1998: 507–508).
• Ya, cins ve deneyimlere göre belirlenen gruplar arasnda
isizlikte büyük deiimler olabilmektedir.
• gücü piyasasnda yüksek dönüüm oran söz konusudur.
Her yl istihdama katlanlarn ve iten ayrlanlarn says,
çalan ve isiz saysna göre çok daha yüksektir.
• Bu dönüüm orannn büyük bir ksm çevrimseldir. Ekonominin negatif büyüme dönemlerinde iten çkarmalar,
genileme dönemlerinde ise gönüllü ayrlmalar daha yüksektir.
• Gelimi bir ülkedeki isizlerin çounu uzun dönem isiz
kalanlar oluturmaktadr.
• Bir ülkedeki kaliye içiler iini kaybetse bile bu bir geçici
durumdur ve bu gruptakiler ksa sürede yeniden i bulabilmektedirler.
4. SZLN MALYETLER
Günümüzde isizlik en sevimsiz olgulardan biridir. siz
kalan bireyin sadece geliri ve yaam standard dümekle kalmayp baz olumsuz psikolojik etkilere de maruz kalmaktadr.
sizlik süresinin uzun sürmesi halinde bu olumsuz etkiler
daha da derinlemektedir. Yakn geçmite yaanlan küresel
kriz ortamnda ar talep azalmas nedeniyle üst üste üretim
birimleri üretime ara vermi ya da üretimini azaltm ve bu
nedenle isizlerin says büyük ölçüde artmtr. Bu olumsuz
tablo gerek tevik politikalar, gerekse isizlik sigortalar devreye sokularak en aza indirilmeye çallmtr. Ayn küresel
336
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
krizin olumsuz etkileri bata ABD ve AB ülkeleri olmak üzere
nerede ise tüm dünyada oldukça derin hissedilmitir.
sizliin hem ekonomik hem de sosyal maliyetleri bulunmaktadr. sizliin yol açt ilk maliyet ekonominin tam
istihdamda olmamas nedeniyle üretimde ortaya çkan kayplardr. kinci olumsuz etki gelir dalm üzerinde ortaya
çkmaktadr. Üçüncü önemli bir noktada isizliin isizlerin
ruh saln bozmasdr (YILDIRIM, 2006:357–358). sizliin
ekonomik maliyeti, Gayri Sa Yurtiçi Hâsla (GDP) aç kavram ile ölçülmektedir. GDP aç; doal (potansiyel) GDP ile
reel (gerçekleen) GDP arasndaki negatif farktr ve tanm gerei devrevi isizliin üretimde yol açt kayb yaratr (ÜNSAL, 2010: 376- 377).
GDP Aç = Reel GDP- Doal GDP
sizliin ekonomik maliyetini temsil eden GDP Aç;
mutlak bir deer yerine, yüzde bir deer olarak da ifade edilmektedir. Bu durumda formül:
GDP Aç= Reel GDP- Doal GDP/ Doal GDP ekline
dönümektedir.
sizlik bir toplumda giderek yaygn hale gelirse toplumsal barn bozulmas, ahlaki çöküntü ve istenmeyen pek çok
negatif gelime üst üste tezahür edebilir. Bunlara ramen isizliin ekonomi üzerinde baz olumlu etkilerinden de söz
edilebilir. Özellikle gelimekte olan ülkelerde ücretlerin dümesine, üretim maliyetlerinin azalmasna ve geçici de olsa bir
rekabet gücü olumasna katk salayabilir.
5. STHDAM VE SZLK TEORLER
Hemen her ülkede çözülmesi gereken sorunlarn banda
isizlik konusu gelmektedir. Çünkü bir ülkede isizlik ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok soruna neden olabilmektedir.
sizlik konusunda öne çkm birçok yaklam söz konusu-
337
Sosyal Politika
dur. Bir ülkede istihdam ne kadar güçlüyse, isizlik o kadar
düük olmakta ve insanlarn kendilerine olan güven duygusu
o ölçüde artmaktadr. Bir ülkedeki sosyal sorunlarn azalmas,
çalma barnn artmas ve yaam kalitesinin yükselmesinin
temel koullarndan belki de en önemlisi isizlik sorunun en
aza indirilmesidir. Bu nedenle istihdama ilikin yaklamlarn
gözden geçirilmesinde yarar görülmektedir.
5.1. KLASK STHDAM TEORS
Ücret ve yatlarn tam esnek olduu, bilgi yetersizlii,
bekleyi hatas ve para yanlgs gibi durumlarnn bulunmad varsaymna dayal klasik yaklama göre piyasa baarszlklarnn da bulunmamas kouluyla ileyen bir piyasada,
ekonomi tam istihdam düzeyinde dengeye gelmektedir (GÜRAN,1999: 222). Emek arz ve talebinin otomatikman eitlendii tam istihdam denge ücret düzeyinde sadece friksiyonel
isizlik ortaya çkmaktadr. Dolaysyla bir ekonomide sürekli
isizliin yaanabilmesi için piyasa kusurlarnn i piyasasn
denge durumundan uzaklatrmas gerekmektedir (AKYIDIZ, 2010: 262). Emek piyasas, rmalarn ve bireylerin emek
arz ve taleplerinin toplu büyüklükler olarak karlatklar bir
zemindir. Emek piyasasndaki, rma ve ailelerin rolleri, mal
ve hizmet piyasasndan oldukça farkldr. Mal piyasasndaki bir ürün rmalar tarafndan arz ve aileler tarafndan talep
edilirken, emek piyasasnda bunun tam tersi yaanmakta ve
emek rmalar tarafndan talep edilirken, aileler tarafndan arz
edilmektedir. Yani i gücü talebi bir nevi türev taleptir. Firmalar, ne kadar çok ürün üretirse o kadar çok içi talep edecek ve
o kadar çok içi istihdam edilecektir (PAYA, 2007: 92).
Emek piyasasnn ileyii ile ilgili temel sorulardan biri,
emek arz ve talebinin reel ücretin mi, yoksa parasal (nominal)
ücretin mi bir fonksiyonu olduudur. Bu durum özellikle eksik bilgi ve bekleyi hatalaryla para yanlgsnn söz konusu
338
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
olduu ortamlarda daha da önem kazanmaktadr. Emek talebi genelde reel ücretin bir fonksiyonu olarak ele alnrken,
emek arz tam bilgi varsaymna dayanan klasik yaklam dnda, parasal ücretin bir fonksiyonu olarak ele alnmaktadr.
Konuya klasik yaklam açsndan bakldnda, emek arz ve
talebinin reel ücretlerin bir fonksiyonu olduu görülmektedir (GÜRAN,1999:204–205). Ancak emek talebi reel ücretlerin
azalan bir fonksiyonudur. Yüksek ücret düzeylerinde üretim
maliyetleri de artt için, rmalar ürün yatlarn yükseltmek
zorunda kalmaktadr. Ürün yatlarnn yükselmesi ise mal talebini düürmektedir. Bu durumda rmalar kaçnlmaz olarak
üretimlerini azaltmakta ve dolaysyla emek talebi dümektedir. Oysaki emek arz, reel ücretlerin artan bir fonksiyonudur.
Reel ücretler arttnda yüksek ücret düzeylerinde daha çok
çalmak isteyenler olacak ve sonuçta emek arz artacaktr.
5.2. KLASK STHDAMDA MARJNALST YAKLAIM
hayatnda pek çok kiinin, çalma süresi üzerinde snrl bir kontrol gücü vardr. Ya size önerilen çalma süresini
kabul eder ya da ii kabul etmezsiniz. Bununla birlikte, emek
arznn belli bir mant söz konusudur. Bir içinin bir ite ne
kadar çok ya da az çalaca seçiminin kendi elinde olduu
varsaym altnda, böyle bir durumdaki bireyin neden mümkün olduunca çok çalmaz olduu sorusuna cevap arayalm.
Çünkü emek arz eden her eyden önce bir insandr ve zamann baka türlü de kullanmak isteyebilir. Çallarak geçirilen
her saatin alternati, ayn zamanda daha zevkli geçirebilecei
baka bir aktivite de olabilir. Bir içi tercihini çalmadan yana
yaparsa, o zaman geçirmeyi düündüü dier zevkli aktiviteden vazgeçmi olacaktr. Dolaysyla daha çok çalmann
alternatif maliyeti, vazgeçilen dier aktivitedir. Bireyler çalrken elde ettikleri gelirle, ihtiyaç duyduklar birçok mal ve
hizmeti salam olurlar. Bir bireyin, ne kadar çok çalrsa o
339
Sosyal Politika
kadar çok mal ve hizmet satn alabilecei varsaym altnda,
her fazla çalma süresi, ilave bir satnalma gücü oluturacaktr. Öyleyse her ilave satn alma gücü, çalmayarak geçirilen
bo zamann bir alternatidir.
Bo zaman özellikle boa geçirilen bir zaman dilimi olarak
düünmek doru deildir. Çünkü daha fazla çalma ile elde
edilecek ek satnalma gücü yerine geçecek bo zamann, belli
bir ekonomik maliyeti bulunmaktadr. Bu nedenden dolay
bo zaman, ekonomik bir mal gibi düünmek de mümkündür. Bir kiinin satn alp tükettii baz mal ve hizmetler nasl
onun faydasn artryorsa, kiinin ailesine daha çok zaman
ayrmas ve baz hobilerini gerçekletirecek yeterli bir zamannn olmas da faydasn artrabilecektir. Bu durumda optimum çalma süresinin ne kadar olmas gerektii sorusu karmza çkabilir. Marjinalist yaklam da denilen bu yaklama
göre (PAYA, 2007: 97–100) rasyonel davranan bir birey, bir saat
fazla çaltnda salayaca ilave satnalma gücünün marjinal faydas ile ho vakit geçirecei bir saat bo zamann marjinal faydasn karlatracaktr. Eer 1 saat fazla çalmann
yaratt ek satnalma gücünün marjinal faydas, bir saat bo
kalmakla elde edecei marjinal faydadan daha büyükse, fazla
çalmaya devam edilecektir. Bu durum ek satnalma gücünün marjinal faydasyla, çalmayarak bo kalmakla elde edecei marjinal fayda birbirine eit oluncaya kadar sürecek ve
marjinal faydalarn eitlendii noktada, optimal bir seçimde
bulunmu olacaktr. (KRUGMAN, 2009: 528–529).
Emek arz ile emek talebi arasnda pozitif ilikiden dolay
ücretler arttkça emek arz artmaktadr. Böylece bo zamann
frsat maliyeti de artmaktadr. Yani çalmak yerine bo zaman tercih etmesinden dolay vazgeçtii para miktar artmaktadr. Burada ikame etkisi ve gelir etkisi olmak üzere iki etki
ortaya çkmaktadr. Dier koullar eitken ikame etkisi, emek
arz edeni daha az bo zaman tüketip daha çok çalmas için
340
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
özendirmektedir. Yüksek ücret hadleri ise, emek arz edenleri
daha güçlü klmaktadr. Bu durumda yine dier koullar eitken ortaya çkan gelir etkisiyle, bireyler daha fazla bo zaman
tüketir ve daha az emek arz etmi olurlar. Yani yüksek ücret
düzeylerinde emek arz erisi negatif konuma gelebilir. Bu
durum emek arz erisinin eiminin ikame ve gelir etkisine
göre deiebildiini göstermektedir. ayet ikame etkisi gelir
etkisinden güçlüyse, bireysel emek arz erisi pozitif eimlidir. Tersi durumda, yani gelir etkisi daha basknsa bireysel
emek arz erisi negatif eimli olacaktr (PAYA, 2007: 97). ktisadi yaznda hem pozitif hem de negatif eimleri bir arada
içeren bireysel emek arz erisine, geriye bükülen bireysel arz
erisi denilmektedir. Emek arz erisi, tercihlerde ve sosyal
kurallardaki deimelere, nüfustaki deimelere, frsatlardaki deimelere ve refahtaki deimelere göre yer deitirebilmektedir (KRUGMAN, WELLS, 2010:529–532).
5.3. KEYNESÇ STHDAM TEORS
Keynesyen ve Yeni Keynesyen Arz koullarnda, toplam
talep yetersizliine bal olarak ekonomi eksik istihdamda
bulunabilmektedir. Keynes ve Keynesçi yaklamlarda özellikle emek piyasas dengesizliklerine vurgu yaplmaktadr.
Keynesyen görüteki emek arz erisinin konumu, emek
piyasasndaki dengesizliin balca nedeni olarak gösterilmektedir. Keynes’e göre ücret düzeyi, ekonomik olmaktan
çok sosyolojik bir olgudur. çiler talep edecekleri ücret konusunda dier kesimlerde çalanlarn ücretlerini temel almaktadrlar. Ayrca ücret düzeylerinin düürülmesine de
tepki göstermektedirler (PAYA, 2007: 100). Ücret ve yatlarn
özellikle aaya doru esnek olmamas nedeniyle ekonominin bu durumdan kurtularak tam istihdama yönelmesinin
imkânsz ya da çok zor olduunu kabul etmektedirler. Bu
nedenle genelde eksik istihdam dengesi olarak nitelendiri-
341
Sosyal Politika
len bu durumdan kurtulmak için geniletici yönde olacak
bir talep yönetimi politikasnn yararl olacan öne sürmektedirler (GÜRAN,1999: 227).
Keynesyen arz koullar (Toplam arz erisi ters L biçiminde) geçerli olduunda, tam istihdam durumunda izlenecek
geniletici politikalar, klasik teoride olduu gibi reel yönden
etkisiz olacak ve bu politika tam dlama etkisine yol açacaktr. Klasik yaklamda ekonomi tam istihdamda iken izlenecek daraltc politikalar, ücret ve yatlarn ayn oranda dümesine yol açarak reel sonuçlar dourmazken, Keynesyen
bakta, ücret ve yatlarn aa doru esnekliinin bulunmamas ya da yetersizliine bal olarak, istihdam ve hâslada
daralmalara ve eksik istihdama yönelime yol açabilecektir.
(GÜRAN,1999: 229).
5.4. EKLEKTK SZLK MODEL
Coen ve Hickman 1987 ylnda klasik ve keynesyen unsurlar içeren bir modelle isizliin çoklu nedenlerini çözmeye
çalmtr. Bu modelde klasik isizlik, keynesyen isizlik ve
doal isizlik alanlar bir arada deerlendirilmektedir. Modeldeki doal isizlik oran, emek piyasas dengesinde ortaya çkan ve friksiyonel isizlii temsil eden bir oran olarak ele alnmaktadr. Modigliani ve Papademos tarafndan gelitirilen ve
doal isizlik oranyla e anl olarak kullanlan NAIRU’nun
ise belirsiz olduu görülmektedir. Bu modelde NAIRU, enflasyonu artrmayan ve doal isizlik orannn altnda ya da
üstünde olabilen gözlemsel ve istatistikî bir oran olarak kabul edilmektedir. Bu modelin isizliin sürekliliini dikkate
almam olmas bir eksiklik olarak görülmektedir. Çünkü isizliin açklanabilmesi için teorinin; enasyon, enasyonu
artrmayan isizlik oran, etkinlik ücreti ve histeri olgusunu
kapsamas gerekmektedir (AKYILDIZ, 2010: 274- 275).
342
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Layard ve arkadalar ise 1991 ylnda talep oklar, içeridekiler etkisi, sendikalarca yaplan toplu pazarlk, isizlik
ödenekleri, enasyon ve enasyonu artrmayan isizlik oran
gibi unsurlar kapsayan bir çalma yapmtr. Bu teori klasik
ve Keynesyen unsurlar içerdii için Smith bu modele ilikin
olarak eklektik kavramn kullanmaktadr. Burada içeridekiler tarafndan elde edilen i güvencesi önemli bir özendirme
olup, ayrca rmalar etkinlik ücreti uygulamasna geçip piyasa dengesi üzerinde ücret ödeyerek ve igücünün maksimum
çabasn öne çkararak kar maksimizasyonuna ulaabilmektedirler (AKYILDIZ, 2010: 275- 276).
5.5. ENLASYON- SZLK LKS VE
PHLPS ERS
Bu ilikiyi ilk olarak inceleyip formüle eden iktisatç
A.V.Philips’dir. Enasyonla isizlik arasndaki ilikinin yönünü ortaya koyan negatif eimli philips erisi üzerindeki çalmalar daha sonra çeitli ülkeler için denenmitir (ERTÜRK,
2006: 466). Philips bu aratrmasnda 1861- 1957 yllar arasnda ngiltere’deki nominal içi ücretleri ile isizlik oranlarn
ele alarak karlatrm ve bu ikisi arasnda dei- toku ilikisinin mevcut olduunu ortaya koymutur (ÜNSAL, 2007:
323). Philips erisi bir ekonomide ücretlerin yükseldii dönemlerde istihdam düzeyinin gerileyerek isizliin artt, içi
ücretlerinin lml seyrettii dönemlerde ise isizlik orannn
azaldn ortaya koymaktadr. Bir ekonomide ücretlerin yükselmesinin, mal ve hizmet talebini artrarak yat artlarna
neden olaca ilikisinden hareketle P.S. Samuelson ve R.M.
Solov bu kez enasyonla isizlik arasndaki ilikiyi aratrmaya balam ve sonuç olarak enasyon ve isizlik arasnda
bir dei- toku ilikisinin var olduu sonucuna ulamlardr
(PEKN, 2005:109). Literatürde bu ilikiyi açklayan Philips
erisine ksa dönem Philips erisi denilmektedir.
343
Sosyal Politika
5.6. ENFLASYON - SZLK LKSNE
MONETERST YAKLAIM
Orijinal Philips erisi 1960’larn sonlarndan itibaren bata Milton Friedman ve Edmund Phelps olmak üzere pek çok
ekonomist tarafndan çok sert eletirilere maruz kalmtr. Bu
eletirilerin odanda, Philips erisinde isizlikle ücret-yat
enasyonu arasndaki ilikinin nominal ücret üzerinden kurulmu olmasdr. Yani bu görüe göre, emek arz nominal ücretlerin bir fonksiyonudur. Genel Teoride de benimsenen bu
yaklamn yetersizlii anlalnca iktisatçlar, emek arznn
reel ücretlerin bir fonksiyonu olduu, fakat gerçekleen yat
düzeyinde tam bilgiye sahip olmayan içilerin, beklenen yat
üzerinden emek arz ettiklerini kabul ettiler. Bu ekilde elde
edilen eriye, bekleyilerin dahil edildii Philips erisi denilmektedir. Burada her alternatif beklenen enasyon haddine
tekabül eden farkl bir Philips erisi olumaktadr (ÜNSAL,
2007: 325). Enasyonun önceden öngörülemeyen ksmnn sfra eit olduu, bir baka ifadeyle enasyon beklentilerinin
tam olarak gerçekletii durumlar, ekonominin düzenli duraan halleridir. Tam olarak tahmin edilebilen enasyon oran,
nispi yatlarn deimeyecei bir durumu da yanstmaktadr.
Bu nedenle böyle bir enasyon üretim ve istihdam düzeyi gibi
reel deikenler üzerinde hiçbir etki salamayacaktr (YILDIRIM, 2006: 378). te beklentiler eklenmi philips erisi, isizlik eksenini doal isizlik oranna karlk gelecek ekilde dik
kesen bir doru haline gelecektir ki buna literatürde uzun dönem philips erisi denilmektedir (ÜNSAL, 2007: 325).
5.7. RASYONEL BEKLENTLER VE PHLPS ERS
Friedman ve Phelps’in analizinde uzun dönem ve ksa
dönem Philips erileri arasndaki fark intibakç (uyarlayc,
adaptif) beklentiler varsaymnn bir sonucudur. Ancak bu
344
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
varsaymn tartmaya açk iki yönü bulunmaktadr. ntibakç beklentiler sistematik olarak sapmal beklentilere yol açabilir ve ekonomik birimler elde ettikleri bilgileri tam olarak
deerlendiremeyebilirler. Bir baka ifadeyle, doal hasla
düzeyinde faaliyet gösteren bir ekonomide, karar birimleri
mevcut dönemdeki enasyonun, geçmi dönemlerdeki kadar
olacan bekledikleri için, cari dönemdeki enasyon geçmi
dönemdeki kadar olur ve para da geçmi dönemdeki kadar
deer kaybeder. Enasyonla bekleyiler arasndaki ilikiyi
vurgulayan bu duruma, enasyon ataleti de denilmektedir (
ÜNSAL,2007: 329). Oysaki rasyonel beklentiler teorisyenlerinin görüü, enasyonist beklentilerin tpk dier beklentiler
gibi ekonomide tam bilgiye sahip akll bireyler (rasyonel) tarafndan oluturulduu, her hangi bir yanlgnn söz konusu
olamayaca, beklentilerin tek tek olmasa da ortalama olarak
gerçekleecek enasyon oranna eit olaca eklindedir.
Esasen rasyonel beklentiler yaklamnda da bir philips
erisi ilikisi bulunmaktadr. Ancak buradaki temel fark
politika uygulayclarn, enasyon orannn beklenen orandan olabilecek sistematik sapmalarn, para politikas ve isizlik orann etkilemek üzere kullanamayaca üzerinedir.
(YILDIRIM, 2006: 379) Yani dei-tokuun sistematik olarak
bir ekonomi politikasnda kullanlmas halinde bu deitokuun ortadan kalkaca eklindedir. Rasyonel beklentilerin geçerlilii durumunda, uzun dönem philips erisinin
diklii yan sra, ksa dönem philips erisi de diktir. Bunun
anlam, uzun dönemde de ksa dönemde de enasyon ve
isizlik arasnda böyle bir dei-tokuun bulunmaddr.
Devletin isizlii azaltmak için uygulayaca bu tür politikalar ie yaramayacaktr. Bu politikalar sonrasnda hem isizlik çözülemeyecek, hem de ülkedeki yat istikrar daha
da bozulacaktr. Öyleyse devlet, bu tür müdahaleci politikalardan vazgeçmelidir.
345
Sosyal Politika
5.8. ARAMA TEORS VE REZERVASYON
ÜCRETNN OLUUMU
arama olgusu dier bir anlamda da isizliin göstergesidir. sizlerin i arama süresi uzadkça isiz says artmaktadr.
arama süresi, i arama maliyeti ve rezervasyon ücretinin bir
fonksiyonu olarak ortaya çkmaktadr. Optimal rezervasyon
ücreti, i aramann marjinal maliyeti ile i bulmann marjinal
faydasnn eitlendii noktada salanm olur (AKYILDIZ,
2010: 267). bulmann marjinal faydas, i aramann marjinal
maliyetinden fazla olduu sürece kii i aramaya devam edecektir. aramann marjinal maliyetinin, i bulmann marjinal
faydasn geçmesi durumunda ise kii i aramaktan vazgeçecektir. Ancak marjinal fayda fonksiyonu saa kayma biçiminde yer deitirirse, rezervasyon ücreti daha da yükselebilir.
Burada i teklierinin gerçekleme skl da önemli bir deikendir. teklierinin sklndaki bir azalma rezervasyon
ücretinin dümesine yol açabilir. Bireylerin rezervasyon ücreti,
isizlik yardm ve bo zamana verdikleri deerin bir fonksiyonu olarak ortaya çkmaktadr. Eer rezervasyon ücreti isizlik
yardmna eitse, isizlik süresi i teklierine bal olarak deiebilecektir. sizlik yardmnn olmamas durumunda ise, i
arayanlar piyasada daha yüksek bir ücret arayna girmeden
teklieri kabul edebileceklerdir. Bu durumda teklif edilen ücret
rezervasyon ücretini am olacaktr (AKYILDIZ, 2010: 267).
SONUÇ
stihdam ve isizlik konusu her ülkede yöneten, üreten ve
tüketenlerin hep gündeminde olmu bir konudur. Ekonomik,
sosyal, psikolojik pek çok yansmas vardr. stihdam denilince
tüm faktörlerin çalr durumda olmas akla gelmekle birlikte,
emein istihdam bu kavrama farkl bir anlamllk katmaktadr. Çünkü emein istihdam durumunda, dier tüm faktörlerin de çalr olduu varsaylmaktadr. stihdam konusu
346
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dier özelliklerinin yan sra, ayn zamanda sosyal bara ve
refaha da açlan bir kap gibidir. Bir ülkenin insanlar bata
yasal koullar olmak üzere; nasl çalrlarsa çalsnlar, hangi
ücretle çalrlarsa çalsnlar, nerede çalrsa çalsnlar, hiç i
bulamama, hiç çalamamaya göre daha avantajldrlar. Böyle
bir durumda en azndan kendilerini daha güvende hissedecek ve çalarak bir eyler üretmenin hazzn yaayacaklardr.
Ayn zamanda elde ettikleri gelirle de bir eyler tüketebilmenin satn alma gücünü oluturacaklardr. Çalan ve üreteni
çok olan toplumlar, hiçbir zaman sürekli yoksul kalmazlar.
Üretken bir toplumda tasarruar artmakta, karlkl güven
çoalmakta, yaam kalitesi yükselmekte, sosyal maliyetler
azalmakta ve temel alt yap daha da güçlenmektedir.
Makalede de ele alnd üzere günümüze kadar isizlik ve
istihdam konusunda birçok çalma yaplm ve yeni teorik
yaklamlar ortaya konmutur. Bunlarn her birini kendi bak açlar içerisinde savunmak elbette olasdr. Ancak her teori
çok kere kendi koular içerisinde bir anlamllk tamaktadr.
Günümüzdeki ücret ve çalma koular her geçen gün deimektedir. stihdamdaki yetersizliklerin ve sorunlarn temelinde, negatif küresel gelimeler, siyasi ve ekonomik belirsizlikler
ve istikrarszlklar yer almaktadr. Bu sorunlar ald ölçüde
üretimin genileyecei, istihdamn artaca, isizliin azalaca, gelirin yükselecei beklenebilir. Gelir arttkça tüketim
artacak, tüketim arttkça üretim artacak ve üretim arttkça da
isizlik azalacaktr. sizlik konusunu hangi teorik yaklamla
ele alrsak alalm, temel sorun, üretkensizlik, etkinsizlik, verimsizliktir. Tüm bunlar aabilmenin temel dinamii ise iyi bir
toplumsal eitim ve kaliye igücü sorunudur. bilen kimseler koullar ne kadar elverisiz olursa olsun, uzun süre isiz
kalmazlar. Ancak eitimden uzak ve kaliye olmayan bireyler,
günümüzdeki artan küresel rekabet koullarnda fazla ansl
gözükmemektedirler. Burada en temel görev bata devlet birimleri olmak üzere içi ve iveren sendikalarna dümektedir.
347
Sosyal Politika
KAYNAKÇA
AKYILDIZ, Hüseyin, Çalma Ekonomisi, Alter Yaynclk, Ankara,
2010.
CASE, Karl E., FAR, Ray C., GARTNER, Manfred, HEATHER, Ken,
Economics, Prentice Hall Europe, New Jersey, USA, 1996.
DORNBUSCH, Rudiger, FISCHER, Stanley, Makroekonomi, Çevirenler: AK, Salih ve dierleri, Kulolu Matbaaclk, stanbul, 1998.
ERTEK, Tümay, Temel Ekonomi, Beta Yaynclk, stanbul, 2009.
ERTÜRK, Emin, ktisada Giri, Nobel Yayn Datm, Ankara, 2006.
GÜRAN, Nevzat, Makro Ekonomik Analiz, Anadolu Matbaaclk, zmir, 1999.
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=17,
04.10.2010.
E.T.
KRUGMAN, Paul, WELLS, Robin, Mikro ktisat, Çeviri Editörleri:
IIK, Sayim ve dierleri, Palme Yaynclk, Ankara, 2010.
PAYA, M.Merih, Makro ktisat, Filiz Kitabevi, stanbul, 2007.
PEKN, Tevk, Makro Ekonomi, Zeus Kitabevi Yaynlar, zmir, 2005.
ÜNSAL, Erdal M., Makro ktisat, maj Yaynclk, Ankara, 2007.
ÜNSAL, Erdal M., Mikro ktisada Giri, Turhan Kitabevi, Ankara,
2004.
SEYDOLU, Halil, ktisat Biliminin Temelleri, Kurti Matbaaclk, stanbul, 2006.
YILDIRIM, KEMAL ve dierleri, Makro Ekonomi, Seçkin Yaynlar,
Eskiehir 2006.
348
III. OTURUM
ENDÜSTR LKLER
Oturum Bakan
: Mustafa BAOLU
Sa
lk- Sendikas Genel Bakan
Yrd. Doç.Dr. Erdinç YAZICI
Gazi Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Kamil ORHAN
Pamukkale Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Anl Mevlüt GÜVEN
Ankara Üniversitesi,
Siyasal Bilgiler Fakültesi
Ar. Gör. Elif Türkan ARSLAN
Yrd. Doç.Dr. Nilüfer NEGZ
Yrd. Doç.Dr. Mustafa ÖZTÜRK
Süleyman Demirel Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
SENDKAL HAREKETTE
KADER ÇZGS:
TASFYE YA DA YENDEN
YAPILANMA ARASINDA
Y.Doç. Dr. Erdinç Yazc
Gazi Üniversitesi
Çal. Eko. End. li. Bölümü Öretim Üyesi
2010 ylnda bugün Türkiye sivil toplum kurumlarndanözellikle sendikalardan- kalkarak kamu örgütlenmesine kadar hemen hemen her alanda bir köklü yenilenme ve yeni
yüzyln ortaya koyduu yeni ihtiyaçlara göre bir yeniden
yaplanma sorunu ile kar karyadr. .Bir tür dualizmin her
alanda egemen olduu günümüz Türkiye’sinde yeni bir çk
yolu, bir yok olu sendromundan uzak durmak kadar bir gelecek tasarmna ihtiyaç duymaktadr. Ancak bilinmektedir ki
her ülke ve toplum için yeni bir gelecek tasarm demek; yeni
bir donanm, yeni bir bak açs, yeni bir vizyon ve bu vizyona ulamay salayacak güçlü bir strateji ve tayc inançl,
misyon sahibi insanlar ve kurumlar demektir.
Kukusuz XXI. yüzylda Türkiye için bir atlm ve yenilenmeden söz edilecekse, bu yenilenme ve atlmn en önemli ayaklarndan birisi de sivil toplum kurumlar ve özellikle
de sendikalar olmak durumundadr. Bu perspektif içerisinde
bugün Türk sendikacl, bir yandan kendisini yenileyerek,
yeni duruma uyum salayacak ekilde dönümeli, dier yandan da yirmi birinci yüzyln yeni Türkiye’sini kuran dinamiklerden birisi olma yönünde çaba sarf etmelidir. Bulunulan
bu noktada söz konusu amaç bakmndan geçen zamann sivil toplum kurumlar ve sendikalar tarafndan oldukça hoyrat
351
Endüstri likileri
kullanld ortadadr. Sivil toplum kurumlar ve sendikalarn
salkl dönüümü onlar Türkiye’nin çk yoluna güçlü bir
payda yapacak aksi durumda savunmaya ve çürümeye yönelmi bir geçmi zaman kurumu haline geleceklerdir.
Herhangi bir hekimin hastasn iyiletirebilmek için baz
bilgilere ihtiyaç duyuu gibi, toplumlarn atlm stratejisini ve
gayesini tayacak bir yenilenme çabasnn da, mevcut durumu tespite ve yeniden inaya ihtiyaç duymas iin tabiat gereidir. Çalma hayat ve Türk sendikacl bakmndan da
bu böyledir. Yeni dönemde ayakta kalabilmek ve hayatiyetini
sürdürebilmek bakmndan Türk sendikacl bir özeletiri
ve bir genel durum ve pozisyon tespiti ile yola çkmak durumundadr. Sendikalar açsndan daha da güçlenmek ve güçlü
bir Türkiye ekonomisinin oluturulmasna katk sunmak, istihdamn büyümesine yardmc olmak ve çalanlar laykyla
temsil etmek ancak bu yolla mümkün gözükmektedir.
Yaanlan koullarda bugün, güçlü bir Türkiye’yi yaratacak partnerlerden birisi olmas gereken Türk sendikacln
iyi anlayabilmek, ortaya çkt toplumsal ve tarihsel dinamikleri iyi anlayabilmekten geçmektedir. Batda sendikal hareket,
Sanayi Devrimi denilen çok yönlü olgunun bir ürünü olarak,
içinde doduu ve gelitii tarihsel/toplumsal dinamiklerin
bir sonucudur. Oysa batdaki bu bilinen tarihi tecrübeye karlk, Türkiye’de sendikacln kendine özgü gelime maceras,
geç sanayileme ve sorunlu modernlemenin oluturduu bir
süreçte farkl toplumsal, ekonomik ve siyasi gelimelerin tesirinde kendine özgü bir yaplanmay ortaya çkarmtr(Yazc
2004a: 190). Bugün bu yaplanma Türkiye için yeni bir çk
yolu bulabilmek açsndan baz önemli imkânlar olduu kadar baz zaaar da içerisinde barndrmaktadr.
Yaad modernleme dönemi tarihsel birikimi itibari ile
çok önemli ve sorunlu bir tecrübe yaam Türkiye’nin bir
352
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
yüzyl hayali üretebilmesi ve bunu gerçekletirebilme ans büyük çapta yeniçan risklerini baar ile karlayarak,
yeni dinamiklere göre yeniden yaplanabilmesine baldr.
Eskimi yaplar gelecek zamanlara tamak ancak yaplarn
yeni zamanlara uyumlatrlabilmesi ile olabilir. Bu durum
sendikalar içinde böyledir(Drucker 1991:197- 198). Aslnda
Türkiye’yi Türkiye yapan toplumsal öznelerin kendilerini
dönütürme ve yenileme kabiliyetleri gelecek yüzylda küresel bir dünyada Türkiye’nin yerinin ne olacan da büyük
ölçüde belirleyecektir. Dolays ile sendikalarn ve dier toplumsal öznelerin yenilenme kabiliyeti ile Türkiye’nin XXI.
Yüzyl ufku arasnda bire bir kader ba kurmak abartl bir
tespit olmasa gerekir.
Sorunlara Ramen Yeni Bir Çk
Bugünkü Türkiye’yi, kendini kuatan önemli yerel, bölgesel ve küresel sorunlarla kar karya brakan çetin koullara ramen XXI. Yüzylda bir yeni vizyon sahibi olmaya
iten gelimelerin aslnda 1989 sonras gelimeler içerisinde
sakl yeni imkanlara dayand bilinmektedir. Bahsedilen
gelimeler, Türkiye’nin souk sava dönemi jeopolitiini tamamen tasye ederken, Türkiye’yi geni bir corafyada doudan batya, güneyden kuzeye her bakmdan önemli çok
stratejik bir ülke haline getirmekteydi. Yeni dönemde Irak
merkezli olarak gelien yeni siyasal süreç ise Türkiye’nin bu
corafyada her bakmdan ne derecede önemli bir güç olduunu apaçk ortaya koymaktadr. Sular duruldukça bölgesel
güç Türkiye fotorafnn daha da net bir biçimde ortaya çkacandan kuku duymamak gerekmektedir. Nitekim Obama
dönemi ile ilgili bölgeye ve Türkiye’ye dönük ilk iaretler
Türkiye’nin süreci iyi deerlendirip istikrar içerisinde kalmay baarmas durumunda bölgesel bir siyasal ve iktisadi
güç olabileceini göstermektedir.
353
Endüstri likileri
Türkiye kar karya kald ciddi sorunlarna ramen,
bugün iki binli yllarn banda, corafyann ve tarihin kendisine dayatt yeni bir atlm ve yeni bir vizyon oluturma zorunluluuna, bütün toplumsal özneleri ve içsel enerjisi ile cevap verebilecek mi? 1990’l yllarda bir vizyon sorunu ile kar
karya kalan Türkiye’de bugün sorun, büzüme retorii üzerine olumu merkezi bürokratik yapnn kendini yenilemekteki isteksizlii ile, yeni Türkiye vizyonun ihtiyaç duyduu
dinamik, yenilikçi ve bilgili toplumsal enerjinin oluturduu
açlm kabiliyeti denkleminde yatmaktadr. Bu denklemde
Türk sivil toplum örgütleri ve sendikalar nerede durmaktadr? Bu soruya verilecek cevap, Türk sendikaclnn iki binli
yllarda üstlenecei rolün ne olaca sorusuna verilecek cevab da kukusuz içinde tayacaktr. Bugün gündem ya sivil
toplumun oluturduu/oluturaca sinerji ve enerji ile yeni
bir çk için yenilikçi admlar atmak yada bürokratik ve politik kapanma reekslerinin girdabnda kamplaarak akbeti
belirsiz bir gelecee sürüklenmektir.
Aslnda, Türkiye için güçlü bir yeni çk umudunu Türkler için bir umut olmaktan çkarp, bir varlabilecek hedef
haline getiren faktörler, pek çok gelime sorununu içerisinde barndrmasna ramen, küçümsenemeyecek ekonomik,
sosyal, siyasi vs. iç dinamikleri de tayan faktörlerdir. Daha
da önemlisi bugün sahip olduu genç ve nitelikli insan gücü
Türkiye’nin gelecee dönük hamlesinin en önemli motor
gücü olarak öne çkmaktadr.
Sendikal Hareket Yeni Türkiye’nin Bileenlerinden
Birisi Olabilir mi?
Sanayilemekte olan her ülkede olduu gibi bizde de kapal krsal ekonomiden, açk ve kitlesel üretimin gerçekletirildii ekonomilere geçi süreci, ayn zamanda ülke içinde bir
ksm insan kaynann süratli içilemesinin de güzergâhn
354
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ortaya koymutur. Bat Avrupa’dan farkl olarak Türkiye’de
söz konusu sürecin halen tamamlanamam olmas -sanayileme sürecinin önemli baz sorunlarla birlikte sürüyor olmas-, dier taraftan kamu çalanlar arasnda ciddi bir sendikal
potansiyelin harekete geçiyor olmas, potansiyel bir sendikal kaynaa gelecee dönük olarak daha fazla sahip olunabileceinin iaretlerini vermektedir. Bu durum sendikalar
Türkiye’nin gelecek tasarmnn yaratlmasnda çok önemli
bir toplumsal aktör durumuna tayabilecektir. Bu konuda
siyasal iktidarlara ve sermaye çevrelerine büyük sorumluluk
dümektedir. Ancak balangç kukusuz yeni baz yasal düzenlemeleri ve yeni bir sendikal örgütlenme stratejisine ihtiyaç göstermektedir
Toplumsal enerji niçin yeteri kadar Türkiye’de harekete
geçirilemiyor? Bizim için bugün toplumsal enerjinin, küresel
rekabette ve bir yirmi birinci yüzyl vizyonunun oluturulmasnda yeteri kadar aktif bir faktör haline gelemeyiinin altnda demokratik kültürün ve demokratik kurumlarn yeteri
kadar geliemeyiinin yattn ifade etmek gerekmektedir.
Bu durum çok yönlü toplumsal basklarla daha da kalc hale
gelmekte ve yeteri kadar salam ve rasyonel kanallar bulamayan bir enerjinin, bulduu kanallarda ciddi güç kayplar
meydana getirmektedir. Batdaki ve ksmen Türkiye’deki tecrübe ile sendikalar, söz konusu toplumsal enerji kanallarnn
açk, salkl ve rasyonel oluumuna bir güçlü katk olarak
düünülmektedir(Yazc 1999: 99- 100). Katknn boyutu ile
sendikalarn sivil karakteri arasnda bir paralelliin olduunu da burada ayrca belirtmek gerekmektedir. Bu boyutta
düünüldüünde bir sendikal yeniden yaplanmaya ciddi bir
ihtiyaç olduu ortadadr.
Bütün dünyada Sendikal hareketin toplumsal sistemde
arlkl bir olgu haline gelii, büyük çapta ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel dönüümlerin sonucudur. Yaanan
tarihi tecrübe içerisinde sendikal hareket ve sanayi toplumu
355
Endüstri likileri
birbirini karlkl besleyen bir süreç içerisinde ortaya çkm
iki önemli olgudur. Zaman içerisinde sendikalar ve emek
örgütleri, sanayi toplumunu üreten bir unsur olmaktan öte,
sanayi toplumunun tüketicileri durumuna da gelmilerdir.
Sanayileme sürecinde krsal boyutu ar basan, gerekli siyasal birikimden yoksun, yeterli eitim alamam unsurlar yeni
modern istihdam yaplar ile söz konusu eksikliklerini tamamlayarak sanayi toplumunun haklarnn ve sorumluluklarnn
farknda bireyleri haline gelmilerdir(Yazc 2004b: 52- 53). Bu
gelime çizgisi, yaanlan her toplumda demokratik boyutun
güçlendirilmesi ve salkl iletilmesine güçlü bir katk anlamna gelmektedir. Bu noktada içi hareketinin örgütlü boyutu sendikalarn, sanayi toplumunda yerine getirdikleri siyasal
rolün ve demokrasiye oluturduklar geni toplumsal temelin
anlam daha iyi ortaya çkmaktadr. te Türkiye’de sendikal
hareketin arzu edilen güçte bir toplumsal partner olmaynn
sebepleri söz konusu balam içerisinden bakldnda daha
iyi anlalabilir.
Yeni Alg: Birlikte Üretmek Adil Paylamak
Bugünkü Türkiye genel olarak bakndnda, gelime çizgisi bakmndan batdan çok farkl bir tecrübe içerisinden gelmi olmasna ramen, ekonomik bakmndan küçümsenemeyecek mesafeler alm durumdadr. Türkiye çeitli alanlarda
bugün ald mesafe ile güçlü bir gelecek kurabilir mi? Kendisine yeni bir gelecek hayali üretebilir? Bu sorulara evet diyebilmek için ön koul bir gelecek vizyonuna sahip olmaktr.
Türkiye için yirmi birinci yüzyl vizyonu ise; kendi gelime
dinamikleri ile çan dinamiklerini ideal bir terkip içerisinde
uzlatrp, ideal bir senteze kavuturarak, küresel dönüümü
ve köklü yeniden yaplanmay baarmaktan ve yeni yüzyln
refah, ekonomik gelimeyi baarm bir büyük bölgesel gücü
olmaktan geçmektedir.
356
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Kar karya kald - bir ksm hayati- baz sorunlarna
ramen bugün Türkiye küreselleme, piyasa ekonomisi, rekabet, teknolojik gelime vs. kavramlarnn ürettii yeni yap
yönünde dönüerek yeni vizyonuna uygun bir yaplanmay
gerçekletirebilir. Türkiye’de sendikalar, bu yapsal dönüümün baarlmasna katkda bulunmak yolu ile gelimi bir
ülkede emek unsurunun hak edecei refah salayarak adil
paylamn gerçekletirilmesine katkda bulunabilirler. Bu
açlm, Türk sendikacl için yeni bir pozitif balangç haline
gelebilir.
Türkiye’yi bugün parlak bir gelecee ve baarlabilecek
bir ideale kanatlandracak ey öncelikle, gelecee duyulacak
inanç ve heyecann yaratlmasndan önce, yaygn olarak toplumda ve sendikalardaki gelecee inançszln almasdr.
Bu balamda bugün Türkiye’de baarmas gereken ilk önemli
i, pesimist bir psikoloji ve gelecee güvensizlik duygusu ile
beslenen anlay ortadan kaldrmaktr. Türkiye’de sendikacln da yeni bir misyona soyunabilmesinin kukusuz ön art yukarda vurgu yaplan psikolojinin mutlaka almasdr.
Yorgun sendikalar bu gelecee güven sorununu aabilirler
mi? Bu zamanla ve tecrübe edilerek örenilebilecektir.
Aslnda bugün Türkiye’de içi hareketi içerisinde gelecee
güven duygusunun güçlü bir duygu olarak yeniden yaratlabilmesi demek, kar karya kalnan sorunlara psikolojik bir
yaklam sergilemek noktasndan syrlp, sorunlar anlamakta ve çözüm yollar bulmakta yeni bir kapnn aralanmas demektir. Çözüm mekanizmalar ancak bu noktada sendikalar
için anlaml olabilecektir ve dinamik sendika ancak böyle bir
iklimde doabilir.
Bugün Türk sendikaclnn bir misyon hareketi haline gelebilmesinin önündeki en ciddi engel, özelletirme ve sendikaszlatrma kskacnda geçen ciddi bir yirmi yllk tecrübeye
ramen ortaya henüz daha bir çözüm paketi, yeni ve geli-
357
Endüstri likileri
mi bir toplum projesi konulamam olmasdr. Kabul etmek
gerekir ki, bugün halen ac tecrübelere ramen Türkiye’de
sendikalar bir teklif hareketi olmaktan çok bir tepki hareketi
özelliini sürdürüyor görünmektedir. Tarihsel çizgisini devam ettirerek, küresel gerçekler karsnda yeniden yaplanamayan bir sendikann gelecee dönük bir misyona sahip
olmas da beklenmemelidir. Söz konusu misyon eksikliinin
Ak Parti iktidar yllarnda iktidar lehine bir imkan yaratt
görülürken, denge salama yönünde çabalarnda snrl kald izlenmektedir.
Güçlü Kurumlar / Güçlü Sendikalar / Güçlü Türkiye
Muhtelif bakmlardan Türkiye Vizyonu için bir misyon tayabilecek sendika demek, öncelikle kurumsallam bir sendika demektir. Kar karya kalnan sorunlar aabilmek ve
yeni politikalar, tezler, çözüm yollar üretebilmek, kurumsallam bir sendikaclk anlay ile mümkün olabilir. Kurumsallamasn gerçekletirmi bir sendika, olaylarn arkasndan
giden deil, gelime çizgisinin ve yarataca sorunlarn önünde bulunan sendika demektir. Kurumsal ve güçlü sendika
Türkiye için zorunlu bir ihtiyaçtr.
Bir baka boyuttan bölgesel güç Türkiye vizyonunu, bir
misyon olarak tayacak çada Türk sendikasnn oturaca tabii doku, demokratik toplum/demokratik sendika açlm üzerinden daha çok üretmek/daha adil paylamak temel
kabulü eklinde ifade edilebilir. Sivil ve çoulcu özelliklere
sahip bir hogörü toplumu, Türkiye vizyonu için vazgeçilemeyecek bir ihtiyaç, Türk sendikacl için hayati öneme sahip bir toplumsal arka plan anlamna gelmektedir. Hogörü,
inanç, birlik, bilgi ve güçlü bir milli irade bugün Türkiye’yi
küresel savrulmalara kar ayakta tutacak en önemli ihtiyaç
ve en büyük dayanak durumundadr.
358
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Sendikal açdan yeni dönemde, yaanlan tecrübeler nda –ki bu tecrübeler daha çok 1960 sonras dönemi kapsamaktadr- ortaya çkan ihtiyaçlardan birisi de sendikasiyaset ilikileri bakmndan yeni ve çada bir anlayn artk
yerlemesi gerekliliidir. Sendikaclk kukusuz bir siyasi
faaliyettir(Ikl 1972: 2- 3). Toplumsal üretimden daha adil
pay talebi etrafnda bu siyasal rolünü yerine getirmeye çalarak kendi varln ortaya koyar. Bu balamda, tarihsel tecrübe de ortaya koymaktadr ki, sendikalarn siyasi vesayetten
bamsz, yani siyasi otorite ya da herhangi bir siyasi partiye
kar bamsz faaliyet yürütebilmeleri çok önemli bir gerekliliktir ve sendikal faaliyetin temelini oluturmaktadr. Türkiye
tecrübesi dikkate alndnda, Türk sendikaclnn sendikasiyaset ilikileri bakmndan çok talihli bir geçmie sahip olduu söylenemez. Türkiye’nin yirmi birinci yüzyl atlmnn,
vesayet ba çözülmü birer siyasi aktör olarak sendikalarn
ve dier sivil toplum kurumlarnn sahicilemesinden geçtiini de unutmamak gerekmektedir. Yine unutulmamaldr ki,
güçlü bir bask grubu olarak sendika, ihtiyaç duyduu gücü
siyasal bamszlktan alabilir. Siyasal bamszlk bir sivil
toplum kurumu olarak sendikann güçlü bir misyon tamasn kolaylatrabilir. Kitleleri güçlü bir misyonla, büyük bir
vizyona tayacak güç olarak genelde sivil toplum kurumlar
özelde sendikalar ancak siyasal bamszlnn güçlenmesi
ile bu rolü yerine getirebilirler. Temsil ettikleri emek yaplarn hak ettikleri ekilde temsil edebilirler.
Bugün Türk sendikaclnn yeni misyonlarndan biriside
üyeleri, profesyonel kadrolar ve aratrma birimleri aracl ile Türk siyaset düüncesinin entelektüel seviyesine güçlü
katklar yapmak olmaldr. Bu katknn, bir bakma Türkiye
vizyonuna bir katk olaca gözden uzak tutulmamaldr. Sendikalarn siyasi partilerin mutfaklarna yapacaklar entelektüel katk ayrca bir çözüm ortakl olarak da anlalabilir. Ayrca bu iliki iki tara bamsz bir ilikiyi gerekli klacaktr.
359
Endüstri likileri
Deiimde Zorlanmaya Ar Bedel
Son yirmi yln Türk sendikaclnda ortaya çkard
önemli farkllamalardan birisi de ücret sendikacl anlayndaki çok ciddi ypranmadr. Söz konusu sürede snrl
tecrübeler içinde gelime kaydedebilen Türk sendikaclnda son dönemde kurumsallam, üyelerine çok boyutlu
hizmeti sendikacln gerei sayan, uzlamaya açk, piyasa
ekonomisinin getirdii çeitli riskleri haetmeye ya da ortadan kaldrmaya yönlenmi yeni bir sendikaclk anlaynn
ilk iaretlerinden de söz edilebilir. Ancak son yirmi yln arlkl Tecrübesi egemen anlayn sürdüü yönündedir(Yazc
2004a: 155- 156).
Türk sendikaclnda kaypl yllarn ücret sendikacl temelli reekslerle getirdii büyük mevzi ve moral kayplar sendikal hareketi 1990’dan 2009’a dar bir alana kilitlemitir. Sendikalarn 1990’larda deiimi baaramaylar(Mahiroullar
2005: 332),Üye saylarndaki ciddi düüler, özel sektörde
beklenen örgütlenmenin bir türlü gerçekleemeyii ve özelletirme sürecine ciddi bir etkinin yaplamay ayn zamanda ciddi bir siyasal ve toplumsal zemin kaybetmelerine sebep
olmutur.
Yeni dönemde Türk sendikalarnn tarihsel rolü, yirmi birinci yüzyln güçlü Türkiye vizyonunu tkamak deil, ona
projeleri, alternatif politikalar, bilgi ve tecrübe birikimi, aln
terine dayanan enerjisi ile doru, güçlü, adaletli katklar yapmak olmaldr. Türk sendikacl söz konusu rolü kukusuz
kendi balamnda daha da güçlenerek, yenileerek, bütünleerek yerine getirebilir. Deiime direnen bir sendika, yozlam yapnn bir partneri olarak yirmi birinci yüzyl Türkiye
vizyonuna ancak ayak ba olabilir. Ufukta beklenen sendika;
zamana yenilen deil, zaman dönütüren sendikadr ve Türk
sendikalar bunu baarabilmelidir.
360
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yeni Alg Haritasnn Doal Zemini: Sosyal Diyalog
Yeni yüzyln bana doru dünyada küreselleme süreci ile yeni boyutlar kazanan çasal dönüüm dalgas; ülkelerin yeni ekonomileri, yeni kamu yönetimi ve örgütlenme
ihtiyaçlar ile makro boyutta; in niteliinde yaanan çok
önemli deimeler, yeni emek ve birey merkezli yeni bir i
örgütlenmesinin ortaya çkyla(Howard 1995:3-6) mikro boyutta da vuran tezahürleri ile –Türk sendikaclk hareketi
bakmndan da- sarsc etkiler ortaya çkarmaktadr. Küresel
sürecin ve rekabet ortamnn, dünyann pek çok ülkesinde
olduu gibi Türkiye’de de çalan ve çaltran birbirine yaklatrd önemli bir gelime olarak izlenmektedir(Selamolu
1995: 116- 117). Bu noktada, Türk sendikaclnn çkar paralellii temelinde bir uzlama anlayna doru kaymakta
olduu söylenebilir. Küresel rekabet karsnda dünyann dier pek çok sendikal hareketi gibi Türk sendikaclk hareketi bakmndan da iletmenin ayakta kalmas, iin korunmas
temelinde iverenlerle olumakta olan bir kader birliinden
söz edilebilir. Kamu sendikaclnn ise kamu yönetiminin
yenilenmesi yoluyla güçlendirilmesi temelinde bir yaklama
ihtiyaç duyduu açktr.
Yukarda ifade edilen taraar arasndaki yeni iliki türünün en makro plandaki da vurumu Ekonomik ve Sosyal
Konseydir. Dünyann pek çok ülkesinde son derecede fonksiyonel mekanizmalar haline gelen sosyal ve ekonomik konseylerin, Türkiye’de de yeni ve farkl bir pencereyi aralayacak
önemli bir kurum olarak kabul edilmesi zorunlu bir ihtiyaçtr.
Ak Parti iktidar ile ciddi kurumsallama beklentisi içine girilen bu yaplanmada beklenen mesafenin alnamamas ylgnlk yaratmamaldr. Türkiye için güçlü bir gelecek kurumlar
ve kesimler aras diyalogla ina edilebilir.
361
Endüstri likileri
Türkiye’de kurulan Ekonomik ve Sosyal Konseyin kurulu biçimi itibari ile de kendine özgü bir boyut tad söylenebilir. Bir sosyal diyalog sürecinin Türkiye’de balatlm
olmas bakmndan bu gelime kayda deer bir gelime saylmaldr. Türkiye’de bugün için ekonomik ve sosyal konsey
yaplanmasnn, tatmin edici olmaktan uzak, bir toplumsal
uzlama yaratabilmek bakmndan yeterli olmayan boyutu
ortadadr. Ancak bu balangcn önemli olduu gözden uzak
tutulmamaldr. Dünyadaki farkl Ekonomik ve Sosyal Konsey örgütlenmelerine göre, Türkiye’deki yaplanmann geç
kalm olmas, bir balangç noktas oluturmas bakmndan
yaplanmann önemini azaltmaz.
Pek çok ülkede olduu gibi Türkiye’de de Ekonomik ve
Sosyal Konseyin baarl olma ans, bir sosyal diyalog mekanizmas olarak içerisinde demokratik normlar, ileri temsil ve adaletli katlm araçlarn tamasna, içselletirmesine
baldr. Bu gelime, bir bakma Konseyin gerçek bir sosyal
diyalog mekanizmas haline dönüebilmesinin ön kouludur.
Türkiye’de sendikalarn ve iverenlerin içerisinde yer ald,
en makro düzeyde katlmn salanabildii bir Ekonomik ve
Sosyal Konsey örgütlenmesi yirmi birinci yüzyln güçlü Türk
ekonomisi hedene toplumsal enerjiyi kilitleyecek çok etkili
bir araç olarak düünülebilir.
Bugün dünyada ortaya çkan temel sendikal gelime çizgisi dikkate alndnda; Türk sendikaclnn bu gelime
çizgilerinden nasl etkilenebilecei öngörülebilir? Bu soruya bugünden yarna net bir cevap verebilmek mümkün
gözükmemektedir. Ancak kamuda örgütlü sendikalarda
toplumsal sözleme türü gelimelere ilgi duyan ve demokratik kitle sendikaclnn yeni bir versiyonu olarak ifade
edilebilecek popüler hizmet sendikaclna doru ciddi
bir eilimin varl hissedilmektedir. Özel sektörde örgütlü
sendikalarda söz konusu eilimlerin yan sra adem-i mer-
362
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
keziyetçi, iyeri merkezli baz sendikal anlaylarn gelitii
de izlenmektedir. Yine milli düzeyde örgütlü Türk sendikalarnn ikolu düzeyinde uluslar aras açlmlarnn hzland da görülmektedir. Ancak, Türk Sendikacl açsndan
bugün içerisinde bulunulan konjonktürün, genel olarak
yeni bir yaplanma sürecinden daha çok, geçirilen son yirmi
yln moral kayplarnn yaand bir konjonktür olduu
da dikkate alnmaldr. Dünyada ortaya çkan 2009 nans
krizinin giderek imalat sanayilerini de vuruunun Türkiye
ayanda ortaya çkan sonuçlar ciddi iten çkarma oranlarn söz konusu ederken psikolojik ortam yazk ki daha da
tahrip etmitir.
Tüm skntlara ramen devam eden sürece bir üst paragraftaki faktörler bakmndan bakldnda Türk sendikaclnda bugün, -memur sendikalar hariç- karma modele
doru hem bir açlmn, hem de bir zenginlemenin yaand –zayfta olsa- söylenebilir(Yazc 2004b: 163). Özel sektör
merkezli olarak Türk sanayiinde ortaya çkan iletme eksenli
ve adem-i merkeziyetçi eilimlerin olabildiince geni mütereklerle merkeze tanmas, milli ekonomi içerisinde istikrar,
küresel rekabet bakmndan itici güç olma özelliine sahip
sosyal diyalog mekanizmalar aracl ile ortak bir bak açsna dönütürülmesi çok önemlidir.Küresel süreç karsnda
istihdamn korunarak gelitirilmesi buna baldr(Temiz 2004:
169- 187). Bu sürecin memur sendikalar bakmndan nasl gelitirilebilecei üzerinde kafa yormak gerekmektedir. Makro
ve mikro boyutlarda çok boyutlu diyalog ve bütünleme ihtiyacn öne çkaran söz konusu eilimler, yeni Türk sendikaclk hareketinin muhtemel karakteri üzerine baz ipuçlarn da
ortaya çkarmaktadr.
Bugün Türkiye’de içi hareketi, kar karya kald sorunlara ve köklü bir yeniden yaplanma ihtiyacna ramen,
halen Türk toplumunun en dinamik toplumsal damarlarn-
363
Endüstri likileri
dan birisidir. Sendikal hareketin gelecek yüzylda güçlü ve
lider ülke, bölgesel güç Türkiye vizyonuna yapacaa katk,
kendisini yenileyerek, güçlü bir kurumsal yapya, kitleleri
heyecanlandracak yeni bir misyona sahip olabilmesine baldr. Türk sendikalarnn temsil ettii kitleleri; bugünden
daha gelimi, daha zengin, daha demokrat, daha güçlü bir
Türkiye’ye tayabilmeleri de yine köklü bir yeniden yaplanmadan, bir yirmi birinci yüzyl sendikacln kurmay baarabilmelerinden geçecektir.
SONUÇ
Arkada braklan yaklak yirmi ylda Türkiye’nin, yaplanmakta olan küresel sistem karsnda ciddi bir dönüüm
ve yeni bir vaziyet al baaramay, maalesef bugün çözümü güç sorunlar ortaya çkarmtr. 1990’l yllarda souk
sava koullarna uygun bir siyasal ve ekonomik konsept gelitiren Türkiye’nin yeni dünyann ve iç dinamiklerin talep ettii yönde souk sava konseptini aacak tam bir yenilemeyi
yaratamamas bugün kar karya kald pek çok sorunun
kaynan oluturmaktadr. Türkiye için kayp yirmi yln bedeli bugün ar bir fatura olarak ortaya çkmaktadr. Bugün
için kabaca bu bedel kürenin çekim merkezlerine siyasal ve
ekonomik olarak ciddi oranda tek tara bamllktr.
Bugün, Türkiye’de çok özel koullarda olumu krlgan ekonomik dengelerin, sorunlu toplumsal süreçlerin
ve kamplama ve çatmaya dayanan politik alglarn topluma ar bir maliyetinin olduu ve küresel aktörlerle ilikilerde büyük bir blokaj yaratt kabul edilmelidir. 2009
Türkiye’sinin içinde bulunduu uluslar aras blokaj koullar, yine Türkiye’nin 1993’den 2003’e yaad iki büyük
ekonomik kriz ve bir büyük siyasal krizin doal bir sonucu
olarak alglanabilir.
364
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Söz konusu yirmi yln getirdii ekonomik ve siyasal krizlerin Türkiye’ye maliyeti nedir? Bu sorunun cevabn geni boyutlu envanterle verebilmek mümkündür. Ancak ksaca ifade
etmek gerekirse, bu maliyet scak para ve borç stoku üzerinden
ekonomi ve siyasetin bloke edilmesidir. Ekonomik krizler küresel ekonomi karsnda milli ekonominin güçlenerek ayakta
kalabilme kabiliyetini zayatrken, Cumhuriyetin bandan
bu yana büyüyen milli sermayenin büyük çapta küresel irketlerin yerli temsilcisi distribütör sermayeye dönümesi sonucunu yaratmtr. Türkiye’de milli ekonominin ne derece
küresel etkiler altnda kaldn gösteren önemli örneklerden
birisi de MKB’dir. Söz konusu hisse senedi borsamzn bugün
ilemdeki hisselerinin yarsndan fazlas yabanc irketlerin
eline geçmitir. Bu durumun tabii bir sonucu olarak uluslar
aras sistem karsnda Türkiye taviz verdikçe borsa comakta
ve morali düzelmekte, buna karlk Türkiye kendi çkarlarn
öne çkard zaman borsann morali bozulmaktadr. Borsann
fotoraf ile ekonominin fotorafnda beklenen benzerlik saylan özel duruma bal olarak bir türlü görülememektedir.
Gelinen bu noktada, ayaklar kendi corafyasna basarak
küreyi okuyan bir politik ve toplumsal akla kendi tecrübesinden kalkarak içi hareketi ve Türkiye ihtiyaç duymaktadr.
Türkiye, küre karsnda bugün içinde bulunduu mevzi kayplar ve kuatlmlk duygusunu bir içe kapanma ve bat
dümanl retorii ile aamaz. Aamayaca gibi sorunlar
daha da içinden çklamaz sorunlar haline getirir. Üstelik bu
zeminin oluturaca alg iklimi; akl, bilgi, strateji ve siyaset
yerine duygusal alglar ve fanatizmi gittikçe yaygnlatrr ki
bu da olsa olsa Türkiye’nin deil Türkiye’yi küresel süreçlerde daha baml ve edilgen klmaya çalan küresel merkezlerin iine yarayacaktr. Türkiye özellikle var olma iradesini
kendi insan unsuruna, yerli emee ve sivil toplum örgütlerinde temelledii oranda baarl olabilir.
365
Endüstri likileri
Ksaca söylemek gerekirse kaybedilen zamana ve zemine
ramen, Türkiye bugün sahip olduu ciddi tarihsel birikimle
kar karya kald zorluklar aarak, kendisi için güçlü bir
gelecek yaratacak güçtedir. Sivil toplum örgütlerine ve sendikalara düen öncelikle bu inanç ve heyecan asla kaybetmeden, bugünün sorunlarn çözerek ya da çözümüne katkda
bulunarak parlak bir gelecein yolunu açmak ve gelecein
Türkiye’sinde de güçlü bir biçimde var olabilme becerisini
gösterebilmektir.
KAYNAKÇA
DRUCKER, F. Peter. 1991. Yeni Gerçekler. Türkiye Bankas Yaynlar,
Ankara.
HOWARD, Ann.(ed.) 1995. The Changing Nature of Work. Jossey-Bass
Publishers, San Francisco.
IIKLI, Alpaslan. 1972. Sendikaclk ve Siyaset. SBF Yayn, Ankara.
MAHROULLARI, Adnan. 2005. Türkiye’de çi Sendikacl. Kitapevi Yaynlar, stanbul.
SELAMOLU, Ahmet. 1995. çi Sendikaclnn Gücündeki Deiim.
Kamu- Yayn, Ankara
TEMZ, Hasan Ejder. 2004. Küresellemenin Sosyal Boyutlar ve Türkiye Açsndan Etkileri. B.Metal- Sendikas Yayn, stanbul.
YAZICI, Erdinç. 1999. “Dönüen Dünya’da Yeni Sendikal Araylar”.
Kamu- Dergisi. Cilt 4(4): 91- 100. Ankara.
YAZICI, Erdinç.2004a. Osmanl’dan Günümüze Türk çi Hareketi. .(3.
bask). lke-Emek Yaynlar, Ankara.
YAZICI, Erdinç.2004b. Sendikal Hareket ve Yeni Misyon Araylar.
(3.bask),lke-Emek Yaynlar, Ankara.
366
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
KÜLTÜRLER ARASI ENDÜSTR
LKLER ANALZ ÇN
BR DAYANAK OLARAK HOFSTEDE
Kamil ORHAN25
ÖZET
Küresellemenin, yaygnlaan liberal uygulamalarn, teknolojik gelimelerin yaamn her alannda dönüümler meydana getirdii açktr. Bu dönüümlerden en çok etkilenen
grup kukusuz çalanlar kesimidir. Gittikçe artan biçimde
birbirinden farkl ülkeler ortak koullar, benzer tercihler veya
dayatmalarla kar karya kalmaktadr. Bu durum, farkl geçmi deneyimlere sahip ülkelerde birbirinin ayn sosyo
ekonomik politikalarn uygulanmasn getirmektedir. Böylelikle endüstriyel ilikiler açsndan farkl kültürlerde ortak
uygulamalar söz konusu olmaktadr. Post modern dönemde
endüstri ilikilerinin saç ayaklarndan birisini küreselleen
sermaye oluturmaktadr. Dier saç aya küresel planda bir
araya gelmeye çalan içi örgütleridir. Kamusal inisiyatier
de bir takm uluslar aras örgütler ya da ülkeler üstü birlikler
(AB, BDT gibi) araclyla küresellemektedir. Bu gerçekler
endüstri ilikilerinin hzla uluslar arasllamakta olduunu netletirmektedir. Endüstri ilikilerinde uluslar aras kyaslamalar yapmak zorunluluu günden güne artmaktadr.
Dereli’nin belirttii gibi karlatrmalar sonrasnda model ve
teorilere ulalmas alana güç katacaktr.
25 Yrd. Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, BF., Çalma Ekonomisi ve Endüstri
likileri Bölümü, Yönetim ve Çalma Psikolojisi ABD., [email protected]
367
Endüstri likileri
Bu anlamda Budd’n ve Hofstede’nin modelleri üzerinde durulacaktr. Budd’n modeli Endüstri likileri alannda
gelitirilmi özgün bir model olarak oldukça geçerli bir araç
sunmaktadr. Bu modelde sosyal ortaklk, sektörel sözleme,
merkeziletirilmi ödüller, giriimci sendikallamas, yegane
temsilcilik, ortak belirlenim ve gönüllülük deikenlerinin kullanlmasyla karlatrmalarn yaplabilecei düünülmektedir.
Hofstede’nin modeli sosyal bilimlerde kültürel karlatrmalarn yaygn olarak kullanlmaktadr. Hofstede’nin modelinde
kültürler eril ya da diil olma, toplulukçu ya da bireyselci olma,
güç mesafesi açk ya da dar olmas, belirsizlie toleransnn az
ya da çok olmas, uzun ya da ksa dönemli düünceye sahip
olma açsndan kyaslanmaktadr. Kültürler aras alannda yaznda oldukça yaygn ve geçerli kabul edilmi bir modeldir.
Anahtar Kavramlar: Hofstede, Kültürler Aras Endüstri
likileri
GR
Endüstri ilikileri alan “hammaddesi” gerei yerel olanla
ilgilenmek zorundadr. Ancak ayn zamanda “felse kökleri”
gerei evrensel olgulara, “ideal”i gerei enternasyonel mücadelelere, “gündemi” gerei küresel olana dönük olmak zorundadr. Bir yandan yerel bilgiler üretilmeli, öte yandan bu
bilgilerin evrensel bir kontinyumdaki yeri de tespit edilmelidir. nsanlk düzleminde geçerli bilgi birikimi üretilmesinin
önemli koulu budur.
Bu koulun salanmas kültüre dönük özel bir hassasiyet
gerektirmektedir. Üretilen ve üretilmi olan bilgilerin ait olduu ve uyguland balamn özenle kontrol edilmesi zorunludur. Kültüre özgü duyarllklar, özellikle sosyoloji, sosyal psikoloji gibi sosyal bilim alanlarnda arlkl olarak balayan
özeletiri süreci içerisinde önem kazanmtr. Artk pek çok
368
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
bilim dal ve/veya bilimci bu çerçeve içerisinde kültürleraras, kyaslamal, karlatrmal bilgi üretmektedir.
Bu çerçevede içerisinde endüstri ilikilerinde kültürler
aras çalmalar önemlidir. Bu çalmann amac, endüstri
ilikileri alannda kültürleraras, kyaslamal, karlatrmal çalmalar için bir çözüm olarak Hofstede’nin çerçevesini
önermektir.
1. Endüstri likileri Özelinde
Endüstri ilikileri özelinde bakldnda karlatrmal
çalmalar sayesinde sistemler kendilerinin kyaslamal deerlendirmesine sahip olmaktadr. Böylelikle üretilecek/
üretilmi politikalar hakknda karar vermeyi salayacak veriler toplanmaktadr. Çok uluslu veriler aracl ile de endüstri ilikilerinde yeni model ve teorilere ulalmaktadr.
Bu noktada uygulamalarn ülkeler aras transferinde kültüre uygunluun dikkatle göz önüne alnmas zorunludur
(Dereli, 2008: 2).
ekil 1. Hofstede’ye göre kültür
BREYE
ÖZGÜ
GRUBA
ÖZGÜ
EVRENSEL
KLK
ÖRENLM
VEYA
DOUTAN
KÜLTÜR
ÖRENLM
NSAN
DOASI
DOUTAN
Kaynak; Hofstede, 2005:3
369
Endüstri likileri
Yukardaki emaya göre, kültür kiilik insan doas arasnda bireysel olan ile evrensel olann bulutuu noktay temsil etmektedir. Evrensel olmamasna karn bireysel olandan
daha geni bir katman ifade etmektedir. Triandis ve arkadalarna (1986) göre, bir kültürü anlamak kültürel deiimin boyutlarn tanmlamakla mümkündür.
Hofstede (2005:4–5) kuramnn temeline bu kavramlar
yerletirmektedir. Kültür, insann douundan gelmemi, örenilmitir. Genlerinden ziyade sosyal çevreden kaynak bulmaktadr. Bilgisayar analojisi kullanlarak bilgisayarn iletim
sistemine benzetilmektedir. nsan doas tüm bireyler için ortak olmakla birlikte bireysel zihinsel programlarda evrensel
düzeyi temsil etmektedir. Temel zyolojik ve psikolojik ilevler tarafndan belirlenmektedir. Kiilik, bireyin dier insanlarla paylalmayan programlarn kiiye özgün setidir. Treytlere
dayanmaktadr. Örenilmi olan kavram, kolektif programlama (kültür) etkisi ile düzenlenmeyi ifade etmektedir. Kültürel
treytler kaltma atfedilmektedir. Bir önceki nesilden örenilmi olanlarn bir sonraki nesle aktarlmasna iaret etmektedir.
Bu çerçeve içerisinde Endüstri likileri bireysellii aan
bir düzlemde bilgi üretmek zorundadr. Ancak gruplar aras
karlatrma yapabilmek için ise mutlak evrensel olan bilgi
düzeyine erimemi bilgilerle çalmaldr. Bu açdan kavram
ve olgular kültür düzleminde ele alnmaldr.
2.Yöntem sorunu
Kültürler aras çalmalarn en önemli sorunu üzerine
oturtulacak sistem ve zemininin belirlenmesidir. Kültür çalmalarn yaratan zihinsel çerçeve kültürün özgünlüüne duyarll içermektedir. Bu sebeple herhangi bir uygulamann
adapte edildii kültürü dikkate almadan harekete geçmek
mümkün deildir. Endüstri ilikilerindeki düzenleme, kanun,
çalma vb. her uygulamann kültürel analizi yaplmaldr.
370
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Ancak Dereli’nin (2005) de belirttii gibi farkl kültürlerdeki
kurumlarn kyaslanmasnda kurumlar göstereceinden uygulamalar karlatrlmaldr.
Kültürel analizlerde izlenecek yol, bütün alanalrdaki kültürler aras çalmaclar için de önemli bir karar düümünü
oluturmaktadr. Bu anlamda etik veya emik yaklam ayrm belirlemek zaruridir. Etik yaklam, çalmann kültürlerin birçok kültürün ele alnarak geni bir çerçeve içerisinde
sistemli analizlerin yaplmasna vurgu yapmaktadr. Emik
yaklam ise, çalmann belirli bir kültür odanda yürütülmesini ifade etmektedir.
Emik yaklamda incelenen yalnzca bir sistemdir. Sistemin içinden hareket edilir, yap çözümleyici tarafndan bulunur. Etik yaklamda ise birçok sistem karlatrldndan
sistemlerin dndan hareket eden çözümleyici yapy ina
eder (Salgut,1994: 325). Buna paralel olarak Dereli (2008) endüstri ilikileri açsndan yatay ve dikey yaklam ayrm yapmaktadr. Yatay yaklamda bir kültürdeki çalma hukuku
ve endüstri ilikileri bir bütün olarak ele alnr. Alanla ilgili
kültürdeki geliim kendi iç dinamikleriyle analiz edilir. Dikey
yaklamda ise, birçok kültürlerde belirli bir olguya ilikin kyaslama yaplr (Dereli, 2008: 5-7).
3. Kuramsal Kyaslama Zemini Olarak Kültürleraras
Çalma likileri
Karlatrmalarda kuramsal bir altyap olarak kullanlacak iki önemli çerçeveye burada ksaca deinilecektir. Bunlardan birisi Budd tarafndan, dorudan Endüstri likilerinde kültürleraras karlatrmalarda kullanlmak üzere
oluturulmutur. Dieri ise, genel olarak sosyal bilimler alanlarnda kültürler aras karlatrmalarda kullanlmak üzere
Hofstede’nin gelitirdii yaklamdr.
371
Endüstri likileri
Budd çalma ilikileri açsndan sosyal ortaklk, sektörel
sözleme, merkeziletirilmi ödüller, giriimci sendikallamas, yegane temsilcilik (exclusive representation), ortak belirlenim ve gönüllülük deikenlerinin kullanlmasyla karlatrmalarn yaplabileceine iaret etmektedir. Sosyal ortaklk
kavramnda, Avusturya ve rlanda yaklamnn daha merkeziletirilmi, makro bir biçimine gönderme yapmaktadr. Sosyal ortaklk, ortak belirlenim kavramnn bir formudur. Ayn
zamanda giriimci düzeyine de yön verebilmektedir. Sektörel
sözleme, sosyal ortakln daha az merkeziletirilmi bir biçimi olan endüstri boyutunda sözlemeyi ifade etmektedir.
Avustralya tarz merkeziletirilmi ödüller eitlikçilik önyargs tamaktadr. Etkinlie müdahil olmakla eletirilebilir. Dier sistemler kadar olmasa da içilere hizmet etmektedir. Japon tarz giriimci, sendikallama etkinlie eitlie göre daha
çok hizmet etmektedir. Çounluk kuralyla yegane temsilcilik
ABD ve Kanada’nn özelliidir. Etkinlik içi ve sendika stratejilerine dayanmaktadr. Eitlik ve söz hakk belirli bir sendikay
destekleyen içilerin çounluuna baldr. Bat-Avrupa biçimi ortak belirlenimde, güç, etkinlik ve söz söyleme hakk datlmaktadr. Fakat Budd’n analizine göre, ortak belirlenimin
eitlii salamada etkinlii düüktür. konseyleri ve ortak belirlenim yerine toplu sözleme yoluyla eitlik salanma eilimi
vardr. ngiliz endüstri ilikileri gönüllülük terimiyle karakterize edilmektedir. Bu sebeple partiler toplu sözleme görümelerine katlma konusunda hemkir olduklar (veya olmadklar); sonrasnda da sözlemeye uyduklar (veya uymadklar)
anlamna gelmektedir. Ancak 20.yüzyldaki Thatcherizm ve
AB üyelii süreçleri sonunda 21.yüzyl banda gönüllülüün
daha düük olduu görülmektedir (Bamber 2005: 119).
Ulusal endüstri ilikileri istihdam ilikilerinin üç amac
arasnda ödünleimi (trade off) somutlatrmaktadr. Bu sebeple karlatrmal endüstri ilikilerinin geometrisinde (ekil 2) farkl yerlere farkl argümanlar yerletirilebilir. Sosyal
372
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ortaklk üçgenin ortasnda olmaldr. Böylelikle sosyal ortaklk tüm çalanlara söz hakk tanmaktadr. Bu yolla eitlikte salanm olacaktr. Etkinlik makro ekonomik istikrar ile
salanmaktadr. Tersine ortak belirlenim ve giriimci sendikallamas da söz hakk ve etkinlik salayacaktr ancak eitlik daha az salanacaktr. Söz hakk ve eitlie gelindiinde
sektörel sözleme ve merkeziletirilmi ödüller ABD’nin Yeni
Düzeni çerçevesinde düünülebilir. Bu çevreler igörenlere
daha fazla söz hakk tanndn ifade etseler de, etkinlik ve
söz hakk konusunda bu görüler geçerli görünmemektedir.
Bununla birlikte, bu düzenlemeler daha eitlikçi bir ortam ve
dolayyla da daha yüksek ücret salayabilmektedir. Ancak
buradaki eitlik tanm üphelidir. Ortak belirlenim ve giriimci sendikalln olduu ülkelere göre ABD’de daha fazla
ödeme adaletsizlii vardr. Ödemelerde dengesizlik eitliin
düük olduu anlamna gelmektedir (a.g.e . : 119-121)
ekil 2. Budd’n Endüstri likileri sistemi
Söz hakk (Voice)
Sosyal Ortaklk
Ortak
belirlenim
Güçlü gönüllülük
Sektörel sözleme
Giriimci Sendika
Zayf gönüllülük
Etkinlik
Ödül sistemi
Yeni Düzen sistemi
Eitlik
Kaynak: Bamber, 2005
373
Endüstri likileri
ekil 2 bütün sistemleri deil sadece bir endüstri ilikileri sistemini göstermektedir. Örnein, sosyal ortaklk rlanda
da gönüllülük; Avusturya’da ortak belirlenim ile kombinedir.
Bu öeler, her ülkenin yerel sistemi ile balantl bir biçimde
ekilde yerletirilebilir. kinci olarak, öelerin ekil içindeki
yerleri de görecelidir. Bu, karlatrmal endüstri ilikilerinin
örenilmesini pekitirmekte ve analizlerini kuvvetlendirmektedir. Ayrca karlatrmal endüstri ilikilerinin geometrisi
endüstri ilikileri reformlar için bir taslak olarak görülebilir
(a.g.e.: 122).
Bu çerçeve durum analizi için iyi bir araç olarak görünmektedir. Ancak bu noktada kültürlerin karlatrlmasnda
aratrmacnn kendi kültürüne özgü hassasiyetlerinin farknda olmas önemlidir. Durumun sebepleri konusunda düünmek için ise kültürün sahip olduu deerlere gönderme
yapmak gereklidir. Kültürün özü deerlerdir.
Deerler belirli olaylar ve durumlara ilikin dierine oranla tercih edilmi eilimlerdir. Deerler talep ettiimiz hislerdir ( art ve eksi ucunda) :
374
-
yi – kötü
-
Kirli – temiz
-
Tehlikeli – güvenli
-
Yasaklanm – izin verilmi
-
Düzgün – düzgün olmayan
-
Ahlaki – ahlaksz
-
Çirkin – güzel
-
Doal olmayan (yapay) – doal
-
Anormal – normal
-
Paradoksal – mantkl
-
rrasyonel – rasyonel
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Temel deerler büyüme ve sosyalleme dönemlerinde çevreden kazanlmaktadr (Hofstede, 2005: 44-45). Günlük sohbetlerde, siyasal söylemlerde, medyada bunlar beslemektedir. Yabanc kültürler ahlaki terimlerde resmedilmektedir. Bu
noktada dier gruplar daha üstün veya aalk olarak göz
önüne alnabilecei bilimsel standart yoktur. Gruplar ve topluluklar arasndaki kültür farklln çalmak kültürel göreceliin tarafsz bir noktasnda bulunmay mantksal olarak
zorunludur. Kültürler arasnda farkllk olmas, herhangi bir
kültürdeki normlarn dier grup veya topluluklara uygulanmas için hassas davranlmaldr (a.g.e.:6 ).
Bu anlamda deerler sistemi bütünüyle sosyo ekonomik
hayatla etkileim içinde olduu unutulmamaldr. Örnein,
Inglehart ve Baker’ a (2000) göre yüksek GSMH ya sahip, igücünün arlkl olarak endüstri ve hizmet sektöründe yer
alan gelimi ülkelerde seküler, ulusal otoriteye saygl ve
kendini ifadeye ilikin deerler öne çkmaktadr. Tersine düük GSMH ya sahip, i gününü tarmda younlat bireylerden oluan uluslarda, geleneklere sayg ve hayatta kalma
amacna öncelik veren deerler arlk kazanmaktadr.
Salt kültürler arasnda deil kültür içinde de deerler zaman içerisinde deiebilir. Örnein, Inglehart (2008) alt Bat
Avrupal kültürde yapt aratrmada genç ve yal kuaklar
arasnda deiim ve dönüümün yaandn tespit etmitir.
Aratrmas 70’li yllarn banda iddia ettii gibi kültürel dönüümün yaandn göstermektedir. II. Dünya savandan
önce doanlar, Bat Avrupa’daki gençlere göre daha fazla
materyalist deerlere vurgu yapmaktadr. Bat Avrupa kültürlerinde her yeni nesilde bir öncekine görece daha fazla öz
dunum deerleri arlk kazanmaktadr. ekil 3’e göre, yatay
eksende GSMH, dikey eksende toplumun ne kadar materyalist olduu verilmitir (1= % 100 materyalist 2= Materyalist
375
Endüstri likileri
post materyalist dengeli 3= % 100 post materyalist). Görüldüü gibi toplumun deer yarglar ile sosyo ekonomik düzeyi
arasnda etkileim olduu anlalmaktadr.
ekil 3. Kültürlerin GSMH deiimine göre
Kaynak: Inglehart, 2005
Bu tür bir çalma iyi dizayn edilip, deikenler özenle ele
alnmaldr. Sosyo ekonomik gelime ile toplumu oluturan
bireylerin deer yarglar arasndaki balar doru biçimde
analiz edilmelidir. Bunlar yaplmadnda kolaylkla “Batl”
kültürlerin daha “düzenli” (özsaygl, çada vb.….) bireylerden olutuu, Doulu kültürlerdeki insanlarn bu özelliklere
sahip olamadklarn söyleme hatasna düülmektedir.
376
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
4.Hofstede’nin Kültürleraras Karlatrma Kuram
Hofstede 1960’larn sonundan itibaren kültür çalmalarna yönelmi önemli bir sosyal psikologdur. Kendisinden önce kültür konusunda çalm olan Benedict, Mead,
Inkeles, Levinson’dan etkilenmi; Schwartz, Trompenaars,
Inglehart’n çalmalarnda etkili olmutur. IBM rmasnn
faaliyet gösterdii elliden fazla ülkede, 1967-1973 döneminde çalan on binlerce bireyin katlmyla yapt aratrmalar 1980 ylnda yaynlamtr. Ardndan 2001 ylnda çalma
geniletilerek yenilenmitir. Yetmi ülke veya kültüre 116 000
kiiye ait veri elde edilmitir.
Hofstede (2005:6-8) kültürel farkllklarn kendilerini semboller kahramanlar ritüeller ve deerler araclyla ifade ettiini belirtmektedir. Bir soan benzetmesiyle, en d zarn semboller olduunu bunu altnda srasyla kahramanlar, ritüeller
ve deerler yer almaktadr. Semboller, bir kültür içinde özel
bir anlam tayan resim, sözcük, simge, objelerdir. Jargonlar
kyafetler saç stilleri bayraklar vb.de buna dahil edilebilir. Birdenbire eski olanlar yok olup, yenileri kolayca gelitirilebilir.
Kahramanlar ölü veya diri, gerçek veya hayali, toplum için
yüksek derecede ödüllendirilmi özelliklere sahip dolaysyla
da model tekil edebilecek kiilerdir. TV çanda bunlarn seçimi daha da önem kazanmaktadr. Ritüeller, istenen sonuçlara ulamak için teknik olarak gereksiz kolektif aktivitelerdir.
Ancak toplum için temeldir. Örnein dierlerini kutlamak,
dierlerine sayg göstermek hem sosyal hem de dinsel seremoniler içermektedir. Ritüeller söylemleri de içermektedir.
Semboller, kahramanlar ve ritüeller kültürün pratikleridir.
Dardan gözlemciler tarafndan görülebilir. Anlam ise ancak kültürün içindeki insanlar için açktr.
Her toplumda baz eitsizlikler vardr. Baz insanlar dierlerinden daha fazla güce, dierinin davranlarn belirleme
ansna sahiptir. Baz insanlara dierlerine göre daha fazla
377
Endüstri likileri
statü ve sayg verilmektedir. Toplumlarda güç, refah, statü
eit olarak ve adaletsiz datlmaktadr. Baz toplumlarda bu
durum problem olarak tanmlanarak çözümlenmeye çallrken baz toplumlarda dikkat çekmemektedir. Hükümetler, yasalar, hukuk, birlikler, okul, aile vb. sistemlerdeki farkllklar
sebebiyle farkl kültürler farkl kurumlar ina etmektedir. Bu
kurumsal farkllklarn kültür dikkate alnmadan anlalmas
olanakszdr (Hofstede, 2005: 20). Hofstede (2005: 43-44) bu
analizlerin yaplmas için be boyutlu bir yap önermektedir:
•
•
•
•
•
Güç mesafesi
Bireyselcilik-toplulukçuluk
Erillik-diilik
Belirsizlie tolerans
Uzun veya ksa vadeli düünme
4.1.Güç mesafesi
Her toplumda baz eit olmayan durumlar söz konusudur. Örnein, baz insanlar dierlerinden daha fazla güce sahiptir. Dierlerinin davranlar üzerinde denetime sahiptir.
Baz insanlara dierlerine göre daha fazla saygnlk ve statü
verilmitir. Toplumlarda statü, güç, refah eit datlabildii gibi buna özen gösterilmeyebilmektedir. Bununla birlikte
eitsizliin olmas toplumlarda rahatszlk yaratabildii gibi
bir sorun olarak alglanamayabilir. Bir çok toplumda hukuk
kurallar bunu salamak için düzenlenmitir. Ancak çok az
toplumda bu iddia baarlabilmitir.
Güç mesafesi boyutu toplumdaki baml iliki hakknda
bilgi vermektedir. Güç mesafesinin düük (veya dar) olduu
ülkelerde üst (patron) ile ast arasnda snrl düzeyde baml iliki vardr. Eer güç mesafesi geni ise, dikkate deer bir
baml iliki söz konusudur. Geni güç mesafeli ülkelerde bamllk ve kar bamllk kutuplama eilimi göstermektedir.
Güç mesafesi, bir ülkenin kurum ve örgütlerindeki düük güce
378
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
sahip üyelerinin gücün adaletsiz datmn ne ölçüde kabul
ettiklerini ifade etmektedir. nsanlarn çaltklar örgütler, aile,
okul, topluluklar gibi kurumlar toplumun temel öeleridir. Güç
mesafesi, düük güce sahip üyelerin deer sistemlerine dayal
olarak tanmlanmtr (Hofstede, 2005: 45-47). Mesafenin az olduu kültürlerde, Gücün kullanm yasaldr. Yarglama iyi ve
kötüye göre yaplmaktadr. Farkl düzeylerdeki insanlar çok az
tehdit hissetmekte ve insanlar daha fazla güven duyma eilimindedir. Güçlü ve zayf arasnda gizil bir uyum söz konusudur. Zayar arasndaki i birlii dayanmaya temellendirilmektedir. Güç mesafesinin büyük olduu toplumlarda güç iyi
ve kötüden önce gelmektedir. Yasall önemsizdir. Gücü elinde tutan ayrcalkldr. ktidarda olanlar mümkün olduunca
güçlü görünmeye çalmaktadr. Gücü elinde tutanlar dierlerini tehdit olarak algladklarndan nadiren güven duyulur.
Güçlü ve zayf arasnda gizil bir ekilde çatma vardr. Dier
insanlara ilikin inanç düüklüü yüzünden güçsüzler zayar
arasnda dayanma zordur (Hofstede, 2007: 227).
Güç mesafesi sosyal snarda yansmasn bulmaktadr.
Sosyal snar toplumsal hizmetlere eriim açsndan farkllamaktadr. Bunlarn en önemlilerinden birisi olan eitim
kariyer ile de yakndan ilikilidir. Bir ülkedeki orta snfn
deerleri eitim, hükümet gibi sistemleri alt snfa göre daha
fazla etkilemektedir. Çünkü bu tür kurumlar kontrol eden kiiler genellikle orta snftan gelen insanlardr. Sendika liderleri gibi alt snfn temsilcisi konumunda olan kiiler dahi, daha
iyi eitimle baz orta snf deerlere uyum salamaya çalmaktadr. Birçok alt snftan gelen anne baba çocuklar için
orta snf özlemi duymaktadr (Hofstede, 2005: 48).
Yüksek güç mesafesinin olduu toplumlarda astlar ve
üstler arasndaki mesafe açktr. Gücün dalmdaki adaletsizlik, eitsizlik doal ve varoluta kendiliinden ortaya çkm biçimde deerlendirilmektedir. Hiyerarik yaplanma
da bu noktadan temel almaktadr. Hiyerarik yaplanmada
379
Endüstri likileri
birbirlerine raporlama yapan çok sayda insan vardr. Ücret
sistemlerinin en üstünde ve en altnda yer alanlar arasnda
büyük farkllklar mevcuttur. çiler görece olarak daha az
eitimlidir. Os ileri beden ilerine göre daha yüksek bir
statüye sahiptir. Astlarn gözünde ideal patron/yönetici “iyi
baba” rolünü oynayandr. Birkaç “kötü baba” denemesinden
sonra genelleme yaplarak tümden patron otoritesi reddedilebilmektedir. Çounlukla ast-üst ilikileri duygusaldr. Görünebilir statü simgeleri patronun otoritesini simgeler. Güç
mesafesinin düük olduu ülkelerde, ast ve üstler birbirlerini varolusal olarak denk ve eit görmektedir. Roller zaman
içerisinde deiebilmektedir. Bugün ast olan gelecekte üst
olabilmektedir. Örgüt adil biçimde merkezilikten uzaklatrlm, hiyerari yatay biçimde yaplanmtr. En üst ve alt
arasndaki ücret fark azdr. çiler niteliklidir. Üst düzey kas
becerilerine sahip bir içi düük seviyedeki os çalanndan
daha yüksek bir statüye sahiptir. Statü sembolleri üphelidir
(Hofstede, 2005: 49).
Hiyerari, kimlik kadar olmasa da refahla ilgilidir. Bir ülke
zenginletikçe güç mesafesi dümektedir. Geni güç mesafesi,
yoksulluk ve kaynaklara ulalama durumunun devam ettirilmesini kolaylatrmaktadr (Hofstede, Pedersen ve Hofstede, 2002: 36).
4.2.Toplulukçuluk - Bireyselcilik
Bilindii gibi toplulukçu kültürde, yakn çevreye maddi
ve duygusal bamllk, sk balarla örülmü kiiler aras
ilikiler, karlkl yardmlama ve dayanma, gruba sadakat
özellikleri sergilenirken, bireyci kültürde bireysel bamszlk
ön plandadr (Katçba, 1990: 33-34).
Bireyselcilik bireyler için gevek örüntülü toplumsal çerçeveyi tercihlerini ifade etmektedir. Sadece kendilerini ve yakn
akrabalaryla ilgili olmalarna refere etmektedir. Toplulukçu
bireyler iç grup ve d grup arasnda ayrm yapmaktadr.
380
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Hofstede, Pedersen ve Hofstede’ye göre (2002: 35) günümüzde ve geçmite refah devletlerinin çounluu bireyselci
uca göreceli olarak toplulukçuluktan daha yakndr. Buna
paralel olarak toplulukçuluu, yoksullua, snrl kaynaklara; bireyselcilii ise, zenginlik ve zengin kaynaklara uyum
olarak görülmektedir. Zenginleen ülkeler toplulukçu uçtan
bireyselci uca doru geçmektedir. Refah insanlarn kendilerine yetmelerini salamakta ve kendilerine bakmalarn kolaylatrmaktadr. Toplulukçu toplumlarda, bireysel kimlik
basklanmakta ve sorun olarak görülmektedir. Çou bireyselci topluluklarda insanlar yalnz ve izole edilmi hissetmekte,
anti-sosyal davranlar gelitirmektedir.
Toplulukçu kültürlerde, bireyler içinde bulunduklar topluma sadakat göstermekte, toplumda onlar korumaktadr.
Biz bilinci yaygndr. Kimlik sosyal siteme temellendirilmitir.
Örgütler ve kurumlardaki bireylerin duygusal bamll bulunmaktadr. Örgüte angajman ahlakidir. Örgütlere aitlik vurgulanmaktadr. Üyelik idealdir. Grup kararnn yerini inançlar
almakta, iç-grup ve d grup farkl standartta deerler kullanlmaktadr. Bireyselci kültürlerde, birey kendisini, ailesini
desteklemektedir. Kimlik kurum ve örgütlerdeki bireylerden
bamszlk söz konusudur. Örgüte duyulan angajman matematikseldir. Bireysel inisiyatif ve baar vurgulanmaktadr.
Liderlik idealdir. Herkes özel yaam hakkna sahiptir. Spesik arkadalklara ihtiyaç duyulmaktadr. Deerler standart
olarak herkese uygulanmaktadr (Hofstede, 2007: 229).
4.3.Erillik - Diillik
Bu boyut toplumlar bir ucunda eril dier ucunda diil
özelliklere sahip toplumlar olarak iki kutba ayrmaktadr.
Toplumlarn sahip olduklar özelliklerin cinsiyet rolleriyle
benzeim kurarak açklamaktadr.
381
Endüstri likileri
Cinsiyet rollerinde temel problem agresyonun kontrolüdür. Bütün dünyadaki ülkelerde erkek ve kadn rolleri datmnda eitsizlik vardr. Bu eitizlik, bakm ve uzlamadan
ziyade baar ve savamann daha fazla vurguland toplumlarla daha çok örtümektedir. Diil toplumlarda kadn
ve erkek daha eittir. Yaygn olmasa da bu boyuta alternatif
bir balk olarak bakm yönelimi, baar yönelimi isimlendirmesi de kullanlmaktadr (Hofstede, Pederesen ve Hofstede, 2002: 37).
Buna göre giriimci-girikenlik (assertiveness); para kazanma, dierlerine, yaam kalitesine aldrmama eril bir kültürün temel özellikleridir. Hemen bütün kültürlerde erkekler
bu deerlere pozitif anlam yüklemektedir. Hatta toplum bütününde tersi yönde “diil” kutupta yer alsa bile bu deerler
erkekler tarafndan pozitif anlam yüklemitir. lginç bir durumda toplum bütününde eril bir kültür olduunda toplumdaki erkek ve kadnlar arasndaki fark artmaktadr (Hoftsede,
2007: 230).
Diil kültürlerde erkekler güvenli-giriken olmaya ihtiyac
yoktur ama ayn zamanda besleyici roller de üstlenebilirler.
Toplumdaki cinsiyet rolleri çok akcdr, sürekli kolayca deimektedir. Cinsiyetler arasnda eitlik olmaldr. Yaam kalitesi önemlidir. Yaamak için çallmaktadr. nsan ve çevre
önemlidir. Karlkl ballk idealdir. Talihsize sempati gösterilmektedir. Küçük ve yava olan beenilmektedir. Cinsiyet
fark gözetmemek veya çift cinsiyetli olmak idealdir.
Eril kültürlerde, erkekler güvenli-giriken olmaldr. Kadnlar besleyici roller üstelenmelidir. Toplumdaki cinsiyet
rolleri açkça farkllamaktadr. Toplumda erkekler hakimdir. Performans paradr. Çalmak için yaanmaktadr. Para
ve mal önemlidir. Bamszlk idealdir. Baarl olana hayran
olunmaktadr. Hzl ve büyük olan beenilmektedir. Maçoluk
takdir edilmektedir (Hofstede, 2007: 230).
382
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
4.4.Belirsizlikten kaçnma
Bu boyut kültürlerin belirsizlik ve karmaklk durumlarndan toplumun ne ölçüde rahatsz hissettiine vurgu yapmaktadr. Toplumda belirsizlikten kaçnmak için kariyer duraanl salama, daha formal kurallar ina etme gibi yollarla
ne öçlüde bavurulduudur. Sapkn (farkl) kirler, inançlar
ve davranlara ne kadar tolerans gösterildiidir.
Temel problem bir kültürdeki insanlarn öngörülemeyen
durum ve karmaklklarla nasl baa çktdr. Baz kültürlerdeki insanlarda bu durumlar anksiyete yaratmaktadr.
Farkllklar tehlike olarak alglanmaktadr. Bu boyuta tek gerçek yönelimi-çok gerçek yönelimi ismi de verilebilir (Hofstede, Pederesen ve Hofstede, 2002: 38).
Belirsizlikten kaçnma eilimi zayf olan (belirsizlikten kaçnmayan) toplumlarda hayatn belirsizlii daha kolay kabul
edilmektedir. Her yeni gün geldii gibi kabul edilmektedir.
Az ve zayf düzeyde stres yaanmaktadr. Zaman özgürlüktür. Sk çalmak erdem deildir. Agresif davranlar istenmemektedir. Çatma ve rekabet fair play düzeyinde kabul
edilmektedir. Sapmalar tehdit olarak alglanmamaktadr.
Daha yüksek risk alma eilimi vardr. Mümkün olduu kadar
az kural üretilmektedir. Kurallara uyulamadnda deitirilmesi gerekmektedir. Makamlar vatandaa hizmet için kurulmaktadr. Yüksek düzeyde belirsizlikten kaçnan toplumlarda
ise, hayatn belirsizlii savalmas gereken sürekli bir tehdit
olarak görülmektedir. Zaman paradr. Çok çalmaya ilikin
bir dürtü vardr. Dierleri ve kendine dönük iddet kabul
görmemektedir. Çatma ve rekabet agresyonu getirdiinden
kaçnlmaktadr. Güçlü bir uzlama beklentisi vardr. Sapan
bireyler ve kirler tehlike olarak alglanmaktadr. Milliyetçilik yaygndr. Yaam güvenlii ile ilgili vardr. Yazl kurallar
ve düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadr. Kurallara uyulama-
383
Endüstri likileri
mas günahkarlk olarak deerlendirilmektedir. “Sradan” insanlar engelli vatandalardr (Hofstede, 2007: 229).
4.5.Uzun Erimlilik - Ksa Erimlilik
Uzun dönemli ksa dönemli olma Hofstede’nin en son ekledii boyuttur. Orijinal çalmann 20 yl sonraki revizyonu
srasnda eklenmitir. Bu nedenle hali hazrdaki pek çok yaynda bu boyut dndaki dört boyuta yer verilmektedir. Boyut Konçyusçu ilkelere dayanmaktadr. Biraz daha Doulu
tutumlarla balant kurmaya çallmtr.
Temel problem imdiki ve uzun dönemli erdem arasnda
seçim yapmaktr. Erdem konusu Asya’da önemlidir. Bu nedenle Asyal olmayanlarn kültür kavramn anlayabilmekte
zorlanmaktadr. Avrupal ve Amerikallar daha çok gerçeklerle ilgiyken Asyallar erdem ile daha çok erdem ile ilgilidir. Bu
nedenle toplumlarda erdem ve gerçekler birbirini tamamlaycdr. Her ikisi de toplumun zaman ve geleneklere kar tutumu ile ilgilidir (Hofstede, Pederesen ve Hofstede, 2002: 39).
Uzun erimli yönelime sahip kültürlerde statülere göre iliki talep etmek ve bunu izlemek söz konusu iken dier uçta
(ksa yönelimli toplumlarda) kiisel istikrar ve kararllk; geleneklere sayg; günü kurtarma; hediye, iyilik ve selama karlk verme söz konusudur.
Bu boyut temelini Bond’un yapt çalmalardan ve
Konçyus’un öretilerindeki dört temel ilkeden almaktadr.
1. Bir toplumun kalcl insanlar arasndaki eit olmayan
ilikiye dayanmaktadr.
2. Aile bütün sosyal örgütlerin prototipidir.
3. Dierlerine kar erdemli davran kendisine yaplmasn
istemedii bir davran dierlerine de yapmamasn içermektedir.
384
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
4. Birisinin yaamdaki göreviyle ilgili erdemi beceri ve eitimini gelitirmeyi, çok çalmay gereinden fazla harcamamay, sabrl ve sebatl olmay içermektedir (Hofstede,
2005: 209).
Ksa dönem yönelimli toplumlarda çabalar ksa vadede
sonuç getirmelidir. Sosyal bask harcama yönünde gerçeklemektedir. Geleneklere vardr. Geleneklere sayg vardr. Kiisel
karallk ile sosyal ve statüsel snrlamalara ilgi vardr. Günü
kurtarmaya çallmaktadr. Uzun dönem yönelimli toplumlarda yava sonuçlar elde etmek için sürdürülebilir, sebatl
bir çaba söz konusudur. Kaynaklar tutumlu ve idareli kullanlmaktadr. Çevreye sayg gösterilmektedir. Kiisel uyuma
önem verilmektedir. Utanma duygusu tanmaktadr. Bir
amaç için ast olmaya gönüllük söz konusudur (a.g.e.: 212).
SONUÇ YERNE
Genel olarak hatlar çizilen her iki yaklam da endüstri
ilikileri açsndan önemli çerçeve önemli bir zemin tekil etmektedir. Budd’n yaklam durumun analizinde bize kolaylk salarken, Hosftede’nin modeli sebeplerin belirlenmesinde
etkili bir araç olarak kullanlabilir. Bu noktada sunulan araçlarn seçiminde belirleyici faktör aratrma konusu olacaktr.
Her ikisi de kültürler aras (kyaslamal, karlatrmal) çalmalarda emik ve etik yaklamla yaplacak aratrmalarda
zemin görevi görecektir.
Zaman ve yer kstlarndan dolay sunulamamasna ramen Hofstede’nin modeli oldukça fazla sayda aratrmaya
konu olmutur. Farkl boyutlar pek çok ortamda snanmtr.
Özellikle i ortam ve kültürü ile ilgili pek çok veriye ulamak
mümkündür.
Hofstede’den yola çklarak, kanunlarn kyaslanmas,
kanunlar arasndaki farkllklarn anlalmas mümkündür.
385
Endüstri likileri
Devlet, sendika ve sermayeden oluan Endüstri ilikilerini
sistemlerinin içinden doduklar toplumsal yapnn anlalmas bakmndan önemli bir kolaylk salayacaktr. Bu araclkla sistemler arasndaki farkllklarn analizi mümkündür.
Ayrca bilgi birikimi yaratldkça, zaman boyutunda karlatrma yaplabilecek standart deikenler salanm olacaktr.
Budd’n yaklam ise, bir baka standart deikenler seti
sunmaktadr. Endüstri ilikilerini kyaslamak istediimizde,
bize her bir ülkenin iç dinamiini standart parametrelerle
okuma ans vermektedir. Buradan yola ülkeler aras kyaslamak mümkün olacaktr.
Kukusuz bu çalma bir dizi çalmann öncülü niteliindedir. Asl olan devam niteliinde, alt alanlarda bu verilerin
tüketilmesidir. Kültürler aras endüstri ilikileri çalmalar
farkl ülke deneyimlerinin doru anlalmasn salayacaktr.
Bu durumda da bilgi veya uygulama transferlerinde yaanan
en önemli sknt olan hatal uyarlamalarn önüne geçilecek,
doru bilgilerin ise güvenle transferini salayacaktr.
KAYNAKÇA
Bamber, Greg J. (2005), The Geometry of Comparative Industrial Relations: Efciency, Equity and Voice, Employee Responsibilities and
Rights Journal, Vol. 17, No. 2, June, 119-122.
Dereli, Toker. (2008). Endüstri likileri Ve Çalma Hukuku Alannda
Karlatrmal Aratrmalar Ve Yöntem, Sosyal Siyaset Konferanslar, 56. Kitap, 1–20.
Hofstede, G. (2007). Motivation, Leadership and Organization:Do
American Theories Apply Abroad? Organizational Dynamics,
Summer n: Organization Theory: Selected Classic Readings, Ed.
Dorling Kindersley, Penguin Publishing.
Hofstede, Gert Jan. Pedersen, Paul B.; Hofstede, Geert H. (2002). Exploring culture: exercises, stories, and synthetic cultures, Intercultural Press.
386
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Inglehart, R.; Baker, W. E. (2000). Modernization, cultural change, and
the persistence of traditional values. American Sociological Review, 65(1), 19–51.
Katçba, Çidem (1990): nsan-Aile-Kültür, Remzi Kitabevi, stanbul.
Salgut, Selami. (1994). Bireyselcilik ve Ortaklaa Davran kileminde
Yönetim ve Örgüt Kuramlar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi, No: 1.2 Ocak-Haziran, Cilt: 49.
Triandis, H. C.; Bontempo, R.; Bond, Michael; Leung, K.; Brenes, A.;
Georgas, J.; Hui, C. H.; Marin, G.; Setiadi, B.; Sinha, J.; Verma, J.;
Spangenberg, J.; Touzard H.; Montmollin, G. (1986). The measurement of the etic aspects of individualism and collectivism across
cultures. Australian Journal of Psychology, 38(3), 257-267.
387
Endüstri likileri
ÜLKEMZDE NEO-LBERAL
POLTKALAR SONUCU
SENDKASIZLATIRMA VE
ÇÖZÜM ÖNERLER
Anl Mevlüt Güven26
ÖZET
1970’lerin ortalarndan itibaren dünyada esmeye balayan
küreselleme rüzgar, 24 Ocak Kararlar ile birlikte ülkemizi
de etki alanna alm, 24 Ocak Kararlaryla balayan süreç, 12
Eylül ve Özal iktidarlaryla neo-liberal politikalar, ülkemizin
resmi ekonomik politikas haline gelmitir.
Neo-liberalizm, toplumlara vaat ettii “uygar insan”a
ulamak için çeitli araçlar kullanmaktadr. Bunlarn banda, özelletirmeler, taeronlama ile esnek ve atipik istihdam gelmektedir. Bu araçlarn ülkemizde yaygn bir biçimde uygulanmas sonucu, isizlik ve kayt d istihdam
uç noktalara varmtr. Hiç kuku yok ki, bu politikalardan
en çok zarar gören kesim, içi snf ve içi snfnn örgütü
olan sendikalar olmutur. Nitekim son 30 ylda sendikalarn
gitgide üye kaybetmesi bilinen bir gerçektir. Bugün, ‘sendikalar artk ilevini yitirmitir’ propagandalar yaygn olarak
yaplsa da, sendikalar, mücadelesine devam etmektedir ve
daha da güçlenmek zorundadr.
Sendikalar, neo-liberal politikalar karsnda etkin tutumunu, örgütlenme çalmalarna devam ederek sürdürme
26 Çalma Ekonomisti, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’10
388
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
durumundadr. Bunun da yolu, özelletirmelerle ve özelletirme maduru içiler için mücadele etmekten, alt-iveren çalanlar örgütlemekten ve atipik çalanlarn örgütlenmesine
destek olmaktan geçmektedir.
Anahtar Kelimeler: neo-liberalizm, sendikaszlatrma, isizlik, atipik çalma, alt-iveren içileri, örgütlenme
GR
Neo-liberal politika araçlar olan özelletirme, kamu hizmet almnn taeron rmalara devredilmesi, esnek istihdam
uygulamas, bütünüyle içi snfna ve sendikalara zarar vermektedir. Neo-liberal politikalarn yol açt isizlik sonucu
ortaya çkan düük ücretli ve güvencesiz çalma olgusu da
tüm bu politika araçlaryla birlikte sendikallama orann
düürmektedir. Sendikaszlatrma olarak kendisini gösteren
bu durum, rastlant deil, bir politikalar bütününün sonucudur. Nitekim makalede ayrntl bir biçimde deinilecei
gibi, neo-liberal düüncenin amac tam da budur. Otuz yldan beri uygulanan neo-liberal politikalar, amacna ulam
görünmektedir. Kald ki bugün ülkemizin istihdam yapsna
baktmzda, isizlik orannn yüksek olduunu, güvencesiz
ve düük ücretlerle çalmann yaygnlatn, dolaysyla
sendikalama orannn günden güne dümekte olduu tablosunu görebiliriz.
Bu makalede, yukarda söz edilen politika araçlarna ve
bu araçlarn sonucu olarak ortaya çkan sendikaszlatrmaya
deinilecek, sendikaszlatrma karsnda alnabilecek önlemler, gerek ülkemizdeki gerekse öteki ülkelerdeki örnekler
yardmyla açklanacaktr.
389
Endüstri likileri
1- Neo-liberalizm ve Ülkemizdeki Neo-liberal
Politikalarn Balangc
Neo- liberalizm, piyasann her türlü sorunu çözeceini
ve istikrarl ve etkin bir ekilde kaynak datacan; müdahaleci devletin ekonomide rolünün olmadn; özelletirmeyi, esnekletirmeyi, sermayenin serbestlemesini salayan, küresellemeye ayak uyduran ekonomilerin verimli
çalacan ve istikrarl büyüyeceini; bu uygarlk projesine
uyanlarn uygar dünyann birer vatanda olacan savunur. Neo- liberalizm, kendisine en büyük rakip olarak sosyal devleti ve sendikalar görmektedir. Bu ideolojiye göre,
emein karl olan ücret yüksek tutulmamaldr; sendikalar, içilere ve ülke ekonomilerine zarar vermektedir, dolaysyla sendikalarla mücadele edilmelidir; sosyal devlet,
ekonomiye kararak, özel sektöre ve ekonomiye zarar vermektedir, dolaysyla bitirilmelidir. Örnein, salk, eitim
gibi en temel insan haklar olan hizmetler devlet tarafndan ücretsiz ya da minimum ücretle verilmemelidir; özel
sektöre devredilmelidir. Devlet, kesinlikle, ekonomide yer
edinmemelidir, yatrm yapmamaldr. Nitekim ngiltere’de
1979’da iktidara gelen, neo-liberal politikalarn uygulaycs
olan Margaret Thatcher, çalanlarn yaam seviyelerini düürmü, sosyal hizmetler ile salk ve eitim hizmetlerini
tahrip etmitir.27
Neo-liberal politikalara ülkemizin eklemlenmesi sürecinin balangç tarihi, hepimizin bildii gibi 24 Ocak 1980’dir.
24 Ocak kararlaryla balayan küresellemeye eklemlenme
sürecini, paketin ardndan gelen 12 Eylül ve ANAP yönetimleri hzlandrm, dolaysyla Türkiye Cumhuriyeti neo27 GÜVEN, Anl Mevlüt (2008), “Türkiye’de Neo-Liberalizm ve Kamu Maliyesi”, yaymlanmam makale.
390
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
liberalizmi kendisine ekonomik rejim olarak kabul etmitir.
Yukarda deindiimiz neo-liberal ekonomik politikalar, ülkemizde de tam anlamyla uygulanmakta ve en bata emekçi
kesimi aleyhinde sonuç dourmaktadr.
2- Neo-liberal Politika Araçlar ve Bu Araçlarn
Ülkemizde Yaygn Bir Biçimde Kullanlmas
Sonucu Ortaya Çkan Sendikaszlama
Küresellemenin ideolojisi olarak kendisini gösteren neoliberalizm, öngördüü “uygar dünya” amacna ulamak için
çeitli politika araçlarn beraberinde getirmektedir. Bu politika araçlar, özelletirme, kamu hizmetlerinin azaltlmas,
kamu hizmetlerinin taeron rmalara devredilmesi, esneklik
ve ücretlerin düürülmesi eklinde kendisini göstermektedir.
Bu politika araçlar sayesinde, devlet, ekonomiden çekilerek
piyasa serbestlii tam olarak salanacak, sendikalarn ve devletin igücü piyasasna müdahalesi ortadan kaldrlarak ücretler düürülecek, dolaysyla üretim maliyeti azaltlacak ve
ülkelerin küresel rekabet gücü arttrlacaktr.
Bu politika araçlarnn ülkemizde uygulanma biçimlerini
ve sonuçlarn irdeleyelim.
2.1- Özelletirmeler ve Özelletirmelerin Sonucu
Olarak Sendikaszlama
Ülkemizde Kamu ktisadi Teebbüsleri’ni özelletirme
tartmalar uzun bir geçmie sahiptir. Bu tartmalarn balangcn demokrasinin balangc olan tarihlere götürmemiz
mümkündür. 1950 seçimlerine yaklarken Demokrat Parti,
iktidar olduunda devlet teekküllerini özel sektöre devredeceini; Cumhuriyet Halk Partisi ise, yeni devlet teekkülleri
391
Endüstri likileri
kurmayacan vaat ediyordu. Ne var ki ne 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti ne de onun ardl olan Adalet Partisi, devlet teekküllerini özelletirmeye yanamad.28 Çünkü
KT’ler, iktidara gelen partilerce hem gelimekte olan özel
teebbüse ucuz kaynak salamak hem de seçmen kitlesine istihdam yaratmak amacyla kullanlmtr.
Özelletirme yanllarnn, 1990’larn bandan beri en büyük dayana olan KT’lerin zarar etmesi olgusu, esasnda
özelletirme yanls liberal partilerce yaratlmtr. KT’lerin
zarar etmediini, iktidara gelen liberal partilerce zarar ettirildiini söylemek yanl olmayacaktr. Nitekim Özal döneminde KT yatlar, enerji hariç, genellikle genel yat hareketlerini arkadan izlemi; daha da önemlisi Hazine’nin KT
yatrmlarnn nansmanna katks büyük ölçüde daraltlmtr. Bu, yatrmc özellii sürdürülen (PTT, TEK, THY gibi)
KT’leri büyük ölçüde iç ve d borçlanmaya sürüklemi ve
kamu iletmelerinin sonraki yllarda faiz yükü nedeniyle ar
nansal tkanmalara saplanmasna sebep olmutur. Sanayi
kesimindeki KT’lerde ise yatrmlarn durmas, teknolojik
anmaya ve verim gerilemelerine yol açmtr.29 Bu nedenlerden dolay zarar etmeye balayan KT’lerin özelletirilmesi
hususunda kamuoyu hazrlanmtr. Nitekim özelletirmeler,
“KT’ler zarar ediyor” sloganlaryla 1985 ylndan itibaren
gerçekletirilmeye balanmtr. Bugüne kadar 188 kamu kurumunda, hiç kamu pay bulunmayacak ekilde özelletirmeler gerçekletirilmitir, ancak ne yazk ki bu kurulular içerisinde gerek tekel özelliine gerek de stratejik öneme sahip
kurulular bulunmaktadr. Kar eden kurulularn says ise
azmsanmayacak ölçüdedir.
28 BORATAV, Türkiyede Devletçilik, mge Kitabevi, Ankara, 2006.
29 BORATAV, Türkiye ktisat Tarihi: 1908-2005, mge Kitabevi Yaynlar, s. 155
392
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
TÜRK-’in 2007’de yaynlad özelletirmelere ilikin raporda30, 1989-2006 yllar aras yaplan özelletirilen
KT’lerde toplam 21.767 içinin iten çkarld ortaya konmutur. stanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müavirler
Odas’nn 2010 Mays aynda yaynlad rapor31da, TÜRK’in raporundaki rakam ile uyumlu olarak, 22000 isize iaret etmektedir. Ancak, her iki raporda da önemli veriler olduuna katlmakla birlikte, söz konusu raporlarda yer alan
rakamlarn, yalnzca özelletirme öncesi ve sonras iten
çkarmalar hesaplad düüncesindeyiz. Çünkü KT’lerde
baz içilerin özelletirmenin hemen öncesinde erken emekli
edildii bilinen bir gerçektir. Bu kiiler de hesaba katldnda, özelletirmelerden emek kesiminin gördüü zarar gözler
önünde olacaktr. Kald ki Sümer Holding özelletirmesinde,
TÜRK-’in raporundan32 toplam 3765 kiinin iini kaybettii anlalrken, KGEM Genel Sekreteri Ayla Ylmaz’n bir
makalesinde33, isiz kalan içi says yaklak 27000 olarak
ifade edilmektedir. Ayn makalede, Çimse- Sendikas’nn
kamunun elindeki tüm çimento fabrikalarnn özelletirilmesinden sonra yaklak 20000 üyesini kaybettii, örnek
olarak gösterilmitir.
Neo-liberal politikann savunucularnca, “kamunun srtndaki kambur” olarak lanse edilen KT’lerin özelletirilmesi
sonucu isiz kalan içiler, kamuoyunda “4-C statüsü” olarak
bilinen 657 sayl Devlet Memurlar Kanunu kapsamna alnmlardr. Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakan Ömer Dinçer,
30 TÜRK-, “Özelletirme ve Sonuçlar”, 2007, http://www.turkis.org.tr/index.snet?wapp=3E533D2D-5B20-407C-8958-2EE2D34BF631 (eriim tarihi:
20.09.2010)
31 http://archive.ismmmo.org.tr/docs/basin/2010/bulten/09052010_ozellestirme.pdf (eriim tarihi: 20.09.2010)
32 TÜRK-, ayn rapor.
33 YILMAZ, Ayla, “Özelletirme Gerçei”, Metalurji, say:136.
393
Endüstri likileri
2010 yl banda verdii basn mülakatnda, özelletirmeler
nedeniyle 1992- 2003 yllar arasnda isiz kalan 14 bin içiye
2004’te Bakanlar Kurulu kararyla devlet tarafndan istihdam
salandn, Tekel içileriyle birlikte 4-C kapsamnda çalan
says 30 bin 357 kiiye ulatn açklad.34
Kamuoyunda 4-C statüsü olarak anlan 657 sayl Devlet
Personeli Yasas’nn 4.maddesinin c bendi, geçici kamu personeli olmay tanmlamaktadr. Yasa, bu statüde çalanlar,
aynen öyle tanmlamaktadr: “Bir yldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduuna Devlet Personel Bakanl ve Maliye Bakanlnn görülerine dayanlarak Bakanlar Kurulunca
karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet snrlar
içinde sözleme ile çaltrlan ve içi saylmayan kimselerdir.” Bu hüküm, özelletirmeler sonucu isiz kalan içilerin,
kdem ve ihbar tazminatlarn almakszn, 1 yldan az süreli
olarak devletçe istihdam edilmesi sonucunu dourmaktadr.
Bu statüyle çaltrlan içilerin aylk ücretleri 772 lira ile 938
lira arasnda deimekte, bu rakam da bir dönem KT içisi
olarak çalan içilerin ciddi ücret kayb anlamna gelmekte,
öte yandan, sendikal haklardan yararlanamamalar sonucunu dourmaktadr.
Raporlarda da görüldüü gibi, özelletirmeler sonucu
KT içileri, iini kaybederek veya erken emekli edilerek
madur edilmi ve sendikalar da ciddi üye kayplarna uramlardr.
Konumuzu datmamak için, neo-liberal politika araçlarndan olan özelletirmelerin, içilere ve sendikalara verdii
zarar dndaki sonuçlarna burada deinmiyoruz ve özelletirmeler konusunu noktalyoruz.
34 http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/13362384.asp
12.09.2010)
394
(eriim
tarihi:
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2.2- Kamu Hizmet Almnn Taeron Firmalara
Devredilmesi ve Özel Sektörde Alt veren
Uygulamalarnn Yaygnlamas
Özel sektörde alt-iveren uygulamas uzun yllardr var
olan bir durumdur. Ancak, neo-liberal politikalarn ülkemizde hâkim olmasyla birlikte kamu kesiminde de bu uygulamalar balam ve giderek yaygnlamtr. Konuya aratrmamz çerçevesinden baktmzda, devlet tarafndan böyle
bir uygulamaya gidilmesinin sosyal devlet düüncesiyle badamadn söyleyebiliriz.
Ülkemizde, taeron rma olarak da adlandrlan alt iverenlik kavram ilk kez 1936 tarihli 3008 sayl Kanunu ile
hukukumuza girmitir. Bu yasann ardllar olan 1967 tarihli
ve 931 sayl, 1971 tarihli ve 1475 sayl Kanunlar da bu
konuda düzenlemeler yapmtr. Halen yürürlükte olan 2003
tarihli 4857 sayl Kanunu da 2. maddesiyle “Bir iverenden, iyerinde yürüttüü mal veya hizmet üretimine ilikin
yardmc ilerinde veya asl iin bir bölümünde iletmenin ve
iin gerei ile teknolojik nedenlerle uzmanlk gerektiren ilerde i alan ve bu i için görevlendirdii içilerini sadece bu iyerinde ald ite çaltran dier iveren ile i ald iveren
arasnda kurulan ilikiye asl iveren-alt iveren ilikisi denir.
Bu ilikide asl iveren, alt iverenin içilerine kar o iyeri ile
ilgili olarak bu Kanundan, i sözlemesinden veya alt iverenin taraf olduu toplu i sözlemesinden doan yükümlülüklerinden alt iveren ile birlikte sorumludur.
Asl iverenin içilerinin alt iveren tarafndan ie alnarak
çaltrlmaya devam ettirilmesi suretiyle haklar kstlanamaz
veya daha önce o iyerinde çaltrlan kimse ile alt iveren
ilikisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asl iveren alt
iveren ilikisinin muvazaal ileme dayand kabul edilerek
alt iverenin içileri balangçtan itibaren asl iverenin içisi
395
Endüstri likileri
saylarak ilem görürler. letmenin ve iin gerei ile teknolojik nedenlerle uzmanlk gerektiren iler dnda asl i bölünerek alt iverenlere verilemez.” hükmünü öngörerek alt- iveren kavramn tanmlam ve yasal zeminini oluturmutur.
Ülkemizde, gerek özel sektörde gerekse de kamu kesiminde yardmc hizmetler, alt-iverence yerine getirilmektedir. Ancak, kimi durumlarda, yasa hükmü ortada olmasna
karn, yardmc ileri yürütmek üzere ihale alan rmalar, gerçekte yardmc ileri deil de –teknolojik nedenlerle uzmanlk
gerekmedii halde- asl iverenin iini yapmaktadr. Örnein,
devlet kurulular olan çocuk yuvalarnda veya özürlü rehabilitasyon merkezlerinde temizlik ii için ihale alan taeron
rmalar, özel istihdam bürosu gibi çalmakta, uzmanlk alannn dna çkarak ve kurum personelince yerine getirilmesi gereken çocuk ve özürlülerin bakm iini yapmaktadr. Bu
durum açkça yasaya aykrdr. Nitekim Yargtay, iki kararnda bu yönde bir sonuca ulamtr. Yargtay, Mersin Büyükehir Belediyesi ile ilgili olarak vermi olduu kararda aynen
öyle demitir: “Davallardan Belediye temizlik ve çöp nakil
iini ihale ile daval Ceysan A..’ye vermitir. Temizlik ve çöp
nakli ii belediyelerin asl ilerindendir. Belediyelerin asli ilerinden olan temizlik hizmeti iini 4857 sayl Kanununun
2/VI-VII maddesi uyarnca taeronlara devretmesi mümkün
olmadndan bu tür taeronluk sözlemeleri geçerli saylamayacandan daval belediyenin ie iade ve sonuçlar yönünden sorumlu tutulmas gerekir.”35 Yargtay ksa bir süre
sonra Bayburt Belediyesi ile ilgili olarak vermi olduu kararda da biraz farkl bir gerekçe ile ayn sonuca varmtr.
Yasas’nda alt iveren, bamsz bir iyeri olarak kabul edilirken, bu durumun toplu i hukuku alannda yarataca sonuçlar hiçbir ekilde dikkate alnmamaktadr. Oysa
35 Yarg. 9.HD., E. 2005/14410, K. 2005/19793, T. 30.5.2005, Belediye-, Temmuz- Ekim 2005, S. 108. (aktaran Sabahattin en)
396
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
alt iverenlik sendikasz ucuz igücü kullanmann en önemli
arac haline geldiine göre, sorunun çözümü öncelikle toplu i hukuku alannda aranmaldr. Türk toplu i hukukunda
“ikolu esas” benimsenmitir. Bu nedenle 2821 sayl Sendikalar Yasasnda, bir iyerinde yürütülen asl ie yardmc ilerin de asl ikolundan saylaca kabul edilmitir (60.Md.). Bu
anlayn bir sonucu olarak, iyerindeki içiler yardmc ite
çalsalar bile ancak iyerinin bal olduu ikolunda kurulu
sendikaya üye olabilirler (22.Md.). Yasas’nda alt iverenin
ayr bir iyeri olarak kabul edilmesi Sendikalar Yasas’ndaki
bu amaç ve düzenlemelerle çelimektedir. Çünkü alt-iveren
ayr bir iyeri olarak kabul edildiinde, buradaki içiler baka bir sendikada örgütlenebilecek ve bir iyerinde ayn anda
farkl ikolundaki sendikalarla farkl dönemlerde farkl toplu
sözlemeler batlanabilecektir.36
Yürürlükteki Yasas’na göre, 30’dan daha az içi çaltran iyerleri i güvencesi kapsamnda deildir. Bunun yannda, sanayiden saylan iyerlerinin i sal ve güvenlii
kurulu kurma yükümlülüü, 50’den az içi çaltrmalar
durumunda ortadan kalkacaktr. Ayrca, 50’den daha az içi
çaltrlan tarm ve orman ilerinin yapld iyerleri veya iletmeleri Yasas kapsam dndadr. Yasann bu hükümleri,
alt-iverenin bamsz bir iyeri olarak kabul edilmesi kural
ile birletirildiinde, alt-iveren uygulamalarnn igörenler
açsndan çizdii olumsuz tablo açkça görülecektir.
Alt-iveren uygulamalarnn yaygnlamas ve kimi durumlarda muvazaal olarak gerçeklemesi, sendikal örgütlenme bakmndan bir engel oluturmakta, beraberinde sendikaszlamay getirmektedir. güvencesinden yoksun ve düük
ücretle istihdam edilen taeron içilerinin sendikalamas,
yasal olarak bir engel olmamakla birlikte, oldukça zor bir durumdur.
36 en, agm
397
Endüstri likileri
2.3- Esnek ve Atipik stihdam
4857 sayl Yasas ile mevzuata giren ve ülkemizde
yasal bir zemin kazanan esnek istihdam olgusu, yine neoliberal düünce sisteminin, üretim maliyetini düürmek ve
bu yolla küresel piyasalarda rekabet payn arttrmak, ekonomik kriz ve darboazlarn önüne geçmek ve bu arada
isizlik sorununu çözmek adna ortaya koyduu bir istihdam biçimidir. 1970’lerden itibaren bilimsel ve teknolojik
gelimeler, dünya çapnda fordist üretimden post-fordist
üretim tarzna doru bir geçii gündeme getirmi, bu durum, çalma kültürünü derinden etkilemitir. Post- fordizmde büyük fabrikalar bölünüp parçalanm, üretim
giderek daha küçük iletmelere, atölyelere kaydrlmtr.
Bilgisayar ve teknolojisindeki gelimeler sayesinde üretim,
dünyann birçok yerinde, ayn anda örgütlenebilir ve ayn
anda örgütlenmesi deitirilebilir hale gelmitir.37 Buna
göre, fordizmdeki toplu üretimden tam zamannda üretime; rutin üretimden ise esnek üretime geçii art komutur. Bu durum, beraberinde “tam zamanl” ve parça bana
i yapan küçük atölyeleri ve bu atölyelerdeki içileri yaygnlatrmtr. Bu yeni üretim tarz atipik çalma biçimlerini meydana getirmitir. Post-fordizm üretim tarzna göre
istihdam edilen içiler, çounlukla atipik çalma biçimlerine göre istihdam edilmektedir.
Atipik çalma biçimi, igücü piyasasnda kendisini, tele
çalma, evde çalma, parça bana ücretle çalma, i paylam, çar üzerine çalma ve kayt d çalma eklinde göstermektedir ve gitgide yaygnlamaktadr.
37 MEMDUHOLU, Hasan Basri, “Post-Fordist Üretim Örgütlenmeleri ve görenler Üzerindeki Etkileri”, Bilim, Eitim ve Düünce Dergisi, Aralk 2007,
say:4
398
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1980 sonrasnda küresellemeye eklemlenen ülkemizde
de fordizmden post-fordizme geçi süreci gerçeklemi, tpk
dünyada olduu gibi, ülkemizde de küçük atölyelerde esnek
üretimi ve bu arada kayt dl meydana getirmitir.
Kayt d atölyelerin son 30 yldr yaygnlamas sonucu,
kaytl çalan iverenlerce, rekabet ortamnn bozulduu gerekçesiyle yasal esneklik talepleri gündeme getirilmitir. Esneklik talepleri, ülkemizdeki isizlie bir çözüm yolu olarak
da konunun savunucular tarafndan ileri sürülmütür.
Çalma hayatnda esneklik talepleri, içileri korumak
amacyla yaplan yasal düzenlemelerin, acmasz rekabet ortamnda iletmelerin optimum içi saysn yakalamasn ve
birim maliyetlerini rekabet kabiliyetini koruma amacyla düürmesini engelledii görüünden hareket etmitir.38 Nitekim
iveren kesiminin esneklik talepleri, 2003 ylnda kabul edilen Yasas’yla yasal zemine kavumutur. Yasadan önceki
durum incelendii zaman ise, esnek çalmann kayt d ve
yasal olmayan yollarla gerçeklemi olduu görülmektedir.
Dolaysyla yasa, yalnzca yasal olmayan bir durumu yasal
hale getirmekle kalmam, bunun yannda esnek istihdamn
yaygnlamasna olanak tanmtr.
Yasann 7. maddesi, geçici i ilikisini tanmlam ve bu
çalma türüne ilikin sözlemelerin snrn, “alt ay geçmemek üzere yazl olarak yaplr, gerektiinde en fazla iki defa
yenilenebilir” eklinde çizmitir. Böylece, igücüne gereksinim duyan iveren, yeni içi almak yerine, bir baka iverenin
içisini geçici olarak çaltracaktr. 10. Maddesinde süreksiz
i, “nitelikleri bakmndan en çok otuz i günü süren iler”
eklinde tanmlanmtr. Yasann 11. maddesinde belirli süreli
38 KUTAL, Gülten, “Türkiye’de Çalma Hayatnda Esneklik Uygulamalar”
(iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/armaganlar/tokerdereli/06.pdf) (eriim tarihi:
25.09.2010)
399
Endüstri likileri
i sözlemesi “belirli süreli ilerde veya belli bir iin tamamlanmas veya belirli bir olgunun ortaya çkmas gibi objektif
koullara bal olarak iveren ile içi arasnda yazl ekilde
yaplan i sözlemesi” eklinde tanmlanmtr. Yasann 13.
maddesinde “çinin normal haftalk çalma süresinin, tam
süreli i sözlemesiyle çalan emsal içiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleme ksmî süreli i
sözlemesidir” tanmna yer verilerek ksmi süreli çalma tanmlanmtr. 6.4.2004 tarihli Kanununa likin Çalma Süreleri Yönetmelii’nde ise “yerinde tam süreli i sözlemesi
ile yaplan emsal çalmann üçte ikisi oranna kadar yaplan
çalma ksmi süreli çalmadr” tanmlamasna yer verilerek,
ksmi süreli çalmann ölçütü ortaya konmutur. Yasann 14.
maddesi ilk fkrasnda “Yazl sözleme ile içinin yapmay
üstlendii ile ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulmas halinde i görme ediminin yerine getirileceinin kararlatrld i
ilikisi, çar üzerine çalmaya dayal ksmi süreli bir i sözlemesidir” cümlesiyle çar üzerine çalma tanmlanm ve
yasal zemine kavumutur.
Yukardaki ekillerde yasal boyuta kavuan atipik çalma
biçimleri sayesinde iverenler, yeni içi alm yerine, ilerinin
youn olduu dönemlerde geçici olarak içi istihdam edebilecektir. Bu durum ise, sendikal örgütlenmenin önünde bir
engel oluturmaktadr.
Atipik istihdam biçimleri içerisinde, yasal boyutu olmayan, hatta atipik istihdam biçiminin yasad boyutunu oluturan kayt d çalma olgusu, öteki az gelimi- gelimekte
olan ülkelerle birlikte ülkemizde de oldukça yaygndr ve gitgide yaygnlamaktadr. Kayt d istihdam da öteki atipik
çalma biçimleri gibi neo-liberal düünce sisteminin igücü
piyasasndan talep ettii bir istihdam biçimidir. Kayt d istihdam sayesinde, igücü maliyeti olaanca düerek, rmalarn karlarn arttrc etki yapmaktadr. Hiç kuku yok ki ka-
400
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
yt d istihdam isizlik ve yoksulluk olgusu desteklemekte,
yaygnlamasna güç vermektedir. DSK-AR’n 2010 Haziran
dönemi istihdam raporuna39 göre, ülkemizde kayt dnda
çalan says 10519 bin kiidir. Bir baka deyile, ülkemizde
10519 bin kii, güvencesiz ve sigortasz çalmaktadr. Bu rakam azmsanmayacak ölçüdedir, öyle ki ülkemizdeki yasal
olarak istihdam edilen kii saysnn yaklak olarak %45’ine
denk gelmektedir. Bu durum ise, tahmin edilebilecei gibi,
sendikaszlamay beraberinde getirmektedir.
3- Neo-liberal Politika Araçlarnn Sonucu Olarak
Sendikaszlama ve Sendikaszlamaya Kar
Çözüm Önerileri
Yukarda, neo-liberal düünce sistemini ve bu düünce
sisteminin temel amac olan “uygar dünya”ya ulamak için
kulland araçlar Türkiye özelinde inceledik. Bu politika
araçlarnn temelde emei ve sendikalar hedef aldn belirttik. Neo- liberal politikalarla birlikte, üretim yapsnn
deimesi ve çalma biçiminin kol gücünden beyin gücüne
doru yönelmesi de sendikalar üzerinde olumsuz etkiler brakmaktadr. Bir baka deyile, istihdamn, sanayi sektöründe
pay yeterince artmadan hizmetler sektörüne kaymas, teknolojik gelimeler ve yeni yönetim anlaylarnn uygulanmaya
balanmas, kol gücü yerine beyin gücü kullanmnn baz
sektörlerde hzla artmas, kadn igücü istihdamndaki art,
piyasadaki dalgalanmalar nedeniyle kitlesel üretim yerine esnek üretim ve çalma sistemlerinin tercih edilmesi; kitlesel
üretime ve mavi yakal içilere dayal sendikal yapy etkilemeye balamtr.40
39 DSK-AR, 2010 Haziran Ay Dönemi stihdam Raporu, 19.09.2010
40 YORGUN, Saym, Küreselleme Sürecinde Türk Sendikaclnda Yeni Yöneliler ve Alternatif Öneriler, Çalma ve Toplum, say: 2005/3
401
Endüstri likileri
Tüm dünya ile birlikte ülkemizde de sendikalarn üye saysnda azalma olduu ve güç kaybettii bilinen bir gerçektir.
Bunun en büyük nedeni, yukarda açkladmz neo-liberal
politikalardr. Bugün, kayt d istihdam da hesaba katldnda, ülkemizdeki sendikalama orannn %10’un altnda olduu
tahmin edilmektedir. 1980’lerin ortalarndan itibaren sendikalama oranlar incelendiinde, sendikalama orannn yllar itibariyle düme eilimi içerisinde olduu gözlemlenecektir.
Sendikaszlatrmann önüne geçilmesi için, gerek sendikalarn gerekse devletin üzerine düen görevler bulunmaktadr. Ancak mevcut düzende, mevcut siyasal iktidardan bu
konuda önlem almasn beklemek gerçekçi bir tavr olmayacaktr. Çünkü 2003 ylnda yasalatrlan mevcut Yasas
ile atipik çalma biçimi yasal zemine kavumutur. Bunun
yannda, 09.08.2002 tarihli 4773 sayl “ Kanunu, Sendikalar
Kanunu ile Basn Mesleinde Çalanlarla Çaltranlar Arasndaki Münasebetlerin Tanzimi Hakknda Kanunda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun”da i güvencesi kapsam, “10
ve daha fazla içi çaltran iyerleri” içinken, bu hüküm, 2003
ylnda yürürlüe giren 4857 sayl Yasas ile “30 ve daha
fazla içi çaltran iyerleri” için olmak üzere deitirilmitir.
Böylece, i güvencesi kapsam daraltlmtr.
Sendikaszlatrmayla mücadele etmede en büyük rol yine
sendikalara dümektedir. imdi, dünyadaki örnekleriyle birlikte, bu konuda sendikalarn atabilecekleri admlar inceleyelim.
3.1- Özelletirmelere Kar Sendikalarn Tutumu
Yukarda ülkemizde gerçekletirilen özelletirmelere ve
sonuçlarna deindik. u an ülkemizde devletin elinde bulunan kamu kurumu says azalm durumdadr. Özelletirilecek üretim yapan fabrika kalmam gibidir ve mevcut siyasal
402
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
iktidar, devletin elindeki hizmet sektörüne el atmtr. çinde
bulunduumuz dönemde, akarsu santralleri, eker Fabrikas,
TEDA özelletirme kapsamndadr.41 Milli Piyango daresi
ise, ivedilikle özelletirilecek kurumlar arasndadr.
Özelletirilecek kurumlar konusunda sendikalarn yapmas gereken, medya organlar araclyla, geçmi yllarda yaplan özelletirmelerden yola çkarak, bu konuda kamuoyunu
bilgilendirmek, toplumsal tepkiyi yaratmaktr. Özelletirilen
kurumlarn, aslnda halka ait olduu, halka ucuz ve nitelikli
ürün salad konusunda kamuoyu sürekli aydnlatlmal,
özelletirmeler sonucu oluacak isizliin tüm toplumun üzerine yük bindirecei vurgusu yaplmaldr. Özellikle ‘isizlik’
vurgusu kamuoyunun dikkatini çekecek etki yapacaktr. Bunlarn yannda sendikalarn öncülük edecei kitlesel eylemler,
özelletirmeler karsnda toplumsal muhalefeti oluturan bir
etkiyi yaratacaktr. Tüm bunlarn yannda, özelletirmeler sonucu isiz kalan ve 4-C statüsünde istihdam edilen içilerin,
4-A (memurluk) ve 4-B (sözlemeli personel) statüsünde çaltrlmalar veya iverenlerin bu kiileri istihdam etmesinin
tevik edilmesi konusunda siyasal iktidarlara yönelik bask
mekanizmas kurmaldrlar.
3.2- Alt-verenlik Sisteminde Sendikalarn
Örgütlenmesi
Yukarda neo-liberal politika araçlarn incelerken belirttiimiz gibi, alt-iverenlik sisteminde sendikalamann önünde yasal bir engel bulunmamaktadr. Ancak alt-iverenlik
sistemi, iyerindeki içi saysn parçalamakta, bu durum da
güvencesiz çalmay ve sendikaszlamay beraberinde getirmektedir.
41 http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar/devam_edenler.htm
403
Endüstri likileri
Sendikalar, bu sistem yüzünden uradklar üye kayplarn, bu sistemde örgütlenerek karlayabilir ve ilgili ikollarnda çalan içilerin çalma kalitelerini yükseltebilir. Bu, zor
olmakla birlikte olanaksz deildir. Nitekim bugün, Türkiye
Yol- Sendikas, Karayollar Genel Müdürlüü’nden hizmet
alm sözlemesi yapan alt-iveren içilerinden yaklak 6000
tanesini sendikal yapmtr. Bu kazanm elbette ki kolay olmamtr. Öncelikle sendika yöneticileri ve uzmanlar, altiveren içilerinin bulunduu illerde, içilerle toplantlar yaparak örgütlenme faaliyetini balatmtr. Oldukça maliyetli
ve zaman alc bu operasyon, buradaki alt-iverenlik sisteminin muvazaal ilikiye dayanmas sayesinde ksa bir sürede
baarlmtr. Gerçekten de alt-iveren içisi olarak gözüken
çalanlar, Karayollar Genel Müdürlüü’ne bal çalmakta,
idari emirlerini KGM’den almaktadr. Bu durum, hem içilerin doldurduklar iyeri özgeçmiinden hem de alt-iveren ile
KGM arasnda imzalanan hizmet alm sözlemesinden anlalmaktadr. Örgütlenme çalmasnda alt-iveren, sendika
tarafndan hiç muhatap alnmam, dorudan doruya içilerle görüülmütür, böylece süreçte42 birkaç içi dnda iten
atlan olmamtr. Açlan dava sonucunda Mahkemesi, buradaki alt-iveren ilikisinin muvazaal bir ileme dayand
yönünde karar vermesi durumunda, buradaki içiler Karayollar Genel Müdürlüü’nün kadrolu içileri olacaktr.
Görüldüü gibi, alt-iveren içilerinin örgütlenmesi, gerek
içiler gerekse de son yllarda üye kayplar yaayan sendikalar açsndan yaamsal bir öneme sahiptir. Yol- Sendikas’nn
bu cesur ve önemli admnn, Türk sendikaclk hareketinde
bir dönüm noktas olarak ifade edilmesi yanl olmayacaktr.
Çünkü Yol-’in bu giriimi, öteki ikollarnda alt-iveren içilerinin örgütlenmesi konusunda bir örnek tekil edecektir.
42 TAN, smet, “Taeron çileri Sendikamz Çats Altnda Birleiyorlar”, Yol, say:99
404
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
3.3- Atipik Çalanlarn Örgütlenmesi
Atipik çalma biçimi, kitlesel çalmay ortadan kaldrd
ve üretimin evde, bilgisayar banda, telefon banda, çar
üzerine, parça bana yaplmas ekline büründürdüü için,
içi açsndan ‘sürekli iyeri’ ve ‘sürekli iveren’ kavramlarn ortadan kaldrmaktadr. Bu durum ise üretimi gerçekletiren içilerin, gerek aidiyet duygusunu ortadan kaldrmakta
gerekse de bir arada çalmasn engellemektedir. Bir arada
çalamayan içilerin örgütlenerek sendikalamas, dahas kolektif bir mücadele vermesi zorlamaktadr. Ayrca, süreksiz,
çar üzerine ve ksmi süreyle çalan içilerin i güvencesi
söz konusu olmayaca için örgütlenmeleri söz konusu olamayacaktr. Yukarda da belirttiimiz gibi, bu tür istihdam biçiminin yaygnlamas, istihdam edilenler kayt altna alnm
olsalar dahi, sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Atipik çalma biçimlerinin en yaygn
türü olan kayt d istihdama dahil olanlar ise herhangi bir
kuruma kaytl bir ekilde çalmadklarndan dolay, sendikal haklarndan yararlanamamaktadr. Kayt d çalanlar,
yasal olarak örgütlenemedikleri gibi, iverenler tarafndan da
sendikal olmalarna scak baklmayacaktr.
Enformel sektör çalanlarnn örgütlenmesinin dünyada
çeitli örnekleri bulunmaktadr. Ülkemizde de enformel sektör çalanlar, Birleik çiler Sendikas ad altnda 2001 ylnda örgütlenmi, sendika 2003 ylnda Mahkemesi’nce kapatlmtr. BS’i kuran içiler, Türkiye’nin geni taeronlama
olanaklar, sigortasz içi çaltrmann rahatl, tazminat yükümlülüünün genellikle yerine getirilmemesi ve geleneksel
sendikalarn bürokratik hantall ve zay gibi faktörler
nedeniyle kuruldu. ILO artlarnn ve Kanunu’nun belirledii çerçevenin çok gerisinde kalan bu içilik koullarn içine
sindirmeyen bir grup içi, geleneksel sendikalarn küçük ve
405
Endüstri likileri
orta ölçekli iletmelerde insanlk d koullarda çaltrlan
içilerin sorunlarna eilmediini gözlemleyerek bir aray
içerisine girerek yeni bir sendika kurmaya karar verdiler. BS
kurulmasndan sonra geçen süre zarfnda çalmalarn arlkla, içerisinde 200-250 bin içinin istihdam edildii kitelli
bölgesi ve civarnda younlatrd. Merkezini kitelli’de açan
BS kuruluundan beri taban inisiyatine dayanan bir yönetim biçimini kabul etti. Açk yaplan sendika yönetim kurulu
toplantlarna tüm üyelerin katlm tevik edildi. BS’in içerisinde sektörel bazda oluturulmu bir birimleme benimsendi. Tekstil birimi, ayakkab birimi, metal birimi, posta birimi
çalmalarn özerk biçimde yürüttü. Kuruluunun hemen
sonrasnda yürüttüü “Sigortasz Çalmaya Son” balkl
kampanya ile tespit ettii sigortasz içi çaltran iyerlerini
yetkili kurumlara ihbar eden BS, birçok iyerine yaplan teftiler neticesinde onlarca içinin sigorta hakkn elde etmesini
salad.43
BS örnei, Mahkemesi’nce kapatlm olsa dahi, kurulu
olduu tarihler itibariyle baarl olmu görünmektedir. Birleik çiler Sendikas, önümüzde olabilecek örgütlenmelere
örnek olma nitelii tamaktadr.
Enformel çalanlarn sendikal nitelikli örgütlenmesinde
yedi modelin geçerli olduu görülmektedir. Bu modeller; (i)
enformel veya kurumsal ekonomide olup olmadklarna bakmakszn, ayn ikolunda çalanlar bünyesinde örgütleyen
ikolu sendikas, (ii) enformel ekonomide yer alan bir meslei
veya ii yapanlar kapsayan bir sendika kurmak, (iii) kurumsal ekonomide örgütlü bir ikolu sendikas içinde, o ikolunda
enformel olarak çalanlar içeren özel bir bölüm oluturmak,
(iv) ereti ilerde ve enformel ilerde çalanlarn ortak bir
sendika kurmas, (v) isizlerin örgütlenmesi, (vi) ayn bölge43 http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleik_çi_Sendikas
406
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
de çalan ve/veya yaayan, ancak farkl ikollarnda etkinlik
gösteren enformel çalanlar örgütlemeyi amaçlayan bir sendika kurmak, (vii) enformel ekonomi büyük bir sektör olarak
kabul edildii durumlarda, enformel çalan örgütlerinin özel
federasyon yaps oluturmas biçiminde sralanabilir.44
Enformel sektör çalanlarnn örgütlenmesi konusunda
dünyada da çeitli ve önemli örnekler bulunmaktadr. Bunlarn en baarl örnekleri arasnda Hindistan’da kurulan
Serbest Çalan Kadnlar Birlii’dir. Dier yandan, Güney
Afrika Sendikalar Kongresi (COSATU) tarafndan desteklenen Güney Afrika Ev hizmetleri ve lgili Çalanlar Sendikas (SADSAWU) ev ilerinde çalanlar örgütlemede baarl olmutur.45 Moldova’da sokakta, pazar yerlerinde ve ev
eksenli ilerde çalanlar kapsayan bir sendika kurulmu,
sendika ksa sürede 40 bin üyeye ulam ve ulusal sendikal
konfederasyona üye olmutur. Zambiya’da ise Enformel Ekonomi Dernei (AZIEA) önemli bir üye saysna ulamtr.46
Avustralya Tekstil, Elbise ve Ayakkab Sendikas (TCFUA)
ikolundaki ev eksenli çalanlar bünyesine katabilmitir.
Benzer bir biçimde Kanada’da UNITE giyim ikolundaki ev
eksenli çalanlar örgütlemitir.47
44 Gerardo Castillo vd., “Union Education for Informal Workers in Latin America”, Unprotected Labour: What Role for Unions in the Informal Economy?,
Labour Education 2002/2, No. 127, International Labour Organization, Bureau for Workers Activities, Geneva, 2002, s.14. (aktaran: Kapar, “Enformel
Ekonomide Çalanlarn Örgütlenmesi ve Sendikalar, Çalma ve Toplum,
s:2007/1)
45 ILO, Organizing for Social Justice-Global Report under the Follow-up to the
ILO Declaration on Fundamental Principles and Rights at Work, Report Of
The Drector- General, Internatonal Labour Conference 92nd Session 2004
Report I (B), Internatonal Labour Offce, Geneva, s.103. (aktaran: KAPAR,
agm)
46 Gallin, Economy, s. 26; Gallin, Global, s.3. (aktaran: Kapar, agm)
47 Gallin, Propositions, s.538-539. (aktaran: Kapar, agm)
407
Endüstri likileri
Bu sraladmz baarl örneklerden yola çkarak, ülkemizde de atipik çalanlarn örgütlemenin olanaksz olmadn söylememiz isabetli olacaktr. Ancak sendikalarn, bu
örgütlenmelerin gerçeklemesine parasal ve örgütsel destek
vermesi bu konuda baarl olmann yolunu açacaktr. Ülkemizde de atipik çalanlarn örgütlenmesinde, önce dernek
çats altnda örgütleme yöntemi kanmzca baarl olacak
yöntemlerdendir.
SONUÇ
Küreselleme olgusunun hemen her eyin temel belirleyicisi olmaya balad “Yeni Dünya Düzeni” evresine gelindiinde, öncelikli hedef, gene içi hareketidir. çi hareketini
etkisizletirme yönünde 12 Eylül uygulamalaryla balayan
basklar, yasal ve siyasal zemini 12 Eylül ortamnda oluturulmu bulunan iktisat politikalaryla bütünlemitir. Neoliberal küresellemenin dayatmalar üzerinde temellenmi
bulunan 12 Eylül sonrasnn iktisat politikalarnn iki ana
unsurunu oluturan, özelletirme ve isizliin dourduu
tahribat, en belirgin yansmalarn örgütlü içi hareketi üzerinde göstermitir.48 Özelletirmelerle balayan süreç, isizlii
arttrm ve isizlie çare olarak, yine neo-liberalizmin araçlarndan olan esneklik ve atipik çalma biçimi ortaya konmutur. Ne var ki uygulanan bu politikalar, en çok emek kesimine
zarar vermi, 30 ylda sonuç, 10 milyonu akn kaytsz çalan v e yaklak 3 milyon isiz olmutur. Bu arada, sendikalar,
‘gereksiz’, ‘çad’, ve hatta ‘içiyi sömüren’ örgütler olarak
lanse edilmitir.
Neo-liberal politikalar sonucu ciddi üye kayplarna urayan sendikalar, yeniden toparlanmak için çeitli yöntemleri
48 IIKLI, Alpaslan, Gerçek Örgütlenme: Sendikaclk, mge Kitabevi, 2003.
408
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kullanmak durumundadr. Bu yöntemlerin en önemlisi, örgütlenmemi olanlar örgütlemektir. Bu yöntem, zor olmakla birlikte, sendikalar ve içiler açsndan yaamsal öneme
sahiptir. Sendikalar, gerekli maddi ve örgütsel kayna bu
amaçta kullanmaktan çekinmemeli, içilere örgütlenmenin
yararlar her türlü teknolojik olanak kullanlarak anlatlmaldr. Öte yandan, sendikalarn maddi gücüyle orantl olarak,
üyelerine yönelik misarhane, dinlenme tesisi, yardmlama
sand gibi sosyal imkânlar sunmas, içileri sendikal olma
konusunda tevik edecektir. Ayrca, Petrol- Sendikas’nn
geçtiimiz yl içerisinde internet üzerinden yapt gibi, reklam kampanyalar yapmak da etkili olacak, sendikalarn baarl olmasn salayacaktr.
KAYNAKÇA
BORATAV, Türkiyede Devletçilik, mge Kitabevi, Ankara, 2006.
BORATAV, Türkiye ktisat Tarihi: 1908-2005, mge Kitabevi Yaynlar,
2006
DSK-AR, 2010 Haziran Ay Dönemi stihdam Raporu, 19.09.2010
GÜVEN, Anl Mevlüt (2008), “Türkiye’de Neo-Liberalizm ve Kamu
Maliyesi”, yaymlanmam makale.
IIKLI, Alpaslan, Gerçek Örgütlenme: Sendikaclk, mge Kitabevi,
2003.
KAPAR, Recep, “Enformel Ekonomide Çalanlarn Örgütlenmesi ve
Sendikalar”, Çalma ve Toplum, say: 2007/1
KUTAL, Gülten, “Türkiye’de Çalma Hayatnda Esneklik Uygulamalar” (iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/armaganlar/tokerdereli/06.pdf)
(eriim tarihi: 25.09.2010)
MEMDUHOLU, Hasan Basri, “Post-Fordist Üretim Örgütlenmeleri
ve görenler Üzerindeki Etkileri”, Bilim, Eitim ve Düünce Dergisi, Aralk 2007, say:4
EN, Sabahattin, “Alt verenlik ve Asl in Bir Bölümünün Alt verene Verilmesi” Çalma ve Toplum, 2006/3
409
Endüstri likileri
TAN, smet, “Taeron çileri Sendikamz Çats Altnda Birleiyorlar”,
Yol-, say:99
TÜRK-, “Özelletirme ve Sonuçlar”, 2007, http://www.turkis.org.
tr/index.snet?wapp=3E533D2D-5B20-407C-8958-2EE2D34BF631
(eriim tarihi: 20.09.2010)
YILMAZ, Ayla, “Özelletirme Gerçei”, Metalurji, say:136.
YORGUN, Saym, Küreselleme Sürecinde Türk Sendikaclnda Yeni
Yöneliler ve Alternatif Öneriler, Çalma ve Toplum, say: 2005/3
(http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar/devam_edenler.
htm)
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleik_çi_Sendikas)
(http://archive.ismmmo.org.tr/docs/basin/2010/bulten/09052010_
ozellestirme.pdf (eriim tarihi: 20.09.2010))
(http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/13362384.asp (eriim tarihi:
12.09.2010))
410
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ÇALIANLARIN ÖRGÜTSEL ADALET
ALGISININ ÖRGÜTSEL VATANDALIK
DAVRANIINA ETKS:
AMPRK BR NCELEME
THE EFFECT OF ORGANIZATIONAL
JUSTICE PERCEPTIONS OF EMPLOYEES
ON THE ORGANIZATIONAL
CITIZENSHIP BEHAVIOR:
AN AMPIRICAL STUDY
Elif Türkan ARSLAN49
Nilüfer NEGZ50
Mustafa ÖZTÜRK51
ÖZET
Çalmada örgütsel adalet algsnn örgütsel vatandalk
davran üzerindeki etkisi aratrlmtr. Bu amaçla Isparta
ili merkez salk kurumlarnda görev yapan doktor, hemire ve salk personeli üzerinde bir aratrma yaplmtr. Söz
konusu aratrma sonucunda elde edilen veriler istatistiksel
program kullanlarak analiz edilmi ve deerlendirilmitir.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel adalet, Örgütsel adalet algs, Örgütsel vatandalk davran.
49 Süleyman Demirel Üniversitesi, S.B.E., Aratrma Görevlisi, [email protected]
50 Süleyman Demirel Üniversitesi, ..B.F., Kamu Yönetimi, Öretim Üyesi, [email protected]
51 Süleyman Demirel Üniversitesi, ..B.F., ÇEKO, Öretim Üyesi
411
Endüstri likileri
ABSTRACT
In this study, researched the effect of organizational justice
perceptions on the organizational citizenship behavior. For
this aim, the stuy includes doctor, nurse and healt staff which
works hospitals in center of Isparta. All of the data is analized
by the SPSS programme and evaluated.
Key Words: organizational justice, Organizational justice
perception, Organizational citizenship behavior,
Örgütsel Adalet Algs
Günlük dilde adalet kavram, bir davran veya hareketin
adalete uygunluunu, doruluunu ve kiilerin dürüstlüünü ifade etmek için kullanlmaktadr. Örgütsel adalet kavram
ise örgütlerle ilgili olarak yöneticilerin adil olma durumunu
tanmlamak için kullanlmaktadr (çerli, 2010: 69).
Örgütsel adalet temelde Adams’n eitlik kuramna dayanmaktadr. Kurama göre, kiiler örgütten elde ettikleri getirileri, kendilerinin örgüte verdikleriyle kyaslamakta ve elde
ettiklerini dier kiilerle karlatrmaktadrlar. Bu karlatrma neticesinde örgütün adil olup olmadna dair karar vermektedir (Yavuz, 2010:304). Örgütsel adalet literatürde farkl
ekillerde tanmlanmaktadr. Örgütsel adalet, kii ve gruplarn, örgütün davranlarnn adilliine ilikin alglar ve bu
alglara bal olarak verdikleri tepkiler olarak tanmlanabilir. (Irak, 2004: 27). Yine örgütsel adalet, çalann iyerinde
gerçekletirilen uygulamalara yönelik zihninde oluturduu
adalet algs olarak ifade edilebilir (Altnta, 2004: 21). Örgütsel adalet, örgütsel kaynaklarn datmnn, datm kararlarnn verilmesinde kullanlan süreçlerin ve bu süreçlerin
gerçekletirilmesi srasnda kiileraras davranlarn nasl olmas gerektiiyle ilgili kurallar ve sosyal normlar bütünüdür
(Yazcolu ve Topalolu, 2009:4).
412
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Örgütsel adalet, çalanlarn kiisel doyumu ve örgütün
etkili biçimde ilevlerini yerine getirebilmesi için bir gerekliliktir ve çalanlarn adalet algs davranlarn etkilemektedir. Adil alglaylar pozitif davranlara yol açar ve çalanlar
kendilerini deerli ve saygn üyeler olarak hissederek çalma
arkadalar ve yöneticileriyle uyumlu ve güven temellinde
ilikiler gelitirirler (Özmen vd., 2007:20). Çalanlarn, örgütün kural, politika, strateji ve amaçlarn desteklemeleri için
örgütsel adaletin salanmas zorunludur (can ve Naktiyok,
2004: 187–188). Örgütsel adaletin salanmas sayesinde, çalanlarn daha pozitif alglara sahip olmalar mümkündür.
Yani, çalanlar, dürüstçe ilem yapldna inanrlarsa ileriyle
ilgili, i kazanmlaryla ilgili ve yöneticileriyle ilgili daha fazla
pozitif tutuma sahip olabilecektir (Moorman, 1991: 845).
lgili literatür incelendiinde örgütsel adaletin kaç boyutta tanmlanmas gerektii tartmal (Özmen vd., 2007: 22)
olmakla birlikte genellikle datm adaleti, ilemsel (prosedürel, süreç) adalet ve etkileim adaleti olmak üzere üç boyutta
ele alnd görülmektedir.
Datm adaleti, elde edilen ücret ödül, ceza ve ter gibi
her türlü kazanmn çalanlar tarafndan adil olarak alglanmasn ifade eder. Datm adaleti, çalanlarn belirli davranlar göstermeleri artyla belirli ödüllere ulamalarn
garanti etmektedir (can ve Naktiyok, 2004: 183). Baka bir
ifade ile, datm adaleti çalanlarn örgüte kattklarna inandklar deere karlk olmak üzere, almalar gereken maddi
kazanç ve ideal ödül miktarna ilikin alglarnn göstergesidir
(Yeniçeri vd., 2009:85). Datm adaletinde esas olan, kiilerin
datlan kaynaklardan adil biçimde pay aldklarn düünmesidir (Özdeveciolu, 2003: 78).
lemsel adalet, kazanmlarn belirlenmesinde kullanlan
metot ve süreçlerle ilgili adalet algsdr ve datm kararlarnn
nasl verildiiyle ilgilidir (Özdeveciolu, 2003: 78). Bir dier
413
Endüstri likileri
ifadeyle, karar almada kullanlan prosedürlerin ve politikalarn nasl algland ile ilgilidir (Greenberg, 1990: 402). Çalanlar, karar alma sürecini adil olarak deerlendirdiklerinde veya
bu süreç üzerinde kontrollerinin olduunu hissettiklerinde,
arzulanmayan ya da olumsuz bir sonuçla karlasalar bile
sonucu daha olumlu deerlendirme eilimindedirler (Özmen
vd., 2007:22). Kararlarn alnma eklinin çalanlar tarafndan
adil olarak kabul edilmesi, çalanlarn bu kararlar benimsemeleri açsndan büyük önem tamaktadr (çerli, 2010: 80).
Örgütsel uygulamalarn kiileraras yönüne odaklanan etkileim adaleti ise yönetim ile çalanlar arasndaki iletiimle ilgilidir (Özmen vd., 2007: 22). Bir dier ifadeyle etkileim
adaleti, örgütsel ilemler uygulanrken kiilerin maruz kald
tutum ve davranlarn nitelii olup karar alndnda bunun
kiilere nasl söylendiiyle ilgili adalet alglamasdr (Özdeveciolu, 2003: 79). Yani etkileim adaleti, yöneticilerin, datm
kararlarnn alnmasna ilikin süreçleri, çalanlara kar saygl
ve dürüst bir ekilde açklamalar olarak ifade edilebilir (çerli,
2010: 86). Dolaysyla etkileim adaleti de, adaletin kayna ve
alcs arasndaki iletiim sürecinde nezaket, sayg ve dürüstlük kapsamnda gelimektedir (Karadal vd., 2009:1370).
Bu balamda adalet alglamalarnn sonuçlar üç temel
alanda incelenmektedir; datm adaleti alglamasna bal
olarak ortaya çkan “sonuçlara yönelik tepki”, ilemsel adalet
alglamasna bal olarak ortaya çkan “örgüte yönelik tepki”
ve etkileim adaleti alglamas sonucu ortaya çkan “yöneticiye tepki” (Özdeveciolu, 2003: 79).
Örgütsel Vatandalk Davran
Günümüz i dünyasnda örgütler için rekabet avantaj
salamann temel unsuru “birey” olarak görülmektedir. Bu
balamda çalanlarn sergiledikleri ve irket performansn
artran “örgütsel vatandalk davranlar” gibi ekstra rol dav-
414
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ranlar, iletmeler için oldukça önemli bir unsur haline gelmitir (Yener ve Aykol, 2009:257). Örgütsel vatandalk davran (ÖDV), kiilerin inisiyatinde olan ve formel ödül sistemi
tarafndan ödüllendirilmeyen, dier yandan da gerçekletirilmemesi halinde de ceza gerektirmeyen bir davrantr. Ancak
ayn zamanda ÖDV, iletmenin verimli çalmasn salayan
gönüllülük esasna dayal bireysel bir davran biçimidir (Niehoff ve Moorman, 1993: 529; Organ, 1997:86; Köse vd., 2003:2;
Özaslan vd., 2009:101; Yener ve Aykol, 2009: 257).
ÖDV gönüllülük esasna dayaldr. Burada önemli olan
husus, bireyin gönüllü davrannn iletme personeli ve yöneticileri açsndan olumluluk ifade etmesi, çalan dier kiiler tarafndan kabul edilebilir nitelikte olmas ve bireylere,
gruplara veya örgütlere yöneltilmi ilevsel özellikler tamasdr (Özdeveciolu, 2003:118; Yücel ve Samanc,2009:114 ).
Vatandalk davran, görev performansn sosyal ve psikolojik balamda destekleyerek örgütsel etkinliin artmasna
katkda bulunmaktadr (Organ, 1997: 92; Lavelle vd., 2007: 848).
ÖVD ile ilgili ilk yaplan aratrmalar bu davrann temelinde i
tatmini olduunu ortaya koymutur (Özdeveciolu, 2003: 118).
ÖDV ile ilgili belirgin özellikler aadaki gibi sralanabilir:
• ÖDV, formel ödül sistemine dorudan bal deildir,
• ÖDV, örgütün ilevsel yapsnn etkili biçimde yürütülmesini salayan faaliyetler içerisinde yer alan ve ileyile ilgili olan davranlardr,
• ÖDV, i ve görev tanmlarnda belirtilmeyen ve gerçekletirilmedii takdirde herhangi bir ceza gerektirmeyen davranlardr,
• ÖDV, sonuçlar itibariyle bireye ve örgüte olumlu katklar
salayan davranlardr (Karaarslan vd., 2009:138-139), ayrca u madde de eklenebilir;
• ÖDV, çalanlarn gönüllü olarak kendilerinden beklenilenden daha fazlasn ortaya koyduklar davranlardr.
415
Endüstri likileri
Konuyla ilgili literatür incelendiinde ÖVD’nin farkl boyutlarda incelendii görülmektedir. Literatürde genellikle
Organ’n (1988) be boyutlu inceleme biçiminin kabul gördüü görülmektedir (Tac ve Koç, 2007:374). Bu boyutlar; özgecilik, sivil erdem, vicdanllk, centilmenlik ve nezakettir. Ancak kimi çalmalarda ayn boyutlarn farkl terimlerle ifade
edildiine de rastlanmaktadr.
Özgecilik, çalanlarn sorunlar karsnda dorudan ve
gönüllü olarak dier çalma arkadalarna yardm etmesini
içeren davranlardr (Bolat ve Bolat, 2008: 79).
Sivil erdem, bir bütün olarak örgüte ball ve ilgiyi, örgüt yaamna aktif ve gönüllü olarak katlm, tehdit ve frsatlar için çevreyi gözlemlemeyi içeren davranlardr (Bolat vd.,
2009:218; Podsakoff vd., 2000: 525).
Vicdanllk, organizasyon üyelerinin kendilerinden beklenen rol davrannn ötesinde bir davran sergilemeye gönüllü olmasn ifade etmektedir (Özdeveciolu, :2003:120).
Centilmenlik, çalanlarn çalma ortamnda gerginlik
ve çatma sebebi olabilecek olumsuz davranlardan kaçnmalar ve önemsiz sorunlar için ikâyetçi olmamay öngören
davranlardr (Gürbüz,2006: 56).
Nezaket, olas problemleri önceden görme ve önlemeye
yönelik davranlar içermektedir (Kele ve Pelit, 2009: 28).
Çalanlarn adalet alglamalar ÖVD gelitirmesinde önemli bir rol oynamaktadr (Moorman ve Niehoff, 1998: 351).
Salk Personeli Üzerine Bir Aratrma: Isparta Örnei
Amaç ve Yöntem
Çalmann amac Isparta salk sektörü çalanlarnn
örgütsel adalet alglarnn örgütsel vatandalk davranlar
416
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
üzerinde etkisi olup olmadn incelemektir. Çalmada, örgütsel adalet algsn belirlemek üzere Niehoff ve Moorman
(1993) tarafndan gelitirilen ölçekten, örgütsel vatandalk davrann ölçmek için ise Niehoff ve Moorman (1993)
ve Bolat ve Bolat (2008) tarafndan gelitirilen ölçeklerden
yararlanlmtr. Çalmada kullanlan ölçek üç bölümden
olumaktadr. Ölçein ilk bölümü katlmclarn demograk özelliklerini tespit etmeye yönelik toplam 7 sorudan
olumaktadr. Ölçein ikinci bölümü katlmclarn örgütsel adalet algsn belirlemeye yöneliktir. Bu amaçla Niehoff
ve Moorman (1993) tarafndan gelitirilen 20 maddelik ölçek Türkçe’ye çevrilerek, 5’li Likert ölçeine uygun biçimde düzenlenmitir. Katlmclarn ölçekte yer alan ifadelere
katlma dereceleri “kesinlikle katlyorum”, “katlyorum”,
“krim yok”, katlmyorum” ve “kesinlikle katlmyorum”
ifadeleriyle ölçülmütür. Ölçein üçüncü bölümü ise, katlmclarn örgütsel vatandalk davranlarn belirlemeye yöneliktir. Niehoff ve Moorman (1993) ve Bolat ve Bolat (2008) tarafndan gelitirilen ölçeklerden yararlanlarak
oluturulan 20 maddelik ölçekte, “hiçbir zaman”, “nadiren”,
“ara sra”, “sk sk” ve “her zaman” ifadeleri kullanlarak
anket formu düzenlenmitir. Çalmada hedef evren üzerinden örneklem says hesaplanm ve katlmclara söz konusu anketler anketörler yardmyla ulatrlmtr. Elde edilen
veriler ise SPSS paket programna ilenerek gerekli analizler
yaplmtr.
Örneklem
Aratrma amac dorultusunda Isparta’da özel hastanelerde ve kamu hastanelerinde görev yapan doktor, hemire
ve salk personeli (idari personel) çalmann evrenini oluturmaktadr. Isparta l Salk Müdürlüü’nden alnan 2009
yl verilerine göre Isparta salk sektöründe toplam 4806
417
Endüstri likileri
kii görev yapmaktadr. Ancak aratrma Isparta il merkezinde gerçekletirilmitir, aratrma evrenini oluturan salk personelinin dalm Tablo-1’de verilmitir. lgili veriler
Isparta il merkezinde bulunan hastanelerin web sayfalarndan ve hastanelerin personel daireleriyle görüülerek elde
edilmitir.
Tablo–1: Aratrma Evreni
Sektör
Doktor
Hemire
dari
Personel
Toplam
Kamu
308
347
263
918
Özel
74
46
21
141
Toplam
382
493
284
1059
Aratrmada evren büyüklüünün 1059 olduu saptanmtr. Isparta il merkezi için bu evrenden örneklem büyüklüü
hesaplanarak toplamda 168 Katlmcya ulalmtr. Örneklem hesaplamasnda, evren büyüklüü 1000 olan bir çalma
için 0,10 örneklem hata paynda 88 örneklem büyüklüü önerilmektedir (Yazcolu ve Erdoan, 2004: 50). Dolaysyla ulalan katlmc says evreni yanstmaktadr.
Bulgular
168 katlmcya ilikin elde edilen bulgular bu ksmda verilmitir.
Katlmclarn Demograk Özelliklerine
likin Bulgular
Katlmclarn demograk özelliklerine ilikin bulgular
Tablo-2’de görülmektedir.
418
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo-2: Katlmclarn Demograk Özellikleri
Demograk Özellikler
Cinsiyet
Yanz
Medeni Durum
Mesleiniz
Meslekte geçirilen yl
Bu kurumda görev yl
Görev yaplan kurum
Erkek
Kadn
18-24
25-35
36-45
46 ve üstü
Evli
Bekar
Doktor
Hemire
Memur
Bir yldan az
1-5 yl
6-10 yl
11-15 yl
15 yldan çok
Bir yldan az
1-5 yl
6-10 yl
11-15 yl
15 yldan çok
Kamu
Özel
Frekans (F)
77
91
12
96
44
16
129
39
102
41
25
8
54
38
34
34
21
94
28
20
5
141
27
Yüzde (%)
45,6
53,8
7,1
56,8
26,0
9,5
76,3
23,1
60,4
24,3
14,8
4,7
32,0
22,5
20,1
20,1
12,4
55,6
16,6
11,8
3,0
83,4
16,0
Tablodan da izlenecei üzere katlmclarn %45,6’s (77) erkek ve %53,8’i (91) ise kadndr. Katlmclarn yalar itibariyle dalm ise u ekildedir; %7,1’i (12) 18–24 ya aralnda,
%56,8’i (96) 25-35 ya aralnda, %26’s (44) 36-45 ya aralnda ve %9,5’i (16) 46 ya ve üzeridir. Katlmclarn %76,3’ü (129)
evli ve %23,1’ (39) ise bekârdr. Aratrmaya katlanlarn %4,7’si
(8) meslekte bir yldan az, %32’si (54) 1-5 yl aras, %22,5’i (38)
6-10 yl aras, %20,1’i (34) 11-15 yl aras ve %20,1’i (34) 15 yldan
daha uzun süredir görev yapmaktadr. Katlmclarn %12,4’ü
(21) bir yldan az süredir, %55,6’s (94) 1-5 yl aras, %16,6’s
(28) 6-10 yl aras, %11,8’i (20) 11-15 yldr ve %3’ü (5) 15 yldan
uzun zamandr ayn kurumda görev yapmaktadr.
419
Endüstri likileri
Örgütsel Adalet Algsna Yönelik Bulgular
Örgütsel adalet algsn saptamak üzere kullanlan ölçee
yaplan güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach’s Alpha deeri 0,95 olarak bulunmutur. Bu oran ölçein yüksek derecede güvenilir olduunu göstermektedir.
Tablo-3: Örgütsel Adalet Algsna Yönelik Ortalama ve
Standart Sapmalar
fadeler
N
Ort.
ss
Çalma programm adildir
168 2,66 1,31
Ücret düzeyim adildir
168 2,32 1,37
yüküm oldukça adildir
168 2,54 1,35
Aldm ödüller yeterince adildir
168 2,25 1,29
sorumluluum yeterince adildir
168 2,84 1,49
Yönetim tarafndan alnan kararlar tarafszdr
168 2,35 1,21
Yönetim karar almadan önce çalanlarn düüncelerine bavurur
168 2,15 1,93
Yönetim kararlarn, bilgileri eksiz ve tam olarak topladktan sonra verir
168 2,35 1,18
Yönetim çalanlar talep ettiinde gerekli bilgileri paylar
168 2,69 1,23
Tüm i kararlar bütün çalanlar kapsayacak ekilde uygulanr
168 2,30 1,11
Yönetimin verdii kararlara çalanlarn onay verme veya itiraz etme serbestlii vardr 168 2,20 1,14
Yönetim iimle ilgili karar alrken bana kibar davranr
168 2,85 1,40
Yönetim iimle ilgili karar alrken bana saygl davranr
168 2,89 1,24
Yönetim iimle ilgili karar alrken kiisel ihtiyaçlarma duyarl davranr
168 2,51 1,24
Yönetim iimle ilgili karar alrken bana dürüst davranr
168 2,54 1,25
Yönetim iimle ilgili karar alrken, bir çalan olarak haklarma dikkat eder 168 2,43 1,16
Yönetim iimi ilgilendiren karar alrken, kararlarn etkisini benimle tartr 168 2,50 1,22
Yönetim iimle ilgili alnan kararlarda gerekçeleri bildirir
168 2,66 1,24
Yöneticim iimle ilgili karar verirken bana mantkl açklamada bulunur
168 2,53 1,25
Yöneticim iimle ilgili herhangi bir karar verildiinde oldukça net açklama yapar
168 2,57 1,27
Tüm ölçek
420
2,50 0,90
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo incelendiinde, aratrmaya katlanlarn, “Çalma
programm adildir” ifadesine (2,66) katlmyorum, “Ücret düzeyim adildir” ifadesine (2,32) katlmyorum, “ yüküm oldukça
adildir” ifadesine (2,54) katlmyorum, “Aldm ödüller yeterince adildir” ifadesine (2,25) katlmyorum, “ sorumluluum
yeterince adildir” ifadesine (2,84) katlmyorum, “Yönetim tarafndan alnan kararlar tarafszdr” ifadesine (2,35) katlmyorum, “Yönetim karar almadan önce çalanlarn düüncelerine
bavurur” ifadesine (2,15) katlmyorum, “Yönetim kararlarn,
bilgileri eksiz ve tam olarak topladktan sonra verir” ifadesine
(2,35) katlmyorum, “Yönetim çalanlar talep ettiinde gerekli
bilgileri paylar” ifadesine (2,69) katlmyorum, “Tüm i kararlar bütün çalanlar kapsayacak ekilde uygulanr” ifadesine
(2,30) katlmyorum, “Yönetimin verdii kararlara çalanlarn
onay verme veya itiraz etme serbestlii vardr” ifadesine (2,20)
katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken bana kibar
davranr” ifadesine (2,85) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili
karar alrken bana saygl davranr” ifadesine (2,89) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken kiisel ihtiyaçlarma
duyarl davranr” ifadesine (2,51) katlmyorum, “Yönetim
iimle ilgili karar alrken bana dürüst davranr” ifadesine (2,54)
katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili karar alrken, bir çalan
olarak haklarma dikkat eder” ifadesine (2,43) katlmyorum,
“Yönetim iimi ilgilendiren karar alrken, kararlarn etkisini
benimle tartr” ifadesine (2,50) katlmyorum, “Yönetim iimle ilgili alnan kararlarda gerekçeleri bildirir” ifadesine (2,66)
katlmyorum, “Yöneticim iimle ilgili karar verirken bana
mantkl açklamada bulunur” ifadesine (2,53) katlmyorum
ve “Yöneticim iimle ilgili herhangi bir karar verildiinde oldukça net açklama yapar” ifadesine (2,57) katlmyorum eklinde cevap verdii görülmektedir. Ayrca ölçein tümüne ait
ortalama ise (2,50) katlmyorum olarak saptanmtr. Dolaysyla aratrmaya katlan salk sektörü çalanlarnn örgütsel
adalet algsnn düük seviyede olduu söylenebilir.
421
Endüstri likileri
Örgütsel adalet algsnn boyutlarn saptamak üzere faktör analizi uygulanm ve Keiser-Meyer-Olkin testi sonucu
0,943 çkmtr. Bu oran verilerin faktör analizi için uygun olduunu göstermektedir. Analiz sonucunda ölçekte yer alan
ifadelerin üç faktör altnda topland görülmütür. Ölçekte
yer alan 10 ifade “ilemsel adalet”, 5 ifade “etkileim adaleti ve 5 ifade ise “datm adaleti” olarak isimlendirilmitir.
Açklanan toplam varyans %67,08’dir.
Tablo-4: Örgütsel Adalet Algs Faktör Analizi Sonuçlar
422
fadeler
lemsel
Adalet
Etkileim
Adaleti
Datmsal
Adalet
Faktörler
Yönetim tarafndan alnan kararlar tarafszdr
Yönetim karar almadan önce çalanlarn düüncelerine bavurur
Yönetim kararlarn, bilgileri eksiz ve tam olarak topladktan sonra verir
Yönetim çalanlar talep ettiinde gerekli bilgileri paylar
Yönetimin verdii kararlara çalanlarn onay verme veya itiraz etme serbestlii vardr
Yönetim iimle ilgili karar alrken bana kibar davranr
Yönetim iimle ilgili karar alrken bana saygl davranr
Yönetim iimle ilgili karar alrken kiisel ihtiyaçlarma duyarl davranr
Yönetim iimle ilgili karar alrken bana dürüst davranr
Yönetim iimle ilgili karar alrken, bir çalan olarak haklarma dikkat eder
Tüm i kararlar bütün çalanlar kapsayacak ekilde uygulanr
Yönetim iimi ilgilendiren karar alrken, kararlarn etkisini benimle tartr
Yönetim iimle ilgili alnan kararlarda gerekçeleri bildirir
Yöneticim iimle ilgili karar verirken bana mantkl açklamada bulunur
Yöneticim iimle ilgili herhangi bir karar verildiinde oldukça net açklama yapar
Çalma programm adildir
Ücret düzeyim adildir
yüküm oldukça adildir
Aldm ödüller yeterince adildir
sorumluluum yeterince adildir
0,83
0,82
0,75
0,74
0,64
0,59
0,59
0,56
0,54
0,51
0,42
0,40
0,30
0,44
0,19
0,74
0,19
0,17
0,31
0,18
0,09
0,29
0,36
0,40
0,36
0,39
0,56
0,45
0,46
0,40
0,52
0,69
0,83
0,71
0,83
0,00
0,37
0,24
0,29
0,09
0,10
0,09
0,26
0,19
0,35
0,38
0,23
0,22
0,33
0,29
0,27
0,19
0,59
0,22
0,27
0,78
0,68
0,83
0,58
0,67
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Örgütsel Vatandalk Davranna likin Bulgular
Örgütsel vatandalk davrann belirlemek üzere kullanlan ölçee yaplan güvenilirlik analizi sonucunda Cronbach’s
Alpha deeri 0,84 olarak bulunmutur ve bu oran ölçein oldukça güvenilir olduunu göstermektedir.
Tablo-5: Örgütsel Vatandalk Davranna Yönelik
Ortalama ve Standart Sapmalar
fadeler
N
Ort.
ss
yükü ar olanlara yardm ederim
157 3,94 4,19
te yetersiz olanlara yardm ederim
157 3,72 1,05
htiyaç duyduklarnda çalma arkadalarmn ilerinde onlara yardm ederim 157 3,95 0,94
le ilgili problemi olan çalanlara yardm için gönüllü olarak zaman ayrrm 157 3,54 1,00
Zorunlu olmad halde, yeni çalanlarn oryantasyonuna(uyumuna) yardm ederim 157 3,77 1,05
Çalma arkadalarma, ileri ile ilgili sorunlarn çözmeleri konusunda yardmc olurum
157 3,95 0,87
Bana verilen ileri zamannda tamamlamaya özen gösteririm
157 4,59 0,69
e zamannda gelirim
157 4,45 0,81
Hiç kimse kontrol etmese de kurallara uyarm
157 4,42 0,71
Çalma arkadalarma zarar veren davranlardan kaçnrm
157 4,53 0,76
Dier çalanlarla ilgili problemleri önlemek için çaba gösteririm
157 4,29 0,78
Çalma arkadalarmn haklarna zarar vermekten kaçnrm
157 4,49 0,73
Çalma arkadalarm etkileyebilecek bir durum söz konusu olduunda önceden onlarn
157 4,26 0,89
görüünü alrm
Ufak tefek konular sorun haline getirmem
157 4,35 4,21
Sradan olaylar ikayet konusu yapmaktan kaçnrm
157 4,26 0,95
Genellikle olaylarn olumlu yanlarna odaklanrm
157 4,19 0,82
yerimle ilgili gelimeleri takip ederim
157 4,26 0,83
yeri ile ilgili yaplan toplantlara katlrm
157 4,06 0,91
yerimin gelimesi için öneriler gelitiririm
157 3,72 1,08
yerindeki gelimelere ayak uydururum
157 4,41 0,67
Tüm ölçek
4,16 0,56
423
Endüstri likileri
Tablodan da izlenebilecei üzere aratrmaya katlanlar “
yükü ar olanlara yardm ederim” ifadesine (3,94) ara sra,
“te yetersiz olanlara yardm ederim” ifadesine (3,72) ara sra,
“htiyaç duyduklarnda çalma arkadalarmn ilerinde onlara yardm ederim” ifadesine (3,95) ara sra, “le ilgili problemi
olan çalanlara yardm için gönüllü olarak zaman ayrrm” ifadesine (3,54) ara sra, “Zorunlu olmad halde, yeni çalanlarn oryantasyonuna(uyumuna) yardm ederim” ifadesine (3,77)
ara sra, “Çalma arkadalarma, ileri ile ilgili sorunlarn çözmeleri konusunda yardmc olurum” ifadesine (3,95) ara sra,
“Bana verilen ileri zamannda tamamlamaya özen gösteririm”
ifadesine (4,59) sk sk, “e zamannda gelirim” ifadesine (4,45)
sk sk, “Hiç kimse kontrol etmese de kurallara uyarm” ifadesine (4,42) sk sk, “Çalma arkadalarma zarar veren davranlardan kaçnrm” ifadesine (4,53) sk sk, “Dier çalanlarla
ilgili problemleri önlemek için çaba gösteririm” ifadesine (4,29)
sk sk, “Çalma arkadalarmn haklarna zarar vermekten kaçnrm” ifadesine (4,49) sk sk, “Çalma arkadalarm etkileyebilecek bir durum söz konusu olduunda önceden onlarn
görüünü alrm” ifadesine (4,26) sk sk, “Ufak tefek konular
sorun haline getirmem” ifadesine (4,35) sk sk, “Sradan olaylar ikayet konusu yapmaktan kaçnrm” ifadesine (4,26) sk sk,
“Genellikle olaylarn olumlu yanlarna odaklanrm” ifadesine
(4,19) sk sk, “yerimle ilgili gelimeleri takip ederim” ifadesine (4,26) sk sk, “yeri ile ilgili yaplan toplantlara katlrm”
ifadesine (4,06) sk sk, “yerimin gelimesi için öneriler gelitiririm” ifadesine (3,72) ara sra ve “yerindeki gelimelere ayak
uydururum” ifadesine (4,41) sk sk eklinde cevap vermilerdir. Ayrca ölçein tümüne ait ortalama (4,16) sk sk olarak tespit edilmitir. Dolaysyla Isparta salk sektöründe çalanlarn
örgütsel vatandalk davran sergiledikleri söylenebilir.
Yaplan faktör analizi neticesinde Keiser-Meyer-Olkin testi
sonucu 0,787 çkmtr ve bu oran verilerin faktör analizi için
uygun olduunu göstermektedir. Faktör analizi sonucunda
424
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ölçekte yer alan 6 ifade “özgecilik”, 4 ifade “sivil erdem”, 4
ifade “nezaket”, 3 ifade “vicdanllk” ve 3 ifade ise “centilmenlik” boyutu olarak isimlendirilmitir.
Tablo-6: Örgütsel Vatandalk Davran
Faktör Analizi Sonuçlar
fadeler
Özgecilik
Sivil Erdem
Nezaket
Vicdanllk
Centilmenlik
Faktörler
yükü ar olanlara yardm ederim
te yetersiz olanlara yardm ederim
htiyaç duyduklarnda çalma arkadalarmn ilerinde
onlara yardm ederim
le ilgili problemi olan çalanlara yardm için gönüllü
olarak zaman ayrrm
Zorunlu olmad halde, yeni çalanlarn oryantasyonuna
(uyumuna) yardm ederim
Çalma arkadalarma, ileri ile ilgili sorunlarn çözmeleri
konusunda yardmc olurum
yerimle ilgili gelimeleri takip ederim
yeri ile ilgili yaplan toplantlara katlrm
yerimin gelimesi için öneriler gelitiririm
yerindeki gelimelere ayak uydururum
Çalma arkadalarma zarar veren davranlardan kaçnrm
Dier çalanlarla ilgili problemleri önlemek için çaba gösteririm
Çalma arkadalarmn haklarna zarar vermekten kaçnrm
Çalma arkadalarm etkileyebilecek bir durum söz konusu
olduunda önceden onlarn görüünü alrm
e zamannda gelirim
Bana verilen ileri zamannda tamamlamaya özen gösteririm
Hiç kimse kontrol etmese de kurallara uyarm
Ufak tefek konular sorun haline getirmem
Sradan olaylar ikayet konusu yapmaktan kaçnrm
Genellikle olaylarn olumlu yanlarna odaklanrm
0,37
0,72
-0,26
-0,01
0,01
0,05
0,11
0,07
0,31
0,05
0,71
0,04
0,21
0,03
0,08
0,77
0,21
0,11
0,04
0,05
0,81
0,19
0,06
-0,06 -0,04
0,67
0,15
0,23
0,10
0,10
0,02
0,21
0,22
0,02
0,22
0,14
0,70
0,80
0,71
0,56
0,14
0,19
-0,03
0,12
0,09
0,13
0,18
0,64
0,74
0,78
0,09 0,34
0,23 -0,05
-0,08 0,01
0,42 0,22
0,26 -0,03
0,02 0,16
0,19 0,16
0,20
0,12
0,64
0,00
0,16
-0,07 0,13 0,08
0,15 0,09 0,16
0,07 0,13 0,10
-0,16 -0,03 0,19
0,07 0,14 0,15
0,28 0,34 -0,01
0,84
0,81
0,65
0,07
0,00
0,20
0,08
0,16
0,10
0,56
0,74
0,63
-0,05
425
Endüstri likileri
Örgütsel Adalet Algs-Örgütsel Vatandalk Davran
likisine Yönelik Bulgular
Örgütsel adalet algs ile örgütsel vatandalk davran
arasnda bir iliki olup olmad Pearson Korelasyonu kullanlarak analiz edilmi ve neticede örgütsel adalet algs ile
örgütsel vatandalk davran arasnda anlaml bir iliki olmad tespit edilmitir. Tablo-7’de örgütsel adalet algs ve
ÖVD arasndaki ilikiye yönelik sonuçlar verilmitir.
%5 ve %1 < H0=Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki yoktur.
%5 ve %1 >Ha= Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki vardr.
Tablo-7: Örgütsel Adalet Algs-ÖVD
Korelasyon Sonuçlar
Örgütsel
Adalet
Algs
Örgütsel
Vatandalk
Davran
-,083
,299
157
Örgütsel
Adalet
Algs
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
168
Örgütsel
Vatandalk
Davran
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
-,083
0,299
157
1
157
Sonuç olarak Ha hipotezi reddedilerek deikenler arasnda iliki olmad kabul edilmitir.
Örgütsel adalet algsn oluturan boyutlar ile örgütsel vatandalk davrann oluturan boyutlar arasnda ilikinin
Pearson Korelasyon sonuçlar ise Tablo-8’de verilmitir.
426
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
%5 ve %1 < H0=Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki yoktur.
%5 ve %1 >Ha= Örgütsel adalet algs ve örgütsel vatandalk davran arasnda iliki vardr.
Tablo-8: Örgütsel Adalet Boyutlar- ÖVD Boyutlar
Korelasyon Sonuçlar
lemsel Etkileim Datm
Özgecilik
Adalet
Adaleti
Adaleti
lemsel
Adalet
Pearson
Correlation
1
Sig. (2-tailed)
N
Etkileim Pearson
Adaleti
Correlation
Sig. (2-tailed)
Datm
Adaleti
Sivil
Erdem
Nezaket Vicdanllk Centilmenlik
,000
,000
-,046
-,079
,043
-,028
,049
1,000
1,000
,552
,307
,580
,723
,526
168
168
168
168
168
168
168
168
,000
1
,000
-,017
,101
-,142
-,071
-,100
1,000
,825
,192
,065
,359
,197
N
168
168
168
168
168
168
168
168
Pearson
Correlation
,000
,000
1
,140
-,085
,035
Sig. (2-tailed)
1,000
1,000
168
168
N
1,000
168
,204(**) -,213(**)
,071
,008
,006
,274
,655
168
168
168
168
168
** korelasyon vardr 0.01 anlam seviyesinde (2-kuyruklu).
Yaplan analiz neticesinde datm adaleti ile sivil erdem
arasnda %1 anlam seviyesinde anlaml ve pozitif yönlü
(r=0,204) ve datm adaleti ile nezaket arasnda anlaml ve
negatif yönlü (r=-0,213) bir iliki olduu saptanmtr.
SONUÇ
Çalma, örgütsel adalet algs ile örgütsel vatandalk
davran arasnda iliki olup olmadn, salk sektörü çalanlar üzerinde Isparta örneinde aratrmtr. Elde edilen
427
Endüstri likileri
bulgularda ilginç olan, örgütsel adalet algsnn genel ortalamas negatif yönlü (ölçekte “katlmyorum” ifadesi) iken;
yüksek örgütsel vatandalk davrannn ortaya koyulmu
olmasdr (ölçekte “sk sk” ifadesi). Genellikle beklenen, bizim de çalmay yaparken beklentimiz örgütsel adalet algs
yüksek bireylerin yüksek örgütsel vatandalk davran ortaya koymalardr. Yani çalan, eer örgütünün yönetim, karar
ve uygulamalarnda adil olduuna inanrsa, örgüte ball
artarak aidiyet duygusu yükselecek dolaysyla olumlu yönde örgütsel vatandalk davranlar sergileyeceklerdir. Ancak
ortaya çkan sonuç bu paralelde olmamtr.
Her ne kadar iki kavram arasnda bir ilikiye rastlamam
olsak da; salk sektöründe çalan personelin çalt kuruma kar olumlu örgütsel vatandalk davranlar içinde olduklarn söylemek yanl olmaz. Bu balamda bu örneklemde yer alan salk personelinin her ne kadar örgütsel adaletin
olmadna inansalar da örgütlerine kar pozitif tutum içinde olduklar söylenebilir.
KAYNAKÇA
ALTINTA, Füsun Ç. (2006). “Bireysel Deerlerin Örgütsel Adalet ve
Sonuçlar likisinde Yönlendirici Etkisi: Akademik Personel Üzerinde Bir Analiz”, letme Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Say 2, s. 19–40.
BOLAT, Oya . ve BOLAT, Tamer (2008). “Otel letmelerinde Örgütsel
Ballk ve Örgütsel Vatandalk Davran likisi”, Balkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:11, Say:9, Haziran,
s. 75–94.
BOLAT, Oya ., BOLAT, Tamer ve SEYMEN, Oya A. (2009). “Güçlendirici Lider Davranlar ve Örgütsel Vatandalk Davran Arasndaki
likinin Sosyal Mübadele Kuramndan Hareketle ncelenmesi”, Balkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:12, Say:21,
Haziran, s. 215–239.
GREENBERG, Jerald (1990). “Organizational Justice: Yesterday, Today,
and Tomorrow”, Journal of Management, Vol. 16, No. 2, s. 399- 432.
428
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
GÜRBÜZ, Sait (2006). “Örgütsel Vatandalk Davran ile Duygusal
Ballk Arasndaki likilerin Belirlenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Ekonomik ve Sosyal Aratrmalar Dergisi, Cilt: 3, Yl: 1, 3, s.
48–75.
IRAK, Doruk U. (2004). “Örgütsel Adalet: Ortaya Çk, Kuramsal Yaklamlar ve Bugünkü Durum”, Türk Psikoloji Yazlar, 7(13), Haziran, s. 25–43.
ÇERL, Leyla (2010). “Örgütsel Adalet: Kuramsal Bir Yaklam”, Giriimcilik ve Kalknma Dergis,i (5:1), s. 67-92.
CAN, Ömer F., NAKTYOK, Atlhan (2004). “Çalanlarn Örgütsel
Badamlarnn Belirleyicileri Olarak Örgütsel Ballk ve Örgütsel
Adalet Alglar”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 59(1), s. 181–201.
KARAARSLAN, Ahmet, ÖZLER, Derya E. Ve KULAKLIOLU, Ahmet
S. (2009). “Örgütsel Vatandalk Davran ve Bilgi Paylam Arasndaki likiye Yönelik Bir Aratrma”, Afyon Kocatepe Üniversitesi
BF Dergisi, C.XI, S.II, s. 135–160.
KARADAL, Himmet, DEMREL, Yavuz ve DOAN, dris (2009). “letme Yönetiminde Örgütsel Adalet Tartmalar: Farkl letmeler Üzerine Bir Aratrma”; Uluslar aras Davraz Kongresi Bildiriler Kitab,
24–27 Eylül 2009, Isparta, s. 1368–1383.
KELE, Yasin ve PELT, Elbeyi (2009). “Otel letmesi görenlerinin
Örgütsel Vatandalk Davranlar: stanbul’daki Be Yldzl Otel
letmelerinde Bir Aratrma”, Ekonomik ve Sosyal Aratrmalar
Dergisi, Güz 2009, Cilt:5, Say:2, s. 24–45.
KÖSE, Sevinç, KARTAL, Burak ve KAYALI, Nilgün, “Örgütsel Vatandalk Davran ve Tutuma likin Faktörlerle likisi Üzerine Bir
Aratrma”, Erciyes Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Dergisi, Say:20, Ocak-Haziran, s. 1–19.
LAVELLE, James J, RUPP, Deborah E. and BROCKNER, Joel (2007). “Taking a Multifoci Approach to the Study of Justice, Social Exchange,
and Citizenship Behavior: The Target Similarity Model?”, Journal of
Management, 33/6, s. 841- 866.
MOORMAN, Robert H. (1991). “Relationship Between Organizational Justice and Organizational Citizenship Behaviors: Do Fairness
Perceptions Inuence Employee Citizenship?”, Journal of Applied
Psychology, Vol. 76, No. 6, s. 845- 855.
429
Endüstri likileri
MOORMAN, Robert H., BLAKELY, Gerald L. and NIEHOFF, Brian P.
(1998). “Does Perceived Organizational Support Mediate the Relationship Between Procedural Justice and Organizational Citizenship
Behavior?”, Academy of Management Journal, Vol.41, No. 3, s. 351357.
NIEHOFF, Brian P. and MOORMAN, Robert H. (Jun. 1993). “Justice as
a Mediator of the Relationship between Methods of Monitoring and
Organizational Citizenship Behavior”, The Academy of Management Journal, Vol.36, No. 3, s. 527–556.
ORGAN, Dennis W. (1997). “Organizational Citizenship Behavior: It’s
Construct Clean-Up Time”, Human Performance, 10:2, s. 85-97.
ÖZASLAN, Burcu Ö., ACAR, Asl B. ve ACAR, Ahmet C. (2009). “Duygusal Zeka ve Örgütsel Vatandalk Davran Arasndaki likinin
ncelenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Yönetim, Yl:20, Say: 64,
Ekim, s. 98–111.
ÖZDEVECOLU, Mahmut (2003). “Alglanan Örgütsel Adaletin Bireyleraras Saldrgan Davranlar Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Erciyes Üniversitesi ktisadi ve dari
Bilimler Fakültesi Dergisi, Say 21, Temmuz-Aralk, s. 77–96.
ÖZDEVECOLU, Mahmut (2003). “Örgütsel Vatandalk Davran le
Üniversite Örencilerinin Baz Demograk Özellikleri Ve Akademik
Baarlar Arasndaki likilerin Belirlenmesine Yönelik Bir Aratrma”, Erciyes Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi,
Say:20, Ocak-Haziran, s. 117–135.
ÖZMEN, Ömür N. T., ARBAK, Y. ve ÖZER, P. S. (2007). “Adalete Verilen
Deerin Adalet Alglar Üzerindeki Etkisinin Sorgulanmasna likin
Bir Aratrma”, Ege Akademik Bak, 7(1), s. 17–33.
PODSAKOFF, P. M., MACKENZIE, S.B., PAINE, J.B. and BACHRACH,
D.G. (2000). “Organizational Citizenship Behaviors: A Critical Review of the Theoretical and Empirical Literature and Suggestions for
Future Research”, Journal of Management, Vol.26, No. 3, s. 513- 563.
TACI, Deniz ve KOÇ, Umut (2007). “Örgütsel Vatandalk DavranÖrgütsel Örenme Deerleri likisi: Akademisyenler Üzerinde Görgül Bir Aratrma”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Cilt:7, Say:2, s. 373–382.
430
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
YAVUZ, Ercan (2010). “Kamu ve Özel Sektör Çalanlarnn Örgütsel
Adalet Alglamalar Üzerine Bir Karlatrma Çalmas”, Dou
Üniversitesi Dergisi, 11(2), s. 302–312.
YAZICIOLU, Y. ve ERDOAN, S. (2004). Spss Uygulamal Bilimsel
Aratrma Yöntemleri, Ankara, Detay Yaynclk.
YAZICIOLU, rfan ve TOPALOLU, Il G.(2009). “Örgütsel Adalet ve
Ballk likisi: Konaklama letmelerinde Bir Uygulama”, letme
Aratrmalar Dergisi, 1 (1), s. 3–16.
YENER, Müjdelen ve AYKOL, Sinem E. (2009). “Giriimcilik Deerleri
ve Örgütsel Vatandalk Davran Üzerine Bir Aratrma”, Süleyman Demirel Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Dergisi”, C.14, S.1, s. 255–271.
YENÇER, Özcan, DEMREL, Yavuz ve SEÇKN, Zeliha (2009). “Örgütsel Adalet ile Duygusal Tükenmilik Arasndaki liki: malat Sanayi
Çalanlar Üzerine Bir Aratrma”, KMU BF Dergisi,Yl 11, Say 16,
Haziran, s. 83-99.
YÜCEL, Cemil ve SAMANCI, Gülden (2009). “Örgütsel Güven ve Örgütsel Vatandalk Davran”, Frat Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, Cilt:19, Say:1, s. 113-132.
431
PANEL
HUKUKUNUN
GÜNCEL SORUNLARI
Panel Bakan
: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Mu
la Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Panelistler
: Prof.Dr. Fevzi DEMR
Yaar Üniversitesi, Hukuk Fakültesi
Prof.Dr. Nizamettin AKTAY
Gazi Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Prof.Dr. Nüvit GEREK
Anadolu Üniversitesi, Hukuk Fakültesi
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Ben deerli panelistleri davet ediyorum. Prof. Dr. Fevzi
DEMR, Sayn Hocam Prof. Dr. Nizamettin AKTAY ve Prof.
Dr. Nüvit GEREK. Profesör Doktor Fevzi DEMR hocamz
buraya Dokuz Eylül Üniversitesi, Yaar Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde görevli. Prof. Dr Nizamettin AKTAY, Gazi Üniversitesi BF GEE bölüm bakan. Prof. Dr. Nüvit GEREK,
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekan. Ayn zamanda
bölümümüzde GEE bölümünde. Panelimizin ana temas, konusu i hukukunun güncel sorunlar. Tabi zaman bakmndan
1 saat rötarl olunca yemek te var. Sayn konumaclara 15’er
dakikayla zamana uyarlarsa çok memnun olurum. Buradaki
sray takip etmek istiyorum. Konumaclar sunumlarn yaptktan sonra usul bakmndan sorularn da yöneltilmesi olursa
herhalde panelin yürümesinde de ekil bakmndan hayli kolay olur diye düünüyorum. hukukunun güncel sorunlar
demitik. Önceki oturumda da birçok kdem tazminat, sosyal
güvenlik, sigorta primleri gibi konular ilediler arkadalar.
Ben sözü Sayn Demir’e brakyorum. Konu sendikal örgütlenmenin önündeki hukuki engeller. Buyurun sayn hocam.
Prof.Dr. Fevzi DEMR
Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Hukuki Engeller
Teekkür ederim sayn bakan, tabi bu sadece hukuki engel yok sendikal örgütlenmenin önünde ama biz hukukçu olduumuz için genellikle bulgulara deinmeye çalacaz. En
azndan bunun önü açlrsa güçlü bir sendikacln domasna
neden olabiliriz diye düünüyorum. u anda tabi Türkiye’de
bilmiyorum ama sendikacln biraz da köküne kibrit suyu
dökülüyormu gibi geliyor. Sürekli bir rekülasyon içinde, gerileme içinde olduunu hepimiz biliyoruz. Hâlbuki ben sendikalar demokrasinin temel direklerinden biri sayyorum.
435
Hukukunun Güncel Sorunlar
Gerçekten dün sayn bakana da söylediimiz gibi siyasi
partileri biz meslek kurulularmz ki bunlarn içinde sendikalar çok önemli, demokrasiyi ayakta tutan, çünkü demokrasi
demokratik toplum demek örgütlü toplum demek. O yüzden
ne kadar güçlü bir içi sendikaclnz, ne kadar güçlü bir iveren sendikaclnz, sadece içi sendikacl da deil ama
içi sendikacl güçlenirse o zaman iveren sendikacl
güçlenebiliyor. Yani tarihsel süreç içinde de bu böyle, batda
da böyle olmu. Önce içi sendikaclnn güçlenmesi gerekiyor. O zaman da tabi ite sivil toplum örgütlerinin kamuoyundaki etkisinin arttrmas mümkün olabiliyor. Bu anlamda
güçlü bir sendikaclk için ite önünün açlmas gereken bir
takm konular var.
Aslnda uanda, mesela i güvencesi yasamz bu konuda
içilerin sendikaya üye olmalar konusunda yetersiz de olsa
ben özellikle sendikal örgütlenme konusunda biraz sonra deineceim gibi yetersiz görüyorum. Bir takm hükümler için
ihtiva ediyor ama bunlardan büyük bir kesimi haberdar deil.
Haberdar olmas için iyi istihbar yani bu içilere bu bilgilerin
gönderilmesi lazm. Bunun için de mesela bir çalanlar kanal, bir içi kanal gibi televizyondan böyle bir televizyon kanalyla onlarn örgütlenmenin faziletlerini anlatmak mümkün
mü? Olmaz bu öncelikle böyle bir engel var. Çünkü sendikalarn televizyon kurmalarnn önünde bir yasak var. imdi
bu yasaa kar böyle hukuki bir engel olarak ben önce bunu
görüyorum. kinci olarak yasama organndaki temsil kabiliyetleri bakmndan fevkalade zayk var.
imdi rahmetli TÜRK-’in danmanlarndan Metin Ogan
Bey zamannda o zamanlar eydi d ilerinden sorumluydu.
Eitime geçti sonra da o zamanda d ileri. Onun yapt bir
aratrma vard ilk defa orda TÜRK-’in yapt aratrmada.
Hiç unutmuyorum bat ülkelerindeki parlamentolarda içi kökenli, sendikac kökenli milletvekili oran %30 la %35 arasnda
436
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
deiiyordu. Bakn imdi bunu Türkiye’ ye uygulayacak olursanz 555 milletvekilinden % 30 -35 yaklak 170 milletvekilinin Türkiye’de sendikac veya içi kökenli olmas gerekir. imdi kaç tane? Bir elin be parman geçer mi bilmiyorum. Ama
dardan birileri gelse parlamentonun bu halini görse bir de
sizlere tannan u haklar incelese buna bu haklar çok bile ya
der. Yani sizi hakikaten tannm olan bu haklarn nereden geldiini, nasl geldiini anlamakta zorlanrlar yani. imdi bunun
içindir ki bunun da önü açlmas gerekir. Ne gerekiyor? Diyor
ki; yani brak milletvekili olmay yani il genel meclis üyesi olmak istersen, ben muhtar bile olsam biliyorsun mahalli idarede sendikaclktaki yöneticilik düer diyorum. Sendikaclktaki
yöneticiliin düüp te parlamentoya geldiin zaman arkanda
seni bask altnda tutan bir kitle de olmadndan o istediin
gibi davranabileceksin demektir. Bunlarn özellikleri siyasi
tarihimizde geçmite biliyorsunuz örneklerini çok gördük.
Yani bu anlamdaki kendi snfna ihanet edebilecek derecede
oy kullanma söz konusu olabildii gibi olmad zamanlarda
oldu. Yani bunlar tabi bu ekilde davranmayan içi kökenli
sendikac gibi kökenli milletvekillerimize hiçbir zaman burada hakszlk etmemek gerekir. te o yüzden anayasada bata
olmak üzere yöneticiliin düürülmesini öngören genel veya
mahalli seçimlerde seçildii zamanda sendika yöneticiliinin
düürülmesini öngören hükmün de yasal anlamda deitirilmesi lazm. Bu birlikte giderse. Böyle bir ey yok zaten bat
ülkelerinde onu size söyleyeyim. Sendika bakandr, belediye
bakan da olur, milletvekili de olur arkasndaki kitle daima
devam eder. Dolays ile bu anlamdaki hükümlerin de yine
ben sendikacln gelimesinin önündeki bir engel olarak görüyorum. Bugünkü sendikac kökenli, içi kökenli milletvekili
saysnn azlna da bu hükmün etkili olduunu düünüyorum. Yani böyle bir yasaklama olmasa zannediyorum parlamentoda bu çalanlarn haklarnn çok daha iyi bir ekilde
korunmas söz konusu olabilir diye düünüyorum.
437
Hukukunun Güncel Sorunlar
imdi bu alanda getirilen baz hükümlerden sendikaclndaki hukuki dier hükümlerde sendikalar kanunundaki hükümlerden bahsetmek istiyorum. imdi biliyorsunuz
31.maddede sendikaya üyelik nedeni ile iten atlma halinde
ie iade hükümleri söz konusu. imdi ie iade ile ilgili baktnz zamanda zannediyorum Namk Tan’ la görümütüm.
Yine böyle bir yaplan aratrmada sendika nedenle iine son
verilen içilerinden ii iade davasn kazanan hemen hiç kimsenin iine iade edilmediini görüyoruz. Yani demek ki bu
mevcut hükümler sendikal güvenceyi garanti almaya yeterli
deil diye düünmek yanl olmaz herhalde. Bir de sendika
üyesi olmak bile biliyorsunuz aslnda gerekmiyor.
Kanun diyor ki sendikal faaliyette bulunmak sendikal faaliyette bulunduysanz baz arkadalarnz veya sendikaya üye
olalm darda böyle bir kendi aranzda görümeler yapyorsanz böyle bir haber iverene uçtuu halde bu sefer üye olmasanz bile sizin atlmanz söz konusu oluyor. O zaman da tabi
yarg önünde sizin sendikal nedenle atldnz. spat gücünüz
fevkalade zayyor. spatlama zor oluyor. O yüzden de en az
1 yllk ücret tutarndaki tazminat yerine ite 4 aylk ücret tutarndaki tazminata raz olmak zorunda kalyorsunuz. Benim
önerim 18. madde var biliyorsunuz. te sendika temsilcilik
faaliyetinde bulunduu için, sendikaya üye olduu veya sendikal faaliyette bulunduu için, bir de diyor ki yasalardaki
haklardan yararla oray birde açklkla özelikle sigortaya üye
olmak istedii için sigortal olmak istedii için ilavesi ile bu
gibi hallerde içinin iveren tarafndan iten atlmas halinde
o dört ayla snrl olan sürenin bana göre iten atld tarihten
balamak suretiyle ie iade edildii tarihe kadar geçen süre
içindeki ücret ve dier haklard. Çünkü bakn dier içilerin
iten atlmasnda yani sendikal olmayan iyerleri var biliyorsunuz oralarda geçerli sebep aranyor, aranmyor bunlardan
dolay deil çünkü burada sendika hakk ve sosyal güvenlik
438
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
hakk artk uluslararas sözlemelerin hepsinde insan hakk
olarak geçiyor. imdi bu insan haklarnn müeyyidesinin biraz daha farklatrlmasnda yarar var. Nitekim dierlerinde 4
ayla 8 ay arasnda tazminat ön görülürken rahatlkla sendikal
nedenle iten çkarmalarda en az 1 yllk tazminattan bahsedilebiliyor. Bunlar biraz daha güçlendirmek yani sigortaya
üye olmak istediinden dolay iten çkarlyorsa yine iten
çkarld tarihten ie balad ie iade karar ald tarihe
kadar geçen süre içinde bütün ücret ve dier haklarna hak
kazanacak ekilde bir yasal deiiklik. Tabi ie balatlmad
takdirde de gerekli tazminatlar neyse onlar da alabilir. Çünkü bu anlamda mecburen aldyla ilgili hükümlerin kabulü
biraz zor. Son olarak bir tasar elime geçti benim orda gerçi
ey var. Bizim bundan önceki içi sendikas temsilcilerinin teminat var. Yani ie balatmad takdirde iveren ie balatmasa bile her ay ücretini ödemeye mecbur tutulacak ekilde.
Bu daha tabi sendikalamay istiyor muyuz istemiyor muyuz
öncelikle bakacaz. Yani bu bir niyet meselesi. Ve sendikaclk, sendikalarn gelimesinin ülkemiz bakmndan yararl
olduuna, olacana inanyor muyuz, inanmyor muz? Buna
bakmak lazm bana göre.
Çünkü baknz sendikaclk ayn zamanda iverenlerin de
lehinedir. Biz bunu okuturken sadece içini lehinedir diye
okutmuyoruz. Yaplan toplu i sözlemelerinin getirmi olduu maliyet kolaylklar bu gün hangi maln yatnn ne zaman
kaç paraya alacan bilmezsin. Ama yapacan sözleme ile
2 yl süreyle i gücünü sabit yatla aldn görürsün. Orada
sana maliyet kolayl salar yani.
Bunun yannda bir de i kolunda i kolu düzeyinde ne
derece örgütlenmeyi yaygnlatrrsak iletmeler arasndaki
haksz rekabeti de engellersin. te hiçbir zaman sendikann
bulunduu yerde biliyorsunuz öyle kayt d falan çalamaz
yani. te kayt dnn biraz da kökünü kurutmak bu tabi ben
439
Hukukunun Güncel Sorunlar
size söyleyeyim kayt dnn kökü hiçbir zaman kurumaz.
Mutlaka belli ölçülerde kayt d olur ama bizdeki kadar bu
kadar yüksek düzeyde fevkalade zordur. O nedenledir ki dün
yine sayn bakana önerilerim arasnda kayt d çalanlarn
da sendikalara üye olma hakknn tannmasn istedim. Bu
çünkü sendikalar araclyla ancak bu kayt dnn önüne
geçebiliriz. Neden? Ben imdi bu arabulucuklarm srasnda olsun, seminerler srasnda olsun, baka nedenlerle olsun
sendikalara gittiimizde, ziyaret ettiimizde mutlaka 3-5 tane
orada içiler gelir görürüm. te ben 5 senedir çalyorum
ama abi baktm sigortaya 2 yl yatrlm öbürleri yatrlmam veya ite ben bilmem kaç senedir çalyorum ama sigortam yapmyorum, beenmiyorsan çek git diyor. Atabilir miyim? Niye bölge çalma müdürlüklerine, i müfettiliklerine
gitmiyor diyeceksiniz. Orya gitti miydi gelecek ondan sonra
iinden olacak. O da korkuyor. Yani genelde bu konuda zaten
tefti heyetimizin snrl sayda olmas. Yanlmyorsam sayn
genel müdürüm burada beni dorultur mu bilmiyorum. %
10-11 civarnda i yerleri denetleniyor çalma bakanl tarafndan senede. imdi % 10-11 orannda denetleniyorsa bu
demektir ki; bir i müfettii bir i yerine gittikten 10 sene sonra ancak oraya urayabiliyor. imdi 10 senede bir benim oraya ortalama müfetti geleceine göre oradaki kanunlar ben
kendim koyarm yani devletin kanunlarndan önce ben kendi
kanunlarm iletebilirim yani.
te o nedenledir ki; hangi iyerinde özellikle sendika ubeleri biliyor bunu genel merkezler bilmez sendikalarn genel
merkezleri çökmez ama ubeler hangi iyerinde kaç tane kayt d çalyor bunu çok iyi biliyor. te bu kayt d çalanlarn sendikaya üyeliini salayabilirsek onlarn sendika
avukatlar tarafndan da mahkemelerde savunulmasn salayabiliriz. Çünkü sendika üyesi olmad zaman da herhangi
bir sendika tarafndan o içinin savunulmas mümkün deil.
440
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yargtay’mzn böyle kararlar var. Yani doru diyor çünkü
sen sendika üyesi deilsin onu nereden savunuyorsun? Bu bu
ekilde. Bu imkân salamakta yarar var.
Yalnz dün sayn müstear yetki dedii ne olacak yetkiyi o zaman bozacak yetki yine son olarak yaplm olan
düzenlemeler karsnda bakanlk yetkiyi verirken sigortal içi saysn da verecek zaten. Yani orada deien bir ey
yok. Sigortasz çalanlar da o iyerinin sigortal ne bileyim
sendikal içisiymi gibi mütalaa ederek yetki vermeyeceiz.
Yetkinin verilmesinde elimizdeki döküman belli. Sigortal
çalan içi says, onlarn içinden kaç tanesi sigortal olup ta
sendika üyesiyse ona göre yetkimizi vereceiz demektir. E
peki sigortasz çalan kayt dlar ne olacak? Kayt dlar
1,2,3,5 kitle halinde bir noktada kendilerini kaybettiimiz
takdirde hep birlikte oraya ite o zaman ikayet üzerine bir
müfetti gönderilebilir. çilerin iten çkarlmas halinde de
sendikamz onlar müdafaa edebilir. Bugün çünkü o içilerin en korktuklar ey mahkemeye gitmek, dava açmak ve
orada kendisini savunmak. Hangi avukat tutacak ta hangi
savunmay kendisine yapacak? Yani bu nedenle, bu vesileyle
sendikalarmza kayt d içilerin kaydn mümkün klacak
bir düzenleme yaparsak o zaman kendilerinin de mahkemede savunulmasn sendikalar tarafndan savunulmasn
salayabiliriz ve bu anlamda kayt altna aldrdmzda da
o içilerin çalt günden bu yana i yerinde hem sigortalarn ödettirmemiz, hem de o iyerinde yetki salamak suretiyle taeronla da bir sözleme yapmamz mümkün olabilir. E
hocam o taeron maeron kalmaz ortada taeron tasye edilir ite zaten sizin istediiniz de öyle deil mi? Taeronlarn
baka türlü tasyesi mümkün deil ki. Yllar yl hep sendikalarmzda gördüm. Taeronlamaya hayr. Taeronlama
yasaklansn. Yasaklanmaz arkadalar. Sözleme özgürlüü
var anayasamzda. steyen istediiyle istedii sözlemeyi ya-
441
Hukukunun Güncel Sorunlar
pyor. O yüzden mevzuat bakmndan taeronlamay hukuken yasaklayamayz. Zaten bakanlmz son olarak getirdii
düzenlemelerle muvazaa ile ilgili olsun, alt iveren ilikileriyle olsun fevkalade zorlatrm durumda. Zaten muvazaa
varsa sorun yok orada kaytl veya kaytsz olan içileri de
kendimize mal edebiliyorsunuz muvazaann olduu yerde
çünkü bunlar da asl iverenin içisi olarak saydrabiliyorsunuz. Ama ite bu kayt d içilii veya taeronlamann
genellikle çünkü kayt d içilik bildiiniz gibi taeronlar
eliyle yaatlyor u anda ülkemizde yani. 3 kii, 5 kii onlarn içinde sigortal oluyor. Onun dndaki kiilerde böyle
bir eyi göremiyoruz. O yüzden bu anlamda yani kayt d
çalan içilerin de mahkemeler nezdinde sendikalar tarafndan savunulmas konusunda bir düzenleme yaplacak olursa
Yargtaymz’n bu konuda vermi olduu kararn aksine.
Kanaatimce sendikalarmz kayt d içilikle ve taeronlukla mücadelede büyük bir ekilde destekleyebiliriz ve kayt
dnn önüne mümkün olduu kadar çkmamz mümkün
olur diye düünüyorum. Bunun yannda yaplacak olan dier bir husus bu ie iade davalaryla ilgili sürelerde kendisini
gösteriyor. Mesela fesih tarihinde, fesih bildiriminin teblii
tarihinden itibaren 1 ay içinde diyor dava açlacak. imdi düünün ki 3 yl ve daha fazla süreden beri iyerinde çalan bir
içi varsa buna tebli süresi 8 haftadr biliyorsunuz. Toptan
kullanacaksa i arama iznini 6 haftadr. 6 hafta devaml olarak iverenin yannda çalan bir içiden diyor ki sen 4 hafta
içinde git dava aç diyor. imdi belki o süre içinde iveren ben
de vazgeçebilir diye düünebilir. Adamn aklna da gelmez. O
zaman 4 haftalk süre içinde gidecek, avukat bulacak, efendim
onlarla anlaacak, bundan dolay yevmiyesini kaybedecek.
imdi bu i hukukunu hele hele i güvencesin felsefesiyle ve i hukukunun içiyi koruyucu niteliiyle badaan bir
durum olmad aikârdr. O nedenle de bize göre feshin
442
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
gerçekletii tarihten itibaren yani zaten iverenimiz ihbar
tazminatn, kdem tazminatn pein verip te gönderiyorsa
orada bir sorun yok. Orada bir ay içinde gidiyor çünkü artk
i bitmi, bir ay içinde gidiyor dava açyor. Ama öyle yapmyor. Ne yapyor? Diyor ki; seni sekiz hafta souracam toplu
kullanmak istersen iznini 6 haftann sonunda göndereceim.
yi ama o teblii ona yapt andan itibaren 4. haftann sonunda dava açmak düüyor yani. Çünkü bu çok büyük tabiatyla
dava hakk kullanlmasna önemli bir engel tekil ediyor. Burada o yüzden bize göre feshin gerçekletii tarihten itibaren
1 aylk süre içinde verilmesinde yarar var. Yine uygulamada
karlatmz bir baka husus ie iade kararn alan içi biliyorsunuz 10 i günü içinde iverene bavuracak. Karar alyor
içimiz, gidiyor iverene diyor ki; sen bir 5-10 gün sonra gel
bakalm. 1 aylk süre içinde kendisinin nasl olsa ie balatma
eyi var. Aradan 5-10 gün geçtikten sonra gittiinde de ya sen
10 gün içinde ie balamak zorundaydn, 10 günü geçtiine
göre o hakkn kaybettin, o nedenle seni ie balatamayz.
imdi i güvencesinde amaç buray iyi görmek lazm. güvencesinde amaç içinin ie iadesidir, iini kaybetmemesidir.
Yani asl amaç, tazminat alnmas deildir bana göre. Yani i
güvencesi müessesesinin getirilmesi o. Ayrca bir tazminat
için deil, ama onu ie balatacak ekilde gerekli düzenlemelerin salanmasdr. Nitekim Yargtaymz’n kararlar da ie
iade edilen içinin ta bandan beri o iyerinin içisi olduu
yolunda kararlar var. sabetli olarak biliyorsunuz özellikle
yetki tespitlerinde ve o nedenle de burada bakyorsunuz yine
içi kazanm olduu bir dava vesilesiyle bavurmam gibi,
iyerine bavurmam gibi ilem görüyor. Tabi o zaman ne 4
aya kadar olan ücret ve dier haklarn, ne de i güvencesi
tazminatna hak kazanabilir, hepsinde kaybediyor aldysa
yerine ite ihbar, kdem tazminatn sadece o kalyor. Burada
mutlaka yine bir düzenleme yaplmas lazm. Ne yaplmas lazm? e iade karar sadece içiye deil ki, bana deil ki
443
Hukukunun Güncel Sorunlar
kime de tebli ediliyor? verene de. O zaman iverene tebli
edildii tarihten itibaren 1 ay içinde içiye çarda bulunmas
salanmal. Yani içiye demeli ki gel ie bala. te içi orada
10 gün içinde ie balamazsa. Orada ie balamazsa ancak o
zaman bunun ters çevrilmesinde yani içinin ie balamak
için onun bavurusunu salamak deil, ama iverenin içiyi çarda bulunmas ie balamak üzere çarda bulunmas
eklinde deitirilmesinde yine de bu konuda çok net istismarlarla karlalyor. Yani içinin ie balatlmamas suretiyle bütün haklarnn kaybedilmesi eklinde çok önemli bir
takm sayn bakan bitiyor galiba süremiz ama biraz daha ben
rica edeyim.
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
O kadar güzel sunum yapyorsunuz ki sayn hocam sözünüzü kesmek istemedim.
Prof. Dr. Fevzi DEMR
Ya bu derdimiz bu bizim, memleketimizin derdi, ben öyle
görüyorum. Sendikalarmzn deil, içilerimizin deil, ülkemizin derdi görüyorum. O nedenle yani yllardan beri ite
82-83 ten beri biliyorsunuz bu piyasann içindeyiz, 38-40 yl
buluyor neredeyse. Karnca kaderince katklarda bulunmaya
çalyoruz. Onun için diyorum.
imdi burada dier bir husus bu kamu kurum ve kurulularnda biliyorsunuz yllk ihaleler yaplyor. Yllk ihaleler
srasnda da müteahhitlerle ilgili olarak bu bal bana bir
sorun zaten. Yargtay’a intikal eden sorunlarn banda geliyor. imdi ihale sonucu bitmeden, süresi bitmeden 2 ay kadar
önce iveren ey yapyor, yani asl ihaleyi alan deil de yani
taeron deil de iverenin kendisi ite ihbarda bulunuyor. Diyor ki; 2 ay sonra sizin sözlemeleriniz sona erecek ona göre
diyor. Tabi ihbar önerilerinde bulunduu için yani bildirim
444
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
süresinde bulunduu için 2. ihaleye balamak üzere o içi ayet ie balama konusunda kendisini listede görmezse yine
ie iade davas açamyor. Yine ie iade davas açamyor. O
nedenle burada da yine yani 2. bir ihalede içinin i sözlemesi sona erdirilecek olursa kendisine 2 ay önceden bildirim
süresinde bulunduundan bu süre içinde dava açmadndan ie iade davas açma hakk sona eriyor. Bu da yine bal
bana sorunlarmzdan biri olarak karmza çkyor. çiliin
sürdürülmesi, i güvencesi hakknn kullanlmas açsndan.
Yine bu 10 günlük süre için de yaplacak tebligatlarla ilgili
olarak, 10 gün içinde ie balamayla ilgili olarak bizde tabi
ey de veriliyor, gerekli doktrinde gerekse baz arkadalarmz diyor ki; ite ie balamak isteyen içi noter aracyla
iverene tebligatta bulunsun, bu hakkn kaybetmemesi için.
yi ama imdi mümkün olduu kadar içi için ucuza, içi için
koruyucu bir ekilde ilemesi gereken bu mekanizmann içiye benim hakkm kaybolmasn diye bir de noter araclyla
yük yüklemek herhalde yine i hukukunun i güvencesi felsefesiyle ve içiyi koruyucu hükümleriyle badamasa gerek
diye düünüyorum.
Dier bir husus biliyorsunuz aslnda, sendikal nedenle iten çkarmada her ne kadar ispat külfeti iverene yükleniyor
ise de aslnda sendikal nedenle iten çkarldnn ispat içiye ait yani. çi bavuruda bulunuyor sendikal nedenle iveren çünkü kendisi hayr diyor. Geçerli bir neden, ben diyor
sendikal nedenlerle diyor iten çkarldm diyor. veren de
diyor ki; hayr diyor ite yeniden yaplanma nedeniyle bilmem ne. Bunu ispat edemedii takdirde iverenin normal
koullarda o zaman içinin iddiasnn kabul edilmesi gerekir
ama mahkemelerimizde biliyorsunuz çok sk kararlar çkyor.
Ya diyor ite iveren de diyor kendisinin içi de diyor kendisinin sendikal nedenle iten çkarldn ispat edememitir
diyor. Sadece diyor sendika üyesi olmak yetmiyor diyor. Sen-
445
Hukukunun Güncel Sorunlar
dika üyesi olanlarn arsna zaten birkaç tane de sendika üyesi
olmayanlar ilave ettiiniz zaman da iverenin bu ekilde bir
niyetinin olmad dolaysyla en az bir yllk ücret tutarndaki tazminat yerine 4 aylk tazminatla yine yetinmek zorunda
kaldn görüyoruz. O yüzden burada ispat yükü tam tersi
çevrilememi görülüyor. Yani sendikal nedenle iten çkarldn hemen her mahkemede, her davada mutlaka ve mutlaka içinin ispat etmesi yükümlülüü kendisine ait oluyor
dolaysyla da Bat’da gördüümüz ispat yükünü ters çevrilmesiyle ilgili konularda da gerektii ekilde sendikalamada
bir kolaylk saland söylenemiyor.
Bunun yannda bitiriyorum. Daha çok ey var daha bitecek gibi deil. Çok önemli bir iki eye bakaym ben. Bir de
bir sefer bana göre sendikal içi çaltran iyerleri, iverenler
bana biraz kutsal kiiler bugünkü koullarda bakyorsunuz
bunlara Allah raz olsun demek lazm. Hiç olmazsa biraz da
bunu desteklemek bakmndan hem sendikalamay desteklemek hem de bu iverenlere biraz yardmc olmak bakmndan acaba diyorum tabi ben bu konuyu bir maliyet hesabn
gerektiriyor ama mesela sendikal iyerlerinde sigorta primleri veya vergi oranlar daha düük uygulanamaz m? Bu da
iyerlerini sendikalamaya tevik etme bakmndan yani en
azndan iverenlerin bu anlamdaki dirençlerini yumuatma,
krma diyemeyeceim mutlaka bir direnç yine geliyor. Ama
en azndan bunu bak bunda avantajn da var belli bir noktadan özellikle i kollar düzeyinde geni çapta bir örgütlenmeyi saladktan sonra. imdi bu örgütlenmeden korkmann da
bir anlam göremiyorum urada son yllarda hani 12 Eylülden
önce biliyoruz yani neler olduunu. yeri igallerinden, ne
bileyim grevlerden gereksiz yere siyasi anlamda hükümete
karym uymu buymu diye. Hala bunun acsn çekiyor
Türk sendikaclk hareketi. Ben çünkü rastlyorum bizim Ege
bölgesi sanayi odasnda bir sendika tasars üzerinde konuu-
446
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
yorduk falan. Ben de anlatyorum ite sendikalarn yararlarn, toplu sözleme düzeni, u, bu falan. Hoca hoca dedi bir
tanesi, senin dedi dediin o Avrupa’da o sendikaclk dedi.
Burada öyle sendikaclk niye dedim yani? Ayn dönemde
tekstilciydi bizim grup sözlemesi yapmt fakat 300 milyon
lira civarndayd o zaman içilerine geçen para. Ne kadar veriyorsun dedim o da 300 milyon lira dedi. E dedim yani niye
korkuyorsun. Yok dedi onlar sözleme falan yapmaz dedi.
Onlar grev yaparlar grev dedi. Babacazm dedi onlarn istedii paray veriyor dedi gene greve devam ediyorlar neymi
dedi hükümete kar yapyorlarm. Ona kar yapmyorlarm. Yani böyle günler yaad Türkiye. Herhalde bunun hala
birtakm aclarn da çekiyoruz diye düünüyorum. O yüzden
ama özellikle 12 Eylülden sonra yaplan grup sözlemeleriyle
Türk sendikacln gayet olgunlatn da görüyoruz. Yani
düünebiliyor musunuz o günden bu yana grup sözlemelerinin yapld yerlerde öyle bir grev olay çkmad. Zannediyorum Türk Metal Sendikas’nda bir günlük öyle bir uyumazlk eyi oldu. MES’le arada bir günlük. 25-30 yllk süreç
içindeyiz. O günden bu yana i bar dolaysyla sosyal bar
grup sözlemeleri düzeyinde devam ediyor. O nedenle bana
göre i hayatndaki bu istikrarn esas itibariyle Türkiye’de
sendikalamann daha öyle çok korkulacak bir ey olmadn
iverenlere göstermesi gerekir. Ama onlar hiç olmazsa desteklemek için dediim gibi birkaç puan mesela isizlii önlemek için nasl her yataki hanmlara veya 18 yandan itibaren baz gençler için devlet baz sigorta primlerini yüklenerek
istihdam tevik edici eyler ald için bu sendikacl tevik
için de bana göre vergilerde ve sigorta primlerinde kendilerine bu ekilde bir avantaj salanr diye düünüyorum.
Dier bir husus iyerlerindeki sendika temsilcilerinin güvenlii mutlaka ve mutlaka arttrlmas gerektiine inanyorum. u anda biliyorsunuz 2003 ylnda gelen yasalarla iyeri
447
Hukukunun Güncel Sorunlar
sendika temsilcilerinin güvencesi orada çalan sradan bir
içinin güvencesinden hiç farkl deil. O nedenle onun eskiye döndürülmesinde yarar olduuna inanyorum. Taeronlamay önlemek konusunda size eylerimi söyledim. Ama
taeronlamay yasaklayamayz arkadalar yani anayasann
ilgili hükümleri açk ve meydanda. Öyle yasaklama diye bir
ey söz konusu olmaz ama taeron içilerinin de kaytl olan
da, kaytsz olan da sendikaya kaydettirmenin teminatlarn,
güvencesini attrrsak ancak o zaman ya taeron içileriyle de
sözleme yapmak suretiyle veyahut ta taeronlar bu iyerinde tasye etmek suretiyle çünkü bakn kaytsz, sendikasz ve
sigortasz çalan iyerlerindeki üretilen mallar çok kalitesiz
olur. imdi bunlarn tasye edilmesi suretiyle pazarda bunlarn satt mallar kaliteli üretim yapan sendikal, sigortal
iyerleri salar. O nedenle de bu konuda oralarda çalan kayt d içiler, sigortasz içiler öyle isiz kalacak, aç kalacak
diye beklememek lazm. Çünkü üretimin artmas suretiyle
kaytl iyerlerinde orada mutlaka içi ihtiyac olacak ve oraya bu içiler monte edilebilecek demektir. Bana göre bu yolda
bir çalma Türk endüstri ilikilerinde oldukça radikal sonuçlar douracak niteliktedir. Son olarak bu toplu i sözlemesi
yetkisine itirazlar bitmez tükenmez. Tabi yetkiye itiraz süresi
içinde de iyerlerindeki sendikal içilerin tasyesi sonunda
da oturduunuzda pek sonuç çkmadn görüyorsunuz.
imdi iverenler bile bile öyle çok iyerleri biliyorum her seferinde de mutlaka itiraz ediliyor. tirazdan sonra ite toplu
görümeye oturuluyor. Mümkün olduu kadar oyalanyor.
Arabulucu da geliyor. Arabulucu geldikten sonra ite biraz
daha bekleniliyor. Yüksek hakeme gönderiliyor. 1,5-2 yl her
seferinde geçiyor. Dolaysyla 1,5-2 yllk ücret farklar hep
iletilmi oluyor. Bunlara çok imdi söylemek istemiyorum.
Ne iyerini ne de sendikamz bu balamda pek söylemek istemiyorum ama her defasnda o iyerinde arabulucu olarak
gittiimde bu sonuçlarla karlatm ifade etmek isterim.
448
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Dolaysyla bunun önüne geçme bakmndan mutlaka ve mutlaka kötü niyetle bir itiraz yani. ayet yetki içi sendikasna
verilmi ise iverene ayrca bir yaptrm önlenmesi, yaptrm
uygulanmas ne yaptrm yaplabilir. Böyle tazminat gibi bir
ey olabilir çünkü o süre içinde sendika orada örgütlü olsayd
üyelik aidat kazanacakt. Hâlbuki bu arada birçok ite dava
masraaryla birlikte masraf ta yapt. Bununla ilgili olarak
bir tazminat veya bu konu tartlabilir diye düünüyorum.
Ama yetkinin mutlaka hzlandrlmas konusunda da önlemler alnmas gerektii kanaatini tayorum. Beni sabrla dinlediiniz için hepinize teekkür ederim. Sorular olursa onlara
yine ayrca yant vermeye çalrz. Sevgilerimi sayglarm
sunuyorum. Sa olun.
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Deerli hocamz Fevzi DEMR’in vermi olduu bilgilere
sendikal örgütlenmenin önündeki hukuki engeller ile ilgili
konuda teekkür ediyoruz. Sorular daha sonra tartma bölümünde ele almak, öyle konumutuk. imdi 2. konumamz
Sayn Nizamettin AKTAY. Anayasal deiikliklerin çalma
hayatna etkileri. Ben devreye girip zaman almak istemiyorum araya oturum bakan olarak. Derhal süreye de uyarsanz hocam çok memnun olurum teekkür ederim.
Prof. Dr. Nizamettin AKTAY
Anayasal Deiikliklerin Çalma Hayatna Etkileri
Evet, sayn bakan, deerli dinleyenler hepinizi ben sayglarmla selamlarm. Bilindii gibi Eylül aynn 12’sinde bir referandum yapld Türkiye’de ve 7 Mays tarihli resmi gazetede yaynlanan anayasa deiiklikleri halka sunuldu ve kabul
edildi. Bu deiikliklerin bir ksmnn da çalma hayatn ilgilendirdiini biliyoruz. Anayasann 51, 53 ve 54. maddelerinde
449
Hukukunun Güncel Sorunlar
yaplan deiiklikler çalma hayatmzn demokratikletii,
çok haklarn ileri götürüldüü bir yap olarak sunuldu. Biz
de bunu inceledik. Acaba böyle mi, deil mi diye. Görülerimizi sizin takdirinize sunacaz. Bu deiikliklerin 3 noktada
yapldn ifade ettik.
Birincisi 51. maddede yaplan deiiklik. 51. maddenin 4.
fkrasnda öyle bir ifade vard: ayn zamanda ve ayn ikolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz ifadesi vard ve
bu kaldrld. Artk eskiye göre içi ve iverenlerin ayn zamanda ve ayn ikolunda birden çok sendikaya üye olmalarn düzenleyen bu hüküm ortadan kaldrld. Böylelikle çok
sendika üyeliinin önünün açlm olduu ifade ediliyor.
imdi ayn anda ve ayn ikolunda olup olmadna baklmakszn birden çok sendikaya üye olunabilmesi için yaplan
bu deiiklikle hürriyetlerin gelitirildii de ifade ediliyor. Ve
gerekçede de u söyleniliyor: Anayasann 51. maddesinin 4.
fkras sendika özgürlüünü ikolu ile snrlamakta ve ayn
zamanda ayn ikolunda birden fazla sendikaya üye olunamayacan hükme balamaktadr. Bu düzenleme uluslar
as çalma tekilatnn sendika özgürlüüne ve örgütlenme
hakknn korunmasna ilikin 87 sayl sözlemesini aykr
bulunmaktadr deniliyor. Bu nedenle söz konusu aykrln
giderilmesi için 51. maddenin 4. fkras yürürlükten kaldrlmaktadr deniliyor.
Bir kere balangç olarak unu söylemek lazm: eer sendika çokluu ilkesi çerçevesinde çalanlarn ve iverenlerin
istedii sendikay seçebilmeleri sendika hürriyeti olarak alglanyor ve baka da hiçbir ey düünülmüyorsa bu yanltr.
Sendika çokluu ilkesi, üye olmak isteyenlere alternatif sunulmasn salayan bir sistemdir. Kiiler alternatier arasnda
istediklerini seçebiliyorlarsa, tercihlerini belirleyebiliyorlarsa
bu sendika hürriyetinin geçekletii anlamna gelir. Ve 2. olarak ayn ikolunda birden çok iyerini ksmi zamanl olarak
450
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
çalanlarn ayn zamanda, ayn i kolunda, birden çok iyerinde ksmi zamanl olarak çalanlarn ayn anda birden çok
sendikaya üye olabilmesi salanmak isteniyorsa bunun yolu
da anayasadaki hükmü topyekûn kaldrmak olmamalyd.
Bunun baka yollar vardr. Meram anlatlmaya çallrken
ortal ykmak yanl kanaatimizce.
Önce ayn anda ve ayn ikolunda birden çok sendikaya
üye olabilmek imkânnn tannmasnn getirilerini bir deerlendirmek lazm. Acaba böylelikle ne gibi sonuçlar ortaya
çkacak? Ayn anda birden çok sendikaya üye olan tek bir
iyerinde çalmakla birlikte içilerin ortaya çkmas toplu
i sözlemesi yetkisinin tespitinde çok büyük skntlar çkaracaktr ortaya. Bir kere birden çok üyelik söz konusu olduundan toplu i sözlemesinin yetkisi tespitinde iyeri ve
iletmede yardan fazla çalann üyesi olduu sendika deil,
iyeri ya da iletmede en çok üyeye sahip sendikann toplu i
sözlemesi yapma yetkisi söz konusu olacak. Bu geçmite en
fazla temsil yetkisine sahip sendika diye bir kavram vard. O
kavramn yeniden ihya olarak ortaya çkacak. Yani geçmie
dönü, 80 öncesine dönü gibi bir uygulamann ortaya çkmasna sebep olacak. Bu sefer sendikalar baka sendikann üyesi
olsun ya da olmasn içileri kendilerine üye yapmak için her
yolu deneyeceklerdir.
Ayrca ayartma olaylar da son derece etkili olacaktr içi
ayartma, sendikal üye ayartma olaylar son derece etkili olacaktr. dari olarak popülist bir yaklamla içilerin her sendikaya üye olmalar gibi bir sonucun ortaya çkmas da muhtemeldir.
Yine idari olarak özellikle yetki tespiti dönemlerinde sendikal seyyaliyet son derece youn bir biçimde ileyecektir.
yeri ve iletmelerde sendika rekabetinin getirdii olumsuz
havalar huzursuzluu ve gerginlii artracak, iyerlerinde
bar ortamndan uzaklatracaktr. Hatta kavga ortamna gö-
451
Hukukunun Güncel Sorunlar
türecektir. 1980 öncesinde Türkiye bu gelimeleri yaamtr.
Bunlardan baka çallan ayn ikolunda, ayn anda birden
çok sendikaya üye olmay yasaklamann sendikal hürriyetleri
kstlayaca da ifade edilemez.
Her ne kadar gerekçede ILO’nun 87 sayl sözlemesine
aykrlktan söz edilmekte ise de bunun doruluu savunulamaz. ILO’nun 87 sayl sendika özgürlüüne ve örgütlenme
hakknn korunmasna ilikin sözlemesini aykrl gösterecek bir hüküm anayasada mevcut deildi. Nereden istihraç
ettiler bunu ben bilemiyorum. Sendika çokluu ilkesi her ne
kadar sendika hürriyetinin bir parças ise de kiinin ayn anda
birden çok sendikaya üye olmas sendika çokluu ilkesinin
bir parças olarak ta düünülemez. Birden çok sendikaya üye
olabilmek sendika çokluu ilkesinin doal bir sonucu deildir. Yalnzca yukarda da bahsettiimiz gibi bir hususun üstünde dikkatle durmak gerekir. Ayn ikolunda, farkl i yerlerinde ksmi zamanl olarak çalanlarn ayn ikolunda farkl
sendikalara üye olabilmeleri sendikal hürriyetin bir parças
olarak düünülebilir ancak ayn ikolunda, tek bir iyerinde
çalanlarn ayn anda birden çok sendikaya üye olmalarn
salayacak düzenlemeler sendikal hürriyet çerçevesinde düünülmemeli. Bu kaos çkarmaya yönelik bir uygulamann
tetikleyicisi olacaktr.
Dün sayn bakanla yapm oluumuz görümede de bakan bize ayn iyerinde tek sendika üyelii konusunda taraflarn bir mutabakat olduunu söyledi ama madem böyle bir
mutabakat var idi ya da böyle bir eyi getirmek istiyorsunuz
kanunla böyle bir düzenleme yapmak istiyorsunuz o zaman
niye anayasay deitirdiniz diye sorarlar. Anayasa zaten
ayn iyerinde birden çok sendika üyelii mümkün olsun
diye deiiklik yapld. Deiiklik yaplmayacakt ya da ayn
iyerinde tek sendika üyelii kabul edilecekti. Tek bir iyeri
için tek bir toplu sözleme yetkisi az sonra ona da geleceiz
452
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kabul edilecekti. Madem öyle niye anayasa deiiklii yapld? Mevcut durum zaten bunu salamakta idi.
Anayasann 2. noktaya geldiimizde 53. maddesinde yaplan deiiklik üstünde durmak istiyorum. Burada toplu i
sözlemesi hakk olan maddenin bal toplu i sözlemesi
ve toplu sözleme hakk olarak deitiriliyor. Burada da kamu
görevlilerine toplu görüme hakknn yerine toplu sözlemenin almas madde matlabnda ifade edilmekte.
Son düzenlemeyle anayasadaki 23.07.1995 tarih ve 4121
sayl kanunda yaplan deiiklik yani kamu görevlilerine
toplu görüme hakk tannan hüküm ve ayn iyerinde ayn
dönemde imdi birden çok toplu i sözlemesi yaplamaz ve
uygulanamaz hükmü yürürlükten kaldrlyor. Bunun yerine
aadaki fkra imdi okuyacam fkra yürürlüe sokuluyor.
fade aynen u: memurlar ve dier kamu görevlileri toplu sözleme yapma hakkna sahiptirler. Toplu sözleme yaplmas
srasnda uyumazlk çkmas halinde taraar kamu görevlileri hakem kuruluna bavurabilir. Kamu görevlileri hakem
kurulu kararlar kesindir. Bu toplu sözleme hükmündedir.
Toplu sözleme hakknn kapsam, istisnalar, toplu sözlemeden yararlanacaklar, toplu sözlememenin yaplma ekli,
usulü ve yürürlüü toplu sözleme hükümlerinin emeklilere
yanstlmas, kamu görevlileri hakem kurulunun tekili, çalma usul ve esaslaryla dier hususlar kanunda düzenlenir.
Bunun geni bir gerekçesi var. Gerekçesine girmeyeceim.
Yalnz balangç olarak unu söyleyeceim. Kamu görevlilerine toplu sözleme hakk veriliyor. Sözleme bir borçlar hukuku tasarrufudur. Sözleme u manta dayanr: taraarn
eitlii asldr sözleme mantnda. Hukukçular bunu daha
iyi alglayacaklardr. Siz eit olmayan taraarn sözleme yapabileceini söylüyorsanz bu sözleme deildir. Bunun ad
baka bir eydir. Bunun ne olduu da çok iyi bilinir ama srf
bak sana ben sözleme hakkn veriyorum. Dolaysyla seni
453
Hukukunun Güncel Sorunlar
tatmin ediyorum, tpk sen de içiler gibi sözleme yapyorsun demenin hukuki mant içinde yeri yok. Bu sözleme
deil taraar eit deil. Taraarn eit olmas için ilk anda o i
sözlemesinin ki i sözlemesi denmiyor idari bir tasarruftur
memurun ie girmesi o idari tasarrufta idare ne yapyordur
artlarn hazrlamtr sunmutur. Dier tarafa dikta ettiriyordur. Bunlar kabul et diyor. O da dier tarafta o kendisine
dikte edilen artlar kabul ediyor. Hâlbuki içinin i sözlemesinde biliyorsunuz evet güçlü iveren yerine göre artlarn
dikta ettirebilir ama her halükarda içinin kendi inisiyatiyle,
vasfyla, niteliiyle ya da arkasndaki güçle birlikte o artlar
deitirebilme ans var. Ama bir kamu görevlisine tutup ta
karsndaki kamu otoritesine efendim ben ie girerken ite 1.
derecenin u kademesinde ya da 10. derecenin u kademesinden deil de 5. derecenin u kademesinden balamak istiyorum deme ans bunu pazarlk etme, bunu sözlemeye koydurma ans var m? Asla yok. Dolaysyla buradaki sözleme
kelimesi de yanltr. Ama maalesef bu yanl yaplmtr.
Devam ediyoruz. 53. maddeye getirilen yeni düzenleme
ile bu toplu sözleme hakk tannyor. Toplu görüme kaldrlyor. Toplu i sözlemesi iyi ki de denmemi denmesi biraz
daha sknt çkarrd. Toplu sözleme kapsamna girenlerin
memurlar ve dier kamu görevlileri olmas deiiklik öncesi anayasal düzenlemeyle uyumlu olduunu gösteriyor. Yani
eskiden kamu görevlilerine ve memurlara veriliyordu toplu
görüme hakk. Bu sözlemeye dönütü yine kapsam olarak
ayn yerde duruyorlar. Her ne kadar fkrada 5. fkrada yer
alsa da toplu sözleme ile ilikilendirilmesi itibariyle bakldnda emeklilerin de toplu sözleme düzeninde yer almalar
yeni düzenlemenin farkll olarak görülmeli. Toplu sözlemenin yaplmasnda eskiye göre en önemli farkllk anlama
söz konusu olmadnda mecburen bavurulan yolun sonunda yetkilendirilen kurulun kararlarna uyma zorunluluu-
454
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nun getirilmi olmasdr. Bu gerçekten önemli bir yeniliktir.
Bu konuda da kamu görevlileri hakem kurulu demiler. Bilindii gibi eski düzenlemede uzlatrma kurulu söz konusu
idi. Hatta maddi gerekçesini de ayn tabir aynen yer alyor.
Onu deitirmemiler akllarna gelmemi yapanlarn. Maddi gerekçesinde uzlatrma kurulu yazyor kamu görevlileri
hakem kurulu yazmyor. En önemli olan eski düzenlemede
nihai yetkinin Bakanlar Kurulu’nun yerine kamu görevlileri
hakem kuruluna verilmi olmasdr. Dier taraar sözlemeye varma konusunda anlaamamlarsa dosya kamu görevlileri hakem kuruluna gidecek. Bir uyumazlk onu sonlandracak ve bir sözlemeyi hazrlayacak ve yürürlüe sokacak. Bu
toplu taraar kendi aralarnda anlasayd yeni uygulanmaya
soksalard nasl uygulanacak idiyse ayn hükme, ayn etkiye
sahip bir sözleme olacaktr. Ve hakem kurulunun kararlarn
kesin olacan söylüyor tpk yüksek hakem kurulu kararlar
gibi. Doru bu da yerinde bir ifadedir çünkü bunu tartmaya
açmak ya da muhakemeye, mahkemeye götürmek, yargya
götürmek büyük skntlara yol açabilirdi. Maddenin 5. fkrasyla ilgili getirilen düzenleme toplu sözlemenin nasl yaplaca ekli, usulü, yürürlüü, kapsam, istisnalar, yararlanacaklar ve emeklilere yanstlmas ve kamu görevlileri hakem
kurulunun tekili, çalma usul ve esaslar bunlarn kanunla
düzenleneceini anayasa ifade ediyor.
Fakat burada en önemli noktalardan bir tanesi olarak biz
unu görüyoruz üzerinde dikkatle durulmaldr. Eer kamu
görevlileri hakem kurulu kanunla belirlenirken kanun koyucu bu kurulu kamunun etki ve yetkisine son derece açk bir
biçimde oluturursa bu taktirde her ne kadar hükümet d
organlarca toplu görüme nihayetlendirilmi olsa da kamu
görevlileri hakem kurulunu tekil eden hükümet organlarnn toplu sözlemede etkisiz kald söylenemez. Bilindii
gibi grev ve lokavtn yasak olduu iyerlerinde, iletmelerde
455
Hukukunun Güncel Sorunlar
toplu i uyumazlklarnn çözümünde yine zorunlu organ
olarak yüksek hakem kurulu teekkül ettirilmitir. Bunda da
kamusal arlk söz konusudur. Yüksek hakem kurulunun
vaatlad toplu i sözlemeleri de her zaman serbest vaatlanan toplu i sözlemelerine nazaran daha düük artlarla
vaatlanmaktadr. Bu teklif önündeyken Bakanlar Kurulu takdir yetkisinin sona erdiine ve böylelikle daha da demokratikleildii gibi sonuca varabilmek kamu görevlileri hakem
kurulunda çkacak toplu i sözlemeleri için bu sözü söyleyebilmek kanaatimce çok erkendir. Büyük ölçekte hükümeti
temsil edecek bir yapda kamu görevlileri hakem kurulu belirlenecektir. Yani bu bir ey deil, ahkâm kesme deil, böyle
olaca kanaati % 100. Burada hasl olacak kararlarn da kanaatimizce yüksek hakem kurulu kararlar dahi sosyal taraar
tatmin etmeyecei kanaatini tamaktayz.
Bunlardan baka anayasaya uygun bir biçimde çkarlmas
öngörülen kanunlarn da ksa sürede çkarlmas önemlidir ve
buna ilikin bir düzenlemenin yaplmas bekleniyor. Ne kadar zamanda yaplacak? Dün sayn bakana bunu da sorduk.
Seçimlere kadar yapmay düünüyoruz dediler ama sosyal
taraarn tabi bu konuda görülerini de alacaklarn ifade ettiler. Ama ahsi kanaatimiz seçimlere kadar bunun pek çkabilecei yönünde deil. Bu maddeyle ilgili getirilen deiikliklerin önemli noktalarndan bir tanesi bu getirilerin emeklilere
de yanstlacadr. Bunu iyi niyetle yaplm bir düzenleme
olarak ifade edelim.
Yine bu maddeyle son düzenleme ayn iyerinde ayn
dönem içinde birden fazla toplu i sözlemesi yaplamaz ve
uygulanamaz hükmünün anayasadan çkarlm olmasdr.
Bunu çkardlar. Bilindii gibi 275 sayl kanun döneminde
iyeri ve ikolu düzeyinde farkl toplu i sözlemeleri yaplabilmekte idi. Bu yüzden farkl sözlemelerin tevafuku, iç içe
geçmesi söz konusu oluyordu. Hangisi uygulanacak denildi-
456
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
inde baklyordu sözlemeler ayklanyordu iverenden yana
olan hükümler uygulanyordu. Bir yn sknt çkmaktayd
ve mahkemelere düüyordu ve bir yn toplu sözlemenin
uygulanmasnda gecikmeler olmaktayd. Bu maddenin anayasadan kaldrlmas tabi ki toplu i sözlemesi grev lokavt
kanunundan kaldrlmas da ayn sknty, ayn skntnn
Türkiye’de yeniden yaanmasna sebep olacaktr. imdiye
kadar 27 yllk dönemde uygulanan ve uygulama döneminde
oldukça baarl sonuçlar veren, taraar rahatsz etmeyen bu
hususun kaldrlmasnn sebeplerini anlamakta biz zorlanyoruz. Gerekçede u söyleniyor deniliyor ki; ILO’nun 98 sayl
sözlemesine uyumluluu saladk deniliyor. Biz ILO’nun
98 sayl sözlemesinin 4. maddesini açtk okuduk. Orada bu
bahsedilenle ilgili hiçbir iliki yok. Yani nereden bunu yine
çkarttlar ILO’nun 98 sayl sözlemesine aykrl ve bunu
anayasal düzenleme yolu yapmay çkarttlar biz anlayabilmi
deiliz. 3. ve son olarak anayasann 54. maddesinde yaplan
deiiklikten bahsetmek istiyoruz. Bu maddede yaplan deiiklik 2 ana balk üstünde oturuyor. Bir tanesi grevle ilgili,
grev yasaklaryla ilgili. Grev esnasnda greve katlan içilerin
grev düzenlemesiyle ilgili düzeltiyorum. Grev esnasnda greve katlan içilerin sendikann kastl veya kusurlu hareketleri
sonucu grev uygulan iyerinde sebep olduklar maddi zarardan sendika sorumludur denilmekteydi. Bu yanl bir hükümdü. Biz bunu ylardan beri hukuk camiasnda hocalarm
olsun, bizler olsun sürekli yazdk çizdik. Bu yanltr, yetki
verilmemi bir ekilde yetkisiz kiilerin yapm olduu tasarruardan dolay sendikay sorumlu tutmak zorunlu hukuk
prensiplerine de uymamaktadr. Borçlar hukukunun temel
hükümlerine, ilkelerine de aykrlk tekil etmektedir. Bunun
deitirilmesini biz yllardan beri söylüyorduk ve bu deiiklik yaplmtr. Belki de çalma hayatyla ilgili yerinde olan
tek deiiklik, anayasadaki deiiklik bu olarak görülebilir.
457
Hukukunun Güncel Sorunlar
Dieri ise 54. maddenin 7. fkrasnn anayasa metninden
çkartlmas. Bu, grev yasaklarn anayasadan çkaran ifadedir. Diyor ki deiikliin kaldrd hüküm siyasi amaçl grev
ve lokavt dayanma grevi ve lokavt, genel grev ve lokavt,
iyeri igali, ii yavalatma, verim düürme ve dierleri yaplamaz diyor. Maddenin gerekçesinde de öyle ifade ediliyor:
taraf olduum uz uluslararas sözlemelerle çada demokratik toplumlarda çalma hayatn düzenleyen ve genel kabul
gören evrensel ilkelerle badamayan, grev ve lokavt hakkna
getirilen snrlamalar 54. maddenin 3. ve 7. fkralar yürürlükten kaldrlmaktadr. Söz konusu hükümlerin kaldrlmasyla sendikal haklar ile grev ve lokavt haklarnn kullanlmas
bakmndan ileri bir adm atlm olmaldr. Dünyann hiçbir
yerinde grev ve lokavt hakknn snrsz kullanldn söylemek mümkün deil. Maalesef baz yazarlar, baz çizerler ya
da bazlar popülist yaklamlarla bunun snrsz bir biçimde
kullanldn ifade etmektedir. Ama bunun böyle olmadn
bilmekteyiz.
Son anayasa deiiklii ile sürekli olarak yaplan taleplerin
karlanmas hep istenmi. Fakat dikkatten kaçrlmamas gereken konu bu talepleri karlarken ortaya çkmas muhtemel
gelimeler kestirilmemitir. imdi anayasada kabul edilen
grev yasaklarnn tümünün ortadan kaldrlmas, iyeri igali
ve verim düürme vb. dier direnilere getirilen yasaklarn
kaldrlmasnn douraca sonuçlar ne olacaktr? Bunlar acaba iyi hesap edilebildi mi? Grev hakknda getirilen snrlamalarn kaldrlmasyla çalanlarn sadece çalma hayatna
yönelik taleplerinin olamayaca, siyasi ve illegal örgütlerin
taleplerinin de dillendirildii grev uygulamalarnn ortaya
çkmasna muhtemel olduu bilinmelidir.
Anayasalar otorite karsnda vatandan haklarn garantiye ald metinlerdir. Ancak anayasalar ayn zamanda bireylerin refah ve huzur içerisinde yaayabilmeleri için tedbirleri
458
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
alan kabul üzerine nasl gerçekletirileceinin düzenlendii
metinler olarak ta ortaya çkar. Anayasa’da grevle ilgili bütün
yasaklar kaldrdktan sonra bu yasaklarn kanunlarla tekrar
getirilmesi de mümkün deildir. Belki anayasa deiikliini
hazrlayanlar bunu düünmü olabilirler.
Bir baka ifadeyle anayasa yasaklar anayasa yasaklar
yazmadan kanunlar yolu ile grev yasaklar getirilmek istenebilir. Ama bu uygulama kabiliyeti son derece snrldr. Belki
o iyeri igali, ii yavalatma, verim düürme vs. onlarla ilgili
olarak toplu i sözlemesi grev lokavt kanunu dnda borçlar hukukuyla, borçlarn temel hükümleri çerçevesinde ya da
zarar ile ilgili borçlar hukuku hükümleri çerçevesinde baz
takibatlar yaplabilir onlarn engellenmesi bakmndan. Ama
genel grevi, dayanma grevini bunlar nasl önleyeceksiniz
bunu anayasada yazmyoruz ama hadi kanunlara yasak getiririz deyip te yapmaya kalkarsanz bu sefer niye anayasay
deitirdiniz diye de size sorarlar.
Son olarak unu söylemek istiyoruz: 1982 anayasas üzerinde bugüne kadar 16 deiiklik yapld. Bu deiliklerle
toplam 85 madde ve balangç ksmnda deiiklikler yapld. Her deiikliin anayasay daha da demokratikletirmek
için yapld ifade edildi. Ancak son yaplan deiikliklerin
özellikle birkaç madde üzerinde younlat bu anayasa
mahkemesinin teekkülü, hakimler ve savclar yüksek kurulunun teekkülü esas olarak bu deiikliklerin yaplmasnn
niyetlendii düünülüyor. Dier deiikliklerin ise esas deiikliklerin yannda arzi deiiklikler olduu kanaatini tamaktayz. Her ne kadar tali mahiyette olsa da yukarda incelemeye çaltmz deiiklikler toplum hayatnda önemli
deiiklikleri de douracaktr. Sonuçlar douracaktr. Meclis
çounluuna sahip siyasal parti tarafndan yaplan deiikliklerin samimi bir biçimde toplumun demokratiklemesine
katk salayacana ilikin ciddi endieler mevcuttur.
459
Hukukunun Güncel Sorunlar
Tekel içilerinin 2,5 ay süren sokakta yatma eylemini sona
erdirmek için her türlü idari, hukuki ve cebri yolu deneyenlerin srf hükümetin tasarruarna kar görü beyan ediyorlar
diye k ortasnda bu içilere gazl, souk sulu basknlar düzenleyenlerin içilerin her türlü eylemine izin veren bu grev
deiikliklerine ve dier anayasa deiiklikleri samimi bir biçimde yapacaklarn, bunu samimi bir açlm olarak göreceklerine kanaatimce düünmek pek fazla mümkün deildir. Bu
çerçevede yaplmak istenen deiikliklerin çok ksmen faydal olaca ama baz deiikliklerin de önemli ölçüde tetikleme
faaliyeti yapacan, çalma hayatn kaosa sürükleyecei endiesi tamaktaym.
Hepinizi sayglarmla selamlarm.
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Sayn Aktay’a teekkür ediyorum. Anayasal deiikliklerin çalma hayatna etkileri 51, 53 ve 54. maddelerde baz
endieleri ile birlikte demek 2011 ylna seçime kadar sendikal hayatmzda baya hareketli bir aylara, günlerin önümüze
gelecek. 3. konumacmz Prof. Dr. Nüvit GEREK. sal
ve güvenlii yasa taslayla ilgili neler getirdii konusunda
sunumunu yapacak. Buyurun sayn Gerek.
Prof. Dr. Nüvit GEREK
Sal ve Güvenlii Yasa Tasars Tasla
Neler Getiriyor?
Teekkür ederim sayn bakan. Deerli katlmclar, sabrnzn sonuna geldiinizi biliyorum. Bir 10 dakika daha sabretmenizi rica ediyorum. Bugün ilk oturumda ve u andaki
oturumda çok güzel tebliler dinledik. Öncelikle sevgili hocalarma teekkür ediyorum. Bu konferans düzenlemekte
emei geçen herkese ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nde
460
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
görev yapan genç arkadalarma özellikle teekkür etmek istiyorum. Bugün deinilen konularn hepsi doal olarak son
derece tartmal konular, son derece zor konular.
Benim deineceim konu ise hemen hemen üzerinde hiç
tartma olmayan bir konu. Bildiiniz gibi hem i hukukunu
hem sosyal güvenlik hukukunu ilgilendiren bir konu i sal
güvenlii konusu. Yürürlükteki mevzuatla ilgili olarak taraar
arasnda bir tartma, görü ayrl söz konusu deil. Esasen
bu konuda yeterli mevzuatmzn olmad da söylenemez.
Özellikle son zamanlarda AB direktierinin birebir çevirisi
niteliinde çok sayda yönetmelik var. Ancak mevzuattaki dayankl önleme açsndan bir temel i sal, i güvenlii kanunun çkmas son derece yararl olur. Bu konuda çabalar da
var ama çok daha önce kanunlaabileceini zannediyordum.
Nedense bugüne kadar geçeklemedi. 51 küsür maddeden
ibaret dolaysyla sadece maddeleri okumak bile yarm saatten
fazla bir zaman alr. Bunu ksa bir zamanda datmadan nasl aktarabilirim diye düündüümde 3’e ayrabilmek aklma
geldi. 1. ksmda tasar taslanda öngörülen u andaki mevzuatmzda olmayan yeni kavram ve kurumlar. Daha sonra
2. ksmda kimlere hangi sorumluluklarn, yükümlülüklerin
getirildii ve daha sonra da maddelerde yeni düzenlemeler,
yürürlükteki mevzuatmzda olmayan yeni düzenlemeler.
lk olarak içi kavram yerine çalan kavramnn bulunduunu görüyoruz taslan 3. maddesinde.
Bir dier yeni kavram i ilikisi kavram, i sözlemesi yerine artk her türlü çalma, çaltrma ilikisi ve memurlar da
kapsayacak ekilde atanma ilemiyle kurulan iliki de burada
yer alyor.
Bir yeni çalan kavram görüyoruz. sal ve güvenlii çalan temsilcisi. Bu dier sendika temsilcilerinden farkl
olarak sadece taslakta i sal ve güvenlii konusunda bir i
yerinde çalanlarn temsilcisi.
461
Hukukunun Güncel Sorunlar
Gene yeni bir kavram: kendi adna çalan. Burada tek bana herhangi bir iyerinde bu bir elektrik ustas olabilir, bir duvar ustas olabilir, bir marangoz olabilir tek bana çalan bir
kii. Kendisine ait iyerinde veyahut ta baka bir iverene ait iyerinde ama yannda içi çaltrmadan tek bana çalan kii.
Bir dier kavram önleme. Mesleki riskleri önlemek veya
azaltmak için iyerinde yaplan ilerin bütün aamalarnda
planlanan ve alnan önlemlerin tümü.
Risk deerlendirmesi 2 aya olan bir kavram. yerinde
var olan veya ortaya çkabilecek tehlikelerin, zararlarn saptanmas 1. ayak. 2. ayak ta bunlarn nasl önlenebilecei.
Ve son olarak ta risk gruplar kavram. Kadnlar, çocuklar,
yallar, özürlüler ve dier hassas risk gruplar özel olarak yer
alyor metinde.
Bir KUTGES gördüümüz bir kurum çok ta yararl olabileceini düünüyorum iyi iletilebilirse. Ulusal i sal ve güvenlii konseyi var. Bu konsey ne yapacak? Genel politikalar
tespit edecek, öncelikleri belirleyecek, tavsiyelerde bulunacak
doal olarak bakanlk, sosyal taraar, ilgili kamu kurumlar,
üniversiteler ve sivil toplum kurulularndan oluacak. imdi
bu konuyla ilgili olarak kimlerin sorumluluk tad konusunu bir ema halinde aktarmaya çalacam ama bunu getiremedim ekrana nedense. Belki bir arkadamz yardmc olabilir.
Ben buradan aktarmaya çalaym. Evet, daha önce iverenlerin ve içilerin sorumlu tutulduunu biliyoruz. Buna ek olarak
kendi çalanlarn biraz önce ifade ettiim gibi yükümlülükleri ve üreticiler ve tedarik edenlerin yükümlülükleri ilk defa
düzenleniyor. Bu tabi çok ayrntl ama ben sadece ana balklar itibariyle sralamaya çaltm. Bir defa iverenin iyerleri
arasnda ayrm yaplmakszn ite havalandrma, aydnlatma,
stma gibi konulardaki almas gereken genel tedbirleri almas
gerekiyor. Bunun dnda iyerinin özeliine göre ayr ayr dü-
462
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ünmesi gereken tedbirler var. Koruyucu, önleyici hizmetlere
ilk defa yer verildiini görüyoruz. lk yardm, yangnla mücadele ve ciddi yakn tehlike hallerinde tahliye salanmas, risk
deerlendirmesi yaplmas, kazalarn ve meslek hastalklarnn kaydedilmesi ve bildirilmesi, çalanlarn eitimi ve ilk kez
bir madde olarak yer alan çalanlarn görülerinin alnmas ve
katlmlarnn salanmas bunun da çok önemli olduunu düünüyorum ve iin görüldüü iyeri binalarnn, eklentilerinin,
üretimde kullanlan girdilerin ve koruyucu teçhizatn mevzuatn ön gördüü nitelikte, kalitede olmasnn salanmas.
Çalanlarn yükümlülüklerine gelince tabi ki gereken dikkat ve özeni göstermek, kendi salk ve güvenlikleri kadar
bakalarnn salk ve güvenliini de korumaya çalmak,
araç gereç donanm, kiisel koruyucular doru kullanmak,
bunlar kullandktan sonra yerine iade etmek, iyeri dna
çkarmamak, key olarak deitirmemek ve ciddi ve ani bir
tehlike domas durumunda mutlaka iverene veya i sal
ve güvenlii temsilcisine haber vermek, teftie yetkili müfettiler geldiinde onlara gereken yardm salamak. Kendi adna çalanlarn yükümlülükleri de tabi ki bir defa kendilerine
ait bamsz bir iyerinde bu faaliyeti yürütüyorlarsa kendi
iyerlerinde bunun gereini yapmak, baka bir iverene ait
bir iyerinde kendi bana çalyorsa orann i sal güvenlii konusundaki tedbirlere uymak, ciddi yakn, önlenemeyen
tehlike hallerinde hem kendi vücut bütünlüklerini koruyacak
ekilde davranmak, yangn tehlikesi varsa gereken tedbirleri
almak ve var olan tedbirlere uymak. Yeni daha önceki mevzuatmzda bulunmayan bir düzenleme.
Üreticilerin ve tedarik edenlerin yükümlülüü baln
tayor 26. maddede. ekipmanlarn, kiisel koruyucu donanmlar, üretimde kullanlan her türlü malzemeyi, girdileri
temin veya tedarik edenler ve iyeri dndan bakm, onarm,
servis vb. hizmetleri salayan kurum ve kiiler de bu ürün ve
463
Hukukunun Güncel Sorunlar
hizmetlerin i sal, güvenlii mevzuatna uygun nitelikte
olmasn salamak mecburiyetinde. imdi taslakta öngörülen
yeni düzenlemelerin neler olduunu çok ksaca birkaç dakika içerisinde aktarmaya çalacam. Birincisi: le ilgili u
veya bu ekilde balantl olan her konuda iin balangcndan önce, üretim süreci esnasnda ve daha sonra i sal ve
güvenlii konusunda gereini yapmak eklinde snrsz bir
sorumluluu söz konusu iverenlerin.
Ve 7. maddenin 2. fkrasnda iverenin genel yükümlülüü
baln tamakta bu fkra. Gereken çalmalarn ve alnmas
gereken tedbirlerin mali yükünün hiçbir ekilde çalanlara
yükletilemeyecei belirtiliyor burada.
8. maddede gene önemli bir husus toplu korunma yöntemlerine kiisel korunma yöntemlerine kyasla öncelik verilmesi
gerektii ifade ediliyor. Bunun dnda 9. fkrada i kanunumuzdaki genel anlaya uygun olarak ie uygun içi çaltrma
borcu ile uyumlu bir düzenlemenin var olduunu görüyoruz.
Hayati ve özel tehlike arz eden iyerlerine sadece yeterli bilgi
ve talimat verilen ilerin girebilecei bunlarn dndakilerin
girmemesi gerektii ifade ediliyor. Takip eden maddelere ksaca deinecek olursam ayn iyerinde birden fazla iverenin
faaliyet göstermesi durumunda bunlarn i sal ve güvenlii konusunda i birlii yapmalar ve aralarnda bir koordinasyonun salamak zorunda olduklar ifade ediliyor.
11. maddede koruyucu ve önleyici hizmetlerin neler olduu açklandktan sonra bunlarn bakanlk tarafndan belgelendirilen kiilere yaptrlmas gerektii ifade ediliyor. Bugün
bu bir sektör haline gelmi vaziyette. Eitim veren bir takm
kurulular var. Bunlarn hepsinin Bakanlk’tan belge almas
gerekiyor. lk yardm, yangnla mücadele ve tahliye konusu
elbette çok önemli bir konu. Bir defa böyle bir durum söz konusuysa gerekli donanma sahip olan yani gerekli koruyucu
techizata sahip olan ve özel olarak görevlendirilenler hariç
464
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dier içilerin burada çalmaya devam etmeleri iveren tarafndan istenilmeyecek. Ciddi yakn ve önlenemeyen tehlike
hallerinde eer bu bölgeleri terk etmise içiler bu davranlar nedeniyle içilik haklar kstlanamayacak. Ve gene ayn
maddede 5. fkrada eer amirlerine derhal annda haber verme olana yoksa oradaki çalanlarn kendi inisiyatierini
kullanabilecek durumda olmalarnn salanmas öngörülüyor ve 6. fkra uyarnca ilk yardm, yangnla mücadele, tahliye ve ciddi yakn tehlike hallerinde görevlerini yaparken bu
konuyla ilgili görevlerini yaparken ihmalkar davranmadkça
yahut kusurlu davranlar tespit edilmedikçe bu çalanlar
olumsuz davranlarla karlaamayacaklar.
13. maddede risk deerlendirmesi konusunda sadece iverenlerin deil kendi adna çalanlarn da ayn sorumluluu
tamak zorunda olduklar denir.
16. maddede katlm, i sal güvenlii konusunda görevli olanlarn görülerini aktarmalar ve katlmlarnn salanmas ön görülüyor.
17. maddede eitim konusu düzenleniyor. Bu tabi oldukça
ayrntl. Ben tek tek deinmeyeceim. Ama önemli olan husus eitim maliyetinin çalanlara yüklenemeyecei ve gene
önemli bir konu eitimde geçen sürenin çalma süresinden
saylaca, i süresinden saylacann ifade edilmi olmas.
19. maddede gene kendi adna çalanlarn bu konudaki
yükümlülüü ifade ediliyor.
20. madde salk gözetimi baln tamakta. Ya unsuru,
yaplan iin ar ve tehlikeli olup olmad hususlarna deinildikten sonra genel mant içerisinde taslan, içi yerine çalan kavram kullanlyor. Hiçbir ayrm yaplmakszn
genç içi, çocuk içi, daha ileri yataki içi, kadn içi, özürlü
içi hiçbir ayrm yaplmadan bütün çalanlar için salk raporu alnacak ve iin nitelii gerektiriyorsa periyodik olarak
465
Hukukunun Güncel Sorunlar
bu salk kontrollerinin devam etmesi söz konusu olacak. Ve
gene bununla ilgili mali yük hiçbir ekilde çalanlara yükletilmeyecek.
21. maddede gene yeni ve önemli bir düzenleme görüyoruz. Risk gruplar bal altnda kadnlar, çocuklar, özürlüler
ve dikkatinizi çekmek isterim ilk defa yallar çalma hayatmzda daha dorusu ileri ya grubundakiler demek belki
daha doru bunlarn özel olarak korunmas gerektiine dair
bir hüküm mevcut.
23. maddede i sal ve güvenlii çalan temsilcisinden
söz ediliyor. En az 10 çalann bulunduu iyerinde mutlaka
bir i sal güvenlii çalan temsilcisi bulunacak.
lerleyecek olursak 25. madde izinler ve belgelendirme
baln tamakta. Burada iverenin salayaca girdilerin,
üretimde kullanlan malzemelerin ve iyeri olarak kullanlan
bina ve eklentilerin i sal güvenlii bakmndan yeterli nitelikte olmas düzenleniyor. Maddenin 2. fkrasnda da hangi
iyerleri, iler ve ürünlerle ilgili olarak i sal güvenlii belgesi alnmas gerektii bakanlktan ifade ediliyor.
Gene 26. maddede buna paralel olarak tedarik edenlerin
bu hizmetleri, ürünleri tedarik edenlerin de tamalar gereken sorumluluklar ifade ediliyor.
27. madde aina olduunuz bir balk. in durdurulmas
ve iyerinin kapatlmas baln tayor. Ancak burada içi
ifadesi yerine çalan temsilcisinin yer almas gerektii ifade
ediliyor. Bakaca bir deiiklik yok.
28. maddede tütün ve tütün mamullerinin kullanlmasnn
snrlandrlmas, yasaklanmasyla ilgili bir düzenleme var.
Ama dikkatimi çeken bir nokta; alkol ve uyuturucu kullanmyla ilgili olarak var olan yasak muhtemelen unutulmu
olabileceini düünüyorum. Taslakta yer almyor.
466
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Son 3 maddeye geliyoruz. Taslan 30. maddesinde devletin yetkisi bal var. Bu 4857 sayl kanunda 91. maddede
yer alan bir balk. Ama u anda açklamaya çaltm taslakta çalma hayatyla ilgili tüm mevzuatn uygulanmas deil,
sadece i sal güvenlii yönünden izleme ve denetlemenin
amaçland ifade ediliyor ve umarm gerçekleir. Çünkü biliyoruz ki Çalma Bakanl’nn elindeki müfetti says son
derece az, son derece yetersiz. Burada ihtiyaca yetecek sayda
müfettitin ve gene çok önemli bir kavram kullanlm, devlet
adna yetkili olarak denetim yapacaklar ifade ediliyor.
32. maddede yetkili memurlarn ödevi bal altnda
mevcut mevzuatmzda yer alan düzenlemenin müfettiin
sorumluluu altnda düzenlenmesi söz konusu ve son olarak
ta gene yerinde bir düzenleme madde metninde bir deiiklik
yok ama zabtann yardm bal yerine güvenlik güçlerinin
yardm bal getirilmi. Çünkü hakikaten zabta güçlerinin
çarldklar zaman pek bir fonksiyon yerine getiremediklerini söylememiz mümkün. Ben açklamalarm burada tamamlyorum. Ancak öleden önce sosyal güvenlikle ilgili olarak
deerli kardeim Enver TOÇOLU’nun deindii hususlara
bir ilave yapmak istiyorum. Yusuf ALPER hoca da bana hak
verecektir tahmin ediyorum. Sosyal güvenlik fonlarnn erimesinde çok önemli bir faktör halk arasnda yakacak yardm olarak bilinen bir uygulamayd. Siyasi bir kararla SSK’nn
emeklilere bu ödemeyi yapmas öngörüldü. Ama bu ödemelerin karlnda kurumun bir prim tahsilat imkan olamad için fonlarn erimesinde bu da önemli bir faktördü. Bunu
da hatrlatmakta yarar gördüm.
Sabrnz için teekkür ediyorum.
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Sayn Gerek’in i sal ve güvenlii yasa tasars taslayla ilgili vermi olduu bilgilerden dolay kendilerine teekkür
ediyorum.
467
Hukukunun Güncel Sorunlar
Panelde Sorulan Sorular
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Sayn ARICI buyurun
1. Soru: Prof. Dr. Kadir ARICI
Sorularm öncelikle Fevzi Bey Hocama sormak istiyorum.
imdi ksaca sadece soracam. Fevzi Bey hocam bu televizyon kurulmasyla ilgili hükmün kanuna konulmas gerektiini söylüyorlar. Ben ahsen buna gerek olduunu düünmüyorum. Çünkü sendikalar gelirlerinin % 40’n bu tür ticari,
snai kurulularnn hisselerine yatrabilme imkânlar var.
imdi mesela sendikalar bu konuda bir televizyon satn alma
konusunda ya da mevcut satlan hatta kamunun elinde var
u anda tasarruf mevduat fonunda var. Bunlardan bir tanesini çok rahat alabilirler. Ve kanuna lüzumsuz eyleri çkaryoruz, anayasadan da çkaryoruz. Bence kanuna bu konuda
açk bir hüküm koymann hiçbir faydas yok. Burada 2 tane
TÜRK-’in eski genel bakan var. Bir de mevcut bakanmz
var. Dolaysyla sendikalar bu konuda televizyon kurma konusunu ciddi olarak gündemlerine aldlar m, almadlar m?
Bir de bu madde bu ihtiyac karlar m? Fevzi Bey hocam bu
konuda ne düünür onu sormak istiyorum.
2. bir sorum, imdi siyasi partiler sendikalarn içinde ilen
milletvekili olmas konusunu 274 sayl kanun döneminde bu
mümkündü, uyguland. Burada bir risk vard. O risk te sendikalarn bamszl konusuydu. Siyasi partiler karsndaki
bamszl. Dolaysyla 2821 sayl kanuna bu bamszl
salamak için kurulmutur. imdi biz bunu buradan çkarrsak ayn risk yeniden söz konusu olmayacak m yani sendikalar çünkü Türkiye’de demokrasi yeterince gelimedii için
siyasi partiler sendikalar çok rahat bir ekilde ele geçirip
amacn dna tayabilirler mi bunu engellemek için konulmutu bu konuda görüünüzü örenmek istiyorum hocam.
468
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
imdi Nizamettin Hocama bir soru sormak istiyorum. Bu
da imdi anayasa deiikliklerinde hem 87’de 51. maddede
hem de 54. maddedeki hükümlerin kaldrlmasnda benim
bildiim hep 87 ve 98 de olur. Hâlbuki aplikasyon komisyonu
kararlarna bakn hiç birinde buna yönelik bir tane tenkitle
karlamyoruz. Dolaysyla aplikasyon komisyonunda bu
konuda hiçi bir deiiklik yok iken bu maddeleri çkardmzda ileride tarihi yorum noktasnda yani benim anlayabildiim kadaryla Türkiye’nin belli bir uygulamas var ve bu
uygulamada da siz ayn anda, ayn ikolunda 2 sendikaya
birden üye olmaya ilikin hükmü yasaya koyamayacaksnz.
Çünkü Türkiye bundan hiçbir ikâyeti yok bundan da ikâyeti
yok. imdi tarihi yorum noktasnda yarn anayasaya böyle bir
hüküm konulduunda ilgililer anayasaya aykrlk iddiasnda bulunabilirler mi? Bu konudaki görüünüz nedir?
Yine bir baka soru Nizamettin hocama, imdi sendikalarn sorumluluunun kaldrlmas konusu bunu Fevzi hocam
da cevaplandrabilir. Bu madde biliyorsunuz TAR grevi dediimiz bizim sendika tarihimizde çok ac bir grev vard. imdi bu Türkiye içinde çok önemli bir hadise. imdi siz TAR
fabrikalar mahvedilmiti ve bunun faturasn kimse ödemedi. Günümüzde de stanbul’da, Ankara’da büyük ehirlerde
toplant ve gösteri yürüyüleri yaplyor, vatandan arabalar, iyerleri tahrip ediliyor ve devlet bunlarn, bu tahrip edenlerden bu parann alnmas konusunda hiçbir çaba göstermiyor. Tamam, sendikalardan bu sorumluluun kaldrlmas
yerindedir. Peki, bu boluu toplant ve gösteri yürüyüleri
kanununa bir hüküm koysak ve desek ki; devlet bu zararlar
verenlerden bu zararlar ilgililer tahsil için çaba gösterir. Çünkü Avrupa’da hiç kimse bunu yapamyor niye? Sonuna kadar
üzerine gidiliyor. Ama burada hukuki bir boluumuz var.
Böyle bir hükmün toplant ve gösteri yürüyüleri kanununa
konularak yetkili ve sorumlulardan çünkü bunu yapanlardan
469
Hukukunun Güncel Sorunlar
da bunun hesab sorulur o zaman. Böyle bir hükmün konulmasn siz ne düünüyorsunuz? Bundan kaldrmak m sadece
problem çözülür mü çok teekkür ederim.
Panel Cevaplar:
1. Cevap: Prof. Dr. Fevzi DEMR
imdi televizyon kurulmas konusunda açk bir yasak
var orada siyasi partiler, sendikalar kuramaz diye o yüzden.
Mümkünse yatrmak suretiyle kurabilir misin ama burada da
sendikalarn hissesi yarndan sonra savclk bu konuya el koyar, seni engeller mi, oradaki hükümden yola çkarak o yüzden dedim bana göre yararl olabilir. Hem bir içinin haklarnn özellikle zaman zaman bunlar gazetelerde görüyoruz.
Mesela sosyal sigortalarda benim prim günüm ne kadardr?
Daha kaç yanda emekli olacam gibi bütün eylere cevap
verebilir diye düünüyorum. Ve sendikal olmann, sigortal
olmann yararll burada belirlenebilir ve sigortasz çalanlarn da ikâyetleri alnabilir. Yani en azndan bu konuda bir
deiiklik yaplabilir. Milletvekillerinin baml olmas konusu ise hani bir partiden falan bana göre siz sendikal bakanlarn yönetimle ilgisini keserseniz asl o zaman baml
olur. Yani onlarn sendikayla ilgisinin kesilmeden devam etmelerini istiyorum ki; arkadaki kimlerin eyin üzerinde olsa
daha özgür devam eder. Ama onla ilikisini kestin mi parti
disipliniydi, uydu, buydu yani o zaman daha baml olur.
O nedenle ben onun kaldrlmasna dair anayasa hukuku kitabmda yazdm, hem i hukuku kitaplarnda yazdm. Yani
bu 2 konu çok önemli. Ayn ikolunda bu anayasada yaplan
deiiklikler ben orada biraz ey bakmndan uygun gördüm
anayasadan kaldrlmas bakmndan çünkü anayasa yapma
tekniine pek uygun deil bunlar hep yasayla düzenlenecek
olan konulard. Onlar da o zaman eletirmitim. O yüzden
yasalara dikkat etmek gerekiyor. Yasada bunlarn devam et-
470
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
mesi gerekiyor aslnda. Bu ayn iyerinde 2 tane toplu sözlemeye yol açan ayn ikolunda 2 tane üyelik olduu zaman
da bu konuda sayn Aktay’n görülerine katlyorum yani
hakikaten kaos olur. Ona imkân vermemek lazm. Yani o yüzden sendikaclk hareketini önünde engel olarak gördüümü
belirtmek isterim.
2. Cevap: Prof. Dr. Nizamettin AKTAY
Sayn Arc’nn açklamalar aslnda bizim tebliimizin
içinde ksmen vard. Uluslararas çalma örgütünün kendileri aplikasyon komite çalmalarna da katldlar. Bizde zaman
zaman katldk. Türkiye bu bakmdan hiç suçlanmyor. Türkiye hiç demokratik eksiklik var, bunlar deitirin vs. demiyorlar. Demedikleri halde özellikle 87 ve 98 sayl sözlemeleri
gerekçeye yazp ite bunlar yaparsak daha fazla demokratikletiririz demek aslnda baka baz hesaplar gündeme getiriyor. Baknz çok sendika üyelii aslnda Kadir hoca çift sendika üyelii diyor. Kadir hoca çift sendika üyelii deil çok
sendika üyelii geliyor. 3 sendikaya, 5 sendikaya üye olabilirsiniz. Bu gelecek ortaya. Bunlar ne büyük skntlar yaratacak.
Sebep ne? imdi buradan da Sayn Sabri Bey’e cevap vereyim.
Aslnda Sabri Bey benim meramm biliyor. Herkes te benim
meramm biliyor ama burada bir oyun oynanyor. Türkiye’de
tarm ikolunda oynanan, TÜRK-’e bal sendikalara oynanan oyunlar var. Türkiye’de Metal- kolunda TÜRK-’e
bal sendikalara uygulanan oyunlar var. Baz eyler var, gelimeler var. Bu gelimeler sonucunda Türkiye’de TÜRK-’in
dengedeki yerinin deitiini biliyoruz. Baknz sizler çok iyi
bilirsiniz sendikacsnz. 1950-60 arasnda Türkiye’de 2 tane
konfederasyon yaratld. Birisi A partisine, birisi B partisine.
Son zamanlarda yine bir konfederasyon yaratlyor bilmem
ne partisine. Siz neredesiniz? Siz nötrsünüz. Siz dengede
duruyorsunuz. TÜRK-’siniz Ankara’da TÜRK- varsnz.
471
Hukukunun Güncel Sorunlar
Ben bunu demek istiyorum. Sizin gücünüz krlp siz ortadan
kaldrlmak çalyorsunuz, çallyorsunuz. Ama böylelikle
Türkiye’nin gücü krlyor. Bakyorsunuz dün sayn bakan da
itiraf etti biz bunu derslerde örencilere söylüyoruz. 3 milyon
civarnda sendika üyesi içiden bahsediliyor. Yanl bakanlk
kaytlar doru deil. Uluslararas Çalma Örgütü Türkiye
Cumhuriyeti Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl’na diyor
ki senin kaytlarna itibar etmiyorum diyor. Bu ayptr. Yllardr böyle. 8 yldr batasnz neden deitirmediniz. 3 milyonun 4’te biri kadar bir üyemiz var diyor sayn bakan. Dün itiraf etti. 750.000 o da yanl biliyorum. Toplu sözleme yapan
sendika üyesi içi kadar Türkiye’de sendika üyesi ey var.
Sendika üyesi var. Ben bunlar demek istiyorum Sabri Beye.
Benim meramm budur. Bir bakas Kadir hocann eyle ilgili,
toplant ve gösteri yürüyüleri kanununda deiiklik yaplsn. Buna da hiç gerek yok hocam. Zaten 55. madde içerisinde
borçlar kanunu 55. madde çerçevesinde bu sorumluluk çözülür. Sendikann yetki vermedii birisi sendika adna bir ey
yapamaz. Yetki vermise o zaman sendika yine sorumludur.
O sorumluluk hukuku çerçevesinde problem çözülür. Ama
sendika hiç yetki vermedi sendikann üyesi ya da sendikann
bakan yetkisizdir. Yetkisizse bir ey yapmsa tutup ta onu
sendika tüzel kiiliine mal etmek bu doru deil. Dolaysyla bunun kaldrlmas dediimiz gibi belki de içinde yaplan
tek doru deiiklik olmutur diye düünüyorum.
Panel Bakan: Prof. Dr. Abdurrahman AYHAN
Sabrnzdan dolay çok teekkür ediyorum. Hepinize sevgi ve sayglarm sunuyorum. yi günler efendim.
472
IV. OTURUM
MAKRO EKONOM VE STHDAM
Oturum Bakan
: Prof. Dr. Serdar KILIÇKAPLAN
Hitit Üniversitesi Rektörü
Konumaclar
: Doç. Dr. Serap PALAZ
Balkesir Üniversitesi,
Bandrma ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Ar. Gör. Olcay ÇOLAK
Rize Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesii
Ar. Gör. Okan Güray BÜLBÜL
Ar. Gör. Volkan IIK
Gazi Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Rdvan KURTPEK
Devlet Planlama Tekilat Müstearl
,
Planlama Uzmanl
Kamil TAÇI
Devlet Planlama Tekilat Müstearl
,
Planlama Uzmanl
Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE
Yrd. Doç. Dr. Serpil ACAKAYA
Süleyman Demirel Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE
Ar. Gör. Alim TETK
Ömer YALÇIN
Süleyman Demirel Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2008 KÜRESEL FNANS KRZ VE
TÜRKYE’DE KADINLARIN GÜCÜNE
KATILIMINA ETKS
Serap Palaz52
Olcay Çolak53
ÖZET
Dünya ekonomisinde imdiye kadar yaanan pek çok
krizden farkl olarak 2007’de Amerika Birleik Devletleri’nde
(ABD), ipotekli konut kredileri piyasasnda ortaya çkan kriz
ksa bir süre içinde küresel bir nitelik kazanm ve Türkiye
ekonomisini de 2008’in ikinci yarsndan itibaren etkisi altna alrken, reel sektörü olumsuz bir ekilde etkilemitir. Reel
sektördeki bu negatif görünüm özellikle igücü piyasasna
yansmtr. Tarihsel süreç içinde sürekli olarak gerileyen
kadn igücüne katlm, krizle birlikte daha da olumsuz bir
seyir izlemitir. Krizle birlikte kentlerde her be kadndan
biri igücüne katlrken, krsal kesimde her dört kadndan
biri igücüne katlmaktadr. Kadnlarn tarihsel süreç içinde igücüne katlmnda etkili olan ev hanm olma, ataerkil
gelenekler krizle deiim göstermemi, bununla birlikte eitim düzeyi arttkça kadnlarn igücüne katlmnn da artt görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Finansal Kriz, gücü, Kadnlarn gücüne Katlm
52 Doç. Dr. Balkesir Üniversitesi, Bandrma ..B.F. Ç.E.E..B.
e-mail: [email protected]
53 Ara.Gör. Rize Üniversitesi, ..B.F. e-mail: [email protected]
475
Makro Ekonomi ve stihdam
ABSTRACT
The nancial crisis that had appeared in 2007 in the
United States of America (USA) in the subprime mortgage
credit markets, more differently from the aspects of the many
nancial crisis that world economics had been experienced
so far, acquired a global qualication in a short time period
and got the Turkish economy under the inuence since the
second half of 2008 by affecting the real sector negatively. This
negative aspect reected especially to the labour market. The
woman labour force Participation which declines continiously
in the historical course followed a more negative trend
with the crisis. While one fth of each woman participates
to the labour force in the rural areas, on the other hand one
fourth of each woman participate to the labour force in the
urban areas with the crisis. Factors such as being housewife,
patriarchal traditions which are effective for women’s labour
force participation within the historical course, didn’t change
with the crisis however women’s labour force participation
increases as the educational attainment level increaes.
Key Words: Financial cries, Laborforce, Female Labour
Forc e participation
1. GR
Dünya nans tarihinde yaanan en büyük nansal krizlerden birisi 1929’da Amerikan ekonomisinde yaanan “Büyük Kriz” olmutur. Fakat söz konusu kriz, dönemin siyasi ve
iktisadi konjonktürü göz önüne alndnda özellikle piyasa
ekonomisi sisteminin hâkim olduu ekonomileri etkilemitir.
Küreselleme sürecinin hzland 1980’li yllardan itibaren
Souk Sava döneminin de sona ermesiyle ortaya çkan nansal krizler ilk etapta yerel nitelikli olsa da sonraki aamalarda
dünya genelini de etkileyebilmitir. 2007 ylnda Amerikan
476
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ekonomisinde ilk olarak ipotekli konut kredileri piyasasnda
ortaya çkan kriz, ksa sürede dünya ekonomisini etkisi altna
almtr.
Kriz, Türkiye ekonomisini 2008’in ikinci yarsndan itibaren özellikle reel sektörü ciddi bir biçimde etkilemitir.
Finans kesiminde 2001 krizinin ardndan alnan önlemlerin
de etkisiyle önemli bir sorun yaanmazken, reel sektör iç ve
d talepte daralmayla birlikte ciddi bir darboaza girmi
ve özellikle isizlik oranlar önemli boyutlara ulamtr. Bu
durum, igücü piyasasnn seyri hakknda önemli bir gösterge olan igücüne katlm da olumsuz yönde etkilemi.
Bilhassa yllardan beri igücü piyasasna adapte olmada sorunlar yaayan kadnlar için krizin sonuçlar daha olumsuz
olmutur.
Türkiye ekonomisi 1970’li yllardan sonra ciddi bir dönüüm geçirmitir. Ekonominin yapsnn köklü bir biçimde
deimesine yol açan bu dönüüm süreci, üretimin krsal
kesimden kentlere, tarmdan sanayiye hzl bir biçimde kaydrmtr. Bu çalmada, kadnlarn igücüne katlm, söz konusu ekonomik dönüüm balamnda gerekçeleriyle birlikte
irdelenecektir. Çalmada, kadnlarn igücüne katlm farkl
dönemler itibariyle istatistiklerle derlenip karlatrmal bir
analizi yaplm ve Türkiye’de kadn istihdamnn prolinin
ortaya konulmas amaçlanmtr. Bununla birlikte 2008 küresel nans krizinde de kadnlarn igücüne katlm çeitli göstergeler itibariyle derlenip analiz edilmitir.
Bu balamda, çalma giri ile sonuç ve önerilerle birlikte
dört bölümden olumaktadr. kinci bölümde Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn tarihsel süreç içindeki geliimi
sunulacaktr. Bu ksmda 2000 öncesi ve 2000 sonras dönem
ayr ayr ele alnmtr. Zira Türkiye’de igücüne katlm orannn hesaplanmasnda kullanlan teknikler 2000 ylndan
477
Makro Ekonomi ve stihdam
sonra farkllam ve uluslararas ölçütlere uygun hale getirilmeye çallmtr. Bununla birlikte söz konusu dönemde kadnlarn igücüne katlm farkl unsurlar balamnda
ele alnp, igücüne katlm belirleyen faktörler ve etkileri
analiz edilip okuyucuya sunulacaktr. Üçüncü bölümde,
2008 küresel nans krizinin Türkiye’de kadnlarn igücüne
katlmn ne ekilde etkiledii çeitli istatistiklerle irdelenecektir. Kriz döneminde kadnlarn igücüne katlmn hangi unsurlarn etkiledii de bu balamda ele alnacaktr. Son
bölümde ise genel bir deerlendirme yaplarak kadnlarn
igücüne katlmlarn artrmaya yönelik politika önerilerinde bulunulacaktr.
2. TÜRKYE’DE KADINLARIN GÜCÜNE
KATILIMININ TARHSEL SÜREÇ ÇNDEK
GELM
Çalmann bu bölümünde Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn tarihsel süreç içindeki geliimi, erkeklerin igücüne katlmyla karlatrlmas ve bu geliimi etkileyen
faktörler analiz edilecektir. Öte yandan kadnlarn igücüne
katlm ile ilgili istatistikler düzenli olarak 1988 ylndan itibaren DE (günümüzde Türkiye statistik Kurumu) tarafndan
yaynlanmaktadr. Söz konusu istatistikler HA kapsamnda
2000 ylna kadar ylda iki defa (Nisan ve Ekim aylarnda),
2000 ylndan itibaren ise ylda dört defa yaynlanmaktadr
(Özer ve Biçerli, 2004: 63). Bu balamda 2000 öncesi dönem
ve 2000 sonras kadnlarn igücüne katlm orannn geliimi
çeitli açlardan incelenecektir.
2.1. 2000 Öncesi Dönemde Kadnlarn gücüne Katlm
Tablo 1, 1955-1995 döneminde kadn ve erkeklerin igücüne katlm eilimini göstermektedir.
478
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 1. Kadn ve Erkek gücüne Katlm
Yllar
1955
1960
1965
1970
1975
1980
1985
1990
1995
Erkek
95.3
93.6
91.8
84.7
85.4
84.9
83.3
83.3
77.8
Kadn
72.0
66.3
56.6
50.9
47.4
46.3
44.3
43.7
30.6
Kaynak: Özer, M. ve Biçerli, K. (2004). Türkiye’de Kadn gücünün Panel
Veri Analizi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 3 (1), 55-86
Palaz, S. (29-30 April 2004). Women’s Labour Force Participation in Turkey. Paper Presented at the 1st International Conference on Women’s
Studies: Famagusta, Turkish Republic of Northern Cyprus
Tablo 1 incelendiinde, dönemler itibariyle Türkiye’de gerek erkeklerde gerekse kadnlarda igücüne katlm oranlar
dümütür. Kadnlardaki düü ise ciddi boyutlara ulamtr.
1970’lere gelindiinde %50’lere düen igücüne katlm oran, 1995’ten itibaren %30’un altna dümütür. Gerek cinsiyet
balamnda gerekse genel anlamda igücüne katlm orannn
dümesi, çalma çandaki nüfusun uzun dönemde oransal
art göstermesine ramen gerçeklemitir. gücüne katlma
orannn dümesi, Türkiye’de igücü piyasasnda igücüne dahil olmama (çalan veya isiz olarak) yönünde eilimin daha
güçlü olduu anlamna gelmektedir (Sapancal, 2000: 5).
gücüne katlm orannn dümesinde en önemli faktör,
Türkiye ekonomisinin yaad hzl dönüümdür. 1950’li yllar Türkiye ekonomisinde sanayilemenin ve köyden kente göçün hz kazand dönemler olmutur. Ekonominin dönüüm
sürecine girdii bu dönemde GSYH içinde tarmn pay azalr-
479
Makro Ekonomi ve stihdam
ken, sanayi ve hizmetler sektörlerinin paylar artmtr. Bu süreçte tarm kesiminde istihdam çözülürken, kadn igücü sanayi sektöründe kendisine yer bulamamtr. Sanayide istihdam
edilenlerin içinde kadnlarn paynn 1955-1980 döneminde
%12,3’den %10,7’ye dümesi sanayinin kadn igücüne istihdam yaratmadnn göstergesidir (Özer ve Biçerli, 2004: 64).
Öte yandan ekonomik gelime, kentleme ve igücüne
katlm oran arasnda yakn bir iliki söz konusudur. Ekonomik gelime ve sanayileme kentlemeyi hzlandrdndan
igücüne katlm orannda art gösterir. Kentleme yeni i
imkânlar yaratr. Tarmsal kesimde ekonomik bakmdan faal
olanlarla olmayanlarn bir ksm yeni istihdam alanlarnda i
bulur. Tarmn da açlmasyla ulam ve haberleme araçlarnn kullanmndaki art istihdam alanlarn çeitlendirir.
htiyaçlardaki ve isteklerdeki art çalma arzusunu kamçlar. Bu da igücüne katlm orannn yükselmesine neden
olur. Krdan kentlere göçün yani kentlemenin youn olarak
yaand ülkemizde ise mevcut durum, iktisat teorisinin
ve demograk gelimenin öretileriyle çelimektedir. Genel
olarak igücüne katlm oran söz konusu dönemde düü
göstermitir ve krsal kesimde igücüne katlm oran, kentlerdeki orandan ve Türkiye ortalamasndan daha yüksektir.
Dolaysyla krsal kesimde igücü piyasas ile olan iliki kentlere göre daha youndur. Ülkemiz açsndan kentlere gelen
nüfusun en azndan bir ksmnn igücüne dahil olmayarak
dinlenmeyi tercih ettii sonucuna varlabilir. Bunun dndaki
bir baka açklama ise kentlere gelen nüfus fazlasnn mevcut
sektörler yerine özellikle enformel sektör kanalyla resmi kaytlar dnda kalm olmasdr (Sapancal, 2000: 6).
1970’lerin sonunda ciddi boyutlara ulaan enasyon ve
ödemeler bilançosu açklar problemlerinin üstesinden gelebilmek için IMF desteinde istikrar tedbirleri uygulanmaya
balanm, ihracata yönelik sanayileme stratejisi benimsenirken tarmsal girdilere uygulanan sübvansiyonlar önemli ölçü-
480
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
de azaltlmtr. Bu politika deiikliklerinin kadn igücüne
katlm orannn azalma sürecini durdurmad gözlenmektedir. Bunda tarmda istihdam edilen kadn igücünün oran
düerken sanayi ve hizmetler sektöründe kadn istihdamnn
artmaynn etkili olduu söylenebilir. 1980 sonras uygulanan istikrar tedbirlerine ramen enasyonun genelde yüksek
oranlarda seyretmesi; ücret, maa ve tarmsal gelirlerin azalma
seyrini iddetlendirmitir. 1980-1988 aras içi ücretleri 19 kat,
memur maalar 23 kat artarken yatlar 32 kat artmtr. Bu
durum daha önce çalmayan ikincil igücünden emek piyasalarna giri yapmak isteyen kadn says önemli ölçüde artmtr. Ancak, kentli kadnn sanayi ve hizmetlerde yaratlan
istihdam kapasitesinden yeterince yararlanamay, onlar kayt d istihdama yönelterek igücüne katlm oran düü seyrinin hzlanmasna neden olmutur (Özer ve Biçerli, 2004: 64).
Kadnlarn igücüne katlm orannda azalan eilimin olmasnn bir dier nedeni de 1980’li yllarn balarnda yürürlüe
konan erken emeklilik düzenlemeleri olmutur. Bu düzenlemelere göre kadnlar 50 yanda veya 20 senelik hizmet döneminden sonra, erkeklerde 25 senelik hizmet döneminden sonra
veya 55 yanda emekli olmaya hak kazanmaktayd. Söz konusu kurumsal düzenleme özellikle orta ve daha üst ya gruplarnn igücüne düük katlm salamalarna yol açmtr. Fakat
söz konusu düzenleme 2001 ylnda deitirilmi ve daha yüksek ya limitleri ile hizmet süreleri getirilmitir. Bu düzenlemeyle igücüne katlm orannn artmas beklenmektedir.
Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn düük olmasnn bir baka nedeni ise kentsel alanlardaki eitim düzeyi
düük kadnlarn “yetersiz katlm çkmaz” olarak adlandrlan bir olguyla kar karya olmalardr (Taymaz, 2009).
Kentlerde yaayan eitim düzeyi düük kadnlarn sigortasz
ve kayt d ilerde aldklar ücretler genellikle çocuk bakm,
yemek piirme ve temizlik gibi ev ileri için bakasn tutmak
için ödeyecekleri paradan daha düüktür bu nedenle sade-
481
Makro Ekonomi ve stihdam
ce kayt d sektörde çalma ans olan bu kadnlarn igücü
arz da düük olmaktadr. Düük ücretler ve düük eitim getirileri, büyüdüklerinde igücüne katlm anslarnn çok az
olduunu düündüklerinden dolay ailelerin kz çocuklarnn
eitimine az yatrm yapmalarn yol açmaktadr. Bu durum
igücü piyasasna da yansmakta ve ücretlerin daha da düük
olmasna neden olmakta ve igücü arzn azaltmakta, bu döngü yetersiz katlm pekitirmektedir (DPT ve WB, 2009: 22).
2.2. 2000 Sonras Dönemde Kadnlarn gücüne Katlm
Tablo 2, 2000 sonrasnda Türkiye genelinde kent ve krsal
düzeyde cinsiyete göre igücünün durumunu vermektedir.
Tablo 2. 2000-2006 Dönemi gücünün Durumu
2000
Kr
Kent
2005
Kr
Kent
2006
Kr
Kent
Toplam gücü (Bin)
10.902 12.176 10.167 14.398 9.894 14.882
Kadn gücü (Bin)
3.809
2.379
3.310
Erkek gücü (Bin)
7.093
9.797
6.857 11.356 6.657 11.640
58,7
44,1
53,1
45,5
52,2
45,5
40,2
17,2
33,7
19,3
33,0
19,9
77,9
70,9
73,5
71,5
72,2
70,8
Toplam gücüne Katlm
Oran (%)
Kadn gücüne Katlm
Oran (%)
Erkek gücüne Katlm
Oran (%)
gücüne Dahil Olmayan
Nüfus (Bin)
gücüne Dahil Olmayan
Kadn Nüfus (Bin)
gücüne Dahil Olmayan
Erkek Nüfus (Bin)
3.043
3.237
3.243
7.679 15.454 8.981 17.279 9.057 17.835
5.669 11.439 6.506 12.759 6.560 13.028
2.011
4.015
2.476
4.520
2.497
4.807
Kaynak: Toksöz, G. (2007). Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu.
(1. Bask). Ankara Uluslararas Çalma Örgütü
482
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 2 incelendiinde, 2000 ylndan itibaren Türkiye’de
kentlerde toplam igücü artarken krsal kesimde sürekli düü göstermektedir. Benzer eilim kadn igücü için de geçerlidir. Bu durum, 2000’li yllarda krsal kesimden kentlere
göçün devam ettiini göstermektedir. 2006 yl itibariyle 15
ve daha yukar yataki toplam igücü 24.776.000 kii olup,
genel igücüne katlm oran %46,8 olarak gerçeklemitir.
Toplam igücünün 6.480.000’i kadn, 18.297.000’i erkektir, igücündeki her dört kiiden biri kadndr (%26,1). gücüne
katlm oran kadnlarda %24,9 ve erkeklerde %71,5 olarak
gerçeklemitir. Arada büyük fark vardr ve erkeklerin igücüne katlm oranlar yllar itibariyle çok snrl biçimde azalrken, kadnlarnki sürekli düü göstermitir (Toksöz, 2007:
18). Türkiye’de kadnlarn igücüne katlmnn düüklüü,
yüksek isizlik oranlar ve kaytd istihdamla birlikte igücü piyasasnn en önemli sorunlar arasnda yer almaktadr.
Türkiye’de kadnlar igücüne katlm oranlar açsndan 130
BM üyesi ülkeler arasnda 2000li yllara ait verilerle yaplan
sralamada en alttan 10.srada, OECD ülkeleri arasnda ise en
altta yer almaktadr (KEG, 2010).
Öte yandan krsal kesimde igücüne katlm oran gerek
erkeklerde gerekse kadnlarda 2000’den itibaren sürekli azalsa da kentlerdeki igücüne katlm oranndan daha yüksektir.
2000 yl itibariyle krsal kesimde %40,2 olan kadn igücüne katlm oran, 2006 itibariyle %33’e kadar gerilemitir. Erkekler için kr/kent igücüne katlma oranlar 2001 ylndan
sonra birbirine yaklamaktadr. Kadnlar için ise kr/kent igücüne katlma oran farkll çok fazla çarpcdr. Krsal kesimde, kentteki kadna göre yaklak 3-3,5 kat daha fazla sayda kadn, karlksz emein bir kategorisi olan ücretsiz aile
içilii ad altnda istihdam edilmektedir. Erkekler ise hane
reisi olarak kendi hesabna çalma kategorisinde kaydolmak-
483
Makro Ekonomi ve stihdam
tadr. Ancak 2004 ylndan sonra bu fark 2 katna inmektedir.
Farklln azalmas krsal kesimde kadnlarn kentlere göç
nedeniyle gittikçe igücü piyasasndan çekilmesiyle ilgilidir
(Özkaplan, 2008: 15).
2006 itibariyle kentlerde igücüne dahil olan her be kiiden biri (%21,8) kadndr, buna karlk igücüne dahil olmayan her dört kiiden üçü (%73,0) kadndr. Yine her be kadndan sadece biri (%19,9) igücündedir. Kadnlarn durumu
bete birliin ötesine geçememektedir. Oysa erkeklerde igücüne katlm oran %70,8’dir. Krda ise igücüne dahil olan her
üç kiiden biri (%32,7) kadndr. gücüne dahil olmayanlarn
da kentte olduu gibi dörtte üçü (%72,4) kadndr. Her üç kadndan biri (%33) igücündedir. Krda kadnlarn igücüne
katlm orannda gözlenen hzl düüün gerisinde son 10-15
yldr uygulanan tarm politikalarnn krsal istihdama etkisinin büyük rolü vardr. Bu durum tarmda azalan istihdamla
yakndan alakaldr. Çünkü esas olarak tarmda younlaan
kadn emei, tarmdaki istihdam daralmasna bal olarak
igücü dna çkmtr. 2006 itibariyle krda ve kentte igücündeki kadn says birbirine çok yaklamtr. Toplam kadn
igücünün yars krda yars kentte iken, erkek igücünün
üçte birinden biraz fazlas (%36,4) krda, yaklak üçte ikisi
kenttedir (Toksöz, 2007: 19).
Dier taraftan kadnlarn igücü piyasasnn dnda kalmasyla toplam igücü katlm oran arasndaki iliki de belirgindir daha da önemlisi, igücüne katlm oranlarndaki
sürekli azal i bulma ümidini yitirenlerin saysndaki art yanstmaktadr. 2001-2007 dönemine baktmzda, hem
istihdamdaki azalma hem de i aramaktan vazgeçenlerin
sayndaki art çarpcdr: aktif nüfusa ilave olan 2 milyon
kiinin sadece 400 bini (%10’u) “isiz” kategorisinde igücüne dahil olmutur; zira istihdam 400 bine yakn azalmtr.
484
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
gücüne dâhil olmayanlarn says 4,5 milyona yakn artmtr; bu artn %20’si i bulma ümidini yitirenlerin, %20
’si emekli olanlarn, %20’si örencilerin ve ancak %10’u ev
kadnlarnn saysndaki arta bal gözükmektedir. Dolaysyla 2001 krizi ve sonras dönemde “aktif” olmama nedeni,
ev kadn olmaktan daha çok; i bulamama, eitime katlma ve emekli olma eklinde ortaya çkmaktadr; yani aktif
olamamann nedeni 2000’li yllarda deimektedir; büyük
ölçüde i aramayp, iba yapmaya hazr olanlarn saysndaki art önemlidir (Özkaplan, 2008: 17). Bu balamda kadnlarn igücüne dahil olmama nedenleri 2006 yl itibariyle
gerek Türkiye geneli gerekse yerleim yeri itibariyle Tablo
3’de verilmitir.
Tablo 3. Nedenlere Göre gücüne Dahil Olmayan
Kadnlar: 2006 (%)
Türkiye
Kent
Kr
aramayp çalmaya hazr
olan
5,6
5,2
6,4
Mevsimlik çalan
1,6
0,5
3,7
Ev ileriyle megul
64,8
67,4
60,9
Eitim/öretime devam
ediyor
7,9
9,0
5,9
Emekli
2,9
3,9
0,9
Özürlü, yal veya hasta
10,4
7,1
16,8
Dier
6,3
6,7
4,4
Kaynak: Toksöz, G. (2007). Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu
(1. Bask). Ankara: Uluslararas Çalma Örgütü
Not: Söz konusu tablo yukardaki kaynaktan tarafmzca derlenerek hazrlanmtr.
485
Makro Ekonomi ve stihdam
2006 yl itibariyle kadnlarn igücüne dahil olmama nedenleri irdelendiinde, gerek Türkiye geneli gerekse kentler ve krsal kesimde en önemli nedenin ev ileriyle megul
olma olduu görülmektedir. Özellikle bu durum kentlerde
Türkiye ortalamasnn da üzerindedir. Bu faktörü srasyla özürlü, yal veya hasta olma ile eitim/öretime devam
ediyor olma izlemektedir. Türkiye statistik Kurumu (TÜK)
tarafndan yaymlanan Zaman Kullanm Anketi sonuçlarna
göre Türkiye’de 15 ve daha yukar yataki fertlerin 24 saatlik
etkinlikleri incelendiinde; çalan erkeklerin hanehalk ve ev
bakmna ayrd süre sadece 43 dakika iken çalan kadnlarda bu süre 4 saat 3 dakika olduu saptanmtr. Buna karn çalmayan erkeklerin hanehalk ve ev bakmna ayrd
süre sadece 1 saat 12 dakika iken, kadnlarda bu süre 5 saat
43 dakikadr (TÜK, 2007: 2). Bu durum erkeklerin ev ilerine
çok az zaman ayrarak ev ileri ve bakm hizmetlerinin aslnda kadn ii olduunu göstermektedirler. Türkiye’de devlet
tarafndan salanan kurumsal bakm hizmetlerinin yetersiz
olmas da devletin de bu tür hizmetlerin kadnlar tarafndan
karlanmas gerektiini ve ataerkil aile vurgusuyla perçinlenen bu durum çocuk bakmn ve ev ilerinin bütünüyle kadnlara yüklenmesine neden olmutur.
Dalm kr ve kent ayrm temelinde incelendiinde, geçmite kendi hesabna çalan çiftçi hanelerindeki kadnlarn
ücretsiz aile içisi olarak kaytlara geçtii dönemlerin geride
kald görülmektedir. 2006’da krda 3.237.000 kii olan kadn
igücünün iki kat miktarda kadn (6.560.000) igücü dndadr ve bunun üçte ikisine yakn kesimi ev kadn konumundadr. Krda eitim/öretime devam ettii için igücü dnda
kalan kadnlar kente göre daha düük orandadr. Kentte emeklilik nedeniyle igücü dnda olanlarn yaklak %4’le zaten
düük olan oran ise krda %1’in de altna inmektedir. Krda
özürlülük, yallk, hastalk nedeniyle igücü dnda olanlarn
486
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
oran kentte bu nedenle igücü dnda olanlarn orannn iki
katndan fazladr. Bütün bunlar kadnlar açsndan krdaki koullarn arlna iaret etmektedir (Toksöz, 2007: 21).
Eitim kadnlarn igücüne katlmnda önemli faktörlerden biridir. Eitim olanana ulama ile igücüne katlm arasndaki iliki kadnlar için erkeklere göre daha belirleyicidir
(Palaz ve dierleri, 2006). Okullama, kadnlarn igücüne
katlmnda tutarl ve en etkili belirleyici unsurdur. Eitimin
igücüne katlm oran üzerine etkileri genelde iki türlü görülmektedir: Birincisi, igücü piyasasnda ücretlerin ve i olanaklarnn okullamayla belirlenmesi, eitimli kadnlar ev
ileri gibi piyasa d faaliyetlerde kalmadan ziyade igücü
piyasasnda çalmay daha cazip hale getirmektedir. kincisi,
okullamann etkisinden dolay kadn igücü arz, ev ilerine
kar olarak piyasa iine doru kadnn davranlaryla ilgili
ekonomik olmayan kstlar ykarak ücretler vastasyla etkilerden bamsz olur (Palaz, 2004: 5). Tablo 4, eitime göre igücüne katlma oranlarn vermektedir.
Tablo 4. Eitim Durumuna Göre gücüne Katlm
Durumu (%), 15+Ya
2000
E
K
2001
E
K
2002
E
K
2003
E
K
2004
E
K
2005
E
K
2006
E
K
Okur Yazar
Olmayanlar
56,7 25,2 52,5 24,8 48,1 24,4 48,7 23,6 46,8 19,3 43,5 17,5 40,4 16,2
Lise Alt
74,9 23,0 73,7 24,2 72,3 24,9 70,7 23,4 72,3 22,8 71,8 21,8 70,8 21,8
Lise ve Dengi 70,8 31,8 71,6 31,1 69,7 31,9 69,0 28,9 73,3 30,6 73,8 30,9 73,6 31,4
Üniversite
83,2 70,1 84,3 70,8 84,5 71,5 82,7 69,5 85,3 71,3 84,7 70,0 84,1 69,8
Kaynak: Özkaplan, N. (2008). Türkiye gücü Piyasasnn Dönüümü:
1980-2007.
http://www.keig.org/raporlar/Isgucu%20Piyasasinin%20Donusumu.doc
487
Makro Ekonomi ve stihdam
Eitim, kadn ve erkein igücüne katlmn etkileyen
önemli faktörlerden birisidir. Her üst eitim düzeyine çkldnda krsal ve kentsel alanlar itibariyle kadn ve erkek igücü
katlm oranlar yükselmektedir. Ancak kadnlar için ücretli
bir ie girmede eitimin rolü erkeklerinkine göre daha fazla
belirleyicidir. Okuryazar-olmayan kadnlarn igücüne katlm oran 2006 ylnda %16,2 iken, bu oran üniversite mezunu
kadnlar için %70’e yakndr; daha çarpc olarak, kentlerde
beeri sermaye farkllnn igücüne katlm oranlarn daha
fazla etkilemesidir (bu oranlar kentlerde ayn yl için srasyla
%10 ve %70dir) (Özkaplan, 2008: 32).
Öte yandan krsal kesimde eitimin igücüne katlm üzerine etkisi üniversite eitimi dnda snrldr. Çünkü krsal
kadnlar genel olarak tarmda istihdam edilmekte veya ücretsiz aile içisi olarak eitim gerektirmeyen ilerde çalmaktadr. Dier yandan kentlerde tarma göre daha fazla eitim gerektiren sanayi ve hizmet sektörleri yaygndr. Kadnlar krsal
kesimden kentlere az veya eitimsiz olarak ve sadece tarmsal
kesimdeki i tecrübesiyle göç ettiklerinde igücüne kolaylkla
girememektedir.
3. 2008 KÜRESEL KRZNDE TÜRKYE’DE
KADINLARIN GÜCÜNE KATILIMI
2007 ylnn ikinci yarsndan itibaren ABD ekonomisinde
görülen mortgage krizi, 2008 ylndan itibaren tüm dünyay
etkisi altna alarak küresel bir nans haline gelmitir. Finans
kesiminde balayan kriz ksa sürede reel kesime de yansm
ve dünya çapnda üretimde azalmann etkisiyle isizlik sorunu ortaya çkmtr. Türkiye ekonomisi de krizden özellikle
2008’in üçüncü çeyreiyle birlikte ciddi biçimde etkilenmeye
balamtr. sizlik oranlar iç ve d talepte dolaysyla üretimde azalmann etkisiyle art göstermitir. Bu durum kriz
488
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dönemine kadar olan süreçte igücüne entegre olmada problem yaayan kadn igücüne de olumsuz ekilde yansmtr.
Çalmann bu bölümünde 2008 küresel krizinin Türkiye’de
kadnlarn igücüne katlmn nasl etkiledii, yerleim yeri,
eitim durumu ve cinsiyet gibi faktörlerle incelenecek ve ayrca igücüne dahil olmama nedenleri de irdelenecektir.
3.1. Cinsiyete ve Yerleim Yerine Göre gücüne
Katlm ve Karlatrma
Küresel nans krizi özellikle Türkiye ekonomisini 2008’in
üçüncü çeyreinden itibaren etkilemitir. Bu balamda kadnlarn kriz döneminde igücüne katlm, erkeklerle ve Türkiye
ortalamas ile karlatrmal bir biçimde Tablo 5’de sunulmutur. Bununla birlikte inceleme periyodu kriz öncesi durumu da görebilmek açsndan 2008’in ilk çeyreinden balayarak ele alnarak, 2009’un son çeyreine kadar uzatlmtr.
Tablo 5. Kriz Döneminde gücüne Katlm Oranlar (%)
Dönem
Türkiye
Kadn
Erkek
2008-1
44,8
22,2
68,2
2008-2
47,3
25,2
70,3
2008-3
48,2
25,8
71,4
2008-4
47,0
24,5
70,3
2009-1
46,1
23,8
69,2
2009-2
48,1
26,5
70,4
2009-3
49,2
27,5
71,7
2009-4
48,2
26,4
70,6
Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar,
http://www.tuik.gov.tr
Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr.
489
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablo 5’e göre Türkiye’de genel olarak igücüne katlm
oran, gerek kriz öncesi gerek kriz esnasnda ve krizden sonraki dönemlerde 2000’li yllarla paralellik arz edecek ekilde
düük seyrini korumu ve %50’nin altnda kalmtr. Krizin
Türkiye ekonomisini etkilemeye balad 2008’in üçüncü
çeyreinden itibaren igücüne katlm oran düü göstermitir. 2008’in üçüncü çeyreinde %48,2 olan igücüne katlm oran, 2008’in son çeyreinde %47’ye ve 2009’un banda
%46,1’e kadar gerilemitir. 2008’in banda artan igücüne
katlm oran ise, Türkiye ekonomisinin hzl büyüme kaydettii dönemlerin yansmas olarak kabul edilebilir. olanaklarnn hzl büyüme rakamlaryla artt düünülürse,
insanlarn i bulma umuduyla igücü piyasasna girmeleri
etkili olmu olabilir.
Kadnlarn igücüne katlm oran Türkiye’de düük seyrini kriz döneminde de devam ettirmitir. Kriz döneminde
de neredeyse her dört kadndan birinin igücüne dahil olduu görülmektedir. Türkiye’nin krize girdii 2008 üçüncü
çeyreinden itibaren igücüne katlm orannda düü balam ve bu durum 2009’un ikinci çeyreine kadar devam
etmitir. 2009’un üçüncü çeyreinde kadnlarn igücüne
katlmnda küçük bir art olmu ve dördüncü çeyrekte
ise tekrar bir düü yaanmtr. 2008’in dördüncü çeyrei ile 2009’un dördüncü çeyrei karlatrldnda hem
erkeklerin hem de kadnlarn igücüne katlm oranlarnda haf bir art olduu görülmütür (erkekler için yüzde
70.3’den yüzde 70.6’ya; kadnlar için yüzde 24.5’den yüzde
26.4 ‘e). Bunun sebebi ekonomik kriz srasndaki “ilave içi
etkisi” olabilir, yani resesyon dönemlerindeki gelir kaybn
veya isizlii tela etmek için ailenin dier fertlerinin igücü piyasasna katlmaya karar vermesidir. Balevent ve
Onaran’nn (2003) evli kadnlarn kriz dönemlerinde ilave
490
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
içi mi yoksa cesareti krlm içi mi olmaya daha eilimli olduklarn aratrdklar çalmalarnda belirtikleri gibi
2001 mali kriz döneminde de ilave içi etkisi daha çok kadnlar arasnda gözlemlenmi ve kadnlarn igücüne katlmlar artmtr.
Tablo 6. Yerleim Yeri ve Cinsiyete Göre gücüne
Katlm Oranlar (%)
Dönem
Kadn
Erkek
Kent
Kr
Kent
Kr
2008-1
16,2
28,1
68,1
68,3
2008-2
15,0
35,2
69,3
72,8
2008-3
17,0
36,1
70,6
73,2
2008-4
18,2
31,7
69,8
71,7
2009-1
20,5
29,0
68,9
69,7
2009-2
20,1
35,9
69,6
72,4
2009-3
21,3
38,5
70,7
74,1
2009-4
19,4
35,0
70,1
71,8
Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar,
http://www.tuik.gov.tr
Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr.
Tablo 6’da yerleim yeri itibariyle kriz döneminde igücüne katlm oranlar incelenmektedir. Kriz dönemi ve öncesinde yerleim yerine göre igücüne katlm oran kadnlarda büyük farkllk gösterirken, erkeklerde birbirine yakn
bir seyir izlemitir. Kentlerde kadnlarn igücüne katlm
düük düzeyde kalmtr. Kriz döneminde kentlerde kadnlarn igücüne katlm oran krsal kesime kyasla ufak bir
art kaydetmitir fakat kentlerde her be kadndan birinin
491
Makro Ekonomi ve stihdam
igücüne katld görülmektedir. Krsal kesimde kadnlarda igücüne katlm oran, krizin Türkiye ekonomisini etkiledii 2008’in üçüncü çeyreinden itibaren hzl bir düü
göstermitir. Hatta 2009’un ilk çeyrei itibariyle igücüne
katlm oran %30’un altna inmitir. Benzer durum erkeklerin igücüne katlm oran için de geçerlidir. Kriz döneminde erkeklerin igücüne katlm kadnlarnki gibi dalgal
bir seyir izlememitir. Fakat krsal kesimde 2008’in üçüncü çeyreinden itibaren bir düü gözlenmi ve 2009’un ilk
çeyrei itibariyle %70’in altna inmitir. Öte yandan kentlerde erkeklerin igücüne katlm oran kriz döneminde ufak
düüler sergilemitir. Kriz döneminde gerek kadnlarn gerek erkeklerin igücüne katlmnda krsal kesimde arlk
olmas ve krizden çk sürecinde krsal kesimde igücüne
katlmn artmas, istihdamn sanayi ve hizmetler sektöründen tarm sektörüne doru kaydnn göstergesidir. Azalan
iç ve d talep sanayi sektöründe ve hizmetler sektöründe
ilerin durma noktasna gelmesini ve yeni i imkânlarnn
yaratlamamasna neden olmu ve bu da krsal kesime olan
göçü ve gizli isizlerin tarm sektöründe istihdamyla sonuçlanmtr.
3.2. Eitim Durumuna Göre Kadnlarn gücüne Katlm
2008 küresel nans krizine kadar olan dönemde özellikle 2000’li yllarda, eitimin igücüne katlmda özellikle kadnlarda önemli rol oynamtr. Zorunlu ilköretimin 8 yla
çkarlmasnn etkileri 2000’li yllarda belirgin bir ekilde görülmü ve kadnlarn igücüne katlm, eitim seviyesinde
artla birlikte artma eilimi göstermitir. 2008 küresel krizinde Türkiye’de eitime göre igücüne katlm durumu Tablo
7’de verilmitir.
492
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 7. 2008 Küresel Krizinde Eitime Göre gücüne
Katlm Durumu (%), 15+Ya
Dönem
Okuryazar
Olmayan
E
K
E
K
E
K
E
K
2008-1
33,8
12,1
67,5
17,8
69,6
30,6
82,1
69,3
2008-2
37,7
16,1
69,6
20,9
71,9
32,6
82,7
69,9
2008-3
36,5
16,2
70,3
21,6
74,3
33,5
83,0
70,0
2008-4
36,2
13,4
69,0
20,1
73,6
33,2
82,8
70,4
2009-1
36,9
12,2
67,7
19,2
73,0
33,4
82,4
69,9
2009-2
37,5
15,1
68,8
22,4
74,6
34,2
82,9
70,8
2009-3
37,7
16,9
70,5
23,4
75,4
34,2
83,4
70,9
2009-4
36,4
15,6
69,0
22,2
74,8
33,2
83,4
71,4
Lise Alt
Lise ve
Dengi
Üniversite
Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar,
http://www.tuik.gov.tr
Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr.
2008 küresel krizinin yaand dönemde igücüne katlm
durumunun yanstld Tablo 7 incelendiinde, kadnlarn
igücüne katlm eitim düzeyi arttkça art göstermektedir. Fakat her eitim düzeyinde igücüne katlm, erkeklerin
altnda bir seyir izlemektedir. Ayrca kriz döneminde eitim
durumuna göre igücüne katlm, kriz öncesi dönemlerde
Türkiye’de gözlenen trendle tutarl bir seyir izlemitir. Kadnlarn eitim durumu incelendiinde, okuryazar olmayan
kadnlarn igücüne katlmnn dier eitim seviyelerinden
çok düük kald görülmektedir. Ayrca okuryazar olmayan
kadnlarn igücüne katlm dier eitim düzeylerine göre
kriz döneminde daha çok dalgalanma göstermitir. 2000’li
yllarda okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm,
%20’lerin üzerindeyken kriz döneminde orann %15’lerin
493
Makro Ekonomi ve stihdam
altna bile dütüü görülmektedir. Benzer durum lise alt
eitim seviyesinde de gözlenmi ve bu düzeyde igücüne
katlm oran neredeyse okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm düzeyine yaknlamtr. Üniversite düzeyinde
igücüne katlm ise dier eitim seviyelerinin çok üstündedir. Kriz döneminde gerçekleen bu eilim, literatürde eitim
düzeyi arttkça igücüne katlmn arttna dair bulgular da
desteklemektedir. Öte yandan kadnlarn 2008 küresel krizinde yerleim yerleri itibariyle eitim durumuna göre igücüne
katlm durumu Tablo 8’de verilmitir.
Tablo 8. Kadnlarn Eitim ve Yerleim Yerine Göre
gücüne Katlm Durumu (%), 15+Ya
Dönem
2008-1
2008-2
2008-3
2008-4
2009-1
2009-2
2009-3
2009-4
Okuryazar
Olmayan
Kent
4,2
5,6
6,4
5,4
4,5
5,6
6,2
6,1
Kr
20,7
27,6
26,8
21,9
20,6
24,8
27,9
25,6
Lise Alt
Kent
12,3
13,2
13,4
13,5
13,8
14,7
14,6
15,2
Kr
29,6
37,5
39,2
34,3
30,6
39,2
42,2
37,4
Lise ve
Dengi
Kent
30,0
32,2
33,1
32,4
32,7
33,3
33,5
32,5
Kr
33,5
34,8
36,3
37,4
38,4
40,6
39,3
37,6
Üniversite
Kent
69,3
69,6
69,9
70,1
69,7
70,2
70,8
70,8
Kr
70,0
72,8
71,2
73,9
72,6
76,3
72,7
77,7
Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar,
http://www.tuik.gov.tr
Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr.
Tablo 8 incelendiinde, kriz döneminde kadnlarn eitim
düzeyi arttkça gerek krsal kesimde gerekse kentlerde igücüne katlmlarnn da artt görülmektedir. Fakat krsal kesimde igücüne katlm oran her eitim düzeyinde kentlere
494
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
nazaran daha fazladr. Kentlerde ve krsal kesimde igücüne
katlmdaki en bariz farkllk düük eitim düzeylerinde bir
dier ifade ile lise alt ve okuryazar olmama durumlarnda
ortaya çkmtr. Okuryazar olmayan kadnlarn igücüne katlm, krsal düzeyde kentlerden ortalama dört kat daha fazla
gerçekleirken, lise alt eitim düzeyinde bu fark ortalama iki
kat olarak gerçeklemitir. Bu durum, kriz döneminde ücretsiz aile içiliinin kadn igücüne katlmnda ve istihdamnda
hala önemli bir belirleyici olduunu göstermektedir. Bununla
birlikte kentlerde igücüne katlmn, eitim düzeyindeki düüle paralellik göstermesi, kentlerde ev kadn olarak kadnlarn yaamlarn devam ettirdiini, ayrca kriz dolaysyla iç
ve d talebin yol açt durgunluk nedeniyle iten çkarmalarn özellikle düük eitim düzeyine sahip kadnlar igücüne
katlmda etkiledii ve hatta bu kadnlar “cesareti krlm igücü” kapsamna soktuu da söylenebilir. Lise ve üniversite
eitimi düzeyine sahip kadnlarn igücüne katlmnn, krizden fazla etkilenmedii gerek kentsel gerekse krsal düzeyde
vurgulanabilir. Kriz döneminde söz konusu eitim düzeyine
sahip kadnlarn igücüne katlmda ufak azalmalar ve artlar görülse de istikrarl bir düzeye sahip olduu söylenebilir.
Bununla birlikte eitim düzeyi arttkça igücüne katlmda
kentlerde ve krsal düzeyde yaknsamann gerçekletii de
görülmektedir.
3.3. gücüne Katlmama Nedenleri
Bundan önceki bölümlerde vurguland üzere 2008 küresel krizinde kadnlarn igücüne katlm, krizden önceki dönemlere paralellik arz edecek ekilde düük gerçeklemitir.
Bu durum, yerleim yeri, eitim, ya gibi faktörlerle de ortaya
sunulmutur. Bunun dnda yaanlan krizin her ne kadar
nans krizi olarak kabul edilse de ülkemizde reel sektörü
daha derinden etkilemesi, üretimdeki daralmann beraberin-
495
Makro Ekonomi ve stihdam
de getirdii isizlik olgusu, darboazda olan kadn igücünü,
igücüne katlmdan alkoyan en önemli faktörlerden biri olmutur. 2008 küresel krizinde kadnlarn igücüne katlmama
nedenleri, krsal ve kentsel düzeyde Tablo 9’da verilmitir.
Tablo 9: Kriz Döneminde Kadnlarn gücüne
Dahil Olmama Nedenleri (%)
gücüne Dahil Olmama Nedenleri
2008
Kent
2009
Kr
Kent
Kr
Bulma Ümidi Olmayanlar
1,03
1,75
1,43
1,98
Aramayp Çalmaya Hazr Olanlar
3,93
4,12
4,11
5,12
Mevsimlik Çalanlar
0,50
3,23
0,14
0,89
Ev leriyle Megul Olanlar
62,84
61,22
63,36
58,90
Eitim/Öretim
9,63
5,63
10,46
6,55
Emekli
4,43
0,96
4,92
1,18
Çalamaz Halde Olanlar
7,96
19,09
7,55
20,40
Dier
9,63
3,95
7,99
4,95
Kaynak: TÜK, Hanehalk gücü Anketleri Dönemsel Sonuçlar,
http://www.tuik.gov.tr
Not: Söz konusu tablo, tarafmzca hesaplanarak hazrlanmtr.
Tablo 9 incelendiinde, kriz döneminde kadnlarn igücüne katlmamasnda en önemli faktörü, gerek kentsel gerekse
krsal düzeyde ev ileriyle megul olma bir dier ifade ile ev
hanm olarak kabul edilme oluturmaktadr. Bu oran krsal
kesimde kentlere göre biraz daha düük olarak gerçeklemitir. Ev ileriyle megul olma faktörünün yüksek oranda olmas, krizin de Türk kadnnn toplumdaki statüsünü deitirmedii, kadnlarn çocuk bakma gibi ev ileriyle daha ziyade
megul olduunu ve ataerkil yapnn krlamadnn bir göstergesidir. Çocuk, hasta ve yal bakmnda kamusal hizmet-
496
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lerin yetersizlii ve ev ilerinin kadnlarn asli görevi olarak
görülmesi kadn istihdamn olumsuz etkilemektedir. Yaplan
aratrmalarda kadnlarn erkeklere göre zamanlarnn 6 kat
süreyi günlük ev ve bakm islerine harcamakta olduu tespit
edilmitir (ILO 2009).
Kentlerde igücüne dahil olmamada eitim ve dier
nedenler sonra gelmektedir. Fakat bu faktörlerin igücüne
katlmamada etkisi snrldr. Krsal kesimde eitimin etkisi
kentlere kyasla daha snrl olmutur. Krsal kesimde ev ileriyle megul olma dnda etkili olan dier faktör ise çalamaz halde olanlarn durumudur. Çalamaz halde olanlar;
engelliler, hastalar ve yallar gibi gruplar kapsamaktadr.
Bu faktörün etkili olmas, Türkiye’de krsal kesime yeterince
salk hizmetlerinin götürülemediini ve Tablo 3’de 2006 yl
yani 2008 küresel krizi öncesi dönemde gerçekleen deerin
de üzerinde olduunu, krizle birlikte bunun derinleip kadn
igücüne katlm olumsuz yönde etkiledii görülmektedir.
4. SONUÇ VE ÖNERLER
Genel olarak, bir ülkede istihdam edilenlerle isizlerin toplamndan oluan igücü miktarnn toplam nüfusa oranlanmasyla bulunan igücüne katlm oran, o ülkedeki igücü piyasasnn seyri hakknda önemli bir göstergedir.Türkiye’de
igücüne katlm oran, yllar itibariyle sürekli düü göstermitir. Özellikle kadnlarn igücüne katlmnda düü daha
sert ve dramatik olmutur. Bununla birlikte krsal kesimde
igücüne katlm, kentlere nazaran daha yüksek gerçeklemitir. Kadnlarn igücüne katlmnn dümesinde, ekonominin son otuz ylda hzl dönüüm geçirmesi etkili olmutur.
Fakat sanayileme ve kentleme artmasna ramen istihdamda kadna ayrlan pay sürekli düü göstermitir. Dolaysyla
kadnlarn özellikle kentlerde ev ileriyle daha fazla megul
497
Makro Ekonomi ve stihdam
olmas da bu durumdan kaynaklanmtr. Çocuk bakm sorunu ve ataerkil yapnn bir dier ifadeyle aile içinde bu yönde geleneklerin olmas, bu durumu daha da etkilemitir. Öte
yandan krsal kesimde igücüne katlmn daha fazla olmasnda tarm sektörünün ve dolaysyla ücretsiz aile içiliinin
etkili olduu görülmektedir. Bununla birlikte eitim düzeyindeki artla birlikte kadnlarn igücü piyasasnda daha aktif
olduu ve kendine yer bulduu da görülmektedir.
2008 küresel krizi Türkiye’de reel sektörü olumsuz yönde
etkilemitir. ç ve d talepteki daralmayla birlikte üretimin
azalmas, isizlik sorununun ortaya çkmasna neden olmu
ve bu durum, igücü piyasasna entegre olmada zorluk çeken
kadnlarn konumunu daha da olumsuz etkilemi. Kriz döneminde her dört kadndan üçünün igücüne dahil olmad
ortaya çkmtr. Bu durum kentlerde neredeyse her be kadndan birinin igücüne dahil olmas eklinde gerçeklemitir. Krsal kesimde kadn igücüne katlmnn kentlere göre
fazla olmas, kriz döneminde istihdamda tarm sektörünün
paynn sanayi ve hizmetler sektörüne göre daha etkili olduunu göstermektedir. Ayrca tarm sektöründe istihdam art, kadnlar açsndan ücretsiz aile içilii durumunun artarak
devam etmesine yol açmtr. Bununla birlikte daha önceki
dönemlerle paralellik arz edecek ekilde, eitim düzeyindeki
artla birlikte igücüne katlmn artt da görülmektedir. Bu
durum krsal kesimde kentlere göre daha fazla gerçeklemitir. Yine dier dönemlerle paralellik arz edecek ekilde kadnlarn igücüne katlmamasnda ev kadnl olgusu en önemli
faktörlerden biri olmutur.
Krizden çk amacyla bu zamana kadar yedi adet önlem
paketi açklanmtr. Her önlem paketi, reel sektörün önünü
açacak ve istihdam arttracak ekilde planlanmtr. Fakat söz
konusu paketlerde kadn istihdamna ve igücüne katlmna
dair özel bir vurgu da bulunulmamtr. Türkiye’de kadnlarn
498
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
igücüne katlmnn, bata OECD ve AB olmak üzere pek çok
gelimi ve gelimekte olan ülke ortalamasnn altnda olduu düünülürse, kadnlarn igücüne katlmna yönelik daha
somut tedbirlerin alnmas gerekmektedir. Kanunu’nda bu
alandaki düzenlemelere arlk verilmelidir. Öte yandan kadnlarn igücüne katlmamasnda, ev ileriyle megul olma,
geleneksel aile yaps ve çocuk bakm gibi sorunlar ön plana çkmaktadr. Kadnlarn tek balarna üstlendii ev ileri
ve çocuk ve yal bakm hizmetleri yükünün toplumsal bir
sorumluluk olarak devlet-iveren-erkekler tarafndan ortak
paylalmasna olanak veren kurumsal düzenlemelere ihtiyaç
olduu görülmektedir. Bu balamda Yasasnda belirtilen
150 kadn içi çaltran iyerlerine kre açma zorunluluu
getiren madde kadn veya erkek 150 içi çaltran iyerleri
olarak deitirilmesi isabetli olacaktr. Böylece hem iverenleri kre açma zorunluluu dolaysyla 150 içiden az kadn
içi çaltrmaya yönelten bu madde ayn zamanda çocuk
bakmnn da sadece kadnlara ait bir sorumluluk olarak gören cinsiyetçi bak açsnn kanunlara yansmasdr. Ayn
zamanda içi says açsndan madde kapsam dnda kalan
iyerlerinde ise çalan ebeveynlerin çocuk bakm hizmetleri
açsndan desteklenmelerine yönelik olarak belediyeler, Milli
Eitim Bakanl, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi ilgili kurumlarn 0-6 ya aras çocuklar için düük
ücretli ve kaliteli hizmet salad kreler ve anaokullar açmalar için gerekli düzenlemelerin yaplmas gerekmektedir
(KEG, 2010). Ayn ekilde AB normlar çerçevesinde çocuk
bakm hizmetinin kadn ve erkein ortak sorumluluunda
olduunu gösteren ebeveyn izninin yasalamas da kadnlarn igücüne katlmn olumlu etkileyecek bir düzenleme
olacaktr. Eitim düzeyi arttkça kadnlarn igücüne katlmnn artt düünülürse, kadnlarn eitimine yönelik sosyal
aktivitelere ve kampanyalara devlet destei salanmaldr.
Bu konuda aileleri bilinçlendirecek çalmalara hz verilmeli-
499
Makro Ekonomi ve stihdam
dir. Zira günümüzde igücü piyasas nitelikli eleman olmay
gerektirmektedir. Bu balamda kadnlarn mesleki eitim ve
üniversite eitimi gibi ihtiyaçlarnn karlanmasnda devletin
pozitif bir ayrmcla gitmesi gereklidir. ayet eitim düzeyi
arttkça, kentleme ve sanayilemenin kriz sonrasnda yarataca istihdam olanaklar ve dier faydalardan kadnlarn
da yararlanmas mümkün olabilecektir. Ayrca ayrmcln
da önüne geçilebilmeli ve ie almda benzer nitelie sahip erkek ve kadnlarda kadnlara hak tannmas tevik edilmelidir.
Bununla birlikte, kadnlarn çalmasnda engel tekil eden
salk sorunlar ve çocuk bakm gibi hususlarda devletin koruyucu önlemleri almas da son derece önem arz etmektedir.
Söz konusu önlemlerin alnmas ve kadn istihdamnn art,
ülke ekonomisinin krizden daha güçlü bir ekilde çkmasna
ve kalknmann da temellerinin atlmasna yol açabilecektir.
KAYNAKÇA
Balevent C. ve Onaran, Ö. (2003). Are Married Women in Turkey more
likely to become Added or Discouraged Workers? Labour. 27(3):43958.
Biçerli, K. (2009). Çalma Ekonomisi. (5. Bask). stanbul: Beta Yaynlar
Devlet Planlama Tekilat ve Dünya Bankas, (2009). Türkiye’de Kadnlarn gücüne Katlm: Eilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika
Çerçevesi. Rapor No 48508-TR.
KEG, (2010), Kanunu ve Baz kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun Tasars Tasla ve Kadn stihdamnn Artrlmas,
Kadn Emei ve stihdam Giriimi (KEG), http://www.keig.org/
basinAciklamasi.aspx?id=13. (En son eriim, 06.08.2010).
ILO, (2009), Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu, http://www.ilo.
org/public/turkish/region/eurpro/ankara/areas/wstat2009.pdf
(En son eriim, 05.08.2010).
Metin, B. (2003). Türkiye’de gücü Piyasasnn Genel Görünümüne likin Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Kamu- Dergisi. 7 (2), 1-15
500
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Özer, M. ve Biçerli, K. (2004). Türkiye’de Kadn gücünün Panel Veri
Analizi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 3 (1), 55-86
Özkaplan, N. (2008). Türkiye’de gücü Piyasasnn Dönüümü: 19802007. Web: http://www.keig.org/raporlar/Isgucu%20Piyasasinin%20Donusumu.doc 31 Mays 2010 tarihinde alnmtr.
Palaz, S. (2004). Women’s Labour Force Participation in Turkey. Paper
presented at The 1st International Conference on Women’s Studies:
Famagusta, Turkish Republic of Northern Cyprus, 29-30 April 2003.
Palaz, S. Karagol, E. Masatci, K. The effect of education on labour force
participation rate: the case of Turkey, .Ü. ktisat Fakültesi Mecmuas, 56:1, (2006).
Sapancal, F. (2000). Yeni Binyla Girerken Türkiye’de gücü Piyasas:
DE Hanehalk gücü Anketi Sonuçlar Çerçevesinde Bir Deerlendirme. Kamu- Dergisi. 6 (1), 15-43
Taymaz, E. (2009). Growth, Employment, Skills and Female Labor Force.
Ekonomik Aratrmalar Merkezi. Orta Dou Teknik Üniversitesi.
Toksöz, G. (2007). Türkiye’de Kadn stihdamnn Durumu. (1. Bask).
Ankara: Uluslararas Çalma Örgütü.
501
Makro Ekonomi ve stihdam
KÜRESEL EKONOMK KRZN
TÜRKYE’DE STHDAM ÜZERNDEK
ETKLERN ÖNLEMEYE YÖNELK
TEDBRLER: STHDAM VE YATIRIM
TEVK PAKETLERNE LKN
BR DEERLENDRME
Okan Güray Bülbül*
Volkan Ik**
ÖZET
Küresel ekonomik kriz önce sanayiciyi, sonra sanayicinin
yatrm evkini etkilemi, dolaysyla en ar darbeyi de istihdama vurmutur. Yüzlerce kiiye istihdam salayan birçok
sanayi kuruluu, kriz dönemlerinde ya üretim vardiyalarn
düürmekte, ya da üretimi durdurmaktadr. Krizin üretim,
yatrm ve istihdam üzerindeki bu etkilerini haetmek,
hatta yatrmcy krize ramen yeni yatrmlara tevik etmek
amacyla devletin çeitli önlemler almas ise bir zorunluluktur. Çünkü isizlik, devletin aktif rolü ile çözülmesi gereken
sorunlardan biridir.
Pek çok ülkede olduu gibi Türkiye’de de küresel krizin
etkisi üretim hacminin daralmas ve isizliin artmas eklinde kendini göstermitir. Krizin bu etkilerinin haetilmesi
için yaplmas gereken; istihdamn önündeki engellerin kald*
**
502
Aratrma Görevlisi, Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi,
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü. okanguraybulbul@gazi.
edu.tr
Aratrma Görevlisi, Gazi Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi,
Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Bölümü. [email protected]
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
rlmas, istihdam ve yatrmlarn tevik edilmesi ve iç talebin
canlandrlmasdr. Kriz dönemlerinde ulalmas oldukça zor
olan bu hedeerin gerçekletirilmesi için ise tek yol; devletin
aktif rol oynayarak, yatrm ve istihdam tevik etmeye yönelik çkaraca yasalar olmaktadr.
Bu çalmann amac, küresel ekonomik krizin ykc etkilerini haetmek amacyla hazrlanan düzenlemeleri, istihdam tevik noktasnda deerlendirmek ve Türkiye’de yatrm
tevik sistemi dâhilinde çkarlan, 2006/10921 ve 2009/15199
sayl “yatrmlarda devlet yardmlar hakkndaki karar”larn
ve kamuoyunda istihdam paketleri olarak bilinen 5763 ve
5838 sayl Kanunlarn, amaçlar ve içerikleri hakknda bilgi
vererek, yapsal bir sorun olan bölgesel eitsizlii gidermede
ve istihdam yaratmada, bu kararlarn ne ölçüde etkili olabilecei konusunda bir deerlendirme yapmaktr.
Anahtar Kelimeler: Ekonomik Kriz, Yatrm Tevik Sistemi, stihdam.
THE PREVENTION MEASURES OF THE GLOBAL
ECONOMIC CRISIS IMPACTS ON EMPLOYMENT
IN TURKEY: AN ASSESSMENT OF EMPLOYMENT
AND INVESTMENT INCENTIVES PACKAGE
ABSTRACT
The global economic crisis have effected rst industrialists,
then enthusiasm of the investment, hence deal the heaviest
blow to the employment. Many industrial companies which
employed hundreds of people, in times of crisis reduce
production shift or stops the production. Crisis of production,
investment and mitigate the effect on employment, in fact
new investments despite the crisis and even investors in order
503
Makro Ekonomi ve stihdam
to encourage the government to take various measures are a
necessity. Because unemployment is one of the problem to be
solved with the active role of the state.
As in many countries, the impact of global crisis in Turkey
and contraction of production capacity and showed itself in
the form of increased unemployment. To alleviate the effects
of the crisis; removing employment barriers, encourage
employment and investments and also stimulate domestic
demand has to be done. For the achieving this difcult aims
in times of crisis, the only way is the state playing an active
role, aimed at encouraging investment and employment and
also enacted laws to aim these.
This study aimed the evaluation of the Law No:
2006/10921 and the Law No: 2009/15199 “investment in state
aid decisions” and which known in the public opinion as
employment package Law No. 5763 and 5838. Before then the
decision will be informed about the contents of the level of
activity and employment impact will be discussed.
KeyWords:
Employment.
Economic
Crisis,
Investmen
Incentives,
GR
Sanayi devriminin ilk dönemlerinde üretim biçiminin öngördüü youn igücü talebi nedeniyle liberal anlayn isizlie bak geçerliydi. Ancak hem tüketicilerin tercihlerindeki
farkllama, hem de daralan piyasalar sonucu isizlik olgusu
farkl bir boyuta tanmtr. 1929 Dünya Ekonomik Buhran
ile birlikte yara alan liberal anlay, devlet müdahalesini öngören Keynesyen politikalarn güç kazanmas ve ekonominin
tam istihdam düzeyinin altnda da dengede olabileceinin
504
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kantlanmas ile isizlie olan tavrn deitirmek zorunda
kalmtr. Ancak Keynesyen politikalarn güç kaybetmesi ve
stagasyon olgusuna çözüm bulunamamas sonucu oluan
yeni liberal politikalarda isizliin devletin aktif rolü ile çözülmesi gereken bir sorun olduu görüü yerlemitir.
Devletin isizlik sorununun çözümünde bir merci olarak
kabulü ile birlikte, istihdam olanaklar snrl bireylerin korunmas, isizliin yol açt sosyal sorunlarn önüne geçilmesi, yeterli düzeyde i yaratlmas gibi konularda devletin baz
düzenlemelere gittii görülmektedir. Özellikle ekonomik
kriz, sosyal çalkant ve doal afet dönemlerinde devletin hem
istihdamn sosyal yönü, hem de ekonomik gidiat düünülerek istihdam tevik ettii ve istihdamn önündeki engelleri azaltt görülmektedir. Bu anlay, emein giderek deer
kaybettii ve reel ekonomi ile nans ekonomisi arasndaki
balarn iyice azald günümüzde oldukça önemli hale gelmitir. Devletin daha fazla müdahil olduu ekonomik süreçten, daha az role sahip olduu bir sürece geçilmekle beraber,
dünyada istihdamn tevik edilmesi noktasnda devletlere
özellikle küresel kriz sürecinde fazlaca rol biçildii bir döneme girildii gözlenmektedir.
Türkiye açsndan küresel ekonomik krizin en önemli
etkisi isizliin artmas ve istihdamdaki daralma olmutur. Bu anlamda küresel nans krizi, yerel istihdam krizine
dönümütür. %10’lardan %15’ler seviyesine yükselen isizliin kriz sonras sabitlenmesinden endie edilmektedir.
Kapitalizmin doasnda kendisine yer bulan ve sistemin
kendisini yenilemesine etki yapt bilinen ekonomik kriz
olgusu, 2008 sonlarnda küresel bir kriz eklinde ortaya
çkm ve 1929 sonras tüm dünyay etkileyen en önemli
durgunluk olarak kaytlara geçmitir. “Great Recession”
505
Makro Ekonomi ve stihdam
olarak da ifade edilen küresel ekonomik kriz özellikle istihdam ve isizlik boyutunda Türkiye’yi ciddi ekilde etkilemi ve bu dorultuda önlemler alnmtr. Bu çerçevede
krize kar alnan ilk önlemler igücü piyasasna yönelik,
istihdamn önündeki engellerin azaltlmas, istihdamn
tevik edilmesi ve yatrmlar ile iç talebi canlandrmak yönünde olmutur. Birbirini tamamlayc nitelie sahip istihdam ve yatrm tevik paketlerinde öngörülen hedeer ile
devlet, birtakm düzenlemeler yaparak yatrmlar tevik
etmektedir. Çalmann amac kamuoyunda istihdam paketi olarak bilinen düzenlemeler ile yatrm tevik paketlerinin istihdam perspektinde genel bir deerlendirmesini
yapmaktr.
A. 2006/10921 sayl YATIRIMLARDA DEVLET
YARDIMLARI HAKKINDA KARAR:
2001 Krizi Sonras Getirilen Paket Yeniden
Düzenleniyor
Bakanlar Kurulu’nun 06.10.2006 tarihli Resmi Gazete’de
yaymlanan 2006/10921 sayl Karar ile bu Karar’a ekli “Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda Karar”n amac;
“Kalknma Planlar ve Yllk Programlarda öngörülen hedefler ile Avrupa Birlii normlar ve uluslararas anlamalara uygun olarak tasarruar katma deeri yüksek, ileri ve uygun
teknolojileri kullanan yatrmlara yönlendirmek, istihdam
yaratmak, yatrm eiliminin devamlln ve sürdürülebilir kalknmay salamak, bölgeleraras dengesizliklerin giderilmesini temin etmek, küçük ve orta ölçekli iletmelerin
uluslararas düzeyde rekabet edebilmelerini teminen yatrm,
üretim, kalite ve standartlarn artrmalarn ve istihdam yaratmalarn salamak, çevre korumaya yönelik yatrmlar,
506
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ileri teknoloji gerektiren yatrmlar ile bu yatrmlara ilikin
aratrma ve gelitirme faaliyetlerini desteklemek” olarak belirlenmitir.
Bu amaçtan hareketle 2002/4367 sayl kararda belirlenen;
gümrük vergisi ve toplu konut fonu istisnas, yatrm indirimi, katma deer vergisi istisnas, vergi, resim ve harç istisnas ile kredi tahsisi destek unsurlar, 2006/10921 sayl kararda; gümrük vergisi muayeti, katma deer vergisi istisnas
ve faiz destei olarak belirlenmitir. Dolaysyla, 2002/4367
sayl kararda yer alan destek unsurlarndan, yatrm indirimi, vergi, resim ve harç istisnas ile kredi tahsisi desteklerine 2006/10921 sayl kararda yer verilmemi, bunun yerine
2002/4367 sayl kararda yer almayan faiz destei müessesesi
getirilmitir.
Getirilen faiz destei uyarnca; kalknmada öncelikli yörelerde yaplacak yatrmlarn, Küçük ve orta ölçekli
iletmelerin(KOB) yapaca yatrmlarn ve aratrma –
gelitirme(AR-GE) ve çevre konularnda yaplacak yatrmlarn gerçekletirilmesi için bankalardan (katlm bankalar
dahil) kullanlacak en az 1 yl vadeli yatrm kredileri ile ilgili
olarak ödenecek faizin veya kâr paynn TL cinsi kredilerde 5
puan, döviz kredilerinde ise 2 puan, Hazine Müstearlnca
uygun görülmesi halinde azami ilk 4 yl için bütçe kaynaklarndan karlanacaktr.
AR-GE konusunda yaplacak yatrmlarn gerçekletirilmesi için ise, Hazine Müstearlnca uygun görülen iletme
malzemelerinin teminine yönelik olarak bankalardan kullanlacak en az 6 ay ve en çok 12 ay vadeli iletme kredileri ile
ilgili olarak; Türk Liras cinsi kredilerde ödenecek faizin veya
kâr paynn 5 puan, döviz kredilerinde ise 2 puan bütçe kaynaklarndan karlanacaktr. Ancak, proje baznda bütçe kay-
507
Makro Ekonomi ve stihdam
naklarndan karlanabilecek azami yatrm kredisi faizi destei miktar, AR-GE ve çevre yatrmlar için 300 bin TL, KOB
yatrmlar için 200 bin TL, kalknmada öncelikli yörelerde
yaplacak yatrmlar için 1 milyon TL; AR-GE yatrmlarna
yönelik iletme kredisi faizi destei için 100 bin TL ile snrl
olacaktr. Finansal kiralama irketleri araclyla yaplacak
yatrmlar ile kullanlm makine ve teçhizat için ise faiz destei verilmemektedir.
Gümrük vergisi muayeti konusunda; 2002/4367 sayl Karar’da makine ve teçhizat bedelinin %5’ini geçmemek
kaydyla yedek parçalara tannan gümrük vergisi muayeti 2006/10921 sayl Karar’la yürürlükten kaldrlm, tevik
belgesi kapsamnda yaplacak makine ve teçhizat ithal ve yerli teslimleri de katma deer vergisinden muaf tutulmutur.
2002/4367 sayl karara göre yatrm tevikinde destek
unsurlar konusunda baz deiiklikler ve yeni düzenlemeler getiren 2006/4367 sayl karar, bu destek unsurlarndan
yararlanabilmek, dolaysyla Müstearlkça makro ekonomik
programlar, arz-talep dengesi, sektörel, mali ve teknik yönden
yaplacak deerlendirmeler sonucunda yatrm projesinin uygun görülmesi ve teblile belirlenecek ilke ve ölçütler içinde
kalnmas koulu ile tevik belgesine hak kazanabilmek için
gerekli olan asgari sabit yatrm tutarlarnda da deiiklie
gitmitir.
2002/4367 sayl karara göre; asgari sabit yatrm tutar,
kalknmada öncelikli yörelerde yaplacak yatrmlarda 200
bin Türk Liras, dier yörelerde yaplacak yatrmlarda 400 bin
Türk Liras olarak uygulanmakta, nansal kiralama irketleri
araclyla yaplacak yatrmlarda ise bu tutarlarn %25’i olarak uygulanmaktayd. 2000/1822 sayl kararda küçük ve orta
ölçekli iletmeler için ise bu miktar azami 400 bin TL olarak
belirlenmiti. 2006/10921 sayl kararda ise, tevik belgesi ala-
508
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
bilmek ve dolaysyla destek unsurlarndan yararlanabilmek
için gerekli olan asgari sabit yatrm tutarlar aadaki gibi
deitirilmitir:
a) Kapsam müstearlkça teblile belirlenecek KOB’lerin
yatrmlarnda asgari 200 bin Türk Liras, azami 2 milyon
Türk Liras,
b) KOB kapsamna girmeyen iletmelerin yatrmlarnda asgari 1 milyon Türk Liras,
c) Finansal kiralama irketleri araclyla yaplacak yatrmlarda, nansal kiralama irketleri için ise 200 bin Türk
Liras’dr.
2006/10921 sayl karar öncesi, daha önceki yllarda düzenlenen tevik belgeleri ile ilgili uygulamalarda söz konusu
belge hangi Karar’a istinaden verildiyse o Karar çerçevesinde
uygulamaya devam edilecektir. Ancak, talep edilmesi halinde
faiz destei hariç olmak üzere 2006/10921 sayl Karar ve bu
Karar’a istinaden çkarlacak tebliin lehe gelen hükümlerinin uygulanmas da mümkün olacaktr.
2002/4367 sayl kararn 17’nci maddesi uyarnca tevik
belgesi kapsam ithal makine ve teçhizatn 5 yl, yerli makine ve teçhizatn ise 2 yl süre ile Hazine Müstearl’nn izni
olmakszn devir, temlik, sat ve ihrac yaplamamaktayd.
2006/10921 sayl kararn 13’üncü maddesinde ise yatrm
tamamlama vizesi yaplm tevik belgesi kapsamndaki
makine ve teçhizatn, devir, sat, ihraç veya kiralanmas söz
konusu yatrm mallarnn teminini takiben 3 yl doldurmu
olmas halinde serbest olduu hükmü yer almaktadr. Ancak
3 yllk sürenin doldurulup doldurulmadna baklmakszn,
tamamlama vizesi yaplmam tevik belgeleri kapsamndaki
makine ve teçhizatn, yatrmn bütünlüünün bozulmamas
kaydyla veya bütünü ile birlikte; Tevik belgeli bir baka ya-
509
Makro Ekonomi ve stihdam
trm için devri, Tevik belgesi olmayan bir baka yatrmcya
sat, hrac veya Kiralanmas Hazine Müstearlnn iznine
balanmtr.
Son olarak; tevik belgesi kapsam yatrmlarn proje baznda yaplacak deerlendirme sonucunda öngörülecek sürede gerçekletirilmesi gerekmektedir. Ancak yatrmn öngörülen sürede gerçekletirilememesi halinde tevik belgesinde
kaytl ilk sürenin yars kadar ek süre verilebilecektir.
B. 2009/15199 sayl YATIRIMLARDA
DEVLET YARDIMLARI HAKKINDA KARAR:
Daha Kapsaml ve Etkili Yeni Tevik Yasas
2001 krizinin etkilerinin ksmen de olsa giderilmeye çalld 2002 ve 2006 tarihli yatrm paketlerinin ardndan 2008
ylnn son aylarnda ortaya çkan ve dünyann birçok ülkesini olduu gibi Türkiye’yi de olumsuz yönde etkileyen ekonomik krizin bir anda allak bullak ettii yatrm iklimi yeni
ve daha kapsaml bir yatrm tevik paketine ihtiyac körüklemitir. Bunun sonucunda kamuoyunda Yeni Tevik Yasas
olarak bilinen “Yatrmlarda Devlet Yardmlar, Aktif gücü
Programlarnn Güçlendirilmesi ve Kredi Garanti Destei”
paketine ilikin düzenleme, 2009/15199 Sayl “Yatrmlarda
Devlet Yardmlar Hakknda Karar”’n 16 Temmuz 2009’da
yaynlanmas ile somut hale gelmi ve 28 Temmuz 2009’da
yaynlanan “Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda Kararn Uygulanmasna ilikin Tebli” ile konuya ilikin esaslar
belirlenmitir.
2008 krizinin olumsuz etkilerinin yan sra yeni ve daha
kapsaml bir tevik yasasna ihtiyac körükleyen nedenlerden
bir dieri de; 2006/10921 sayl tevik yasasnn, 2002/4367
sayl yasaya göre kapsamnn geniletilmesine ramen yat-
510
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
rmcy beklenilen düzeyde tevik edememesidir. Gerçekten
de Tablo 1’de de görüldüü gibi 2007- 2010 yllar aras OcakTemmuz dönemleri karlatrldnda; gerek verilen tevik
belgelerinin miktar, gerekse istihdam rakamlar açsndan
2009/15199 sayl tevik yasasnn ilk etkilerinin görülmeye
baland 2010 yl ilk 6 aynda önemli bir art göze çarpmaktadr.
Tablo 1: 2007-2010 Yllar Ocak-Temmuz Aylar Arasnda
Verilen Yatrm Tevik Belgelerinin Sektörel
Dalm ve stihdam Rakamlar
Belge Says
Tarm
Madencilik malat
Enerji
Hizmetler Toplam
2007
41
80
875
55
436
1.487
2008
44
105
1.042
79
395
1.665
2009
29
67
392
60
204
752
2010
203
157
1.320
92
636
2.408
stihdam
2007
1.444
2.870
46.068
2.608
20.672
73.662
2008
1.917
3.945
34.141
3.300
21.695
64.998
2009
1.119
1.822
14.493
667
11.315
29.416
2010
6.882
3.256
40.480
1.263
23.761
75.642
Kaynak: T.C. Hazine Müstearl, http://www.hazine.gov.tr
2006/10921 sayl karara göre çok daha kapsaml ve etkili olan ayrca Türkiye’yi gelimilik düzeyine göre 4 bölgeye
ayrarak, bölgesel bir tevik sistemi uygulayan 2009/15199
sayl yeni tevik yasas; kalknma planlar ve yllk prog-
511
Makro Ekonomi ve stihdam
ramlarda öngörülen hedeer ile uluslararas anlamalara
uygun olarak, tasarruar katma deeri yüksek yatrmlara
yönlendirmek, üretimi ve istihdam artrmak, yatrm eiliminin devamlln ve sürdürülebilir kalknmay salamak,
uluslararas rekabet gücünü artracak teknoloji ve AR-GE içerii yüksek büyük ölçekli yatrmlar özendirmek, dorudan
yabanc sermaye yatrmlarn artrmak, bölgesel gelimilik
farkllklarn gidermek/en aza indirmek, çevre korumaya
yönelik yatrmlar ile AR-GE faaliyetlerini desteklemek amacyla çkarlm ve kararn 21.maddesi ile 2006/10921 sayl
karar yürürlükten kaldrlmtr.
Yeni tevik sistemi 3 ana balk üzerinde oluturulmutur.
Bunlar; Büyük ölçekli yatrmlarn teviki sistemi, bölgesel
tevik sistemi, genel tevik sistemidir.
Büyük proje yatrmlarnn teviki ile Teknoloji ve ARGE kapasitesini artracak ve rekabet üstünlüü salayacak,
sektörüne göre farkl büyüklüklerde tanmlanm, büyük ölçekli yatrmlara yönelik bir tevik sisteminin oluturulmas
amaçlanm olup, bu tür yatrmlar bütün bölgelerde tevik
edilmitir. Buna göre; 50 Milyon TL’nin üzerinde asgari sabit
yatrm tutar bulunan 12 ayr yatrm alan, büyük ölçekli yatrm olarak belirlenmitir.
Yeni kararla getirilen en önemli ve en çok eletirilen düzenlemelerden biri kukusuz; yatrm destek unsurlarnn
uygulanmas açsndan 28/8/2002 tarihli ve 2002/4720 sayl
Bakanlar Kurulu Kararnda yer alan statistiki Bölge Birimleri Snandrmas (BBS)-Düzey 2 esas alnarak Türkiye’nin 4
bölgeye ayrlmasdr. Yeni tevik sisteminde; sosyo-ekonomik
gelimilik seviyeleri dikkate alnarak Türkiye, 26 düzey 2
bölgesi ve 4 ana bölgede tasnif edilmitir. Bölgelerin gelimilik seviyelerine göre yardm younluklar/tevikler de fark-
512
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
llatrlmtr. Ayrca desteklenecek sektörler, bölgelerin potansiyelleri ve ekonomik ölçek büyüklükleri dikkate alnarak
tespit edilmitir.
Bu snandrma dorultusunda; 1. Bölgede, arlkl olarak motorlu kara tatlar ve yan sanayi, elektronik, ilaç, makine imalat ve tbbi, hassas ve optik alet yatrmlar gibi yüksek teknoloji gerektiren yatrmlar desteklenirken, 2. Bölgede
nispeten teknoloji youn sektörler desteklenecektir. Bu çerçevede; arlkl olarak, makine imalat, akll çok fonksiyonlu
tekstil, metalik olmayan mineral ürünler (cam, seramik, karo,
yaltm malzemeleri vb) kât, gda ve içecek imalat sektörleri tevik edilecektir. 3. ve 4. Bölgelerde ise; tarm ve tarma
dayal imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal eya gibi emek youn sektörlerin yan sra turizm, salk
ve eitim yatrmlar da tevik edilecektir.
Bölgelere ayrma konusundaki düzenlemeye getirilen
eletiriler; ayn bölge kapsamna alnan illerin gelimilik
düzeyleri arasnda ciddi farklar bulunmasndan kaynaklanmaktadr. Eletirilere göre; iller arasnda haksz bir rekabete
yol açlacak ve yatrmlar belli yerlerde younlaacaktr. Dolaysyla daha üst bir bölgeye yerletirilen baz illerin yeri,
ekonomik imkânlar gözetildiinde, daha alt bir bölgeye kaydrlmaldr.
Örnein; IV. bölgede yer alan Dou ve Güneydou Anadolu bölgelerine Trabzon da dahil edilmitir. sizlik orannn
2009 yl itibariyle %6,1 olduu Trabzon gibi limana sahip bir
ehir ile isizlik orannn %22,1 olduu rnak, %14,2 olduu
Bitlis ve %19,4 olduu Hakkari’nin (TÜK, Hanehalk gücü
Anketi Bölgesel Sonuçlar, 2009) ayn grupta yer almas yanl
bir uygulamadr. Çünkü Trabzon varken kimse rnak’a yatrm yapmayacaktr.
513
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablo 2: IV. Bölge 2010 Yl Ocak-Temmuz Aylarnda
Verilen Yatrm Tevik Belgelerinin Trabzon
rnak-Bitlis ve Hakkâri lleri Arasndaki
Dalm
l
TRABZON
Toplam
IRNAK
Toplam
BTLS
Toplam
HAKKAR
Toplam
TRABZON
Toplam
IRNAK
Toplam
BTLS
Toplam
HAKKAR
Toplam
Genel Tevik Sistemi
Sabit Yatrm
Sektör
Belge Says
(TL)
Madencilik
1
3.400.000
malat
8
14.269.120
Enerji
2
77.880.000
Hizmet
4
6.127.500
15
101.676.620
Madencilik
1
2.300.000
malat
1
16.370.000
Hizmetler
1
5.650.800
3
24.320.800
malat
3
18.431.870
Hizmetler
2
1.925.310
5
20.357.180
Tarm
1
560.000
Madencilik
1
3.500.000
malat
1
8.522.000
Hizmetler
2
1.135.200
5
13.717.200
Bölgesel Yatrmlar
Madencilik
2
15.630.000
malat
5
13.076.128
Hizmetler
10
47.552.242
17
76.258.370
malat
2
16.169.050
2
16.169.050
Madencilik
1
3.630.000
malat
2
5.077.810
Hizmetler
1
4.000.000
4
12.707.810
Hizmetler
1
550.386
1
550.386
stihdam
(kii)
30
83
20
16
149
20
30
-50
80
20
100
11
26
25
8
70
Kaynak: T.C. Hazine Müstearl, http://www.hazine.gov.tr
514
34
87
333
454
70
70
10
55
10
75
4
4
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 2’de de görüldüü gibi yatrmc, ayn düzey bölgeler arasnda yer alan Trabzon, rnak, Bitlis ve Hakkâri illeri
arasnda 2009 verilerine göre; limannn 679 bin ton ihracat ve
1 milyon 116 bin ton ithalat gerçekletirdii Trabzon’u tercih
etmitir (Denizhaber, 2010).
2009/15199 sayl kararla getirilen bir baka düzenlemeye göre; her bölgede her sektör tevik kapsamna alnmad
gibi, karar ekinde belirtilen tarm ve tarmsal sanayi, imalat
ve madencilik yatrmlar ve hizmetler sektörü dahilindeki
baz yatrmlarn genel tevik sisteminden tevik edilmeyecei, tarm ve tarmsal sanayi ile hizmetler sektöründeki baz
yatrmlarn ise tevikinin belirli artlara baland görülmektedir.
Tevik edilmeyecek yatrm konular ile aranan artlar salayamayan yatrm konular hariç olmak üzere, asgarî
sabit yatrm tutarnn üzerindeki tüm yatrmlar ise, (Asgari
sabit yatrm tutarnn I inci ve II nci bölgelerde 1milyon TL,
III üncü ve IV üncü bölgelerde ise 500 bin TL tutarnda olmas
gerekir.), bölgesel ayrm yaplmakszn gümrük vergisi muayeti ile katma deer vergisi istisnasndan yararlanacaklardr.
Bu hüküm ile büyük ölçekli yatrmlar ve bölgesel destekler
kapsamna giren yatrmlarda destek kapsamna alnmtr.
Yatrmclarn yeni tevik sisteminden ve bu sistem kapsamndaki destek unsurlarndan yararlanabilmeleri için,
Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakkndaki Karar ve Tebli
kapsamnda Yatrm Tevik Belgesi alnmas zorunluluu bulunmaktadr. Yatrm Tevik Belgesi almndan önce gerçekletirilen harcamalarn tevik belgesi kapsam destek unsurlarndan yararlandrlmas da mümkün bulunmamaktadr.
2006/10921 sayl kararda belirlenen destek unsurlar,
2009/15199 sayl yeni karar ile geniletilerek; gümrük vergisi muayeti, katma deer vergisi istisnas ve faiz desteine;
515
Makro Ekonomi ve stihdam
vergi indirimi, sigorta primi iveren hissesi destei ve yatrm
yeri tahsisi ilave edilmi, bu destek unsurlarndan yararlandrma konusunda ise, Tablo 3’de görüldüü gibi bölgesel bir
ayrma gidilmitir.
Tablo 3: Destek Unsurlarndan Yararlanma
Büyük Ölçekli Yatrmlar
Açsndan Destek Unsurlar:
Bölgesel Tevik Sistemi
Açsndan Destek Unsurlar:
a) 1. ve 2. Bölgelerde:
Bölgesel Tevik Sistemi
Açsndan Destek Unsurlar:
b) 3. ve 4. Bölgelerde:
Tekstil Konfeksiyon ve Hazr Giyim,
Deri ve Deri Mamulleri Sektörleri
Tanma Destei Açsndan Destek
Unsurlar:
a) Gümrük vergisi muayeti,
b) KDV istisnas,
c) Vergi indirimi,
ç) Sigorta primi iveren hissesi destei,
d) Yatrm yeri tahsisi
a) Gümrük vergisi muayeti,
b) KDV istisnas,
c) Vergi indirimi,
ç) Sigorta primi iveren hissesi destei,
d) Yatrm yeri tahsisi
a) Gümrük vergisi muayeti,
b) KDV istisnas,
c) Vergi indirimi,
ç) Sigorta primi iveren hissesi destei,
d) Yatrm yeri tahsisi,
e) Faiz destei
a) Gümrük vergisi muayeti,
b) KDV istisnas,
a) Vergi indirimi,
b) Sigorta primi iveren hissesi destei,
c) Yatrm yeri tahsisi,
d) Tanma giderleri destei
Yeni tevik paketinde destek unsurlarndan; gümrük vergisi muayeti ve katma deer vergisi istisnasnn içerii konusunda önemli deiiklikler yaplmazken, faiz destei konusunda bölgesel bir ayrma gidildii ve bölgesel desteklerden
yararlanacak yatrmlar ile bölge ayrm olmakszn AR-GE ve
çevre yatrmlar kapsamnda kullanlacak en az 1 yl vadeli
kredilerde veya nansal kiralama sözlemelerinde azami ilk
5 yl için uygulanmak üzere faizin veya kar paynn belirli bir
ksmnn Hazine kaynaklarndan karlanmas öngörülmü-
516
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tür. Bununla birlikte, bölgesel desteklerden yararlanacak yatrmlar için bankalardan kullanlacak en az bir yl vadeli kredilerin tevik belgesinde kaytl sabit yatrm tutarnn %70’ine
kadar olan ksm için;
a) Faiz destei, III. bölgede yer alacak yatrmlarda TL cinsi
kredilerde 3 puan ve döviz kredilerinde 1 puan, IV. bölgede yer alacak yatrmlar için TL cinsi kredilerde 5 puan ve
döviz kredilerinde 2 puan ve en fazla 500.000 TL olmak
üzere uygulanacaktr.
b) Bölge ayrm yaplmakszn aratrma ve gelitirme yatrmlar ile dorudan ticarî mal üretimine yönelik olmayan,
mevcut veya gerçekletirilecek tesisin kat, sv veya gaz
gibi atklarnn temizlenmesi veya yok edilmesine yönelik
çevre yatrmlarnda kullanlacak kredilerde ise faiz destei; TL cinsi kredilerde 5 puan ve döviz kredilerinde 2 puan
ve en fazla 300.000 TL olmak üzere uygulanacaktr.
Faiz destei uygulanacak yatrm tutar toplam sabit yatrm tutarnn en fazla %70’i olarak uygulanabilir. Ayn tevik
belgesi kapsamndaki yatrm için faiz destei uygulamasna
yönelik olarak birden fazla banka talepte bulunamaz veya nansal kiralama ilemi yaplamaz.
Tevik belgelerinde faiz desteinin öngörülmü olmas
dorudan faiz desteinden yararlanmaya hak oluturmamaktadr. Faiz desteinden yararlanlmas için banka tarafndan kredinin kullandrlmasnn öngörülmesi, banka tarafndan yaplacak müracaatn da Müstearlk tarafndan uygun
görülmesi gerekmektedir.
Yeni Tevik paketiyle getirilen yeni bir destek unsuru ise;
vergi indirimi uygulamasdr. Vergi indiriminden yararlandrmada bir yandan bölgesel bir ayrma gidilirken, dier yandan da 31.12.2010 tarihinden sonra balanacak yatrmlar ile
bu tarihten önceki yatrmlar için Tablo 4’de görüldüü gibi
farkl vergi indirimi ve yatrma katk oranlar belirlenmitir.
517
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablo 4: Yatrma Katk ve Vergi ndirim Oranlar
31.12.2010 Tarihinden Sonra Balanacak Yatrmlar
Bölgesel Uygulama
Büyük Ölçekli Yatrmlar
Bölgeler
Yatrma
Katk Oran
(%)
Kurumlar
Vergisi veya
Gelir Vergisi
ndirim
Oran (%)
Yatrma
Katk Oran
(%)
Kurumlar
Vergisi veya
Gelir Vergisi
ndirim
Oran (%)
I.
10
25
25
25
II.
15
40
30
40
III.
20
60
40
60
IV.
25
80
45
80
Tevik Belgesi Kapsamnda 31.12.2010 Tarihine Kadar Balanan Yatrmlar
I.
20
50
30
50
II.
30
60
40
60
III.
40
80
50
80
IV.
60
90
70
90
Kaynak: 2009/15199 Sayl Yatrmlarda Devlet Yardmlar Hakknda
Karar, mad.10.
Yukardaki tablodan hareketle; örnein; tevik belgesi kapsamnda III. Bölgede yaplan ve 31.12.2010 tarihinden önce
tamamlanan 500.000 TL’lik bir yatrm için uygulanacak yatrma katk oran %40 olacaktr. Baka bir deyile; yaplan yatrmn (500.000 TL x % 40 =) 200.000 TL tutarlk ksm, devlet
tarafndan desteklenmi olacaktr. Kurumlar Vergisi açsndan
indirimli oran ise u ekildeki formüle göre hesaplanacaktr;
ndirimli oranl kurumlar vergisi= (Normal Kurumlar Vergisi
oran-(Normal Kurumlar Vergisi oranx0.80). Buna göre, indirimli Kurumlar Vergisi oran; (0.20-(0.20x0.80)= 0.04 olarak
uygulanacaktr. Böyle bir durumda faydalanlan vergi indirimi; (20-4)= 16 birim olarak hesaplanacaktr.
518
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Bilindii üzere, kurumlar vergisi oran %20’dir. Gelir vergisi ise %15 ile %35 arasnda deien tarifeye göre alnmaktadr. Örneimizde yatrm yapann kurum olduunu kabul
edersek, yaplan bu yatrmlardan elde edilecek kazançlar
%20 orannda deil, (%80 indirim yaplmak suretiyle) %4 orannda vergilendirilecektir.
Vergi indirimi konusunda paketin getirdii önemli düzenlemelerden biri de; tekstil, konfeksiyon ve hazr giyim, deri
ve deri mamulleri sektörlerinde I. ve II. Bölgelerde yer alan
illerde faaliyette bulunan iletmelerin IV. Bölgedeki illere
31/12/2010 tarihine kadar bütünüyle tanmas ve en az 50
kiilik istihdam salanmas halinde bu tesisler için; Kurumlar
vergisi veya gelir vergisinin 5 yl süreyle %75 orannda indirimli olarak (bir dier ifadeyle kurumlar vergisi %20 yerine
%5 olarak) uygulanacadr. Uygulamada tekstil gibi birçok
ara elamann çalt bir sektörü dou ve güney douya kaydrmak, bu iki bölgedeki igücünün hem sayca çokluu hem
de vasf düzeyinin düüklüü göz önüne alndnda oldukça
yerinde gözükmektedir. Üstelik bu sayede isizlik oranlarnn
en yüksek olduu Dou ve Güneydou illerinde istihdamn
arttrlmas ve bu bölgelerin sosyo-ekonomik yaam standartlarnn yükseltilmesi hedeenmektedir. Bu düzenlemeye ilikin getirilen eletiriler ise; tek bana vergi indiriminin
yatrmclar az gelimi bölgelere çekmeyecei yönündedir.
Bilindii gibi yatrm yerinin belirlenmesinde tevikler tek
bana belirleyici bir unsur deildir. Alt yap, pazara uzaklk,
hammadde ve enerji kaynaklar, allm müteri, banka ilikileri ve vas eleman varl gibi çeitli parametreler dikkate
alnmaktadr.
2009/15199 sayl tevik paketiyle uygulama alan bulan
bir dier destek unsuru; süresi 4 bölge için ayr ayr belirlenmi olan, sigorta priminde iveren hissesi destei salanmasdr. Bu düzenleme, istihdam tevik amac bakmndan; 5763
519
Makro Ekonomi ve stihdam
sayl Kanunla yürürlüe giren istihdam paketiyle getirilen
ve iverenin sigorta prim yükünde indirim salayan düzenlemeye benzer niteliktedir.
Yeni düzenlemeye göre; yatrm tevik belgesi kapsamnda
gerçekletirilecek olan ve 2009/15199 sayl Karar kapsamnda belirlenen büyük ölçekli yatrmlar ile bölgesel uygulama
kapsamnda desteklenen yatrmlardan, tevik belgesinde kaytl istihdam öngörüleri ile tutarl olmak kaydyla; komple
yeni yatrmlarda, iletmeye geçi tarihinden itibaren salanan ve dier yatrm cinslerinde, yatrmn tamamlanmasn
müteakip, yatrma balama tarihinden önceki son 6 aylk dönemde aylk prim ve hizmet belgesinde bildirilen ortalama
içi saysna ilave edilen istihdam için ödenmesi gereken sigorta primi iveren hissesinin asgarî ücrete tekabül eden ksm, bölgesel snandrmaya göre deimek suretiyle 2 yldan
7 yla kadar Hazinece karlanacaktr. Buna göre; 31.12.2010
tarihine kadar balanlan yatrmlarda; I.bölge yatrmlar için
2 yl, II.bölge için 3 yl, III. bölge için 5 yl ve IV. bölge için ise
7 yllk süreler öngörülmütür.
Bütün bu aktif igücü politikalar kapsamndaki istihdam
desteklerine ilave olarak yeni tevik yasasnda toplum yararna iler için oluturulan çalma programlarna aktarlan
kaynan artrlmas yolu ile okul, hastane ve benzeri salk
kurumlarndaki bakm ve onarm ileri, aaçlandrma ve
erozyon kontrolü, çevre düzenlemesi, arazi slah, park, bahçe düzenlemesi gibi alanlarda geçici süreli olarak istihdam
amaçl programlar geniletilecek ve program kapsamnda
120 bin isize dorudan istihdam olana salanacaktr. Paket, 120 bin isize 3 aydan 6 aya kadar “çevre düzenlemesi”
ii vaat ederken, 200 bin isize günlük 15 TL ödemeli eitim
imkan salayacak, 100 bin genç isiz ise, devletin ödeyecei
günlük 15 TL karlnda özel sektörde “staj” ad altnda çalacaktr.
520
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
KUR 2009 yl sonu verilerine göre Türkiye genelinde
1.627 toplum yararna çalma program düzenlenmi ve bu
programlardan 33.229 erkek, 12.238 kadn olmak üzere toplam 45.467 kii yararlanmtr (Ersöz, 2010). Bu önemli bir
adm olmakla birlikte, geçici çözümler üreten ve ksa dönemli sonuçlar almay amaçlayan bir düzenleme olduundan,
Türkiye’nin kronik isizlik sorununa genel ve kalc bir çözüm getirmekten oldukça uzaktr. Özellikle isizlik rakamlarnn büyüklüü ve krizin etkisiyle bu sorunun kronik bir
hal ald düünüldüünde Türkiye’nin geçici ve ksa vadeli
çözümlerden ziyade uzun vadeli ve kalc çözümlere, ayrca
isizliin olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik politikalara
daha çok ihtiyac vardr.
Sonuç itibariyle yeni tevik paketinin getirdii bölgesel
tevik sistemine yönelik eletirilere ramen, 2008 krizinin
allak bullak ettii yatrm iklimini ksmen de olsa dengeledii gözlemlenmektedir. Bu, yeni paket sonrasnda alnan
tevik belgelerindeki yatrm tutarlarnn, kriz öncesi olan
2007’yi yakalamasndan açkça anlalmaktadr. öyle ki;
2008 ylnn ikinci çeyreinden itibaren ve 8 milyar liradan
balayan tevik belgesi tutarndaki düü, be çeyrek boyunca sürmü ve 2009 üçüncü çeyreinde 3,9 milyara kadar
gerilemitir. Tevik paketinin etkisiyle yln son çeyreinde
alnan belgelerin yatrm tutar ise 8,8 milyar lira ile son be
yln 20 çeyrei içinde 2007 ikinci çeyreinden sonraki en
yüksek ikinci rakam olmutur (Yavuz, 2010:24). Yine paket
sonras sigortal saysna baktmzda ise olumlu bir art
eilimi göze çarpmaktadr. Buna göre; 2008 krizi sonras ortalama %7.5 azalma ile 2009 yl Haziran aynda 14.968.360
kiiye gerileyen aktif sigortal says, 2010 Haziran aynda
15.714.795 kiiye yükselerek ortalama yllk %4.9’luk bir
art kaydetmitir(T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu statistik
Yll 2010).
521
Makro Ekonomi ve stihdam
C. 5763 Sayl KANUN: Genç ve Kadn stihdamnn
Teviki ve gücü Piyasasnn Deregülasyonu
5763 sayl Kanun 15.05.2008 tarihinde kabul edilmi ve
26.05.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe girmitir. 39 Maddeden oluan Kanunla birlikte birçok
Kanunda deiiklik yaplm ve baz Kanunlara maddeler eklenmitir.
Kanun, 10 Kanunun toplam 35 maddesinde deiiklik öngörmektedir. Bu Kanunlardan en çok deiiklie urayan 10
maddesi deiiklie urayan 4857 sayl Kanunu’dur. sizlik Sigortas Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanunun da önemli deiiklikler olmutur.
Kanunu ve Baz Kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanunun en önemli düzenlemeleri özürlü, eski hükümlü ve terör maduru çaltrma noktasnda getirdii deiiklikler, i sal ve güvenliine ilikin hükümler, günlük
isizlik ödeneinin miktarnda öngörülen art, ücret garanti
fonu ve ksa çalmann sizlik Sigortas Kanununa eklenmesi, isizlik sigortas fonundan karlanacak prim kolaylklar,
5510 sayl Kanunda yaplan deiikliklerle salanan prim aflardr. Belirtilmesi gereken husus, i sal ve güvenlii ile
ilgili deiikliklerin altnda Tuzla Tersanelerinde ard ardna
yaanan ölümlü i kazalarnn yattdr. Prim affnn altnda
da, ödenmemi prim borçlarnn büyüklüü ve bu borçlarn
ödenmesine kolaylk salayarak yüklü miktardaki alacan
tahsil edilmesi yatmaktadr. Finansman isizlik sigortas fonundan karlanacak genç ve kadnlarn istihdamna yönelik
tevik ve yine 5510 sayl Kanun çerçevesinde öngörülen prim
ödemelerine devlet destei, nansman bakmndan sorgulanmas gereken düzenlemelerdir.
Kanunun 1. Maddesi, 4857 sayl Kanununun 3. Maddesinin 2. Fkrasn deitirerek, alt iverenlik ilikisinin kurul-
522
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
masnda sakatlk ve alt iverenlik ileminin muvazaal olmas
durumunda izlenecek prosedürü düzenlemektedir. Alt iverenlik müessesesinin hassas bir konu olmas ve içiler açsndan hak kayb yaratabilecek uygulamalara sahne olabilmesi
bakmndan getirilen bu deiiklik olumlu olarak deerlendirilmelidir.
Kanunun 2. Maddesi ise özürlü ve eski hükümlü çaltrma zorunluluu bakmndan önemli bir deiiklie giderek,
Kanununun 30. Maddesinde düzenleme yapmaktadr.
Buna göre, özürlü ve eski hükümlü çaltrma zorunluluu
açsndan kamu ve özel iyeri ayrmna gidilmitir. Ayrca
önemli bir deiiklik ile terör maduru çaltrma zorunluluu hem kamu, hem de özel iyerleri bakmndan kaldrlmtr. Özel iyerlerinin ise eski hükümlü çaltrmas zorunluluk olmaktan çkarlmtr. Düzenlemeye göre; elli veya daha
fazla içi çaltran özel iyerleri %3 özürlü, kamu iyerleri
ise %4 özürlü ve %2 eski hükümlü çaltrmakla yükümlüdür. Bununla beraber, özel sektör iverenlerinin bu madde
kapsamnda çaltrdklar içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin tamam, belirtilen kontenjandan fazla içi
çaltran özel sektör iverenlerinin ise kontenjan fazlas içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin %50’si Hazine
tarafndan karlanacaktr.
Getirdii deiiklikler bakmndan oldukça önemli bir
düzenlemeye konu olan maddenin deerlendirmesini yapmak gerekirse; terör maduru istihdamnn bir zorunluluk
olmaktan çkarlmasn eletirmek mümkündür. Özel sektör
iyerleri için %6’dan %3’e inen özürlü ve eski hükümlü çaltrma zorunluluu ise özel sektör iverenlerini bu nitelikteki kiilerin istihdamnn verimsizlii bakmndan memnun
edebilir. Ancak unutulmamaldr ki, istihdamn sosyal yönü
de oldukça önemlidir. Bu noktada özel sektör iyerleri için
getirilen ve iverenleri de memnun edecei açk olan, özür-
523
Makro Ekonomi ve stihdam
lülerin istihdamnda içilerin sigorta primlerinin iveren hissesinin Hazine tarafndan karlanmas olumlu bir düzenlemedir. Ayrca belirtilen kontenjandan fazla özürlü çaltran
özel sektör iyerlerindeki içilerin sigorta primlerinin iveren
hissesinin %50’sinin Hazine tarafndan ödenecek olmas, iverenleri özürlü istihdam etmeye tevik edici nitelikte bir
düzenlemedir. Ancak kamu ve özel sektör iyerleri için terör madurlarnn istihdam bakmndan korunmas gereken
grup dna çkarlmasnn hiçbir gerekçesi yoktur. stihdam
edilmelerinin daha zor olduu açk olan terör madurlarnn
bu durumunun deimediinin bilinmesine ve bu yönde hiçbir çalma yaplmadan istihdam bakmndan korunmasna
gerek olmadna karar vererek bu zorunluluu kaldrmak,
istihdamn sosyal boyutunu yadsmak anlamna gelmektedir.
Özel sektör iyerleri açsndan özürlü çaltrma zorunluluunun azaltlmas olumlu olarak deerlendirilmekle beraber,
arkasnda hiçbir gerekçe bulunmayan terör madurlarnn istihdam bakmndan korunmas gereken kesim dna çkarlmalar olumsuz olarak deerlendirilmeli ve en yakn zamanda bu kesimin ya istihdamna imkan verecek düzenlemelerin
yaplmas salanmal, ya da bu oran içinde terör madurlarna da yer vererek istihdamlar en azndan kamu iyerlerinde
korunmaldr. statistiklere bakldnda terör madurlarndan Türkiye Kurumu’na bavuranlarn 2008 yl içinde %50
orannda ie yerletirildii ve açk i saysnn 4.303 olduu
görülmektedir. (Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu Genel Müdürlüü statistik Yll 2008, Tablo
28a). Bununla beraber bu orana güvenerek hem kamu, hem
özel sektör iyerlerinde terör maduru istihdam edilmesi zorunluluu kaldrmak, terör madurlarnn istihdam edilebilirliklerini gelitirme noktasnda en önemli motivasyonlarn
azaltmak anlamna gelecektir. statistiklerin yanstt sonuç,
terör madurlarnn istihdam edilebilirliklerinin yeterli seviyede olmad için istihdam edilemediidir. Açk ilerle ba-
524
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
vurular arasnda önemli bir fark olmasna ramen baz terör
madurlar istihdam edilememektedir. Bu noktada istatistiklere güvenerek bu kesimi istihdam açsndan korumann dna çkarmak, bu kesimin i arama sürecinin de dna itilmesi
sonucunu dourabilir. Terör madurlarnn istihdam edilebilirlii dorultusunda eitimlere tabi tutulmas ve kamu iyerlerinde istihdam edilme zorunluluunun da korunmas daha
makul bir çözüm olarak gözükmektedir.
Özürlüler açsndan verilere bakldnda ise, özel sektörün özürlü çaltrma zorunluluunun azaltlmasnn oldukça
yerinde bir karar olduu gözükmektedir. 2009 Yl verilerine
göre Türkiye’de toplam özürlü istihdam etmek zorunda olan
özel iyeri says 13.943’dür. Bununla beraber bu iyerlerinde
çalan özürlü says ise 71.529’dur. Özel sektör iyerlerinde
kontenjan fazlas çaltrlan özürlü içi says ise 4.693’dür.
Ayrca en önemli veri, özel sektör iyerlerinde özürlü içiler
için 16.367 kiilik açk kontenjan bulunmasdr. Eski hükümlüler bakmndan ise özel sektör iyerlerinde böyle bir açk
söz konusu deildir(Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl,
Türkiye Kurumu Genel Müdürlüü statistik Yll 2009,
Tablo 26a).
Bu noktada önemli bir dier istatistik, 2009 ylnda Türkiye
Kurumu’na bavuran özürlü içilerin 26.405’i özel sektör iyerlerinde istihdam edilmeye balanmtr. Bu rakam, yl içinde kuruma bavuran özürlülerin %65’ini, toplam ie yerletirilenlerin ise %22’sini oluturmaktadr. Ancak belirtilmelidir
ki, ylsonu itibaryla srada bekleyen 14.114 özürlü bulunmaktadr. Bu çerçevede söylenmelidir ki, özürlü istihdamnn yükünü özel sektör çekmektedir ve eski hükümlüler noktasnda özel sektör iyerlerinin istihdam kritik önemde deilken,
özürlüler açsndan özel sektör iyerlerinin istihdam oldukça
önemlidir. Bu noktadan bakldnda özel sektör iyerlerinin
istihdam zorunluluunu özürlüler ile snrl tutarak kamu i-
525
Makro Ekonomi ve stihdam
yerlerine hem özürlü, hem eski hükümlü istihdamn zorunlu
tutmak olumlu bir uygulama olarak gözükmektedir. Ayrca
özürlülerin istihdamnda salanan prim kolayl da tevik
açsndan olumludur.
Eletirel noktadan bakldnda ise, özellikle özürlülerin sadece istihdam edilebilecek kiiler olarak görüldüü ve
kendi ilerini kurma noktasnda ayrca bir korumaya konu
edilmedikleri görülmektedir. Avrupa stihdam Stratejisi’nin
önemli bir ayan oluturan giriimcilik perspektinden deerlendirildiinde, özürlülerin giriimciliinin desteklenmesi, en az istihdam edilmeleri kadar önemlidir. Ancak incelenen Kanunda bu yönde bir düzenleme söz konusu deildir.
Bununla birlikte özürlülerin ulam sorunlarnn çözümlenmesi ve özrün olumas noktasnda önlemler alnmas devletin sorumluluundadr ve bu önlemleri almakszn özel sektör iyerlerini özürlüleri istihdam etmekte en önemli sorumlu
olarak görmek anlalr deildir.
Kanunda özel sektör iyerlerine getirilen özürlü istihdam
etme zorunluluunun azaltlmas, özürlü vatandalarmz için
bir deiiklik yaratmayacak olmakla birlikte terör madurlarnn istihdamnn zorunluluk olmaktan çkarlmas sknt
yaratmaktadr. Kamu iyerlerinde de istihdam zorunluluu
kalkan ve bu dorultuda istihdam olana azalan bu kesime yönelik yeni bir düzenleme ihtiyac domaktadr. Ancak
amac krize kar istihdam tevik etmek olan bir Kanunun bu
noktada amaca hizmet etmedii söylenmelidir. Bu düzenleme istatistiklere bakldnda zaten yaplmas gereken ve özel
sektör iyerlerine gerektiinden fazla istihdam zorunluluu
getiren bir düzenlemenin kaldrlmasdr. Ancak küresel ekonomik kriz temelli bir yenilik getirmemektedir.
Kanunun 3., 4., 5. ve 6. Maddeleri i sal ve güvenlii
ile ilgilidir ve Kanunun çkt dönem itibaryla Tuzla Tersanelerinde yaanan içi ölümleri sonucu denetimin arttrlmas
526
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ve ar ve tehlikeli ilerde “çalt ile ilgili mesleki eitim
almam kiilerin” çalmasn yasaklayan düzenlemeleri
içermektedir. Bu yönüyle i sal ve güvenlii yönünden
önemli bir hüküm getiren Kanun, çocuk bakm yurdu (kre)
ve emzirme odalar kurma zorunluluunu, hizmet satn alabilme imkân tanyarak zorunluluk olmaktan çkarmtr.
Kanunun 7., 8., 9. ve 10. Maddeleri iyeri açma, iyerini
bildirme, iyerini bildirme yükümlülüüne uymayan durumlarda cezai yaptrm gibi konularda deiiklik öngörmektedir.
stihdam açsndan herhangi bir deiiklik öngörmeyen bu
düzenlemeler üstünde durulmayacaktr. 11. Maddede getirilen düzenleme ile Kanununun 111. Maddesi uyarnca çkartlan Sanayi, Ticaret, Tarm ve Orman lerinden Saylan lere
likin Yönetmelik yürürlükten kaldrlm ve bu yönetmelikte oldukça uzun tanmlanan iler daha ksa ve net bir tanma
kavuturulmutur.
Kanunun 12., 13. ve 14. Maddelerinde 5510 ve 4447 sayl Kanunlarda deiiklik öngörülmektedir. Bu deiikliklerden en önemlisi ve hakl eletirilere konu olan, sigortal
ve kuruma kaytl dier isizlere, i bulma, danmanlk hizmetleri, mesleki eitim, igücü uyum ve toplum yararna
çalma hizmetleri ve igücü piyasas aratrma ve planlama
çalmas yaplmasnda gerekli harcamalarn isizlik sigortas fonundan yaplmasn öngören düzenlemedir. Belirtilen
hizmetlerin yaplmas sosyal devletin görevleri arasndadr
ve oldukça önemlidir. Ancak bu hizmetlerin nansmannda,
isizlik sigortas fonundan yararlanamayacak olanlarn dahi
nansman isizlik sigortas fonundan karlanarak hem bu
eitimleri ücretsiz almas, hem de bu sürede belirli bir ücret
almas salanmaktadr. Bu durum kanun metninde bulunan
“kuruma kaytl dier isizlere” ibaresinden kaynaklanmaktadr. sizlik sigortasndan yararlanmann en önemli ve ilk
koulu “kendi istei dnda” isiz kalm olmaktr. Kii bu
527
Makro Ekonomi ve stihdam
kriteri salayarak isizlik sigortasndan yararlanabilir. Ancak
Kanunda getirilen düzenleme ile kiinin isizlik sigortasndan
yararlanabilme durumundan bamsz olarak belirtilen tüm
hizmetlerden yararlandrlmas ve en önemlisi bu hizmetlerin
nansmannn isizlik sigortas fonundan salanmas söz konusudur. sizlik sigortasndan hedef kitle dndakilere amac ne olursa olsun bu tip destekler salamak fonun itibarn
bizzat fonun nansmann salayan kiiler nezdinde zedelemektedir. Düzenlemeye getirilen eletiriler tarafmzca da bu
gerekçelerle hakl bulunmaktadr.
Kanunun 15. ve 16. Maddelerinde isizlik sigortas ile ilgili düzenlemelere yer verilmitir. 15. Maddede günlük isizlik ödeneinin miktar, sigortalnn son dört aylk prime esas
kazançlar dikkate alnarak hesaplanan günlük ortalama brüt
kazancnn %40’ olarak belirlenmitir. Bu oran Kanunun yürürlüünden önce günlük ortalama net kazancn %50’siydi.
Hesaplanmas açsndan farkllk yaratan uygulama, sigortalnn eline geçen para açsndan da %10’luk bir fark yaratmaktadr. Ayrca isizlik sigortasndan kiinin eline geçen parann
üst snr da alt snrdaki kriterle uyumlatrlm ve asgari ücretin brüt tutarnn %80’i ile snrlandrlmtr. ç talebin canlandrlmasna yönelik dier tüm uygulamalar gibi bu art
da olumlu ve kriz döneminde hem isizlik hem de iç talebin
korunmas açsndan oldukça önemlidir.
Kanunun 17. Maddesi ile ücret garanti fonuna ilikin Kanununun 33. Maddesi sizlik Sigortas Kanununun Ek 1.
Maddesine dönümütür. Bu maddenin Kanunundan çkarlarak, sizlik Sigortas Kanununa eklenmesi hukuki yorum
gerektiren bir olaydr. Belirtilmesi gereken husus ise, ücret
garanti fonundan yararlanmak için son bir yl içinde ayn iyerinde çalm olma koulunun getirilmi olduudur. Bununla birlikte bu uygulamaya paralel bir ekilde, 18. Madde
ile ksa çalma ödeneine ilikin hükümde Kanunundan
528
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
alnp, sizlik Sigortas Kanununa eklenmitir. Ksa çalma
ile ilgili madde deiiklie uramadan sizlik Sigortas Kanununa eklenmitir.
Kanunun önemli bir dier Maddesi 19. Maddedir. Bu madde kapsamnda sizlik Sigortas Fonundan 2008 ylna münhasr olmak üzere, 1.300.000.000 TL’lik bir ksm Güneydou
Anadolu Projesi kapsamndaki yatrmlara öncelik verilmek
kaydyla Hazine ç Ödemeler Muhasebe Birimine aktarlmaktadr. sizlik sigortas fonunda biriken parann, yine isizlere
yönelik kullanlmas hedef dâhilindedir. Ancak Güneydou
Anadolu Projesi kapsamndaki yatrmlara öncelik verilmek
kaydyla aktarlan parann denetimi Maliye Bakanl’na braklmaktadr. Bu da fonun denetiminin belli bir miktarnn
el deitirmesi anlamna gelmektedir. Elbette ki sosyal açdan
önemli bir kaynak aktarm olmakla beraber, devletin kendi
bütçesinden gerçekletirmesi gereken harcamalarn isizlik
sigortas fonundan karlanmas anlalr deildir.
Bu noktada iki farkl görü verilerek eletirilerin temeline
inilecektir. Birinci görüe göre isizlik sigortas fonunda biriken parann büyük meblalara ulamas bu parann hangi
amaçla olursa olsun bir baka yerde kullanlmas kabul edilemez bir durumdur ve daha da önemlisi anayasaya aykrdr (Tuncay, 2009:28). kinci görü ise, fon kaynaklarnn GAP
yatrmlarnda kullanlmas istihdamn arttrlmasna olumlu
etki yapacaktr, ancak fonun baka amaçlarla kullanlmasnn
kapsn açan bir uygulama olmas dolaysyla dikkat edilmesi gerekmektedir(Klç, 2008:62-63).
Bizim görüümüze göre ise, önemli bir büyüklüe ulamasyla birlikte ayr bir önem kazanan isizlik sigortas fonu,
bu gibi uygulamalarla tüketilerek fonun itibar zedelenmektedir. Türkiye’de birçok fonun bu anlay çerçevesinde tüketildii ve amac dahilinde kullanlamad bilinmektedir. Bu
düzenleme devam gelebilecek bir uygulamann balangc
529
Makro Ekonomi ve stihdam
olmas nedeniyle önemlidir. Fonun Temmuz 2010 itibaryla
büyüklüü 43 Milyar 762 Milyon TL’dir (Çalma ve Sosyal
Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu Genel Müdürlüü,
sizlik Sigortas Fonu Genel Müdürlüü, sizlik Sigortas
Fonu Aylk Basn Bülteni, 2010:5) Türkiye’nin 2010’nu birinci
çeyrei itibaryla net d borcunun 149.542 Milyon Dolar (Hazine Bakanl, Yllk statistikler, Türkiye’nin Net Borç Stoku
2008, Tablo 24a) olduu göz önüne alnrsa fondaki parann
büyüklüü anlaml hale gelmektedir.
Kanunun 19. Maddesi, istihdam tevik açsndan oldukça önemli bir maddedir. Genç ve kadn istihdamnn teviki
noktasnda; 18 yandan büyük ve 29 yandan küçük kiiler
ve ya üst snr aranmakszn 18 yandan büyük kadnlarn,
Kanunun yürürlük tarihinden önceki alt aylk dönemde prim
ve hizmet belgelerinde kaytl sigortallar dnda olmas artyla, Kanunun yaynlanma tarihinden itibaren bir yl içinde
ie alnan ve ilen çaltrlanlar için prime esas kazanç alt snr üzerinden sigorta primine ait iveren hisselerinin; Birinci
yl için %100’ü, ikinci yl için %80’i, üçüncü yl için %60’, dördüncü yl için %40’, beinci yl için %20’si isizlik sigortas
fonundan karlanacaktr. ,
Madde kadn ve genç istihdamnn teviki noktasnda iverenlere prim destei salamakta ve bu destei kademeli
olarak azaltarak kötü niyetli uygulamalarn önüne geçmeye
çalmaktadr. Ülkemiz açsndan bakldnda, genç ve kadn
isizliinin boyutlar çarpcdr. Haziran 2010 itibaryla 15 –
24 ya aras grubun isizlik oran %19,1’dir. Bu oran ayn ya
seviyesindeki kadnlarda %20 olarak gözükmektedir. Toplam
isizliin %10,5 olduu bir ülkede genç isizlii oldukça yüksek seyretmektedir. Bunun önemli nedenleri genç isizliinin kronik sorunlar olarak saylabilecek, gençlerin beceri ve
tecrübe eksiklii ile nansal kaynak yoksunluu nedeniyle
ekonomik konjonktürün olumlu seyrettii dönemlerde dahi
530
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
daha zayf bir konumda bulunmalardr. Kriz süresince genç
isizlii art göstermitir. Bunun nedeni ise bir taraftan ie
almlarn durmas dier taraftan kdemli çalanlara göre öncelikli olarak gençlerin iten çkarlmalar nedeniyle isizlikle
daha youn biçimde kar karya kalmalardr.
Bununla beraber çarpc bir dier gösterge, igücüne katlma orannn 15 ya üstü erkeklerde %71,6 iken bu orann
kadnlarda %29,1 olmasdr. Bu veriler noktasnda getirilen
önlemler hedefe yöneliktir. Ancak yeterlilikleri sorgulanmaldr. Krize kar önlem alrken, igücü piyasasnn katlna
yönelik bir deiikliin krize kar alnan bir önlem gibi gösterilmesi ne yazk ki hem yeterli olmamakta, hem de popülist
bir yaklam gözler önüne sermektedir.
Kanunun 21., 22. ve 23. Maddelerinde, 4904 sayl Türkiye
Kurumu Kanununa ilikin düzenlemeler yer almaktadr.
l stihdam Kurulu’nun üye dalm ve Türkiye Kurumu
personelinin görevde yükselmesine yönelik düzenlemeler
istihdamn teviki ile ilgili düzenlemeler deildir. Ancak belirtilmelidir ki, istihdam kurullarnn kararlarna balayclk
kazandrlmas önemli bir noktadr.
Kanunun 24. Maddesinde, istihdam tevik yönünden
önemli bir düzenleme getirilmitir. 5510 sayl Sosyal Sigortalar ve Genel Salk Sigortas Kanununda deiiklik yaplarak,
Kanunun 4. Maddesinin A bendi uyarnca sigortal istihdam
eden iverenlerin, içiler için ödedii malullük, yallk ve
ölüm sigortalar primlerinin iveren hissesinin be puanlk
ksm Hazinece karlanacaktr hükmü getirilmitir. Bu uygulamadan yararlanmak için iverenlerin kuruma borçlu olmamas esas alnmtr.
Uygulama istihdam tevik noktasnda önemli olmakla beraber yetersiz kalmaktadr. OECD ülkeleri içinde istihdam üzerindeki mali yüklerin en fazla olduu ülke olan
531
Makro Ekonomi ve stihdam
Türkiye’nin (OECD, 2010), bu durumu deitirmek noktasnda att admlardan biri olmas dolaysyla önemli olan
düzenleme, malullük, yallk ve ölüm prim orannn iveren
hissesinin %11’den %6’ya düürülmesi noktasnda yetersiz
kalmaktadr. stihdam üstündeki yüklerin azaltlmas sigorta
primleri yönünden de düzenlenmelidir. Ancak vergi yüklerinin azaltlmasnn öncelikli olmas gerektii düünülmektedir. verene maliyeti yönünden avantaj salayacak düzenleme ile gelir vergisi ve damga vergisi azaltlarak ücretlerin
iverene maliyetinin azaltlmas hedeenmelidir. Özellikle
ücretlerin damga vergisine tabi olmas uygulamas sendikalarn da üstünde durduu ve kaldrlmas gereken bir düzenlemedir. Bu düzenleme ile snrl da olsa ücretler ve dolaysyla istihdam üzerindeki yükler azaltlm olacaktr. Mevcut
uygulama ise malullük, yallk ve ölüm sigortasnda iveren
hissesinin azaltlmas bakmndan olumlu ancak yetersiz olarak deerlendirilmelidir.
Kanunun 25., 26. ve 27. Maddelerinde sosyal güvenlik sisteminin birletirilmesi noktasnda prim borçlular için yeniden yaplandrma ve prim aff düzenlenmektedir. Prim aff
uygulamas eletirilere konu olmakla beraber, birikmi prim
borçlarnn en azndan anaparasnn teminini öngörmek anlalr bir düüncedir. Ancak belirtilmelidir ki, prim aar toplum nezdinde “niye prim ödeyeyim ki nasl olsa af çkyor”
düüncesinin olumas sonucunu dourmaktadr.
Genel olarak Kanunu istihdam tevik yönünden deerlendirmek gerekirse, genç ve kadn istihdamnn tevik edilmesi
ve sigorta primlerinin iveren hissesindeki puan indirimi oldukça önemli düzenlemelerdir. Bununla beraber yeterlilikleri
ve zamanlamas tartma konusudur. yeri açma prosedürünün basitletirilmesini de, Avrupa stihdam Stratejisi’nin
önemli bir aya olan giriimciliin tevik edilmesi bakmndan olumlu bir adm olarak deerlendirmek mümkündür.
532
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
sal ve güvenlii bakmndan önemli düzenlemeler
getiren Kanun, çkarld dönemdeki gelimelerin bir sonucu
olarak domutur. Bu anlamda Kanunun i sal ve güvenlii ile ilgili düzenlemelerini, gerek iletmeler, gerekse kamu
için önemli deiiklikler öngören ve genel olarak Çalma ve
Sosyal Güvenlik Bakanl’n i sal ve güvenlii bakmndan bulunduu açmazdan kurtaracak önlemler olarak deerlendirmek mümkündür (TSK, 2009:15).
Genel anlamda Kanunu, igücü piyasasnn esnekletirilmesi yönünden regülasyonlar olarak deerlendirmek mümkündür. Ancak daha önce vurgulanan yetersizlik noktas ön
plana çkmaktadr. Bu yetersizlii aadaki tabloda görmek
mümkündür.
Tablo 5. 2010’un lk Yars tibaryla Asgari Ücretin
Hesaplanmas
2009 Yl lk Yars Üstünden Hesaplama
Oran Düzey (TL)
SGK çi Pay
14
102,06
sizlik Sigortas çi Pay
1
7,29
19,5
142,16
sizlik Sigortas veren Pay
2
14,58
Gelir Vergisi (Asgari Geçim ndirimi le Birlikte)
15
92,95
Damga Vergisi
0.6
4,81
SGK veren Pay
Net Ücret
576,57
Toplam Maliyet (ndirim Öncesi)
885,74
5 Puanlk ndirim
36,45
Toplam Maliyet (ndirim Sonras)
849,29
Kaynak: Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl Asgari Ücretin verene
Maliyeti Verileri
533
Makro Ekonomi ve stihdam
gücü piyasasnn esnekletirilmesi ve istihdam üzerindeki yüklerin azaltlmas bakmndan getirilen düzenlemelerin yansmalar tablodaki gibidir. Bu yönden bakldnda
yetersizlik eletirisi geçerlidir. 5 puanlk indirimin karl
yalnzca 36,45 TL’dir. ndirim öncesi ve sonras maliyet karlatrldnda sadece bu indirim dolaysyla iverenlerin yeni
istihdama karar vermelerini beklemek ne yazk ki mümkün
deildir. Düzenleme ile getirilen indirimin daha kapsaml olmas istihdamn tevik edilmesi bakmndan gereklidir.
Ayrca belirtilmelidir ki, sosyal bir yük olarak kre ve sosyal tesis kurma zorunluluunun hizmet alm ekline dönütürülebilmesi imkân, bu hizmetlerinde standardnn dümesi
sonucu doabilecektir.
Tüm bunlar birlikte deerlendirildiinde, genç ve kadn
igücünün istihdamnn tevikinin yeterli, ancak istihdam
üzerindeki yüklerin sürmesi ve kriz sürecinde önlem alma
noktasnda iveren sigorta prim hissesinin 5 puanlk indirimi yetersiz görülmektedir. Krizin varlnn kabul edilmesi
ve krize yönelik önlem almada gecikmenin yansmas olarak
kabul edilebilecek bu gelimeler, igücü piyasasnn krizden
etkilenmesinin ne yazk ki önüne geçilememesi sonucunu dourmaktadr.
D. 5838 sayl KANUN:
Krizin Ayak Seslerinden, Dip Noktasna
5838 sayl Baz Kanunlarda Deiiklik Yaplmas Hakknda Kanun, 18.02.2009 tarihinde kabul edilmi ve 28.02.2009
tarih ve 27155 sayl Resmi Gazete’de yaymlanarak yürürlüe girmitir. 34 Maddeden oluan Kanun, toplam 29 Kanunda deiiklik öngörmektedir. Torba kanun eklinde yasalaan
metin, çalma çerçevesinde sadece istihdam tevik yönünden deerlendirilecektir.
534
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
5838 sayl Kanun çalma çerçevesinde istihdam tevik
yönünden deerlendirilecek olmakla beraber, Kanunun genel
gerekçeleri de sorgulanmaldr. Dorudan istihdam tevik
amaçl olmayan Kanunun genel gerekçelerinden ilki 9. Kalknma Plannda belirtilen Türkiye’nin vizyonu ve uzun vadeli
stratejisi gerei Ortamnn iyiletirilmesi, kaytl ekonomiye
geçiin hzlandrlmas, AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi
ve vergide gönüllü uyum stratejisinin ortaya konulmasdr.
kincisi ise; hem OECD ülkelerindeki vergi kstaslarna yaklamak hem de e- devlet, e-ticaret uygulamalarnn yaygnlatrlmas ve kolaylatrlmas ile yerli ve yabanc yatrmclara
tüm vergi ve sosyal güvenlik mevzuatnda bir düzenleme getirmektir.
5763 sayl Kanundan farkl olarak, krizin özellikle isizlik noktasnda daha fazla hissedildii bir dönemde çkarlan
Kanun, krize yönelik önlemleri içermektedir. Bunlardan en
önemlisi ksa çalma ödeneine ilikin düzenlemelerdir. Krizin igücü piyasas üzerindeki etkilerinin önüne geçilmesi ve
kriz dönemlerinde içi çkarmann engellenmesini hedeeyen
ksa çalma ödenei, daha çok pasif nitelikli bir igücü piyasas müdahale aracdr. Bununla beraber Kanunun getirdii
en önemli düzenleme ksa çalma ödeneine ilikindir ve
ksa çalmay krizin igücü piyasalarna yansmalar noktasnda yegane çözüm olarak dayatmaktadr.
Kanunun krize kar iç talebin canlandrlmas amacyla
motorlu tat vergisi indirimi ve baz mallara yönelik katma
deer vergisi avantaj getirmesi, krizin genel mant çerçevesinde olumlu düzenlemelerdir. Buna göre 2001 ylnda yaanan krizden farkl olarak, küresel temelli yansmalar olan
2009 krizi, d talebe müdahale edilememesi ancak iç talebin
canlandrlarak, ihracata yönelik üretim yapan rmalarn bu
yolla ayakta kalabilmeleri açsndan bu tip uygulamalar ge-
535
Makro Ekonomi ve stihdam
rekli klmaktadr. Bununla beraber, nans piyasalarndaki deregülasyonlarn ve üretimden kopuk büyümenin sonuçlarn
yanstan küresel ekonomik kriz, en liberal politikalarn yürütüldüü ülkelerde dahi devlet müdahalesini gerekli klm
ve birçok ülkede rmalarn devletletirildii görülmütür.
Amerika’da devletin baz bankalara nakit transferi gerçekletirdii ve bu anlamda batmalarn engelledii görülmütür.
Bu müdahalelerin nitelii veya hangi amaçla yapld sorgulanmal ve kapitalizmin yeniden hayat bulmas için devletlerin üstlendii bu rolün, krizin almas sonrasnda ne ekilde
deerlendirilecei takip edilmelidir.
Türkiye açsndan duruma bakldnda ise nans piyasas
2001 krizi sonras baklk sistemini yükseltmi ve küresel
krizden bu anlamda daha az etkilenmitir. Ancak d talebin
azalmas sonucu özellikle sanayi üretiminde daralmalar ve
kapasite kullanmnda düüler gözlenmitir. Türkiye statistik Kurumu tarafndan yaymlanan imalat sanayinde kapasite kullanm anketi sonuçlarna göre, 2009 ylnn sadece
Aralk aynda bir önceki yla göre kapasite kullanm art
göstermitir. Bununla beraber 2009 yl ortalamasna bakldnda, sanayide kapasite kullanmnn 2008 ylna oranla azald gözlenmektedir(TUK malat Sanayinde Eilimler Aralk
2009 Bülteni, 2009:2).
Bu noktada krizin Türk ekonomisi ve sanayisindeki etkisi
daha detayl incelenmelidir. Sanayi üretim endeksi, kapasite
kullanm oranlar ve isizlik oran birlikte incelendiinde, krizin dip noktasnn ubat 2009 olduu gözlenmektedir. Bu anlamda önlemlerin zamanlamasnn geç olduunu söylemek
doru olacaktr. Krizin dip noktasna varmasn beklemeden
öncü göstergelerden hareketle baz önlemler almak, özellikle
isizlik orannn %13’ler seviyesinde platolamasn engelleyici olabilecekken, geç kalnmas ne yazk ki krizin etkilerini
derinletirmitir.
536
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Küresel ekonomik krizin ekonominin temel dinamiklerini
etkilemesi dorudan deil, dolayl olmutur. hracata dayal
büyüme modelinin izlenmesi ve özellikle ihracatmzn önemli bir bölümünü kapsayan Euro Bölgesinin küresel ekonomik
krizden fazlaca etkilenmesi hem kapasite kullanm oranlarn
aaya çekmi, hem de isizlik oranlarnda yükselie neden
olmutur. hracatmzn da önemli ölçüde aramal ithalatna
bal olmas, kriz döneminde dahi yakalanan yüksek büyüme rakamlarnn istihdam etkileyememesi sonucunu dourmutur. Dorudan reel ekonomi ve sanayi sektörü üzerinden
etkilerini gösteren kriz, sanayi sektörünü ucuz döviz – ucuz
ithalat – ucuz igücü üçgenine dayal tornavida montaj hatt teknolojisini sürdürememe noktasna getirmitir. Yüksek
cari açk sonucunu douran ithalata baml sanayileme ve
büyüme, cari açn nasl nanse edildii sorunundan bamsz olarak isizlik sorununu derinletirmektedir (Yeldan,
2008:58). Tüm bu gelimeler küresel ekonomik kriz dorultusunda igücü piyasasna ilikin önlemlerin alnmasn ve iç
talebin canlandrlmasn gerekli klmtr.
Krize kar alnan önlemlerin sonuçlarn da yanstacak veriler ne yazk ki hem dorudan alnan önlemlere atfedilemeyecek sonuçlar barndrmas, hem de alnan önlemlerin ksa
sürede sonuç vermemesi nedeniyle önlemleri deerlendirmede bir kriter olarak kullanlamamaktadr. Bu dorultuda
krizden çk iaret eden kapasite kullanm oranlar ve sanayi
üretim endeksindeki artlar alnan önlemlerin bir sonucu olarak deerlendirilemeyecei gibi istikrar kazanmad sürece
krizden çk iaretleri olarak da deerlendirilemeyecektir.
Bununla beraber tüm verilerde küresel ekonomik krizin etkileri görülmekte ve kriz öncesi döneme göre azallara rastlanmaktadr. Bu durum özellikle igücü piyasas ve istihdam
çerçevesinde mutlaka önlem alnmasn ve igücü piyasasnn
537
Makro Ekonomi ve stihdam
yeniden düzenlenmesini gerekli klmaktadr. Alnan önlemler
de bu anlamda reform seviyesinde deil yaplmas gereken
düzenlemeler olarak deerlendirilmelidir.
Haziran ay ile balayan toparlanma ise hem mevsim ve
takvim etkisi göz ard edildiinde krizden çk yanstmamakta, hem de igücü piyasas açsndan baz vahim sonuçlara iaret etmektedir. Öncelikli olarak belirtilmesi gereken,
igücü piyasasnn ve istihdamn kriz altnda çok youn bir
ekilde enformelletii, kaytdna ve parçalanmaya doru
yol alddr. 2010 Ylnn ilk yarsnda toplam istihdamn 2
Milyon 324 bin kii artt ancak bu artn 1 Milyon 194 bin
kiisinin tarm sektöründe istihdam edildii görülmektedir.
Bu da demek oluyor ki toplam istihdamdaki artn %51’i tarm sektöründeki arttan kaynaklanmtr(TUK Hane Halk
gücü Anketi Sonuçlar, 2010). Tarm sektöründeki istihdam
artnn istihdam enformelletirdii ve igücünün nitelik
düzeyini aaya çektii bilinen bir gerçektir.
Bununla beraber dier bir önemli sonuç, 2010 ylnn ilk
alt aynda kaytd çalanlarn saysnn 1 Milyon 570 bin
kii art gösterdiidir. Bu süreçte yaanan istihdam artnn
%67,6’s herhangi bir sosyal güvenlik kuruluunun güvencesinden yararlanmayan kaytd çalanlardan kaynaklanmaktadr (Yeldan, 2010:3).
stihdam artlarnn kalitesizlii, krizin faturasnn çalanlar üzerinden nanse edildiini iaret etmektedir. Bu
süreçte yaanan yüksek büyüme ve siyasi istikrar argümanlar, ücretin erimesini ne yazk ki durduramamtr. Ayrca belirtmek gerekir ki, d nansmana dayal spekülatif
nitelikli yatrmlara dayal büyüme konjonktürü, ülkemizi
uluslararas nans sermayesine baml klmaktadr. Bu da
akllara yeni bir krize en yatkn ülkenin, uluslararas nans
sermayesinin en gözde ekonomisi olduu gerçeini getirmektedir (Yeldan, 2010:2).
538
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 6. Kriz Takip Tablosu
Haz.08
Tem.08
Au.08
Eyl.08
Eki.08
Kas.08
Ara.08
Oca.09
ub.09
Mar.09
Nis.09
May.09
Haz.09
Tem.09
Au.09
Eyl.09
Eki.09
Kas.09
Ara.09
Oca.10
ub.10
Mar.10
Nis.10
May.10
Haz.10
Tem.10
Sanayi
Üretim
Endeksi
Kapasite
Kullanm
Oranlar
Kurulan
irket
Kapanan
irket
sizlik
Oran
121,7
121,4
111,2
113,9
110,8
110,3
93,5
88,5
84,6
95,9
97,1
102,1
109,5
110,5
104,2
103,7
117,9
107,8
117,2
99,3
99,9
116,2
113,8
117,9
120,6
-
78,8
78
78,1
75,6
74,3
70,6
64,1
61,4
60,3
59,2
60,3
64,2
66,8
67,4
68,2
67,5
68
69,2
67,6
67,8
67,8
67,9
72,2
73,4
73,6
74,7
3 462
3 609
3 026
3 088
2 676
3 920
3 392
3 613
3 541
3 445
4 073
4 180
3 416
3 425
3 764
3 526
4 177
5 003
4 230
5 055
4 466
4 072
4 327
3 979
604
635
568
640
1 190
1 670
787
682
693
621
835
799
661
655
793
664
1 535
1.942
1 064
989
912
822
1 145
1 085
9,4
9,9
10,2
10,7
11,2
12,6
14,0
15,5
16,1
15,8
14,9
13,6
13,0
12,8
13,4
13,4
13,0
13,1
13,5
14,5
14,4
13,7
12,0
11,0
10,5
-
Kaynak: TCMB ve TUK statistiklerinden Derlenmitir.
539
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablodan da görülecei üzere, sanayi üretim endeksinin dip noktas ubat 2009, kapasite kullanm orannn dip
noktas ise Mart 2009’dur. Önlemlerin alnd tarihler ile
çakmas bakmndan geç kalnd eletirisi ön plana çkmaktadr. Bununla birlikte sanayi üretim endeksinde ancak
Haziran 2010’da kriz öncesi döneme dönülebildii, kapasite kullanm orannda ise kriz öncesi oranlara dönülemedii
görülmektedir. sizlik orannda ise beklenildii üzere kriz
öncesi dönemden oldukça yukarda bir oran söz konusudur. Buna bir de isizliin krizden bamsz olarak mays ve
haziran aylarnda düü trendinde olduu ve ylbandaki
orann krizden çk noktasnda kritik önemde olduu eklenirse, isizlikteki görünür iyilemenin önlemlerin reaksiyonu olmad ve ocak aynn beklenmesi gerektii görüü ön
plana çkmaktadr.
Bu noktada deinilmesi gereken bir dier istatistik sanayi elektrik kullanm ve isizlik süresinin uzunluudur.
TEA istatistiklerinden elde edilen verilere göre 2008 ylnda 1994’ten beri en düük art kaydedilmi ve henüz elde
edilmeyen 2009 yl verilerinde düüün sinyalleri verilmitir. Elektrik kullanm istatistii, dorudan sanayi üretim
endeksinin bir fonksiyonu olacandan 2009 yl verilerinin
önemli ölçüde düü gösterecei beklentisi yerindedir. sizlik süresinin uzunluu ise isizliin yapsal boyuta geçip
geçmediinin belirlenmesinde önemlidir. Ayrca alnan önlemler dorultusunda az da olsa bir yorum ans salamas bakmndan önemli bir veridir. sizlik süresinin uzamas hem bireyi olumsuz etkilemekte, hem de yeteneklerinin
erozyona uramas sonucunu dourarak bireyi tekrar igücü piyasasna çekmeyi zorlatrmaktadr.
540
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 7: sizlik Süresinin Uzunluu
1–2
Ay
3–5
Ay
6–8
Ay
9 – 11
Ay
1 Yldan
Fazla 2
Yldan Az
2 Yldan
Fazla 3
Yldan Az
3 Yldan
Fazla
33,09
21,33
13,06
4,79
17,28
6,01
4,44
Tem.08 34,23
22,31
10,89
5,07
17,11
5,94
4,45
Au.08 35,05
24,10
9,15
4,44
17,03
6,04
4,24
Eyl.08
33,29
25,22
8,84
4,23
16,76
6,69
4,88
Haz.08
Eki.08
32,89
26,04
9,30
3,33
16,26
7,18
4,98
Kas.08
31,58
27,99
10,34
3,39
15,21
7,11
4,38
Ara.08
30,34
30,85
11,88
2,88
14,26
6,24
3,57
Oca.09
28,77
32,11
13,64
3,26
13,18
5,51
3,56
ub.09
26,70
33,61
15,89
3,34
12,47
4,63
3,37
Mar.09
24,07
31,99
17,80
4,40
12,69
5,40
3,63
Nis.09
22,97
29,63
19,02
5,44
13,68
5,50
3,76
May.09 24,51
24,45
18,36
6,27
15,67
6,48
4,20
Haz.09
27,56
21,96
16,95
6,12
16,98
6,12
4,37
Tem.09 30,46
21,00
14,39
6,09
18,06
5,82
4,16
Au.09 31,41
22,69
12,54
5,92
17,26
5,92
4,26
Eyl.09
30,65
24,15
11,31
6,24
17,17
6,18
4,30
Eki.09
29,74
26,10
11,19
5,58
16,94
6,34
4,09
Kas.09
29,66
26,45
11,31
5,14
17,52
6,09
3,79
Ara.09
29,40
27,85
12,02
4,08
17,17
5,80
3,69
Oca.10
27,79
28,04
13,56
3,84
16,54
6,63
3,59
ub.10
24,75
29,35
15,40
3,98
15,66
6,82
4,04
Mar.10
23,94
26,38
17,25
4,94
15,82
7,56
4,07
Nis.10
24,32
24,13
16,22
6,19
17,26
7,59
4,33
May.10 28,39
19,68
14,69
6,64
18,48
7,66
4,43
Kaynak: TUK statistiklerinden Derlenmitir.
541
Makro Ekonomi ve stihdam
Üstünde durulan tevik ve istihdam paketlerinin beklenen
etkisi, isizlik süresini ksaltmalar ve özellikle bireyin yeteneklerinin erozyona uramasn engelleyerek, isizlik süresini
ksaltarak bireyi hem igücü piyasasnda tutmas, hem de yeniden istihdama kazandrmasdr. Ancak istatistikler bu yönde sonuçlara iaret etmemektedir. Bu süreçte isizlik süresinin
ortalama olarak uzad ve daha çok 9 – 11 ay arasnda art
gösterdii gözlenmektedir. Bu istatistikte tamamen alnan
önlemlerin yetersizliini tek bana yanstmamakla birlikte,
igücü piyasas içinde önemli bir hareketi iaret etmektedir.
Çalmann konusu açsndan Kanunun getirdii en önemli deiiklik, 1. Maddesinde düzenlenen ksa çalma ödeneinin 2008 ve 2009 ylna münhasr olmak üzere yararlanma
süresinin 6 aya çkarlmas ve ksa çalma ödeneinin miktarnn da %50 arttrlmasdr. Bununla beraber, Bakanlar Kurulu ksa çalma ödeneinin miktar ayn kalmak artyla,
süresinin 6 ay daha uzatlmas noktasnda yetkili klnmtr.
Bakanlar Kurulu da bu yetkisini 02.07.2009 tarihinde kullanarak 6 aylk süreyi 1 yla çkarmtr. Buna göre 2009’un son
günlerinde ksa çalma ödeneine bavuran bir iyeri, 2010
ylnn son günlerine kadar ksa çalma ödeneinden yararlanabilmektedir. gücünün korunmas bakmndan önemli
olan ksa çalma ödenei, iç talebi canlandrmak bakmndan
miktar da arttrlmak suretiyle geniletilmitir.
Türkiye Kurumu’nun istatistiklerine bakldnda ksa
çalma ödeneinden yararlananlarn says ve ödeme miktarndaki art ortaya çkmaktadr. Bu anlamda daha önce eletirdiimiz isizlik sigortas fonunun, fonun kurulu amaçlar
dorultusunda kullanlmamas durumu, ksa çalma ödenei için söz konusu deildir. Madde gerekçesinde ve metninde
açkça belirtildii üzere ksa çalma kavram, ekonomik kriz
dönemlerinde igücü kaybnn önlenmesi amacyla getirilen
bir düzenlemedir. Bu dorultuda revize edilen ksa çalmann uygulanmas ve bu dorultuda isizlik sigortas fonunun
bu amaca yönelik olarak kullanlmas yerinde gelimelerdir.
542
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 8. Ksa Çalma Ödeneinden Yararlanan Kiiler
ve Ödeme Miktar 2005 – 2009
Dönemler
Kii Says
Ödeme Miktar (TL)
2005
21
10.566
2006
217
64.398
2007
40
22.051
2008
650
70.640
Oca.09
651
491.729
ub.09
6.935
1.678.575
Mar.09
27.491
12.396.559
Nis.09
46.727
18.217.295
May.09
66.405
24.348.339
Haz.09
82.439
23.925.294
Tem.09
53.734
15.539.249
Au.09
47.176
13.691.439
Eyl.09
52.301
14.802.259
Eki.09
45.105
13.477.416
Kas.09
40.378
12.285.646
Ara.09
38.911
11.652.459
2009 Toplam
509.181
162.506.261
Oca.10
8.364
10.277.164
ub.10
3.651
8.297.799
Mar.10
931
6.130.775
Nis.10
2.162
3.574.533
May.10
1.381
2.478.710
Haz.10
2.198
1.401.269
Tem.10
4.258
2.091.382
Au.10
1.522
2.186.308
Kaynak: sizlik Sigortas Fonu Aylk Basn Bülteni, Ocak 2010.
543
Makro Ekonomi ve stihdam
Ksa çalma uygulamasnn balad 2005 ylndan ksa
çalma uygulamasnn kapsamnn geniletildii 2009 ylnn
Mart ayna kadar ksa çalma ödeneinden yararlanan kii
says 8.514 ve bu kiilere ödenen toplam miktar 2.337.959 TL
iken, Kanunun yaynlanmasndan sonra ksa çalma ödeneinden yararlanan kii says 525.134’tür. Bu kiilere ödenen
toplam miktar ise 196.773.895 TL’dir. Daha önce de belirtildii
üzere, amac ekonomik kriz dönemlerinde igücünün azaltlmamas ve satn alma gücünün korunmas olan uygulamann
kullanlmas zamanlama bakmndan geç olmakla beraber
son derece olumlu bir uygulamadr. Ancak belirtilmelidir ki,
uygulamann yasal süresinin bitimi ile birlikte ksa çalmadan yararlananlarn says da gün geçtikçe azalmaktadr. Bu
bakmdan ksa çalmann sürdürülmesine yönelik bir hukuki düzenleme yeniden gündeme gelebilir ve krizin istihdam
üzerindeki etkilerinin yeniden artmas beklenmeden ksa çalmann uygulama süresi uzatlabilir.
Kanunun istihdam tevik edici bir dier düzenlemesi,
daha önce incelenen 5763 sayl Kanunla getirilen genç ve kadn istihdamna ilikin teviklerin 2010 Haziran ayna kadar
uzatlmas ve 2008 Aralk ve 2009 yl Ocak aylarna ilikin
prim hizmet belgelerinde ismi bulunmayan genç ve kadnlarn yararlanmasn salamasdr.
Kanunun geri kalan maddeleri, iç talebi canlandrma
temelli özel tüketim vergisi indirimleri, getirilen baz teviklerin süresinin uzatlmas, katma deer vergisine ilikin
düzenlemeler, özel iletiim vergisinde indirim, indirimli kurumlar vergisi uygulamas ve baz sektörlere tannan ayrcalklar gibi hususlar düzenlemektedir. Bu düzenlemeler i
ortamnn genilemesini ve ekonomik canlanmay hedeeyen düzenlemelerdir.
Kanunun öngördüü önemli bir deiiklik de kurumlar
vergisinin indirimli uygulanmasdr. Yatrm teviklerine pa-
544
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ralel bir düzenleme getiren uygulama ile yatrm tevik belgesine sahip yatrmlara, yatrm katk tutarna ulancaya kadar
kurumlar vergisinde indirim salanmaktadr. Bu düzenlemeler Kurumlar Vergisi Kanununa ilenmitir ve ayrca deerlendirilmesi gereken baz düzenlemeler içermektedir.
Kanunu istihdam tevik yönünden deerlendirmek gerekirse; ksa çalma ödenei temelli getirilen düzenlemelerin olumlu olduu ve krizin isizlii daha yukar seviyelere
yükseltmesinin bir nebze olsun önüne geçilmesini salad
söylenmelidir. Bununla beraber iç talebi canlandrmaya yönelik önlemlerin de faydal olduu ancak 2009 yl sonunda
karlalan tarihi bütçe aç göz önüne alndnda bazlar
tarafndan devletin nansmann düünmeden ortaya att
bir düzenleme, bazlar tarafndan da süresi ksa kalan bir düzenleme olarak deerlendirildii görülmektedir.
Ksa bir dönemde olsa, vergilerin azaltlmas eklinde
iç talebin canlandrlmas önemli bir uygulamadr. Ancak
vergi oranlarn uzun vadeli bir revizyondan geçirilmesi ve
makul oranlarda belirlenmesi, daha olumlu sonuçlar dourabilecektir.
SONUÇ
2006/10921 sayl Kararla getirilen yatrm tevik paketi;
kendisinden önceki tevik paketindeki baz destek unsurlarnda deiiklie gitmi ve faiz destei müessesesini getirmitir.
Ancak; gümrük vergisi muayeti, Kdv istisnas ve faiz destei
gibi snrl alanlarda destek imkân salayan bu paket, yatrmclar tarafndan yeterince rabet görmemitir. Daha açk
bir ifadeyle; 2006/10921 sayl Kararla getirilen yatrm tevik
paketi; getirdii snrl destek unsurlar ile; yapsal bir sorun
olan bölgeleraras eitsizlikleri gidermek ve istihdam yaratmak konusunda yatrmclar yeterince tevik edememitir.
545
Makro Ekonomi ve stihdam
2009/15199 sayl Kararla getirilen ve temel hedeeri; bölgesel gelimilik farklarn azaltmak/en aza indirmek, özellikle sosyo-ekonomik gelimilik düzeyi düük bölgelerde istihdam artrmak, desteklenecek yatrm konularnda ekonomik
ölçek kriterlerini öne çkarmak ve rekabet gücünü artracak,
teknoloji ve AR-GE içerii yüksek büyük ölçekli yatrmlara
destek olmak olan, yeni tevik sisteminin, sektörel ve bölgesel
bir çerçeve ortaya koymakla birlikte, 2006/10921 sayl eski
tevik sistemiyle karlatrldnda oldukça kapsaml olduu ve önemli revizyonlar içerdii görülmektedir.
Yeni tevik paketinin, 3 boyutlu yapsyla bugüne kadar
Türkiye’de hazrlanm en kapsaml tevik yasas olduu ve
genel çerçeve itibaryla beklentilere bir ölçüde cevap verdii
söylenebilir. Hatta Türkiye’deki yatrmlarn önünde büyük
bir engel olan vergi ve sigorta gibi kamu yüklerinin yükseklii nedeniyle sigorta primi iveren hissesinin bölgesine göre 2
ylla 7 yl gibi bir süre devlet tarafndan karlanmas yerinde
gözükmektedir. Ancak sonraki aamalarda, özellikle III. ve
IV. düzey bölgelerdeki iletmelerde mevcut istihdamn korunmasna yönelik özel prim ve vergi desteklerinin gündeme
gelmesi gerekmektedir.
Yeni tevik paketiyle bölgesel gelimilik farklarn en aza
indirmeye ve sektörel kümelenmeyi azaltmaya yönelik olarak getirilen düzenlemeyle, özellikle III. ve IV. bölgelere yönelik; tarm ve tarma dayal imalat sanayi, konfeksiyon, deri,
plastik, kauçuk, metal eya gibi emek youn sektörler tevik
edilecek, ayrca tekstil, konfeksiyon ve hazr giyim, deri ve
deri mamulleri sektörlerinde I. ve II. bölgelerdeki illerde faaliyette bulunan iletmelerin IV. bölgedeki illere 31/12/2010 tarihine kadar bütünüyle tanmas ve en az elli kiilik istihdam
salanmas halinde kurumlar vergisi veya gelir vergisi be yl
süreyle yüzde yetmi be orannda indirimli olarak uygulanacak ve çalanlarn asgari ücrete tekabül eden sigorta primi
546
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
iveren hissesinin tamam tanma tarihinden itibaren be yl
süre ile bütçeden karlanacaktr. lk bakta olumlu olarak
deerlendirilebilecek bu teviin uygulamaya ne ölçüde geçirilebilecei ise soru iaretidir. Sadece vergi indirimi, sigorta
primi iveren pay ve nakliye destei ile tekstil ve hazr giyim
sektörünün Dou’ya tanmasn beklemek pek mümkün gözükmemektedir. Her eyden önce; bu iki destein tanma alt
yap destekleri ve çeitli ilave nansal yardmlarla da desteklenmesi ve 5 yl ile snrlanan IV. bölge kapsamndaki Dou
ve Güneydou’ya tanacak fabrikalara ilikin verilecek desteklerin, mevcut sürenin bitiminden itibaren kademeli olarak
azaltlmas suretiyle daha uzun bir döneme yaylmas daha
yerinde olacaktr. Dier yandan ise; 30 yldr bu bölgelerde
devam eden terör sorunu nedeniyle yatrmc daha az vergi
ödeyip risk altna girmek yerine hakl olarak daha güvenli
bölgelere yönelecektir.
Yeni paket, 120.000 kiiye 3 aydan 6 aya kadar kamu yararna çalma kapsamnda geçici olarak i imkân salamaktadr. Bu destek geçici süreli de olsa isizlikle mücadele açsndan olumlu olarak deerlendirilebilir. Ancak, çözüm geçici
ve yetersizdir. Dolaysyla olumlu etkisi de geçici ve yetersiz
olacaktr. Aktif istihdam politikalarndan toplum yararna
çalma ekonomik kriz dönemlerinde uygulama alan bulan
ve krizlerin sosyal etkilerinin azaltlmas noktasnda sosyal
açdan önemli ve gerekli bir uygulamadr. Ancak toplum yararna çalma çerçevesinde yaplacak ilerin, belirtilen süre
sonrasnda da istihdam yaratc ekilde belirlenmesi, uzun
vadeli istihdamn ve bu ilerde çalanlarn program sonras
da istihdam edilmesini salayacak ekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Türkiye’de Haziran 2010 yl itibariyle toplam
isiz says 2 milyon 751 bin kiidir. Bu sayya ümidi krlm
isizler de eklendiinde isiz says 5 milyona yaklamaktadr.
Sonuç itibariyle, isizlik rakamlarnn büyüklüü ve krizin
547
Makro Ekonomi ve stihdam
etkisiyle bu sorunun kronik bir hal ald düünüldüünde
Türkiye’nin geçici ve ksa vadeli çözümlerden ziyade uzun
vadeli ve kalc çözümlere, ayrca isizliin olumsuz etkilerini
azaltmaya yönelik politikalara daha çok ihtiyac vardr.
Küresel kriz ortamnda, mevcut ekonomik deerlerin korunmas daha fazla önem kazanmaktadr. Bir dier ifadeyle;
kriz dönemlerinde çeitli destek unsurlaryla bütçeye ar
yükler getirmek pahasna yatrmcy yeni yatrmlara tevik
etmek yerine, mevcut istihdamn ve üretim hacminin korunmasna ve mevcut iletmeleri ayakta tutacak tedbirlere ihtiyaç vardr. Yeni yatrmlara yönelmek ise ancak krizden çkp
büyümeye geçildii bir dönemde anlam kazanacaktr.
Kabul etmek gerekir ki Türkiye ve Dünya’da küresel krizin etkileri halen devam etmektedir. 2009 yl Kasm aynda,
2008 ylnn ayn ayna göre ihracatn %5,2 orannda azald,
mevcut kapasitenin %60’nn kullanld ve son 1 ylda sadece kaytl olanlardan yaklak 460 bin kiinin iten çkarld
(TÜK, Hanehalk gücü Anketi Sonuçlar ve D Ticaret statistikleri, 2009) bir ortamda Türkiye, yatrm teviki yerine
mevcut üretim kapasitesini korumaya yönelik üretim tevikini ön planda tutulmas gereken bir dönemden geçmektedir.
Daha açk bir ifadeyle; kapasite kullanm ve istihdam oranlarnn dütüü, iç ve d talebin birlikte ortadan kalkt bir dönemde, zaten kullanlmayacak ilave kapasiteler oluturmak
yerine mevcut kapasitelerin kullanlmasn desteklemek daha
doru bir yaklam olacaktr (TOBB, 2010). Dolaysyla bu tevik sisteminin bugünün ihtiyaçlarn dorudan karlamad
ve geç kalm bir destek paketi olduu söylenebilir.
Küresel ekonomik krize yönelik düzenlemeleri içeren ve
igücü piyasasnn esnekletirilmesini amaçlayan 5838 ve
5763 sayl Kanunlar istihdam açsndan deerlendirildiinde
ise, alnan önlemlerin ne yazk ki hem çok snrl, hem de geç
kalm olduu görülmektedir. Krizi kabullenmeme eklinde
548
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
sürdürülen tavr dolaysyla vakit kaybeden Türkiye ekonomisi, isizliin %15’ler seviyesine yükselmesine ahit olmu
ve ne yazk ki bu isizlik seviyesinin kanksanmas noktasna
gelinmitir.
Ayrca küresel ekonomik krizin seyri noktasnda ikinci dip
noktasndan bahseden yaklamlar gerçekleirse, isizliin ne
yazk ki sosyal patlama seviyelerine gelmesinden endie edilmektedir. Böyle bir durumun gerçeklemesi, üstün nansal
araçlara sahip ülkelerin yeni enstrümanlarla nans piyasasndaki daralmay yönetebilecei ancak bu araçlara sahip olmayan ve d borç stoku oldukça fazla olan Türkiye gibi ülkelerin
ikinci dipten daha zor çkaca öngörülerini dourmaktadr.
Bu çerçevede alnan önlemleri deerlendirmek gerekirse,
katma deer vergisi ve özel tüketim vergisi indirimleri iç talebin canlandrlmas bakmndan oldukça verimli olmutur.
Ancak getirilen dier önlemlerin ilave istihdama yönelik olmas, ksa çalmann da tek bana igücü kayplarn azaltamamas, alnan tedbirlerin istihdam koruyamamasnda en
önemli etkenlerdir. Ancak, ksa çalma ödeneinin uygulama süresinin geniletilmesi ve ödenek miktarnn arttrlmas
olumlu uygulamalardr.
Kriz dönemlerinde ulalan isizlik rakamlarnn, krizden
sonra da sabitlenmesi durumu, tedbirlerin geç alnmasnn en
önemli sonucudur. OECD’nin öngörüleri de bu eletirilerin
hakllk payn yükseltmektedir. OECD, Türkiye ekonomisinin 2009 ylnda kaydedecei %6,5 oranndaki küçülmeyi
2010 ylnda %3,7 oranndaki büyümeye çevireceini, ancak
ayn dönemde isizliin %14,6’dan %15,2’ye trmanacan
öngörmektedir. Türkiye ekonomisinin büyümeye karlk istihdam yaratamamas ve yaanan küresel kriz sonras ulalan
isizlik rakamlarnn sabitlenmesi endiesi rasyonel temellere
oturan bir eletiridir.
549
Makro Ekonomi ve stihdam
Demograk süreçler dikkate alndnda, önümüzdeki yllarda igücüne katlm orannn düecei de üphelidir. 2001
Krizi ile %10’a çkan isizliin, içi çaltrmann maliyetini
azaltc ve içi çaltrmay tevik edici köklü tedbirler uygulanmad için sonraki yllarda ortalama %7’lik yüksek büyümeye ramen düürülemedii unutulmamaldr. Üç yllk dönemde ortalama % 4’lük bir büyüme hzyla isizlik orannn,
2009 düzeyinin, yani yaklak %15’in altna dümesi beklenmemelidir. sizliin sabit tutulmas için bile Türkiye’de en az
%5-5,5 büyüme hzn yakalamas gerekmektedir.
Tüm bunlar deerlendirildiinde isizliin sosyal ve psikolojik etkileri de göz önüne alnarak daha ciddi önlemler
alnmaldr. Japonya’da insanlar iki metrelik kapsül otellere
mahkûm eden isizlik, sosyal patlama boyutuna gelmeden
engellenmelidir. Bu dorultuda aktif igücü piyasas politikalarna hz verilmeli, ücret sübvansiyonlar salanmal, ksa
çalma uygulamasnn iveren lehine geniletilmesi ve çeitlendirilmesi salanmal, esnek çalma biçimlerinin kiilerin
sosyal haklarnn kaybedilmeden tevik edilmesi ve igücü
piyasas reformu niteliinde uygulamalara yönlenilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemelerin geç kalmas halinde, kaytdlk ve kuralszlk ilemekte olan dinamiklerin douraca
sonuçlar olacaktr.
Esneklemenin kuralszlama haline dönümemesi için
hzla yasal düzenlemelere gidilmeli ve bu çerçevede yeni istihdam yaratmaya yönelik düzenlemeler yerine mevcut istihdamn korunmas yönünde daha kapsaml önlemler alnmaldr. Kriz süresince yeni istihdam olanaklarnn yaratlmas
ve istihdam üzerindeki yüklerin azaltlmas, igücü piyasasnn deregülasyonu ile birlikte yürütüldüünde güvencesiz
istihdamn desteklenmesi anlamna gelecektir. Dolaysyla
bu ortamda yaplmas gereken, güvenceli esneklik kavram
çerçevesinde uygulamalarn ön plana çkarlmas ve esnek-
550
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lemenin hukuki boyutunun yaratlmasdr. Taeronlama ve
piyasalama gerçeklemeden yeterli düzenlemeler getirilmeli
ancak küresel ekonomik krizin yaratt ykc etkiler de göz
önünde bulundurulmaldr.
Küresel ekonomik krizin %15’ler seviyesine çkard isizlik olgusu, bu seviyelerde sabitlenmeden istihdam tevik
edici uygulamalarn daha geni çerçevede yer almas, getirilen
yatrm teviklerinin zamansz kesilmemesi ve bu anlamda
büyümenin istihdamla birlikte gerçeklemesi salanmaldr.
Bu anlamda getirilen önlemler bir ilk adm ve küresel ekonomik krizin yansmalarnn igücü piyasasnda reform sürecini
balatmas frsat olarak deerlendirilmelidir. Ulusal istihdam
stratejisi ile geni bir önlemler yelpazesi oluturulmaldr.
Önerilen baz düzenlemeler içi sendikalarnn tepkisini
çekebilecek ve bazlar da iveren kesimini memnun etmeyecek uygulamalardr. Bu dorultuda sosyal bir mutabakat
salanmadan bu önlemlerin sürdürülebilecei düüncesi realiteden uzaktr. Ayrca bu düzenlemelerin ömrü de sosyal
diyalog sonucu oluturulan mutabakat ile dorudan orantl
olacaktr.
KAYNAKÇA
ÇSGB ve KUR (2010), sizlik Sigortas Fonu Aylk Basn Bülteni,
Ocak, s. 5-15.
DENZHABER; “Trabzon Liman Kapasitesini kiye Katlad”, http://
www.denizhaber.com.tr/limanlar/29537/trabzon-limani-kapasitehedef-ekonomik-kriz-ithalat-deniz-hudut-yolcu.html, 17.09.2010.
ERSÖZ, Halis Yunus (2010), “Kriz Dönemi stihdam”, ’te Çalanlar,
http://www.istecalisanlar.com/2010/07/kriz-donemi-istihdam/,
18.09.2010.
KARADENZ, Salim (2007), “Yatrmlara Salanan Destek Unsurlar”,
Yaklam Dergisi, Say 170, ubat, s.3-12.
KILIÇ, Cem (2008), “yerlerine Getirilen Tevikler, sizlik Sigortas
551
Makro Ekonomi ve stihdam
Düzenlemeleri ve kur Faaliyetleri”, stihdam Paketi ve Sosyal Güvenlikteki Yeni Düzenlemeler letmelere Ne Getiriyor? Semineri,
stanbul, s. 62 – 63
OECD (2010), http://stats.oecd.org/Index.aspx?DatasetCode=ULC_
QUA, 01.01.2010.
T.C. Hazine Müstearl, Yatrm Tevik statistikleri, 2010.
T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu statistik Yll 2010.
TSK (2008), “5763 Sayl Kanun le Sal ve Güvenlii Mevzuatnda
Yaplan Deiiklikler”, http://www.tisk.org.tr/HUKUK/guncel.
asp?id=15, 28.12.2009.
TOBB (2009), Konseyler Müterek Toplants, http://www.tobb.org.tr/
haber_arsiv2.php?haberid=2495, 17.02.2010.
TUNCAY, A. Can (2009), “sizlik Sigortas Fonu Amaç D Kullanlmaya Baland”, Mercek Dergisi, Say: 56, ubat, s. 22-31.
TÜK (2009a), “malat Sanayinde Eilimler”, Aralk 2009 Bülteni, s.
2-15.
TÜK (2009b), Hanehalk gücü Anketi Sonuçlar ve D Ticaret statistikleri.
TÜK (2009c), Hanehalk gücü Anketi Bölgesel Sonuçlar.
YAVUZ, Özge (2010), “Tevik Belgelerinde Kriz Öncesine Dönüldü”,
Ekonomist Dergisi, Ocak, s.22-28.
YELDAN, Erinç, (2008), “Küresel Kriz, sizlik ve Yaratmayan Büyüme”, veren Dergisi, Temmuz-Austos, s. 55-67.
YELDAN (2010), Ekonomi Politik, Cumhuriyet Gazetesi, 22 Eylül.
552
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
HANEHALKI-GRUPLARI ARASINDA
GELR OLUUMU LKSNN
MYAZAWA YÖNTEMYLE ANALZ54
Rdvan KURTPEK
Kamil TACI
Planlama Uzman
Devlet Planlama Tekilat Müstearl
[email protected]
Planlama Uzman
Devlet Planlama Tekilat Müstearl
[email protected]
ÖZET
Bu çalmann amac, Türkiye’de gelir gruplar arasnda
gelir oluum ilikisinin Türkiye 2002 girdi-çkt tablosu kullanlarak Miyazawa yöntemiyle analiz edilmesi ve Türkiye’nin
gelir dalmnn yapsnn incelenmesidir. 59 sektörlü 2002
Türkiye Girdi-Çkt tablosu 3-sektörlü tarm, sanayi ve hizmetler olarak toplulatrlarak, bu sektörlerin gelir çarpanlar
ile sektörel hanehalk gelirlerini artrma oranlar hesaplanmtr. Ayrca, sektörel talep artlarna kar, her bir gelir grubunun ve kümülatif gelir gruplarnn gelir esneklikleri de ortaya
konulmutur. Çalma kapsamnda, son dönemde ksmi bir
iyileme görülse de Türkiye’de gelir eitsizliinin yüksek seyrettii, herhangi bir gelir grubundaki gelir artnn, harcama
yoluyla dier gelir gruplarnn gelirini en yoksuldan en zengine doru artan bir biçimde artrd, herhangi bir gelir grubuna
yaplan gelir transferinin, her durumda en üst gelir grubunda
daha fazla gelir art yaratt, en alt gelir grubuna yaplan
gelir transferinin, dier gelir gruplarna yaplan transferlere
göre, hem gelir dalmn asgari düzeyde bozmakta hem de
toplam geliri en fazla artrd sonuçlarna ulalmtr.
54 Bu çalmada yer alan analiz ve deerlendirmeler, yazarlarn çaltklar kurumu balamamakta, kiisel görülerini yanstmaktadr.
553
Makro Ekonomi ve stihdam
Anahtar Kelimeler: Gelir Dalm, Girdi-Çkt Modeli, Çarpan Analizi, Miyazawa Yöntemi, Gelir Çarpan, Gelir
Gruplar Aras Gelir Çarpan, Sektörel Gelir Çarpan, Türkiye
ANALYZNG THE INCOME FORMATON PROCESS
AMONG HOUSEHOLD-GROUPS WTH
MYAZAWA METHOD
ASBTRACT
The objective of the study is to analyze income formation
process among income groups, and to examine the income
distribution structure by employing Miyazawa method on
the most recent Input-Ouput Table in Turkey. Within this
context, rstly, sectoral income multipliers were calculated
through using consolidated I-O table with three sectors, and
the rates of increase in household incomes due to each sector
have been computed. Secondly, the impact of an increase in
the income of any group on the income levels of other groups
due to the intersectoral interactions have been analyzed on
the basis of raw Household Budget Survey data. According
to multiplier analysis and Miyazawa Method results, In
Turkey, regardless of the income group targeted, the highest
income group gets the most benet from income transfers.
The rise in the income of each group stemming from an
increase in the nal demand of each sector is highest in the
richest group and declines with the level of income for each
group.
Keywords: Income Distribution, Input-Output Model,
Multiplier Analysis, Miyazawa Methodology, Income
Multipliers, Income Multipliers Among Income Groups,
Sectoral Income Multipliers, Turkey
554
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1. GR
Gelir dalmnn hem sosyal hem ekonomik bir olgu olarak
çok boyutlu bir ekilde incelenmesi gerekmektedir. Gelir dalm ve reel sektör ilikilerinin birlikte yapsal bir biçimde ortaya
konulduu, teorik çerçevesi Nobel ödüllü iktisatç Richard Stone tarafndan ortaya konulan Sosyal Hesaplar Matrisleri(SHM)
bu tür analizlere imkan vermektedir. OECD ve Avrupa Birlii
ülkelerinde ulusal ve bölgesel düzeyde Sosyal Hesaplar Matrislerinin oluturulmas ve bu matris için gereken hesaplara ilikin
düzenli istatistiklerin üretilmesi ulusal istatistik kurumlar tarafndan yerine getirilirken ESA-95 (Avrupa Ulusal ve Bölgesel
Hesaplar Sistemi)’e taraf olan ülkemiz için bugüne kadar TÜK
tarafndan oluturulmu herhangi bir sosyal hesaplar matrisi bulunmamaktadr. Ayrca, Türkiye’de ekonomik ve sosyal
sektörleri içerecek ve birbirleriyle olan ilikilerini bütüncül bir
biçimde inceleyecek çalmalarn azl da dikkat çekmektedir.
Özellikle, gelir dalm ve yoksulluk gibi sosyal konularda analitilik inceleme ve aratrmalar olan ihtiyaç önemli düzeydedir.
Bu çalmann amac gelir dalm ve gelir oluumu alanndaki
literatüre ve politika oluturma süreçlerine katk salamaktr.
Bu amaca yönelik olarak, gelir dalmyla ilgili olarak imdiye kadar Türkiye’de uygulanmam bir yöntem uygulanarak
gelir gruplar arasndaki gelir oluum ilikisi Türkiye için DPT
Uzman Hakan Erten tarafndan üretilmi 2006 ylna ait Sosyal
Hesaplar Matrisi’nin girdi-çkt tablosuna dönütürülmesi suretiyle Miyazawa yöntemi kullanlarak incelenmitir. Çalma
yapsal olarak teorik çerçeve, kullanlacak veri ve modelin uygulanmas olarak 3 ana ksma ayrlmaktadr. Miyazawa tarafndan gelitirilen yöntemin tantlmas ve uygulanmasndan önce
yöntemin daha iyi anlalabilmesi için önce Girdi-Çkt modelinde çarpan mekanizmas ve gelir çarpan tantlm, ardndan
çalmada kullanlan veri setleri sunulmutur. Türkiye için söz
konusu çarpanlar hesaplanm, Miyazawa yöntemi uygulanarak modelin sonuçlar yorumlanmtr.
555
Makro Ekonomi ve stihdam
2. METODOLOJ
2.1 Girdi-Çkt Tablosunda Gelir/Tüketim
Çarpanlar Yöntemi
Gelir çarpan sektörel politikalarda yaplacak deiikliklerin hanehalklar gelirlerini deitirmedeki etkinliinin ölçümünde kullanlmaktadr. Girdi-Çkt tablosundaki hanehalklarnn gelirlerini h satr vektörü olarak gösterecek olursak hc
gelir katsaylar olarak tanmlanr ve
hc = h . X-1
olarak gösterilebilir ve hc’nin her bir elementi [an+1,1,…
,an+1,n]’dir. Basit gelir çarpan hanehalklarna Girdi-Çkt
akmnda dsal bir deiken olarak alnd modeldeki ifadesiyle hanehalklarnn gelirinin sektör çktsna oran (an+1,j
= zn+1,j/xj)’dr.
m(h)j =
n
i =1
a n +1, i l ij
Burada l = Leontief ters matrisinin katsaylardr. Denklemde gösterilen m(h)j basit gelir çarpann ifade etmektedir
ve j sektöründeki bir birimlik nihai talep artnn hanehalklarnda ne kadar gelir art oluturacan göstermektedir. Basit gelir çarpan ile hanehalklarnn gelirlerinde dorudan ve
n
a
l fordolayl gelir artlar görülmektedir. m(h)j =
i =1 n + 1, i ij
mülünden de görülecei üzere, basit gelir çarpan, Leontief
ters matrisinin j sektörü sütun vektörünün gelir katsaysyla
çarpmdr.
556
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 1: Girdi-Çkt Tablosunda Endüstriler Aras liki
(Hanehalk çselletirilmi)
Alc Sektörler
1
Satan
Sektörler
1 . . .
j . . .
n
Hanehalk
(Tüketici)
z11 . . .
z1j . . .
z1,n
z1,n+1
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
zn,j
zi,n+1
i
zi1 . . .
zij . . .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
zn,n
zn,n+1
zn+1,1 . . . zn+1,j . . . zn+1,n
zn+1,n+1
n
Hanehalk(Gelir)
zn1 . . .
znj . . .
Kaynak: (Miller ve Blair, 2009:35)
Hanehalklar sektörel üretim için sektörlere sunduklar igücü sonucu gelir elde ederler ve elde ettikleri gelirleri sektörlerde harcarlar. Hanehalklarnn Girdi-Çkt analizinde dsal bir deiken deil de sektörlerden gelir elde eden ve elde
ettii bu geliri sektörlerde harcayan içel bir deiken olarak
alnmasna modelin hanehalkna göre kapatlmas denilmektedir (Miller ve Blair, 2009:35). Basit gelir çarpan hanehalknn
dsal olduu, yani hanehalknn gelir ve tüketiminin dolayl
etkilerinin Leontief ters matrisinde dikkate alnmad etkileri
557
Makro Ekonomi ve stihdam
göstermektedir. Hanehalkn kapal olarak içsel bir deiken
olarak alrsak toplam gelir çarpann elde ederiz.
m (h)j =
n +1
i =1
a n +1, i l ij
Burada l hanehalknn içselletirildii Leontief ters matrisinin katsaylarn göstermektedir. Denklemde verilen toplam gelir çarpan ile hanehalklarnn herhangi bir sektördeki
talep artndan kaynaklanacak yeni gelir artn yani sektörlerdeki bir birimlik toplam talep artnn hanehalklarnn gelirlerinde dorudan (sektördeki talep artnn etkisi), dolayl
(dier sektörlerdeki talep artlarnn etkisi) ve indirgenmi
(hanehaklarnn yeni gelir ve tüketiminden kaynaklanan etki)
etkilerini analiz edebiliriz.
2.2 Tip I ve Tip II Gelir Çarpanlar
Sektörel çktda bir birimlik nihai talep art, çkt miktarn bir birimden fazla artrmaktadr. Benzer ekilde gelir çarpanlarnda da dorudan hanehalknn gelirlerini etkileyecek
nihai talep deiiklikleri hanehalknn gelirinde bir birimden
fazla deiime sebep olacaktr. Tip I olarak anlan söz konusu
etkiyi inceleyen denklem aadaki gibidir.
n
a
l
n + 1, i ij
m(h)
i =1
m
(h)
I
j
=
a n +1, j
=
j
a n +1, j
Tip I gelir çarpan, basit gelir çarpannn toplam çkt içindeki hanehalk geliri oranna bölünmesi ile bulunmaktadr.
Burada m(h)Ij j sektörü için Tip I gelir çarpann göstermektedir. Tip I gelir çarpan hanehalk gelirlerini etkileyecek bir
558
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
birimlik nihai talep deiiminin j sektöründeki hanehalk gelirlerinde meydana getirecei dorudan ve dolayl gelir deiimini göstermektedir. Toplam gelir çarpannn hesaplanmasnda kullanld üzere hanehalklarnn gelir ve harcamalar
da Leontief Ters Matrisine içsel bir deiken olarak dahil edildiinde Tip II gelir çarpan elde edilir.
n +1
a
l
n + 1, i ij
m (h) j
i =1
m
(h)
II
j
=
a n +1, j
=
a n +1, j
Tip II olarak anlan çarpan, toplam gelir çarpann toplam
çkt içindeki hanehalk geliri oranna bölünmesi ile bulunmaktadr. Burada m(h)IIj j sektörü için Tip II gelir çarpann göstermektedir. Tip II gelir çarpan hanehalk gelirlerini
etkileyecek bir birimlik nihai talep deiiminin j sektöründeki hanehalk gelirlerinde meydana getirecei dorudan,
dolayl ve indirgenmi gelir etkilerini göstermektedir. Tanmlanan çktlardan hangisinin kullanlmasnn gerektii,
etkisi aratrlan dsal faktörün doasyla ilgilidir. Örnein, kamunun sanayi sektöründeki üretime yönelik harcamalarndaki bir artn hanehalklarnn gelirlerini ne kadar
etkilediinin ölçülmesi için basit ve toplam gelir çarpann
kullanmak daha uygun olacaktr. Söz konusu talep art
ithalatç bir sektörde gerçekleiyorsa hanehalklar modelde içselletirilmeyeceinden basit gelir çarpan, hanehalklarnn modelde içselletirilecei yerel üretime yönelik bir
sektördeki kamu harcamalarnda ise toplam gelir çarpan
kullanlmaldr. Tip I ve Tip II gelir çarpan için bir örnek
verecek olursak, bir fabrikann yüksek igücü maliyetlerinden dolay baka bir yere tanmas gerektii durumda, söz
konusu fabrikann baka bir yere tanmasnn toplam gelir
559
Makro Ekonomi ve stihdam
etkisi Tip I ve Tip II gelir çarpan ile ölçülür (Miller ve Blair,
2009:254). Genel olarak Tip I gelir çarpannn hanehalk faaliyetlerini içermedii için ekonomik etkiyi düük tahmin ettii, Tip II çarpannn ise hanehalknn gelir ve harcamalar
konusunda kat bir varsaym olduundan ekonomik etkiyi
yüksek deerlendirdii düünülmektedir. Gelir çarpan etkisinin kabaca Tip I ve Tip II çarpann ortasnda bir deer
olacan belirtmektedirler.
2.3 Miyazawa Yöntemi
Standart endüstriler aras analizlerde tüketim talebi dsal
bir deiken olarak ele alnmaktadr. Miyazawa yönteminde
ise hanehalk sektörü katld üretim faaliyetlerine sahip olduu faktörler karlnda elde ettii geliri tüketime dönütüren bir üretici sektör olarak ele alnmaktadr. Bu yaklamn
temelinde yatan husus tüketimin genel olarak gelir dalm
yapsna bal olduu varsaymdr. Gelir dalm yaps ise
farkl gelir gruplarnn harcama ve tüketim davranlarn etkilemektedir (Miyazawa,1976:1). Bu yöntem ile gelir gruplar
aras gelir oluum ilikisinin incelenmesinde ekonominin bir
bütün olarak ele alnmas ve hem sektörler aras hem de gelir
gruplar aras etkileimin dorudan ve dolayl etkilerinin analiz edilebilmesi, bu yöntemin gelir dalmnn incelenmesinde
çok yönlü ve açklayc olarak ön plana çkmasn salamaktadr. Bu analiz gelir dalmnn temel yapsnn anlalmasna ve farkl politikalarn gelir dalm üzerindeki etkilerinin
tahmin edilebilmesine imkan vermektedir. Endüstriler aras
ilikinin incelenmesinde katma deer sektörü bir yandan n
adet sektöre bölünürken bir yandan da satr boyunca r adet
gelir grubuna bölünmütür. Ykj, k’nc grubun j’inci sektörden
kazand geliri Ykj ( j=1 ,…, n; k=1 ,…, r ), gelir dalmnn
en genel ekliyle izledii yolun (oluumunun-davrannn)
560
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
gösterildii r x n gelir-oluum matrisini ifade etmektedir. Bu
gelir dalm oluumunda Cik, i’inci maln k’nc gelir grubu
tarafndan tüketildiini gösteren ( i=1 ,…, n ; k=1 ,…, r ) matris olarak tanmlanmaktadr. Modelin genel yaps (katsaylar) aadaki ekilde gösterilmektedir55.
ekil 1: Miyazawa Çerçevesi
Burada;
A = n x n ara girdi katsaylar matrisini: aij = xij / Xj,
V = r x n katma deer oranlar matrisini: vkj=Ykj/Xj,
C = n x r tüketim katsaylar matrisini:
cik = Cik / Yk,
Xj = j’inci sektörün çktsn,
Yk = k’nc gelir grubunun gelirini göstermektedir.
Modelde ayrca;
X = bir çkt sütun vektörünü,
fc = bir tüketim talebinin sütun vektörünü göstermekte ve
f = tüketim dndaki nihai talebi gösteren bir sütun vektör
olarak alnmaktadr.
Tüketimi içsel bir deiken olarak aldmzda, Girdi-Çkt
sistemi aadaki gibi gösterilebilir:
X = AX + fc + f.
Standart bir Girdi-Çkt analizinde yer alan F’yi f ve fc toplam olarak alrsak, fc burada içsel bir deiken olmakta ve
Miyazawa formülizasyonundaki aadaki sonucu elde edilmektedir.
X = [I-A]-1 {fc + f}
55 Miyazawa (1976) orijinal metinde buraya kadar kullanlmakta olan GirdiÇkt genel gösterimlerinden farkl ksaltmalar kulland için bu ksmda
Miyazawa’nn orijinal gösterimleri açklanacak ve kullanlacaktr.
561
Makro Ekonomi ve stihdam
Tüketim talebi fc’yi içsel bir deiken, hanehalkn kurgusal bir üretim faktörü yerine ayr bir karar-alc birim olarak
alrsak, bölünmü bir tüketim fonksiyonunun da tanmlanmas gerekmektedir.
Bu modelde kullanlacak tüketim fonksiyonu aada gösterilmektedir:
Burada c(k) = (c1k, c2k, …, cnk) bir sütun vektör ve v(k)= (vk1,
vk2, …, vkn) de bir satr vektördür. Eer tüketim fonksiyonumuza homojen olmayan terimler veya dsal elementler eklersek C, tüketim katsaylar matrisi olur ve bu durumda f’ye
homojen olmayan terimleri ekleyebiliriz. Yukardaki eitliklerden aadaki denklemi elde ederiz.
X = AX + CVX + f
Denklemini X için çözersek aadaki alternatif çözümlere
ulaabiliriz.
X = [I-A-CV]-1 f
(i)
-1
= B[I-CVB] f
(ii)
= B[I+ CKVB] f
-1
(iii)
56
Burada B=[I-A] Leontief ters matris çarpandr . Bu eitliklerdeki ilk gösterim (i) bize endüstriler aras ve indirgenmi
tüketim faaliyetleri yoluyla toplam talebin çkt üzerindeki
tüm etkilerini göstermektedir. Eitlikteki birinci gösterim (i)
ikinci gösterim (ii)’ye dönütürülebilir. Bu, “Orijinal Leontief
tersi” olarak adlandrlan B’nin [I - CVB]-1 ile sadan çarplmas ile yaplr.
56 B=[I-A]-1 Leontief ters matris çarpan geleneksel Girdi-Çkt çözümlemesinde L olarak tanmlanmaktadr, ancak Miyazawa L’yi baka bir gösterim için
kullandndan burada B olarak ifade edilmektedir.
562
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Dönüüm aadaki gibidir:
[I-A-CV]-1 = [{I-CV(I-A)-1}(I-A)]-1
= (I-A)-1 [I-CVB]-1
= B[I-CVB]-1
Ters [I-CVB]-1 matrisini, altbileen ters matris olarak adlandrabiliriz. Bu ters matris içsel deikenlerin her bir gelir grubunun tüketim harcamalarna etkisini göstermektedir. Yukardaki eitlikteki (ii) numaral gösterimin avantaj, içsel tüketim
faaliyetinin ters yansmasn üretim aktivitesinin ters yansmasndan ayrabilmesidir. Ayrca, böyle kolay hesaplanabilir
bir formülün gelitirilmesi, gelir gruplar aras faaliyetlerin
teorik tarafn anlamak için yararldr. Böyle bir ayrm (i) nolu
eitlikte ise yaplamamaktadr.
VBC = L =(lkv)
k = 1, …, r
K = (I-L)-1 =(kkv)
v = 1, …, r
L ve K’y yukardaki ekilde yazdmzda aadaki denkleme ulaabiliriz.
B[I-CVB]-1 = B[I+CKVB].
n x n altbileen ters [I-CVB]-1 matrisinin, matrisin tersini
almadan, büyüklüü r x r olan gelir gruplar aras gelir çarpan K’y kullanarak elde edebileceimizi, yukardaki (iii)’ncü
gösterimden çkartabilmekteyiz.
2.4 Gelir-Gruplar-Aras Çarpanlar
(Inter-income groups multipliers)
Bu bölümde K ve L matrislerinin üretilmesi ilerleme süreciyle gösterilecektir. Yukardaki (iii) eitliinin ispat ayn
563
Makro Ekonomi ve stihdam
zamanda müdahalelerle balayan ilerleme süreci kullanlarak da yaplabilir. Bu yöntem ayn zamanda K ve L matrislerinin ekonomik anlamlarn da açklamaya yardmc
olmaktadr.
lerleme (propagation) sürecinin saysal bir dönemini göstermek için m’yi kullanrsak,
X1 = Bf
Xm = BCVXm-1
(m 2)
Elde ederiz buradan,
Xm = (BCV)m-1 Bf = BC(VBC)m-2 VBf
= BCL m-2 VBf olur.
Sonuç olarak,
yaknsyor ise,
X = B[I + C ( I – L )-1 VB]f
= B[I + CKVB]f’ dir.
L = VBC katsaylar matrisinin her bir gelir grubunun tüketim davrannn, ilerleme mekanizmas süreciyle gelir gruplar arasndaki iç ilikisini gösterdii görülmektedir. Buna
göre v’inci gelir grubunun tüketim harcamalarnn k’nc gelir
grubu üzerindeki etkisi aadaki ekil’de yer alan süreç ile
özetlenebilir.
564
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ekil 2: Gelir Gruplar Aras Tüketim ve Gelir likisi
Bf
Her bir
sektörün
çktsnda
art
¤
1
v(v) Bf
v’inci
grubun
gelirinde
art
¤
c(v)v(v)Bf
¤
v’inci
grubun
tüketiminde
art
2
Bc(v)v(v)Bf
v’inci grubun ilave
tüketiminden
kaynaklanan
her bir sektör
çktsndaki art
4
¤
3
v(k)Bc(v)v(v)Bf
k’nc grubun
gelirindeki v’inci
grubun ilave gelir
artndan
kaynaklanan gelir art
5
Yukardaki ekilden de görülecei üzere; L, örnein lkv, aadaki gibi yazlabilir:
Lkv = v(k) Bc(v) = v
(k )
Bc (v)v (v) Bf = (5. Adm / 2.Adm)
v (v) Bf
Burada lkv katsays, v’inci gelir grubunun 1 birim ilave gelirinden kaynaklanan harcamasnn, k’nc gelir grubunda ne
kadar gelir artna sebep olacan göstermektedir. Bu yüzden L “Gelir Gruplar Arasndaki Katsay Matrisi” (matrix of
inter-income-group coefcients) olarak ve K’da “Gelir Gruplarnn Karlkl Çarpan Matrisi” (the interrelational multiplier of
income groups) olarak adlandrlmaktadr.
565
Makro Ekonomi ve stihdam
i n' ve i r' srasyla n’inci ve r’inci satr toplamlar vektörleri
olmak üzere,L matrisinin sütun toplamlar her bir gelir grubunun toplam tüketim katsaysn vermektedir:
'
'
i r' L = i r' VBC = i n [I-A]BC = i n C,
2.5 Çok Sektörlü Gelir Çarpan
Çok sektörlü gelir çarpan bize her bir gelir grubunun toplam (direkt, dolayl ve indirgenmi) gelirinin, her hangi bir
sektördeki bir birimlik toplam talep artnda ne kadar artacan göstermektedir. Çok sektörlü gelir çarpann bulmak
üzere öncelikle denge çktsn kullanarak denge gelirini elde
etmek gerekmektedir. Denge geliri ve denge çkts arasndaki
iliki aadaki eitlikte görüldüü gibidir.
Y = VX
Yukardaki eitlikle üretim (X) yerine (iii)’no’lu gösterimi
koyarsak, gelir denklemi aadaki gibi olur:
Y = VB[I + CKVB]f
= [I + VBCK]VBf
= [I + LK]VBf,
burada I + LK = K çünkü [I - L] K = I ‘dr, sonuç olarak;
Y = KVBf
elde edilir. r x n büyüklüündeki KVB, çok sektörlü gelir
çarpan matrisidir, ya da dier bir ifadeyle gelir oluumu çarpanlar matrisidir. KVB matrisi her bir gelir grubunun toplam
her hangi bir sektördeki bir birimlik toplam talep artnda ne
kadar artacan göstermektedir.
Burada açklanan denklemler sonucunda Miyazawa (1963,
1968, 1976) L, K ve KVB matrislerini türetmitir. “Gelir grup-
566
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lar katsay matrisi” olarak adlandrlan L matrisinin her bir
katsays her hangi bir gelir grubunun gelirindeki ilave bir
birim arttan dolay yapt harcamann baka bir gelir grubunun gelirindeki dorudan gelir artn göstermektedir. K
matrisinin her bir katsays ise her hangi bir gelir grubunun
gelirindeki ilave bir birim arttan dolay yapt harcamann
baka bir gelir grubunun gelirindeki toplam, yani dorudan,
dolayl ve indirgenmi art göstermektedir. Gelir oluumu
çarpan matrisi olarak anlan KVB matrisinin her bir bileeni
ise, i sektöründeki bir birim toplam talep artnn her hangi
bir gelir grubunda oluturaca ilave toplam (dorudan, dolayl ve indirgenmi) gelir artn göstermektedir. Miyazawa
gelitirmi olduu yönteminde Girdi-Çkt modellerine çok
önemli bir katk yaparak, hanehalknn gelir ve tüketimini
içsel deikenler olarak denkleme dahil etmi ve Girdi-Çkt
modellerinin ekonominin en önemli çalma alanlarndan biri
olan gelir dalmnn incelenmesinde kullanlmasna öncülük etmitir.
3. Kullanlacak Veri
Çalmada Miyazawa yönteminde kullanlacak en güncel
Girdi-Çkt tablosunun kullanlabilmesi için Erten (2009) tarafndan hazrlanm olan Sosyal Hesaplar Matrisi (SHM), 2006
yl için 3 sektörlü olarak toplulatrlarak Girdi-Çkt tablosu
olarak kullanlmtr. Girdi-Çkt tablolar ile yaplan analizlerde, tablonun ait olduu yln, ekonominin nansal krizler
gibi olaanüstü dönemler dnda genel durumunu gösteren
bir yl olmas (2006 yl), yaplan analizlerin ülkenin genel
durumunu yanstmas açsndan önemlidir. Çalmada GirdiÇkt tablolar ile tutarll salamak ve hanehalklarn gelir
gruplarna ayrmak üzere, 2006 yl Hanehalk Bütçe Anketi
(HBA) verileri kullanlmtr.
567
Makro Ekonomi ve stihdam
3.1 Girdi-Çkt Tablosu
Bu çalmada 3 sektörlü olarak toplulatrlm 2006 yl
Girdi-Çkt tablosu kullanlmaktadr57. Miyazawa yönteminin uygulanmas için 2006 yl toplulatrlm Girdi-Çkt
tablosu üretilmektedir. 2006 yl Girdi-Çkt tablosu oluturmak üzere, Erten (2009) tarafndan hazrlanan Türkiye
için Sosyal Hesaplar Matrisi (SHM), baz toplulatrmalar
yaplarak kullanlmtr. Bahse konu SHM 9 sektörlü olarak
oluturulmutur58. Bu sektörler; tarm, madencilik, tüketim
mallar imalat, ara mal imalat, sermaye mallar, enerji, inaat, özel hizmetler ve kamu hizmetlerinden olumaktadr.
Miyazawa yönteminin uygulanmas için, HBA’dan NACE
snamas ile uyumlu 9 sektörlü yeterli veri üretilemedii
için gelir gruplar arasndaki gelir ve tüketim yoluyla gerçekleen gelir etkileiminin incelenmesinde tarm, sanayi
ve hizmetler olmak üzere 3 sektörde toplulatrma yaplmtr.
57 TÜK tarafndan resmi veri olarak yaymlanan en güncel tarihli Girdi-Çkt
tablosu 2002 ylna aittir. 2002 yl Girdi-Çkt tablosu 1995 Avrupa Hesaplar Sistemi’nde (ESA’95) yer alan tanm ve kavramlara göre hazrlanmas
yönüyle bir ilk olma özellii tamaktadr. 2002 yl Arz-Kullanm ve GirdiÇkt Tablolar, 1959, 1963, 1968, 1973, 1979, 1985, 1990, 1996 ve 1998 yl tablolarndan sonra Türkiye için hazrlanan onuncu tablodur. 2002 ylna ilikin
59 faaliyet ve 59 ürün grubuna göre alc ve temel yatlarla arz ve kullanm
tablolar hazrlanmtr. Tablolar, Avrupa Topluluunda kullanlan sanayi ve
ürün snamas olan Ekonomik Faaliyetlerin statistiki Snamas (NACE
Revize 1.1) ve Faaliyete göre Ürünlerin statistiki Snamasna (CPA 2002)
göre hazrlanmtr.
58 Erten (2009)’da bahse konu 2002 yl Girdi-Çkt tablosunun verilerinden
hareketle 2006 SHM’sinin oluturulmas geni kapsaml olarak anlatlmaktadr.
568
49.001.346 109.932.717 268.886.796
8.295.793 14.727.339 29.903.925
Katma Deer –
Sermaye (K)
Net Vergiler (T)
Kaynak: Yazar tarafndan üretilmitir.
Toplam Üretim
118.811.048 553.049.171 636.808.022
(Xi)
21.982.982 62.814.223 121.227.705
Katma Deer gücü (L)
Toplam
Kullanm
(Xj)
9.311.068 77.489.689 141.879.650 278.742.431 71.027.342 53.885.991 6.772.236 37.752.718 21.655.715 18.397.388 636.808.022
Tarife
7.341.027 34.709.099 2.670.100 118.811.048
thalat (M)
Hizmetler (Xser)
29.347
hracat
(EX)
16.042.868 218.070.300 63.602.735 221.560.912 1.318.908 85.770.140 23.108.062 126.832.739 152.807.327 50.450.166 553.049.171
171.874
Yatrm
Devlet
Özel (Is)
(Ig)
Sanayi (Xind)
217.458
Tüketim
Devlet
Özel (C)
(G)
11.307.211 52.931.436
Hizmetler
(Xser)
14.176.991 70.014.903
Sanayi
(Xind)
Tarm (Xagr)
Tarm(Xagr)
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 2: 2006 Yl 3 Sektörlü Toplulatrlm
Girdi-Çkt Tablosu
569
Makro Ekonomi ve stihdam
3.2 Tüketim ve Gelir Matrisleri
Gelir dalm ile ilgili çalmalarn en temel veri kayna, hanehalklarnn gelir, harcama ve sosyal durumlaryla
ilgili bilgilerin derlendii hanehalk gelir ve tüketim harcamalar aratrmalardr (TÜK, 2007). Çalmada, hanehalklarnn %10’luk gelir gruplar baznda gelir ve tüketim
harcamalarn bulmak üzere 2006 yl HBA ham verileri
kullanlacaktr. Bilindii üzere, hanehalk bütçe anketlerinde hanehalk tüketimine konu olan mallarn anketlerde
yer alan kodlar, bu çalmada dier veri kayna olarak
kullanlan Girdi-Çkt tablolarndaki gösterimden farkllk
arz etmektedir.
3.2.1 Tüketim Matrisi Veri Seti
2006 yl HBA’da tüketim veri setinde yer alan ürünler 5
basamakl olarak COICOP-HBS snamasnda kodlanmaktadr. Hanehalklarnn tüketim tutarlar HBA verilerinden hesaplanan oranlar sabit kalmak kaydyla çalmada kullanlan
Girdi-Çkt tablosunda yer alan hanehalklarnn toplam sektörel tüketimlerinin oranlanmas ile bulunmutur59. Buna göre,
hanehalklarnn 1.%10’luk gelir grubu en yoksul, 10.%10’luk
gelir grubu en zengin olmak üzere gelir gruplar itibariyle
yaptklar tüketim harcamalar sektörel bazda aadaki tabloda sunulmaktadr.
59 Hanehalk bütçe anketleri ile milli gelir rakamlar arasnda hanehalklarnn
gelirlerini saklama kaygs nedeniyle farklar olmaktadr. Anket verileri milli
gelir rakamlarna göre daha az çkmaktadr (Ravillion,2003). Bu kapsamda
anket verileri ile Girdi-Çkt tablosu verilerinin uyumlatrlmas amacyla
HBA’dan hesaplanan %10’luk gelir gruplar halinde hanehalklar tüketim
ve gelir oranlar, Girdi-Çkt tablosundaki hanehalk tüketim ve gelirleri ile
çarplarak, gelir gruplarnn gelir ve tüketim tutarlar elde edilmitir.
570
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 3: Gelir Gruplarnn 2006 Yl Sektör Bazl
Tüketimleri
Tarm
Gelir
Gruplar
%
Tutar TL
Sanayi
%
Tutar TL
Hizmetler
%
Tutar TL
1.%10 GG
4,91
2.600.900
3,39
7.501.310
2,22
6.183.224
2.% 10 GG
7,23
3.826.341
5,10
11.289.809
3,75
10.455.667
3.% 10 GG
8,43
4.460.905
6,02
13.340.553
4,79
13.338.703
4.% 10 GG
7,72
4.085.718
6,65
14.733.634
5,73
15.958.850
5.% 10 GG
9,86
5.220.874
7,51
16.640.625
7,68
21.413.973
6.% 10 GG
10,66
5.643.438
8,58
19.013.134
8,90
24.808.891
7.% 10 GG
11,63
6.154.240
10,00
22.154.636
10,83
30.197.767
8.% 10 GG
11,59
6.135.623
11,75
26.030.566
13,08
36.455.509
9.% 10 GG
12,38
6.551.595
14,75
32.671.237
15,57
43.405.497
10.% 10 GG
15,59
8.251.802
26,26
58.185.408
27,45
76.524.349
100
52.931.436
100
221.560.912
100
278.742.431
TOPLAM
Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt tablosu ile yazarn kendi
hesaplamalar.
3.2.2 Gelir Matrisi Veri Seti
2006 Yl HBA’da fert veri setinde yer alan esas ite yer ald ana sektörü NACE snamasnda verilmitir. Hanehalklarnn gelir tutarlar, HBA verilerinden hesaplanan oranlar
sabit kalmak kaydyla, çalmada kullanlan Girdi-Çkt tablosunda yer alan hanehalklarnn toplam sektörel gelirlerine
oranlanmas ile bulunmutur. Toplam sektörel gelir hesaplanmasnda, hanehalklarnn igücü gelirleri ve sermayenin sektörel dalm oranlar sabit kalmak kaydyla hanehalklarna
transfer olan gelir toplanarak toplam gelir elde edilmitir.
571
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablo 4: Gelir Gruplarnn 2006 Yl Sektör Bazl
Gelirleri
Tarm
Gelir
Gruplar
%
Tutar TL
Sanayi
%
1.%10 GG
6,70
4.678.450
2,69
2.% 10 GG
14,53
10.142.450
3.% 10 GG
10,44
7.283.567
4.% 10 GG
9,43
5.% 10 GG
6.% 10 GG
7.% 10 GG
Tutar TL
Hizmetler
%
Tutar TL
4.567.149
1,01
3.881.518
3,86
6.572.597
3,10
11.875.776
6,19
10.524.653
3,96
15.192.851
6.579.651
7,86
13.362.064
4,65
17.829.635
6,21
4.331.142
9,42
16.026.499
6,08
23.335.513
4,97
3.469.336
8,16
13.871.594
8,60
33.005.840
9,00
6.279.305
12,77
21.724.901
9,47
36.307.042
8.% 10 GG
6,79
4.736.794
12,54
21.329.918
12,02
46.107.123
9.% 10 GG
15,99
11.160.135
14,36
24.415.151
15,17
58.182.694
10.% 10 GG
15,95
11.132.699
22,16
37.680.896
35,94
137.862.187
100
69.793.527
100
170.075.422
100
383.580.178
TOPLAM
Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu ile yazarn kendi
hesaplamalar
4. Girdi-Çkt Çarpanlar Hesaplanmas ve Miyazawa
Yöntemininin Uygulanmas
4.1 Girdi-Çkt Çarpanlar: Tip-1 ve Tip-2
Girdi-Çkt Çarpanlar hesaplanarak aadaki tablo elde
edilmitir. Tabloya göre sanayi sektörüne ait gelir çarpanlar
dier sektörlerin gelir çarpanlarndan daha yüksektir. Dolaysyla hanehalklarnn gelirlerini sektörel nihai talep deiikliklerinde en fazla artracak sektör sanayi sektörü olacaktr.
572
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Toplam gelir çarpannda ve Tip II çarpannda hanehalk modelde içselletirilmi ve bu çarpanlar, herhangi bir sektörün
çktsnda meydana gelecek bir birimlik toplam talep art sonucunda hanehalklar gelirlerinde oluacak dorudan dolayl ve indirgenmi etkileri göstermektedir. Aadaki tablo’da
üç sektörlü toplulatrlm Girdi-Çkt tablosunun verileriyle
hesaplanm besleme etkisi (backward linkages effect), uyarma etkisi (forward linkage effect), basit gelir çarpan, toplam
gelir çarpan, Tip I gelir çarpan ve Tip II gelir çarpan verileri
yer almaktadr.
Tablo 5: 2006 Yl Üç Sektörlü Toplulatrlm
Girdi-Çkt Tablosu ile Hesaplanan
Çarpanlar Tablosu
Sektörler
Besleme
etkisi
(BL)
Uyarma Basit
etkisi
gelir
(FL)
çarpan
Toplam
gelir
çarpan
Tip
Tip
I - gelir II - gelir
çarpan çarpan
Tarm (Xagr)
1,644
1,502
0,284
0,407
1,536
2,200
Sanayi (Xind)
2,371
2,291
0,314
0,450
2,769
3,964
Hizmetler (Xser)
1,629
1,851
0,292
0,418
1,533
2,195
Toplam gelir çarpanna göre sanayi sektörü çktlarnda
meydana gelecek toplam 1.000 TL tutarndaki bir talep art,
hanehalklarnn gelirlerinde 450 TL tutarnda bir gelir art
oluturacaktr. Tarm ve hizmetler sektörlerinde ise bu art
407 TL ve 418 TL’dir. Tip II çarpan ise, hanehalklarnn gelirlerinin sektördeki dorudan bir politikayla deitirildiinde,
hanehalklar gelirlerinde oluacak toplam art göstermektedir. Daha açk bir ifadeyle, gelirlerde dorudan art yapacak gelir vergisi indirimi gibi bir politika sonucunda toplam
talepte meydana gelecek bir birimlik bir artn, hanehalklar
573
Makro Ekonomi ve stihdam
gelirlerinde oluturaca toplam gelir artn Tip II çarpan
göstermektedir. Tip II çarpan en yüksek olan sektör yine sanayi sektörü olup, nihai talepteki gelir kaynakl 1.000 TL tutarnda bir art hanehalklar gelirlerinde 3.964 TL tutarnda
bir gelir art salamaktadr. Tip II çarpan tarm ve hizmetler sektörü için birbirine çok yakn olup yaklak 2,2’dir. Tip
I gelir çarpan ve basit gelir çarpan en yüksek olan sektör
sanayi sektörüdür. Basit gelir çarpanna göre sanayi sektörü
çktlarna yönelik meydana gelecek toplam 1.000 TL tutarndaki bir talep art, hanehalklarnn gelirlerinde 314 TL tutarnda bir gelir art oluturacaktr. Tarm ve hizmetler sektörlerinde ise bu art 284 TL ve 292 TL’dir. Tip I gelir çarpanna
göre ise, sanayi sektörü çktlarna yönelik meydana gelecek
gelir temelli toplam 1.000 TL tutarndaki bir talep art, hanehalklarnn gelirlerinde 2.769 TL tutarnda bir gelir art
oluturacaktr. Tarm ve hizmetler sektörlerinde ise bu art
1.536 TL ve 1.573 TL olmaktadr. Ayrca, üç sektör arasnda,
en yüksek besleme (backward linkages) ve uyarma(forwad
linkages) etkilerine sahip sektör sanayi sektörü olmaktadr.
2006 yl toplulatrlm Girdi-Çkt tablosu çarpan analizine
göre, sanayi sektörü hanehalklarnda gelir oluumu ve dier
sektörlerde oluturaca ba etkileri yönünden öncelikli sektör olarak ortaya çkmaktadr.
4.2 Miyazawa Yöntemi Sonuçlar:
4.2.1 Gelir Gruplar Arasndaki Etkileimin
ncelenmesi : L Matrisi
2006 yl HBA ve Girdi-Çkt tablosu verilerine dayanlarak
hesaplanan Gelir Gruplar Arasndaki Katsay Matrisi (L matrisi) aada sunulmaktadr.
574
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 6: Gelir Gruplar Arasndaki Katsay Matrisi
(L Matrisi)
1.%10GG 2.%10GG 3.%10GG 4.%10GG 5.%10GG 6.%10GG 7.%10GG 8.%10GG 9.%10GG 10.%10GG
1.%10GG
0,032 0,022 0,022 0,021 0,022 0,022 0,020 0,020 0,019
0,016
2.%10GG
0,067 0,046 0,047 0,045 0,047 0,047 0,043 0,044 0,040
0,034
3.%10GG
0,069 0,049 0,050 0,049 0,051 0,051 0,047 0,048 0,045
0,038
4.%10GG
0,076 0,054 0,056 0,054 0,057 0,057 0,052 0,054 0,050
0,043
5.%10GG
0,081 0,058 0,061 0,060 0,063 0,063 0,058 0,061 0,056
0,049
6.%10GG
0,087 0,063 0,066 0,065 0,070 0,070 0,065 0,068 0,063
0,055
7.%10GG
0,118 0,085 0,089 0,087 0,093 0,092 0,085 0,089 0,083
0,072
8.%10GG
0,125 0,090 0,095 0,094 0,101 0,101 0,093 0,098 0,091
0,079
9.%10GG
0,171 0,122 0,128 0,126 0,135 0,135 0,124 0,130 0,120
0,104
10.%10GG
0,307 0,224 0,237 0,236 0,256 0,255 0,238 0,250 0,232
0,202
TOPLAM
1,134 0,812 0,851 0,836 0,897 0,892 0,824 0,863 0,799
0,692
Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt tablosu ile yazarn kendi
hesaplamalar
Yukardaki tabloda gösterilen matrisin her bir katsays; tablonun en üst satrnda yer alan gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki bir birimlik arttan dolay yapt
harcamann tablonun en sol sütununda yer alan herhangi
bir gelir grubunun gelirlerinde oluturduu dorudan art göstermektedir. Buna göre; en yoksul 1.% 10’luk gelir
grubundaki hanehalklarnn gelirlerinin 1.000 TL tutarnda artmas halinde, bu gelir grubunun yapt harcamalar
kendi gelir grubundaki hanehalklarnn gelirlerini 32 TL
artrmaktadr. Söz konusu art en yoksul gelir grubu için
32 TL iken, 3.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnda 69 TL,
7.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnda 118 TL ve en zen-
575
Makro Ekonomi ve stihdam
gin 10.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnda ise 307 TL olarak gerçeklemektedir. Yine matrise göre en zengin 10.%
10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerinde yaplacak
dorudan 1000 TL’lik bir gelir art en yoksul hanehalklarnn yer ald 1.% 10’luk gelir grubunda 16 TL, kendi gelir
grubunda ise 202 TL tutarnda bir gelir art oluturmaktadr. Gelir gruplar tüketim katsays, en üst satrda yer alan
hanehalk gelir grubuna yaplacak dorudan gelir transferinin ilgili gelir grubunun yapt harcamalardan dolay
tüm hanehalklarnda oluturaca toplam dorudan gelir
artn göstermektedir. 1.%10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki 1.000TL tutarndaki artn harcanmas
yoluyla dier gelir gruplarnda oluturaca dorudan gelir artnn toplam tutar 1.134 TL olacaktr. Bu tutarn tüm
gelir gruplar için en yüksek tutar olduu görülmektedir.
Herhangi bir gelir grubundaki gelir art en yoksuldan en
zengine doru gittikçe artan bir biçimde gelir gruplarnn
gelirinde arta yol açmaktadr. Bir baka deyile, her hangi
bir gelir grubuna yaplan gelir transferi, her halükarda en
zengin kesimde daha fazla gelir artna yol açmaktadr. Alt
gelir gruplarndan üst gelir gruplarna doru gidildikçe,
gelir artlarnn dalmnda üst gelir gruplarna doru bir
ylma olduu görülmektedir.
4.2.2 Gelir Gruplar Aras Çarpan Matrisi (K Matrisi)
2006 yl verilerine dayanlarak hesaplanan gelir gruplarnn karlkl çarpan matrisi aadaki tabloda sunulmaktadr.
Tablodaki her bir katsay, tablonun üst satrnda yer alan hanehalk gelir gruplarndan birinin gelirindeki dorudan artn, tablonun sol sütunundaki gelir gruplarnn her birinde
oluturaca dorudan, dolayl ve indirgenmi gelir artn
göstermektedir.
576
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 7: Gelir Gruplar Aras Çarpan Matrisi
(K Matrisi)
1.%10GG 2.%10GG 3.%10GG 4.%10GG 5.%10GG 6.%10GG 7.%10GG 8.%10GG 9.%10GG 10.%10GG
1.%10GG
1,146 0,106
0,110 0,106
0,113
0,113 0,103 0,108 0,101
0,088
2.%10GG
0,305 1,223 0,231 0,222 0,237 0,238 0,217 0,228 0,212
0,185
3.%10GG
0,336 0,246 1,255 0,246 0,263 0,264 0,242 0,254 0,237
0,207
4.%10GG
0,379 0,277 0,288 1,278 0,297 0,298 0,273 0,287 0,268
0,235
5.%10GG
0,421 0,309 0,320 0,310 1,331 0,333 0,305 0,321 0,300
0,264
6.%10GG
0,460 0,337 0,351 0,340 0,364 1,367 0,336 0,354 0,331
0,291
7.%10GG
0,613 0,449 0,466 0,452 0,483 0,486 1,445 0,468 0,437
0,384
8.%10GG
0,663 0,486 0,505 0,491 0,525 0,528 0,484 1,510 0,477
0,419
9.%10GG
0,879 0,645 0,669 0,649 0,694 0,698 0,640 0,673 1,628
0,552
10.%10GG
1,644 1,208 1,257 1,222 1,310 1,319 1,210 1,275 1,191
2,047
Toplam
6,844 5,287 5,450 5,316 5,615 5,645 5,256 5,478 5,181
4,671
Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu verileri ile yazarn
kendi hesaplamalar
Örnein, 5.% 10’luk gelir grubunun gelirlerindeki 1.000
TL’lik bir gelir art ayn gelir grubunun gelirlerinde çarpan
etkisiyle 1.331 TL’lik bir gelir artna sebep olmaktadr (1.000
TL dorudan etki ve 331 TL dolayl ve indirgenmi etki). Bu
gelir grubundaki gelir art ayn zamanda en yoksul gelir grubunda 113 TL, 9.% 10’luk gelir grubunda 694 TL ve en zengin
gelir grubunda ise 1.310 TL tutarnda dolayl ve indirgenmi
bir gelir art oluturmaktadr. Tabloda en alt satr gelir gruplar aras çarpanlarn ayn gelir grubu için toplamn ya da en
üst satrda yer alan gelir grubundaki gelir artnn tüm hanehalklarnda oluturaca toplam (dorudan, dolayl ve indirgenmi) gelir artn göstermektedir. Yukarda bahsedilen 5.%
10’luk gelir grubunun gelirlerindeki 1.000 TL tutarndaki do-
577
Makro Ekonomi ve stihdam
rudan art tüm gelir gruplarnda toplam 5.615 TL tutarnda
bir arta sebep olmaktadr. En yoksul 1.% 10’luk gelir grubu
hanehalklarnn gelirlerindeki dorudan 1.000 TL tutarndaki
bir gelir art ise ayn gelir grubunun gelirlerini toplam 1.146
TL tutarnda, tüm gelir gruplarndaki hanehalklarnn toplam
gelirlerini ise 6.844 TL tutarnda artrmaktadr.
Bu art tüm gelir gruplarndaki en büyük toplam gelir artn göstermektedir. Bu durum en alt gelir gruplarnn marjinal tüketim taleplerinin yüksek olmas ve düük vergi ve
tasarruf oranlar ile açklanabilir (Rose, Beamount, 1986:12).
En zengin 10.% 10’luk gelir grubunun gelirlerindeki dorudan 1.000 TL tutarndaki bir art ise ayn gelir grubundaki
hanehalklarnn gelirlerinde toplam 2.047 TL gelir art, tüm
hanehalklarnda ise en düük toplam gelir art olan 4.671 TL
tutarnda gelir art oluturmaktadr. Özetle, gelir gruplar
katsay matrisi ve gelir gruplar aras çarpan matrisi deerlendirildiinde, hangi gelir grubunun yaplan harcama olursa
olsun, bu harcama üst gelir gruplarnda alt gelir gruplarna
oranla daha fazla gelir art gerçekletirmektedir sonucuna
ulalmaktadr. Bu durum gelir dalmnda süregelen bozukluun temel açklayclarndan biri olarak görülmektedir.
Tüm gelir gruplarnda en yüksek gelir art 1.% 10’luk gelir
grubu hanehalklarnn gelirlerindeki arttan, en düük gelir
art ise 10.% 10’luk gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki arttan kaynaklanmaktadr. Sonuçlardan görülecei üzere
en yoksul gelir grubunun gelirlerindeki art, en üst gelir grubundaki arta göre, en üst gelir grubu hariç tüm gelir gruplarnn gelirlerinde daha yüksek art oluturmakta hem de tüm
gelir gruplarnda daha yüksek toplam gelir artna sebep olmaktadr. Üst gelir gruplarnda oluan gelir artlarnn alt
gelir gruplarnda oluturduu etki çok kstl kalmaktadr. En
üst gelir grubu hanehalklarnn gelirlerindeki 1.000 TL tutarndaki bir gelir art ayn gelir grubu hanehalklarnn gelirlerinde toplam 2.047 TL gelir art, en yoksul gelir grubunda
578
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ise sadece 88 TL gelir art oluturmaktadr. Bu sonuç, gelir
dalmn iyiletirmek için öncelikle üst gelir gruplarnn gelirlerinin iyiletirilmesiyle toplam refah artnn toplumun
tüm kesimlerine yaylacan iddia eden damlama teorisinin
Türkiye için geçerli olmadn ortaya koymaktadr. Yukarda
sunulan çarpan katsaylar Türkiye için daha çok toplanma
(trickle up) teorisinin geçerli olduuna iaret etmektedir. Yani,
alt gelir gruplarna yaplan transferlerden, tüm gelir gruplarndaki haneler dorudan ve dolayl olarak yüksek miktarda
kazanç salamaktadr (Rose ve Beamount, 1986b :26).
Alt gelir gruplarna yaplan transferlerden çarpan mekanizmas sonucunda üst gelir gruplar bulunduklar gelir grubu (zenginlii) arttkça, artan oranda gelir elde etmektedir.
Örnein, i yaratma ya da vergi reformu gibi bir politikayla
ortaya çkan transfer harcamalar 2. gelir grubunun gelirlerinde 1.000 TL tutarndaki bir gelir art 1.% 10’luk gelir grubunda 106 TL, 8., 9. ve 10.% 10’luk gelir gruplarnda ise srasyla
486 TL, 645 TL ve 1208 TL gelir art ortaya çkarmaktadr.
Bu durumda, gelir dalmnn iyiletirilmesine yönelik yaplan transferlerin etkinlii dolayl ve indirgenmi etkiler sonucunda azalmaktadr; çünkü, gelir gruplar çarpanlar üst gelir
gruplar için daha yüksektir. Üst gelir gruplar alt gelir gruplarnn harcamalarndan, alt gelir gruplarna oranla daha fazla yararlanmaktadr. Örnein, alt gelir gruplarnn tüketimlerinin önemli bir ksm konut kirasna gitmekte ve bu durum
üst gelir gruplarnn gelirlerini artrmaktadr.
4.3 Çok Sektörlü Gelir Çarpan Matrisi (KVB Matrisi)
Sektörel bazda gelir gruplar arasndaki çarpan mekanizmas yoluyla gelir oluumu ilikisini gösteren matris, çok
sektörlü gelir çarpan matrisi olarak adlandrlmaktadr. Herhangi bir sektörde bir birimlik toplam talep artnda, her bir
579
Makro Ekonomi ve stihdam
gelir grubunun dorudan, dolayl ve indirgenmi gelirinin ne
kadar artacan gösteren ve 2006 yl verilerine dayanlarak
hazrlanm olan çok sektörlü gelir çarpan matrisi aadaki
tabloda sunulmaktadr.
Tablo 8: Çok Sektörlü Gelir Çarpan Matrisi
(KVB Matrisi)
Gelir Gruplar
Tarm
Sanayi
Hizmetler
1.%10GG
0,142
0,119
0,103
2.%10GG
0,304
0,247
0,226
3.%10GG
0,297
0,273
0,252
4.%10GG
0,318
0,309
0,284
5.%10GG
0,326
0,343
0,323
6.%10GG
0,349
0,370
0,372
7.%10GG
0,476
0,497
0,476
8.%10GG
0,500
0,535
0,533
9.%10GG
0,710
0,708
0,703
10.%10GG
1,254
1,312
1,387
TOPLAM
4,675
4,712
4,659
Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu ile yazarn
hesaplamalar
Tablonun en alt satr, sektörlerde meydana gelecek toplam talep artlarnn hanehalklarnn toplam gelirlerini ne
kadar artracan göstermektedir. Sektörel bazda tüm hanehalklarnn toplam gelirlerinin art birbirine yakn olmakla
birlikte en yüksek gelir çarpan sanayi sektörüne aittir. Çok
sektörlü gelir çarpan matrisinden, tüm sektörlerde sektörel
talep artlar, en fazla üst gelir gruplarna gelirlerini artc etkide bulunmaktadr.
580
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ekil 3: Gelir Gruplarna Göre Çok Sektörlü
Gelir Çarpan
Kaynak: HBA ham verileri ve Girdi-Çkt Tablosu ile yazarn
hesaplamalar
5. SONUÇ VE DEERLENDRME
Çalmada basit, toplam, Tip I ve Tip II gelir çarpanlar hesaplanmtr. Girdi-Çkt çarpan analizine göre; tarm, sanayi
ve hizmetler sektörlerinin nihai talebindeki bir birimlik artn
hanehalklarnda gelir oluturma etkisi incelendiinde, hesaplanan tüm gelir çarpanlarna göre hanehalklarnn gelirlerini en fazla sanayi daha sonra tarm daha sonra da hizmetler
sektörünün artrd görülmütür. Daha sonra %10’luk gelir
gruplar arasnda gelir oluum ilikisinin incelenmesi için Miyazawa yöntemi kullanlmtr. HBA ham verileri kullanlarak
% 10’luk gelir gruplarnn üç sektörlü gelir ve tüketim mat-
581
Makro Ekonomi ve stihdam
risleri oluturulmutur. Gelir ve tüketim matrisleri Girdi-Çkt
tablosu iktisadi snama sistemi ile uyumlu olarak toplulatrlmtr. Gelir ve tüketim matrisleri ile toplulatrlm GirdiÇkt tablosu kullanlarak gelir gruplar aras gelir oluum ilikisi analiz edilmitir. Her bir gelir grubunun gelirindeki art
dolaysyla yapaca harcamalarn sektörler aras etkileim sonucunda dier gelir gruplarnn gelirlerinde oluturaca gelir
artnn ilk olarak dorudan etkisi ve daha sonra da toplam,
yani dorudan, dolayl ve indirgenmi etkisi incelenmitir. Son
olarak da gelir gruplar arasndaki gelir oluum ilikisi sektörel olarak incelenmi, her bir sektörün nihai talebine yönelik
artlarn hanehalklarnn gelir gruplarna göre gelirlerini ne
kadar artraca hesaplanmtr. Miyazawa yöntemi ile yaplan analizler sonucunda aadaki sonuçlara ulalmtr:
Herhangi bir gelir grubuna yaplacak gelir transferinin
tüm hanehalklarnn gelirlerinde oluturaca dorudan etkiyi gösteren tüketim katsaysnn; en yüksek olduu gelir
grubu en yoksul gelir grubu olurken, tüketim katsaysnn en
küçük olduu gelir grubu ise en zengin gelir grubudur. Üst
gelir gruplarnda oluan gelir artlarnn alt gelir gruplarnn
gelirlerinde yapt etki çok kstl kalmaktadr. En yoksul gelir grubunun gelirlerindeki art, en üst gelir grubu hariç tüm
gelir gruplarnn gelirlerinde en üst gelir grubunun oluturduu arta göre daha yüksek gelir art oluturmaktadr.
En yoksul gelir grubunun gelirindeki artn tüm gelir
gruplarna yapt toplam gelir art, en üst gelir grubunun
gelirindeki artn yaptndan daha yüksek bir toplam arta
sebep olmaktadr. Herhangi bir gelir grubundaki gelir art
gelir gruplarnn gelirinde en yoksuldan en zengine doru
gittikçe artan bir biçimde arta yol açmaktadr. Bir baka deyile, herhangi bir gelir grubuna yaplan gelir transferi, her
halükarda en zengin kesimde daha fazla gelir artna yol açmaktadr. Alt gelir gruplarndan üst gelir gruplarna doru
gidildikçe, gelir artlarnn dalmnda üst gelir gruplarna
582
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
doru bir ylma olduu görülmektedir. Gelir gruplar aras
gelir oluum ilikisi, tarm, sanayi ve hizmetler sektörleri ayrmnda incelendiinde de benzer sonuçlar elde edilmektedir.
Tarm, sanayi ve hizmetler sektörlerinin nihai talebindeki bir
birimlik art, üç sektörde de üst gelir gruplarnn daha fazla
gelir elde etmesini salamaktadr. Dier sektörlerle karlatrldnda hizmetler sektörüne yönelik bir talep artnn alt
gelir gruplarnda geliri en az, üst gelir grubunda ise gelirleri
en fazla artran sektör olduu görülmektedir.
Ayrca hizmetler sektörünün tüm gelir gruplarnn toplam
gelirlerinde dier sektörlere göre daha az gelir art salad
da görülmektedir. Bu nedenlerden dolay hizmetler sektörünün gelir dalmn en fazla bozan sektör olduu görülmektedir. Tarm sektörünün, üç sektör içinde alt gelir gruplarnn
oran olarak en fazla gelir elde ettii ve üst gelir gruplarnn
ise oran olarak en az gelir elde ettii sektör olduu görülmektedir. Bu nedenle, gelir dalmn düzeltmeye yönelik en uygun sektörün tarm sektörü olduu deerlendirilmektedir.
Bu tür çalmalarn temel kst sektörel ve bölgesel düzeyde üretilen verilerin eksikliidir. Özellikle, 2005 ylnda yürürlüe giren 5429 sayl Türkiye statistik Kanunu ile TÜK’in
kurumsallamas ve çalanlarnn özlük haklar için iyileme
salanrken, kurumun asli görevi olan ulusal ve bölgesel düzeyde iktisadi ve sosyal veri ve istatistiklerin üretiminde ise
ciddi düzeyde gerileme yaanmtr. Örnein, 2002 yl sonrasnda, iktisadi ve sosyal gelimenin en temel göstergesi olan
kiibana düen milli gelir verisinin üretilmesi Türkiye için
artk üretilmemektedir. Bu durum veriye ve bilimsel çalmalara dayal iktisadi ve sosyal politika üretim sürecini ve akademisyenlerin Türkiye’nin sorunlarna yönelik uygulamal
aratrma ve inceleme yapmalarn olumsuz yönde etkilemitir. Özellikle, üretilen gelir dalm ve gelir oluumu verilerinde kullanlan sektörler arasnda da uyumsuzluk olmas
daha detayl analizler yaplmasn engellemektedir.
583
Makro Ekonomi ve stihdam
6. REFERANSLAR
BORATAV K., Gelir Dalm: Kapitalist Sistemde, Türkiye’de, Sosyalist
Sistemde, 3. Bask, Gerçek Yaynevi, 1976.
BORATAV, K., Ç. KEYDER, . PAMUK, Kriz, Gelir Dalm ve
Türkiye’nin Alternatif Sorunu, Kaynak Yaynlar, 2. Bask, stanbul,
1987.
DPT, “Gelir Dalm ve Türkiye’de Yaplan Gelir Dalm Çalmalar
1959 – 1986”, Ankara, 1987.
DPT, “Özel Tüketimin Fonksiyonel Gelir Gruplar tibariyle Sektörel
Dalm” 1987, Ankara, 1993
DPT, “1980-1990 Dönemi Faktör Gelirlerindeki Gelimeler ve Faktör
Gelirleri Kullanlarak DE Milli Gelir Eski Ve Yeni Sistemlerinin Deerlendirilmesi”, Ankara, 1993.
DPT, “Gelir Dalmnn yiletirilmesi ve Yoksullukla Mücadele”, Sekizinci Be Yllk Kalknma Plan, Özel htisas Komisyonu Raporu,
Yayn No: 2599, Ankara, 2001.
DPT, 2010 Yl Program, 2009, Ankara
ERTEN, H., Türkiye çin Sektörel Sosyal Hesaplar Matrisi Üretme Yöntemi ve stihdam Üzerine Bir Hesaplanabilir Genel Denge Modeli
Uygulamas, DPT Uzmanl Tezleri, Ankara, 2009.
HEWINGS, G. J. D., Y. OKUYAMA, M. SONIS, “Economic Interdependence Within The Chicago Metropolitan Area Area: Miyazawa
Analysis”, Journal of Regional Science, Vol.41, No.2, 2001.
KIZILYALLI, H., Use of Inter-Regional Input-Output Models in Economic Analysis, Economic Development Planning And Project Appraisal, Boaziçi University, stanbul, 2004.
KURTPEK, Rdvan, Türkiye’de Gelir Dalm ve Türkiye için Gelir
Gruplararas Gelir Oluum likisinin Miyazawa Yöntemiyle ncelenmesi, Devlet Planlama Tekilat, 2010 (yaymlanmam uzmanlk
tezi)
KÖSE, A. H., F. ENSES, E. YELDAN, Küresel Düzen: Birikim, Devlet ve
Snar, ktisat Üzerine Yazlar 1, letiim Yaynlar, stanbul, 2003.
584
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
LENZEN, M., R. SCHAFFER, “Interrelation Income Distribution in Brazil”, the Developing Economics, XLII-3, 2004.
MILLER, R. E., P. D. BLAR, Input-Output Analysis: Foundations and
Extensions, 2. Edition, Cambridge University Press, 2009.
MIYAZAWA, K., Input-Output Analysis and the Structure of Income Distiribution, Lecture Notes in Economics and Mathematical
Systems, Springer-Verlag, Berlin-Hedielberg-New York, 1976.
ÖZTÜRK, L., “Bölgeleraras Gelir Eitsizlii: statistiki Bölge Birimleri Snandrmasna Göre Eitsizlik ndeksleri ile Bir Analiz, 19652001”, Akdeniz ..B.F. Dergisi, Say 10, 2005.
RAVILLION, M., “Growth, Inequality, and Poverty: Looking Beyond
Averages.” The World Bank, Policy Research Paper No. 2558, 2001.
RAVILLION, M., “Measuring Agregate Welfare in Developing Countries: How Well Do National Accounts and Surveys Agree?”, The Review of Economics and Statistics, August 2003.
ROSE, A., “Input-Output Analysis of Income Distribution”, Paper Presented at the Session in Honor of Wassily Leontief American Economic Association Meetings, New Orleans, Louisiana, 1986.
ROSE, A., P. BEAUMONT, “Interrelation Income Distribution Multipliers fort he U.S. Economy”, Paper Presented at the 33rd Annual
North American Regional Science Association Meetings, Colombis,
Ohia, 1986.
SONIS, M., G. J. D. HEWINGS, “LDU-Factorization of Miyazawa Income Multipliers in Multiregional Systems”, The Annals of Regional
Science, 2000.
TACI, Kamil (2009), Impacts of Global Subprime Crisis on Turkish
Economy: Vulnerability Analysis, Structural Path Analysis and a
Computable General Equilibrium Model, MPA – International Development Policy Thesis for Cornell University (unpublished dissertation)
585
Makro Ekonomi ve stihdam
ALTERNATF PARA POLTKASI
STRATEJLERNDEN ENFLASYON
HEDEFLEMES STRATEJS
DÖNEMNDE STHDAMDAK
GELMELERN ANALZ
Nihat ALTUNTEPE*
Serpil ACAKAYA**
GR
Ülkeler makro ekonomik hedeere ulaabilmek amacyla
hem para politikasn hem de maliye politikasn kullanmaktadrlar. Maliye politikas kamu harcamalar ve kamu gelirlerini kapsarken, para politikas ise piyasadaki para miktarnn
kontrol edilmesi amacyla uygulanan bütün politikalar içermektedir eklinde ksaca tanmlanabilir. Aslnda ekonomik
hedeere ulamada bu iki politika birbirini tamamlayacak
nitelikte uygulanmaktadr. Bunun yannda hem para politikasnn hem de maliye politikasnn kullanm olduu birçok
araçlar vardr. Para politikasnn klasik araçlar yannda (açk
piyasa ilemleri, reeskont oranlar ve yasal karlk oranlarn,
v.s.) alternatif para politikas stratejileri de uygulanmaktadr.
Bu stratejiler arasnda döviz kuru hedeemesi stratejisi ve
enasyon hedeemesi stratejisi saylabilir. te bu çalmann
temelinde 2002 ylndan bu yana ülkemizde de uygulanmakta olan enasyon hedeemesi stratejisi döneminde istihdamda görülen gelimeleri analiz etmektir.
*
**
586
Ar. Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi, BF, ktisat Bölümü.
Yrd. Doç. Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi, BF, Maliye Bölümü.
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
lk defa 1990 ylnda Yeni Zelanda’da uygulanmaya balanan alternatif para politikas stratejilerinden enasyon
hedeemesi stratejisi 1990’l yllarda birçok ülke tarafndan
uygulanmaya balanmtr. Ülkemizde de ilk defa 2002 ylnn bandan itibaren örtülü olarak uygulanmaya balanm,
2006 ylndan itibarense açk olarak uygulanmasna geçilmitir. Stratejinin temel amac yat istikrarn salamaktr.
Bu çalmada öncelikle enasyon hedeemesi stratejisinden teorik olarak bahsedilecek daha sonra istihdam ve
isizlik kavramlar ele alnp incelenecektir. stihdam yaps
ortaya konulmaya çallacaktr. Çalmann son bölümünde,
bu dönem içersinde Türkiye’de istihdamdaki gelimeler ele
alnacaktr.
Anahtar Kelimeler: Para Politikas, Enasyon Hedeemesi, stihdam, sizlik.
1. Enasyon Hedeemesi Stratejisi
Enasyon hedeemesi, ekonominin mevcut durumu dikkate alnarak belirli bir dönem sonunda gerçekletirilmesi hedeenerek kabul edilebilir bir enasyon orannn belirlenmesi ve para politikalarnn da bu hedefe ulalabilecek ekilde
uygulanmasn kapsar. Enasyon hedeemesi ilk defa 1990
ylnda Yeni Zelanda’da uygulanmaya balanmtr. lk etapta
sadece gelimi ülkeler tarafndan uygulanan enasyon hedeemesi, zamanla özellikle 1998 ylndan sonra gelimekte
olan ülkeler tarafndan da uygulanmaya balanmtr (Öretmen, 2004: 4).
Mishkin ve Bernanke 1997 ylnda yapm olduklar bir çalmada enasyon hedeemesini, ya hükümet yada merkez
bankasnn veya her iki tarafn bir araya gelerek belli bir dönem sonunda gerçekletirmek istedikleri enasyon orannn
587
Makro Ekonomi ve stihdam
saysal deerinin kamuya ilan edilmesi eklinde tanmlamlardr (Mishkin ve Bernanke, 1997: 5). Buna göre enasyon
hedeemesinde enasyon orannn belirlenme süreci ya hükümet tarafndan ya merkez bankas tarafndan ya da her ikisinin birlikte hareket ederek karar verdikleri bir süreç olarak
ortaya çkmaktadr. Yine Mishkin 2000 ylnda yapm olduu
bir çalmada enasyon hedeemesi stratejisinin 5 ana unsuru olduunu belirtmitir. Bu unsurlar;
-
Enasyon oran için orta vadede hedeenen saysal bir deerin belirlenerek kamuya ilan edilmesi
-
Merkez Bankas tarafndan uygulanan para politikasnn
birinci amac yat istikrar olmal, dier amaçlar ise ikinci
dereceden amaçlar olmaldr.
-
Hedeemenin baars ölçülürken sadece parasal büyüklükler ile döviz kurundaki deimeler deil, ayn zamanda
dier deikenlerde göz önünde bulundurulmaldr.
-
Para politikasn uygulayan otoritenin planlarn, amaçlarn ve kararlarn kamuoyuna ve piyasalara aktarlmaldr.
-
Dönem sonunda gerçekletirilmek istenen enasyon oranna ulaabilmek için merkez bankasnn hem bamszlnn hem de sorumluluunun artrlmas gerekir.
Enasyon hedeemesi stratejisini uygulamalarnn bir
takm yararlar vardr. Bunlar arasnda en çok dikkati çeken
nokta, bu stratejinin uygulanmas sonucu salanm olan yat istikrar sayesinde ekonomideki mevcut refah düzeyinde
bir art ortaya çkar. Bu refah artnn temelinde ise, enasyon hedeemesiyle daha effaf bir yat sisteminin kurulmu
olmas sonucu yatrm ortamndaki güvenin artmas yatmaktadr (Genberg, 2002: 4).
588
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Enasyon hedeemesini iki türe ayrp incelemek mümkündür. Bunlardan birincisi örtük enasyon hedeemesi
dieri ise açk enasyon hedeemesidir. Örtük enasyon
hedeemesinde Merkez bankas uygulam olduu para politikasyla sadece yat istikrarn deil, ayn zamanda dier
makro ekonomik hedeeri de göz önüne alr. Bunun yannda
açk enasyon hedeemesinde ise; sadece amaç yat istikrarnn salanmasdr. Dolaysyla açk enasyon hedeemesinde
para politikasnn tek amac yat istikrarn salamaktr. (Demirhan, 2002: 5).
Enasyon hedeemesi stratejisini uygulamaya balayan
merkez bankalar belli dönemlerde raporlar hazrlayarak
uyguladklar ya da uygulayacaklar para politikalarn, bu
politikalarn etkilerini ve sonuçlarn kamuoyuna duyurmak
zorundadrlar. Buradaki amaç merkez bankasnn uygulam
olduu politikalarda effa salayarak denetim mekanizmasnn ilerlik kazanmasn salamaktr. Bu raporlarn hazrlan dönemleri ülkelerin merkez bankalarna göre farkllk
gösterse de genelde bu zaman dilimi 3 ya da 6 aylk bir süreci
kapsamaktadr (Bernanke ve Mishkin, 1997: 5).
Enasyon hedeemesi uygulama sürecinde baz hususlar öne çkmaktadr. Öne çkan bu hususlar arasnda; merkez
bankasnn bamszl, heden hangi otorite tarafndan belirlenecei, heden seviye ve süresi, effak ve hesap verebilirlik yer almaktadr. Merkez bankasnn bamszl, merkez bankasna duyulan güvenin artmas, yani kredibilitesinin
yükselmesi ve bankann uygulam olduu politikalara olan
güvenin salanmas açsndan önem tamaktadr (Öretmen,
2004: 4). Bankann uygulayaca ya da uygulad politikalarda bamsz bir ekilde hareket edebildiine inanlmas bankaya olan güvenin artmasna bu da sonuçta enasyon hedeflemesinin baarya ulamasnda önemli bir rol oynar.
589
Makro Ekonomi ve stihdam
Merkez Bankas’nn bamszl kavram ile ifade edilmek
istenen husus, bankann yat istikrarn salamak için uygulayaca para politikalarna ve bu politikalar uygularken
kullanaca araçlara, ayn zamanda politika deiiklii gerektiinde herhangi bir siyasi baskya maruz kalmadan kendi
yetkili organlarnca karar verebilmesini içermektedir. Genel
olarak merkez bankasnn bamszlnn göstergesi olarak
dört faktör öne çkmaktadr. Bu faktörler (Erolu, 2007: 7);
-
Merkez Bankas’na seçilen bakan ile banka üyelerinin görevde kalma süreleri
-
Uygulanacak olan para politikalarnn belirlenme ekli ve
politikalarn uygulanma süreci
-
Bankann ana amaçlarnn belirlenme süreci
-
Kamu kesimine verilecek olan kredilere getirilen snrlandrmalardr.
Bunun yannda Wagner 2000 ylnda yapm olduu çalmasnda merkez bankasnn bamszlnn sadece hukuki
anlamda olmamas gerektiinin, uygulamada da bankann
bamszlnn gerçeklemesi gerektiini ifade etmektedir.
Hukuki bamszln ili bamszla dönüebilmesi için
hem güçlü hem de rekabetçi bir nansal yapnn varl yannda makro ekonomik istikrarnda gerçeklemi olmas
gerektiini Wagner bu çalmasnda ifade etmitir (Wagner,
2000: 68).
Enasyon hedeemesinde enasyon hedeni belirleme
yetkisi ülkeden ülkeye farkllk göstermektedir. Baz ülkelerde bu yetki sadece merkez bankalarnda iken, baz ülkelerde
hükümetlerde, bazlarnda ise hem hükümet hem de merkez
bankasnn birlikte karar verdii bir süreç olarak ortaya çkmaktadr.
590
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 1. Hedef Belirleme Yetkisi
Merkez
Bankas ile
Hükümet
Birlikte
Merkez Bankas
Hükümet
Dorudan
Merkez
Bankasna
Danarak
Macaristan
Norveç
G. Afrika
G. Kore
ngiltere
Tayland
Dorudan
Hükümete
Danarak
Avustralya
Çek Cum.
Kanada
sveç
Yeni Zelanda
Polonya
ili
Brezilya
Filipinler
sviçre
Peru
srail
Kolombiya
Meksika
zlanda
Kaynak: Öretmen, 2004, s.8.
Enasyon hedeemesi stratejisi uygulayan ülkelerde uygulanacak para politikalarna ilikin kararlar genelde belli
kurul ya da komiteler tarafndan alnmaktadr. Oluturulan
bu kurullarn bazlarnda hükümeti temsilen bir bakan yer
almaktadr. Bunun yannda uygulamada ilan edilen enasyonun tahmin seviyesi bant, nokta ve tavan eklinde olmaktadr.
Bu tahmin seviyelerinden en çok kullanlan bant uygulamasdr. Bant uygulamasnn yaygn olarak kullanlmasnn nedeni, tek bir heden gerçekletirilmesinin zor olmas bunun
da uygulanan politikalara olan güvenin azalmasna neden
olarak stratejinin baarn olumsuz yönde etkilemesidir. Stratejide hedeeme süresi ise; enasyon hedenin kamuoyuna
açkland dönem balangc ile heden gerçeklemesinin
beklendii dönem arasndaki zaman dilimini ifade etmektedir. Bu süre ülkelerin ekonomik koullarna göre bir yllk, iki
yllk ve daha fazla yl olabilecei gibi, belirsiz zaman süresi
olarak da uygulanmaktadr (Öretmen, 2004: 8-12).
Enasyon hedeemesinin para politikasnn effan
591
Makro Ekonomi ve stihdam
artrmas, dier alternatif para politikalarna göre daha anlalr olmas, Merkez Bankas’nn güvenirliliinin ve hesap
verilebilirliini artrmas (Erolu, 2007: 13); gibi avantajlar
yannda, uygulanan politikalarda herhangi bir sapmaya izin
vermemesi, enasyon hedenin ilan ile bu heden gerçeklemesi arasnda geçen zaman diliminde uygulana politikalarn
kontrolü açsndan boluklarn bulunmas, bu stratejiyi uygulayan ülkelerde yeterli mali disiplinin salanamamas (anl,
2006: 42) dezavantajlar da bulunmaktadr.
2. Türkiye’de Enasyon Hedeemesi Uygulamas
Türkiye’de enasyon hedeemesi uygulamasna 2002 ylnn banda geçilmitir. Ancak bu uygulama 2002-2006 yllar
arasnda örtük enasyon hedeemesi eklinde uygulanrken,
2006 ylnn bandan bu yana da açk enasyon hedeemesi
eklinde uygulanmtr. Bu yüzden Türkiye’deki enasyon hedeemesi stratejisinin uygulamas ele alnrken 2002–2005 ve
2006–2010 dönemleri eklinde ayrma gidilerek incelenecektir.
2.1. 2002–2005 Örtük Enasyon Hedeemesi Dönemi
Türkiye 2000 ylndan itibaren “Döviz Kuruna Dayal stikrar Program” uygulamaya balamtr. Ancak uygulanan
bu program 2001 ylnn ubat aynda ortaya çkan ekonomik
krizle sona ermitir. Yaanan bu krizle birlikte daha önce enflasyon hedeemesine geçme kararnda olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas (TCMB) günün ekonomik koullarn da
dikkate alarak özellikle yaanan krizin ortaya çkarm olduu olumsuzluklar göz önüne alarak enasyon hedeemesine
geçi sürecini aamal olarak gerçekletirmeye karar vermitir.
Bu amaçla 2002 ylndan itibaren örtük enasyon hedeemesi
stratejisini uygulamaya balamtr (Kara ve Orak, 2008: 37).
Türkiye 18 Ocak 2002 tarihinde IMF sunduu Niyet Mek-
592
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
tubunda 2002 ile 2004 yllar arasnda uygulayaca ekonomi
politikalar hakknda ayrntl bilgi vererek, IMF’den bu programa destek vermesi için 18. Stand-by Düzenlemesi talep etmitir. Bu programda her ne kadar parasal tabana yönelik hedeer belirlenmi olsa da, ön koullarn olumasyla birlikte
en ksa zamanda resmi enasyon hedeemesine geçileceinin
alt çizilmitir (TCMB, 2002: 3).
Türkiye’nin ilk etapta açk enasyon hedeemesi stratejisine geçmeyiinin bir takm gerekçeleri vardr. Bu gerekçelerin
temelinde enasyon hedeemesine geçi için gerekli olan ön
koularn tam anlamyla salanamam olmas gelmektedir.
Bu ön koullardan biri olan enasyon orannn çok yüksek
seviyelerde olmamas gerektii koulu Türkiye’de 2001 ylnn sonlarnda salanamam olmasdr. 2001 ylnn sonunda
enasyon oran yüzde 68’lere kadar yükselmitir. Bunun yannda, rejime geçi için teknik ve kurumsal altyapnn hazr
olmas gerekmektedir. Her ne kadar Türkiye 2002 ylndan
önce uygulam olduu programlarla bu hazrlklar tamamlama yolunda admlar atm ise de, yaanan kriz ve parasal
aktarm mekanizmalarndaki belirsizlikler merkez bankasnn enasyon tahmini yapmasn güçletirmi, ayn zamanda para politikalarn uygulamasn zora sokmutur. Yani
bankann gelecee yönelik politikalarn belirlemede ve uygulamada aksaklklar gündeme getirmitir. Bunun yannda
koullardan biri olan mali basknlk konusunda da ilerleme
tam anlamyla salanamam, ayn dönemde mali basknlk
sorunun yaanyor olmas para politikasnn uygulanmasn
oldukça zorlatrmtr. Krizle birlikte birçok bankann yükümlülüklerini merkez bankasnn üstlenmesi kamu borç
stokunun artmasna neden olmutur. Bir dier neden ise o
dönemde yüksek oranlarda dolarizasyon sürecinin yaanm
olmasdr (Kara ve Orak, 2008: 38-41).
593
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablo 2. 2002–2005 Döneminde Hedeenen ve
Gerçekleen Enasyon Oranlar
Yllar
2002
2003
2004
2005
35
20
12
8
Gerçekleen Ylsonu Enasyon Oran (%)
29,7
18,4
9,3
7,7
Hedeften Sapma (%)
-5,3
-1,6
-2,7
-0,3
Ylsonu Enasyon Hede (%)
Kaynak: TCMB.
Yukardaki Tablo 2, 2002 ylnda balayan örtülü enasyon
hedeemesi stratejisi döneminde hedeenen enasyon oran
ile gerçekleen enasyon oranlar vermektedir. Tablo’dan da
net bir ekilde görüldüü gibi örtülü enasyon hedeemesi
döneminde hedeenen enasyon oranlarnn altnda gerçekleen enasyon oranlar göze çarpmaktadr. Yllar itibariyle
enasyon orannda görülen bu gelimelerin nedenleri aada ele alnmtr.
2002 ylnn bandan itibaren balanan örtülü enasyon
hedeemesi stratejisi döneminde enasyonla mücadelede
baarl olmann çeitli nedenleri vardr. 2002 ylnda uygulanan sk ayn zamanda birbirleriyle uyumlu olarak uygulanan para ve maliye politikalar sayesinde toplumun tüm kesimleri tarafndan programa olan güven artmtr. Bu güven
ortamyla birlikte iç talebin azalmas ve kurklardaki gerileme
enasyon orannn da azalmasna nende olmutur. Dolardaki bu dalgalanmaya bal olarak ters para ikamesinin ortaya
çkmasyla merkez bankas rezervlerini artrmaya balam,
ayn zamanda beklenen reel faizlerde yüzde 15’ler düzeyine
kadar gerilemitir. 2002 ylnn Mays ayndan itibaren siyasi
istikrarszln alglanmaya balanmas sonucu enasyonda
ve döviz kurlarnda azda olsa bir art ortaya çkm, ancak
merkez bankas yapt açklamada seçim sürecinde bile ön
görülen programdan vazgeçilmesinin mümkün olmadn
594
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ifade etmi, yapsal reformlarn büyük ölçüde gerçekletiini
belirtmitir. 2002 yl içinde merkez bankas gecelik faiz oranlarn 6 defa indirerek, faiz oranlarn yüzde 59’dan yüzde
44’e kadar çekmitir. Bununla birlikte seçim ortamnn yaanm olmasna ramen 2002 ylndaki parasal hedeer tutturulmutur (TCMB, 2003a).
2003 yln ilk aylarnda, özellikle ilk be aynda, d etmenlere bal olarak ortaya çkan gelimeler piyasalar olumsuz
etkilemi, bu durumda maliyet artna neden olmu ve dolaysyla yln ilk aylarnda hedeenen enasyon oranlar
gerçekleememitir. Ancak yln dier aylarnda olumsuz
havann ortadan kalkmasyla enasyon hedene hzla yaklalmaya balanmtr. Yl sonunda enasyon hedenin tutmasnn, dolaysyla enasyondaki düüün nedenleri arasnda,
Türk lirasnn yabanc paralar karsnda deerinin artmaya
balamas, reel ücretlerde ortaya çkan düüler, verimlilik artlarnn maliyetlerde azalmaya neden olmas, hem gda hem
de tarm mallarnn yat artlarnda görülen yavalama ve
kamunun yatlama politikasnn enasyon hedeyle uyumlu
olmas saylabilir (TCMB, 2003b: 1-2).
2004 ylnda uluslararas piyasalarda mallarda görülen
arta ve Nisan ay ile Mays aylarnda mali piyasalarda dalgalanmalar ortaya çkmasna ramen bu olumsuz gelimeler
enasyonu artrc bir etki ortaya çkarmamtr. Bu gelimenin temelinde birbiriyle uyumlu olarak yürütülmekte olan
para ve maliye politikalar ile yapsal düzenlemelerdeki gelimelerdir. Bu ylda enasyondaki düüün nedenleri arasnda,
iç talepteki azda olsa daralma, yatrm harcamalarndaki art,
enerji yatlarnda ve birim ücretler ile maliyetlerdeki olumlu
artlar yer almaktadr (TCMB, 2004: 1).
2005 ylnn enasyon orannda giyim ve gda mallarnn
yatlarndaki dalgalanmalar olumlu katk salamtr. Bununla birlikte kamunun yapm olduu yat düzenlemeleri
ile vergi düzenlemeleri enasyon oran üzerinde olumsuz
595
Makro Ekonomi ve stihdam
etki ortaya çkarmtr. Petrol yatlarndaki gelimeyle birlikte, ulatrma ve konut piyasasndaki yat artlar enasyon
orannda arta neden olmutur. Yine bu dönemde kamu sektörünün uygulam olduu ücret politikas enasyon hedeyle uyumlu ekilde yürütülmütür. Ancak uluslararas piyasalarda özellikle hammadde yatlarndaki artlar enasyonu
olumsuz etkilemitir (TCMB, 2005a: 1-2).
Açkça görülmektedir ki, örtülü enasyon hedeemesi
döneminde programdaki enasyon hedeerine ulamak için
sk para ve maliye politikalar yannda, iç ve d piyasalardaki gelimelerde etkili olmutur. Merkez bankas uygulayaca
politikalara bal kalmtr.
Örtük enasyon hedeemesi döneminde uygulanan para
politikalarnn baarl olmasnda mali disiplinin önemli bir
rolü vardr. Mali disiplinin gelecee yönelik enasyon beklentileri üzerindeki etkisi, yat istikraryla birlikte ekonomik
istikrar da salamada üstlenmi olduu önemli rol merkez
bankas tarafndan skça gündemde tutularak enasyonla
mücadelede etkin bir araç olmutur. Bununla birlikte dönem
içindeki enasyon hedeeri merkez bankas ile hükümet tarafndan belirlenmi olmas para ve maliye politikalarnn
uyumlu bir ekilde uygulanmasna neden olmutur. Yine bu
dönemde faiz d fazla için öngörülen hedeerin tutturulmu
olmas ve kamu borç stokunda meydana gelen azalmalar kamunun borç yükünü çevrilebilirliliine olan güveni artrmtr. Ekonomide ortaya çkan bu gelimeler resmi anlamda enflasyon hedeemesine geçi için gerekli olan ortam meydana
getirmitir (Kara ve Orak, 2008: 45).
2.2. 2006–2010 Açk Enasyon Hedeemesi Dönemi
TCMB 2002 yl banda, gelecee yönelik olarak uygulayaca para politikasnn nihai hedenin enasyon
596
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
hedeemesine geçmek olduunu kamuoyuna ilan etmi,
ayn zamanda enasyon hedeemesine geçebilmek için
ilk etapta para politikasnn gücünü azaltan unsurlarn ya
tamamen ortadan kaldrlmas gerektiinin ya da etkilerinin azaltlmas gerektiini ifade etmitir. Bu amaçla 2002
ylndan itibaren örtük enasyon hedeemesi uygulamasnn gerçekletirileceini açklamtr. Bu gelimelere bal
olarak 2002 ve 2005 yllar arasnda örtülü enasyon hedeemesi uygulanmtr. Uygulamada enasyon hedeeri
hükümetle birlikte belirlenmitir. Dönem içersinde uygulanan politikalarla birlikte gerçekleen makro ekonomik
hedeer bankann 2006 ylndan itibaren açk enasyon
hedeemesine geçiinin salamtr. Bu geçite mali disiplinin salanm olmas, merkez bankasnn bamszl
yolunda önemli admlar atlm olmas etkin bir rol oynamtr (TCMB, 2005b: 1).
Uygulamaya geçilen açk enasyon hedeemesi çerçevesinde, enasyon hede hükümetle birlikte nokta hedef eklinde TÜFE eklinde belirlenecek, heden 3 yllk bir zaman
diliminde gerçeklemesi salanacak, hedeften sapma olduunda bunun gerekçelerini banka kamuoyuna hazrlayaca
raporlar araclyla açklayacaktr (TCMB, 2005b: 4-5).
Tablo 3. 2006–2010 Döneminde Hedeenen ve
Gerçekleen Enasyon Oranlar
Yllar
2006 2007 2008
2009
2010
5
4
4
4/7,5
6,5
Gerçekleen Ylsonu Enasyon Oran (%)
9,6
8,4
10,06
6,53
8,33*
Hedeften Sapma (%)
4,6
4,4
6,06 2.53/-1
Ylsonu Enasyon Hede (%)
-
Kaynak: TCMB.
*2010 Yl Austos ay itibariyle.
597
Makro Ekonomi ve stihdam
2006 ylnda enasyon orannn heden üstünde gerçeklemesinin nedenleri arasnda, döviz kurundaki dalgalanmalar, enerji ile ilenmemi gda ürünlerindeki yat artlar yer
almaktadr. Yine yl içinde uygulanan para politikasnn enflasyon üzerindeki etkisi, hem kamu harcamalarndaki hem
de d talepteki art nedeniyle azalmtr (TCMB, 2007: 1).
2007 ylnda uygulanan parasal sktrma bal olarak enasyonda belirgin bir düü yaanmtr. Bunun yannda hizmet
sektöründe yatlarda görülen düüler enasyona olumlu
bir ekilde yansmtr. Bu gelimelere ramen petrol ve mal
yatlarnda özellikle gda mallar yatlarnda görülen artlar ile para politikasnn kontrolü dnda gelien etmenlere
bal olarak enasyon orann ylsonu hedeni amtr. Ayn
zamanda 2007 ylnda yaanan kuraklkta tarm ürünleri arzn snrlayarak yat artlarna zemin hazrlamtr. Enerji
yatlarnda görülen art da heden tutmamasnda etkin bir
rol oynamtr (TCMB, 2008: 1-3). 2008 ylnda enasyon üzerinde en çok etkili olan unsur yaanan küresel ekonomik kriz
olmutur. Krizin etkisiyle mal, enerji ve hizmetler sektöründe
yat artlar hzl olmutur. Dönem sonuna doru küresel krizin etkisinin artmasyla aralarnda Türkiye’nin de bulunduu
bir çok ülkenin kredi riskini olumsuz yönde etkilemi ve ayn
zamanda döviz kurunda ortaya çkan belirgin deer kayplar
enasyon üzerinde etkili olmutur (TCMB, 2009: 1-2).
Gelimi ülke ekonomilerinde balayan ve büyük bir hzla
bütün dünya ekonomilerini etki altna alan küresel kriz 2009
ylnda Türkiye ekonomisinin geliiminde hem etkili hem
de belirleyici olmutur. Enasyonda yaanan belirsizliin en
önemli nedeni krizin ortaya çkarm olduu güvensizlik ortamdr. Enasyon tahminlerinin ekillenmesinde etkili olan
nansal piyasalar, küresel büyüme, yurt içi ekonomik faaliyetler ile mal ve gda yatlarna ilikin tahminlerde yenileme
yaplmas gerei duyulmutur. Bu nedenle 2009 yl enasyon
hedeeri yl içinde çeitli zaman dilimlerinde revize edilmitir (TCMB, 2010: 13).
598
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
3. stihdam
3.1. stihdamla lgili Temel Kavramlar
stihdamla ilgili bir takm kavramlar vardr.. Bu kavramlar arasnda kurumsal olmayan nüfus, igücü, igücüne katlma oran, ibanda olanlar, ibanda olmayanlar, istihdam
edilenler, istihdam oran ve isizlik oran gibi kavramlar yer
almaktadr. Bu kavramlarla ilgili açklamalar aada yaplmtr.
“Kurumsal olmayan nüfus; bir ülke nüfusu içinde okul,
yurt, otel, huzurevi, hastane ve kla dnda kalan nüfusu
kapsamaktadr. Kurumsal olmayan çalma çandaki nüfus
ise; kurumsal olmayan sivil nüfus içersindeki 15 ve daha yukardaki nüfusu kapsar. gücü, bir ite istihdam edilenlerle
isizlerin toplamndan oluur. stihdam oran, istihdamn kurumsal olmayan çalma çandaki nüfusun içindeki orandr.
sizlik oran, isiz nüfusun igücü nüfusu içindeki orandr”
(TÜK, 2009: 156–157).
3.2. Türkiye’de 2002–2010 Döneminde istihdam ve
sizlik
sizlik sorunu Türkiye’nin en önemli sorunlarndan biridir. Emek piyasasna her geçen gün yeni igücünün katlmasyla bu sorun gün geçtikçe daha da çok kendini göstermektedir. Türkiye’de görülen isizliin temel nedenleri arasnda,
hzl nüfus artnn varln, iç ve d göçlerin etkisini, yetersiz gelir seviyesini, bölgeler arasnda geçmiten beri var
olan farkllklar, yatrmlardaki yetersizlii ve birde eitimdeki sorunlar sayabiliriz (Gediz ve Yalçnkaya, 2000: 180).
Bununla birlikte igücünün vasfsz olmas, faiz oranlarnda
ve d ticaret hadlerindeki deimeler, kredi salamadaki
imkânszlklar ve teknolojik gelimelerde isizliin nedenleri
arasnda saylabilir (Eser ve Terzi, 2008: 230).
599
Makro Ekonomi ve stihdam
Sanayi sektöründe arzulanan büyüme hznn tam anlamyla yakalanamam olmas, tarm sektörünün üretimdeki arln koruyor olmas, genç nüfustaki arta ramen
yeterinde yatrmlarn yaplamamas Türkiye’deki isizliin
nedenleri arasndadr. Yine Türkiye’de eitim seviyesi arttkça isizlik oranlarnn da artt görülmektedir. Bunun
temel nedeni ise; kiilerin eitim seviyeleri arttkça ücret
seviyesi düük olan ilerde çalmay kabul etmemeleridir.
Dikkat çeken bir dier hususta isizliin daha çok hane halk reisi olmayan kiiler arasnda yaygn olarak görülmesidir.
Bu durumun nedeni ise, birilerine bakmakla yükümlü olmayan kiilerin i ararken daha seçici davranyor olmalardr
(Karabulut, 2007: 21).
Türkiye’de önemli bir sorun haline gelen kayt d ekonomiye bal olarak, kentsel alanda çalan her üç içiden birinin ve ayn zamanda krsal kesimde çalan her dört içiden
üçünün hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kaytl deildir. Bu
gelimenin sonucu olarak çok az içi, emeklilik, salk sigortas ve isizlik sigortas gibi haklardan yararlanabilmektedir.
Bu süreçte içilerin haklarnn korunmas için gerekli düzenlemelerin yaplmas zorunluluu ortaya çkmaktadr. Bununla birlikte Türkiye’de tarm sektöründe çalan nüfus hala
yüksek seviyelerdedir. Ekonomik kalknmayla birlikte her ne
kadar tarm sektöründe istihdam edilenlerin says azalsa da
dier sektörlerde istihdam artnn yeterli derecede olmamas istihdam olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak ortaya
çkmaktadr. Buna ramen hizmetler sektöründeki istihdam
art yüksek olmakla birlikte istenilen seviyede deildir. Bunun yannda kayt d istihdama etki eden unsurlar arasnda
hzla artan asgari ücretler ile yüksek ücret d igücü maliyetleri yer alr (Dünya Bankas, 2006: 2-3).
Türkiye’de 2009 ylnda isizlerin toplam 3,4 milyon kii
iken, oransal olarak igücünün yüzde 13,5’i isiz konumun-
600
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
dadr. Verilere göre kentsel igücünde her 6 kiiden 1’i isiz
konumundadr. Kentsel alanda kadnlar isizlik sorunundan
daha çok etkilenmektedir (TÜK, 2010).
Tablo 4. 2002–2010 Döneminde sizlik Oranlarndaki
Gelimeler
Yllar
sizlik Oranlar (%)
2002
10,3
2003
10,5
2004
10,8
2005
10,6
2006
10,2
2007
10,3
2008
11
2009*
13
2010*
10,5*
Kaynak: TÜK,2009, s.161.
*TÜK, 15 Eylül 2010 Hanehalk gücü statistikleri.
Yukardaki Tablo 4’de 2002 ile 2010 yllar arasndaki isizlik orannda ortaya çkan deiimler ele alnmtr. Tablo incelendiinde görülmektedir ki, 2002 ylnda yüzde 10,3 olan
isizlik oran, 2009 ylnda yüzde 13’lere kadar yükselmitir.
Dikkat çeken bir dier nokta ise örtük enasyon hedeemesi
dönemi olarak ifade ettiimiz 2002–2005 döneminde isizlik
oran yllk ortalama 10,3 seviyesinde gerçeklemitir. Açk
enasyon hedeemesinin balad 2006 ylndan itibaren ise,
isizlik orannda önemli olabilecek derecede dalgalanmalar
ortaya çkmtr. Bu dönemde ortaya çkan bu dalgalanmalarn temelinde 2007 ylnda kendisini hissettirmeye balayan
küresel kriz yatmaktadr.
601
Makro Ekonomi ve stihdam
2002 ile 2007 yllar arasnda makro ekonomik verilerde görülen iyileme, özellikle ekonomik büyümedeki performans i
piyasasna istenilen ölçülerde yansmam dolaysyla isizlik
önemli bir sorun olarak ekonomideki yerini korumutur. Bununla birlikte 2008 ylnda etkisini artran küresel krizle beraber isizlik sorunu daha da çok hissedilmitir. Türkiye ekonomisinde bu dönemlerde görülen büyüme ve isizlik arasndaki
bu boluk igücüne katlm orann da kstlamaktadr. 2001 ile
2007 yllar arasnda igücüne katlm orannn yüzde 46–47
düzeylerinde sabitlendii görülmektedir. gücüne katlm
orannn daralmas, üretime katlan nüfusun azalmas anlamna gelmektedir. Bu gelime bir yandan üretim miktarnda azala neden olurken dier taraftan da bamllk orannn yükselmesine neden olmaktadr (Karagöl ve Akgeyik, 2010: 6).
Tablo 5. Temel gücü Göstergeleri
gücüne
gücüne
Toplam 15+ya
dâhil
stihdam
sizlik
gücü
katlma
siz
Yllar Nüfus nüfusu
olmayan
edilenler
oran
(Bin)
Oran
(Bin)
(Bin)
(%)
(Bin)
(Bin)
Nüfus
(%)
(Bin)
2002 68.393 48.041 23.818
24.223
49,6
21.354 2.464
10,3
2003
69.479
48.912 23.640
25.272
48,3
21.147 2.493
10,5
2004
66.379
47.544 22.016
25.527
46,3
19.632 2.385
10,8
2005
67.227
48.359 22.455
25.905
46,4
20.067 2.388
10,6
2006
68.066
49.174 22.751
26.423
46,3
20.423 2.328
10,2
2007
68.901
49.994
23.114
26.879
46,2
20.738 2.376
10,3
2008
69.724
50.772 23.805
26.967
46,9
21.194 2.611
11,0
2009*
70.505
51.644 25.216
26.428
48,8
21.947 3.269
13,0
2010*
71.307
52.503 26.239
26.264
50,0
23.488 2.751
10,5
Kaynak: TÜK,2009, s.161.
* TÜK, 15 Eylül 2010 Hanehalk gücü statistikleri Verileri.
602
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Yukardaki Tablo 5’de, 2002 ile 2010 yllar arasndaki temel
igücü parametrelerini göstermektedir. Tablo incelendiinde
görülmektedir ki, açk enasyon hedeemesinin uyguland
2006 ylndan bugüne isizlik oran ortalama olarak %11 düzeylerinde gerçeklemitir. Stratejinin uygulanmaya balad ilk yllarda isizlik belli bir düzeyde seyrederken, ilerleyen
yllarda küresel krizin etkisiyle de artma sürecine girmitir.
Ekonomik büyümenin istihdam da istenile art gerçekletirememesinin bir nedeni de, dönem içersinde uygulanan
baz politikalardr. Yüksek faiz ve düük kur politikas buna
bir örnektir. Uygulanan bu politika sanayi sektöründe ve ihracattaki üretimi ithal girdilere baml hale getirmitir. Bununla birlikte her yl 750 bin yeni igücünün emek piyasasna
dâhil olmas da sorunu önemli hale getirmektedir (Karagöl ve
Akgeyik, 2010: 7).
Tablo 6. Enasyon Hedeemesi Stratejisi Döneminde
Enasyon Oranlar ve sizlik Oranlar
Yllar
Enasyon Oran (%)
sizlik oran (%)
2002
29,7
10,3
2003
18,4
10,5
2004
9,3
10,8
2005
7,7
10,6
2006
9,6
10,2
2007
8,4
10,3
2008
10,06
11,0
2009
6,53
14,0
2010*
8,33*
10,5**
Kaynak: TÜK,2009, s.161.
*TÜK, 2010 Yl Austos ay itibariyle
** TÜK,15 Eylül 2010 Hanehalk gücü statistikleri Verileri.
603
Makro Ekonomi ve stihdam
Yukardaki Tablo 6’da 2002 ile 2010 yllar arasndaki isizlik oran ile enasyon oranndaki gelimeler gösterilmitir.
Tabloda örtük enasyon hedeemesinin uyguland 2002 ile
2005 yllar arasnda enasyon orannda düüler açk bir ekilde görülmektedir. Ayn dönemde isizlik oranlarnda fazla
bir deiim gerçeklememitir. 2002 ile 2005 yllar arasnda
isizlik oran yllk ortalama %10,5 orannda gerçekletii görülmektedir. Yine tablodan anlalmaktadr ki, açk enasyon
hedeemesinin uyguland 2006 ile 2010 yllar arasnda isizlik oranlar sürekli bir art göstermitir. Ancak enasyon
oranlarnda fazla bir yükselme ortaya çkmamtr.
4. SONUÇ
ktisat politikalarnn farkl amaçlar vardr. Bu amaçlar
arasnda ekonomik büyümeyi salamak, tam istihdam gerçekletirmek, yat istikrarn yakalamak ve ödemeler dengesizliklerini gidermek yer almaktadr. Enasyon hedeemesiyle birlikte özellikle hedeemenin türüne göre bu amaçlardan
bazlar göz ard edilebilmektedir. Bu amaçlara ulaabilmek
için para ve maliye politikalarnn uyumlu ekilde uygulamada olmas önem tamaktadr. Aksi takdirde hedeere ulamada zorluklarla karlamak kaçnlmaz olacaktr.
Yaplan çalmada enasyon hedeemesi stratejisinin uyguland dönemde istihdam yapsndaki gelimeler incelenmeye çallmtr. Görülmütür ki örtük enasyon hedeemesi döneminde isizlik orannda bir art gerçeklememitir.
Yine dönemin balangc olan 2002 ylnda istihdam edilenler
21 milyon 354 bin kii iken, dönem sonu olan 2005 ylnda
ise bu rakam 20 milyon 67 bin kii olarak gerçeklemitir. sizlik oranlar ise 2002 ylnda %10,2 iken 2005 ylnda %10,3
olmutur. Dolaysyla örtük enasyon hedeemesi dönemin-
604
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
de hem enasyon oranlarnn hedeenenin altnda gerçeklemesi hem de isizlik orannn da neredeyse dönem boyu sabit
kalmas uygulanan politikalarn olumlu sonuçlar olarak karmza çkmaktadr. Açk enasyon hedeemesinin balad
2006 ylnda isizlik oran % 10,2 iken 2009 ylnda bu oran
%13 olarak gerçeklemitir. Ayn dönemde enasyon oran da
hedeerin çok üstünde gerçeklemitir. Bu olumsuzluklar sadece uygulanan enasyon hedeemesi stratejisine balamak
gerçekçi olmayacaktr. Çünkü dönem içersinde en büyük etkiyi küresel kriz ortaya çkarmtr.
Özetle ortaya çkan sonuç deerlendirildiinde yat istikrar ve isizlik konusunda örtük enasyon hedeemesi döneminde belli bir baar yakalanmken, açk enasyon uygulamas döneminde bu her iki parametre konusunda ayn
baarnn yakalandn söylemek mümkün deildir. Açktr
ki, makro deikenlerde ortaya çkan deiimleri tek bir faktöre bal olarak açklamak yanltc olmaktadr. Dolaysyla
makro ekonomik deikeni etkileyen dier faktörleri de göz
önüne alarak deerlendirme yapmak daha gerçekçi olacaktr. Bu nedenle açk enasyon hedeemesinin uyguland
dönemdeki istihdamdaki özellikle isizlik oranndaki yükselmelerin tek nedeni olarak uygulanan enasyon hedeemesi
stratejisine balamak mümkün deildir. Dönem içindeki dier ekonomik gelimeleri de dikkate alarak bir deerlendirme yaplmas gerekir.
Burada u noktann da altn çizmekte fayda görülmektedir. Ad geçen dönemde, özellikle 2002 ile 2007 yllar arasnda, ekonomik büyümenin istihdam art üzerinde snrl bir
etki ortaya çkarddr. Bu dönemlerde ekonomik büyümenin isizlik üzerine yansmamasnn temel nedenleri arasnda, ortaya çkan büyümenin teknolojik gelime ve verimlilik
art kaynakl olmasdr
605
Makro Ekonomi ve stihdam
KAYNAKÇA
BERNANKE, B. ve F., S., MSHKN, (1997), “Ination Targeting : A New
Framework For Monetary Policy”, Journal Of Economic Perspectives, Vol.11, ssue 2.
DEMRHAN, E., (2002), Para Politikasnn Deien Yüzü: Enasyon Hedeemesi, TBB Yaynlar, stanbul.
Dünya Bankas, (2006), Türkiye gücü Piyasas Raporu, Özet, 14 Nisan
2006.
EROLU, ., (2007), “Açk Enasyon Hedeemesi Stratejisi ve Türkiye
Deneyimi”, KMÜ, BF Dergisi, 2007 Aralk Says, 1-28.
ESER, B., Y., ve H. TERZ, (2008), “Türkiye’de sizlik Sorunu ve Avrupa stihdam Stratejisi”, Erciyes Üniversitesi, BF Dergisi, Say:30,
Ocak-Haziran, 229-250.
GEDZ, B. ve M. H. YALÇINKAYA, (2000), “Türkiye’de stihdam-sizlik
ve Çözüm Önerileri: Esneklik Yaklam”, Celal Bayar Üniversitesi,
BF, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, S:6, 166–183.
GENBERG, H., (2002), “Ination Targeting The Holy Grail of Monetary
Policy”, HEI Working Paper, No:11/2002.
KARA, Hakan, A. Ve ORAK, M., (2008), Enasyon Hedeemesi, TCMB,
Ankara.
KARABULUT, A., (2007), Türkiye’de sizlii Önlemede Aktif stihdam
Politikalarnn Rolü ve Etkinlii, Çalma ve Sosyal Güvenlik Bakanl, Türkiye Kurumu genel Müdürlüü, Uzmanlk Tezi, Ankara.
KARAGÖL, E., T., ve T. AKGEYK, (2010), Türkiye’de stihdam Durumu: Genel Eilimler, SETA, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Aratrmalar Vakf, Say 21.
MSHKN, F., (2000), “Ination Targeting in Emerging Market Countries”, NBER Working Paper, No:7618.
ÖRETMEN, E, (2004), Enasyon Hedeemesi Uygulama Özellikleri,
TCMB, D ilikiler Genel Müdürlüü, Ankara.
ANLI, B., (2006), “Enasyon hedeemesi Uygulamalar ve Türkiye açsndan Deerlendirilmesi”, http://yordam.manas.kg/ekitap/pdf/
606
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Manasdergi/sbd/sbd16/sbd-16-03.pdf (Eriim: 10.09.2010)
TCMB, (2002), Para ve Kur Politikas Raporu, Para Politikas Metinleri,
2 Ocak, Ankara.
TCMB, (2003a), 2003 Yl Para ve Kur Politikas Genel Çerçevesi, Ankara. (www.tcmb.gov.tr, eriim: 01.09.2010).
TCMB, (2003b), Para Politikas Raporu- Ekim 2003, Ankara.
TCMB, (2004), Para Politikas Raporu- 2004-I, Ankara.
TCMB, (2005a), Para Politikas Raporu- 2005-III, Ankara.
TCMB, (2005b), Enasyon Hedeemesi Rejiminin Genel Çerçevesi ve
2006 ylnda Para ve Kur Politikas, Ankara.
TCMB, (2007), Enasyon Raporu- 2007-I, Ankara.
TCMB, (2008), Enasyon Raporu- 2008-I, Ankara.
TÜK, (2009), statistik Göstergeler 1923–2008, Ankara.
TÜK, (2010), Hanehalk gücü statistikleri, www.tuik.gov.tr (Eriim:
01.09.2010).
WAGNER, Helmut, “Controlling Ination in Transition Economies: The
Relevance of Central Bank Independance and the Right Nominal
Anchor”, Atlantic Economic Journal, Mar 2000/28-1:60-71.
607
Makro Ekonomi ve stihdam
TÜRKYE’DEK YABANCI SERMAYE
YATIRIMLARININ STHDAM
ÜZERNE ETKLER
Ar. Gör. Nihat ALTUNTEPE
Ar. Gör. Alim TETK
Ömer YALÇIN
GR
Ülkelerin, özellikle gelimekte olan ülkelerin büyüme sürecinde yabanc sermaye etkin bir role sahiptir. Yabanc sermaye kavram öncelikle scak para giriini akla getirmektedir.
Ancak ülkelerin ekonomik performansna etki eden yabanc
sermaye türü scak para girii deil, dorudan yabanc sermaye türündeki giriidir. Dorudan yabanc sermaye, ülkelere Çok Uluslu irketler (ÇU) eklinde giri yapmaktadr.
Bu tür sermaye girii ülkelerin ekonomik yaplar üzerinde
önemli bir etkiye sahiptir. Bu etkiler arasnda üretim ve istihdam artn salamas ön plana çkmaktadr.
Bu çalmada Türkiye’ye giri yapan dorudan yabanc
sermaye girilerinin istihdam nasl etkiledii ortaya konulmaya çallacaktr. Bu amaçla öncelikle yabanc sermaye kavram teorik açdan ele alnacak, daha sonra yabanc sermaye
girilerinin ekonomik etkileri ele alnp, ad geçen dönemde
Türkiye’ye giri yapan yabanc sermayenin istihdam üzerindeki etkisi ortaya konulmaya çallacaktr.
Çalmamz 4 bölümden oluacaktr.1. bölümde yabanc
sermaye kavram derinlemesine incelenip 2. bölümde dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn etkilerinden bahsedilecek. Bu etkilerden özellikle istihdama olan etki bu bölümde
yüzeysel olarak geçilerek 4. bölümde derinlemesine incele-
608
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
necek. 3. bölümde ise dorudan yabanc sermaye girilerinin
ülkelere, bölgelere ve sektörlere göre dalm verilecek. 4. bölümde dorudan yabanc sermaye girilerinin istihdama etkileri incelenecek ve son bölümde ise dorudan yabanc sermaye girilerinin istihdama etkilerinde dünya genelinde yaplan
çalmalara göz atlarak çalma nihayete erecektir.
1. Yabanc Sermaye Kavram
Dünya’da son yllarda karmza çkan, en çok adndan
söz ettiren kavramlardan birisi hiç kukusuz küreselleme
kavramdr. Küreselleme, ülkelerin sahip olduklar milli ve
manevi deerlerin dünya çapnda yaylmas, farkllklarn bir
bütünlük ve uyum içinde ortadan kalkmas ve dünyann küçük bir köy haline gelmesidir. (ekodialog.com)
Küresellemeyle birlikte, ekonomi ve ticarette liberalleme
hz kazanm, sermayenin serbest dolam artm, ticaret serbestlemi ve tüketici alkanlklar birbirine benzer bir hale
bürünmütür.
“Ulusal ekonomi, ulusal siyaset, ulusal kültür kavramlar, uluslararas ekonomi, uluslar aras siyaset ve uluslararas
kültür kavramlarnn gölgesinde kalmtr. Bu süreç farkl ülkelerden insanlar bir araya getiren ulus ötesi yeni çkar gruplar ortaya çkarmtr. Ülkeler bu sürece uyum salayabilmek
için ekonomilerini da açarken iç ekonomik yapy uluslararas ekonomik düzenlemelere uygun hale getirme zorunluluunu hissetmeye balamlardr” (Güven, 2008: 75).
Dünyada küreselleme süreci öncesinde yeterince önemsenmeyen yabanc sermaye kavramnn, bugün ülkelerin
kalknmasna olan dorudan etkilerinin farkedilmesiyle,
gelimi ve gelimekte olan tüm ülkelerin ilgi oda haline
gelmitir. Gelimi ülkeler rekabet güçlerini artrmada ihtiyaç
duyduklar daha ucuz igücü, daha ucuz hammadde, daha
609
Makro Ekonomi ve stihdam
uygun yasal düzenlemeler ve vergilendirme sistemini ve artlarn kazanabilmek için sermaye ve teknoloji transferi yoluna
gitmektedirler. Gelimekte olan ülkelerin ise en önemli sorunlar arasnda sermaye ve teknoloji azl düünülebilir. Düük
satn alma gücü ve iç tasarruardaki eksiklikler ve döviz darboaz yerli sanayinin geliimini ve rekabet gücünü zayatmaktadr (Oksay, 1998: 4).
Ülkeler için bu denli öneme sahip olan yabanc sermaye
kavramn teorik olarak çeitli ekillerde tarif etmek mümkündür; bir ülkenin ksa bir süre içinde kaynaklarn ve buna
bal olarak da ekonomik gücünü etkileyebilmek için karln deiik biçimlerde ileride ödemek üzere dier ülkelerden
salad mali veya teknolojik kaynaklardr (Uras, 1979: 27).
Bir baka tanma göre ise yabanc sermaye, bir ülkenin karln farkl ekillerde ileride ödemek üzere baka ülkelerden
temin ederek ksa sürede ekonomik gücüne ekleyebilecei
mali veya teknolojik kaynaklar olarak tanmlanmaktadr (Alpar, 1980).
Türkiye’de dorudan yabanc yatrm ve yabanc sermaye
kavramlar genellikle birbirlerinin yerine kullanlan terimlerdir. Yabanc sermaye denilince akla ilk olarak scak para
gelmektedir. Scak para, genel kabul görmü bir tanm olmamakla beraber beklenen getiri oranlar ve risklerdeki deiimlere hzl tepki veren sermaye akmlar olarak tanmlanabilir.
Portföy yatrmlar, ksa vadeli sermaye akmlar ve net hata
ve noksan kalemleri de scak para tanm kapsamnda gösterilmektedir ( Görmezöz, 2007: 3). Ancak ülkelerin ekonomik
performansna etki eden yabanc sermaye türü scak para girii deil, dorudan yabanc sermaye türündeki yatrmlardr.
Bu çeit yatrmlar, gelimi ülkelerde kurulu teebbüslerin,
gelimekte olan ülkelerde kendilerine bal bir ube açmalar
veya yeni bir tesis meydana getirmeleri eklinde olmaktadr.
Yeni kurulan tesis tamamen yabanc sermaye ile olabildii
610
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
gibi yerli sermaye ile ortaklaa bir ekilde de olabilir.
Bilindii üzere Türkiye 1980’li yllara dek kendi kendine
yeten, yabanc sermaye giriinin çok fazla ilgi görmedii ve
hatta yabanc sermayenin yasak olduu dönemler yaamtr. Tabi ki o dönemlerin kendine göre baz gerekçeleri olmas
sebebiyle böyle bir anlay meydana gelmitir. Fakat küreselleme dünyada ülkelerin artk kendi kabuklarna çekilip kendilerini idare edebilme politikalarndan syrlmalarna sebep
olmutur.
Yabanc sermayenin zaruri olduu bir dünyada içe baml bir ekonomi politikas sürdürmek ülkeleri çkmaza sürükleyecei için Türkiye’de de 1980 lerden sonra yabanc sermayeye yönelik giriimler giderek artmaya balamtr. Son
yllardaki göstergelere bakarak dünyann artk küçük bir köy
haline geldiini söylemek yanl olmayacaktr.
1.1. Dolayl Yabanc Sermaye
Dolayl yabanc sermaye yatrmlar, tasarruf sahiplerinin
uluslararas sermaye piyasalarnda bir takm riskleri üstlenmek kouluyla bir takm kazançlar elde etmek amacyla hisse
senedi, tahvil ve dier sermaye piyasas araçlarna yaptklar
yatrmdr (Salamer, 2003: 2). Bir dier ifadeyle dolayl yabanc sermaye yatrmlar, tasarruf sahiplerinin bir faiz veya
dividant geliri elde etmek için uluslar aras sermaye piyasalarndan menkul deerler satn almalar eklinde tanmlanabilir
(ekodialog.com).
1.2. Dorudan Yabanc Sermaye
Yabanc sermaye yatrm, bir ülkede yerleik kii ve kurulularn ülke snrlar dnda servet elde etmeleridir. Sözü geçen bu servet edinimlerinin iki boyutu vardr. lki, mali boyut,
611
Makro Ekonomi ve stihdam
ikincisi de ziki boyuttur. Yabanc tahvil ya da hisse senetleri
gibi menkul deerlerin satn alnmas yabanc sermaye yatrmlarnn mali boyutunu olutururken (portföy yatrmlar),
yabanc ülkelerde edinilen fabrika gibi ziki deerler ise ziki
boyutu olup; dolaysz yabanc sermaye yatrmlar olarak adlandrlmaktadr (imek ve Behdiolu,2006:56).
Dorudan yabanc sermaye yatrm; yabanc rmann, tek
bana ya da yerli irketle birlikte, ev sahibi ülkede reel bir
yatrm gerçekletirmesidir. Bu yatrmlar, dünya ölçeinde
üreten çok uluslu rmalar tarafndan yaplmaktadr. Yabanc
sermayeli rmalar, yatrmn gerçekletii ev sahibi ülkede,
piyasa yapsna etki eder. Yabanc sermaye bazen yerli üreticinin piyasa kontrolünü azaltr, bazen de yerli üretici ile
birleip tekelci yapy güçlendirir. Verilen kararda, yabanc
yatrmcnn kar maksimizasyonu yannda, yatrm yaplan
sektörün yaps, teknoloji ve ülke koullar da etkin olur(Öza,
2002:1).
1.2.1. Çok Uluslu irketler
Küresellemenin zeminini hazrlayan daha sonraki yllarda küreselleme sürecini hzlandrp ve onun itici gücünü
oluturan çok uluslu irketler, ülkelerin da açlmalarnda
önemli bir rol oynamaktadr. 1980’li yllardan sonra ÇU’larn
dorudan yatrm yapan irketler olmasnn yan sra uluslararas nans ve teknoloji üreten irketler haline gelmeleri üretim, yatrm, ticaret ve istihdam faaliyetlerinde etkinliklerinin
artmasna neden olmutur. Üzerinde birçok tartmann yapld bu kavram literatürde karlayan tek bir terim bulunmamaktadr. Öncelikle çokuluslu irket ile kartrlan, uluslararas irket, uluslar ötesi irket ve uluslar üstü irket sonra
çokuluslu irket tanmlar verilerek kavram karkl önlenmeye çallacaktr. Buna göre; uluslararas irket; bir ülkede
612
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
kuvvetli ekilde yerletikten sonra merkezi bir yönetimden
yararlanarak dier ülkelere girmeye ve oralarda yerlemeye
çalan rmadr. Çokuluslu irket; bir ülkeden yönetilmeye
balanan ve yabanc ülkelerdeki faaliyetin sanki asl ülkede
cereyan etmi gibi kabul edildii rmalardr. Bu irketler, genel merkezleri belli bir ülkede olduu halde bir veya birden
fazla ülkede kendisi tarafndan koordine edilen ubeleri, yavru irketleri araclyla ve genel merkez tarafndan kararlatrlan bir iletme politikasna uygun olarak etkinliklerini yürütmektedirler. Uluslar ötesi irket; çok uluslu bir irket gibi
kabul edilen ve yönetimi çeitli uluslardan gelen kiilerden
olan kurulu tarafndan gelitirilen rmadr. Uluslar üstü irket; halen mevcut olmayan ve hiçbir ülkeye mensup olmayan,
uluslararas bir anlama ile kurulan, uluslararas bir kurulu
nezdinde tescil edilmi ve bu kurulua bal olan, bu kurulu
tarafndan denetlenen, bu kurululara vergi ödeyen ve böylece milletini hukuken kaybeden irkettir (Kutal ve Büyükuslu,
1996: 29-35).
Çok uluslu irketlerin çok yönlü özelliklerinin bulunmas
tanmlama yaparken farkllklara neden olmaktadr. Mali ve
ekonomik güç üzerinde duran tanmlamalar; irket büyüklüü, üretimi, dier ülkelerde sahip olduu kaynaklarn deeri
ve Dünya ölçeindeki yaynl gibi özelliklere odaklanmaktadr. Üretim faaliyetlerinde bulunan irketlerin üretimle ilgili kararlarnn teknoloji seçimi, kaynak kullanm, pazarlama yöntemleri ana irketin bulunduu ülkede saptanmas ve
gelitirilmesi de irketin çokuluslu olma niteliini belirleyen
önemli bir özellik olarak karmza çkmaktadr. Dier bir tanmlama da irket yöneticilerinin yönetimle ilgili kararlara
yaklamlar üzerinde durmaktadr. Çokuluslu irketleri, tek
merkezli, çok merkezli ve Dünya merkezli uluslar aras irketler olarak ayran tanmlamalar da ekleyebiliriz. ( Görmezöz, 2007: 12)
613
Makro Ekonomi ve stihdam
2. Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Etkileri
2.1. stihdama Etkileri
Birlemi Milletler Kalknma ve birlii Tekilatnn (1994)
dünya yatrm raporunda, dorudan yabanc sermaye yatrm
girilerinin istihdamn nicelik, nitelik ve konumu üzerindeki
potansiyel etkileri üzerine bir tablo oluturmulardr. Tablo 1
olarak nitelendirdiimiz çalma alt tarafta gözükmektedir.
Tablo 1: Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn
stihdama Etkileri
nicelik
nitelik
dorudan
olumlu
olumsuz
net sermaye
irket satn
kazandrr ve almalar
genileyen
rasyonelleme ve
sektörlerde
i kaybna neden
yeni iler
olabilir.
yaratr.
daha yüksek
ücret verir ve
daha yüksek
verimlilie
sahiptir.
yüksek
isizliin
görüldüü
baz
konum bölgelerde
yeni ve
daha iyi i
imkanlar
yaratr.
kiralama ve
tantmda
istenmeyen
uygulamalar getirir.
zaten kalabalk
olan yerleim
yerlerini daha da
kalabalklatrabilir
ve bölgesel
dengesizlikleri
artrabilir.
dolayl
olumlu
olumsuz
ileriye ve
ithalata
geriye doru
dayanmak
balantlar
veya mevcut
çarpan etkisi
rmalarm
nedeniyle yerel yerinden
ekonomide
edilmesi i
istihdam
kaybna neden
olur
salanabilir.
yerli rmalarn yerli rmalarn
yeni çalma
ücret seviyesini
ve örgütlenme
andrr.
biçimleri
aktarr.
tedarikçi
rmalar i
gücü arznn
daha uygun
olduu alanlara
tanmaya
tevik edebilir.
yabanc rmalar
yerel üretimi
ikame eder veya
ithalata dayanrsa
yerel üreticileri
yerinden edebilir
ve bölgesel
isizlie neden
olur.
Kaynak: Kadir Karagöz, Dorudan Yabanc Yatrmlarn stihdama Etkisi: Türkiye Örnei, 8. Türkiye
Ekonometri ve statistik Kongresi, 24-25 Mays 2007, nönü Üniversitesi,
Malatya, s. 3
614
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
2.2. gücüne Etkileri
Uluslararas ticaret teorisindeki ortak görü; gelimekte
olan ülkelerdeki düük igücü maliyetlerinin dorudan yabanc sermaye yatrmlarn kendi ülkelerine çektii yönündedir. Yatrm yapan ve yatrm yaplan ülkeler arasndaki ücret
farklarn igücünün düüklüüyle birletiren çalmalarda,
yüksek ücret seviyesinin yabanc sermayeyi kaçrd görülmütür. (Görmezöz, 2007: 32). Bunun en büyük örnei Çin’de
gözükmektedir. Çin’deki igücü maliyetlerinin dier ülkelerle
kyaslandnda daha düük seviyelerde olmas yatrmcy
kendine doru çekmesindeki en büyük etkenlerden birisidir.
2.3. Yatrmlara Etkileri
Yatrm, bir ekonomide zaman içerisinde sermaye stokunda meydana gelen deimelerdir (umutdolu.com).
Bir dier ifadeyle yatrm, belli bir dönemde sermaye mallar
ve teçhizat stokuna yaplan net ilaveler olarak ta tanmlanabilir.
Bu tanmdan çkarm yaparak menkul deerlerin satn alnmas yatrm olarak düünülemez. Çünkü yeni üretim kapasitesi
oluturmamtr Dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn geliimi sektörel, bölgesel ve yatrm türüne göre verilen tevik
belgeleri incelenerek verilebilir. Bu da Türkiye’nin yatrmlardaki baarsn gösterecektir. Merkez Bankas’ndan alnan bilgilere göre ülkemizdeki yatrm tevik belgeli yatrmlarn geliimi
analiz edildiinde sektörler toplamnda son yllarda artlarn
olduu gözlenmektedir. Özellikle enerji ve hizmetler sektöründeki artlar dikkatleri çekmektedir. (Görmezöz, 2007: 29-30)
2.4. Ücretlere Etkileri
Ücretler bir ülkeye yaplan dorudan yabanc yatrmlarn
belirlenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadr. Örnein bir
yatrmc bir ülkeye yatrm yapmak istediinde o ülkedeki
ucuz i gücünü dikkate alr. Ülkedeki ucuz i gücü yatrmcy
615
Makro Ekonomi ve stihdam
kendine çekerken bunun tam tersi olan i gücünün yüksek olmas yatrmcy kendinden uzaklatrr. Mesela yatrmclarn
Çin’de yatrm yapmak istemelerinin en büyük sebeplerinden
biri belki de en önemli sebebi i gücünün ucuz olmasdr. Düük ücret, kaliteli i gücü yatrmclarn istedii en önemli iki
yatrm sebebi olarak görülmektedir. (Görmezöz, 2007:30)
Uluslar aras ticarette ucuz igücü ülkelerin birbiriyle rekabette kullandklar en önemli araçlardan biri haline gelmitir.
Bu sebeple yabanc sermaye yatrmclar bu ucuz igücünü
en iyi ekilde kullanmay hedef almlardr ( Açkaln, Gül,
Yaar, 2006: 272-273).
3. Türkiye’ye Dorudan Yabanc Sermaye girileri
3.1. Ülkelere göre dalm
Hazine Müstearl’ndan alnan en son verilere göre,
Tablo 2’de Türkiye’ye yaplan dorudan yabanc sermaye
yatrmlar 2009 yl itibariyle yaklak olarak 6 milyar $ civarndadr. 2002 ylndan itibaren dorudan yabanc sermaye yatrmlar baz ülkelerde düü eilimine girmi olsa bile
toplama baktmzda 2007 ylna kadar yüksek bir oranda art eiliminde olduunu görmekteyiz. 2007 ylndan itibaren
ise düü eilimine girdii görülmektedir. Ama ne kadar da
düü eilimine girse; 2002 ylnda toplam dorudan yabanc
sermaye yatrm 571 milyon $ iken 2009 ylna gelindiinde
yaklak olarak 11 kat daha fazla olduu görülmektedir. Bunun da Türkiye için iyi bir gösterge olduu söylenebilir.
Türkiye’ye en çok dorudan yabanc sermaye yatrm yapan ülkelerin banda Tablo 2’ye baktmzda 737 milyon $
ile AB ülkeleri gelmektedir. AB ülkelerinin toplamdaki oran
ise yaklak olarak % 78 dir.
Tablo 2’de belki de en fazla dikkatimizi çeken husus Afrika
ülkelerindeki büyük düütür. 2008 ylna kadar düük seviyelerde ilerleyen yatrm oranlar 2008 ylnda maksimum se-
616
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
viyeye ulamtr. Ama 2009 ylna gelindiinde ise 82 milyon
$’dan 1 milyon $’a gerilemitir. Dorudan yabanc sermaye
yatrmlarnn düü eiliminde olmasnn kukusuz en büyük etkeni 2008 küresel nans krizidir.
Tablo 2: Dorudan Uluslararas Yatrm Girilerinin
Ülkelere Göre Dalm (Milyon $ Cinsinden)
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
AB Ülkeleri (27)
455
565
1.027
5.006 14.489 12.601 11.051 4.737
Almanya
86
142
73
391
357
954
1.211
485
Fransa
22
121
34
2.107
439
367
679
617
Hollanda
72
51
568
383
5.069
5.442
1.343
851
ngiltere
8
141
126
166
628
703
1.336
346
talya
241
1
14
692
189
74
249
284
Dier AB Ülkeleri
26
109
212
1.267
7.807
5.061
6.233
2.154
Dier Avrupa
Ülkeleri (AB Hariç)
13
11
6
1.646
85
373
291
308
Afrika Ülkeleri
0
0
0
3
21
5
82
1
Kuzey Amerika
9
58
97
114
969
4.223
886
305
A.B.D.
2
52
36
88
848
4.212
863
253
Kanada
7
6
61
26
121
11
23
52
Orta Amerika ve
Karayipler
0
0
0
8
32
27
8
12
Güney Amerika
0
0
0
0
1
467
52
7
Asya
70
60
60
1.756
1.927
1.405
2.361
619
Körfez Ülkeleri
5
0
43
1.675
1.783
311
1.978
167
Yakn ve Orta Dou
Ülkeleri
0
1
11
2
3
196
96
78
Dier Asya Ülkeleri
65
59
6
79
141
898
287
374
Avustralya
0
0
0
1
108
26
2
12
Snandrlamayan
24
2
0
1
7
10
0
0
TOPLAM
571
696
1.190
8.535 17.639 19.137 14.733 6.001
Kaynak: http://www.hazine.gov.tr, Eriim Tarihi: 05.10.2010
617
Makro Ekonomi ve stihdam
3.2. Bölgelere göre Dalm
Yabanc rmalarn corafî bölgelere dal yaplrken, her
rmann faaliyette bulunduu ilin idarî alan esas alnmtr.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, il snrlar içerisinde yer alan rmalarn yaklak olarak tamamnn il merkezi durumundaki ehirde toplanm olmasdr. Yani yabanc
sermayeli rmalar yer olarak çounlukla ehirleri veya ehrin
yakn çevresinde yer alan sanayi ve ticaret merkezlerini seçmektedirler (Yavan ve Kara, 2003, :34).
Tablo 3: llere Göre Uluslar aras Dorudan Yatrm
Girileri 2009 (Milyon $ Cinsinden)
ller
stanbul
zmir
Ankara
Kocaeli
Mersin
Bursa
Manisa
Denizli
Mula
Eskiehir
Tekirda
Antalya
Idr
Uak
Krklareli
Dier
Toplam
UDY (Uluslararas
Dorudan Yatrm)
4.861,4
272,4
120,2
75,8
52,0
11,0
9,0
6,4
4,0
2,7
2,6
2,2
1,7
1,7
1,0
2,9
5.427
Yüzde
89,58
5,02
2,22
1,40
0,96
0,20
0,17
0,12
0,07
0,05
0,05
0,04
0,03
0,03
0,02
0,05
100
Kaynak: Hazine Müstearl, Uluslar aras Dorudan Yatrm
2009 Yl Raporu, s. 22
618
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 3’te görüldüü üzere 2009 yl dorudan yabanc
sermaye yatrmlarna iller baznda baktmzda en yüksek oran % 89,58 ile stanbul gelmektedir. Bunun bir dier
ifadesi ise stanbul dorudan yabanc sermaye çekmek hususunda Türkiye’yi en fazla ilgilendiren ehirdir.
3.3. Sektörlere göre dalm
Yabanc sermayenin dünya ekonomisindeki genel dalmnn en önemli ekonomik unsurlar “ verimlilik” ve “ kararllktr”. Bunun yan sra hukuki ilemlerdeki kolaylk,
ilemlerdeki kolaylk, ilemlerdeki hzllk siyasal istikrar
ve dünya ile bütünleme düzeyi de bu dalm ve yönelmede çok önemli ilev görebilmektedir. Dorudan yabanc
sermaye yatrmlar genelde sanayi sektörüne yönelik olmasna ek olarak hizmet sektöründe de yabanc sermaye
girileri son yllarda art göstermitir. Yabanc sermaye
konusunda sektörel olarak önemli gelimeler gösterilmitir. Yabanc sermaye yatrmlar geleneksel bir yap içerisindeyken son on be yl içerisinde daha da genileyerek
yeni sektör alanna girmitir. Bu alanlardan birkaç; turizm,
elektronik, otomobil, hazr giyim ve yiyecek sektörüdür.
Bu dalm son dönemlerde ise telefon, software ve bilgisayar teknolojisi, elektronik parçalar, ilenmi malzeme gibi
sektörlerinde içine alacak ekilde genilemitir (Çetinkaya,
2002, :245)
619
Makro Ekonomi ve stihdam
Tablo 4: Dorudan Uluslararas Yatrm Girilerinin
Sektörlere Göre Dalm (Milyon $ cinsinden)
Tarm, Avclk ve
Ormanclk
Balkçlk
Madencilik ve
Taocakçl
malat Sanayii
Gda Ürünleri ve
çecek malat
Tekstil Ürünleri malat
Kimyasal Madde ve
Ürünlerin malat
B.Y.S. Makine ve
Teçhizat malat
Elektrikli Optik Aletler
malat
Ulam Araçlar malat
Dier malat
Elektrik, Gaz ve Su
naat
Toptan ve Perakende
Ticaret
Oteller ve Lokantalar
Ulatrma, Haberleme
ve Depolama
Hizmetleri
Mali Arac
Kurulularn
Faaliyetleri
Gayrimenkul Kiralama
ve Faaliyetleri
Salk leri ve Sosyal
Hizmetler
Dier Toplumsal,
Sosyal ve Kiisel
Hizmet Faaliyetleri
TOPLAM
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
0
1
4
5
5
6
23
42
0
0
2
2
1
3
18
1
2
13
73
40
122
337
152
213
95
440
190
785
1.866
4.211
3.931
1.713
14
249
78
68
608
766
1.252
214
5
2
9
180
26
232
189
78
8
9
38
174
601
1.109
200
339
13
16
6
13
54
48
226
223
2
4
2
13
53
117
236
58
34
19
68
0
145
15
86
8
27
30
66
3
106
231
4
80
63
461
112
222
70
1.869
568
285
77
1.751
1.068
331
233
568
1.648
343
75
58
72
68
1.166
165
2.084
403
0
4
1
42
23
33
24
48
1
1
639
3.285
6.696
1.117
170
382
246
51
69
4.018
6.957
11.662
6.069
497
0
3
3
29
99
560
656
561
4
21
35
74
265
177
149
101
80
10
33
103
105
13
58
49
571
696
1.190
8.535 17.639 19.137 14.733 6.001
Kaynak: http://www.hazine.gov.tr, Eriim Tarihi: 05.10.2010
620
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Tablo 4’ten görüldüü üzere en çok yatrm yaplan sektör
2009 yl itibariyle imalat sanayi, ikinci srada ise büyük bir
hamle gerçekletiren ve hatta 2008 krizinde bile yatrm oran
yükselme eiliminde olan elektrik, gaz ve su sektörüdür.
4. Türkiye’de Dorudan Yabanc Sermaye le stihdam
Arasndaki likiler
Dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn bir ülke için
maddi ve manevi ne kadar yararlar olduu üphe gerektirmez bir gerçektir. Bu salad yararlarn banda istihdam da
gelmektedir. stihdamla dorudan yabanc sermaye yatrmlar arasndaki ilikileri inceleyecek olursak; burada önemli
olan dorudan yabanc sermaye yatrmnn hangi yolla geldiidir. Eer yatrmc birleme ve satn alma eklinde pazara giri yapyorsa ksa vadede istihdamda azalmalar olabilir.
Fakat uzun vadede istihdamdaki azallar yerini arta brakmaktadr. Ama eer yatrmc yeni yatrmlar olarak pazara
giriyorsa bu tür yatrmda istihdam art gözlenmektedir.
Yani yeni yatrm yöntemi dorudan yabanc sermayenin istihdam artrc en önemli yöntemidir (Görmezöz, 2007: 33).
Genelde dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn istihdam artrmas beklenir. Ülkemize gelen dorudan yabanc
sermaye yatrmlar gayri sa yurtiçi haslay artrrken istihdama etkisi snrl kalmtr. Dorudan yabanc sermaye yatrmlar ile reel gayri sa yurtiçi hasla ve istihdam arasndaki
bu ilikiyi Kadir Karagöz 2007 ylnda yapm olduu çalmada ele alp incelemitir ve sonuç olarak u ilikiyi bulmutur; dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn Türkiye’de
istihdamda etkisinin snrl kalmasnda dorudan yabanc
sermaye yatrmlarnn genellikle satn alma, mülkiyet devri, özelletirme ve birleme eklinde giri yapmasdr. Hatta
bu durum istihdam azaltc bir etki ortaya çkarabilmektedir.
(Karagöz, 2007: 8)
621
Makro Ekonomi ve stihdam
Özetleyecek olursak; yurtdna giden yabanc sermaye
bir yerde ihracat ikame etmektedir ve bu da yatrmcnn
kendi ülkesinde istihdam azaltmaktadr. Genel olarak dorudan yabanc sermayenin istihdam üzerindeki etkilerini u
ekilde ifade edebiliriz; Yatrmn yapld ülkede istihdam
artarken yatrm veren ülkenin istihdam dolaysyla azalr
(Cömert, 2000: 3).
4.1. Yeni Yatrmlarn stihdam Üzerindeki Etkileri
Yeni yatrmlar yukarda da bahsettiimiz gibi istihdam
üzerinde çok büyük etkileri vardr. stihdamn artmasna sebep olan en önemli dorudan yabanc sermaye yatrmdr.
Özellikle ev sahibi ülkeler isizliklerinin çözümünde yeni yatrmlar öncelikli olarak tercih etmektedirler. Örnek verecek
olursak yeni yatrmlar sonucu ngiltere istihdam orann %
75 artrmtr. Yeni yatrmlar sonucu yatrm yaplan ülkede
eksik istihdam varsa ve yatrm yaplan i kolu dolmamsa
teknik olarak yeni yatrmlar ülkedeki istihdam artrc etkiler yapacaktr. Bu yatrmlar sayesinde ülkede önceden kullanlan teknikler gelitirilir, i gücüne yeni vasar kazandrlr,
yeni pazarlar açlr ve nihayetinde yeni yatrmlar sayesinde
d ticaret geliir. (Görmezöz, 2007: 34)
4.2. Özelletirmenin stihdam Üzerindeki Etkileri
“Özelletirme, kamu mülkiyetindeki irketler ve mallarn,
özel kii ya da kurumlarn mülkiyetine ya da sevk ve idaresine devredilmesidir (International PPP Platform, 2008).
“Özelletirme uygulamalarn yürütmekle görevlendirilen Özelletirme daresi tarafndan yaplan incelemelerde,
1989-1997 yllar arasnda özelletirilen 29 irket ile 56 iletme biriminin, özelletirme öncesi ve sonras faaliyetlerine
622
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
ilikin ÖB(Özelletirme daresi Bakanl) tarafndan yaplan incelemeler sonucunda elde edilen tespitlerden bazlar
özet olarak u ekildedir.1995 ylnda özelletirilen 31 adet
SEK iletmesinde yüzde 10 orannda; 10 adet kombina (Et ve
Balk Kurumu letmeleri) yüzde 46 orannda; 3 yl üretim
art ile 1996 ylnda özelletirilen 8 ORÜS iletmesinin 1997
ylsonu itibariyle yüzde 66 orannda; yine 3 yl üretim art
ile 1996 ylnda özelletirilen 7 Sümer Holding iletmesinde
ise yüzde 35, orannda personel saysnda azalma olmutur.“
(DPT, 2007)
Görüldüü üzere özelletirme faaliyetleri istihdamda azalmalara sebep olmutur. Ancak yaplan aratrmalar ortalama
igücü verimliliinde artlarn olduunu söylemektedirler.
Örnek olarak, çimento sektöründe sendikalarn yapt bir
aratrmada özelletirme öncesi ve özelletirme sonras istihdam ve igücü verimlilii üzerinde yaplan aratrmada istihdam miktarnda % 30 azal, igücü verimliliinde ise % 39
art görülmütür. (Görmezöz, 2007: 35)
4.3. irket Evliliklerinin stihdam Üzerindeki Etkileri
irket evlilikleri dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn
en çok uygulanan yöntemi diyebiliriz. Çünkü yatrmc yabanc bir ülkeye girerken çok büyük riskleri göz önüne alr.
Bunlardan birisi de o ülkenin kültürel yapsdr. Bir ülkenin
kültürel yapsn bilmeyen bir yatrmc ne kadar da büyük
bir yatrmla ve kaliteyle o ülkeye giri yapsa da yapt yatrmla o ülke kültürel yaps çeliiyorsa baarszla uramaya mahkumdur. Örnein; Burger King Türkiye’de domuz
etli sandviç sat yapmyor. Çünkü Türkiye’nin kültürel ve
ahlaki yapsna uygun deil. Bu gibi kültürel çeliki içine dümek istemeyen yatrmclar yeni yatrmdan daha çok irket
623
Makro Ekonomi ve stihdam
evliliklerini kullanyorlar. irket evlilikleriyle ev sahibi ülkeden bir rmayla ortaklk kuruluyor ve bu sayede o ortan ev
sahibi ülke kültüründeki deneyimleri elde edilmi oluyor.
Yeni yatrmlarla irket evlilikleri kyaslandnda ise irket evliliklerinin istihdama ksa vadede yeni yatrmlar kadar
katks olmuyor.
5. Dorudan Yabanc Sermaye Girilerinin stihdama
Etkisi: Dünya Genelinde Yaplan Baz Çalmalar
Baldwin 1995 ylnda OECD ülkelerinde d ticaret ve
dorudan yabanc sermaye yatrmlarnn istihdam ve ücretler üzerindeki etkisini ele alan bir çalma yapmtr ve sonuç
olarak; dorudan yabanc sermaye ile istihdam ilikisinde
dorudan yabanc sermayenin yurtiçi yatrm ikame boyutu,
ara ve sermaye mal ihracatna yönelik olma derecesi ve var
olan üretim tesislerinin satn alnmasndan çok yeni tesisler
kurma gücü asl önemli olan rolü oynamaktadr. Yine ayn
ekilde Fazekas 2003 Ylnda Çek Cumhuriyeti’nde yabanc ve yerli rmalarn istihdam üzerindeki etkilerine yönelik
çalma yapmtr ve sonuç olarak; Çek Cumhuriyeti, AB’ye
üye olduktan sonra artan yabanc yatrm girileri istihdam
artrrken bir yandan da bölgesel olarak kutuplamaya neden
olduu belirlenmitir. Bir dier çalma 2005 ylnda Hunya
ve Geishecker’den gelmitir. Çalmalarnda, AB’ye yeni
üye olan Orta ve Dou Avrupa ülkelerinde DYY’nin kaliye igücünde daha fazla istihdam artrc etkide bulunduu
sonucuna ulalmtr. Son olarak, Jayaraman ve Singh 2006
ylnda zaman serileri analiz yöntemlerini kullanarak Fiji
ekonomisinde DYY ve GSYH ile istihdam arasndaki uzundönem ilikisini incelemi, istihdamn DYY ve GSYH’den
olumlu yönde ve anlaml bir ekilde etkilendii sonucuna
varlmtr. (Karagöz, 2007: 5-6)
624
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
SONUÇ
Yaplan çalmalar neticesinde Türkiye’ye gelen dorudan
yabanc sermaye girileri 1980 ylndan itibaren günümüze
kadar art gösterdiini görmekteyiz. 1980 ylndan sonraki
dönem Türkiye için baz reformlarn alnd ve ticaretin gelierek ekonomik büyümenin ve kalknmann gözle görünür
bir ekilde artt dönemlerdir.
Türkiye’ye gelen dorudan yabanc sermaye yatrmlar istihdam artrc yönde etki yapmaktadr. stihdam artrc yöndeki etkileri u ekilde snandracak olursak; irket evlilikleri veya yeni bir irketin satn alnmas eklindeki dorudan
yabanc sermaye yatrmlar ksa vadede istihdamda sabitlik
veya azalmaya sebep olurken uzun vadede deerlendirdiimizde istihdam artrc yönde etki oluturmaktadr. Fakat yabanc sermaye, yeni yatrmlar eklinde giri yapyorsa hem
ksa vadede hem de uzun vadede istihdam artrc yönde
etki yapmaktadr. Bunun sebebi ise genellikle yatrm yapan
yabanc sermaye, igücü ihtiyacn ev sahibi ülkeden karlamaktadr. Bu da ev sahibi ülkenin isizlikle mücadelesine pozitif yönde katklar yapmaktadr, istihdamn artrmaktadr.
Küresellemenin bu denli art eilimine girdii bu devirde yabanc sermayeye kaytsz kalmak, kendi imkanlaryla
hayatn idame ettirmek, içe dönük ekonomi politikas uygulamak ülkelerin artk düünmedii bir sistem haline gelmitir. Artk en kat kurallarn olduu komünist ülkeler bile
küresellemeye ayak uydurmak zorunda kalmtr. Bundan
dolay Türkiye de yabanc sermayeye kaytsz kalmamaktadr. Önemli olan yabanc sermayenin ülkenize giri yapmas
deil, ülkenize fayda getirici yabanc sermaye girilerinin yaplmasdr. Yani her yabanc sermaye yararldr demek hata
olacaktr. Bu sebeple Türkiye açsndan baktmzda, isizlik
sorunu gözümüze çarpmaktadr. Yabanc sermaye eer ülkemize giri yapacaksa istihdam artrc bir etkisi olmal ve ekonomiye pozitif katklar yapmaldr.
625
Makro Ekonomi ve stihdam
KAYNAKÇA
URAS, T.Güngör (1979), Türkiye’de Yabanc Sermaye Yatrmlar, ktisadi Yaynlar Ltd, stanbul,
ALPAR, Cem (1980), Çok Uluslu irketler ve Kalknma, Gen 3. Bask,
Ankara, Turhan Kitabevi,
GÜVEN, Ylmaz (Nisan 2008), Türkiye’de 1980 Sonras Dönemde Dorudan Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Sektörel Analizi ve Ekonomik
Kalknmaya Etkisi, Eskiehir Osmangazi Üniversitesi BF Dergisi,
3(I),
MEK, Mevlüdiye ve BEHDOLU, Sema (Eylül 2006), Türkiye’de
Dolaysz Yabanc Sermaye Yatrmlarnn Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi: Uygulamal Bir Çalma, Dumlupnar Üniversitesi
BF Dergisi, Cilt: 20, Say: 2,
OKSAY, Suna (1998 ), Çok Uluslu irketler Teorileri Çerçevesinde Yabanc Sermaye Yatrmlarnn ncelenerek Deerlendirilmesi, D
Ticaret Dergisi,
http://www.ekodialog.com/Konular/yabanci_sermaye.htm,
Tarihi: 15.09.2010
Eriim
SALAMER, Erdem (2003), Dolayl Yabanc Sermaye Yatrmlar ve D
Yatrmclarn Türk Sermaye Piyasasna Çekilmesi, zmir,
CÖMERT, Faruk (Ocak 2000), stihdam Sorunu ve Yabanc Sermaye, Hazine Dergisi,
AÇIKALIN, Sezgin (Aralk 2006), GÜL, Ekrem, YAAR, Ercan, Ücretler ve Büyüme le Dorudan Yabanc Yatrmlar Arasndaki likinin Ekonometrik Analizi, Dumlupnar Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Dergisi, S.16,
http://www.econ.utah.edu/~ehrbar/erc2002/pdf/P223.pdf,
Tarihi: 01.09.2010,
Eriim
KUTAL, Gülten ve BÜYÜKUSLU, Ali Rza (1996), Endüstri likileri Boyutunda Çok Uluslu irketler ve nsan Kayna Yönetimi Teori ve
Uygulama Der Yaynlar, stanbul,
Hazine Müstearl (Haziran 2010), Uluslar aras Dorudan Yatrm
2009 Yl Raporu,
626
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
YAVAN, Nuri ve KARA, Hamdi (2003), Türkiye’de Dorudan Yabanc
Sermaye Yatrmlar ve Bölgesel Dal, Cora Bilimler Dergisi,
2003, 1 (1), 19-42,
http://www.yased.org, Eriim Tarihi: 15.09.2010,
KARAGÖZ, Kadir (2007), Dorudan Yabanc Yatrmlarn stihdama Etkisi: Türkiye Örnei,
8. Türkiye Ekonometri ve statistik Kongresi, nönü Üniversitesi, Malatya,
http://www.umutdolu.com/egitim-kultur/ekonomi/yatirim.asp, Eriim Tarihi: 14.10.2010,
ÇETNKAYA, Murat (2004), Türkiye Ekonomisinde Dorudan Yabanc
Sermaye Yatrmlarnn Sektörel Dalmnn Önemi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 11, Konya,
http://www.ppp.org.tr/content/view/43/65/,
15.10.2010,
Eriim
Tarihi:
http://www.dpt.gov.tr/, Eriim Tarihi: 10.10.2010,
GÖRMEZÖZ, Kzbes (2007), Türkiye’ye Dorudan Gelen Yabanc Sermaye Yatrmlarnn stihdam Üzerindeki Etkileri, Ankara.
627
KAPANI PANEL
SOSYAL GÜVENLK
SORUNLARI
Panel Bakan
: Prof. Dr. Kadir ARICI
Gazi Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Panelistler
: Prof.Dr. Yusuf ALPER
Uluda
Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Doç.Dr. O
uz KARADENZ
Pamukkale Üniversitesi,
ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi
Celal TOZAN
TÜRK- Sosyal Güvenlik Danman
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
Panel Bakan: Prof. Dr. Kadir ARICI
Çok kymetli katlmclar, Çok kymetli öretim üyesi arkadalarm, Deerli misarler,
Bu son oturumu biz sosyal güvenlik konusuna ayrdk. Tabi
sosyal güvenlik kurumumuzun çok kymetli bakan yardmcs ve yönetim kurulu üyesi aramzda. Yine sosyal güvenlikle
ilgili yllarn vermi üç tebli sahibi aramzda. Bu arada tabi
gündemde sosyal güvenlik noktasnda çok ilginç bir yerde.
Yani bir Ekim 2010’dan itibaren genel salk sigortasnn belli
hükümlerinin yürürlüe gireceini biliyorduk. Bu konuda bir
erteleme var. Bununla ilgili açklamalar ile bize kurum yönetimi veya sayn bakan yardmcsnn yardmc olacaklarn
düünüyoruz. Sosyal güvenlikle bir büyük reform yapld. Ve
Türkiye’de en büyük kurum ortaya çkt Sosyal Güvenlik Kurumu bakanl. Ve yaplanma süreci devam ediyor.
Bu yaplanma süreci içerisinde kurumun ciddi ihtiyaçlar
var. Çok ciddi bir eitim süreciyle birlikte götürülmesi gerekiyor. Bir taraftan sosyal güvenlik hizmet merkezlerinin Türkiye
safnda dengeli bir ekilde açlmas, dier tarafta bu personelin eitimi ve onlardan çok daha önemlisi 3 sosyal güvenlik
kurumunun (ssk, bakur, emekli sand)personelinin sosyal
güvenlik kurumu personeli kimliine kavuturulmas içinde
bir ayr eitim sürecinin devam ettirilmesi ihtiyac var. Onun
için kurum yöneticilerine kolaylklar diliyoruz. Tabi olayn bir
vatanda olarak dardan görünümü var. O noktada genel
salk sigortas uygulamas vatandaa çok büyük kolaylklar
getirdi yani eczanelere rahatça gidebilme, özel sektörden çok
rahat bir ekilde hizmet satn alabilme, istedii salk kurumuna gidebilme bunlara bakarsanz sade vatanda bakmndan
son derece güzel gelimeler. Ama bi de bunu arka cephesi var
arka cephesinde neler oluyor konusunu tabi konunun uzmanlar tartacak. Sabah ki oturumda Yusuf hocam bu konuda
631
Sosyal Güvenlik Sorunlar
ksa bir açlm yapt zannediyorum bu oturumda bu konuda
eksik braktklarn da tamamlayp bize farkl bir perspektiften bu arka cephe ile de ilgili bilgiler sunacak çünkü benim
öyle bir kanaatim var. Kamuoyunun tepkisini en aza indirebilmek için aktif sigortallar yeni sosyal güvenlik reformunun
kapsam dnda brakarak bir tür duyarsz kitle oluturduk.
Aslnda kapsam dnda deil aktif sigortallar. Yani belki öyle
zannediyorlard. Bu tepkileri en aza indirebilmek içinde aktif
sigortallarn sisteme yeterince katlmn önledik. Nasl olsa
bana bir ey olmaz diye hâlbuki perdenin gerisi öle deil. Bu
kiiler bu sistem içerisinde ne kadar çok kalrlarsa sistemden o
kadar çok etkilenmeleri söz konusu olacak. Onun için biz daha
yllarca sosyal güvenlik sorunlarn tartacaz. Tartmaya
da ihtiyacmz var. Bir inancma göre sosyal güvenlik milli güvenliin harcdr. Yani biz 72 milyonun kardeliini salayacaksak bunda sosyal güvenliin önemli pay var. Ama sosyal
güvenlik reformu çok istememize ramen sosyal yardm ve
sosyal hizmet sistemini bir tarafa brakarak yapld için bu
çok ciddi bir eksiklik. Bu eksiklik geçmite de vard. Sosyal
güvenlik ve sosyal yardm sistemi kurulmadan bunun üzerine
sosyal güvenlik sistemini kurmak gecekondu temeli üzerine
gökdelen dikmeye benziyor. Ve bu temel çürük olduu için
gökdelenin temelleri de çürük olacaktr diye düünüyorum.
Onun içinde bir an önce sosyal güvenlik reformunun eksik kalan sosyal hizmet ve sosyal yardm ayann tamamlanmas ve
mutlaka sosyal yardm ve hizmetin bir hak haline getirilmesi
gerekiyor. Çünkü anayasa sosyal yardm hakkn da kapsyor.
Tabi bu tek çaty en çok savunan hocalardan bir tanesi benim.
Biraz önce Salih Bey dedi ki Sosyal Güvenlik kurumumuzun
yönetim kurulu üyesi. Efendim bunu siz istediniz dedi. Doru
biz istedik. Biz u anlamda istiyorduk. SSK, Ba kur, Emekli
sand arasnda korkunç farkllklar vard. Eitsizlikler, adaletsizlikler vard. Norm ve standart birlii salansn istiyorduk. Bunun için tek çat, tek bakanlk diyorduk. Ama bu bir
632
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
türlü gerçeklemedi bu bir. ki benim ahsen idealimdeki ey
uydu. Bir salk sandmz olsun. Genel salk sigortas ayr
bir kalem olarak kurulsun. Emeklilik sistemi tek bir emekli
sand çats altnda kurulsun. Bir tanede sosyal yardm ve
sosyal hizmet sistemimiz olsun. Anayasamzn 10. Maddesindeki eitlikte böylece gerçeklesin. Bu sistemin tamam da tek
bir bakanla sosyal güvenlik bakanlna balansn. Dev bir
kurulu kuruldu. 400 milyona hizmet verilen bir kurulula
kar karyayz. Sözü panelistlere veriyorum.
Prof. Dr. Yusuf ALPER
5510 Sayl Kanun Uygulamalarndan
Kaynaklanan Sorunlar
Ekim 2010 tarihi itibaryla yürürlüe giriinin ikinci yln dolduran 5510 sayl SSGSS Kanunun uygulamasna yönelik sorunlarn ele alnd bu oturumda, geçen yl yaplan
Kongre’de sunmu olduum tebli de dikkate alnarak, bir
anlamda “kri takip” yapma amacyla, geçen iki yllk döneme ait çeitli tespitler yaplmaya çallacaktr. Amaç, sosyal
güvenlik sistemimizde köklü deiiklikler yapan 5510 sayl
Kanun uygulamasndan kaynaklanan sorunlar var ise bunlarn bir an önce konu ile ilgili taraarn da katlmn salayacak ekilde tartlmasn salamak ve gelecekte daha yüksek
maliyetli düzenlemeler yaplma ihtiyac domadan tedbir
alnmasn salamaktr. Bu tespitler ve öneriler, aada belirtilen 5 ana balkta toplanmtr.
Bir anlamda “iki yllk uygulama dönemi ile ilgili özeletiri” yapmaya yönelik bu tebliin temel varsaym; “ 5510 sayl Kanun öncesi döneme ait Türk sosyal güvenlik sisteminin;
• Doru balangç ve doru tercihler yaplarak, doru admlarla Türkiye artlarna uygun ekilde kurulmu bir sistem
olduu;
633
Sosyal Güvenlik Sorunlar
• Sistemin esas olarak temel sosyal güvenlik ilkelerine uygun bir kurumsal yap, mevzuat oluturduu,
• Sosyal sigortalar esas alan sistemin temel tercihlerinin
doru olduu,
kabullerine dayanmaktadr. Bu temel kabule bal olarak
1945’de çi Sigortalar Kurumu (SSK) ile balayan bu sistemin reform öncesi 2005 ylna kadar geçen 60 yllk dönemde;
• Sosyal güvenlik kapsamna alnan ve koruma garantisi
salanan nüfus,
• Geni bir tekilatlanma ana sahip olan kurumsal yap ve
yetimi insan gücü,
• Zengin ve kapsaml bir sosyal güvenlik mevzuat,
• Geni toplum kesimlerinde oluturulan ve benimsenen
sosyal güvenlik bilinci,
bakmlarndan ciddi baarlar salanmtr. Salanan baarlarla birlikte, 1970’li yllarn bandan itibaren temel sosyal
güvenlik ilkelerine aykr müdahaleler zaman içinde sistemi
rayndan çkarm, zaman içinde yanllar artan ve problemleri derinleen bir sosyal güvenlik sistemi olumutur. Yanl
müdahaleler, yarm asrlk bir geçmie sahip olan “genç”
Türk sosyal güvenlik sistemini ksa sürede “yal, olgunlam” gelimi ülke sosyal güvenlik sistemlerinin problemleri ile muhatap etmitir. Sistemin temel göstergeleri
bozulmu, bozulan göstergelerin sonucu olarak nansman
açklar vermeye balamtr. 1990’l yllarn banda Türk
sosyal güvenlik sistemi, bütün sosyal taraarn ikayet ettii,
neredeyse “hiç kimseyi memnun etmeyen” bir sosyal güvenlik sistemi haline gelmitir. Bu noktaya gelinme sürecinde yaplan hatalar bakmndan hiçbir sosyal tarafn kabahati
dierinden daha az deildir.
634
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
1999 ylnda 4447 sayl Kanun ve takip eden dönemde
gerçekletirilen baz düzenlemeler, mevcut sistemle yola devam etme düüncesinin son çabalarn oluturmu ancak bu
tedbirlerle amaçlanan hedeer gerçeklemeyince 2006 ylnda
5502 ve 5510 sayl Kanunlarla yaplan kapsaml düzenlemelerle Türk sosyal güvenlik sistemi yeniden yaplandrlmtr.
Aadaki tespitler ve öneriler, sistemin yeniden yaplandrlmas ile ilgili tercihin doruluu-yanll ile ilgili tartmalara girmeden yeni sistemin “sil-batan” anlamna gelecek
kapsaml müdahaleler yaplmasn gerektirmeyecek bir ileyie sahip klnmas için yaplmaya çallm düüncelerdir.
1. Kurumsal Yap, Organizasyon, Yönetim ve Özerklik
5502 sayl SGK Kanunun mays 2006 da yürürlüe girdii
dikkate alnrsa geçen 4 yllk sürede SSK, Ba-Kur ve ES ile ilgili devir ilemleri büyük ölçüde tamamlanm, sistemle ilgili
günlük ilemler bakmndan SGK tek kurum haline gelmitir. Fiziki görünüm bakmndan 3 Kurumun birleme süreci
büyük ölçüde tamamlanm olmakla birlikte Kurumun insan
gücü ile ilgili olarak;
• Geçen sürede toplam insan gücü says bakmndan olmas
gereken art olmamtr,
• Kurum personelinin nitelik art, yeni personel alm ile
güçlenmi olmakla birlikte arzu edilen seviyeye gelmesi
için zamana ihtiyaç vardr,
• Üç farkl kurumun, üç farkl çalma kültürü geleneine
sahip personeli arasndaki uyum güçlükleri giderilememi, ortak ve yeni bir Kurum kültürü oluturulmas tamamlanmam görünmektedir.
• Kurum için görevde yükselme ve atamalarda zaman zaman sigortallara yönelik hizmetleri etkileyen problemler
yaanmaktadr.
635
Sosyal Güvenlik Sorunlar
SGK insangücü bakmndan henüz beklenen gelimeleri
salayamam olmakla birlikte Kurumun ziki yaplanmas
ve özellikle e-sigorta uygulamalar bakmndan SSK döneminde balayan uygulamalarn kapsamn geniletmitir. Sigortallar, iverenler ve Kurumla ilikisi olan 3. kiilerle ilgili
olarak zaman kayb ve ilave maliyete yol açan bir çok ilem
elektronik ortamda gerçekletirilmektedir. Genel Salk Sigortas kapsamnda yürütülen ilaç takip sistemi gibi uygulamalar
da dikkate alnnca zaman içinde Kurumun denetim ve kontrol etkinliini artracak ciddi önemli gelimeler salanmtr.
Kurumun elektronik ortamda gerçekletirdii ilemlerin kapsam arttkça kaytd çalmann önlenmesi ve suistimallerin
önlenmesi bakmndan ciddi mesafeler kaydedilecektir. Bu
noktada, bir tür halkla ilikiler problemi gibi görülerek Kurum bakmndan ciddiye alnmas gereken bir problem alan,
zaman zaman vatandaa yönelik günlük hizmetlere yönelik
aksamalar ve sistem kilitlenmeleri ile ilgili problemlerdir.
Bunlarn bir ksm teknolojik alt yap yetersizliinden, bir
ksm programlama hatalarndan ve bir ksm da yeterli ön
hazrlk yaplmadan hayata geçirilmesinden kaynaklanm
olabilir. Bu aksamalarn olmas da doaldr. Ancak, bu tür aksamalarda Kurum tarafndan sebeplerine ve çözüme yönelik
tam zamanl ve doru bilgilerle yaplacak açklamalar sisteme
olan güvenin zedelenmesine yönelik bir alg olumasn engelleyecektir. Uzun dönemde, sistemin veri-kayt sisteminin
güvenilirliine yönelik endieleri ortadan kaldrmak gerekir.
Kurum hizmetlerinin tarada etkin ekilde yürütülmesini
salayacak sosyal güvenlik merkezlerinin açlmas ile ilgili
saysal hedeer henüz tutturulamam görünmektedir. Özellikle ES ile ilgili kaytlarn elektronik ortama aktarlmas ile
Kurumun gündelik ilemlerinde beklenen iyileme ortaya
çkabilecek, özellikle aylklarn balanma süreci ksalacaktr. Sosyal güvenlik merkezlerinin açlmas yannda Kurum
hizmet birimlerinin ziki alt yap olarak güçlendirilmesi ve
636
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
vatandalar bakmndan SGK’nn kolay ve çabuk ulalabilir
hale gelmesi açsndan özellikle baz illerde önemli mesafe
kaydedilmi görünmektedir.
Fiziki yaplanma ile ilgili gelimeler bakmndan söylenen
olumlu gelimeleri Kurumun özerklii bakmndan söylemek
mümkün görünmemektedir. 5502 sayl Kanunla getirilen düzenlemelerden dolay Kurumun özerklii ile ilgili problemler
devam etmektedir. Kasm 2009 tarihinde yaplan kinci Genel
Kurul toplants, bir seçim toplants olmaktan öteye gidememi, kamuoyunda sosyal güvenlik sistemine yönelik ilgiyi
yaratamamtr. SSK döneminde 4-5 gün süren ve bir bütün
olarak sosyal güvenlik sisteminin sorunlarnn tartld etkinlik yaratlamamtr. Bir günlük, seçim amaçl Genel Kurul
toplantlar amaca uygun deildir.
Mays ay içinde yaplan ve sosyal güvenlik bilinci yaratmak ve kaytd çalmay önlemek, sigortal çalmay tevik
etmek gibi temel politikalar için alan yaratmaya yönelik “Sosyal Güvenlik Haftas” etkinlikleri faydal olmakla birlikte Genel Kurul toplantlar ile yaratlabilecek atmosferi yaratmaktan uzaktr. Genel Kurul toplantlar, bütün sosyal taraarn
problemlerini aktarmalarnn yan sra temel politika tercihlerini açklayabilecekleri, geni katlml bir tartma platformu
haline getirilmelidir.
SGK, 5510 sayl Kanunla kendisine verilen gündelik sigortallk ilemlerini yerine getirmenin yan sra 5502 sayl
Kanunla kendisine “sosyal güvenlik politikalar ve stratejileri belirleme” görevi de verilmi bir kurumdur. Geçen 4 yllk sürede ziksel yap ve insangücü bakmndan Kurumsal
bütünlemenin salanmas ve 5510 sayl Kanun uygulamas
ile mevzuatn oluturulmas çalmalarnn Kurum için ciddi bir yük oluturduu gerçektir. Bunlara Konut edindirme
yardmlar ile ilgili ilemlerin de Kurum tarafndan gerçekletirilmek zorunda olduu gerçei dikkate alnrsa Kurumun
637
Sosyal Güvenlik Sorunlar
politika belirleme ve strateji oluturma çalmalarna ancak
balayabilecei ortaya çkmaktadr. Özellikle primsiz ödemelerle ilgili uygulamann temel esaslarnn belirlenmesi ve
GSS için de hayati öneme sahip olan gelir testi uygulamasnn
hayata geçirilmesine yönelik çalmalar Kurum için 2011 yl
sonuna kadar youn bir mesai gerektirecektir. Kurumun politika belirleme ve strateji oluturmaya yönelik tek çalmas
2010-2014 dönemi için hazrlam olduu Stratejik Plan olarak
görünmektedir. Buna mays 2010 tarihinde gerçekletirilen
Uluslar aras Sosyal Güvenlik Sempozyumu ve uluslar aras
bir sosyal güvenlik dergisi çkarmaya yönelik çalmalar da
eklenebilir, ancak bu çalmalar 5502 sayl Kanunla Kuruma
verilen görev kapsamna göre dar kapsaml çalmalardr.
Kurumdan beklenen, sosyal güvenlik sistemine yönelik düzenlemelerde Kurum çalmalarnn temel alnmas, politik
tercihlerde bu çalmalarn öne çkmasdr.
Yeni dönemde, Kurumun yönetim anlay ve politika yaklam bakmndan dile getirilecek son husus, dier taraarla
olan ilikilerinde ortaya çkan problemleri çözüm bakmndan
benimsedii tutumdur. laç temini konusunda eczaclar odas
ve salk hizmeti temini konusunda özel salk kurulular
ile ilikilerde, Kurumun GSS’nin uygulaycs olarak tek alc konumunun verdii avantajla benimsemi olduu politika
uzun dönemde tasvip edilebilecek bir politika deildir. Türk
salk sisteminin önemli problemleri olduu, bu problemlerin GSS uygulamas bakmndan SGK’nu sistemin önemli bir
taraf haline getirdii açktr. Ancak, Kurumun tek alc olmann verdii avantajla sistemin dier taraarn ksa dönemde
zorda brakan politikalar yerine uzun dönemde onlarn da
yeni sisteme uyumlarn kolaylatracak geçi dönemi uygulamalar ile devam etmesi daha isabetli bir yaklam olacaktr.
Problemlerin çözümünde ibirliine dayal bir karlkl uzlama yönteminin benimsenmesi uzun dönemde daha doru
bir yaklamdr. Kurumun, sistemin dier taraarn cezalan-
638
12. Çalma Ekonomisi ve Endüstri likileri Kongresi
drc yöntemleri uygulamaktan saknmas daha doru ve
salkta dönüüm projesinin temel yaklamna daha uygun
bir politika olacaktr.
Salkta Dönüüm Projesinin gecikmesi ve Salk Bakanl tarafndan yerine getirilmeyen ilerin (aile hekimlii gibi)
yaratt boluklarn Kurum tarafndan doldurulmaya çallmas, zaman içinde SGK’nu Salk Bakanlnn görevlerinin bir ksmn üstlenme zorunda brakabilir. Nitekim, özel
hastanelerin snandrlmasna yönelik çalmalar bu kapsamda deerlendirmek gerekir ve Kurumu Türkiye’de Salk Bakanl tarafndan yerine getirilmesi gereken ilemleri
üstlenmekten alkoymak gerekir. Aksine bir gelime Kuruma
hakszlk anlamna gelir.
2. Sosyal Güvenlik Mevzuat le lgili Gelimeler
Özellikle norm ve standart birlii salanmas açsndan,
tekletirilmi bir sosyal sigorta mevzuat oluturulmas sosyal güvenlik reformunun önde gelen gerekçelerinden birini
oluturuyordu. Nitekim, 5 farkl sosyal sigorta rejimi büyük
ölçüde 5510 sayl Kanun altnda toplanm, sosyal sigorta
mevzuatnda önemli bir sadeleme salanmt. 5510 sayl
Kanun yazm teknii dolaysyla basit, kolay anlalabilir ve
takip edilebilir bir sistematie sahip olmasa da toplam olarak
1200 maddeyi aan 5 sosyal sigorta kanununu 130 civarnda
madde de toplayarak mevzuat sadeletirdi.
5510 sayl Kanundan önceki sosyal sigorta mevzuatn
karmak, anlalmas zor ve tak

Benzer belgeler