Yüzme İhtisas Kulübü toplantıları - İstanbul Serbest Mimarlar Derneği

Transkript

Yüzme İhtisas Kulübü toplantıları - İstanbul Serbest Mimarlar Derneği
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği 10 Yıl Kitabı
Editör: Nevra Savcılıoğlu, Ajans Luxus
Kapak tasarımı ve grafik: Timuçin Unan, TUT Ajans
Koordinatör: Dilek Safer, İstanbulSMD
I.Baskı Kasım 2012, İstanbul
Baskı ve cilt: Mas Matbaa
Hamidiye Mahallesi Soğuksu Cad. No: 3 Kâğıthane 34408 İstanbul
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği
Miralay Şefik Bey Sok. 13/2, Gümüşsuyu Taksim 34437 İstanbul
Tel: +90 212 292 43 80, Faks: +90 212 292 43 82
Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek kaydıyla yapılacak kısa alıntılar dışında gerek
metin, gerek görsel malzemeler İstanbulSMD’den izin alınmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz, yayınlanamaz ve dağıtılamaz.
Önsöz
Elinizdeki bu kitap İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’mizin kuruluş öyküsünü ve aradan geçen
on yıldaki gelişimini anlatıyor. Böylece 10. yılımız vesilesiyle derneğimizin bu tarih kesitini
belgesel olarak geleceğe aktarma olanağına kavuşmuş oluyoruz.
Vizyon ve sorumluluk sahibi bir avuç değerli mimarın ortak inanç, özveri ve heyecanla
başlattıkları serbest mimarların örgütlenme hareketi başarıya ulaşmış ve derneğimiz bugünkü
güçlü durumuna erişmiştir.
Öncelikle kitapta adı geçen öncü mimarlarımıza ve kurucu üyelerimize, mesleğimiz adına
şükranlarımı sunuyorum.
Serbest mimarlar olarak örgütlenmenin önemini anlamış, yoğun mesailerinin yanı sıra
derneğimize üye olarak katkı sağlamaya çalışan eski ve yeni değerli üyelerimizin de her türlü
övgüyü hak ettiklerini vurgulamak istiyorum.
Derneğimiz bugün öncüleri, kurucuları, eski ve yeni üyeleriyle mimarlık ilkelerine ve etik
değerlere bağlılıktan taviz vermeden, ülkemizde serbest mimarlık pratiğine örgütlü olarak katkı
sağlama çabalarını, 10 yıl önceki gibi, aynı heyecanla sürdürmektedir ve sürdürecektir.
Bu kitabın hazırlanmasındaki değerli katkıları için başkanlarımız;
Kuruluşumuzun her yeni yönetimle daha da büyüyüp güçleneceğine, bugün hayalini kurarak
ilk adımlarını attığımız, içinde dernek merkezimizin de yer alacağı İstanbul Mimarlık Merkezi
projesini çok uzak olmayan bir tarihte gerçekleştireceğine ve bu yeni merkezinden ülkemize,
mesleğimize ve üyelerine nesiller boyu hizmet vereceğine tüm kalbimle inanıyorum.
Levent Aksüt
Umut İnan
Cafer Bozkurt
On yıl önceki aşı artık tutmuştur.
Nice 10 yıllara!
Doğan Tekeli ve
Doğan Hasol’a
İstanbulSMD 5. Dönem Yönetim Kurulu olarak teşekkür ederiz.
Saygılarımla,
Oğuz Öztuzcu
İstanbulSMD Başkanı
5
Başlarken…
Mimarlığı bir meslek hatta bir kimlik olarak benimsemek pek çok sorumluluğu da beraberinde
getirir. Mimarlık mesleğini sürdürmek bu sorumlulukları sahiplenmek, gereklerini yerine
getirmek ve bu bilinci aktarmak anlamına gelir.
Mimarlık alanındaki mesleki örgütlenmenin başlangıcı 1908’e rastlar. Mimar Kemaleddin Bey’in
Tanin gazetesinde yaptığı çağrıyla mimarlar ve mühendisler örgütlenmek üzere bir araya
gelirler; 18 Eylül 1908’de Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti kurulur. Kuruluşta Cemiyetin
11’i mimar olmak üzere 21 üyesi vardır. Bu ilk örgütün 1919’da dağıldığı sanılıyor. Daha sonra
1912 yılında, üyelik için Osmanlı uyruğunda bulunma koşulu aranmaksızın, Fransızca adı
“Association des Architectes et Ingénieurs en Turquie” kurulur. Bu örgütlenmeleri 1919 yılında
“Mühendis Birlik Yurdu”, 1923’te “Türk Mühendisleri Ocağı” izleyecektir.
Cumhuriyet’ten sonra ise 1925 yılında “Türk Mimar ve Mühendis Cemiyeti”, 1926 yılında
Ankara’da “Türk Mühendisler Birliği” ve “Türk Yüksek Mühendisler Birliği”, 1927’de ise “Türk
Mimarlar Cemiyeti” kurulur. 1939’da “Türk Yüksek Mimarlar Birliği” adını alan bu cemiyet, bugün
“Mimarlar Derneği 1927” adı altında etkinliğini sürdürüyor.
İstanbulSMD ise örgütlü mimarların tarihine 2002 yılında dâhil oluyor. İstanbulSMD’nin kuruluş
sebebini ve öyküsünü hatırlamak on yıl boyunca verdiğimiz mücadelelerin büyük resmini ortaya
çıkardı, bize gelecekteki hedeflerimizle ilgili farklı ilhamlar verdi. Derneğimizin 10 yıllık birikimini
içeren bu çalışmayı sizlerle paylaşmak istedik.
Ankara: İstanbulSMD’nin kuruluşuna giden yol
“Cafer Bozkurt, Umut İnan ve Levent Aksüt benim için İstanbulSMD’nin kurucularıdır. TSMD 1987
yılında Ankara’da kuruldu. İstanbul’dan bazı arkadaşlar da bu derneğe katıldı. Derneğin başlangıçta
Türkiye’deki tüm serbest mimarları temsil etmesi öngörülüyordu. İstanbul’dan bazılarımız üyeydi,
bazılarımız da yönetim kurulunda görev almışlardı. Bizi o süreçte Ankara’da en iyi temsil eden,
Ankara toplantılarına aktif olarak katılan Cafer Bozkurt ve Umut İnan’dı.” Doğan Tekeli
7
Başlangıç aşamasında yeni sorumluluk alanları yaratarak deneyim ve birikimler kazanmış
serbest mimarları, mesleğimizin yüksek evrensel değerleri etrafında bir araya getirmeyi
amaçladık. Ülkemizde mimarlık mesleğinin gelişmesi ve onun sorumlu olduğumuz topluma
daha yüksek standartlarda, sorumluluklar ve yükümlülükler altında sunulması için çalışmalar
yapmak istedik. Yapılan çalışmalara katkıda bulunmaya hazırdık ve bu amaçla İstanbulSMD’nin
kurulması gerektiğine inandık.
“1970’li yılların ortalarına kadar İstanbul’da önemli mimarlık projeleri yapan firmalar 7779 yılları arasında aktif olarak Ankara’da hizmet vermeye başladılar. Daha sonra İstanbul’da
faaliyet gösterdiler. Serbest mimarların konumu, mimarlık eğitimi, yabancı mimarın faaliyetleri
hakkında konuştuğumuz zamanlarda serbest mimarlar olarak Ankara’da bir araya geliyorduk ve
bir dernek kurulması fikri de bu zamanlarda ortaya çıktı. 12 Eylül Darbesi’nden sonra birdenbire
bambaşka bir ortam oluştu, dolayısıyla dernek fikri askıya alındı.
“Mimarların iyi eser vermiş, yükselme yolunda olan ve örnek olup da kendinden sonra gelecek
olanları peşi sıra sürükleyecek seviyede olmaları önemliydi. Her şeyden önce mesleki kalite
ve etik konularına odaklandık. Türkiye’deki başarılı mimarların birbirini tanımasını sağlamak
da bir o kadar önemliydi. İstanbul ile ilgili önemli mimari olaylarda serbest mimarların, yani
etik değerleri olan ve aktif görev yapan insanların söz sahibi olması için çok yol kat edilmesi
gerekiyordu, bu inançla ilk adımı atmaya gönüllü olduk.” Cafer Bozkurt
Bir süre sonra Türk Serbest Mimar Müşavirler Derneği’nin kurulacağını öğrendim ve bu derneğe
kurucu üye olmam teklif edildi. İstanbul’da çalışmalarımı sürdürdüğüm için kabul edemedim.
Bir komisyon kurulana ve bu komisyona katılmam için aldığım davete kadar bu oluşumun
içinde değildim.
Türkiye’de serbest mimarların dayanışma ihtiyacı kuruluşumuzdan çok önce hissedildi. 1986 yılı
sonunda Ankara’da bir araya gelen yaklaşık 60 serbest mimar, daha sonra adına “Türk” sözcüğü
eklenecek Serbest Mimarlar Derneği’ni kurma kararı almış, yönetim kurulunu belirlemişti.
İstanbul’dan sürekli olarak toplantılara katılan tek kişi olarak Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin
Ankara’da iki yıl başkanlığını da sürdüren Cafer Bozkurt, deneyimlerini İstanbulSMD’nin
geleceğini şekillendirmek için kısa süre sonra aktif bir şekilde devreye sokacaktı.
“Doğan Tekeli 103, ben 104. üye olarak 1992’de TSMD’ye katıldık. Dolayısıyla TSMD, kuruluşun
beşinci yılında derneğin sadece Ankaralı mimarların katılımıyla ilerlememesi gerektiğini
düşünerek, İstanbullu mimarları da organizasyona davet etme kararı aldı. Ankara’ya davet
edilmem ve üye olmam da bu kararın ertesinde gerçekleşti. Bizim İstanbul’dan üye olmamızın
ardından İstanbullu üye sayısı yaklaşık yirmiyi buldu. Üye sayısı artınca, İstanbul’da bir şube
kurma fikri gelişmeye başladı.” Cafer Bozkurt
Mimarların haklarını savunan bir mevzuat vardır. “Bu mevzuat nasıl korunur, nasıl iyileştirilir?”
sorularına cevap bulacak, mimarların gelişmiş ülkelerdeki hakları üzerine araştırma yapacak
bu komisyonun içinde yer aldım.
Fransa, Almanya, İsviçre, İngiltere’deki mimarlık meslek yasalarını içeren kaynakları komisyon
olarak inceledik. Özellikle meslek yasası söz konusu olduğunda mimarların mesleğe, birbirilerine
ve topluma karşı yükümlülüklerini kapsayan maddeleriyle İngiltere’nin başı çektiğini gördük.
Yaptığımız çalışmayı bir sunum olarak Mimarlar Odası yöneticileriyle paylaştık. Mimarlık
mevzuatıyla ilgili büyük eksiklerimizi de ayrıntılı olarak görmüş olduk. Meslek kurumlarının
kuruluş şekli bizdeki meslek kurumlarının kavramsal algılanışıyla 180 derece tersti.” Umut İnan
Umut İnan; gerek Mimarlar Odası gerek dernekler söz konusu olduğunda, özellikle kanunlar
ve yönetmelikler alanında tüm birikimini dolaşıma sokmaya hazırdı. Mimarlık mesleğine
ilişkin hukuki mücadelelerin gerekliliği konusunda ısrarlı ve bilgiliydi. Çalışmaları sadece
İstanbulSMD’nin kuruluş aşamasına değil, mimarlık mesleğine büyük katkılar olarak
algılanmalıdır.
İstanbul’da şube kurma girişimlerinin oluşması kaçınılmazdı. İstanbullu mimarların
Ankara’daki toplantılara katılımlarına ilişkin sorunlar; fiziki zorlukların yanı sıra İstanbul ile
ilgili odaklanılması gereken konuların çeşitliliği bu gereksinimi ortaya çıkaran başlıca etmenler
arasında yer aldı.
8
9
“Umut, Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin kuruluşundan beri meselenin içindedir. Ankara ile
elbette temas halindeydik ama ister istemez uzak kalıyorduk. Ankara’daki derneğe üye olduk
fakat zaman içindeki gelişmeler bunun çeşitli illerde geliştirilmesinin, kurulmasının daha iyi
olacağını gösterdi. Bunun üzerine bir derneğin de İstanbul’da kurulmasına karar verildi ve biz
Ankara’dan bir grup olarak ayrılarak İstanbul’a geçtik. Tüm bu girişimler ortak kararlarla yapıldı.”
Doğan Tekeli
Yüzme İhtisas Kulübü toplantıları
1998-2000 yılları arasında İstanbul’daki toplantılarımızı Yüzme İhtisas Kulübü’nde, o dönem
kulüp başkanlığı görevini sürdüren Levent Aksüt’ün büyük desteğiyle gerçekleştiriyorduk.
“Levent bizi toparlıyordu, Ortaköy’de bir araya geliyorduk. Çok verimli toplantılardı, zevkle
katılırdık. O birliktelik derneğin kuruluşu için önemli bir olaydır. Ankara’dan bağımsız olan ama
tüzüklerinde ortak pek çok madde bulunan iki derneğin varlığı, yani Ankara ve İstanbul Serbest
Mimarlar Derneği, bugün federasyon fikrinin hayata geçmesi için önemli iki örgütlenmedir.”
Levent Aksüt sadece Yüzme İhtisas Kulübü’nün başkanı olması sebebiyle kulübün kapılarını
mimar dostlarına açmadı, Levent’teki ofisi de buluşmaların merkeziydi… Doğan Hasol, Cafer
Bozkurt, Günay Çilingiroğlu, Neşet Arolat’ın katıldığı, hem kulüpte hem ofiste devam eden
toplantılarla her gün mimarlık üzerine konuşuluyor, amaçlar belirleniyor, en çok da hukuki
meseleler üzerinde duruluyordu. Kuruluş aşamasında mimarlık mesleğine verilecek en büyük
destek hukuk alanında atılacak adımlarla belirginleşecekti.
“Doğan Hasol zaman içinde Ankara ile çeşitli sebeplerden aktif çalışmalar yapamayacağımızı
sürekli olarak hatırlatıyordu. Ankara’da bir konferans yapıldı, biz de iştirak ettik. Rahmetli Günay
Çilingiroğlu, Cafer Bozkurt ile birlikte ben de Ankara’daydım. Mart 2002’de yapılan seçimde
Cafer Bozkurt TSMD yönetim kurulu başkanlığına seçildi. Bu Cafer’in senelerce Ankara’ya gidip
geleceğine dair ilk işaretti. İstanbulSMD’nin müstakil olarak kurulmasının daha doğru olacağına
o günlerde karar verdik.
TSMD üyesiydik ve 1998 yılında Ankara’nın İstanbul şubesi olduk, ben de şubenin başkanı oldum.
Doğan Hasol, Cafer Bozkurt, rahmetli Günay Çilingiroğlu ve Neşet Arolat ile sık sık bir araya
gelirdik. Bu toplantılar hem kulüpte hem Levent’teki ofisimde uzun süre devam etti. Bir süre
Doğan Hasol
10
Derneğimizin kuruluşundan
Ersen Gürsel, Oral Vural,
önce yapılan hazırlık
Cengiz Bektaş, Sami Sisa,
Yandaki fotoğraf
toplantılarından biri…
Yüzme İhtisas Kulübü, 1996
Yüzme İhtisas Kulübü
A. Hayzuran Hasol,
buluşmalarından bir görüntü
Doğan Hasol, Fuat Kınıkoğlu,
11
Levent Aksüt ve Yaşar
Levent Aksüt, Neşet Arolat,
Marulyalı’nın Levent’teki
Günay Çilingiroğlu
İstanbul’da toplumun sosyal, ekonomik, çevresel, kültürel yaşamının gündemine mimarlığın
yansıtılmasının, toplumun mimarlık hakkında aydınlatılıp uyarılmasının mesleki bir yükümlülük
olduğuna, bunu sağlayacak platformları yeniden ve özenle elbirliği ile inşa etmemiz gerektiğine
inanıyorduk. İstanbul’un, sorumluluğuna ve konumuna uygun olarak ağırlığını koymasının
gerekliliğini destekliyorduk.
ofisinde… Cafer Bozkurt,
sonra toplantıların yanı sıra konferanslar da düzenlemeye başladık. Bugün İstanbulSMD üyesi
olan mimar arkadaşlarımızın çoğuyla bir aradaydık. Ender Ergün aramıza katıldı ve çok faydalı
çalışmalar yaptı. Umut İnan her zaman hukuki gereklilikler hakkında bizi yönlendiren isim
oldu. Daha evvel Umut İnan ve Armağan Güran önemli bir çalışma yapmışlar, mimarlık yasasını
hazırlamışlardı. Doğan Tekeli, Sami Sisa, Aytaç Manço, Haydar Karabey, Mehmet Konuralp gibi
isimler de bizimleydi. Haluk Baysal ve Aydın Boysan gibi isimlerin de toplantılarımıza her zaman
olmasa da katıldığını eklemek gerek.” Levent Aksüt
2002 yılında Levent Aksüt’ün
sunduğu TSMD İstanbul Şubesi’nin
faaliyet raporu
“Doğan Hasol
“Değerli meslektaşlarım,
Mimarlık camiasını güçlendirmek gayesiyle, 1997 yılının Kasım ayında Türk Serbest Mimarlar
Derneği Başkanı Sayın Erkut Şahinbaş’ın önerisi ile üye adedini 23’e çıkararak Türk Serbest
Mimarlar Derneği İstanbul Şubesi’ni kurduk.
İstanbul’un rolü çok daha
etkin olmalı!
Mimarlığın kalbinin attığı, mesleğin yönlendirildiği, mimar olmayanların gündeminde de
mimarlığın var olduğu, konuşulduğu İstanbul… Devlete danışmanlık hizmetlerini ve kadrolarını
onların verdiği, mesleği uygulayan yetkin mimarların neredeyse tümünü bünyelerinde
barındıran, yarışma ve uygulama projelerinin sergilenip tartışıldığı, çoğu Avrupa ülkesi mimarlık
dergilerinin yarışma haberlerinde genç mezunlarının isimlerini bulduğunuz, güçlü mimarlık
eğitim kurumları ile bir dönemin İstanbul’u üzerinde de duruyorduk toplantılarımızda.
Bugün o kentin, birkaç Avrupa ülkesinin toplamı kadar nüfusu var. Ekonomimize, endüstrimize,
ticaretimize, siyasetimize bu nüfus yön veriyor. Ülkemizdeki öğrenci ve mimar sayısının
çoğunluğu orada… İstanbul ülkemizin deneyimli mimarlarına sahip, buna rağmen dar çevreler
dışında ne yazık ki mimarlık, İstanbul’un hak ettiği kadar konuşulmuyor. Dolayısıyla kentimiz
geniş kesimlerin katılımcılığına açık mesleki platformlardan yoksun.
12
Levent Aksüt (Başkan), Neşet Arolat, Günay Çilingiroğlu, Cafer Bozkurt, Doğan Hasol (sonradan
yerine Ender Ergün ve daha sonra Sinan Atasoy) ile çalışmalara başladık.
Üyelerimizle pek çok toplantı gerçekleştirdik.
25 Kasım 1997’den 3 Haziran 2002 tarihine kadar 55 yönetim kurulu toplantısı yaparak kararlar
aldık. Üye adedimizi 23’den 40’a çıkarttık.
Üyelerimiz Fuat Kınıkoğlu, Muhlis Tunca ve Sami Sisa’yı kaybettik.
Yurtiçi ve yurtdışından konuşmacı mimarlar davet ettik, bazı üretici firmaların ürünlerinin
tanıtımlarını yaptırdık.
13
İstanbul Şubesi üyeleri ile yaptığımız muhtelif toplantılar sonunda Serbest Mimarların kendi
bölgelerinde birlik kurarak çalışma yapmasının daha faydalı neticelere ulaşacağı kararını aldık.
İstanbul Şubesi’nin büyümesi ve kurumsallaşması için TSMD’nin bir şubesi olarak gelişmesi
mümkün olmadığından ve Avrupa Birliği ile GATS anlaşmalarından doğan gereklerden dolayı,
üyemiz olmadığı halde Sayın Umut İnan’ın büyük katkıları ile Türkiye çapında bir birlik haline
gelmek için TSMD’den ayrılarak İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’ni kurmak için çalışmalara
başladık.
2002 yılında Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin 8. Olağan Genel Kurulu’na İstanbul şubesi olarak
Levent Aksüt, Cafer Bozkurt, Sinan Genim ve Günay Çilingiroğlu ile katıldık. Sayın Umut İnan’ın
yaptığı çalışmaları aktardık. Bu doğrultuda çalışmalara katkı olması sebebiyle yeni yönetime
İstanbul’dan Cafer Bozkurt’u TSMD’ye başkan olarak seçtik.
Avrupa Birliği prosedürü ve GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) çalışmalarından dolayı
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Avrupa Komisyonu ile Ankara’da yararlı
çalışmalar yaptık.
Geçici Yönetim Kurulu’na Levent Aksüt (Başkan), Umut İnan, Haydar Karabey, Emre Arolat,
Bünyamin Derman seçildi.
Kuruluştan hemen sonra 23 kurucu üyeden yeni katılımlarla 38 üyeye çıktık. Hedefimiz 100 üye
olmaktır.
17-20 Ekim 2002 tarihleri arasında Akıllı Binalar Fuarı’na İstanbul Serbest Mimarlar Derneği
olarak iştirak ettik ve üyelerimizden gelen 8 adet bina bu etkinlikte teşhir edildi.
Bütün bu çalışmaları yaparken, yönetim kurulu olarak harcamaların çoğunu kendi olanaklarımızla
sağladık. Büro ve adres olarak Levent Aksüt ve Yaşar Marulyalı’ya ait büro ile İstanbul Yüzme
İhtisas Kulübü toplantı salonlarını kullandık ve herhangi bir ödeme yapmadık. Ankara merkez gibi
bir büroya sahip olmak için İstanbul’dan topladığımız aidatları hemen hemen hiç harcamadık.
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin bürosu ve adresi olarak Ulusal Ahşap Derneği’nin
Gümüşsuyu bürosunu ortak kullanmak üzere Ocak 2003’den itibaren kiraladık.
Bütün bu çalışmalara katkı koyan değerli çalışma arkadaşlarıma bugüne kadar gösterdikleri
fedakârca çalışmaları için sevgi ve minnetlerimi sunar, yeni yönetime devredeceğimiz çalışmalar
için kendilerine başarılar dilerim.
Son olarak harcanan çabaların neticeye ulaşması için işi sadece yöneticilere bırakmayarak
bütün meslektaşlarımın maddi manevi yardımlarını esirgememelerini dilerim.”
Sevgilerimle,
Levent Aksüt
Ve 2002 yılında derneğimizin resmi
kuruluş bildirisi yayınlanıyor
Derneğimiz, Mimarlar Odası’nın görev ve yetkilerini destekleyen, Oda’ya rakip olmayan,
mimarlık mesleğiyle ilgili önemli adımlar atmayı amaçlayan bir organizasyon olarak yapılandı.
Dolayısıyla derneğimizin, İstanbul’daki serbest meslek uygulayıcılarının dayanışmasını
yansıtması sebebiyle de mimarlık dünyasında önemli bir yeri var.
“Mimarlık mesleğini ve mesleğin uygulanmasını geliştirmek, toplumda saygınlığını ve etkinliğini
arttırmak, topluma olan sorumluluk anlayışı ile planlama ve inşaatın niteliğini yükseltmek
için 1985 yılında kurulan Türk Serbest Mimarlar Derneği bünyesindeki İstanbullu mimarlar,
Ankara’daki meslektaşlarıyla mutabakat halinde, ileride kurulacak diğer bölgesel serbest
mimarlar dernekleri ile bir federasyon çatısı altında buluşulması ve böylece ülke çapında
etkin ve güçlü bir sivil toplum kuruluşunun yaşama geçirilmesini sağlamak üzere 2002 yılında
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’ni kurmuşlardır.
İstanbul’da bir büroya sahip olmak için Yapı Endüstri Merkezi ile ortak çalışmalar başlattık.
TMMOB Mimarlar Odası üyesi serbest mimarların bu yerel kurumsal yapılanma ile küreselleşen
Dünya ve Avrupa Birliği ile ilişkiler düzlemindeki temsilinde daha etkin olabilmesi, merkezi ve
14
15
yerel yönetimlerin karar verme süreçlerine taraf olarak katkıda bulunabilmesi hedeflenmiş ve
çalışmalar bu doğrultuda sürdürülmüştür.”
İlk yönetim kurulumuz ve ilk üyelerimiz
İlk (geçici) yönetim kurulumuz, 25 Ocak 2003’e kadar görevlerini sürdürecek olan Levent Aksüt
(Başkan), Umut İnan, Aytaç Manço, Emre Arolat, Bünyamin Derman’dan oluşuyordu.
İlk üyelerimiz ise; Umut İnan, Doğan Tekeli, Haydar Karabey, Cafer Bozkurt, Günay Çilingiroğlu,
Levent Aksüt, Aytaç Manço, Ersen Gürsel, Sinan Genim, Yaşar Marulyalı, Ziya Canbazoğlu, Ayşe
Hasol Erktin, Murat Tabanlıoğlu, Doğan Hasol, Yavuz Selim Sepin, Cengiz Bektaş, Yalçın İleri,
Mehmet Konuralp, Bünyamin Derman, Emre Arolat, Neşet Arolat, Şaziment Arolat ve Nevzat
Sayın’dı.
Kurulumuz, 12 Ocak 2002 tarihinde yaptığı toplantıda, başvuruları halinde herhangi bir yeterlik
araştırması gerekmeksizin derneğimize üyelik kaydı yapılmak üzere önerilen meslektaşları,
tüzüğümüzün 34.2. Maddesi uyarınca tartışarak saptadı. Bu kapsamda sizin derneğimiz üyeliğine
davetiniz için karar alındığını bildirmekten onur duyuyor, meslektaşlarınızın kişiliğinize ve
mesleki kimliğinize saygı ifadesi olan bu karardan ötürü sizi kutluyoruz.
Katılımınız ve koyacağınız değerli katkılarınız ile yeni bir ‘’İstanbul mimarlık kimliği’’nin
oluşumuna önder olacağınıza inanıyor; bu vazife ile mutlu, başarılı yeni bir yıl diliyorum.
Saygılarımla,
Levent Aksüt
Kimler üye olabilecekti?
İstanbulSMD’nin üye adaylarına
yaptığı ilk duyuru
Mimarların topluma, müşterilerine, mimarlığın kullanıcılarına, yapı endüstrisine, mimarlık
sanatı ve bilimine karşı olan sorumluluklarını göstermek için bir yol gösterici niteliğindeki
tüzüğümüzü hazırladık.
Değerli meslektaşım,
İstanbul’un mesleki etkinlik bölgesindeki serbest tasarımcı mimarları, bilahare Ankara, İzmir,
Bursa, Antalya gibi diğer etkinlik bölgelerinde de aynı tüzük ile kurulmuş ve kurulacak SMD’leri
ile “Türk Serbest Mimarlar Birliği” çatısı altında, gelişmiş ülkelerdeki örneklerine uygun bir kurum
yapısı içinde ve mimarlık mesleği uygulamasının evrensel etik değerleri etrafında toplamak
amacı ile İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İstanbulSMD) 23 meslektaşımız tarafından 31
Temmuz 2002 tarihinde kuruldu.
Üyelerimizin bilgi ve yeteneklerini geliştirmeye çaba göstermeleri,
Bu oluşum, özellikle mesleki faaliyet alanımızı yasal düzlemde giderek daha yoğun biçimde
temelden değiştirmekte olan GATS ve AB uyum uygulamaları bağlamında, hizmetimizin
sektör temsilcisi olarak doğrudan muhatap olmak, etkin olmak, mesleğin ve uygulayıcılarının
gelişiminin, yarınının, kamusal yararının yapıcısı olmak zorunluluğunun doğal bir sonucu olarak
gelişti. Dernek amaçları ayrıntılı bir biçimde tüzüğümüzde saptandı.
Yasalara ve yürürlükteki diğer mevzuata aykırı olan, halk yararını tehlikeye sokan unsurları
reddetmeleri,
16
17
Bulundukları yörede iyi uygulamaları ile tanınan mimarların uyguladıkları teknik, bilgi ve
beceriyi izlemeleri,
Mesleki eylemlerin toplumsal ve çevresel etkilerini dikkate almaları,
Doğal ve kültürel mirasa saygılı olup, onun korunmasına yardımcı olmaları,
Mesleki açıdan toplumsal eylemlere katılmaları ve bu yolla mimari sorunlara toplumun dikkatini
çekmeleri, tüzüğümüzde bulunan temel kriterler arasında yer alıyordu.
İlk tespitler
2003 yılından başlayarak, yabancı kredi kuruluşlarının ve inşaat endüstrisinin desteği altında
uluslararası hizmet sermayesi piyasamıza girecekti.
İstanbulSMD’nin odaklandığı ilk
konu başlıkları
“Meslekte kalite ve etik… Üyelerimizin iyi eser vermiş, yükselmiş ya da yükselme yolunda olması;
kendi kuşağını ve yeni kuşakları etkileyecek nitelikte olması bizim için önemliydi. Oda’yla
kıyaslanmayı hiçbir zaman istemedik. Oda’nın görevinin tamamen farklı olduğunu hep ifade
etmeye çalıştık. Oda, devletten yetkisini alan bir kurum. Biz biraz da Oda’nın yoğunlaşamadığı
konulara ağırlık vermeye başladık. Politik olarak pozisyon belirlemedik ve tamamen mesleğin
menfaatlerine odaklandık. Bugün Türkiye’deki başarılı mimarların birbirini tanıması çok
önemli… Hakları hakkında konuşmaları, bir araya gelmeleri veya İstanbul ile ilgili olarak aktif
görev almalarının mesleğe ve İstanbul’a kazandıracakları üzerinde durduk. Amacımız tamamen
meslekteki kaliteydi, hâlâ öyle.” Cafer Bozkurt
Bunun sonucu olarak Türk mimarlarının iş alma şansının azalacağını, kurumsallaşamayacaklarını,
etkisizleşeceklerini görebiliyorduk. Ulusal yatırımlarımızda bir nitelik araştırması, kıyaslaması
yapılmamasından ötürü ulusal birikimlerimizde uğrayacağımız büyük kayıplar üzerinde
duruyorduk. Türk yapı malzemesi ve inşaat endüstrisinin giderek iç piyasadaki yerini kaybedeceği
açıktı. Erken küreselleşme filtreler ve geçiş dönemi önlemleri alınmadan gerçekleştiğinde
kuşkusuz asimilasyonlara ve yıkımlara sebep olacaktı. Bu bağlamda GATS sürecinde diğer
ülkelerin aldıkları önlemler ve uygulamalarına yansıttıkları incelenmeye değerdi.
İlk kararlar ve yeni görev dağılımları
Ofis buluşmalarımız ve dernek toplantılarımız, mesleki birikimlerimizi paylaşmamız ve birlikte
hareket etmemiz için iyi bir fırsattı.
İstanbulSMD’nin ilkelerini belirlerken…
Her şeyden önce dernek kurumsal bir yapıya sahip olmalıydı. Mesleki davranış ve ahlak
ilkelerine uyum zorunluluğu beklenmeli, dernek üyelerinin meslek onurlarını aktif olarak
koruyan yapısı şekillenmeliydi. Dernek, sektörün temsilcisi olması nedeniyle özel ya da
kurumsal yatırımcı kurum ya da kuruluşlarla doğrudan temasa geçmeli ve kalıcı ilişkiler
kurmalıydı. Siyasi partilerle ve parlamentoyla da doğrudan ilişki kurmalı ve taraf tutmadan
yönlendirici pozisyonunu belirlemeliydi.
Avrupa yakasında ve üyelerce kolay erişilebilir bir adreste yeni bir dernek merkezi kiralanması
ve burada geçici sekreterlik bürosu oluşturulması, İstanbulSMD’nin ilk kararlarından biriydi.
Kuruluş Kurulu’nun davetli üyeleri için önerilen ve üyelerimizce mutabakat sağlanan
meslektaşlarımız arasında Han Tümertekin, Oral Vural, Mutlu Çilingiroğlu, Ender Ergin, Turgut
Alton, Hayzuran Hasol, Can Çinici, Şevki Pekin, Arif Suyabatmaz, Hasan Çalışlar, Kerem Erginoğlu,
Mehmet Kütükçüoğlu, Doruk Pamir, Gökhan Avcıoğlu yer alıyordu.
Bu konularda isabetli bir tutum sergilersek mimarların desteğini alacağımızı düşünüyor,
ilkelerimizde herhangi bir sapma söz konusu olursa haklı karşı tutumlarla karşılaşacağımızı
biliyorduk.
Kuruluş Kurulu 22 Kasım 2002 tarihinde YEM’in toplantı salonunda bir araya gelecekti.
İstanbulSMD kuruluşunun, ilke ve amaçlarının duyurulması, tanıtılması amacı ile yapılacak
faaliyetler için Emre Arolat, Murat Tabanlıoğlu, Haydar Karabey düzenleme raportörleri olarak,
öneri raporu hazırlamak üzere yetkilendirildi.
18
19
Mimarlık eğitim kurumları, yapı malzemeleri üreticileri ve inşaat sektörü kurum ve kuruluşları
ile iletişime geçmek konusunda Doğan Hasol yetki aldı. GATS süreci, Kamu İhale Yasası,
yönetmelikler ve yasal mevzuat konularının takibi, meslek kurum ve kuruluşları ile ilişkilerin
Umut İnan tarafından yürütülmesine devam kararı alındı.
Yarışma projelerinin gündeme
gelmesi ve 2003 yılının diğer gündemleri
Yarışma projelerinin düzenlenmesine ve çalışmaların sergilenmesine ilişkin kararları 2003
yılından bu yana alıyorduk. Mimari proje yarışmalarını konu alan panellerin düzenlenmesi
konusu da aynı yıl gündeme geldi. “Mimari Proje Yarışmaları” sergisi ve paneli İTÜ Mimarlık
Fakültesi’nde 30 Eylül - 7 Ekim tarihleri arasında düzenlendi.
Bu önemli ilk adım, derneğimizin kuruluş ve varoluş amacını destekleyen önemli bir girişim
anlamına geliyordu. Ülkemizde “mimarlık meslek uygulaması” alanındaki yeni gelişmeler ve
bu gelişmenin sonuçları değerlendirilebilecekti. Bu yeni ortamda mimari proje yarışmalarının
önemi konusunda İTÜ, MSGSÜ ve YTÜ mimarlık fakülteleri temsilcileriyle değerlendirme
toplantıları yaptık. 22 Ekim 2003 tarihinde İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde bir araya geldiğimiz
temsilcilerle tartışma platformlarımızın sayısını arttırmak gelecek için umut vericiydi.
Yarışmaların önemini, niteliğini ve mimarlara düşen görevleri tartıştığımız günlerde 16-19
Ekim 2003 tarihinde düzenlenen Best03 Akıllı Binalar ve Evler Fuarı’nda derneğimiz adına yer
aldık. Yarışmalar gibi çoğalma ve fayda sunma imkânı veren girişimleri desteklemek amacıyla
görünürlüğümüzü artırmanın önemine inanıyorduk.
ODTÜ’de GATS konusuna ilişkin toplantıya derneğimiz adına Cafer Bozkurt’un katılması ile
hareketli bir yılı geride bıraktığımıza inanıyorduk.
Ulusal mimari proje yarışmaları
ve meslek hukukunun
eş zamanlı olarak tartışıldığı dönem
TSMD Yönetim Kurulu ile beraber dernek merkezimizde toplantı düzenlemek; AB ve GATS sürecinin bir
parçası olmaya ve bu sürece katkı sağlamak amacıyla planlar yapmaya ise tam olarak 2004 yılında
başladık.
Öte yandan yeni turizm alanlarının Bakanlık tarafından ihaleye çıkarılması üzerine, girişimcilerin yapılarını
‘’Ulusal Mimari Proje Yarışmaları’’ yöntemi ile inşa etmelerinin yaratacağı olumlu neticelerle ilgili olarak
Bakanlık ile bağlantıya geçtik.
“Mesleki Yeterliliklerin Düzenlenmesi ve Tanınması Hakkındaki Kanun Tasarısı Taslağı” ve “Mimarlık Meslek
Yasası Taslağı”nın hazırlanması; “Serbest Mimarlık Hizmetleri Uygulama, Büro Tescil ve Mesleki Denetim
Yönetmeliği Taslağı” konularında YEM’de yaptığımız çalışmaları da 2004 yılı gündemine eklemek gerek.
Amacımız kanun tasarısı taslağına katkı sağlamak ve “Mimarlık Meslek Yasası Tasarısı” hazırlamaktı.
Onur Üyelerimizle Divan
Oteli’nde, 2003
20
21
“Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama,BüroTescil ve Mesleki DenetimYönetmeliği”ni incelediğimizde
ise yönetmelikte iptalini istediğimiz noktaların ortaya çıktığını fark ettik ve gerekçelerimizi Mimarlar
Odası’na Ersel Gürsel aracılığıyla sunduk. Serbest mimarlık alanında hukuksal atılımlarımız; görüş
bildirmek, yorumlamak, katkı sağlamakla ilgili çabalarımız 2004 yılında da sürdü.
Mimarlık ve felsefe konusunda buluşmalarımıza renk katan Prof. Dr. Ahmet İnam gibi yerel yönetimlerin
mimar ilçe belediye başkanlarını da davet etmek de artık amaçlarımız arasında yer alıyordu. Ayrıca
İTÜ, YTÜ ve MSGSÜ mimarlık fakültelerinden derece ile mezun olan öğrenciler için ortak bir yarışma
platformu olan Arciprix ödülleri sürecinde, ‘’İstanbulSMD Özel Ödülü’’ verilmesi de aynı yıl aldığımız
kararlar arasındaydı.
“Anayasa Mahkemesi Binası Mimari Proje Yarışması” ile “Eskişehir Belediyesi Hizmet Binası Mimari
Proje Yarışması”nda ödül alan proje ve maketlerin sergilenmesi amacıyla İstanbul’a getirilmesi ise
yarışmalara verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizdi.
Mimari kültürün yayılması için gerekli sergi, sunum ve toplantıların mesleğin önemi ve
gerekliliğini vurgular şekilde hazırlanması gerekiyordu. UIA süresince dernek üyelerinin
işlerinden seçmelerle bir küratör bulunması, tema bağlamında sergi düzenlenmesi ve
sponsorlarla iletişim kurulması konusundaki çalışmalarımıza yön verdik. UIA boyunca otobüs
durakları ve billboardlarda kamuyu doğrudan meslekle tanıştırmayı amaçlayan ikinci bir sergi
hazırlanması ve sponsor bulunması konusuna odaklandık, Oğuz Öztuzcu’nun katkılarıyla bu
süreç hız kazandı.
UIA kongreleri, organizasyon ve içerik açısından, mimarlık mesleğine dair soyut ve pratik
konuları, sorunları, bilimsel çalışmaları, dünyanın dört bir yanından mimarların katılımı ile
sorgulayan, gündeme getiren ve tartışan bir platform. Üç yılda bir gerçekleştirilen UIA Dünya
Mimarlık Kongresi 2005 yılında İstanbul’da yapıldı. Dünya mimarlarının dikkatini İstanbul’a
çekmek ve özellikle Türkiye’de mimarlık bilincini yeniden uyandırmak için bundan daha iyi bir
fırsat olamazdı.
UIA Dünya Mimarlık Kongresi
2005 yılında İstanbul’da düzenlendi,
biz de kongredeydik…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Haldun Taner Tiyatrosu ve konservatuar binasının
yenilenmesi konusunda derneğimize başvuruda bulundu. Bu yapının Kadıköy meydanındaki konumu
ve yakın çevresi ile olan ilişkilerini dikkate alarak üyelerimizle yaptığımız değerlendirmenin ardından
sunumumuzu İBB İstanbul Turizm Atölyesi ile paylaştık ancak çalışmalarımız bu noktada kaldı ve
bir gelişme sağlanamadı. Bu sunumu Cem İlhan ile Bünyamin Derman’ın desteğiyle gerçekleştirdik.
Sunumda proje kapsamının genişliğini ve tüm sahil şeridini ilgilendiren bir boyutu olduğunu özellikle
vurgulamayı amaçladık.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metropolitan Planlama Merkezi ile danışmanlık düzeyinde yapılan
sürekli toplantılar sonucunda iki uluslararası ve dokuz ulusal yarışmanın açılmasına katkı sağlamak
amacıyla görüşlerimizi yazılı olarak iletmiş olmamıza rağmen, birim yönetiminin olumlu geri dönüşü
mümkün olamadı.
22
SMD’lerin düzenlediği Türk
Mimarlığından Kesitler Sergisi,
İTÜ Taşkışla, 2005
23
2005…
Mimari kültürün yaygınlaşması
için çalışmalar…
Mimarlar Odası’nın uygulamakta olduğu SMM ve asgari ücret, çizim ve düzenleme esasları
yönetmeliklerine yapılacak tüm itiraz ve hukuki işlemlerle ilgili çalışmaların yürütülmesi
konusunda her zaman olduğu gibi Umut İnan’dan destek aldık.
Dolayısıyla 2005 sadece neticelenmemiş girişimlerle geçmedi. Derneğimiz tarafından
projelendirilen, Mine Haydaroğlu’nun editörlüğünü üstlendiği, YEM Yayınları’ndan çıkan “100
Works 50 Architects” adlı kitabımızı kongrede dağıtmak üzere hazırladık. Derneğimizin üyesi
olan 50 mimarı belli başlı yapıtlarıyla tanıtan kitap, “mimar elinden çıkmış” yapıların son derece
az olduğu Türkiye’de “mimarlık” yapmayı sürdüren mimar sayısının azlığı düşünüldüğünde özel
bir önem taşıyordu. Ayrıca Türk mimarlığının bir kesitini sunuyor, bu alandaki incelemeler için
de bir kaynak niteliğini taşıyordu. Daha sonra kongrede sunulan “100 Works 50 Architects” isimli
kitabımızın Türkçe olarak yeniden yayımlanmasına karar verdik.
Öte yandan derneğimizin rutin buluşmaları sürüyordu. Prof. Dr. Cevat Erder’in ve daha sonra Prof.
Doğan Kuban’ın konuk konuşmacı olduğu yemekli toplantımız; üyelerimizden Sibel Dalokay
Bozer tarafından Özel Darüşşafaka Lisesi’nin ‘’Kariyer Günleri Etkinliği’’ kapsamında yapılan,
üniversite adayı öğrencilere mimarlık mesleğini tanıtan sunumumuz da bunu yansıtıyordu.
İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa serbest mimarlar derneklerinin aynı yıl bir araya gelmesi ve
birlik kurulması yönünde Bursa’da çalışma başlatması da heyecan verici gelişmeler arasında
yer aldı.
Mimari kültürün yaygınlaşması için özellikle medya ile ilişkileri kuvvetlendirerek gündemde yer
almamız konusunda çalışan isim ise o yıllarda Doğan Hasol’du. İstanbul’un önde gelen lise ve
dengi kurumlarında mimarlıkla ilgili konuşma ve sunumlar aracılığıyla şehir ve kent kültürünün
tanınmasını sağlamak ve mimarlık mesleğini tercih edecek olan yetenekli gençlerin ilgisini
arttırmak konusunda Sibel Dalokay Bozer önemli bir rol üstlendi.
Ayrıca mimarlık hizmetleri, “Asgari Ücret, Asgari Çizim ve Düzenleme Esasları Yönetmeliği” ile
ilgili hukuki işlemlerin yürütülmesi için Ankara’yla temaslarımızı hızlandırdık. 1. madde ile
ilgili üyelerimiz Umut İnan, Doğan Hasol, Doğan Tekeli, Yaşar Marulyalı, Neşet Arolat ve Haydar
Karabey de ayrı ayrı hukuki girişimde bulundular.
Konuyla ilgili dava dilekçesini başkanlığı döneminde yeniden inceleyen Doğan Tekeli, davada
en önemli talebimizin “asgari ücret denetiminin iptali” olması gerektiği üzerinde duracaktı. Bu
talebin de rekabet kanunu ve anayasaya dayandırıldığını, ancak talep uygun görülürse Oda
denetiminin tümüyle ortadan kalkması ihtimali olduğunu belirtecekti.
İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde Eskişehir Belediyesi ve Gaziosmanpaşa Belediyesi proje yarışmaları
sergisi, Yapı Fuarı boyunca dernek üyelerinin seçme işlerinden oluşan İstanbulSMD sergisi, UIA
kapsamında İstanbulSMD, TSMD ve İzmirSMD ile birlikte gerçekleştirilen belediyeye ait sokak
panolarında ‘’Mimarlık Gereklidir’’ sloganı ile duyurulan ‘’Güncel Türk Mimarisinden Kesitler’’
sergisi ile aktif bir yılı geride bırakıyorduk.
Prensip olarak bunu istemediğimiz için konunun Oda ve TSMD ile müzakere edilmesinin
uygun olacağını vurgulayacaktı. İstanbulSMD’den Oğuz Öztuzcu, İzmirSMD’den Şükrü Kocagöz,
TSMD’den Yurdanur Sepkin’den oluşan temsilcilerle Oda yetkilileri Ankara’da görüştü. Karşılıklı
olarak birçok konuda uzlaşmaya varıldı, ancak nihai görüşmelerin Oda Başkanı Eyüp Muhçu
ve İstanbulSMD dernek başkanı Doğan Tekeli arasında yapılmasına karar verildi. Ne yazık ki
başkanlar arasında yapılması komisyonca önerilen bu toplantı gerçekleşemedi.
24
25
2006 yılında aktiviteler
ve hukuki mücadeleler sürerken…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metropolitan Planlama Merkezi ile şehrin gelişim bölgelerine
dair strateji ve proje üretmek, dokuz ulusal ve iki uluslararası yarışmanın düzenlenmesine katkı
sağlama ve danışmanlık hizmeti verme çalışmaları 2006 yılına aktif bir başlangıç yapmamızı
sağlamıştı.
Sinan Genim’in, “Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu üyelerinin seçimi” ile ilgili yazısı da gündemi
hareketlendiren bir diğer konuydu. İstanbul’daki mimari yatırımlarda düşüncelerimizin alınması
konusundaki ısrarımızın yanı sıra mevcut çalışmalarla ilgili tepkilerimizi dile getirmeyi
amaçladığımız yıllardı. Bu amacımıza da geçmişe oranla daha hızlı bir şekilde ulaştığımızı
görüyorduk. Sinan Genim tarafından hazırlanan, Bilgi Edinme Hakkı Yasası’na istinaden Kültür
Bakanlığı’na gönderilen “Anıtlar Kurulu Üyelikleri” ile ilgili yazının Yönetim Kurulu üyemiz Hakkı
Moltay’ın desteğiyle şekillenmesi buna en iyi örnektir. Bir başka örnekse, mimari projelerin
ruhsat alma sürecinde “proje tescil belgesi” olarak mimar veya işverenden talep edilen ücretin
hangi yasal koşullara bağlı olarak yapıldığı konusunda bilgilendirilme isteğimiz ile Beyoğlu,
Kadıköy, Şişli, Eminönü, Beşiktaş, Bakırköy, Fatih ve Üsküdar belediyeleriyle iletişime geçme
hamlemizdir.
Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurulması ve geliştirilmesi projesine katkıda bulunmak
amacıyla sponsor bulma çalışmalarımızı da bu motivasyonla gerçekleştirdik. İTÜ ile söz konusu
sponsor arasındaki bağlantının kurulmasına karar verdik. Ayrıca Uluslararası Yapı Fuarı’na
ilişkin Yapı Endüstri Merkezi’nin davetine bir sergi ile katılarak aktivite ve iletişim alanlarımızı
genişleteceğimiz inancındaydık. Bunun neticesinde Yapı Endüstri Merkezi’nin daveti üzerine
fuara, üyelerimizin en son projelerinden oluşan bir sergi ile 3-7 Mayıs 2006 tarihinde katıldık.
S.O.S İstanbul
Mimarlık Öğrencilerine Açık Fikir
Proje Yarışması 2006 yılında başlıyor!
“Kuruluş dönemi zordur. O dönemlerde fazla atılım bekleyemezsiniz. Dernek ancak ayakları
üzerinde durmak için çalışmıştır, etkinliklere sıra bu aşamadan sonra gelmiştir. O bakımdan
kuruluş aşamasından sonra derneğimize başkanlık eden isimler gibi ben de şanslı bir dönemde
sorumluluk aldığımı hissediyordum.” Doğan Hasol
Kurumların mimarlardan telif hakkını devralmalarıyla ilgili olarak, telif hakkının devamlılığının
araştırılması için konunun uzmanlarıyla yaptığımız görüşmeler de atılımlarımıza örnek olarak
gösterilebilir.
12 Nisan 2006 tarihinde Armada Otel’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Küçükçekmece-Avcılar
İç Dış Kumsal Alanı Kentsel Tasarım Projesi, Kartal Alt Merkezi ve Kartal-Pendik Kıyı Kesimi
Kentsel Dönüşüm Projesi ile ilgili olarak görüşlerimizi bildirmek üzere bir basın toplantısı
düzenledik.
İstanbulSMD S.O.S Öğrenci
Yarışması, AKM’nin Yeniden
Kent Kültürüne, Taksim
Meydanı’na ve İstanbul’a
Bu hukuki mücadelelerin ve kamuoyu bilgilendirmelerinin yanı sıra düzenleyeceğimiz
etkinliklerin de amaçlarımızı duyurma noktasında bize destek vereceğinin bilincindeydik.
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nün Mardin’de gerçekleştirdiği İTU MardINT Eğitim,
26
Kazandırılması İçin Alternatif
Öneriler Sergisi, İTÜ Taşkışla,
2007
27
İstanbulSMD S.O.S Öğrenci
Yarışması, AKM’nin Yeniden
kapasitesine sahip sivil toplum kuruluşları çerçevesinde örgütlenmiş kentliler olarak belirledik.
Kent Kültürüne, Taksim
Meydanı’na ve İstanbul’a
Kazandırılması İçin Alternatif
Öneriler Sergisi, İTÜ Taşkışla,
2007
İstanbul’un kentsel gelişimi sonucunda, kentin önemli konumlarındaki liman ve gar tesisleri,
varoluş nedenlerini giderek yitiriyordu. Bunlardan, Karaköy-Galata Limanı için projeler
geliştirildiğini biliyorduk. O günlerde Haydarpaşa Gar ve Harem liman bölgesi için hazırlanmakta
olan projeler kamuoyunda tartışılıyordu. Sirkeci Gar bölgesi, Haliç Tersanesi, Yenikapı’nın da
gündeme geleceğini öngörüyorduk.
Ne yazık ki kentin bu en değerli bölgelerinde tasarlanan “dönüştürme” operasyonlarının hangi
yönde olacağı konusunda daha çok politik karar vericiler ve yatırımcı gruplar belirleyici oluyor.
Kentliler, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri kendilerine danışılmadan ortaya atılan
projeler karşısında haklı tepkilerini bugün de dile getiriyorlar.
İstanbulSMD olarak bu gelişmeler karşısında yalnızca itiraz belirtmenin yeterli olmayacağını
düşündük ve “alternatif projeler” üretmenin önemine inandık.
Bu yapıcı görevin öncelikle gençliğe de ait olduğu düşüncesiyle söz konusu noktalar ile ilgili
olarak 2006 yılında, eğitimini sürdürmekte olan mimarlık öğrencilerini etkin rol almaya davet
ettik ve Haydar Karabey’in jüri başkanlığını üstlendiği, mimarlık öğrencilerinin katılabileceği
“İstanbul’un Liman Bölgelerinin Dönüştürülmesi Sürecinde Alternatif Öneriler” adı altında bir
fikir proje yarışması düzenledik.
Yarışma kapsamında üretilen projelerin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin liderliği altında
işleyecek üçlü aktör modeline dayalı bir sistem içinde kurgulanacağını düşünerek hareket
ettik. Aktör gruplarından birincisini yerel yönetim organları, ikincisini projeyi gerçekleştirecek
yatırımcı gruplar, üçüncüsünü ise kamusal alan ve kamusal ilişki üretiminde inisiyatif alma
28
Yarışmaya katılarak proje üretecek öğrenciler bu işlev grupları arasındaki oranı ve dengeyi
belirleyecek, işlevleri buna göre detaylandırarak program oluşturacak ve işlevler arasındaki
ilişkiyi dengeleyeceklerdi. Bu bir fiziksel mekân kullanım senaryosu olduğu kadar siyasal karar
alma, mekân üretme ve sosyal kullanım senaryosu anlamına geliyordu.
“AKM’nin Yeniden Kent Kültürüne, Taksim Meydanı’na ve İstanbul’a Kazandırılması İçin Alternatif
Öneriler” geliştirmek amacıyla aynı adla S.O.S İstanbul kapsamında mimarlık öğrencilerine aynı
adla açık fikir projesi yarışması düzenleme vakti gelmişti.
2007 yılında Cem İlhan’ın jüri başkanlığını üstlendiği yarışmaya katılımın nitelik ve nicelik
açısından yüksek oluşu, bir yıl sonra S.O.S yarışmasında geldiğimiz nokta söz konusu
olduğunda heyecan vericiydi. Konuları gençlerle paylaşmış, sorumluluk almalarını, geleceğe
dönük çözümler üretmelerini ve görüşlerinin arkasında durmalarını beklemiş ve cevap almıştık.
Kentin söz sahipleri olan yöneticiler, yerel ve küresel yatırımcılar, kentliler, sivil toplum örgütleri
ve uzmanlardan oluşan gruba gençlerin de dâhil olması projenin temel amaçlarından biriydi.
Gençlerin, AKM’nin korunarak ve eksiklikleri giderilerek yaşamasını sağlamak ve yeniden sıcak
bir mekân haline getirmekle ilgili önerileri ilham vericiydi.
S.O.S yarışmasının 2010 yılında üçüncüsü düzenlendi. Gençlere, “Küçüksu Çayırı çağdaş kent
yaşamına nasıl dâhil edilebilir?” sorusunu sorduk.
Jüri başkanlığını Ersen Gürsel’in üstlendiği yarışmanın amacı her sene olduğu gibi belirlenen
proje konusu hakkında düşünceler üretmek ve mimarlık öğrencilerinin İstanbul’la ilgili etkin
rol almalarını sağlamaktı. Tema 60 yıldır Anadolu Hisarı’nda ikamet eden Doğan Kuban
tarafından ortaya atılmıştı. İstanbul’un tarihi değerini hâlâ yansıtabilen yegâne noktalardan biri
olan Küçüksu ile ilgili yarışma konsepti, “Küçüksu ve Çevresi Yeniden İşlevlendirme Sürecine
Alternatif Çözümler” olarak belirlendi.
Gençlerden Küçüksu Çayırı’nı estetik ve işlevsel bir bütün olarak yeniden kent yaşamına
29
Yandaki fotoğraf
Beykoz Kültür Merkezi’nde
S.O.S Öğrenci Yarışması Sergisi
kapsamında öğrencilerle
sohbet, 2010
“Küçüksu ve Çevresi Yeniden
İşlevlendirme Sürecine
Alternatif Çözümler” konulu
S.O.S Öğrenci Yarışması için
hazırladığımız afiş
katmalarını istedik. Genel kent imgesine 15. yüzyılın başında yapılan bir hisar ile katılmış
bu tarihi noktanın kent bilincine işlenmesine gençler aracılığıyla destek vermeyi amaçladık.
Boğaz’ın bu en güzel doğal ve tarihsel bölgelerinden birini, halkın günlük yaşamına kazandırmayı
hedefleyen projeler bekledik ve yoğun katılımdan yine mutluluk duyduk.
İstanbulSMD ve
kamuoyuyla iletişimin önemi
Doğan Tekeli PR konusuna büyük ağırlık veriyordu.
“Yönetim kurulu bir PR şirketi görevlendirmeyi kabul etti. Seçimler yapıldı, fiyatlar alındı.
PR şirketi, bütçemiz kısıtlı olduğundan altı ay süre için tayin edildi. Diğer yandan derneğin
etkinliklerini arttırmayı hedefliyorduk. 60 kadar üyenin aidatıyla yaşayan bir dernektik.
Toplanan üye aidatları kira ve görevlendirdiğimiz iki arkadaşımızın maaşlarına anca yetiyordu.
Sponsorluklar alabileceğimizi düşündüm. Bunun üzerine ilk yıl içinde 4 firmanın derneğimize
sponsor olmasını sağladık. 30’ar bin liradan 120 bin lira gelir elde ettik. 60 bin lira mevcut
bütçemizin yanında 120 bin lira büyük bir katkı sağladı. Bir süre sonra AB fonlarından
yararlanabileceğimiz üzerinde durduk. Oğuz Öztuzcu’yu bu konuyu izlemekle görevlendirdik.
Eksik olmasın Ankara’ya gidip AB’nin Hazine Müsteşarlığı temsilcileriyle görüşerek bir projenin
nasıl hazırlandığına ve yapılması gereken sunumun kapsamına dair bilgileri bizimle paylaştı.
Sonrasında AB projeleri hazırlayan bir danışmanlık firması ile işbirliği yapma kararı aldık.
30
Bu firmaya yapabileceğimiz araştırmalarla ilgili öneriler götürdük. Toplumumuzdaki mimarlık
bilincini yaygınlaştırmak istiyorduk. İçtenlikle inanıyorum ki mimarlık toplumumuzun önemli bir
kısmının umurunda değil. Sınırlı bir kesim mimarlıkla çok az ilgileniyor ve mimarlık hakkında
çok az bilgi sahibi. Mimarlığı alınması gereken bir ruhsat ya da belge gibi düşünüyorlar. Peki,
onun arkasındaki düşünce nedir? Pek çok kişi mimarlığın topluma yapacağı katkının farkında
değil. Bizim düşüncemiz ve amacımız bunu anlatabilmekti.” Doğan Tekeli
PR çalışmaları ve AB projeleri konusunda verdiğimiz kararların ardından yetkili kişi ve kurumlarla
sözleşmelerimizi imzaladık. Derneğin tanıtım çalışmaları için düzenli olarak firma yetkilileriyle
toplanarak stratejik planlama yapmaya ve dernek imajının belirlenmesine karar verdik. Kısa
bir süre sonra Doğan Tekeli’nin AKM’nin yıkılmak istenmesi üzerine CNBCE, NTV ve Haber Türk
kanallarında yaptığı açıklamalar yayınlandı.
Aynı dönemlerde Umut İnan TSMD ile yapılan toplantıya katılmış; TSMD, İstanbul ve İzmir
dernekleri bu toplantıda temsil edilmişti. TSMD çatısı altında bir komisyon kurulmasına karar
verilen bu toplantının ardından İstanbulSMD’yi Umut İnan temsil etti. Komisyonda SMD’ler ortak
bir meslek yasa tasarısı hazırlamayı amaçlıyorlardı.
Arkitera yetkilileri Ömer Kanıpak ve Ömer Yılmaz ile yaptığımız görüşmelerin amacı, öncelikle
TSMD, Arkitera ve İstanbulSMD’den temsilcilerin katılımıyla gerçekleşecek bir komisyon
kurulmasıydı. Bu güç birliğinin “SMD Platformu” olarak adlandırılmasını istiyorduk. Platformda
İstanbulSMD’yi Haydar Karabey’in temsil etmesine karar verdik. TSMD’den İlhan Kural ya da
Hasan Özbay’ın temsilci olarak katılmalarını rica ettik.
31
Kentsel dönüşüm projeleri konusunda araştırma yapmayı sürdürdük. Bu araştırmada öncelikle
belediye faaliyetlerini internet ortamında incelemeye karar verdik.
2007’nin bir diğer önemli girişimi “AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun
Geliştirilmesi-Mesleki Örgütler Hibe Programı” kapsamında sunulan “Fragments of Living in
Architecture” başlıklı projenin hibe alması için yaptığımız çalışmalar oldu ve derneğimiz adına
Oğuz Öztuzcu bu konuda çalışmalara başladı. Modern mimariyle birlikte yeni teoriler ve yorumlar olduğu gibi sorgulamalar da oldu.
Derneğimiz mimarlık söz konusu olduğunda istenilen her projenin hayata geçemeyeceğini
vurgulamak istedi. Mimarlıkta limitler ortadan kalktığında yaşanan karmaşayı da göz önünde
bulundurarak şöyle bir düşünce geliştirdik: “Özel sektör kendi binasına istediği ifadeyi verebilir.
Ancak kamu sektörü keyfi ve ideolojik yorumlamalarla bina inşa etmemeli. Harcanan herkesin
parası ve kent de herkesin kenti. Belediye başkanının kişisel düşüncesiyle mimarlık yapılamaz.
Mimarlık mimarlara bırakılmalı.”
Ayrıca 2007’nin Ekim ayında açılacak olan “Binalar Konuşunca Mimarlık Susar” konulu sergi için
de çalışmalar başlamıştı..
Türkiye’deki okulları Osmanlı-Selçuk mimarisine göre yaptırma, bir şehri küçük Paris haline
getirme gibi keyfi projelerden ilham aldık ve Cemal Endem’in, Türkiye’deki benzer örneklerden
oluşturduğu 400 fotoğrafını Uğur Tanyeli’nin küratörlüğünde sergileme projesini ortaya attık.
Binalar konuşunca mimarlık susar
Mimarları temsil eden bir kuruluş olarak sergide hiçbir mimarın adını kullanmama kararı
aldık. Meslektaşlarımızın da etki altında kalarak bazı projelere imza attığını biliyorduk. Kamu
otoritesinin baskısı altında proje üretmenin zorlukları üzerinde duruyorduk.
“Binalar konuşunca mimarlık susar” isimli sergimizi AKM’de düzenledik. Türkiye’de sıkça
görülmeyen bir mimari eleştiri yapmak, mimarlık üzerindeki ideolojik baskıyı çarpıcı örneklerle
ortaya koymak sergi projemizin çıkış noktasıydı.
Binalar Konuşunca Mimarlık
Susar Sergisi 2007’de AKM’den
sonra MSGSÜ’de de
düzenlendi.
Yandaki fotoğraf
Binalar Konuşunca Mimarlık
Susar Sergisi, AKM, 2007
32
33
Postmodernizmin mimariyi serbestleştirdiği hakkında da her zaman olduğu gibi o günlerde
de konuşuyorduk. Ancak sergide yer alan örneklerde bir serbestlik olmadığını, var olan şeyin
mimariyi tarihi bir kalıba hapsetmek olduğunu vurgulamaya çalıştık.
Proje kapsamında NTV’de 13 bölümlük dizi olarak 2009’da yayınlanan “Yaşasın Mimari” adlı
program, birikimlerimizi yansıtacağımız, kamuoyunu mimarlığın farklı unsurları hakkında
bilgilendireceğimiz, farkındalık yaratacağımız değerli bir arşiv niteliğine sahip oldu.
Geçmişle etkileşim halinde olan, ayrıca zamanın ruhunu yansıtan özgün bir mimarinin
oluşması son derece önemli... Mimarinin hataları ve çelişkileri yansıtan bir gücü var ve kimlik
bunalımımızın izleri mimarimizde sıklıkla görülüyor.
Dizinin sunuşu niteliğindeki ilk bölümde genel olarak mekân kalitesi kavramına odaklanıldı.
Yalnızca tekil yapılar değil, kentsel çevreleri de incelendi. Kaliteli mekânların gündelik yaşamı
zenginleştirdiği, buna karşılık kaliteden yoksun mekânların yaşam kalitesini de yok ettiği uyarısı
yapılarak, bu konu hakkında toplumsal farkındalık gereksinimine dikkat çekildi. Atilla Yücel
danışmanlığında gerçekleştirilen bu ilk bölüme Feride Çiçekoğlu, Sema Topaloğlu ve Alparslan
Ataman da destek verdi.
12 Aralık 2007 Çarşamba günü İstanbul Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu’nda açılışını
yaptığımız “Binalar Konuşunca Mimarlık Susar” adlı bu serginin çıkış noktasını, “mimarlığın
ideolojiyi empoze etmemesi, çağını ifade ederse sanatın değerli ve anlamlı olması” olarak
özetlemek mümkün. Bu serginin bir diğer amacı da demokrasinin alanını genişletmekti. Sergi
aracılığıyla geçmişi kopyalayarak suni bir tarih yaratılmaması gerektiği üzerinde de durduk.
Serginin yarattığı etkiden; TV ve basında yer alma sayısından ve gördüğü ilgiden memnun kaldık.
2008 yılına damgasını vuran
FOLIA (Fragments of Living in
Architecture) projesi
“Mimar ve İşvereni” konulu ikinci bölümde ise iyi mimari eserlerin iyi mimarlar kadar iyi
işverenlere de bağlı olduğu vurgulandı, örnekler üzerinden işveren ve mimar ilişkileri irdelendi.
İşverenlerin projeye müdahale etmesinin zenginleştirici ve zedeleyici olduğu durumlar ele
alındı. Doğan Tekeli’nin danışmanlığını üstlendiği bölüme Oğuz Öztuzcu, Behruz Çinici, Ersen
Gürsel, Han Tümertekin, Uğur Tanyeli, Emine Cansever Öğün ve Emine Edip Sertel de yorumlarıyla
katıldılar.
2008 yılında, Doğan Tekeli başkanlığındaki 4. Dönem Yönetim Kurulu’muz, Avrupa Birliği ve
Türkiye arasında sivil toplum diyalogunun geliştirilmesi için hayata geçirilen Mesleki Örgütler
Hibe Programı’ndan yararlanmak üzere “Fragments of Living in Architecture” (FOLIA) adlı projeyi
hayata geçirmek için bir adım attı. Alman Mimarlar Birliği Bundes Deutscher Architekten (BDA),
Bilgi Üniversitesi ve AB Vakfı ile yapacağımız işbirliğinin de projede belirtilmesiyle Avrupa
Birliği’nden hibe almaya hak kazandık.
Yurtiçi ve yurtdışından örneklerle mimarlığın anlatıldığı on üç bölümlük TV dizisi ile Paris ve
İstanbul’da düzenlenecek mimarlıkla ilgili iki konferanstan oluşan bir yıllık projeyi 2009 yılında
Doğan Hasol başkanlığındaki 5. yönetim devraldı ve FOLIA çalışmaları, başından beri olduğu
gibi İstanbulSMD Başkan Yardımcısı Oğuz Öztuzcu ’nun proje yöneticiliğinde devam etti.
FOLIA projesinin afişi
34
35
Kentlerin mekânsal karakterlerini ve ayırt edici özelliklerinin iyi planlamanın yanı sıra iyi
tasarımla oluşabileceği temasının işlendiği “Bir Kentte Dolaşmak” isimli bölümde İstanbul,
İzmir, Ankara ve Barselona örnekleri incelendi. Kentlerde yaya kullanımına ayrılan alanlarda
oluşturulan bulvar, meydan, kıyı düzenlemelerini ve kentsel buluşma noktalarını tanımlayan
sanat nesnelerinin önemine değinildi. Türkiye’de son yıllarda sayısı fazlaca artan AVM’lerin
aslında “güvenli minyatür kent” merkezlerine alternatif sunduğuna dikkat çekilerek, kentsel
merkezlerin canlandırılması konusuna vurgu yapıldı. Şükrü Kocagöz’ün danışmanlığını yaptığı
bölüme Ersen Gürsel, Hasan Özbay, Murat Tabanlıoğlu, Baykan Günay (plancı), Josep Acbebillo
(Barselona Eski Baş Mimarı) da yer aldı.
Bir kente karadan, havadan, denizden yaklaşırken kullandığımız garlar, tren istasyonları,
havaalanları gibi yapıların yarattığı ilk etkiyle oluşan izlenimler, kentin içine girdikçe kamusal
alanlar ve simge yapılarla değişir, zenginleşir... “Kentin İzi, Mimarisi” konulu bir sonraki
bölümde ise tasarlanan oluşturulmuş kentsel mekânların Barselona, Berlin, Hamburg ve Madrid
üzerinden işlenmesini amaçladık. Ankara ve İstanbul da farklı karakterleriyle program içeriğine
katkıda bulundu. Ertuğ Uçar’ın danışmanlığında gerçekleştirilen bölüme Pelin Tan (sosyolog),
Massimiliano Fuksas, Carmen Amoros (Madrid Belediyesi), Volker Roscher (Hamburg BDA
Başkanı), Juan Carlos Montiel (Barselona Belediyesi) ve Baykan Günay (plancı) da aydınlatıcı
yorumlarıyla katıldı.
Hayallerinizi süsleyen evler hangileri? Kentlerimizdeki konutlar bizler için yuva da olabiliyorlar
mı? Hangileri nitelikli konut sayılabilir? Devletin yaptığı ucuz konutlar gerçekten ucuza mal
oluyor mu? AB ülkelerinde sosyal konutlar nasıl yapılıyor? Bu köklü meseleler sosyal yaşam,
sürdürülebilirlik ve modernizm perspektifinden “Dünyaya Yerleşmek” adlı bölümde incelendi.
Emre Arolat’ın danışmanlığında gerçekleşen program; Joaquin Torres, Dürrin Süer Kılıç, Carmen
Amoros (Madrid Belediyesi), Joaquin Pascual (Barselona Belediyesi), Nuran Ünsal ile renklendi.
“Dünyada Yer Edinmek” adlı bölümde ise yaşam boyu içlerinde, çevrelerinde zaman geçirdiğimiz
eğitim ve çalışma mekânları incelendi. Başarılı okullar ve ofis yapıları üzerinden mekân
kalitesinin hayatımıza neler kattığı ele alındı. Ömür Kanıpak’ın danışmanlığını üstlendiği
bölümde Haydar Karabey, Semra Uygur, Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar ve Mürşit Günday da
yer aldı.
Mimarlığın temel dayanaklarından biri olan yer kavramı gerek mekâna gerek sosyal hayata
etkileriyle “Yerellik, Yenilik, Yersizlik” adlı bölümde incelendi. Yerine uygun mimari nedir?
Yandaki fotoğraf
FOLIA Danışma Kurulu
toplantısı, Belkıs Uluoğlu,
Ali Cengizkan, İhsan Bilgin,
NTV’de yayınlanan Yaşasın
Neşet Arolat, Doğan Tekeli,
Mimari adlı dizimizin
Oğuz Öztuzcu,
jeneriğinden görüntü
Timur Kayserilioğlu, Tülin Hadi
ve Gözde Onaran,
Bilgi Üniversitesi, 2009
36
37
Yersizlik duygusu neden metropollerle ilgili bir kavramdır? Yeni AVM’ler yersizlik duygusunu
nasıl kullanıyorlar? gibi soruların cevaplarının arandığı bölümde Şengül Öymengür bölüm
danışmanı olarak görev aldı. Oktay Ekinci, Derya Akdurak ve Murat Uluğ da değerli fikirlerini
izleyenlere sundu.
Mimarlığın, üretildiği çağın kültürünü yansıtmasını bekleriz. Mimarlık ürünlerini birer sanat
eseri olarak değerlendirebilmek buna bağlıdır. Kendi zamanını yansıtmak yerine eski bir
dönemi taklit eden yapıların neden sanat yönü eksiktir? Bu açıdan, örneğin Ankara Keçiören’de
gerçekleştirilen uygulamalar neden olumsuzdur? Kamu yapılarının durumu bu açıdan neden
daha ayrıcalıklı ve önemlidir? “Mimarlık Zamanın Barometresi” adlı bölümün danışmanlığını
Faruk Şahin üstlendi. Aydan Balamir, Murat Uluğ ve Erkut Şahinbaş da programda yer aldılar.
Tüketim toplumunun beğenilerini yansıtan popüler kültür, farklı olmak için mimarlığı
kullandığında, güney kıyılarımızda olduğu gibi “sahte” dünyalarla karşılaşıyoruz. Yakılıp
yıkılan tarihi konutlar yerine betonarmeden eskiymiş gibi yapılan tarihi konut taklitleri kentleri
kuşatıyor. Gerçeklik duygusunun yitirilişini irdeleyen “Mimarlıkta Sahtelik, Sahicilik” adını
verdiğimiz bölümde yaşadığımız çağın değişimlerine mimarlık sanatının nasıl tepki verebileceği
üzerinde duruldu. Abdi Güzer’in danışmanlığını üstlendiği bölümde Aydan Balamir, Doğan Tekeli
ve Oktay Ekinci’nin görüşlerine de yer verildi.
“Dönüşüm, Canlanma, Başkalaşma”… İşlevsiz kalmış sanayi yapıları veya liman alanları uzun
süredir karma kullanımlarla yeniden değerlendiriliyor. Bu tür dönüşüm alanları sayesinde kimi
kentler yeni iş ve rekreasyon alanları yarattılar ya da tarihin trajik anılarını silerek geleceği
umut ve güvenle karşılamayı tercih ettiler. “Karma kullanım” kavramının öne çıktığı dönüşüm
projelerinin ele alındığı bu bölümün danışmanlığını Güzin Konuk ve Asuman Yeşilırmak üstlendi.
Mario Rupert (Barselona) Volker Roscher (Hamburg), Cafer Bozkurt, İhsan Bilgin, Ali Osman
Öztürk ve Hasan Kalcı (yatırımcı) da görüşleri alınan isimler arasındaydı.
Yapılı çevre, enerji tüketiminde en önemli etkenlerin başında geliyor. Örneğin dünyadaki bütün
katı atıkların %50’sini inşaat molozlarının oluşturduğunu biliyoruz. Mimarlar son yıllarda
olabildiğince az enerji tüketen yapıları tasarlamanın peşindeler. “Yeşil Mimari” adını verdiğimiz
bölümde Avrupa ve Türkiye’den başarılı örnekler aracılığıyla doğa dostu tasarımların kaliteli
mimariyle çözüldüğü örnekler üzerinden, “sosyal ve fiziksel sürdürülebilirlik” kavramları ele
38
alındı. Ayşe Hasol Erktin’in danışmanlığını üstlendiği programa Volker Roscher (Hamburg), Flora
Van Gaalen (Amsterdam), Josep Acebillo (Berlin), İhsan Bilgin, Serhat Akbay, Abdi Güzer ve
Hüseyin Bütüner de katıldı.
“Gelecek ve Mimarlık”, dizinin son bölümü olarak anlamlı bir içeriğe sahipti. Gelecek ve mimarlık
kavramlarının teknolojiyle doğrudan ilişkisi ve gelişmiş teknolojik malzemeler ve yöntemlerle
tasarlanmış yapıların geleceğe olan etkisinin tartışıldığı bölümde, “doğaya meydan okumak”
değil, doğanın varlığına destek olmak yaklaşımı vurgulandı. Sosyal ve teknolojik gelişmelerin
hayatımızın ve mimarlığımızı nasıl etkileyeceği, mimarlığın bu gelişime ne tür cevaplar vermekte
olduğu, yine örnek yapılar üzerinden anlatıldı. Kadri Atabaş’ın danışmanlığını üstlendiği bölüm;
Ayşen Savaş, Hüseyin Kahvecioğlu, Gökhan Avcıoğlu ve Doğan Hasol’un desteği ile başarılı ve
anlamlı bir son söz olma özelliğini taşıdı.
Oğuz Öztuzcu’nun kaleminden
belgeselin öyküsü…
“10 Mayıs 2007… İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin üyesi olduğum 4. Yönetim Kurulu’nun
olağan toplantısındayız. Başkan Doğan Tekeli, “derneğimize bir danışmanlık kuruluşu tarafından
Avrupa Birliği sivil toplum kuruluşları fonlarından faydalanabileceğimiz konusunda bilgi geldi”
dediğinde heyecanlandığımı hatırlıyorum. Konuyla ilgili görüşmeler oybirliğiyle alınan, “bir
TV belgeseli hazırlanması için AB proje fonlarına başvurma” kararıyla sonuçlanıyor. Sıra bu
projenin yöneticisinin, dolayısıyla da sorumlusunun kim olacağı konusuna geldiğinde buna
talip oluyorum ve 2,5 yıl sürecek çok yoğun bir çalışmanın sorumluluğunu yükleniveriyorum.
2007 Temmuz ayı başında bize projeyle ilgili öneri getiren AB danışmanı Gözde Onaran ile
başvuru hazırlıklarına başlıyoruz. Daha bu aşamasında doldurulması ve tanzim edilmesi
gereken form ve evrakların çokluğu, proje sonuçlanana kadar bizleri nelerin beklediği hakkında
ilk bilgiyi veriyor. Biraz endişelenmeye başlıyorum...
AB’den hibe almaya hak kazanabilmek için mutlaka bir Avrupa Birliği ülkesinde benzer
alanda faaliyet gösteren bir kuruluşla ortaklık yapılması gerektiğinden ve hibe edilen tutarın
39
bir bölümünün bu kuruluşa ödenmesi şart koşulduğundan bir ortaklık arayışına giriyoruz.
Sonunda Alman Mimarlar Birliği’ne (BDA) hazırlayacağımız filmin tercüme edilerek Almanya’da
dağıtımını yüklenmeleri karşılığında ortaklık teklif ediyoruz. Teklifimize olumlu yanıtın gelmesi
uzun zaman alıyor.
ve gösterim süresi dâhil olmak üzere 12 ayda tamamlanması gerekiyor.
Dosyanın tesliminden yaklaşık bir yıl sonra AB’den “...Teklifiniz finalde, ancak başta teklif
bütçeniz olmak üzere bazı konularda revizyon gerekiyor” diye müjdeli sayılabilecek ilk haberi
alıyoruz. Şöyle veya böyle bu hibeyi alacağız diye düşünüyorum. Bundan sonra AB tarafından
yapılan kesintileri dikkate alan ve son derece detaylı olarak hazırlanması istenen yeni
bütçeyi AB normlarına göre hazırlayıp terminden bir gün önce basılmak üzere yönetim kurulu
üyelerimizden Timur Kayserilioğlu’nun yardımlarıyla hazırlıyoruz.
Yönetim kurulu üyesi olarak herhangi bir ücret almayı etik açıdan doğru bulmamam nedeniyle
“koordinatör” olarak bana tahsis edilen kaynağı, AB’nin de onayını alarak, projenin yürütülmesi
için teknik konuları yüklenecek Gözde Onaran’ın istihdamına aktarıyoruz. İlk işlerimizden biri
de ileride tüm projenin sacayaklarından biri olacak Dilek Safer’i proje sekreteri olarak aramıza
katmak oluyor.
Bu arada hiç olmayacak bir şey oluyor. Tüm dosyalar nedenini anlayamadığımız bir şekilde
Timur’un bilgisayarından sırra kadem basıyor. Bu durum Timur’u birkaç yıl yaşlandırıyor. Yılmıyor
ve AB’den tekrar ek süre istiyoruz. Bütçe yeniden tanzim ediliyor ve bu sefer zamanında teslim
ediyoruz. 1 Temmuz 2008 tarihinde hibe almaya hak kazandığımız bildiriliyor. Ankara’ya giderek
7 Temmuz 2008’de İstanbulSMD adına sözleşmeyi imzalıyorum. Projenin bütçesi 211.000 avro
İşe başlarken ilk fark ettiğimiz şey AB tarafından sonradan yapılan kadro ve bütçe kısıtlamaları
nedeniyle projeyi tamamlamak için çok zorlanacağımız oluyor.
Yurtiçi ve yurtdışı film prodüksiyonu için ayrılmış toplam kaynak 60.000 avro. Yayın ücreti için
ise AB yazık ki kaynak aktarmıyor. Bu nedenle diziyi ücretsiz olarak yayınlayacak bir kanal
bulmamız gerekiyor.
Hemen işe koyuluyoruz. Tabii öncelikle danışma kurulu oluşturuluyor. Bu kurul şu üyelerden
oluşuyor: Doğan Tekeli, Neşet Arolat, Oğuz Öztuzcu, Timur Kayserilioğlu, İhsan Bilgin, Atilla
İstanbulSMD ofisinde
gerçekleştirdiğimiz FOLIA
toplantılarından birinde...
Yandaki fotoğraf
FOLIA Danışma Kurulu
toplantısı, Belkıs Uluoğlu,
Ali Cengizkan, İhsan Bilgin,
Neşet Arolat, Doğan Tekeli,
Oğuz Öztuzcu,
Timur Kayserilioğlu,
Tülin Hadi ve Gözde Onaran,
Bilgi Üniversitesi, 2009
40
41
www.folia.org.tr sitesinin
Danışmanlık teklifini kabul etmesine rağmen istenen çalışmaları zamanında teslim etmeyip
projeden ayrılanlardan sonra bölüm danışmanlarının nihai künyesi oluşuyor. Nisan başından
itibaren bölüm metinleri elimize ulaştıkça NTV tarafından oluşturulan ekip, Aslı Özbay ile
birlikte çekimlere başlıyor.
ana sayfa görüntüsü...
Yücel, Ali Cengizkan, Belkıs Uluoğlu, Haydar Karabey, Tülin Hadi.
Danışma kurulu üç kez toplanıyor ancak dizinin içeriği ile ilgili gelişme sağlanamıyor.
Bu aşamadan sonra içerik çalışmalarının sonuçlandırılması İhsan Bilgin ve Tülin Hadi’ye
devrediliyor.
Diğer taraftan, bu aşamada dizi için yapımcı aranıyor. Sonunda hem böyle bir prodüksiyon
için çok mütevazi olduğunu sonradan fark ettiğimiz bütçemizi kabul eden ve buna ilave
olarak yayınlanmasını da üstlenen NTV devreye giriyor. Bu noktada Tülin Hadi bu kararı uygun
bulmayarak proje kadrosundan ayrılıyor.
İçerik çalışmalarının bitmesi gereken Aralık 2008 sonunda İhsan Bilgin bir süredir tek başına
devam ettiği içerik çalışmalarına işleri nedeniyle son vermek zorunda kaldığını bildirince sıfıra
sıfır elde var sıfır durumuyla karşı karşıya kalıyoruz!
Yönetim kurulumuz içerik çalışmalarına bir an önce başlayabilmek amacıyla sunuculuk ve içerik
koordinatörlüğü için Mine Kazmaoğlu ve Aslı Özbay’a teklif götürme kararı alıyor. Kazmaoğlu iş
yoğunluğu sebebiyle teklifimizi kabul edemiyor. Bunun üzerine projeye olumlu bakan Özbay ile
yola devam kararı alıyoruz.
Belgeselin ağustos sonu yayına girmesi planlanmışken, NTV’nin gerekli gördüğü program tadilatı
nedeniyle yayına 21 Ağustos’ta başlanması kararlaştırılıyor. Bu durumda yayının ancak Kasım
2009 ortasında bitebileceği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Yapılan sözleşmedeki süre koşullarının
aşılma zorunluluğu nedeniyle AB’ye ek süre talebinde bulunuyoruz. Kabul ediliyor ve rahat bir
nefes daha alıyoruz.
Bu yoğun mesainin yanı sıra, FOLIA projemizde “Yaşasın Mimari” belgeselinin yanı sıra taahhüt
ettiğimiz iki konferanstan ilkini Paris’te, ikincisini İstanbul’da gerçekleştiriyoruz.
Yine proje taahhüdümüz olan internet sitemiz, belgeselin yayınından önce kullanıma açılıyor.
Belgeselimiz 28 Ağustos’ta başlayıp 21 Kasım’da sona eriyor ve bizim için raporlama süreci
başlıyor.
“Yaşasın Mimarlık” dizisinin yola çıkarken koyduğu hedeflere büyük ölçüde ulaştığına
inanıyorum. Bu kapsamda bir belgesel için çok yetersiz bir bütçe ve çok sınırlı bir kadroyla
çalışılmış olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan ürünün değeri sanırım daha iyi anlaşılacaktır.
Belgeselimize katkıda bulunan danışmanlarımız akademik seviyeden taviz vermeden geniş halk
kitleleri tarafından anlaşılır olmayı büyük ölçüde başarmışlardır. Eskilerin dediği gibi bitirelim:
“Sürç-ü lisan ettiysek affola” .
Aslı Özbay kolları sıvayıp derhal işe koyuluyor. Şubat başında içerik genel danışmanlığı için
bizim de onayımızla Aydan Balamir’e teklif götürüyor. Balamir teklifi kabul ederek, bir ay
boyunca bizim için on üç bölümü içerik bakımından yapılandırıyor. Her bölüm içeriğinden, ana
yapıya sadık kalarak bir danışmanın sorumlu olması kararına varıyoruz.
42
43
Stefan Behnisch Konferansı, YEM
Stefan Behnisch
Salonu, 2009
İstanbul ve Paris Konferansları
projenin gördüğü ilgi, bir AB fonundan destek alan bir proje oluşturma fikrimizin ve hayata
geçirme prensiplerimizin doğruluğuna ilişkin önemli mesajlar verdi.
“En kötü bina bile kendi döneminin tanığıdır. Binalar toplumların becerilerini gösterirler ve
gelecek nesiller bizleri yaptıklarımızla değerlendirecekler.” Stefan Behnisch
Derneğimiz yenileniyor!
Ülkemizde mimarlık mesleğinin “sürdürülebilirlik” prensibi paralelinde, en yüksek standartta
uygulamaları teşvik etmek amacıyla adımlar atan derneğimiz, FOLIA projesi kapsamında
YEM’de düzenlenen İstanbul Konferansı’nda, sürdürülebilir mimarlığın önemli temsilcilerinden,
dünyaca ünlü mimar Stefan Behnisch’i ağırladı. Oğuz Öztuzcu’nun moderatör, Han Tümertekin
ve Emre Arolat’ın konuşmacı olarak katıldığı proje kapsamındaki konferansların ilki 15 Mayıs
2009’da Paris’te gerçekleştirilmişti.
Doğan Hasol’un başkanlığı döneminde derneğin yenilenmesi gündeme geldi… FOLIA projesinin
hayata geçmesinin ardından 120 bin lira değerindeki sponsor desteğiyle çalışmalarımıza
başladık. Derneğimizin yeni bir görünüme erişmesinde, konuyla bizzat ilgilenen Yönetim Kurulu
üyemiz Timur Kayserilioglu’nun büyük katkıları oldu.
Behnisch, “içerik temelli bir yaklaşımla mimarlığa bakmak” üzerine konuştu ve herkesin
üzerinde durduğu sürdürülebilirliği popüler bir kavram olarak değil, mimarlığı ileriye taşıyacak
bir kavram olarak ele aldığını vurguladı. Sürdürülebilirlik kavramını mimariyle birleştirmek için
kenti, kamuyu, kültürel beceriyi ve bu beceriye tanıklık eden unsurları bir arada düşünmek
gerektiği üzerinde durdu. Almanya’da sürdürülebilirlik kavramının niceliksel bir biçimde ele
alındığını, fakat sürdürülebilirlik kavramının nitelik olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile
getirdi ve şehir dokusuna da değinerek ofisinin yaptığı projeler üzerinden “enerji”, “doğa”,
“kültür” ve “iklim” başlıkları adı altında sürdürülebilirlik yaklaşımını izleyicilerle paylaştı.
Dernek ofisimizin tadilattan
3 Haziran 2009 tarihinde gerçekleşen konferansa yaklaşık 400 kişinin katılması, dolayısıyla
44
sonraki yeni görünümü, 2010
45
Doğan Hasol, Oğuz Öztuzcu,
www.ismd.org.tr sitesinin ana
Doğan Tekeli, Point Otel, 2011
sayfa görüntüsü...
2011-2013 Dönemi
İstanbulSMD’nin bir iktisadi işletme
kuruluşu oluyor!
Üyelerimizin güncel projeleri, makaleleri; konferanslarımız, sergilerimiz ve derneğimiz
hakkındaki tüm ajanda ve bilgilere erişilebilen ve sürekli olarak güncellenen bir web sitemizin
olmasının olumlu sonuçlarını da kısa süre içinde aldık.
“Yöneticileri olan, düzenli muhasebesi tutulan, sürekliliği olan bir kurum sıfatıyla İstanbulSMD
bünyesinde yeni bir oluşum… Buna ihtiyacımız vardı çünkü yasal olarak bazı açmazlarla
karşılaşıyorduk. Sponsorlarımıza bir alt yapı oluşturmamız, vergilendirme konusunda avantajlı
olabilecekleri bir ortam yaratmamız gerekiyordu. Bu girişime, ileride sponsorlarımızın ve
destekçilerimizin artmasının yanı sıra yeni gelirlere fırsat sağlayacak önemli bir alt yapı
çalışması olarak da bakılabilir.” Oğuz Öztuzcu
Diğer taraftan üyelerimize, web sitemizde yaptığımız güncellemeleri içeren aylık bültenler
göndermeye başladık.
2011-2012 dönemine… 2011 yılının ocak ayında, iktisadi işletme kuruluşu olmanın derneğimize
kazandıracakları üzerinde daha yoğun olarak duruyorduk. Doğan Hasol’un başkanlığından bu
yana kaydedilen ilerlemeler neticesinde, eksikliklerin tamamlanmasıyla projenin genel kurula
gitme süreci hız kazandı ve Oğuz Öztuzcu döneminin ilk kararları arasındaki yerini aldı. 1 Şubat
2012 tarihinde iktisadi işletmemiz resmen kuruldu.
SMD’ler arası ilişkilerin
güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılması
Birlik yolunda adımlar
TSMD’nin organize ettiği mimarlık çalıştaylarından ikincisi Çanakkale’de yapıldı ve bu çalıştayda
mevcut üç derneğin ortak çalışmalarını yürütecek SMD’ler Koordinasyon Kurulu oluşturulması
kararlaştırıldı. Her üç derneğin yönetim kurullarınca da onaylanan bu karar üzerine, kurulda
yer alacak üyeler belirlendi. Daha sonraki Antalya ve Bodrum çalıştaylarında da ortak projeler
tartışıldı ve sonuç olarak iki ana konuda çalışmalar başlatıldı.
Yeni web sitemiz
SMD’ler Bodrum Çalıştayı,
Rixos Otel, Bodrum
Tanındıkça kişi ya da kurumlara olan talep artar. Talep arttıkça istekler ve amaçların gerçekleşme
şansı da artar. Bu düşünceden hareketle web sitemizi güncellemenin doğru olacağını düşündük.
Dinamik, takip edilebilir, izlenebilir, interaktif, üyelerimizin de katkılarıyla yaşayan bir web
sitemiz olmasını istedik.
46
47
Genişletilmiş Yönetim Kurulu
toplantısında yeni SMD’lerin
katılımı görüşülürken…
Cafer Bozkurt, Levent Aksüt,
Doğan Tekeli, Doğan Hasol,
Tüm SMD üylerine dağıtılan
Umut İnan, Oğuz Öztuzcu,
“Mimarlar Hakkında Mevzuat”ın
Mutlu Çilingiroğlu, Cem Sorguç,
derlemesi
Ayhan Ertuğrul
Bu iki ana ortak çalışma konusu şunlardı:
1. Koşulların oluşması durumunda kurulması amaçlanan SMD’ler federasyonu tüzüğünün
ve federasyon kurulana kadar SMD kurmak üzere yapılacak başvuruların koşullarını
düzenleyen geçici tüzük maddelerinin oluşturulması ve mevcut üç SMD’nin genel kurulları
tarafından onaylanması.
2. Giderek erozyona uğrayan mimarlık telif haklarının geri kazanımı ve geliştirilmesine yönelik
çalışmalar.
Gelecekte kurulması düşünülen SMD’ler federasyonu için
kalıcı ve geçici tüzük çalışmaları
İstanbulSMD tüzük teklifini oluşturmak amacıyla yönetim kurulu adına Umut İnan başkanlığında
üyeler Yalçın Türkdoğan ve Ratip Kansu’dan oluşan tüzük komisyonu görevlendirildi. Komisyonun
hazırladığı taslak yönetim kurulumuzca onaylanarak TSMD ve İzmirSMD’nin görüşüne sunuldu.
Üç derneğin yönetim kurulları ve genel kurullarının onayı için ortak metnin hazırlanması
çalışmaları kitabımızın hazırlanma aşamasında henüz sonuçlanmamıştı.
Bu plana göre;
Birinci aşamada bir hukuk bürosu vasıtasıyla mimarlık pratiğini ilgilendiren mevcut tüm
mevzuatın taranarak bir kitap halinde yayınlanması ve üç derneğin tüm üyelerine dağıtılması,
İkici aşamada, kurulan İstanbulSMD Hukuk Komisyonu’nun araştırma sonucu saptanan mevcut
telif hakları mevzuatını inceleyerek İstanbulSMD olarak taleplerimizi oluşturması. Komisyon
kararlarının Yönetim Kurulu’nca onaylanarak taslağın ortak talepler haline dönüştürülmek
üzere TSMD ve İzmirSMD’nin görüşüne sunulması,
Üçüncü aşamada ise SMD’nin saptanmış ortak taleplerinin karşılanması için bir hukuk firması
ve lobi faaliyetlerini de üstlenecek olan bir PR firmasının desteğiyle uzun vadeli çalışmaların
sürdürülmesi
Birinci aşama tamamlandı ve mevcut tüm mevzuat 718 sayfalık bir kitapta toplandı. Bu yayın
ücretsiz olarak tüm İstanbulSMD, TSMD ve İzmirSMD üyelerine dağıtıldı.
Çanakkale SMD’ler Çalıştayı sonrası kurulan SMD’ler Arası Koordinasyon Kurulu, derneğimizin
telif hakları konusunda çalışma başlatması ve gelişmeleri paylaşması yönünde karar aldı.
Bunun üzerine İstanbulSMD olarak üç aşamalı bir plan hazırladık.
“Serbest mimarların mimarlık pratiğinde son derece önemli hukuki konular bulunuyor. Bunların
başında da telif hakları geliyor. Hükümetin bu konu ile ilgili olumsuz girişimleri ve yeni
yasal düzenlemeleri sebebiyle telif hakları meselesi daha da önem kazandı. Bunun üzerine
bir plan yaptık. Bu konulara hâkim bir hukuk bürosuyla bir işbirliği süreci başlatmayı uygun
gördük. Uzmanların gösterdiği yolla bizim taleplerimiz birleşti ve sonuçta üç aşamalı bir plan
oluşturduk. Bu plana göre hali hazırda bu konuyla ilgili tüm mevzuatın Türkiye’yi ilgilendiren
yönetmeliklerini, yasa maddelerini, tebliğlerini toparladık ve bir envanter oluşturduk.
Üyelerimiz için oluşturduğumuz bu dokümanı bir kitap haline getirdik ve bu çalışmayı TSMD ve
48
49
Telif hakları konusu
İzmirSMD ile de paylaştık. Dolayısıyla elimizde tüm mevzuatı içeren bir doküman olmasından
dolayı nasıl hareket edeceğimiz, neler yapabileceğimiz ile ilgili bilgilerimiz tazelenmiş oldu.
Bu dokümanların ışığında ne yapılabileceğini, neler istenebileceğini tespit eden bir telif
hakları komisyonu kurduk ve hızla bu fikri hayata geçirdik. Telif hakları komisyonu bir rapor
hazırlayacaktı. Serbest çalışan mimarların telif hakları konusunda istekleri nelerdir sorusunu
cevaplayan raporun telif hakları komisyonumuzca hazırlanması çalışmaları yönetim kurulu
üyemiz Ayşe Hasol Erktin’in koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Bittiği zaman bunu Ankara ve
İzmir SMD’leriyle paylaşacağız ve onların da yönlendirmeleriyle son haline getireceğiz.” Oğuz
Öztuzcu
İkinci aşamayı gerçekleştirmek üzere Ayşe Hasol Erktin’in koordinatörlüğünde ve Umut İnan,
Doğan Tekeli, Doğan Hasol, Cafer Bozkurt, Acar Avunduk, Fahrettin Ayanlar ve Kamil Özkartal’ın
üyelerini oluşturduğu İstanbulSMD Telif Hakları Komisyonu kuruldu. Çalışmalar kitabımızın
yayımlanma aşamasında sürüyordu.
girişimlerimizin yanı sıra daha genç üyelerle bir arada olmanın derneğimize katacağı değer
üzerine de odaklandık. Ümit vadeden, bugüne kadar belki diğer üyelerimiz gibi uzun bir
kariyere sahip olmayan ama her koşulda mimari kuralları ve mimarlık etiğini uygulamaya
çalışmış; mimarlık değeri standardın üzerinde projeleri olan meslektaşlarımızı da bünyemize
dâhil etmeye karar verdik. Derneğimize yeni katılan genç üyelerimizin yarattığı dinamizmi kısa
sürede hissettik ve bundan büyük mutluluk duyduk.
Bu girişimimizin yanı sıra üniversite eğitimini sürdüren veya mesleğe yeni başlamış ancak
derneğimize üye olacak koşullara henüz erişmemiş olan genç mimarları da bünyemize nasıl
dâhil edebileceğimizi düşündük ve bir gençlik komitesi kurduk. Derneğimizin gelecekteki
üyeleri olabilecek gençleri yakından tanımak ve bünyemize katmak için mekanizmalar kurmaya
çalışıyoruz. Bu oluşum serbest çalışmayı seçen genç mimarların sorunlarını, düşüncelerini
bizlerle paylaşmaları için büyük bir imkân olarak kabul edildi.
Üçüncü aşama çalışmalarının 2013 yılında başlaması öngörüldü.
İstanbulSMD isminin tescili
İleride sorun yaratacak girişimlere karşı tedbir almak amacıyla İstanbul Serbest Mimarlar
Derneği adının, “marka tescili” ile korunması sürecini bir hukuk bürosu kanalıyla Haziran
2012’de başlattık.
Gençleşme zamanı!
Kurulduğumuzdan bu yana çok dikkatli bir şekilde büyümeye çalıştık. Kuruluşumuzdan itibaren
geçen süre bizi bir parça daha esnek olmaya itti. Genç üyelerimizi arttırma yönünde olumlu
görüş belirten üyelerimizin ısrarını dikkate almanın ve bir atılım yapmanın zamanı gelmişti.
2012 yılı itibariyle 10 yıllık üye
Derneğimize tüzüğümüzde belirtilen kriterlere uyan yeni üye katılımını arttırma yönündeki
50
istatistiklerimiz
51
“Açık Mimarlık” programı ile
gençleşmenin kattığı dinamizmin
devamlılığını sağlamak…
Medyada daha fazla yer almak konusunda Cem Sorguç’un önerisi oldukça çekiciydi. Açık
Radyo’da bir program saati istemek önerisi kendisinden geldi. Heyecanla kabul etmemiz üzerine
gelişmelerle bizzat ilgilendi ve önerimiz radyo tarafından kabul edildi.
Hem pratik hem akademik dünyayla alakası olan isim ya da isimlerin programcı olarak seçilmesi
üzerinde durduk. Bu sebeple İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanlığı üzerinden Hüseyin Kahvecioğlu
ve İpek Akpınar’la irtibat kurduk. Her iki meslektaşımızla yaptığımız toplantılar neticesinde
Cenk Dereli’nin de katılmasıyla program ekibimiz oluştu.
Ekim 2011’de yayınlanan ve bugün sayısı 50’ye ulaşmış Açık Mimarlık programının sloganı
“mimarlığın tüm hallerine dair konuşmalar” olarak belirlendi ve programda mimariye konu
olacak her şeyin ele alınması hedeflendi. Mimarlık eğitimi de, yemek de, belediye başkanları da,
bir proje bittikten sonra o yapıyı kullanan insanlar da mimarlığın bir parçası. Hatta aktivistler,
kent üzerinde düşününler, kentten ilham alan müzisyenler, yazarlar da…
Medyada görünürlüğümüz artıp, faaliyetlerimiz gün ışığına çıktıkça iletişim kanallarını artırma
ihtiyacı da doğuyordu. Bu amaca yönelik olarak yönetim kurulu üyelerimiz ve başkanımız
Oğuz Öztuzcu İstanbulSMD’nin görüşlerini belirtmek üzere Haber Türk, SkyTürk, TRT 1, Ulusal
Kanal, Kanal A, Zaman, Today’s Zaman, Mimarlar Odası Yayınları, Financial Times, The Times,
Danimarka Radyo 1, Eurasianet, Sabah, Hürriyet, Milliyet, Taraf, Cumhuriyet gibi birçok yayın
organında yer aldılar.
“Paneller ve televizyonlar, İstanbulSMD olarak görüşlerimizi paylaşmak için etkin kanallardı.
‘Böyle olmalı’ diyebilmek önemliydi. Görüş bildirdiğimiz mecra sayısını her geçen gün arttırıyoruz.
İstanbul ile ilgili yeni bir gelişme olduğunda kanallardan gelen telefonlara baktığımızda doğru
bir iletişim çalışması yürüttüğümüzü görüyoruz. Dikkate alınmamız, bilgimize başvurulması,
yetkinliğimize güvenilmesi bize umut veriyor. Aslında bundan olağandışı bir mutluluk duymamız
gerekmezdi, bir meslek kuruluşunun görüşlerine başvurulması elbette olağan karşılanmalıydı.
Oysa bizim bu noktaya erişebilmemiz için ciddi bir çaba sarf etmemiz gerekiyor. Her şekilde
sonuç mutluluk vericidir.” Oğuz Öztuzcu
“Hayal gücü aslında mimarlıkla ilişkili olduğu için sözlere dökülen ya da ses olarak ortaya
çıkan ve üretilen her şey bir atmosfer yaratıyor. O atmosfer, o boşluk da aslında mimarlığın
konusu. Mimarlık eğitimi alıp mimarlık yapmayanlar bile bu alanla ilişkili. Mimarlık eğitimi
aldıktan sonra ofislerde çalışıp, sonrasında kendi restoranını açmış olan bir konuğumuz da
oldu mesela. Mimarlığın tüm hallerini çoğaltmaya çalışıyoruz. Mimarlarla sinema konuşuyor,
bir filmden yola çıkarak kentsel dönüşüm projelerini değerlendiriyoruz. Mimarlığın doğrudan
konusu olmayan ama mimarlık üzerine dolaylı olarak düşündüren ilham verici konuları ele
alıyoruz. Mimarlarla tasarım anlayışlarını, ofislerinin işleyişini ya da üzerinde durmak istedikleri
projeleri konuşuyoruz.” Cenk Dereli
Her şeyden önce program mimarlığın özel bir alan olarak yansıtılması açısından önemli bir
tanıtım atılımı oldu. Bugün herkes programımızın bir parçası olabiliyor ve bu seslerin duyulabilir
hale gelmesi için uygun bir ortam sağlamış oluyoruz.
52
Açık Mimarlık
programının afişi
53
İstanbulSMD üyelerinin
yapı sektörü profesyonelleriyle
buluşması
İstanbulSMD
Mimarlık Öğrencileri Eğitim Bursu
Derneğimizin ekonomik gücü zaman içinde, sponsorlar aracılığıyla gözle görülür bir ivme
kaydetti. İmza attığımız ilk sponsorluk anlaşmaları Doğan Tekeli’nin başkanlığı döneminde
yönetim kurulu üyelerimiz Mutlu Çilingiroğlu ve Gürhan Bakırküre’nin büyük katkılarıyla
yapılmıştı. Bu hamleyi devam ettirmeye çalışan sonraki yönetimlerin başarılı çalışmaları birbiri
ardına geldi ve gelirlerimiz katlanarak çoğaldı.
Gelir kaynağını arttırmaya yönelik en etkin çalışma, ilkini 31 Mart 2012’de düzenlediğimiz
ve “Speed Date 30x30” olarak adlandırdığımız “ikili görüşmeler”di. Üyelerimize ait mimarlık
bürolarıyla inşaat sektörüne yönelik üretim yapan firmalar buluştu ve ilki YEM’in organizasyon
ve mekân desteğiyle gerçekleşti. 30 firma belli bir ücret karşılığında 30 mimarlık bürosu ile
görüşme fırsatını bu etkinlikle buldu. Kitabımızın hazırlanma aşamasında etkinliğin ikincisi
“25x25” adı altında organize ediliyordu ve tarih 14 Kasım 2012 olarak belirlenmişti.
Tüzüğümüzde İTÜ, MSGSÜ ve YTÜ’den temsilci üyelerin yer alacağı bir kurulun oluşturulması
öngörülüyordu. Bu sebeple üniversitelerin yetkili kurumlarına başvurduk ve dört kıymetli
akademisyen; Prof. Rengin Ünver, Yrd. Doç. Figen Kafesçioğlu, Yrd. Doç. Hüseyin Kahvecioğlu,
Yrd. Doç. Ahmet Tercan derneğimize kurumsal üye olarak katıldı.
Temsilci üyelerimizle yaptığımız toplantılarda İTÜ, MSGSÜ ve YTÜ’nün mimarlık fakültelerinde
öğrenim gören başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencilere burs verilmesi kararını aldık. Yönetim
kurulumuz öncelikle Ocak 2013’ten itibaren bursların verilmesi ve programın oluşması için
İstanbulSMD Burs Yönetmeliği’ni hazırladı.
“İstanbulSMD Mimarlık Eğitim ve Başarı Öğrenci Bursu” adı altında gelenekselleşmesini
amaçladığımız bu burs programının kurumsal kimliği bir grafik ajansı tarafından oluşturuldu ve
dosya halinde takdim edilebilmesi için basıldı.
Burs programımızla ilgili çalışmalarımızın henüz devam ettiği bir aşamada derneğimize bir
başvuru yapıldı. Avrupa’nın çok önemli bir mimarlık okulundan mastır eğitimi için %70 burs
hakkı kazanan, ancak kalan 7.000 avro ücreti ödeyemediği için kayıt yaptıramadığını bildiren
bir öğrenciye üniversite temsilcilerimizin tavsiyeleri üzerine, başarılı olacağına inandığımız için
destek olmaya karar verdik. Üyemiz Fahrettin Ayanlar aracılığıyla Koç Eğitim Vakfı tarafından
bursun verilmesini sağladık. Bu bir kereye mahsus uygulamadan sonra burs programı ve
yönetmeliğimize göre burs temini çalışmalarına başladık.
İstanbulSMD Mimarlık
Sonuç olarak burs imkânları yaratarak genç mimar adaylarıyla aramızda bir başka köprüyü
de inşa etmiş oluyoruz. Bir tüzük değişikliğiyle diğer üniversitelere de bu imkânı sağlamak da
hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Öğrencileri Bursları broşürü
YEM salonunda düzenlenen
ilk “Yapı Sektörü ile Mimarlar
Buluşması”, 2012
54
55
Kültürel sahada
İstanbulSMD
Sergilerimizin yanı sıra konferanslarımızla da etkinlik alanımızı genişletmenin uygun olacağı
inancındaydık. Başlangıç olarak mimarlığın önemli altı dönüşüm noktasını ele alan, “mimarlığın
kökenleri”ni inceleyen bir konferans dizisi planladık. Yapı Endüstri Merkezi’nde gerçekleşecek
konferanslara dünyada ilk yapı örneğinin görüldüğü Göbeklitepe ile başladık.
Göbeklitepe Konferansı,
Göbeklitepe Konferansı,
Klaus Schmidt, YEM, 2011
Oğuz Öztuzcu, YEM, 2011
“Tarih boyunca kurulan uygarlıklar dönemlerini tamamladıkça arkalarında mimarlık ürünleri
bırakarak tarih sahnesinden çekildiler. Biz bu ürünleri değerlendirerek “insanlık tarihi”ni
oluşturmaya çalışıyoruz. Diğer bir deyişle insanlık tarihi, mimarlık tarihidir.
Ait olduğumuz Anadolu toprakları, insanlık tarihinin izlerinin sürülmesi için dünyanın belki de
en zengin kaynaklarını sağlıyor. Anadolu potasında eriyen uygarlıklar karışımına ilk katkıyı
ise, büyük olasılıkla “Göbeklitepe” yaptı. Bu topraklara aidiyet bizi çağdaş Türkiyeli yaptığı
kadar, biraz Osmanlı, biraz Bizanslı, Romalı, İyonyalı, Truvalı, Hititli, Asurlu, Çatalhöyüklü ve
Göbeklitepeli gibi de yaparak “çok uygarlıklı” kıldı. Bu konferansında Prof. Schmidt bizi 12.000
yıl öncesine götürdü ve Göbeklitepe’de gerçekleşen hayret verici bir döneme şahit olmamızı
sağladı.
Çatalhöyük Konferansı,
Ian Hodder, YEM, 2011
Mimarlığın Kökenleri
konferanslarımızın afişleri
Çatalhöyük konferansında ise kazı başkanı Prof. Ian Hodder bizi 9.000 yıl öncesine, dünyanın
bilinen ilk kenti Çatalhöyük’e götürdü ve biz yine ülkemiz topraklarında gerçekleşen bir diğer
insanlık, dolayısıyla mimarlık tarihi kesiti hakkında bilgi sahibi olduk.” Oğuz Öztuzcu
11 Aralık 2012 tarihinde yine YEM’de ağırlanacak ünlü Egyptolog Zahi Hawass aracılığıyla Mısır
mimarisini, yani bugünkü yapıların prototipi olan dünyada ilk kolon ve kirişlerin kullanıldığı
yapıları konu alacak konferansımızın hazırlıklarını yürütüyoruz.
56
57
“Cami Tasarımının Geçmişi ve
Bugünü” üzerine…
Gündemdeki konulara ilişkin
görüşlerimiz
26 Ocak 2011 tarihinde de Selimiye Camisi yapısal özelliklerini tekrarlaması kaygısıyla
kamuoyunun gündemini meşgul eden “Ataşehir Anadolu Camisi’ne ilişkin sorulara ışık tutması
amacıyla Yapı Endüstri Merkezi’nde “Cami Tasarımının Geçmişi ve Bugünü” konulu bir konferans
düzenledik.
Serbest mimarlar derneklerinin “Çamlıca Yarışması” ile ilgili olarak hazırlamış oldukları
basın duyurusu
Derneğimizin onur üyelerinden Prof. Doğan Kuban’ın verdiği konferansta, İslam dünyasında
cami geleneğinin geçirdiği değişim aktarılırken, “neden geçmişteki tasarımları günümüzde
taklit etmeye çalışıyoruz?”u sorguladık.
Cami Tasarımının Geçmişi ve
“İstanbul Cami ve Eğitim-Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği” tarafından,
“Çamlıca Silueti Mimarını Arıyor” başlığı ile bir ilan verilerek “İstanbul Çamlıca’da bir cami
yapısının elde edilmesine yönelik olarak bir mimari proje yarışması açıldığı duyurulmuştur.
Kent ölçeğinde önemli ve kamuyu ilgilendiren tüm yapıların elde edilmesine yönelik olarak
mimari proje yarışmaları bütün dünyada başvurulan etkili ve en işlevsel süreçlerdir. Başta
serbest mimarlar dernekleri olmak üzere tüm mimarlık örgütleri yarışmaların destekçisi olmuş,
ülkemizin önemli yapılarının yarışmalar aracılığıyla elde edilmesi için mücadele vermişlerdir.
Yarışmaların etkin, işlevsel ve geçerli bir proje elde etme yöntemi olmaları açık, şeffaf,
güvenilir ve kurumsal süreçler olarak gerçekleşmelerine bağlıdır. Mimarlar Odası’nın bu konuda
oluşturduğu yönetmelikler ve yıllar içinde oluşmuş gelenek, yarışmalara kurumsal bir yapı
kazandırmış, geniş bir mimarlık kesimi tarafından benimsenmesini sağlamıştır. Çamlıca konulu
yarışma yönetmeliklere ve yarışmaların kurumsal geleneğine uygun olarak düzenlenmemiştir.
Daha kaygı verici olan, bu aykırı durumun basit bir kural ve kurumsal gelenek ihlalinin ötesinde,
mimari yarışmaların bir meşrulaştırma aracı olarak kullanılmasıdır.
Mimarlık yarışmalarının ilk kuralı, arsanın yarışma programındaki yapı için uygun olmasıdır.
Çamlıca yarışmasında seçilen yer, uluslararası bir değer olan İstanbul siluetini geri dönülmez
biçimde zedeleme riski taşımaktadır. Ayrıca önerilen yapılaşma koşulları, bugüne kadar
sürdürülen Boğaz öngörünüm alanı imar uygulama ve kısıtları ile çelişmektedir. Yarışma alanı
yakın çevresi ve İstanbul ölçeğindeki yeri ile başlı başına bir planlama konusudur. Ulaşımdan,
altyapıya kadar kent üzerindeki dönüştürücü etkileri çok boyutlu olarak değerlendirilmek
zorundadır. Bu alanın tekil bir yapılaşma alanı gibi ele alınması, burada önerilecek herhangi
bir yapılaşmanın kentsel ölçek ve bağlamsal etkilerinin göz ardı edilmesi, çağdaş mimarlık ve
şehircilik gereklerini devre dışı bırakmakta, salt politik bir tercih olarak öne çıkmaktadır.
Bugünü Konferası,
Doğan Kuban, YEM, 2011
58
Yarışmalarla ilgili ikinci önemli konu jüri seçimine yöneliktir. Jüriler yarışmanın önem ve
59
konusuna göre alanında uzman, mimarlık ve planlama meslek örgütleri ve akademik çevreler
tarafından kabul görmüş, benzer alanlarda uygulama, araştırma yaparak başarılı olmuş
kişilerden oluşur. Söz konusu yarışmaya yönelik olarak mimarlık meslek örgütlerinin görüşü
alınmamış, jüri oluşturma sürecinde gerekli olan teamül ve yönetmeliklere uyulmamış, kentin
tümünü ilgilendiren böylesi bir ölçeğin gerektirdiği geniş tabanlı bir jüri temsiliyeti oluşmamıştır.
Serbest mimarlar dernekleri olarak İstanbul’da gerçek ihtiyaç ve öncelikler gözetilmeksizin,
salt politik ve ideolojik rantlar öne alınarak işlevselleştirmeye çalışılan bu yarışma sürecinin
gerek İstanbul kenti gerekse Türkiye mimarlık ortamı için çok boyutlu, ayrıca geri dönülmez
sorunlar yaratacağını ve bu nedenle yarışmanın iptal edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
vurgulanmış ve dokuyu zedeleyen taşıyıcılara ihtiyacı yoktur. Aynı verileri dikkate alan farklı
statik çözümlerle bu köprü tipolojisine mahkûm olmaktan kurtulabiliriz.
Öte yandan böylesine önemli bir proje için müellif seçim yöntemi de ciddi soru işaretleri
içermektedir. Müellif mimar meslektaşımızın hangi kriterlere göre proje için görevlendirildiği
yetkililerce açıklanması gereken bir husustur.
Konuyla ilgili olarak UNESCO gibi bir kuruluştan çevreye yeterli duyarlılığın gösterilmediği
uyarısını almayı üzüntü verici buluyoruz. Proje UNESCO’ya sunulmadan önce yetkililer gerekli
duyarlılığı göstermiş olsalardı böyle bir durum söz konusu olmayacaktı.
Gelecek nesillere örnek tasarımlar bırakacak ve kendi kültürel mirasımızı koruyacak bilince
sahip tasarımcılarımız olduğuna dair inancımız tamdır.
Türk Serbest Mimarlar Derneği
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği
İzmir Serbest Mimarlar Derneği
İstanbulSMD’nin Yeni Haliç Köprüsü ile ilgili basın bildirisi:
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği olarak, kentimizin kesintisiz çalışan, yaşamı ve ulaşım
olanaklarını geliştiren bir metro ağı oluşturulmasına ihtiyacı olduğuna kesinlikle inanmakta ve
bu konuda yapılan her türlü çalışmayı şüphesiz desteklemekteyiz.
Bununla birlikte, yapılacak çalışmalarda sadece mühendislik çözümlerinin değil, aynı zamanda
tarihi doku ve yakın çevresiyle kurduğu ilişkinin de düşünülmesi gerektiğine inanıyoruz. Kentte
her türlü altyapı ve üstyapı faaliyeti, tüm parametreler düşünülerek titizlikle yapılmalıdır.
Özetle, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği olarak, şu andaki proje sahiplerinin iddialarının
aksine, olumlu etki yaratan bir köprü yapmanın mümkün olduğunu düşünüyor, daha fazla
geç kalmadan, kısıtlı kaynaklarımızı doğru şekilde kullanarak İstanbul’umuzu bu köprünün
yaratacağı olumsuz etkilerden kurtarmak amacıyla projenin yeniden tasarlanması gerektiğine
inanıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği
Oğuz Öztuzcu, Yönetim Kurulu Başkanı
İstanbulSMD’nin Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi ile ilgili görüşü:
D100 karayolu bağlantısı köprüsü dışında, bugüne kadar Haliç üzerinde yapılmış olan
köprüler kent siluetini bozmamıştır. Ancak yeni köprü, şu ana kadar yayımlanan kaynaklara
göre uygulanırsa, İstanbul’un tarihi kent siluetini ve görünümünü çok büyük ölçüde olumsuz
yönde etkileyecektir. Çok yüksek pilonlar ve perde şeklinde gergi kabloları gerektiren bu köprü
tipi çok yanlış bir seçimdir. Tasarlanan köprünün, geçilen açıklık düşünüldüğünde bu derece
60
Taksim Meydanı yayalaştırma projesi; son yıllarda kamuoyunun önüne oldu-bitti olarak getirilen
en önemli kentsel dönüşüm projelerinden biridir.
Taksim alanı, Cumhuriyet Anıtı ve cumhuriyet döneminde yapılmış ve uygulanmış olan Gezi Parkı
61
ile İstanbul’un cumhuriyetle özdeşleşmiş tek alanı olduğu için, burada yapılmak istenen değişiklikler,
elbette vatandaş olarak hepimizi ilgilendirmektedir. Taksim yayalaştırma projesi hakkında görüş
bildirmeyi, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği olarak görev addediyoruz.
Proje; ortaya çıkış süreci ve taşıdığı iki önemli ana fikirle dikkat çekmektedir. Proje, İstanbul’un en
dikkat çekici alanı olan Taksim Meydanı hakkındaki radikal kararları, oldukça kaba çizgilerle ortaya
koymuştur. Üstelik müellifi belirtilmeden, Büyükşehir Belediyesi tarafından birdenbire açıklanmış ve
inşaatının ihale edildiği de söylenmiştir. Proje artı ve eksileri tartışılmadan uygulamaya konulmuştur.
Katılımcı demokrasi nerede? Projenin toplam gerçek maliyeti nedir? Bu yatırım hangi kaynaklardan
karşılanacaktır?
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin gelinen bu noktada nelerin yapılması gerektiği ile ilgili
düşünceleri aşağıdadır:
1. Öncelikle proje ile ilgili tüm işlemlerin durdurulması.
2. Katılımcı bir yöntemle Taksim ile ilgili bir “değişim programı” hazırlanması.
3. Bu programa ve kurallara göre ulusal veya uluslararası proje yarışması açılması.
4. Finale kalmış projelerin son kez şeffaf bir şekilde değerlendirilerek üzerinde en çok
mutabakat sağlanan projenin kabulü.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği
Bu kadar önemli bir proje belirli ve güven veren tasarımcılar olmadan uygulanacaksa, başarısından
doğal olarak kuşku duyulacaktır.
Projenin iki ana fikri, trafiğin meydanın altına alınması ve eski Taksim Topçu Kışlası’nın bir şekilde
yeniden inşa edilmesidir. Her iki düşüncenin iyice tartışılmadan uygulamaya geçilmesi kamu yararına
değildir. Trafiğin yeraltına alınması düşüncesi, büyük bir zaman kaybı ve kaynak israfına yol açacaktır.
Bu projenin meydanı yalnızlaştıracağı hemen hemen kesindir.
Paris, Londra, New York gibi şehirlerin tüm önemli meydanlarında iyi düzenlenmiş transit trafik, canlı
bir şekilde yayalarla birlikte sorunsuz yaşamaya devam etmektedir.
Mimarlar Odası ile ilişkilerde
yeni dönem
“Mimarlar Odası, derneğimizi kuşkuyla karşıladı başlangıçta. Bu oluşumu kendilerine karşı bir
hareket olarak algıladılar. Aslında elbette durum bu değildi. 27 yaşındayken Mimarlar Odası
İstanbul Şubesi sekreteriydim. Sonra Oda’nın çeşitli organlarında, örneğin Merkez Yönetim
Kurulu’nda görev aldım. 6 yıl Mimarlık Dergisi’nde yazı işleri müdürü olarak görev yaptım. Biz
her şeyden önce Oda’nın üyeleriyiz ve öyle inanıyorum ki yasal zorunluluk olduğu için Oda üyesi
değiliz. Oda’da gönüllü olarak çok uzun süreler boyunca görev aldık.” Doğan Hasol
90 yıl önce yıkılmış Taksim Topçu Kışlası’nın, taban alanı hafifçe büyütülerek yeniden inşası düşüncesi
ideolojik değilse maalesef sığ bir kültürün ürünüdür. Mimarı bilinmeyen Taksim Kışlası’nın mimari
bakımdan bir değeri olmadığı, tüm sanat tarihçileri tarafından kabul edilmektedir. Planı, rölöveleri
olmadan, eldeki birkaç fotoğrafa dayanılarak yapılacak ve işlevi değişecek eski Topçu Kışlası,
İstanbul’un merkezine nasıl bir değer katacaktır?
Bugün “kimliği” olmadığı iddia edilen ve İstanbul’un cumhuriyetle özdeşleşmiş tek meydanı olan
Taksim Meydanı’na; mimarisi eklektik, hatta “kitch” olan eski Osmanlı Topçu Kışlası’nın kimlik
kazandıracağı düşüncesi, bırakınız şehirciliği ve mimarlığı, sağduyu açısından da tümüyle olumsuz
bir düşüncedir.
62
Umut İnan, İstanbul Mimarlar
Odası Başkanı Deniz İncedayı,
Oğuz Öztuzcu, Levent Aksüt,
Point Otel, 2011
63
Biz hiçbir zaman kendimizi Mimarlar Odası’na rakip görmemiştik. Görüşmek, yakınlaşmak ve
olumlu ortak projelere birlikte imza atmak için ortam oluşturmaya her zaman odaklandık.
Mimarlar Odası’yla ilişkilerimizi daha iyi bir noktaya taşımak son dönem hedeflerimiz arasında
yer aldı. Bu konuyla ilgili karşılıklı yapıcı adımlar attık ve gelinen nokta doğru bir yolda
olduğumuzu hissettirdi.
“Tarihsel olarak bakıldığında Mimarlar Odası ile İstanbulSMD’in veya diğer SMD’lerin ilişkilerinin
iyi olduğunu söylemek biraz güçtür. Hatta bazı konularda hukuka başvurmak durumunda
bile kaldık. Gönül isterdi ki sorunlarımız görüşmelerle halledilsin, böyle hukuki süreçlere de
başvurulmasın. Şu ya da bu sebeple dondurulmuş ilişkileri canlandırarak; özellikle de mimarlık,
şehircilik alanında bazı büyük uygulamalara girişilen bu dönemde, beraberce sorunlarımızı
tartışmamız ve kamuoyuna dayanışma içinde anlatmamız gerektiğine inanıyoruz.” Oğuz Öztuzcu
ilgi gösterdi ve yarışmada ödül kazanan projelerin sergilenmesi için Kadıköy Belediye Binası’nda yer tahsis
etti. Bu etkinliğin yanı sıra bir de Kuşdili Çayırı’nın tartışılacağı ortak panel düzenlenmesi kararını aldık.
Kadıköy Belediyesi panelin duyurusu için billboard ve afişler hazırlatarak İstanbulSMD’ye destek oldu.
26 Kasım 2012’de Kadıköy’de gerçekleşecek sergi açılışıyla aynı gün düzenlenecek panele dernek
üyelerimizden Yavuz Selim Sepin ve Yalçın Türkdoğan’ın panelist, Ratip Kansu’nun moderatör olarak
katılmaları kararlaştırıldı. Diğer bir panelist ise yıllardır mimarlık alanındaki tüm deneyimlerini Kadıköy’e
seferber etmiş olan Arif Atılgan oldu.
“Kuşdili Çayırı ve Çevresi
Yeniden İşlevlendirme
Sürecine Alternatifler” konulu
İstanbul Oda başkanımız Sayın Deniz İncedayı’nın davetlimiz olarak katıldığı yemekli toplantımız,
dernek üyelerimizin Oda’mızda katıldıkları paneller, hem işbirliği niyetimizi pekiştiren hem
de mimarlık hakkındaki görüşlerimizi açıklama fırsatı yaratan organizasyonlar oldu. Oda’nın
yayın organlarında makalelerimizin ve bildirilerimizin yayımlanması, buna karşılık Oda’dan
haberler ve görüşlerin web sitemizde yer alması işbirliğimizi güçlendirdi. Fonksiyonlarımızın
farklılığından kaynaklanan görüş ayrılıklarımızı artık bir tür zenginlik olarak yorumluyoruz.
Bu farklılıkların tartışma platformları oluşturması sebebiyle, aramızdaki işbirliği ve iletişimin
mesleğimize katkıda bulunacağına inanıyoruz.
S.O.S Öğrenci Yarışması sergisi
İTÜ Taşkışla, 2011
“Kuşdili Çayırı ve Çevresi
S.O.S Öğrenci Yarışmaları
devam ediyor!
Yeniden İşlevlendirme Sürecine
Alternatifler” konulu S.O.S
Öğrenci Yarışması ödül töreni
Dördüncüsünü düzenlediğimiz ve proje teslim tarihi 15 Kasım 2011 olan “Kuşdili Çayırı ve Çevresi Yeniden
İşlevlendirme Sürecine Alternatifler” konulu mimarlık öğrencilerine açık yarışmaya beklenilenin üzerinde
bir talep oldu ve toplam 59 proje teslim edildi. “Kuşdili Çayırı ve Çevresi
Yeniden İşlevlendirme Sürecine
Alternatifler” konulu S.O.S
Kuşdili ve çevresini konu alan, Umut İnan’ın danışman jüri üyesi olarak görev aldığı yarışmanın Kadıköy
ilçesinde de sergilenmesi için Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ile görüştük. Sayın Öztürk konuya
64
Öğrenci Yarışması’nda dereceye giren öğrencilerle...
65
buluşma noktası olacağına inanıyoruz. Merkezin dünyanın dört bir yanında var olan mimarlık
merkezlerinin arasına İstanbul’un da katılma vakti geldi.
Her geçen gün derneğimize ait bir gayrimenkul edinme fikrini gerçekleştirmeye yaklaşıyoruz.
İktisadi işletmemiz vasıtasıyla katma değer üretebilir ve gayrimenkulümüzün değerini
arttırabilirsek, Mimarlık Merkezi’miz için gereken finansal altyapıyı oluşturmaya bir adım daha
yaklaşmış olacağız.
Çalışmalarımızın bizi bu sonuca götüreceğine inanıyoruz.
İİİİstanbul Mimarlık Merkezi
broşürümüzden bir detay
10. yılı birlikte kutlamak…
Ve 2012 S.O.S İstanbul Yarışması
2012 S.O.S İstanbul Yarışması için üyelerimiz Emre Aysu (jüri başkanı), Sibel Dalokay Bozer,
Alişan Çırakoğlu, Kerem Piker, Brigitte Weber, Ahmet Alataş, Ali Hızıroğlu ve Mark Butler’dan
oluşturduğumuz seçici kurul, yarışma konusu olarak Haliç Tersanesi’ni seçti. Kitabımızın
oluşum aşamasında toplantılar sürüyordu.
Kitabımıza son noktayı koymak üzereyken, Yapı Endüstri Merkezi’nde gerçekleşecek olan 10.
yıl balomuz için geri sayım başlamıştı. Mimarlığın geleceği hakkında öngörüleri, eleştirileri,
kaygıları ve umutları olan üyelerimiz ve mimarlık alanında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlarla
bu sebeple iletişime geçmiştik. Ayrıca yerel ve merkezi yönetimden temsilcileri, derneğimize
destek veren kurumları ve medya mensuplarını balomuzda görmek için gerekli hazırlıkları
tamamlamıştık.
İlk olarak balomuzda okuyucusuyla buluşacak olan kitabımızın, mimarlığın önemine inanan
herkesi derneğimize bir adım daha yaklaştırmış olmasını diliyoruz. Bu adımlar önümüzdeki on
yıl için çok değerli bağlara, anlamlı işbirliklerine, mimarlık için olumlu atılımlara dönüşecek.
Mimarlık Merkezi’ne doğru…
Mimariyi İstanbul ile buluşturma çalışmalarımızın arasında derneğimiz merkezinin de
bünyesinde yer alacağı, İstanbul Mimarlık Merkezi’ni gerçekleştirme hedefimiz de bulunuyor.
Son olarak…
İktisadi işletmesiyle kendi gelirlerini elde etmesini düşündüğümüz, zengin bir görsel arşive,
kütüphaneye ve bir mağazaya sahip olacak bu merkezin konferanslar, toplantılar, sergiler
ve paneller aracılığıyla mimarlık mesleğinin tanınmasını sağlayacağını düşünüyoruz. Bu
nitelikleriyle şüphesiz mimarlık öğrencilerinin eğitimine de katkıda bulunacak.
İstanbulSMD’nin kuruluşundaki öncülerden, bir mesleğe ve bu mesleğin ilkelerine sahip çıkma
konusunda çok şey öğrendik, öğrendiklerimizi yıllar içinde geliştirerek uygulamaya çalıştık ve
çalışacağız.
Merkezin ayrıca mimarlık alanında çalışanlar ya da mimariye gönül vermiş kişiler için de bir
66
67
1. Yönetim Kurulu (25.1.2003-8.1.2005)
Umut İnan, Başkan
Sinan Genim
Haydar Karabey
Emre Arolat
Bünyamin Derman
İstanbulSMD kurucu üyeleri
Umut İnan
Doğan Tekeli
Haydar Karabey
Cafer Bozkurt
Günay Çilingiroğlu
Levent Aksüt
Aytaç Manço
Ersen Gürsel
Sinan Genim
Yaşar Marulyalı
Ziya Canbazoğlu
Ayşe Hasol Erktin
Murat Tabanlıoğlu
Doğan Hasol
Yavuz Selim Sepin
Cengiz Bektaş
Yalçın İleri
Mehmet Konuralp
Bünyamin Derman
Emre Arolat
Neşet Arolat
Şaziment Arolat
Nevzat Sayın
2. Yönetim Kurulu (8.1.2005-27.1.2007)
Cafer Bozkurt, Başkan
Ersen Gürsel
Nevzat Sayın
Hakkı Moltay
Hasan Çalışlar
Cem İlhan
3. Yönetim Kurulu (27.1.2007-24.1.2009)
Doğan Tekeli, Başkan
Neşet Arolat
Oğuz Öztuzcu
Timur Kayserilioğlu
Gürhan Bakırküre
4. Yönetim Kurulu (24.01.2009 – 31.01.2011)
Doğan Hasol, Başkan
Oğuz Öztuzcu
Timur Kayserilioğlu
Mutlu Çilingiroğlu
Cemal Emden
İstanbulSMD yönetim kurulları
Geçici Yönetim Kurulu (Haziran 2002)
Levent Aksüt, Başkan
Umut İnan
Aytaç Manço
Emre Arolat
Bünyamin Derman
68
5. Yönetim Kurulu (31.01.2011 -)
Oğuz Öztuzcu, Başkan
Kerem Erginoğlu
Ayhan Ertuğrul
Mutlu Çilingiroğlu
Acar Avunduk
Ayşe Hasol Erktin
69
22. Şaziment Arolat
23. Nevzat Sayın (eski üye)
24. Mutlu Çilingiroğlu 25. Ender Ergün
26. Kerem Erginoğlu
27. Hasan Çalışlar
28. Arif Suyabatmaz
29. Adnan Kazmaoğlu
30. Öner Özyar (eski üye)
31. Zeki Şerifoğlu (eski üye)
32. Ratip Kansu
33. Cem Erözü (eski üye)
34. Metin Erözü (vefat /eski üye)
35. Oral Vural (eski üye)
36. Can Çinici (eski üye)
37. Han Tümertekin
38. Oktay Nayman
39. İhsan Bilgin
40. Yalçın Özüekren
41. Turgut Ersavaş
42. Yüksel Umuter
43. Hakkı Moltay
44. Acar Avunduk (eski üye)
45. Oğuz Öztuzcu
46. Lütfü Ünver
47. Abbas Hacıömeroğlu
48. Yalçın Türkdoğan
49. Nejat Yavaşoğulları
50. Reşit Soley (eski üye)
51. Atilla Yücel
52. Hayzuran Hasol
53. Kazım İspahani
54. Sibel Dalokay Bozer
55. Boran Ekinci
56. Erdal Erkut (eski üye)
İstanbulSMD onur üyeleri
Maruf Önal (vefat)
Aydın Boysan
Fatin Uran
Abdurrahman Hancı (vefat)
Turgut Cansever (vefat)
Muhlis Türkmen
Hamdi Şensoy
Nişan Yaubyan
Doğan Kuban
Perran Doğancı
Derneğimizin kuruluş tarihinden
günümüze üye listesi
1. Umut İnan
2. Doğan Tekeli
3. Haydar Karabey (eski üye)
4. Cafer Bozkurt
5. Günay Çilingiroğlu (vefat)
6. Levent Aksüt
7. Aytaç Manço (eski üye)
8. Ersen Gürsel
9. Sinan Genim
10. Yaşar Marulyalı
11. Ziya Canbazoğlu
12. Ayşe Hasol Erktin
13. Murat Tabanlıoğlu
14. Doğan Hasol
15. Yavuz Selim Sepin
16. Cengiz Bektaş (eski üye)
17. Yalçın İleri
18. Mehmet Konuralp
19. Bünyamin Derman
20. Emre Arolat
21. Neşet Arolat
70
92. Durmuş Dilekçi
93. Dilgün Saklar
94. Mehmet Emin Çakırkaya Temsilci üyelerimiz
1. Rengin Ünver
2. Yıldız Teknik Üniversitesi
3. Hüseyin Kahvecioğlu
4. İstanbul Teknik Üniversitesi
5. Figen Kafesçioğlu
6. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
7. Ahmet Tercan
8. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
57. Cem İlhan (eski üye)
58. Timur Kayserilioğlu
59. Ertun Hızıroğlu
60. Bican Tuğberk
61. Gürhan Bakırküre
62. Murat Sümen 63. Ayhan Ertuğrul
64. Nedim Sisa (eski üye)
65. Cemal Emden
66. Ali Muslubaş
67. Selim Cengiç (eski üye)
68. Aydan Volkan
69. Murat Aksu
70. Umut İyigün
71. Cem Sorguç
72. Ali Çiçek
73. Fahrettin Ayanlar
74. Aykut Mutlu
75. Tuncer Çakmaklı
76. Emre Aysu
77. Mehmet Alper
78. Kamil Özkartal
79. Basri Hamulu
80. Kerem Piker
81. Birigitte Weber
82. Alişan Çırakoğlu
83. Ahmet Alataş
84. Şenol Şimşek 85. Çağla Akyürek Elmas
86. Ali Hızıroğlu
87. Nedret Butler
88. Mark Butler
89. Baran Uyan
90. Ertuğ Uçar
91. Emir Uras
71

Benzer belgeler