hakim ol! - Lundbeck

Transkript

hakim ol! - Lundbeck
Panik Bozuklukları
Kendine
hakim ol!
Panik bozukluğu olan insanlar ve
yakınları için bir bilgilendirme broşürü
Panikbroschüre in türkischer Sprache
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 3
01.07.2008 10:38:01 Uhr
İçindekiler
Önsöz
3
Korku nedir? 4
Korkunun gelişimi
Sağlıklı korku – patolojik korku
Korkuların sınıflandırılması 6
Genel korku bozukluğu
Panik bozukluğu
Fobik bozukluk
Sosyal fobi
Korku ile ilgili rakamlar 9
Korkudan korunma 10
Panik nedir? 11
Panik atak belirtileri
Nedenler ve tetikleyici unsurlar
Belirtileri arttıran kısır döngü
Önleyici davranış biçimi
Seyir ve prognoz 16
Hangi önlemler alınabilir?
17
Korkunun üstesinden gelmenin altın kuralları
İlaç tedavisi ve psikoterapik yöntemler
Diğer tedavi yöntemleri
Ek
23
Literatür önerileri
Kendi kendine yardım grupları
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 2
2
01.07.2008 10:38:04 Uhr
Önsöz
Korku, hepimizde var. Aradaki fark şu soruda yatıyor:
Seni korkutan şey nedir?
Frank Thiess (1890–1977), Alman esayisti
Sayın hasta,
korku üzerinde sohbet ederken, hepimiz neden bahsettiğimizi çok iyi biliyor zannederiz. Ancak her birimizin
korku kavramı altında neler anladığını derinden sorgulamaya başladığımızda, birimizin korkuyu faydalı bir hayat tecrübesi olarak algılarken, bir diğerimiz için korku olgusunun
hayatı kısıtlayan ve insana sıkıntı ve-ren bir bozukluk olduğunu hemen fark edebiliriz.
Elinizdeki broşür, korkunun insanı hasta eden yönlerinin de bulunduğu görüşünü savunan insanlara yönelik bir
kılavuz özelliğini taşımaktadır. Broşürümüzün amacı, size
ve yakınlarınıza hekiminizle yapacağınız görüşmelerinizde
kolaylık sağlayacak bilgiler sunabilmektir. Çünkü korku
bozukluğundan şikâyetçi olduğunuz durumlarda gerekli
olan yardımı, sadece doktorunuzdan temin edebilirsiniz.
Korku bozukluğundan dolayı doktora başvurmakla „zaafını“
ortaya koyacağından korkan herkesin, şunu hiçbir zaman
göz ardı etmemesi gerekir: Korku bozukluğu da aynı diğer
hastalıklar gibi bir hastalık olup, tedavi edilebilmesi için
hastanın doktoruna başvurması zorunludur. Unutmayın ki,
böyle bir hastalıktan muzdarip olan bir insanın yakın zamanda tekrar kendi ayakları üzerinde durabilmesinin tek yolu,
hekim tedavisinden geçmektedir!
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 3
3
01.07.2008 10:38:04 Uhr
Korku nedir?
Korku, hayatta kalabilmenin vazgeçilmez bir unsurudur.
Hannah Arendt (1906–1975), Alman ve ABD filozofu
Korku olgusunu tek bir
cümlede
tanımlamak,
kuşkusuz çok zordur.
Buna rağmen korkuyu,
irade ve mantıkla kontrol altına alınamayan,
insanın içini daraltan bir
yakın tehdit hissi olarak
açıklayabilmemiz mümkündür. Tıbbi açıdan bakıldığında korku – hemen
hemen her vakada –
soluk beniz, terleme, titreme veya çarpıntı halleri ile birlikte
seyreder. Korku hastalıkları ise, korkunun şiddetli bir hali
olarak kabul edilir.
Korkunun gelişimi
Korkumuz, ancak hayatımız sürecinde
gelişen bir olgudur. Yani ne „ödlek“ olarak, ne de özellikle cesur ve korkusuz
bir insan olarak dünyaya geliriz.
Gözle görülür ilk korku reaksiyonlarını,
bebeklerin dördüncü ila altıncı ayları
arasındaki dönemlerde algılayabilmemiz
mümkündür. Çocukların ebeveynlerinden
uzun süre uzak kalmalarına katlanmaları,
içlerinde bu şahısların bir imajını muhafaza
edebildikleri sürece mümkündür.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 4
4
01.07.2008 10:38:08 Uhr
Sağlıklı korku – patolojik korku
Korku, her şeyden önce sağlıklı ve insanın hayatta kalabilmesine yardımcı olan bir duygu halidir. Korku öncelikle, hem kendi kendimiz, hem de çevremizdeki insanlar
için sağduyulu ve itinalı olma yetisini kazandırır bize. Nasıl
ağrının beden için önemli bir alarm fonksiyonu varsa, korkunun da hayati bir önemi söz konusudur. Örneğin korkmadan ve ağrı hissetmeden ateşe yaklaşabilseydik, hayati
tehlike arz edebilecek yanıklara maruz kalmamız çok kolay
olurdu. Yani, korkunun da sağlık açısından önemli yönleri vardır kuşkusuz. Bu durumda gerçek korku olarak tabir
edilen olgudan bahsedilir: Dışarıdan
gelen bir tehlike karşısında insan;
bedenen, hissi olarak ve akıl seviyesinde alarma geçirilmektedir.
Ancak korku olgusunun nasıl yaşandığını veya algılandığını da herkes
bilir. Örneğin bize korku veren duruma başka bir anlam vermek suretiyle: Geceleri evimizde sesler duyduğumuzda,
bunu evde bulunan muhtemel soygunculara değil, örneğin
evin içinde dolaşan kediye yormaya eğilim gösteririz. Ancak makul bir ölçüde gerçek korku hissine sahip olmak
da önemlidir. Bu korkunun dozu, risk taşıyan bir olayda
hazırlıksız yakalanmayacak kadar yeterli olmalı, ancak tepki gösteremeyecek kadar da („korkudan donakalma“) fazla
olmamalıdır. İşte gördünüz: hem aşırı korku, hem de korkusuzluk derecesine varan az korku halleri, hastalık özelliklerini
taşımaktadır. Aşırı korku halinde mutlaka yardıma ihtiyacınız
var demektir, üstelik yaşam kaliteniz de kısıtlanmış olacaktır.
Ancak korkusuzluk halinde sosyal açıdan topluma uyumlu
ve de başarılı olmanız mümkündür. Korku olgusunun bu her
iki türünün de hastalık niteliği taşımasına rağmen, aşırı korku vakasının daha önemli olduğu da bir gerçektir.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 5
5
01.07.2008 10:38:09 Uhr
Korkuların
sınıflandırılması
İnsan, içinde her zaman korkuyu bulabilir.
Ancak yeterince derinde aramasını bilmelidir.
André Malraux (1901–1976), Roman yazarı, Fransız Kültür Bakanı ve sanat bilimcisi
Korkudan korkuya fark vardır. Bundan dolayı korku bozuklukları, tıbbi açıdan üç büyük gruba ayrılmaktadır. Bu
sınıflandırmada, her bir korku kategorisinin hasta edici
özelliğini vurgulamak için „bozukluk“ kelimesi eklenmiştir.
l
Korku bozukluğu (genel korku, herhangi bir olguya bağlı
olmayan korku)
l Panik bozukluğu (veya panik atakları), alan korkusu
(agorafobi) ile veya tek başına seyredebilir
l Fobik bozukluk (belli bir nesneye ve duruma bağlı olarak)
Bütün bu korku hallerinde, normal hal ile hastalık hali
arasında kesin bir sınırlama mümkün değildir. Bu itibarla,
önce korkunun hangi boyutta olduğu sorusunun irdelenmesi gerekmektedir; örneğin genel olarak nispeten çabuk korku hissine kapılabilen bir kişiliğin hastalık boyutuna ulaşan
derecede korkuya kapılıp kapılmadığı sorusu, önemli bir rol
oynamaktadır.
Örneğin sistematik bir şekilde uçağa binmekten korkan, ancak bunun için mutlaka psikolojik yardıma başvurmayan veya
başvurması zorunlu olmayan çok sayıda insan vardır. Diğer
insanların huzurunda konuşma korkusunun hangi noktadan
sonra hayatı kısıtlayan boyuta ulaştığı ve dolayısıyla profesyonel hekim yardımıyla tedavi edilmesi gerektiği sorusu da,
çoğu zaman kolayca kestirilemez. Aynı şekilde, örneğin
örümceklerden korkmanın ne derece hastalıklı bir durum
olduğunu da bilemeyiz. Konunun daha iyi anlaşılması için
öncelikle korku hastalıklarının üç farklı şeklini biraz daha
yakından irdeleyelim.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 6
6
01.07.2008 10:38:12 Uhr
Genel korku bozukluğu
Korku belirtilerinin çoğu
günlerde, en az birkaç hafta boyunca devamla ortaya çıktığı hallerde, genel
korku bozukluğundan söz
edilir. Bu bozukluğu teşhis
eden doktorun, teşhisine
temel aldığı en önemli belirtiler arasında şu haller de
bulunmaktadır:
l
Kaygılar (gergin his hali, heyecanlı olma, belli bir olguya
konsantre olmada zorlanma)
l Motorik gerginlik (örneğin titreme, kaslarda gerginlik
hissetme, sakin olamama)
l Aşırı vejetatif (kontrol dışı) reaksiyonlar (örneğin terleme,
baş dönmesi).
Panik bozukluğu
Doktorunuz tarafından önerilen ilacın panik bozukluğunun
tedavisine yönelik olması itibarı ile, bu broşürün „Panik nedir?“ başlığı altında konu daha ayrıntılı bir şekilde
işlenmektedir.
Fobik bozukluk
Fobik bozukluk, daima spesifik bir durum veya obje ile
bağlantılı olan bir korku halidir. Objeye bağlı fobi, örneğin
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 7
7
01.07.2008 10:38:12 Uhr
örümcek, yılan veya ateş gibi belli bir nesneye bağlı olarak
ortaya çıkan bir korku halidir.
Sosyal fobi
Sosyal fobi, fobik bozuklukların bir alt sınıfını oluşturan
ve belli bir duruma bağlı olarak yaşanan bir fobi türüdür.
Bu fobiden muzdarip hastalar, dışarıda diğer insanlarla
konuşmaktan veya karşı cinsten bir insanla buluşmaktan
kaçınır ve genel olarak insanlarla temasa geçmekten
hoşlanmazlar. Böyle bir durumda ise çoğu zaman yüzünün
kızarması, karşısındaki insanın gözünün içine bakmaktan
kaçınması, ellerin titremesi vs. gibi belirtiler ortaya çıkar.
Kitapçığımızın gelecek sayfalarında korku hastalıklarından
bahsederken, çoğu zaman genel olarak geçerli ifadeler kullanılmakta olup, ifade edilen tespitler de korku
hastalıklarının bütün ana şekilleri için geçerli olan tespitlerdir.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 8
8
01.07.2008 10:38:15 Uhr
Korku ile ilgili rakamlar
İnsanlık, hiçbir zaman bugünkü kadar korkmuyordu –
ve hiçbir zaman bunun için bu kadar fazla nedeni
yoktu.
Bertrand Russell (1872–1970), İngiliz matematikçisi ve filozofu,
1950 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi
Hayatımızda
korku
hastalığına yakalanma
ihtimali, % 10 ila 15
arasındadır.
ABD‘de
hatta her dört insandan
birinin hayatında bir kez
korku
hastalığından
muzdarip olduğu varsayılmaktadır.
Genel
olarak bakıldığında, genel korku ve alan korkusundan („Panik nedir“
başlığı altında işlenecek) muzdarip olan
hastalar,
çoğunluğu
teşkil etmektedirler.
Panik bozuklukları, toplu olarak bakıldığında daha ender ortaya çıkan vaka olarak karşımıza çıkmaktadır. Birinci derecede bir akrabası hasta olan bir aile bireyinin de hasta olma
olasılığı, genel nüfus için geçerli olan ortalama olasılıktan
% 15 ila 20 daha yüksektir. Bu olasılık, tek yumurta ikizlerde ta % 30 sınırlarına kadar varabilmektedir. Bu gözlem
ise, bahse konu hastalığın kalıtsal bir yönünün de olduğunu
ortaya koymaktadır. Almanya, Avusturya ve İsviçre‘de korku
hastalığından muzdarip olan insanların sayısı 2,5 milyondan
fazladır.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 9
9
01.07.2008 10:38:16 Uhr
Korkudan korunma
Korkaklar için bütün yapraklar hışırdar.
Alman atasözü
Eğer korkunun önüne geçemiyorsak, o halde korkumuzu
kontrol altına almamızı kolaylaştıran ve hatta mümkünse korkudan korunabilmemizi sağlayan olanakları da elde etmek
isteriz tabii ki. Bunun içindir ki, bir yandan korku olgusu ile
diğer yandan duyarsız dikkatsizlik ile aşırı dikkat arasında
sağduyulu bir denge içinde yaşamamıza yarayan çok sayıda
korunma olanaklarımız mevcuttur. Örneğin uçağın düşme
veya trenin raydan çıkma olasılığını bilinçli olarak göz ardı
etmek suretiyle uçağa veya trene binme korkumuzun üstesinden gelmeyi kolayca başarabiliyoruz. Her birimizin bu tür
örnekleri yaşadığı kesin.
Ancak korku bozukluğu olan bir insanda, bu koruma mekanizmaları artık yeterli olmaz ve sonuçta korku, hastalık
derecesine kadar varır.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 10
10
01.07.2008 10:38:20 Uhr
Panik nedir?
İnsanın korkuları hep aynı kalmaz:
korkunun biri gider, diğeri gelir.
Plato (M.Ö. 427–348 veya 347), Yunan filozofu
Panik bozukluğu, beher panik nöbet veya ataklarından
oluşur. Panik nöbetleri, aniden ortaya çıkan aşırı korku halleri olup, genelde sadece birkaç dakika süre ile sınırlıdır.
Tıp dilinde bu tür vakalara paroksimal (= nöbet şeklinde) ve
epizodik (= bölümler halinde ortaya çıkan) korku da denmektedir.
Çoğu zaman, panik atağın ortaya çıktığı yer, panik atakla
irtibatlandırılır. Bundan dolayıdır ki, panik atak muzdaripi
çoğu insan, bu atakların ortaya çıktığı yerlerden özellikle kaçınırlar. Bu yerler, çoğu zaman birçok insanın küçük
bir mekânda bir araya geldiği (sinema, tiyatro, konser salonu, süpermarket …) veya dar (ve geçici olarak kapalı)
mekânlardır (asansör, metro, tren, uçak, otobüs …). Diğer
yandan, geniş meydanlar veya köprüler de aynı özelliği taşıyan yerler olabilmektedir. Bu olgu, panik bozukluğu olan
insanların gitgide daha fazla yerlerden kaçınmalarına ve
dolayısıyla yaşam alanlarının önemli ölçüde kısıtlanmasına
yol açabilmektedir. Aşırı vakalarda, bu insanların yukarıda
açıklanan nedenlerden dolayı (yani „korkudan korktukları
için“) artık evden bile dışarı çıkmadıkları gözlemlenebilmektedir.
Panik bozuklukları, çoğu zaman alan korkusu (agorafobi) ile
birlikte seyretmekte olup, bu fobi, yaygın görüşün aksine
sadece dar mekânlarda değil, aşağıda açıklanan hallerde
de ortaya çıkabilmektedir:
l
İnsan kalabalığı
Kamuya açık meydanlarda
l Uzun mesafeli veya tek başına çıkılan yolculuklarda
l
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 11
11
01.07.2008 10:38:20 Uhr
Panik atak belirtileri
Korku olgusu, insanın bedeninde vejetatif sinir sistemi ile
aktarılan bir reaksiyona yol açar. Korku hali, çoğu zaman tehdit veya tehlike unsurları içeren durumlarla bağlantılı olduğu
için korkunun alarm fonksiyonunu bize gösteren belli başlı
belirtilere yol açmaktadır. Aşağıda sıralanan belirtiler, panik
bozukluğu olan hastalarda bir panik atağı esnasında sıkça
görülen belirtilerdir. Bu belirtilerin tek başına veya kombinasyon halinde ortaya çıkması söz konusu olabilmektedir.
l
Çarpıntı, nabız hızlanması veya düzensiz nabız
l Baş dönmesi, uyuşukluk veya halsizlik hissi
l Nefes daralması veya nefes zorluğu
l Terleme
l Göğüs ağrıları veya göğüste fenalık hissi
l Titreme veya sarsılma
l Sıcak-soğuk basmaları
l Nefes tıkanıklığı veya boğulma hissi
l Vücudun belli uzuvlarında karıncalanma veya uyuşma
hisleri
l Ölüm korkusu
l Mide bulantısı veya mide-barsak şikâyetleri
l Gerçekdışılık veya benliğini yitirme hisleri
l Çıldırma korkusu
l Kontrolü kaybetme korkusu
Bu belirtilerin sonuçları da çoğu zaman belirtilerden hafif
değildir. Bu tür hastaların başvurduğu davranış biçimleri
şöyle sıralanabilir:
l
Önleyici davranış biçimi (izolasyon derecesine varacak
kadar sosyal hayattan uzaklaşma)
l Kendi kendisini tedavi etme eğilimleri (tablet veya alkol
alıp, „her şey daha da kolaylaşacak veya her şeye daha
rahat katlanabileceğim“ tutumu)
l Uyuşmazlıklar (ailevi ve/veya mesleki türde)
l Beklenti anksiyetesi (korkudan korkma)
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 12
12
01.07.2008 10:38:23 Uhr
Yukarıda sıralanan konular, broşürün gelecek bölümlerinde
daha ayrıntılı olarak işlenecektir.
Nedenler ve tetikleyici unsurlar
Panik bozukluğunun ortaya çıkmasına neden olan unsurların
belirlenmesinde, önceleri psikolojik faktörlerin en önemli
rolü oynayan faktörler olduğu ve asıl panik atağını tetikleyici unsurun stres durumundan kaynaklandığı varsayılırdı.
Ancak günümüzde paniğin ortaya çıkmasına neden olan
faktörler konusunda çok daha fazla bilgi elde edilmiş olup,
artık biyolojik faktörlerle davranışa bağlı faktörler arasındaki
kombinasyonun paniğe yol açtığı düşünülmektedir.
Davranış: Davranışımız, doğuştan sonra öğrendiğimiz bir
olgudur. Bunu kanıtlayan en ünlü deney, hepimizin bildiği
Pavlov’un Köpeği deneyidir kuşkusuz. Bu deneyde birbirinden bağımsız iki uyarıcı bir araya getirilmektedir. Kendisine
gösterilen etle tamamen „doğal“ bir şekilde uyarılan köpeğin
ağzı doğal olarak sulanmıştır. Köpek eti yerken, kendisine
bir zil sesi şeklinde ikinci bir uyarıcı daha verilir. Zil uyarıcısı
tek başına sunulduğunda, köpekte spesifik bir reaksiyon
gözlenmez. Ancak bu iki uyarıcı, yani et ile zil sesi, yeterince sık tekrarlandığında, köpek de bu iki uyarıcı arasında
bir irtibatlandırma yapar. Başlangıçta köpek için tamamen
anlamsız olan zil uyarıcısı, artık et olmasa da köpeğin ağzını
sulandırmaktadır. Yani köpek, zil sesinin aynı zamanda
kendisine et verileceği anlamını taşıdığına şartlandırılmıştır.
İşte insanlardaki korku reaksiyonu da benzer şekilde ortaya çıkmaktadır. Başlangıçta tamamen „anlamsız“ olan bir
durum, insanın beynindeki bir çağrışımla panik atağın tetikleyici unsuru olabilmektedir. Bu durum da, uzun vadeli
bakıldığında hastanın bu tetikleyici unsurdan kaçınmaya
yönelik önleyici bir davranış biçimi geliştirmesine yol açmaktadır.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 13
13
01.07.2008 10:38:23 Uhr
Biyolojik faktörler: Bazı korku hastalıklarının biyolojik
olarak kalıtımsal (genetik) faktörlerden de kaynaklandığı
varsayılmaktadır. Bu hastalıktan şikâyetçi birden çok
aile bireyleri veya ikizleri olan aileler dahilinde yapılan
araştırmaların sonuçları da bu varsayımı desteklemektedir.
Korku hastalığının gelişen safhalarında çoğu zaman sinirler
arası iletim maddelerinin (nörotransmitterler) bozukluğu söz
konusu olabilmektedir. Ki bu hastalık vakalarında genelde
önerilen ilaçlar da etkilerini bu alanda göstermektedir.
Belirtileri arttıran kısır döngü
Korku hastalıkları kapsamında genelde belirtileri arttıran bir
kısır döngü de söz konusu olup, bu döngü çerçevesinde
hastalığın devam etmesi önlenememektedir. Bu olgu, halk
arasında yaygın bir deyişle „Kedi, kendi kuyruğunu ısırıp duruyor“ cümlesi ile ifade edilmektedir. Bu örnekle, hastanın
belli bir süre sonra nasıl içinden çıkmakta büyük zorluk
çektiği bir durumla karşı karşıya kaldığı, açık bir şekilde
gözler önüne serilmektedir. Belli bir korkuyu belli bir yer ile
irtibatlandıran hasta, bu yerden kaçınma eğilimine girer, ki
bu davranış biçimi de sonuçta hastanın kendisini daha güvensiz hissetmesine ve yaşam alanını daha da kısıtlamasına
yol açmaktadır. Bu kısır döngüyü aşağıda gösterildiği şekilde tanımlayabiliriz:
Korku
Güvensizlik
Önleyici davranış
Geri çekilme
İzolasyon
Kendi değerini
yitirme
Büyük bir korku ve güvensizlik içinde olan bir hasta, genelde kendi vücudu ile ilgili kuruntulara kapılma eğilimi de gös-
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 14
14
01.07.2008 10:38:26 Uhr
terir. Bundan dolayıdır ki, panik bozukluğu olan hastalar,
sıklıkla vücutlarında bazı şeylerin normal olmadığı yönünde
yanlış yorumlara yönelirler. Bundan dolayı kendi vücutlarını
daha yakın bir takibe alan bu hastalar, kendi incelemeleri
sonucunda çoğu zaman vücutlarında bazı şeylerin normal
olmadığı yönündeki endişelerinin gerçekten teyit edildiğini
sanırlar; böyle bir durumda da, terleme, hafif baş dönmesi
veya düzensiz kalp atışları gibi tamamen zararsız ve olağan
belirtilere çok daha vahim bir yorum getirirler:
Bedensel belirtiler
Düşünceler fırtınası
Düzensiz kalp atışları, nabız
hızlanması, göğüs ağrıları,
terleme, nefes şikâyetleri
Kalp krizi geçireceğim
Baş dönmesi, halsizlik hisleri,
uyuşukluk, görsel belirtiler,
titreme, soluk beniz
Bayılacağım
Beynimde bir tümör var
Beyin kanaması geçireceğim
Nefes darlığı, boğulma hissi,
Boğazında düğüm hissetme
Boğuluyorum
Nefes alamıyorum ve öleceğim
Uzuvlarda karıncalanma
Felç olacağım
Çok ağır hastayım
Realitenin sis pedesine bürünmesi ve kendi benliğinin farklı
algılanması (gerçekdışılık hissi)
Konsantrasyon bozuklukları
Düşünceler fırtınası
Kontrolü kaybediyorum
Çıldırmak üzereyim
Tımarhaneye gitmek
zorundayım
Genel olarak yoğun korku
belirtileri
Bu korku beni öldürecek
Önleyici davranış biçimi
„Korkudan korkmak“, yani yeni bir panik ataktan korkmak,
tıp dilinde beklenti anksiyetesi olarak tanımlanan bir olgudur. Bu korku hali de büyük bir sorun yaratabilecek özellikte olup, yukarıda sözü edilen önleyici davranış biçiminin
muhafaza ve teşvik edilmesine yol açabilir.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 15
15
01.07.2008 10:38:26 Uhr
Seyir ve prognoz
En güçlü adam bile bazen yatağın altına bakar.
Erich Kästner (1899–1974), Alman dram ve çocuk kitapları yazarı
Korku hastalıkları, genel olarak 20 – 30 yaşları arasında ortaya çıkar. Kadınlar, erkeklere oranla daha sık bu hastalıklara
yakalanırlar.
Bu tür hastalıkların çoğu zaman kronik olarak seyreden
hastalıklar olması itibarı ile, tedaviye başvurmayan hastaları
uzun bir eziyetli dönemin beklediği söylenebilir. Maalesef
hastaların çoğu, sorunlarını bir hekime açmaktan çoğu
zaman doğal olarak utanırlar. Aynı şekilde, hastalığın temelinde organik bir şikâyet arama eğilimi de hastalar
arasında yaygın bir olgudur, çünkü organik bir hastalığın,
korku hastalığına nazaran daha kolay anlaşılır, „elle tutulur“
bir yanı vardır. Ancak buna karşılık, hastalara yardım edilebilmesi için hastalıklarının nedenleri ve temelinde yatan
mekanizmaları konusunda yeteri ölçüde aydınlanmaları vazgeçilmez bir gereksinimdir.
Kaldı ki, korku hastalığının yanı sıra diğer bir sorunla da
karşılaşan hastaların sayısı, oldukça ciddi miktarda yüksek
sayılabilir. Korku hastalığı, çoğu zaman bir depresyonla da
seyredebilir („korku, insanı depresyona sürükler“) veya tablet ve alkol suiistimaline yol açabilir („bütün bunlara ancak
tabletlerle veya alkolle katlanabilirim“). Korku hastalarının
genel toplamında bu tür şikâyetleri de olan hasta oranının
takriben 1/3 olduğu tahmin edilmektedir.
Bu olgunun; hasta ile hekim arasında özel olarak uyarlanan bir tedavi planının (doktor ziyareti ve ayrıntılı danışma
ve/veya medikasyon ve/veya psikoterapi) ne denli gerekli
olduğunun bir kez daha vurgulanması açısından ele alınması
zorunludur.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 16
16
01.07.2008 10:38:29 Uhr
Hangi önlemler alınabilir?
Korkuyu kabullenmek ve ona katlanabilmek,
cesaret gerektiren bir iştir.
Hoimar von Ditfurth (1921–1989), Doktor ve yayıncı
Korku hastalıklarında yukarıda sözü edilen kısır döngüden
etkin bir şekilde çıkılabilmesi için, hastanın da işbirliği ile
özel olarak uyarlanmış bir tedavi planının hazırlanması gerekmektedir. Bu bağlamda doktor ziyareti, ayrıntılı danışma
ve danışmada hazırlanan tedavi planına riayet edilmesi, son
derece önemlidir.
Bu hastalıkların tedavisinde iki ana tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bunlardan biri medikasyon tedavisi olup,
diğeri ise psikoterapik tedavi olarak adlandırılmaktadır.
Hastaların çoğunda bu iki tedavi yöntemi kombine olarak
uygulanmaktadır, zira – yukarıda da gördüğümüz gibi – korku hastalıkları, muhtelif seviyelerde cereyan eden bir sorun
olup, biyolojik faktörlerin yanı sıra davranış biçiminden kaynaklanan faktörler de önemli bir rol oynamaktadır.
Korkunun üstesinden gelmenin altın
kuralları
Öncelikle uymanızı önerdiğimiz birkaç genel kuralı tanıtalım:
Korku ve paniğin üstesinden gelmenin 10 altın kuralı
1.Korku hislerinizin ve onlarla birlikte ortaya çıkan bedensel belirtilerin, stres durumunda ortaya çıkan normal
vücut reaksiyonlarının abartılı bir şekli olduğunu hiçbir
zaman unutmayın.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 17
17
01.07.2008 10:38:29 Uhr
2. Bu tür hisler ve vücut reaksiyonları her ne kadar hoş bir
olgu değilse de, ne tehlikeli, ne de herhangi bir şekilde
zararlıdır. Korkmayın, kötü bir şey olmayacak!
3. Korku durumlarında „peki, şimdi ne olacak?“ ve „bunun
sonu nereye varacak?“ gibi düşüncelere kapılıp, daha
büyük korkular yaşamanıza kesinlikle izin vermeyin.
4. Sadece çevrenizde olup bitenlere ve vücudunuzda
gerçekten nelerin cereyan ettiğine konsantre olun.
Düşüncenize göre daha nelerin olabileceğine değil!
5. Beklemeyi bilin ve korkunuzun geldiği gibi gitmesine
zaman tanıyın. Korkunuzla mücadele etmeyin ve ondan
kaçmayın; korkunuzu kabullenme cesaretini gösterin.
6. Kuruntulu düşüncelerinize yoğunlaşmaktan („korkudan korkmaktan“) vazgeçtiğinizde, korkunuzun nasıl
kendiliğinden azaldığını takip edin.
7. Bu egzersizleri yapmanızdaki amacın, korkuyu önlemek
değil, sadece korkuyu kontrol altına almayı öğrenmek
olduğunu unutmayın. Bu konuda ilerleme kaydedebilmenizin tek yolu budur.
8. İçinizdeki hedeflerinizi daima gözünüzde canlandırın ve
bütün zorluklara rağmen hangi ilerlemeleri kaydettiğinizi
gözlemleyin. Bu kez de başarılı olduğunuz takdirde, ne
kadar mutlu olacağınızı tasavvur edin.
9. Kendinizi tekrar iyi hissettiğinizde, çevrenize bakının ve
bir sonraki adımınızı planlamaya başlayın.
10.Egzersizlere devam edebileceğiniz kanaatinde iseniz,
sakin ve soğukkanlı bir şekilde bir sonraki egzersize
geçin.
(Alıntı: Wittchen et al., Korku, Korku Hastalıkları, Tedavi Olanakları.
Harger: Freiburg-Basel, 1995)
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 18
18
01.07.2008 10:38:32 Uhr
İlaç tedavisi
Medikasyon tedavisi olarak da tanımlanan ilaç tedavisinde
çoğu zaman şu ilaçlar uygulanır:
l
Trisiklik antidepresanlar (TCA)
Seçici serotonin geri-alım inhibitörleri (SSRI)
l Sakinleştirici ilaçlar (trankizanlar)
l
Diğer hastalıkların seyrinde de olduğu gibi, hekiminiz medikasyon dozajını tamamen sizin ihtiyaçlarınıza uygun olarak ayarlama imkânına sahiptir.İlaçların içerdiği muhtelif
maddeler, beyindeki sinirlerin sinyal aktarımını normalize
etmek suretiyle etkilerini gösterir. Bu da (tıp dilinde nörotransmitterler diye tanımlanan) belli başlı haberci maddelerin konsantrasyon oranının yükseltilmesiyle olur. Bu şekilde
şikâyetlerin iyileştirilmesi sağlanır.
Izdırap içinde panik atak geçiren bir hastanın akut tedavisinde, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde şikâyetlerinden kurtulabilmesi için her şeyden önce sakinleştirici ilaçlar verilir.
Ancak bu hızlı etkinin avantajına karşılık, bu tedavinin bazı
tehlikeli sonuçları da söz konusu olabilmektedir. Bu ilaçlarla
oldukça hızlı bir iyileşme hisseden hastalar, çareyi hemen
bu tür ilaçlarda arama eğilimine girmekte olup, bunların suiistimal ve bağımlılık potansiyeli içerdiği hususunu ise maalesef göz ardı etmektedirler. Bu ilaçların sadece kısa vadeli
olarak ve akut tedavi kapsamında kullanılması uygundur.
Hastalığın uzun vadeli bir tedavi gerektirmesi hallerinde,
diğer iki grubun ilaçları uygulanır. Antidepresanlar grubu,
aslında depresyon tedavisi için geliştirilmiş bir ilaç grubudur. Ancak bu ilaçların, hastalık halinde değişkenlik gösteren beyin metabolizmasını korku hastalıkları hallerinde de
etkileyebildikleri görülmüştür.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 19
19
01.07.2008 10:38:32 Uhr
Tarihsel olarak bakıldığında; klasik antidepresanlar (TCA),
belli başlı yan etkileri olan eski bir gruptan ibarettir. Buna
karşılık SSRI‘lerin ise TCA‘ların daha geliştirilmiş bir türü
olduğu – özellikle de TCA‘lardan daha iyi hazmedilebildiği
– söylenebilir. Panik bozukluklarında SSRI grubu ilaçları,
birincil olarak tercih edilen tedavi yöntemidir, zira bu ilaçlar,
gerek kanıtlanmış etkileri, gerekse iyi hazmedilme özellikleri itibarı ile başarılı olarak uygulanmış ilaçlardır.
Sizin için önemli olan, panik bozukluğu halinde çoğu zaman
önerilen ilaçların, ancak birkaç hafta sonra etkilerini bütünü
ile gösterdikleri hususunu bilmenizdir. Zira beyindeki metabolizma aktivitelerinin tekrar normal hale gelebilmesi için bu
süreye mutlaka ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan dolayı ilacın
düzenli olarak alınması zorunlu olup, muhtemelen ilk günlerde pozitif bir etki göstermediğinden dolayı zamanından
önce ve hekime başvurmadan ilaca ara verilmemelidir.
Hastalığınızın en az altı ay süreyle uzun vadeli bir tedaviye tabi tutulması gerektiğini dikkate almanız zorunludur.
Bağımlılık yapma gibi bir özelliği olmayan antidepresanları
uzun süre almanızda bir sakınca yoktur.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 20
20
01.07.2008 10:38:35 Uhr
Psikoterapik tedavi yöntemleri
Davranış biçimlerinden kaynaklanan faktörler – yukarıda
da açıklandığı üzere – korku hastalıklarının gelişmesinde
önemli bir rol oynayıp, bu hastalıkların nedeni ve tetikleyici unsuru olarak da görülmektedir. Bundan dolayı korku
hastalıklarının psikoterapik yöntemlerle de tedavi edilmesi
mümkündür.
Bu bağlamda muhtelif tedavi yöntemleri mevcuttur:
l Bilinçaltı psikolojisine yönelik metotlar:
Bu metotlar, korku belirtilerinin uyuşmazlıklardan kaynaklandığı görüşünü temel alır. Bundan dolayı, bu uyuşmazlıkların gün ışığına çıkarılması ve çözümlenmesi ve
bunların bilinçaltındaki oluşma nedenlerinin irdelenmesi
ön planda tutulur.
l Bilişsel davranışçı terapi:
Bu terapi metodu, korku hastalıklarının öğrenme süreçleri sonucunda meydana geldiğinden yola çıkar. Bundan dolayı, uygulanan tedavide davranış biçimlerinde ve
yaşam koşullarında değişiklik yapılması (öğrenme suretiyle) gerektiği ilkesinden hareket edilir.
l Hümanist-Varoluşçu psikoterapi yöntemi:
Bu yöntem, hastanın kendi kendisini iyileştirme yeteneğine sahip olduğu ilkesinden yola çıkan ve kişiliğinin
geliştirilmesini destekleyen bir dizi metotları içerir.
l Sistematik psikoterapi:
Bu tedavide „kişisel“ bir sorundan yola çıkılmayıp,
korku hastalığının eksik bir iletişimden (örneğin hayat arkadaşlıklarında veya aile içinde) kaynaklandığı
varsayılır.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 21
21
01.07.2008 10:38:36 Uhr
Yukarıda sıraladığımız tedavi yöntemleri, en sık uygulanan psikoterapi metotlarıdır. Ancak her tedavi yöntemi
için kaçınılmaz bir gereksinim, hastanın hekim ve terapisti ile işbirliği içerisinde bulunması ve tekrar sağlığına
kavuşabilmesi için mevcut olan bütün güçlerini seferber
etme iradesine sahip olmasıdır.
Diğer tedavi yöntemleri
Korku hastalığınızın iyileşmesine aktif bir katkıda bulunabilmek için bundan başka olanaklara ihtiyaç duymanız halinde, etkin bir şekilde uygulayabileceğiniz bir dizi tedavi
yöntemi daha mevcuttur. Örneğin progresif kas gevşetme,
otojen egzersiz ve Uzakdoğu kültüründen gelen Yoga, Çi
Gong ve Thai Çi gibi diğer yöntemleri içeren çok sayıda
„gevşeme teknikleri“ mevcuttur. Bilindiği üzere, panik atakların meydana gelmesinde stresin önemli bir rol
oynaması itibarı ile stresi kontrol altına alma teknikleri de
öğrenebilirsiniz. Bu bağlamda, kendi deneyimlerinizi diğer
insanlarla paylaşmanıza olanak sağlayan „kendi kendine
yardım gruplarını“ ister kendi bölgenizde, ister uzak bölgelerde bulabilirsiniz.
Korku hastalıklarında – yukarıda da açıkladığımız üzere –
hem biyolojik, hem de davranış biçiminden kaynaklanan
faktörler rol oynamaktadır. Bundan dolayı, yine
sözü edilen iki büyük tedavi yönteminin, yani
ilaç tedavisi ile psikoterapik yöntemin, kombine olarak uygulanmasını çoğu hastalar için
önerebiliriz. Kendisi için özel olarak hazırlanan
(ve özel olarak uyarlanan) tedavi planına riayet
eden hasta, korku hastalığının iyileşmesi ve
dolayısıyla hayatında yeni bir hakimiyet ve istikrar kazanabilmesi için
büyük bir adım atmış sayılır.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 22
22
01.07.2008 10:38:39 Uhr
Ek
Literatür önerileri
Angstfrei leben. Das erfolgreiche Selbsthilfeprogramm
gegen Stress und Panik.
Yazar: Lucinda Bassett
Cep kitabı – 259 sayfa
Beltz, ISBN: 3407228198
27,80 e
Wenn plötzlich die Angst kommt Yazar: Roger Baker Brockhaus
Ciltsiz – 176 sayfa
Haan (2004), ISBN: 3417205557
9,90 e
Bammel, Panik, Gänsehaut. Die Angst vor den anderen.
Yazarlar: Christophe André ve Patrick Légeron
Ciltsiz – 240 sayfa
Aufbau Tb , ISBN: 3746617472
8,50 e
Angst bewältigen.
Selbsthilfe bei Panik und Agoraphobie.
Yazar: Sigrun Schmidt-Traub
Ciltsiz – 159 sayfa
Springer-Verlag, Berlin/Heidelberg,
ISBN: 3540414975
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 23
19,94 e
23
01.07.2008 10:38:40 Uhr
Die Angst aus heiterem Himmel.
9,00 e
Panikattacken und wie man sie
überwinden kann.
Yazarlar: Christine Brasch ve Inga-Maria Richberg
Özel cilt – 287 sayfa
Goldmann, ISBN: 3442163943
Angst, Panik und Phobien.
Ein Selbsthilfe-Programm.
Yazar: Reneau Z. Peurifoy
Ciltsiz
Huber, Bern
ISBN: 3456838271
19,90 e
Kendi kendine yardım grupları
Korku bozuklukları ve panik hastalıkları konusunda kendi
kendine yardım gruplarını (SHG) birçok büyük şehirde bulabilirsiniz.
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 24
24
01.07.2008 10:38:44 Uhr
İlk başvurabileceğiniz yerler olarak, bütün büyük şehirlerde
faaliyet gösteren ve kısmen büyük Hastalık Kasaları ile Resmi Sağlık Daireleri ile kooperasyon içerisinde işletilen Kontakt- und Informationsstellen für Selbsthilfegruppen (KISS
– Kendi Kendine Yardım Grupları Temas ve Bilgilendirme
Merkezleri) adlı merkezler bulabilirsiniz. Bu merkezlerin adres ve telefon numaralarını şehrinizin telefon rehberlerinden
temin edebilirsiniz.
Birkaç adres arasından sizin için seçtiklerimiz:
DASH (Deutsche Angst-Selbsthilfe) ve
MASH (Münchner Angst-Selbsthilfe)
Bayerstr. 77 a
80335 München
Tel.: 089/51 55 53-15 und 089/51 55 53-0
www.panik-attacken.de
AGORAPHOBIE e.V.
Taunusstr. 5
12161 Berlin
Telefon 030/851 58 24
www.angstzentrum-berlin.de
Soziale Angst Selbsthilfe
Sosyal fobi ve çekingenlikten muzdarip insanlara yardım
amaçlı web sitesi
www.sozialeangst.de
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 25
25
01.07.2008 10:38:44 Uhr
Notlar
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 26
26
01.07.2008 10:38:47 Uhr
056_Cip_bro_Pan_tuerk_2008_zD.indd 27
27
01.07.2008 10:38:47 Uhr
903236 05/2012
Lundbeck GmbH
Karnapp 25 • 21079 Hamburg
Telefon: 0 40/2 36 49-0
Telefax: 0 40/2 36 49-255
E-Mail: [email protected]
www.lundbeck.de
Neue Anschrift ab 1. Juni 2012
Ericusspitze 2
20457 Hamburg
317_PaBro_Panik_tu rkisch_120412.indd 1
12.04.2012 11:07:32 Uhr

Benzer belgeler

Korku

Korku sunum yapma korkusunu vs. kim bilmez. Bu korkular „normal“ bir seviyede olduğu sürece sorun yok. „Korku“ insanın en temel içgüdülerinden biridir ve milyonlarca yıldan beri de kendini korumayı başar...

Detaylı