• Chemfleet Logosunun anlamı • Uydu Haberleşmesinin Dünü

Transkript

• Chemfleet Logosunun anlamı • Uydu Haberleşmesinin Dünü
JURNAL
Chemfleet Haber Bülteni




Chemfleet Logosunun anlamı
Uydu Haberleşmesinin Dünü Bugünü
Türk Zabit Adaylarının Gemi Tipi Tercihleri
Hoş Geldiniz… MT Med Baltic, MT Cansu Y, MT YM Mercury
2010 /Haziran Sayı 2
“Denizciliği Türk’ün büyük milli
ülküsü olarak düşünmeli ve onu
az zamanda başarmalıyız”
Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Chemfleet Jurnal
Chemfleet Logosu
Çok değil bundan 25-30 yıl öncesine kadar sermaye, işletmelerin
mutlak hakimiydi. Ancak yıllar içerisinde yaşanılan sayısız olaylar,
edinilen tecrübe ve gelişmeler, sermayenin işletmeler ve yatırımlar
üzerindeki hakimiyetine ortak olan yeni değerlerin varlığını ve de
gerekliliğini ortaya koydu. Bu değerleri ele alıp dikkatle incelediğimizde, bunların arasından nitelikli işgücü, bilgi ve tecrübenin ön
plana çıktığını, daha fazla değer kazandığını görüyoruz.
İşgücü, geçmişte de işletmelerin, yatırımların olmazsa olmazıydı. Ancak geçen zaman içinde,
bu güç, gerek teknolojinin ilerlemesi, gerek dünyanın globalleşme konusunda büyük bir yol
katetmesi, gerekse de ulusal ve/veya uluslararası rekabetin çok etkin olması nedeniyle yerini
hızlı bir şekilde “nitelikli işgücüne” bırakmaya başladı. Nitelikli işgücüne olan bu muazzam
talep, sektörümüzde de çok açık bir şekilde kendini gösterdi. Bilindiği üzere, kısa bir süre
öncesine kadar, bir liman cüzdanı gemilerde gemici, yağcı veya kamarot olarak çalışabilmek
için yeterli olabiliyordu. Ancak bugün aranılan şeyler çok daha fazla. Eğitim, sertifikalandırma
ve hatta branşlaşma gibi. Zabitan kadrolarında işgücüne nitelik kazandıran, onu tamamlayan
vasıflar sayılamayacak kadar çok. Düne kadar yalnızca zamana bağlı atamaların yerini, sınava
endeksli yükselmelere bırakması bunun en önemli göstergesi.
İşletmeler, çalışanları ve etkinlik alanları hakkındaki tüm bilgilere internet vasıtasıyla kolayca
ulaşılan günümüzde, bilgi ve deneyim büyük önem kazanmaktadır. Gerektiğinde gittiğimiz bir
avukatın, baş vurduğunuz bir doktorun bilgi ve tecrübesini göz ardı edebilir miyiz? Hatta bir
öğrencinin gitmeyi planladığı bir dershanenin, yüksekokulun, üniversitenin çalışanlarının
başarısını, eğitim şartlarını, bilgi ve tecrübesini dikkate almaması mümkün mü? İletişimin bu
denli zirveye çıktığı günümüzde, yüksek öğretimden mezun olan bir üniversite öğrenci adayı
bile, gitmeyi planladığı üniversitedeki kadroları analiz edebiliyor, onların eğitim koşullarını,
bilgi ve tecrübelerini, başarı oranlarını araştırıyor. Son yıllarda sadece ülkemizde değil, tüm
dünyada üniversiteler tanıtımlarını yaparken kadrolarında bulundurdukları eğitmenlerin
bilgi, tecrübe ve eğitim alanlarındaki yetkinliklerini, başarılarını vitrinlere koyuyorlar.
D
eğerli meslektaşlarım,
Durum denizcilik sektöründe faklı değil, hatta daha da baskın. Üstelik uluslararası arenada
hizmet verdiğimizden, bilgi ve tecrübe daha da ön plana çıkıyor. Bizler de kendimizi ve/veya
gemimizi bir kiracıya, bir müşteriye, bir armatöre anlatırken, tecrübe, birikim ve bilgimizi ön
plana çıkarmıyor muyuz?
Sayı: 2
Haziran 2010
İmtiyaz Sahibi:
Kapt. Ahmet Haznedar
Genel Yayın Koordinatörü:
Doç. Dr. Alnur Ceyhan
Yayın Danışmanı:
Av. Onur Başar
Yayın Kadrosu:
Altuğ Toprakçı
Barış Samur
Ersen Uçakhan
Gökhan Ergin
Gülşah Ülker
İbrahim Gül
Kemal Uluç
Melih Topçu
Orçun Kuşçu
Özgür Sarıoğlu
Selim Durmaz
Uğraş Akyol
Ural Ultav
Alda İnce
Burak Topçu
Çiğdem Saygı
Damla Zeybekoğlu
Ece Düzer
Elif Kaplan
Merve Bucak
Oğuzhan Peküz
Seda Kartal
Selin Yıldırım
Şevnur Duman
Yeliz Seher Deveci
Zehra Ergin
Orhantepe Mahallesi,
Söğüt Sokak No.6
Dragos-Kartal-İstanbul
Tel: +90 216 352 50 00
Fax:+90 216 352 51 00
Web: www.Chemfleet.org
E-Mail: [email protected]
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 2
Sayı 2 - Haziran 2010
Chemfleet Logosu (devam)
Değerli denizci dostlarımız, şundan kesinlikle eminiz ki sizler de son yıllarda sektörümüzde nelerin
yaşandığının bilincindesiniz. Peki, öncelikli konumuzun ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Artık
sadece belirli bir süre çalışmak yeterli olmuyor, zorunlu olan 20 ay deniz hizmetini tamamladıktan
sonra Kaptan, Baş Mühendis, 2. Kaptan, 2. Mühendis vb. olamıyoruz. Süremizi doldurduktan sonra
sınavlara giriyoruz, bir başka deyişle sadece gemide çalışmak, istenilen süreyi doldurmak yeterli
değil. Deniz tecrübemizi, nitelikli bilgilerle donatmak, zenginleştirmek zorundayız.
Şundan hiç şüphemiz yok ki bilgi, tecrübe ve nitelikli işgücü işletmeler için en az sermaye kadar
önemlidirler. Sermaye sahipleri mevcut sermayelerini yatırıma dönüştürürken muhakkak mesleki
bilgi, tecrübe/deneyim ve nitelikli işgücünden faydalanmalılar ve faydalanıyorlar da. Bunu aksi bir
tavır, yaklaşım günümüz dünyasının başarılı bir işletmesi olmaları yolunda büyük bir handikaptır.
Bugün sadece
bedenen çalışmak
yeterli olmuyor,
donanımlı, bilgili ve de
tecrübeli olmak zorundayız. Nitelikli işgücü,
bilgi ve tecrübe hemen
hemen hepimizde, tüm
denizcilerde var. Sahip
olduğumuz bu gücün
farkına varmanın
zamanı çoktan geldi,
hatta geçiyor bile.
Sermaye, bizlerin de
değerli katkılarıyla
mutlaka yatırıma
dönüşerek, daha
donanımlı, güçlü ve
de büyük işletmeleri
yaratacaktır.
Hatta ve hatta büyük kiracılar gemilerden MATRIX istemiyorlar mı? Matrix bir yönü ile kişilerin
tecrübe ve deneyimlerini gösteren bir rapor değil mi? Bugün sigorta şirketleri, şirket kadrolarına
bakarak alacakları sigorta primlerini düşürmeleri bilgi ve tecrübeye verilen bir değer ölçüsü değil
midir? Yapılan CDI, MOC ve PSC’ler de bilgi ve tecrübenin birer denetim göstergesi değil midir? Hiç
şüphesiz bilgi, tecrübe ve nitelikli işgücü işletmeler için en az sermaye kadar önemlidir. Günümüz
sermaye sahipleri mevcut sermayelerini herhangi bir yatırıma dönüştürürlerken muhakkak mesleki
bilgi, tecrübe/deneyim ve nitelikli işgücünden faydalanmalıdırlar. Bunu aksi bir tavır ve yaklaşım
kendilerinin başarılı birer işletmeci olmaları yolunda büyük bir handikaptır.
Değerli denizci dostlarımız, eminiz ki sizler de son yıllarda sektörümüzde nelerin yaşandığının
farkındasınız, bilincindesiniz. Peki, öncelikli konumuzun ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Artık
sadece belirli bir süre çalışmak yeterli olmuyor, 20 ay zorunlu deniz hizmetimizi tamamladıktan
sonra Kaptan, Baş Mühendis, 2. Kaptan, 2. Mühendis vb. olamıyoruz. Süreyi dolduktan sonra
sınavlara giriyoruz, bir başka deyişle gemide çalışmak, istenilen süreyi doldurmak yeterli değil.
Deniz tecrübemizi, nitelikli bilgilerle donatmak, zenginleştirmek zorundayız. Bizi gemilerde yoran
ve zaman zaman strese sokan şey vardiya tutmak mı, tank temizlemek veya güvertede raspa boya
yapmak mı? Yoksa MOC, CDI, PSC inspectionları mı? Artık sadece bedenen çalışmak yeterli değil,
donanımlı bilgili ve de tecrübeli olmak zorundayız.
Değerli Meslektaşlarım, bu üç değer; nitelikli işgücü, bilgi ve tecrübe bizlerde, hemen hemen tüm
deniz emekçilerinde var. Sahip olduğumuz bu gücün farkına varmanın zamanı geldi, hatta geçiyor.
Artık her işletmenin, her yatırımın olmazsa olmazlarının en önemli parçasıyız. Sermaye bizlerin
değerli katkıları ile yatırıma dönüşecek ve beraberinde büyük işletmeleri yaratacaktır.
Chemfleet logosu birbiri ile entegre olmuş dört parçayı simgeliyor. Bunlar sermaye, nitelikli
işgücü, bilgi ve tecrübe’dir. Bu logo, üzerinde dört ay çalışılarak bizzat tarafımca tasarlanmış ve
çizilmiştir. Logomuzun anlamının yaşamımıza yansımasını görmek en büyük gururumuz olacaktır.
Zamanla bilgi ve tecrübemiz arttıkça sistemin içerisindeki değerimiz de artacaktır.
Ahmet Haznedar
Chemfleet
Genel Müdür
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 3
Sayı 2 - Haziran 2010
Sayı 2 - Haziran 2010
TÜRK ZABİT ADAYLARININ GEMİ İŞLETMESİ VE GEMİ TİPİ
TERCİHLERİNİN ANALİZİ
1990’lı yıllardan bu yana hızla büyümekte, gelişmekte olan dünya deniz ticaret filosu, beraberinde
insan kaynaklarında büyük talepler oluşmasına neden olmuştur. Bu talebin karşılanması sırasında
ise nitelikli insan kaynağı arzı yaratmak konusunda büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Durumun önemi ilk
olarak BIMCO/ISF tarafından bilimsel yaklaşımlarla ortaya konmuştur. BIMCO/ISF (2005) raporuna
göre; 2015 yılı için yapılan kestirimlerde zabitan sınıfı gemi adamlarındaki arz eksikliğinin % 5,9 olacağı tahmin edilirken tayfa sınıfındaki arz fazlalığının % 21,6 olacağı tahmin edilmektedir.
Selçuk Nas
Yrd. Doç. Dr.
Dokuz Eylül Üniversitesi
Dekan Yardımcısı
“Son yıllarda deniz
ticaret filolarındaki
büyümeye paralel
olarak nitelikli insan
gücüne olan talep de
arttı. Bu süreç içinde
gemi işletmecileri,
bünyelerinde istihdam
ettikleri nitelikli insan
kaynağını korumaya
çalışırlarken, nitelikli
insan gücü arz eden
deniz eğitim kurumları
da işletmelerini tanıtıp,
olası iş gücü kaynaklarının ilgisini çekmeye
çalışıyorlar.”
Türkiye’deki Deniz Ticaret Filosu’nun Gelişimi ve İnsan Kaynakları Arzı
Yabancı ve milli bayraktaki 1.000 Groston ve daha büyük gemilerin 1998 yılında toplam gemi sayısı
462 adet iken, 2008 yılındaki sayısı 1003’e ulaştığı belirtilmektedir (DTO 2008). Bu durum 1998’de
istihdam edilen zabit sayısının iki katından daha fazlasının 2008 yılında istihdam edildiğini ortaya
koymaktadır. DTO 2008 Denizcilik Sektör Raporu’nda belirtilen gemilerin, Türk armatörlerine ait
olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında yabancı armatörlere ait gemilere teknik yönetim hizmeti
veren gemi işletmelerinin insan kaynakları ihtiyacı da dikkate alınır ise nitelikli insan gücüne olan
gereksiniminin yukarıda verilen rakamların çok üstünde olacağı rahatlıkla söylenebilir. 2009’da yaşanan ekonomik kriz arz ve talebi geçici olarak dengelemiştir. Ancak krizin ekonomik etkileri kalktıktan sonra denizcilik sektörünü, yeterli sayıda nitelikli insan kaynağının bulunamamasından dolayı
başka ve de önemli bir kriz beklemektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi tarafından
her yıl düzenli olarak organize edilen kariyer günlerinde, sektörün arz talep dengesi çok yakından
takip edilmektedir. Nitelikli insan kaynaklarının en kıt olduğu anlarda dahi, insan gücünü kendi filolarına çekebilen, çeşitli yönlerden örgütsel çekiciliği sağlamış olan şirketlerin sektördeki diğer şirketlerden farklılığı da kariyer günlerinde yakinen takip edilmektedir.
Son yirmi yılda deniz ticaret filolarındaki büyümeye paralel olarak nitelikli insan gücüne olan talep
de arttı. Bu süreç içinde gemi işletmecileri, istihdam ettikleri nitelikli insan kaynağını korumaya
çalışırken, bir yandan da nitelikli insan gücü arz eden eğitim kurumlarında, işletmelerini tanıtıp,
olası iş gücü kaynaklarının özel ilgisini çekmeye çalışmışlardır. Nitelikli insan gücüne ulaşma
konusunda sıkıntılar çeken denizcilik sektöründe, bazı gemi işletmelerinin geliştirdikleri politikalarla
kendi şirketlerini tercih edilebilir kıldığı kesindir. Bu çalışmamızda, lisans düzeyinde eğitim veren
denizcilik kurumlarından mezun olacak Türk zabit adaylarının tercih ettikleri gemi işletmelerinin ve
gemi tiplerinin yıllara göre sıralaması çıkarılmıştır.
Araştırmanın Amacı
Çalışmanın amacı, nicel araştırma yöntemleri kullanılarak Türkiye’de lisans düzeyinde eğitim veren
ve çalışmanın yapıldığı sırada mezuniyet aşamasında bulunan zabit adaylarının çalışmayı tercih
ettikleri gemi işletmelerinin ve gemi tiplerinin uzamsal verilere dayanarak ortaya konmasıdır.
Çalışmanın Kapsamı
Çalışma ile ilgili araştırmaların gerçekleştirildiği süreçte, Türkiye’de lisans düzeyinde eğitim veren
dört denizcilik eğitim kurumunda öğrenim gören ve mezuniyet aşamasındaki zabit adayı öğrenciler,
katılımcı olarak kabul edilmiştir. Çalışma kapsamındaki eğitim kurumları alfabetik sıra ile aşağıda
gösterilmektedir;




Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Yüksekokulu (DEÜ)
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi (İTÜ)
Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi (KATÜ)
Yakındoğu Üniversitesi Denizcilik Fakültesi (YÜ)
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 4
Sayı 2 - Haziran 2010
Sayı 2- Haziran 2010
TÜRK ZABİT ADAYLARININ GEMİ İŞLETMESİ VE GEMİ TİPİ
TERCİHLERİNİN ANALİZİ (devam)
“Nitelikli, iyi eğitim
almış insan gücüne
ulaşma konusunda bir
hayli sıkıntıda olan
deniz sektörde, kimi
gemi işletmelerinin
geliştirdikleri ilginç
politikalarla şirketlerini
tercih edilebilir kıldığı
kesindir. Çalışmamızda,
lisans düzeyinde eğitim
veren denizcilik
kurumlarından mezun
olacak zabit adaylarının
çalışmak istedikleri
gemi işletmeleriyle,
gemi tiplerinin yıllara
göre sıralaması gösterir
tablolar çıkarılmıştır.”
Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Yöntemi
Araştırmada veri toplama işleminde, 2006 - 2007, 2007 - 2008 ve 2008 - 2009 öğretim yıllarının
Mayıs ayında son sınıf öğrencilerine anket yöntemi ile çalışmayı tercih ettikleri üç gemi işletmesini,
tercih sırasına göre yazmaları istenmiştir. Ayrıca aynı anket formunda çalışmayı tercih ettikleri üç
gemi tipini de tercih sırasına göre yazmaları da istenmiştir. Öğrencinin çalışmayı yeğlediği gemi
işletmeleri öncelik sıralarına ağırlık puanları verilerek, şirket tercih puanları oluşturulmuştur.
Öğrencinin ilk tercihi 4 puan ile değerlendirilirken, ikinci tercihi 2 puan son tercihi ise 1 puan ile
değerlendirilmiştir. Buna göre tüm öğrencilerin tercihleri puanlandırılarak her bir işletmenin “tercih
puanı” oluşturulmuştur. Daha sonra çalışmayı istedikleri işletmenin tercih puanları üzerinde analizler yapılmıştır. Aynı puanlandırma yöntemi kullanılarak gemi tipleri için “gemi tipi tercih puanı”
oluşturulmuştur.
Sonuçlara baktığımızda, bu işletmelerin sırasıyla Genel Denizcilik, Beşiktaş Denizcilik, Nemtaş
Denizcilik şeklinde olduğunu görüyoruz. Bazı işletmelerin sıralamalarda yerlerini istikrarlı bir şekilde
sabit tuttukları tespit ediliyor. Bazılarının ise sıralamalarda iniş ve çıkışlar yaşadığı görülmektedir.
Bazı işletmelerin ise hızlı bir yükseliş gösterdiği göze çarpmaktadır.
Sıra
2007 Sıralaması
2008 Sıralaması
2009 Sıralaması
1 GENEL DENİZCİLİK
2 BEŞİKTAŞ DENİZCİLİK
3 YASA
4 CHEVRON
DUNYA DENİZCİLİK
GENEL DENİZCİLİK
NEMTAŞ DENİZCİLİK
GENEL DENİZCİLİK
BEŞİKTAŞ DENİZCİLİK
NEMTAŞ DENİZCİLİK
BEŞİKTAŞ DENİZCİLİK
MARDAŞ
5 NEMTAŞ DENİZCİLİK
6 DUNYA DENİZCİLİK
MARDAŞ
YASA
YASA
ARKAS
7 ARKAS
8 KIRAN HOLDING
ARKAS
CHEMFLEET
AKSAY
DENAK
9 TURKON HOLDING
10 INCE
CHEVRON
TURKON
CHEMMARİNER
AKSAY
11 ŞENER
12 UND
TURKON
CHEMMARINER
CHEMFLEET
DUNYA
13 AYGAZ
14 DİTAŞ
DİTAŞ
OFER
KAPTANOĞLU
INCE
15 MARDAŞ
16 ZODIAK
ZODIAK
DİTAŞ
V SHIP
VBG
17 OFER
ŞENER
MAERSK
Gemi İşletmelerinin Yıllara Göre Çekiciliği
Gemi işletmesi tercih ve gemi tipi tercih puan verileri, Sosyal Bilimler için İstatistik Paket 2007
öğretim yılında çalışmaya toplam 149 zabit adayı, 2007 – 2008 öğretim yılında 136 zabit adayı,
2008 – 2009 öğretim yılında da 112 zabit adayı katılmıştır. Üç yıl süren çalışmaya katılan toplam
zabit adayı sayısı 397 kişidir. Katılımcı sayısı, eğitim kurumlarına dağılımı açısından ve toplamda
ulaşılan sayı açısından oldukça tatmin edici ve genellemeye yapılabilecek nitelikte olduğu tespit
edilmiştir. Araştırmanın en önemli bulgusu Tablo 1’de gösterilmektedir. Tablo 1, öğretim yılı
itibariyle zabit adayı katılımcıların çalışmayı tercih ettiği işletmelerin sıralamasını göstermektedir.
Bu sıralama “örgütsel çekicilik” sıralaması olarak da ifade edilebilmektedir. Tablo1’de gemi işletmeleri, tercih puanlarına göre ilk 17’si sıralanarak gösterilmiştir. Tercih sıralamasında, her öğretim
yılında da ilk üçü paylaşan işletmelerin yerlerinin önemli ölçüde değişmediği tespit edilmiştir.
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 5
Sayı 2 - Haziran 2010
TÜRK ZABİT ADAYLARININ GEMİ İŞLETMESİ VE GEMİ TİPİ
TERCİHLERİNİN ANALİZİ (devam)
Gemi Tiplerinin Yıllara Göre Çekiciliği
Sıra
”İnsan kaynağı arzının
arttığı durumlarda
bile, gemi işletme
şirketlerinin nitelikli
insan kaynağı bulma
konusunda önemli
sıkıntılar çekecekleri
ortadadır. Yapılması
gereken, sektörde en
fazla tercih edilen
şirketlerin bu tercih
edilme sebeplerinin
sorgulanması, alınan
verilerden yola çıkarak
yeni, çağdaş ve modern
stratejilerin hazırlanıp,
geliştirilmesidir.”
2007 Sıralaması
2008 Sıralaması
2009 Sıralaması
1 Ham Petrol
Ham Petrol
Ham Petrol
2 Kuruyük
Kimyasal
Dökme
3 Dökme
Kuruyük
Kimyasal
4 Konteyner
Dökme
Kuruyük
5 Diğer
Ürün Tankeri
Ürün Tankeri
6 Kimyasal
Konteyner
Konteyner
7 Ro-Ro
Ro-Ro
Ro-Ro
Sonuç:
Zabit adayları tarafından tercih edilen gemi işletmelerinin nitelikli insan kaynaklarına ulaşmaları
konusunda diğer şirketlere oranla daha az sıkıntı çektiği ortadadır. Bu çalışma Türkiye’de nitelikli
insan gücüne ulaşma konusunda en az sıkıntı çeken gemi işletmelerinin sıralamasını gözler önüne
sermiştir. Yıllardan beri “Gemilerimizde çalıştıracak zabit bulamıyoruz” şeklinde ifade edilen problemler, resmi otoritelere götürülmüş ve bu problemin hep başkaları tarafından çözülmesi istenmiştir.
Hatta çözüm yolu olarak eğitim kurumlarının sayısını arttırmayı, kapasitelerinin üzerinde öğrenci alan
mevcut eğitim kurumlarının kapasitelerini daha da arttırmaları istenmiştir. Gemi işletme şirketleri,
insan kaynaklarına ulaşma konusunda yaşadıkları sıkıntıları başkalarının çözmesini bekledikçe, çok
tercih edilen şirketlerin tercih edilme sebepleri üzerinde yoğunlaşarak yeni stratejiler geliştirmedikçe,
şirketlerinin insan kaynakları tarafından tercih edilirliğini sağlayamayacak ve devamlı olarak sıkıntı
çekmeye devam edeceklerdir. İnsan kaynağı arzının arttığı durumlarda bile, nitelikli insan kaynağı
bulma konusunda sıkıntılar çekmeye devam edecektir. Yapılması gereken, en fazla tercih edilen
şirketlerin tercih edilme sebeplerinin sorgulanması, bu sebeplerden de yola çıkarak yeni stratejilerin
geliştirilmesi gerekmektedir.
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 6
Sayı 2 - Haziran 2010
Uydu Haberleşmelerinin Dünü, Bugünü
Y
Hazırlayan:
Göker Sivrikaya
Deckhouse LLC/
Premier Partner of
Singtel
“Günümüzde bilgiye
ulaşmak ve paylaşmak
gelişen teknoloji ile son
derece kolaylaştı.
Karasal data hatlarının
hızlı gelişimi, mesajın
çok kısa süre zarfında
dünyanın öbür ucuna
ulaşmasını, bir haberin
saniyeler içinde
dünyanın dört bir
yanında duyulmasını
sağlamakta.”
unan mitolojisi ünlü tanrılarından birinin ismi verilen Titanic Translantiği, İngiltere’nin ünlü
Southampton limanından yola çıkmış, 15 Nisan 1912 yılında Newfoundland’da bir buzdağına
çarparak batmıştır. Gemi batış anında iki parçaya ayrılmıştı. Geminin ön kısmı suyun basıncına
dayanamayarak parçalanmış ve saatte 30 mil hızla dibe inerken, kıç kısmı ise 50 feet derinlikteki
çamura saplanmıştı. 2223 yolcu ve mürettebatın 1513’ü hayatını kaybetti. Kayıp sayısıysa
1572’diydi. Gemideki filikaların kapasitesi 1178 kişilikti, bu yüzden insan kaybı çok olmuştur. Bu
facianın ardından denizci ülkeler, Londra’da bir araya geldiler ve bu faciadan dersler çıkararak,
1914 yılında Denizde Can Emniyeti Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS) gündeme aldılar. SOLAS’ın
beşincisi 1974 yılında kabul edildi, halen yürürlüktedir.
1979 yılında Uluslararası Deniz Arama&Kurtarma Konferansında benimsenerek kabul edilen
Arama&Kurtarma (SAR-Search and Rescue) Sözleşmesi, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO),
denizden gelecek tehlike uyarılarının kısa sürede işleme konularak Arama&Kurtarma çalışmalarının
etkin hale getirilmesi için, denizdeki haberleşme olanaklarını geliştirecek çalışmalarda bulunmasını
öngörmüştür. SAR Sözleşmesini göz önüne alan IMO, Deniz Tehlike&Güvenlik Haberleşmesinde
özellikle Denizde Can Güvenliği Sözleşmesinin Telsiz Telgraf ve Teçhizatlarıyla ilgili IV. bölümünün
değiştirilip, gelişen teknolojiye uygun cihazlar kullanılarak arama ve kurtarma alt yapı tesisleri ile
koordineli çalışacak tehlike ve güvenlik haberleşmesi düzenlemelerinin yeniden yapılandırılması ve
yeni bir küresel Deniz Tehlike ve Güvenlik Sistemi (Global Maritime Distress and Safety SystemGMDSS) oluşturulmasını kararlaştırmıştır. SOLAS-74 Denizde Can Güvenliği Sözleşmesine göre,
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından tahsis edilmiş bulunan tehlike ve emniyet
frekanslarında nöbet dinlemesi yapmak üzere gemilerin gross tonajlarına göre telsiz teçhizatları ile
donatılmaları gerekmekte olup, telsiz cihazları 100-150 deniz mili mesafe kapasiteli bulunmaktadır. Fakat tehlike uyarıları için uzak mesafe telsiz frekanslarının tahsis edilmemiş olması, gemilerde
uzak mesafe haberleşmesinde kullanılan yüksek frekans (HF) telsiz cihazları bulunmasına karşın
tehlike uyarılarının alınması ve gönderilmesinde etkin bir rol oynamamaktadır.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 7
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Uydu Haberleşmelerinin Dünü, Bugünü (devam)
Öte yandan, tehlike uyarıları verilmesinde manüel çalışma, çok ani tehlikelerde etkin bir tehlike
uyarısı yapmaya yeterli olmadığı gibi, bu uyarılarının kulakla dinlenmesi nedeniyle, uyarıların
alınması istenildiği gibi gerçekleşmemektedir. Gemilerin gross tonajlarına göre bulundurmak zorunda oldukları telsiz teçhizatları GMDSS'de gemilerin gidecekleri deniz alanları dikkate alınarak
değerlendirilecek, VHF kıyı istasyonlarının kaplama alanındaki gemiler A1 bölgesi telsiz teçhizatı ,
MF kıyı istasyonlarının kaplama alanındaki gemiler A2 bölgesi telsiz teçhizatı, INMARSAT kaplama
alanındaki gemiler A3 bölgesi telsiz teçhizatı ve bunların dışında kalan bölgelerde seyahat eden
gemiler A4 bölgesi telsiz teçhizatı ile teçhiz edileceklerdir. Kısacası GMDSS, dünya denizlerinde
nerede olursa olsun bir geminin tehlike ve acil hal haberleşmesini % 100 emniyetle yapabileceği bir
sistem olarak öngörülmektedir.
“Dünyada, gemilerin
haberleşmesinde ilk ve
en önemli sıçrama,
2002 yılında Fleet
servislerinin sektöre
girmesiyle yaşandı. O
güne kadar kullanılan
sistemler :
Inmarsat-A, B, C ve
Mini-M sistemleri idi.
Haberleşme hızları
açısından en hızlı
servisi, Inm-B Sistemi’nin High Speed data
sistemi oluşturuyordu.
(64 KB)“
Gemi haberleşme sistemlerinin gelişiminde, Titanic faciası önemli bir yer tutar. GMDSS sisteminin
temelleri bu facia ile atılmıştır diyebiliriz. A3 bölgesinde seyahat eden her gemide bulunması gerekli
ve de zorunlu olan Inmarsat cihazları, bugün deniz haberleşmesinin temelini oluşturmaktadır.
Inmarsat, 1979 yılında kurulmuş olup, amacı mobil haberleşme alanındaki eksikliğin kapatılması,
gemicilik ve deniz emniyetinin sağlanmasıdır. Türkiye’nin de dahil olduğu 85 üye ülkesi ve dünyanın
çeşitli yerlerinde 34 adet yer istasyonu bulunmaktadır.
Gemi haberleşmesi, sadece uydu sistemini bilgisayara bağla ve mesajını yolladan artık çok daha
ötesi olmuştur. Burada servis sağlayıcılarına da büyük iş düşmektedir. Kullanıcıları sürekli olarak
uyarmalı ve düzenli kontrollerini yapmalıdırlar.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 8
Chemfleet Haber Bülteni
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
DENİZE NE KADAR HAZIRIZ
Benliğinizle yalnız kalabileceğiniz bir ortama ne kadar hazırsınız? Ya da böyle bir ortam içerisinde
ne kadar uzun yalnız kalabilirsiniz? Günümüzde ekonomik kriz sebebiyle işsiz kalan insanların bir
çıkış yolu olarak gördüğü denizcilik mesleği kalabalık içinde yalnızlık, yalnızlık içerisinde ise kalabalık olabilme niteliğini taşımaktadır.
Burak Denizyaran
UYKPT
“Denizde çalışmak
isteyen insanların,
özellikle yeni başlayanların aldıkları yetersiz
eğitim, biz zabitlerin ve
tecrübeli gemi adamlarının üzerine büyük bir
sorumluluk yüklüyor.
Hayatında herhangi bir
ciddi bir iş ortamında
çalışmamış bir insanın,
sadece para kazanmayı
amaçlayan bazı eğitim
kurslarından aldıkları
eksik ya da yanlış
bilgilerle gemilerde
çalışmaya başlaması,
hem kendisi hem de
diğer iş arkadaşları
açısından büyük bir
tehlike ve risktir.”
Mesleğimizin, bir tablonun çerçevesi olarak da tanımlayabileceğimiz kesin çizgileri vardır; saygı
(öncelikle insanın kendine olan özsaygısı) ve disiplin. Bunun yanı sıra özgürlük ve mahrumiyetin tual
üzerinde özgür-mahrumiyet adında elde edilmiş yeni renk olarak yansıdığını da unutmamak gerekir.
Deniz hayatının asıl rengi olan özgür-mahrumiyet; içinde bir kaşifin bitmek tükenmek bilmeyen
azmini, benzetmesi tuhaf ama bir mahkumun sabrını, bir din adamının itikadını, vahşi bir atın
bağımsızlığını, okyanusun derinliğini, yanardağın coşkusunu, aklınıza gelecek tüm tezatlıkların
ahengini taşımaktadır. Biz denizciler bu kadar karmaşık rengi bir arada barındırmak zorunda olan
nadir insanlarız ve bu renkleri barındırmak mecburiyetindeyiz de. Herhangi birindeki eksiklik, gerekli
tonlamanın oluşmasına engel olur. Bu da tablonun bütünlüğündeki kompozisyonun bozulmasına
ve istenmeyen bir resmin ortaya çıkmasına neden olur. Denizde çalışmak isteyen insanların, özellikle yeni başlangıç yapan arkadaşların yetersiz bilgilendirilmesi biz zabit kadrosunun ve tecrübeli gemi
adamlarının üzerine büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Hayatında belirli bir süreçte, ciddi bir iş
ortamında çalışmamış bir insanın,
amacı sadece para kazanmak
olan eğitim kurslarından edindikleri eksik, ham, yanlış bilgilerle
gemilerde çalışmaya başlaması,
hem kendisi hem de diğer görev
arkadaşları açısından büyük bir
risktir. Denizciliğe yeni başlayacak
olan arkadaşlarımızın ciddi bir
eğitimden geçmeleri gerekiyor.
Ancak mevcut eğitim kurslarının
büyük bölümü maalesef yetersizdir, bu yüzden tecrübeli ve iyi
eğitilmiş bizlerin arasında tatbiki
olarak eğitilmektedirler. Aslında
bunun bir de güzel var; yetişen
gemi adamının bizim hamurumuzla yoğrulması ve aynı mesleki
dili kullanıyor olmamız. Ancak,
sektörel ihtiyaç üzerine açılan
“bazı” denizcilik meslek okullarının, gerçek kuruluş amaçlarından
saptıkları maalesef ortadadır.
Oysa ki bu meslek liseleri kalifiye
gemicileri yetiştirmek üzere kurulmuştur, ancak insanoğlunun arzularına kısa sürede kavuşmak
istemesinden dolayı; öğrencilerin talepleri zabitan sınıfı yeterliliğine sahip olup en kısa yoldan küçük
tonajlı gemilerde zabit olarak çalışmaktadırlar.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 9
Chemfleet Haber Bülteni
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
“Cargo ofis’te oturmuş
masamdaki evraklarla
uğraşıyordum ki,
birden bir gemicinin
nefes nefes ofise dalıp
heyecanla verdiği “biri
denize atladı” haberi o
sıcak havada soğuk duş
gibi gelmişti. Korku,
şaşkınlık, merak ve
heyecanla koşa koşa
köprüye çıktığımda,
tecrübeli kaptanımız
gemiyi döndürmeye
başlamıştı bile. İşte o
anda güvertede
toplanmış insanların
şaşkın, korkmuş yüzlerindeki o ilginç ifade
şimdi bile gözlerimin
önünde. Allah’tan
güzel bir yaz günüydü,
Akdeniz’de Malta ile
İsrail arasında, Girit’in
güneyindeydik. Deniz
suyu hayli sıcaktı ve
güneşli, sıcak, yapış
yapış bir hava vardı.
Bulunduğu yere doğru
dönüş yapılırken
köprüde gözcülük
yaptığım esnada
kamarotun denizde
kah kaybolduğunu, kah
su üzerinde durmaya
çalıştığını, çırpındığını
görüyordum.”
DENİZE NE KADAR HAZIRIZ (Devam)
Aslında bu denizciler daha ciddi firmalarda gemi adamı (gemici-yağcı) olarak çalışsa ve ardından
elde etmiş olduğu bu tecrübe ile yine küçük tonajlı gemilerde zabit olarak görev alsalar, hem
profesyonel insanların yanında edindikleri bilgi hem de edinecekleri iş ahlakı ve disiplini ile o
tonajdaki Türk gemilerinde, dolayısıyla Türk Denizciliğinde de kaliteyi arttırabilirler. Sonuç olarak,
bizim mesleğimiz ciddi bir eğitim, sağlam bir kişilik, fiziksel ve zihinsel sağlık gerektiren bir meslektir.
Küçük bir acı tecrübemi sizlerle paylaşmak isterim.
2009 yazı, MT ZEYNEP A gemisinde çalışıyorum, uyumlu, işinin ehli personelimle her şey yolunda.
Çalıştığımız süre zarfında 10-17 günlük okyanus aşırı seferlerimiz vardı. Bu tür seferler benim gibi
düşünen insanlar için rahat ve huzurlu çalışma ortamı sağlar ama bazıları içinse sıkıntı ve bunalımın
başladığı noktadır. Konu arkadaşımız, gemiden sözleşme süresini bitirmeden ayrılmak istemişti.
Gerek kişiliği gerekse çalışması bakımından hiç kimseden şikayet gelmemişti. Diğer personelle
sosyal ilişkileri de gayet iyiydi. Ne ben, ne de gemi kaptanı bu arkadaşın gemiden sözleşme süresini
doldurmadan ayrılmasını istememiştik. Bizim düşüncemiz, en azından kontratını tamamlaması ve
izin maaşını hak etmesiydi. Kendisiyle sürekli olarak yaptığımız olumlu, yapıcı konuşmalar sonucunda düşüncemizin gayet doğru olduğunu ve gerçekten onun yararına bir fikir olduğunu kabul edip
çalışmaya devam etmek istediğini söylemişti. Ancak gemiden ayrılma fikrini aklına koymuş insanın
coşmuş bir dereden farklı olmadığını, o üzücü günden sonra anladım. Sanırım üç çayı sonrasıydı.
cargo ofis’te evraklarla uğraşıyordum bir gemicinin yana koşarak ofise girip “kamarot denize atladı”
haberi o sıcak havada soğuk duş gibi gelmişti. Heyecanla köprü üstüne çıktığımda, geminin dönüşü
kaptan tarafından başlatılmıştı bile. İnsanların yüzündeki o ilginç ifadeleri unutamıyorum. Herkesin
yüzünde bir şaşkınlık bir üzüntü ve şüphe vardı. Allah’tan güzel bir yaz günüydü, Akdeniz’de Malta
ile İsrail arasında, Girit’in güneyindeydik. Deniz hayli sıcaktı ve güneşli bir hava vardı. Bulunduğu
yere doğru dönüş yapılırken köprü üstünde gözcülük yaptığım esnada, kamarotun koca denizde kah
kaybolduğunu, kah su üzerinde sabit durduğunu görüyordum.Yaklaşık 1NM civarı mesafedeydi. O
an; ya hava karanlık, deniz dalgalı olsaydı diye aklımdan geçirdim. Bu mükemmel koşullar altında
bile deniz içindeki bir insanın ne kadar zor görüldüğünü düşününce karamsarlığa kapıldım, denize
düşmemiz bizim için her zaman ortada olan bir risk. Neyse ki 20 dakikada yanına varmıştık. Hemen
kurtarma botu indirilip kamarot az bir çabayla kurtarıldı. Gerekli müdahale yapıldı ve İsrail varışı
evine gönderildi. Kurtarıldıktan sonra kendisi ile konuşmam sırasında, nasıl atladığını o an aklından
neler geçtiğini hatırlayamıyordu. Sürekli özür dileyip, bizi utandırdığını söylüyordu.
Bu onun ilk gemisiydi ve askerliği haricinde evinden bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştı. Denizcilik
üzerine ciddi sayılabilecek hiç bir eğitim almamıştı. Bence psikolojik olarak denizciliğe hazır bir
insan değildi, ama o okyanusun en derin yerlerinden geçti. Denize atladığında altındaki suyun derinliği hakkında az bir bilgisi olsa, ya da bize okuldayken uyduruk gibi gelen dalgalandırılmış havuz içinde can yeleği ile almış olduğumuz eğitimi alsaydı o denize atlayabilir miydi? Acaba kendini o uçsuz
bucaksız denize bıraktığında neler hissediyordu, neleri, kimleri düşünüyordu? Onu kurtaracağımıza
kesin inanıyor muydu? Yoksa bize bir türlü yansıtamadığı ama içerisinde tuttuğu sıkıntısı o kadar
büyük müydü? Olayın üzerinden bunca yıl geçmesine karşın, zaman zaman gözlerim ufukta bu olayı
düşünür, aklımı kurcalayan o sorulara cevap ararım. Bir türlü cevaplarını bulamadığım sorulara…..
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 10
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Derinlerden Gelen Sınırsız Güç:
Çiğdem Saygı
Chemfleet
Muhasebe Departmanı
“İzlanda’da bu yıl 21
Mart ve 14 Nisan’da iki
kez ateş, kül püskürten
Eyjafjallajökull
Volkanı’nın verdiği
zarar insanları zor
durumda bıraktı. Bazı
bölgelerde oluşan hava
türbülansları, göğü
tamamen kaplayan
küller nedeniyle günün
adeta geceye dönmesi
gibi alışılmamış olaylar
görülürken, solunum
rahatsızlıklarına yol
açabileceği endişesiyle
yetkililer, halkın
mecbur kalmadıkça
evlerinden çıkmaması,
çıkanların ise toz ve
külden korunmak için
maske ve koruyucu
gözlük kullanması
gibi önlemler almasını
uyarılarında bulundu.”
EYJAFJALLAJÖKULL
Buzlar ülkesi İzlanda’da, “Eyjafjallajökull - Ada Dağ Buzulu” adı verilen ve de buzul altında yer alan
1666 m. yüksekliğindeki volkanın 190 yıl sonra yeniden püskürmeye başlaması çevresinde büyük
korku ve kaos yarattı. Bilindiği üzere volkanlar, jeolojik zaman içinde hiç beklenmedik anlarda aktif
hale geçerek, yeryüzünde yaşamın şekillenmesinde önemli roller oynuyorlar. Dolayısıyla bu yaşlı
dünyamızın atmosferinin oluşmasında volkanların büyük bir payı var. Günümüzden yaklaşık 700-750
milyon yıl önce, dünyamız tamamen buzlarla kaplıyken, mavi bir gezegene dönüşmesinde volkanların buz örtüsünü delerek ateş, lav ve kül püskürtmeye başlamaları büyük rol oynadı. Bu tür olaylar
dünyanın bitmez tükenmez iç enerjisinden kaynaklanıyor. Bu nedenle bu aktivitelerin sona ermesi
iyi değil, kötü bir haber aslında. Böylesi bir durum çekirdekte (magmada) enerjinin bittiği, bir başka
deyişle yeryüzünde yaşamının da sona ereceği anlamına geliyor. Yani yanardağlar ve faaliyetleri
sürüdükçe, dünyamızın da yaşamını sürdüreceğini asla unutmamamız gerekiyor.
Vezüv ve Santorini patlamaları, insanlık tarihinin en dramatik, en ölümcül doğal afetlerinin başında
geliyor. İtalya’daki Vezüv Yanardağı’nın patlaması, antik Herkülenium ve Pompei kentlerini yok etti.
Günümüzden 3.700 yıl önce meydana gelen Santorini patlaması sonrasında çıkan kül ve toz bulutu
tüm Ege adalarına ve Batı Anadolu’ya ulaştı. Antik Minos Uygarlığı’nın (Girit) bu patlama sonrası
meydana gelen tsunami ile neredeyse yok olduğu bir gerçek. Girit ve komşu adalarda bir şekilde sağ
kalmayı başaranlar, küllerin kanserojen etkisi nedeniyle 40-50 yıl içinde tamamen yok olup gittiler.
Günümüzde bu patlamanın izini Ege’de birçok yerde görmemiz mümkün.
İzlanda’nın başkenti Reykjavik’in 125 kilometre doğusunda bulunan Eyjafjallajökull Volkanı’nın bu
son patlamasının uzun vadede ne gibi etkileri olacağını şimdilik bilemiyoruz. Kraterinin çapı 2.5 km.
olan volkanın önceden 920, 1612 ve 1821’de aktif hale geçtiği ve bu aktivitenin tam iki yıl sürdüğü
bilinmekte. Nüfusu 260 bin olan İzlanda’da 30’dan fazla aktif volkan var. Amerika ve Asya plakalarının arasında kalan İzlanda, jeolojik konumu gereği buz, ateş ve toprağın harmanlandığı bir ülke.
Burada volkanlar jeolojik olarak “sıcak noktalar üzerinde” bulunuyor.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 11
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
10. Sayfanın Devamı...
Bu patlamadan önce tüm volkanlarda olduğu gibi burada da büyük bir sismik aktivite gözlendi.
Depremlerden farklı olarak volkanların aktiviteleri önceden belirlenebiliyor. Bu da en azından can
kaybını önlüyor. Ancak, bu patlamanın neticesinde çevrede binlerce uçuşun iptal edilmesi, uçak
firmalarının yüz milyonlarca dolar zarar etmesine ve binlerce yolcunun havaalanlarında ve çevre
otellerde konaklamasına neden oldu.
Eyjafjallajökull Volkanı’nın tarihsel gelişimine baktığımızda ilginç bir sonuç çıkıyor ortaya. Kraterinin
çapı 10 km. olan kardeşi Katla Volkanı genelde Eyjafjallajökull’dan sonra aktif hale geçiyor. Elbette
bu sefer de aynı şey olacak demek değil. Ancak Katla aktif hale geçerse dünya Eyjafjallajökull’un
yarattığından daha büyük, daha önemli sorunlarla karşılaşacak demektir. Meydana gelen buzul
tsunamisi çok büyük etki yaratmadı şimdilik. Ancak daha büyük bir patlamada volkanın çevresindeki
kıyıları ciddi bir tsunami tehlikesi bekliyor. Eyjafjallajökull Volkanı insanın doğayla mücadelesinin
görünenden daha zor olabileceğinin ve doğanın baş edilemez, karşı koyulamaz sınırsız gücünün
örneğini gösterdi. Kainatın uçsuz bucak köşelerine ulaşan, milyonlarca km. uzaklıktaki gezegenlere
sondalar, robotlar gönden teknolojisine karşın, milyonlarca insan 1666 metrelik bu küçücük tepeye
teslim oldu. Bundan bir ders çıkarır mıyız bilinmez ama, doğayı bu denli hor kullanır, bu kadar küçümsersek, insanlık olarak sonumuzun çok da uzak olmadığı maalesef son derece açık.
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa1214
Sayfa
Sayı 2 - Haziran
Sayı 2 - Haziran 2010
Bir denizcilik öğrencisinin gözünden Chemfleet
Gökçe İşbırakmaz
TÜDEV
Güverte Son Sınıf öğr.
“Kaç denizcilik firması
okullar için, sektöre
yeni katılacak güverte,
makine öğrencileri için
tanışma toplantıları
düzenler, gençlere,
öğrencilere zaman
ayırır, onları eğitir ve
üstelik bu işler için bir
de masraf yapar ki?
Chemfleet, geleneksel
bu faaliyetleriyle
eğitime, gençlere,
stajyerlere, özetle Türk
Denizciliği’ne ne denli
değer, önem verdiğini
göstermekte. Doğrusu
kendimi gerçekten çok
şanslı biri olarak kabul
ediyorum.”
Türk Deniz Eğitim Vakfı (TUDEV) güverte bölümü son sınıf öğrencisiyim. Ailemde benden başka
denizde çalışan olmamasına rağmen, küçüklükten beri denizciliğe karşı inanılmaz bir merakım vardı.
Bu yüzden Türk Deniz Eğitim Vakfı’na girmeyi istedim. 4 yıl okuduktan sonra bende artık bu camia’nın bir parçası olmak üzereyim. Haziran ayında okulumu tamamen bitirip, gerekli stajımı tamamladıktan sonra bende uzak yok vardiya zabiti olarak denizcilik serüvenime başlayacağım. İlk stajımda
Türkiye’nin ileri gelen bir holdinginin konteyner gemisinde ilk tecrübemi yaşadım. Yaklaşık 5.5 ay
süren bu tecrübemde deniz ve gemicilik adına gerçekten çok şey öğrenerek gemiden indim. Ancak
kalan stajımın ikinci yarısı için hem yeni bir deneyim amaçlı, hem de ileride zabit olarak çalışmak
istediğim kimyasal tankerler için şirketimi değiştirdim. Kalan staj süremi tamamlamak için yeni bir
firma ararken zabitan olmuş bir arkadaşım tarafından Chemfleet firmasına başvurmam tavsiye
edildi. Bu firmaya başvurmadan önceki gittiğim diğer firmalarda ne yazık ki firmaların personeline,
başvuran stajyerlere verdiği değerin az olduğu düşüncesindeyim. Sonuçta benim çalışacağım
firmadan bazı beklentilerim olacaktı. Ben denizde iken arkamda kalanların bir ihtiyacı olduğunda,
çekinmeden sanki ben varmışım gibi ilgilenilmesi, gerektiğinde yardımcı olunması gerekiyordu. Bir
anlamda gözüm arkada kalmamalıydı.
Başvuru için firmaya geldiğimde Personel Müdürümüz Alnur Bey ile yüz yüze görüştükten sonra
Chemfleet firmasının personeline verdiği değeri, hoşgörüyü, çalışan personel arasındaki sıcak
ilişkiyi, ağabey-kardeşliği, işlerindeki titizliği ve daha birçok farklılığı gördüm. Görüşmemiz neticesinde bu ailenin içine kabul edildikten sonra bulduğum her fırsatta şirkete gidip, hem filodaki gemilerin
şirketten yönetimini, hem de gemiye katılmadan önce öğrenmem gereken gerekli bilgileri, prosedürleri yavaş yavaş bilgi dağarcığıma katıyorum. Bu öğretme/öğrenme sürecinin, bir stajyer gibi
değil de, sanki bir zabitanmışım gibi olması, bana ona göre değer verilmesi, bu firma hakkındaki
düşüncelerimin ne kadar da doğru, tavsiye eden arkadaşımın firma için söylediklerinde ne kadar
haklı ve de isabetli oduğunu gösterdi. Gerek hafta içi boş olduğum zaman sürecinde şirkette
ağabeylerimle geçirdiğim zamanlar, gerekse şirketin hafta sonları yaptığı faaliyetler, toplantılar,
eğitimler, sosyal aktiviteler Chemfleet firmasının çalışanlarına ve de ileride Türk Denizciliğine
katılacak stajyerlere ne kadar değer verdiğinin göstergesiydi.
Kaç denizcilik firması okullar için, yeni yetişecek güverte, makine öğrencileri için tanışma toplantıları
düzenler, gençlere, talebelere vakit ayırır ve üstelik bu faaliyetler için epey kabarık bir masraf yapar
ki? Chemfleet firması bu faaliyetlerle eğitime, gençlere ne kadar değer verdiğini göstermekte.
Chemfleet bu tür organizasyon ve yaklaşımlarla sadece kendi geleceğini yapılandırmıyor aynı
zamanda Türk denizciliğinin yeniden yapılanmasına da ciddi anlamda katkı sağlıyor. Periyodik olarak
verilen eğitimler ve toplantılarda genç gemi adamı adaylarına evrensel denizcilik kültürü, bilgileri
aşılanmakta. Böyle bir ortamda bulunma şansını yakaladığım için kendimi gerçekten çok şanslı biri
olarak kabul ediyorum. Çünkü böyle büyük bir firmaya girebilmek, bu ailenin içine kabul edilmek, bu
denli donanımlı insanların yanında bulunmak ve onlardan bir şeyler öğrenmek çok az insana nasip
olur bu nedenle çok mutluyum. Burada bulunmanın bana yüklemiş olduğu sorumlulukları denize
çıktığımda eksiksiz olarak yerine getirmeye çalışacağım.
Gökçe İşbırakmaz
TÜDEV
Gv. stajyeri
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 13
Sayı 2 - Haziran 2010
Hoş Geldin… MT Med Baltic
Y
Hazırlayan :
Doç Dr.
Alnur Ceyhan
Chemfleet
Personel Müdürü
eni olan ilginçtir, insanda merak uyandırır, heveslendirir. Satın aldığımız yeni bir araba, ev,
yat, elbise, yazlık kısacası yeni olan her şey bizi heyecanlandırır. Ancak kocaman, yanından
baktığınızda devasa, saçtan, kablodan, makineden, vinçten vb. oluşmuş bir geminin içimde
aynı duyguları nasıl uyandırdığını bunca yıl sonra hala anlayabilmiş değilim. Haydi geminin
sahibi olsam, ya da yapımında, imalinde, çiziminde kenar köşesinden herhangi bir emeğim geçse
neyse... Yok yok zor, çok zor anlaması ve de anlatması. Soğuk bir Mart sabahı, hem de sabahın
06:00’sında arabamın kontağını çevirirken içimi kıpır kıpır kaynatan bu heyecanı, sevinci hala tanımlayamıyordum. 19 Mart 2010, saat 10:30’da Karadeniz Ereğlisi’nde Ereğli Tersanesi’nde Med Gruba
ait yeni geminin, MT Med Baltic’in indirilme törenine, daha doğrusu suya kavuşma bayramına
davetliydim, vuslat sona eriyordu. Önümde kat edecek 300 km. kadar bir yol vardı, ortalama hızla
3-3,5 saatte orada olabilirdim. Güneşin ilk ışıkları beliriyordu ve ben bomboş, in cinin top oynadığı
otobanda arabamı keyifle sürmeye başlamıştım.
Kah yağmurlu, kah sulu karlı, kah sisli, puslu kah pırıl pırıl güneşli, kısacası neredeyse dört mevsimleri doyasıya yaşadığım bir 3,5 saatlik zevkli, keyifli yolculuk sonunda Karadeniz Ereğlisi’ne varmıştım.
3 Haziran 2006 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan tersanenin dolgu
çalışmaları 2004’ün Mayısında başlamış ve denizden tam 133 dönüm alan kazanılmış. Bu alanın üzerinde 220 x 38m. ebadında, 50.000 DWT. inşa kapasitesine sahip gemi inşa kızağı ve 24 dönüm de
kapalı alan yer almakta. Tersanesinin yıllık çelik işleme kapasitesi 25.000 ton/YTL. 60 Milyon dolar
harcanarak kurulan tersane, özel sektör tarafından işletilen en büyük tersane olma özelliğini taşıyor.
Tersanenin otoparkında arabamdan inerken heyecanım had safhadaydı. Güvenlikten geçer geçmez
hemen geminin yanına gittim. Törene daha bir saat vardı. MT Med Baltic pırıl pırıl görünümü, hafif
Karadeniz rüzgarında dalgalanan bayrak ve flamalarıyla karşımdaydı tüm heybetiyle.
Yurt dışında uzunca bir süre Benetau
Siege’de İK Müdürlüğü yapmıştım. Bu
süreç içinde, sıcak bir Ağustos günü
konuşma yapmak üzere davet
edildiğim Marsilya Ticaret Gemileri
Deniz. Yüksek Okulu’nda (E.N.M.M.)
konuşmama ara verdiğimde yanıma
gelen okul rektörü yakın dostum Prof.
Dr. Charles Etienne Dubois ile koyu bir
sohbete başlamıştık. “Hocam, sen
denizci değilsin, ancak gemileri, yatları
gördüğünde gözlerinin nasıl parladığını
hep hayretle izlemişimdir. Peki sana
bir soru, gemilerin sence doğum anı
hangi süreçtir?” Çizimlere, planlara,
hesaplamalara ilk başlandığı an? Hayır.
İlk saçın kesildiği an? Hayır. Kızağa konulduğu zaman? Hayır. İlk cıvatanın
sıkıştırıldığı, ilk kaynağın yapıldığı an?
Yok. Değil. Bilemedin…..
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 14
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Hoş Geldin… MT Med Baltic (Devam)
Hah buldum, tabi ya, denizle ilk kez kucaklaştığı yani suya indirildiği an…? Yok o da değil. Beni daha
fazla meraklandırmamak için gözlerini tepkimi ölçmek istermişçesine kocaman açarak konuşmaya
başladı. “Bak dostum, bir geminin doğumu senin saydığın süreçlerin hiçbiri değildir. Gemi, gemiyi
yapmaya karar veren armatörün kafasında doğar önce. Öz kaynakların ve/veya banka kredilerinin
konu edilmesi, devreye girmesi ikinci safhadır, senin saydıklarında daha sonraki safhalar.” Başımı
sallarken bunu nasıl düşünemediğimin şaşkınlığını yaşamıştım. Öyle ya yaşamımızda, her konuda
ilerlemek için önce düşünmek, hayal etmek gerekmiyor muydu?
Ecole Nationale de la
Marine Marchande
(E.N.M.M.)
“Fransa’da, Le Havre,
Marsilya, Saint-Malo
ve Nantes kentlerinde
denizcilik konusunda
eğitim veren dört
yüksek okulun ortak
ismidir. “Hydros” da
denilen bu okullarda
güverte ve makineci
zabit yetiştirilir. Bu
ülkede de aynen bizde
olduğu gibi gemide
görev almak için bir
takım diploma ve
sertifikalara sahip
olunması gerekiyor.
Bunlar, zabitin sınıfına
göre (güverte-makine),
gemi kullanma ve manevrası (navigation
côtière ou hauturière/
Ship Handling) ve
geminin fiziki özelliklerine göre geminin
alabildiği yük miktarıyla motor gücüne göre
farklılık göstermekte”
İşte bir kenarda anılarımla cebelleşirken, kibar
bir beyin tokalaşmak üzere elini uzatarak bana
yaklaşmasıyla gerçek dünyaya döndüm. Ereğli
Tersane Müdürü Saltuk Bey’le (Erdemli) ilk merhabalaşmamız bu şekilde gerçekleşti. Bilahare
çevresindeki diğer görevlilerle de tanışıp uzun
uzadıya sohbet ettik. Saat yaklaştıkça çevremiz
de gitgide dolmaya, kalabalıklaşmaya, cep telefonları ve fotoğraf makinelerinin flaşları birbiri
peşi sıra çakmaya başladı. Sahil Güvenlik Botu
denizde güvenliği sağlarken geminin kıç palamarı
pilota toka edilmişti bile. Kızakların ıslatılmasıyla
birlikte 8400 DWT.luk 123m.lik gemi yavaş yavaş
denize kaymaya başladı. Kalabalıkta heyecan
had safhadaydı, tersane çalışanları nemli ancak
gururlu gözlerle geminin hızla denize kaymasını
denizle kucaklaşmasını seyrediyorlardı. Gururluydular.. Binbir zorluk çekmişler, kar, kış, sıcak, soğuk
dememişler, Karadeniz’in o insanın iliklerini donduran sert rüzgarına, bereketli yağmuruna göğüs
germişler, ama sonunda başarmışlardı. Sigaralarını keyifle tüttürürken, benim gibi o gün oraya bu
zevki paylaşmaya gelmiş misafirlere gururlu gözlerle bakıyorlardı. Önce Med Baltic’ten üç kısa
düdük, “tornistana aldım geri geri geliyorum.” Sonra da çevredeki gemilerden yükselen
“Hoş geldin” düdükleriyle yer gök çınlıyordu.
Hasret sona ermiş, sevgililer buluşmuştu.
Med Baltic römorkların eşliğinde ağır ağır
kardeşi Med Actic’e bordalamak üzere
gözden kayboldu. Hemen yanımdaki işçinin
yere attığı sigara izmaritini çamurlu botuyla
ezerken hafifçe bir şeyler mırıldandığını duyar
gibi oldum. “Bu gitti, yenisine bakalım..” Evet
bunca emeğin sona erdiği zirve, son nokta işte
buydu, ancak daha sırada ulaşılacak pek çok
zirveler var diyerek dağılan kalabalığın arasına
karışıverdim, yavrusunu baş göz etmiş bir
babanın rahatlamış, mesut, mutlu edasıyla….
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa1517
Sayfa
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 20
Sayı 2 - Haziran 2010
Hoş Geldin… MT Cansu Y
Dearsan’ın ikinci
gemisi de Haziran
ayında Chemfleet’in
işlettiği kimyasal
tankerlerin arasına
katıldı. Dearsan’ın
filomuzda daha
önceden katılmış Malta
bayraklı 11260 Dwt.luk
MT Dumlupınar isimli
gemisi de bulunuyor.
Dumlupınar 130m.
boyunda, 19.8m.
eninde ve draftı da
8.35m.
Dearsan Tersanesi’de inşa edilen, Dearsan’a ait 2009 Tuzla yapımı MT Cansu Y, Haziran ayı başında
Chemfleet ailesine katıldı. IMO II Chemical&Oil Tanker, 3500 DWT.luk, 93m. boyunda, 14m. eninde,
draftı da 5,95m. MT Cansu Y Gemisi de Türk Bayraklı. Cansu Y’nin Türk Deniz Ticaret Filosuna,
Armatörüne ve de İşletmecisine hayırlı, uğurlu, kazançlı olmasını dileriz. Pruvası neta olsun.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa1617
Sayfa
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 20
Sayı 2 - Haziran 2010
Hoş Geldin… MT YM Mercury
Körfez Kocaeli’de
yerleşik Marmara
Tersanesi’nde inşa
edilip denize indirilen,Yıldırım Holding'e
ait YM Mercury
gemisi 2010 Mayıs
ayında Chemfleet
ailesine katıldı.
YM Mercury, bugüne
dek işletmesini
üstlendiğimiz gemiler
arasında servise en
iyi, en hazır şekilde
hazırlanmış
olanlardan biri.
Marmara Tersanesinde inşa edilen, Yıldırım Holding'e ait YM Mercury gemisi 2010 Mayıs ayında
Chemfleet ailesine katıldı. YM Mercury, bugüne dek işletmeye aldığımız gemiler arasında servise en iyi
şekilde hazırlanmışlardan biri. Bu başarının nedeni Marmara Tersanesinin gemi inşa konusunda
edinmiş oldukları tecrübe, deneyim ve tersanenin gerek kalifiye eleman, gerek teknik donanım
açısından sahip oldukları geniş olanaklardır. Tersane Genel Müdürü Sayın Elif Artan ile daha ilk
karşılaştığımızda, ne kadar ciddi ve programlı çalıştıkları anlamıştık. Kendileri bugüne kadar yapılan
bütün gemi inşalarında edinmiş oldukları tecrübe ve birikimleri, bu gemide en ince ayrıntısına kadar
kullandıklarını belirttiler. Sadece gemi inşa konusunda değil, gemi adamlarıyla iletişim ve empati
kurma konularında da örnek bir tersane, örnek bir ekip. Şirketin Tanker Operation Controller’ı Sayın
Okan Turgut’un, gemiye atanan personelin tüm ihtiyaçlarının daha ilk günden karşılanması ve gemi
adamlarının her türlü sorunlarına sahip çıkılması konularında gösterdiği ihtimam, itiraf etmeliyiz ki çok
fazla alışkın olmadığımız ve maalesef sıklıkla göremediğimiz bir olaydı. Chemfleet olarak gemi adamları
adına Sn. Elif Artan ve Sn. Okan Turgut’a teşekkürlerimizi sunarız. Unutulmaması gereken bir şey var ki,
gemi adamlarını tersane döneminde ne kadar az yorarsak denizde o kadar fazla verim elde ederiz.
YM Mercury ilk seferinde Gebze’den Tartous a vegoil götürmüştür. Gemimizin bazı özelliklerini şöyle
sıralayabiliriz. Marinline coating, IMO II Chemical&Oil Tanker, 6700 DWT.luk, 109m. boyunda, 17m.
eninde, draftı da 6,80m ve Malta Bayraklı. YM Mercury Türk Deniz Ticaret Filosuna, çalışanlarına,
armatörüne ve işletmecisine hayırlı ve uğurlu olsun. Her zaman denizleri sakin, puruvası neta, tankları
dolu ve çalışanları sağlıklı olsun. Allah selamet versin.
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 17
Sayı 2 - Haziran 2010
MT DUMLUPINAR
DENİZCİLERİN ZAMAN BİRİMİ VE HESABI
Dünya denizlerinde dolaşan tüm Türk gemilerinde, gemiler ister seyirde, ister liman veya tersanede,
ister havuzda olsun, özetle gemi her neredeyse, her pazar günü öğle yemeklerinde kuru fasulye
yapılır. Bu köklü, yerleşmiş bir gelenektir. Gemide, kumanyalıkta depoda her zaman yetecek kadar
fasulye bulundurulur ve bulunmalıdır, bunun tersi yadırganacak ve de ayıplanacaktır.
“6 aylık kontrat 24 kuru
fasulyeye tekabül eder.
24’üncü fasulyeden
sonra artık bavullar
hazırlanmaya, yavaş
yavaş kamaralar
toparlanmaya başlanacaktır. Zira kamaralarda
alabandada duran
takvimlere pazar günleri
çizgi atılır genelde, yani
her yeni kuru fasulye
vaktin geçtiğinin habercisidir geminin o
durağan yaşamında.”
Kontrat genelde 6 aylıktır .6
aylık kontrat 24 kuru fasulyeye
tekabül eder. 24’üncü fasulye
yendikten sonra artık bavullar
hazırlanmaya, kamaralar toparlanmaya başlanacaktır. Duvarda alabandada duran takvimlere pazar günleri çizgi atılır genelde, yani her yeni kuru fasulye vaktin geçmesinin bir nevi
habercisidir gemideki o durağan yaşamda. Uzun seyirlerde
denizciler sık sık kuru fasulye
sayarlar, bu onlar için adeta
eğlenceli bir takvimdir. 3üncü
fasulyede şuradayız, 5.de buradayız gibi. Seyrin ve kontratın, yani zamanın geçtiğinin habercisi olan
kuru fasulye, her pazar öğle yemeğinde bıkıp usanmadan keyifle yenir. O fasulyeyi yemenin ayrı bir
tadı ve anlamı vardır.
Gemici fasulyesi denen yemek etsiz pişirilmiş kuru fasulyedir. Gemici fasulyesi çoğu zaman gemi
limandayken pişirilir. Seyir halinde gemideki yemek kalitesi mütemadiyen artar çünkü insan sayısı
sabittir, gemiye giren çıkan bir sürü adam yoktur, aşçının kafası rahattır. Ancak seyirdeyken, hele
Türk limanından yeni kalkılmışsa yani halis muhlis Türkiye’den alınmış kumanya varsa, pastırmalı
olacaktır kuru fasulye. Gece vardiyacıları bile o tatlı uykularından feragat edecekler ve kalkacaklardır
o nefis, lezzetli pastırmalı kuruya kaşık daldırmak için…
Kumanya hesabını yanlış yapmış, eksik talepte bulunmuş ve bu nedenle seyirde kuru fasulyeyi yetiştiremeyen aşçıbaşıya ceza olarak her pazar mantı açtırılması da mevzubahistir. İşin ilginç yanı,
Avustralya, ABD gibi çok uzak memleketlerde yaşayan Türkler, özlemden dolayı şehrin limanına
Türk gemisi geldiği zaman gemiye ziyarete, 2 lafın belini kırmaya, yarenliğe, memleketten sıcak, taze
haberler almaya gelirler. Hemen hemen çoğu da bilir bu meşhur pazar günü adetini ve kuru fasulye
ziyaretçileriyle karşılaşır denizciler o limanlarda gemide. Büyük bir misafirperverlikle ağırlanırlar
çünkü. Denizciler de yeni bir yüzle sohbete hasrettir. O insanların çoğu liman boyu Türk denizcilerine rehberlik ve yardım edeceklerdir. Seferini tamamlayıp yuvasına dönmüş her gemici, evde önüne
kuru fasulye konduğunda, kimseye fark ettirmeden iki kez şükreder ve o anda kuru fasulye hesabı
yapan meslektaşlarına selamet diler içinden, biraz da derinlere dalıp gider.
Kpt. Ozan Ulusoy
MT Dumlupınar
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 18
Sayfa 18
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Kaptanın Seyir Defteri….
Sık sık soğuk, buzlu bölgelere
sefer yapan, bir iki defasında da
göller bölgesinde kış gemisi
olma tehlikesini kıl payı ile
atlatmış bir denizci ağabeyiniz
olarak aşağıda belirteceğim
hususları,
uyarıları
dikkate
alacağınızı,
yararlanacağınızı
ümit ediyorum.
“Kış çoğumuz için kar,
yağmur biraz da soğuk
demektir. Kutup dairesi
ve yakınlarında ise kış
27/47 deg C’da buz,
acı, ızdırap ve önünü
göremediğin pus/sis
ve iliklerine işleyen,
donduran buzlu rüzgar
d emektir. Bu sıcaklıklarda insan tahammül
sınırlarını zorlar, ancak
hiç bir zaman ½ saatle
bir saatten fazla
giysileri ne kadar iyi ,
ne kadar kalın ve
korumalı olursa olsun
dayanamaz, donar.”
Kış çoğumuz için kar, yağmur
biraz da soğuk demektir. Kutup
dairesi ve yakınlarında ise kış
27/47 deg C’da buz, acı, ızdırap
ve önünü göremediğin pus/sis
ve iliklerine işleyen, donduran
buzlu rüzgar demektir. Bu iklim
şartları insanın tahammül sınırlarını zorlar, ancak hiç bir zaman
½ saatle bir saatten fazla giysileri ne kadar iyi, ne kadar kalın
olursa olsun dayanamaz, donar.
Zaten bu bölgeden alınmamış kışlıklar, kıyafetlerin pek bir yararı olmaz. Mesela Hollanda’dan
aldığın giysiler ne kadar kaliteli olursa olsun, Finlandiya’dan alınanlar kadar koruyucu değildir. Şimdi
gelelim bu bölgeye gemiyle sefer yapacak arkadaşların dikkat etmesi gereken hususlara..
Her ne kadar şirketimiz bünyesindeki gemiler ice-class olarak dizayn edilmiştir denilmekte ise de ;
 Güvertedeki tüm tatlı su devreleri (eye-wash’lar da dahil) boşaltılmalıdır. Üzerlerinde ısıtma ve
izolasyon olmasına rağmen dondukları ve çatladıkları görülmüştür.
 Deniz suyu devreleri boşaltılmalıdır. Deniz suyu donmaz düşüncesine kesinlikle kapılma, donar.
 Balast tanklarının donmaması için varsa buble sistemi çalıştırılmalıdır. Gemi yük altına girdiğindeyse balastı tahliye ederken tankı tamamen tahliye etmeli, yarım bırakmamalıdır. Daha sonra
tahliye ederim dersen edemezsin.
 Çalışan müteharrik aksam daha önceden ağır gress yağı ile yağlanmalıdır. Yükleme ve tahliyeye
başlamadan önce pv valflarının çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir, aksi halde tanklar çatlar.
 Her 4 saatte, çok daha soğuk havalarda daha kısa sürelerle hyd devreye alınarak sıcak tutulması
sağlanmalıdır. Bu bölgede özel imalat yağ olmadıkça hyd dahi donar.
 Seyir halinde bilhassa yumuşak buzda tirim mümkün olduğunca even keel’e yakın, draft da
7m.’ye yakın olmalıdır ki kinistinlerde yumuşak buz birikerek makinenin çökmesine sebebiyet
vermesin.
 Kinistinlerde sitim açık olmalı, ki yumuşak buzda bu dahi yeterli değildir, ana makine sıcak suyu
kinistinlere verilmelidir.
 Varsa derin su kinistini devreye alınmalıdır.
 Tank ısıtma sistemi ya boşaltılmalı ya da belirli sıcaklıkta devir-daimi sağlanmalıdır. (Örn.20 dg C)
Her ne kadar anti-freeze var denilse de gerçekte yoktur veya yeterli değildir.
Chemfleet , Haziran 2010
Chemfleet Haber Bülteni
Sayfa 19
Sayfa 18
Sayı 2 - Haziran 2010
18. Sayfadan devam
 Isıtması olmayan köprü üstü camları için 2 adet elektrikli fan veya saç kurutma makinesinin




“Kutuplara yakın
bölgelerden satın
alınmamış kışlık
giysilerin, kıyafetlerin
pek bir yararı olmaz.
Mesela Hollanda’
dan aldığımız giysiler
ne kadar kaliteli,
olursa olsun,
Finlandiya’dan
alınankiler kadar bu
dayanılmaz, acımasız
soğuklara, kara,
tipiye, fırtınaya karşı
tam olarak koruyucu
değillerdir.”








bulundurulması faydalıdır. Tabii ki bundan köprü üstünde nöbet tutan vardiya zabitleri ve
personeli de faydalanır. Gerek ısıtma ve gerek soğutma yeterli seviyede dizayn edilmemiş ve
edilmemektedir.
Dahili ısıtma sistemine nemlendirici açılmamalıdır. Bu buzların erimesinden sonra tüm tavanlardan ve izolasyon altından su akmalarına sebep olur.
Seyir esnasında büyük buz parçaları arasına seyrederken yüksek güç orta devir kullanılmalı,
sürat 8-9 knots olmalıdır.
Mümkün olduğunca daha önceden buz izlerinden seyredilmelidir. Düzgün satıhlı buzun kalınlığı
kestirilemez, sıkışma ihtimali mevcuttur.
Gece seyirlerinde pruvayı aydınlatmak için search light devamlı devrede olmalıdır (Bizim gemilerdekilerin yeterliliği şüphelidir).
Köprü üstü çam silecek devreleri boşaltılmalıdır.
Cam ısıtmaları çalışmıyorsa cam silecekleri kesinlikle aktif hale getirilmemelidir. Aksi halde lastiklerin parçalanma ve de motorların yanma tehlikesi mevcuttur.
Köprü üstünün altındaki cebri havalandırmaların kapatılması ısı kaybını önler.
Lumbuz camlarının yanlarının
silikolanması, dahili ısıtmanın
sağlanmasına yardımcı olur.
Genelde bu gibi kısımlarda
maalesef sızdırmazlık elde
edilememektedir.
Balast tankları ve bilhassa baş
pik her hangi bir yırtılmaya karşı
sık sık kontrol edilmelidir.
Buza sıkışma esnasında ana
makine durdurulmamalıdır.
Buzlu bölgede sis ve tipi sıkça
görülen husustur. Bu nedenle
ice-breaker’ın açtığı izi takip
edebilmek için baş üstünde bir
ve/veya birkaç gözcü bulundurulmalı (sıklıkla değiştirilmeli),
çok dikkatli bir şekilde iz takip
edilmelidir.
Buza sıkışıldığında pervane suyu
temiz olmadıkça pervane ve/
veya dümenin hasar görmemesi
için tornistan verilmemelidir.
Bu hususta daha fazla bilgi edinmek isteyenlerin Canada coast-guard’ının hazırladığı soğuk
denizlerde seyir kuralları neşriyatını okumaları tavsiye olunur.
Naçizane tavsiyelerimizi okuyanlara faydalı olabildik ise ne mutlu bize.
Hepinize selam ve sevgiler.
Kpt. Hilal Taliğ Duru
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 20
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Chemfleet İnsan Kaynakları Yönetimi
Kpt.Özgür Sarıoğlu
Chemfleet
Pers. Md. Yrd.
“Dünyada meydana
gelen can, mal
kaybına ve çevre
kirliliğine neden olan
tarihe geçmiş önemli
deniz kazaları
neticesinde gemi
personelinin önemi
defalarca gündeme
gelmiştir. Dünya
deniz ticaretinin,
liman ve tersanelerin
etkin biçimde işleyiş
emniyet ve güvenliğin
sağlanmasıyla
mümkün olduğu
görülmüştür.”
Globalleşen dünyanın etkilediği alanlardan biri de insan kaynakları. Değişen kimyasal tanker
marketinde şirket yapıları içinde insan kaynakları bugüne kadar olduğundan daha stratejik
bir rol oynamaya başlamıştır. Yetenek, tecrübe ve bilgi savaşlarının yaşandığı dünyamızda,
insan sermayesinin bir şirketin sahip olduğu en önemli değer olduğu görülüyor ve bu konuda
İK departmanına düşen görev ve sorumluluklar da otomatik olarak artıyor. Bugün ulusal
pazara sahip tüm denizcilik işletmeleri, İnsan Kaynakları Yönetimi’nin yükselen trendinin
etkisi altında kalmışlar ve bünyelerinde İK departmanının istihdamını lüksten çok zaruri bir
ihtiyaç olarak algılamışlardır. Bu noktada akla, Denizcilikte İK Yönetimi’nin neden bu denli
önemli bir kavram haline geldiği ve üzerinde çok ciddi çalışmalar yapılan bir model halini
aldığı sorusu gelmektedir. Denizcilikte 2000’li yılların başına kadar izlenen, takip edilen geleneksel personel yönetimi, uluslararası kuralların, gerekliliklerin, yaptırım gücünün artmasıyla
yerini etkili İK yönetimine bırakmak zorunda kalmıştır. Eskiden gemi adamları sadece yeterlilikleri ile mevcut gemilerde kolaylıkla iş bulurken şimdi ise nitelikleri, becerileri, etkinlikleri
iş bulmalarında önemli bir faktör haline gelmiştir.
Dünyada meydana gelen can, mal kaybına ve çevre kirliliğine neden olan tarihe geçmiş önemli deniz kazaları neticesinde gemi personelinin önemi defalarca gündeme gelmiştir. Dünya
deniz ticaretinin, limanların ve tersanelerin etkin biçimde işleyişinin emniyet ve güvenliğin
sağlanması ile mümkün olduğu görülmüştür. Her ne kadar yapılan araştırmaların sonucunda,
kazalarda insan hatasının payının yüksek olduğu görülse de gemilerde, liman ve tersane işletmelerinde kalifiye insan gücü kullanılmaması, personele gerekli mesleki eğitimin verilmemesi,
gerekli modern teknolojinin, teçhizatın kullanılmaması kazalara neden olmakta ve insan hatası olarak değerlendirilmektedir. Chemfleet olarak, insan faktörlü hataları minimum düzeye
indirmeyi, çalışanlarımızın başarısının sürekliliğini sağlayabilmeyi, işletme sistemimizi ve ilgili
gelişim süreçlerini sürekli gözden geçirerek personelin performans takibini, bugün ve yarın
oluşacak ihtiyaçları değerlendirmeyi en önemli görevimiz olarak kabul ediyoruz.
Bugün hedeflerimize ulaşmada, bizleri başarıya taşıyan en önemli güçlerden biri çalışanlarımızdır. Her platformda Chemfleet`in bir Armatör işletmesi olmadığını, Denizcilerimizin işletmesi olduğunun altını çizmemiz başarılı İK yaklaşımımızın özünü oluşturuyor. Chemfleet Ailesine katılacak olan kişilerin seçimlerinde yetkinlik bazlı, işin gerektirdiği niteliklere uygun, seçme ve yerleştirme sistemi uygulanıyor. Seçme ve Yerleştirme sürecinde adayların her pozisyon için gerekli olan yetkinliklere sahip olup olmadıkları objektif, güvenilir ve geçerli metotlarla tespit edilip, Tüm başvurular titizlikle incelenir ve başvuru anında açık bir kadro olmasa
dahi, adaylar rutin olarak yapılan genel mülakatlara davet edilebilir, ihtiyaç olduğunda adayların başvuruları tekrar incelemeye alınır. Personel Seçme ve Yerleştirmedeki ana ilke hiç bir
ayrım yapmadan ve ayrıcalık tanımadan işin gerektirdiği yetkinliklere sahip adaylara eşit fırsat
vermek ve ilerleme olanağı sağlamaktır.
Üniversite, Yüksekokul, Teknik Lise, Endüstri Meslek Lisesi gibi öğretim kurumlarında öğrenim
gören ve staj yapmakla yükümlü öğrencilerden başarılı olanlarına, staj yapma olanağı vermek,
staj süresince öğrencilerin performanslarını izlemek ve başarılı performans
gösteren öğrencileri, öğrenimleri sonunda, Chemfleet ailesine kazandırmak, sistemin temel amacıdır.
Sektörde öncü olmamızda en önemli başarı anahtarı olduğuna inandığımız kara ve deniz
personelimize sürekli yatırım yaparak, çalışan memnuniyetini en üst noktaya çıkararak, rekabet ortamında tercih edilen ve tercih edebilen bir işletme olmamız Chemfleet ailesinin en
önemli yapı taşlarını oluşturmuştur.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 21
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Geleneksel Mesleki Bilgilendirme ve Tanışma Partisi İ.T.Ü.
01.05.2010
Artık geleneksel bir hal
almış Mesleki Bilgilendirme ve Tanışma
Toplantılarındaki en
büyük kazanımımız
genç denizcilerin
kimyasal tanker
fobilerinin ortadan
kalkmasını sağlamamız
olmaktadır. Her
toplantıda kimyasal
tankerlerin insan
sağlığı üzerindeki
olumsuz etkileri ile ilgili
sorular gelmektedir.
Yapılan açıklamalar
neticesinde kimyasal
tankerlerin ne kadar
emniyetli ve güvenilir
gemiler olduğunu
anladıklarında önyargılarının kırıldığını açık
seçik gözlüyoruz.
Geleneksel Mesleki Bilgilendirme ve Tanışma Toplantılarında ki en büyük kazanımımız, genç
denizcilerin kimyasal tanker fobilerinin ortadan kalkmasını sağlamamız olmaktadır. Her toplantıda
kimyasal tankerlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri ile ilgili sorular gelmektedir. Yapılan
açıklamalar neticesinde kimyasal tankerlerin ne kadar emniyetli ve güvenilir gemiler olduğunu
anladıklarında önyargılarının kırıldığını açık bir şekilde gözlemlemekteyiz. Bu kimyasal tanker
işleten tüm işletmeciler adına büyük bir kazanımdır.
Öğrencilerin en büyük sorunu staj yapacak gemi bulamamaları. Bu konuda ciddi bir mağduriyet
içindeler. Yeni inşa kimyasal tankerde en fazla 1-2 kişilik kapasitenin olması bize gelen müracaatları
karşılayamamamıza neden olmaktadır. Bu konuda armatörlerimizin sorumluluk bilinci içinde
hareket ederek öğrencilerin bu önemli sorununun kısa zaman içerisinde çözüme kavuşturmaları
gerekmektedir. Uzun vadede öğrencilerin eğitim alabilecekleri gerek teçhizat gerek eğitmen
açısından donanımlı gemilerin devlet desteği ile sisteme sunulması bir zarurettir.
Chemfleet , Haziran 2010
Sayfa 22
Chemfleet Haber Bülteni
Sayı 2 - Haziran 2010
Geleneksel Mesleki Bilgilendirme ve Tanışma Partisi
T.Ü.D.E.V. - PİRİ REİS 15.05.2010
“Staj ve kimyasal
tanker fobileri öne
çıkan konular oldu.
Ancak staj konusundaki
çaresizliğimiz öğrencilerin hüzünlenmelerine
sebebiyet vermektedir.
Denizcilik sektörüne
taraf olan her kurumun
bu önemli konuyu her
ortamda gündeme
getirmeleri ve bu
soruna kalıcı bir çözüm
sağlanması için çalışma
yapması bir zarurettir.”
“Chemfleet Geleneksel Mesleki Bilgilendirme ve Tanışma Toplantı’ larımızdan ikincisi T.Ü.D.E.V. – Piri
Reis öğrencileriyle, sıcak bir Mayıs günü yapıldı. Oldukça kalabalık, eğlenceli ve sıcak bir ortamda
gerçekleşen bu toplantıda, öğrenciler Şirket’te çalışan ağabeylerine çeşitli sorular yönelttiler.”
Staj ve kimyasal tanker fobileri öne çıkan konular oldu. Ancak staj konusundaki çaresizliğimiz öğrencilerin hüzünlenmelerine sebebiyet vermektedir. Denizcilik sektörüne taraf olan her kurumun bu
konuyu her ortamda gündeme getirmeleri ve bu soruna kalıcı bir çözüm sağlanması için çalışma
yapması bir zarurettir.
Chemfleet , Haziran 2010
Geleneksel Mesleki Bilgilendirme V Tanışma Partimizde 2010 yılının ilk davetlileri İTÜ öğrencileri .

Benzer belgeler